Dergi 108 sayı 3
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü'nün yayın organı olan 108 3.sayısı ile sizlerle
Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Atatürkçü Düşünce Kulübü'nün yayın organı olan 108 3.sayısı ile sizlerle
- No tags were found...
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
Cumhuriyet’ten önceki yıllarda sofralarımızın
vazgeçilmezi, ekmeği evlerde kendimiz yapıyorduk. Her
evde bir tandır vardı ve bu tandırlarda yufkalar ve köy
ekmekleri pişiyordu. Cumhuriyet’in gelişi ile birlikte belediyelere
bağlı devlet fırınları açıldı. Evet, bir gecede ekmeksiz
kaldık ve bunu yapmamızı İngilizler istedi, neden mi? Çünkü
bu fırınlar sayesinde belediyelerin mali gelir sağlaması İngilizlerin
işine geliyordu. Düşününüz torun dedesinin yediği
ekmeğin tadını bilmiyor. Saçma geldi değil mi? işte Harf
Devrimine yapılan eleştireler de bu kadar saçma ve gerici
bir tavırdır.
HARF İNKILABINA NEDEN GEREK DUYULDU?
Arap harfleri, onların gırtlak yapısına göre düzenlenmiş
olduğundan telaffuzları öz Türkçe’nin gırtlak yapısına ve
söyleyiş esasına uygun değildi. Bu sebeple Türk Milleti’nin
düşüncesine şekil veren alfabe, bu olamazdı. Mevcut durum
için uygun olan yeni bir semboller sitemine ihtiyaç vardı.
Okuma-yazmayı kolaylaştırmak, yaymak ve böylece
modern eğitimin gerçekleşmesine zemin hazırlamak ancak
Harf Devrimi ile sağlanabilirdi.
Resimli Gazetede yazmıştır. Böyle lisan ve tahsilin olamayacağını
ve senelerce okula gidip hiçbir şey öğrenememenin bir
vakit kaybı olduğunu belirten Hüseyin Cahit, aynı yazısında da
o halde Türk Milleti’ni Arap harflerinin millî harflerimiz olmadığı
için kullanmaya mecbur eden bir sebebin de kalmadığını
belirtmiştir.
1924 yılından Latin harflerinin kabul sürecine kadar,
bu konu hep tartışılmış ancak harfler değişirse bir yığın el
yazması eserin artık okunamayacağından şüphe edilmesi bu
devrime hep mesafeli kalınmasına sebep olmuştur. Dönem
içerisinde Akşam Gazetesi’nde anketler yapılmaya başlanmıştır.
Yeni harflerin kabulünün sonucunun olumlu olup olmayacağı
sorusu sorulmuştur. Bu ankette Zeki Velidi Togan, Fuat
Köprülü gibi isimler yeni harflerin kabulünün sakıncalarından
bahsederken; Halit Ziya, Falih Rıfkı gibi isimler ise Harf Devriminden
yana bir tavır sergilemişlerdir. Mustafa Kemal bu
anketleri ve çalışmaları yakından takip etmiş ve ortamın harf
devrimine uygun olmadığını saptamıştır. Ancak 1927 yılı
boyunca da çalışmaların devam etmesini istemiştir.
BİR GECEDE DEĞİL MİLLİ MÜCADELEDEN
BERİ GELEN BİR SÜREÇ
Millî Mücadelenin zaferle sonuçlanmasının ardından 12 Eylül
1922’de İstanbul gazetecilerinden Hüseyin Cahit, Yakup
Kadri, Ahmet Emin ve Ebuzziya Velit ile bir araya gelen
Atatürk, Hüseyin Cahit’in “Niçin Latin yazısını almıyoruz?”
sorusuna “Daha zamanı gelmemiştir” cevabını vermiştir.
Aynı yıl Hüseyin Cahit, Türkiye’de nüfusa oranla okur-yazar
sayısının çok az olduğunu, bu olumsuzluğun bir türlü önlenemediğini
ve üç-dört sene mektep okuyan çocukların bile
doğru okuyamadıklarını
Büyük Türk ulusu bilgisizlikten,
az emekle kısa
yoldan ancak kendi ve soylu
diline kolayca uyan böyle bir
araçla sıyrılabilir. Bu okuma-yazma
anahtarı ancak
Latin kökünden alınan Türk
alfabesidir.
6