You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Bilir: “Dijital Dünya
Dijital Evrene Dönüştü”
‘Fabrikadan Daha Fazlası’ TOGG
Gemlik İnşaatı Başladı
APC by Schneider Ürün Portföyü
Datacenter Çözüm Ailemizin
Tamamlayıcısı Oldu
TELKODER 2019 Yılı
Değerlendirme Raporunu yayınladı
B İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ
10 Eylül • 25 Eylül • 2020 • KDV Dahil 25 TL
Birlikte güçlüyüz!
Daha iyi bir iletişim mümkün
En iyi müşteri deneyimi Her şey tek ekrandan Hemen tanışalım
Çoklu kanal iletişim altyapısı ve
iletişim merkezi çözümleri konusunda
en iyi müşteri deneyiminin yaşanması
için hizmet veren TEGSOFT, yeni nesil
çağrı merkezi sistemleri üreticisi olarak,
on yılı aşkın süredir sektörde yer alıyor.
Gelen ve giden ses çağrıları dışında;
SMS, E-Mail, Webchat, IVR, Whatsapp,
Facebook, Twitter ve API entegrasyonu
ile mümkün olan tüm kanallarda
müşterilerle olan iletişimi güçlendiriyoruz.
Hem de tek kullanıcı arayüzüyle!
Tegsoft platformunu size sunmaktan
mutluluk duyarız. İş ortaklarımızla
birlikte, ücretsiz bir yerinde demo veya
Cloud'da 30 günlük para iadesi garantili
demo sağlayabiliriz.
www.tegsoft.com
Intertech-Cloud Finansal Bulut Hizmetleri
Intertech 30 yılı aşkın tecrübesi ve alanında uzmanlaşmış
1100’ün üzerindeki teknik kadrosuyla ürettiği 100’den fazla
ürünü ; finans ve bankacılık sektörüne yönelik geliştirdiği
yenilikçi çözümleriyle, başta Türkiye olmak üzere, Avrupa ,
Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki 10 ayrı ülkede 50’den fazla
finansal kuruma hizmet sunmaktadır. Intertech müşterilerine
katma değer yaratacak BT çözüm ve hizmetlerini, en yeni
teknolojileri kullanarak, rekabet avantajı sağlayarak, üstün hız,
kalite ve düşük maliyet ile sunmayı kendisine ilke edinerek
Türkiye’de ve dünyada önde gelen teknoloji şirketleri arasında
yerini almayı başarmıştır.
Bulut Bilişim , 2006 yılından bu yana tüm dünyada bilgi
teknolojileri alanından başlayarak iş dünyasından son
kullanıcıya kadar hayatımızın her alanına girdi ve giderek
artan bir ivme ile sanal ve gerçek dünyayı birbirine sıkı sıkıya
bağlama görevini sürdürmeye devam ediyor. Günümüzde en
küçüğünden en büyüğüne kadar pek çok işletme fiziksel veri
merkezlerini ve sunucularını satın almak, sahip olmak ve
bakımını yapmak yerine bir bulut sağlayıcısından hesaplama
gücü, veri depolama , veri yedekleme , e-posta , yazılım
geliştirme ve test etme , veritabanları , büyük veri ve
olağanüstü durum kurtarma gibi çok çeşitli teknolojik hizmetleri
aylık, yıllık ya da kullandıkça öde modelleri ile kiralamayı
tercih ediyor. Ülkemizde de bulut bilişim alanında son yıllarda
yatırımların arttığını ve bulut hizmetlerine olan güvenin
sağlamlaştığını görüyoruz.
Türkiye'de Bulut Teknolojisi, finans sektöründeki yeri
regülasyonlar gereği belli kurallara tabi olmak durumundadır
ve bu kurallar 15 Mart 2020'de Bankacılık Düzenleme ve
Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayınlanan Bankaların
Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında
Yönetmelik'de detaylıca şekillendirilmiştir. Özellikle müşteri
verisinin güvenliği için ülke sınırları içerisindeki veri
merkezlerinde saklanması net olarak belirtilmiştir, bu verilerin
yurtdışındaki genel bulut hizmet sağlayacılarında depolanması
ve işlenmesi mümkün olmamaktadır.
Intertech Türkiye finans sektörünün öncü kuruluşlarından biri
olarak finansal kuruluşlarda kullanılmak amacıyla özel bulut
sistemlerine yatırım yaparak dünyanın önde gelen teknoloji
devleri ile anlaşmalar imzalamış ve Intertech-Cloud adı altında
finansal bulut hizmet sağlayıcı alt yapısını devreye almıştır.
Burada özellikle “micro-segmentation” ve “multitenancy”
teknolojileri ön planda tutularak büyük bulut hizmet
sağlayacıları tarafından da kullanılan en son bilişim çözümleri
tercih edilmiş ve bulut altyapılarında yaygın olarak kullanılan
tedarikçiler seçilmiştir.
Intertech-Cloud birincil ve ikincil sistemlerinin tamamı
Türkiye’deki Intertech Veri Merkezleri’nde barındırılan ve
sadece finansal kuruluşlara özel olarak tahsis edilmiş donanım
ve yazılım kaynaklarının son teknolojiler ile paylaşıldığı ve
mantıksal ayrımının micro-segmentation ve multitenancy ile
yapıldığı finansal bir bulut hizmetidir.
IPS, WAF, Firewall gibi güvenlik konularında yetkin çalışanlar
bulunması ve bulundurulmasındaki zorluk ve sistem , uygulama
ve veritabanı yöneticiliği gibi çok farklı alanlarda farklı
yetkinliklerdeki çalışanlara olan ihtiyaç genel olarak finans
sektörünün önde gelen sorunları arasında yer almaktadır.
Intertech-Cloud bulut alt yapısı ile hizmet verilecek finansal
kurumların mantıksal olarak izole edilmesi ile birlikte uygulama
bazlı bölümlendirme yapılması ve her sanal sunucunun önüne
kernel seviyesinde çalışan güvenlik duvarları yerleştirilerek
her bir bölümlendirmedeki ağ trafiğinin kontrol altına alınması
ve en üst seviyede güvenlik sağlanması hedeflenmiştir.
Müşterilerin birincil sistemleri için pahalı donanımlara yatırım
yapma , idame ettirme ve belli periyodlarla teknolojik
güncelleme gerekliliği gibi konularda getirdiği yararlar ,
ikincil sistemler için hazır replikasyon alt yapısı ve yönetilen
hizmetler ile uygulama, veritabanı ve sistem tabanlı hizmetler
sunması ile Türkiye’de küçük ve orta ölçekli finansal firmalar
için maliyet, güvenlik ve Intertech içerisinde yıllardır
konusunda uzmanlaşmış yetkin iş gücünü kullanma avantajını
sağlamaktadır.
Küçük ve orta ölçekli bankaların ve finansal kuruluşların
Operasyonel , Güvenlik ve ODM gibi alanlarda Tier 1 bankaların
seviyesinde hizmet almaları hedeflenmektedir. Bu amaçla
bankaların olgunluk seviyelerinin artırılması , yönetilen
hizmetlerle operasyonel kolaylığın sağlanması ve acil durum
ve felaket durumlarında ODM’deki ikincil sistemlerden
faaliyetlerine en kısa sürede devam etmeleri ve bu durum sona
erdiğinde tekrar birincil sistemlere geri dönüşün sağlanması ,
periyodik olarak felaket senaryosu simülasyonlarının yapılması
ve bütününde ülke ekonomisine ciddi katkılarda bulunulması
Intertech-Cloud yapısının kurulmasındaki temel amaçlardan
başlıcalarıdır.
Telekomünikasyon Sektörü Gelirleri 15,1 Milyar TL Oldu
Serbest Telekomünikasyon İşletmeciler Derneği (TELKODER) elektronik haberleşme sektöründeki 2019 yılı değerlendirme
raporunu yayınladı. TELKODER’in BTK, TÜİK, BIST gibi kuruluşlar tarafından yayınlanan resmi verileri kullanarak hazırladığı
raporda enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon sektörü gelirlerinin 2019 yılı sonunda 15,1 milyar TL olduğu görülüyor.
Sektör gelirlerinin 2003 yılında 15 milyar TL olduğu düşünüldüğünde sektörün hedeflenen büyümeyi yakalayamadığı
anlaşılıyor. TELKODER 2020 başında yayınladığı raporda 2019 yıl sonu gelirlerinin 15,4 milyar TL olacağını öngörmüştü.
Gelinen noktada gelirlerin beklenenden de az olması sektörde bir an önce tam rekabeti sağlayacak adımların atılmasını zorunlu
kılıyor. 2019 yılı sonunda pazardaki en büyük üç operatör ve iştirakleri dışında kalan alternatif işletmecilerin pazar payının,
sektörün rekabete açılmasının üzerinden yaklaşık 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, yüzde 9’lar seviyesinde kaldığı görülüyor.
TELKODER’e göre bu oran Avrupa Birliği ülkeleri (AB) ile kıyaslandığında çok düşük olarak değerlendiriliyor ve sektörde kaliteli
ve tüketici yararına çalışmaların ortaya çıkmasını engelliyor. TELKODER’e göre pandemi sürecinde başarılı bir sınav veren
telekomünikasyon sektörünün sorunlarından tam olarak sıyrılması, rekabetin artması ve sektörün büyümesi için fiber altyapı
ve veri merkezi yatırımları da kritik önem taşıyor. TELKODER’in 2019 yılı Değerlendirme raporunun tamamını dergimizin
sayfalarında bulabilirsiniz…
Dijital Pazarlama Hacmi Yüzde 13 Artacak
Verilere göre, dünya çapındaki dijital reklam harcamaları 2020 sonunda 384 milyar dolara ulaşacak. 2021’de pazar hacminin
435 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Başta KOBİ’ler olmak üzere iş dünyası, koronavirüsün olumsuz etkilerini azaltmak
için dijital pazarlamaya ağırlık vermeye başladı. Future of Business raporuna göre, Türkiye’deki KOBİ’lerin yüzde 71’i yeni
ürün veya hizmetlerini tanıtmak için dijital platformları kullanıyor. Online araçları, müşteriler ve tedarikçilerle iletişim kurma
amacıyla kullananların oranı yüzde 63. İnterneti ürün veya hizmet satışı için kullanan KOBİ’lerin oranı yüzde 56 iken, bilgi
edinmek amacıyla kullananlarınki ise yüzde 58. Statista tarafından gerçekleştirilen araştırmanın detaylarını sayfalarımızdan
okuyabilirsiniz…
‘Fabrikadan Daha Fazlası’ TOGG Gemlik İnşaatı Başladı
Tanıtımı gerçekleştirildiği andan itibaren tüm Türkiye’de büyük ilgi ve heyecanla karşılanan, dünyada ses getiren TOGG’un,
Bursa Gemlik’teki üretim tesisinin ‘İnşaat Başlangıç Töreni’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle
gerçekleştirildi. ‘Akıllı’, ‘Çevre Dostu’ ve ‘Aynı Çatı Altında’ başlıklarıyla tanıtılan tesisinin inşaat başlangıcı ile ‘Yeniliğe
Yolculuk’taki en önemli adımlardan biri daha atılmış oldu. Yatırımın detayları sayfalarımızda…
√ √ √
Sektörün önde gelen yayınlarından olan derginiz IT Network yeni normal dönemde de siz okurlarına teknoloji haberlerini,
yenilikleri, sektör oyuncularının yeni yatırımlarını ulaştırmaya devam ediyor. Sektör market sayfalarımızda bulacağınız bu
yeniliklerin ötesinde, araştırma haberleri de ilginizi çekecek diğer konuları. Sektörde yaşanan yeniliklerin ve son teknoloji
haberlerinin yer alacağı bir sonraki sayımızda yeniden görüşmek üzere…
Teknoloji ile kalın…
Hoşçakalın…
Ahmet Mızrak
ahmet.mizrak@img.com.tr
iÇiNDEKiLER
Experian’dan
Telekom
Sektörüne
Covid-19
tavsiyeleri
10
16
TP-Link’ten
mesh destekli,
güçlü modem
21
Serdar Yokuş,
Citrix Türkiye
Ülke Müdürü
oldu
10 Eylül / 25 Eylül 2020
ITnetwork
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
40
Samsung,
Galaxy
ekosistemindeki
beş yeni
güçlü cihazı
tüketicilerin
beğenisine
sundu!
26
Türk
mühendislik
şirketi
Linktera
yazılım ihraç
edecek
42
IoT tabanlı
internete
bağlı arabalar
kişisel verileri
tehlikeye
atıyor
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK
İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA
İMTİYAZ SAHİBİ
H. FERRUH IŞIK
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
MEHMET SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
SIDIKA AKYOL KAYIR
sidika.kayir@aplusmedya.com
GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ
AHMET MIZRAK
ahmet.mizrak@img.com.tr
DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ
YUSUF OKÇU
yusuf.okcu@img.com.tr
HABER MERKEZİ
ENES KARADAYI
enes.karadayi@img.com.tr
KAT KI DA BU LU NAN LAR
Prof. Dr. İS MAİL KA YA
is ma il ka ya@gmail.com
Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN
ozbudun@gmail.com
ÖMER KARDAŞ
omer.kardas@ihlas.com.tr
ALİ İLKER YÜCEER
ali@mak ro bil.com.tr
TEKNİK MÜDÜR
TAYFUN AYDIN
Tayfun.aydin@img.com.tr
GRAFİK TASARIM
HAKAN SÖZTUTAN
hakan.soztutan@img.com.tr
FİNANS MÜDÜRÜ
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
MUHASEBE MÜDÜRÜ
Yusuf DEMİRKAZIK
yusuf.demirkazik@img.com.tr
A BO NE VE DAĞI TIM
NURTEN DEMİR
nurten.demir@img.com.tr
İSMAİL ÖZÇELİK
ismail.ozcelik@img.com.tr
Reklam Rezervasyon
A PLUS MEDYA
NISH ISTANBUL RESIDENCE
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.
No: 44/B - D: 167 Yenibosna/
Bahçelievler - İstanbul
Reklam İletişim
reklam@aplusmedya.com
Tel : 0212 216 99 13
Gsm : 0552 805 34 35
İdare Merkezi:
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 22 22
Renk Ayrımı:
Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi
CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 30 00
APC by Schneider
Ürün Portföyü Datacenter
Çözüm Ailemizin
Tamamlayıcısı Oldu
Alanlarının önemli oyuncularından
olan Arena Bilgisayar ve Schneider
Electric Türkiye’nin APC by Schneider
ürün ailesi üzerinden gerçekleştirilen
işbirliğini ve bu işbirliği ile elde
edilen kazanımları Schneider Electric
Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge
Başkanı Bora Tuncer, Schneider Electric
Türkiye, Orta Asya ve Pakistan
Bölgesi Secure Power İş Birimi
Genel Müdür Yardımcısı Mehmet
Sağlam ve Arena Bilgisayar Genel
Müdürü Serkan Çelik değerlendirdi.
Birçok ilklere imza attıklarını belirten
Arena Bilgisayar Genel Müdürü
Serkan Çelik, Schneider Electric ile
gerçekleştirdikleri işbirliği çerçevesinde
APC ürün ailesinin datacenter
ürün ailesi çözümlerinde tamamlayıcı
rol oynadığını ve Arena Bilgisayar’ın
çevik organizasyon yapısı ile
teknolojinin dokunduğu her alanda
çözüm sunmaya devam edeceklerini
belirtti. Mehmet Sağlam ise bu iş
birliğini değerlendirirken, kesintisiz
güç kaynaklarından hassas soğutma
cihazlarına, kabinlerden DCIM
yazılımına kadar çok geniş bir ürün
gamı ile beraber; veri merkezi aktif
elemanları olan server, storage
ve network ekipmanları ile birlikte
aynı portföy altında sunularak veri
merkezleri için uçtan uca bir çözüm
oluşturulacağına değindi…
Serkan Çelik
Arena Bilgisayar Genel Müdürü
Öncelikle sizden Arena
Bilgisayar’ı dinleyebilir miyiz?
Serkan Çelik: Arena Bilgisayar 29 yıldır
Teknoloji Hardware ve Software distribütörü
olarak faaliyet gösteriyor. 29
yıllık süre boyunca birçok ilklere imza
atmış olan Arena, sektörde ilk ERP sistemi
kuran, ilk B2B web sitesini kanalın
kullanımına sunan ve kredi kartlı
ödeme sistemini dağıtım zincirine ayrı
bir tahsilat fırsatı olarak sunan ilk distribütördür.
Şirketimiz halka açık olup
hisseleri yüzde 51 oranında İstanbul
Borsası’nda işlem görüyor. Geri kalan
hisseler ise Hindistan Merkezli ve fakat
Hindistan, Orta Doğu ve Afrika’da geniş
bir coğrafyada teknoloji distribütörlüğü
yapan Redington Grubu’na aittir.
Türkiye’nin önde gelen IT
ürün tedarikçilerinden olan
Arena’nın iş yapış şekilleri
ve yönetimsel yaklaşımı ile
ayrıştığı noktalar nelerdir?
Serkan Çelik: Öncelikle belirtmek isterim
ki kendimizi sadece ürün tedarikçisi
olarak görmüyoruz. Tedarik ettiğimiz
ürün ve markaların Türkiye pazarında
tutunması, katma değerli kanal yapısının
oluşturulması, tedarik edilen ürünler ile
ilgili servislerin sunumuna aracılık edilmesi
bizi ayrıştıran noktaların birkaçı.
Ayrıca kanalın ihtiyaç duyduğu finansal
çözümlerin geliştirilmesi en güçlü kaslarımızdan
bir tanesi. Elbette güçlü sermaye
yapımız ve ortağımızın desteği sayesinde
bu alanda kendimizi oldukça iddialı görüyoruz.
Yönetim olarak yaklaşımımız ise
teknolojinin olduğu her yerde bulunmak
ve değişen koşullara hızlı bir şekilde ayak
uydurarak ‘çevik’ organizasyon yapımız
sayesinde paydaşlarımızın ihtiyaçlarını en
hızlı ve verimli şekilde karşılamaktır.
Pandemi döneminde
sektörün en hızlı uzaktan
çalışma sistemine geçen
kurumlarından biri olan
Arena’nın buna hızlıca adapte
olmasının altyapısında yatan
detayları sizden alabilir miyiz?
Serkan Çelik: Öncelikle mental olarak
buna hazır olmak çok önemli. Her çalışanımızın
üstüne düşen görevleri zaman ve
mekandan bağımsız bir şekilde yerine getirme
istek ve arzusu içerisinde olması bizi
bu alanda başarılı kılan en önemli özelliklerden
biri oldu. Bunun dışında uzaktan
çalışma konusunda çalışanlarımızın sa-
hip olduğu donanımlar ve uzaktan bağlanma
konusunda pandemi öncesinde yapmış
olduğumuz Network altyapı yatırımları operasyonel
olarak da bu süreç zarfında herhangi
bir problem ile karşılaşmamamızı sağladı.
Tabii ki depomuzun gerekli hijyen koşullarına
sadık kalarak çalışıyor olmasını bu süreçteki
başarımızın temel taşlarından biri olarak görüyorum.
Arena Bilgasayar’ın ürün
portföyünden bahseder misiniz?
Bireysel ve kurumsal çözüm
yaklaşımlarınızı öğrenebilir miyiz?
Serkan Çelik: Kabaca donanım ve yazılım
olarak ayırabiliriz. Donanım kategorisinde
PC, OEM ürünleri, tüketici elektroniği, yazıcı
ve sarf malzemeleri, cep telefonları, server,
storage ve network ekipmanları bulunuyor.
Yazılım tarafında ise Microsoft, Trend Micro,
Kaspersky gibi önde gelen uluslararası şirketlerin
ürün ve hizmetlerinin distribütörlüğüne
sahibiz. Son zamanlarda IoT, güneş enerjisi
gibi yenilikçi alanlarda yapmış olduğumuz
yatırımlar da önümüzdeki dönemlerde bu
alanlarda ortaya çıkacak ihtiyacı karşılamada
önemli bir faktör olacaktır.
Bireysel olarak nihai tüketicilere giden perakende
kanallarında güçlü bir oyuncuyuz.
Özellikle Pandemi süreci bu alandaki talebin
‘online’ kanallara kaymasına sebep oldu.
Bir seneden beri online kanallar tarafında
yapmış olduğumuz yatırımlar sayesinde bu
süreçte tüketicilerin temel teknoloji ihtiyaçlarını
karşılamada oldukça başarılı olduk.
Kurumsal çözümlerde ise en önemli konu
bizim için müşterimizin ihtiyacı. Kendimizi
sadece sipariş girilen, malı tedarik eden bir
kurum olarak görmüyoruz. Müşterimizin
kurumsal ihtiyacının belirlenmesi, o ihtiyacı
giderecek en uygun çözümün oluşturulması
ve karar süreçlerinde katma değer yaratan bir
kurumuz. Bu yaklaşım sayesinde daha uzun
vadeli ve katma değerli bir ilişkinin tesisi ve
sürdürülmesini sağlıyoruz.
APC By Schneider Electric ile
gerçekleştirilen iş birliğinizin
detaylarını sizden alabilir
miyiz? Sizi bu iş birliğine iten
gerekçelerinizi ve APC tercih etme
nedenlerinizi öğrenebilir miyiz?
Serkan Çelik: APC ile Arena arasında ortak
özellikler olduğunu gördük. Her iki taraf da
özellikle kurumsal tarafta daha altyapının
oluşturulması aşamasında bulunan şirketler.
Bizim sahip olduğumuz datacenter ürün
portföyünün tamamlayıcısı olan ürün gamına
sahip olan APC ile buluşmamız bu ortak
nokta sayesinde oldu. APC’nin global bir marka
olması ve bu güç sayesinde sahip olunan
teknik özellikler, tedarik ve üretim kapasitesi,
markaya duyulan güven, APC ile iş birlikteliğimizde
bizim tercih sebeplerimizden en
önemlileri.
Pandemi sonrası önümüzdeki
dönem planlarınız ve gelecek
hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?
Serkan Çelik: Pandemi sonrası dönemde
artan bireysel teknoloji tüketimini en hızlı
ve uygun bir şekilde karşılamak, lojistik operasyonlarımızdaki
sürdürülebilirliği her türlü
olumsuzluğa rağmen devam ettirebilmek,
kurumların dijitalleşme yolculuklarında uygun
ürün ve hizmetleri önerebilmek, yine kurumların
değişen harcama modellerinde capex
yatırımlarından ziyade, kullandıkça öde
şeklindeki opex modeline geçişlerinde uygun
finansal çözümlerin sunulması, kurumların
daha fazla kendi iş alanlarına odaklanmasını
sağlamaya imkan sağlayacak değişen ve gelişen
teknoloji kapsamında yeni ürün gamlarını
portföyümüze katmak gelecek hedeflerimiz
arasında öncelikli olarak yer alıyor.
Bu iş birliği kapsamında
sunulacak ürünler neler olacak?
Bu ürünler ile veri merkezi
altyapısı alanında uçtan
uca çözüm portföyünüzü
tamamladığınızı söyleyebilir
misiniz?
Mehmet Sağlam: Bu yeni iş birliği ile Schneider
Electric/APC markasının tüm IT altyapı
teknolojileri sunulacak. Kesintisiz güç
kaynaklarından hassas soğutma cihazlarına,
kabinlerden DCIM yazılımına kadar çok geniş
bir ürün gamı; veri merkezi aktif elemanları
olan server, storage ve network ekipmanları
ile birlikte aynı portföy altında sunulacak ve
veri merkezleri için uçtan uca bir çözüm oluşturulacak.
Serkan Çelik: Özellikle server/storage kabinetleri,
uygun iklimlendirme ve UPS ürünleri
veri merkezi altyapısının temel taşlarındandır.
Bu ürün gamını da portföyümüze kattıktan
sonra bir şirketin veri merkezi altyapısını
oluşturan tüm ürün gamına sahip olduğumuzu
söyleyebilirim.
Mehmet Sağlam
Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve
Pakistan Bölgesi Secure Power İş Birimi
Genel Müdür Yardımcısı
Arena Galaxy Demo ve Eğitim
Merkezi’nizden biraz bahseder
misiniz? Katılımcılar demo veri
merkezinde APC By Schneider
Electric ürünlerini yakından
deneyimleme fırsatı buluyorlar
mı? Burada gerçekleştirilen
eğitimlerden bahseder misiniz?
Mehmet Sağlam: Arena Galaxy, yukarıda
bahsi geçen uçtan uca çözümün küçük ölçekli
bir uygulaması gibi düşünülebilir. Arena
Bilgisayar’ın portföyünde yer alan server, storage
ve network ekipmanları APC kabinlerde
konuşlanmış olup, bu kritik IT ekipmanlarının
güç ihtiyacı ve dağıtımı yine APC UPS
ve PDU’lar ile karşılanıyor ve bu veri merkezi
yine APC Inrow Cooling cihazı ile efektif bir
şekilde soğutuluyor. Son olarak da DCIM yazılımı
ile izleniyor. Katılımcılar tüm bu ürünleri
ve daha ötesinde uçtan uca bu entegre
çözümü aynı anda/ortamda deneyimleme
fırsatı bularak, bir diğer deyişle teori ve
pratiği birleştirerek, ciddi bir veri merkezi
eğitimi alma fırsatı buluyorlar.
Serkan Çelik: Arena olarak kurumsal alanda
attığımız en önemli adımlardan bir tanesi
de Arena Galaxy Demo ve Eğitim Merkezini
kurmak oldu. Bu merkezi birçok global markanın
önde gelen kurumsal ürünlerinin demo
olarak sergilendiği, ilgili iş ortaklarına anlatıldığı,
eğitim ve seminerlerin verildiği bir yer
olarak düşünebiliriz. Arena yönetim binasından
ayrı, bağımsız bir merkez olarak konumlandırdığımız
bu alanda iş ortaklarımız APC
by Schneider Electric ürünlerini yakından
görmek ve deneyimlemek fırsatına sahipler.
Covid-19 sonrası hayatımızın
daha da dijitalleştiğini
düşünürsek yeni iş birliğiniz
kapsamında dijitalleşme adına
ne gibi çözümler sunuyor
olacaksınız?
Mehmet Sağlam: Sektörde dijitalleşme konusunda
öncü olan Schneider Electric ve
Arena Bilgisayar, müşterilerinin IT gereksinimlerine
ve sorunlarının çözümüne özel ve
farklı yaklaşımlar geliştirecek. Ölçeklendirme
olarak; birkaç kabinlik sistem odalarından
onlarca kabinlik büyük veri merkezlerine
kadar; süreçler olarak da tasarımdan
kuruluma kadar, özetle dijitalleşmenin
kilit noktası olan veri merkezleri
için bütüncül bir çözüm ve hizmet
sunacak. Mikro veri merkezleri
de dahil olmak üzere, en güve-
nilir ve verimli
ürünler ve
ileri düzey
yazı-
lımlar bu çözümlerin
temelini oluşturacak.
Serkan Çelik: Covid-19
sonrası dönemde kurumların
uzaktan çalışma, eğitim
kurumlarının uzaktan öğrenme
faaliyetlerine daha fazla
odaklanacak olmaları kurumsal
hayatın daha fazla dijitalleşeceğinin
en önemli göstergelerinden.
Dolayısıyla bu iş birliğimiz sayesinde
kurumların daha fazla ve hızlı şekilde
dijitalleşmelerinin önünü açacak veri
merkezi yapılandırmalarında uçtan uca
ürün ailesi önerebilme kapasitesine kavuşmuş
durumdayız. Her iki kurumun da müşteri
ve katma değer odaklı çözümler sunma
yönündeki stratejileri sayesinde bu alanda
oldukça iddialı olduğumuzu söyleyebilirim.
APC ürün ailesi ile kurumlara
sağlayacağınız faydalar neler
olacak ve bu ürün ailesinin
Arena’nın sektör liderliği hedefine
katkılarını sizden dinleyebilir
miyiz?
Mehmet Sağlam: Yüksek bütçelerle
kurulan veri merkezleri/IT sistemlerinin
hizmet kesintisi olmadan, verimli, yüksek
performanslı bir şekilde çalışabilmesi için
gerekli olan altyapıyı Arena portföyü altında,
uçtan uca bir çözüm olarak sağlayacağız ve
böylece müşterilerimize eşsiz bir değer sunacağımıza
inanıyoruz.
Bugün APC, Fortune 500 firmalarının yüzde
96’sının tercihi olan ve lider IT üreticileri ile
yıllar süren stratejik ortaklıklarıyla sektörde
en güvenilir ve verimli çözümleri sunan
kurum olarak tanınıyor. Yenilikçi sistem
mimarimiz EcoStruxure altında ileri düzey
yazılımlar ile veri merkezinde envanter ve
kapasite yönetiminden felaket senaryolarının
hazırlanması ve bunların önlenmesine kadar
çok güçlü bir katma değer yaratıyoruz. Arena
Galaxy Demo DC’de bu konuları detaylı olarak
müşterilerimizle paylaşabileceğiz.
Serkan Çelik: Müşterilerimize uçtan uca
çözüm sunacağımız bu iş birliğimiz sayesinde,
APC by Schneider Electric ürünlerini uygun
fiyat ve ödeme esneklikleri, lojistik, teknik
danışmanlık ve destek hizmetleri ile güçlü bir
değere dönüştürmeyi hedefliyoruz. İki şirket,
müşterilerinin IT gereksinimlerine özel ve
farklı yaklaşımlar oluştururken, geniş partner
ağı ile hızlı bir operasyonel süreç sağlayacak,
tüm dağıtım kanallarındaki tedarikçi ve
iş ortaklarının işlerini geliştirmelerine ve
müşterilerinin ihtiyaç duydukları teknoloji
ürünlerine ulaşabilmelerine olanak sunacak.
Pandemi sonrasında dijitalleşme
gittikçe önem kazandı ve öne
çıkan sektörler oldu, bu konuda
neler söylemek istersiniz?
Ayrıca Schneider Electric kendi
deneyimini diğer bir deyişle
sanayide güçlenmenin yol
haritasını paylaştı. Bu konuda
kısaca bilgi alabilir miyiz?
Bora Tuncer: Pandemi döneminde dijitalleşme
alanında öncü kurumlar operasyonlarını
kesintisiz sürdürerek hem çalışanlarının
hem de paydaşlarının sağlığını ve güvenliğini
koruma altına almayı başardı. Kriz döneminde
bu konuda geride kalan kurumlar bugün
bu alana yatırım yaparak arayı kapatmayı
hedefliyorlar. İş dünyası hem güçlü hem de daha
fazla kapasiteye sahip olmak, aynı zamanda
maliyetleri düşürmek istiyor. Bu durumda
önümüzde tek bir çözüm var: Dijitalleşme.
Özetle; COVID-19’un uzaktan erişim, esneklik,
verimlilik ve sürdürülebilirliğin önemini
artırdığı gibi aynı zamanda dijitalleşmeyi
kılıyor. Kriz sırasında birçok sektörde çalışanlar
sahada görev yapamadı ve bu durum operasyonlarda
gecikmelere neden oldu. Oysaki operatörler
makineleri uzaktan izleyebilir ve arızaları
teşhis edebilir ve insan güvenliğini riske atmadan
operasyonları sürdürebilir.
2. Esnekliği öncelikli kılmak
Toplum, ekonomi ve çevre kaynaklı krizleri aşmak
için esnekliği artırmak şirketlerin temel
önceliği olmalı. Kurumların bu anlamda üç faktöre
odaklanmaları gerekiyor: Bağlanabilirlik,
öngörülebilirlik ve önlenebilirlik. Bugün bağlantı,
izleme olanağı sağlarken, operatörler yazılım
ve analitikler aracılığıyla sorunları öngörebiliyor
ve işaretlenen sorunları, kesinti gerçekleşmeden
onarılmaları için servise yönlendirebiliyor.
Bora Tuncer
Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı
hızlandıran bir etkisi oldu.
Pandemi döneminin başlangıcından itibaren
hem global olarak hem de Türkiye’de özellikle
enerjinin kritik önem taşıdığı sektörler ön
plana çıktı. Başta hastaneler olmak üzere, veri
merkezleri ve gıda sektörlerine uzaktan enerji
yönetimi, bakım onarım hizmetleri, 7/24
müşteri ve teknik destek sunduk ve sunmaya
devam ediyoruz. Bu hizmetlerin temelinde ise
EcoStruxure mimarisi adını verdiğimiz dijital
ve teknolojik altyapımız var. Bu alanda çözümlerimiz
üç katmandan oluşuyor: internet
bağlantılı ürünler, edge kontrol, uygulamalar
ve servisler. EcoStruxure, üretim bölümünden
yönetim katına kadar işletmelerdeki her
katman arasında bağlantı kurulmasını, sensörlerden
buluta kadar kritik verilerin toplanmasını,
verilerin anlamlı içerikler oluşturacak
şekilde analiz edilmesini ve bu döngüyü
gerçek zamanlı bilgiyle tamamlayarak eyleme
geçilmesini sağlıyor. Bu platform sayesinde
müşterilerimizin verimliliği, kârlılığı ve güvenilirliği
garanti altına alınmış oluyor.
COVID-19 sürecindeki başarısı
kanıtlanmış bu çözümlerimiz
doğrultusunda hazırladığımız yol
haritası ise 4 temel adımı içeriyor:
1. Her şeyi ‘uzaktan’ yönetebilmek
Uzaktan bağlantı ve izleme teknolojileri daha
fazla esneklik, daha güvenli çalışma şartları ve
daha yüksek seviyede güvenlik sağlıyor. Operasyonların
kesintisiz olarak devam etmesini, sosyal
mesafe protokollerine uyulmasını mümkün
3. Verimliliği hızlandırmak
Verimlilik sanayi için her zaman kritik öneme
sahip olmuştur. Ancak COVID-19 krizinin sonrasında
endüstriler maliyetleri azaltmanın yollarını
ararken, bu konu daha da önem kazandı.
Dijitalleşme aynı zamanda verimlilik demektir.
4. Sürdürülebilirliğe odaklanmak
Nüfus artışı, artan şehirleşme ve yüksek nüfus
yoğunluğunun sonucu olarak ortaya çıkan CO-
VID-19 ve iklim değişimi, toplumu tehdit eden
temel unsurlar. İnsanlar yaşanan bu süreçte
sürdürülebilir bir dünyaya olan ihtiyacın daha
fazla farkına varıyor. Global sıcaklık artışını
1,5°C ile sınırlamak için yapılan çalışmalarda
ivmeyi artırmak gerekiyor. Sürdürülebilirlik
yolculuğu dijitalleşme ile başlıyor. Verimlilik optimizasyonu
için her şeyin ölçülmesi gereklidir.
Enerji ve kaynak kullanımı verilerini kullanarak
şirketler verimlilik, elektriklendirme, döngüsellik
ve karbondan arındırmaya odaklanmış,
uygulayabilecekleri ve tekrarlayabilecekleri bir
strateji geliştirebilir.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
TELKODER 2019 Yılı Değerlendirme
Raporunu yayınladı
2019 yılı sonunda enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon
sektörü gelirleri 15,1 Milyar TL oldu…
Sektör Market
IT network
8
Serbest Telekomünikasyon İşletmeciler Derneği (TEL-
KODER) elektronik haberleşme sektöründeki 2019
yılı değerlendirme raporunu yayınladı. TELKODER’in
BTK, TÜİK, BIST gibi kuruluşlar tarafından yayınlanan
resmi verileri kullanarak hazırladığı raporda
enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon sektörü
gelirlerinin 2019 yılı sonunda 15,1 milyar TL olduğu
görülüyor. Sektör gelirlerinin 2003 yılında 15 milyar
TL olduğu düşünüldüğünde sektörün hedeflenen büyümeyi
yakalayamadığı anlaşılıyor. TELKODER 2020
başında yayınladığı raporda 2019 yıl sonu gelirlerinin
15,4 milyar TL olacağını öngörmüştü. Gelinen noktada
gelirlerin beklenenden de az olması sektörde bir an önce
tam rekabeti sağlayacak adımların atılmasını zorunlu
kılıyor. 2019 yılı sonunda pazardaki en büyük üç operatör
ve iştirakleri dışında kalan alternatif işletmecilerin
pazar payının, sektörün rekabete açılmasının üzerinden
yaklaşık 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, yüzde
9’lar seviyesinde kaldığı görülüyor. TELKODER’e göre
bu oran Avrupa Birliği ülkeleri (AB) ile kıyaslandığında
çok düşük olarak değerlendiriliyor ve sektörde kaliteli
ve tüketici yararına çalışmaların ortaya çıkmasını
engelliyor. TELKODER’e göre pandemi sürecinde
başarılı bir sınav veren telekomünikasyon sektörünün
sorunlarından tam olarak sıyrılması, rekabetin artması
ve sektörün büyümesi için fiber altyapı ve veri merkezi
yatırımları da kritik önem taşıyor. TELKODER’in 2019
yılı Değerlendirme raporunun tamamını buradan inceleyebilirsiniz.
“Fiber altyapı bir devlet politikası
olarak ele alınmalı”
Tüm dünyada etkisini sürdüren pandemi süreci iş ve
eğitim konularında yeni yöntemleri de ortaya çıkarttı,
bu dönemde uzaktan çalışma ve eğitim yöntemleri
yaygın olarak kullanılmaya başlarken fiber altyapının
da önemi bir kez daha ortaya çıktı. Eğitimden, sağlığa,
kültüre kadar hayatımızı internet ortamı üzerinden
normalleştirdiğimizi vurgulayan TELKODER Yönetim
Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Ülke olarak internetin
önemini bir kez daha kavradığımız bu dönemde ve
sonrasında fiber altyapının gelişimi kritik önem taşıyor.
Bu noktada, artan veri trafiği de göz önüne alındığında
fiber altyapımızı güçlendirmemiz şart. Ülkemizde bu
alanda yatırım yapmak isteyen çok sayıda işletmecimiz
bulunuyor. Fiber altyapının hızla ve yaygın olarak tüm
ülkede tesis edilmesi için konunun bir devlet politikası
olarak ele alınması gerekiyor. Bu politika doğrultusunda
yatırım yapmak isteyen işletmecilerin önü açılmalı,
fiber kablo döşemek isteyen işletmecilerden istenen
yüksek ücretler yeniden ele alınmalı, bürokratik engeller
ortadan kaldırılmalı, altyapı sadece birkaç firmanın
inisiyatifine bırakılmamalı ve belediyelerin bugüne
kadar yapmış oldukları fiber altyapı diğer işletmecilerin
de kullanımına açılmalı. Bu adımların atılması halinde
ülkemizin fiber altyapı konusunda OECD ülkeleriyle
eşit bir düzeye geleceğinden hatta daha ileri bir yatırım
yapacağımızdan şüphemiz yok. Önümüzdeki süreçte
bu çözümlerin kamu kurum ve kuruluşları başta olmak
üzere sahiplenilmesi ve özel sektör eliyle tüm ülke
çapında hızla ve yaygın olarak fiber altyapı şebekesinin
tesisinin sağlanmasını temenni ediyoruz” diyor.
Türkiye’nin verisinin Türkiye’de
kalması milli bir öncelik olarak
görülmeli!
Hazırladığı analizde veri merkezlerinin desteklenmesini
de ayrı bir başlıkta ele alan TELKODER ülkemizde
üretilen verinin (hem kamu tarafında hem ticari hayatta)
yurt dışında depolanmasının güvenlik açısından
riskli olduğunun altını çiziyor. TELKODER; bu verilerin
milli güvenliğimizi tehlikeye atacak bir sorunla karşılaşmamak
için ülkemizde yer alan veri merkezlerinde
saklanmasını milli bir öncelik olarak görüyor. Bu konuda
özellikle son birkaç yıldır farkındalığın arttığını
dile getiren TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil
Nadir Teberci: “Kamu temsilcileri tarafından ülkemiz
verisinin ülkemizde kalması gerekliliği zaman zaman
dile getiriliyor. En son Temmuz 2019’da yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde veri merkezlerine
doğrudan atıf yapılarak veri merkezlerine ilişkin tedbirlere
yer verilmişti. Bunlar sevindirici gelişmeler elbette.
Ancak bu çalışmaların sözde kalmaması ve bir an önce
adım atılması gerekiyor.”
Bünyesinde uzun yıllardır yer alan Veri Merkezi İşletmecileri
sayesinde ciddi bir bilgi birikimi bulunan
TELKODER’e göre ülkemizde faaliyet gösteren veri
merkezlerimizi destekleyecek, teşvik edecek çalışmalar
şöyle sıralanıyor:
• Cazibe Merkezleri kapsamında veri merkezlerine
sağlanmak istenen teşvikler faydasız kaldı. Verilecek
teşviklerin faydalı olabilmesi için il ve beyaz alan sınırının
kaldırılması gerek. Her büyüklükteki işletmecinin
istediği illerde yapacağı faaliyetler destek kapsamına
alınmalıdır.
• Elektrik ücretleri Veri Merkezi işletmecileri için en
önemli ve en pahalı girdi şu an. Elektrik ücretlerinin en
fazla sanayi tarifesinin yarısı kadar olmalıdır.
• Tüm Erişim Sağlayıcıların katılımının zorunlu olacağı
birden fazla İnternet Değişim Noktasının kurulması bir
an önce gerçekleştirilmelidir.
• Veri merkezlerinin bağlantı hızları yükselmeli, fiyatları
düşürülmelidir. Fiber erişim sağlayıcıların Veri Merkezlerine
özel indirimli tarife oluşturmaları zorunlu
tutulmalıdır.
Pandemi Telekomünikasyon
sektörünü hem pozitif hem de
negatif yönde etkiledi
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 pandemisi
sosyal hayattan tutun da ekonomi, iş yapış modelleri
gibi her alanda değişikliği zorunlu kılıyor. Diğer
sektörler için bir girdi, olmazsa olmaz bir sektör olan
Elektronik haberleşme sektörü de salgından en çok etkilenen
sektörlerin başında geliyor. Pandeminin sektöre
mali etkilerine de açıklamasında yer veren TELKODER
konuyu bireysel müşteriler ve kurumsal müşteriler
olarak iki ayrı başlıkta ele almak gerektiğine dikkat
çekiyor. TELKODER’e göre; bu süreçte bireysel müşteri
tarafında uzaktan çalışma ve sosyalleşme ihtiyacı gibi
konular elektronik haberleşme hizmetlerine olan talebi
ve buna bağlı olarak bireysel abonelikleri artırdı. Ancak
konunun kurumsal müşteri tarafına bakıldığında
durumun farklı olduğu görülüyor. Küçük veya büyük
ölçekli bazı iş yerlerinin, AVM’lerin, kapalı kalması,
uzaktan çalışma yöntemini benimsemeleri nedeni ile
kurumsal abonelik sayılarında düşüş ve tahsilatta sıkıntı
yaşanmaya başladı..
Yaptığı açıklamada telekomünikasyon şirketlerinin
pandemi sürecinde fedakarlıkla çalıştığını ve ülkemizin
yeni normale hızla adapte olmasını sağladığının
altını çizen Halil Nadir Teberci: “Bu süreç sonrasında
sektörümüzün istenen şekilde gelişmesi için; pandemi
sürecinde tahsilat konusunda sıkıntılar yaşayan
işletmecilerin rahatlatılmasına yönelik işletmecilerin
mali açıdan yükümlülüklerinin ötelenmesi veya
taksitlendirilmesinin gündeme alınması faydalı
olacaktır. Yine bu süreçte artan internet kullanımı
sebebi ile daha hızlı upload (yükleme) ihtiyacı da ortaya
çıktı. Bu noktada, üyelerimiz öncülüğünde yükleme
hızları arttı, bu çalışmaların ardından ana hizmet sağlayıcı
olan Türk Telekom ve cep telefonu işletmecileri de
yükleme hızlarında artışlar yaptılar. Bu artışların kalıcı
hale getirilmesi gerekiyor. Bu çalışma vatandaşın aldığı
internet hizmeti kalitesini de arttıracaktır. Umuyoruz
ki, bu zorlu süreçte elektronik haberleşme sektörünün
diğer tüm sektörlerde hizmetlerin devamının sağlanması
hususundaki önemi anlaşılmıştır. Bundan sonra
sektörün daha hızlı büyümesine yönelik gerekli adımlar
hep birlikte atılmasını umut ediyoruz” diyor.
“Islak imzasız abonelik hayata en
doğru şartlarda geçirilmeli”
Dijitalleşmenin lokomotifi olan telekomünikasyon sektöründe
uzun yıllardır talep ettikleri dijital aboneliklere
yönelik çalışmaların da bu süreçte kamu otoriteleri tarafından
ele alındığını ve konuyla ilgili kanun teklifinin
meclis gündemine alınacağını ifade eden TELKODER
Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Islak
imzasız abonelik çalışmaları teknoloji, bilişim ve yeniliğin
merkezi olan elektronik haberleşme sektöründe
de kritik bir önem taşıyordu. Pandemi öncesinde de bu
konuda girişimlerimiz olmuştu. Geçtiğimiz günlerde
ıslak imzasız aboneliğe ilişkin düzenlemeleri içeren
bir Kanun Teklifi’nin Meclise sunulduğunu öğrendik.
Sektörümüzü düzenleyen kanunun maddelerinde dijital
abonelik işlemlerini yapılabilmesinin önünü açan
değişiklik teklifini sektörün gelişimi açısında olumlu
karşılamakla birlikte maddelerde bazı iyileştirmeler
yapılarak daha kapsayıcı hale getirilebileceğini düşünüyoruz.
İçinde bulunduğumuz pandemi süreci
de dikkate alındığında abonelik sözleşmelerinin
müşterilerin evlerinden çıkmadan uzaktan mesafeli
olarak ve/veya temassız bir şekilde akdedilmesine
yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesi önem
taşıyor. Abonelik başlangıcı, numara taşıma ve abonelik
feshi işlemlerinin de yapılacak düzenlemeyle dijital
ortamda başlayıp dijital ortamda biteceğine yönelik bir
düzenleme yapılmasını öneriyoruz. Uygulaması kolay
ve amaca uygun bir yöntemle bu düzenlemenin hayata
geçmesi sektörümüzde dijitalleşme adına çok önemli
bir başarı olacaktır” şeklinde konuştu.
“Sektörün büyümesi rekabet
koşullarının tahsis edilmesine
bağlı”
Telekomünikasyon sektöründe gelirlerin artması için
rekabetin tam olarak sağlanması gerektiğinin de altını
çizen TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir
Teberci sözlerini şöyle tamamlıyor: “TELKODER olarak
kurulduğumuzdan bu yana rekabetin desteklenmesi
gerektiğini dile getiriyoruz. Çünkü rekabet herhangi bir
sektörde veya hizmet alanında şirketlerin sundukları
hizmeti hem daha kaliteli hem de daha uygun fiyata
sunmalarını teşvik edecek itici bir güç. Bir alanda
rekabet varsa hem şirketler hem devlet hem de vatandaş
memnun olabilir. Şirketler pay alabilecekleri bir
alanda hizmet sunduğu için, tüketiciler daha çeşitli,
kaliteli ve uygun fiyatlı hizmetler alabildiği için, devlet
ise sektörün rekabet sayesinde o sektörün çok fazla
müdahaleye ihtiyaç duymadan rekabetten aldığı güç ile
büyümeyi sağlayarak ekonomiye katkıda bulunabildiği
için memnun kalabilir. Kısaca sektörde rekabet şirketlerden,
devlete ve vatandaşa kadar herkesi ilgilendiriyor.
Sektörü büyütebilmek için öncelikle gerek kamu tarafı
gerekse şirketler bu durumu kabul etmeli. Sektörde gerçek
büyümeyi teşvik edecek politikalara ve siyasi sahiplenmeye
ihtiyaç var.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Experian’dan Telekom Sektörüne
Covid-19 tavsiyeleri
Dünyanın önde
gelen bilgi hizmetleri
şirketlerinden Experian,
Covid-19 sürecini
temel alarak hazırladığı
“Telekomünikasyon
Sektöründe Ticari Direnç”
raporunda, sektöre
yönelik değerlendirmelerin
yanı sıra bu
dönemde oluşan yeni
fırsatlara dikkat çekerek,
Telekom şirketlerine
önemli bir dizi tavsiyede bulundu.
COVID-19 pandemisi tüm dünyada büyük
bir etki yarattı. Ülkelerdeki karantina
uygulamalarının ekonomiye olan etkisinin
uzun süre hissedilmesi bekleniyor. Fakat
telekomünikasyon sektörünün krizden diğer
sektörler kadar etkilenmediği gözlemleniyor.
Experian analistlerinin tahminlerine göre,
diğer birçok sektör kriz öncesi gelirlerinin
yüzde 50 ila yüzde 80’ini kaybetti ve kısa
vadede yeni gelir elde etme fırsatına sahip
değil.
IT network Bu süreçte tüketiciler, aileleri ve arkadaşlarıyla
bağlantıda kalmak için telekomünikasyon
şirketlerinin sağladığı hizmetlerden yararlanmaya
devam ediyor ve şirketler evden
çalışma uygulamasını sürdürüyor. Böylece
tüketicilerin sürdürülebilir, hızlı, güvenli ve
kaliteli bir telekomünikasyon hizmeti ihtiyacı
doğuyor. Experian da bu dönemde müşteri,
toplum ve şirketler için katma değer yaratırken
kazançların korunmasına yardımcı
olabilecek sekiz yöntemi paylaştı:
Sektör Market
10
Risk stratejilerinizi gözden
geçirin
Ekonomik durgunluk dönemlerinde, müşteriler
yeni ekonomik dengelere ve değişen kredi
tahsis süreçlerine alışırken bazı dönüşümler
gerçekleşir. Bu dönüşümler geçmiş veriler
kullanılarak oluşturulan risk modellerini ve
stratejilerini etkiler ve yeniden düzenlemeyi
zorlu hale getirir. Risk skorlama modelleri ve
minimum kredi onay skoru stratejileri gözden
geçirilerek müşteri kazanımındaki kârlılık
ve mevcut müşteri tabanı yönetimi daha
sürdürülebilir hale getirilebilir.
Müşteri taleplerini karşılamak
için analizlerden yararlanın
Telekom firmaları davranış skorları ve müşteri
analizlerini birlikte kullanarak çapraz
satış ve yukarı yönlü satış tekliflerinde büyüme
fırsatlarını tespit edebilir. Analiz teknolojileri,
tekliflere yanıt vermesi olası müşterileri
belirleyerek düşük riskli müşterilerden
elde edilen geliri arttırır. Her bir müşteriye,
riske ve ‘bir sonraki en iyi aksiyona’ yönelik,
veriye dayalı bir risk profili atanır.
Müşteri kaybını ve tahsilatları
yönetin
Büyüme potansiyeline sahip kârlı müşteriler
Data analitik teknikleri ve karar destek sistemleriyle iş
dünyasının daha etkin kararlar almasına destek olan Experian,
Covid-19 sürecinde telekom sektörü için ortaya
çıkan yeni fırsatlara dikkat çekti. Experian, “Telekomünikasyon
Sektöründe Ticari Direnç” konulu raporunda, sektördeki
şirketlerin veriye dayalı skorlama teknikleri, kimlik
doğrulama ve dijital dolandırıcılık önleme çözümlerini
kullanması durumunda müşterilerin güvenle self-servis
ve faturaları ödemekte zorlanan yüksek riskli
müşteri türleri vardır ve bu iki müşteri türünü
ayırabilmek kritik önem taşır. Telekom
şirketleri, gerçek temerrüt profillerini tespit
leceğini vurguladı…
eden modeller uygulayarak, kendi başına çözüm
bulabilen müşteriler için aksiyon alma
ve yüksek riskli müşterilerin artan borçlarının
kontrolü arasındaki hassas dengeyi yönetebilir.
Dijital satın alma konusunda
uzmanlaşın
Müşteri deneyiminin iyileştirilmesiyle 7/24
servis seçeneklerine yönelik büyük bir dönüşüm
gerçekleşiyor. Pandemi, bu konudaki
talebi katlayarak arttırdı. Müşterilerin satın
alma süreçlerini hızlı ve sorunsuz hale getirmek
için bu alanda ciddi fırsatlar oluştu.
Kampanya pazarlaması sona eriyor ve yerini
kişiselleştirilmiş çapraz kanal iletişimlerine
bırakıyor. Skorlama, kimlik doğrulama ve
dijital dolandırıcılık önleme çözümleri müşterileri
self-servis satın alma seçeneklerine
yönlendirecek ve telekom sektörü tamamen
dijital satın alma kanallarına geçecek.
Dijital dönüşümü destekleyin
Zaten içinde olduğumuz dijital dönüşüm salgın
nedeniyle hızlandı. Fiziksel görüşmelerin
yerini dijital görüşmeler aldı. Tüm bu unsurlar
birçok insan için sürekli olarak daha
yüksek bant genişliği ihtiyacını doğurabilir.
Bu yüzden müşterilerin ödediği kotalara ek
olarak, ücretsiz ya da küçük bedeller karşılığında
kısa süreli veya geçici bant genişleri
paketleri sunan telekom şirketlerinin öne
çıkması bekleniyor. Şirketler, bu tarz paketlerin
ekonomik analizini yaparak yatırım getirilerini
hesaplayabilir.
Hedef kitleye ulaşın
Evde geçirilen süre arttıkça tüketicilerin televizyon,
eğlence ve oyun hizmetlerine de
yönelimi arttı. İhtiyaç ve isteklere yönelik
hizmet sunabilmek için veri analizleri ile
hedef kitleyi belirleyip ona göre kampanya
uygulayarak sadık ve uzun süreli tüketiciye
ulaşılabilir. Ücretsiz deneme sürümü de bu
kampanyalara ortak olarak gösterilebilir.
Topluma sosyal değer katın
Telekom şirketleri, sektörün bilgi ve iletişimini
yönetmeye dair yetkinliklerden yararlanarak
topluma kayma değer sağlayabilir.
Dünyanın farklı bölgelerindeki telekom şirketleri
bu konudaki çalışmalarını sürdürüyor.
Bazıları Covid-19’a özel olarak, vakalara
ve gelişmelere ilişkin bilgilerin sürekli olarak
güncellendiği online merkezler kurdu,
bazıları tüketicilerin sağlık uzmanlarıyla
en uygun şekilde bağlantıya geçebileceği ve
tele-sağlık hizmeti alabileceği web siteleri
oluşturdu. Bazıları ise hastaneler ve doktorlar
için ücretsiz veri ve sesli iletişim hizmetleri
sunuyor. Bu tarz hizmetler sosyal mesafeyi
desteklemekle birlikte salgının yayılmasını
engelliyor. Ek olarak şirketler, bunun gibi
kriz dönemlerinde hükümet ve STK’lar için
önemli hayır işlerine imza atabilir. Alternatif
veri, gelişmiş analizler, makine öğrenimi ve
yapay zeka ile topluma fayda sunan hizmetler
topluma katma değer sağlayabilir.
satın alma seçeneklerine yöneleceğini, telekom sektörünün
de tamamen dijital satın alma kanallarına geçebi-
‘Şirketleri güçlü veriler ve
araçlarla donatarak krizlere
karşı direnç sağlıyoruz’
Experian Türkiye ve Orta Doğu Telekom
Sektörü Lideri Esin Ünal Yılmaz, raporla
ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Pandemi
nedeniyle daha önce hiç yaşamadığımız,
koşulların hızla değiştiği zamanlardan geçiyoruz.
Bugünlerin kısa vadeli etkilerinin üstesinden
gelmek için nasıl hazırlandığımız,
uzun vadeli etkilerinin de olabildiğince kontrol
altında tutulmasını sağlamamızda kilit
rol oynayacak. Bu hem hizmet verdiğimiz
müşteriler hem de kendi iş faaliyetlerimiz
için geçerli. Bu dönem telekom firmalarına
‘Makine Öğrenimi’ ve ‘Yapay Zekâ’ modellerini
uygulaması için büyük fırsatlar sunuyor.
Bu kabiliyetlere yatırım yapmak, önümüzdeki
yıllarda birçok faydayı beraberinde getirecektir.
Yeni kredi başvurularının değerlendirilmesine
ve mevcut müşterilerin yönetimine
yardımcı olacak alternatif verileri devreye almanın
da zamanının geldiğini düşünüyoruz.
Bu tür ilave veriler, KOBİ’ler gibi kilit segmentler
hakkında değerli, güncel bilgilerin
edinilmesini de sağlar. Biz Experian olarak
finans ve telekomünikasyon sektörlerinde
faaliyet gösteren şirketleri güçlü veriler ve
araçlarla donatarak, gerek krizlerden sağlam
ve güvenli biçimde çıkmaları gerekse daha
verimli ve çevik bir yapı inşa ederek iyi bir
gelecek kurmaları için yardımcı oluyoruz.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Yeni döneme Ovinot damga vuracak
Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan tebliğ
ile zorunlu hale gelen elektronik serbest meslek makbuzu
süreci, makbuz takibi ve tahsilat entegrasyonlarıyla
uçtan uca Ovinot ile yönetilebiliyor. Mali müşavir,
avukat, diş hekimi, veteriner ve mühendisler Ovinot’un
hediyesi olan e-İmza ile kolayca e-SMM düzenleyebiliyor,
para durumlarını tek ekranda görebiliyor…
Ülkemizde elektronik belge
uygulamaları ile ilgili düzenlemeler
giderek yaygınlaşıyor. Elektronik
ortamda gerçekleşen yasal geçerli
işlemlerin maliyet ve zaman tasarrufu
gibi sağladığı birçok avantaj, e-belge
uygulamalarının kullanımını hızlı bir
şekilde artırıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı
(GİB) tarafından yayımlanan Vergi Usul
Kanunu (VUK) 509 sayılı tebliğ ile 1
Temmuz’dan itibaren mali müşavir,
avukat veya doktor gibi serbest meslek
mensuplarının e-SMM (elektronik
serbest meslek makbuzu) düzenlemeleri
zorunlu hale geldi.
Serbest meslek mensupları
e-makbuz kesmede ve
tahsilatta yorulmayacak
Ovinot, serbest meslek mensuplarına 1
Temmuz’da başlayan bu yeni dönemde
e-SMM süreçlerini kolayca yönetebilecekleri
uçtan uca çözümler sunuyor.
Bilişim ve e-dönüşüm alanlarında deneyimli
ve uzman bir ekip tarafından
geliştirilen Ovinot, serbest meslek sahiplerinin
yeni döneme güvenli, hızlı
ve kolay geçiş yapabilmelerine ve uyum
sağlayabilmelerine olanak tanıyor. İş
sahipleri asıl işlerine odaklanırken Ovinot;
makbuz kesme, gönderme, saklama,
makbuzlarını kredi kartı veya banka
hesabıyla (havale/EFT) tahsil etme, kalan
alacakların tahsilatının otomatik
takibi, banka hesap hareketlerini takip
edebilme ve para durumunu tek ekranda
görebilme gibi işlemleri, hızlı, güvenli
ve kolay bir şekilde gerçekleştirebiliyor.
İş sahipleri, Ovinot’un mobil uyumlu ve
web tabanlı bir uygulama olması özelliği
sayesinde zaman, mekân ve cihaz fark
etmeksizin, ihtiyaç duydukları tüm mali
belge süreçlerini entegre ve otomatik bir
şekilde rahatça yönetebiliyor.
Uzun süren Ar-Ge ve kullanıcı
deneyim tasarımları sonrası
hizmete sunuldu
Ovinot’un “insan odaklı” bir marka olarak,
“kullanıcı dostu tasarım” anlayışıyla
iş sahipleri için geliştirilen bir uygulama
olduğunun altını çizen Ovinot CEO’su
Yüksel Samast, “Ovinot, uzman ve deneyimli
bir ekip olarak uzun zamandır
Ar-Ge’sini yaptığımız ve çok yönlü analizlere,
danışmanlıklara, uzmanlıklara
dayalı büyük emek vererek geliştirdiğimiz
bir uygulama. İlk fikir aşamasından
itibaren kullanıcı deneyimini önceleyerek,
en ufak detaylara kadar ayrı
ayrı derinlemesine vakit ayırdık ve çok
özen gösterdik. Uygulamanın eğitim gerektirmeden
kolay kullanılabilmesine,
üyelerimizin günlük iş akışındaki sorunlarına
ve ihtiyaçlarına kalıcı çözüm
getirmesine, özellikle mobilde eşsiz bir
kullanıcı deneyimi ile fayda sağlayarak
farklılaşmasına çok önem verdik. Ovinot,
iş hayatındaki belge ve para süreçlerinde
zaman alan, tek tek veya tekrar
tekrar yapılan, farklı kaynaklardan farklı
bilgilerin toplanması ve birleştirilmesi
gereken işleri bütünleştiriyor, otomatik
hale getiriyor, hızlandırıyor. İş sahiplerinin
yoğun işlerini rahatça yürütmesine
ve istedikleri an kontrol edebilmesine
yardımcı oluyor. Uçtan uca bir yeterlilik
sağlıyor. O yüzden ‘Ovinot yeter’ diyoruz.”
açıklamasında bulundu.
Belge ile para akışını
bütünleşik yönetme
Serbest meslek sahipleri, GİB portalını
veya başka uygulamaları kullanarak
oluşturdukları e-makbuzlarını kolaylıkla
Ovinot’a aktarabiliyor, sorunsuz geçiş
yaparak kullanmaya başlayabiliyor.
Tahsilatlar, alacaklar, banka hesapları,
hesap bakiyeleri ve diğer tüm para ile
ilgili süreçleri sadece Ovinot üzerinden
kolayca takip edilebiliyorlar. Uygulama,
ayrıca toplu makbuz kesebilmenin
yanında, otomatik makbuz özelliği ile
her ay düzenli kesilen makbuzların periyodik
biçimde kullanıcının belirlediği
tarihlerde otomatik kesilmesine olanak
sağlıyor. Böylece tekrar eden makbuz
kesme işlemlerinin bir defa yapılması yeterli
oluyor.
Kredi kartı ve banka
hesabıyla online tahsilat
Ovinot üyeleri, e-makbuz veya e-fatura
kestikleri müşterilerine makbuz veya
faturaları online tahsilat seçenekleri
ile gönderebiliyor, kredi kartıyla 12 aya
kadar taksit imkanının yanında, ülkemizde
ilk defa banka hesabından havale
veya EFT yoluyla ödeme yapma seçeneği
sunabiliyor. Ayrıca, kalan alacaklar ile
ilgili otomatik hatırlatma gönderen Ovinot,
alacakların tahsilat süreçlerini de
hızlandırıyor. Ovinot üzerinden kesilen
e-makbuzların ve e-faturaların tahsilatı,
yine Ovinot üzerinden kredi kartı veya
banka hesabı (havale veya EFT) ile güvenle
online gerçekleştirilebiliyor.
Kullanıcılarına e-imzayı veya
2 ay ek kullanımı hediye
ediyor
Serbest meslek mensuplarının e-SMM
düzenleyebilmeleri için e-imza, mobil
imza veya mali mühür sahibi olmaları
gerekiyor. Ovinot, e-imzası olmayan her
üyesine üyelik süresince e-imza hediye
ediyor. e-İmza veya mobil imzaya sahip
olan serbest meslek mensuplarına ise 2
ay ek kullanım hakkını hediye ediyor.
Sektör Market
IT network
11
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Teknoser, kapsamlı portföyünü sosyal
mesafe kontrol çözümü Followino ile güçlendiriyor
Sektör Market
IT network
12
Teknoser, 2019 yılında belirlediği büyüme
hedefleri doğrultusunda, yatırımlarına
ve iş birliklerine hızla devam
ediyor. Yerli ve milli yazılımlara büyük
önem veren Teknoser, COVID-19 salgınıyla
birlikte öne çıkan sosyal mesafe
kontrolü alanında yenilikçi bir çözüm
olan Followino’nun yurtiçi ve KK-
TC’deki satışı ve teknik destek hizmetlerinin
verilmesini üstlendi.
Ard Bilişim tarafından geliştirilen
Followino, mağazalar ve marketler
gibi kapalı alanlarda kişi sayımını ve
mekan-kişi dengesi kurulmasını kolaylaştırarak
işletmelerin işini kolaylaştırıyor
ve hem çalışanların hem de
müşterilerin güvende olmalarını ve
sağlıklarını korumalarına yardımcı
oluyor.
Türkiye’de geliştirilen yerli ve milli
yazılımlara destek vermeyi bir görev
edindiklerini ifade eden Teknoser Genel
Müdürü Ozan İnan, “Şu ana kadar
yaptığımız yatırımlar ve iş birlikleri
ile bu görevimizi başarıyla yerine getirdik.
Hem ülke ekonomisine hem de
yazılım sektörüne büyük önem ve destek
verdik. COVID-19’un dünya ekonomisindeki
yarattığı etkilere rağmen
yatırımlarımıza ve iş birliklerimize devam
edeceğiz. Followino şu an içinde
bulunduğumuz durum nedeniyle ayrı
bir önem taşıyor. İnsanların sağlıklı
ve güvende kalmalarına yardımcı olan
ve aynı zamanda işletmelerin kritik
kararlar vermelerine destek olan çok
değerli bir yazılım. 2020 yılının ikinci
yarısında da benzer iş birliklerimiz ve
yatırımlarımız artarak devam edecek”
dedi.
Ard Bilişim Yönetim Kurulu Başkanı
Arda Ödemiş ise konuyla ilgili olarak
“Followino’nun sadece Türkiye’de değil
tüm dünyada büyük başarılar elde
edeceğine inanıyoruz. Teknoser gibi
Türkiye’nin her noktasına yayılmış
güçlü bir firmanın Followino’un satışını
ve desteğini üstlenmesi bunun en
büyük göstergesi” dedi.
Tüm kapalı alanlarda
kullanılabiliyor
Alışveriş merkezleri, mağazalar, marketler,
fabrikalar, hastaneler, spor salonları,
otogarlar, havalimanları, toplu
taşıma araçları gibi tüm kapalı alanlarda
giriş ve çıkış noktalarına yerleştirilen
çeşitli kameralar ve sensörlerle
çalışan Followino, giriş ve çıkışları
en hassas bir şekilde takip ediyor ve
Türkiye’nin önde gelen entegratörü ve saha hizmetleri
şirketi Teknoser, yeni yatırımlar ve iş birlikleriyle
Türkiye ekonomisine katkıda bulunmaya ve yazılım
sektörünü desteklemeye devam ediyor. Sosyal mesafe
kontrolünde yenilikçi bir çözüm olan Followino’yla
iş birliği yapan Teknoser, Covid-19 salgınında
da değer yaratmaya devam ediyor…
içeride olması gerekenden fazla insan
olması durumunda veya insanların
birbirine belirtilen mesafeden fazla
yaklaşması durumunda uyarı veriyor
ve bu durumu yetkililere bildiriyor.
Hem insanların sağlıkları korunurken
hem de yetkililer durumdan haberdar
ediliyor.
COVID-19’un insanların alışkanlıklarında
ve şirketlerin iş yapış şekillerinde
büyük değişikliklere yol açtığının
altını çizen Ard Bilişim Yönetim Kurulu
Başkanı Arda Ödemiş, “İnsanların
güvenliği ve sağlığı açısından kapalı
mekanlarda sosyal mesafe ve insan
yoğunluğu gibi kavramlar çok büyük
önem kazandı. Ayrıca çeşitli yönetmeliklerle
sosyal mesafe, mekan ve insan
sayısı oranı ve maske takma gibi çeşitli
zorunluluklar getirildi. İşletmelerin
giren çıkan kişi sayısını manuel
olarak sayması ya da sosyal mesafeyi
ölçmesi neredeyse imkansız. Biz de bu
ihtiyacı görerek tamamen Türkiye’de
ve Türkiyeli yazılımcılar tarafından
geliştirilen Followino çözümümüzü
hayata geçirdik. En son teknoloji alt
yapılarıyla geliştirilen çözümümüz
şirketlere hem sağlık hem de ticari
açıdan büyük faydalar sunuyor” dedi.
Sosyal mesafenin korunmasına yardımcı
oluyor Followino, gelişmiş sensörleri
sayesinde sadece mekanda
bulunan kişi sayısını belirlemekle kalmıyor
aynı zamanda gelişmiş sensörleri
ve yüz tanıma özelliği ile tehlike
oluşturabilecek sosyal mesafe ihlalleri
de belirlenebiliyor ve ihlali yapan kişilere
uyarıda bulunabiliyor.
Veriler planlama ve stratejik amaçlı
olarak da kullanılabiliyor Followino
ile elde edilen hangi alanlarda yoğunluğun
yaşandığı, günde kaç kişinin giriş
çıkış yaptığı, sensörler aracılığıyla
belirlenen yaş ve cinsiyet gibi veriler
planlama ve stratejik kararları desteklemek
üzere kullanılabiliyor. Doluluk
oranının gerçek zamanlı olarak
tespit edilmesi sayesinde operasyon
hizmetlerindeki sorunların en aza indirilmesi,
personel çalışma saatlerinin
yoğunluğa göre planlanması, müşteri
tiplerinin analizi ile hizmet kalitesinin
artırılması gibi birçok fayda sağlıyor.
Standart analiz raporlarından farklı
olarak tamamen görsel olarak hazırlanan
raporların anlaşılması da oldukça
kolay. Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu ile uyumlu olan çözümle toplanan
veriler Türkiye’deki sunucular
üzerine tutuluyor ve belirli süre içerisinde
siliniyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
‘Fabrikadan Daha Fazlası’
TOGG
Gemlik İnşaatı Başladı
Tanıtımı gerçekleştirildiği andan
itibaren tüm Türkiye’de
büyük ilgi ve heyecanla karşılanan,
dünyada ses getiren
TOGG’un, Bursa Gemlik’teki
üretim tesisinin ‘İnşaat Başlangıç
Töreni’ Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın
da katıldığı törenle gerçekleştirildi.
‘Akıllı’, ‘Çevre Dostu’
ve ‘Aynı Çatı Altında’ başlıklarıyla
tanıtılan tesisinin inşaat
başlangıcı ile ‘Yeniliğe Yolculuk’taki
en önemli adımlardan
biri daha atılmış oldu…
‘Yeniliğe Yolculuk’ Buluşması ile 27 Aralık
2019’da Türkiye’ye tanıtılan ve dünya vitrinine
çıkan TOGG, yolculuğunun en önemli
adımlarından olan, Bursa Gemlik’te yer
alan TOGG Tesisi’nin ‘İnşaat Başlangıç
Töreni’ni gerçekleştirdi. TOGG’un ‘Mobilite
Ekosistemi’ hedefinin merkezi olan tesis,
‘Akıllı’, ‘Çevre Dostu’ ve ‘Aynı Çatı Altında’
gibi pek çok niteliği ile ‘Bir Fabrikadan
Daha Fazlası’ olarak tanımlanıyor.
İnşaatı 18 ayda tamamlanacak olan tesiste,
üretim ve montaj hatlarının kurulmasının
ardından ilk seri araç 2022 yılı son
çeyreğinde banttan inecek. Tesiste 2030
yılına kadar, fikri ve sınai mülkiyet hakları
tamamen TOGG’a ait, tamamı doğuştan
elektrikli 5 farklı modelden toplam 1 milyon
adet üretilecek.
ŞİMDİ YATIRIM ZAMANI
TOGG Yönetim Kurulu Başkanı M. Rifat
Hisarcıklıoğlu, İnşaat Başlangıç Töreni’nde
gerçekleştirdiği konuşmasında şunları
söyledi: “Covid sonrası dönemde Türkiye’yi
küresel ekonomide daha güçlü konumlandırabilmek
için ‘Şimdi yatırım zamanı’ diyoruz.
Bunu da buradan, Bursa-Gemlik’ten
başlatıyoruz. Hem de çok stratejik, yeni bir
teknoloji ile bu adımı atıyoruz. Otomotiv
dünyası kabuk değiştirirken, Türkiye de
masada çok önemli bir oyuncu haline ge-
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
lecek. Ortaklarımız, 3 yıl içinde koyacakları
3,5 milyar liralık sermaye ile de bugünden
Türkiye’nin en büyük ödenmiş sermayeli sanayi
şirketlerinden birini müjdelemiş oldular.
Aynı zamanda, bugüne kadar otomobilimizin
Ar-Ge’si için de 700 milyon liranın üzerinde
para harcadılar. İnşallah artık kazanan tarafa
geçeceğiz. Çünkü bu 83 milyonun otomobili.
Çünkü sadece Türkiye’de üretilmekle kalmayıp,
markası, patenti ve tasarımı da tamamen
bizim olacak.”
YERLİ BATARYA PAKETİYLE ÇIKACAK
Törende gerçekleştirdiği sunumla TOGG
Gemlik tesisinin öne çıkan ve fark yaratan
özelliklerini anlatan TOGG CEO’su M. Gürcan
Karakaş elektrikli araçlarda en önemli
konulardan birinin batarya olduğunu,
TOGG’un da bu konudaki çalışmalarını yoğun
şekilde sürdürdüğünü belirterek şunları
söyledi: “Otomobillerimizde hedeflediğimiz
yüksek performans değerlerini teknik olarak
gerçekleştirecek batarya ve e-güç ünitesi mimarisinin
geliştirilmesinde de çok yol kat ettik.
Farklı paketlerle 300 ve 500 kilometrenin
üzerinde menzil sağlayacak, ileri teknolojiye
sahip bataryamızın tasarımında da sona yaklaştık.
Bu noktada ülkemiz için ve bizim için
çok önemli bir konuyu sizlere memnuniyetle
ve heyecanla duyuruyoruz. Üretim başlangıcımızdan
itibaren batarya modül ve paketlerimizi
yerlileştireceğiz. Bu konudaki detayları
sizlerle önümüzdeki aylarda paylaşacağız.”
AKILLI, AVRUPA’NIN EN TEMİZİ VE
FABRİKADAN DAHA FAZLASI
Gemlik’te 1 milyon 200 bin metrekarelik alan
üzerine kurulan TOGG Gemlik Tesislerini
‘Bir otomobil fabrikasından çok daha fazlası’
olarak tanımlayan TOGG CEO’su M. Gürcan
Karakaş 230 bin metre kare kapalı alanı olacak
tesisi farklı kılan özellikleri “Aklllı’, ‘Çevre
Dostu’ ve ‘Aynı Çatı Altında’ kavramlarını ise
şöyle açıkladı:
“Nesnelerin interneti, veri toplama ve analizi
ile verimlilik artıran, gerçek zamanlı verilerle
değer üreten bir üretim ağına sahip olduğu
için akıllı.
5 gr/m2’den az “uçucu organik bileşen” salımı
ile Türkiye’deki yasal sınırın 9’da 1’i, Avrupa’daki
yasal sınırın ise 7’de 1’i bir değerle
Avrupa’nın en temizi.
Üretimin yanında; Ar-Ge, Stil Tasarım
Merkezi, Prototip Geliştirme ve Test Merkezi,
Strateji ve Yönetim Merkezi ve daha önemlisi
müşterilerimizin otomobillerimizi, teknolojimizi
ve markamızı ailece deneyimleyeceği, satın
aldıkları otomobillerini teslim alabilecekleri,
keyifli vakit geçirebilecekleri, gelecek kuşakları
teknolojiye özendirecek Müşteri Deneyi Parkı’nı
aynı çatı altında topladığı için ‘fabrikadan daha
fazlası’.
NEDEN TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİYİZ?
Konuşmasında TOGG’un neden ‘Türkiye’nin
Otomobili’ olduğu sorusunu cevaplayan Karakaş,
milli ve yerli kavramlarına açıklık getirdi.
TOGG’un fikri ve sınai mülkiyet hakları %100
kendisine yani Türkiye ait ürünler geliştirdiği
ve bu sayede milli olduğunun altını çizen
Gürcan Karakaş: “Bu da bağımsız ve özgür
olmamızı sağlıyor; kararlarımızı Türkiye’deki
merkezimizde alıyoruz, özgün teknolojimizi
kendimiz geliştiriyoruz, lisans ve imtiyaz
hakları bize ait, tedarikçilerimizi kendimiz
belirliyoruz. Bu sebeple yüzde 100 milliyiz.
Ama biz yerliyiz de. Yerlili oranımız üretim
başlangıcında yüzde 51 gibi yüksek bir orana
ulaşacak. Ülke olarak ilk defa elektrikli otomobil
yapıyoruz, henüz tedarik sanayimiz
elektrikli araçlar yönünde oluşmaya başlamadı.
Biz işte dönüşümü tetikleyeceğiz, birlikte
tedarik sanayimizi geleceğe hazırlayacağız ve
TOGG olarak yerlilik oranında lider hale geleceğiz”
diye konuştu.
Tedarikçi seçimlerimizin yüzde 93’ünü tamamladıklarını
ifade eden Gürcan Karakaş,
“yaptığımız seçimlerin yüzde 78’i Türkiye’den
yüzde 22’sini Avrupa ve Asya’dan şirketler.
Ama aynı zamanda ilk kez TOGG’la birlikte
büyük bir OEM’e çalışacak genç parlak girişimcileri
de bulduk ve tedarikçimiz haline
getirdik” şeklinde konuştu.
İnşaatı zemin güçlendirme çalışmaları dahil
18 ayda tamamlanacak olan TOGG Tesisi’nde,
üretim ve montaj hatlarının kurulmasının
ardından, 2022 yılının son çeyreğinde ilk seri
otomobil banttan inecek. TOGG Gemlik Tesisi’nde
işe alımlar 2022 yılı başından itibaren
başlayacak, üretim yılda 175 bin adetlik
kapasiteye ulaştığında çalışan sayısı da 4 bin
300 kişiye ulaşacak.
Törende, tesisin yanı sıra diğer çalışmalarla
ilgili de bilgiler veren TOGG CEO’su M. Gürcan
Karakaş, “Batarya ve modül paketlerimizi
üretim başlangıcından itibaren yerlileştiriyoruz.
Marka beğeni endeksinin kısa süre
içerisinde yüzde 73 artması, TOGG markası
ile devam konusunda bizi cesaretlendirdi.
Pandemi döneminde kullanıcı araştırmaları
ve mühendislik çalışmalarımızı planlarımız
dahilinde sürdürdük, bu takvim dönemindeki
çalışmaları tamamladık” dedi.
AKILLI;
• Nesnelerin interneti, veri toplama ve analizi
ile verimlilik artıran
• Gerçek zamanlı verilerle değer üreten akıllı
bir üretim ağına sahip
• Üretim hatlarında çıkabilecek hataları gelişmiş
kamera ve sensörlerle öngören ve/veya
engelleyen
• İşbirlikçi robot uygulamaları ve giyilebilir
teknolojilerle ergonomiyi artıran
ÇEVRE DOSTU-AVRUPA’NIN EN TEMİZ
TESİSİ;
• 5 gr/m2’den az “uçucu organik bileşen” salımı
Türkiye’deki yasal sınırın 9’da 1’i Avrupa’daki
yasal sınırın ise 7’de 1’i
• Kısa çevrimi sayesinde yüzde 30 daha düşük
Co2 salımı ve karbon ayak izi.
AYNI ÇATI ALTINDA;
• Üretimle birlikte, stil tasarımı, Ar-Ge, prototip
ve test birimi, strateji ve yönetim merkezi
bir arada olacak. Müşterilerin sadece araçlarını
teslim almak üzere değil, aynı zamanda
TOGG teknolojisini yakından görmek ve ailece
keyifli vakit geçirmek üzere gelebilecekleri
bir deneyim merkezi.
RAKAMLARLA TOGG TESİSİ
• İnşaat zemin güçlendirme çalışmaları dahil
18 ay sürecek ve 2021 yılının üçüncü çeyreğinde
tesisin hat montajları tamamlanacak.
• Tesis 1,2 milyon metrekarelik alan üzerine
inşa edilecek ve 230 bin metrekare kapalı alana
sahip olacak.
• 2022 yılının son çeyreğinde ilk seri otomobil
banttan inecek.
• 175 bin/yıl kapasiteye ulaşıldığında 4 bin 300
kişi istihdam edilecek.
• TOGG Tesisi’nde çalışanların en az yüzde
30’u kadın çalışanlardan oluşacak.
• Üretim başlangıcında yerlilik yüzde 51 oranında
olacak.
• 2025 yılında yerlilik oranı yüzde 68’e kadar
ulaşacak.
• 2030 yılına kadar 1 milyon adet TOGG hattan
indirilecek.
• İstanbul-İzmir Otobanına 4 kilometre mesafede
bulunuyor.
• Tesisin 3 kilometrelik çevre alanında 3 adet
aktif liman yer alıyor.
MÜHENDİSLİK ÇALIŞMALARINDA
NELER YAPILDI
• Doğuştan elektrikli platform Euro NCAP’ten
en yüksek güvenlik seviyesi olan 5 yıldızı alacak
şekilde geliştirildi.
• Elektrik/Elektronik mimarisi oluşturuldu.
• Şasi, batarya, elektrik motoru ve güç elektroniği
parametreleri belirlenip entegre edildi,
• Konfor, performans ve yol tutuşunu destekleyecek
süspansiyon mimarisi simülasyon çalışmaları
ile geliştirildi.
• İleri sürüş destek sistemleri (ADAS), sensör,
kamera donanımları, yazılımları ve algoritmaları
geliştirildi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
TP-Link’ten mesh destekli,
güçlü modem
TP-Link, OneMesh destekli ürünlerle Mesh WiFi oluşturabilen
yeni modemini satışa sundu. Archer VR2100
model modem/router, SuperVDSL desteğine sahip ve
güçlü, hızlı ve güvenli bir ağ oluşturuyor…
Sektör Market
IT network
16
Kablosuz ağ pazarının lideri TP-Link®,
hızlı, güçlü ve güvenli bir ağ oluşturan
yeni modem/router’ını satışa sundu. Archer
VR2100 model modem, TP-Link’in
OneMeshTM teknolojisine sahip ve bu
teknolojiyi destekleyen TP-Link ürünleriyle
birlikte Mesh Wi-Fi ağı oluşturabiliyor.
Böylece tek bir Wi-Fi adı ve şifresi
olan ve tüm evi kapsayan bir ağ ile evde
kesintisiz bağlantı sağlanıyor.
TP-Link’in yeni modem/router’ı, hem
kablolu hem kablosuz bağlantıda yüksek
hız beklenen ve çok sayıda cihazın ağa
dahil olduğu evler ve küçük ofisler için
uygun bir ürün. En yeni teknolojilerle donatılan
modem/router, yüksek bağlantı
hızı, daha geniş kapsama alanı, Mesh
desteği ve güçlü güvenlik özellikleri ile
kullanıcıların tüm beklentilerini karşılıyor
ve kullanıcıları internet bağlantısında
adeta ‘hızlı şeride’ geçiriyor.
Archer VR2100’ün sunduğu güçlü teknik
özelliklerden biri, en yeni VDSL teknolojisi
olan SuperVDSL (VDSL2 Profile 35b)
desteği. SuperVDSL sayesinde bir önceki
VDSL teknolojisine oranla 3.5 kat daha
yüksek hız sunan modem, geriye dönük
uyumu sayesinde tüm DSL bağlantı
tiplerinde (VDSL2, ADSL2+, ADSL2 ve
ADSL) kullanılabiliyor.
Farklı İnternet Bağlantı
Tipleri Desteği…
Archer VR2100 modem/router, çok yönlü
bağlantı desteği sunuyor. Hem DSL,
hem fiber, hem de kablo bağlantılarını
destekleyen ürün, aynı zamanda üzerinde
yer alan USB girişine 3G/4G adaptörü
takılarak mobil internet bağlantısı kurulmasına
da olanak veriyor. Bu sayede
sabit internette bir kesinti ya da sorun
olduğunda yedek bir bağlantı seçeneği
olarak mobil internet devreye alınabiliyor.
TP-Link’in yeni modemi, çok yüksek hızda
bağlantı desteğine sahip. Üstelik hem
kablolu bağlantıda, hem de kablosuz
bağlantıda (WiFi) yüksek hız sunuyor.
Kablosuz bağlantıda AC ve çift bant desteği
sayesinde toplamda 2100 Mbps’ye
varan (5 GHz bandında 1733 Mbps, 2.4
GHz bandında ise 300 Mbps) hızlara
ulaşabilen modem, HD film, online oyun
gibi yüksek hız gerektiren uygulamaları
Wi-Fi bağlantısında da sorunsuz
çalıştırabiliyor. Kablosuz bağlantıda bu
kadar yüksek hız sunan cihaz, kablolu
bağlantıda da dört adet Gigabit bağlantı
noktası ile yıldırım hızında bağlantı
sağlıyor. Ağa sadece kablo ile bağlanabilen
cihazlar bu dört girişe bağlanarak
ağa dahil ediliyor ve her biri Gigabit
hızda internete erişiyor. Ayrıca modem
üzerinde bir adet de USB 3.0 girişi de yer
alıyor.
Archer VR2100, bu yüksek hızları ağa
bağlı cihaz sayısı artsa da sunabiliyor,
performansı düşmüyor. Modemin gelişmiş
teknik özelliklerinden bir diğeri
olan 4x4 MU-MIMO teknolojisi, bağlı her
cihaz için yüksek bağlantı hızı ve verimli
bir akış sağlıyor, bekleme süresini azaltıyor.
Böylece çok daha verimli bir Wi-Fi
bağlantısı elde ediliyor.
Güçlü Güvenlik, Kolay
Yönetim…
Archer VR2100, sadece güçlü teknik
özelliklere sahip değil, aynı zamanda kurulumu,
yönetimi kolay olan, güvenlik ve
kullanım özellikleri zengin bir modem.
Ebeveyn Denetimleri, Misafir Ağı uygulamaları
sayesinde çok daha güvenli bir
ağ ve internet keyfi sunan modem, aynı
zamanda bazı cihaz ya da uygulamalara
öncelik verme olanağı da sunuyor. QoS
özelliği ile öncelik verilecek cihaz ya da
uygulama kolayca seçiliyor ve ister kablolu
ister kablosuz bağlantıda bu cihaz
ya da uygulama ilk sırada yer alarak çok
daha kaliteli bir bağlantıya sahip oluyor.
Böylece öncelik verilen örneğin film ya
da oyun, daha keyifli hale geliyor.
OneMeshTM desteğine sahip ürünlerle
(örneğin Wi-Fi menzil artırıcı, powerline
adaptör vb.) ağı genişletmek son derece
kolay. Daha geniş bir Mesh Wi-Fi ağı
oluşturup, aynı ağ adı ve şifre ile bu farklı
cihazlara bağlanarak ev içinde kesintisiz
bağlantı sağlanıyor. TP-Link’in Tether
uygulaması (Android ve iOS destekli)
sayesinde ilk kurulumdan yönetime, ağa
OneMesh destekli cihaz eklemeye kadar
tüm işlemler kolayca yapılabiliyor.
Ebeveyn Denetimleri ya da Misafir Ağı
oluşturmak, Tether uygulaması ile akıllı
telefonlardan birkaç dokunuşla kolay ve
keyifli hale geliyor. Ayrıca, modemden
uzaktayken de bağlantı ayarları, bağlı
cihazlar Tether üzerinden takip edilip
gerekirse engellemeler, değişiklikler yapmak
mümkün oluyor.
6000V yıldırım koruması ile fırtınaların
neden olduğu elektrik hasarlarından da
korunan Archer VR2100, KDV dahil 120
USD fiyatla Türkiye’de satışa sunuldu.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Yapay Zeka ile çalışanlar her yerde üretken
Dell Technologies, uzaktan ya da ofis içinde
çalışanlar için işlerini daha verimli ve güvenli
kılacak dünyanın en akıllı ve güvenli çözümleri
ile iş bilgisayarlarını tanıttı. Dell ve Intel’in
gerçekleştirdiği araştırmaya göre, uzaktan çalışanların
en önemli ihtiyaçları arasında şunlar
yer alıyor:
- Yüksek hızlı bağlantı. Kablosuz teknolojilerinin
gelişmiş olduğu cihazlar tercih ediliyor.
- Gelişmiş güvenlik. IT’nin üretkenliği engellemeyecek
kadar kurallarını uygulayabildiği cihaz
ve çözümler çalışan verimliliğini artırıyor.
- Daha akıllı toplantılar. Uzaktan çalışan ya da
sahada görevli çalışanlar için iş bağlantısını
kaybetmeyeceği teknolojiler talep ediliyor.
- Hareket edebilme kabiliyeti. İnce, hafif ve
şarj süresi uzun olan bilgisayarlar evden ya da
dışarıda bir kafede çalışmayı kolaylaştırıyor.
Yeni normalle birlikte değişen çalışma şartları
hakkında konuşan Dell Technologies
Kurumsal Çözümler Ülke Satış Lideri Ümit
Yeşiltaş, “Bilgisayarlar, çalışma şekillerimizi
yeniden düşünmemiz, hatta daha üretken olmak
için neye ihtiyacımız olduğunu ön görmemiz
için merkezi bir rol oynuyor. Günün
son görüntülü görüşmesine giriş yaptığınız
andan itibaren, çalışma şeklinize adapte
olan bir bilgisayara ihtiyaç duyarsınız. Tam
da bu nedenle, bir yandan sürdürülebilirlik
hedeflerimize doğru ilerlerken daha akıllı çalışma,
daha uzun pil ömrü, güçlü hoparlörler,
kompakt tasarımlar ve özel iletişim desteği
sunan yenilikleri ülkemize getirmeye çalışıyoruz”
dedi.
Profesyonellerin iş hayatında talep ettikleri
cihazlar hakkında bilgi veren Yeşiltaş, “Taşınabilirlik
ile üretkenlik özelliklerini doğru
Dell Technologies, yeni normalde değişen çalışma
düzeninde değişen beklentileri yapay zeka teknolojisine
sahip çözüm ve cihazları karşılıyor…
şekilde dengeleyerek sunabilmek kritik öneme
sahip. Profesyoneller, cihazlarını açtıklarında
işlerini yapabilmek adına gereken tüm
özelliklerin tek bir cihazda mevcut olduğunu
bilmek istiyor” dedi. Yeşiltaş sözlerine şu şekilde
sürdürdü: “İnsanlar daha küçük ayak
izine sahip daha büyük ekranlar, kusursuz
arama kalitesi için sağlam hoparlörler,
hareket halindeyken Wi-Fi’den 5G’ye geçebilme
becerisi ve performansı optimize edip
arka plan gürültüsünü ortadan kaldırarak
nihayetinde her yerde daha akıllı ve daha
hızlı çalışabilmelerini sağlayacak yerleşik
yapay zeka becerileri istiyor.”
Optimizer ile yapay zeka
bilgisayarlarda!
Profesyoneller; Latitude, Precision ve OptiPlex
cihazlarında bulunan Yapay Zeka (AI) tabanlı
otomatikleştirilmiş optimizasyon teknolojisi Dell
Optimizer ile daha akıllıca çalışabiliyor. Yerleşik
yazılım, her bir kullanıcının nasıl çalıştığını öğrenir
ve ellerindeki en önemli göreve odaklanabilmelerine
yardımcı olmak için kullanıcıların
davranışlarına adapte oluyor. Genel uygulama
performansını geliştirmek, daha hızlı oturum
açma ve güvenli kilitleme sağlamak, görüntülü
görüşmelerde yankıyı ortadan kaldırmak, çevre
gürültüsünü azaltmak ve pil ömrünü uzatmak
üzere perde arkasında çalışıyor.
Dünyanın her yerinde dağıtımı
ve yönetimi kolay en güvenli
ticari bilgisayarlar
Çalışanlar nereden çalışıyor olursa olsun, Unified
Workspace ile BT profesyonelleri daha ilk günden
çalışmaya hazır deneyimler elde etme özgürlüğünün
ve esnekliğinin tadını çıkarır. Yeni Dell Workforce
Persona QuickStart ile BT departmanları,
uzaktan çalışanlardan içerik oluşturuculara ve
mühendislere kadar çalışan ihtiyaçlarını, çalışma
tarzını ve konumunu en iyi şekilde destekleyecek
cihazları dağıtılmak üzere belirleyebilir. Dell Technologies
on Demand portföyünün bir parçası
olan Dell PCaaS ile büyük girişimlerden küçük
işletmelere kadar tüm şirketler, çalışma sermayesinin
yönetimine yardımcı olması için Dell’in
bilgisayarlarına, desteğine ve yazılımlarına makul,
tahmin edilebilir maliyetlerlerle erişebilir. İşletmeler,
filolarını en yeni bilgisayarlarla 36 ayda
bir tazeleyebilir ve BIOS düzeyindeki sessiz saldırılara
karşı bile koruma sağlayan sektörün en
güvenli ticari bilgisayarlarını edindiklerini bilerek
rahatça çalışabilirler.
Latitude, Precision ve OptiPlex portföylerinden
oluşan yeni cihazlar, geri dönüştürülmüş malzemeleri,
sürdürülebilir ambalajları, enerjiyi verimli
kullanan tasarımları ve EPEAT Gold tescilleriyle
Dell’in sürdürülebilirliğe bağlı kalma ilkesini ileri
taşıyor.
Sektör Market
IT network
Dijital pazarlama hacmi yüzde 13 artacak
Statista verilerine göre, dünya çapındaki dijital reklam
harcamaları 2020 sonunda 384 milyar dolara
ulaşacak. 2021’de pazar hacminin 435 milyar dolara
çıkması öngörülüyor…
Başta KOBİ’ler olmak üzere iş dünyası, koronavirüsün
olumsuz etkilerini azaltmak için
dijital pazarlamaya ağırlık vermeye başladı.
Future of Business raporuna göre, Türkiye’deki
KOBİ’lerin yüzde 71’i yeni ürün veya
hizmetlerini tanıtmak için dijital platformları
kullanıyor. Online araçları, müşteriler ve
tedarikçilerle iletişim kurma amacıyla kullananların
oranı yüzde 63. İnterneti ürün veya
hizmet satışı için kullanan KOBİ’lerin oranı
yüzde 56 iken, bilgi edinmek amacıyla kullananlarınki
ise yüzde 58.
50 milyon kişi her gün online
Küresel Dijital Raporu’na göre, Türkiye’de
59 milyon internet kullanıcısı var. Kullanıcıların
yüzde 84’ü her gün internete giriyor.
Toplam nüfusumuzun yüzde 63’ü sosyal
medya platformlarını kullanıyor. Türkiye’deki
KOBİ’lerin yüzde 71’i yeni ürün veya hizmetlerini
tanıtmak için dijital platformları
kullanıyor. Online araçları, müşteriler ve
tedarikçilerle iletişim kurma amacıyla kullananların
oranı ise yüzde 63.
Pazarlama bütçelerinde ibre
dijitali gösteriyor
Şirketlerin koronavirüs belirsizliğinde dijital
pazarlamaya yoğunlaştıklarını belirten Google
SMB Premier Partnerı EG Bilişim Teknolojileri
CEO’su Gökhan Bülbül, “Küçük ve
orta ölçekli şirketlerin çoğunda dijital pazarlama
faaliyetleri yürütmek için yeterli insan
kaynakları bulunmuyor. Sektörün en hızlı
büyüyen dijital pazarlama ajanslarından
biri olarak KOBİ’lere özel çözümler üretiyoruz.
Verdiğimiz kaliteli hizmet ve kattığımız
değerle bu işletmelerin üzerinden büyük bir
yükü alarak kendi işlerine odaklanmalarına
olanak tanıyoruz” açıklamasında bulundu.
17
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Alışveriş merkezi değil, dijital hayat
merkezi olacaklar!
Sektör Market
IT network
18
Perakende ekonomisinin
döndüğü, alışverişin
vazgeçilmezi ve aynı
zamanda sosyalleşmenin
temsilcisi AVM’lerde
pandemi sonrası birçok
değişiklik yaşandı.
Giriş kapılarında ateş
ölçer ile karşılandığımız,
çizgiler üzerinden
yürüdüğümüz, yuvarlak
alanlardan dışarı
çıkamadığımız kısmen
robotlar gibi yönlendirildiğimiz
alışılmışın dışında yeni bir döneme
girdik. Yeni normal düzende yaşam standardımızın
belirleyicisi olan teknoloji, AVM’lerde
de başrole geçti ve görmeye alışık olmadığımız
birçok yeniliği bizlerle tanıştırdı. PEAKUP
COO’su KadirCan Toprakçı’ya göre henüz yolun
başındayız. Teknolojik yatırımlara ağırlık
verecek olan AVM’ler yakın zamanda adeta
gelişmiş birer uzay istasyonuna dönüşecekler.
İşte geleceğin AVM’lerinde göreceklerimiz…
Temassız AVM’ler
Günümüzde online ve offline alışveriş deneyimleri
iç içe. Gelecekte ise bu durum yerini
tamamen online deneyime bırakacak. Sıfır temas
kaygısıyla gelişecek online kullanım, AVM
girişinden çıkışına kadar her aşamada bizimle
olacak. Online kullanım sanal gerçeklik, yapay
zeka temelli geliştirmeler ile akıllı cihazlarımızdan
tüm AVM’nin durumunu görerek,
kendimizi bir avatar gibi AVM içinde yönetip,
yönlendireceğiz.
AVM’ler bölümlere ayrılarak
idare edilecek
Kapalı ortamlarda soluduğumuz havanın kalitesi
büyük önem taşıyor. AVM’lerin eski kalabalık
günlerine en güvenli haliyle ulaşmak
için içerideki havayı steril edebilmesi hayati
önem taşıyor. AVM’lerde kullanılacak yapay
zekâ sayesinde her noktanın hava yoğunluğu
kalitesi, havadaki ısı değeri ve diğer değişimler
anlık olarak analiz edilebilecek. Karbondioksit
gibi havadaki zararlı gazların yoğunluğunu ve
hava akışını izleyerek ortamın en uygun değerlere
getirilmesi için otomatik yönetim sistemi
kurulacak. Bu sistem görevliler tarafından cep
telefonları üzerinden idare edilebileceği gibi
alarm veren alanlar için uyarı ve yönlendirme
sistemleri de aynı şekilde tek tuşla devreye girecek.
AVM’deki riskli bölge anlık olarak karantinaya
alınabilecek ve diğer bölgelerle tüm
temas otomatik olarak kesilebilecek.
Pandemi sonrası her şeyin hızla dijitalleşmesinden nasibini
alanların başında perakende ekonomisinin can damarı
AVM’ler geliyor. Tüm endişelerimize rağmen kalabalığın yoğun
olduğu AVM’lere gidiyor ve alışverişe devam ediyoruz.
PEAKUP COO’su KadirCan Toprakçı’ya göre yakın zamanda
tüm dünyada AVM’ler, yapay zekanın kullanıldığı, sıfır temasla
hizmet veren teknoloji üslerine dönüşecekler. Alışveriş
severler ise birer Sims oyuncusu olacaklar. AVM’lerdeki
değişim her ne kadar bilim kurgu filmlerini anımsatıyor olsa
da filmlerin gerçeğe dönmesi oldukça yakın.
Görüntü işleme teknolojileri
cebe girecek
Görüntü işleme teknolojileri sayesinde kişilerin
ateşlerini temassız ölçmek mümkün.
Ancak yeni dönemde bir adım daha ileri gidilerek,
vücut ısı bilgileri yüz tarama sistemleri
ile müşterilerin kayıtlı cep telefonlarına ve mağaza
yetkililerine de iletilebilecek. Hızlı önlem
almak ve etkileşimi en aza indirmek açısından
oldukça faydalı olan bu yöntem aynı zamanda
sosyal mesafenin uygulanmadığı durumlarda
da kullanılabilecek. Sistem, tanımlanan alan
içerisindeki kişileri sayarak limitin üzerindeki
durumlarda alarm sistemini aktifleştirebilecek.
Sosyal mesafenin önemli olduğu mağaza
çalışanları arasında da vardiya sistemleri ve giriş-çıkışlar
yine görüntülü teknolojiler ile kontrol
edilecek, yapay zeka tarafından yönetilerek,
çalışanların cep telefonlarına iletilecek.
Robot güvenlik görevlileri, hologram
mağaza çalışanları
Güvenlik kameralarının çektiği görüntüler
akıllı yazılımlarla analiz edilecek, görüntüler
arasından riskli durum içerenler uzaktan
izleme merkezindeki görevlilere aktarılacak,
tehdit içeren olaylara drone’lar ile uzaktan
müdahale edilebilecek ya da robot güvenlik görevlileri
şüpheli kişiye eşlik edecek. 7/24 hizmet
vermek kaygısı güden AVM’lerde mağazalar
hologram satış elemanlarına teslim edilecek.
Lavaboda ellerimizi yıkarken
ateşimiz ölçülecek
AVM’lerdeki tuvaletler, ibadethaneler ve sinema
salonları gibi ortak kullanım alanları diğer
alanlara göre daha yüksek riske sahipler. Kapı
kollarından, aydınlatma düğmelerine, musluklara
kadar tüm temaslı alanların kaldırılması
teknolojiyle mümkün. Tuvaletlerdeki doluluk
oranı, son temizlik tarihi ve içerideki temiz
hava durumu ekranlardan takip edilebilecek.
Kişi ellerini yıkarken akıllı aynalar ateş ölçümü
yapabilecek.
Fiziksel mağazacılık entegre
sistemlerle ayakta kalacak
Mağazalar kasiyersiz ödeme teknolojisi ve
sanal deneme kabinleri, arıtılmış gerçeklik
destekli aynalar sayesinde müşteriyle fiziksel
teması kesecekler. Bu da fiziksel mağazacılığın
daha farklı deneyimlere yöneleceğini gösteriyor.
Mağazalarda yapay zeka ile güçlendirilmiş
çok sayıda kamera bulunacak, yapay zeka sistemi
sayesinde müşterilerin raflardan ne aldıkları
sürekli takip edilecek, mağazadan çıkış
yaptıkları anda alışverişin ücreti otomatik olarak
önceden tanımladıkları kredi kartlarından
tahsil edilecek. Fiziksel mağazacılık sadece
ürünlere dokunmak, bakmak, seçmek, kıyaslamak
için tercih edileceğinden hizmet kısmında
markalar teknoloji yarışına girecek.
Dikkat, birer Sims oyuncusu
olabilirsiniz
“Bu yeni düzen içinde alışveriş severler kendilerini
adeta birer Sims oyuncusu gibi hissedecekler”
diyen PEAKUP COO’su KadirCan Toprakçı,
yakın zamanda ülkemizde bu değişimlerin
yaşanacağını belirtiyor. PEAKUP olarak geliştirdikleri
Nova IoT Platformu sayesinde bu
alanda yeni çözümler ürettiklerini anlatan
Toprakçı, halen Ar-Ge merkezlerinin üzerinde
çalıştığı pek çok proje olduğunu, AVM’ler dahil
ofislerden, evlere ve hatta barınaklara kadar
birçok mekan için yapay zeka uygulamaları geliştirdiklerini
aktardı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
SAS Viya’nın yeni sürümü bulut için yepyeni
bir analitik kategorisi sunuyor
2020’nin sonlarına doğru çıkacak olan SAS® Viya®
4, en son bulut teknolojilerinden yararlanacak şekilde
geliştirildi. Sürekli güncellenebilecek şekilde
tasarlanan yeni mimari, güçlü analitik özelliklerini
her yerde herkesin kullanımına sunuyor. Karar
alma sanatını yapay zeka ve analitikle birleştiren
SAS Viya sayesinde kurumlar daha hızlı ve doğru
kararlar alabilecek. Yeni sürümün ardında yatan
yenilikçi özellikler, SAS’ın kurumlara veriyi bilgiye
çevirme becerisi katmasını hedefliyor. Bulut
bilişime uyumlu bu yepyeni sürüm SAS’ın yapay
zekaya yaptığı 1 milyar dolarlık yatırımın bir sonucu.
“Bu sürüm SAS platformu ve müşterilerimiz
için iddialı ve yenilikçi bir adım.” diyen SAS
COO ve CTO’su Oliver Schabenberger, sözlerine
şöyle devam etti: “Kurumlar dijital dönüşümlerini
çeviklik, hız, otomasyon, bilgi ve süreklilikle
desteklemek istiyor. SAS Viya 4, tüm bu özellikleri
taşıyor. Her düzey kullanıcı için bulut bilişim
uyumlu gelişmiş analitik ve yapay zeka ile iş zekasını
bulutta zeki iş süreçlerine dönüştürüyoruz.”
“Kurumsal şirketler, bulut bilişim uyumlu mimarilerle
veri ve analitik teknolojilerinde önemli
değişikliklere gidiyor.” diyen IDC Analitik ve Bilgi
Yönetimi Grubu Başkan Yardımcısı Dan Vesset,
sözlerini şu şekilde tamamladı: “SAS Viya; konteyner
ve mikro servis özellikli mimarilerde veri
ve analitik iş yüklerini esnek ve verimli bir şekilde
yönetme olanağı sunuyor. Kurumlar analitiği
kullandıkları ortamdan ayırarak hizmet ölçeğini
hızla değiştirme ve karar alma süreçlerini daha
çevik bir şekilde tamamlama becerisi ediniyor.”
Yeni gelecek sürüm, en başarılı yapay zeka ve analitik
platformunu bulutun esnekliği ve ölçeklenebilirliği ile birleştirerek
analitik karar alma sürecini yeniden tanımlıyor…
Herkes için her yerde analitik
SAS yapay zeka ve makine öğreniminin karar
alma süreçlerine daha kolay bir şekilde eklenmesini
sağlıyor. Yeniden tasarlanan bulut bilişim
uyumlu mimari ve etkileşimli arayüzlerin veya
programlama arayüzlerinin desteğiyle, SAS müşterileri
artık programlama diline, veri silolarına
veya beceri düzeyine bağlı kalmak zorunda değil.
Otomatik veri hazırlama, makine öğrenimi (AutoML)
ve model kurulumu sayesinde, kısıtlı veri
bilimi kaynaklarının daha verimli kullanılması
sağlanıyor ve daha geniş alanda kullanılan özellikler
için yapay zekadan daha fazla yararlanılabiliyor.
Kolaylıkla anlaşılabilecek terimlerle sunulan
sonuçlar, herkesin anında rahatlıkla harekete
geçebilmesini sağlıyor.
API’lara yeniden odaklanan SAS Viya 4, uygulama
geliştiricilerinin veri bilimi ekipleriyle iş birliği
yapmasını ve değişen kurumsal ihtiyaçlara hızlı
yanıt vermesini kolaylaştırıyor. Bu özellikler sayesinde
müşteriler, kurumsal ölçekte analitik
verilerini en verimli biçimde alıp kullanabiliyor.
Müşteriler yalnızca ihtiyaç duydukları yapay
zeka hizmetlerini kullanıyor.
SAS Viya 4 bir sürekli entegrasyon, sürekli dağıtım
(CI/CD) süreci kullanarak müşterilerin
kendi sürüm aralıklarını seçmesine olanak veriyor.
Böylece müşteriler hazır oldukları an en son
ürün yeniliklerine geçebiliyor veya kendi değişim
programlarına göre güncelleme yapabiliyor. Kubernetes
tarafından yönetilen konteyner tabanlı
mimari; Azure, Google, AWS ve OpenShift gibi
farklı bulut ortamlarına taşınabiliyor.
Analitik farklılaşıyor
Her kurum veriye sahip olsa da asıl önemli olan
bu veriyle ne yapıldığıdır. Analitik konusunda
tecrübeli kurumlar, modellerle alınan kararların
sonuca büyük etkisi olduğunu bilir. SAS Viya 4
model kurulumunu sadeleştirerek kurumların
analitiğin “son adımını” atmasına yardımcı oluyor.
Ayrıca tüm analitik modellerin performansını
tek bir merkezden izleyip yönetme imkanı
veriyor. Kurumlar ayrıca aldıkları kararları açıklamakta
ve etik yapay zeka kullanımını teşvik
etmekte zorlanıyor. Yapay zeka ve makine öğreniminin
yaygınlaştığı günümüzde, SAS Viya 4 tüm
açık kaynaklı modellerin ve SAS modellerinin,
kaynakların ve şablonların yönetimini tek bir
merkezden gerçekleştirerek tüm model faaliyetlerini
bütünüyle izleme ve kontrol etme olanağı sunuyor.
Bulut teknolojileri gelişiyor. SAS Viya 4’ün
mimarisi de bu gelişime ayak uyduracak şekilde
tasarlandı. Müşteriler analitik yatırımlarının çoğunu,
SAS Cloud’tan veya açık ya da özel bulut
sağlayıcılarından hizmet olarak yazılım (SaaS)
şeklinde yapabiliyor. SAS Viya’nın yeni sürümü
hakkında daha fazla bilgiyi sas.com/viya adresinde
bulabilirsiniz. Bu duyuru, dünyanın önde gelen
analitik konferansı Sanal SAS Global Forum 2020
bünyesinde yapıldı. COVID-19 salgını nedeniyle
bu yıl konferans sanal olarak gerçekleştiriliyor.
Sektör Market
IT network
Pandemi sonrası tatilde en çok tercih edilen teknolojiler
Sosyal mesafeyi koruyabilmek
için popüler tatil yöreleri
ya da kalabalık tatiller
tercih edilmezken, yazlığa
gidenlerin, doğada kamp
yapanların, karavan kullananların sayısı artıyor.
Tatile beraber giden kişilerin sayısı azalınca ve
kalabalık mekanlar tercih edilmeyince, eğlence
anlayışı da değişiyor. Yeni nesil teknolojik ürünler
ise bu eğlence ihtiyacını karşılamada yardımcı
oluyorlar.
Mobil sinema deneyimi Anker
Nebula ile istediğiniz yerde
sizinle!
Tatilde eğlenceli vakit geçirmek isteyenler, Anker
Nebula taşınabilir projektör serisinin inovatif
özelliklere sahip ürünleriyle sevdikleri filmleri,
dizileri ve videoları izleyebiliyor. DLP teknolojisi
ile yüksek parlaklıkta görüntüler sunan Nebula
cihazları, cep boyutundaki büyüklükleriyle kolayca
çantada taşınabiliyor. 150 inç büyüklüğe
kadar görüntü verebilmeleriyle eşsiz bir sinema
COVID-19 salgını hayatımızda büyük değişikliklere yol
açarken, tatil yaklaşımı da buna göre şekillendi. Yeni dönemde
daha ufak gruplarla gerçekleştirilen tatillerde,
eğlenceyi arttıran teknolojik ürünler de önem kazanıyor…
deneyimi sunan Nebula ailesi, iOS ve Android
destekli mobil uygulamasıyla YouTube ve Netflix
gibi popüler uygulamalardaki içerikleri yansıtabiliyor.
USB, HDMI ve Wi-Fi bağlantılarıyla akıllı
telefonlar, tabletlerden, bilgisayardan ve taşınabilir
disk gibi birçok cihazla kolayca bağlantı kurulabilen
Nebula taşınabilir projeksiyon cihazları,
yüksek çözünürlükleri, güçlü dahili hoparlörleri
ve 4 saate varan oynatma süreleriyle tatilde keyifli
vakit geçirmeyi garanti ediyor.
Uzun şarj süresi ve suya
dayanıklı Bluetooth hoparlörler
tatilin her anında yanınızda
Müziksiz yapamayanlar ise Anker’in Soundcore
kategori markasına ait Motion ve Rave serisi taşınabilir
hoparlörlerle çarpıcı bir ses deneyimi yaşıyor.
Motion serisine ait cepte bile taşınabilecek
ufak boyutlardaki modeller, Hi-Res sertifikasıyla
kaliteli, yüksek Watt değerleriyle ise güçlü bir ses
çıkışı sağlıyor. Bluetooth üzerinden her mobil cihaza
kolayca bağlanabilen taşınabilir hoparlörler,
mobil uygulamaları ile dinlediğiniz müziğe göre
özel ayarlar yapma olanağı veriyor. Müziği sanatçıların
kaydettiği gibi dinlemenizi sağlayan Soundcore
modelleri arasında yer alan suya dayanıklı
seçenekler de, tatil yapanların hayatına eşsiz bir
konfor katıyor. IPX7 sertifikalı bu cihazlar, 12 saate
varan dinleme süreleriyle tatilin her anında
yanınızda olacaklar.
19
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Lenovo, ThinkStation P620’yi tanıttı
Lenovo tarafından tanıtılan ThinkStation P620 modeli,
türünün ilk örneği olarak Lenovo’nun ürün portföyünü
genişletirken, AMD Ryzen Threadripper
PRO özelliğine sahip olmasıyla da iş istasyonu bilgisayarlarında
da yeni bir dönemi başlatıyor…
Sektör Market
IT network
20
AMD’nin yeni Ryzen Threadripper PRO
işlemcisinden güç alan ilk ve tek profesyonel
iş istasyonu olan bu yeni ürün,
benzeri görülmemiş düzeyde güç, performans
ve esnekliği tek yuvalı bir CPU
platformunda bir araya getiriyor.
Günümüzün dijital içerik ve ürün yaratım
ortamları, sürekli ölçeklendirilen
projeler ve giderek artan karmaşık iş
akışlarıyla dolup taşıyor. Tasarımdan
görselleştirmeye, görüntü işleme ve yapay
zekaya kadar birçok alandaki işletmeler,
yalnızca dönemin gerekliliklerine
ayak uyduran değil, aynı zamanda bunun
üzerine çıkabilecek performansta
bir iş istasyonuna ihtiyaç duyuyor. Lenovo
da AMD ile gerçekleştirdiği bu büyük
ve önemli iş birliği ile tam da bu ihtiyaçlara
cevap vermek üzere ThinkStation
P620 ürününü sunuyor.
Dünyanın İlk ve Tek 64
Çekirdekli İş İstasyonu
ThinkStation P620, benzersiz bir güç ve
performansın yanı sıra, her bir müşterinin
benzersiz ihtiyaçlarını karşılamaya
yönelik olarak bugüne kadar mümkün
olmayan bir biçimde yapılandırılabilirlik
sunuyor. AMD Ryzen Threadripper PRO
işlemcisinden faydalanan Lenovo, bir endüstri
standardı olarak tek 64 çekirdekli
iş istasyonu platformunu sunuyor. Threadripper
PRO işlemciler aynı zamanda
4,0 GHz düzeyine kadar saat hızları,
PCIe 4.0 bant genişliği ve 8 kanallı bellek
desteği sağlıyor. Lenovo müşterileri,
hız ve esnekliğin yanı sıra, artık çift
yuvalı rakip çözümlerle rekabet edecek
düzeyde tek yuvalı bir platformda çok
parçalı iş yükleri için benzersiz bir
çekirdek sayısına sahip.
Bugüne dek, tek CPU’lu bir sistemin yönetebileceği
maksimum çekirdek sayısı
18 çekirdek olurken, çift işlemcili bir sistem
en fazla 56 çekirdek destekleyebiliyordu.
ThinkStation P620, tek bir CPU iş
istasyonuyla yapılabilecekler konusunda
yeni bir dönemin kapısını açıyor. Kullanıcılar
artık, çift yuvalı bir sisteme geçmek
zorunda kalmadan gerçek zamanlı
8K görüntü aktarımı, daha kısa görüntü
işleme süreleri, ultra hızlı simülasyon
çözümleme, derlemeleri hızlıca yeniden
oluşturma ve 3D öğelerle sorunsuz
etkileşim elde edebilecek.
İşletmeler için Üst Düzey
Özellikler, Güvenilirlik ve
Esneklik
ThinkStation P620, esnek GPU konfigürasyonları,
daha hızlı bellek, daha hızlı
depolama aktarım hızları ve yeni bir
bağlantı standardı olan 10 GB dahili Ethernet
ile rakipsiz işleme potansiyelinden
fazlasını sunuyor. Profesyonel olarak
yönetilen en yoğun veri işleme ve üretim
ortamları için özel olarak tasarlanan
ThinkStation P620, iki adet NVIDIA Quadro
RTX 8000 veya dört adet RTX 4000
grafik kartıyla birlikte 1 TB bellek ve 20
TB depolama alanıyla üst düzey performans
ve donanım vadediyor.
Lenovo İş İstasyonu ve Müşteri Yapay
Zekâ İş Birimi Genel Müdürü Rob Herman,
konu hakkında şunları söyledi:
“Müşterilerimiz profesyonel sınıfta güçlü
ve aynı zamanda onların değişen ve
dönüşen ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen
çözümler sağlamamız konusunda
bize güveniyor. Bilişim teknolojileri departmanlarının
karşılaştığı zorluklardan
biri de yeterli düzeyde desteğin sağlanmadığı,
yani işletme sınıfı özellikleri,
sertifikaları, güvenliği ve desteği olmayan
yeni teknolojileri kullanmak zorunda
kalmalarıdır. AMD ile yakın iş birliği
içinde çalışarak, ThinkStation P620’nin
tüm bu engelleri kaldırıp kullanıcılara
ihtiyaç duydukları desteği sunmalarını
sağladık. AMD’nin çok yönlü ve son derece
ölçeklendirilebilir Ryzen Threadripper
PRO işlemcisi üzerine kurulu sistemde
yapılabileceklerin sınırı yok.”
ThinkStation Diagnostics 2.0, Think-
Shield desteği, Premier Support
yükseltmeleri ve daha birçok üst düzey
yazılım desteğine sahip ThinkStation
P620, AMD Secure Processor ve AMD
Memory Guard gibi silikon seviyesinde
gelişmiş güvenlik özellikleri de sunarak
kullanıcıların önemli verilerini en iyi şekilde
korumasına olanak tanıyor.
AMD Kurumsal Başkan Yardımcısı ve
OEM Müşteri iş Birimi Genel Müdürü
Jason Banta ise gerçekleştirilen bu
önemli iş birliğine dair şunları söyledi:
“Günümüzde görsel sanatçıların, oyun
geliştiricilerin, mimarların, mühendislerin
özel ihtiyaçları daha karmaşık bir
hale geldikçe, AMD ve Lenovo, bu iş
yüklerini yönetmek için gereken performans,
esneklik ve güvenilirliği sağlamak
için güçlerini birleştiriyor. Sektör lideri
performans ve rakipsiz bant genişliğine
sahip yeni AMD Ryzen Threadripper
PRO işlemcilerden güç alan ThinkStation
P620, profesyonel bilgisayarlarda yeni
standartlara öncülük ediyor. Lenovo ile
iş birliği içerisinde, bildiğimiz iş istasyonlarını
gerçek anlamda yeniden tanımlayan
bir ürün geliştirdik.”
AMD Ryzen Threadripper PRO işlemcisinin
gücünü tamamen özelleştirilebilir ve
ölçeklendirilebilir bir kasayla birleştiren
ThinkStation P620, çığır açan bir performans
ve benzersiz profesyonel grafik
desteğiyle Eylül 2020’de satışa sunulacak.
ThinkStation P620 ürünü ve özelliklerine
dair daha detaylı bilgi için bu linki
ziyaret edebilirsiniz.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Oyun dünyasında kazanmanın şifresi:
Güçlü bilgisayarlar
Tüm dünyada ve ülkemizde oyun dünyasına artan
ilgi karşısında bilgisayar teknolojileri de bu ilgiyi karşılayacak
oyun teknolojilerine yatırım yapmaya devam
ediyor. Casper da Excalibur markasıyla oyun
dünyasına, gelişen teknolojilere uygun ürün ve donanımlar
sunmaya devam ediyor…
Oyun dünyasında kişisel deneyim dışında en
önemli unsurlardan biri de rekabet üstünlüğü
ve avantaj. Bu unsurları sağlayabilmek için de
teknolojik donanımlarının istenilen düzeyde
ve performansta olması oyuncular için önemli.
En iyi sonuçları elde etmek için GPU ve ekran
kartları, işlemcileri, RAM’i, ekran yenilenme
hızları, depolama, ses, soğutma sistemlerinin
en yüksek performansta olması tercih edilir.
Excalibur’un oyuncu bilgisayarlarında kullandığı
donanım ve teknolojiler bu performansı ve
rekabetçi oyun deneyimini oyun severlere sunmayı
vadediyor.
Ekran kartları: Oyuncu bilgisayarlarının en
önemli donanımlarından biri ekran kartı
teknolojileridir. Hem dizüstü hem de masaüstü
modellerinde NVDIA’nın güçlü ekran
kartlarını kullanan Excalibur, oyuncu performansına
uygun birbirinden farklı ekran
kartı opsiyonları sunuyor. NVIDIA’nın Turing
mimarisinden GTXve RTX ekran kartlarını
seçebilir, 8GB’a kadar artan harici ekran kartı
belleği ile rekabet avantajı elde edilebilirsiniz.
Ekranların Hz ve tepkime süreleri: 1 saniyede
ekranda gösterilen kare sayısını ifaden Hertz
değeri, ne kadar çok kare gösterilse, ekranın
o kadar hızlı olması anlamına gelir. Bu da rekabetçi
oyunlarda önemli bir hız avantajı elde
etmektir. Rakibin ekranı 60Hz, sizinki 144/240
Hz ise, siz daha “fazla” görüntüyü 1 saniye içerisinde
ekranda gördüğünüz için, saniye bazında
avantaj elde eder ve karşınızdaki oyuncuya
daha hızlı tepki vererek onu yenebilirsiniz.
Excalibur masaüstü ve dizüstü modellerinde,
gaming monitörlerinde yenilenen ekran özelliklerinden
biri de 144/240 Hz ekranlara sahip
olması.
Ekranların tepki süresi alınan görüntü kalitesini
de direk olarak etkiler. Ekranınızdaki ms
değeri düşük ise, oyun hızınıza yetişemeyen
ekran, bulanık bir görüntü elde edecek ve ekranda
oluşacak bu sorunlar nedeniyle de oyundaki
başarınız etkilenecektir. Ms değeri yüksek
bir ekran kullandığınızda ise piksellerin renk
değiştirme süresi oldukça kısa olacağı için
böyle bir sorunla karşılaşmazsınız. Excalibur
ürünlerinin sahip olduğu yüksek ms tepkime
süreleri ile oyunları daha hızlı oynayabilecek
ve rakiplerinizden bir adım önde olacaksınız.
Oyun oynarken daha yüksek bir kare hızına
sahip olmanın kesin, ölçülebilir faydaları tartışılmazdır.
144 Hz ve 240 Hz ekranlarda yüksek
hız gerektiren oyunlar test edildiğinde, daha
akıcı animasyon, daha az gölgeleme, daha az
yırtılma ve az gecikme avantajları gözlemlendi.
İşlemci ve RAM: Bilgisayarların işlemcilerinin
ekran kartının gücüne uyumlu olması, oyun
performansı için önemlidir. Güçlü ekran kartlarını
destekleyecek işlemciler, oyun deneyiminizi
arttırmanızı sağlar. Excalibur oyun
bilgisayarlarının 10. Nesil Intel işlemcileri ile
oyun performansınızı en yukarıya taşımak
mümkün. İşlemcinizi destekleyecek güçte bir
RAM (Random Access Memory) ile oyun performansınızı
güçlendirebilirsiniz.
Soğutma sistemi ve depolama: Rekabet oyunları
oynarken işlemcinin, ekran kartının ve
tüm sistemin serin kalması bilgisayarın performansı
için önemlidir. Bilgisayarınızın etkili bir
soğutma çözümü sistemi sunduğundan emin
olmalısınız. Hem masaüstü hem de diz üstü
modellerinde, güçlü fan, akıllı turbo soğutma
sistemi, açık devre sıvı soğutma sistemi gibi seçenekler
sunan Excalibur ile oyun ve bilgisayar
performansınızı yüksek seviyede tutabilirsiniz.
Birçok seçeneğin arasından ihtiyacınız olan
depolama opsiyonunu seçerek sahip olacağınız
alanı ihtiyaçlarınıza göre şekillendirebilirsiniz.
Excalibur’un güçlü SSD seçenekleri
bilgisayarınızdan maksimum verim almanız
için özel olarak tasarlandı.
Sektör Market
IT network
Serdar Yokuş, Citrix Türkiye Ülke Müdürü oldu
Yokuş, doğrudan Doğu
Avrupa, Türkiye ve İsrail
Citrix Bölge Müdürü
Vicky Rentzepi’ye bağlı
olarak çalışacak. İstanbul’da
yaşayan Yokuş;
Citrix Türkiye’nin tüm
organizasyonunu, tüm
ülke çapında Citrix faaliyetinin
büyüyüp gelişmesini,
gelir artışını,
yeni iş fırsatları yaratılmasını ve şirketin değer
üreten iş ortağı ekosistemini yönetmekten sorumlu
olacak.
Citrix Türkiye Ülke Müdürü Serdar Yokuş şu
şekilde konuştu: “Dijital Çalışma Alanları, iş
sürekliliğinin sağlanması için artık zorunlu
hale geldi. Citrix; bu kritik dönüşümün merkezinde
yer alıyor. Yaşanan bu değişimler ve yeni
eğilimler, benim için Citrix’e katılmanın tam
zamanı olduğunu gösterir nitelikteydi. Küresel
Serdar Yokuş, liderlik ve satış yönetimi deneyimini Citrix’e
taşıyor. Tüm müşteriler uzaktan çalışmanın yeni
normallerini benimsemeye devam ederken, Yokuş: yeni
görevinde, dijital çalışma alanlarının farkındalığına ve büyütülmesine
odaklanacak...
bilgi teknolojileri sektöründe kilit rol oynayan
Citrix gibi bir firmada Türkiye Ülke Müdürü
olacağım için çok heyecanlıyım. İş ve çözüm
ortaklarımızla birlikte; müşterilerimizin, yeni
teknolojilerden faydalanmasına ve ana işlerine
değer katacak çözümler sağlamaya odaklanacağım.
Citrix organizasyonunun ve ekosisteminin
Türkiye’de sağlıklı ve hızlı büyümesi
için elimden geleni yapacağım.”
Doğu Avrupa, Türkiye ve İsrail Citrix Bölge
Müdürü Vicky Rentzepi ise şunları söyledi:
“Türkiye pazarına güçlü yatırımlar yapmaya
devam ediyoruz ve ekibimizi üst düzey Türk
yöneticilerle güçlendiriyoruz. Serdar Yokuş’un,
Citrix ekibine katılmasından dolayı çok mutluyuz.
O’nun uzmanlığı, liderlik becerileri ve deneyimiyle;
pazardaki konumumuzu ve pazar
payımızı büyütmeyi hedefliyoruz” dedi.
Teknoloji sektöründe ve lider teknoloji şirketlerinde
25 seneyi aşkın deneyime sahip olan Yokuş,
daha önce birçok iş liderliği pozisyonunda,
en son olarak da Huawei Enterprise Türkiye
Ülke Müdürü olarak çalıştı. Yokuş’un uzmanlık
alanları arasında satış, iş yönetimi, değişim
yönetimi, organizasyonel gelişim ve çoklu departman
koordinasyonu yer alıyor.
21
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Özgürlüğün peşinden koşanlara: Klipsch T5
Sektör Market
IT network
Özgürlük, konfor ve performans denince akla
ilk gelen ürünlerin başında yer alan dünyaca
ünlü kulaklık ve hoparlör üreticisi Klipsch, T5
True Wireless Kulak İçi Kulaklığı ile tasarım,
verimlilik, ve efsanevi akustiğin yanı sıra, kulağa
kusursuz oturuş, mükemmel bas, gürültü
izolasyonu ve uzun süren konforu ile kusursuz
bir kombinasyon sunuyor.
Konfor, tasarım, verimlilik ve efsanevi akustik
netliğin mükemmel birleşimini sunan kablosuz
kulaklık seti Klipsch T5 True Wireless, piyasada
ses getiren daha birçok özelliğe sahip.
Kendi ürettiği ses sürücü yapısına ek olarak
kullandığı teknik ve teknolojilerle gerçeğe en
yakın doğallıkta ses sunması, Klipsch’in bir diğer
önemli özelliği arasında yer alıyor.
32 saatlik özgürlük deneyimi
Doğal, detaylı ve dinamik bir ses sunan Klipsch
T5 True Wireless, efsanevi kabul edilen Klipsch
ses kalitesinin en iyi yansıtıldığı ürünler
Paul Wilbur Klipsch tarafından Amerika’da kurulan dünyaca
ünlü kulaklık ve hoparlör üreticisi Klipsch, son yıllarda
ürettiği kulaklıklar ile piyasada önemli yer edinmiş durumda.
Anavatanı Amerika’da olduğu kadar dünya çapında da
oldukça ünlü Hifi kalitesinde ürünler tasarlayan Klipsch, T5
True Wireless Kulak İçi Kulaklığı ile kesintisiz ve kusursuz
bir tasarım sunuyor…
arasında yer alıyor. Uzun süre kullanımlarda
dahi konfor sağlayan Klipsch T5 True Wireless,
patentli oval kulak silikonları sayesinde kulaktan
düşmeden rahatça kullanılabilir. Kullanım
kolaylığı açısından kulak içinde 360 derece dönebilme
özelliğine sahip kulaklıkların USB-C
formatında hızlı şarj eden çantası, aynı zamanda
15 dakikalık şarjda iki saatten fazla dinleme
süresi sağlıyor. Tamamen kablosuz olan T5,
kulaklıklardaki 8 saatlik bataryanın haricinde,
taşıma kutusundaki batarya sayesinde 24 saat,
toplamda 32 saat özgür bir kullanım deneyimi
sunuyor.
Kesintisiz kalite, kusursuz
tasarım
Bluetooth 5.0 özelliği, 4 adet mikrofonu sayesinde
kusursuz telefon görüşmeleri sağlayan
Klipsch T5 True Wireless, aptX ve AAC kodekleri
sayesinde videolarda kesintisiz bir performans
sunuyor.
Efsanevi ses kalitesinin ikonik bir tasarımla
birleştiği, konfor ve performansta kalitenin
temsili Klipsch T5 True Wireless Kulak İçi Kulaklığı,
bir Zippo çakmağından esinlenen tasarımı
ve çelikten üretilen taşıma kutusu ile eşsiz
bir ilk dokunuş hissi sunuyor.
Çalışanı Bob Moers’ın efsanevi “Bullshit”
t-shirtleriyle verdiği poz ile kinayeli ve pazarlamanın
ilk “pasif agresif” görülecek dünyaca
ünlü sloganını ortaya koyan Klipsch markası,
müzik tutkunları ve meraklıları için efsanevi
performanslı tasarım harikalarına imza atmaya
devam edecek.
Klipsch T5 True Wireless Kulak İçi Kulaklığı
1649 TL.
GOSB Teknopark Teknoloji Transfer Ofisi
Blink, Londra’da
22
Londra’nın ikonik binası The Shard
içerisinde fiili operasyon ve yönetim
ofisi olarak hizmete giren şirket
hakkında detaylı bilgi vermek üzere
basın mensupları ile online platformda
bir araya gelen Blink TTO Direktörü
Tolga Bildirici, Blink UK Direktörü
Kemal Sidar ve Blink UK’in Londra’daki danışmanlarından
Cultural Chemistry şirketinin kurucusu
Patti McCarthy; Londra ofisinin yapısı,
hedefleri ve İngiltere’de iş yapma kültüründen
söz ettiler.
Bildirici, konuşmasında GOSB Teknopark ve
Blink TTO UK hakkında şu bilgilere yer verdi:
“2013 yılında GOSB Teknopark bünyesinde kurulan
ve 2016 yılında BLINK ismini alan Teknoloji
Transfer Ofisi; Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ortaya
çıkan ürünlerin ticarileşmesini sağlayan tüm
süreçleri yönetmekte, sanayinin ihtiyacını analiz
ederek katma değer verimliliğini ortaya çıkarmayı
hedeflemektedir.
Blink UK ise başta Türk şirketleri olmak üzere
tüm dünyadaki şirketlerin Birleşik Krallık pazarına
erişimini en hızlı ve en etkili şekilde sağlamak
üzere yola çıkmış, “Satış Danışmanlığı”, “Satış
Operasyonu” ve “E-ticaret Yönetimi” konularında
hizmet veren bir danışmanlık şirketidir. Blink UK
müşterilerini aynı zamanda Birleşik Krallık’tan
tüm dünya pazarlarına açmak için gerekli olan
satış süreçlerini de yönetmektedir.”
Türkiye’nin ilk yabancı ortaklı ve üniversite bünyesinde
olmayan özel teknoparkı GOSB Teknopark’ın Teknoloji
Transfer Ofisi Blink, 2020 yılının ilk aylarında Londra’da
hizmete giren ofisi ile özellikle teknoloji alanındaki girişimcilere
hem İngiltere hem de İngiltere üzerinden farklı
ülkelerin kapılarını açıyor.
Firmayı, pazarı, ürünü veya hizmeti
inceleyip bir yol haritası çıkartılmalı
Blink UK Direktörü Kemal Sidar ise İngiltere
yapılanmasındaki en büyük odağın; “öncelikle
firmayı, pazarı, ürünü veya hizmeti inceleyip
bir yol haritası çıkararak, ücretsiz analiz ile işe
başlamak olduğunu” vurguladı. Sidar; girişimcilerin
İngiltere başta olmak üzere potansiyel
bir pazar fırsatı yakalanan her ülke seçeneğinde,
başlangıçta seçilen hizmet paketleri ile sınırlı
kalmadan anahtar teslim satış, pazarlama
ve iş birliği hizmeti alabileceğini belirtti.
Fiziksel Ofisten Önce Araştırma Yapın
ve Sanal Ofis Kurun
Blink UK’de verilen hizmetlerin ana hatlarını;
“İngiltere’de uçtan uca yapılanma, sanal ofis,
temsilcilik ve satış ofisi imkanı, satışa hazırlık
ve satış süreçleri ile devletin sunduğu teşvikler”in
oluşturduğunu belirten Kemal Sidar,
girişimcilere fiziksel ofis açmadan evvel fizibilite
çalışmasını çok iyi yapmalarını, Türkiye ve
İngiltere’nin sunduğu teşvikleri incelemelerini,
ardından önce sanal ofis ve her şey yolunda ise
fiziksel ofis ile ilerlemelerini tavsiye etti.
İngiltere ofisinin farklı alanlardaki
danışmanlarından biri olan ve Cultural Chemistry
şirketinin kurucusu olan Patti McCarthy
ise sunumunda; İngiltere gibi birçok farklı
kültürün aynı merkezde birleştiği ve dünyanın
her köşesinden şirketin rekabet ettiği bir pazarda,
kültürel farklılıkları anlayabilmek, bu farklılıkların
yaratabileceği olumsuzlukları azaltacak
çalışmaları hayata geçirmenin önemine
dikkat çekerek, kültürel yeterliliğin nasıl geliştirileceği
konularında yardımcı olacak fikirler
ve küresel pazarlara nasıl uyum sağlanabileceğine
dair tavsiyelerini paylaştı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
“Faizlerin düşmesi nedeniyle, ‘İş’e yatırım’
yapmak için en uygun zamandayız”
Dijital baskı sektörünün önemli oyuncularından Lidya
Grup, olası krizlere karşı sadece A-B-C planlarını değil,
A’dan Z’ye kadar alternatifli tüm senaryoları öncesinden
hazır ederek simülasyonlarını yapıyor ve bu
nedenle yaşanan tüm krizlerden büyüyerek çıkıyor.
Sevim Yenici Öz
Lidya Grup Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı,
Hedeflerinin daima “büyümek” olduğunun
altını çizen Lidya Grup Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Sevim Yenici Öz,
şunları söyledi: “Lidya Grup’un mottosu,
liderlik ve her koşulda hazırlıklı olmaktır.
Bu kuruluş tarihimizden de bellidir ve firmamızı
2001 yılı krizinde kurduk. Yaşadığımız
coğrafyayı, ülkemizi ve dünyadaki
ekonomik gelişmeleri heran çok yakından
takip ve analiz ederek, olası her senaryoya
karşı hazırlıklı oluyoruz. Daima ileriyi
düşünerek, planlarımızı ve hedeflerimizi
hazırlıyoruz ve hedefimiz daima büyüme
odaklıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün,
Covid-19’u Mart ayında pandemi ilan etmesiyle,
tüm dünya aynı anda kilitlendi.
Milyarlarca insan kendisini ev izolasyonuna
alırken, milyonlarca işletme kapılarını
kapattı ve dünya bir anda bir kaosun içine
düştü. Lidya Grup olarak bizler, pandemiyle
ilk karşılaştığımızda soğukkanlılığımızı
koruyarak, yönetim ekibimizle hızlı bir
şekilde durum değerlendirmesi yaptık, hazırda
olan ve duruma uyan yedek planlarımızı
devreye aldık. Güçlü finansman yapımız,
güçlü organizasyonel yapımız, güçlü
insan kaynağımız, güçlü enerjimiz ve her
türlü duruma dair senaryolarımızın hazır
olması nedeniyle, Lidya Grup olarak krizlere
karşı bağışıklığımız çok güçlüdür” dedi.
Düşük faiz oranları, özel
sektörün yatırım iştahını
artıyor
Pandemi dönemi ve sonrası, faizlerin
düşmesi nedeniyle “İş’e yatırım” yapmak
için en uygun zaman olduğunu ifade eden
Lidya Grup Başkan Yardımcısı Sevim
Yenici Öz, şunları kaydetti:
“Son yılların en düşük faiz oranlarıyla
karşı karşıyayız. Düşük faiz oranları, özel
sektörün yatırım iştahını artıyor ve şuan
işimize yatırım yapmak için en uygun zamandayız.
Bildiğiniz üzere firma olarak,
müşterilerimize her türlü finansal desteği
sağlamaya devam ediyoruz. Bu dönemde
finansal kaynaklarımızı kullanarak, yatırım
yapacak müşterilerimizi çok şanslı görüyoruz.
Yatırım için bulunabilecek en iyi
koşullara sahibiz. Faizlerin düşmesi nedeniyle,
birçok sektörde yatırım yapmak için
ciddi fırsatlar bulunuyor. Haziran ayı itibariyle
yeniden işlerin ve yatırımların hız
kazanması, Türkiye ekonomisinin pandemiden
az etkilenerek çıkmasını sağlayacaktır
ve ekonomimizin büyüme atağına
geçmesi, sonuçta tüm işletmeleri olumlu
yönde etkileyecektir. Firma olarak dijital
baskı sektöründe temsil ettiğimiz Xerox,
Epson, Efi, Sutec markalarımız, alanlarında
dünyanın en son teknolojisine sahip, en
iyi makineleridir. Lidya Grup olarak biz
bir okul gibiyiz, gerek sektörümüze, gerek
müşterilerimize daima önderlik ediyoruz.
Mevcut müşterilerimizi ve yeni müşterilerimizi,
öncelikle ihtiyaçları doğrultusunda
analiz ediyoruz ve hangi makineyi almaları
gerektiği noktasında, nedenleri ve elde
edecekleri faydayı gösterecek şekilde bir
danışmanlık veriyoruz. Ardından, müşterilerimize
finansal anlamda danışmanlık
yapıyoruz ve özel ödeme planları ve ilave
finansman desteklerimizi sunuyoruz. Finansal
risk araştırmalarımız, bu konuda
mütevazi olmayacağımız bir konudur,
çoğu banka ve başka firmaların almayacağı
riskleri, doğru analizleri yaparak alıyoruz
ve müşterilerimize desteklerimizi
sürdürmekteyiz. Lidya Grup’un en güçlü
olduğu alanlardan birisi, satış sonrası teknik
servisimizdir ve satış sonrası müşteri
memnuniyetinde yüzde 98’in üzerinde başarımız
mevcuttur. Özetle, finansal olarak
çok güçlü olmamız ve deneyimli bir kadro
ile çalışmamız, aktivitelerimizde hızlı
kararlar alıp, uygulamaya koymamızdaki
en büyük faktördür. Türkiye’yi, çok iyi
tanıyoruz. Havayı nasıl koklayacağımızı
biliyoruz. Bu da bize, finansal aktivitelerimizde
çeşitlilik ve hız kazandırıyor. Ciddi
bir finansal gücümüzün olduğu doğrudur.
Bunu yönetebilmek, olaylara göre şekillendirmek
ise, bizim üstün kabiliyetimizdir.
Tüm bunların sonucunda, dijital baskı
sektöründe ülkemizin lider firması olurken,
bulunduğumuz coğrafyanın ve Avrupa’nın
sayılı birkaç güçlü firması arasında
yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz”
diye konuştu.
Haziran- Temmuz- Ağustos
aylarında ciddi hareketlilik
bekliyoruz
Mart ve Mayıs aylarındaki durağanlığın
ardından, Haziran ayında ekonominin
yeniden açılmasıyla hareketli günlerin
başladığını anlatan Lidya Grup Başkan
Yardımcısı Sevim Yenici Öz, konuşmasına
şöyle devam etti:
“2020 yılına çok iyi başladık, Ocak ve Şubat
ayları çok başarılı geçti. Mart ayında dünyada
pandemi ilan edilmesiyle, dünyayla
eş zamanlı olarak ülkemizde de birçok
sektör durma noktasına geldi ve durağanlık
başladı. Bu dönem bizde, ilk olarak
nakit akışında kendisini gösterdi ve ikinci
olarak müşterilerimizin borç erteleme
talepleri başladı. Güçlü finansal yapımız
sayesinde, ilk olarak nakit akışını gereken
şartlara uygun olarak dengelendikten sonra,
müşterilerimizin taleplerini hızlı bir
şekilde karşılamak ilk hedefimiz oldu. Bazı
müşterilerimize ödeme uzatmalarıyla destek
olurken, bazı müşterilerimize finansman
destekleriyle yardımcı olduk. Mart ve
Mayıs ayları boyunca, üretim yapmakta
olan müşterilerimize ise, kesintisiz servis
hizmetimizi ülkemiz genelinde sağladık.
Haziran ayında ekonominin yeniden açılmasıyla,
çok hareketli ve başarılı bir Haziran
ayı geçirdik. Geçtiğimiz yıllara oranla,
bu yılın Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarının,
iş hayatında çok hareketli olacağını
düşünüyoruz. Mart-Mayıs aylarındaki
durgunluktan sonra, piyasalarda ciddi bir
iş yapma iştahı bulunuyor ve bu aylar tatil
ayları olarak algılanmıyor. Eylül ayından
sonra ise, işlerin çok daha iyi olacağını öngörüyoruz”
şeklinde konuştu.
Sektör Market
IT network
23
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Vertiv; Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da
sunduğu ödüllü iş ortağı programını geliştirdi
Geçen yıl tanıtılan başarılı iş ortağı programında, kanal
bayileri için yeni avantajlar eklenirken, ürün teklifleri
de yenilendi.
Sektör Market
IT network
24
Küresel kritik dijital altyapı ve süreklilik
çözümleri sağlayıcısı Vertiv, ödüllü Vertiv
İş Ortağı Programı’na (VPP) önemli yenilikler
kattığını ve aralarında kabin güç dağıtım
üniteleri (rPDU), kesintisiz güç kaynakları
(UPS), kabin soğutma sistemleri,
Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki (EMEA)
iş ortağı ve müşteriler için özel yazılım ve
hizmetleri bulunan sınır bilişime hazır
ürünlerden oluşan gelişmiş porföyünü duyurdu.
Geçen yıl başarılı bir şekilde VPP’yi duyuran
Vertiv, EMEA bölgesindeki kanal iş
ortağı tabanını ve var olan iş ortaklarının
sayısını on kat artırdı. Yeni partner ilişki
yönetimi (PRM) sistemi ve gelişmiş partner
portal, Vertiv iş ortaklarının yeni satış
ve pazarlama araçları, online eğitimler ve
sertifikasyon, ürün seçme ve yapılandırma
araçları gibi ihtiyaçlarıyla ilgili özel
eğitimlerden hemen faydalanmalarını
sağlayacak. Yeni araç portföyü, partnerlerin
önemli yeteneklerini ve bilgilerini
geliştirerek, artan iş fırsatlarıyla beraber
farklılaşma ve karlılık konusunda önemli
bir avantaj yakalamalarını sağlamak için
tasarlandı.
Vertiv EMEA Kanal Satış Direktörü Joachim
Fischer, “Küresel telekom operatörlerinin
üçte birinden fazlasının 2021’de 5G
hizmetleri vermeyi hedeflemeleri ile dijitalizasyonun
hız kazandığını ve 5G’nin çok
yakında gerçeğe dönüşeceğini görüyoruz.
Gelişmiş partner programımız, iş ortaklarımızın
sınıfının en iyisi ürün ve hizmetlerle
teknolojik gelişmelerin ortaya
çıkaracağı sınır bilişim kurulumları gibi
zorlukların üstesinden gelmesini sağlayacak.
Tanıtıldığından bu yana harika geçen
bir yılın ardından, VPP’nin geleceği için
çalışmaya ve kanal iş ortaklarımızın mükemmeliyeti
için en yüksek düzeyde destek
sağlamaya devam edeceğiz” dedi.
Yeni ürün portföyü, Vertiv’in BT teknolojileri
ve hizmetlerinden oluşan kapsamlı
portföyünü geliştirerek, tek noktadan alabilecekleri
esnek ve tam kabin çözümlerini
güçlendiriyor. Bu çözümler arasında aşağıdaki
yenilikler yer alıyor:
• Yeni Vertiv VRC IT Kabin Soğutma Ünitesi,
ufak sunucu odalarında, ağ dolaplarında
ve sınır bilişim noktalarındaki kritik
ekipmanlar için özel tasarlanan Vertiv
Liebert® CRV Row Soğutma Ünitesi’nin
dahili ve ayrı olarak bulunduğu modellerinden
oluşuyor. Sistemler eşsiz bir şekilde
yük eşleştirme, değişken kapasitede kompresör
ve fan kullanarak, BT kabinleri endüstrisinin
en yüksek kapasiteli, en verimli
soğutma ünitelerini oluşturuyor. Vertiv
VRC, kurulum, başlangıç yanıt süresi ve
önleyici bakımın da aralarında olduğu
tam servis paketi ile tamamlanıyor.
• Vertiv Geist Rack rPDU, esnek priz bağlantısı
ve kolay kablo yönetimi için yeni bir
2’si 1 arada kombinasyonunu taşıyor. Geist
rPDU ailesine yeni eklenen Geist UPDU
ise dünyanın farklı noktalarında çoklu
kurulum ihtiyacı olan müşterilerin çeşitli
kurulumlar yapabilmesini sağlayan inovatif
bir evrensel giriş soketi taşıyor. Teknoloji
ve iş ihtiyaçları değişse bile, kabindeki
tüm cihazlar için tek noktadan uzaktan
izleme ve kontrol imkanı sağlayan Geist
rPDU’nun izleme özellikleri güncellenebiliyor.
Geist UPDU modelleri, gelişmiş performans
dinamik BT alanları yönetimini
mümkün kılarken, dünya genelinde satın
alma ve anında kurulum süreçlerine hız
kazandırıyor. Vertiv Ayrıca, Geist rPDU
serisi, Vertiv Dağıtım Güvencesi servis
paketini içeriyor.
• Yüksek verimli tek fazlı UPS çözümleri
Vertiv Liebert® GXT5ve inovatif Vertiv
EDGE line-interactive UPS, EMEA kanalında
Ağustos sonunda bulunabilecek.
Ayrıca, Vertiv’in Yaşam Döngüsü Güç Güvencesi
Servisleri, küçük BT tesislerine rahat
ve fiyat avantajlı güç sevkiyatı sağlıyor.
Sınır bilişim kurulumlarının kullanım ve
önemi arttıkça, Vertiv’in beş yıllık koruma
planı da küçük BT tesislerini koruyarak,
kritik sistemlerde ortaya çıkabilecek anomalilerin
erken tespitini sağlayan gerçek
zamanlı görünürlük sağlıyor.
• Ekim’de tanıtılması hedeflenen Vertiv
Avocent® ACS 8000 Gelişmiş Konsol
Sunucusu, hücresel yetenekleri, Vertiv’e
ve üçüncü taraflara ait ekipmanların akıcı
ve entegre biçimde uzaktan yönetimini
sağlayarak, kablosuz internet bağlantısı
bulunmasa bile, uzak noktalardaki ağ operasyonlarının
verimli ve güvenli olmasını
sağlıyor. Vertiv, geçen yıl IHS Markit’in
uzak BY yönetim çözümlerinde küresel
olarak 1 numaralı tedarikçi oldu. 720 milyon
dolar büyüklüğündeki Pazar, sınır
bilişim ve uzak BT hizmetleriyle güçlü bir
şekilde büyümesini sürdürüyor.
Tüm bu teklifler, EMEA’daki iş
ortaklarının Vertiv Teşvik Programme
(VIP) kapsamında daha fazla puan kazanarak,
bu puanları hızlı biçimde ödüllere
dönüştürmelerini sağlıyor. Bu yılın Temmuz
ayından itibaren, VIP+ adlı daha gelişmiş
bir program, iş ortaklarına gümüş,
altın ve platin üyelikler üzerinden, daha
düşük giriş bariyerleri, proje sonrası ek
teşvikler ve belirli paketlerde daha yüksek
dönüşler gibi ek faydalar sağlayacak.
Programa yapılacak eklentiler, daha fazla
iş ortağının kendi istedikleri hızda önemli
yeteneklerini ve bilgi düzeylerini geliştirmelerini
ve programdan faydalanmalarını
sağlayacak.
BurhanTec Finans ve Satın Alma Müdürü
Murtaza Loka da konuya ilişkin şunları
söyledi: “Vertiv’in birinci kalite ve küresel
ölçekte sunduğu uçtan uca ürün gamı,
onlarla çalışmamız için üzerine çok da
düşünmeden karar vermemizde etkili
oldu. Bu çalışma, Vertiv’in sunabildiklerinden
çok daha fazla faydalanmamızı
sağlayan bir dizi avantajla birlikte Vertiv İş
Ortağı Programı tarafından önemli ölçüde
artırıldı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Evlerde dev ekran sevildi!
Görüntü teknolojileri her geçen gün hızla gelişirken,
evde vakit geçiren tüketicinin beklentilerine en iyi cevabı
projeksiyonlar vermeye başladı. 500 inçe varan
görüntü boyutu ve yüksek kontrast oranlarıyla projeksiyonlar
artık düz panel ekranlarla rekabet ediyor.
4K deneyimi sunan projeksiyonlar, film ve oyun meraklıları
tarafından büyük ilgi görüyor ve evde sinema
keyfi yaşatıyor…
Günümüzde belki de en hızlı yenilikler
görüntü/görsel iletişim alanında yaşanıyor.
Görüntü teknolojileri her geçen
gün hızla gelişirken, evde vakit geçiren
tüketicinin beklentilerine en iyi cevabı
projeksiyonlar vermeye başladı. 500 inçe
varan görüntü boyutu ve yüksek kontrast
oranlarıyla projeksiyonlar artık düz
panel ekranlarla rekabet ediyor. 4K UHD
görüntü deneyimi sunan projeksiyonlar,
film ve oyun meraklıları tarafından
büyük ilgi görüyor ve evde sinema keyfi
yaşatıyor.
Geçmişte yüksek fiyatları, gün ışığında
kalite kaybı yaşamaları ve kullanım
ömürleriyle tüketicilerin mesafeli yaklaştığı
projeksiyonlar hızla gelişiyor. Ev
sinema sistemleri kategorisinde büyük
ilerleme kaydeden projeksiyonlar, kullanıcısına
4K UHD görüntü kalitesinin
yanı sıra yeni lazer görüntü teknolojisi
sayesinde gün ışığında dahi canlı görüntüler
sunuyor. 500 inçe kadar yani büyük
ekran bir düz panel ekranın 10 katı boyutunda
görüntü veren projeksiyonlar
çok daha parlak ve yoğun renklere de
sahip.
10’da 1 maliyetle sunuyor
Projeksiyon ürünlerinde lider bir marka
olan global teknoloji şirketi Epson, lazer
projeksiyonlarıyla yüksek görüntü özelliğini
uygun fiyatlarla sunarak alışkanlıkları
değiştiriyor. Özellikle evde vakit
geçirilen dönemde tüketicilerin sinemayı
eve taşıdığını belirten Epson Türkiye
Görüntüleme Ürünleri Satış Yöneticisi
Mustafa Akmaz, şöyle konuşuyor: “Her
kullanıcıya uygun projeksiyon modelleri
bulunuyor. Cep telefonu boyutundan
açık havada yansıtma yapabilen modellere
kadar onlarca seçenek var. Üstelik 10
katı boyutunda görüntü ve yüksek kaliteyi
10’da 1 fiyatına sunabiliyorlar.”
fazlasını vadediyor. Bu uygun maliyetli
4K PRO-UHD projektörler, kullanıcısına
eşit derecede beyaz ve renkli ışık çıkışı
sağlayarak hem yüksek bir parlaklık
hem de yoğun renkler üretiyor. Yüksek
kontrast oranı ve derin siyah renkler gün
ışığında bile sinema salonu etkisi yaratıyor.
Üstelik bunun için ışıkları söndürmeye
veya projeksiyon perdesi kullanmaya
bile gerek kalmıyor.
10 yıla varan ömür
Kompakt boyutlarıyla evde yer kaplamazken
HDMI bağlantı noktalarıyla bir
oyun konsolu, set üstü kutusu, Blu-ray
oynatıcı, tablet veya başka bir cihazdan
4K içerik görüntülerken Bluetooth ile
kablosuz hoparlöre yüksek kalitede ses
sunmak için bağlanabiliyor. Değişim ihtiyacını
minimuma indiren uzun lamba
ömrü sayesinde 10 yıl boyunca her gün
büyük ekranda film izlenebiliyor.
Evlerden taşacak
Yakın gelecekte projeksiyon cihazlarının
daha yüksek çözünürlük yanı sıra
daha kompakt boyutlarıyla taşındığı her
yeri eğlence merkezine dönüştürmesi
bekleniyor. Üzerlerinde profesyonel ses
sistemleri, internet, akıllı ev yönetim sistemleri,
akıllı şehir yönetim sistemlerine
bağlantı, kişisel asistan, sanal kıyafet
gardırobu gibi birçok farklı yenilik eklenerek
tek bir ürün haline evrilmesi hedeflenen
Epson projeksiyonlar bu alanda
çağı değiştirmeye hazırlanıyor.
Sektör Market
IT network
Gün ışığında sinema keyfi
Projeksiyonlar 500 inçe varan ekran
özellikleri, görüntü kalitesi ve yüksek
kontrast oranıyla düz panel ekranlardan
25
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk mühendislik şirketi Linktera
yazılım ihraç edecek
Sektör Market
IT network
26
Ar-Ge ve İnovasyon ofisleri de dahil olmak
üzere 4 farklı lokasyonda her yıl
50’den fazla dijitalleşme projesinde birçok
önemli kurumsal firmaya proje yönetimi
ve danışmanlık hizmeti veren Türk
yazılım ve mühendislik şirketi Linktera,
yeni yönetimiyle gücünü artırıyor. Risk
ve Analitik yönetiminde dünya çapında
75 bini aşkın kurumda kullanılan SAS,
robotik süreç otomasyonunda ABD merkezli
UiPath, hazine yönetiminde Fransa
merkezli Murex ve veri analitiğinde
Hitachi Vantara, Vertica gibi küresel
markalar Linktera’nın Türkiye’deki en
önemli iş ortakları arasında yer alıyor.
3 kişilik ekipten, 200 kişilik
yazılım ve proje ordusuna
dönüşüm
2011 yılında 3 kişi olarak yola çıkan ve ortaya
koyduğu başarılarla bugün çoğunluğu
mühendislerden oluşan 200’e yakın
uzman çalışana sahip olan Linktera,
kısa süre önce gerçekleşen yeni yapılanmasıyla
daha da güçleniyor. Dijital dönüşüm
alanında 9 yıldır gerçekleştirdiği
danışmanlık ve proje yönetimiyle Türkiye’nin
önde gelen şirketlerine olan katkılarının
yanı sıra yeni üst yönetim kadrosunun
öne çıkan Ar-Ge ve İnovasyon
vizyonuyla da yazılım alanında önemli
bir atılım sergiliyor. Yeni vizyonunun
diğer bir önemli parçası olan yurt dışına
açılım konusunda da ilk adımını Dubai
ofisiyle atan Linktera, bölgeye yazılım
ihraç etmeye de hazırlanıyor.
Linktera, yeni yönetimiyle
daha da iddialı
İleri dönem stratejilerinin ışığında
yakın zamanda gerçekleşen yönetim
değişikliğiyle Linktera, kurumsal ve
profesyonel bir yönetim anlayışıyla hem
global, hem yerel kurumlara hizmet etmeye
devam edecek. Bu dönüşümün
yereldeki uzmanlıktan global bir hizmet
tedarikçiliğine evrilişini Linktera Genel
Müdürü Taşkın Osman Aksoy şu sözlerle
aktarıyor: “Finans/bankacılık başta
olmak üzere e-ticaretten perakendeye,
telekomünikasyondan sigortaya, ulaşımdan
turizme kadar farklı alanlarda
Türkiye’nin en büyük firmalarına danışmanlık,
dijital dönüşüm ve yazılım
desteği veriyoruz. Bu sorumluluktan
yola çıkarak gelecek planlarımızı hassasiyetle
yapıyoruz. Gerçekleşen değişim
Linktera’nın yönetim ve yapılanma
kurgusunda, gelecek dönem stratejileri
2011 yılından bugüne Ar-Ge ve İnovasyon ofisleri de
dahil olmak üzere 4 farklı lokasyonda her yıl 50’den
fazla projede birçok önemli kurumsal firmaya hizmet
veren Türk yazılım ve danışmanlık şirketi Linktera,
yeni yönetimiyle gücünü artırıyor. 200’e yakın
uzmanın görev aldığı şirket, Marmara Teknokent’te
kurulan Ar-Ge merkezi LinkteraLABS ile yazılım geliştirmeye
odaklanırken, dünyaya açılım hedefinin ilk
adımını Orta Doğu bölgesi üzerinden gerçekleştirerek
açtığı Dubai ofisiyle yazılım ihraç etmeye başlıyor.
kapsamında gerçekleşti. Linktera artık
daha kurumsal ve profesyonel bir yapıya
geçiyor. Bunu hem yerel hem de global
olarak yapacağı atılımın ilk adımı olarak
görebiliriz. Bu çerçevede klasik danışmanlığın
ötesinde inovasyon odaklı ve
yeni ürün/hizmet merkezli bir çalışma
şekline geçiyoruz. İnsanı odağa alan yeni
bir yönetim anlayışı da bu değişimin en
önemli parçası.”
LinkteraLABS ile Ar-Ge
gücünü artırdı ve yazılım
ihracatına başlıyor
Linktera Strateji ve Kurumsal Gelişimden
Sorumlu Yönetici Ortak Yardımcısı
Berkman Çavuşoğlu, Marmara Teknokent’te
kurdukları Ar-Ge merkezi LinkteraLABS’ta
görev yapan uzman yazılım
ekibiyle mobil çözümler ve robotik süreç
otomasyonu başlıkları altında gelecek
teknolojilerine ışık tutacaklarına dikkat
çekti. Mobil bankacılık hizmetlerinin
ve yapay zekanın dijital dönüşümün
odağı haline geldiği bu süreç boyunca
Linktera’nın yenilikçi altyapısı ve genç
yetenekleriyle kurumsal firmaların dijital
dönüşüm süreçlerine küresel standartlarda
danışmanlık hizmeti sunmayı
sürdüreceğini de belirten Çavuşoğlu,
“Sunduğu yazılım çözümleriyle 20’nin
üzerinde markayla eş zamanlı proje yürüten
Linktera, yeni dönemde finans
ve bankacılık sektörünün ihtiyaçlarına
yönelik ürünlerinin yanı sıra kurum içi
girişimcilik sistemiyle de BT alanında
ihtiyaç duyulacak tüm çözümleri global
standartlarda bir araya getiriyor. Bu
sene itibariyle yazılım ihracatı hedefimiz
odağında Dubai’de açılan yeni ofisimizle
de üst düzey hizmet anlayışımızı
Orta Doğu bölgesinden başlayarak yurt
dışına taşıyoruz.” dedi.
Profesyonel Hizmetlerden Sorumlu
Yönetici Ortak Evren Coşkun ise: “Güvene
ve uzun dönemli iş birliklerine
dayalı yaklaşımız iş ortaklarımızla ortaya
çıkardığımız hizmetlerin kalitesini
yükseltiyor. İş ortaklarımızla temel
hedefimiz ‘Yeni Nesil Danışmanlık’ yaklaşımıyla
hizmet verdiğimiz kurumlar
için en verimli çözümleri üretmek. Bu
bir anlamda uluslararası vizyonumuzun,
yerel ihtiyaçlarla en doğru şekilde
harmanlanması ve kurumlara özel terzi
dikimi bir hizmet sunulmasını da sağlıyor.”
sözleriyle Linktera’nın hedef odaklı,
yenilikçi vizyonunu vurguladı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Charge 4, Bilkom güvencesiyle Türkiye’de
Fitbit Charge 4, dahili GPS, Active Zone Minutes, Uyku Araçları,
Spotify kontrolü gibi yenilikçi özellikleri ile sağlık ve teknolojiyi
buluşturan Fitbit’in bugüne kadar ürettiği en gelişmiş
sağlık ve fitness takip bilekliği olma özelliğini taşıyor…
Türkiye’nin dijital yaşam koçu Bilkom, distribütörü
olduğu Fitbit’in yeni modeli Fitbit
Charge 4’ü satışa sundu.
Dahili GPS, Active Zone Minutes, Spotify gibi
yeni özellikleriyle Fitbit Charge 4, Fitbit’in en
gelişmiş sensör & özellik kombinasyonuna
sahiptir. Fitbit Charge 4 şık tasarımı, yüzmeye
dayanıklılığı ve 7 güne kadar pil ömrüyle
tüm beklentilerinize uygun sağlık & fitness
takip cihazı…
Fitbit’in yeni geliştirdiği ve şimdilik sadece
Charge 4’de bulunan “Active Zone Minutes”
özelliği, spor yaparken ya da aktif olunan
anlarda geçirilen süreyi, dinlenme kalp atış
hızını ve yaş bilgilerini baz alarak analiz ediyor.
Otomatik egzersiz algılama özelliği ile
birçok farklı aktiviteyi tanıyarak takip eden
Charge 4, Aktif Alan Süresi ile yeni bir kişisel
ölçüm standardı getiriyor ve önde gelen sağlık
kuruluşlarının önerileri de baz alınarak
haftalık olarak 150 dakikalık bir hedef için
kullanıcıları motive ediyor. Böylelikle egzersizlerin
sağlığınıza etkilerini daha detaylı
inceleyebiliyorsunuz.
Bilkom Genel Müdürü Fikret Ballıkaya ise
“Sağlık ölçümlerinin daha da önem kazandığı
bu günlerde herkes için kişiselleştirilmiş
ve detaylı incelenen veriler çok değerli. Bu
yeni ve ilham verici akıllı bilekliği Bilkom
güvencesiyle tüm Türkiye’ye sunmaktan
dolayı mutluyuz” dedi.
Fitbit Premium seçenekleri
genişledi ve Fitbit platformu
değer kazandı
Fitbit, kullanıcılarını desteklemek ve içinde
olduğumuz zor günlerde insanların aktif
kalmasına yardımcı olmak için Fitbit uygulamasında
40 yeni Premium içerik sunuluyor.
Buna ek olarak, Fitbit Premium’a yeni
üye olanlar, uygulamayı 90 gün boyunca ücretsiz
deneyebiliyor. Deneme süresince kişiselleştirilmiş
sağlık bilgileri, rehberlik, gelişmiş
uyku araçları, özelleştirilmiş programlar
ve barre3, Daily Burn, obé fitness, Physique
57, POPSUGAR ve Yoga Studio: Mind & Body
gibi 200’den fazla çalışmaya erişilebiliyor.
Premium’un kullanılamadığı bölgelerde olup
henüz Fitbit Coach’u denemeyenler de, telefonda
veya bilgisayarlarda video antrenmanları
izleyebilecekleri 90 günlük ücretsiz deneme
sürümüne Fitbit mobil uygulamasından
erişebilecekler.
Fiyat, piyasaya çıkış tarihi ve
aksesuarlar
Charge 4 ve Charge 4 Special Edition, Vodafone’da
satışa sunuldu. Haziran sonu itibariyle
Arçelik, Medimartk, Hepsiburada,
Gittigidiyor, Amazon ve Trendyol’da satışa
sunulacak. Charge 4, 1.099 TL fiyatla siyah,
bordo ve lacivert renk seçenekleriyle tüketicilere
sunulacak. Charge 4 Special Edition ise
1.299 TL fiyatla, özel granit reflektör/siyah
dokuma kayış ve egzersiz ya da daha spor
bir görünüm için klasik siyah kayışla satışa
çıkacak.
Sektör Market
IT network
VPN’ler şirketler için yeterli verimi veremiyor
Eskiyen kavram ve yöntemleri içeren standart güvenlik
modelleri, siber saldırganları artık eskisi
kadar zorlamıyor. Saldırganların içeriden yarattığı
tehditler konusunda daha gelişmiş hale gelmesiyle
birlikte ağlara bir kez yayılmalarını engellemek
için yeni güvenlik uygulamaları gerektiğini belirten
Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun,
şirket ağlarının güvenliği için sıfır güven yaklaşımını
öneriyor.
Dış tehditlere karşı geliştirilen güvenlik çözümlerine
çalışanların kolay ve güvenli şekilde ulaşma isteği
VPN teknolojisini doğurmuştu. Dahili sistemlere
erişmesi gereken çalışanların VPN’ye bağlanarak ve
internette güvenli bir tünel oluşturmak için şifreleri
kullanarak, şirket içi ağlarda güvenilir bir şekilde gezinmesine
imkan tanıyan VPN’nin artık eskidiğini
belirten Gürsel Tursun, dijital çalışma şeklinin daha
da gelişmesi ve devreye farklı faktörlerin girmesiyle
çevre güvenliği modelinin şirketlerin ağ güvenliği
için artık verimli olmadığına dikkat çekiyor. Bulut
bilişimin ortaya çıkışı, hareketliliğin yaygınlaşması
ve uzaktan çalışmanın artış göstermesinin yeni
yaklaşımlara geçişi hızlandırdığını aktaran Tursun,
siber güvenlik dünyasının eski kapalı çevre sistemlerden
uzaklaştığını, çağa uygun yeni ve daha sağlam
güvenlik modellerinin şirketlerde uygulanması
gerektiğini ifade ediyor.
Sıfır güven modeli, ağ çevre yaklaşımına bir alternatif
olarak ağ konumlarına göre aygıtlara ya hep
ya hiç güvenini koymak yerine yalnızca IP adresine
dayanarak hiçbir şeye güvenilmediği varsayımı ile
davranılmasını ve her eylem için yetkilendirmenin
gerekliliğini savunuyor. Sıfır güven yaklaşımının
amacının ağları, bulut ortamlarını veya uç noktaları
daha güvenilir hale getirmek olmadığını ve güven
Sistemler değişiyor ve yeni dijital çalışma şekli şirketlerin
ağ güvenliklerini daha da güvenli hale getirmekle sınıyor.
Siber güvenliğin çevre güvenliği modeline uyum sağlayan
VPN’lerin eskidiğini belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış
Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin yeni ağ yaklaşım modeli
olan sıfır güven modeline uyum sağlamalarının kaçınılmaz
olduğunu belirtiyor…
kavramını tamamen dijital sistemlerden kaldırmak
olduğunu belirten Gürsel Tursun, bu fikrin temelinde,
çalışan ve diğer iş ortaklarında görülen güven
anlayışı farklılığının yattığını dile getiriyor. Tursun,
şirketlerde ağ güvenliği için güven seviyesinin kişi,
durum, yönetim gibi kaynaklara karşı sıfıra getirilmesinin
sağladığı faydaları ise 3 temel noktada ele
alıyor.
1. Sıfır güven, stratejik bir güvenlik girişimidir. İhlallerin,
çoğu zaman kötü niyetli veya kazayla ortaya
çıkan iç nedenlere bağlı olduğunu hatırlatan Gürsel
Tursun, sıfır güven anlayışı ile hassas işlerin ve müşteri
verilerinin, kullanıcılara işlerini yapmaları için
gereken en az erişimi sağlayarak korunması gerektiği
anlamına geldiğini ifade ediyor.
2. Sıfır güven, şirketlere bir metodoloji sunar. Etkili
ve güvenli bir ağ kurmanın yolu, ilk önce neyin korunması
gerektiği ve sistemlerin nasıl çalıştığını
anlamaktan geçiyor. Sıfır güven anlayışının benimsenmesi,
iş bölümlemenin kullanımını tanımlarken
şirketlere de bölümlere ayrılmış bir ağ oluşturmak
için gerekli bir metodoloji sunuyor. Sıfır güven anlayışının
bir takım elbise dikmek gibi olduğunu belirten
Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel
Tursun, özel giysilerin dikimi gibi sıfır güvenin de
benzer bir işlemle şirketleri ölçüp, biçimlendirip belirli
bir plan içerisinde hareket ettirdiğini açıklıyor.
3. Sıfır güven, güçlü bir önleme stratejisidir. Sıfır
güven, tüm şirket genelinde uygulandığında, şirket
ağlarından uç noktaya ve buluta kadar güçlü bir önleme
stratejisini içerisinde barındırıyor.
Çok faktörlü kimlik doğrulamanın, sıfır güven
modelinin uygulanması için oldukça gerekli
olduğunu da aktaran Gürsel Tursun, bir şirketin
erişim kararları verirken bir kullanıcının kimliğine
bağlılık yaratacaksa, kullanıcılarının iddia
ettikleri kişi olduğuna dair güven duyma ihtiyacı
hissedeceğini belirtiyor. Eski bilgi tabanlı şifre
kimlik doğrulama modelinin bu kararları güvene
almak için gereken güvence düzeyini maalesef
sağlayamayacağını belirten Tursun, tam MFA
dağıtımlarına geçmemiş olan şirketlerin, bu
güvenlik projesini öncelik listelerinin en üstüne
koyması gerektiğini dile getiriyor.
27
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Lazarus kendi fidye yazılımıyla büyük
hedeflere yöneldi
Sektör Market
IT network
28
Mart ve Nisan 2020’de aralarında
Kaspersky’nin de yer aldığı bazı siber
güvenlik kuruluşları VHD fidye yazılımını
raporlamıştı. Kurbanlardan para
sızdırmak için tasarlanan bu zararlı
program kendi kendini kopyalama
özelliğiyle dikkat çekmişti. Zararlı yazılımın
kurbana özel kimlik bilgileriyle
derlenen bir araçla dağıtılması akla
APT saldırılarını getirmişti. O dönemde
saldırıların arkasında kimin olduğu
henüz kesin olarak belirlenmemiş olsa
da Kaspersky araştırmacıları, Fransa
ve Asya’da şirketlere yönelik kullanıldığı
bilinen Lazarus araçlarıyla olan
yakın ilişkisi nedeniyle VHD fidye
yazılımı ile Lazarus arasında büyük
olasılıkla bir ilişki olduğunu dile getirmişti.
Mart ve Mayıs 2020 dönemlerinde
VHD fidye yazılımına yönelik iki ayrı
araştırma düzenlendi. Avrupa’da gerçekleşen
ilk vakada saldırının arkasında
kim olduğuna dair fazla ipucu
bulunmasa da APT gruplarının kullandıklarına
benzer yayılma yöntemlerinin
görülmesi araştırma ekibinin
dikkatini çekti. Ayrıca, saldırının büyük
kuruluşları hedef alan gruplarda
görülen yöntemlerden farklı bir yol izlemesi
de merak uyandırdı. VHD fidye
yazılımının örneklerinin birkaç açık
referans ile yalnızca sınırlı sayıda görülmesi
de bu fidye yazılımının, genel
durumun aksine karaborsada yaygın
bir şekilde satılmadığını da gösterdi.
VHD fidye yazılımının görüldüğü diğer
vaka ise tüm yayılma zincirini ortaya
koyarak araştırmacıların bu programın
Lazarus’la ilişkili olduğunu anlamasını
sağladı. Elde edilen bilgiler arasında
en önemli olan ise saldırganların
MATA adlı çok platformlu çerçevenin
parçası olan bir arka kapı kullanmaları
oldu. Kaspersky’nin hakkında ayrıntılı
bir rapor hazırladığı bu çerçeve, çeşitli
kod ve araç benzerlikleri nedeniyle Lazarus
ile ilişkilendiriliyordu.
Tüm bu bulgular Lazarus’un bugüne
Kaspersky’nin Avrupa ve Asya’da incelediği iki vakada
tespit edilen ve ilk olarak 2020 ilkbaharında duyulan VHD
fidye yazılımının Kuzey Koreli ünlü APT grubu Lazarus
tarafından yönetildiği belirlendi. Lazarus’un kendi fidye
yazılımını geliştirip yayması, grubun yeni bir strateji benimsediğini
ve devlet destekli APT gruplarında nadir görülen
bir şekilde büyük ölçekli maddi kazanç için saldırıya
geçmeye hazırlandığını gösteriyor…
kadar düzenlenen VHD fidye yazılımı
saldırılarının arkasında olduğunu
gösterdi. Bu saldırılar ayrıca Lazarus
grubunun maddi kazanç için hedefli
fidye yazılımlarını kullandığını tespit
edildiği ilk saldırılar oldu. Ayrıca siber
suç ekosisteminde pek görülmeyen bir
şekilde grubun kendi fidye yazılımını
geliştirip kullandığı belirlendi.
“Lazarus’un her zaman maddi kazanç
peşinde olduğunu biliyoruz fakat WannaCry’dan
bu yana fidye yazılımlarıyla
ilgili bir girişimlerine rastlamamıştık.
Grubun hedefli fidye yazılımlarına yönelik
bu vur kaç taktiğiyle diğer siber
suç çetelerinin verimine ulaşamayacağı
kesin olsa da bu tür saldırılara
yönelmiş olması endişe verici. Dünya
genelinde fidye yazılım tehdidi şu anki
haliyle de yeterince büyük. Bu saldırıların
hedefi olan kurumlar neredeyse
iflasın eşiğine gelecek kadar olumsuz
sonuçlar yaşayabiliyor. Burada önemli
olan soru, bu saldırıların tek seferlik
bir deney mi yoksa yeni bir eğilimin
parçası mı olduğu. Özel şirketler, devlet
destekli tehdit gruplarının hedefi olmaktan
endişe duymalılar mı?” diyen
Kaspersky GReAT Kıdemli Güvenlik
Araştırmacısı Ivan Kwiatkowski, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Her durumda,
kurumların veri güvenliğinin her zamankinden
de önemli hale geldiğini
aklından çıkarmaması gerekiyor. Kurumlar
mutlaka önemli verilerin ayrı
yedeklerini saklamalı ve etkin güvenlik
önlemleri almalı.”
Uzmanlar, şirketlerin fidye yazılımlardan
korunmak için şu adımları
atmasını öneriyor:
• Fidye yazılımların kimlik avı saldırıları
ve ihmal nedeniyle sızma şansını
azaltın: Çalışanlarınıza, basit birkaç
adımla fidye yazılımlarından korunmanın
mümkün olabileceğini anlatın.
Kaspersky Automated Security Awareness
Platform ile sunulan özel eğitim
kursları buna yardımcı olabilir.
• Tüm yazılımların, uygulamaların ve
sistemlerin her zaman en güncel sürümünü
kullanın. Ağınızdaki kapatılmamış
açıkları belirlemek için açık ve
yama yönetimi özelliklerine sahip bir
koruma çözümü kullanın.
• Ağlarınızı siber güvenlik denetiminden
geçirin ve tespit edilen açıkları
kapatın.
• Kaspersky Integrated Endpoint Security
gibi bir çözüm kullanarak tüm uç
noktalarda ve sunucularda en doğru
güvenlik yöntemlerini kullandığınızdan
emin olun. Uç nokta güvenliğini
sanal ortam ve EDR işleviyle birleştiren
bu etkili güvenlik çözümü, hem
yeni tür fidye yazılımlarına karşı koruma
sunuyor hem de kurumsal uç noktalarda
tespit edilen tehditlerin anında
görülebilmesini sağlıyor.
• Güvenlik ekiplerinizin en yeni tehdit
istihbaratı verilerine ulaşmasını sağlayın.
Böylece tehdit grupları tarafından
kullanılan yeni araçlar, teknikler ve
taktikler hakkında güncel bilgiye sahip
olabilirler.
• Fidye yazılımı bir suçtur. Saldırıya
uğradığınızda asla fidyeyi ödemeyin.
Bunun yerine yerel emniyet teşkilatınıza
haber verin. Bazı şifre çözücüleri
https://www.nomoreransom.org/en/
index.html adresinde bulabilirsiniz.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Turkcell’li esnafa can suyu desteği
Normalleşme sürecinde de
iş yerlerinin yanında olan
Turkcell, küçük esnafın ihtiyacına
yönelik kapsamlı
bir destek paketi hazırladı.
Esnafa özel can suyu
desteği kapsamında Turkcell,
Kovid-19 salgınından
sonra iş yerine geri dönen
restoran, kafe, kuaför, taksi durağı gibi küçük
işletmelerin ilk üç ay boyunca sabit internetini
karşılıyor. Esnafın iletişim ihtiyaçlarına yönelik
olarak Turkcell, cep telefonlarına gönderdiği internet
hediyeleriyle kullanıcısının yanında oluyor.
Tüm bunların yanı sıra kendi müşterilerine
mesajla kampanyalarını duyurmak isteyen esnafa
da Mesaj Üssü servisinden aldığı SMS adedi
kadar SMS’i de Turkcell ekleyerek ikiye katlıyor.
Aynı zamanda Turkcell’in Mesaj Üssü servisine
ilk defa abone olan iş yerlerine anında 500 SMS
hediye ediliyor.
“Sektörümüzde bir ilke imza
atarak küçük esnafımızın
iletişim ihtiyaçlarına destek
oluyoruz”
Konuyla ilgili değerlendirmesinde Turkcell Genel
Yenilikçi çözümleriyle işletmeleri yeni normale hazırlayan Turkcell,
esnafın bu dönemki ihtiyacından yola çıkarak bir destek
paketi oluşturdu. Bu kapsamda restoran, kafe, kuaför ve taksi
durağı gibi küçük işletmelerin ilk üç aylık sabit interneti Turkcell’den.
Bununla birlikte Turkcell’li esnafa can suyu desteği
olması amacıyla mobil internet de hediye ediliyor. Esnafa destek
paketi kapsamında Turkcell, Mesaj Üssü ile toplu mesaj
göndermek isteyen iş yerlerinin SMS adedini de ikiye katlıyor…
Müdürü Murat Erkan şunları söyledi: “Türkiye’nin
Turkcell’i olarak, ülkemizin can damarı
esnafımızı bir nebze olsun rahatlatmak amacıyla
kendilerine özel can suyu destek paketi sunuyoruz.
Yaşadığımız bu süreçten en fazla etkilenen
esnafımıza yönelik destek paketimizi, onların
sesine kulak vererek hazırladık. Sosyal mesafenin
korunması için kapatılan küçük işletmelerimize
yönelik destek paketimiz ile esnafımızın bu
zor zamanında da yanında olmayı amaçlıyoruz.
Hizmet sektörümüzün normalleşmesine katkı
sağlayacağını umduğumuz telekomünikasyon
faydalarımızı sabit internet, mobil internet ve toplu
SMS olmak üzere destek paketimize ekledik.
Öncelikli olarak esnafımızın ilk üç aylık sabit internetini
biz karşılıyoruz. Bununla birlikte mobil
internet hediyelerimizle de destek olmayı amaçlıyoruz.
Tüm bunların yanı sıra müşterilerine SMS
göndermek isteyen esnafımızın da SMS adedini
ücretsiz olarak ikiye katlıyoruz. Sektörümüzde
bir ilke imza atarak hazırladığımız ve küçük esnafımızın
iletişim ihtiyaçlarına destek olduğumuz
paketimizi her geçen gün genişleterek yeni
faydalar sunmaya devam edeceğiz.”
Kurumsal hat kullanan Turkcell’li esnafın 31
Ağustos 2020 tarihine kadar başvurabileceği
destek paketi için https://www.turkcell.com.tr/
kurumsal/kampanyalar/diger-kampanyalarimiz
adresinden ve Dijital Operatör uygulamasından
talep oluşturmak yeterli.
Anker Eufy RoboVac ile akıllı ev temizliğine
ikisi bir arada çözüm
Sektör Market
IT network
Düzenli ve otomatik çalışarak
temizlik için ayrılan vakit ve
enerjiyi hayata geri kazandıran
robot süpürgeler, her geçen
gün Türkiye’deki tüketicilerin
de beğenisini kazanıyor.
Anker’in robot süpürge markası
Eufy ailesine yeni eklediği
RoboVac G10 Hybrid, üstün
temizlik özellikleriyle kuru temizliğin yanı
sıra, ıslak temizlik görevini de üstlenebiliyor.
Yeni Eufy RoboVac G10 Hybrid, hem ıslak hem kuru temizlik
yapabilmesi, Akıllı Dinamik Navigasyon özelliği ve mobil
uygulamayla yönetilebilmesi ile tüketicilerin hayatına kolaylık
ve rahatlık katacak.
Standart robot süpürgelerden
2 kat daha hızlı
Akıllı Dinamik Navigasyon teknolojisi sayesinde
tüm evin dijital haritasını çıkartarak temizlik
yapan RoboVac G10 Hybrid, bu sayede ev
temizliğini standart bir robot vakum süpürgeye
göre 2 kat daha hızlı tamamlıyor. Standart
süpürgelerin 100 dakikada tamamlayabildiği
ev temizliği, G10 Hybrid ile 50 dakikada yapılabiliyor.
İnce tasarımı ile koltuk, sehpa gibi mobilyaların
altına girebilen, çarpışma önleme teknolojisi
ile çevreye zarar vermeyen, özel uçları ile köşe
temizliği yapabilen RoboVac G10 Hybrid ile ev
sahiplerini parlak yüzeyler ve temiz bir yaşam
alanı bekliyor.
Süper emiş gücü ile halılar ve
kilimler de tertemiz
Eufy ailesindeki en güçlü robot süpürgelerden
biri olan G10 Hybrid, 2000 Pa’lık
süper emiş gücü sayesinde, arkasında sert
yüzeyler kadar, halı ve kilimlerin de kir, toz
ve kırıntılardan arındığı, derin temizlik
yapılmış bir ev bırakıyor. Yüksek güç özelliği,
evcil hayvan sahiplerine de önemli bir avantaj
sağlıyor. Küçük dostlarımızın bıraktığı tüy gibi
kalıntıları başarılı bir şekilde temizleyen G10
Hybrid, kuru ve ıslak temizlik arasında ekstra
temizlik yapma ihtiyacını ortadan kaldırıyor.
Etkili temizliğin sırları: 3 noktalı
sistem ve yüksek performanslı
filtre
G10 Hybrid’in etkili bir temizlik yapmasının
iki sırrı var. Eufy’nin 3 noktalı temizlik sistemi,
emiş yuvasının yanına, dönen fırça ve yan
fırçalar ekliyor. Böylece zor noktalara dahi
ulaşıyor ve çevresindeki en ufak parçayı bile
yakalayabiliyor. Ayrıca en ufak partikülleri bile
hapseden yüksek performanslı ve yıkanabilen
bir filtre kullanıyor.
Mobil uygulamadan kurun, siz
uyurken sessizce temizlesin
Üst kapağı temperli camdan yapılan G10 Hybrid,
sade ve işlevsel tasarımıyla evinize premium
bir hava katıyor. Robot süpürge, çalışırken
55 dB ses seviyesine ulaşarak bir mikrodalga
fırından sessiz çalışabiliyor. Böylece ev sahipleri
çalışırken ya da dinlenirken, onları rahatsız
etmeden görevini yapabiliyor.
Eufy RoboVac G10 Hybrid, sahip olduğu Wi-Fi
bağlantısı sayesinde mobil uygulaması üzerinden
kolayca, her yerden yönetilebiliyor. Bir kez
programlandığında, belirtilen sıklıkta ve zamanda
kendiliğinden çalışan robot süpürge, 90
dakikaya kadar çalışabilmesi ile büyük evleri
dahi tek seferde temizleyebiliyor ve şarjı bittiğinde
istasyonuna otomatik olarak dönebiliyor.
Google Asistan ve Amazon Alexa gibi sesli asistanlarla
bağlantı kurabilen G10 Hybrid, böylece
sesli komutlarla da çalıştırılarak akıllı evin
vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Çarpıcı
fiyat avantajı ile satışa sunulan Eufy G10 Hybrid
robot süpürge, köşe bucak temizliğe yeni bir
dönem getiriyor.
29
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Bilir: “Dijital Dünya
Dijital Evrene Dönüştü”
Prof. Dr. Faruk BİLİR
Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun Başkanı
Kişisel veri, dünya genelinde özellikle son yıllarda sıkça gündeme
gelen önemli kavramlardan biri. Kişisel verilerin önemi ve değeri kadar
konuşulan bir konu daha var; o da veri ihlalleri. Küçük ve orta ölçekli
şirketler gibi çok uluslu büyük şirketlerin de zaman zaman veri
ihlalleriyle gündeme gelmesi, konunun etraflıca masaya yatırılmasını
gerekli hale getirmekte. Bu nedenle 6698 sayılı Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu ile kurulan ve Türkiye’deki yetkili veri koruma
otoritesi olan Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun Başkanı Prof. Dr.
Faruk BİLİR ile bir röportaj gerçekleştirerek akıllarda kalan sorulara
yanıt bulmaya çalıştık…
Kanuna göre kimliği belirli veya belirlenebilir
gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi kişisel
veri olarak adlandırılmakta. İlk akla gelen
örnekler olarak ad-soyad, T.C. kimlik
numarası, araç plakası, sağlık bilgileri,
finansal bilgileri sayabiliriz. Tabii bununla
da sınırlı değil. Çok geniş bir alanı kapsıyor.
Dijitalleşme ile birlikte veri işleme faaliyetleri
akıl almaz boyutlara ulaştı. Sizin bu
konudaki düşünceleriniz nelerdir?
Kişisel veri; kişiye ait olan, kişiyi işaret eden her türlü
bilgidir. Dijitalleşmeden önce kişisel veriler büyük oranda
gerçek ortamda kağıt üzerinde tutuluyordu. Teknolojinin
gelişmesiyle birlikte bu durum değişti ve bugün
kişisel veriler önemli ölçüde dijital ortamlarda işleniyor.
Bunun sonucunda dijital bir dünya meydana geldi. Hatta
bu dijital dünya, çok büyük veri kütlelerinin bir araya
gelmesi ve birtakım veri işleme tekniklerinin de etkileri
sonucunda dijital bir evrene dönüştü diyebiliriz.
Bizler de bireyler olarak her gün dijital ortamlarda vakit
geçirerek, veri üreterek dijital evrenin genişlemesine
katkıda bulunuyoruz.
Söylediklerinizi özetlersek; dijital dünya,
artık dijital evrene dönüştü diyorsunuz.
Bu da kişisel verileri işleyen gerçek ve
tüzel kişilerin yani kanundaki ifadeyle veri
sorumlularının, kişisel verilerin korunmasıyla
ilgili yükümlülüklerinin önemini artırıyor.
Söz konusu yükümlülüklerden bahsedebilir
misiniz?
Veri sorumlusu; kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini
önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak
erişilmesini önlemek ve kişisel verilerin muhafazasını
sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye
yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri
almak zorundadır. Bu kapsamda veri sorumlusu kendi
kurum veya kuruluşunda, Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla
gerekli denetimleri yapmak veya yaptırmak durumundadır.
Öte yandan bir veri ihlali meydana geldiyse, bu durumu
en kısa sürede ilgilisine ve Kişisel Verileri Koruma
Kuruluna ‘Kişisel Veri İhlali Bildirimi’ yapmak suretiyle
açıklamalıdır.
Peki ‘Kişisel Veri İhlali Bildirimi’ nedir?
Bildirim kim tarafından, nasıl yapılmalıdır?
Kişisel veri ihlali bildirimi; veri sorumlusu veya yetkilendirdiği
kişilerce işlenen kişisel verilerin, kanuni
olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi
durumunda, veri sorumlusu tarafından Kişisel Verileri
Koruma Kuruluna ve ihlalden etkilenen ilgili kişilere
yapmak zorunda olduğu bildirimdir. İhlale konu olan
veri sorumlusu yurt dışında yerleşik ise bu ihlalin sonuçlarının
Türkiye’de yerleşik kişileri etkilemesi ve
kişisel verisi işlenen ilgili kişilerin sunulan ürün ve hizmetlerden
Türkiye’de faydalanmaları durumunda yine
Kurula ve ihlalden etkilenen kişilere bildirim yapılması
gerekir.
Bildirim, kurum internet sitesinde bulunan ‘Veri İhlali
Bildirim Formu’nun doldurularak kurula iletilmesi ve
ayrıca ihlalden etkilenen kişilere gerekli bilgilendirmenin
yapılması şeklinde gerçekleştirilir.
“Veri işleyen, kişisel verilerin güvenliğine
ilişkin veri sorumlusu ile müşterek
sorumluluğa sahip”
Veri ihlali bildirimi, veri sorumlusu
tarafından yapılır dediniz. Diyelim ki; veri
ihlali, veri sorumlusu şirket veya kuruluşun
yetkilendirmiş olduğu, onun adına veri
işleme faaliyetinde bulunan veri işleyen
statüsündeki başka bir şirket nezdinde
gerçekleşti. Bu durumda nasıl bir yol
izlenmeli?
Kişisel verilerin güvenliğine ilişkin yükümlülüklerde
veri işleyen, veri sorumlusu ile müşterek sorumluluğa
sahiptir. Buradan hareketle, ihlalin veri işleyen nezdinde
gerçekleşmesi halinde veri işleyenin hiç gecikmeden
veri sorumlusu olan şirket veya kuruluşa bildirimde bulunması
gerekir. Kanun kapsamında Kurula yapılacak
olan bildirimi ise veri sorumlusu konumundaki gerçek
kişi, şirket veya kuruluş yapmalıdır.
Gerçek kişi de veri sorumlusu olabilir mi?
Elbette. Veri sorumlusu, kişisel verilerin işleme amaçlarını
ve araçlarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından
ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek
veya tüzel kişidir. Ancak şunu da ekleyeyim; tüzel kişilerde
veri sorumlusu; tüzel kişinin bizzat kendisidir,
bünyesindeki bir gerçek kişi değildir.
Veri sorumlusu statüsündeki bir gerçek
kişi, bir şirket veya kuruluş veri ihlal bildirimi
yaparken hangi hususlara dikkat etmelidir?
Kanuna ve ilgili Kurul Kararına göre veri ihlali öğrenildiğinde
gecikmeksizin ve en geç 72 saat içerisinde Kurula
bildirim yapılmalıdır.
Eğer haklı bir gerekçeden ötürü 72 saat içerisinde bildirim
yapılamamış ise yapılacak bildirimle birlikte gecikmenin
nedenleri de Kurula açıklanmalıdır. Zaten bildirim
formunda buna ilişkin bir bölüm yer almaktadır.
Diğer yandan bildirim formunda yer verilen hususlar
net bir şekilde belirtilmeli ve ortaya konulmalıdır.
Formda istenen bilgilerin tamamını aynı anda sağlamak
mümkün değil ise bu bilgilerin gecikmeye mahal
vermeden aşamalı olarak sağlanması mümkündür. Bir
de bu tür durumlara ilişkin bir ‘veri müdahale planı’ hazırlanarak
belli aralıklara gözden geçirilmeli, gerekmesi
halinde güncellenmelidir. Tabii bu esnada ihlalden etkilenen
kişiler de makul olan en kısa süre içerisinde uygun
yöntemlerle bilgilendirilmelidir.
Belli esaslara göre Kurula bildirim yapılıyor.
Çizdiğiniz çerçeveye göre ihlalden etkilenen
kişilere nasıl bir bildirim yapılmalı? Bu
kişilerle hangi bilgiler paylaşılmalı?
Her şeyden önce ihlalden etkilenen kişilerin anlayabileceği,
açık ve sade bir dille bilgi verilmeli ve asgari olarak;
ihlalin ne zaman gerçekleştiği, kişisel veri/özel nitelikli
kişisel veri şeklinde kategorize edilerek hangi verilerin
ihlalden etkilendiği, ihlalin olası sonuçları, olumsuz etkilerin
azaltılması için alınan ve ilgili kişilerce alınması
önerilen tedbirler konusunda bilgiler verilmelidir.
Buna ek olarak ihlalden etkilenen kişilerin bilgi almalarını
sağlayacak iletişim kanalları da yine kişilerin dikkatine
sunulmalıdır. İhlalden etkilenen kişileri bilgilendirme
zorunluluğundaki temel amaç; ihlal nedeniyle bu
kişiler hakkında ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçların
ivedilikle önüne geçilmesi veya en aza indirgenmesidir.
Zaman zaman veri ihlal bildirimlerinin
Kurum internet adresinde yayınlandığını
görüyoruz. Bildirimde bulunulan her ihlal
yayınlanıyor mu, yayınlanmıyorsa hangi
ölçütler baz alınarak yayınlanmıyor, bunu
öğrenebilir miyiz?
Kurul, belli kriterler dahilindeki ihlal bildirimlerini
Kurum internet adresi üzerinden veya uygun gördüğü
yöntemle ilan etmektedir. Dolayısıyla her gelen bildirim
yayınlanmamaktadır.
Veri ihlali bildirimleri; etkilenen kişi sayısı, ihlalden
etkilenen kişisel veriler, etkilenen kişi gruplarının kimler
olduğu, kişisel verisi işlenen ilgili kişilere bildirim
yapılıp yapılmadığı, veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin
yerine getirilip getirilmediği ve ihlalin boyutu
çerçevesinde ihlalin büyüklüğü ve meydana gelebilecek
zararlar gibi kriterler kapsamında değerlendirmeye tâbi
tutularak yayınlanmakta veya yayınlanmamaktadır.
Veri ihlal bildirimi konusundaki istatistikleri
paylaşabilir misiniz? Bugüne kadar kaç
tane bildirim yapıldı, bunlardan kaç
tanesi bahsettiğiniz değerlendirmelerin
ardından yayınlandı? Veri güvenliğine
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi
durumunda Kanundaki yaptırım ne
şekildedir? İhlal bildirimlerinin haricindeki
rakamlar nelerdir? Bugüne kadar uygulanan
ceza miktarı nedir?
Kanunun 12. maddesinde öngörülen veri güvenliğine
ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda
15.000 Türk Lirasından 1.000.000 Türk Lirasına
kadar idari yaptırım uygulanmaktadır.
Temmuz ayı itibariyle Kurula şu ana kadar 270 veri ihlal
bildirimi intikal etmiş olup, bunlardan 52 tanesi Kurum
internet sayfasında yayınlanarak ilan edilmiştir.
Bununla birlikte bugüne kadar 4719 ihbar ve şikayet
başvurusu alındı. Bunlardan 3690 tanesi sonuçlandırıldı.
Kurulun görev ve yetki alanına giren 378 konuda ise
hukuki görüş verildi.
Yapılan işlemlerin ardından bugüne kadar toplamda 29
milyon 47 bin 828 Türk Lirası idari yaptırım uygulandı.
“Her veri ihlali, veri sorumlusu tarafından
gerekli önlemlerin alınmadığı anlamına
gelmez”
Veri sorumlusu gerekli bütün önlemleri
almasına rağmen yine de bir veri ihlali ile
karşılaştığı takdirde Kurulun bu duruma
bakış açısı nedir?
Teknoloji, insanlığın yararına kullanıldığı gibi kötü
niyetli kişi veya gruplar tarafından farklı amaçlarla da
kullanılabilmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle doğru
orantılı olarak siber saldırılar da karmaşık bir yapıya
bürünmektedir. Bu duruma bağlı olarak şunun altını
çizmek isterim ki; her veri ihlali, veri sorumlusu tarafından
gerekli tedbirlerin alınmadığı anlamına gelmez.
Böyle bir tabloyla karşılaşıldığında Kurul; veri sorumlusu
proaktif bir yaklaşım sergilemiş mi, Kurum tarafından
yayınlanan Kişisel Veri Güvenliği Rehberi’nde
belirlenen tedbirleri uygulamış mı, özel nitelikli kişisel
veri işlemiş ise bunlar için ek tedbirler uygulamış mı, kişisel
verilerin gizliliği ve bütünlüğü için gerekli aksiyonları
almış mı, bunları göz önünde bulundurur. Kişisel
Verileri Koruma Kurulu her ihlal bildirimini kendi özel
şartları içerisinde ele almaktadır.
“Kapattığınız köşeden gol yemeyin”
Alınan önlemlerin dışında önümüzde duran
bir gerçek daha var. O da çalışan hatası.
Evet, dış tehdit ve risklere karşı son derece
güçlü bir siber güvenlik hattı kurulabilir.
Fakat veri güvenliğine yönelik iç tehditler
her zaman şirketler için ciddiye alınması
gereken bir zaaf olmuştur. Özetlersek;
çalışan hatası veya kötüye kullanım her
zaman için potansiyel bir tehdit. Peki,
buna karşı neler yapılabilir, ne tür önlemler
alınabilir?
Son derece önemli bir noktaya değindiniz. Klişe bir ifade
olacak ama bir zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır.
Diğer halkalar ne kadar güçlü olursa olsun, asıl belirleyici
olan zayıf halkadır. Veri güvenliğine dair güncel
bir sistem kurmak güzel bir gelişmedir fakat tek başına
yeterli değildir. Eğer siz çalışanlarınızı yeterince eğitmediyseniz,
belli periyotlarla konunun önemine dikkat
çekmiyorsanız aldığınız teknik tedbirler bir noktadan
sonra yetersiz kalacaktır. Teknik ve idari tedbirler bir
bütündür. Bunları kısmi uygularsanız, kısmi güvenlik
sağlarsınız. Bu bakımdan teknik tedbirlerle birlikte
idari tedbirlere de önem verilmeli. Örneğin çalışanların
eğitilmesi ve farkındalık çalışmaları kapsamında bilgi
ve bilinç düzeyinin yüksek ve güncel tutulması... Bilinmelidir
ki; güvenlik, farkındalıkla mümkündür. Neden
farkındalıkla mümkündür, bir örnek vereyim. Küresel
ölçekte kişisel verilerin güvenliği için en çok e-posta güvenliği,
oltalama saldırıları gibi konularda hatırlatmalar,
uyarılar yapılıyor ve hatta eğitimlere konu oluyor.
İlginç olan ise çalışanların istemeden de olsa veri ihlallerine
karışmasının ana nedenlerinden biri; yine e-posta
üzerinden yapılan saldırılar ve e-posta güvenliğinin
yeterince sağlanamaması.
İşte bu durum, farkındalık eksikliğinden kaynaklanıyor.
Bu sorunu çözmenin en iyi yolunun, farkındalık
çalışmalarının verilen eğitimlerin bir parçası haline
getirmek olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla çalışanların
dikkatsizlik, dalgınlık veya tecrübesizlik gibi etkenlere
bağlı olarak meydana gelebilecek veri ihlallerine
karşı farkındalık eğitimleri alarak bilinçlendirilmeleri
gerektiğine inanıyorum. Futbol tabiri ile ifade etmem
gerekirse veri sorumlularına şu tavsiyede bulunmak
isterim; farkındalığa önem verin, kapattığınız köşeden
gol yemeyin...
Kötüye kullanım riskine karşı ise idari tedbirler kapsamında
hukuka uygun şekilde gizlilik sözleşmeleri imzalanabilir.
“Kişisel veri güvenliğinin ana bileşenlerinden
birisi siber güvenliktir”
Kişisel verilerin dijital ortamlarda da
korunabilmesi açısından siber güvenliğin
önemi hakkında neler söylemek istersiniz?
Kamuda ve özel sektörde hızla devam eden dijitalleşme
sürecine baktığımızda, dijital ortamlardaki veri işleme
faaliyetlerinin gerçek ortama kıyasla çok daha yoğun
olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Bu çerçevede dijital
ortamların taşıdığı niteliklere göre bir ön çalışma
yapılıp, bu çalışma kapsamında önlemlerin alınması
gerekir.
Kişisel veri güvenliğinin ana bileşenlerden biri siber güvenliktir.
Siber güvenlik, dijital teknolojilerin yaygınlaşması
ve sınırları aşan yapısı sebebiyle, siber saldırıların
boyut değiştirmesine bağlı olarak veri güvenliğinin temin
edilmesinde çok önemli bir kavram haline gelmiştir.
Siber güvenliğe dair çalışanların sınırlı bilgileri olsa
dahi ilk müdahaleyi yapabilmeleri, kişisel veri güvenliğinin
sağlanması bakımından büyük önem taşımaktadır.
Artık birey olarak da bir parçası olduğumuz dijital
evrende kişisel veri güvenliğini sağlayabilmenin yolu,
siber güvenliğin tesis edilmesinden geçmektedir.
Yapılan bir araştırmaya göre dünya
genelinde ve ülkemizde COVID-19 salgınıyla
birlikte siber saldırılar neredeyse iki kat
artmış vaziyette. Salgını fırsat bilen
kötü niyetli kişiler dolaylı olarak, dijital
imkanlardan yararlanarak hayatın olağan
akışının devam ettirilmesine karşı da
bir tehdit haline geldi. Türkiye özelinde
bakacak olursak Mart, Nisan ve Mayıs
aylarında siber saldırıların dikkat çekici
şekilde arttığını görüyoruz. Bu tehdide karşı
veri ihlali yaşamamak adına sizce neler
yapılabilir?
Konuyu kişisel verilerin korunması ile ilgili çerçevede
ele alacak olursak, COVID-19 salgınıyla birlikte siber
saldırıların artış göstermesi elbette tesadüf değil. Kişisel
veriler her zaman önemliydi. Gelişen teknoloji ile çeşitli
veri işleme yöntemlerinin ortaya çıkması, verilerin
analiz edilerek değer elde edilmesiyle birlikte bu önem
daha da arttı. Yakın gelecekte ise bu önemin çok daha
yakından hissedileceğini düşünüyorum.
Kişisel verilerin hayatımızı nasıl etkilediğini anlamamız
ve buna göre hareket etmemiz lazım. Bu bakımdan
kişisel veri işleyen veri sorumluları her şeyden önce
sürdürülebilir ve inovasyona dayalı bir veri koruma
politikası oluşturmalıdır. Veri güvenliğine ilişkin oluşturulan
sistemler statik bir yapıda olmamalı, teknolojik
gelişmeler kapsamında güncellemelere açık olmalı ve
yeniliklere cevap verebilecek nitelikte olmalıdır. Bir de
kişisel verilerin korunması bireysel, toplumsal ve kurumsal
kültürün bir parçası olarak görülmelidir. Kişisel
verilerin güvenliğinin sağlanması açısından oluşturulan
şirket politikalarının doğru ve eksiksiz yürütülmesi
için konuyla ilgili birimlerce profesyonel ve çözüm
odaklı bir yaklaşım sergilenmelidir.
Diğer ülkelerle kıyasladığımızda, Ülkemizin COVID-19
salgını sürecini sağlık alanında olduğu gibi kişisel verilerin
korunması ve dijitalleşme alanında da başarıyla
yönettiği kanaatindeyim. İçinde bulunduğumuz kontrollü
sosyal hayat sürecinde de bu başarının devam edeceği
kanısındayım.
“Sosyal medya şirketleri kanundan istisna
değil”
Geçtiğimiz günlerde Kurul, bazı sosyal
medya platformları için resen inceleme
yürütüldüğünü açıkladı. Açıklamada kişisel
verilere yönelik veri güvenliği açığı haberleri
ve ihbarlar üzerine harekete geçildiği
ifade edildi. Daha önce çokça kullanılan bir
sosyal medya şirketine üst sınırdan ceza
uygulanmıştı. Sosyal medya şirketlerinden
beklenen nedir? Beklentiler karşılanmaz
ise Kişisel Verilerin Korunması Kanunu
açısından bu tür şirketleri neler bekliyor?
Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun şekilde veri işleme,
bütün veri sorumluları için geçerli olduğu gibi sosyal
medya şirketleri için de geçerlidir. Bu tür platformlar
veri güvenliğini ön planda tutmalı, kişisel verilerin korunması
amacıyla kişileri yanıltıcı ve zararlı içeriklerin
önüne geçmek için gerekli mekanizmaları oluşturmalıdır.
Özetle; veri koruma bilinci ve bireyin mahremiyetine
saygı, sosyal medyanın dışında değil merkezinde olmalıdır.
Sosyal medya şirketleri Kanundan istisna değil.
Dolayısıyla 6698 sayılı Kanunla ilgili yükümlülüklerini
yerine getirmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde idari
yaptırımların uygulanması kaçınılmazdır.
“Siber vatan bilinci ile mümkün olduğunca
yerli ve milli çözümleri tercih etmeliyiz”
Dijitalleşme demişken, yakın zamanda
dijital farkındalık ve siber vatan kavramları
gündeme geldi. Kişisel verilerin geleceği
ve yapay zeka başta olmak üzere bu
kavramlar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bunlara ek olarak dijital okuryazarlık da
çokça üzerinde durulan bir kavram. Kişisel
verilerin korunması ile dijital okuryazarlık
arasında bir bağlantı kurulabilir mi?
Kişisel veriler, geçmişte ve günümüzde olduğu gibi gelecekte
de önemini koruyacaktır. Kişisel Verilerin Korunması
Kanunu, bireyin korunması ile veri temelli ekonomi
arasında denge unsuru olup yapay zeka, büyük veri,
nesnelerin interneti gibi veriden değer üretebilen teknolojilerden
yararlanılmasına engel teşkil etmemektedir.
Bununla birlikte bu tür teknolojilerden yararlanılırken
insan onurunu merkeze alan bir anlayış benimsenmelidir.
Artık dijital çağdayız. Dolayısıyla veri koruma ve uyum
süreçlerinin içinde bulunduğumuz çağın gerçekleriyle
örtüşmesi gerekiyor. Bu kapsamda dijital farkındalığa
gereken önemi vermeli, siber vatan bilinci ile kişisel veri
işleme süreçlerinde mümkün olduğunca yerli ve milli
çözümleri tercih etmeliyiz.
Dijital okuryazarlığı, akıllı cihaz kullanma becerileri
çerçevesinde bilgiye ulaşma, değerlendirme, doğrulama
ve gerçeği taklitten ayırt edebilme yeteneklerini kazanmak
şeklinde ifade edebilirim.
‘Hakikatin önemsizleşmesi’ olarak da adlandırabileceğimiz
‘post-truth’ dönemde, çeşitli algılarla kişisel verilerin
istismar edilmesi ve bunun sonucunda bireylerin
maddi ve manevi mağduriyetlerle karşılaşması tehlikesine
karşı yanıltıcı içeriklerden uzak durarak, resmi
makamlarca teyit edilmiş bilgileri dikkate alarak dijital
okuryazarlığımızı geliştirmeliyiz.
“Saygın olmak için, saygılı ol”
Çok kısaca kişisel veri işleyen kişilere, şirketlere,
kuruluşlara son olarak hangi mesajı
vermek istersiniz?
Çok kısa dediniz, o halde tek bir cümleyle ifade ediyorum;
saygın olmak için, kişisel verilere saygılı olmak
gerekir.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Catherine Chen:
“Daha iyi bir gelecek için sorumlulukları
paylaşmalıyız”
Sektör Market
IT network
32
Endüstri politikalarının dijital ekonominin
gelişimini ne şekilde destekleyebileceğini,
ekonomik düzelmeye nasıl katkı sağlayabileceğini
ve nasıl herkes için daha iyi bir gelecek
inşa edebileceğini keşfetmek üzere 80’den
fazla ülkeden binlerce çevrimiçi katılımcı
eşliğinde gerçekleştirilen HUAWEI Better
World zirvesinin üçüncü gününde, açılış
konuşmasını, HUAWEI Yönetim Kurulu
Başkanı ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Catherine
Chen gerçekleştirdi.
Catherine Chen: Herkes için
daha iyi bir gelecek ortak çaba
gerektirir
“Geçtiğimiz 30 yıl içinde bilgi teknolojileri
hızla gelişti ve insanların yaşamlarını kolaylaştırdı.
COVID-19 salgını ise dijital altyapının
teknolojik gelişmelere yeterince ayak
uyduramadığını ortaya koydu. Uluslararası
Telekomünikasyon Birliği (ITU) raporlarına
göre, dünya nüfusunun yaklaşık yarısı halen
internet erişimine veya birçok teknolojik
imkana sahip değil. Ülkeler genelinde ekonomiler
küçüldükçe, hükümetler dijitalleşme
ile ilgili stratejilere daha fazla ağırlık vermektedir.
Bizler daha bağlantılı, akıllı ve yenilikçi
bir gelecek öngörüyoruz. Bu geleceğin herkes
için; kapsayıcı, sürdürülebilir ve daha iyi olmasını
sağlamalıyız.”
Daha iyi bir ekonomi için
yaratıcılığımızı tepeden tırnağa
artırmalıyız
“Birçok ülke, COVID-19 sürecinde kritik önlemleri
başarıyla aldığı için, bazı ülkelerdeki
ekonomik durum normale dönmeye başladı.
Yine bazı ülkeler, bilgi teknolojilerinin de ön
planda olduğu farklı teşvik planlarını devreye
aldı. Çin’deki yeni altyapı planı kapsamında,
önümüzdeki 5 yılda kullanılmak üzere, sadece
5G yatırımı olarak, 140 milyar ABD dolarından
fazla kaynak ayrıldı. Bu planlamanın, Çin’in
dijital ekonomisine 2 trilyon dolardan fazla
katkı sağlaması ve genel ekonomik durumu
da olumlu yönde etkilemesi bekleniyor. Bunun
yanı sıra, Avrupa Birliği de ekonomik düzelmeye
katkıda bulunmak amacıyla, 1,1 trilyon
Euro’luk bir paket açıkladı.”
HUAWEI Yönetim Kurulu Başkanı ve Kıdemli Başkan
Yardımcısı Catherine Chen, HUAWEI Better World zirvesinin
üçüncü ve son gününde gerçekleştirdiği açılış
konuşmasında, “Dünya genelindeki telekomünikasyon
regülatörleri, COVID-19 ile ortaya çıkan ortak sorunları
çözmek ve herkes için daha iyi gelecek yaratmak
için birlikte çalışmalıdır” dedi.
“Ekonomiyi canlandırmak için tepeden tırnağa
yenilenmeye ve daha yaratıcı olmaya
ihtiyacımız var” diyen Catherine Chen, sektördeki
aktif dijital dönüşümle birlikte, bu
yöndeki hükümet politikalarını desteklemenin
tüm sektörlere fayda sağlayacağını ve verimliliği
artıracağını da sözlerine ekledi.
Geleceğin Tohumları Projesi,
sürdürülebilir bir gelecek için
umutları yeşertiyor
Hızla büyüyen küresel dijital ekonomi ve bu
yöndeki eksiklikler arasında oluşan uçurumu
konu alan Dünya Bankası raporuna atıfta bulunan
Chen, “HUAWEI Geleceğin Tohumları
programına devam ediyor. Bu program 2008
yılında başlatılmış ve bugüne kadar 108 ülke
ve bölgede, 400’den fazla üniversiteden yaklaşık
30.000 öğrenciye fayda sağlamıştır. Dijitalleşme,
bugün daha fazla endüstri tarafından benimsenmiş
bulunuyor.
Gelecek için ektiğimiz bu tohumlar, ileride
Birleşmiş Milletler’in 2030 stratejik kalkınma
hedeflerinde, özellikle de iklim değişikliği ile
ilgili olan maddelerde karar verici konumda
yer alacaklar” dedi.
HUAWEI Better World zirvesinin üçüncü
gününde; Uluslararası Telekomünikasyon
Birliği, GSMA, Avrupa Telekomünikasyon
Rekabet Birliği (ECTA), Güney Afrika İletişim
ve Dijital Teknolojiler Birimi, Ulusal Dijital
Ekonomi ve Toplum Komisyonu, Çin Bilgi
ve İletişim Teknolojileri Akademisi, Almanya
İnternet Endüstrisi Birliği ile Tayland Ofisi
temsilcileri de konuşmacı olarak yer aldı.
Chen’in ardından söz alan kurum temsilcileri,
gelecekte inşa edilecek daha bir dünya
özelindeki görüşlerini paylaştılar. Uluslararası
kuruluşların sözcülerinin gündeminde;
küresel olarak birleşik BT standartları oluşturmak,
dijital ekonomiyi teşvik etmek, dijital
kapsayıcılığı hızlandırmak ve yeni ekonomik
normalleri hayata geçirmek vardı.
Ryan Ding: Gelişmiş bağlantı
teknolojileri operatörler için yeni
fırsatlar yaratacak
Zirvenin dünkü oturumunda söz alan HU-
AWEI İcra Kurulu Direktörü ve Operatör İş
Birimi Başkanı Ryan Ding, GSM operatörlerine
yönelik olarak, bağlantı teknolojilerinin
potansiyelini ortaya çıkararak işlerini nasıl
geliştirebilecekleri konusunda tavsiyelerde
bulundu
Ryan Ding’in konuşmasından
bazı satırbaşları şu şekilde;
• “GSM Operatörleri, ağ teknolojilerini en iyi
şekilde kullanmalıdır. Ek yazılım ve panolarla
birlikte, RRU’ları (Uzak Radyo Üniteleri)
değiştirerek kapasitelerini hızla genişletmelidir.
Bu gelişim, operatörlerin salgın sırasında
yükselen veri trafiğine daha iyi bir şekilde
yanıt vermelerine ve toplam sahip olma
maliyetlerini optimize etmelerine yardımcı
olacaktır. Operatörler, kullanıcı deneyimine
odaklanmalı ve en iyi ağ sistemlerini kurmalıdır.
• “Operatörlerin iş potansiyellerini artırmak
için ticari yatırımlarını da artırmaları gerekiyor.
Ağ teknolojileri yeni bir döneme giriyor
ve B2B pazarı, operatörlerin ticari başarısı
için büyük önem taşıyor.
• “Operatörlerin geleceğe yönelik ağ kurulum
hedeflerini de belirlemeleri gerekir. Telekomünikasyon
endüstrisi, ağ bağlantılarının;
bireylerin ve işletmelerin sürekli değişen ihtiyaçlarına
nasıl adapte edilebileceğini, dijital
ekonominin gelişimini nasıl destekleyeceğini
de düşünmelidir.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Logo’dan öğrencilere online staj imkanı
Yaklaşık 4000 kişilik
başvuru aldıklarını
belirten Logo Grup
İnsan ve Organizasyonel
Dönüşüm
Başkanı Hande
Yalgın, “Türkiye’nin
lider yazılım
firmalarından biri
olan Logo Yazılım
olarak yoğun bir yaz
dönemine başladık.
Adaylarımız için 1650 video mülakat, 1600
teknik sınav, 200’den fazla vaka analizi
hazırladık. Ayrıca staj yapacak adaylarımızı
belirlerken cinsiyet eşitliğine de önem
verdik. Bugün Logo ailesinin bir ferdi olmaya
aday arkadaşlarımız yüzde 50 kadın yüzde
50 erkek oranıyla belirlendi. Öte yandan Covid-19
gündemi nedeniyle artan evden çalışma
sürecine yanıt verebilmek, gençlerimizin
pandemiden en az şekilde etkilenmesini sağlayabilmek
için tüm imkanlarımızı seferber
etmiş durumdayız. Türkiye’nin lider bilişim
markalarından biri olarak dijital dönüşümde
öncü ve rehber rolümüzle genç yeteneklere
online staj programı yarattık. Teknik altyapımız
ve uzaktan iş yapma kültürümüz
sayesinde gerçekleştireceğimiz tüm oryantasyon,
eğitim ve iş yapışımızı dijitalleştiriyoruz.
Staja kabul edilen tüm adaylarımız
Türkiye’nin lider bilişim markalarından Logo Yazılım, her
yıl uyguladığı stajyer alımlarına 2020 yılında da devam
ediyor. Online staj programı kapsamında staj yapmaya
hak kazanan gençler bu yıl 20 Temmuz’da iş başı yaptılar.
Gelişim merkezi uygulamaları sonrası stajyer kabul eden
firma gençlere güzel bir deneyim yaşatmayı hedefliyor…
Logo staj yolculuğunda onlara yol gösterici
olacak, bu süreçte farkındalığını artıracak
ve gelişimini destekleyecek, organizasyonel
kültüre adaptasyonunu hızlandıracak
“Gölge Liderler” tarafından takip edilecekler.
Stajyerlerimiz mesleki eğitim alanında bağlı
bulundukları ekiplerden eğitim almanın
yanında tüm stajyerlere oryantasyon
sürecinden başlayarak iş hayatında ihtiyaç
duyacakları çevik çalışma yöntemleri ve
iletişim gibi konularda eğitimler verilecek.
Bunun yanında uzaktan iş yapma konusunda
ayrıca eğitimler planladık. Logo’da kariyerine
devam etmek konusunda ilginin yoğun olduğunu
görmek bizler için bir gurur kaynağı
oldu.” dedi.
“LOG-in” adı altında üniversite öğrencilerine
staj imkânı sunan Logo Yazılım, gençlerin
gerçek bir çalışan deneyimi yaşamasına da
önem veriyor.
2019’da 76 stajyer
Logo’da staj yolculuğunu
tamamlamıştı
2019 yılında 4.400’den fazla stajyer adayı
stajyer programına başvurarak teknik test
(.NET ve Java dilinde), video mülakat, vaka
çalışması ve kişilik envanteri gibi işe alım
süreçlerine dahil ediliyor. Bu aşamaları başarıyla
tamamlayan adaylar stajyer olarak
ilgili bölümlere yerleştiriliyor. 2019 yılında
yüzde 50 kadın erkek oranıyla 76 stajyer Logo’da
staj yolculuğunu tamamladı. Stajyerler
bu süreçte oryantasyon programı, sosyal
beceriler ve teknik eğitimlere de katıldı. Ayrıca
staj sonunda 15 yarı zamanlı, 3 sürekli
olmak üzere toplam 18 stajyer, kariyerlerine
Logo’da devam etme fırsatı buldu.
Sektör Market
IT network
Turkcell Çin Kalkınma Bankası ile 500 milyon
Euro tutarında kredi anlaşması imzaladı
Müşterilerine kesintisiz iletişim
sağlamak için altyapı
yatırımlarına hız kesmeden
devam eden Turkcell’e yurt
dışındaki yatırımcılar ve
kredi kuruluşları yoğun ilgi
göstermeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Aralık
ayında Çin Kalkınma Bankası’yla uzun vadeli
bir kredi paketi için mutabakata varan Turkcell,
bu kapsamda toplam 500 milyon Euro tutarında
8 yıl vadeli kredi anlaşmalarını imzaladı. Anlaşmaya
göre krediler imza tarihinden itibaren
3 yıl içerisinde yapılacak yatırımlara paralel olarak
Euro ve Çin Yuanı (RMB) cinsinden kullanılabilecek.
Turkcell ayrıca RMB kredilerin kur ve
faiz risklerinin ihtiyaç oldukça hedge edilmesi
amacıyla ICBC Turkey ile bir mutabakat anlaşması
imzaladı. Bu kapsamda RMB cinsinden
kullanılan kredilerin risklerinin bertaraf edilmesi
için gerekli hedge işlemleri yapılabilecek.
Turkcell, altyapı yatırımlarının finansmanı amacıyla Aralık
2019’da mutabakatını duyurduğu Çin Kalkınma Bankası
kredi paketini imzaladı. 500 milyon Euro tutarında ve 8 yıl
vadeli kredi paketi, 3 yıl içinde Turkcell tarafından yapılacak
telekom ekipman alımlarının finansmanında Euro ve
Çin Yuanı (RMB) cinsinden kullanılabilecek...
Yılmaz: Turkcell’e duyulan
uluslararası güvenin göstergesi
Turkcell Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Osman Yılmaz, Çin Kalkınma Bankası’yla
imzalanan anlaşmanın hem Turkcell’e
hem de Türkiye ekonomisine duyulan uluslararası
güvenin en açık göstergesi olduğunu söyleyerek
şöyle devam etti: “Son dönemde belirginleşen
dijitalleşme trendi, Turkcell’in sunduğu
ürün/hizmetlere ve veri kullanımına olan talebi
arttırırken pandemi dönemi iletişimin önemini
bir kez daha gösterdi. Bu süreçte veri kullanımda
yüzde 50’lere varan artışlar yaşarken, BiP
üzerinden yapılan görüntülü görüşmelerde
10 kata varan, TV+ kullanımında ise yüzde 15
artışlar gördük. Ayrıca fiber olmayan yerlerde
müşterilerimize fiber hızında mobil internet
sunabilmemizi sağlayan Superbox ürünümüze
olan talep de katlandı. Turkcell olarak, büyüyen
abone bazımıza en kaliteli hizmeti sunmaya
devam etmek için yatırımlara kesintisiz devam
ediyoruz. Uzun vadeli yatırımlar için uzun vadeli
finansman sağlanması iş modelimizin temel
prensiplerimizden.”
Turkcell’in bu anlaşmayla etkin bilanço yönetimini
likidite ve kur riskinin çeşitlendirilmesi
anlamında bir kez daha kanıtladığının altını
çizen Yılmaz, “İmzaladığımız anlaşmayla
önümüzdeki 3 yılın yeni nesil teknoloji satın
alımlarını finanse etmeyi planlıyoruz. Uzun vadeli,
uygun maliyetli ve hem Euro hem de RMB
cinsinden kullanılabilecek bu krediyle satın
alımlarımızı finanse ederken bu dönemde vadesi
gelecek kredilerimizi de elverişli koşullarda
yenilemiş olacağız. Başarıyla tamamladığımız
bu anlaşma sayesinde gelecek dönemlerdeki
altyapı yatırımlarımıza finansman anlamında
hazırız” diye konuştu.
3 yıllık dönemde kullanılacak krediler için kullanım
süresi boyunca anapara geri ödemesi yapılmayacak;
kullanım döneminin bitiminden
itibaren 5 yıllık süre içerisinde düşük başlayıp
artan taksitler halinde geri ödenecek.
33
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
VIP Kategoride yeni nesil
WiFi 6 Access Point
Sektör Market
IT network
34
Bulut tabanlı ağ teknolojileri alanında
uçtan uca çözümler sunan Zyxel
Networks, WiFi 6 destekli 2 yeni
access pointi; WAX510D ve NWA-
110AX’i pazara sundu. Teknoloji
marketlerinde yerini alan yeni nesil
access pointler - erişim noktaları;
oteller, okul kampüsleri ve AVM’lerde
internet erişim kalitesini en üst
segmente taşıyor. Orta ve küçük ölçekli
işletmeler, öğrenci yurtları veya
hastaneler gibi yüksek yoğunluklu
yaşam alanları için de ideal olan cihazlar,
eşsiz bir ağ deneyimi yaşatıyor.
Yönetim kolaylığı özelliği ile öne
çıkan access pointler, bilgi işlem altyapılarının
performansını artırarak
iş gücü ve zamandan da tasarruf imkânı
sunuyor.
Yeni nesil access pointler; yazın gelmesi
ile beraber pandemi sürecinde
turizm beldelerine akın eden
tatilcilerin kesintisiz ve hızlı internet
erişimi taleplerine de cevap veriyor.
WiFi 6 teknolojisinin sağladığı
avantajları bünyesinde barındıran
WAX510D ile; yavaş indirme süreleri,
4K video izlerken donma ve kopma
gibi sorunlar tarih oluyor. Aynı
anda ağa bağlı birçok cihazı destekleyebilme
yeteneği olan WAX510D,
otellerde ve AVM’lerde kesintisiz iletişim
deneyiminde çıtayı yükseltiyor.
Zyxel Networks’ün yeni ürünü, tatil
köylerindeki misafirlerin ve otel personelinin
internet erişiminde düşük
kapasite endişesini yok ediyor.
Zyxel Networks, WiFi 6 teknolojisi destekli yeni access
pointleri ile turizm sektöründe çıtayı yükseltmeyi
hedefliyor.
Dual-Optimize Anten
ve BSS Renklendirme
Teknolojisi Desteği
Zyxel Kurumsal Çözümler Satış Müdürü
Ömer Faruk Erünsal’ın verdiği
bilgiye göre, WAX510D, 2. Nesil WiFi
6 (Qualcomm 802.11ax 2.0) yonga seti
ile sağladığı OFDMA, MU-MIMO ve
BSS renklendirme teknolojisi desteği
sayesinde bant genişliği kapasite
sorunu yaşamadan aynı yüksek hızda
birçok cihazı internete kolaylıkla
bağlayabiliyor. Bu özellik sayesinde
tatil köylerinde misafirler herhangi
bir gecikme sorunu yaşamadan kendi
cep telefonlarından ve dizüstü
bilgisayarlarından tüm multimedya
dosyalarını kolaylıkla indirebiliyor.
Zyxel Networks’ün yeni nesil access
pointi, dual-optimize anten teknolojisi
ile duvara kurulum yapıldığında
oluşan enterferans / kanal parazit
sorununu ortadan kaldırıyor.
Ağ performansını en üst seviyeye
çıkartan bu özellik sayesinde; hastane,
kampüs alanı, fabrika gibi kalabalık
yaşam alanlarında istenirse
tavana, istenirse duvara kurulum
yapılarak verimli bir kapsama alanı
ve performans sağlanıyor.WAX510D,
daha esnek yönetim için desteklediği
NebulaFlex Pro özelliği sayesinde;
bağımsız olarak, Zyxel Networks Firewall’lar
üzerinden, ya da Nebula
platformunda dahili 1 yıllık lisansı
ile Pro özellikler kullanılarak yönetilebiliyor.
Zyxel’in WiFi 6 access pointleri,
MU-MIMO anten teknolojisi, OFD-
MA ve PoE desteği sayesinde; ofisler,
okullar, öğrenci yurtları, oteller ve
restoranlar gibi yüksek yoğunluklu
ortamlarda eşsiz bir performans ve
güvenlik vaat ediyor.
Dört çekirdekli işlemciye sahip olan
WAX510D, 5 GHz’de 1200 Mbps, 2,4
GHz’de ise 575 Mbps veri indirme
hızı sunuyor. Çift bantta 2x2 MU-MI-
MO desteği ile parazit oluşturma
riskini minimize eden cihaz, duvara
montaj seçeneği ile ofislerin ve tatil
köylerinin şık dekorasyonu ile uyum
sağlıyor.
Gerçek WiFi 6 Deneyimi
Ömer Faruk Erünsal NWA110AX’ın
diğer teknolojik özelliklerini şöyle
açıklıyor: “WiFi6’ya terfi etmek isteyen
ve ekonomik bir çözüm arayan
işletmeler için ideal bir ürün olan
NWA110AX, üstün performans beklentisi
olan kurumlar için tasarlandı.
WAX510D gibi NWA110AX’de, 2.
Nesil WiFi 6 (Qualcomm 802.11ax
2.0) yonga seti ve dört çekirdekli işlemciye
sahiptir. NWA110AX, hizmet
kalitesini en üst seviyeye taşımak
için birinci sınıf güç amplifikatörleri
ve 4G / 5G arayüz filtreleri ile
üretilmiştir. Bu nedenle cihaz sınıfının
en iyisidir diyebiliriz. PoE desteği
bulunan ürün, 5 GHz’de 1200
Mbps ve 2,4 GHz’de ise 575 Mbps hız,
avantajına sahiptir. İşletmeler pazara
sunduğumuz tüm yeni nesil access
pointlerimizi bağımsız mod veya
bulut tabanlı Nebula platformumuz
üzerinden kolaylıkla yönetebilir.”
Dilediğiniz Gibi Yönetin!
“Zyxel Networks’ün tüm 11ax AP serisi
Zyxel’in NebulaFlex çözümü ile
entegredir. Bir yıllık pro-pack lisansı
ile satılan NebulaFlex Pro cihazlar,
Nebula çözüm ailesine dahil olarak
bulut ağının avantajlarından faydalanmanıza
olanak tanır. Böylece
özel bir BT ekibine ihtiyaç duymadan
sistemlerini uzaktan yönetebilen işletmeler,
1 yılın sonunda kendilerine
uygun olan ağ yönetim paketini tercih
edebilirler. Nebula profesyonel
paketi; kablosuz ağ trafiğini izleme,
ağ performansını denetleme, sorunları
hızlı tespit etme ve müdahale
etme imkanı sunan raporlama seçenekleri
ile kesintisiz iletişimi garanti
altına alır.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türkiye’de kripto para ile işlem yapanların
oranı yüzde 1’in altında
Türkiye’nin en yüksek hacimli
dijital varlık işlem platformu
Paribu adına Akademetre
Araştırma Şirketi’nin
yaptığı “Kripto Para Bilinirlik
ve Algı Araştırması”nın
sonuçları kripto para sektörüyle
ilgili önemli veriler ortaya
koydu.
Online yüz yüze görüşme
tekniğiyle yapılan ve tüm Türkiye’yi temsil
eden bir örneklem grubu üzerinde gerçekleştirilen
araştırmaya göre Türkiye’de kripto parayla
işlem yapanların oranı yüzde 0,7. Sonuç,
bugüne kadar Türkiye’de kripto para kullanımıyla
ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan
rakamların gerçekten uzak olduğunu gösterdi.
Araştırma ayrıca kripto paraların üretiminde
blokzincir teknolojisinin kullanıldığını bilmeyenlerin
oranının yüzde 96,8 olduğunu ortaya
çıkardı.
Araştırma, kripto parayla işlem yapanların
yüzde 72,7’sinin ise işlem deneyimden memnun
kaldığını aktarıyor. Kullanıcıların memnuniyetinde
işlem kolaylığı etkili olurken, elde
edilen kazanç da kullanıcı memnuniyetindeki
diğer önemli etkenler arasında yer alıyor.
Sonuçlar, kripto paraların merkeziyetsiz yapısının
kullanıcılar için bir motivasyon olduğunu
gösterirken yeni neslin kripto paraya hızla
adapte olduğunu yansıtıyor.
“Ekosistemle tanışmayı
bekleyen ciddi bir kitle var”
Ekosisteme dair bu kapsamda bir araştırmanın
ilk kez yapıldığını vurgulayan Paribu CEO’su
Yasin Oral, “Türkiye’de bugüne kadar kripto
para algısı ve kullanımıyla ilgili bazı çalışmalar
Paribu, Türkiye’de bugüne kadar yapılan en kapsamlı
kripto para bilinirlik ve algı araştırmasının sonuçlarını
açıkladı. Araştırma, ekosistemde kat edilmesi gereken
bir mesafe olduğunu, öte yandan kullanıcı memnuniyetinin
giderek arttığını gösteriyor…
yapıldı. Ancak bizim gözlem ve verilerimizle
bu çalışmaların sonuçlarının eşleşmediğini
gördük. Bu farklılıkların yarattığı şüpheleri
giderebilmek için yerli bir araştırma şirketiyle,
doğru araştırma yöntemleriyle bir araştırma
yaptırmak istedik. Akademetre’yle yaptığımız
iş birliği sonucunda en kapsamlı araştırma ve
doğru veriler ortaya çıktı” dedi.
Türkiye’de kripto para kullanımının halihazırda
düşük olduğunu ifade eden Oral, “Ekosistemle
tanışmayı bekleyen ciddi bir kitle var.
Türkiye’nin genç ve teknolojiye yatkın nüfusu
kripto paranın avantajlarıyla tanıştıkça kullanıcı
sayısı artacaktır. Kripto parayla işlem yapanların
memnuniyet oranının yüksek olması
da bunun göstergesi” ifadelerini kullandı.
12 ilde gerçekleşen araştırma için kripto para
ya da Bitcoin’i duyan 1000 kişiye ulaşıncaya
kadar 6253 kişiyle görüştüklerini belirten
Akademetre Kurucusu Dr. Halil İbrahim
Zeytin, “Türkiye’nin en kapsamlı kripto para
araştırma raporunu pandemi sürecinde
tüm sağlık tedbirlerini alarak, kalitatif ve
kantitatif araştırmalar yürüterek tamamladık.
Türkiye’deki kripto para bilinirliği, algısı, yatırım
aracı olarak görülme eğiliminin yanı sıra
kripto paraya dair beklentileri, motivasyonları
ve bariyerleri ortaya çıkardık” dedi.
Araştırmada ortaya çıkan diğer bulgular şu şekilde
sıralanıyor:
- Araştırmaya katılanların yüzde 34’ü kripto
paraya güveniyor.
- En çok işlem yapanlar Y Kuşağı’nın temsilcileri
(yüzde 68,7).
- Eğitim seviyesi arttıkça kripto para yatırımları
da artıyor. Kripto para ile işlem yapanların
yüzde 87,3’ünü lise ve üniversite mezunları
oluşturuyor.
- Kripto para ile işlem yapanların yüzde 75,3’ü
ücretli çalışanlardan oluşuyor.
- Kripto parayı duyanlar arasında erkek ve kadınların
oranı çok yakınken, işlem yapan her 5
kişiden 1’i kadın.
- Kripto para bir yatırım aracı olarak görülüyor.
Kripto paranın hangi amaçla kullanıldığı yönündeki
soruya verilen çoklu yanıtlarda oranlar
şöyle:
* Yatırım (yüzde 58,4)
* Al-sat işlemleri (yüzde 57,7)
* Para transferi (yüzde 29,9)
- Kullanıcılar teknolojiye dayalı olduğu için
kripto parayı tercih ederken (yüzde 48,3), bunu
“merak” (yüzde 47) ve “yüksek getiri beklentisi”
(yüzde 24) takip ediyor.
- Kripto para bilgi kaynağı tercihinde internet
araştırması (yüzde 33,3) ve sosyal medya (yüzde
17,7) ilk iki sırada yer alıyor.
Sektör Market
IT network
istegelsin ve Morhipo güçlerini birleştirdi
Çoksüpermarket hizmeti veren istegelsin, online alışveriş
sitesi Morhipo ile iş ortaklığına gitti. Bu iş birliği
sayesinde Morhipo Market kullanıcıları, istegelsin’in
ayrıcalıklı hizmetinden faydalanabilecek…
7 binden fazla ürün çeşidiyle bir süper marketten
fazlasını sunan istegelsin, Morhipo.
com ile işbirliği yaptı. istegelsin’in altyapısını
kullanacak olan Morhipo Market, istegelsin’in
ayrıcalıklı hizmetini müşterileriyle
buluşturacak.
Morhipo’nun hayata geçirdiği Morhipo
Market’te kullanıcılar taze sebze-meyveden
temizlik ürünlerine, atıştırmalıklardan
içeceklere, dondurulmuş gıdadan dünya
mutfaklarından seçeneklere, kişisel bakım
ürünlerinden evcil hayvan dostlarımızın ihtiyaçlarına
kadar binlerce ürün arasından
alışverişlerini tamamlayabilecek.
istegelsin Genel Müdürü Sedat Yıldırım,
“Morhipo.com ile yaptığımız işbirliğinden
ötürü büyük mutluluk duyuyoruz. Pek çok
kategoride yerli ve yabancı binlerce markanın
yüzbinlerce ürününü sunan Morhipo
kullanıcılarını istegelsin hizmetiyle tanıştıracak
olmaktan dolayı heyecanlıyız. istegelsin
olarak Ikea, Özsüt, Mado, Divan gibi
süpermarketlerde bulunmayan markaların
yanı sıra aralarında küçük ev aletleri ve kitapların
da olduğu pek çok kategoride 7 bin
çeşit ürün sunuyoruz. Soğuk zinciri kırmadan,
hijyenijk şekilde muhafaza edilmiş ve
paketli olarak ulaştırdığımız taze meyve
ve sebzelerimizle, mahalle kasabı güvencesindeki
etlerimizle ayrıcalıklı hizmetimizi
şimdi de Morhipo.com müşterilerine ulaştıracağız”
dedi.
35
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
APT grupları saldırı tekniklerini
çeşitlendirmeye devam ediyor
Sektör Market
IT network
36
Son üç aylık APT eğilimleri özeti, Kaspersky’nin
özel tehdit istihbaratı araştırmalarının
yanı sıra başka kaynaklardan
toplanan bilgileri de içeriyor. Özette araştırmacıların
herkesin bilmesi gerektiğine
inandığı önemli gelişmeler yer alıyor.
Kaspersky araştırmacılarının 2020’nin ilk
yarısında elde ettiği bulgular, APT gruplarının
tüm dünyada gelişim içinde olduğunu
gösteriyor. En fazla dikkat çeken değişimler,
şu gruplar tarafından uygulandı:
• Son birkaç yıldır en çok öne çıkan tehdit
gruplarından biri olan Lazarus grubu,
finansal kazanımlar elde edebilmek için
artık çok daha fazla yatırım yapıyor. Siber
casusluk ve siber sabotaj gibi amaçlarının
yanı sıra bu tehdit aktörü grup, tüm dünya
çapında bankalar ve diğer bazı finans
kurumlarını hedef aldı. Kaspersky araştırmacıları
bu çeyrekte ayrıca Lazarus’un
kötücül yazılımlarını yaymak için, siber
suç ekosisteminde pek görülmeyen bir
yöntem kullandığını; çok platformlu bir
arayüz olan ve MATA olarak adlandırılan
kendi fidye yazılımını geliştirip kullandığını
da gözlemledi. Lazarus, daha önce,
kötü şöhretiyle hatırlanan WannaCry saldırısıyla
ilişkilendirilmişti.
• CactusPete adlı Çinli grup, son dönemde
yaygın olarak çeşitli işlevler için eklentiler
içeren, karmaşık ve modüler bir saldırı
platformu olan ShadowPad’i kullanıyor.
ShadowPad, daha önce farklı saldırı vakalarında
kullanılan farklı bir eklenti alt
kümesiyle, bir dizi büyük siber saldırıda
kullanıldı.
• MuddyWater APT grubu, 2017’de keşfedildi
ve o zamandan beri Orta Doğu’da
aktif olarak varlığını sürdürüyor. 2019
yılında Kaspersky araştırmacıları, Orta
Doğu’daki bazı telekomünikasyon şirketleri
ve hükümet kurumlarını hedefine
alan saldırı faaliyetlerini bildirmişti. Kaspersky
kısa süre önce ise MuddyWater’ın,
yatay hareket için kullandığı ve Secure
Socket Funneling adı verilen açık kaynaklı
bir yardımcı programdan yararlandığı
yeni bir saldırı dalgasında yepyeni bir C
++ programı kullandığını keşfetti.
• HoneyMyte APT, bir Güneydoğu Asya
ülkesi hükümetinin web sitesine yönelik
2020, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı ama hayatın da devam
ettiği bir yıl oldu. Aynı şey, siber saldırganlar ve gelişmiş
kalıcı tehdit (APT) aktörleri için de geçerli. COVID-19
pandemisi bu tür gruplar ve saldırganlar tarafından ufak
veya büyük çaplı pek çok aktivite için tuzak olarak kullanıldı.
Kaspersky araştırmacıları yeni platformları hedeflerine
almaktan yeni araçlardan yararlanarak savunmasız
kurbanları hedef almaya kadar, APT faaliyetlerinin pek çok
cephede gelişimini sürdürdüğünü gördü. Bunlar ve dünya
genelindeki diğer APT eğilimleri Kaspersky’nin en yeni üç
aylık tehdit istihbaratı özetinde ele alındı.
olarak “Watering hole” saldırısı gerçekleştirdi.
Mart ayına gerçekleştirilen bu
saldırı tekniğiyle siber saldırganlar, hedeflerinde
olan kuruma zarar verebilmek
için beyaz liste (whitelisting) ve sosyal
mühendislik tekniklerinden yararlandı.
Burada tehdit aktörleri, kurbanı basit
bir ZIP arşiv dosyası indirerek bir Cobalt
Strike yazılımı yürütmeye teşvik eden
“readme” dosyası kullandı. Cobalt Strike’ı
çalıştırmak için kullanılan mekanizma,
bir Cobalt Strike stager kodunun şifresini
çözen ve yürüten DLL yan yüklemesiydi.
• Gelişmiş PhantomLance mobil saldırılarının
arkasındaki tehdit aktörü olan
OceanLotus, 2019’un ikinci yarısından bu
yana çok aşamalı yükleyicisinin farklı ve
yeni türlerini kullanıyor. Yeni türler, nihai
implantlarının doğru kurbana yerleştirilmesini
sağlamak için hedef bilgisayarlardan
önceden ele geçirilen bilgileri (kullanıcı
adı, ana bilgisayar adı vb.) kullanıyor.
Grup, arka kapı implantının yanı sıra Cobalt
Strike Beacon’ı da güncelleştirilmiş
bir altyapı ile kullanmaya devam ediyor.
Kaspersky Global Araştırma ve Analiz
Ekibi Baş Güvenlik Araştırmacısı Vincente
Diaz, “Tehdit ortamı her zaman
‘çığır açıcı’ olaylarla dolu değil ama siber
suçluların faaliyetlerinde son birkaç aydır
da azalma kesinlikle yaşanmadı. Tehdit
aktörlerinin araç setlerinde iyileştirmeler
yapmaya, saldırı vektörlerini çeşitlendirmeye
ve hatta yeni hedef türlerine geçmeye
devam ettiklerini görüyoruz. Örneğin,
mobil implantların kullanımı artık yeni
bir olgu değil. Gördüğümüz bir diğer eğilim
ise BlueNoroff ve Lazarus gibi bazı
APT gruplarının finansal kazanca doğru
ilerliyor olması. Yine de jeopolitik, birçok
tehdit aktörü için de önemli bir motivasyon
kaynağı olmaya devam ediyor. Tüm
bu gelişmeler yalnızca tehdit ortamı istihbaratına
yatırım yapılmasının önemini
vurguluyor. Siber suçlular zaten başarıya
ulaştıkları zaman durmuyor, sürekli olarak
yeni TTP’ler geliştiriyorlar. Dolayısıyla
kendilerini ve kurumlarını saldırılara
karşı korumak isteyenler de öyle hareket
etmek durumunda.” dedi.
Birinci yarıyıl APT eğilimleri raporu Kaspersky’nin
yalnızca abonelerine sunduğu
tehdit istihbaratı raporlarının bir özetini
sunuyor. Raporda ayrıca araştırmalara
ve zararlı yazılım avına yardımcı olacak
Sızma Belirtileri (IOC) verileri ve YARA
kuralları yer alıyor.
Kaspersky araştırmacıları, tanınmış veya
tanınmamış bir tehdit grubu tarafından
düzenlenen bu tür bir saldırıdan etkilenmemek
için şunları öneriyor:
• Güvenlik merkezi ekiplerinizin en yeni
tehdit istihbaratı verilerine ulaşmasını
sağlayın. Kaspersky Threat Intelligence
Portal, kurumun tehdit istihbaratı için
sunulan bir hizmettir ve Kaspersky’nin
20 yıldan uzun zamandır topladığı siber
saldırı verileri ve güncel bilgilere ulaşımı
mümkün kılar. Kullanıcıların dosya,
URL’leri ve IP adreslerini kontrol etmesine
olanak tanıyan özelliklerine ücretsiz
erişim için tıklayın.
• Uç nokta seviyesinde tespit, soruşturma
ve vakalara zamanında müdahale
için Kaspersky Endpoint Detection and
Response gibi bir uç nokta tespit ve müdahale
çözümü kullanın.
• Mutlaka bulunması gereken uç nokta
koruma çözümlerinin yanı sıra gelişmiş
tehditleri ilk aşamada ağ düzeyindeyken
tespit eden, Kaspersky Anti Targeted Attack
Platform gibi kurumsal sınıf bir güvenlik
çözümü kullanın.
• Çoğu hedefli saldırı kimlik avı veya
diğer bir sosyal mühendislik yöntemiyle
başladığından, Kaspersky Automated Security
Awareness Platform gibi bir hizmet
üzerinden güvenlik farkındalığı eğitimleri
verin ve pratik becerileri öğretin.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Schneider Electric çalışanlarını uzaktan da
çalışacakları esnek bir düzene geçiriyor
Çalışanlarının
sağlığını her koşulda
birinci öncelik olarak
belirleyen Schneider
Electric, ilk CO-
VID-19 vakasının
görüldüğü günden
itibaren oluşturduğu
özel çalışma grupları
ile gerekli tedbirleri
alarak herkesin
güvenliği ve sağlığı
için COVID-19 protokollerini
faaliyete
geçirdi.
Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde
dünya çapında uzman olan Schneider
Electric, kriz döneminin ardından yeni
normale geçiş aşamasında Çalışmanın Yeni
ve Daha Verimli Yolları adı altında hazırladığı
aksiyonları hayata geçiriyor. Schneider
Electric Global’de başlatılan ve yeni çalışma
şekilleri ile daha iyi bir deneyim sunmayı
amaçlayan marka, çalışanlarının zamanlarını
ve enerjilerini daha verimli kullanabilmeleri
için yüzde 50 oranında uzaktan çalışma
düzenine geçiyor. Yeni çalışma düzeni sayesinde
çalışanlara daha fazla esneklik sunulurken,
aynı zamanda birbirleriyle daha çok
etkileşim kurabilecekleri ve paylaşımda bulunabilecekleri
bir ofis ortamı oluşturulacak.
Pandeminin ilk gününden itibaren çalışanları ve müşterilerinin
sağlığı ve güvenliği için gerekli tüm tedbirleri alan
Schneider Electric, yeni normalin gerekliliklerine uygun
yeni ve daha verimli çalışma yollarını hayata geçiriyor.
Çalışanlarına yüzde 50 oranında uzaktan çalışacakları bir
düzen sunan marka daha esnek, daha akıllı ve daha dijital
bir ofis yapısı oluşturuyor. Bu yeni çalışma düzeni ile
çalışanlarının enerjisini yükselterek hem zihinsel hem de
fiziksel verimliliklerini artırmayı amaçlıyor…
Kriz sürecinde devreye alınan rezervasyon
uygulaması ile ofiste çalışmak isteyen Schneider
Electric çalışanlarının, ofiste çalışacak
günleri belirleyebilecekleri online bir
sistem oluşturulmuş; oturma planlaması
ise sosyal mesafe gözetilerek yeniden düzenlenmişti.
Konu ile ilgili değerlendirme yapan
Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı
Bora Tuncer “Çalışmanın yeni ve daha
verimli yolları ile çalışanlarımıza daha esnek
bir çalışma düzeni sunarken çalışma deneyimlerini
iyileştirmelerini ve daha sosyal bir
çalışma kültürü sunarak enerjilerini yükseltmeyi
amaçlıyoruz. Böylelikle çalışanlarımızın
daha çok etkileşimde ve paylaşımda
bulunabileceği kısacası şirkete aidiyet duygusunu
daha çok hissedecekleri bir ortam
oluşturmayı istiyoruz” dedi.
Daha dijital, daha akıllı ofis
Daha esnek bir çalışma sistemine geçen
Schneider Electric, kriz dönemindeki tüm
toplantılarını online platformlarda gerçekleştirdi.
Bununla birlikte ofis renovasyon
çalışmaları biter bitmez çalışanları tamamen
kablosuz sisteme geçmiş, daha dijital
toplantı salonları karşılayacak. Covid-19 döneminin
başlangıcından itibaren çalışanlarına
gerekli dijital teknolojik alt yapıyı sunan
marka, özellikle daha akıllı toplantı planlamasını
şirket kültürü içine entegre etmek
üzere harekete geçti.
Sektör Market
IT network
Param TIK ile sosyal medya
hesaplarından satış imkanı
Türkiye’nin lider elektronik
para kuruluşu Param,
yeni ürünü ParamTIK ile
mikro işletmelerin sosyal
medya hesaplarını bir
online satış mağazasına
dönüştürüyor.
Sosyal medya üzerinden
güvenli ödeme
ParamTIK kullanıcıları, linklerini panel üzerinden
kolayca oluşturabiliyorlar. Oluşturdukları
linki müşterileri ile Instagram, Facebook
ve diğer sosyal medya mecraları, kısa mesaj,
Whatsapp ve e-posta aracılığıyla paylaşarak,
mail order, havale, EFT gibi geleneksel süreçlerin
yerine ParamTIK ile güvenle ödeme alabiliyorlar.
Evden tasarım yapan, eğitim
veren ve yemek yapanlar
kazanıyor
Pandemi döneminde işine evinden devam etmek
isteyen ya da yeteneklerini paraya dönüştürmek
isteyen bireysel girişimcilerin de kullandığı Param-
TIK’la ilgili konuşan Param CEO’su Emin Can Yılmaz,
“Bir internet sitesi bile olmadan satış yapmaya
imkan veren ParamTIK ürünümüzle örgüden, pastaya,
takıdan, resime kadar yeteneklerinden gelir elde
etmek isteyenlere sosyal medya hesapları üzerinden
satış imkanı sunuyoruz. Ürünümüzü bugüne kadar
serbest tasarımcı ve yazılımcılar yoğun şekilde kullanırken,
pandemi döneminde online eğitim koçluğu,
ev yapımı sağlıklı gıda satışı yapanların da yoğun
talebi oldu” şeklinde konuştu.
Üyelik ücreti ya da masrafı yok
Yapılan satış bedeli üzerinden düşük komisyon oranlarıyla
hizmet verdiklerini belirten Emin Can Yılmaz,
“Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, bu dönemde iş
modelini değiştirmek zorunda kalan işletmelere olabildiğince
destek olmak istiyoruz, bu sebeple kullanıcılarımızdan
herhangi bir üyelik bedeli ya da sabit
ücret talep etmiyor” dedi.
37
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Canon ve NT-ware, Microsoft Universal
Print’i destekleyeceklerini duyurdu
Sektör Market
IT network
38
Canon ve NT-ware, şirketlerin dijital dönüşüm
sürecinin en önemli yapıtaşı olan
bulut tabanlı çözümleri için sağladıkları
ürün ve hizmetleri her geçen gün geliştiriyor.
Teknoloji devleri, bu kapsamda
yaptıkları yatırıma bir yenisini daha
ekledi ve dijitalleşme alanında sundukları
ürün ve hizmetlerde Microsoft tarafından
geliştirilen Universal Print’i
desteklediklerini açıkladı. Universal
Print hizmetinden yararlanmak isteyen
kuruluşlar, Canon’un ileri seviye teknolojiye
sahip yazıcısı imageRUNNER AD-
VANCE’in aygıt yazılımında yerleşik olarak
bulunan yerel destekten ve ücretsiz
uniFLOW Online Express veya opsiyonel
uniFLOW Online tarafından sağlanacak
ek özelliklerden faydalanabilecek.
Tüm işletmeler ve eğitim kurumlarına
Microsoft 365 sistemi üzerinden modern
baskı hizmeti sunmak adına tasarlanan
Universal Print, bazı önemli Windows
Server yazdırma altyapılarını Microsoft
365’e taşıyarak, kullanıcılara, baskı yönetimi
özelliklerini sunuyor. Universal
Print, sürücü yönetimine ve kurulumuna
ihtiyaç duyulmayan yazıcı modelinden
bağımsız tek bir sürücü kullanma
özelliği sayesinde kullanıcılara zaman
kazandırıyor.
Canon, Eylül 2020 tarihinde piyasaya
sürmeyi planladığı Unified Firmware
Platformunun 3.11 sürümüne ekleyeceği
özellikle, imageRUNNER ADVANCE
DX ve üçüncü nesil imageRUNNER AD-
VANCE modellerinin Universal Print’i
desteklemesini sağlayacak. Bu sayede
kullanıcılar, yerel baskı sunucularına ihtiyaç
duymadan Universal Print’i kullanarak
baskı alabilecek. Microsoft Azure
sistemi tarafından da desteklenen, ücretsiz
bir SaaS hizmeti olan uniFLOW
Online Express, bu cihazlarda bulunan
Universal Print becerilerini, cihaz kimlik
doğrulaması, kapsamlı baskı/fotokopi/
tarama/faks raporlaması, belge taraması
ve Google Drive kullanımı gibi olanaklar
sunarak genişletiyor.
Canon tarafında gerçekleşen önemli gelişme
hakkında Canon Avrupa B2B Belge
Canon ve NT-ware, bulut tabanlı çözümleri geliştirmek
adına ürünlerine dahil ettiği son yazılım sayesinde
Microsoft tarafından geliştirilen Universal Print’i
desteklediğini duyurdu. Tüm işletmelere ve eğitim kurumlarına
Microsoft 365 üzerinden modern baskı deneyimi
sunmak amacıyla tasarlanan Universal Print,
Canon’un ileri teknolojiye sahip yazıcısı imageRUNNER
ADVANCE’e ve ücretsiz uniFLOW Online Express ile
opsiyonel uniFLOW Online sistemlerine gelecek yeni
güncellemeler sayesinde bu sistemler üzerinden kullanılabilecek.
Çözümleri Genel Müdür Yardımcısı Taz
Nakamasu şunları söyledi: “Dijital dönüşüm
artık işletmelerin gündemlerinde
hiç olmadığı kadar fazla yer alıyor ve esneklik
ihtiyacı bu küresel değişim döneminde
daha da kritik hale geldi. Ancak
bulut tabanlı çalışma isteğindeki artış
aslında yeni değil. Müşterilerimiz ile dönüşüm
yolculuklarının hangi aşamasında
olduklarından bağımsız onlara doğru
araçları ve uzmanlığı sağlıyor ve çalışma
alanlarının gelişimini desteklemek için
bu süreci uzun yıllardır iş birliği içinde
yürütüyoruz. Universal Print’in portföyümüze
yerel entegrasyonunu sağlamak
üzere Microsoft ile ortaklık kurmamız,
bulut işlevselliğini her boyuttaki işletme
için daha da erişilebilir hale getirmenin
bir sonraki adımı oldu. Her iki markanın
gücünü, güvenilirliğini ve yenilikçi teknolojisini
bir araya getirmek, çalışanlar
için güvenli ve kullanıcı dostu bir baskı
deneyimi sunarken, IT ekipleri için de
daha kolay ve yönetilebilir bir kurulum
sağlıyor.”
Dünyanın her yerindeki çeşitli Azure
veri merkezlerinde kullanılan, opsiyonel
bir %100 bulut çözümü olan uniFLOW
Online, Universal Print entegrasyonu
sayesinde kullanıcılarına birçok yeni
özellik sunabilecek. Bunlar arasında;
tek bir evrensel kuyrukla güvenli baskı
alabilme özelliği ile kullanıcıların işlerini
Universal Print’i yerel olarak desteklemeyen
cihazlar da dahil olmak üzere,
herhangi bir uyumlu cihaza yazdırmalarına
olanak tanıyan My Print Anywhere
özelliği de yer alıyor. Bu özelliklerin yanı
sıra kapsamlı muhasebe (baskı, fotokopi,
faks, tarama), fiyat verme, maliyet çıkarma
merkezleri ve raporlama ile macOS
ve Chrome OS gibi diğer istemci işletim
sistemleri için destek özellikleri de sistemde
yer alıyor.
imageRUNNER ADVANCE cihazları,
toplu olarak uniFLOW Online sistemine
kaydedilerek yönetim yükleri
hafifletilebiliyor. Kullanıcılar, Windows
yazdırma iletişim kutusundan veya Canon
cihaz paneli üzerinden çift taraflı
çıktı, delik delme ve çok konumlu zımbalama
gibi desteklenen sonlandırma
özelliklerinden yararlanabiliyor.
Konuyla ilgili NT-ware’in başkanı ve
CEO’su Karsten Huster ise şunları söyledi:
“UniFLOW Online ve Universal Print
entegrasyonu konusunda Microsoft ile
çalışmaktan büyük heyecan duyuyoruz.
Bu iş birliğinin sonucunda güçlü özellikleri,
basit yönetim ile birleştiren bütünsel
bir bulut çözümü sunmayı hedefliyoruz.”
Microsoft Corporation baş program yöneticisi
Issa Khoury: “Universal Print,
Microsoft 365 müşterilerimizin buluttaki
baskı altyapılarını taşımalarına ve
yönetmelerine yardımcı olmak adına
geliştirildi. Bu hizmetin kapsamını genişletmek
ve ortak müşterilerimizin
sürekli değişen iş ihtiyaçlarının karşılanmasını
sağlamak adına Canon
ve NT-ware ile çalışmaktan mutluluk
duyuyoruz. Canon’un piyasada Universal
Print için yerel desteğe sahip baskı
cihazlarına sahip olması bizi gerçekten
heyecanlandırıyor” dedi.
Universal Print erişimi, Ekim 2020 tarihinde
gerçekleştirilmesi beklenen uniF-
LOW Online dağıtım güncellemesi ile
kullanılabilecek. Büyük kuruluşlar, resmi
lansman tarihinden önce uniFLOW
Online üzerinden Universal Print entegrasyonunu
deneme fırsatı bulacak.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türkiye’nin İlk “Yapay Zeka ve Veri
Mühendisliği” Bölümü İTÜ’de açılıyor
Türkiye’nin ilk Yapay Zeka ve Veri Mühendisliği Bölümü
İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi
altında kuruluyor. 2020-2021 yılında ilk öğrencilerini
kabul edecek olan bölüm, İTÜ bünyesinde yürütülmekte
olan ulusal ve uluslararası yapay zeka ve veri mühendisliği
çalışmalarını lisans eğitimine taşıyor…
Yapay zeka teknolojileri, dünyada her gün üretilen
2,5 kentilyon verinin analizinden robotikten
doğal dil işlemeye; bilgisayar ile görü gibi
ileri teknolojilerden sağlık hizmetlerine, telekomünikasyondan
imalata pek çok farklı alanda
kullanılıyor. 2021 yılının sonuna gelindiğinde
ise, yeni gelişen teknolojilerin en az %80’inin
yapay zeka teknolojilerinden beslenmiş olacağı
öngörülüyor. Beklentilerin büyüklüğü ve bu
büyük etkinin muhtemel yakınlığı düşünüldüğünde,
programa girecek 40 öğrenci, Türkiye’nin
ilk Yapay Zeka ve Veri Mühendisleri
olarak Türkiye ekonomisinin ve sektörlerinin
şekillenmesine liderlik edecek.
Akademik ve Çalışma Hayatını
Destekleyen Ekosistem
Son beş yılda yapay zeka alanında aldığı atıflarla
Türkiye üniversiteleri arasında birinci
sırada yer alan İTÜ’de yapay zeka altyapısıyla
ilgili çalışmalar 2018’den beri İTÜ Yapay Zeka
ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi
tarafından destekleniyor. Aynı zamanda İTÜ
ARI Teknokent, akademiyle sektörü buluşturarak
yüksek teknoloji çözümleri geliştiriyor
ve start-upları destekliyor. Yapay Zeka ve Veri
Mühendisliği Bölümü, yapay zeka ve veri bilimi
konusunda yalnızca temel mühendislik
uygulamalarının değil, yeni yapay zeka ve veri
bilimi algoritmalarının da geliştirileceği güçlü
bir ekosistem oluşturacak. Bölüm, kritik önem
taşıyan alanlarda milli teknolojilerin gelişmesine
katkı sağlayacak.
Milli Teknoloji Üretiminde Öne
Çıkan Projeler
Türkiye’nin teknolojik geleceğine yön verecek
öğrencileri yetiştirecek, ulusal ve uluslararası
başarılarıyla ve aldıkları ödüllerle alanlarında
öne çıkan akademik kadromuzla sizleri bir
araya getirmek isteriz. Akademisyenlerimizin
bazı güncel projeleri:
Prof. Dr. Gözde Ünal ve ITU-AI ve ITU Vision
Lab’daki ekibinin, Uzman Radyolog Dr. Defne
Gürbüz ve ekibi ile yürüttüğü çalışma, 3-boyutlu
bilgisayarlı tomografi (BT) görüntülerinden
COVID-19 hastalığının akciğer bulgularının
yapay zeka teknikleri ile hesaplanmasını
hedefliyor.
Doç. Dr. Berk Canberk’in Türkiye’de sektörün
önde giden şirketleriyle 5G ve akıllı iletişim sistemleri
alanlarındaki çalışmaları hızla devam
ediyor.
Doç. Dr. Hatice Köse’nin işitme engelli ve
otizmli çocuklarla yaptığı çalışmalar; yapay
zeka tabanlı yaklaşımlarla işaret dili ve hareket
tanımayı, robot ve avatarlarla gerçeklemeyi
ve robotların sensörleri aracılığıyla çocukların
duygu durum ve motivasyonlarını anlayıp
buna göre davranış sergilemeyi hedefliyor. İşitme
engelli çocuklarla yürüttüğü projesi dünyada
bir ilk niteliği taşıyor.
Doç. Dr. Gülşen Eryiğit, her dil için yerli geliştirilmesi
gereken bir teknoloji olan Doğal Dil İşleme
alanında 20 yıldır Türkçe üzerine çalışıyor.
Bu anlamda Doç. Dr. Gülşen Eryiğit liderliğinde
yürütülen çalışmalar, Türkiye’nin açığını
kapatma açısından büyük önem taşıyor.
Doç. Dr. Sanem Sarıel son dönemdeki akademik
çalışmalarını bilişsel robotların yaşam
boyu öğrenme yöntemlerine yoğunlaştırıyor.
İnsansı robotların gündelik işleri güvenli olarak
yürütebilmesi için gerekli olan derin pekiştirmeli
öğrenme yöntemlerini de içeren yapay
öğrenme yöntemlerinin geliştirilmesi üzerine
çalışıyor.
YAPAY ZEKA VE VERİ MÜHENDİSLİĞİ
HAKKINDA ÇARPICI İSTATİSTİKLER
• Yapay zekanın 2030 yılında kadar küresel ekonomiye
15,7 trilyon dolar katkı yaparak küresel
gayri safi yurtiçi hasılayı %14 artırması bekleniyor.
• Gartner’ın yayınladığı bir başka araştırmaya
göre dünya genelindeki organizasyonların
%37’si “bir çeşit yapay zeka” teknolojisi kullanıyor
ve bu oran geçmiş 4 yıl ile karşılaştırıldığında
%270’lik bir artışa tekabül ediyor .
• Dünya Entelektüel Mülk Organizasyonu’nun
(WIPO) yayınladığı istatistiklere göre, yalnızca
2013 ile 2017 arasında alınan yapay zeka patentleri
19.000’den 55.000’e çıkarak yaklaşık üç
katına ulaştı.
Sektör Market
IT network
OPPO’nun akıllı ürünleri Türkiye’ye geliyor
Her segmente hitap eden farklı akıllı telefon
modelleriyle Türkiye pazarının önemli bir
oyuncusu olan OPPO, akıllı ürünleriyle de
pazara hızlı bir giriş yapıyor. Yakın zamanda
Enco W31 ve W11’i piyasaya sunan OPPO,
Eylül ayından itibaren Enco W51 modelini de
Türk tüketicisiyle buluşturmaya hazırlanıyor.
Aktif gürültü engelleme ve kablosuz olarak
şarj edebilme özellikleri ile dikkat çeken
Kısa bir süre önce akıllı ürünler kategorisinde ilk kulaklık
modeli Enco W31 ve W11’i tüketiciyle buluşturan
OPPO, Eylül ayı itibariyle yeni kulaklık modeli
Enco W51 ve ilk kez Türkiye’ye getireceği akıllı saati
OPPO Watch’u piyasaya sunmaya hazırlanıyor.
W51, lacivert ve beyaz renkleriyle pazarda
yerini alacak.
Dünyanın ilk kavisli ekrana
sahip akıllı saati: OPPO
Watch
OPPO’nun Eylül ayından itibaren Türkiye’ye
getireceği bir diğer akıllı ürünü de saat olacak.
46 mm ve 41 mm olmak üzere iki farklı
ekran boyutuyla pazarda yerini alacak olan
OPPO Watch’un 46 mm olan modeli, dünyanın
ilk kavisli ekrana sahip akıllı saati olarak
dikkat çekiyor. VOOC hızlı şarj teknolojisine
sahip her iki model de 75 dakikada yüzde 100
şarj oluyor.
39
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Samsung, Galaxy ekosistemindeki beş yeni
güçlü cihazı tüketicilerin beğenisine sundu!
Galaxy Note20 ve Galaxy Tab S7 serisi, Galaxy ekosistemine
kusursuzca entegre olan ve en önemli anlarda
size esneklik ve zaman kazandıran bir üretkenlik
merkezi olarak dikkatleri üzerine çekiyor.
Sektör Market
IT network
40
Samsung Electronics, yeni güçlü cihazlarını
tanıtmak amacıyla ilk sanal Galaxy Unpacked
etkinliğini gerçekleştirdi. Etkinlikte, tüketicilerin
hızla değişen bir dünyada ilerlemesine
katkıda bulunan ve Galaxy sistemine mükemmel
bir şekilde entegre olan beş cihaz tanıtıldı.
Bunlar; şimdiye kadarki en güçlü Note serisinden
Galaxy Note20 ve Galaxy Note20 Ultra;
üretkenlik ve verimlilik için çok yönlü Galaxy
Tab S7 ve S7+ tabletler, gelişmiş sağlık özellikleriyle
premium bir akıllı saat olan Galaxy
Watch3; mükemmel ses kalitesiyle canlı, şık ve
ergonomik Galaxy Buds Live kulaklık ve geliştirilmiş
zarif tasarımıyla yeni nesil katlanabilir
akıllı telefon Galaxy Z Fold2.
Samsung Electronics Mobil Ürünlerden Sorumlu
Başkanı Dr. TM Roh,”Daha önce asla
teknolojiye bugünkü kadar bağlı olmamıştık.
Dünyanın dört bir yanında karşılaştığımız olağanüstü
zorluklara karşı bu şekilde bağlantıda
kalıyoruz. Teknoloji hayatı karmaşıklaştırmak
yerine kolaylaştırmalı. Bu yüzden beş yeni güçlü
cihaz ürettik. Bu cihazlar, tek başına iş ve
oyun deneyimini en üst düzeye yükseltmenize
yardımcı olacak güçlü araçlar. Galaxy ekosisteminin
bir parçası olarak, birlikte sorunsuz
şekilde çalışıyorlar; böylece en önemli şeylere
odaklanarak zamanınızı kullanabilirsiniz.”
dedi.
Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun
Kim ise açıklamasında şunları söyledi:
“Sadece birkaç ayda hayatlarımız her açıdan
değişti. Uzaktan çalışma ve eğitimin yanı sıra
evde spor, online konserler ve daha bir çok sosyal
aktivite için mobil teknolojiler insanların
adeta yardımına koştu. Biz de teknoloji endüstrisinin
liderleri olarak, tüm dünyada olduğu
gibi Türkiye’de de insanlara yeni iletişim yolları,
yeni çalışma yolları ve yeni bağlantı kurma
yolları sunmak için var gücümüzle çalışmaya
devam ediyoruz.
Yeni Galaxy Note serisi de dahil toplam beş
yeni güçlü cihazı da bu yaklaşımla öncü teknolojiler
ve özellikler ile donatarak insanların
yaşamını kolaylaştırmak için sunuyoruz. Bu
cihazlar, tek başına iş ve oyun deneyimini en
üst düzeye yükseltmenize yardımcı olacak kadar
güçlü cihazlar. Bir kez daha insanlara yaşamlarını
hiç olmadığı kadar kolaylaştıracak,
yepyeni deneyimler yaşamalarını sağlayacak
cihazlar sunmaktan büyük mutluluk ve gurur
duyuyoruz.
Çünkü Türkiye, sahip olduğu genç dinamik
nüfusu ve teknolojik ürünlere karşı olan hızlı
adaptasyonu nedeniyle bizim için önemli bir
ülke.”
Bugüne kadarki en güçlü Note serisi Galaxy
Note20 ve Note20 Ultra
Galaxy Note20 serisi, bir bilgisayar gibi çalışan
ve bir profesyonel gibi oyun oynamanızı sağlayan
bir üretkenlik merkezi olarak öne çıkıyor.
Serinin iki versiyonu bulunuyor: En yüksek
güç ve üretkenlik isteyen Note hayranları için
tasarlanmış Galaxy Note20 Ultra, çalışma ve
oyun zamanlarını en üst düzeye çıkarmak isteyenler
için Galaxy Note20. Her ikisi de verimlilik
için üretildi, böylece sevdiğiniz insanlarla
bağlantıda kalmak için daha fazla zamanınız
olacak.
İş deneyiminin güçlendirilmesi
Bu yeni hızla değişen dünyada bizim kadar
esnek cihazlara ihtiyacımız var, böylece istediğimiz
gibi çalışabilir, oynayabilir ve bağlantı
kurabiliriz. Galaxy Note20 serisi ile üretkenliğinizi
bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz. Samsung’un
en yeni Note serisi, çalışma şeklinizi
dönüştürerek her yerde her zaman daha fazlasını
yapmanızı sağlıyor. Şimdi, Galaxy Note20
serisindeki yeni S Pen ve Samsung Notes özellikleri
daha da güçlü bir deneyim sunuyor. S
Pen esneklik ve rahatlık için Galaxy Tab S7 ve
Tab S7+’a da geliyor. Ayrıca, uzun süredir Samsung’un
ortağı olan Microsoft ile daha da ileriye
taşınan iş birliği, Galaxy Note20 serisinin ve
Windows PC’nizin sorunsuz bir şekilde birlikte
çalışmasını da sağlıyor.
• Geliştirilmiş bir S Pen: Note’un sadık takipçilerinin
ve birçok görevi bir arada yapanların
gözdesi olan Galaxy Note20 serisinin geliştirilmiş
S Pen’i, en iyi yazma deneyimini sunuyor;
böylece ilham geldiğinde fikirlerinizi kolayca
not alabilirsiniz. Galaxy Note20 serisindeki
S Pen, size daha fazla doğruluk ve yanıt hızı
sağlayan daha gerçekçi bir hassasiyete sahip . S
Pen’in, ana ekrana geri dönmek veya ekran görüntüsü
almak gibi telefonunuza dokunmadan
gerçekleştireceğiniz beş yeni Uzaktan Kontrol
eylemi bulunuyor.
• Daha esnek ve kullanışlı bir Samsung Notes
uygulama deneyimi: İstediğimiz zaman, istediğimiz
cihazda çalışmamızı sağlayacak
araçlara ihtiyacımız var. Samsung Notes uygulaması,
fikirlerinizi telefonunuzda, tabletinizde
veya Windows 10 PC’nizde kaydetmenize, düzenlemenize
ve paylaşmanıza yardımcı olmak
için otomatik kaydetme ve senkronizasyon
özelliklerine sahip; böylece artık dosyalarınızı
kaybetmezsiniz ve bir cihazdan diğerine geçerken
işe kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
Samsung Notes, dağınık el yazınızı kolayca
okunabilir hale getiriyor. Samsung Notes uygulamasında
PDF’lere açıklama ekleyebilmeniz
ve önemli yerleri vurgulayabilmeniz sayesinde
geri bildirimde bulunmak artık daha kolay. Not
alırken ses kaydedin ve kayıttaki o ana gitmek
için notlarınızdaki ilgili kelimeye dokunun.
Her şeyi daha kolay bulmanızı sağlayan yeni,
sezgisel bir klasör yönetimi ile her şeyi düzenli
tutun.
• Cihazlarda daha akıllı çalışın: Microsoft’un
Windows’a Bağla entegrasyonuna sahip Your
Phone uygulaması, artık mobil uygulamalarınıza
akışınızı kesintiye uğratmadan doğrudan
Windows 10 bilgisayarınızdan kolayca
erişebilmenizi sağlıyor.. En sevdiğiniz mobil
uygulamaları Görev Çubuğunuza veya Başlat
menünüze ekleyin, böylece telefonunuzda en
sevdiğiniz sosyal ağ uygulamalarını veya Galeri’yi
aramanıza gerek kalmaz. Bu yılın ilerleyen
dönemlerinde, Windows 10 PC’nizde birden
çok uygulamayı yan yana çalıştırabileceksiniz.
Samsung Notes uygulaması Microsoft OneNote
ve Outlook ile senkronize edildiğinde ve Hatırlatıcılarınız
Microsoft Outlook, To Do ve Teams
ile senkronize edildiğinde tüm üretkenlik
ekosistemleriniz cihazlar arasında eşleşecek;
böylece nerede olursanız olun ihtiyacınız olan
her şey parmaklarınızın ucunda olacak.
Galaxy Note20 serisi aşağıdaki renk seçenekleriyle
birlikte 5 Ağustos – 3 Eylül (23:59) 2020
tarihleri arasında ön siparişle alınabilecek.
• Galaxy Note20: Mystic Bronze, Mystic Green,
Mystic Gray
• Galaxy Note20 Ultra: Mystic Bronze, Mystic
Black, Mystic White
• Galaxy Tab S7 and S7+ : Mystic Black, Mystic
Silver, Mystic Bronze
Cihazların ön sipariş için KDV dâhil satış fiyatı
ise Galaxy Note20 Ultra için 12.999 TL, Galaxy
Note20 için 9.299 TL olacak. Ayrıca bu tarihler
arasında Samsung Galaxy Note20 Ultra ön siparişi
veren tüketiciler, kampanya koşullarını
yerine getirmeleri kaydıyla Samsung Galaxy
Buds Live Kablosuz Kulaklık hediyesinin de
sahibi olacak.
Tanıtımı yapılan diğer ürünlerin ise KDV dâhil
tavsiye edilen fiyatları şu şekilde: Galaxy Tab S7
için 5.499 TL (Samsung Online Mağazada alınması
durumunda klavyeli kılıf hediye), Galaxy
Tab S7+ 6.999 TL (Samsung Online Mağazada
alınması durumunda klavyeli kılıf hediye),
Galaxy Watch3 – 45mm için 2.299 TL, Galaxy
Watch3 – 41mm için 2.099 TL, Galaxy Buds
Live için 1.299 TL.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Epson, Birleşmiş Milletler’in Akıllı Şehirler
Programı’na ortak oldu
Epson, Alesund Futurelab ile birlikte Birleşmiş Milletler’in
Akıllı Sürdürülebilir Şehirler Programı’na teknoloji
ortağı oldu. Epson lazer projektörlerle, sanal toplantı
alanları oluşturulması, nakliye trafiğini gerçek
zamanlı izleme ve otonom gemilerin izlenmesi konusunda
kilit rol oynuyor…
Epson, Alesund Futurelab ile birlikte Birleşmiş
Milletler’in (BM) teknoloji kullanımını artırmayı
amaçlayan uygulama programının bir parçası
olan ‘Akıllı Sürdürülebilir Şehirler için Birleşik
Uygulama Programı’nın (U4SSC) teknoloji ortağı
olarak anlaşma imzaladı. Alesund Futurelab,
Norveç’in Alesund takımadaları kıyısında yer
alırken akademi, kamu sektörü, sanayi ve ticarette
disiplinlerarası bir ortak ağı ifade ediyor.
Alesund Futurelab, sürdürülebilir kalkınmayı
hızlandırmak ve dünya çapında daha akıllı şehirlerin
oluşturulması için dijital bir iş birliği platformu
olarak kuruldu.
Otonom gemiler izleniyor
Küresel teknoloji şirketi Epson, Norveç Denizcilik
Yetkinlik Merkezi’ni (NMK) desteklemek için Epson
teknolojisini kullanan Campus Alesund’daki
Offshore Simulator Center (OSC) ile yakın bir
şekilde çalışıyor. NMK’da kullanılan Epson lazer
projektörler, sanal toplantı alanlarının oluşturulması,
nakliye trafiğini gerçek zamanlı olarak izlemek
ve küresel denizcilik endüstrisinin geleceğini
şekillendirmek amacıyla otonom gemiler için
kontrol odalarının geliştirilmesi de dahil olmak
üzere daha akıllı çözümlerin geliştirilmesinde
kilit bir rol oynuyor.
Afet kurtarma senaryoları
NMK’nın nakliye simülatöründe kullanılan Epson
uzmanlığı ve görselleştirme teknolojisi, yeni
yol yapımına gerek kalmadan müdahale sürelerini
azaltmak için yangın ve kurtarma hizmetleri
senaryoları da dâhil olmak üzere diğer acil durum
planlamalarına uygulanıyor. Bu görselleştirme
aracı, BM’nin dünyadaki tüm şehirler için
kentsel gelişimi simüle etmesi amacıyla resmi bir
araç haline geldi.
‘Akıllı çözümler üretecek’
Epson Europe Sürdürülebilirlik ve KSS Direktörü
Henning Ohlsson konuyla ilgili şöyle konuşuyor:
“Bu toplumsal dönüşüm projesine davet edilmekten
onur duyuyoruz. U4SSC uygulama programı,
dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin ve toplumların
BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini
eylemlere ve sonuçlara dönüştürmesine
yardımcı olacak. 2020 yılında, program yerel kalkınma
için sağlam bir çerçeve oluşturmak amacıyla
aktif olarak çalışacak ve dünyadaki şehirler
ve topluluklar için daha akıllı çözümler sunmak
üzere mevcut en iyi teknolojiyi kullanacak. Epson,
U4SSC ile ortaklık yoluyla, şehirlerin sürdürülebilir
ve akıllı çözümler bulmak için bilgi ve
güçlerini paylaştıkları küresel bir ağa katılacak.”
Alesund Future Lab Genel Müdürü Marielle Furnes
Mannseth ise şunları söyledi: “Epson programa
önemli bir katkı sunuyor. Alesund Future Lab,
dünyanın en büyük teknoloji üreticilerinden birini
bilgi teknolojileri iş ortağı olarak sürece dahil
etmekten mutluluk duyuyor. Gelecekte BM akıllı
şehirleri için yeni teknoloji çözümleri geliştirmek
üzere Epson ile birlikte çalışmayı dört gözle bekliyoruz.”
Sektör Market
IT network
Zoom’un yeni filtre özellikleri toplantılara
renk katıyor!
Zoom Video Communications, evden çalışmayı
pratik ve verimli hale getirirken, ofislerde insanların
bir araya gelmelerini sağlayan unsurları sanal
toplantı kültürüne dahil ederek, görüşmelere
enerji katıyor.
Yayınlanan yeni sürümü ile kullanıcıların kişiliklerini
yansıtabilecekleri; toplantılara neşe katacak
filtreler, tepkiler, iyileştirilmiş ışıklandırma
ve geliştirilmiş gürültü önleme özellikleriyle her
an her noktadan gerçekleştirilen toplantılar daha
eğlenceli hale geliyor.
Filtreler, toplantıların olmazsa
olmazına dönüşüyor
Zoom’un yeni filtreleriyle bıyıklarınızı gürleştirebilir,
korsan göz bandı takabilir ya da sizi
yamaçtaymış gibi gösterecek kar gözlükleriyle
takım toplantılarında, dinlenme saatlerinde ya
da oyun gecelerinde görüşmeleri bir üst seviyeye
çıkarabilirsiniz. Renk filtrelerini kullanarak videonuzu
siyah beyaz bir fotoğrafa dönüştürebilirken
görüntünüzü tamamen pembeye boyayarak
kişiliğinizin ekranın her noktasını doldurmasını
sağlayabilirsiniz.
Video iletişim platformu Zoom Video Communications,
yeni güncellemeyle sanal toplantılara canlılık kazandıracak
filtreler, tepkiler ve ışık ayarlarını kullanıcılarının beğenisine
sunuyor…
Zoom’un bu sürümüne eklenen derinleştirilmiş
rötuş ve ışıklandırma ayarları ise toplantılarda
çok daha aydınlık bir görüntüye ulaşmaya olanak
tanıyor. Kutlama, gülme veya kalp gibi tepkilerin
ekrana yansıtılabilme özelliği de tüm hislere tercüman
oluyor.
Gürültüler artık sorun değil
Havlayan köpeklerin, dönen fanların, evde oyun
oynayan çocukların sesi Zoom’un geliştirilmiş
gürültü önleme özelliğiyle arka plandan silinip
gidiyor. Yüksek gürültü önleme özelliği, önemli
toplantılar ve sunumlar için dikkat dağıtıcı sesleri
ortadan kaldırarak, tam odaklanmaya yardımcı
oluyor. Düşük ayar özelliğinde ise hafif bir arka
plan müziği bir yoga dersinin ya da oyun gecesinin
tamamlayıcısına dönüşebiliyor.
Sunumlarınızda başrole geçin
Zoom’un bir diğer yeniliği olan PowerPoint ve
Keynote sunumlarına görüntü ekleme özelliği ile
bir yandan sunum yaparken bir yandan izleyicilerle
bire bir iletişim kurmaya devam edilebiliyor.
Sunumlar arka planda görünürken öne çıkan
videonun boyutu ve konumu da ayrıca ayarlanabiliyor.
Eğlenceyi başlatmak bir tık uzakta
Bahsedilen tüm bu özelliklere Zoom 5.2
güncellemesi ile erişim sağlanabiliyor. Bu
işlevsellikleri sınırlamak isteyen toplantı sahipleri
ise Zoom web portal aracılığıyla hesap, grup ve
kullanıcı düzeylerinde toplantı filtrelerini devre
dışı bırakabiliyor.
41
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
IoT tabanlı internete bağlı arabalar
kişisel verileri tehlikeye atıyor
Modern arabalar, 4 tekerlekli birer bilgisayar gibi hareket
ediyor. Günümüzün araçlarının çoğu zaman sürücü
bilgisi olmadan bile kendileri, çevreleri ve içindeki
insanlar hakkında sürekli veri işlediğini aktaran Siberasist
Genel Müdürü Serap Günal, her saat 25 GB’ye
kadar veri üreten IoT tabanlı internete bağlı araçların
kişisel verileri tehdit ettiği 5 soruna dikkat çekiyor.
Sektör Market
IT network
42
Günümüzde otomobillerin ürettiği veriler
internet üzerinden diğer araçlar, trafik
altyapısı, özel ve kamu kuruluşları ile
paylaşılıyor. IoT tabanlı internete bağlı
araçların sahip güvenlik açığı risklerinin
de başta kişisel veriler olmak üzere birçok
verinin tehlikeye açık olmasına sebebiyet
verdiğini aktaran Siberasist Genel Müdürü
Serap Günal, bu araçların sadece otomobil
sistemleri ve sürüş davranışı hakkındaki
verileri toplamakla kalmadığına,
aynı zamanda biyometrik, sağlık, konum,
iletişim ve eğlence sistemleri verilerini de
işleyebildiğine dikkat çekerek sürücülerin
verileri koruma konusunda uyarıyor.
Her Saat 25 GB’ye Kadar Veri
Üretebiliyorlar
IoT tabanlı internete bağlı araçların sahip
oldukları sistemler birçok verinin
işlenmesine ve paylaşılmasına olanak
sağlıyor. Öyle ki, bu araçların saat başı
ürettikleri verinin boyutları 25 GB’ye kadar
dayanabiliyorken, günlük ortalama 4
TB’lik verinin oluşturulduğu tahmin ediliyor.
McKinsey danışmanlık firmasının
tahminlerine göre de bu araçlardan elde
edilen verilerin 2030 yılına kadar 750 milyar
dolarlık bir pazar oluşturacağı öngörülüyor.
Böylesine güçlü veri üretiminin
ve üzerinden elde edilecek değerlemenin
yaratacağı sorunlara dikkat çeken Serap
Günal, IoT tabanlı internete bağlı araçlardaki
verilerin doğrudan veya dolaylı
olarak birbirine bağlı ve etkileşim içerisinde
olmasının kişisel verileri tehlikeye
soktuğunu ifade ediyor. Eski araçların
da verileri işleyebildiğini ancak yerel olarak
saklandığını aktaran Günal, araç ağ
oluşturma yeteneklerinin büyümesi, kendi
trafik altyapılarının oluşması, üçüncü
taraf hizmetlerle kurduğu bağlantılar
sebebiyle verilerin serbest dolaşıma korumasız
bir şekilde girdiğini belirtiyor.
Konfor ve Rahatlığın Yanında
Kişisel Verilere de Dikkat Edin
Modern arabaların tercih edilmesinde en
büyük etken araç içi konfor ve rahatlığın
yanı sıra fiziksel güvenliğinde üst düzey
olması görülüyor. Bu etkenler arasında
internete bağlı araç deneyiminin sağladığı
artı değerlerin arka planına da dikkat
edilmesi gerektiğini belirten Siberasist
Genel Müdürü Serap Günal, çeşitli veri
koruma güvenliklerini barındırmayan bu
araçların veriler konusunda sahip olduğu
7 sorunu şöyle açıklıyor:
1. Şeffaflık eksikliği bulunuyor. IoT tabanlı
internete bağlı araçlar, otomobil üreticileri,
sigortacılar, kolluk kuvvetleri ve diğer
üçüncü taraf hizmetleri içeren ve farklı
amaçlarla karmaşık şekilde kişisel verileri
işlemeye izin verebiliyor. Verilerin işlenmesi
için izinlerin alınmaması ve işlemler
adına sürücüye bilgi verme eksikliğinin
olduğu araçlarda, şeffaflığın çok düşük
kalmasının yanı sıra rıza sisteminin olmaması
da büyük sorun teşkil ediyor.
2. Aşırı veri toplanıyor. Bu tarz araçlarda
kullanılan sensörlerin artan miktarı aşırı
veri toplayarak sağlanan hizmetlerin gereksinimlerinin
ötesinde harekete neden
oluyor. Bu nedenle şirketler, hizmetler için
gerekenden daha fazla veri toplama eğiliminde
hareket ederek kişisel verilerin minimize
edilme ilkesini hiçe sayabiliyor.
3. Yetersiz veri saklama politikaları tehdit
oluşturuyor. Otomobiller tarafından
üretilen ve diğer araçlarla veya IT sistemleriyle
değiştirilen veriler herhangi biri
tarafından saklanabilir. Ancak kişisel veriler
beyan edilen amaçları için gerekenden
daha uzun süre saklanmamalıdır.
Bununla birlikte, bu tarz araçlarda arabaların
eski sahipleri bile araçlarındaki sistemlere
erişmeye devam edebiliyor. Veri
saklama politikasının veya uygulamasının
bulunmaması, kişisel verilerin depolama
sınırlaması ilkesine uygun olmayan
bir şekilde saklanmasına da neden olabiliyor.
4. Kontrol eksikliği bulunuyor. IoT tabanlı
internete bağlı araçlarda bireylerin kişisel
verileri üzerinde kontrol sahibi olmaları
için yeterli işlevselliklere veya seçeneklere
sahip olma durumu sınırlı görünüyor.
Araçtaki iletişim, kişi farkında olmadan
otomatik olarak ve varsayılan olarak
tetiklenebilir ve sayısız veri akışı, veri
sahiplerinin kişisel verilerini kontrol etmesini
son derece zorlaştırıyor. Bundan
kaçınmak için hem sürücülere hem de
yolculara kontroller sunulmalı ve bunlar
hakkında toplanan verilerin güncellenmesini
ve silinmesini bu araçların sağlaması
gerekiyor.
5. Hassas verilerin işlenmesi ve güvenlik
sorunları bulunuyor. Bir kişinin araç kullanımı
hakkındaki sürüş rotaları ve seyahat
hedefleri, araç içi iletişim veya bilgi-eğlence
hizmetleri gibi her veri parçası,
kişinin hayatı hakkında hassas bilgileri
ortaya çıkarıyor. İnsanların sürüş rutini
ve ilgi alanları sadece kimliklerinin belirlenmesine
değil, aynı zamanda dini ve
siyasi dernekler, cinsel yönelim ve ilişkiler
gibi hassas bilgiler üzerinde de sonuçlara
izin verebilir. Bunun yanı sıra IoT tabanlı
teknolojik süreçlerin ve cihazların sahip
olduğu güvenlik açıkları da hackerlerin
bu hassas verilere kolayca ulaşmasına da
olanak sağlıyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Guo Ping: “Pandemiyle mücadelede teknolojinin
potansiyelini iyi anlamalıyız”
27 – 30 Temmuz 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilen
HUWEI Better World zirvesinin ilk
gününde, açılış konuşmasını, HUAWEI CEO’su
Guo Ping yaptı. Pandemi ile mücadele etmek için
birlikte çalışmanın önemine değinen Guo Ping,
“Pandemi yaşama ve çalışma kültürümüzü şekillendirdi
ve dünya ekonomisine ağır bir darbe vurdu.
Bilgi ve iletişim teknolojileri bu süreçte birden
fazla cephede COVID-19 ile mücadeleye yardımcı
olacak somut çözümler sunuyor” dedi.
Guo Ping sözlerine şöyle devam etti; “Bilgi ve iletişim
teknolojileri şirketi olarak, bu salgının aşılması
için gereken teknolojiyi en iyi şekilde geliştirmek
ve kullanmak temel sorumluluğumuzdur.
Önceki deneyimlerimize dayanarak, pandemi ile
mücadeleye yardımcı olmak için bilgi ve iletişim
teknolojileri odaklı, farklı senaryolarla çözümler
geliştirdik. Bu vesileyle, hastanelerden uzaktan
eğitime kadar her konuda, tüm ülkelere en verimli
biçimde yardımcı olmak amacıyla, bu deneyimlerimizi
küresel olarak paylaşıyoruz.
“Bizim için teknoloji sadece ağ bağlantıları ile
sınırlı değil. İleri hesaplama, bulut ve yapay zeka
HUAWEI Better World zirvesi, 27 Temmuz’da HUAWEI
CEO’su Guo Ping’in açılış konuşmasıyla başladı. Ping açılış
konuşmasında, pandemiyle mücadelede oluşacak sinerjinin,
teknolojinin gerçek potansiyelini ortaya çıkaracağını vurguladı.
China Telecom, Etisalat, MTN, GSMA ve 3GPP / ETSI
yöneticilerinin de konuşmacıları arasında yer aldığı online
zirvede; bilgi ve iletişim teknolojilerinin yeni ekonomik büyümeye
sunacağı katkıları değerlendirmek üzere, 80’den fazla
ülkeden binlerce katılımcı yer aldı…
gibi teknolojiler bir araya geldiğinde, birbirlerini
güçlendirir ve sayısız fırsat yaratır. HUAWEI’nin
bu alanların her birinde önemli bir gücü var.
Paydaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan senaryo
tabanlı çözümler oluşturmak için bu teknolojileri
etkin bir şekilde geliştiriyoruz. Bu gelişim, iş yaşamında
da başarının anahtarı niteliğinde. HU-
AWEI, bu değer zincirinde yer alan tüm kurumlar
için büyümeyi teşvik edici bir şekilde çalışıyor.”
“Mevcut ekonomik ortam göz önüne alındığında,
GSM operatörlerinin hem kısa vadeli hem de
uzun vadeli hedeflere odaklanması gerekiyor.
Dağıtım ağlarının daha verimli kullanılması
amacıyla, HUAWEI olarak farklı öneriler geliştirmeye
devam ediyoruz. Öncelikle operatörler,
mevcut ağların değerini en üst düzeye çıkarmak
için kullanıcı deneyimine öncelik vermeli ve en
çok ihtiyaç duyulan alanlara yatırım yapmalıdır.
Operatörlere ağ taşıma hizmeti sunan şirketler,
mevcut 4G ve FTTx ağlarından en iyi şekilde
yararlanmalı, bütünsel koordinasyon ve hassas
planlama yoluyla yeni ağlara entegre olmalıdır.
Ağ dağıtım planlamalarında, etkin noktalara ve
önemli endüstri uygulamalarına öncelik verilmelidir.”
Gelecekte, Ar-Ge’ye yoğun bir şekilde yatırım
yapmaya devam edeceğiz. İnovasyonu devam
ettirmek için Ar-Ge yeteneklerimizi daha da
geliştireceğiz. Kurucumuz Ren Zhengfei’nin ifade
ettiği gibi, en iyi yaptığımız işe odaklanmaya devam
ediyoruz. Koşullar ne olursa olsun, müşterilerimize
ve tedarikçilerimize karşı yükümlülüklerimizi
her zaman için yerine getireceğiz. Bunu
yaparken de dijital ekonominin büyümesine ve
teknolojinin ilerlemesine yardımcı olacağız.
Sektör Market
IT network
Yüzerken performansınızı akıllı saatinizle artırın
İster sağlam bir yüzücü olun ister yüzmeyi
yeni öğrenen biri… Bu yaz denizde ve havuzda
performansınızı artırmak istiyorsanız,
yüzme verilerinizi takip edecek ve kalp atışı
takibi, harcanan kalori takibi, mesafe takibi
gibi gelişmiş özellikleriyle sizi dinleyip daha
iyisi için yönlendirecek bir asistana ihtiyaç
duyabilirsiniz. 50 metre derinliğe kadar suya
dayanıklı akıllı saat HONOR MagicWatch 2 ile
yüzme antrenmanlarınızı rahatça ölçümleyip,
kulaçlarınızı daha iyi bir performans için atabilirsiniz.
HUAWEI Technologies çatısı altında gençlere
yönelik teknolojik ürünleriyle değer yaratan
HONOR, yüzme sporunda kendini geliştirmek
isteyenler için iyi bir akıllı saatin neler yapabileceğini
ve önemini sıralıyor:
SWOLF skoru: Ne kadar verimli
yüzüyorsunuz?
Profesyonel yüzücüler kadar bunu keyif için
yapanlar da yüzmelerini verimli kılmak için
SWOLF skoru adı verilen bir ölçüme göre performanslarını
takip ederler. Bu skor, belirli bir
mesafe için kulaç sayınızın suda geçirdiğiniz
süreyle olan kombinasyonudur. Böylece mesafeyi
ne kadar sürede kat ettiğiniz ve bu mesafe
için kaç kulaç attığınız ölçülerek bir SWOLF
skoru oluşturulur. Bu skor ne kadar düşükse,
Yüzerken kalp atışı takibi, harcanan kalori takibi, mesafe takibi
gibi gelişmiş özellikler sunan akıllı bir asistanla performansınızı
artırmanız mümkün. 50 metre derinliğe kadar suya dayanıklı
HONOR MagicWatch 2, gelişmiş spor ve sağlık takibi özellikleriyle
yüzme antrenmanlarınızı bir adım ileri taşıyor…
o kadar verimli yüzdüğünüz anlamına gelir.
Bu skoru takip edebilen yüzme modları barındıran
HONOR MagicWatch 2, siz yüzerken veriminizi
takip ederek sizi daha iyisi için teşvik
ediyor.
Yüzmeyi sevenlere özel
antrenman ve sağlık takibi
verileri
HONOR MagicWatch 2, açık deniz ve havuzda
yüzme aktivite takibi modlarıyla performansınızı
ölçerken, SWOLF skoruna ek
olarak yüzülen mesafe, harcanan kalori ve
yüzme hızı gibi sonuçları da veriyor. Huawei
TruSeen 3.5 teknolojisi ile sağlanan ve akıllı
saatinizden rahatça takip edebileceğiniz
bu veriler ile yüzme performansınızı ister
açık denizde ister havuzda olsun, daha iyi
anlayabiliyor ve geliştirebiliyorsunuz. Tüm
bunların dışında suyun altında kalp ritmini
ölçebilen HONOR MagicWatch 2, olası sağlık
sorunlarını tespit etmek için de bir uyarı
kaynağı görevi görebiliyor.
Güneşin keyfini çıkarırken akıllı
telefona bağlı kalmayın
Aktivite ve sağlık takibi özelliklerinin dışında
birçok farklı akıllı özelliğe de sahip olan HO-
NOR MagicWatch 2, suyun dışında da oldukça
kullanışlı. Bluetooth bağlantısı sayesinde telefon
aramaları yapabilme ve gelen aramaları
yanıtlayabilme özelliği sunan akıllı saat, bu
sayede plaj çantanızın derinliklerinde telefon
arama problemini ortadan kaldırıyor. Ayrıca,
üzerinde yer alan 4GB’lık depolama alanına
yükleyebileceğiniz şarkıları herhangi bir akıllı
telefona ihtiyaç duymadan Bluetooth üzerinden
bir kulaklık veya hoparlöre bağlayarak çalabiliyorsunuz.
Böylece HONOR MagicWatch
2, bir aktivite/sağlık takibi cihazı olmanın dışında,
sahil ya da havuz başı keyfinize eğlence
katan bir akıllı saat görevi de görüyor.
43
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Dijital 100 CEO Etkinliğinin iş dünyasına
ışık tutacak anket sonuçları paylaşıldı
Sektör Market
IT network
44
Dünyanın ve Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden
Lenovo’nun, Vizyon 100 üst düzey
iletişim ve etkinlik platformu iş birliğinde düzenlediği
“Dijital CEO” sanal toplantı serilerinin
anket sonuçları açıklandı. Lenovo Türkiye
Genel Müdürü Emre Hantaloğlu’nun moderatörlüğünde
düzenlenen ve 100 CEO katılımının
sağlandığı “Dijital CEO” sanal toplantıları
esnasında hem gündem değerlendirilirken aynı
zamanda katılımcılardan 2 anket sorusunda
da cevap vermeleri istendi. Anketlerde
önümüzdeki dönemde en önemli ana gündem
maddesi ne olacak?» sorusuna katılımcı yöneticilerin
verdiği cevaplarda başta “İnsan ve
İnsan Kaynakları” olmak üzere “Finans ve Ekonomi”,
“Değişen Müşteri Deneyimi”, “Teknoloji,
Dijitalleşme ve Operasyon”, “E-Ticaret ve Sosyal
Medya” konuları öne çıktı. Bunun yanı sıra
değerlendirmelerde özellikle krizden olumsuz
yönde etkilenen kurumların yeni fırsat arayışlarına
yöneleceği de öngörülüyor.
Anket Cevaplarında Öne Çıkan
Konular:
Startup Trace CEO’su Bülent Kutlu’nun yapılacak
anket sorularını yorumlamasının hemen
ardından katılımcı CEO’lar anket sorularına
yanıtlarını verdiler. 100 CEO ile gerçekleştirilen
anket değerlendirmelerinde “pandemi
sırasında sizce şirketleri en çok hangi konular
zorladı?” sorusuna; katılımcıların yüzde 30’undan
fazlası “Pandemi sırasında şirket çalışma
şekillerinin tam olarak belirlenememesi”
yanıtını verdiler. Katılımcıların yaklaşık yüzde
20’si ise pandemi sürecinde şirketleri en çok
zorlayan konulardan biri olarak “Çalışanlarda
oluşan endişe nedeniyle süreçlerin aksaması”
değerlendirmesinde bulundu.
Gerçekleştirilen anketlerde “yeni normalde
CEO’nun en önemli ana gündem maddeleri
sizce neler olacak? sorusuna ise katılımcıların
yüzde 30’undan fazlasının “Yeni normalin
oluşturduğu tehdit ve fırsatlara göre şirket için
yeni iş alanlarını belirlemek” cevabı oldu. Katılımcıların
yüzde 20’si bu soruya “Müşterileriyle
olan ilişki yönetimini yeni normale göre şekillendirmek”
olarak cevap verirken yüzde 20’si
de “Finansal yapıyı güçlendirmek” seçeneğini
cevap olarak vurguladı.
Üst düzey kadın yönetici
sayısı artacak
Anket değerlendirmelerinin yanı sıra toplantılara
katılan Index Grup CEO’su Erol Bilecik,
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili
Lenovo ve Vizyon 100 iş birliğinde düzenlenen 100 CEO’nun
katıldığı “Dijital CEO” sanal toplantı serilerinin değerlendirme
ve anket sonuçları açıklandı. Lenovo Türkiye Genel Müdürü
Emre Hantaloğlu’nun moderatörlüğünde farklı sektörlerin
liderlerini bir araya getiren toplantılarda başta “İnsan ve
İnsan Kaynakları” olmak üzere Finans ve Ekonomi, Değişen
Müşteri Deneyimi, Teknoloji, Dijitalleşme ve Operasyon,
E-Ticaret ve Sosyal Medya konuları öne çıktı…
İdil Yiğitbaşı, İnci Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Neşe Gök, Netlog Lojistik Yönetim
Kurulu Başkanı Şahap Çak, Korn Ferry
Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Kaynar,
Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim
Kurulu Başkanı ve Sabancı Holding Çimento
Grup Başkanı Tamer Saka, Logo Yazılım
Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Tekbulut,
Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç,
MediaMarkt Türkiye CEO’su Yenal Gökyıldırım
iş süreçlerindeki değişim üzerine sektöre
ışık tutacak değerlendirmelerde de bulundular.
Yüzde 70 erkek ve yüzde 30 kadın yönetici
katılımıyla gerçekleştirilen toplantı raporu,
önümüzdeki dönemde uzaktan çalışma imkanlarının
artması ile beraber kadınların iş
gücündeki temsil oranının ve şirketlerde üst
düzey kadın yönetici sayısının artacağı yönündeki
öngörüleri de sunuyor.
Farklı sektörler öne çıkıyor
Bilişim ve Teknoloji/ Telekom, Perakende, Sağlık,
Sanayi & Üretim, Kargo & Lojistik, Servis,
Beyaz Eşya/ Elektronik, Finans & Ödeme Sistemleri,
İK & Yönetim Danışmanlığı, Turizm
& Eğlence, Girişimcilik, Enerji, Reklam, Pazarlama,
Otomotiv, Yiyecek & İçecek, Havacılık &
Havalimanı, E-ticaret ve eğitim sektörü olmak
üzere farklı sektörleri temsil eden katılımcılar
toplantılarda normalleşme sürecini kendi sektörleri
ile ilgili bilgiler vererek değerlendirdiler.
Toplantılardaki değerlendirmeleri sunan raporda;
* Esnek ve hızlı yönetim anlayışıyla birlikte
organizasyon değişimlerinin beklenenden çok
daha hızlı yaşanacağı,
* Üniversite öncesinde (ilk-orta-lise) uzaktan
eğitim her ne kadar yapılabilse de insan
doğası ve öğrenme süreçleri sosyalleşmeyi
gerektirdiğinden uzaktan eğitim ve bir arada
yapılan eğitimin belirli bir süre birlikte yol
alacağı,
* Ülkeler ve kurumlar açısından bakıldığında
önümüzdeki dönemde doğa ve çevreye
yapılacak yatırımların artacağı,
* Pandemi sonrasında, salgından etkilenen
tüm ülkelerin sağlık altyapılarını gözden geçirecekleri
ve yatırımlarını bu yönde artıracakları,
* Güçlü lojistik sektörü ile Türkiye’nin Avrupa
ve Asya’da önemli bir kesişim noktası ve tedarik
zincir merkezi olması öngörülüyor.
Buna ilave olarak değerlendirmeler pandeminin
etkisiyle bazı sektörlerin diğer sektörlere
göre avantajlı hale geldiğini ortaya koyuyor.
Sağlık, Telekom, Bilişim ve Teknoloji, Gıda,
Temizlik Ürünleri, Zincir Market, Enerji,
E-ticaret, Kargo ve Lojistik, Sigorta, E-oyun ve
Finans sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar
ekonomik büyüme açısından diğer sektörlerde
yer alan kurumlara göre bu süreçle daha
iyi başa çıkıyor.
Ofis alışkanlığı değişiyor
Toplantıda üst düzey katılımcıların “insan ve
insan kaynakları “başlığı altında gerçekleştirdikleri
değerlendirmelerde önümüzdeki günlerde
şirket içi pandemi kurullarının artacağı
öngörülüyor.
Raporda da sunulan değerlendirmelerde çalışanların
performanslarının artmasında üst
düzey yöneticilerin ve insan kaynakları bölümlerinin
çalışanlar ile sık sık, samimi ve şeffaf
iletişim içerisinde olmalarının önemi vurgulanırken,
ofis kullanımında değişimin kaçınılmaz
olduğunu belirten birçok yönetici “Bundan
sonra haftada beş gün ofiste olmayacağız.”
söylemiyle pandemi süreciyle birlikte değişen
alışkanlıklar açısından önemli bir tespitte
bulunuyor.
Lenovo Türkiye ve Vizyon 100 platformu iş
birliğinde gerçekleştirilen toplantılar sonbahar
döneminde de sürecek.
Lenovo Türkiye Genel Müdürü Emre Hantaloğlu,
Vizyon 100 platformu iş birliğinde
gerçekleştirilen dijital buluşmaların anket sonuçları
ve açıklanan raporda sunulan değerlendirmelerle
ilgili şunları söyledi: “Lider isimlerin
karşılıklı olarak birbirlerinin farklı sektörlerdeki
tecrübelerinden de faydalanabildiği toplantılarımızın
değerlendirme sonuçlarının da aynı
şekilde iş dünyasına faydalı öngörüler kazandıracağına
inanıyorum. Özellikle normalleşme
süreci ve sonrasında bizleri nelerin beklediğine
dair çok değerli öngörülerle bu toplantıların
hepimize rehberlik edebileceğini düşünüyorum.
Lenovo olarak Vizyon 100 platformuyla
birlikte önümüzdeki sonbahar döneminde de
hepimize yol gösterecek toplantılarımızı sürdüreceğiz.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Logitech G, PRO X LIGHTSPEED Kablosuz
Oyuncu Kulaklığını tanıttı
Oyun teknolojileri ve
ekipmanlarının öncü
markası Logitech G,
PRO X LIGHTSPEED
Kablosuz Oyuncu Kulaklığını
oyun tutkunlarının
beğenisine sundu.
Bu yeni kulaklık,
dünyanın sayılı espor
profesyonelleri tarafından
titizce tasarlanan PRO X’i LIGHTSPEED
kablosuz teknolojisiyle bir araya getiriyor. PRO
X LIGHTSPEED Kablosuz Oyuncu Kulaklığı,
inanılmaz bir konfor ve dayanıklılığı yüksek
performanslı işitme ve konuşma teknolojileriyle
birleştirerek, tüm kullanıcıların sesleri bir
profesyonel gibi duyabilmesini ve aynı kalitede
konuşabilmesini sağlıyor.
20 Saatin Üzerinde Pil Ömrü
Sunuyor
20 saatin üzerinde pil ömrü ve 13 metre mesafe
sunan 2,4 GHz LIGHTSPEED kablosuz
ile donatılan PRO X LIGHTSPEED Kablosuz
Oyuncu Kulaklığı da Blue VO!CE yazılımına
sahip. Logitech G HUB gelişmiş oyun yazılımı
kullanılarak etkinleştirilen Blue VO!CE, temiz
Logitech G, dünyanın en iyi espor uzmanlarıyla birlikte
tasarlanan ödüllü PRO X Oyuncu Kulaklığının LIGH-
TSPEED kablosuz versiyonunu tanıttı.
ve profesyonel ses iletişimi sağlayan gerçek
zamanlı bir mikrofon etkisi yaratıyor. Oyuncular
bu sayede seslerini kişisel tercihlerine göre
ayarlayabiliyor, takım arkadaşlarının seslerini
daha iyi duyabiliyor ya da profesyonel bir yayıncı
gibi ses çıkarabiliyorlar. Alışılmışın dışında,
oyuncular Blue VO!CE ile entegre kayıt ve oynatma
işlevini, seslerinin benzersiz rengi ve tınısına
en uygun opsiyonu görecekleri önceden
belirlenmiş bir filtre profilini hızlıca seçmek
için kullanabiliyor. Ayrıca Blue VO!CE’in gelişmiş
modu, daha üst seviye bir kişiselleştirme
düzeyi ile ilgilenen oyunculara ses geliştirmeleri
için profesyonel efektler de sunuyor.
En İyi Kablosuz Kulaklık
G PRO X LIGHTSPEED Kablosuz Oyuncu
Kulaklığını oyunseverlerle paylaştıkları için
çok mutlu ve heyecanlı olduklarını dile getiren
Logitech Türkiye Pazarlama Müdürü
Birol Sülük, “Profesyonel oyuncu kulaklıkları
serimize yeni ürünler eklemek Logitech G olarak
önemli amaçlarımızdan biri. Profesyonel
esporcuların ve oyunseverlerin en iyi kablosuz
kulaklık arayışına son veren G PRO X LIGHTS-
PEED Kablosuz Oyuncu Kulaklığı, oyuncuların
herhangi bir kablo ya da kısıtlama olmaksızın
ihtiyaç duydukları performans, iletişim ve
konforu vadediyor” dedi.
Daha güçlü, net ve temiz bir ses için PRO-G
50mm sürücüye ve oyun deneyimini profesyonelleştiren
DTS 7.1 surround ses sitemine
de sahip bulunuyor. Yeni oyuncu kulaklıkları,
profesyonellere sıkı antrenman ve oyun süreçlerinde
yardımcı olmak için, saatlerce takılabilecek
derecede konforlu, aynı zamanda
da inanılmaz derecede dayanıklı tasarlandı.
Alüminyum ve çelikten imal edilen bu hafif
tasarımda, yumuşak hafızalı köpükten kulak
yastıkları ile birinci sınıf suni deriyle kaplı kafa
bandı bulunuyor.
Sektör Market
IT network
Uluslararası TestIstanbul Konferansı için geri sayım!
Güney Doğu Avrupa ve Orta Doğu’nun en büyük
yazılım test etkinliği Uluslararası TestIstanbul
Konferansı, bu yıl 11’inci kez “Test ve
Test Otomasyonunda Robotik Süreç Otomasyonu”
ana temasıyla gerçekleştirilecek. Yazılım
Test ve Kalite Derneği (Turkish Testing Board
– TTB) tarafından hayata geçirilen konferans,
8 Ekim 2020 tarihinde bir ilki gerçekleştirerek
hibrit bir formatta hem sanal hem fiziksel platformlarda
yapılacak. Toplam 6 Keynote ve 30
konuşmacının 25’in üzerinde oturumda katılımcılarla
bir araya geleceği konferansta, Continuous
Delivery, DevOps ve Yazılım Geliştirme
konularında dünyanın önde gelen isimlerinden
Dave Farley, yazılım mühendisliği dinamiklerini
masaya yatıracak. Test.ai’nin ana mühendisi
Tariq King de yapay zekanın yazılım testinde
nasıl kullanılabileceğini anlatacak.
Bu yıl konferansın ana teması Test ve Test Otomasyonunda
Robotik Süreç Otomasyonu (RPA)
olacak. Alt tema olarak da Sürekli Test, Sürekli
Entegrasyon ve DevOps konuları ele alınacak.
Yazılım Test ve Kalite Derneği Başkanı Koray
Yitmen’in “Sihire Karşı Test: Test Odaklı Geliştirme
(TDD) Kodunuzdaki İllüzyonu Nasıl
Bozacak!” açılış konuşmasıyla başlayacak konferansta,
dünyanın önde gelen sektör uzmanlarından
uygulamaların test süreçlerini tamamen
botlar tarafından sağlayan Test.ai’nin ana
mühendisi Tariq King, keynote konuşmasında
yapay zekanın yazılım testinde nasıl kullanılabileceğini
ve şirket olarak nasıl kullandıklarını
anlatacak.
Yazılım test sektörünün en önemli etkinliklerinden Uluslararası
TestIstanbul Konferansı bu yıl 11’inci kez gerçekleştirilecek.
Yazılım Test ve Kalite Derneği (Turkish Testing Board
– TTB) tarafından hayata geçirilen konferans, 8 Ekim 2020
tarihinde bir kez daha sektör profesyonellerini ağırlayacak.
Pandemi etkisiyle bir ilke de imza atılacak konferansta etkinlikler
hibrit bir formatta hem sanal platformda hem Hilton
Bomonti Hotel’de yapılacak…
Continuous Delivery, DevOps ve Yazılım Geliştirme
konularında dünyanın önde gelen isimlerinden
biri kabul edilen, danışman, kanaat önderi
Continuous Delivery kitabının ortak yazarı
Dave Farley, “Yazılım Mühendisliği: Zanaatkarlık
Yeterli Değil” başlıklı keynote konuşmasıyla
sektör profesyonelleri ve geliştiriciler için
yazılım mühendisliği dinamiklerini masaya
yatıracak. Ayrıca Farley, konferanstan 1 hafta
sonra da yazılım geliştirmede önemli bir teknik
pratik olan Deployment Pipeline konusunda
İleri Seviye Deployment Pipeline Teknikleri
Eğitimini virtual ortamda vererek bu alanda
yetkinliğini artırmak isteyen IT profesyonellerine
önemli bir fırsat sunacak.
Uygulama performansı izleme, yazılım geliştirme,
yazılım testi, API testi ve API yönetimi
için araçlar sunan SmartBear’de mühendislik
direktörü olarak görev alan Andrii Dyznia da
konferansın ilgi çekici konuşmacıları arasında
yer alıyor. Candy Crush gibi dünyanın en çok satan
oyunlarını geliştiren King’de mühendislik
müdürü ve Spotify’da teknik program müdürü
olarak görev alan Dyznia, konferansta “Dağları
Yerinden Oynatabilen Ekip” başlıklı bir konuşma
yapacak.
Yazılım testleri geliştiren Norveçli danışmanlık
firması Promis Qualify’ın kıdemli test müdürü
Christian Brødsjø, Norveç Oslo’da son teknolojiye
sahip havalimanının testlerini gerçekleştirdi.
Brødsjø, “Sınır Gökyüzü: Yeni Bir Havalimanı’nı
Nasıl Test Edersiniz?” başlıklı konuşmasında 1
yıl boyunca ekibiyle birlikte havalimanı testlerini
nasıl gerçekleştirdiklerini ve neler yaşadıklarını
konferans katılımcılarıyla paylaşacak.
Expedia.com ve Hotels.com’un kalite mühendisliğini
yapan Miro Barscocchi ise “Bir Kalite Mühendisinin
Kod Yazması Gerekir Mi?” başlıklı konuşmasında
kod yazmanın kalite mühendisinin
hayatında yeri olup olmadığını sorgulayacak.
45
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Alfa kuşağının gözde mesleği: “Gamer”
Sektör Market
IT network
46
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de
hızla gelişmekte olan gaming sektörü,
günümüz gençleri ve gelecek nesiller için
önemli bir kariyer fırsatı olarak dikkat
çekiyor. 2019 yılı itibariyle dünyada 140
milyar dolar, Türkiye’de ise tahmini olarak
1 milyar dolarlık hacme ulaşan sektör,
tüketicilerin evlerinde kaldığı pandemi
sürecinde ise küresel olarak yüzde
200’ler seviyesinde büyüme gösterdi.
Gaming sektörü gelişmeye devam ederken,
şimdiden esporcular milyonlarca
dolar kazanıyor. Pek çoğu 14-17 yaş
aralığındaki esporcular, tüm dünyada
yaklaşık 600 milyonluk bir seyirci kitlesi
tarafından izleniyor. Yapılan araştırmalar,
esporcular kadar onları takip eden
izleyicilerin de sektörün gelişmesine
önemli katkıları olduğunu ortaya koyuyor.
Geçmişte espor yalnızca bir hobi
olarak görülürken, gamer olmak artık
günümüzün gözde mesleklerinden biri
sayılıyor. Gaming konusundaki yaklaşımıyla
Türkiye’de esporun gelişmesinde
öncü rol oynayan İncehesap.com’un geçtiğimiz
Mayıs ayında düzenlediği PUBG
DUO Turnuvası da espora ülkemizde
gösterilen yoğun ilgiye ışık tutuyor. Bir
ay boyunca devam eden ve 384 takımın
katıldığı bu turnuvanın sadece final maçını
13 bin tekil izleyicinin takip etmişti.
Gözler Alfa kuşağında
Esporcu olmanın dünyada olduğu gibi
ülkemizde de yepyeni bir meslek olarak
öne çıktığını ifade eden İncehesap.com
Kurucu Ortağı Nurettin Erzen, bu yepyeni
alanı desteklemek üzere marka olarak
Beşiktaş Esports’un ana sponsorluğunu
üstlendiklerini, espor alanında bugüne
dek 100’e yakın sponsorluğa imza
attıklarını hatırlattı. Erzen, “Bugün
ülkemizdeki aktif esporcular, ağırlıklı
olarak 1995 yılı sonrasında doğan Z kuşağından
oluşuyor. Ancak arkalarından
esporculuğa çok uygun, yepyeni bir nesil
geliyor: Alfa kuşağı. Bu kuşak gamer
olarak sahne almaya başladıkça gaming
sektörünün dinamikleri daha da gelişecek.
Yalnızca espocuların değil, sektör
etrafında yepyeni meslekler edinenlerin
de yükselmesine tanıklık edeceğiz” dedi.
Geçmişte gaming yalnızca bir hobi olarak görülürken,
bugün gamer olmak ve espor organizasyonlarında
profesyonel olarak yer almak günümüzün gözde
mesleklerinden biri sayılıyor. Gaming konusundaki
yaklaşımıyla Türkiye’de esporun gelişmesine öncülük
eden İncehesap.com, gerçekleştirdiği organizasyonlar
ve sponsorluklarla bu alanda kariyer yapmak isteyen
esporculara tam destek veriyor. İncehesap.com,
diğer nesillere oranla daha ufak yaşlarda teknolojiyle
etkileşime giren Alfa kuşağının gelişiyle, meslek olarak
“gamer” olmayı seçenlerin daha da fazlalaşacağına
dikkat çekiyor…
Yeni neslin gaminge olan ilgisini
İncehesap.com’un site trafiğinde de net
bir şekilde gördüklerini kaydeden Nurettin
Erzen, sözlerine şöyle devam etti:
“18-24 yaş arasındaki ziyaretçi sayımız,
geçen seneye kıyasla yüzde 40’ın üzerinde,
2019’un ilk 6 ayına kıyasla ise yüzde
90 artış gösterdi. Bu oranlar yeni neslin
espor ve gaming teknolojileriyle nasıl
uyumlandıklarını net bir şekilde ortaya
koyuyor”
Teknolojiyle en uyumlu nesil
İncehesap.com’un verdiği bilgilere göre
Alfa kuşağı, diğer nesillere oranla daha
ufak yaşlarda teknolojiyle etkileşime girdiğinden
gaming dünyası ve espor için en
uygun nesil. İlk tanımını Avusturalyalı
fütürist Mark McCrindle’ın yaptığı bu
kuşak, 2010 ile 2030 yılları arasında doğanlardan
oluşuyor. Bilgiye erişme gücü
açısından diğer kuşaklara göre daha çok
şanslı olduğu belirtilen Alfa’lar, hayatlarına
entegre ettikleri tüm teknolojileri
kişiselleştirebilme yeteneğiyle öne çıkıyor.
Ekranlara bağlanma oranı daha
yüksek olan, Z kuşağına göre çok daha
dikkatli olduğu belirtilen Alfa kuşağı,
iletişim kurarken yazmaktan çok, görsel
ifadeleri ve ses kayıtlarını tercih ediyor.
Yeni gaming profesyonelleri
geliyor
Türkiye’de gaming dünyası için
şimdiden eleman yetiştirme hareketinin
başladığına dikkat çeken Nurettin
Erzen, İncehesap.com olarak düzenledikleri
turnuvalar ve Gaming Geceleri
ile esporcuları desteklemeye, yeni
nesil oyuncuları sektöre kazandırmaya
devam ettiklerini de söyledi. Erzen,
“İncehesap olarak Türkiye’de gaming
dünyası için profesyoneller yetiştirme
hareketinin öncülüğünü üstleniyoruz.
Espor organizasyonlarının yaygınlaşması,
gaming alanında çalışacak başka
mesleklerden profesyonellere olan ihtiyacı
da doğuruyor. Yeni nesil gazeteciler,
oyun yazılımı geliştiriciler, analistler
gibi… Dolayısıyla gamer olmak, tek başına
yükselen bir meslek olmakla kalmıyor,
aynı zamanda yeni mesleklerin doğması
ya da mevcutların dönüşmesine de
yardımcı oluyor” dedi.
En uzun eğitim alan, en
girişimci kuşak
Erzen ayrıca, araştırmaların Alfa kuşağının
en girişimci nesillerden biri olacağını
gösterdiğini de belirtti. Erzen,
sözlerini şöyle tamamladı: “Alfa kuşağı
hayatının daha erken dönemlerinde bilgiye
ve teknolojiye erişim sağlarken, bir
yandan da diğer kuşaklara göre daha
uzun süre eğitim alacak. Pek çoğu, henüz
okuldan mezun olmadan yüksek
kazanç sağlayan, işini keyifle yapan birer
esporcu olurken, bazıları da birer Elon
Musk olacak. Yapılan araştırmalara göre
2025 yılına kadar dünyada 2 milyar Alfa
nesli olması bekleniyor. Bunların yüzde
55’inin video içeriği üretmesi, yüzde
47’sinin elektronik üzerine yoğunlaşması,
yüzde 43’ünün robotik alana ilgi duyması,
yüzde 36’sının ise bilgisayar programcılığına
yönelmesi bekleniyor.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Fortinet, OPAQ Networks’ü satın aldığını duyurdu
Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik
çözümlerinin global oyuncusu Fortinet, Herndon,
Virginia merkezli Güvenli Erişim Hizmetleri
(SASE, Secure Access Service Edge) sağlayıcısı
OPAQ Networks’ü satın aldığını duyurdu.
OPAQ’ın Sıfır Güven Ağ Erişim (ZTNA, Zero Trust
Network Access) bulut çözümü, kurumların dağıtık
ağlarını (veri merkezleri, ofisler ve uzaktan
çalışanlar) ve Nesnelerin İnterneti cihazlarını
koruyor.
Fortinet Security Fabric, OPAQ’ın patentli ZTNA
çözümüyle birlikte kullanıldığında Fortinet’in
mevcut SASE hizmetini iyileştirerek sektör öncüsü
yeni nesil güvenlik duvarı ve SD-WAN özellikleri,
web güvenliği, sandboxing, gelişmiş uç nokta
koruması, kimlik / çok faktörlü doğrulama, çoklu
bulut iş yükü koruması, bulut uygulama güvenlik
aracı şirketi (CASB), tarayıcı izolasyonu ve web
uygulaması için güvenlik duvarı özellikleri sayesinde
sektörün tek gerçek Sıfır Güven erişimine
ve güvenliğine sahip sınıfının en iyisi SASE bulut
platformunu sunuyor.
OPAQ’ın özel üretim platformu, başka şirketlerin
çözümleriyle uyumlu olacak şekilde geliştiriliyor.
Böylece SASE çok kullanıcılı platformu kendi
çözümlerine entegre edilebilen MSSP’ler ve taşıyıcılar;
kendi Ağ Operasyon Merkezi ve Güvenlik
Operasyonları Merkezi uzmanlığının yanı sıra gelişmiş
profesyonel hizmetleriyle kamu kuruluşlarına
ve özel şirketlere katma değer sağlayabiliyor.
Daha fazla kullanıcının, cihazın, uygulamanın,
Fortinet, Bu Satın Alımla Mevcut Güvenli Erişim Hizmetlerini
İyileştirerek Pazara En Eksiksiz SASE Platformunu
Sunmayı Hedefliyor.
hizmetlerin başka bir konumdan bağlanmasıyla
verinin dışardan geldiği uzaktan çalışma trendi
göz önünde bulundurulduğunda Fortinet’in kapsamlı
Security Fabric çözümünün OPAQ’ın bulut
platformuyla entegre olması, müşterilerin ve iş ortaklarının
sınıfının en iyi güvenlik çözümlerinde
daha fazla seçeneğe sahip olmasını sağlıyor. Sektöre
farklı bir ürün sunan Fortinet, en iyi ve entegre
güvenliği ağ inovasyonuyla gerçek zamanlı
bir şekilde birleştirerek müşterilerini daha da iyi
koruyor.
Fortinet, OPAQ’ı satın alarak diğer bulut güvenliği
sağlayıcılarından farklı olarak aşağıdakileri
sunuyor:
• Diğer bulut güvenliği sağlayıcılarına kıyasla en
iyi ölçeklenebilirlik, performans ve güvenlik.
• Saldırı zemininde birçok korumasız açık bırakan
diğer ZTNA sağlayıcılarına kıyasla Sıfır Güven,
güvenliği sağlayan geniş ve entegre bir bulut
güvenlik çözümü ailesi.
• Fortinet’in en iyi Ar-Ge yeteneklerinden faydalanarak
güvenlik inovasyonlarını kesintisiz ve
ölçekli olarak sunan türünün tek örneği ZTNA
çözümüyle sistemin içinde dahili olarak yer alan
güvenlik birimi.
• Şirketin güvenlik odaklı ağ yaklaşımını daha
da ileriye taşıyan ve Fortinet’in sektör lideri
SD-WAN’ı içinde barındıran tamamen entegre
güvenlik ve ağ hizmetleri.
• Pazardaki iş ortaklarının ürünleriyle en uyumlu
ZTNA hizmeti, Fortinet’in iş ortaklarına verdiği
değerin altını bir kere daha çiziyor.
Fortinet Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ken
Xie, konuyla ilgili şunları söyledi: “SASE pazarında
gerçekleşen hareketlilik, güvenlik odaklı ağ
yaklaşımının önemini bir kere daha gösteriyor ve
verdiğimiz mesajların altını çiziyor. Hiper bağlantıların
ve genişleyen ağların döneminde ağlar artık
tüm dijital altyapıyı kapsayacak kadar genişliyor
ve güvenliğin de birleşmesi gerekiyor. OPAQ
satın alımımız, mevcut SASE hizmetlerimizi
daha da iyileştirerek pazardaki en kapsamlı SASE
platformunu sunmamızı sağlıyor. Fortinet SASE
platformu; müşterilere esnek, uygun maliyetli ve
patentli sıfır güven bulut mimarisi üzerinden sunulabilen
en kapsamlı güvenliği, sektör lideri SD-
WAN’ı ve ağ hizmetlerini sağlıyor.”
Sektör Market
IT network
Mobil Siber Güvenlik Tehditlerine Dikkat!
Siber tehditler, gün geçtikçe
daha da mobilleşiyor. Mobil
siber güvenlik, sanılanın
aksine daha kişisel ve tehditlere
daha açık hale geliyor.
Dijital ayak izlerinin
mobilleşmeyle her yere taşınması
da verilerin yanlış
ellere kolayca geçmesine
ve kurtarılmasının zorlaşmasına
neden oluyor. Ağ
güvenliği ve zekası, güvenli
Wi-Fi ve çok faktörlü kimlik
doğrulamanın önde gelen küresel sağlayıcısı
WatchGuard’ın Türkiye ve Yunanistan Ülke
Müdürü Yusuf Evmez’e göre, başta şirketlerde
olmak üzere kişisel cihazlardaki özel verileri
riske atan mobil güvenlik tehditlerine karşı
alınması gereken önlemleri sıralıyor.
1. Wi-Fi: Bir mobil cihazın en az bağlı olduğu ağ
kadar güvenli olduğunu unutmayın. Özellikle
şirket ağları güvenliğinin yüksek korumalı seviyelerde
olması mobil cihazları ve beraberinde
de verilerin güvenliğini direkt etkiliyor. Özellikle
KOBİ’ler için tam koruma sağlayan Watch-
Guard yeni T serisi Firebox cihazlarına dikkat
çeken Yusuf Evmez, şirketlerin bu konuda gelişmiş
ve katmanlı ağ güvenliği sağlayan güvenlik
duvarlarını tercih etmesi gerektiğini belirtiyor.
2. Mobil Uygulamalar ve Veri Sızıntıları: Sızan
veriler kurumsal güvenlik için en büyük tehdit
olarak kabul ediliyor. Bu durumu en sinir bozucu
yapan şey ise genellikle kötü amaçlı olarak
yapılmaması. Bunun sebebi ise birçok çalışanın
ya da kişinin hangi uygulamaların veri ve
Finansal ya da kişisel verileri güvende tutmak şirketler ve
çoğu bireyler için en önemli durumu teşkil ediyor. Özellikle
2020 ve sonrasında verilerin güvenliği adına atılacak en
büyük adımın mobil siber güvenliği sağlamaktan geçtiğini
belirten WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü
Yusuf Evmez, şirketleri ve bireysel kullanıcıları karşılaşacakları
5 mobil siber güvenlik tehdidi konusunda uyarıyor.
bilgileri görüntüleyebileceğini bilmemesi ve
uygulamalara bilinçsizce tüm verilerini aktarmasından
kaynaklanıyor. Şirketlerin özellikle
bu konuda çalışanlarına mobil siber güvenlik
eğitimi vermesi ve gerekli çözümleri uygulaması
gerekiyor.
3. Sosyal Mühendislik: Siber suçların büyük
çoğunluğu e-posta ile başlıyor. Kullanıcıların,
kimlik avı saldırısına bir mobil cihaz üzerinden
yanıt verme oranı masaüstünden yanıt vermelerine
göre de daha yüksek olasılık taşıyor. Bu
durumda başta şirket çalışanları olmak üzere
birçok kişi sosyal mühendislik saldırılarına
mobil cihazlarından yakalanıyor. Bunun önüne
geçmek adına mobil cihazlar için güvenlik
anahtarlarının devreye alınması gerekiyor.
4. Zayıf Seviyede Şifre Korumaları: Hala hesaplarını
düzgün bir şekilde güvenlik altına almayan
mobil kullanıcılar bulunuyor. Bu mobil kullanıcıların
birer şirket çalışanı olması ve hem
şirket verilerini hem de kişisel verilerini zayıf
seviyeli şifrelerle koruması büyük tehditleri beraberinde
getiriyor. Mobil cihazların uzaktan
çalışmalarda dahi kullanımı ve güvenliği adına
güçlü şifrelerle korunması gerektiğini aktaran
Yusuf Evmez, tüm uzaktan erişim noktalarına
da mobil bir şekilde ulaşılabilen hizmetleri bulut
tabanlı WatchGuard AuthPoint ile yüksek
seviye MFA korumasının gerçekleştiğini ve şirketlerin
bu çözüm sayesinde şifre güvenliği ve
kimlik bilgilerinin yetkisiz kullanım sorununu
yaşamadığını ifade ediyor.
5. Kripto Para Madenciliği: Mobil tehditler
listesi ile alakalı olarak en yeni tehditlerden
birini de hackerlerin kripto para madenciliği
çalışmaları oluşturuyor. Cihaz sahibinin bilgisi
olmadan kripto para madenciliği yapmak
için cihazlara saldırı gerçekleştiren hackerler,
kullanıcılar için büyük tehditlerin oluşmasına
neden oluyor. Cihazları dikkatle seçmek ve bir
kullanıcının yalnızca resmi platform mağazasından
uygulama indirmesini gerektiren bir
politikaya uymak ciddi önem arz ediyor.
47