epilepsinedir
Epilepsi nedir? İlk müdahale nasıl olur? Epilepsililer olarak neler yapabiliriz?
Epilepsi nedir?
İlk müdahale nasıl olur?
Epilepsililer olarak neler yapabiliriz?
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
EPİLEPSİ NEDİR?
Eski yunan dilindeki „Epilepsia‟dan türediği ve nöbet anlamına geldiği bilinmektedir.
Halk arasında sara, tıp dilinde epilepsi olarak geçer.
Beynimizde farklı farklı bölümler var. Her biri başka başka görevleri yerine getiriyor.
Görmek, duymak, anlamak, akılda tutmak (hafıza) hissetmek gibi. Hepimizin
beyninde de sürekli olarak bir elektrik akımı gerçekleşiyor. Epilepsi nöbeti geçirdiğimi
zaman ise beynimizde çok hızlı anormal aktivitesinin sinir hücrelerinde geçici olarak
meydana gelen anomal elektriksel aktiviteye nöbet denir. Tıbbi anlamını kenara
koyup, biraz daha kolaylaştırayım. Beynimizden sürekli elektrik akımı geçiyor ama
nöbet esnasında aynı sürede çok daha fazlası... Bu hızlı karmaşık elektrik akımının
geçişe nöbet, bunun tekrarlandığı rahatsızlığa epilepsi adı verilir.
Bazı nöbetler beynimizin bir noktasına veya birkaç noktasına da zarar verebilir.
Çekilen EEG, MR ve BT sonucunda nörologlar bunu tespit ediyor. Gelen nöbet türü,
röntgen sonuçları, nöbet sıklığı ve nöbetin direncine göre, nörologlar kullanılacak
ilaçları belirliyorlar.
Belli bir sürede sınırlı olarak bilinç, davranış, duygu, hareket veya algılama
fonksiyonlarında ani başlayan, kısa süreli ve geçici değişikliklerde, nöbetlerin, beynin
bir noktasını etkileyebilir. Bunlar görme, duyma, anlama, hafıza gibi farklı bölgeler
olabilir. Bazen beynin 2 ayrı noktasını etkileyen nöbetlerle de (örneğin hem görme,
hem hafıza bölgesini) karşılaşabiliriz. Tek noktayı etkileyen nöbetler parsiyel, farklı
bölgeleri etkileyenler jeneralize nöbetlerdir. (bkz. nöbetlerin, anormal elektriksel
aktivitenin yayılım şekline göre çeşitleri)
Herhangi bir yaş dönemine mahsus değildir. Erkeklerde de, kadınlarda da görünebilir.
En sık gözlemlendiği dönem, 16 yaşına kadar olan çocukluk dönemi ile 65 yaş üzeri
olan dönemdir.
Bazı nöbetler gelmeden birkaç saniye önce hissedilir, bazıları ise hemen gerçekleşir.
Birkaç saniye önce hisseden (aura nöbet) kişiler daha avantajlıdır. Eğer bu gruba
giren kişilerden birisi iseniz, nöbeti hissettiğiniz anda hemen oturun, oturacak yer
yoksa destek alabileceğimiz (örneğin masaya, duvara) bir yere yaslanın, elinizde bir
şey varsa bir yere bırakın; gerekirse yere... Düşüp fenalaşma nöbetleri varsa,
çömelin ki, yer düşüş daha yavaş olsun, aldığınız darbe daha az olur. Bazıları ise
uykuda gelen nöbetlerdir. Bunun için almamız gereken bir tedbir yok; çünkü ani
düşüş olmayacak. Ama ağızdan köpük gelen nöbetler geçiriyorsanız, sırt üstü
uyumayın! Yan veya yüz üstü yatın ki, nöbet gelirse, nefes borunuzun köpükle
tıkanma yani ölüm riskini ortadan kaldıralım ...
Epilepsili iş hayatına da girebilir, eğitimine de devam edebilir, anne de olabilir, sosyal
hayatta da başarılı olabilir, birçoğu askere de gidebilir! Ama bazı noktalara dikkat
etmek şartıyla...
EPİLEPSİNİN TARİHÇESİ
Epilepsinin tarihine baktığımız zaman, tarihçesinin oldukça eski olduğunu
gözlemliyoruz. Bu konu ile ilgili kitaplara ve tabletlere dayanarak, bunları
söyleyebiliriz.
Yazılı tablet ve kitapları beraber inceleyelim:
Eski Yunan dönemlerinde “lunatic” ( bugünkü ikili anlamda delilik veya aya ait)
kelimesi kullanılmış ve daha sonra sadece epilepsi hastaları için kullanılmıştır.
“Maniac” ise, akıl hastalığı anlamına geliyordu. Uzun süren nöbetler
geçirenlere “lunatic” denilir, bazen “maniac” hâle de geldiklerini ifade
etmişlerdir.. Ay‟ın da bu konuda etkili olduğunu düşünmüşlerdir. İlk çağın bu
görüşü, bugün de epileptik psikozla ilgili yaklaşımın temelini oluşturmuştur.
Babiller (M.Ö.1000) epilepsi nedeni şeytan ve hayaletlerle ilişkili olduğunu
düşünmüşlerdir. British Museum‟daki Babil koleksiyonunda bulunan, buna
karşın nöbet çeşitlerini tanımlamak için çalışmaları, günümüzde de hekimlerin
söylediği gibi duygusal sorunların ve az uyumanın, epilepsiyi o günkü tabiri ile
şeytan ve hayallerle ilgili olan bu durumunu tetiklediğini fark etmişlerdir.
Mezopotamya‟da „tüm hastalıklar‟ anlamına gelen Asur yazılarında (M.Ö.718-
612) „Sakikku kil‟ tabletlerinde de bahsedilmiştir. Eski Mezopatamya‟da “tüm
hastalıklar” anlamına gelen ve yaklaşık kırk tabletten oluşan “Sakikku kil”
tabletlerinin bir kısmında epilepsi hastalığından bahsedilmiştir. Bu belgeler
Türkiye‟de Urfa yakınlarında Sultantepe‟de bulunan Yeni Asur yazısıyla
yazılmış tablet yazıtlardır.
Hipokrat (M.Ö.400) Kendisi de, babası da hekim olan birisi olarak yazdığı ilk
kitabı olan „Mukaddes Hastalık‟ kitabında epilepsiyi anlatır. Antik Sümer
dilinde, tabletlerdd “düşüren hastalık” olarak anlatmıştır. Epilepsinin insan
organizmasından kaynaklandığını ilk kez söyleyen kişidir; Hipokrat.
Oribasius (M.S.400) Bizans döneminde epilepsi hastalığını ve nöbet
esnasında neler yapılması gerektiğini, tıbbi metinlerle anlatmıştır.
İbni Sina (980-1037) İslamiyet döneminde epilepsi tedavisine daha bilimsel
yaklaşıp; 12. yüzyılda Latinceye çevrilerek kitabı, Avrupa‟da ve Orta Doğuda
başyapıt olarak değerlendirilmiş hekimlerimizdendir.
Muhammed İbn Zekeriaya el Razi‟nin (865-925) İslamiyet tarihinde epilepsi
üzerine araştırmalar yapan hekimlerimizdendir.
İncil‟de İsa‟ya epilepsili olan kişi getirip; şöyle ifade ediyorlar: „Dilsiz bir ruha
tutulan, oğlumu sana getirdim. Ruh onu nerede yakalarsa, yere çarpıyor.
Çocuk ağzından köpükler saçıyor, dişlerini gıcırdatıyor ve kaskatı kesiliyor.‟
Italyan ressam Raphael Santi ise, (yukarıdaki resimler) epilepsiyi resme
dökerek ifade ediyor. "The Transfiguration of Christ on Mount Tabor"' adlı
tabloda, epilepsi ile ilgili anlatı içerir ki; ressamın erken ölümünden dolayı
tamamlanamamıştır. Bu resimde, epilepsi nöbet geçiren kişi anlatılmıştır.
1867 yılında Almanya‟da epilepsili erkek çocuklar için, Epilepsie-Zentrum
Bakımevi, 1892 yılında Kehl‟de epilepsili çocuklar için tedavi ve bakımevi, yine
19.yy Fransa‟da nörolojik, epilepsili ve psikolojik kadın hastalar için Hopital de
la Salpetrie kuruldu.
1890‟lı yıllarında, nöroları ilgilendiren dejeneratif teori Morel, ayrıca Kraeplin,
Bleuler gibi birçok tanınmış ruh bilim uzmanları bu konularda araştırmalar
yapmıştır.
Harvard‟dan Lennox ve Gibbs‟in, Mausley‟den Pond ve Hill‟in epilepsi ile
psikiyatrik hastalıklar arasındaki ilişkiyi anlamaya yönelik çalışmaları konunun
güncelliğini arttırmıştır.
1949‟da temporal lop epilepsisinin keşfi limbik sistem ve Papez halkası ile ilgili
düşüncelere, mental hastalıkların spesifik beyin alanlarındaki, özellikle
temporal lobdaki epileptik bozukluklarla bağlantılı olduğu düşüncesi,
epilepsinin gelişmesine öncülük etmiştir.
İnsanlık tarihi kadar eski zamanlardan bu yana "Kutsal Hastalık" adıyla bilinen
epilepsi (sara), dramatik belirtileri ve bulgularından dolayı toplum tarafından
sosyal kabulü olmayan, varlığından utanılan ve bu olumsuz etiketlenmelerden
kaçınıldığı için gizlenen bir hastalık olarak dikkat çekmektedir.
Son yıllarda epilepsi hastalığının tanı ve tedavi olanaklarındaki büyük gelişmelere,
henüz arzu edilen düzeylerde olmasa da, hastaların bireysel hak ve
özgürlükleri konusunda yapılan yasal ve toplumsal düzenlemeler olmuş, halk
daha fazla bilinçlenmiştir..
EPİLEPSİLİ OLAN KİŞİLER BAŞARILI OLABİLİRLER Mİ?
Epilesiyi aşırı boyutlarda yaşayan ve engel dereceleri yüksek olan kişileri bir kenara
koyarsak, epilepsililer de başarılı olabilirler.
Hatta bazıları gibi unutulmayanlar arasına bile girebilirler. Bunlardan bazıları:
Demek ki; istersek ve çalışırsak; biz de başarılı olabiliriz!
EPİLEPSİ NEDEN OLUR?
Beyni etkileyen her türlü hastalık ve darbe epilepsi nöbetlerine yol açabilir. En çok
karşılaşılan durumlar :
Hamilelikte karna alınan darbe,
Doğum öncesi annenin enfeksiyonu,
Doğum sırasında oksijen yetersizliği
Kişinin herhangi bir nedenle başına aldığı darp, kafa travması (kaza, düşme,
vurma gibi)
Çocukken havale, menejit gibi bir ateşli hastalık geçirmek,
Uzun süreli olan ateşli hastalıklar,
Genetik
Yaşlılarda damar tıkanıklığı, alzhiemer, kronik troid, travma, metabolik
hastalıklar gibi hastalıkların tetiklemesi,
Diğer
NÖBETİ TETİKLEYEN UNSURLAR
Tabi ki; bizler de herkes gibi, sevinir, üzülür, heyecanlanırız ama aşırısı nöbetleri
tetikleyebiliyor.
Fazla üzüntü, sevinç, korku, heyecan, açlık, stres, yorgunluk, uykusuzluk, elektronik
araçları fazla kullanmak, lazer ışıklarının olduğu yerlerde uzun süre kalmak nöbeti
tetikleyebiliyor. Ayrıca kola, çay, kahve, neskafe, ekspresso gibi uyarıcı içecekler ile
alkollü içecekler için de geçerli.
Yukarıdakilerin hepsi, herkesi çok fazla etkilemese bile, bazıları çok fazla
etkileyebiliyor. Örneğin üzüntünün olduğu her anda bana mutlaka nöbet gelirdi.
Diğerlerinden de bazen etkilendiğim olurdu ama üzüntü olup, nöbet geçirmediğim
gün yoktu diyebilirim. Nörologların da seneler önce bana söylediği, tetikleyen
unsurların bünyeden bünyeye değişkenlik gösterebildiği idi.
Tüm bunlardan çok daha önemlisi, ilacın alınmaması, unutulması ve düzenli
olmaması. Çocukken doktorum „bir öğün almazsan, 1 sene almamış olursun;
kesinlikle unutmayacaksın ve düzenli saatlerle, tok karna içeceksin‟ demişti. Bu da
ilacımızı tam ve düzenli aralıklarla kullanma konusunda gösterilmesi gereken
ehemmiyeti gösteriyor.
Bir de bilinçsizce yapılan çok büyük bir hata var! Sosyal medyada epilepsili kişilerin
birbirine hangi ilacı kullanıp, hangisini tavsiye ettiklerini birbirlerine sorması,
gerçekten trajik bir durum. 6 yıl tıp fakültesi okuyup, 5 yıl nöroloji üzerine yüksek
lisans yapınca, hekim uzmanlığını yeni hak etmişken, röntgenlere bakarak ilaç
yazabilirken, tıp okumayan, belki lise mezunu bile olmayan bir kişi, arkadaşına nasıl
ilaç önerebilir? Ne yazık ki; sosyal medyada bu yanlışı sürekli gözlemlemekteyiz...
Kesinlikle yapmayın; çevrenizdeki kişilere, yarar değil zarar verirsiniz!
NÖBETİN BÜYÜKLÜĞÜNE GÖRE ÇEŞİTLİLİK
Uzmanlar epilepsinin 25‟e yakın epilepsi çeşiti, 100 e yakın epilepsi sendromu çeşiti
olduğunu söylüyorlar.
Epilepsi çeşitleri küçük ve büyük nöbet olarak adlandırılır.
1)Küçük nöbetler, bir anlık dalgınlık, yutkunma şeklinde olan nöbetlerdir ki; bunu
sadece ebeveynleri ve kardeşleri fark edebilir. Çevredeki kişiler, „gözü daldı, birşey
düşünüyor‟ diye düşünebilirler. Ama yakınları aynı anda hem dalgınlık, hem
durgunluk, hem yutkunma bir arada olduğunu fark eder ve nöbet geçirdiğini anlar.
Küçük nöbet geçirenler pek bir riskle karşılaşmazlar.
2)Büyük nöbetler, vücudun kasılması, gevşeyip; düşmesini, aniden yere düşme,
bağırma, elini ayağını vurma gibi durumlar olduğu gibi, bazıları uyanıkken, bazıları
ise uykuda gelebilir. Büyük nöbetler, her türlü riske açıktır. Örneğin caddede
karşıdan karşıya geçerken, denize girince, bıçak-makas gibi bir materyalle çalışırken,
tepside sıcak içecekler (çay gibi) taşırken... İşte bu gibi durumlar, hem nöbetten
dolayı karşılaştıkları durum, hem de haşlanma, yaralanma gibi durumlar da söz
konusu olabilir. İlk yardım, doğru meslek seçimi, nöbeti tetikleyen unsurları minimize
etmek, nörolog ve ilaçtan sonra nöbeti engellemenin başka bir yoludur.
Epilepsi sendromları, epilepsi türünden fazlasını içerir. Epilepsi sendromları 3 çeşittir:
Hastalığın belirgin bir nedeni olmayıp, genetik bir bağlantısı olan türüdür ki,
buna idiyopatik epilepsi denir.
Doktorların hastalığın bir sebebine bağlı olduğuna inandığı, fakat sebebini
teşhis edemedikleri hastalardır ki; buna kriptojenik epilepsi denir.
Baş yaralanması, doğum sırasında beyin hasarı, inme, beyin enfeksiyonu ve
nadiren beyin tümörü şeklinde nöbetin nedeni bilinmektedir ki, buna
sempomatik epilepsi denir.
NÖBET TÜRÜNE GÖRE
EPİLEPSİ TÜRÜNE GÖRE
Küçük Nöbet (Petite Mal):
Yutkunma ve dalgınlık
nöbetleri
Büyük Nöbet(Grande Mal):
Kasılma ve bayılma nöbetleri
Jenaralize Nöbet :
Beynin 2 bölgesini de
etkileyen nöbet
Parsiyel (Fokal) Nöbet:
Beynin tek bölgesini ekleyen
nöbet
NÖBETLERiN, ANORMAL ELEKTRiKSEL AKTiViTENiIN
YAYILIM ŞEKLiNE GÖRE ÇEŞiTLERi
Beynin tümünü etkileyen ve bir kısmını etkileyen nöbet çeşiti olarak jeneralize ve
parsiyel (fokal) nöbetler vardır.
Parsiyel (Fokal) Nöbetler: Beynin belirli bir bölgesinde başlayıp, beynin bir kısmını
etkileyen nöbetlerdir. Parsiyel nöbetlerde sadece ayakta ya da kolda kasılmalar, kol
veya bacakta uyuşma-karıncalanma, yanma ve nadiren ağrı gibi kısa süren belirtiler,
deride renk değişiklikleri (kızarma-solma), kan basıncı değişiklikleri, ani korku, daha
önce olmamış bir olayı olmuş gibi (deja-vu) ya da daha önceden olan bir olayı
olmamış gibi (jamais-vu) hissetme, hoş olmayan koku veya tat hissetme, mideden
yukarı doğru yükselen, tarifi güç, hoş olmayan bir his, başın bir yöne doğru çekilmesi,
kolun yukarı kalkması, yalama, yutkunma, ağız şapırdatma gibi hareketler, elbisenin
düğmeleri ile oynama, elbiseyi çekiştirme, sadece bilinç bulanıklığı gibi nöbetler
karşımıza çıkabiliyor.
Jeneralize Nöbetler: Beynin her iki kısmını etkileyen, eş zamanlı olarak tüm beyin
bölgelerini etkileyen nöbetlerdir. Jeneralize nöbetlerde, bilinç kaybı ile birlikte ani
olarak dalma, tüm vücutta kasılma ve atmalar, sıçramalar şeklinde gelen nöbetlerdir.
Nöbet geçirirken, ağızdan köpük gelmesi, dilini ısırma, küçük ve/ya büyük tuvaletini
kaçırması gibi durumlarla da karşılaşılabilir.
EPİLEPSİNİN SAPTANMASI
Epilepsinin ve beynin epilepsiden etkilenmesi durumunu, EEG, BT ve MR
gösterir.
EEG: Kısa adıyla EEG, açılımı ise elektroensefalografidir. Epilepsiden
kuşkulanılan hastalar için uygulanan, en eski inceleme yöntemidir. Epilepside
sık görülen elektriksel aktivite bozukluğunu ve beynin anormal çalışan
bölümünü gösteren belirli bozuklukları tespit etmek için kullanılır. EEG,
normal çıktıysa mutlaka sağlıksınız, bozuk ise mutlaka epilepsilidir anlamına
da gelmez!
EEG çekimi sırasında çıkan çizgiler beyin dalgalarını gösterir ki; yaşa, aç-tok
olma durumu gibi etkenlerden dolayı farklılık gösterdiği gibi, gözünüzün açıkkapalı
olması bile, elektrotları etkiler. Bu nedenle EEG çekiminde, teknikerin
size söylediklerini aynen uygulayın. Uyanıkken de, uykudayken de EEG
çekimi istenebilir, çekime saçlarınız temiz gidin.
BT: Kısa adıyla, BT, açılımı ise bilgisayarlı beyin tomografisidir. Görüntüleme
tekniğinde X ışınlarını yani radyasyonu kullanır. Kesitsel 3 boyutlu (önden
arkaya-coronal; yukarıdan aşağıya-axial; sağdan sola- sagittal) görüntü almak
için kullanılan radyolojik teşhis yöntemidir. EEG den sonra kullanılmaya
başlanan yöntemdir.
MR: Kısa adıyla MR, açılımı ise manyatik rezonansdır. Görüntülemede
manyetik alanlı radyo dalgalarını kullanır. Daha çok beyin omurilik hastalıkları,
sporcu yaralanmaları, kas iskelet sistemi, nörolojik hastalıkları gibi
rahatsızlıkların teşhisinde ön plana çıkan, vücut yapılarındaki hastalıkların
teşhisinde kullanılır. En son kullanılmaya başlayan yöntemdir.
EPİLEPSİ TEDAVİSİ
Epilepside en önemli nokta; sürekli doktor değişikliği yapmayın. Bir de nörolog size
hangi ilaçları verdiyse, düzenli olarak kullanın. İlk tercih ilaç, daha sonra ameliyat, bir
sonraki vns olur. Bazı durumlarda da ketojonik diyet tercih edilir.
Ameliyat, vns, ketojenik diyet uygulanırken de, ilaçlar düzenli olarak alınmaya devam
edilmelidir.
1) İLAÇLA
Birçok kişi ilaçla iyileşiyor ve ilacı kesiliyor.
Bazıları için doğru ilaç bulunarak; nöbet engelleniyor ama bazı kişiler için ilaç
tespit edilemediği gibi, dirençli epilepsi de cevap vermiyor olabilir. Bu nedenle
hayatı boyunca ilaç kullanarak hiç nöbetsiz olduğu gibi, belirli sıklıkla nöbetleri
tekrarlayanlar olabilir.
2) AMELİYATLA
Genellikle beynin tek noktasını etkileyen, yani parsiyel (fokal) nöbetlerde, tam
olarak beynin etkilendiği yerin tespit edilmesi sonucunda, bir grup epilepsili
beyin ameliyatı ile iyileşebiliyor.
Uzun süre birkaç ilaç kullanmasına karşın, dirençli nöbetlere, ilaçla çözüm
bulunamaması durumunda tercih ediliyor.
Rezektiv cerrahi denilen, nöbetlerin tek noktayı etkilediğini fark edip, o
noktanın ortadan kaldırılması ile sağlığına kavuşabiliyor.
Bazı epilepsililerin ameliyatlarıyla, epilepsi tam olarak geçmese bile, çok büyük
oranda iyileşme sağlandığını görebiliyoruz.
Rezektiv cerrahi denilen, tek noktayı ilgilendiren (parsiyel nöbetler), genellikle
temporal lob olarak tespit edilen, sağ ve sol kulağın üzerindeki bölgeleri
içeriyor.
Genellikle parsiyel nöbetlerin, temporal lob bölgesinde bulunan epilepsililer
ameliyat oluyor ki; 1997‟den bugüne ülkemizin birçok noktasında operasyonlar
gerçekleşiyor.
Nöbetin gelişi ile beynin birden fazla noktasını içeren jeneralize nöbetlerde
yaşanıyor. Bunlara tıp dilinde fonksiyonel cerrahi veya palyatif cerrahi adı
veriliyor. Nöbetin yayılım yollarının kesilmesiyle, beyin kısımlarını yalnız
bırakarak; nöbetin yayılımını önlemek amacıyla yapılan operasyonlardır. Tam
olarak nöbetlerin bitmemesine karşın, sorunu minimize hale getirerek, hayat
kalitesinin artmasını sağlayan ameliyatlardır.
3) VNS
Beyin ameliyatı riskini, alamadıkları epilepsi türü de vardır. Özellikle jeneralize
nöbetlerde... Örneğin birçok epilepside tam hafıza noktasında veya görme
noktasında sorun teşkil edilince, kör olma, hafıza yitirme gibi riskleri almak
istemeyen nöroloji ve nöroşiroloji uzmanları, vagal sinir stimulasyonu yani vagal
sinir uyarımını tercih ediyorlar. Halk dilinde buna pil diyoruz. Vagus siniri olarak,
beyin ile vücut arasında duyusal ve motor bilgilerini vücuttan beyne ve beyinden
vücuda gönderildiği sol göğüs bölgesi ve boyun arasına yerleştiriliyor. Beyin
ameliyatından daha basit bir operasyondur ama belirli aralıklarla vns ait biten pilin
yenilenmesi gerektir. Gelen nöbetleri sıfırlamaz ama büyük bir çoğunluğunu
engelleyerek; (örneğin 10 nöbeti 2 nöbete indirmek gibi), hayat kalitesinin
artmasını sağlar.
4)KETOJENİK DİYET
Bir de ketojenik diyet uygulanan epilepsi hastaları vardır. İlaçla nöbetleri
durmayan çocuklar için uygulanan, tedavi yöntemidir. Yağdan zengin,
karbonhidrattan fakir bir diyettir. Diyet konusunda uzmanlaşmış bir ekip
tarafından uygulanmalıdır. Diyet uygulanırken, bazı kan ve idrar tetkiklerinin
izlemesi gerekecektir. Nörologun gerekli görmesi durumunda uygulanan bu diyet,
eğer sizin nöbet ve bünyenize uygunsa, zaten nörolog tarafından size
önerilecektir.
EPİLEPSİDE İLK YARDIM
Epilepsililer büyük nöbet geldiği zaman genel olarak ne yapmalı ve yapılmamalı
konusunda genel bilgiye sahip olursak, bazen hayat kurtarabiliriz. Etap etap
yapılacakları anlatacağım.
Birden bire birisi fenalaştı! Birkaç saniye içerisinde yapmamız gerekenler:
1)Hemen başının altına yumuşak bir cisim koyun ki darbe almasın. Çünkü o darbe
birkaç yıl sonra, başka bir olumsuz durumu tetikleyebilir!. Örneğin çantanızı,
montunuzu, hırkanızı hiç birşey bulmazsanız; elinizi...
2)Hiç panik olmayın, önce „etrafında kesici alet var mı‟ diye bakın. Mesela mutfakta
yemek yaparken düştü ise, çevresinde bıçak, bardak; dikiş ile uğraşıyorsa çevresinde
makas gibi aletler olabilir. Hemen eşyaları uzağa itip; -kişiler etrafına toplanmış
olabilir- etrafını açın. Kravat, papyon, gibi sıkı giysileri gevşetin.
3)İkinci etap elini ayağını vuruyorsa ve/ya kasıyorsa sakın tutmayın! Bilinçsizce
yapıyor, elini-ayağını tutarsanız, kırabilirsiniz
4)Ender de olsa, ayaklarının üzerinde duramayacak şekilde, dizleri boşalıp; yere
düşme şeklinde de nöbet gelebilir.
5)Ağzından köpük gelen bir nöbeti ise, başını yan çevirin ki; köpük dışarı aksın!
Yoksa nefes borusuna giderek tıkanıp; beyne giden bir damarın tıkanmasına,önemli
bir depresyona hatta ölümüne neden olabilir! Çok ender olmasa da; karşılaşılabilen
bir durumdur.
6)Ağzı kilitlenen kişinin; sakın ağzını açmaya çalışmayın; artık kenetlendi!
Zorlarsanız, çene kemiği kırılabilir! Dilini de ısırsa önemli değil. Çünkü dil ve koltuk
altı kendi kendine iyileşen 2 organımızdır.
7)Kolonya, soğan gibi bir şey koklatmayın, ayılsın diye uğraşırken, nöbet süresini
uzatırsınız!
8)Nöbet esnasında yüzünü yıkamaya çalışmayın. Su genzine gidip, tıkanabilir!
9)Kendine geldiği zaman nöbet esnasında yaşanan bilinç kaybından dolayı, birkaç
saniye nerede olduğunu düşünerek, huzursuzca gözünü açıyor; özellikle kadınlar! Bu
nedenle nöbet biter-bitmez „ne oldu, niye oldu‟ demek yerine, „korkma iş yerindesin,
korkma mağazadasın‟ demeniz, o kişinin rahatlamasına neden olacaktır.
10)Ayağa kalkarken destek olun, birkaç saniye içinde baş dönmesi bitmiş, kendisi
yürüyebilir duruma gelmiştir.
Bu anlatılanların tamamı aynı kişide olmayabilir ve uzun gibi görünen bu nöbet süresi
1 dakikadan kısadır. İlk müdahaleden sonra nöbetin tekrarlaması olmuyorsa,
ambulansa gerek yoktur
Eğer nöbet
1) 2 dakikayı geçen veya tekrarlayan nöbetler gerçekleşiyorsa,
2) İlk yardımı tam olarak bilemiyor veyahut panikten birşey yapmamıyorsak,
3) Fenalaşan kişi başını sert bir şekilde vurduysa,
4) Fenalaşan kişi hamileyse,
5) Arka arkaya nöbet tekrarlıyorsa,
6) Denizde ve/ya havuzda nöbet geçirdiyse,
7) Nöbetten sonra, hâlâ nefes almakta zorlanıyorsa,
O zaman mutlaka ambulans çağırmalıyız! Mümkünse,nöbeti videoya çekin. Çünkü
video sizin anlatmaya çalıştığınız durumu, nörologa en net şekilde anlatacaktır.
İlk yardımdan korkmayalım. Bilmeden müdahalede bulunmak yanlıştır ama bilinçli
müdahale ile kalp krizi ve epilepside ilk yardım hayat kurtarabilir. Epilepsili olmayan
arkadaşlarımızı da duyarlı olmaya davet ediyorum.
Şu anda epilepsinin ne olduğunu bile bilmeyebilirsiniz ama yarın sizin bu durumla
karşılaşmayacağınız anlamına gelmiyor. Ayağınızın kayıp başınızı bir yere
çarpmanızla beraber o anda veya birkaç yıl sonra da bu durumla karşılaşabiliriz.
Kısaca hepimiz, her hastalık gibi, epilepsiye de adayız...
Epilepsili olmak, bir şey yapmamak ve/ya yapamamak değildir! Kendisini otokontrol
altına alarak, herkesin yapabileceğini, yapabilmektir. Epilepsi derneğinin üyesi olmak
ise, başkalarını da bilgilendirmek, bizim yaşadığımız sıkıntıları diğer arkadaşların
yaşamaması için çalışan, çok daha duyarlı bir birey olmaktır.
Sevgiyle kalın…
Ebru ÖZTÜRK
Eski Epilepsi Hastaları Derneği Kurucusu&Başkan Yardımcısı
Eski Epilepsi Hasta ve Yakınları Derneği Kurucusu&Başkanı
Eski Türkiye Sakatlar Derneği Kadın Kolları Başkanı
Epilepsi ve Yaşam Platformu Kurucusu&Başkanı
İstanbul İşçi Sendikası Engelliler Sorumlusu
Öncü Kadın Engelliler Komisyonu Kurucu Üyesi
Ulusal Strateji Merkezi Sağlık Komisyonu Üyesi
İlk Elektronik İktisadi ve İdari Bilimler Sözlüğünün Girişimcisi