15.09.2020 Views

ITnetwork 10 eylül 25 eylül

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bilir: “Dijital Dünya

Dijital Evrene Dönüştü”

‘Fabrikadan Daha Fazlası’ TOGG

Gemlik İnşaatı Başladı

APC by Schneider Ürün Portföyü

Datacenter Çözüm Ailemizin

Tamamlayıcısı Oldu

TELKODER 2019 Yılı

Değerlendirme Raporunu yayınladı

B İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ

10 Eylül • 25 Eylül • 2020 • KDV Dahil 25 TL

Birlikte güçlüyüz!

Daha iyi bir iletişim mümkün

En iyi müşteri deneyimi Her şey tek ekrandan Hemen tanışalım

Çoklu kanal iletişim altyapısı ve

iletişim merkezi çözümleri konusunda

en iyi müşteri deneyiminin yaşanması

için hizmet veren TEGSOFT, yeni nesil

çağrı merkezi sistemleri üreticisi olarak,

on yılı aşkın süredir sektörde yer alıyor.

Gelen ve giden ses çağrıları dışında;

SMS, E-Mail, Webchat, IVR, Whatsapp,

Facebook, Twitter ve API entegrasyonu

ile mümkün olan tüm kanallarda

müşterilerle olan iletişimi güçlendiriyoruz.

Hem de tek kullanıcı arayüzüyle!

Tegsoft platformunu size sunmaktan

mutluluk duyarız. İş ortaklarımızla

birlikte, ücretsiz bir yerinde demo veya

Cloud'da 30 günlük para iadesi garantili

demo sağlayabiliriz.

www.tegsoft.com


Intertech-Cloud Finansal Bulut Hizmetleri

Intertech 30 yılı aşkın tecrübesi ve alanında uzmanlaşmış

1100’ün üzerindeki teknik kadrosuyla ürettiği 100’den fazla

ürünü ; finans ve bankacılık sektörüne yönelik geliştirdiği

yenilikçi çözümleriyle, başta Türkiye olmak üzere, Avrupa ,

Orta Doğu ve Afrika bölgesindeki 10 ayrı ülkede 50’den fazla

finansal kuruma hizmet sunmaktadır. Intertech müşterilerine

katma değer yaratacak BT çözüm ve hizmetlerini, en yeni

teknolojileri kullanarak, rekabet avantajı sağlayarak, üstün hız,

kalite ve düşük maliyet ile sunmayı kendisine ilke edinerek

Türkiye’de ve dünyada önde gelen teknoloji şirketleri arasında

yerini almayı başarmıştır.

Bulut Bilişim , 2006 yılından bu yana tüm dünyada bilgi

teknolojileri alanından başlayarak iş dünyasından son

kullanıcıya kadar hayatımızın her alanına girdi ve giderek

artan bir ivme ile sanal ve gerçek dünyayı birbirine sıkı sıkıya

bağlama görevini sürdürmeye devam ediyor. Günümüzde en

küçüğünden en büyüğüne kadar pek çok işletme fiziksel veri

merkezlerini ve sunucularını satın almak, sahip olmak ve

bakımını yapmak yerine bir bulut sağlayıcısından hesaplama

gücü, veri depolama , veri yedekleme , e-posta , yazılım

geliştirme ve test etme , veritabanları , büyük veri ve

olağanüstü durum kurtarma gibi çok çeşitli teknolojik hizmetleri

aylık, yıllık ya da kullandıkça öde modelleri ile kiralamayı

tercih ediyor. Ülkemizde de bulut bilişim alanında son yıllarda

yatırımların arttığını ve bulut hizmetlerine olan güvenin

sağlamlaştığını görüyoruz.

Türkiye'de Bulut Teknolojisi, finans sektöründeki yeri

regülasyonlar gereği belli kurallara tabi olmak durumundadır

ve bu kurallar 15 Mart 2020'de Bankacılık Düzenleme ve

Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayınlanan Bankaların

Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında

Yönetmelik'de detaylıca şekillendirilmiştir. Özellikle müşteri

verisinin güvenliği için ülke sınırları içerisindeki veri

merkezlerinde saklanması net olarak belirtilmiştir, bu verilerin

yurtdışındaki genel bulut hizmet sağlayacılarında depolanması

ve işlenmesi mümkün olmamaktadır.

Intertech Türkiye finans sektörünün öncü kuruluşlarından biri

olarak finansal kuruluşlarda kullanılmak amacıyla özel bulut

sistemlerine yatırım yaparak dünyanın önde gelen teknoloji

devleri ile anlaşmalar imzalamış ve Intertech-Cloud adı altında

finansal bulut hizmet sağlayıcı alt yapısını devreye almıştır.

Burada özellikle “micro-segmentation” ve “multitenancy”

teknolojileri ön planda tutularak büyük bulut hizmet

sağlayacıları tarafından da kullanılan en son bilişim çözümleri

tercih edilmiş ve bulut altyapılarında yaygın olarak kullanılan

tedarikçiler seçilmiştir.

Intertech-Cloud birincil ve ikincil sistemlerinin tamamı

Türkiye’deki Intertech Veri Merkezleri’nde barındırılan ve

sadece finansal kuruluşlara özel olarak tahsis edilmiş donanım

ve yazılım kaynaklarının son teknolojiler ile paylaşıldığı ve

mantıksal ayrımının micro-segmentation ve multitenancy ile

yapıldığı finansal bir bulut hizmetidir.

IPS, WAF, Firewall gibi güvenlik konularında yetkin çalışanlar

bulunması ve bulundurulmasındaki zorluk ve sistem , uygulama

ve veritabanı yöneticiliği gibi çok farklı alanlarda farklı

yetkinliklerdeki çalışanlara olan ihtiyaç genel olarak finans

sektörünün önde gelen sorunları arasında yer almaktadır.

Intertech-Cloud bulut alt yapısı ile hizmet verilecek finansal

kurumların mantıksal olarak izole edilmesi ile birlikte uygulama

bazlı bölümlendirme yapılması ve her sanal sunucunun önüne

kernel seviyesinde çalışan güvenlik duvarları yerleştirilerek

her bir bölümlendirmedeki ağ trafiğinin kontrol altına alınması

ve en üst seviyede güvenlik sağlanması hedeflenmiştir.

Müşterilerin birincil sistemleri için pahalı donanımlara yatırım

yapma , idame ettirme ve belli periyodlarla teknolojik

güncelleme gerekliliği gibi konularda getirdiği yararlar ,

ikincil sistemler için hazır replikasyon alt yapısı ve yönetilen

hizmetler ile uygulama, veritabanı ve sistem tabanlı hizmetler

sunması ile Türkiye’de küçük ve orta ölçekli finansal firmalar

için maliyet, güvenlik ve Intertech içerisinde yıllardır

konusunda uzmanlaşmış yetkin iş gücünü kullanma avantajını

sağlamaktadır.

Küçük ve orta ölçekli bankaların ve finansal kuruluşların

Operasyonel , Güvenlik ve ODM gibi alanlarda Tier 1 bankaların

seviyesinde hizmet almaları hedeflenmektedir. Bu amaçla

bankaların olgunluk seviyelerinin artırılması , yönetilen

hizmetlerle operasyonel kolaylığın sağlanması ve acil durum

ve felaket durumlarında ODM’deki ikincil sistemlerden

faaliyetlerine en kısa sürede devam etmeleri ve bu durum sona

erdiğinde tekrar birincil sistemlere geri dönüşün sağlanması ,

periyodik olarak felaket senaryosu simülasyonlarının yapılması

ve bütününde ülke ekonomisine ciddi katkılarda bulunulması

Intertech-Cloud yapısının kurulmasındaki temel amaçlardan

başlıcalarıdır.


Telekomünikasyon Sektörü Gelirleri 15,1 Milyar TL Oldu

Serbest Telekomünikasyon İşletmeciler Derneği (TELKODER) elektronik haberleşme sektöründeki 2019 yılı değerlendirme

raporunu yayınladı. TELKODER’in BTK, TÜİK, BIST gibi kuruluşlar tarafından yayınlanan resmi verileri kullanarak hazırladığı

raporda enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon sektörü gelirlerinin 2019 yılı sonunda 15,1 milyar TL olduğu görülüyor.

Sektör gelirlerinin 2003 yılında 15 milyar TL olduğu düşünüldüğünde sektörün hedeflenen büyümeyi yakalayamadığı

anlaşılıyor. TELKODER 2020 başında yayınladığı raporda 2019 yıl sonu gelirlerinin 15,4 milyar TL olacağını öngörmüştü.

Gelinen noktada gelirlerin beklenenden de az olması sektörde bir an önce tam rekabeti sağlayacak adımların atılmasını zorunlu

kılıyor. 2019 yılı sonunda pazardaki en büyük üç operatör ve iştirakleri dışında kalan alternatif işletmecilerin pazar payının,

sektörün rekabete açılmasının üzerinden yaklaşık 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, yüzde 9’lar seviyesinde kaldığı görülüyor.

TELKODER’e göre bu oran Avrupa Birliği ülkeleri (AB) ile kıyaslandığında çok düşük olarak değerlendiriliyor ve sektörde kaliteli

ve tüketici yararına çalışmaların ortaya çıkmasını engelliyor. TELKODER’e göre pandemi sürecinde başarılı bir sınav veren

telekomünikasyon sektörünün sorunlarından tam olarak sıyrılması, rekabetin artması ve sektörün büyümesi için fiber altyapı

ve veri merkezi yatırımları da kritik önem taşıyor. TELKODER’in 2019 yılı Değerlendirme raporunun tamamını dergimizin

sayfalarında bulabilirsiniz…

Dijital Pazarlama Hacmi Yüzde 13 Artacak

Verilere göre, dünya çapındaki dijital reklam harcamaları 2020 sonunda 384 milyar dolara ulaşacak. 2021’de pazar hacminin

435 milyar dolara çıkması öngörülüyor. Başta KOBİ’ler olmak üzere iş dünyası, koronavirüsün olumsuz etkilerini azaltmak

için dijital pazarlamaya ağırlık vermeye başladı. Future of Business raporuna göre, Türkiye’deki KOBİ’lerin yüzde 71’i yeni

ürün veya hizmetlerini tanıtmak için dijital platformları kullanıyor. Online araçları, müşteriler ve tedarikçilerle iletişim kurma

amacıyla kullananların oranı yüzde 63. İnterneti ürün veya hizmet satışı için kullanan KOBİ’lerin oranı yüzde 56 iken, bilgi

edinmek amacıyla kullananlarınki ise yüzde 58. Statista tarafından gerçekleştirilen araştırmanın detaylarını sayfalarımızdan

okuyabilirsiniz…

‘Fabrikadan Daha Fazlası’ TOGG Gemlik İnşaatı Başladı

Tanıtımı gerçekleştirildiği andan itibaren tüm Türkiye’de büyük ilgi ve heyecanla karşılanan, dünyada ses getiren TOGG’un,

Bursa Gemlik’teki üretim tesisinin ‘İnşaat Başlangıç Töreni’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katıldığı törenle

gerçekleştirildi. ‘Akıllı’, ‘Çevre Dostu’ ve ‘Aynı Çatı Altında’ başlıklarıyla tanıtılan tesisinin inşaat başlangıcı ile ‘Yeniliğe

Yolculuk’taki en önemli adımlardan biri daha atılmış oldu. Yatırımın detayları sayfalarımızda…

√ √ √

Sektörün önde gelen yayınlarından olan derginiz IT Network yeni normal dönemde de siz okurlarına teknoloji haberlerini,

yenilikleri, sektör oyuncularının yeni yatırımlarını ulaştırmaya devam ediyor. Sektör market sayfalarımızda bulacağınız bu

yeniliklerin ötesinde, araştırma haberleri de ilginizi çekecek diğer konuları. Sektörde yaşanan yeniliklerin ve son teknoloji

haberlerinin yer alacağı bir sonraki sayımızda yeniden görüşmek üzere…

Teknoloji ile kalın…

Hoşçakalın…

Ahmet Mızrak

ahmet.mizrak@img.com.tr


iÇiNDEKiLER

Experian’dan

Telekom

Sektörüne

Covid-19

tavsiyeleri

10

16

TP-Link’ten

mesh destekli,

güçlü modem

21

Serdar Yokuş,

Citrix Türkiye

Ülke Müdürü

oldu


10 Eylül / 25 Eylül 2020

ITnetwork

BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

40

Samsung,

Galaxy

ekosistemindeki

beş yeni

güçlü cihazı

tüketicilerin

beğenisine

sundu!

26

Türk

mühendislik

şirketi

Linktera

yazılım ihraç

edecek

42

IoT tabanlı

internete

bağlı arabalar

kişisel verileri

tehlikeye

atıyor

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK

İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA

İMTİYAZ SAHİBİ

H. FERRUH IŞIK

GENEL MÜDÜR

(Sorumlu)

MEHMET SÖZTUTAN

mehmet.soztutan@img.com.tr

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ

SIDIKA AKYOL KAYIR

sidika.kayir@aplusmedya.com

GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ

AHMET MIZRAK

ahmet.mizrak@img.com.tr

DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ

YUSUF OKÇU

yusuf.okcu@img.com.tr

HABER MERKEZİ

ENES KARADAYI

enes.karadayi@img.com.tr

KAT KI DA BU LU NAN LAR

Prof. Dr. İS MAİL KA YA

is ma il ka ya@gmail.com

Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN

ozbudun@gmail.com

ÖMER KARDAŞ

omer.kardas@ihlas.com.tr

ALİ İLKER YÜCEER

ali@mak ro bil.com.tr

TEKNİK MÜDÜR

TAYFUN AYDIN

Tayfun.aydin@img.com.tr

GRAFİK TASARIM

HAKAN SÖZTUTAN

hakan.soztutan@img.com.tr

FİNANS MÜDÜRÜ

Cuma KARAMAN

cuma.karaman@img.com.tr

MUHASEBE MÜDÜRÜ

Yusuf DEMİRKAZIK

yusuf.demirkazik@img.com.tr

A BO NE VE DAĞI TIM

NURTEN DEMİR

nurten.demir@img.com.tr

İSMAİL ÖZÇELİK

ismail.ozcelik@img.com.tr

Reklam Rezervasyon

A PLUS MEDYA

NISH ISTANBUL RESIDENCE

Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.

No: 44/B - D: 167 Yenibosna/

Bahçelievler - İstanbul

Reklam İletişim

reklam@aplusmedya.com

Tel : 0212 216 99 13

Gsm : 0552 805 34 35

İdare Merkezi:

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 22 22

Renk Ayrımı:

Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi

CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 30 00


APC by Schneider

Ürün Portföyü Datacenter

Çözüm Ailemizin

Tamamlayıcısı Oldu

Alanlarının önemli oyuncularından

olan Arena Bilgisayar ve Schneider

Electric Türkiye’nin APC by Schneider

ürün ailesi üzerinden gerçekleştirilen

işbirliğini ve bu işbirliği ile elde

edilen kazanımları Schneider Electric

Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge

Başkanı Bora Tuncer, Schneider Electric

Türkiye, Orta Asya ve Pakistan

Bölgesi Secure Power İş Birimi

Genel Müdür Yardımcısı Mehmet

Sağlam ve Arena Bilgisayar Genel

Müdürü Serkan Çelik değerlendirdi.

Birçok ilklere imza attıklarını belirten

Arena Bilgisayar Genel Müdürü

Serkan Çelik, Schneider Electric ile

gerçekleştirdikleri işbirliği çerçevesinde

APC ürün ailesinin datacenter

ürün ailesi çözümlerinde tamamlayıcı

rol oynadığını ve Arena Bilgisayar’ın

çevik organizasyon yapısı ile

teknolojinin dokunduğu her alanda

çözüm sunmaya devam edeceklerini

belirtti. Mehmet Sağlam ise bu iş

birliğini değerlendirirken, kesintisiz

güç kaynaklarından hassas soğutma

cihazlarına, kabinlerden DCIM

yazılımına kadar çok geniş bir ürün

gamı ile beraber; veri merkezi aktif

elemanları olan server, storage

ve network ekipmanları ile birlikte

aynı portföy altında sunularak veri

merkezleri için uçtan uca bir çözüm

oluşturulacağına değindi…

Serkan Çelik

Arena Bilgisayar Genel Müdürü

Öncelikle sizden Arena

Bilgisayar’ı dinleyebilir miyiz?

Serkan Çelik: Arena Bilgisayar 29 yıldır

Teknoloji Hardware ve Software distribütörü

olarak faaliyet gösteriyor. 29

yıllık süre boyunca birçok ilklere imza

atmış olan Arena, sektörde ilk ERP sistemi

kuran, ilk B2B web sitesini kanalın

kullanımına sunan ve kredi kartlı

ödeme sistemini dağıtım zincirine ayrı

bir tahsilat fırsatı olarak sunan ilk distribütördür.

Şirketimiz halka açık olup

hisseleri yüzde 51 oranında İstanbul

Borsası’nda işlem görüyor. Geri kalan

hisseler ise Hindistan Merkezli ve fakat

Hindistan, Orta Doğu ve Afrika’da geniş

bir coğrafyada teknoloji distribütörlüğü

yapan Redington Grubu’na aittir.

Türkiye’nin önde gelen IT

ürün tedarikçilerinden olan

Arena’nın iş yapış şekilleri

ve yönetimsel yaklaşımı ile

ayrıştığı noktalar nelerdir?

Serkan Çelik: Öncelikle belirtmek isterim

ki kendimizi sadece ürün tedarikçisi

olarak görmüyoruz. Tedarik ettiğimiz

ürün ve markaların Türkiye pazarında

tutunması, katma değerli kanal yapısının

oluşturulması, tedarik edilen ürünler ile

ilgili servislerin sunumuna aracılık edilmesi

bizi ayrıştıran noktaların birkaçı.

Ayrıca kanalın ihtiyaç duyduğu finansal

çözümlerin geliştirilmesi en güçlü kaslarımızdan

bir tanesi. Elbette güçlü sermaye

yapımız ve ortağımızın desteği sayesinde

bu alanda kendimizi oldukça iddialı görüyoruz.

Yönetim olarak yaklaşımımız ise

teknolojinin olduğu her yerde bulunmak

ve değişen koşullara hızlı bir şekilde ayak

uydurarak ‘çevik’ organizasyon yapımız

sayesinde paydaşlarımızın ihtiyaçlarını en

hızlı ve verimli şekilde karşılamaktır.

Pandemi döneminde

sektörün en hızlı uzaktan

çalışma sistemine geçen

kurumlarından biri olan

Arena’nın buna hızlıca adapte

olmasının altyapısında yatan

detayları sizden alabilir miyiz?

Serkan Çelik: Öncelikle mental olarak

buna hazır olmak çok önemli. Her çalışanımızın

üstüne düşen görevleri zaman ve

mekandan bağımsız bir şekilde yerine getirme

istek ve arzusu içerisinde olması bizi

bu alanda başarılı kılan en önemli özelliklerden

biri oldu. Bunun dışında uzaktan

çalışma konusunda çalışanlarımızın sa-


hip olduğu donanımlar ve uzaktan bağlanma

konusunda pandemi öncesinde yapmış

olduğumuz Network altyapı yatırımları operasyonel

olarak da bu süreç zarfında herhangi

bir problem ile karşılaşmamamızı sağladı.

Tabii ki depomuzun gerekli hijyen koşullarına

sadık kalarak çalışıyor olmasını bu süreçteki

başarımızın temel taşlarından biri olarak görüyorum.

Arena Bilgasayar’ın ürün

portföyünden bahseder misiniz?

Bireysel ve kurumsal çözüm

yaklaşımlarınızı öğrenebilir miyiz?

Serkan Çelik: Kabaca donanım ve yazılım

olarak ayırabiliriz. Donanım kategorisinde

PC, OEM ürünleri, tüketici elektroniği, yazıcı

ve sarf malzemeleri, cep telefonları, server,

storage ve network ekipmanları bulunuyor.

Yazılım tarafında ise Microsoft, Trend Micro,

Kaspersky gibi önde gelen uluslararası şirketlerin

ürün ve hizmetlerinin distribütörlüğüne

sahibiz. Son zamanlarda IoT, güneş enerjisi

gibi yenilikçi alanlarda yapmış olduğumuz

yatırımlar da önümüzdeki dönemlerde bu

alanlarda ortaya çıkacak ihtiyacı karşılamada

önemli bir faktör olacaktır.

Bireysel olarak nihai tüketicilere giden perakende

kanallarında güçlü bir oyuncuyuz.

Özellikle Pandemi süreci bu alandaki talebin

‘online’ kanallara kaymasına sebep oldu.

Bir seneden beri online kanallar tarafında

yapmış olduğumuz yatırımlar sayesinde bu

süreçte tüketicilerin temel teknoloji ihtiyaçlarını

karşılamada oldukça başarılı olduk.

Kurumsal çözümlerde ise en önemli konu

bizim için müşterimizin ihtiyacı. Kendimizi

sadece sipariş girilen, malı tedarik eden bir

kurum olarak görmüyoruz. Müşterimizin

kurumsal ihtiyacının belirlenmesi, o ihtiyacı

giderecek en uygun çözümün oluşturulması

ve karar süreçlerinde katma değer yaratan bir

kurumuz. Bu yaklaşım sayesinde daha uzun

vadeli ve katma değerli bir ilişkinin tesisi ve

sürdürülmesini sağlıyoruz.

APC By Schneider Electric ile

gerçekleştirilen iş birliğinizin

detaylarını sizden alabilir

miyiz? Sizi bu iş birliğine iten

gerekçelerinizi ve APC tercih etme

nedenlerinizi öğrenebilir miyiz?

Serkan Çelik: APC ile Arena arasında ortak

özellikler olduğunu gördük. Her iki taraf da

özellikle kurumsal tarafta daha altyapının

oluşturulması aşamasında bulunan şirketler.

Bizim sahip olduğumuz datacenter ürün

portföyünün tamamlayıcısı olan ürün gamına

sahip olan APC ile buluşmamız bu ortak

nokta sayesinde oldu. APC’nin global bir marka

olması ve bu güç sayesinde sahip olunan

teknik özellikler, tedarik ve üretim kapasitesi,

markaya duyulan güven, APC ile iş birlikteliğimizde

bizim tercih sebeplerimizden en

önemlileri.

Pandemi sonrası önümüzdeki

dönem planlarınız ve gelecek

hedeflerinizi öğrenebilir miyiz?

Serkan Çelik: Pandemi sonrası dönemde

artan bireysel teknoloji tüketimini en hızlı

ve uygun bir şekilde karşılamak, lojistik operasyonlarımızdaki

sürdürülebilirliği her türlü

olumsuzluğa rağmen devam ettirebilmek,

kurumların dijitalleşme yolculuklarında uygun

ürün ve hizmetleri önerebilmek, yine kurumların

değişen harcama modellerinde capex

yatırımlarından ziyade, kullandıkça öde

şeklindeki opex modeline geçişlerinde uygun

finansal çözümlerin sunulması, kurumların

daha fazla kendi iş alanlarına odaklanmasını

sağlamaya imkan sağlayacak değişen ve gelişen

teknoloji kapsamında yeni ürün gamlarını

portföyümüze katmak gelecek hedeflerimiz

arasında öncelikli olarak yer alıyor.

Bu iş birliği kapsamında

sunulacak ürünler neler olacak?

Bu ürünler ile veri merkezi

altyapısı alanında uçtan

uca çözüm portföyünüzü

tamamladığınızı söyleyebilir

misiniz?

Mehmet Sağlam: Bu yeni iş birliği ile Schneider

Electric/APC markasının tüm IT altyapı

teknolojileri sunulacak. Kesintisiz güç

kaynaklarından hassas soğutma cihazlarına,

kabinlerden DCIM yazılımına kadar çok geniş

bir ürün gamı; veri merkezi aktif elemanları

olan server, storage ve network ekipmanları

ile birlikte aynı portföy altında sunulacak ve

veri merkezleri için uçtan uca bir çözüm oluşturulacak.

Serkan Çelik: Özellikle server/storage kabinetleri,

uygun iklimlendirme ve UPS ürünleri

veri merkezi altyapısının temel taşlarındandır.

Bu ürün gamını da portföyümüze kattıktan

sonra bir şirketin veri merkezi altyapısını

oluşturan tüm ürün gamına sahip olduğumuzu

söyleyebilirim.

Mehmet Sağlam

Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve

Pakistan Bölgesi Secure Power İş Birimi

Genel Müdür Yardımcısı

Arena Galaxy Demo ve Eğitim

Merkezi’nizden biraz bahseder

misiniz? Katılımcılar demo veri

merkezinde APC By Schneider

Electric ürünlerini yakından

deneyimleme fırsatı buluyorlar

mı? Burada gerçekleştirilen

eğitimlerden bahseder misiniz?

Mehmet Sağlam: Arena Galaxy, yukarıda

bahsi geçen uçtan uca çözümün küçük ölçekli

bir uygulaması gibi düşünülebilir. Arena

Bilgisayar’ın portföyünde yer alan server, storage

ve network ekipmanları APC kabinlerde

konuşlanmış olup, bu kritik IT ekipmanlarının

güç ihtiyacı ve dağıtımı yine APC UPS

ve PDU’lar ile karşılanıyor ve bu veri merkezi

yine APC Inrow Cooling cihazı ile efektif bir

şekilde soğutuluyor. Son olarak da DCIM yazılımı

ile izleniyor. Katılımcılar tüm bu ürünleri

ve daha ötesinde uçtan uca bu entegre

çözümü aynı anda/ortamda deneyimleme

fırsatı bularak, bir diğer deyişle teori ve

pratiği birleştirerek, ciddi bir veri merkezi

eğitimi alma fırsatı buluyorlar.

Serkan Çelik: Arena olarak kurumsal alanda

attığımız en önemli adımlardan bir tanesi

de Arena Galaxy Demo ve Eğitim Merkezini

kurmak oldu. Bu merkezi birçok global markanın

önde gelen kurumsal ürünlerinin demo

olarak sergilendiği, ilgili iş ortaklarına anlatıldığı,

eğitim ve seminerlerin verildiği bir yer

olarak düşünebiliriz. Arena yönetim binasından

ayrı, bağımsız bir merkez olarak konumlandırdığımız

bu alanda iş ortaklarımız APC

by Schneider Electric ürünlerini yakından

görmek ve deneyimlemek fırsatına sahipler.

Covid-19 sonrası hayatımızın

daha da dijitalleştiğini

düşünürsek yeni iş birliğiniz

kapsamında dijitalleşme adına

ne gibi çözümler sunuyor

olacaksınız?

Mehmet Sağlam: Sektörde dijitalleşme konusunda

öncü olan Schneider Electric ve

Arena Bilgisayar, müşterilerinin IT gereksinimlerine

ve sorunlarının çözümüne özel ve

farklı yaklaşımlar geliştirecek. Ölçeklendirme

olarak; birkaç kabinlik sistem odalarından

onlarca kabinlik büyük veri merkezlerine

kadar; süreçler olarak da tasarımdan

kuruluma kadar, özetle dijitalleşmenin

kilit noktası olan veri merkezleri

için bütüncül bir çözüm ve hizmet

sunacak. Mikro veri merkezleri

de dahil olmak üzere, en güve-


nilir ve verimli

ürünler ve

ileri düzey

yazı-

lımlar bu çözümlerin

temelini oluşturacak.

Serkan Çelik: Covid-19

sonrası dönemde kurumların

uzaktan çalışma, eğitim

kurumlarının uzaktan öğrenme

faaliyetlerine daha fazla

odaklanacak olmaları kurumsal

hayatın daha fazla dijitalleşeceğinin

en önemli göstergelerinden.

Dolayısıyla bu iş birliğimiz sayesinde

kurumların daha fazla ve hızlı şekilde

dijitalleşmelerinin önünü açacak veri

merkezi yapılandırmalarında uçtan uca

ürün ailesi önerebilme kapasitesine kavuşmuş

durumdayız. Her iki kurumun da müşteri

ve katma değer odaklı çözümler sunma

yönündeki stratejileri sayesinde bu alanda

oldukça iddialı olduğumuzu söyleyebilirim.

APC ürün ailesi ile kurumlara

sağlayacağınız faydalar neler

olacak ve bu ürün ailesinin

Arena’nın sektör liderliği hedefine

katkılarını sizden dinleyebilir

miyiz?

Mehmet Sağlam: Yüksek bütçelerle

kurulan veri merkezleri/IT sistemlerinin

hizmet kesintisi olmadan, verimli, yüksek

performanslı bir şekilde çalışabilmesi için

gerekli olan altyapıyı Arena portföyü altında,

uçtan uca bir çözüm olarak sağlayacağız ve

böylece müşterilerimize eşsiz bir değer sunacağımıza

inanıyoruz.

Bugün APC, Fortune 500 firmalarının yüzde

96’sının tercihi olan ve lider IT üreticileri ile

yıllar süren stratejik ortaklıklarıyla sektörde

en güvenilir ve verimli çözümleri sunan

kurum olarak tanınıyor. Yenilikçi sistem

mimarimiz EcoStruxure altında ileri düzey

yazılımlar ile veri merkezinde envanter ve

kapasite yönetiminden felaket senaryolarının

hazırlanması ve bunların önlenmesine kadar

çok güçlü bir katma değer yaratıyoruz. Arena

Galaxy Demo DC’de bu konuları detaylı olarak

müşterilerimizle paylaşabileceğiz.

Serkan Çelik: Müşterilerimize uçtan uca

çözüm sunacağımız bu iş birliğimiz sayesinde,

APC by Schneider Electric ürünlerini uygun

fiyat ve ödeme esneklikleri, lojistik, teknik

danışmanlık ve destek hizmetleri ile güçlü bir

değere dönüştürmeyi hedefliyoruz. İki şirket,

müşterilerinin IT gereksinimlerine özel ve

farklı yaklaşımlar oluştururken, geniş partner

ağı ile hızlı bir operasyonel süreç sağlayacak,

tüm dağıtım kanallarındaki tedarikçi ve

iş ortaklarının işlerini geliştirmelerine ve

müşterilerinin ihtiyaç duydukları teknoloji

ürünlerine ulaşabilmelerine olanak sunacak.

Pandemi sonrasında dijitalleşme

gittikçe önem kazandı ve öne

çıkan sektörler oldu, bu konuda

neler söylemek istersiniz?

Ayrıca Schneider Electric kendi

deneyimini diğer bir deyişle

sanayide güçlenmenin yol

haritasını paylaştı. Bu konuda

kısaca bilgi alabilir miyiz?

Bora Tuncer: Pandemi döneminde dijitalleşme

alanında öncü kurumlar operasyonlarını

kesintisiz sürdürerek hem çalışanlarının

hem de paydaşlarının sağlığını ve güvenliğini

koruma altına almayı başardı. Kriz döneminde

bu konuda geride kalan kurumlar bugün

bu alana yatırım yaparak arayı kapatmayı

hedefliyorlar. İş dünyası hem güçlü hem de daha

fazla kapasiteye sahip olmak, aynı zamanda

maliyetleri düşürmek istiyor. Bu durumda

önümüzde tek bir çözüm var: Dijitalleşme.

Özetle; COVID-19’un uzaktan erişim, esneklik,

verimlilik ve sürdürülebilirliğin önemini

artırdığı gibi aynı zamanda dijitalleşmeyi


kılıyor. Kriz sırasında birçok sektörde çalışanlar

sahada görev yapamadı ve bu durum operasyonlarda

gecikmelere neden oldu. Oysaki operatörler

makineleri uzaktan izleyebilir ve arızaları

teşhis edebilir ve insan güvenliğini riske atmadan

operasyonları sürdürebilir.

2. Esnekliği öncelikli kılmak

Toplum, ekonomi ve çevre kaynaklı krizleri aşmak

için esnekliği artırmak şirketlerin temel

önceliği olmalı. Kurumların bu anlamda üç faktöre

odaklanmaları gerekiyor: Bağlanabilirlik,

öngörülebilirlik ve önlenebilirlik. Bugün bağlantı,

izleme olanağı sağlarken, operatörler yazılım

ve analitikler aracılığıyla sorunları öngörebiliyor

ve işaretlenen sorunları, kesinti gerçekleşmeden

onarılmaları için servise yönlendirebiliyor.

Bora Tuncer

Schneider Electric Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı

hızlandıran bir etkisi oldu.

Pandemi döneminin başlangıcından itibaren

hem global olarak hem de Türkiye’de özellikle

enerjinin kritik önem taşıdığı sektörler ön

plana çıktı. Başta hastaneler olmak üzere, veri

merkezleri ve gıda sektörlerine uzaktan enerji

yönetimi, bakım onarım hizmetleri, 7/24

müşteri ve teknik destek sunduk ve sunmaya

devam ediyoruz. Bu hizmetlerin temelinde ise

EcoStruxure mimarisi adını verdiğimiz dijital

ve teknolojik altyapımız var. Bu alanda çözümlerimiz

üç katmandan oluşuyor: internet

bağlantılı ürünler, edge kontrol, uygulamalar

ve servisler. EcoStruxure, üretim bölümünden

yönetim katına kadar işletmelerdeki her

katman arasında bağlantı kurulmasını, sensörlerden

buluta kadar kritik verilerin toplanmasını,

verilerin anlamlı içerikler oluşturacak

şekilde analiz edilmesini ve bu döngüyü

gerçek zamanlı bilgiyle tamamlayarak eyleme

geçilmesini sağlıyor. Bu platform sayesinde

müşterilerimizin verimliliği, kârlılığı ve güvenilirliği

garanti altına alınmış oluyor.

COVID-19 sürecindeki başarısı

kanıtlanmış bu çözümlerimiz

doğrultusunda hazırladığımız yol

haritası ise 4 temel adımı içeriyor:

1. Her şeyi ‘uzaktan’ yönetebilmek

Uzaktan bağlantı ve izleme teknolojileri daha

fazla esneklik, daha güvenli çalışma şartları ve

daha yüksek seviyede güvenlik sağlıyor. Operasyonların

kesintisiz olarak devam etmesini, sosyal

mesafe protokollerine uyulmasını mümkün

3. Verimliliği hızlandırmak

Verimlilik sanayi için her zaman kritik öneme

sahip olmuştur. Ancak COVID-19 krizinin sonrasında

endüstriler maliyetleri azaltmanın yollarını

ararken, bu konu daha da önem kazandı.

Dijitalleşme aynı zamanda verimlilik demektir.

4. Sürdürülebilirliğe odaklanmak

Nüfus artışı, artan şehirleşme ve yüksek nüfus

yoğunluğunun sonucu olarak ortaya çıkan CO-

VID-19 ve iklim değişimi, toplumu tehdit eden

temel unsurlar. İnsanlar yaşanan bu süreçte

sürdürülebilir bir dünyaya olan ihtiyacın daha

fazla farkına varıyor. Global sıcaklık artışını

1,5°C ile sınırlamak için yapılan çalışmalarda

ivmeyi artırmak gerekiyor. Sürdürülebilirlik

yolculuğu dijitalleşme ile başlıyor. Verimlilik optimizasyonu

için her şeyin ölçülmesi gereklidir.

Enerji ve kaynak kullanımı verilerini kullanarak

şirketler verimlilik, elektriklendirme, döngüsellik

ve karbondan arındırmaya odaklanmış,

uygulayabilecekleri ve tekrarlayabilecekleri bir

strateji geliştirebilir.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

TELKODER 2019 Yılı Değerlendirme

Raporunu yayınladı

2019 yılı sonunda enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon

sektörü gelirleri 15,1 Milyar TL oldu…

Sektör Market

IT network

8

Serbest Telekomünikasyon İşletmeciler Derneği (TEL-

KODER) elektronik haberleşme sektöründeki 2019

yılı değerlendirme raporunu yayınladı. TELKODER’in

BTK, TÜİK, BIST gibi kuruluşlar tarafından yayınlanan

resmi verileri kullanarak hazırladığı raporda

enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon sektörü

gelirlerinin 2019 yılı sonunda 15,1 milyar TL olduğu

görülüyor. Sektör gelirlerinin 2003 yılında 15 milyar

TL olduğu düşünüldüğünde sektörün hedeflenen büyümeyi

yakalayamadığı anlaşılıyor. TELKODER 2020

başında yayınladığı raporda 2019 yıl sonu gelirlerinin

15,4 milyar TL olacağını öngörmüştü. Gelinen noktada

gelirlerin beklenenden de az olması sektörde bir an önce

tam rekabeti sağlayacak adımların atılmasını zorunlu

kılıyor. 2019 yılı sonunda pazardaki en büyük üç operatör

ve iştirakleri dışında kalan alternatif işletmecilerin

pazar payının, sektörün rekabete açılmasının üzerinden

yaklaşık 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, yüzde

9’lar seviyesinde kaldığı görülüyor. TELKODER’e göre

bu oran Avrupa Birliği ülkeleri (AB) ile kıyaslandığında

çok düşük olarak değerlendiriliyor ve sektörde kaliteli

ve tüketici yararına çalışmaların ortaya çıkmasını

engelliyor. TELKODER’e göre pandemi sürecinde

başarılı bir sınav veren telekomünikasyon sektörünün

sorunlarından tam olarak sıyrılması, rekabetin artması

ve sektörün büyümesi için fiber altyapı ve veri merkezi

yatırımları da kritik önem taşıyor. TELKODER’in 2019

yılı Değerlendirme raporunun tamamını buradan inceleyebilirsiniz.

“Fiber altyapı bir devlet politikası

olarak ele alınmalı”

Tüm dünyada etkisini sürdüren pandemi süreci iş ve

eğitim konularında yeni yöntemleri de ortaya çıkarttı,

bu dönemde uzaktan çalışma ve eğitim yöntemleri

yaygın olarak kullanılmaya başlarken fiber altyapının

da önemi bir kez daha ortaya çıktı. Eğitimden, sağlığa,

kültüre kadar hayatımızı internet ortamı üzerinden

normalleştirdiğimizi vurgulayan TELKODER Yönetim

Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Ülke olarak internetin

önemini bir kez daha kavradığımız bu dönemde ve

sonrasında fiber altyapının gelişimi kritik önem taşıyor.

Bu noktada, artan veri trafiği de göz önüne alındığında

fiber altyapımızı güçlendirmemiz şart. Ülkemizde bu

alanda yatırım yapmak isteyen çok sayıda işletmecimiz

bulunuyor. Fiber altyapının hızla ve yaygın olarak tüm

ülkede tesis edilmesi için konunun bir devlet politikası

olarak ele alınması gerekiyor. Bu politika doğrultusunda

yatırım yapmak isteyen işletmecilerin önü açılmalı,

fiber kablo döşemek isteyen işletmecilerden istenen

yüksek ücretler yeniden ele alınmalı, bürokratik engeller

ortadan kaldırılmalı, altyapı sadece birkaç firmanın

inisiyatifine bırakılmamalı ve belediyelerin bugüne

kadar yapmış oldukları fiber altyapı diğer işletmecilerin

de kullanımına açılmalı. Bu adımların atılması halinde

ülkemizin fiber altyapı konusunda OECD ülkeleriyle

eşit bir düzeye geleceğinden hatta daha ileri bir yatırım

yapacağımızdan şüphemiz yok. Önümüzdeki süreçte

bu çözümlerin kamu kurum ve kuruluşları başta olmak

üzere sahiplenilmesi ve özel sektör eliyle tüm ülke

çapında hızla ve yaygın olarak fiber altyapı şebekesinin

tesisinin sağlanmasını temenni ediyoruz” diyor.

Türkiye’nin verisinin Türkiye’de

kalması milli bir öncelik olarak

görülmeli!

Hazırladığı analizde veri merkezlerinin desteklenmesini

de ayrı bir başlıkta ele alan TELKODER ülkemizde

üretilen verinin (hem kamu tarafında hem ticari hayatta)

yurt dışında depolanmasının güvenlik açısından

riskli olduğunun altını çiziyor. TELKODER; bu verilerin

milli güvenliğimizi tehlikeye atacak bir sorunla karşılaşmamak

için ülkemizde yer alan veri merkezlerinde

saklanmasını milli bir öncelik olarak görüyor. Bu konuda

özellikle son birkaç yıldır farkındalığın arttığını

dile getiren TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil

Nadir Teberci: “Kamu temsilcileri tarafından ülkemiz

verisinin ülkemizde kalması gerekliliği zaman zaman

dile getiriliyor. En son Temmuz 2019’da yayımlanan

Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde veri merkezlerine

doğrudan atıf yapılarak veri merkezlerine ilişkin tedbirlere

yer verilmişti. Bunlar sevindirici gelişmeler elbette.

Ancak bu çalışmaların sözde kalmaması ve bir an önce

adım atılması gerekiyor.”

Bünyesinde uzun yıllardır yer alan Veri Merkezi İşletmecileri

sayesinde ciddi bir bilgi birikimi bulunan

TELKODER’e göre ülkemizde faaliyet gösteren veri

merkezlerimizi destekleyecek, teşvik edecek çalışmalar

şöyle sıralanıyor:

• Cazibe Merkezleri kapsamında veri merkezlerine

sağlanmak istenen teşvikler faydasız kaldı. Verilecek

teşviklerin faydalı olabilmesi için il ve beyaz alan sınırının

kaldırılması gerek. Her büyüklükteki işletmecinin

istediği illerde yapacağı faaliyetler destek kapsamına

alınmalıdır.

• Elektrik ücretleri Veri Merkezi işletmecileri için en

önemli ve en pahalı girdi şu an. Elektrik ücretlerinin en

fazla sanayi tarifesinin yarısı kadar olmalıdır.

• Tüm Erişim Sağlayıcıların katılımının zorunlu olacağı

birden fazla İnternet Değişim Noktasının kurulması bir

an önce gerçekleştirilmelidir.

• Veri merkezlerinin bağlantı hızları yükselmeli, fiyatları

düşürülmelidir. Fiber erişim sağlayıcıların Veri Merkezlerine

özel indirimli tarife oluşturmaları zorunlu

tutulmalıdır.

Pandemi Telekomünikasyon

sektörünü hem pozitif hem de

negatif yönde etkiledi

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 pandemisi

sosyal hayattan tutun da ekonomi, iş yapış modelleri

gibi her alanda değişikliği zorunlu kılıyor. Diğer

sektörler için bir girdi, olmazsa olmaz bir sektör olan

Elektronik haberleşme sektörü de salgından en çok etkilenen

sektörlerin başında geliyor. Pandeminin sektöre

mali etkilerine de açıklamasında yer veren TELKODER

konuyu bireysel müşteriler ve kurumsal müşteriler

olarak iki ayrı başlıkta ele almak gerektiğine dikkat

çekiyor. TELKODER’e göre; bu süreçte bireysel müşteri

tarafında uzaktan çalışma ve sosyalleşme ihtiyacı gibi

konular elektronik haberleşme hizmetlerine olan talebi

ve buna bağlı olarak bireysel abonelikleri artırdı. Ancak

konunun kurumsal müşteri tarafına bakıldığında

durumun farklı olduğu görülüyor. Küçük veya büyük

ölçekli bazı iş yerlerinin, AVM’lerin, kapalı kalması,

uzaktan çalışma yöntemini benimsemeleri nedeni ile

kurumsal abonelik sayılarında düşüş ve tahsilatta sıkıntı

yaşanmaya başladı..

Yaptığı açıklamada telekomünikasyon şirketlerinin

pandemi sürecinde fedakarlıkla çalıştığını ve ülkemizin

yeni normale hızla adapte olmasını sağladığının

altını çizen Halil Nadir Teberci: “Bu süreç sonrasında

sektörümüzün istenen şekilde gelişmesi için; pandemi

sürecinde tahsilat konusunda sıkıntılar yaşayan

işletmecilerin rahatlatılmasına yönelik işletmecilerin

mali açıdan yükümlülüklerinin ötelenmesi veya

taksitlendirilmesinin gündeme alınması faydalı

olacaktır. Yine bu süreçte artan internet kullanımı

sebebi ile daha hızlı upload (yükleme) ihtiyacı da ortaya

çıktı. Bu noktada, üyelerimiz öncülüğünde yükleme

hızları arttı, bu çalışmaların ardından ana hizmet sağlayıcı

olan Türk Telekom ve cep telefonu işletmecileri de

yükleme hızlarında artışlar yaptılar. Bu artışların kalıcı

hale getirilmesi gerekiyor. Bu çalışma vatandaşın aldığı

internet hizmeti kalitesini de arttıracaktır. Umuyoruz

ki, bu zorlu süreçte elektronik haberleşme sektörünün

diğer tüm sektörlerde hizmetlerin devamının sağlanması

hususundaki önemi anlaşılmıştır. Bundan sonra

sektörün daha hızlı büyümesine yönelik gerekli adımlar

hep birlikte atılmasını umut ediyoruz” diyor.

“Islak imzasız abonelik hayata en

doğru şartlarda geçirilmeli”

Dijitalleşmenin lokomotifi olan telekomünikasyon sektöründe

uzun yıllardır talep ettikleri dijital aboneliklere

yönelik çalışmaların da bu süreçte kamu otoriteleri tarafından

ele alındığını ve konuyla ilgili kanun teklifinin

meclis gündemine alınacağını ifade eden TELKODER

Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Islak

imzasız abonelik çalışmaları teknoloji, bilişim ve yeniliğin

merkezi olan elektronik haberleşme sektöründe

de kritik bir önem taşıyordu. Pandemi öncesinde de bu

konuda girişimlerimiz olmuştu. Geçtiğimiz günlerde

ıslak imzasız aboneliğe ilişkin düzenlemeleri içeren

bir Kanun Teklifi’nin Meclise sunulduğunu öğrendik.

Sektörümüzü düzenleyen kanunun maddelerinde dijital

abonelik işlemlerini yapılabilmesinin önünü açan

değişiklik teklifini sektörün gelişimi açısında olumlu

karşılamakla birlikte maddelerde bazı iyileştirmeler

yapılarak daha kapsayıcı hale getirilebileceğini düşünüyoruz.

İçinde bulunduğumuz pandemi süreci

de dikkate alındığında abonelik sözleşmelerinin

müşterilerin evlerinden çıkmadan uzaktan mesafeli

olarak ve/veya temassız bir şekilde akdedilmesine

yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesi önem

taşıyor. Abonelik başlangıcı, numara taşıma ve abonelik

feshi işlemlerinin de yapılacak düzenlemeyle dijital

ortamda başlayıp dijital ortamda biteceğine yönelik bir

düzenleme yapılmasını öneriyoruz. Uygulaması kolay

ve amaca uygun bir yöntemle bu düzenlemenin hayata

geçmesi sektörümüzde dijitalleşme adına çok önemli

bir başarı olacaktır” şeklinde konuştu.

“Sektörün büyümesi rekabet

koşullarının tahsis edilmesine

bağlı”

Telekomünikasyon sektöründe gelirlerin artması için

rekabetin tam olarak sağlanması gerektiğinin de altını

çizen TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir

Teberci sözlerini şöyle tamamlıyor: “TELKODER olarak

kurulduğumuzdan bu yana rekabetin desteklenmesi

gerektiğini dile getiriyoruz. Çünkü rekabet herhangi bir

sektörde veya hizmet alanında şirketlerin sundukları

hizmeti hem daha kaliteli hem de daha uygun fiyata

sunmalarını teşvik edecek itici bir güç. Bir alanda

rekabet varsa hem şirketler hem devlet hem de vatandaş

memnun olabilir. Şirketler pay alabilecekleri bir

alanda hizmet sunduğu için, tüketiciler daha çeşitli,

kaliteli ve uygun fiyatlı hizmetler alabildiği için, devlet

ise sektörün rekabet sayesinde o sektörün çok fazla

müdahaleye ihtiyaç duymadan rekabetten aldığı güç ile

büyümeyi sağlayarak ekonomiye katkıda bulunabildiği

için memnun kalabilir. Kısaca sektörde rekabet şirketlerden,

devlete ve vatandaşa kadar herkesi ilgilendiriyor.

Sektörü büyütebilmek için öncelikle gerek kamu tarafı

gerekse şirketler bu durumu kabul etmeli. Sektörde gerçek

büyümeyi teşvik edecek politikalara ve siyasi sahiplenmeye

ihtiyaç var.



BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Experian’dan Telekom Sektörüne

Covid-19 tavsiyeleri

Dünyanın önde

gelen bilgi hizmetleri

şirketlerinden Experian,

Covid-19 sürecini

temel alarak hazırladığı

“Telekomünikasyon

Sektöründe Ticari Direnç”

raporunda, sektöre

yönelik değerlendirmelerin

yanı sıra bu

dönemde oluşan yeni

fırsatlara dikkat çekerek,

Telekom şirketlerine

önemli bir dizi tavsiyede bulundu.

COVID-19 pandemisi tüm dünyada büyük

bir etki yarattı. Ülkelerdeki karantina

uygulamalarının ekonomiye olan etkisinin

uzun süre hissedilmesi bekleniyor. Fakat

telekomünikasyon sektörünün krizden diğer

sektörler kadar etkilenmediği gözlemleniyor.

Experian analistlerinin tahminlerine göre,

diğer birçok sektör kriz öncesi gelirlerinin

yüzde 50 ila yüzde 80’ini kaybetti ve kısa

vadede yeni gelir elde etme fırsatına sahip

değil.

IT network Bu süreçte tüketiciler, aileleri ve arkadaşlarıyla

bağlantıda kalmak için telekomünikasyon

şirketlerinin sağladığı hizmetlerden yararlanmaya

devam ediyor ve şirketler evden

çalışma uygulamasını sürdürüyor. Böylece

tüketicilerin sürdürülebilir, hızlı, güvenli ve

kaliteli bir telekomünikasyon hizmeti ihtiyacı

doğuyor. Experian da bu dönemde müşteri,

toplum ve şirketler için katma değer yaratırken

kazançların korunmasına yardımcı

olabilecek sekiz yöntemi paylaştı:

Sektör Market

10

Risk stratejilerinizi gözden

geçirin

Ekonomik durgunluk dönemlerinde, müşteriler

yeni ekonomik dengelere ve değişen kredi

tahsis süreçlerine alışırken bazı dönüşümler

gerçekleşir. Bu dönüşümler geçmiş veriler

kullanılarak oluşturulan risk modellerini ve

stratejilerini etkiler ve yeniden düzenlemeyi

zorlu hale getirir. Risk skorlama modelleri ve

minimum kredi onay skoru stratejileri gözden

geçirilerek müşteri kazanımındaki kârlılık

ve mevcut müşteri tabanı yönetimi daha

sürdürülebilir hale getirilebilir.

Müşteri taleplerini karşılamak

için analizlerden yararlanın

Telekom firmaları davranış skorları ve müşteri

analizlerini birlikte kullanarak çapraz

satış ve yukarı yönlü satış tekliflerinde büyüme

fırsatlarını tespit edebilir. Analiz teknolojileri,

tekliflere yanıt vermesi olası müşterileri

belirleyerek düşük riskli müşterilerden

elde edilen geliri arttırır. Her bir müşteriye,

riske ve ‘bir sonraki en iyi aksiyona’ yönelik,

veriye dayalı bir risk profili atanır.

Müşteri kaybını ve tahsilatları

yönetin

Büyüme potansiyeline sahip kârlı müşteriler

Data analitik teknikleri ve karar destek sistemleriyle iş

dünyasının daha etkin kararlar almasına destek olan Experian,

Covid-19 sürecinde telekom sektörü için ortaya

çıkan yeni fırsatlara dikkat çekti. Experian, “Telekomünikasyon

Sektöründe Ticari Direnç” konulu raporunda, sektördeki

şirketlerin veriye dayalı skorlama teknikleri, kimlik

doğrulama ve dijital dolandırıcılık önleme çözümlerini

kullanması durumunda müşterilerin güvenle self-servis

ve faturaları ödemekte zorlanan yüksek riskli

müşteri türleri vardır ve bu iki müşteri türünü

ayırabilmek kritik önem taşır. Telekom

şirketleri, gerçek temerrüt profillerini tespit

leceğini vurguladı…

eden modeller uygulayarak, kendi başına çözüm

bulabilen müşteriler için aksiyon alma

ve yüksek riskli müşterilerin artan borçlarının

kontrolü arasındaki hassas dengeyi yönetebilir.

Dijital satın alma konusunda

uzmanlaşın

Müşteri deneyiminin iyileştirilmesiyle 7/24

servis seçeneklerine yönelik büyük bir dönüşüm

gerçekleşiyor. Pandemi, bu konudaki

talebi katlayarak arttırdı. Müşterilerin satın

alma süreçlerini hızlı ve sorunsuz hale getirmek

için bu alanda ciddi fırsatlar oluştu.

Kampanya pazarlaması sona eriyor ve yerini

kişiselleştirilmiş çapraz kanal iletişimlerine

bırakıyor. Skorlama, kimlik doğrulama ve

dijital dolandırıcılık önleme çözümleri müşterileri

self-servis satın alma seçeneklerine

yönlendirecek ve telekom sektörü tamamen

dijital satın alma kanallarına geçecek.

Dijital dönüşümü destekleyin

Zaten içinde olduğumuz dijital dönüşüm salgın

nedeniyle hızlandı. Fiziksel görüşmelerin

yerini dijital görüşmeler aldı. Tüm bu unsurlar

birçok insan için sürekli olarak daha

yüksek bant genişliği ihtiyacını doğurabilir.

Bu yüzden müşterilerin ödediği kotalara ek

olarak, ücretsiz ya da küçük bedeller karşılığında

kısa süreli veya geçici bant genişleri

paketleri sunan telekom şirketlerinin öne

çıkması bekleniyor. Şirketler, bu tarz paketlerin

ekonomik analizini yaparak yatırım getirilerini

hesaplayabilir.

Hedef kitleye ulaşın

Evde geçirilen süre arttıkça tüketicilerin televizyon,

eğlence ve oyun hizmetlerine de

yönelimi arttı. İhtiyaç ve isteklere yönelik

hizmet sunabilmek için veri analizleri ile

hedef kitleyi belirleyip ona göre kampanya

uygulayarak sadık ve uzun süreli tüketiciye

ulaşılabilir. Ücretsiz deneme sürümü de bu

kampanyalara ortak olarak gösterilebilir.

Topluma sosyal değer katın

Telekom şirketleri, sektörün bilgi ve iletişimini

yönetmeye dair yetkinliklerden yararlanarak

topluma kayma değer sağlayabilir.

Dünyanın farklı bölgelerindeki telekom şirketleri

bu konudaki çalışmalarını sürdürüyor.

Bazıları Covid-19’a özel olarak, vakalara

ve gelişmelere ilişkin bilgilerin sürekli olarak

güncellendiği online merkezler kurdu,

bazıları tüketicilerin sağlık uzmanlarıyla

en uygun şekilde bağlantıya geçebileceği ve

tele-sağlık hizmeti alabileceği web siteleri

oluşturdu. Bazıları ise hastaneler ve doktorlar

için ücretsiz veri ve sesli iletişim hizmetleri

sunuyor. Bu tarz hizmetler sosyal mesafeyi

desteklemekle birlikte salgının yayılmasını

engelliyor. Ek olarak şirketler, bunun gibi

kriz dönemlerinde hükümet ve STK’lar için

önemli hayır işlerine imza atabilir. Alternatif

veri, gelişmiş analizler, makine öğrenimi ve

yapay zeka ile topluma fayda sunan hizmetler

topluma katma değer sağlayabilir.

satın alma seçeneklerine yöneleceğini, telekom sektörünün

de tamamen dijital satın alma kanallarına geçebi-

‘Şirketleri güçlü veriler ve

araçlarla donatarak krizlere

karşı direnç sağlıyoruz’

Experian Türkiye ve Orta Doğu Telekom

Sektörü Lideri Esin Ünal Yılmaz, raporla

ilgili şu değerlendirmede bulundu: “Pandemi

nedeniyle daha önce hiç yaşamadığımız,

koşulların hızla değiştiği zamanlardan geçiyoruz.

Bugünlerin kısa vadeli etkilerinin üstesinden

gelmek için nasıl hazırlandığımız,

uzun vadeli etkilerinin de olabildiğince kontrol

altında tutulmasını sağlamamızda kilit

rol oynayacak. Bu hem hizmet verdiğimiz

müşteriler hem de kendi iş faaliyetlerimiz

için geçerli. Bu dönem telekom firmalarına

‘Makine Öğrenimi’ ve ‘Yapay Zekâ’ modellerini

uygulaması için büyük fırsatlar sunuyor.

Bu kabiliyetlere yatırım yapmak, önümüzdeki

yıllarda birçok faydayı beraberinde getirecektir.

Yeni kredi başvurularının değerlendirilmesine

ve mevcut müşterilerin yönetimine

yardımcı olacak alternatif verileri devreye almanın

da zamanının geldiğini düşünüyoruz.

Bu tür ilave veriler, KOBİ’ler gibi kilit segmentler

hakkında değerli, güncel bilgilerin

edinilmesini de sağlar. Biz Experian olarak

finans ve telekomünikasyon sektörlerinde

faaliyet gösteren şirketleri güçlü veriler ve

araçlarla donatarak, gerek krizlerden sağlam

ve güvenli biçimde çıkmaları gerekse daha

verimli ve çevik bir yapı inşa ederek iyi bir

gelecek kurmaları için yardımcı oluyoruz.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Yeni döneme Ovinot damga vuracak

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayımlanan tebliğ

ile zorunlu hale gelen elektronik serbest meslek makbuzu

süreci, makbuz takibi ve tahsilat entegrasyonlarıyla

uçtan uca Ovinot ile yönetilebiliyor. Mali müşavir,

avukat, diş hekimi, veteriner ve mühendisler Ovinot’un

hediyesi olan e-İmza ile kolayca e-SMM düzenleyebiliyor,

para durumlarını tek ekranda görebiliyor…

Ülkemizde elektronik belge

uygulamaları ile ilgili düzenlemeler

giderek yaygınlaşıyor. Elektronik

ortamda gerçekleşen yasal geçerli

işlemlerin maliyet ve zaman tasarrufu

gibi sağladığı birçok avantaj, e-belge

uygulamalarının kullanımını hızlı bir

şekilde artırıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı

(GİB) tarafından yayımlanan Vergi Usul

Kanunu (VUK) 509 sayılı tebliğ ile 1

Temmuz’dan itibaren mali müşavir,

avukat veya doktor gibi serbest meslek

mensuplarının e-SMM (elektronik

serbest meslek makbuzu) düzenlemeleri

zorunlu hale geldi.

Serbest meslek mensupları

e-makbuz kesmede ve

tahsilatta yorulmayacak

Ovinot, serbest meslek mensuplarına 1

Temmuz’da başlayan bu yeni dönemde

e-SMM süreçlerini kolayca yönetebilecekleri

uçtan uca çözümler sunuyor.

Bilişim ve e-dönüşüm alanlarında deneyimli

ve uzman bir ekip tarafından

geliştirilen Ovinot, serbest meslek sahiplerinin

yeni döneme güvenli, hızlı

ve kolay geçiş yapabilmelerine ve uyum

sağlayabilmelerine olanak tanıyor. İş

sahipleri asıl işlerine odaklanırken Ovinot;

makbuz kesme, gönderme, saklama,

makbuzlarını kredi kartı veya banka

hesabıyla (havale/EFT) tahsil etme, kalan

alacakların tahsilatının otomatik

takibi, banka hesap hareketlerini takip

edebilme ve para durumunu tek ekranda

görebilme gibi işlemleri, hızlı, güvenli

ve kolay bir şekilde gerçekleştirebiliyor.

İş sahipleri, Ovinot’un mobil uyumlu ve

web tabanlı bir uygulama olması özelliği

sayesinde zaman, mekân ve cihaz fark

etmeksizin, ihtiyaç duydukları tüm mali

belge süreçlerini entegre ve otomatik bir

şekilde rahatça yönetebiliyor.

Uzun süren Ar-Ge ve kullanıcı

deneyim tasarımları sonrası

hizmete sunuldu

Ovinot’un “insan odaklı” bir marka olarak,

“kullanıcı dostu tasarım” anlayışıyla

iş sahipleri için geliştirilen bir uygulama

olduğunun altını çizen Ovinot CEO’su

Yüksel Samast, “Ovinot, uzman ve deneyimli

bir ekip olarak uzun zamandır

Ar-Ge’sini yaptığımız ve çok yönlü analizlere,

danışmanlıklara, uzmanlıklara

dayalı büyük emek vererek geliştirdiğimiz

bir uygulama. İlk fikir aşamasından

itibaren kullanıcı deneyimini önceleyerek,

en ufak detaylara kadar ayrı

ayrı derinlemesine vakit ayırdık ve çok

özen gösterdik. Uygulamanın eğitim gerektirmeden

kolay kullanılabilmesine,

üyelerimizin günlük iş akışındaki sorunlarına

ve ihtiyaçlarına kalıcı çözüm

getirmesine, özellikle mobilde eşsiz bir

kullanıcı deneyimi ile fayda sağlayarak

farklılaşmasına çok önem verdik. Ovinot,

iş hayatındaki belge ve para süreçlerinde

zaman alan, tek tek veya tekrar

tekrar yapılan, farklı kaynaklardan farklı

bilgilerin toplanması ve birleştirilmesi

gereken işleri bütünleştiriyor, otomatik

hale getiriyor, hızlandırıyor. İş sahiplerinin

yoğun işlerini rahatça yürütmesine

ve istedikleri an kontrol edebilmesine

yardımcı oluyor. Uçtan uca bir yeterlilik

sağlıyor. O yüzden ‘Ovinot yeter’ diyoruz.”

açıklamasında bulundu.

Belge ile para akışını

bütünleşik yönetme

Serbest meslek sahipleri, GİB portalını

veya başka uygulamaları kullanarak

oluşturdukları e-makbuzlarını kolaylıkla

Ovinot’a aktarabiliyor, sorunsuz geçiş

yaparak kullanmaya başlayabiliyor.

Tahsilatlar, alacaklar, banka hesapları,

hesap bakiyeleri ve diğer tüm para ile

ilgili süreçleri sadece Ovinot üzerinden

kolayca takip edilebiliyorlar. Uygulama,

ayrıca toplu makbuz kesebilmenin

yanında, otomatik makbuz özelliği ile

her ay düzenli kesilen makbuzların periyodik

biçimde kullanıcının belirlediği

tarihlerde otomatik kesilmesine olanak

sağlıyor. Böylece tekrar eden makbuz

kesme işlemlerinin bir defa yapılması yeterli

oluyor.

Kredi kartı ve banka

hesabıyla online tahsilat

Ovinot üyeleri, e-makbuz veya e-fatura

kestikleri müşterilerine makbuz veya

faturaları online tahsilat seçenekleri

ile gönderebiliyor, kredi kartıyla 12 aya

kadar taksit imkanının yanında, ülkemizde

ilk defa banka hesabından havale

veya EFT yoluyla ödeme yapma seçeneği

sunabiliyor. Ayrıca, kalan alacaklar ile

ilgili otomatik hatırlatma gönderen Ovinot,

alacakların tahsilat süreçlerini de

hızlandırıyor. Ovinot üzerinden kesilen

e-makbuzların ve e-faturaların tahsilatı,

yine Ovinot üzerinden kredi kartı veya

banka hesabı (havale veya EFT) ile güvenle

online gerçekleştirilebiliyor.

Kullanıcılarına e-imzayı veya

2 ay ek kullanımı hediye

ediyor

Serbest meslek mensuplarının e-SMM

düzenleyebilmeleri için e-imza, mobil

imza veya mali mühür sahibi olmaları

gerekiyor. Ovinot, e-imzası olmayan her

üyesine üyelik süresince e-imza hediye

ediyor. e-İmza veya mobil imzaya sahip

olan serbest meslek mensuplarına ise 2

ay ek kullanım hakkını hediye ediyor.

Sektör Market

IT network

11


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Teknoser, kapsamlı portföyünü sosyal

mesafe kontrol çözümü Followino ile güçlendiriyor

Sektör Market

IT network

12

Teknoser, 2019 yılında belirlediği büyüme

hedefleri doğrultusunda, yatırımlarına

ve iş birliklerine hızla devam

ediyor. Yerli ve milli yazılımlara büyük

önem veren Teknoser, COVID-19 salgınıyla

birlikte öne çıkan sosyal mesafe

kontrolü alanında yenilikçi bir çözüm

olan Followino’nun yurtiçi ve KK-

TC’deki satışı ve teknik destek hizmetlerinin

verilmesini üstlendi.

Ard Bilişim tarafından geliştirilen

Followino, mağazalar ve marketler

gibi kapalı alanlarda kişi sayımını ve

mekan-kişi dengesi kurulmasını kolaylaştırarak

işletmelerin işini kolaylaştırıyor

ve hem çalışanların hem de

müşterilerin güvende olmalarını ve

sağlıklarını korumalarına yardımcı

oluyor.

Türkiye’de geliştirilen yerli ve milli

yazılımlara destek vermeyi bir görev

edindiklerini ifade eden Teknoser Genel

Müdürü Ozan İnan, “Şu ana kadar

yaptığımız yatırımlar ve iş birlikleri

ile bu görevimizi başarıyla yerine getirdik.

Hem ülke ekonomisine hem de

yazılım sektörüne büyük önem ve destek

verdik. COVID-19’un dünya ekonomisindeki

yarattığı etkilere rağmen

yatırımlarımıza ve iş birliklerimize devam

edeceğiz. Followino şu an içinde

bulunduğumuz durum nedeniyle ayrı

bir önem taşıyor. İnsanların sağlıklı

ve güvende kalmalarına yardımcı olan

ve aynı zamanda işletmelerin kritik

kararlar vermelerine destek olan çok

değerli bir yazılım. 2020 yılının ikinci

yarısında da benzer iş birliklerimiz ve

yatırımlarımız artarak devam edecek”

dedi.

Ard Bilişim Yönetim Kurulu Başkanı

Arda Ödemiş ise konuyla ilgili olarak

“Followino’nun sadece Türkiye’de değil

tüm dünyada büyük başarılar elde

edeceğine inanıyoruz. Teknoser gibi

Türkiye’nin her noktasına yayılmış

güçlü bir firmanın Followino’un satışını

ve desteğini üstlenmesi bunun en

büyük göstergesi” dedi.

Tüm kapalı alanlarda

kullanılabiliyor

Alışveriş merkezleri, mağazalar, marketler,

fabrikalar, hastaneler, spor salonları,

otogarlar, havalimanları, toplu

taşıma araçları gibi tüm kapalı alanlarda

giriş ve çıkış noktalarına yerleştirilen

çeşitli kameralar ve sensörlerle

çalışan Followino, giriş ve çıkışları

en hassas bir şekilde takip ediyor ve

Türkiye’nin önde gelen entegratörü ve saha hizmetleri

şirketi Teknoser, yeni yatırımlar ve iş birlikleriyle

Türkiye ekonomisine katkıda bulunmaya ve yazılım

sektörünü desteklemeye devam ediyor. Sosyal mesafe

kontrolünde yenilikçi bir çözüm olan Followino’yla

iş birliği yapan Teknoser, Covid-19 salgınında

da değer yaratmaya devam ediyor…

içeride olması gerekenden fazla insan

olması durumunda veya insanların

birbirine belirtilen mesafeden fazla

yaklaşması durumunda uyarı veriyor

ve bu durumu yetkililere bildiriyor.

Hem insanların sağlıkları korunurken

hem de yetkililer durumdan haberdar

ediliyor.

COVID-19’un insanların alışkanlıklarında

ve şirketlerin iş yapış şekillerinde

büyük değişikliklere yol açtığının

altını çizen Ard Bilişim Yönetim Kurulu

Başkanı Arda Ödemiş, “İnsanların

güvenliği ve sağlığı açısından kapalı

mekanlarda sosyal mesafe ve insan

yoğunluğu gibi kavramlar çok büyük

önem kazandı. Ayrıca çeşitli yönetmeliklerle

sosyal mesafe, mekan ve insan

sayısı oranı ve maske takma gibi çeşitli

zorunluluklar getirildi. İşletmelerin

giren çıkan kişi sayısını manuel

olarak sayması ya da sosyal mesafeyi

ölçmesi neredeyse imkansız. Biz de bu

ihtiyacı görerek tamamen Türkiye’de

ve Türkiyeli yazılımcılar tarafından

geliştirilen Followino çözümümüzü

hayata geçirdik. En son teknoloji alt

yapılarıyla geliştirilen çözümümüz

şirketlere hem sağlık hem de ticari

açıdan büyük faydalar sunuyor” dedi.

Sosyal mesafenin korunmasına yardımcı

oluyor Followino, gelişmiş sensörleri

sayesinde sadece mekanda

bulunan kişi sayısını belirlemekle kalmıyor

aynı zamanda gelişmiş sensörleri

ve yüz tanıma özelliği ile tehlike

oluşturabilecek sosyal mesafe ihlalleri

de belirlenebiliyor ve ihlali yapan kişilere

uyarıda bulunabiliyor.

Veriler planlama ve stratejik amaçlı

olarak da kullanılabiliyor Followino

ile elde edilen hangi alanlarda yoğunluğun

yaşandığı, günde kaç kişinin giriş

çıkış yaptığı, sensörler aracılığıyla

belirlenen yaş ve cinsiyet gibi veriler

planlama ve stratejik kararları desteklemek

üzere kullanılabiliyor. Doluluk

oranının gerçek zamanlı olarak

tespit edilmesi sayesinde operasyon

hizmetlerindeki sorunların en aza indirilmesi,

personel çalışma saatlerinin

yoğunluğa göre planlanması, müşteri

tiplerinin analizi ile hizmet kalitesinin

artırılması gibi birçok fayda sağlıyor.

Standart analiz raporlarından farklı

olarak tamamen görsel olarak hazırlanan

raporların anlaşılması da oldukça

kolay. Kişisel Verilerin Korunması

Kanunu ile uyumlu olan çözümle toplanan

veriler Türkiye’deki sunucular

üzerine tutuluyor ve belirli süre içerisinde

siliniyor.



BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

‘Fabrikadan Daha Fazlası’

TOGG

Gemlik İnşaatı Başladı

Tanıtımı gerçekleştirildiği andan

itibaren tüm Türkiye’de

büyük ilgi ve heyecanla karşılanan,

dünyada ses getiren

TOGG’un, Bursa Gemlik’teki

üretim tesisinin ‘İnşaat Başlangıç

Töreni’ Cumhurbaşkanı

Recep Tayyip Erdoğan’ın

da katıldığı törenle gerçekleştirildi.

‘Akıllı’, ‘Çevre Dostu’

ve ‘Aynı Çatı Altında’ başlıklarıyla

tanıtılan tesisinin inşaat

başlangıcı ile ‘Yeniliğe Yolculuk’taki

en önemli adımlardan

biri daha atılmış oldu…

‘Yeniliğe Yolculuk’ Buluşması ile 27 Aralık

2019’da Türkiye’ye tanıtılan ve dünya vitrinine

çıkan TOGG, yolculuğunun en önemli

adımlarından olan, Bursa Gemlik’te yer

alan TOGG Tesisi’nin ‘İnşaat Başlangıç

Töreni’ni gerçekleştirdi. TOGG’un ‘Mobilite

Ekosistemi’ hedefinin merkezi olan tesis,

‘Akıllı’, ‘Çevre Dostu’ ve ‘Aynı Çatı Altında’

gibi pek çok niteliği ile ‘Bir Fabrikadan

Daha Fazlası’ olarak tanımlanıyor.

İnşaatı 18 ayda tamamlanacak olan tesiste,

üretim ve montaj hatlarının kurulmasının

ardından ilk seri araç 2022 yılı son

çeyreğinde banttan inecek. Tesiste 2030

yılına kadar, fikri ve sınai mülkiyet hakları

tamamen TOGG’a ait, tamamı doğuştan

elektrikli 5 farklı modelden toplam 1 milyon

adet üretilecek.

ŞİMDİ YATIRIM ZAMANI

TOGG Yönetim Kurulu Başkanı M. Rifat

Hisarcıklıoğlu, İnşaat Başlangıç Töreni’nde

gerçekleştirdiği konuşmasında şunları

söyledi: “Covid sonrası dönemde Türkiye’yi

küresel ekonomide daha güçlü konumlandırabilmek

için ‘Şimdi yatırım zamanı’ diyoruz.

Bunu da buradan, Bursa-Gemlik’ten

başlatıyoruz. Hem de çok stratejik, yeni bir

teknoloji ile bu adımı atıyoruz. Otomotiv

dünyası kabuk değiştirirken, Türkiye de

masada çok önemli bir oyuncu haline ge-


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

lecek. Ortaklarımız, 3 yıl içinde koyacakları

3,5 milyar liralık sermaye ile de bugünden

Türkiye’nin en büyük ödenmiş sermayeli sanayi

şirketlerinden birini müjdelemiş oldular.

Aynı zamanda, bugüne kadar otomobilimizin

Ar-Ge’si için de 700 milyon liranın üzerinde

para harcadılar. İnşallah artık kazanan tarafa

geçeceğiz. Çünkü bu 83 milyonun otomobili.

Çünkü sadece Türkiye’de üretilmekle kalmayıp,

markası, patenti ve tasarımı da tamamen

bizim olacak.”

YERLİ BATARYA PAKETİYLE ÇIKACAK

Törende gerçekleştirdiği sunumla TOGG

Gemlik tesisinin öne çıkan ve fark yaratan

özelliklerini anlatan TOGG CEO’su M. Gürcan

Karakaş elektrikli araçlarda en önemli

konulardan birinin batarya olduğunu,

TOGG’un da bu konudaki çalışmalarını yoğun

şekilde sürdürdüğünü belirterek şunları

söyledi: “Otomobillerimizde hedeflediğimiz

yüksek performans değerlerini teknik olarak

gerçekleştirecek batarya ve e-güç ünitesi mimarisinin

geliştirilmesinde de çok yol kat ettik.

Farklı paketlerle 300 ve 500 kilometrenin

üzerinde menzil sağlayacak, ileri teknolojiye

sahip bataryamızın tasarımında da sona yaklaştık.

Bu noktada ülkemiz için ve bizim için

çok önemli bir konuyu sizlere memnuniyetle

ve heyecanla duyuruyoruz. Üretim başlangıcımızdan

itibaren batarya modül ve paketlerimizi

yerlileştireceğiz. Bu konudaki detayları

sizlerle önümüzdeki aylarda paylaşacağız.”

AKILLI, AVRUPA’NIN EN TEMİZİ VE

FABRİKADAN DAHA FAZLASI

Gemlik’te 1 milyon 200 bin metrekarelik alan

üzerine kurulan TOGG Gemlik Tesislerini

‘Bir otomobil fabrikasından çok daha fazlası’

olarak tanımlayan TOGG CEO’su M. Gürcan

Karakaş 230 bin metre kare kapalı alanı olacak

tesisi farklı kılan özellikleri “Aklllı’, ‘Çevre

Dostu’ ve ‘Aynı Çatı Altında’ kavramlarını ise

şöyle açıkladı:

“Nesnelerin interneti, veri toplama ve analizi

ile verimlilik artıran, gerçek zamanlı verilerle

değer üreten bir üretim ağına sahip olduğu

için akıllı.

5 gr/m2’den az “uçucu organik bileşen” salımı

ile Türkiye’deki yasal sınırın 9’da 1’i, Avrupa’daki

yasal sınırın ise 7’de 1’i bir değerle

Avrupa’nın en temizi.

Üretimin yanında; Ar-Ge, Stil Tasarım

Merkezi, Prototip Geliştirme ve Test Merkezi,

Strateji ve Yönetim Merkezi ve daha önemlisi

müşterilerimizin otomobillerimizi, teknolojimizi

ve markamızı ailece deneyimleyeceği, satın

aldıkları otomobillerini teslim alabilecekleri,

keyifli vakit geçirebilecekleri, gelecek kuşakları

teknolojiye özendirecek Müşteri Deneyi Parkı’nı

aynı çatı altında topladığı için ‘fabrikadan daha

fazlası’.

NEDEN TÜRKİYE’NİN OTOMOBİLİYİZ?

Konuşmasında TOGG’un neden ‘Türkiye’nin

Otomobili’ olduğu sorusunu cevaplayan Karakaş,

milli ve yerli kavramlarına açıklık getirdi.

TOGG’un fikri ve sınai mülkiyet hakları %100

kendisine yani Türkiye ait ürünler geliştirdiği

ve bu sayede milli olduğunun altını çizen

Gürcan Karakaş: “Bu da bağımsız ve özgür

olmamızı sağlıyor; kararlarımızı Türkiye’deki

merkezimizde alıyoruz, özgün teknolojimizi

kendimiz geliştiriyoruz, lisans ve imtiyaz

hakları bize ait, tedarikçilerimizi kendimiz

belirliyoruz. Bu sebeple yüzde 100 milliyiz.

Ama biz yerliyiz de. Yerlili oranımız üretim

başlangıcında yüzde 51 gibi yüksek bir orana

ulaşacak. Ülke olarak ilk defa elektrikli otomobil

yapıyoruz, henüz tedarik sanayimiz

elektrikli araçlar yönünde oluşmaya başlamadı.

Biz işte dönüşümü tetikleyeceğiz, birlikte

tedarik sanayimizi geleceğe hazırlayacağız ve

TOGG olarak yerlilik oranında lider hale geleceğiz”

diye konuştu.

Tedarikçi seçimlerimizin yüzde 93’ünü tamamladıklarını

ifade eden Gürcan Karakaş,

“yaptığımız seçimlerin yüzde 78’i Türkiye’den

yüzde 22’sini Avrupa ve Asya’dan şirketler.

Ama aynı zamanda ilk kez TOGG’la birlikte

büyük bir OEM’e çalışacak genç parlak girişimcileri

de bulduk ve tedarikçimiz haline

getirdik” şeklinde konuştu.

İnşaatı zemin güçlendirme çalışmaları dahil

18 ayda tamamlanacak olan TOGG Tesisi’nde,

üretim ve montaj hatlarının kurulmasının

ardından, 2022 yılının son çeyreğinde ilk seri

otomobil banttan inecek. TOGG Gemlik Tesisi’nde

işe alımlar 2022 yılı başından itibaren

başlayacak, üretim yılda 175 bin adetlik

kapasiteye ulaştığında çalışan sayısı da 4 bin

300 kişiye ulaşacak.

Törende, tesisin yanı sıra diğer çalışmalarla

ilgili de bilgiler veren TOGG CEO’su M. Gürcan

Karakaş, “Batarya ve modül paketlerimizi

üretim başlangıcından itibaren yerlileştiriyoruz.

Marka beğeni endeksinin kısa süre

içerisinde yüzde 73 artması, TOGG markası

ile devam konusunda bizi cesaretlendirdi.

Pandemi döneminde kullanıcı araştırmaları

ve mühendislik çalışmalarımızı planlarımız

dahilinde sürdürdük, bu takvim dönemindeki

çalışmaları tamamladık” dedi.

AKILLI;

• Nesnelerin interneti, veri toplama ve analizi

ile verimlilik artıran

• Gerçek zamanlı verilerle değer üreten akıllı

bir üretim ağına sahip

• Üretim hatlarında çıkabilecek hataları gelişmiş

kamera ve sensörlerle öngören ve/veya

engelleyen

• İşbirlikçi robot uygulamaları ve giyilebilir

teknolojilerle ergonomiyi artıran

ÇEVRE DOSTU-AVRUPA’NIN EN TEMİZ

TESİSİ;

• 5 gr/m2’den az “uçucu organik bileşen” salımı

Türkiye’deki yasal sınırın 9’da 1’i Avrupa’daki

yasal sınırın ise 7’de 1’i

• Kısa çevrimi sayesinde yüzde 30 daha düşük

Co2 salımı ve karbon ayak izi.

AYNI ÇATI ALTINDA;

• Üretimle birlikte, stil tasarımı, Ar-Ge, prototip

ve test birimi, strateji ve yönetim merkezi

bir arada olacak. Müşterilerin sadece araçlarını

teslim almak üzere değil, aynı zamanda

TOGG teknolojisini yakından görmek ve ailece

keyifli vakit geçirmek üzere gelebilecekleri

bir deneyim merkezi.

RAKAMLARLA TOGG TESİSİ

• İnşaat zemin güçlendirme çalışmaları dahil

18 ay sürecek ve 2021 yılının üçüncü çeyreğinde

tesisin hat montajları tamamlanacak.

• Tesis 1,2 milyon metrekarelik alan üzerine

inşa edilecek ve 230 bin metrekare kapalı alana

sahip olacak.

• 2022 yılının son çeyreğinde ilk seri otomobil

banttan inecek.

• 175 bin/yıl kapasiteye ulaşıldığında 4 bin 300

kişi istihdam edilecek.

• TOGG Tesisi’nde çalışanların en az yüzde

30’u kadın çalışanlardan oluşacak.

• Üretim başlangıcında yerlilik yüzde 51 oranında

olacak.

• 2025 yılında yerlilik oranı yüzde 68’e kadar

ulaşacak.

• 2030 yılına kadar 1 milyon adet TOGG hattan

indirilecek.

• İstanbul-İzmir Otobanına 4 kilometre mesafede

bulunuyor.

• Tesisin 3 kilometrelik çevre alanında 3 adet

aktif liman yer alıyor.

MÜHENDİSLİK ÇALIŞMALARINDA

NELER YAPILDI

• Doğuştan elektrikli platform Euro NCAP’ten

en yüksek güvenlik seviyesi olan 5 yıldızı alacak

şekilde geliştirildi.

• Elektrik/Elektronik mimarisi oluşturuldu.

• Şasi, batarya, elektrik motoru ve güç elektroniği

parametreleri belirlenip entegre edildi,

• Konfor, performans ve yol tutuşunu destekleyecek

süspansiyon mimarisi simülasyon çalışmaları

ile geliştirildi.

• İleri sürüş destek sistemleri (ADAS), sensör,

kamera donanımları, yazılımları ve algoritmaları

geliştirildi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

TP-Link’ten mesh destekli,

güçlü modem

TP-Link, OneMesh destekli ürünlerle Mesh WiFi oluşturabilen

yeni modemini satışa sundu. Archer VR2100

model modem/router, SuperVDSL desteğine sahip ve

güçlü, hızlı ve güvenli bir ağ oluşturuyor…

Sektör Market

IT network

16

Kablosuz ağ pazarının lideri TP-Link®,

hızlı, güçlü ve güvenli bir ağ oluşturan

yeni modem/router’ını satışa sundu. Archer

VR2100 model modem, TP-Link’in

OneMeshTM teknolojisine sahip ve bu

teknolojiyi destekleyen TP-Link ürünleriyle

birlikte Mesh Wi-Fi ağı oluşturabiliyor.

Böylece tek bir Wi-Fi adı ve şifresi

olan ve tüm evi kapsayan bir ağ ile evde

kesintisiz bağlantı sağlanıyor.

TP-Link’in yeni modem/router’ı, hem

kablolu hem kablosuz bağlantıda yüksek

hız beklenen ve çok sayıda cihazın ağa

dahil olduğu evler ve küçük ofisler için

uygun bir ürün. En yeni teknolojilerle donatılan

modem/router, yüksek bağlantı

hızı, daha geniş kapsama alanı, Mesh

desteği ve güçlü güvenlik özellikleri ile

kullanıcıların tüm beklentilerini karşılıyor

ve kullanıcıları internet bağlantısında

adeta ‘hızlı şeride’ geçiriyor.

Archer VR2100’ün sunduğu güçlü teknik

özelliklerden biri, en yeni VDSL teknolojisi

olan SuperVDSL (VDSL2 Profile 35b)

desteği. SuperVDSL sayesinde bir önceki

VDSL teknolojisine oranla 3.5 kat daha

yüksek hız sunan modem, geriye dönük

uyumu sayesinde tüm DSL bağlantı

tiplerinde (VDSL2, ADSL2+, ADSL2 ve

ADSL) kullanılabiliyor.

Farklı İnternet Bağlantı

Tipleri Desteği…

Archer VR2100 modem/router, çok yönlü

bağlantı desteği sunuyor. Hem DSL,

hem fiber, hem de kablo bağlantılarını

destekleyen ürün, aynı zamanda üzerinde

yer alan USB girişine 3G/4G adaptörü

takılarak mobil internet bağlantısı kurulmasına

da olanak veriyor. Bu sayede

sabit internette bir kesinti ya da sorun

olduğunda yedek bir bağlantı seçeneği

olarak mobil internet devreye alınabiliyor.

TP-Link’in yeni modemi, çok yüksek hızda

bağlantı desteğine sahip. Üstelik hem

kablolu bağlantıda, hem de kablosuz

bağlantıda (WiFi) yüksek hız sunuyor.

Kablosuz bağlantıda AC ve çift bant desteği

sayesinde toplamda 2100 Mbps’ye

varan (5 GHz bandında 1733 Mbps, 2.4

GHz bandında ise 300 Mbps) hızlara

ulaşabilen modem, HD film, online oyun

gibi yüksek hız gerektiren uygulamaları

Wi-Fi bağlantısında da sorunsuz

çalıştırabiliyor. Kablosuz bağlantıda bu

kadar yüksek hız sunan cihaz, kablolu

bağlantıda da dört adet Gigabit bağlantı

noktası ile yıldırım hızında bağlantı

sağlıyor. Ağa sadece kablo ile bağlanabilen

cihazlar bu dört girişe bağlanarak

ağa dahil ediliyor ve her biri Gigabit

hızda internete erişiyor. Ayrıca modem

üzerinde bir adet de USB 3.0 girişi de yer

alıyor.

Archer VR2100, bu yüksek hızları ağa

bağlı cihaz sayısı artsa da sunabiliyor,

performansı düşmüyor. Modemin gelişmiş

teknik özelliklerinden bir diğeri

olan 4x4 MU-MIMO teknolojisi, bağlı her

cihaz için yüksek bağlantı hızı ve verimli

bir akış sağlıyor, bekleme süresini azaltıyor.

Böylece çok daha verimli bir Wi-Fi

bağlantısı elde ediliyor.

Güçlü Güvenlik, Kolay

Yönetim…

Archer VR2100, sadece güçlü teknik

özelliklere sahip değil, aynı zamanda kurulumu,

yönetimi kolay olan, güvenlik ve

kullanım özellikleri zengin bir modem.

Ebeveyn Denetimleri, Misafir Ağı uygulamaları

sayesinde çok daha güvenli bir

ağ ve internet keyfi sunan modem, aynı

zamanda bazı cihaz ya da uygulamalara

öncelik verme olanağı da sunuyor. QoS

özelliği ile öncelik verilecek cihaz ya da

uygulama kolayca seçiliyor ve ister kablolu

ister kablosuz bağlantıda bu cihaz

ya da uygulama ilk sırada yer alarak çok

daha kaliteli bir bağlantıya sahip oluyor.

Böylece öncelik verilen örneğin film ya

da oyun, daha keyifli hale geliyor.

OneMeshTM desteğine sahip ürünlerle

(örneğin Wi-Fi menzil artırıcı, powerline

adaptör vb.) ağı genişletmek son derece

kolay. Daha geniş bir Mesh Wi-Fi ağı

oluşturup, aynı ağ adı ve şifre ile bu farklı

cihazlara bağlanarak ev içinde kesintisiz

bağlantı sağlanıyor. TP-Link’in Tether

uygulaması (Android ve iOS destekli)

sayesinde ilk kurulumdan yönetime, ağa

OneMesh destekli cihaz eklemeye kadar

tüm işlemler kolayca yapılabiliyor.

Ebeveyn Denetimleri ya da Misafir Ağı

oluşturmak, Tether uygulaması ile akıllı

telefonlardan birkaç dokunuşla kolay ve

keyifli hale geliyor. Ayrıca, modemden

uzaktayken de bağlantı ayarları, bağlı

cihazlar Tether üzerinden takip edilip

gerekirse engellemeler, değişiklikler yapmak

mümkün oluyor.

6000V yıldırım koruması ile fırtınaların

neden olduğu elektrik hasarlarından da

korunan Archer VR2100, KDV dahil 120

USD fiyatla Türkiye’de satışa sunuldu.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Yapay Zeka ile çalışanlar her yerde üretken

Dell Technologies, uzaktan ya da ofis içinde

çalışanlar için işlerini daha verimli ve güvenli

kılacak dünyanın en akıllı ve güvenli çözümleri

ile iş bilgisayarlarını tanıttı. Dell ve Intel’in

gerçekleştirdiği araştırmaya göre, uzaktan çalışanların

en önemli ihtiyaçları arasında şunlar

yer alıyor:

- Yüksek hızlı bağlantı. Kablosuz teknolojilerinin

gelişmiş olduğu cihazlar tercih ediliyor.

- Gelişmiş güvenlik. IT’nin üretkenliği engellemeyecek

kadar kurallarını uygulayabildiği cihaz

ve çözümler çalışan verimliliğini artırıyor.

- Daha akıllı toplantılar. Uzaktan çalışan ya da

sahada görevli çalışanlar için iş bağlantısını

kaybetmeyeceği teknolojiler talep ediliyor.

- Hareket edebilme kabiliyeti. İnce, hafif ve

şarj süresi uzun olan bilgisayarlar evden ya da

dışarıda bir kafede çalışmayı kolaylaştırıyor.

Yeni normalle birlikte değişen çalışma şartları

hakkında konuşan Dell Technologies

Kurumsal Çözümler Ülke Satış Lideri Ümit

Yeşiltaş, “Bilgisayarlar, çalışma şekillerimizi

yeniden düşünmemiz, hatta daha üretken olmak

için neye ihtiyacımız olduğunu ön görmemiz

için merkezi bir rol oynuyor. Günün

son görüntülü görüşmesine giriş yaptığınız

andan itibaren, çalışma şeklinize adapte

olan bir bilgisayara ihtiyaç duyarsınız. Tam

da bu nedenle, bir yandan sürdürülebilirlik

hedeflerimize doğru ilerlerken daha akıllı çalışma,

daha uzun pil ömrü, güçlü hoparlörler,

kompakt tasarımlar ve özel iletişim desteği

sunan yenilikleri ülkemize getirmeye çalışıyoruz”

dedi.

Profesyonellerin iş hayatında talep ettikleri

cihazlar hakkında bilgi veren Yeşiltaş, “Taşınabilirlik

ile üretkenlik özelliklerini doğru

Dell Technologies, yeni normalde değişen çalışma

düzeninde değişen beklentileri yapay zeka teknolojisine

sahip çözüm ve cihazları karşılıyor…

şekilde dengeleyerek sunabilmek kritik öneme

sahip. Profesyoneller, cihazlarını açtıklarında

işlerini yapabilmek adına gereken tüm

özelliklerin tek bir cihazda mevcut olduğunu

bilmek istiyor” dedi. Yeşiltaş sözlerine şu şekilde

sürdürdü: “İnsanlar daha küçük ayak

izine sahip daha büyük ekranlar, kusursuz

arama kalitesi için sağlam hoparlörler,

hareket halindeyken Wi-Fi’den 5G’ye geçebilme

becerisi ve performansı optimize edip

arka plan gürültüsünü ortadan kaldırarak

nihayetinde her yerde daha akıllı ve daha

hızlı çalışabilmelerini sağlayacak yerleşik

yapay zeka becerileri istiyor.”

Optimizer ile yapay zeka

bilgisayarlarda!

Profesyoneller; Latitude, Precision ve OptiPlex

cihazlarında bulunan Yapay Zeka (AI) tabanlı

otomatikleştirilmiş optimizasyon teknolojisi Dell

Optimizer ile daha akıllıca çalışabiliyor. Yerleşik

yazılım, her bir kullanıcının nasıl çalıştığını öğrenir

ve ellerindeki en önemli göreve odaklanabilmelerine

yardımcı olmak için kullanıcıların

davranışlarına adapte oluyor. Genel uygulama

performansını geliştirmek, daha hızlı oturum

açma ve güvenli kilitleme sağlamak, görüntülü

görüşmelerde yankıyı ortadan kaldırmak, çevre

gürültüsünü azaltmak ve pil ömrünü uzatmak

üzere perde arkasında çalışıyor.

Dünyanın her yerinde dağıtımı

ve yönetimi kolay en güvenli

ticari bilgisayarlar

Çalışanlar nereden çalışıyor olursa olsun, Unified

Workspace ile BT profesyonelleri daha ilk günden

çalışmaya hazır deneyimler elde etme özgürlüğünün

ve esnekliğinin tadını çıkarır. Yeni Dell Workforce

Persona QuickStart ile BT departmanları,

uzaktan çalışanlardan içerik oluşturuculara ve

mühendislere kadar çalışan ihtiyaçlarını, çalışma

tarzını ve konumunu en iyi şekilde destekleyecek

cihazları dağıtılmak üzere belirleyebilir. Dell Technologies

on Demand portföyünün bir parçası

olan Dell PCaaS ile büyük girişimlerden küçük

işletmelere kadar tüm şirketler, çalışma sermayesinin

yönetimine yardımcı olması için Dell’in

bilgisayarlarına, desteğine ve yazılımlarına makul,

tahmin edilebilir maliyetlerlerle erişebilir. İşletmeler,

filolarını en yeni bilgisayarlarla 36 ayda

bir tazeleyebilir ve BIOS düzeyindeki sessiz saldırılara

karşı bile koruma sağlayan sektörün en

güvenli ticari bilgisayarlarını edindiklerini bilerek

rahatça çalışabilirler.

Latitude, Precision ve OptiPlex portföylerinden

oluşan yeni cihazlar, geri dönüştürülmüş malzemeleri,

sürdürülebilir ambalajları, enerjiyi verimli

kullanan tasarımları ve EPEAT Gold tescilleriyle

Dell’in sürdürülebilirliğe bağlı kalma ilkesini ileri

taşıyor.

Sektör Market

IT network

Dijital pazarlama hacmi yüzde 13 artacak

Statista verilerine göre, dünya çapındaki dijital reklam

harcamaları 2020 sonunda 384 milyar dolara

ulaşacak. 2021’de pazar hacminin 435 milyar dolara

çıkması öngörülüyor…

Başta KOBİ’ler olmak üzere iş dünyası, koronavirüsün

olumsuz etkilerini azaltmak için

dijital pazarlamaya ağırlık vermeye başladı.

Future of Business raporuna göre, Türkiye’deki

KOBİ’lerin yüzde 71’i yeni ürün veya

hizmetlerini tanıtmak için dijital platformları

kullanıyor. Online araçları, müşteriler ve

tedarikçilerle iletişim kurma amacıyla kullananların

oranı yüzde 63. İnterneti ürün veya

hizmet satışı için kullanan KOBİ’lerin oranı

yüzde 56 iken, bilgi edinmek amacıyla kullananlarınki

ise yüzde 58.

50 milyon kişi her gün online

Küresel Dijital Raporu’na göre, Türkiye’de

59 milyon internet kullanıcısı var. Kullanıcıların

yüzde 84’ü her gün internete giriyor.

Toplam nüfusumuzun yüzde 63’ü sosyal

medya platformlarını kullanıyor. Türkiye’deki

KOBİ’lerin yüzde 71’i yeni ürün veya hizmetlerini

tanıtmak için dijital platformları

kullanıyor. Online araçları, müşteriler ve

tedarikçilerle iletişim kurma amacıyla kullananların

oranı ise yüzde 63.

Pazarlama bütçelerinde ibre

dijitali gösteriyor

Şirketlerin koronavirüs belirsizliğinde dijital

pazarlamaya yoğunlaştıklarını belirten Google

SMB Premier Partnerı EG Bilişim Teknolojileri

CEO’su Gökhan Bülbül, “Küçük ve

orta ölçekli şirketlerin çoğunda dijital pazarlama

faaliyetleri yürütmek için yeterli insan

kaynakları bulunmuyor. Sektörün en hızlı

büyüyen dijital pazarlama ajanslarından

biri olarak KOBİ’lere özel çözümler üretiyoruz.

Verdiğimiz kaliteli hizmet ve kattığımız

değerle bu işletmelerin üzerinden büyük bir

yükü alarak kendi işlerine odaklanmalarına

olanak tanıyoruz” açıklamasında bulundu.

17


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Alışveriş merkezi değil, dijital hayat

merkezi olacaklar!

Sektör Market

IT network

18

Perakende ekonomisinin

döndüğü, alışverişin

vazgeçilmezi ve aynı

zamanda sosyalleşmenin

temsilcisi AVM’lerde

pandemi sonrası birçok

değişiklik yaşandı.

Giriş kapılarında ateş

ölçer ile karşılandığımız,

çizgiler üzerinden

yürüdüğümüz, yuvarlak

alanlardan dışarı

çıkamadığımız kısmen

robotlar gibi yönlendirildiğimiz

alışılmışın dışında yeni bir döneme

girdik. Yeni normal düzende yaşam standardımızın

belirleyicisi olan teknoloji, AVM’lerde

de başrole geçti ve görmeye alışık olmadığımız

birçok yeniliği bizlerle tanıştırdı. PEAKUP

COO’su KadirCan Toprakçı’ya göre henüz yolun

başındayız. Teknolojik yatırımlara ağırlık

verecek olan AVM’ler yakın zamanda adeta

gelişmiş birer uzay istasyonuna dönüşecekler.

İşte geleceğin AVM’lerinde göreceklerimiz…

Temassız AVM’ler

Günümüzde online ve offline alışveriş deneyimleri

iç içe. Gelecekte ise bu durum yerini

tamamen online deneyime bırakacak. Sıfır temas

kaygısıyla gelişecek online kullanım, AVM

girişinden çıkışına kadar her aşamada bizimle

olacak. Online kullanım sanal gerçeklik, yapay

zeka temelli geliştirmeler ile akıllı cihazlarımızdan

tüm AVM’nin durumunu görerek,

kendimizi bir avatar gibi AVM içinde yönetip,

yönlendireceğiz.

AVM’ler bölümlere ayrılarak

idare edilecek

Kapalı ortamlarda soluduğumuz havanın kalitesi

büyük önem taşıyor. AVM’lerin eski kalabalık

günlerine en güvenli haliyle ulaşmak

için içerideki havayı steril edebilmesi hayati

önem taşıyor. AVM’lerde kullanılacak yapay

zekâ sayesinde her noktanın hava yoğunluğu

kalitesi, havadaki ısı değeri ve diğer değişimler

anlık olarak analiz edilebilecek. Karbondioksit

gibi havadaki zararlı gazların yoğunluğunu ve

hava akışını izleyerek ortamın en uygun değerlere

getirilmesi için otomatik yönetim sistemi

kurulacak. Bu sistem görevliler tarafından cep

telefonları üzerinden idare edilebileceği gibi

alarm veren alanlar için uyarı ve yönlendirme

sistemleri de aynı şekilde tek tuşla devreye girecek.

AVM’deki riskli bölge anlık olarak karantinaya

alınabilecek ve diğer bölgelerle tüm

temas otomatik olarak kesilebilecek.

Pandemi sonrası her şeyin hızla dijitalleşmesinden nasibini

alanların başında perakende ekonomisinin can damarı

AVM’ler geliyor. Tüm endişelerimize rağmen kalabalığın yoğun

olduğu AVM’lere gidiyor ve alışverişe devam ediyoruz.

PEAKUP COO’su KadirCan Toprakçı’ya göre yakın zamanda

tüm dünyada AVM’ler, yapay zekanın kullanıldığı, sıfır temasla

hizmet veren teknoloji üslerine dönüşecekler. Alışveriş

severler ise birer Sims oyuncusu olacaklar. AVM’lerdeki

değişim her ne kadar bilim kurgu filmlerini anımsatıyor olsa

da filmlerin gerçeğe dönmesi oldukça yakın.

Görüntü işleme teknolojileri

cebe girecek

Görüntü işleme teknolojileri sayesinde kişilerin

ateşlerini temassız ölçmek mümkün.

Ancak yeni dönemde bir adım daha ileri gidilerek,

vücut ısı bilgileri yüz tarama sistemleri

ile müşterilerin kayıtlı cep telefonlarına ve mağaza

yetkililerine de iletilebilecek. Hızlı önlem

almak ve etkileşimi en aza indirmek açısından

oldukça faydalı olan bu yöntem aynı zamanda

sosyal mesafenin uygulanmadığı durumlarda

da kullanılabilecek. Sistem, tanımlanan alan

içerisindeki kişileri sayarak limitin üzerindeki

durumlarda alarm sistemini aktifleştirebilecek.

Sosyal mesafenin önemli olduğu mağaza

çalışanları arasında da vardiya sistemleri ve giriş-çıkışlar

yine görüntülü teknolojiler ile kontrol

edilecek, yapay zeka tarafından yönetilerek,

çalışanların cep telefonlarına iletilecek.

Robot güvenlik görevlileri, hologram

mağaza çalışanları

Güvenlik kameralarının çektiği görüntüler

akıllı yazılımlarla analiz edilecek, görüntüler

arasından riskli durum içerenler uzaktan

izleme merkezindeki görevlilere aktarılacak,

tehdit içeren olaylara drone’lar ile uzaktan

müdahale edilebilecek ya da robot güvenlik görevlileri

şüpheli kişiye eşlik edecek. 7/24 hizmet

vermek kaygısı güden AVM’lerde mağazalar

hologram satış elemanlarına teslim edilecek.

Lavaboda ellerimizi yıkarken

ateşimiz ölçülecek

AVM’lerdeki tuvaletler, ibadethaneler ve sinema

salonları gibi ortak kullanım alanları diğer

alanlara göre daha yüksek riske sahipler. Kapı

kollarından, aydınlatma düğmelerine, musluklara

kadar tüm temaslı alanların kaldırılması

teknolojiyle mümkün. Tuvaletlerdeki doluluk

oranı, son temizlik tarihi ve içerideki temiz

hava durumu ekranlardan takip edilebilecek.

Kişi ellerini yıkarken akıllı aynalar ateş ölçümü

yapabilecek.

Fiziksel mağazacılık entegre

sistemlerle ayakta kalacak

Mağazalar kasiyersiz ödeme teknolojisi ve

sanal deneme kabinleri, arıtılmış gerçeklik

destekli aynalar sayesinde müşteriyle fiziksel

teması kesecekler. Bu da fiziksel mağazacılığın

daha farklı deneyimlere yöneleceğini gösteriyor.

Mağazalarda yapay zeka ile güçlendirilmiş

çok sayıda kamera bulunacak, yapay zeka sistemi

sayesinde müşterilerin raflardan ne aldıkları

sürekli takip edilecek, mağazadan çıkış

yaptıkları anda alışverişin ücreti otomatik olarak

önceden tanımladıkları kredi kartlarından

tahsil edilecek. Fiziksel mağazacılık sadece

ürünlere dokunmak, bakmak, seçmek, kıyaslamak

için tercih edileceğinden hizmet kısmında

markalar teknoloji yarışına girecek.

Dikkat, birer Sims oyuncusu

olabilirsiniz

“Bu yeni düzen içinde alışveriş severler kendilerini

adeta birer Sims oyuncusu gibi hissedecekler”

diyen PEAKUP COO’su KadirCan Toprakçı,

yakın zamanda ülkemizde bu değişimlerin

yaşanacağını belirtiyor. PEAKUP olarak geliştirdikleri

Nova IoT Platformu sayesinde bu

alanda yeni çözümler ürettiklerini anlatan

Toprakçı, halen Ar-Ge merkezlerinin üzerinde

çalıştığı pek çok proje olduğunu, AVM’ler dahil

ofislerden, evlere ve hatta barınaklara kadar

birçok mekan için yapay zeka uygulamaları geliştirdiklerini

aktardı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

SAS Viya’nın yeni sürümü bulut için yepyeni

bir analitik kategorisi sunuyor

2020’nin sonlarına doğru çıkacak olan SAS® Viya®

4, en son bulut teknolojilerinden yararlanacak şekilde

geliştirildi. Sürekli güncellenebilecek şekilde

tasarlanan yeni mimari, güçlü analitik özelliklerini

her yerde herkesin kullanımına sunuyor. Karar

alma sanatını yapay zeka ve analitikle birleştiren

SAS Viya sayesinde kurumlar daha hızlı ve doğru

kararlar alabilecek. Yeni sürümün ardında yatan

yenilikçi özellikler, SAS’ın kurumlara veriyi bilgiye

çevirme becerisi katmasını hedefliyor. Bulut

bilişime uyumlu bu yepyeni sürüm SAS’ın yapay

zekaya yaptığı 1 milyar dolarlık yatırımın bir sonucu.

“Bu sürüm SAS platformu ve müşterilerimiz

için iddialı ve yenilikçi bir adım.” diyen SAS

COO ve CTO’su Oliver Schabenberger, sözlerine

şöyle devam etti: “Kurumlar dijital dönüşümlerini

çeviklik, hız, otomasyon, bilgi ve süreklilikle

desteklemek istiyor. SAS Viya 4, tüm bu özellikleri

taşıyor. Her düzey kullanıcı için bulut bilişim

uyumlu gelişmiş analitik ve yapay zeka ile iş zekasını

bulutta zeki iş süreçlerine dönüştürüyoruz.”

“Kurumsal şirketler, bulut bilişim uyumlu mimarilerle

veri ve analitik teknolojilerinde önemli

değişikliklere gidiyor.” diyen IDC Analitik ve Bilgi

Yönetimi Grubu Başkan Yardımcısı Dan Vesset,

sözlerini şu şekilde tamamladı: “SAS Viya; konteyner

ve mikro servis özellikli mimarilerde veri

ve analitik iş yüklerini esnek ve verimli bir şekilde

yönetme olanağı sunuyor. Kurumlar analitiği

kullandıkları ortamdan ayırarak hizmet ölçeğini

hızla değiştirme ve karar alma süreçlerini daha

çevik bir şekilde tamamlama becerisi ediniyor.”

Yeni gelecek sürüm, en başarılı yapay zeka ve analitik

platformunu bulutun esnekliği ve ölçeklenebilirliği ile birleştirerek

analitik karar alma sürecini yeniden tanımlıyor…

Herkes için her yerde analitik

SAS yapay zeka ve makine öğreniminin karar

alma süreçlerine daha kolay bir şekilde eklenmesini

sağlıyor. Yeniden tasarlanan bulut bilişim

uyumlu mimari ve etkileşimli arayüzlerin veya

programlama arayüzlerinin desteğiyle, SAS müşterileri

artık programlama diline, veri silolarına

veya beceri düzeyine bağlı kalmak zorunda değil.

Otomatik veri hazırlama, makine öğrenimi (AutoML)

ve model kurulumu sayesinde, kısıtlı veri

bilimi kaynaklarının daha verimli kullanılması

sağlanıyor ve daha geniş alanda kullanılan özellikler

için yapay zekadan daha fazla yararlanılabiliyor.

Kolaylıkla anlaşılabilecek terimlerle sunulan

sonuçlar, herkesin anında rahatlıkla harekete

geçebilmesini sağlıyor.

API’lara yeniden odaklanan SAS Viya 4, uygulama

geliştiricilerinin veri bilimi ekipleriyle iş birliği

yapmasını ve değişen kurumsal ihtiyaçlara hızlı

yanıt vermesini kolaylaştırıyor. Bu özellikler sayesinde

müşteriler, kurumsal ölçekte analitik

verilerini en verimli biçimde alıp kullanabiliyor.

Müşteriler yalnızca ihtiyaç duydukları yapay

zeka hizmetlerini kullanıyor.

SAS Viya 4 bir sürekli entegrasyon, sürekli dağıtım

(CI/CD) süreci kullanarak müşterilerin

kendi sürüm aralıklarını seçmesine olanak veriyor.

Böylece müşteriler hazır oldukları an en son

ürün yeniliklerine geçebiliyor veya kendi değişim

programlarına göre güncelleme yapabiliyor. Kubernetes

tarafından yönetilen konteyner tabanlı

mimari; Azure, Google, AWS ve OpenShift gibi

farklı bulut ortamlarına taşınabiliyor.

Analitik farklılaşıyor

Her kurum veriye sahip olsa da asıl önemli olan

bu veriyle ne yapıldığıdır. Analitik konusunda

tecrübeli kurumlar, modellerle alınan kararların

sonuca büyük etkisi olduğunu bilir. SAS Viya 4

model kurulumunu sadeleştirerek kurumların

analitiğin “son adımını” atmasına yardımcı oluyor.

Ayrıca tüm analitik modellerin performansını

tek bir merkezden izleyip yönetme imkanı

veriyor. Kurumlar ayrıca aldıkları kararları açıklamakta

ve etik yapay zeka kullanımını teşvik

etmekte zorlanıyor. Yapay zeka ve makine öğreniminin

yaygınlaştığı günümüzde, SAS Viya 4 tüm

açık kaynaklı modellerin ve SAS modellerinin,

kaynakların ve şablonların yönetimini tek bir

merkezden gerçekleştirerek tüm model faaliyetlerini

bütünüyle izleme ve kontrol etme olanağı sunuyor.

Bulut teknolojileri gelişiyor. SAS Viya 4’ün

mimarisi de bu gelişime ayak uyduracak şekilde

tasarlandı. Müşteriler analitik yatırımlarının çoğunu,

SAS Cloud’tan veya açık ya da özel bulut

sağlayıcılarından hizmet olarak yazılım (SaaS)

şeklinde yapabiliyor. SAS Viya’nın yeni sürümü

hakkında daha fazla bilgiyi sas.com/viya adresinde

bulabilirsiniz. Bu duyuru, dünyanın önde gelen

analitik konferansı Sanal SAS Global Forum 2020

bünyesinde yapıldı. COVID-19 salgını nedeniyle

bu yıl konferans sanal olarak gerçekleştiriliyor.

Sektör Market

IT network

Pandemi sonrası tatilde en çok tercih edilen teknolojiler

Sosyal mesafeyi koruyabilmek

için popüler tatil yöreleri

ya da kalabalık tatiller

tercih edilmezken, yazlığa

gidenlerin, doğada kamp

yapanların, karavan kullananların sayısı artıyor.

Tatile beraber giden kişilerin sayısı azalınca ve

kalabalık mekanlar tercih edilmeyince, eğlence

anlayışı da değişiyor. Yeni nesil teknolojik ürünler

ise bu eğlence ihtiyacını karşılamada yardımcı

oluyorlar.

Mobil sinema deneyimi Anker

Nebula ile istediğiniz yerde

sizinle!

Tatilde eğlenceli vakit geçirmek isteyenler, Anker

Nebula taşınabilir projektör serisinin inovatif

özelliklere sahip ürünleriyle sevdikleri filmleri,

dizileri ve videoları izleyebiliyor. DLP teknolojisi

ile yüksek parlaklıkta görüntüler sunan Nebula

cihazları, cep boyutundaki büyüklükleriyle kolayca

çantada taşınabiliyor. 150 inç büyüklüğe

kadar görüntü verebilmeleriyle eşsiz bir sinema

COVID-19 salgını hayatımızda büyük değişikliklere yol

açarken, tatil yaklaşımı da buna göre şekillendi. Yeni dönemde

daha ufak gruplarla gerçekleştirilen tatillerde,

eğlenceyi arttıran teknolojik ürünler de önem kazanıyor…

deneyimi sunan Nebula ailesi, iOS ve Android

destekli mobil uygulamasıyla YouTube ve Netflix

gibi popüler uygulamalardaki içerikleri yansıtabiliyor.

USB, HDMI ve Wi-Fi bağlantılarıyla akıllı

telefonlar, tabletlerden, bilgisayardan ve taşınabilir

disk gibi birçok cihazla kolayca bağlantı kurulabilen

Nebula taşınabilir projeksiyon cihazları,

yüksek çözünürlükleri, güçlü dahili hoparlörleri

ve 4 saate varan oynatma süreleriyle tatilde keyifli

vakit geçirmeyi garanti ediyor.

Uzun şarj süresi ve suya

dayanıklı Bluetooth hoparlörler

tatilin her anında yanınızda

Müziksiz yapamayanlar ise Anker’in Soundcore

kategori markasına ait Motion ve Rave serisi taşınabilir

hoparlörlerle çarpıcı bir ses deneyimi yaşıyor.

Motion serisine ait cepte bile taşınabilecek

ufak boyutlardaki modeller, Hi-Res sertifikasıyla

kaliteli, yüksek Watt değerleriyle ise güçlü bir ses

çıkışı sağlıyor. Bluetooth üzerinden her mobil cihaza

kolayca bağlanabilen taşınabilir hoparlörler,

mobil uygulamaları ile dinlediğiniz müziğe göre

özel ayarlar yapma olanağı veriyor. Müziği sanatçıların

kaydettiği gibi dinlemenizi sağlayan Soundcore

modelleri arasında yer alan suya dayanıklı

seçenekler de, tatil yapanların hayatına eşsiz bir

konfor katıyor. IPX7 sertifikalı bu cihazlar, 12 saate

varan dinleme süreleriyle tatilin her anında

yanınızda olacaklar.

19


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Lenovo, ThinkStation P620’yi tanıttı

Lenovo tarafından tanıtılan ThinkStation P620 modeli,

türünün ilk örneği olarak Lenovo’nun ürün portföyünü

genişletirken, AMD Ryzen Threadripper

PRO özelliğine sahip olmasıyla da iş istasyonu bilgisayarlarında

da yeni bir dönemi başlatıyor…

Sektör Market

IT network

20

AMD’nin yeni Ryzen Threadripper PRO

işlemcisinden güç alan ilk ve tek profesyonel

iş istasyonu olan bu yeni ürün,

benzeri görülmemiş düzeyde güç, performans

ve esnekliği tek yuvalı bir CPU

platformunda bir araya getiriyor.

Günümüzün dijital içerik ve ürün yaratım

ortamları, sürekli ölçeklendirilen

projeler ve giderek artan karmaşık iş

akışlarıyla dolup taşıyor. Tasarımdan

görselleştirmeye, görüntü işleme ve yapay

zekaya kadar birçok alandaki işletmeler,

yalnızca dönemin gerekliliklerine

ayak uyduran değil, aynı zamanda bunun

üzerine çıkabilecek performansta

bir iş istasyonuna ihtiyaç duyuyor. Lenovo

da AMD ile gerçekleştirdiği bu büyük

ve önemli iş birliği ile tam da bu ihtiyaçlara

cevap vermek üzere ThinkStation

P620 ürününü sunuyor.

Dünyanın İlk ve Tek 64

Çekirdekli İş İstasyonu

ThinkStation P620, benzersiz bir güç ve

performansın yanı sıra, her bir müşterinin

benzersiz ihtiyaçlarını karşılamaya

yönelik olarak bugüne kadar mümkün

olmayan bir biçimde yapılandırılabilirlik

sunuyor. AMD Ryzen Threadripper PRO

işlemcisinden faydalanan Lenovo, bir endüstri

standardı olarak tek 64 çekirdekli

iş istasyonu platformunu sunuyor. Threadripper

PRO işlemciler aynı zamanda

4,0 GHz düzeyine kadar saat hızları,

PCIe 4.0 bant genişliği ve 8 kanallı bellek

desteği sağlıyor. Lenovo müşterileri,

hız ve esnekliğin yanı sıra, artık çift

yuvalı rakip çözümlerle rekabet edecek

düzeyde tek yuvalı bir platformda çok

parçalı iş yükleri için benzersiz bir

çekirdek sayısına sahip.

Bugüne dek, tek CPU’lu bir sistemin yönetebileceği

maksimum çekirdek sayısı

18 çekirdek olurken, çift işlemcili bir sistem

en fazla 56 çekirdek destekleyebiliyordu.

ThinkStation P620, tek bir CPU iş

istasyonuyla yapılabilecekler konusunda

yeni bir dönemin kapısını açıyor. Kullanıcılar

artık, çift yuvalı bir sisteme geçmek

zorunda kalmadan gerçek zamanlı

8K görüntü aktarımı, daha kısa görüntü

işleme süreleri, ultra hızlı simülasyon

çözümleme, derlemeleri hızlıca yeniden

oluşturma ve 3D öğelerle sorunsuz

etkileşim elde edebilecek.

İşletmeler için Üst Düzey

Özellikler, Güvenilirlik ve

Esneklik

ThinkStation P620, esnek GPU konfigürasyonları,

daha hızlı bellek, daha hızlı

depolama aktarım hızları ve yeni bir

bağlantı standardı olan 10 GB dahili Ethernet

ile rakipsiz işleme potansiyelinden

fazlasını sunuyor. Profesyonel olarak

yönetilen en yoğun veri işleme ve üretim

ortamları için özel olarak tasarlanan

ThinkStation P620, iki adet NVIDIA Quadro

RTX 8000 veya dört adet RTX 4000

grafik kartıyla birlikte 1 TB bellek ve 20

TB depolama alanıyla üst düzey performans

ve donanım vadediyor.

Lenovo İş İstasyonu ve Müşteri Yapay

Zekâ İş Birimi Genel Müdürü Rob Herman,

konu hakkında şunları söyledi:

“Müşterilerimiz profesyonel sınıfta güçlü

ve aynı zamanda onların değişen ve

dönüşen ihtiyaçlarına göre özelleştirilebilen

çözümler sağlamamız konusunda

bize güveniyor. Bilişim teknolojileri departmanlarının

karşılaştığı zorluklardan

biri de yeterli düzeyde desteğin sağlanmadığı,

yani işletme sınıfı özellikleri,

sertifikaları, güvenliği ve desteği olmayan

yeni teknolojileri kullanmak zorunda

kalmalarıdır. AMD ile yakın iş birliği

içinde çalışarak, ThinkStation P620’nin

tüm bu engelleri kaldırıp kullanıcılara

ihtiyaç duydukları desteği sunmalarını

sağladık. AMD’nin çok yönlü ve son derece

ölçeklendirilebilir Ryzen Threadripper

PRO işlemcisi üzerine kurulu sistemde

yapılabileceklerin sınırı yok.”

ThinkStation Diagnostics 2.0, Think-

Shield desteği, Premier Support

yükseltmeleri ve daha birçok üst düzey

yazılım desteğine sahip ThinkStation

P620, AMD Secure Processor ve AMD

Memory Guard gibi silikon seviyesinde

gelişmiş güvenlik özellikleri de sunarak

kullanıcıların önemli verilerini en iyi şekilde

korumasına olanak tanıyor.

AMD Kurumsal Başkan Yardımcısı ve

OEM Müşteri iş Birimi Genel Müdürü

Jason Banta ise gerçekleştirilen bu

önemli iş birliğine dair şunları söyledi:

“Günümüzde görsel sanatçıların, oyun

geliştiricilerin, mimarların, mühendislerin

özel ihtiyaçları daha karmaşık bir

hale geldikçe, AMD ve Lenovo, bu iş

yüklerini yönetmek için gereken performans,

esneklik ve güvenilirliği sağlamak

için güçlerini birleştiriyor. Sektör lideri

performans ve rakipsiz bant genişliğine

sahip yeni AMD Ryzen Threadripper

PRO işlemcilerden güç alan ThinkStation

P620, profesyonel bilgisayarlarda yeni

standartlara öncülük ediyor. Lenovo ile

iş birliği içerisinde, bildiğimiz iş istasyonlarını

gerçek anlamda yeniden tanımlayan

bir ürün geliştirdik.”

AMD Ryzen Threadripper PRO işlemcisinin

gücünü tamamen özelleştirilebilir ve

ölçeklendirilebilir bir kasayla birleştiren

ThinkStation P620, çığır açan bir performans

ve benzersiz profesyonel grafik

desteğiyle Eylül 2020’de satışa sunulacak.

ThinkStation P620 ürünü ve özelliklerine

dair daha detaylı bilgi için bu linki

ziyaret edebilirsiniz.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Oyun dünyasında kazanmanın şifresi:

Güçlü bilgisayarlar

Tüm dünyada ve ülkemizde oyun dünyasına artan

ilgi karşısında bilgisayar teknolojileri de bu ilgiyi karşılayacak

oyun teknolojilerine yatırım yapmaya devam

ediyor. Casper da Excalibur markasıyla oyun

dünyasına, gelişen teknolojilere uygun ürün ve donanımlar

sunmaya devam ediyor…

Oyun dünyasında kişisel deneyim dışında en

önemli unsurlardan biri de rekabet üstünlüğü

ve avantaj. Bu unsurları sağlayabilmek için de

teknolojik donanımlarının istenilen düzeyde

ve performansta olması oyuncular için önemli.

En iyi sonuçları elde etmek için GPU ve ekran

kartları, işlemcileri, RAM’i, ekran yenilenme

hızları, depolama, ses, soğutma sistemlerinin

en yüksek performansta olması tercih edilir.

Excalibur’un oyuncu bilgisayarlarında kullandığı

donanım ve teknolojiler bu performansı ve

rekabetçi oyun deneyimini oyun severlere sunmayı

vadediyor.

Ekran kartları: Oyuncu bilgisayarlarının en

önemli donanımlarından biri ekran kartı

teknolojileridir. Hem dizüstü hem de masaüstü

modellerinde NVDIA’nın güçlü ekran

kartlarını kullanan Excalibur, oyuncu performansına

uygun birbirinden farklı ekran

kartı opsiyonları sunuyor. NVIDIA’nın Turing

mimarisinden GTXve RTX ekran kartlarını

seçebilir, 8GB’a kadar artan harici ekran kartı

belleği ile rekabet avantajı elde edilebilirsiniz.

Ekranların Hz ve tepkime süreleri: 1 saniyede

ekranda gösterilen kare sayısını ifaden Hertz

değeri, ne kadar çok kare gösterilse, ekranın

o kadar hızlı olması anlamına gelir. Bu da rekabetçi

oyunlarda önemli bir hız avantajı elde

etmektir. Rakibin ekranı 60Hz, sizinki 144/240

Hz ise, siz daha “fazla” görüntüyü 1 saniye içerisinde

ekranda gördüğünüz için, saniye bazında

avantaj elde eder ve karşınızdaki oyuncuya

daha hızlı tepki vererek onu yenebilirsiniz.

Excalibur masaüstü ve dizüstü modellerinde,

gaming monitörlerinde yenilenen ekran özelliklerinden

biri de 144/240 Hz ekranlara sahip

olması.

Ekranların tepki süresi alınan görüntü kalitesini

de direk olarak etkiler. Ekranınızdaki ms

değeri düşük ise, oyun hızınıza yetişemeyen

ekran, bulanık bir görüntü elde edecek ve ekranda

oluşacak bu sorunlar nedeniyle de oyundaki

başarınız etkilenecektir. Ms değeri yüksek

bir ekran kullandığınızda ise piksellerin renk

değiştirme süresi oldukça kısa olacağı için

böyle bir sorunla karşılaşmazsınız. Excalibur

ürünlerinin sahip olduğu yüksek ms tepkime

süreleri ile oyunları daha hızlı oynayabilecek

ve rakiplerinizden bir adım önde olacaksınız.

Oyun oynarken daha yüksek bir kare hızına

sahip olmanın kesin, ölçülebilir faydaları tartışılmazdır.

144 Hz ve 240 Hz ekranlarda yüksek

hız gerektiren oyunlar test edildiğinde, daha

akıcı animasyon, daha az gölgeleme, daha az

yırtılma ve az gecikme avantajları gözlemlendi.

İşlemci ve RAM: Bilgisayarların işlemcilerinin

ekran kartının gücüne uyumlu olması, oyun

performansı için önemlidir. Güçlü ekran kartlarını

destekleyecek işlemciler, oyun deneyiminizi

arttırmanızı sağlar. Excalibur oyun

bilgisayarlarının 10. Nesil Intel işlemcileri ile

oyun performansınızı en yukarıya taşımak

mümkün. İşlemcinizi destekleyecek güçte bir

RAM (Random Access Memory) ile oyun performansınızı

güçlendirebilirsiniz.

Soğutma sistemi ve depolama: Rekabet oyunları

oynarken işlemcinin, ekran kartının ve

tüm sistemin serin kalması bilgisayarın performansı

için önemlidir. Bilgisayarınızın etkili bir

soğutma çözümü sistemi sunduğundan emin

olmalısınız. Hem masaüstü hem de diz üstü

modellerinde, güçlü fan, akıllı turbo soğutma

sistemi, açık devre sıvı soğutma sistemi gibi seçenekler

sunan Excalibur ile oyun ve bilgisayar

performansınızı yüksek seviyede tutabilirsiniz.

Birçok seçeneğin arasından ihtiyacınız olan

depolama opsiyonunu seçerek sahip olacağınız

alanı ihtiyaçlarınıza göre şekillendirebilirsiniz.

Excalibur’un güçlü SSD seçenekleri

bilgisayarınızdan maksimum verim almanız

için özel olarak tasarlandı.

Sektör Market

IT network

Serdar Yokuş, Citrix Türkiye Ülke Müdürü oldu

Yokuş, doğrudan Doğu

Avrupa, Türkiye ve İsrail

Citrix Bölge Müdürü

Vicky Rentzepi’ye bağlı

olarak çalışacak. İstanbul’da

yaşayan Yokuş;

Citrix Türkiye’nin tüm

organizasyonunu, tüm

ülke çapında Citrix faaliyetinin

büyüyüp gelişmesini,

gelir artışını,

yeni iş fırsatları yaratılmasını ve şirketin değer

üreten iş ortağı ekosistemini yönetmekten sorumlu

olacak.

Citrix Türkiye Ülke Müdürü Serdar Yokuş şu

şekilde konuştu: “Dijital Çalışma Alanları, iş

sürekliliğinin sağlanması için artık zorunlu

hale geldi. Citrix; bu kritik dönüşümün merkezinde

yer alıyor. Yaşanan bu değişimler ve yeni

eğilimler, benim için Citrix’e katılmanın tam

zamanı olduğunu gösterir nitelikteydi. Küresel

Serdar Yokuş, liderlik ve satış yönetimi deneyimini Citrix’e

taşıyor. Tüm müşteriler uzaktan çalışmanın yeni

normallerini benimsemeye devam ederken, Yokuş: yeni

görevinde, dijital çalışma alanlarının farkındalığına ve büyütülmesine

odaklanacak...

bilgi teknolojileri sektöründe kilit rol oynayan

Citrix gibi bir firmada Türkiye Ülke Müdürü

olacağım için çok heyecanlıyım. İş ve çözüm

ortaklarımızla birlikte; müşterilerimizin, yeni

teknolojilerden faydalanmasına ve ana işlerine

değer katacak çözümler sağlamaya odaklanacağım.

Citrix organizasyonunun ve ekosisteminin

Türkiye’de sağlıklı ve hızlı büyümesi

için elimden geleni yapacağım.”

Doğu Avrupa, Türkiye ve İsrail Citrix Bölge

Müdürü Vicky Rentzepi ise şunları söyledi:

“Türkiye pazarına güçlü yatırımlar yapmaya

devam ediyoruz ve ekibimizi üst düzey Türk

yöneticilerle güçlendiriyoruz. Serdar Yokuş’un,

Citrix ekibine katılmasından dolayı çok mutluyuz.

O’nun uzmanlığı, liderlik becerileri ve deneyimiyle;

pazardaki konumumuzu ve pazar

payımızı büyütmeyi hedefliyoruz” dedi.

Teknoloji sektöründe ve lider teknoloji şirketlerinde

25 seneyi aşkın deneyime sahip olan Yokuş,

daha önce birçok iş liderliği pozisyonunda,

en son olarak da Huawei Enterprise Türkiye

Ülke Müdürü olarak çalıştı. Yokuş’un uzmanlık

alanları arasında satış, iş yönetimi, değişim

yönetimi, organizasyonel gelişim ve çoklu departman

koordinasyonu yer alıyor.

21


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Özgürlüğün peşinden koşanlara: Klipsch T5

Sektör Market

IT network

Özgürlük, konfor ve performans denince akla

ilk gelen ürünlerin başında yer alan dünyaca

ünlü kulaklık ve hoparlör üreticisi Klipsch, T5

True Wireless Kulak İçi Kulaklığı ile tasarım,

verimlilik, ve efsanevi akustiğin yanı sıra, kulağa

kusursuz oturuş, mükemmel bas, gürültü

izolasyonu ve uzun süren konforu ile kusursuz

bir kombinasyon sunuyor.

Konfor, tasarım, verimlilik ve efsanevi akustik

netliğin mükemmel birleşimini sunan kablosuz

kulaklık seti Klipsch T5 True Wireless, piyasada

ses getiren daha birçok özelliğe sahip.

Kendi ürettiği ses sürücü yapısına ek olarak

kullandığı teknik ve teknolojilerle gerçeğe en

yakın doğallıkta ses sunması, Klipsch’in bir diğer

önemli özelliği arasında yer alıyor.

32 saatlik özgürlük deneyimi

Doğal, detaylı ve dinamik bir ses sunan Klipsch

T5 True Wireless, efsanevi kabul edilen Klipsch

ses kalitesinin en iyi yansıtıldığı ürünler

Paul Wilbur Klipsch tarafından Amerika’da kurulan dünyaca

ünlü kulaklık ve hoparlör üreticisi Klipsch, son yıllarda

ürettiği kulaklıklar ile piyasada önemli yer edinmiş durumda.

Anavatanı Amerika’da olduğu kadar dünya çapında da

oldukça ünlü Hifi kalitesinde ürünler tasarlayan Klipsch, T5

True Wireless Kulak İçi Kulaklığı ile kesintisiz ve kusursuz

bir tasarım sunuyor…

arasında yer alıyor. Uzun süre kullanımlarda

dahi konfor sağlayan Klipsch T5 True Wireless,

patentli oval kulak silikonları sayesinde kulaktan

düşmeden rahatça kullanılabilir. Kullanım

kolaylığı açısından kulak içinde 360 derece dönebilme

özelliğine sahip kulaklıkların USB-C

formatında hızlı şarj eden çantası, aynı zamanda

15 dakikalık şarjda iki saatten fazla dinleme

süresi sağlıyor. Tamamen kablosuz olan T5,

kulaklıklardaki 8 saatlik bataryanın haricinde,

taşıma kutusundaki batarya sayesinde 24 saat,

toplamda 32 saat özgür bir kullanım deneyimi

sunuyor.

Kesintisiz kalite, kusursuz

tasarım

Bluetooth 5.0 özelliği, 4 adet mikrofonu sayesinde

kusursuz telefon görüşmeleri sağlayan

Klipsch T5 True Wireless, aptX ve AAC kodekleri

sayesinde videolarda kesintisiz bir performans

sunuyor.

Efsanevi ses kalitesinin ikonik bir tasarımla

birleştiği, konfor ve performansta kalitenin

temsili Klipsch T5 True Wireless Kulak İçi Kulaklığı,

bir Zippo çakmağından esinlenen tasarımı

ve çelikten üretilen taşıma kutusu ile eşsiz

bir ilk dokunuş hissi sunuyor.

Çalışanı Bob Moers’ın efsanevi “Bullshit”

t-shirtleriyle verdiği poz ile kinayeli ve pazarlamanın

ilk “pasif agresif” görülecek dünyaca

ünlü sloganını ortaya koyan Klipsch markası,

müzik tutkunları ve meraklıları için efsanevi

performanslı tasarım harikalarına imza atmaya

devam edecek.

Klipsch T5 True Wireless Kulak İçi Kulaklığı

1649 TL.

GOSB Teknopark Teknoloji Transfer Ofisi

Blink, Londra’da

22

Londra’nın ikonik binası The Shard

içerisinde fiili operasyon ve yönetim

ofisi olarak hizmete giren şirket

hakkında detaylı bilgi vermek üzere

basın mensupları ile online platformda

bir araya gelen Blink TTO Direktörü

Tolga Bildirici, Blink UK Direktörü

Kemal Sidar ve Blink UK’in Londra’daki danışmanlarından

Cultural Chemistry şirketinin kurucusu

Patti McCarthy; Londra ofisinin yapısı,

hedefleri ve İngiltere’de iş yapma kültüründen

söz ettiler.

Bildirici, konuşmasında GOSB Teknopark ve

Blink TTO UK hakkında şu bilgilere yer verdi:

“2013 yılında GOSB Teknopark bünyesinde kurulan

ve 2016 yılında BLINK ismini alan Teknoloji

Transfer Ofisi; Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ortaya

çıkan ürünlerin ticarileşmesini sağlayan tüm

süreçleri yönetmekte, sanayinin ihtiyacını analiz

ederek katma değer verimliliğini ortaya çıkarmayı

hedeflemektedir.

Blink UK ise başta Türk şirketleri olmak üzere

tüm dünyadaki şirketlerin Birleşik Krallık pazarına

erişimini en hızlı ve en etkili şekilde sağlamak

üzere yola çıkmış, “Satış Danışmanlığı”, “Satış

Operasyonu” ve “E-ticaret Yönetimi” konularında

hizmet veren bir danışmanlık şirketidir. Blink UK

müşterilerini aynı zamanda Birleşik Krallık’tan

tüm dünya pazarlarına açmak için gerekli olan

satış süreçlerini de yönetmektedir.”

Türkiye’nin ilk yabancı ortaklı ve üniversite bünyesinde

olmayan özel teknoparkı GOSB Teknopark’ın Teknoloji

Transfer Ofisi Blink, 2020 yılının ilk aylarında Londra’da

hizmete giren ofisi ile özellikle teknoloji alanındaki girişimcilere

hem İngiltere hem de İngiltere üzerinden farklı

ülkelerin kapılarını açıyor.

Firmayı, pazarı, ürünü veya hizmeti

inceleyip bir yol haritası çıkartılmalı

Blink UK Direktörü Kemal Sidar ise İngiltere

yapılanmasındaki en büyük odağın; “öncelikle

firmayı, pazarı, ürünü veya hizmeti inceleyip

bir yol haritası çıkararak, ücretsiz analiz ile işe

başlamak olduğunu” vurguladı. Sidar; girişimcilerin

İngiltere başta olmak üzere potansiyel

bir pazar fırsatı yakalanan her ülke seçeneğinde,

başlangıçta seçilen hizmet paketleri ile sınırlı

kalmadan anahtar teslim satış, pazarlama

ve iş birliği hizmeti alabileceğini belirtti.

Fiziksel Ofisten Önce Araştırma Yapın

ve Sanal Ofis Kurun

Blink UK’de verilen hizmetlerin ana hatlarını;

“İngiltere’de uçtan uca yapılanma, sanal ofis,

temsilcilik ve satış ofisi imkanı, satışa hazırlık

ve satış süreçleri ile devletin sunduğu teşvikler”in

oluşturduğunu belirten Kemal Sidar,

girişimcilere fiziksel ofis açmadan evvel fizibilite

çalışmasını çok iyi yapmalarını, Türkiye ve

İngiltere’nin sunduğu teşvikleri incelemelerini,

ardından önce sanal ofis ve her şey yolunda ise

fiziksel ofis ile ilerlemelerini tavsiye etti.

İngiltere ofisinin farklı alanlardaki

danışmanlarından biri olan ve Cultural Chemistry

şirketinin kurucusu olan Patti McCarthy

ise sunumunda; İngiltere gibi birçok farklı

kültürün aynı merkezde birleştiği ve dünyanın

her köşesinden şirketin rekabet ettiği bir pazarda,

kültürel farklılıkları anlayabilmek, bu farklılıkların

yaratabileceği olumsuzlukları azaltacak

çalışmaları hayata geçirmenin önemine

dikkat çekerek, kültürel yeterliliğin nasıl geliştirileceği

konularında yardımcı olacak fikirler

ve küresel pazarlara nasıl uyum sağlanabileceğine

dair tavsiyelerini paylaştı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

“Faizlerin düşmesi nedeniyle, ‘İş’e yatırım’

yapmak için en uygun zamandayız”

Dijital baskı sektörünün önemli oyuncularından Lidya

Grup, olası krizlere karşı sadece A-B-C planlarını değil,

A’dan Z’ye kadar alternatifli tüm senaryoları öncesinden

hazır ederek simülasyonlarını yapıyor ve bu

nedenle yaşanan tüm krizlerden büyüyerek çıkıyor.

Sevim Yenici Öz

Lidya Grup Yönetim Kurulu

Başkan Yardımcısı,

Hedeflerinin daima “büyümek” olduğunun

altını çizen Lidya Grup Yönetim Kurulu

Başkan Yardımcısı Sevim Yenici Öz,

şunları söyledi: “Lidya Grup’un mottosu,

liderlik ve her koşulda hazırlıklı olmaktır.

Bu kuruluş tarihimizden de bellidir ve firmamızı

2001 yılı krizinde kurduk. Yaşadığımız

coğrafyayı, ülkemizi ve dünyadaki

ekonomik gelişmeleri heran çok yakından

takip ve analiz ederek, olası her senaryoya

karşı hazırlıklı oluyoruz. Daima ileriyi

düşünerek, planlarımızı ve hedeflerimizi

hazırlıyoruz ve hedefimiz daima büyüme

odaklıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)’nün,

Covid-19’u Mart ayında pandemi ilan etmesiyle,

tüm dünya aynı anda kilitlendi.

Milyarlarca insan kendisini ev izolasyonuna

alırken, milyonlarca işletme kapılarını

kapattı ve dünya bir anda bir kaosun içine

düştü. Lidya Grup olarak bizler, pandemiyle

ilk karşılaştığımızda soğukkanlılığımızı

koruyarak, yönetim ekibimizle hızlı bir

şekilde durum değerlendirmesi yaptık, hazırda

olan ve duruma uyan yedek planlarımızı

devreye aldık. Güçlü finansman yapımız,

güçlü organizasyonel yapımız, güçlü

insan kaynağımız, güçlü enerjimiz ve her

türlü duruma dair senaryolarımızın hazır

olması nedeniyle, Lidya Grup olarak krizlere

karşı bağışıklığımız çok güçlüdür” dedi.

Düşük faiz oranları, özel

sektörün yatırım iştahını

artıyor

Pandemi dönemi ve sonrası, faizlerin

düşmesi nedeniyle “İş’e yatırım” yapmak

için en uygun zaman olduğunu ifade eden

Lidya Grup Başkan Yardımcısı Sevim

Yenici Öz, şunları kaydetti:

“Son yılların en düşük faiz oranlarıyla

karşı karşıyayız. Düşük faiz oranları, özel

sektörün yatırım iştahını artıyor ve şuan

işimize yatırım yapmak için en uygun zamandayız.

Bildiğiniz üzere firma olarak,

müşterilerimize her türlü finansal desteği

sağlamaya devam ediyoruz. Bu dönemde

finansal kaynaklarımızı kullanarak, yatırım

yapacak müşterilerimizi çok şanslı görüyoruz.

Yatırım için bulunabilecek en iyi

koşullara sahibiz. Faizlerin düşmesi nedeniyle,

birçok sektörde yatırım yapmak için

ciddi fırsatlar bulunuyor. Haziran ayı itibariyle

yeniden işlerin ve yatırımların hız

kazanması, Türkiye ekonomisinin pandemiden

az etkilenerek çıkmasını sağlayacaktır

ve ekonomimizin büyüme atağına

geçmesi, sonuçta tüm işletmeleri olumlu

yönde etkileyecektir. Firma olarak dijital

baskı sektöründe temsil ettiğimiz Xerox,

Epson, Efi, Sutec markalarımız, alanlarında

dünyanın en son teknolojisine sahip, en

iyi makineleridir. Lidya Grup olarak biz

bir okul gibiyiz, gerek sektörümüze, gerek

müşterilerimize daima önderlik ediyoruz.

Mevcut müşterilerimizi ve yeni müşterilerimizi,

öncelikle ihtiyaçları doğrultusunda

analiz ediyoruz ve hangi makineyi almaları

gerektiği noktasında, nedenleri ve elde

edecekleri faydayı gösterecek şekilde bir

danışmanlık veriyoruz. Ardından, müşterilerimize

finansal anlamda danışmanlık

yapıyoruz ve özel ödeme planları ve ilave

finansman desteklerimizi sunuyoruz. Finansal

risk araştırmalarımız, bu konuda

mütevazi olmayacağımız bir konudur,

çoğu banka ve başka firmaların almayacağı

riskleri, doğru analizleri yaparak alıyoruz

ve müşterilerimize desteklerimizi

sürdürmekteyiz. Lidya Grup’un en güçlü

olduğu alanlardan birisi, satış sonrası teknik

servisimizdir ve satış sonrası müşteri

memnuniyetinde yüzde 98’in üzerinde başarımız

mevcuttur. Özetle, finansal olarak

çok güçlü olmamız ve deneyimli bir kadro

ile çalışmamız, aktivitelerimizde hızlı

kararlar alıp, uygulamaya koymamızdaki

en büyük faktördür. Türkiye’yi, çok iyi

tanıyoruz. Havayı nasıl koklayacağımızı

biliyoruz. Bu da bize, finansal aktivitelerimizde

çeşitlilik ve hız kazandırıyor. Ciddi

bir finansal gücümüzün olduğu doğrudur.

Bunu yönetebilmek, olaylara göre şekillendirmek

ise, bizim üstün kabiliyetimizdir.

Tüm bunların sonucunda, dijital baskı

sektöründe ülkemizin lider firması olurken,

bulunduğumuz coğrafyanın ve Avrupa’nın

sayılı birkaç güçlü firması arasında

yer almanın haklı gururunu yaşıyoruz”

diye konuştu.

Haziran- Temmuz- Ağustos

aylarında ciddi hareketlilik

bekliyoruz

Mart ve Mayıs aylarındaki durağanlığın

ardından, Haziran ayında ekonominin

yeniden açılmasıyla hareketli günlerin

başladığını anlatan Lidya Grup Başkan

Yardımcısı Sevim Yenici Öz, konuşmasına

şöyle devam etti:

“2020 yılına çok iyi başladık, Ocak ve Şubat

ayları çok başarılı geçti. Mart ayında dünyada

pandemi ilan edilmesiyle, dünyayla

eş zamanlı olarak ülkemizde de birçok

sektör durma noktasına geldi ve durağanlık

başladı. Bu dönem bizde, ilk olarak

nakit akışında kendisini gösterdi ve ikinci

olarak müşterilerimizin borç erteleme

talepleri başladı. Güçlü finansal yapımız

sayesinde, ilk olarak nakit akışını gereken

şartlara uygun olarak dengelendikten sonra,

müşterilerimizin taleplerini hızlı bir

şekilde karşılamak ilk hedefimiz oldu. Bazı

müşterilerimize ödeme uzatmalarıyla destek

olurken, bazı müşterilerimize finansman

destekleriyle yardımcı olduk. Mart ve

Mayıs ayları boyunca, üretim yapmakta

olan müşterilerimize ise, kesintisiz servis

hizmetimizi ülkemiz genelinde sağladık.

Haziran ayında ekonominin yeniden açılmasıyla,

çok hareketli ve başarılı bir Haziran

ayı geçirdik. Geçtiğimiz yıllara oranla,

bu yılın Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarının,

iş hayatında çok hareketli olacağını

düşünüyoruz. Mart-Mayıs aylarındaki

durgunluktan sonra, piyasalarda ciddi bir

iş yapma iştahı bulunuyor ve bu aylar tatil

ayları olarak algılanmıyor. Eylül ayından

sonra ise, işlerin çok daha iyi olacağını öngörüyoruz”

şeklinde konuştu.

Sektör Market

IT network

23


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Vertiv; Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’da

sunduğu ödüllü iş ortağı programını geliştirdi

Geçen yıl tanıtılan başarılı iş ortağı programında, kanal

bayileri için yeni avantajlar eklenirken, ürün teklifleri

de yenilendi.

Sektör Market

IT network

24

Küresel kritik dijital altyapı ve süreklilik

çözümleri sağlayıcısı Vertiv, ödüllü Vertiv

İş Ortağı Programı’na (VPP) önemli yenilikler

kattığını ve aralarında kabin güç dağıtım

üniteleri (rPDU), kesintisiz güç kaynakları

(UPS), kabin soğutma sistemleri,

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika’daki (EMEA)

iş ortağı ve müşteriler için özel yazılım ve

hizmetleri bulunan sınır bilişime hazır

ürünlerden oluşan gelişmiş porföyünü duyurdu.

Geçen yıl başarılı bir şekilde VPP’yi duyuran

Vertiv, EMEA bölgesindeki kanal iş

ortağı tabanını ve var olan iş ortaklarının

sayısını on kat artırdı. Yeni partner ilişki

yönetimi (PRM) sistemi ve gelişmiş partner

portal, Vertiv iş ortaklarının yeni satış

ve pazarlama araçları, online eğitimler ve

sertifikasyon, ürün seçme ve yapılandırma

araçları gibi ihtiyaçlarıyla ilgili özel

eğitimlerden hemen faydalanmalarını

sağlayacak. Yeni araç portföyü, partnerlerin

önemli yeteneklerini ve bilgilerini

geliştirerek, artan iş fırsatlarıyla beraber

farklılaşma ve karlılık konusunda önemli

bir avantaj yakalamalarını sağlamak için

tasarlandı.

Vertiv EMEA Kanal Satış Direktörü Joachim

Fischer, “Küresel telekom operatörlerinin

üçte birinden fazlasının 2021’de 5G

hizmetleri vermeyi hedeflemeleri ile dijitalizasyonun

hız kazandığını ve 5G’nin çok

yakında gerçeğe dönüşeceğini görüyoruz.

Gelişmiş partner programımız, iş ortaklarımızın

sınıfının en iyisi ürün ve hizmetlerle

teknolojik gelişmelerin ortaya

çıkaracağı sınır bilişim kurulumları gibi

zorlukların üstesinden gelmesini sağlayacak.

Tanıtıldığından bu yana harika geçen

bir yılın ardından, VPP’nin geleceği için

çalışmaya ve kanal iş ortaklarımızın mükemmeliyeti

için en yüksek düzeyde destek

sağlamaya devam edeceğiz” dedi.

Yeni ürün portföyü, Vertiv’in BT teknolojileri

ve hizmetlerinden oluşan kapsamlı

portföyünü geliştirerek, tek noktadan alabilecekleri

esnek ve tam kabin çözümlerini

güçlendiriyor. Bu çözümler arasında aşağıdaki

yenilikler yer alıyor:

• Yeni Vertiv VRC IT Kabin Soğutma Ünitesi,

ufak sunucu odalarında, ağ dolaplarında

ve sınır bilişim noktalarındaki kritik

ekipmanlar için özel tasarlanan Vertiv

Liebert® CRV Row Soğutma Ünitesi’nin

dahili ve ayrı olarak bulunduğu modellerinden

oluşuyor. Sistemler eşsiz bir şekilde

yük eşleştirme, değişken kapasitede kompresör

ve fan kullanarak, BT kabinleri endüstrisinin

en yüksek kapasiteli, en verimli

soğutma ünitelerini oluşturuyor. Vertiv

VRC, kurulum, başlangıç yanıt süresi ve

önleyici bakımın da aralarında olduğu

tam servis paketi ile tamamlanıyor.

• Vertiv Geist Rack rPDU, esnek priz bağlantısı

ve kolay kablo yönetimi için yeni bir

2’si 1 arada kombinasyonunu taşıyor. Geist

rPDU ailesine yeni eklenen Geist UPDU

ise dünyanın farklı noktalarında çoklu

kurulum ihtiyacı olan müşterilerin çeşitli

kurulumlar yapabilmesini sağlayan inovatif

bir evrensel giriş soketi taşıyor. Teknoloji

ve iş ihtiyaçları değişse bile, kabindeki

tüm cihazlar için tek noktadan uzaktan

izleme ve kontrol imkanı sağlayan Geist

rPDU’nun izleme özellikleri güncellenebiliyor.

Geist UPDU modelleri, gelişmiş performans

dinamik BT alanları yönetimini

mümkün kılarken, dünya genelinde satın

alma ve anında kurulum süreçlerine hız

kazandırıyor. Vertiv Ayrıca, Geist rPDU

serisi, Vertiv Dağıtım Güvencesi servis

paketini içeriyor.

• Yüksek verimli tek fazlı UPS çözümleri

Vertiv Liebert® GXT5ve inovatif Vertiv

EDGE line-interactive UPS, EMEA kanalında

Ağustos sonunda bulunabilecek.

Ayrıca, Vertiv’in Yaşam Döngüsü Güç Güvencesi

Servisleri, küçük BT tesislerine rahat

ve fiyat avantajlı güç sevkiyatı sağlıyor.

Sınır bilişim kurulumlarının kullanım ve

önemi arttıkça, Vertiv’in beş yıllık koruma

planı da küçük BT tesislerini koruyarak,

kritik sistemlerde ortaya çıkabilecek anomalilerin

erken tespitini sağlayan gerçek

zamanlı görünürlük sağlıyor.

• Ekim’de tanıtılması hedeflenen Vertiv

Avocent® ACS 8000 Gelişmiş Konsol

Sunucusu, hücresel yetenekleri, Vertiv’e

ve üçüncü taraflara ait ekipmanların akıcı

ve entegre biçimde uzaktan yönetimini

sağlayarak, kablosuz internet bağlantısı

bulunmasa bile, uzak noktalardaki ağ operasyonlarının

verimli ve güvenli olmasını

sağlıyor. Vertiv, geçen yıl IHS Markit’in

uzak BY yönetim çözümlerinde küresel

olarak 1 numaralı tedarikçi oldu. 720 milyon

dolar büyüklüğündeki Pazar, sınır

bilişim ve uzak BT hizmetleriyle güçlü bir

şekilde büyümesini sürdürüyor.

Tüm bu teklifler, EMEA’daki iş

ortaklarının Vertiv Teşvik Programme

(VIP) kapsamında daha fazla puan kazanarak,

bu puanları hızlı biçimde ödüllere

dönüştürmelerini sağlıyor. Bu yılın Temmuz

ayından itibaren, VIP+ adlı daha gelişmiş

bir program, iş ortaklarına gümüş,

altın ve platin üyelikler üzerinden, daha

düşük giriş bariyerleri, proje sonrası ek

teşvikler ve belirli paketlerde daha yüksek

dönüşler gibi ek faydalar sağlayacak.

Programa yapılacak eklentiler, daha fazla

iş ortağının kendi istedikleri hızda önemli

yeteneklerini ve bilgi düzeylerini geliştirmelerini

ve programdan faydalanmalarını

sağlayacak.

BurhanTec Finans ve Satın Alma Müdürü

Murtaza Loka da konuya ilişkin şunları

söyledi: “Vertiv’in birinci kalite ve küresel

ölçekte sunduğu uçtan uca ürün gamı,

onlarla çalışmamız için üzerine çok da

düşünmeden karar vermemizde etkili

oldu. Bu çalışma, Vertiv’in sunabildiklerinden

çok daha fazla faydalanmamızı

sağlayan bir dizi avantajla birlikte Vertiv İş

Ortağı Programı tarafından önemli ölçüde

artırıldı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Evlerde dev ekran sevildi!

Görüntü teknolojileri her geçen gün hızla gelişirken,

evde vakit geçiren tüketicinin beklentilerine en iyi cevabı

projeksiyonlar vermeye başladı. 500 inçe varan

görüntü boyutu ve yüksek kontrast oranlarıyla projeksiyonlar

artık düz panel ekranlarla rekabet ediyor.

4K deneyimi sunan projeksiyonlar, film ve oyun meraklıları

tarafından büyük ilgi görüyor ve evde sinema

keyfi yaşatıyor…

Günümüzde belki de en hızlı yenilikler

görüntü/görsel iletişim alanında yaşanıyor.

Görüntü teknolojileri her geçen

gün hızla gelişirken, evde vakit geçiren

tüketicinin beklentilerine en iyi cevabı

projeksiyonlar vermeye başladı. 500 inçe

varan görüntü boyutu ve yüksek kontrast

oranlarıyla projeksiyonlar artık düz

panel ekranlarla rekabet ediyor. 4K UHD

görüntü deneyimi sunan projeksiyonlar,

film ve oyun meraklıları tarafından

büyük ilgi görüyor ve evde sinema keyfi

yaşatıyor.

Geçmişte yüksek fiyatları, gün ışığında

kalite kaybı yaşamaları ve kullanım

ömürleriyle tüketicilerin mesafeli yaklaştığı

projeksiyonlar hızla gelişiyor. Ev

sinema sistemleri kategorisinde büyük

ilerleme kaydeden projeksiyonlar, kullanıcısına

4K UHD görüntü kalitesinin

yanı sıra yeni lazer görüntü teknolojisi

sayesinde gün ışığında dahi canlı görüntüler

sunuyor. 500 inçe kadar yani büyük

ekran bir düz panel ekranın 10 katı boyutunda

görüntü veren projeksiyonlar

çok daha parlak ve yoğun renklere de

sahip.

10’da 1 maliyetle sunuyor

Projeksiyon ürünlerinde lider bir marka

olan global teknoloji şirketi Epson, lazer

projeksiyonlarıyla yüksek görüntü özelliğini

uygun fiyatlarla sunarak alışkanlıkları

değiştiriyor. Özellikle evde vakit

geçirilen dönemde tüketicilerin sinemayı

eve taşıdığını belirten Epson Türkiye

Görüntüleme Ürünleri Satış Yöneticisi

Mustafa Akmaz, şöyle konuşuyor: “Her

kullanıcıya uygun projeksiyon modelleri

bulunuyor. Cep telefonu boyutundan

açık havada yansıtma yapabilen modellere

kadar onlarca seçenek var. Üstelik 10

katı boyutunda görüntü ve yüksek kaliteyi

10’da 1 fiyatına sunabiliyorlar.”

fazlasını vadediyor. Bu uygun maliyetli

4K PRO-UHD projektörler, kullanıcısına

eşit derecede beyaz ve renkli ışık çıkışı

sağlayarak hem yüksek bir parlaklık

hem de yoğun renkler üretiyor. Yüksek

kontrast oranı ve derin siyah renkler gün

ışığında bile sinema salonu etkisi yaratıyor.

Üstelik bunun için ışıkları söndürmeye

veya projeksiyon perdesi kullanmaya

bile gerek kalmıyor.

10 yıla varan ömür

Kompakt boyutlarıyla evde yer kaplamazken

HDMI bağlantı noktalarıyla bir

oyun konsolu, set üstü kutusu, Blu-ray

oynatıcı, tablet veya başka bir cihazdan

4K içerik görüntülerken Bluetooth ile

kablosuz hoparlöre yüksek kalitede ses

sunmak için bağlanabiliyor. Değişim ihtiyacını

minimuma indiren uzun lamba

ömrü sayesinde 10 yıl boyunca her gün

büyük ekranda film izlenebiliyor.

Evlerden taşacak

Yakın gelecekte projeksiyon cihazlarının

daha yüksek çözünürlük yanı sıra

daha kompakt boyutlarıyla taşındığı her

yeri eğlence merkezine dönüştürmesi

bekleniyor. Üzerlerinde profesyonel ses

sistemleri, internet, akıllı ev yönetim sistemleri,

akıllı şehir yönetim sistemlerine

bağlantı, kişisel asistan, sanal kıyafet

gardırobu gibi birçok farklı yenilik eklenerek

tek bir ürün haline evrilmesi hedeflenen

Epson projeksiyonlar bu alanda

çağı değiştirmeye hazırlanıyor.

Sektör Market

IT network

Gün ışığında sinema keyfi

Projeksiyonlar 500 inçe varan ekran

özellikleri, görüntü kalitesi ve yüksek

kontrast oranıyla düz panel ekranlardan

25


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk mühendislik şirketi Linktera

yazılım ihraç edecek

Sektör Market

IT network

26

Ar-Ge ve İnovasyon ofisleri de dahil olmak

üzere 4 farklı lokasyonda her yıl

50’den fazla dijitalleşme projesinde birçok

önemli kurumsal firmaya proje yönetimi

ve danışmanlık hizmeti veren Türk

yazılım ve mühendislik şirketi Linktera,

yeni yönetimiyle gücünü artırıyor. Risk

ve Analitik yönetiminde dünya çapında

75 bini aşkın kurumda kullanılan SAS,

robotik süreç otomasyonunda ABD merkezli

UiPath, hazine yönetiminde Fransa

merkezli Murex ve veri analitiğinde

Hitachi Vantara, Vertica gibi küresel

markalar Linktera’nın Türkiye’deki en

önemli iş ortakları arasında yer alıyor.

3 kişilik ekipten, 200 kişilik

yazılım ve proje ordusuna

dönüşüm

2011 yılında 3 kişi olarak yola çıkan ve ortaya

koyduğu başarılarla bugün çoğunluğu

mühendislerden oluşan 200’e yakın

uzman çalışana sahip olan Linktera,

kısa süre önce gerçekleşen yeni yapılanmasıyla

daha da güçleniyor. Dijital dönüşüm

alanında 9 yıldır gerçekleştirdiği

danışmanlık ve proje yönetimiyle Türkiye’nin

önde gelen şirketlerine olan katkılarının

yanı sıra yeni üst yönetim kadrosunun

öne çıkan Ar-Ge ve İnovasyon

vizyonuyla da yazılım alanında önemli

bir atılım sergiliyor. Yeni vizyonunun

diğer bir önemli parçası olan yurt dışına

açılım konusunda da ilk adımını Dubai

ofisiyle atan Linktera, bölgeye yazılım

ihraç etmeye de hazırlanıyor.

Linktera, yeni yönetimiyle

daha da iddialı

İleri dönem stratejilerinin ışığında

yakın zamanda gerçekleşen yönetim

değişikliğiyle Linktera, kurumsal ve

profesyonel bir yönetim anlayışıyla hem

global, hem yerel kurumlara hizmet etmeye

devam edecek. Bu dönüşümün

yereldeki uzmanlıktan global bir hizmet

tedarikçiliğine evrilişini Linktera Genel

Müdürü Taşkın Osman Aksoy şu sözlerle

aktarıyor: “Finans/bankacılık başta

olmak üzere e-ticaretten perakendeye,

telekomünikasyondan sigortaya, ulaşımdan

turizme kadar farklı alanlarda

Türkiye’nin en büyük firmalarına danışmanlık,

dijital dönüşüm ve yazılım

desteği veriyoruz. Bu sorumluluktan

yola çıkarak gelecek planlarımızı hassasiyetle

yapıyoruz. Gerçekleşen değişim

Linktera’nın yönetim ve yapılanma

kurgusunda, gelecek dönem stratejileri

2011 yılından bugüne Ar-Ge ve İnovasyon ofisleri de

dahil olmak üzere 4 farklı lokasyonda her yıl 50’den

fazla projede birçok önemli kurumsal firmaya hizmet

veren Türk yazılım ve danışmanlık şirketi Linktera,

yeni yönetimiyle gücünü artırıyor. 200’e yakın

uzmanın görev aldığı şirket, Marmara Teknokent’te

kurulan Ar-Ge merkezi LinkteraLABS ile yazılım geliştirmeye

odaklanırken, dünyaya açılım hedefinin ilk

adımını Orta Doğu bölgesi üzerinden gerçekleştirerek

açtığı Dubai ofisiyle yazılım ihraç etmeye başlıyor.

kapsamında gerçekleşti. Linktera artık

daha kurumsal ve profesyonel bir yapıya

geçiyor. Bunu hem yerel hem de global

olarak yapacağı atılımın ilk adımı olarak

görebiliriz. Bu çerçevede klasik danışmanlığın

ötesinde inovasyon odaklı ve

yeni ürün/hizmet merkezli bir çalışma

şekline geçiyoruz. İnsanı odağa alan yeni

bir yönetim anlayışı da bu değişimin en

önemli parçası.”

LinkteraLABS ile Ar-Ge

gücünü artırdı ve yazılım

ihracatına başlıyor

Linktera Strateji ve Kurumsal Gelişimden

Sorumlu Yönetici Ortak Yardımcısı

Berkman Çavuşoğlu, Marmara Teknokent’te

kurdukları Ar-Ge merkezi LinkteraLABS’ta

görev yapan uzman yazılım

ekibiyle mobil çözümler ve robotik süreç

otomasyonu başlıkları altında gelecek

teknolojilerine ışık tutacaklarına dikkat

çekti. Mobil bankacılık hizmetlerinin

ve yapay zekanın dijital dönüşümün

odağı haline geldiği bu süreç boyunca

Linktera’nın yenilikçi altyapısı ve genç

yetenekleriyle kurumsal firmaların dijital

dönüşüm süreçlerine küresel standartlarda

danışmanlık hizmeti sunmayı

sürdüreceğini de belirten Çavuşoğlu,

“Sunduğu yazılım çözümleriyle 20’nin

üzerinde markayla eş zamanlı proje yürüten

Linktera, yeni dönemde finans

ve bankacılık sektörünün ihtiyaçlarına

yönelik ürünlerinin yanı sıra kurum içi

girişimcilik sistemiyle de BT alanında

ihtiyaç duyulacak tüm çözümleri global

standartlarda bir araya getiriyor. Bu

sene itibariyle yazılım ihracatı hedefimiz

odağında Dubai’de açılan yeni ofisimizle

de üst düzey hizmet anlayışımızı

Orta Doğu bölgesinden başlayarak yurt

dışına taşıyoruz.” dedi.

Profesyonel Hizmetlerden Sorumlu

Yönetici Ortak Evren Coşkun ise: “Güvene

ve uzun dönemli iş birliklerine

dayalı yaklaşımız iş ortaklarımızla ortaya

çıkardığımız hizmetlerin kalitesini

yükseltiyor. İş ortaklarımızla temel

hedefimiz ‘Yeni Nesil Danışmanlık’ yaklaşımıyla

hizmet verdiğimiz kurumlar

için en verimli çözümleri üretmek. Bu

bir anlamda uluslararası vizyonumuzun,

yerel ihtiyaçlarla en doğru şekilde

harmanlanması ve kurumlara özel terzi

dikimi bir hizmet sunulmasını da sağlıyor.”

sözleriyle Linktera’nın hedef odaklı,

yenilikçi vizyonunu vurguladı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Charge 4, Bilkom güvencesiyle Türkiye’de

Fitbit Charge 4, dahili GPS, Active Zone Minutes, Uyku Araçları,

Spotify kontrolü gibi yenilikçi özellikleri ile sağlık ve teknolojiyi

buluşturan Fitbit’in bugüne kadar ürettiği en gelişmiş

sağlık ve fitness takip bilekliği olma özelliğini taşıyor…

Türkiye’nin dijital yaşam koçu Bilkom, distribütörü

olduğu Fitbit’in yeni modeli Fitbit

Charge 4’ü satışa sundu.

Dahili GPS, Active Zone Minutes, Spotify gibi

yeni özellikleriyle Fitbit Charge 4, Fitbit’in en

gelişmiş sensör & özellik kombinasyonuna

sahiptir. Fitbit Charge 4 şık tasarımı, yüzmeye

dayanıklılığı ve 7 güne kadar pil ömrüyle

tüm beklentilerinize uygun sağlık & fitness

takip cihazı…

Fitbit’in yeni geliştirdiği ve şimdilik sadece

Charge 4’de bulunan “Active Zone Minutes”

özelliği, spor yaparken ya da aktif olunan

anlarda geçirilen süreyi, dinlenme kalp atış

hızını ve yaş bilgilerini baz alarak analiz ediyor.

Otomatik egzersiz algılama özelliği ile

birçok farklı aktiviteyi tanıyarak takip eden

Charge 4, Aktif Alan Süresi ile yeni bir kişisel

ölçüm standardı getiriyor ve önde gelen sağlık

kuruluşlarının önerileri de baz alınarak

haftalık olarak 150 dakikalık bir hedef için

kullanıcıları motive ediyor. Böylelikle egzersizlerin

sağlığınıza etkilerini daha detaylı

inceleyebiliyorsunuz.

Bilkom Genel Müdürü Fikret Ballıkaya ise

“Sağlık ölçümlerinin daha da önem kazandığı

bu günlerde herkes için kişiselleştirilmiş

ve detaylı incelenen veriler çok değerli. Bu

yeni ve ilham verici akıllı bilekliği Bilkom

güvencesiyle tüm Türkiye’ye sunmaktan

dolayı mutluyuz” dedi.

Fitbit Premium seçenekleri

genişledi ve Fitbit platformu

değer kazandı

Fitbit, kullanıcılarını desteklemek ve içinde

olduğumuz zor günlerde insanların aktif

kalmasına yardımcı olmak için Fitbit uygulamasında

40 yeni Premium içerik sunuluyor.

Buna ek olarak, Fitbit Premium’a yeni

üye olanlar, uygulamayı 90 gün boyunca ücretsiz

deneyebiliyor. Deneme süresince kişiselleştirilmiş

sağlık bilgileri, rehberlik, gelişmiş

uyku araçları, özelleştirilmiş programlar

ve barre3, Daily Burn, obé fitness, Physique

57, POPSUGAR ve Yoga Studio: Mind & Body

gibi 200’den fazla çalışmaya erişilebiliyor.

Premium’un kullanılamadığı bölgelerde olup

henüz Fitbit Coach’u denemeyenler de, telefonda

veya bilgisayarlarda video antrenmanları

izleyebilecekleri 90 günlük ücretsiz deneme

sürümüne Fitbit mobil uygulamasından

erişebilecekler.

Fiyat, piyasaya çıkış tarihi ve

aksesuarlar

Charge 4 ve Charge 4 Special Edition, Vodafone’da

satışa sunuldu. Haziran sonu itibariyle

Arçelik, Medimartk, Hepsiburada,

Gittigidiyor, Amazon ve Trendyol’da satışa

sunulacak. Charge 4, 1.099 TL fiyatla siyah,

bordo ve lacivert renk seçenekleriyle tüketicilere

sunulacak. Charge 4 Special Edition ise

1.299 TL fiyatla, özel granit reflektör/siyah

dokuma kayış ve egzersiz ya da daha spor

bir görünüm için klasik siyah kayışla satışa

çıkacak.

Sektör Market

IT network

VPN’ler şirketler için yeterli verimi veremiyor

Eskiyen kavram ve yöntemleri içeren standart güvenlik

modelleri, siber saldırganları artık eskisi

kadar zorlamıyor. Saldırganların içeriden yarattığı

tehditler konusunda daha gelişmiş hale gelmesiyle

birlikte ağlara bir kez yayılmalarını engellemek

için yeni güvenlik uygulamaları gerektiğini belirten

Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel Tursun,

şirket ağlarının güvenliği için sıfır güven yaklaşımını

öneriyor.

Dış tehditlere karşı geliştirilen güvenlik çözümlerine

çalışanların kolay ve güvenli şekilde ulaşma isteği

VPN teknolojisini doğurmuştu. Dahili sistemlere

erişmesi gereken çalışanların VPN’ye bağlanarak ve

internette güvenli bir tünel oluşturmak için şifreleri

kullanarak, şirket içi ağlarda güvenilir bir şekilde gezinmesine

imkan tanıyan VPN’nin artık eskidiğini

belirten Gürsel Tursun, dijital çalışma şeklinin daha

da gelişmesi ve devreye farklı faktörlerin girmesiyle

çevre güvenliği modelinin şirketlerin ağ güvenliği

için artık verimli olmadığına dikkat çekiyor. Bulut

bilişimin ortaya çıkışı, hareketliliğin yaygınlaşması

ve uzaktan çalışmanın artış göstermesinin yeni

yaklaşımlara geçişi hızlandırdığını aktaran Tursun,

siber güvenlik dünyasının eski kapalı çevre sistemlerden

uzaklaştığını, çağa uygun yeni ve daha sağlam

güvenlik modellerinin şirketlerde uygulanması

gerektiğini ifade ediyor.

Sıfır güven modeli, ağ çevre yaklaşımına bir alternatif

olarak ağ konumlarına göre aygıtlara ya hep

ya hiç güvenini koymak yerine yalnızca IP adresine

dayanarak hiçbir şeye güvenilmediği varsayımı ile

davranılmasını ve her eylem için yetkilendirmenin

gerekliliğini savunuyor. Sıfır güven yaklaşımının

amacının ağları, bulut ortamlarını veya uç noktaları

daha güvenilir hale getirmek olmadığını ve güven

Sistemler değişiyor ve yeni dijital çalışma şekli şirketlerin

ağ güvenliklerini daha da güvenli hale getirmekle sınıyor.

Siber güvenliğin çevre güvenliği modeline uyum sağlayan

VPN’lerin eskidiğini belirten Komtera Teknoloji Kanal Satış

Direktörü Gürsel Tursun, şirketlerin yeni ağ yaklaşım modeli

olan sıfır güven modeline uyum sağlamalarının kaçınılmaz

olduğunu belirtiyor…

kavramını tamamen dijital sistemlerden kaldırmak

olduğunu belirten Gürsel Tursun, bu fikrin temelinde,

çalışan ve diğer iş ortaklarında görülen güven

anlayışı farklılığının yattığını dile getiriyor. Tursun,

şirketlerde ağ güvenliği için güven seviyesinin kişi,

durum, yönetim gibi kaynaklara karşı sıfıra getirilmesinin

sağladığı faydaları ise 3 temel noktada ele

alıyor.

1. Sıfır güven, stratejik bir güvenlik girişimidir. İhlallerin,

çoğu zaman kötü niyetli veya kazayla ortaya

çıkan iç nedenlere bağlı olduğunu hatırlatan Gürsel

Tursun, sıfır güven anlayışı ile hassas işlerin ve müşteri

verilerinin, kullanıcılara işlerini yapmaları için

gereken en az erişimi sağlayarak korunması gerektiği

anlamına geldiğini ifade ediyor.

2. Sıfır güven, şirketlere bir metodoloji sunar. Etkili

ve güvenli bir ağ kurmanın yolu, ilk önce neyin korunması

gerektiği ve sistemlerin nasıl çalıştığını

anlamaktan geçiyor. Sıfır güven anlayışının benimsenmesi,

iş bölümlemenin kullanımını tanımlarken

şirketlere de bölümlere ayrılmış bir ağ oluşturmak

için gerekli bir metodoloji sunuyor. Sıfır güven anlayışının

bir takım elbise dikmek gibi olduğunu belirten

Komtera Teknoloji Kanal Satış Direktörü Gürsel

Tursun, özel giysilerin dikimi gibi sıfır güvenin de

benzer bir işlemle şirketleri ölçüp, biçimlendirip belirli

bir plan içerisinde hareket ettirdiğini açıklıyor.

3. Sıfır güven, güçlü bir önleme stratejisidir. Sıfır

güven, tüm şirket genelinde uygulandığında, şirket

ağlarından uç noktaya ve buluta kadar güçlü bir önleme

stratejisini içerisinde barındırıyor.

Çok faktörlü kimlik doğrulamanın, sıfır güven

modelinin uygulanması için oldukça gerekli

olduğunu da aktaran Gürsel Tursun, bir şirketin

erişim kararları verirken bir kullanıcının kimliğine

bağlılık yaratacaksa, kullanıcılarının iddia

ettikleri kişi olduğuna dair güven duyma ihtiyacı

hissedeceğini belirtiyor. Eski bilgi tabanlı şifre

kimlik doğrulama modelinin bu kararları güvene

almak için gereken güvence düzeyini maalesef

sağlayamayacağını belirten Tursun, tam MFA

dağıtımlarına geçmemiş olan şirketlerin, bu

güvenlik projesini öncelik listelerinin en üstüne

koyması gerektiğini dile getiriyor.

27


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Lazarus kendi fidye yazılımıyla büyük

hedeflere yöneldi

Sektör Market

IT network

28

Mart ve Nisan 2020’de aralarında

Kaspersky’nin de yer aldığı bazı siber

güvenlik kuruluşları VHD fidye yazılımını

raporlamıştı. Kurbanlardan para

sızdırmak için tasarlanan bu zararlı

program kendi kendini kopyalama

özelliğiyle dikkat çekmişti. Zararlı yazılımın

kurbana özel kimlik bilgileriyle

derlenen bir araçla dağıtılması akla

APT saldırılarını getirmişti. O dönemde

saldırıların arkasında kimin olduğu

henüz kesin olarak belirlenmemiş olsa

da Kaspersky araştırmacıları, Fransa

ve Asya’da şirketlere yönelik kullanıldığı

bilinen Lazarus araçlarıyla olan

yakın ilişkisi nedeniyle VHD fidye

yazılımı ile Lazarus arasında büyük

olasılıkla bir ilişki olduğunu dile getirmişti.

Mart ve Mayıs 2020 dönemlerinde

VHD fidye yazılımına yönelik iki ayrı

araştırma düzenlendi. Avrupa’da gerçekleşen

ilk vakada saldırının arkasında

kim olduğuna dair fazla ipucu

bulunmasa da APT gruplarının kullandıklarına

benzer yayılma yöntemlerinin

görülmesi araştırma ekibinin

dikkatini çekti. Ayrıca, saldırının büyük

kuruluşları hedef alan gruplarda

görülen yöntemlerden farklı bir yol izlemesi

de merak uyandırdı. VHD fidye

yazılımının örneklerinin birkaç açık

referans ile yalnızca sınırlı sayıda görülmesi

de bu fidye yazılımının, genel

durumun aksine karaborsada yaygın

bir şekilde satılmadığını da gösterdi.

VHD fidye yazılımının görüldüğü diğer

vaka ise tüm yayılma zincirini ortaya

koyarak araştırmacıların bu programın

Lazarus’la ilişkili olduğunu anlamasını

sağladı. Elde edilen bilgiler arasında

en önemli olan ise saldırganların

MATA adlı çok platformlu çerçevenin

parçası olan bir arka kapı kullanmaları

oldu. Kaspersky’nin hakkında ayrıntılı

bir rapor hazırladığı bu çerçeve, çeşitli

kod ve araç benzerlikleri nedeniyle Lazarus

ile ilişkilendiriliyordu.

Tüm bu bulgular Lazarus’un bugüne

Kaspersky’nin Avrupa ve Asya’da incelediği iki vakada

tespit edilen ve ilk olarak 2020 ilkbaharında duyulan VHD

fidye yazılımının Kuzey Koreli ünlü APT grubu Lazarus

tarafından yönetildiği belirlendi. Lazarus’un kendi fidye

yazılımını geliştirip yayması, grubun yeni bir strateji benimsediğini

ve devlet destekli APT gruplarında nadir görülen

bir şekilde büyük ölçekli maddi kazanç için saldırıya

geçmeye hazırlandığını gösteriyor…

kadar düzenlenen VHD fidye yazılımı

saldırılarının arkasında olduğunu

gösterdi. Bu saldırılar ayrıca Lazarus

grubunun maddi kazanç için hedefli

fidye yazılımlarını kullandığını tespit

edildiği ilk saldırılar oldu. Ayrıca siber

suç ekosisteminde pek görülmeyen bir

şekilde grubun kendi fidye yazılımını

geliştirip kullandığı belirlendi.

“Lazarus’un her zaman maddi kazanç

peşinde olduğunu biliyoruz fakat WannaCry’dan

bu yana fidye yazılımlarıyla

ilgili bir girişimlerine rastlamamıştık.

Grubun hedefli fidye yazılımlarına yönelik

bu vur kaç taktiğiyle diğer siber

suç çetelerinin verimine ulaşamayacağı

kesin olsa da bu tür saldırılara

yönelmiş olması endişe verici. Dünya

genelinde fidye yazılım tehdidi şu anki

haliyle de yeterince büyük. Bu saldırıların

hedefi olan kurumlar neredeyse

iflasın eşiğine gelecek kadar olumsuz

sonuçlar yaşayabiliyor. Burada önemli

olan soru, bu saldırıların tek seferlik

bir deney mi yoksa yeni bir eğilimin

parçası mı olduğu. Özel şirketler, devlet

destekli tehdit gruplarının hedefi olmaktan

endişe duymalılar mı?” diyen

Kaspersky GReAT Kıdemli Güvenlik

Araştırmacısı Ivan Kwiatkowski, sözlerini

şöyle sürdürdü: “Her durumda,

kurumların veri güvenliğinin her zamankinden

de önemli hale geldiğini

aklından çıkarmaması gerekiyor. Kurumlar

mutlaka önemli verilerin ayrı

yedeklerini saklamalı ve etkin güvenlik

önlemleri almalı.”

Uzmanlar, şirketlerin fidye yazılımlardan

korunmak için şu adımları

atmasını öneriyor:

• Fidye yazılımların kimlik avı saldırıları

ve ihmal nedeniyle sızma şansını

azaltın: Çalışanlarınıza, basit birkaç

adımla fidye yazılımlarından korunmanın

mümkün olabileceğini anlatın.

Kaspersky Automated Security Awareness

Platform ile sunulan özel eğitim

kursları buna yardımcı olabilir.

• Tüm yazılımların, uygulamaların ve

sistemlerin her zaman en güncel sürümünü

kullanın. Ağınızdaki kapatılmamış

açıkları belirlemek için açık ve

yama yönetimi özelliklerine sahip bir

koruma çözümü kullanın.

• Ağlarınızı siber güvenlik denetiminden

geçirin ve tespit edilen açıkları

kapatın.

• Kaspersky Integrated Endpoint Security

gibi bir çözüm kullanarak tüm uç

noktalarda ve sunucularda en doğru

güvenlik yöntemlerini kullandığınızdan

emin olun. Uç nokta güvenliğini

sanal ortam ve EDR işleviyle birleştiren

bu etkili güvenlik çözümü, hem

yeni tür fidye yazılımlarına karşı koruma

sunuyor hem de kurumsal uç noktalarda

tespit edilen tehditlerin anında

görülebilmesini sağlıyor.

• Güvenlik ekiplerinizin en yeni tehdit

istihbaratı verilerine ulaşmasını sağlayın.

Böylece tehdit grupları tarafından

kullanılan yeni araçlar, teknikler ve

taktikler hakkında güncel bilgiye sahip

olabilirler.

• Fidye yazılımı bir suçtur. Saldırıya

uğradığınızda asla fidyeyi ödemeyin.

Bunun yerine yerel emniyet teşkilatınıza

haber verin. Bazı şifre çözücüleri

https://www.nomoreransom.org/en/

index.html adresinde bulabilirsiniz.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Turkcell’li esnafa can suyu desteği

Normalleşme sürecinde de

iş yerlerinin yanında olan

Turkcell, küçük esnafın ihtiyacına

yönelik kapsamlı

bir destek paketi hazırladı.

Esnafa özel can suyu

desteği kapsamında Turkcell,

Kovid-19 salgınından

sonra iş yerine geri dönen

restoran, kafe, kuaför, taksi durağı gibi küçük

işletmelerin ilk üç ay boyunca sabit internetini

karşılıyor. Esnafın iletişim ihtiyaçlarına yönelik

olarak Turkcell, cep telefonlarına gönderdiği internet

hediyeleriyle kullanıcısının yanında oluyor.

Tüm bunların yanı sıra kendi müşterilerine

mesajla kampanyalarını duyurmak isteyen esnafa

da Mesaj Üssü servisinden aldığı SMS adedi

kadar SMS’i de Turkcell ekleyerek ikiye katlıyor.

Aynı zamanda Turkcell’in Mesaj Üssü servisine

ilk defa abone olan iş yerlerine anında 500 SMS

hediye ediliyor.

“Sektörümüzde bir ilke imza

atarak küçük esnafımızın

iletişim ihtiyaçlarına destek

oluyoruz”

Konuyla ilgili değerlendirmesinde Turkcell Genel

Yenilikçi çözümleriyle işletmeleri yeni normale hazırlayan Turkcell,

esnafın bu dönemki ihtiyacından yola çıkarak bir destek

paketi oluşturdu. Bu kapsamda restoran, kafe, kuaför ve taksi

durağı gibi küçük işletmelerin ilk üç aylık sabit interneti Turkcell’den.

Bununla birlikte Turkcell’li esnafa can suyu desteği

olması amacıyla mobil internet de hediye ediliyor. Esnafa destek

paketi kapsamında Turkcell, Mesaj Üssü ile toplu mesaj

göndermek isteyen iş yerlerinin SMS adedini de ikiye katlıyor…

Müdürü Murat Erkan şunları söyledi: “Türkiye’nin

Turkcell’i olarak, ülkemizin can damarı

esnafımızı bir nebze olsun rahatlatmak amacıyla

kendilerine özel can suyu destek paketi sunuyoruz.

Yaşadığımız bu süreçten en fazla etkilenen

esnafımıza yönelik destek paketimizi, onların

sesine kulak vererek hazırladık. Sosyal mesafenin

korunması için kapatılan küçük işletmelerimize

yönelik destek paketimiz ile esnafımızın bu

zor zamanında da yanında olmayı amaçlıyoruz.

Hizmet sektörümüzün normalleşmesine katkı

sağlayacağını umduğumuz telekomünikasyon

faydalarımızı sabit internet, mobil internet ve toplu

SMS olmak üzere destek paketimize ekledik.

Öncelikli olarak esnafımızın ilk üç aylık sabit internetini

biz karşılıyoruz. Bununla birlikte mobil

internet hediyelerimizle de destek olmayı amaçlıyoruz.

Tüm bunların yanı sıra müşterilerine SMS

göndermek isteyen esnafımızın da SMS adedini

ücretsiz olarak ikiye katlıyoruz. Sektörümüzde

bir ilke imza atarak hazırladığımız ve küçük esnafımızın

iletişim ihtiyaçlarına destek olduğumuz

paketimizi her geçen gün genişleterek yeni

faydalar sunmaya devam edeceğiz.”

Kurumsal hat kullanan Turkcell’li esnafın 31

Ağustos 2020 tarihine kadar başvurabileceği

destek paketi için https://www.turkcell.com.tr/

kurumsal/kampanyalar/diger-kampanyalarimiz

adresinden ve Dijital Operatör uygulamasından

talep oluşturmak yeterli.

Anker Eufy RoboVac ile akıllı ev temizliğine

ikisi bir arada çözüm

Sektör Market

IT network

Düzenli ve otomatik çalışarak

temizlik için ayrılan vakit ve

enerjiyi hayata geri kazandıran

robot süpürgeler, her geçen

gün Türkiye’deki tüketicilerin

de beğenisini kazanıyor.

Anker’in robot süpürge markası

Eufy ailesine yeni eklediği

RoboVac G10 Hybrid, üstün

temizlik özellikleriyle kuru temizliğin yanı

sıra, ıslak temizlik görevini de üstlenebiliyor.

Yeni Eufy RoboVac G10 Hybrid, hem ıslak hem kuru temizlik

yapabilmesi, Akıllı Dinamik Navigasyon özelliği ve mobil

uygulamayla yönetilebilmesi ile tüketicilerin hayatına kolaylık

ve rahatlık katacak.

Standart robot süpürgelerden

2 kat daha hızlı

Akıllı Dinamik Navigasyon teknolojisi sayesinde

tüm evin dijital haritasını çıkartarak temizlik

yapan RoboVac G10 Hybrid, bu sayede ev

temizliğini standart bir robot vakum süpürgeye

göre 2 kat daha hızlı tamamlıyor. Standart

süpürgelerin 100 dakikada tamamlayabildiği

ev temizliği, G10 Hybrid ile 50 dakikada yapılabiliyor.

İnce tasarımı ile koltuk, sehpa gibi mobilyaların

altına girebilen, çarpışma önleme teknolojisi

ile çevreye zarar vermeyen, özel uçları ile köşe

temizliği yapabilen RoboVac G10 Hybrid ile ev

sahiplerini parlak yüzeyler ve temiz bir yaşam

alanı bekliyor.

Süper emiş gücü ile halılar ve

kilimler de tertemiz

Eufy ailesindeki en güçlü robot süpürgelerden

biri olan G10 Hybrid, 2000 Pa’lık

süper emiş gücü sayesinde, arkasında sert

yüzeyler kadar, halı ve kilimlerin de kir, toz

ve kırıntılardan arındığı, derin temizlik

yapılmış bir ev bırakıyor. Yüksek güç özelliği,

evcil hayvan sahiplerine de önemli bir avantaj

sağlıyor. Küçük dostlarımızın bıraktığı tüy gibi

kalıntıları başarılı bir şekilde temizleyen G10

Hybrid, kuru ve ıslak temizlik arasında ekstra

temizlik yapma ihtiyacını ortadan kaldırıyor.

Etkili temizliğin sırları: 3 noktalı

sistem ve yüksek performanslı

filtre

G10 Hybrid’in etkili bir temizlik yapmasının

iki sırrı var. Eufy’nin 3 noktalı temizlik sistemi,

emiş yuvasının yanına, dönen fırça ve yan

fırçalar ekliyor. Böylece zor noktalara dahi

ulaşıyor ve çevresindeki en ufak parçayı bile

yakalayabiliyor. Ayrıca en ufak partikülleri bile

hapseden yüksek performanslı ve yıkanabilen

bir filtre kullanıyor.

Mobil uygulamadan kurun, siz

uyurken sessizce temizlesin

Üst kapağı temperli camdan yapılan G10 Hybrid,

sade ve işlevsel tasarımıyla evinize premium

bir hava katıyor. Robot süpürge, çalışırken

55 dB ses seviyesine ulaşarak bir mikrodalga

fırından sessiz çalışabiliyor. Böylece ev sahipleri

çalışırken ya da dinlenirken, onları rahatsız

etmeden görevini yapabiliyor.

Eufy RoboVac G10 Hybrid, sahip olduğu Wi-Fi

bağlantısı sayesinde mobil uygulaması üzerinden

kolayca, her yerden yönetilebiliyor. Bir kez

programlandığında, belirtilen sıklıkta ve zamanda

kendiliğinden çalışan robot süpürge, 90

dakikaya kadar çalışabilmesi ile büyük evleri

dahi tek seferde temizleyebiliyor ve şarjı bittiğinde

istasyonuna otomatik olarak dönebiliyor.

Google Asistan ve Amazon Alexa gibi sesli asistanlarla

bağlantı kurabilen G10 Hybrid, böylece

sesli komutlarla da çalıştırılarak akıllı evin

vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Çarpıcı

fiyat avantajı ile satışa sunulan Eufy G10 Hybrid

robot süpürge, köşe bucak temizliğe yeni bir

dönem getiriyor.

29


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Bilir: “Dijital Dünya

Dijital Evrene Dönüştü”

Prof. Dr. Faruk BİLİR

Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun Başkanı

Kişisel veri, dünya genelinde özellikle son yıllarda sıkça gündeme

gelen önemli kavramlardan biri. Kişisel verilerin önemi ve değeri kadar

konuşulan bir konu daha var; o da veri ihlalleri. Küçük ve orta ölçekli

şirketler gibi çok uluslu büyük şirketlerin de zaman zaman veri

ihlalleriyle gündeme gelmesi, konunun etraflıca masaya yatırılmasını

gerekli hale getirmekte. Bu nedenle 6698 sayılı Kişisel Verilerin

Korunması Kanunu ile kurulan ve Türkiye’deki yetkili veri koruma

otoritesi olan Kişisel Verileri Koruma Kurumu’nun Başkanı Prof. Dr.

Faruk BİLİR ile bir röportaj gerçekleştirerek akıllarda kalan sorulara

yanıt bulmaya çalıştık…

Kanuna göre kimliği belirli veya belirlenebilir

gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi kişisel

veri olarak adlandırılmakta. İlk akla gelen

örnekler olarak ad-soyad, T.C. kimlik

numarası, araç plakası, sağlık bilgileri,

finansal bilgileri sayabiliriz. Tabii bununla

da sınırlı değil. Çok geniş bir alanı kapsıyor.

Dijitalleşme ile birlikte veri işleme faaliyetleri

akıl almaz boyutlara ulaştı. Sizin bu

konudaki düşünceleriniz nelerdir?

Kişisel veri; kişiye ait olan, kişiyi işaret eden her türlü

bilgidir. Dijitalleşmeden önce kişisel veriler büyük oranda

gerçek ortamda kağıt üzerinde tutuluyordu. Teknolojinin

gelişmesiyle birlikte bu durum değişti ve bugün

kişisel veriler önemli ölçüde dijital ortamlarda işleniyor.

Bunun sonucunda dijital bir dünya meydana geldi. Hatta

bu dijital dünya, çok büyük veri kütlelerinin bir araya

gelmesi ve birtakım veri işleme tekniklerinin de etkileri

sonucunda dijital bir evrene dönüştü diyebiliriz.

Bizler de bireyler olarak her gün dijital ortamlarda vakit

geçirerek, veri üreterek dijital evrenin genişlemesine

katkıda bulunuyoruz.

Söylediklerinizi özetlersek; dijital dünya,

artık dijital evrene dönüştü diyorsunuz.

Bu da kişisel verileri işleyen gerçek ve

tüzel kişilerin yani kanundaki ifadeyle veri

sorumlularının, kişisel verilerin korunmasıyla

ilgili yükümlülüklerinin önemini artırıyor.

Söz konusu yükümlülüklerden bahsedebilir

misiniz?

Veri sorumlusu; kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesini

önlemek, kişisel verilere hukuka aykırı olarak

erişilmesini önlemek ve kişisel verilerin muhafazasını

sağlamak amacıyla uygun güvenlik düzeyini temin etmeye

yönelik gerekli her türlü teknik ve idari tedbirleri

almak zorundadır. Bu kapsamda veri sorumlusu kendi

kurum veya kuruluşunda, Kişisel Verilerin Korunması

Kanunu hükümlerinin uygulanmasını sağlamak amacıyla

gerekli denetimleri yapmak veya yaptırmak durumundadır.

Öte yandan bir veri ihlali meydana geldiyse, bu durumu

en kısa sürede ilgilisine ve Kişisel Verileri Koruma

Kuruluna ‘Kişisel Veri İhlali Bildirimi’ yapmak suretiyle

açıklamalıdır.

Peki ‘Kişisel Veri İhlali Bildirimi’ nedir?

Bildirim kim tarafından, nasıl yapılmalıdır?

Kişisel veri ihlali bildirimi; veri sorumlusu veya yetkilendirdiği

kişilerce işlenen kişisel verilerin, kanuni

olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi

durumunda, veri sorumlusu tarafından Kişisel Verileri

Koruma Kuruluna ve ihlalden etkilenen ilgili kişilere

yapmak zorunda olduğu bildirimdir. İhlale konu olan

veri sorumlusu yurt dışında yerleşik ise bu ihlalin sonuçlarının

Türkiye’de yerleşik kişileri etkilemesi ve

kişisel verisi işlenen ilgili kişilerin sunulan ürün ve hizmetlerden

Türkiye’de faydalanmaları durumunda yine

Kurula ve ihlalden etkilenen kişilere bildirim yapılması

gerekir.

Bildirim, kurum internet sitesinde bulunan ‘Veri İhlali

Bildirim Formu’nun doldurularak kurula iletilmesi ve

ayrıca ihlalden etkilenen kişilere gerekli bilgilendirmenin

yapılması şeklinde gerçekleştirilir.

“Veri işleyen, kişisel verilerin güvenliğine

ilişkin veri sorumlusu ile müşterek

sorumluluğa sahip”

Veri ihlali bildirimi, veri sorumlusu

tarafından yapılır dediniz. Diyelim ki; veri

ihlali, veri sorumlusu şirket veya kuruluşun

yetkilendirmiş olduğu, onun adına veri

işleme faaliyetinde bulunan veri işleyen

statüsündeki başka bir şirket nezdinde

gerçekleşti. Bu durumda nasıl bir yol

izlenmeli?

Kişisel verilerin güvenliğine ilişkin yükümlülüklerde

veri işleyen, veri sorumlusu ile müşterek sorumluluğa

sahiptir. Buradan hareketle, ihlalin veri işleyen nezdinde

gerçekleşmesi halinde veri işleyenin hiç gecikmeden

veri sorumlusu olan şirket veya kuruluşa bildirimde bulunması

gerekir. Kanun kapsamında Kurula yapılacak

olan bildirimi ise veri sorumlusu konumundaki gerçek

kişi, şirket veya kuruluş yapmalıdır.

Gerçek kişi de veri sorumlusu olabilir mi?

Elbette. Veri sorumlusu, kişisel verilerin işleme amaçlarını

ve araçlarını belirleyen, veri kayıt sisteminin kurulmasından

ve yönetilmesinden sorumlu olan gerçek

veya tüzel kişidir. Ancak şunu da ekleyeyim; tüzel kişilerde

veri sorumlusu; tüzel kişinin bizzat kendisidir,

bünyesindeki bir gerçek kişi değildir.

Veri sorumlusu statüsündeki bir gerçek

kişi, bir şirket veya kuruluş veri ihlal bildirimi

yaparken hangi hususlara dikkat etmelidir?

Kanuna ve ilgili Kurul Kararına göre veri ihlali öğrenildiğinde

gecikmeksizin ve en geç 72 saat içerisinde Kurula

bildirim yapılmalıdır.

Eğer haklı bir gerekçeden ötürü 72 saat içerisinde bildirim

yapılamamış ise yapılacak bildirimle birlikte gecikmenin

nedenleri de Kurula açıklanmalıdır. Zaten bildirim

formunda buna ilişkin bir bölüm yer almaktadır.

Diğer yandan bildirim formunda yer verilen hususlar

net bir şekilde belirtilmeli ve ortaya konulmalıdır.

Formda istenen bilgilerin tamamını aynı anda sağlamak

mümkün değil ise bu bilgilerin gecikmeye mahal

vermeden aşamalı olarak sağlanması mümkündür. Bir

de bu tür durumlara ilişkin bir ‘veri müdahale planı’ hazırlanarak

belli aralıklara gözden geçirilmeli, gerekmesi

halinde güncellenmelidir. Tabii bu esnada ihlalden etkilenen

kişiler de makul olan en kısa süre içerisinde uygun

yöntemlerle bilgilendirilmelidir.

Belli esaslara göre Kurula bildirim yapılıyor.

Çizdiğiniz çerçeveye göre ihlalden etkilenen

kişilere nasıl bir bildirim yapılmalı? Bu

kişilerle hangi bilgiler paylaşılmalı?

Her şeyden önce ihlalden etkilenen kişilerin anlayabileceği,

açık ve sade bir dille bilgi verilmeli ve asgari olarak;

ihlalin ne zaman gerçekleştiği, kişisel veri/özel nitelikli

kişisel veri şeklinde kategorize edilerek hangi verilerin

ihlalden etkilendiği, ihlalin olası sonuçları, olumsuz etkilerin

azaltılması için alınan ve ilgili kişilerce alınması

önerilen tedbirler konusunda bilgiler verilmelidir.

Buna ek olarak ihlalden etkilenen kişilerin bilgi almalarını

sağlayacak iletişim kanalları da yine kişilerin dikkatine

sunulmalıdır. İhlalden etkilenen kişileri bilgilendirme

zorunluluğundaki temel amaç; ihlal nedeniyle bu

kişiler hakkında ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçların

ivedilikle önüne geçilmesi veya en aza indirgenmesidir.

Zaman zaman veri ihlal bildirimlerinin

Kurum internet adresinde yayınlandığını

görüyoruz. Bildirimde bulunulan her ihlal

yayınlanıyor mu, yayınlanmıyorsa hangi

ölçütler baz alınarak yayınlanmıyor, bunu

öğrenebilir miyiz?

Kurul, belli kriterler dahilindeki ihlal bildirimlerini

Kurum internet adresi üzerinden veya uygun gördüğü

yöntemle ilan etmektedir. Dolayısıyla her gelen bildirim

yayınlanmamaktadır.

Veri ihlali bildirimleri; etkilenen kişi sayısı, ihlalden

etkilenen kişisel veriler, etkilenen kişi gruplarının kimler

olduğu, kişisel verisi işlenen ilgili kişilere bildirim

yapılıp yapılmadığı, veri güvenliğine ilişkin yükümlülüklerin

yerine getirilip getirilmediği ve ihlalin boyutu

çerçevesinde ihlalin büyüklüğü ve meydana gelebilecek

zararlar gibi kriterler kapsamında değerlendirmeye tâbi

tutularak yayınlanmakta veya yayınlanmamaktadır.

Veri ihlal bildirimi konusundaki istatistikleri

paylaşabilir misiniz? Bugüne kadar kaç

tane bildirim yapıldı, bunlardan kaç

tanesi bahsettiğiniz değerlendirmelerin

ardından yayınlandı? Veri güvenliğine


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi

durumunda Kanundaki yaptırım ne

şekildedir? İhlal bildirimlerinin haricindeki

rakamlar nelerdir? Bugüne kadar uygulanan

ceza miktarı nedir?

Kanunun 12. maddesinde öngörülen veri güvenliğine

ilişkin yükümlülüklerin yerine getirilmemesi durumunda

15.000 Türk Lirasından 1.000.000 Türk Lirasına

kadar idari yaptırım uygulanmaktadır.

Temmuz ayı itibariyle Kurula şu ana kadar 270 veri ihlal

bildirimi intikal etmiş olup, bunlardan 52 tanesi Kurum

internet sayfasında yayınlanarak ilan edilmiştir.

Bununla birlikte bugüne kadar 4719 ihbar ve şikayet

başvurusu alındı. Bunlardan 3690 tanesi sonuçlandırıldı.

Kurulun görev ve yetki alanına giren 378 konuda ise

hukuki görüş verildi.

Yapılan işlemlerin ardından bugüne kadar toplamda 29

milyon 47 bin 828 Türk Lirası idari yaptırım uygulandı.

“Her veri ihlali, veri sorumlusu tarafından

gerekli önlemlerin alınmadığı anlamına

gelmez”

Veri sorumlusu gerekli bütün önlemleri

almasına rağmen yine de bir veri ihlali ile

karşılaştığı takdirde Kurulun bu duruma

bakış açısı nedir?

Teknoloji, insanlığın yararına kullanıldığı gibi kötü

niyetli kişi veya gruplar tarafından farklı amaçlarla da

kullanılabilmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle doğru

orantılı olarak siber saldırılar da karmaşık bir yapıya

bürünmektedir. Bu duruma bağlı olarak şunun altını

çizmek isterim ki; her veri ihlali, veri sorumlusu tarafından

gerekli tedbirlerin alınmadığı anlamına gelmez.

Böyle bir tabloyla karşılaşıldığında Kurul; veri sorumlusu

proaktif bir yaklaşım sergilemiş mi, Kurum tarafından

yayınlanan Kişisel Veri Güvenliği Rehberi’nde

belirlenen tedbirleri uygulamış mı, özel nitelikli kişisel

veri işlemiş ise bunlar için ek tedbirler uygulamış mı, kişisel

verilerin gizliliği ve bütünlüğü için gerekli aksiyonları

almış mı, bunları göz önünde bulundurur. Kişisel

Verileri Koruma Kurulu her ihlal bildirimini kendi özel

şartları içerisinde ele almaktadır.

“Kapattığınız köşeden gol yemeyin”

Alınan önlemlerin dışında önümüzde duran

bir gerçek daha var. O da çalışan hatası.

Evet, dış tehdit ve risklere karşı son derece

güçlü bir siber güvenlik hattı kurulabilir.

Fakat veri güvenliğine yönelik iç tehditler

her zaman şirketler için ciddiye alınması

gereken bir zaaf olmuştur. Özetlersek;

çalışan hatası veya kötüye kullanım her

zaman için potansiyel bir tehdit. Peki,

buna karşı neler yapılabilir, ne tür önlemler

alınabilir?

Son derece önemli bir noktaya değindiniz. Klişe bir ifade

olacak ama bir zincirin gücü, en zayıf halkası kadardır.

Diğer halkalar ne kadar güçlü olursa olsun, asıl belirleyici

olan zayıf halkadır. Veri güvenliğine dair güncel

bir sistem kurmak güzel bir gelişmedir fakat tek başına

yeterli değildir. Eğer siz çalışanlarınızı yeterince eğitmediyseniz,

belli periyotlarla konunun önemine dikkat

çekmiyorsanız aldığınız teknik tedbirler bir noktadan

sonra yetersiz kalacaktır. Teknik ve idari tedbirler bir

bütündür. Bunları kısmi uygularsanız, kısmi güvenlik

sağlarsınız. Bu bakımdan teknik tedbirlerle birlikte

idari tedbirlere de önem verilmeli. Örneğin çalışanların

eğitilmesi ve farkındalık çalışmaları kapsamında bilgi

ve bilinç düzeyinin yüksek ve güncel tutulması... Bilinmelidir

ki; güvenlik, farkındalıkla mümkündür. Neden

farkındalıkla mümkündür, bir örnek vereyim. Küresel

ölçekte kişisel verilerin güvenliği için en çok e-posta güvenliği,

oltalama saldırıları gibi konularda hatırlatmalar,

uyarılar yapılıyor ve hatta eğitimlere konu oluyor.

İlginç olan ise çalışanların istemeden de olsa veri ihlallerine

karışmasının ana nedenlerinden biri; yine e-posta

üzerinden yapılan saldırılar ve e-posta güvenliğinin

yeterince sağlanamaması.

İşte bu durum, farkındalık eksikliğinden kaynaklanıyor.

Bu sorunu çözmenin en iyi yolunun, farkındalık

çalışmalarının verilen eğitimlerin bir parçası haline

getirmek olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla çalışanların

dikkatsizlik, dalgınlık veya tecrübesizlik gibi etkenlere

bağlı olarak meydana gelebilecek veri ihlallerine

karşı farkındalık eğitimleri alarak bilinçlendirilmeleri

gerektiğine inanıyorum. Futbol tabiri ile ifade etmem

gerekirse veri sorumlularına şu tavsiyede bulunmak

isterim; farkındalığa önem verin, kapattığınız köşeden

gol yemeyin...

Kötüye kullanım riskine karşı ise idari tedbirler kapsamında

hukuka uygun şekilde gizlilik sözleşmeleri imzalanabilir.

“Kişisel veri güvenliğinin ana bileşenlerinden

birisi siber güvenliktir”

Kişisel verilerin dijital ortamlarda da

korunabilmesi açısından siber güvenliğin

önemi hakkında neler söylemek istersiniz?

Kamuda ve özel sektörde hızla devam eden dijitalleşme

sürecine baktığımızda, dijital ortamlardaki veri işleme

faaliyetlerinin gerçek ortama kıyasla çok daha yoğun

olduğunu net bir şekilde söyleyebiliriz. Bu çerçevede dijital

ortamların taşıdığı niteliklere göre bir ön çalışma

yapılıp, bu çalışma kapsamında önlemlerin alınması

gerekir.

Kişisel veri güvenliğinin ana bileşenlerden biri siber güvenliktir.

Siber güvenlik, dijital teknolojilerin yaygınlaşması

ve sınırları aşan yapısı sebebiyle, siber saldırıların

boyut değiştirmesine bağlı olarak veri güvenliğinin temin

edilmesinde çok önemli bir kavram haline gelmiştir.

Siber güvenliğe dair çalışanların sınırlı bilgileri olsa

dahi ilk müdahaleyi yapabilmeleri, kişisel veri güvenliğinin

sağlanması bakımından büyük önem taşımaktadır.

Artık birey olarak da bir parçası olduğumuz dijital

evrende kişisel veri güvenliğini sağlayabilmenin yolu,

siber güvenliğin tesis edilmesinden geçmektedir.

Yapılan bir araştırmaya göre dünya

genelinde ve ülkemizde COVID-19 salgınıyla

birlikte siber saldırılar neredeyse iki kat

artmış vaziyette. Salgını fırsat bilen

kötü niyetli kişiler dolaylı olarak, dijital

imkanlardan yararlanarak hayatın olağan

akışının devam ettirilmesine karşı da

bir tehdit haline geldi. Türkiye özelinde

bakacak olursak Mart, Nisan ve Mayıs

aylarında siber saldırıların dikkat çekici

şekilde arttığını görüyoruz. Bu tehdide karşı

veri ihlali yaşamamak adına sizce neler

yapılabilir?

Konuyu kişisel verilerin korunması ile ilgili çerçevede

ele alacak olursak, COVID-19 salgınıyla birlikte siber

saldırıların artış göstermesi elbette tesadüf değil. Kişisel

veriler her zaman önemliydi. Gelişen teknoloji ile çeşitli

veri işleme yöntemlerinin ortaya çıkması, verilerin

analiz edilerek değer elde edilmesiyle birlikte bu önem

daha da arttı. Yakın gelecekte ise bu önemin çok daha

yakından hissedileceğini düşünüyorum.

Kişisel verilerin hayatımızı nasıl etkilediğini anlamamız

ve buna göre hareket etmemiz lazım. Bu bakımdan

kişisel veri işleyen veri sorumluları her şeyden önce

sürdürülebilir ve inovasyona dayalı bir veri koruma

politikası oluşturmalıdır. Veri güvenliğine ilişkin oluşturulan

sistemler statik bir yapıda olmamalı, teknolojik

gelişmeler kapsamında güncellemelere açık olmalı ve

yeniliklere cevap verebilecek nitelikte olmalıdır. Bir de

kişisel verilerin korunması bireysel, toplumsal ve kurumsal

kültürün bir parçası olarak görülmelidir. Kişisel

verilerin güvenliğinin sağlanması açısından oluşturulan

şirket politikalarının doğru ve eksiksiz yürütülmesi

için konuyla ilgili birimlerce profesyonel ve çözüm

odaklı bir yaklaşım sergilenmelidir.

Diğer ülkelerle kıyasladığımızda, Ülkemizin COVID-19

salgını sürecini sağlık alanında olduğu gibi kişisel verilerin

korunması ve dijitalleşme alanında da başarıyla

yönettiği kanaatindeyim. İçinde bulunduğumuz kontrollü

sosyal hayat sürecinde de bu başarının devam edeceği

kanısındayım.

“Sosyal medya şirketleri kanundan istisna

değil”

Geçtiğimiz günlerde Kurul, bazı sosyal

medya platformları için resen inceleme

yürütüldüğünü açıkladı. Açıklamada kişisel

verilere yönelik veri güvenliği açığı haberleri

ve ihbarlar üzerine harekete geçildiği

ifade edildi. Daha önce çokça kullanılan bir

sosyal medya şirketine üst sınırdan ceza

uygulanmıştı. Sosyal medya şirketlerinden

beklenen nedir? Beklentiler karşılanmaz

ise Kişisel Verilerin Korunması Kanunu

açısından bu tür şirketleri neler bekliyor?

Hukuka ve dürüstlük kurallarına uygun şekilde veri işleme,

bütün veri sorumluları için geçerli olduğu gibi sosyal

medya şirketleri için de geçerlidir. Bu tür platformlar

veri güvenliğini ön planda tutmalı, kişisel verilerin korunması

amacıyla kişileri yanıltıcı ve zararlı içeriklerin

önüne geçmek için gerekli mekanizmaları oluşturmalıdır.

Özetle; veri koruma bilinci ve bireyin mahremiyetine

saygı, sosyal medyanın dışında değil merkezinde olmalıdır.

Sosyal medya şirketleri Kanundan istisna değil.

Dolayısıyla 6698 sayılı Kanunla ilgili yükümlülüklerini

yerine getirmeleri gerekmektedir. Aksi takdirde idari

yaptırımların uygulanması kaçınılmazdır.

“Siber vatan bilinci ile mümkün olduğunca

yerli ve milli çözümleri tercih etmeliyiz”

Dijitalleşme demişken, yakın zamanda

dijital farkındalık ve siber vatan kavramları

gündeme geldi. Kişisel verilerin geleceği

ve yapay zeka başta olmak üzere bu

kavramlar hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bunlara ek olarak dijital okuryazarlık da

çokça üzerinde durulan bir kavram. Kişisel

verilerin korunması ile dijital okuryazarlık

arasında bir bağlantı kurulabilir mi?

Kişisel veriler, geçmişte ve günümüzde olduğu gibi gelecekte

de önemini koruyacaktır. Kişisel Verilerin Korunması

Kanunu, bireyin korunması ile veri temelli ekonomi

arasında denge unsuru olup yapay zeka, büyük veri,

nesnelerin interneti gibi veriden değer üretebilen teknolojilerden

yararlanılmasına engel teşkil etmemektedir.

Bununla birlikte bu tür teknolojilerden yararlanılırken

insan onurunu merkeze alan bir anlayış benimsenmelidir.

Artık dijital çağdayız. Dolayısıyla veri koruma ve uyum

süreçlerinin içinde bulunduğumuz çağın gerçekleriyle

örtüşmesi gerekiyor. Bu kapsamda dijital farkındalığa

gereken önemi vermeli, siber vatan bilinci ile kişisel veri

işleme süreçlerinde mümkün olduğunca yerli ve milli

çözümleri tercih etmeliyiz.

Dijital okuryazarlığı, akıllı cihaz kullanma becerileri

çerçevesinde bilgiye ulaşma, değerlendirme, doğrulama

ve gerçeği taklitten ayırt edebilme yeteneklerini kazanmak

şeklinde ifade edebilirim.

‘Hakikatin önemsizleşmesi’ olarak da adlandırabileceğimiz

‘post-truth’ dönemde, çeşitli algılarla kişisel verilerin

istismar edilmesi ve bunun sonucunda bireylerin

maddi ve manevi mağduriyetlerle karşılaşması tehlikesine

karşı yanıltıcı içeriklerden uzak durarak, resmi

makamlarca teyit edilmiş bilgileri dikkate alarak dijital

okuryazarlığımızı geliştirmeliyiz.

“Saygın olmak için, saygılı ol”

Çok kısaca kişisel veri işleyen kişilere, şirketlere,

kuruluşlara son olarak hangi mesajı

vermek istersiniz?

Çok kısa dediniz, o halde tek bir cümleyle ifade ediyorum;

saygın olmak için, kişisel verilere saygılı olmak

gerekir.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Catherine Chen:

“Daha iyi bir gelecek için sorumlulukları

paylaşmalıyız”

Sektör Market

IT network

32

Endüstri politikalarının dijital ekonominin

gelişimini ne şekilde destekleyebileceğini,

ekonomik düzelmeye nasıl katkı sağlayabileceğini

ve nasıl herkes için daha iyi bir gelecek

inşa edebileceğini keşfetmek üzere 80’den

fazla ülkeden binlerce çevrimiçi katılımcı

eşliğinde gerçekleştirilen HUAWEI Better

World zirvesinin üçüncü gününde, açılış

konuşmasını, HUAWEI Yönetim Kurulu

Başkanı ve Kıdemli Başkan Yardımcısı Catherine

Chen gerçekleştirdi.

Catherine Chen: Herkes için

daha iyi bir gelecek ortak çaba

gerektirir

“Geçtiğimiz 30 yıl içinde bilgi teknolojileri

hızla gelişti ve insanların yaşamlarını kolaylaştırdı.

COVID-19 salgını ise dijital altyapının

teknolojik gelişmelere yeterince ayak

uyduramadığını ortaya koydu. Uluslararası

Telekomünikasyon Birliği (ITU) raporlarına

göre, dünya nüfusunun yaklaşık yarısı halen

internet erişimine veya birçok teknolojik

imkana sahip değil. Ülkeler genelinde ekonomiler

küçüldükçe, hükümetler dijitalleşme

ile ilgili stratejilere daha fazla ağırlık vermektedir.

Bizler daha bağlantılı, akıllı ve yenilikçi

bir gelecek öngörüyoruz. Bu geleceğin herkes

için; kapsayıcı, sürdürülebilir ve daha iyi olmasını

sağlamalıyız.”

Daha iyi bir ekonomi için

yaratıcılığımızı tepeden tırnağa

artırmalıyız

“Birçok ülke, COVID-19 sürecinde kritik önlemleri

başarıyla aldığı için, bazı ülkelerdeki

ekonomik durum normale dönmeye başladı.

Yine bazı ülkeler, bilgi teknolojilerinin de ön

planda olduğu farklı teşvik planlarını devreye

aldı. Çin’deki yeni altyapı planı kapsamında,

önümüzdeki 5 yılda kullanılmak üzere, sadece

5G yatırımı olarak, 140 milyar ABD dolarından

fazla kaynak ayrıldı. Bu planlamanın, Çin’in

dijital ekonomisine 2 trilyon dolardan fazla

katkı sağlaması ve genel ekonomik durumu

da olumlu yönde etkilemesi bekleniyor. Bunun

yanı sıra, Avrupa Birliği de ekonomik düzelmeye

katkıda bulunmak amacıyla, 1,1 trilyon

Euro’luk bir paket açıkladı.”

HUAWEI Yönetim Kurulu Başkanı ve Kıdemli Başkan

Yardımcısı Catherine Chen, HUAWEI Better World zirvesinin

üçüncü ve son gününde gerçekleştirdiği açılış

konuşmasında, “Dünya genelindeki telekomünikasyon

regülatörleri, COVID-19 ile ortaya çıkan ortak sorunları

çözmek ve herkes için daha iyi gelecek yaratmak

için birlikte çalışmalıdır” dedi.

“Ekonomiyi canlandırmak için tepeden tırnağa

yenilenmeye ve daha yaratıcı olmaya

ihtiyacımız var” diyen Catherine Chen, sektördeki

aktif dijital dönüşümle birlikte, bu

yöndeki hükümet politikalarını desteklemenin

tüm sektörlere fayda sağlayacağını ve verimliliği

artıracağını da sözlerine ekledi.

Geleceğin Tohumları Projesi,

sürdürülebilir bir gelecek için

umutları yeşertiyor

Hızla büyüyen küresel dijital ekonomi ve bu

yöndeki eksiklikler arasında oluşan uçurumu

konu alan Dünya Bankası raporuna atıfta bulunan

Chen, “HUAWEI Geleceğin Tohumları

programına devam ediyor. Bu program 2008

yılında başlatılmış ve bugüne kadar 108 ülke

ve bölgede, 400’den fazla üniversiteden yaklaşık

30.000 öğrenciye fayda sağlamıştır. Dijitalleşme,

bugün daha fazla endüstri tarafından benimsenmiş

bulunuyor.

Gelecek için ektiğimiz bu tohumlar, ileride

Birleşmiş Milletler’in 2030 stratejik kalkınma

hedeflerinde, özellikle de iklim değişikliği ile

ilgili olan maddelerde karar verici konumda

yer alacaklar” dedi.

HUAWEI Better World zirvesinin üçüncü

gününde; Uluslararası Telekomünikasyon

Birliği, GSMA, Avrupa Telekomünikasyon

Rekabet Birliği (ECTA), Güney Afrika İletişim

ve Dijital Teknolojiler Birimi, Ulusal Dijital

Ekonomi ve Toplum Komisyonu, Çin Bilgi

ve İletişim Teknolojileri Akademisi, Almanya

İnternet Endüstrisi Birliği ile Tayland Ofisi

temsilcileri de konuşmacı olarak yer aldı.

Chen’in ardından söz alan kurum temsilcileri,

gelecekte inşa edilecek daha bir dünya

özelindeki görüşlerini paylaştılar. Uluslararası

kuruluşların sözcülerinin gündeminde;

küresel olarak birleşik BT standartları oluşturmak,

dijital ekonomiyi teşvik etmek, dijital

kapsayıcılığı hızlandırmak ve yeni ekonomik

normalleri hayata geçirmek vardı.

Ryan Ding: Gelişmiş bağlantı

teknolojileri operatörler için yeni

fırsatlar yaratacak

Zirvenin dünkü oturumunda söz alan HU-

AWEI İcra Kurulu Direktörü ve Operatör İş

Birimi Başkanı Ryan Ding, GSM operatörlerine

yönelik olarak, bağlantı teknolojilerinin

potansiyelini ortaya çıkararak işlerini nasıl

geliştirebilecekleri konusunda tavsiyelerde

bulundu

Ryan Ding’in konuşmasından

bazı satırbaşları şu şekilde;

• “GSM Operatörleri, ağ teknolojilerini en iyi

şekilde kullanmalıdır. Ek yazılım ve panolarla

birlikte, RRU’ları (Uzak Radyo Üniteleri)

değiştirerek kapasitelerini hızla genişletmelidir.

Bu gelişim, operatörlerin salgın sırasında

yükselen veri trafiğine daha iyi bir şekilde

yanıt vermelerine ve toplam sahip olma

maliyetlerini optimize etmelerine yardımcı

olacaktır. Operatörler, kullanıcı deneyimine

odaklanmalı ve en iyi ağ sistemlerini kurmalıdır.

• “Operatörlerin iş potansiyellerini artırmak

için ticari yatırımlarını da artırmaları gerekiyor.

Ağ teknolojileri yeni bir döneme giriyor

ve B2B pazarı, operatörlerin ticari başarısı

için büyük önem taşıyor.

• “Operatörlerin geleceğe yönelik ağ kurulum

hedeflerini de belirlemeleri gerekir. Telekomünikasyon

endüstrisi, ağ bağlantılarının;

bireylerin ve işletmelerin sürekli değişen ihtiyaçlarına

nasıl adapte edilebileceğini, dijital

ekonominin gelişimini nasıl destekleyeceğini

de düşünmelidir.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Logo’dan öğrencilere online staj imkanı

Yaklaşık 4000 kişilik

başvuru aldıklarını

belirten Logo Grup

İnsan ve Organizasyonel

Dönüşüm

Başkanı Hande

Yalgın, “Türkiye’nin

lider yazılım

firmalarından biri

olan Logo Yazılım

olarak yoğun bir yaz

dönemine başladık.

Adaylarımız için 1650 video mülakat, 1600

teknik sınav, 200’den fazla vaka analizi

hazırladık. Ayrıca staj yapacak adaylarımızı

belirlerken cinsiyet eşitliğine de önem

verdik. Bugün Logo ailesinin bir ferdi olmaya

aday arkadaşlarımız yüzde 50 kadın yüzde

50 erkek oranıyla belirlendi. Öte yandan Covid-19

gündemi nedeniyle artan evden çalışma

sürecine yanıt verebilmek, gençlerimizin

pandemiden en az şekilde etkilenmesini sağlayabilmek

için tüm imkanlarımızı seferber

etmiş durumdayız. Türkiye’nin lider bilişim

markalarından biri olarak dijital dönüşümde

öncü ve rehber rolümüzle genç yeteneklere

online staj programı yarattık. Teknik altyapımız

ve uzaktan iş yapma kültürümüz

sayesinde gerçekleştireceğimiz tüm oryantasyon,

eğitim ve iş yapışımızı dijitalleştiriyoruz.

Staja kabul edilen tüm adaylarımız

Türkiye’nin lider bilişim markalarından Logo Yazılım, her

yıl uyguladığı stajyer alımlarına 2020 yılında da devam

ediyor. Online staj programı kapsamında staj yapmaya

hak kazanan gençler bu yıl 20 Temmuz’da iş başı yaptılar.

Gelişim merkezi uygulamaları sonrası stajyer kabul eden

firma gençlere güzel bir deneyim yaşatmayı hedefliyor…

Logo staj yolculuğunda onlara yol gösterici

olacak, bu süreçte farkındalığını artıracak

ve gelişimini destekleyecek, organizasyonel

kültüre adaptasyonunu hızlandıracak

“Gölge Liderler” tarafından takip edilecekler.

Stajyerlerimiz mesleki eğitim alanında bağlı

bulundukları ekiplerden eğitim almanın

yanında tüm stajyerlere oryantasyon

sürecinden başlayarak iş hayatında ihtiyaç

duyacakları çevik çalışma yöntemleri ve

iletişim gibi konularda eğitimler verilecek.

Bunun yanında uzaktan iş yapma konusunda

ayrıca eğitimler planladık. Logo’da kariyerine

devam etmek konusunda ilginin yoğun olduğunu

görmek bizler için bir gurur kaynağı

oldu.” dedi.

“LOG-in” adı altında üniversite öğrencilerine

staj imkânı sunan Logo Yazılım, gençlerin

gerçek bir çalışan deneyimi yaşamasına da

önem veriyor.

2019’da 76 stajyer

Logo’da staj yolculuğunu

tamamlamıştı

2019 yılında 4.400’den fazla stajyer adayı

stajyer programına başvurarak teknik test

(.NET ve Java dilinde), video mülakat, vaka

çalışması ve kişilik envanteri gibi işe alım

süreçlerine dahil ediliyor. Bu aşamaları başarıyla

tamamlayan adaylar stajyer olarak

ilgili bölümlere yerleştiriliyor. 2019 yılında

yüzde 50 kadın erkek oranıyla 76 stajyer Logo’da

staj yolculuğunu tamamladı. Stajyerler

bu süreçte oryantasyon programı, sosyal

beceriler ve teknik eğitimlere de katıldı. Ayrıca

staj sonunda 15 yarı zamanlı, 3 sürekli

olmak üzere toplam 18 stajyer, kariyerlerine

Logo’da devam etme fırsatı buldu.

Sektör Market

IT network

Turkcell Çin Kalkınma Bankası ile 500 milyon

Euro tutarında kredi anlaşması imzaladı

Müşterilerine kesintisiz iletişim

sağlamak için altyapı

yatırımlarına hız kesmeden

devam eden Turkcell’e yurt

dışındaki yatırımcılar ve

kredi kuruluşları yoğun ilgi

göstermeye devam ediyor. Geçtiğimiz yıl Aralık

ayında Çin Kalkınma Bankası’yla uzun vadeli

bir kredi paketi için mutabakata varan Turkcell,

bu kapsamda toplam 500 milyon Euro tutarında

8 yıl vadeli kredi anlaşmalarını imzaladı. Anlaşmaya

göre krediler imza tarihinden itibaren

3 yıl içerisinde yapılacak yatırımlara paralel olarak

Euro ve Çin Yuanı (RMB) cinsinden kullanılabilecek.

Turkcell ayrıca RMB kredilerin kur ve

faiz risklerinin ihtiyaç oldukça hedge edilmesi

amacıyla ICBC Turkey ile bir mutabakat anlaşması

imzaladı. Bu kapsamda RMB cinsinden

kullanılan kredilerin risklerinin bertaraf edilmesi

için gerekli hedge işlemleri yapılabilecek.

Turkcell, altyapı yatırımlarının finansmanı amacıyla Aralık

2019’da mutabakatını duyurduğu Çin Kalkınma Bankası

kredi paketini imzaladı. 500 milyon Euro tutarında ve 8 yıl

vadeli kredi paketi, 3 yıl içinde Turkcell tarafından yapılacak

telekom ekipman alımlarının finansmanında Euro ve

Çin Yuanı (RMB) cinsinden kullanılabilecek...

Yılmaz: Turkcell’e duyulan

uluslararası güvenin göstergesi

Turkcell Finanstan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

Osman Yılmaz, Çin Kalkınma Bankası’yla

imzalanan anlaşmanın hem Turkcell’e

hem de Türkiye ekonomisine duyulan uluslararası

güvenin en açık göstergesi olduğunu söyleyerek

şöyle devam etti: “Son dönemde belirginleşen

dijitalleşme trendi, Turkcell’in sunduğu

ürün/hizmetlere ve veri kullanımına olan talebi

arttırırken pandemi dönemi iletişimin önemini

bir kez daha gösterdi. Bu süreçte veri kullanımda

yüzde 50’lere varan artışlar yaşarken, BiP

üzerinden yapılan görüntülü görüşmelerde

10 kata varan, TV+ kullanımında ise yüzde 15

artışlar gördük. Ayrıca fiber olmayan yerlerde

müşterilerimize fiber hızında mobil internet

sunabilmemizi sağlayan Superbox ürünümüze

olan talep de katlandı. Turkcell olarak, büyüyen

abone bazımıza en kaliteli hizmeti sunmaya

devam etmek için yatırımlara kesintisiz devam

ediyoruz. Uzun vadeli yatırımlar için uzun vadeli

finansman sağlanması iş modelimizin temel

prensiplerimizden.”

Turkcell’in bu anlaşmayla etkin bilanço yönetimini

likidite ve kur riskinin çeşitlendirilmesi

anlamında bir kez daha kanıtladığının altını

çizen Yılmaz, “İmzaladığımız anlaşmayla

önümüzdeki 3 yılın yeni nesil teknoloji satın

alımlarını finanse etmeyi planlıyoruz. Uzun vadeli,

uygun maliyetli ve hem Euro hem de RMB

cinsinden kullanılabilecek bu krediyle satın

alımlarımızı finanse ederken bu dönemde vadesi

gelecek kredilerimizi de elverişli koşullarda

yenilemiş olacağız. Başarıyla tamamladığımız

bu anlaşma sayesinde gelecek dönemlerdeki

altyapı yatırımlarımıza finansman anlamında

hazırız” diye konuştu.

3 yıllık dönemde kullanılacak krediler için kullanım

süresi boyunca anapara geri ödemesi yapılmayacak;

kullanım döneminin bitiminden

itibaren 5 yıllık süre içerisinde düşük başlayıp

artan taksitler halinde geri ödenecek.

33


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

VIP Kategoride yeni nesil

WiFi 6 Access Point

Sektör Market

IT network

34

Bulut tabanlı ağ teknolojileri alanında

uçtan uca çözümler sunan Zyxel

Networks, WiFi 6 destekli 2 yeni

access pointi; WAX510D ve NWA-

110AX’i pazara sundu. Teknoloji

marketlerinde yerini alan yeni nesil

access pointler - erişim noktaları;

oteller, okul kampüsleri ve AVM’lerde

internet erişim kalitesini en üst

segmente taşıyor. Orta ve küçük ölçekli

işletmeler, öğrenci yurtları veya

hastaneler gibi yüksek yoğunluklu

yaşam alanları için de ideal olan cihazlar,

eşsiz bir ağ deneyimi yaşatıyor.

Yönetim kolaylığı özelliği ile öne

çıkan access pointler, bilgi işlem altyapılarının

performansını artırarak

iş gücü ve zamandan da tasarruf imkânı

sunuyor.

Yeni nesil access pointler; yazın gelmesi

ile beraber pandemi sürecinde

turizm beldelerine akın eden

tatilcilerin kesintisiz ve hızlı internet

erişimi taleplerine de cevap veriyor.

WiFi 6 teknolojisinin sağladığı

avantajları bünyesinde barındıran

WAX510D ile; yavaş indirme süreleri,

4K video izlerken donma ve kopma

gibi sorunlar tarih oluyor. Aynı

anda ağa bağlı birçok cihazı destekleyebilme

yeteneği olan WAX510D,

otellerde ve AVM’lerde kesintisiz iletişim

deneyiminde çıtayı yükseltiyor.

Zyxel Networks’ün yeni ürünü, tatil

köylerindeki misafirlerin ve otel personelinin

internet erişiminde düşük

kapasite endişesini yok ediyor.

Zyxel Networks, WiFi 6 teknolojisi destekli yeni access

pointleri ile turizm sektöründe çıtayı yükseltmeyi

hedefliyor.

Dual-Optimize Anten

ve BSS Renklendirme

Teknolojisi Desteği

Zyxel Kurumsal Çözümler Satış Müdürü

Ömer Faruk Erünsal’ın verdiği

bilgiye göre, WAX510D, 2. Nesil WiFi

6 (Qualcomm 802.11ax 2.0) yonga seti

ile sağladığı OFDMA, MU-MIMO ve

BSS renklendirme teknolojisi desteği

sayesinde bant genişliği kapasite

sorunu yaşamadan aynı yüksek hızda

birçok cihazı internete kolaylıkla

bağlayabiliyor. Bu özellik sayesinde

tatil köylerinde misafirler herhangi

bir gecikme sorunu yaşamadan kendi

cep telefonlarından ve dizüstü

bilgisayarlarından tüm multimedya

dosyalarını kolaylıkla indirebiliyor.

Zyxel Networks’ün yeni nesil access

pointi, dual-optimize anten teknolojisi

ile duvara kurulum yapıldığında

oluşan enterferans / kanal parazit

sorununu ortadan kaldırıyor.

Ağ performansını en üst seviyeye

çıkartan bu özellik sayesinde; hastane,

kampüs alanı, fabrika gibi kalabalık

yaşam alanlarında istenirse

tavana, istenirse duvara kurulum

yapılarak verimli bir kapsama alanı

ve performans sağlanıyor.WAX510D,

daha esnek yönetim için desteklediği

NebulaFlex Pro özelliği sayesinde;

bağımsız olarak, Zyxel Networks Firewall’lar

üzerinden, ya da Nebula

platformunda dahili 1 yıllık lisansı

ile Pro özellikler kullanılarak yönetilebiliyor.

Zyxel’in WiFi 6 access pointleri,

MU-MIMO anten teknolojisi, OFD-

MA ve PoE desteği sayesinde; ofisler,

okullar, öğrenci yurtları, oteller ve

restoranlar gibi yüksek yoğunluklu

ortamlarda eşsiz bir performans ve

güvenlik vaat ediyor.

Dört çekirdekli işlemciye sahip olan

WAX510D, 5 GHz’de 1200 Mbps, 2,4

GHz’de ise 575 Mbps veri indirme

hızı sunuyor. Çift bantta 2x2 MU-MI-

MO desteği ile parazit oluşturma

riskini minimize eden cihaz, duvara

montaj seçeneği ile ofislerin ve tatil

köylerinin şık dekorasyonu ile uyum

sağlıyor.

Gerçek WiFi 6 Deneyimi

Ömer Faruk Erünsal NWA110AX’ın

diğer teknolojik özelliklerini şöyle

açıklıyor: “WiFi6’ya terfi etmek isteyen

ve ekonomik bir çözüm arayan

işletmeler için ideal bir ürün olan

NWA110AX, üstün performans beklentisi

olan kurumlar için tasarlandı.

WAX510D gibi NWA110AX’de, 2.

Nesil WiFi 6 (Qualcomm 802.11ax

2.0) yonga seti ve dört çekirdekli işlemciye

sahiptir. NWA110AX, hizmet

kalitesini en üst seviyeye taşımak

için birinci sınıf güç amplifikatörleri

ve 4G / 5G arayüz filtreleri ile

üretilmiştir. Bu nedenle cihaz sınıfının

en iyisidir diyebiliriz. PoE desteği

bulunan ürün, 5 GHz’de 1200

Mbps ve 2,4 GHz’de ise 575 Mbps hız,

avantajına sahiptir. İşletmeler pazara

sunduğumuz tüm yeni nesil access

pointlerimizi bağımsız mod veya

bulut tabanlı Nebula platformumuz

üzerinden kolaylıkla yönetebilir.”

Dilediğiniz Gibi Yönetin!

“Zyxel Networks’ün tüm 11ax AP serisi

Zyxel’in NebulaFlex çözümü ile

entegredir. Bir yıllık pro-pack lisansı

ile satılan NebulaFlex Pro cihazlar,

Nebula çözüm ailesine dahil olarak

bulut ağının avantajlarından faydalanmanıza

olanak tanır. Böylece

özel bir BT ekibine ihtiyaç duymadan

sistemlerini uzaktan yönetebilen işletmeler,

1 yılın sonunda kendilerine

uygun olan ağ yönetim paketini tercih

edebilirler. Nebula profesyonel

paketi; kablosuz ağ trafiğini izleme,

ağ performansını denetleme, sorunları

hızlı tespit etme ve müdahale

etme imkanı sunan raporlama seçenekleri

ile kesintisiz iletişimi garanti

altına alır.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türkiye’de kripto para ile işlem yapanların

oranı yüzde 1’in altında

Türkiye’nin en yüksek hacimli

dijital varlık işlem platformu

Paribu adına Akademetre

Araştırma Şirketi’nin

yaptığı “Kripto Para Bilinirlik

ve Algı Araştırması”nın

sonuçları kripto para sektörüyle

ilgili önemli veriler ortaya

koydu.

Online yüz yüze görüşme

tekniğiyle yapılan ve tüm Türkiye’yi temsil

eden bir örneklem grubu üzerinde gerçekleştirilen

araştırmaya göre Türkiye’de kripto parayla

işlem yapanların oranı yüzde 0,7. Sonuç,

bugüne kadar Türkiye’de kripto para kullanımıyla

ilgili yapılan araştırmalarda ortaya çıkan

rakamların gerçekten uzak olduğunu gösterdi.

Araştırma ayrıca kripto paraların üretiminde

blokzincir teknolojisinin kullanıldığını bilmeyenlerin

oranının yüzde 96,8 olduğunu ortaya

çıkardı.

Araştırma, kripto parayla işlem yapanların

yüzde 72,7’sinin ise işlem deneyimden memnun

kaldığını aktarıyor. Kullanıcıların memnuniyetinde

işlem kolaylığı etkili olurken, elde

edilen kazanç da kullanıcı memnuniyetindeki

diğer önemli etkenler arasında yer alıyor.

Sonuçlar, kripto paraların merkeziyetsiz yapısının

kullanıcılar için bir motivasyon olduğunu

gösterirken yeni neslin kripto paraya hızla

adapte olduğunu yansıtıyor.

“Ekosistemle tanışmayı

bekleyen ciddi bir kitle var”

Ekosisteme dair bu kapsamda bir araştırmanın

ilk kez yapıldığını vurgulayan Paribu CEO’su

Yasin Oral, “Türkiye’de bugüne kadar kripto

para algısı ve kullanımıyla ilgili bazı çalışmalar

Paribu, Türkiye’de bugüne kadar yapılan en kapsamlı

kripto para bilinirlik ve algı araştırmasının sonuçlarını

açıkladı. Araştırma, ekosistemde kat edilmesi gereken

bir mesafe olduğunu, öte yandan kullanıcı memnuniyetinin

giderek arttığını gösteriyor…

yapıldı. Ancak bizim gözlem ve verilerimizle

bu çalışmaların sonuçlarının eşleşmediğini

gördük. Bu farklılıkların yarattığı şüpheleri

giderebilmek için yerli bir araştırma şirketiyle,

doğru araştırma yöntemleriyle bir araştırma

yaptırmak istedik. Akademetre’yle yaptığımız

iş birliği sonucunda en kapsamlı araştırma ve

doğru veriler ortaya çıktı” dedi.

Türkiye’de kripto para kullanımının halihazırda

düşük olduğunu ifade eden Oral, “Ekosistemle

tanışmayı bekleyen ciddi bir kitle var.

Türkiye’nin genç ve teknolojiye yatkın nüfusu

kripto paranın avantajlarıyla tanıştıkça kullanıcı

sayısı artacaktır. Kripto parayla işlem yapanların

memnuniyet oranının yüksek olması

da bunun göstergesi” ifadelerini kullandı.

12 ilde gerçekleşen araştırma için kripto para

ya da Bitcoin’i duyan 1000 kişiye ulaşıncaya

kadar 6253 kişiyle görüştüklerini belirten

Akademetre Kurucusu Dr. Halil İbrahim

Zeytin, “Türkiye’nin en kapsamlı kripto para

araştırma raporunu pandemi sürecinde

tüm sağlık tedbirlerini alarak, kalitatif ve

kantitatif araştırmalar yürüterek tamamladık.

Türkiye’deki kripto para bilinirliği, algısı, yatırım

aracı olarak görülme eğiliminin yanı sıra

kripto paraya dair beklentileri, motivasyonları

ve bariyerleri ortaya çıkardık” dedi.

Araştırmada ortaya çıkan diğer bulgular şu şekilde

sıralanıyor:

- Araştırmaya katılanların yüzde 34’ü kripto

paraya güveniyor.

- En çok işlem yapanlar Y Kuşağı’nın temsilcileri

(yüzde 68,7).

- Eğitim seviyesi arttıkça kripto para yatırımları

da artıyor. Kripto para ile işlem yapanların

yüzde 87,3’ünü lise ve üniversite mezunları

oluşturuyor.

- Kripto para ile işlem yapanların yüzde 75,3’ü

ücretli çalışanlardan oluşuyor.

- Kripto parayı duyanlar arasında erkek ve kadınların

oranı çok yakınken, işlem yapan her 5

kişiden 1’i kadın.

- Kripto para bir yatırım aracı olarak görülüyor.

Kripto paranın hangi amaçla kullanıldığı yönündeki

soruya verilen çoklu yanıtlarda oranlar

şöyle:

* Yatırım (yüzde 58,4)

* Al-sat işlemleri (yüzde 57,7)

* Para transferi (yüzde 29,9)

- Kullanıcılar teknolojiye dayalı olduğu için

kripto parayı tercih ederken (yüzde 48,3), bunu

“merak” (yüzde 47) ve “yüksek getiri beklentisi”

(yüzde 24) takip ediyor.

- Kripto para bilgi kaynağı tercihinde internet

araştırması (yüzde 33,3) ve sosyal medya (yüzde

17,7) ilk iki sırada yer alıyor.

Sektör Market

IT network

istegelsin ve Morhipo güçlerini birleştirdi

Çoksüpermarket hizmeti veren istegelsin, online alışveriş

sitesi Morhipo ile iş ortaklığına gitti. Bu iş birliği

sayesinde Morhipo Market kullanıcıları, istegelsin’in

ayrıcalıklı hizmetinden faydalanabilecek…

7 binden fazla ürün çeşidiyle bir süper marketten

fazlasını sunan istegelsin, Morhipo.

com ile işbirliği yaptı. istegelsin’in altyapısını

kullanacak olan Morhipo Market, istegelsin’in

ayrıcalıklı hizmetini müşterileriyle

buluşturacak.

Morhipo’nun hayata geçirdiği Morhipo

Market’te kullanıcılar taze sebze-meyveden

temizlik ürünlerine, atıştırmalıklardan

içeceklere, dondurulmuş gıdadan dünya

mutfaklarından seçeneklere, kişisel bakım

ürünlerinden evcil hayvan dostlarımızın ihtiyaçlarına

kadar binlerce ürün arasından

alışverişlerini tamamlayabilecek.

istegelsin Genel Müdürü Sedat Yıldırım,

“Morhipo.com ile yaptığımız işbirliğinden

ötürü büyük mutluluk duyuyoruz. Pek çok

kategoride yerli ve yabancı binlerce markanın

yüzbinlerce ürününü sunan Morhipo

kullanıcılarını istegelsin hizmetiyle tanıştıracak

olmaktan dolayı heyecanlıyız. istegelsin

olarak Ikea, Özsüt, Mado, Divan gibi

süpermarketlerde bulunmayan markaların

yanı sıra aralarında küçük ev aletleri ve kitapların

da olduğu pek çok kategoride 7 bin

çeşit ürün sunuyoruz. Soğuk zinciri kırmadan,

hijyenijk şekilde muhafaza edilmiş ve

paketli olarak ulaştırdığımız taze meyve

ve sebzelerimizle, mahalle kasabı güvencesindeki

etlerimizle ayrıcalıklı hizmetimizi

şimdi de Morhipo.com müşterilerine ulaştıracağız”

dedi.

35


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

APT grupları saldırı tekniklerini

çeşitlendirmeye devam ediyor

Sektör Market

IT network

36

Son üç aylık APT eğilimleri özeti, Kaspersky’nin

özel tehdit istihbaratı araştırmalarının

yanı sıra başka kaynaklardan

toplanan bilgileri de içeriyor. Özette araştırmacıların

herkesin bilmesi gerektiğine

inandığı önemli gelişmeler yer alıyor.

Kaspersky araştırmacılarının 2020’nin ilk

yarısında elde ettiği bulgular, APT gruplarının

tüm dünyada gelişim içinde olduğunu

gösteriyor. En fazla dikkat çeken değişimler,

şu gruplar tarafından uygulandı:

• Son birkaç yıldır en çok öne çıkan tehdit

gruplarından biri olan Lazarus grubu,

finansal kazanımlar elde edebilmek için

artık çok daha fazla yatırım yapıyor. Siber

casusluk ve siber sabotaj gibi amaçlarının

yanı sıra bu tehdit aktörü grup, tüm dünya

çapında bankalar ve diğer bazı finans

kurumlarını hedef aldı. Kaspersky araştırmacıları

bu çeyrekte ayrıca Lazarus’un

kötücül yazılımlarını yaymak için, siber

suç ekosisteminde pek görülmeyen bir

yöntem kullandığını; çok platformlu bir

arayüz olan ve MATA olarak adlandırılan

kendi fidye yazılımını geliştirip kullandığını

da gözlemledi. Lazarus, daha önce,

kötü şöhretiyle hatırlanan WannaCry saldırısıyla

ilişkilendirilmişti.

• CactusPete adlı Çinli grup, son dönemde

yaygın olarak çeşitli işlevler için eklentiler

içeren, karmaşık ve modüler bir saldırı

platformu olan ShadowPad’i kullanıyor.

ShadowPad, daha önce farklı saldırı vakalarında

kullanılan farklı bir eklenti alt

kümesiyle, bir dizi büyük siber saldırıda

kullanıldı.

• MuddyWater APT grubu, 2017’de keşfedildi

ve o zamandan beri Orta Doğu’da

aktif olarak varlığını sürdürüyor. 2019

yılında Kaspersky araştırmacıları, Orta

Doğu’daki bazı telekomünikasyon şirketleri

ve hükümet kurumlarını hedefine

alan saldırı faaliyetlerini bildirmişti. Kaspersky

kısa süre önce ise MuddyWater’ın,

yatay hareket için kullandığı ve Secure

Socket Funneling adı verilen açık kaynaklı

bir yardımcı programdan yararlandığı

yeni bir saldırı dalgasında yepyeni bir C

++ programı kullandığını keşfetti.

• HoneyMyte APT, bir Güneydoğu Asya

ülkesi hükümetinin web sitesine yönelik

2020, hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı ama hayatın da devam

ettiği bir yıl oldu. Aynı şey, siber saldırganlar ve gelişmiş

kalıcı tehdit (APT) aktörleri için de geçerli. COVID-19

pandemisi bu tür gruplar ve saldırganlar tarafından ufak

veya büyük çaplı pek çok aktivite için tuzak olarak kullanıldı.

Kaspersky araştırmacıları yeni platformları hedeflerine

almaktan yeni araçlardan yararlanarak savunmasız

kurbanları hedef almaya kadar, APT faaliyetlerinin pek çok

cephede gelişimini sürdürdüğünü gördü. Bunlar ve dünya

genelindeki diğer APT eğilimleri Kaspersky’nin en yeni üç

aylık tehdit istihbaratı özetinde ele alındı.

olarak “Watering hole” saldırısı gerçekleştirdi.

Mart ayına gerçekleştirilen bu

saldırı tekniğiyle siber saldırganlar, hedeflerinde

olan kuruma zarar verebilmek

için beyaz liste (whitelisting) ve sosyal

mühendislik tekniklerinden yararlandı.

Burada tehdit aktörleri, kurbanı basit

bir ZIP arşiv dosyası indirerek bir Cobalt

Strike yazılımı yürütmeye teşvik eden

“readme” dosyası kullandı. Cobalt Strike’ı

çalıştırmak için kullanılan mekanizma,

bir Cobalt Strike stager kodunun şifresini

çözen ve yürüten DLL yan yüklemesiydi.

• Gelişmiş PhantomLance mobil saldırılarının

arkasındaki tehdit aktörü olan

OceanLotus, 2019’un ikinci yarısından bu

yana çok aşamalı yükleyicisinin farklı ve

yeni türlerini kullanıyor. Yeni türler, nihai

implantlarının doğru kurbana yerleştirilmesini

sağlamak için hedef bilgisayarlardan

önceden ele geçirilen bilgileri (kullanıcı

adı, ana bilgisayar adı vb.) kullanıyor.

Grup, arka kapı implantının yanı sıra Cobalt

Strike Beacon’ı da güncelleştirilmiş

bir altyapı ile kullanmaya devam ediyor.

Kaspersky Global Araştırma ve Analiz

Ekibi Baş Güvenlik Araştırmacısı Vincente

Diaz, “Tehdit ortamı her zaman

‘çığır açıcı’ olaylarla dolu değil ama siber

suçluların faaliyetlerinde son birkaç aydır

da azalma kesinlikle yaşanmadı. Tehdit

aktörlerinin araç setlerinde iyileştirmeler

yapmaya, saldırı vektörlerini çeşitlendirmeye

ve hatta yeni hedef türlerine geçmeye

devam ettiklerini görüyoruz. Örneğin,

mobil implantların kullanımı artık yeni

bir olgu değil. Gördüğümüz bir diğer eğilim

ise BlueNoroff ve Lazarus gibi bazı

APT gruplarının finansal kazanca doğru

ilerliyor olması. Yine de jeopolitik, birçok

tehdit aktörü için de önemli bir motivasyon

kaynağı olmaya devam ediyor. Tüm

bu gelişmeler yalnızca tehdit ortamı istihbaratına

yatırım yapılmasının önemini

vurguluyor. Siber suçlular zaten başarıya

ulaştıkları zaman durmuyor, sürekli olarak

yeni TTP’ler geliştiriyorlar. Dolayısıyla

kendilerini ve kurumlarını saldırılara

karşı korumak isteyenler de öyle hareket

etmek durumunda.” dedi.

Birinci yarıyıl APT eğilimleri raporu Kaspersky’nin

yalnızca abonelerine sunduğu

tehdit istihbaratı raporlarının bir özetini

sunuyor. Raporda ayrıca araştırmalara

ve zararlı yazılım avına yardımcı olacak

Sızma Belirtileri (IOC) verileri ve YARA

kuralları yer alıyor.

Kaspersky araştırmacıları, tanınmış veya

tanınmamış bir tehdit grubu tarafından

düzenlenen bu tür bir saldırıdan etkilenmemek

için şunları öneriyor:

• Güvenlik merkezi ekiplerinizin en yeni

tehdit istihbaratı verilerine ulaşmasını

sağlayın. Kaspersky Threat Intelligence

Portal, kurumun tehdit istihbaratı için

sunulan bir hizmettir ve Kaspersky’nin

20 yıldan uzun zamandır topladığı siber

saldırı verileri ve güncel bilgilere ulaşımı

mümkün kılar. Kullanıcıların dosya,

URL’leri ve IP adreslerini kontrol etmesine

olanak tanıyan özelliklerine ücretsiz

erişim için tıklayın.

• Uç nokta seviyesinde tespit, soruşturma

ve vakalara zamanında müdahale

için Kaspersky Endpoint Detection and

Response gibi bir uç nokta tespit ve müdahale

çözümü kullanın.

• Mutlaka bulunması gereken uç nokta

koruma çözümlerinin yanı sıra gelişmiş

tehditleri ilk aşamada ağ düzeyindeyken

tespit eden, Kaspersky Anti Targeted Attack

Platform gibi kurumsal sınıf bir güvenlik

çözümü kullanın.

• Çoğu hedefli saldırı kimlik avı veya

diğer bir sosyal mühendislik yöntemiyle

başladığından, Kaspersky Automated Security

Awareness Platform gibi bir hizmet

üzerinden güvenlik farkındalığı eğitimleri

verin ve pratik becerileri öğretin.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Schneider Electric çalışanlarını uzaktan da

çalışacakları esnek bir düzene geçiriyor

Çalışanlarının

sağlığını her koşulda

birinci öncelik olarak

belirleyen Schneider

Electric, ilk CO-

VID-19 vakasının

görüldüğü günden

itibaren oluşturduğu

özel çalışma grupları

ile gerekli tedbirleri

alarak herkesin

güvenliği ve sağlığı

için COVID-19 protokollerini

faaliyete

geçirdi.

Enerji yönetimi ve otomasyonun dijital dönüşümünde

dünya çapında uzman olan Schneider

Electric, kriz döneminin ardından yeni

normale geçiş aşamasında Çalışmanın Yeni

ve Daha Verimli Yolları adı altında hazırladığı

aksiyonları hayata geçiriyor. Schneider

Electric Global’de başlatılan ve yeni çalışma

şekilleri ile daha iyi bir deneyim sunmayı

amaçlayan marka, çalışanlarının zamanlarını

ve enerjilerini daha verimli kullanabilmeleri

için yüzde 50 oranında uzaktan çalışma

düzenine geçiyor. Yeni çalışma düzeni sayesinde

çalışanlara daha fazla esneklik sunulurken,

aynı zamanda birbirleriyle daha çok

etkileşim kurabilecekleri ve paylaşımda bulunabilecekleri

bir ofis ortamı oluşturulacak.

Pandeminin ilk gününden itibaren çalışanları ve müşterilerinin

sağlığı ve güvenliği için gerekli tüm tedbirleri alan

Schneider Electric, yeni normalin gerekliliklerine uygun

yeni ve daha verimli çalışma yollarını hayata geçiriyor.

Çalışanlarına yüzde 50 oranında uzaktan çalışacakları bir

düzen sunan marka daha esnek, daha akıllı ve daha dijital

bir ofis yapısı oluşturuyor. Bu yeni çalışma düzeni ile

çalışanlarının enerjisini yükselterek hem zihinsel hem de

fiziksel verimliliklerini artırmayı amaçlıyor…

Kriz sürecinde devreye alınan rezervasyon

uygulaması ile ofiste çalışmak isteyen Schneider

Electric çalışanlarının, ofiste çalışacak

günleri belirleyebilecekleri online bir

sistem oluşturulmuş; oturma planlaması

ise sosyal mesafe gözetilerek yeniden düzenlenmişti.

Konu ile ilgili değerlendirme yapan

Türkiye, Orta Asya ve Pakistan Bölge Başkanı

Bora Tuncer “Çalışmanın yeni ve daha

verimli yolları ile çalışanlarımıza daha esnek

bir çalışma düzeni sunarken çalışma deneyimlerini

iyileştirmelerini ve daha sosyal bir

çalışma kültürü sunarak enerjilerini yükseltmeyi

amaçlıyoruz. Böylelikle çalışanlarımızın

daha çok etkileşimde ve paylaşımda

bulunabileceği kısacası şirkete aidiyet duygusunu

daha çok hissedecekleri bir ortam

oluşturmayı istiyoruz” dedi.

Daha dijital, daha akıllı ofis

Daha esnek bir çalışma sistemine geçen

Schneider Electric, kriz dönemindeki tüm

toplantılarını online platformlarda gerçekleştirdi.

Bununla birlikte ofis renovasyon

çalışmaları biter bitmez çalışanları tamamen

kablosuz sisteme geçmiş, daha dijital

toplantı salonları karşılayacak. Covid-19 döneminin

başlangıcından itibaren çalışanlarına

gerekli dijital teknolojik alt yapıyı sunan

marka, özellikle daha akıllı toplantı planlamasını

şirket kültürü içine entegre etmek

üzere harekete geçti.

Sektör Market

IT network

Param TIK ile sosyal medya

hesaplarından satış imkanı

Türkiye’nin lider elektronik

para kuruluşu Param,

yeni ürünü ParamTIK ile

mikro işletmelerin sosyal

medya hesaplarını bir

online satış mağazasına

dönüştürüyor.

Sosyal medya üzerinden

güvenli ödeme

ParamTIK kullanıcıları, linklerini panel üzerinden

kolayca oluşturabiliyorlar. Oluşturdukları

linki müşterileri ile Instagram, Facebook

ve diğer sosyal medya mecraları, kısa mesaj,

Whatsapp ve e-posta aracılığıyla paylaşarak,

mail order, havale, EFT gibi geleneksel süreçlerin

yerine ParamTIK ile güvenle ödeme alabiliyorlar.

Evden tasarım yapan, eğitim

veren ve yemek yapanlar

kazanıyor

Pandemi döneminde işine evinden devam etmek

isteyen ya da yeteneklerini paraya dönüştürmek

isteyen bireysel girişimcilerin de kullandığı Param-

TIK’la ilgili konuşan Param CEO’su Emin Can Yılmaz,

“Bir internet sitesi bile olmadan satış yapmaya

imkan veren ParamTIK ürünümüzle örgüden, pastaya,

takıdan, resime kadar yeteneklerinden gelir elde

etmek isteyenlere sosyal medya hesapları üzerinden

satış imkanı sunuyoruz. Ürünümüzü bugüne kadar

serbest tasarımcı ve yazılımcılar yoğun şekilde kullanırken,

pandemi döneminde online eğitim koçluğu,

ev yapımı sağlıklı gıda satışı yapanların da yoğun

talebi oldu” şeklinde konuştu.

Üyelik ücreti ya da masrafı yok

Yapılan satış bedeli üzerinden düşük komisyon oranlarıyla

hizmet verdiklerini belirten Emin Can Yılmaz,

“Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz, bu dönemde iş

modelini değiştirmek zorunda kalan işletmelere olabildiğince

destek olmak istiyoruz, bu sebeple kullanıcılarımızdan

herhangi bir üyelik bedeli ya da sabit

ücret talep etmiyor” dedi.

37


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Canon ve NT-ware, Microsoft Universal

Print’i destekleyeceklerini duyurdu

Sektör Market

IT network

38

Canon ve NT-ware, şirketlerin dijital dönüşüm

sürecinin en önemli yapıtaşı olan

bulut tabanlı çözümleri için sağladıkları

ürün ve hizmetleri her geçen gün geliştiriyor.

Teknoloji devleri, bu kapsamda

yaptıkları yatırıma bir yenisini daha

ekledi ve dijitalleşme alanında sundukları

ürün ve hizmetlerde Microsoft tarafından

geliştirilen Universal Print’i

desteklediklerini açıkladı. Universal

Print hizmetinden yararlanmak isteyen

kuruluşlar, Canon’un ileri seviye teknolojiye

sahip yazıcısı imageRUNNER AD-

VANCE’in aygıt yazılımında yerleşik olarak

bulunan yerel destekten ve ücretsiz

uniFLOW Online Express veya opsiyonel

uniFLOW Online tarafından sağlanacak

ek özelliklerden faydalanabilecek.

Tüm işletmeler ve eğitim kurumlarına

Microsoft 365 sistemi üzerinden modern

baskı hizmeti sunmak adına tasarlanan

Universal Print, bazı önemli Windows

Server yazdırma altyapılarını Microsoft

365’e taşıyarak, kullanıcılara, baskı yönetimi

özelliklerini sunuyor. Universal

Print, sürücü yönetimine ve kurulumuna

ihtiyaç duyulmayan yazıcı modelinden

bağımsız tek bir sürücü kullanma

özelliği sayesinde kullanıcılara zaman

kazandırıyor.

Canon, Eylül 2020 tarihinde piyasaya

sürmeyi planladığı Unified Firmware

Platformunun 3.11 sürümüne ekleyeceği

özellikle, imageRUNNER ADVANCE

DX ve üçüncü nesil imageRUNNER AD-

VANCE modellerinin Universal Print’i

desteklemesini sağlayacak. Bu sayede

kullanıcılar, yerel baskı sunucularına ihtiyaç

duymadan Universal Print’i kullanarak

baskı alabilecek. Microsoft Azure

sistemi tarafından da desteklenen, ücretsiz

bir SaaS hizmeti olan uniFLOW

Online Express, bu cihazlarda bulunan

Universal Print becerilerini, cihaz kimlik

doğrulaması, kapsamlı baskı/fotokopi/

tarama/faks raporlaması, belge taraması

ve Google Drive kullanımı gibi olanaklar

sunarak genişletiyor.

Canon tarafında gerçekleşen önemli gelişme

hakkında Canon Avrupa B2B Belge

Canon ve NT-ware, bulut tabanlı çözümleri geliştirmek

adına ürünlerine dahil ettiği son yazılım sayesinde

Microsoft tarafından geliştirilen Universal Print’i

desteklediğini duyurdu. Tüm işletmelere ve eğitim kurumlarına

Microsoft 365 üzerinden modern baskı deneyimi

sunmak amacıyla tasarlanan Universal Print,

Canon’un ileri teknolojiye sahip yazıcısı imageRUNNER

ADVANCE’e ve ücretsiz uniFLOW Online Express ile

opsiyonel uniFLOW Online sistemlerine gelecek yeni

güncellemeler sayesinde bu sistemler üzerinden kullanılabilecek.

Çözümleri Genel Müdür Yardımcısı Taz

Nakamasu şunları söyledi: “Dijital dönüşüm

artık işletmelerin gündemlerinde

hiç olmadığı kadar fazla yer alıyor ve esneklik

ihtiyacı bu küresel değişim döneminde

daha da kritik hale geldi. Ancak

bulut tabanlı çalışma isteğindeki artış

aslında yeni değil. Müşterilerimiz ile dönüşüm

yolculuklarının hangi aşamasında

olduklarından bağımsız onlara doğru

araçları ve uzmanlığı sağlıyor ve çalışma

alanlarının gelişimini desteklemek için

bu süreci uzun yıllardır iş birliği içinde

yürütüyoruz. Universal Print’in portföyümüze

yerel entegrasyonunu sağlamak

üzere Microsoft ile ortaklık kurmamız,

bulut işlevselliğini her boyuttaki işletme

için daha da erişilebilir hale getirmenin

bir sonraki adımı oldu. Her iki markanın

gücünü, güvenilirliğini ve yenilikçi teknolojisini

bir araya getirmek, çalışanlar

için güvenli ve kullanıcı dostu bir baskı

deneyimi sunarken, IT ekipleri için de

daha kolay ve yönetilebilir bir kurulum

sağlıyor.”

Dünyanın her yerindeki çeşitli Azure

veri merkezlerinde kullanılan, opsiyonel

bir %100 bulut çözümü olan uniFLOW

Online, Universal Print entegrasyonu

sayesinde kullanıcılarına birçok yeni

özellik sunabilecek. Bunlar arasında;

tek bir evrensel kuyrukla güvenli baskı

alabilme özelliği ile kullanıcıların işlerini

Universal Print’i yerel olarak desteklemeyen

cihazlar da dahil olmak üzere,

herhangi bir uyumlu cihaza yazdırmalarına

olanak tanıyan My Print Anywhere

özelliği de yer alıyor. Bu özelliklerin yanı

sıra kapsamlı muhasebe (baskı, fotokopi,

faks, tarama), fiyat verme, maliyet çıkarma

merkezleri ve raporlama ile macOS

ve Chrome OS gibi diğer istemci işletim

sistemleri için destek özellikleri de sistemde

yer alıyor.

imageRUNNER ADVANCE cihazları,

toplu olarak uniFLOW Online sistemine

kaydedilerek yönetim yükleri

hafifletilebiliyor. Kullanıcılar, Windows

yazdırma iletişim kutusundan veya Canon

cihaz paneli üzerinden çift taraflı

çıktı, delik delme ve çok konumlu zımbalama

gibi desteklenen sonlandırma

özelliklerinden yararlanabiliyor.

Konuyla ilgili NT-ware’in başkanı ve

CEO’su Karsten Huster ise şunları söyledi:

“UniFLOW Online ve Universal Print

entegrasyonu konusunda Microsoft ile

çalışmaktan büyük heyecan duyuyoruz.

Bu iş birliğinin sonucunda güçlü özellikleri,

basit yönetim ile birleştiren bütünsel

bir bulut çözümü sunmayı hedefliyoruz.”

Microsoft Corporation baş program yöneticisi

Issa Khoury: “Universal Print,

Microsoft 365 müşterilerimizin buluttaki

baskı altyapılarını taşımalarına ve

yönetmelerine yardımcı olmak adına

geliştirildi. Bu hizmetin kapsamını genişletmek

ve ortak müşterilerimizin

sürekli değişen iş ihtiyaçlarının karşılanmasını

sağlamak adına Canon

ve NT-ware ile çalışmaktan mutluluk

duyuyoruz. Canon’un piyasada Universal

Print için yerel desteğe sahip baskı

cihazlarına sahip olması bizi gerçekten

heyecanlandırıyor” dedi.

Universal Print erişimi, Ekim 2020 tarihinde

gerçekleştirilmesi beklenen uniF-

LOW Online dağıtım güncellemesi ile

kullanılabilecek. Büyük kuruluşlar, resmi

lansman tarihinden önce uniFLOW

Online üzerinden Universal Print entegrasyonunu

deneme fırsatı bulacak.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türkiye’nin İlk “Yapay Zeka ve Veri

Mühendisliği” Bölümü İTÜ’de açılıyor

Türkiye’nin ilk Yapay Zeka ve Veri Mühendisliği Bölümü

İstanbul Teknik Üniversitesi Bilgisayar ve Bilişim Fakültesi

altında kuruluyor. 2020-2021 yılında ilk öğrencilerini

kabul edecek olan bölüm, İTÜ bünyesinde yürütülmekte

olan ulusal ve uluslararası yapay zeka ve veri mühendisliği

çalışmalarını lisans eğitimine taşıyor…

Yapay zeka teknolojileri, dünyada her gün üretilen

2,5 kentilyon verinin analizinden robotikten

doğal dil işlemeye; bilgisayar ile görü gibi

ileri teknolojilerden sağlık hizmetlerine, telekomünikasyondan

imalata pek çok farklı alanda

kullanılıyor. 2021 yılının sonuna gelindiğinde

ise, yeni gelişen teknolojilerin en az %80’inin

yapay zeka teknolojilerinden beslenmiş olacağı

öngörülüyor. Beklentilerin büyüklüğü ve bu

büyük etkinin muhtemel yakınlığı düşünüldüğünde,

programa girecek 40 öğrenci, Türkiye’nin

ilk Yapay Zeka ve Veri Mühendisleri

olarak Türkiye ekonomisinin ve sektörlerinin

şekillenmesine liderlik edecek.

Akademik ve Çalışma Hayatını

Destekleyen Ekosistem

Son beş yılda yapay zeka alanında aldığı atıflarla

Türkiye üniversiteleri arasında birinci

sırada yer alan İTÜ’de yapay zeka altyapısıyla

ilgili çalışmalar 2018’den beri İTÜ Yapay Zeka

ve Veri Bilimi Uygulama ve Araştırma Merkezi

tarafından destekleniyor. Aynı zamanda İTÜ

ARI Teknokent, akademiyle sektörü buluşturarak

yüksek teknoloji çözümleri geliştiriyor

ve start-upları destekliyor. Yapay Zeka ve Veri

Mühendisliği Bölümü, yapay zeka ve veri bilimi

konusunda yalnızca temel mühendislik

uygulamalarının değil, yeni yapay zeka ve veri

bilimi algoritmalarının da geliştirileceği güçlü

bir ekosistem oluşturacak. Bölüm, kritik önem

taşıyan alanlarda milli teknolojilerin gelişmesine

katkı sağlayacak.

Milli Teknoloji Üretiminde Öne

Çıkan Projeler

Türkiye’nin teknolojik geleceğine yön verecek

öğrencileri yetiştirecek, ulusal ve uluslararası

başarılarıyla ve aldıkları ödüllerle alanlarında

öne çıkan akademik kadromuzla sizleri bir

araya getirmek isteriz. Akademisyenlerimizin

bazı güncel projeleri:

Prof. Dr. Gözde Ünal ve ITU-AI ve ITU Vision

Lab’daki ekibinin, Uzman Radyolog Dr. Defne

Gürbüz ve ekibi ile yürüttüğü çalışma, 3-boyutlu

bilgisayarlı tomografi (BT) görüntülerinden

COVID-19 hastalığının akciğer bulgularının

yapay zeka teknikleri ile hesaplanmasını

hedefliyor.

Doç. Dr. Berk Canberk’in Türkiye’de sektörün

önde giden şirketleriyle 5G ve akıllı iletişim sistemleri

alanlarındaki çalışmaları hızla devam

ediyor.

Doç. Dr. Hatice Köse’nin işitme engelli ve

otizmli çocuklarla yaptığı çalışmalar; yapay

zeka tabanlı yaklaşımlarla işaret dili ve hareket

tanımayı, robot ve avatarlarla gerçeklemeyi

ve robotların sensörleri aracılığıyla çocukların

duygu durum ve motivasyonlarını anlayıp

buna göre davranış sergilemeyi hedefliyor. İşitme

engelli çocuklarla yürüttüğü projesi dünyada

bir ilk niteliği taşıyor.

Doç. Dr. Gülşen Eryiğit, her dil için yerli geliştirilmesi

gereken bir teknoloji olan Doğal Dil İşleme

alanında 20 yıldır Türkçe üzerine çalışıyor.

Bu anlamda Doç. Dr. Gülşen Eryiğit liderliğinde

yürütülen çalışmalar, Türkiye’nin açığını

kapatma açısından büyük önem taşıyor.

Doç. Dr. Sanem Sarıel son dönemdeki akademik

çalışmalarını bilişsel robotların yaşam

boyu öğrenme yöntemlerine yoğunlaştırıyor.

İnsansı robotların gündelik işleri güvenli olarak

yürütebilmesi için gerekli olan derin pekiştirmeli

öğrenme yöntemlerini de içeren yapay

öğrenme yöntemlerinin geliştirilmesi üzerine

çalışıyor.

YAPAY ZEKA VE VERİ MÜHENDİSLİĞİ

HAKKINDA ÇARPICI İSTATİSTİKLER

• Yapay zekanın 2030 yılında kadar küresel ekonomiye

15,7 trilyon dolar katkı yaparak küresel

gayri safi yurtiçi hasılayı %14 artırması bekleniyor.

• Gartner’ın yayınladığı bir başka araştırmaya

göre dünya genelindeki organizasyonların

%37’si “bir çeşit yapay zeka” teknolojisi kullanıyor

ve bu oran geçmiş 4 yıl ile karşılaştırıldığında

%270’lik bir artışa tekabül ediyor .

• Dünya Entelektüel Mülk Organizasyonu’nun

(WIPO) yayınladığı istatistiklere göre, yalnızca

2013 ile 2017 arasında alınan yapay zeka patentleri

19.000’den 55.000’e çıkarak yaklaşık üç

katına ulaştı.

Sektör Market

IT network

OPPO’nun akıllı ürünleri Türkiye’ye geliyor

Her segmente hitap eden farklı akıllı telefon

modelleriyle Türkiye pazarının önemli bir

oyuncusu olan OPPO, akıllı ürünleriyle de

pazara hızlı bir giriş yapıyor. Yakın zamanda

Enco W31 ve W11’i piyasaya sunan OPPO,

Eylül ayından itibaren Enco W51 modelini de

Türk tüketicisiyle buluşturmaya hazırlanıyor.

Aktif gürültü engelleme ve kablosuz olarak

şarj edebilme özellikleri ile dikkat çeken

Kısa bir süre önce akıllı ürünler kategorisinde ilk kulaklık

modeli Enco W31 ve W11’i tüketiciyle buluşturan

OPPO, Eylül ayı itibariyle yeni kulaklık modeli

Enco W51 ve ilk kez Türkiye’ye getireceği akıllı saati

OPPO Watch’u piyasaya sunmaya hazırlanıyor.

W51, lacivert ve beyaz renkleriyle pazarda

yerini alacak.

Dünyanın ilk kavisli ekrana

sahip akıllı saati: OPPO

Watch

OPPO’nun Eylül ayından itibaren Türkiye’ye

getireceği bir diğer akıllı ürünü de saat olacak.

46 mm ve 41 mm olmak üzere iki farklı

ekran boyutuyla pazarda yerini alacak olan

OPPO Watch’un 46 mm olan modeli, dünyanın

ilk kavisli ekrana sahip akıllı saati olarak

dikkat çekiyor. VOOC hızlı şarj teknolojisine

sahip her iki model de 75 dakikada yüzde 100

şarj oluyor.

39


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Samsung, Galaxy ekosistemindeki beş yeni

güçlü cihazı tüketicilerin beğenisine sundu!

Galaxy Note20 ve Galaxy Tab S7 serisi, Galaxy ekosistemine

kusursuzca entegre olan ve en önemli anlarda

size esneklik ve zaman kazandıran bir üretkenlik

merkezi olarak dikkatleri üzerine çekiyor.

Sektör Market

IT network

40

Samsung Electronics, yeni güçlü cihazlarını

tanıtmak amacıyla ilk sanal Galaxy Unpacked

etkinliğini gerçekleştirdi. Etkinlikte, tüketicilerin

hızla değişen bir dünyada ilerlemesine

katkıda bulunan ve Galaxy sistemine mükemmel

bir şekilde entegre olan beş cihaz tanıtıldı.

Bunlar; şimdiye kadarki en güçlü Note serisinden

Galaxy Note20 ve Galaxy Note20 Ultra;

üretkenlik ve verimlilik için çok yönlü Galaxy

Tab S7 ve S7+ tabletler, gelişmiş sağlık özellikleriyle

premium bir akıllı saat olan Galaxy

Watch3; mükemmel ses kalitesiyle canlı, şık ve

ergonomik Galaxy Buds Live kulaklık ve geliştirilmiş

zarif tasarımıyla yeni nesil katlanabilir

akıllı telefon Galaxy Z Fold2.

Samsung Electronics Mobil Ürünlerden Sorumlu

Başkanı Dr. TM Roh,”Daha önce asla

teknolojiye bugünkü kadar bağlı olmamıştık.

Dünyanın dört bir yanında karşılaştığımız olağanüstü

zorluklara karşı bu şekilde bağlantıda

kalıyoruz. Teknoloji hayatı karmaşıklaştırmak

yerine kolaylaştırmalı. Bu yüzden beş yeni güçlü

cihaz ürettik. Bu cihazlar, tek başına iş ve

oyun deneyimini en üst düzeye yükseltmenize

yardımcı olacak güçlü araçlar. Galaxy ekosisteminin

bir parçası olarak, birlikte sorunsuz

şekilde çalışıyorlar; böylece en önemli şeylere

odaklanarak zamanınızı kullanabilirsiniz.”

dedi.

Samsung Electronics Türkiye Başkanı DaeHyun

Kim ise açıklamasında şunları söyledi:

“Sadece birkaç ayda hayatlarımız her açıdan

değişti. Uzaktan çalışma ve eğitimin yanı sıra

evde spor, online konserler ve daha bir çok sosyal

aktivite için mobil teknolojiler insanların

adeta yardımına koştu. Biz de teknoloji endüstrisinin

liderleri olarak, tüm dünyada olduğu

gibi Türkiye’de de insanlara yeni iletişim yolları,

yeni çalışma yolları ve yeni bağlantı kurma

yolları sunmak için var gücümüzle çalışmaya

devam ediyoruz.

Yeni Galaxy Note serisi de dahil toplam beş

yeni güçlü cihazı da bu yaklaşımla öncü teknolojiler

ve özellikler ile donatarak insanların

yaşamını kolaylaştırmak için sunuyoruz. Bu

cihazlar, tek başına iş ve oyun deneyimini en

üst düzeye yükseltmenize yardımcı olacak kadar

güçlü cihazlar. Bir kez daha insanlara yaşamlarını

hiç olmadığı kadar kolaylaştıracak,

yepyeni deneyimler yaşamalarını sağlayacak

cihazlar sunmaktan büyük mutluluk ve gurur

duyuyoruz.

Çünkü Türkiye, sahip olduğu genç dinamik

nüfusu ve teknolojik ürünlere karşı olan hızlı

adaptasyonu nedeniyle bizim için önemli bir

ülke.”

Bugüne kadarki en güçlü Note serisi Galaxy

Note20 ve Note20 Ultra

Galaxy Note20 serisi, bir bilgisayar gibi çalışan

ve bir profesyonel gibi oyun oynamanızı sağlayan

bir üretkenlik merkezi olarak öne çıkıyor.

Serinin iki versiyonu bulunuyor: En yüksek

güç ve üretkenlik isteyen Note hayranları için

tasarlanmış Galaxy Note20 Ultra, çalışma ve

oyun zamanlarını en üst düzeye çıkarmak isteyenler

için Galaxy Note20. Her ikisi de verimlilik

için üretildi, böylece sevdiğiniz insanlarla

bağlantıda kalmak için daha fazla zamanınız

olacak.

İş deneyiminin güçlendirilmesi

Bu yeni hızla değişen dünyada bizim kadar

esnek cihazlara ihtiyacımız var, böylece istediğimiz

gibi çalışabilir, oynayabilir ve bağlantı

kurabiliriz. Galaxy Note20 serisi ile üretkenliğinizi

bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz. Samsung’un

en yeni Note serisi, çalışma şeklinizi

dönüştürerek her yerde her zaman daha fazlasını

yapmanızı sağlıyor. Şimdi, Galaxy Note20

serisindeki yeni S Pen ve Samsung Notes özellikleri

daha da güçlü bir deneyim sunuyor. S

Pen esneklik ve rahatlık için Galaxy Tab S7 ve

Tab S7+’a da geliyor. Ayrıca, uzun süredir Samsung’un

ortağı olan Microsoft ile daha da ileriye

taşınan iş birliği, Galaxy Note20 serisinin ve

Windows PC’nizin sorunsuz bir şekilde birlikte

çalışmasını da sağlıyor.

• Geliştirilmiş bir S Pen: Note’un sadık takipçilerinin

ve birçok görevi bir arada yapanların

gözdesi olan Galaxy Note20 serisinin geliştirilmiş

S Pen’i, en iyi yazma deneyimini sunuyor;

böylece ilham geldiğinde fikirlerinizi kolayca

not alabilirsiniz. Galaxy Note20 serisindeki

S Pen, size daha fazla doğruluk ve yanıt hızı

sağlayan daha gerçekçi bir hassasiyete sahip . S

Pen’in, ana ekrana geri dönmek veya ekran görüntüsü

almak gibi telefonunuza dokunmadan

gerçekleştireceğiniz beş yeni Uzaktan Kontrol

eylemi bulunuyor.

• Daha esnek ve kullanışlı bir Samsung Notes

uygulama deneyimi: İstediğimiz zaman, istediğimiz

cihazda çalışmamızı sağlayacak

araçlara ihtiyacımız var. Samsung Notes uygulaması,

fikirlerinizi telefonunuzda, tabletinizde

veya Windows 10 PC’nizde kaydetmenize, düzenlemenize

ve paylaşmanıza yardımcı olmak

için otomatik kaydetme ve senkronizasyon

özelliklerine sahip; böylece artık dosyalarınızı

kaybetmezsiniz ve bir cihazdan diğerine geçerken

işe kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.

Samsung Notes, dağınık el yazınızı kolayca

okunabilir hale getiriyor. Samsung Notes uygulamasında

PDF’lere açıklama ekleyebilmeniz

ve önemli yerleri vurgulayabilmeniz sayesinde

geri bildirimde bulunmak artık daha kolay. Not

alırken ses kaydedin ve kayıttaki o ana gitmek

için notlarınızdaki ilgili kelimeye dokunun.

Her şeyi daha kolay bulmanızı sağlayan yeni,

sezgisel bir klasör yönetimi ile her şeyi düzenli

tutun.

• Cihazlarda daha akıllı çalışın: Microsoft’un

Windows’a Bağla entegrasyonuna sahip Your

Phone uygulaması, artık mobil uygulamalarınıza

akışınızı kesintiye uğratmadan doğrudan

Windows 10 bilgisayarınızdan kolayca

erişebilmenizi sağlıyor.. En sevdiğiniz mobil

uygulamaları Görev Çubuğunuza veya Başlat

menünüze ekleyin, böylece telefonunuzda en

sevdiğiniz sosyal ağ uygulamalarını veya Galeri’yi

aramanıza gerek kalmaz. Bu yılın ilerleyen

dönemlerinde, Windows 10 PC’nizde birden

çok uygulamayı yan yana çalıştırabileceksiniz.

Samsung Notes uygulaması Microsoft OneNote

ve Outlook ile senkronize edildiğinde ve Hatırlatıcılarınız

Microsoft Outlook, To Do ve Teams

ile senkronize edildiğinde tüm üretkenlik

ekosistemleriniz cihazlar arasında eşleşecek;

böylece nerede olursanız olun ihtiyacınız olan

her şey parmaklarınızın ucunda olacak.

Galaxy Note20 serisi aşağıdaki renk seçenekleriyle

birlikte 5 Ağustos – 3 Eylül (23:59) 2020

tarihleri arasında ön siparişle alınabilecek.

• Galaxy Note20: Mystic Bronze, Mystic Green,

Mystic Gray

• Galaxy Note20 Ultra: Mystic Bronze, Mystic

Black, Mystic White

• Galaxy Tab S7 and S7+ : Mystic Black, Mystic

Silver, Mystic Bronze

Cihazların ön sipariş için KDV dâhil satış fiyatı

ise Galaxy Note20 Ultra için 12.999 TL, Galaxy

Note20 için 9.299 TL olacak. Ayrıca bu tarihler

arasında Samsung Galaxy Note20 Ultra ön siparişi

veren tüketiciler, kampanya koşullarını

yerine getirmeleri kaydıyla Samsung Galaxy

Buds Live Kablosuz Kulaklık hediyesinin de

sahibi olacak.

Tanıtımı yapılan diğer ürünlerin ise KDV dâhil

tavsiye edilen fiyatları şu şekilde: Galaxy Tab S7

için 5.499 TL (Samsung Online Mağazada alınması

durumunda klavyeli kılıf hediye), Galaxy

Tab S7+ 6.999 TL (Samsung Online Mağazada

alınması durumunda klavyeli kılıf hediye),

Galaxy Watch3 – 45mm için 2.299 TL, Galaxy

Watch3 – 41mm için 2.099 TL, Galaxy Buds

Live için 1.299 TL.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Epson, Birleşmiş Milletler’in Akıllı Şehirler

Programı’na ortak oldu

Epson, Alesund Futurelab ile birlikte Birleşmiş Milletler’in

Akıllı Sürdürülebilir Şehirler Programı’na teknoloji

ortağı oldu. Epson lazer projektörlerle, sanal toplantı

alanları oluşturulması, nakliye trafiğini gerçek

zamanlı izleme ve otonom gemilerin izlenmesi konusunda

kilit rol oynuyor…

Epson, Alesund Futurelab ile birlikte Birleşmiş

Milletler’in (BM) teknoloji kullanımını artırmayı

amaçlayan uygulama programının bir parçası

olan ‘Akıllı Sürdürülebilir Şehirler için Birleşik

Uygulama Programı’nın (U4SSC) teknoloji ortağı

olarak anlaşma imzaladı. Alesund Futurelab,

Norveç’in Alesund takımadaları kıyısında yer

alırken akademi, kamu sektörü, sanayi ve ticarette

disiplinlerarası bir ortak ağı ifade ediyor.

Alesund Futurelab, sürdürülebilir kalkınmayı

hızlandırmak ve dünya çapında daha akıllı şehirlerin

oluşturulması için dijital bir iş birliği platformu

olarak kuruldu.

Otonom gemiler izleniyor

Küresel teknoloji şirketi Epson, Norveç Denizcilik

Yetkinlik Merkezi’ni (NMK) desteklemek için Epson

teknolojisini kullanan Campus Alesund’daki

Offshore Simulator Center (OSC) ile yakın bir

şekilde çalışıyor. NMK’da kullanılan Epson lazer

projektörler, sanal toplantı alanlarının oluşturulması,

nakliye trafiğini gerçek zamanlı olarak izlemek

ve küresel denizcilik endüstrisinin geleceğini

şekillendirmek amacıyla otonom gemiler için

kontrol odalarının geliştirilmesi de dahil olmak

üzere daha akıllı çözümlerin geliştirilmesinde

kilit bir rol oynuyor.

Afet kurtarma senaryoları

NMK’nın nakliye simülatöründe kullanılan Epson

uzmanlığı ve görselleştirme teknolojisi, yeni

yol yapımına gerek kalmadan müdahale sürelerini

azaltmak için yangın ve kurtarma hizmetleri

senaryoları da dâhil olmak üzere diğer acil durum

planlamalarına uygulanıyor. Bu görselleştirme

aracı, BM’nin dünyadaki tüm şehirler için

kentsel gelişimi simüle etmesi amacıyla resmi bir

araç haline geldi.

‘Akıllı çözümler üretecek’

Epson Europe Sürdürülebilirlik ve KSS Direktörü

Henning Ohlsson konuyla ilgili şöyle konuşuyor:

“Bu toplumsal dönüşüm projesine davet edilmekten

onur duyuyoruz. U4SSC uygulama programı,

dünyanın dört bir yanındaki şehirlerin ve toplumların

BM’nin Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerini

eylemlere ve sonuçlara dönüştürmesine

yardımcı olacak. 2020 yılında, program yerel kalkınma

için sağlam bir çerçeve oluşturmak amacıyla

aktif olarak çalışacak ve dünyadaki şehirler

ve topluluklar için daha akıllı çözümler sunmak

üzere mevcut en iyi teknolojiyi kullanacak. Epson,

U4SSC ile ortaklık yoluyla, şehirlerin sürdürülebilir

ve akıllı çözümler bulmak için bilgi ve

güçlerini paylaştıkları küresel bir ağa katılacak.”

Alesund Future Lab Genel Müdürü Marielle Furnes

Mannseth ise şunları söyledi: “Epson programa

önemli bir katkı sunuyor. Alesund Future Lab,

dünyanın en büyük teknoloji üreticilerinden birini

bilgi teknolojileri iş ortağı olarak sürece dahil

etmekten mutluluk duyuyor. Gelecekte BM akıllı

şehirleri için yeni teknoloji çözümleri geliştirmek

üzere Epson ile birlikte çalışmayı dört gözle bekliyoruz.”

Sektör Market

IT network

Zoom’un yeni filtre özellikleri toplantılara

renk katıyor!

Zoom Video Communications, evden çalışmayı

pratik ve verimli hale getirirken, ofislerde insanların

bir araya gelmelerini sağlayan unsurları sanal

toplantı kültürüne dahil ederek, görüşmelere

enerji katıyor.

Yayınlanan yeni sürümü ile kullanıcıların kişiliklerini

yansıtabilecekleri; toplantılara neşe katacak

filtreler, tepkiler, iyileştirilmiş ışıklandırma

ve geliştirilmiş gürültü önleme özellikleriyle her

an her noktadan gerçekleştirilen toplantılar daha

eğlenceli hale geliyor.

Filtreler, toplantıların olmazsa

olmazına dönüşüyor

Zoom’un yeni filtreleriyle bıyıklarınızı gürleştirebilir,

korsan göz bandı takabilir ya da sizi

yamaçtaymış gibi gösterecek kar gözlükleriyle

takım toplantılarında, dinlenme saatlerinde ya

da oyun gecelerinde görüşmeleri bir üst seviyeye

çıkarabilirsiniz. Renk filtrelerini kullanarak videonuzu

siyah beyaz bir fotoğrafa dönüştürebilirken

görüntünüzü tamamen pembeye boyayarak

kişiliğinizin ekranın her noktasını doldurmasını

sağlayabilirsiniz.

Video iletişim platformu Zoom Video Communications,

yeni güncellemeyle sanal toplantılara canlılık kazandıracak

filtreler, tepkiler ve ışık ayarlarını kullanıcılarının beğenisine

sunuyor…

Zoom’un bu sürümüne eklenen derinleştirilmiş

rötuş ve ışıklandırma ayarları ise toplantılarda

çok daha aydınlık bir görüntüye ulaşmaya olanak

tanıyor. Kutlama, gülme veya kalp gibi tepkilerin

ekrana yansıtılabilme özelliği de tüm hislere tercüman

oluyor.

Gürültüler artık sorun değil

Havlayan köpeklerin, dönen fanların, evde oyun

oynayan çocukların sesi Zoom’un geliştirilmiş

gürültü önleme özelliğiyle arka plandan silinip

gidiyor. Yüksek gürültü önleme özelliği, önemli

toplantılar ve sunumlar için dikkat dağıtıcı sesleri

ortadan kaldırarak, tam odaklanmaya yardımcı

oluyor. Düşük ayar özelliğinde ise hafif bir arka

plan müziği bir yoga dersinin ya da oyun gecesinin

tamamlayıcısına dönüşebiliyor.

Sunumlarınızda başrole geçin

Zoom’un bir diğer yeniliği olan PowerPoint ve

Keynote sunumlarına görüntü ekleme özelliği ile

bir yandan sunum yaparken bir yandan izleyicilerle

bire bir iletişim kurmaya devam edilebiliyor.

Sunumlar arka planda görünürken öne çıkan

videonun boyutu ve konumu da ayrıca ayarlanabiliyor.

Eğlenceyi başlatmak bir tık uzakta

Bahsedilen tüm bu özelliklere Zoom 5.2

güncellemesi ile erişim sağlanabiliyor. Bu

işlevsellikleri sınırlamak isteyen toplantı sahipleri

ise Zoom web portal aracılığıyla hesap, grup ve

kullanıcı düzeylerinde toplantı filtrelerini devre

dışı bırakabiliyor.

41


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

IoT tabanlı internete bağlı arabalar

kişisel verileri tehlikeye atıyor

Modern arabalar, 4 tekerlekli birer bilgisayar gibi hareket

ediyor. Günümüzün araçlarının çoğu zaman sürücü

bilgisi olmadan bile kendileri, çevreleri ve içindeki

insanlar hakkında sürekli veri işlediğini aktaran Siberasist

Genel Müdürü Serap Günal, her saat 25 GB’ye

kadar veri üreten IoT tabanlı internete bağlı araçların

kişisel verileri tehdit ettiği 5 soruna dikkat çekiyor.

Sektör Market

IT network

42

Günümüzde otomobillerin ürettiği veriler

internet üzerinden diğer araçlar, trafik

altyapısı, özel ve kamu kuruluşları ile

paylaşılıyor. IoT tabanlı internete bağlı

araçların sahip güvenlik açığı risklerinin

de başta kişisel veriler olmak üzere birçok

verinin tehlikeye açık olmasına sebebiyet

verdiğini aktaran Siberasist Genel Müdürü

Serap Günal, bu araçların sadece otomobil

sistemleri ve sürüş davranışı hakkındaki

verileri toplamakla kalmadığına,

aynı zamanda biyometrik, sağlık, konum,

iletişim ve eğlence sistemleri verilerini de

işleyebildiğine dikkat çekerek sürücülerin

verileri koruma konusunda uyarıyor.

Her Saat 25 GB’ye Kadar Veri

Üretebiliyorlar

IoT tabanlı internete bağlı araçların sahip

oldukları sistemler birçok verinin

işlenmesine ve paylaşılmasına olanak

sağlıyor. Öyle ki, bu araçların saat başı

ürettikleri verinin boyutları 25 GB’ye kadar

dayanabiliyorken, günlük ortalama 4

TB’lik verinin oluşturulduğu tahmin ediliyor.

McKinsey danışmanlık firmasının

tahminlerine göre de bu araçlardan elde

edilen verilerin 2030 yılına kadar 750 milyar

dolarlık bir pazar oluşturacağı öngörülüyor.

Böylesine güçlü veri üretiminin

ve üzerinden elde edilecek değerlemenin

yaratacağı sorunlara dikkat çeken Serap

Günal, IoT tabanlı internete bağlı araçlardaki

verilerin doğrudan veya dolaylı

olarak birbirine bağlı ve etkileşim içerisinde

olmasının kişisel verileri tehlikeye

soktuğunu ifade ediyor. Eski araçların

da verileri işleyebildiğini ancak yerel olarak

saklandığını aktaran Günal, araç ağ

oluşturma yeteneklerinin büyümesi, kendi

trafik altyapılarının oluşması, üçüncü

taraf hizmetlerle kurduğu bağlantılar

sebebiyle verilerin serbest dolaşıma korumasız

bir şekilde girdiğini belirtiyor.

Konfor ve Rahatlığın Yanında

Kişisel Verilere de Dikkat Edin

Modern arabaların tercih edilmesinde en

büyük etken araç içi konfor ve rahatlığın

yanı sıra fiziksel güvenliğinde üst düzey

olması görülüyor. Bu etkenler arasında

internete bağlı araç deneyiminin sağladığı

artı değerlerin arka planına da dikkat

edilmesi gerektiğini belirten Siberasist

Genel Müdürü Serap Günal, çeşitli veri

koruma güvenliklerini barındırmayan bu

araçların veriler konusunda sahip olduğu

7 sorunu şöyle açıklıyor:

1. Şeffaflık eksikliği bulunuyor. IoT tabanlı

internete bağlı araçlar, otomobil üreticileri,

sigortacılar, kolluk kuvvetleri ve diğer

üçüncü taraf hizmetleri içeren ve farklı

amaçlarla karmaşık şekilde kişisel verileri

işlemeye izin verebiliyor. Verilerin işlenmesi

için izinlerin alınmaması ve işlemler

adına sürücüye bilgi verme eksikliğinin

olduğu araçlarda, şeffaflığın çok düşük

kalmasının yanı sıra rıza sisteminin olmaması

da büyük sorun teşkil ediyor.

2. Aşırı veri toplanıyor. Bu tarz araçlarda

kullanılan sensörlerin artan miktarı aşırı

veri toplayarak sağlanan hizmetlerin gereksinimlerinin

ötesinde harekete neden

oluyor. Bu nedenle şirketler, hizmetler için

gerekenden daha fazla veri toplama eğiliminde

hareket ederek kişisel verilerin minimize

edilme ilkesini hiçe sayabiliyor.

3. Yetersiz veri saklama politikaları tehdit

oluşturuyor. Otomobiller tarafından

üretilen ve diğer araçlarla veya IT sistemleriyle

değiştirilen veriler herhangi biri

tarafından saklanabilir. Ancak kişisel veriler

beyan edilen amaçları için gerekenden

daha uzun süre saklanmamalıdır.

Bununla birlikte, bu tarz araçlarda arabaların

eski sahipleri bile araçlarındaki sistemlere

erişmeye devam edebiliyor. Veri

saklama politikasının veya uygulamasının

bulunmaması, kişisel verilerin depolama

sınırlaması ilkesine uygun olmayan

bir şekilde saklanmasına da neden olabiliyor.

4. Kontrol eksikliği bulunuyor. IoT tabanlı

internete bağlı araçlarda bireylerin kişisel

verileri üzerinde kontrol sahibi olmaları

için yeterli işlevselliklere veya seçeneklere

sahip olma durumu sınırlı görünüyor.

Araçtaki iletişim, kişi farkında olmadan

otomatik olarak ve varsayılan olarak

tetiklenebilir ve sayısız veri akışı, veri

sahiplerinin kişisel verilerini kontrol etmesini

son derece zorlaştırıyor. Bundan

kaçınmak için hem sürücülere hem de

yolculara kontroller sunulmalı ve bunlar

hakkında toplanan verilerin güncellenmesini

ve silinmesini bu araçların sağlaması

gerekiyor.

5. Hassas verilerin işlenmesi ve güvenlik

sorunları bulunuyor. Bir kişinin araç kullanımı

hakkındaki sürüş rotaları ve seyahat

hedefleri, araç içi iletişim veya bilgi-eğlence

hizmetleri gibi her veri parçası,

kişinin hayatı hakkında hassas bilgileri

ortaya çıkarıyor. İnsanların sürüş rutini

ve ilgi alanları sadece kimliklerinin belirlenmesine

değil, aynı zamanda dini ve

siyasi dernekler, cinsel yönelim ve ilişkiler

gibi hassas bilgiler üzerinde de sonuçlara

izin verebilir. Bunun yanı sıra IoT tabanlı

teknolojik süreçlerin ve cihazların sahip

olduğu güvenlik açıkları da hackerlerin

bu hassas verilere kolayca ulaşmasına da

olanak sağlıyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Guo Ping: “Pandemiyle mücadelede teknolojinin

potansiyelini iyi anlamalıyız”

27 – 30 Temmuz 2020 tarihleri arasında gerçekleştirilen

HUWEI Better World zirvesinin ilk

gününde, açılış konuşmasını, HUAWEI CEO’su

Guo Ping yaptı. Pandemi ile mücadele etmek için

birlikte çalışmanın önemine değinen Guo Ping,

“Pandemi yaşama ve çalışma kültürümüzü şekillendirdi

ve dünya ekonomisine ağır bir darbe vurdu.

Bilgi ve iletişim teknolojileri bu süreçte birden

fazla cephede COVID-19 ile mücadeleye yardımcı

olacak somut çözümler sunuyor” dedi.

Guo Ping sözlerine şöyle devam etti; “Bilgi ve iletişim

teknolojileri şirketi olarak, bu salgının aşılması

için gereken teknolojiyi en iyi şekilde geliştirmek

ve kullanmak temel sorumluluğumuzdur.

Önceki deneyimlerimize dayanarak, pandemi ile

mücadeleye yardımcı olmak için bilgi ve iletişim

teknolojileri odaklı, farklı senaryolarla çözümler

geliştirdik. Bu vesileyle, hastanelerden uzaktan

eğitime kadar her konuda, tüm ülkelere en verimli

biçimde yardımcı olmak amacıyla, bu deneyimlerimizi

küresel olarak paylaşıyoruz.

“Bizim için teknoloji sadece ağ bağlantıları ile

sınırlı değil. İleri hesaplama, bulut ve yapay zeka

HUAWEI Better World zirvesi, 27 Temmuz’da HUAWEI

CEO’su Guo Ping’in açılış konuşmasıyla başladı. Ping açılış

konuşmasında, pandemiyle mücadelede oluşacak sinerjinin,

teknolojinin gerçek potansiyelini ortaya çıkaracağını vurguladı.

China Telecom, Etisalat, MTN, GSMA ve 3GPP / ETSI

yöneticilerinin de konuşmacıları arasında yer aldığı online

zirvede; bilgi ve iletişim teknolojilerinin yeni ekonomik büyümeye

sunacağı katkıları değerlendirmek üzere, 80’den fazla

ülkeden binlerce katılımcı yer aldı…

gibi teknolojiler bir araya geldiğinde, birbirlerini

güçlendirir ve sayısız fırsat yaratır. HUAWEI’nin

bu alanların her birinde önemli bir gücü var.

Paydaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılayan senaryo

tabanlı çözümler oluşturmak için bu teknolojileri

etkin bir şekilde geliştiriyoruz. Bu gelişim, iş yaşamında

da başarının anahtarı niteliğinde. HU-

AWEI, bu değer zincirinde yer alan tüm kurumlar

için büyümeyi teşvik edici bir şekilde çalışıyor.”

“Mevcut ekonomik ortam göz önüne alındığında,

GSM operatörlerinin hem kısa vadeli hem de

uzun vadeli hedeflere odaklanması gerekiyor.

Dağıtım ağlarının daha verimli kullanılması

amacıyla, HUAWEI olarak farklı öneriler geliştirmeye

devam ediyoruz. Öncelikle operatörler,

mevcut ağların değerini en üst düzeye çıkarmak

için kullanıcı deneyimine öncelik vermeli ve en

çok ihtiyaç duyulan alanlara yatırım yapmalıdır.

Operatörlere ağ taşıma hizmeti sunan şirketler,

mevcut 4G ve FTTx ağlarından en iyi şekilde

yararlanmalı, bütünsel koordinasyon ve hassas

planlama yoluyla yeni ağlara entegre olmalıdır.

Ağ dağıtım planlamalarında, etkin noktalara ve

önemli endüstri uygulamalarına öncelik verilmelidir.”

Gelecekte, Ar-Ge’ye yoğun bir şekilde yatırım

yapmaya devam edeceğiz. İnovasyonu devam

ettirmek için Ar-Ge yeteneklerimizi daha da

geliştireceğiz. Kurucumuz Ren Zhengfei’nin ifade

ettiği gibi, en iyi yaptığımız işe odaklanmaya devam

ediyoruz. Koşullar ne olursa olsun, müşterilerimize

ve tedarikçilerimize karşı yükümlülüklerimizi

her zaman için yerine getireceğiz. Bunu

yaparken de dijital ekonominin büyümesine ve

teknolojinin ilerlemesine yardımcı olacağız.

Sektör Market

IT network

Yüzerken performansınızı akıllı saatinizle artırın

İster sağlam bir yüzücü olun ister yüzmeyi

yeni öğrenen biri… Bu yaz denizde ve havuzda

performansınızı artırmak istiyorsanız,

yüzme verilerinizi takip edecek ve kalp atışı

takibi, harcanan kalori takibi, mesafe takibi

gibi gelişmiş özellikleriyle sizi dinleyip daha

iyisi için yönlendirecek bir asistana ihtiyaç

duyabilirsiniz. 50 metre derinliğe kadar suya

dayanıklı akıllı saat HONOR MagicWatch 2 ile

yüzme antrenmanlarınızı rahatça ölçümleyip,

kulaçlarınızı daha iyi bir performans için atabilirsiniz.

HUAWEI Technologies çatısı altında gençlere

yönelik teknolojik ürünleriyle değer yaratan

HONOR, yüzme sporunda kendini geliştirmek

isteyenler için iyi bir akıllı saatin neler yapabileceğini

ve önemini sıralıyor:

SWOLF skoru: Ne kadar verimli

yüzüyorsunuz?

Profesyonel yüzücüler kadar bunu keyif için

yapanlar da yüzmelerini verimli kılmak için

SWOLF skoru adı verilen bir ölçüme göre performanslarını

takip ederler. Bu skor, belirli bir

mesafe için kulaç sayınızın suda geçirdiğiniz

süreyle olan kombinasyonudur. Böylece mesafeyi

ne kadar sürede kat ettiğiniz ve bu mesafe

için kaç kulaç attığınız ölçülerek bir SWOLF

skoru oluşturulur. Bu skor ne kadar düşükse,

Yüzerken kalp atışı takibi, harcanan kalori takibi, mesafe takibi

gibi gelişmiş özellikler sunan akıllı bir asistanla performansınızı

artırmanız mümkün. 50 metre derinliğe kadar suya dayanıklı

HONOR MagicWatch 2, gelişmiş spor ve sağlık takibi özellikleriyle

yüzme antrenmanlarınızı bir adım ileri taşıyor…

o kadar verimli yüzdüğünüz anlamına gelir.

Bu skoru takip edebilen yüzme modları barındıran

HONOR MagicWatch 2, siz yüzerken veriminizi

takip ederek sizi daha iyisi için teşvik

ediyor.

Yüzmeyi sevenlere özel

antrenman ve sağlık takibi

verileri

HONOR MagicWatch 2, açık deniz ve havuzda

yüzme aktivite takibi modlarıyla performansınızı

ölçerken, SWOLF skoruna ek

olarak yüzülen mesafe, harcanan kalori ve

yüzme hızı gibi sonuçları da veriyor. Huawei

TruSeen 3.5 teknolojisi ile sağlanan ve akıllı

saatinizden rahatça takip edebileceğiniz

bu veriler ile yüzme performansınızı ister

açık denizde ister havuzda olsun, daha iyi

anlayabiliyor ve geliştirebiliyorsunuz. Tüm

bunların dışında suyun altında kalp ritmini

ölçebilen HONOR MagicWatch 2, olası sağlık

sorunlarını tespit etmek için de bir uyarı

kaynağı görevi görebiliyor.

Güneşin keyfini çıkarırken akıllı

telefona bağlı kalmayın

Aktivite ve sağlık takibi özelliklerinin dışında

birçok farklı akıllı özelliğe de sahip olan HO-

NOR MagicWatch 2, suyun dışında da oldukça

kullanışlı. Bluetooth bağlantısı sayesinde telefon

aramaları yapabilme ve gelen aramaları

yanıtlayabilme özelliği sunan akıllı saat, bu

sayede plaj çantanızın derinliklerinde telefon

arama problemini ortadan kaldırıyor. Ayrıca,

üzerinde yer alan 4GB’lık depolama alanına

yükleyebileceğiniz şarkıları herhangi bir akıllı

telefona ihtiyaç duymadan Bluetooth üzerinden

bir kulaklık veya hoparlöre bağlayarak çalabiliyorsunuz.

Böylece HONOR MagicWatch

2, bir aktivite/sağlık takibi cihazı olmanın dışında,

sahil ya da havuz başı keyfinize eğlence

katan bir akıllı saat görevi de görüyor.

43


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Dijital 100 CEO Etkinliğinin iş dünyasına

ışık tutacak anket sonuçları paylaşıldı

Sektör Market

IT network

44

Dünyanın ve Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden

Lenovo’nun, Vizyon 100 üst düzey

iletişim ve etkinlik platformu iş birliğinde düzenlediği

“Dijital CEO” sanal toplantı serilerinin

anket sonuçları açıklandı. Lenovo Türkiye

Genel Müdürü Emre Hantaloğlu’nun moderatörlüğünde

düzenlenen ve 100 CEO katılımının

sağlandığı “Dijital CEO” sanal toplantıları

esnasında hem gündem değerlendirilirken aynı

zamanda katılımcılardan 2 anket sorusunda

da cevap vermeleri istendi. Anketlerde

önümüzdeki dönemde en önemli ana gündem

maddesi ne olacak?» sorusuna katılımcı yöneticilerin

verdiği cevaplarda başta “İnsan ve

İnsan Kaynakları” olmak üzere “Finans ve Ekonomi”,

“Değişen Müşteri Deneyimi”, “Teknoloji,

Dijitalleşme ve Operasyon”, “E-Ticaret ve Sosyal

Medya” konuları öne çıktı. Bunun yanı sıra

değerlendirmelerde özellikle krizden olumsuz

yönde etkilenen kurumların yeni fırsat arayışlarına

yöneleceği de öngörülüyor.

Anket Cevaplarında Öne Çıkan

Konular:

Startup Trace CEO’su Bülent Kutlu’nun yapılacak

anket sorularını yorumlamasının hemen

ardından katılımcı CEO’lar anket sorularına

yanıtlarını verdiler. 100 CEO ile gerçekleştirilen

anket değerlendirmelerinde “pandemi

sırasında sizce şirketleri en çok hangi konular

zorladı?” sorusuna; katılımcıların yüzde 30’undan

fazlası “Pandemi sırasında şirket çalışma

şekillerinin tam olarak belirlenememesi”

yanıtını verdiler. Katılımcıların yaklaşık yüzde

20’si ise pandemi sürecinde şirketleri en çok

zorlayan konulardan biri olarak “Çalışanlarda

oluşan endişe nedeniyle süreçlerin aksaması”

değerlendirmesinde bulundu.

Gerçekleştirilen anketlerde “yeni normalde

CEO’nun en önemli ana gündem maddeleri

sizce neler olacak? sorusuna ise katılımcıların

yüzde 30’undan fazlasının “Yeni normalin

oluşturduğu tehdit ve fırsatlara göre şirket için

yeni iş alanlarını belirlemek” cevabı oldu. Katılımcıların

yüzde 20’si bu soruya “Müşterileriyle

olan ilişki yönetimini yeni normale göre şekillendirmek”

olarak cevap verirken yüzde 20’si

de “Finansal yapıyı güçlendirmek” seçeneğini

cevap olarak vurguladı.

Üst düzey kadın yönetici

sayısı artacak

Anket değerlendirmelerinin yanı sıra toplantılara

katılan Index Grup CEO’su Erol Bilecik,

Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili

Lenovo ve Vizyon 100 iş birliğinde düzenlenen 100 CEO’nun

katıldığı “Dijital CEO” sanal toplantı serilerinin değerlendirme

ve anket sonuçları açıklandı. Lenovo Türkiye Genel Müdürü

Emre Hantaloğlu’nun moderatörlüğünde farklı sektörlerin

liderlerini bir araya getiren toplantılarda başta “İnsan ve

İnsan Kaynakları” olmak üzere Finans ve Ekonomi, Değişen

Müşteri Deneyimi, Teknoloji, Dijitalleşme ve Operasyon,

E-Ticaret ve Sosyal Medya konuları öne çıktı…

İdil Yiğitbaşı, İnci Holding Yönetim Kurulu

Başkanı Neşe Gök, Netlog Lojistik Yönetim

Kurulu Başkanı Şahap Çak, Korn Ferry

Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Şerif Kaynar,

Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği Yönetim

Kurulu Başkanı ve Sabancı Holding Çimento

Grup Başkanı Tamer Saka, Logo Yazılım

Yönetim Kurulu Başkanı Tuğrul Tekbulut,

Memorial Sağlık Grubu CEO’su Uğur Genç,

MediaMarkt Türkiye CEO’su Yenal Gökyıldırım

iş süreçlerindeki değişim üzerine sektöre

ışık tutacak değerlendirmelerde de bulundular.

Yüzde 70 erkek ve yüzde 30 kadın yönetici

katılımıyla gerçekleştirilen toplantı raporu,

önümüzdeki dönemde uzaktan çalışma imkanlarının

artması ile beraber kadınların iş

gücündeki temsil oranının ve şirketlerde üst

düzey kadın yönetici sayısının artacağı yönündeki

öngörüleri de sunuyor.

Farklı sektörler öne çıkıyor

Bilişim ve Teknoloji/ Telekom, Perakende, Sağlık,

Sanayi & Üretim, Kargo & Lojistik, Servis,

Beyaz Eşya/ Elektronik, Finans & Ödeme Sistemleri,

İK & Yönetim Danışmanlığı, Turizm

& Eğlence, Girişimcilik, Enerji, Reklam, Pazarlama,

Otomotiv, Yiyecek & İçecek, Havacılık &

Havalimanı, E-ticaret ve eğitim sektörü olmak

üzere farklı sektörleri temsil eden katılımcılar

toplantılarda normalleşme sürecini kendi sektörleri

ile ilgili bilgiler vererek değerlendirdiler.

Toplantılardaki değerlendirmeleri sunan raporda;

* Esnek ve hızlı yönetim anlayışıyla birlikte

organizasyon değişimlerinin beklenenden çok

daha hızlı yaşanacağı,

* Üniversite öncesinde (ilk-orta-lise) uzaktan

eğitim her ne kadar yapılabilse de insan

doğası ve öğrenme süreçleri sosyalleşmeyi

gerektirdiğinden uzaktan eğitim ve bir arada

yapılan eğitimin belirli bir süre birlikte yol

alacağı,

* Ülkeler ve kurumlar açısından bakıldığında

önümüzdeki dönemde doğa ve çevreye

yapılacak yatırımların artacağı,

* Pandemi sonrasında, salgından etkilenen

tüm ülkelerin sağlık altyapılarını gözden geçirecekleri

ve yatırımlarını bu yönde artıracakları,

* Güçlü lojistik sektörü ile Türkiye’nin Avrupa

ve Asya’da önemli bir kesişim noktası ve tedarik

zincir merkezi olması öngörülüyor.

Buna ilave olarak değerlendirmeler pandeminin

etkisiyle bazı sektörlerin diğer sektörlere

göre avantajlı hale geldiğini ortaya koyuyor.

Sağlık, Telekom, Bilişim ve Teknoloji, Gıda,

Temizlik Ürünleri, Zincir Market, Enerji,

E-ticaret, Kargo ve Lojistik, Sigorta, E-oyun ve

Finans sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar

ekonomik büyüme açısından diğer sektörlerde

yer alan kurumlara göre bu süreçle daha

iyi başa çıkıyor.

Ofis alışkanlığı değişiyor

Toplantıda üst düzey katılımcıların “insan ve

insan kaynakları “başlığı altında gerçekleştirdikleri

değerlendirmelerde önümüzdeki günlerde

şirket içi pandemi kurullarının artacağı

öngörülüyor.

Raporda da sunulan değerlendirmelerde çalışanların

performanslarının artmasında üst

düzey yöneticilerin ve insan kaynakları bölümlerinin

çalışanlar ile sık sık, samimi ve şeffaf

iletişim içerisinde olmalarının önemi vurgulanırken,

ofis kullanımında değişimin kaçınılmaz

olduğunu belirten birçok yönetici “Bundan

sonra haftada beş gün ofiste olmayacağız.”

söylemiyle pandemi süreciyle birlikte değişen

alışkanlıklar açısından önemli bir tespitte

bulunuyor.

Lenovo Türkiye ve Vizyon 100 platformu iş

birliğinde gerçekleştirilen toplantılar sonbahar

döneminde de sürecek.

Lenovo Türkiye Genel Müdürü Emre Hantaloğlu,

Vizyon 100 platformu iş birliğinde

gerçekleştirilen dijital buluşmaların anket sonuçları

ve açıklanan raporda sunulan değerlendirmelerle

ilgili şunları söyledi: “Lider isimlerin

karşılıklı olarak birbirlerinin farklı sektörlerdeki

tecrübelerinden de faydalanabildiği toplantılarımızın

değerlendirme sonuçlarının da aynı

şekilde iş dünyasına faydalı öngörüler kazandıracağına

inanıyorum. Özellikle normalleşme

süreci ve sonrasında bizleri nelerin beklediğine

dair çok değerli öngörülerle bu toplantıların

hepimize rehberlik edebileceğini düşünüyorum.

Lenovo olarak Vizyon 100 platformuyla

birlikte önümüzdeki sonbahar döneminde de

hepimize yol gösterecek toplantılarımızı sürdüreceğiz.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Logitech G, PRO X LIGHTSPEED Kablosuz

Oyuncu Kulaklığını tanıttı

Oyun teknolojileri ve

ekipmanlarının öncü

markası Logitech G,

PRO X LIGHTSPEED

Kablosuz Oyuncu Kulaklığını

oyun tutkunlarının

beğenisine sundu.

Bu yeni kulaklık,

dünyanın sayılı espor

profesyonelleri tarafından

titizce tasarlanan PRO X’i LIGHTSPEED

kablosuz teknolojisiyle bir araya getiriyor. PRO

X LIGHTSPEED Kablosuz Oyuncu Kulaklığı,

inanılmaz bir konfor ve dayanıklılığı yüksek

performanslı işitme ve konuşma teknolojileriyle

birleştirerek, tüm kullanıcıların sesleri bir

profesyonel gibi duyabilmesini ve aynı kalitede

konuşabilmesini sağlıyor.

20 Saatin Üzerinde Pil Ömrü

Sunuyor

20 saatin üzerinde pil ömrü ve 13 metre mesafe

sunan 2,4 GHz LIGHTSPEED kablosuz

ile donatılan PRO X LIGHTSPEED Kablosuz

Oyuncu Kulaklığı da Blue VO!CE yazılımına

sahip. Logitech G HUB gelişmiş oyun yazılımı

kullanılarak etkinleştirilen Blue VO!CE, temiz

Logitech G, dünyanın en iyi espor uzmanlarıyla birlikte

tasarlanan ödüllü PRO X Oyuncu Kulaklığının LIGH-

TSPEED kablosuz versiyonunu tanıttı.

ve profesyonel ses iletişimi sağlayan gerçek

zamanlı bir mikrofon etkisi yaratıyor. Oyuncular

bu sayede seslerini kişisel tercihlerine göre

ayarlayabiliyor, takım arkadaşlarının seslerini

daha iyi duyabiliyor ya da profesyonel bir yayıncı

gibi ses çıkarabiliyorlar. Alışılmışın dışında,

oyuncular Blue VO!CE ile entegre kayıt ve oynatma

işlevini, seslerinin benzersiz rengi ve tınısına

en uygun opsiyonu görecekleri önceden

belirlenmiş bir filtre profilini hızlıca seçmek

için kullanabiliyor. Ayrıca Blue VO!CE’in gelişmiş

modu, daha üst seviye bir kişiselleştirme

düzeyi ile ilgilenen oyunculara ses geliştirmeleri

için profesyonel efektler de sunuyor.

En İyi Kablosuz Kulaklık

G PRO X LIGHTSPEED Kablosuz Oyuncu

Kulaklığını oyunseverlerle paylaştıkları için

çok mutlu ve heyecanlı olduklarını dile getiren

Logitech Türkiye Pazarlama Müdürü

Birol Sülük, “Profesyonel oyuncu kulaklıkları

serimize yeni ürünler eklemek Logitech G olarak

önemli amaçlarımızdan biri. Profesyonel

esporcuların ve oyunseverlerin en iyi kablosuz

kulaklık arayışına son veren G PRO X LIGHTS-

PEED Kablosuz Oyuncu Kulaklığı, oyuncuların

herhangi bir kablo ya da kısıtlama olmaksızın

ihtiyaç duydukları performans, iletişim ve

konforu vadediyor” dedi.

Daha güçlü, net ve temiz bir ses için PRO-G

50mm sürücüye ve oyun deneyimini profesyonelleştiren

DTS 7.1 surround ses sitemine

de sahip bulunuyor. Yeni oyuncu kulaklıkları,

profesyonellere sıkı antrenman ve oyun süreçlerinde

yardımcı olmak için, saatlerce takılabilecek

derecede konforlu, aynı zamanda

da inanılmaz derecede dayanıklı tasarlandı.

Alüminyum ve çelikten imal edilen bu hafif

tasarımda, yumuşak hafızalı köpükten kulak

yastıkları ile birinci sınıf suni deriyle kaplı kafa

bandı bulunuyor.

Sektör Market

IT network

Uluslararası TestIstanbul Konferansı için geri sayım!

Güney Doğu Avrupa ve Orta Doğu’nun en büyük

yazılım test etkinliği Uluslararası TestIstanbul

Konferansı, bu yıl 11’inci kez “Test ve

Test Otomasyonunda Robotik Süreç Otomasyonu”

ana temasıyla gerçekleştirilecek. Yazılım

Test ve Kalite Derneği (Turkish Testing Board

– TTB) tarafından hayata geçirilen konferans,

8 Ekim 2020 tarihinde bir ilki gerçekleştirerek

hibrit bir formatta hem sanal hem fiziksel platformlarda

yapılacak. Toplam 6 Keynote ve 30

konuşmacının 25’in üzerinde oturumda katılımcılarla

bir araya geleceği konferansta, Continuous

Delivery, DevOps ve Yazılım Geliştirme

konularında dünyanın önde gelen isimlerinden

Dave Farley, yazılım mühendisliği dinamiklerini

masaya yatıracak. Test.ai’nin ana mühendisi

Tariq King de yapay zekanın yazılım testinde

nasıl kullanılabileceğini anlatacak.

Bu yıl konferansın ana teması Test ve Test Otomasyonunda

Robotik Süreç Otomasyonu (RPA)

olacak. Alt tema olarak da Sürekli Test, Sürekli

Entegrasyon ve DevOps konuları ele alınacak.

Yazılım Test ve Kalite Derneği Başkanı Koray

Yitmen’in “Sihire Karşı Test: Test Odaklı Geliştirme

(TDD) Kodunuzdaki İllüzyonu Nasıl

Bozacak!” açılış konuşmasıyla başlayacak konferansta,

dünyanın önde gelen sektör uzmanlarından

uygulamaların test süreçlerini tamamen

botlar tarafından sağlayan Test.ai’nin ana

mühendisi Tariq King, keynote konuşmasında

yapay zekanın yazılım testinde nasıl kullanılabileceğini

ve şirket olarak nasıl kullandıklarını

anlatacak.

Yazılım test sektörünün en önemli etkinliklerinden Uluslararası

TestIstanbul Konferansı bu yıl 11’inci kez gerçekleştirilecek.

Yazılım Test ve Kalite Derneği (Turkish Testing Board

– TTB) tarafından hayata geçirilen konferans, 8 Ekim 2020

tarihinde bir kez daha sektör profesyonellerini ağırlayacak.

Pandemi etkisiyle bir ilke de imza atılacak konferansta etkinlikler

hibrit bir formatta hem sanal platformda hem Hilton

Bomonti Hotel’de yapılacak…

Continuous Delivery, DevOps ve Yazılım Geliştirme

konularında dünyanın önde gelen isimlerinden

biri kabul edilen, danışman, kanaat önderi

Continuous Delivery kitabının ortak yazarı

Dave Farley, “Yazılım Mühendisliği: Zanaatkarlık

Yeterli Değil” başlıklı keynote konuşmasıyla

sektör profesyonelleri ve geliştiriciler için

yazılım mühendisliği dinamiklerini masaya

yatıracak. Ayrıca Farley, konferanstan 1 hafta

sonra da yazılım geliştirmede önemli bir teknik

pratik olan Deployment Pipeline konusunda

İleri Seviye Deployment Pipeline Teknikleri

Eğitimini virtual ortamda vererek bu alanda

yetkinliğini artırmak isteyen IT profesyonellerine

önemli bir fırsat sunacak.

Uygulama performansı izleme, yazılım geliştirme,

yazılım testi, API testi ve API yönetimi

için araçlar sunan SmartBear’de mühendislik

direktörü olarak görev alan Andrii Dyznia da

konferansın ilgi çekici konuşmacıları arasında

yer alıyor. Candy Crush gibi dünyanın en çok satan

oyunlarını geliştiren King’de mühendislik

müdürü ve Spotify’da teknik program müdürü

olarak görev alan Dyznia, konferansta “Dağları

Yerinden Oynatabilen Ekip” başlıklı bir konuşma

yapacak.

Yazılım testleri geliştiren Norveçli danışmanlık

firması Promis Qualify’ın kıdemli test müdürü

Christian Brødsjø, Norveç Oslo’da son teknolojiye

sahip havalimanının testlerini gerçekleştirdi.

Brødsjø, “Sınır Gökyüzü: Yeni Bir Havalimanı’nı

Nasıl Test Edersiniz?” başlıklı konuşmasında 1

yıl boyunca ekibiyle birlikte havalimanı testlerini

nasıl gerçekleştirdiklerini ve neler yaşadıklarını

konferans katılımcılarıyla paylaşacak.

Expedia.com ve Hotels.com’un kalite mühendisliğini

yapan Miro Barscocchi ise “Bir Kalite Mühendisinin

Kod Yazması Gerekir Mi?” başlıklı konuşmasında

kod yazmanın kalite mühendisinin

hayatında yeri olup olmadığını sorgulayacak.

45


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Alfa kuşağının gözde mesleği: “Gamer”

Sektör Market

IT network

46

Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de

hızla gelişmekte olan gaming sektörü,

günümüz gençleri ve gelecek nesiller için

önemli bir kariyer fırsatı olarak dikkat

çekiyor. 2019 yılı itibariyle dünyada 140

milyar dolar, Türkiye’de ise tahmini olarak

1 milyar dolarlık hacme ulaşan sektör,

tüketicilerin evlerinde kaldığı pandemi

sürecinde ise küresel olarak yüzde

200’ler seviyesinde büyüme gösterdi.

Gaming sektörü gelişmeye devam ederken,

şimdiden esporcular milyonlarca

dolar kazanıyor. Pek çoğu 14-17 yaş

aralığındaki esporcular, tüm dünyada

yaklaşık 600 milyonluk bir seyirci kitlesi

tarafından izleniyor. Yapılan araştırmalar,

esporcular kadar onları takip eden

izleyicilerin de sektörün gelişmesine

önemli katkıları olduğunu ortaya koyuyor.

Geçmişte espor yalnızca bir hobi

olarak görülürken, gamer olmak artık

günümüzün gözde mesleklerinden biri

sayılıyor. Gaming konusundaki yaklaşımıyla

Türkiye’de esporun gelişmesinde

öncü rol oynayan İncehesap.com’un geçtiğimiz

Mayıs ayında düzenlediği PUBG

DUO Turnuvası da espora ülkemizde

gösterilen yoğun ilgiye ışık tutuyor. Bir

ay boyunca devam eden ve 384 takımın

katıldığı bu turnuvanın sadece final maçını

13 bin tekil izleyicinin takip etmişti.

Gözler Alfa kuşağında

Esporcu olmanın dünyada olduğu gibi

ülkemizde de yepyeni bir meslek olarak

öne çıktığını ifade eden İncehesap.com

Kurucu Ortağı Nurettin Erzen, bu yepyeni

alanı desteklemek üzere marka olarak

Beşiktaş Esports’un ana sponsorluğunu

üstlendiklerini, espor alanında bugüne

dek 100’e yakın sponsorluğa imza

attıklarını hatırlattı. Erzen, “Bugün

ülkemizdeki aktif esporcular, ağırlıklı

olarak 1995 yılı sonrasında doğan Z kuşağından

oluşuyor. Ancak arkalarından

esporculuğa çok uygun, yepyeni bir nesil

geliyor: Alfa kuşağı. Bu kuşak gamer

olarak sahne almaya başladıkça gaming

sektörünün dinamikleri daha da gelişecek.

Yalnızca espocuların değil, sektör

etrafında yepyeni meslekler edinenlerin

de yükselmesine tanıklık edeceğiz” dedi.

Geçmişte gaming yalnızca bir hobi olarak görülürken,

bugün gamer olmak ve espor organizasyonlarında

profesyonel olarak yer almak günümüzün gözde

mesleklerinden biri sayılıyor. Gaming konusundaki

yaklaşımıyla Türkiye’de esporun gelişmesine öncülük

eden İncehesap.com, gerçekleştirdiği organizasyonlar

ve sponsorluklarla bu alanda kariyer yapmak isteyen

esporculara tam destek veriyor. İncehesap.com,

diğer nesillere oranla daha ufak yaşlarda teknolojiyle

etkileşime giren Alfa kuşağının gelişiyle, meslek olarak

“gamer” olmayı seçenlerin daha da fazlalaşacağına

dikkat çekiyor…

Yeni neslin gaminge olan ilgisini

İncehesap.com’un site trafiğinde de net

bir şekilde gördüklerini kaydeden Nurettin

Erzen, sözlerine şöyle devam etti:

“18-24 yaş arasındaki ziyaretçi sayımız,

geçen seneye kıyasla yüzde 40’ın üzerinde,

2019’un ilk 6 ayına kıyasla ise yüzde

90 artış gösterdi. Bu oranlar yeni neslin

espor ve gaming teknolojileriyle nasıl

uyumlandıklarını net bir şekilde ortaya

koyuyor”

Teknolojiyle en uyumlu nesil

İncehesap.com’un verdiği bilgilere göre

Alfa kuşağı, diğer nesillere oranla daha

ufak yaşlarda teknolojiyle etkileşime girdiğinden

gaming dünyası ve espor için en

uygun nesil. İlk tanımını Avusturalyalı

fütürist Mark McCrindle’ın yaptığı bu

kuşak, 2010 ile 2030 yılları arasında doğanlardan

oluşuyor. Bilgiye erişme gücü

açısından diğer kuşaklara göre daha çok

şanslı olduğu belirtilen Alfa’lar, hayatlarına

entegre ettikleri tüm teknolojileri

kişiselleştirebilme yeteneğiyle öne çıkıyor.

Ekranlara bağlanma oranı daha

yüksek olan, Z kuşağına göre çok daha

dikkatli olduğu belirtilen Alfa kuşağı,

iletişim kurarken yazmaktan çok, görsel

ifadeleri ve ses kayıtlarını tercih ediyor.

Yeni gaming profesyonelleri

geliyor

Türkiye’de gaming dünyası için

şimdiden eleman yetiştirme hareketinin

başladığına dikkat çeken Nurettin

Erzen, İncehesap.com olarak düzenledikleri

turnuvalar ve Gaming Geceleri

ile esporcuları desteklemeye, yeni

nesil oyuncuları sektöre kazandırmaya

devam ettiklerini de söyledi. Erzen,

“İncehesap olarak Türkiye’de gaming

dünyası için profesyoneller yetiştirme

hareketinin öncülüğünü üstleniyoruz.

Espor organizasyonlarının yaygınlaşması,

gaming alanında çalışacak başka

mesleklerden profesyonellere olan ihtiyacı

da doğuruyor. Yeni nesil gazeteciler,

oyun yazılımı geliştiriciler, analistler

gibi… Dolayısıyla gamer olmak, tek başına

yükselen bir meslek olmakla kalmıyor,

aynı zamanda yeni mesleklerin doğması

ya da mevcutların dönüşmesine de

yardımcı oluyor” dedi.

En uzun eğitim alan, en

girişimci kuşak

Erzen ayrıca, araştırmaların Alfa kuşağının

en girişimci nesillerden biri olacağını

gösterdiğini de belirtti. Erzen,

sözlerini şöyle tamamladı: “Alfa kuşağı

hayatının daha erken dönemlerinde bilgiye

ve teknolojiye erişim sağlarken, bir

yandan da diğer kuşaklara göre daha

uzun süre eğitim alacak. Pek çoğu, henüz

okuldan mezun olmadan yüksek

kazanç sağlayan, işini keyifle yapan birer

esporcu olurken, bazıları da birer Elon

Musk olacak. Yapılan araştırmalara göre

2025 yılına kadar dünyada 2 milyar Alfa

nesli olması bekleniyor. Bunların yüzde

55’inin video içeriği üretmesi, yüzde

47’sinin elektronik üzerine yoğunlaşması,

yüzde 43’ünün robotik alana ilgi duyması,

yüzde 36’sının ise bilgisayar programcılığına

yönelmesi bekleniyor.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Fortinet, OPAQ Networks’ü satın aldığını duyurdu

Kapsamlı, entegre ve otomatik siber güvenlik

çözümlerinin global oyuncusu Fortinet, Herndon,

Virginia merkezli Güvenli Erişim Hizmetleri

(SASE, Secure Access Service Edge) sağlayıcısı

OPAQ Networks’ü satın aldığını duyurdu.

OPAQ’ın Sıfır Güven Ağ Erişim (ZTNA, Zero Trust

Network Access) bulut çözümü, kurumların dağıtık

ağlarını (veri merkezleri, ofisler ve uzaktan

çalışanlar) ve Nesnelerin İnterneti cihazlarını

koruyor.

Fortinet Security Fabric, OPAQ’ın patentli ZTNA

çözümüyle birlikte kullanıldığında Fortinet’in

mevcut SASE hizmetini iyileştirerek sektör öncüsü

yeni nesil güvenlik duvarı ve SD-WAN özellikleri,

web güvenliği, sandboxing, gelişmiş uç nokta

koruması, kimlik / çok faktörlü doğrulama, çoklu

bulut iş yükü koruması, bulut uygulama güvenlik

aracı şirketi (CASB), tarayıcı izolasyonu ve web

uygulaması için güvenlik duvarı özellikleri sayesinde

sektörün tek gerçek Sıfır Güven erişimine

ve güvenliğine sahip sınıfının en iyisi SASE bulut

platformunu sunuyor.

OPAQ’ın özel üretim platformu, başka şirketlerin

çözümleriyle uyumlu olacak şekilde geliştiriliyor.

Böylece SASE çok kullanıcılı platformu kendi

çözümlerine entegre edilebilen MSSP’ler ve taşıyıcılar;

kendi Ağ Operasyon Merkezi ve Güvenlik

Operasyonları Merkezi uzmanlığının yanı sıra gelişmiş

profesyonel hizmetleriyle kamu kuruluşlarına

ve özel şirketlere katma değer sağlayabiliyor.

Daha fazla kullanıcının, cihazın, uygulamanın,

Fortinet, Bu Satın Alımla Mevcut Güvenli Erişim Hizmetlerini

İyileştirerek Pazara En Eksiksiz SASE Platformunu

Sunmayı Hedefliyor.

hizmetlerin başka bir konumdan bağlanmasıyla

verinin dışardan geldiği uzaktan çalışma trendi

göz önünde bulundurulduğunda Fortinet’in kapsamlı

Security Fabric çözümünün OPAQ’ın bulut

platformuyla entegre olması, müşterilerin ve iş ortaklarının

sınıfının en iyi güvenlik çözümlerinde

daha fazla seçeneğe sahip olmasını sağlıyor. Sektöre

farklı bir ürün sunan Fortinet, en iyi ve entegre

güvenliği ağ inovasyonuyla gerçek zamanlı

bir şekilde birleştirerek müşterilerini daha da iyi

koruyor.

Fortinet, OPAQ’ı satın alarak diğer bulut güvenliği

sağlayıcılarından farklı olarak aşağıdakileri

sunuyor:

• Diğer bulut güvenliği sağlayıcılarına kıyasla en

iyi ölçeklenebilirlik, performans ve güvenlik.

• Saldırı zemininde birçok korumasız açık bırakan

diğer ZTNA sağlayıcılarına kıyasla Sıfır Güven,

güvenliği sağlayan geniş ve entegre bir bulut

güvenlik çözümü ailesi.

• Fortinet’in en iyi Ar-Ge yeteneklerinden faydalanarak

güvenlik inovasyonlarını kesintisiz ve

ölçekli olarak sunan türünün tek örneği ZTNA

çözümüyle sistemin içinde dahili olarak yer alan

güvenlik birimi.

• Şirketin güvenlik odaklı ağ yaklaşımını daha

da ileriye taşıyan ve Fortinet’in sektör lideri

SD-WAN’ı içinde barındıran tamamen entegre

güvenlik ve ağ hizmetleri.

• Pazardaki iş ortaklarının ürünleriyle en uyumlu

ZTNA hizmeti, Fortinet’in iş ortaklarına verdiği

değerin altını bir kere daha çiziyor.

Fortinet Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Ken

Xie, konuyla ilgili şunları söyledi: “SASE pazarında

gerçekleşen hareketlilik, güvenlik odaklı ağ

yaklaşımının önemini bir kere daha gösteriyor ve

verdiğimiz mesajların altını çiziyor. Hiper bağlantıların

ve genişleyen ağların döneminde ağlar artık

tüm dijital altyapıyı kapsayacak kadar genişliyor

ve güvenliğin de birleşmesi gerekiyor. OPAQ

satın alımımız, mevcut SASE hizmetlerimizi

daha da iyileştirerek pazardaki en kapsamlı SASE

platformunu sunmamızı sağlıyor. Fortinet SASE

platformu; müşterilere esnek, uygun maliyetli ve

patentli sıfır güven bulut mimarisi üzerinden sunulabilen

en kapsamlı güvenliği, sektör lideri SD-

WAN’ı ve ağ hizmetlerini sağlıyor.”

Sektör Market

IT network

Mobil Siber Güvenlik Tehditlerine Dikkat!

Siber tehditler, gün geçtikçe

daha da mobilleşiyor. Mobil

siber güvenlik, sanılanın

aksine daha kişisel ve tehditlere

daha açık hale geliyor.

Dijital ayak izlerinin

mobilleşmeyle her yere taşınması

da verilerin yanlış

ellere kolayca geçmesine

ve kurtarılmasının zorlaşmasına

neden oluyor. Ağ

güvenliği ve zekası, güvenli

Wi-Fi ve çok faktörlü kimlik

doğrulamanın önde gelen küresel sağlayıcısı

WatchGuard’ın Türkiye ve Yunanistan Ülke

Müdürü Yusuf Evmez’e göre, başta şirketlerde

olmak üzere kişisel cihazlardaki özel verileri

riske atan mobil güvenlik tehditlerine karşı

alınması gereken önlemleri sıralıyor.

1. Wi-Fi: Bir mobil cihazın en az bağlı olduğu ağ

kadar güvenli olduğunu unutmayın. Özellikle

şirket ağları güvenliğinin yüksek korumalı seviyelerde

olması mobil cihazları ve beraberinde

de verilerin güvenliğini direkt etkiliyor. Özellikle

KOBİ’ler için tam koruma sağlayan Watch-

Guard yeni T serisi Firebox cihazlarına dikkat

çeken Yusuf Evmez, şirketlerin bu konuda gelişmiş

ve katmanlı ağ güvenliği sağlayan güvenlik

duvarlarını tercih etmesi gerektiğini belirtiyor.

2. Mobil Uygulamalar ve Veri Sızıntıları: Sızan

veriler kurumsal güvenlik için en büyük tehdit

olarak kabul ediliyor. Bu durumu en sinir bozucu

yapan şey ise genellikle kötü amaçlı olarak

yapılmaması. Bunun sebebi ise birçok çalışanın

ya da kişinin hangi uygulamaların veri ve

Finansal ya da kişisel verileri güvende tutmak şirketler ve

çoğu bireyler için en önemli durumu teşkil ediyor. Özellikle

2020 ve sonrasında verilerin güvenliği adına atılacak en

büyük adımın mobil siber güvenliği sağlamaktan geçtiğini

belirten WatchGuard Türkiye ve Yunanistan Ülke Müdürü

Yusuf Evmez, şirketleri ve bireysel kullanıcıları karşılaşacakları

5 mobil siber güvenlik tehdidi konusunda uyarıyor.

bilgileri görüntüleyebileceğini bilmemesi ve

uygulamalara bilinçsizce tüm verilerini aktarmasından

kaynaklanıyor. Şirketlerin özellikle

bu konuda çalışanlarına mobil siber güvenlik

eğitimi vermesi ve gerekli çözümleri uygulaması

gerekiyor.

3. Sosyal Mühendislik: Siber suçların büyük

çoğunluğu e-posta ile başlıyor. Kullanıcıların,

kimlik avı saldırısına bir mobil cihaz üzerinden

yanıt verme oranı masaüstünden yanıt vermelerine

göre de daha yüksek olasılık taşıyor. Bu

durumda başta şirket çalışanları olmak üzere

birçok kişi sosyal mühendislik saldırılarına

mobil cihazlarından yakalanıyor. Bunun önüne

geçmek adına mobil cihazlar için güvenlik

anahtarlarının devreye alınması gerekiyor.

4. Zayıf Seviyede Şifre Korumaları: Hala hesaplarını

düzgün bir şekilde güvenlik altına almayan

mobil kullanıcılar bulunuyor. Bu mobil kullanıcıların

birer şirket çalışanı olması ve hem

şirket verilerini hem de kişisel verilerini zayıf

seviyeli şifrelerle koruması büyük tehditleri beraberinde

getiriyor. Mobil cihazların uzaktan

çalışmalarda dahi kullanımı ve güvenliği adına

güçlü şifrelerle korunması gerektiğini aktaran

Yusuf Evmez, tüm uzaktan erişim noktalarına

da mobil bir şekilde ulaşılabilen hizmetleri bulut

tabanlı WatchGuard AuthPoint ile yüksek

seviye MFA korumasının gerçekleştiğini ve şirketlerin

bu çözüm sayesinde şifre güvenliği ve

kimlik bilgilerinin yetkisiz kullanım sorununu

yaşamadığını ifade ediyor.

5. Kripto Para Madenciliği: Mobil tehditler

listesi ile alakalı olarak en yeni tehditlerden

birini de hackerlerin kripto para madenciliği

çalışmaları oluşturuyor. Cihaz sahibinin bilgisi

olmadan kripto para madenciliği yapmak

için cihazlara saldırı gerçekleştiren hackerler,

kullanıcılar için büyük tehditlerin oluşmasına

neden oluyor. Cihazları dikkatle seçmek ve bir

kullanıcının yalnızca resmi platform mağazasından

uygulama indirmesini gerektiren bir

politikaya uymak ciddi önem arz ediyor.

47




Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!