01.12.2020 Views

PodioMag #6

Türkiye'nin ilk Podcast Dergisi PodioMag Aralık sayısı ile karşınızda. Birbirinden keyifli röportaj ve yazılarla dolu olan dergimizi keyifle okuyabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.

Türkiye'nin ilk Podcast Dergisi PodioMag Aralık sayısı ile karşınızda. Birbirinden keyifli röportaj ve yazılarla dolu olan dergimizi keyifle okuyabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sayı <strong>#6</strong> Aralık 2020<br />

Türkiye’nin ilk<br />

Podcast Ajansı<br />

Podfresh’in<br />

aylık yayın<br />

organıdır.<br />

podcast magazine<br />

Damla Sandal<br />

Erkekler Çiçektir!<br />

Şen Dullar Podcast<br />

Özge Özel & Aslı Sevim<br />

Pınar Yalçın<br />

Garanti BBVA Teknoloji<br />

PODCAST DÜNYASINDA YAŞANANLAR, HABERLER<br />

YAYINCILARLA RÖPORTAJLAR


6. sayıdan herkese merhaba!<br />

Yine keyifle tüketeceğinizi düşündüğümüz, podcast haberleri,<br />

gelişmeleri ve yazıları ile dolu bir <strong>PodioMag</strong> sayısı ile<br />

karşınızdayız.<br />

Yeni medya araçlarına getirilen sansür ve kısıtlamalar ile<br />

boğuştuğumuz bir sayı oldu diyebilirim. Maalesef bizim de<br />

kullandığımız ve milyonlarca profesyonel yayına<br />

ev sahipliği yapan Issuu Türkiye'de yasaklandı.<br />

Bu yasak kalkana kadar yeni platformumuz (Yumpu)<br />

üzerinden siz okurlarımızla buluşmaya devam edeceğiz.<br />

Çok keyifli haber ve duyurularla dolu geçen bir Kasım<br />

ayının belki de en akılda kalan gelişmesi "Garanti BBVA<br />

desteğiyle Kodluyoruz Alchemist Podcast Serisi" oldu.<br />

Podfresh ekibi olarak bu muhteşem podcast şovunun<br />

bileşeni olmaktan dolayı son derece mutluyuz.<br />

<strong>PodioMag</strong>, Roundtable ve Bülten yayınlarımıza öneri,<br />

konuk, sponsor olmak isteyenler bizlere ulaşabilir ve katkı<br />

sunabilirler. Telegram ve Slack kanallarımız üzerinde<br />

abonelerimizle anlık iletişimlerimiz de keyifli<br />

bir şekilde sürmekte. Bu kanallara abone olmak<br />

için yazı içinde yer alan linke tıklamanız yeterli olacaktır.<br />

Bu aylık bizden bu kadar, 1 Ocak günü görüşmek üzere!<br />

Uraz Kaspar / uraz@podfresh.co<br />

yayın yönetmeni<br />

uraz kaspar<br />

editör<br />

ilkan akgül<br />

çeviri<br />

oğuz bakır<br />

yorum ve öneriler<br />

feedback@podiomag.co<br />

basın & tanıtım<br />

editor@podiomag.co<br />

reklam & sponsorluk<br />

reklam@podiomag.co<br />

iletişim<br />

0531.3417109


Podcast Reklamcılığı #3<br />

Neden Podcast Reklamı?<br />

Podcast "Raconu" 101<br />

Hemen kaydır, şimdi tıkla, çabuk bir şeyler yap!<br />

Podcast Reklamcılığı Dosyası’nın<br />

bundan önceki bölümlerinde, biraz<br />

istatistik, biraz mecra kullanım yöntemlerinden<br />

bahsetmiştik. Bugün bir adım geri<br />

adım atıp bu mecraya markalar neden<br />

giriyor veya girmek istiyor?<br />

Simon Sinek’in özlüsözünü<br />

“Start with why (Neden ile başla)”<br />

motto edineceğiz bu yazıda.<br />

Podcast reklamcılığının, mecranın çok keyifli, çok eğlenceli bir mecra olduğu ve “hadi buradaki<br />

üreticilere para kazandıralım” düşüncesiyle ortaya çıkmadığını hepimiz biliyoruz. Markalar, sosyal<br />

sorumluluk veya bilinç ve farkındalık yaratma çalışmaları için yürüttükleri aktiviteler dışında<br />

bir yere yatırım yapıyorlarsa karşılığında mutlaka bir şeyler bekliyorlardır. “Şey” diyorum çünkü<br />

bu bazen bir satın alma davranışı olurken bazen bilinirlik olabiliyor. Buradaki ölçümlenen<br />

metrik (KPI), oldukça değişkenlik gösterebilen ve projeden projeye şekillenen bir alan. Podcast<br />

mecrasının dinamiklerini ve belki de ağır bir tabir olacak ama “racon”una uyarak hareket etmek<br />

zorunlu olduğu için, markalar henüz bu mecradan ne bekleyeceklerini oturtabilmiş değiller.<br />

Reklam ajanslarının ve bu işten anlayan birkaç kişinin yönlendirmeleriyle henüz karanlıkta<br />

el yordamıyla ilerleyebilen markalar için önümüzdeki dönemlerde her şeyin daha aydınlık ve<br />

berrak olacağını düşünüyor, umuyorum.<br />

Peki, podcast mecrasının , kendisini tercih eden markalara sunduğu gül bahçesinde neler bulunuyor?<br />

Buraya yatırım yapmak, markalara ne katabilir? Diğer reklam faaliyetlerinden ne farkı<br />

var? Kahramanımız, bu kadar sorunun içinden çıkabilecek mi? Okuyup görelim.<br />

Öncelikle, geçtiğimiz ay geçirdiğimiz Black Friday curcunasını atlatan biz kullanıcılara ve bu<br />

süreçte sabah akşam takip yapan tüm ajans ve marka çalışanlarına geçmiş olsun demek<br />

istiyorum. Neredeyse Türkiye’deki şirketlerinin çok büyük çoğunluğunun pazarlama bütçelerinin<br />

toplamından daha fazla reklam harcamasının döndüğü bu ayda, bu sene için podcast<br />

mecrasının yeterince nasibini alamadığını söyleyebiliriz. Peki neden markaların medya satın<br />

alma yaparken podcast aklına gelmedi? Bu aslında podcast için hem avantajlı hem dezavantajlı<br />

bir başlık. Acaba nedir? Yazının devamını görmek için hemen ekranı yukarı kaydırın (!).<br />

Aman yeterince kaydırdık kasım ayı boyunca ekranları zaten, siz sabit durun ben açıklayayım.<br />

Podcast, anında satışa dönüşüm için pek tercih edilmeyen bir mecra. Ne demek bu? “Hemen<br />

tıkla!” podcast dinlerken kolay kolay duyamayacağınız bir cümle. “Şimdi yukarı kaydır!”<br />

Nasıl, neyi, nereye kaydırayım yahu şurada keyifle bir Vikipedik Şeyler dinliyorum. Podcast<br />

dinleme platformları (Spotify’da premium üye olduğunuzu varsayarak söylüyorum) doğrudan<br />

satış amaçlı özellikleri olmayan platformlardır. Yani Apple Podcast’te veya Pocket Cast’te, bölüm<br />

açıklaması metni dışında başka hiçbir yerde yayıncı veya podcast network’ü sizi bir yere<br />

tıklatamaz veya yönlendiremez. Şu ana kadar bu durum olumsuzmuş ve markaların buraya<br />

yatırım yapmadan önce bir kere daha düşünmeleri gerektiğini söylüyor gibi anlaşılmış olabilirim<br />

fakat madalyonun bir de kullanıcı deneyimi tarafı var.


Çağatay<br />

Gültekin<br />

“Tık”tan Uzak İçerik<br />

Evet, o sihirli kelimeleri kullandım: kullanıcı deneyimi. Dinleyicilerin, podcast tüketim sebeplerini<br />

daha önceki <strong>PodioMag</strong>’de yazmıştım. “Bir şeyler öğrenmek” ve “eğlenmek” motivasyonları,<br />

kullanıcılara podcast dinleten ana sebeplerden. Bu amaçla geldikleri yerde, onlara, doğru içerik<br />

ve kaynak sunan podcast, bu yüzden tüketimi artan bir medya. Dinleyiciye “tık”tan uzak<br />

içerik sunarak kendilerine ayırdıkları o değerli vakitten maksimum verim almaları amaçlanıyor<br />

bu mecrada. “Sundu – sunar”, pre-roll, mid-roll, end-roll veya yayın sponsorlukları, kullanıcının<br />

tüketimini, diğer mecralardaki reklamlar kadar olumsuz (Instagram’ın son güncellemesi sonrasında<br />

artan reklam gösterimine tepkiler) bir deneyim yaratmaması, podcasti diğer mecralara<br />

karşı güçlü ve eşsiz kılıyor.<br />

Araştırma Zamanı!<br />

Yayına doğrudan cevap verebilecek kadar konstre bir tüketimin olduğu bu medyada, yayıncının<br />

söylediği sözlerin etkisi üzerine yapılan bir araştırmadan bahsedelim şimdi de. Edison<br />

Research’ün, podcast ekosistemi için yaptığı çalışmada, dinleyicilere şu soru soruluyor: Bir<br />

podcastte, bir markanın reklamını duyduğunuzda, markayı tercih etme ihtimalinizdeki değişim<br />

nedir?”. Doğrudan reklamın etkisini ölçmeye yönelik sorulan bu soruya verilen cevap, reklamverenleri<br />

heyecanlandıran verilerden birisi aslında: katılımcıların %51, olumlu yönde etkilenir<br />

cevabını veriyor. Hatta bu %51’in %17’si oldukça olumlu diye pekiştiriyor yanıtını. Yanıtların<br />

yalnızca %7’si olumsuz yönde etkilendiğini belirtiyor. %39’luk bir kesim ise ne iyi ne kötü şeklinde<br />

bir cevap veriyor. Bu demek oluyor ki podcastte yer alan reklamların, tüketici nazarında<br />

olumlu bir algısı bulunuyor.<br />

Dinleyiciyle organik bağ kuran, içeriği dikkatle tüketilen, araştırmalarda markalara olumlu katkı<br />

sağladığı görülen, kullanıcı deneyimini yüksek tutan podcast; yaratıcı kullanımın sıklıkla karşımıza<br />

çıkacağı bir medya. Sevgili Aykut İbrişim’le Podfresh Daily’de konuştuğumuz gibi Felis<br />

Ödülleri’nde podcastin yer alması olumlu bir adım oldu. Aday olarak yer alan Vailant – Kafa<br />

Rahatlatan Sohbetler ve Socrates Podcast – GOAT Dance projelerini keyifle ve zevkle takip<br />

etmiştim. İki adaya da bir podcastsever ve reklamcı olarak teşekkür ederim ve GOAT Dance<br />

projesini ödülünden dolayı tebrik ederim. Dilerim önümüzdeki yıllarda daha fazla podcast<br />

yarışması ve daha fazla adayla karnaval havasında geçer bu organizasyonlar.<br />

Podcast Reklamcılığı Dosyası’nın bir sonraki yazısında görüşmek üzere, hoşça kalın. Bu süreçte<br />

belki bazı sürprizlerle başka platformlarda da podcast reklamcılığı ile ilgili karşınıza çıkabilirim.<br />

Beni takip etmek ve sorularınız olursa ulaştırmak için LinkedIn üzerinden bana ulaşabilirsiniz.<br />

Podcastle kalın!


Damla Sandal<br />

Erkekler<br />

Çiçektir!<br />

Hazırsanız anlatıyorum!<br />

Neredeyse bir yıl önce podcast yapmak üzerine düşünmeye<br />

başladım. Şubat ayında Podfresh ekibinin<br />

sevgili üyeleri İlkan ve Uraz ile karşılaştıktan sonra<br />

ise "evet yapabilirim ya" dediğimi hatırlıyorum. Hatta<br />

şu an yapacağım podcastten bir nebze uzak olsa<br />

da mart ayının başında ilk kaydım için tüm koşulları<br />

hazırlamış ve kendisiyle podcast yapacağımı henüz<br />

bilmeyen konuğumla randevumu ayarlamıştım. Derken...<br />

Bir gece ansızın burkulan sol ayağım podcast<br />

kariyerime ilk darbesini vurdu. Sonrası zaten malum,<br />

karantina...<br />

Şimdii... Yeni yılda hep birlikte olacağımızı umduğum<br />

ve "Erkekler Çiçektir" ismini verdiğim podcastimden<br />

bahsedeceğim sizlere.<br />

Bu podcast gerçekten bir ihtiyaçtan doğdu. Karantinada ben de hepimiz gibi içimdeki sanatçıyı<br />

dürttüm. Sulu, kuru, yağlı boya derken tablette çizimler... yetmedi nakışlar, dikişler epey<br />

meşgale edindim kendime. Sonra uzun zamandır yapmak istediğim bir seriye başladım. Sevgili<br />

erkeklerin fotoğraflardaki yüzlerine çiçekler nakşederek birer temsil yaratmaya çalıştım.<br />

Şimdi ise aynı ismi taşıyan bu podcastle mücadelem devam edecek.<br />

Amacım gündelik yaşamda sokakta, evde, işte, instagramda, Twitterda kısacası kadın ve erkeğin<br />

karşılaştığı her yerde bu "kadıncağızlar" neler yaşıyor üzerine konuşmak olacak. Bir süre<br />

önce Twitterda erkekler yerini bilsin etiketiyle kadınlar yaşadıklarını, üzerlerindeki sığ bakışları<br />

dile getirmişti. Biz de sohbetlerimizde yüzyıllardır taşıdığımız yüklerden bahsedip bize biçilmiş<br />

rolleri erkeklere uyarlayıp meseleyi yeniden tartışmaya açacağız.<br />

Çiçek mi çiçek erkekleri unutmayacak, yüz yıllar öncesine bakıp geldiğimiz aşamaya şükredeğiz.<br />

Mesela bazen neden gece rahat rahat gezemiyor bu kadıncağızlar onu konuşacağız<br />

bazen de kadının içinde bulunduğu ezilme koşullarını doğal kabul etmesini...<br />

Beni özellikle mis kokulu, yaban güllü, allı morlu erkeklerin ve kendi potansiyelinin farkında<br />

olmayan tüm kadınların dinlemesini istiyorum. Bu podcastin ciddi bir podcast olmasını istemiyorum.<br />

Kahkahalarından güç aldığım kadınlarla şen şakrak sohbetler etmeyi planlıyorum. Hem<br />

de her geçen saatte sayımızın azaldığını bile bile.<br />

Çok konuşmak, canım isterse de boş konuşmak istediğim ve gramaja vurduğumuzda erkek<br />

beyninden yükte daha hafif ancak pek çoklarına kıyasla pahada daha ağır olmasıyla övündüğüm<br />

beynimle bu işe giriştiğim için çok mutluyum.<br />

Baştan sona gevezelik kokan bu yazıyı okuyup üstüne bir de "Erkekler Çiçektir" podcasti serisini<br />

merakla beklerseniz kim bilir belki bir gün erkekler ve çiçekler arasındaki kokmaz bağları<br />

keşfedersiniz.<br />

Ses deneme 1 2 3 hey hey!<br />

Erkekler Çiçektir podcast yayınına hoş geldiniz.<br />

Ben Damla Sandal!


İlkan Akgül<br />

Podcast<br />

Kalıcıdır!<br />

Podcast’in yeniden canlanması<br />

İnsanlar iPod’u ilk ellerinde tuttuklarında 2003 yılının sonlarıydı. Başlangıçta bir müzik olarak<br />

tasarlanmıştı ancak aynı zamanda kulaklık jakına bir mikrofon takılarak ses kaydedici olarak<br />

da kullanılabiliyordu. Apple meraklıları ve bunu ilk benimseyenler, iPod’ları ile kafelerden, parklardan<br />

ve kitapçılardan kayıtlar yapmaya başladı. Çünkü bu onları son derece havalı hissettiriyordu.<br />

Bu iPod kayıtları çevrimiçi olarak paylaşılmaya başlandığında en iyileri yaklaşık 1000 dinleyiciden<br />

oluşan bir dinleyici kitlesine sahip oldu. Dağıtım olmadan ve iyi bir kitleye ulaşmak için<br />

ünlü insanlardan birisi olmanız gerekiyordu. İşte tam bu noktada podcasting terimi doğdu.<br />

Artık iPod’lar yok. Akıllı telefonlar ve stream hizmetlerinin oluşturduğu teknoloji tarafından<br />

bütün hatıraları emildi. Bazı kitapçılar, üniversite kampüsleri ya da sahaflar dışında hayatta<br />

kalan iPod görmeniz çok mümkün de görünmüyor. O dönemin havalı hipster çocukları da<br />

artık havalı değil.<br />

Bugüne gelene kadar podcast sağlam bir dağıtım ağı geliştirdi ve hem ses hem de içeriklerin<br />

kalitesi hızla arttı.<br />

Podcast yapmak ve podcastler her zamankinden daha popüler<br />

Bugün herkes yayıncı olabilir. Facebook hikayeleri, Instagram gönderileri, Snapchat ve Tik-Tok,<br />

herkesin her yerden birkaç saniye içerisinde içerik üretmesine olanak tanıyor. Facebook Live,<br />

YouTube Live ve Twitch.tv gibi platformlar ise herhangi birine istediği şey hakkında yayınlar<br />

yapmasına izin veriyor. Eğer gerçekten iyi bir performans sergilerseniz, kendi YouTube kanalınızı<br />

oluşturabilir ve milyarder olma hayallerinizi kovalayabilirsiniz.<br />

Her şey bu kadar çok kolay olduğu için, kötü içerik dağı da bir o kadar yükseliyor. Çirkin başlıklara,<br />

müstehcen ilgi çekici thumbnail ya da bir arama algoritmasına güvenmek zorunda değilseniz,<br />

tek yapmanız gereken şey harika içerikler oluşturmak.


Podcast ve Medium birlikte yürüyor<br />

Podcast yayıncılığını, düşünen insanlara hitap eden bir format olarak görüyorum. Bazıları<br />

komik, eğlenceli ya da tartışmalı olabilir ancak çevremdeki çok az insan podcastleri yalnızca<br />

eğlenmek için dinliyor. Birçok insan bir şeyler öğrenmek ya da ilham almak adına dinliyor.<br />

İşte Medium da böyle. Bugün tüm bloglar clickbait ve şaşalı fotoğraflarına güvenirken<br />

Medium’daki okuyucular birer düşünür. Bir Medium hesabınız varsa muhtemelen siz de<br />

bir şeyler öğrenmek, ilham almak ya da kendi eleştirel düşüncenizi harekete geçirmek için<br />

açmışsınızdır.<br />

Çevirmeli bağlantıların yavaş olduğu günlerde, bırakın neredeyse tamamen kelimelerden oluşan<br />

içerik oluşturmayı, internete girmek için bile teknolojiden anlamanız gerekiyordu. Sonrasında<br />

internet yavaş yavaş daha erişilebilir bir hale geldi, Facebook yaygınlaştı. Cep telefonları<br />

mini birer bilgisayarlara dönüştü ve en sonunda, dünyanın kabaca yarısı her gün internete<br />

girer bir hale geldi.<br />

Podcast, düşünürlerin para kazanabilmesi için tasarlandı<br />

Bazı podcastler kelimenin tam anlamıyla harika bir ses mühendisliği yapıyor. Müzik, ses efektleri,<br />

en kaliteli ekipmanlar, donanım ve yazımları kullanıyorlar. Bazı podcastler ise ucuz ama<br />

etkili bir mikrofon, hatta belki de eski bir iPod ile kaydını yapıyor. Ancak podcasti YouTube’dan<br />

ayıran yegane nokta şu ki, içeriğiniz büyüleyiciyse dinleyiciler sizi mutlaka buluyor.<br />

Niş içeriğinizi bulduktan sonra, içeriğiniz aniden bir meta haline gelir. Reklamverenler, henüz<br />

çok sayıda dinleyici yetiştirmemiş podcastlere bile eğer içerik iyiyse sponsor olmayı sever. Bir<br />

sponsor podcastinizi keşfettikten sonra, gelecek potansiyel dinleyicilerden faydalanabileceğini<br />

de bilir. Çoğu zaman birisi zevk aldığı bir podcast keşfettiğinde, genellikle en baştan başlayarak<br />

eski bölümleri de dinlemek için geri döner.<br />

Twitch ve YouTube’un en popüler yayıncılara hizmet verdiği bir çağda, podcastler yeni gelenlere<br />

duyulma ve reklam parası kazanma şansı veriyor. Reklamverenleriniz, bir dinleyici tabanını<br />

da sağlamlaştırmak adına podcastinizi tanıtmanıza dahi yardımcı olabilir.<br />

Bir podcast dinleyicisi, harika bir demografik veridir. En popüler YouTuber’ların çoğu, esas olarak<br />

13-18 yaş grubunda büyük hayran kitlelerine sahip. Çoğu reklamveren için bu yaş grubu,<br />

satıştan çok marka bilinci oluşturmaya yöneliktir. Podcast dinleyicileri ise genellikle daha yaşlı,<br />

daha eğitimli ve daha varlıklıdır. Tipik bir YouTube izleyicisi saatte 15-20 video atlayabilir ancak<br />

tek bir podcast şovu haftalarca bir kişinin aşırı eğlenmesine sebep olabilir. Bu şovlardan<br />

birine sponsor olmak, reklamınızın zaman içerisinde tanınabilir bir marka yaratmak için gerekli<br />

olan ivmeyi yakalayacağını da gösterir.<br />

Podcastlerin genel dinleyici sayısı, 2003’teki başlangıçtan bu yana her yıl istikrarlı bir şekilde<br />

arttı. Podcastler hiçbir zaman internetteki en verimli ortam olmayabilir ancak dinleyicileri<br />

inanılmaz derecede sadık. Bu nedenle, bu büyümenin sonsuza kadar devam etmeyeceğini<br />

gösteren hiçbir şey yok. Bu yüzden şunu söyleyebiliriz: Podcast kalıcıdır.


“Temel fotoğrafçılıktan<br />

profesyonel<br />

fotoğrafçılığa”<br />

Uğur Şengül<br />

Şipşak podcast, “temel fotoğrafçılıktan profesyonel fotoğrafçılığa” mottosuyla yola çıktığım ve<br />

tüm fotoğrafçıları ele alan, fotoğrafçı olmayıp bu mesleği seçecek yeni arkadaşlara yol gösteren<br />

ve dinledikleri her programda yine bu meslekle ilgili temel bilgileri öğrenerek kendilerini<br />

geliştirmek isteyenler için podcast alanında Türkiye’de yapılmış ilk fotoğrafçılık podcastidir.<br />

Podcast yapmayı hedeflediğim günden bugüne anlatım dilimi ve programlarımda bu podcast<br />

serisiyle kendimi geliştirdim.<br />

En başlarda yaptığım programları dinleyip bir sonraki programda “bunu nasıl geliştirebilirim ve<br />

dinleyenleri yayınlarımı dinlemeye nasıl teşvik edebilirim“ gibi konuları her defasında kendime<br />

sorarak 32. Bölüme kadar geldim. Bu süreçte Podfresh ekibinin kendimi geliştirmekte büyük<br />

rol oynadığını asla göz ardı edemem. Yayın kalitemi ve anlatım dilimi geliştirmemde destekleri<br />

oldukça büyük.<br />

Şipşak Podcast 32. Bölüme kadar neler anlattı?<br />

Benim favori bölümlerim neler?<br />

Fotoğrafçılığa başlayanlar için bölüm önerilerim neler biraz da bunlardan bahsetmek istiyorum.<br />

Öncelikle Şipşak Podcast şu anda 32. Bölümünde ve hem fotoğrafçılar hem de yeni başlayacaklar<br />

için sesli bir cep sözlüğü gibi. Bilmediğiniz ya da o an unuttuğunuz bir şeyi anlamak ve<br />

öğrenmek için anında açıp dinleyebilir ve terimsel anlamda bilgiye erişebilirsiniz. Bunun yanı<br />

sıra terimsel ya da teorik olarak öğrendiğiniz bilginin nasıl kullanıldığını ve nerelerde kullanılması<br />

gerektiğini öğrenerek, bir nevi teorik bilginizi pratiğe dökme fırsatını kendi tecrübelerimle<br />

pekiştirip anlattığım için, konuyu çok daha iyi anlamanızı sağlıyorum. Kısaca dinlediğiniz her<br />

bölümde kendi bilgilerinizin de sağlamasını yapabilirsiniz.<br />

Şipşak Podcast’te yayınlanan 32 bölüm boyunca temel fotoğrafçılık terimlerinden fotoğraf<br />

makinası kullanımına, fotoğrafın sanatla olan işikisinden fotoğrafçılık yaparken karşılaşabileceğiniz<br />

problemlere kadar çok geniş bir skalada programlar mevcut.<br />

Benim favori bölümlerime gelecek olursak;<br />

1. Kusursuz Fotoğraf çekmenin Sırları<br />

2. Deneme çekimi yapar mısın?<br />

3. Alt tarafı bi iki fotoğraf abi<br />

4. Işığın doğru kullanımı<br />

5. Fotoğraf ve bir sanat dalı olarak gelişimi


Bunlar benim favori bölümlerimden. Hem sektörde kendi tecrübelerimi anlattığım hem de bu<br />

sektörde yaşadığım olumsuzlukları nasıl çözümlediğim ve dinleyenlere aynı problemlerle karşılaşmaları<br />

durumunda nasıl bir yöntem uygulamaları gerektiğini anlayabilecekleri önemli bölümlerden.<br />

Aynı zamanda bir fotoğrafçı olarak ışığı anlamak çok önemlidir ve her fotoğrafçının<br />

“ışığın doğru kullanımı” bölümünü dinlemesini ve ışığı iyi anlamasını öneririm.<br />

Fotoğrafa yeni başlayan arkadaşlar için bölüm önerilerim de;<br />

1. Işığın doğru kullanımı<br />

2. Diyafram, Enstantane ve ISO bölümleri<br />

3. Beyaz Dengesi (WB) ve Kelvin<br />

4. Fotoğrafta Renk ve Ayarlaması<br />

5. Pozlama<br />

6. Fotoğraf Editleme/Re-touch (Düzenleme)<br />

Bu 5 bölüm de fotoğrafa yeni başlayan arkadaşlar için önerebileceğim ve temel olarak fotoğrafı<br />

anlamaları için başlangıç seviyesinde programlar ve başlangıçta en bilinmesi gereken<br />

konular.<br />

Peki dinleyenleri bundan sonra neler bekliyor ve ne gibi içeriklerle karşılaşacaklar?<br />

Bundan sonraki bölümleri daha çok pratiğe dökmeye yardımcı olacak ve fotoğraf makinasını<br />

elinize aldığınızda ve çekim esnasında neler yapacağınızı bileceğiniz programlara doğru evrimleşme<br />

sürecinde. Yine daha çok fotoğrafçıların anlayabileceği, çekimlerde kullanılan dil ve<br />

bu dilin ne anlama geldiğinin anlatılacağı, ya da yine stüdyo tecrübelerime dayalı ve dış çekim<br />

tecrübelerime dayalı yeni bölümler dinleyenleri bekliyor olacak.


Şen Dullar nasıl bir ihtiyaçtan doğdu, nasıl karar verdiniz, hikayesi nedir?<br />

ÖZGE: Karantinanın 3. ayında bir sabah Aslı sıkıntılı düşlerinden uyanıp sabah 8 gibi “Senle<br />

insanlara Güzin Abla gibi öneri veren bir program yapalım mı teklifiyle gelmişti bana.<br />

ASLI: Karantinanın herkese zorunlu olarak dayattığı kabuğuna çekilme, sorgulama durumlarından<br />

doğdu bu fikir biraz aslında. Yıllardır birbirimizi besliyoruz, ama birlikte hiçbir şey<br />

üretmemişiz farkındalığı geldi.<br />

ÖZGE: Herkesin yaşam alanına saygı duyan, sormadan fikir belirtmeme konusunda ülkemizi<br />

olimpiyatlarda temsil eden 2 arkadaş olarak karantinanın da etkisiyle biraz şişmiştik<br />

sanıyorum. Kendi aramızda 15 senedir her konuda hadsizce yorum yapma açlığımızın bir<br />

ürünü olarak “Şen Dullar” ortaya çıktı.


Şen Dullar'ı dinleyenler neyle karşılaşıyor / karşılaşacak?<br />

ASLI: Öncelikle bizle karşılaşacak. Çoğunlukla da bizim densiz yorumlarımızla (gülüyorlar)<br />

Hep bu parantez içinde gülüyorlar yazısını yazmak istemişimdir. Şaka bi yana,<br />

uzun zamandır arkadaşlık yapan iki kişinin muhabbetiyle karşılaşacak. Biraz tarzımız<br />

muhabbetin ön planda olduğu eski radyo programları gibi olmaya başladı geçtiğimiz<br />

zaman içinde, dinleyenler en çok bununla karşılaşacak diyebiliriz.<br />

Nasıl bir kitleye hitap etmek istiyorsunuz ya da ediyorsunuz?<br />

ÖZGE: Kendini ve kafasının içindeki dertleri hafife almak isteyen özgüven sahibi, elit,<br />

temiz bireyler eklesin.<br />

Nasıl bir etki yaratmak istiyorsunuz?<br />

ÖZGE: Dalga dalga yayılan kahkahalar yaratmak istiyoruz aslında. Galiba hayatımızın<br />

pek çok alanında kendimiz için de, çevremiz için de hep bu alanda oynadık zaten. Sadece<br />

kullandığımız araçlar değişti. Dizi senaryosu, oyun metni, reklam metni, standup<br />

metni derken konu dönüp dolaşıp Doğu’nun Paris’i podcast olayına dayandı.<br />

ASLI: Nasıl bir etki yaratmak istediğimizi pek sorgulamadık şimdiye kadar, sadece<br />

Şen Dullar serisinin tadı, havası nasıl olmalı konuşması yaptık. Yani böyle bir iş planına<br />

başlar gibi başlamadı süreç bizim için hala da öyle gitmiyor. Bunu da ayrıca seviyoruz.<br />

Geri dönüşler nasıl, dinleyiciler ile aranız iyi mi?<br />

ÖZGE: Dinleyici yorumları bebek gibi valla. İstatistikler dinlenenlerin %45’inin adam<br />

olduğunu söylüyor bize, ben şahsen erkeklerden böyle bir oran beklemiyordum ama<br />

onları aramızda görmek güzel.<br />

ASLI: Özellikle story’lere verdikleri cevaplar, post altı yorumları çok şaşırtıyor bizi. Hoşumuza<br />

da gidiyor insanlara dokunabilmiş olmak.<br />

ÖZGE: Bunun haricinde her türlü mecrada “Şen Dullar” kelimelerini aratıp podcast<br />

yayını olduğumuzu kabullenmek istemeyen kullanıcılar da varlığını sürdürüyor. Ne<br />

diyelim şansları bol yolları açık olsun.<br />

Programın geleceğine dair fikirleriniz, öngörüleriniz ne?<br />

ASLI ve ÖZGE: Birbirimizin üzerine konuşmayıp hızlıca kurgu yapabildiğimiz, her hafta<br />

düzenli olarak kayıt alabildiğimiz ve her kaydımızın masteringini yapan dostumuz<br />

Hakan Atmaca’ya artık bir teşekkür viskisi ısmarlayacağımız günlerin hayalini kuruyoruz.


M. Kıvanç<br />

Önder<br />

Podcast yayıncılığında<br />

‘Persona’<br />

Sonda denmesi gerekeni başta belirteyim:<br />

Küfür; dozunda, yerinde ve zoraki olmadan kullanıldığında lezzetlidir, samimidir, anlamlıdır.<br />

Bunun dışında ve ötesindeki tüm kullanım biçimleri, iticidir, sakildir.<br />

Ve hayat içerisindeki en temel kurallardan biri:<br />

Bir şeyi yapabiliyor olmanız, o şeyi yapmanız gerektiği anlamına gelmez.<br />

Podcast denen bu mecrada da ettiğiniz küfürün ya da argo kullanımının hesabını kimse sormuyor<br />

diye, olur olmaz bu dili kullanmak, sizi ve podcast şovunuzu “samimi” değil, tam tersine<br />

“çalışılmış sululuk” algısından dolayı antipatik kılar.<br />

Olmuyor, olmuyor...<br />

Sadece geçen hafta içerisinde yanılmıyorsam dört farklı podcastin altı veya yedi bölümünü<br />

dinledim, tamamen keşif amaçlı olarak.<br />

Gayet olumlu düşünce ve umutlar ile dinlemeye başladığım bu podcastlerin hemen hepsinde,<br />

adeta cümle içerisinde küfür geçirmek için saniye sayan sunuculara ve doğru zamanın geldiği<br />

düşünüldüğünde de -ki bence gelmemişti- genellikle akışın bağlamına, tonuna uymayacak<br />

biçimde tüketilen küfürlere maruz kaldım.<br />

Ben ki argonun, küfürün kendi başına bir anlam ve mesaj aktarım taşıyıcısı olduğunu düşünürüm.<br />

Ancak dinlediklerim gerçekten çok ama çok eğretiydi.<br />

Ve daha da önemlisi, bu usluba dört elle sarılmış olan sunucuların/yapımcıların adına utanma<br />

duygusu hissettim o esnada.<br />

Yanlış anlaşılmasın, “ıyyy terbiyesizlere bak, aşırı küfürlü konuşuyorlar” değil buradaki<br />

rahatsızlık ve utanç kaynağım.<br />

Tam tersine kaliteli küfretmeyi bilmiyor ve daha da önemlisi bilmediklerini de bilmiyor olmalarıydı.<br />

Lütfen aklınızdan çıkarmayın:<br />

Küfür/argo, “tutkal” gibi bir materyaldir.<br />

Gerekli olduğu yerlerde, bağımsız iki unsuru, içerisine mizah öğesini de katarak birbirine<br />

bağlayabilir.<br />

Ama elinizin altında tutkal var diye de her yere sürmezsiniz.<br />

Bunu yaptığınızda, kafamın içinde kendimin küçük ve fularlı halini ”naaaayııır… olmuyoooorrrr…<br />

oool-muuu-yooorrrr” diye bağırırken duyar gibi oluyorum.


Makul intiba<br />

Podcast, kendine has bir karakter ve ruha sahip olma anlamında, tıpkı radyo gibi biricik bir<br />

özelliğe sahip benim gözümde.<br />

Ve bu özellik de “yüksek nitelik”.<br />

Yani kaliteli olma durumu.<br />

Daha da basitleştirmem gerekirse, podcast dinlerken insan ister istemez belirli bir kalite<br />

seviyesinin üzerinde şeyler dinlemek istiyor.<br />

Çünkü podcast, kendi isteğimiz ile devre dışı bırakamadığımız yegane duyumuz olan kulağımızdan,<br />

işitme duyumuzdan pay, zaman çalıyor ve bu kıymetli zamanda anlamsızca edilmiş<br />

küfürler, çalışılmış biçimde fazlaca kullanılan argo ifadeler, dinleyiciye içten içe “ööfff kabak tadı<br />

verdi ama” dedirtiyor.<br />

Oysa bir podcast yapımcısı olarak size, bize, bana düşen belki de açık ara en önemli görev,<br />

seviyeli ve kaliteli bir ‘persona’ inşa etmek, yani dinleyenin zihninde “makul bir intiba” oluşturmak.<br />

(Elbette burada ruhsuz, kuru, köhne ve gustosuz bir kimlikten bahsetmiyorum.)<br />

Podcastinizi dinleyenlerin zihninde, karanlık ve sigara kokan bir rock barın bir köşesinde, bir<br />

masada su katılmış ucuz ve dandik bira içen, genellikle de bunu kovalayan bir “bitli” imajı<br />

oluşturmamanız, orta ve uzun vadeli stratejiniz açısından tercih etmeniz gereken yol olmalı.<br />

Makbul, suya sabuna dokunmayan, uslu, akmaz kokmaz çocuk olun demiyorum. Fakat asgari<br />

bir kalite çizgisini, her ne konuda konuşuyor olursanız olun, koruyup kollamaya özen gösterin<br />

derim.<br />

Persona<br />

Dinleyiciniz ile “intimate” bir ilişki kuruyorsunuz, bunu lütfen hiç çıkarmayın aklınızdan.<br />

Nasıl ki o dinleyici “nen var kuzum?” diye konuşan bir ‘fabrikatör’ duymak istemiyorsa,<br />

aynı oranda “aaaabiii… kanka…” diye konuşan kızlar da duymak istemiyor.<br />

Arayı tutturun, bir ton yakalayın.<br />

Hepsinin de üzerinde, bir “podcast kimliği” yaratın kafanızda, bir ‘persona’ oluşturun ve<br />

adım adım, elime kelime, cümle cümle bu personayı geliştirin, besleyin, büyütün.<br />

Sizi dinleyen kişilerin, sadece sesinizden yola çıkarak sizi zihinlerinde nasıl hayal etmelerini<br />

istediğinizi madde madde yazın bir kağıda.


Bakın, burada “olmadığınız biri gibi yapın” demiyorum. İnce bir çizgi var arada. İçerisinde<br />

mutlaka size dair pek çok şeyin olduğu ama bir kısmını da sizin tasarladığınız bir yeni, sıfır<br />

kilometre podcast sesi kimliği yaratımından sözediyorum.<br />

O persona, bir süre sonra hem podcast şovunuza dair genel algı örtüsü halini alacak, hem<br />

de sizi mikrofon başına geçtiğiniz her defasında yeniden ve otomatik olarak kalibre eden<br />

unsur olacak. Sahneye çıkmadan önce kostümünü giyip peruğunu takan bir tiyatro oyuncusu<br />

olduğunuzu farzedin.<br />

Sonuçta yaptığınız şey, dozu düşük de olsa bir tür sahne sanatı.<br />

Perde inince...<br />

Perde inip de mikrofonu kapattığınızda, dinleyici podcastinizin bölüm sonuna geldiğinde,<br />

aklında kalan şey, ailesinden uzakta şehir dışında yaşayan ve öğrenci evinde arkadaşları ile<br />

yaptığı geyik muhabbetlerini teypteki kasede kaydeden, arkadaşları gittikten sonra da bu<br />

kasedi dönüp dönüp dinleyerek kendi ettiği laflara çok gülen bir öğrenci olmasa iyi olur.<br />

“Ayakları yere basan bir podcast yapımcısı ve onun keyifle dinlenmiş olan yeni bir bölümü<br />

daha” şeklinde bir lezzeti dinleyicide bırakmak, orta ve uzun vadede podcast markanız için<br />

en doğrusu olacaktır.<br />

Kişisel markanızı, çok ama çok önemseyin ve onu her daim parlatın, tozunu alın.


Tarih Henüz<br />

Tarih Değilken<br />

Hilmi Çalış<br />

Kime sorsanız aynı cevabı alacağınız sorular<br />

vardır. Bunlardan bir tanesi de okul yıllarında<br />

en sıkıcı bulunan derslerle alakalıdır ve cevap<br />

neredeyse istisnasız bir şekilde tarih diye gelir.<br />

Haksız da sayılmaz bu cevabı verenler çünkü<br />

aynı olayların tekrar tekrar anlatıldığı ve her<br />

tekrarda anlamını ve çekiciliğini yitirmiş bir<br />

sürü olayın hangi yönü ilgi çekici olabilir ki?<br />

Anlatılanlar; hangi imparatorluk olursa olsun<br />

tek bir kişiyi mutlu etmek amacıyla verilen<br />

uğraş veya savaş, dökülen kan veya ölen insan<br />

sayılarının paylaşıldığı istatistiki verileridir.<br />

Tarih derslerinde bahsedilmeyen sadece sayı<br />

olarak anılan bu gençlerin hayalleri, aşkları,<br />

hüzünleri ve sevinçleridir.<br />

Yapılan onca eserin arasında bir turist rehberi<br />

olarak gezerken taşların, tuğlaların veya<br />

mobilyaların arasında bu hikayeleri duymaya<br />

gayret ederek gezerim ve gezdiririm turlarıma<br />

katılan misafirlerimi. Herkesin kendinden bir<br />

parça bulup o şekilde mekanları özümsemesi<br />

tek gayem desem yeridir. Heyecan, korku,<br />

merak ve daha bir sürü duyguyu kendimizden<br />

yola çıkmadan anlayamayız.<br />

Çünkü tüm kültürel ziyaret noktaları hep<br />

ama hep insan için insan tarafından yapıldılar.<br />

Bizim gibi insanlardan söz ediyorum. Ete<br />

kemiğe bürünmüş insanlardan. Acıları olan<br />

insanlardan. Bu yüzdendir ki bir mekana gitmeden<br />

önce burayı ziyaret etmiş veya burada<br />

bulunmuş insanların kaleme aldıkları anıları<br />

veya seyahat yazılarını okumayı tercih ederim.<br />

Yani tarihin tarih olmadığı zamanları yazanların<br />

satırları.<br />

İlber Ortaylı'nın tekrar tekrar vurguladığı ve bu<br />

satırları okuyanların dahi bildiği bir sözü var;<br />

Türkler tarih yapar ama tarih yazamaz, diye.<br />

Çünkü bu topraklarda yaşayan insanların<br />

hep sonsuz bir şimdiyle yaşarken neyin<br />

kalıcı neyin geçici ya da neyin önemli neyin<br />

önemsiz olduğunu bilemiyorlar. Hep bir şimdi<br />

saatleri gösterir. Hatta alışageldiğimiz yaşam<br />

standartlarını zorlayan ve bozan bu pandemi<br />

günlerinin dahi farkına varmadan yaşadığımızı<br />

söyleyebilirim. Belki de yapmamız gereken,<br />

tarih henüz tarih değilken kaydetmek ve<br />

ileriye seslenebilmek. Kendimce bunu<br />

şimdinin geçerli yolu podcast yaparak yerine<br />

getirmeye çalışıyorum. Benimle aynı duyguları<br />

taşıyan kalem erbaplarının yardımlarıyla.<br />

Birkaç yıl önce bir sahafta gördüğüm büyük<br />

bir tarih dergisi arşivi beni kendine doğru<br />

çekince derinlemesine incelemeye başladım.<br />

Bunları yazanların çoğu bizim tarih diye<br />

bildiğimiz yılları yaşamışlar ve sadece sayılara<br />

indirgenmiş sıkıcı, kendini tekrar eden bilgilerden<br />

sıyırıp olayları, onlara bir ruh ve bizim de<br />

hissedebileceğimiz duygular vermişler.<br />

Bundan 50 yıl öncesi yani 70'lerde yaşayanlar<br />

için 50 yıl öncesi 1920'lerdi. Bu insanlar için<br />

20'ler daha tarih değildi haliyle. Ve zaman<br />

geçmeden, vakit dolmadan kendi anılarında<br />

kaldığı her şeyi, dönemin şartlarında kaleme<br />

almışlar, daha doğru bir tabirle ölümsüzleştirmişler.<br />

Ben de onların yazdıklarına ses olarak bugüne<br />

ve yarına ulaşmalarına yardımcı oluyorum.<br />

Yeni başlayan Tarih Dergisi serisinde kaydı<br />

nadir satırlarda hayat bulmuş kişisel anlatıları<br />

seslendirmeye çalışıyorum. Tarihten kendinize<br />

yakın hissedeceğiniz öykülerle, tarih derslerinin<br />

sıkıcılığından kurtulmak için, ne zaman<br />

isterseniz, müsaitiz bekleriz.....


“İHRACAT DENİNCE AKLA GELEN İLK<br />

PLATFORMLARDAN OLMAK İSTİYORUZ”<br />

Levent Aşkan<br />

Çağrı Sarıgöz<br />

Sıfırdan Globale’nin başlagıcını/çıkış noktasını anlatabilir misiniz?<br />

Levent: 2019 yılında dövizin sıçradığı dönem, şu anki co-hostlarımızdan olan Doğan Akdağ<br />

ile Türkiye’den yurtdışına satış yapan firmaların hikayelerini aktarmanın belli bir kesime ilham<br />

vereceğini düşündük ve sonrasında yavaş yavaş dijital kanallar üzerinden ihracat yapan<br />

firmalarla iletişime geçmeye başladık. Onlardan da olumlu dönüş alınca, bu hikayeleri podcast<br />

formatında duyurmaya başladık.<br />

Aslında varmak istediğimiz nokta, ülkemizden de güzel projelerin çıkabildiği bilincini<br />

oluşturmak ve bunu yapmanın dışarıdan gözüktüğü/kafalarda kurulduğu kadar zor<br />

olmadığını aktarmaktı.<br />

Çıkış noktanız haricinde podcast yayınlarına başlamaya nasıl karar verdiniz?<br />

Levent: Bu tarz bir içeriğin podcast formatında paylaşılmasının ses getireceğini düşünüyorduk.<br />

Yazılı olduğunda karşı tarafın heyecanı, yaşadığı zorluklar çok fazla aktarılamıyor<br />

maalesef. Youtube için de, o zamanlar kendi yüzümüzü çok göstermek istemiyorduk. Bu ikisi<br />

elenince zaten geriye podcast kalıyordu ve dediğim gibi podcastin çok daha samimi olacağını<br />

düşünüyorduk.<br />

Bunların dışında podcastin genel olarak daha popüler olmasıyla birlikte Girişimci Muhabbeti’nin<br />

ve Kaçık Prens’in de podcasti tercih etmemizde etkisi olmuştur.<br />

Bunların haricinde bir de bülten kısmından ve Sıfırdan Globale Akademi’den bahsedebilir<br />

misiniz?<br />

Çağrı: Pandemi öncesinde düzenlediğimiz offline buluşmalara olan ilgiyi ve podcaste yapılan<br />

olumlu yorumları gördükçe, bizde daha fazlasını yapma isteği oluşuyordu. Pandemiyle<br />

birlikte offline buluşmaları devam ettiremedik, bu yüzden tamamen online’da devam etme<br />

kararı aldık.<br />

Benim de ekibe katılmamla birlikte podcast yayın sıklığımızı artırdık ve yeni şeyler denemeye<br />

başladık. Bunlardan ilki Sıfırdan Globale Bülten oldu. 2 haftada bir göndermeye başladığımız<br />

e-posta bültenleri ile ihracatın nabzını tutmaya başladık. En son 10. bölümünü<br />

gönderdiğimiz bültenin şu an 1000’e yakın abonesi bulunuyor.


Sıfırdan Globale Akademi ise yine pandemi döneminde üniversitelerin uzaktan eğitime<br />

geçmesi ve birçok öğrencinin bu durumdan mağdur olması ile tetiklendi diyebiliriz. Üniversite<br />

ve lise öğrencilerinin daha eşit şartlarda eğitim almasını hedefleyerek, ilk etapta online pazarlama<br />

üzerine bilgi birikimimizi paylaşmaya başladık. 7 haftalık eğitim programımızda öğrencilere<br />

online pazarlamanın temellerini aktarmaya ve onları “ellerini kirletip” bir şeyler yapmaya<br />

yöneltmeye çalışıyoruz.<br />

Podcastinizin komunite yaratmanızda nasıl bir katkısı/katkıları oldu?<br />

Çağrı: Sıfırdan Globale etrafında komünite oluşturmak her zaman konuştuğumuz bir konuydu<br />

aslında. Podcastle birlikte girişimciler başta olmak üzere farklı profillere sahip insanlar bize<br />

ulaşmaya başladı. Bülten, akademi gibi farklı alanlara açıldıkça komünitemize yönelik daha<br />

belirgin adımlar atmaya başladık.<br />

Şu an akademi öğrencilerimizin yer aldığı 263 kişilik bir Discord komünitemiz var. Buradan<br />

hem akademi dersleriyle ilgili duyuruları, hem de güncel bilgileri paylaşıyoruz. Komünitedeki<br />

öğrenciler farklı chat kanalları üzerinden bilgi ve deneyimlerini aktarıyorlar.<br />

Bunun dışında üniversitelerde Sıfırdan Globale elçileri belirleyip öğrencilere ihracat bilincini<br />

aşılamayı hedefliyoruz. Bir diğer gelecek projemiz ise girişimcilere yönelik bir<br />

“founder community” kurmak.<br />

Tüm bunları yapabilmek için bir komünite yöneticisine ihtiyacımız olacak gibi görünüyor. Bu<br />

alanda deneyimli ya da hevesli arkadaşlar bize ulaşabilirlerse birlikte neler yapabileceğimiz<br />

konuşmayı çok iseriz :)<br />

Görüldüğü üzere Youtube’daki yayınlarınızın 57’nci bölümünden sonra canlı yayınlar<br />

ile devam ediyorsunuz. Canlı yayınlara ilişkin ne gibi geri dönüşler aldınız?<br />

Çağrı: Canlı yayınların bizim için en büyük artısı izleyicilerden anında geri bildirim alabilmek,<br />

onların sorduğu soruları anında konuklara aktarabilmek oldu. Bu sayede tek taraflı bir yayın<br />

sunmaktan interaktif bir yayın sunmaya geçmiş olduk.<br />

Başlangıçta sadece YouTube üzerinden yaptığımız canlı yayınları şu an LinkedIn ve Twitter<br />

üzerinden de yapmaya başladık, bu sayede artık bu platformlar üzerinden de izleyicilerle<br />

etkileşim kurabiliyoruz.<br />

Peki Youtube ile podcastiniz açısından ne gibi benzerlikler ya da farklılıklar görüyorsunuz?<br />

Çağrı: Yola podcast olarak çıktığımız için, YouTube üzerinde yapmaya başladığımız canlı<br />

yayınlar da benzer mantıkta ilerliyor aslında. Örneğin konuklarımızla YouTube canlı yayınları<br />

öncesinde bu yayının ses kaydını podcast olarak da yayınlayacağımızı, bu yüzden canlı yayında<br />

bir şey göstermeleri gerekirse bunu sesli olarak da anlatmalarını rica ediyoruz. Yine benzer<br />

şekilde izleyicilerden gelen soruları sesli olarak okuyup sonrasında konuklarımızın cevaplarını<br />

alıyoruz. Bu sayede video içerik ve sesli içerikte benzer bir deneyim oluşturmaya çalışıyoruz.<br />

İzleyici/dinleyici ya da etkileşim sayınız hakkında ne düşünüyorsunuz? Şu andaki<br />

süreç, daha önce planlayıp geldiğiniz bir aşama mı, yoksa beklediğinizden bambaşka<br />

bir durum mu görüyorsunuz?<br />

Levent: Açıkçası biz bu yayınlara başlarken bir plan yapmamıştık. 1 sene sonra şu kadar dinleyiciye<br />

sahip olalım şeklinde hiç hedefimiz olmadı. Sadece her hafta en az 1 bölüm yayınlamak<br />

için çaba sarf ettik. Sonrasında Çağrı’nın da dahil olmasıyla da bu sayı 2’ye çıktı ve


düzenli olarak bölüm yayınlamayı kendimize hedef olarak belirledik.<br />

Şu ana kadar - 30.11.2020 - 1.5 sene içerisinde 88 bölüm yayınladık ve tüm bölümlerimiz<br />

indirilme/dinlenme/izlenme olarak 100.000’e yaklaştı.<br />

Etkileşim olarak çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Podcast sayesinde sizlerle olduğu gibi çok<br />

güzel ilişkiler kuruyoruz ve yavaş yavaş insanlara nasıl ilham verdiğimizi görüyoruz.<br />

Patreon sayfamızdaki destekçilerimiz, bizim yayınlarımızı devam ettirmemiz konusunda<br />

maddi/manevi destekliyorken; aynı zamanda habersiz bir şekilde yer aldığımız içerikler,<br />

bizi yaptığımız işe daha da motive eden etkenlerden oluyor.<br />

Sizce, İhracat ya da ithalat konusunda hem yazılı, hem sesli, hem de videolu içerik<br />

üretmek isteyenler nasıl adımlar atmalı? Deneyimlerinizden de yola çıkarak minik de<br />

olsa bir yol haritası tavsiyeniz olur mu?<br />

Çağrı: Öncelikle şunu belirtelim: biz bu yola çıkarken genel olarak dış ticareti değil, özel olarak<br />

ihracatı ana hedef olarak aldık. Dolayısıyla ithalat tarafına hiç dokunmadan önerilerimizi<br />

yapmış olalım burada.<br />

İhracata yönelik içerik üretmek isteyenlere yönelik ilk önerimiz kendi güçlü yanlarını belirleyip,<br />

bu güçlü yanlarından faydalanabilecekleri içeriklere öncelik vermeleri olur. Örneğin Levent ve<br />

Doğan ilk yola çıktıklarında online pazarlama ve mobil oyun dünyasına yönelik uzmanlıkları<br />

vardı, bu yüzden bu alanlara yönelik girişimleri daha çok konuk aldılar. Benim ekibe katılmamla<br />

birlikte, daha yazılım ve teknoloji ağırlıklı girişimlere de yer vermeye başladık.<br />

İçerikleri ürettikten sonraki en önemli konu bu içeriklerin ilgili kitlelere ulaştırılması. Bu konuyu<br />

çoğu zaman atlayabiliyoruz ama aslında içeriği üretmek kadar önemli bir konu. İçeriği ilgili<br />

kitlelere ulaştırmak için hem online hem de offline tarafta farklı platformlar üzerinden içeriği<br />

paylaşmak, hem de direkt olarak ilgilenebilecek kişileri haberdar etmek çok önemli. Biz ilk başladığımız<br />

günden itibaren ilgilenebilecek kişilerle Twitter, LinkedIn ve E-posta üzerinden<br />

iletişime geçmeye önem veriyoruz.<br />

Bize göre en önemli üçüncü konu ise içerik üretiminin sürekliliğini sağlamak. Burada farklı sürdürülebilirlik<br />

modelleri geliştirebilir, ancak eninde sonunda iş finansal sürdürülebilirliğe geleceğinden,<br />

daha yolun başındayken bunun nasıl sağlanabileceğini düşünmek ve küçük de olsa<br />

adımlar atarak (Patreon’dan destek toplamak gibi) daha uzun soluklu bir projenin<br />

yolu açılabilir.<br />

10 Aralık’ta gerçekleşecek konferansınıza nasıl karar verdiniz? Bu kadar çok yönlü<br />

içerikler üretirken “konferans” kararı nasıl ortaya çıktı?<br />

Levent: Konferans aslında 2020 planlarımız arasında vardı. İhracatın, özellikle de dijital ihracatın<br />

öneminin arttığı bu dönemde, bu alana yönelik çalışmalar yapan firmaların deneyimlerini<br />

aktarmanın çok faydalı olacağına inanıyorduk.<br />

Pandemi sonrası biraz ümitsizliğe kapılsak da, yapacağımız online konferans ile hedefimize<br />

ulaşacağımızı düşündük.<br />

Ne kadar çok yönlü içerik üretsek de tüm konuklarımızı - yaptıkları dijital ihracattan ötürü<br />

bir çatı altında toplayacağımızı düşündük ve karşılığında da dinleyicilere fayda sağlayacak çok<br />

kapsamlı bir program oluşturduğumuza inanıyoruz.


Sıfırdan Globale’nin ne/neler gibi artı değer kattığına inanıyorsunuz?<br />

Levent: Sıfırdan Globale’nin öncelikle ihracata yönelik çalışmalar yapan veya yapmak<br />

isteyen kişileri/firmaları birbirleriyle tanıştırma konusunda fayda sağladığını düşünüyoruz<br />

ve bu etkinin giderek artacağına inanıyoruz.<br />

Döviz kazanmanın öneminin giderek arttığı bu dönemde, farklı platformlar üzerinden döviz<br />

kazananları yola çıkış hikayeleriyle birlikte paylaşarak; bunun daha yapılabilir olduğunu<br />

aktarıyoruz.<br />

Son olarak ülkemizden de güzel projelerin çıkabileceğini, bunun için illa yurtdışında<br />

yaşamamıza gerek olmadığını sürekli vurguluyoruz.<br />

Sıfırdan Globale olarak bundan sonraki planlarınız nelerdir? Nasıl bir çalışmalar ile<br />

sizleri takip edebileceğiz?<br />

Levent: Öncelikle podcast yayınlarımız bir düzen içerisinde yayınlanmaya devam edecek ve<br />

bunu kalemiz olarak görüyoruz. Bu kalenin etrafına, yıl içerisinde sıklığını arttıracağımız<br />

konferansları, öğrencilere ihracat odağında vereceğimizi eğitimleri ve ihracat hikayelerinin<br />

aktarıldığı bir e-kitabı koyabiliriz.<br />

Ayrıca Türk firmalarının veya bağımsız çalışanların yurtdışı satışlarını artırmaya yönelik projeler<br />

gerçekleştirmeyi de düşünüyoruz.<br />

"Günün sonunda ihracat denince akla gelen ilk platformlardan biri olmak istiyoruz."


Pınar Yalçın<br />

Garanti BBVA Teknoloji<br />

CoP Manager<br />

Genel anlamda yapay zekâ alanına ilgi duyan herkes<br />

diyebiliriz. Daha spesifik olarak ise bu alanda kendini<br />

geliştirmek, neler yapabileceğini keşfetmek ve bu yola<br />

çıkarken nasıl başlayacağını belirlemek isteyen genç<br />

arkadaşların ilgisini çekmesini bekliyoruz.


Kodluyoruz ile Alchemist Podcast projesi nasıl oluştu?<br />

Ülkemizdeki yapay zekâ ekosistemine katkıda bulunmak istiyoruz. Kodluyoruz da genç<br />

yeteneklerin gelişimine destek amaçlı birçok proje yürütüyor. Olası işbirlikleri için bir araya<br />

geldik ve farklı alternatifler üzerinden geçtik. Bu proje ise bu alana ilgi duyan gençlere ilham<br />

verme motivasyonumuza ek olarak, geleneksel yöntemlerden ayrışan bir mecrada uzun<br />

vadede daha çok insana faydalı olabileceğini düşündüğümüz proje konumlamasıyla hayat<br />

vermek istediğimiz bir çalışma oldu.<br />

Podcast mecrası Türkiye’de yeni ivme alıyor Garanti BBVA olarak sizin podcast<br />

mecrasını tercih etme sebebiniz neydi?<br />

Sizin de söylediğiniz gibi podcast mecrasında son dönemde oldukça ciddi bir tüketici kitlesi<br />

oluştu. Bu kitlenin her geçen gün daha da büyüyeceğini ve özellikle gençlerin bu mecrada<br />

yer alma oranlarının artacağını öngörüyoruz. Bu nedenle podcast dünyasında yer alan kullanıcılara<br />

yapay zekâ üzerine meraklarını giderebilecekleri ilgi çekici bir projeyle hitap etmek<br />

bizi oldukça heyecanlandırdı.<br />

Bu podcast serisinde Garanti BBVA’nın hedef kitlesi kimlerden oluşuyor?<br />

Genel anlamda yapay zekâ alanına ilgi duyan herkes diyebiliriz. Daha spesifik olarak ise<br />

bu alanda kendini geliştirmek, neler yapabileceğini keşfetmek ve bu yola çıkarken nasıl<br />

başlayacağını belirlemek isteyen genç arkadaşların ilgisini çekmesini bekliyoruz.<br />

Alchemist podcast serisinde Türkiye’den çıkıp Stanford, Harvard, MIT gibi Dünya<br />

hatta Obama’ya dahi danışmanlık yapanlara kadar çok başarılı Türk akademisyen<br />

ve girişimcilerin hikâyelerini dinliyoruz. Hem motive edici hem de duygusal<br />

bir bağ oluşuyor. Garanti BBVA’ya bu proje fikri geldiğinde siz ilk ne düşündünüz,<br />

aklınızda nasıl canlandı bu seri?<br />

Bunun çok iyi bir fikir olduğunu ve Türkiye’de ses getirecek bir proje olacağını düşündük.<br />

Buna ek olarak, gerçekten gençlerin ve bu alana ilgi duyan kişilerin keyifle dinleyeceği<br />

bir seri olacağına inandık. Özellikle ilk haftadan bu kadar popüler olacağını tahmin<br />

etmemiştik. Böyle bir ilgi olması bizi gerçekten çok mutlu etti. Başta da söylediğim gibi,<br />

ekosisteme katkıda bulunacak bir proje olarak öngörmüştük. Gösterilen ilgi de bu öngörünün<br />

doğru olduğunu kanıtlıyor diyebiliriz.<br />

Covid nedeniyle içerik tüketim alışkanlıklarının da hızla değiştiği bir dönemdeyiz<br />

ve sponsoru olduğunuz Alchemist Podcast ilk haftadan Türkiye Teknoloji listesinde<br />

3. Sıraya yerleşmiş durumda. Siz bu partnerliğiniz ve podcast çalışmanız<br />

hakkında nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?<br />

Oldukça güzel ve olumlu geri dönüşler alıyoruz. Doğru olduğuna inandığımız bir projeyi<br />

hayata geçirmek ve bu yönde destekleyici yorumlar almak bizi oldukça mutlu ediyor.<br />

Podcast mecrasının markalar için sizce nasıl bir avantajı var diğer dijital kanallardan<br />

farklı olarak?<br />

Podcast genel olarak görme duyumuza odaklanan diğer dijital kanallardan radikal şekil-


de ayrışıyor.<br />

Bu noktada da günümüzün yoğun temposunda odaklanma kavramıyla yaşadığımız çetin<br />

mücadelede bizim tarafımızı tutuyor dersek yanlış olmaz. Örneğin sabah kalktığımızda<br />

rutin işlerimizi yaparken bir taraftan da kendi tercihimize uyan bir haber podcast’ini<br />

dinleyebiliyoruz. Burada iki önemli nokta öne çıkıyor: Birincisi bu yoğun tempoda kendimize<br />

bir pencere açabilmek, ikincisi ise açtığımız pencerenin tercihlerimize göre özelleşmiş<br />

alternatifler sunması. Markaların da kendi hedef kitlelerine göre özelleştirilmiş<br />

pencereleri birer enstrüman olarak kullanması mümkün. Bir dinleyici olarak, bu işbirliği<br />

örneklerine podcastlerde rastladığımda yapılan katkıları görmek pozitif duygular uyandırıyor.<br />

Burada yaratıcı fikirlerle marka imajını destekleyen çalışmalar ortaya çıkması<br />

hem marka için hem de podcast tüketicileri için fayda sağlayabilir.<br />

Türkiye’de Podcast ekosistemini siz nasıl görüyorsunuz?<br />

Özellikle pandemiyle birlikte ciddi bir artış olduğunu düşünüyorum. Hem tüketim büyüyor<br />

hem de bu talebe yönelik üretilen podcast sayısı ve çeşitliliği her geçen gün artıyor. Podcast<br />

dünyasına dair haberleri ve içerikleri derleyen oluşumların da bu noktada yönlendirici<br />

olduğunu düşünüyorum. Elbette şirketlerin ve kurumların bu dünyanın potansiyelini fark<br />

etmesiyle birlikte daha da geniş bir kitleye yayılmasını bekliyorum. Podcast üretimindeki<br />

artış hızını düşündüğümüzde buradaki içerik kalitesinin korunması önem kazanıyor, bunu<br />

sağlayabilmek için de içerikleri derleyen oluşumların öneminin artmasını bekleyebiliriz.<br />

Sizin sık takip ettiğiniz podcast yayınları hangileri?<br />

Ben özellikle pratik felsefe üzerine podcastler dinlemeyi tercih ediyorum. Beğenerek takip<br />

ettiğim Fularsız Entellik ve Paradoks bunlardan. Günlük haber takibi için de<br />

Aposto’yu tercih ediyorum. Bunların dışındaysa düzenli olarak<br />

yeni podcastler arasından<br />

Oğuz Bakır


* Bu yazı, Oğuz Bakır tarafından "5 Tips To Help You Find Your Next Podcast Guest" başlıklı yazıdan derlenmiştir.<br />

Bir sonraki konuğunuzu<br />

Oğuz Bakır<br />

bulmanıza yardımcı<br />

Podcastiniz için konukları nasıl buluyorsunuz?<br />

olacak 5 ipucu<br />

Genellikle konuklar; arkadaşlarınız, tanıdıklarınız, konferanslardan ya da aracılar ile bulunabilir.<br />

Genel olarak konuk arayışlarının yollarına bakacak olursak:<br />

1. Web Summit<br />

Bu web sitesi sayesinde güç bir arama yapabilirsiniz. 36.000’den fazla kişinin bilgilerinin<br />

olduğu veritabanı sayesinde ülkelere ve mesleklere göre aramaları yapmanız çok daha kolay.<br />

2. Konferanslar<br />

Neredeyse her gün dünyanın her yerinde onlarca konferans var ve bunlar, katılımcıların söyledikleri<br />

her kelimeye dikkat eden konuşmacılar tarafından düzenleniyor.<br />

Konferanslardaki konuşmacıların olduğu listelere mutlaka göz atmalısınız ve dinleyicileriniz için<br />

kimin daha uygun olacağına karar vererek o kişiler ile iletişime geçebilirsiniz. Elbette içeriğinize<br />

uygun bir konuk seçiminiz oldukça önemlidir.<br />

3. Diğer podcastler<br />

Aslında bu yöntem sandığınızdan daha fazla yapılıyor. İnsanlar, favori podcastlerinde gezinirken<br />

özellikle spesifik olarak kişi isimleri de yazar. Potansiyel röportajların bir listesini çıkarmanın<br />

kolay bir yolu da, özellikle dinlediğiniz ve takip ettiğiniz podcastlerde dinlediğiniz röportajlar<br />

yapan kişileri ayrıca konuk olarak davet edebilirsiniz.<br />

4. Twitter araması<br />

Sosyal medyanın hiç duyulmamış yeni kişileri konuk almak için keşif gücünü ihmal etmeyin.<br />

Diğer platformlardan ziyade Twitter’daki aramalarınız size daha sağlıklı bir sonuç verecektir.<br />

Özellikle Twitter’ın gelişmiş arama özelliği ile hangi kurumdan/meslekten hangi görevi icra<br />

eden kişiye yönelik arama yaparsanız direkt olarak nokta atışı yapabilirsiniz.<br />

5. Ağınız<br />

Burada tabiri caizse cep defterinize bakmanızın zamanı… Aslında en basit yöntemi ile olduğunuz<br />

sürece kadar geldiğiniz zaman dilimindeki sağlayacağınız çevre sağlayabilirsiniz. Belki<br />

bazı arkadaşlarınızdan tavsiye isteyebilirsiniz ve onları da dahil ederek, yayınınızın etkileşimli<br />

bir şekilde büyütmenize yardımcı olabilir.


* Bu yazı, Oğuz Bakır tarafından “7 Benefits Of Providing Transcriptions For Your Podcast” başlıklı yazıdan derlenmiştir.<br />

Bir podcaster olarak içerik oluştururken, yayınınızın deşifresinin de içeriklerinizin içinde oluşunun<br />

büyük bir önemi vardır. Bilgiyi tüketmenin birçok farklı yolu vardır ve herkesin tercihleri<br />

farklıdır. Çoğu kişi için sesli içerikler inanılmaz kullanışlı iken bazıları için de okumak bir o kadar<br />

önemli ve kullanışlıdır. Bu tür ikilem durumu için en kolay çözüm, içerik türlerinden bir kombinasyon<br />

sunmaktır.<br />

Podcast yayıncıları için de en iyi kombinasyonlardan biri, dinleyicileriniz için her bölümünüzün<br />

deşifresini de sunmaktır.<br />

Podcast yayınlarının deşifrelerinin önemine detaylı olarak bakacak olursak şöyle sıralayabiliriz:<br />

1. SEO OPTİMİZASYONU<br />

Podcastinizi büyütmek ve hedef kitlenizi genişletmek söz konusu olduğunda bu optimizasyon<br />

oldukça önemlidir. Sonuç olarak, sitenizde ne kadar çok yazılı içerik varsa aynı oranda<br />

arama motorlarında olacaksınızdır. Her bölüm için ayrı bir deşifresinin olması sadece web sitenizin<br />

sıralamasını yükseltmekle kalmaz, aynı zamanda sizi daha keşfedilebilir hale getirir. Zira,<br />

keşfedebilirliği arttırmak için ne yazık ki sesli içerikleriniz yeterli olmayacaktır.<br />

2. FARKLI İÇERİK TÜKETİMİ TARZINA YÖNELİK OLMAK<br />

Daha önce de belirttiğimiz gibi, içerik tüketimine ilişkin birçok farklı yol var. Bazı insanlar tamamen<br />

okumayı tercih ederken, bazıları tamamen sesli içerik tüketmeyi tercih ediyor. Bu durumda<br />

iki tür tüketime sahip insanlara da erişebilmek önemlidir. Eğer bir kişi sizi dinliyorsa ve<br />

anlık olarak dikkati dağıldığı için ilgili bölümü kaçırdıysa konuyu yakalamak için deşifre metnine<br />

bakacaktır. Zira bu ilgili ses bölümünü bulmaktan daha da kolaydır. İnsanlar seçenekleri sever.<br />

Bu yüzden onlara sunabildiğiniz kadar seçenek sunmanız sizin için faydalı olacaktır.<br />

3. İŞİTME ENGELLİLER İÇİN KOLAYLIK<br />

Podcastiniz için<br />

deşifrenin<br />

Oğuz Bakır<br />

önemi!<br />

Bir bakıma podcast konseptine aykırı görümse de, bütün insanları dikkate almak önemlidir.<br />

Deşifre, daha önce erişemediğiniz yepyeni bir hedef kitleye ulaşmanın harika bir yoludur. Onlara<br />

podcast bölümlerinizi okuma seçeneği sunarak, esasen büyük bir okuyucu kitlesi yakalıyor<br />

ve daha geniş bir kitle için kapıyı açıyorsunuz.<br />

4. SES İLE İLGİLİ EKSİĞİ TAMAMLAMAK<br />

Bu günlerde giderek nadir bir durum olsa da bazı insanlar cihazlarındaki ses olanaklarından<br />

yoksun. Uyumsuzluk, yeni teknolojiye erişim eksikliği ya da sorun ne olursa olsun, bu tür kişilere<br />

içeriğinize metinsel olarak erişim seçeneği sunulmalıdır.<br />

Bir konuşma metni sağlayarak, dinleyicilerinize bölümleri okuyarak takip etme seçeneği sunabilirsiniz.<br />

Bununla ilgili başka bir düşünce de, birinin o anda sesi dinleyemediği bir durumda


olması veya belki de tüm bölüme ayıracak zamanlarının olmamasıdır. Ek bir deşifre, dinleyicilerinize<br />

bölüm boyunca göz gezdirme seçeneği verecektir. Bunlar, yazılı içeriğin hâlâ anlatmak<br />

istediğiniz şeyi iletmenin en iyi yolu olabileceğinin birkaç örneğidir.<br />

5. DİNLEYİCİLERİNİZE KOLAYLIK SAĞLAMA<br />

Sizin gibi birçok podcast yayıncısının, her bölümde yüksek kaliteli ve derinlemesine eğitim<br />

materyalleri içeren yayınları var. Bu, dinleyicilerinin not almasını ve ileride başvurmak üzere<br />

önemli noktaları not etmesini gerektirir. Bir deşifre metnini sağlamak, dinleyicilerinizin yoğun<br />

bilgilendirme zamanları sırasında hiçbir önemli ayrıntıyı kaçırmamalarını sağlamak için yararlı<br />

bir tamamlayıcı yardım olacaktır. Bu, onların bölümü okumasına ve ilk dinlerken gözden kaçırmış<br />

olabilecekleri önemli noktaları öğrenmelerine olanak tanıyacaktır.<br />

Dinleyicileriniz için daha da kullanışlı hale getirmenin harika bir yolu, onlara konuşma metnine<br />

gömülü bir bağlantıya tıklayarak onları doğrudan bölüm sırasında belirtilen web sitelerine<br />

veya kaynaklara götürme seçeneği vermektir. Tıklanabilir bir bağlantıya sahip olmak, dinleyiciniz<br />

için kullanışlı olacak ve değerli olan şeylere odaklanmalarına yardımcı olacaktır.<br />

6. EVRENSEL BİR GÖRÜNÜM OLUŞTURMA<br />

Sesi dinlerken, yalnızca o anda söylenenleri duyarsınız. Oysa yazarken, aynı anda birden<br />

fazla kelimeyi okuyabilirsiniz. Ek olarak, ses dinlerken bir şey bulmanız gerekirse, aradığınızı<br />

bulana kadar o bölümü tekrar tekrar dinlemeniz gerekir. Dinleyiciler için bir deşifre metni sağlayarak,<br />

tüm içeriği aynı anda görebilecekleri için hızlı bir şekilde okuma yapabilirler. Bu, tüm<br />

noktaları daha geniş bir küresel perspektife bağlayarak bölüme çok daha iyi bir genel bakış<br />

sağlar.<br />

7. İLERİKİ ZAMANLAR İÇİN ÇALIŞMA HAZIRLIĞI<br />

Dinleyicileriniz için her bölümün tam bir metnini sağlamanın en büyük noktalarından biri, de<br />

aslında size, yani podcasterlara nasıl fayda sağlayabileceğidir. Birkaç bölüm yayınlandıktan<br />

sonra, daha sonra kurslar, e-kitaplar, kapsamlı blog gönderileri ve hatta yayınlanmış bir kitap<br />

gibi ek içerik parçaları oluşturmak için kullanabileceğiniz çok büyük bir bilgi çalışmaya hazır<br />

olabilirsiniz. Her bir deşifreden değerli içerik çıkarılabilir ve podcastten genel temanın ana parçasını<br />

ve temel öğrenme noktalarını oluşturmak için birleştirebilirsiniz.<br />

Bu içeriği optimize etmenin bir başka harika yolu, alandaki uzmanların ipuçlarını ve stratejilerini<br />

hedef kitleniz için değerli bir kaynakta birleştirmektir. Örneğin, yüzlerce finans uzmanıyla<br />

röportaj yaptıysanız ve hepsine en büyük finansal derslerinin ne olduğunu sorduysanız, her<br />

ders için bir e-kitap oluşturabilir ve bunun, kitlenizin kritik finansal hatalardan kaçınmasına ve<br />

bu finans sektörü uzmanlarından öğrenmesine yardımcı olabilirsiniz.


“DEŞİFRE ZAMANINI KISALARAK DAHA<br />

VERİMLİ İŞLERİNE ODAKLANMALARINI<br />

SAĞLAMAYI AMAÇLIYORUZ”<br />

Arda Ertem<br />

Oğuz Bakır<br />

Scrintal’ın başlangıç hikayesi nedir? Hangi düşünce ve eksikleri tespit ederek çalışmalara<br />

başladınız?<br />

Scrintal, kurucu ortaklardan Ece’nin doktora tezi yazma aşamasında karşılaştığı zorluklara bir<br />

çözüm bulma arayışıyla ortaya çıkmış bir girişimdir. Dolayısıyla direkt olarak problemden yola<br />

çıkılarak oluşturulmuş bir çözümdür.<br />

Ses ve video kayıtlarının yazıya çevrilme aşamasında boşa harcanılan onlarca zaman, birçok<br />

akademisyen, araştırmacı, podcaster ve gazetecinin ortak sıkıntısıdır. Biz inşa ettiğimiz platform<br />

sayesinde kişilerin elle deşifre etmeye harcadıkları zamanı kısaltarak çok daha verimli ve<br />

değer yaratan işlere odaklanmalarını sağlamayı amaçlıyoruz.<br />

Bir yapay zekâ girişimi olarak ekonomik modelinizi nasıl sağladınız?<br />

Şu an için “kullandığın kadar öde” ekonomik modeliyle kullanıcılarımıza oldukça esnek bir kullanım<br />

fırsatı sunmaktayız. Ancak bazı kurumsal ve bireysel müşterilerimize ihtiyaçları doğrultusunda<br />

aylık üyelik modeliyle de destek oluyoruz. Önümüzdeki yılın ortalarına doğru hayata<br />

geçireceğimiz analiz fonksiyonlarıyla büyük ölçüde abonelik sistemine geçmeyi arzuluyoruz.<br />

Deşifre konusunda nasıl bir garanti verebiliyorsunuz?<br />

Deşifre konusunda bir garanti vermeyi açıkçası doğru bulmuyoruz, bunu belirten şirketlere<br />

de mesafeli yaklaşıyoruz. Halihazırda kullandığımız yapay zekâ, ses kaydının kalitesine bağlı<br />

olarak 98% oranına kadar deşifre isabeti yakalayabilmektedir. Ancak bu her defasında böyle<br />

olacağı anlamına gelmiyor. Biz Scrintal olarak hiçbir zaman” dosyanızı bize yükleyin hatasız bir<br />

şekilde çıktısını” alın gibi bir söylemde bulunmuyoruz çünkü bu doğru olmaz. Eğer bu doğru<br />

olsaydı fiyatlarımız da bu şekilde olmazdı.<br />

Scrintal’ın bu noktada sağladığı en önemli fayda, kişinin hiç beklemeden transkript üzerinde<br />

düzeltme yapmasını ve bu düzeltme işlemlerini elle yapmaya kıyasla çok daha kolay, hızlı ve<br />

takım çalışmasına imkân veren bir biçimde yapmasını sağlamasıdır.


Hangi deşifre aracını kullanırsanız kullanın isabet oranını etkileyen en önemli faktör ses<br />

kaydının kalitesidir. İyi bir ses kaydı; konuşmacıların mikrofonlarına yakın konuştuğu, diğer<br />

konuşmacıların söylediklerini bölmedikleri, arka planda yüksek seslerin olmadığı ve mümkünse<br />

mikrofon veya kulaklık kullandıkları bir kayıttır. Bu koşullar sağlandığı durumda yüksek isabetli<br />

bir deşifre elde etme ve dolayısıyla ilk taslak transkript üzerinde daha az zaman harcama<br />

imkânı yüksektir.<br />

Aksi takdirde metin üzerinde yapılması gereken düzeltme ihtiyacı daha fazla olacaktır. Bu arada<br />

biz de Scrintal olarak arzu eden bazı kullanıcılarımızın deşifrelerini ek bir ücret karşılığında<br />

düzeltip belirli bir zaman çizelgesi dahilinde teslim edebiliyoruz.<br />

Özellikle gazeteciler ve podcasterlar için sesi direkt olarak deşifre etme sorunu her<br />

geçen gün artarken Scrintal’ın gazetecilere ve podcasterlera ne gibi katkısı olacak?<br />

Çok fazla sayıda röportaj veya söyleşi yapan gazetecilerin ve podcasterların deşifreye harcadıkları<br />

zamanı oldukça azaltabileceğimizi ve bu sayede onların daha önemli işlerine zaman<br />

ayırabilmelerini yardımcı olacağımızı düşünüyorum. Özellikle podcasterlar çok daha iyi ekipmanlarla<br />

ve stüdyo ortamlarda kayıt yaptıkları için deşifre isabet kalitesi diğerlerine oranla bir<br />

hayli yüksek olmaktadır.<br />

Diğer bir yandan da eğitim alanına nasıl bir katkı sunacağınızı düşünüyorsunuz?<br />

Eğitim alanı için uzun vadede çok farklı planlarımız yer alıyor. Özellikle pandemiyle birlikte<br />

dijital ortama kayan derslerin öğrenciler, özellikle de belirli öğrenim zorluğu yaşayan öğrenciler<br />

tarafından daha kolay anlaşılmasını sağlayacak, bir yandan da üniversitelerdeki araştırmacıların<br />

nitel araştırmalarını çok daha kolay bir şekilde kodlayıp analiz edebilmelerini sağlayacak<br />

çok heyecanlı projeler üzerinde çalışıyoruz. Son olarak üniversite kütüphanelerinde video ve<br />

ses kaydı halinde olduğu için arama yapılarak bulunamayan milyonlarca arşiv kaynağın da<br />

erişilebilir hale gelmesini sağlamayı amaçlıyoruz.<br />

Diğer yapay zekâ tabanlı platformlardan ne gibi bir farkınız / farklarınız olduğunu<br />

düşünüyorsunuz?<br />

pBiraz önce belirttiğim gibi deşifre platformları arasında isabet oranı açısından çok ciddi<br />

farklar olduğunu düşünmüyoruz. Bu sadece Türkiye’de değil, dünya genelindeki tüm araçlar<br />

için geçerli bir durumdur. Scrintal’ın diğer platformlardan en büyük farklı, kullanışlı ve sade bir<br />

arayüz aracılığıyla kişilerin işlemlerini çok daha rahat bir şekilde deşifre yapmalarını sağlaması,<br />

veri güvenliği ve GDPR konularında diğer platformlara nazaran çok daha uyumlu oluşu ve de<br />

simultane iş birliği özelliği sayesinde büyük proje ekiplerin aynı zamanda çalışabilmelerine ve<br />

bu sayede işlemlerini çok daha hızlı bir şekilde işlemlerini tamamlamalarını sağlamasıdır.<br />

Kısa bir zaman içerisinde ekleyeceğimiz “sözlük” özelliği, özellikle teknik terimlerin önceden<br />

sisteme girilip kaydedilmelerini sağlayarak deşifre isabet oranını arttıracak ve bu sayede<br />

kullanıcılara ciddi kolaylıklar sağlayacaktır.


Görüldüğü üzere kullanıcıların medya yükleyip yazı aldığı bir platform olmaktansa,<br />

medyalarını notlarıyla birlikte organize edebildikleri bir platform olmayı amaçlıyorsunuz.<br />

Bunu biraz daha açabilir misiniz?<br />

Aslında bizim gitmek istediğimiz yer hem deşifre hem de detaylı analiz özelliklerini bir çatı<br />

altında toplayıp kullanıcılarımızın sadece deşifre yaptıkları bir platform olmaktan çıkıp o ham<br />

verilerden anlamlı iç görülere ve sonuçlara ulaşmalarını kolaylaştıracak bir yazılım haline<br />

getirmektir. Yakın zamanda ses ve video kaydı yüklemenin yanında, text ve resimlerin de<br />

yüklenebildiği ve organize edebilme açısından etiketlenebildiği bir platforma dönüşüyoruz.<br />

Veri gizliliği konusunda nasıl bir çalışma yaptınız?<br />

Kurucu ortaklarımızından Ece’nin akademiden geliyor oluşu ve kullanıcılarımız arasında veri<br />

gizliliği ve güvenliği konularında oldukça hassas olan akademik araştırmacılar olduğu için bu<br />

konu aslında bizim çok önemli. Bu kapsamda Avrupa Birliği Genel Veri Koruma Tüzüğü’ne<br />

(GDPR) olabilecek en maksimum düzeyde uyumlu olmaya özen gösteriyoruz.<br />

Bulut tabanlı bir yazılım olduğumuz için verileri saklama ve transfer sırasında tamamıyla şifreliyor,<br />

tüm hassas verileri AB içerisinde tutuyoruz. Veri gizliliği konusunda yaptığımız çalışmalar<br />

hakkında daha detaylı bilgi almak isteyen kişiler, web sitemizin İngilizce versiyonundaki güvenlik<br />

sayfasına göz atabilirler.<br />

https://www.scrintal.com/en/security<br />

Scrintal’a ilişikin ileriye yönelik planlarınız nelerdir?<br />

Uzun vade planlarımız deşifre ve analiz özelliklerini tek bir platformda toplayan, yapay<br />

öğrenme (machine learning) özelliklerinin çok daha gelişmiş olduğu, bu sayede farklı veri<br />

noktaları arasında otomatik olarak bağlantılar kurabilen bir yazılım haline gelmektir.<br />

16 dilde deşifre sağlıyorsunuz. Öncelikle farklı dillerle ilgili geliştirme sürecini nasıl gerçekleştiriyorsunuz?<br />

Çalışmalarınıza ilişkin nasıl bir dönüş/dönüşler aldınız?<br />

Bizi bu süreçte en çok memnun eden gelişmelerden bir tanesi, kullanıcılarımızın 60 %’ının<br />

arkadaş ve iş arkadaşlarının önerisiyle Scrintal’ı denediklerini belirtmeleridir. Belirli aralıklarla<br />

kullanıcılarımızdan aldığımız geri dönüşler de doğru yolda olduğumuzu gösteriyor, bizi daha<br />

da motive ediyor.


hafta içi. her gün.


Kim Ki Bu<br />

Kimiz Ki Biz?<br />

Kasım Ayı<br />

Z Raporu<br />

Kasım’da Kimiz Ki Biz Başkadır...<br />

Kasım ayı genel olarak Kimiz Ki Biz için hem geçmişin yad edildiği hem de güncel haberlerin<br />

ışığında dinleyicilerimize seslendiğimiz bir ay oldu. Her cumartesi paylaştığımız bölümlerimize,<br />

ekim ayı itibariyle kattığımız Bonus bölümlerimizle, bir de hafta için bölüm paylaşarak sesimize<br />

hasret kalan dinleyicilerimize sesleniyoruz. Önceki bonus bölümümüzde Kellerin Savaşı ekibini<br />

ağırlamıştık ve “Yazcılık mı Kışçılık mı?” konusunu tartışmıştık. Bu bonus bölümümüzde ağırladığımız<br />

Teknolog Baba ile ne konuştuğumuzdan da aşağıda bahsettik. Spoiler vermeyelim.<br />

Bu Ay Neler Konuştuk?<br />

26. Bölüm – Üzüntümüz & İsyanımız<br />

Öncelikle bu ayın ilk yayınında da yer verdiğimiz üzere İzmir depreminden etkilenen herkese<br />

<strong>PodioMag</strong> aracılığı ile de geçmiş olsun dileklerimizi iletelim. 26.bölümümüzde de bu üzücü<br />

afet olayı hakkındaki üzüntü ve sitemlerimizi dile getirmiştik. İnsan hayatına verilen / verilmeyen<br />

değeri ele<br />

aldığımız bölüm için maalesef söyleyecek çok şey yok. Sözlerin boğazımızda yumru olduğu<br />

bölümü<br />

buradan dinleyebilirsiniz.<br />

27. Bölüm - Müziğimiz<br />

Rafet: 27.Bölümümüzde ise uzun zamandır konuşmak istediğimiz ve sonunda konuştuğumuz<br />

bir konu ile karşınıza çıktık. Özellikle ben deniz Rafet Alp’in Yalın-Küçücüğüm şarkısını<br />

favori pop olarak dile getirmem bir kesim Çağataycıları afallatmış olsa da Çağatay’ın Kış<br />

Güneşi ve Tuana tercihleri bir hayli risksiz tercihler olarak göze çarptı. Bölüm boyunca ise<br />

zevkler ve renkler uyuşmazlıklarımız şaşırtmayacak derecede etkisini gösterdi.<br />

Çağatay: İlk konserimizin Ayna grubunda olmasıyla bölüme şaşkınlıkla başladıktan sonra<br />

Rafet’in favori pop şarkısını öğrendikten sonra katlanarak artan şaşkınlığıma rağmen kontrollü<br />

bir şekilde ilerlediğim bölüm, eski festivalleri ve konserleri anmamıza yardımcı oldu. Pandemi<br />

sebebiyle anca evde izlenilen canlı yayınlarla bir nebze avunabildiğimiz dönemde, Türkiye’de<br />

müziği konuşarak içimizdeki “abi, bası duyuyor musun bak” diyen müzik aşıklarını serbest<br />

bıraktık. Müzik dolu olan bölümü dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.<br />

Bonus #2 – Kimiz Ki Biz feat. Teknolog Baba<br />

Kasım ayında normal akışımızın dışında bir de konuklu Bonus bölüm ile karşınıza çıktık. Bu<br />

bölümde Teknolog Baba konuğumuz oldu ve yeni oyun konsolları ağırlıklı teknoloji gündemini<br />

birlikte yorumladık. Özellikle Black Friday indirimleri hakkındaki sitemimizle, duyuyoruz ki toplumumuzun<br />

sesi olabilmişiz. Teknolog Baba’nın değerli yorumları ve tecrübesiyle adeta teknoloji<br />

dersi olan bölümümüzü tam olarak buradan dinleyebilirsiniz. Podfresh bünyesinde, keyifle


ve ilgiyle takip ettiğimiz Teknolog Baba’nın bölümlerine de göz atmayı unutmayın. Hafta içi<br />

her sabah, güne teknoloji haberleri ve yorumlarıyla başlamak isteyenler için eşsiz bir podcast.<br />

28. Bölüm – Yılın Oyunu Ödüllerimiz<br />

28. Bölümümüz Rafet Alp ve Çağatay’ın konuşmaktan en keyif aldığı konulardan biri olan<br />

oyun konusuna değindi. Bu kez yine birbiri ile tamamen alakasız tercihler yaparak yakın zamanda<br />

sahiplerini bulacak olan Yılın Oyunları Ödülleri (The Game Awards) için kendi<br />

tahminlerimizi paylaştık.<br />

Rafet: Twitch üzerinde her hafta Salı, Cuma ve Pazar günleri ağırlıklı olmak üzere oyun eşliğinde<br />

muhabbet-sohbet yayını yapan ben deniz Rafet Alp için bu tahminler her ne kadar zor<br />

olmasa da Çağatay’ın yer yer tercih etmekte zorlandığı ve gerildiğini sizlerin de hissedeceğini<br />

düşünüyorum.<br />

Çağatay: Şimdi Rafet’çim gözümün çiçeği oyunları birbirine kırdırdın bölüm boyunca bana.<br />

Senin yüzünden saatlerimi, günlerimi harcadığım oyunları kötülemek zorunda kaldım. Daha<br />

üstüme gelme, salarım üstüne tüm oyunlardaki Boss’ları, görürsün! Efendim, sözün özü, 10<br />

Aralık’ta açıklanacak The Game Awards için birbirimizi yedik bölüm boyunca.<br />

Neleri tercih ettik, hangi kategorilerde zorlandık sorularınızın cevapları bölümümüzde!<br />

29. Bölüm – Çizgi Filmlerimiz<br />

29.Bölümümüzde ise Kasım ayının kapanışını bir hayli eski zaman alışkanlığımız olan Çizgi<br />

Filmleri konuşarak yaptık. Looney Tones evreninden başlayıp Çizgi Film Kuşağı’nın diğer eserleri<br />

ile harlanan muhabbetimiz kendi jenerasyonumuzun en güzel çizgi filmlerini anarak ve<br />

hatırlayarak devam etti.<br />

Rafet: Ay boyunca bir çok konuda Çağatay ile ters düşsek dahi kapanışta ortak bir noktada<br />

buluşarak yine Kimiz Ki Biz’in geleceğini garanti altına almayı başardık. Teşekkürler Bugs Bunny,<br />

Tazmanya Canavarı, Temel Reis, Çakmaktaşlar, Tom ve Jerry…<br />

Çağatay: Fox Kids’ten başlayıp Cartoon Network’e uzanan bir zaman diliminde hayatımıza<br />

dokunmuş, bizde iz bırakmış çizgi filmleri andık bu bölümde. Hepsine selam olsun. Bizi dinliyorlarsa<br />

onlara bir mesajımız var: Yemeyin birbirinizi, siz en yakın arkadaşlarsınız. Birbirinize<br />

ihtiyacınız var. Dünyayı sizin yetiştirdiğiniz çocuklar yönetecek. Onlara güzel örnek olun.<br />

Bu bölüm de işte burda bulunuyor.<br />

Evet çizgi film karakterlerine de seslendiysek bu aylık raporumuzun sonuna geldik. Önümüzdeki<br />

ay kim bilir neler konuşup yine hiçbir konuda anlaşamayacağız. Bir sonraki aya kadar<br />

beklemek istemezseniz bize ulaşmak için https://linktr.ee/kimizkibiz bağlantısındaki adreslerimizde<br />

görüşmek üzere!


Merhaba!<br />

Çiğdem Öztabak<br />

Her zaman öğrenecek yeni bir şeyler vardır<br />

bir Vikipedik Şeyler mottosudur :)<br />

Ben de hem Vikipedik Şeyler podcast’imin iki haftada<br />

bir yayınlanan bölümlerini bu sayıdan itibaren dergiye<br />

taşıyorum hem de siz tatlı podcast meraklılarına bilim,<br />

teknoloji ve kültür ekseninde mini haberler veriyorum.<br />

Umarım konular ilginizi çeker, yorum ve önerilerinizi<br />

beklerim.<br />

Çocuklara özel<br />

Podcast Meraklı Zihinler<br />

2. sezonuyla<br />

geri dönüyor..<br />

Çocuklar için podcast<br />

örnekleri çoğalıyor.<br />

Ben de ilk sezonunu<br />

23 Nisan’da yayınladığım<br />

Meraklı Zihinler’de<br />

dünyanın en<br />

büyük canlılarından<br />

en akıllılarına, uzaydaki<br />

en parlak yıldızdan<br />

en yüksek dağına<br />

kadar bir çok bilgi<br />

paylaştığım bir mikro<br />

podcast yayınlamıştım.<br />

2. sezon ise Aralık<br />

ayının ilk hafta sonu<br />

yayına giriyor ve 5<br />

hafta sürüyor. Bu<br />

yayınla birlikte çocukları<br />

uzayda, yıldızlarda, hayvanlarda ve insan vücudunda bilimsel bir yolculuğa çıkartmak<br />

istiyorum. Meraklı Zihinler 7-13 yaş için hazırlandı ama bence benim gibi çocuk yetişkinlerin<br />

ve ebeveynlerin de ilgisini çekecek. :) Ayrıca 2.sezonun son bölümünde gezegenimizi<br />

korumak için 5 faydalı öneride de bulunuyorum.


Zihinler ile birlikte doğa bilimlerinin ve uzayın<br />

Meraklı<br />

sırlarını ve harika teorilerini keşfediyoruz.!<br />

inanılmaz<br />

uzayda, yıldızlarda, sevimli dostlarımızda ya da<br />

Tüm<br />

vücudunda bilimsel bir yolculuğa çıkmaya hazır<br />

insan<br />

M E R A K L I<br />

Z İ H İ N L E R<br />

Ç o c u k l a r a P o d c a s t<br />

mısınız?<br />

Ayrıca son bölümde gezegenimizi korumak için 5<br />

faydalı öneri meraklı çocukları bekliyor!


gözden kaçmasın köşesi<br />

Buyurun yine bir yapay zekanın elinden<br />

çıkmış harikulade oyun Ai Dungeon’a!<br />

"Hayal edebileceğiniz her şeyi kesinlikle<br />

yapabileceğiniz sonsuz olasılıklar dünyasına<br />

girmek üzeresiniz ... Devam edecek misiniz?"<br />

Yukarıdaki cümle benim de aklıma hemen WestWorld’u getirdi! Ama bu cümle bir oyundan. AI<br />

Dungeon, sınırsız içerik oluşturmak için yapay zeka kullanan, ücretsiz oynayabildiğiniz, tek<br />

oyunculu ya da çok oyunculu bir metin macera oyunu. Oyunu tamamen yapay zeka ile yazışarak<br />

ilerletiyorsunuz. Metin macera oyunu tanımının anlamı da bu. Ayrıca oyuncuların kendi<br />

özel macera ayarlarını oluşturmalarına ve paylaşmalarına da olanak tanıyor.<br />

Hem IOS hem de Android’den oynayabildiğiniz bu oyunu ben hem telefondan hem de<br />

MacOS’tan denedim. Metin macera oyunlarına meraklıysanız kaçırmayın.<br />

AI Dungeon önceden yazılmış içerik kullanan<br />

geleneksel metin macera oyunlarının aksine,<br />

etkili bir şekilde sınırsız ve açık uçlu hikayeler<br />

oluşturmak için yapay zeka teknolojisini kullanıyor.<br />

İlk sürümü OpenAi’ın geliştirdiği GPT-2 ile<br />

yapmışlar, son sürüm ise 175 milyar veri işleyen<br />

GPT-3 ile oluşturulmuş. GPT-3 API’ı kullanılarak<br />

yazılan nadir oyunlardan yani.<br />

Oyuna ilk başladığınızda, şu açılışla karşılaşacaksınız :)<br />

"Hayal edebileceğiniz her şeyi kesinlikle yapabileceğiniz<br />

sonsuz olasılıklar dünyasına girmek üzeresiniz ... Devam edecek misiniz?”<br />

Bu cezbedici karşılama cümlesine hayır devam etmeyeceğim diyen de ne bileyim… :) Daha<br />

sonra bir ortam seçmeniz istenecek sizlerden. Gizem, zombiler, cyberpunk ya da fantezi gibi..<br />

Sonra da elbette karekterlerinizi seçiyorsunuz. Yani isterseniz ejderhaların, iblislerin ve canavarların<br />

dünyasında ajan mı olursunuz yoksa ejderhaların anası mı o size kalmış :) Yapay zekanın<br />

size yazdığı senaryoları siz de ona karşı yazdığınız cevap ve hikayelerle oyunu yönlendiriyorsunuz,<br />

anlatılmaz yaşanır diyorum. Özellikle hikaye yazımı, yaratıcı yazarlık ya da sadece<br />

Ingilizcemi oyun oynayarak geliştireceğim diyenlere bile vadettiği çok şey var AI Dungeon’ın.


TikTok’u podcastiniz için nasıl kullanabilirsiniz?<br />

Oğuz Bakır<br />

TikTok, halihazırda en hızlı büyüyen sosyal medya platformu unvanına sahip bir mecra.<br />

Elbette, bunun için bizim bu sözü söylememize gerek yok. Öyle ki TikTok’un, geçtiğimiz Ağustos<br />

ayında ilk kez açıkladığı rakamlara göre, Haziran 2020’te kadar yalnızca ABD’de günlük<br />

olarak 50 milyon kullanıcıya sahip olduğu belirtildi. Haliyle bu sayı TikTok’un ne kadar büyük<br />

bir sosyal medya platformu olduğunu da doğruluyor.<br />

Peki, podcastiniz için böyle bir platformu kullanmayı düşünmez misiniz?<br />

Guess’ten Chipotle’ye kadar birçok işletme, şu anda TikTok’un tüm olanaklarından faydalanıyor.<br />

Elbette, dans ya da başka türdeki videoları görünce aklınızda soru işaretleri olsa da<br />

orada yayınlayacağınız bir video podcastiniz için gerçekten önemli bir yararı olabilir.<br />

TikTok’u podcastiniz için nasıl kullanacağınıza dair soruya gelecek olursak, şöyle ele alabiliriz:<br />

1. PODCASTİNİZ İÇİN KLİPLER<br />

Öncelikle ve en önemlisi, podcast kitlenizi büyütmeye yardımcı olması için TikTok’u kullanmak<br />

istiyorsanız, podcastinize ait kesitleri kesinlikle klip olarak paylaşmalısınız. Bu klipler, daha<br />

önceki bölümlerinizden ya da sonraki bölümlerinizden tanıtım için kullanacağınız klipler olabilir.<br />

Hatta, podcastinizi video olarak da yayınlıyorsanız, halihazırda elinizde bulunan videodan<br />

tam olarak ihtiyacınız olan içeriğe sahip olmuş olacaksınız.<br />

Bunu yapmanın en iyi ve kolay yollarından biri elbette audiogram’lardan yararlanmak olacaktır.<br />

Audiogram için kısaca ve basitçe, “animasyonlu bir dalga biçimindeki ve bir görüntünün<br />

üzerine yerleştirilmiş sesli içerik” diyebiliriz.<br />

Wavve ve Headliner gibi programlar, kısa bir sürede dikkat çekici audiogram’lar oluşturmanızı<br />

sağlar ve o audiogram’ları çeşitli platformlarda paylaşabilirsiniz. Yani podcastinizi TikTok’ta<br />

yayınlamak için Wavve ve Headliner’I kullanmanızı öneririm.<br />

2. BAZI KISA TANITIMLAR YAPIN<br />

Dinleyici ağınızı genişletmenin bir yolu da TikTok’ya paylaşacağınız teaser’lardır. Bu teaser’lar<br />

yeni bölümleriniz için hem ilgi çekip takipçi kitlenizi arttırabilir hem de gelecek yorumlar diğer<br />

bölümleriniz için fikir verebilir. Bu sayede takipçileriniz ile etkileşiminizi de arttırmış olursunuz.


3. KAYIT ARKASI VİDEOLARI<br />

Eğer konuklu bir podcast yayını yapıyorsanız, o kaydın bir de görüntülü kaydını alırsanız ve<br />

o videodan kesitleri TikTok’ta paylaşırsanız eğlenceli videolar oluşturabilirsiniz. İster siz isterseniz<br />

de konuğunuz kayıt öncesinde hazırlanırken, kendinize kahve hazırlarken gibi videolar<br />

“hayatın içinden bir gün” gibi içerikleri doğurur ve bu videolar da günlük aktiviteleri izlemeye<br />

hayran kişilere keyif verecektir. Bu tür videolar, siz ve konuğunuz arasındaki uyuşan kimyanın<br />

olduğunu gösterdiği için gerçek bir nebze daha başarılı podcast yayınının göstergesi<br />

olacaktır.<br />

4. PODCAST ÖNERİLERİNİZİ PAYLAŞIN<br />

TikTok’unuzu kendi kişisel podcast önerilerinizi paylaşmak için de kullanabilirsiniz. Bunlar, kendi<br />

podcastinizin olmasının yanı sıra sizi de iyi hissettiren ya da bilgi verdiğini düşündüğünüz<br />

yayınlar olabilir.<br />

Podcast tavsiyelerinizin olduğu videolar, TikTok kullanıcılarını hevesli podcast dinleyicilerine<br />

dönüştürmeye yardımcı olabileceğinden podcast tanıtımı için kullanışlıdır ve podcast ekosistemine<br />

daha fazla dinleyici çekerek ve hem kendi podcastlerinizi dinlemeye hem de podcast<br />

dinleme alışkanlığına vesile olabilirsiniz.<br />

5. İÇERİKLERİNİZİ ÇEŞİTLENDİRİN<br />

TikTok’ta paylaştığınız içerikleri elbette çeşitlendirmeniz gerekiyor. Bu çeşitlilik, platformdaki<br />

başarınız için çok önemlidir.<br />

TikTok’u kullanmanın amacı podcastinizi tanıtmak olsa da, tanıtım kısmına ilişkin fikirlerinizde<br />

emin olmalısınız. Eğer sadece podcast paylaşımları yaparsanız kullanıcılar videonuzu hemen<br />

kaydıracak/değiştirecektir.<br />

Unutmayın, TikTok genel anlamda eğlenceye yönelik bir platformdur.<br />

Diğer bir yandan, sadece kayıt arkası videolarınız ya da kayıt sırasındaki videolar ilgi çekici<br />

olsa da tamamen dikkat çekmek için yeterli olmayacaktır. Bu nedenle, podcastiniz ile ilgili içerikler<br />

ve diğer eğlence odaklı içerikler arasında bir dengede olmanız gereklidir. İster kedi/köpek<br />

videosu olsun, isterseniz de bir dans videosu… Amaç, takipçilerinizin eğlenceli bulacağı bir<br />

içerik olmasıdır. Böylece aralarda paylaşacağınız podcast içeriklerini de takip etmelerine<br />

vesile olacaktır.<br />

SONUÇ OLARAK<br />

Her şeyin sonunda aklınızın bir köşesinde olması gereken: Kitle neredeyse orada olmalısınız…<br />

TikTok şu anda en hızlı büyüyen bir sosyal medya platformu olmasının yanı sıra sizin ve hedef<br />

kitleniz arasındaki ilişkiyi ve bağı güçlendirmeye yardımcı olmak için dinleyicilerinizle bağlantı<br />

kurmanın ve yenilikçi içeriği paylaşmanın benzersiz yollarını sunar.<br />

Elbette başta ön yargılı ya da korku ile yaklaşabilirsiniz. Ancak, yaptığınız yayıncılığın pazarlama<br />

kısmını da unutmamanız gerekmektedir. Ne kadar çeşitli bir kitleye ulaşırsanız yayınınızın<br />

gelişimi de orantılı olarak ilerleme kaydedecektir.


İnsan Kaynakları ve Podcast<br />

İnsan kaynakları departmanı deyince aklımıza sadece işe alım süreçleri mi geliyor? Kafalarda<br />

sabahtan akşama kadar CV okuyup, karar vericiye ileten bir yapı mı oluşuyor? Tabii ki iş tanımlarından<br />

biri bu… Ancak İnsan Kaynakları yöneticilerinin tek sorumluluğu işe alma ya da<br />

işten çıkarma değil. Organizasyon içinde insanın bulunduğu her noktaya dokunmak, şirketin<br />

hedefleri çerçevesinde insan kaynağını potansiyeline ulaştırmak, kurum kültürünü tüm paydaşlara<br />

nakşettirebilecek yapıyı kurmak ve gerekli ölçümleri yapmak modern İK çalışmalarının<br />

konusu. Bu karmaşık sorumluluklar, bir taraftan insan faktörüyle oluşabilecek hataları en aza<br />

indirmeye çalışırken diğer taraftan bağlılık ve çalışan motivasyonu gibi kavramları<br />

mükemmelleştirmeye çalışıyor.<br />

Kurumsal bir şirkette işe ilk girdiğimiz günü hatırlıyorsunuzdur. Çalışma hayatının tabiatında<br />

olan standart sorunların yanında iş arkadaşlarınızla ilişkilerinizin nasıl olacağı, yöneticilerinizin<br />

tutumu, kurumun farklı fikirlere mesafesi gibi konularda da soru işaretleriyle baş başasınızdır.<br />

Tam bu hengâmede masanızın üzerinde İK bölümünden bir zarf, kutu, not vb. eşyalar bulursunuz.<br />

İçinde hoş geldiniz temalı notlar belki bir ajanda ve kalem, belki de Genel Müdür imzalı<br />

bir not vardır. Burada değerli olduğunuz hissettirilmeye çalışılır. Artık güvenli bir iş ortamında,<br />

verimli çalışmalara imza atmaya hazırsınızdır. En azından bu seremoninin yapılma amacı budur.<br />

Organizasyon, renklerine bağladığı oyuncuyu koruyacağını, kollayacağını, düzenli çalışması<br />

halinde kariyer basamaklarını hızla tırmanabileceğini anlatan duygusal sözleşmelerini bu<br />

tarz hareketlerle göstermeye çalışır. Sonra oryantasyon süreçleri başlar. İşletme tüm kodlarına<br />

kadar rahat anlaşılsın istenir. Farklı birimler arası iletişimin önemi vurgulanmakta, şirketin<br />

çok büyük bir makine olduğu ve herkesin hayati önem taşıyan dişliler olduğu hatırlatılmaktadır.<br />

Ve makineler bakım ister. Düzenli aralıklarla eğitimler, kariyer günleri, bireysel geri bildirim<br />

toplantıları gibi aktivitelerle gerekli bakımlar yapılır. Yılsonu partileri, doğum günü kutlamaları<br />

veya özel günlerde verilen minik, sevimli promosyonlarla da organizasyonun sadece işten<br />

ibaret olmadığı, sosyal çerçevede mutlu bir habitat oluşturulmaya çalıştığı mesajı vurgulanır.<br />

Peki, tüm bu süreç şirket içi veya açık şekilde podcast formatında nasıl gerçekleşir?<br />

Konu podcaste gelmeyecek mi diye endişelendiğinizi biliyorum. Panik yok, birkaç konu başlığıyla<br />

İK bölümünün iş yükünü podcastler ile nasıl hafifletebiliriz ona bakacağız. Biraz beyin<br />

fırtınası yapacağız.<br />

Merhaba Takım Arkadaşım<br />

Çalışan açısından işe girişte ilk intiba oldukça önemli… İnternette yazılan bilgiler, misyon-vizyon<br />

açıklamaları standartlaştığından dolayı göz ardı edilebiliyor. Şirket tarihçeleri kurumsallığın<br />

ağırlığı altında gereken önemi göremiyor. Çalışan içinde bulunduğu ekosistemi tanımaya<br />

çalışıyor ancak direkt kaynaklardan ziyade sorularına farklı mecralarda cevap arıyor. İşe başlayacağı<br />

şirketi EkşiSözlük’ten teyit edenler, başlamadan önce İnstagram sayfalarında gezineneler,<br />

şikayetvar.com gibi sitelerin yorumlarında boğulanlar hatta Truva Savaşı’ndaki tahta at<br />

misali Twitter’da anonim hesap açıp firma ile etkileşime girmeye çalışanlar… Bu sebeple dijital<br />

dünyanın her tarafına saçılmış bilgi kırıntılarını toplayarak sonuca varmak isteyen kişiler için<br />

podcast formatı yeni ve heyecan verici bir mecra. Bunu birkaç öneri ile açıklamaya çalışalım.<br />

Şirketinizin kurulduğu günden itibaren tarihçesini dünya ve/veya ülke tarihi ile harmanlayan


15-20 dakikalık podcast serileri, çalışan-iş veren bağını arttırabilir. Mesela 1903 yılında kurulan<br />

bir işletmeyseniz, aynı yıl Italo Marcioni isimli bir dondurma satıcısının dondurma külahının<br />

patentini alması gibi sevimli bilgilerle sosyal hayat ve şirket arasındaki algısal bariyerleri kaldırabilirsiniz.<br />

Şirket tarihindeki krizlerin anlatıldığı bir bölüm ile krizlerin hayatın bir parçası olduğunun<br />

içselleştirilmesi sağlanabilir. Farklı birimlerin başındaki kişilerin iş ve özel hayatlarından<br />

küçük notların paylaşıldığı ses kayıtları ile duygudaşlık arttırılabilir. Departmanların kendilerini,<br />

iş tanımlarını veya önceliklerini belirten açıklamalarıyla “sesli oryantasyonlar” tasarlanabilir. İç<br />

iletişim kanalı olarak podcast formatı şirketle yeni tanışan bireylere yol gösterici olabilir.<br />

Eğitimlerden eğitim beğen<br />

Yeni görevimize başlayana kadar bir sürü eğitim aldık, mürekkep yaladık. Kendimizi kurumsal<br />

dünyadaki en iyi versiyonumuza dönüştürmek için tüm bilgiyi, datayı ve kursları sömürdük.<br />

Yetti mi? Tabii ki hayır. Her işin, her görevin veya sorumluluğun farklı meziyet setlerine ihtiyacı<br />

olduğu aşikâr… Eğitimler için ise zaman kısıtlı, maliyet yüksek. Üstelik eğitimler de bitmiyor<br />

ki; satış eğitimi, pazarlama eğitimi, finans eğitimi, ürün eğitimi, çatışma ve zaman yönetimi<br />

eğitimi, mentörlük, hızlı okuma ve daha nicesi. Podcast formatının zamandan ve mekândan<br />

bağımsız oluşu burada devreye giriyor. İhtiyaç olunan eğitimler mikro podcastler ile taşınabilir<br />

cihazlarda hayat buluyor, bir seyahat sırasında, bir otel odasında eğitimsizlik sorununu<br />

noktalayabiliyor. Şahsen uzun iş seyahatlerinde birçok farklı konuyu podcastler vasıtasıyla<br />

öğrendiğim için bu tarz “zamansız” formatlara ayrı bir hayranlık besliyorum. Kariyer yolunda<br />

gelişmeye açık alanların belirlenmesinden sonra eksik kısımların sesli yayınlar ile desteklenmesi<br />

günümüzde uygulanan bir yöntem. Ancak hazır yayınlardan ziyade organizasyonun hedeflerine<br />

yönelik yapılabilecek özel yayınların verimliliği elbette ki daha yüksek olacaktır. Şirketin<br />

içinde bulunduğu sektöre bağlı değişkenler göz önüne alınarak yapılan sesli yayınlar, lalettayin<br />

bir eğitim programından daha gerçekçi hissedilecektir. Saha personeline zaman yönetimi<br />

eğitimlerinin excel tabloları üzerinden anlatılmasından ziyade güncel örnek ve yaşanmış<br />

olaylarla bezenmiş bir podcast üzerinden anlatılması, gerçekçiliği ve eğitimin amacına ulaşmasını<br />

da sağlamış olacaktır. Ayrıca yabancı dil eğitimlerinden, şirket içi davranış yönetmeliklerine<br />

kadar düşünebileceğimiz her eğitim ve doküman, RSS kodlarıyla organizasyon içinde arşivlenebilir<br />

veya açık kaynak ile tüm dünyaya sunularak şirketin eğitim ve gelişime verdiği önem<br />

gözler önüne serilebilir. Unutmayalım ki eğitimler arttıkça merak ve bilgi iştahı yükselmekte,<br />

farklı kaynak ve modellere olan rağbet artmaktadır.<br />

Sosyalleşiyoruz<br />

Hep mi iş? Her zaman mı eğitim? Pandemi dönemi öncesinde şirket içi eğlenceler, yılsonu<br />

toplantıları olurdu. Karantina dönemlerinde ise online aktiviteler yapılıyor, samimiyet ve kaliteli<br />

iletişim arttırılmaya çalışılıyor ancak yine de eksik bir şeyler var. Son yıllarda kurumsal<br />

şirketler hem çalışanlarına hem de diğer paydaşlarına metal soğukluğunda bir yapı olmadıklarını,<br />

insani değerler ve dostluk düzleminde güven duyulabilecek organizasyonlar olduklarını<br />

kanıtlamaya çalışmaktalar. Bunun için dergiler, dijital arşivler kurmakta ve tüm paydaşlarının<br />

beğenilerine sunmaktalar. İş sonuçlarına değinirken sosyal sorumluluk paylaşımları ve çalışanların<br />

iş dışındaki profilleri ile “bizi bizimle” anlatmak son derece popüler.<br />

Bunu sesli yapsak nasıl olur? Belirlenen periyotta bültenlerimizi podcast olarak sunmak basılı<br />

yayın maliyetlerinin altına ineceği gibi, ses etkileşimi ile yazılanların samimiyeti hissedilecektir.<br />

23 Nisan’da yöneticilerin çocukluk anıları ve yılsonunda yılın genel değerlendirmesi gibi temalı<br />

yayınlar şirketin podcast kanalından tüm paydaşlara açık olabilir. Hatta “100 yıl sonra sizin<br />

görevinizi üstlenecek gelecekteki iş arkadaşına tüyolar” gibi inovatif içerikler organizasyonun<br />

gittiği yönü gösterebilecek vizyoner hamleler olarak okunabilecektir.


İnsan Kaynakları perspektifinden podcast kullanım alanları hakkında aklımıza gelebilecek<br />

birkaç fikir üzerine kafa yorduğumuz bu yazıda amaç tabii ki İK yönetimlerine ahkâm kesmek<br />

değil. Trendler çok hızlı değişiyor, iletişim kanalları her gün çeşitleniyor. Artık e-posta, whatsapp<br />

grupları popülerliğini yitirmekte. İK yönetmeliklerinin kategorize edilip organizasyonlara<br />

sunulduğu eski dönemlerdeki gibi iş yapma şekilleri yeniden tanımlanıyor.<br />

Şirket içi bir iletişim kanalı olarak podcast formatı yaygınlaşıyor, dinlenme sayıları, dinlenme<br />

aralıkları ve periyotlar baz alınarak iç iletişim hakkında kilit datalara sahip olunabiliyor. Dünya’da<br />

20 yıldır kullanılan RSS kodları gerek iş gerekse özel yaşantılarımızdaki etkisini arttırarak<br />

büyüyor. Bu değişimi avantaja çevirmekse artık lüks değil, görevimiz.<br />

Onur Uğur

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!