23.04.2021 Views

İMİ Koleji 23 Nisan Gazetesi - 2021

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İMİ KOLEJİ

23 Nisan Gazetesi




Sevgili Çocuklarım,

23 Nisan bana her zaman, çocukluğumu, bayramı,

eğlenmeyi, doya doya oynamayı ve en önemlisi bize

bu bayramı hediye eden, tüm dünyanın en büyük lider

kabul ettiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırlatır.

Kendimizi bildiğimiz , anladığımız, hayatı

anlamlandırmaya çalıştığımız, toplumda ben de varım

diyerek kabul görmek istediğimiz o küçük yaşlarda bir

de bakıyoruz ki bir lider, bizi bizden çok düşünerek bize

her yıl kutlanacak çok güzel bir gün, bir bayram günü

armağan etmiş.

O zaman sen de ey Türk çocuğu Ata’mızın açmış olduğu

yolda,

Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalarak;

Çalışmaktan

Üretmekten

Keşif yapmaktan

Bilgiyi aramaktan

Arkadaşlıktan

Yardımseverlikten

Dürüstlükten

Mutluluktan

Sevmekten

Ülken için güzel işler yapmaktan asla vazgeçme.

Geleceğimiz sizin o güzel yüreklerinize ve beyinlerinize

emanet.

Nice 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram’larını

hep birlikte büyük bir coşkuyla kutlamak dileğiyle.

Bayramımızı kutlar, o güzel yanaklarınızdan sevgiyle

öperim.

Gülay KARAN

Genel Müdür


Neden her 23 Nisan bir öncekinden daha seviçli ve daha coşkulu geçer? Her

seferinde neden artar bu coşku?

Bir çocuğun gözünden bu gezegen öyle güzeldir ki! Bir bütündür, ayrım yoktur.

Herkesin mutlu olduğu rengarenk, sonsuz bir yerdir ve bir çocuk olduğu yeri öyle güzel

aydınlatır ki… Çevresindekilere büyük heyecanlar verir, umutları arttırır.

Mustafa Kemal Atatürk, çocuklarımız Dünyamızın geleceği oldukları için 23 Nisan’ı tüm

dünya çocuklarına armağan etmiş ve bu bayrama Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı

adını vermiştir.

Atatürk ’Türk Milletinin geleceği bugünkü çocukların doğru görüşü ve yorulmak

bilmeyen çalışma azmi ile büyük ve parlak olacaktır.’ demiştir. Bu ülke sizlere emanettir.

Çok çalışmalısınız ki kurduğunuz düşler yalnızca imkansız hayaller olarak kalmasın,

gerçeğe dönüşsün. Büyük başarılara imza atmalısınız ki, sizden sonraki nesillere örnek

olabilin, daha iyisini yapmaya onları yöneltebilin.

Atamızın sizlere olan güveninin karşılığını en güzel şekilde vereceğinize olan

inancımız tamdır.

Bayramınız kutlu olsun.

Selin KOBAN

Anaokulu ve İlkokul Müdürü


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve

Çocuk Bayramı’nın Tarihçesi

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921’de Milli Bayram olarak

kutlanmaya başladı.

1920’deki Meclis açılışının kutlandığı 23 Nisan, 1929 yılında Mustafa Kemal Atatürk

tarafından çocuklara armağan edildi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün, çocuklara armağan ettiği

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 23 Nisan 1921’de Milli Bayram olarak

kutlanmaya başladı.

Atatürk, 23 Nisan 1921’de Milli Bayram olarak kutlanmasına karar verilen 23 Nisan’ı, 23

Nisan 1929 tarihinde çocuklara armağan etti. Böylece 23 Nisan ilk defa, 1929 yılında Çocuk

Bayramı olarak kutlandı.

23 Nisan, 27 Mayıs 1935 tarihinde çıkarılan Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında

Kanun ile “Ulusal Egemenlik Bayramı” olarak kutlanmaya devam edildi.

Kanunun ikinci maddesinin b fıkrasında, “Ulusal Egemenlik Bayramı; 22 Nisan öğleden

sonra ve 23 Nisan günü” ifadesi yer aldı.

1981 tarihli Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun’da, 20 Nisan 1983’te yapılan

değişiklikle, 23 Nisan Ulusal Egemenlik Bayramı’nın adı, “Ulusal Egemenlik ve Çocuk

Bayramı” olarak değiştirildi.

“1922’de Ankara’daki 23 Nisan kutlamalarına öğrencilerin de katılması ayrı bir coşku

yarattı. 23 Nisan’ın çocuk bayramı olmasını isteyen Atatürk’ün de destek olmasıyla

1925’te, 23 Nisan aynı zamanda “Çocuk Günü”, 1926’dan itibaren ise “Çocuk Bayramı”

olarak kutlandı. İlk kapsamlı “Çocuk Bayramı” kutlamaları Atatürk’ün himayesinde

1927’de yapıldı. 23 Nisanlar, 1929’dan itibaren “Çocuk Haftası” olarak kutlandı.”


ATATÜRK

VE ÇOCUK SEVGİSİ

Çocuk olmak…

Çocuk olmak hepimizin en güzel yılları, kırmızı pabuçları, bayram sabahları, büyük

heyecanları, coşkuları, umudu taşıyan bir dönem. Çocuk olmak en büyük sevgiyi en dolu

haliyle yaşayabilmek. Görüp görebileceğimiz sevginin en masum halidir çocuk olmak. Çocuk

olmak özgürlük ister, özgürce gülmek, özgürce oyun oynamak, bağımsız ve hür olmayı ister.

Çocuk ruhunu hiçbir zaman unutmamış bağımsızlık ve hürriyet temsili Mustafa Kemal Atatürk,

günümüze kadar her yönüyle araştırılmıştır. Fakat çocuklara karşı olan sevgisinden ne

yazık ki pek az bahsedilmiştir. Atatürk, yaşamı boyunca tüm sevdiklerine hangi yaşta olursa

olsun “çocuk” diye seslenmiştir. Ne büyük bir anlam yüklemiştir aslında sevdiklerine. Onun

sözlüğünde çocuk, sevgi demektir. Çocuk onun gözünde saflığı, dürüstlüğü ve temizliği temsil

etmiştir. Her fırsatta sözleri ve yaptıkları ile sevgisini belli etmiştir Mustafa Kemal Atatürk.

Mustafa Kemal Atatürk, savaş yıllarının en kötü koşullarında dahi çocuklarla yakından

ilgilenmiş birçok çocuğu koruması altına almıştır ve ne güzel demiştir “Çocuklar geleceğimizin

güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu yarının büyüğü olarak yetiştirmek

hepimizin insanlık görevidir.” Sadece dilinde değildir Mustafa Kemal’in çocuk sevgisi.

Kurtuluş Savaşı yıllarında babasını, ailesini savaşlarda kaybetmiş yetim çocuklara sahip

çıkmak için Çocuk Esirgeme Kurumu’nu (Himaye-i Etfal Cemiyeti) 1921 yılında kurmuş ve

kurumun koruyuculuğunu yapmıştır. Hatta konunun ciddiyetini bir konuşmasında: “Vatandaş,

memleket çocuklarını korumayı üzerine alan Çocuk Esirgeme Kurumuna yardım etmeye

mecburdur.” sözleriyle vurgulamıştır.

“Ulusal egemenlik öyle bir ışıtır ki, onun karşısında zincirler

erir, taç ve tahtlar batar yok olur” diyen Mustafa Kemal

Atatürk, Dünya’ya kafa tutmuş ve bu güzel günü koca yürekli

çocuklarının küçücük avuçlarına emanet etmiştir. Bugün

23 Nisan. Bugün Dünyada daha önce hiçbir çocuğun sahip

olmadığı bir bayram. Bugün “Ulusal Egemenlik ve Çocuk

Bayramı”.

Mustafa Kemal Atatürk’ün koca yürekli küçücük avuçlu

çocukları olarak UNESCO’nun 1979 yılını çocuk yılı ilan

etmesiyle o yıldan itibaren öncülüğümüzde bu günü tüm

dünya çocukları ile birlikte kutlamaya devam etmekteyiz.

Atatürk’ün “çocuk” seslenişindeki sımsıcak sevgiyi,

samimiyeti, geleceğe dair yüklediği anlamı yitirmeden

her daim coşkumuz ve heyecanımızla nice 23 Nisanlar’ı

yaşayacağız ve yaşatacağız. Yaşasın “23 Nisan” yaşasın

“Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı”.

Kadriye Baş Köse

İMİ Koleji Sınıf Öğretmeni


Kasım 1959’da imzalanan bildirge çocuğun temel haklarının

yanı sıra eğitim, sağlık, hukuk gibi alanlarda ve çalışma

hayatında rolünün yasalar ile koruma altına alınmasını

amaçlamıştır.

Çocuğun mutlu bir çocukluk geçirmesi ve kendisinin ve toplumun iyiliği için burada ortaya

konan hak ve özgürlüklerden yararlanması amacıyla, Birleşmiş Milletler bu bildirgeyi ilân eder

ve ana-babaları, kadın-erkek herkesi, gönüllü örgütleri, yerel makamları ve ulusal hükümetleri

bu hakları tanımaya ve aşağıdaki ilkeler uyarınca, adım adım alınacak yasal ve başka

önlemlerle, bu hakların gözetilmesi için çalışmaya çağırır.

Çocuk Hakları Bildirgesi İlkeleri:

İlke 1: Çocuk, bu bildirgede ortaya konan haklardan yararlanır. Her çocuk, kendisinin ya da aile

sinin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, ulusal ya da toplumsal köken,

mülkiyet, doğuş ve başka bir statüsünden dolayı herhangi bir ayrım yapılmaksızın bu haklara

sahiptir.

İlke 2 : Çocuk, özel olarak korunur; sağlıklı ve normal biçimde, özgür ve onurlu koşullarda

bedensel, zihinsel, ahlâksal, manevî ve toplumsal olarak gelişebilmesi için çocuğa, yasalar ve

başka yollarla, fırsatlar ve kolaylıklar sağlanır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda, her şeyden

önce çocuğun yararı göz önüne alınır.

İlke 3: Çocuğun doğumundan başlayarak bir isme ve vatandaşlığa hakkı vardır.

İlke 4: Çocuk sosyal güvenlik olanaklarından yararlanır. Çocuğun sağlık içinde büyüme ve

gelişme hakkı vardır. Bu amaçla kendisine ve annesine, doğum öncesi ve sonrası özel bakım

ve korunma sağlanır. Çocuğun yeterli beslenme, barınma, eğlenme ve sağlık hizmetlerine

hakkı vardır.

İlke 5: Bedensel, zihinsel ve toplumsal bakımdan engelli çocuğa, özel durumunun gerektirdiği

özel muamele, eğitim ve bakım sağlanır.


İlke 6: Çocuğun, kişiliğinin tam ve uyumlu gelişmesi için sevgiye ve anlayışa ihtiyacı vardır.

Çocuk, mümkün olduğunda, ana-babanın bakımıyla ve sorumluluğu altında, muhakkak da

sevgi ile maddî ve manevî güvenlik ortamında yetiştirilir; kolay incinebilir yaşlarda çocuk,

istisnaî durumlar dışında, annesinden ayrılamaz. Ailesiz ve yeterli destekten yoksun çocuklara

özel bakım sağlamak, toplumun ve kamu makamlarının ödevidir. Geniş aile çocuklarının

korunması amacıyla, devletçe ve başka kaynaklardan yardım sağlanması arzu edilir.

İlke 7: Çocuğun, en azından ilköğretim aşamasında, ücretsiz ve zorunlu bir eğitim almaya

hakkı vardır. Çocuğa, genel kültürünü geliştirmeye yarayacak ve fırsat eşitliği temeli

üzerinde yeteneklerini, kişisel yargı gücünü ve ahlâksal ve toplumsal sorumluluk duygusunu

geliştirmesine ve yararlı bir toplum üyesi olmasına olanak sağlayacak bir eğitim verilir.

Çocuğun eğitiminden ve rehberliğinden sorumlu olanlar için yol gösterici ilke, çocuğun

yararıdır. Bu sorumluluk en başta çocuğun annesi ile babasınındır. Çocuğa eğitimle aynı

amaçlara yönelik bütün oyun ve eğlenme olanakları sağlanır; toplum ve kamu makamları

çocuğun bu haktan yararlanmasını artırmaya çaba gösterir.

İlke 8: Çocuk her durumda ilk korunacaklar ve yardımdan yararlanacaklar arasındadır.

İlke 9: Çocuk, her türlü ihmal, zulüm ve sömürüye karşı korunur. Çocuk, her ne biçimde olursa

olsun, ticaret konusu olamaz. Çocuk, uygun bir minimum yaş sınırına ulaşmadan önce

çalıştırılamaz; hiçbir durumda sağlığına ve eğitimine zarar verecek ve bedensel, zihinsel ya da

ruhsal gelişmesine engel olacak bir işte çalıştırılamaz veya çalışmasına izin verilemez.

İlke 10: Çocuk ırk, din ve başka herhangi bir ayrımcılığı teşvik eden pratiklerden korunur; anlayış,

hoşgörü ve halklar arasında dostluk, barış ve evrensel kardeşlik anlayışıyla, enerjisini ve

yeteneklerini insanların hizmetine adaması gerektiği bilinciyle yetiştirilir.




23 NİSAN

Balonlarla süsleyelim

Çocuklar eğlensin diye

Yaşa 23 Nisan

Atatürk’ten hediye

(Ana A)

Çocuk bayramı bugün

Bize verdi güzel gün

Eğlenelim, hoplayalım sevinçle

Geldi 23 Nisan

(Ana B)

Bayraklarla donatalım

Okulumuzu, sınıfımızı

Tüm dünya çocuklarının hakkı

Kutlayalım bu bayramı

(Ana C)

Armağandır bizlere

Kalbimizdeki Ata’mızdan

Bekleriz coşkuyla

Yaşa 23 Nisan(Ana D)

Mutluyuz sevinçliyiz

Pır pır eder kalbimiz

Atatürk’ün yolunda yürüyen emanetçileriz

Ata’mızın izindeyiz.

(Ana E)

Anasınıfı Öğrencileri


Öğrencilerimize sorduk;

23 Nisan Neden

Kutlanır?

Ulusal egemenlik

olduğu için

kutlanır.

Meclis açıldığı

için kutlanır.

Atatürk çocukları

çok sevdiği için

kutlanır.

TBMM’nin

açılışını kutluyoruz.

Atatürk bizi

düşmanlardan

kurtardığı için

kutlarız.

Atatürk çocuklara

armağan ettiği için

kutlanır.

Atatürk bize

armağan ettiği için

kutlanır.

Atatürk’ün

hediyesi olduğu

için kutlanır.

Ulusal egemenlik

olduğu için

kutlanır.

Dünyadaki tüm

çocukların bayramı

bu, tabi kutlarız.


Azra Başaran 1-B Sınıfı

Hayri Balcı 1-B Sınıfı

Çağan Alp Budak 1-B Sınıfı

Ömer Kayra Avcı 1-B Sınıfı

Aslan Boyraz 1-B Sınıfı

Ela Tanem Karadeveci 1-B

Çağan Yaşoğlu 1-B Sınıfı


Ahmet Ali Ergun 1-B Sınıfı

Nil Yedigöz 1-B Sınıfı

Aras Turna Keskin 1-B Sınıfı

Hira Nur Köroğlu 1-B Sınıfı

Alya Koral 1/A Sınıfı

Ada Erkal 1/A Sınıfı

Ela Mina Altunsoy 1/A Sınıfı


Elif Adanır 1/A Sınıfı

Ela Beren Yıldırım 1/A Sınıfı

Hasan Efe Çalışkan 1/A Sınıfı

Ekin Nehir Eroğlu 1/A Sınıfı

Ayberk Akdeniz 1/A Sınıfı

Defne Aysen Sekli 1/A Sınıfı

Batu Elçin 1/A Sınıfı

Can Özsoy 1/A Sınıfı


Çağan Ege Özen 1/A

Enes Efe Yürüden 1/C

Doğan Deniz Baştaş 1/C

Çınar ÖNEL 1/C

Sanem Neva Doğan 1/C

Hazan ÖZMEN 1/C

Melih Solmaz 1/C

Ümit Ömer Esenkaya 1/C


Görkem Dirikolu 1/C

Ayda Baş 1/C

Selen Sıla Akın 1/C

Gülce Bayat 1/C

Talya Yılmaz 1/C


TBMM ve

BAYRAMIMIZ

Milli Mücadele ortamında toplanan ve Mustafa Kemal Paşa

önderliğinde Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasını sağlayacak Meclis’in

adı açılışından kısa bir süre önce yapılan bir toplantı sırasında

konuldu: Türkiye Büyük Millet Meclisi.

Bizim gibi 1. Dünya Savaşı’nda işgale uğrayan hiçbir ülke bizim gösterdiğimiz direnci

göstermemiştir. Zor şartlar altında toplanan T.B.M.M. ile beraber yeni bir döneme geçilmiş, millet

yönetimi ele almıştır. Kurtuluş mücadelesi Ankara’da bu meclis aracılığıyla yürütülecekti. Meclis

her şeyin üstündedir. Bütün yetki meclis eli ile yürütülmektedir. Meclis savaşı yürüten askerlerine

güveniyordu.

23 Nisan 1920 günü dünyadaki diğer milletleri de etkilemiştir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk

meclis kuruluşunu bayram olarak görmüş, bu önemli günü geleceğini gördüğü biz çocuklara

armağan etmiştir. Çünkü 23 Nisan Türk Milleti’nin kurtuluşunu, bağımsızlığını, egemenliğini,

hürriyetini bayraklaştıran bir gündür. Dünyadaki tek çocuk bayramıdır. Bu tarihi günden dün,

bugün ve yarınımız için güç almalıyız. Bu güçle Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatmalıyız.

Ada İnci Mavili - 4/B


YAŞASIN 23 NİSAN!

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 1920 yılında Atatürk’ün

çocuklara armağan ettiği bir bayramdır.

Bu bayram çocukların bayramıdır.23 Nisan TBMM’nin kurulduğu gündü. TBMM, Milli

Mücadele sırasında açıldı. O gün Mustafa Kemal Atatürk, Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıktı.

Önce Samsun’dan Amasya’ya, sonra Havza’ya,daha sonra Erzurum’a,en sonunda Sivas’a

gidip bu şehirlerde genelgeler yayınladı ve kongreler yaptı.Ardından Ankara’ya gidip TBMM’yi

açtı.23 Nisan günü herkes evlerini ve okullarını bayraklarla süsler,öğrenciler şiirler okur,şarkılar

söylenir.Yani kısacası 23 Nisan’da bütün çocuklar ve büyükler çok mutlu olur.

23 Nisan demek; egemenlik, özgürlük, bağımsızlık, sevgi ve saygı demektir. Herkesin 23

Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun!

23 NİSAN!

Asya Yalçınkaya - 4/A

Dünyada birçok kültürde farklı bayramlar kutlanır. Ama biz çocuklar

için en önemlisi Atatürk’ün bizlere hediye ettiği 23 Nisan Ulusal

Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Sadece Türk çocuklarının değil,

dünyadaki tüm çocukların kutladığı bir bayramdır.

“Çocuklar geleceğimizin güvencesi, yaşama sevincimizdir. Bugünün çocuğunu, yarının

büyüğü olarak yetiştirmek hepimizin insanlık görevidir.” diyen Ata’mızın bizlere hediye ettiği bu

bayramı büyük bir sevinç ve coşkuyla kutluyoruz. Sınıflarımızı ve okullarımızı süslüyor, o güne

yakışır bir şekilde hazırlanıyoruz. Şiirler, konuşmalar ve gösteriler hazırlıyor ve çok eğleniyoruz.

Sadece bizler de değil dünyanın farklı yerlerinden gelen çocuklar da bizimle bu sevinci

paylaşıyorlar.

Sadece çocuk bayramı değil, ulusal egemenliğimizi de kutladığımız bu güne önem

vermeliyiz. Bizlere hediye edilen bu özel ve anlamlı günü iyi değerlendirmeliyiz. Bugünü bizlere

armağan eden Ata’mızı minnetle anmalıyız. YAŞASIN, 23 NİSAN!

101 YILLIK EFSANE

Azra Gülsüm Alp - 4/B

1920’den 2021 yılına kadar büyük efsane. 101 yıllık bu efsanenin adı

TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi).

Büyük savaşlar oldu. Ama bu savaşları bitirdik. 1920 yılında o büyük meclisi açtık.

Ama savaşları bitiremeyince yarım kaldı. 1922’ye kadar devam etti. Ama bu büyük efsanenin

ucuna dokundurmadık. Büyük eserler oradaydı. Mesela İstiklal Marşı TBMM’de okundu. 101 yıllık

efsaneyi kimseye vermeden yenilenerek 2021 yılına kadar getirdik.

101 yılı arkamızda bırakmadan her yıl coşku ile kutluyoruz.

Bade Elçin - 4/A


ULUSAL EGEMENLİK VE

ÇOCUK BAYRAMI

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı her yıl coşku ile kutlanır. TBMM 23 Nisan

1920 günü kuruldu. O gün itibarıyle 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kuruldu.

Her yıl coşku ile kutlanan 23 Nisan aynı zamanda Türkiye’nin milli bayramıdır. Türk milletinin

en önemli günlerinden bir tanesi de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’dır. Aynı

zamanda 23 Nisan, Kurtuluş Savaşı’nda da önemli bir rol almıştır. Bunun nedeni ise TBMM’nin

açılış tarihi olan 23 Nisan’dır

Yani 23 Nisan çok önemlidir. Atamızın vermiş olduğu bu güzel armağanı her yıl büyük küçük

coşku ile kutlarız.

Doğa Uçar - 4/B

23 NİSAN 1920

Bugün 23 Nisan, biz çocuklara verilmiş tüm dünyada kutlanan en güzel gün. Peki nasıl

olmuş da 23 Nisan çocuklara armağan edilmiş. Hadi şöyle bir geçmişe gidelim.

Türk milleti bu özel güne kavuşana kadar dünyada başka örneği olmayan telafisi imkansız çok

büyük acılar yaşanmıştır. 1. Dünya Savaşı 1914’te başlayıp 1918’de sona ermiştir. Türk milleti bu

savaştan ağır kayıplar vererek yenilgi ile çıkmıştır. 1.Dünya savaşından sonra ülkemiz işgale

uğramıştır. İnsanlar umutlarını yitiriyor ve cesaretlerini kaybediyorlardı. Sonra Atatürk vatan

topraklarını karış karış gezerek halk ile iletişime geçerek Kuvayi Milliye ruhunu uyandırmış ve

böylece Milli Mücadele başlamıştır. Mustafa Kemal Atatürk bu süreçte 1919’da Samsun’a yola

çıkmış ve burada Milli Mücadele ateşini yakmıştır. İlerleyen zamanlarda Erzurum ve Sivas’ta

halk ile el ele vererek iki büyük kongre yapmıştır. Bu kongreler ile insanların kurtuluşa olan

inançlarını güçlendirmiştir.

Bir vatan düşünün ki bütün toprakları işgal altında, bir halk düşünün ki en sevdiklerini vatan

uğruna kaybetmiş, evlerinden doğdukları köylerinden sürülmüş acı içinde kıvranmaktadır.

Öyle ki savaşacak doğru düzgün silahları yok, yiyecek ve içecekleri yok, üstte başta doğru

düzgün kıyafet bile yok. Ama gelecek nesillere özgür bir vatan bırakma inançları var olan bir

millet.

Mustafa Kemal Atatürk işte böyle bir milleti arkasına alarak yola çıktığı Ankara’da 23 Nisan

1920 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açmış ve bu özel günü geleceğin sahibi olan

ülkemiz çocuklarına ve tüm dünya çocuklarına armağan etmiştir. Mustafa Kemal Atatürk’e

silah arkadaşlarına ve vatanımızı bize geri veren tüm şehitlerimize sonsuz teşekkürlerimizi

sunuyoruz. İyi ki Mustafa Kemal Atatürk gibi eşsiz bir lidere sahip olup onun evlatları olmuşuz

Nehir Kayacık - 4/B


ORİGAMİ

Origami, Japonca oru (katlama) ve kami ( kâğıt ) kelimelerinin birleşmesiyle meydana

gelmiş “Katlanmış Kağıt” anlamına gelen geleneksel kağıt katlama sanatıdır.

Origami’de temelde makas ve yapıştırıcı kullanmadan kâğıdı sadece katlayarak çeşitli

şekiller elde edilir.

Tarihten günümüze origaminin başlangıcıyla ilgili kesin bilgiler

olmasa da ilk olarak kâğıdı icat eden Çinliler tarafından icra

edildiği söylenmektedir. Japonya’da geliştirilen origami ismini

de burada almıştır. Kâğıdın bulunmasından sonra zamanla halk

arasında eğlence şeklini alan origami gelişmeye devam etmiştir.

Japon efsanelerine göre bin tane Turna kuşu katlayan kişiye bir

tane dilek dileme hakkı verilir.

Bazı hikâyeler, uzun ömür veya hastalıklardan kurtulma gibi tek bir

dilek yerine mutluluk ve sonsuz iyi şans verildiğine inanırlar.

Turna kuşunun günümüzde bu kadar popüler

olmasının sebebi de Sadako Sasaki isimli 12

yaşındaki bir kız çocuğudur. 6 Ağustos 1945’te

Hiroşima’ya atom bombası atıldığında Sadako

henüz 2 yaşındaydı.

12 yaşına geldiğinde maruz kaldığı radyasyon

nedeniyle Lösemi hastalığına yakalanmıştır.

Hayat dolu olan bu küçük kız günden güne

kötüleşiyordu. Sadako Japon efsanesinden

esinlenerek 1000 tane turna kuşu yapmaya

başladı. Bulduğu her kâğıt parçası ile turna

kuşu yapan küçük kız Ağustos ayında bin tane

turna kuşu katlamayı başardı fakat iyileşmedi.

Umudunu kaybetmeyen küçük kız pes etmeden

katlamaya devam ediyordu.

“ İyileşmek istiyorum, eve gidip ailem ile birlikte vakit geçirmek istiyorum.” diyerek son

sözlerini söyleyen Sadako hayata gözlerini yumdu. Bu hazin öykü ilk önce yerel basında

daha sonra uluslararası basında yer aldı. Daha sonra Sadako’nun sınıf arkadaşları

Sadako ve bombadan etkilenen diğer tüm çocuklar için para toplamaya başladılar.

Bu durum bir kampanya haline geldi ve çocukların Barış Anıtı dikildi. O günden sonra

dünyanın dört bir yanından barış dilekleri ile katlanan turna kuşları Sadako’nun barış

anıtına gönderilir ve orada sergilenir. 2019 yılında İMİ Koleji ailesi olarak biz de barış

dilekleri ile katladığımız 1000 tane turna kuşunu Japonya’ya yollamış bulunmaktayız.

(Resim 1 ve 2)


Siz de çocuklarımız ile birlikte barış dileklerinizi dilediğiniz bir turna kuşu katlamak ister

misiniz?

Aşağıdaki linkten “Origami ile Turna Kuşu Yapımı” videosuna ulaşabilirsiniz.

https://www.instagram.com/tv/CDi4HNUBTeT/?utm_source=ig_web_copy_link

Hikâyeleri, efsaneleri ile origami aynı zamanda çocuklar için de büyük faydalar

sağlamaktadır. 1900’lü yıllarda okullarda da okutulmaya başlanan origaminin

çocukların matematiksel becerilerinin gelişmesine yardımcı olduğu gözlemlenmiştir.

Çocuklara oyun gibi gelen origaminin amacı kağıdı katlayarak şekil de vermesi

gerektiğidir. Çocuklar farkında olmadan eğlenerek aynı zamanda öğrenmeyi

gerçekleştirirler. Amacı yerine getirirken aslında bir probleme de çözüm bulmaya

çalışmaktadır. Hayal gücünü geliştirir ve bir sonraki adımı tahmin etmeyi öğrenir.

Ortaya bir ürün çıkarma isteği ve merakı dikkatini yoğunlaştırmasını ve verilen

yönergeleri dinlemesini sağlar. İleride hayata ve durumlara farklı bir bakış açısı elde

eder, kendini ifade etmeyi öğrenir. Sabırlı olmayı öğretir ve sakinleştirir.

Origami matematiksel olarak üç boyutlu düşünme becerisi ve soyut kavramları somut

hale getirerek farklı bir düşünme tarzı kazandırır. Aynı zamanda temel geometrik

kavramları içselleştirmesini sağlar. Çocuklar kağıdı katlarken el ve parmak kas yetileri,

el göz koordinasyonu gelişir. Origami çocuklar bir oyundan öte çok daha fazlasıdır.

Tuğçe Şanlı Yaman

Matematik Öğretmeni


Satrancın Çocukların

Gelişimindeki Etkileri

Satrancın akademik performans ile doğrudan ilişkili olduğunun ortaya çıkması, eğitim

sisteminde önemli bir yer almasını sağlamıştır. Satranç çocukların yeteneklerini farkına

varmalarına, geliştirmelerine ve zekalarını daha etkili bir şekilde kullanmalarına da

katkıda bulunmaktadır. Bunların yanı sıra satranç çocukların planlama, seçenekleri

değerlendirme, imgeleme, odaklanma, analiz, öngörü ve kuramsal düşünme gibi

becerilerinin gelişmesine de yardımcı olmaktadır.

Planlama

Çocuklar satranç ile uzun vadeli hedeflere odaklanmayı ve hedeflerine ulaşmak için

adım adım ilerlemeyi öğrenirler. Aynı zamanda farklı gelişmeler karşısında planlarını

tekrar gözden geçirerek gerekli değişiklikleri yapmayı öğrenirler.

Seçenekleri Değerlendirme

Satranç ile çocuklar gördükleri ilk seçeneği tercih etmek yerine; alternatifleri düşünmeyi

ve farklı durumlar için her bir alternatifin avantaj ve dezavantajlarını değerlendirmeyi

öğrenirler.

İmgeleme (Gözünde Canlandırma)

Satranç ile çocuklar gördükleri ilk seçeneği tercih etmek yerine; alternatifleri düşünmeyi

ve farklı durumlar için her bir alternatifin avantaj ve dezavantajlarını değerlendirmeyi

öğrenirler.


Odaklanma (Dikkat Toplama)

Satranç, dikkatle gözlemlemeyi ve konsantre olmayı öğretir.

Kuvvetli Analiz

Satranç çocuklara, tek tek ya da ardışık birçok olayı değerlendirmeyi öğretir. Olacaklar

bana yardım mı eder yoksa zarar mı verir, sorusunun cevabını mantıklı olarak

düşünerek bulmaya yardımcı olur. Ani tepkiler vermek yerine, durum ve olayları analiz

ederek bir davranışta bulunmayı destekler.

İleriyi Düşünme (Görme)

Çocuklar, satranç ile bir hareketi yapmadan önce düşünmeyi öğrenirler. Çocuk yaptığı

her hamlenin ardından gelecek tepkiyi ve bu tepkiye ne cevap vereceğini düşünmeye

başlar. Satranç, zaman içinde sabırlı ve düşünceli olmayı öğretir.

Satranç Detektifleri

İş Başında

Bu sorularda öğrencilerimiz dikkati ve satranç bilgisini kullanarak satranç

tahtalarındaki hataları bulacaklar.


Hamle sırası siyahlarda.

Hamle sırası beyazlarda.

Hamle sırası beyazlarda.

Hamle sırası beyazlarda.

At Hareketi

2008 Dünya Zeka Oyunları Şampiyonası – Minsk

At, satrançtaki hareketini yaparak tüm hücreleri bir kez ziyaret etmelidir. Bunu

yaparken 1 numaralı hücreden başlamalı, sıradan gitmeli ve 64 numaralı karede

bitirmelisiniz. Bazı hücrelere ziyaret sıralı verilmiş. Eksik olan sayıları bulun.


Kodlama

Bugünün 16 yaş altı nesillerinin yaşayacağı dünyada etraflarında bulunan her

şeyin üzerinde elektronik devreler ve onların da üzerinde gömülü yazılımlar olacak. Bu

şeyler, internete bağlı olacak ve her zaman her yerden her şey yönetilebilir olacak. Bu

anlamda, çocuklarımızın bir anlamda etraflarını çevreleyen bu cihazlara istediklerini

yaptırabilecekleri ‘kodlama’ bilgi ve becerisine sahip olması gerekmektedir. Bu amaçla

İMİ Koleji ana sınıfından lise yıllarına kadar tüm öğrencilere bilgisayarlara istediklerini

yaptırmak için kullanacakları kodlama eğitimine büyük önem vermektedir. Kodlama

becerisini yoğun bir şekilde kullanarak bilgisayar ve türevi cihazlara iş yaptırmaya

başlayan birisi, zaman içerisinde ‘adım adım düşünme’, ‘sistematik düşünme’ yani

kısaca ‘algoritmik düşünme’ becerisini geliştirir.

Ana sınıfı ve 1. sınıf öğrencilerinin kullanımına açık olan yarı

kodlama eğitimlerimizde öğrenci kodlama öğretmeninin

rehberliğinde bir problem durumunu balık kılçığı tekniği ile

analiz etmeyi; beyin fırtınası yöntemiyle probleme yönelik

birden fazla çözüm üretip en uygun olanını seçmeyi; akış

şeması sembollerini kullanarak seçtiği çözümü adım adım

planlamayı öğrenmektedir. Burada bahsettiğimiz problemin

analizi, probleme yönelik alternatif çözümler üretmek ve

optimum çözümü seçmek ve son olarak seçilen çözümün

adım adım kağıt üzerinde planlanması adımları bir yazılım

geliştirme sürecinde kodlama öncesinde yapılması gereken

gerçek adımları ifade etmektedir. Böylece, ana sınıfı ve 1. sınıf

öğrencileri bilgisayar başında doğrudan kod yazmak yerine

bugün “unplugged” olarak ifade edilen yöntemle kodlama

öncesi aşamaları öğrenmektedir.

Kod Blokları ile Kodlama Dersleri: İMİ Koleji 2.

sınıf ve 7. sınıf arası öğrencilerimiz için Scratch, MS KODU,

Alice, Appinventor gibi programlamanın kod blokları

ile gerçekleştirildiği platformları kullanarak kodlama

eğitimleri veriyoruz. Bu yaş grubunun kullanımına oldukça

uygun özellikler taşıyan kod blokları içeren platformlar

sayesinde çocuklar kodlamanın söz dizimi ayrıntısına

ve zorluğuna girmeden öncelikle bir yazılımın özünü

oluşturan algoritma geliştirme geliştirmeye odaklanıyor.

Kayıtlı bir öğrenci, İMİ Koleji öğrencileri çoklu ortam ders

içeriklerini adım adım takip ederek en profesyonelinden en

amatörüne, en karmaşığından en basitine bütün yazılım

platformlarının ‘koşul’, ‘iç içe koşul’, ‘döngü’, ‘iç içe döngü’,

‘değişken’, ‘koordinat’, ‘mantıksal operatörler’, ‘matematiksel

hesaplamalar’, ‘görsel ve başlangıç özellikleri’ gibi ortak

bileşenlerini kod blokları ile uygulamalı olarak öğreniyor.


E Ğ L E N C E L İ

Sihirli Çubuk Şeker

Malzemelerimiz:

•1 adet çubuk şeker

•1 adet limonata bardağı

•Yemeklik yağ (ayçiçeği yağı ya da zeytinyağı)

Deneyimizi yapmak için:

1.Yarısına gelecek şekilde limonata bardağına yağı koyunuz.

2.Çubuk şekeri bardağın içine koyunuz. Yağın yüzeyine baktığınızda şeker ortasından kesilmiş

gibi gözükecektir.

3.Şekeri bardağın kenarına yaslayınız (Düzgün bir şekilde yaslanması için şekeri alt kısmından

biraz eğerek bardağın dibine oturtabilirsiniz.) Bardağın kenarına bakınız ve bardağı yavaşça

döndürünüz. Şekerin bir pastel boya kalınlığı gibi genişlediğini ya da bir çubuk makarna gibi

inceldiğini görebiliyor musunuz? Tamamen görünmez kılabiliyor musunuz?

Açıklamamız:

Aslında hepimiz bir bardak suyun içindeki kaşığın nasıl kırılmış gibi gözüktüğünü

biliriz. Bunun sebebi, suyun ışığı kırarak nesnelerin kırılmış gibi gözükmelerini

sağlamasındandır. Peki deneyimizde neden su değil de yağ kullandık? Çünkü yağ, suya

göre ışığı daha fazla kırmaktadır. Hatta o kadar fazla kırar ki bardağa doğru açıdan

bakarsanız, bardağın içindeki nesneyi kaybolmuş gibi görebilirsiniz.


D E N E Y L E R

Görünmez Yazılar Deneyi

Dedektiflik oynamaya ne dersiniz? Kolaylıkla bulabileceğiniz birkaç malzeme yardımıyla

kağıda yazdığınız yazıları ya da çizdiğiniz resimleri görünmez yapabilir, daha sonra ufak

bir “hokus pokus”la onları görünür kılabilirsiniz.

Malzemelerimiz:

•Yarım limon

•Su

•Kaşık

•Küçük bir kase

•Kulak çubuğu

•Beyaz kağıt

Deneyimizi yapmak için:

1.Küçük bir kasenin içine biraz limon sıkıp üzerine birkaç damla su damlatınız. Kaşık yardımıyla

su ve limon suyunu karıştırınız.

2.Kulak çubuğunu bu karışıma daldırınız ve daha sonra ıslanmış kulak çubuğuyla beyaz bir

kağıda çocuğunuzun hoşuna gideceğini düşündüğünüz yazılar yazınız veya resimler yapınız.

3.Hazırladığınız sıvı ile yazılmış yazılar görünmez hale gelene kadar kağıdın kurumasını

bekleyiniz.

4.Gizli mesajınızı görünür hale getirmek istediğinizde kağıdı lamba gibi bir ışık kaynağının

yanına yaklaştırırken o sihirli iki sözcüğü, yani “hokus pokus”u, söylemeyi unutmayınız… Ve işte o

çok gizli mesaj göründü!

Dilerseniz, gizli mesajınızı (örneğin, “seni çok seviyorum”) ya da gizli resminizi (örneğin, bir kalp)

çocuğunuzdan habersiz şekilde önceden hazırlayabilir ve daha sonra ona, kağıtta onun için

yazılmış gizli bir mesaj olduğunu söyleyebilirsiniz. Deneyi bu şekilde yapmanız çocuğunuzun

ilgisini çekeceğinden öğrenmeye daha istekli olacaktır. Mesajın ne olduğunu iyice merak

eden çocuğunuza, kağıdı bir lambaya yaklaştırması gerektiğini söyleyebilir ve mesajı beraber

okuyabilirsiniz. Artık, bu ufak numarayı nasıl yaptığınızı ona gösterme vakti! Elbette ufaklığın

yaşına bağlı olarak isterseniz aşağıdaki açıklamayı da yapabilirsiniz.

Açıklamamız:

Limon suyu, ısıtıldığında oksitlenen ve böylelikle kahverengi bir renk alan organik bir

maddedir. Limon suyunu su ile seyreltmek (kağıda uygulandığında) onun görünmez

olmasını; ancak ısıtıldığında gizli mesajın görünür olmasını sağlayacaktır. Deneyimiz,

limon suyu yerine portakal suyu, bal, soğan suyu veya sirke kullanılarak da yapılabilir.


Geleceğin

Meslekleri Neler

Olacak

Son 100 yılda meydana gelen teknolojik gelişmelerin hızının, bütün

insanlık tarihinden daha fazla olduğunu biliyor muydunuz? Teknoloji inanılmaz

bir biçimde hızlanıyor ve bu nedenle bazı meslek dallarını arkalara iterken birçok

meslek dalını da ortaya çıkarıyor.

Daha önce hiç iş ilanı gördünüz mü? Bu ilanlarda ihtiyaç olan eleman üç aşağı

beş yukarı benzerdir. Peki size 10 yıl sonra ilanların şu şekilde olabileceğini

söylesek:

“Genetik Çeşitlilik Memuru”, “Kuantum Makine Öğretimi Uzmanı”, “3D Üretim

Mühendisi”, “İnsan DNA Programcısı”, “Drone Pilotu” aranıyor…

Yepyeni iş kolları “Popüler Meslekler”i sürekli değişime uğratıyor ve

uğratmaya da devam edecek. Gelin, şimdi gelecekte popüler olabilecek meslek

dallarından bazılarına göz atalım.

1-Mobil Uygulamalar ve Oyun Geliştirici:

Bu meslekte yer alanları zaten hayatımızda

görmeye başladık. Fakat gelecekte çok daha

sık görebileceğimizi söylemek mümkün.

Cep telefonu kullanımı o kadar yaygın ki 4’lü

5’li yaşlara kadar indi. Haliyle insanlar da

telefondaki birçok uygulamadan faydalanmak

istiyor. Bu geliştiriciler ise alışverişten oyuna,

bankacılık işlemlerinden sağlık uygulamalarına,

filmlerden müziğe kadar birçok uygulama

geliştiriyor.


2-Robot Koordinasyon Uzmanı:

Günümüzde üretim yapmak için robotlar kullanılıyor. Robotların

kullanıldığı ürünler ve fabrikalar günden güne artmakta. Bu nedenle

robotlar, yepyeni meslek dallarıyla tanışmamıza sebep olacak.

Bunlardan biri de Robot Koordinasyon Uzmanı. Bu uzmanlar

robotların onarımlarını ve bakımlarını yapacak. Bunun yanında

robotlara yeni hareket kabiliyetleri ve beceriler kazandırarak kullanım

alanlarını genişletecekler.

3-Akıllı Şehir Uzmanı

Günümüzde akıllı ev projeleriyle zaten

tanışmış durumdayız. Her geçen gün de

yaygınlaşıyor. Gelecekte akıllı şehirler de

karşımıza çıkmak üzere. Bu şehirlerin birçok

yerlerine akıllı sensörler yerleştirilecek. Bu

teknoloji elektrik, internet, doğalgaz, su, atık

gibi birçok işlem için kullanılacak.

Haliyle buralarda meydana gelebilecek

arıza, aksaklık durumunda akıllı şehir

uzmanları devreye girecek.

4- E-Sporculuk

E-spor internet üzerinden (online) oyunlar üzerine kurulu bir spor dalıdır.

Elektronik spor, dünyanın dört bir yanından kişilerin internet aracılığıyla

buluşup oyun oynayabileceğin bir spor dalıdır. Yılın belirli zamanlarından

uluslararası müsabakalar düzenlenir. Bu müsabakalarda kişiler diğer kişilerle

veya takımlar karşılıklı olarak mücadele ederler. Oyuncular profesyonellerden

oluşur. Günden güne bu spora ilgi artmaktadır. Ne kadar zevkli ve eğlenceli

gözükse de çok büyük beceri ve sabır gerektirir. Günlük 13-14 saati bulabilen

antrenmanlar beraberinde bazı sağlık sorunlarını da getirebilir. Dünyanın birçok

ülkesinde e-sporcular artık sporcu olarak sayılarak “Sporcu Lisansı” almaya

başlamışlardır. Türkiye ise 2014 yılında lisans veren ülkeler arasına katılmıştır.


5-İklim (Hava Durumu Kontrol) Mühendisi

Hepimizin bildiği gibi bazen havanın sebep olduğu olumsuz durumlar

yaşanabiliyor: seller, kuraklık, orman yangınları… Bu nedenlerden dolayı iklim

bilimine olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Dolayısıyla bu bilimle uğraşacak

olan iklim mühendislerine de. Küresel ısınmanın olumsuz etkilerini ortadan

kaldırmak veya hafifletmek için iklim mühendislerine tüm insanların ihtiyacı

olacak.

Yazımızın sonuna gelmişken sizlerle birkaç cümle daha paylaşmak istiyorum.

Unutulmamalıdır ki her mesleğin güzel ve zor yanları vardır. Meslek seçimlerinde

ilgi ve yeteneklerimizi çok iyi bilmeli, seçimlerimizi buna göre yapmalıyız.

Meslekler, yaşantılar, teknoloji değişebilir, değişecektir de. Fakat hangi meslek

olursa olsun o mesleği yapmak için sorumluluk, sabır, disiplinli çalışma, kendini

ve yeteneklerini geliştirme ve kitap okuma gibi şartlar asla değişmeyecektir.

Değişime ayak uydurmanın da altın anahtarlarıdır bunlar.

Hepinizin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutlar, nice mutlu

bayramlar dilerim. Sevgiyle kalın.

Cem Karademir

İMİ Koleji Sınıf Öğretmeni


ÇOCUKLARIN BAYRAMI

Bugün sevinç ile uyandım. Hemen anneme koştum. Annem kahvaltıyı

hazırlamıştı. Bir yandan kahvaltımı yapıyor, bir yandan da ezberlediğim şiirimi

tekrar ediyordum. Bütün aile benim okuduğum şiiri gözlerimin içine bakarak

dinliyordu. Çok mutluydum. Çünkü bugün bayramdı, hem de çocukları çok

mutlu eden, yürekten sevindiren bir bayramdı. Evet bildiniz bugün 23 Nisan

bayramıydı.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, Ulu Önder Mustafa Kemal

Atatürk’ün biz çocuklara armağan ettiği bir bayramdı. Hem de bütün dünya

çocuklarına Atatürk’ün armağanıydı.

Hemen hazırlanmaya başladım. Kırmızı ay yıldızlı kıyafetimi giydim. Annem

saçlarımı özenle yaptı. Artık okulun yolunu tutma zamanı gelmişti. Okula

geldiğimizde arkadaşlarım ve öğretmenlerim tören alanındaydı. Sıraya girdik ve

törenin başlamasını sessizce ve heyecanla bekliyorduk. Öğretmenim mikrofonu

aldı ve konuşmasına başladı. Öğretmenim konuşmasında Atatürk’ün 23

Nisan’ı neden çocuklara armağan ettiğini anlatıyordu. Onu dinlerken o günleri

düşünüyordum ve yürekten yaşıyordum. Şimdi daha iyi anlıyorum Atatürk,

23 Nisan’ı biz çocuklara armağan ederek bize ne kadar güven duyduğunu

anlatmıştı. Ben ve bütün çocuklar bize duyulan bu güveni boşa çıkarmamalıyız.

Bunları düşünürken birden anonsta kendi adımı duydum. Şiir okuma sırası

bendeydi. Atatürk’ten aldığım güvenle ve cesaretle şiirimi okudum. Herkes

beni alkışlıyordu, annem ve babam da alkışlıyordu. Ama ailem benimle gurur

duyuyordu. Bunu annemin gözünden akan iki damla yaştan anlamıştım.

Cemre UZUN

2-C


23 NİSAN

Çocukların ellerinde bayraklar,

Dillerinde şarkılar.

Çocuklar çok mutlu!

Atam sen çok yaşa!

100 yıllık armağan

Atamdan bana kalan

Mutluyuz, çalışkanız

İzindeyiz, yolundayız

Atam sen rahat uyu!

Şahin gibi dağlarında,

Emanetin koynumda

An gibi aklımda

Atam sen rahat uyu!

YAŞA 23 N

İşte göz nu

Umudu

Kalbim

Türkiye

Bayrağına bakm

Eski günleri düş

Gurur, mutlulu

En büyük 2

EFE BÖ

ÇINAR KARATOPRAK

ATAMDAN ARMAĞAN

23 NİSAN

Atamdan armağan,

23 Nisan

Bayram oldu nisanlar,

Bizim oldu dünyalar

Yirmi üçe gelince,

Şenlik olur dünya

Bin teşekkür bizlere,

Bu bayramı verene

BAKİYE ECE SARIOĞLU

23 NİSA

Koca koca

Coşku dolu

Süslü püs

Kravat, gö

23 Nisa

Her yer ş

Çocuk bayr

Haydi dan

Şarkı söy

Haydi çocuk

Kırlarda k

Çocuk bayr

Haydi ko

BİLGE Y


İSAN!

rumuz,

muz,

iz,

’miz.

ak onur verici,

ünmek gibi,

k, heyecan,

3 Nisan!

23 NİSAN

Coşkuyla kutlanır bu bayram,

Seve seve, oynaya oynaya.

Atamız vermiştir bu bayramı,

Sahip çıkmalıyız bayramımıza,

Ellerimizle bayraklarla donatalım her yeri…

Bugün bizim bayramımız.

M. KAAN COŞKUN

KE

N GELDİ

bayraklar,

bağrışlar,

lü etekler,

mlekler.

n geldi,

enlendi.

amı bugün,

s edelim,

leyelim.

lar koşturun,

oşturun.

amı bugün,

şturun.

OLDAŞ

23 NİSAN

Mutluyuz hepimiz,

Coşkuluyuz hepimiz,

Süsleriz her yeri,

Donatırız mutlulukla her yeri,

Yaşa 23 Nisan

Atatürk verdi,

Coşkulu bayramı,

Çocuklar, büyükler hepsi kutlamalı,

23 Nisan gururuyla

Çok şanslı ülkeleriz,

Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’yiz,

Mutluyuz hepimiz.

EFE ÖZKAN


RESİM ATÖLYEMİZ

Resim atölyesi, sanat eğitiminin uygulama yönünde yapıtın

oluşturulmasını ve sürekliliğini sağlayan klasik eğitimin ve deneysel üretimin en

önemli parçasıdır.

Resim atölyesi klasik eğitimin temelini oluşturan antik kopyalar, natürmort

malzemeleri açısından zengin bir donanıma sahiptir. Resim atölyemiz

heykel ve modelaj, moda ve takı, karakalem, tuval vb. birçok alanda olanak

sağlamaktadır.

Heykel ve Modelaj

Moda Tasarımı


Takı Tasarımı

Seramik ve Kil

Karakalem


Tuval Boyama

Mozaik Tekniği

Optik Sanat


Sulu Boya

Tuz Hamuru

Perspektif

Tişört Baskı

Baklagiller İle Yaratıcı Düşünme


MÜZİĞİN ÇOCUKLAR

ÜZERİNDE ETKİSİ

Kendimizi kötü hissettiğimiz zamanlarda terapi, yorgunluğumuzu alan

dinlenme aracı, özel zamanlarda eğlenme alanı olan müzik, çocuklarda eğitici

ve öğretici özelliğe sahiptir.

Çocukların kendini ifade etme ve iletişim yeteneklerini geliştirdiği için,

mutlaka okul öncesi dönemde çocuklara müzik eğitimi verilmelidir.

Çocuklara evde müzik dinletmek çok yararlıdır. Ancak ne tür müzik dinlettiğiniz

de çok önemlidir. Uzmanlar klasik müzik ve çocuk şarkılarına ağırlık verilmesi

gerektiği konusunda birleşiyorlar.


İşte, Müziğin Çocuklara kazandırdığı yetenekler;

Dinleme alışkanlığı;

Üç yaşından itibaren çocuklarda oturarak dinleme eğilimi başladığı için bu

dönemde müzik eğitimi vermek, dinleme ve sessiz kalma alışkanlığı kazandırıyor.

Sosyalleşme;

Müzik Eğitimi, özellikle grupla beraber şarkı söylemek çocuğun sosyalleşmesini

sağladığı gibi adaptasyon, rahatlama yeteneği, öz güven, sorumluluk, kişisel

düşünce gibi kişilik özelliklerinin gelişmesinde etkili olduğu bulunmuştur.

Akciğer gelişimi;

Şarkı söylerken solunum kontrolü ve akciğer gelişimi oluştuğu gibi, enstrümanla

çalışma, hem büyük ve küçük kasların gelişimini hem de çocuğun psiko–motor

(zihin-kas) gelişimini olumlu etkiliyor.

Dil gelişimi;

Müzik, çocuğun dil gelişiminde de çok önemli rol oynuyor. Dil, okul öncesi

dönemde geliştiği için, bu dönemde şarkılar ve tekerlemeler söylemek, çocuğun

6 yaşından sonra okula başladığında yazma öğrenimini kolaylaştırıyor.

Beyin erken gelişimi;

Müzik ve çocuk gelişimi üzerinde yapılan çalışmalar, müzik ile beynin erken

gelişimi arasında önemli bir bağlantı olduğunu ortaya koymaktadır. Erken müzik

eğitimi, özellikle de piyano dersleri, çocukların beyinlerindeki işlem merkezlerini

geliştirdiğini ortaya çıkarmıştır.

Konsantrasyon becerisi;

Çocuklarda konsantrasyonu sağlamanın en iyi yollarından biri de kuşkusuz

müzik eğitimidir. Çünkü müzik kendi iç disiplini dolayısıyla, ciddi bir dikkat

yoğunluğunu gerektiriyor. Müzikle gelişen konsantre olabilme becerisi, tabii ki

çocuğun diğer yaşam alanlarına da olumlu yansıdığı gösteriyor.

Disiplin ve Öz güven;

Uzmanların yaptıkları çalışmalar sonucunda, piyano eğitiminin çocukların

disiplin, adaptasyon, rahatlama yeteneği, öz güven, sorumluluk, kişisel düşünce

gibi kişisel özelliklerin gelişiminde etkili olduğunu bulmuşlardır.

Çocuğunuzu müzik dinlemeye, şarkı söylemeye, erken yaştan itibaren müziği

öğrenmeye teşvik edin. Çünkü müzik hem eğitiyor hem geliştiriyor.


Tenis, raket ve topla iki kişi arasında ya da ikişer kişilik iki takım arasında

oynanan olimpik bir spor. Oyuncular raketleri ile içi boş lastik bir topu ağ (net)

üzerinden rakibinin sahasına (korta) atmaya çalışırlar. Kurallar dahilinde en çok

puanı alan oyuncu kazanır.

Kökleri Ortaçağ Fransa’sında elle oynanan bir oyuna dayanan ancak

bugünküne oldukça yakın şekilde 1800’lü yıllar İngiltere’sinde oynanmaya

başlayan oyun, öncelikle İngilizce konuşulan ülkelerde yayılmıştır. Tenis bugün

bir olimpiyat sporu olup, her seviyeden, her yaştan ve her ülkeden oyuncusu

bulunmaktadır.

Tenis dikdörtgen düz bir kortta genellikle beton (sert), kil (toprak), çim veya

ahşap bir yüzeyde oynanır. Profesyonel teniste kortlar belirli ölçülere göre

yapılmak zorundadır.

Tenisin Başlama Yaşı

Çocuklar için tenis, beden ve ruh gelişimi için önemli bir aktivitedir. Diğer birçok

spor dalı gibi, tenisin de çocuklar üstündeki etkisi birçok akademik çalışmaya

konu olmuş ve tavsiye edilmiştir. Ebeveynlerin ilgi duyduğu sorulardan birini

tenisin çocuğa katkısı oluştururken, diğerini de başlama yaşı oluşturmaktadır.


Tenise başlama yaşı konusundaki genel görüş 6’dır. Bununla birlikte çocuğun

yeteneğine ve fiziksel gelişimine bağlı olarak kimi durumlarda 5 yaşında da

başlanabilmesi mümkün görülmektedir. Hatta yeterli donanımı ve yeterliliği olan

çocuklarda tenis antrenmanlarına başlama yaşı 4’e kadar inebilmektedir. Bu

yaşlardaki çocukların tenis eğitimleri, elbette ki yaşlarıyla orantılıdır ve daha çok

basit kuralları ve teknikleri gösteren bir süreçtir.

Tenise başlama yaşı, yarışmalara katılma yaşıyla da karıştırılmamalıdır. Her

ne kadar hem Türkiye’de hem de yurtdışında 10 yaş altına dönük müsabakalar

(şampiyonalar) düzenleniyor olsa da, bunların çıkış noktası ödüllendirmeden öte

çocuklara tenisi sevdirmek ve ileride karşılaşacakları müsabakalara psikolojik

olarak hazırlamaktır.

Tenisin Çocukları Üzerindeki Etkileri

Tenis, birçok spor dalının olumlu etkilerine sahiptir. Bir diğer ifadeyle, tenisin

faydaları nelerdir diye merak edenler, genel olarak sporun faydalarını cevap

olacak bulacaktır. Tenisin fiziksel faydalarının başında, günümüzün en önemli

sağlık sorunlarından biri olan aşırı kilo sorunu gelmektedir. Sağlıksız ve düzensiz

beslenen çocuklarda ve toplum genelinin çoğunda karşılaşılan bu sorunu

önleme arayışında olan ebeveynler için çocuklarını bir tenis kursuna yazdırmak

iyi bir çözüm olacaktır.

Tenisin bir diğer fiziksel faydası ise, sporun kuralları neticesiyle ilgilidir:

Çocuklardaki reaksiyon (tepki) hızının ve reflekslerin gelişimi konusunda tenis

oldukça faydalı bir spordur. Diğer spor dallarıyla ortak olan bir başka faydası

ise kaslardaki gelişime etkisi olup görsel – motor (el-göz) koordinasyonunun da

gelişimini sağlamaktadır.

Tenis, çocuklarda sadece fiziksel faydalar barındırmamaktadır. Sosyalleşme

sorunu yaşayan, içe kapanık çocuklar için tenis kursları olumlu bir artıdır.

Çocukların paylaşma ve birbirleriyle zaman geçirme alışkanlıkları tenis

derslerinde pekişmektedir. Hatta birebir gerçekleşen özel derslerde bile sporcu

ve antrenör arasında gerçekleşen etkileşim, çocuktaki öz güvenin gelişimine

hizmet vermektedir.

Tenisin çocuklara olan faydalarından bir başkasıysa onların eğitim hayatlarına

dönüktür. Konsantre olabilme yetilerini güçlendiren tenis sporu, çocukların

eğitim yaşamlarında daha yüksek verim sağlayabilmelerine yardımcı

olmaktadır.


“Sokakları yokuş olan Trabzon’un, düz yer özlemiyle yapılan teraslı evlerinin

birinde geçti çocukluğum. 1969’un 20 Temmuz gecesi, Ay’daki insanı görürüm

umuduyla o terastan baktım gökyüzüne. Saatli Maarif Takvimi’nin yapraklarının

arkasına yazılı şiirleri okudum. İlk şiirimi, gardroptaki boş bir askıya yazdım ve

‘üşümüyor musun?’ diye sordum. Terzi babamın dükkanından aldığım kumaş

parçalarını haritalardaki ülkelere benzeterek ceplerime doldurur, dünyayı

ceplerimde taşıyacak kadar güçlü olduğuma inanırdım. Gördüğüm tüm telefon

kulübelerine girdim, çıktım.. Ama, Süpermen’e uçma gücünü veren o sihirli

telefon kulübesini hiç bulamadım!

İstanbul’u ilk kez 7 yaşında gördüm ve babamın beni götürdüğü ilk yer de

Arkeoloji Müzesi oldu. Yağmur suyundan okyanuslara, derelerden göllere

yaptığım binlerce kağıt gemiyi bıraktım. Sonra, bu işten emekli oldum. Bu yüzden

ilk ünvanım ‘kağıt gemilerden emekli kaptan’dır.

Futbolda doksan dakika arkadaşlarına sırt çevirmeyen tek oyuncu olduğu için

kaleciliği sevdim. Hezarfen Ahmet Çelebi ve Süpermen olamadım ama kaleci

olarak uçtuğumda kimse beni yadırgamadı.

Üniversite yıllarında, Cağaloğlu yokuşunu çıkan şairlerin ve yazarların iki, üç

adım arkasından yürüdüm; sohbetlerinden yere düşen sözcükleri toplamak için.

Kız Kulesi’ne çıkarak, bu tarihi mekanı ‘Şiir Cumhuriyeti’ ilan ettim.

Hayatımdaki en önemli ödül ise Cemal Süreya’nın benim için ‘İlk şiirlerinden

biriyle uçtu çocuk’ demesi oldu...

Uçmak!..

Bundan daha büyük bir ödül kazanamayacağıma inanıyorum.

“yol kenarındaki

yağmur mazgallarını

kumbara sanıp

harçlığımı atardım

bu yüzden en çok

denizden alacaklıyım.”


İstanbul Kadırga’da dünyaya geldi Tefvik Fikret. 12 yaşında öksüz kaldı.

Galatasaray Lisesini birincilikle bitirdi. Memurluk ve öğretmenlik yaptı. Türkçe

öğretmeni olarak çalıştı.

Galatasaray Lisesinde müdürlük yaptı, birçok şiir ve fikir yazıları yazdı. Ancak

çocuklar için yazdığı “ŞERMİN” adlı şiir kitabıyla herkesi şaşırttı. Çünkü diğer

şiirlerinin anlaşılması zordu. Oysa çocuklar için yazdığı bu şiirleri sade dille

yazılmıştı. Çocukların dünyasına hitap ediyordu. Sanıldığı gibi büyüklerin

dünyasında kaybolmuş birisi değildi Tevfik Fikret, çocukların dünyasında

yürümeye devam ediyordu. Yaşadığı bazı talihsiz olaylardan dolayı Aşiyan adını

verdiği evine çekildi. Ağır bir şeker hastalığına yakalanmıştı. Kolundan olduğu

bir ameliyatın ardından 48 yaşında yaşamını yitirdi. Eyüp’teki aile mezarlığına

defnedildi.

Aşiyan’daki evinde oğlu ve eşiyle mutlu bir hayat yaşadı. Oğlu Halûk,

onun şiirlerinde büyük etki sahibidir. 1911’de yayınlanan ikinci şiir kitabı “Halûk’un

Defteri”ndeki şiirler, en umutlu ve iyimser şiirleridir. Bu şiirlerde oğluna ve Osmanlı

gençliğine çalışkanlık, yurt sevgisi, hak ve hukuktan yana olma gibi erdemleri

öğütledi.


Jimnastik hem kız hem de erkek çocuklara hitap eden,

fiziki ve ruhsal gelişimi sağlayan özellikle başlama yaşı 3 yaş

olduğu için tüm sporların öncesinde yer alabilen, tüm çocuklara yönelik

olimpik bir branştır. Özellikle okul öncesi çocuklarda hareketliliği sağlayacak

aktivitelerin yapılması, yaş dönemlerine göre hazırlanmış özel programlarla,

doğal gelişimlerinin desteklenmesi gerekmektedir. Jimnastik çocuklar üzerinde

fiziki gelişimi sağlarken aynı zamanda da estetik bir görüntüye sahip olmalarını,

boylarına göre kilo ve vücut kas kitlelerini dengelemelerini sağlamaktadır.

Jimnastik branşı tüm spor branşlarının temelini oluşturur. Bu temel eğitimi almış

olan çocuklar ileride branş değişikliği yaptıklarında dahi, herhangi bir bireysel

veya takım sporuna bir adım önde başlayacaklardır.

Kısacası jimnasti;, denge, kuvvet, çabukluk, esneklik, el-göz / sinir-kas

koordinasyonu, kontrol ve bedenini bilinçli bir şekilde kullanabilme yeteneği

kazandırmaktadır.


Çevremdeki neşesin sen

Ortak noktamızsın sen

Cennet bile feda sana

Uğur getireceksin sen

Kalplerdeki en güzel duygusun sen

Nazlım Ada Özgülergil

Çocukların günü bugün

Onlara Atatürk’ten armağan

Coşkuyla dolsun bugün

Uçalım havalara mutluluktan

Kimse durduramasın.

Elif Derin Sarıca

23 Nisan demek,

Nedensiz, sebepsiz,

İnsan olmak, çocuk olmak demek

Sanırsın her insan,

Anlar o gün çocuklar.

Neden denemiyoruz 23 Nisan’da çocuk olmayı.

Bade Ecrin Bozkurt

Armağandır bugün,

Teşekkür ederim Atam.

Arkadaşlarla eğlenelim,

Tüm ülkeye mutluluk verelim.

Ülkece bize armağan ettin,

Rüyalarımızı süsledin,

Kahramanım Atam.

Arda Efe Sürücü

Bugün bayram, eğlen,

Arkadaşlarınla oyna,

Yarınını düşünmeden rahat ol.

Renkle süsle her yeri,

Aynaya bak ve göre mutluluğu,

Meraklanma hiç etraf dağıldı diye.

Cenker Mirza Yıldız

Aydınlık bu yolda

Tek yürek olduk bu bayramda

Ata’mın armağanı

Tüm dünya çocuklarına

Ülkecek coşkuyla kutlarız

Rengarenk çiçek açarız

Kaç yaşında olursak olalım.

Deniz Berk UZUN

Aydınlık yarınlarımız

Türk çocuklarıyız

Atam senin armağanın

Tüm dünyada kutlarız

Üzgünlük, yalnızlık yok artık

Renkli , neşeli, mutluluk dolu

Kutlanır kardeşçe coşkulu

Melisa COŞKUN

Sevinçle kutladığımız bir gün,

En güzel bayram bu bayram

Vatanımda egemenliğin ilanı

İyi ki varsın 23 Nisan

Nasıl sevilmez ki bugün,

Çok sevdiğim Ata’mdan armağan.

İlkim AKTAŞ


Ekolojik Temel Oluşturma

Gezegenimiz Dünya çeşit çeşit canlı ve cansız birçok varlığın hassas dengeler

içinde var olduğu muazzam bir ekosistem. Ekoloji, bu muazzam ekosistemi, yani

bitkilerin, hayvanların ve insanların birbirleriyle ve

yaşadıkları fiziksel çevre ve ortamlarla ilişkilerini

inceleyen bilim dalı. Bununla beraber içinde

yaşamakta olduğumuz çevre artık sadece

doğadan oluşmuyor; insan tarafından yapılan

şehirler, yollar, kanallar, barajlar gibi birçok şeyi de

kapsıyor.

Okul öncesi ve okul çağı dönemi, çocukların bilgi

ve becerilerinin temellerinin atıldığı dönemdir.

Küçük yaş grupları için her şey merak konusudur

ve bu merakları onları çevrelerini incelemeye ve

araştırmaya yöneltir. Ekoloji temelli eğitimin en

önemli eğitim aracı doğadır. Doğa’da bulunan

her canlı ve cansız obje çocuk eğitiminde

duyusal, bilişsel ve fiziksel eğitimin bir parçasıdır.

Küçük çocuklar çevrelerini araştırır, geçirdikleri bazı yaşantılar sonucu bilgiler edinir ve

böylece yeni şeyleri öğrenmek için bir temel oluştururlar.

Her ne kadar insan bir tür olarak doğanın

merkezinde olduğunu düşünse de aslında

doğanın sadece bir parçası. Ve ister kabul

edelim ister etmeyelim, insan bir tür olarak

doğaya farklı şekillerde ciddi zararlar

veriyor. Bununla beraber yaşadığımız çağda

yarattığımız tahribatı geri çevirmek ve

dünyayı yeniden yaşanabilir bir yer haline

getirmek için artık sadece korumak yeterli

olmuyor. Korumanın yanında bir de onarım,

onu merkeze alma süreci gerekiyor.

Bu anlamda İMİ Koleji, Eko-Okul ile ekolojik

felsefeyi/bakışı merkeze alarak eğitim

sürecinde farklı bir örnekler ile ilerlemektedir.

Çocuklarımız öncesinde de olan fakat iki yıldır Eko-Okul projesiyle daha sistemli hale

gelen çalışmalar ile ekolojik bakışı/düşünmeyi içselleştirdiler. Okulumuz ekolojik bakışın

bir ders konusu yapmak yerine tüm eğitim süreçlerinde, her an var olması gerektiğine

inanmaktadır. Tüm müfredatlar/ilişkilendirmeler bu yaklaşım merkeze alınarak

yapılmaktadır.


Okulumuzda ekolojik tarım alanımız bulunmakta. Her

mevsim üretim yapılmakta. Çocuklarımız kahkaha

ve sesin eksik olmadığı bu alanı çok sevmekte,

burada yaptıkları uygulamalar ile doğa ile pozitif

bağ kurmakta, bitkinin gelişimi sürecini yakından

deneyimlemektedir. Doğru/yeterli beslenme,

suyun kullanımı, bakım daha birçok konuda fikir

sahibi olmaktadırlar.

Ekoloji Temelli Eğitim ile Çocuğun

Kazanımları

Çocuklar çevrelerini tanımaya başladıkça zihinlerinde farklı

kavramlar geliştirirler. Okulumuzun ekoloji(k) eğitimleri kapsamında

hazırlanan doğa etkinlikleri, çocukların doğal meraklarından yararlanılarak,

onların çevrelerini ve doğayı gözlem yapma, araştırma ve tanımalarına, düşüncelerini

açıklığa kavuşturmalarına, sorular sormalarına yardım eden çalışmalar olarak

tanımlanabilir. Çocuklarımız geri dönüştürerek, daha az tüketerek, doğru ayrıştırarak

çok erken yaşta duyarlılık geliştiriyorlar. Hem doğada hem de sınıf içi yapılan çalışmalar

ile çocuklar grup içinde iş birliği, yardımlaşma, paylaşma, sorumluluk alma gibi sosyal

değerleri de kazanıyorlar.

Ekolojik çalışmalar çocukların gelişimlerine yardım etmesi, onların hayata karşı

tavırlarında değişiklikler meydana getirmesi, davranışlarını etkilemesi, ilgi alanlarını

genişletmesi, onlara, daha etkili düşünme yollarını öğretmesi, problem çözme

yeteneklerini geliştirmesi açısından da önemlidir.

Ekolojik Bakış/Düşünme Sizin İçinizde!

Çocuklarımıza kirlenmemiş bir dünya bırakmanın tek

yolu

Onlara dünyayı kirletmemeyi öğretmektir.

Neler mi yapmalıyım? Ne yaparsam ekolojik düşünmüş

olurum? Evet her şey bizim elimizde: Bir doğa günlüğü

tutun, her günün bir resmini çizin ve bir sonraki gün için

hayal kurun. Bir ağacı evlat edinin ya da aileniz için bir

ağaç dikin, ona her gün sarılın. Evinizde geri dönüşüm

seferberliği başlatın. Yeniden kullanılabilir cam, metal,

kağıt, plastik gibi materyalleri ayrı ayrı biriktirin ve geri

dönüşüm

kutularına atın. Bir sebze bahçesi oluşturun. Hasada gidin. Kuş gözlemcisi olun. Taş

toplayın. Herkes taş, kabuk ve fosil toplamayı sever. Yerli bitki ve hayvanları yaşamınıza

dahil edin. Bahçenizde ya da balkonunuzda yerli bitkiler yetiştirin ve onların bakımını

yapın. Evinizde bir “harikalar sandığı” olsun ve her bulduğunuzu (meşe palamudu, çam

kozalağı, avokado tohumu…) içine atın, özelliklerini keşfedin, latince isimlerini öğrenin.

Ve daha akla gelmeyen ve sizin bu da ekolojik bir bakıştır dediklerinizi yapın. Ama geç

kalmayın lütfen!


Bilim İnsanları, Müzik Dinlemekten Neden

“Keyif” Aldığımızı Açıkladılar.

Yeni bir araştırma gerçekleştiren bilim

insanları, müzik dinlemekten neden keyif

aldığımızı araştırdılar. Elde edilen sonuçlara

göre müzik dinlemek, beynimizin devresini

harekete geçiriyor. Bir başka deyişle müzik

dinlemeyi tıpkı yemek yemek ya da para

kazanmak gibi bir “ödül” olarak görüyoruz.

Plastik Atıklardan Betondan Daha Güçlü Yer

Döşemeleri Elde Ediliyor.

Kenyalı bir girişimci kurduğu fabrikada plastik

atıklardan tuğla benzeri bir yapı malzemesi

üretiyor.


Tırnaklar Neden Uzar?

Tırnaklar, tırnak kökü denilen bir yerde oluşur.

Yavaş yavaş dışarı doğru itilir ve böylece

uzarlar. Tırnaklar, parmaklarımızın uçlarını

korur. Tırnakların dibinde yarım ay şeklinde

beyaz bir bölüm vardır. Bu bölüm tırnakların

uzadığı yerdir. Beyaz yarım ay da yeni

tırnaktır. Tırnaklar sertleşmiş deriden oluşur.

Tırnağın oluştuğu, derinin altında gömülü

kısma tırnağın kökü denir.

Neden Hıçkırık Tutar?

Akciğerlerin hemen altında kaslı bir zar vardır. Buna

diyafram denir. Akciğerlerin genişleyip büzülmesini sağlayan

diyaframdır. Böylelikle soluk alıp verilir. Diyafram sürekli bu

şekilde çalışır. Bu diyafram denilen yer, şiddetle kasıldığında

hıçkırık tutar. Hıçkırığı geçirmenin kesin bir yolu yoktur; ama

burnu tutup bir bardak su içmek, soluğu tutabildiğin kadar

tutmak bazen etkili olabilir. Çoğu kez hıçkırık, kendiliğinden

geçer.

Neden Esneriz?

Bazen canımız sıkılır, kendimizi yorgun hissederiz. İşte

bu durumlarda beyne yeterince oksijen gitmez. Böyle

zamanlarda esneriz. Ağzımız açılır ve bolca hava alırız.

Bu sayede beyne oksijen gider ve kendimizi iyi hissederiz.

Esneme, elimizde olmadan aldığımız derin bir soluktur.

Gözün uç kısmından, burna giden küçük bir boru bulunur.

Bu borunun tepesinde göz yaşı kesesi vardır. Esnendiğinde,

yüzdeki kaslar gözyaşı kesesini sıkıştırır. İşte bu yüzden,

gözler esnerken yaşarır.


23 NİSAN

23 Nisan tüm dünya çocuklarının bayramıdır. Bu bayramı bize Atatürk hediye

etti. Bir gün öğretmenimiz bize 23 Nisan’la ilgili hikâye yazın, dedi. Düşündüm,

düşündüm ne yazacağımı bulamadım. Ne yazabilirdim, neler yazabilirdim,

bulamadım.

Bir anda kendimi TBMM’nin önünde buldum. Bir kapının önünde duruyordum.

Kapıyı çaldım. İçeriden gür bir ses gel, dedi. Karşımda Atatürk vardı. Çok

şaşırmıştım ve çok heyecanlandım. 23 Nisan için plan yapıyorlarmış. Bana:

- Gel çocuk, dedi.

Hemen yanına gittim. Atatürk’le sohbet etmek inanılmazdı.

Bize bu bayramı armağan ettiniz için çok teşekkür ederim, dedim.

Atatürk:

-Çocuklar benim için çok değerlidir. Sizler bizim geleceğimizsiniz. Size verdiğimiz

bu bayramı önemseyin.

Ben de “bize armağan edilen bu bayramı en güzel şekilde kutlayacağımızı”

söyledim.

Bir anda annemin sesiyle uyandım. Ve hepsinin bir rüya olduğunu anladım.

Öğretmenime bu rüyayı anlatıp 23 Nisan’ı en güzel şekilde kutladık.

GÜNEY YİĞİT

2/A

23 NİSAN

Bir gün Ali ve annesi markete gittiler. Ali sabah bugünün ne olduğunu

bilmiyordu. Annesi ona sürpriz yapmak için bugünün 23 Nisan olduğunu

söylemedi.

Eve geldiklerinde kahvaltı yaptılar sonra Ali okula gitti. Ders çıkışı annesi onu

okuldan aldı ve eve gittiler. Sonra eve geldi ve ödevini yaptıktan sonra Ali dışarı

çıktı. Bina kapısını tam açacaktı ki kapıda bembeyaz kıyafetli bayrak taşıyan

öğrencileri gördü. Bugünün 23 Nisan olduğunu anladı annesi, arkadaşları ve

öğretmenleriyle beraber bir gün geçirdi.

Çok mutlu oldu. Çünkü 23 Nisan bağımsızlığımızı temsil

KAAN AKDURU

2/B


NİSAN 23

Bugün hava çok güzel. Kaldığımız yurt sabahın erken saati olmasına rağmen

çok hareketli.Herkes erkenden kalkmış.Herkes de heyecan var.Arkadaşlarım

uyuyorlardı.Ayşe,Fatma hadi kalkın.

_Nuriye sen ne kadar erken kalkmışsın?

_ Evet uyku tutmadı.

Hadi kalkın hazırlanıp gidelim yoksa mektebe geç kalacağız.Hepimiz hazırlanıp

mektebimize gittik.Sınıfa girdiğimizde bütün arkadaşlarımızda bizim gibi çok

heyecanlıydılar.Öğretmenimiz sınıfa girerek.

Günaydın çocuklar.Biliyorsunuz ki yarın 23 Nisan.Bugünlere çok zor

geldik.Ülkemiz işgal altındaydı.Nice savaşlardan geçtik.Bu topraklar için

yaşlımız,gencimiz,kadınımız,çocuklarımız kanını,canını verdi.Yinede vatanımızı

bırakmadık.Bırakmayız da.Bu savaşlarda bir çok çocuk,çocuklar yetim kaldı.

Bu sözleri öğretmenleri söylerken Ayşe,Nuriye ve Fatma’nın gözleri doldu.Çünkü

onlarda yetimdi.Hiç bir zaman bu durumlarından şikayet etmediler.Vatan için

her şey yapılırdı.

Mustafa Kemal Atatürk’ün yaptığı tam bağımsızlık için,gücünü haltan alacağı

TBMM’ni kurduktan sonra bugünü 23 Nisan’ı siz çocuklara armağan etti.

Bu yüzden yarını hakkıyla kutlayalım çocuklar diyerek Ümran Öğretmen

konuşmasını bitirdi.

Yurda geldikten sonra erkende yatmıştık. Yarını heyecanla bekliyorduk.

Sabah olduğunda öğretmenimizle birlikte kutlamanın yapılacağı meclisin

önüne gelmiştik.Bu kadar insanı babamları savaşa uğurlarken tren garında

görmüştüm.Halk büyük bir tezahürat ve alkışla Atatürk’ü mecliste karşıladı.

Öğrenciler vatan şarkıları söylüyordu.Kimisi ağlıyordu mutluluktan ama bu

günleri gördüğü için.Kalbim yerinden çıkacak gibiydi.Atatürk konuşmasını

bitirdiğinde bu anlamlı günü neden bizlere armağan ettiğini bir kez daha

anladım.

23 Nisan çocuk bayramı,hatta dünya çocuklarının bayramıydı.Bugünün çok

önemli bir yeri vardı.23 Nisan hoş geldin.

Bütün çocukların 23 Nisanı kutlu,mutlu olsun.

HAMİDE EYLÜL YILDIZ

2/C


BULMACA

KÖŞESİ



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!