Pharma Turkey March/April 2020
Pharma Turkey March 2020
Pharma Turkey March 2020
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
March - April 2020
All over the world for the health industry, the core of exports!
İhracatın Kimyası, Sağlık Sektörü için Dünya’nın her yerinde
Adres: Ferhatpaşa Mah. Yeditepe Cd. 14. Sokak No: 11-13A 34888 Ataşehir / İSTANBUL
Genel Merkez Tel.: +90 (216) 455 43 43 web: www.ankaferd.com.tr Mail : info@andilac.com
Publisher
H. Ferruh IŞIK
on behalf of
İSTMAG Magazin Gazetecilik
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
Managing Editor
(Responsible)
Mehmet SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
Editors
Duygu SAZAN
duygu.sazan@img.com.tr
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
Graphic & Design
Tayfun AYDIN
tayfun.aydin@img.com.tr
Advertising Coordinator
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
Foreign Relations Manager
İsmail ÇAKIR
ismail.cakir@img.com.tr
IT Manager
İMG Bilgi Teknolojileri
web@img.com.tr
Accounting Manager
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
Finance Manager
Yusuf Demirkazık
yusuf.demirkazik@img.com.tr
Subscription
İsmail ÖZÇELİK
ismail.özcelik@img.com.tr
Head Office
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim
Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1
34197 Yenibosna / İstanbul /
Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
Printing
İhlas Gazetecilik A.Ş
Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza NO: 11/A 41
Yenibosna / İstanbul / TURKEY
Tel: 0 212 454 30 00
Index
İçindekiler
6
Abdi İbrahim Became the First Turkish Pharmaceutical
Company to Sign the CEO Water Mandate Statement
Abdi İbrahim, Ceo Water Mandate Bildirisini İmzalayan
İlk Türk İlaç Şirketi Oldu
10
AIFD’s New Board of Directors Has Been Elected
AIFD’nin Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi
12
Turkey Dental Sector Showed Up at AEEDC 2020 Fair for the
Second Time
Türkiye, Dental Sektörü İkinci Kez AEEDC 2020 Fuarı’nda Boy Gösterdi
14
BIOCODEX Walks Towards the Unknown with its Microbiota Vision
Creating Global Solutions
BIOCODEX, Mikrobiyota Vizyonu ile Bilinmeyene Yürüyor,
Global Çareler Üretiyor
22
“Reverse Mentoring Program” Exclusive to AstraZeneca
AstraZeneca is Ready for the Future with Generation Y
AstraZeneca’ya özel “Tersine Mentorluk Programı”
AstraZeneca Y Kuşağı ile Geleceğe Hazır
24
Gensenta Advances from Deep-Rooted Past to the Future of Health
Gensenta, Köklü Geçmişinden Sağlığın Geleceğine İlerliyor
53
Repeat and Renew every day with Bepanthol’s New Ad Face
Aslı Enver!
Bepanthol’ün Yeni Reklam Yüzü Aslı Enver’le
Her Gün Yeniden, Her Gün Yenilen!
Letter From the Editor
İlaç Üretenleriniz
Çok Olsun!
İnsanoğlunun tarihinin ilk gününden beri muhtaç olduğu şey
sağlık, derdine derman bulduğu ise şifadır. Bu yüzdendir ki,
dert arttıkça şifaya giden çareler de çoğalır.
Günümüz teknolojik şartlarının hızlı ilerleyişini de
düşünürsek, ilaç üretim endüstrisinin gelişimi, biyoteknolojik
üretimdeki çalışmalar ve hatta yapay zekâ ile ilaç üretimi
yapılması şifaya ulaşmanın dünya çapındaki önemine vurgu
yapıyor.
Geliştirilen ilaçlar, kimi zaman hastalıklara çare kimi
zamansa bir önlem olabiliyor. İşte bu yüzden, Ar-Ge
çalışmalarına yapılan yatırımlar hızlı bir şekilde artıyor ve
sağlık endüstrisi dünyanın en büyük endüstrilerinden biri
olma yolundaki adımlarını hızlandırıyor.
Türkiye’de durum, dünyadakiyle paralel şekilde ilerliyor.
Ülkemiz AB ülkeleri ile aynı standartlara sahip teknolojik bir
düzeye ulaşmış durumda. 2013 yılı sonrasında ilaç
sektörünün gelişimine yönelik uygulanan teşviklerin ise
imalat tarafında önemli bir role sahip olduğu söylenebilir.
Son yıllarda dünyanın biyoteknolojik ilaç üretimine yönelimi
sonucunda, Türkiye de bu alandaki çalışma ve hedeflerini
gözden geçirerek adımlarını sağlamlaştırdı. Bilindiği üzere,
biyoteknolojik ilk ilaç üretimi 1928’de Alexander Fleming’in
penisilini üretmesiyle gündeme geldi ve 1980’lerin başında
rekombinant DNA teknolojisi ile üretilen insan insüliniyle
diyabet tedavisinde kullanıldı. Türkiye ise, 2018 yılı itibariyle
biyoteknolojik ilaç üretim listesinde dünyadaki sayılı ülkeler
arasında yer almayı başardı. Türkiye’deki birçok ilaç firması,
yatırımlarını biyoteknolojik üretime kaydırdı ve bu alana
yapılan toplam yatırımların tutarı 5 milyar Türk lirasını aştı.
Araştırmanın, geliştirmenin, ön görünün, çalışmanın ve
azmin olduğu her yerde mutlaka ki başarı da olur. Türkiye
gibi başarılı ilaç firmalarının hizmet verdiği ülkelerde ise
sağlık ihtiyacı, mutlak şifasını bulur…
Bir sonraki sayımızda tekrar buluşuncaya dek sağlıkla kalın!
DUYGU SAZAN
Editor
Many Happy Drug Producers!
What mankind has been in need of since the first day of his
history is health, and healing his problems is the way he has
to find ways for. That is why, as the problem increases, the
remedies that go to healing also increase.
Considering the rapid progress of today’s technological
conditions, the development of the pharmaceutical
manufacturing industry, studies in biotechnological
production, and even manufacturing with artificial
intelligence emphasize the importance of achieving healing
worldwide.
Developed drugs can sometimes be a cure for diseases and
sometimes a measure. This is why investments in R&D are
growing rapidly, and the healthcare industry is stepping up
its steps to become one of the largest industries in the
world.
Situation in Turkey, as in the world is progressing in parallel.
Our country has reached a technological level with the same
standards as EU countries. It can be said that the incentives
applied to the development of the pharmaceutical sector
after 2013 have an important role on the manufacturing side.
As a result of the orientation of the biotechnological
production of drugs in the world in recent years, Turkey has
also strengthened its passing steps and objectives of the
review work in this area. As it is known, the first
biotechnological drug production came to the agenda in 1928
with Alexander Fleming producing penicillin and was used in
the treatment of diabetes with human insulin produced with
recombinant DNA technology in the early 1980s. In Turkey,
the year 2018 was able to take place among the world’s few
countries in biotechnological drug production list. many
pharmaceutical companies in Turkey, slid to the
biotechnological production of investment and the amount of
total investment in this area has exceeded the 5 billion
Turkish liras.
Wherever there is research, development, foresight, work
and perseverance, there is always success. In countries
where health needs are served by the successful
pharmaceutical companies, such as Turkey, finds the
absolute healing...
See you our next issue, good bye!
Pharma 5
Abdi İbrahim Became the First Turkish Pharmaceutical
Company to Sign the CEO Water Mandate Statement
Abdi İbrahim, Ceo Water Mandate Bildirisini İmzalayan İlk
Türk İlaç Şirketi Oldu
Abdi İbrahim, playing a leading role in the field
of sustainability, was included in an important
declaration with its water efficiency studies. Abdi
İbrahim was among the supporters of the CEO of
Water Mandate, the UN Global Compact (UNGC)
initiative, and was among the first companies to
achieve this success in the Turkish pharmaceutical
industry.
Abdi İbrahim, which has been working for 108 years
without losing his passion for “improvement” to
contribute to a better and happier life every day, takes
an important step towards improving the “future” and
“the world”, became among the signers of Mandate
CEO Water, the initiative of the United Nations Global
Compact. Thus, it became the first Turkish pharmaceutical
company to join the CEO Water Mandate signers.
Leading the sector in this field, Abdi İbrahim joins CEO
Water Mandate supporters and supports sustainable
water policies and practices with a global commitment.
The company will prepare the water usage values
according to the criteria deemed appropriate by the Water
Mandate initiative and will report annually. With this
declaration, Abdi İbrahim, a stakeholder of an important
international initiative on water, will support the water
conservation policies carried out simultaneously all over
the world with company commitments.
Sürdürülebilirlik alanında öncü rol oynayan Abdi
İbrahim, su verimliliği çalışmalarıyla önemli bir
bildiriye dahil oldu. Abdi İbrahim, Birleşmiş Milletler
Küresel İlkeler Sözleşmesi (UNGC) girişimi olan CEO
Water Mandate destekçileri arasına girerek, Türk ilaç
sektöründe bu başarıyı elde eden ilk şirket olarak yer
aldı.
Her gün milyonlarca insanın daha iyi ve mutlu bir yaşam
sürmesine katkıda bulunmak için “iyileştirme” tutkusunu
hiç kaybetmeden 108 yıldır çalışmalarını sürdüren Abdi
İbrahim, “geleceği” ve “dünyayı” iyileştirmek yolunda
önemli bir adım atarak, Birleşmiş Milletler Küresel
İlkeler Sözleşmesi girişimi olan CEO Water Mandate’nin
imzacıları arasında yer aldı. Böylece CEO Water Mandate
imzacıları arasına katılan ilk Türk ilaç şirketi oldu.
Sektörüne bu alanda da öncülük eden Abdi İbrahim,
CEO Water Mandate destekçileri arasına katılarak
sürdürülebilir su politikaları ve uygulamalarını küresel
ölçekte bir taahhüt ile destekliyor. Şirket, su kullanım
değerlerini Water Mandate insiyatifinin uygun gördüğü
kriterlere göre hazırlayacak ve yıllık olarak raporlayacak.
Bu bildiriyle su konusunda önemli uluslararası bir
inisiyatifin paydaşı olan Abdi İbrahim, dünyanın her yerinde
eş zamanlı olarak sürdürülen su koruma politikalarına,
şirket taahhütleriyle destek verecek.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Abdi İbrahim
Kamu İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü Dr. M.
Oğuzcan Bülbül, “Tüm canlılar için vazgeçilmez bir
doğal kaynak olan su kaynaklarının sürdürülebilirliğini
sağlamak şirketlerin büyük bir sorumluluğu haline geldi.
Gelecek nesiller için en kıymetli miraslardan biri olan
suya sahip çıkmak hepimizin görevi. Abdi İbrahim olarak
bu sorumluluk bilinciyle, bütünsel bir strateji izliyoruz.
Sürdürülebilirlik Raporumuzun ana performans kriterleri
arasında yer alan etkin geri kazanım yöntemleriyle su
tüketiminin azaltması konusu bizim için büyük önem
taşıyor. Bu kapsamda 2012-2016 yılları arasında 46.524
m³ olarak sağlanan su tasarrufu, 2017’de belirli ürünlerde
kampanya sayılarının artırılması ve mikrobiyolojik testlerin
6 Pharma
Abdi İbrahim
Public Relations
and Corporate
Communications Director,
who made evaluations on the
subject, M. Oğuzcan Bülbül said “It
has become a major responsibility of
companies to ensure the sustainability of water
resources, an indispensable natural resource for
all living things. It is our duty to protect water, one of
the most precious heritages for future generations. As Abdi
İbrahim, with this awareness of responsibility, we follow a holistic
strategy. The issue of reducing water consumption with effective
recovery methods, which are among the main performance criteria of
our Sustainability Report, is of great importance to us. Within this scope,
water savings of 46,524 m³ between 2012 and 2016 increased by 47
thousand m³ by increasing the number of campaigns in certain products
and decreasing microbiological tests at 7 water points, and it reached to
47.621 m³ in 2018 by increasing by 1,050 m³ with a decrease of certain
products. As part of our awareness of water efficiency, we are proud to be
the first Turkish pharmaceutical company to be among the signers of the
CEO Water Mandate, the United Nations Global Compact initiative. With this
step, we will support global water conservation policies. We believe that this
initiative will provide important support for water management. We hope that
he will set an example for our industry”.
7 su noktasında azaltılmasıyla 47 bin m³, 2018 yılında ise belirli ürünlerde yıllık
üretim sayısının azaltılmasıyla 1.050 m³ artarak toplam 47.621 m³’e ulaştı.
Su verimliliği konusundaki farkındalığımız çerçevesinde, Birleşmiş
Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi girişimi olan CEO Water
Mandate’nin imzacıları arasında yer alan ilk Türk ilaç şirketi
olmaktan gururluyuz. Bu adımla birlikte küresel anlamda
su koruma politikalarını da destekler hale geleceğiz.
Bu girişimin su yönetimi konusunda bize
önemli destek sağlayacağına inanıyoruz.
Umarız sektörümüze de örnek
olur” dedi.
Pharma 7
Drug Production in Turkey
Türkiye’de İlaç Üretimi
The world pharmaceutical industry is working fast
to find solutions to diseases that have not been
remedied so far in the field of health and medicine.
Pharmaceutical research and development works
available in all areas. We see that Turkey activities of
drug research and development increase every day
exponentially. The vision of facilitating the access
of patients in our country to innovative drugs and
treatments is an indicator of this development.
Considering that the patients are always at the center
of the health system, our organizations aiming to offer
advanced treatments with advanced technologies make
our industry very excited and hopeful for the future.
Drug production in Turkey is an important
progress for both meeting the demand
of domestic market and also adding
significant in exports.
The 8th Pharmaceutical Chemistry
Congress, where scientists,
pharmaceutical industry
researchers and staff will
come together and have the
opportunity to establish new
collaborations in this field,
and where Pharma Turkey
is the press sponsor, will
be held in Antalya between
February 27 and March 01,
2020.
As Pharma Turkey magazine,
we congratulate March 14
Medical Day of our health
sector. Stay healthy by the
time we meet again with
the May-June 2020 issue of
Pharma Turkey magazine.
Recep Aslantas
Coordinator
Dünya ilaç endüstrisi, sağlık ve tıp alanında şu
ana kadar çaresi bulunamamış hastalıklara karşı
çözüm üretmek için büyük bir hızla çalışmakta.
İlaç araştırma, geliştirme çalışmaları her alanda
gelişmekte. Türkiye’de de ilaç araştırma geliştirme
faaliyetlerinin her geçen gün, katlanarak arttığını
görmekteyiz. Ülkemizdeki hastaların, yenilikçi
ilaçlara ve tedavilere erişimlerinin kolaylaştırılması
vizyonu da bu gelişmenin bir göstergesi.
Sağlık sisteminin odağında her zaman hastaların
var olduğunu dikkate alarak, ileri teknolojilerle
geliştirilmiş tedaviler sunmayı hedef edinen
kuruluşlarımız varlığı, sektörümüzü oldukça
heyecanlandırarak gelecek açısından
umutlandırmakta. Türkiye’de ilaç üretiminin
hem yurt içi talebi karşılamak hem de ihracatta
önemli mesafeler kat etmek amacıyla
konumlanıyor olması ise oldukça önemli bir
gelişme.
Bilim insanları, ilaç endüstrisi araştırmacı
ve personelleriyle, bu alanda tüm
paydaşların bir araya geleceği ve
yeni iş birlikleri kurma imkanına
erişebileceği, Pharma Turkey
dergisinin de basın sponsoru
olduğu 8. İlaç Kimyası
Kongresi, 27 Şubat- 01
Mart 2020 tarihleri arasında
Antalya’da gerçekleşiyor
olacak.
Pharma Turkey dergisi olarak
sağlık sektörümüzün 14 Mart
Tıp Bayramını tebrik ediyoruz.
Pharma Turkey dergisinin
Mayıs-Haziran 2020 sayısında
buluşuncaya kadar esen kalın.
8 Pharma
14 - 16 September 2020 | Abu Dhabi, UAE
Your regional partner for innovation & networking in pharma
14 – 15 September 2020 I Abu Dhabi, UAE
Your regional partner for innovation & networking in pharma
The ONLY event in the region dedicated
to pharmaceutical manufacturing
Connecting local, regional and international professionals from across the
entire pharma supply chain, from ingredients to finished product distribution,
the event is your partner in accessing the Middle East & Africa pharma
market through a cost-effective platform.
4,900+
attendees
98
countries
participating
5 events
in 1 location
2 days
of business, learning &
networking opportunities
Book your stand at: gotocphi.com/mea2020
For more information contact:
salesoperations@ubm.com / cigdem.celen@informa.com
or visit gotocphi.com/mea2020
AIFD’s New Board of Directors Has Been Elected
AIFD’nin Yeni Yönetim Kurulu Belirlendi
The 17th Ordinary General Assembly Meeting of
the Research-Based Pharmaceutical Companies
Association (AIFD) was held on 14 February. In the
General Assembly, the permanent and alternate
members of AIFD’s new term management and
supervisory board were determined. AbbVie Turkey
General Manager Dr. Mete Hüsemoğlu was elected
Chairman of the AIFD Board of Directors.
The 17th Ordinary General Assembly of the Research-
Based Pharmaceutical Companies Association (AIFD) was
held on 14 February in Istanbul. In the General Assembly,
new board of directors and members of the supervisory
board of the association were elected. As a result of the
distribution of duties at the first meeting of the new
board of directors, Dr. Mete Hüsemoğlu was elected
Chairman of the Board.
New board members of the new term are as follows: Ali
Cem Öztürk (Sanofi), Avinash Potnis (Novartis), Burak
Cem (Novo Nordisk), Jose Daniel Lucas Guerrero (Lilly),
Mustafa Cem Açık (Pfizer), Natasa Klicko (Roche), Renan
Özyerli (MSD), Selim Giray (GSK), Serhat Mete Hüsemoğlu
(AbbVie), Şehram Zayer (Merck) and Uğur Bingöl (İ.E
Menarini) were selected. The AIFD Auditing Board
consists of Demet Russ (Johnson & Johnson), Muhittin
Bilgütay (Bausch + Lomb) and Serkan Barış (AstraZeneca).
At the AIFD General Assembly, the 2019 activities of
the association were evaluated and priorities for 2020
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AIFD)
17’nci Olağan Genel Kurul toplantısı 14 Şubat’ta
gerçekleştirildi. Genel Kurul’da AIFD’nin yeni dönem
yönetim ve denetim kurulu asil ve yedek üyeleri
belirlendi. AbbVie Türkiye Genel Müdürü Dr. Serhat
Mete Hüsemoğlu AIFD Yönetim Kurulu Başkanı seçildi.
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AIFD) 17’nci
Olağan Genel Kurulu, 14 Şubat’ta, İstanbul’da yapıldı.
Genel Kurul’da, derneğin yeni dönem yönetim kurulu ve
denetleme kurulu üyeleri seçildi. Yeni yönetim kurulunun
ilk toplantısında yapılan görev dağılımı sonucunda, Dr.
Serhat Mete Hüsemoğlu Yönetim Kurulu Başkanı seçildi.
Yeni dönemde AIFD Yönetim Kurulu üyeleri olarak Ali
Cem Öztürk (Sanofi), Avinash Potnis (Novartis), Burak
Cem (Novo Nordisk), Jose Daniel Lucas Guerrero (Lilly),
Mustafa Cem Açık (Pfizer), Natasa Klicko (Roche), Renan
Özyerli (MSD), Selim Giray (GSK), Serhat Mete Hüsemoğlu
(AbbVie), Şehram Zayer (Merck) ve Uğur Bingöl (İ.E
Menarini) seçildi. AIFD Denetleme Kurulu ise Demet Russ
(Johnson & Johnson), Muhittin Bilgütay (Bausch+Lomb)
ve Serkan Barış (AstraZeneca) isimlerinden oluşuyor.
AIFD Genel Kurulu’nda ayrıca, derneğin 2019 faaliyetleri
değerlendirilerek, 2020 yılına dair öncelikler görüşüldü.
Genel kurulun açılış konuşmasını yapan Dr. Mete
Hüsemoğlu, AIFD’nin kuruluşundan bu yana “Türkiye’deki
hastaların yenilikçi ilaçlara ve tedavilere erişimlerini
artırmak, iyileştirmek ve sağlık alanında etik ve şeffaf bir
10 Pharma
were discussed. Speaking at the opening speech of the
General Assembly. Mete Hüsemoğlu stated that the
foundation of AİFD “works to improve patients’ access to
innovative medicines and treatments in Turkey, provide
ethical and transparent business and work environment
in the healthcare field, and in line with the vision as well
as with a constructive approach, we try to contribute
to our country’s growing healthcare and economy in
partnership with stakeholders and will continue to do so
in the future.”
Hüsemoğlu noted that drug research and development
improved in every sense that the results of these
developments would be seen in Turkey,too. Saying that
personalized treatments, gene treatments and advanced
treatments will be on the agenda, Hüsemoğlu said,
“The pharmaceutical industry is currently working at an
incredible pace to produce solutions to diseases and
unmet needs in the field of health and medicine. In 2020
and the following few years, we will witness important
developments and innovations both in Turkey in the
world of medicine which will provide solutions for the
unmet needs of patients and submit to the service of
humanity.”
“As we always say, there are always patients at the center
of the healthcare system. As stakeholders of this system,
our reason for being is to create value for the patient.
In 2020, it will be our priority to keep patients in our
focus and increase their access to the best and advanced
treatments,” he added.
While ending his speech, Hüsemoğlu congratulated the
new board members and stated that he firmly believed
that AIFD would continue to contribute increasingly to
the healthcare industry and economy of our country in
2020.
iş ve çalışma ortamı sağlamak” vizyonu doğrultusunda,
yapıcı bir yaklaşımla, paydaşlarıyla ortaklaşa, ülkemizin
sağlık ve ekonomisine artan şekilde katkıda bulunmaya
çalıştığını ve gelecekte de bunu sürdüreceğini belirtti.
Hüsemoğlu, ilaç araştırma geliştirme çalışmalarının
her açıdan geliştiğine dikkat çekerek, bu gelişmelerin
sonuçlarını Türkiye’de de göreceğimizi belirtti.
Kişiselleştirilmiş tedaviler, gen tedavileri ve ileri
teknoloji ile geliştirilmiş tedavilerin daha çok gündemde
yer alacağını söyleyen Hüsemoğlu, “İlaç endüstrisi şu
anda sağlık ve tıp alanında henüz çaresi bulunamamış
hastalıklara ve karşılanmamış ihtiyaca yönelik çözüm
üretmek için inanılmaz bir hızla çalışıyor. 2020 ve
takip eden birkaç yıl içerisinde bu anlamda çok önemli
gelişmelerin yaşanacağını ve yeniliklerin hem Türkiye’de
hem de dünyada tıbbın ve hastaların karşılanmayan
ihtiyaçlarına çözüm sağlamak üzere, insanlığın hizmetine
sunulacağını göreceğiz.
Hep dile getirdiğimiz gibi sağlık sisteminin odağında her
zaman hastalar vardır. Hepimiz bu sistemin paydaşları
olarak hastaya değer yaratmak için varız. 2020’de de
hastaları hep odağımızda tutarak, onların en iyi ve ileri
tedavilere erişimini artırmak önceliğimiz olacak.” dedi.
Hüsemoğlu konuşmasına son verirken, yeni yönetim
kurulu üyelerini tebrik etti ve 2020 yılında da AIFD’nin,
ülkemizin sağlık ve ekonomisine artan şekilde katkıda
bulunmaya devam edeceğine inancının sonsuz olduğunu
ifade etti.
Pharma 11
Turkey Dental Sector Showed Up at
AEEDC 2020 Fair for the Second Time
Türkiye, Dental Sektörü İkinci Kez
AEEDC 2020 Fuarı’nda Boy Gösterdi
Dental sektörüne yönelik Orta Doğu, Kuzey Afrika ve
Güney Asya bölgesinin en önemli fuarı olan AEEDC
Dubai 2020, 4-6 Şubat 2020 tarihleri arasında Dubai’de
gerçekleştirildi. İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği (İKMİB) organizatörlüğünde ve Diş
Malzemeleri Sanayici ve İşadamları Derneği (DİŞSİAD)
iş birliği ile bu yıl ikinci kez Türkiye milli katılım
organizasyonu gerçekleştirilen fuarda toplam 34 firma
Türkiye’yi temsil etti.
Adil Pelister, President of IKMIB
AEEDC Dubai 2020, which is the most important fair of
the Middle East, North Africa and South Asia region
for the dental sector, was held in Dubai between 4-6
February 2020. A total of 34 companies represented
Turkey at the fair with the Turkey’s national
participation organization for second time this
year organized by Istanbul Chemicals and Chemical
Products Exporters ‘Association (IKMIB) and in
cooperation with Dental Materials and Industrialist
and Businessmen’s Association (DİŞSİAD).
AEEDC Dubai 2020 fair, organized for the 24th time
this year, was held in Dubai on February 4-6 with the
participation of approximately 4 thousand brands. Turkish
companies introduced their state-of-the-art products
to buyers from different parts of the world, which was
visited by 55 thousand people from 155 countries.
A total of 34 Turkish companies with 18 of companies
with national participation for the second time this
year of IKMIB and DİŞSİAD and 16 of companies on an
individual basis participated in the show. In the fair, which
showed great interest in Turkish products, Dubai Consul
General Mustafa İlker Kılıç, Dubai Trade Attaché Ahmet
Canlı and Hasan Önal, DİŞSİAD President Erkan Uçar and
TİM Delegate Adil Boz wished success to the participants.
Stating the importance of the fair for the dental sector,
Bu yıl 24’üncüsü düzenlenen AEEDC Dubai 2020 fuarı, 4-6
Şubat tarihleri arasında yaklaşık 4 bin markanın katılımıyla
Dubai’de gerçekleştirildi. 155 ülkeden yaklaşık 55 bin
kişi tarafından ziyaret edilen fuarda Türk firmaları, son
teknolojiye sahip ürünlerini dünyanın farklı noktalarından
gelen alıcılara tanıttı.
İKMİB organizatörlüğünde DİŞSİAD iş birliğiyle bu yıl ikinci
defa Türkiye milli katılım organizasyonu gerçekleştirilen
fuara, milli katılım ile 18 firma ve bireyselde 16 firma
olmak üzere toplam 34 Türk firması katılım gösterdi.
Türk ürünlerine yoğun bir ilgi gösterilen fuarda, Dubai
Başkonsolosu Mustafa İlker Kılıç, Dubai Ticaret Ataşeleri
Ahmet Canlı ve Hasan Önal, DİŞSİAD Başkanı Erkan
Uçar ve TİM Delegesi Adil Boz firmaları ziyaret ederek
katılımcılara başarılar diledi.
Fuarın dental sektörü açısından önemine değinen İKMİB
Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, “Bu yıl ikinci
kez İKMİB ve DİŞSİAD iş birliği ile Türkiye milli katılım
organizasyonunu düzenlediğimiz AEEDC Dubai 2020 fuarı,
12 Pharma
Adil Pelister, President of IKMIB said, “This AEEDC
Dubai 2020 fair, we have organized the Turkey national
participation organization for the second time with IKMIB
and DİŞSİAD cooperation, is one of the world’s largest
dental exhibition. As Turkey Pavilion with 216 square
meters we participated in the fair displaying dental
products, instruments and equipment, our total of 34
companies and 18 of them with national participation
this year. There is a very high interest in Turkish products
in this region and there are potential cooperation
opportunities. We attach importance to participation in
the fair in order for our exporters in the sector to use
these opportunities. As IKMIB, we will continue to be with
our exporters.”
dünyanın en büyük dental fuarlarından biri. Dental ürün,
cihaz ve ekipmanların sergilendiği fuara bu yıl, Türkiye
Pavilyonu olarak 216 metrekare ile ve 18’i milli katılım
olmak üzere toplam 34 firmamız ile katılım sağladık. Bu
bölgede Türk ürünlerine karşı oldukça yüksek bir ilgi var
ve potansiyel iş birliği fırsatları bulunuyor. Sektördeki
ihracatçılarımızın bu fırsatları değerlendirebilmesi
açısından fuara katılımı önemsiyoruz. İKMİB olarak
ihracatçılarımızın yanında olmaya devam edeceğiz” dedi.
Pharma 13
BIOCODEX Walks Towards the Unknown with its
Microbiota Vision Creating Global Solutions
BIOCODEX, Mikrobiyota Vizyonu ile Bilinmeyene Yürüyor,
Global Çareler Üretiyor
‘Probiyotik’ kavramını birçok defa duyduk. Bazılarımız
araştırdık, bazılarımız satın aldık ve bazılarımız
da kullandık. Peki, tüm bunları belirli bir bilinç
doğrultusunda mı yaptık ya da bu konuda bildiklerimiz
ne kadar doğru? Tüm bu sorular zihnimizi kurcalarken
probiyotik kavramı evrilerek ‘Mikrobiyota’ seviyesinde
kendinden bahsettirmeye başladı.
Dünyada ‘Mikrobiyota’ araştırmaları trend haline
gelmişken, Biocodex de yatırım rotasını bu yöne çevirdi
ve bu alanda lider olma vizyonunu açıkladı. Biocodex’in
global adımlarını ve Türkiye yatırım hedeflerini Firma
Genel Müdürü Önder Işınay’dan dinledik…
We’ve heard the word “probiotics” many times. Some
of us have made research, some of us have already
bought and used. So have we done these based on
certain knowledge or how true are the things we know
about probiotics? While all these questions occupy
our minds, the word “probiotics” have expanded its
reach and become a subject of “microbiota”.
“Microbiota” research has become a trend in the
world and Biocodex has switched its investments on
this area and declared its vision to become a leader.
We asked questions about global steps of Biocodex
and investment goals in Turkey to Önder Işınay,
General Director of the company in Turkey...
Can you provide some background information about
your company?
Biocodex is a multinational pharmaceutical company built
on high scientific and production standards and has sixty
years of successful history in the sector .Founded in 1952
the first focus of the company was gastroenterology and
showcased its unique probiotic product Saccharomyces
boulardii CNCM I-745®that has a positive effect on the
gut microflora.
The company penetrated into the global markets starting
from the beginning of 1960s and spread its human health
policy in many countries. Today, Biocodex operates in
more than 100 countries and continues to expand its
operations in other countries.
What are your therapeutic areas and product groups?
In addition to gastroenterology, Biocodex is concentrated
on MSS, pain management and paediatrics.
Firmanızın geçmişi hakkında kısaca bilgi verebilir
misiniz?
Biocodex, altmış yıllık kanıtlanmış başarısıyla yüksek
bilim ve imalat standartları üzerine oluşmuş bağımsız çok
uluslu bir farmasötik şirketidir. 1953’de kurulan şirketin
ilk odak noktası gastroentroloji olmuştur ve bağırsak
mikroflorası üzerinde olumlu etkiye sahip türünün ilk
probiyotik ilacı olan eşsiz probiyotik Saccharomyces
boulardii CNCM I-745®, ’yi ön plana çıkarmıştır.
1960’ların başından itibaren dünya pazarına açılarak insan
sağlığı politikasını birçok ülkeye yaymıştır. Günümüzde
Biocodex 100’den fazla ülkede çalışmalarını artırarak
büyümeye ve coğrafi olarak gelişmeye devam etmektedir.
Hizmet verdiğiniz tedavi alanları ve ürün grupları
nelerdir?
Biocodex gastroentroloji dışında MSS, Ağrı yönetimi ve
pediatri alanlarında çalışmaktatır.
Biocodex’in Türkiye pazarına girişi nasıl oldu?
Biocodex, hem üretim hacmi hem de satış oranları
anlamında baktığınızda dünyanın en büyük probiyotik
firması. Tek ürünün domine ettiği portföyü ile dünyadaki
yayılmasını genelde partnerler aracılığıyla gerçekleştirmiş.
Türkiye’de de Sanofi ile yapmış olduğu bir distribütörlük
anlaşmasıyla Reflor’un 20 yıl önce piyasaya verilmesiyle
Biocodex’in Türkiye pazarındaki faaliyeti başlıyor.
2009 yılı itibariyle de –yani Biocodex’in Türkiye’deki 10.
yılında- Reflor’a duyulan güvenle Türkiye’de Biocodex’in
kendisine ait ilk ofisi açılıyor ve Sanofi ile olan distribütörlük
ortaklığı sonlandırılıyor. Aslında bu dönem, Biocodex için
çok şanslı bir zamana denk gelmedi diyebilirim.
14 Pharma
How did Biocodex enter in the Turkish market?
Biocodex is the biggest probiotics company in the world
in terms of production volume and sales figures. With its
portfolio dominated by one product, the company often
chooses to penetrate into markets through its partners.
Biocodex started its operations in Turkey when the
company signed a distributorship agreement with Sanofi
and launched Reflor 20 years ago.
With the huge interest in Reflor, Biocodex opened its
first office in Turkey in 2009 - i.e. on 10th anniversary of
Biocodex in Turkey - and ended its distributor agreement
with Sanofi. Actually I can say that this was not a very
lucky period for Biocodex. Because there had been some
important changes in the market access policies. Reflor
was excluded from the medicine reimbursement scheme.
This caused a serious decrease in volume. Certain
decisions were taken for the new market conditions. One
of these decisions was to meet the needs of the portfolio
in as well as the work model. So working on different
portfolios both locally and abroad started with business
development agreements. However such work did not
bring good results. In 2014 there was a restructuring in
the organization. This was when I joined Biocodex. After
that we clarified our midterm strategy and shaped our
portfolio structure. We developed a portfolio mainly of
4 products in which our probiotic product was still the
flagship of the portfolio. Thus we both reinforced short
term financial structure and built the foundation for
sustainable success. We managed to double the size of
the organization and triple the volume in the past 5 years.
What was the global course taken by Biocodex?
There were serious changes in the world when we were
busy working in Turkey. The company’s vision had a big
revision 2 years ago and the company announced its
“Microbiota Vision”. Today all R&D work and all early
stage investments are focused on microbiota.
Can we learn more about Microbiota?
Microbiota is the aggregate of all organisms which consist
of bacteria, viruses and yeasts in our body. It is also known
as the super organ and is one of the building blocks of a
healthy life. Microbiota has been in the limelight in recent
years and is one of the subjects for which the number of
research and studies has increased the most in the last
5 years. There are many studies which investigate the
potential of probiotics both to contribute to healthy
living and to treat diseases.
What does Biocodex do in this area?
Biocodex has declared its vision to be a global leader.
There are three main constituents of this vision. First
one is to increase the company’s experience in this
area with early stage investments. Recently Biocodex
had collaborative work with MaaTPharma and Exeliom
Çünkü pazara erişim politikalarında bazı önemli
değişiklikler yapılmıştı. Reflor, geri ödemeden çıkmıştı.
Bu durum ciddi bir hacim kaybına neden oluyor. Yeni
Pazar şartlarında belli kararlar alınıyor. Bu kararlardan
biri de çalışma modelinin yanında portföy ihtiyaçlarını
karşılamak. Dolayısıyla, iş geliştirme anlaşmaları ile
hem lokal hem de yurt dışında farklı portföyler üzerine
çalışmalar başlıyor. Fakat bu çalışmalardan sağlıklı
sonuçlar alınamıyor. 2014 yılında ise organizasyon
üzerinde yeniden bir yapılanma oluyor. Bu süreç, benim
Biocodex’e başladığım dönem. Bu tarih sonrasında,
orta vadedeki stratejimizi netleştirerek portföy yapımızı
şekillendirdik. Öz ve spesifik şekliyle yine proiyotiğimizin
dominant pozisyonda olduğu 4 ürünlü bir portföy gelişimi
gerçekleştirdik. Böylelikle hem kısa vade finansal
yapıyı sağlmalaştırıp hem de sürdürülebilir başarının
temellerini attık. Son 5 yıldır da firmanın organizasyonunu
2’ye, hacmini de 3’e katlamış durumdayız.
Biocodex’in globaldeki gelişimi nasıl ilerledi?
Türkiye’de biz bu işleri yaparken globalde de çok ciddi
değişimler oldu. 2 yıl önce net bir vizyon yenilemesi
oldu ve “Mikrobiyota Vizyonu”nu açıkladılar. Bugün
Ar-Ge çalışmaları ve tüm erken evre yatırım kararları
mikrobiyota çerçevesinde yapılıyor.
‘Mikrobiyota’yı biraz daha yakından tanıtabilir misiniz?
Mikrobiyota, vücudumuzdaki bakteri, virüs ve mayalardan
oluşan tüm mikroorganizmaların bütünüdür. Süper
organ olarak da tanımlanıyor ve sağlıkı yaşamın temel
yapıtaşlarından biri.
Mikrobiyota son yılların odak noktası ve artan bir ilgiye
sahip, geçtiğimiz 5 yıl içerisinde üzerinde yapılan çalışma
sayısı en çok artan konulardan bir tanesi olma özelliğine
sahip. Hem sağlıklı yaşama katkı sağlanması hem de
birçok hastalıkla ilgili etkilerinin bulunmasına yönelik bir
çok araştırma yapılmakta.
Biocodex’in bu alanda yaptığı çalışmalar neler?
Biocodex, global çerçevede bu alanda lider olma
vizyonunu açıkladı. Bu vizyonun üç tane temel yapı
taşı var. Bunlardan birincisi erken evre yatırımları ile
şirket bu alandaki deneyimini artırmakta. Biocodex, son
dönemde MaaTPharma ve Exeliom Bioscience (Netbiotix)
firmalarıyla ortaklık yaparak Ar-Ge çalışmalarını bu alana
kaydırdı.
İkincisi, kamuda ve sağlık çalışanları arasında
mikrobiyota ile ilgili bilinirliği arttırmak. Biocodex, bu
amaç doğrultusunda Mikrobiyota Enstitüsü’nü kurdu. Bu
enstitünün tamamı Biocodex çalışanlarından oluşuyor.
Hem online hem de basılı malzemeler kullanılarak
kamuya, halka ve sağlık mesleği mensuplarına ayrı
ayrı iletişimlerle mikrobiyota bilinçlendirmesi yapılıyor.
Bununla ilgili Türkiye’deki öncelikli hedefimiz, web
sitesinin Türkçe versiyonunu tamamlamak ve bunda da
sona yaklaştığımızı söyleyebilirim.
Pharma 15
Bioscience (Netbiotix) and focused its R&D work
on this area. The second is to increase awareness
about microbiota among the public and healthcare
professionals. Biocodex founded the Microbiota Institute
for this purpose. The Institute’s staff consists entirely
of Biocodex employees. The institute raise awareness
about microbiota by communicating individually with the
public, society and healthcare professionals using online
sources and printed materials. Our priority goal in Turkey
is to make the Turkish version of the website ready and I
can say that it will be ready soon. The latest addition to
the microbiota vision is the Microbiota Foundation. The
purpose of the foundation is to support independent
clinical studies on microbiota. Only 40% of the staff of
this foundation are Biocodex employees. The remaining
60% are independent scientists. The main purpose of
the foundation is to support clinical studies and research
on microbiota and its effect on health. In additional to a
global budget, 11 countries including Turkey contribute
local research funding. Being part of this project, Biocodex
Turkey gives Euro 25,000 worth of research grant every
year. The process for the third year will soon begin with
the announcement of our 2020 research grant.
How would you evaluate the general situation today
concerning probiotics and microbiota? What are your
anticipations?
I think there is confusion and lack of information about
probiotics and their effects. Everyone has an opinion
about probiotics. You support your immune system or
your digestive system with bacteria and yeast you ingest.
However microbiota is a world which immensely exceeds
this. Today there is a system which can have serious effect
on health starting from newborns to elderly people. I
think we can start to help people have a healthier life,
offer solutions to many problems which we cannot
pinpoint now or start to play a role in the treatment of
diseases by providing external support to the system.
What are your goals and dreams for the future as the
general director of Biocodex?
Bringing probiotics competency, knowledge and
experience to Turkey is one of my biggest goals.
Furthermore I would love to start production in Turkey.
With the increasing awareness about probiotics I believe
the use of probiotics will increase and a need to increase
production capacity will arise. Today Biocodex has
probiotics production only in France and Turkey could
present an option when the company starts to think
about increasing its production capacity. There is an
incentive system for local production under the national
health policy. Therefore in the long term, my goal is to
transfer all knowledge and experience about production
to Turkey to make Biocodex a bigger and better known
company.
Mikrobiyota vizyonun son halkası da Mikrobiyota Vakfı’nın
kuruluşudur. Vakfın amacı mikrobiyota alanındaki
bağımsız klinik çalışmaların desteklenmesidir. Bu vakfın
sadece yüzde 40’ı Biocodex çalışanlarından oluşuyor.
Kalan yüzde 60’ı ise bağımsız bilim adamları. Vakfın
temel amacı mikrobiyota ve sağlığa etkileri ile ilgili klinik
araştırma ve çalışmalara destek vermek. Global bir
bütçenin yanında, Türkiye’nin de arasında bulunduğu 11
ülkede lokal destekler verilmektedir. Türkiye Biocodex bu
projenin parçası olarak her yıl yirmibeş bin Avro değerinde
karşılıksız destek vermekte. 2020 araştırma desteğimizin
duyurusu ile 3. yılın süreci yakında başlayacak.
Gerek probiyotik gerekse mikrobiyota ile ilgili
günümüzdeki genel durumu nasıl değerlendirirsiniz?
Bu konudaki öngörüleriniz neler?
Günümüzde probiyotikler ile ilgili çok sağlıklı bir bilinç
seviyesinin olmadığını düşünüyorum. Probiyotiklerle
ilgili herkesin bir fikri var. Dışarıdan aldığınız bakteri ve
mayalarla bağışıklık sisteminize veya sindirim sisteminize
destek oluyorsunuz. Ama mikrobiyota dediğimizde,
bunun çok ötesinde bir dünyadan bahsediyoruz. Bugün
yenidoğandan yaşlılık dönemi dahil sağlığa ciddi anlamda
etki edebilecek bir sistem var. Biz de bu sisteme
dışarıdan destek olarak sağlıklı yaşamı sürdürmeye, şu
an söyleyemediğimiz çeşitli sorunlara çözüm önerisinde
bulunmaya veya hastalıkların tedavisinde rol oynamaya
başlayabileceğiz diye düşünüyorum.
Biocodex genel müdürü olarak geleceğe yönelik hedef
ve hayalleriniz neler?
Probiyotik yetkinliğini, bilgi birikimini ve tecrübesini
Türkiye’ye getirmek en büyük hedeflerimden biri.
İlaveten, Türkiye’de üretime başlanmasını çok isterim.
Probiyotik bilinçlenmesi ile birlikte kullanım oranları
artacak ve üretim kapasitesi zorlanmaya başlayacak
diye düşünüyorum. Günümüzde sadece Fransa’da
probiyotik üretimi yapan Biocodex için üretim kapasitesi
konuşulmaya başlandığında farklı alternatifler arasında
Türkiye bir seçenek olabilir. Ülke içi sağlık politikalarında
da lokal üretiminin teşviki söz konusu. Dolayısıyla uzun
vadede, üretim ile ilgili tüm bilgi ve birikimi Türkiye’ye
aktararak, Biocodex’i daha büyük ve bilinen bir firma
haline getirebilmiş olmayı hedefliyorum.
16 Pharma
Notice for Research Projects in Turkey
by Biocodex Microbiota
Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın Türkiye Proje Çağrısı
The purpose of Biocodex Microbiota Foundation is to
support microbiome research by making donations to
education institutions in the world.
Biocodex Microbiota Foundation was founded in 2017
to support base and clinical studies about “the Role of
Intestinal Microbiota in Human Health and Diseases”,
which are scientifically accepted and guided by leading
scientists.
There has been an increasing interest in the world
about microbiota and its importance for global health.
Scientists, academicians, governments and general public
support research on microbiota.
Biocodex Microbiota Foundation will support research
on human microbiome in intestines, skin, gynaecological
systems etc. by international opinion leaders.
Studies on “Changing Microbiota and Its Effects on
Health” are financially supported in Turkey.
11 countries which also include Turkey have reserved
funds for National Research Grants to support national
research studies in 2019 and beyond. These 11 countries
include Belgium, USA, France, Mexico, Poland, Canada,
Russia, Morocco, Baltic States, Ukraine and Turkey and
each country will support 11 studies located in that
country.
Among 13 studies on microbiota in 2019, the study of
Prof. Dr. Yusuf Yılmaz, Gastroenterology Department
in the Internal Diseases Division of Marmara University
School of Medicine titled “evaluation of trimethylamine-
N-oxide(TMAO) related mechanisms in non-alcoholic fatty
liver disease using clinical and histological characteristics
of the disease” came first.
Applications for the new research grants in Turkey for
2020 will start in March 2020. The total research grant
to be given to the research chosen by the scientific
committee in our country is Euro 25,000. Application
period will end on November 30, 2020.
Distinguished members of the Scientific Committee
in Turkey will choose the winner research.
Scientific committee whose members are leading
physicians in respective fields will choose the research
to be supported in December 2020 and announced it in
January 2021.
Biocodex Mikrobiyota Vakfı’nın amacı dünya çapında
akademik bağışlar ile mikrobiyom araştırmalarını
desteklemektir.
Biocodex Mikrobiyota Vakfı 2017 yılında, alanında bilimsel
kabul görmüş, öncü bilim insanlarının danışmanlığında ve
“İnsan Sağlığı ve Hastalıklarında Bağırsak Mikrobiyotası”
ile ilgili temel veya klinik çalışmaları desteklemek üzere
kurulmuştur.
Mikrobiyota ve onun dünya sağlığı ile ilgisi konusunda
gittikçe artan küresel bir ilgi söz konusudur. Bilim
insanları, akademik çevreler, hükümetler ve genel
kamuoyu mikrobiyota çalışmalarını desteklemektedir.
Biocodex Mikrobiyota Vakfı insan mikrobiyomunun
bağırsak, deri, jinekolojik vb. gibi her türlü alanındaki
uluslararası kanaat liderlerinin araştırmalarını
destekleyecektir.
Türkiye’de “Değişen Mikrobiyota ve Sağlığa Etkileri”
başlıklı çalışmalarda desteklenmektedir.
Bu çerçevede, 2019 yılı ve sonrasında içerisinde ülkemizin
de seçilmiş olduğu 11 ülkede ulusal çalışmaları
desteklemek üzere Ulusal Araştırma Bursu için fon
ayırmış durumdadır. Bu 11 ülke Belçika, Amerika, Fransa,
Meksika, Polonya, Kanada, Rusya, Fas, Baltık, Ukrayna ve
Türkiye şeklindedir ve her ülkede ayrı ayrı o ülke adresli
11 çalışma desteklenecektir.
2019 yılında Mikrobiyota konusundaki 13 çalışma arasında
yapılan değerlendirme sonucunda ”Nonalkolik yağlı
karaciğer hastalığında trimethylamine-N-oxide(TMAO)
ilişkili mekanizmaların hastalığın klinik ve histolojik
özellikleri ile değerlendirilmesi“ çalışması ile Marmara
Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı
Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yusuf
Yılmaz birinci olmuştur.
2020 yılında Türkiye’de verilecek yeni destek için
başvurular Mart 2020’de açılacaktır. Ülkemizden bilimsel
komite tarafından seçilecek olan araştırmaya verilecek
toplam destek miktarı 25.000 avroya kadardır. Başvuru
süresi 30 Kasım 2020’de sonlanacaktır.
Alanında lider Türkiye Bilimsel Komite üyeleri seçimini
yapacak.
Alanında lider hekimler tarafından oluşturulmuş bilimsel
komite üyeleri Aralık 2020 tarihinde seçimlerini yapacaklar
ve Ocak 2021 yılında sonuç açıklanacaktır.
Deadline for applications
Son Başvuru Tarihi
30/11/2020
Amount of Grant
Destek Miktarı
Euro 25,000
E-mail address for application / Başvuru için E-Posta adresi: researchturkeybmf@biocodex.com
For detailed information / Detaylı bilgi için: www.biocodexmicrobiotafoundation.com
Decision Announcement Date
Karar Bildirim Tarihi
01/01/2021
Pharma 17
Roche Diagnostics Turkey Has Been Officially Recognised by the
Top Employers Institute as a Top Employer 2020 in Turkey
Roche Diagnostik Türkiye, Top Employers Institute Tarafından
“En İyi İşveren” Seçildi
Ana stratejisinin dört temel bileşeninden ilkini “İnsana
Değer’’ olarak belirlemiş olan Roche Diagnostik Türkiye,
bağımsız bir kuruluş olan Top Employers Institute
tarafından “En İyi İşveren” unvanına layık görüldü.
Roche Diagnostik Türkiye çalışanlarıyla ilgili başarılı
politikaları ve uygulamaları ile “En İyi İşveren”
sertifikasının sahibi oldu. Bağımsız bir kuruluş olan Top
Employers Institute tarafından yürütülen sertifikalandırma
süreci, titizlikle yapılan bir İK araştırmasının sonuçlarına
dayanıyor.
Firma olarak tüm odağı hastalar olan Roche Diagnostik
Türkiye, bu kapsamda tüm yatırımlarını sürdürülebilirlik
temelinde gerçekleştiriyor. Sağlık profesyonellerine
değer katacak inovatif ürün ve hizmetleri keşfederek
hasta yararına sunmak ve hastaların yaşam kalitesini
iyileştirmek, şirketin en temel misyonunu oluşturuyor.
Organizations certified as Top Employers dedicate
themselves to providing the very best working
environment for employees through their progressive
“people-first” HR practices.
Roche Diagnostics Turkey whose sole focus is on patients,
realizes all its investments on the basis of sustainability.
The most fundamental mission of the company is to
discover innovative products and services that will add
value to healthcare professionals, to offer them for the
benefit of patients and to improve the quality of life of
patients.
“Being shown among the Best Employers by a wellestablished
and respected organization such as the Top
Employers Institute is the most important indicator of our
company’s successful efforts to value People” says Banu
Gülsün, Roche Diagnostics Turkey Human Resources and
Communications Director.
Roche Diagnostik İnsan Kaynakları ve İletişim Direktörü
Banu Gülsün “Roche Diagnostik Türkiye olarak ana
stratejimizin dört temel bileşeninden ilkini “İnsana
Değer’’ oluşturuyor. Bir şirketin en iyi işveren olmasının
temeli çalışanlarıdır. Başarının insana verilen değer ve
çalışanların katkısıyla mümkün olabileceğine inanıyoruz
ve tüm çalışmalarımızın merkezine İnsana Değer
bileşenimizi alarak hareket ediyoruz. En İyi İşverenler
Enstitüsü gibi saygın bir dış kuruluş tarafından en iyi
işverenler arasında gösterilmek, Roche Diagnostik
Türkiye’nin, çalışanların her sabah işe gelmekten keyif
aldığı, katkılarından ötürü takdir edildikleri, profesyonel
olarak kendilerini geliştirebildikleri ve potansiyellerini
ortaya koyabildikleri en iyi çalışma ortamını sunması
için harcadığımız çabaların en önemli göstergesi. Bu
başarımızı sürdürülebilir kılmak için çalışanlarımızı
çeşitli kanallardan dinlemeye ve ihtiyaçları anlayarak tüm
İK uygulamalarımızı buna yönelik geliştirmeye devam
edeceğiz.”
Top Employers Institute, şirketleri lider gelişimi,
performans yönetimi, kariyer yönetimi, ücretlendirme
ve yan haklar, işgücü planlaması, yetenek stratejisi, işe
alım, öğrenme, gelişim ve kültür gibi kilit disiplinlerdeki
başarıları göz önüne alınarak değerlendiriyor. “En
İyi İşveren” unvanını da tüm şartları yerine getirerek
çalışanların mesleki ve kişisel gelişimi için en iyi çalışma
koşullarını sağlayan şirketlere veriyor.
18 Pharma
Pharma Global Events
pharmapackeurope.com
5 - 6 February 2020
Paris, France
cphi.com/sea
4 - 6 March 2020
Bangkok, Thailand
cphi.com/japan
16 - 18 March 2020
Tokyo, Japan
cphinorthamerica.com
5 – 7 May 2020
Pennsylvania Convention Center, Philadelphia, USA
cphi.com/china
22 – 24 June 2020
SNIEC, Shanghai, China
cphi.com/korea
26 – 28 August 2020
COEX, Seoul, South Korea
cphi.com/mea
14 - 15 September 2020
ADNEC, Abu Dhabi, UAE
cphi.com/europe
13 - 15 October 2020
Milan, Italy
cphi.com/india
25 - 27 November 2020
Greater Noida, Delhi NCR, India
For more information and stand
bookings, please contact:
salesoperations@ubm.com /
cigdem.celen@informa.com
Organised by:
Taking the Production Facility in Gebze, Generica
Pharmaceuticals Starts Pharmaceutical Production
Generica İlaç, Gebze’deki Üretim Tesisini Alarak
İlaç Üretimine Başlıyor
Akut ve kronik pazarlarda orijinal, eşdeğer ve OTC
ilaçlardan oluşan geniş ürün portföyü ile son yıllarda
ilaç sektörünün en hızlı büyüme gösteren firmalarından
biri olan Generica İlaç, Novartis’in Gebze’de bulunan
iki üretim tesisinden birini satın almak için sözleşme
akdettiğini açıkladı.
Generica Pharmaceuticals, one of the fastest growing
companies of the pharmaceutical industry in recent
years with its wide product portfolio consisting
of original, generic and OTC drugs in the acute
and chronic markets, has announced that Novartis
has signed a contract to purchase one of the two
production facilities in Gebze.
“With this acquisition will accelerate our continuous
process to give Turkey market new products”
Alp Karaağaç, Generica Pharmaceuticals Chairman and
Founder is a member of a family who has been in the
Turkish pharmaceutical industry for 60 years. Pointing out
that they aim to add new equivalent and OTC products
to their portfolios and the market with this acquisition,
Karaağaç;
“We are in the process of taking over the production
flag in one of the production facilities from the global
pharmaceutical leader Novartis. We are pleased to include
an excellent production facility that will take Generica
even further, with an expert team. This acquisition
will bring high quality production that meets or even
exceeds the expectations of all our stakeholders. After
this stage, we will continue production in a nice working
environment with the factory employees and provide job
opportunities to the young generation. We will also add
important values to Turkish pharmaceutical R&D. Our
most important goal is to continue sustainable excellence
in production with this facility that has global quality
standards and to produce for many countries, especially
“Bu satın alma ile Türkiye pazarına sürekli yeni ürünler
kazandırma sürecimiz hızlanacak”
Generica İlaç Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Alp
Karaağaç, 60 yıldır Türk ilaç sanayi içerisinde yer alan bir
ailenin üyesidir. Karaağaç, bu satın almayla, portföylerine
ve pazara yeni eşdeğer ve OTC ürünleri eklemeyi
hedeflediklerinin altını çizerek;
”Global ilaç lideri Novartis’ten üretim tesislerinden
birinde üretim bayrağını devralma aşamasındayız.
Generica’yı daha da ileriye taşıyacak mükemmel bir
üretim tesisini uzman bir ekip ile bünyemize katmaktan
mutluluk duyuyoruz. Bu satın alma tüm paydaşlarımızın
beklentilerini karşılayan ve hatta aşan yüksek kaliteli
üretimi de beraberinde getirecek. Biz bu aşamadan
sonra fabrika çalışanları ile güzel bir çalışma ortamı
içerisinde üretime devam edip, genç nesle iş olanakları
da sağlayacağız. Türk ilaç AR-GE’sine de önemli değerler
katacağız. En önemli hedefimiz global kalite standartlarına
sahip bu tesisle üretimde sürdürülebilir mükemmelliğe
devam etmek ve başta Avrupa olmak üzere birçok ülke
için üretim yapmak. Novartis gibi bir dünya lideri ile
20 Pharma
Europe. This cooperation and technology transfer with a
world leader like Novartis is a great achievement for the
Turkish pharmaceutical industry.”
“Our main priority at the planned transfer stage of our
production facility is employment of our employees
and the continuation of the production process ”
Regarding the planned sales of production facilities,
Dr. Altan Demirdere, president of Novartis Group in
Turkey, said, “We still are consolidating our existing four
production facilities in Turkey and we are downloading
2. Our aim here is to increase our efficiency. Our total
production at our plants in Turkey and exports will
continue to increase in the coming years. As Novartis,
our priority is our responsibilities towards our patients,
employees and society. By continuing production and
supply for Novartis which has its production facilities
in Gebze equipped with Solid, Pellet, HGC, Semi-Solid,
Liquid and Suppository Technologies in Turkey exporting
to 67 countries including EU, Japan, Canada, Australia,
Generica will continue to provide uninterrupted medicine
to the healthcare system and patients worldwide.
Stating that they will pursue business development
opportunities and focus on exports to optimize
production and expand their customer base by investing
in the facility after the transfer; Alp Karağaç, said,
“After the transfer is completed; we aim for a seamless
transition for employees, patients, customers, business
partners and all other stakeholders.”
yapmış olduğumuz bu iş birliği ve teknoloji transferi Türk
ilaç sektörü için büyük bir kazanımdır.” açıklamasında
bulundu.
“Üretim tesisimizin planlanan devri aşamasında en
temel önceliğimiz; çalışanlarımızın istihdamı ve üretim
sürecinin devamı oldu”
Novartis Grup Türkiye Başkanı Dr. Altan Demirdere de
üretim tesislerinin planlanan devren satışı ile ilgili olarak;
“Halen Türkiye’de mevcut 4 üretim tesisimizi konsolide
ediyor ve 2’ye indiriyoruz. Burada amacımız verimliliğimizi
artırmaktır. Türkiye’deki tesislerimizde toplam üretimimiz
ve ihracatımız önümüzdeki yıllarda da artarak devam
edecektir. Novartis olarak önceliğimiz hastalarımız,
çalışanlarımız ve içinde bulunduğumuz topluma karşı
sorumluluklarımızdır. Generica; Türkiye’deki Katı,
Pelet, HGC, Yarı Katı, Sıvı ve Supozituvar teknolojileri
ile donatılmış olan Gebze üretim tesisi ile EU, Japonya,
Kanada, Avustralya dâhil 67 ülkeye ihracat yapan Novartis
için üretim ve tedariğe devam ederek tüm dünyada sağlık
sistemine ve hastalara kesintisiz ilaç sağlamaya devam
edecektir.” dedi.
Devrin ardından tesise yatırım yaparak üretimi optimize
etmek ve müşteri tabanını genişletmek için iş geliştirme
fırsatlarını takip edeceklerini ve ihracata ağırlık
vereceklerini belirten Alp Karağaç;
“Devrin tamamlanmasının ardından; çalışanlar, hastalar,
müşteriler, iş ortakları ve diğer tüm paydaşlar için
kesintisiz bir geçiş hedefliyoruz.“ dedi.
Pharma 21
“Reverse Mentoring Program” Exclusive to AstraZeneca
AstraZeneca is Ready for the Future with Generation Y
AstraZeneca’ya özel “Tersine Mentorluk Programı”
AstraZeneca Y Kuşağı ile Geleceğe Hazır
Dünya nüfusunun neredeyse %40’ını oluşturan Y
Kuşağı, iş dünyasındaki bayrağı X ve “Baby Boomer”
kuşaklarından yavaş yavaş devralıyor. Dünyanın
sürdürülebilir geleceği için çalışan markalar Y kuşağı
gençlerin ne istediklerini, neye önem verdiklerini
anlamak için çalışmalar yapıyor. Türkiye’nin En İyi
İşverenleri arasında yer alarak 2 yıldır üst üste “Great
Place to Work” ödülünü almaya hak kazana AstraZeneca,
Dinamo Danışmanlık tarafından projelendirilen ve
yürütülen “180° Tersine Mentorluk” programını 2016
yılından bu yana sürdürüyor. Her yeni partide farklı
kişileri seçip eşleştirilerek toplamda 40 mentee ve 120
mentor katılımcı sayısına ulaşıldı.
Feyzan Aysan AstraZeneca Turkey’s
Human Resources Director
Generation Y constitutes almost 40% of the world
population is gradually taking over the business
flag from the X and “Baby Boomer” generations.
The brands, working for the sustainable future of
the world Generation Y, is working to understand
what young people want and what they care about.
Turkey is taking place among the Best Employers
for 2 consecutive years of “Great Place to Work”
awards the right to receive the AstraZeneca Dynamo
projected by counseling and conducted “180
conversely Mentoring” program it continues since
2016. By choosing and matching different people in
each new party, a total number of 40 mentee and 120
mentor participants were reached.
“Yarının yeni dünyasına şimdiden hazırlanıyoruz”
AstraZeneca Türkiye İnsan Kaynakları Direktörü
Feyza Aysan, Y kuşağının iş dünyasında aktif rol aldığı
günümüzde; bu kuşağın, X ve “Baby boomer” kuşakları ile
iletişiminin ve aynı dilden konuşmalarının; hem kişilerin
hem de şirketlerin performansı ve geleceği açısından çok
önemli bir yer kapladığına inanıyor. Zaman zaman farklı
bakış açıları sergileyen farklı kuşaklardan çalışanların,
bir harmoni içerisinde başarılı işler yapabilmesi için
aralarındaki uyum çok kritik. AstraZeneca’nın, kendi
sektöründe bir ilk olarak uyguladığı Tersine Mentorluk
Programı, bu noktalarda devreye girerek, hem kişilerin
esneyerek gelişmeleri ve empatik yaklaşımlarını
“We are already preparing for the new world of
tomorrow”
AstraZeneca Turkey’s Human Resources Director Feyzan
Aysan, believes that nowadays in which Generation Y takes
an active role in the business world, the communication
of this generation with the X and “Baby boomer”
generations and their speaking in the same language take
a very important place in terms of the performance and
future of both individuals and companies. The harmony
between them is very critical in order for employees from
different generations to exhibit different perspectives
from time to time to do successful work in a harmony.
Evrim Kuran, the founding partner of
Dinamo Consulting Partner
22 Pharma
The Reverse Mentoring Program, which AstraZeneca
has implemented as a first in its sector, has stepped in at
these points, increasing the development and empathic
approach of both individuals; it also has a great meaning
in preparing the culture of the company for the future.
In addition, thanks to the culture of learning from each
other, the participants can realize the information and
views they receive from a mentor while doing their
work and they can get more productive results from this
collaborative perspective. This group, we can think of
as pieces of a puzzle, brings together the appropriate
pieces and brings out a whole and contributes to the real
potential of the company.
Mentorship from those who say “I am young now” to
those who say “I was young…”
Evrim Kuran, the founding partner of Dinamo Consulting
Partner, which bridges the generations with the
Reverse Mentoring programs she has applied to many
national and global giant brands, about the program
she specially developed for AstraZeneca, said “Young
employees mentor experienced managers. Since 2016,
we have been running the Reverse Mentoring program
with AstraZeneca, where a new generation of beginner
employees convey their insights about the new world of
consumption, new generation communication and new
business from an upper generation to an experienced
manager. We are enjoying the pleasure of moving forward
by measuring the benefits of this program for both young
mentors, experienced clients and AstraZeneca”.
arttırmaları; hem de şirketin kültürünün geleceğe
hazırlanması konularında büyük anlam taşıyor. Ayrıca,
birbirinden öğrenme kültürü sayesinde katılımcılar,
işlerini yaparken bir mentordan aldıkları bilgileri ve
görüşleri hayata geçirebiliyor ve bu iş birlikçi bakış açısıyla
daha verimli sonuçlar alabiliyorlar. Bir yapbozun parçaları
gibi düşünebileceğimiz bu grubun, uygun parçaları bir
araya getirerek ortaya bir bütün çıkarması şirketin gerçek
potansiyeline ulaşması konusunda katkı sağlıyor.
“Ben gençken…” diyenlere, “Ben şimdi gencim”
diyenlerden mentorluk…
Ulusal ve global birçok dev markaya uyguladığı Tersine
Mentorluk programlarıyla kuşaklar arasında köprü
kuran Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı Evrim Kuran,
AstraZeneca’ya özel olarak geliştirdiği program ile ilgili
olarak, “Bu platformda, bilindik mentorluğu ters yüz
ediyoruz. Genç çalışanlar deneyimli yöneticilere akıl
hocalığı yapıyor. Yeni jenerasyon bir başlangıç seviye
çalışanın, üst kuşaktan deneyimli bir yöneticiye tüketimin
yeni dünyası, yeni nesil iletişim ve yeni iş yapma biçimlerine
dair iç görülerini aktardığı Tersine Mentorluk programını
AstraZeneca ile 2016 yılından bu yana yürütüyoruz. Bu
programın hem genç mentorlar, hem deneyimli danışanlar
hem de AstraZeneca için sunduğu faydaları ölçümleyerek
yol almanın keyfini de birlikte yaşıyoruz.” dedi.
Pharma 23
Gensenta Advances from Deep-Rooted Past to the Future of Health
Gensenta, Köklü Geçmişinden Sağlığın Geleceğine İlerliyor
Combining their powers with Amgen, which produces
the world’s most advanced solutions in biotechnology
in 2012, Mustafa Nevzat İlaç is renamed to the future
of health with the power it takes from its deeprooted
history. Stating that they work with the aim
to support healthy lifestyles of the people and serve
patients in all areas from generic to biotechnology,
Amgen Turkey and Gensenta General Manager
Güldem Berkman said “With our new identity and
vision we will continue to support Turkey’s domestic
production and exports move. We want to export to 5
continents from Turkey with Gensenta”.
Representing the power of production, employment
and export in the pharmaceutical industry with two
factories and over 1000 employees, Mustafa Nevzat
is being renewed with the strength it takes from its
deep-rooted past. Mustafa Nevzat İlaç, taking the name
Gensenta, continues its studies in order to offer new
and comprehensive solutions to more patients in a wider
geography. While Gensenta makes the patients to access
to the medicine with the innovative solutions and 40
year of experience of Amgen Global in biotechnology
field, it aims to contribute to the export step of Turkey
by exporting from Turkey to the field consisting of 70
2012 yılında biyoteknolojide dünyanın en ileri
çözümlerini üreten Amgen ile güçlerini birleştiren
Mustafa Nevzat İlaç, Gensenta adını alarak köklü
geçmişinden aldığı güçle sağlığın geleceğine doğru
yenileniyor. Biyoteknolojiden jeneriğe tüm alanlarda
halkın sağlıklı yaşamına destek verme ve hastalara
hizmet etme hedefiyle çalıştıklarını belirten Amgen
Türkiye ve Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman,
“Yeni kimliğimiz ve vizyonumuzla Türkiye’nin yerli
üretim ve ihracat hamlesine destek vermeye devam
edeceğiz. Gensenta ile Türkiye üzerinden 5 kıtaya
ihracat yapmayı planlıyoruz” dedi.
İki fabrikası ve 1000’in üzerinde çalışanı ile ilaç sektöründe
üretim, istihdam ve ihracat gücünü temsil eden Mustafa
Nevzat, köklü geçmişinden aldığı güçle yenileniyor.
Mustafa Nevzat İlaç, Gensenta adını alarak daha geniş
bir coğrafyada, daha fazla hastaya, yeni ve kapsamlı
çözümler sunma yolunda çalışmalarına devam ediyor.
Gensenta, Amgen Global’in biyoteknoloji alanındaki
yenilikçi çözümleri ve 40 yıla yakın tecrübesi ile hastaların
ilaca erişimini kolaylaştırırken, küresel ilaç pazarının
yüzde 70’ini oluşturan bölgeye Türkiye üzerinden ihracat
yaparak Türkiye’nin ihracat hamlesine katkıda bulunmayı
hedefliyor.
24 Pharma
percent of global medicine market.
Stating that the companies have the opportunity to add
value to more people’s lives in a wider geography with
the effect of digitalization Amgen Turkey and Gensenta
General Manager Güldem Berkman said “Our Company
and our vision are being refreshed in this direction. We aim
to be one of the leading pharmaceutical manufacturing
facilities and the largest exporters of Turkey in the
medicine field. This vision of us will be introduced wiün
Gensenta brand which can be easily pronounced in many
international languages in the mare different cultural and
lingual geographies as well as Turkey”.
Stating that they will continue to realize their ambitious
goals in the field of generic medicine under the name of
Gensenta, Güldem Berkman said “Our goal is to support
the healthy life of our citizens and serve our patients with
our products in all areas from biotechnology to generic”.
Dijitalleşmenin etkisiyle şirketlerin artık daha geniş bir
coğrafyada daha fazla insanın hayatına değer katma
olanağına sahip olduğunu dile getiren Amgen Türkiye ve
Gensenta Genel Müdürü Güldem Berkman, “Şirketimiz
ve vizyonumuz bu doğrultuda yenileniyor. Türkiye’nin
ve bölgenin önde gelen ilaç üretim tesislerinden ve
Türkiye’nin ilaç alanındaki en büyük ihracatçılarından
biri olmayı hedefliyoruz. Bu vizyonumuz, Türkiye’nin yanı
sıra daha farklı kültür ve dil coğrafyalarında uluslararası
birçok lisanda çok daha rahat telaffuz edilebilen Gensenta
markasıyla tanıtılacak” dedi.
Gensenta adı ile jenerik ilaç alanında iddialı hedeflerini
hayata geçirmeye devam edeceklerini belirten Güldem
Berkman, “Hedefimiz; biyoteknolojiden jeneriğe tüm
alanlarda ürünlerimizle vatandaşlarımızın sağlıklı
yaşamına destek vermek ve hastalarımıza hizmet etmek”
dedi.
Pharma 25
Berko Pharmaceuticals Employees Read Tale to Sick Children
Berko İlaç Çalışanları Hasta Çocuklara Masal Okudu
Berko Pharmaceuticals employees have read fairy
tales for children undergoing cancer treatment.
Berko İlaç employees, who contributed to the “Happy
Tales” project run by the Gülmek İyileştirir Derneği,
gifted the tales to sick children.
Working and producing for healthy tomorrows, Berko
Pharmaceuticals continues to support sick children.
Berko Pharmaceuticals employees read fairy tales to
children undergoing cancer treatment within the scope
of the “Happy Tales” project run by the Gülmek İyileştirir
Derneği. These fairy tales are uploaded to MP3 players
and given to children who are
hospitalized.
Berko Pharmaceuticals
employees gifted the tales
they read to children who
received inpatient treatment
at Sabahattin Gazioğlu
Children’s Hematology and
Oncology Hospital. Berko
Pharmaceuticals Board
Member and Corporate
Communications Director
Eylem Beran said “We are
very happy to be involved in
this project. This project was
a special project that touched
the heart of us as Berko
Pharmaceuticals employees,
because we read our fairy
tales and gave gifts to the
hospital where a friend of our
team, TST, was treated for
leukemia. It was an emotional
and happy moment for us”.
Berko İlaç çalışanları, kanser tedavisi gören çocuklar
için masal okudu. Gülmek İyileştirir Derneği’nin
yürüttüğü “Mutlu Masallar” projesine katkı sağlayan
Berko İlaç çalışanları, okuduğu masalları hasta
çocuklara hediye etti.
Sağlıklı yarınlar için çalışan ve üreten Berko İlaç,
hasta çocukları desteklemeye devam ediyor. Gülmek
İyileştirir Derneği’nin yürüttüğü “Mutlu Masallar” projesi
kapsamında Berko İlaç çalışanları kanser tedavisi gören
çocuklara masal okudu. Bu masallar, MP3 çalarlara
yüklenerek hastanede yatarak tedavi gören çocuklara
hediye ediliyor.
Berko İlaç çalışanları okudukları masalları, Sabahattin
Gazioğlu Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Hastanesi’nde
yatarak tedavi gören çocuklara hediye etti. Berko İlaç
çalışanları adına çocukları ziyarete giden ve MP3 çalarları
hediye eden Berko İlaç YK Üyesi ve Kurumsal İletişim
Direktörü Eylem Beran, “Bu projede yer aldığımız için çok
mutluyuz. Bu proje, Berko İlaç çalışanları olarak bizlerin
yüreğine dokunan özel bir proje oldu, çünkü ekibimizden
TST bir arkadaşımızın oğlunun lösemi tedavisi gördüğü
hastaneye, onun adına masallarımızı okuduk ve hediye
ettik. Bizim için duygu yüklü ve mutluluk veren bir anı
oldu.” şeklinde açıklamada bulundu.
26 Pharma
İlacın Geleceğine
Yatırım Yapmak
Mayıs 2017 tarihinde açılan GEA Katı İlaç Merkezimiz (GEA Pharma
Solid Center-GPSC), ilaç endüstrisinin geleceği konusundaki
sorumluluğumuzu ve süregelen desteğimizi temsil ediyor.
Toplamda 1100 m 2 alana sahip olan GPSC, oral katı dozaj (OSD)
formunun test, geliştirme ve optimizasyonu için en son teknoloji
uygulamalarını ve çeşitli parti bazlı ve sürekli üretim teknolojilerini
sunar. Test ve kiralık makine seçenekleri dahil ürün geliştirme
ve proses iyileştirmesinden gerçek zamanlı simülasyonlara
kadar üretim verimliliğini arttırmak ve pazara sürüm sürecini
hızlandırmak için tasarlanmış kapsamlı hizmetler sağlar.
Daha detaylı bilgi için sales.turkey@gea.com
adresinden iletişime geçebilirsiniz.
GPSC’nin sundukları;
• parti bazlı veya sürekli üretim ekipmanlarımızda
müşteri demonstrasyonları ve denemeler,
• eğitim programları ve kursları,
• aktif katılımlı laboratuvar deneyimleri,
• farmasötik ürün geliştirme desteği,
• CQA değerlendirmesi,
• yeni konseptlerin test edilmesi (ekipman ve gelişmiş kontroller),
• laboratuvar ölçeğinden üretim ölçeğine yükseltme,
• GEA ekipmanı bilgi ve etkinliğini arttırmak
için proses geliştirme / iyileştirme.
Another Award Comes From Prida To
“My Biggest Disease” Campaign of Gilead Sciences
Gilead Sciences’ın “En Büyük Hastalığım”
Kampanyası’na Bir Ödül de Prida’dan Geldi
“My Biggest Disease” campaign, carried out Gilead
Sciences Turkey under the umbrella of “We are
together stronger than HIV” platform in order to
support the anti-discrimination goals for individuals
living with HIV, taken place in HIV/AIDS Control
Program of Ministry of Health, was deemed worthy
of an award in the field of “Corporate Social
Responsibility Communication” at the Prida Awards
held for the third time this year, arranged by
Communications Consultancy Companies Association.
“My Biggest Disease” campaign, Gilead Sciences Turkey
has started to increase awareness of HIV, was awarded
a prize by taking maximum points from the jury among
the twenty projects, in the field of Corporate Social
Responsibility Communication at Prida Awards held for
the third time this year, arranged by Communications
Consultancy Companies Association. The short video film
shot under the roof of the campaign was also entitled
to receive the Gold Award and Felis success award in the
health communication category at the Istanbul Marketing
Awards.
The US science company Gilead Sciences, which ranks
first in the world in pharmaceutical innovation as of 2019,
Sağlık Bakanlığı’nın HIV/AIDS Kontrol Programı’nda
yer alan HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı
önleme hedefine destek vermek amacıyla Gilead
Sciences Türkiye tarafından “Birlikte HIV’den
Güçlüyüz” platformu çatısı altında yürütülen “En Büyük
Hastalığım” kampanyası İletişim Danışmanlığı Şirketleri
Derneği tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Prida
Ödülleri’nde “Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi’’
alanında ödüle değer bulundu.
Gilead Sciences Türkiye’nin HIV konusundaki farkındalığı
artırmak amacıyla başlattığı “En Büyük Hastalığım”
kampanyası, İletişim Danışmanlığı Şirketleri Derneği
tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen Prida Ödülleri’nde
Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi alanında aday olan
yirmi proje arasında jüriden en yüksek puanı alarak ödüle
layık görüldü. Kampanya çatısı altında çekilen kısa video
filmi de, İstanbul Marketing Awards’da sağlık iletişimi
kategorisinde Altın Ödül ve Felis başarı ödülü almaya hak
kazanmıştı.
2019 yılı itibariyle ilaç alanında inovasyonda dünyada
ilk sırada yer alan ABD’li bilim şirketi Gilead Sciences,
“En Büyük Hastalığım” kampanyası ile özellikle Sağlık
Bakanlığı’nın HIV/AIDS Kontrol Programı’nda açıklanan
HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığı önlemek
hedefine uygun olarak HIV pozitif bireylerin toplumun
içinde yer alabileceklerine ve hayatlarını normal bir
şekilde sürdürebileceklerine vurgu yapıyor.
Gilead Sciences Türkiye’nin “En Büyük Hastalığım”
kampanyası; Yönetmenliğini Selim Demirdelen’in yaptığı,
başrolünde Alp Tuğhan Taş’ın yer aldığı ve kuşlara hastalık
derecesinde merakı olan HIV Pozitif bir gencin hikayesinin
anlatıldığı bir film ile başlamış, fotoğraf sanatçısı Nihat
Odabaşı’nın gönüllü ünlülerin ‘en büyük hastalıklarını’
fotoğrafladığı ‘‘Nihat Odabaşı ile En Büyük Hastalığım
Fotoğraf Sergisi’’ ile geniş kitlelere ulaşmıştı.
Kampanyanın çatısını oluşturan ‘Birlikte HIV’den Güçlüyüz’
platformu altında ‘En Büyük Hastalığım’ kampanyasının
yanında, HIV enfeksiyonunun en yaygın görüldüğü 17-45
yaş arasındaki bireylerde HIV farkındalığının artırılması ve
risk grubundaki bireylerin düzenli HIV testi yaptırmalarına
yönelik sosyal medya iletişimi, ülkemizde bir ilk olan
“Türkiye’de HIV” belgeseli ve Sabancı Üniversitesi iş
birliği ile geçtiğimiz Kasım ayında gerçekleştirilen IV.
Ulusal Duyarlılık Konferansı gibi farklı projelerle HIV
28 Pharma
with the “My Biggest Disease”
campaign, emphasizes that
the individuals with positive
HIV can take place in the
society and live normally
according to the goal to
prevent discrimination
against the individuals living
with HIV, described in HIV/
AIDS Control Program of
Ministry of Health ally.
”My Biggest Disease”
campaign of Gilead Sciences
Turkey began with a film,
in which a story of a young
man with positive HIV and
extremely curious for the
birds is told and in which Alp
Tuğhan Taş was leading actor
and the manager was Selim
Demirdelen, and “photograph
exhibition of My Biggest
Disease by Nihat Odabaşı”
that the photographer Nihat
Odabaşı as a volunteer took
the pictures of the “the
biggest diseases” of the
celebrities reached large
audiences.
Beside the “My Biggest
Disease” campaign under “We
are together stronger than
HIV” platform that is the roof
ıf the campaign, the studies
for increasing the awareness
about HIV are continuing with
the various projects such as
social media communication,
“HIV” documentary that is
the first document in our
country and IV. National
Awareness Conference held
by Sabancı University on last
November, about that HIV awareness must be increased
among individuals between 17-45 years, HIV infection is
commonly seen, and the individuals in the risk group must
make HIV test.
Assessing the award in the communications field of
Corporate Social Responsibility, Gilead Sciences Turkey
Foreign Relations Director Toros Şahin said “We are very
proud about that this campaign about increasing the
awareness of HIV and raising awareness was awarded with
the Prida. We believe that the campaign is an important
step in the fight against HIV in Turkey. Our work in this
direction will continue increasingly in the coming period”.
konusunda farkındalığın artırılmasına yönelik çalışmalar
sürdürülüyor.
Kurumsal Sosyal Sorumluluk İletişimi alanında verilen
ödülü değerlendiren Gilead Sciences Türkiye Dış İlişkiler
Direktörü Toros Şahin, “Toplumu HIV konusunda
bilinçlendirmeye ve farkındalığı artırmaya yönelik bu
kampanyanın Prida ödülüne layık görülmesi bizleri
çok gururlandırdı. Kampanyanın Türkiye’de HIV ile
mücadelede önemli bir adım olduğuna inanıyoruz. Bu
yöndeki çalışmalarımız önümüzdeki süreçte de artarak
devam edecek” dedi.
Pharma 29
Boehringer Ingelheim Realized “Making More Health
Approach” Week in Kenya
Boehringer Ingelheim, Making More Health Yaklaşımı
Haftası’nı Kenya’da Gerçekleştirdi
Boehringer Ingelheim realized the “Making More
Health Approach Week” leadership project in Kenya
within the scope of the project named “More Health”
(Making More Health).
Arif Ok, Boehringer Ingelheim Turkey Cardiovascular
and Metabolism Business Unit Director, and Kubilay
Destegüloğlu, Boehringer Ingelheim Animal Health
Country Manager from Turkey, joined the program,
where the leaders are aimed to gain diversity
experience by interacting with local communities
and social entrepreneurs in Kenya and to transfer
their professional experiences to those in need in the
region.
Boehringer Ingelheim continues to make better health
solutions for both humans and animals within the scope
of the “Making More Health” project, which was launched
in 2010 with the mission of “More Health”.
“Making More Health Approach Week” (MMH Insights)
program, one of the four leadership programs
implemented by Boehringer Ingelheim under the Making
More Health project, was held in Kenya.
In the program, the managers, acting at Boehringer
Ingelheim from 9 different countries, especially Turkey,
Germany, China and England, took place. From Turkey
Arif Arrow, Turkey Boehringer Ingelheim Cardiovascular
and Metabolism Business Unit Director and Kubilay
Destegüloğlu, Boehringer Ingelheim Turkey Animal
Health Country Director attended.
Boehringer Ingelheim, “Daha Fazla Sağlık” (Making
More Health) adıyla hayata geçirdiği proje kapsamında,
“Making More Health Yaklaşımı Haftası” liderlik
projesini Kenya’da gerçekleştirdi.
Liderlerin, Kenya’daki yerel topluluklar ve sosyal
girişimcilerle etkileşime girerek çeşitlilik deneyimi
kazanmasının ve mesleki tecrübelerini bölgedeki
ihtiyaç sahiplerine aktarmasının hedeflendiği
programa; Türkiye’den Boehringer Ingelheim Türkiye
Kardiyovasküler Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif
Ok ve Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı
Ülke Müdürü Kubilay Destegüloğlu katıldı.
Boehringer Ingelheim; 2010 yılında “Daha Fazla Sağlık”
misyonuyla hayata geçirdiği “Making More Health” projesi
kapsamında hem insanlar hem de hayvanlar için daha iyi
sağlık çözümleri oluşturmaya devam ediyor.
Boehringer Ingelheim tarafından Making More
Health projesi kapsamında hayata geçirilen dört
liderlik programından biri olan “Making More Health
Yaklaşımı Haftası” (MMH Insights) programı Kenya’da
gerçekleştirildi.
Programda Türkiye, Almanya, Çin, İngiltere başta olmak
üzere 9 farklı ülkeden Boehringer Ingelheim bünyesinde
görev yapan yöneticiler yer aldı. Türkiye’den ise Boehringer
Ingelheim Türkiye Kardiyovasküler Metabolizma İş Birimi
Direktörü Arif Ok ve Boehringer Ingelheim Türkiye
Hayvan Sağlığı Ülke Müdürü Kubilay Destegüloğlu katılım
gösterdi.
Boehringer Ingelheim, Ashoka ve Kenya’daki sağlık
inisiyatifi AMPATH iş birliği ile hayata geçirilen program
kapsamında, bir hafta boyunca Kenya’daki bölge halkının
sorunlarına tanıklık eden katılımcılar, Eldoret ve Webuye
bölgelerindeki yerel topluluklarla etkileşime girerek
çeşitlilik deneyimi kazandılar ve mesleki tecrübelerini
bölgedeki sosyal girişimcilere aktardılar.
Kenya’da sosyal girişimcilik bilgiyle buluştu
Boehringer Ingelheim Türkiye Kardiyovasküler
Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok; “Making More
Health Insights programının temel amacı; yenilikçi
iş modellerini keşfetmek, eşsiz bir liderlik deneyimi
kazanmak ve MMH projesinin hem şirketimize hem
de topluma sağladığı katma değeri deneyimlemek.
30 Pharma
As part of the program which was implemented in
collaboration with the health initiative AMPATH in
Boehringer Ingelheim, Ashoka and Kenya, the participants
who witnessed the problems of the local people in Kenya
for a week, gained diversity experience and transferred
their professional experience to social entrepreneurs in
the region.
Social entrepreneurship meets information in Kenya
Boehringer Ingelheim Turkey Cardiovascular Metabolism
Business Unit Director Arif Ok said “The main purpose of
the Making More Health Insights program is discovering
innovative business models, gaining a unique leadership
experience and experiencing the added value of the
MMH project to both our company and the community.
This one-week program in Kenya has increased our
experience in diversity and natural resource management
as well as unity. Participating in this program, witnessing
a very different culture from our country and getting
to know the society so closely was a truly unique
experience. We have seen in the trainings we provide to
social entrepreneurs in the region that when we support
entrepreneurship with knowledge, new perspectives and
new job opportunities that will change societies become
possible”.
Management training for 1200 Kenyan farmers
Boehringer Ingelheim Turkey Animal Health Country
Manager Kublay Destegüloğlu said “We as managers
attending from Turkey have given a business
management training to a cooperative where 1200
Kenyan farmers took place for a week. Regional farmers
have serious problems about producing, selling, finding
markets, storage, and the most important reason for
these problems is the lack of information. We also aimed
to expand their perspectives by sharing our knowledge
and experience in the business world with them”.
Underlining that Boehringer Ingelheim’s contribution
to the region is not limited to this, Destegüloğlu said
“Boehringer Ingelheim carries out long-term projects in
the region with the cooperation of Ashoka and Ampath.
It builds school for 500 children with no financial situation
in the Eldoret region. Ampath healthcare professionals
provide health-related training to those living in the
slums by regularly visiting Solwodi. At the same time,
awareness raising activities on diabetes and Aids, which
are among the important health problems of the region,
continue”.
Kenya’da gerçekleştirilen bu bir haftalık program hem
çeşitlilik ve doğal kaynak yönetimi alanında hem de birlik
olma konusunda deneyimlerimizi artırdı. Bu programa
katılmak, ülkemizden çok farklı bir kültüre tanıklık
etmek ve toplumu bu kadar yakından tanımak gerçekten
eşsiz bir deneyim oldu. Bölgedeki sosyal girişimcilere
verdiğimiz eğitimlerde gördük ki, girişimciliği bilgi
ile desteklediğimizde yeni bakış açıları ve toplumları
değiştirecek yeni iş olanakları mümkün hale gelebiliyor”
dedi.
1200 Kenyalı çiftçiye işletmecilik eğitimi
Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı Ülke
Müdürü Kubilay Destegüloğlu ise; “Programa Türkiye’den
katılan yöneticiler olarak bir hafta boyunca 1200 Kenyalı
çiftçinin olduğu bir kooperatife işletme yönetimi eğitimleri
verdik. Bölge çiftçileri ürünlerini üretme, satma, pazar
bulma, depolama gibi konularda ciddi sorunlar yaşıyorlar
ve bu sorunların en önemli nedeni bilgi eksikliği. Biz de iş
dünyasındaki birikim ve deneyimimizi onlarla paylaşarak
bakış açılarını genişletmeyi hedefledik” dedi.
Boehringer Ingelheim’ın bölgeye katkısının bununla sınırlı
olmadığının da altını çizen Destegüloğlu, “Boehringer
Ingelheim, Ashoka ve Ampath iş birliği ile bölgede uzun
vadeli projeler gerçekleştiriyor. Eldoret bölgesinde
maddi durumu yerinde olmayan 500 çocuk için okul inşa
ediyor. Ampath sağlık çalışanları Solwodi’ye düzenli
ziyaretler yaparak gecekonduda yaşayanlara sağlıkla ilgili
eğitimler veriyor. Aynı zamanda bölgenin önemli sağlık
sorunlarından olan diyabet ve Aids ile ilgili bilinçlendirme
çalışmaları da devam ediyor” dedi.
Pharma 31
Toksöz Group Announces that They Sold 30 % Share of
Sanovel to Yamma Investments for 200 Million Dollars
Toksöz Grup, Sanovel’in %30 Hissesini 200 Milyon Dolar
Karşılığında Yamma Investments’a Sattığını Duyurdu
Luxembourg-based Yamuna Investments agreed on the
purchase of the minority stake from Sanovel, one of
Turkey’s leading developers and manufacturers in the
production of generic drugs. This transaction will enable
Toksöz Group companies to reduce their balance sheets
and pay their tax liabilities, as well as R&D studies and
export investments of Sanovel’s new products.
The sale process is expected to be completed after
obtaining legal approvals.
Lüksemburg merkezli Yamma Investments, jenerik
ilaç üretimi alanında Türkiye’nin lider geliştirici ve
üreticilerinden biri olan Sanovel’den azınlık hissesi
satın alımı konusunda anlaştı. Bu işlem, Toksöz Grup
şirketlerinin bilançolarını küçültüp vergi yükümlülüklerini
ödemelerine, bununla beraber Sanovel’in yeni
ürünlerinin Ar-Ge çalışmalarına ve ihracat yatırımlarına
olanak sağlayacak.
Satış işleminin yasal onaylar alındıktan sonra
tamamlanması bekleniyor.
32 Pharma
The Sixth International Mediterranean
Symposium on Medicinal and Aromatic Plants
April 16-19, 2020 / Ephesus, İzmir - TURKEY
April 16-19, 2020
Richmond Ephesus
Resort Hotel
Selcuk (Ephesus)
İzmir, TURKEY
Survival Rate in Cancer Increases with Targeted Treatments
Hedefe Yönelik Tedavilerle Kanserde Sağkalım Oranı Artıyor
Cancer cases are increasing rapidly in the world. While
18 million people are diagnosed with cancer annually,
about 10 million people die from cancer. In 2030, 22
million new cases are expected to appear in the year.
Pierre Fabre General Manager Dr. Hande Demirdere
stated that with targeted treatments developed for
each cancer type, survival rate and quality of life are
increased.
Saying that scientists continue their research to fight
cancer, Pierre Fabre General Manager Dr Hande
Demirdere said “Today, new targeted therapies and
immune therapies are being developed for each cancer
type. The purpose of these treatments is not only to
prolong the life of the patient, but also to improve the
quality of life. These treatments are generally in oral
tablet form. They are being developed to improve patient
compliance and survival”.
Stay away from smoking
The most common cancer type in the world and in our
country is lung cancer. Stating that the most important
cause of the disease is smoking Demirdere said “It is
possible to prevent this disease by quitting smoking.
Lung cancer is a serious disease that proceeds insidiously
without any symptoms until later stages. Many new
clinical trials and developments related to the treatment
of this disease have given satisfactory results”.
High success rate in treatment
Dr. Hande Demirdere pointed out that the most common
cancer type women face is breast cancer and said “There
is a possibility of breast cancer in one out of every 8
women.
Dünyada kanser vakaları hızla artıyor. Yılda 18 milyon
insana kanser teşhisi konulurken, yaklaşık 10 milyon
kişi kanserden hayatını kaybediyor. 2030’da yılında
22 milyon yeni vakanın ortaya çıkması bekleniyor.
Pierre Fabre Genel Müdürü Dr. Hande Dr. Demirdere,
her kanser tipi için ayrı geliştirilen hedefli tedavilerle
sağkalım oranının ve yaşam kalitesinin arttırıldığını
belirtti.
Kanser hastalığıyla mücadele için bilim insanlarının
araştırmalarını aralıksız sürdüğünü söyleyen Pierre Fabre
Genel Müdürü Dr. Hande Demirdere, “Günümüzde her
kanser tipi için yeni hedefli tedaviler ve immuno tedaviler
geliştiriliyor. Bu tedavilerde amaç yalnızca hastanın yaşam
süresini uzatmak değil, aynı zamanda hayat kalitesini de
artırmaktır. Bu tedaviler genelde oral tablet formundadır.
Hastanın tedavi uyumunu ve sağkalımı artırmak için
geliştirilmektedirler” dedi.
Sigaradan uzak durun
Dünyada ve ülkemizde en sık görülen kanser türü akciğer
kanseridir. Hastalığın en önemli nedeninin sigara içmek
olduğunu belirten Dr. Demirdere “Sigarayı bırakarak bu
hastalığın önüne büyük oranda geçmek mümkündür.
Akciğer kanseri ileri aşamalara kadar belirti vermeden
sinsice ilerleyen ciddi bir hastalıktır. Bu hastalığın tedavisi
ile ilgili yapılan pek çok yeni klinik çalışma ve gelişme yüz
güldürücü sonuçlar vermektedir” diye konuştu.
Tedavide başarı oranı yüksek
Dr. Hande Demirdere, kadınların en sık karşı karşıya
kaldığı kanser türünün meme kanseri olduğuna dikkat
çekerek şunları söyledi: “Her 8 kadından birinde meme
kanseri görülme olasılığı bulunuyor. Meme kanseri erken
teşhis edilebilen ve tedaviye en iyi cevap veren kanser
türlerinden biridir. Özellikle 40 yaşından sonra yapılan
meme kontrolleri ve taramalar erken teşhis açısından çok
önemli ve hayat kurtarıyor. Artık meme kanseri daha erken
safhalarda yakalandığından meme koruyucu cerrahi ile de
hastaların vücut bütünlükleri korunarak, tedavi sürecinin
daha verimli geçmesi sağlanmaktadır. Ayrıca bu alanda
da her gün umut verici tedaviler geliştirilmekte, bunun
sayesinde hastaların yaşam kaliteleri artmaktadır.”
40’ından sonra polip taraması yaptırın
Dr. Demirdere sık görülen kanser türlerinden kolorektal
kanserin de ileri evrelere kadar belirti vermeden sinsice
ilerleyebildiğini anlattı: “Özellikle tarama ile polip varlığı
erken evrede tespit edildiğinde ileride tümör oluşumunun
34 Pharma
Breast cancer is one of the cancer types that can be
diagnosed early and responds best to treatment. Breast
controls and scans, especially made after the age of 40,
are very important for early diagnosis and save lives.
Since breast cancer is caught at an earlier stage, the
body integrity of the patients is protected with breastsparing
surgery and the treatment process is provided to
be more efficient. In addition, promising treatments are
being developed every day in this area, and thanks to this,
the patients’ quality life increases”.
Get a polyp scan after 40
Dr. Demirdere explained that colorectal cancer, which
is one of the most common cancer types can progress
insidiously until advanced stages and said “Especially
when the presence of polyp is detected by screening,
tumor formation can be prevented in the future. Those
with a family history of polyp, cancer, ulcerative colitis or
Chron disease should have their routine check-ups from
the age of 40. By avoiding cigarettes and alcohol, you can
be protected against this cancer by eating healthy and
regular diet and sports”.
Protect from the negative effects of the sun
Stating that malignant melanoma, which is the most
dangerous among skin cancers, threatens 5 percent of
the society. Hande Demirdere declared that harmful sun
rays can cause cancer by disrupting the normal structure
of the cells in the skin, and this disease is more common
especially in light-skinned people. Dr. He underlined
that sunscreens should be used to protect against the
negative effects of the sun. She said “While surgical
treatment is recommended in the early stages, in the case
of advanced skin cancers, new molecules and immune
therapies developed in this field are hopeful”.
Pay attention to the blood seen in urine!
Noting that bladder cancer is a type of cancer that is
found especially in men over the age of 50, Dr Demirdere
said that smoking is also an important risk factor in the
formation of this type of cancer. Stating that the most
important symptom is the blood seen in the urine without
pain Dr. Demirdere said “Treatment is done depending
on the stages of bladder cancer and chemotherapy and
immune therapies are used, especially surgery”.
önüne geçilebiliyor. Ailesinde polip, kanser, ülseratif kolit
veya Chron hastalığı olanlar rutin kontrollerini 40 yaşından
itibaren mutlaka yaptırmalıdır. Sigara ve alkolden uzak
durarark, sağlıklı ve düzenli beslenip spor yaparak bu
kansere karşı korunabilirsiniz.”
Güneşin olumsuz etkilerinden korunun
Cilt kanserleri arasında en tehlikelisi olan Malign
melanomun toplumun yüzde 5’ini tehdit ettiğini ifade eden
Dr. Hande Demirdere, zararlı güneş ışınlarının ciltteki
hücrelerin normal yapısını bozarak kansere yol açabildiğini
ve özellikle açık tenli kişilerde bu hastalığın daha sık
görülebildiğini belirtti. Dr. Demirdere güneşin olumsuz
etkilerinden korunmak için güneş koruyucu kremler
kullanılması gerektiğinin altını çizdi: “Erken evrede
cerrahi tedavi önerilirken ileri evre cilt kanserleri söz
konusu olduğunda son yıllarda bu alanda geliştirilen yeni
moleküller ve immunoterapiler ve umut vadetmektedir.”
İdrarda görülen kana dikkat!
Mesane kanserinin özellikle 50 yaş üzerindeki erkeklerde
rastlanan bir kanser türü olduğunu kaydeden Dr.
Demirdere, sigara içmenin bu tür kanserin oluşumunda
da önemli bir risk faktörü olduğunu söyledi. En önemli
belirtinin ağrı hissedilmeden idrarda görülen kan
olduğunu belirten Dr. Demirdere, “Tedavi mesane
kanserinin evrelerine bağlı olarak yapılmakta ve başta
cerrahi olmak üzere, kemoterapi ve immunoterapiler de
kullanılmaktadır” dedi.
Pharma 35
Federation of Family Physicians Associations (AHEF)
Describes Coronavirus and Its Types
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)
Koronavirüs Tipleri ve Koronavirüs’ü Anlatıyor
Common human corona virus types have been identified
as Type 229E, NL63, OC43 and HKU1. Corona virus is a
large family of viruses that are common in many different
animal species, including camels, cattle, cats and bats.
Animal corona viruses can rarely infect humans. They
generally cause mild and tolerable upper respiratory
diseases such as colds. Most people get these viruses
at some point in their lives. Generally, symptoms such
as runny nose, headache, cough, sore throat, fever,
weakness, malaise are seen and the disease lasts for
a short time. Human corona viruses can cause lower
respiratory diseases such as pneumonia or bronchitis
in people with cardiopulmonary disease, people with
weakened immune systems, patients with chronic
diseases, infants and the elderly. Other corona virus types
are MERS-CoV and SARS-CoV, and the last identified 2019
Novel corona virus. They can cause serious respiratory
infections.
SARS-CoV:
It was first described in China in November 2002. It caused
a worldwide epidemic in 2002-2003. 2003 SARS spread to
many countries in North America, South America, Europe
and Asia before the global epidemic was taken under
control. Since 2004, there have been no known cases of
SARS-CoV infections reported anywhere in the world.
SARS symptoms often include fever, cough, chills, and
common body ache that progress to pneumonia. They
can also cause more serious respiratory diseases, such as
Severe Acute Respiratory Failure Syndrome (SARS).
Yaygın görülen insan koronavirüs tipleri Tip 229E, NL63,
OC43 ve HKU1 olarak tanımlanmıştır. Koronavirüsler,
develer, sığırlar, kediler ve yarasalar da dahil olmak
üzere birçok farklı hayvan türünde yaygın olan büyük bir
virüs ailesidir. Nadiren, hayvan koronavirüsleri insanları
enfekte edebilir. Sıklıkla soğuk algınlığı gibi genellikle
hafif ve orta derecede üst solunum yolu hastalıklarına
neden olurlar. Çoğu insan hayatının bir döneminde
bu virüslere yakalanır. Genellikle burun akıntısı, baş
ağrısı, öksürük, boğaz ağrısı, ateş, halsizlik, kırgınlık
gibi belirtiler görülür ve hastalık kısa sürer. İnsan
koronavirusleri kardiyopulmoner hastalığı olan kişilerde,
bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde, kronik hastalığı
olanlarda, bebeklerde ve yaşlılarda pnömoni veya bronşit
gibi alt solunum yolu hastalıklarına neden olabilir. Diğer
koronavirus tipleri MERS-CoV ve SARS-CoV ve son olarak
tanımlanan 2019 Novel koronavirüs’tür. Ciddi solunum
yolu enfeksiyonlarına yol açabilmektedirler.
SARS-CoV:
İlk olarak Kasım 2002’de Çin’de tanımlanmıştır. 2002-
2003 yıllarında dünya çapında bir salgına neden olmuştur.
2003 SARS küresel salgını kontrol altına alınmadan
önce Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa ve Asya’da
pek çok ülkeye yayılmıştır. 2004’ten bu yana, dünyanın
hiçbir yerinde bildirilen bilinen herhangi bir SARS-CoV
enfeksiyonu vakası olmamıştır. SARS semptomları
sıklıkla pnömoniye ilerleyen ateş, öksürük, titreme ve
yaygın vücut ağrılarını içerir. Şiddetli Akut Solunum
Yetmezliği Sendromu (SARS) gibi çok daha ciddi solunum
yolu hastalıklarına da sebep olabilmektedirler.
MERS-CoV
Orta Doğu Solunum Sendromu Coronavirüs (MERS-CoV)
ilk olarak 2012 yılında Suudi Arabistan’da bildirilmiştir.
Bugüne kadarki tüm vakalar Arap Yarımadası’ndaki veya
yakınındaki ülkelerle bağlantılıdır. MERS semptomları
genellikle ateş, öksürük ve sıklıkla pnömoniye ilerleyen
nefes darlığıdır. MERS ile bildirilen her 10 hastanın
yaklaşık 3 veya 4’ü ölmüştür. MERS vakaları, özellikle
Arap Yarımadası’nda görülmeye devam ediyor. Solunum
örnekleri veya kan testleri ile tanı konur. Tanıda son
zamanlarda seyahat veya hayvanlarla temas hakkında
bilgiler önemlidir. Çoğu MERS-CoV enfeksiyonu Arap
Yarımadası’ndaki ülkelerden bildirilmiştir. Bu nedenle,
36 Pharma
MERS-CoV
The Middle East Respiratory Syndrome Corona virus
(MERS-CoV) was first reported in 2012 in Saudi Arabia.
All cases to date are linked to countries on or near the
Arabian Peninsula. MERS symptoms are usually fever,
cough, and shortness of breath that often progresses to
pneumonia. Approximately 3 or 4 of every 10 patients
reported with MERS died. MERS cases continue to occur
especially in the Arabian Peninsula. Diagnosis is made
by respiratory samples or blood tests. Information
about travel or contact with animals has recently been
important in diagnosis. Most MERS-CoV infections have
been reported from countries in the Arabian Peninsula.
Therefore, it is very important to report a travel history,
contact with camels or camel products when trying to
diagnose MERS. Death rate is 11 % in SARS outbreak,
while it is 35-50 % in MERS-CoV.
2019 Novel Corona virus (2019-nCoV)
On December 31, 2019, the WHO Country Office for
China reported pneumonia cases of unknown etiology
in Wuhan, China. On January 7, 2020, the factor was
identified as a new corona virus (2019-nCoV), which has
not previously been detected in humans. The majority
of patients present with mild disease, and about 20 % of
cases progress to serious illness. Cases compatible with
sudden onset of high fever, cough, shortness of breath
and pneumonia were found on the radiograph. Other
less common symptoms include muscle pain, fatigue,
confusion, headache, sore throat, runny nose, chest pain,
hemoptysis, diarrhea and nausea, vomiting. Complications
such as acute respiratory distress syndrome, septic shock,
and acute kidney injury were observed in patients. Acute
heart damage and secondary infections have also been
reported. It is stated that the incubation period of 2019-
nCoV is 2-14 days. Infected persons should be rapidly
isolated in hospital settings, with both droplet and contact
contamination measures applied. The total number
of confirmed cases worldwide has been confirmed as
7,848 cases as of 30 January 2020 06:05 UTC. It has been
reported that the number of deaths spread to 170 in 21
countries and regions worldwide. Death cases reported
so far generally consist of elderly people with low-level
immunity and chronic diseases. Some of the outbreaks
in Wuhan have been reported to be related to the
Seafood Market (a wholesale fish and livestock market
selling different animal species). However, an increasing
number of patients are unrelated to animal markets
and the disease is also seen in healthcare professionals,
indicating spread from person to person. Currently, it is
unclear whether this virus spreads easily among humans.
The diagnosis of the virus is made by examining the
genetic material of the virus by molecular microbiological
methods in respiratory samples. There is no vaccine to
prevent disease. The most effective way of protection is
to avoid contact with the virus.
MERS tanısı koymaya çalışırken bir seyahat geçmişi, deve
veya deve ürünleriyle temasın bildirilmesi çok önemlidir.
Ölüm oranı SARS salgınında %11 iken MERS-CoV’da %35-
50 arasındadır.
2019 Yeni Coronavirüs (2019-nCoV)
31 Aralık 2019’da DSÖ Çin Ülke Ofisi, Çin’in Wuhan şehrinde
etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirdi. 7 Ocak
2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni
bir coronavirus (2019-nCoV) olarak tanımlandı. Hastaların
çoğunluğu hafif hastalık ile başvurmakta ve vakaların
yaklaşık % 20’si ciddi hastalığa ilerlemektedir. Vakalarda
ani başlangıçlı yüksek ateş, öksürük, nefes darlığı ve
grafide pnömoniyle uyumlu bulgular tespit edilmiştir.
Diğer daha az yaygın semptomlar arasında kas ağrısı,
yorgunluk, konfüzyon, baş ağrısı, boğaz ağrısı, burun
akıntısı, göğüs ağrısı, hemoptizi, ishal ve bulantı, kusma
bulunur. Hastalarda akut solunum sıkıntısı sendromu,
septik şok ve akut böbrek hasarı gibi komplikasyonlar
görülmüştür. Akut kalp hasarı ve sekonder enfeksiyonlar
da bildirilmiştir.
2019-nCoV’nin kuluçka dönemi 2-14 gün olduğu
belirtilmektedir. Enfekte kişiler hastane ortamlarında
hızla izole edilmeli hem damlacık hem de temas yoluyla
bulaşma önlemleri uygulanmalıdır.
En son dünya üzerinde doğrulanan toplam vaka sayısı
30 Ocak 2020 06:05 UTC itibariyle 7,848 vaka olarak
onaylanmış. Ölen vaka sayısının 170 olduğu dünya çapında
21 ülkeye ve bölgeye yayıldığı bildirilmiştir.
Şu ana kadar bildirilen ölüm vakaları genellikle ileri
yaştaki, kronik hastalığı olan bağışıklığı düşük bireylerden
oluşmaktadır. Wuhan’ daki salgındaki hastaların bir
kısmının, Deniz Ürünleri Pazarı (farklı hayvan türleri
satan bir toptan balık ve canlı hayvan pazarı) ilişkili olduğu
belirtilmiştir. Bununla birlikte, artan sayıda hastanın
hayvan pazarlarıyla ilişkisinin olmaması ve hastalığın
sağlık çalışanlarında da görülmesi kişiden kişiye
yayılmanın meydana geldiğini göstermektedir. Şu anda,
bu virüsün insanlar arasında kolay yayılıp yayılmadığı belli
değildir. Virüsün tanısı, solunum örneklerinde virüse ait
genetik materyalin moleküler mikrobiyolojik yöntemlerle
incelenmesi ile yapılmaktadır. Hastalıktan korunmak
için aşı yoktur. En etkili korunma yolu virüsle temastan
kaçınmaktır.
Pharma 37
4 Promotions in AstraZeneca Turkey
AstraZeneca Türkiye’de 4 terfi
AstraZeneca Türkiye’de gerçekleştirilen terfiler ile
Pınar Özügür Aslaner “Sağlık Politikaları Müdürü”,
Selma Işıkol İstanbul ili yerleşik “Klinik Araştırmalar
Müdürü”, Esra Bayram Ankara ili yerleşik “Klinik
Araştırmalar Müdürü” ve Tuğçe Tunçer “İnsan
Kaynakları Müdürü” oldu.
Pınar Özügür
Pınar Özügür Aslaner became “Health Policy
Manager”, Selma Işıkol “Clinical Research Manager”
located in Istanbul, Esra Bayram “Clinical Research
Manager” located in Ankara and Tuğçe Tunçer
“Human Resources Manager” with the promotions
done in AstraZeneca Turkey.
Pınar Özügür Aslaner kimdir?
Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu
olan Pınar Özügür Aslaner, yüksek lisans eğitimini
yine Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Tıbbi
Ürünlerde Ruhsatlandırma Bölümü’nde tamamladı.
Onko-Koçsel’de Kurumsal İlişkiler Uzmanı ve MSD’de
Kıdemli Ruhsatlandırma Uzmanı olarak çalıştı. 2013
yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de görev yapmakta
olan Aslaner, 2016-2019 yılları arasında kariyerine Pazar
Erişim ve Ruhsatlandırma Operasyonları Yöneticisi
olarak devam etti. Bundan sonra AstraZeneca Türkiye
Sağlık Politikaları Müdürü olarak görev yapacak olan
Aslaner, aynı zamanda Hacettepe Üniversitesi’nde Sağlık
Ekonomisi ve Farmakoekonomi yüksek lisansına devam
etmektedir.
Selma Işıkol kimdir?
Orta Doğu Teknik Üniversitesi Biyoloji Bölümü mezunu
olan Selma Işıkol, Sanofi Aventis ve Novo Nordisk
şirketlerinde Klinik Araştırmalar departmanında çeşitli
Who is Pınar Özügür Aslaner?
Pınar Özügür Aslaner, who graduated from Hacettepe
University Biology Department, completed her graduate
education at Hacettepe University Faculty of Pharmacy,
Medical Products Licensing Department. Şhe worked
as Corporate Relations Specialist at Onko-Koçsel and
Senior Licensing Specialist at MSD. Since 2013, Aslaner
who works in AstraZeneca Turkey, continued to work
as Market Access and Licensing Operations Manager
between the years 2016-2019. And then Aslaner who
will serve as Director of Health Policy in AstraZeneca
Turkey, also continues post graduate education in
Pharmacoeconomics and Health Economics at Hacettepe
University.
Who is Selma Işıkol?
Selma Işıkol, graduated from the Middle East Technical
University Department of Biology, held various positions
Selma Işıkol
38 Pharma
görevlerde bulundu. 2016 yılından bu yana AstraZeneca
Türkiye’de Klinik Araştırmalar Proje Yöneticisi olarak
çalışan Işıkol, bundan böyle AstraZeneca Türkiye İstanbul
İli Yerleşik Klinik Araştırmalar Müdürü olarak görevini
sürdürecek.
Esra Bayram
at the Clinical Research department at Sanofi Aventis and
Novo Nordisk companies. Since 2016, Işıkol, who works as
Clinical Research Project Manager in AstraZenica Turkey
will continue to hereinafter as Director of AstraZeneca
duty Turkey Istanbul Provincial Resident Clinical Research.
Who is Esra Bayram?
Esra Bayram, who completed her undergraduate
education in the Department of Chemical Engineering
of Middle East Technical University, and her graduate
education in Industrial Engineering of the same
university, has served as a Quality Control Engineer in
Drogsan Pharmaceuticals and in the Clinical Research
Department in Pfizer Pharmaceuticals. Since 2014, Esra
Bayram, working in AstraZeneca Turkey and continued
to work as Clinical Research Project Manager between
the years 2017-2019 will continue to work as Director of
Clinical Research in Ankara.
Esra Bayram kimdir?
Lisans Eğitimini Orta Doğu Teknik Üniversitesi Kimya
Mühendisliği Bölümü’nde, Yüksek Lisan Eğitimini ise aynı
üniversitenin Endüstri Mühendisliği’nde tamamlayan Esra
Bayram, Drogsan İlaçlarında Kalite Kontrol Mühendisi
olarak, Pfizer İlaçlarında ise Klinik Araştırmalar
Departmanında çeşitli rollerde görev almıştır. 2014
yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de çalışan ve 2017-
2019 yılları arasında Klinik Araştırmalar Proje Yöneticisi
olarak kariyerine devam eden Esra Bayram görevine,
Ankara İli Yerleşik Klinik Araştırmalar Müdürü olarak
devam edecek.
Tuğçe Tunçer kimdir?
Kocaeli Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü
mezunu olan Tuğçe Tunçer, iş hayatına Kibar Holding’te
İnsan Kaynakları Uzmanı olarak başladı. Sırasıyla, Türk
Tuborg’ta Ücretlendirme ve Yan Haklar Uzmanı, Nivea
Beiersdorf Turkey’de İnsan Kaynakları İş Ortağı olarak
görev yaptı. 2015 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de
İnsan Kaynakları Yöneticisi olarak çalışmakta olan Tunçer
bundan sonra görevine İnsan Kaynakları Müdürü olarak
devam edecek.
Who is Tuğçe Tunçer?
Tuğçe Tunçer, who graduated from Kocaeli University
Industrial Engineering Department, started her business
life as a Human Resources Specialist at Kibar Holding. She
worked as a Remuneration and Benefits Specialist at Türk
Tuborg and Human Resources Business Partner at Nivea
Beiersdorf Turkey, respectively. Since 2015, Tunçer who
works as a Human Resources Manager in AstraZeneca in
Turkey will continue as Director of Human Resources.
Tuğçe Tunçer
Pharma 39
Unknown about the Mysterious Virus, Corona
Gizemli Virüs Corona Hakkında Bilinmeyenler
The new Corona virus, which emerged in Wuhan,
China and started to spread rapidly, caused the whole
world to be vigilant. This novel Corona virus called
2019-nCoV shows itself with symptoms of cough,
sore throat, as well as high fever, muscle and joint
pain, headache, weakness, fatigue and respiratory
failure. Infectious Diseases and Clinical Microbiology
Specialist Dr. Çağrı Büke explained the unknown
aspects of the disease, stating that there is no
effective drug and vaccine yet.
Emphasizing that corona viruses (CoV) is a large family
of viruses that cause more serious diseases such as colds
and Middle East Respiratory Syndrome (MERS-CoV) and
Severe Acute Respiratory Syndrome (SARS-CoV) in the
past years, Clinical Microbiology Specialist Dr. Çağrı Büke
added that such corona viruses progress to the lower
respiratory tract and progress with pneumonia.
Corona viruses are viruses that can be found in a wide
variety of animal species, such as camels, bats, cats and
snakes. It can be transmitted from animals to humans, and
transmission continues among humans. Examples of this
were seen in MERS CoV and SARS CoVs. Just like seasonal
flu, the symptoms of the virus, whose incubation period
is 5-14 days, can be seen as fever, chills, cough, breathing
difficulties, head, throat, muscle pain.
Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve hızla yayılmaya
başlayan yeni Coronavirüs tüm dünyanın teyakkuza
geçmesine yol açtı. 2019-nCoV olarak adlandırılan bu
yeni Coronavirüsü, öksürük, boğaz ağrısı yanı sıra,
yüksek ateş, kas ve eklem ağrısı, baş ağrısı, halsizlik,
bitkinlik ve solunum yetmezliği yakınmaları ile
kendisini gösteriyor. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik
Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı Büke; hastalığın
henüz etkili herhangi bir ilacının ve aşısının olmadığını
belirterek bilinmeyen yönlerini anlattı.
Coronavirüslerin (CoV), soğuk algınlığı ve geçmiş yıllarda
ortaya çıkan Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV)
ile Şiddetli Akut Solunum Yolu Sendromu (SARS-CoV) gibi
daha ciddi hastalıklara neden olan büyük bir virüs ailesi
olduğunu vurgulayan Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
Prof. Dr. Çağrı Büke bu tür coronavirüslerin alt solunum
yollarına ilerleyerek zatürre yani pnömoni ile seyrettiğini
de sözlerine ekledi.
Coronavirüsler deve, yarasa, kedi ve yılan gibi çok çeşitli
hayvan türlerinde de bulunabilen virüslerdir. Hayvanlardan
insanlara bulaşabilir ve insanlar arasında da bulaş devam
eder. Bunun örnekleri MERS CoV ve SARS CoV’lerde
görüldü. Tıpkı mevsimsel grip gibi kuluçka süresi 5-14 gün
olan virüsün belirtileri, ateş, titreme, öksürük, solunum
güçlüğü baş, boğaz, kas ağrısı, şeklinde görülebiliyor.
40 Pharma
No medication yet
Stating that as of 29.01.2020, the number of people
suffering from the disease has reached 6000 and the
number of people who have deceased has reached 136,
Prof Dr Çağrı Büke said that the number of patients is on
the rise, but the number of people who died is less than
those who have lost their lives due to seasonal flu. He
stated that no case of this new corona virus infected case
has been encountered in our country so far.
Emphasizing that the disease does not have any antiviral
drug treatment yet, Prof Dr Çağrı Büke says “It can be
overcome in the form of respiratory infections in a
very large part of the world population. The important
point here is to comply with the flu and corona viruses
infections. Bed rest, balanced nutrition, abundant fluid
consumptions are very important. There are a number
of factors that will increase the body’s immune system.
For example, if vitamins and minerals such as B6, B12,
Vitamin D, and selenium are missing in the body, it is
very important to take it. Taking vitamin C from food
from autumn months has an effect on shortening the
duration of symptoms when such diseases are observed.
Otherwise, taking vitamin C does not have much effect on
symptoms or reducing its severity when there is illness”.
Henüz ilaç tedavisi yok
29.01.2020 tarihi itibarı ile hastalığın görüldüğü kişi
sayısının 6000’e ve hayatını kaybeden kişi sayısının da
136’ya ulaştığını bildiren Prof. Dr. Çağrı Büke hasta
sayısının artışta olduğunu ancak yaşamını kaybeden kişi
sayısının mevsimsel gribe bağlı yaşamına kaybedenlere
göre daha az olduğunu söyledi. Şu ana kadar ülkemizde bu
yeni coronavirus ile enfekte olmuş olguya rastlanmadığını
belirtti.
Hastalığın henüz herhangi bir antiviral ilaç tedavisi
bulunmadığını vurgulayan Prof. Dr. Çağrı Büke: “Dünya
nüfusunun çok büyük bir kesiminde solunum yolu
enfeksiyonları şeklinde, hafif olarak atlatılabiliyor. Burada
asıl önemli olan nokta grip için de corona virüsleri
enfeksiyonları için de dikkat edilmesi gerekenlere
uymaktır. Yatak istirahati, dengeli beslenme, bol sıvı
tüketimi çok önemlidir. Vücudun bağışıklık sistemini
artıracak bir takım faktörler var. Örneğin B6, B12, D
vitamini, Selenyum gibi vitamin ve mineraller vücutta
eksikse alınması çok önemlidir. C vitamininin ise sonbahar
aylarından itibaren gıdalardan alınması bu tür hastalıklar
görüldüğünde semptomların süresini kısaltmada etkisi
vardır. Yoksa hastalık olduğunca C vitamini almanın ne
semptomlar üzerinde ne de şiddetini azaltmada çok etkisi
yoktur” diyor.
Risk grubu dışında ateşi düşürmek hastalığı uzatır
Risk grubu olarak ifade edilen çocuklar, yaşlılar, hamileler,
kronik kalp, kronik akciğer ya da nörolojik hastalığı
olanlarda yüksek ateşin mutlaka düşürülmesi gerekiyor.
Ancak viral enfeksiyonlarda bu risk grupları söz konusu
değilse ateşi düşürmenin aslında o hastalığı uzattığının
altını çizen Prof. Dr. Çağrı Büke, ateşin, şiddetli baş,
Reducing fever outside the risk group prolongs the
disease
High fever must be reduced in children, elderly people,
pregnant women, chronic heart, chronic lung or
neurological disease expressed as risk group. Underlining
that if these risk groups are not in question in viral
infections, reducing fever actually prolongs the disease,
Prof Dr Çağrı Büke states that the fever causes severe
Pharma 41
head, muscle and joint pain, but if the patient is able
to resist these pain, the duration of the disease may be
shortened by one or two days.
Thermal cameras are important but not enough
Pointing out that it is not important but sufficient to
keep track of people over 38 C body temperature by
thermal imaging by the Ministry of Health by scanning
the passengers coming from China at Istanbul Airport
due to the corona virus, Prof Dr Çağrı Büke continued as
follows: “If the person is sick and enter another country,
he can easily enter the country without noticing from
the thermal camera by drinking antipyretics 2 hours in
advance. Therefore, the thermal camera may not be
sufficient alone. So, the information about whether the
person has traveled to China especially in the last 14 days
and if such a situation is examined, it is important and
necessary to increase the control”.
To be protected; wear a mask and do not shake hands
Stating that there is no special protection measure for
corona viruses, Yeditepe University Hospital Infectious
Diseases and Clinical Microbiology Specialist Prof Dr
Çağrı Büke says that the general protection measures are
similar to the protection measures in seasonal flu, and
that the elderly and those with chronic disease should be
avoided entering the crowded and closed environments,
especially as the risk group, and adds “If the person is
working, he / she should wear a mask if it is necessary
to enter crowded environments. Hand cleaning is also
very important. It is necessary to wash hands frequently
during the day and not touch the mouth and nose. It is
also important to keep a balanced diet and avoid readymade
foods”.
kas ve eklem ağrısına yol açtığını ama hasta bu ağrılara
dayanabiliyorsa böyle durumlarda hastalık süresinin biriki
gün kısalabileceğini de ifade ediyor.
Termal kameralar önemli ama yeterli değil
Coronavirüsü nedeniyle, Sağlık Bakanlığı tarafından
İstanbul Havalimanında Çin’den gelen yolcuları termal
kamera ile tarayarak vücut ısısı 38 üstündeki kişilerin
takibe alınmasının önemli ama yeterli olmadığını işaret
eden Prof. Dr. Çağrı Büke, sözlerine şöyle devam etti: “Kişi
eğer hastaysa ve bir başka ülkeye giriş yapmak istiyorsa
2 saat önceden ateş düşürücü içerek rahatlıkla termal
kameradan fark edilmeden ülkeye giriş yapabilir. Bundan
dolayı termal kamera tek başına yeterli olmayabiliyor.
Dolaysıyla kişinin özellikle son 14 gün içerisinde özellikle
Çin’e seyahat edip etmediği bilgisi ve böyle bir durum varsa
muayeneden geçirilmesi kontrolü artırmak açısından
önemli ve gereklidir diyor.
Korunmak için; maske takın ve el sıkmayın
Coronavirüsler için özel bir korunma önlemi bulunmadığını
aktaran Yeditepe Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon
Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Çağrı
Büke, burada genel korunma önlemlerinin mevsimsel
gripteki korunma önlemleri ile benzer olduğunu ve
özellikle risk grubu olarak görülen yaşlıların ve kronik
hastalığı olanların kalabalık ve kapalı ortamlara girmekten
kaçınmaları gerektiğini söylüyor ve şunları da ekliyor:
“Kişi çalışıyorsa, kalabalık ortamlara girmesi zorunluysa
maske takmalı. El temizliği de büyük önem taşıyor. Elleri
gün içinde sık yıkaması, ağza ve buruna değdirilmemesi
gerekiyor. Dengeli beslenmek ve hazır gıdalardan uzak
durmak da önem taşıyor”
42 Pharma
İSTAHED: “We Gathered in Ankara to Say Stop to
Terrorism against Healthcare Workers and to Attention to
the Rights of Healthcare Professionals”
İSTAHED: “Sağlık Çalışanlarına Karşı Uygulanan Teröre Dur
Demek Ve Sağlık Çalışanlarının Kaybettikleri Haklara Dikkat
Çekmek İçin Ankara’da Toplandık”
Istanbul Family Medicine Association (İSTAHED)
Chairman of the Board of Directors Kutbettin Demir
said, “We took our place in Ankara Anıtpark together
with non-governmental organizations organized in
the health business line on Saturday, February 8,
upon the call of the Federation of Family Physicians
Associations (AHEF) and the decision of our board of
directors”.
Dr. Kutbettin Demir said “We set out with great hopes
in 2010, on our family medicine journey, which has
been implemented throughout the country. Since
then, we have signed important things in primary
health statistics. This signature we made was a source
of pride for health authorities. It was mentioned that
we are shown as examples all over the world at every
opportunity. However, for real owners of the signature,
for the working people and heroes of the system, family
physicians and family health workers, the situation was
not as expected, the unbearable face of the application
on the employees’ side began to manifest itself no more.
Resignations started from the system, new units became
irreplaceable. Over time, changes in the legislation, the
attitudes of health administrators far from applying the
legislation correctly, real deficiencies in the fees received
in return for the service provided, and the disruption in
the service providers’ feet, due to serious disruptions
in the service of the system, also lead to a decrease in
satisfaction with the system”.
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Yönetim
Kurulu Başkanı Dr. Kutbettin Demir, “Aile Hekimleri
Dernekleri Federasyonu (AHEF)’in çağrısı ve yönetim
kurulumuzun kararı ile 8 Şubat Cumartesi günü, sağlık iş
kolunda örgütlü sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte Ankara
Anıtpark’ta biz de İSTAHED olarak yerimizi aldık.” dedi.
Dr. Kutbettin Demir, “2010 yılında büyük umutlarla yola
çıkmıştık, tüm ülke genelinde uygulanmaya başlanan
aile hekimliği yolculuğumuza. O günden bu güne birinci
basamak sağlık istatistiklerinde mucizelere imzalar
attık. Attığımız bu imza bizzat sağlık otoritelerinin övünç
kaynağı oldu. Her fırsatta tüm dünyada örnek olarak
gösterildiğimizden bahsedildi. Ne var ki imzanın gerçek
sahipleri için, sistemin emekçileri ve kahramanları olan
aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları için durum hiç de
umulduğu gibi olmadı, uygulamanın çalışanlar tarafındaki
çekilmez hale gelen yüzü artık sessiz kalınamayacak
kadar kendini göstermeye başladı. Sistemden istifalar
başladı, yeni birimler doldurulamaz oldu. Zamanla
mevzuatlarda yapılan değişiklikler, sağlık idarecilerinin
kötü de olsa mevzuatı doğru uygulamaktan uzak tavırları,
uygulamadaki eksiklikler, iller hatta ilçeler arasındaki
uygulama farkları ve verilen hizmet karşılığı alınan
ücretlerde meydana gelen reel düşüşler artık sistemin
hizmet verenler ayağında ciddi aksamalara dolayısı ile
uygulamayla oluşan memnuniyetin de azalmasına yol
açtı.” diye belirtti.
“Sistem Hizmet Verenler Açısından Sürdürülemez Hale
Geldi”
Sistemin sürdürülemez bir hale geldiğini söyleyen Demir,
“Tüm bunların yanında terör boyutuna ulaşan sağlıkta
şiddet, idarecisinden bankoda oturan sekretere kadar
sağlık sektöründe çalışan her kesin korkulu rüyası oldu,
sağlık kurumlarında çalışanlar kapıdan içeri giren her
vatandaşı birazdan kendisine saldıracak mı endişesi ile
karşılar hale geldi” dedi.
Demir, sözlerine şöyle devam etti: “Sağlıkta şiddet
faillerinin ciddi yaralama suçlarında bile savcılıkça
salıverilmesi, suçu önlemekte yetersiz kalan hatta
suçu teşvik eden ertelemeli paraya çevrilmeli cezalar
konusundaki taleplere de kulaklar tıkandı.
44 Pharma
“System has become unsustainable for Service
Providers”
Saying that the system has become unsustainable, Demir
said “Beside all these, violence in health has reached
the level of terrorism, every dreadful dream of working
in the health sector, from its manager to the secretary
sitting at the bench, the employees working in the health
institutions are worried that the citizens who enter
through the door will attack them soon”.
Demir said “That violence prone people in health,
even in serious injury crimes, have been released by
prosecution, demands about the deferred monetary
penalties which are insufficient to prevent crimes even
promoting crimes are disregarded. Legislation that
brings citizens and healthcare workers face increasingly
has been stronger and healthcare services have become
places to sign signatures demanded by institutions rather
than contributing to the health of citizens. Even being
attentive in making these signatures, which have no
scientific meaning and put employees at great risks, was
an excuse to attack the health worker. The health workers
who got tired of that the violence became ordinary,
generalized and unpunished repeatedly conveyed the
necessary measures to be taken against those concerned.
However, no precautionary measures were taken against
this violence, and the demands were blocked. That’s why,
despite the coldest day of the year, all roads covered
with snow and ice, Ankara’s frost, the call of AHEF was
met and ve On February 8, health workers from all over
the country met at the Anıtpark, the Great Ankara Rally.
İSTAHED was ready with all the Board of Directors and
its members filling three buses, with slogans and banners
expressing their demands in the field. At the end of our
journey, which started in Istanbul at 4 in the morning
and passed in joy despite the adverse weather and road
conditions, we entered the warm rally area of Ankara,
with the Elazig Family Physicians Association (ELAHED)
and İSTAHED banners.
Vatandaş ile sağlık çalışanını karşı karşıya getiren mevzuat
gittikçe güçlendi ve sağlık hizmeti vatandaşın sağlığına
katkıdan çok, kurumların talep ettiği imzaların atılması
için gelinen yerler oldu. Hiçbir bilimsel anlamı olmayan ve
çalışanları büyük risklerin altına atan bu imzaları atmakta
özenli davranmak bile sağlık çalışanına saldırmanın
bahanesi oldu. Sağlıkta şiddetin bu kadar sıradanlaşması,
genele yayılması ve karşılıksız kalması ile canından bezmiş
sağlık çalışanları, örgütleri aracılığı ile buna karşı alınması
gereken önlemleri defalarca ilgililerine iletti. Ne var ki bu
şiddete karşı etkili olacak hiçbir önleme imza atılmadı,
taleplere kulaklar tıkandı. İşte bu yüzden, yılın en soğuk
günü olmasına, tüm yolların kar ve buzla kaplanmasına,
Ankara’nın ayazına rağmen AHEF‘in çağrısı karşılık buldu
ve 8 Şubat’ta ülkenin her yerinden gelen sağlık çalışanları
Anıtpark’ta, Büyük Ankara Mitinginde buluştu. İSTAHED
de tüm Yönetim Kurulu ve üç otobüsü dolduran üyeleriyle,
alanda taleplerini dile getiren döviz ve pankartlarıyla
hazırdı.
Sabahın 4’ünde İstanbul’dan başlayan, olumsuz hava ve
yol koşullarına rağmen neşe içinde geçen yolculuğumuzun
sonunda Ankara’nın meşhur ayazında sıcacık miting
alanına, önde Elazığ Aile Hekimleri Derneği (ELAHED)
ve İSTAHED pankartlarımızla giriş yaptık. Depremin
oluşturduğu yaraları sarmaya devam ettiği için mitinge
gelemeyen Elazığ’lı meslektaşlarımızın kalbinin bizimle
olduğunu biliyorduk ve ‘YÜREKLER ELAZIĞ’DA, ELAHED
ARAMIZDA’ yazan pankartlarıyla fiziksel olarak da alanda
olmalarını istemiştik. Hiç kimse geride kalmamalıydı. Hiç
kimseyi arkamızda bırakmamalıydık.”
“Alanda Taleplerimiz Netti”
Etkin ve caydırıcı bir ‘Sağlıkta Şiddet Yasası’ istiyorduk
diyen Demir, “Sağlık magandasının aynı suçu ertesi
gün işlemeye cesaret edememesini istiyorduk, şiddete
sebep olan tüm mevzuatın elden geçirilmesini istiyorduk.
Yıllar içinde yitirilen özlük haklarımızın geri verilmesini
istiyorduk. Ücretli vekâletsiz izin hakkı istiyorduk.
Pharma 45
We knew that the hearts of our colleagues from Elazig,
who could not come to the rally because they continued
to heal the wounds caused by the earthquake, were with
us and we wanted them to be physically in the field with
the banners that read, “HEARTS ARE IN ELAZIĞ, ELAHED
BETWEEN US”. Nobody should have been left behind. We
shouldn’t have left anyone behind us.”
“Our demands in the arena were clear”
Saying “We wanted an effective and dissuasive ‘Violence
in Health’ Law”, Demir said “We wanted health hooligans
not to dare to commit the same crime the next day,
we wanted all legislation that caused violence to be
overhauled. We wanted our personal rights lost over
the years to be returned. We wanted the right to paid
non-proxy leave. We wanted the depreciation to work
backwards and to pay wages that we can live humanly. In
short, we wanted to restore the dignity of our profession
and try to preserve their dignity. It was necessary to start
to sing, not to listen to songs, and to do other things in
order to open the ears and eyes that closed to the truths
we showed by supporting with surveys and mentioned
in the files and booklets, we declared to the authorities
repeatedly”.
“Patience is now exhausted. We Won’t End This Story
Until Eyes See”
Saying “We know that there will be obstacles on the path
we are walking, and we know that unobstructed roads
will not lead us anywhere”, Demir said “We say with
our mind, patience and trust in our togetherness that
it is time to personally shout out the demands we have
received by coming to your authorities, and then to feel
our strength that we have not felt enough. We were in
the field on February 8, by knowing you would not hear
our voice, which you had not heard for years, even with
a Saturday rally, to show that we will carry the joy of
going to the fields together as a start and even to the
next actions. The cold Ankara story started in Istanbul,
accepted as such for İSTAHED, continued in Anıtpark, The
rally is over, we return to our homes, but this story is not
over. We will not end this story until the ears will hear and
the eyes will see. Our lives are in danger and we are aware
of this. We want our most sacred right, our right to work
and live in a healthy and safe environment. Greetings to
AHEF Members all provincial associations, ASEF, TAHUD,
Turkish Health Union, General Health Business, AHESEN,
BDS and Chambers of Physicians of provinces, supporting
us and becoming with us in the areas in order to defense
our life rights. We will win together”.
Yıpranma payımızın geriye yönelik de işlemesini ve
insanca yaşayabileceğimiz düzeyde ücretlerin verilmesini
istiyorduk. Kısacası mesleğimizin saygınlığını geri istiyor,
onurunu korumaya çalışıyorduk. Daha önce ilgililerine
defalarca ilettiğimiz, dosyalar kitapçıklarla anlattığımız,
anketlerle destekleyerek gösterdiğimiz gerçeklere
tıkanan kulakları, kapanan gözleri açmak için artık başka
şeyler yapmak, şarkı dinlemek değil şarkı söylemeye
başlamak lazımdı.” dedi.
“Artık Sabır Tükendi. Gözler Görene Kadar Bu Hikayeyi
Bitirmeyeceğiz”
“Yürüdüğümüz yolda engeller olacak elbet, engelsiz
yolların bizi hiçbir yere götürmeyeceğini biliyoruz” diye
konuşan Kutbettin Demir, şunları söyledi: “Aklımızla,
sabrımızla ve birlikteliğimize olan güvenimizle diyoruz
ki; Bizzat makamlarınıza gelerek dile getirdiğimiz
talepleri alanlardan haykırmanın ve sonrasında da
şimdiye dek yeterince hissettirmediğimiz gücümüzü
hissettirmenin vakti geldi. 8 Şubat’ta alandaydık, bunca
yıldır duymadığınız sesimizi, bir cumartesi mitingi ile de
duymayacağınızı bile bile, bu mitingin sizi uyarmayacağını
bile bile, bir başlangıç olarak ve birlikte alanlara
inebilmenin coşkusunu sonraki eylemlere taşıyacağımızı
göstermek adına alandaydık. Soğuk Ankara hikayesi,
İSTAHED için böyle kabul edilerek İstanbul’da başladı,
Anıtpark’ta devam etti, miting bitti evlerimize döndük ama
bu hikaye bitmedi. Tıkalı kulaklar açılana, kapalı gözler
görene kadar da bu hikâyeyi bitirmeyeceğiz. Hayatımız
tehlikede ve bizler bunun farkındayız. En kutsal olan
hakkımızı, sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma ve
yaşama hakkımızı istiyoruz. Yaşam hakkımızı savunmak
için birlikte alanlarda tek ses olduğumuz; AHEF üyesi
Tüm İl Derneklerine, ASEF’e TAHUD’a, Türk Sağlık Sen’e,
Genel Sağlık İş’e AHESEN’e, BDS’ye ve destekleyen illerin
Tabip Odalarına da selam olsun. Birlikte kazanacağız.”
46 Pharma
Applications are Starting for
Bayer G4A Turkey 2020 için Başvurular Başlıyor!
Bayer, contributes to the entrepreneurship ecosystem
in Turkey with grants, mentoring, training support
and cooperation opportunities by a total value of
1.5 million TL within two years continues to support
entrepreneurs.
The third of G4A Turkey of G4A Initiative Acceleration
Program Bayer, as a “Life Sciences” company, conducts
global in order to support digital initiatives and
entrepreneurship ecosystem in this area begins.
Entrepreneurs, who offer digital solutions to corporate
functions for health, agriculture, radiology and
environmental health (pest and rodent struggle) and
corporate functions and who have passed the idea stage,
have a lean product, prototype or advanced initiative can
participate in the G4A Turkey 2020 program.
The initiatives to be selected by a special jury consisting
of Bayer executives and leading names in the venture
ecosystem will be supported by a grant of 60 thousand
TL, mentorship, training, collaborations and 100 days of
work at the Bayer Head Office. The detailed information
about the G4A Turkey Enterprise Acceleration Program,
whose applications will continue until March 1, 2020, and
the terms of participation are available on the G4A Turkey
website.
Bugüne kadar, hibe, mentorluk, eğitim desteği ve iş
birliği imkanı ile Türkiye’deki girişimcilik ekosistemine
iki yılda toplam 1,5 milyon TL değerinde katkı sağlayan
Bayer, girişimcileri desteklemeye devam ediyor.
Bayer’in bir “Yaşam Bilimleri” şirketi olarak, bu alandaki
dijital girişimleri ve girişimcilik ekosistemini desteklemek
amacıyla küresel çapta yürüttüğü G4A Girişim Hızlandırma
Programı’nın Türkiye ayağı G4A Turkey’in üçüncüsü
başlıyor. G4A Turkey 2020 programına sağlık, tarım,
radyoloji ve çevre sağlığı (haşere ve kemirgen mücadelesi)
ile kurumsal fonksiyonlara yönelik dijital çözümler sunan
ve fikir aşamasını geçen, yalın bir ürüne, prototipe ya
da ileri seviyede bir girişime sahip olan girişimciler
katılabiliyor.
Bayer yöneticilerinden ve girişim ekosisteminin önde
gelen isimlerinden oluşan özel bir jüri tarafından seçilecek
girişimler 60 bin TL değerinde hibe, mentorluk, eğitim, iş
birlikleri ve Bayer Merkez Ofisi’nde 100 gün süreli çalışma
imkanı ile desteklenecek. Başvuruları 1 Mart 2020 tarihine
kadar devam edecek olan G4A Turkey Girişim Hızlandırma
Programı ile ilgili ayrıntılı bilgiye ve katılım şartlarına G4A
Turkey web sitesinden ulaşılabiliyor.
Pharma 47
Don’t Underestimate Vitamin B12 Deficiency
B12 Vitamini Eksikliğini Küçümsemeyin
Vitamin B12, which is important for blood formation
and brain nerves, is the vitamin that the body suffers
from most. What are the symptoms of vitamin B12
deficiency? So, what causes vitamin B12 deficiency?
Vitamin B12 deficiency, which has an important place
in the protection of the nervous system, memory
and body health, can cause serious health problems
if precautions are not taken. Phytotherapy Specialist
Dr. Ümit Aktaş says “One of the most important
symptoms of vitamin B12 deficiency is fatigue”
and warns “I recommend you not to underestimate
the B12 deficiency and undertake the necessary
treatment under the doctor’s supervision, otherwise
the lack of a vitamin may endanger your health.”
Phytotherapy Specialist Dr. Ümit Aktaş who stated that
it is necessary to check whether there is a B12 deficiency
at the source of the problem, especially in the case
of exhaustion that does not pass, and especially the
concentration disorder and forgetfulness accompanying
this exhaustion warns “If there is a tingling sensation in
your hands and feet, I suggest you consider the possibility
of suffering from this vital vitamin deficiency. Those
who are prone to depression should also have a look at
B12 values. It must be investigated whether there is a
deficiency of vitamin B12 behind the problem in cases of
depression, this should be a gold standard”.
Kan oluşumu ve beyin sinirleri için önemli olan B12
vitamini, vücudun en çok eksikliğini yaşadığı vitamindir.
B12 vitamini eksikliği belirtileri nelerdir? Peki, B12
vitamini eksikliği nelere sebep olur? Sinir sistemi, hafıza
ile beden sağlığının korunması açısından önemli bir yere
sahip olan B12 vitamini eksikliği önlem alınmadığında
ciddi sağlık sorunlarına sebep olabiliyor. “B12 vitamini
eksikliğinin en önemli belirtilerinden biri hâlsizliktir”
diyen Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş, “B12 eksikliğini
hafife almamanızı, doktor kontrolünde gerekli tedaviyi
zaman geçmeden yaptırmanızı öneririm, aksi durumda
bir vitaminin eksikliği tüm sağlığınızı tehlikeye atabilir”
diye uyarıyor.
Bir türlü geçmeyen bitkinlik ve özellikle de bu bitkinliğe
eşlik eden konsantrasyon bozukluğu ve unutkanlık söz
konusu olduğunda, sorunun kaynağında B12 eksikliği olup
olmadığının mutlaka kontrol edilmesi gerektiğini belirten
Fitoterapi Uzmanı Dr. Ümit Aktaş; “El ve ayaklarınızda
karıncalanma hissi oluyorsa, yine bu hayati önem taşıyan
vitaminin eksikliğinden muzdarip olma ihtimalinizi göz
önüne almanızı öneriyorum. Depresyona eğilimi olanlar
da B12 değerlerine mutlaka baktırmalıdır. Depresyon
vakalarında sorunun arkasında B12 vitamini eksikliği
olup olmadığı mutlaka araştırılmalı, bu bir altın standart
olmalıdır.” diye uyarıyor.
48 Pharma
B12 deficiency proceeds insidiously
Underlining that the deficiency of this important vitamin
does not manifest itself immediately, Ümit Aktaş said
“B12 deficiency proceeds insidiously. When deficiency
symptoms appear, your B12 value is now crawling on the
ground. Do not underestimate the problem by saying
“What will it be, it is only a vitamin”. The lack of a vitamin
can endanger all your health, hospitalize you, and even its
results can be fatal”.
Who are at risk?
Emphasizing that B12 deficiency causes depression,
paranoia, memory loss, and even hallucinations, and that
vitamin B12 deficiency is common in our country Ümit
Aktaş also warned those at risk. Dr. Aktas said “Stomach
medications such as roasted chickpea that are used
indiscriminately, and even if so, cause B12 deficiency.
There is not enough vitamin B12 in herbal foods; it should
be taken from animal foods. Therefore, B12 deficiency
may be observed in vegetarians and vegans who do
not consume animal food. I often say how dangerous
stomach surgeries for slimming are. Here, one of the
side effects of these surgeries is B12 deficiency. Diabetes
medications used in the treatment of type 2 diabetes
also cause vitamin B12 deficiency. If you belong to one of
these groups, you should follow your B12 values”.
B12 eksikliği sinsi ilerler
Bu önemli vitaminin eksikliğinin hemen kendini
göstermediğinin altını çizen Dr. Ümit Aktaş, “B12 eksikliği
sinsi şekilde ilerler, eksiklik belirtileri ortaya çıktığında
B12 değeriniz artık yerlerde sürünüyordur. ‘Ne olacak
canım, altı üstü bir vitamin’ diyerek sorunu hafife almayın.
Bir vitaminin eksikliği tüm sağlığınızı tehlikeye atabilir, sizi
hastanelik edebilir, hatta sonuçları ölümcül bile olabilir.”
şeklinde uyarıyor.
Kimler risk altında?
B12 eksikliğinin depresyon, paranoya, hafıza kaybı hatta
halüsinasyonlara neden olduğunu ve ülkemizde B12
vitamini eksikliğinin yaygın olduğunu vurgulayan Dr.
Ümit Aktaş, risk altında olanları da uyardı. Dr. Aktaş;
“Gelişigüzel kullanılan, hatta tabiri yerindeyse leblebi gibi
yutulan mide ilaçları, B12 eksikliğine neden olur. Bitkisel
gıdalarda yeterli B12 vitamini bulunmaz, hayvansal
besinlerden alınması gerekir. Dolayısıyla hayvansal gıda
tüketmeyen vejetaryenler ve veganlarda B12 eksikliği
görülebilir. Zayıflamak için yapılan mide ameliyatlarının
ne kadar tehlikeli olduğunu sık sık dile getiriyorum. İşte,
bu ameliyatların yan etkilerinden biri de B12 eksikliğidir.
Tip 2 diyabet tedavisinde kullanılan diyabet ilaçları da B12
vitamini eksikliğine neden olmaktadır. Bu gruplardan
birine ait iseniz, B12 değerlerinizi takip etmelisiniz.” diyor.
Pharma 49
“Be Brave” call from Merck Employees Against Cancer
Merck Çalışanlarından Kansere Karşı “Cesur Ol” Çağrısı
Turkey Merck employees held an event to raise
awareness against cancer at the World Cancer Day.
The event, which was organized in cooperation with
the Cancer Fighters Association, the awareness about
cancer has been raised and they must be brave in the
fight against disease.
Cancer causes 9.6 million people to die every year, it is
estimated this number will double by 2030. The total
annual cost of the fight against cancer to the world is
1.16 trillion dollars. Authorities point out that at least one
third of common cancers can be prevented. This means
that awareness of cancer, early diagnosis, and timely
treatment will save 3.7 million lives a year.
The theme of this year’s February 4 World Cancer Day was
determined by Union for International Cancer Control as
“I am, I will” and “Be brave”.
In this context, on February 4, World Cancer Day in
Turkey, Merck employees and Cancer Fighters Association
members, drew attention to the subject in order to be
protected against cancer with brochures and stands and
besides, they carried the importance of “Take action” to
the agenda.
They handed out brochures and said, “Take action”
Taking action to raise awareness about cancer disease,
Merck employees in Turkey gave support to the
Association of Cancer Warriors voluntary activity. They
received information from Oncology Specialist Dr. Esat
Namal about the methods of cancer prevention, the
well-known mistakes and the importance of facing and
courage in the fight against this disease. Later on, they
put on their t-shirts that said “Brave and I will act for
cancer awareness” and distributed brochures giving
information about it in a Mall in order to draw attention.
Merck Türkiye çalışanları Dünya Kanser Günü’nde
kansere karşı farkındalığı artırmak için bir etkinlik
gerçekleştirdi. Kanser Savaşçıları Derneği işbirliği ile
düzenlenen etkinlikte, kanser konusunda farkındalık
oluşturarak, hastalıkla mücadelede cesur olunması
gerektiği mesajı verildi.
Kanser her yıl 9.6 milyon insanın ölümüne sebep oluyor,
bu sayının 2030’a kadar neredeyse iki katına çıkacağı
tahmin ediliyor. Kanserle mücadelenin dünyaya yıllık
toplam maliyeti ise 1.16 trilyon dolar. Otoriteler yaygın
kanserlerin en az üçte birinin önlenebileceğine dikkat
çekiyor. Bu da kanser konusunda bilinçlenme, erken
teşhis, zamanında uygun tedavi ile yılda 3,7 milyon insanın
hayatının kurtulması anlamına geliyor.
Bu yılki 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nun teması, Union for
International Cancer Control (Uluslararası Kanser Kontrol
Birliği) tarafından “I am, I will” (Ben kimim, ne yapacağım)
ve “Be bold” (Cesaretli ol) olarak belirlendi.
Bu çerçevede, 4 Şubat Dünya Kanser Günü’nde Merck
Türkiye çalışanları ve Kanser Savaşçıları Derneği üyeleri,
kurdukları stand ve dağıttıkları broşürlerle kanserden
korunmak için konuya dikkat çekmenin daha da ötesinde,
günlük hayatın içinden insanlara dokunarak ‘Harekete
Geçme”nin önemini gündeme taşıdılar.
Broşür dağıtıp, “Harekete geçin” dediler
Kanser hastalığı hakkında farkındalık yaratmak için
harekete geçen, Merck Türkiye çalışanları Kanser
Savaşçıları Derneği’nin gönüllülük aktivitesine destek
verdiler. Önce Onkoloji Uzmanı Dr. Esat Namal’dan
kanserden korunma yöntemleri, doğru bilinen yanlışlar
ve bu hastalıkla mücadelede yüzleşme ve cesur olmanın
önemi hakkında bilgiler aldılar. Daha sonra, “Cesurum ve
ben kanser farkındalığı için harekete geçeceğim” yazan
tişörtlerini giyerek bu hastalığın insanlığa ve dünyaya
olan yüküne dikkat çekmek için bir AVM’de bilgilendirici
broşürler dağıttılar.
50 Pharma
Healthcare Professionals Will Be Protected Against
Injuries with E-Training!
Sağlık Çalışanları Yaralanmalara Karşı E-Eğitim ile Korunacak!
54% of healthcare workers in our country are
exposed to cutting-piercing tool injuries at least
once during their professional life. While the Patient
and Healthcare Workers Safety Platform continues
to minimize these rates through awareness studies,
national reports and publications, and legislative
recommendations, it also prepared an online training
for healthcare professionals.
As a result of the survey conducted by the Patient and
Health Worker Safety Platform, the Platform, which
continues its activities in our country where one of
both healthcare workers is exposed to cutting-piercing
tool injuries at least once during their professional
life, to improve the safety culture and to increase the
safety standards of the healthcare professionals in their
working lives, prepared an e-training on cutting-piercing
tool injuries by adding a new one to its work.
Patient and Health Worker Safety Platform Leader Dr.
Serhat Ünal said “As a platform, we have prepared this
e-training module for all valuable healthcare professionals
who use cutting-piercing tools to change awareness,
attitude and behavior change, and to significantly reduce
exposure to injuries. With this module, we aim to raise
the working standards of healthcare professionals and
standardize the necessary measures in this context with
legislation studies”.
In the training, prepared by the 5 expert healthcare
professionals within the Platform, the Definition and
Epidemiology, Protection and Prevention, Cost of Cutting
and Drilling Injuries and Good Practices are included.
Within the scope of the training, while 30 questions
which comprehensive explanations were advanced, were
presented to the participants, the participants were
measured on information such as applications to prevent
cutting-piercing injuries, devices equipped with safety,
management of risk values, things to do after injury,
costs of injuries to the health system, good practices
and standards. Healthcare professionals can also access
the literature information on the topics mentioned
in the comprehensive explanations about the correct
answer presented after each question. A certificate
of participation is given by the Platform to those who
complete the training, where all healthcare professionals
can participate free of charge.
You can access the Cutter-Piercing Tool Injuries E-Training
Module from the Patient and Healthcare Worker Safety
Platform website. http://www.hscgp.org/
Ülkemizdeki sağlık çalışanlarının %54’ü meslek
yaşamları boyunca en az bir kez kesici-delici alet
yaralanmalarına maruz kalıyor. Hasta ve Sağlık
Çalışanları Güvenliği Platformu, bu oranları farkındalık
çalışmaları, ulusal rapor ve yayınlar ve mevzuat önerileri
ile en aza indirme çalışmalarına devam ederken, aynı
zamanda sağlık profesyonelleri için online bir eğitim de
hazırladı.
Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu’nun yürüttüğü
anket çalışması sonucunda her iki sağlık çalışanından
birinin meslek yaşamları boyunca en az bir kez kesicidelici
alet yaralanmalarına maruz kaldığı ülkemizde,
güvenlik kültürünü geliştirmek ve sağlık çalışanlarının
çalışma hayatlarındaki güvenlik standartlarını yükseltmek
amacıyla faaliyetlerini sürdüren Platform, önceki
çalışmalarına bir yenisini ekleyerek kesici-delici alet
yaralanmaları ile ilgili bir e-eğitim hazırladı.
Hasta ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu Lideri
Prof. Dr. Serhat Ünal, “Platform olarak, konu ile ilgi
farkındalığı, tutum ve davranış değişikliğine çevirmek ve
yaralanmalara maruziyetin ciddi seviyede azalması için
kesici-delici alet kullanan tüm değerli sağlık çalışanları
için bu e-eğitim modülünü hazırladık. Bu modül sayesinde
sağlık çalışanlarının çalışma standartlarını yükseltmeyi ve
bu kapsamdaki gerekli önlemleri mevzuat çalışmaları ile
standart hale getirmeyi amaçlıyoruz.” dedi.
Konu ile ilgili 5 uzman sağlık profesyoneli tarafından
Platform bünyesinde hazırlanan eğitimde Tanım ve
Epidemiyoloji, Koruma ve Önleme, Kesici-Delici Alet
Yaralanmaları Maliyeti ve İyi Uygulamalar bölümleri
bulunuyor. Eğitim kapsamında katılımcılara sorular
ilerledikçe kapsamlı açıklamaları sunulan 30
soru yöneltilirken, katılımcıların kesici-delici alet
yaralanmasını önlemeye yönelik uygulamalar, güvenlik
donanımlı cihazlar, risk değerlerinin yönetim süreci,
yaralanma sonrası yapılması gerekenler, yaralanmaların
sağlık sistemine maliyetleri, iyi uygulamalar ve
standartlar gibi konularda bilgileri ölçülüyor. Sağlık
çalışanları her sorunun ardından sunulan doğru cevap
ile ilgili kapsamlı açıklamalarda ayrıca cevaplarda geçen
konular ile ilgili literatür bilgilerine de ulaşabiliyorlar.
Tüm sağlık çalışanlarının ücretsiz katılabileceği eğitimi
tamamlayanlara Platform tarafından bir katılım belgesi
veriliyor.
Kesici-Delici Alet Yaralanmaları E-Eğitim Modülüne Hasta
ve Sağlık Çalışanı Güvenliği Platformu web sitesinden
ulaşabilirsiniz. http://www.hscgp.org/
Pharma 51
High Protection in both City and Outdoor Sports with
Eau Thermale Avène
Eau Thermale Avène ile
Hem Şehirde Hem Outdoor Sporlarda Yüksek Koruma
Pierre Fabre’nin bir numaralı dermokozmetik ve
güneş bakım markası Eau Thermale Avène hem
günlük kullanıma hem de outdoor spor yapanlara özel
geliştirdiği güneş koruyucu ürünlerle kış aylarında
da cildinizde tam koruma sağlıyor. İçeriğinde Avene
Termal Su bulunan Eau Thermale Avène Fluide Sport
50+ ve B-Protect 50+ cildinize ışıltılı bir görüntü
verirken, güneşin zararlı etkilerini önlüyor.
Eau Thermale Avène, the number one dermocosmetic
and sun care brand of Pierre Fabre, provides
full protection for your skin in the winter months
with sunscreen products developed for both daily use
and outdoor sports. Eau Thermale Avène Fluide Sport
50+ and B-Protect 50+, which contains Avene Thermal
Water, gives a radiant look to your skin and prevents
the harmful effects of the sun.
Eau Thermale Avène, the most preferred brand in
the European dermo-cosmetic market, promises high
protection to your skin with two solar products.
Special for sports enthusiasts
Eau Thermale Avène offers very high sun protection for
ski lovers and outdoor sports with its Fluide Sport 50+
product developed specifically for sports enthusiasts.
Thanks to its special formula, the product does not leave
a feeling of stickiness and white, but at the same time it
is resistant to sweat and water. With its active ingredient,
refreshing and innovative texture, Fluide Sport 50+ is also
effective against oxidative stress associated with physical
exertion.
Indispensable for daily life
In addition to Eau Thermale Avène patented filter
system,, B-Protect 50+, having anti UV, anti pollution and
beautifying effects, and protector from sun, makes it
possible to protect you from the sun in city life. B-Protect
50+ provides a bright and even skin color and bare skin
effect with its micro-reinforced pigments in addition to
sun protection.
Avrupa dermokozmetik pazarının en çok tercih edilen
markası Eau Thermale Avène, iki güneş ürünüyle cildinize
yüksek koruma vadediyor.
Spor yapanlara özel
Eau Thermale Avène spor yapanlara özel geliştirilen
Fluide Sport 50+ ürünüyle kayakseverlere ve outdoor
sporlarıyla uğraşanlara çok yüksek güneş koruması
sunuyor. Ürün özel formülü sayesinde yapışkanlık hissi ve
beyaz iz bırakmıyor aynı zamanda da tere ve suya karşı
dayanıklı. Aktif içeriği, canlandırıcı ve yenilikçi dokusuyla
Fluide Sport 50+ fiziksel eforla bağlantılı oksidatif strese
karşı da etkili.
Günlük yaşamın vazgeçilmezi
Eau Thermale Avène, patentli filtre sisteminin yanı sıra
anti UV, anti kirlilik ve güzelleştirici etkiye sahip güneş
koruyucusu B-Protect 50+ ise şehir yaşamında güneşten
korunmayı mümkün kılıyor. B-Protect 50+ güneş
korumasının yanı sıra içeriğindeki mikro- güçlendirilmiş
pigmentlerle parlak ve eşitlenmiş cilt rengi ve çıplak ten
etkisi sağlıyor.
52 Pharma
Repeat and Renew every day with Bepanthol’s New Ad
Face Aslı Enver!
Bepanthol’ün Yeni Reklam Yüzü Aslı Enver’le
Her Gün Yeniden, Her Gün Yenilen!
Doğallığı ile tanınan başarılı oyuncu Aslı Enver, cilt
bakımında uzmanlık denilince ilk akla gelen, yediden
yetmişe herkesin sevgilisi Bepanthol’ün yeni yüzü
oldu. Aslı Enver yeni reklam filmlerinde şimdiye kadar
ekranlarda izlediğimizden çok farklı ve aksiyon dolu
sahnelere hayat veren bir karakteri canlandırıyor.
Bir aksiyon filmi setindeki kadar olmasa da sıcak, soğuk,
rüzgar gibi farklı hava koşulları yüzünden gün boyu
kuruyan cildinin korunması ve nemini geri kazanmasında
Bepanthol, Aslı Enver’in her gün yanında olan rol arkadaşı
olarak karşımıza çıkıyor. Reklam filmleri heyecan verici
senaryolarıyla cilt bakımı kategorisine yepyeni bir soluk
kazandırıyor.
Aslı Enver, canlı ve doğal bir görünüme sahip olan
cildinin yardımcısı Bepanthol ile “Her Gün Yeniden, Her
Gün Yenilen” mottosuyla başlayan yeni iş birliğini, 31
Ocak Cuma akşamı The Marmara Esma Sultan’da yakın
çevresinin de katıldığı özel bir etkinlikte duyurdu.
Aslı Enver, the successful actress known for her
naturalness, became the new face of Bepanthol, the
lover of everyone from seven to seventy, which comes to
mind when it comes to expertise in skin care. Aslı Enver
portrays a character that brings life to different scenes
and action-packed scenes than we have seen on screens
until now.
Although it is not as much as in an action movie set,
Bepanthol is seen as a role friend of Aslı Enver every day
in protecting her skin, which dries all day long due to
different weather conditions such as hot, cold and wind.
Commercials bring a brand new breath to the skincare
category with their exciting scenarios.
Aslı Enver announced her new collaboration with
Bepanthol, the assistant of her skin, which has a lively and
natural appearance, with the motto “Every Day Repeat,
Every Day Renew” at a special event in the Marmara Esma
Sultan, on Friday evening, on 31 January.
Pharma 53
Johnson & Johnson Vision’s Multi-Purpose Contact Lens
Disinfectant Solution ACUVUE Revitalens Sales in Turkey
Johnson & Johnson Vision’ın Çok Amaçlı Dezenfektan Kontakt Lens
Solüsyonu ACUVUE Revitalens Türkiye’de Satışta
Johnson & Johnson Vision multipurpose contact lens
disinfectant solution (MPDS) ACUVUE revitalens
began to be sold in Turkey. RevitaLens, the new
product of ACUVUE ®, the contact lens products
brand of Johnson & Johnson Vision, provides peroxide
quality disinfection and all-day comfort.
ACUVUE RevitaLens MPDS was developed as a result
of long research with world-class microbiologists and
contact lens material experts, with information coming
from more than 600 eye health professionals.
The solution uses double disinfectant technology to
provide peroxide quality disinfection and provides allday
comfort. ACUVUE RevitaLens MPDS kills more than
99.9 % of germs (such as Acanthamoeba) that can cause
serious eye conditions. It provides disinfection of the lens,
even if the solution partially evaporates in the lens case.
Indicating the contact lens solutions are an important
part of eye care routine, Johnson & Johnson Professional
Training and Development Manager Of Turkey, Dr. Banu
Arslan said “Most contact lens users in Turkey, prefers
reusable contact lenses that require daily disinfection,
but some users cannot ignore the issue of disinfection.
In this sense, we are happy to add RevitaLens, a multipurpose
contact lens disinfectant solution, to our product
portfolio”.
Johnson & Johnson Vision’ın çok amaçlı kontakt lens
dezenfektan solüsyonu (MPDS) ACUVUE RevitaLens
Türkiye’de satışa sunulmaya başladı. Johnson &
Johnson Vision’ın kontakt lens ürünleri markası
ACUVUE ®’nun yeni ürünü olan RevitaLens, peroksit
kalitesinde dezenfeksiyon ve gün boyu konfor sağlıyor.
ACUVUE RevitaLens MPDS, 600’den fazla göz sağlığı
profesyonelinden gelen bilgilerle dünya standartlarında
mikrobiyologlar ve kontakt lens malzeme uzmanlarıyla
birlikte uzun araştırmalar sonucunda geliştirildi.
Solüsyon, peroksit kalitesinde dezenfeksiyon sağlamak
için çift dezenfektan teknolojisini kullanıyor ve gün
boyu rahatlık sağlıyor. ACUVUE RevitaLens MPDS,
ciddi göz rahatsızlıklarına sebep olabilecek mikropların
(Acanthamoeba gibi) %99,9’undan fazlasını öldürüyor.
Lens kutusunda, solüsyon kısmi olarak buharlaşsa bile
lensin dezenfeksiyonunu sağlıyor.
Kontakt lens solüsyonlarının göz bakımı rutininin çok
önemli bir parçası olduğunu belirten Johnson & Johnson
Türkiye Profesyonel Eğitim ve Gelişim Müdürü Op. Dr.
Banu Arslan, “Türkiye’de kontakt lens kullanıcılarının
çoğu, günlük dezenfeksiyon gerektiren yeniden
kullanılabilir kontakt lensleri tercih ediyor, ancak bazı
kullanıcılar dezenfeksiyon konusunu göz ardı edebiliyor.
Bu anlamda, çok amaçlı kontakt lens dezenfektan
solüsyonu RevitaLens’i ürün portföyümüze katmaktan
mutluluk duyuyoruz” dedi.
54 Pharma
2 nd International Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair
Private Label, Home Care, Packaging, Ingredients
October 8 - 9 - 10, 2020
ICC - Congress Center, Taksim - Istanbul
www.beauty-istanbul.com
Tel: +90 212 2229060 |
+90 533 4843030 | info@beauty-istanbul.com
Organizer
Correct the Mistakes You Know Right in Baby and Child Health
Bebek ve Çocuk Sağlığında Doğru Bildiğiniz Yanlışları Düzeltin
Yenidoğan, bebek ve çocuk sağlığı söz konusu
olunca anne-babalar o güne kadar edindikleri tüm
bilgileri unutup, soğukkanlılıklarını kaybederek
panikleyebiliyor. Özellikle kulaktan dolma bilgiler ya da
toplumda yaygın olan ancak yanlış inanışlar, ebeveynleri
ve çocuğun sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.
Memorial Şişli Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Bölümü’nden Uz. Dr. Seda Günhar, çocuk sağlığında
doğru bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
Yanlış: “Bebeklerin gözündeki çapaklanmayı önlemek
için çayla pansuman yapılmalıdır.”
Doğrusu: Bebeklerde gözyaşı kanalının doğumsal
tıkanıklığı akıntı, çapaklanma ve sulanma yapabilir. Bunun
birlikte sulanma glokom, çapaklanma ise konjonktivit
belirtisi olabilir. Yenidoğanların yaklaşık yüzde 5’inde
görülen gözyaşı kanalı tıkanıklığı, doğumdan sonraki ilk
birkaç haftada gözyaşı göllenmesi ve çapaklanma atakları
ile kendini gösterir. Bu durum, ilk 1 yıl içinde kendiliğinden
düzelir. Bunun için göz doktorunun öğreteceği teknikle
gözyaşı kanalını açmaya yönelik masaj düzenli olarak
yapılmalıdır.
As for the health of newborns, babies and children,
parents can forget all the information they have
received so far and lose their coolness and panic.
Especially hearsay information or widespread
beliefs in society can negatively affect the health of
parents and children. From Memorial Şişli Hospital
Child Health and Diseases Department, Att. Dr. Seda
Günhar gave information about the mistakes known
in child health.
Yanlış: “Dil bağı kendiliğinden düzelir.”
Doğrusu: Dil bağı, dili ağız tabanına sabitlemeyi
sağlamaktadır. Bu bağın normalden kısa ya da kalın
olması dilin fonksiyonlarını olumsuz etkiler. Bu durumda
emme, yeme/yutma problemleri, konuşma bozuklukları,
kötü ağız hijyeni, diş problemleri ve dil şeklinde bozukluk
görülebilir. Bebekte fonksiyon bozukluğu mevcut ise dil
bağına küçük bir müdahale gereklidir.
False: “Tea dressing should be done to prevent burrs
in the eyes of babies.”
True: Congenital obstruction of the tear duct in infants
can cause discharge, burr and watering. Besides, watering
can be a sign of glaucoma and burring may be a sign of
conjunctivitis. Tear duct obstruction, which occurs in
approximately 5 percent of newborns, is manifested by
tear pooling and burring attacks in the first few weeks
after birth. This situation improves spontaneously in the
first year. For this, the massage aimed at opening the tear
canal should be done regularly with the technique that
the ophthalmologist will teach.
58 Pharma
False: “Tongue bond automatically heals.”
True: The tongue bond allows fixing the tongue to the
base of the mouth. If this bond is shorter or thicker
than normal affects then the functions of the language
negatively. In this case, sucking, eating / swallowing
problems, speech disorders, poor oral hygiene, dental
problems and tongue-like defects can be seen. If the
baby has dysfunction, a small intervention in the tongue
ligament is required. In infants younger than 6 months,
the procedure is easily performed with local anesthesia.
Almost all of the tongue is made up of muscle. There is no
muscle information about how to use your baby’s tongue.
It usually starts after the second week when the brain
regulates the work of the tongue and the baby learns to
absorb effectively after the tongue bond is released.
False: “The dandruff is seen in every baby and is
normal.”
True: The dandruff is not a natural formation and
develops as a result of some frequent mistakes.
Washing the baby frequently and treating the head area
with extreme sensitivity, especially when cleaning the
head area, leaves soap, without rinsing, worrying about
the damage to the fontanel, accelerates the formation of
dandruff.
B While the baby’s head is being washed; light touches
should be made with the nails and should be cleaned
thoroughly. To treat dandruff, apply olive oil to the child’s
head and wait at least 2 hours and comb it with a soft
comb or brush. Dandruff must be cleaned; it should
never be considered a normal thing. After the dandruff
is cleaned, only soap or shampoo should be applied once
a week so that it does not start again while taking a bath.
6 aydan küçük bebeklerde çoğunlukla lokal anestezi ile
işlem kolayca yapılır. Dilin neredeyse tamamı kastan
oluşmaktadır. Bebeğinizin dilini nasıl kullanacağına
dair hiçbir kas bilgisi yoktur. Beynin dilin çalışmasını
düzenlemesi ve bebeğin dil bağı serbest bırakıldıktan
sonra etkin bir şekilde emmeyi öğrenmesi genelde ikinci
haftadan sonra başlar.
Yanlış: “Konak her bebekte görülür ve normaldir.”
Doğrusu: Konak, doğal bir oluşum değildir ve sıklıkla
yapılan bazı hatalar sonucu gelişir. Bebeği sık yıkamak ve
özellikle baş bölgesinin temizliği yapılırken aşırı hassas
davranılması, bıngıldağa zarar verilir endişesiyle iyice
durulanmadan sabunlu bırakılması konuk oluşumunu
hızlandırır. Bebeğin kafası yıkanırken tırnaklarla hafif
dokunuşlar yapılmalı ve iyice temizlenmelidir. Konağı
tedavi etmek içinse çocuğun kafasına zeytinyağı sürerek
en az 2 saat beklenmeli ve yumuşak bir tarak ya da fırçayla
taranmalıdır. Konağın mutlaka temizlenmesi gerekir,
bunun normal bir şey olduğu asla düşünülmemelidir.
Konak temizlendikten sonra banyo yaptırırken çocuğa
tekrar başlamaması için haftada bir sadece sabun ya
da şampuan uygulanmalıdır. Onun haricinde sadece
duru suyla banyo yaptırılmalıdır. Şampuan olarak da
nemlendirecek şampuanlar tercih edilmelidir. Özellikle
konağı tedavi etmeye yönelik şampuan önerileri içinse
doktorunuza danışabilirsiniz.
Yanlış: “Bebeğin her yemekten sonra kaka yapması,
sindirim sisteminde bir sorunun işaretidir.”
Doğrusu: Çocuklarda dışkılama sıklığı çocuktan çocuğa
değişiklik gösterir. Çocuk yemeğini ağzına aldığı andan
itibaren sindirim sistemi aktive olur. Bu durum gayet
normaldir.
Pharma 59
Apart from that, only bath with clear water should be
done. Shampoos for moisturizing shampoos should be
preferred. You can consult your doctor for shampoo
recommendations, especially for treating dandruff.
False: “Baby’s pooping after every meal is a sign of a
problem in the digestive system.”
True: The frequency of defecation in children varies from
child to child. From the moment the child gets his food
in his mouth, the digestive system is activated. This is
perfectly normal. However, if your child is not diarrhea,
his growth and development is considered normal by the
pediatrician, and if there is no condition such as resistant
anemia, iron or vitamin deficiency there is no need to
worry about any health problems. If a child has one of
these complaints, a specialist should be consulted.
False: “It is normal for young children to rub their
eyes frequently.”
True: The child’s constant wiping may be a sign of an
allergic eye disease. The eyes can often be itchy because
of a foreign substance that touches the eyes, seasonal
allergies, dry eyes, and scratching of the cornea. When
the complaints of a child who constantly wipes his eyes
are observed, it is necessary to investigate whether there
is an allergic eye disease..
False: “Tropical fruits such as avocado, pineapple,
coconut are also healthy for children.”
True: While giving additional food to babies under the
age of 1, extreme caution should be taken against foods
known to be allergic. Some tropical fruits that mothers
prefer and babies also love can cause serious allergies. In
addition, some fruits, apart from allergies, may trigger
reflux due to their high acid content and cause serious
rash. Avocados and mangoes are fruits with high allergic
properties. Pineapple has high acid content. However,
after the 9th month, it can be given carefully, following
the rule of 3 days. Each food should be started one by
one and tried gradually in 3 days. It is okay to consume
coconut as a grater or milk. Such foods can be consumed
up to 1 coffee cup 1 time per day.
False: “Children with a bottle habit do not have to
drink milk from the glass.”
True: 4 ages and older ages are process in which children
develop rapidly. The fact that a child who has passed the
infancy still drinks milk from the bottle shows that he was
stuck in his infancy. To give up the bottle, it can be said
goodbye by flying the bottle with the balloons, and taking
care of the adults it can be an example of drinking milk
from a small glass with a straw by emulating the adults.
Ancak eğer çocuğunuzda ishal değilse, büyümesi ve
gelişmesi çocuk doktoru tarafından normal olarak
değerlendiriliyorsa, dirençli kansızlık, demir ya da vitamin
eksikliği gibi bir durum söz konusu değilse herhangi
bir sağlık problemi olduğuna dair endişelenilmesine
gerek yoktur. Çocukta bu şikayetlerden biri mevcutsa bir
uzmana mutlaka başvurulmalıdır.
Yanlış: “Küçük çocukların sık sık gözlerini ovuşturması
normaldir.”
Doğrusu: Çocuğun sürekli gözlerini silmesi alerjik bir göz
hastalığının habercisi olabilir. Gözler sıklıkla göze değen
yabancı bir madde, mevsimsel alerjiler, göz kuruluğu ve
korneanın çizilmesi gibi nedenlerle kaşınabilmektedir.
Sürekli gözlerini silen bir çocuğun şikayetleri
gözlendiğinde alerjik bir göz hastalığı olup olmadığının
araştırılması gerekir.
Yanlış: “Avokado, ananas, Hindistan Cevizi gibi tropik
meyveler çocuklar için de sağlıklıdır.”
Doğrusu: 1 yaş altındaki bebeklere ek gıda verirken alerjik
olduğu bilinen gıdalara karşı çok dikkatli olunmalıdır.
Özellikle annelerin çok tercih ettiği ve bebeklerin de
severek yediği bazı tropik meyveler ciddi alerji yapabilir.
Ayrıca alerji dışında bazı meyveler yüksek asitli içerikleri
nedeniyle reflüyü tetikleyip, ciddi pişiklere yol açabilir.
Avokado ve mango alerjik özellikleri yüksek meyvelerdir.
Ananasın ise asit içeriği fazladır. Ancak 9. aydan sonra 3
gün kuralına uyarak dikkatli bir şekilde verilebilir. Her gıda
tek tek başlanıp 3 günde azar azar artırarak denenmelidir.
Hindistan cevizinin rende veya süt olarak tüketilmesinde
sakınca yoktur. Bu gibi gıdalar günde 1 kez 1 kahve fincanı
kadar tüketilebilir.
Yanlış: “Biberon alışkanlığı olan çocuklar bardaktan süt
içmek zorunda değil.”
Doğrusu: 4 yaş ve sonrası çocukların hızlı geliştikleri
bir süreçtir. Bebeklik dönemini geçmiş olan bir çocuğun
hala biberondan süt içmesi onun bebeklik döneminde
takılıp kaldığını göstermektedir. Biberondan vazgeçmesi
için biberonu balonlara bağlayıp uçurarak vedalaşması
sağlanabilir ve yetişkinlere özenerek küçük bir bardaktan
kamışla süt içmesi konusunda örnek olunabilir.
60 Pharma
Pharma 63
Wee Baby, Supplies the Products that Facilitate the
Personal Care of Babies Altogether
Bebeklerin Kişisel Bakımını Kolaylaştıran Ürünler Bir Arada
Personal care of babies becomes crucial for healthy
development of them as of the moment they are
born. Hair, nail and nasal care are among the most
important issues which must be elaborated. Wee
Baby aggregated the products which make baby
personal care easier in the new baby grooming set.
Baby grooming sets include within the grooming set
the following; nail clipper, nasal aspirator, nail file,
digital thermometer, hairbrush, handled scissors,
baby comb care kit.
Regular hair care is becoming a necessity for the scalp and
hair health of newborn babies. Special combs which were
developed for sensitive scalp do not harm babies’ skin.
Furthermore, frequent cleaning of the nose helps them
to sleep regularly, to take nourishment, and to avoid ear
and respiratory infections. The nail care of babies is as
well important from the aspect of preventing them from
scratching themselves. Nail care is recommended to be
fulfilled when babies are sleeping or moving calmly, as
this may be easier.
Baby grooming sets of Wee Baby include products that
make the personal care of babies easier.
Nail scissors, nail clippers and nail file, silicone nasal
aspirator for removing excess mucus in baby’s nose, digital
display thermometer with safe and fast measurement,
baby brush massaging sensitive scalp of babies and
grooming set bag to carry all products easily are available
therein.
Bebeklerin sağlıklı gelişimi için doğdukları andan
itibaren kişisel bakımları önem kazanıyor. Saç, tırnak
ve burun bakımı özen gösterilmesi gereken konuların
başında geliyor. Wee Baby bebek kişisel bakımını
kolaylaştıran ürünleri yeni bakım setinde bir araya
getirdi. Bebek bakım setlerinde; tırnak makası, burun
aspiratörü, tırnak törpüsü, dijital termometre, saç
fırçası, saplı çıt çıt makas, bebek tarağı bakım setinin
özel çantasında yer alıyor
Düzenli saç bakımı yeni doğan bebeklerin kafa derisi
ve saç sağlığı için gereklilik haline geliyor. Hassas kafa
derileri için geliştirilen özel taraklar bebeklerin cildine
zarar vermiyor. Aynı zamanda burunlarının sık sık
temizlenmesi düzenli uyuyabilmeleri, beslenebilmeleri,
kulak ve solunum yolu enfeksiyonlarından korunmalarına
yardımcı oluyor. Bebeklerin kendilerini çizmemesi için
ise tırnak bakımları da bir o kadar önem taşıyor. Tırnak
bakımı, daha kolay olabileceği için bebekler uyuyorken
veya sakin hareket ediyorken yapılması öneriliyor.
Wee Baby’nin bebek bakım setlerinde bebeklerin kişisel
bakımlarını kolaylaştıran ürünler yer alıyor. Tırnak
makası, saplı çıt çıt makas ve törpü, bebeğin burnundaki
fazla mukusun temizlenmesini sağlayan silikon burun
aspiratörü, güvenli ve hızlı ölçüm yapan, dijital ekrana
sahip termometre, bebeklerin hassas kafa derisine masaj
yapan bebek fırçası ve tarak ile tüm ürünlerin rahatlıkla
taşınmasını sağlayacak bakım seti çantası bulunuyor.
62 Pharma