17.07.2020 Views

SEKTÖR VE BUGÜN

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SAYI:62

Bizimle Geleceğe Işık Tutun

ASLA PES ETME!

www.nurmedya.tv

İŞ İNSANLARI DERGİSİ

BUSINESS PEOPLE MAGAZINE

2020 İSTANBUL OFİS PAZARINA

GENEL BAKIŞ

MAKiNA

KAYSERİ’NİN İNCİSİ

ALMER ALIŞVERİŞ MERKEZİ

MAKiNA

MAKiNA

MAKiNA

MAKiNA

İŞ DÜNYASINDA

KADIN İLETİŞİM AĞI

TÜRKİYE DÜNYA

MEDYA CEO’SUNDAN

BAŞARI HİKAYESİ

TUĞBA ÖZAY İLE HAYATA DAİR


MAKiNA

Konusunda 30 yılı aşkın tecrubesi bulunan uzman kişilerce, 1997 yılında İstanbul’da kurulan

ARA MAKİNA, kurulduğu günden beri tel, kablo ve elektrod üretim tesislerinin ihtiyacı olan

bütün makinaları ve ekipmanlarını üretmektedir. Türkiye’deki tek elektrot üretim makinaları

üreticisi olan firmamiz, uzman kadrosu ile fabrika kurulumu ve verimliliği arttırma konularında da

danışmanlık hizmeti vermektedir.

16 senedir Avrupa standartlarında hizmet veren firmamızın ABD, Rusya, Yunanistan, Çek Cumhuriyeti,

Polonya, Ukrayna, Tunus, Cezayir, İran, Azerbaycan, Suriye, Suudi Arabistan, Vietnam ve

Bangladeş’e de ihracatı vardır.

2005 SYRIA

2007 TURKEY 2007 IRANIAN 2007 SAUDI ARABIA

2007 SAUDI ARABIA 2009 SENEGAL

2010 GERMANY

2019 TURKEY

FDP -HIDROLIK FLUX DOLDURMA PRESI

Ha0520 - Hadde Açı Verme Makinesi

KTMH - KURU TEL ÇEKME MAKİNESİ

ARA MAKINA IMALAT SAN. ve TIC. LTD. STI

Adres : Marmara Geri Dönüsümcüler Sitesi Sekerpınar mah.Fevzi

Çakmak Cad.Göktürk Sokak No:28 Çayırova/KOCAELI

Telefon: +90 262 658 20 83/84/85

E-mail : aramakina@aramakina.com



1


Kadına Dayatılan Görevler,

Psikolojik Sağlamlığını Etkiliyor

Kadın olmanın çeşitli kültürlerde dayatılan görevler ve sorumluluklar ile

birlikte zorlukları da getirdiğini belirten uzmanlar, bu durumun kadının psikolojik

sağlamlığı üzerinde olumsuz etkilerine dikkat çekiyor. Uzmanlara göre,

psikolojik şiddetle baş etmede en önemli unsur kişinin kendini iyi tanıması.

Kendini iyi tanıma, baş etme mekanizmasını güçlendiriyor.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu

Tıp Merkezi Uzman

Klinik Psikolog Cemre Ece

Gökpınar Çağlı, kadınların aile içerisinde

görevlerinin yanı sıra sosyal

hayat ve iş hayatında birçok

rolü bir arada üstlendiklerine dikkat

çekti.

Kadınlar psikolojik şiddete

maruz kalabiliyor

Cemre Ece Gökpınar Çağlı, “kadın”

olmanın çeşitli kültürlerde

dayatılan görevler ve sorumluluklar

ile birlikte zorlukları da beraberinde

getirdiğini belirterek “Kadın

rolüne yüklenen ve sadece o rolde

gerçekleştirilmesi beklenen ve

dayatılan görevler kadınların psikolojik

sağlamlılıklarına olumsuz

etkilerde bulunabilmektedir. Hem

ev hem iş yerinde aktif rol alması

beklentisi oluşturulan kadınlar her

iki ortamda da psikolojik şiddete

maruz kalabilmektedir. Örneğin

çalışan bir kadının ev işlerinin de

sadece kendisinden beklenmesi

durumunda kendisini yetersiz hissedebilir.

Yemek yapmak, çamaşır

yıkamak, çocuğu uyutmak gibi

ortak görevlerin sadece kadından

beklenmesi, çalışsın ya da çalışmasın

kadına yapılan bir baskıdır.

Veya işe alımlarda kadın personelin

doğum yapma ve izin ihtimali,

evleneceği zaman iş performansının

düşeceği gibi olumsuz inançlar

da işe alım süreçlerinde kadın

2


adayların tercih edilmemesine yol

açabilmektedir. Bir başka örnekte

de yönetici pozisyonunda olan kadınlara

yönelik önyargılar ile birlikte

“sayılmama”, “değer görmeme”

gibi örneklere maruz kalabilmektedir”

diye konuştu.

Kendini tanıma, baş etme

mekanizmasını güçlendiriyor

Kişinin kendisine yöneltilen psikolojik

şiddeti içselleştirmesi ve meyilli

olması halinde bu durumun

kişinin özsaygısını ciddi ölçüde

etkileyeceğini kaydeden Cemre

Ece Gökpınar Çağlı, “Öncelikli olarak

kişinin psikolojik sağlamlılık ve

özsaygısını güçlendirmesi gerekmektedir.

Bu durumu içselleştirmemek

ve baş etmek için öncelikle

farkındalığının yüksek olması,

şiddetin kaynağını iyi tanımlaması

gerekmektedir. Kişinin kendisini

tanıması ve düşüncelerinin duygularını

ne denli yönettiğinin farkında

olması başetme mekanizmasını

güçlendirecektir. Dünyayı

algılayış biçimimiz duygularımıza,

duygularımız da davranışlarımıza

yön verecektir. Bu nedenle öncelike

kendimizi tanıyıp daha sonraki

basamakta başkalarını tanımayı

öğrenmemiz ve işlevsel olan yollar

ile çözüme gitmemiz gerekmektedir”

dedi.

Tükenmişlik sendromuna

dikkat!

Kadınların toplumsal rolleri, üzerindeki

görevlerin çokluğu nedeniyle

kimi zaman tükenmişlik

sendromu yaşayabileceğini de

belirten Cemre Ece Gökpınar

Çağlı, “Tükenmişlik sendromu kişinin

ruhen ve bedenen kendisini

yorgun çökkün bitkin hissetmesi

olarak basitçe tariflenebilir. Kişinin

çalışacak, eğlenecek ve günlük

aktivitelerini bile yerine getirecek

güç ve motivasyonu kendisinde

bulmaması tükenmişliğin bir göstergesidir.

Kimi zaman kişinin baş

etme mekanizmalarının da zayıflaması

ile birlikte stres ve öfke

yönetiminde de güçlük yaşadığı

söylenebilir. Kişi zaman içerisinde

işten uzaklaşmaya, geç gitmeye,

odaklanmada güçlük yaşamaya,

karar vermede zorlanmaya başlayabilir.

Unutkanlık ve organize

olmakta güçlük yaşanması da tükenmişlik

sendromunda gözlemlediğimiz

belirtilerdendir” dedi.

PSİKOLOJİK ŞİDDET, TÜKENMİŞLİĞE YOL AÇABİLİYOR

Uzun süreli maruz kalınan mobbing – psikolojik şiddetin kişide

tükenmişliğe yol açabildiğine dikkat çeken Cemre Ece Gökpınar

Çağlı, “Öğrenilmiş çaresizlik olarak adlandırdığımız kavramda kişi

ne yaparsa yapsın sonucun olumsuz bir şekilde sonuçlanacağını

düşünürse denemekten vazgeçecektir. Uzun süreli mobbinge uğrayan

kişi ne yaparsa yapsın sonucun değişmeyeceği ve bu şiddetin

devam edeceği düşüncesi oluşur ise kişi denemekten vazgeçecek

ve sonunda yorgun ve tükenmiş hissedecektir. Bu durum

beraberinde depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları,

öfke kontrol güçlükleri, panik atak, alkol madde kullanım bozuklukları

gibi ruhsal hastalıklara yol açabilir. Bahsedilen tüm bu ruhsal

rahatsızlıklar kişinin stresörlerinin doğru saptanması ve kişiye

özel oluşturulacak doğru tedaviler ile kontrol altına alınabilmektedir”

diye konuştu.

3


4


Türkiye’de ilk kez

TRAVMA PSİKOLOJİSİ

KONGRESİ DÜZENLENDİ

Üsküdar Üniversitesi

İnsan ve Toplum

Bilimleri Fakültesi

ve Öğrenci Konseyi

iş birliğiyle bu yıl

ilki düzenlenen

Travma Psikolojisi

Kongresi, Üsküdar

Üniversitesi’nin ev

sahipliğinde, 7 – 8

Mart tarihlerinde

Merkez Yerleşke

Kampüsü'nde

gerçekleşti.

Kongrenin açılış

konuşmasını

yapan Prof. Dr.

Nevzat Tarhan,

“Ebevenynler

davranışları ile

çocukları arasındaki

ilişkilerde mesafeli

terk edişe ve

böylece duygusal

ihmal sonucu

travmalara neden

oluyor” diyerek

önemli bir konuya

dikkat çekti.

Üsküdar Üniversitesi, Travma

Psikolojisi konusunda

kongre düzenleyen ilk

üniversite oldu. Merkez Yerleşke

Nermin Tarhan Konferans Salonu’nda

düzenlenen kongrenin

açılış konuşmalarını Üsküdar Üniversitesi

Kurucu Rektörü Prof. Dr.

Nevzat Tarhan, Kongre Başkanı

ve Üsküdar Üniversitesi Dr. Öğr.

Üyesi Mert Akcanbaş ile Öğrenci

Konseyi Başkanı Büşra Özdoğan

yaptı. Kongrenin ilk gününde Prof.

Dr. Sinan Canan, Doç. Dr. Gökben

Hızlı Sayar, Nasuh Mahruki

travmalar hakkında sunumlarını

gerçekleştirdi. Dr. Öğr. Üyesi Mert

Akcanbaş, başta Atatürk Havalimanındaki

olmak üzere terör

saldırılarının yarattığı travmalarla

ilgili sunumunda dikkat çekici bilgiler

paylaştı.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan:

“Travma psikolojisine

yeterince önem verilmiyor”

Kongrelerin bir konunun ve düşüncelerin

geliştirilmesi için en

doğru yer olduğunu ifade eden

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Türkiye’de

ilk kez Travma Pskikolojisi Kongresi

gerçekleşiyor. Açıkçası gerçekleştirilmesi

gecikmiş son derece

önemli bir konu bu. Travma konusunun

yeterince önemsenmediğini

görüyorum. Amerika’da ise

savaşlara katılıp ülkelerine geri

dönebilen veteran askerler için

hastaneler var. Girdikleri savaşlardan

psikolojik olarak etkilenmiş,

travmalar yaşamış ve alkol bağımlısı

olmuş hasta askerler tedavi

görüyor. Travmalar aslında ülkelerin

siyasetini de etkilediği için çok

önemli” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan:

“Çocuğu ihmal etmek

travmaya götürüyor”

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, çocukluk

çağı travmalarına dikkat çekerek

şunları söyledi: “İnsanların çocukluk

çağından gelen travmalarını

tespit ve tedavi etmek için çeşitli

uygulamalar yapıyoruz. Cinsel

istismar, şiddet, yalnız bırakılma

gibi travmaları var mı diye araştırıyoruz.

Ensest çocukluk çağlarındaki

büyük bir sorun olarak ortaya

çıktı. Şunu gördük ki kız çocukları

5


kendilerini ensest ilişkilerden ve

cinsel istismarlardan korumak

için aşırı kilo almayı ve bakımsız

görünmeyi kendince bir çözüm

olrak kabul ediyor ve uygulamaya

çalışıyor. Bir diğer sorun ise ebeveynlerin

farkında olmadan sorumluluklarını

yerine getirmeye

çalışırken çocuklarına karşı mesafeli

terk ediş uygulamaları. Anne

evde işleriyle uğraşıyor ya da işten

eve geldiklerinde yorgun oldukları

ve dinlenmek istedikleri için

çocuklarının eline tablet veya telefon

veriyor. Aynı şey babalar için

de geçerli. Çocukla yeteri kadar

ilgilenmiyor ve sohbet etmiyorlar.

Bu durum çocuğun kendini dışlanmış

hissetmesine neden oluyor.

Kulağa kötü gelse de kızmak,

bağırmak bile bu davranıştan

daha iyi. Duygusal ihmal olarak da

adlandırdığımız bu durum sonucunda

travma oluşuyor.”

Dr. Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş:

“Ülkemizin daha çok travma

uzmanına ihtiyacı vardır”

Coğrafyalar insanların kaderidir

diyerek sözlerine başlayan Dr.

Öğr. Üyesi Mert Akcanbaş, “Elazığ

ve Malatya’yı etkileyen depremler,

Van’da önce çığ faciası ve ardından

gelen deprem olayları bu

sözün ne kadar geçerli olduğunu

gösteriyor. Ülkelere göre baktığımızda

Amerika’da yetişkinlerin

yüzde 63,6’sı, Kanada’da yüzde 9’u,

İsveç’te yüzde 5,6’sı, Hollanda ve

İngiltere’de ise yaklaşık yüzde 10’u

travma sonrası stres bozukluğu

göstermiştir. Adeta dikensiz gül

bahçesi coğrafyalarında yaşayan

bu ülkelerdeki oranları göz önüne

aldığınızda ülkemizin ne vaziyette

olduğunu gayet iyi anlayabilirsiniz.

Kongremizde paylaşacağımız

istatistikler acı ama daha gerçekçi

oldu. Durum vahim, konu derindir

ve ülkemizin daha çok travma uzmanına

ihtiyacı vardır” dedi.

Akcanbaş, ülkemizde gerçekleştirilen

terör saldırıları ve yarattığı

travmalarla ilgili şu ifadeleri kullandı:

“Atatürk Havalimanı, Reina

ve Taksim’deki terör saldırıları ile

darbe girişimi esanasında şiddete

maruz kalanlardan psikolojik

destek alanlar bu travmayı atlattı.

Dünyadaki genelindeki terör

saldırılarını da ele aldığımızda

gerçekleştiren kişilerin eğitim seviyesinin

son derece düşük olduğunu

görüyoruz. Havalimanlarının

girişlerinde uygulanan güvenlik

önlemleri çoğu zaman o bölgede

bir yığılma ve yoğunluk oluşturuyor.

İşte o anlar saldırıyı gerçekleştirmeye

hazırlanan teröristler için

uygun bir ortam sağlıyor. Havalimanı

dışında güvenlik birimlerinin

çoğaltılması daha caydırıcı olabilir.

Bu saldırıları gerçekleştirenlerin

hangi ülkelerden geldiklerini biliyoruz.

Herkese aynı güvenlik önlemleri

uygulanması doğru değil.

Kadınlar terör saldırılarından daha

çok etkileniyor.”

Nasuh Mahruki:

“Afet öncesinde önlem alarak

hazırlık yapmalıyız”

1999 Marmara depreminde ilk

müdahaleyi yaparak birçok insanı

göçük altından kurtaran Nasuh

Mahruki kongrede Afetler ve Travmalar

konusunda değerlendirmelerde

bulundu. Mahruki, “Afetler

ve acil durumlar insanlar üzerinde

stres, yoğun kaygı ve baskı yaratan

son derece sıkıntılı durumlar.

Eğer öncesinde neler yapabiliriz,

ne durumdayız ve sonrasında

neler yapacağız sorularına cevap

bulup gerekli önlemleri alabilirsek

afetlere karşı daha daha hazırlıklı

oluruz. 99 depremi 45 saniye sürmüştü,

insanlar ilk gün depremin

45 saniye daha fazla sürmesi halinde

o an akıl sağlıklarını da yitirmiş

olabileceklerini söylemişlerdi.

Afetlerde alınacak önlemler Risk

Yönetimi ve Kriz Yönetimi olarak

ikiye ayrılıyor. Biz risk yönetiminde

başarılı değiliz. Afetler meydana

geldiğinde krizle başbaşa kalıp

onu yönetmeye çalışıyoruz ama

onda da yeterli olamıyoruz” dedi.

Nasuh Mahruki:

“Deprem Türkiye’nin gerçeği”

Mahruki, afetleri kader olarak

değerlendirmek acıları azaltabilir

ancak kalıcı çözümler bulmak

gerekiyor diyerek şöyle devam

etti: “Türkiye’de nüfusun yüzde

95’i deprem bölgesinde yaşıyor.

Japonlara baktığımızda en yıkıcı

depremlerin olduğu bölgede

yaşamalarına rağmen hep hazırlıklılar,

az etkileniyorlar çünkü altyapı

sistemlerini buna göre kurmuşlar.

Tsunami duvarları olduğu

için ondan da etkilenmiyorlar.

Endonezya’daki depremde insanlar

depremden çok tsunamiden

etkilenmişti. İstanbul halkında

geçtiğimiz Eylül ayındaki Silivri

depreminden sonra büyük deprem

beklentisi oluştu. Bilim insanları

da sürekli konuşunca bu stres

daha da arttı. Kuzey Anadolu fay

hattının son kırıldığı yer Gölcük’tü.

Şimdi ise İstanbul’un biraz güneyinde

kırılması bekleniyor. Şehrin

alt ve üst yapısı yeterli değil. 1999

depremi zamanında İstanbul’da

10 milyon insan yaşıyordu şimdi

ise birkaç milyon Suriyeli ile bu rakam

20 milyona ulaşmış durumda.

Depremden sonra internet

çalışırsa çok işe yarayacaktır. Biz

bölge dışından irtibat kurabileceğiniz

birilerini belirlemenizi ve ona

ulaşıp kendinizle ilgili bilgi paylaşmanızı

öneriyoruz çünkü yakınlarınıza

ulaşmak muhtemelen

mümkün olmayacaktır.”

6


OZON

TEDAVİSİ

Nedir?

100 yıldan daha uzun zamandan beri tedavi amacıyla kullanılan ozon bugünkü tedavi

şeklini 1960’lı yıllarda almıştır. Oksijenden (2 atomlu) daha güçlü olan ozon molekülü

(3 atomlu) dokuların daha iyi oksijenlenmesini sağlar. Eklemlerde kıkırdak dokusunun

kendini yenilemesini sağlar. Damarlatın kendini yenilemesine olanak sağlar.

Hangi Durumlarda

Ozon Tedavisi Kullanılır?

▶ Anti-aging (yaşlanmayı geciktirici)

etkisi ile sağlıklı yaşlanmayı,

yaşının sağlıklısı olmayı sağlar.

sağlıklı yaşlanma programlarında

kullanılan ana tedavi yöntemidir.

▶ Cildi parlatır, gergilik ve tazelik

verir,

▶ Damar dolaşım bozukluklarında,

baş dönmesi, kulak çınlamsında,

▶ Alerjik hastalıkların tedavisinde,

▶ Şeker hastalığı ve şeker hastalığına

bağlı gelişen yaraların, sinir

hasarlarının, ensülin direnci ve hipoglisemi

tedavisinde,

▶ Romatizma hastalıklarında ağrıları

giderir,

▶ Diz eklemi kireçlenmelerinde kıkırdak

tamirini sağlar,

▶ Kronik yorgunluk sendromunda,

▶ Fibromiyalji (kulunç, yumuşak

doku romatizması),

▶ Bağışıklık sistemi bozukluklarında,

▶ Metabolik sendrom tedavisinde

(kolesterol, şeker, tansiyon yüksekliği,

kilo artışı ve bel çevresinin

yağlanması),

▶ Bel ve boyun fıtıklarında,

▶ Yanık tedavisinde,

▶ Kolit ve Chron Hastalığı tedavisinde,

▶ Zona, hepatit, herpes ve HPV

gibi virüs hastalıklarının tedavisinde,

▶ Karaciğer enzim yüksekliklerinde

tedavi başarı ile kullanılır.

▶ Kanser oluşumunu önleyici etkisi

vardır,

▶ Hiçbir hastalığı olmadığı halde

sağlıklı yaşlanmak isteyenler, yoğun

iş temposu ve stresli yaşamı

olanlar da koruyucu amaçla ozon

tedavisi yaptırabilir.

“Zamanın

vücudunuz

üzerindeki

etkisini

yavaşlatın”

7


Ozon Tedavi Nasıl Uygulanır?

Ozonun uygulama yöntemi hastanın

hekim tarafından değerlendirilmesi

sonucu hekim tarafından

belirlenir. Ozon uygulama

yöntemleri şunlardır:

▶ Majör otohemoterapi: En etkili

yöntemdir. Kapalı bir sistem içinde

hastadan alınan 50-100 ml kanın

ozonlanıp tekrar geri verilmesi

şeklinde yapılır.

▶ Minör otohemoterapi

▶ Eklem ve kas içine ozon enjeksiyonu

▶ Rektal ozon tedavisi

▶ Torbalama

▶ Ozonlu sauna

▶ Ozonlu krem ve ozonlu su

Ozon tedavisinde kullanılan malzemelerin

ozona dayanıklı orijinal

ürünlerin olması çok önemlidir.

Ozon normal enjektörleri ve plastik

torbaları eritir. Bu eriyen plastiklerin

damar yolu ile hastaya

verilmesi ciddi yan etkilere neden

olabilir. Bu nedenle hasta tedavinin

ozon konusunda Sağlık Bakanlığı

tarafından yetkilendirilmiş

bir hekim tarafından yapıldığından

emin olmalıdır.

Ozon Tedavisi Fiyatları ?

Ozon Tedavisi Fiyatları uygulanacak

dolguya ve enjekte edilecek

“Ozon

tedavi sizi

çok daha

genç ve

dinç yapar”

doza göre değişir. İletişim adreslerimizden

uzman arkadaşlarımız

ile görüşüp detaylı fiyat bilgisi alabilirsiniz.

Siz herşeye değersiniz.

“Ozon

tedavisi ile

hastalıklardan

kurtulun”

Eğitim Mah. Poyraz Sok.

Sadıkoğlu4 İş Merkezi Kat 3/39

(Kadıköy Evlendirme Dairesi Karşısı)

34722 KADIKÖY / İSTANBUL

Mail : info@estetya.com

Tel. : 0216 360 18 77

Tel. : 0216 360 27 50

Gsm : 0530 343 74 99

8

www.estetya.com


2020’de Trend Yeşil-Çevre Dostu Oteller

Turizm profesyonelleri 2020 sezonunu Eczacıbaşı Profesyonel’in

“Sezona Merhaba Buluşması”nda açtı. Sektörden 250’nin üzerinde temsilcinin bir araya

geldiği etkinlikte turizm alanında yaşanan gelişmeler, son trendler ve sezona dair beklentiler

değerlendirildi. 2020 yılında bir önceki yıla oranla daha fazla büyümenin beklendiği

sektörde, yeşil ve çevre dostu işletmelere tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de

talebin arttığına dikkat çekildi.

Ev dışı tüketim ve turizm sektörünün

önemli çözüm ortaklarından

Eczacıbaşı Profesyonel’in

artık gelenekselleşen Sezona

Merhaba Buluşması, Antalya Akka

Antedon Beldibi Otel’de gerçekleştirildi.

250’yi aşkın turizm profesyonelini

ve temsilcisini bir araya

getiren etkinlikte turizmin geleceği

masaya yatırıldı ve giderek yıldızı

parlayan yeşil turizm için hem farkındalığın

hem de doğa dostu çözüm

ve uygulamaların artması gerektiği

üzerinde duruldu.

Eczacıbaşı Profesyonel Pazarlama

Müdürü Pelin Özbilgin’in açılış konuşmasıyla

başlayan Sezona Merhaba

Buluşması, Bünyamin Sürmeli’nin

Sürdürülebilir Bir Çevre

İçin Uygulanabilecek Adımlar adlı

konuşması ile devam etti.

Sürmeli, küresel ısınma süreci, insan

elinin doğaya müdahalesi ile

oluşan iklim değişikliği konularına

değindi. Etkinlik, Eczacıbaşı Tüketim

Ürünleri Medya Müdürü Ayşen

Akalın’ın moderatörlüğünde

düzenlen panelle devam etti. Profesyonel

Otel Yöneticileri Derneği

(POYD) Başkanı Ülkay Atmaca, ev

tipi ve profesyonel temizlik alanında

faaliyet gösteren Kärcher Türkiye

Satış Müdürü İsmail Korkmaz ve

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Nedim Yüzbaşıoğlu’nun

konuşmacı olarak katıldığı panelde

işletmeci ve müşteri açısından

yeşil otel farkındalığı ele alındı; Türkiye’de

turizm işletmelerinin çevre

duyarlılığı konusunda bilgi alışverişi

yapıldı.

9


‘‘2019 turizmde

geri dönüş yılıydı”

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan

Eczacıbaşı Profesyonel Pazarlama

Müdürü Pelin Özbilgin,

Türkiye ekonomisinin lokomotif

sektörlerinden turizm sektörünün

2018 yılında yakaladığı ivmeyi

2019’da da sürdürdüğünü söyleyerek,

“2019 bir geri dönüş yılıydı.

Turizm gelirinde de paralel artışlar

sağlandı. Bu yıl da büyüme trendi

çift haneli olarak devam edecek

gibi gözüküyor. 2023 yılı için belirlenen

75 milyon ziyaretçi ve 65

milyar dolar turizm geliri hedefine

ulaşmamız hiç de imkansız değil”

dedi.

Ev Dışı Tüketim sektörünün de turizmle

paralel olarak büyüdüğünü

belirten Özbilgin, “Türkiye’de

son 10 yılda gıda harcamalarının

yüzde 10’u ev dışında yapılırken,

bugün dışarıda yapılan gıda harcamaları

yüzde 25 oranını buluyor.

EDT pazarı, 2019 yılında sektörün

GSMH’nın üzerinde bir büyüme

performansı gösterdi” değerlendirmesini

yaptı.

“Geri dönüşümlü

ürünlerimizle sektöre yeni

bir anlayış sunduk”

Tüm dünyada kaynakların verimli

kullanılmasının gündemin ilk sıralarına

oturduğunu, sürdürülebilirlik,

çevreye duyarlılık gibi faktörlerin

müşterilerin tercihlerini

de büyük ölçüde etkilediğini söyleyen

Özbilgin, “Eczacıbaşı Profesyonel

olarak hem kağıt hem

kimyasal ürün portföyümüzde yer

alan, daha az kaynak tüketimiyle

hijyen sağlayan çözümleri her geçen

gün daha da arttırarak daha

temiz bir dünya için çalışıyoruz.

Sektörü geri dönüşümlü ürün serisi

ile tanıştırdık. Geri dönüşümlü

ve yeşil ürün portföyleri, ülkemiz

genelinde başlatılan doğa dostu

çalışmaları da destekliyor. Hijyende

Mükemmellik, EP Uzaktan Eğitim

Programı gibi projelerimizle

de sektörün gelişimini sağlamayı

ve standartları yükseltmeyi amaçlıyoruz”

diye konuştu.

Turizmciler yeşil turizmi

değerlendirdi

Açılış konuşmalarının ardından

gerçekleştirilen “İşletmeci ve Müşteri

Açısından Yeşil Otel Farkındalığı”

başlıklı panele, Profesyonel

Otel Yöneticileri Derneği (POYD)

Başkanı Ülkay Atmaca, Alman temizlik

devi Kärcher Türkiye Satış

Müdürü İsmail Korkmaz ve Akdeniz

Üniversitesi Öğretim Üyesi

Prof. Dr. Nedim Yüzbaşıoğlu katıldı.

Panelde küresel iklim değişikliği

ile beraber dünyada meydana

gelen sıra dışı iklim olayları, sürdürülebilir

bir çevre için uygulanabilecek

yöntemler, hava kirliliği,

kapalı ortamlarda hava kalitesinin

korunması için atılacak adımlar ve

sıfır atık gibi gündemdeki önemli

konular konuşuldu.

10


TÜRKİYE

DÜNYA MEDYA

CEO'SUNDAN

BAŞARI

HİKAYESİ

Nazlı Günerli Okutan kimdir?

1979 Rize doğumluyum. Marmara

Üniversitesi İşletme ve İstanbul

Üniversitesi Psikoloji Bölümü mezunuyum.

Halen birçok farklı alanda

eğitim almaya devam ediyorum.

Eğitimin insanlar üzerinde hiç keşfedilmemiş

bir kabile veya balta girmemiş

ormanlar içinde saklı kalmış,

keşfedilmeyi bekleyen mağaralar

gibi tarifsiz bir keşfedilme etkisi olduğuna

inanıyorum. İnsanların ilgileri

doğrultusunda aldıkları eğitimin

kişilerin her boyutta toplumsal ve ahlaki

değerleri ile harmanladığını ve

topluma yararlı bir birey olmalarında

destekleyici bir unsur olduğunu düşünüyorum.

Yaptığınız işten kısaca bahseder

misiniz?

24 yıldır Bilişim ve Medya sektöründe

aktif rol almaktayım. Kariyer hayatıma

dergi ve gazete hizmetiyle

başlayıp, şuan profesyonel olarak

kurumsal marka ve kurumsal kimlik

danışmanlığı, kreatif tasarım ve dergi

editörlüğü, birçok farklı şirket yöneticilerine

ve çalışanlarına hem kişisel

hem profesyonel koçluk ve eğitim

uzmanlığı yapıyorum.

Başarı sizin için ne demektir?

Başarı bir insanın iş veya özel

hayatında geldiği yer veya elde

ettiği statü değildir ya da bankasında

gördüğü miktar hiç değildir.

Benim için başarı kendi mutluluğumla

kaç kişiyi daha mutlu

edebildiğime ve insanları nasıl

etkilediğime dayanmaktadır. İnsanların

samimiyet ve güler yüz

ile başaramayacağı hiçbir şeyin

olmadığı inancındayım.

İş hayatınızda size başarı getiren

farklılıklar nelerdir?

İş hayatındaki başarı insanın yaptığı

işle ilgili olarak yapabileceğinin her

zaman daha iyisini nasıl yapabilirim

düşüncesinde ve merakında yattığını

düşünüyorum. Başarı getirdiğine

inandığım farklılıklar ise karşı tarafla

konuşmaya başladığım ilk otuz

saniyenin büyüsünde saklı. Eğer ilk

otuz saniyede yüzlerde bir tebessüm

oluşmuşsa bunu başarmanın ilk evresi

olarak görüyorum. Onun dışında

doğru ve donanımlı bir ekip ile doğru

stratejik yönetim çerçevesinde ilerlemenin

başarıyı getirdiğine inanmaktayım.

İş hayatınızda vazgeçemediğiniz

prensipleriniz nelerdir?

Vazgeçemediğim ve olmazsa olmazım

güne erkenden gözlerimi açıp

yeşil çay içerek başlamaktır. Pozitif

düşünce ışığında ekibimle her sabah

fikir alış verişi yapıp ortak bakış

açısıyla belirlediğimiz hedeflerimize

ulaşmak için alternatif yollar ararız.

Motivasyonumuzu yüksek tutacak

melodiler eşliğinde çalışmalarımıza

başlarız. Bunlar dışında en önem

verdiğim nokta ise koşulsuz disiplin

olgusudur. Disiplinin olduğu her iş

ortamında başarı kaçınılmazdır.

Yoğun temponuzda dinlenmek

ve yeniden enerji kazanmak için

neler yaparsınız?

Ruhuma iyi geldiğini düşündüğüm

yerlere giderim. Örneğin tarihiyle

eşsiz Hidiv Kasrı’nda kahve eşliğinde

okuduğum bir kitabım veya kendi

yazdığım kitabımın hissettirdiği

mutluluk benim için çok özeldir.

Onun dışında arkadaşlarımın çiftliklerine

gidip köpekleri beslemek

hayvanlarla zaman geçirmek balığa

gitmek ruhumu inanılmaz tazeliyor.

Genel olarak kitaplarla ve doğayla

geçirdiğim anlar benim beslendiğim

enerji depoladığım ve yeniden doğduğumu

hissettiğim en özel zamanlardır.

Hangi şirketlerde çalıştınız? Şimdi

hangi şirkette hangi pozisyonda

çalışıyorsunuz?

Şirket geçmişim; 1994-2004 yıllarında

merkezi İstanbul’da olan İstanbul

Ajans A.Ş’de Pazarlama ve Satış Sorumlusu

olarak ilk kariyer hayatıma

başladım. Şirket büyüme kat edince

diğer grubu olan Dünya Basın A.Ş

şirketinde 2004-2014 yıllarında Genel

Müdür olarak göreve başladım,

halen de devam etmekteyim. Bünyeme

bağlı olarak 520 personel ve 51

şube yönettim. Sonrasında ise 2014-

2020 yıllarında kendi kariyerime bir

yenisine ekleyerek kendi şirketim

olan Türkiye Dünya Medya Limited

Şirketi’ni kurarak Türkiye genelinde

11


yüzlerce projeye imza attım. Çalıştığım

süre içerisinde iş hayatımla beraber

eğitimlerime de ara vermeden

kariyer hayatımı sürdürdüm.

Hangi alanda uzmansınız? Eğitim

ve öğrenim hayatınızdan kısaca

bahseder misiniz?

Uzmanlık alanlarım; Kişisel Marka Yönetimi,

Profesyonel Kurumsal Kimlik

Çalışmaları, Gazetecilik, İSO Yönetim

ve Kalite Belgeleri, Dergi Yönetimi,

Bilişim ve Bilgisayar Teknolojileri,

Fabrika Yönetimleri gibi birçok alanda

uzmanlık yaptım.

Öğrenim hayatı;

1-Marmara Üniversitesi (İşletme

Yönetimi)

2-İstanbul Üniversitesi (Sosyal ve

Beşeri Bilimler Fakültesi Psikoloji

Bölümü)

3-NLP Akademi (Profesyonel Koçluk)

Eğitim hayatı;

İstanbul Enstitüsü ve ODTÜ tarafından

aldığım eğitimlerle birlikte kişisel

kariyerime de büyük yatırım yaptım.

Aldığım eğitimlerin hem bana

hem de topluma faydalı olmasıyla

beraber büyük katkı sağladığımı da

düşünmekteyim. Aldığım eğitimlerden

kısaca bahsedecek olursam...

ODTÜ Eğitimlerim; Kişisel Stres Yönetimi,

Liderlik, Stresi Yönetmede

Yöneticilerin Rolü ve Durumsal Liderlik,

Şikayet Yönetimi, Kriz Yönetimi,

Çatışma Yönetimi, Çalışma

Yönetimi, Yetenek Yönetimi, Zor İnsanlarla

Baş Etme, Kurumlarda Stres

Yönetimi, Problem Çözme Becerileri,

Proje Yönetimi.

İstanbul Enstitüsü Üniversitesi Eğitimlerim;

Eğiticinin Eğitimi, Mülakat

Teknikleri, İnsan Kaynakları Yönetimi,

Bireysel ve Hukuksal Kurum Eğitimi,

Şirketler Arası Uzlaşma, Beden Dili,

İş Etiği, Diksiyon Eğitimi, Anlayarak

Hızlı Okuma Sanatı.

Şirketinizde tam olarak hangi hizmetleri

vermektesiniz?

▶ Kurumsal Marka Danışmanlığı,

▶ Gazete hizmetleri,

▶ Dergi Hizmetleri,

▶ Grafik Tasarım Uygulamaları,

▶ Patent Hizmetleri,

▶ Web Hizmetleri,

▶ Sosyal Medya Danışmanlığı,

▶ Profesyonel E-ticaret Hizmetleri

gibi konularda kurumsal veya orta

ölçekli firmalara destekler vermekteyiz.

Bir kadın olarak sizin gözlemleriniz,

deneyimleriniz neler, kadınlar

iş hayatında hangi engellerle

karşılaşıyor?

Kadınların yaratılış biçimi olarak çok

güçlü olduklarına inanıyorum. Bir

kadın isterse her şeyi başarabilecek

ve elde edebilecek güce sahiptir. İş

hayatında ise kadınlar ne yazık ki hak

ettikleri değeri görmüyorlar. TÜİK verilerine

dayalı konuşursak şuan Türkiye’de

kadın istihdam oranı erkek

istihdam oranının yarısı bile değil.

Buna dayalı olarak yapılan çalışmaları

da çok yetersiz buluyorum. Kadınların

iş ve toplumdaki yerlerinin aile

temeline dayandığını düşünüyorum.

Kız ve erkek çocuklarına toplumsal

olarak biçilen rollerden kaynaklı kadınlar

eksik ve tamamen yanlış bir

temelle hayata atılıyorlar. Öncelikle

aile içi eğitimlerin ciddiyetle yürütülmesi

kanaatindeyim. Kadınlara çocuk

bakma veya ev işleri ile ilgilenme

rolü benimsetildiği için çalışan bir

kadın bile belli bir zaman sonra yükselme

düşüncelerini ne yazık ki işine

ara verip çocuğuna bakma düşüncesine

bırakıyor.

8 Mart Dünya Kadınlar Günü hakkında

düşünceleriniz nelerdir?

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Dünyanın

her yerinde kadının anıldığı

ve sorunlarının çeşitli platformlarda

tartışıldığı bir gün. Hiçbir ülkenin,

kadınların emeği ve katkısı olmadan

sağlıklı bir şekilde gelişmesinin, kalkınmasının,

demokratikleşmesinin

mümkün olmadığını düşünüyorum.

Her yıl çalışma hayatı ve sosyal yaşamda

ki kadın profili gözler önüne

seriliyor; siyasetten sanata, eğitime,

medyaya kadınların katılımlarının ne

kadar az olduğuna vurgu yapılıyor

ancak uygulamada sınıfta kalınıyor.

Toplumsal olarak kadınlara yönelik

ön yargıların yok edilmesi gerekiyor.

Kadınlara atfedilen rollerin davranış

biçimlerinin tamamen değişmesi

ve farklılaşması yönünde çalışmalar

yapılmalı. 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde

sadece mutluluktan bahsedilmeli,

kadın cinayetlerinden tacizlerinden

ve kadına yapılan psikolojik

şiddetten değil. Kadınların gerçek

anlamda baş tacı edildiği bir hayat

diliyorum herkese.

Nazlı Günerli Okutan olarak hobileriniz

nelerdir? 81 Vilayeti ve

birçok ülkeyi gezdiğinizi söylüyorsunuz,

sizin için ilk 3 şehir hangileridir

ve neden o şehirler?

Nazlı kitap aşığı bir kadındır. Akşamları

kendi köşesinde tütsüsünü

ve mumlarını yakan o tütsüden ayrı

mumlardan ayrı odasında ahenkle

yayılan kokular eşliğinde hayatına

900’ü aşkın kitap sığdıran bir kadın.

Kitaplarla insanlardan çok ayrı bir

bağ kuruyorum. Kitaplar dışında ise,

Yaz geldiğinde sevdiklerimle beraber

balığa gitmek, akşamında tuttuğumuz

balıkları kahkahalarımız eşliğinde

yemek en eşsiz zamanlar… Bir

diğer zevk aldığım konu ise gezmek.

Gerek iş seyahatleri için gerekse özel

hayatımda Türkiye’nin her yerini gezmeye,

keşfetmeye çalıştım. Türkiye

seyahatlerimden aldığım zevki yurt

dışı seyahatlerimden aldığım söylenemez.

Türkiye de etkisinde kaldığım

ilk üç şehir ise Ordu, Tekirdağ, Gaziantep

diyebilirim. Ordu’nun kendine

has çok butik bir şehir ve muazzam

bir manzaraya sahip olmasından çok

etkilendim. Tekirdağ’ın modern ve

insanlarının kendine özgü yapılarına

hayran kaldım diyebilirim. Tekirdağ’

da kimse kapısını kilitleyip bir yere

gitmez kapılar sonuna kadar açıktır,

çünkü insanların birbirine olan

güvenleri çok yüksektir. Samimi ve

içten yaklaşımlarını, misafirperverliklerini

görmenizi isterim. Gaziantep’

e gelecek olursak tam anlamıyla bir

kültür zenginliği ve buram buram tarih

kokusu diyebilirim. Yemekleri ayrı

güzel dokusu ayrı güzel insanı apayrı

güzel…

Nazlı Günerli Okutan’ın hayat

felsefesi nedir?

“Dünyanın en zeki insanı da

olsanız bulunduğunuz ortam

vasat ve vasatın altındaki kişilerden

ibaret ise düzeyinizi bile

koruma imkanınız yoktur, hepimiz

beraber en çok zaman geçirdiğimiz

beş kişinin ortalamasıyız.

(J. Rohn)”

12


NUR MEDYA

..-:.

._'I_ ı

', , ' '

''

,,----------"

Yazılı Basın

Katalog, Dergi, Broşür, Gazete,

Kurumsal Kimlik vb.

Görsel Basın

Reklam- Tanıtım Filmi, Kısa film, Belgesel,

Film Kurgu Montaj, Tv Program Çekimi vb.

1

Fotoğraf Çekimi

Düğün, Gelin damat, Organizasyon

vb. fotoğraf çekimleri

1

Web Tasarım

Web Site Tasarımı,

İnternet Medyası vb.

INSTAGRAM

rz,J1111gıa li','Uiij.!I ızıa❖iJ3

• g--

-:

[!];, .. •= :l [!) .. .....

ı

l!Jk •,:,.; -· . .,,l!l ■ [!]!"[!]

f'ıi.W,f

-t:..-

... :ı: :#-

l

13



EMLAK SEKTÖRÜNÜN İLK KOOPERATİFİ

Emlak sektöründe gerçek

dayanışma ve işbirliğinin

öncüsü olarak 2019

yılında kurulan İSTEB İstanbul

Emlak Brokerları İşletme

Kooperatifi'nin 25 üyesi bulunuyor.

Beykoz'dan Bahçeşehir'e,

Bağdat Caddesi'nden

Esenyurt'a kadar hemen her

bölgede faaliyet gösteren İS-

TEB, üyelerini aynı zamanda

iş ortağı olarak nitelendiriyor.

Ankara Congressim'da düzenlenen

Kooperatifçilik Fuarı'nın

da en çok ilgi gören

standı olarak göz doldurdu.

Bu örgütlenme için özellikle

kooperatif yapısında biraraya

gelen iş ortakları, franchise

örgütlerindeki şahsi markalar

yerine franchise markasını

öne çıkarma olgusunu doğru

bulmadıklarını belirtiyorlar.

Zira İSTEB iş ortakları kendi

işletmelerinin zaten bölgelerindeki

en uzman ve bilinir

emlak markaları olduklarının

altını çiziyorlar. Ticari dayanışma

ve güç birliğinin yanısıra

sektör yararına yapılan çalışmalarda

mevcut düzene ayak

uyduran değil mesleği olması

gerektiği gibi yapılmasını savunan

bu seçkin örgütlenme

çıkış amacını yansıtan sloganla

yoluna devam ediyor: Hedef

Saygın Emlakçılık. Örgütün

ticari birliktelikleri, işletme

giderlerinde tasarrufu da kapsayacak

kadar geliştirilmiş

durumda. Öyle ki her üyenin

kendi bölgesindeki faaliyetlerini

destekleyen dergilerden

iki ayda bir verilen ücretsiz

periyodik eğitimlere, maliyette

avantaj sağlamak amacıyla

satın almalarda tek noktadan

hareket edilmesine kadar her

yönetimsel detay dikkatle

oluşturulmuş durumda.

Cadde Life olarak İSTEB'i sizlere yakından tanıtmak amacıyla

Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Özcan ile röportaj yapmak istedik.

15


Emlak sektöründe gerçek profesyonellerin biraraya gelerek oluşturduğu

ilk kooperatif işletmesi İSTEB Sınırlı Sorumlu İstanbul Emlak Brokerları İşletme

Kooperatifi büyük bir hızla çalışmalara başladı.

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

1968 yılında İstanbul'da doğdum.

Tahsil hayatımı İstanbul'da tamamladım.

1995 yılından beri emlak

sektöründe broker olarak faaliyet

göstermekteyim. Hayattaki temel

prensibim bir işi layıkıyla yapmak

üzerine kuruludur. Bu nedenle kendi

ticari faaliyetimin yanısıra 25 yıldır

sektörün niteliksel gelişimi adına

eğitimlerden oluşumlara kadar her

faaliyette etkin görevler üstlendim.

İstanbul Ticaret Odası'nda iki dönem

meclis üyeliği görevinde bulundum.

2019 yılında kurulan İSTEB

İstanbul Emlak Brokerları İşletme

Kooperatifi'nin de kurucu üyesi ve

Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev

yapmaktayım.

Emlak sektöründe bir ilke imza

atan İSTEB'i tanıyabilir miyiz ?

Elbette. İSTEB ülkemizin emlakçılar

tarafından geçtiğimiz yıl kurulmuş

ilk kooperatifidir. İstanbul'un

çeşitli bölgelerinde bulunan bizler

25 emlak firmasının brokeri olarak

mesleki dayanışma sağlamak, işbirlikleri

yaratmak, işletmelerimizin

gider kalemlerinden mesleğimizin

yasal gelişmeleri ile ilgili adımlara

kadar her konuda birlikte hareket

etmek amacıyla kooperatif çatısında

biraraya geldik. Şu anda İstanbul'un

belli başlı tüm bölgelerinde

aktif şekilde faaliyet göstermekte,

üyelerimizi ve kamuoyunu mesleki

gelişmelerle ilgili bilgilendirmekte,

etkinliklere katılmaktayız.

İSTEB, bir dernek yada franchising

örgütlenmesi değil. Bu

işletme türlerinden farkları

nelerdir?

Öncelikle bizim amacımız kar elde

etmek değil, fayda üretmektedir.

Bu nedenle kooperatife katılan her

broker'i üye değil iş ortağı olarak

isimlendiriyoruz. İSTEB'in tüm iş

ortakları alınan kararlardan uygulamaya

kadar tüm faaliyetlerde aktif

olarak rol almaktadır. Bizi diğer yapılardan

ayıran ana özellik budur. Dernekler

bildiğiniz gibi çoğu zaman

şahısların şovlarıyla öne çıkan, bu

nedenle ömürleri kısa örgütlenmelerdir.

Franchising yapısı ise kişilerin

kendi adlarının yaşamadığı, ana işletme

(marka) adının lanse edildiği

ve dolayısıyla ana marka adına fayda

üreten işletmecilik tarzıdır. Bizim

kooperatif yapımızda ise tüm

iş ortakları kendi markalarını korumakta

ve geliştirmektedirler. İSTEB,

bağlı olduğumuz etik kuralları ile de

kalitesini vurgulayan, organizasyonlarımızdan

mesleki adımlarımıza ve

eğitimlerimize kadar her alanda örgütlenmemizi

sağlayan üst çatıdır.

İSTEB çatısı altında olmak isteyen

girişimcilerde aradığınız

şartlar nelerdir?

İSTEB çatısı altında olmak isteyen

brokerlar için titiz bir eleme süreci

öngörüyoruz. Öncelikle başvuru

formu bize ulaştığında Genel Sekreterliğimiz

aday ile yerinde görüşmek

amacıyla ofisini ziyaret eder ve

raporunu Sicil Heyetine sunar. Sonrasında

Sicil Kayıtlarından Sorumlu

Yönetim Kurulu Üyemiz adayı yerinde

ziyaret ederek kooperatifimize

uygunluğunu test eder. Yönetim

Kurulunun vereceği kararla bünyeye

dahil olabilir. Kar değil eşitlik ilkesi

ile hareket ettiğimiz ve kararı tüm

iş ortaklarımızla aldığımız için üyelerden

birinin veto etmesi adayın

reddi için yeterlidir. İş ortaklarımızın

İstanbul Ticaret Odası'na kayıtlı olmasını

istiyoruz.

İSTEB'in bu döneme kadarki

faaliyetleri hakkında bilgi verir

misiniz?

Biz ilk olarak sektörde kalite çıtasının

yükseltilmesini hedefliyoruz.

Sektörün o denli büyük sorunları var

ki, en basit seviyede bir belgelendirme

kriteri bile önceki belgelerin geçersiz

sayılıp sayılmayacağı, uygulamanın

ertelenmesi gibi nedenlerle

çözüm üretmek yerine sorun üretir

hale geldi Biz bu nedenle Tebliğe

ilişkin itirazlarımız için Danıştay'da

dava açtık, Bakanlığa ziyarette bulunarak

görüşlerimizi birebir aktardık.Öncelikli

hedefimiz sektörün

düzen ve kalitesidir. 05 - 08.12.2019

tarihlerinde Ankara Congressium'da

gerçekleştirilen Kooperatfiçilik

Fuarı'na katıldık. Sektörde ilk

olmamızın etkisiyle büyük ilgiyle

karşılandık. Teknikel Belgelendirme

Kuruluşu ile emlakçıların sertifikasyonu

konusunda işbirliğinde bulunduk.

Niteliksel gelişimimizin yanısıra

üyelerimize, kurumsallaşmadan

networkinge kadar iki ayda bir alanının

uzmanlarından eğitimler veriyor

ve sektörle ilgili tüm gelişmeleri

her ay e-bültenlerle yayınlıyoruz.

Dileyen herkesin web sayfamıza

kaydolarak bültenlere ücretsiz ulaşımını

da sağlamaktayız.

İSTEB kaç iş ortağı ile yola devam

etmeyi planlıyor?

Biz kar amaçlı bir örgütlenme değiliz.

Bu nedenle bir franchise firması

yada dernekte olduğu gibi ne kadar

çok üye o kadar kazanç mantığı

ile hareket etmiyoruz. Bilakis bizim

prensibimiz 'ne kadar çok bilinçli iş

ortağı, o kadar çok fayda üretimidir.

Şu anda her biri bölgesinin uzmanı

ve kendi bölgesinde markalaşmış

25 emlak firması ile güçlü bir şekilde

devam ediyoruz. Hedefimiz kısa

zamanda 80 iş ortağı ile İstanbul'un

tüm bölgelerinde olmak. Ancak bunun

için başvuruları değerlendirirken

bir hayli titiz davranmaktayız.

İSTEB'in emlakçılık yönetmeliğine

itiraz için Danıştay'a açtığı

dava çok ses getirdi. Bu konudaki

fikrinizi öğrenebilir miyiz?

Bizim amacımız mesleğin standartlarını

geliştirmek ve batı standartlarında,

hakettiği saygınlıkta bir

meslek olmasını sağlamak. Gelecek

nesillere bırakacağımız en önemli

miras budur. Emlakçılık Standartları

Tebliği'ni eleştirirken eskisini aratan

yeni bir yönetmelik çıkarıldı. Sınav

düzenlemesi yapan ama sınava dair

eğitim hazırlığı bile olmayan, soruları

kimin hazırladığının bilinmediği

bir uygulama. Amaç sınav değil, sınav

düzenin son kontrol aşamasıdır.

Burada hazırlık olmadan kontrole

geçiyoruz. Eğitim almadan, kendini

geliştirmeden bir mesleğin kalitesi

nasıl oluşabilir ki? Bizim ana itirazımız

bu yönde. O kadar isabetsiz

bir uygulama ki müşteri bilgilerinin

ilgili forma yazılması dahi kısa bir

süre önce KVK uygulamalarına aykırı

düşüyor. Bunun gibi nice çelişkilerle

dolu bir uygulama olmasından

ötürü uygulaması Ağustos 2020 dönemine

ertelenen bu yönetmelik

yerine iyice düşünülerek gerçek bir

düzeni sağlayıcı uygulamalar bütünü

olan kanunu olmalıdır. Türkiye

ekonomisinin temel lokomotifi olan

bu sektör yönetmelik ve tebliğlerle

yürüyemez, kanunla şekil alacaktır.

16


17


NEW YORK’TA YAŞAYAN ÇAĞDAŞ SANATIN

YENİ KUŞAK TEMSİLCİLERİNDEN NİLÜFER YILDIRIM

SON DÖNEM ESERLERİYLE YENİDEN İSTANBUL’DA

Eserleri ve kendine özgü stili ile sanatseverlerin ve koleksiyonerlerin

son yıllarda özellikle yakından takip ettiği, Newyork’ da yaşayan ve üreten genç

sanatçı Nilüfer Yıldırım’ın ‘Morfeus’un Kollarında’ adlı kişisel sergisi 11-28 Nisan 2020

tarihleri arası Galeri Diani’de sergilenecek.

Nilüfer Yıldırım, 2020 Art Scope New York’a

katıldıktan 1 ay sonra, eserlerini İstanbul

izleyicisi ile paylaşacak. İstanbul Galeri Diani’de

sergilenecek olan koleksiyon sanatçının

en yeni eserlerinden oluşuyor. Sanatçı hem figür

hem de soyutlama unsurları arasında geçiş yaparken

rüyalar tanrısı Morfeus’a gönderme yapıyor

ve bilinçdışı içgüdülerimizin rüyalar yoluyla bizlere

gözükmesi ve bu anlamda rüyaların kendimizi

keşfetme yolu olarak kullanılma olasılığı hakkında

düşünmemizi istiyor.

“Rüya,

ruhun en derin

ve en samimi

sığınağındaki

küçük gizli

kapıdır”

C. Jung

20’li yaşlarının sonlarında kendisine özgü ilk eserlerini

vermeye başlayan Nilüfer Yıldırım; en başından

itibaren, yağlı boya, akrilik, pastel, kuru pastel,

mürekkep kimi zaman kolaj gibi çok çeşitli resim

malzemelerini ve tekniklerini eserlerinin yapım

aşamasında hep birlikte kullanıyor. Tekniğini asla

sınırlandırmıyor. Yaratıcı hayal dünyasından esinlenen

resimlerini, karışık teknik ile doku, renk ve üç

boyutlu formlarla, neredeyse el boyalı rüya fotoğrafları

biçiminde izleyenlere özgürce sergiliyor.

Sanatçı, Türkiye ve A.B.D.’de katıdığı ve açtığı sergileri

hem konsept hem de teknik olarak birbirini

tamamlayarak geliştirerek aralarında bağlamlar

oluşturarak sürekliliğini devam ettiriyor.

Nilüfer Yıldırım, kendisini özgürce ifade eden, global

sanat dünyasının içinde yer edinmiş genç sanatçılardan

biri olduğunu her adımında gösterirken

son dönem eserlerini 11-28 Nisan 2020 tarihleri

arasında Galeri Diani’de sanatseverlerle paylaşıyor.

18


Mutluluğa “EVET” dediler!

ACE of MICE Exhibition by Turkish Airlines ve ACE of MICE

Awards organizasyonlarını gerçekleştiren Turizm Medya

Grubu Başkanı Volkan Ataman, nişanlısı Uzman Psikolog

Pınar Çakır ile Crowne Plaza Florya’da evlendi.

Etkinlik dünyasını bir araya getiren Turizm Medya Grubu’nun

Başkanı Volkan Ataman’ın düğününde dünyaca

ünlü ve ödüllü yapay zeka şovlarının yanı sıra bir çok dans

performansı sergilendi.

İş, sanat ve cemiyet hayatından bir çok ünlü simanın da

aralarında bulunduğu 500 davetlinin katıldığı görkemli

düğünde çiftin nikah şahitliğini Gülseren Budayıcıoğlu

ve Semih Baskan üstlendi. Çiçeği burnunda çiftin balayı

tercihi ise Maldivler oldu.

19


20


Türkiye’nin Kadın Girişimci Dernekleri

Kadınlar Gününde

TEK SES OLDU!

Türkiye’nin dört bir yanındaki kadın girişimci dernekleri 8 Mart için mesajlarını paylaştı.

Kadınlar iş hayatında cinsiyet eşitliğine dikkat çekerken, sürdürülebilir ekonomi ve büyüme

için kadınların iş gücünde aktif olarak yer alması gerektiğini vurguluyor.

KAGİDER koordinatörlüğünde,

KAİSDER ve BUİ-

KAD paydaşlığında yürütülen,

Avrupa Birliği ve Türkiye

Cumhuriyeti tarafından finanse

edilen İş Dünyasında Kadın

İletişim Ağı (Women Business

Network W-BUN) projesi ile kadın

girişimci dernekleri ve kadın

girişimciler bir araya geliyor. İş

dünyasında kadınların gerekli

bilgilere ve iş pazarlarına ulaşmaları

için etkin bir iletişim ağı

içerisinde yer alarak kapasitelerini

geliştirmeleri hedefiyle

yola çıkan, İş Dünyasında Kadın

İletişim Ağı’nın (Women Business

Network W-BUN) tüm

kadın girişimcileri www.ticaretinkadinlari.com

sitesinde buluşuyor.

Projede bir araya gelen ve aktif

iletişim halinde olan Hakkari’den

Samsun’a tüm kadın girişimci

kadın dernek başkanları 8

Mart Kadınlar Günü mesajını

paylaştı.

KAGİDER Başkanı Emine Erdem

Kadınlar Günü mesajında; “Tüm

dünya için acil, öncelikli ve kritik

bir gündem olan sürdürülebilir

kalkınmayı gerçekleştirebilmenin

önemli yönlerinden birisi kadınların

iş hayatına katılımını ve

girişimciliğini yaygınlaştırmaktır.

Kadınların iş hayatına katılımı ve

girişimciliğinin yaygınlık kazanması,

ekonomik büyüme üzerinde

çarpan etkisi yaratır. Kadınların

iş hayatında daha güçlü

kılınması yalnızca ekonomik

büyümeye katkıda bulunmakla

kalmaz, öncelikle temel bir insan

hakkının eşitlik içinde geliştirilmesine

hizmet eder” şeklinde

konuştu.

KAISDER Kadın İşveren ve Sanayiciler

Dernegi Başkanı Göknur

Atalay kadınlar günü mesajında:

“İş dünyasında yer alan kadınlar;

var olmanın, yaşadığı topluma

katkıda bulunmanın, bütün olumsuzluklara

karşın üretmenin ve

kendini ifade etmenin tadını almış

Emekçi kadındır” mesajını verdi.

(ANGİKAD) Girişimci İş Kadınları

Derneği Başkanı Aysu Yavuz:

“Gözle görülür bir ekonomik ve

sosyal kalkınmanın kadına verilen

değerin, eğitim ve istihdam hakkının

artmasıyla mümkün olacağını

görüyor, bunun için mücade

ediyoruz.”

Bursa İş Kadınlar ve Yönetici Derneği Başkanı Oya Eroğlu: “Sürdürülebilir,

çağdaş ve aydınlık bir gelecek ancak kadının iş yaşamında var olması

ile mümkün olabilecektir. Ekonomik ve toplumsal kalkınmayı sağlamak

ancak kadın-erkek iş gücüne eşit katılım ile mümkün olabilir. Güçlü bir

Türkiye için Türk kadınının iş hayatının ayrılmaz bir parçası olması gerekmektedir.

Kadın güçlenirse Türkiye güçlenir ” vurgusunu yaptı.

21


(SAMIKAD) Samsun İş Kadınları

Derneği Başkanı Münevver

Uğurlu; “1935 de Atamız’ın bizlere

tanıdığı seçme ve seçilme

hakkının hakkını verebilme, karar

mekanizmalarında eşit haklarla

görev yapabilme, ülkemizin

sürdürülebilir gelişmişliğini sağlayabilmek

için eşit yüzdelerde

girişimci sayımızı insanca yürütebilmeyi

ümit ediyorum.”

(AFİKAD) Afyonkarahisar İş Kadınları

Derneği Başkanı Samiye

Hancıoğlu: “Büyük önderimiz

Atatürk'ün Türk kadınlarına açtığı

yolda, birbirimizden aldığımız

güçle kararlılıkla bu dileklerimizi

gerçekleştirmeye devam edeceğiz.”

Konya Mevlanasifed Başkanı

Zeynep Aktuna: “Geleceğin mimarı

kadınların iş yaşamından

,siyasete eşit temsili bu anlamda

gerektiğinde yasal düzenlemeler

ile cİnsiyet eşitsizliğinin kaldırılmasına

yönelik çalışmalar yapılması

gerekliliği elzemdir.”

(KAGİD) Kahramanmaraş Kadın Girişimciler Derneği Başkanı Kibar Daşciözdemir

8 Mart Dünya Kadınlar Günü mesajında; “Biz kadınlar, günümüz

küresel ekonomik ve siyasal güç sahiplerinin dayattığı, "güç bizde" anlayışının

getirdiği, öz güven ile bu ülkelerin uluslararası rekabette sahip olduğu ayrıcalığı

kendi ülkemizin üretimine katkı yaparak sahip olabiliriz ” dedi.

(VİKAD) Van İş Kadınları Derneği

Başkanı Meral Ayhan: “Bilindiği

üzere kadınlarımza verilen değerle

sosyo ekonomik okarak toplum

ayakta duracağına inanıyorum

çünkü kadın toplumun temelidir.

Kadınlarımızın özgüvenle ayakta

durmaları icin ekonomik özgürlük

şart.”

Bitlis Kadın Girişimcilerİ Derneği

Başkanı Gül Göktekin:“Güç birliği

beraberinde ideallerdeki başarıları

getirdiğini yaşayarak görüyoruz.”

Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği

Başkanı (KİGDER): Sema Karaoğlu

“8 Mart’ta umutla, çalışmaya,

üretmeye, her alanda yaşam

mücadelemize “birlikte güçlenerek”

devam edeceğiz.”

(YAGİKAD) Yalova Girişimci Kadın

Derneği Başkanı Emine

Yüksekol: “Kadın, doğası gereği

zayıftır ama acıya en çok o dayanır.

Kadının direncini kıran tek şey

hayalinin boş çıkmasıdır. Hiçbir kadının

hayalinin boşa çıkmamasını

diliyoruz.”

(HAKGİDER) Hakkâri Kadın Girişimciler

Derneği Sevda Keskin:

“İyi bir gelecek, güçlü bir Türkiye,

aydınlık yarınlar, ancak kadınlarla

mümkün, dünyada hiçbir şey, kararlı

bir kadından daha güçlü değildir.

(GİKAD) Girişimci Kadınların

Desteklenmesi Derneği Başkanı

Ayşe Merih Balkanay: “YAŞAM

SAHNESİ'nde eşit ve özgür rollerde

ülkemizin aydınlığında var

olmak istiyoruz.”

(KAGİKADER) Karslı Girişimci Kadınlar Derneği Başkanı Serap Çetin Çağatay:“Bir

kadının erkekle eşit olabilme mücadelesindeki ilk adımı istihdam-iş

olsa da öncelikle toplumun sonra hukukun kadının kendiliğine has

bir özne olduğunu kabul etmesi gerekir. Örgüt olarak dileğimiz tüm sivil toplum

örgütlerinin ruhlarında Feminizm bilincini taşımasıdır.”

(İŞKAD) Adana İş Kadınları Derneği

Başkanı Berman Mantı:

Ülkemizde sürdürülebilir bir büyüme

ve homojen bir ekonomik

etki için üretim ve tedarik ağının

Anadolu’da yapılanması ve kadın

iş gücünün ekonomiye kazandırılması

mutlak şart.”

(EGİKAD) Ege İş kadınları

Derneği Başkanı Duha

Baran : “Sadece fiziksel

gücü daha az diye sürekli

eşit olabilmek için kadınlar

günü gerekiyorsa, üretken

başarılı olma yolumuzda

kadın girişimci için yeni bir

destek yasası bekliyoruz”

(ERGİKAD) Karadeniz Ereğlisi Girişimci ve Yönetici İş Kadınları

Derneği Başkanı Nilgün Efes: “Sanatın ve sporun toplumsal gücünün

de farkında olarak, ekonomik kalkınmanın sadece ticaretle ve

fabrikalarla, iş kurmakla sınırlı olmadığını, kadınlarımıza yeteneklerini

de "sermaye" yapabileceklerini, hatırlatmalı ve desteklemeliyiz.”

(AGİDER) Akdeniz Girişimci İş Kadınları

Derneği Dr. Figen Sayın Yıldıran: “Geleceğe

kadını şimdiden hazırlamalıyız. Haklarımızın

mücadelesini vermeye devam

ederken geleceğin trendlerinde önemli

yeri olan yapay zeka konularında kadınlarımızın

aktif rol almalarını sağlamalıyız.”

(KAGİD) Hatay Kadın Girişimciler Derneği

Başkanı Tuban Öztürk: “Suriye politikası,

sınırlarımızdaki durum, sınır kapılarımızın

kapanması, ihracat yollarımızın

kısıtlanması kadın girişimcilerimizi etkilenmektedir.

Bölgede bir an evvel huzurun

sağlanmasını diliyorum”

22


Yeni BMW 2 Serisi Gran Coupé

7 Mart İtibariyle Borusan Otomotiv Yetkili Satıcıları’nda

Borusan Otomotiv’in Türkiye distribütörü olduğu BMW’nin kompakt segmentteki

en yeni temsilcisi Yeni BMW 2 Serisi Gran Coupé 295.500 TL’den başlayan fiyatlarla 7 Mart’ta

Borusan Otomotiv Yetkili Satıcıları’nda BMW tutkunlarının beğenisine sunulacak.

BMW dinamizmini duygulara hitap

eden bir tasarım ile birleştiren, 4

kapılı coupé formu ve sportif sürüş

özellikleriyle kendi segmentinde rekabete

yeni bir boyut katmaya hazırlanan Yeni

BMW 2 Serisi Gran Coupé, 14 Mart itibariyle

Türkiye’de yollarla buluşacak. Sportif

coupé görünümüne rağmen iç mekânda

sunduğu geniş ve fonksiyonel yaşam alanı

ve teknolojik özellikleri ile segmentinin

en dikkat çekici modellerinden biri olan

BMW 2 Serisi Gran Coupé’de 1.5 litre hacminde

3 silindirli dizel ve benzinli motor

seçenekleri yer alıyor.

BENZİNLİ VE DİZEL EFFICIENT

DYNAMICS MOTOR SEÇENEKLERİ

BMW’nin önden çekişli platformu üzerinde

geliştirilen ve sahip olduğu teknolojik

yeniliklerin çoğunu Yeni BMW 1 Serisi’nden

alan Yeni BMW 2 Serisi Gran Coupé,

Türkiye’de biri benzinli diğeri dizel olmak

üzere 3 silindirli iki farklı motor seçeneği

ile satışa sunulacak. BMW EfficientDynamics

ailesinin en son üyesi olan bu verimli

motorların ilkini 116 bg güç ve 270

Nm tork üreten BMW 216d Gran Coupé

oluşturuyor. BMW 218i Gran Coupé’deki

1.5 litre hacmindeki benzinli motor seçeneği

ise 5.2 litreye kadar inen karma

yakıt tüketimi ile 140 bg güç ve 220 Nm

sunarak 0’dan 100’e 8.7 saniyede ulaşıyor.

Tüm motor seçeneklerinde 7 ileri çift

kavramalı Steptronic şanzıman standart

olarak sunuluyor.

DİNAMİK TASARIM İLE

YÜKSEK GÜVENLİĞİN BULUŞMASI

Yeni BMW 2 Serisi Gran Coupé’nin öne

çıkan özellikleri arasında, dinamik olarak

gerilmiş siluet, çerçevesiz kapı camları ve

bagaj kapağının ortasına kadar uzanan

stop lambaları dikkat çekiyor. Markanın

bir simgesi haline gelen far tasarımı ve

geniş böbrekleri ile bir BMW olduğunu

hissettiren BMW 2 Serisi Gran Coupé,

standart olarak sunulan LED farları ile

dikkat çekici bir ön yüze sahip. 4,526

milimetre uzunluğundaki BMW 2 Serisi

Gran Coupé’nin genişliği 1,800 milimetre

yüksekliği ise 1,420 milimetre. Sportif

tasarımına rağmen 2.670 milimetrelik

dingil mesafesi sayesinde iç mekânda da

oldukça geniş bir kullanım alanı sunuyor.

Ayrıca 430 litrelik bagaj hacmi de geniş

yük eşiği sayesinde eşya yükleme sırasında

kolaylık sağlıyor. Arka koltukların

yatırılmasıyla bu alan daha da genişletilebiliyor.

BMW 2 Serisi Gran Coupé, yüksek

çözünürlüğe sahip dijital göstergeleri ve

sportif direksiyonu ile iç mekanda sunduğu

premium hissini en üst seviyeye

çıkarıyor. Yüksek kaliteli malzemeler ve

yenilikçi detayların buluştuğu geniş iç

mekânda, arkadan aydınlatmalı trim şeritleri

de altı farklı renk seçeneği ile yarı

saydam efektler oluşturarak iç mekândaki

atmosferi değiştirmeye yardımcı

oluyor. Yenilikçi sürüş destek sistemlerine

de yer verilen BMW 2 Serisi Gran Coupé

zengin güvenlik özellikleriyle dikkat çekiyor.

70 ila 210 km / s arasında çalışan

Şerit Terk Uyarısı’nın yanı sıra; Şerit Değiştirme

Uyarı sistemini de içeren Sürüş

Asistanı, arka çarpışma uyarısı ve çapraz

trafik uyarısı özelliklerine de sahip.

23


İŞ YERİNDE

BUNLARI KONUŞUN (!!!)

Aslında toplum olarak tezatlarla ilgili dinamikleri kendimize

empoze eden bir yapıda olduğumuzdan; iş yerinde

anlatmamamız gereken 11 maddeyi sizler için derledik…

İş yerinizdeki bir arkadaşınızla paylaştığınız şeyler kısa sürede çığ gibi büyür ve tüm şirket

tarafından duyulabilir. İş yerinde geçirilen uzun saatler sırasında bebek planlarından mide

ağrılarına kadar herşey gündeme gelebilir. İş yerinde unutmamanız gereken hassas

bir çizgi vardır. Önemli bir rapor üzerinde çalışırken işle arkadaşlığı karıştırmamalısınız.

Unutmayın, iş iştir, arkadaşlık arkadaşlıktır. Çoğu çalışan konuştuklarının en az ne giydikleri

kadar önemli olduğunun farkında olmaz. Kendileri ve başkaları hakkında çok konuşan

insanlar yeteneksiz, üretemeyen, profesyonel gelişimi yetersiz görülebilir.

Ağız ishali olarak adlandırılan bu durumdan uzak durmanızı sağlayacak,

iş arkadaşlarınızla paylaşmamanız gereken 11 öneri şöyle;

1

Maaş

Ne kadar maaş aldığınız sizi ve insan kaynaklarını

ilgilendirir. Bunu açıklamak size olan güveni

sarsar.

Sağlık sorunları

2

Sağlıkla ilgili şikayetleriniz, acılarınız, ağrılarınız

kimseyi gerçekten ilgilendirmez. En doğrusu

yakınmak yerine, sağlık sorunlarınız için doktora

görünmenizdir. İş veren sağlık sorunlarınızla ilgili

tedaviyi pahalı bulabilir veya yüksek riskli çalışan olarak

görebilir.

3

Dedikodu

Kimin hakkında dedikodu yaparsanız yapın bu

sizi güvenilmez gösterebilir. Dahası, sizinle birlikte

dedikodu yapan bir çalışan, başkasıyla sizin de dedikodunuzu

yapabilir.

4

İşle ilgili şikayetler

İş yeri ve iş yükü hakkındaki sabit şikayetleriniz

stres seviyenizi yükseltir veya kimsenin

sizinle öğle yemeği yemek istememesine neden olur. İş

yerinizin politikasını ve kurallarını beğenmiyorsanız yöneticilerle

uygun bir şekilde paylaşın ya da ayrılın.

5

Kişisel detaylar

Kişisel yaşamınız hakkındaki detayları paylaşmayın.

İş arkadaşlarınız bu bilgileri bir gün size

karşı kullanabilir.

Harcamaları eleştirme

Aldıklarınızla, giderlerinizle ilgili şeyleri konuşmayın.

Bu yaşam tarzınızla ve maaşınızla ilgili

spekülasyonlara neden olabilir.

6

7

Yaşam tarzı değişiklikleri

Ayrılıklar, boşanmalar ve bebek yapma

planlarının sadece bilmesi gereken kişilerle

paylaşılması gerekir. Diğer taraftan insanlar,

yeteneklerinizi, tutkularınızı ve limitlerinizi bilebilir.

Bunu ileri de size karşı kullanabilir.

8

Meslektaşlarınızla ilgili olumsuz

düşünceleriniz

Eğer meslektaşlarınızın yaşam stili, kıyafetlerini,

işlerini beğenmiyorsanız eleştirilerinizi kendinize

saklayın.

9

Politika ve inançlar

İnsanlar her iki konuda da güçlü ve tuykulu

görüşlere sahiptir. Bu sebeple iş arkadaşlarızla

aranızda soğukluk oluşabilir ve kariyerinizi negatif

etkileyebilir.

Akşamdan kalma ve

10

haftasonu maceraları

Haftasonu çok eğlenmiş ve alkolü fazla

kaçırıp sizden beklenmeyen şeyler

yapmış veya vahşi doğada maceralı ve eğlenceli vakit

geçirmiş olabilirsiniz. Ancak tüm bunları kimseyle

paylaşmayın. Bu sizin profesyonel olmadığınızı, hatta

güvenilmez olduğunuzu düşündürebilir.

11

Kişisel problemler ve ilişkiler

(ofis içi ve ofis dışı)

Yanlış evlilikler, romantik ilişkiler çalışanın

kararsız olduğunu gösterebilir. Ofiste

romantik ilişkiler yaşamak ve kalp kırmak yanlıştır. Bu

kendi kuyunuzu kazmaya benzer.

24


REFERANSLARIMIZ

• ADIM İSTANBUL • SİNPAŞ GYO AYDOS COUNTRY • SİNPAŞ GYO QUEEN CENTRAL PARK • BERDA İNŞAAT • ORUÇ MARKET-

LERİ • NAR İNŞAAT • TRC İNŞAAT • ŞENKAYA İNŞAAT • OPTİMUM İNŞAAT • ORAN İNŞAAT • DENGE İNŞAAT MİMARLIK • DEL-

TA YAPI • ATLANTİS GRUP • SEFA İNŞAAT • SEVGİLİ YAPI • NEV MİMARLIK • EYMEN YAPI • EMEK YAPI • OLİO KAFE • KOFİKA

KAFE • PROCASE SES IŞIK ÜRETİM DESTEK TEKNOLOJİLERİ A.Ş • JUMBO KÜNEFE • ROBERT’S COFFEE • KAHVE DEVRİ • DD

DÖNER • MARMARİS BÜFE • TURAN/EREN KUAFÖR • DÖNERCİ CELAL USTA • BURGER KING • Mİ CAFE • ÜZEL KÖŞK • SİMİT

SARAYI • MARMARİS BÜFE • ORAN İNŞAAT • KONYA ETLİ EKMEK • İKON DUMANKAYA • DÖNERİM • PAŞA KOKOREÇ • AYSU

BÖREK • YAPRAK TANTUNİ • CAFE PAAT • ŞİRİN OPTİK • OTEL RAMADA • GÖKSER İNŞAAT • Ç.T.A İNŞAAT • KARINCA REKLAM

25

0216 315 02 23 - 0850 811 81 28


Sirena

58 Coupé

2020

Miami Boat

Show'da

Görücüye

Çıktı

Türkiye’nin küresel tekne üreticisi

Sirena Marine, 13-17 Şubat tarihleri arasında

gerçekleşen 2020 Miami Baot Show’da,

Sirena 58 Coupé ile gövde gösterisi yaptı.

Türkiye’nin önde gelen gruplarından biri olan Kıraça Holding’in çatısı

altında faaliyet gösteren ve dünyanın farklı bölge ve ülkelerindeki deniz

tutkunları tarafından tercih edilen Sirena Marine, Amerika pazarını

hedefleyerek ürettiği Sirena 58 Coupé’yi, 13-17 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen

2020 Miami Baot Show’da görücüye çıkardı.

Sirena 58 Coupé, Sirena Marine’in “Express” tarzı yat tercihi olan müşterilere

yönelik geliştirdiği bir model olarak dikkat çekiyor. Gövde ve üst tasarımı efsanevi

yat tasarımcısı Germán Frers'e ait olan modern bir tasarıma ve yenilenmiş

daha alçak bir üst yapıya sahip Sirena 58 Coupe; standart makineleri

ile 26 knot üzeri maksimum hıza ulaşabiliyorken, özel gövde formu sayesinde

yakıt tasarrufu sağlayarak 10 knot hızda 850 milden fazla menzil kot

edebiliyor. Ana güvertede birleşik bir iç alan, ünlü İtalyan iç mimar Tommaso

Spadolini tarafından tasarlanan ferah ve havadar bir iç mekân sunuyor.

Coupé versiyonunun farklı karakter özelliklerine sahip bir tekne olarak mevcut

58 serisinin özelliklerini daha da ileri taşıdığını vurgulayan Sirena Marine

Ticari Direktörü (CCO) Ali Onger, Sirena 58 Coupé'nin kendine geniş ve

yeni fikirlere açık bir kitle bulacağından emin olduğunu belirterek şöyle devam

ediyor: “Müşterilerimiz için hazırladığımız tüm seçeneklerimiz konusunda

kendimize güveniyoruz. Miami Boat Show'da sergilediğimiz Sirena

58 Coupé'ye, benzersiz bir kalite, stil, boyut ve performans kombinasyonu

arayan potansiyel Kuzey Amerikalı alıcıların gösterdiği ilgiden son derece

memnunuz”.

Keyifli bir yaşam ve müthiş esneklik…

Neredeyse tamamen açılabilen dört panelli bir kapı ile salon ve mutfak,

sınıfının en geniş kıç havuzluk alanı ile buluşuyor. Tavandan kıça doğru

açılan elektrik kontrollü güneşlik sayesinde gölgeye kavuşan arka güverte,

keyfine düşkün yaşayanlar için faydalı yeni bir tasarım sunuyor. Sirena 58

Coupé, üst güverteye ihtiyaç duymayan müşteriler için şu iki dünyayı en iyi

şekilde yansıtıyor: Keyifli bir yaşam ve müthiş esneklik. Bu iki kavram kendini

hem konaklamada hem de teknenin genel performansında gösteriyor.

26


Yeni C-Serisi ile tanışın

Yeni C-Serisi ile tanışın

Şık ve güvenli

İlk bakışta fark edebileceğiniz tasarımı ile Yeni C-Serisi!

Mercedes-Benz tasarımcılarının ilerici yaklaşımlarının, heyecan verici

özelliklerle birleşmesi sonucunda hem sportif hem de konforlu, yepyeni bir

görüntü kazanan Yeni C-Serisi, zarafeti ve hareketliliği tek bir çatı altında

bir araya getiriyor. Yeni C-Serisi, doğadan ilham alarak, bir otomobilin

sağlayabileceği en yüksek teknolojiyi Mercedes-Benz tutkunlarına sunuyor.

YETKİLİ SERVİS

KKT Servis

İçerenköy Mahallesi Huzur Hoca Sokak No: 82 / 7 Ataşehir İstanbul

Tel: 0216 572 6 123 Faks: 0216 572 2 468 Gsm: 0533 334 3 465

27


“BU BAŞ AĞRISI

FARKLI”

DİYORSANIZ

DİKKAT!

Beyin tümörü; baş ağrısı,

koku alma veya görmede

yaşanan sorunlar,

kişilik değişiklikleri, kulakta

çınlama gibi çok farklı belirtilerle

ortaya çıkabiliyor. Bu belirtiler

her zaman beyin tümörü

olmasa da zaman kaybetmeden

doktora başvurmak hayati önem

taşıyabiliyor. Beyin tümörü ameliyatlarında

kullanılan ileri teknoloji

ise sağlam beyin dokusunu koruyarak

hastanın sağlıklı ve kaliteli

bir yaşam sürmesini sağlıyor. Memorial

Şişli / Ataşehir Hastaneleri

Beyin Sinir ve Omurilik Cerrahi

Bölümü’nden Prof. Dr. Mehmet

Yaşar Kaynar, beyin tümörlerinin

tedavisi hakkında bilgi verdi.

Belirtileri ihmal etmeyin

Beyin tümörü beynin içinde bulunduğu

bölgeye göre farklı belirtiler

verebilmektedir. Daha önce

28

yaşanmamış şekilde ortaya çıkan

baş ağrıları beyin tümörlerinde

en sık rastlanan belirtiler arasında

yer almaktadır. Beyin tümörleri

baş ağrısının yanında; koku alma

veya görmede yaşanan sorunlar,

kişilik değişiklikleri, kulakta çınlama,

unutkanlık, nöbetler, denge

sorunları, hormon problemleri

gibi çok farklı belirtilerle ortaya

çıkabilmektedir. Bu belirtiler farklı

rahatsızlıklardan da yaşanabileceği

için zaman kaybetmeden doktora

gitmek önemlidir.

Beyin tümörünün

kaynağı önemli

Beyin tümörleri primer yani birincil,

sekonder yani ikincil olarak

adlandırılıp ikiye ayrılmaktadır.

Primer tümörler beynin kendi

hücrelerinden kaynaklanmaktadır.

Bunlar da iyi ve kötü huylu olarak

iki şekilde ortaya çıkmaktadır.

Tümöre müdahale edilmeden

önce tipi belirlenmeli, tedavi planlaması

buna göre yapılmalıdır.

Deneyim ve ileri

teknoloji başarıyı

artırıyor

Beyin tümörlerinin tedavisinde

büyük bir çoğunlukla cerrahi yaklaşımlar

tercih edilmektedir. Pek

çok hasta ameliyat olmaktan korkup,

tedaviyi geciktirebilmektedir.

Ancak doktor deneyimi ve ileri

teknolojinin birleşmesi ile beyin

tümörü ameliyatlarında yaşanan

risk minimuma inmektedir. Beyin

tümörü ameliyatlarında amaç

hastanın tüm vücut fonksiyonları

korunarak tümörden kurtulmasının

sağlanmasıdır. Beyinde

gerçekleştirilen cerrahi işlemler

çok hassas olmalıdır. Cerrahın deneyimi

ile birlikte kullanılan ileri

teknoloji ürünler beyin tümörü

ameliyatlarını daha güvenli hale

getirmektedir. Beyin tümörü

ameliyatlarında özellikle nöronavigasyon

ve nöromonitörizasyon

teknolojisi ön plana çıkmaktadır.

Beynin haritası ortaya

konuluyor

Beyin tümörü ameliyatlarını daha

güvenli hale getiren nöromonitörizasyon

ve nöronavigasyon

teknolojilerinin cerraha ameliyat

sırasında güvenli yollar sağlamaktadır.

Uygulama şu şekilde olmaktadır:

Ameliyat öncesi hastanın

Manyetik Rezonans(MR) veya

Bilgisayarlı Tomografi(BT) görüntüleri

alınmaktadır. Elde edilen

bu görüntüler üst üste konularak

ameliyatta kullanılan “Nöronavigasyon”

cihazına yüklenerek cerrahi

ekibe ameliyatın yapılacağı

bölgeye ulaşacak en kısa ve güvenli

yol haritası çıkartılır. Nöromonitörizasyon

cihazı ise elektrotlar

sayesinde kaslardan alının

sinyallerde düşme yaşanması durumunda

uyarı verir. Felç riskinin

fazla olduğu beyin tümörü ameliyatlarında

nöromonitörizasyon cihazını

kullanılması yaşanabilecek

komplikasyonları azaltmaktadır.


Daha mutlu ve anlamlı bir yaşam için,

olumsuz duygularından arınabilirsin!

ÖFKENİ KONTROL ET…

Mutluluğa ulaşmanız adına; gelişim ve değişim yolculuğunuzda sizi bazı uzman önerileri

sunuyoruz. Uzman bir yol arkadaşı olarak süreç boyunca tüm enerji ve içtenliğinizle

okuyacağınız bu özel yazıyı pratiğe dökerek çok özel bir karaktere bürünebilirsiniz…

ÖFKE BASTIRILIR MI?

DÖNÜŞTÜRÜLÜR MÜ?

YOKSA YOK MU EDİLİR?

PEKİ ÖFKE

NORMAL MİDİR?

Soruların cevabı kısaca; Kimi zaman evet. Öyle

serbest ve klişe bir hayat en pozitif insan için bile

kimi zaman zordur. Hayat bu ya insanın elbet

zorlandığı yerler olacaktır. Ve bu insanoğlunun

alt yapısında saldırganlık dürtüleri vardır. Bu nedenle

öfke aslında kimi zaman kendimizi koruma adına gerekli

ve saldırganlık dürtülerimizi boşaltmamız açısından gerekli

de olabilir. Önemli olan bu öfkeyi kime, ne zaman ve

ne şekilde açığa çıkarttığımızdır.

ÖFKE KONTROL EDİLEBİLİR Mİ?

Öfke bastırılamaz. Bu nedenle bastırmaya çalışmak yerine

öfke anını dönüştürmek ve dönüştürülen öfkenin

doğru şekilde ortaya çıkartmaktır önemli olan. Çünkü

bizim toplumumuzda öğrenilen öfkeyi yansıtma yöntemi

bağırma, çağırma, duygusal ya da fiziksel şiddet yöntemlerini

kullanan zararını kendisi yaşayacaktır. O zaman

öfkeyi yansıtma anlarında neler yapmalıyızı konuşalım.

29


ÖFKELİ ANLARDA YAPILACAKLAR

1. Öfke anında ilk yapmanız gereken şey derin bir nefes

almaktır. Doğru nefes egzersizleri ile bir nebze sakinleşip

karşınızdakini daha doğru algılayabilir hale gelirsiniz.

2. Sakinleşen haliniz ile birlikte olayı tam olarak gözlemleyebilir

hale gelirsiniz. Çevrede ne oluyor ve tam olarak yargılama,

değerlendirme katmadan saf olarak olayı görürsünüz.

3. Olay esnasında ne hissettiniz? Karşınızdaki kişi sizi kızdırdığında

korktunuz mu, üzüldünüz mü, aşağılanmış mı

hissettiniz? Önce kendi duygunuza odaklanın ki karşı tarafı

o an anlamaya çalışırken yargılamaya düşebilirsiniz.

4. Sonrasında tanımladığınız duyguya dair ihtiyacınızı anlayın.

Neden kızdınız ve tam olarak ne istiyordunuz? YA da

neden öfkelendiniz asıl isteğiniz neydi?

5. Son olarak ifade etme biçimi geliyor ki bu noktada önemli

olan ise duygu sonucunda ortaya çıkan ihtiyacı istek olarak

dile getirmektir. Talep halinde isterseniz karşı tarafı zora

sokmuş ve yapmak zorunda kılmış olursunuz. Ancak istek

ve rica halinde dile getirirseniz yapıp yapmama hakkı karşı

tarafa kalmış olur ki doğru ifade edilen bir istek genelde geri

çevrilmez. Çünkü anlatırken siz kendinizi net ifade etmiş, o

esnada empati ile karşı tarafı da anlamaya çalışmışsınızdır.

Bu maddelerde ne yok?

Suçlama yok, yargılama yok, olmayan sözcükler ile

üstten konuşmalar yok! Ne var? Kendi ihtiyaçlarını

duyguların ile birlikte dile getirmek var. Aslında

bizim öğrendiğimiz bağırma ve çağırmadan çok

daha kolay bir yöntem ancak biz zorlanıyoruz. Neden?

Çünkü bizdeki öfkenin ana kaynağı olan durum

duygularımızı tanıyamama ve bastırma durumu

burada da ifade edememe ve tanımlayamama

olarak karşımıza çıkıyor.Eğer ki o aşamayı atlatabilirsek

kendimizi ifade etmemiz daha kolay olacak

ve karşı tarafa da doğru yansıttığımız öfkemiz ile

geri bildirimimiz doğru olacaktır. İkili ilişkilerdeki

en büyük sıkıntı olan birbirini anlayamama durumu

kendinizi doğru ifade etmeniz sayesinde ortadan

kalkacaktır. Bu yöntem ile çiftler doğru iletişimi

öğrenecek, anne ve çocuk ilişkileri gelişecektir.

Haydi bir deneme yapalım. Karşınızda size kötü

sözler söyleyen biri var. Çocuğunuz ya da eşiniz…

Haketmediğinizi düşündüğünüz cümleler ile karşı

karşıyasınız. Genelde ilk tepki ağlama, karşılık

verme ya da bağırma, bastırma çabası ile oluyor.

Ancak şimdi bu yazı sonunda yapmamız gereken

tepki şöyle olacak. “Öyle konuştuğun zaman çok

sinirleniyorum çünkü saygı duyulmak istiyorum ve

sözlerini hakaret gibi algılıyorum” O an ne hissettiğinizi

ve neden hissettiğinizi asıl ihtiyacınızın ne

olduğunu net olarak anlattınız. Bu cümleleri çocuğunuza

da rahatlıkla kurabilirsiniz. Onlar karşısında

bu kadar net ifade etmeniz onların duygularını

doğru tanımaya ve karşı tarafa doğru iletmeye yarayacaktır.

30


KISA KISA

Bir Peeling Hiç Bu Kadar Lezzetli Olmamıştı!

L’Occitane’ın yeni Badem Müsli Peelingi ile cilde lezzet

etkisi geliyor.

Tamamen doğal bileşenlerle formüle edilen bu müthiş ovucu

peeling ile cildinizi mükemmel şekilde yeniden yapılandırabilirsiniz.

Küçük cilt kusurlarına hızla veda edip, ipeksi, canlı,

esnek bir cilt dokusu kazanmak elinizde... Ultra doğal bademlerle

cilde gelen sağlık mutfaktaki müslinizle karıştırmamaya

dikkat edin ve sadece aydınlık bir cilt için değil, batık tüyleri yok

etmek, donuk ölü hücrelerden kurtulmak için de banyonuzun

hazineler bölümünde ona bir yer ayırın.

Shıseıdo Yeni Waso

Serisiyle Cilt Bakım

Ritüelinde Devrim

Shiseido tamamı doğadan

gelen saf içerikler ve Japon

cilt biliminin birleşimiyle sunduğu

yeni Waso serisi ile cilt

bakımında ezberleri bozuyor.

Dünyanın en eski cilt bakım

markası Shiseido, cildi yoğun

şekilde nemlendiren Waso

serisi ile, 48 saat boyunca

ciltte nemi koruyor ve sağlıklı

bir görünüm kazandırarak

ezberleri bozuyor ve yumuşak,

dolgun ve beslenmiş bir cilt ile

sizi makyaja hazırlayarak, üçü

bir arada etki yaratıyor.

Nemle ışıldayan

cildin sırrı: Bioderma

Hydrabio Cream

Cildin doğal yapısında

ilham alarak geliştirilen

Aquagénium patenli

Hydrabio Cream, hassas

ciltler için çözüm sunuyor…

Hydrabio Cream, cildin doğal

ışıltısını ortaya çıkarırken,

bakım yaparak cildi derinlemesine

nemlendiriyor. E

vitamini ile zenginleştirilmiş

formül, cildi nemlendirerek

oksidatif strese ve erken cilt

yaşlanmasına karşı korunmasına

yardımcı oluyor.

Bath and Body Works

Rainbow Koleksiyonu,

İhtiyacınız Olan

Mutluluğu Sunuyor!

Bath and Body Works

gökkuşağı gibi renkli bir

koleksiyon ile sizi bahara

hazırlıyor.

Dört ayrı renkte ve içerikte

karşımıza çıkan koleksiyonda

kendinize uygun bir alternatif

bulamamanızın imkânı yok.

“Daydream” serisi, ahududu,

armut ve pembe zambak

yapraklarının iyimser taze bir

karışımını size sunarken “Dream

In The Sky”; şekerli lavanta, bal

yağı ve vanilya köpüğü karışımı

ile sizi bulutların üzerindeki

rüyalar âlemine davet ediyor.

Bath and Body Works’ün “Soak

In The Sun” serisi güneşte

olgunlaşmış şeftali, pembe

prosecco ve odunsu kokuları

ışıltılı bir şekilde harmanlıyor.

Insta-Masque İle

Anında Etkili Güzellik Anları

Duşta, zamanınız kısıtlı olduğunda ya da rahatlamak

istediğiniz bakım seanslarında uygulayın,

2 dakikada güzelliğin tadını çıkarın.

Makademya Yağı ile bir araya gelen gül suyu,

ciltte müthiş bir rahatlama hissi yaratır. İki dakikada

daha yumuşak ve daha canlı bir cilt yaratır.

Haftada bir ya da iki kez göz çevresi hariç tüm

yüz bölgenize uygulayın. 2 dakika bekledikten

sonra dairesel hareketlerle, ürün jel yapısı yağa

dönüşene kadar masaj yapın. Su ile durulayın.

Rengini gül pembesinden alan bu jel, masaj

sırasında ipeksi bir yağa dönüşür. İçerisindeki

gül notaları ile feminen bir kokuya sahip.

31


KISA KISA

Dudaklarda Pudra Etkisi

Kuruyan rujlara bir veda busesi

kondurun.

Yeni Powder Kiss Liquid Lipcolour’ın

konforlu, hafif kremsi formülü on saate

kadar kalıcı nem sağlarken, ağırlık

yapmayan formülüyle pudralı mat bitiş

sunuyor. Dudakları nemlendiren

özel formülü sayesinde ortaya çıkan

mükemmel doku, tüm gün yumuşacık

ve pürüzsüz bir görünüm sağlıyor.

Kum saati formundaki aplikatöre

sahip Powder Kiss’in doğal tonlardan

canlı tonlara on yedi renk mevcut.

Her Şey Kusursuz Bir Cilt İçin!

Revolution ve I Heart Revolution

İle Bahar Coşkusu

Watsons’ın sevilen kozmetik markaları

Revolution ve I Heart Revolution yeni

ürünleri ile baharı karşılıyor.

Gençlerin sevgilisi I Heart Revolution, yepyeni

far paletleri Revo-PoocheS Far Paleti,

mat ve ışıltılı olmak üzere 18 farklı renk

alternatifinin bulunduğu yavru köpek temalı

eğlenceli ambalajıyla da makyaj çantalarının

favorisi oluyor. Yoğun pigmentlere sahip

nude, hardal, sıcak kahve ve pastel tonlarının

bulunduğu far paleti, adeta baharın gelişini

müjdeliyor.

Sephora Collection’ın yeni ten makyajı ürünleriyle

tüm dilekler yerine geliyor!

Bir fırça darbesiyle cilde ışıltı veren yüz aydınlatıcı

pudra, maske görünümü olmadan yüzü aydınlatır.

Sedefli etkiyle zenginleştirilmiş 4 renk tonunda gelen

bu aydınlatıcı pudralar, tüm cilt tipleri ve tüm

görünümler için uygundur.

Koreli Kadınların

Güzellik Sırrı

Zamana karşı boyunlar dik!

The Organic Pharmacy’nin “Göğüs,

boyun, özel bölge losyonu” geliştirilmiş

formülü ile cildin doğal

yapısını korumayı destekliyor.

Doğal ve zengin içeriği sayesinde

cildi sıkılaştırmaya ve toparlamaya

yardımcı oluyor. Besleyici nemlendiriciler,

Mukul ve Kigelia'nın güçlü

fitobiyoaktif özleri ile formüle edilmiş

The Organic Pharmacy “Göğüs,

boyun, özel bölge losyonu”, boyun ve

dekolte çevresindeki kırışıklıkları doldurmaya

yardımcı olma konusunda

başarılı bir seçim. Lipit depolamayı

teşvik ederek göğüs ve tabanını

güçlendirir. The Organic Pharmacy

“Göğüs, boyun, özel bölge losyonu”,

renk dengesini eşitlerken, içeriğindeki

minerallerin gücüyle boyun,

göğüs ve dekolte bölgesinde sarkan

cildi sıkılaştırmaya yardımcı oluyor.

Pure Beauty’den Yenilenmiş

Ambalajıyla Antioxidant Serisi

Pure Beauty sadece Watsons’ta!

Şehir hayatı olumsuz şartları

beraberinde getiriyor ve cilt de çevresel

faktörlerden olumsuz etkilenebiliyor.

K-Beauty’nin sevilen markalarından

Pure Beauty’nin Antioxidant serisi

cilt bakım ürünleri cildi korumaya ve

kaybettiği canlılığı geri kazanmaya

yardımcı oluyor. Kore’nin üstün cilt

bakım teknolojisi ile üretilen Pure

Beauty, koreli kadınların güzellik

sırlarını açığa çıkarıyor.

32


www.unuvarpastacafe.com

İstanbul’daki

Lezzet Durağınız...

Kuruluşundan bu yana ekmek ve pasta

sektöründe faaliyet gösteren Unuvar

Pasta Cafe, çevre bilincine sahip,

teknolojiye ve insana yatırım yapan,

müşteri memnuniyetini daima ön planda

tutan, ürün kalitesi ile değer katan bir

şirket olmayı amaçlamıştır. Ekmekten

sandviçe, kurabiyeden poğaçaya, kekten

pastaya, farklı tadlar ve beğenilere

seslenen Unuvar Pasta Cafe, farklı

lezzetlerde, çok çeşitte kaliteli ürünler

sunmaktadır.

Dünyanın ve özellikle İstanbul’un özel

tarifleriyle donatılmış menüsünde;

ekmek, sandviç, çörek, börek, kurabiye,

pasta, macaron ve birçok çeşit tatlı

mevcuttur.

unuvarkurumsal

Baby shower, düğün, nişan, doğum günü,

tebrik, kokteyl gibi organizasyonlar için

gerekli olan her türlü pastane ürünleri,

siparişiniz doğrultusunda özel olarak

hazırlanıyor ve en iyi şekilde sunuluyor.

Eminalipaşa Cad. No:18/C Suadiye / Kadıköy 0216 969 69 49 • 0532 137 53 40 info@unuvarpastacafe.com

33


KISA KISA

Wee Baby Silikon Emzikler

bebeklerin damak gelişimini destekliyor

Ürettiği ürünlere yenilik katan Wee Baby, yumuşak

ve hafif silikon emzikleriyle bebeklerin ortodontik

damak gelişimlerini destekliyor.

Bebeklerin sağlıklı ve huzurlu bir şekilde büyümesine

önem veren Wee Baby, dayanıklı ve

kolay temizlenebilen tek parça silikondan tasarladığı

silikon emzikleriyle anne ve bebeklere

kolaylık sağlıyor. Yumuşak ve hafif yapısıyla öne

çıkan emzikler, ortodontik damaklı yapısıyla da

doğal damak gelişimini destekliyor.

Bebeklerin Gözdesi Larisa And

Pumpkin Top Havuzları İle, Güvenli

ve Şık Oyun Alanları Yaratın

Bebeklerin en gözde oyun arkadaşı Larisa and

Pumpkin, minimal hatlarla tasarlanmış top havuzları

ile bebeklere ve çocuklara güvenli, hijyenik,

stil sahibi bir oyun alanı vadediyor. Larisa

and Pumpkin’in CE sertifikalı topları, kolay yıkanabilir

kılıfı ve farklı kombinasyonlara uyumlu

yapısı sayesinde annelerin içi rahat ederken,

bebeklerin motor becerilerini geliştirebildiği ve

eğlendiği bir ev ortamı oluşturmak mümkün

oluyor. Çocuklara güvenli bir oyun alanı sunan

Larisa and Pumpkin’in top havuzu kılıfları da

%95 pamuk, %5 elastan kumaştan oluşuyor.

Lacoste’tan Neşeli Çocuk Saatleri

Lacoste, çocuklar için hazırladığı rengarenk

saat koleksiyonuyla dikkat çekiyor.

Fransa’nın ünlü markası Lacoste, çocuklar için hazırladığı

saat koleksiyonunda kullandığı renk ve temaları

ile göze çarpıyor. Hem kız hem de erkek çocuklara

yönelik hazırlanan saat koleksiyonu dikkat

çekici renkleri ve eğlenceli desenleri ile anne babaların

tercihi oluyor. Spordan ilham aldığı özgün ve

canlı stilini çocuk saat koleksiyonuna yansıtan Lacoste,

doğanın renklerinde hazırladığı tasarımıyla

ön plana çıkıyor. İki yıl uluslararası garantili Lacoste

çocuk saatlerinin tüm çeşitlerini Günsal Saat resmi

satış noktalarında ve Lacoste mağazalarında bulabilirsiniz.

Çocuklara El Yıkatmanın En Kolay ve Keyifli Yolu:

Dalin Köpük Sabun

Bebek bakımında annelerin 1 numaralı tercihi Dalin, Köpük Sabunla el yıkamayı

eğlenceli ve pratik bir hale dönüştürerek, özellikle viral yolla bulaşan hastalıkların

yaygın olduğu dönemlerde, minik ellerin mikroplardan arınmasına,

çocukların hastalıklardan korunmasına yardımcı oluyor.

Enfeksiyona bağlı hastalıkların sıkça göründüğü dönemlerde, elleri sık sık yıkamak

hastalıklarla baş etmede en kolay çözüm. Orman Meyvesi ve Çilek Kokulu iki farklı

versiyonu bulunan, köpük şeklindeki formu sayesinde çocuklara el yıkamayı eğlenerek

öğreten Dalin Köpük Sabun ise, çocuklara el yıkama alışkanlığı kazandırmanın

en kolay yolu.

34


KISA KISA

OPPO’nun Efsane Serisinden Find X2

Kullanıcılarla Buluşuyor

OPPO, akıllı telefon endüstrisindeki en gelişmiş özelliklere sahip olan yeni

Find X2 serisini tanıttı.

Find X2 serisindeki geniş açılı ana kamera, özelleştirilmiş bir amiral gemisi

sensörü içeriyor. Sony IMX689 sensörü, sektördeki tüm 48MP mobil kamera

sensörleri arasında en büyük boyuta sahip olmasıyla dikkat çekiyor. Çift doğal

ISO teknolojisi ve f / 1,7 geniş diyafram ile birleştirilmiş güçlü kamera sensörü,

düşük ışıkta bile net fotoğraflar sunuyor. Find X2 serisi, çözünürlük, renk, yenileme

hızı ve parlaklıkta görsel bir devrim getiren bir milyardan fazla renkli

ekran kapasitesine sahip özelleştirilmiş 120Hz QHD + Ultra Görüş Ekranı ile

donatıldı. OPPO’nun yeni amiral gemisi ayrıca, 3168 * 1440, 513 ppi çözünürlük,

ultra düşük ekran yansıtma ve 1200nit’e kadar maksimum ekran parlaklığı ile

her ortamda net ve rahat bir ekran deneyimi sunuyor.

Galaxy Z Flip, Türkiye’de

93 Mağazada Satışta!

HUAWEI MateBook D Serisi’nin

ilk üyesi MateBook D 15

Türkiye’de Satışa Çıkıyor

HUAWEI Tüketici Elektroniği Grubu,

FullView ekranı ve Multi-Screen

Collaboration (Çoklu Ekran Kullanımı)

özelliği ile öne çıkan ultra hafif HUAWEI

MateBook D 15’i Türkiye’de satışa

çıkartmaya hazırlanıyor.

HUAWEI, yenilenen Matebook D 15 ile kullanıcılarla

buluşturmaya hazırlanıyor. Yenilenen

teknolojisiyle akılcı bir diz üstü bilgisayar

deneyimi sunan MateBook D 15, hafif donanımı,

FullView ekran özellikleri, güçlü performansı

ve sağlam donanımıyla kullanıcıları ile

buluşacak. Multi-Screen Collaboration desteği

de dahil olmak üzere bir dizi yeni özellik

ile daha da güçlenen MateBook D 15, oyun ve

multimedyadan okul ve iş ihtiyaçlarına kadar,

birçok ihtiyacı sorunsuz bir şekilde karşılıyor.

Samsung’un tüm dünyada büyük yankı uyandıran

ve Türkiye dahil bir çok ülkede adeta yok satan

yeni katlanabilir akıllı telefonu Galaxy Z Flip için 93

mağazada satışa başlandı.

Samsung’un büyük talep gören Galaxy Z Flip daha

önce seçili 10 mağazada tüketicilerin beğenisine sunulmuştu.

Samsung’tan sevindiren haber geldi ve artık

tüketiciler seçili 93 mağazada Galaxy Z Flip’i görüp

deneyimleme fırsatını yakalayacak ve dilerlerse mağazalardan

satın alabilecekler. Katlanabilir kompakt

tasarımı sayesinde cebinize veya çantanıza kolayca

sığan Galaxy Z Flip, parlak siyah ve parlak mor renk

seçenekleri ile Dinamik AMOLED Sonsuz Esnek Ekranı,

inanılmaz renk kalitesi ve azaltılmış mavi ışık oranı

sunar. 6.7 inç’lik inceltilmiş çentiksiz çerçevesiyle çarpıcı

bir sinematik görüntüleme deneyimi sağlar.

Russell Hobbs Elegance ile Mutfaklarınızı

Kahve Kokusu Sarsın

Kahve keyfini doruklarda yaşatan Russell Hobbs Elegance Kahve Makinesi

kahveyi uyanma saatine hazır hale getiren programlanabilir zamanlayıcı

özelliği ile dikkatleri üzerine çekiyor.

Dünyada milyonlarca ev için hayat kolaylaştıran çözümler sunan elektrikli ev

aletleri markası Russell Hobbs, kolay programlanabilir dijital zamanlayıcı özelliği

sayesinde bir önceki geceden kolayca programlanabilen Elegance Kahve

Makinesi, sabah uyandığınızda yeni demlenmiş kahve ile güne başlamanıza

imkân sunuyor. Her zaman bekleyecek zamanı olmayanlar için hızlı demleme

teknolojisi ile bir dakikadan az sürede optimum kaynama sıcaklığına erişebilen

Elegance Kahve Makinesi, mutfaklarınızı kahve kokusuyla sarmaya hazırlanıyor.

35


YENİ SEZONA TRANSFER:

MEKSİKA DALGASI

KISA KISA

Faraway tasarımları ile moda dünyasında farklı

kültürlerin etnik ve kültürel öğelerini post modern

yorumlama şekliyle dikkat çekmeye devam ediyor.

Faraway yaz koleksiyonunda Meksika sanat

ve kültürünün en çok kullanılan renklerinden

olan kırmızı, yeşil, sarı ve yeşilin farklı tonlarını

birleştiriyor. Meksika’nın Baja Hoodie’lerinden ilham

alan Tula Hoodie ve Tulum Hoodie elbiseden, üzeri

kaktüs işlemeli ya da fırfır detaylı triko elbiselerine,

sade kumaşların sıcak Meksika akşamına kattığı

ahenkten, uzun elbiselerin vücut hatlarını saran

yapısıyla teatral duruşuna kadar birçok ayrıntıyı

barındırıyor.

RAISA & VANESSA

EXOTIC VICTORIAN

PREFALL2020

Türk modasınım dünya çapında

başarılı temsilcisi RaisaVanessa,

PreFall 2020 koleksiyonu

Exotic Victorian’ı, zamanın

gerisinde saklı kalmış bir dönem

ile günümüz modernizminin

birleştiği noktada zıtlıklardan

doğan harmoniden ilhamla

sunuyor.

Kadınlarını her sezon daha farklı bir

ruh ile yorumlayan RaisaVanessa,

bu sezon yeniden doğuş olarak

adlandırılan rönesans döneminin

mimarisinden esinlenerek 58

parçalık dikkat çekici ve gösterişli

bir koleksiyona imza atiyor.

OKYANUS VE GÖKYÜZÜNÜN

İHTİŞAMI

Geçmişten günümüze moda sevdalısı ikonik

kadınlardan ilham alan, Muse For All, yeni

sezonuyla Türkiye’nin yükselen yıldızı olmaya

hazırlanıyor.

Geniş ufkunu işine yansıtan Moda Tutkusu’nun

yaratıcısı Yasemin Öğün’ün markası Muse for

All, ilkbahar & yaz koleksiyonu ile yeni mevsimin

enerjisine eşlik ediyor. Museforall ilkbahar & yaz

koleksiyonunda, sade ve dingin mavi rengini

hem gündüz hem gece giyilebilen tulumlarda,

hayat kurtaran mini & midi elbiselerde ve bahar

aylarının vazgeçilmezi ceket modelleri arasında

sıkça kullanıyor. Klasik formları, dünya trendleri

ile birleştiren tasarımcı, kadının yoğun tempolu

hayatında giyilebilir ama cool parçalar tasarlıyor.

YAZIN GÖZ ALICI

PARTİ ELBİSELERİ

BEYMEN’LERDE

Dünyaca ünlü

markaların 2020

İlkbahar-Yaz

koleksiyonlarındaki

en gözde gece ve parti

elbiseleri BEYMEN’lerde

ve www.beymen.

com adresinde sizleri

bekliyor.

Rönesans romantizmini

andıran pastel tonlar,

şal ve çiçek desenleri

ile yaz ruhunu

canlandıran Zimmerman

2020 İlkbahar Yaz

Koleksiyonu’nda maksi

elbiseler, gösterişli ve

heykelsi omuz detayları

dikkat çekiyor.

TUVANAM’DAN

FABRİKA’YA ÖZEL

KOLEKSİYON

Tasarım çizgisiyle

her yaş grubuna

hitap eden Tuvana

Büyükçınar, Boyner’in

özel markalarından

Fabrika için hazırladığı

Tuvanam x Fabrika özel

koleksiyonu ile Boyner

mağazalarında yerini

alıyor.

Koleksiyonda; pantolon ve

ceket takımlar, kısa/uzun

elbiseler, modern kesim

tulumlar, payet ceketler,

Tuvana Büyükçınar’ın

koleksiyonlarında sıklıkla

yer verdiği slogan tişörtler

ve gündüzden geceye

rahatlıkla uyarlanabilen

sayısız parçalar bulunuyor.

36


2020 İSTANBUL OFİS PAZARINA GENEL BAKIŞ

Yükselen İki Semt

Bomonti ve Yeniköy

MİA (MERKEZİ İŞ ALANI)‘DA YER ALAN

NOW BOMONTİ PLAZA

Plaza İşletme Yöneticisi E. Emre AFANYALI, 2020 İstanbul Ofis Pazarına

Genel Bakış’ı’ Cadde Life Dergisi okurları için kaleme aldı...

Bomonti ve Yeniköy sadece

yeme içime (gastronomi)

anlamında değil yeni yaşam

ve iş dünyasının ulaşım

kolaylığı ,şık mimari tasarımları

ile A-Plus son teknolojik donatılar

ile donatılmış olan Now Bomonti tercih nedenleri

olarak sayılmaktadır. NOW Bomonti yeni trend iş

dünyası için tasarlanmış ofis binası özelliği ile Now

Bomonti Plaza artan yatırım değeri ve kira getirisi

bakımından öne çıkmaktadır. Buna bağlı olarak İstanbul

Ofis pazarına ve genel yapıları değerlendirmeden

önce Now Bomonti Plaza neler içermektedir.

İstanbul Ofis pazarına ve genel yapıları değerlendirmeden

önce Now Bomonti Plaza neler içermektedir,

bakalım...

»

Now Bomonti Plaza Genel Özellikler:

• A+ Plus ofis binası , 15 katta toplam 26 bin 990

m² kiralanabilir ofis, 3 katta toplam 4 bin 510 m²

kiralanabilir. Toplam iṅşaat alanı (m²) 55 bin - Toplam

kiralanabilir alan (m²) 31 bin 500 - Brüt kiralanabilir

ofis alanı (m²) 26 bin 990. Perakende alanı,

her katta brüt 2000 m² kat alanı, 89 m²’den 2000

m²’ye kadar kiralanabilir alanlar bulunmaktadır.

• 119 adet bağımsız bölüm, %70 net / brüt oranı

• Her 100 m² ofis alanı için 1 araçlık otopark;

toplam 239 araçlık otopark kapasitesi, engelli ve

elektrikli araçlar, motosiklet ve bisikletler için otopark

mevcut olup akü şarz ünitesi özel ulaşılabilir,

erişilebilir olarak tasarlanmıştır.

37


38


Kuaförüm

Sensin’in

ilk çekiminde

hüngür hüngür

ağladım

"

39


KUAFÖRÜM SENSİN PROGRAMI

NASIL GİDİYOR?

Kuaförüm Sensin’e başlayalı 3 ay

oldu. İlk gün acayip yorucu geçmişti

ve benim burada ne işim var demiştim.

Ertesi gün çekime gittiğimde

hatta ilk günün gecesinde baya ağladım.

Sinirlerim çok bozulmuştu.

Yaklaşık 16 saat falan kaldık çekimde

ve 2 bölüm birden çektik. Bir anda

sudan çıkmış balığa dönmüştüm. 16

saat bir stüdyonun içerisinde kalmak

ilk gün bana ağır geldi. Ki ben biliyorsun

setlere çok alışkın biriyim. Hayatım

televizyon programlarında geçti.

Setleri de özellikle dizileri o yüzden

kolay kolay kabul etmiyorum. Ama

ikinci gün ve ertesi hafta özellikle tamamen

attım o stresi üzerimden ve

şu an çok mutluyum. Çok güzel bir

ekiple çalışıyorum. Global Medya ailesinin

içerisinde olmak beni sevindiriyor.

Dinamik, genç bir ekibimiz var.

Bir de proje de güzel… Bana yabancı

olmayan bir iş içerisindeyim. Gerçi

ben elimi hangi işe atsam o işin altından

kalkarım. Yani bana ekonomi

de ekonomi de yaparız. Magazin

de magazin olur, yarışma, eğlence,

sağlık müzik… Aklına ne geliyorsa

hepsini yaptım. Yüzlerce televizyon

programım var. Ama ilk kez böyle

bir programın içerisinde jüri olarak

görev alıyorum. Modayla iç içe bir

program. Her programda bir konseptle

izleyicinin karşısına çıkıyoruz.

Konuları genelde ben de belirliyorum.

Konsepte de uygun giyinip çıkıyorum.

Bu da tabi insanların hoşuna

gidiyor. Özellikle kadınlar ve çocuklar

çok ilgili. Çünkü takılarım gözlüklerim

elbiselerim hepsi bir olay oluyor.

Ekran beni özlemiş, ben de ekranları

özlemişim. En son Survivor, sonra

sağlık programı yapmıştım.

“Ailem benim hayat

öğretmenlerim”

“Kibariye’nin şarkısını

coverladım”

ÖĞRETMEN ANNE VE BABANIN

TEK ÇOCUĞUSUNUZ. NASIL BİR

AİLEDE YETİŞTİNİZ?

Annem matematikçi, babam edebiyatçı

ama babam aynı zamanda

siyaset bilimci. İkisi de eğitimci insanlar.

Bir de yazar kimlikleri var.

Beni bir kere çok serbest yetiştirdiler.

Kendime olan güvenimin gelişmesi

açısından özgür bıraktılar. Fakat bir

o kadar da nefesleri hep ensemdedir.

Beni hemen her kursa göndermişlerdir.

Bu dalış eğitimi olmuştur,

voleybol olmuştur, yüzme olmuştur,

judo, bale, gitar, tiyatro. Yaz okulu,

kış okulu e zaten hayatım okullarda

geçiyordu annem öğretmen olduğu

için. Kundaklığımdan beri ben sınıflarda

yetiştim. Fazlasıyla aile sevgisiyle

ve birlik beraberlik duygusuyla

büyüdüm. Gerçekten çok sevgi dolu

bir ailede yetiştim. Bana birliği, beraberliği,

dostluğu hep ailem öğretmiştir.

İkisi de benim hayat öğretmenlerimdir.

Yaşam yolumdaki en önemli

ışıklarım olmuştur: ailem… Böyle bir

anne babanın evladı olmak, şanstır.

Kızlar genelde babasından çekinir

ama bir o kadar da aşıktır. Evet, ben

de babama aşığımdır ama çekinmekten

ziyade ona karşı müthiş bir

saygım, sonsuz bir sevgim vardır.

Babam bana çocukluğumdan beri

çok güzel şeyler aşıladı. Tekerleğin

nasıl değiştirilmesi gerektiğinden tut

da ampulün nasıl takılıp çıkarılmasına

kadar… Dövüşmeyi… Eve geldiği

anda babamla boks maçı yapmaya

başlardık. O benim hep güçlü olmamı

istemiştir. Hep kendine yetebilen

bir insan olmam için çabaladı. Bir o

kadar da sevgiyi aşıladı bana. Hayvanları,

insanları, doğayı tüm canlıları

sevmeyi… Yaz tatiline girdiğimiz

andan itibaren biz çok güzel şeyler

yaşıyorduk. Arabamızın bagajını eşyalarımızla

doldurup, gece yarısı yola

çıkar tatile giderdik. 3 ay boyunca

babam bizi tatile götürürdü.

SİZİN İÇİN SADECE MANKEN

ŞARKICI YA DA ÜNLÜ KİŞİLİK

DEMEK YETMEZ. ÇÜNKÜ BÜYÜK

BİR SPORCU GEÇMİŞİNİZ VAR.

HAKSIZ MIYIM?

Ben çocukluğumdan beri çok yönlü

bir insandım. Voleybolu yüzmeyi

hepsini severek ve isteyerek yaptım.

Galatasaray Kulübü’nde yüzdüm,

Fenerbahçe Kulübü’nde voleybol oynadım,

İstanbul Yelken Kulübü’nde

dalış eğitimi aldım, dalgıç oldum.

Hatta yüzme hocasını ilk dizimde

oynadım. 16 yaşımdaydım. Rahmetli

Tekin Akmansoy’un oynadığı TRT’de

yayınlanan Sonradan Görmeler adlı

dizide ben de bir yüzme öğretmenini

canlandırmıştım.

OYUNCULUK NASIL BAŞLADI?

Oyunculuğa başlamam 7 yaşında

oldu. Kadıköy Halk Eğitim Merkezi

Deneme Sahnesi’nde tiyatro yolculuğum

başladı. 14 yaşıma kadar

devam etti. İlkokul 3’üncü sınıfta senaryolarımı

kendim yazıyordum ve

tiyatro oyunları sergiliyordum. Gösterilerde

sahne alıyordum zaten işin

başında hep ben vardım. Özel günlerde

öğrenci arkadaşlarımla birlikte

oyunlar sergiliyorduk. 16 yaşımda da

TRT’deki diziye başladım. 17 yaşımda

Türkiye güzeli ve dünya ikinci güzeli

seçildim. Aynı yarışmada en iyi

vücutlu model ilan edildim. Ardından

Fransa’da bir dönem çalıştım. Daha

sonra Haliç Üniversitesi Konservatuarı

tiyatro bölümünü ikincilikle kazanmıştım.

“40 ülke arasından

dünya güzellik tacını

Türkiye’ye getirmek

birincilikle eş değer”

YENİ PROJELERDEN BİRAZ

BAHSEDEBİLİR MİYİZ?

Şimdi yaklaşık 30 yıl öncesinin bir

şarkısını okudum. Bomba bir cover

geliyor. Şarkı bitti ve büyük sürpriz

olacak. Çünkü o yıllarda patlama etkisi

yaratmıştı. Sadece şöyle bir tüyo

verebilirim. Kibariye'nin seslendirdiği

bir eser. Sözü müziği değerli bir sanatçı

dostumuza ait ama Kibariye

seslendiriyor. Ben kafamdaki aranjeyi

Suat Aydoğan'a anlattım. Aynen

istediğim aranje oldu.

YARIŞMADA 2'İNCİ OLDUKTAN

SONRA BEN BİRİNCİ OLMALIYDIM

YA DA NEDEN BİRİNCİ OLAMADIM

DEDİNİZ Mİ?

Aksine ben demedim ama benim

dışımda o dönem bakan olan Yıldırım

Aktuna, Türkan Sabancı herkes

1'incilik Türkiye'nin hakkıydı dediler.

Kızlarımız tabi ki çok güzel ülkemizi

temsil ediyorlar ama onlar için

hiç böyle bir manşet atılmadı: “Bizim

hakkımızdı”. Benimle ilgili böyle

manşetler atıldı. 1’inci Küba olmuştu.

O da çok güzeldi. Kıskançlığım

olmadı. Bana göre 40 ülke arasından

dünya güzellik tacını Türkiye'ye getirmek

bile çok büyük bir başarıydı.

40


SİZCE UZUN BOYLU OLMANIN AVANTAJLARI VE

DEZAVANTAJLARI VAR MIDIR?

Ben 1.82’yim. Uzun boylu olmanın tabi ki avantajları var:

Hep zirvedeyiz.

KLİPLERİNDE OYNAMADIĞINIZ ÜNLÜ İSİM

KALMAMIŞ. SELAMİ ŞAHİN, FERHAT GÖÇER, DEMET

AKALIN… EN ZORLANDIĞINIZ KLİP HANGİSİYDİ?

Hiçbirinde zorlanmadım. Yapamayacağım bir şey yoktu.

Demet’le oynadığımız klipte şöyle bir şey olmuştu. O zamanlar

benim aerobik DVD’im yeni çıkmıştı. İlk defa sana

anlatıyorum bunu. Ben o zaman şehir dışındaydım ve

sabah çok erken bir saatte Demet’in setinde olmam lazımdı.

Demet yana yakıla beni arıyordu. “Geleceksin değil

mi?” diye sitem etmişti. Ben söz verdim mi iki elim kanda

olsa tutarım. Prensibim budur. O dönemde iyi de arkadaşımdı.

Asla verdiğim sözden dönemezdim. Sırf Demet’e

söz verdiğim için Antalya’daki işimi yarım bırakıp geldim.

Demet’in klibindeki çekimimi yaptım ve tekrar Antalya’ya

dönmüştüm. Uykusuz ve yorgun biçimde ama çok güzel

bir klip çekmiştik. İkimiz klipte spor yapıyoruz falan. Zaten

benim DVD’im de yeni çıkmıştı. Sonra ringe çıktık harika

bir iş olmuştu.

“Kimseyle kavgam yok”

"

İyi ki gaf

yapmışım,

herkesi

güldürdüm

"

CAMİADAN KAVGALI OLDUĞUNUZ İSİMLER VAR MI?

Benim camiada kimseyle sorunum yok. Birinin benimle

sorunu varsa emin ol kendisiyle ilgilidir. Kimseyle işim olmaz.

Ne kimseyi kendime rakip görürüm ne de kimseyi

basamak olarak kullanırım. Sosyal medyadaki paylaşımlara

bile bakın kimseyle ilgili polemikler yapmam. Sevmem.

Bana çok ucuz ve basit gelir. Benim her zaman yarışım

kendimledir. Sosyal medyayı da ay onu takip edeyim

ne yapmış ne etmiş diye değil, ben bunlar için kullanmam.

Bu yüzden kimseyi takip etmiyorum. Bu bir ego değil yanlış

anlaşılmasın. Sevenlerimle, tubistlerimle bağlantı kurma

yerim. Yoksa zaten ben arkadaşlarımla sosyal medya

üzerinden görüşmem. Aksine onlarla yüz yüze görüşürüm

veya telefonla konuşurum. Benim için arkadaşlık dostluk

budur. Şimdi bakıyorum millet birbirini takip ediyor çıkarları

bir ters düşüyor o onu engelliyor, öbürü takipten çıkıyor.

Ben özel hayatımı dahi sosyal medyada paylaşmaktan

hoşlanmıyorum. Millete bakıyorsun 1 hafta Ahmet’e

âşık oluyor, 1 hafta Mehmet’e âşık oluyor. Öbürü Fatma’ya

aşık diğeri Ayşe’ye sürekli fotoğraflar siliniyor. Sosyal

medya benim için bir araç. Benim dünyam. Benim dünyamın

medyası. Bugüne kadar basın kendi dilediği gibi beni

gösterdi. Hayır, Tuğba’nın istediği gibi gösterilecek.

PROGRAMDAKİ GAFTAN SONRA AÇIKLAMALAR

YAPTINIZ. NİYE BÖYLE ŞEYLER BİZİM ÜLKEMİZDE

GÜNDEM OLUR?

Ülkede matematiksel olarak çözülmesi gereken çok sorun

varken bunlar gündem oluyor. Sorunlar içinde yüzerken

kalkıp da benim o tatlış gafımı masaya yatırmak, düşünce

tarzımızın ne yönde olduğunun göstergesi. Demek ki Tuğba

Özay’ı ne kadar çok özlemişler ki haber sitelerine bile

manşet yaptılar. Siyasi yayın yapan kuruluşlardan tut ana

haberlere kadar yayınladılar. Olsun, hep birlikte güldük eğlendik.

İnsanları güldürebildiysem ne mutlu bana. Matematiğim

de gayet iyidir. Matematikçi bir annenin kızıyım.

41


O hiç önemli değil. Önemli olan düşünce

tarzım, ne kadar iyi olduğumu

gördü aslında insanlar. Çünkü ben

gayri ihtiyari o anda çıksa şunu yapardım

dedim. Oho ülkede ne siyasiler

ne ünlüler ne gaflara imza attı.

Takıla takıla Tuğba’nın gafına mı takıldılar?

İstiklal Marşı’nı okuyamayan

siyasiler bile var. Bunlara girersek

çıkamayız. Boş ver insanlar gülüp

geçti işte.

BEDEL KİTABINIZI OKUDUM.

O ZOR GÜNLERDE EN BÜYÜK

MOTİVASYONUNUZ NEYDİ?

Yaşama karşı sevincim ve inancım

beni hep ayakta tuttu. Nazım Hikmet’in

çok güzel bir sözü var: “Düşmana

inat bir gün daha fazla yaşayacaksın”

Yani senin mutsuzluğundan

mutlu olanları asla güldürme. Hep

güçlü ve dik ol. Ben öyle insanların

yaşam öykülerini okudum ki… Deniz

Gezmiş, Nazım Hikmet, Sokrates,

Jeanne D’arc… O insanların gerçek

hikayelerini okuduğun zaman utanç

duymalı insan yılgınlıktan. Hz. Muhammed’e

de neler yapmışlar. O

yüzden hep böyle örnek olmuş insanların

anıları ve yaşadıkları bizlere

ışık olmalı. Bu tür şeyler insana

güç verir. Bir de her zaman beterin

beteri var. Hatta bununla ilgili bir

şarkı yazmıştım. Çok daha zor durumda

olan insanlar varken senin

yılgınlık göstermen senin ayıbındır.

BEN BURADAN ATLARIM,

SURVİVOR GİBİ YARIŞMALARA

KATILIRKEN AKLINIZDA NE

VARDI?

Eğlence ve macera. Farklılıktı benim

arayışım. Düşünsene Survivor’a

hayatında kaç defa katılabilirsin.

İlk başta çok tereddüt ettim. Zaten

Acun Ilıcalı kadro açıklamasını yapmıştı.

O zaman biz patlamış olduk.

Duyurulduktan sonra geri dönme

şansın yok. İyi ki de katılmışım. Aylarca

ıssız bir adada kalıyorsun. Bugün

teklif etse yine giderdim.

GELELİM 27 KİŞİNİN İZLEDİĞİ FİL-

ME: ‘LAZ KİT’ YAPIMCIYLA ARA-

NIZDA BİR SORUN MU OLMUŞTU?

BİR ŞEYLER DUYDUM SANKİ.

Laz Kit 8 sene önce çekildi. Aslında

çok eğlenceli bir film olmuştu. Kadrosu

da güzeldi. Fakat 3 yapımcı arasında

sıkıntılar oldu ve film çok sarktı.

Ödemeler yapılamadı film ancak

2-3 sene sonra bitirildi. Filmin oyuncusundan

tut da yönetmenine kadar

5 kişi vefat etti. Bu kadar uzun bir

süre geçince zaman aşımına uğradı.

Bizlere de sorulmadan çat diye vizyona

sokmuşlar. Sadece gala yapılacağı

birkaç gün önceden söylendi.

Ben de doluydum o tarihte gelemem

dedim. Tarihi değiştirelim dediler. Dedim

ki herkes geliyor mu? Herkesin

geleceği bir gala yapılsın. Kimse gitmedi.

Ben de gidemedim. Zaten tek

başıma ben gitseydim komik olurdu.

Yanlış zamanda filmi piyasaya sürdüler.

Madem öyle bütün oyuncu

kadrosunu ara herkesin gönlünü al.

Herkesin geleceği bir tarih belirleyin

ve filmi sömestr tatilinde vizyona

sokun. Çünkü çocukların izleyebileceği

bir film. Hiçbir promosyon yok.

Kendin çaldın kendin oynadın oldu.

Yoksa film kötü bir iş değildi. Oho

ne filmler gördü bu memleket. Film

güzeldi ama promosyon yok, reklam

yok, oyuncuların haberi yok. Tabi film

kendi kendine müthiş reklam yaptı.

Bazı olumsuz şeyler olumluya dönüştü.

Ben yapımcının yerinde olsam

bu filmi bir televizyon kanalına satarım.

Çok da güzel izlenir. Yoksa ben

Bordo Bereliler Suriye filminde rol aldım.

Film sinemada hem çok büyük

gişe yaptı hem de aynı zamanda 3

defa televizyonda yayınlandı. İnanılmaz

reyting aldı. Bu reklama bağlı

bir şey. Proje tabi önemli ama reklam

daha da önemli.

“İkinci Ajda olacağım”

AJDA PEKKAN DENİLİNCE

AKLINIZA NE GELİYOR?

Tabi ki ben geliyorum. Eğer ölmez

yaşarsam ikinci bir Ajda Pekkan vakası

yaşayacak Türkiye. Ben de onun

gibi olacağım. İdol idol. Müthiş bir

kadın. Bir de burçdaşım. O da kova.

Biz kovalar öyleyiz. Bak ne sporundan

feragat ediyor ne diyetini bırakıyor

ne şanı bırakıyor. Örnek alınması

gerekiyor. Kendisine, dinleyicisine

izleyicisine müthiş bir saygısı var.

Bence insanlar şu kafa yapısından

çıkmalı: Artık otursun evinde! Hayır,

aksine böyle kadınlar olsun ki bizlere

örnek olsun. Yolumuzu aydınlatsın.

HAYATIM BOYUNCA UNUTAMAYA-

CAĞIM TAVSİYELER İSTİYORUM…

Bir! Elinin yanması için elini ateşe

atma. Etrafındaki olaylardan konulardan

muhakkak kendine dersler

çıkar. Örnek verecek olursak, uyuşturucu.

Onun ne kadar korkunç hayat

karartan bir şey olduğunu biliyorsun.

Deneme bile! Bazı şeyleri denemeye

bile gerek yok. Kötü kötüdür. Bitti. İki!

İçindeki sevgiyi çoğalt. Kin besleme

ama öfken her zaman diri olsun.

Öfken acımasızlıklara, zulümlere,

haksızlıklara kötülüklere karşı olsun.

Affetmeyi bil. Affedeceğin konuyla

öfkeleneceğin konuyu ayır. İçindeki

sevgiyi çoğalt. Çoğalttıkça paylaş.

Paylaştıkça sen çoğalacaksın. Üç!

Yaptığın hiçbir şeyden pişman olma

ama pişman olacağın şeyi de yapma.

O yüzden iyi düşün. Yani birinci

sıraya geri döndük. Dört! Yaşama

sıkı sıkıya sarıl. Yaşamak çok güzel.

Sana cenneti vadedenlere de ki çok

merak ediyorsan buyur önden sen

git. Cennet burada, cennet dünyada.

Sen yaşamı güzelleştirmek için mücadele

et.

SORULARIMI BEĞENDİNİZ Mİ?

Her şey harikaydı. Teşekkürler. Seni

seviyorum.

42


43


Ali Başyazıcıoğlu Holding’in “Kente kimlik

katan yaşam alanları kazandırmak”

misyonuyla asırlık tecrübesinden

ilham alan, 1999 yılında kurulduğundan beri

aynı heyecan ile insanların hayatlarına dokunmaya

devam eden Almer Alışveriş Merkezi,

yenilikçi konseptleri ile müşteri memnuniyetini

hat safhada tutuyor.

Almer Alışveriş Merkezi olarak yenilediğimiz

projemizde güçlü marka karmasına ev sahipliği

yaparak eğlence, yeme-içme alanları ve

renkli etkinlik programları ile yeni nesil butik

alışveriş konseptinin ayrıcalıklı lokasyon özelliğiyle

Kayseri’nin merkezinde en iyi örneği olmaktadır

YAŞAMIN DİNAMİKLERİ

KÜLTÜRÜN İZLERİ BURADA

Anadolu’nun metropol kentlerinden biri olan

Kayseri ilimizin, Cumhuriyet Meydanı’nda yer

alan Almer Alışveriş Merkezi ve Wyndham

Grand Otel projesi olarak mix edimiştir. Konaklamanın

ve yaşam alanlarının göbeğinde

konumlanarak insanların ferah bir şekilde alışveriş

yapmaları ve sevdikleriyle keyifli vakitler

geçirmelerini bölgeyi cazibe merkezi konumuna

getirmiştir.

YENİ NESİL BUTİK

ALMER ALIŞVERİŞ MERKEZİ

HİZMETTE ASIRLIK TECRÜBE VE GÜVEN

Almer Alışveriş Merkezi, 11000 m 2 kiralanabilir

alanı 80 m 2 ile 2000 m 2 arasında değişen bağımsız

bölümlere sahip olan projede, 80 araçlık

otopark, market, kafe, restoran ve muhtelif

m 2 ’lerde mağaza alanlarımız bulunmaktadır.

Almer AVM Müdürü

Yasemin AGUŞ ile

yapmış olduğumuz

görüşmede, tarihi

güzelliklerin, turistik

mekanların ve ticaret

alanlarının tam ortasında

konumlanan Almer

Alışveriş Merkezi

bölgenin tam bir cazibe

merkezi haline gelerek

sosyal yaşamın

odağında olduğunu

belirterek. Almer AVM’nin neler içerdiğine değindiler.

Aylık ortalama 180 ile 250 bin kişinin

uğrak yeri olmayı hedefleyen Almer Alışveriş

Merkezi, havaalanına 10, otogara 15 dakika,

tramvay ve otobüs duraklarına 5 dakika, hastanelere,

iş merkezlerine ve çevre konutlara yürüme

mesafesinde olup ulaşım kolaylığı avantajını

elinde tutuyor.

44


45


46


47


48


Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!