You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Ortalamanın üzerinde bir yıl dileğiyle…
Konaklama sektörü kasım ayı performansı belli oldu. Türkiye Otelciler Birliği’nin
(TÜROB) açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin Kasım 2019 otel dolulukları, 2018 yılının
aynı dönemine göre yüzde 2.4 artarak yüzde 64.9 olarak kaydedildi. Otel doluluklarında
artış trendi devam etti. Ancak hem doluluklarda hem fiyatlarda Avrupa ortalamasına
ulaşamadık. İstanbul fiyatta yüzde 25 geride kaldı. Antalya’da doluluklar geriledi. Haberin
detaylarını gündem sayfalarımızdan okuyabilirsiniz.
Bentour Reisen Türkiye Genel Koordinatörü. Kendi ağzından ‘okulunun yaramaz Willy’si’.
İş dünyasında haklı yükselişinin temelinde hedef odaklı, paylaşımcı, disiplinli ve saygın
iş yapma tarzı var. Sınır tanımayan özgür ruhuyla bir yaşam tarzı haline dönüştürdüğü
seyahat etme tutkusu ise bu başarıyı besleyen ömürlük bir tutku. O ki, programı şaşmayan
yoğun iş temposunda sırt çantasını takıp günlerce motor sürüyor, 1 gün önceden satın
aldığı biletiyle Avustralya’lara uçuyor. Çünkü yaşam motivasyonu seyahat ve özgürlük,
üstelik de ona babadan, abiden kalma kıymetli bir miras. Ekim 2019’dan bu yana Bentour
Reisen Türkiye Genel Koordinatörlüğü görevini başarıyla sürdüren deneyimli turizmci
Vildan Erdin ile övgüye değer kariyer hikayesini konuştum.
Aslen Kilisli. 7’den 70’e tüm erkeklerin her pazar mutfağa girdiği bir coğrafyadan geliyor.
Hafta içi yemek yapmasalar da, tam manasıyla lezzete hakim hemcinslerinin kök saldığı
topraklardan... Yemek pişirmenin de, bir sofra etrafında toplaşıp, adabıyla yemenin
de ritüele dönüştüğü bir kültürden. Yedi yaşında ilk Gavur Dağı Salatası’nı yapıyor.
Sonrasında ufak ufak mangala kuşbaşı et doğrayarak, marine ederek, şişleri pişirerek
devam ediyor, bu yolculuğu. Lezzet tarihinin izindeki kaşif ‘Yunus Emre Akkor’un merak
uyandıracak mutfak yolculuğunun devamı şefin gözünden sayfalarımızda…
Vakit buldukça restoran açılışlarına katılmaya çalışıyorum. İstanbul’da açılan çok keyifli
mekanlar var. Karaköy’de, kaliteli bir kahve ile kitap keyfi yapmak isteyenler için Books
and Coffee iyi bir alternatif. Mekanın özelliği sadece iyi kahve, iyi kitap değil. Dökülen
kahvelerden sabun yaparak ve okullara kitap bağışında bulunarak da sürdürülebilir bir
geleceğe destekte bulunuluyor. Yatırımcılarını bu duyarlı yaklaşımlarından dolayı tebrik
ediyorum.
Spor tarihine adını altın harflerle yazdıran ve büyük kitlelere önderlik eden aynı adlı
kulüpten ilham alan Celtic Irish Sports Club, Narmanlı Han’da açıldı. Lezzetli menüsü,
keyifli müsabakaları ve open stage performansları ile farklı bir eğlence deneyimi için
sevdiklerinizle bir akşamınızı ayırmanızı öneririm. Ben çok keyif almıştım.
Üsküdar’da enfes bir lezzet mekanı olan Muazzam Künefe’ye dair notlarımız ise, mekan
yorumcumuz Gönül Yıldırım’ın kaleminden sizlerle…
Ortalamanın üzerinde bir turizm sezonu temennisi ile…
Keyifli okumalar dilerim.
K
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
EMİR ÖMER ÖCAL
emir.ocal@img.com.tr
TOLGA ÇAKMAKLI
tolga.cakmakli@img.com.tr
İMG WEB TEAM MAIL
web@img.com.tr
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ
Prof. Dr. İSMAİL KARA
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY
GÜRKAN BOZTEPE
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı
TEZER ÖNER
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve
İşletme Yatırım Danışmanı
TURGUT AY
Türkiye Aşçılar ve Şefler
Federasyonu Başkan Yrd.
Orhan GENCELİ
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)
Yönetim Kurulu Üyesi
website
www.hotelrestaurantmagazine.com
info@img.com.tr
ABONE ve DAĞITIM
CTP - BASKI
İRTİBAT BÜROLARIMIZ
ADRES
NURTEN DEMİR
nurten.demir@img.com.tr
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94
www.ihlasmatbaacilik.com
BURSA +90.224 211 44 50-51
KONYA +90.332 238 10 71
İSTMAG
Magazin Gazetecilik Yayıncılık
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi
No: 11 Medya Blok Kat: 1
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın
hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.
içindekiler
52
54 58
antre
16 Sektörden kısa haberler
gündem
26 Arifoğlu: Müşteri bulmak
turizmcinin işi, her şeyi devletten
beklememek lazım
30 EMITT’ten ekonomiye 15 milyar TL’yi
aşan katkı
32 Otel doluluklarında artış sürdü
34 Öner: Cilala parlat... Değmesin yağlıboya
36TravelShop Turkey, Hindistan’ın 5 ayrı
şehrinde Türkiye’yi tanıtacak
38 Erciyes’in şehir ekonomisine katkısı
100 milyon dolar
40 Dedeman, Palandöken’de hedef büyüttü
42 Erken: Bakanlık denetimiyle otel
fiyatlarını yukarı çekebiliriz
www.hotelrestaurantmagazine.com
44 Turizmin ‘Uzakrota’sı sektörü bir
kez daha ‘yakın’laştırdı
46 İlhan: Sürdürülebilirlik büyüsü ve
turizmde kalıpları yıkmak
48 2019’da seyahatte büyük şehirler
yine lider
50 Mumcuoğlu: Turizm ehil-iyet-siz
olmaz!
yeni yatırımlar
52 DoubleTree by Hilton Adana açılıyor
54 Mövenpick Hotels & Resorts,
Malatya’da hizmete girdi
56 Tarihi Yarımada’ya İsviçre yatırımı
57 House Of Cruising Konsepti
Türkiye’de
iş’te kadın
58 Ruhunda kanatları, başarısında
özgürlüğü var:
Vildan Erdin
marka
62 Durmuşoğlu: Bütün dünya
hedef pazarımız, 2020’ye hazırız
64 Sadece sektörün değil, geleceğin
şeflerinin de destekçisi: Öztiryakiler
66 Bonfilet 2020’yi inovasyona adadı
68 RATIONAL Landsberg’deki 3. fabrikasını
büyütüyor
70 Vakıf Taşdelen Su, masadaki
İstanbulluların sayısını %25 artırdı
72 Korun, 2019’u değerlendirdi, 2020’ye dair
öngörülerini paylaştı
74 Felda Iffco’dan ‘Güç Birliği Güçlü
İş Birliği’ mesajı
76 Kalite ve güvenilirliğin simgesi
‘Made by MEIKO’ ibaresi…
şefin gözünden
78 Lezzet tarihinin izindeki kâşif:
Yunus Emre Akkor
101 78
104
gastro etkinlik
82 Hatay, 1 milyon turiste kültürünü
satarak ulaşacak
84 İzmir, UNESCO için ilk meşaleyi
Alaçatı’dan yaktı
85 2019’u ‘Boğaz’da uğurladılar
86 Gastronomi şehri olmanın yolu ‘ata
tohumundan’ geçer
gastro güncel
88 Tarımda dijital dönüşümün yol haritası
çıkarıldı
90 ‘Gelecek Turizmde’ 2020’de bu üç
projeyi destekleyecek
91 2. İstanbul Coğrafi İşaret Zirvesi
gerçekleşti
92 Tarlada hasadı artık robotlar
yapacak
gastro aktüel
94 Gastronomi sektöründen kısa
haberler
yeni mekan
98 Alaçatı’nın gözde mekanı Şeşbeş
artık Etiler’de
100 Terra Pizza’dan İstanbul’a 3 yeni
restoran yatırımı
101 Şehrin içinde kalabalıktan uzak
keyifli bir mola için: Atiler Restoran
102 Türk gastronomisine yeni bir
bakış açısı: Turk Fatih Tutak
103 Üsküdar’da enfes bir lezzet
mekanı: Muazzam Künefe
104 Kahve-kitap birlikteliğinin
ayrıcalıklı hali: Books and Coffee
105 Celtic Irish Sports Pub,
Narmanlı Han’da
fuar
106 HORECA’da 3,5 milyar dolarlık ticaret
hacmine ulaşılacak
108 Gelecek Ambiente’de şekilleniyor
hotel-tech
110 Mitsubishi Electric’ten Gelecek
Odaklı CNC Kontrol Üniteleri
ürünler
112 Yeni ürünler
www.hotelrestaurantmagazine.com
18
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Barceló İstanbul 1. yılını yerli iş
ortaklarıyla kutladı
Barceló Istanbul Hotel, 18 Aralık 2019’da açılışının birinci yıl dönümünü kutladı.
Türkiye’yi öncelikli destinasyon olarak kabul eden ve 20 yıldan fazla bir süredir
ülkede faaliyetlerini kesintisiz sürdüren Barceló Hotel Group, bu süre zarfında otel
zincirine güveninden bir şey yitirmeden iş birliğine devam eden ve Barceló Istanbul
otelinin ilk yılında çok kıymetli katkılarda bulunan 300’den fazla yerli acentenin
temsilcilerini düzenlediği etkinlikte ağırladı. Barceló Hotel Group Türkiye Bölge
Müdürü Hasan Ekmen, etkinlikte yaptığı konuşmada doluluk ve konuk memnuniyeti
açısından harika bir yıl geçirilmesine katkıda bulunan acentelere teşekkür etmekle
kalmadı, ilk yılda 140 farklı milletten misafirin otelde ağırlanması gibi gurur verici
bilgileri de konuklarla paylaştı. Ekmen, yıl dönümü etkinliği sırasında ayrıca bu
başarıyı mümkün kılan tüm otel personeline yoğun emekleri için teşekkür etti.
Etkinlik daha sonra Türk ve İspanyol mutfağından geleneksel tatların konuklara
ikram edildiği bir kokteyl ile devam etti.
Deniz Dikkaya, Divan Oteller
Grubu’nun Satış Direktörü oldu
Dünyanın en iyisi
Emirates kabin ekibi
Emirates kabin ekibi, 2019 World Travel Awards (WTA) Büyük Final Gala Töreni’nde
Dünyanın Lider Kabin Ekibi ödülünün sahibi oldu. WTA’nın her yıl dünyanın en kaliteli
seyahat ve turizm organizasyonlarını bulması için en üst nokta olan etkinlikte, altı
bölgesel törenin kazananları gıpta edilen dünya birincilikleri için yarışıyor. Emirates ayrıca
Dünyanın Lider Havayolu- Ekonomi Sınıfı kategorisinde de dünya birincisi oldu. Emirates’in
kabin ekibinin sunduğu birinci sınıf hizmetin yanı sıra, Emirates Ekonomi Sınıfının
yolcuları, cömert bagaj hakkı; gurme şeflerin hazırladığı ücretsiz içecek ve yemekler; aile
ve arkadaşlarıyla irtibatta kalmak için ücretsiz kablosuz internet ve Emirates’in 4500’den
fazla film, TV programı, müzik ve podcast kanalı içeren pek çok kez ödül kazanmış uçak içi
eğlence sistemi ice hizmetlerinden de faydalanıyorlar.
Dokuz Eylül Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünden 1998 yılında mezun olan Deniz
Dikkaya, Divan Oteller Grubu Satış Direktörlüğü görevine getirildi. Dikkaya, Divan Grubu’ndaki
tüm Otellerin satış faaliyetlerinin planlanması, geliştirilmesi ve uygulanmasından sorumlu
olacak. 25 yıllık kariyer yaşamı boyunca, İzmir ve İstanbul başta olmak üzere birçok otelde
çeşitli kademelerde yönetici olarak görev alan Dikkaya, son olarak uluslararası oteller zinciri
olan bir markanın Kalamış Marina tesisinde Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev
yapıyordu. Özbi-Özel Belgeli Oteller Derneği’nin kurucuları arasında da yer alan Deniz Dikkaya,
TÜRSAB Komite Başkanlığı ve OTSAD-Ortadoğu Turizm ve Otelciler Derneği’nin Genel
Sekreterlik görevlerinde bulundu. Dikkaya’nın ayrıca çeşitli turizm sivil toplum kuruluşlarında
sorumlulukları bulunuyor. Deniz Dikkaya, sektörün tanıtımına ve gelişimine katkıda bulunmak
amacıyla özel bir TV kanalında, “Maksat Turizm” adlı sektör programını da hazırlayıp sunuyor.
Evli ve bir çocuk babası olan Dikkaya, iyi seviyede İngilizce ve Fransızca konuşuyor.
İnci Pirinçcioğlu, TÜRSAB’ta anıldı
Türkiye’nin ilk rehberi, Türk ve dünya turizminin önemli ismi İnci Pirinçcioğlu,
vefatının 18. yılında, TÜRSAB Genel Merkezi’nde düzenlenen törenle anıldı. Törene
Pirinçcioğlu’nun çocukları TURSAV Genel Sekreteri Ceylan Pirinçcioğlu ile Yasemin
Pirinçcioğlu’nun yanı sıra TÜRSAB Onursal Başkanı Talha Çamaş, TÜRSAB Yönetim
Kurulu Başkanı Firuz B. Bağlıkaya, Yönetim Kurulu Üyeleri, İstanbul Rehberler
Odası Başkan Vekili Esmeray Akar, TURSAV Başkan Yardımcısı Yusuf Yazıcı ve
TURSAV Üyeleri ile sektör temsilcileri katıldı.
20
hotel restaurant
& hi-tech
antre
MICE’nin asları belirlendi
Etkinlik Sektörünün Oscarları için 29 Kasım 2019 tarihinde
Portaxe’da gerçekleştirilen Jüri&Finalist toplantısında 96 kişilik jüri
heyeti 18 farklı kategoride finale kalan 54 firmayı noter huzurunda
bire bir değerlendirerek MICE sektörünün asları belirlendi. Ödül
kapsamında firmalar 18 ayrı dalda ödüle başvuruda bulundular.
Aday firmalar ve projeleri ilk aşamada miceodulleri.com online
sistemi üzerinden, kurumsal firmalar ve sektör profesyonellerinden
oluşan 96 kişilik jüri heyeti tarafından oylandı. 6 Kasım’a kadar
devam eden başvurular neticesinde gerçekleşen ilk elemeler
sonrasında, her dalda belirlenen 3 aday-finalist,online oylamada
jüri tarafından en yüksek oyu alan proje sahipleri belirlendi
ve birbirinden değerli jüri heyetinin önünde, noter huzurunda
sunumlarını gerçekleştirdiler. Yapılan sunumlar ve oylamalar
sonrasında belirlenen kazananlar, 2 Nisan 2020’de İstanbul Kongre
Merkezi-ICC’de gerçekleşecek görkemli törende açıklanacak.
Turizm sektöründe fark oluşturan proje
Kapasite olarak Ege Bölgesi’nin en büyük turizm tesisi konumunda yer alan Hapimag
Sea Garden Resort Bodrum, istihdamını dört mevsime yaymak için çalışan değişim
programını sürdürüyor. Hapimag Sea Garden Resort Bodrum bünyesinde istihdam
edilen 40 kişilik ekip, çalışan değişim programı kapsamında aralık-mart döneminde
Polat Erzurum Resort Hotel’de görev yapacak. Böylece çalışanlar dört mevsim
boyunca istihdam edilerek farklı alanlarda bilgi ve deneyim sahibi olma imkânına sahip
olacak. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Hapimag Sea Garden Resort Bodrum
Genel Müdürü Kerem Demirkol, “Bu yıl Polat Erzurum Resort Hotel ile iş birliği
yapıyoruz. Türk turizmini en önemli gruplardan bir tanesi. Çalışan değişim programıyla
sektörün iki önemli markası olarak güçlerimizi birleştirdik. Uzun yıllardır bizimle
olan ekibin, farklı bir tesisi deneyimlemesi tesisimizdeki hizmet kalitemizin artması
bakımından avantaj sağlayacaktır. Aynı zamanda birçok genç turizmcinin yetişmesine
vesile oluyoruz.” dedi.
Pegasus Hava Yolları,
BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne imza attı
Pegasus Hava Yolları, dünyadaki en yaygın gönüllü sürdürülebilirlik inisiyatifi olan
Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne (UN Global Compact) imza atarak,
Türkiye’de bu sözleşmeye imza atan ilk hava yolu şirketi oldu. Pegasus, bu imzayla
insan hakları, çalışma standartları, çevre duyarlılığı ve yolsuzlukla mücadele alanlarında
On İlke’ye uyacağını taahhüt etti. BM Küresel İlkeler Sözleşmesi, imzalayan kurumları
küresel ekonominin dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde büyümesini sağlamak için gerekli
çevresel ve sosyal konularda belli ilkelere uymaya, tüm dünya halkları için yatırımlar
yapmaya ve böylelikle BM’nin “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları”na ulaşmasına destek
olmaya çağırıyor.
Soner metin
güray can
Sofitel İstanbul Taksim’e
üst düzey atamalar
Yatırımı ve inşaatı Tuna tarafından tamamlanan, işletmesi ise Accor Grubu
bünyesinde bulunan Sofitel İstanbul Taksim kapılarını açtı. Fransız yaşam tarzını
İstanbul’un en gözde lokasyonlarından Sıraselviler Caddesi’ne taşıyan otelin Genel
Müdürlüğü’ne sektörün deneyimli isimlerinden Soner Metin getirildi. Hacettepe
Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu olan Metin, son olarak Sheraton Grand
İstanbul Ataşehir’in Genel Müdürlüğünü yapmıştı. Beş yıldızlı otelin Satış ve
Pazarlama Direktörlüğü görevine ise Güray Can getirildi. Eğitim hayatını İstanbul
Üniversitesi Turizm İşletmeciliği mezunu olan Can, 2013’te Shangri-La Bosphorus’ta
Satış Direktörü olarak görevini yürütmüştü.
“Yemeklerimde tereyağı
lezzetinden vazgeçmem ama
bütçemi de düşünmem
gerekiyor.”
Yeni Rama Margarin
Tereyağı Tadında.
Bütçenize uygun
tereyağı lezzeti.
www.ufs.com
22
hotel restaurant
& hi-tech
antre
100 bin Endonezyalı
Türkiye’yi ziyaret etti
Bu yıl 10’uncusu düzenlenen Boğaziçi Zirvesi’nin son gününde
“Turizm ve Sağlık Turizmi” panelinde turizmin önemine ve geleceğine
değinildi. Türkiye’nin turizm sektöründe çok etkili olduğunu vurgulayan
Endonezya Parlementosu Bali Senatörü Dr. Arya Wedakarna,
“Türkiye’ye her yıl 40 milyondan fazla turist geliyor. 100 bin Endonezyalı
Türkiye’yi ziyaret etti.” dedi. Öte yandan sağlık turizminin önemine
dikkat çeken Medicopin LLC Genel Müdür Yardımcısı İsenbike Gönen
Ordu, “Bir medikal turist diğer turistlerin 80 katı kadar harcama
yapıyor.” dedi.
Dedeman Turizm Grubu’nda
yeni atama
Dedeman Turizm Grubu tarafından, geçtiğimiz ekim ayında başlayan yeni yapılanma süreci
devam ediyor. Grubun sürdürülebilir büyüme ve değişim stratejisi kapsamında, Dedeman
Bostancı Hotel & Convention ve Park Dedeman Bostancı otellerinin Genel Müdürü olan Nadir
Kadakal, mevcut görevlerine ilave olarak Dedeman Turizm Grubu İş Geliştirmeden Sorumlu
İcra Kurulu Üyesi olarak atandı. 27 yılı aşan Dedeman kariyerine Dedeman Ankara otelinde
başlayan, Dedeman Konya ve Dedeman Ankara otellerinde genel müdürlük görevi üstlenen
Kadakal, Dedeman Grand Chisinau Moldova, Dedeman Büyük Anadolu, Dedeman Antalya ve
Dedeman Gaziantep gibi yurt içinde ve yurt dışında birçok Dedeman otelinde görev aldı.
Narin: “Turizmde çeşitlilik, alternatif
gayrimenkul türleri gerektiriyor”
Gayrimenkul sektörünün en önemli buluşmalarından biri olan ve 10-11 Aralık 2019 tarihlerinde
İstanbul’da gerçekleştirilen RE360 Konferası’nda konuşan TTYD Başkanı Oya Narin, turizm
sektörünün ülkenin sürdürülebilir kalkınma seferberliğinde taşıyıcı sürun olabilmesi için sektör
potansiyelinin stratejik bir vizyon çerçevesinde yeniden yorumlanması gerektiğini, bu amaçla TTYD
olarak 2 yıla yakın süredir üzerinde çalışılan “Turizmde Dönüşüm” raporunun 6 Ocak 2019 tarihinde
TÜSİAD ile müştereken bir toplantıda açıklanacağını vurguladı ve turizm hareketinin konut kullanımı
ve yatırımlarıyla ilişkisine dair TTYD analizlerini aktardı. “Ülkemizde extended stay tarzı konaklama
tesisleri yeterli ağırlıkta değil” diyen Narin, İspanya’da uzun dönemli konaklamalar için, “turistik
rezidans” adı altında otel markaları tarafından otel hizmeti verilip ev konforuna yakın özellikler sunan
sınıflandırmaya tabi 4465 tesiste 510.462 yatak arzı bulunduğunu, İspanya’nın tüm destinasyonlarına
yayılmış olan bu işletmeler, destinasyonu tanıyan ve ona alışan bireysel seyahat eden turistlere hizmet
vermekte ve bir adım sonrasında bu turistlerin konut edinmelerine de zemin sağladığını vurguladı.
Azerbaycan turizm pazarı
1 milyona koşuyor
Türkiye, ‘tek millet iki devlet’ ülküsünden hareketle dost ve kardeş ülke Azerbaycan’ın
turizmde en fazla tercih ettiği ülke oldu. İki ülke turizmde karşılıklı olarak büyük bir
potansiyel vaad ederken, Azerbaycan turizm pazarı en büyük turizm pazarlarımız
arasına girmeye başladı. Azerbaycan’dan Türkiye’ye yılda yaklaşık 800 bin kişi turistik
amaçlı gelirken, Azerilerin en fazla ziyaret ettiği ülkeler sıralamasında Türkiye ilk
sırada yer aldı. İki ülke arasındaki turizm hacminin kısa vade içinde 1.5 milyon turiste
ulaşabileceği öngörülüyor. Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan TÜROB Başkanı
Müberra Eresin, “Türkiye’ye yaklaşık 800 bin Azeri geliyor. Türkiye’den de yaklaşık 300
bin kişi gidiyor. Son workshop’umuzda farkettik ki, Azerbaycanlı kardeşlerimiz aslında
bizlere çok yakın olduğundan tanıtım konusunda biraz ihmal ettiğimiz bir pazar olmuş.
Şimdi ihmalleri telafi etme zamanı. Turizmde karşılıklı işbirliği ve tanıtım çalışmalarını
daha çok artırmalıyız. Böylece turist sayıları kısa sürede katlanabilir” dedi.
24
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Accor Otel Grubu Ukrayna’daki
konferansa davet edildi
Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu, Ukrayna’nın başkenti Kiev’de
gerçekleştirilen ve “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Aile İçi Şiddetle Mücadelede Kurumsal
Uygulamalar” üzerine sunumların gerçekleştiği konferansta, bu alandaki çalışmalarıyla
Türkiye’den davet edilen 2 şirketten biri oldu. Accor Otel Grubu’nun Yetenek ve Kültür
Müdürü Canan Töre Petekçi, Accor Otel Grubunun ülkemizde 6 yıldır süren çalışmalarını
ve uluslararası platformda yürütülen RiiSE programını aktardı. Sabancı Üniversitesi’nin
liderliğinde oluşturulan ‘İş Dünyası Aile içi Şiddete Karşı’ (BADV) Kurucu Yönetim Kurulu
Üyesi olan Canân Petekçi, 20’den fazla uluslararası şirket ile birlikte yürüttükleri çalışmalarla
ilgili bilgi paylaştı. Grup, şiddet mağdurlarına mesleki eğitim vererek, istihdam edilmelerini
sağlıyor. Kadınlara ekonomik anlamda destek verirken aynı zamanda güvenli bir alan
yaratıyor. He for She ve WEBS imzacıları arasında yer alan Accor Otel Grubu, global “RİİSE
Programı” ile “çeşitlilik ve cinsiyet eşitliği” konularında da farkındalık yaratmayı sürdürüyor.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu ile iş birlikleri kapsamında, iş başvurusunda bulunan
şiddet mağdurlarının meslek edinmesi ve istihdam edilmesini sağlamaya devam ediyor.
Global Ports Holding işletme
süresini uzattı
Dünyanın en büyük kruvaziyer liman işletmecisi ve Global Yatırım Holding iştiraki Global Ports
Holding, Asya kıtasındaki faaliyetlerini sürdürüyor. Global Ports Holding’in Asya’da işlettiği ilk
liman olan Singapur Kruvaziyer Limanı’nın işletme süresi uzatıldı. Global Ports Holding’in de
içinde bulunduğu ortak girişim SATS – Creuers Cruise Services PTE LTD, 2027’ye kadar limanı
işletmeye devam edecek. Geçen yıl 2017’ye göre yolcu sayısını ikiye katlayarak 1,7 milyonun
üstünde yolcu ağırlayan Marina Bay Cruise Centre Singapore, Asya’nın en büyük ikinci limanı
konumunda. Bölgenin önde gelen indi-bindi limanlarından olan Marina Bay Cruise Centre
Singapore’un, güçlü altyapısı ve coğrafi konumu ile kruvaziyer turizminin bölgede devam eden
hızlı büyümesinden yararlanacak.
Gloria Serenity Resort
TUI’nin En İyi 100 Listesinde
Dünyanın en önemli tur operatörlerinden TUI’nin her yıl, müşterilerinin
oylarıyla belirlediği “En İyi 100 Oteli-TUI Holly Ödülleri”nde bu yıl Türkiye
28 otel ile listeye ismini yazdırdı. “TUI Holly Ödülleri”nde Türkiye’nin
rivierası Belek’te bulunan Gloria Serenity Resort, “Dünyanın En İyi 100 oteli”
arasında yerini alarak sektördeki başarısını taçlandırdı. Avrupa’nın en büyük
seyahat grubu “TUI Holly Ödülleri”nde bu yıl İspanya’dan 30 otel yer lırken,
Yunanistan’dan 8, Portekiz ve Mısır’dan 4’er ve İtalya’dan ise 3 otel listede
kendine yer buldu.
Azerbaycan workshop’u
çok başarılı geçti
Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı, İTO 16’ncı Oteller Komite Başkanı
ve Meclis Üyesi Aydın Karacabay, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki turizm
köprüsünün daha da sağlamlaştırılması gerektiğini ifade etti. Bakü’de
düzenlenen ve Azerbaycan turizm pazarının potansiyelini gözler önüne seren
workshop’a katılan Levni Hotels Yönetim Kurulu Başkanı, İTO 16. Oteller Komite
Başkanı ve Meclis Üyesi Aydın Karacabay, organizasyonun amacına ulaştığını ve
çok başarılı geçtiğini belirtti. Turist ve turizm gelirlerinin artırılması amacıyla
hedef pazarlarda TÜROB tarafından sürdürülen tematik workshop dizisinin bir
örneği olan organizasyonun, Türkiye ve Azerbaycan’dan yoğun katılıma sahne
olduğunu söyleyen Karacabay, “Bakü’de düzenlenen organizasyon, Türkiye ve
Azerbaycan’dan yoğun katılıma sahne oldu. Kardeş iki ülke arasındaki turizm
işbirliğinin daha da geliştirilmesine katkı sunacak bu tür organizasyonların
çoğaltılması gerektiğine inanıyorum. Türkiye’den 37 otelin yer aldığı workshop’a
Azerbaycanlı turizmcilerin ilgisi de büyüktü. Organizasyon amacına ulaştı ve çok
başarılı geçti” diye konuştu.
26
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Akfen, 2 yıllık yatırım paketini
başarıyla tamamladı
Türkiye’nin önde gelen yatırım gruplarından Akfen Holding, 2017 yılı sonunda
açıkladığı iki yıllık yatırım paketini, hedefinin yüzde 28,5 üzerine çıkarak, başarıyla
tamamladı. Akfen Holding, iki yıllık dönemde 2019 yılı sonuna kadar toplam 6 milyar
791 milyon TL’lik yatırım gerçekleştirirken, 5 bin 523 kişiye de ek istihdam sağladı.
Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, “2018 ile 2019 yılları arasında 5
milyar 283 milyon TL yatırım yapacağımızı açıklamıştık. Bugün geldiğimiz noktada
tamamını Türkiye’de hayata geçirdiğimiz yatırımlarımızla sözümüzde durduğumuzu
ve 6 milyar 791 milyon TL yatırım gerçekleştirdiğimizi gururla ifade ediyorum.
Şartlar ne olursa olsun, Türkiye’nin geleceğine duyduğumuz güvenle ülkemizde
yatırımlarımıza ara vermeden devam edeceğiz” diye konuştu.
Divan Grubu’nun Genel Müdürü
Murat Tomruk oldu
Otel, restoran ve pastane zinciriyle hizmet veren Divan Grubu’nun yeni Genel Müdürü Murat Tomruk oldu.
Galatasaray Lisesi mezunu Murat Tomruk, University of Massachusetts’de Bilgisayar Mühendisliği eğitimini
tamamladıktan sonra University of Pennsylvania’da aynı dalda yüksek lisans yaptı. 1988 yılında satış
temsilcisi olarak girdiği Koç Sistem’de Endüstri ve Ticari Sektör’den Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı
görevine kadar yükseldi. Bu süreçte 1994-1995 yıllarında Koç Üniversitesi’nde İşletme Yüksek Lisansını
tamamladı. Tomruk, 2002 yılı itibarıyla üstlendiği Koç Bilgi Grubu’nun Pazarlama Direktörlüğü görevini 2005
yılına kadar sürdürdü. 2005-2015 tarihlerinde Koç Holding Stratejik Planlama Koordinatörlüğü görevini
yürüten Tomruk, son dört yıldır Setur’da Turizm’den sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev alıyordu.
Sanal Mona Lisa EMITT İstanbul’da
Türkiye ekonomisinin taşıyıcı sektörleri için düzenlediği fuarlar ile her
yıl binlerce yabancı yatırımcıyı yerli iş ortakları ile bir araya getiren Hyve
Group, 30 Ocak – 2 Şubat 2020 tarihleri arasında 24. EMITT Turizm Fuarı’nı
gerçekleştiriyor. EMITT, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C İstanbul
Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Türk Hava Yolları’nın kurumsal
sponsorluğunda; KOSGEB’in desteğiyle; Türkiye Otelciler Federasyonu
(TÜROFED) ve Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nin (TTYD) iş ortaklığında,
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek. Fuar’da, turizm sektörünün
pazarlama ve hizmet boyutlarında dijitalleşmesi sürecine ağırlık verilirken,
ziyaretçiler çok sayıda teknolojik gösteriye de şahit olacaklar. HTC Vive iş
birliğiyle her günün temasına özel VR içerikleriyle, turizm profesyonelleri Sanal
Gerçeklik teknolojisinin etkin kullanımını deneyimleyebilecek ve teknoloji
sohbetlerine katılabilecek.
TÜROB’un kendi adayı olarak açıkladığı
isimler TTGA Yönetim Kurulu’nda
Geçtiğimiz temmuz ayında TBMM’de kabul edilerek yasalaşan Türkiye Turizm
Tanıtım ve Geliştirme Ajansı’nın (TTGA) yönetim kurulu üyelerinin belirlenmesine
yönelik seçimler sonuçlandı. 29 Aralık Pazar günü Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi
Sarayı’nda yapılan seçim sonrasında, Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Yönetim
Kurulu’nun daha önce Marmara Bölgesi’nden aday gösterilmeleri kararı aldığı
isimler, TTGA asil ve yedek üyeleri olarak seçildi. Buna göre; TÜROB Başkan
Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi Taner Yallagöz (Yaşmak Hotels Yönetim
Kurulu Başkanı) ile TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi Temel Aygün (Titanic Hotels
Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), TTGA Yönetim Kurulu’na seçilen isimler
arasında yer aldı. TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi ve Başkan Yardımcısı Hediye
Güral Gür (NG Hotels İcra Kurulu Başkanı) ile TÜROB Yönetim Kurulu Üyesi
Ayhan Hacıbektaşoğlu da (Barın Otel Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), TTGA
Yönetim Kurulu yedek üyeleri oldu. Ajans’ın yeni yönetim kurulu üyelerinin üç yıl
süreyle bu göreve devam etmeleri öngörülüyor.
28
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / röportaj
Recep Arifoğlu
“Müşteri bulmak
turizmcinin işi,
her şeyi devletten
beklememek
lazım”
Son yıllarda yaşanan daralmaların
ardından yükseliş trendine geçen
turizm, sektöre umut veriyor. 33 yıllık
tecrübesiyle sektörün duayen isimlerinden
Artaş Grubu Turizm Yatırımları Koordinatörü
Recep Arifoğlu da aynı fikri paylaşırken,
grup yatırımları için 2019’un başarılı
geçtiğini ve yılı bu yükseliş trendinde bir
başlangıç olarak gördüklerini ifade ediyor.
Türkiye’nin, uluslararası arenada halen
güçlü bir turizm markası imajı ortaya
koyamamış olmasını sektörün önünde duran
ciddi bir engel olarak yorumlayan Arifoğlu,
gidişattan yine de umutlu. 2020’nin gelir ve
doluluklar anlamında geçen yıla kıyasla çok
daha iyi olacağını öngördüğünü kaydeden
Recep Arifoğlu ile turizm sektörünün
son durumunu, Artaş Grubu Turizm
Yatırımları’nın yeni dönem stratejik odağını
ve gelecek planlarını Radisson Blu Hotel
Vadistanbul’da konuştuk.
Artaş Grubu Turizm Yatırımları
olarak, 2019’u nasıl geçirdiniz? Bu
yıla ilişkin hedefleriniz nelerdir?
İstanbul’un yeni iş ve yaşam merkezi olarak
Ayazağa’da hayata geçirilen Vadistanbul
Projesi, ülkemizin en büyük karma projeleri
arasındadır. Projede; AVM, Radisson Blu
Hotel Vadistanbul, Radisson Residences
Vadistanbul, ofisler ve konutlar yer alıyor.
Karma projenin içinde bulunan Radisson
Blu Hotel Vadistanbul’u Şubat 2019 tarihinde
faaliyete açtık. Ardından, Mayıs 2019’da
Radisson Residences Vadistanbul’un
kapıları açıldı. Hemen arkasından
Tem İstanbul’daki tesisimiz, Radisson
Residences Avrupa Tem İstanbul adını aldı
ve bu tesisimiz de Radisson markası ile
yoluna devam ediyor. Ayrıca, bünyemizde
bulunan Sultanahmet’teki Citadel Hotel
ve Beyazıt’taki President Hotel de, bu yılın
ilk yarısında Radisson markasını alarak
çalışmalarına devam edecektir.
Özetle, geçtiğimiz yıl 2 yeni tesisi açtık ve
toplamda 3 tesisimizin Radisson markası
ile yoluna devam etmesi konusundaki iş
birliği sürecini başarıyla tamamladık. Şu an,
önümüzdeki günlerde Radisson markası
adını alacak olan Tarihi Yarımada’da
bulunan Citadel ve President otellerimizde
renovasyon çalışmalarını sürdürüyoruz. Her
iki otelimiz için ilk etapta 6 milyon TL’lik bir
renovasyon yatırım planı ile yola çıktık. Aynı
zamanda, Kayseri’deki otelimiz Radisson
markasını taşımaktadır. Grubumuzdaki
tüm otellerimizde en üst düzeyde kaliteli
hizmet veriyoruz. Yeni yatırımlar konusunu
değerlendirdiğimizde ise, Artaş Grubu
olarak turizmdeki temel hedefimiz, şehir
otelciliğinde büyümektir. İstanbul’da,
şehir otelciliğinde yeni oteller ile büyümeyi
planlıyoruz. Yeni yatırımlar noktasında
gerekli ön çalışmaları yürütüyoruz.
İstanbul turizmi ve otelleri
cephesinde bir değerlendirme
yapabilir misiniz?
Son yıllarda yaşadığımız daralmaların
ardından, yükseliş trendine geçişin başlangıç
yılı olarak 2019’u söyleyebiliriz. Grubumuz
için 2019 başarılı bir yıl oldu. Örneğin,
Tarihi Yarımada’daki President otelimiz,
%80 doluluk yaptı ve geçmiş yıllardaki
doluluğuna ulaştı. Odabaşına gelirde ise,
gerek İstanbul olarak gerek tesislerimizde
henüz istediğimiz rakamları yakalayamadık.
2012 yılında kent genelinde odabaşına
ortalama gelir 100 Euro iken, şu an 82
Euro civarındadır ve yakın zamanda oda
gelirlerinin de artacağını öngörüyoruz.
Genel olarak, İstanbul turizmini
değerlendirdiğimizde, ağırlıklı olarak
Ortadoğu ve Körfez ülkelerinden gelen
turistleri ağırlıyoruz. Aynı zamanda, Amerika,
Avrupa gibi ülkelerde yaşayan Ortadoğulu
bireylerin de, İstanbul’a çok yoğun bir talebi
gerçekleşiyor. İstanbul turizminde, gelecek 5
yıl içerisinde, bu pazarların değişmeyeceğini
söyleyebiliriz. Bu arada son zamanlarda,
Rusya pazarı İstanbul’da atağa geçti.
Rusya ve Ukrayna’dan, İstanbul’a yoğun
bir talep gerçekleşiyor ve bu pazarlardan
turistleri tesislerimizde ağırlıyoruz. Son
dönemlerde ayrıca, Çin’e olan uçak sayısının
artmasıyla birlikte, Çinli turistlerde bir artış
gözlemliyoruz. Çinliler, başka ülkelerin
vatandaşı olmayı seviyorlar. İspanya ve
İngiltere gibi ülkelerde vatandaşlıkları
bulunuyor. Ülkemizden 250 bin doların
üzerinde gayrimenkul alımına vatandaşlık
verilmesi nedeniyle, son dönemlerde Çinliler
gayrimenkul yatırımları yaparak, vatandaşlık
alıyorlar. Çin’den gayrimenkul alımı
noktasında bir talep başlamıştır ve bu durum
turizmi de olumlu yönde etkiliyor.
2020 yılını değerlendirecek olursak, gerek
doluluklar ve gerekse gelir anlamında
geçtiğimiz yıla oranla, çok daha iyi bir yıl
olacağını söyleyebiliriz. Ayrıca, Nisan 2020
yılında hayata geçmesi planlanan Galataport
Projesi, İstanbul turizmine büyük bir ivme
kazandıracaktır.
Grup olarak, Galataport
Projesi’nden nasıl bir geri dönüş
bekliyorsunuz? Proje, İstanbul’da
kruvaziyer turizmini yeniden ayağa
kaldırır mı, ne düşünüyorsunuz?
Galataport Kruvaziyer Limanı’na, ilk
geminin Nisan 2020 tarihinde demir atacağı
açıklanmıştı. Galataport’un açılması ve
cruise gemilerinin gelmesiyle birlikte,
İstanbul turizminde yeni bir sayfa açılacaktır.
Böylece İstanbul’da, Amerika ve Avrupa
ülkelerinden daha fazla turisti ağırlayacağız.
Nitekim, cruise gemisindeki bir yolcunun,
ortalama 10 bin Euro seyahat harcaması
yaptığı tespit edilmiştir. Gemiyle gelen
yaklaşık 4 bin yolcu İstanbul’a indiğinde,
yiyecek-içecek, konaklama, alışveriş gibi
birçok sektöre doping etkisi yapacaktır.
Cruise yolculuğuna katılanlar, İstanbul’da
gemiye biniyorlar veya şehirde gemiden
inmektedirler. Biniş veya inişlerinde
de, genelde 2 gün İstanbul programına
katılıyorlar, tur alıyorlar ve bunun kentimiz
turizmine ciddi bir artısı olacaktır. Bizim
bu süreçteki tek sıkıntımız, Galataport’un
hayata geçmesiyle Karaköy’de trafik sorunu
yaşanabilir. Nitekim 4 bin yolcu gemiden
dışarıya çıktığında, yaklaşık 100 otobüse
ihtiyaç olacaktır ve 100 otobüs de trafiğe
neden olabilir. Bölgede trafik sorununun
olmaması için, Kabataş’a kadar yerin
altından bir yol planlanıyordu ve önümüzdeki
dönemde o yatırım da gerçekleşecektir.
Bu arada, Zeytinburnu Sahili’nde de yeni
bir liman planlanıyor. Yaklaşık 3 kilometre
uzunluğunda planlanan bu limana, aynı
anda 4 geminin yanaşabilecek olması da,
cruise turizmi açısından kentimize ciddi
fırsatlar sağlayacaktır. Az önce de ifade
ettiğim üzere, cruise gemileriyle ağırlıkla
Amerikalı ve Avrupalı turistler geleceği için,
son dönemlerde kaybettiğimiz bu pazarların
yeniden kentimize kazandırılması açısından
da büyük bir artısı olacaktır. İstanbul’da, 2021
yılından itibaren, Amerika ve Avrupa’dan
daha fazla turisti ağırlamayı hedefliyoruz.
Dünya kongre turizmi sahnesinde,
İstanbul’u ve Türkiye’yi nerede
görüyorsunuz?
İstanbul ve Türkiye olarak, kongre turizmi
sıralamasında gerilerde kaldık ve 2012-
2014 yıllarında aldığımız kongreleri, son
yıllarda alamıyoruz. Bugün kongreler
ağırlıklı olarak Amerika, Almanya, İngiltere,
Fransa ve İspanya gibi Amerika ve Avrupa
ülkelerinde yapılıyor. Kongrelerin yapılacağı
şehirler, birkaç yıl öncesinden belirlendiği
için, dönüşler biraz zaman alıyor. Bilindiği
üzere, İstanbul başta olmak üzere ülkemizde
kongre turizmi için, toplantı salonlarımız,
otellerimiz, acentalarımız ve kongrenin
dışında şehirlerimizin sunduğu zengin
imkanlar bulunuyor. Kongre turizmi
noktasında kamu, özel sektör ve meslek
örgütümüz TÜROB’un yapmakta olduğu
çalışmalar ile önümüzdeki yıllarda buradan
alacağımız payın artacağını umuyoruz.
“Coğrafi konumumuzdan
dolayı, turizmde ‘marka imajı’
çizemiyoruz”
Malum bulunduğumuz coğrafyada,
her an olumsuz bir olay
gerçekleşebiliyor. Bu süreçte,
turizmde bir dünya markası olabilir
miyiz dersiniz?
Siz de belirttiğiniz gibi, bulunduğumuz
coğrafyada, her an olumsuz bir olay
gerçekleşebiliyor. Coğrafi konumumuzdan
dolayı, Türkiye olarak turizmde bir ‘marka
imajı’ çizemiyoruz. Güçlü bir turizm markası
olamıyoruz. Mesela, sokağa çıktığınızda
yüzünüze sıcak fön makinesinin üflediği
hissini veren Dubai’de, oda fiyatı 1.000
Euro’yu bulabiliyor. Bu da bize gösteriyor
ki, markalaşma hakikaten önemlidir. Eğer,
İstanbul’u ve ülkemizi turizmde güçlü bir
marka haline getirirsek, zaten dünyanın dört
bir yanından turistler gelecektir.
Bir diğer konu da, yıllarca deniz kum
güneş turizmini pazarlamamızdan kaynaklı
bir hatamız var. Artık, tarihi ve kültürel
zenginliğimizi, gastronomimizi ve diğer
turizm çeşitlerimizi daha etkin tanıtarak,
ülkemiz genelinde ve 12 ay boyunca daha
fazla turisti misafir edebileceğiz.
“Su imparatorluğu olan
İstanbul’un, hiçbir tarihi
çeşmesinden su akmıyor”
Bu doğrultuda Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nın çalışmalarını nasıl
buluyorsunuz?
Kültür ve Turizm Bakanlığımız, yurt dışında
başarılı çalışmalar yapıyor. Ancak, ülkemizin
turizm hedefleri göz önüne alındığında,
yapılan bu tanıtım çalışmalarının daha da
fazla olması gerektiğini düşünüyorum. Kültür
ve Turizm Bakanlığımızın, tüm tarihi eserleri
gün yüzüne çıkararak, dünyaya etkin bir
şekilde tanıtması önemlidir. Ülkemizdeki
birçok tarihi eserimiz yeniden hayata
kazandırılıyor ve bu eserlerin dünyaya daha
etkin tanıtılması gereklidir. Örneğin, 2019
yılı Göbeklitepe Yılı ilan edildi. Göbeklitepe’yi
Türkiye’de hemen hemen herkes öğrendi,
peki dünyaya yeterince tanıtabildik mi, bunu
da değerlendirmeliyiz. Bir başka örnek ise,
su imparatorluğu olarak bilinen İstanbul’un
hiçbir tarihi çeşmesinden su akmıyor.
Sultanahmet’te bazı tarihi çeşmelerden
yeniden su akması noktasında çalışma
yapılabilir. Tabii bu noktada takılacak çeşme
musluklarının, çalınmıyor olması noktasında
önlemlerin alınması da lazımdır.
Bakanlığın daha etkin tanıtım
yapmasının önemine değindiniz.
Peki, turizmciler cephesinde durum
nedir?
Bilindiği gibi ülkemiz tarihi ve kültürel
hazineleri, Türk misafirperverliği ve turizm
çeşitleriyle, dünyanın önemli turizm
destinasyonlarından birisidir. Medeniyetler
beşiği Anadolu’da yüzlerce tarihi hazinemiz,
dünyanın en güzel otelleri ve kalifiye insan
kaynağımız var. Turizmdeki hedeflerimiz
büyük. Bu hedeflere ulaşabilme noktasında
da daha çok çalışmalıyız.
Örneğin, turizmde halen müşteriyi devletin
bulması beklentisi var. Devlet, niye
müşteriyi bulsun ki? Müşteriyi bulmak,
turizmcinin işidir. Devletin yapması
gereken en iyi şekilde tarihi ve kültürel
hazinelerin tanıtımını yapmaktır. Turizm
sektörü temsilcileri olarak bizlerin de,
hedef pazarlarda gerekli tanıtımları ve
30
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / röportaj
oradaki iş ortaklarıyla iş birliği çalışmalarını
yapmamız gereklidir. Mesela, en fazla
hangi destinasyonlara uçak bulunuyor
ise, o destinasyonlardaki çalışmaları
artırabiliriz. Veya yoğun talebin olduğu
bir pazarda, charter uçuşun konulması
noktasındaki çalışmalara değer katabiliriz.
Yine son dönemlerde ekonomide yaşanan
durağanlık nedeniyle, Kayseri ticaretinde bir
durağanlık oldu. Bu noktada, Kayseri’deki
otelimiz, Rusya ve Ukrayna’da düzenlenen
workshoplara katıldı ve bu pazarlardan davet
ettiği turizmcileri tesisimizde ağırlayarak
kentimizin potansiyelini anlattı. Şu an bu
pazarlardan Kayseri’ye charter uçuşları
gerçekleşmektedir. Özetle, bir daralma
karşısında konu hakkında söyleniyor olmak
yerine, alternatif pazarlar planlayıp, daha çok
çalışmaya devam etmeliyiz.
Söz Kayseri’den açılmışken,
grubun orada da bir yatırımı
mevcut. Kayseri’yi, Erciyes’i ve
kent turizminin geleceğini nasıl
görüyorsunuz?
Anadolu’nun incisi kadim şehir
Kayseri’miz, 6 bin yıllık tarihiyle, kültürüyle,
gastronomisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle,
Sultan Sazlığı Kuş Cenneti, Yılkı atları denilen
doğada vahşi olarak yaşayan at sürüleri,
Kapuzbaşı Şelalesi, Erciyes Kayak Merkezi,
yeni yeni keşfedilmeye başlanan ve dünya
tarihine ışık tutan zengin arkeolojisi ve
bu sene başlatılmış olan balon turları ile
çok zengin bir potansiyele sahip. Erciyes
Kayak Merkezi, Avrupa’dakiler gibi gerçek
kış sporları merkezi olup, dünyanın sayılı
kayak merkezleri arasındadır. Kayseri
Valiliği, Kayseri Büyükşehir Belediyesi,
ilçe belediyeleri, Kayseri THY, Erciyes A.Ş.
ve meslek birliğimiz TÜROB ile beraber
yürüttüğümüz tanıtma faaliyetlerinin
sonuçları kısa sürede karşılığını vermiştir.
Hem Erciyes Kayak Merkezi hem de
Kapadokya’da oluşan destinasyonlar, yabancı
tur operatörleri tarafından yoğun ilgi görmüş
olup kentimiz Rusya, Ukrayna, Polonya,
Ortadoğu ve Belaruslu tur operatörleri
tarafından seyahat kapsamına alınmıştır.
Özetle, bacalı sanayide lider olan Kayseri’miz,
bacasız sanayide de atağa geçerek, bugüne
kadar sanayide elde ettiği başarısını,
turizmde göstermeye devam etmektedir.
Nitekim, şehir merkezindeki otelimiz
Radisson Blu Hotel Kayseri olarak, yurt
dışındaki fuar ve workshop etkinliklerinin
hemen hemen hepsine katılarak destek
vermekteyiz. Kentimize, Rusya, Ukrayna,
Polonya ve Belarus’tan carter uçakları
inmeye devam ediyor. Avusturya’dan
Almanya’ya, Dubai’den Lübnan’a kadar
dünyanın dört bir yanından kayak severler,
Erciyes’i ve kentimizi keşfetmeye geliyorlar.
Artaş Grubu Turizm Yatırımları olarak,
Erciyes Kayak Merkezi’nde, 60 odalı bir
tesis yapmayı planlıyoruz. Otelin mimarisi
çok güzel tasarlandı. Yatırıma, 2020 yılında
başlayıp, 2021 yılında bitirmeyi hedefliyoruz.
Biraz da balon turizmini konuşalım
mı? Kayseri Gastronomi Turizmi
Çalıştayı günlerinde Kayseri
Büyükşehir Belediye Başkanı
Memduh Büyükkılıç ayağının
tozuyla salona girmiş, kentte balon
turizmini başlattıklarını söylemişti.
Siz ne düşünüyorsunuz, balon
turizmi kente artı bir değer katar
mı?
Balon turizmi, hem kolay hem zor bir turizm.
Bölgemizde bunu yapan başarılı firmalar
var. Balon turizminde fiyatlar da oldukça
yüksek. Ancak, havanın rüzgarlı olmaması
gerekiyor, çok erken yola çıkıp rüzgar
nedeniyle iptal edildiğinde misafirlerde
hüsran oluşturabiliyor. Balon turundaki enfes
görüntüler ise, insanı büyülüyor.
Kayseri’den bir gastronomi şehri
doğar mı sizce? Samimi görüşünüzü
almak isterim.
Kayseri’nin ev yemekleri harikadır; sarması,
mantısı, yağlaması, sucuğu, pastırması…
Kayserililer, evlerinde veya bağ evlerinde,
gerçekten çok güzel ve lezzetli yemekler
pişiriyor. Buradaki ailelerin çoğu yemeklerini
evlerinde yiyorlar ve dışarıda yemek yeme
alışkanlıkları da çok fazla bulunmuyor.
Kayseri yemekleri, sadece birkaç lokal
restoranda yapılıyor. Özetle, Kayseri’nin
bir gastronomi şehri olması için “tescilli
markalarının” olması gerekiyor. Kayseri’nin
tescilli bir markası yok ve asıl problem de
burada. Mantısı, pastırması, sucuğu veya
yöresel bir lezzeti için uluslararası tescili
olmalıdır.
Son olarak, turizmde sıkça
tartışılan konaklama vergisi
hakkında ne düşünüyorsunuz?
Konaklama vergisi, yerinde kullanıldığında
doğru bir karardır ve turizme katkısı
olacaktır. Yaşanabilecek tek sıkıntı, acenta
ile gelen bir misafir, konaklama vergisi
rakamından, otelin aldığı gecelik oda fiyatını
ve kendisinin acentaya ödediği gecelik oda
fiyatını çıkarıyor olacaktır. Bu durum, seyahat
acentasının kar marjını ortaya çıkaracağı
için, müşteriler önümüzdeki dönemde
acentalar ile sıkı pazarlık sürecine başlıyor
olabileceklerdir.
32
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
EMITT’ten Türkiye ekonomisine
5 yılda 15 milyar TL’yi aşan katkı
Dünyanın en çok turist çeken 10 şehri arasında yer alan İstanbul, 30 Ocak – 2 Şubat 2020
tarihleri arasında dünyanın en büyük 4 turizm fuarından biri olan EMITT Turizm Fuarı’na
24’üncü kez ev sahipliği yapacak.
Her yıl turizm sektöründen binlerce
yerli-yabancı yatırımcıyı bir araya
getiren EMITT Turizm Fuarı, 30 Ocak
– 2 Şubat 2020 tarihleri arasında TÜYAP
Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşecek.
Hyve Group tarafından düzenlenen
EMITT Turizm Fuarı; Mastercard Global
Destinasyon Endeksi 2019’a göre 2018’de
13,4 milyon turiste ev sahipliği yapan,
dünyanın en çok turist ağırlayan şehirleri
arasında 8’inci sırada yer alan İstanbul’da
24’üncü kez düzenleniyor. Fuar bu yıl; T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı, T.C İstanbul
Valiliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
(İBB) ve Türk Hava Yolları (THY) kurumsal
sponsorluğunda, KOSGEB desteğiyle
gerçekleştirilecek. Türkiye Otelciler
Federasyonu (TÜROFED) ve Türkiye Turizm
Yatırımcıları Derneği (TTYD) de Fuar’ın iş
ortakları arasında yer alıyor.
23’üncü EMITT Turizm Fuarı’nda 94
ülkeden 5.620 katılımcı ve 57.470 ziyaretçiyi
ağırlayarak büyük bir başarıya imza atan
fuar için ülkemize en çok turist gönderen
ülkeler arasında yer alan Bulgaristan ile
Endonezya, Malta, Hindistan, Sırbistan,
Azerbaycan, Özbekistan, Japonya, Kore,
KKTC, Maldivler, Nepal, Çin, Filistin,
Gürcistan, Küba, Makedonya, Bosna-
Hersek, Brezilya ve Kosova dahil toplam 20
yabancı ülke temsilcileri de hazırlıklarına
başladı.
İmamoğlu: “EMITT, İstanbul’un
yeni vizyonunda çok önemli bir yer
tutmayı sürdürecek”
İstanbul’u yönetenlerin, turizm
endüstrisinin bütün aktörlerinin ve tüm
İstanbulluların sorumluluğunun İstanbul’un
turizm potansiyelini artırma olduğunu
hatırlatan İstanbul Büyükşehir Belediyesi
Başkanı Ekrem İmamoğlu, tüm kesimlerin
uyum ve iş birliği ile İstanbul’un dünya
turizm endüstrisi açısından örnek uygulama
modeli haline getirilebileceğinin vurguladı.
“Hazırlanacak İstanbul Turizm Master
Planı’yla, tüm turizm endüstrisi aktörlerinin
bir arada ortak akılla karar almasını
sağlayacak İstanbul Turizm Atölyesi’yle,
İstanbul Yatırım ve Tanıtım Ajansı’yla ve
vatandaşlara yönelik eğitim seferberliğiyle
turizmin bütüncül ve koordineli yönetimi
konusunda örnek bir vizyonu kısa sürede
hayata geçireceğiz. Hiç kuşku yok ki, Doğu
Akdeniz Uluslararası Turizm ve Seyahat
Fuarı EMITT, İstanbul’un bu yeni vizyonunda
da çok önemli bir yer tutmaya devam
edecek,” sözlerini paylaşan İmamoğlu,
EMITT Turizm Fuarı’nın dünyanın sayılı
turizm fuarlarından biri olmanın yanı sıra
olağanüstü bir eğitim ve tecrübe paylaşım
platformu olduğunun altını çizdi.
Türkiye turizmine yılda 3 milyar TL
üzerinde katkı
Fuar’ın zemin hazırladığı iş birlikleri ve
satış anlaşmaları ile 2015 yılından bugüne
Türkiye turizm sektörüne yıllık ortalama 3
milyar TL’nin üzerinde bir iş hacmi katkısı
sunduğunu tespit ettiklerini söyleyen EMITT
Turizm Fuar Direktörü Hacer Aydın, son
5 yılda 15 milyar TL’ye ulaşan bu katkıyı
artırarak sürdüreceklerini vurguladı.
Aydın, her yıl turizm endüstrisinden on
binlerce profesyonelin buluşma noktası
olan EMITT’in, olağanüstü bir eğitim ve
tecrübe paylaşım platformu olduğunun
altını çizdi. Aydın şöyle devam etti:
“Türkiye’de her gelir grubundan tüketicinin
tatil alışkanlığı kazanmasına, şehirlerin,
yörelerin markalanmasına ve ülkemizin pek
çok kültür varlığının gelir getiren turistik
değerlere dönüştürülmesine 23 yıldır
önemli katkıda bulunan EMITT, Türkiye
turizm sektörünün dünyaya açılan en
önemli kapısıdır.”
EMITT Turizm Fuarı’nın 23 yıldır, Türkiye’de
pek çok yeni tatil ve turizm destinasyonu
oluşmasına ortam hazırladığını ifade eden
Aydın, Türkiye’de şehirlerin hatta köylerin
markalanmasının ve yerli-yabancı turistle
buluşmasında EMITT’in rolüne dikkat çekti.
Hosted Buyer (davetli tur operatörü)
programı için yoğun talep olduğunun altını
çizen Hacer Aydın, “Asya, Avrupa, Uzakdoğu
ve Latin Amerika ülkelerinden firmalar
EMITT Turizm Fuarı’na ilgi gösteriyor ve
programımıza başvuruda bulunuyor. En
çok başvuruyu Uzakdoğu’dan aldık,” dedi.
Randevu sisteminin, Fuar dönemindeki
görüşmeler için önemine de dikkat çeken
Aydın, 2017 yılından bu yana kullanılan iş
modeli ile verimliliğin arttığını belirtti.
Turizm 4.0 ve markalaşma en
önemli gündem
Her yıl olduğu gibi 24’üncüsünde de rekor
seviyede yabancı ziyaretçiyi ve turizm
profesyonelini ağırlamaya hazırlanan
EMITT – Doğu Akdeniz Uluslararası Turizm
ve Seyahat Fuarı, tüm katılımcılar için
değer yaratan, birbirinden faydalı içerikler
ve iş birlikleri ile sektöre yön vermeyi
sürdürecek.
Turizm alanında müşteri odaklı dijitalleşme,
kişiselleşme, 2000 sonrası jenerasyonunun
beklenti ve taleplerinin nasıl karşılanacağı,
gibi konu başlıklarının 24’üncü EMITT
Turizm Fuarı’nın gündemini oluşturacağını
belirten Aydın, sözlerine şöyle devam
etti: “EMITT 2020’de Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından açıklanan ‘Turizm 4.0’
sloganını kapsamlı bir şekilde ele alacağız.
Türkiye’nin marka algısını değerlendirme,
ülke turizmine yol haritası oluşturma,
güncel ve akıllı çözümler üretme konularını
enine boyuna tartışacağız. Bu konuları
konuşurken turizm tüketicisinin ihtiyaçlarını
ön planda tutacağız. Dahası, turizm
tüketicileri ve turizm profesyonelleri,
EMITT ev sahipliğinde ve HTC iş birliğiyle
geliştirilen VR Deneyim Alanı’nda, sanal
gerçekliğin turizmde nasıl etkili bir şekilde
kullanılabileceğini ilk elden deneyimleme
şansına sahip olacaklar.” dedi.
guralporselen.com.tr
34
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Otel doluluklarında artış sürdü
Yine de Avrupa ortalamasını
yakalayamadık
Türkiye’nin otel doluluklarında artış trendi devam etti. Ancak hem doluluklarda hem
fiyatlarda Avrupa ortalamasına henüz ulaşamadık.
Konaklama sektörü kasım ayı
performansı belli oldu. Türkiye
Otelciler Birliği’nin (TÜROB)
açıkladığı verilere göre, Türkiye’nin
Kasım 2019 otel dolulukları, 2018 yılının
aynı dönemine yüzde 2.4 artarak yüzde
64.9 olarak kaydedildi. Dünya çapında
veri ve analiz şirketi STR’nin TÜROB için
hazırladığı Kasım 2019 Ülke Performans
Raporu’na göre, ortalama günlük satılan
oda bedeli (ADR), Kasım 2018’e göre
yüzde 6.3 artışla 66.5 Euro’ya, toplam
oda sayısı üzerinden odabaşı elde
edilen gelirler (RevPAR) ise yüzde 8.9
artışla 43.2 Euro’ya yükseldi. 11 ayda ise
Türkiye’nin ortalama dolulukları yüzde
2.5 artışla yüzde 68.2’ye, ortalama günlük
satılan oda bedeli yüzde 10.7 artışla 78.2
Euro’ya, oda başı elde edilen gelir yüzde
13.5 artışla 53.3 Euro’ya yükseldi. Ocak-
Kasım 2019’da Avrupa destinasyonları
doluluk ortalaması yüzde 73.2 olurken,
ortalama oda fiyatı ise 113.7 Euro olarak
tespit edildi.
İstanbul fiyatta yüzde 25 geride
İstanbul’un Kasım 2018’de yüzde 69.3
olan doluluk oranı, Kasım 2019’da yüzde
4.1 artarak, yüzde 72.1 olarak ölçüldü.
Ortalama günlük satılan oda bedeli
82.4 Euro ile Kasım 2018’e göre yüzde
5.2 arttı. Toplam oda sayısı üzerinden
odabaşı elde edilen gelirlerde ise geçen
yıla oranla yüzde 9.5 artış yaşandı ve
59.4 Euro olarak ölçüldü. İstanbul’da
Ocak-Kasım 2019 döneminde ise doluluk
oranı yüzde 4.4 artışla 74.8’e, ortalama
günlük satılan oda bedeli yüzde 9.8 artışla
90.2 Euro’ya, oda başı elde edilen gelir
yüzde 14.6 artışla 67.4 Euro’ya yükseldi.
11 ayda, İstanbul doluluk oranında
Avrupa ortalamasının üzerindeyken, oda
fiyatlarında Avrupa ortalamasının yüzde
25 gerisinde kaldı.
Antalya’da doluluklar geriledi
Antalya’da Kasım 2019 otel dolulukları bir
önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde
6.9 azalarak yüzde 54.6 oldu. Ortalama
günlük satılan oda bedeli 47.7 Euro
ile Kasım 2018’e göre yüzde 11.9 arttı.
Toplam oda sayısı üzerinden odabaşı
elde edilen gelirler geçen yıla oranla
yüzde 4.2 artışla ile 26.0 Euro’ya yükseldi.
Antalya’da Ocak-Kasım 2019 döneminde
ise doluluklar yüzde 2.1 artışla yüzde
66.6’ya, ortalama günlük satılan oda
bedeli yüzde 12.4 artışla 91.0 Euro’ya, oda
başı elde edilen gelir yüzde 15 artışla 60.6
Euro’ya yükseldi.
36
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su
Tezer Öner
Cilala parlat... Değmesin
yağlıboya!
Değerli okurlarımız, 2019 bitti. Bu
ne demek? Yılbaşı ve yeni bir yıla
ümitle, şevkle, istek ve azimle yelken
açıyoruz. Aynı zamanda yılın bu dönemi
Türkiye’de turizm sezonunun %70’inin
uykuya geçtiği dönem. Şimdi yenileme,
renovasyon ve tadilat zamanı...
Lakin bu yenileme ve yenilenme süreci
birçok farklı açıdan ele alınabilir.
Geçmiş yazılarımdan birinde kafaca
ve düşünce yapımızda olması gereken
yenilenme ve değişim için yorumlarda
bulunmuştum. Dolayısıyla o yazıyı
merak edenler dergimizin online ve
basılı arşivlerinde bulup okuyabilirler.
Bu sefer gerçekten salt işin boya
badana cila ve elektronik – mekanik
kısmına gireceğim. Çünkü o yazıdan beri
bir sene geçti “kafa” olarak ne kadar
yenilendiğimiz ortada... Daha da girmeye
gerek yok... Kafalarda yapısal reformlar
olmadıkça işin bu tarafı zor görünüyor.
Gelelim kelimenin ilk çağrıştırdığı
gerçek anlamına... Şu an itibariyla
otellerimizin, turistik tesis ve
işletmelerin genel olarak bir
yenilenmeye ihtiyacı var mı? Bence
kesinlikle var. Hatta bu çeşitli rakamlar
ve araştırmaların satır aralarından
da okunabiliyor. En azından bazı
geliştirmelerde bulunmak zorundayız.
Turizmciler, odaları Avrupa’dan ucuza
sattı. Yılın ilk 11 ayında yabancı turist
sayısı 42.9 milyonu aşarken, 78.2
Euro’luk oda fiyatları ve yüzde 68.2’ye
ulaşan doluluklar Avrupa ortalamasının
gerisinde kaldı. Sektörün oda başı
elde ettiği gelirler yüzde 13.5’lik artışla
53.3 Euro’ya yükseldi. Aynı rakamların
Avrupa’daki karşılığına bakıldığında
ise sektörün, odaları oldukça ucuza
kapattığı ortaya çıkıyor. Ocak-Kasım
2019’da Avrupa’daki destinasyonlarda
doluluk ortalaması yüzde 73.2 ile
Türkiye ortalamasını aşarken,
ortalama oda fiyatı ise 113.7 Euro’ya
ulaşarak, Türkiye’ye fark attı. (Sözcü
Gazetesi’nden alıntı)
Bu rakamlar bize gene aynı durumu
söylemekte... Bence en büyük
renovasyon şu “her şey dahil”
sistemden vazgeçmek. Bizim gelen
misafirden bu doluluk oranıyla çok
daha fazla kazanmış olmamız gerekirdi.
Neyse gene kafa yapısı ve pazarlama
stratejilerine girmeden boya badana
kısmına geri dönelim.
Üç yıllık durgunluk sonrası 2018’de
yaklaşık %22-25 doluluk oranı artışı ve
bunun akabinde 2019’daki son sene bir
öncekine göre gelen %13,5 - 15 artış
sayesinde artık sektör renovasyon için
bütçe ayırabilecek duruma geldi. Bu
bütçeye devletin de Turizm ve Kültür
Bakanlığı vasıtasıyla çok ciddi bir
katkısı var. Sektörde yenileme periyodu
genelde 5 yılda bir ara bakım, her
10 yılda bir de ana yenileme olarak
gerçekleşir. Özellikle Ege ve İstanbul’da
en eski otellerin bulunduğunu
varsayarsak durgun dönemi ve bütçenin
oluşması için geçen iki seneyi de
topladığımızda bazı otellere neredeyse
15 yıldır el sürülmediği görülmekte.
Bu nedenle oluşan misafir kaybı veya
memnuniyetsizlikler bize negatif
enerji olarak yansımaktadır. Sadece
Antalya’da 600 bin yatak kapasitesi
ve hiç el sürülmemiş 15 yıllık oteller
bulunmakta. Dolayısıyla buradaki
renovasyon pazarının bütçesi 4 milyar
dolar olarak tahmin edilmektedir.
Bunun yanı sıra orta düzey bir odanın
tam olarak renovasyon maliyeti en az
15 bin doları bulmaktadır. Bu durum
turizm sektörü dışındaki boya, yapı ve
malzeme, elektronik, otomasyon gibi
bir çok diğer sektör ve alt iş kollarını da
yakından ilgilendiriyor.
Görüldüğü gibi, oluşan rakamlar ve
etkilenen sektörlere baktığımızda
turizmin bizim için ne kadar önemli, bu
sektördeki yatırımlar ve imajımızın ne
derece değerli olduğunu anlamamak
mümkün değil. Lokomotif sektör olarak
turizmdeki tüm anlayış, pazarlama,
yapısal ve teknik renovasyonların acilen
ve hızla gerçekleştirilmesi şart. Belki
bununla birlikte düşünce ve stratejik
pazarlama tekniklerinin de renovasyonu
mümkün olur.
Türkiye jeopolitik ve kültürel konumu
ile eşsiz niteliklere sahip bir coğrafyada
hassas dengelerle ayakta kalmaya
çalışan bir ekonomik güç. Bu gücün
atardamarlarından biri de turizm.
Biz ne kadar beslersek, bu vücudu
damarlarımızda bize güç verecek
enerjiyi de o kadar çoğaltırız. Her
daim genç, dinamik, canlı, hevesli
ve heyecanlı kalmayı başarabilmeyi
dileyerek, mutlu yıllar ve kazançlı bir
2020 diliyorum.
Profesyonel bulaşık yıkama teknolojisi
M-iQ – Geleceğin bulaşık
yıkama teknolojisi
M-iQ – İnsan ve çevreyi gözeten bütünsel bulaşık yıkama teknolojisi
MEIKO, bulaşık yıkama teknolojileri geliştirmeye devam ediyor. Bu doğrultuda sadece en iyi teknolojiyi sunmakla
kalmıyor; bununla beraber insan, doğa ve kaynakları dikkate alarak resmin tamamını göz önünde tutuyoruz.
Daha temiz bir dünya için sürdürülebilir yıkama teknolojilerini savunuyoruz. Birbiriyle çelişen ihtiyaçları uyumlu
bir konseptte bir araya getiriyoruz: Bir yanda mutlak hijyen ve güvenlik, diğer yanda ise su ve enerji tüketiminde
tasarrufu hedefliyoruz. Maliyet bilinci ve ekonomik teknolojinin yanı sıra en modern akıllı teknolojilerin kullanımını
amaçlıyoruz. Sonuç: MEIKO konveyörlü ve tırnaklı bulaşık makinesi M-iQ; geleceğin bulaşık yıkama teknolojisi.
www.meiko.com.tr
38
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
TravelShop Turkey
Hindistan’ın 5 ayrı
şehrinde Türkiye’yi
tanıtacak
Dünya genelinde 100’e yakın
workshop etkinliği ve B2B fuarı
düzenleyen TravelShop Turkey, 28
Ocak-4 Şubat tarihleri arasında
Hindistan’ın 5 ayrı şehrinde Türkiye’yi
tanıtmaya hazırlanıyor.
İlk olarak Bangalore, Ahmedabad
ve Kolkata’da B2B etkinliği yapacak
olan TravelShop Turkey, devamında
Hindistan’ın en lüks fuarı olan BLTM
Delhi Fuarı’nda ve ardından Hindistan’ın
tek outgoing fuarı olan OTM Mumbai
Fuarı’nda Bakanlık konseptiyle Türkiye
standı açacak ve Mumbai’de Destination
Turkey Çalıştayı organize edecek.
Kalender’den tüm turizm
firmalarına açık davet
TravelShop Turkey Genel Müdürü
Murtaza Kalender, dünyada hızla büyüyen
Hindistan pazarından maksimum fayda
elde etmek amacıyla workshop ve
fuar etkinliklerin yöneldiklerini ifade
ederek, bu kapsamda özellikle MICE
ve düğün gruplarını Türkiye’ye çekmeyi
hedeflediklerini söyledi. Türkiye’nin
tanıtımını yapan tüm turizm firmalarının
etkinlerde yer alabileceğini belirten
Kalender, “Workshop çalıştayımıza
Türkiye’deki tüm firmaları davet ediyoruz,
bekliyoruz” dedi.
Bakanlık standından farklı
olmayacak
BLTM Delhi ve OTM Mumbai fuar
stantlarının Türkiye teması ve Bakanlık
konseptiyle oluşturulduğunun altını çizen
Kalender, “Standımız Türkiye logosu
ve görsellerini içerecek olup, Bakanlık
standından da farklı olmayacak, böylelikle
herkes eşdeğer konumda olacak” dedi.
Şu ana kadar 20’ye kadar başvuru
aldıklarını belirten Kalender, bu taleplerin
artması halinde stand boyutlarının da
genişletilebileceğini söyledi.
B2B ön randevulu ve talepli
Kalender, yapmış olduğu ön randevu
çalışmalarının, tamamen kendi üretimleri
olan benzersiz bir sistem olduğunu
belirtirken bu sistem sayesinde ön
randevu alınabilen, talepleri olan
Hindistan firmalarının sistem üzerinden
görüntülebileceği bir fonksiyona sahip
olduğunu bildirdi. Tüm turizm sivil
toplum kuruluşlarını da bu etkinlikte
yer almak üzere davet eden Murtaza
Kalender, tüm basın kuruluşlarını da
aralarında görmekten memnuniyet
duyacaklarını söyledi. Hindistan’daki
workshop ve fuar etkinliklerine katılmak
isteyen meslektaşların TravelShop
Turkey ofisinden Alper Yağcı ile irtibata
geçebilecekelrini belirtti.
TravelShop Turkey’in önümüzde
etkinliklere ilişkin bir açıklama da
yapan Murtaza Kalender, ACE of MICE
Exhibition By Turkish Airlines Hosted
Buyer programı mart ayında dini temalı
Holy Lands ve mayıs ayında Yacth Cruise
temalı workshoplarıyla da süreceğini
aktardı.
TravelShop Turkey’in
28 Ocak-4 Şubat tarihleri arasında
düzenleyeceği etkinlik takvimi ise
şöyle;
28 Ocak 2020 Workshop Bangalore
29 Ocak 2020 Workshop Ahmedabad
30 Ocak 2020 Workshop Kolkata
31 Ocak – 1 Şubat 2020 BLTM Fuarı New
Delhi
3 Şubat -4 Şubat 2020 TFF/OTM Fuarı
Mumbai
Sapanca’daki
Doğal Tercihiniz
Elite World zincirinin tecrübesini ve ışıltısını yansıtan
Elite World Sapanca Convention & Wellness Resort; iş, tatil, wellness
amaçlı konaklamalarınız için doğanın kalbinde sizleri bekliyor.
• 500 ODA • KONGRE SALONU • 18 TOPLANTI SALONU
Otelin yapımı esnasında
hiçbir ağaç kesilmemiştir.
• 8.500 M 2 WELLNESS ve SPA ALANI • BİYOLOJİK GÖLET • AQUAPARK
• MACERA PARKI • KIDS CLUB • BAR ve RESTORANLAR • GAME ARENA
• BOWLING • TENİS KORTLARI • BASKETBOL SAHASI
0264 415 10 00
40
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Erciyes’in şehir ekonomisine
katkısı 100 milyon dolar
İstanbul’daki seyahat acentalarına,
Kayseri’nin geleneksel tanıtım etkinliği
düzenlendi. Erciyes Kayak Merkezi, kentin
6 bin yıllık tarihi ve kültürü, gastronomisi,
sağlık turizmi gibi zengin potansiyeli
anlatıldı. Erciyes Kayak Merkezi’nin kent
ekonomisine katkısını kaydeden Kayseri
Erciyes AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Dr.
Murat Cahid Cıngı, şunları söyledi:
“Jeolojik araştırmalara göre yaklaşık 1
milyon yaşında olan Erciyes Dağı’na, bugüne
kadar 200 milyon doların üzerinde yatırım
yapıldı. Dünyanın sayılı kayak merkezleri
arasındayız. Farklı zorluk derecelerinde
100 kilometreyi geçen kayak pistlerimiz
ile dünyanın en iyi yönetilen dağlarından
birisiyiz. Erciyes Kayak Merkezi’nde, bu
sezon 2.5 milyona yakın kişiyi ağırlamayı
hedefliyoruz. Erciyes’in şehir ekonomisine
katkısı yaklaşık 100 milyon dolar” dedi.
Kayseri’den turizm temsilcileri,
İstanbul’da seyahat acentaları ile
buluştu
THY Kayseri Satış Müdürlüğü tarafından
İstanbul’da her yıl geleneksel olarak
gerçekleştirilen “Kayseri ve Erciyes Kayak
Merkezi Tanıtımı” toplantısı, 4 Aralık
Çarşamba günü, Artaş Grubu bünyesindeki
Radisson Blu Hotel Vadistanbul’un ev
sahipliğinde yapıldı. Kayseri Büyükşehir
Belediyesi Başkanı Dr. Memduh Büyükkılıç,
Kayseri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr.
Kurtuluş Karamustafa, Kayseri Erciyes AŞ
Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Murat Cahid
Cıngı, THY Kayseri Satış Müdürü Fatih İnan,
Melikgazi Belediye Başkanı Dr. H. Mustafa
Palancıoğlu, Kayseri İl Kültür Müdürü Dr.
Şükrü Dursun, Artaş İnşaat Yönetim Kurulu
Başkanı Süleyman Çetinsaya, Artaş Grubu
Turizm Yatırımları Koordinatörü Recep
Arifoğlu’nun aralarında bulunduğu, kamu
ve yerel yönetimlerin yetkilileri ve turizm
sektörünün temsilcileri katıldı.
Bacalı sanayide lider olan Kayseri,
bacasız sanayide de atağa geçti
Kayseri Büyükşehir Belediyesi Başkanı Dr.
Memduh Büyükkılıç, şunları söyledi:
“Kayseri’nin sahip olduğu tarihi, kültürel,
doğal güzelliklerini paylaşmak için bugün bir
aradayız. 6 bin yıllık tarihiyle medeniyetlerin
merkezi olan kentimiz, ticaretin merkezidir
ve İpek Yolu’nun üzerindedir. Bacalı
sanayide lider olan Kayseri’miz, bacasız
sanayide de atağa geçerek, bugüne kadar
sanayide elde ettiği başarısını, turizmde de
göstermeye devam ediyor. Erciyes Kayak
Merkezi, dünyanın sayılı kayak merkezleri
arasındadır. Ulusal ve uluslararası spor
etkinliklerine ev sahipliği yapan Erciyes’e,
Rusya, Ukrayna, Polonya ve Belarus’tan
carter uçakları iniyor. Avusturya’dan
Almanya’ya, Dubai’den Lübnan’a dünyanın
dört bir yanından kayak severler, Erciyes’i
keşfetmeye geliyorlar. Kayseri Cumhuriyet
Meydanı açık hava müzesi gibidir ve 6
medeniyetin eserlerini görebilirsiniz. Özetle,
tarihiyle, kültürüyle, gastronomisiyle,
Erciyes Kayak Merkezi, Kapuzbaşı Şelalesi,
Kuş Cenneti, Yılkı Atları, balon turları
ve tüm ilçelerimizdeki zenginliğimiz ile
kentimizi tanıtmaya ve gelen misafirlerimizi
Türk misafirperverliği ile ağırlamaya
devam edeceğiz. Kamu, yerel yönetimler
ve sektör temsilcileri ile yaptığımız iş
birliğiyle, kentimizi henüz keşfetmeyenlere
potansiyelimizi anlatmayı artırarak
sürdürüyoruz” dedi.
Çetinsaya: “Ülkemizin tanıtımı
ve turizmi için elimizden geleni
yapıyoruz”
Artaş İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı
Süleyman Çetinsaya, şunları anlattı: “42
yıldır inşaat işleriyle uğraşıyorum. Konutlar,
AVM’ler, oteller yapıyoruz. Türkiye’ye hizmet
etmek için grup olarak çalışmaya aralıksız
devam ediyoruz. 30 yıldır da turizme hizmet
ediyoruz ve 6 tane otelimiz var. Ülkemizin
tanıtımı ve turizmi için elimizden geleni
ekip arkadaşlarımız ile yapmaya gayret
ediyoruz. Kayseri’mizin tanıtımı bizim için
çok önemlidir. Bugün burada, Kayseri
Büyükşehir Belediye Başkanı, ilçe belediye
başkanları ve sektör temsilcileri ile beraber
olmak çok önemlidir. Kayseri, 6 bin yıllık
tarihi olan bir şehir. Yurtdışına gidince çok
az tarihi yerleri olan yerleri bile bizlere
tarih diye gösteriyorlar. Bizim henüz
yeterince tarihi ve kültürel zenginliğimizi
tanıtamadığımızı düşünüyorum. Bu noktada,
birlikte yaptığımız tanıtım faaliyetlerinin
sürdürülebilir olarak devam etmesini
değerlidir. Kentimizde Kayseri Valiliği,
Büyükşehir Belediyesi, İlçe Belediyeleri,
Erciyes AŞ, THY Kayseri, Üniversitemiz ve
özel sektör dahil tüm kurum ve kuruluşlar
her türlü katkıyı yapıyorlar. Kayseri’nin en
büyük sansı, belediye başkanlarımızdır.
İki şey önemlidir, dürüst ve çalışkan
olunmalıdır. Kentimizin, dürüst ve çalışkan
belediye başkanları olmuştur. Aynı zamanda
Kayseri, çok hayır sahibidir, okul ve cami
gibi birçok tesisler, hayırseverler tarafından
yapılmıştır” dedi.
Arifoğlu: “Kayseri, zengin turizm
potansiyeline sahip”
Artaş Grubu Turizm Yatırımları
Koordinatörü Recep Arifoğlu, şunları
söyledi: “Anadolu’nun incisi kadim şehir
Kayseri’miz, 6 bin yıllık tarihiyle, kültürüyle,
gastronomisiyle, sanayisiyle, ticaretiyle,
Sultan Sazlığı Kuş Cenneti, Kapuzbaşı
Şelalesi, Erciyes Kayak Merkezi, yeni yeni
keşfedilmeye başlanan ve dünya tarihine
ışık tutan zengin arkeolojisi, bu sene
başlatılmış olan balon turları ile çok zengin
bir potansiyele sahiptir. Erciyes Kayak
Merkezi, Avrupa’dakiler gibi gerçek kış
sporları merkezi olup, dünyanın sayılı kayak
merkezleri arasındadır. Kayseri Valiliği,
Büyükşehir Belediyesi, Kayseri THY, Erciyes
AŞ ve Meslek Birliğimiz TÜROB’la beraber
yürüttüğümüz tanıtma faaliyetlerinin
sonuçları, kısa sürede karşılığını vermiştir.
Hem Erciyes Kayak Merkezi, hem de
Kapadokya’da oluşan destinasyonlar yabancı
tur operatörleri tarafından yoğun ilgi
görmüş olup, Kayseri’miz, Rusya, Ukrayna,
Polonya, Ortadoğu ve Belarus’lu tur
operatörleri tarafından seyahat kapsamına
alınmıştır. Kayseri’deki Radisson Blu
otelimiz marka değeri olarak, Radisson Blu
otellerinin arasında misafir memnuniyetinde
dünya ikincisi seçilmiştir ve bu başarı devam
etmektedir” dedi.
GROW WITH US
Radisson Blu Hotel, Kayseri
CREATING OWNER VALUE
THROUGH EVERYTHING WE DO
We walk the walk with franchised partnerships
The largest upper-upscale brand in Europe,
Radisson Blu leverages its network and offers
an urban solution for efficient real estate.
The Radisson brand brings a space
efficient, conversion friendly upscale brand
to urban locations.
Radisson Blu Hotel, Trabzon
Radisson RED is a nimble & bold lifestyle
brand with a lean operating model at vibrant
destinations. Let’s PLAY!
radissonhotelgroup.com/development
emeadevelopment@radissonhotels.com
+32 2 702 9200
Radisson Blu Hotel, Vadistanbul
42
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Dedeman, Palandöken’de hedef büyüttü
Dedeman Turizm Grubu,
dünyadaki en iyi 20 kayak
merkezi arasında gösterilen
Erzurum Palandöken’deki
iki oteliyle 27. kış sezonunun
açılışını yaptı.
Dedeman Turizm Grubu, Türkiye
Kayak Federasyonu tarafından,
Dedeman Yönetim Kurulu Başkanı
merhum Murat Dedeman ismi ile 17-
20 Aralık tarihlerinde düzenlenecek
Murat Dedeman FIS Cup müsabakası
öncesinde, Palandöken’de büyüme
hedeflerini paylaştı. Toplantıda konuşan
Dedeman Turizm Grubu Yönetim ve
İcra Kurulu Başkanı Banu Dedeman;
“Dedeman markası için Palandöken’in her
zaman çok özel bir yeri vardır. Her zaman
da öyle olacak. Geçtiğimiz Temmuz ayında
kaybettiğimiz liderimiz, babam Murat
Dedeman, Türkiye’nin içinde bulunduğu
zor koşullara rağmen, dönemin valisinin
de yönlendirmesi ile 1993 yılında
Palandöken Kayak Merkezi’ndeki ilk
otel yatırımını gerçekleştirmişti. Murat
Dedeman sadece 1994 yılında hizmete
giren otelimizin değil, aynı zamanda
Palandöken Kayak Merkezi’nin de
gelişmesini sağladı. Bu yatırım ile Türkiye
yeni bir destinasyon kazanırken, bölge
kayak merkezi haline gelerek uluslararası
pazarda da yer bulmaya başladı. Geçen
25 yılda Palandöken çok yol aldı. Şimdi
arzumuz, Palandöken’in dünyanın kayak
merkezi haline gelmesidir” dedi.
Dedeman: “Hedefimiz 10 yılda 50
otele ulaşmak”
Banu Dedeman, “Türkiye’nin ilk
uluslararası otel zinciri olan Dedeman
Turizm Grubu’nun bugün geldiği
nokta, hem aile olarak bizim hem de
ülkemiz turizm sektörü için gurur
kaynağıdır. Hedefimiz bundan böyle
verimlilik içinde büyüme ve yaygın
hizmet ağını genişletmek olacaktır. 1966
yılından bugüne kadar değerlerimiz,
geleneklerimiz ve tecrübemizle ülkemize
ve sektörümüze hizmet ettik. Kurumsal
yapımızı güçlendirmek ve zincirimize
yeni halkalar katarak büyümek için
grubun başlattığı sürdürülebilir büyüme
ve değişim stratejisine uygun olarak
oluşturduğumuz “İcra Kurulu” ile yeni
başarılara imza atmayı, şuan 17 olan
otel sayımızı 10 yılda 50’ye çıkarmayı
hedefliyoruz” dedi. Banu Dedeman
konuşmasında, Uluslararası Kayak
Federasyonu tarafından her sene
dünyanın farklı ülkelerinde düzenlenen
Alp Disiplini FIS Cup müsabakasının,
bu sene ülkemizde, Palandöken’de
yapılacak olmasından ve müsabakanın
Murat Dedeman’ın adı ile gerçekleşecek
olmasından dolayı büyük onur
duyduklarını belirtti. Müsabakanın
Murat Dedeman FIS Cup ismi ile
düzenlenmesini sağlayan Türkiye Kayak
Federasyonu’na teşekkürlerini sunan
Banu Dedeman, “Uluslararası kayakçılar
ile kayak tutkunlarını bir araya getirecek
müsabakaya, yeni adıyla Murat Dedeman
Pisti ev sahipliği yapacak. Bir vefa örneği
göstererek piste Murat Dedeman isminin
verilmesini sağlayan başta Erzurum
Valiliği ve Erzurum Büyükşehir Belediyesi
olmak üzere, Erzurum Ticaret ve Sanayi
Odası, Erzurum Ticaret Borsası gibi
çok değerli kurumlara, Türkiye’nin ve
Erzurum’un önde gelen sivil toplum
kuruluşlarına şükranlarımı iletiyorum”
dedi.
Yeşil: “Bölgede en çok tercih edilen
oteller arasında ilk sırada yer
alıyoruz”
Basın toplantısında söz alan Dedeman
Turizm Grubu Otellerden Sorumlu İcra
Kurulu Üyesi Gündüz Yeşil; “Dedeman
Turizm Grubu olarak; hali hazırda 2’si
yurtdışında 15’i Türkiye’de olmak üzere
toplamda 5.200 yatak kapasitesine
sahip 17 otelin işletmesini yapmaktayız.
Palandöken’de 1994 yılından bu yana
faaliyet göstermekteyiz. Yaptığımız
çok ciddi yatırımlar ile Palandöken’in
hem dünyada, hem de yurt içerisinde
tanıtımı için yıllardır aynı çaba ve inançla
çalışmaktayız.” şeklinde konuştu.
Kar kalitesi açısından en önemli
merkezlerinden birisi olan Palandöken’in
dünyanın kayak merkezi haline
getirilmesinin herkesin sorumluluğunda
olduğunun altını çizen Gündüz Yeşil, “Bu
sorumluluğu yaptığımız yatırımlarla en iyi
şekilde gösterdiğimizi belirtmek isterim.
Palandöken’e yapılacak yatırımlar arttıkça
önümüzdeki dönemde gelen turist
sayısında da artış olacağını öngörüyoruz.
Palandöken otellerinde yaptıkları
konsept değişikliklerine de değinen Yeşil,
“Dedeman Palandöken Ski Lodge özelinde
her bütçeye uygun satış kurgumuz ile
yaptığımız değişiklikler sonrasında, geçen
seneye oranla rezervasyonlarda 2 kat bir
artış gerçekleşti. Palandöken otelimiz
özelinde ise “Her şey Dahil” konseptine
geçiş yaparak bölgedeki diğer otellerden
farklı bir hizmet anlayışına geçtik.” dedi.
Kadakal: “Büyüme stratejimizde
odağımız Smart By Dedeman ve
Park Dedeman olacak”
Toplantıda Dedeman Turizm Grubu
İş Geliştirmeden Sorumlu İcra
Kurulu Üyesi Nadir Kadakal, “Biz
küresel bir iş yapıyoruz, farklılaşan
seyahat alışkanlıklarını, tüketici
beklentilerini, deneyimlerini, yıllar
içerisindeki değişimlerini göz önüne
alarak önceliklerimizi belirliyoruz. Bu
tespitlerimize paralel olarak büyüme
stratejimizde odağımız Smart By
Dedeman ve Park Dedeman otelleri
olacak. 2020’den başlayarak takip eden
yıllarda bu hedeflerimize ulaşmak
için yatırımlarımıza devam edeceğiz.
Değişen tüketici alışkanlıkları ve
beklentilerine uygun bir şekilde değişim
ve dönüşümümüz sürecek. Türkiye’nin
lider otel zincirlerinden biri olarak
sektörümüze bugüne kadar olduğu
gibi, 2020 ve daha sonraki yıllarda da
yüksek katma değer oluşturmaya devam
edeceğiz.” şeklinde konuştu.
44
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Semih Erken
"Bakanlık denetimiyle otel fiyatlarını
yukarı çekebiliriz"
Turizm sektörüne bellboy olarak girip, 26 yıllık deneyim sonrası, Asya kıtasında onlarca
otel projesini hayata geçiren, günümüzde kendi danışmanlık şirketini kuran Semih Erken;
Türkiye’de fiyatları yukarı çekecek püf noktalarını özetledi.
Milenyum yılının ardından 2. on yıl
da bitti ve nihayet 2020 yıllarına
geldik. Avrupa’nın kültürel açıdan
bilinen, belli başlı merkezlerinden
sonra, Akdeniz’in ve Türkiye’nin cazibesi
günden güne artıyor. Yıllarca hep bir
terör, ne olduğunu tam anlayamadığımız
ekonomik istikrarsızlık ve yavaş bir
kalkınma dönemiyle uğraşıp durduk.
Benzer sorunlar yakın coğrafyamızdaki
tüm komşularımızda da yaşanıyordu.
Bu da dünyanın ilgisini kazanmamızı
engelledi. Bununla birlikte başta
yatırımcılar olmak üzere, sözüm ona
rakiplerinden ‘iş kurtarabilmek’ adına,
bile bile bindiğimiz dalı kesiyorduk. Evet…
bile bile lades! Oysaki, kültürel varlıkların
zenginliği ve konum itibarıyla sayıları bir
elin parmaklarını geçmeyen ülkelerden
biriyiz…
Güzel Türkiye’mizin konaklama fiyatları
artacağına maalesef ucuzluyor.
Türkiye’miz bulunduğu coğrafyada
muhtemelen kongre turizmi, seyahat,
kültürel zenginlik açısından çok farklı
bir konumda bulunuyor. Buna karşın,
bencil fiyatlandırma politikalarımız
sebebiyle konaklama fiyatlarımız ne yazık
ki bulunduğumuz bölge ve hak ettiğimiz
seviyenin altındadır.
Fiyatlamalar dönemsel olarak
konuma göre belirlenebilir
Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın
devreye girerek, fiyatları kontrol altına
alıp, bölgesel fiyatlandırmalarla asli
işi denetlemeyi yapmasında yarar var.
Denetleme-takip işi için bakanlıkta
yeni bir daire kurulabilir, bu daireler
Türkiye’nin tüm turistik bölgelerine
yayılabilir. Lüks tesislerden başlayarak en
küçük konaklama birimleri pansiyonlara
kadar fiyatlamalar, bulunulan konuma
göre belirlenebilir. Örneğin, İstanbul
Beyoğlu Belediyesi sınırları içerisinde
bulunan X mahallesi, X ve Y caddeleri
arasındaki beş yıldızlı tesisler belirli
metrekarelere kadar odalarını, XX
ile YY fiyatları arası pazarlayabilir.
Fiyat aralıkları da dönemsel olarak
belirlenebilir. Belirlenen fiyat dilimlerine
uymayan otellere cezai işlemler/
yaptırımlar uygulanabilir.
Oteller her gece, bakanlığın verdiği
sisteme oda listesini yükleyip, bu
elektronik sistemle kendi denetimini de
yapabilmeli. Bakanlığın kuracağı denetim
ekipleri de tesisleri dolaşıp denetlemeli.
Fiyatlandırma işi sadece konaklama
fiyatları bazında kalmamalı. Kongre,
organizasyon ve toplantı salonlarının
fiyat aralıkları, sunacakları standart ve
zengin menülere göre belirlenebilir. Aynı
zamanda konaklama tesislerinin diğer
ürünleri de denetlenmelidir. Bakanlık,
fiyatların alt ve üst limitlerini, bölgelerin
denge ve hareketlenmeleri dikkate alarak
düzenleyebilir.
Kazanan illa ki Türkiye olacaktır!
Yavaş yavaş artan fiyatlara ilk etapta
uluslararası organizasyon şirketleri ve
tur operatörleri biraz tepki gösterecektir.
Servis kalitesinin giderek artıyor olması
ise dikkatlerini çekecektir. Bir fikir
vermesi açısında şöyle bir örnek vermek
istiyorum. Diyelim ki ağırlayacağınız
10.000 misafiriniz günde 100 TL
bırakırken, muhtemelen kısa vadede
ziyaretçi sayısı 8.000’e düşecektir.
Deneyimlerimden çıkarak harcama
rakamlarının günden güne artacağına
inanıyorum. Dolayısıyla ziyaretçi sayısı
düşse bile günlük harcamalar 130 TL’ye
yükselecektir. Bazı destinasyonlar
bunu fırsat olarak değerlendirecektir.
Biz de bu bilinçten hareket edip, hangi
pazara odaklanacağımızı öğreneceğiz.
Sonuç itibariyle fiyatların yavaş yavaş
yukarı çekilmesinden kazanan illa ki
Türkiye olacaktır. Fiyat bakımından
bölgelerindeki rakiplerinin seviyesine
gelecek olan otellerimiz, tesislerinin
temizliği ile servislerinin kalitesine
odaklanıp, ürün çeşitliğini artıracaklardır.
Otel yöneticilerimiz, en kaliteli ürün ve
malzemeyi belirleyip bunu yatırımcıya
aldıracaktır. Bölgede rekabetin fiyattan
hizmete kayması, otel yöneticilerimize
ciddi avantaj sağlayıp, olumlu geri
dönüşler almalarına yol açacaktır. Mevcut
kötü durumu ortak strateji ve cesur
adımları atarak tersine çevirebiliriz.
2020’nin parlak yarınların tohumlarının
birlikte atılacağı bir yıl olmasını diliyorum.
Semih Erken Kimdir?
Turizm ve Otelcilik sektörüne 26 sene
önce bellboy olarak başladı. Asya
kıtasında onlarca projeyi hayata geçirdi.
Uluslararası 4 ayrı markanın Asya
Pasifik ve Global Direktörlüğü’nü yaptı.
Erken, Çin bölgesindeki yatırımcılara
oluşturduğu markalarla “Çin’in Lüks Otel
Markaları” ödülüne kazandı. Semih Erken,
markaların yaratılması, kültür ve ruhunun
aşılanması, servis ilke ve konseptinin
belirlenmesi, mimari tasarım gibi tüm
DNA’sının yaratılmasında uzmanlaştı.
Günümüzde kurduğu danışmanlık
firmasıyla hizmet veren Erken, Şanghay’a
2 saatlik uzaklıkta olan Hangzhou’da
hizmete girmek için gün sayan lüks otel
projesi To Dream Retreat’ın yönetim
danışmanlığını üstlendi. Erken, Türk
girişimcileri cesur olup, doymak bilmeyen
Çin pazarına açılmaya teşvik ediyor. Bunu
yaparken Çin’deki yatırımcıları da gözde
destinasyon haline gelip cazibesi sürekli
artan Türkiye’ye davet ediyor.
46
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Turizmin ‘Uzakrota’sı
sektörü bir kez daha ‘yakın’laştırdı…
Uzakrota Travel Summit, bu yıl da global turizm pazarından yöneticiler ve Türkiye’de
turizme yön veren profesyonelleri 13 Aralık Cuma günü Hilton Istanbul Bosphorus’da bir
araya getirdi.
Bidroom tarafından geçtiğimiz yıl
dünyanın en etkin 10 turizm zirvesi
arasında gösterilen Uzakrota’da,
bu yıl 150 üst düzey konuşmacı, 100’den
fazla stand katılımcısı ve 500’den fazla
marka ile 4500’ün üzerinde katılımcı yer
aldı. Turizm sektöründeki havayolları,
Tur operatörleri, seyahat acenteleri,
oteller, turizm teknoloji firmaları, Start Up
firmalar, Turizm tedarik firmaları, Yatırım
şirketleri ve sosyal medya influencerları
ile tüm turizm paydaşlarını bir araya
getiren eşsiz bir etkinlik yapıldı. Etkinliğin
akşamında da, ilk defa düzenlenen
Uzakrota Turizm Ödüllerinde plaketlerini
alan ödül kazanan firmalar, gecenin
ilerleyen saatlerine kadar parti eşliğinde
kutlamalarda bulundu.
SKYhub Ana Salonu, Emirates Pazarlama
Salonu, Neredekal.com Teknoloji
Salonu, Turkish Airlines Corporate Club
Travel Stage, International Residency &
Citizenship Stage ve Startup Stage olmak
üzere eş zamanlı olarak 5 farklı sahnede
etkinlik dopdolu içerikleri, çarpıcı konu
başlıkları ile dikkati çekti. Ayrıca etkinlikte
yer alan HotelRunner Lounge, IRC Lounge
ve Hotelspro B2B Area alanları ile de
turizm paydaşlarına buluşma ve sinerji
oluşturma imkanı verdi.
Dünden bugüne turizm konuşuldu
Etkinliğin açılış konuşmasını, Turizm
ve Sağlık eski bakanı Bülent Akarcalı
gerçekleştirdi. Bakanlık dönemlerinde
turizmi geliştirmek adına yapmış oldukları
çalışmaları ve geçmişten günümüze
turizmi değerlendiren Akarcalı’nın
ardından, sahneye Kültür Turizm
Bakanlığı Turizm Tanıtma Ajansı Genel
Müdür Yardımcısı Onur Gözet söz aldı.
Türkiye’nin mevcut turizm potansiyeli
ve tanıtma ajansı özelinde Türkiye’nin
destinasyonlarını tanıtım biçimleri,
kısa-uzun vadeli tanıtım stratejileri
hakkında detaylı bilgilendirmelerde
bulundu. Sonrasında, sahneyi Uzakrota
Travel Summit’in ana sponsoru olan
dünyanın 73 ülkesinde 554’ün üzerinde
ofisi ile Japonya’nın en büyük tur
operatörlerinden HIS Global’in markası
SKYhub adına, sahneye HIS Türkiye
ofisi Genel Müdürü Emre Özkur çıktı.
Özkur açılış konuşmasında, Turizm
sektörünün yıllar içindeki gelişimi,
teknolojinin sektöründeki insan emeğinin
yerini zamanla teknolojinin almaya
başlayacağını ifade ederek, Uzakrota
etkinliğinin güçlü B2B yapısı nedeniyle
turizm paydaşlarını bir araya getirme,
yüz yüze konuşma, yılda bir defa da olsa
birbirleri arasında sinerji oluşturabilme
adına son derece önemli olduğunu belirtti.
Böylelikle teknolojinin gücüne rağmen,
bir araya gelmenin pozitif sonuçlarını,
böyle kaliteli bir turizm zirvesinde
görebildiklerini ifade etti.
Her geçen sene daha etkin, daha başarılı
bir organizasyon olan Uzakrota Travel
Summit için katılımcı firmalar da övgü
dolu sözlerle memnuniyetlerini ifade
ettiler. Daha önceki etkinliklerinde olduğu
gibi, bu yıl da global turizm pazarından
yöneticiler ve Türkiye’de turizme yön
veren profesyoneller bu değerli etkinlikte
bir araya geldi.
Paneller ilgiyle takip edildi
Etkinliğin ana sponsoru olan SKYhub’ın
Outbound Grup Müdürü Orhan Durmuş
moderatörlüğünde gerçekleşen
panelde ise “Yeni nesil kullanıcıları
yakalayabilmek için, tur operatörlerinin
gelişen teknoloji ışında nasıl aksiyon
almaları gerektiği” konusunda
değerlendirmelerde bulunuldu.
Seyahat teknoloji salonu sponsoru olan
Türkiye’nin otel arama motoru Neredekal.
com’un Genel Müdürü Özkan Hacıoğlu
moderatörlüğünde gerçekleşen panelde
ise, turizm teknolojisi-pazarlaması
konusunda Türkiye ve dünyada söz
sahibi Hotelspro, Hotelbeds ve Dohop
firmalarının üst düzey yöneticilerinin
katıldığı oturumda, “Dijital ortaklıklar
ile yeni pazarlara açılabilmenin yolları”
hakkında paydaşlara bilgi aktarımlarında
bulunuldu. Etkinliğin ana destekçilerinden
International Residency & Citizenship
(IRC) CEO’su Tolga Habalı, yabancı
ülkelerde iş yapma, başka bir ülkenin
vatandaşlığına da geçerek çifte vatandaş
olma, çalışma-oturum izinleri ve yatırımla
vatandaşlık elde etme gibi konulara
dikkat çeken bir buluşma gerçekleştirdi.
Etkinliğin havayolu tarafından ana
destekçilerinden olan Emirates Airline
Bulgaristan, Romanya ve Türkiye bölge
müdürü Bahar Birinci “Havacılığın
geleceği ve Emirates’in gelecek
stratejileri” üzerine sektörü bilgilendirici
bir panel gerçekleştirdi. Türk Hava
Yolları Online Satış Çözümleri Başkan
Yardımcısı Cengiz Değirmenci de, yapay
zeka, nesnelerin interneti, sosyal medya
ve büyük veri gibi kavramların turizm
sektöründe şirketlere çok büyük fırsatlar
yarattığı konusuna dikkat çekti.
Kazananlara plaketleri takdim
edildi
Bu yıl etkinliğe katılan, internetin ilk
çıktığı günlerde hepimizin bildiği dünyanın
en popüler seyahat rehberlerinden
biri olan Lonely Planet’in CEO’su Luis
Cabrera, SKYhub ana salonunda,
“Dün, bugün ve yarın müşterilerin tatil
tercihleri” hakkında bilgi ve ön görülerini
sektör paydaşları ile paylaştı. Yine global
pazarda dünyanın en iyilerinden olan
Kanada Trafalgar Travel’ın Başkanı
Wolf Paunic ise Emirates Salonundaki
panelinde, “Yeni jenerasyonun davranış
biçimleri ışığında, geleceğin tur
operatörlerinin ne şekilde evirileceği”
hakkında öngörülerini paylaştı. Turizm
sektöründeki paydaşları global pazarda
A’dan Z’ye etkinlik düzenleme konusunda
danışmanlık hizmeti veren Meetings.
com’un CEO’su Bas Lemmens ise Hotel
Runner Kurucu Ortağı Ali Beklen’in
moderatörlüğünde gerçekleşen
panelde “Online mecraları daha verimli
kullanmanın yolları”nı sektörle paylaştı.
Etkinliğin sona ermesinin ardından
Emirates salonunda gerçekleşen
Uzakrota Travel Summit ödül töreninde
ise, kazananlara plaketleri takdim edildi.
Bir parti ortamına dönüşen salonda, canlı
müzik ve jazz eşliğinde gece sona erdi.
48
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
ECE Türkiye Proje Yönetimi A.Ş İş Geliştirme Müdürü
Onur Ilhan
Sürdürülebilirlik büyüsü ve
turizmde kalıpları yıkmak
Kaynakları tüketerek ya da toplumsal
yapıları bozarak büyümek, uzun
vadede şirketlere istenilen sonuçları
sağlamamaktadır. Zira böyle anlık
aksiyonların, saman alevi gibi parlayıp
sönmekten pek bir farkı yoktur. Bu ayki
yazımızda, bu düsturdan yola çıkarak,
turizm sektörü oyuncuları açısından
sürdürülebilir iş modelleri oluşturmanın
önemine değinmek isterim.
Sürdürülebilirlik, ekonomi, toplum
ve çevre arasında makul bir denge
sağlayabilmekle alakalıdır. Endüstri
Devrimi sonrasında böyle bir dengeden
bahsedebilmek ise ne yazık ki mümkün
değildir. Salt ekonomik büyüme odaklı
geçen son birkaç yüzyıldan sonra,
toplum ve çevrenin bazı onulamaz
yaralar aldıkları aşikârdır. Çevre
penceresinden bakıldığında, doğal
alanların zarar görmesi, yoğun kaynak
kullanımı ve akabinde ortaya çıkan
atık, kirlilik ve karbon emisyonu
sorunları muhakkak dikkate alınmalıdır.
Toplumsal boyutta ise, küresel
büyümeye ve karar mekanizmalarına
eşitlikçi katılım sağlanmasına, yapıların
insani form ve fonksiyon beklentilerini
karşılamasına ve toplum sağlığı ve
mutluluğuna olabildiğince hizmet
edilmesine odaklanılmalıdır.
Küresel ekonominin en önemli
bileşenlerinden biri olan turizm
sektörünün de bu dengesizlikte payı
olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Sektörümüz de artık çevreye
ve topluma yeterli alanı açmak
durumundadır. Ancak işbu durumu
sadece maddi bir yükümlülük olarak
görmek mecburiyetinde de değiliz.
Sürdürülebilirlik pekâlâ bir kazankazan
senaryosu olarak da ele alınabilir.
İnsanlar, sadece gelip geçen alelade
bir müşteri olarak değil de etkin, uzun
soluklu bir paydaş olarak görüldükleri,
fiziki ve ruhani açılardan rahatladıkları
ve doğa ile uyum içerisinde çalışan
turistik bölge ve tesisleri giderek daha
fazla tercih etmektedirler.
Bir yandan bu eğilimin yıldan yıla
kuvvetlendiğini gözlemlerken, diğer
yandan da eski BM Dünya Turizm
Organizasyonu Başkanı Taleb Rifai’nin
uluslararası seyahat eden turistlerin
sayısının 2030 itibariyle 1,8 milyar kişiye
çıkacağına ve bu muazzam artışın
aslında büyük bir sürdürülebilirlik fırsatı
oluşturabileceğine dair yaptığı öngörüyü
de dikkate almamız lazım. Basitçe ifade
etmek gerekirse, uluslararası turizm
talebi bir yandan ciddi bir hızla büyürken,
bir yandan da turistlerin beklentileri
artan bir oranda sürdürülebilirlik
perspektifine doğru kayıyor. Büyüyen ve
evrim geçiren turizm pastasından, daha
fazla yatak kapasitesine sahip ülkeler ve
gruplardan ziyade, daha çeşitli, doğa ve
insan ile barışık bir tesis havuzuna sahip
olanların faydalanacağı yeni bir düzene
geçiyoruz.
Bu yeni düzende, yenilenebilir enerjiye
yatırım yapmak, enerji ve kaynak
ihtiyacını otomasyon ve detaylı planlama
ile optimize etmek, yerinde üretim,
geri dönüşüm ve yeniden kullanım
inisiyatifleri geliştirmek, etkin bir atık
yönetimi oluşturmak, hava, su ve toprak
kirliliğine karşı uzun vadeli planlamalar
yapmak, mümkün mertebe yerel ve
sürdürülebilir kaynaklara yönelmek,
turizm tesislerini bulundukları çevrenin
“doğal” bir uzantısı olarak tasarlamak,
işletmek ve insana dokunan deneyimler
ortaya koymak büyük önem arz
edecektir.
50
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
2019’da seyahatte büyük şehirler yine lider
Vizesiz ülkeler ise hızlı yükselişte
Birleştirilen resmi tatiller ve yaz dönemine denk gelen bayramlarla özellikle yerli turizm
açısından oldukça hareketli geçen 2019 yılını değerlendiren online bilet satış sitesi obilet.
com, yıl boyunca en çok tercih edilen destinasyonları açıkladı.
Otobüs ve uçak biletlerindeki
online satış oranlarında artış
yaşanan 2019’da her yıl olduğu
gibi İstanbul, Ankara ve İzmir, Türkiye
içinde en çok seyahat edilen şehirler
olmaya devam etti. Nüfus yoğunluğu,
üniversitelerin sayıca fazla olması
ve endüstri bağlantılı aktiviteler gibi
etkenlerle yıl boyunca bilet satışının
yüksek olduğu bu şehirler, önemli
aktarma noktaları olmalarından dolayı
da seyahatin aktif olduğu adreslerin
başında geliyor.
Seyahatin yeni gözdesi, Bayburt
Seyahatin çeşitlendiği yaz sezonunda
tatil yöreleriyle öne çıkan Antalya ve
Muğla, pazar ortalamasının altında
bir büyüme gösterirken, değişen tatil
alışkanlıklarına bağlı olarak farklı
şehirler de yükselişe geçti. Kültür,
gastronomi ve doğa turlarına olan
ilginin artmasıyla önceki yıla kıyasla
%70’e varan oranlarda daha fazla
otobüs bileti satılan şehirlerin başında
ise Denizli, Mardin, Uşak, Manisa ve
Bayburt yer aldı.
Vizesiz ülkelere ilgi artıyor
Seyahat severlerin yurt dışında tercih
ettiği rotaları da değerlendiren obilet.
com’a göre bu yıl en çok bilet satılan
destinasyonlar; Paris, Tayland,
Londra, Rusya, Bali, Roma, İtalya,
Köln, Endonezya, Kiev, Lviv, Moldova,
Bakü, Prag, Hollanda ve Berlin oldu.
2019 yılında gerçekleşen yurt dışı
seyahatlerde, popülerliğini koruyan
şehirlerin yanı sıra vizesiz seyahat
imkanıyla ziyaretçi sayısını artıran
destinasyonlara dikkat çeken obilet.
com CEO’su Yiğit Gürocak; “Bu
yıl Türkiye’den yurt dışına yapılan
seyahatleri incelediğimizde, özellikle
vizesiz ülkelere alınan biletlerde önceki
yıllara göre ciddi bir artış olduğunu
görüyoruz. Ukrayna başta olmak üzere
Moldova ve Bakü’ye giden ziyaretçi
sayısında yüzde 25’e varan bir yükseliş
var. Avrupa’da Prag, Asya’da Tayland
ise geçen yıla oranla bilet satışlarında
artış gözlemlediğimiz diğer ülkeler
arasında yer aldı” dedi.
Yurt içinde en ucuz 5 TL’ye seyahat
edildi
Bilet fiyatlarının sezona, destinasyonun
popülerliğine ve aradaki mesafeye
göre değişkenlik gösterdiğini söyleyen
Gürocak; “Bu yıl otobüsle seyahat eden
yolcularımız en düşük 5 TL ve en yüksek
300 TL’ye bilet buldular. Havayolunu
tercih edenler ise Türkiye içinde 64-450
TL arasında uçarken, yurt dışında Tokyo
bileti 7.340 TL ile en pahalı uçuşlardan
biri oldu.
Bilet aramalarının yüzde 83’ü
mobilden!
Online bilet aramalarında yaşanan
artışın yoğun olarak mobil cihazlarda
gerçekleştiğini belirten Gürocak,
özellikle 2019’un Temmuz, Ağustos ve
Eylül aylarını kapsayan 3. çeyreğine
bakıldığında mobilin payının yüzde
83’e yükselirken, bilgisayar ve
tabletin payının ise yüzde 17’ye
gerilediğini söyledi. obilet.com ve mobil
uygulamaları üzerinden 3. çeyrekte
20 milyon arama gerçekleştiğini
vurgulayan Gürocak; “Otobüs seyahati
kategorisi ile ilgili aramalar 3. çeyrekte
bir önceki yılın aynı dönemine göre
yüzde 15 artış gösterdi. Bu aramaların
yüzde 87’si mobil cihazlar, yüzde 13’ü
tablet ve desktop ile yapıldı. Mobil ile
yapılan aramalar, geçen sene aynı
döneme göre yüzde 19 artarken, tablet
ve desktop ile yapılan aramalar yüzde
6 azaldı” dedi. Havayolu seyahati
kategorisine bakıldığında yapılan
aramaların geçen yıla oranla yüzde 7
arttığını belirten Gürocak sözlerine şu
şekilde devam etti; “Temmuz, Ağustos
ve Eylül aylarında hava yolu seyahati
kategorisi ile ilgili aramaların yüzde
74’ü mobil cihazlar, yüzde 26’sı tablet
ve desktop ile yapıldı. Bu verilere göre
mobil ile yapılan aramalar, geçen sene
aynı döneme göre yüzde 15 arttı.”
52
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD) Üyesi
Salih Mumcuoglu -
Turizm ehil-iyet-siz olmaz!
Otelciliğe adım attığım yılları
hatırlıyorum, severek ve isteyerek
yaptığım bir meslekti.
Benimsediğim ve her anını iyi kötü
yaşadığım bu mesleği irtifa kaybetse de
benim için özeldir.
Turizm, ülke için çok önemli ekonomik
ağırlığı ve getirisi olan bir sektördü.
Birçok iş kollarına olan faydalarını
saymakla bitiremeyeceğimiz bu sektörün
aynı zamanda istihdam oluşturmadaki
liderliği tartışılmazdı. Tam da bu
noktada turizm otelciliğin ‘gayri safi milli
hasılaya’ katkısını anlatmaya herhalde
gerek yoktur.
Ülkemizin dört bir tarafı denizlerle
çevrili, geniş bir sahil bandına sahip,
masmavi deniz masmavi bir hava, ışıl
ışıl parlayan güneşi, içinde barındırdığı
inanılmaz tarihi dokuları, yeryüzündeki
cennet tabiri o yemyeşil doğasıyla
‘stratejik ve coğrafik etkisi’ ile bence
‘dünyanın turizm merkezi’ olması
gereken bir ülke diye adlandırırsak
abartmış olmayız. Bizler maalesef
rüyalar aleminden bir türlü gerçek
aleme geçemedik. İlahi güç tarafından
altın tepsi ile sunulan bu servetin farkına
dünya alem vardı, bizler varamadık.
Bir annenin kucağındaki bebeğin
gülümseyerek elini uzatıp kucağınıza
gelmek istemesini bile istemedik, geri
çevirdik, burası da gerçekten ilginçtir.
“Şüheda fışkıracak toprağı sıksan,
şüheda! Etmesin tek vatanımdan beni
dünyada cüda!”sözünün anlam ve
faziletini anlayamadık.
Yıllardır, nitelikli turist gelsin diye
haykırışlarımız, çalışma yapalım
dediğimiz çok olmuştur.
Mesele yüce devletimizin kazancıdır.
İşletmelerimizin daha iyi koşullarda
çalışmasıdır.
Meslekte ehil kişilerin bu işin içinde
bizzat yer almaları kazancımızı artırıcı
hususlardır.
Bir başka konu, turizmde kalifiye
personel sıkıntısı had safhada olduğu
su götürmez bir gerçektir. Sektöre
kimisi küstürüldü, kiminin maaşı az
verildi, kiminin başına işverenin yakını
veya akrabası getirildi, kimisi de borcun
harcın içerisinde yok olup gitti. Buna
daha fazla dayanamayan deneyimli
turizm sevdalıları çareyi yurt dışına
gitmekte buldu. Bunun akabinde oteller
hizmet vermenin gerisinde kalarak
hem personel olarak açık verdi hem de
kapanma veya el değiştirmeyle karşı
karşıya kaldı.
İşin sonunda ne iş kaldı ne kalite kaldı
ne de iş bilir personel…
Sözüm asla;
İşverenlerin karşısında durmak ve onları
yerden yere vurmak değildir.
Nice işverenler var ki çok şükür
bahaneden uzak, var güçleriyle çalışır,
katma değere değer katar, istihdam
oluştururlar. Profesyonel düşünüp işin
ehli insanlarla çalışırlar.
Başarı da bundan sonra gelir zaten.
Bir Hadis’te çok açık bahsedildiği gibi;
“İşi ehli olmayana tevdi edildiği vakit,
kıyamet uzakta değildir.” Manası çok
manidardır…
54
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
DoubleTree
by Hilton
Adana
açılıyor
DoubleTree by Hilton markası bünyesindeki en yeni
otelini Adana’da açmaya hazırlanan Hilton, ayrıcalıklı
ve kaliteli hizmet anlayışıyla şehrin konaklama
sektörüne bambaşka bir soluk getirmeyi hedefliyor.
Bulunduğu her ülkede hayatlara
dokunan, yaşam standartlarına
bambaşka bir boyut kazandıran
Hilton, Adana’daki en yeni oteli
DoubleTree by Hilton Adana’nın
kapıları bugün misafirlerine açıyor.
Hilton, pazar lideri 17 markasından
biri olan DoubleTree by Hilton ile
Adana’ya ilk kez giriş yapıyor.
DoubleTree by Hilton Adana otelinin
Genel Müdürü Cemal Hoşgül
‘”Hilton’un sunduğu DoubleTree’nin
misafirperverliğini Adana’nın
canlı iş, eğlence ve alışveriş
bölgesi olan Ziyapaşa bölgesine
getirdiğimiz için çok mutluyuz.
Misafirlerimizi, sembolümüz olan
çikolata parçacıklı sıcak DoubleTree
by Hilton kurabiyemiz ve Hilton
misafirperverliği ve özenli hizmeti ile
karşılayacağız.” dedi.
100 odasıyla misafirlerini
ağırlayacak
DoubleTree by Hilton Adana,
zarif dekorasyona sahip ikisi süit
olmak üzere toplam 100 odasıyla
misafirlerini ağırlayacak. Hilton
için özel olarak üretilen konforlu
yataklar, ergonomik çalışma
alanları ve ücretsiz Wi-Fi imkanı ile
misafirlerinin rahatı için her detayı
düşünen DoubleTree by Hilton
Adana; jakuzili köşe delüks ve süit
odalarıyla da lüks bir konaklama
deneyimi yaşatıyor.
Kapalı bir yetişkin havuzu ile çocuk
havuzunun bulunduğu modern sağlık
kulübü; Türk hamamı, buhar odası,
sauna ve masaj odalarını içeren
SPA tesisinin yanı sıra, düğünler, iş
toplantıları ve özel organizasyonlar
için mükemmel bir seçim olarak
ön plana çıkan son teknoloji ile
donatılmış toplam 648 metrekare
büyüklüğe sahip iki adet toplantı
odası DoubleTree by Hilton Adana’nın
öne çıkan özellikleri arasında yer
alıyor.
Big Chefs ayrıcalığını yaşatacak
Otelin kaliteli servis anlayışı ile
hizmet veren yeme-içme mekanları
da lezzet tutkunlarını bekliyor.
Dünya mutfağının yanı sıra Türk
mutfağından lezzetlere yer veren
Big Chefs gün boyunca misafirlerini
ağırlıyor. Birbirinden özel lezzetleri
deneyimleyebileceğiniz The Tree
Lobby&Lounge Bar ile Kırmızı
Dokunuş, Kavundaki Gölge, Uçan
Ruh ve Fesleğen Bebek gibi sıradışı
kokteylleri ile ön plana çıkan Lush
Up Lounge Bar&Cafe, DoubleTree
by Hilton Adana’nın favori mekanları
arasında yer alıyor.
Adana şehrinin tam kalbinde,
tarihi tren garına yakın mesafede
konumlanan DoubleTree by Hilton
Adana, iş ve eğlence merkezlerinin
yanı sıra şehrin tarihi ve turistik
noktalarına da kolay ulaşım imkanı
sunuyor. Adana Uluslararası
Havaalanı’na ise 8 dakika mesafede
bulunuyor.
Hilton’un 17 farklı otel
markası için ödüllü
misafir sadakat programı
olan Hilton Honors’ın bir
parçası olan DoubleTree
by Hilton Adana, doğrudan
rezervasyon yaptıran
üyelerin konaklama
rezervasyonu için
herhangi bir puan ve
para kombinasyonunu
seçmelerini sağlayan
esnek bir ödeme aracı,
özel üye indirimi,
standart ücretsiz Wi-Fi
ve Hilton Honors mobil
uygulamaları da dahil
olmak üzere çeşitli
fırsatlara erişim fırsatı
sunuyor. Otel ayrıca,
daha fazla avantajın ve
fiyat eşleşmesinin garanti
edildiği Hilton.com
adresi ile Hilton Honors
uygulaması ya da diğer
resmi Hilton kanalları
üzerinden rezervasyon
yapmayı mümkün kılıyor.
6 Ocak 2020-2 Nisan
2020 tarihleri arasında
Doubletree by Hilton
Adana’da konaklayacak
misafirler, minimum 1
maksimum 2 gecelik
konaklamalarında
konaklama başına 1000
puan; 3 gece ve üzeri
konaklamalarında ise
ilave 1000 puan tutarında
açılış bonusu kazanma
imkanına sahip olacaklar.
56
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Mövenpick Hotels & Resorts,
Malatya’da hizmete girdi
Dünyanın öncü otel gruplarından Accor Otel Grubu, hem globalde hem Türkiye’de
güçlü markalarına yeni oteller eklemeyi sürdürüyor. Accor çatısı altındaki premium
segment otel markası Mövenpick’in yeni oteli, Accor Otel Grubu ve Malatya Girişim
Grubu arasında imzalanan sözleşmenin ardından Malatya’da hizmete girdi.
Fransa merkezli Avrupa’nın en önde
gelen otel zinciri Accor Otel Grubu,
Türkiye’deki markalarına yeni
oteller eklemeye devam ediyor. Accor
çatısı altındaki premium otel markası
olan Mövenpick Hotels & Resorts,
Malatya’nın merkezinde hizmete girdi.
Accor Otel Grubu Türkiye’de 54 olan
otel sayısını 2023 yılına kadar 99 otele
ulaştırmayı hedefliyor.
MalatyaPark AVM’nin yanı başında
Kendine has stili, özgün servisi ve
uluslararası kimliğiyle yeni Malatya
Mövenpick, Accor Otel Grubu ve Malatya
Girişim Grubu arasında imzalanan
sözleşmenin ardından hizmet vermeye
başladı. Uluslararası kimliğiyle premium
otel markası Mövenpick, şehrin
merkezinde ve şehrin en sevilen yaşam
merkezi MalatyaPark AVM’nin hemen
yanı başında yer alıyor.
Malatya Mövenpick içerisinde
barındırdığı SPA ve Wellness Center, 24
saat açık fitness salonu, 2 masaj odası,
buhar banyosu, saunası, Türk hamamı,
güneşlenme alanı, şehrin en modern
kapalı havuzu ile şehir siluetine hakim
202 modern ve konforlu odası, içerisinde
barındırdığı 1000 kişilik modern kongre
Merkezi, 2000 metrekarelik sağlık
kulübü ile konuklarını ağırlıyor.
58
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Tarihi Yarımada’ya 20 milyon
Euro’luk İsviçre yatırımı
Swiss International, toplam 20
milyon Euro’luk bir yatırımla
İstanbul’da 10 ayrı butik otel açmak
için harekete geçti. Projenin ilk ayağını
oluşturacak Sultanhamam’daki tarihi
2. Vakıf Han’ın 32 odalı bir butik otel
olarak faaliyete geçmesi için anlaşma
sağlandı. Önceki gün İstanbul’da Soho
House’da gerçekleştirilen imza törenine
Swiss International Ceo’su Henri W.R.
Kennedie, Kube Gayrimenkul CEO’su
Ruşen Baltacı ile Apex Consultancy &
Trading Group CEO’su Aran Hawker
katıldı. Yapılan anlaşma gereği tarihi
yarım adanın önemli merkezlerinden biri
olan Sultanhamam’da bulunan 2. Vakıf
Han, restore edilerek yaklaşık 2 milyon
Euro’luk bir yatırımla 32 odalı butik otele
dönüştürülecek. 2.Vakıf Han’ın tarihi
dokuya uygun olarak restore edileceğini
belirten Swiss International Ceo’su
Henri W.R. Kennedie, “Tarihi 2. Vakıf
Han ile Türkiye pazarına gireceğimiz için
çok mutluyuz. İlk hedefimiz, 32 eşsiz
odalı lüks bir butik otel ile İstanbul’da
olmak” dedi.
Swiss International, 10 ayrı butik otel ile İstanbul
turizminde olmak için harekete geçti. Swiss International
Ceo’su Henrı Kennedıe, “Toplamda 20 milyon Euro’luk bir
yatırımla İstanbul’da olacağız. İstanbul dünyanın en önemli
şehirlerinden biri. Çok heyecanlıyız” dedi.
“İstanbul çok özel bir şehir”
Swiss International olarak Türkiye’de
var olmak için çok heyecanlı olduklarını
belirten Henri W.R. Kennedie şöyle
devam etti: “2. Vakıf Han’ı en kısa
sürede restore ederek 2020 yılı içinde
hizmete açmayı planlıyoruz. Butik otel
konseptimiz olan Swiss Butique markası
ile faaliyet göstereceğiz. İstanbul
dünyanın en önemli şehirlerinden biri.
Türkiye pazarına İstanbul’dan giriş
yapacağız. Hedefimiz aynı bölgede
kısa sürede 10 ayrı butik otele sahip
olmak. Tarihi yarım adada toplamda 200
odaya sahip olmak gibi bir hedefimiz
var. Büyüleyici konumu ve tarihi ile
İstanbul çok özel bir şehir. Burada,
kültürlerin, mutfağın ve mükemmel
misafirperverliğin karışımını sunacağız.
Çalışmalarımıza Türkiye’deki
partnerlerimiz Kube Gayrimenkul ve
Apex Danışmanlık ve Ticaret Grubu ile
hızlı bir şekilde devam edeceğiz.”
“Tarihi Yarımada için önemli bir
yatırım”
Swiss International’ın yatırımının
tarihi yarımada için önemli bir girişim
olduğunu belirten Kube Gayrimenkul
CEO’su Ruşen Baltacı ise, “İstanbul’un
merkezi konumundaki Sultanhamam
yeni cazibe merkezi olma yolunda
ilerliyor. İş ortaklarımız bu bölgede
büyüme konusunda çok istekli. 2. Vakıf
Han ile başlayan iş birliğimiz kısa sürede
yeni anlaşmalarla devam edecek” dedi.
Swiss International Hakkında
Swiss International Hotels & Resorts,
40 yıl önce İsviçre misafirperverliğini
en iyi şekilde sunma hedefiyle turizm
sektöründe faaliyet göstermeye başladı.
Bugün Swiss International, Birleşik Arap
Emirlikleri Ras Al Khaimah’da ve ABD’de
bulunan uluslararası servis merkezi ile
global bir şirkettir. Bu pozisyon, şirketin
genişleme amacıyla hedeflenen ve hızlı
gelişen pazarlara kolay erişim sağlıyor.
Şirket, uluslararası “İsviçre Kalitesi”
kavramını taşıyan: Verimlilik, yenilik,
sürdürülebilirlik, etik, doğruluk, nezaket,
taahhüt ve beklenti idealleriyle hareket
etmektedir.
2.Vakıf Han
Eminönü Sultanhamam’da bulunan 2.
Vakıf Han, 1870 – 1927 yılları arasında
yaşayan Mimar Kemalettin Bey
tarafından inşa edildi. Mimarisiyle dikkat
çeken yapı Osmanlı’nın son dönemlerine
ait önemli eserler arasında yer aldı.
1914 yılında çok dar ve tarihi bir alanda
inşa edilmesi nedeniyle zamanında
“mucize bina” olarak da yorumlandı. 2.
Vakıf Han, tarihi yarımadanın geleneksel
mimarisine uyum sağlayarak Birinci
Ulusal Mimarlık Dönemi’nin önemli
yapıları arasında gösterilmektedir.
House Of CruIsIng Konsepti
Türkiye’de
Global pazarda 40’ıncı yılını
kutlayan, 73 ülkede 554’ün
üzerinde satış ofisi olan HIS
Travel’ın Japonya’da 20 yıldan bu
yana faaliyette olan Cruise Planet
markası, ofislerine adım atılır atılmaz,
misafirlerin kendilerini adeta bir
cruise gemisinde hissedebilecekleri
ve aynı zamanda da sıcacık bir ev
ortamı samimiyetinde olan Türkiye’nin
ilk “House of Cruising” konseptli
ofisini, Nişantaşı’nda açtı. Fotoğraf
sanatçısı Mustafa Seven’in Cruise
Planet seyahatinde çektiği Norveç
Fiyortları fotoğraflarından oluşan
sergiyle açılışı yapılan yeni ofis, Cruise
Planet ile iş birliğindeki acentelerin
ve gemi firmalarının yöneticileri,
cemiyet hayatından iş insanları,
basın mensupları ve sosyal medya
influencerlarının yoğun ilgisi ile
karşılandı.
Ovacık: “Denizde olmayı isteyen
herkes için bir ev tasarladık”
Dünyanın bazı ülkelerinde örnekleri
bulunan ancak Türkiye’de bir ilk
olarak faaliyete geçen House of
Cruising konsepti ile ilgili olarak
Cruise Planet Cruise Müdürü Onur
Ovacık, “Her yolculuk bir hikayedir
ve her hikaye bir hayalle başlar.
Bizim de bir hayalimiz vardı; denize
bakmayı değil, denizde olmayı
isteyen herkes için bir ev tasarlamak!
Cruise yolcularının beklediği ilgiyi,
aradıkları hikayeyi konuşarak
anlayabileceğimiz, o hikayeye uygun
deneyimleri onlarla birlikte bulup,
kendi hikayelerini yazacakları bir ev
inşa etmek. Üstelik sadece cruise
için değil, keşfetmek isteyen, yeni
deneyimlere açık herkesin uğrak
noktası olacak, deneyim günlerinde
buluşacağımız, tatil workshop’larında
eğlenerek öğreneceğimiz, daha önce
bizi tercih etmiş misafirlerimizle
anılarımızı paylaşacağımız bir ev.
Şimdi hayalini kurduğumuz o evi
gerçeğe dönüştürüyoruz. Cruise Planet
olarak misafirlerimizle ve keşfetmek
isteyen herkesle kendimizi bir aile gibi
görüyoruz. Gemi seyahatine ilgi duyan
tüm seyahat sevenleri bu aile ortamını
yakından görmeleri için yeni ofisimize
bekliyoruz” dedi.
En detaylı, en doğru bilgiyi
aktaran cruise showroom’u olmayı
hedefliyor
Cruise Planet markası, geçtiğimiz yıl
yepyeni logosu ile Türkiye’de de hizmete
geçmişti. “Türkiye’nin Cruise arama
motoru” mottosu ile yola çıkan Cruise
Planet’in çatısı altında; bugün 13 adet
5 yıldızlı gemi şirketi, 8 adet 6 yıldızlı
keşif gemisi ve tüm dünya nehirlerinde
hizmet veren birçok nehir gemisi
bulunuyor. Dünya denizlerindeki gemi
seyahatlerine dair hangi ürünler satılıyor
ise, Türkiye’de bu ürünlerin satışını
yapma hedefindeki Cruise Planet,
okyanusların buluşma noktası sloganı
ile misafirlerine en detaylı ve en doğru
bilgiyi aktaran, kolay ulaşılabilen bir
Cruise Showroom’u olmayı hedefliyor.
60
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
Ruhunda
kanatları,
başarısında
özgürlüğü var
Vildan
Erdin
Bentour Reisen Türkiye Genel
Koordinatörü. Kendi ağzından
‘okulunun yaramaz Willy’si’. İş
dünyasında haklı yükselişinin temelinde
hedef odaklı, paylaşımcı, disiplinli
ve saygın iş yapma tarzı var. Sınır
tanımayan özgür ruhuyla bir yaşam
tarzı haline dönüştürdüğü seyahat
etme tutkusu ise bu başarıyı besleyen
ömürlük bir tutku. O ki, programı
şaşmayan yoğun iş temposunda sırt
çantasını takıp Vietnam'ın kuzeyinde
günlerce motor sürüyor, 1 gün önceden
satın aldığı biletiyle Avustralyalara
uçuyor. Çünkü yaşam motivasyonu
seyahat ve özgürlük, üstelik de ona
babadan, abiden kalma kıymetli bir
miras.
Ekim 2019’dan bu yana Bentour Reisen
Türkiye Genel Koordinatörlüğü görevini
başarıyla sürdüren deneyimli turizmci
Vildan Erdin ile övgüye değer kariyer
hikayesini konuştuk.
Vildan Hanım, Bentour Reisen
Türkiye Genel Koordinatörlüğü'ne
uzanan yolculuğunuz ilk nasıl, hangi
ideallerle başladı?
Çocukluğumda pilot olmak ve dünyayı
gezmek istedim. Uçmak, bağımsızlık
ve özgürlük demekti çünkü. Dokuz
yaşındaydım, Almanya'daki okulumda
Afrika’da misyonerlik yapmış biri olan
Albert Schweitzer'in insanlara yardım
etme şeklini gördüm. 12 yaşında'da
‘Gandhi’ filmini seyrettim. Sonrasında
ben de 50 yaşıma geldiğimde onlar gibi
inandıklarım doğrultusunda mücadele
edeceğime ve insanlara yardımcı
olacağıma karar verdim. Bütün bunların
sonucunda yaşam amacım, seyahat
etmek, yeni kültürler ve gelenekler
tanımak, yaşam tarzları ve tarihlerini
öğrenerek insanlara yardımcı olmak
üzerine kurgulanıp, şekillendi.
Dokuz yaşında bir misyonerin
öğretisine kapılmak, 12’sinde
Gandhi’yi izlemek… Derin bir
çocukluk muydu sizinkisi? Nasıl bir
ailede büyüdünüz?
İlk ve ortaokulu Almanya’da okudum.
Babam çok disiplinliydi. Yedi yaşında
Almanya’ya giderken, babam da dört
arkadaşı ile ortak kurduğu ‘Birlik’
adındaki bilet satış firmasının işlerini
yürütüyordu. Kendisi uzun seneler
Almanya’da Türk Hava Yolları'nın
temsilciliğini yaptı. Pek çok şeyi ondan
öğrenmişimdir. Rahmetli abimle beni
dükkanında çalıştırır, temizlik yaptırırdı.
Bu işler esasında egomuzu törpülemek
için imiş, yaşadıkça daha iyi anladık.
Babam bir süre de Avrupa Reisen'in
temsilciliğini yaptı. 1985 yılında da
Türkiye’ye temelli döndük.
Özgür ruhunuz babanızdan miras
öyleyse?
Hem babadan hem abiden… Abim çok
seyahat ederdi, ona çok imrenirdim.
Bazen bizi de yanında götürürdü.
Seyahat etmek, bu yüzden hayatımın
bir parçası oldu hep. Özgürlük ve
insanlarla iletişim kendimi bildim bileli
yaşamımın bir parçası…
“Abimin yanında getir götür
işlerine baktım”
Ya eğitim? İlk ve ortaokulu
Almanya'da okumuşsunuz.
Sonrasında neler yaptınız?
Türkiye'ye babamla döndüğümde
Türkçem çok kötü olduğu için
üniversiteye devam etmek istemedim.
Hiçbir alt yapım yoktu çünkü. Aslında
babam eğitimime devam etmemi çok
arzu etmişti. Öyle olunca, abim beni
kod yazılım kursuna verdi, bir yıl gittim
ama ne yazık ki devamını getiremedim.
Abim hayatı boyunca hep vizyoner biri
oldu. Öte taraftan benim de, 17 yaşında
Almanya’dan dönmüş biri olarak
aklımda farklı düşünceler vardı.
Sonuç itibari ile yoluma turizmle devam
etme kararı aldım. İlk başta abimin
çalıştığı turizm şirketine yardımcı
eleman olarak girdim. Orada getir götür
işlerine baktım.
Ve işimi çok sevdim. Her gün yeni
bir şey öğrenmekteydim. Beni en
fazla zorlayan ise, Türkiye’deki
mantalite farkı oldu. Ne de olsa Alman
disiplininden geliyordum. Bir yerde
tam zamanında olmak, verilen sözleri
zamanında yerine getirmek, olaylara
çözüm odaklı bakmak gibi hususlarda
çok zorlandım. Ancak bir şekilde, Türk
hoşgörüsü, kıvrak zekası ve Alman
disiplinlerini harmanlayarak bugünlere
geldim.
Turizmde getir götür işlerinden
sonra ilk profesyonel iş deneyiminiz
ne oldu?
1985-1987 tarihleri arasında abimin
yönlendirmesi ile birlikte H.W. Feustel
şirketinde ilk profesyonel turizm
hayatına adım attım. Tüm yöneticilerin
ve şirket sahiplerinin çok değerli olduğu
ve benim için okul olarak gördüğüm
Metro Turizm’de İngiliz ve Alman tur
operatörleri ile iş hayatıma devam
ettim. O dönem Metro, Delta Reisen
“Ben sisteme inanan biriyim.
Kişiye odaklı çalışmayı
sevmem, şiddetle de
reddederim. Hedef odaklı
çalışmak önceliğimdir. Ekip
arkadaşlarımın hedefledikleri
yerlere gelmeleri için elimden
gelen çabayı gösteririm.
‘Mümkün değil’i asla kabul
etmem. Her daim bir
çözüm olduğuna inanırım
ve yorulsam da denerim.
Hiçbir zaman ‘Bu koltuk
benim, vazgeçmem. Ben
olmadan bu şirket yürümez’
demem. Şirketler her daim
var olurlar, sizin onlara
kattığınız değerler önemlidir.
Ben bir şirkette çalıştığım
zaman, o şirket kimliğinden
bağımsız ‘Vildan’ olarak da
bir saygınlığım olmalıdır.
Bilgiyi ve deneyimi her daim
paylaşmayı severim.”
Almanya’nın temsilciliğini yapıyordu.
Erdoğan Özoğul genel müdürüm,
Serpil Köklü müdirem idi. Ondan çok
şey öğrendim. Ben de devamlı merak
ettim, sorular sordum, sorguladım.
Sağ olsun müdirem sorularımı bir kez
olsun yanıtsız bırakmadı. Kendisi son
derece hanımefendi ve bilgiliydi. Günün
sonunda biz bir bayanlar ekibiydik, o
da bize sahip çıkıyordu. Serpil Köklü
müdiremi ömrüm boyunca kendime
örnek aldım.
“Okulun yaramaz
‘Willy’siydim”
Müdireniz sizin arkanızda
durabilmiş. Peki siz bir idareci
olarak nasıl bir yönetim anlayışına
sahipsiniz? Bize Vildan Erdin'i
iş yapma stiliyle daha yakından
tanıtabilir misiniz?
İş dünyasında her olayın arkasında
durabilecek bir gücünüzün olması
gerekiyor. Savunduğunuz doğru da
olsa, yanlış da, neticede sizin kararınız…
İşin ilginç tarafı, ben arkamda kimseyi
hissetmediğim için hayat ile hep kendim
baş etmeliyim fikriyle yola çıktım.
Bunun da sebebi, anne ve babamın
ayrı olmasından dolayı tam bir aile
ortamı yaşayamamam. Kendi ayaklarım
üzerinde durabilirsem var oluşumu da
gerçekleştirebilirim diye düşündüm.
Sonuç olarak, ben doğru olduğunu
bildiğim ya da varsaydığım her ne varsa
sonuna kadar savunan biri oldum hep.
Bunu da belli bir saygı çerçevesinde
yapmaya gayret gösteririm. Arkasından
ısrarcılığım başlar. Israrcıyımdır.
Sonuca ulaşmak için bütün yolları
denerim mutlaka. Fakat dürüstlük
yolundan çıkmadan yaparım bunu.
Birlikte hareket ederek çözüme
ulaşmayı tercih ederim. Bakış açılarını
öğrenmeye çalışırım. Elbette ki, 20’li
yaşlarda bu pek de mümkün değildi.
O zamanki aklımla, elimden geldiği
kadarıyla başarmaya çalışmışımdır. Bir
fikri, bir olayı savunurken gerekçelerini
sunmak da önemlidir benim için, pes
etmemek de!
Peki ipin ucunu ne zaman
bırakırsınız? Vildan Erdin hangi
koşullarda pes etmeyi göze alır?
Pes etmek değil esasında, oluruna
bırakmak! Bir sonuca varamayacağınızı
gördüğünüzde zamana bırakmak
gerektiğini de kavrarsınız. Geçmiş
deneyimlerimden de, sonuna kadar
ısrar etmenin doğru bir yaklaşım
olmadığını düşünüyorum. Elbette ki
gençken bunun ayrımını yapmak güç.
İnsan, yaş ilerledikçe bırakmayı da bir
şekilde öğreniyor.
Kariyer yolculuğunuza geri dönmek
isterim. En son Metro Turizm'de
kalmıştık. Sonrası nasıl devam etti?
Rezervasyon sorumlusu görevine
Alanya’ya geçişim ile birlikte otel
rehberliği, günlük tur organizasyonu
ve havalimanı operasyon deneyimlerini
de ekleyerek devam ettim. O zamanki
hedefim incoming acentasının
tüm departmanlarında çalışıp, üst
düzey yöneticiliğe ulaşabilmekti.
Meditour’dan gelen Alanya & Side
Bölge Müdürlüğü teklifi ile daha fazla
sorumluluk alıp, liderlik vasıflarımı
geliştirme imkanı elde ettim. Kızım
Lale’nin doğumundan yaklaşık 1,5
sene sonra gelen Setur/Winholidays
şirketinde tekrardan otel rehberliği
görevini üstlendim. Devamında Alanya
62
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
& Side Bölge Müdürlüğü'ne terfi ettim.
Turizm acentalarının Antalya merkezli
oluşundan dolayı Halley & Fırat Turizm
acentalarında kontrat müdürlüğüne
müracaat ettim ve kabul edildim. Son
olarak HST Turizm acentasının çatısı
altında yaklaşık 16 sene çalıştıktan ve
en son üstlendiğim genel müdürlük
görevimden sonra turizm yaşantıma
ara vermek üzere istifa ettim. Bu süre
içerisinde Paximum yatak bankasının
Global Accounts Director görevini
üstlenip online seyahat ve yatak
bankaları ile bilgi ve deneyim edindim.
Ayrıca iki sezon eşim ve ortağımız ile
birlikte işlettiğimiz çağrı merkezimizde
bizzat kendim çağrı merkezi elemanı
olarak çalışıp, iç pazar misafirlerini
anlamak ve o pazarın dinamiklerini
öğrenme fırsatım oldu. Bu vesile ile
sosyal medya reklamları ve iletişim
üzerine bilgi ve deneyimler de elde
ettim.
Turizmi bu kadar severken neden
ara vermek istediniz?
Çok yoruldum. Ben 7-24 çalışan
tiplerdenim. İşimi çok seviyorum
çünkü. Nerede çalışırsam çalışayım,
şirketi bir yerlere taşımayı
hedeflemişimdir. Özel hayatımdan ve
kızımdan ödün verecek bir tempoyla
üstelik. Kızım Lale ve eşim Oktay en
büyük destekçilerim olmuşlardır. Zira
onlar ortak zamanlarımızdan çok ödün
vermek zorunda kaldılar.
Ama şu an kızımla çok güzel bir ilişkim
var. Anne-kız muazzam bir dayanışma
içindeyiz. Onunla 13 yaşından beri uzak
destinasyonlara seyahat ediyoruz.
İki senede bir yapıyoruz bunu. Çok
kısa vadeli kararlar alıyoruz. Rotayı o
çiziyor. Hayatım çok planlı olduğu için
seyahatlerimde hiç planlama yok. Misal,
24 saat evvelinden Avustralya'ya aldığım
bir uçak bileti bile var. Hatta kızım Lale
ile birlikte Frankfurt Havalimanın’da
giden uçuşlar panosuna bakıp o
an karar verdiğimiz Güney Afrika
seyahatimiz bile olmuştur.
Ekim 2019'dan bu yana Bentour
Reisen’in Türkiye Genel
Koordinatörü olarak görev
yapıyorsunuz. Bentour tarafından
teklif nasıl geldi, yollarınız nasıl
kesişti?
Bentour ile tanışmamızın çok
evveliyatı var aslında. Şöyle ki, farklı
bir firmada çalışırken 2002'de Bentour
ile bir çalışmamız oldu, sonrasında
yollarımız ayrıldı. Ardından Bentour’un
Türkiye’deki hizmetlerini veren acenta
faaliyetlerimizle yeniden buluştuk.
Hedefimizde Bentour’u İsviçre pazarı
olarak bir yerlere taşımak vardı. İsviçre
pazarı çok küçük olduğundan oradan
misafir taşımak çok zordu. Bu süreç
yaklaşık 2-3 senemizi aldı. Her geçen
gün sayılarımız arttı. Bentour Reisen,
bu aralıkta Almanya’ya açıldı. Güzel
iş birlikleriyle belli bir noktaya geldik.
Aralık 2012’de ayrıldım. Bentour,
Türkiye’de yeni bir yapılanmaya girmişti
ve pazar hedeflerini de büyütmek
istiyordu. Ardından gelen bir teklifle
Türkiye Genel Koordinatörü olarak
yeniden aralarına katıldım. Bentour
Reisen Yönetim Kurulu Başkanı
Sayın Kadir Uğur Bey ve CEO’su
Deniz Uğur Bey'e kadın yöneticileri
desteklediklerinden ve onlara
inançlarından ötürü teşekkür etmek
isterim.
Karşımda iş dünyasında her adımı
önceden planlı, hedef odaklı bir
deneyim olunca sormak isterim,
operasyondaki ilk adımınız ne oldu?
Hedefimiz, Türkiye'deki sayılarımızı
yerel acentamız ve otellerin
destekleriyle yükseltmek. Bentour
Reisen'in geçtiğimiz seneki toplam
sayısı 150 bin. Bu rakamı 2020'de 230
bine taşımak istiyoruz. Hedefimizde
özellikle zincir otellerde daha büyük
kapasiteler yakalamak var. Bugüne
kadar ağırlığımız Belek, Lara
bölgesindeydi. Yeni dönemde Side,
Alanya ve Kemer'de de rüştümüzü
ispatlamak istiyoruz. Yine aynı şekilde
bu yıl Ege Bölgesi'ndeki sayılarımızı
katlayarak büyütmek istiyoruz.
Kuşadası, Didim ve Bodrum öncelik
verdiğimiz destinasyonlar arasında
geliyor. Ayrıca diğer ülkelerde de
büyümeye devam ediyoruz.
"Türkiye’de emek gerektiren
işlerle uğraşılmak
istenmiyor”
İstanbul için bir hedef koydunuz
mu?
Elbette, İstanbul'daki sayılarımızı da
yükseltmek istiyoruz. Kenti daha da
zenginleştirerek ön plana çıkartmak
istiyoruz. Rakamlar şu an memnun
edici seviyelerde değil. Geçmiş yıllarda
yaşanan olumsuz gelişmelerden
dolayı İstanbul'da ciddi anlamda bir
gerileme var. Pazarlar çok değişkenlik
gösteriyor. Her ne kadar Ortadoğu,
otelciler için memnun edici bir pazar
da olsa, bir boşluğu da tamamlasa,
diğer taraftan Avrupa pazarındaki
gerilemeleri de beraberinde getiriyor.
Dolayısıyla Türkiye'nin bu aşamada
ciddi bir tanıtım çalışmasına ihtiyacı
olduğunu düşünmekteyim.
Dediğiniz gibi, Türk turizmi için
tanıtım önemli bir eksiklik. Sizin
Türkiye için öngördüğünüz bir
tanıtım modeli var mı?
Türkiye'nin her daim geleneksel
değerleriyle modernizmi bir arada
yaşatabilmesi gerekiyor. Ben bunun
değerini en çok da kızımla yaptığım üç
haftalık Japonya seyahatim esnasında
anladım. Bir Japon geleneği var ve
ülkede kimonolarla gezebiliyorsunuz.
İnsanlar birbirlerine inanılmaz saygılılar
ama aynı zamanda ülkede teknoloji de
büyük söz sahibi.
Türkiye de aynı şekilde modern bir ülke
imajı çizilirken, bayram gelenekleri
de bu işin içine dahil edebilir. Ancak
bunu çok da başarabilmiş değiliz.
Türkiye sadece sahil turizminden
ibaret değil. Bunun içinde inanılmaz
bir kültürel ve doğal zenginlikler
potansiyeli var. Ülkenin gastronomik
değerleri tartışılmaz. Dünyanın en
önemli surf merkezlerinden bir tanesi.
Ama bakıyorsunuz, kalıp standartların
içinde hareket ediyoruz. Çünkü bunun
haricindeki her şey emek istiyor.
Türkiye'de en büyük sıkıntılarıdan
bir tanesi, emek gerektiren işlerle
uğraşılmak istenmiyor. Sanırım işin
biraz daha kolay kısmına kaçıyoruz.
Kimi zaman bürokraside çok
boğuluyoruz. İşe emek vermiş, vakit
ayırmış, çok yönlü düşünen insanları
işe dahil etmiyoruz. Ortak fikir ve
birlik oluşturmakta zaman zaman
zorlanıyoruz. Herkes kendi istediği
yapılsın istiyor. Oysaki ortak akıl ve
hareketle resim çok yönlü çıkıyor.
Herkes de bundan faydalanabiliyor.
Ne yazık ki tek tip bakış açısıyla
zenginleşmiyor, daralıyorsunuz.
Bundan sonra hayatınızda neler
olsun istiyorsunuz?
Beraber çalıştığım ekip arkadaşlarımın
bir hedef koyarak, bir yerlere gelmeleri
benim için çok önemli. Ben olmasam
da şirketin o ekipçe en iyi şekilde
devam ettirilmesinden büyük mutluluk
duyarım. Onun dışında kişisel olarak
seyahat, aile yaşantımızın hep bir
parçası olacak. Bizim ileriye dönük
hedeflerimizde de zaten Asya’nın farklı
farklı ülkelerinde yaşamak var. Bu
bir veya iki yıl olabilir. Bu arada eşim
ve kızımla sırt çantasıyla gezmeyi,
yeni yerler keşfetmeyi çok seviyoruz.
En büyük hayalimizde, yaşantımızı
maksimumda karavanla devam
ettirmek var.
Son olarak Türkiye için hayaliniz
nedir?
Türkiye, inanılmaz güzel bir ülke. O
kadar çok güzelliği var ki, hakikaten
bu paha biçilemez bir güç. Buna
inanın, bütün yüreğinizi açtığınız,
birlik ve dayanışma içinde hareket
ettiğiniz zaman o kadar güzel şeyler
yapılabilir ki… Üstelik de bu, başka
ülkelerde olmayan bir güç. Türk’ün
inanılmaz kıvrak bir zekası var. Bunu
çok seviyorum. Çok hızlı bir şekilde
yön değiştirebiliyoruz. Düşüncelerimizi
olumlu yöne kanalize edebilirsek,
herkes için yaşatılabilecek harika bir
ülke var. Ben umudumu yitirmiyorum
çünkü daima umutlarıyla yaşayan biri
oldum. Umut olmadan, hayal etmeden
hiçbir şey olmuyor. Olumsuzlukları
kendinize örnek alarak değil, hep daha
iyiyi ve ileriyi hedef alarak, dünyaya çok
yönlü bakarak Türkiye’nin gelecekte
çok daha güzel yerlere taşınacağına
inanıyorum.
64
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Ali Osman Durmuşoğlu:
“Bütün dünya hedef pazarımız,
2020’ye hazırız”
SürPlast Plastik bünyesinde
bundan 4,5 yıl önce Tepe Kalıp,
Dursan Plastik ve Okyanus
Dizayn firmalarının ortaklığı ile
kurulan GastroPlast, başarılı bir 2019
sezonunun ardından 2020’ye yeni
yatırım planlarıyla girdi. Cirosunun
yüzde 50’sini ihracattan elde eden
markanın Horeca sektörüne dönük
ürünlerini ve gündemdeki projelerini
SürPlast Plastik Genel Müdürü Ali
Osman Durmuşoğlu ile konuştuk.
Gastroplast’ın kuruluşundan
söz ederek; üretim kapasitesi ve
ürün portföyü hakkında bilgi verir
misiniz?
Gastroplast, SürPlast Plastik firmasının
markası olup 4,5 yıl önce Tepe Kalıp,
Dursan Plastik ve Okyanus Dizayn
firmalarının ortaklığı ile kurulmuştur.
İmalat olarak Horeca sektörüne üretim
yapmaktadır. Ürün portföyünde GN
Gastronom Polikarbonat, PP Küvetler ve
Kapakları, Kare Küvetler ve Kapakları,
Servis Tepsileri, Polikarbonat Bardaklar,
Sosluklar, Sunumluklar, Polikarbonat
Tabaklar, Kaseler, Fişek Sosluklar,
Pompalı Dispensırlar vb. 300’ün
üzerinde ürün çeşidiyle endüstriyel
mutfak ekipmanları üretmektedir.
Turizm sektörüne yönelik ne tür
çalışmalar içindesiniz? İhracat
yapıyor musunuz? Ürünleriniz yurt
içi ve yurt dışı pazarlarda ağırlıklı
hangi bölge ve projelerde yer
alıyor?
Ürünlerimizin birçoğu turizm sektörüne
hitap etmektedir. Sektöre bağlı olarak
set üstü masa üstü tezgah arkası servis
ve servis sonrası olarak çalışmalarımıza
devam ediyoruz. Ciromuzun yüzde 50’si
ihracattır. Özellikle ihracatta Ortadoğu,
Avrupa, Kuzey Afrika, Amerika, Güney
Amerika, Rusya ve Türki Cumhuriyetler
ile çalışmaktayız. Satış ve pazarlamada
kaliteli üretim hızlı termin ilkesi ile
yolumuza devam ediyoruz.
Gastroplast markanız için
2019 nasıl geçti? Bu yıla hangi
yeni ürünlerinizle girmeye
hazırlanıyorsunuz?
Gastroplast için 2019 güzel bir yıl oldu.
Ciromuzu iç ve dış piyasada yüzde 50
arttırdık. İçinde bulunduğumuz yıla
ise, mevcutla beraber sektörün ihtiyaç
duyduğu ürünler ve Ar-Ge faaliyetlerimiz
ile devam edeceğiz.
Genel olarak markanızın tasarım
yaklaşımını nasıl anlatırsınız? Son
10 - 15 yılda otel ve restoranlarda
gelişen trendlere bağlı olarak otel
ve restoran tasarımları da bir hayli
gelişti. Siz markanızı bu değişimin
neresinde görüyorsunuz?
Gastroplast markası olarak yapığımız
ürünlerde en iyisini tasarlamaya
çalışıyoruz. Otel ve restoranlardaki
gelişmeleri yakından takip edip
çalışmalarımıza devam ediyoruz. olarak
sektördeki değişimlere bağlı olarak
ürünlerimizi geliştiriyoruz.
Modellerinizde teknolojiye
entegrasyon konusunda neler
yapıyorsunuz?
İmalatımızı bulunduğumuz zamana göre
tasarlayıp makinelerde son teknoloji ve
üretim bandında robotlaşma çalışmaları
başlamıştır.
Ali Osman Durmuşoğlu
SürPlast Plastik Genel Müdürü
Bağlı bulunduğunuz sektörün
gidişatını nasıl görüyorsunuz?
Türkiye’deki durum nedir?
Sektörümüz sürekli gelişmekte. Bu
sebeple de gidişatı iyi görüyoruz.
Türkiye, coğrafi konumu itibariyle
bölgede istenilen siparişleri kaliteli ve
hızlı sevkiyat ile karşılamaktadır.
Son olarak Gastroplast’ın genel
büyüme stratejisi üzerine neler
söyleyebilirsiniz?
Gastroplast, kalıp ve makine
yatırımlarına devam ederek sektöründe
büyümeye devam edecektir. Bütün
dünya hedef pazarımızdır. 2020 yılında
bu çalışmalara devam edeceğiz ve ürün
çeşidimizi arttıracağız.
66
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Sadece sektörün değil, geleceğin şeflerinin de destekçisi;
Öztiryakiler
Endüstriyel mutfak sektörünün öncü firmalarından Öztiryakiler, Türk gastronomisinin geleceğine
yatırımı, ülkemiz gençlerine yönelik uyguladığı kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle
sürdürüyor. Eğitim odaklı, sürdürülebilir kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle donanımlı
bir genç neslin yetişmesine katkı sağlayan endüstriyel mutfak firması, bu doğrultuda Türkiye
gastronomisinin geleceği olarak gördüğü gastronomi ve aşçılık bölümü öğrencileriyle sıklıkla bir
araya geliyor.
Endüstriyel mutfak sektörünün öncü
firmalarından Öztiryakiler, Türkiye
gastronomisinin geleceği olarak
gördüğü gençlerin eğitimine, kişisel
gelişimine ve istihdamına katkı sağlamaya
devam ediyor. Bu kapsamda geçtiğimiz
günlerde, İstanbul Gelişim Üniversitesi
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü
öğrencilerini ağırlayan öncü marka,
Öztiryakiler Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Tahsin Öztiryaki ev sahipliğinde öğrencileri
sektördeki son yenilikler ve kombi fırınlar
hakkında bilgilendirdi. Yaklaşık üç saat
süren buluşmada öğrenciler firmanın
showroom’undaki ürünler, işlevleri ve
kullanımları hakkında bilgi edinirken,
pişirmede son teknoloji olan yeni kombi
fırınları da detaylı inceleme şansı buldular.
Öztiryakiler'in yeni kombi fırınıyla pişirme
yapan gençler, bu sayede çok çeşitli
ürünleri farklı pişirme biçimlerinde kendi
bünyesinde çözebilen kombi fırınların
avantajlarını da deneyimleme fırsatı elde
etti.
Demirçakmak: "Öztiryakiler sadece
bize değil, tüm okullara kapısını
açarak eğitime katkı sağlıyor"
Öztiryakiler ile her yıl çeşitli eğitimler
gerçekleştirdiklerini ve öncü markanın
sadece İstanbul Gelişim Üniversitesi’ne
değil, tüm okullara kapılarını açarak
eğitime ciddi bir katkı sağladığını ifade
eden okulun eğitmen şeflerinden Öğretim
Görevlisi Levent Demirçakmak, İstanbul
Gelişim Üniversitesi öğrencileriyle bir
süredir eğitimlere devam ettiklerini
belirterek, "Gastronomi, Gastronomi ve
Mutfak Sanatları ve Aşçılık olmak üzere
üç bölümden öğrencileri getirdik. Bugün
beşinci grup geldi. Öğrencilerimiz iki
gündür mutfak ekipmanları ve kombi
fırınlarla ilgili eğitimler alıyor. Bu
çerçevede demolar yapıldı ve sonunda
da tadım gerçekleştirdik. Öğrencilerimiz,
son teknolojiye sahip bir kombi fırının
farklı pişirme tekniklerini bir arada nasıl
gerçekleştirdiğini gördüler. Diğer yandan,
uluslararası standartlarda gastronom
küvetlerin nasıl olması gerektiğinin
eğitimleri de firma yetkileri tarafından
anlatıldı. Öğrencilerimiz, firmanın
showroom’undaki ürünlerin neler olduğu,
hangisinin ne işe yaradığını öğrendi" dedi.
"250'ye yakın öğrenciye eğitim
verdik"
Her eğitimin yaklaşık 2,5 saat sürdüğünü ve
toplamda 250’ye yakın öğrencinin eğitimlere
katıldığını belirten Demirçakmak, şöyle
devam etti: "Bu eğitimler esnasında
öğrencilerimiz kombi fırında farklı teknikler
deneme olanağı buldular. Örnek olarak,
haşlanması gereken sebzeler, dönme
tekniğiyle pişecek tavuk, ön pişirme
yapılması gereken bulgur pilavı, derin yağda
pişecek patates kızartması, bu yöntemler
kullanılmadan kombi fırınlarda pişirildi ve
sonuç adeta bu yöntemlerle yapılmış kadar
başarılıydı. Hepsi olması gerektiği gibi güzel
pişti".
Danışman şeften uygulamalı
Öztiryakiler Kombi Fırın eğitimi
İstanbul Gelişim Üniversitesi öğrencilerine
yönelik gerçekleşen eğitimde firmanın
yeni ürünü Öztiryakiler Kombi Fırını
uygulamalı olarak tanıtan Danışman Şef
Hasan Fehmi Peker, ürüne ilişkin şu
bilgileri aktardı: “Öztiryakiler Kombi Fırın,
konveksiyonel fırının bir ileri teknolojisidir.
Kombi sistem, ürünlerin ısılarını kombine
ederek, kabin içerisine aktarabilen sistem
anlamına geliyor. Bunu da içerisindeki bir
buhar tankıyla başarıyor. Eğer istersek
bunu yüzde 100 buhar fonksiyonunda
kullanabiliyoruz, istersek de kuru ısıyla
beraber nemi kombine şekilde içeri vererek
kullanabiliyoruz. Ürün aynı zamanda birçok
akıllı teknolojiyi de içinde barındırıyor. Kendi
kendini yıkama özelliğine sahip olan fırın,
yüklenen reçetelerle kendi kendine pişirme
yapabiliyor. Fırında bizim denediğimiz ve
yüklediğimiz şu an 200’ün üzerinde tarif var.
Şefler de istedikleri tarifleri yükleyebiliyor,
harici bellek yardımıyla tarifleri istedikleri
yere taşıyabiliyor. Kuru ısı, kombi ısı ve
buhar modu olmak üzere üç ayrı modds
çalışma kabiliyetine sahip fırında; Buhar
Modu, her türlü sebze, et, balık, tavuk
gibi ürünlerin haşlanmasında, makarna
ve pilav yapımında kullanılıyor. Kombi ısı
verebildiği için ızgara çeşitlerinde de gayet
sulu bir pişirme yapabiliyor. Doğası gereği
her üründe bir miktar su var. Biz normal
fırınlarda pişirme yaptığımız zaman bu su
uçuyor ve ürün kuruyor. Fakat Öztiryakiler
Kombi Fırın’da içeriye kuru ve buharlı ısıyı
kombine edip verdiğimiz için fırın, ürünün
içindeki suyu değil, içeri verilen nemi
kullanıyor. Bu sayede ürünün içindeki su
hapsoluyor ve ortaya daha lezzetli ürünler
çıkıyor. Kombi fırınlar diğer fırınlara göre
çok daha hızlı pişirmeler yapabildiği için
enerji tasarrufu sağlıyor. Şu an üç boyda,
gazlı ve elektrikli olmak üzere üretim
yapılıyor. Fırının kendi kendini yıkamasında
kullanılacak tablet ve yağ çözücüler
gibi yine Öztiryakiler’in ürettiği temizlik
sistemleri de mevcut”.
Öztiryaki: "Gençlerin gelişimine
hizmet etmekten keyif duyuyoruz"
Geleceğin şeflerinin eğitimine ve
istihdamına hizmet etmekten duydukları
memnuniyeti dile getirerek sözlerine
başlayan Öztiryakiler Yönetim Kurulu
Başkan Vekili Tahsin Öztiryaki ise, Türkiye
gastronomisinin gençlerle birlikte bir
yere geleceğine inandıklarını belirterek,
“Türkiye’de gastronomi alanında eğitim
veren üniversite ve özel okullar bir hayli
çoğaldı. Tabii bu noktada gençlerin kaliteli
eğitim almaları çok önemli. İstanbul
Gelişim Üniversitesi de uzun zamandır iş
birliği yaptığımız üniversitelerden bir tanesi.
Okul öğrencilerine burada staj yapma
imkanı sunduğumuz gibi, onları endüstriyel
mutfak sektörü hakkında bilgilendiriyor,
üretim çalışmalarımız ve kullanımları ile
ilgili bilgiler aktarıyoruz. Bu aşamada,
çalıştıkları mutfakların yoğun emekle
oluşturulduğunu görmeleri çok önemli.
Tabii sadece bu da değil, Bir tabağın
hazırlanmasında bizlerin dışında çiftçiler
ve farklı üreticiler gibi binlerce insanın
emeği var. Bana kalırsa gençler buradaki
gibi tarım alanında da eğitilmeliler.
Yüklendikleri görevin ciddi bir iş olduğunu,
pek çok insanın emeğinin sonucunda
ortaya çıktığını ve dolayısıyla işlerine
vermeleri gereken değeri, bu eğitimlerle
daha iyi anlayacaklarını düşünüyorum" diye
konuştu. Tahsin Öztiryaki sözlerini şöyle
sürdürdü: "Öztiryakiler olarak gastronomi
öğrencilerine göstereceğimiz önemli
ürünlerimiz var. Bu sektörde dünyada
teknoloji neredeyse biz de o teknolojinin
aynısını Türkiye’de üretiyor ve dünyaya
satıyoruz. Dolayısıyla öğrencilerimiz de bu
eğitimlerle dünyadaki son teknolojiye hakim
bir şekilde sektöre atılacaklar. Biz buna
hizmet etmekten keyif duyuyoruz” dedi.
"Bu bir firma tanıtımı değil,
memleket meselesidir"
İstanbul Gelişim Üniversitesi dışında
üretim tesisinde farklı özel okullardan ve
üniversitelerden de öğrencileri ağırlamaya
devam eden firmanın, söz konusu bu
buluşmaları daha düzenli hale getirmeyi
planladığını kaydeden Tahsin Öztiryaki,
bu buluşmaların bir firma tanıtımı değil,
aslında bir memleket meselesi olduğunun
altını çizerek, “Türkiye’nin dışına çıkacak
olan aşçılarımızın dünyayla entegre
olmaları, ürünleri iyi tanımaları lehlerine
Geleceğin şeflerine bir
yandan çeşitli etkinliklerde
ve yarışmalarda destek olan
endüstriyel mutfak sektörünün
öncü firması Öztiryakiler,
bir yandan da fabrikasının
kapılarını açarak eğitimlerine
katkı sağlıyor. Türkiye
gastronomisinin geleceği olan
gençler, firmanın üretim
tesislerinde sektördeki yenilikler,
cihazlar ve donanımlar
hakkında bilgi edinip demolarla
pratik yapma şansı buluyor.
olacaktır. Bu sadece bizimle olacak bir iş
de değil, diğer firmaların da bu eğitimleri
vermeleri lazım. Biz bütün her şeyimizi
öğrencilere ve kullanıcılara açıyoruz.
Onların vereceği fikirler de bizim için çok
önemli. Biz bugünlere müşterilerimizin
verdiği fikirlerle gelmiş bir firmayız. Her
fikre açığız, her fikir bir gelişmedir. Biz
sektöründe Türkiye’nin ilk Ar-Ge Merkezi
olan firmasıyız. Kurulduğu günden bu
yana merkezimiz pek çok patent aldı
ve almaya da devam ediyor. Biz işimizi
severek yapıyoruz ve bütün ailemizin hayatı
bu işin içinde. Bu buluşmalar da işimizin
sorumlukla ilgili bir parçası. Öğrenciler
son derece ilgililer. Ama zaten aşçı olmaya
karar vermek başlı başına özel bir ilgi
gerektirir. Biz onların bu yüksek ilgisine
karşı bu sektörün var olduğunu, doğru
olduğunu anlatmakla görevliyiz” şeklinde
konuştu.
"Türkiye’deki yemek yarışmalarının
yüzde 80-90’ına sponsoruz"
Tahsin Öztiryaki, konuşmasının devamında,
gastronomi öğrencilerinin öğrenimleri
esnasında kendilerini gösterebilecekleri
birtakım yarışmalara katıldıklarını belirterek,
"Biz Öztiryakiler olarak, şu an Türkiye’deki
yemek yarışmalarının yüzde 80-90’ına
sponsoruz. Türkiye’nin her köşesinden bize
okulların ve aşçı derneklerinin getirdiği
yarışmaların neredeyse hepsine, yaklaşık
30 adet hazır bekleyen mutfaklarımızla
destek olmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz,
Sirha İstanbul Fuarı içerisinde gerçekleşen
Bocuse d’Or yarışmasının da sponsoruyduk.
Ayrıca kazanan arkadaşların Avrupa
finallerine gitmeleri için destek oluyoruz.
Biz bu desteklerimizi ve sponsorluklarımızı
sadece Türkiye’de yürütmüyoruz. Örneğin,
şu an Suudi Arabistan’daki birçok fuarın da
mutfak sponsoruyuz. Önümüzdeki günlerde
İngiltere’de yapılacak bir fuarın da malzeme
sponsoruyuz. Öte yandan, Hindistan’da
yapılan bütün yemek yarışmalarının ve de
şeflerin mutfak sponsoruyuz. Hindistan’daki
birçok yarışmaya destek veriyoruz. Son
olarak Katar’da yapılacak bir fuarın sponsoru
olduk. Yani biz uluslararası bir firmayız ve
bu misyonu dünyanın her yerine taşımak
zorundayız. Biz hem üretiyoruz hem dünyaya
satarak ihracata katkı sağlıyoruz hem de
Türkiye’de aşçılık mesleğinin gelişmesi için
öğrencilerle iş birliği yaparak kendimize ve
onlara destek olmaya çalışıyoruz. Dünyadaki
aşçılarla da yakın ilişkiler içindeyiz. Biz
sektöründe üzerine düşen tüm görevleri
yapmaya çalışan bir firmayız ve aileyiz.
Bütün firmalarımıza da şunu söylüyoruz;
'Standartlarımızı yüksek tutmalıyız, marka
olmalıyız. Bunları yaparsak sonuçta ülkemiz
de bir marka olacak.”
"Türkiye’nin bir mutfak üretim
merkezi olduğunu tüm dünyaya
anlatmalıyız"
Firma olarak bu eğitim ve sektöre destek
çalışmalarının dışında kendisinin bir diğer
şapkasıyla, İDDMİB – İstanbul Demir ve
Demirdışı İhracatçılar Birliği Başkanlığı
ile sektörün gelişimi için çaba sarf ettiğini
belirten Tahsin Öztiryaki, “Bu birliğin
içerinde endüstriyel mutfaklar ve ev tipi
mutfak eşyaları da var. Bu ürünleri dünyaya
tanıtabilmek için artık dünyanın her köşesinde
pek çok fuara katılıyoruz. Bu fuarlarda,
bundan sonraki dönemde Birlik Tanıtım
Grubu’ndan aldığımız bir fonla ürünlerimizi
canlı olarak anlatmaya çalışacağız. Hem
cihazlarımızı hem set üstü ekipmanlarımızı
Türk ve yabancı aşçılarla birlikte cookshow’lar
yaparak ürünlerimizi anlatmaya ve algımızı
biraz daha değiştirmeye çalışacağız. Tabii
bunun içerisine Türk gıdaları da girecek ve
bütün bir tanıtım olacak. Şimdi dünyanın
çeşitli ülkelerindeki ünlü aşçıları araştırıyoruz.
Türkiye’den de bizi oralarda temsil edebilecek
aşçıları götüreceğiz. Bu çalışmaları tüm
yönüyle devam ettireceğiz. Bildiğiniz gibi
Türkiye’nin bu konudaki ihracatı oldukça
yüksek. Türk mutfak eşyaları dünyanın her
yerinde ilgi görüyor. Türkiye’nin bir mutfak
üretim merkezi olduğunu çeşitli vesilelerle
tüm dünyaya anlatmamız gerekiyor.
Fuarlarımızla, etkinliklerimizle ihracatımızın
daha da artacağı inancındayız. Birlik olarak
bunun için her türlü desteğe hazırız. Bunun
için yapılması gereken şey de, yaptığımız
iş neyse onu iyi yapmak. Standartlarımızın
yüksek olması, müşterilerimize verdiğimiz
sözü tutmak, zamanında yüklemek ve makul
fiyatlarla da satmak. Bu sektörde olan tüm
firmalarımızın da bu kriterlerde olması
gerektiğini düşünüyorum. Bunlar olmadığı
zaman hem kendine hem sektöre zarar
verecektir. Hepimizin bu ciddiyet ve bu bilinçle
hareket etmesi gerektiğini düşünüyorum.”
şeklinde sözlerini tamamladı.
68
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
Bonfilet 2020’yi inovasyona adadı
Mutfak profesyonellerinin işi daha
da kolaylaşacak…
1987 yılından bu yana Türkiye’nin ilk
paketlenmiş et ve et ürünleri, AB
normlarındaki ilk et üretim tesisi gibi
önemli çalışmalarıyla sektördeki gücünü
koruyan Bonfilet, önümüzdeki günlerde
yine bir dönüm noktası olacak inovasyona
imza atmaya hazırlanıyor. Hem nihai
tüketicilerin hem de profesyonellerin
mutfakta işlerini kolaylaştıracak yeni
bir ürün grubunu raflara çıkarmaya
hazırlandıklarını belirten Bonfilet Genel
Müdür Yardımcısı & COO Kemal Bozkuş
ile şirketin sektöre sunduğu profesyonel
çözümleri konuştuk.
Kemal Bey, Bonfilet’in kuruluş
hikayesini anlatabilir misiniz?
Bonfilet’in hikayesi 115 yıl öncesine
dayanıyor. 1905 yılında Akkoyun ailesinin
hayvancılık ve kasaplık faaliyetlerine
başlaması ile şirketimizin temelleri
atıldı. 1970 yılında ticari faaliyetlerimiz
Eskişehir’den İstanbul’a taşındı. O
yıllarda Akkoyun Et Pazarı çatısı
altında sunduğumuz taze ve sağlıklı et
ürünlerimizin yanı sıra yüzde 100 müşteri
memnuniyeti odaklı anlayışımız, bugün
hala kurum kültürümüzün en değerli
parçalarını oluşturuyor. 1980’li yıllara
gelindiğinde alışılagelmiş kasaplık
faaliyetlerimiz geliştirilerek inovatif bir
sürece dönüştü ve artan pazar talepleri
ile 1987 yılında Bonfilet markası kuruldu.
O tarihten itibaren sektörümüzü ve
tüketicilerimizi pek çok ilkle tanıştırdık.
Türkiye’nin ilk paketlenmiş et ve et
ürünleri, AB normlarındaki ilk et üretim
tesisi gibi önemli çalışmalara imza attık.
Günümüzde Ar-Ge alanına yönelik ciddi
yatırımlar gerçekleştiriyor, “Taze ve
Dondurulmuş Et”, “Döner”, “Köfte” olmak
üzere üç ana kategoride zengin ürünler
sunuyoruz.
Hedef kitleniz kimlerden oluşuyor?
Bonfilet olarak hem profesyonellere
hem de ev kullanıcılarına hitap ediyoruz.
Profesyonel kesime yönelik gastronomi
ürünlerimizi, sektörün beklenti ve
ihtiyaçlarını göz önüne alarak üretiyoruz.
Ev dışı tüketime yönelik; büyük üretim
firmaları, catering’ler, oteller, restoranlar,
kamu kurum ve kuruluşları ile tüm
Türkiye’de seçkin bayiler ile çalışıyoruz.
Bu kanalda ürünlerimizi müşterilerimizin
taleplerine istinaden diledikleri şekilde
ambalajlayabiliyoruz. Karkas olarak ya da
parçalara ayrılmış halde alabildikleri taze
ya da dondurulmuş et ürünlerimizi isteğe
bağlı olarak vakum ambalaj ve dökme
seçenekleriyle sunuyoruz.
Ev kesimine yönelik ürünlerimizde
ise ambalajlı taze ve dondurulmuş et
ürünlerimizin yanı sıra köfte grubu,
döner grubu ve pişirilmeye hazır ürün
gruplarımızı, farklı ambalaj seçenekleri
ile müşterilerimizle buluşturuyoruz.
Ürün çeşitlerimize paralel olarak her
yıl genişleyen bir pazara ve dolayısıyla
farklı ses gruplarına hitap ediyoruz.
Yurt içinde sektöründe söz sahibi zincir
otel ve restoranlar ile ilgili pazarlara
satış yapan retail firmalar ve sayısız
işletme ile iş birliği halindeyiz. Aynı
şekilde perakendede ulusal bazda zincir
marketler aracılığıyla Türkiye’nin her
yerine hitap ediyoruz.
Sektöre sunduğunuz ürünler
neler? Ürün gamınız hakkında bilgi
verebilir misiniz?
Şu an Taze ve Dondurulmuş Et Grubu,
Döner Grubu ve Köfte Grubu olmak
üzere üç ana kategoride ürün grubuna
sahibiz. Tüm ürün kategorilerimizde
hem taze hem de dondurulmuş
şekilde sadece dana ve kuzu etinden
ürettiğimiz ürünler sunuyoruz. Döner
Grubu’muzda Pişmiş Döner ve Baton
Döner üretiyoruz. Farklı kilogramlarda
satışa sunduğumuz baton döneri;
Yaprak, Karışık ve Kıyma Baton Döner
olarak üç farklı çeşitte üretiyoruz. Köfte
Grubu’muzda geleneksel tatlarımızın
yanı sıra kendi reçetelerimiz ile
geliştirdiğimiz onlarca ürün seçeneğine
sahibiz. Bu kategorimizde Şef’in Grubu,
Bonfilet Grubu ve Bonbeque Grubu’nda
farklı lezzetlerimizi müşterilerimiz ile
buluşturuyoruz. Ürünlerimizde gıda
güvenirliliği ve türlerin devamlılığının
sağlanması için izlenebilirlik bilgilerine
kolayca erişim sunuyoruz Tüm üretim
süreçlerimizi alanında uzman vet eriner
hekimler ve gıda mühendisleri tarafından
sürekli olarak denetim altında tutuyoruz.
Üretimimizde uluslararası ticarete konu
olan ürünlerin menşeini belirten belgemiz
‘Menşe Şehadetnamesi’ne sahip ırkı,
kökeni belli hayvanları kullanıyoruz.
Hayvanların kesimlerini birinci sınıf
tesislerde İslami usullere uygun olarak
gerçekleştiriyoruz.
“Yine bir dönüm noktası olacak
inovasyona hazırlanıyoruz”
Üretici firma olmamızın sorumluluğu ile
hijyenik koşullarda elde ettiğimiz etleri
uzman kontrolünde şekillendirerek
müşterilerimizin beklenti ve ihtiyaçlarını
karşılayacak şekilde sunuyoruz. Üretim,
satış ve pazarlama süreçlerimizin
tamamında güvenilir gıda esasına dayalı
olarak hareket ediyor, Türk damak
tadına uygun olan ürünlerimizi insan
hayatına lezzet ve sağlık katması için
geliştiriyoruz. Bu kapsamda 2020 bizim
için oldukça önemli bir yıl, Türkiye’yi
ilk kez paketlenmiş et ve et ürünleri ile
tanıştıran Bonfilet, önümüzdeki günlerde
yine bir dönüm noktası olacak inovasyona
imza atmaya hazırlanıyor. Hem nihai
tüketicilerimizin hem de profesyonellerin
mutfakta işlerini kolaylaştıracak bir
anlamda mutfak konforunu arttıracak
ve zamandan büyük oranda tasarruf
etmelerini sağlayacak yeni bir ürün
grubumuz raflarda yerini alacak.
Ürünlerinizle sektöre nasıl
bir kolaylık sağlıyorsunuz?
Çözümleriniz neler oluyor? Bu
konuda nasıl farklılaşıyorsunuz?
Üretimde mümkün olduğunca el
değmeden otomasyon sistemlerimizin
aktif olduğu bir zincir ağımız var.
Ürünlerimizin hammadde evresinden
paketlenmesine, ambalajlanıp soğuk
zincirin korunduğu lojistik sevkiyatımıza
kadar tüm aşamalarında teknolojiden
yüksek oranda faydalanıyoruz.
İzlenebilirlik programımız kapsamında
Kemal Bozkuş
Bonfilet Genel Müdür Yardımcısı & COO
2020’de raflarda yerini alacak ürünlerimiz
için 5 milyon Euro’luk bir bütçe ayırdık.
Bu sistemin kurgulanması ve istikrarlı
bir şekilde uygulanması bir disiplin
ve kalite yönetimini gerektiriyor. Eti
için beslenecek hayvanın çiftliklerde
kaldığı süreçle başlayıp, mezbahada
kesimi, karkas parçalama üniteleri,
et ürününe dönüştürülecekse işleme
ve üretim prosesleri, paketleme,
sevkiyat, depolama, satış ve en sonunda
tüketicilerimizin sofrasına gelinceye
kadar uzayan bir zinciri kapsıyor.
Çok önemsediğimiz ve sürdürülebilir
yatırımlar ile desteklediğimiz bu
mevzu bizim için geleceğin iş
modelini tanımlıyor. Bonfilet olarak
müşterilerimizin hayatını kolaylaştıracak
ve olumlu yönde etki oluşturacak ürünler
üzerinde enerjimizi harcıyoruz. Onların
ihtiyaçlarına uygun olarak inovatif
çözümler üretiyoruz. Kullandığımız
teknoloji sistemleri global standartlarında
ve yüzde 100 tüketici dostu…
“Hiçbir mutfak profesyoneli artık
sabit gramajları tutturmak için vakit
harcamayacak”
Şu an geldiğimiz noktada et uzmanlığımız
ile kalite standartlarımız kapsamında
üretemeyeceğimiz hiç bir ürün yok
diyebiliriz. İstenilen gramajda, biçimde
ve boyutlarda küresel anlamda
var olan tüm ambalaj şekillerinde
ürün üretme kabiliyetine sahibiz.
Ürünlerimizin sektörel anlamda başarısı
müşterilerimize kulak vererek, onların
karşılaştığı sorunları çözümlemek adına
yürüttüğümüz programlar sayesinde
ortaya çıkıyor. Bu bağlamda sık sık bir
araya geldiğimiz şefleri ya da mutfak
dostlarını dinleyerek, Ar-Ge sürecinde
geliştirdiğimiz ve 2 milyon TL’lik yatırımla
start verdiğimiz yeni ürünlerimiz
özellikle mutfak profesyonellerinin
en çok karşılaştığı sorunlara çözüm
üretecek nitelikte demek yanlış olmaz.
Bu inovasyonla artık hiçbir mutfak
profesyonelimiz sabit gramajları
tutturmak için vakit harcamayacak,
biz Bonfilet olarak onlara diledikleri
gramajda el değmeden dilimlenmiş
şekilde yine istedikleri ambalajda hazır
olarak ulaştıracağız. Böylelikle hem
zamandan hem de maliyetten tasarruf
edebilecekler.
70
hotel restaurant
& hi-tech
marka
RATIONAL AG’de temel atma töreni (soldan sağa): Markus Paschmann (Pazarlama ve Satıştan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi), Peter Ackermann (Mimar),
Klaus Feuerecker (RATIONAL Dienstleistungsgesellschaft mbH Genel Müdürü), Mathias Neuner (Landsberg am Lech Belediye Başkanı), Dr. Peter Stadelmann
(Yönetim Kurulu Başkanı), Peter Wiedemann (Teknolojiden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi), Thomas Eichinger (Landsberg am Lech Bölge Komisyon Üyesi)
ve Dr. Axel Kaufmann (Ticari Bölümden Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi).
RATIONAL Landsberg’deki
3. fabrikasını büyütüyor
Kasım sonunda RATIONAL tarafından, grup merkezinin bulunduğu Landsberg am
Lech’teki üçüncü fabrikanın daha da büyütülmesi için temel atıldı. Yeni bir dağıtım
merkezi sayesinde global lojistik büyütülecek ve daha fazla ofis alanı yapılacak.
Profesyonel mutfaklarda ısıyı gıda
ürünlerine iletme konusunda
dünya çapında pazar ve teknoloji
lideri olan RATIONAL’ın şu anda,
1.300 kadarı Almanya’da olmak üzere
yaklaşık 2.300 çalışanı var. RATIONAL
cihazları iki yerleşkede üretiliyor:
SelfCookingCenter ünitesi Landsberg
am Lech’de, VarioCookingCenter
ünitesinin geliştirildiği ve üretildiği yer
ise Fransa’da Wittenheim’dedi. Dağıtım
merkezinden, buharlı kombi fırınla
ilgili bütün ürünler (hem cihazlar hem
de aksesuar ve temizlik maddeleri)
120’nin üzerinde ülkeye gönderilerek
tüm dünyadaki bayilere ve şirketin
kendi dokuz deniz aşırı deposuna
hizmet verilecektir. Binada ayrıca
ofis alanları ve toplantı salonları da
olacaktır. RATIONAL AG Yönetim Kurulu
Başkanı Dr. Peter Stadelmann, “2017
ve 2018 yıllarında üretim tesislerinin
büyütülmesinden sonra, daha fazla
büyümeye destek verebilmek için şimdi
de lojistik ve idari bölüm kapasitelerinin
arttırılması gerekiyor,” diyor.
“20 milyon Euro yatırım yapılacak”
Yaklaşık 18 aylık inşaat süresinden
sonra yeni sevkiyat alanı ilk kamyonlar
ile doldurulacak. RATIONAL AG
Teknolojiden Sorumlu Yönetim Kurulu
Üyesi Peter Wiedemann, “Mevcut
sevkiyat alanlarının kuzeyinde yer alan
3 numaralı fabrikayı 15.000 metrekare
kadar büyütüyoruz. Bu çalışmalar için
bina ve tesislere yaklaşık 20 milyon Euro
yatırım yapılacak,” açıklamasını yapıyor.
Bu sayede şirketin uluslararası düzeyde
süreklilik kazanan büyümesine daha iyi
ortam koşulları sağlanmış olacak.
72
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Vakıf Taşdelen Su
masadaki İstanbulluların sayısını
yüzde 25 artırdı
Türkiye’nin cam şişedeki ilk su markası Vakıf Taşdelen Su, restoran ve kafe kanalındaki
penetrasyonunu son 6 ayda yüzde 25 artırdı. Bu kanala cam premium şişesiyle giren
marka, yılsonuna kadar yüzde 30 penetrasyon artışına ulaşmayı hedefliyor.
Türkiye’nin cam şişedeki ilk
su markası Vakıf Taşdelen
Su, restoran ve kafe cam
premium şişesi ile restoran ve
kafelere güçlü bir giriş yaptı. Vakıf
Taşdelen Su’yun İstanbul beyefendi
ve hanımefendilerinden ilham alarak
tasarladığı cam premium şişenin
penetrasyonu son 6 ayda yüzde 25 arttı.
Yılsonuna kadar penetrasyon artışının
yüzde 30’a ulaşması hedefleniyor.
Alev: “Önceliğimizde, İstanbul
ruhunu tüm çeşitliliğiyle yansıtan
mekanlar var”
Kanaat Lokantası’ndan Sade
Nişantaşı’na, Oligark’tan
Divine’a farklı konseptlere sahip
olan ama İstanbul ruhunu tüm
çeşitliliğiyle yansıtan restoran,
kafe ve eğlence mekanlarına
öncelik verdiklerini vurgulayan
Vakıf Taşdelen Su Genel
Müdürü Burhan Alev şunları
ifade etti:
“Biz bir İstanbul markasıyız.
Kaynağımızı 2000 dönüme
yayılmış İstanbul’un en
büyük ve en bakir ormanlık
alanlarından biri olan
Taşdelen’den alıyoruz.
Bütün yatırımımızı
da İstanbul pazarına
yapıyoruz. Tek kaynaktan
gelen eşsiz lezzetimizi
hem İstanbullu’larla
hem de İstanbul’u
keşfetmeye gelenlerle
buluşturmak, bizim için
hem büyük bir keyif
hem önemli bir misyon.
Üsküdar’daki tarihi
Kanaat Lokantası’nda
da, Nişantaşı’nda
Anadolu mutfağına
Burhan Alev
yenilikçi bir yaklaşım getiren Sade’de
de varız. İstanbul’dan dünyaya
açılan Anadolu gastronomisinin
eşlikçisi olmaktan, İstanbul’un
markalaşmasına katkı sunmaktan
büyük gurur duyuyoruz.”
Topağacı’da 2 restorandan
1’inde Vakıf Taşdelen var
İstanbul’un köklü semtleri ve
eğlence mekanlarına öncelik
verdiklerini de belirten Alev,
“Topağacı’da 2 restorandan
1’inde Vakıf Taşdelen var
diyebiliriz. Sade, Ahali, Divine,
Kozmonot bunlar arasında.
Diğer yandan turistler için
de bir cazibe merkezi olan
Oligark gibi kaliteli eğlence
mekanlarında olmayı da
önemsiyoruz. Sultan Ahmet
Köftecisi, Kanaat Lokantası
gibi gelenekselleşmiş
lezzet durakları ise
vazgeçilmezlerimiz” diye
konuştu.
Premium şişe yazın Çeşme’ye
kaçtı, üretim yüzde 100 arttı
İstanbul’un yanı sıra özellikle yaz
mevsiminde Ege kıyılarındaki
penetrasyonu artırmaya önem
verdiklerini de sözlerine ekleyen Alev,
“Nasıl İstanbullu’lar yazı Alaçatı,
Çeşme, Bodrum’da geçiriyorsa
Vakıf Taşdelen cam premium şişe
de aynısını yapıyor. Özellikle İzmit,
Yalova ve İzmir’de kurduğumuz güçlü
dağıtım ortaklıklarıyla yaz aylarında
İstanbulluların olduğu yerde olmayı
önemsiyoruz. Bu sayede cam premium
şişe üretimimizi geçtiğimiz yaz yüzde
100’ün üzerinde artırdık” dedi.
3 yıl üst üste uluslararası lezzet
ödülü
Vakıf Taşdelen Su, dünyaca ünlü
şef ve sömeliyelerin yer aldığı, The
International Taste & Quality Institute
tarafından düzenlenen Üstün Lezzet
Yarışması’ndan 2019 yılında en yüksek
seviye olan 3 Altın Yıldızlı Üstün Lezzet
Ödülü aldı. Merkezi, Belçika’nın Brüksel
şehrinde olan Enstitütü, 2017 ve 2018
yıllarında da Vakıf Taşdelen Su’yu aynı
ödüle layık görmüştü. Vakıf Taşdelen
Su 3 Altın Yıldızlı Üstün Lezzet Ödülü’nü
3 yıl üst üste alan ilk ve tek Türk su
markası oldu.
74
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Tunç Korun, 2019’u değerlendirdi
2020’ye dair öngörülerini paylaştı…
2019’da yeni yerli üretim ürünleri,
gerçekleştirdiği AR-GE çalışmaları,
yeni ortaklıklar ve lisanslı üretim
anlaşmalarıyla son derece aktif ve başarılı
geçiren Form Şirketler Grubu, 2020
hazırlıklarını sürdürüyor. 2019’u geride
bırakırken Korun 2020 yılına ilişkin sektör
öngörülerini ve Form’daki gelişmeleri
şöyle sıraladı…
İklimlendirme sektörünün 2019’da durgun
bir yıl geçirmesine rağmen Form Şirketler
Grubu, sektöre de büyük katkısı olacak
iş geliştirme çalışmalarına yılbaşından
itibaren hız kazandırdı.
“Türkiye’de VRF ve Merkezi Sistemler
pazarlarının 2019’da çift haneli daraldığını
düşünüyoruz. Split klima da ise bu
daralma %30’ları bulacak gibi duruyor.
Konfor klima sektörü anlamında, 2020
yılında da turizm başta olmak üzere bazı
sektörlerde artışlar beklenmekle birlikte,
pazarın sabit kalacağını ve önemli bir
büyüme oluşmayacağını öngörüyoruz.
Dolayısıyla iş sayısının sınırlı olmasından
kaynaklanan yoğun rekabetin, aynı şekilde
devam etmesini bekliyoruz. Aynı zamanda
2019 yılında finans konusunda hem alıcı
hem de satıcı firmalarda oluşan sıkışıklığın
yılın son günlerinde daha da yoğunlaştığını
görüyoruz. Bu da yeterli sermaye ya da
kredi imkanına sahip olmayan firmaların,
2020 yılında zora girme ihtimalini
arttırıyor. Bu nedenle 2020 yılı köklü ve
güçlü finansal yapıya sahip, öngörülü ve
vizyoner firmaların ayakta kalabileceği,
hem alıcıların ödeme kabiliyetlerinin, hem
de satıcıların iş yapabilme kabiliyetlerinin
değerlendirilmesi gereken bir yıl olacak.
2020’de alıcı tarafı da, satıcı tarafı da işin
finans kısmını çok sıkı kontrol etmek
durumunda olacak. 2019’un zorlu piyasa
şartlarında Form Grup bünyesindeki
firmalarımız olarak; Bireysel klimaların
da katılımı ile Form MHI firmamızda
(VRF ve Split) satış hacmimizi Dolar
bazında %30’lara yakın artırdık, Merkezi
Sistemler tarafında ise Lennox lisanslı
paket klima üretimi, yerli su kaynaklı
ısı pompalarımızın devreye girmesi ve
fan konusundaki yeni ürün gamımız
ile pazardaki pozisyonumuzu koruduk,
endüstriyel çatı ürünleri imalat ve
satışında ise ciromuzu Euro bazında %20
oranında arttırmayı başardık.
2020 yılında da piyasa şartlarına rağmen;
artan ihracat faaliyetlerimiz, üretmeyi
öngördüğümüz yeni yerli ürünlerimiz
ve ilave kadromuz ile ciromuzu Euro
2020’de sektördeki 55. yılını kutlayacak olan Türkiye
iklimlendirme pazarının öncü firmalarından Form
Şirketler Grubu, geride bıraktığımız 2019’u başarılı yabancı
iş ortaklıkları, yerli üretim ve AR-GE çalışmalarıyla
tamamladı. Form Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı
Tunç Korun, merak edilen tüm detayları ve 2020 yılı sektör
öngörülerini paylaştı.
bazında %10 arttırmayı öngörüyoruz. Her
zaman için önceliğimiz, hem bizim hem
de müşterilerimizin maliyetlerini doğru
yöneterek karşılıklı fayda sağlayabilmek
ve buna ek olarak müşterilerimizin ihtiyaç
ve taleplerine uyumlu ürünler üretebilmek
oldu. 55. yılımızı kutlayacağımız 2020’de
de mevcut yapımızı korurken AR-GE yerli
üretim ve ihracat pazarlarına odaklanmayı
hedefliyoruz.
Japon teknoloji devi Mitsubishi
Heavy Industries ile ortaklık
anlaşması
Form Şirketler Grubu iştiraklerinden
Form VRF Sistemleri A.Ş. 2011’den beri
sürdürdüğü başarılı iş birliği sonucu 30
Ocak 2019’da Japon teknoloji firması
Mitsubishi Heavy Industries ile ortak oldu.
Mitsubishi Heavy Industries, imzalanan
ortaklık anlaşması ile şirketin yüzde
33’üne ortak oldu ve bu ortaklıktan Form
MHI Klima Sistemleri firması doğdu.
Söz konusu ortaklıkla ilgili konuşan Form
Şirketler Grubu Yürütme Kurulu Başkanı
Tunç Korun; “Klima sektörü gün geçtikçe
daha fazla insana ulaşarak büyüyor ve
ülkemiz Avrupa’nın en büyük VRF klima
pazarına sahip. Geçtiğimiz yıllarda bu
pazarda gerçekleştirdiğimiz Mitsubishi
Heavy Industries markalı VRF ürün
satışlarında birçok kez Avrupa birincisi
olduk. Bu alandaki başarımız bizlere MHI
markasının bireysel ürünleri de dahil
olmak üzere tüm klima ürün gamını da
getirdi. Mitsubishi Heavy Industries ile
ortaklığımız çerçevesinde 2019 sonuna
kadar 40 bayilik vermeyi planlıyorduk.
Şu anda bayi sayımız 42 ve sayı artmaya
devam ediyor” dedi.
Lennox ile lisanslı üretim
2019’un ikinci lansmanı ise Form
ile dünyanın en büyük paket klima
üreticilerinden Lennox arasında
gerçekleşti. Form Mart ayında, iş
ortaklığını 36 yıldır başarılı bir şekilde
yürüttüğü Amerikan paket klima markası
Lennox ile gerçekleştirdiği lisans
anlaşması ile Form, orijinal Lennox
markalı ürünleri İzmir Pancar OSB’de yer
alan fabrikasında üretmeye başladı.
Tunç Korun, Lennox ile imzalanan
ortaklık hakkında şunları söyledi: “90’lı
yıllarda Türkiye’de paket klima pazarının
oluşumunu sağlayan bu iş birliğine,
1992 yılında 100 bin dolarlık bir ciro ile
başlanmıştı. Bugün Form-Lennox olarak
Türkiye pazarında %50’ye yakın bir pazar
payına ve binlerce cihazlık referansa
sahibiz. 40 yıla yaklaşan bu başarılı
ortaklığın bir sonucu olarak Lennox
ile imzaladığımız bu lisans anlaşması,
100 yıllık bir tarihe sahip olan Lennox
tarafından uluslararası pazarlarda
paket klima için verilen ilk ve tek lisans
anlaşması olma özelliğini de taşıyor.
20.000 m2 açık alan üzerine 11.000 m2
kapalı alandan oluşan fabrikamızda 2
Milyon Euro’luk bir yatırım yaptık ve
sadece Lennox’a özel bir üretim hattını
devreye aldık. 2019 yılı başından beri 80
kW üstü kapasitelerde Lennox markalı
paket klima (rooftop) cihazlarının üretimini
yapıyoruz.”
Isı pompasında yerli üretim ve AR-
GE yatırımları
İklimlendirme sektöründe kurduğu güçlü
ortaklıklarla adından söz ettiren Form,
2019 Haziran ayında bir süredir AR-GE
faaliyetlerini yürüttüğü yerli su kaynaklı
ısı pompasının üretimine başladı. Tunç
Korun konuyla ilgili şu değerlendirmelerde
bulundu: “1993 yılından bu yana Amerikan
menşeili Climate Master markasının
Türkiye temsilciliğini yürüten Form,
su ve toprak kaynaklı ısı pompası
uygulamaları konusunda Türkiye’nin lider
firması konumunda. Türkiye’de bugüne
kadar yapılmış su kaynaklı ısı pompası
uygulamalarında Form olarak AVM’lerde
40,000 adedi aşkın çalışan cihazımızla
pazar lideriyiz. Bu pazardaki bilgi birikimi
ve tecrübemizi yeni ürünümüzün AR-
GE’sine yansıttık. Son teknoloji ile üretilen
ve sektörde büyük ilgi gören Form yerli
ısı pompası, kalitesi ve fiyat avantajının
Tunç Korun - Form Şirketler Grubu
Yürütme Kurulu Başkanı
yanı sıra ısı pompası alanındaki yenilikçi
özellikleriyle de diğer sistemler arasında
öne çıkıyor. Müşterilerimize isteklerine
göre ithal ya da yerli ürün ile alternatif
sunabiliyoruz.”
ISK SODEX’te büyük başarı
Türkiye’de iklimlendirme sektörünün
gelişimine doğrudan katkıda bulunan Form
Şirketler Grubu, 2-5 Ekim tarihlerinde
düzenlenen ISK – SODEX’teki başarısıyla
da adından söz ettirdi. Fuara 575 m2’lik
stant alanında yaklaşık 20 ürünüyle
katılan Form, inovatif ürün gamını
sektör profesyonelleriyle buluşturdu.
Form standında; yabancı iş ortaklarının
distribütörlüğünü gerçekleştirdiği
ürünlerin yanı sıra AR-GE’si ve üretimi
Form imzalı olan ürünlere de yer verdi.
22 yıldır sektörü şekillendiren ISK-SODEX
Istanbul fuarındaki başarıları hakkında
konuşan Tunç Korun; “55. yılımıza
girdiğimiz şu günlerde, sektörümüz
için büyük önem taşıyan bu fuara Form
Şirketler Grubu çatısı altındaki 3 farklı
iştirakimiz ve ürünlerimizle katıldık.
Bununla birlikte 2019 bizim için yeni
anlaşmalarla dolu bir yıl oldu. Bu
kapsamda, yılın son aylarında SODEX
gibi anlamlı bir platformda
Cvsair ile kurduğumuz
iş birliğinin duyurusunu
da gerçekleştirdik. Fuar
süresince gerek AR-GE ve
üretimini gerçekleştirdiğimiz
gerekse distribütörlüğünü
yaptığımız ürünler sektör
profesyonelleri tarafından
büyük ilgi gördü. Fuar sonunda yaklaşık
1.000 kişinin katılımıyla bir anket
gerçekleştirdik ve aldığımız dönüşlerden
fuarın Form açısından son derece
verimli geçtiğini bir kez daha gördük.
İklimlendirmenin önemli oyuncularından
biri olarak ISK-SODEX gibi bir fuarı olumlu
dönüşlerle tamamlamaktan büyük gurur
ve mutluluk duyuyoruz” dedi.
Form’a, yeni iş ortağı Cvsair
Form’un en yeni iş ortağı Cvsair’ın; kanal
fanları, çatı fanları, hücreli fanlar, egzoz
fanı, jet fan ve radyal fan gibi havalandırma
amaçlı ürünlerinin tüm Türkiye satışları
yalnızca Form Şirketler Grubu’nun
iştiraki Form Endüstri Ürünleri tarafından
gerçekleştirilecek.
Cvsair ile yaptıkları ortaklık hakkında
konuşan Tunç Korun: “55. yılımıza
girerken kurumsal firmalara havalandırma
çözümleri sunan Cvsair ile yaptığımız bu
anlaşma Form ve sektörümüz için büyük
önem taşıyor. 2020 yılında yeni ortaklıklara
devam ederek aynı zamanda imalat
tarafımızı da geliştireceğiz’’ dedi.
2020’ye girerken…
2020’ye girerken Form grup ve sektör
özelinde değerlendirmeler yapan Tunç
Korun: “Form MHI Klima Sistemleri
tarafında kanal yapılanmamıza büyük
önem veriyoruz. Hedefimiz 42 olan bayi
sayımızı 3 yılda 100’ün üzerine çıkartmak
ve üst segment split klima pazarında
lider olmak. Yine bu ortaklık anlaşması
çerçevesinde başta Gürcistan, Azerbaycan
ve Cezayir olmak üzere 7 ülkenin tüm
satışları da bize bağlanmış oldu. Bu
ülkelerde kurduğumuz distribütörlükler
vasıtasıyla 2020’de MHI ürünleri özelinde
ihracatımız hız kazanacak. Form Endüstri
Ürünleri tarafında 2020’den itibaren
Lennox’un 80 kW altı kapasitelerini de
üretmeye başlayacağız. Böylece 2020
içinde 20 kW’dan 200 kW’ a kadar tüm
paket klima tiplerini üretir hale geleceğiz.
Hedefimiz paket klimaların uygulama
alanlarını çoğaltmak ve piyasanın da
gelişimi ile pazar payımızı arttırmak. Buna
ek olarak yerli ısı pompalarımızın halen
üretmekte olduğumuz 11,15 ve 22 kW’lik
kapasitelerine ek olarak 2020’de 3,6 ve
8 kW’lik küçük kapasiteli modellerini de
satışa sunacağız. Form Endüstri Tesisleri
tarafında klima grubu ürünlerimizin AR-GE
ve üretimine ağırlık vereceğiz.” dedi.
76
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Felda Iffco’dan
“Güç Birliği Güçlü İş Birliği” mesajı
Felda Iffco, bu yıl 6.sını düzenlediği bayi toplantısında, 2020’de yeni proje, yeni ürün
ve yatırımlarla sahadaki gücünü ve etkinliğini koruyarak, iş ortakları ile birlikte
sektöre yön vermeye devam edeceğinin mesajını verdi.
Felda Iffco Türkiye, gelenekselleşen
bayi toplantısına bu yıl da çok
özel bir programla hazırlandı.
Her toplantıda fark ortaya koyan bir
konseptle iş ortaklarına yeni seneyle
ilgili mesaj veren ekip, geçtiğimiz
yıllardaki sektör başarılarına, 2020’de
de çarpıcı ve iddialı hedeflerle devam
edeceklerinin sinyalini verdi. Bugün
Türkiye’de sektöre yön veren bir
yağ firması konumuna gelen firma
bu başarıyı sadece yönetimin değil
iş ortaklarının da sektördeki etkin
konumuyla elde ettiklerini belirtti.
“Güç Birliği Güçlü İşbirliği” sloganıyla
bu başarıyı İş ortaklarıyla birlik olarak
önümüzdeki yıllarda da katlayarak
arttıracaklarının sözünü verdiler.
2020 hedeflerine hazır olduklarını
ifade ettiler
2019 yılının değerlendirilmesinin ve
2020 planlarının konuşulduğu bayi
toplantısı, Felda Iffco Türkiye COO’su
Güven Geriş’in konuşması ile açıldı.
Güven Geriş’in, 2019 yılı için öngörülen
tüm hedeflerin gerçekleştirilmesinden
dolayı ekibine ve iş ortaklarına
teşekkürlerini ilettiği konuşmasının
ardından Felda Iffco Türkiye satış ve
pazarlama direktörü Eren Dönmez,
endüstriyel ve pastacılık satış müdürleri
detaylı satış değerlendirme, pazarlama
tarafından marka yaratma hikayesi
detaylı sunumlarla anlatılırken, Ege
Üniversitesi Gıda Mühendisliği Öğretim
Üyesi Fahri Yemişçioğlu ve Mümsad
Yönetim Kurulu Başkanı Metin Yurdagül
ve Mümsad Koordinatörü Ebru
Akdağ’ın sunumları ile tamamlandı.
Bu yıl programın moderatörlüğünü
ünlü isim Kadir Çöpdemir’in üstlendiği
bayi toplantısında, Felda Iffco, 2020
hedeflerini iş ortaklarıyla birlikte
gerçekleştirmek üzere hazır olduklarını
ifade ettiler.
Ödül töreni ile son buldu
Felda Iffco, tüm iş ortaklarıyla beraber
sektördeki sağlam yerini korumak
için mücadele vermeye devam
edeceklerini ve bu mücadeleyi nasıl
göğüsleyeceklerini “Güç Birliği Güçlü
İş Birliği” ana teması ile iş ortaklarına
aktardı. Bu tema, tüm ekibin katılımıyla
gerçekleştirilen bir sosyal sorumluluk
projesi ile de taçlandı. Felda Iffco
çalışanları ve iş ortakları birlikte 14 adet
tekerlekli sandalye yaparak Engelliler
Dayanışma Derneği’ne bağışladılar.
Akabinde oynanan futbol oyununa
da Felda Iffco iş ortaklarının ve satış
ekibinin stratejik, motive, planlı ve etkin
bir şekilde katılım sağladığı gözlemlendi.
Felda Iffco Türkiye’nin Merit Crystal
Cove Hotel Kıbrıs’ta gerçekleşen bayi
toplantısı, ödül töreni ve Cenk Eren’in
konuk sanatçı olarak katıldığı keyifli gala
yemeği ile son buldu.
78
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Kalite ve güvenilirliğin simgesi
‘Made by MEIKO’ ibaresi…
MEIKO bünyesinde bir inovasyon seri üretime girmeden önce, mikrobiyolojik veya mekanik
açıdan tepeden tırnağa kontrol edilerek son bir kalite kontrolünden geçmek zorundadır.
Özellikle mekanik testin oldukça ağır koşulları vardır. Çünkü MEIKO’nun temel hedefi,
müşterideki koşulların olabildiğince gerçeğe yakın şekilde simüle edilmesidir.
2017’de lanse edilen M-iClean H
giyotin tip bulaşık makinesinin
otomatik kapak sisteminin de bu
kalite kontrol aşamasından geçmesi
gerekiyordu. Makinenin kapağı altı
ay boyunca her 10 saniyede bir açılıp
kapanacak şekilde test edilerek
bileşenlerin bu yük testini kaldırıp
kaldırmadığı, metal yorgunluğundan
kaynaklanan kırılmalar olup olmadığı
kontrol edildi. Böyle bir durumla
karşılaşıldığında, tedarikçilerle veya
MEIKO malzeme araştırma departmanı
ile görüşülerek, sorunun kaynağı en
hızlı şekilde analiz edilerek gerektiği
gibi iyileştirildi. Ardından tekrar teste
tabi tutuldu. Yaklaşık 1,2 milyon açma ve
aynı sayıda kapama sonrasında otomatik
kapak sistemi ilk günkü gibi çalışıyordu.
Böylece yük testi geçilmiş olarak kabul
edildi ve sonlandırıldı.
MEIKO, her zaman daha fazlasını
hedefler
Normatif olarak öngörülen sayı sadece
100.000 iken, neden bu sayıda tekrar
uygulandığını MEIKO Ürün Geliştirme
Müdürü Bruno Gaus şu şekilde
yanıtlıyor: “Öngörülen sayı bizim
için çok düşüktü ve müşterilerimizin
gerçek koşullarını yansıtmıyordu.
Zira pratikte günde en az 180 yıkama
yapılıyor. Buna göre 100.000 tekrar,
realitede sadece 1,5 yıla tekabül ediyor
ve bu MEIKO için yeterli bir sayı değil!”
Firmanın otomatik kapak sistemi için
yaptığı tekrar sayısı ise 18 yıllık bir
çalışma ömrünü yansıtıyor. MEIKO’nun
teknolojisine duyduğu güven, otomatik
kapak sisteminin tüm elektronik ve
mekanik bileşenleri için sunduğu 60
aylık garantide kendini gösteriyor. Ayrıca
bu özelliği ile M-iClean H, birçok değerli
ödüle layık görülmüş: Alman Aşçılar
Derneğinin 2017 ve 2018’de üst üste
verdiği iki ödül (KÜCHE-Award), serinin
XL versiyonuna 2017 ve 2018’de verilen
Catering Star ödülü, FCSI Derneği’nin
ve B2B etkinliklerin dünya çapında önde
gelen organizatörlerinden UBM SES’in
SCI Ekipman Ödülü.
MEIKO, her zaman daha fazlasını
hedefler. Bu, sadece yük testleri için
geçerli değildir. “Made by MEIKO”
ibaresi, kalite ve güvenilirliği simgeleyen
bir marka işaretidir. Ekoloji ile uyum
içinde en iyi teknolojiye ve en iyi
malzeme kalitesine bağlılığın simgesidir.
Müşterileri anlamaya ve düşünmeye,
ürünlerin etkinliğini ve verimliliğini
sürekli olarak gözden geçirmeye
dair verilen sözdür. MEIKO, sadece
bu şekilde talepleri ve beklentileri
karşılayabileceğinin hatta aşabileceğinin
bilincindedir. MEIKO’nun kalite sözü
dünya çapındaki tüm fabrikalarında
karşılanmaktadır. Ve ürün kalitesinin
yanı sıra süreç ve servis kalitesini de
kapsar.
80
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
Lezzet tarihinin
izindeki kâşif
Yunus Emre
Akkor
Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç / ali Saraçoğlu
Mekan: Hyatt Regency İstanbul Ataköy
Aslen Kilisli. 7’den 70’e tüm
erkeklerin her pazar mutfağa girdiği
bir coğrafyadan geliyor. Hafta içi
yemek yapmasalar da, tam manasıyla
lezzete hakim hemcinslerinin kök saldığı
topraklardan... Yemek pişirmenin de, bir
sofra etrafında toplaşıp, adabıyla yemenin
de ritüele dönüştüğü bir kültürden...
Yedi yaşında ilk Gâvur Dağı
Salatası’nı yapıyor
Henüz bir ilkokul talebesiyken, kendisi
de bir mutfak erbabı olan babasına
yaptığı küçük yardımlaşmalarla başlıyor,
Yunus Emre Akkor’un mutfak serüveni.
İlk, Gâvur Dağı Salatası yapıyor, 7
yaşlarındayken. Yanında bir babası
bir de ikiz kardeşi Ömür (Akkor) var,
anlattığına göre. Sonrasında ufak ufak
mangala kuşbaşı et doğrayarak, marine
ederek, şişleri pişirerek devam ediyor, bu
yolculuğu. Yemek yapmayı çok sevse de,
profesyonel hayata dönüştürmek gibi bir
gayesi yok o yıllarda.
Ne zaman ki, ailesiyle İstanbul’a taşınıyor;
ortaokul, lise derken yemeğe ilgisi daha
bir artıyor, Akkor’un. Evde tek başına, bir
yemeği baştan sona tecrübe ederken,
arkadaşlarından da bir tam not almayı
kendine prensip edinerek üstelik de!
Dedim ya, alt yapısı zaten kuvvetli! Aile,
Antep’in ünlü baklavacısı Hacı Sayit
Oğulları olunca eli mutfaktaki her işe pek
bir yatkın oluyor pek tabii. Okuldan arta
kalan zamanlarda baklava dükkanının
imalathanesinde geçen çocukluk süreci,
bugünlere bir yatırım oluyor adeta. O
yaşlarında bir baklava ustası yetkinliğine
erişse de bir türlü sevemiyor ama
baklava işini. Akkor, “Yemek yaparken
hep öndesiniz, baklavacılıkta ustaların ön
planda olma şansı yok. Hazırlanıyor ve
vitrine çıkıyor” sözleriyle de destekliyor
neden bir türlü sevemediğini.
İkizi Ömür Akkor ile Semsek’i açıyor
“Hayatımı baklavadan değil, yemekten
kazanacağım” kararını verirken, kendi
gibi bir mutfak sevdalısı olan ikizi Ömür
Akkor ile Bursa’da Semsek Restaurant’ı
açıyor. Yaşları daha 22, bilemediniz 23.
Antep mutfağı ağırlıklı restoranın yıldızı
Kilis’e ait vejeteryan pidesi oluyor. Kartal
peyniri ve yeşil soğanla yapılan zeytinyağlı
harikulade bir pide bahsettiği. Menüde
kebap da olmazsa olmazlardan tabii!
Konsept, Bursa eşrafınca çok ilgi görüyor.
Ne var ki iki kardeş 8-9 yıllık uzun
ortaklığın ardından bir fikir ayrılığıyla
yollarını ayırma kararı alıyor.
Belgesel çekmeyi daha kıymetli
buluyor
Bu ayrılıktan sonra yeni bir yer açmadığını
söyleyen Akkor, anlattığına göre o dönem
sadece geziyor, tiyatro, oyunculuk eğitimi
alıyor ve televizyon programları yapıyor.
Turkmax Gurme ve Kanal 360’ın ardından
şimdilerde TRT2’de ‘Sarayın Lezzetleri’
adlı belgesel programını hazırlayıp
sunduğunu söyleyen Akkor, 4-5 sezon
daha sürmesini beklediği programda
Osmanlı yemek kültürünün izlerini taşıyan
bölgeleri gezerek, o döneme ait lezzetleri
üç ayrı tabak eşliğinde izleyicilere
sunuyor. Ne bir mutfak ne bir dükkan
olmaksızın üstelik de! Akkor’un, bu lezzet
serüvenine ise yöreden seçilmiş birkaç
kişi konuk edilerek, ait oldukları bölgenin
tarihsel lezzet yolculuğuna tanıklık
etmelerine imkan sağlıyor. Söz arasında,
son dönemde sayıları hızla artan reyting
kaygılı yemek programlarının tersine
eğitici belgesel projelerinin içinde var
olmayı çok daha kıymetli bulduğunu da
söylemeden geçmek istemiyor.
Bakanlık akrediteli şef
Yunus Emre Akkor, mutfağa milli
duygularıyla bağlı bir şef. Kültür
ve Turizm Bakanlığı’nın akredite
aşçıbaşılarından bir tanesi olduğunu
dile getiren Akkor, Bakanlık davetiyle
yılda en az 4-5 ülkeye giderek, Anadolu
yemeklerini uluslararası sofralara
taşıyor. Salt bunu da yapmakla kalmayıp,
protokol aşçılarıyla iletişim geliştirerek
hem restoranlarında yemek yiyor hem de
önlüğünü kuşanıp pişiriyor. Son olarak
Venezuela Devlet Başkanı Nicolás Maduro
Moros’a yemek pişirdiğini anlatan Akkor,
Anadolu mutfağından en çok kaymakla
demlendirilmiş tel şehriyeli bulgur pilavı,
ayvalı soğanlı et, cennet çamuru, sütlü
badem çorbası, taze fasulyeli mücver,
ciğer tava ve baklava yapmayı seviyor.
82
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
“Yüksek konsantrasyon önemli”
Milli duygularla gelen devlet
görevlerinden para almayı asla içine
sindiremediğini söyleyen Akkor, çalışma
şekliyle de prensipli aynı zamanda.
Yeri, il sathını aşsa da yemek pişireceği
mutfağı herhangi bir sürprize mahal
vermeksizin kısa bir ziyaretle keşfe
çıkıyor. “O mutfakta bir kahve içiyorum,
bir konsantrasyon yaşıyorum, o zaman
sanki daha önce kendimi orada çalışmış
gibi düşünüyorum” diyen Akkor,
sözlerinde şeflerin dünyasında yüksek
konsantrasyonun önemine de dikkat
çekiyor.
Tabaklarının altında Adil Can
Usta’nın imzası var
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın akredite
aşçıbaşılarından biri olan Akkor’ un
yurt dışı davetlerinde görücüye çıkan
tabakların altında Türkiye’nin en yaşlı çini
ustası Adil Can’ın imzası var. “Ustaların
ustası” diye adlandırdığı hocasının her bir
eserinin Kültür Bakanlığı tarafınca sanat
eseri olarak kabul gördüğünü anlatan
Akkor, dünyanın her bir tarafına sadece
Osmanlı mutfağından seçme lezzetlerini
değil, bugün ciddi bir koleksiyon haline
dönüşen Adil Ustası’nın tabaklarını da
götürdüğünü dile getirerek, “Yurt dışı
davetlerinde Adil Usta’dan yüzyıllara
göre tabaklar isterim. Hocam da bazen
Osmanlı Beylikleri dönemine bazen de
Selçuklu mutfağına ait desenlerle el
işçiliği çini tabaklar hazırlar. Bunların
hepsi de Osmanlı tarihinde kullanılmış
simgesel desenler içerir. Adil hocam,
hazırladığı tabakların sırrında asla
kurşun kullanmaz. Bu yüzden de sıcak
yemeklerde zehirlenme olmaz. Elbette
hiçbir şekilde kurşun kullanmadığınız
bu 150-200 tabağı çini fırına attığınızda
yarısını fire verirsiniz. Yani aslında
işçiliğiniz daha da zorlaşır” diyor.
“Sırtımda en az 40-50 Anadolu
zanaatkarının eli var”
Gelelim, şefin kendisine, onu Yunus
Emre Akkor yapan özelliklerine. Elbette
bu camiada onu herkes tanıyor ama
ben bir de kendi ağzından anlatmasını
istiyorum. “Mutfakta öyle sert, baskıcı,
stres verici bir tarzım yoktur. Düzeysiz
konuşulmasına asla müsaade etmem.
Kendim de konuşmam zaten” diyen
Akkor, o eski zanaatkarların enseye tokat
hallerinden de dem vurarak, “Belki öyle
de olabilir ama bana doğru gelmiyor”
diyor.
Anlattığına göre Akkor, başarıyı tek başına
sahiplenmeyecek kadar hakkaniyetli
bir şef de. “Dünyanın birçok ülkesinde
birçok insana yemek pişiriyorum, pek
çok organizayon yapıyorum ve sürekli
seyahat halindeyim. Sağolsunlar, bazıları
Bakanlık şefliği ve belgesel programıyla birlikte otel ve
restoran mutfaklarına danışmanlık hizmeti de veren Akkor,
son olarak Bodrum’da 71 derece ve Uşak’ta Kuşhane adlı
restoranların danışmanlığını üstlenmiş. Bu tempoda yılda en
fazla üç danışmanlık alabildiğini söyleyen usta şef, bir araya
geldiğimiz Hyatt Regency Ataköy Hotel’de, şubat ayı içinde 10
gün sürecek Antep Yemekleri Festivali için de hazırlıklarını
sürdürdüğünü anlatıyor.
da beni başarılı bir şef olarak adlandırıyor
ama bu tek başına sağlanmış bir başarı
değil. Sırtımda; çini ustalarından
salçamı hazırlayan, bulgurumu kıran
emekçiye kadar en az 40-50 tane Anadolu
zanaatkarının eli var. Birlikte çalıştığım
iyi bir ekibim var. Kusursuz bir iş ancak
böyle çıkar” sözleriyle başarının iyi bir
ekip temelinde şekillendiğinin de önemle
altını çiziyor.
Mutfağa olan bağlılığını, yemek
pişirmenin ötesinde, lezzetin tarihsel ve
coğrafi zenginliğini keşfiyle taçlandıran
Akkor için okumak kadar yazmak da bir
tutku. Kayseri mutfağı üzerine kaleme
aldığı kitabı ile geçtiğimiz ay yemek
kitaplarının “Nobel”i olarak nitelendirilen
dünyaca ünlü yemek kitapları yarışması
‘Gourmand Cookbook Awards’tan ödül
aldığını söyleyen Akkor, bu kitabıyla mayıs
ayında uluslararası kitaplarla yarışacak.
Aynı ödülü 2012 yılında Osmanlı deniz
mutfağı ile de aldığını söyleyen Akkor,
“Kitap yazıyorum. Bunu yazabilmek için
tabii ki de çok okuyup, çok geziyorum”
diyor.
“Mutfağımızı anlatmakta çok geç
kaldık”
Mutfağını öz kültürüne adayan
araştırmacı şef ile biraz da Türk-Osmanlı
mutfağı ekseninde Türk gastronomisinin
gelişimini konuşmak istiyorum. Usta
şefe göre, Türk mutfağı, kendini dünyaya
anlatmakta fazlasıyla geç kalmış bir
hikaye. Türk gastronomisinin her ne
kadar birkaç yıllık popülaritesi olsa da
geçmişte büyük hataların yapıldığını
dile getiren Akkor, “İtalya’ya gittik,
Olimpiyatlar’a katılan gençlerimiz risotto
ile yarıştılar. Japonya’ya gittiler, suşi
ile yarıştılar. Yerel mutfağımıza birkaç
yıldır kıymet vermeye başladık. Ama ben
inanıyorum, bundan sonra her şey çok
daha iyi olacak. Benim gelecekle ilgili bir
karamsarlığım yok. Çünkü hiç kimsenin
mutfağı bizimki kadar doğal, bizimki
kadar zengin tarihe sahip, bizimki kadar
hikayesi olan bir mutfak değil” diyor.
“Yemeğin milliyeti değil, coğrafyası
olur”
Yemeğin milliyetinin değil, bir
coğrafyasının olduğunu savunan Akkor’un
söylediğine göre, dünyada 1990’larda
çılgınlık düzeyinde başlayan füzyon
mutfak akımı aslında 1000 yılık bir
geçmişe sahip Anadolu topraklarında ilk
temellerini atıyor.
“Çünkü bu topraklarda dört mevsim var,
bereketli tarım alanları var, tarihsel bir
zenginlik var. Bu bölge kimin elindeyse
tüm dünyanın mutfak kültüründe asıl söz
sahibi de odur. Söz sahibi, Anadolu’dur.
Anadolu ile birlikte bizizdir. Dolayısıyla
yemeği bir milliyetle değil, bir coğrafya ile
anlatmak çok daha önemli” diyen Akkor,
coğrafi ayrıcalıklarıyla İtalyan ve Fransız
mutfaklarını kendine yakın bulduğunu
söylüyor.
Bugün Norveç ve İsveç’in bir coğrafyasının
olmadığının, bu yüzden de bir yemek
kültüründen bahsedilemeyeceğini
anlatarak sözlerini sürdüren Akkor, “Hitit
kitabelerinde Anadolu’dan ‘Minör Asya’
diye bahsedilir. Fakat şunu unutmayın
diyor, ‘Biz ne kadar Anadolu’ya Küçük
Asya desek de Asya’nın hiçbir ülkesinde
Anadolu kadar tarihi derinlik ve coğrafi
çeşitlilik yoktur.’ Bu da göz ardı
edilmemesi gereken bir nokta” diyor.
Evli ve bir kız çocuğu
babası olan Yunus Emre
Akkor, altı aylık bebeği
‘Ayla’ ya yemek yedireceği
günleri iple çekiyor. Kızı 8.
aya geldiğinde onu kemik
suları, et suları, paça,
işkembe ve Beyran Çorbası
ile besleyeceğini söyleyen
Akkor’un anlattığına göre,
kızı olmak da bir ayrıcalık
evine misafir olarak gitmek
de! Bir şef evi olmasından
sebep, mutlak suretle yemek
için mutfağa girdiğini
söyleyen Akkor, misafirlerine
en çok Ayvalı Etli Tava,
Tandır, Sebze Püresi, Balık
ve envayi çeşitte pilav
yapmayı seviyor.
Osmanlı’nın 1000 yıllık lezzetlerini
yurt dışına taşıyacak
Mutfak kariyerini Anadolu ve Osmanlı
yemek kültürleri üzerinden temellendiren
Yunus Emre Akkor’un ileriye dönük
hayallerinde, derin tarihiyle yoğurulduğu
bu coğrafyanın lezzet hazinelerini dünya
gastronomi sahnesine çıkarmak var.
Çok değil, bundan iki yıl önce Osmanlı
mutfağı teması üzerine kurguladığı bir
restoran konseptini Intercontinental
Cenevre Hotel bünyesine taşıma yolunda
önemli bir adım attığını, ne var ki son
dakika bir gelişme ile projenin direkten
döndüğünü anlatan Akkor, “1-2 sene
içinde yurt dışında restoran açmak ile
ilgili yine bir hayalim var” diye ekliyor.
Frankfurt, Londra ve Washington olarak
belirlediği üç önemli şehirden birinde yine
bu hayalini yaşatmak üzere çalışmalarına
hız verdiğini söyleyen Akkor, “1000 Yıllık
Yemekler’ teması ile yakın zamanda
yurt dışında Osmanlı mutfağı açmayı
planlıyorum. Bu sayede hem Avrupa’ya,
Türk mutfağının salt şiş, kebap, dönerden
ibaret olmadığını gösterip, kendi
mutfağımızla ilgili önyargıyı kırmak hem
de mutfak kültürümüz ile dünya çapında
ödüller almak istiyorum. Çünkü onlar
bizim mutfak kültürümüzün bence sadece
yüzde 3’ü, 5’i. Bizim kazan yemeklerimiz,
pilavlarımız, çorbalarımız, şerbetlerimiz,
helvalarımız o kadar harikulade ki, tüm
bu lezzetlerimizi dünyada bu işi yapan
önemli insanlarla tanıştırmak istiyorum”
sözleriyle veda ediyor.
84
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Fotoğraf: Ümit Başer Alkaç
Hatay, 1 milyon turiste kültürünü
satarak ulaşacak!
Hatay’ı bir gıda, tarım, gastronomi
ve tarih şehri olarak dünyaya
açmak hedefiyle yola çıkan
Hatay Büyükşehir Belediyesi, üç
yıldır sürdürmekte olduğu EXPO
2021 Projesi’nin detaylarını 11 Aralık
Perşembe günü, Hatay Dayanışma
Derneği Başkanı Fahir Abacı ev
sahipliğinde basın mensuplarıyla paylaştı.
Proje sunumunu, Hatay Büyükşehir
Belediye Başkan Danışmanı ve Proje
Koordinatörü Ömer Faruk Çelebi’nin
yaptığı toplantıya Gastronomi Turizmi
Derneği Başkanı Gürkan Boztepe,
TÜRSAB Gastronomi İhtisas Komitesi
Başkan Yardımcısı Didem Kaçmaz,
Haliç Üniversitesi Turizm İşletmeciliği
Bölüm Başkanı Doç. Dr. Nur Undey
Kalpaklıoğlu’nun yanı sıra GTD üyeleri de
katıldı.
Çelebi: “Yılda 1 milyon turist
hedefliyoruz”
Bir Hatay hayaliyle yola çıktıklarını ifade
ederek sözlerine başlayan Ömer Faruk
Çelebi, EXPO 2021 proje fikrinin 21 Ocak
2017’de Almanya’da doğduğunu söyledi.
30 yıllık çalışma hayatında dünyanın dört
bir yanını gezdiğini, ancak Hatay’dan
daha güzel bir yere rastlayamadığını
anlatan Çelebi, 100 milyon dolar bütçeli
projeyle Hatay’ı gıda, tarım, gastronomi
ve tarih kenti olarak dünyaya açmak
istediklerini söyledi.
Bölgede sekiz yıldır süren savaş sebebi
ile kente gelen turist sayısının 365 bine
kadar düştüğünü belirten Çelebi, EXPO
2021 ile bu sayıyı 1 milyona çıkarmayı
hedeflediklerini açıkladı. Hatay turizminin
terörizm sebebi ile çok geride kaldığını
ifade eden Çelebi, “Terörizmden
korkmuşuz. 186 km sahil şeridimiz var.
Kıbrıs’taki Maraş bölgesinin toprak
değeri 100 milyar dolar. Açmadıkları
bölgeden çok daha kaliteli topraklara
sahibiz. Şehrimizi meraklandırarak
yabancı sermayeye açacağız. Herkes
savaşın bitmesini bekliyor. Küçücük
bir çiçekle milyarlarca doları kente
getirmek için üç yıldır çalışıyoruz. Hayata
geçtiğinde kentimiz ekonomik olarak
uçuşa geçecek” diye konuştu.
“Ürünü değil, kültürü satarak para
kazanacağız”
Bilginin üstünde bir şeyler satmanın
önemine dikkat çeken Çelebi, “O
zaman ne satalım? Tarihi İpekyolu
ve Baharat Yolu’nun Akdeniz’e açılan
kapısıyız. Yıllarca deniz yolunun
birinci limanı olmuşuz. Tekrardan
hızlı bir şekilde denize açılmamız
lazım. Enerji zengini bir bölgeyiz. Amik
Ovası, dünyanın ilk doğal gıda ormanı.
Bu potansiyelimizi en iyi şekilde
kullanmamız lazım” dedi. Şehrin bu
zenginliklerinin pazarlanmasında
ürüne değil, kültürel zenginliklere
odaklanacaklarına vurgu yapan Çelebi,
“Turizm öldü, ticaret bitmek üzere.
Dünyada artık herkes hikaye istiyor. Biz
insanlara bilgi çağından sonra sevgi,
aşk, meraklandırma ve sanat çağını
satacağız. Ürün modelimiz kültürle
pazarlama olacak. Ürünü değil, kültürü
satarak para kazanacağız” dedi.
“Hatay’ın tamamını 10 yılda çiftliğe
dönüştüreceğiz”
Hatay’ın 2017 yılında UNESCO Yaratıcı
Şehirler Ağı’na üye olduğunu hatırlatan
Ömer Faruk Çelebi, fuarın bir diğer
ana temasının gastronomi olduğunu
söyledi. Detaylı sunumunda gastronomi
faaliyetlerine ilişkin açıklamalarına
devam eden Çelebi, 300 dönüm şov alanı
üzerinde 21. yüzyılın çiftliğini kurmaya
hazırlandıklarını belirterek, “Amacımız,
10 yıl içinde Hatay’ın tamamını çiftliğe
dönüştürmek; gıda, tarım, gastronomi
ve tarih kenti olarak dünyaya açmak”
dedi. Amerika’da yeni gıda sektörünün
1.5 trilyon dolarlık bir açılıma sahip
olduğunu belirten Çelebi, “EXPO Fuarı
tarzı bir çalışma ile 10 yıl içinde Hatay’ın
bu sektörden kazanımı 4 milyar euro,
bunu profesyonel olarak yapabilirsek 40
milyar euro, kültürle beraber yapabilirsek
200 milyar euro kazanımımız olacak” diye
konuştu.
“Örnek Gastronomi Evi ve
Gastronomi Köyü’nü kuruyoruz”
Çelebi, proje kapsamında UNESCO
Gastronomi Evi’ni açarak bölgeye örnek
olduklarını ifade ederek, 20 yılda 2.500
eve ulaşmayı hedeflediklerini, Floransa
ve Roma’yı geçebileceklerini söyledi.
Bir diğer adımda Gastronomi Köyü
Projesi üzerinde de çalıştıklarını anlatan
Çelebi, “İçinde mutfak müzesi, mutfak
sanatları akademisi olan bir gastronomi
köyü yapıyoruz. 2500 metrekare açık
alan, restoran ve gıda satış alanlarının
yer alacağı bu projede oldukça iddialıyız.
Uluslararası sistemde kılıçları çekiyoruz.
Gastronomi Köyü, Kent Çiftliği projemizde
çok katlı dikey tarım ve seraları
kullanacağız” dedi.
Çelebi, ayrıca EXPO Akademisi
kurduklarını, Hatay genelinde mutfak
eğitimlerini başlattıklarını dile getirerek,
“EXPO 2021 Projemiz ile çiftçileri dizayn
edeceğiz. 5-6 yıl sonra Doğal Yaşam
Üniversitesi’ne çevirmek amacındayız.
Şu an 11 lisemizde 1.200 çocuk aşçı
yetiştiriyoruz” ifadelerinde bulundu.
“Mutfağımızı 36 UNESCO şehri
üzerinden pazarlayacağız”
‘Gastronomi’ dışında ‘Öğrenen Şehirler’
kategorisinde de UNESCO Yaratıcı
Şehirler Ağı’na girme başarısını gösteren
Hatay’ın EXPO 2021 kapsamında bir
ilki de imza attığının bilgisini paylaşan
Çelebi, şöyle konuştu: “UNESCO’da
bilindiği gibi 36 tane gastronomi şehri
var. Biz onlara dedik ki, bu projede her
birine bir mutfak verelim ve gastronomi
köyümüze davet edelim. 200 metrekare
ederinde bir bahçe sahibi olsunlar ve
restoranlarını kursunlar dedik. Ama bir
şartla! ‘Biz de senin şehrinde Hatay’ın
mutfağını kuracağız’ dedik. ‘Kardeş şehir
olup, uluslararası ticarete başlayacağız.’
Bu UNESCO’da bir ilk, çok heyecanlıyız”.
86
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
İzmir gastronomisi, UNESCO için
ilk meşaleyi Alaçatı’dan yaktı
Gaziantep ve Hatay’ın ardından son olarak Afyonkarahisar’ın gastronomi
kategorisinde dahil olduğu UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı, ülkemiz gastronomi
şehirleri için cazibesini koruyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca 2020’nin ‘Gastronomi
Yılı’ ilan edilmesiyle beraber harekete geçen potansiyel şehirlerden İzmir, Gastronomi
Turizmi Derneği (GTD) koordinasyonunda ilk sürdürülebilir buluşmasını Türkiye’nin
“Cennet Bahçesi” olarak kabul edilen, doğal tarım bölgesi Alaçatı’da gerçekleştirdi.
21-22 Aralık tarihlerinde Kültür ve
Turizm Bakanlığı, TÜRSAB, Çeşme
Belediye Başkanlığı’nın desteği,
Alaçatı Turizm Derneği (ATD) ve Alaçatı
Farkında Platformu’nun (AFP) katkıları
ile düzenlenen panele Çeşme Belediye
Başkanı Ekrem Oran, Turizm ve Sağlık
Eski Bakanı ve GTD Başkanlık Danışmanı
Bülent Akarcalı, İzmir İl Kültür ve Turizm
Müdürü Murat Karaçanta, Ege Sanayici ve
İşadamları Başkanı Fadıl Sivri, Gastronomi
Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe,
TÜRSAB Gastronomi İhtisas Başkanı
Ömer Kartın, TÜRSAB Yönetim Kurulu
Üyesi Tolga Gencer, Turizm Medya Grubu
Başkanı Volkan Ataman, GTD Dış İlişkiler
Komite Başkanı Hale Tokmakçıoğlu, GTD
Etkinlik Komite Başkanı Erdem İpekçi,
Çeşme Belediye Başkan Yardımcısı
Yıldırım Aktuğan, Tarım Gazetecileri ve
Yazarları Derneği Başkanı İsmail Uğural’ın
yanı sıra Çeşme’deki STK’ların başkan ve
yöneticileri ve akademisyenler katıldı.
Alaçatı’nın gastronomi potansiyeli
mercek altına alındı
Panelde, 550 otel yatırımı ve 1000’i aşkın
işletmesiyle Türkiye’nin en gözde turizm
destinasyonları arasındaki yerini koruyan
Alaçatı’nın Türkiye’nin “Cennet Bahçesi”
olarak kabul gören doğal bir tarım
bölgesi olduğu ifade edildi. Alaçatı’nın
120 çeşit şifalı yenilebilir endemik otları,
zeytinyağlıları, deniz ürünleri mübadele ya
da göç ile gelen Giritli, Arnavut, Selanikli,
Boşnak, Sefarad Yahudileri, Levanten,
Rum, Ermeni ve kentin yerli halkının
sahip olduğu yeme içme kültürüyle
harmanlanmış sağlıklı ve lezzetli bir
mutfağıyla ciddi bir potansiyele sahip
olduğu aktarıldı.
Başkan Soyer’den destek mesajı
İzmir’in mevcut potansiyelinin öne
çıkarılmasında Çeşme, Alaçatı ile birlikte
Urla, Tire, Ödemiş, Bergama ve Seferihisar
gibi ilçelerin de güç birliğinin hedefe
ulaşmada ciddi bir önem arz edeceğine
vurgu yapılan panelde; İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Tunç Soyer ve KÖYKOOP
İzmir Bölge Birliği Başkanı Neptün Soyer
müştereken gönderdikleri mesaj ile kent
gastronomisine dair hedeflerinin olduğunu
belirterek, bu önemli buluşmaya katkı
sağlayan Çeşme Belediye Başkanı Ekrem
Oran’a, tüm kamu kurumu yöneticileri
ve sivil toplum örgütlerine teşekkürlerini
iletip başarılar dilediler.
Boztepe: “2020 Gastronomi Yılı’nda
Alaçatı Ot Festivali’ni öne çıkaracağız”
Gastronomi Turizmi Derneği (GTD)
Başkanı Gürkan Boztepe, bu değerlere
sahip çıkmak, korumak ve tanıtmak için
bu paneli duzenlediklerini ifade ederek,
“Bu yıl 11.si gerçekleşecek olan Alaçatı Ot
Festivali’ni 2020 Gastronomi Yılı’nda öne
çıkarmak için Çeşme Belediye Başkanlığı
ve STK’lar ile el ele vererek üzerimize
düşen vazifeyi yerine getirmek için
çalışacağız” dedi.
Ataman: “Alaçatı sezonunun
uzaması için etkinlik alanı şart”
Panelde ele alınan ikinci önemli konu ise,
bir turizm çeşitlemesi olarak dünyada
artan bir ivmeyle önem kazanan MICE
Turizmi oldu. Turizm Medya Grup
Başkanı Volkan Ataman konuyla ilgili
yaptığı konuşmada, geçtiğimiz günlerde
panelist olarak katıldığı Travel Turkey
Fuarı’nda Alaçatı’ya bir etkinlik alanının
kazandırılmasının sezonun uzatılarak
canlandırması için şart olduğunu ifade
etti. Ataman, konunun, İzmir Büyükşehir
Belediyesi’nin de yatırım planlarına
alınarak projelendirileceğini, yerel
yönetimlerle iş birliği içinde en kısa
sürede bu merkezin bölgenin hizmetine
sunulması için çalışmalara başlanacağını
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç
Soyer ‘in de arzuladığının müjdesini verdi.
2019’u ‘Boğaz’da uğurladılar…
Gastronomi Turizmi Derneği (GTD),
Den Den Yatçılık ev sahipliğinde
düzenlediği özel bir davetle 2019
yılına veda etti. GTD üyelerinin yanı
sıra gastronomi ve turizm sektörünün
önemli temsilcilerinin katılımıyla
düzenlenen davete ilgi yoğun oldu. Can
Kebap’ın catering sponsorluğunda,
özel olarak hazırlanan sürpriz tatlar
eşliğinde başlayan davet, Türk Sanat
Müziği Sanatçısı Arzu Akçay ve ekibinin
keyifli müzik ziyafeti ile devam etti.
Gecenin en ilgi çeken bölümü ise,
Gastronomi Turizmi Derneği’ne özel
olarak hazırlanan pasta merasimi oldu.
2019 yılını, Den Den Yatçılık’ın sahibi
Tamer Köseoğlu’nun zarif ev sahipliği
ve İstanbul Boğazı’nın muhteşem
ışıkları altında noktalayan GTD Ailesi,
bu özel davet ile verdiği mesajlarında
2020 yılında da ses getirecek projelerle
dernek faaliyetlerini sürdürmeye devam
edeceklerinin ilk sinyallerini verdiler.
Boztepe: “Tüm dostlarımız
yanımızda, daha nicelerini
diliyorum”
Davetin açılış konuşmasını yapan
Gastronomi Turizmi Derneği
Başkanı Gürkan Boztepe, “2019 yılını
uğurlamaya hazırlandığımız bu özel
davetimizde firma sahiplerini network
anlamında tanıştırıyoruz. Diyaloğu
arttırıyoruz. Burada farklı farklı
noktalardan değerli arkadaşlarımız
var. Bu akşam bizim için önemli.
Birincisi, Tamer (Köseoğlu) Bey, yeni
bir tekne daha yaptırıyor. Kendisine,
bizi ağırladığı için teşekkür ediyorum.
Yanımızda Bülent Akarcalı Bakanımız
var. Derneğimizin çok büyük destekçisi.
Türk Hava Yolları Nepal Müdürümüz
ve eşi aramızda. TÜRSAB Başkan
Yardımcımız Ali Bey burada. Firuz
Başkan gelemedi, sağ olsun ama
TÜRSAB tam destek vermeye devam
ediyor. Yanımızda TÜRSAB Gastronomi
İhtisas Komitesi Başkanı Ömer Kartın
var. Alaçatı Farkındalık Derneği Başkanı
ve eşi yanımızda. Yine Türkiye’deki en
önemli şeflerimizden bir tanesi, Aydın
Demir yanımızda. derneğimizin en genç
üyesi, Koraltan ağabeyimiz yanımızda.
Antakya Derneği Başkanımız Fahir
Bey yanımızda. İstanbul Büyükşehir
Belediyesi’ni temsilen yanımızda Adem
Bey var, Engelsiz Turizm Derneği’nin
Kurucusu ve Başkanı. Gastro
Akademi’den Mesut hocamız yanımızda.
Peru’dan Ticari Ataşemiz yanımızda.
I-MICE Derneği Başkanı Hüseyin Kurt
burada. Butik Oteller Derneği’nin
Kurucusu Adnan Mordeniz yanımızda.
Müzikle sizi baş başa bırakıyorum.
Birlikte nice güzel seneler diliyorum”
dedi.
Kartın: “TÜRSAB Başkanımız
olmasaydı, gastronomide bugünlere
gelemezdik”
TÜRSAB Gastronomi İhtisas Başkanı
Ömer Kartın ise, yaptığı kısa
konuşmasında, “Turizmde gastronomi
ile ilgili bir adım atılıyorsa, TÜRSAB
Başkanımız Firuz Bağlıkaya ve
Sayın Ali Bilir sayesindedir. Onlar
olmasaydı, bugünlere gelemezdik.
Onların sayesinde buradayız. Onların
sayesinde bugün gastronomi turizmi
konuşuluyor. Kendilerine özellikle
teşekkür ediyorum. Sayenizde bir şeyler
yapabildik. İnşallah hep birlikte çok
daha güzel işler başaracağız” dedi.
88
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Gastronomi şehri olmanın yolu
‘ata tohumundan’ geçer
10’uncu Boğaziçi Zirvesi’nde düzenlenen Gastronomi Paneli’nde konuşan gazeteci ve
Yemek Kültürü Yazarı Ahmet Örs, Türkiye’de gastronomi şehri olmaya çalışan ya da olduğu
sanılan şehirler bulunduğunu ancak henüz hiç birinin bu seviyeye ulaşmadığını söyledi.
Cumhurbaşkanlığı
himayelerinde gerçekleşen
ve 90 ülkeden katılımcının
geldiği 10’uncu Boğaziçi
Zirvesi’nde düzenlenen
Gastronomi Paneli’nde Türkiye’nin
gastronomi ülkesi olabilmesi
konusu masaya yatırıldı. UIP Sanat
Koordinatörü Deniz Adanalı’nın
moderatörlüğünü yaptığı panele
konuşmacı olarak Yemek Kültürü
Yazarı ve Gazeteci Ahmet Örs,
Proje Yöneticisi ve Yemek
Kültürü Yazarı Filiz Hösükoğlu,
Akademisyen ve Yemek
Kültürü Yazarı Gönül Paksoy
ile Araştırmacı Şef Mehmet
Gürs katıldı. Deniz Adanalı öncelikle
gastronominin bir kültürel miras olarak
ele alınması gerektiğine dikkat çekti. Türk
mutfağının dünya mutfağı ile entegre
edilmesinin gerekliliğini vurgulayan
Adanalı, artık gastronomi turizmi gerçeğini
herkesin aklında tutması gerektiğini ifade
etti.
Örs: “Türkiye’de gastronomi şehri
yok”
Panelde konuşan Yemek Kültürü Yazarı,
Gazeteci Ahmet Örs ise, gastronomi
şehri olmaya çalışan ya da olduğu
sanılan şehirler bulunduğunu ancak
henüz hiçbirinin bu seviyeye ulaşmadığını
söyledi. Gastronomi şehri ya da ülkesi
olabilmenin ilk gerekliliğinin “yerli- ata”
tohumu kullanmak olduğunun altını
çizen Örs, “Bizim yüzlerce, binlerce
yıllık tohumlarımız vardı. Ama çok
uluslu kimya şirketleri bizi gafil avlayıp
bu tohumları şifreyelip kısır tohum
haline getirip, köylümüze bunu her
yıl satmaya başladılar. Biz de atalık
tohumların alış satışını yasakladık.
Tohum ıslah ofislerini lağvettik. Bunun
sonucunda yerli sebze meyveler yerini
toprağımıza ve damağımıza yabancı
ürünlere bırakıyor. Bir kuşak sonra yerli
tohumları hatırlayan kimse kalmayacak.
Öbür tohumlarla bizim yemeklerimiz
yapılamıyor, o tadı vermiyor. Yerel
mutfak dediğiniz zaman o havası, suyu,
toprağı, tohumu, hepsi bir arada olmalı.
Şimdi yemekler, laboratuvarda üretilmiş
tohumlarla yapılıyor. Çocuklarımız artık
bu tohumlardan gelen ürünlerle yapılan
yemekleri geçmişi bilmeden yiyorlar. Ve
artık yemeklerin bir özelliği kalmıyor. Bu
olaya yolda nasılsa bir biçimde gideriz
mantığıyla bakılıyor. Anadolu şehirlerinde
düzenlenen her gastronomi konferansında
‘Bizim yemeklerimiz harika’ deniyor. Peki
neden bu yemekler için bugüne kadar
kimse gelmedi? Bu iş başka türlü bir iş.
Gaziantep bile henüz gastronomi şehri
olamadı. Zaten Antep bu işi kucağında
buldu. ‘Sen artık gastronomi şehirisin’
denildi. 400 çeşit yemek var deniyor ama 5
yemekten fazlasını yemek mümkün değil.”
diye konuştu.
“Gastronomi şehri olma çalışmaları
belediyelere bırakıldı”
Örs, gastronomi şehri olma çalışmalarının
sadece belediyelere bırakıldığını,
bunun da belediye başkanının seçilmiş
biri olmasının ve bir sonraki dönem
seçilmemesi durumunda devamlılık
problemi ortaya çıkarabileceğini ifade
etti. Belediye başkanlarının bu konuda
yaptırım gücü olmadığına dikkat çeken
Örs, şöyle konuştu: “ 4-5 bakanlığın eli bu
konunun içinde. Hiçbir konuda süreklilik
sağlanamıyor. Ama diğer gastronomi
şehirlerinde her şey organize
edilmiş, örneğin İskandinav
ülkelerinde gastronomi konsepti
ülkelerarası bir konsensüse
ulaşıldıktan sonra başlatılmış.”
Hösükoğlu: “Antep’i
gastronomi kenti yapanlar
yemek yazarlarıdır”
Proje Yöneticisi ve Yemek
Kültürü Yazarı Filiz Hösükoğlu da
konuşmasında, gastronomi ülkesi
Peru ve İspanya’nın gastronomi
kenti San Sebastian örneğinden
hareket ederek bir sunum yaptı.
Peru’nun bu çalışmalara 2009
yılında başladığını hatırlatan
Hösükoğlu, çalışmalar sonunda ülkenin
gastronomi turizmi açısından bilinen bir
destinasyon haline geldiğini vurguladı.
Hösükoğlu, San Sebastian’da 16 Michelin
yıldızlı lokanta olmasının yanı sıra, en
iyi deniz ürünleri, kente has mezeler,
en iyi yerel ürünlerin satıldığı pazarlar
gibi etkenlerin şehrin gastronomi kenti
olmasında etkili olduğunun altını çizdi.
Hösükoğlu, Gaziantep’in gastronomi kenti
olması ile ilgili ise “Antep’i gastronomi
kenti yapanlar yemek yazarlarıdır.”
yorumunu yaptı. Antep’in gastronomi şehri
olmasının altında sadece yemeklerinin
olmadığını, 120 arkeolojik alanın varlığı,
Zeugma Mozaik Müzesi’nin burada olması,
şehrin ipek yolu üzerinde olması, kentte
yaşayanların yaratıcı gücünün olması gibi
etkenlerin de önemli olduğunu vurguladı.
Gürs: “Gençleri yerel mutfakla yan
yana getiremezsek bir adım bile
ilerleyemeyiz”
Araştırmacı şef Mehmet Gürs de
konuşmasında, binlerce yıllık geleneğin
geleceğe taşınmasının çok önemli bir
konu olduğunun altını çizdi. Bu noktada en
önemli konunun mevcut birikimi geleceğe
taşıyacak olan gençler olduğunu söyleyen
Gürs, “Gençleri yerel mutfakla yan yana
getiremezsek bir adım bile ilerleyemeyiz.
Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz.” dedi.
®
90
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
Tarımda dijital dönüşümün yol
haritası çıkarıldı
Dünyada gıda ve beslenmeye ilişkin
sorunları analiz etmek amacıyla
kurulan Barilla Gıda ve Beslenme
Vakfı (BCFN), hazırladığı yeni raporda
tarımın geleceğine odaklandı. Onlarca
yıldır kaynakların sınırsız olduğu inancıyla
hareket edilmesiyle birlikte ekilebilir
arazilerin azaldığı, milyonlarca insanın
gıdaya erişemeyip açlık çektiği ve
obezite başta olmak üzere farklı sağlık
sorunlarıyla karşılaşıldığı günümüzde,
yeni bir sürdürülebilir gelecek yol haritası
oluşturuldu. BCFN Vakfı ve Avrupa Politika
Araştırmaları Merkezi ile birlikte hazırlanan
“Tarımsal Gıdada Dijitalleşme” raporu için
uzmanlar; “Onlarca yıldır benimsediğimiz
tutumları geride bırakmalı, tarımsal gıda
sisteminden başlayarak sürdürülebilir
gelecek için zaman kaybetmeden harekete
geçmeliyiz” uyarısında bulundu.
“8 bitki kalori ihtiyacımızın yüzde
50’sinden fazlasını karşılıyor”
Gerekli önlemlerin alınmaması ve
benimsenen tutumda ısrar edilmesi
durumunda “Yaşanabilir bir dünya
ve sürdürülebilir bir geleceğe sahip
olamayacağız” diyen uzmanlar; “İnsanlığın
savurgan tutumu en başta iklim değişikliğini
tetikliyor. 6 bin bitki türünden sadece 8’i
günlük kalori ihtiyacımızın yüzde 50’sinden
fazlasını sağlıyor. Üretilen gıdaların ciddi
bir miktarı israf edildiği gibi, ekilebilir
alan ve tarım için temiz su ihtiyacı artıyor.
İnsanoğlunun ve gezegenin geleceği
için mevcut sistemin her aşamasını
dönüştürmemiz gerekiyor. Bu dönüşüme
de tarımdan başlamalıyız. Bu noktada dijital
inovasyonlar en büyük yardımcımız olacak”
açıklamasını yaptı.
Milano’da duyurulan rapor ile donanımın yanı
sıra internet teknolojileri, mobil uygulamalar,
büyük veri, nesnelerin interneti ve gençlerin
tarımsal okur yazarlığını artırmak için
hayata geçirilecek sanal gerçeklik (VR)
uygulamalarıyla tarımda devrim niteliğindeki
dönüşümün yol haritası paylaşıldı. Hayata
geçirilecek dijital dönüşümle birlikte tarımda
verimliliğin üst düzeye çıkarılacağını belirten
uzmanlar, yeni teknolojilerle, büyük verinin
de yardımıyla, israfı azaltmanın, insanlar
için daha sağlıklı gıdalar üretmenin,
gezegenin sürdürülebilirliğini sağlamanın
kolaylaşacağını; böylece 2030 gündemine
katkıda bulunulabileceğini belirtti.
Hazırlanan raporla ilgili Avrupa Politika
Araştırmaları Merkezi üyesi Andrea Renda
şöyle konuştu; “Dijital teknolojiler, tarımsal
gıda sektörü ve dolayısıyla gezegenin
kalkınması için büyük bir fırsat sunuyor. Ama
bu teknolojiler sadece fayda sağlamakla
kalmıyor, tedarik zincirine sistematik
bir yaklaşım ve güvenilir küresel liderlik
gerektiren önemli riskleri de beraberinde
getiriyor. Bu liderliği ancak Avrupa Birliği’nin
üstlenebileceğine inanıyoruz. Bu nedenle
‘Tarımsal Gıdada Dijitalleşme’ raporumuzu
AB ve üye devletlere sunduk.”
Tarımda sanal gerçeklik
Tarımsal Gıdada Dijitalleşme raporu,
öncelikle ‘Tarımda Devrim Yaratma’, ‘Gıda
İsrafının Azaltılması ve Kayıpların Minimuma
İndirilmesi’, ‘Tüketicileri Sağlıklarını
Korumaları Konusunda Bilgilendirme’ olmak
üzere üç ana araştırma alanına odaklanıyor.
Bu temaların her biri için mevcut en iyi
uygulamaların analizi yapılıyor. Çiftçilere
ve diğer operatörlere güvenilir verilere ve
işlemlere (Örneğin, küçük toprak sahipleri
için tarımsal veriler, online öneriler ve pazar
bilgileri) erişim olanağı sunan blockchain
tabanlı veri paylaşım platformu HARA,
insanların son kullanma tarihine yakın
gıdaları doğrudan süpermarketlerden,
pizzacılardan ve pastanelerden indirimli
bir fiyata satın alabilmelerini sağlayan Too
Good to Go ve hatta bir eğitim platformu
yaratmak ve yiyeceklerin nerelerden geldiğini
açıklamak, tüketiciler arasında tarımsal
okuryazarlığı artırmak ve gençleri tarımla
ilgili mesleklere yönlendirmek amacıyla
sanal ve artırılmış gerçeklik kullanan
FarmVR bunlara örnek gösterilebiliyor.
Uzmanlardan yasa yapıcılara 10
tavsiye
Araştırmada dijital teknolojilerin
uygulanması aşamasında karşılaşılan
zorlukların da altı çiziliyor. Sunucuların
ihtiyacı olan yüksek enerji miktarı, elektronik
atıklar veya otomasyon sürecinin işten
çıkarmalara yol açma ihtimali, bu zorlukların
başında geliyor. Rapora göre önümüzdeki
dönemde çiftçilerin maliyet kalemleri arasına
teknoloji ekipmanları da eklenecek. Ve bir
bakıma büyük şirketlere ekonomik açıdan
bağımlı olmaları söz konusu olacak. Bu
zorlukların farkında olmak, herkesin bilinçli
kararlar vermesini sağlarken, ekonomik ve
sosyal değerin üretilmesini garanti etmek
için akıllı düzenlemelerin devreye alınmasını
da teşvik edecek. Raporu hazırlayan
uzmanlar, yasa yapıcılara yönelik 10 tavsiyeyi
ise şöyle sıraladı:
1. Herkes için yeterli internet bağlantısının
sağlanması;
2. Teknolojik kaynakların sektördeki tüm
oyuncular için yaygınlaştırılması;
3. Girişimciliğin teşvik edilmesi, becerilerin
geliştirilmesi ve teknoloji transferinin
kolaylaştırılması;
4. Sürdürülebilir bir yönetim için verilerin
üretilmesi ve paylaşılması;
5. Çiftçilerin, distribütörlerin ve veri yönetimi
uzmanlarının pazarlık güçlerinin yeniden
dengelenmesi;
6. Olumsuz dış etkenlere karşı değer zincirini
oluşturan tüm oyuncuların sorumluluk
alması;
7. Gıda tedarik zincirinin kısaltılmasının
teşvik edilmesi;
8. Üretim fazlalıklarının yeniden tahsis
edilmesini, gıda kaybının ve israfının
azaltılmasını mümkün kılacak politikaların
geliştirilmesi;
9. İşletme ve tüketici ilişkisinde yapay zekâ ve
veri yönetimi için etik ve siyasi bir çerçevenin
oluşturulması;
10. Çiftçilerin ve tüketicilerin becerilerinin
geliştirilmesi ve farkındalıklarının artırılması.
92
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
‘Gelecek Turizmde’ 2020’de bu üç
projeyi destekleyecek
Türkiye’nin dört bir yanında yerel değerleri turizme kazandıran ve yerel kalkınmaya katkı
sağlayan Gelecek Turizmde’nin 2020 yılında destekleyeceği üç yeni proje belli oldu. Kars,
Muğla ve Sinop’ta sürdürülebilir turizm fikirleri hayata geçirilecek.
2007 yılından bu yana T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı,
Birleşmiş Milletler Kalkınma
Programı (UNDP) ve Anadolu
Efes ortaklığında yürütülen
Gelecek Turizmde’nin 2020
yılında destekleyeceği üç proje
belli oldu. Türkiye’nin dört
bir yanında yerel değerleri
ortaya çıkaran, koruma
altına alınmasını sağlayan ve
Türkiye’nin turizmine kazandıran
Gelecek Turizmde’nin 13.
yılında, Kars Peynir Rotası
(Kars), Aromatik Bitkiler Evi
Köyceğiz (Muğla, Köyceğiz) ve
Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu
(Sinop, Ayancık) projeleri hayata
geçirilecek.
Bugüne kadar 16 sürdürülebilir
turizm projesini hayata geçiren
Gelecek Turizmde, 2020 yılında
destekleyeceği projeleri seçmek üzere,
bölgelerin doğasını, kültürünü, tarihi
yerlerini ve ürün çeşitliliğini turizme
kazandırmayı hedefleyen başvuruları
değerlendirmeye aldı.
Kars Peynir Rotası (Kars)
Kafkas peynircilik kültürü, “Kars Peynir
Rotası” projesiyle yeniden hayat buluyor.
Atatürk Üniversitesi Turizm Fakültesi
Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm
Başkanlığı tarafından, Boğatepe Çevre
ve Yaşam Derneği ile Türkiye Odalar
ve Borsalar Birliği Kars Ticaret ve
Sanayi Odası Genç Girişimciler Kurulu
ortaklığında hayata geçecek olan proje ile
Kars’ta peynir rotası etrafında şekillenen
bir turizm anlayışı geliştirilecek.
“Kars Peynir Rotası” ile bölgenin turizm
potansiyelinin değerlendirilmesi,
unutulmuş yerel ürünlerin ve üretim
tekniklerinin sürdürülebilirliğinin
sağlanması, bölgenin sosyal ve ekonomik
kalkınmasına katkı sağlanması
amaçlanıyor. Proje kapsamında,
bölgedeki üniversitelerin, STK’ların ve
yerel üreticilerin ortak çalışmalarıyla bir
gastronomi (peynir) rotası geliştirilecek.
“Kars Peynir Rotası” tamamlandığında,
Kars Peynir Rotası Yönetim Birliği
kurulacak. Ayrıca Kars’ın peynir envanteri
için tur programları hazırlanacak,
“Gelenekten Geleceğe Yerel Peynir
Festivali” düzenlenecek ve Kars Peynir
Rotası üzerine bir kitap yayınlanacak.
Aromatik Bitkiler Evi Köyceğiz
(Muğla, Köyceğiz)
Muğla’nın Köyceğiz ilçesinde toplum
temelli turizmin geliştirilmesine yönelik
alternatif bir uygulama olarak geliştirilen
“Aromatik Bitkiler Evi Köyceğiz” projesi,
Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Turizm
Fakültesi tarafından, Köyceğiz Belediyesi
ve Köyceğiz Kaymakamlığı ortaklığıyla
yürütülecek. “Aromatik Bitkiler Evi
Köyceğiz” projesi, eşsiz doğası ve
tarihiyle Türkiye’nin 16. Yavaş Şehri
olan Köyceğiz’in turizm potansiyelini
değerlendirmeyi ve botanik zenginliğini
tanıtmayı hedefliyor. Özellikle tıbbi ve
aromatik bitki zenginliği koruyarak
tanıtacak olan proje ile yöre halkıyla
birlikte toplum temelli turizme katkıda
bulunulması amaçlanıyor. Özellikle kadın
istihdamını arttırmayı hedefleyen proje
ile Köyceğiz, dünyada bir trend haline
gelen aromaterapi turlarına Türkiye’de
özel bir örnek oluşturacak. Proje
kapsamında, Belediye tarafından
tahsis edilecek 1932 yılında inşa
edilmiş geleneksel bir konak,
“Aromatik Bitkiler Evi” olarak
hazırlanacak. Bu merkezde sığla
ağacı (Liquidambar orientalis)
gibi yöreye özgü bitki ve
ağaçlardan aromaterapi yağları
üretilecek. Bölge halkından
30 kadına aromatik bitkiler
üzerine eğitimler verilecek ve
Köyceğiz’de bir aromatik bitkiler
festivali düzenlenecek.
Ayancık’ta Ketenin
Yolculuğu (Sinop)
Sinop’un Ayancık ilçesinde
geleneksel bir ürün olan keten
ve keten ipi yapma sanatının,
“Ayancık’ta Ketenin Yolculuğu”
projesiyle yeniden canlanması ve turizme
kazandırılması hedefleniyor. Sinop Usta
Öğreticiler Derneği tarafından, Ayancık
Köylere Hizmet Götürme Birliği, Ayancık
Halk Eğitim Merkezi ve ASO Müdürlüğü ve
Ayancık İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü
ortaklığında hayata geçirilecek olan
proje kapsamında bir “keten rotası”
oluşturulması planlanıyor.
Proje kapsamında, keten ipi yapan son
ustaların gençlerle bir araya gelerek,
sanatlarını öğretmeleri ve genç ustalar
yetiştirmeleri planlanıyor. Böylece
ilçenin kültürel mirasının yaşatılmasına
ve gelecek nesillere aktarılmasına
katkıda bulunulacak. Yörenin geleneksel
sanatı olan keten dokumacılığı ve
keten ipi yapımını daha bilinir hale
getirmek üzere, atölyelerde üretilen
ürünlerin sergilenmesi ve satışı için el
sanatları merkezi oluşturulacak. Keten
tarımı yapılan köylere ziyaretçi ulaşımı
sağlanarak, ziyaretçiler Ayancık’ın doğal
güzellikleri ile buluşturulacak. Ayrıca
geleneksel olarak sürdürülen “Kültür,
Keten ve Ahşap Festivali”’nde ustaların
eserlerini halkla buluşturmalarına destek
olunacak.
2. İstanbul Coğrafi İşaret Zirvesi,
Metro Türkiye ev sahipliğinde yapıldı
Metro Türkiye ev sahipliğinde; Türk Patent ve Marka Kurumu, TOBB, İstanbul Ticaret Odası,
Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı desteğiyle gerçekleşen
2. İstanbul Coğrafi İşaret Zirvesi’nde, İstanbul’un coğrafi işaretli ürünleri ve bu konuda yapılan
çalışmalar kamu, siyaset ve iş dünyasının önde gelen isimleri tarafından ele alındı.
Türk mutfağının daimiyetini sağlama
ve gelecek nesillere miras bırakma
misyonunu üstlenen Metro Türkiye
ev sahipliğinde; Türk Patent ve Marka
Kurumu, TOBB, İstanbul Ticaret Odası,
Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı ve Ticaret Bakanlığı’nın
desteği ve katılımıyla 2. kez İstanbul
Coğrafi İşaret Zirvesi düzenlendi.
Metro Türkiye bünyesinde yer alan
Türkiye’nin ilk gastronomi keşif platformu
Gastronometro’da gerçekleşen zirvede
kamu, siyaset ve iş dünyasından önde
gelen tüm paydaşlar, İstanbul’un coğrafi
işaretli ürünlerini ve bu konuda yapılan
çalışmaları ele aldı.
Metro Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı
Boris Minialai’nin açılış konuşması ile
başlayan zirveye, İstanbul Vali Yardımcısı
Uğur Aladağ, Sanayi ve Teknoloji Bakan
Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır, Türk
Patent ve Marka Kurumu Başkanı
Prof. Dr. Habip Asan, İtalya’nın Türkiye
Büyükelçisi Massimo Gaiani, TOBB
Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Ülken,
Türk Patent ve Marka Kurumu Coğrafi
İşaretler Daire Başkanı Hakan Kızıltepe,
İstanbul Ticaret Odası Yönetim Kurulu
Sayman Üyesi Ahmet Özer, İstanbul İl
Tarım ve Orman Müdürü Ahmet Yavuz
Karaca, İstanbul Ticaret İl Müdürü İsmail
Menteşe, MEB Mesleki ve Teknik Eğitim
Genel Müdürlüğü Eğitim Politikaları Daire
Başkanı Dr. Recep Altın, Ticaret Bakanlığı
Kooperatifçilik Genel Müdür Yardımcısı
Ekrem Alper Bozkurt, Şef Somer Sivrioğlu
ve ilgili kurum, kuruluş temsilcileri katıldı.
Minialai: “Zenginliklerimizi
tanıtmak için herkesi ortak
çalışmalara davet ediyoruz”
Konuşmasında Türk mutfağının adeta
sınırsız bir potansiyele sahip olduğunu
söyleyen Metro Türkiye Yönetim Kurulu
Başkanı Boris Minialai, “Türkiye’de coğrafi
işaretli ürün sayısı 460’ın üzerinde ve bir o
kadar daha aday ürün var. Potansiyel ise
2.500’den fazla. Bu rakam neredeyse tüm
Avrupa’nın toplam ürün potansiyeliyle
aynı. AB, Coğrafi İşaretlerden yıllık 75
milyar dolarlık bir katma değer sağlıyor.
Dünyada ise yıllık 200 milyar doların
üzerinde bir katma değer oluşturuyor.
Türkiye’nin bu potansiyelini hak ettiği
noktaya getirmemiz ekonomimize
milyarlarca dolar katma değer anlamına
geliyor. Bu amaçla, İstanbul’un Ormanlı
pirincinden Çengelköy salatalığına,
Kalfaköy kömüründen çakıl domatesine
tüm coğrafi işaretli ürünlerini yarınlara
taşımak, değerlerini ortaya çıkarmak
için paydaşlarımızla çalışıyoruz. Tüm
ekosistemimizi, İstanbul’un bu kadar
değerli zenginliklerini, ülkemizde ve yurt
dışında daha güçlü bir şekilde duyurmak
için ortak çalışmalara davet ediyoruz.”
dedi.
“65 bin öğrenci derslerinde coğrafi
işaretleri okuyor”
2012 yılında Metro Türkiye olarak coğrafi
işaretli ürünler projesine başladıklarını
belirten Minialai konuşmasının devamında
şunları söyledi: “Bugün raflarımızda
bulunan 150’ye yakın coğrafi işaretli ürün
ve 10 Metro ülkesine yapılan yaklaşık
10 milyon euroluk ihracat rakamı bu
çalışmalarımızın bir sonucudur. Şu ana
kadar hayata geçirdiğimiz projelerle 120
restoranın menüsünde coğrafi işaretli
ürünlerin kullanılmasını sağladık. Coğrafi
işaretli ürünlerin korunması, gelecek
kuşaklara aktarılması için eğitim de
şüphesiz en önemli konulardan biri.
Bu nedenle 11. Kalkınma Planı’nda
sunduğumuz öneri neticesinde, coğrafi
işaretli ürünler bu yıl okullarımızda
müfredata girdi. Bunun için geçtiğimiz
aylarda Milli Eğitim Bakanlığımız ile bir
protokol imzalamıştık. Şu anda mesleki
ve teknik liselerin yiyecek - içecek hizmet
alanında okuyan yaklaşık 65 bin öğrenci
derslerinde coğrafi işaretleri okuyor,
öğreniyor. Bu konuda katkımız olduğu için
onur duyuyoruz. Çünkü coğrafi işaretli
ürünler sadece Metro Türkiye’yi değil
hepimizi daha güçlü yarınlara taşıyacak
engin bir potansiyeldir. Yerli turist hafta
sonları Gaziantep’e, Hatay’a birbirinden
güzel yemekler yemeye gidiyor. Neden
yabancı turist de bunu yapmasın? Veya
neden Ezine’ye yurt dışından turlar
düzenlenmesin? Gelin bu potansiyeli hep
birlikte ortaya çıkaralım, Türkiye’nin bu
gizli hazinesini tüm dünyaya tanıtalım.”
94
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
Tarlada hasadı artık robotlar yapacak
Boğaziçi Üniversitesi’nin Tekfen
Holding desteği ve Malatya
Büyükşehir Belediyesi iş birliğiyle
Malatya’da düzenlediği ‘Açık Ders’
seminerinde konuşan Prof. Dr. Gökhan
Özertan, Türkiye’nin bir tarım ülkesi
olmasına rağmen sektörün yeniliklere
kapalı bir sektör olduğunu ifade etti.
Prof. Dr. Gökhan Özertan, tarımda
teknolojiden faydalanarak birim araziden
aldığı verimi artıran Holanda ve İngiltere
gibi ülkelerden örnekler vererek hali
hazırda Suriye’de yaşanan savaşla
birlikte başta Ortadoğu ülkeleri olmak
üzere dışarıdan aldığı göçlerle 85 milyon
nüfusu beslemekte olan Türkiye’nin
önümüzdeki 10 sene içinde 100 milyon
insanı besleyebilmesi için tarım ve gıda
sektörlerindeki risklerle baş edebilmek
adına uzun vadeli bakış açısıyla, bu
alanlara daha fazla yatırım yapması
gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin tarımda söz sahibi olması ve
rekabet gücünü yeniden kazanabilmesi
için girdi maliyetleri, tarım arazilerinin
parçalılık arz eden yapısı, çiftçi ve
küçük işletmelerin sorunları gibi temel
sorunlarına çözüm odaklı yaklaşmas
gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Özertan,
yaşadığımız çağda teknolojinin hemen
her sektörü dönüştürdüğünü; tarım
sektörünün bu teknolojik yeniliklerden
yararlanmak zorunda olduğunun altını
çizdi.
AB’nin en büyük tarım ekonomisiyiz
ancak verimimiz düşük
Türkiye’de tarım sektöründe üretimde
verimlilik, toprakların adil dağılımı, çiftçiyi
gözeten –destekleyen uygulamalar, kırdan
kente göçün ölenmesi gibi yaklaış son
yarım yüzyıla damgasını vuran bir dizi
çözülemeyen problem olduğunu ifade
eden Prof. Dr. Özertan ‘’Avrupa’nın en
büyük tarım ekonomisiyiz, dünyada ilk
10 içindeyiz ancak iş gücü verimliliğinde
30., arazi verimliliğinde ise 21. sıradayız.
55 üründe dünyada ilk 10 üretici ülke
arasındayız ancak verimimiz çok düşük.
Türkiye’de yaklaşık 12 bin tarımsal örgüt
ve birlik var ancak bunların sadece
yarısı aktif çalışıyor. Avrupa’da tarım
kooperatiflerinin pazar payı ise yüzde
40 seviyesinde’’ diye konuştu. Dünyanın
toplam gayri safi yurt içi hasılasının 76
trilyon USD olduğunu, Türkiye’de ise
bu rakamın 800 milyon USD’de kaldığı
bilgisini veren Prof. Dr. Özertan, Türkiye
tarımının dünya tarımında yüzde 1’lik bir
pay sahibi olduğunu kaydetti. Özertan,
“Teknolojiye ve katma değerli ürünlere
yönelmeliyiz. Yaklaşık 40 yıldır çözüm
Prof. Dr. Gökhan Özertan
bekleyen yapısal sorunlarımızı ancak
işbirliğiyle çözebiliriz. Çiftçinin sorununu
kamu, özel sektör, sivil toplum ve
akademi işbirliği çözebilir” dedi.
Küresel ısınma yüzünden Malatya
kayısısında verim %40 düşecek
İklim değişikliği ve küresel ısınmanın
tarım sektöründeki etkilerine de değinen
Özertan, ‘’Küresel ısınma bitkileri
ve hayvanları strese sokuyor, bu da
verimi düşürüyor. Küresel sıcaklıktaki
her 1 santigrat derece artış, küresel
ölçekte arazi verimliliğini düşürüyor.
Türkiye’nin buğday verimliliği de buna
bağlı olarak yaklaşık yüzde 20 düşecek.
İklim senaryolarına göre dünyanın en
büyük kayısı üreticisi ve ihracatçısı olan
Malatya kentimizde 2021-2050 yılları
arasında kayısı veriminin yüzde 40’lara
varan oranda azalacağı görülüyor ’’
dedi. Tarımın tüm dünyada bir değişim
yaşadığını ekleyen Gökhan Özertan
‘’Bugün tarım deyince doğa dostu,
düşük karbon ekonomisine geçmiş
sürdürülebilir bir tarım modelinden
bahsediyoruz. Bunun için sadece tarım
değil gıdadan enerjiye lojistikten atık
yönetimine tüm sektörler birbiriyile
bağlantılı ve eş güdümlü çalışmak
zorunda. Drone’larla tarım arazilerinin
izlendiği, akıllı traktörlerin tarla sürdüğü,
robotların kullanıldığı bir akıllı tarım
dünyasına doğru gidiyoruz’’diyerek;
günümüzde Microsoft, IBM gibi dev
bilişim şirketlerinin tarım sektörüne
girerek dijital çiftliklere yatırım yapmaya
başladığını kaydetti.
AB insansız tarıma yatırım yapıyor
Gerek dünyada gerekse Türkiye’de
tarımın en önemli sorunlarından birinin
çalışacak işçi bulamamak olduğunu
belirten Prof. Dr. Özertan, gelişmiş
ülkelerde bu sorunun insansız tarım
modeliyle aşılmakta olduğunu kaydederek
Avrupa Birliği’nin toplam 60 Milyon Euro
fon ayırarak 33 ayrı bölgede dijital çiftlik
kurulmasına destek verdiğini ekledi:
“ABD de tarım işçisi bulmakta zorlanıyor.
Bu nedenle artık hasat sezonunda
robot kullanımına geçildi. Kaliforniya’da
belli çiftliklerde çilek hasadı robotlar
tarafından yapılıyor. İngiltere’de insansız
tarım çiftliklerinde otonom cihazlar
kullanılıyor” bilgisini verdi. Akıllı tarım
uygulamaları sayesinde verimin yaklaşık
yüzde 20, hasılatın ise yüzde 5’ler
seviyesinde arttığını; yakıt tüketiminin
ise yüzde 10 azaldığını belirten Gökhan
Özertan, dijital çiftlik uygulamalarında
girdilerde ortalama yüzde 10-20
seviyelerinde azalma olduğununu
sözlerine ekledi.
www.aljameelfood.com
PANTONE 1795 CVC
PANTONE 362 CVC
PROCESS BLACK 100%
Celebrate
with us!
16 - 20 FEBRUARY 2020
DUBAI WORLD TRADE CENTRE
Join us as we celebrate the 25th edition
of Gulfood with industry veterans and step
into the future of the F&B world.
Now, we at Gulfood are
Rethinking
Food
50% OFF
ON YOUR
TICKET
*Valid Until
31 st December 2019
Register Now:
gulfood.com/RegisterNow
Organised By
Category Sponsor
(Meat & Poultry)
Category Sponsor
(Beverage)
Main Registration
Sponsor
Convention Gate
Registration Sponsor
Platinum
Sponsor
Gold
Sponsor
Silver Sponsor
Lanyards
Sponsor
Visitor Badge
Pouches Sponsor
Carrier Bags
Sponsors
96
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
‘Yılın İş Kadını’
Gamze Cizreli
İdeal Su ana sponsorluğunda düzenlenen 3. Türkiye Altın Marka Ödülleri, Hilton İstanbul
Bomonti Hotel & Conference Center’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Yılın İş
Kadını Big Chefs’in Kurucusu Gamze Cizreli ve Yılın İş Adamı Kırbıyık Holding Yönetim
Kurulu Başkanı Şahin Kırbıyık oldu. “Güçlü bir Türkiye için Türk markaları seçin”
mottosuyla yola çıktılarını belirten Türkiye Altın Marka Ödülleri Düzenleme Kurulu
Başkanı Nedim Delibaş, “Bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdiğimiz Türkiye Altın Marka
Ödülleri kapsamında 250 markamızın temsilcisini bir araya getirmekten gurur duyuyoruz.
Bu yıl uluslararası bir boyut da kazandırdığımız ödül törenimiz kapsamında, Rusya,
Özbekistan, Azerbaycan, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’dan gelen yaklaşık
25 iş insanı İstanbul, Bursa ve Mersin de Türk firmalarıyla ticari görüşmeler yapacak.
1 milyar dolarlık ithalat, ihracat ve yatırım için opsiyonları değerlendirecek yabancı
firmaların yerli markalarımızla yapacakları iş birliklerinin ülkemizin gücünü artıracağına
inanıyoruz” diye konuştu.
Ocak ayı lezzeti
Mevsim lezzetlerini farklı tatlar arayanlar için özel tariflerle yeniden
yorumlayan Wish More Hotel İstanbul, ocak ayı menüsünde yine iddialı bir
lezzete yer veriyor. Beş yıldızlı otelin maharetli şeflerinin elinden çıkan
İzmir Tulum Peynirli Ratatouille ile Zencefil Soslu Levrek Balığı, balık
keyfini tam bir şölene dönüştürüyor. Zencefil Soslu Levrek Balığı’na; İzmir
tulum peyniri, kabak, patlıcan, renkli biberler, havuç, taze kişniş, biberiye
ve fesleğenle hazırlanan Fransız mutfağının sevilen lezzeti Ratatouille eşlik
ediyor.
Sofitel İstanbul Taksim’in mutfağı
Mehmet Oğurtan’a emanet
Lüks otel mutfaklarında 20 yılı aşkın süredir görev alan Mehmet Oğurtan, İstanbul’da yeni açılan
Sofitel İstanbul Taksim’in Executive Şefi oldu. Son olarak Raffles Istanbul’da çeşitli görevlerde
bulunan Oğurtan, burada Türkiye’nin ilk füzyon restoranı ve Pan Asya mutfağı ISOKYO’nun da
mutfağında çalıştı. Otel mutfağına hakim olan Oğurtan, daha önce Ritz Carlton İstanbul ve Barbaros
Bay Bodrum otellerinde de Sous Şef sorumluluğunu üstlenmişti. Oğurtan, 20 yılı aşkın süredir
otellerde misafirlere en özel gastronomik deneyimleri yaşatırken, Ulus29, Güverte Bodrum ve Getti
gibi sevilen restoranların mutfağına da lezzet kattı. Amerikalıları balzamik, sızma zeytinyağı gibi
ürünlerle tanıştıran Dean & Deluca’nın Istanbul şubesinde Chef de Cuisine pozisyonunda bulunan
Mehmet Oğurtan, hünerlerini artık Sofitel Istanbul Taksim mutfağında sergileyecek.
Kahve Dünyası, Dünya Türk Kahvesi
Günü’nü misafirleriyle birlikte kutladı
Kültürel lezzet mirasımız olan Türk kahvesine hak ettiği değeri kazandırmak
için çalışan Kahve Dünyası, her yıl olduğu gibi bu yıl da 5 Aralık “Dünya Türk
Kahvesi Günü”nü mağazalarına gelen misafirleriyle birlikte kutladı. 5 Aralık
Perşembe günü mağazalarını ziyaret eden misafirlerine dünyanın en değerli
çekirdeklerinden ustalıkla hazırlanan bol köpüklü Türk kahvelerini ücretsiz
olarak ikram etti. Geçen yıl yaptığı araştırmayla Türkiye’nin Türk kahvesi
haritasını çıkaran Kahve Dünyası, bu yıl ise Türk kahvesinin insanlar için
anlamına ve yarattığı hislere odaklandı. Bu yılki araştırmanın sonuçlarını 4
Aralık’ta Veliefendi Fabrika Mağazası’nda düzenlediği bir buluşmayla açıklayan
Kahve Dünyası, misafirlerine Türk kahvesinin tarihini, kültürümüzdeki yerini ve
ritüellerini ise araştırmacı-yazar Sunay Akın’ın anlattığı özel hikayeler eşliğinde
aktardı.
Dünyaca ünlü şefler Sakarya’nın en
güzel reçelini seçti
İstanbul Bilgi Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü,
Sarılar Dış Ticaret ve Sakarya Ticaret Borsası’nın katkılarıyla
düzenlenen “Üreten Kadın Yarışması”nın finali, 5 Aralık Dünya Kadın
Hakları Günü’nde, Ramada Sakarya Hendek Otel’de gerçekleştirildi.
Bölgede gizli kalmış, unutulmaya yüz tutmuş ürünleri ve tarifleri gün
yüzüne çıkarmak, bölgede yaşayan kadınları desteklemek amacıyla
düzenlenen yarışmada, 200 Sakaryalı kadının biber, domates,
balkabağı, dağ çileği ve nar malzemelerini kullanarak yaptığı reçeller
jüri tarafından değerlendirildi. Yarışmanın açılış konuşmasını yapan
Sakarya Ticaret Borsası Başkanı Adem Sarı, “Kadına yönelik şiddetle
mücadele için bir farkındalık oluşturmayı hedeflediğimiz yarışmamızda
Sakaryalı kadınlarımızın üreterek hayata katılmalarını desteklemekten
gurur ve mutluluk duyuyoruz” dedi.
Kayalar Mutfak, ‘Sektöre Değer Katan
Markalar’ kategorisinin 1.si oldu
Sürdürülebilir Gıda Platformu’na
yeni üyeler…
Favori Lezzetler 2019 ödülleri The Green Park Merter Otel’de düzenlenen görkemli
gece ile sahiplerini buldu. Gecede iş insanları, sanatçılar, belediye temsilcileri ve
basın sektöründen katılımcılar yer aldı. Türkiye’nin dört bir yanından oylamaya katılan
220 bin kişi, 3 ay boyunca sosyal medya hesapları üzerinden oylamaya katıldılar. 45
kategoriden 682 firmanın yarıştığı gecede Kayalar Mutfak “Sektöre Değer Katan Markalar”
kategorisinde birincilik ödülüne layık görüldü. Kayalar Mutfak adına birincilik ödülünü
Yönetim Kurulu Başkanı İslam Kaya aldı. Kaya yaptığı konuşmada sektör temsilcilerine
teşekkürlerini dile getirirken, Kayalar Mutfak olarak her zaman daha iyisini yapma yolunda
emin adımlarla ilerlediklerini belirtti.
Herkes için sağlıklı, güvenilir ve daha iyi gıda hedefi doğrultusunda gıda sistemlerinde
değişimi hızlandırmak amacıyla kurulan“ Sürdürülebilir Gıda Platformu” yeni üyeleri ile
büyümeye devam ediyor. Son olarak Sütaş, La Lorraine, Uludağ İçecek platformun yeni
üyeleri oldu. Sürdürülebilir Gıda Platformu, bugünün gıda ile ilgili sorunlarına sorumlu
üretim-tüketim mottosuyla bütünsel bir yaklaşımla ve sürdürülebilir gıda hedefi ile
öncülük etmeyi amaçlıyor. Sürdürülebilirlik Akademisi ve Türkiye Gıda Sanayi İşverenleri
Sendikası (TÜGİS) öncülüğünde kurulan platforma üye olan markalar arasında; Aromsa,
Balparmak, Chep Türkiye, Danfoss, Eker, G&T Enerji, İntertek, Leroy, Kalite Sistem
Mérieux NutriSciences, Metro, Migros, Pınar, Reis, Sütaş, Uludağ İçecek, Ülker yer alıyor.
Son olarak platforma katılan Sütaş, La Lorraine, Uludağ İçecek ile birlikte üye sayısı 17 ye
ulaştı.
Özyeğin’e vakıf üniversiteleri
arasında Türkiye birinciliği
Sürdürülebilirlik ve çevre bilinci konusunda uluslararası bir platform olan ve dünyanın
en yeşil üniversitelerini belirleyen Green Metric’in 2019 değerlendirme sonuçları
açıklandı. Özyeğin Üniversitesi, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında birinci
sırada yer aldı. 2010 yılından bu tarafa her yıl dünyanın seçkin üniversitelerini enerji,
geri dönüşüm, altyapı, iklim değişikliği, su kaynakları, ulaşım ve eğitim gibi farklı
alanlarda değerlendiren UI GreenMetric World University Rankings, yükseköğretim
kurumlarını her değerlendirme alanı için puanlayarak uluslararası arenada sıralıyor.
Dünyanın tüm yükseköğretim kurumlarının katılımına açık olan Green Metric’in bu
yılki değerlendirmesinde dünyadan 780 üniversite yer aldı. Özyeğin Üniversitesi, bu
sene yapılan değerlendirmede dünya genelinde 780 üniversite arasında 173’üncü
sıraya yerleşerek, Türkiye’deki vakıf üniversiteleri arasında birinci, 43 Türk üniversitesi
arasında dördüncü oldu.
98
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
Arzu Alibaz, IFFCO’nun Global
Food Service CEO’su oldu
Her geçen gün hacmi ve önemi artan ev dışı tüketim endüstrisinde hizmet odaklı servis
anlayışına hız kazandırmak isteyen ve bu alandaki yatırımlarını hızlandıran IFFCO Group,
gerçekleştirdiği yeni atamayla organizasyon yapısını da güçlendiriyor. IFFCO, Global Food
Servis Operasyonu’nu 26 yıllık ev dışı tüketim endüstrisi tecrübesi, marka, pazarlama ve
ticari stratejiler alanlarında güçlü başarı hikâyeleri ile bilinen Arzu Alibaz’a emanet etti.
Lisans eğitimini gıda mühendisliği üzerine alan, sonrasında gıda mühendisliği ve işletme
alanında yüksek lisans yapan Arzu Alibaz, son olarak 2017 yılında İsviçre Lozan’da bulunan
IMD Business School’da PED diploma programını tamamladı. İş hayatına Phillip Morris’te
başlayan, PepsiCo ile devam eden ve 2001 yılından itibaren Nestle’de yurt içi ve yurt dışı farklı
pozisyonlarda görev alan Alibaz, 24 Kasım itibarıyla IFFCO Group’un Global Food Service
CEO’su pozisyonuna atandı. Alibaz, 13 yaşında bir kız çocuğu annesi.
Edenred, tasarruf çözümlerini genişletiyor
Ticket Restaurant Yemek Kartı ile Türkiye’yi ilk kez yemek kartı hizmetiyle tanıştıran
Edenred Türkiye, 2019 yılında da çift haneli büyümesini sürdürdü. Türkiye’nin en yaygın
ve en çok kullanıcı sayısına sahip yemek kartı olan Ticket Restaurant’la başlayan
yolculuklarında artık kendilerini bir fintech şirketi olarak konumlamak istediklerini
söyleyen Edenred Türkiye Genel Müdürü Eric de Ladoucette, yemek kartlarının
dijitalleşmesine, NFC teknolojisine ve alternatif ödeme yöntemlerine yaptıkları yatırımları
2020 yılında artıracaklarını açıkladı. Türkiye’de yemek kartlarının yüzde 8 oranında olan
penetrasyonunu sektör olarak son beş yılda yüzde 13 seviyesine yükselttiklerini söyleyen
Eric de Ladoucette, “Yaşadığımız dijitalleşme sürecinin önümüzdeki dönemde hızlanacağını
ve en fazla 10 yıl içinde tüm kurumsal harcamaların dijital ortama taşınacağını
öngörüyoruz. Biz de hem globalde hem de Türkiye’de yatırımlarımızı bu doğrultuda
yapıyoruz. Çalışanların ve işletmelerin hayatını kolaylaştıracak temassız ödeme ve mobil
ödeme yöntemleri yaygınlaştıkça pazar daha fazla büyüyecek. Hedefimiz, AB ülkelerinde
yüzde 30’u bulan yemek kartı kullanımını Türkiye’de de arttırmak” dedi.
Lezita’da üst düzey atama
Lezita’nın yeni Pazarlama ve Satış Genel Müdür Yardımcısı Mesut Ergül oldu.
Markanın kuruluşundan bu yana Lezita’da farklı görevler de üstlenen Ergül,
son olarak Zincir Mağazalar Satış Direktörü olarak görev yapıyordu. Türkiye’nin
önde gelen piliç eti markalarından Lezita’nın Pazarlama ve Satış Genel Müdür
Yardımcısı Mesut Ergül oldu. Lezita’nın Zincir Mağazalar, Anadolu, Ege-Akdeniz,
Marmara, İhracat, Ev Dışı Tüketim Satış Müdürlükleri ile Pazarlama Kurumsal
İletişim Yöneticiliği Ergül’e bağlı olacak. Yeni göreviyle ilgili değerlendirmede
bulunan Mesut Ergül, Lezita’nın marka imajını güçlendirme ve büyüyen satış
hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir sorumluluk üstlendiğini belirterek
“Markamızdan aldığımız güç ve deneyimli ekibimizle hedeflerimize başarıyla
ulaşacağımıza inanıyorum” dedi.
Ünlü Fransız Gastronomi Kulübü
Sofitel Istanbul Taksim’de buluştu
1950 yılında Paris’te kurulan, iyi yiyeceğin korunması ve sofra zevklerinin
yaşatılması amacıyla çalışmalar yapan Chaînes de Rôtisseurs 1994 yılından
itibaren ülkemizde de faaliyet gösteriyor. Derneğin İstanbul üyeleri Sofitel
Istanbul Taksim’de buluştu. Sofitel İstanbul Taksim şefi Mehmet Oğurtan’ın
özel mönü hazırladığı gece, kokteyl ile başlayıp Sofitel İstanbul Taksim’in Opera
Balo Salonunda CDR’nin gelenekselleşen yemek sunumuyla devam etti. Mutfak
sanatlarını ve sofra kültürünü felsefe haline getirenlerin buluştuğu etkinliğe Tuna
Şirketler Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Tuna ve Chaînes de
Rôtisseurs Başkanı Mohammed Hammam’da katıldı. Gerçekleşen etkinlik ile ilgili
Sofitel İstanbul Taksim Genel Müdürü Soner Metin Sofitel İstanbul Taksim’de bu
tarz gastronomik etkinliklerin sık sık gerçekleşeceğini ve Fransız Yaşam Sanatı’nın
en ince detaylarının Sofitel Istanbul Taksim’den şehre yayılacağını belirtti.
00
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Alaçatı’nın
gözde
mekanı
Şeşbeş
artık
Etiler’de
Alaçatı’dan sonra Nisbetiye Caddesi üzerinde açılan Şeşbeş Etiler, İstanbul’un hem yeme-içme
hem de eğlence hayatına yeni bir soluk getiriyor. Restoran, bar ve kulüp konseptini birleştiren
mekan, pazartesi günleri hariç haftanın altı günü 12.00-23.30 saatleri arasında restoran olarak,
23.00-05.00 saatleri arasında kulüp olarak hizmet veriyor.
Şeşbeş Etiler’in her ay güncellenen
menüsündeki hiç bir tabak sıradan
değil. Leyla Şeşbeş’in yönetimindeki
mutfakta levrek fileto havyar sosuyla, füme
somon manda mozarella topu üzerine
kaplanarak, pappardelle ördekli, linguini
jumbo karidesli hazırlanıyor. Et ve balık
çeşitleriyle de fark yaratan mekanda taş
fırından çıkan kokoreçli, tandır dana yanaklı
ve safranlı karidesli pizzalar dikkat çekiyor.
Selma Şeşbeş yönetiminde
Selma Şeşbeş’in yönetimindeki gece
kulübünde İstanbul gece hayatının en
tanınmış Dj’leri Fırat Tunçbaş ve Ozan Özer
70’ler, 80’ler ve 90’ların özenle seçilmiş
müziklerini çalıyor. Herkesin birbirine aşina
olduğu, şarkıların anıları canlandırdığı,
klasik İstanbul eğlence mekanlarını
anımsatıyor. Gece acıkanlara her saat
pizza, köfte, soyalı piliç ve çorba sunuluyor.
Sektörün deneyimli isimlerinden Selma Şeşbeş ve
kardeşi Leyla Şeşbeş Aygıt kardeşlerin ortaklığında açılan
mekan, samimi ve şık atmosferi, dünya yemeklerinin en
güzel örneklerinin sunulduğu yaratıcı mutfağı ve sınırsız
eğlencesiyle dikkat çekiyor.
02
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Terra Pizza’dan İstanbul’a bir ayda 3 yeni
restoran yatırımı
Terra Pizza büyüme hamlesine yeni restoran açılışlarıyla devam ediyor. Lezzeti, kalitesi
ve hizmet anlayışıyla Türkiye çapında pizza severlerin gönlünde taht kuran Terra Pizza,
bir ayda gerçekleştirdiği toplam 6 restoran yatırımıyla büyüme hamlesine devam ediyor.
Terra Pizza’nın yeni restoran yatırımları İstanbul, Adana, Antalya ve İzmir illerini kapsıyor.
Terra Pizza böylece Adana’da ilk şubesini açarken, İstanbul’da 7’inci, Antalya’da 7’inci ve
İzmir’de 34’üncü restoranını açmış oldu.
25. yılına girerken geniş kapsamlı
büyüme, gelişme ve kurumsallaşma
süreci başlatan Terra Pizza’nın
Türkiye genelindeki büyüme hamlesi hız
kesmeden sürüyor. Yeni restoranlarıyla
pizza severlere Gel Beraber Olsun diyen
Terra Pizza, böylece bir ayda toplam
6 restoran açmış oldu. Yeni restoran
açılışları İstanbul, Adana, Antalya ve İzmir
illerinde gerçekleşti. İstanbul’da toplam
3 yeni restoran açan Terra Pizza’nın
yeni restoranları; Ataşehir, Ümraniye
ve Küçükbakkalköy’de pizza severler ile
buluştu.
Kurtoğlu: “Terra Pizza’yı en çok
konuşulan markalardan biri haline
getirdik”
Terra Pizza CEO’su Emre Kurtoğlu Terra
Pizza’nın yeni yatırımlarıyla ilgili: “Çeyrek
asıra yaklaşan geçmişe sahip, hikayesi
olan ve bugüne kadar pek çok kişiye
dokunan bir marka olarak ilk günden
beri her zaman yenilikçi ve başarılı
olmayı amaçladık. Bu yolda ilerlemeye
de devam ediyoruz. Gel beraber
olsun sloganımız ile tüketicilerimizi
pizzalarımızı deneyimlemeye, paylaşmaya
davet ettik. Sponsorluk çalışmamız
ile Terra Pizza’yı en çok konuşulan
markalardan biri haline getirdik. Şimdi
de yatırımlarımız ile Türkiye’nin dört bir
yanındaki pizza severlerle buluşuyoruz.
Bu doğrultuda bir ayda toplamda 6 şube
açılışı gerçekleştirdik. Pizza severlerin
lezzetlerimize olan bağlılığı bizleri
daha da motive ediyor. Yeni dönemde
daha fazla şube ile pizza tutkunlarıyla
buluşacağız” dedi.
Kurulduğu 1995 yılından
itibaren pizza severlere
hizmet veren Terra Pizza,
benzersiz lezzeti, yeni
konsepti ve ismi ile pizza
severlerin keyifli anlar
yaşamalarına ortak olmak
istiyor ve yeni dönemde
tüketicilerine “Gel Beraber
Olsun” diyor. Lezzeti, kalitesi
ve hizmet anlayışıyla Türkiye
çapında pizza severlerin
gönlünde taht kuran Terra
Pizza, önümüzdeki dönemde
Türkiye’nin dört bir yanında
büyümeyi planlıyor.
Şehrin içinde kalabalıktan uzak keyifli bir mola için
Atiler Restoran
Etiler’de Uçaksavar Sitesi’nin içinde, görkemli çam ağaçlarının altında yemyeşil bir korulukta
saklı Atiler Restoran, ahşap bir dağ evi gibi görüntüsü ile şehrin kalabalığından uzak saklı bir
lezzet bahçesi sunuyor.
Tazeliğe ve doğallığa önem veren
Şef Atilla Yıldırım’ın yılların
deneyimiyle reçetesini oluşturduğu
farklı lezzetleri ile öne çıkan Atiler
Restoran’ın menüsünde, istiridye
mantarlı levrek, altı saat fırında pişen
kaburga ve Atiler’in Canı Ciğeri gibi
alternatifler bulunuyor. Taş fırından
pizza, hamburger ve çıtır mantı gibi
seçeneklerin de yer aldığı menüde
vejetaryenler için de ılık servis edilen
kök sebze salatası, sebzeli tagliatelle
ve mevsimine göre portakal soslu
köz kereviz gibi farklı lezzetler de
bulunuyor.
“Bitirebilene Aşk Olsun” kahvaltısı
Restoranın pişi, saç fırında pişen börek,
menemen, sucuk ve yumurta eşliğinde
servis edilen zengin “Bitirebilene
Aşk Olsun” kahvaltısı ise sanki
evdeymişçesine keyifli bir hafta sonuna
başlamak için tercih edilebilir.
04
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Türk gastronomisine yeni bir bakış açısı
Turk Fatih Tutak
TURK Fatih Tutak, özünde geçmişi duyduğu saygıyı barındırırken Türk gastronomisine
yeni bir bakış açısı getiren bir eve dönüş hikayesi; Bomonti’de açılan restoran Şef Fatih
Tutak’ın dünyanın en iyi restoranlarına uzanan kariyer yolculuğunun gücü ile Türkiye’nin
gastronomik tarihini yüceltirken Türk mutfağında yeni bir dil oluşturmayı amaçlıyor.
Fatih Tutak, lokal üreticiler ile
çalışarak yemek kültürüne dair
içten bir duruş sergiliyor. Yerel
ürünlerin derinliklerine yoğunlaşan
ve geleneksel pişirme tekniklerini
araştıran Tutak, geniş bir hayal
gücünün ürünü olan yemekler
tasarlıyor; farklı gastronomik
kültürlerin izlerini taşıyan Türk mutfak
kültürünü Avrupa’da ve Asya’da
olağanüstü mutfaklarda kazandığı
deneyim ile harmanlıyor. “Bir yemek
kalbe dokunmalı…” diye açıklıyor Tutak,
“…buna saygı duymalı ve herkesin
çocukluğundan beri yediklerinden
vazgeçmeliyiz. Bu demektir ki sıfırdan
başlamalıyız. Bir açıdan bileşenlerin
kendilerine odaklanmalı ve şu an sahip
olduğumuz yeni tekniklere bakmalıyız;
eskilerine referans vererek kendimize
özgü bir şey oluşturmalıyız”.
Gelenekselin hayal gücü ile bir
araya gelişi
TURK Fatih Tutak’ın yaratıcı lezzetleri
içeren menüsü; kültürümüzden,
coğrafyamızdan, hatıralarımızdan
ve geleneklerimizden yola çıkarak
hazırlanıyor. Her yemek, kendine
has bir karakter sergiliyor.
Topraklarımızdan gelen ürünler özenle
işleniyor ve her tabak bir sanat eserine
dönüştürülüyor. TURK Fatih Tutak’ta
menü sıklıkla değiştiriliyor; “mikro
sezonsallık” yaklaşımı ile uyumlu
olarak doğanın verdiklerine göre
şekilleniyor, o gün şefe ilham veren bir
şeyi yansıtarak sürprizler sunabiliyor.
Mutfakta, işini tutku ile yapan yerel
üreticilerden alınan, sadece mevsimine
uygun ürünler kullanılıyor. Araştırmak
ve en iyi ürünü bulmak, meraklı
olmak ve hiç durmadan yeni teknikler
geliştirmek TURK Fatih Tutak’taki
yaklaşımın temelini özetliyor.
TURK Fatih Tutak’ta
her detay arkasında bir
hikaye barındırıyor. Orhun
Yazıtları’ndan alınmış
semboller duvarları, eski
Selçuklu motifleri ise
zemini süslüyor. Kaan
Düzarat tarafından TURK
Fatih Tutak’a özel olarak
hazırlanan müzikler geceye
eşlik ederken kokteyller
yedi coğrafi bölgenin
yansımalarını hissettiriyor.
Sadelikten yola çıkan sanatsal
atmosfer
TURK Fatih Tutak; sadece sunduğu
özgün lezzetlerle değil, dekorasyonu ve
yarattığı atmosfer ile konuklarına eşi
benzeri bulunmaz bir deneyim yaşatıyor.
Zarif bir sıcaklık yaratma gayesi ile
tasarlanan restoran, el yapımı seramikler
ve ince zanaatkarlık ile renklendiriliyor.
Restoranda kullanılan tabakları 4 farklı
seramik sanatçısı ile birlikte tasarlayan
Fatih Tutak, bıçaklar için 100 yılı aşkın
süredir devam eden aile işletmesinin
üçüncü kuşağı olan yerel bir zanaatkar
ile çalışıyor. Sadeliğin ön plana çıktığı
tasarımsal yaklaşım, Türk kültürünün
merkezinde yer alan ustalığın yoğun bir
şekilde deneyimlenmesini sağlıyor. Geniş
açık mutfak ve fırının güçlü ateşi, yoğun
dış dünyadan gastronomik lezzetlerin
hüküm sürdüğü bir dünyaya kaçmayı vaat
ediyor.
Mekan Yorum
Gönül Yıldırım
Haliç Üniversitesi ile Ekonomi Gazeteciler
Derneği Başkanı Celal Toprak’ın birlikte
düzenlediği e-dönüşüm etkinliğinin ardından
bana göre yemekten en iyi anlayan adam
bazılarına göre ise yeni dönemin gurmesi
Talip Bayram’dan bir teklif geldi…
Talip Bey; Hadi sizi künefe yemeğe götüreyim
mi? diye sordu. Başkanımız Celal Toprak
(Celal abi) ile birlikte, Talip Bayram’ın teklifine
uyduk.
Yıllardır Üsküdar’da oturuyorum, son
dönemde burada önemli değişiklikler
olduğunu görüyordum. İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, diğer
ilçelerde olduğu gibi Üsküdar’ı çok önemsiyor
ve Belediye Başkanı Hilmi Türkmen ile birlikte
güzel işler yapılıyor.
Özetle, uzun zamanın ardından, yeni yeni bir
değişim içinde olan Üsküdar yeni ve özel bir
mekan kazanmış. Üstelik burası, binbir çeşit
enfes künefe yapan bir mekan…
Künefe peynirle yapılan dünyadaki ilk
tatlı çeşidi olduğunu ve bu şekilde tarihe
geçtiğini sanırım birçoğunuz bilmiyordur.
Künefe, ülkemizin en sevilen gastronomi
kentlerimizden Hatay’a ait olarak kabul
edilen, bir lezzet şaheseridir. Tuzsuz
beyaz Antakya peynirinin, taze kadayıf ile
birleşmesiyle oluşur. Şerbetinin ayarı,
usta ellerde pişirilmesi ve peynirinin özel
olması gibi hususlara dikkat edildiğinde ise
muhteşem bir tat alabileceğiniz şahane bir
Üsküdar’da enfes bir lezzet mekanı
“Muazzam Künefe”
tatlı olarak karşınıza çıkmaktadır. Bu enfes
tatlımız, ülkemizin genelinde bilinip sevilen,
yenilen bir tatlı çeşidi olarak karşımıza
çıksa da, artık sadece Türkiye’de değil,
yurt dışında da meşhur olmuş ve birçok
restoranın tatlı reyonları arasında da yerini
almaya başlamıştır. Son olarak ülkemizde
özel “künefe” adıyla mekânlar açılmaya
başladığına da şahit olmaya başladık. Bu
künefenin ne kadar rağbet gördüğünün de bir
kanıtıdır.
“Muazzam Special”i muhakkak tadın
Celal Toprak, Talip Bayram ve bana, Muazzam
Künefe Üsküdar Şubesi’nin İşletme Müdürü
Hakan Demirer ve Boğaziçi Aşçılar Derneği
Başkanı Mustafa Küçükoğlu eşlik ederek,
“künefenin tarihçesi ve yapılışı hakkında”
bilgiler verdiler. Sonrasında, ‘Muazzam
Künefe’nin Üsküdar Şubesi’nin lezzetlerini
tatmaya başladık ve lezzetler enfesti. Siz deyin
onlarca, ben diyeyim yüze yakın künefe ve
tatlı çeşidiyle, tabiri caizse lezzet fırtınasıyla
karşılaştık. Burada, künefenin şekerinin
dengelenmesi için süt ile servisi yapılıyor.
Sahan kaymağı, Hatay peyniri ve hakiki sade
yağının mükemmel buluşmasının ürünü olan
hasır künefeyi yediğinizde eşsiz bir lezzetle
karşılaşıyorsunuz. Katmeri, hasır künefesi,
çıtır hasırlısı, kaymaklısı, fıstıklısı, Osmanlı
tatlı çeşitleri ile Üsküdar sahilinde, Boğaz
manzarası eşliğinde yediğiniz lezzetler ikiye
katlanıyor. Lezzetler arasında, “Muazzam
Special”i muhakkak tadın.
Aralık 2019’dan beri hizmette
Muazzam Künefe, yaptıkları tüm işlerde
en kalitelisini, en iyisini, en güzelini ve en
lezzetlisini hedeflediklerini söylemekteler.
Bundan dolayı da markanın ismini ilham
verici olarak “Muazzam” diye seçtiklerini
ifade ediyorlar. Amaçları misafirlerine
her şeyi Muazzam bir şekilde sunup,
sağlıklı, keyifli ve bir o kadar tatlı vakitler
geçirmelerini sağlamak. Bu misyonla
“Muazzam Künefe” 2018 yılında ilk şubesini
Bakırköy İncirli Caddesi’nde açmış.
Kalitesiyle bir anda Bakırköy’ün en hareketli
işletmelerinden biri olmuş. Bakırköy’deki
Muazzam Künefeye gelen misafirler,
genellikle akşam yemeğinden sonra, tatlı
yemeğe gelmeyi tercih ediyorlarmış. Ancak
mekânın sıcaklığı, ürünlerin kalitesi ve
sunulan ikramlar nedeniyle müşteriler,
orayı koyu sohbetlerin, gece saat 02.00’lere
kadar sürdüğü bir mekâna dönüştürmüş.
Bakırköy’de amaçladıkları hedefe ulaşan
Muazzam Künefe’nin yönetimi, ekim ayında
Beylikdüzü’nde 2. şubeyi açtılar. Üsküdar
Meydanı’ndaki 3. şubenin açılışı ise 6 Aralık
2019 tarihinde gerçekleşti. Hedefte, 2020
yılında yurt içi ve yur tdışında zincire yeni
halkaların eklenmesi yer alıyor.
06
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Kahve-kitap birlikteliğinin ayrıcalıklı hali
Books and Coffee
Kaliteli bir kahve ile kitap keyfi yapmak isteyenlere rahat mekanlar sunmayı hedefleyen
Books and Coffee, misafirlerini beş şubesi ile ağırlamaya devam ediyor. 2020 sonuna
kadar toplam 12 mağazaya ulaşmayı hedefleyen mekan, “iyi kahve” ve “iyi kitap”ın
yanı sıra, dökülen kahvelerden sabun yaparak ve okullara kitap bağışında bulunarak,
sürdürülebilir bir gelecek için de destek sunuyor.
Kitap kurtlarının en sevdikleri
eşlikçilerden biri de şüphesiz
iyi bir kahve… Bu keyfi rahat ve
huzurlu bir atmosferde yaşamanın
verdiği hazzı ise okumaya tutkun
olanlar bilir. Artık bu konsepti tüm
pozitif yönleriyle, üstelik işin içine
doğallığı da katarak yansıtan bir mekan
var: Books and Coffee. Sektörde
deneyim sahibi üç isim Tahir Bulca,
Barış Gültekin ve Edvar Aksakal’ın
bir araya gelerek hayat verdiği Books
and Coffee, tam bir tutku hali olan
kitap ve kahveyi keyifli bir ortamda bir
araya getiriyor. Her şubesinde aynı
kahvenin aynı özenle demlendiği Books
and Coffee’nin inceliği, dekorasyonda
kullanılan objelerde de fark ediliyor.
Ayrıca yine mekanda birçok kitap
kulübünün sohbetleri de düzenleniyor.
Dökülen kahveler geri
dönüştürülüyor
Books and Coffee ekibi, kahveye olan
tutkusunu sürekli araştırmalar yaparak
artırıyor. Avrupa’da da sıkça yapıldığı
gibi, mekanda artan kahvelerden
yapılan sabun ve koku gidericiler
başarılı sonuçlar veriyor. Böylece dünya
kaynakları en iyi şekilde kullanılırken,
hammaddesi doğallık içeren ürünler
konusunda da farkındalık oluşturuyor.
Books and Coffee, konseptiyle uyumlu
olarak kitapları da sosyal sorumluluk
projelerine dahil ediyor. Şubeler
açıldıktan kısa bir süre sonra okullara
kütüphane kurulabilmesi için başlatılan
kitap kampanyası çerçevesinde birçok
okula bağışta bulunuyor. Okullara
yapılan kitap bağışları aynı zamanda
süreklilik içeriyor.
Hedef; 2020 sonuna kadar 12 şube
Ortalama her şubeye bir milyon
civarında yatırım yapılan Books and
Coffee’de, merkez işleyişin sağlanması
ve işin ihtiyaç duyduğu diğer
giderlerle birlikte yüklü bir sermaye
ayrılmıştı. Şimdi ise Books and Coffee,
yatırımlarına büyüyerek devam etmeyi
planlıyor. Bununla beraber konsepte
paralel olacak şekilde hazırlanacak
bir yayın projesi de bulunuyor.
Books and Coffee ekibi, iyi kahveyi iyi
kitaplarla beraber keyifli mekanlarda
misafirleriyle buluşturmanın yanı
sıra, bu alanda kaliteli bir yayını da
oluşturmayı hedefliyor. Gelecek
projelerinde ise kitap kulüpleri ve
sahaflar ile gerçekleştirilecek projelerin
hazırlıkları sürüyor. Bunların daha
fazla kitaba erişimi kolaylaştıracak
ve insanların okumaktan daha da
keyif alabilecekleri bazı etkinlikleri de
kapsaması hedefleniyor.
Celtic Irish Sports Pub
Narmanlı Han’da…
Spor tarihine adını altın harflerle yazdıran ve büyük kitlelere önderlik eden
aynı adlı kulüpten ilham alan Celtic Irish Sports Club, Narmanlı Han’da açıldı.
Celtic Irish Sports Club lezzetli menüsü, keyifli müsabakaları ve open stage
performanslar ile farklı bir eğlence deneyimi sunacak.
Yer Istanbul’un kalbi, İstiklal Caddesi, Tünel,
Narmanlı Han. Mekan; dünyada dostlukların
pekiştiği, müdavimlerin her gece uğradığı, sıcak
ve arkadaşça ortamı ile bilinen İrlanda barlarından
esinlenen Celtic Irish Pub.Kurucuları; 25 yıldır
Beyoğlu’nda 20’den fazla bar, hostel, kafe ve restoran
açan, iş ve sosyal hayatlarını aşık oldukları Beyoğlu’nda
geçiren Tahir Bulca ve Emek Kırbıyık.
Çünkü her eğlence paylaşınca güzel…
Sports Bar; çünkü her eğlence paylaşınca güzel. Gol
olunca, son saniye üçlüğünde ya da SuperBall’da, Touch
Down’da yanındaki bir sürü insanla beraber coşmak
ve sarılmak gibisi yok! Adı Celtic, çünkü 1845’de büyük
kıtlıkta, İrlanda’dan İskoçya’ya göçen İrlanda’lıların
Glasgow’da özlemle kurdukları spor kulübü. Muhteşem
pub menüsü, lezzetli kokteylleri, 40’dan fazla bira
seçeneği, dart alanı, curling masası ve harika
çalışanlarıyla karşınızda biz: Celtic Irish Sport Bar…
108
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
HORECA’da 3,5 milyar dolarlık
ticaret hacmine ulaşılacak
Türkiye’nin en büyük konaklama, ağırlama, yiyecek ve içecek endüstrisi HORECA (Hotel, Restaurant,
Cafe) buluşması 15-18 Ocak tarihleri arasında ANFAŞ tarafından Antalya’da gerçekleştirilecek.
Toplam 600’ün üzerinde katılımcı firmanın, 3 bin 700’den fazla markasını sergileyeceği HORECA
buluşmasını, 50 binden fazla yerli ve yabancı profesyonelin ziyaret etmesi öngörülürken, fuar
sonunda 3,5 milyar dolarlık iş hacminin oluşması bekleniyor.
Antalya’daki büyük buluşma öncesi
İstanbul Point Otel’de bir araya
gelen sektör temsilcileri, 2019 yılını
değerlendirirken, büyük organizasyonun
rakamsal verilerini kamuoyu ile
paylaşarak, fuara tam desteklerini
bildirdiler. Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri
Derneği(ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz
başta olmak üzere; Endüstriyel Mutfak,
Çamaşırhane Servis ve İkram Ekipmanları
Sanayicileri ve İşadamları Derneği
(TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Güçlü
Kaplangı, Turizm Otel Yöneticileri Derneği
(TUROYD) Başkanı Ali Can Aksu, Marmara
Bölge Satınalma Yöneticileri Platformu
(MARSAP) yönetim kurulu üyesi İsmail
Hakkı Kaya, Anfaş Genel Müdür Yardımcısı
Münevver Duran Karahasan ile ANFAŞ
Yönetim Kurulu Başkanı Ali Bıdı’nın
katılımıyla gerçekleşen toplantıda, B2B
görüşmeleri sayesinde her iki fuarda
toplam 3,5 milyar dolarlık ticaret hacmi
beklendiği vurgulandı.
İş potansiyelini ikiye katlama fırsatı
HORECA Fuarı hakkında bilgiler veren
ANFAŞ Yönetim Kurulu Başkanı Ali
Bıdı, “Fuarımıza katılacak toplam
600’ün üzerinde katılımcı firma, 3 bin
700’den fazla markasını sergileyecek.
Yurt içi katılımcılarımızın yanı sıra bu yıl
Amerika Birleşik Devletleri, Almanya,
Brezilya, Cezayir, Çin, Endonezya,
Hindistan, İran, İsrail, İtalya, Libya,
Litvanya, Nepal, Rusya, Tayland, Tunus,
Ukrayna olmak üzere toplam 17 ülkeden
katılımcıyı, ziyaretçilerimiz ile bir araya
getireceğiz. Yurt içindeki 81 şehirden
gelecek ziyaretçiler ile 49 ülkeden 50
binin üzerinde profesyonelin büyük
organizasyonu ziyaret etmesini bekliyoruz.
ANFAŞ ekibi olarak, Türkiye’nin markası
olan fuarlarımızı başarılı bir şekilde
açmaya hazırlanıyoruz. Yaklaşık 40 bin
metrekarelik kapalı alanımızın tamamında
açacağımız 31.Hotel Equipment ve
27.Food Product fuarları, yüzde 100
doluluk oranına ulaştı. Bu nedenle bugün
Türkiye’nin en büyük HORECA (Hotel,
Restoran, Cafe) buluşması özelliğini
taşıyor. Fuarlarımız sayesinde konaklama,
ağırlama, gıda ve içecek sektörünün tüm
paydaşları, tek çatı altında buluşarak
iş potansiyelini ikiye katlama fırsatı
yakalayacak” dedi.
Bu yıl turizm sektöründe yaşanan rekor
artışın fuarlara olan ilgiyi arttırdığını da
dile getiren Bıdı, ”Fuarlarımızda sektörde
kendini kanıtlamış, ihracatta önemli
başarılara imza atmış otel ekipmanları ve
gıda sektörünün önde gelen firmalarına ev
sahipliği yapıyoruz Ekibimiz, yurt dışından
yeni hedef pazarlara yönelik önemli
çalışmalar gerçekleştirdi. Yurt dışı alım
heyetlerimiz ve katılımcılarımız arasında
düzenlenecek B2B görüşmelerinde
toplam 3,5 milyar dolarlık bir ticaret
hacmi bekliyoruz. Bu yıl; Ticaret
Bakanlığı, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası,
Batı Akdeniz İhracatçı Birlikleri, Batı
Akdeniz Kalkınma Ajansı, hedef ülkelerin
ticaret odaları, ticaret müşavirlikleri ve
ANFAŞ’ın yurt dışı acenteleri aracılığıyla
Almanya, Amerika, Arnavutluk,
Azerbaycan, Bahreyn, Belarus, Belçika,
Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek,
Bulgaristan, Cezayir, Çin, Danimarka, Fas,
Filistin, Fransa, Güney Kore, Gürcistan,
Hırvatistan, Hindistan, Hollanda, Irak,
İran, İtalya, İspanya, İngiltere, Kanada,
Katar, Kazakistan, Kosova, Libya, Lübnan,
Lüksemburg, Makedonya, Malezya, Mısır,
Nepal, Özbekistan, Pakistan, Polonya,
Portekiz, Rusya, Sırbistan, Tayland, Tunus,
Ukrayna, Umman, Ürdün ve Yunanistan
olmak üzere 49 ülkeden binin üzerinde
profesyonel ziyaretçi ve alım heyetlerini
katılımcılarımızla bir araya getiriyoruz”
ifadelerini kullandı.
Hedef 50 bin profesyonel ziyaretçi
Yurt dışı çalışmalarının yanı sıra, yurt içi
ziyaretçi çalışmaları hakkında da bilgi
veren Bıdı, şunları söyledi: “Eş zamanlı
organizasyon sayesinde iki fuarın ziyaretçi
kitlesini tek çatı altında buluşturuyoruz.
Katılımcılarımız; ANFAŞ’ın ziyaretçi
çalışmaları sonucu, yurt içinde 81
ilden otel yatırımcıları, otel yöneticileri,
satın alma müdürleri, spa merkezleri,
iç mimarlar, müteahhitler, kamu
yetkilileri, şef ve aşçılar, zincir market
yetkilileri, kafe ve restoran sahipleri, gıda
toptancıları, perakendeciler, öğretmen
evleri, polis evleri, askeriye, resmi kurum
ve sosyal tesis işletmeleriyle bir araya
gelecek. Bu yıl yurt içi ve yurt dışından
toplam 50 bin profesyonel ziyaretçiyi
fuarımızda ağırlamayı hedefliyoruz”
2020’de yenileme ve revize yılı
Ali Bıdı, ”Durgunluk yaşayan inşaat
sektörü, bu yıl rekor kıran turizm
sektöründe yer alan ve 4 milyar dolarlık
ticari hacme ulaşan otellerin, yenileme ve
değişim yapma isteklerine gözünü dikmiş
durumda. Son yıllarda turist profilinde ve
müşteri taleplerinde değişimler yaşanıyor.
Turizmin yükselen trendi gastronominin
yanı sıra, Türkiye’ye yapılan ziyaretlerin
yüzde 50’si tarih ve kültürel değerlerimizi
keşfetmek için de yapılıyor. Müşteriler,
artık daha yüksek, temalı, hikayesi
olan tesisleri tercih ediyor. Otel yapıları
yenileme pazarında beklenti yüksek.
Yapı sektöründe pazar gelişme şansı
en yüksek bölge ise Akdeniz. Turizmde
üst üste rekorların kırıldığı 2018-2019
sezonları sonrası büyük bir yenileme ve
revize yatırımlar bekleniyor. Son olarak
belirtmek istediğim konu, ANFAŞ olarak
yeni dönemde kısa sürede başarılı
fuarlara imza attık. Fuarımızı destekleyen
Antalya Valisi’ne, Büyükşehir Belediye
Başkanı’na, Antalya Ticaret Odası’na ve
bizi destekleyen tüm paydaş ve sektör
başkanlarına, bizi destekleyen tüm fuar
katılımcılarına teşekkür ediyoruz.” dedi.
Dernek başkanlarından tam
destek…
Lokal fuarların sektörün tüm bileşenlerinin
buluşma noktası olduğunu söyleyen Ev Dışı
Tüketim Tedarikçileri Derneği(ETÜDER)
Başkanı Melih Şahinöz, “Antalya çok değerli
ve coğrafya süper. Turist geldiğinde güvenli
gıda yiyor olması ve bunun sürdürülebilmesi
lazım. Biz de sektör olarak bunu sağlıyoruz.
Bu anlamda önemli bir iş yapıyoruz.
Bu anlamda da dernek olarak bu fuarı
destekliyoruz.” dedi.
Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane Servis
ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve
İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim
Kurulu Başkanı Güçlü Kaplangı ise,
“ANFAŞ ve bu fuar bizim için çok değerli
ve önemli. Çok eski partnerlerimizden.
Bugün sektör olarak dünyaya yüzde 95
Türk yerli üretim ürünler satıyoruz. Türk
üreticiler 150 ülkeye ihracat yapıyor. Bu
anlamda vazgeçilmez desteğimizi ve iş
birliğimizi sürdürüyoruz.” diye konuştu.
Turizm Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)
Başkanı Ali Can Aksu’da “Dernek
olarak 81 ilde 3280 üyeye sahibiz, 17
ülkede faaliyetlerimiz bulunuyor. Bu
fuar bizim için çok önemli. 54 sektörü
besliyor.” açıklamasını yaptı. Marmara
Bölge Satınalma Yöneticileri Platformu
(MARSAP) yönetim kurulu üyesi İsmail
Hakkı Kaya’da fuarda kaliteli firmaların
bir araya geldiğini ve yoğunluğun üst
düzeyde olduğunu vurgulayarak, fuar
desteklediklerini söylediler.
2023 hedefi; 40 milyar dolarlık
ihracat
Yurt içi ve yurt dışından sektör
profesyonellerine ev sahipliği yapacak dev
organizasyon; Uluslararası ziyaretçilerin
yanı sıra, otel yetkilileri, satın alma
yetkilileri, mimarlar, mühendisler,
müteahhitler, restoran, bar ve kafeterya
işletmecileri, alışveriş merkezleri,
hipermarketler, zincir marketler,
dernekler, Ticaret ve Sanayi
Odaları’nı bir araya getirecek. Büyük
buluşma, otel, restoran ve bar yöneticileri
ile yüz yüze görüşme imkanı sunmasının
yanı sıra, konaklama ve ağırlama
sektörüne hizmet veren kamu kurum ve
kuruluşlarının satın alma yetkililerine
ulaşma fırsatı tanıyor. HORECA buluşması
aynı zamanda Türkiye’nin tarımsal ürün
ihracatının artışı için de büyük önem
taşıyor. Türkiye, bugün 1700 farklı
tarımsal ürünü 199 ülkeye ihraç ederken,
bu alanda, Avrupa Birliği’nin birinci,
dünyanın ise yedinci büyük ekonomisi
konumunda bulunuyor. Sektör liderlerinin
2023 hedefi ise 90 milyon ülke nüfusu ile
60 milyon turisti besleyerek, 200 milyar
dolar üzerinde üretim ve 40 milyar dolar
ihracat gelirine ulaşmak.
Türkiye’nin tüm satın alma
profesyonelleri bir arada
31. ANFAŞ Hotel Equipment Uluslararası
Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları
İhtisas Fuarı ile 27. ANFAŞ Food
Product Uluslararası Gıda ve İçecek
İhtisas Fuarı’nda, Türkiye’nin sektördeki
satın alma platformları bir araya
gelecek. ANFAŞ tarafından yürütülen
çalışmalar sonucunda; 2020 yılında
yatırım ve renovasyon gerçekleştirecek
otel, restoran,cafe hastaneler ve
yurtlar için satın alma müdürü ve
yöneticileri, katılımcılarla buluşma fırsatı
yakalayacak. Aynı zamanda Türkiye’nin
81 ilinde misafirhaneleri bulunan kamu
kurumlarında görev yapan satın alma
yöneticileri ve ihale komisyon üyeleri de
fuar boyunca alımlar gerçekleştirecek
En yüksek katılımlı aşçı buluşması
27. ANFAŞ Food Product kapsamında,
Türkiye Aşçılar Federasyonu, Antalya
Gastronomi Eğitimcileri Birliği Derneği ve
ANFAŞ iş birliğiyle, turistik tesislerde yerli
malı kullanımını teşvik etmek amacıyla
başlatılan ‘Yaşasın Anadolu’ teması
Food Show’da adeta sanata dönüşecek.
Endüstriyel mutfak ekipmanlarından
gıda ürünlerine kadar tamamen yerli
malı ürünler kullanılarak yarışma, şov,
workshop ve gösteriler gerçekleştirilecek.
Türkiye’nin en yüksek katılımlı
aşçılık buluşması olması hedeflenen
organizasyonda 4 binden fazla şef fuarda
yerini alacak.
Latte Art Yarışması Kahve Etkinliği
ANFAŞ 27. Food Product Fuarı
kapsamında “Otel Baristaları Derneği
Latte Art Yarışması” kahve etkinliği
düzenlenecek. Kahve sektörünün otel
kanadı profesyonellerini bir araya
getirecek “Latte Art Şampiyonası;
Türkiye’de ciddi bir gelir getirisine
sahip ve önemli bir kaynak olan
turizme destek sağlama amacı taşıyor.
Türkiye turizmindeki barista sayısının
ve niteliğinin artması ve iletişimin
güçlenmesi anlamında büyük önem
taşıyan etkinlik; ayrıca otel yöneticileri için
çalışan personelin eğitilmesi ve personele
destek sağlanması anlamında da bir
farkındalık yaratmayı hedefliyor.
8. Uluslararası Housekeeping
Olimpiyatları
ANFAŞ, 31. Hotel Equipment Uluslararası
Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları Fuarı
çerçevesinde ise Hotel Kat Hizmetleri
Eğitimi ve Dekorasyonu Derneği
tarafından 8.Uluslararası Housekeeping
Olimpiyatları düzenlenecek. Konaklama
sektörünün aynası Housekeeping
mesleğinde farkındalık yaratmak ve
mesleğin renkli yüzünü sergilemek
için organize edilen olimpiyatlar,
Housekeeping mesleği ve Türk turizmi
adına çok önemli bir gelişme olarak
nitelendiriliyor. Yarışma ayrıca, sağlıklı
yaşamın korunması ve geri dönüşüm
turizminin yegane teminatı housekeeping
mesleğinin turizmde sürdürülebilirlik
için her yönüyle geliştirilmesi, çıtasının
yükseltilmesi turizm camiası adına büyük
önem arz ediyor.
Elektrik maliyetini azaltmanın
yolları konuşulacak
Eş zamanlı gerçekleştirilecek her
iki fuarda da ENEREX Enerji temalı
özel oturumlar da düzenlenecek.
“Çatılarımızda Güneş Toplayalım”,
“Endüstriyel Yapılarda ve Otellerde
Enerji Verimliliği”, “Enerji Depolama
ve Elektrikli Şarj İstasyonları”, “Gıda
ve Yeşil Atığın Enerji Üretimi Yoluyla
Değerlendirilmesi” başlıkları altında
düzenlenecek oturumlarda elektrik
maliyetlerini azaltmak isteyen, enerjinin
verimli kullanımıyla ilgili soruları olan
tüm kurumsal ve bireysel katılımcılar yer
alacak.
110
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
Gelecek Ambiente’de şekilleniyor
Dünyanın en büyük
uluslararası dekorasyon
ürünleri fuarı Ambiente, 7
Şubat’ta kapılarını açıyor.
Almanya’nın Frankfurt şehrinde
düzenlenen dünyanın en büyük
uluslararası dekorasyon ürünleri
fuarı Ambiente, 7-11 Şubat 2020 tarihleri
arasında gerçekleşecek. Bu yıl da
sektörün tüm oyuncuları için buluşma
noktası olmaya devam edecek olan
Ambiente’de 4.500’den fazla katılımcı;
‘Dining’, ‘Living’ ve ‘Giving’ alanlarında
uluslararası ürün çeşitliliklerini
sergileyecekler. Aynı zamanda, ‘Contract
Business’, “Sourcing and Ethical
Style” temaları da bu yıl fuarda yer
alacak. Ambiente’ye Salon 6.0’nın da
dahil edilmesiyle birlikte genişleyen
alanda; HoReCa sektörünün önde gelen
katılımcıları otel, restoran ve catering
alanlarında öne çıkan en son ürünlerini
sergileyecekler. Geleceğin yaşam stili
trendlerinin ve vizyoner tasarımlarının
sunulacağı sunumlar da bu yıl fuarda yer
alacak.
Endüstrinin önde gelen firmaları
ürünlerini yeni HoReCa salonunda
ziyaretçilere sunacak
Bu yıl açılacak olan HoReCa salonu,
sektörün önde gelen otel, restoran ve
catering tedarikçilerini ağırlayacak.
Salon 6.0, sadece HoReCa sektöründeki
katılımcılara odaklanan özel bir ‘Dining’
alanı olarak fuarda yer alacak. Bu özel
salonda; APS, BHS Tabletop, Picard &
Wielpütz, RAK, Revol, Steelite ve Zieher
gibi sektörün önde gelen firmaları geniş
bir ürün yelpazesi ile en yeni ürünlerini
sunacak. Yeni HoReCa salonunun
açılmasının yanı sıra, Ambiente’de 2020
yılında üçüncü bir akademi alanı yer
alacak. Salon 9.1 ve 11.1’deki Ambiente
Akademi platformlarına ek olarak, ilk
kez Salon 6.0’da bir ‘HoReCa Akademi’
platformu olacak. Fuarın beş gününün
tamamında, HoReCa Akademi alanında,
ulusal ve uluslararası profesyonel
ziyaretçiye çeşitli birçok konu da
sunumlar olacak.
2020 Trendleri, Trend Alanı’nda
sergilenecek
Ambiente Trendler, tüm endüstriye
ve endüstrideki yeni ürünlere genel
bir bakış imkanı sunan geniş bir ürün
yelpazesini kapsıyor. Önümüzdeki yılın
trendleri, temaları ve ürün çeşitliliği,
fuarda öne çıkan alanlardan biri olan
Trend Alanı’nda sergilenecek. Aynı
zamanda, tasarım, sanat, mimari,
moda ve yaşam tarzı alanlarında çığır
açan etkiler burada gerçekleşecek.
112
hotel restaurant
& hi-tech
hotel-tech
Mitsubishi Electric’ten Gelecek Odaklı
CNC Kontrol Üniteleri
Yeni nesil M80 ve M800 serisi CNC kontrol üniteleri özel ekranı ve klavye tasarımı ile sezgisel bir
kullanıcı deneyimi sunuyor.
Yüksek teknolojiye sahip CNC
ürünleri ile başta otomotiv ve metal
işleme sektörü olmak üzere dünya
genelinde birçok sektörde standartları
belirleyen Mitsubishi Electric, CNC
işleme merkezleri ve CNC torna
makineleri için üreticilere sunduğu
katma değeri her geçen gün artırıyor.
Markanın Türk makine sektörüne yönelik
çalışmaları hakkında bilgiler veren
Mitsubishi Electric Türkiye Fabrika
Otomasyon Sistemleri Mekatronik
CNC Departmanı Kıdemli Müdürü
Hakan Aydın, CNC kullanıcılarına daha
ekonomik, daha hızlı ve daha hassas
üretim imkanı tanıyarak hedeflerine
ulaşmalarına destek olduklarını ifade
etti.
Sanayi 4.0 çağında makine sektörü
büyüyecek
Türkiye’nin gerek nüfus yoğunluğu
ve genç iş gücü gerekse iş kalitesi
anlamında Avrupa’daki birçok ülkenin
önünde yer aldığını söyleyen Hakan
Aydın; “Ülkemizin lokomotif iş
kollarından biri olan makine sektörü,
Sanayi 4.0 çağında güçlenerek büyümeye
devam edecek. Biz de Mitsubishi
Electric olarak yüksek teknolojili inovatif
ürünlerimiz, kaliteli servis ve yedek
parça hizmetimiz, mühendislik bilgimiz,
know-how’ımızla şekillendirdiğimiz
projelendirme çalışmalarımız ve
büyük özen gösterdiğimiz satış sonrası
hizmetlerimizle Türk sanayisinin
hızla artan rekabet şartlarına uyum
sağlamasına katkıda bulunmak için
çalışıyoruz” dedi.
Yeni nesil M80 ve M800 serisi CNC
kontrol üniteleri
Yüksek teknolojiye sahip yeni nesil M80
ve M800 serisi CNC kontrol ünitelerinin,
çok milli (multi-spindle) senkronizasyon
desteği dahil olmak üzere toplamda
32 eksen, sekiz iş mili ve sekiz parça
sistemine kadar olan sistemleri
destekleyebildiğini söyleyen Hakan Aydın
seriyle ilgili olarak şu bilgileri paylaştı;
“Mitsubishi Electric’in yüksek hassasiyetli
yüzey kontrolü fonksiyonunu içeren seri,
otomatik işleme sırasında bile her bir
eksenin hızlanmasını ve yavaşlamasını
optimize edebiliyor. Aynı sürede daha
yüksek keskinlikte ölçüler elde edilmesine
veya hassasiyetten ödün verilmeden çevrim
sürelerinin azaltılmasına imkân sağlayan
seri, eşzamanlı beş eksenli makine
operasyonlarında dahi kullanılabiliyor.
M800 CNC kontrol üniteleri, yüksek hızlı ve
yüksek hassasiyetli makine operasyonları
ile çok eksenli ve çok parçalı sistem
kontrolü için tasarlanan üst düzey bir
kontrol ünitesi olarak öne çıkıyor. CNC
uygulamaları için özel olarak tasarlanan
CPU içeren M80 ise toplamda 11 eksene
kadar destek veriyor. Aynı zamanda çok
geniş bir pazarda yüksek verimlilik ve
kullanım kolaylığı açısından ideal çözüm
sunuyor. Markamızın CNC sektörü için özel
olarak tasarladığı CPU, daha hızlı ve daha
hassas yüzeyler için işleme hızında da artış
sağlıyor.”
Multi-touch özellikli kapasitif
dokunmatik ekran
M80 ve M800 serisinin ekran ve klavye
tasarımıyla da dikkat çektiğini ifade
eden Aydın; “Bu seri akıllı telefonlar
ve tabletler gibi teknolojilerle büyüyen
yeni nesil operatörlere hitap eden
gelecek odaklı CNC’lerin kullanımını
kolaylaştırıyor. Yeni seride yüksek
çözünürlüklü ekranlar; 8.4 inch, 10.4
inch, 15 inch ve 19 inch seçeneklerinden
oluşuyor. 10.4 inch ve daha büyük
ekranlarda standart özellik olarak
sunulan multi-touch özellikli kapasitif
dokunmatik ekran, hem deneyimli
hem de yeni operatörler için akıllı
telefonlara benzeyen kolay ve sezgisel
bir kullanıcı deneyimi sunuyor. Zorlu
tuş işlemlerine son veren bu fonksiyon
sayesinde programın istenilen bölümü
kolaylıkla görüntülenip izlenebilirken,
diğer ekranlardaki bir menü rahatlıkla
seçilebiliyor. Ayrıca yeni ekranlar uzun
ömürlü sağlam cam yapısıyla günlük
bakımın kolay bir şekilde yapılmasına
da imkân tanıyor. Ürün ailesinde dikey
ve yatay monte edilebilen klavyeler de
bulunuyor” diye konuştu.
Simple View özelliği kullanımı
pratikleştiriyor
Yeni nesil serinin, içerdiği USB’nin yanı sıra
artık SD kartıyla da büyük ölçekli karmaşık
makine programlarının saklanması ve
yedeklenmesine imkan tanıdığını ifade eden
Aydın, “Yeni Simple View özelliği sayesinde
normal görünüm ekranından sade
görünüm ekranına geçiş yaparak deneyimi
olmayan kullanıcıların adaptasyon hızını
artırmak ve operasyon esnasında oluşan
alarmların tüm ekranı kaplayacak şekilde
görüntülenebilmesi ile makinenin durumu
hakkında bilgi sahibi olmak mümkün hale
geliyor. Böylece makine operatörü uzakta
olduğu durumlarda da oluşan alarmı
görebiliyor ve kontrol alanını genişletiyor.
Kullanıcı yetki seviyesi belirleme özelliği
ile operatörlere üretimdeki rollerine göre
ayrı ayrı erişim izni tanımlanarak yetkisiz
müdahaleden kaynaklı hatalar minimize
edilebiliyor” dedi.
Fabrika ortamıyla kolay
entegrasyon sağlıyor
Çok sayıda açık ağ protokolüyle uyumlu
olan M80 ve M800 serisinin fabrika
ortamının tamamıyla kolay entegrasyon
sağlarken esneklik açısından da öne
çıktığını söyleyen Hakan Aydın, ayrıca
robotlar, sensörler ve diğer ekipmanlarla
CNC arasında bağlantı kurulmasını
kolaylaştırdığını ifade etti. Aydın; “3D
modelleri istenilen boyutta ve konumda
görüntülemeye olanak tanıyan seride,
operasyon öncesi parça çizimlerine
bakılabiliyor ve parçaların kesit
görüntüleri alınabiliyor. Standart olarak
sunulan G Kod yardımcısı çok daha kolay
programlama avantajı sunarken, üç
boyutlu grafik kontrolü hem tornalama
hem de frezelemeyi destekliyor. Bu
sayede karmaşık programlar bile üç
boyutlu simülasyon ile kolaylıkla kontrol
edilebiliyor’’ diyerek sözlerini tamamladı.
114
hotel restaurant
& hi-tech
ürünler
Doğru hava, Daikin VRV IV+
ile geleceğe hazır!
İklimlendirme sektörünün yenilikçi şirketi Daikin, ENER LOT21 uyarınca daha yüksek sezonsal
verimlilik değerleri (ηs,c & ηs,h) sağlamak amacıyla tasarlanmış yeni VRV IV+ dış üniteleri
pazara sundu. Yüksek verimli yeni bir Daikin scroll kompresöre sahip olan VRV IV+, enerji
tasarrufunun artırılması ve karbon emisyonlarının azaltılması konularına somut olarak katkı
sağlayacak. Daikin’in “Çevreci Yönetim” misyonunun ışığında sezonsal verimlilikte bir kez daha
sektöre öncülük eden cihaz, üstün Daikin teknolojisinin bir imzası olarak öne çıkıyor. VRV IV+
dış ünitelerinin kalbi yeni Daikin Scroll kompresör, soğutma ve ısıtma sezonu boyunca kısmi
yüklerde yüksek performans sağlamak için yeniden tasarlandı. Devrim niteliğinde değişken
soğutucu akışkan sıcaklığı teknolojisi (VRT) sayesinde VRV IV+ hem inverter kompresör devrini
hem de soğutma ve ısıtma modunda soğutucu akışkan sıcaklığını sürekli ayarlayarak daima en
yüksek verimlilikte çalışıyor.
Camın en yalın hali: ‘Nude’
Dünyanın üçüncü en büyük cam ev eşyası üreticisi Şişecam Topluluğu’nun global tasarım
markası Nude, dünya prömiyerini 2014 yılında Maison Objet Paris’te yaptı. Ardından
Milano ve Frankfurt’taki uluslararası fuarlarda boy gösterdi ve büyük beğeni topladı.
Tüm koleksiyonlarını “Simple is Beautiful” (Yalın Güzeldir) felsefesi ile tasarlayan Nude;
Ron Arad, Nigel Coates, Joe Doucet, Pentagon Design, Tomas Kral, Mikko Laakkonen,
Tamer Nakışçı, Erdem Akan ve Ali Bakova’nın da aralarında olduğu dünyanın saygın
tasarımcıları ile çalışıyor. Her koleksiyonunda cam teknolojisi ve işçiliğindeki hünerle
tasarım yetkinliğini birleştiren Nude markası, kullanıcıların tutku ve zevklerini en estetik
biçimde yansıtan, duyumlarını artıran yaratıcı koleksiyonlar içeriyor. German Design,
Red Dot, Wallpaper Design ve IF Design gibi dünyanın en prestijli tasarım yarışmalarında
ödülleri bulunan Nude, ödüllü koleksiyon sayısını 36’ya yükseltti.
Yalın, asil ve sofistike
Elektrik anahtarı ve priz sektörünün lider kuruluşu Panasonic Life Solutions Türkiye,
VİKO markası altında satışa sunduğu, yeni Linnera Life serisi ile yaşam alanlarına estetik
ve zarafet katan renklere bambaşka bir yorum getiriyor. Linnera Life serisinin sedef
beyazı, granit grisi ve gece siyahı seçenekleri hayata asil bir dokunuş gerçekleştiriyor.
Köşeli hatlar ve yalın tasarım ise elektrik anahtarı ve prizleri ile öne çıkan yeni serinin
sofistike görünümünü tamamlıyor. Ürün, yaşam alanlarını dünün çizgilerinden
arındırmak isteyenler için tasarlanan granit grisi modeli ile zamanın ruhunu yansıtmanın
ötesine geçiyor ve yıllara meydan okuyor. Tutkuları besleyen granit grisi tasarım, modern
yaşamlar ve dekorasyonlar için kusursuzluğu yeniden tanımlıyor.
TP-Link, loglama yazılımlarını destekliyor
Gün içinde çok sayıda farklı kişinin WiFi’a bağlandığı kamusal ağa sahip restoran, otel,
AVM, okul, kafe, ulaşım şirketleri gibi işletmeler için WiFi’ın güvenliği ve 5651 sayılı yasaya
uyumluluk çok önemli. Bu işletmeler hem ağı ve ağa bağlananları güvende tutmak hem
de yasa gereği ağa bağlananların hareketlerini kaydetmek (loglama) durumundalar.
Özellikle küçük ve orta ölçekli kuruluşlar için bu sorunu çözen hizmetler sunan şirketler
var. Geliştirdikleri yazılımlar ile ve aylık bir bedel karşılığı kamuya açık WiFi sunan bu tür
işletmelerin otomatik olarak loglama ve ağ güvenliği yapmalarını sağlıyorlar. TP-Link’in
bu tür işletmelere özel WiFi erişim noktaları (access point) olan EAP serisi, loglama
hizmeti veren birçok yazılım ile uyumlu. Bu da kuruluşlara çok önemli avantajlar sağlıyor.
Zaten son derece kolay kurulup kullanılan EAP erişim noktaları, başta Airmind, Crypttech,
WiFiburada, WiFispot gibi firmaların yazılımlarını destekliyor. Bu firmalardan loglama
hizmeti alan EAP kullanıcıları, herhangi bir arayazılım, düzenleme, vb gerekmeden hem
ağ güvenliğini hem de loglamayı yapabiliyorlar. Üstelik kullanıcıların ağa giriş yaptığı
sayfalarda her türlü reklam, tanıtım, bilgilendirme gibi işletmeye yarar sağlayacak
çalışmaları da kolayca yapabiliyorlar