Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
September - October 2020
www.turkishhealthcare.org
YAYINDA!
ÜCRETSİZ KAYDINIZI HEMEN OLUŞTURUN
FIND YOUR TURKISH SUPPLIERS and
DISCOVER MORE ABOUT OUR ORGANIZATIONS
Publisher
H. Ferruh IŞIK
on behalf of
İSTMAG Magazin Gazetecilik
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
Managing Editor
(Responsible)
Mehmet SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
Editors
Duygu SAZAN
duygu.sazan@img.com.tr
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
Graphic & Design
Tayfun AYDIN
tayfun.aydin@img.com.tr
Advertising Coordinator
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
Foreign Relations Manager
Ayça SARİOĞLU
ayca.sarioglu@img.com.tr
Digital Assets Manager
Emre YENER
emre.yener@img.com.tr
Web Developer
Amine Nur Yılmaz
amine.yilmaz@img.com.tr
Accounting Manager
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
Finance Manager
Yusuf Demirkazık
yusuf.demirkazik@img.com.tr
Subscription
İsmail ÖZÇELİK
ismail.özcelik@img.com.tr
Head Office
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim
Caddesi No:11 Medya Blok Kat:1
34197 Yenibosna / İstanbul /
Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
Index
İçindekiler
5
Berko Pharmaceuticals Receives
COVID-19 Safe Production Center Certificate
COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi Aldı
10
Adil Pelister: “We Are Entering A New Era in
Our Exports with Easy Export Platform”
Adil Pelister: “Kolay İhracat Platformu ile
İhracatımızda Yeni Bir Döneme Giriyoruz”
14
Abdi İbrahim Receives
Two Gold Stevie Awards At Once!
Abdi İbrahim’e Stevie Awards’tan
İki Altın Ödül Birden!
16
Turkey may be One Those Countries that
Performs Most Clinical Research among
Top 10 Countries in 2027
Türkiye 2027’de En Çok Klinik Araştırma
Gerçekleştiren 10 Ülkeden Biri Olabilir
Printing
İhlas Gazetecilik A.Ş
Merkez Mahallesi 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza NO: 11/A 41
Yenibosna / İstanbul / TURKEY
Tel: 0 212 454 30 00
WHAT WAS THE ‘TALK OF THE TOWN’
THIS TIME LAST YEAR?
There is a virus which all countries of the world concern, we have forgotten all the
troubles and diseases except almost the virus. We always talked and argued about one
thing. However, was it like that last year today? What would we talk about when starting
autumn?
There was no such thing as an epidemic. Perhaps our biggest problem as we entered
the autumn months was the change of the weather and the flu germ. When it comes to
vaccination, the first thing we think of is the flu vaccine. Today we are thankful for these
illnesses by saying ‘if they say flu, it is good to survive with flu’ ...
Struggling with the pandemic, even talking about it, not today, exhausts us. We listen
and read every news published, every development we hear, with our eyes wide open.
We also get good news. Perhaps we are witnessing the most important scientific studies
in history. I wonder if we should be happy or sad at such a testimony now?..
Nevertheless, I leave everything aside, I am proud to see all of these studies in Turkey.
It makes me very happy that such strong infrastructure, responsible and conscious
companies are known to the world with their success. I am sure that all of us like that
...
Our curious, anxious, excited, hopeful wait continues from all our companies. And while
I wait, I have another question in mind: What are we going to talk about today next year?
Make a forecast both for the world and for yourself until our next issue. And stay
healthy!
GEÇEN SENE BUGÜN NEYİ
KONUŞUYORDUK?
DUYGU SAZAN
Editor
duygu.sazan@img.com.tr
Bir virüs var ki tüm dünya ülkelerinin başında, neredeyse haricindeki tüm dertleri,
hastalıkları unuttuk. Hep tek bir şey üzerine konuşur, tartışır olduk. Oysa ki geçen sene
bugün öyle miydi? Sonbahara başlarken nelerden konuşurduk?
Salgın diye bir şey yoktu mesela. Belki de sonbahar aylarına girerken ki en büyük
derdimiz, hava değişikliği, grip mikrobuydu. Aşı denilince aklımıza ilk olarak grip aşısı
geliyordu. Bugün grip deseler, ‘Griple atlatsak iyi’ diyerek, bu hastalıklara şükreder
olduk…
Bugün değil pandemiyle mücadele etmek, hakkında konuşmak bile artık bizi yoruyor,
yıpratıyor. Yayınlanan her haberi, duyduğumuz her gelişmeyi gözlerimiz fal taşı gibi
açılarak dinliyoruz, okuyoruz. Güzel haberler de alıyoruz. Tarihin en önemli bilimsel
çalışmalarına tanıklık ediyoruz belki de. Şimdi böyle bir tanıklığa sevinmek mi lazım
üzülmek mi acaba?..
Yine de her şeyi bir yana bırakırsam, Türkiye’de yapılan tüm bu çalışmaları görmekten
büyük gurur duyuyorum. Alt yapısı böyle sağlam, sorumluluk sahibi, bilinçli firmaların
adını başarılarıyla dünyaya duyurması beni çok mutlu ediyor. Eminim ki hepimizi öyle…
Meraklı, endişeli, heyecanlı, umutlu bekleyişimiz sürüyor tüm firmalarımızdan. Ve
beklerken aklımda bir soru daha var: Önümüzdeki yıl bugün neyi konuşacağız?
Bir sonraki sayımıza kadar siz de hem dünya için hem de kendiniz için bir tahminde
bulunun. Ve sağlıkla kalın!
Berko Pharmaceuticals Receives
COVID-19 Safe Production Center Certificate
COVID-19 Güvenli Üretim Merkezi Belgesi Aldı
Berko Pharmaceuticals has been entitled to receive
the “COVID-19 Safe Production Center Certificate”
issued by the Turkish Standards Institute (TSE), with
the measures taken and the applications implemented
in the factory, field and head office from the very
beginning of the COVID-19 process.
Working and producing for public health for over thirtyfive
years with the vision of “For Healthy Tomorrows”,
Berko Pharmaceuticals was entitled to receive the
“COVID-19 Safe Production Center Certificate” issued by
the Turkish Standards Institute (TSE) with the measures
taken in production and work areas, high-level hygiene
measures implemented for its employees and practices
that observe all its stakeholders from the period when
the COVID-19 pandemic, which affects the whole world,
started to appear in our country.
Making a statement on the subject, Pharm. Barış Özyurtlu,
General Manager, Berko Pharmaceuticals said, “They
have successfully passed the inspections of the Turkish
Standards Institute and have been awarded the ‘Safe
Production Center Certificate’, not only in the COVID-19
process, but also in the production facilities in accordance
with GMP (Good Manufacturing Practice) standards that
hygiene and safety are always at the highest levels.”
Özyurtlu stated that they are proud to prove once again
the sensitivity they have shown to public health in order
to reach “For Healthy Tomorrows” within the framework
of the mission of Berko Pharmaceuticals.
Berko İlaç, COVID-19 sürecinin en başından itibaren
fabrika, saha ve merkez ofisinde aldığı önlemler ve
hayata geçirdiği uygulamalarla, Türk Standartları
Enstitüsü (TSE) tarafından verilen “COVID-19 Güvenli
Üretim Merkezi Belgesi” almaya hak kazandı.
Otuz beş yılı aşkın süredir “Sağlıklı Yarınlara” vizyonuyla,
toplum sağlığı için çalışan ve üreten Berko İlaç, tüm
dünyayı etkisi altına alan COVID-19 pandemisinin
ülkemizde görülmeye başladığı dönemden itibaren, üretim
ve çalışma alanlarında aldığı önlemlerle, çalışanları için
hayata geçirdiği üst düzey hijyen tedbirleriyle ve tüm
paydaşlarını gözeten uygulamalarıyla Türk Standartları
Enstitüsü (TSE) tarafından verilen “COVID-19 Güvenli
Üretim Merkezi Belgesi” almaya hak kazandı.
Konu hakkında açıklamalarda bulunan Berko İlaç
Genel Müdürü Ecz. Barış Özyurtlu, “Türk Standartları
Enstitüsü’nün denetimlerini başarılı bir şekilde
geçerek ‘Güvenli Üretim Merkezi Belgesi’ almaya hak
kazandıklarını, sadece COVID-19 sürecinde değil, GMP
(Good Manufacturing Practice) standartları gereği
üretim tesislerinde hijyen ve güvenliğin her zaman en üst
seviyelerde olduğunu” belirtti.
Özyurtlu, “Berko İlaç’ın kendine yüklediği misyon
çerçevesinde ‘Sağlıklı Yarınlara’ ulaşmak için toplum
sağlığına göstermiş oldukları hassasiyeti bir kez daha
kanıtlamanın gururunu yaşadıklarını” dile getirdi.
Pharma 5
LET’S BOOST OUR IMMUNITY SYSTEM
BAĞIŞIKLIK SİSTEMİMİZİ GÜÇLENDİRELİM
RECEP ARSLANTAŞ
COORDINATOR
recep.arslantas@img.com.tr
Keeping our immune system strong against
bacteria-borne diseases is very important
to protect us against diseases. In addition
to a balanced and regular diet, quality sleep
is also among the factors which affect the
strengthening of our immune system. In these
days when the weather is getting colder, many
diseases, especially influenza, pose a great
risk for people with weak immune systems.
The opinions of our scientists are that a
strong immune system comes first among
the protective measures against the Covid-19
virus. An important point recommended in
this direction is to take regular and complete
vitamins which strengthen the immune
system.
The point where scientists have reached in
vaccine studies to be developed against the
Covid-19 virus in our country and other
countries and the results they have achieved
are quite pleasing. The vaccination studies of
our domestic and national pharmaceutical
companies against this virus are positive
developments on behalf of the Turkish
pharmaceutical industry. We are waiting
for the vaccine to be found with hope and
excitement, as is the case all over the world.
Stay heathy, see you November-December
2020 issue of Pharma Turkey magazine.
Bakteri kaynaklı hastalıklara karşı bağışıklık
sistemimizi güçlü tutmamız, hastalıklardan
korunmak için oldukça önemli. Dengeli ve
düzenli beslenmenin yanında kaliteli uyku
da bağışıklık sistemimizin güçlenmesine etki
eden faktörler arasında yer almakta. Havaların
soğumaya başladığı bu günlerde, başta grip
olmak üzere birçok hastalık, bağışıklık sistemi
zayıf olan kişiler için büyük risk oluşturmakta.
Bilim insanlarımızın görüşleri de Covid-19
virüsüne karşı koruyucu önlemlerin başında
güçlü bir bağışıklık sisteminin geldiği yönünde.
Bu doğrultuda önerilen önemli bir nokta ise
bağışıklık sistemini güçlendirici vitaminlerin
düzenli ve eksiksiz alınması.
Bilim insanlarının, ülkemizde ve diğer ülkelerde
Covid-19 virüsüne karşı geliştirilecek aşı
çalışmalarında geldiği nokta ve elde ettikleri
sonuçlar oldukça sevindirici. Yerli ve milli ilaç
firmalarımızın da bu virüse karşı yaptıkları
aşı çalışmaları Türk ilaç sektörü adına olumlu
gelişmeler. Bulunacak aşıyı tüm dünyada olduğu
gibi bizler de umut ve heyecanla beklemekteyiz.
Pharma Turkey dergisinin Kasım-Aralık 2020
sayında buluşuncaya kadar esen kalın.
6 Pharma
The Inspiring Life Story of Berat Beran at
Bookstores with Doğan Kitap Label
Berat Beran’ın İlham Veren Yaşam Öyküsü,
Doğan Kitap Etiketiyle Kitapçılarda
“Nenem, Babam ve Ben” book in which Pharm.
Berat Beran penned his own inspiring life
story and the story of Berko Pharmaceuticals,
published by Doğan Kitap, took its place in all
online stores and bookstores.
Pharmacist Berat Beran wrote his own life story in the
book “Nenem, Babam ve Ben”, published in July with
the label of Doğan Kitap and its renewed face. Pharm.
Berat Beran, Chairman of Berko Pharmaceuticals, carried
his business journey, which started with pharmacy
in Diyarbakır, to Berko Pharmaceuticals, a successful
company in the pharmaceutical industry, as a result of
years of efforts in Istanbul.
Starting from pharmacy with zero capital, Berat Beran
launched Berko Pharmaceuticals, a company which
produces and works for a healthy future with 127
products, nearly 800 employees, in 21 thousand square
meters production facilities consisting of 3 phases.
Berat Beran, who writes his family, himself and the
events he has experienced
with all sincerity on this
journey from scratch to
success, wishes that his
struggle will inspire future
generations.
Besides his success in the
pharmaceutical industry,
Pharm. Berat BERAN proved
to be a powerful pen in the
field of humor in the literary
world he entered with the
book “Henek”, he continued
this success with “Henek
II”. Berat BERAN also has a
novel called “Güle Güle Sevgili
Arkadaşım” (Goodbye Dear
Friend in English) and two poetry
books called “Asmin” and “Asmin
2”.
Ecz. Berat Beran’ın ilham veren kendi hayat
hikâyesini ve Berko İlaç’ın kuruluş öyküsünü
kaleme aldığı “Nenem, Babam ve Ben” kitabı,
Doğan Kitap’tan yayımlanarak tüm online
mağazalarda ve kitapçılardaki yerini aldı.
Doğan Kitap etiketiyle ve yenilenmiş yüzüyle temmuz
ayında çıkan “Nenem Babam ve Ben” kitabında, Eczacı
Berat Beran kendi yaşam öyküsünü kaleme aldı. Berko İlaç
Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Berat Beran, Diyarbakır’da
eczacılıkla başlayan serüvenini; İstanbul’a gelerek yıllarca
verdiği çabalar sonucunda ilaç sanayisinde başarılı bir
firma olan Berko İlaç’a taşıdı.
Eczane eczacılığından, sıfır sermaye ile başlayan Berat
Beran; bugün 127 ürünü, 800’e yakın çalışanı, 3 fazdan
oluşan 21 bin metrekarelik üretim tesisleri ile sağlıklı
yarınlar için üreten ve çalışan bir firma olan Berko İlaç’ı
hayata geçirdi. Sıfırdan başarıya uzanan bu yolda ailesini,
kendisini ve yaşadığı olayları tüm samimiyeti ile kaleme
alan Berat Beran, verdiği mücadelenin gelecek nesillere
ilham olmasını arzu ediyor.
Ecz. Berat BERAN,
ilaç sanayindeki
başarılarının yanı
sıra, “Henek”
kitabıyla girdiği
edebiyat dünyasında,
mizah alanında güçlü
bir kalem olduğunu
kanıtlamış; “Henek
II” ile bu başarısını
devam ettirmiştir. Berat
BERAN’ın ayrıca “Güle
Güle Sevgili Arkadaşım”
adında bir romanı,
“Asmin” ve “Asmin 2”
adında iki şiir kitabı
bulunmaktadır.
Pharma 7
Adil Pelister: “We are Entering a New Era in
Our Exports with Easy Export Platform”
Adil Pelister, Chairman of IKMIB
Adil Pelister, Chairman of Istanbul Chemicals and Chemical
Products Exporters’ Association (IKMIB), made a written
assessment on the “Easy Export Platform” announced and
promoted by our Minister of Trade Ruhsar Pekcan on 28
August.
Pelister stated the following in his evaluation: “The Easy Export
Platform, announced on 28 August by our Minister of Trade,
Mr. Ruhsar Pekcan, has a great importance for the future of
our exporters. On behalf of our exporters, we would like to
thank our Minister of Trade Ruhsar Pekcan and everyone who
contributed to this important work which brought together
all the world data we may need regarding exports on a single
platform and generated a reform in digital transformation.
As IKMIB, we first stated in 2018 that a new digital age started.
Acting with the idea of “managing digital transformation,
managing the future”, emphasizing the importance of
e-commerce, we said that our exporters should be more effective
in e-commerce platforms. With this vision, as IKMIB, we
organized the first virtual trade delegation and the first digital
award ceremony in exports. The platform provides exporters
with detailed information from market information to tax rates
of countries. We believe that the Easy Export Platform, which
will spread digital transformation to all our exporters and even
our exporter candidates can benefit, will pave the way for our
exporters especially in e-commerce. In this respect, we can say
that we are entering a new era. The biggest responsibility of us
industrialists are to produce more and export more in a stronger
Turkey which is growing and producing. With the awareness of
this responsibility, we will continue to contribute to the growth
of our country by working harder.”
Adil Pelister:
“Kolay İhracat Platformu
ile İhracatımızda Yeni
Bir Döneme Giriyoruz”
İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları
Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, 28
Ağustos’ta Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan tarafından
açıklanan ve tanıtımı yapılan “Kolay İhracat Platformu” ile
ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.
Pelister, değerlendirmesinde şunları söyledi: “28 Ağustos’ta
Ticaret Bakanımız Sayın Ruhsar Pekcan tarafından açıklanan
“Kolay İhracat Platformu”, ihracatçılarımızın geleceği açısından
çok büyük önem taşıyor. İhracatla ilgili ihtiyacımız olabilecek
tüm dünya verilerini tek bir platformda bir araya getiren ve
dijital dönüşümde adeta bir reform yaratan bu önemli çalışma
için başta Ticaret Bakanımız Ruhsar Pekcan olmak üzere, emeği
geçen herkese ihracatçılarımız adına çok teşekkür ederiz.
Biz İKMİB olarak, yeni bir dijital çağın başladığını ilk olarak 2018
yılında dile getirmiştik. ‘Dijital dönüşümü yöneten, geleceği
yönetir’ düşüncesiyle hareket ederek, e-ticaretin önemine vurgu
yaparak, ihracatçılarımızın e-ticaret platformlarında daha
etkili olabilmeleri gerektiğini söylemiştik. Bu vizyonla İKMİB
olarak ilk sanal ticaret heyetini ve ihracatta ilk dijital ödül
törenini düzenledik. Platform ihracatçılara pazar bilgilerinden
ülkelerin vergi oranlarına kadar detaylı bilgileri sunuyor.
Dijital dönüşümü tüm ihracatçılarımıza yaygınlaştıracak,
ihracatçı adaylarımızın dahi yararlanabileceği Kolay İhracat
Platformu’nun ihracatçılarımızın özellikle e-ticarette önünü
açacağına inanıyoruz. Bu açıdan yeni bir döneme giriyoruz
diyebiliriz. Büyüyen ve üreten güçlü Türkiye’de daha çok
üretmek ve daha çok ihracat yapmak biz sanayicilerin en büyük
sorumluluğu. Bu sorumluluğun bilinciyle daha çok çalışarak
ülkemizin büyümesine katkı sağlamaya devam edeceğiz.”
8 Pharma
2 nd Exhibition for Cosmetics, Beauty, Hair
Home Care, Private Label, Packaging, Ingredients
ICC - Istanbul Congress Center - Taksim, Istanbul - Turkey
www.beauty-istanbul.com
Tel: +90 212 2229060 | +90 533 4843030 | info@beauty-istanbul.com
Organizer
Polifarma Aims to Generate a Global R&D Center with Its POL
R&D Center and Become a Leading Organization in Innovative
Drug Development Studies
Polifarma, POL Ar-Ge Merkezi ile Global Bir Ar-Ge Merkezi
Oluşturmayı ve İnovatif İlaç Geliştirme Çalışmalarında
Öncü Kuruluş Olmayı Hedefliyor
Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı
alan ilk ve tek ilaç firması Polifarma, birey ve toplum
sağlığını koruma ilkesini, yaptığı tüm çalışmaların
merkezinde konumlandırarak başarılı işlere imzasını
atmaya devam ediyor. Markanın başarı hikayesini ve
gelecek hedeflerini Polifarma Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı Vildan Kumrulu’dan dinledik…
Vildan Kumrulu, Vice Chairman of Polifarma
Polifarma, first and only pharmaceutical company
with Parametric Release Approval in Turkey,
positioning individuals and public health protection
policy at the center of all its work, continues to
perform for the outstanding activities. We listened to
the success story and future goals of the brand from
Vildan Kumrulu, Vice Chairman of Polifarma…
Could you inform us about your company?
Love of Turkey lies behind the story organization of
Polifarma. In 1979, founder and my beloved husband,
the late Pharmacist Necdet Kumrulu, started his business
life by establishing Memleketim Pharmacy in Ordu. Then
he moved to Istanbul saying “Serum is an indispensable
part of the hospital, why is not a Turkish brand dominatig
this market”, and founded Aroma İlaç in 1983. He
purchased Polifarma Pharmaceuticals in 1986 and laid
the foundations of today.
As Polifarma, we started the production of serum in glass
form in 1996. We realized the dreams of our founder
Necdet Kumrulu in 2016 as the market leader in serum.
We are also proud to have a rich IV drug portfolio.
Şirketinizi biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?
Polifarma’nın kuruluş hikayesinde Türkiye sevdası yatıyor.
1979 yılında kurucumuz ve sevgili eşim merhum Eczacı
Necdet Kumrulu, Ordu’da Memleketim Eczanesi’ni
kurarak iş hayatına başlıyor. “Serum hastanenin olmazsa
olmazı, neden bu pazarın hâkimi bir Türk marka değil”
diyerek, İstanbul’a geliyor ve 1983 yılında Aroma İlaç’ı
kuruyor. 1986 yılında Polifarma İlaç’ı satın alıp bugünün
temellerini atıyor.
Polifarma olarak 1996 yılında cam formda serum
üretimini başlattık. Kurucumuz Necdet Kumrulu’nun
hayallerini 2016 yılında serum alanında pazar lideri
olarak gerçekleştirdik. Zengin bir IV ilaç portföyüne sahip
olduğumuz için de gururluyuz.
Bugüne kadar yürüdüğümüz yolda birçok kırılma anımız
var. Onlardan biri 1996 yılındaki ilk serum üretimimiz.
Diğeri ise 2011’deki son teknoloji ile donatılmış Tekirdağ
Ergene’deki üretim tesisimizin açılışı.
Ergene’de bulunan 77 bin metrekare alana kurulu üretim
tesisimizde, yıllık 250 milyon kutu üretim kapasitesine ve
aynı anda Cam/PVC ve PP formlarında üretim kabiliyetine
sahibiz. 11 farklı teröpatik alanda tüm formlarda 465
ruhsatlı ürünümüz bulunuyor.
Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma olarak IV (damar yolu)
ilaç ve serum alanında 34 yıllık bir geçmişimizin verdiği
deneyimle birçok ilke imza attık. Türkiye’nin ilk lipid
ürününü geliştirdik, ilk üç odacıklı beslenme solüsyonunu
ve periton diyalizi alanında SAPD cihazını ürettik. Şu
anda 46 farklı ülkeye markalı ihracat yapıyoruz. Hastane
ilaçları ve serum alanında Türkiye’nin en çok tercih edilen
markasıyız. 2016 yılından bu yana üretim kapasitemiz
ve kalitemizle serum alanında %50 ile de pazarın lideri
konumundayız.
10 Pharma
We have many breaking moments on the road we have
walked until today. One of them is our first serum
production in 1996. The other is the opening of our
production facility in Ergene, Tekirdağ, which was
equipped with the latest technology in 2011. In our
production facility established on an area of 77 thousand
square meters in Ergene, we have an annual production
capacity of 250 million boxes and production capability in
glass / PVC and PP forms at the same time.
We have 465 licensed products in all forms in 11 different
therapeutic areas. As Polifarma, with 100 percent
domestic capital, we have achieved many firsts with
the experience of our 34-year history in the field of IV
(vascular access) and serum. We improved the first threechambered
parenteral feeding solutions and peritoneal
dialysis SAPD devices in the field of polypharmacy.
We currently export brands to 46 different countries. We
are Turkey’s most preferred brand in the field of hospital
drugs and serum. Since 2016, we are the market leader in
serum with our production capacity with 50% and quality.
You are the first and only pharmaceutical company
with Parametric Release Approval in Turkey. How
would you describe your strategies to achieve this
success?
Yes, a short while ago we successfully passed audits
conducted by the Ministry of Health in the field of
Parametric Release Approval became the first and only
pharmaceutical company in Turkey.
We prepared for the certificate application in a very
short time like one and a half months. We made our
audit preparations with a documentation that meets the
standards of Good Manufacturing Practice.
During the audits, parameters and trend analyzes of the
processes of all series produced for the past three years
were performed and it was observed that the production
quality was always at the same level. Thanks to this
approval, we can deliver all products in our serum group
to patients without waiting for 14 days, but we also
continue to perform our sterilization tests in order not
Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan
ilk ve tek ilaç firması oldunuz. Bu başarıya ulaşmaktaki
stratejilerinizi nasıl anlatırsınız?
Evet, kısa bir süre önce Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan
denetimleri başarıyla geçerek Türkiye’de Parametrik
Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk ve tek ilaç şirketi olduk.
Sertifika başvurusu için bir buçuk ay gibi çok kısa bir sürede
hazırlandık. İyi Üretim Uygulaması (Good Manufacturing
Practice) standartlarını karşılayan bir dokümantasyonla
denetim hazırlıklarımızı gerçekleştirdik. Denetimlerde
geçmiş üç yıla dönük üretilmiş tüm serilerin proseslerine
ait parametreler, trend analizleri yapıldı ve yapılan
analizlerde üretim kalitesinin hep aynı seviyede olduğu
görüldü. Bu onay sayesinde serum grubumuzdaki tüm
ürünleri 14 gün beklemeye gerek kalmadan hastalara
ulaştırabiliyoruz. Ancak ek olarak ürünlerimizin
kalitesinden ve güvenilirliğinden ödün vermemek adına
sterilizasyon testlerimizi yapmaya da devam ediyoruz.
Yaptığımız bütün çalışmalarda odağımızda birey ve
toplum sağlığını korumak var. Bu özverili çalışmamız
sonucunda Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan
ilk ve tek ilaç şirketi olmamızın haklı gururunu yaşıyoruz.
Bundan sonraki çalışmalarımızda da bu özverili ve hassas
tavrımızı koruyarak ilklere imza atmaya devam edeceğiz.
Sizin vesilenizle Polifarma’nın başarılarının arkasında izi
bulunan ve yapabileceklerimize inanıp bana yol arkadaşı
olan tüm ekip arkadaşlarıma da çok teşekkür ediyorum.
Bu belgeyi almış olmak gelecek zamandaki yol haritanızı
şekillendirmenizde nasıl bir öneme sahip?
Belge bizim için çok büyük bir ayrı yere sahip.
Türkiye’de daha önce kimsenin alamadığı bir belgeye
sahip olmak bizleri gururlandırıyor. Ürünlerimizin
güvenirliği ve kalitesini bir kez daha tescil etmiş olduk.
Kalite Direktörlüğümüz, 1.5 ay gibi kısa sürede GMP
standartlarında dokümanlar hazırlayarak, müthiş bir
özveri gösterdi. Bu belge bizleri zirvedeki yerimizi korumak
için daha çok çalışmaya teşvik edecek. Bundan sonraki
süreçte bu başarımızdan aldığımız haz ve motivasyonla
daha büyük işlere imza atacağız.
Pharma 11
to compromise the quality and reliability of our products.
In all our work, our focus is on protecting individual
and public health. As a result of this devoted work, we
are proud of being the first and only pharmaceutical
company to receive the Parametric Release Approval. In
our future works, we will continue to break new ground
by preserving this selfless and sensitive attitude. Thanks
to you, I would like to thank all my teammates who are
behind the achievements of Polifarma and who believe in
what we can do and become my fellow travelers.
How important is getting this document in shaping
your roadmap in the future?
The document has a very special place for us. We are
proud to have such a document which can not be
taken before by anyone in Turkey. We have once again
registered the reliability and quality of our products.
Our Quality Directorate showed a great dedication by
preparing GMP standards in a short period of 1.5 months.
This document will encourage us to work harder to
maintain our top place. In the upcoming period, we will
achieve bigger works with the pleasure and motivation
we get from this success.
Passing the inspections made by TSE, you have
been awarded the Safe Production Certificate by
producing in accordance with the Covid-19 Hygiene,
Infection Prevention and Control Guide. What about
your work on this?
This year, we are going through a difficult process as the
whole world due to the pandemic. In this process, we, as
a domestic and national pharmaceutical company, have
taken all world-class measures for the health and safety
of our colleagues and their families. In the first period
when the virus started to spread in China, we started our
preparations and continued our work with great effort
in the process. The Covid-19 Safe Production Certificate,
which we are entitled to receive within this framework, is
the most important proof of this.
With the Covid-19 Safe Production Certificate issued
by the Turkish Standards Institute (TSE), we once again
proved that we produce in accordance with the standards
and keep hygiene at the highest level.
The internationally validated Covid-19 Safe Production
Certificate is issued as a result of the examination of many
issues such as whether the measures within the infection
prevention and control action plans are followed in all
areas from the production facility to the entrance and
TSE tarafından yapılan denetimleri geçerek Covid-19
Hijyen, Enfeksiyon Önleme ve Kontrol Kılavuzu’na uygun
üretim yaparak Güvenli Üretim Belgesi’ni de almaya
hak kazandınız. Buna ilişkin yaptığınız çalışmaları
öğrenebilir miyiz?
Bu yıl pandemi nedeniyle tüm dünya olarak zorlu bir
süreçten geçiyoruz. Bu süreçte biz de yerli ve milli
ilaç şirketi olarak çalışma arkadaşlarımız ile onların
ailelerinin sağlığı ve güvenliği için dünya standartlarında
tüm tedbirlerimizi aldık. Virüsün Çin’de yayılmaya
başladığı ilk dönemde hazırlıklarımıza başladık ve süreç
içerisinde çalışmalarımızı büyük bir gayretle sürdürdük.
Bu çerçevede almaya hak kazandığımız Covid-19 Güvenli
Üretim Belgesi de bunun en önemli kanıtı... Türk
Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından verilen Covid-19
Güvenli Üretim Belgesi ile de standartlara uygun üretim
yaptığımız ve hijyeni en üst düzeyde tuttuğumuzu bir kez
daha kanıtlamış olduk. Uluslararası geçerliliğe sahip
Covid-19 Güvenli Üretim Belgesi, üretim tesisinden giriş
çıkışlara, yemekhanelerden ofise kadar tüm alanlarda
enfeksiyon önleme ve kontrol eylem planları dahilindeki
önlemlere uyulup uyulmadığı, temizlik ve dezenfeksiyon
planları hazırlanıp hazırlanmadığı gibi birçok konunun
incelenmesi sonucunda veriliyor.
Covid-19 sürecinde ilaç firmalarına düşen
yükümlülükleri nasıl özetlersiniz? Bu bağlamda dünya
çapındaki ilerleyişi nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlaç firmaları, aldıkları hızlı aksiyonlar ile öne çıktı. Bir anda
tüm dünyayı etkisi altına almış virüs için hemen çözüm
bulmak, biraz hayalcilik olur. Kimsenin beklemediği anda
ortaya çıkmış ve küresel çapta çok büyük etki yaratmış
hastalığın tedavisi için ilaç şirketleri müthiş bir özveri
ile çalışıyor. Dünya çapındaki birçok araştırma, son faza
geldi.
12 Pharma
exit, from the dining halls to the office, and whether
cleaning and disinfection plans have been prepared.
How would you summarize the liabilities of
pharmaceutical companies in the Covid-19 process?
How do you evaluate the worldwide progress in this
context?
Pharmaceutical companies stood out with the fast
actions they took. It would be a bit of a dream to find a
solution for the virus that suddenly affected the whole
world. Pharmaceutical companies are working with great
dedication to treat the disease that emerged when no
one expected it and had a huge impact on a global scale.
Many researches around the world have reached their
final phase. I congratulate all companies for taking great
steps towards treatment in such a short time.
During this period, we thought, what can we do for our
country? With the hard work of our Pol R&D team, we
gave the medicine in the form of a solution in the form of
100 thousand, which we produced for the use of patients
treated in intensive care due to Covid 19, which cannot
be fed orally, to the use of the Ministry of Health. We
also made license applications for our Favipiravir active
ingredient product.
Are there any plans and projects which Polifarma
Pharmaceuticals plans to implement in the upcoming
period?
We aim to generate a global R&D center with our POL
R&D Center, where a team of 45 people is employed, and
to be a pioneer in innovative drug development studies.
In this context, our investments continue. We constituted
a new area within our production facility for our R&D
center. Following completion of the work in this area will
continue to offer our first and best products to Turkey, we
will have our new projects to life. With its completion, we
aim to implement our new projects. We have completed
a BFS investment for 2021. After this investment, we will
enter the OTC and prescription market with our Polifarma
branded products.
What would you like to add further?
Our Ministry of Health and all related institutions have
been successfully managing the pandemic process
from the first day, and are working in cooperation with
the sector to ensure that we do not depend on outside
treatment. We also appreciate the efforts of our state for
the rapid delivery of drugs to patients and the support
it has given to domestic and national pharmaceutical
companies, and we thank everyone, especially healthcare
professionals, for their devoted work during the pandemic
process. We wholeheartedly believe that our scientists
will get positive results from local vaccine studies as soon
as possible, and our country will overcome this process
with the least damage.
Bu kadar kısa sürede, tedavi için büyük adımlar attıkları
için tüm firmaları tebrik ediyorum.
Bizler de bu dönemde ülkemiz adına ne yapabiliriz diye
düşündük. Pol Ar-Ge ekibimizin sıkı çalışması ile birlikte
oral yoldan beslenemeyen Covid 19’dan ötürü yoğun
bakımda tedavi gören hastaların, kullanımı için ürettiğimiz
100 bin adet çözelti formundaki ilacı Sağlık Bakanlığı’nın
kullanımına verdik. Favipiravir etken maddeli ürünümüz
için de ruhsat başvurularını yaptık.
Polifarma İlaç’ın önümüzdeki süreçte hayata geçirmeyi
planladığı plan ve projeler mevcut mu?
45 kişilik bir ekibin görev aldığı POL Ar-Ge Merkezimiz
ile global bir Ar-Ge merkezi oluşturmayı ve inovatif
ilaç geliştirme çalışmalarında öncü kuruluş olmayı
hedefliyoruz. Bu kapsamda yatırımlarımız sürüyor.
Ar-Ge merkezimiz için üretim tesisimiz içinde yeni
bir alan oluşturduk. Bu alanın tamamlanmasının
ardından Türkiye’ye ilkleri ve en iyi ürünleri sunmak için
çalışmalarımızı sürdürecek, yeni projelerimizi hayata
geçireceğiz. tamamlanmasıyla birlikte, yeni projelerimizi
hayata geçirmeyi hedefliyoruz.
2021 yılı için bir BFS yatırımımızı tamamladık. Bu yatırımın
ardından OTC ve reçeteli ürünler pazarına Polifarma
markalı ürünlerimizle giriş yapacağız.
Eklemek istedikleriniz var mıdır?
Sağlık Bakanlığımız ve ilgili tüm kurumlar pandemi
sürecini ilk günden itibaren başarıyla yönetiyor, tedavide
dışa bağımlı kalmamamız için sektörle iş birliği içinde
çalışmalar yürütüyor. Biz de devletimizin gerek ilaçların
hastalara hızla ulaşabilmesi için verdiği çabayı gerekse
yerli ve milli ilaç şirketlerine verdiği desteği takdirle
karşılıyor ve başta sağlık çalışanları olmak üzere pandemi
sürecindeki özverili çalışmaları için herkese çok teşekkür
ediyoruz. Bilim insanlarımızın en kısa sürede yerli aşı
çalışmalarından olumlu sonuç alarak, ülkemizin bu süreci
en az hasarla atlatacağına yürekten inanıyoruz.
Pharma 13
Abdi İbrahim Receives Two Gold Stevie Awards At Once!
Abdi İbrahim’e Stevie Awards’tan İki Altın Ödül Birden!
Hakan Onel, Abdi İbrahim Human Resources Assistant General Manager
Abdi İbrahim became a holder of two gold awards
at the Stevie International Business Awards. The
corporation’s “Health to Your Home” internal
communications project took the Stevie Award in the
category of “Most Innovative Use of HR Technology
During the Pandemic” while its “Regional Manager
Selection Process” project won in the “Career
Management Achievement” category.
Abdi İbrahim was deemed eligible for two awards at
the 2020 Stevie Awards for two important projects
it implemented in the area of human resources. The
15th annual Stevie Awards was organized in different
categories and 700 applications were assessed.
Abdi İbrahim, Stevie Uluslararası İş Ödülleri’nde iki
altın ödülün sahibi oldu. Şirketin “Evine Sağlık” iç
iletişim projesi, “Pandemi Döneminde En Yenilikçi İK
Teknolojisi Kullanımı” kategorisinde ve “Bölge Müdürü
Seçim Süreci” projesi ise “Kariyer Yönetimi Başarısı”
kategorisinde Stevie Ödülü aldı.
Abdi İbrahim, bu yıl 15’inci kez farklı kategorilerde
düzenlenen ve yaklaşık 700 başvurunun değerlendirildiği
2020 Stevie Ödülleri’nde, insan kaynakları alanında hayata
geçirdiği iki önemli projeyle ödüle layık görüldü.
“Evine Sağlık” iç iletişim projesi “Pandemi Döneminde
En Yenilikçi İK Teknolojisi Kullanımı” kategorisinde
Altın Stevie ödülüne layık görülürken, “Bölge Müdürü
14 Pharma
While the “Health to Your Home” internal communications
project won the Stevie Award in the category of “Most
Innovative Use of HR Technology During the Pandemic,”
the “Regional Manager Selection Process” project won in
the “Career Management Achievement” category.
Held by the most prestigious organization in the US, the
Stevie Awards ceremony, where many companies from
many different countries vie for acknowledgement of
their human resources projects, their achievements and
their professional teams, will be held on November 5,
2020.
Commenting on this, Abdi İbrahim Human Resources
Assistant General Manager Hakan Onel said: “We at Abdi
İbrahim are very proud to have received two gold awards
from the Stevie Awards, which are among the world’s
most prestigious awards, for two of our successful
projects. Besides our achievements in the field of health,
we are happy to have registered such prominent success
in our human resources projects as well. It is also very
important to have been acknowledged for our efforts,
especially in this time of the pandemic that has taken hold
of the world and cast such uncertainty into our lives.”
Describing the details of the award-winning projects,
Hakan Onel continued by saying, “In our ‘Regional Manager
Selection” project, the hundreds of job applications
received over the last 5 years were reconfigured and
assessed using scientific methods. We offer in this project
an objective and fair technique to evaluate our current
human resources, working with the motto, ‘Everyone is a
talent at Abdi İbrahim.’ This year we were again successful
in implementing the regional management selection
process as a part of our efforts to support the talents and
career development of our in-house teams.
“We launched the Health to Your Home project at
the very start of the pandemic, adapting very quickly
to the situation and producing 45-minute broadcasts
on matters such as healthy living, psychology, family
communications, hobbies, skills, and personal growth.
These presentations were conducted by colleagues
from the company’s own ranks or by guest experts who
participated in these activities on a completely voluntary
basis. Since the start of this project that enjoyed the
participation of members of the Abdi İbrahim family on
March 30 the total number of participants in the 108 live
broadcasts produced has grown to 20,000 with our total
reach rising to about 80,000. We aimed in this program
to be in close communication with our employees during
the time of the pandemic, to ensure that they socialize
and continue with their personal growth, thereby
contributing to providing psychological and mental relief.
We helped them to learn more about different subjects,
find new hobbies, and supported them in their efforts
to live through these challenging times healthily and
productively.”
Seçim Süreci” projesi ise “Kariyer Yönetimi Başarısı”
kategorisinde Altın Stevie ödülünün sahibi oldu.
Birçok ülkeden farklı firmaların yarıştığı ve insan
kaynakları projelerinin, başarılarının, takımlarının ve
profesyonellerinin değerlendirildiği ABD’nin en prestijli
organizasyonu Stevie Ödülleri töreni 5 Kasım 2020
tarihinde gerçekleşecek.
Konuyla ilgili açıklama yapan Abdi İbrahim İnsan Kaynakları
Genel Müdür Yardımcısı Hakan Onel: “Abdi İbrahim olarak
dünyanın en prestijli ödül organizasyonlarından olan Stevie
Ödüllerinden iki başarılı projemizle altın ödül almanın
gururunu yaşıyoruz. Sağlık alanındaki başarılarımızın yanı
sıra insan kaynakları projelerimizle de bu denli önemli
başarılar elde etmekten mutluyuz. Özellikle dünyayı etkisi
altına alan ve büyük bir belirsizliği hayatlarımıza dahil
eden pandemi döneminde başlattığımız uygulamaların
ödüle layık görülmesi bizim için ayrıca önemli.
Ödül alan projelerin detaylarını aktaran Hakan Onel;
”Bölge Müdürü Seçim Süreci” projemizde, son 5 yıldır
yüzlerce iç başvuruyu yapılandırıp, bilimsel yöntemlerle
değerlendiriyor, “Abdi İbrahim’de herkes bir yetenektir”
mottosuyla mevcut iç kaynaklarımıza objektif ve
adil bir değerlendirme imkanı sunuyoruz. Bu yıl da
içerideki ekiplerimizden yeteneklerin kariyer gelişimleri
kapsamında yürüttüğümüz bölge müdürlüğü seçim
süreciyle bu başarıyı elde ettik.
Pandeminin en başında, sürece çok hızlı şekilde adapte
olarak hayata geçirdiğimiz Evine Sağlık projemizde
ise sağlıklı yaşam, psikoloji, aile iletişimi, hobi, beceri,
kişisel gelişim gibi konularda şirketimiz bünyesinden
arkadaşlarımızı ya da tamamen gönüllülük esasıyla
katılım sağlayan uzman konuklarımızı 45 dakikalık
yayınlarda ağırladık. Abdi İbrahimlilerin katılımıyla
gerçekleşen projeye başladığımız 30 Mart’tan bu zamana
dek gerçekleştirdiğimiz 108 canlı yayındaki katılımcı
toplam sayımız 20.000’in, toplam etkileşim sayımız
ise 80.000’in üzerine çıktı. Bu program ile pandemi
döneminde çalışanlarımızla yakın iletişim halinde olmayı,
sosyalleşmelerine ve kişisel gelişimlerini sürdürmelerine,
psikolojik ve mental açıdan rahatlamalarına katkı
sağlamayı amaçladık. Birbirlerinden farklı konularda
bilgi almalarına, yeni hobiler edinmelerine kısacası bu zor
süreci daha verimli ve sağlıklı geçirmelerine destek olduk.
Pharma 15
Turkey may be One Those Countries that Performs Most
Clinical Research among Top 10 Countries in 2027
Türkiye 2027’de En Çok Klinik Araştırma Gerçekleştiren 10
Ülkeden Biri Olabilir
Dr. Mete Hüsemoğlu- AIFD Chairman of the Board
The report prepared by IQVIA with the support of
the Research Based Pharmaceutical Companies
Association in Turkey, reveals the economic, social
and scientific benefits of the clinical research.
According to the report, with the development of the
clinical research infrastructure, capacity and skills
Turkey annual can produce economic value clinical
research worth USD 1 billion.
Established with the aim of increasing patient’s access to
innovative medicines and therapies and ensuring ethical
and transparent working environment health care the
Research Based Pharmaceutical Companies Association
(AIFD) represents 36 research-based companies. With the
support of AIFD, IQVIA completed the report of “Clinical
Research Strategy for Turkey.” The findings of the report
titled “Benefits-Roadmap for Innovation Based Growth”
were announced at the TÜSEB Biotechnology Symposium
held on Thursday, September 17th.
At the launch of the Report, the opening speeches were
made by Prof. Dr. Emine Alp Meşe - the Republic of Turkey
Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin desteği
ile IQVIA tarafından hazırlanan rapor Türkiye’de
klinik araştırmaların ekonomik, sosyal ve bilimsel
faydalarını ortaya koyuyor. Rapora göre klinik
araştırma altyapısının, kapasitesinin ve becerilerinin
geliştirilmesiyle birlikte Türkiye klinik araştırmalardan
yıllık 1 milyar dolarlık ekonomik değer üretebilecek.
Hastaların yenilikçi ilaç ve tedavilere erişimlerini artırma
ve sağlık alanında etik ve şeffaf bir çalışma ortamını
sağlama amacıyla faaliyet yürüten ve halihazırda 36
araştırmacı ilaç şirketini temsil eden Araştırmacı İlaç
Firmaları Derneği’nin (AIFD) desteğiyle, araştırma şirketi
IQVIA tarafından hazırlanan “Türkiye İçin Klinik Araştırma
Stratejisinin Faydaları-Yenilik Temelli Büyüme İçin Yol
Haritası” başlıklı raporun bulguları 17 Eylül Perşembe
günü düzenlenen TÜSEB Biyoteknoloji Sempozyumu’nda
açıklandı.
Rapor lansmanının açılış konuşmalarını Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Emine Alp
Meşe, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) Başkanı
Doç. Dr. Tolga Tolunay, AIFD Yönetim Kurulu Başkanı Dr.
Mete Hüsemoğlu ve EFPIA Genel Müdürü Nathalie Moll
gerçekleştirdi. IQVIA Sorumlu Müdürü Şule Sencer Akbil’in
yaptığı rapor sunumunun ardından “Klinik Çalışmaların
Türkiye için Önemi ve Yol Haritasının Hayata Geçirilmesi
için Nasıl Bir Ortak Çalışma Modeli?” başlıklı bir panel
de yapıldı. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden Prof.
Dr. Ahmet Gül moderatörlüğünde düzenlenen panelde
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Klinik Araştırmalar
Daire Başkanı Nihan Burul Bozkurt, Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, Planlar
ve Programlar Genel Müdürü Kutluhan Taşkın, Türkiye
Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel
Müdür Yardımcısı Hasan Arslan, Türkiye Sağlık Enstitüleri
Başkanlığı Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhan Satman
ve IQVIA Danışmanlık Ülke Müdürü Özgür Ertok panelist
olarak yer aldılar.
AIFD Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Mete Hüsemoğlu konuyla
ilgili şu görüşü paylaştı: “Araştırmacı ilaç firmaları olarak
ülkemizdeki hastaların en yeni tedavilere erişmeleri
için bütün paydaşlarımızla birlikte çalışmayı temel
misyonumuz olarak görüyoruz. Yeni çıkan ilaç ve tedavilerin
insanlar üzerindeki etkisi ve güvenilirliğini anlamamızı
sağlayan klinik araştırmalar, insan sağlığı için hayati
16 Pharma
Deputy Minister of Health, Assoc. Dr. Tolga Tolunay-
Turkey Pharmaceuticals and Medical Devices Agency
(TİTCK) chairman, Dr. Mete Hüsemoğlu- AIFD Chairman
of the Board and Nathalie Moll, EFPIA General Manage.
After the report presentation made by IQVI Managing
Director Sule Sencer Akbil, the panel titled “How a Joint
Working Model for Implementing the Importance of
Clinical Trials and Road Map for Turkey?” was made.
The panel was moderated by Prof. Dr. Ahmet Gül from
Istanbul University Faculty of Medicine and hosted Nihan
Burul Bozkurt -chairperson of Turkey Pharmaceuticals and
Medical Devices Agency Clinical Research Department,
Kutluhan Taşkın- from the Republic of Turkey Presidential
Strategy and Budget Department, Hasan Arslan Plansthe
Republic of Turkey Ministry of Health, Public Hospitals
Deputy General Manager and Programs Director General,
Prof. Dr. İlhan Satman- Turkey Institutes of Health Board
Member and IQVIA Consulting Country Manager Özgür
Ertok as panelists.
AIFD Chairman of the Board Dr. Mete Hüsemoğlu shared
the following opinion on the subject: “As research-based
pharmaceutical companies, we see it as our main mission
to work with all our stakeholders to ensure that patients
in our country have access to the latest treatments.
Clinical research, which enables us to understand the
effect and safety of newly released drugs and treatments
on humans, is vital for human health. We can say that
our country has a significant clinical research capacity.
One of the main findings of our report, which we are
happy to share with the public, is that clinical research
produces high added value in the fields of economy,
health and science. Policies that we can implement in
cooperation with the public-private sector can make our
country one of the most important actors in the world in
önemdedir. Ülkemizin kayda değer bir klinik araştırma
kapasitesinin olduğunu söyleyebiliriz. Kamuoyuyla
paylaşmaktan mutluluk duyduğumuz raporumuzun temel
bulgularından biri klinik araştırmaların ekonomi, sağlık
ve bilim alanlarında yüksek katma değer üretmesidir.
Kamu-özel sektör işbirliği ile hayata geçirebileceğimiz
politikalar, ülkemizi klinik araştırmalarda dünyanın en
önemli aktörlerinden biri haline getirmenin yanında ilaç
değer zincirinin temel araştırma, üretim ve ihracat gibi
diğer kıymetli halkalarını da besleyen bir ekosistem
kurulmasını sağlayabilir. Raporumuzun bu sürece yönelik
olarak tüm paydaşlar için önemli bir yol haritası olacağına
inanıyoruz.”
Panelde konuşan IQVIA Danışmanlık Ülke Müdürü Özgür
Ertok şu ifadeleri kullandı: “Ülkemizdeki klinik çalışma
potansiyeli ve dünyadaki pazarın büyüklüğü dikkate
alındığında halihazırdaki klinik araştırmalar sayesinde
Türkiye’ye giren 139 milyon dolar değerinde yabancı
yatırımın Yeni Ekonomi Programı’nın temel hedeflerinden
biri olan makroekonomik dengeye doğrudan katkıda
bulunduğu görüyoruz. Bunu ilk aşamada 500 milyon
dolara, ikinci aşamada ise 1 milyar dolara çıkarmak
için planlama ve ekosistem oluşturma ihtiyacı olduğunu
görüyoruz.”
Gönüllü insanların katılımıyla gerçekleştirilen ve tıbbi bilgi
elde etmeyi amaçlayan bilimsel çalışma olarak tanımlanan
klinik araştırmalar, yeni çıkan ilaçların insanlardaki
etkinliğini ve güvenliğini temin eden en önemli süreçler
arasında yer alıyor. Türkiye’de klinik araştırmaların değeri
üzerine bir analiz yapma ve orta vadede klinik araştırma
yatırımının artması için gerekli koşulların neler olduğunu
araştırma hedefiyle hazırlanan rapor, AIFD üyesi 17
şirketin dahil olduğu anket çalışmasının sonuçlarının
yanı sıra Türkiye ilaç sektörünün büyüklüğü, küresel
Pharma 17
clinical research, as well as establish an ecosystem that
feeds other valuable links of the pharmaceutical value
chain such as basic research, production and export. We
believe that our report will be an important roadmap for
all stakeholders towards this process. “
Speaking at the panel IQVI Consulting Country Manager
Özgür Ertok stated: “Taking into consideration our
country’s clinical trial potential and considering the size
of the world market, we see that through the current
clinical trials of 139 million US dollar worth of foreign
investment contributed to the macroeconomic balance
of Turkey, which is one of the main objectives of the New
Economic Program We also see that there is a need for
planning and creating an ecosystem to increase this to
500 million dollars in the first stage and 1 billion dollars
in the second stage.” Clinical trials, which are defined
as scientific studies conducted with the participation of
volunteers and aiming to obtain medical information,
are among the most important processes that ensure
the effectiveness and safety of newly released drugs in
humans. The report prepared with the aim of identifying
the value of clinical research in Turkey and seeing the
necessary conditions for making analysis and medium
term increase of clinical research investments, reveals
the findings of the survey participated by 17 countries
(AIFD members) as well as important data on the size of
the Turkish pharmaceutical industry, R & D investments
in the global pharmaceutical industry trends and clinical
research, clinical trials’s impact on Turkey in terms of
economy, science and public health.
The highlights of the report are listed as follows:
• Turkey ranks 26th globally in terms of the number of
clinical trials conducted annually whereas it ranks 17th in
terms of pharmaceutical market.
• At the moment, the total economic value of clinical
research run in Turkey is estimated at USD 327.7 million
(TRL 1,860.1 million) annually as of June 2019
• Clinical trials provide direct benefits Turkey’s economy,
health services and to patients.
• Turkey can provide improvement in the main factors
that will increase the attraction of clinical research.
• . In order for Turkey’s to take place among 10 clinical
trial countries, it has to increase the number of clinical
trials by three times as much.
Over 21 thousand patients across Turkey are finding
treatment opportunities in clinical research
• Clinical trials create better health outcomes with
their contribution to patients’ quality of life. Patients
participating in clinical trials can benefit from the highest
quality of service and the most advanced, even life-saving
treatment methods.
• Studies show that clinical trials produce more positive
outcomes for patients involved, whether they are in the
ilaç sektöründeki Ar-Ge yatırımları ve klinik araştırma
trendleri, klinik araştırmaların Türkiye’ye ekonomik,
bilimsel ve kamu sağlığı boyutlarındaki etkisine dair
önemli veriler de ortaya koyuyor.
Raporda öne çıkan bulgular şöyle sıralanıyor:
• Türkiye ilaç pazarı büyüklüğünde dünyada 17’nci sırada
yer alırken, toplam klinik araştırma sayısında 26’ncı
sırada yer alıyor.
• Türkiye’de yürütülen klinik araştırmaların doğrudan
yapılan yatırım ve klinik araştırmalarda kullanılan
yenilikçi ilaçların değerinden oluşan toplam ekonomik
değeri Haziran 2019 itibarıyla yıllık 327,7 milyon dolar
hesaplandı.
• Klinik araştırma Türkiye’nin ekonomisine, sağlık
hizmetlerine ve hastalara doğrudan fayda sağlıyor.
• Türkiye, klinik araştırma cazibesini artıracak temel
faktörlerde iyileşme sağlayabilir.
• Türkiye’nin ilk 10 klinik araştırma ülkesi arasına girmek
için araştırma sayısını yaklaşık olarak üç katına çıkarması
gerekiyor.
Türkiye çapında 21 binin üzerinde hasta klinik
araştırmalarda tedavi imkânı buluyor
• Klinik araştırmalar, hastaların yaşam kalitesine
sağladığı katkıyla daha iyi sağlık sonuçları yaratıyor.
Klinik araştırmalara katılan hastalar, en yüksek hizmet
kalitesinden ve en ileri seviyede, hatta yaşam kurtarabilen
tedavi yöntemlerinden faydalanabiliyor.
• Araştırmalar, klinik araştırmaların, dahil olan hastalar
için plasebo ya da test grubunda olmaları fark etmeksizin
daha olumlu sonuçlar yarattığını ortaya koyuyor.
• Klinik araştırmalar sayesinde hastalar gelecekte
kullanılabilecek yenilikçi ilaç, tıbbi cihazlar ve tedavilere
erken erişim imkanına da sahip oluyor.
• Halihazırda Türkiye çapında devam eden endüstri
destekli klinik araştırmalarda yaklaşık 21 bin 700 hasta
tedavi imkânı buluyor. 2019 yılında 521 adet olan klinik
çalışmaların, rapordaki önerilerin hayata geçmesiyle
birlikte sekiz yıl içinde üç katına çıkması öngörülüyor.
Klinik araştırmalar SGK üzerindeki mali ilaç yükünü
41,8 milyon dolar azalttı
• Türkiye’de yürütülen klinik araştırmaların toplam
ekonomik değeri, Haziran 2019 itibarıyla tahminen yıllık
327,7 milyon dolar olarak (1.860,1 milyon TL) ölçülüyor.
• Türkiye’nin 139,0 milyon dolar (788,8 milyon TL)
değerindeki klinik araştırma yatırımı, 2019 yılında Türkiye
ilaç sektörünün toplam büyüklüğünün yüzde 1,8’ine
(2015’teki yüzde 2,7 oranına kıyasla düşüş söz konusu)
ve Türkiye’nin GSYH toplamının yüzde 0,02’sine karşılık
geliyor.
• Türkiye’deki aktif çalışma sayısı son 10 yılda yaklaşık
yüzde 3,6 bileşik büyüme hızıyla artış gösterdi.
• Klinik araştırmalar sayesinde SGK’nın azalan mali ilaç
18 Pharma
placebo or the test group.
• Thanks to clinical trials, patients also have early access
to innovative drugs, medical devices and treatments that
can be used in the future.
• Approximately 21,700 subjects are currently enrolled in
clinical research in Turkey. the annual growth rate in the
number of clinical trials is 1.2%, increasing the number
from 521 in 2019 to 573 in 2027.
Clinical trials reduced financial burden of drugs on
SSI by USD 41.8 million
• The current value of clinical research in Turkey is
estimated at USD 327.7 million (TRL 1,860.1 million)
annually, with direct economic and broader societal
effects (healthcare system and patients).
• The clinical research investment of USD 139.0 million
(TRL 788.8 million) made in Turkey directly contributes
to a macro-economic equilibrium which is one of the key
targets of the New Economic Program.
• Number of active study showed an increase of about
3.6 percent compound growth rate of the last 10 years
in Turkey.
• Thanks to clinical research, the reduced financial drug
burden of the SSI corresponds to a total of 41.8 million
USD (237.3 million TL). Thanks to ongoing clinical studies,
this total financial burden on SSI is reduced every year.
• Additional income for healthcare institutions from
these clinical research resources amounts to USD 23.4
million (133.0 million TL) annually. The total estimated
value of employment created through clinical research is
estimated at USD 44.4 million per year (251.8 million TL).
• Thanks to realizing the “rapid growth” scenario in
clinical research field, Turkey is estimated to take place
among the top 10 countries in terms of the total number
of clinical trials in 2027. In terms of implementation of
new trials, it can be among the first six or seven countries
(following the US, United Kingdom, Spain, Germany,
Canada, France and Italy).
• Because the industry-supported clinical research
in Turkey is largely carried out by multinational
pharmaceutical companies, a major portion of the
investment in clinical research is assessed as foreign
direct investment. In this respect, clinical research
investments directly contribute to maintaining the
macroeconomic balance and improving the current
account balance, which are among the main objectives of
the New Economy Program.
Clinical research provides the transfer of global
knowledge to Turkey
• Clinical research helps scientific development in
Turkey increase, expands the extension of science and
accelerates the transfer of knowledge to the global
Turkey.
• Turkish academicians participating in clinical research
yükü, toplam 41,8 milyon dolara (237,3 milyon TL) karşılık
geliyor. Devam eden klinik çalışmalar sayesinde, SGK
üzerindeki bu toplam mali yük her yıl azaltılıyor.
• Klinik araştırmalarla ilgili bu kaynaklardan sağlık
kurumları için elde edilen ek gelir, yıllık 23,4 milyon dolar
(133,0 milyon TL) tutarında. Klinik araştırmalar sayesinde
yaratılan istihdamın toplam tahmini değerinin yıllık 44,4
milyon dolar (251,8 milyon TL) olduğu tahmin ediliyor.
• Klinik araştırmalar alanında “hızlı büyüme”
senaryosunun hayata geçirilmesiyle birlikte Türkiye’nin
2027 yılında toplam klinik çalışma sayısı bakımından ilk
10 ülke arasına, yeni çalışma sayısı bakımındansa ilk altı
veya yedi ülke arasına (ABD, Birleşik Krallık, İspanya,
Almanya, Kanada, Fransa ve İtalya’nın arkasından)
girmesi öngörülüyor.
• Türkiye’de endüstri destekli klinik araştırmaların
büyük ölçüde çok uluslu ilaç şirketleri tarafından
yürütülmesi nedeniyle, klinik araştırmalara yapılan
yatırımın büyük bir kısmı doğrudan yabancı yatırım olarak
değerlendiriliyor. Klinik araştırma yatırımları bu yönüyle
Yeni Ekonomi Programı’nın temel hedefleri arasında yer
alan makroekonomik dengenin korunması ve cari hesap
dengesinin iyileştirilmesine doğrudan katkıda bulunuyor.
Pharma 19
will gain knowledge and early experience on new
treatments, as well as receive up-to-date training on
the drug development process and new treatment
areas, participate in international scientific networks,
participate in international publications to be prepared
at the end of the study, serve in national / international
decision-making committees.
• According to PubMed, which examines the trends of
clinical research publications between 1995 and 2015,
it is seen that the 30 countries publishing the highest
number of scientific content produced 94.6 percent of
all publications and constituted 98.1 percent of the main
clinical journals globally. According to the same analysis
Turkey, in “systematic review” and “meta-analysis”
category, ranks 31st in 55 publications, while in “clinical
studies” category ranks 18th in 671 publications, and with
19 thousand 963 in all publications published ranks 17th
place.
• Data obtained from physicians participating in clinical
trials are based on evidence rather than personal
experience. For this reason, evidence-based data
obtained when a physician participates in a clinical trial
can serve as a source for other scientists who will later
participate in the study. With increasing familiarity with
rare diseases and specific cases, scientists can rely on
more reliable data and experience in future treatment
decisions.
To address the opportunities in all the improvement
areas, a total of 12 recommendations are made as
action steps
• Establish a central patient database
• design a patient referral system
• raise public awareness
• Streamline and centralize documentation and ethics
committee submission
• Reinforce implementation of ethical review standards
• Build an investigator network
• Increase capacity in a wider range of institutions
• Provide formal education, academic incentives, career
advancement
opportunities
• Revise R&D regulation
• Establish clinical research centers with dedicated staff
• Improve accounting systems in healthcare institutions
• Increase incentives for companies to run clinical research
in Turkey
Klinik araştırmalar küresel bilgi birikiminin Türkiye’ye
aktarılmasını sağlıyor
• Klinik araştırmalar Türkiye’deki bilimsel gelişimi
artırıyor, bilim dağarcığını genişletiyor ve küresel bilgi
birikiminin Türkiye’ye aktarılmasını hızlandırıyor.
• Klinik araştırmalara katılan Türk akademisyenler
yeni tedavilerle ilgili bilgi edinmenin ve erken deneyim
kazanmanın yanı sıra ilaç geliştirme süreci ve yeni tedavi
alanları ile ilgili güncel eğitimler alma, uluslararası
bilimsel ağlara dahil olma, çalışma sonunda hazırlanacak
uluslararası yayınlarda yer alma, ulusal/uluslararası
karar verici komitelerde görev alma imkânı da elde ediyor.
• 1995-2015 arasında klinik araştırma yayınları trendlerini
inceleyen PubMed’e göre, en yüksek sayıda bilimsel içerik
yayınlayan 30 ülkenin, tüm yayınların yüzde 94,6’sını
ürettiği, küresel çapta ana klinik dergilerin yüzde 98,1’ini
oluşturduğu görülüyor. Aynı analize göre Türkiye,
“sistematik inceleme” ve “meta analiz” kategorilerindeki
55 yayınla 31’inci sırada yer alırken, “klinik çalışma”
kategorisinde 671 yayınla 18’inci sırada yer alıyor. Türkiye
tüm yayınlarda ise 19 bin 963 yayınla 17’nci sırada yer
alıyor.
• Klinik çalışmalara katılan hekimlerden elde edilen
veriler kişisel deneyimden ziyade kanıtlara dayanıyor. Bu
nedenle bir hekim, klinik araştırmaya katıldığında elde
edilecek kanıt tabanlı veriler daha sonra araştırmaya
katılacak diğer bilim insanlarına kaynak teşkil edebiliyor.
Nadir hastalıklar ve spesifik vakalara aşinalığı artan bilim
insanları, gelecekte alacakları tedavi kararlarında daha
güvenilir veriler ve deneyimlere dayanabiliyorlar.
Raporda Türkiye’de klinik araştırmaların arttırılması
amacıyla, farklı fırsat alanlarında 12 adım öneriliyor.
Bu adımlar şöyle sıralanıyor:
• Merkezi bir hasta veri tabanı oluşturma
• Hasta sevk sistemi tasarlama
• Kamuoyu farkındalığı yaratma
• Dokümantasyon ve etik kurul başvurusunu kolaylaştırma
merkezi hale getirme
• Etik inceleme standartlarının uygulanmasını sağlama
• Araştırmacı ağı oluşturma
• Daha geniş bir kurum yelpazesinde kapasiteyi artırma
• Örgün eğitim, akademik teşvikler ve kariyer geliştirme
fırsatları sunma
• Ar-Ge yönetmeliklerini gözden geçirme
• Özel personele sahip klinik araştırma merkezleri kurma
• Sağlık kurumlarındaki muhasebe sistemlerini iyileştirme
• Türkiye’de klinik araştırma yapmaları için şirketlere
yönelik teşvikleri artırma
20 Pharma
Polifarma Becomes the First Pharmaceutical Company
which received Parametric Release Validation in Turkey
Polifarma Türkiye’de Parametrik
Serbest Bırakma Onayı’nı Alan İlk İlaç
Şirketi Oldu
Operating in production in the Turkey health sector
for 34 years, local and national pharmaceutical
company Polifarma received Parametric Release
Validation. Thus Polifarma, which is the first and the
only pharmaceutical company with this validation in
Turkey, registered its quality.
100 percent domestic capital Polifarma Pharmaceuticals,
has managed to be the first and only pharmaceutical
company with the Parametric Release Validation by
successfully passing the inspections carried out by the
Ministry of Health in Turkey. In this way, Polifarma once
again proved the quality and safety of the process
starting from raw material procurement to the final stage
of shipment for products whose process stage is terminal
sterilization.
Referring to the importance of the certificate, Vildan
Kumrulu, Deputy Chairman of Polifarma, said, “For sterile
products, you cannot put the product for sale without
sterilization tests. In other words, you have to legally
keep the product in your warehouse for 14 days awaiting
the result of the test. When you receive the Parametric
Release Approval given by the Ministry of Health, it
is possible to bring your products to patients without
waiting for 14 days. We applied for the Parametric
Release Validation in order to respond faster to the
market demand for the serum group, which constitutes
the majority of our portfolio. We are proud of being the
first company to be approved as a result of the strict
inspections carried out by the Ministry for the first time
in our sector. Thanks to this approval, we deliver all
products in our serum group to patients in the fastest
way possible. In order not to compromise the quality and
reliability of our products, we continue to perform our
sterilization tests. I hope this work will set an example for
our industry.”
Türkiye sağlık sektöründe 34 yıldır üretim yapan yerli ve
milli ilaç şirketi Polifarma, Parametrik Serbest Bırakma
Onayı aldı. Türkiye’de bu onayı alan ilk ve tek ilaç şirketi
olan Polifarma, bu sayede kalitesini tescilledi.
Yüzde 100 yerli sermayeli Polifarma İlaç, Sağlık Bakanlığı
tarafından yapılan denetimleri başarıyla geçerek
Türkiye’de Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı alan ilk
ve tek ilaç şirketi olmayı başardı.
Polifarma, bu sayede proses aşaması terminal sterizasyon
olan ürünlerde hammadde tedarikinden başlayarak son
aşama olan sevkiyata kadar geçen sürecin kalitesi ve
güvenliğini bir kez daha kanıtladı.
Sertifikanın önemine değinen Polifarma Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı Vildan Kumrulu, şunları söyledi:
“Steril ürünlerde, sterilizasyon testleri yapılmadan
ürünü satışa sunamazsınız yani testin sonucunun
beklediği 14 gün boyunca ürünü yasal olarak deponuzda
tutmak zorundasınız. Sağlık Bakanlığı tarafından verilen
Parametrik Serbest Bırakma Onayı’nı aldığınızda
ürünlerinizi 14 gün beklemeye gerek kalmadan hastalarla
buluşturmak mümkün oluyor.
Biz de portföyümüzün büyük kısmını oluşturan serum
grubu için piyasanın talebine daha hızlı cevap verebilmek
hedefiyle Parametrik Serbest Bırakma Onayı’na
başvurduk.
Sektörümüzde Bakanlık tarafından ilk defa gerçekleştirilen
sıkı denetimler sonucunda onaya hak kazanan ilk şirket
olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu onay sayesinde
serum grubumuzdaki tüm ürünleri hastalara en hızlı
şekilde ulaştırıyoruz.
Ürünlerimizin kalitesinden ve güvenilirliğinden ödün
vermemek adına sterilizasyon testlerimizi yapmaya da
devam ediyoruz. Umuyorum bu çalışmamız sektörümüze
örnek olur.”
Pharma 21
“We Are with You in Every Moment Of Daily Life With Our
Innovative Products With Clinical Effectiveness”
Klinik Etkinliği Kanıtlanmış, İnovatif Ürünlerimizle Günlük
Hayatın Her Anında Yanınızdayız
Tamamlayıcı tedavi ürünlerinin önde gelen markalarından
Wellcare’i markanın Satış ve Pazarlama Direktörü İpek
Özçırpıcı okuyucularımız için anlattı…
İpek Özçırpıcı, Wellcare Sales and Marketing Director
İpek Özçırpıcı, Sales and Marketing Director of the
brand, told Wellcare, one of the leading brands of
complementary therapy products, to our readers ...
Could you briefly inform us about Wellcare brand? What
is Wellcare’s goal?
Wellcare is the consumer health brand of İLKO
Pharmaceuticals, which is new the representative of 50
years of knowledge and experience. We work for the goal
of offering solutions to health problems and improving the
quality of life at every stage of the life cycle, starting from
birth, with our global strength and the solid infrastructure
of İlko Pharmaceuticals, our scientific and reliable portfolio.
As Wellcare, we are at your side with our complementary
treatment products that are clinically proven, innovative,
user-friendly, approved by health authorities, and can be
safely recommended by our doctors and pharmacists, at
every stage of life from birth and at every stage of daily life.
What about the Wellcare range of product?
We have a wide range of complementary therapies and
prescription products in different categories including
digestive health, probiotics, allergies, vitamins and
minerals, herbal supplements and obstetrics. Our digestive
health portfolio; It has an effective product range that
responds to the solution of digestive system problems
such as constipation, bloating due to gas accumulation and
pain. Constipass is our medical device licensed product with
Wellcare markasını kısaca tanıyabilir miyiz? Wellcare’ın
hedefi nedir?
Wellcare; 50 yıllık birikim ve tecrübenin bugünkü temsilcisi
İLKO İlaç’ın tüketici sağlığı markasıdır. Globalden gelen
gücümüz ve İlko İlaç’ın sağlam altyapısı, bilimsel ve güvenilir
portföyümüz ile doğumdan itibaren yaşam döngüsünün her
aşamasında, sağlık problemlerine çözüm sunma ve yaşam
kalitesini yükseltme hedefi için çalışmaktayız. Wellcare
olarak; hayatın doğumdan itibaren her aşamasında ve
günlük hayatın her safhasında, yaşam kalitenizi yükseltecek,
klinik etkinliği kanıtlanmış, inovatif, kullanıcı dostu, sağlık
otoritelerinden onaylı, doktor ve eczacılarımızın güvenle
önerebileceği tamamlayıcı tedavi ürünlerimizle yanınızdayız.
Wellcare ürün portföyünden bahseder misiniz?
Sindirim sağlığı, probiyotikler, alerji, vitamin ve mineraller,
bitkisel takviyeler ve kadın doğum olmak üzere farklı
kategorilerde tamamlayıcı tedavi ve reçeteli ürünlerden
oluşan geniş bir ürün gamımız var. Sindirim sağlığı
portföyümüz; kabızlık, gaz birikimine bağlı şişkinlik, ağrı gibi
sindirim sistemi sorunlarının çözümüne cevap veren, etkili
bir ürün yelpazesine sahip. Constipass, kabızlık şikâyeti olan
çocuk ve yetişkinlerde dışkılamayı kolaylaştıran, içeriğinde
Macrogol 3350 olan tıbbi cihaz ruhsatına sahip ürünümüzdür.
Bu portföyün diğer ürünü GasPass Plus ise benzersiz
Simeticon – Aktif Karbon kombinasyonu ile sindirim
sisteminde aşırı gaz birikimine bağlı ( şişkinlik, dolgunluk,
ağrı, geğirme, gaz çıkarma, vb.) şikayetlerini hızlı ve güvenilir
bir şekilde rahatlatma fonksiyonuna sahiptir.
Değişen yaşam şartlarına bağlı olarak günlük temponun
artması, stres, düzensiz ve yetersiz beslenme gibi faktörler
nedeniyle vücuttaki dost bakteriler olan probiyotiklerin sayısı
ne yazık ki azalıyor ve bu durum sindirim sistemini olumsuz
etkiliyor. Wellcare’in probiyotik markası Provim; geniş ürün
grubu ile farklı etkenlerden dolayı bozulan bağırsak florasını
güçlendirerek sindirim sistemini düzenlemeye yardımcı
oluyor ve bağışıklık sisteminin kuvvetlenmesine destek
veriyor. Probiyotik grubu içerisinde şimdilik beş ürünümüz
bulunmakta; Provim Shape, günde alınan tek kapsül ile
vücuttaki yağı azaltarak kilo kontrolüne ve vücut şeklinin
korunmasına yardımcı olmaktadır. İçerdiği Bifidobacterium
Animalis Lactis B420 ile iştah üzerine etkili GLP1 hormonunun
salınımını artırmakta ve erken doymayı sağlayarak kilo
22 Pharma
Macrogol 3350, which facilitates defecation in children and
adults with constipation. GasPass Plus, the other product of
this portfolio, has the function of relieving the complaints
of excessive gas accumulation in the digestive system
(bloating, fullness, pain, burping, burping, etc.) with its
unique Simeticon - Activated Carbon combination.
The number of probiotics, which are friendly bacteria in the
body, is unfortunately decreasing due to factors such as
increasing daily pace, stress, irregular and malnutrition due
to changing living conditions, and this situation negatively
affects the digestive system. Wellcare’s probiotic brand
Provim; With its wide range of products, it helps to regulate
the digestive system by strengthening the intestinal flora
that deteriorates due to different factors and supports the
strengthening of the immune system. We currently have five
products in the probiotic group; Provim Shape helps weight
control and maintain body shape by reducing body fat
with a single capsule taken daily. With the Bifidobacterium
Animalis Lactis B420 it contains, it increases the release
of GLP1 hormone, which acts on appetite, and supports
weight control by providing early satiety.
Provim ORS is a food supplement containing synbiotic +
ORS that helps to restore the physiological balance in the
intestines due to diarrhea symptoms.
Provim Daily is a food supplement that helps to support
the immune system and regulate the digestive system with
its different probiotic strains and vitamin complex in its
content.
Provim Kids drops help to regulate the digestive system
of children and support the immune system. Probiotic
microorganisms in Provim Kids are produced with patented
microencapsulation technology.
Provim Kids Fast Melt, on the other hand, not only helps
regulate the digestive system of children, but also supports
the normal function of the immune system by contributing
to the reduction of fatigue and exhaustion with its vitamin
C and Zinc content.
Adequate daily intake of vitamins and minerals supports
individuals both mentally and physically and prevents
symptoms such as weakness, fatigue, immune system
problems.
Wellcare Vitamin D3 is an orally taken food supplement
that provides vitamin D support. It is used to meet the
daily vitamin D needs of children and adults, to prevent or
eliminate their insufficiency. In addition to pure vitamin
D and pure olive oil content, it contains vitamin D at the
recommended doses for children and adults in scientific
diagnostic treatment guidelines. Since it is applied by
spraying into the mouth in the form of a spray, it does not
cause an overdose. It has three different forms: 400IU,
600 IU and 1000 IU. Wellcare Vitamin D3 Intense provides
1000IU of vitamin D in 1 drop, which is within the safe range
for daily use in children and adults.
Wellcare Vitamin B12 supports mental functions while
contributing to the reduction of fatigue and fatigue.
Wellcare allergy group products provide protection against
allergic symptoms such as eye redness, itching in the eyes,
tearing and nasal congestion, itching and discharge.
kontrolüne destek vermektedir.
Provim ORS, ishal semptomları sebebiyle bağırsaklarda
bozulan fizyolojik dengenin yeniden düzenlenmesini
sağlamaya yardımcı sinbiyotik+ORS içeren bir gıda
takviyesidir.
Provim Daily, içeriğinde yer alan farklı probiyotik suşları ve
vitamin kompleksi ile düzenli kullanımda bağışıklık sisteminin
desteklenmesine ve sindirim sisteminin düzenlenmesine
yardımcı bir gıda takviyesidir.
Provim Kids damla, çocukların sindirim sistemini
düzenlemeye ve bağışıklık sistemini desteklemeye yardımcı
olur. Provim Kids içeriğindeki probiyotik mikroorganizmalar
patentli mikroenkapsülasyon teknolojisi ile üretilmiştir.
Provim Kids Fast Melt ise, çocukların sindirim sistemini
düzenlemeye yardımcı olmanın yanı sıra içeriğindeki C
vitamini ve Çinko ile yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına
katkıda bulunarak bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna
destek verir.
Günlük yeterli oranda vitamin ve mineral alımı; bireyleri
hem ruhen ve fiziken destekler hem de halsizlik, yorgunluk,
bağışıklık sistemi sorunları gibi semptomların yaşanmasını
önler.
Wellcare Vitamin D3, oral yoldan alınan ve D vitamini
desteği sağlayan gıda takviyesidir. Çocuk ve yetişkinlerde
günlük alınması gereken D vitamini ihtiyacını karşılamak,
yetersizliğini önlemek veya gidermek amacıyla kullanılır.
Saf D vitamini ve saf zeytinyağı içeriğinin yanı sıra bilimsel
tanı tedavi kılavuzlarında çocuk ve yetişkinler için önerilen
dozlarda D vitamini içerir. Sprey şeklinde ağız içine
püskürtülerek uygulandığı için doz aşımına da neden
olmaz. 400IU, 600 IU ve 1000 IU olmak üzere üç farklı formu
bulunmaktadır. Wellcare Vitamin D3 Intense 1 damlada
çocuk ve yetişkinlerde günlük kullanımı güven aralığında yer
alan 1000IU vitamin D sağlamaktadır.
Wellcare Vitamin B12 ise, yorgunluk ve bitkinliğin
azaltılmasına katkıda bulunurken zihinsel fonksiyonlara
destek verir.
Wellcare alerji grubu ürünleri; göz kızarıklığı, gözde
kaşıntı, göz yaşarması ile burun tıkanıklığı, kaşıntısı ve
akıntısı gibi alerjik semptomlara karşı koruma sağlar. Bu
kategoride yer alan Allergy burun spreyi alerjik rinitin tüm
semptomlarını hafifleterek etkili bir koruma sağlarken,
Allergy göz damlası ise, gözlerde kaşıntı, kızarıklık, sulanma
gibi alerjik konjonktivitin semptomlarının önlenmesinde
tedaviye yardımcı olan Sağlık Bakanlığı bünyesinde bulunan
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’ndan onaylı ve tıbbı cihaz
kategorisinde bir üründür.
Distribütörü olduğumuz Sinomarin markası %100 doğal,
etkinliği kanıtlanmış, mukusu incelterek, izotonik çözeltilere
göre daha üstün bir formül ile her yaş grubunun rahat nefes
almasını sağlıyor. Tıkalı burnu açma özelliği ile soğuk algınlığı
başta olmak üzere; alerjik rinit ve sinüzit durumlarında etkili
olan Sinomarin, günlük burun hijyeni için de kullanılıyor.
Bitkisel takviyeler kategorisinde yer alan ürünlerimiz;
soğuk algınlığı, öksürük gibi rahatsızlıklarda ağız ve boğaz
bölgesinde rahatlama sağlayarak etki gösteriyor.
Pharma 23
Located Allergy nasal spray in this category relieving all
symptoms of allergic rhinitis while providing effective
protection, while Allergy eye drops, eye itching, redness,
tearing, such as allergic conjunctivitis in the Ministry of
Health, which helps treat the prevention of symptom
approved by the Turkish Medicines and Medical Devices
Agency and It is a product in the medical device category.
The Sinomarin brand which we distribute provides
comfortable breathing for all age groups with a formula
that is 100% natural, proven to be effective, thinning
mucus and superior to isotonic solutions. Sinomarin, which
is effective in allergic rhinitis and sinusitis, especially colds,
is also used for daily nasal hygiene.
Our products, which are in the category of herbal
supplements, act by providing relief in the mouth and
throat area in diseases such as colds and cough.
Wellcare Immune Syrup helps relieve cold and flu
complaints and strengthen the immune system with its
African geranium (Pelargonium Sideoides), Propolis and
Vitamin C content.
Wellcare Expera Syrup contains marshmallow flower
root, thyme dry extracts and Propolis, which support the
reduction of cough complaints due to respiratory diseases
and strengthen the immune system.
Wellcare Immune Effervescent Tablet contributes to the
reduction of fatigue and tiredness and the normal function
of the immune system with its Pelargonium Sidoides Root
Extract, Zinc and Vitamin C in its content.
Wellcare Immune Şurup; Afrika sardunyası (Pelargonium
Sideoides), Propolis ve C vitamini içeriğiyle soğuk algınlığı
ve grip şikâyetlerinin giderilmesine ve bağışıklık sistemini
güçlendirmeye yardımcı olmaktadır.
Wellcare Expera Şurup içeriğinde yer alan hatmi çiçeği
kökü, kekik kuru ekstreleri ve Propolis ile solunum yolu
hastalıklarına bağlı öksürük şikâyetlerinin azalmasına ve
bağışıklık sisteminin güçlendirilmesine destek vermektedir.
Wellcare Immune Efervesan Tablet ise içeriğindeki
Pelargonium Sidoides Kökü Ekstresi, Çinko ve C Vitamini ile
yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına ve bağışıklık sisteminin
normal fonksiyonuna katkıda bulunmaktadır.
Wellcare Puts Its New Product Indicated For the Treatment of Nausea and
Vomiting During Pregnancy at the Disposal of Medicine
Wellcare, Gebelikte Bulantı ve Kusma Tedavisinde Endike Yeni Ürününü Tıbbın
Hizmetine Sundu
14.09.2020, Istanbul- Having made a name for itself
with its innovative products with proven clinical efficacy,
Wellcare continues to grow and strengthen its product
portfolio day by day. Accordingly, Prifemyn DR Tablets
containing a fixed dose of doxylamine and pyridoxine
combination was offered to the use of Turkish Medicine.
Indicated for the treatment of nausea and vomiting
during pregnancy, Prifemyn DR Tablets, is produced
with a drug technology providing “Delayed Release”. The
combination of Doxylamine and Pyridoxine, which are the
active ingredients of Prifemyn DR Tablets, is an indication
approved product to be the number one choice in the
treatment of nausea and vomiting during pregnancy in
our country and in the world and is an *FDA pregnancy A
category product.
Prifemyn DR Tablets are available in a blister package of
30 film tablets containing 10 mg of Doxylamine Succinate
and 10 mg of Pyridoxine Hydrochloride in each film tablet.
11.09.2020, İstanbul- Klinik etkinliği kanıtlanmış, inovatif
ürünleriyle adından söz ettiren Wellcare, ürün portföyünü
her geçen gün büyütmeye ve güçlendirmeye devam
ediyor. Bu doğrultuda sabit dozda Doksilamin ve Pridoksin
kombinasyonu içeren Prifemyn DR Tablet, Türk Tıbbının
hizmetine sunuldu.
Gebelikte bulantı ve kusma tedavisinde endike olan
Prifemyn DR Tablet, ‘Geciktirilmiş Salım (Delayed
Release)’ sağlayan ilaç teknolojisiyle üretildi. Prifemyn
DR Tabletin etken maddeleri olan Doksilamin ve Pridoksin
kombinasyonu, ülkemizde ve dünyada gebeliğe bağlı
bulantı ve kusmanın tedavisinde ilk sırada tercih edilecek
şekilde endikasyon onayı bulunan ve *FDA gebelik
kategorisi A olan bir üründür.
Prifemyn DR Tablet, her bir film tablette 10 mg Doksilamin
Süksinat ve 10 mg Piridoksin Hidroklorür içeren 30 film
tabletlik blister ambalajda hizmete sunuldu.
24 Pharma
* FDA A category indicates the drug class that can be used safely in every period of pregnancy according to the classification made by the US Food and Drug Administration.
*FDA A kategorisi, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin yaptığı sınıflamaya göre gebeliğin her döneminde güvenle kullanılabilecek ilaç sınıfını gösterir.
Sinomarin by Wellcare ‘For a Deep Breath’
Wellcare’den ‘Rahat Bir Nefes İçin’ Sinomarin
As a pioneer and an innovation bearer in the Consumer
Health industry, Wellcare is re-offering its product
Sinomarin that solves the problem of blocked nose
to the consumers. Containing trace elements and
minerals in its formula, Sinomarin is used to provide
daily nasal hygiene while providing a deep breath to
all age groups.
100% natural Sinomarin, with its proven effectiveness
and ability to open the blocked nose, thins the mucus and
allows all age groups to take deep breaths with a formula
superior to isotonic solutions. With its feature of opening
the blocked nose, Sinomarin, which is effective in allergic
rhinitis and sinusitis and especially the common cold, is
also used for daily nasal hygiene.
Formulated by collecting the cleanest (zone A) spring
water from Cancale Bay in France, Sinomarin nasal
spray moisturizes the nasal mucosa with beneficial
trace elements and minerals from the sea in addition
to its hypertonic formula. While pure sea water has an
abrasive effect on the nasal mucosa with its 3.8% NaCl
ratio, Sinomarin is a much more effective product with its
special optimal hypertonic formula of 2.3% compared to
sea water solutions and saline solutions.
Being a natural alternative for those who are used
to using decongestants daily, Sinomarin can be used
frequently without any side effects. Moreover, providing
the intake of the optimum dose with “every puff” for
the nose with its convenient usage, Sinomarin contains
ingredients suitable for everyone, regardless of age,
from newborn to old age.
Sinomarin nasal spray, a
reliable and proven product
for the whole family, is
offered to the consumers
with 6 different product
ranges in bottle and spray
forms on the pharmacy
shelves with the assurance
of Wellcare. In addition to
being harmless whether
used alone or with other
products, Sinomarin does
not cause sleepiness or
addiction. While Sinomarin
can be used with flu or
cold products and immune
system products, it also
helps shorten the duration
of the disease.
Tüketici Sağlığı alanında sektöre her zaman ilkler ve
yenilikler sunan Wellcare, tıkalı burun sorununu çözen
ürünü Sinomarin’i tüketiciyle yeniden buluşturuyor.
Formülünde eser elementler ve mineraller bulunan
Sinomarin, her yaş grubuna rahat bir nefes aldırırken,
günlük burun hijyenini sağlamak için de kullanılıyor.
%100 doğal, etkinliği kanıtlanmış, tıkalı burnu açma
özelliğine sahip Sinomarin, mukusu incelterek, izotonik
çözeltilere göre daha üstün bir formül ile her yaş
grubunun rahat nefes almasını sağlıyor. Tıkalı burnu
açma özelliği ile soğuk algınlığı başta olmak üzere; alerjik
rinit ve sinüzit durumlarında etkili olan Sinomarin, günlük
burun hijyeni için de kullanılıyor.
Fransa’nın Cancale Körfezi’den en temiz (zone A) kaynak
suları toplanarak formüle edilen Sinomarin burun spreyi,
hipertonik formülünün yanı sıra içeriğinde denizde
bulunan faydalı eser element ve mineraller ile burun
mukozasının nemlenmesini sağlıyor. Saf deniz suyu %3,8
NaCl oranı ile burun mukozası için aşındırıcı etki yaparken
%2,3’lük özel optimal hipertonik formülü ile Sinomarin,
deniz suyu çözeltilerine ve serum fizyolojiklere göre çok
daha etkili bir ürün olma özelliğini taşıyor.
Her gün dekonjestan kullanmaya alışkın olan bireyler için
doğal bir alternatif olan Sinomarin, yan etkisi olmadan
istenilen sıklıkta kullanılabiliyor. Ayrıca kullanım
sırasında kolaylık sağlayarak burun için optimum dozun
‘her fısta’ alınmasını sağlayan Sinomarin, yeni doğandan
yaşlılık dönemine kadar yaş fark etmeksizin herkese
uygun ürünler barındırıyor.
Sinomarin burun spreyi, tüm aile için güvenilir ve
etkinliği kanıtlanmış bir ürün olarak, şişe ve sprey
formlarda 6 farklı ürün gamı ile eczane raflarından
Wellcare güvencesiyle tüketiciye sunuluyor. Tek başına
ya da diğer ürünlerle beraber kullanılmasında
sakınca bulunmayan Sinomarin, uyku haline
ve bağımlılığa yol açmıyor. Grip- soğuk
algınlığı ürünleri ve immun sistem ürünleri
ile beraber de kullanılabilen
Sinomarin, hastalık
süresinin kısalmasına
da yardımcı oluyor.
Pharma 25
Abdi İbrahim Did Not Leave Thalassemia Patients
Alone in Pandemic
Abdi İbrahim Talasemi Hastalarını Pandemide Yalnız Bırakmadı
Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim Special Expertise
Department Director
Abdi İbrahim brought together children and their
families with thalassemia patients, who may
experience interruptions in their treatment during
the COVID-19 pandemic, on an online platform. Prof.
Dr. Bülent Antmen, Pediatric Hematology Lecturer
and Head of Bone Marrow Transplantation Unit,
Acıbadem Adana Hospital, Prof. Dr. Tunç Fışgın, Dean
of Faculty of Medicine, Altınbaş University and Prof.
Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric Hematology-Oncology
Lecturer, Istanbul Medical Faculty, attended to
awareness meeting which firstly performed in the
digital environment in Turkey. In addition to the
information about the disease, the experts also
provided enlightening information about the risks
faced by patients during the pandemic period.
Abdi Ibrahim, the leader of the Turkish pharmaceutical
industry, brought together patients and their relatives
in awareness meeting of thalassemia (Mediterranean
anemia) with on the online platform first performed in
the digital environment in Turkey.
Altınbaş University Faculty of Medicine, Istanbul
University Istanbul Medical Faculty, Çukurova University
Faculty of Medicine and Specialists from Acıbadem Adana
Hospital, Adana Çukurova Hemophilia Association and
Abdi İbrahim, COVID-19 pandemisi döneminde
tedavilerinde kesinti yaşayabilen talasemi hastası
çocukları ve ailelerini hekimlerle online platformda
buluşturdu. Türkiye’de ilk kez dijital ortamda
gerçekleştirilen bilinçlendirme toplantısına Acıbadem
Adana Hastanesi Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi
ve Kemik İliği Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent
Antmen, Altınbaş Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı
Prof. Dr. Tunç Fışgın ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik
Hematoloji-Onkoloji Öğretim Görevlisi Prof. Dr.
Zeynep Karakaş katıldı. Uzmanlar, hastalık hakkındaki
bilgilerin yanı sıra, pandemi döneminde hastaların
karşı karşıya kaldıkları riskler konusunda da aydınlatıcı
bilgiler verdi.
Türk ilaç sektörünün lideri Abdi İbrahim, Türkiye’de ilk
kez dijital ortamda gerçekleştirilen Talasemi (Akdeniz
anemisi) bilinçlendirme toplantısıyla, hasta ve yakınlarını
online platformda bir araya getirdi.
Abdi İbrahim sponsorluğunda, COVID-19 pandemisi
döneminde sıkıntı yaşayan, tedavilerinin devamı hakkında
soru işaretleri oluşan talasemi hastaları için harekete
geçen üniversite ve derneklerin katılımıyla düzenlenen
online eğitim ve bilinçlendirme toplantısına, Altınbaş
Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi İstanbul
Tıp Fakültesi, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi
ve Acıbadem Adana Hastanesi ile Adana Çukurova
Hemofili Derneği ve İstanbul Çocuk Hematoloji Onkoloji
Derneği’nden uzman hekimler ile 50’ye yakın talasemi
hastası çocuk ve aileleri katıldı.
‘Talasemi ve Kemik İliği Nakil Sonrası Hastalarında
COVID-19 Önlemleri ve Şelasyon’ başlıklı online eğitimde,
Akdeniz anemisi olarak bilinen, hayat boyu kan nakli
gerektiren ve tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan
talasemi hastalığını taşıyan çocukların, pandemi sürecinde
yaşadıkları olumsuz etkilerin azaltılmasına, ailelerin
hastalık hakkında farkındalıklarının arttırılmasına katkı
sağlayacak bilgiler paylaşıldı.
Toplantıda, değerli hematologların aktardıkları bilgilerden
faydalanma imkanı bulan hastalar ve aileleri, sorularını
hekimlere yöneltme imkanı bulurken, düzenlenen çeşitli
aktivitelerle sosyalleşme fırsatı elde ettiler.
Kemik iliği nakli olan ve özellikle yaşanan salgın
sebebiyle hastanelere gelemeyen çocuk hastalar ve
ailelerini düşünerek düzenlenen online buluşmaya destek
vermekten mutluluk duyduklarını belirten Abdi İbrahim
Özel Uzmanlık Bölüm Direktörü Çiğdem Şahinbaş Yılmaz,
26 Pharma
Istanbul Pediatric Hematology Oncology Association,
and nearly 50 children with thalassemia and their families
attended the online education and awareness meeting,
which was sponsored by Abdi İbrahim, organized with the
participation of universities and associations that took
action for thalassemia patients who suffered during the
COVID-19 pandemic period and raised questions about
the continuation of their treatment.
Information that will contribute to raising the awareness
of families about the disease was shared in the online
training titled ‘COVID-19 Precautions and Chelation
in Patients After Thalassemia and Bone Marrow
Transplantation’, children with thalassemia, known
as Mediterranean anemia, requiring lifelong blood
transfusion and whose only permanent treatment
method is bone marrow transplantation, will reduce
the negative effects experienced during the pandemic
process. At the meeting, patients and their families who
had the opportunity to benefit from the information
provided by valuable hematologists had the opportunity
to direct their questions to physicians, and had the
opportunity to socialize with various activities.
Stating that they were happy to support the online
meeting organized by considering pediatric patients who
had bone marrow transplantation and especially those
who could not come to hospitals due to the epidemic
and their families, Çiğdem Şahinbaş Yılmaz, Abdi İbrahim
Special Expertise Department Director said, “Hematology
is an area in which we make significant investments and
we care about supporting our patients in this context.
We take important steps in the field of hematology
with both AbdiBio and our Oncology Production Facility.
In addition, we see it as our responsibility to provide
solutions that will create value for patients and physicians
who have difficulties in this extraordinary process, as well
as with our treatments. Considering the patient groups
and physicians who experienced interruptions in their
treatment, especially during the pandemic period, we
focused on projects aimed at continuing the treatment
and reducing the problems experienced. In this context,
we continue our patient and physician training activities
without interruption. We believe that the online
education we organize with the participation of our
esteemed universities and associations is very useful.
We would like to thank both our physicians and the
associations, as well as the patients and their families for
their valuable contributions. We will continue to organize
new events within this scope throughout the year.”
There are 1.3 million thalassemia carriers in our
country
In the program, Prof. Dr. Bülent Antmen, Pediatric
Hematology Lecturer and Head of Bone Marrow
Transplantation Unit, Acıbadem Adana Hospital, Prof.
Dr. Tunç Fışgın, Dean of Faculty of Medicine, Altınbaş
“Hematoloji, önemli yatırımlar yaptığımız ve bu çerçevede
hastalarımıza destek vermeyi çok önemsediğimiz bir
alan. Gerek AbdiBio ve gerekse Onkoloji Üretim Tesisimiz
ile hematoloji alanında önemli adımlar atıyoruz. Bunun
yanında, tedavilerimizle olduğu kadar, bu olağan dışı
süreçte zorluk yaşayan hasta ve hekimlere değer yaratacak
çözümler sunmayı da sorumluluğumuz olarak görüyoruz.
Özellikle pandemi döneminde tedavisinde kesinti yaşayan
hasta gruplarını ve hekimlerimizi düşünerek, tedavinin
sürmesine, yaşanan sıkıntıların azaltılmasına yönelik
projelere odaklandık. Bu çerçevede hasta ve hekim eğitim
aktivitelerini kesintisiz şekilde sürdürüyoruz. Değerli
üniversite ve derneklerimizin katılımıyla düzenlediğimiz
online eğitimin çok faydalı olduğuna inanıyoruz. Gerek
hekimlerimize ve derneklere, gerekse katılan hastalara
ve ailelerine kıymetli katkıları için çok teşekkür ediyoruz.
Yıl içinde bu kapsamda yeni etkinlikler düzenlemeyi
sürdüreceğiz” dedi.
Ülkemizde 1.3 milyon talasemi taşıyıcısı bulunuyor
Düzenlenen programda, Acıbadem Adana Hastanesi
Pediatrik Hematoloji Öğretim Görevlisi ve Kemik İliği
Nakil Ünitesi Başkanı Prof. Dr. Bülent Antmen, Altınbaş
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Tunç Fışgın
ve İstanbul Tıp Fakültesi Pediatrik Hematoloji-Onkoloji
Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zeynep Karakaş, hastalık
hakkındaki gelişmelerin yanında özellikle pandemi
döneminde hastaların karşı karşıya kaldıkları riskler
konusunda aydınlatıcı bilgiler verdi.
Türkiye’nin de içinde olduğu Akdeniz ülkelerinde önemli
bir halk sağlığı sorunu olan Talasemi, anne ve babadan
çocuklara kalıtsal olarak geçen, önlenebilir bir kan
hastalığı. Taşıyıcıların saptanması, genetik danışma ve
doğum öncesi tanı konabilmesiyle engellenebilir bir
hastalık olmasına rağmen, dünyada her yıl en az 365
bin talasemi hastası ortaya çıkıyor. Türk Hematoloji
Derneği’nin verilerine göre ülkemizde yaklaşık 1 milyon
300 bin talasemi taşıyıcısı ve 4 bin 500 kadar talasemi
hastası bulunuyor.
Pharma 27
University and Prof. Dr. Zeynep Karakaş, Pediatric
Hematology-Oncology Lecturer, Istanbul Medical Faculty,
gave enlightening information about the developments
regarding the disease, especially the risks faced by
patients during the pandemic period.
Turkey is also an important public health problem in
thalassemia in Mediterranean countries, where the
mother and the children inherited from the father, a blood
disease that can be avoided. Although it is a preventable
disease with detection of carriers, genetic counseling and
prenatal diagnosis, at least 365 thousand thalassemia
patients emerge every year in the world. According to
the data of the Turkish Hematology Association, there
are approximately 1 million 300 thousand thalassemia
carriers and 4 thousand 500 thalassemia patients in our
country.
What kind of a disease is thalassemia?
As a result of the marriage of two thalassemia carriers,
there is a 25 percent chance of being born with a disease,
50 percent being a carrier and 25 percent being born
normal for each child. In thalassemia disease, due to the
failure and disorder in the production of hemoglobin;
Symptoms such as pallor of the skin, anemia (anemia),
weakness, fatigue, palpitations, and growth retardation
are seen. The diagnosis of the disease is made with a
special test.
Pre-Marriage Hemoglobinopathy Screening Program
in our country in 2018, in 81 provinces of Family Health
Centers also started to be implemented. With this
program, the incidence of the disease has decreased
significantly over the years. Thalassemia has been taken
under control in many countries thanks to this screening
activity.
Thalassemia, the only permanent form of treatment,
requires a lifelong blood transfusion every 3-4 weeks and
chelation therapy. With regular and long-term chelation
therapy, prolonging the healthy life of patients with
thalassemia and reducing the organ-system damage
caused by the disease can be achieved.
Talasemi nasıl bir hastalıktır?
İki talasemi taşıyıcısının evlenmesi sonucunda, her bir
çocuk için yüzde 25 oranında hastalıklı doğma, yüzde 50
taşıyıcı olma ve yüzde 25 normal doğma ihtimali ortaya
çıkıyor. Talasemi hastalığında hemoglobinin yapımında
yetersizlik ve bozukluk nedeniyle; deride solukluk, anemi
(kansızlık), halsizlik, çabuk yorulma, çarpıntı, gelişme
geriliği gibi belirtiler görülüyor. Hastalığın tanısı, özel test
ile konuluyor.
Ülkemizde 2018 yılında Evlilik Öncesi Hemoglobinopati
Tarama Programı 81 ilde Aile Sağlığı Merkezleri’nde
uygulanmaya başlandı. Bu program ile hastalık görülme
oranı yıllar içinde belirgin olarak azaldı. Bu tarama
faaliyeti sayesinde Talasemi birçok ülkede kontrol altına
alındı.
Tek kalıcı tedavi şekli kemik iliği nakli olan talasemi
hastalığı, hayat boyu 3-4 haftada bir kan nakli
(transfüzyonu) ve beraberinde şelasyon tedavisi
gerektiriyor. Düzenli ve uzun süreli şelasyon tedavisiyle,
talasemili hastaların sağlıklı yaşam sürelerinin uzaması
ve hastalığın oluşturduğu organ-sistem hasarının
azaltılabilmesi sağlanabiliyor.
Covid-19’un daha ağır seyretme riski yüksek
Toplantıya katılan uzmanlar, talasemi hastalarında,
özellikle yetişkinlerde; kalp rahatsızlığı, pulmoner
hipertansiyon, diyabet ve aşırı demir yükü gibi eşlik eden
durumlarda COVID-19 enfeksiyonunun daha ağır seyretme
riskinin yüksek olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle,
Covid-19 salgını sürecindeki tüm genel önlemlerin
talasemi hastaları için de geçerli olduğunu, sosyal
mesafeye uyum, maske kullanımı ve el hijyenine dikkat
edilmesinin önemini vurguladı. Talasemi hastalarının
kalabalık ortamlara girmemesi gerektiğinin ve kişisel
korucu ekipmanları (maske ve siperlik) kullanmalarının
faydalı olacağının altı çizildi.
Higher risk for severe illness from COVID-19
Experts attending the meeting, thalassemia patients,
especially adults; drew attention to the high risk
of a more severe course of COVID-19 infection in
comorbid conditions such as heart disease, pulmonary
hypertension, diabetes and iron overload. For this reason,
he emphasized that all general measures during the
Covid-19 outbreak process are also valid for thalassemia
patients, and the importance of compliance with
social distance, use of masks and hand hygiene. It was
underlined that thalassemia patients should not enter
crowded environments and it would be beneficial to use
personal protective equipment (mask and visor).
28 Pharma
Becton Dickinson is Among the Most Ethical
Companies of Turkey
Becton Dickinson, Türkiye’nin En Etik Şirketleri Arasında
Ayşe Şanlıoğlu, BD Turkey General Director
Pursuing the goal of advancing the world of health,
BD Turkey, is awarded for the second time with the
“Most Ethical Companies of Turkey” award by Ethical
Values Center Foundation (EDMER) which is founded
with the aim of contributing to the improvement of
high ethical standards and practices.
The award is aiming to reward the companies which are
sensitive in adhering to code of conduct and ethical values
and improve the respectability of them in the eye of the
public and also to raise other companies’ awareness in
ethical matters.
Ethical Values Center carried out in depth analysis to
evaluate companies’ awareness in ethical matters under six
categories including “Ethical Values and Ethical Culture”,
“Reputation Management”, “Corporate Governance”,
“Corporate Social Responsibility”, “Leadership and
Creativity” and “Conformity Management” with 109
questions.
“’We do what is right’ message comes first in our corporate
values,” says Ayşe Şanlıoğlu, BD Turkey General Director.
“Accordingly, we stick to ethical codes of our society
till the end while helping thousands of people to get
healthy again. Our ethical codes are our most important
corporate values which make the ecosystem we created
with our shareholders, healthcare professionals and
business partners sustainable. That is why getting the
Erika award second time is so significant for us and as BD
Turkey family, we’re proud of it.”
Dünyada sağlığı geliştirme amacıyla faaliyetlerini
sürdüren BD Türkiye, yüksek etik standartları ve
pratiklerinin ilerlemesine katkıda bulunmak amacıyla
kurulan Etik Değerler Merkezi Derneği (EDMER)
tarafından ikinci kez “Türkiye’nin En Etik Şirketleri”
ödülüne layık görüldü.
Ödül, etik değerlere önem veren; yönetimlerinde iş ahlakı
ve etik değerlere bağlı olarak faaliyetlerini sürdürme
konusunda titiz davranan şirketlerin ödüllendirilmesi,
toplum önünde itibarının yükselmesi ve diğer şirketlerin
de etik konusundaki duyarlılıklarının artırılması amacını
taşıyor.
Şirketlerin etik konusuna verdiği önemi değerlendirmek
amacıyla derinlemesine bir analiz yapan Etik Değerler
Merkezi, değerlendirmesini “Etik Değerler, Etik Kültür”,
“İtibar Yönetimi”, “Kurumsal Yönetim”, “Kurumsal Sosyal
Sorumluluk”, “Liderlik, Yaratıcılık, Önderlik”, “Uyum
Yönetimi” gibi toplamda altı kategori ve 109 soruda
gerçekleştirdi.
BD Türkiye Genel Müdürü Ayşe Şanlıoğlu, “Kurumsal
değerlerimizin ilk sırasında ‘Doğru olanı yaparız’ mesajımız
yer almaktadır. Bu doğrultuda, binlerce insanın sağlığına
kavuşmasına destek olurken; içinde bulunduğumuz
toplulukların etik kodlarına sonuna kadar bağlıyız. Etik
kodlarımız; paydaşlarımız, sağlık profesyonelleri ve iş
ortaklarımız ile yarattığımız ekosistemi sürdürülebilir
kılan en önemli kurumsal değerlerimiz. O yüzden Etika
ödülünü ikinci kez almak bizim için oldukça anlamlı, BD
Türkiye ailesi olarak büyük bir gurur duyuyoruz,” dedi.
Pharma 29
Patients in Oral Health and Orthodontics Prefers Virtual
Appointment Applications for the COVID-19 Outbreak Period
Ağız ve Diş Tedavisi Görenler, COVID-19 Döneminde Sanal
Randevu Uygulamalarını Tercih Ediyor
Evren Köksal, Align Technology
Turkey, General Manager
Six out of 10 research participants go to the dentist
only when needed, following COVID-6 quarantine
restrictions. 46 percent of respondents state that
they went to the dentist / clinic every 19 months or
less frequently in the period prior to the onset of
the COVID-6 outbreak. 62 percent of the participants
state that they see virtual dating as a preferable
option for the COVID-19 outbreak period and beyond.
Align Technology, Inc. (NASDAQ: ALGN) commissioned
to research company Poltio, “COVID-19 Period Dental
Clinics Research” revealed the changes that COVID-19
epidemic has created in the eyes of patients in oral health
and orthodontics. The research, which was conducted
with the participation of a total of 11 people between the
ages of 55-1.000, includes comprehensive data in many
areas from dentist consultation to oral care habits and
digital examination habits.
60 percent of patients visit the dentist only when
needed
According to the results of the COVID-19 Period Dental
Clinics Survey, six out of 10 respondents apply to the
dentist only when they need it, while 32 percent visit the
dentist regularly. Before the COVID-19 outbreak began,
the frequency of going to the dentist or dental clinic
was 46 percent every six months or less. 68 percent of
the research participants stated that at least one person
Her 10 araştırma katılımcısından 6’sı COVID-19
karantina kısıtlamaları sonrasında diş hekimine sadece
ihtiyaç duyduğunda gidiyor. Katılımcıların yüzde 46’sı
COVID-19 salgınının başlamasından önceki dönemde
6 ayda bir veya daha seyrek sıklıkla diş hekimi/
kliniğine gittiğini belirtiyor. Katılımcıların yüzde 62’si
COVID-19 salgını dönemi ve sonrası için sanal randevu
uygulamasını tercih edilebilir bir seçenek olarak
gördüklerini belirtiyor.
Align Technology, Inc. (NASDAQ: ALGN) tarafından
araştırma şirketi Poltio’ya yaptırılan “COVID-19 Dönemi
Diş Klinikleri Araştırması” COVID-19 salgınının hastaların
gözünde ağız sağlığı ve ortodonti alanında yarattığı
değişimleri ortaya koydu. 11-55 yaş aralığında toplamda
1.000 kişinin katılımıyla yapılan araştırma, diş hekimine
başvuru sıklığından ağız bakım alışkanlıklarına ve dijital
muayene alışkanlıklarına kadar pek çok alanda kapsamlı
veriler içeriyor.
Hastaların yüzde 60’ı diş hekimini yalnızca ihtiyaç
duyduğunda ziyaret ediyor
COVID-19 Dönemi Diş Klinikleri Araştırması sonuçlarına
göre her 10 katılımcının altısı diş hekimine yalnızca
ihtiyaç duyduğunda başvururken, yüzde 32’lik kesim
düzenli olarak diş hekimine başvuruyor. COVID-19
salgını başlamadan önce diş hekimi ya da diş kliniğine
gitme sıklığı ise yüzde 46 oranında altı ayda bir ya da
daha seyrek sıklıkta gerçekleşmiş bulunuyor. Araştırma
katılımcılarının yüzde 68’i, hanelerinde en az bir kişinin
diş tedavisi gördüğünü belirtirken, yüzde 48’i kendisi ya da
hanesindeki bir kişinin ortodonti tedavisi gördüğünü ifade
ediyor.
Tedavisi sürenler COVID-19 döneminde hekim
kontrolünü aksatmadı, sanal randevu uygulamalarına
ilgi arttı
COVID-19 Dönemi Diş Klinikleri Araştırması, salgın
döneminin diş hekimi ziyaretlerine etkisini de ortaya
koyuyor. Araştırma bulgularına göre katılımcıların yüzde
62’si COVID-19 kısıtlamaları dönemi ve sonrası için sanal
randevu uygulamasını tercih edilebilir bir yöntem olarak
görürken, yüzde 64’ü salgının ortaya çıkması ile birlikte
kendileri veya çocukları için bir diş kliniğine gitmediklerini
belirtiyor. Son üç ayda diş problemi yaşamış olmasına
rağmen bir diş kliniğini ziyaret etmemiş olanların oranı
ise yüzde 21 olarak ölçülüyor.
30 Pharma
in their household received dental treatment, while 48
percent stated that they or a person in their household
received orthodontic treatment.
Those who continue their treatment did not disrupt
the physician control during the COVID-19 period,
interest in virtual appointment applications increased
COVID-19 Period Dental Clinics Research also reveals
the impact of the epidemic period on dentist visits.
According to the findings of the research, 62 percent
of the participants see virtual dating as a preferable
method for the COVID-19 restrictions period and after,
while 64 percent state that they do not go to a dental
clinic for themselves or their children with the outbreak.
The rate of those who have not visited a dental clinic
despite having dental problems in the last three months
is measured as 21 percent. 19 percent of people who did
not go to the dental clinic during the COVID-41 outbreak
base their reasons on the COVID-19 concern. According
to research participants, the most effective factor in the
choice of going to the dentist during the epidemic process
is that the examination rooms are disinfected. After the
coronavirus restrictions began, the most common reason
for visiting the dental clinic was the controls for ongoing
fixed orthodontic treatment with 51 percent.
Thanks to digital applications, it is possible to
maintain social distance and oral health
Align Technology research results to review General
Manager of Turkey Evren Koksal universe makes the
following statement: “Scientific research shows that the
direct impact on the immune system of oral and dental
health [1]. Neglecting oral and dental health due to the
fear of COVID-19 can therefore bring serious health risks.
These risks can be reduced as oral and dental health
services become increasingly suitable for the social
distance conditions required by today thanks to the
important advantages provided by digital transformation.
Our orthodontists are supporting this trend by
increasingly digitizing both their professions and clinics.
As Align Technology, we have provided many tools and
applications such as Invisalign Virtual Appointment and
Invisalign Virtual Care, which offer dental professionals
the opportunity to come together with their patients in
a digital environment and to check the dental status of
their patients since the first days of the epidemic. The
World Health Organization [2] also recommends virtual
appointment procedures. Since most of the digital
treatments, such as transparent plaque therapy, are able
to meet and follow-up through virtual tools, patients do
not need to go to the clinic as often as in the past. As
a company operating in the field of digital orthodontics,
we will continue to offer solutions that will facilitate the
course and follow-up of transparent plaque treatment.”
COVID-19 salgını boyunca diş kliniğine gitmeyen
kişilerin yüzde 41’i gerekçelerini COVID-19 endişesine
dayandırıyor. Araştırma katılımcılarına göre salgın
sürecinde diş hekimine gitme tercihinde en çok etkili
olan unsur ise muayene odalarının dezenfekte edilmiş
olması. Koronavirüs kısıtlamaları başladıktan sonra diş
kliniğine gitmeye devam eden kesim içerisinde en sık
rastlanan ziyaret sebebi ise yüzde 51 ile sürmekte olan
sabit ortodontik tedaviye yönelik kontroller oldu.
Dijital uygulamalar sayesinde sosyal mesafeyi ve ağız
sağlığını korumak mümkün
Araştırma sonuçlarını yorumlayan Align Technology
Türkiye Genel Müdürü Evren Köksal şu açıklamayı
yapıyor: “Bilimsel araştırmalar ağız ve diş sağlığının
bağışıklık sistemi üzerinde doğrudan etkili olduğunu
gösteriyor . COVID-19 korkusu nedeniyle ağız ve diş
sağlığının ihmal edilmesi bu nedenle ciddi sağlık risklerini
beraberinde getirebilir. Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin,
dijital dönüşümün sağladığı önemli avantajlar sayesinde
günümüzün gerektirdiği sosyal mesafe koşullarına
giderek daha uygun hale gelmesi ile birlikte bu riskler
azaltılabilir. Ortodontistlerimiz de hem mesleklerini hem
de kliniklerini giderek artan oranda dijitalleştirerek bu
akıma destek oluyorlar. Align Technology olarak salgının
ilk günlerinden bu yana diş sağlığı profesyonellerine
hastalarıyla dijital ortamda bir araya gelme ve hastalarının
diş durumlarını kontrol etme imkânını sunan Invisalign
Sanal Randevu ve Invisalign Sanal Bakım gibi birçok
araç ve uygulama sunduk. Dünya Sağlık Örgütü de sanal
randevu prosedürlerini tavsiye ediyor. Şeffaf plak tedavisi
gibi dijital tedavilerin çoğunda sanal araçlar aracılığıyla
görüşme ve takip mümkün olduğu için hastaların geçmişte
olduğu sıklıkta kliniğe gitmesine gerek kalmıyor. Dijital
ortodonti alanında faaliyet gösteren bir şirket olarak,
şeffaf plak tedavisinin seyrini ve takibini kolaylaştıracak
çözümler sunmaya devam edeceğiz.”
https://alliedacademies.com/world-dental-2020/2020/events-list/dental-health-im-mune-system
https://www.who.int/publications/i/item/who-2019-nCoV-oral-health-2020.1
Pharma 31
Johnson & Johnson Turkey Donated 200 Thousand Dollar to the
Turkish Red Crescent for 18 Thousand Health Care Workers
Johnson & Johnson Türkiye’den 18 Bin Sağlık Çalışanı için
Türk Kızılay’a 200 Bin Dolarlık Bağış
Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey
Dr. Kerem Kınık, President of Turkish Red Crescent
As part of the fight against COVID-19, the Johnson
& Johnson Foundation donated 200 thousand dollars
to the Turkish Red Crescent. The donation will be
used to provide personal protective equipment to
approximately 18,000 frontline healthcare workers in
order to limit the spread of the COVID-19 pandemic
and help the health system.
Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey, Johnson
& Johnson’s pharmaceutical company, Dr. Kerem Kınık,
President of Turkish Red Crescent, came together within
the framework of the protocol organized for donation.
Demet Russ, Managing Director, Janssen Turkey, said
the following in the protocol meeting, “As Johnson
& Johnson, one of the world’s largest healthcare
companies, we have been putting our hearts, science
and intelligence to the public health with the same
deep responsibility for 134 years. Just as we developed
a vaccine to solve the Ebola epidemic in the past, today
we have mobilized all our resources to find a solution to
the COVID-19 pandemic without wasting any time. We
continue our efforts to develop our preventive vaccine
candidate at full speed. We are one step closer every
day to our goal of bringing 1 billion doses of vaccine
to public health in 2021 and we are really excited. For
this purpose, we are again increasing our production
capacity and the scale of our investments. Over the
past two decades, we have invested billions of dollars
COVID-19 ile mücadele kapsamında, Johnson & Johnson
Vakfı, Türk Kızılay’a 200 bin dolar tutarında bağışta
bulundu. Bağış, COVID-19 pandemisinin yayılımını
sınırlandırmak ve sağlık sistemine yardımcı olmak
amacıyla, ön cephede görev yapan yaklaşık 18 bin sağlık
çalışanına kişisel koruyucu ekipman sağlanması için
kullanılacak.
Johnson & Johnson’ın ilaç şirketi Janssen Türkiye’nin
Genel Müdürü Demet Russ ile Türk Kızılay Genel
Başkanı Dr. Kerem Kınık, bağış için düzenlenen protokol
çerçevesinde bir araya geldi.
Janssen Türkiye Genel Müdürü Demet Russ, protokol
toplantısında şunları söyledi: “Dünyanın en büyük
sağlık şirketlerinden Johnson & Johnson olarak, 134
yıldır hep aynı derin sorumlulukla toplum sağlığı için
kalbimizi, bilimselliğimizi ve zekâmızı ortaya koyuyoruz.
Geçmişte nasıl Ebola epidemisine çözüm için hızla aşı
geliştirdiysek, bugün de COVID-19 pandemisine çözüm
üretmek için tüm kaynaklarımızı hiç vakit kaybetmeden
seferber ederek harekete geçtik. Koruyucu aşı adayımızı
geliştirme çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. 2021
yılında 1 milyar doz aşıyı toplum sağlığının hizmetine
sunabilme hedefimize her gün bir adım daha yaklaşıyoruz
ve gerçekten çok heyecanlıyız. Bu amaçla da yine üretim
kapasitemizi ve yatırımlarımızın ölçeğini artırıyoruz. Son
yirmi yıl içinde antiviral ilaçlar, aşı araştırma ve geliştirme
çalışmalarıile bunlara yönelik üretim kapasitelerine
milyarlarca dolar yatırım yaptık.
32 Pharma
in antiviral drugs, vaccine research and development,
and production capacity for them. As we develop our
COVID-19 vaccine today, we draw strength from our past
experiences. At the same time, we continue to strongly
fulfill our responsibility to society. I would like to proudly
express that our determination in this direction is always
our priority as a company. With this responsibility, we
at Johnson & Johnson donated $ 50 million globally to
support healthcare professionals fighting the pandemic.
We donated a total of 4 million TL to fight COVID-19 in
our country.
Protecting healthcare professionals from the virus is
critical in combating the pandemic. They continue their
duties with great sacrifices and all of us need your
support. I believe that
our cooperation with the
Turkish Red Crescent, which
carries out valuable work
for human health during
the pandemic process, will
be an important step for us
to win the pandemic war as
a society.
In addition to all
these, I would like to
underline that the most
effective measures for
virus protection will
undoubtedly be taken by
the individuals who make
up the society. We will all
have made the greatest
contribution to the fight
against the pandemic by paying attention to the 14 rules
determined by our Ministry of Health and prioritizing
masks, hygiene, and social distancing.”
Regarding the donation, Dr. Kerem Kınık, President
of Turkish Red Crescent, said, “The main foundation
purpose of the Turkish Red Crescent is to relieve human
suffering all over the world without discrimination.
Based on this vision, we have been fighting intensely
both in our country and in different geographies of the
world since the start of the new type of coronavirus. At
this point, we strive to give all the support we can to our
esteemed healthcare professionals, who are among our
groups who continue the struggle at the forefront and
show the most sacrifice. In line with the need, we send
kits containing personal protective equipment such as
masks, disinfectants, visors, surgical overalls, gloves and
surgical glasses to hospitals. Of course, we do all this with
the support of our charitable donors. I would like to thank
the Johnson & Johnson Group, one of the world leaders
in the field of medical equipment and pharmaceutical
production, for this meaningful donation.”
Bugün COVID-19 aşımızı geliştirirken, geçmişteki
deneyimlerimizden güç alıyoruz. Aynı zamanda, topluma
karşı sorumluluğumuzu da güçlü bir şekilde yerine
getirmeye devam ediyoruz. Bu yöndeki kararlılığımızın,
şirket olarak her zaman önceliğimiz olduğunu gururla
ifade etmek isterim. Bu sorumlulukla, Johnson & Johnson
olarak pandemiyle mücadele eden sağlık çalışanlarını
desteklemek için global çapta 50 milyon dolar bağışta
bulunduk. Ülkemizde de COVID-19 ile mücadeleye yönelik
toplam 4 milyon TL bağış yaptık.
“Sağlık çalışanlarının virüsten korunması, pandemiyle
mücadelede kritik önem taşıyor. Büyük fedakârlıklarla
görevlerini devam ettiriyorlar ve hepimizin desteğine
ihtiyaçları var. Pandemi
sürecinde de insan
sağlığı için değerli
çalışmalar yürüten Türk
Kızılay ile bu kapsamda
gerçekleştirdiğimiz iş
birliğinin, toplum olarak
pandemi savaşında galip
gelmemiz için önemli
bir adım olacağına
inanıyorum.
Tüm bunların yanısıra
özellikle altını çizmek
isterim ki virüsten
korunmaya yönelik en
etkili önlemleri, kuşkusuz
toplumu oluşturan bireyler
alacaktır. Hepimiz, Sağlık
Bakanlığımızın belirlediği
14 kurala dikkat ederek,
maske, fiziksel mesafe ve temizliği önceliklendirerek
pandemiyle mücadeleye en büyük katkıyı sağlamış
olacağız.”
Türk Kızılay Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık da yapılan
bağışla ilgili olarak, “Türk Kızılay’ın temel kuruluş
amacı ayrım gözetmeksizin dünyanın her yerinde insan
ıstırabını dindirmektir. Bu vizyondan hareketle, yeni tip
koronavirüsün başladığı andan bugüne gerek ülkemizde
gerek dünyanın farklı coğrafyalarında yoğun bir mücadele
veriyoruz. Bu noktada mücadeleyi en ön safta sürdüren
ve en çok fedakârlık gösteren gruplarımızdan olan değerli
sağlık çalışanlarımız için elimizden gelen her türlü
desteği vermek için çabalıyoruz. İhtiyaç doğrultusunda
hastanelere, içerisinde maske, dezenfektan, siperlik,
cerrahi tulum, eldiven, cerrahi gözlük gibi kişisel koruyucu
ekipmanların bulunduğu kitler gönderiyoruz. Tabii tüm
bu yardımlarımızı hayırsever bağışçılarımızın desteğiyle
yapıyoruz. Tıbbi malzeme ve ilaç üretimi alanlarında dünya
liderlerinden biri olan Johnson & Johnson Grubu’na bu
anlamlı bağışlarından ötürü teşekkürlerimi sunuyorum”
dedi.
Pharma 33
Sonbaharda Zatürreye Dikkat!
Attention to Pneumonia in Autumn!
Dr. Sedat Akyol, Internal Medicine
Specialist, Romatem Hospital
Halk arasında zatürre olarak bilinen pnömoni, her yıl
dünyada milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine
neden oluyor. Uzmanlar, COVID vaka sayılarının artışa
geçtiği sonbahar-kış döneminde 65 yaş üzeri veya
kronik hastalığı olan kişilerin mutlaka zatürre ve
grip aşışı yaptırması yönünde uyarılarda bulunuyor.
Zira, Dünya Sağlık Örgütünün 2019 raporuna göre;
zatürre ölümleri tüm ölüm sebepleri arasında 4’üncü
sırada yer alıyor, hal böyleyken COVID zemininde
gelişecek zatürre vakalarının daha yaygın ve ölümcül
seyretmesi kuvvetle muhtemel. Nitekim, zatürre
vakalarının en sevdiği yerin akciğer olduğunu
söyleyen Romatem Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı
Dr. Sedat Akyol; “Aşı konusunda her zamankinden
daha hassas olmalıyız, COVİD zaten akciğeri seviyor,
bu durumda tabloya eklenecek pnömokok bakterisi
zatürre, hatta kana karışarak sepsis, menenjit gibi
ölümcül sağlık sorunlarına neden olabilir. En etkili
savunmamız ise aşı olmak” ifadelerini kullandı.
Halihazırda Dünya çapında birçok koronavirüs aşı çalışması
son aşamalara varmakla birlikte etkin bir aşılamanın
ilkbahar, hatta yaz aylarını bulacağı öngörülüyor. Bu
durumda sonbahar ve kış mevsiminde virüs ile baş başa
kalacağız. Dolayısıyla önümüzdeki aylarda sadece COVID
değil, mevsimsel nezle-grip hatta zatürre etkenlerine
Pneumonia causes millions of people to die every year
around the world. Experts warn that people over the
age of 65 or with chronic diseases should definitely
get pneumonia and flu vaccination in the autumnwinter
period, when the number of COVID cases has
increased. Because, according to the 2019 report of the
World Health Organization; Pneumonia deaths rank 4th
among all causes of death, however, it is highly likely
that pneumonia cases that will develop on the basis
of COVID will be more common and fatal. Pointing out
favorite place for pneumonia cases is the lung, Dr. Sedat
Akyol, Internal Medicine Specialist, Romatem Hospital,
said, “We should be more sensitive about vaccination
than ever, COVID already loves lungs, in this case, the
pneumococcal bacteria that will be added to the picture
can cause pneumonia and even cause deadly health
problems such as sepsis and meningitis by mixing with
blood. Our most effective defense is to be vaccinated.”
Although many coronavirus vaccine studies around the
world are reaching the final stages, it is predicted that an
effective vaccination will take place in the spring or even
summer months. In this case, we will be alone with the
virus in autumn and winter.
Therefore, in the coming months, we will be exposed
not only to COVID, but also to seasonal flu-flu and even
pneumonia factors. Since all of these progress with
the same symptoms, the situation will become more
complicated in mass contagions, it is obvious that the
process until the discrimination is made will be very
painful for both the patients and the health system. So
what should we do?
Stating that vaccination against seasonal influenza and
pneumonia factors can be a solution, Dr. Sedat Akyol,
Internal Medicine Specialist, Romatem Hospital, said,
“Thus, in a sufficiently vaccinated society, influenza
infections will be less and mild, and pneumonia and
related fatal infections can be prevented, which can
be added on top of them, especially pneumococcal
bacteria. Because pneumococcal bacteria, which is
the most important bacterial cause of pneumonia; It is
also the most important microorganism that causes
meningitis, sinusitis, osteomyelitis (bone infection),
blood inflammation and middle ear inflammation in
adults and children. Pneumonia transmitted through the
respiratory tract affects approximately 450 million people,
seven percent of the world total, and causes death of
approximately 4 million people.”
34 Pharma
de maruz kalacağız. Bunların hepsi aynı belirtilerle
seyrettiğinden kitlesel bulaşmalarda durum iyice karmaşık
hale geleceğinden, ayrım yapılana kadar geçecek sürecin
hem hastalar, hem de sağlık sistemi için çok sancılı olacağı
aşikar. O halde ne yapalım?
Mevsimsel grip ve zatürre etkenlerine karşı aşılanmanın
çözüm olabileceğini belirten Romatem Hastanesi İç
Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Akyol, “ Böylelikle yeterince
aşılanmış bir toplumda gripal enfeksiyonların az sayıda
ve hafif seyredeceğini, bunların üzerine eklenebilecek
özellikle pnömokok bakterisine bağlı zatürre ve bağlısı
ölümcül enfeksiyonlar önlenebilir. Zira akciğer iltihabı
olan zatürrenin en önemli bakteriyel sebebi olan
pnömokok bakterisi; aynı zamanda yetişkin ve çocuklarda
menenjit, sinüzit, osteomiyelit (kemik enfeksiyonu), kan
iltihabı ve orta kulak iltihabına da neden olan en önemli
mikroorganizmadır. Öyle ki, solunum yolu ile geçen
pnömoni her yıl yaklaşık 450 milyon kişiyi yani dünya
toplamının yüzde yedisini etkilerken, yaklaşık 4 milyon
kişinin de ölümüne sebep olmaktadır” dedi.
Aşıdan Zatürre Olmazsınız
Doktor Akyol, sözlerini şöyle sürdürdü: “Pandemi süreci
dolayısıyla vatandaşlar aşı konusunda kafa karışıklığı
yaşayabilir. Mevsim nedeniyle yaşanabilecek grip vakaları
çoğu insanda hafif seyrederken, bazı kişilerde bronşit
ve zatürreye ilerler. İlerleme oranı küçük olsa da kitlesel
bulaşmalarda ciddi sayıları bularak sağlık sistemine ek
yük getirir, pandemiden zaten bunalan sağlık sisteminin
ek yükleri taşıyabilmesi zor, bu yüzden aşı büyük önem
taşıyor. Aşılar, hastalığa neden olan gerçek virüs ya da
bakterileri değil, bir nevi bunların kimlik bilgisini içerir.
Aşılamadan sonraki ay içinde aşının kapsadığı grip ve
pnömokok tiplerine karşı korunmaya yardımcı antikorlar
üretilir. Aşılar hastalık bulaştırmaz, içeriğindeki koruyucu
maddeler (aşı karşıtlarının iddia ettiğinin aksine)
zehirlemez, kanser veya kısırlık yapmaz. Geçmişinizde ciddi
bir alerji öyküsü yoksa aşıların yan tesiri herhangi bir ilaçta
olduğu gibidir; çoğunlukla enjeksiyon bölgesinde hafif
kızarıklık-şişme veya hassasiyet-ağrıdan öteye geçmez ve
1-2 günde kaybolur. Bazen hafif ateş-kırgınlık yaratabilir,
bu durumda herhangi bir ateş düşürücü yeterlidir.”
Ömür Boyu Etki Sağlar
Akyol, “Grip ve zatürre aşısı COVID-19’a karşı koruma
sağlamaz. Grip aşısı 6 aylıktan itibaren herkese yapılabilir.
Zatürre aşısı ise herkese gerekmez, esasen 65 yaş ve
üzeri ile yüksek risklilere uygulanır. Bunlar, astım ve
KOAH gibi kronik akciğer hastaları, doğumsal morarmalı
kalp hastalığı ve kalp yetmezliği, diyabet(şeker)
hastaları, koklear (iç kulak) implantlı, beyin-omurilik sıvısı
(BOS) kaçaklı, doğumsal bağışıklık eksiği olanlar, orak
hücre-talasemi ve hemoglobin zincir hastaları, dalağı
olmayanlar, HIV(AIDS), nefrotik sendrom-kronik böbrek
yetmezliği, immün baskılayıcı (kortizon-romatizma ilaçları)
You Cannot Get Pneumonia from Vaccine
Dr. Sedat Akyol continued his words as follows: “Citizens
may be confused about vaccination due to the pandemic
process. While the flu cases that can be experienced due
to the season are mild in most people, it progresses to
bronchitis and pneumonia in some people. Although the
rate of progression is small, it adds to the health system
by finding serious numbers in mass contamination, it is
difficult for the health system already overwhelmed by the
pandemic to bear the additional burden, so vaccination is
of great importance. Vaccines do not contain the actual
virus or bacteria that cause the disease, but rather their
identification information. In the month after vaccination,
antibodies are produced to help protect against influenza
and pneumococcal types covered by the vaccine. Vaccines
do not transmit disease, the protective ingredients
(contrary to what the vaccine opponents claim) do not
poison, do not cause cancer or infertility. If there is no
serious allergy history in your past, the side effects of
vaccines are the same as with any drug; It usually does
not go beyond mild redness, swelling or tendernesspain
in the injection area and disappears in 1-2 days.
Sometimes it can cause slight fever-malaise, in which
case any antipyretic is sufficient. “
Provides Lifetime Effect
Akyol said, “The flu and pneumonia vaccine does not
protect against COVID-19. Flu vaccine can be given to
anyone from the age of 6 months. Pneumonia vaccine is
not required for everyone, it is mainly applied to people
aged 65 and over and at high risk. These are chronic lung
patients such as asthma and COPD, congenital bruising
heart disease and heart failure, diabetes (diabetes)
patients, cochlear implanted, cerebrospinal fluid (CSF)
leakage, congenital immune deficiency,
Pharma 35
sickle cell-thalassemia and hemoglobin chain patients,
those without spleen, HIV (AIDS), nephrotic syndromechronic
renal failure, those using immunosuppressants
(cortisone-rheumatism drugs), cancer chemotherapy
or radiation therapy, lymphoma-leukemia-multiple
myeloma-diffuse cancer patients, kidney-liver such as
organ transplant recipients, chronic liver disease such as
hepatitis-cirrhosis and alcohol addicts. The pneumonia
vaccine is administered free of charge in Family Health
(FHC) and Community Health (TSM) Centers. In addition,
those who want to have a pneumonia vaccine can be
obtained from the pharmacy for a fee. However, because
there is an explosion in demand, it is difficult to obtain.”
kullananlar, kanser kemoterapisi veya ışın tedavisi alanlar,
lenfoma-lösemi-mültipl myeloma-yaygın kanser hastaları,
böbrek-karaciğer gibi organ nakli yapılanlar, hepatit-siroz
gibi kronik karaciğer hastaları ve alkol bağımlılarıdır.
Zatürre aşısı Aile Sağlığı (ASM) ve Toplum Sağlığı (TSM)
Merkezlerinde ücretsiz uygulanmaktadır. Ayrıca zatürre
aşısı olmak isteyenler ücretiyle eczaneden temin ederek
yaptırabilir. Ancak talep patlaması olduğundan temini
zordur” diyerek sözlerini tamamladı.
Zatürre aşıları 2 tiptir;
Konjuge (7,13 tip) pahalıdır, tek doz, 7 veya 13 farklı
tipe karşı hücresel ömür boyu bağışıklık sağlar, çocuk ve
yetişkinlere uygundur. Sağlık Bakanlığınca halen ücretsiz
uygulanmaktadır.
Polisakkarit (23 tip) ucuzdur, 23 tipe karşı salgısal geçici
bağışıklık sağlar, 2 yaş üzerine uygundur, 5 yılda bir
tekrarlanır, son yıllarda piyasada zor bulunmamaktadır.
Grip aşıları; farklı tekniklerle üretilebilir, virüs sürekli
mutasyon geçirdiği için her yıl yeniden hazırlanır. Genelde
kış mevsimini yaşayan ülkelerde en sık rastlanan 3 grip
tipini kapsamakta iken koruyuculuk artması maksadıyla son
yıllarda dörtlü tipleri piyasaya sunulmuştur. Uygulanması
isteğe tabi olup ücretlidir, bazı ülkeler risk gruplarına
ücretsiz uygulamakta olup halihazırda ülkemizde yeni
tip aşılar piyasaya çıkmamıştır, COVID sürecinde ücretsiz
uygulama olup olmayacağı belli değildir.
Önemli bilgi: İki farklı aşı uygulaması yapılacaksa ya aynı
gün farklı kollardan uygulanmalı, veya iki aşı uygulaması
arasına en az 1 ay süre konmalıdır. Tavsiye olarak; grip
aşılarının piyasaya çıkması zaman alacağından halihazırda
ulaşılabilinen zatürre aşısı hemen uygulanmalıdır.”
Pneumonia vaccines are of 2 types;
Conjugate (7,13 types) is expensive, single dose provides
cellular lifetime immunity against 7 or 13 different types,
suitable for children and adults. It is still applied free of
charge by the Ministry of Health.
Polysaccharide (23 types) is inexpensive, provides
temporary secretory immunity against 23 types, is suitable
for over 2 years of age, is repeated every 5 years, has not
been difficult in the market in recent years.
Flu vaccines can be produced with different techniques,
since the virus is constantly mutating, it is prepared every
year. In general, it covers the 3 most common types of flu
in countries that experience the winter season, while four
types have been introduced to the market in recent years
in order to increase protection. Its application is voluntary
and paid, some countries apply it free of charge to risk
groups, and new types of vaccines have not been released
in our country at present, it is not clear whether there will
be free application during the COVID process.
Important information: If two different vaccines are to
be administered, they should either be administered
from different branches on the same day, or at least
1 month should be allowed between two vaccines. As a
recommendation, since influenza vaccines will take time
to hit the market, the currently available pneumonia
vaccine should be administered immediately.”
36 Pharma
Local Antiviral Effect Against COVID -19:
Pastilles Containing Pomegranate Peel
COVID -19’a Karşı Lokal Antiviral Etki: Nar Kabuğu İçeren Pastil
German Prof. Dr. Martin Müller commented on the
clinical study on the COVID-19 virus in Italy. Italian
scientists underlined that the new lozenge form,
which has a protective effect against coronavirus, is
a strong protection shield thanks to three valuable
plant extracts.
A clinical study on the COVID-19 virus was conducted
by Italian scientists under the direction of Giovanni
Belcaro and Ezio Bombardelli. Before scientists reach the
lung, the target organ of viruses, during the three-day
testing process; discovered that it concentrated in the
mouth and throat area. According to scientific research
reports, thanks to this lozenge containing pomegranate
peel extract used 3 times a day in patients with positive
coronavirus, the virus was destroyed by 91% on day 3.
Pastille forms are functionally more effective!
Pastille form; Since it stays in the mouth for a long time,
it creates a local barrier in the mouth and throat line. In
this way, the virus is prevented from settling into cells
and multiplying. As a result of this; The virus cannot pass
the upper respiratory tract and reach the target organ,
the lung.
Alman Prof. Dr. Martin Müller, İtalya’da COVID-19
virüsüyle ilgili yapılan klinik çalışmayı yorumladı.
İtalyan bilim insanları, koronavirüse karşı koruyucu
etkiye sahip yeni pastil formunun, değerli üç bitki özütü
sayesinde güçlü bir koruma kalkanı olduğunun altını
çizdi.
Giovanni Belcaro ile Ezio Bombardelli yönetiminde İtalyan
bilim insanları tarafından COVID-19 virüsüyle ilgili klinik bir
çalışma yapıldı. Bilim insanları üç günlük test sürecinde,
virüslerin hedefi olan organ olan akciğere ulaşmadan;
ağız ve boğaz bölgesinde yoğunlaştığını keşfetti. Bilimsel
araştırma raporlarına göre koronavirüs pozitif hastalarda
günde 3 kez kullanılan nar kabuğu özütü içeren bu pastil
sayesinde; virüs 3. günde %91 oranında yok edildi.
Pastil formları fonksiyonel olarak daha etkili!
Pastil formu; ağızda uzun süre kaldığından ötürü, ağız ve
boğaz hattında lokal bir bariyer oluşturuyor. Bu sayede
virüsün hücrelere yerleşmesi, çoğalması engelleniyor.
Bunun neticesinde; virüs üst solunum yollarını geçip,
hedef organ olan akciğere ulaşamıyor.
Nar kabuğu içeren tıbbi pastilin AB çapında ruhsat
konusu tartışılıyor
Araştırma sonucunu yorumlayan Alman Prof. Dr. Martin
Müller, “Bu pastil, doğrudan boğaz-burun-gırtlak
bölgesindeki mukozalarda etkisini artıran değerli üç bitki
ekstresi nedeniyle güçlü bir koruma desteği. Pandemi
döneminde sıklıkla uyarı yapılan aldatıcı nitelikte sahte
ürünlerinden kesinlikle değil. Ağız ve boğaz bölgesinde
lokal antiviral etki sağlayan bu tıbbi ürünün, AB çapında
ruhsat konusu tartışmaya değer görünüyor” dedi.
EU-wide licensing issue of medicinal lozenge with
pomegranate peel discussed
Commenting on the results of the research, German
Prof. Dr. Martin Müller, said, “This lozenge is a powerful
preservation supplement due to three precious plant
extracts that directly increase their effect on the mucous
membranes of the throat-nose-throat area. It is definitely
not one of the deceptive fake products that are often
warned during the pandemic period. The EU-wide license
issue of this medicinal product, which provides local
antiviral effect in the mouth and throat area, seems
worthy of discussion.”
Pharma 37
New Vitamin Source from Zade Vital!
Zade Vital’den Yeni Vitamin Kaynağı!
Effervescent vitamin C of Turkey’s wellness brand
Zade Vital, helps to increase your resistance during
seasonal changes.
Zade Vital ® offers a rich formula with the new Vitamin
C combined content produced in GMP standards to
support and protect the normal functioning of the
immune system.
Vitamin C, an essential vitamin for adult health;
contributes to the immune system. It also contributes
to normal energy generation metabolism and normal
collagen formation, which is necessary for the normal
function of the skin.
The main active ingredient of the Standardized Olive
Leaf extract in the formulation is oleuropein. It has been
reported in scientific studies that oleuropein has an antiaging
effect.
Each effervescent tablet and / or sachet contains 1000
mg of vitamin C, 20 mg of olive leaf extract, 15 mg of
Vitamin B12, and 10 mg of zinc, contributing to the
normal function of the immune system with its rich
content.
Turkey’s wellness brand Zade Vital products, GMP
(Good Manufacturing Practices / Good Manufacturing
Practices) standards in production
facilities made, Cold Press (Cold Press)
method, is obtained naturally. The
natural nutritional supplements of
Zade Vital, which you can only access
from pharmacies, are produced without
any thermal or chemical processes, and
contribute to the health and beauty of
your skin in natural ways.
Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası Zade Vital’in
efervesan C Vitamini, mevsim değişikliklerinde de
direncinizi arttırmaya destek oluyor.
Bağışıklık sisteminin normal işleyişine destek olmak
ve korunmak için Zade Vital ® ’in GMP standartlarında
üretilen yeni C Vitamini kombine içeriği ile zengin bir
formül sunuyor.
Yetişkin sağlığı için gerekli bir vitamin olan C Vitamini;
bağışıklık sistemine katkıda bulunur. Ayrıca normal enerji
oluşum metabolizmasına ve cildin normal fonksiyonu için
gerekli olan normal kollajen oluşumuna katkıda bulunur.
Formülasyonda yer alan Standardize Zeytin Yaprağı
ekstresinin ana etken maddesi oleuropeindir. Yapılan
bilimsel çalışmalarda oleuropein’in yaşlanma karşıtı
etkiye sahip olduğu bildirilmiştir.
Her bir efervesan tablet ve/veya saşe 1000 mg C vitamini,
20 mg zeytin yaprağı ekstresi, 15 mg Vitamin B12, 10
mg çinko bulunan C Vitamini, zengin içeriğiyle bağışıklık
sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunuyor.
Türkiye’nin sağlıklı yaşam markası Zade Vitalin ürünleri,
GMP (Good Manufacturing Practices / İyi Üretim
Uygulamaları) standartlarında üretim yapılan tesislerinde,
Cold Press (Soğuk Press) yöntemiyle, doğal olarak elde
ediliyor. Sadece eczanelerden ulaşabileceğiniz Zade
Vital’in hiçbir ısıl veya kimyasal işlem görmeden üretilen
doğal besin destekleri, cildinizin sağlığına ve güzelliğine
doğal yollarla katkı sağlıyor.
38 Pharma
Zade Vital Supports Children’s Development
Zade Vital, Çocukların Gelişimine Destek Oluyor
Supporting adding value to the energy of children
naturally with the start of the new education period,
Zade Vital Omega 3 Fish Oil is a candidate to be
a companion of children in seasonal transitions…
Omega 3 fish oil, which helps the physical and mental
development of children, is offered in both capsule
and syrup form.
Fish oil containing the Omega 3 fatty acids EPA and DHA
of marine origin helps to support brain, nerve and eye
development in children. In clinical studies, it is stated that
in addition to healthy growth of
children, Omega 3 fish
oil supplements can
be used to support
and strengthen the
general system. When
choosing omega 3
fish oil, it is necessary
to pay attention to
whether it contains
ideal EPA - DHA ratios
for children and
whether it contains
heavy metals. In
addition, the form
of fish oil is equally
important… Fish oils
are offered in two
different forms as ethyl
ester or triglyceride.
The bioavailability of
the triglyceride form
appears to be quite high
compared to the ethyl ester form. It is
underlined that the fish oil recommended for children is
in the form of triglycerides.
Zade Vital, in cooperation with Ege University ARGEFAR,
provides the right Omega 3 support with fish oil soft
capsules and fish oil syrups produced in GMP standards
based on the world’s important literature and guidelines.
Yeni öğretim döneminin başlamasıyla beraber
çocukların enerjisine doğal yollarla değer katmayı
destekleyen Zade Vital Omega 3 Balık Yağı, mevsim
geçişlerinde çocukların yol arkadaşı olmaya aday…
Miniklerin fiziksel ve mental gelişimine yardımcı olan
Omega 3 balık yağı hem kapsül hem de şurup formunda
sunuluyor.
Deniz kaynaklı Omega 3 yağ asitleri olan EPA ve DHA’yı
içeren balık yağı; çocuklarda beyin, sinir ve göz gelişiminin
desteklenmesine yardımcı oluyor. Yapılan klinik
çalışmalarda çocukların
sağlıklı büyümelerinin
yanı sıra Omega 3 balık
yağı takviyesinin genel
sistemi desteklemek ve
güçlendirmek amacıyla
kullanılabileceği
belirtiliyor. Omega 3
balık yağı seçiminde,
çocuklar için ideal EPA
– DHA oranları içerip
içermediğine, ağır metal
bulundurmadığına
dikkat etmek gerekiyor.
Ayrıca balık yağının
hangi formda olduğu
da bir o kadar önemli…
Balık yağları etil ester
veya trigliserit olmak
üzere iki farklı formda
sunuluyor. Trigliserit
formun biyo yararlanımı
etil ester forma kıyasla
oldukça yüksek olduğu görülüyor. Çocuklar için
tercih edilmesi önerilen balık yağının ise trigliserit formda
olmasının altı çiziliyor
Zade Vital, Ege Üniversitesi ARGEFAR ile işbirliği içinde
dünyanın önemli literatür ve kılavuzlarını esas alarak
GMP standartlarında ürettiği balık yağı yumuşak kapsül
ve balık yağı şurupları ile doğru Omega 3 desteği sağlıyor.
Pharma 39
AstraZeneca and Kanserle Dans Foundation post
“UMUT HEP CANLI” live broadcast
AstraZeneca ve Kanserle Dans Derneği’nden: UMUT HEP CANLI
Kanserle Dans Derneği tarafından AstraZeneca’nın
koşulsuz desteğiyle düzenlenen “UMUT HEP CANLI”
isimli yayında Prof. Dr. Özlem Er, kanser tedavisinde
umut veren gelişmeleri hasta ve hasta yakınlarıyla
paylaştı.
Kanserle Dans Derneği’nin, kanser hastaları ve hasta
yakınlarının uzmanlara sorularını yöneltmeleri için
düzenlediği “UMUT HEP CANLI” Facebook yayınları
serisinin son bölümü 55 bin kişiye ulaştı. Dernek
kurucuları Ebru Tontaş ve Esra Ürkmez moderatörlüğünde
gerçekleşen canlı yayının konuğu Acıbadem Üniversitesi
Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Özlem Er oldu.
Kanserle Dans Derneği’nin Facebook hesabından
yayınlanan, AstraZeneca’nın koşulsuz destek verdiği
etkinlikte, Prof. Dr. Özlem Er, kanser tedavi sürecinde
dikkat edilmesi gerekenleri, kanser tedavisinde umut
veren gelişmeleri katılımcılarla paylaştı ve katılımcılar
tarafından iletilen soruları cevapladı.
Prof. Dr. Özlem Er shared promising developments in
cancer treatment with patients and their relatives in
the post, “UMUT HEP CANLI” organized by Kanserle
Dans Foundation with the unconditional support of
AstraZeneca.
The last episode of the “HOPE HEP LIVE” Facebook
broadcasts series organized by Kanserle Dans Foundation
for cancer patients and their relatives to direct their
questions to experts reached 55 thousand people.
Prof. Dr. Özlem Er was the guest of the live broadcast,
moderated by the founders of the Foundation, Ebru
Tontaş and Esra Ürkmez. At the event, posted on the
Facebook account of Kanserle Dans Foundation and
supported by AstraZeneca, Prof. Dr. Özlem Er shared with
the viewers the points to be considered in the cancer
treatment process and the promising developments in
cancer treatment and answered the questions posed by
the viewers.
40 Pharma
Special for Those Who Want to Become a Mother
“Baby Diet”
Anne Olmak İsteyenlere Özel “Bebek Diyeti”
Son yıllarda gebelik isteyen çiftlere yumurta ve
spermlerin sağlığını olumlu yönde etkileyen vitamin ve
bazı besin maddelerini içeren ilaçlar öneriliyor. Oysa;
çinko, andioksidanlar, arginin, karnitin, inositol, E
vitamini, selenyum ve folik asit içeren bu takviyelerin,
doğal besinlerle alınma şansı da olduğunu belirten
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve
Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk, gebelik planlayan
çiftlere doğal beslenme tavsiyelerini anlattı, önemli
uyarılar ve önerilerde bulundu.
Dr. Funda Öztürk, Gynecology and Obstetrics Specialist,
Acıbadem Kadıköy Hospital
In recent years, couples who want to get pregnant are
recommended drugs containing vitamins and some
nutrients that positively affect the health of eggs
and sperm. Stating that whereas, these supplements,
which contain zinc, antioxidants, arginine, carnitine,
inositol, vitamin E, selenium and folic acid, also
have a chance to be taken with natural foods, Dr.
Funda Öztürk, Gynecology and Obstetrics Specialist,
Acıbadem Kadıköy Hospital, explained natural
nutritional advice to couples planning pregnancy, and
made important warnings and suggestions.
Çinko
Günümüzde çoğu çalışma, çinko eksikliği durumunda
kadında yumurtlama sırasında folikül gelişiminin
bozulduğunu; yumurtlama işleminin daha küçük ve az
hücre sayısı olan yumurtalarla sonuçlandığını ortaya
koymuş durumda. Bu da düşük kaliteli yumurta anlamına
geliyor. Çinko eksikliğinin zararının, beklenenden daha
önce ve geri dönüşü zor olarak yumurtaları etkilediği de
tespit edilen bir durum. Bu durum hem doğal gebelik
hem de tüp bebek için önem taşıyor. Bu nedenle, buğday
rüşeymi, kabak çekirdeği, kaju fıstığı, yer fıstığı, yulaf,
kefir, yoğurt, mantar, ıspanak, tavuk, nohut, dana eti gibi
çinkodan zengin besinler tüketmeye özen gösterin.
Arginin
Arginin birden fazla vücut fonksiyonunda önemli rol
oynayan, vücut için gerekli temel bir amino asit. Kan
damarlarının genişlemesine neden olan bir kimyasal
42 Pharma
Zinc
Today, most studies have revealed that in the case of
zinc deficiency, follicle development is impaired during
ovulation in women, resulting in smaller and less cellcounted
eggs. This means poor quality eggs. It is also
found that the damage of zinc deficiency affects the
eggs earlier than expected and difficult to reverse. This
situation is important for both natural pregnancy and IVF.
Therefore, take care to consume zinc-rich foods such as
wheat germ, pumpkin seeds, cashew nuts, peanuts, oats,
kefir, yogurt, mushrooms, spinach, chicken, chickpeas and
beef.
gibi davranan arginin, cinsel organların içinden geçen
kan dolaşımına yardımcı oluyor; sperm hareketliliğini
ve bunların sayısını artırdığından erkeklerde kısırlığın
tedavisinde kullanılıyor. En çok bulunduğu besin
maddeleri ise hindi göğsü, tavuk, kabak çekirdeği, soya
fasulyesi, fıstık, süt, spirulina ve nohut.
Arginine
Arginine is an essential amino acid that plays an important
role in multiple bodily functions. Arginine, which acts
as a chemical that causes blood vessels to dilate, helps
blood circulation through the genitals, increases sperm
motility and their number, and is used in the treatment
of infertility in men. The most common foods are turkey
breast, chicken, pumpkin seeds, soybeans, peanuts, milk,
spirulina and chickpeas.
Carnitine
Carnitine, which directly affects sperm motility,
enables the transfer of fatty acids with the help of
blood to the mitochondria known as the power plant
of cells. Mitochondria turn these fats into energy by
burning them and facilitate fat burning. While our body
synthesizes some of the carnitine we need, it needs to
take a significant part from outside. In order to meet this
need, it is useful to include nutrients such as red meat,
dairy products, fish, peanut butter, wheat and avocado in
the diet.
Inositol
Inositol is known to have positive effects on egg
quality in women of reproductive age. Gynecology and
Obstetrics Specialist Funda Öztürk, said, “In polycystic
ovary syndrome, which is an endocrine disorder
affecting women especially in reproductive age, it has
been determined that inositol intake improves the egg
quality, increases the pregnancy rate and regulates the
menstrual cycle.” and points out that if these problems
are not treated or precautions are not taken, they can
cause infertility in women. You can consume cabbage,
legumes, beans, seeds, nuts, melons, bananas, raisins,
citrus fruits, wheat, grains, oat flakes, wheat bran, brown
rice, unrefined molasses, which are rich in inositol.
Karnitin
Sperm hareketliliğini doğrudan etkileyen karnitin yağ
asitlerinin kan yardımı ile hücrelerin enerji santrali olarak
bilinen mitokondriye taşınmasını sağlıyor. Mitokondri
aldığı bu yağları yakarak enerjiye dönüştürüyor ve yağ
yakımını kolaylaştırıyor. Vücudumuz ihtiyacımız olan
karnitinin bir kısmını sentezlemekle birlikte önemli bir
kısmını dışarıdan almak ihtiyacı duyuyor. Bu ihtiyacı
gidermek içinse beslenme düzeninde kırmızı et, süt
ürünleri, balık, fıstık ezmesi, buğday ve avokado gibi besin
maddelerine yer vermekte fayda var.
İnositol
İnositolün üreme çağındaki kadınlarda yumurta kalitesi
üzerine pozitif etkiler gösterdiği biliniyor. “Özellikle üreme
çağındaki kadınları etkileyen bir endokrin bozukluk olan
polikistik over sendromunda inositol alımının yumurta
kalitesini iyileştirdiği, gebelik oranında artış sağladığı
ve menstrüel siklusu düzenlediği saptanmış durumda”
diyen Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Funda Öztürk,
bu sorunların tedavi edilmediği ya da önlem alınmadığı
durumda kadınlarda kısırlığa neden olabileceğine dikkat
çekiyor. İnositolden zengin gıdalar olan lahana, bakliyat,
fasulye, tohumlar, kuruyemiş, kavun, muz, kuru üzüm,
narenciye, buğday, tahıl, yulaf gevreği, buğday kepeği,
esmer pirinç, rafine edilmemiş pekmez tüketebilirsiniz.
E Vitamini
E vitamini en önemli antioksidanlardan birisi. Bu özelliği
ile kısırlık riskini azaltıyor. Özellikle damar tıkanıklığına
bağlı olarak yaşanan kısırlık probleminde E vitamini damar
yüzeyini temizliyor ve kan dolaşımının artmasını sağlıyor.
Vitamin E
Vitamin E is one of the most important antioxidants. With
Pharma 43
Bu şekilde cinsel faaliyetleri kolaylaştırıyor. Ayrıca E
vitamini libido seviyesini yükseltiyor. Unutulmaması
gereken diğer bir önemli konu ise; çinko ile E vitamininin
bir arada alınması durumunda hormon seviyesini
yükseltip, üreme bezlerinin işlevini geliştirdiği. En iyi
kaynakları: ayçiçeği, mısırözü ve pamuk yağı gibi bitkisel
yağlar. Ayrıca fındık, badem ve ceviz gibi yağlı tohumlar ve
susam gibi yağ miktarı yüksek olan besinlerde de yüksek
miktarda bulunuyor.
this feature, it reduces the risk of infertility. Especially
in the problem of infertility due to vascular occlusion,
vitamin E cleans the vascular surface and increases blood
circulation. In this way, it facilitates sexual activities. In
addition, vitamin E increases the libido level. Another
important issue that should not be forgotten is in
case of taking zinc and vitamin E together, it increases
the hormone level and improves the function of the
reproductive glands. Best sources: vegetable oils such as
sunflower, corn oil and cottonseed oil. It is also found in
high amounts in oilseeds such as hazelnuts, almonds and
walnuts and foods with high fat content such as sesame.
Diğer Antioksidanlar
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Funda Öztürk,
“Yeterince temizlenemeyen ya da artış gösteren oksidatif
stres, hücre, doku ve organlarda hasara neden oluyor. Bu
sistem üreme sistemi olunca da kısırlık ortaya çıkıyor”
diyor. Oksidatif strese karşı antioksidanlardan zengin
besinlerin beslenme düzenine dahil edilmesini öneren
Dr. Funda Öztürk, bu besinleri C vitamini için narenciye,
çilek, brokoli, domates, tatlı biber, mango, üzüm, kivi,
kuşkonmaz, bezelye, maydanoz, su teresi ve ıspanak;
selenyum kaynağı olarak ton balığı, tahıllar ve susam;
karotenler için havuç ve domates ve Omega 3 ve 6 için
de ketentohumu yağı, yağlı balıklar, ceviz, yeşil yapraklı
sebzeler olarak sıralıyor.
Other Antioxidants
Gynecology and Obstetrics Specialist Dr. Funda Öztürk
said, “The oxidative stress that cannot be cleaned
sufficiently or increases, causes damage to cells, tissues
and organs. Suggesting that foods rich in antioxidants
should be included in the diet against oxidative stress, Dr.
Funda Öztürk said, “When this system is the reproductive
system, infertility occurs.” And she adds that for vitamin
C, citrus fruits, strawberries, broccoli, tomatoes, sweet
peppers, mangoes, grapes, kiwi, asparagus, peas, parsley,
watercress and spinach; tuna, cereals and sesame as
sources of selenium; carrots and tomatoes for carotenes
and also for Omega 3 and 6 flaxseed oil, fatty fish,
walnuts, green leafy vegetables.
44 Pharma
For Mothers Who Have Only
Eyes for Their Children
Amulet Series from
Wee Baby!
Bebeğini Gözünden Bile Sakınan Annelere Wee Baby’den Nazar Boncuğu Serisi!
Our newborn babies are without any doubt are
the most precious ones for us. We always hear the
phrase “Bless his cotton socks!” since they were
born and always have amulets that carry the wisdom
of thousands of years on them. Wee Baby garnishes
its baby bottles, training cups, and pacifiers with
amulets that are believed to protect people from bad
energy and relieve everyone who sees it, and thus, it
makes parents feel safe.
Amulets are used for thousands of years in various
cultures and in many useful ways and still protects their
importance regarding as a symbol against bad energy
today. In Anatolia, since the babies were thought of
as defenseless, amulets are used everywhere from
swaddling clothes to cribs. This fundamental symbol that
includes a mystic power within its simplicity founds a way
to itself in babies’ everyday things.
The new Amulet series from Wee Baby designed just to
protect babies from bad luck and transfers the belief and
culture of thousands year of heritage to babies with good
wishes and prayers.
Amulet sometimes fascinated us on a masterpiece or
impressed us with its simplicity and pureness and is now
on baby bottles, training cups, and pacifiers to reflect our
good wishes of thousands of years to our babies.
You can visit http://www.weebaby.com.tr/ to get more
information about the Amulet series of Wee Baby
designed especially for our babies who mean the world
for us.
Burda Bebek Ürünleri (Burda Baby Products) includes
WeeBaby and MyCey and Bebsi brands which are
important mother and baby brands in Turkey and also is
the distributor of the number 1 mother&baby products
brand in England Tommee Tippee and also Kietla and
Freeds.
Dünyaya gözlerini yeni açmış bebeklerimiz hepimizin
koşulsuz şartsız en kıymetlisidir. Doğumlarından
itibaren “Nazar değmesin” temennilerini duyar,
binlerce yılın kadim bilgisini taşıyan nazar boncuğunu
ne üstünden ne de eşyalarından eksik etmeyiz. Kötü
enerjilerden koruduğuna inanılan, gördüğümüzde
içimizi rahatlatan nazar boncuğunu biberon, alıştırma
bardağı ve emzikten oluşan özel bir seriye taşıyan Wee
Baby, anne babaların da güvende hissetmesini sağlıyor.
Binlerce yıl boyunca farklı kültürlerde kullanılan ve
kullanım biçiminde değişiklik olmadan günümüze gelen
nazar boncuğu kötü enerjiye karşı bir simge olarak
önemini korumaya devam ediyor. Anadolu’da bebeklerin
savunmasız olduğuna inanıldığı için doğumundan itibaren
kullanılan nazar boncuğu, kundaktan beşiğe her yerde
kendini gösteriyor. Basitliğinin içinde gizemli bir güç
barındıran bu önemli simge şimdi bebeklerin tüm gün
kullandığı eşyalarında da yerini buluyor. Wee Baby’nin
bebekleri nazardan korumak için özel tasarladığı yeni
Nazar boncuğu serisi, binlerce yılın inanışını ve kültürünü
iyi dilek ve temennilerle bebeklere aktarıyor.
Kimi zaman bir ustalık eserinde görüp hayran kaldığımız
kimi zaman da basitliği ve sadeliğiyle etkileyen nazar
boncuğu biberon, alıştırma bardağı ve emziklerin üzerinde
yerini alarak binlerce yılın iyi dileklerini bebeklerimize
yansıtıyor. Wee Baby’nin gözümüzden sakındığımız
bebeklerimiz için özel olarak hazırladığı Nazar Boncuğu
serisi için http://www.weebaby.com.tr/ adresini ziyaret
edebilirsiniz. Bünyesinde Türkiye’nin lider anne ve bebek
ürünleri markalarından Wee Baby ile birlikte MyCey ve
Bebsi markalarını bulunduran Burda Bebek Ürünleri, aynı
zamanda da İngiltere’nin 1 numaralı anne bebek ürünleri
markası olan Tommee Tippee’nin ve ayrıca Kietla ve
Freeds’in distribütörlüğünü yapıyor.
Pharma 45
Dalin Baby Cologne Provides Freshness and Hygiene for
the Whole Family
Dalin Bebek Kolonyası Tüm Aile İçin Ferahlık ve Hijyen Sağlıyor
With its special formula, Dalin Baby Cologne protects
the skin of babies and children, while providing
comfort for the whole family and hygiene, which is
the most important issue of the last
months. Offering the scent of spring
flowers and fresh fruits together,
Dalin Baby Cologne appeals to
all tastes with its five different
varieties.
Dalin Bıcı Bıcı
In addition to Dalin Bıcı Bıcı
Fragrance Baby Cologne with
the unique scent of Dalin
Shampoo, which is the most
popular children’s fragrance,
Dalin Jasmin Baby Cologne
made of jasmine, magnolia
and amber mixture, Dalin Daisy
Baby Cologne, which is a unique
combination of vanilla, iris flower
and orange, Dalin Floral Baby
Cologne with violet, jasmine
and green apple and Dalin Ice
Blue Baby Cologne consisting of
bergamot, lily, and rhubarb, offer
the pleasure of freshness and
hygiene for the whole family.
Easy to carry, offers practical use
Providing ease of use and carrying with its spray headed
practical packaging, Dalin Baby Cologne is beside the
whole family whenever hygienic
needs are felt, as well as cooling
and refreshing on hot summer days.
Especially during the pandemic period
when the need for hygiene reaches its
peak, it is among the other important
features of Dalin Baby Cologne that it
can be used as much as needed due
to its easy transportation, not flowing
into the bag and spraying system.
Dalin Baby Cologne meets the need
for hygiene at home, in the park,
at work, in the nursery, and when
entering public areas.
Dalin Bebek Kolonyası, özel formülü ile bebek ve
çocukların cildini korurken, tüm aile için ferahlık ve son
ayların en önemli konusu olan hijyen sağlıyor. Bahar
çiçeklerinin ve taze meyvelerin kokusunu bir arada
sunan Dalin Bebek Kolonyası, beş farklı çeşidiyle de her
zevke hitap ediyor.
En sevilen çocuk kokusu olan Dalin Şampuan’ın
benzersiz kokusuna sahip Dalin Bıcı Bıcı Kokusu Bebek
Kolonyası’nın yanı sıra, yasemin, manolya ve amber
karışımından oluşan Dalin Jasmin Bebek Kolonyası,
vanilya, iris çiçeği ve portakalın eşsiz birleşiminden
oluşan Dalin Daisy Bebek Kolonyası, menekşe,
yasemin, yeşil elmadan oluşan Dalin Floral Bebek
Kolonyası ve bergamot, zambak, ışgın otundan oluşan
Dalin Ice Blue Bebek Kolonyası tüm aile için ferahlık
ve hijyenin keyfini sunuyor.
Kolay taşınabilir, pratik kullanım sunar
Sprey başlıklı pratik ambalajıyla kullanım ve taşıma
kolaylığı sağlayan Dalin Bebek Kolonyası, sıcak yaz
günlerinde serinletip ferahlık vermenin yanı sıra,
hijyen ihtiyacı hissedilen her an tüm ailenin yanında.
Özellikle, hijyen ihtiyacının üst noktaya ulaştığı
pandemi döneminde, rahat taşınması, çanta içerisine
akmaması ve spreyli püskürtme sistemi nedeniyle
tam ihtiyaç kadar kullanılabilmesi Dalin Bebek
Kolonyası’nın diğer önemli özellikleri arasında yer
alıyor.
Dalin Bebek Kolonyası evde, parkta, iş yerinde, kreşte,
toplu bulunulan alanlara girildiğinde hijyen ihtiyacını
karşılıyor.
46 Pharma
BEE’O Presents Its New Product All Natural Rash Cream!
BEE’O’dan Doğal İçerikli Pişik Kremi
Here is BEEO’s special new product BEEO’s Apibaby
Rash Cream. Formulated with 100% natural and pure
Anatolian propolis, is specially for the sensitive skin
of your little ones.
Diaper rash, which is one of the most common skin
problems encountered by babies, can get super annoying
for parents – and babies – from time to time. The rash
usually shows itself with little red spots which can then
get puffy in many different sizes. When it comes to
preventing diaper rash, products that help prevent
diaper rash are as prominent as the hygiene measures
parents take.
BEE’O, who is known for their 100% natural, healthy, and
innovative bee products such as propolis, royal jelly, raw
honey, pollen, bee bread, drops, sprays, syrups, tablets,
and mixtures, delivers you their all new family member:
BEE’O Apibaby Rash Cream and offers parents a safe
option for preventing diaper rash.
Your Baby’s Sensitive Skin is now Protected!
BEE’O Apibaby Rash Cream, which is formulated with
completely natural ingredients such as its propolis, zinc
mineral, vitamin B5, and shea butter, helps prevent diaper
rash by protecting the thin and delicate structure of the
sensitive skin of babies with its gentle and safe
content. The product, which can be applied as
a thin layer to dry and clean skin your babies
after each bath and diaper change, does not
contain any parabens, parfume, or colorants.
What is propolis?
Propolis, consisting of the words pro (front) +
polis (protector), is actually a disinfectant of the
beehive. With this completely natural product
that bees collect from the leaves, stems and
buds of the plants, it first covers the honeycomb
eyes and then the queen leaves the egg in the
honeycomb eye. In this way, the egg develops with
health.
Bees also protect their honey, pollen, royal jelly
with propolis.
In addition to its antioxidant and antibacterial
effect, propolis has antifungal, antiviral, antiinflammatory
and antitumor effects as well. There
are scientific studies that show positive effects
when propolis is used as a support fort he treatment
of many different diseases such as respiratory
diseases, gastrointestinal diseases, oral mouth
ulcer, wound, herpes and cancer.
Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü propolis
üreticisi BEE’O tarafından bebeklerin hassas ciltlerine
özel olarak geliştirilen BEE’O APIBABY Bebek Pişik
Kremi, doğanın özünden gelen içeriğiyle annelerin
vazgeçilmezi olacak…
Bebeklerin en sık karşılaştıkları cilt problemlerinden
biri olan pişik, zaman zaman ebeveynler için can sıkıcı
boyutlara ulaşabiliyor. Kızarıklık ile başlayan pişik,
ilerleyen boyutlarda kabarık bir görüntü alabiliyor. Pişiği
önleme konusunda ise hijyen önlemleri kadar pişik
oluşumunu önlemeye yardımcı ürünler de öne çıkıyor.
Propolis, arı sütü, ham bal, polen, arı ekmeği gibi doğal arı
ürünlerinden oluşan karışım, damla, sprey, şurup ve tablet
formunda %100 doğal ve sağlıklı inovatif katma değerli
ürünler sunan, Türkiye’nin ilk ve tek yerli inovasyon ödüllü
propolis üreticisi BEE’O, propolisli pişik kremi ile raflarda
yerini alıyor. Ebeveynlere güvenle kullanabilecekleri bir
seçenek sunuyor.
Hassas Ciltler Koruma Altında
Doğanın özünden gelen, tamamen doğal bileşenlerden
üretilen BEE’O APIBABY Bebek Pişik Kremi, propolis,
çinko minerali, B5 vitamini ve shea yağı içeriğiyle bebek
cildinin ince ve hassas yapısını doğal dokusuyla
korumaya alarak pişik oluşumunu
önlemeye yardımcı oluyor. Her banyodan
ve bez değişiminden sonra bebeğin kuru
ve temiz cildine ince bir tabaka halinde
uygulanabilen ürün, paraben, parfüm ve
renklendirici içermiyor.
Propolis nedir?
Propolis arıların bitkilerden topladığı
reçinemsi maddelerden meydana gelen
ve bitki özlerinden kaynaklı polifenolleri
yüksek oranda içeren doğal bir arı
ürünüdür. Fenolik içeriği nardan 80 kat
daha güçlü bir antioksidandır. Kovandan
arılar her petek gözünü önce propolis ile
kaplar, daha sonra üzerine yavrusunu,
balını, arısütünü, polenini koyar. Böylece
kovanda arının ürünleri bozulmadan saklanır
ve arının yavrusu sağlıklı bir şekilde gelişir.
Yani propolis kovanın ön koruyucusudur.
Propolis, yüzeyi kaplama kaplama özelliği
bu koruyucu etkiyi sağlar. Cilt üzerinde
uygulandığında da benzer etkileri gösterir.
Pharma 47
Discover the Colorful World of Tommee Tippee Pacifiers
Tommee Tippee Emziklerinin Renkli Dünyasını Keşfedin
Mothers and fathers are even happier when they see
their babies calm and happy. The new Tommee Tippee
pacifier line, which makes it easier for babies to smile
and sleep, supports the natural oral development of
babies with the symmetrical orthodontic baby-approved
nipple, making it easier for babies to hold the pacifier
in their mouth. The series includes pacifiers in different
patterns and concepts, from space-themed fluorescent
colors to eye-catching night pacifiers, to the Fun Style
line designed with animal patterns in vivid colors.
Tommee Tippee, which is the distributor of Burda Bebek,
which is the largest domestic manufacturer of the sector,
combines functionality and design with its new pacifier
line. The pacifiers prepared in different colors, patterns and
designs make it easier for babies to accept the pacifier with
their symmetrical orthodontic shape accepted by babies and
support natural oral development. Developed to transform
hiccups and screams into calmness, smile and sleep, the
series stands out with its eye-catching colors and pattern
variety.
All Tommee Tippee pacifiers have baby-approved nipple tips,
making it easier to switch between other pacifiers. Tommee
Tippee pacifiers, which stand out with nipples designed
similar to a bottle tip to generate a more familiar feeling
for babies, differ only with different concepts and promise
a colorful and enjoyable experience to both babies and
parents.
Highlighter or plain
Fun Style line pacifiers, which help to minimize the irritation
that may occur on baby’s sensitive skin, provide an improved
airflow with their perforated structure. Attracting attention
with its vibrant colors, the line will attract the attention of
families as well as babies with different animal patterns.
Mothers who cannot give up animal patterns but prefer
softer, pastel colors will prefer Anytime pacifiers. In addition
to the Urban line, which adds a different look to the classic
pacifier with its simple design, Night Pacifiers with sleepthemed
moon and star patterns and fluorescent colors help
parents by making the pacifier appear at night.
Anneler ve babalar bebeklerinin sakin ve huzurlu
gördüklerinde daha da mutlu olurlar. Bebeklerin
hıçkırıklarını gülümseyemeye ve uykuya dönüştürmeyi
kolaylaştıran yeni Tommee Tippee emzik serisi, bebekler
tarafından kabul görmüş simetrik ortodontik emzik
ucuyla bebeklerin doğal ağız gelişimi destekleyerek,
emziği ağzında tutmasını kolaylaştırıyor. Seride uzay
temalı fosforlu renkleriyle göz alan gece emziklerinden,
canlı renklerde hayvan desenleriyle tasarlanan Fun Style
serisine, farklı desen ve konseptlerde emzikler bulunuyor.
Sektörün en büyük yerli üreticisi olan Burda Bebek
Ürünleri’nin distribütörlüğünü yaptığı Tommee Tippee,
geliştirdiği yeni emzik serisi ile fonksiyonelliği ve tasarımı
bir araya getiriyor. Farklı renk, desen ve tasarımlarda
hazırlanan emzikler, bebekler tarafından kabul görmüş
simetrik ortodontik şekli ile bebeklerin emziği kabul etmesini
kolaylaştırıyor ve doğal ağız gelişimini destekliyor. Hıçkırıkları
ve çığlıkları sakinliğe, gülümsemeye ve uykuya dönüştürmek
için geliştirilen seri, göz alıcı renkleri ve desen çeşitliliği ile
de öne çıkıyor. Tüm Tommee Tippee emzikler bebek onaylı
emzik ucuna sahip oldukları için diğer emzikler arasında
geçiş yapmak da kolaylaşıyor. Bebekler için daha tanıdık bir
his yaratmak için biberon ucuna benzer şekilde tasarlanan
emzik uçlarıyla dikkat çeken Tommee Tippee emzikleri
sadece farklı konseptleriyle birbirinden ayrışarak, hem
bebeklere hem de ebeveynlere renkli ve keyifli bir deneyim
vaat ediyor.
Fosforlu ya da sade
Bebeğin hassas cildinde oluşabilecek tahrişleri en aza
indirgemeye yardımcı olan Fun Style serisi emzikler ise delikli
yapısıyla gelişmiş bir hava akımı sağlıyor. Canlı renkleriyle
dikkat çeken seride birbirinden farklı hayvan desenleri
de bebekler kadar ailelerinin de ilgisini çekecek. Hayvan
desenlerden vazgeçemeyen ama daha soft, pastel renkleri
tercih eden anneler ise Anytime emzikleri tercih edecek.
Yalın tasarımıyla klasik emziğe farklı bir görünüm katan
Urban serisinin yanı sıra uyku temalı ay ve yıldız desenli,
fosforlu renklere sahip Gece Emzikleri de geceleri emziğin
görünmesini sağlayarak anne babalara yardımcı oluyor.
48 Pharma
Pfizer Turkey Received Bronze Prize of Stevie Awards
with Online Training during Covid-19 Period
Pfizer Türkiye, Covid-19 Dönemindeki Online Eğitimleriyle Stevie Bronz Ödülün Sahibi Oldu
50 Pharma
Pfizer Turkey won Stevie Bronze Prize of Stevie Awards
for Great Employers, Most Valuable Employer in the
EMEA / Europe, Middle East & North Africa Region, in
which 700 nominations received from different parts
of the world and these applications were evaluated by
more than 90 jury members from all over the world!
Pfizer Turkey was deemed worthy Bronze Prize of Stevie
Awards “Most Valuable Employer – EMEA award with its
online training program prepared for the East
European by East European Training Team
during Covid-19 period. The award
program received 700 nominations
from different parts of the world
and these applications were
evaluated by more than 90 jury
members from all over the
world.
The Pfizer Training Team has
expanded its training program
by including internal trainers while
designing online trainings within the
framework of their areas of expertise.
As part of this initiative, the education
team designed and implemented the first online
certification program developed in this region.
Eastern Europe Education Team provided the followings
within the scope of this training program;
• 21 different trainings with 32.5 training hours
• 5 articles and 4 online training platforms.
Reaching more than 1000 nominations and receiving
a feedback score of 4.4 out of 5, it contributed to the
competence, commitment and motivation of the Eastern
Europe region employees.
Seda Tamur Oğralı, Pfizer Eastern Europe Education Leader,
said, “We are very happy to be evaluated by more than 90 jury
members from all over the world among 700 nominations at
the Stevie Awards, one of the most popular awards in the
world. At Pfizer, we work towards our goal, which we define
as changing patients’ lives with groundbreaking innovations.
In the Covid-19 period, we transformed our face-to-face
training programs into online training in order to generate
a work environment which focuses on the development of
our employees and at the same time to maintain employee
engagement and motivation. Thus, we tried to meet the
needs that arose during this period. It is also a source of
pride that these efforts have received very positive feedback
from our employees and contributed to their participation
in training and their motivation in such an extraordinary
period.”
Pfizer Türkiye, dünyanın farklı yerlerinden 700 başvurunun
geldiği ve bu başvuruların dünyanın dört bir yanındaki
profesyonellerden oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi tarafından
değerlendirildiği Stevie Awards For Great Employers, Most
Valuable Employer – EMEA / Avrupa, Orta Doğu ve Afrika
Bölgesi En İyi İşveren kategorisinde bronz ödülünün sahibi
oldu!
Pfizer Türkiye, Eğitim departmanının bir parçası olduğu Doğu
Avrupa Eğitim Takımı ile Covid-19 döneminde
Doğu Avrupa bölgesine yönelik hazırladığı
online eğitim programı ile Stevie Awards
“Most Valuable Employer – EMEA /
Avrupa, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi
En İyi İşveren” kategorisinde bronz
ödüle layık görüldü. Söz konusu
ödül programına dünyanın farklı
yerlerinden 700 başvuru geldi
ve bu başvurular dünyanın dört
bir yanındaki profesyonellerden
oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi
tarafından değerlendirildi.
Pfizer Eğitim Takımı, kendi uzmanlık
alanları çerçevesinde online eğitimler
tasarlarken iç eğitmenleri de sürece dahil ederek
eğitim programını genişletti. Bu girişimin bir parçası olarak,
eğitim ekibi bu bölgede geliştirilen ilk online sertifika programını
tasarladı ve hayata geçirdi.
Doğu Avrupa Eğitim Takımı bu eğitim programı kapsamında;
• 32,5 eğitim saati ile 21 farklı eğitim
• 5 makale ve 4 online eğitim platform erişimi sağladı.
1000’den fazla katılımcıya ulaşarak, 5 üzerinden 4,4’lük bir
geri bildirim puanı alarak, Doğu Avrupa bölgesi çalışanlarının
yetkinlik, bağlılık ve motivasyonuna katkıda bulundu.
Pfizer Doğu Avrupa Eğitim Lideri Seda Tamur Oğralı,
şunları söyledi: “Dünyanın en gözde ödüllerinden biri olan
Stevie Awards’da 700 başvuru arasında, dünyanın dört bir
yanındaki profesyonellerden oluşan 90’ın üzerinde jüri üyesi
tarafından değerlendirilip bronz ödülünün sahibi olmaktan
dolayı çok mutluyuz. Pfizer’de bizler çığır açan yeniliklerle
hastaların hayatını değiştirmek olarak tanımladığımız
amacımız doğrultusunda çalışıyoruz. Covid-19 döneminde
de çalışanlarımızın gelişimine odaklanan bir çalışma ortamı
yaratmak, aynı zamanda çalışan katılımını ve motivasyonunu
sürdürmek için yüz yüze olan eğitim programlarımızı
online eğitimlere dönüştürdük. Böylece bu dönemde ortaya
çıkan ihtiyaçları karşılamaya çalıştık. Bu çalışmalarımızın,
çalışanlarımızdan da çok olumlu geri bildirimler alması, onların
eğitimlere katılımlarına ve motivasyonlarına böyle olağanüstü
bir dönemde katkıda bulunması ayrıca gurur verici.”
Generica Pharmaceutical Industry Changed Its Name To Genveon
Generica İlaç İsmini Genveon Olarak Değiştirdi
Providing innovative products for Turkey’s
pharmaceutical market by indicating 161
per cent growth in total over the last two
years by Generica Pharmaceuticals, entered
a new conversion process. The goal of the
company, which changed its name as the
first step of its transformation and changed
its name to Genveon, is growing at a rate of
258 per cent in total until the end of 2023,
and ranking among the top 25 companies in
the Turkey pharmaceutical market in 2025.
Generica Pharmaceuticals Industry, one of the
major players in the Turkey pharmaceutical
sector, changed its name as “Genveon”. The
company, which has recently grown rapidly with
its wide product portfolio consisting of original,
equivalent and OTC drugs in both acute and
chronic markets, has accelerated its R&D center
studies.
The new name which brings the past and the
future together
Sharing his views on the subject, Alp Karaağaç,
Genveon Pharmaceuticals Chairman and
Founder said, “We have initiated a major
transformation movement in our company
in recent years and, we first changed our
company name to “Genveon” in 2020. Genveon
was born from the combination of our old
name ‘Generica’ and the modern definition of
innovation ‘Invention’. Our new name will bring
our experience, trust, high quality culture and
dynamism we have in the past together with
innovation.”
“Our goal is to grow at least 25 percent
each year above the Turkish pharmaceutical
market growth rate”
Adding that he has been in the pharmaceutical
industry for many years, Karaağaç said,
“As Genveon, we plan to open up to new
markets with new products and medicines.
We performed a growth rate of 73 percent in
Turkey’s pharmaceutical market in 2018, while
we realized a growth rate of 51 percent in 2019.
Our goal for the coming years is to grow at least
25 percent above the Turkish pharmaceutical
market growth rate every year.”
Türkiye ilaç pazarına yenilikçi ürünler
kazandırarak geçtiğimiz son iki yılda
toplamda yüzde 161 büyüme gösteren
Generica İlaç, yeni bir dönüşüm sürecine
girdi. Dönüşümünün ilk adımı olarak isim
değişikliğine giden ve ismini Genveon
olarak değiştiren şirketin hedefi; 2023
yılı sonuna kadar toplamda yüzde 258
oranında büyümek ve 2025 yılında Türkiye
ilaç pazarında ilk 25 şirketi arasında yer
almak.
Türkiye ilaç sektörünün önemli oyuncuları
arasında yer alan Generica İlaç, ismini
“Genveon” olarak değiştirdi. Hem akut hem
de kronik pazarlarda orijinal, eş değer ve OTC
ilaçlardan oluşan geniş ürün portföyü ile son
dönemlerde hızlı bir büyüme gösteren şirket,
Ar-Ge merkezi çalışmalarına hız verdi.
Geçmişi ve geleceği buluşturan yeni isim
Konuyla ilgili görüşlerini paylaşan Genveon
İlaç Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu
Alp Karaağaç, “Şirketimizde son yıllarda
büyük bir dönüşüm hareketi başlattık
ve 2020 yılında ilk olarak şirket ismimizi
‘Genveon’ olarak değiştirdik. Genveon, eski
ismimiz olan ‘Generica’ ve yeniliğin günümüz
tanımı ‘Invention’ terimlerinin birleşiminden
doğdu. Yeni ismimiz, geçmişte elde ettiğimiz
tecrübenin, güvenin, sahip olduğumuz
yüksek kalite kültürü ve dinamizmin,
inovasyonla buluşmasını yaşatacak” dedi.
“Hedefimiz her yıl Türk ilaç pazarı büyüme
oranının üstünde minimum yüzde 25
büyümek”
Çok uzun yıllardır ilaç sektörü içerisinde
olduğunu sözlerine ekleyen Karaağaç,
“Genveon olarak değişimle birlikte yeni
ürün ve ilaçlarla yeni pazarlara açılmayı
planlıyoruz. Türkiye ilaç pazarında 2018
yılında yüzde 73, 2019 yılında ise yüzde
51 oranında büyüme gerçekleştirdik.
Önümüzdeki yıllardaki hedefimiz ise, her yıl
Türk ilaç pazarı büyüme oranının minimum
yüzde 25 üstünde büyümek” şeklinde
konuştu.
Alp Karaağaç, Genveon
Pharmaceuticals Chairman
and Founder
Pharma 51
Happy Tales by Santa Farma!
Santa Farma’dan Mutlu Masallar!
Santa Farma employees vocalized 100 fairy tales for
Happy Tales project. Organized in cooperation with
Laughter Heals Association, the project is intended
to cheer up children who receive cancer treatment
with fairy tales.
Santa Farma employees took action for an extremely
meaningful social responsibility project titled as Happy
Tales under which they vocalized 100 fairy tales. The
fairy tales confirmed by psychologists were vocalized by
58 volunteers from Santa Farma from home in order to
cheer up children who are fighting cancer and make them
smile with happiness.
After adding music, Laughter Heals Association recorded
the stories on mp3 players which were delivered to
children who receive treatment at Paediatric Oncology
and Haematology service in BAU Medical Park Göztepe
Hospital.
Children were content to listen to those nice tales which
gave them moral support and helped them to enjoy their
time. Santa Farma employees also shared their photos
taken while they were vocalizing the fairy tales with the
children.
Santa Farma çalışanları, Mutlu Masallar projesi
kapsamında 100 masal seslendirdi. Gülmek İyileştirir
Derneği iş birliği ile hayata geçen proje kapsamında
oluşturulan masal kayıtları, kanser tedavisi gören
çocukların yüzünü güldürecek.
Santa Farma çalışanları, son derece anlamlı ve ses getiren
bir sosyal sorumluluk projesini hayata geçirerek, Mutlu
Masallar projesi kapsamında 100 masal seslendirdi.
Gönüllü 58 Santa Farma çalışanı, kanserle mücadele
eden çocukların yüzlerine tebessüm kondurabilmek ve
onları mutlu edebilmek için psikolog onaylı masalları
evlerinden seslendirdiler.
Gülmek İyileştirir Derneği tarafından üzerine müzik
eklenen kayıtlar, mp3 çalarlara kaydedilerek; BAU
Medical Park Göztepe Hastanesi Pediatrik Onkoloji ve
Hematoloji bölümünde tedavi gören çocuklara ulaştırıldı.
Çocuklar, bu güzel hediyeyle hem moral buldular
hem de birbirinden güzel masallar dinleyerek keyifli
vakit geçirdiler. Santa Farma çalışanları, masalları
seslendirirken çektirdikleri fotoğrafları da çocuklarla
paylaşmayı ihmal etmediler.
52 Pharma
Regular Life Strengthens the Immune System
Düzenli Yaşam, Bağışıklık Sistemini Güçlendiriyor
Enfeksiyonlarla mücadelede çok önemli bir yeri
olan bağışıklık sisteminin korunmasında yaşam
şeklinin önemini vurgulayan uzmanlar, sihirli bir
formül bulunmadığına dikkat çekiyor. Düzenli ve
dengeli beslenme, düzenli uyku ve hareket etmenin
bağışıklık sistemi üzerinde önemli etkileri olduğunu
belirten uzmanlar, doğuştan gelen bağışıklık sistemini
güçlendiren en önemli besinin anne sütü olduğunu
vurguluyor.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyoloji Uzmanı Dr.
Songül Özer, enfeksiyonlarla mücadelede en önemli
silahlardan biri olan bağışıklık sisteminin güçlü olmasının
önemine işaret etti.
Dr. Songül Özer, Infectious Diseases and Microbiology
Specialist, NPİSTANBUL Brain Hospital, Üsküdar
Emphasizing the importance of lifestyle in the
protection of the immune system, which has a very
important place in combating infections, experts
draw attention to the absence of a magic formula.
Stating that regular and balanced nutrition, regular
sleep and exercise have important effects on the
immune system, experts emphasize that the most
important food that strengthens the innate immune
system is breast milk.
Dr. Songül Özer, Infectious Diseases and Microbiology
Specialist, NPİSTANBUL Brain Hospital, Üsküdar University
pointed out the importance of a strong immune system,
which is one of the most important weapons in fighting
infections.
Güçlü bağışıklığın temeli bebeklikte atılıyor
Doğuştan gelen bağışıklık sistemini geliştiren en önemli
besinin anne sütü olduğunu vurgulayan Dr. Songül
Özer, ilerleyen yıllarda düzenli bir yaşamın da bağışıklık
sistemini güçlendirdiğini ifade etti. Dr. Songül Özer,
şunları söyledi:
“Bir bebek ne kadar uzun süre anne sütü emerse doğuştan
bağışıklık sistemi o kadar güçlü oluyor. Bağışıklık
sistemini güçlendirmenin ilk yolu bebeklikten başlıyor.
Sahip olduğumuz hücreler takviye besin, vitamin ve ilaçlar
kullanmasak da birçok yabancı cisme karşı bizi korumaya
yeterlidir. Ancak bazı durumlarda çok fazla çay, kahve,
kolalı içecekler tüketerek biz kendi bağışıklık sistemimizi
zayıflatıyoruz.
54 Pharma
The foundation of strong immunity is laid in infancy
Emphasizing that the most important food that improves
the innate immune system is breast milk, Dr. Songül Özer
stated that a regular life also strengthens the immune
system in the following years. Dr. Songül Özer said the
following:
“The longer a baby sucks breast milk, the stronger
the innate immune system becomes. The first way to
strengthen the immune system starts from infancy.
Although our cells do not use supplements, vitamins and
medicines, they are sufficient to protect us against many
foreign bodies. However, in some cases, we weaken our
immune system by consuming too much tea, coffee, cola
drinks.
Packaged foods, sedentary life weaken the immune
system
We reduce our immunity by eating fast food, consuming
packaged foods that we do not know what is inside, not
exercising, not paying attention to our sleep, sleeping at
3-4 at night and waking up at noon, disrupting the whole
biological rhythm. If we are not affected by external
factors that much, our own immune system is actually
enough to fight many microorganisms alone as long as
we do not have cancer. “
There is no immune booster drug
Pointing out that there is no drug or syrup that will
strengthen the immune system when used, Dr. Songül
Özer said, “Returning from the mistakes made in nutrition
and sleep pattern will normalize the functioning of the
immune system. The biological rhythm of a normal person
is to sleep at 23:00 to 23:30 in the evening and to get
up at 08:00 in the morning. It is imperative to follow this
rhythm. 30 - 60 minutes of walking should be done at a
normal pace on a straight road, that is, the body, muscles
and joints need to be worked. We need to consume foods
that we know the source of. Of course, while doing these,
he should not turn the event into an obsession. There is
also a group that tries to consume everything organic.
This approach is also wrong because we don’t know how
organic those foods are. Above all, you need a balanced
diet. In other words, we should consume certain amounts
of every food, including fat, meat, vegetables and sugar.
For those living in Istanbul, stress is a factor that destroys
the immune system.”
Paketli gıdalar, hareketsiz yaşam bağışıklık sistemini
zayıflatıyor
Fast food yiyerek, içerisinde ne olduğunu bilmediğimiz
paketli gıdaları tüketerek, egzersiz yapmayarak,
uykumuza dikkat etmeyerek, gece 3-4’te uyuyup öğlen
uyanarak bütün biyolojik ritmi bozarak bağışıklığımızı
azaltıyoruz. Biz dış etkenlerden bu kadar etkilenmezsek
kendi bağışıklık sistemimiz kanser olmadığımız sürece
aslında birçok mikroorganizmaya karşı tek başına
savaşmaya yeter.”
Bağışıklık güçlendirici bir ilaç bulunmuyor
Kullanıldığında bağışıklık sistemini güçlendirecek bir ilaç
veya şurubun olmadığını işaret eden Dr. Songül Özer,
“Beslenmede ve uyku düzeninde yapılan yanlışlardan
dönmek, bağışıklık sisteminin çalışmasını normale
çevirecektir. Normal bir insanın biyolojik ritmi akşam
23:00-23:30’da uyumak, sabah 08:00’de kalkmaktır.
Bu ritme uymak şart. 30 – 60 dakika düz yolda normal
tempoda yürüyüş yapılmalı yani vücudun, kasların ve
eklemlerin çalıştırılması gerekiyor.
Kaynağını bildiğimiz gıdaları tüketmemiz lazım. Tabi
bunları yaparken olayı obsesyona dönüştürmemeli.
Herşeyi organik tüketmeye çalışan bir grup da var. Bu
yaklaşım da yanlış çünkü o besinlerin ne kadar organik
olduğunu bilmiyoruz.
Her şeyden önemlisi dengeli beslenmek lazım. Yani
yağdan, etten, sebzeden ve şekerden de her gıdadan belli
miktarlarda tüketmeliyiz. İstanbul’da yaşayanlar için stres
bağışıklık sistemini yerle bir eden bir etken” dedi.
Pharma 55
Recommendations to Strengthen the Immune System
Bağışıklık Sistemini Güçlendirecek Öneriler
Son dönemde herkes bağışıklık sistemini güçlendirecek
yollar arıyor. Limon, portakal, bergamot gibi bitki
kabuklarını kaynatıp tüketmenin yararlı olabileceğini
söyleyen İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Prof. Dr.
Gülçin Kantarcı, özellikle kronik hastalığı olanlar ve
gebeler gibi özellikli gruplarda yer alan kişilerin bu
ürünleri tüketmeden mutlaka hekimlerine danışmaları
gerektiğinin altını çizdi.
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri İç Hastalıkları ve
Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Gülçin Kantarcı, hastalıklardan
korunmak için bağışıklık sisteminin sadece hastalık
döneminde değil, her zaman güçlü tutulması gerektiğini
söyleyerek, vücut direncini güçlendirmeye yardımcı
olacak gıdalarla ilgili bilgi verdi.
Professor Dr. Gülçin Kantarcı,
Obstetrician and Nephrologist
Recently, everyone is looking for ways to strengthen
the immune system. Stating that it may be beneficial
to boil the peels of herbs such as lemon, orange and
bergamot and consume them, Professor Dr. Gülçin
Kantarcı, Obstetrician and Nephrologist, emphasized
that people in particular groups such as those
with chronic diseases and pregnant women should
definitely consult their physicians without consuming
these products.
Yeditepe University Hospitals Internal Diseases and
Nephrology Specialist Prof. Dr. Gülçin Kantarcı said that
the immune system should be kept strong all the time,
not only during the disease period, and gave information
about the foods that will help strengthen the body
resistance.
“C vitamini ve çinko içerikli gıdaları tüketin”
Bağışlık sistemini güçlü tutmak için doğru beslenmenin
önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Gülçin Kantarcı,
“C vitaminli ve çinko içerikli gıdaları daha fazla tüketmek
doğru. C vitamini bakımından zengin olan zencefil ve
zerdeçalın bağışıklık güçlendirici etkileri bilimsel olarak
kanıtlanmış durumda. Halk arasında da zencefil ve
zerdeçalın bal ile karıştırılarak tüketildiğini görüyoruz.
Yeşil çay tüketiminin artırılması önemli. Yeşil çay hem
bir antioksidan, hem iyi bir bağışıklık düzenleyicidir”
ifadelerini kullandı.
Limon, portakal, bergamot gibi bitkilerin kabuklarını
kaynatıp tüketmek gerektiğini vurgulayan Kantarcı, “Bitki
kabuklarında çok güçlü polifenoller vardır.
“Consume foods containing vitamin C and zinc”
Underlining the importance of proper nutrition to keep
the immune system strong, Prof. Dr. Gülçin Kantarcı said,
“It is correct to consume more foods containing vitamin
C and zinc. The immune-boosting effects of ginger
and turmeric, which are rich in vitamin C, have been
scientifically proven. We see that ginger and turmeric are
consumed by mixing with honey among the people. It is
important to increase green tea consumption. Green tea
is both an antioxidant and a good immune regulator.”
56 Pharma
Emphasizing that the peels of plants such as lemon,
orange and bergamot should be boiled and consumed,
Kantarcı said, “There are very strong polyphenols in the
peel of plants. These polyphenols negatively affect the
activities of viruses and prevent the virus from entering
the cell. Some of these plant peels are lemon, orange,
bergamot peels. If we add some honey to the drink we
will make by boiling these peels for a few minutes, you
will have a mixture that will strengthen the immune
system.”
“The most used food to strengthen the immune
system: Honey”
Pointing out that the use of natural honey is also
important in terms of immunity, Kantarcı said: “Honey
is one of the most used foods to strengthen immunity.
It is important to use natural honey in this process. Also,
foods such as carrots, garlic, lemon and arugula that we
consume are foods that strengthen immunity and have
very high antioxidant effects. Some of these foods have
effects blocking the entry routes of the virus, and some
have direct effects on the virus.”
“Pregnant women should be careful while using
ginger”
Stating that it is necessary to use each food in sufficient
amount, Kantarcı, Internal Medicine Specialist, Yeditepe
University Hospital, said, “It is important how often and
in what dosage the consumed foods will be used. Ginger,
for example, should be consumed to fill a teaspoon. It is
also important to consume ginger with honey or lemon.
But above all, the important thing is a balanced and
healthy diet. There is no reality that “Let me drink two
tablespoons of turmeric a day, let me not be infected”.
These foods should be consumed at regular intervals.
Because foods and herbs can have negative effects as
well as positive effects like medicines. For example,
when ginger is used in high doses in pregnant women,
it can cause miscarriage. For this reason, it should not
be forgotten that herbal products are supportive and
complementary, and the physician should be consulted
before using them.”
Bu polifenoller virüslerin aktivitelerini olumsuz yönde
etkiler ve virüsün hücre içerisine girmesini engeller. Bu
bitki kabuklarından bazıları limon, portakal, bergamot
kabuklarıdır. Bu kabukları birkaç dakika kaynatarak elde
edeceğimiz içeceğe biraz bal eklersek, bağışlık sistemini
güçlendirecek bir karışım elde etmiş olursunuz” dedi.
“Bağışıklık sistemini güçlendirmede en çok kullanılan
gıda: Bal”
Doğal bal kullanımının da bağışıklık açısından önemli
olduğuna dikkat çeken Kantarcı, şunları söyledi:
“Bağışıklık güçlendirmek için en çok kullanılan gıdalardan
biri de bal. Bu süreçte doğal bal kullanımı önemli. Yine
tükettiğimiz havuç, sarımsak, limon ve roka gibi gıdalar
bağışıklığı güçlendiren ve antioksidan etkileri çok yüksek
olan gıdalarıdır. Bu gıdaların kiminin virüsün giriş yollarını
engelleyici etkileri, kiminin de direkt virüs üzerine etkileri
söz konusudur.”
“Gebeler zencefil kullanırken dikkat etmeli”
Her gıdayı yeterli miktarda kullanmak gerektiğini belirten
Yeditepe Üniversitesi Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı
Kantarcı “Tüketilen besinlerin hangi sıklıkla ve ne dozda
kullanılacağı önemlidir. Örneğin zencefil, bir çay kaşığını
dolduracak şekilde tüketilmelidir. Zencefilin bal veya
limonla tüketimi de önemlidir. Ama her şeyden önce
önemli olan dengeli ve sağlıklı beslenmektir. ‘Ben günde
iki çorba kaşığı zerdeçal içeyim, bana virüs bulaşmasın’
diye bir gerçeklik yok. Bu gıdaları belli aralıklarla tüketmek
gerekir. Çünkü gıdaların ve bitkilerin de ilaçlar gibi olumlu
etkileri olduğu kadar olumsuz etkileri olabilir. Örneğin
zencefil gebelerde yüksek dozda kullanıldığı zaman
düşüğe sebep olabiliyor. Bu sebeple bitkisel ürünlerin
destekleyici ve tamamlayıcı olduğu unutulmamalı,
kullanmadan önce mutlaka hekime danışılmalı” dedi.
Pharma 57
Menarini Pharmaceutical Company Trusts Middle East
and Africa Operations with Turkey
Menarini İlaç, Ortadoğu ve Afrika Operasyonları Türkiye’ye Emanet
Having served as General Manager of İbrahim Etem
– Menarini, Turkey’s first pharmaceutical company,
since 2014, Uğur Bingöl will start to represent
Menarini Middle East and Africa as General Manager
in addition to Turkey as of September 1st. Italy’s
largest pharmaceutical company, Menarini trusted
the responsibility of 36 countries in three continents
with Turkey via its restructuring.
Türkiye’nin ilk ilaç firması İbrahim Etem – Menarini’de
2014 yılından bu yana Genel Müdürlük görevini üstlenen
Uğur Bingöl, 1 Eylül itibariyle Türkiye’nin yanında
Menarini Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nin de Genel
Müdürü olarak görev yapacak. İtalya’nın en büyük ilaç
firması Menarini, gerçekleştirdiği yeni yapılanma ile üç
kıtada 36 ülkenin sorumluluğunu Türkiye’ye verdi.
58 Pharma
İbrahim Etem – Menarini has been working with the
vision “value for people” by putting people in the
center since its foundation in Turkey and has become
one of the leading pharmaceutical companies in
Turkey’s pharmaceutical industry. In light of this, the
company has added a new one to its achievements.
Uğur Bingöl, who has been serving as General
Manager of İbrahim Etem – Menarini since 2014,
will also undertake the responsibility of General
Manager for the Middle East and Africa operations of
Menarini pharmaceutical company. Bingöl will assume
the leadership of all strategies and commercial
operations of Turkey, Middle East and Africa Region
and serve as General Manager responsible for Turkey,
Middle East and Africa.
Sharing his excitement to lead a large team including
the Africa and Middle East regions in addition to Turkey,
Uğur Bingöl said, “As İbrahim Etem – Menarini with
groundbreaking developments in its history, we have
moved our success in Turkey beyond borders with our
more than 100 million box production per year, over
1000 employees, our high performance sustained with
our expert team and valuable human resources. It makes
me proud to lead Africa and Middle East operations in
addition to Turkey and have the opportunity to advance
Turkey’s success in the pharmaceutical industry in the
next period. My biggest goal is to continue our successful
operations in Turkey and in other regions and sustain
Menarini’s human-focused projects with the same
devotion in the three regions”.
Uğur Bingöl graduated from Boğaziçi University,
Department of Business Administration in 1986 and
completed his master’s degree (MBA) education at Koç
University. Starting his professional career immediately
after completing his undergraduate education, Bingöl
served in the fields of imports, exports and commerce for
nearly 2 years. In 1989, he stepped in the pharmaceutical
industry as Group Product Manager at the MSD company.
Later, he served as a senior manager in different business
and treatment areas including Manager of Commerce
and Foreign Relations and Director of Department in
the same company for 25 years. In 2014, Bingöl joined
Menarini as General Manager of Turkey operations.
Uğur Bingöl currently serves in this position and at the
same time, he is a Board Member of AIFD – Association
of Research-Based Pharmaceutical Companies – and
KIPLAS – Turkish Employers’ Association of Chemistry,
Oil, Rubber and Plastic Industries.
With this assignment, Uğur Bingöl will start to serve as
General Manager of Menarini Turkey, Middle East and
Africa in September.
Türkiye’de kurulduğu günden bu yana insanı merkeze
koyarak “insan için değer” vizyonu ile çalışan ve Türkiye
ilaç sektörünün öncü firmalarından biri olan İbrahim
Etem – Menarini, başarılarına bir yenisini daha ekledi.
İbrahim Etem - Menarini Genel Müdürlüğü’nü 2014
yılından bu yana sürdüren Uğur Bingöl, 1 Eylül itibariyle
Menarini İlaç’ın Ortadoğu ve Afrika operasyonlarının da
sorumluluğunu üstlenecek.
Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nin tüm strateji
ve ticari operasyonlarının liderliğini üstlenecek olan
Bingöl, Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi’nden
sorumlu Genel Müdür olarak görev yapacak.
Türkiye’nin yanı sıra, Afrika ve Ortadoğu bölgelerinin
de dahil olduğu geniş bir ekibe liderlik edeceğiyle ilgili
duyduğu heyecanı dile getiren Uğur Bingöl, “Tarihinde
birçok ilklere imza atan İbrahim Etem – Menarini olarak
yıllık 100 milyon kutunun üzerinde üretimimiz, 1000’in
üzerinde çalışanımız, alanında uzman ekibimiz ile
sürdürdüğümüz yüksek performansımız ve değerli insan
kaynağımızla Türkiye’deki başarımızı sınır ötesine taşıdık.
Bundan sonraki süreçte Türkiye olarak Afrika ve Ortadoğu
operasyonlarına liderlik edecek olmak ve Türkiye’nin ilaç
sektöründeki başarısını daha da ileriye taşıma fırsatı
bulmak ayrıca gurur verici.
Türkiye’deki başarılı operasyonlarımızı diğer bölgelerde
de devam ettirmek ve Menarini’nin insan odaklı projelerini
üç bölgede de aynı özveriyle sürdürmek ise en büyük
hedefimdir” dedi.
1986 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden
mezun olan Uğur Bingöl, yüksek lisans (MBA) eğitimini
ise Koç Üniversitesi’nde tamamladı. Lisans eğitimini
tamamladıktan hemen sonra iş hayatına atılan Bingöl,
ithalat, ihracat ve ticaret alanlarında 2 seneye yakın görev
yaptı. 1989 yılında ilaç sektörüne MSD firmasında Grup
Ürün Müdürü olarak adım atan Bingöl, devamında ise aynı
firmada Ticari ve Dış İlişkiler Müdürlüğü’nden, Bölüm
Direktörlüğü’ne kadar birçok farklı iş ve tedavi alanlarında
25 yıl boyunca üst düzey yönetici olarak görev aldı. Bingöl,
2014 yılı itibariyle ise Menarini Türkiye operasyonlarına
Genel Müdür olarak katıldı. Halen bu görevine devam
eden Uğur Bingöl aynı zamanda AIFD – Araştırmacı İlaç
Firmaları Derneği ve KIPLAS – Türkiye Kimya Petrol
Lastik ve Plastik Sanayi İşverenleri Sendikası Yönetim
Kurulları üyesidir.
Uğur Bingöl bu atama ile Eylül ayından itibaren Menarini
Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Genel Müdürlüğü pozisyonunu
üstlenecektir.
Pharma 59
Senior Assignment at Menarini Pharmaceutical Company
Menarini İlaç’ta Üst Düzey Atama
Melis Aslanağı, who has been the Director of Human
Resources in Turkey’s first pharmaceutical company
Ibrahim Etem – Menarini since 2017, has been
appointed to a high level international role, taking
responsibility for the Middle East and Africa Region
in addition to Turkey. With this organizational
move in Menarini, Italy’s largest pharmaceutical
company operating with over 17,600 employees in
140 countries, the Middle East and Africa regions
are connected to Turkey. From now on, Melis
Aslanağı will serve as Human Resources Director of
Menarini Turkey, Middle East and Africa Region and
will be responsible for management of all human
resources operations.
Melis Aslanağı expressed her excitement that she will
take responsibility for 36 countries on 3 continents and
will serve as Human Resources Director of Menarini
Turkey, Middle East and Africa Region and said, “As
Ibrahim Etem – Menarini, we continue to develop
strategies that will create value for our company
through our human focused works. I think we have
achieved this success by keeping our value for people
approach at the center of all our processes. We are
delighted to have the chance to carry these successful
works in Turkey to new regions now. With this new
assignment, we will continue to create value for the
three regions with our team”.
Melis Aslanağı completed her undergraduate
education in the Department of Psychology at Boğaziçi
University and her master’s degree in Organizational
Psychology at New York University. She also has the
certificates of Senior Gestalt Manager Coaching and
Organization and Relationship Systems Coaching.
Having started her professional career in 1996,
Aslanağı have been actively serving as mid-level and
senior manager in the fields of human resources
management, leadership development, coaching,
organizational structure, change management, talent
management, employee commitment and interfunctional
internal communication management in
different sectors such as durable consumption, service,
telecom, pharmaceuticals and financial services for
more than 20 years. Melis Aslanağı joined the İbrahim
Etem – Menarini family as Turkey’s Human Resources
director in 2017.
With this assignment, Melis Aslanağı has been serving
as the Director of Human Resources for Turkey, Middle
East and Africa as of September.
Türkiye’nin ilk ilaç firması İbrahim Etem
– Menarini’de 2017 yılından bu yana İnsan
Kaynakları Direktörü olarak görev yapan Melis
Aslanağı, Türkiye’nin yanı sıra Ortadoğu ve Afrika
Bölgesi’nin de sorumluluğunu alarak üst düzey bir
uluslararası göreve atandı. 140 ülkede 17.600’den
fazla çalışanıyla faaliyet gösteren İtalya’nın en
büyük ilaç firması Menarini’de gerçekleştirilen
bu organizasyonel yapılanmayla birlikte Ortadoğu
ve Afrika bölgeleri Türkiye’ye bağlandı. Bundan
böyle Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika
Bölgesi İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev
yapacak Melis Aslanağı tüm insan kaynakları
operasyonlarının yönetiminden sorumlu olacak.
3 kıtada 36 ülkenin sorumluluğunu üstleneceği
ve Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölgesi
İnsan Kaynakları Direktörü olarak görev yapacağı
için duyduğu heyecanı dile getiren Melis Aslanağı,
“İbrahim Etem – Menarini olarak insan odaklı
çalışmalarımız sayesinde şirketimize değer
yaratacak stratejiler geliştirmeye devam ediyoruz.
İnsan için değer yaklaşımımızı tüm süreçlerimizin
odağında tutarak bu başarıyı yakaladığımızı
düşünüyorum. Türkiye’de gerçekleştirdiğimiz bu
başarılı çalışmaları şimdi yeni bölgelere taşıma
şansı bulmak da oldukça mutluluk verici. Yeni
görevlendirmeyle birlikte ekibimizle birlikte üç
bölge için değer yaratmaya devam edeceğiz.” dedi.
Lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji
Bölümü’nde, master eğitimini ise New York
Üniversitesi Organizasyonel Psikoloji Bölümü’nde
tamamlayan Melis Aslanağı, aynı zamanda Üst
Düzey Gestalt Yönetici Koçluğu ve Organizasyon ve
İlişki Sistemleri Koçluğu sertifikalarına sahip. İş
hayatına ilk olarak 1996 yılında atılan Aslanağı, 20
yılı aşkın süredir dayanıklı tüketim, servis, telekom,
ilaç ve finansal hizmetler gibi farklı sektörlerde
insan kaynakları yönetimi, liderlik gelişimi, koçluk,
organizasyonel yapılanma, değişim yönetimi,
yetenek yönetimi, çalışan bağlılığı ve fonksiyonlar
arası iç iletişim yönetimi alanlarında orta ve üst
düzey yöneticilik olmak üzere birçok aktif görevde
yer aldı. Melis Aslanağı, İbrahim Etem – Menarini
ailesine 2017 yılında Türkiye İnsan Kaynakları
Direktörü olarak katıldı.
Melis Aslanağı bu atama ile Eylül ayından itibaren
Menarini Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Bölge İnsan
Kaynakları Direktörlüğü pozisyonunu üstlenmiştir.
60 Pharma
Burhan Hacı Named New General Manager of MSD Animal Health Turkey
MSD Hayvan Sağlığı Türkiye’nin Yeni Genel Müdürü Burhan Hacı Oldu
Burhan Hacı, yenilikçi sağlık çözümleri ve güçlü portföyü ile dünyanın önde
gelen hayvan sağlığı şirketlerinden MSD Hayvan Sağlığı IRIST Bölgesi’nin
(Türkiye, İsrail, İran) yeni Genel Müdürü oldu.
Veteriner Hekim olan ve alanında doktorası bulunan Hacı, 20 yıl boyunca hayvan
sağlığı şirketlerinde kazandığı genel, ticari, satış, pazarlama ve bölgesel deneyimi
ile MSD Türkiye Hayvan Sağlığı organizasyonunun tümüne liderlik edecek. “Daha
Sağlıklı Hayvanlar İçin Bilim” vizyonu ile hareket eden MSD Hayvan Sağlığı,
Ruminant, Evcil Hayvan, Kanatlı Hayvan ve Balık türlerinin sağlığını iyileştirmeye
yardımcı olan ve hayvan sahiplerine de fayda sağlayan ürünler üzerinde çalışıyor.
Burhan Hacı is the new General Manager of MSD Animal Health IRIST
Region (Turkey, Israel, Iran), a globally leading animal health company with
its innovative healthcare solutions and solid portfolio.
As a veterinarian holding a doctorate degree in his field, Hacı will lead the entire
MSD Turkey Animal Health organization with his 20 years of experience in sales,
marketing and general, commercial and regional management at various animal
health companies. Acting with the vision of “Science for Healthier Animals”, MSD
Animal Health works on products that help to improve the health of Ruminants,
Pets, Poultry, and Fish species and to benefit animal owners.
Global Senior Assignment from Bayer Turk
Bayer Türk’ten Global Üst Düzey Atama
Ecz. Oya Gözeler, Radyoloji Türkiye ve İran Ülke Müdürü görevinden, Bayer
Manyetik Rezonans Kontrast Madde Global Marka Takım Liderliği‘ne atandı.
Bayer Türk Radyoloji Türkiye ve İran Ülke Müdürü Ecz. Oya Gözeler, yeni görevine
atandı. Bayer Manyetik Rezonans Kontrast Madde Global Marka Takım Liderliği’ni
üstlenen Gözeler, yeni görevinde MR görüntüleme kontrast maddelerinin marka
değerini artırmak adına marka stratejileri ve yönetim konseptleri geliştirmede
MR Kontrast Madde Global Marka Takım’ına liderlik edecek. Gözeler, Bayer içinde
15 yılı aşkın süren pazarlama ve satış deneyimi ile şirkete değer katmaya devam
edecek.
From her Radiology Turkey and Iran Country Manager position, Pharm. Oya
Gözeler was appointed as the Global Brand Team Head Magnetic Resonance
Contrast Agents at Bayer Healthcare.
Pharm. Oya Gözeler, Country Head Radiology Turkey and Iran at Bayer Turk
was appointed to her new position. Undertaking the Global Brand Team Head
Magnetic Resonance Contrast Agents at Bayer Healthcare, Gözeler will lead
MR Contrast Agents Global Brand Team for developing branding strategies
and management concepts to increase the brand value of MR imaging contrast
agents. Gözeler will continue to add value to the company with more than 15
years of marketing and sales experience within Bayer.
62 Pharma
Meet the Beauty
where the continents meet!
Kıtaların buluştuğu yerde
güzellik ile buluşalım!
16-18 June / Haziran 2021
YESILKOY / Istanbul
HALL 9 - 10 - 11
Follow us / Bizi takip edin
/beautyeurasia
/beauty_eurasia
/beautyeurasia
/beautyeurasia.com/Linkedin
Organiser / Organizatör