Enerji Panorama Mayıs 2021
Doğal gaza yapılan yüzde 12 zam, elektrik fiyatlarını da tetikleyecek Değişen YEKDEM mekanizması nedeniyle fiyatların güncellenmesi gerekiyor Akkuyu 500 milyon dolar “Sürdürülebilirlik” kredisi alacak Akdeniz ve Karadeniz’deki uluslararası gerginliğin ortasında Türkiye’nin siyaset ve enerji denklemi Stratejik çatışmaların ortasında enerji politikası “Kömürden elektrik üretiminin 2030’a kadar yüzde 80 azalması gerekiyor” Temiz enerji teknolojilerinin kritik mineral talebi hızla artıyor Kovid-19 salgını temiz enerji talebini artırdı ABD İklim Zirvesi: Birlik sinyali mi yoksa ayrılıkların maskelenmesi mi? Küresel ısınma için tartışmalı bir çözüm: Güneşi karartmak İGDAŞ, Akut ile tüm çalışanlarını ve İstanbulluları depreme karşı bilinçlendirecek “Yabancı yatırımcı, maç oynanırken kural değişikliğini sevmez” Yenilenebilir enerji, sanayi devriminden bu yana en yüksek payına 2021’de ulaşacak Avrupa yakasında elektrik tüketiminin lideri Esenyurt Boğaziçi Üniversitesi, geleceğin pilleri “lityum-sülfür bataryaları” araştıracak Tesla’nın güneş enerjisi ürünleri Powerwall ev bataryasıyla birlikte satılacak GTC ve HSB, yerli yüzer güneş santrali tasarladı Apple’ın güneş enerjisi tesisinde Tesla’nın ürettiği piller kullanılacak CEO’lar 2022’ye kadar normale dönüş beklemiyor! Kentler sürdürülebilirlik için yarışacak Üst düzey yöneticilerin yüzde 40.6’sı “ekonomi kötü” diyor
Doğal gaza yapılan yüzde 12 zam, elektrik fiyatlarını da tetikleyecek
Değişen YEKDEM mekanizması nedeniyle fiyatların güncellenmesi gerekiyor
Akkuyu 500 milyon dolar “Sürdürülebilirlik” kredisi alacak
Akdeniz ve Karadeniz’deki uluslararası gerginliğin ortasında Türkiye’nin siyaset ve enerji denklemi
Stratejik çatışmaların ortasında enerji politikası
“Kömürden elektrik üretiminin 2030’a kadar yüzde 80 azalması gerekiyor”
Temiz enerji teknolojilerinin kritik mineral talebi hızla artıyor
Kovid-19 salgını temiz enerji talebini artırdı
ABD İklim Zirvesi: Birlik sinyali mi yoksa ayrılıkların maskelenmesi mi?
Küresel ısınma için tartışmalı bir çözüm: Güneşi karartmak
İGDAŞ, Akut ile tüm çalışanlarını ve İstanbulluları depreme karşı bilinçlendirecek
“Yabancı yatırımcı, maç oynanırken kural değişikliğini sevmez”
Yenilenebilir enerji, sanayi devriminden bu yana en yüksek payına 2021’de ulaşacak
Avrupa yakasında elektrik tüketiminin lideri Esenyurt
Boğaziçi Üniversitesi, geleceğin pilleri “lityum-sülfür bataryaları” araştıracak
Tesla’nın güneş enerjisi ürünleri Powerwall ev bataryasıyla birlikte satılacak
GTC ve HSB, yerli yüzer güneş santrali tasarladı
Apple’ın güneş enerjisi tesisinde Tesla’nın ürettiği piller kullanılacak
CEO’lar 2022’ye kadar normale dönüş beklemiyor!
Kentler sürdürülebilirlik için yarışacak
Üst düzey yöneticilerin yüzde 40.6’sı “ekonomi kötü” diyor
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
yaşında
E N E R Jİ PANORAMA
Dergiyi PDF okumak için...
Türkiye Enerji Vakfı • Yıl: 8 • Sayı: 94 • MAYIS 2021
“Doğal gaza yapılan yüzde
12 zam, elektrik fiyatlarını da
tetikleyecek”
Değişen YEKDEM mekanizması
nedeniyle fiyatların
güncellenmesi gerekiyor
AKDENIZ VE KARADENIZ’DEKI
ULUSLARARASI GERGINLIĞIN ORTASINDA
Türkiye’nin siyaset
ve enerji denklemi
Küresel ısınma için tartışmalı bir
çözüm: Güneşi karartmak
İçindekiler
26 28
Doğal gaza yapılan yüzde 12 zam, elektrik
fiyatlarını da tetikleyecek
BOTAŞ’ın doğal gaza yaptığı zam, elektrik fiyatları üzerinde baskı oluşturmaya
başladı. HES’lerin kuraklık nedeniyle toplam elektrik üretimindeki payının
düşmesiyle ortaya çıkan açık doğal gaz santralleri tarafından karşılanıyor.
Kısaca doğal gaz zammı domino etkisi yaratacağa benziyor, uzmanlar “Temmuz
ayındaki tarife güncelleme döneminde yüzde 15-20 oranında bir zam olabilir”
öngörüsünde bulunuyor…
Değişen YEKDEM mekanizması nedeniyle
fiyatların güncellenmesi gerekiyor
YEKDEM ile ilgili düzenlemenin her ne kadar yatırımcıların
beklentisinin altında kalmasına karşın rüzgar sektörünün
büyümesinde itici bir güç olduğunu belirten TÜREB Başkanı Ebru
Arıcı, ancak son dönemde artan döviz kurları nedeniyle fiyatlarda
güncelleme yapılması gerektiğini düşünüyor.
AKDENIZ VE KARADENIZ’DEKI
ULUSLARARASI GERGINLIĞIN
ORTASINDA TÜRKIYE’NIN
SIYASET VE ENERJI DENKLEMI
32
42
Stratejik çatışmaların
ortasında enerji politikası
Savaş veya savaşçı filmlerinin açılışında büyük ve gerçekçi bir savaş sahnesişle
seyirci, filmin kalanına ve kahramanın maceralarına hazırlanır. Kahramanın
kaba taslak karakterine bu sahnelerde hakim oluruz; duruşu, fikirleri,
mücadeleciliği, pes etmemesi, korkuları ve diğer birçok önemli mesaj bu açılış
sahnelerinde seyirciye izlettirilir. ABD başkanlarının göreve gelmesi de biraz
buna benzer, hem rakipleri eli yükseltir hem de ABD...
74
CEO’lar 2022’ye kadar
normale dönüş beklemiyor!
KPMG, Ocak-Mart 2021 tarihleri arasında yaptığı ankette, iş süreçlerinin
ne zaman ve nasıl normale döneceği konusunda beklentileri araştırdı.
Araştırma sonuçlarına göre CEO’lar kısa vadede normalleşme beklemiyor.
CEO’lar ofise dönmek için nüfusun yüzde 50’den fazlasının aşılandığını
görmek istiyor…
Pano.....................................................................8
Kariyer................................................................16
Yatırım................................................................20
Doğal gaza yapılan yüzde 12 zam,
elektrik fiyatlarını da tetikleyecek......................26
Değişen YEKDEM mekanizması nedeniyle fiyatların
güncellenmesi gerekiyor....................................28
Akkuyu 500 milyon dolar “Sürdürülebilirlik”
kredisi alacak......................................................31
Akdeniz ve Karadeniz’deki uluslararası
gerginliğin ortasında Türkiye’nin siyaset
ve enerji denklemi..............................................32
Stratejik çatışmaların ortasında
enerji politikası...................................................42
“Kömürden elektrik üretiminin
2030’a kadar yüzde 80 azalması gerekiyor”...... 46
Temiz enerji teknolojilerinin kritik
mineral talebi hızla artıyor................................ 48
Kovid-19 salgını temiz enerji talebini artırdı......50
ABD İklim Zirvesi: Birlik sinyali mi
yoksa ayrılıkların maskelenmesi mi? .................52
Küresel ısınma için tartışmalı bir çözüm:
Güneşi karartmak ..............................................55
İGDAŞ, Akut ile tüm çalışanlarını ve İstanbulluları
depreme karşı bilinçlendirecek .........................58
“Yabancı yatırımcı, maç oynanırken kural
değişikliğini sevmez”.........................................62
Yenilenebilir enerji, sanayi devriminden bu
yana en yüksek payına 2021’de ulaşacak.......... 64
Avrupa yakasında elektrik tüketiminin
lideri Esenyurt................................................... 68
Boğaziçi Üniversitesi, geleceğin pilleri
“lityum-sülfür bataryaları” araştıracak...............70
Tesla’nın güneş enerjisi ürünleri Powerwall
ev bataryasıyla birlikte satılacak........................71
GTC ve HSB, yerli yüzer güneş santrali tasarladı.72
Apple’ın güneş enerjisi tesisinde
Tesla’nın ürettiği piller kullanılacak....................73
CEO’lar 2022’ye kadar normale
dönüş beklemiyor!.............................................74
Kentler sürdürülebilirlik için yarışacak...............77
Üst düzey yöneticilerin yüzde 40.6’sı
“ekonomi kötü” diyor..........................................78
İstatistik..............................................................82
Sosyal Medya.................................................... 86
Türkiye, Akdeniz ve Karadeniz’deki
varlığını ‘fırsata’ çeviriyor
editör
Ülkemiz, bulunduğu coğrafya itibarıyla
her zaman dünya siyasetinin, bir ticari partner oldu. Gıda ihracatı, turizm
Rusya, her zaman Türkiye için çok önemli
gerilimlerin, çekişmelerin merkezinde
yer aldı. Özellikle Soğuk Savaş enerji ticareti yaptığımız, ortak projeler
geliri gibi kalemlerin dışında en çok
yıllarının getirdiği iki kutuplu dünya, Türkiye’yi
çok daha kilit bir ülke konumuna için tam bir “sakal-bıyık” durumu var.
geliştirdiğimiz bir ülke. Kısaca Türkiye
getirdi. Son yıllarda Akdeniz ve Karadeniz’de
keşfedilen yeni enerji yatakları ise
Dergimizin kapak haberini işte bu
çetrefilli duruma ayırdık. Türkiye’nin
yeniden dünyanın gözü bu bölgeye Ülkenin çevirdi. ilk nükleer güçlü tesisi ve zayıf için olduğu ilk adım yanları, atıldıbu çıkar
Doğu Akdeniz’deki doğal gaz Dünyada rezervlerinin ilk nükleer çatışmasından santral 1955 kazanan yılında taraf olmak için
Akdeniz’e kıyı ülkeler arasında önce tartışıldığı ABD, daha atması sonra gereken da Sovyetler adımları masaya yatırdık.
bir dönemde Türkiye, Avrupa Birliği’nde Birliği’nin kuruldu. Dış politika Türkiye konusunda de 1960’lı uzman isimler,
desteğini arkasına alan Yunanistan akademisyenlerle konuyu etraflıca
yılların başında nükleer enerjiyi konuşmaya
tarafından saf dışı bırakılmaya zorlandı. inceledik.
Akdeniz’e kıyısı olan başladı. özellikle Bugüne de kadar onlarca proje
Kuzey Afrika ülkeleriyle hazırlandı, dış politikada görüşmeler Dergimizin yapıldı... bu sayısı Ancak için 60 iki röportaj
gerçekleştirdik. İlki TÜREB’in yeni
yaşadığımız sorunlar da eklenince yıla yakın “askeri bir süredir devam eden nükleer
başkanı olan Ebru Arıcı ile… Ebru Hanım,
güç gösterisine” kadar uzanan santral gelişmeler konusunda sektörümüzün ilk gerçek ilk adım kadın 3 Nisan STK başkanı
yaşandı. Ancak Türkiye, bu
2018
dönemde
tarihinde
akılcı
atıldı unvanını ve Rus taşıyor. devlet Kendisiyle şirketi Türkiye’nin
bir politika izleyerek önce Libya, ardından
Rosatom’un yapacağı rüzgar Akkuyu potansiyelini Nükleer ve bu potansiyeli
da Mısır’la olan ilişkilerini düzeltmeye
Santrali’nde temel ortaya atılıp çıkarmak ilk harç için döküldü. gereken adımları
başladı. Dış politika uzmanları, bu adımları
oldukça ‘akılcı’ buluyor ve sorunları her bir
ülkeyle ayrı ayrı temasa geçerek çözmenin
en mantıklı yol olduğunu belirtiyor.
Akdeniz’deki düğümün çözülmeye
başladığı günlerde, bu kez yepyeni bir
gelişme yaşandı. ABD ve Rusya arasında
Ukrayna nedeniyle başlayan siyasi gerilim,
Türkiye’yi de bu çemberin içine aldı.
Bir yanda NATO üyeliğinin Türkiye’ye
yüklediği askeri sorumluluklar, diğer
yanda ABD ile gerilen ilişkilerin düzelme
aşamasında olması ve diğer yanda Rusya!
konuştuk. İkinci röportajımız ise İGDAŞ
Genel Müdürü Özmen’le. İGDAŞ’ın
deprem riski taşıyan İstanbul için hayata
geçirdiği projeleri dinledik.
Tabii her zaman olduğu gibi Ankara
kulisleri, uluslararası gelişmeler, dünyanın
dört bir yanından yatırım haberleri,
Kovid-19 salgınının hasarlarını azaltmak
amacıyla yöneticiler için hazırlanan özel
raporlar, şirketlerden ve sektörlerden
haberlerle yine dolu bir dergi hazırladık.
Keyifli okumalar, iyi bayramlar dileriz.
İmtiyaz Sahibi
TÜRKİYE ENERJİ VAKFI
İKTİSADİ İŞLETMESİ
TENVA İktisadi İşletmesi
Yetkilisi Aycan Kızıldağ
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Esengül Erkan
esenerkan@tenva.org
Haber Merkezi
Deniz Suphi • Mahir Arslan
Neşet Hikmet • Z. Işık Adler
Katkıda Bulunanlar
Dr. Fatih Cemil Özbuğday
Dr. Fehmi Tanrısever
Dr. Kürşad Derinkuyu
Serhan Ünal
Abone / Reklam
info@tenva.org
Kurumsal Ab. Bir. Fiyat: 15 TL
Yayın İdare Merkezi
Alternatif Plaza, Kızılırmak
Mah. 1446. Cad. No:12/37
Kat: 10 Çukurambar / Ankara
T: +90 312 220 00 59
Kuruluş Yılı: 2013
Tasarım
Kasım Halis
Yayın Türü
YAYGIN SÜRELİ YAYIN TÜM
TÜRKİYE’DE
Yayın Tarihi
7 Mayıs 2021
ISSN
2757-5799
Enerji Panorama Dergisi, Türkiye Enerji
Vakfı İktisadi İşletmesi tarafından
yayımlanmaktadır. Dergide yer alan yazı,
fotoğraf, illüstrasyon, grafik, harita gibi
malzemeler kaynak göstermek koşulu ile
kullanılabilir. Türkiye Enerji Vakfı İktisadi
İşletmesi, Türkiye Enerji Vakfı'nın iktisadi
işletmesidir
“İşimin Enerjisi” ile sen de işinin enerjisini ve
verimliliğini artır, işine güç kat.
Güneş enerjisi sistemleri, enerji verimliliği uygulamaları, elektrikli araç şarj
istasyonu yönetimi ve yeşil enerji sertifikasyonuna kadar birçok çevre dostu ve
sürdürülebilir enerji çözümüyle hizmetinizdeyiz.
Detaylı bilgi için: enerjisa.com.tr
PANO
Aycan Kızıldağ
SHELL HELIX TÜRKIYE
RALLI ŞAMPIYONASI’NI
DESTEKLEMEYE DEVAM EDIYOR
Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu (TOSFED)
tarafından düzenlenen “Shell Helix 2021 Türkiye
Ralli Şampiyonası”, 24-25 Nisan tarihlerinde FIA
Avrupa Ralli Kupası’na dahil Eskişehir Rallisi ile
başlayacak.
Shell & Turcas CEO’su Emre Turanlı; “Geçtiğimiz
yıl Covid-19 salgını sebebiyle maalesef ara
verilen şampiyonaya, bu yıl da Shell Helix markamızla
katkıda bulunmaktan dolayı çok mutluyuz.
Türkiye Ralli Şampiyonası’nda, değişken
sıcaklıklarda, toprak ve asfalt yollarda zorlu şartlarda
birbiriyle yarışan araçların maruz kaldığı
şartlar nedeniyle, güç veya performans kaybı
olmaksızın motoru koruyup yağlayacak güvenilir
ürünlerin kullanılması ekiplerin başarısında
hayati bir rol oynuyor. Binek araçlarda yüksek
motor performansı sağlamaya yardımcı olacak
şekilde geliştirilen Shell Helix ile 2021 Türkiye
Ralli Şampiyonası’na katılacak pilotlara, her
etapta araçlarından en fazlasını almalarına yardımcı
olacağız” dedi.
TOSFED Başkanı Eren Üçlertoprağı ise dünya çapında
otomobil sporlarına katkı veren bir markayla
iş birliği yapmaktan dolayı mutlu olduklarını
belirtirken, “Shell Helix’in dünya otomobil
sporları organizasyonlarında çalıştığı marka ve
ekiplere, motor performanslarını yükseltmekte
verdiği katkıyı biliyoruz. Shell Helix’in, 2021
Türkiye Ralli Şampiyonası’na da hem ismi ile
hem de performansıyla değer katacağına inanıyoruz”
açıklamasını yaptı.
SANKO ENERJI “YEŞIL ENERJI
SERTIFIKALARI” VERMEYE BAŞLADI
Sanko Enerji Grubu, kendi santrallerinde ürettiği
yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik alan
müşterilerine, tüketilen elektriğin yenilenebilir
enerji kaynaklarından üretildiğini gösteren yenilenebilir
enerji sertifikası I-REC’in yanı sıra üretim ve
ticari faaliyetler sonucunda oluşan sera gazı emisyonunu
azalttığını kanıtlayan karbon azaltım sertifikaları
VCS ve Gold Standard’ı sunuyor.
Sanayi sektöründe üretim yapan firmalar ve ticari
işletme sahipleri, Sanko Enerji Grubunun sunduğu,
uluslararası standartlara uygun olarak geliştirilen
bu “yeşil enerji sertifikaları” ile çevre için
yaptıkları katkıları belgeleyebiliyor. Karbon ayak
izini dengelemek isteyen işletmeler, uluslararası
ölçekte kabul görmüş akredite organizasyonlar tarafından
verilen sertifikalarda gösterilen bilgiler
sayesinde, sürdürülebilirlik hedeflerine ne kadar
yaklaştıklarını ölçebiliyorlar.
Decathlon Türkiye, “Doğa Olmadan Spor Olmaz!”
dedi ve Türkiye çapında tüm Decathlon mağazalarında
tükettiği elektriğin tamamı için, Sanko
Enerji’den yenilenebilir enerji sertifikası aldı.
Decathlon, Türkiye’deki tüm mağazaları için
Sanko Enerji Grubu’ndan aldığı yenilenebilir
enerji sertifikası I-REC ile birlikte, tükettiği elektriği
yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayarak
sürdürülebilirlik konusundaki hedeflerine
bir adım daha yaklaştı.
Sanko Enerji ile Decathlon Türkiye arasındaki
yeşil enerji sertifika ticareti, dijital kimliklerin
yönetilmesini ve taraflar arasında işlemlerin
kesintisiz olarak gerçekleşmesini sağlayan “Foton
Yenilenebilir Enerji Ticareti Platformu”nun,
Energy Web Blokzincir (blockchain) altyapısı
kullanılarak yapıldı.
8 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
PANO
VAKIFBANK, ÜST ÜSTE
IKI YIL ‘KARBON NEGATIF’
KURULUŞ OLDU
VakıfBank, daha yaşanabilir bir gelecek için
iklim değişikliğiyle mücadeleye katkıda çalışmaları
kapsamında 2019 yılında tüm sera gazı
emisyonlarından fazlasını dengeleyerek önemli
bir adım atmıştı. Banka, 2020 yılında da aynı
yüksek performansı sergiledi ve iki yıl üst üste
‘karbon negatif’ kuruluş oldu.
Uluslararası sürdürülebilirlik standartlarına
uygun bir dönüşüm gerçekleştirdiklerini belirten
VakıfBank Genel Müdür Yardımcısı Alaattin
Şimşek, şöyle konuştu: VakıfBank olarak bankacılık
faaliyetlerimizi sürdürülebilir bir anlayış
içerisinde yürütüyoruz. 2014 yılından bu yana
Karbon Saydamlık Projesi Raporu (CDP) yayınlıyor
ve BIST Sürdürülebilirlik endeksinde, 2014
yılında kurulduğu ilk günden beri yer alıyoruz.
Kapsamlı ve hassas enerji ve emisyon yönetimimiz
sayesinde sürdürülebilirlik performansımızı
her yıl biraz daha artırıyoruz. 2019 yılında 53
bin 413 tCO2e olarak gerçekleşen toplam emisyon
miktarımızı 2020 yılında yaklaşık yüzde 25
azaltarak 40 bin 429 tCO2e seviyesine indirdik.
Yenilenebilir enerjinin desteklenmesi amacıyla
ISO 14064 sertifikası ile doğrulanan bu miktarın
karşılığı olarak, temiz enerji kaynaklarından
üretilen 45 bin Doğrulanmış Karbon Birimi alarak
Karbon Negatif kuruluş olma konumumuzu
koruduk. 2021 yılında hedeflerimizi daha da
yükselterek ilerliyoruz. Bu yıl yenilenebilir kaynaklardan
üretilmiş elektrik payını yüzde 50’nin
üzerine taşımayı hedefliyoruz.
ENERJISA CIHAZA BAĞLI 2
BIN 473 HASTAYA
NEFES OLDU
Başkent EDAŞ, Ayedaş ve Toroslar EDAŞ tarafından,
cihaza bağlı hastaların enerjisiz kalmaması
için Türkiye’de ilk kez devreye alınan” Hasta
Var” sisteminden yararlanan kullanıcı sayısı 2
bin 473’e ulaştı. Çeşitli nedenlerle yaşamsal faaliyetlerini
elektrikli cihazlarla sürdüren hastaların
bulunduğu bölgedeki planlı kesintilerde,
anında merkezi uyaran Hasta Var sistemiyle, ilgili
bölgenin enerjisiz kalması engelleniyor.
Hasta ve şirketin, Merkezi Uzaktan Kontrol ve
Veri İzleme (SCADA) sistemi üzerinden entegre
edildiği Hasta Var sisteminde, kayıtlı vatandaşların
bulunduğu bölgede arıza kaynaklı bir
kesinti olması durumunda ise, bölgeye acilen
mobil jeneratörler sevk edilerek hastaların hayata
tutunması için gayret gösteriliyor. Enerjisa
Dağıtım şirketlerinden Başkent EDAŞ bölgesinde
1142, Toroslar EDAŞ’ta 863, AYEDAŞ’ın bölgesinde
ise 468 kayıtlı vatandaş bu sistem kapsamında
enerji alıyor. Böylece 2020 sonu itibarıyla
1632 olan cihaza bağlı yaşayan ve sistemden yararlanan
sayısı 2021 Mart sonu itibariyle toplam
2 bin 473’e ulaşmış durumda.
Sistemden yararlanmak için önce Sağlık Bakanlığı’na
elektriğe bağlı cihaz kullanan hasta olduğunu
belirten belge almak için başvuru yapılıyor.
Bakanlıktan alınan onaylı formlar, nüfus
bilgileri, ikametgâh adresi ve ikametgâha ait
tesisat numarası bölgedeki Enerjisa Dağıtım Şirketi
Müşteri Hizmetleri Müdürlüğü’ne verilerek
kişilerin kaydı gerçekleştiriliyor.
10 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
PANO
ENERYA, 2020 YILINDA
MÜŞTERI MEMNUNIYETINI
YÜZDE 90’A ÇIKARDI
Doğal gaz işlemlerini dijital kanallara taşıyarak,
abonelerine hızlı ve kesintisiz hizmet vermeye
odaklanan Enerya, özellikle salgın döneminde
hem müşterilerinin hem de çalışanlarının sağlığını
korumak için pek çok önlem aldı. Faaliyet
gösterdiği 10 ilde yaptığı müşteri memnuniyeti
anketiyle abonelerinin geribildirimlerini de değerlendiren
şirket, sunduğu kesintisiz hizmet ve
önlemlerle müşterilerinden de tam not aldı.
Salgın döneminde şubeye gelmeyi tercih etmeyen
aboneler, doğal gaz işlemlerini çağrı merkezi
ve www.enerya.com.tr web sitesi üzerinden birçok
doğal gaz işlemini hızlıca yapabiliyor. Müşteri
hizmetleri ofislerinden hizmet almaya devam
eden aboneleri için de şubelerinde koronavirüs
önlemlerini artıran Enerya, aldığı tedbirlerle
abonelerinin güvenini artırarak memnuniyet
oranını yüzde 90’a yükseltti. Hayata geçirdiği
uygulamalarla dijital ve uzaktan kanalların
kullanım oranını yüzde 32’ye yükselten Enerya
müşteri memnuniyetini üst sıralara taşıdı.
Bu zorlu dönemde müşterilerin ve çalışanların
sağlığı için bütün önlemlerin titizlikle alındığını
açıklayan Enerya Genel Müdürü Kasım Kahraman,
“Ülkemizi ve dünyayı etkisi altına alan
koronavirüs salgınından pek çok sektör etkilendi.
Yaptığımız anket ve müşterilerimizin talebi
doğrultusunda pek çok işlemimizi dijitalleştirdik.
Abonelerimizin tüm hizmetlerini evlerinden
gerçekleştirebilmeleri için yeni uygulamalar hayata
geçirdik. Müşterilerimizin kendini güvende
hissetmesi için yine onlardan aldığımız geribildirimleri
değerlendirerek şubelerimizde gerekli
önlemleri aldık. Bu yaklaşımımız ve hayata geçirdiğimiz
uygulamalarla müşteri memnuniyetimizi
de artırmayı başardık” dedi.
TÜPRAŞ’TAN 23 NISAN’DA
ÇOCUKLARA ÖZEL SANAT
ETKINLIĞI
Tüpraş, topluma duyarlılık bilinciyle gerçekleştirdiği
kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarıyla da
anlamlı projelere imza atmayı sürdürüyor. Tüpraş,
Arter iş birliğiyle gerçekleşen çevrim içi deneyimde
23 Nisan coşkusunu sanatla birleştirdi. Salgın
sebebiyle çevrim içi olarak kurgulanan etkinlik
Tüpraş ve Arter’in youtube kanalından tüm çocuklar
başta olmak üzere herkesin erişimine açıldı.
Tüpraş ve Vehbi Koç Vakfı kuruluşu olarak 2010
yılından beri faaliyet gösteren Arter, bu kapsamda
sanatın tüm disiplinlerini içeren, çocuklara özel
eğitici ve öğretici dilde hazırlanmış, 20 dakikalık
bir video programı geliştirdi. Arter Öğrenme Programı
ekibi, videoda sanata ilgi duyan ve üretmenin
heyecanını paylaşan tüm çocuklar için Arter binasının
ana fonksiyon alanlarını ve güncel sergileri
anlatıyor.
Arter Öğrenme Programı Ekibi’nden uzman müze
eğitimcisi Dilan Salkaya’nın anlatımıyla “Dinleyen
Gözler”, “Gökcisimleri Üzerine” ve “Yağmur
Ormanı V (varyasyon 3)” sergilerini sanal ortamda
gezerek eserlerin hikaŷesini dinleyen çocuklar;
14 katlı Arter binasında sergi alanlarının yanı sıra
performans salonları, etkinlik alanları, kuẗüphane
ve kitabevini de keşfe çıktılar. Renkli videoda
ayrıca çocukların evde gerçekleştirebilecekleri eğlenceli
aktivite önerileri de yer aldı. Resim, heykel,
film, fotoğraf gibi çeşitli mecralarda üretilmiş çağdaş
sanat eserlerinden geniş bir seçkinin yer aldığı
Arter Koleksiyonu’nda yaklaşık 400 sanatçının
1300’den fazla yapıtı bulunuyor.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 11
PANO
VODAFONE TÜRKIYE YÜZDE 100
YENILENEBILIR ENERJI HEDEFINE ULAŞTI
Küresel karbon emisyonunu 2040’a kadar “net
sıfır”a düşürmeyi taahhüt eden Vodafone, Türkiye’de
de çevresel sürdürülebilirlik çalışmalarına
hız verdi. Vodafone Türkiye, 22 Nisan Dünya Günü’nde
yaptığı açıklamada, 2021/21 mali yılı itibarıyla
tüm şebeke ve ofislerinde tüketilen elektriği
yenilenebilir enerji kaynaklarından satın alarak
yüzde 100 yenilenebilir enerji hedefine planlanan
tarihten üç yıl daha erken ulaştığını duyurdu. Vodafone,
Türkiye genelinde 12 veri merkezi, 16 ofis
binası ve 25 binden fazla baz istasyonunda tüketilen
yıllık toplam 515 gigawatt saat elektriğin yüzde
100’ünü yenilenebilir enerji kaynaklarından
satın alarak şebekesinin tamamında yenilenebilir
enerji kullanan ilk ve tek operatör oldu.
Vodafone’un Türkiye’de şebekesini ve ofislerini
yeşil enerjiye geçirmesini değerlendiren Vodafone
Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı Hasan
Süel, şunları söyledi: Vodafone olarak, iklim değişikliği
konusunda acil önlem alınması ve özellikle
şirketlerin operasyonel performansından kaynaklı
çevresel etkilerin en az düzeye indirilmesi gerektiğine
inanıyoruz. Sera gazı emisyonlarımızı azaltma,
yenilenebilir elektrik kaynaklarına geçme ve
enerji verimliliğimizi artırma taahhütlerimizle
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’ndan
iklim hedefine odaklanan SKA 13’ü ve
temiz enerjiye odaklanan SKA 7’yi destekliyoruz.
2019’da Adana’da, 2020 sonunda da İstanbul
Esenyurt’taki teknoloji merkezlerinde toplam 5
milyon TL’yi aşkın yatırımla güneş enerjisi sistemleri
kuran Vodafone, yatırımlarına İzmir, Tuzla
ve Diyarbakır’daki teknoloji merkezleriyle devam
edecek. Şirket, toplamda 5 ana teknoloji merkezinde
hayata geçireceği yenilenebilir enerji yatırımlarıyla
2 MW kurulu güce ulaşmayı, yıllık yaklaşık
3 GW saat yeşil enerji üretmeyi ve yıllık 1.451 ton
karbon salımının önüne geçmeyi hedefliyor.
FACEBOOK, TÜM MERKEZLERINDE
YENILENEBILIR ENERJI KULLANMAYA BAŞLADI
Sosyal medya devi Facebook, küresel operasyonlarının
artık yüzde 100 yenilenebilir enerjiyle desteklendiğini
ve sıfır emisyona ulaştığını duyurdu.
2018’de belirlediği yenilenebilir enerji hedeflerine
üç yıl içinde ulaşarak dünyanın en büyük yenilenebilir
enerji alıcılarından biri haline gelen
Facebook, 63 yenilenebilir projeyle ofis ve veri
merkezlerinin elektrik ihtiyaçlarını karşılıyor. Şirket,
18 eyalet ve beş ülkede 6 GW’tan fazla rüzgar
ve güneş enerjisi sözleşmesi yaparak hedeflerine
ulaşmayı başardı.
Facebook’un Kurucusu Mark Zuckerberg rüzgar
ve güneş enerjisi üretimi için 63 projeye 8 milyar
dolar yatırım yaptıklarını ve 10 binlerce insana
istihdam sağladıklarını ifade etti. Facebook EMEA
Sürdürülebilirlik Yöneticisi Eoghan Griffin, “İklim
konusundaki ilerlememizi büyük ölçüde ve hızlı
bir şekilde artırdık, şimdi ofislerimizi ve veri merkezlerimizi
çalıştırmak için yeterli yenilenebilir
enerji tedarik etmek için enerji sağlayıcılarıyla
birlikte çalışıyoruz” dedi.
Griffin, “Bir veri merkezi inşa edeceğimizi varsayalım,
çalıştırmak için kabaca ne kadar enerji
gerektiğini biliyoruz, bu nedenle bu sürecin çok
erken safhalarında bir enerji tedarikçisiyle ortak
çalışarak onlara pazar hakkında bir fikir vereceğiz.
Böylece bunu önceden taahhüt edebiliyoruz ve
ister güneş panelleri ister rüzgar türbinleri olsun,
altyapıyı finanse edebiliyorlar” bilgisini verdi.
12 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
PANO
6-14 YAŞ ARASI ÇOCUKLAR
TEMIZ ENERJIYI RESIMLERIYLE ANLATTI
Akkuyu Nükleer A.Ş. tarafından
23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramı kapsamında
düzenlenen ulusal resim yarışmasında
dereceye giren çalışmalar
belirlendi. Bu yılki yarışmanın
teması “Temiz Gelecek
için Temiz Enerji” idi. Yarışma
kapsamında katılımcıların, artan
enerji talebinin karşılanması
açısından nükleer santral
yapımı öneminin altını çizmeleri,
sera gazı üretmeyen ve
böylece gelecek nesiller için
çevrenin korunmasını sağlayacak
bir güç kaynağı olan nükleer
enerjinin önemini vurgulamaları
istenmişti. Yarışma 6 ila 14 yaş arasındaki
çocuklar arasında, 6-10 yaş ve 11-14 yaş olmak
üzere iki farklı yaş kategorisinde düzenlendi. Çevrimiçi
formatta düzenlenen yarışmaya başvurular,
resmin taranmış hali veya fotoğrafının e-posta ile
gönderilmesi yoluyla yapıldı.
“AKILLI METROPOLLERE AKILLI ULAŞIM SISTEMLERI”
Düzenlendiği ilk günden bu yana akıllı şehirler,
akıllı şebekeler, enerji ve teknoloji alanında gündemi
belirleyerek önemli bir referans noktası haline
gelen Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler
Kongre ve Fuarı ICSG, 21. yüzyılın ilk çeyreğini
doldurmak üzere olduğumuz şu günlerde son
gelişmeleri yakından takip ederek sektörün nabzını
tutmaya devam ediyor. Bu yıl sekizincisi gerçekleştirilecek
olan ISCG 2021, her yıl olduğu gibi bu yıl da
güçlü kongre içeriğiyle dikkat çekiyor. ICSG 2021’in
bu yılki ana başlıkları “Dijital Dönüşüm”, “Akıllı
Şebekeler ve Kapsamlı Şehirler”, “Kentsel Çevre ve
Akıllı Enerji”, “Akıllı Ulaşım ve Akıllı Ulaşım Sistemleri”
ve günümüzün en değerli kaynağı “Su”.
14 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Toplamda 150’yi aşan başvuru
sayısıyla yarışmanın tarihinde
bir rekora imza atılmış oldu.
Başvurular, aralarında İstanbul,
Ankara, İzmir, Antalya,
Bursa ve diğer birçok ilin bulunduğu
Türkiye’nin dört bir
yanından yapıldı. Değerlendirmeler
sonucunda her yaş
kategorisinde beşer kazanan
belirlendi. 6-10 yaş kategorisinde
dereceye girenler sırası
ile Ulyana Sezemina, Zeynep
Sena Ayhan, Mariia Beliaeva,
Cennet Karakaya ve Naz Oralp;
11-14 yaş kategorisinde ise Elif
Beren Çalgıcı, Sura Yaşa, Ayselnur
Akar, Aleksandra Malysheva ve Arina Daibova
oldu. Dereceye giren çocuklara ödül olarak, Akkuyu
Nükleer A.Ş.’den el sanatları setleri ve hatıra
hediyelerin yanı sıra bir aylık çevrimiçi resim kursu
da verilecek. Ayrıca yarışmanın tüm katılımcıları
da elektronik ortamda hazırlanan “yarışmaya
katılım belgesinin” sahibi olacak.
Enerji Panorama’nın da basın sporu olduğu ICSG
2021’de bu konu başlıklarıyla birlikte geleceğin
şehirleri, şehirlerde dijital dönüşüm ve akıllı enerji
çözümleri, otonom ve bağlantılı araçlar, telekomünikasyon
teknolojilerinde gelinen en son nokta
olan 5G teknolojileri, akıllı şebekeler ve akıllı
şehirlerde güvenlik ve gizlilik konuları da dikkat
çekiyor. ICSG 2021’in geniş içeriğiyle ilgili daha
detaylı bilgiye ise www.icsgistanbul.com adresi
üzerinden ulaşılarak sektörel pek çok gelişmeye
dair bilgilendirmelere erişilebiliyor.
Orta Asya, Rusya ve Ortadoğu’yu Avrupa ve Atlantik
pazarlarına bağlayan İstanbul’da, akıllı şehirler,
teknoloji, su, çevre ve enerji sektörlerinin yerli
ve yabancı karar vericilerini bir araya getiren ve
bu yıl İstanbul Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde 4-5
Haziran 2021 tarihlerinde düzenlenecek olan, “8.
Uluslararası İstanbul Akıllı Şebekeler ve Şehirler
Kongre ve Fuarı ICSG”, akıllı şehirler konusunda
Avrasya’da küresel ölçekte düzenlenen tek organizasyon
ve sektörün uluslararası ölçekteki tek ve en
önemli faaliyet alanı konumunda.
PANO
ZES ILE ELEKTRIKLI OTOMOBILLERDE TEMIZ ENERJI DEVRI
Zorlu Enerji, geleceğin enerji şirketi
olma vizyonuyla sürdürülebilirlik
alanındaki faaliyetlerine
devam ediyor. Türkiye’de 1000
lokasyona ulaşan ZES markası
ile çevre dostu elektrikli otomobillerin
devinimini hızlandırmak
için faaliyetlerini sürdüren
Zorlu Enerji, santrallerinin
bulunduğu Pakistan ve İsrail’de
ürün satışı ile başlayan çalışmalarını
network kurulumuyla bir
sonraki aşamaya taşımaya hazırlanıyor.
ZES şarj istasyonu ağında sağladığı
elektriği yenilenebilir enerji
kaynaklarına dayandırdığını
‘Uluslararası Yenilenebilir Enerji
Sertifikası’ (I-REC) ile belgelendiren
şirket, yavru vatan Kıbrıs
ve Doğu Avrupa’yı da ZES ile
kapsama hedefiyle çalışmalarını
sürdürüyor.
Zorlu Enerji olarak sürdürülebilir
bir ekosistem yaratmak için
yenilenebilir enerji kaynaklarını
merkezlerine aldıklarını ve yeni
yatırımlarını bu çerçevede geliştirdiklerini
belirten Zorlu Enerji
Ticaret Genel Müdürü İnanç Salman,
“Çevre dostu, enerji tasarruflu,
düşük emisyonlu ve aynı
zamanda sessiz olmaları nedeniyle
tüm dünyada kullanım
oranı artan ve sürdürülebilir bir
geleceğin en önemli sac ayaklarından
biri olan elektrikli otomobillerin
ülkemizde de yaygınlaşması
için çalışmaya devam
ediyoruz. Elektrik üretimimizin
yüzde 100’ü yenilenebilir enerji
kaynaklara dayanması sebebiyle,
81 ile yaydığımız ve bugün
sayısı bini aşan ZES şarj istasyonu
ağımızda elektrikli otomobil
kullanıcılarına temiz enerji ile
araçlarını şarj etme imkanı sağlıyoruz.
Bu kapsamda aldığımız
bu sertifika, tüm çalışmalarımızı
sürdürülebilirlik hedeflerimiz
doğrultusunda gerçekleştirdiğimizi
ve birbirini destekleyen,
yenilenebilir enerjiyi merkeze
alan bir sistem yarattığımızı ortaya
koyuyor” dedi.
İSTANBUL ENERJI, TÜRKIYE KALITE DERNEĞI’NE ÜYE OLDU
Mükemmellik kültürünü yaşam biçimine dönüştürerek
Türkiye’nin rekabet gücünü ve refah düzeyini
artırmak adına öncü çalışmalara imza atan Türkiye
Kalite Derneği’nin yürüttüğü Ulusal Kalite Hareketi
(UKH), belediyeler ve kuruluşları tarafından yoğun
ilgi görmeye devam ediyor. Akaryakıt, aydınlatma
geri kazanımla enerji alanında faaliyet gösteren,
İstanbul başta olmak üzere tüm ülke genelinde ve
yakın coğrafyalarda yer alan şehirlerin ihtiyaçlarına
yönelik yenilikçi, çevre dostu çözüm önerileri geliştiren
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki
olan İstanbul Enerji A.Ş., KalDer üyeliği ile mükemmellik
anlayışını taçlandırmayı hedefliyor.
İstanbul Enerji A.Ş. Genel Müdürü Yüksel Yalçın ve
ekibi ile birlikte KalDer Genel Sekreteri Sabri Bülbül’ün
katılımıyla gerçekleştirilen törende “Ulusal
Kalite Hareketi İyi Niyet Bildirgesi” imzalandı.
Törende konuşan İstanbul Enerji A.Ş. Genel Müdürü
Yüksel Yalçın, “KalDer üyeliğimiz ve UKH’ye
katılımımız marka kalite anlayışımızı mükemmel
noktaya taşıdığımızın bir göstergesi olacak. Bu katılımımızla
EFQM Mükemmellik Modeli’ni kendi
kuruluşumuzda benimseme ve yaşama geçirme
konusunda kararlı olduğumuzu belirtmiş oluyoruz.
EFQM Modeli’nin takipçisi olacağız, bu model
çerçevesinde sürdürülebilir kalite ve değer yaratma
yolculuğunun neresinde olduğumuzu görecek,
varsa eksiklerimizi tamamlayacağız” dedi.
KalDer Genel Sekreteri Sabri Bülbül ise İstanbul
Enerji A.Ş.’nin UKH’ye katılarak EFQM Mükemmellik
Modeli’ni uygulama sürecine başlamasının
yerel yönetimler adına önemli bir gelişme olduğunun
altını çizdi. Bülbül, “Kuruluşların kalite seviyelerini
yukarıya çıkararak, ülkemizin evrensel
ölçütlerde iyi kuruluşlara sahip olmasına katkı
sağlamaya çalışıyoruz. EFQM Modeli kurumlar için
çok faydalı bir kılavuz” diye konuştu.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 15
KARİYER
Tabii Kaynaklar Daire Başkanlığı’na
Leman Çetiner atandı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda açık bulunan Tabii Kaynaklar Daire Başkanlığı görevine,
2021/185 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile halen bu görevi vekaleten yürütmekte
olan Leman Çetiner atandı.
1995 yılında Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği bölümünü
bitiren Leman Çetiner, yer bilimleri alanında birçok çalışmada yer aldı. Çetiner,
1995-2001 yılları arasında Milli Eğitim Müdürlüğü İnşaat-Emlak Dairesi’nde mühendis
olarak çalıştıktan sonra 2001 yılında MTA Genel Müdürlüğü Fizibilite Etütleri
Dairesi’nde çalışmaya başladı
2001-2005 yıllarında Endüstriyel Hammaddeler, 2005-2015 yılları arasında
Metalik Madenler bölümlerinde mühendis olarak çalışan Çetiner, Metal Madenleri
Fizibilite Etütleri Birim Yöneticisi ve 2017-2020 yılları arasında Fizibilite Etütleri
Koordinatörlüğü görevini yürüttü. Leman Çetiner, 27 Şubat 2020 tarihinden bugüne
kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Tabii Kaynaklar Dairesi Başkanlığını
vekaleten yürütmekteydi.
Bostancı, Nükleer Enerji
Genel Müdürü oldu
Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler Genel Müdürlüğü görevine Afşin Burak Bostancı getirildi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nda açık bulunan Nükleer Enerji ve Uluslararası Projeler
Genel Müdürlüğü görevine, 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 ve 3’üncü maddeleri
uyarınca Afşin Burak Bostancı atandı.
Afşin Burak Bostancı, 1987 yılında Ankara’da doğdu. Ortaöğretimini TED Ankara
Koleji’nde tamamlayan Bostancı, 2008 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik
ve Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2010 yılında Enerji Piyasası
Düzenleme Kurumu’nda Enerji Uzman Yardımcısı olarak göreve başlayan Bostancı,
2013 yılında Enerji Uzmanı oldu. 5 Şubat 2019 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan
Cumhurbaşkanlığı Kararı ile Nükleer Düzenleme Kurumu Kurul Üyesi
olarak atanan Bostancı, 13 Şubat 2019 tarihinde göreve başlamıştı.
OMV’nin yeni yönetim kurulu üyesi Koten oldu
Viyana merkezli enerji şirketi OMV, rafineri bölümünden
sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi olarak Martijn
A. van Koten’i atadı. OMV Aktiengesellschaft Denetim
Kurulu, Martijn van Koten’i OMV Aktiengesellschaft’ın
Arıtma bölümünden sorumlu yeni İcra Kurulu üyesi olarak
atadı. 51 yaşındaki Koten, Borealis AG’de Baz Kimyasallar
ve Operasyonlardan sorumlu İcra Kurulu Üyesi
olarak görev yapıyordu. Koten, yeni görevini 1 Temmuz
2021 tarihinden itibaren üç yıllık bir süre için üstlenecek.
Ayrıca görev süresi karşılıklı rızaya bağlı olarak iki
yıl daha uzatılabilecek.
16 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
OMV Denetim Kurulu Başkanı Mark Garrett, rafineri
işinde ve kimyasal operasyonlarında kapsamlı uluslararası
deneyime sahip bir yönetici olarak Martijn van Koten’i
bu yeni yönetim kurulu koltuğuna getirdikleri için
mutlu olduğunu kaydetti.
OMV, Avrupa’da üç rafineri işletiyor ve ADNOC Rafineri
ve ADNOC Global Trading’de yüzde 15 hisseye sahip.
Ayrıca OMV, 10 Avrupa ülkesinde yaklaşık 2 bin 100
dolum istasyonunun yanı sıra Avusturya ve Almanya’da
gaz depolama tesislerine sahip.
SKD Türkiye’nin yeni başkanı
Ebru Dildar Edin oldu
Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) Türkiye’nin 9. Olağan Genel Kurul Toplantısı 7 Nisan
Çarşamba günü üye çoğunluğunun katılımıyla gerçekleştirildi. Genel kurulda gerçekleşen seçimin
ardından yönetim kurulu yeni dönemin ilk toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıda yapılan
oylama sonucunda Ebru Dildar Edin bir kere daha yönetim kurulu başkanı olarak seçildi. R.
Ediz Günsel başkan yardımcısı, Aynur Duygu Yılmaz ise sayman olarak yeni dönemde de görev
aldılar. Yeni dönemde seçilen ve yüzde 39’u kadın üyelerden oluşan yönetim kurulu üç yıl
boyunca görevde olacak.
Göreve ikinci kere seçilmesinin ardından, SKD Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Ebru
Dildar Edin şu konuşmayı yaptı: 2020 yılı hepimiz için ezberlerimizi değiştiren, ön görülemez
bir süreç oldu. Salgınla beraber insanlık hali hazırda var olan krizler ile keskin bir
şekilde yüzleşmek ve mücadele etmek durumunda kaldı. İş dünyası için Sürdürülebilir
Kalkınma Amaçları’nı iş yapış biçimlerine entegre etmek ve Paris Anlaşması’nın koşullarını
yerine getirmek kaçınılmaz hale geldi. Pandeminin etkilerinden bir tanesi de birçok
hükümet, kamu ve özel sektör temsilcisinin işbirliği kurarak ekonomik kalkınma planlarını
‘yeşil iyileşme’ üzerine kurgulamaya başlaması oldu.
KARİYER
Aygaz ikinci kez Türkiye’nin
‘En İyi İş Yerleri’ arasında
Aygaz, dünyanın önde gelen insan kaynakları ve yatırım
danışmanlığı şirketi Kiencentric 2020 yılı araştırmasında
“Türkiye’nin En İyi İşyerleri” arasına girerek
‘Best Employer Ödülü’nü almaya hak kazandı. Aygaz,
2019 yılında da göstererek ‘Türkiye’nin En İyi İşyerleri’
arasında yer almıştı. Çalışan değerlendirmeleriyle işyeri
mükemmelliğinin ölçümlendiği araştırma, bu yıl 40 farklı
sektörde 350 şirket arasından belirlenen 200 şirket üzerinden
gerçekleştirildi.
Şirket içinde yenilikçi bakış açısını yaygınlaştırarak
kurum içi girişimcilik ve yetenek yönetimine verdiği
Sedef Karagöz, Sanko Enerji
Grubu’na katıldı
önemle çalışanlarını en değerli kaynağı olarak gören Aygaz,
‘Çalışan Bağlılığı’ ile elde etmiş olduğu ‘Bağlı Kılan
Liderler’, ‘Çeviklik’, ‘Yetenek Odağı’ endeks skorlarından
en az ikisinde pazarın üst çeyreğinde yer alarak, “Türkiye’nin
En İyi İşyeri”, Kincentric Best Employer Ödülü’ne
layık görüldü. Aygaz, aynı başarıyı 2019 yılında da göstererek,
“Türkiye’nin En İyi İşyerleri” arasında yer almıştı.
En İyi İşyerleri Programı (Best Employers), dünya genelinde
20 yıldır 78 farklı pazarda uygulanıyor. Türkiye’de
ise 2006 yılından bu yana uygulanan program, en geniş
katılımlı işyeri araştırması konumunda bulunuyor.
Sedef Karagöz, Sanko Enerji Grubuna Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı. Profesyonel
kariyerine 1988 yılında Barmek Holding bünyesinde başlayan Sedef Karagöz, yurt içi ve yurt dışı
güç iletim ve dağıtım projelerinde 15 yıl yöneticilik yaptı.
Karagöz, 2003 yılında katıldığı Siemens’te, enerji alanında faaliyet gösteren çeşitli
iş birimlerde yöneticilik yaptıktan sonra, 2013 -2015 yılları arasında Siemens A.Ş. İcra
Kurulu Üyesi ve Enerjiden sorumlu Ülke Lideri olarak görev yaptı. Karagöz, 2015 yılında
Siemens’ten ayrılarak, Türkiye ve Hollanda merkezli, mühendislik çözümleri geliştiren
şirketler kurdu.
ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden yüksek lisans derecesi ile mezun
olan ve ODTÜ İşletme Fakültesi’nde MBA programını tamamlayan Sedef Karagöz,
evli ve bir çocuk annesidir.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 17
KARİYER
Türkiye Madenciler Derneği’nde başkanlık
seçimi tamamlandı
Türkiye Madenciler Derneği’nin (TMD) 57. Olağan Genel Kurulu’nda Yönetim Kurulu Başkanlığı’na
Ali Emiroğlu yeniden seçildi. Derneğin yeni yönetimi oluşturan diğer isimler şöyle: Mehmet Yılmaz
(ikinci başkan), Dr. Ercan Balcı (genel sekreter), Zeki Beşirli (sayman), Barış Baykal Ünver, Barış
Erdem, Ramazan Yön, Mehmet Zeki Sayılır ve Mehmet Yunus Şahin bulunuyor.
TMD’nin kurulduğu 1948 yılından bu yana madencilik sektörünün gelişiminde öncü bir rol üstlendiğine
dikkat çeken Ali Emiroğlu, genel kuruldaki konuşmasına şöyle devam etti: Bizler, bu ülkenin
sahip olduğu yeraltı zenginliklerini yeryüzüne çıkaran, sanayiye hammadde sağlayan, ülke ekonomisinde
önemli bir payı olan çok zor ama son derece onurlu bir mesleğin neferleriyiz. Sektörümüz,
salgın sürecinde oldukça hızlı toparlandı. Ancak yeterince büyüyemiyor, gelişemiyor. Ülkemizin en
büyük dış ticaret açıklarının enerji hammaddeleri, maden ve metallerin ithalatından oluştuğu bir
gerçek. Bunu azaltmanın yolu da maden varlıklarımızın aranması, bulunması ve işletilmesinden
geçiyor. Madencilik sektörüne gereken önemin verilmesi gerekiyor.
Ali Kındap yeniden JED Başkanı seçildi
Jeotermal Enerji Derneği’nin (JED), 7 Nisan 2021 tarihinde
İstanbul Raffles Otel’de ilk Olağan Genel Kurulu’nu
gerçekleştirdi ve başkanlığa yeniden Ali Kındap seçildi.
Genel kurulda yaptığı konuşmada, jeotermal enerjinin
yenilenebilir kaynaklar arasındaki rolünün ve sektörün
gelişim potansiyelinin altını çizen Ali Kındap, “Jeotermal
enerjinin entegre kullanımının geliştirilmesi ve yaygınlaşması
ile birlikte önemli bir ekonomik kazanım sağlanacak.
Öyle ki bu sayede milyonlarca konut ısıtılabilir, yüz
binlerce dekar modern serada tarımsal üretim artırılabilir
ve istihdama hatırı sayılır oranda katkı sağlanabilir. Jeotermal
enerji teşvik edilirse yenilenebilir enerji kaynakları
arasında hak ettiği konuma ulaşacak ve yatırımcısından
ülke ekonomisine kadar herkese fayda sağlayacaktır”
dedi.
Genel kurul toplantısında JED’in Yönetim Kurulu, Denetim
Kurulu ve Etik Kurulu üyeleri belirlendi. Toplantıya
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Sn. Abdullah
Tancan da online olarak katılım sağladı.
Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği
faaliyetlerine başladı
Türkiye’de denizüstü rüzgâr santrallerinin yatırımlarının
yapılması, geliştirilmesi, denizcilik ve enerji sektörünün bir
araya getirilmesi, işbirliklerinin koordine edilmesi amacıyla
5 Mart2021 tarihinde Denizüstü Rüzgar Enerjisi Derneği
(DÜRED) kuruldu. Merkezi Ankara’da olan derneğin yakın zamanda
İstanbul ve İzmir şubeleri de hizmete girecek. Yönetim
kurulu başkanlığını Murat Durak’ın üstlendiği DÜRED’den
yapılan açıklamada “Hedeflerimiz denizüstü rüzgâr enerjisiyle
ilgili sivil toplum faaliyetlerinin etkinleştirilmesi ve geliştirilmesini
sağlamak ve bu konuda çalışmalar yapan kişi ve kuruluşlara
destek vermek, kamu kurumları ve üniversiteleri de
aktif olarak dernek faaliyetlerinde kullanarak farkındalık yaratılmasıdır.
Ayrıca ülkemizin denizüstü rüzgar enerji kaynakları
alanında mevcut potansiyelini ortaya koymak, denizüstü
rüzgar enerji kullanımının oluşmasını sağlamak, mevzuatın
oluşturulmasında katkıda bulunmak, ihale süreci ve şartname
hazırlama sürecine katkı sunmak” bilgisi verildi.
DÜRED’in ilk yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: Dr. Murat
Durak (Yönetim Kurulu Başkanı), Veli Bilgihan Yaşacan
(Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı), Ahmet Paksu (Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı), Emin Yaşacan (Yönetim Kurulu
Üyesi) ve Ersin Şekerci (Yönetim Kurulu Üyesi.)
18 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
YATIRIM
Aycan Kızıldağ
TCDD, YENILENEBILIR ENERJISI YATIRIMCI OLUYOR
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD)
kullandığı elektrik enerjisinin yüzde 75’ini yenilenebilir
kaynaklardan karşılamak amacıyla 170
MW’lik güneş, 90 MW’lik rüzgar santrali kuracak.
Dünya Gazetesi’nden Canan Sakarya’nın haberine
göre Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları (TCDD)
SAĞANAK ENERJI, KANDIRA’YA
RES KURACAK
enerji ihtiyacını fosil yerine yenilenebilir kaynaklardan
karşılamaya yöneldi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih
Sayan, TCDD’nin HAVELSAN iş birliğiyle enerjide yüzde
20’ye yakın tasarruf sağlayacak ve AB üyesi ülkelerle
uyumlu bir enerji yönetim sistemi kurguladığını söyledi.
TCDD’nin 2025 yılında kullandığı elektrik enerjisinin
yüzde 75’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından elde
etmeyi hedeflediklerini kaydeden Sayan, TCDD’nin bu
hedef doğrultusunda kendi elektriğini üretmek amacıyla
170 MW’lik güneş, 90 MW’lik rüzgar santrali kurmayı
planladığını da söyledi.
Denizcilik Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen
Yeşil Liman Projesi’yle çevreye daha duyarlı liman
tesislerinin hedeflendiğini de belirten Sayan, bugüne
kadar 20 limana sertifika verildiğini açıkladı.
Sağanak Enerji, 125 milyon lira yatırımla Kocaeli’nin
Kandıra ilçesinde 49 MW kapasiteli Kandıra
Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) kurup işletecek.
Sağanak Enerji Yatırım Üretim ve Tic. A.Ş. tarafından
Kocaeli İli, Kandıra İlçesi sınırları içerisinde rüzgardan
elektrik enerjisi üretmek amacıyla 49 MW kurulu gücünde
Kandıra Rüzgar Enerjisi Santrali (RES) kurulup
işletilmesi planlanıyor. Santral için yaklaşık 125 milyon
lira yatırım yapılacak.
Proje kapsamında 4,9 MW gücünde toplam 10
adet rüzgar türbini kurulacak. Rüzgar türbinleri ile
üretilen elektrik her bir ünite için tesis edilen transformatörler
aracılığıyla orta gerilime dönüştürülecek.
Proje sahasında planlanan 10 adet türbin yer altı ve
yerüstü kabloları ile kontrol binası inşa edilecek olan
şalt merkezine bağlanacak. Ömrü 49 yıl olarak öngörülen
santralde üretilen elektrik enerji nakil hattı ile
enterkonnekte sisteme bağlanacak.
BU YIL GÜNEŞ KURULUMLARI YÜZDE 27 ARTACAK
Bu yıl küresel güneş enerjisi kurulumlarının yüzde
27 artarak 181 bin MW’a ulaşması bekleniyor.
Veri sağlayıcısı IHS Markit raporuna göre bu yıl
güneş enerjisi panel fiyatlarının geçen yıla göre daha
pahalı olmasına rağmen yeni kurulumlar yüzde 27 oranında
artacak. Geçen yıl 142 bin MW olarak gerçekleşen
güneş enerjisi kurulumlarının bu yıl 181 bin MW’a
ulaşması bekleniyor. Raporda yılın ikinci yarısında talebin
güçlü bir şekilde artacağı tahmin ediliyor.
Rapora göre Çin, ABD ve Hindistan kurulumda başı
çekecek. IHS Markit Temiz Enerji CEO’su Edurne Zoco
yaptığı açıklamada, “2021’de, güçlü büyüme çoğunlukla
üç büyük piyasa olan Çin, ABD ve Hindistan’dan
geliyor” dedi. Rapora göre Çin’de 60 bin MW, ABD’de
27 bin MW kurulum bekleniyor. 2020’de biriken projeler
göz önüne alındığında, 2021’de Hindistan’ın 12
bin MW’ye kadar kurulum yapılabileceği öngörülüyor.
20 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
YATIRIM
AMAZON, YENILENEBILIR
PROJE SAYISINI 215’E
ÇIKARACAK
Amazon şu anda dünya çapında 71 adet kamu
hizmeti ölçekli rüzgar ve güneş projesi ve dünya
çapındaki tesis ve mağazalarda 135 güneş çatı katı
dahil olmak üzere toplam 206 yenilenebilir enerji projesine
sahip. Şirket, bugüne kadar küresel olarak 8,5
gigawatt elektrik üretim kapasitesiyle, 2030’daki asıl
hedefin beş yıl ötesinde, 2025 yılına kadar yüzde 100
yenilenebilir enerji yolunda ilerliyor.
19 Nisan’da duyurulan yeni enerji projeleri, Amazon’un
2,5 gigawatt’ın üzerinde (yılda 2 milyondan
fazla Avrupa evine güç sağlamaya yetecek kadar)
yenilenebilir enerji kapasitesiyle Avrupa’nın en büyük
kurumsal yenilenebilir enerji alıcısı olduğu anlamına
geliyor. En son kamu hizmeti ölçeğinde yenilenebilir
enerji projeleri ABD, Kanada, İspanya, İsveç ve Birleşik
Krallık’ta bulunuyor. Amazon CEO’su Jeff Bezos,
“Amazon, 2040 yılına kadar net sıfır karbon olma
taahhüdümüz olan The Climate Pledge’i karşılama
çabasının bir parçası olarak yenilenebilir enerji yatırımlarını
büyütmeye devam ediyor” dedi. Bozes, “Dokuz
yeni rüzgar ve güneş projesiyle, dünya çapında
206 yenilenebilir rüzgar ve güneş projesini duyurduk
ve şu anda Avrupa’da ve küresel olarak yenilenebilir
enerjinin en büyük kurumsal alıcısıyız. İşletmemizin
birçok bölümü halihazırda yenilenebilir enerji üzerinde
çalışıyor ve 2025 yılına kadar asıl hedefimizden
beş yıl önce tüm Amazon‘u yenilenebilir enerji ile güçlendirmeyi
umuyoruz” şeklinde konuştu.
DAIMLER VE VOLVO, YENI
YAKIT HÜCRESI GELIŞTIRECEK
Daimler Truck AG ve Volvo Group, Cellcentric adı
altında yeni yakıt hücresi ortak girişimi için
iş birliğine gitme kararı aldı. Daimler ve Volvo grubu,
Cellcentric projesi ile uzun mesafeli karayolu yük taşımacılığı
yapılan elektrikli kamyonlarda, yakıt olarak
hidrojenin kullanılmasını sağlamayı hedefliyor. Cellcentric
ile dünyanın önde gelen yakıt hücresi sistemleri
üreticilerinden biri olma hedefiyle hareket eden bu
ikili, üretime 2025’de başlamayı planlıyor. Bu amaçla
Avrupa’nın en büyük seri üretim yakıt hücresi sistemlerinden
biri kurulacak.
Daimler Truck AG İcra Kurulu Başkanı ve Daimler
AG İcra Kurulu Üyesi Martin Daum, hidrojen bazlı yakıt
hücresi tahrikli elektrikli kamyonların, geleceğin sıfır
CO2 emisyonlu taşımacılığı için kilit bir teknoloji olacağını
belirtti. Volvo Group CEO’su Martin Lundstedt
ise Paris Antlaşması’na bağlı olarak dünya genelindeki
siyasi otoriteleri, hükümetleri ve karar mekanizmalarını
hidrojen bazlı yakıt hücresi teknolojisini
başarıya ulaştırmak için birlikte hareket etmeye çağırdıklarını
söyledi.
Daimler Truck AG ve Volvo Group’un da içerisinde
yer aldığı Avrupa’nın büyük kamyon üreticileri, 2025
yılına kadar ağır ticari araçlar için yaklaşık 300 yüksek
performanslı hidrojen dolum istasyonu ve en geç
2030 yılına kadar Avrupa’da yaklaşık 1.000 hidrojen
dolum istasyonu inşa edilmesini talep ediyor. Cellcentric
ortak girişimi, karayolu yük taşımacılığının
karbon-nötr olması açısından çok büyük öneme sahip
olan uzun mesafeli elektrikli kamyonlarda hidrojeni
çevreci enerji kaynağı olarak kullanmayı hedefliyor.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 21
YATIRIM
GÖLBAŞI’NIN CAMILERINE
GÜNEŞ ENERJILI SU ISITMA
SISTEMI
Gölbaşı Belediyesi, insanları temiz enerji ile
tanıştırmak, bilinçlendirmek; camilerde ve
kültür merkezlerinde 24 saat sıcak suyun akmasını
sağlamak amacıyla güneş enerji sistemini getirdi.
Gölbaşı’nda özellikle kış aylarında soğuk suyla abdest
alan vatandaşların daha rahat ve üşümeden
abdest alabilmeleri için Gölbaşı Belediyesi, kültür
merkezlerine ve cami şadırvanlarına güneş enerjili
su ısıtma sistemi yapmaya başladı. Gölbaşı Belediye
Başkanı Ramazan Şimşek “54 mahallemizde
50 adet cami şadırvanına ve 5 kültür merkezimize
güneş enerjili su ısıtma sistemi kurduk. Bu çalışmalarımızın
Gölbaşı’nda yaygınlaşması için çalışmalarımıza
devam edeceğiz” dedi.
Güneş enerjili su sistemi sayesinde vatandaşların
ibadetlerini rahat yaptıklarını dile getiren Şimşek
“Camilerimize ibadetini yapmak için gelen herkes,
özellikle kış aylarında erinmeden, üşenmeden, elini
soğuk suya vurmadan sıcacık suyla abdestlerini
alabiliyor. Bir yandan da vatandaşlarımızda çevre
dostu bilinci oluşturmaya çalışıyoruz. Bu anlamda
attığımız adımlara devam edeceğiz. Sosyal hayatın
önemli bir parçası olan camileri yeşil enerjiyle tanıştırmayı,
insanları bilinçlendirmeyi amaçlıyoruz”
ifadelerini kullandı.
YEKA GES-3 IHALESINDE
ORTALAMA FIYAT 22.81
KURUŞ OLDU
Mini güneş enerji santrali lisans ihalelerinin
ilk dört günlük bölümünde kilovatsaat başına
verilen fiyat tekliflerinin ortalaması 22.81 kuruş
oldu. Yenilenebilir kaynak alanları güneş enerji santrali
(YEKA GES-3) ihaleleri başladı. Ancak sokağa
çıkma yasakları nedeniyle 29 Nisan sonrası kısımlar
ötelendi. YEKA GES-3 ihalelerinin ilk dört gününde
istekliler toplam 19 bölgedeki 275 MW’lik bağlantı
hakkı için yarıştı. Kilovatsaat başına en düşük fiyatı
verenlerin bağlantı hakkı kazandığı yarışmalarda
bugüne kadar oluşan fiyatların ortalaması 22.81 kuruş
oldu. En düşük fiyat 18.5 kuruşla Antalya 3 bölgesi
için Margün Enerji tarafından verildi.
İlk dört gündeki en yüksek fiyat ise 28.90 kuruş
ile FYS Elektrik’in kazandığı Ağrı 1 bölgesinde oluştu.
İkinci yüksek fiyat da yine FYS Elektrik’in kazandığı
Ağrı 2 bölgesindeki 28 kuruş olarak kayıtlara geçti.
İhalelerde en çok bağlantı hakkı kazanan istekli Margün
Enerji oldu. Şirket, 15 MW’ı Batman 2, 40 MW’ı
Ankara 1 ve 2, 10’ar MW’ı Aksaray 2 ve Antalya 3 olmak
üzere toplam 75 MW’lik bağlantı hakkı elde etti.
YEKA GES-3 bağlantı hakkı ihalelerinde ilk
dört günlük sonuçlara göre pastadan en büyük dilimlerden
birini de Boydak Enerji aldı. Boydak Enerji
iştiraki Gün Güneş Enerjisi şirketi, her biri 20 MW’lik
Antalya 1 ve Antalya 2 bölgelerindeki bağlantı haklarını
elde etti.
22 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
YATIRIM
ÇIN’IN ILK OFFSHORE GAZ DEPOLAMA
TESİSİNİN YAPIMINA BAŞLANDI
Çin, ilk denizüstü (offshore)
gaz depolama tesisini
Bohei Körfezi yakınlarında inşaa
etmeye başladı. Çin Ulusal Kalkınma
ve Reform Komisyonu›nun
yaptığı açıklamaya göre, Çin’in ilk
denizüstü (offshore) gaz depolama
tesisinin inşasına 15 Nisan
2021 tarihi itibarıyla Bohai Körfezi
yakınlarındaki Tangshan kentinde
başlandı. Açıklamaya göre, Çin’in
Bohai Körfezi’nde bulunan ve 2005
yılında keşfedilen Jidong Petrol
Sahası’nda Çin’in ilk açık deniz gaz
deposunu ve aynı zamanda Çin’in
ilk petrol ve gaz deposu inşa edilecek.
China National Petroleum
Corporation tarafından işletilen
sahada 4 gaz depolama grubunda
18 gaz deposu inşa edilecek. Gaz
hacminin 2025’te 2,5 milyar metreküp,
2030’da 7 milyar metreküp,
2035’te 10 milyar metreküpe
ulaşması planlanıyor.
Jidong Petrol Sahası’nın büyük
ölçekli gaz depolama grubu, gaz
depolama tesisleri için yaklaşık
40 milyar yuan (6,2 milyar dolar)
yatırım yapmayı planlıyor. Çalışmalar
tamamlandıktan ve tesisler
devreye alındıktan sonra Jidong
Petrol Sahası, Kuzey Çin’de bir gaz
depolama merkezi haline gelecek.
ALMANYA YENILENEBILIR KAPASITESINE 1876 MW EKLEDI
Almanya, yılın ilk çeyreğinde
toplam 1876 MW güneş
ve rüzgar enerjisi kapasite ilavesi
gerçekleştirdi. Almanya Federal Ağ
Ajansı Bundesnetzagentur (BNetzA)
verilerine göre, Almanya’da
2021 yılı ilk üç ayında 550 MW
karasal (onshore) rüzgar enerjisi
kapasitesi eklenirken, yeni güneş
kurulumu toplam 1,326 MW oldu.
Almanya’da bu dönemde denizüstü
(offshore) rüzgar enerjisi
kurulumu ise yapılmadı. Böylece
Almanya’nın ilk çeyrekte rüzgar ve
güneş enerjisi kurulumu toplamda
1876 MW oldu.
Almanya’nın Mart ayında da
karasal rüzgar kapasitesinin 188
MW, güneş kapasitesinin 549 MW
arttığı bildirildi. Almanya’nın karasal
rüzgar enerjisi kurulu kapasitesi
toplam 55 bin 200 MW, güneş
enerjisi kurulu kapasitesi 55 bin
300 MW ve denizüstü rüzgar enerjisi
kurulu kapasitesi de 7 bin 800
MW’a ulaştı.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 23
YATIRIM
DELEK, TAMAR GAZ
SAHASINDAKI HISSELERINI
BAE’YE SATIYOR
İsrailli Delek Drilling, Doğu Akdeniz’deki Tamar
Doğal Gaz Sahası’ndaki yüzde 22 payını Birleşik
Arap Emirlikleri merkezli Mubadala Petroleum
şirketine satmak için anlaştı. Delek Drilling, Doğu
Akdeniz’de İsrail karasularında bulunan Tamar
Doğal Gaz Sahası’ndaki payını 1,1 milyar dolar
karşılığında Birleşik Arap Emirlikleri’nin Mubadala
Petroleum şirketine satmak için bağlayıcı olmayan
bir anlaşma imzaladığını duyurdu.
Amerikan petrol devi Chevron tarafından işletilen
Tamar sahasında yüzde 22 payı olan Delek
Drilling, anlaşmanın mayıs ayı sonuna kadar tamamlanması
için çalışacaklarını açıkladı. İsrail›in
yürüttüğü keşif çalışmaları sonucu 2009 yılında
keşfedilen sahada doğal gaz çıkartılmaya 2013
yılında başlandı. Tamar sahasında, 238 milyar
metreküp doğal gaz rezervi olduğu öngörülüyor.
Sahada Chevron’un yüzde 25, Isramco’nun yüzde
28.7, Tamar Petroleum’un yüzde 16.7, Dor Gas’ın
yüzde 4 ve Everest’in yüzde 3.5 hissesi bulunuyor.
IKEA, RUSYA’DA 8 GÜNEŞ
SANTRALINE ORTAK OLACAK
Dünya çapında birçok IKEA mağazasının sahibi
olan Hollanda merkezli Ingka Group, Rusya’da
yenilenebilir enerji alanındaki ilk yatırımını yapmaya
hazırlanıyor. Ingka Group, Rusya’nın güneybatısında
sekiz güneş santralinin yüzde 49 hissesini Solar Systems
LLC’den satın alma konusunda anlaşmaya vardığını
açıkladı.
Dünyanın en büyük mobilya perakendecisinin yatırım
kolu Ingka Investments, sekiz güneş santralinin
toplam değerinin 272.16 milyon dolar (21 milyar
rubleden fazla) olduğunu kaydetti. IKEA, hammadde
üretiminden müşterilerin mobilyalarını elden çıkarmasına
kadar tüm IKEA değer zincirinde sera gazı
emisyonunu azaltarak 2030 yılına kadar iklim açısından
pozitif olmayı hedefliyor. Bu hedefe ulaşmaya
yardımcı olmak için Ingka Group, özellikle Rusya ve
Çin’de yenilenebilir enerji yatırımlarını hızlandırmak
istiyor.
Ingka Group, 2009 yılından bu yana yenilenebilir
enerjiye 2,5 milyar euro (2,97 milyar dolar) yatırım yaptı
ve son zamanlarda kendi operasyonlarında tükettiği
enerji kadar yenilenebilir enerji üretme hedefini aştı.
LISANSSIZ KAPASITESI 7 BIN MW SINIRINA DAYANDI
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EP-
DK)’nun verilerine göre şubat ayında lisanssız
elektrik kurulu gücü 6 bin 967,61 MW oldu. MW oldu.
Ele alınan dönemde lisanssız santrallerden elektrik
üretimi ise 816 bin 411,83 MWh olarak gerçekleşti.
Kaynaklara göre kurulu gücün dağılımına bakıldığında
en fazla elektrik üreten ilk üç enerji kaynağı sırasıyla;
güneş enerjisi, doğal gaz ve biyokütle enerjisi oldu.
Lisanssız elektrik kurulu güce en fazla sahip olan
ilk üç il ise Konya, Ankara ve Şanlıurfa olarak sıralandı.
En fazla ödeme yapılan enerji kaynağı ise dağılımda
yüzde 96,72 oranına sahip olan güneş enerjisi oldu.
Güneş enerjisinden elektrik üreten lisansız santrallere
şubat ayında toplam 739 milyon 973 bin 330 TL ödeme
yapıldı. Güneş enerjisinden sonra ödeme yapılan
enerji kaynakları şöyle oldu: Yüzde 2,46 payla biyokütle,
yüzde 0,75’le rüzgar ve yüzde 0,08 hidrolik enerji.
2021 yılı Şubat ayı sonu itibariyle lisanssız elektrik
kurulu gücünün enerji kaynaklarına göre dağılımı ise
şöyle oldu:
Kaynak Türü Kurulu Güç (MW) Oran (%)
Güneş 6.399,55 91,85
Doğal gaz 404,07 5,80
Biyokütle 84,51 1,21
Rüzgâr 70,83 1,02
Hidrolik 8,65 0,12
Genel Toplam 6.967,61 100,00
24 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
YATIRIM
ANKARA KULİSİ
Deniz Suphi
Doğal gaza yapılan yüzde 12 zam, elektrik
fiyatlarını da tetikleyecek
BOTAŞ’ın doğal gaza yaptığı zam, elektrik fiyatları üzerinde baskı oluşturmaya başladı. HES’lerin kuraklık
nedeniyle toplam elektrik üretimindeki payının düşmesiyle ortaya çıkan açık doğal gaz santralleri
tarafından karşılanıyor. Kısaca doğal gaz zammı domino etkisi yaratacağa benziyor, uzmanlar “Temmuz
ayındaki tarife güncelleme döneminde yüzde 15-20 oranında bir zam olabilir” öngörüsünde bulunuyor…
BOTAŞ; ocak, mart ve nisan aylarının ardından
mayıs ayında da doğal gaza zam yaptı. Gaz fiyatı,
konut ve sanayide yüzde 1, elektrik üretim amaçlı
santrallarda yüzde 12 artırıldı. Zam sonrasında konutlarda
gaz satış fiyatı, her bin metreküp için bin
315 lira 500 kuruş, sanayi bin 471 lira 414 kuruş
oldu. Elektrik üretim amaçlı santraller de yüzde 12
artışla bin 631 lira 667 kuruştan gaz kullanmaya
başladı. Peki, bu zammın elektrik fiyatlarına etkisi
ne olacak? Bilindiği gibi Türkiye’nin “en ucuz” elektrik
üretim kaynağı su. Ancak son yıllarda yaşanan
kuraklık bu yıl da devam ettiği için barajlara, bu
yıl beklenen miktarda su gelmedi. Bu yılın ilk dört
ayında (ana havza) barajlara gelen su miktarı, uzun
yıllar ortalamasının hemen hemen yarısı düzeyine
geriledi. Bu nedenle toplam elektrik üretiminde, bu
yıl ve 2022’de suyun payının azalması bekleniyor.
Suyun üretimdeki payı azaldığında ortaya çıkan
açığı doğal gaz çevrim santralleri dolduruyor, bu da
gazın payını artırıyor. Henüz tarifelere bir zam söz
26 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
konusu değil ancak maliyet arttığı için piyasada,
elektrik fiyatları da yükselmeye başladı. Enerji sektörü
uzmanları, Türkiye’de elektrik tarifelerinin üçer
aylık dönemlerde maliyet bazlı olarak gözden geçirildiğini
belirterek, “Bu çerçevede bir hesaplama
yapılacak. 1 Temmuz’da, yeni bir tarife gündeme
gelebilir. Elektrikte artış beklenebilir” dedi. Sektör,
elektrikte yılın sonuna dek yüzde 15-20 aralığında
bir artışa gereksinim olduğu görüşünü dile getirdi.
“Tam kapanmanın” enerjiye etkisi olacak mı?
Türkiye, koronavirüsle mücadele için bir kez daha
kapandı. 29 Nisan 2021 Perşembe saat 19.00’da
başlayan “tam kapanma” adı verilen uygulama, 17
Mayıs 2021 Pazartesi 05.00’e kadar sürecek. Kapanmanın
enerji tüketimine etkisi ne? Bu soruyu yanıtlamak
için geçen yıla gitmemiz gerekiyor.
Türkiye, 2020 yılının Mart ayında yeni koronavirüsle
ve salgınla mücadele için ilk adımı attı. Bazı
kısıtlamalar getirildi, milyonlarca vatandaş evine
kapandı. Uzaktan çalışma başladı, Okullar, uzaktan
eğitim verdi. Sıkı önlemler, nisan ve mayıs aylarında
da devam etti.
Türkiye, 2020 yılı Nisan ayında 20 milyar 342
milyon kilovatsaat elektrik tüketti. 2021 yılı Nisan
ayında (1-29 Nisan arasında herhangi bir kısıtlama
söz konu değildi) yüzde 25.9’luk artışla 25 milyar
615 milyon kilovatsaata çıktı. Normal dönemde,
kapanmaya göre elektrik tüketimi dörtte birden
fazla artış gösterdi.
Bu yıl 17 Mayıs’a dek sürecek “tam kapanma”
döneminde elektrik ve gaz tüketiminin ne olacağına
dair veriler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Konutlarda, kapanma öncesine göre elektrik tüketimi
arttı. Ticarethanelerde beklendiği gibi belirgin
biçimde düşüş yaşandı. Sanayide, gerek elektrik
gerekse de doğal gaz tüketimi geçen yıla göre artış
kaydetti.
Yaz mevsimindeki tüketim turizme bağlı
Yaz mevsiminde elektrik tüketimini etkileyecek
en önemli öğe, turizm yörelerindeki hareketlilik olacak.
Otellerin açılması durumunda tüketimin hızlı
bir artış göstermesi ve geçen yılın çok çok üstüne
çıkması bekleniyor. Özellikle klimaların çalışmaya
başlamasıyla elektrikte ciddi bir tüketim artışı hesaplanıyor.
Bu tüketimin karşılanmasında doğal gaz santralları
önemli bir yere sahip olacak. Zira, özellikle
devletin sahip olduğu ve işlettiği dev hidroelektrik
santralların barajlarına, bu yıl beklenen miktarda su
gelmedi. Bu yılın ocak-nisan döneminde ana havza
olarak adlandırılan barajlara gelen su miktarı, uzun
yıllar ortalamasının yarısı düzeyinde kaldı.
Buna bağlı olarak toplam elektrik üretiminde, bu
yıl ve izleyen yılda suyun payının azalması bekleniyor.
Doğal gaz santrallarının payı artacak. İşaretler
de geliyor. Örneğin, 2020 yılı sonunda gaz santrallerinin
toplam elektrik üretimi içindeki payı yüzde
22-23 düzeyinde seyrediyordu. Bu oran, Nisan ayı
sonunda yüzde 28’e dek yükseldi. Suyun payı yüzde
25-26 düzeyinde bulunuyordu. Bu pay, yüzde 20-21
aralığına kadar çekildi. İzleyen aylarda suyun payının
daha da düşebileceği belirtiliyor.
GAZ ZAMMI VE ETKİLERİ
Doğal gazın, toplam elektrik üretimi içindeki payı
artarken, birim fiyatı da yükselmeye devam ediyor.
BOTAŞ; ocak, mart ve nisan aylarının ardından mayıs
ayında da doğal gaza zam yaptı. Gaz fiyatı, konut
ve sanayide yüzde 1, elektrik üretim amaçlı santrallarda
yüzde 12 artırıldı. BOTAŞ, önceki aylarda her
bir müşteri grubuna yüzde 1 oranında zam yapmıştı.
Bu zam sonrasında piyasada, (piyasa takas fiyatları)
elektrik fiyatları da yükselmeye başladı. Santrallere
satılan gazın fiyatının artması ve maliyetlerin yükselmesi,
bir aşama sonrasında elektrik fiyatlarına da
şöyle ya da böyle yansıyacak. Enerji sektörü uzmanları,
elektrikte yılın sonuna dek yüzde 15-20 aralığında
bir artışa gereksinim olduğunu kaydederek,
“Teknik çalışmalar yapılacaktır. Buna göre bir karar
alınacaktır” diye konuştu.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 27
RÖPORTAJ
Z. Işık Adler
Değişen YEKDEM mekanizması nedeniyle
fiyatların güncellenmesi gerekiyor
YEKDEM ile ilgili düzenlemenin her ne kadar yatırımcıların beklentisinin altında kalmasına karşın rüzgar
sektörünün büyümesinde itici bir güç olduğunu belirten TÜREB Başkanı Ebru Arıcı, ancak son dönemde
artan döviz kurları nedeniyle fiyatlarda güncelleme yapılması gerektiğini düşünüyor. Arıcı, Mini YEKA
ihaleleri, lisanssız yatırımların önünün açılması ve offshore yatırımlarıyla ilgili haritanın belirlenmesinin
ardından Türkiye’de rüzgarın çok daha önemli bir seviyeye geleceğini belirtiyor…
Geçtiğimiz ay Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği
(TÜREB) Başkanı seçilen Ebru Arıcı, aynı zamanda
sektörün ilk kadın başkanı oldu. Ebru Arıcı ile hem
birliğin yeni dönem hedeflerini hem de rüzgar sektörünün
gelişimi için neler yapılması gerektiğini
konuştuk. Arıcı çeşitli yasal düzenlemeler ve bazı
teşviklerle Türkiye’nin rüzgar potansiyelini katma
değere dönüştürüleceğine inanıyor…
TENVA ve Enerji Panorama Dergisi olarak yeni
görevinizi tebrik ederiz. Sektörün ilk kadın
başkanı olmanızın diğer alanlara da örnek
olmasını dileriz. Öncelikle sizi yakından tanımak
isteriz. Kariyer yolculuğunuz ve enerji sektörüyle
yolunuzun nasıl kesiştiğini anlatabilir misiniz?
Merhaba Türkiye Enerji Vakfı ve Enerji Panorama
Dergisine tebrikleri ve nazik davetleri için öncelikle
çok teşekkür ederim. Kendimi kısaca tanıtmam
28 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
gerekirse; 1974 Samsun doğumluyum, Dokuz Eylül
Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge
Planlama bölümü mezunuyum.1998 yılında şehir
plancısı olarak çalışmaya başladığım şirket, bir süre
sonra enerji sektöründe de yatırımlar yapmaya başladı.
Benim enerji sektörüyle tanışmam da o döneme
denk geliyor. 2005 yılından beri çok yoğun olarak
yenilenebilir enerji ve en başta rüzgar sektöründe
çalışıyorum. Toplamda 6 bin MW üzerinde yaklaşık
120 projede aktif rol aldım. İlerleyen yıllarda enerji
alanında girişimci oldum ve kendi şirketimi kurdum.
Yenilenebilir enerji sektöründe inşaat öncesi dönemdeki
hizmetlerin tamamını en kapsamlı veren
bir şirketiz.
Yenilenebilir enerji ve gelişen teknoloji sayesinde
kadınların ‘erkek egemen’ enerji sektöründeki yeri
artıyor. Daha fazla kadının enerjide yer alması için
neler yapılması gerekiyor, önerileriniz nelerdir?
Aslında sektörde bu anlamda olumlu bir değişim
de gözlenmekte diyebilirim. Ancak her şekilde yönetim
ekiplerinde daha çok kadın görmeliyiz. Öncelikle
kadınlar için sektörün cazibesini artırmak hem sektör
oyuncularının hem de kamunun hedefinde olmalıdır.
Mentorluk ve gelişim programları, eğitim destekleriyle
de özellikle gençlerin ilgisi sağlanabilir.
Türkiye yenilenebilir enerjide önemli bir yol
aldı ancak son yıllarda yatırımların azaldığını
görüyoruz. Bu perspektiften bakarak Türkiye’nin
rüzgar yolculuğunu kısaca özetleyebilir misiniz?
Bu yıl nasıl bir gelişme öngörüyorsunuz?
Malumunuz yaşanan salgın sürecine karşın Türkiye
rüzgar enerjisi sektörü, 2020 yılını 1.224 MW
ilave kurulu güçle kapatmayı bildi ve ülkemizin rüzgar
enerjisi kurulu gücü 2020 yılı sonu itibarıyla 9
bin 305 MW’a ulaştı. Mart sonu itibarıyla 9 bin 833
MW ile 10 GW sınırına dayandı. Bu sınırın 2021 yılı
bitiminde fazlasıyla aşılmış olacağına yürekten inanıyoruz.
2010 yılında toplam kurulu gücü 1370 MW iken
2020 sonunda 10 GW sınırına dayanan; yüzde 65
yerlileşme oranına sahip; dünya devi markalara
uluslararası standartlarda ürün ve hizmet tedarik
edebilen, güçlü Türk şirketlerinin 75 fabrikada üretim
yaptığı ve ihracat ağırlıklı çalıştığı; doğrudan 18
bin, dolaylı olarak 25 bin kişinin istihdam edildiği;
Türk mühendisliğinin ön plana çıktığı ve inanılmaz
kıymetli bir bilgi birikiminin her geçen gün daha da
arttığı bir sektörden söz ediyoruz.
Şu anda 2 bin MW YEKA projeleri ve 2 bin 500
MW’ı inşaa halinde olan yaklaşık 4 bin MW üretim lisanslı
ve ön lisanslı projeyle yaklaşık 6 bin MW proje
stoğumuz bulunuyor. Bunların bir kısmının hayata
geçmesiyle yılsonunda 11 GW’lık bir güce ulaşacağımızı
tahmin ediyoruz.
“HER NE KADAR SEKTÖRÜN
BEKLENTILERININ ALTINDA KALSA DA…”
Kamuoyunda YEKDEM ile ilgili tartışmalar henüz
bitmiş değil. Kamunun bu alanda yaptığı son
düzenleme rüzgar sektöründe var olan ve yeni
girecek olan yatırımcıları nasıl etkileyecek?
Salgın birçok sektörü sekteye uğrattı, ancak YEK-
DEM mekanizmasının yenilenmesi rüzgar yatırımlarının
devam etmesi için çok önemli bir etken oldu.
Bildiğiniz gibi, 1 Temmuz 2021’den sonra işletmeye
girecek YEK belgeli yenilenebilir enerji kaynaklarına
dayalı elektrik üretim tesisleri için uygulanacak YEK-
DEM ve yerli katkıya ilişkin fiyatlar, süreler ve fiyat
güncellemesi formülasyonu, 29 Ocak 2021 tarih ve
3453 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı ile belirlendi.
Kamudan beklenen en önemli teşvik aslında süresi
dolmakta olan YEKDEM mekanizmasının devam ettirilmesiydi.
Her ne kadar sektörün beklentilerinin al-
OFFSHORE RES İÇİN
YOL HARİTASI ÇİZECEKLER
Türkiye’nin offshore rüzgar potansiyeli hakkında
bilgi verebilir misiniz? Daha önce bir ihale
açılmıştı ancak katılım olmadı. Bu alanı geliştirmek
için neler yapılmalı?
Evet, 2018 yılında 1.200 MW için bir duyuru yapılmıştı
ancak sonuçlanmadı. Ancak o tarihten bu zamana
hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı hem
de özel sektör, bu konuda son derece ciddi çalışmalar
yürütüyor. Öncelikli hedef de teknik hazırlıkların,
finansman koşullarının, tedarik zinciri ve istihdam
koşullarının belirlenmesi. Bu anlamda TÜREB
olarak Türkiye Offshore RES Yol Haritası ve rüzgar
elektrik santrallerinin kurulumlarına yönelik teknik,
ekonomik ve çevresel etki çalışmalarına destek
vermek için çalışmalarımızı yürütüyoruz.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 29
tında kalmış, Türk Lirası bir destek belirlenmiş olsa
da bu durumuyla da yatırım yapmak isteyenler için
önemli bir teşvik olduğunu düşünüyoruz. Günün sonunda
devletin belirlediği bir alım garantisi finanse
edilmenin en önemli koşulu. Malumunuz 1 Haziran
tarihi ile YEK-G belgeleri gündemimize giriyor, bu da
yatırımcılar için ilave bir gelir yaratacak.
Artan kur maliyetleri nedeniyle bilançosunda
sorun yaşayan yatırımcılar var mı?
Halihazırda inşaat ve işletme aşamasında olan
projelerin büyük kısmı döviz bazlı teşvikten faydalandıkları
ve finansmanları bu koşullara göre sağlandığı
için nispeten diğer sektörlere göre nispeten
daha az etkilendi diyebiliriz. Ancak değişen YEKDEM
mekanizması için fiyatların güncellenmesi son derece
önem kazanıyor.
YEKA RES projeleri ile göreceğiz. Kısa vadede tavan
fiyatı, başvuru süreleri ve koşulların içeren, uzun
vadede ise depolama ve yerlilik konularının, aynı
zamanda proje geliştirme önerilerinin de yer aldığı
çalışmamız tamamlanmak üzere. Düzenli olduğu
sürece açıklanan her kapasite sektörümüzün her
parçası için son derece kıymetlidir.
MINI YEKA IHALESI YENI
YATIRIMCILAR KAZANDIRACAK
Son dönemde hibrit santraller konusu oldukça
popüler. Türkiye’nin bu alandaki potansiyeli
nedir, gelişim için hangi konulara öncelik
verilmelidir?
Genellikle ülkelerin yenilenebilir enerji potansiyellerine
baktığımızda bir ya da iki kaynak üzerine
yatırım altyapısı olduğunu görüyoruz. Ancak Türkiye
bu anlamda çok farklı yenilenebilir enerji kaynaklarına
sahip. Hibrit enerji santralleri ve uygulamalarına
yönelik çalışma gruplarımızla hem en kolay
hayata geçirilebilecek rüzgar-güneş potansiyelini
inceliyor hem de hidrojen gibi alternatifler için uluslararası
gelişmeleri takip ederek ülkemizdeki altyapıya
katkı koymaya çalışıyoruz.
YEKA ve mini YEKA ihalelerinde bir gerileme söz
konusu. En son bakanlık bu yıl 2 bin MW’lık ihale
düzenleyeceğini açıkladı. Bu miktar sizce yeterli
ve ihalelere yerli ve yabancı yatırımcı ilgisi nasıl
olacaktır?
Aslında şu anda halihazırda verilmiş olan 2 bin
MW YEKA projesi var, 2 faz halinde düzenlenecek.
Aynı zamanda TÜREK@home kapsamında 24 Mart
2021 tarihinde düzenlenen panelimizin moderatörü
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah
Tancan tarafından 2 bin MW Mini YEKA RES başvurularının
da yakın zamanda alınacağı bilgisi açıklandı.
Yeni yatırımcı profilimizi artık planlanan Mini
LİSANSSIZ SANTRALLER İÇİN
YATIRIMCI REHBERİ HAZIRLANIYOR
Rüzgar sektöründe lisanssız santral yatırımlarının düşük
kaldığını belirten Ebru Arıcı, bunun nedeni olarak kapasite
kısıtlamasını görüyor. İlk düzenlemede 500 kWh, daha
sonra ise 1 MW sınırı getirildiği anımsatan Arıcı, “Oysa
rüzgarda türbin kapasiteleri daha yüksek, dolayısıyla üretim
kısıtı bir sorun oldu. Ancak 5 MW’lık düzenlemenin
ardından hem kamu hem de özel sektörde lisanssız yatırımlarının
artacağını düşünüyoruz” diyor.
Ancak Arıcı, yatırımların önündeki bir başka engel daha
olduğunu söylüyor; o da arazi sorunu. Lisanssız santrallerin
kamu arazisine kurulamadığını belirten Arıcı,
“Oysa rüzgar daha çok kamu arazilerinde, yerleşim ve
sanayi bölgelerinin uzağında. Güneş gibi istediğin yere
kurmak mümkün değil. Biz kamudan bu konuyla ilgili
ek düzenlemeler yapmasını bekliyoruz. Ayrıca TÜREB
olarak şu anda lisanslı yatırımları kapsayan ve yatırımları
A’dan Z’ye kadar inceleyen bir rehber hazırlıyoruz.
Aynı çalışmayı lisanssız santraller için de yapacağız ve
bu alanın gelişmesi için önerilerimizi sunacağız. Biliyorsunuz
lisanssız santrallere en çok ilgi gösteren kesim,
elektrik tüketimi yüksek olanlar yani sanayii. Bu konuda
bizim de önerilerimiz olacak” diyor.
30 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
FİNANSMAN
Akkuyu 500 milyon dolar “Sürdürülebilirlik” kredisi alacak
Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’a bağlı Akkuyu Nükleer A.Ş. ile Otkritie Bankası,
500 milyon dolarla sınırlı 7 yıllık yenilenmeyen kredi üzerine anlaşmaya vardı. Kredi, şirketin
sürdürülebilir kalkınma alanındaki yükümlülüklerini yerine getirmesini şart koşan özel koşullarda
Akkuyu Nükleer Güç Santrali projesini finanse etmek için kullanılacak…
Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom tarafından
yapılan Mersin’deki Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin
yapımı için yeni bir finansman anlaşması imzalandı.
Rosatom’un iştiraki olan Akkuyu A.Ş. ile Otkritie
Bankası, 500 milyon dolarla sınırlı 7 yıllık yenilenmeyen
kredi üzerine anlaşmaya vardı. Akkuyu Nükleer A.Ş.,
Türkiye Cumhuriyeti mevzuatına uygun olarak ilgili yıllık
faaliyet raporunun sunulması ile ekolojik ve çevresel
izlemenin gerçekleştirilmesi yükümlülüğünü üstleniyor.
Anlaşmalara uyum, borçlu için daha düşük kredi oranının
belirlenmesi anlamına geliyor.
Konuya ilişkin bilgi veren Rosatom Genel Müdür Birinci
Yardımcısı ve Uluslararası İş Geliştirme Direktörü
Kirill Komarov, “Özel koşullarda kredi çekmek yalnızca
avantajlı faiz oranına güvenmeyi mümkün kılmıyor, aynı
zamanda hem ‘amiral gemi’ niteliğindeki projemiz Akkuyu’nun
hem de Rosatom’un hedefleri uygulamak için
‘sürdürülebilir’ çözümler ve yollar seçme konusundaki
ortak arzusunu bir kez daha doğruluyor” dedi. Komarov,
“Her sürdürülebilir kredi, finansal piyasanın, sadece güvenilir
bir borçlu olarak değil aynı zamanda sürdürülebilir,
düşük karbonlu bir senaryoda ekonominin büyümesi
için gerekli koşulları yaratan bir endüstri olarak nükleer
enerji endüstrisine duyduğu güvenin kanıtıdır” yorumunu
da yaptı.
Rosatom Ekonomi ve Finans Genel Müdür Yardımcısı
İlya Rebrov ise “Akkuyu NGS projesinin finansmanının
sağlanmasıyla ilgili anlaşma, Rosatom ile Otkritie
Bankası arasında 2019 yazında başlayan iş birliğinde
önemli bir kilometre taşıdır. Bankanın, bugün dünyanın
en büyük nükleer enerji projesi olan Türkiye’deki düşük
karbonlu enerji projemizi, BM Sürdürülebilir Kalkınma
hedeflerinin yanı sıra Paris Anlaşması iklim hedeflerini
destekleme taahhüdümüzü yansıtan koşullarda destekleme
kararını memnuniyetle karşılıyoruz. Otkritie
ile stratejik ortaklığımızın gelecekte Rosatom’un diğer
projelerine yayılacağına ve bunların zamanında uygulanmasına
katkıda bulunacağına inanıyoruz” açıklaması
yaptı.
“Ekolojik yükümlülüklere uyacaklarının
taahhüdü”
Otkritie Bankası Kıdemli Başkan Vekili, Kurumsal
ve Yatırım Bankacılığı Direktörü Yekaterina Çirkova da
şu değerlendirmelerde bulundu: Otkritie Bankası, etrafındaki
dünyayı değiştiren, yol gösteren, her zaman
sadece iş yapmaktan daha fazlasını yapan bir bankadır
ve önde gelen şirketlerle doğrudan işbirliğinin uygulanmasına
odaklanmaktadır. Bu şirket de elbette, stratejik
ortağımız olan Rusya Devlet Atom Enerjisi Kurumu Rosatom’dur.
Rosatom’un Rusya Federasyonu dışındaki
en büyük projesinin ana finansörlerinden biri olmaktan
mutluluk duyuyoruz. Akkuyu Nükleer ile yapılan anlaşma,
banka için müşterinin mevcut küresel uygulamalara
uygun olan ekolojik yükümlülüklerine tam olarak
uyma arzusunu teşvik eden bir mekanizma sağladığı
için özellikle önemli.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 31
KAPAK
Deniz Suphi / Z. Işık Adler
AKDENIZ VE KARADENIZ’DEKI
ULUSLARARASI GERGINLIĞIN
ORTASINDA TÜRKIYE’NIN
SIYASET VE ENERJI DENKLEMI
Türkiye uzun zamandır yalnız kaldığı Doğu Akdeniz havzasında kendi lehine
önemli adımlar atarken karşısında birden bire ABD ve Rusya ekseninde
şekillenen Ukrayna gerginliğini buldu. Türkiye, Rusya ile olan yakın siyasi ve
özellikle enerji tabanlı ekonomik ilişkilerini devam ettirmek bir yandan da
NATO üyesi olmasının getirdiği sorumluluklarla karşı karşıya…
32 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Hem Akdeniz’de hem de Karadeniz’de bölge
ülkeleriyle olan ilişkilerinin yanı sıra enerji hub’ı
ve üreticisi olma kozuna da sahip olan Türkiye,
adeta bir mekik diplomasisi yürütüyor. Bu süreçte
hangi adımlar Türkiye’nin elini güçlendirir,
uluslararası enerji arenasındaki gücünü artırır ve
dış politikadaki ağırlığına değer katar?
Ukrayna’nın doğusundaki Donbass merkezli,
Karadeniz’e de sıçrayan gerilim, tarihi
kanlı ayak izleriyle dolu insanlığa, İtalyan ozan
ve siyasetçi Dante’nin hayal bile edemeyeceği
yeni bir cehennem azabı yaşatacak potansiyeli
de bağrında taşıyor. Bir yanında ABD ve
Batı’nın desteğini alan Kiev’in, diğer yanında
ise Moskova’nın bulunduğu kriz, her gün yeni
bir açıklama ya da girişimle evriliyor ve içten
içe yanan ateşin yakıcı etkisi önce Türkiye ve
Karadeniz’i içine alan bölgede, ardından diğer
ülkelerde farklı derecelerde de olsa hissediliyor.
Türkiye’nin inşa etmeyi planladığı Kanal
İstanbul projesi kapsamında “gözden geçirilebileceği”
ifade edilen Montrö Boğazlar Sözleşmesi
de Karadeniz’e yönelik hassasiyetleri
artırıyor. Karadeniz’de suları ısıtan bu gerilim,
çekirdeğinde ekonomi ve enerjinin bulunduğu
büyük hesapları ve paylaşım savaşını, jeostratejik
noktalara yerleşme planlarını, askeri
güç gösterileriyle tahkim ediyor. Bu sürecin
ABD’ye, Karadeniz’de askeri olarak konuşlanabileceği
kanalları açabileceği, Kuzey
Akım-2’den başlayarak bazı enerji projelerine
müdahale edebileceği fırsatlar sunduğu
yorumları yapılıyor. Türkiye, gerçekliği tartışmalı,
diplomatik bir deyişle “stratejik ortağı”
ABD ile gaz-petrol, turizm, nükleer, tarım
ürünleri ve askeri ilişkileri olan Rusya arasında
yönünü tayin etmeye çalışıyor. Türkiye
ve Rusya ilişkilerinin yara almasının (elbette
derecesine bağlı olarak), yürüyen ya da başlayacak
projeleri ve ticari süreçleri zora sokacağı,
uçak düşürme deneyiminden hareketle
rahatlıkla öne sürülebilir.
Ukrayna ve Rusya arasında Donbas bölgesi
üzerindeki hakimiyet mücadelesi Karadeniz’deki
gerilimi artırmaya devam ediyor.
ABD Başkanı Joe Biden, bölgedeki kriz için
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştü.
Telefon görüşmesinde Biden, Putin’e
Ukrayna konusundaki kaygılarını ileterek
“gerginliği azaltma” çağrısı yaptı. Ancak, bu
yeterli olmadı.
Gerilimi artırıcı, tehdit dozu yüksek, tarihsel
referansları da olan ima yüklü son
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 33
mesaj, Moskova’dan geldi. Rusya Devlet Başkanı
Vladimir Putin, 18 Nisan’da meclise hitaben yaptığı
yıllık konuşmasında, Ukrayna ve Belarus’a değinerek,
“Rusya’nın her ülke ile iyi ilişkiler istediğini ama
provokasyona başvurup köprüleri yakma niyetinde
olanlara yanıtlarının hızlı ve sert olacağını” söyledi.
“Rusya’yı suçlamak bazı ülkeler için spor
haline geldi”
Rusya’nın çıkarlarını, uluslararası hukuk çerçevesinde
korumaya devam edeceğini belirten Putin,
“Herhangi bir sebepten ya da hiçbir sebep yokken
Rusya’yı suçlamak, bir dizi ülke için bir tür spor haline
geldi. Her ülke ile iyi ilişkiler olsun istiyoruz. Yeterince
sabırlıyız, fakat provokasyonlara cevabımız
sert olacak. Hiçbir ülkenin Rusya ile ilişkilerinde
kırmızı çizgileri geçmeyeceğini umuyorum” diye konuştu.
Batı’nın, Ukrayna ya da Belarus’u umursamadığını,
amacının Rusya’yı çevrelemek olduğunu savunan
Putin, sözlerini şöyle sürdürdü: Biz ölçülü davranmaya
çalıştıkça onlar çevreleme girişimlerine
devam ediyor. Rusya’ya karşı provokasyon gerçekleştirecekler
daha önce hiç olmadıkları kadar pişman
olacaklardır.
Putin, Batı medyası ve liderlerin, Belarus Devlet
Başkanı Aleksandr Lukaşenko’ya yönelik suikast ve
darbe planına ilişkin gelişmelere sessiz kaldığını
kaydederek, “Lukaşenko hakkında farklı bakış açısına
sahip olabilirsiniz. Ancak suikast faaliyeti çok
fazla” dedi. Nükleer silahlar dahil askeri teçhizatın
yenilendiğini belirten Putin, nükleer güçleri bulunan
ülkelerin ayrı bir sorumluluğu olduğunu söyledi. Putin,
BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) beş daimi üyesinin
toplanması çağrısında bulundu.
Montrö’yü ABD ve Rusya da konuşmaya
başladı
Dünya devleri ABD ve Rusya’nın daha küçük ülkeleri
öne sürerek yaşadığı gerilim, Türkiye’yi de çok
yakından ilgilendiriyor, hem de birçok açıdan. Özellikle
iç siyasette Montrö Boğazlar Anlaşması ve Kanal
İstanbul projesinin tartışıldığı bu günlerde konu
da hem iç hem de dış siyasette daha önemli hale
geliyor.
Türkiye’nin inşa etmeyi planladığı Kanal İstanbul
projesi kapsamında “gözden geçirilebileceği” ifade
edilen Montrö Boğazlar Sözleşmesi de Karadeniz’e
yönelik hassasiyetleri bir anda artırdı. Rusya ve Ukrayna
arasındaki ihtilafın gündeme geldiği günlerde,
ABD’nin iki savaş gemisini çıkartma girişimiyle
Karadeniz’de sular daha da ısındı. Gerçi ilerleyen
34 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
günlerde ABD, bu girişiminden vazgeçti ama bu tür
manevraların gelecekte de yapılma olasılığı yüksek.
Rusya da Montrö ile ilgili olarak hızla pozisyon aldı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova,
Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin alternatifi bulunmadığını
belirterek, “İlgili tüm devletlerin buna sorumluluk
bilinciyle yaklaşacağını umuyoruz. Elbette
bu konuda Türkiye, özel bir role sahip” dedi.
Karadeniz’de yakın ve uzak nedenler
Hiç kuşku yok ki bu hamlelerin askeri, ekonomik
ve enerji odaklı yönleri bulunuyor. ABD’nin,
Karadeniz’de başta deniz kuvvetleri olmak üzere
bütün varlığı ile “kontrol” ya da “sınırlama” olmaksızın
bulunma amacı taşıdığı biliniyor. Zaten ABD
de bunu gizlemiyor. ABD’nin Ankara Büyükelçili’ğin
resmi Twitter hesabından 24 Temmuz 2020’de yapılan
paylaşımda, Karadeniz’in tüm milletlere açılması
istendi. Mesajda, “Çok sayıda ortak & dost ülke,
Karadeniz’deki #ExerciseSeaBreeze adlı tatbikatta
birlikte yer aldı. Tüm bu milletlerin, Karadeniz’in
dünyanın tüm milletlerine açık ve serbest olması
umuduyla 20’ncisi gerçekleştirilen tatbikatta bir
araya geldiğini görmek son derece etkileyici” denildi.
ABD’nin, bölgeye yönelik hamleleri, Rusya’nın,
küresel piyasaların yükselen ekonomik gücü Çin’le
olan iş birliğini ve temasını zayıflatma ve Rusya’yı
olabildiğince Çin ekseninden uzaklaştırma siyasetinin
bir parçası olarak da okunabilir. Bu olasılık, gerilimde
“uzak” neden olarak değerlendirilebilir.
Yakın neden… ABD’nin, Almanya ve Türkiye gibi
NATO ülkelerini yanına çekme stratejisi izlediğini
de düşünenler var. Buna göre ABD, Kuzey Akım-2
projesini baltalamak için fırsat yaratıyor. Toplam
maliyeti 10 milyar Euro civarında olması beklenen
ve yüzde 94’ü tamamlanan Kuzey Akım 2 Projesi
sayesinde yılda 55 milyar metreküplük Rus gazının
Baltık Denizi üzerinden Almanya’ya sevk edilmesi
planlanıyor.
ABD; Ukrayna, Polonya ile Baltık ülkelerinin inşasına
karşı çıktığı projenin ortakları arasında proje
sahibi Gazprom’un yanı sıra Shell, OMV, Engie, Uni-
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 35
per ve Wintershall gibi şirketler bulunuyor. Bu konudaki
gelişmeleri daha dikkatle izlemek büyük önem
taşıyor.
Türkiye açısından durum ne?
Türkiye, “stratejik ortağı” ABD ile gaz-petrol, turizm,
nükleer, tarım ürünleri ve askeri ilişkileri olan
Rusya arasında yönünü tayin etmeye çalışıyor. Zira,
Türkiye’nin Rusya ile derin ekonomik, siyasi, ticari
ve askeri ilişkileri bulunuyor. Türkiye ve Rusya ilişkilerinin
yara almasının, yürüyen ya da başlayacak
projeleri ve ticari süreçleri zora sokacağı, uçak düşürme
deneyiminden hareketle rahatlıkla öne sürülebilir.
Örneğin Akkuyu Nükleer Santrali… Ruslar,
Akkuyu’da her biri 1200 megavat olan, 4 üniteden
oluşan nükleer santral inşa ediyor. Santralin yatırım
maliyeti, 20-25 milyar dolar aralığında hesaplanıyor.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin üretilen elektriğe
alım garantisi verdiği santralde, ilk üç ünitede inşaat
devam ediyor. Dördüncü ünitenin inşaat lisansının
bu yıl verilmesi ve en geç yeni yılda temelinin atılması
hedefleniyor. Uzmanlara göre, uçak düşürme
olayı sonrasında santralda inşaat durma noktasına
gelmişti. İki ülke arasında çıkacak yeni bir kriz, bu
projeyi doğrudan etkileyebilir.
Türkiye-Rusya arasındaki en önemli ekonomik
değerlerden biri de doğal gaz… Türkiye, yılda 50 milyar
metreküp doğal gaz tüketiyor. Tükettiği miktarın
halen önemli bir bölümünü (yarından fazlasını) Rusya’dan
ithal ediyor. Bu yıl sonuna dek BOTAŞ ve özel
şirketlere ait yaklaşık 16 milyar metreküp doğal gaz
ithalat kontratı sona erecek. Bunun 4 milyar metreküpünü
TürkAkım üzerinden ithalat yapan özel sektör,
kalanını da BOTAŞ (4 milyar metreküp TürkAkım,
6.6 milyar metreküp Azerbaycan, 1.2 milyar metreküp
Nijerya) kontrol ediyor.
Rusya’nın en büyük kozu: Doğal gaz pazarlığı
ve turizm geliri
Kısaca Türkiye ve Rusya, sözleşme yenilemek
üzere masaya oturacak. BOTAŞ’ın yanı sıra özel sektör
ithalatçıları da Rusya ve Gazprom’la hem miktar
hem de fiyat konusunda müzakerede bulunacak. Bu
süreçte, ikili ilişkilerin kıvamı kuşkusuz önemli olacak.
Zira Türkiye, Rusya’dan gaz fiyatını 2020 yılının
başında indirmesini istedi. Rusya, şu ana dek bu talebi
olumlu karşılamadı.
Turizmi de unutmamak gerekiyor. Rusya, bölgedeki
gelişmeler sonrasında Türk turizmini etkileyecek
bir adım attı. Rusya, nisan ayının başında,
Türkiye ile arasındaki uçuşları 15 Nisan’dan itibaren
1 Haziran’a kadar kısıtlama kararı aldı. Uçuşların
karşılıklı olarak haftada iki uçuşla sınırlandırıldığı
bildirildi. Türkiye’deki koronavirüs vakalarına bağlanan
bu kararın, siyasi yönü göze batacak kadar öne
çıkması dikkat çekici bulunuyor.
36 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
DOĞU AKDENIZ’DE KARTLAR YENIDEN KARILIYOR
Bir süre öncesine kadar Doğu Akdeniz’de yalnız
bir şekilde mücadele eden Türkiye, artık daha rahat.
Çünkü yakın süreçte Libya, Mısır ve Türkiye arasında
Doğu Akdeniz denkleminde yeni bir dönemin
başladığına dair güçlü gelişmeler var. Türkiye nisan
ayında Libya Milli Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid
Dibeybe ve beraberinde 14 bakanını ağırladı.
Ankara nezdinde son derece tarihi görülen ziyaretle
Türkiye-Libya ilişkilerinde özellikle Kasım 2019’da
imzalanan Deniz Yetki alanlarının sınırlandırılmasına
ilişkin mutabakat ve geçtiğimiz yıl ülkede sağlanan
ateşkesin devamlılığını göstermesi açısından
önemliydi. Türkiye’nin Libya ile ilişkilerini düzeltmesinin
ardından İtalya, Fransa, Rusya, Yunanistan,
ABD de Libya ile ‘mekik diplomasisine’ başladı. Onların
da hedefi ‘deniz yetki’ anlaşması imzalamak.
Diğer yandan gerek Doğu Akdeniz gerekse Libya
ile ilişkilere de konusunda Türkiye için bir diğer
önemli gelişme Mısır ile diplomatik ilişkilerin yeniden
başlaması oldu. Dışişleri Bakan yardımcısı başkanlığındaki
Türk heyeti Kahire ziyareti gerçekleşti.
Türkiye’nin eli rahatlıyor
Tüm bu gelişmeler özellikle Libya, Mısır ve Türkiye
arasında Doğu Akdeniz denkleminde yeni bir
dönemin aralandığına dair güçlü işaretler taşıyor.
Yakın zamanda Türkiye, Mısır’la yetki anlaşması
için masaya oturabilir ancak bunun için atılması
gereken adımlar var. 4 Mayıs’ta Sabah Gazetesi’ne
bir röportaj veren SETA Enerji Araştırmaları Direktörü
Prof. Dr. Kemal İnat, Türkiye ile Mısır arasındaki
normalleşme adımlarının Doğu Akdeniz’deki enerji
rekabeti açısından Türkiye’ye olumlu yansıyacağını
söyledi. İnat, “Zira bölgede Mısır’ın da içinde olduğu
bir Türkiye’nin haklarını hedef alan bir oluşum söz
konusuydu. Kahire’nin Ankara ile normalleşme sonrası
bölgedeki Türkiye karşıtı faaliyetlerin bir parçası
olmaktan kaçınması ihtimali Ankara’nın elini rahatlatacak
bir gelişme olur. Bu noktada özellikle de Mısır’ın
Yunanistan ve GKRY ile imzaladığı deniz yetki
alanları sınırlandırma anlaşmasını terk edip, kendisi
için daha avantajlı olacak şekilde Türkiye ile böyle
bir anlaşma imzalaması ülkemiz için optimal fayda
sağlar” dedi.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 37
“COĞRAFYAYI NİMET YA DA
KÜLFET HALİNE GETİRMEK
YÖNETİCİLERİN ELİNDE”
Ertuğrul Kumcuoğlu
Emekli Büyükelçi
Tarih boyunca insanlığın aşina
olduğu dört önemli medeniyetin
üçü yani Mısır, Mezopotamya, Yunan
medeniyetleri Doğu Akdeniz
havzasında kurulmuştu. Bu medeniyetlerin
oluşabilmesi tesadüf
değildir çünkü gelir ve servet
birikimi söz konusuydu. Bunun
üzerine bölgede bulunan hidrokarbon
yatakları yeniden Doğu
Akdeniz’i dünyanın önemli yerlerinden
biri haline getirdi.
Bu yataklardan elde edilen doğal
gazı –ki doğal gazın nakliyesi
petrolden çok daha zordur- potansiyel
pazarlara iletmek gerekiyor.
Bölgeyi incelediğimizde ise
445 milyonluk nüfusuyla Avrupa
Birliği ve Türkiye’yi görüyoruz. Bu
gazı potansiyel pazarlara ulaştıracak
en kısa ve en az maliyetli
yol ise denizden geçecek bir boru
hattının Türkiye’ye bağlanıp Avrupa’ya
ulaştırılması olduğu görülüyor.
Kısaca Türkiye hem tüketim
hem de iletim açısından kritik bir
ülke. Siyasette bir yaklaşım vardır:
“Coğrafya milletlerin kaderidir”
denir. Eğer o coğrafya doğru
insanlar tarafından, doğru bir şekilde
yönetilirse nimete dönüşür,
yanlış insanlar tarafından yanlış
bir şekilde yönetilirse külfete
dönüşür. Dolayısıyla Türkiye’nin
stratejik pozisyonunu nimete dönüştürmesi
gerekiyor. Bunun için
de yapmamız gereken ilk şey, bu
kritik coğrafyada istikrarı sağlamak.
Aslında bugüne kadar Doğu
Akdeniz havzasının diğer bileşenleri
olan Mısır, İsrail, Suriye Ürdün
hatta Lübnan’la barışık olsaydık
bu rezervlerin Türkiye üzerinden
taşınması çok kolay olurdu, Girit-
Yunanistan hattı hiç konuşulmazdı
bile.
Türkiye, Libya ile olan ilişkilerinde
önemli bir yol aldı. Mısır’la
da benzer adımlar atılıyor. Bölgede
yapılması gereken şey, önce
akıl durultma olmalı. Bir başka
deyişle acele etmek yerine daha
sağlıklı yürümek lazım. İlişkilerimizi
sağlıklı bir zemine oturtmanın
çabuk olmayacağını ve zaman
alacağını bilerek hareket etmeliyiz.
Libya olayında yaptığımız
gibi sorunları teker teker çözeceğiz.
Tabii bunun en zor safhası
Kıbrıs-Yunanistan sorunu, onu en
sona bırakmamız gerekiyor.
“Batılı ülkeler de dış politika
silahına sarıldı”
Karadeniz’de yaşananları da
doğru bir şekilde analiz etmek
için teşhisi doğru koymak gerekiyor.
Akdeniz’de işler karışırken
birden bire Ukrayna krizi nereden
çıktı? Bu soruya uluslararası
çapta birçok kurum ve kişi de yanıt
veremiyor. Tarihte çok defa yaşanmıştır
özellikle küçük ülkelerin
dış politikayı iç politikaya alet
etme alışkanlıkları vardır. Ama bu
alışkanlığın maalesef daha rasyonel
hareket eden bazı batılı ülkelere
de sirayet ettiğini görüyoruz.
Bunun ilginç örneklerinden biri
Fransa, içerdeki sorunlarını çözemeyen
ülke birden savaş gemisini
Kıbrıs açıklarına gönderdi.
Tüm bunlara Kovid-19 salgını
da neden oldu. İç sorunlarını çözemeyen
ülkeler, ister istemez
dış politikada başarı arayışlarına
dönerler. Avrupa ülkeleri ve ABD
salgınla mücadele etmekte zorlanıyor
ve yöneticiler de “insanları
nasıl meşgul edeceğiz diyerek
uluslararası gerginlik yaratıyor
olabilir, bu bir yaklaşım. Salgının
şiddeti yavaşlayınca bu sorunlar
da azalır. Savaş davulları en azından
insanların kulaklarını sağır
eder, burada bir sıcak çatışma
ya da gerginlik beklemiyorum ve
temenni etmiyorum. Türkiye, bu
süreçte dış finansman sorununu
çözüp ekonomisini daha istikrarlı
bir hale getirirse en doğru adımı
atmış olur. Mümkün olduğu kadar
Cumhuriyetin ilk 80 yılında yapıldığı
gibi belayı üzerimize sıçratmamak
için çaba sarf etmeliyiz.
38 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
TÜRKİYE YEŞİL ENERJİYE
OLAN YATIRIMLARINI
ARTIRMALI
Prof.Dr.Emre İşeri
Yaşar Üniversitesi Uluslararası
İlişkiler Bölümü
ABD ile Rusya gerginliğinin,
bölgeye ve dünyaya ekonomik ve
diplomatik yönden etkileri neler
olur? ABD’nin, bölgeye bakışını
hem siyasi hem de enerji
kaynakları noktasında nasıl
değerlendiriyorsunuz? Tabii bu
bağlamda Rusya’nın bölgeye
yönelik planları ve hedefleri
hakkındaki görüşleriniz nedir?
Eski bir Sovyet Cumhuriyeti
olan Ukrayna, batıda Avrupa/
ABD, doğuda Rusya ile uzun süredir
devam eden bağları arasında
bölünmüş bağımsız bir yol
oluşturmak için mücadele ediyor.
Yaklaşık 30 yıllık bağımsızlığında
Ukrayna, egemen bir devlet olarak
kendi yolunu belirmeye çalışırken,
aynı zamanda AB ve NATO
gibi Batı kurumlarıyla uyum sağlamaya
çalışıyor. Fakat bu süreçte
Ukrayna dış ilişkilerini dengelemeyi
başaramadığı gibi iç bölünmeyi
(en temelde batısındaki Atlantikçi
Ukrayna milliyetçileriyle,
doğusundaki Rus yanlısı ayrılıkçılar)
gideremedi. Hiç şüphesiz
bunda Batı’nın ikircikli (2008’deki
NATO’ya üyelik vaadi en belirgin
olanı) tutumuyla Rusya’nın revizyonist
girişimleri (2014’te Kırım’ın
ilhakı başta olmak üzere)
ve “Yeni Rusya” olarak tanımladığı
Donetsk ve Lugansk (Donbas)
bölgelerindeki ayrılıkçılara desteği
de etkili oluyor. Batı’nın olası
“provokasyonu” durumunda, ülkesinde
popülaritesi giderek düşmekte
olan Putin, Eylül 2021’deki
Duma seçimleri öncesi yeni bir
Ukrayna “krizini” iç politikada fırsata
çevirmeyi düşünebilir.
TÜRKIYE-RUSYA
ARASINDAKI EN ÖNEMLI
KONU SİHA’LAR
Türkiye ile Rusya’nın Ukrayna
ve Montrö nedeniyle ilişkileri
çıkmaz bir noktaya evrilebilir
mi? Doğal gaz ticareti, boru hattı
ve Akkuyu bu süreçten nasıl
etkilenir?
Türkiye ile Rusya, bölgedeki
tüm siyasi ayrılıklarına rağmen
büyük enerji yatırımları söz konusu
olduğunda (Akkuyu, Türk
Akımı) işbirliklerini ayrı bir kompartmanda
tutmayı başarıyor gözüküyorlar.
Muhtemelen bunun
temel sebebi ise iki tarafın da
enerjide karşılıklı olarak birbirlerine
bağımlı olduğunun bilincinde
olmalarından ileri geliyor. Türkiye,
Rusya için önemli bir pazar
ve geçiş ülkesiyken, Rusya ise
Türkiye için başlıca doğal gaz tedarikçisidir.
Hiç şüphesiz Akkuyu
nükleer santrali ve S-400’le beraber
bu işbirlikleri üst seviyeye
erişmiş. İlgili sürece koşut olarak
Türkiye’nin Batı’yla ilişkileri giderek
sorunlu hale gelmekte, Türkiye-Rusya
arasındaki karşılıklı
işbirliği giderek Türkiye aleyhine
daha da asimetrik bir hal almaya
başladı.
Soğuk Savaş yıllarında Montrö
Boğazlar sözleşmesi Karadeniz’in
Sovyetler ile Türkiye arasında
barış gölü olmasının teminatı
oldu. Aynı Gürcistan krizinde
olduğu gibi Türkiye’nin Montrö’yü
devreye sokması, ilerleyen günlerde
de Karadeniz’de barışın teminatı
olacaktır. Bu noktada asıl
sorun olacak husus, Türkiye’nin
Rusya ile SİHA satışı yaptığı Ukrayna
arasında kuracağı dengeye
ilişkindir.
Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin
Mısır’la ilişkilerini
düzeltmesiyle başta Yunanistan
olmak üzere çeşitli ülkelerden
tepiler var. Doğu Akdeniz’de
enerji temelli nasıl bir siyasi
gelecek öngörüyorsunuz?
Kıbrıs açıklarındaki doğal rezervleri
ve bunların AB pazarına
olası ihracat yolu olan EastMed
boru üzerinde jeopolitik gerilimin
temelinde Yunanistan/Kıbrıs
Rum yöntemi ile Türkiye/KKTC
arasındaki Doğu Akdeniz’e ilişkin
egemenlik hakları yatıyor. Zaten
Türkiye de Libya’yla yapmış olduğu
mutabakatla gerekli cevabı
verdi. Şimdi ise bunu Mısır’la an-
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 39
laşarak perçinlemek niyetinde.
EastMed projesi ölü doğmuş
bir projedir. Ne iktisadi ne de siyasi
şartlar oluşmuştur. Kovid-19
salgınıyla beraber zaten fiyatlar
düştü ve piyasada gaz bolluğu
oluştu. Kıbrıs açıklarındaki olası
rezerv miktarı ancak İsrail ve
Mısır gazıyla birleştiğinde manalı
olabilir. Yeşil Mutabakat uyarınca
2050’de karbon-nötr hedefi
koyan AB’nin bölge gazına ne
oranda talep yaratacağı belirsizdir.
Daha sırada Rus gazının yanı
sıra Amerikan LNG’si olduğu unutulmamalıdır.
Tüm bu yaşananlar ışığında
Türkiye karlı çıkmak için nasıl
adımlar atmalı?
Yakın bölgesindeki gerilimlerin
ötesinde Türkiye’nin enerji politikalarını
ülkede yeşil ekonomik
dönüşümü hızlandıracak şekilde
kurgulaması ve bir an önce Paris
İklim Anlaşması’nı imzalaması
gerekiyor. Sürdürülebilir enerji
teknolojilerini stratejik sektör
olarak belirleyip, Ar&Ge payını
arttırmalıdır. Karbon yoğun sektörlerden
kademeli olarak çıkmalı,
kömür teşviklerine son vermelidir.
Nitekim en büyük ihracat
pazarı olan AB, Yeşil mutabakatla
yeşil ekonomik dönüşümüne hız
vermiş, ilerleyen günlerde sınırında
karbon vergisi getirecektir.
PROJELERİN GERÇEKLEŞMESİ
TÜRKİYE’NİN STRATEJİK
KARARLARINA BAĞLI
Doç. Dr. Ozan Örmeci
İstanbul Kent Üniversitesi
Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi
Doğu Akdeniz özelinde bakıldığında,
2010’lu yıllarda üç ülkenin
deniz yetki alanları içerisinde doğalgaz
kaynaklarının keşfedildiği görülüyor.
Elbette doğalgaz piyasası açısından
bu keşifler, peşi sıra başka
keşiflerin de yapılması halinde
önemli bir gelişme. Zira Avrupa Birliği
ve Türkiye gibi enerji ihtiyacı olan
ülkeler/bloklar için, tek bir kaynağa
bağımlı olmak yerine çeşitlendirme
politikaları sağlayacak.
Söz konusu rezervlerin Türkiye’deki
mevcut boru hatlarına ulaştırılarak,
Türkiye üzerinden (TANAP
ve Güney Gaz Koridoru vasıtasıyla)
Avrupa’ya transfer edilmesi en akılcı
proje olarak görünüyor. Türkiye de
mevcut enerji altyapısı ve hükümetin
enerji transit bölgesi olması hedefi
nedeniyle, bu şekilde bir projeye
sıcak yaklaşabilir. Ancak bu noktada
Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğü ve
taraflar arasındaki uzlaşmazlıkların
2020 yılı içerisinde Yunanistan, Türkiye,
Fransa ve Kıbrıs gibi ülkeleri
kapsayan NAVTEX, savaş gemileri
vs. de içeren karmaşık bir hale bürünmesi,
bu alternatifin dahi kolay
olmayabileceğini gösteriyor. Bu noktada
en makul seçenek, enerji projelerini
Kıbrıs sorununun çözümü için
bir tür kaldıraç olarak kullanarak
tarafları çözüm yolunda cesaretlendirmek;
bu olmuyorsa da karşılıklı
güven ve işbirliğini geliştirmek için
enerji projelerini Kıbrıs sorunundan
bağımsız olarak gerçekleştirmek
formülleri denenebilir. Nitekim Güney
Kıbrıs, KKTC ve Türkiye gibi ülkelerin
birlikte bir enerji projesine
dahil olmaları durumunda, sorunlarını
konuşmaları ve çözmeleri daha
kolay olabilecektir. Ancak şu da belirtilmelidir
ki, Türk güvenlik bürokrasisinin
Kıbrıs’ta çözüm olacağına
yönelik herhangi bir planlamasının
olduğuna dair ciddi bir gelişme yoktur.
Hatta tam tersine, Türkiye, Kıbrıs’ta
Geçitkale’de bir drone üssü
kurmakta ve bir deniz üssü kurulması
için de girişimler yapmaktadır.
Bunların uluslararası hukuktaki
durumu tartışmalı olsa da, Türkiye’nin
bölgedeki askeri gücü nedeniyle
gerçekleştirilebilmesi sürpriz
olmaz. Bu nedenle, bu projelerin
gerçekleşmesi biraz da Türkiye’nin
stratejik kararlarına bağlı olacaktır.
Ekonomik olarak olumsuz bir konjonktüre
giren Türkiye, 100. yıldönümüne
yaklaşırken uluslararası
sorunlarını çözmek yoluna girerse,
3. alternatif gerçekleşebilir. Yoksa,
Türkiye’nin Batı ile ilişkileri sorunlu
olarak devam edecektir.
40 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Yerel, Ulusal ve Küresel
Yeşil Düzen için...
IRENEC 2021
11. ULUSLARARASI
%100 YEN‹LENEB‹L‹R
ENERJ‹ KONFERANSI
20-22 MAYIS 2021
Yenilenebilir Enerji topluluğu, yeşil ve
sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla hızla
büyüyor ve gelişiyor. EUROSOLAR Türkiye’nin
rolü, bu hareketi desteklemek, en iyi
uygulamaları paylaşmak için ve bölgesel,
ulusal, küresel düzeylerde etkinleştirici
politikaları teşvik etmek için bir platform
sağlamaktır.
11. Uluslararası %100 Yenilenebilir Enerji
Konferansı, yarın hayatımızı etkileyebilecek
yeni teknolojileri ve yenilikleri teşvik etmek
için küresel yenilenebilir enerji trendleri
etrafında konferans konularını yeniden
düzenledi. Yenilenebilir Enerji Entegrasyonu,
Avrupa Yeşil Düzeni, Enerji Dönüşümü
2050 ve Yenilenebilir Enerji Teknolojileri ve
Uygulamaları bu yılın ana konuları olacak.
Bilgi birikiminizi derinleştirmek ve tecrübelerinizi
paylaşmak için IRENEC 2021 Online’a katılın!
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 41
www.irenec.org • www.eurosolar.org.tr • www.poweringcommunities.org
VİZYON
Barış Sanlı
Bilkent Enerji Politikaları Araştırma Merkezi
Stratejik çatışmaların
ortasında enerji politikası
Savaş veya savaşçı filmlerinin açılışında büyük ve gerçekçi bir savaş sahnesişle seyirci, filmin
kalanına ve kahramanın maceralarına hazırlanır. Kahramanın kaba taslak karakterine bu sahnelerde
hakim oluruz; duruşu, fikirleri, mücadeleciliği, pes etmemesi, korkuları ve diğer birçok
önemli mesaj bu açılış sahnelerinde seyirciye izlettirilir. ABD başkanlarının göreve gelmesi de
biraz buna benzer, hem rakipleri eli yükseltir hem de ABD... Filmin geri kalanını ise bu açılış belirlemez,
iklim değişikliği de belirlemeyecektir.
42 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Her yeni ABD başkanı göreve başladığında, uluslararası
güçler de onu tartar. O da uluslararası güçlere
bir mesaj verme ihtiyacı duyar. Çin’le Tayvan ve
Güney Çin denizi gerilimi, Rusya ile Ukrayna gerilimi
aslında bu açılış seremonilerinin diğer örnekleridir.
Ben daha çok, ABD başkanlarının dönemlerini değil,
dönemlerin ABD başkanlarını şekillendirdiğini düşünenlerdenim.
Ama daha o aşamaya geçmedik.
Stratejik olarak, mücadelenin daha da derinleşeceği
bir döneme gireceğiz. Bunun yansımalarından
biri de iklim diplomasisi ve yeşil teknolojiler olacak.
Fakat iklim politikalarının durumu biraz daha farklı.
Açılışta mesela, AB’den yeni yeşil mutabakatı
gördük ki, daha adım atmadan-kağıt üstünde sözlerle,
dünyaya pazarlamaya çalışılması projenin
AB’nin dönüşümünden çok liderliği ile ilgili olduğunu
gösteriyordu. Belgenin en uzun kısmı da “Küresel
Liderlik” kısmı zaten. Bu, anladığımız anlamda
strateji belgelerinin doğasına aykırı. Bir stratejinin
en önemli noktası, hiçbir zaman sizin dışınızdakilere
liderlik etme hevesi değil, mekaniği-sağlamasıdır.
Aynı şekilde ABD’nin kendi ulusal katkı beyanına
bakarsanız 2021’de emisyonların daha yüksek olacağı
görülüyor. Daha kongreden geçmeyen bir paketle
-ve geçtiğinde neye benzeyeceği merak uyandıran
bir paketle- dünyanın önemli ülkelerinden
hedefler toplanmış ve “geri döndük mesajı” verildi.
Fakat ABD paketinde, benzer şekilde aynı kelime dizinleriyle
sürekli benzer nakaratlarla bir iklim değişikliği
stratejisi görülüyor. İyi ödeyen sendikalı işler,
stratejinin en önemli noktası. Beyaz Saray’ın Ekonomik
Danışmanlar Konseyi raporu da zaten iklim
değişikliğine istihdamla başlıyor.
Bu dil, şunu gösteriyor ki derin soluklu ve yaratıcı
dili olan bir iklim politikası, henüz oluşmadı.
Önümüzdeki iki yılda bu politikalara doğru yeni kavram
ve üretken bir dil görmemiz gerekir. Tüm bunların
ortasında, iyimser senaryonu en başa koyalım.
Dünya hızla yeşil teknolojilere geçiş yapar, hava-su
daha temiz, tüm dünya yeşil enerji ile eşitlikçi, adil
bir şekilde kalkınır.
Bu tip durumlarda nefret edilen durumlardan biri
ise realitenin yer çekimi gibi her şeyi bir yere çekmesidir.
Yani aslında liderlerin kararlarından daha
etkili olan yer çekimi, stratejik olarak bu ülkeleri
hangi realitelerden dolayı ne yapmaya zorlayacaktır?
Ağaçta sallanan elma değildir asıl olay, o elmayı
eninde sonunda yere düşürecek yerçekimi-yani reelpolitik
analizi gerekir.
Etkisi ortaya çıkmaya devam edecek şoklar
Kovid-19, demografik ve toplumsal olarak dünyanın
gördüğü en büyük şoklardan biri oldu. Zengin
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 43
daha zengin, fakir daha fakir olurken, nüfus artış oranları hızla düştü.
Bunun yanında daha çok hamileleri hedef alan yeni virüs varyantlarının
da orta dönemde nüfus dinamiklerini etkileyeceği gözden kaçırılmamalıdır.
Çünkü korku, korkulan şeyden daha kalıcı bir etkendir.
Ekonomik anlamda küresel fakirleşme, orta sınıfın azalması ve
yoksul sınıfın artması, ayrıca küresel olarak artan gıda fiyatları, kuraklık,
petrol üreticisi ülkelerin düşen petrol gelirleri, vergi toplayamayan
devletler, uzayıp giden kötü haberler listesinin ana gündem
maddeleridir.
Yapay zeka ve teknolojide ise Çin’in sosyal kredi sistemi var ise Batı’nın
da söz geçiremediği hatta demokratik süreçlerini yabancı güçler
lehine etkileyen Google’ı, Facebook’u ve Whatsapp’ı var. Vize alırken
de sosyal hesaplar önemli kriterlerden biri oldu. Z kuşağı yatırımcıları,
kripto paralarla zengin olmak isteyen Z kuşağını çarptıkça çarptı. Kısaca
Z kuşağının Z kuşağına yaptığını alfabenin diğer harfleri birbirine
yapmadı.
Peki buradan nereye gidilir? Krizlerin özelliği biraz gonca gibi yavaş
yavaş açılmalarıdır. ABD’de Trump’ın gelişinin kökenleri 2008 krizine
dayanır. Bugün İtalya’da seçilmiş bir başbakan yok. Komedyenler
partiler kurdu, siyasi hayatları etkilediler.
Krizlerde gördüğümüz en önemli etkilerden biri, sadece devletlerin
değil toplumların da dengesi bozulur. ABD’de petrol krizlerinde yapılan
anketlerde, OPEC ambargosuna rağmen, insanlar devletin sonra
da büyük petrol şirketlerini en büyük mesul görmüşlerdir. Krizlerde
“toplulukların bilgeliği” -ki varsa- yerini “toplulukların çılgınlığına”
bırakır. Doğru kararlar ve politikalar alınamaz. Sorunlar çözülemez,
yanlış yollara kitleler koşa koşa gider ve hırpalanır.
İklim sorunu normalleştirilirse?
Bugün içinde yaşadığımız için o kadar derin hissetmediğimiz Kovid-19
krizi gelecek 10 yılda bir çok artçı sarsıntısıyla bizlere varlığını
hissettirecek. Tek bir politikanın çözebileceğinden daha büyük ve devam
eden bir sorun olarak uzun yıllar müdahaleler gerekecek.
Çevre politikalarında sıklıkla ismini duyduğumuz “Yeni mutabakat”
meselesi de Roosevelt’in ABD’yi şekillendirme planı olarak tekrar
edilse de, başarısı tartışmalıdır. ABD ekonomik büyüme yakalamakta
zorlanmıştır. Buna rağmen o dönemde vergileri düşüren ve harcamaları
kısan İngiltere, daha büyük bir büyüme yakalamıştır. ABD ekonomisini
canlandıran 2. Dünya Savaşı olmuştur.
Bu sürecin önümüzdeki yıllarda bir başarısızlıkla hatta zikzaklarla
devam etmesi şaşırtıcı olmaz. İklim değişikliği bir mühendislik problemidir.
Daha fazla düzenleme yazarak, kural koyarak çözülebilecek bir
şey değil. Fakat iklim değişikliği, iklim aciliyetine dönüşürken, kamusal
politikalardaki temel bir kriter atlanmaktadır. Bir iki yıla iklim aciliyeti
insanlar nazarında normalleşince yerine ne diyeceksiniz? Aciliyet dili
keskin ama etkisi kısa fakat sonra tekrar harekete geçirmesi zor bir
iletişim yöntemidir. Kovid’de gördüğümüz gibi her gün insanları korkutan
doktorlar, bir süre sonra sadece düşman sayısını arttırmaktadır.
44 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
ENERJİ POLİTİKASINDA KLASİK VE YENİ ÖNERİLER
Peki bu ortamda enerji politikası nasıl yapılabilir?
Geçtiğimiz krizlerden öğrendiğimiz bir şey
var, kamusal iletişimde korkutmak yerine yapılmış
eylemleri, başarılarını ve sonraki adımları anlatmak
desteği daha çok arttırıyor. Sanılanın aksine
insanlara devrimsel, aciliyetler yerine adım
adım gidilecek eylem-plan döngüleri olduğunu
göstermek daha faydalı olacaktır.
Bu sebeple kriz dönemlerinde klasik olarak
gözlemlediğimiz bir kaç politika unsurunu tekrar
etmekte fayda vardır. Bunlar kısaca:
İstatistik ve veri derinliğinin arttırılması:
Krizleri içinde yönetemezsiniz ama fırtınanın yönünü
ve geminin anlık sağlığını takip etmek birçok
kararı daha isabetli yapar. Rapor yayınlanması da
iletişim dili açısından önemli. Bu “kalabalıkların
çılgınlığını” önleyecek ve zaten zor dönemlerdeki
kıt kaynakların doğru kullanılması yani maratonu
başarı ile tamamlayacak nefes yönetimini sağlar.
Enerji verimliliği: Enerji verimliliği eğer doğru
uygulanırsa gelir adaletsizliğini düzeltici bir etki
de yapar. Enerji dönüşümü adil değil, yoksul kesim
daha uzun yıllar sübvanse edilen elektrikli
arabaları, devletin desteklediği güneş panellerini
alamayacak. Ama verimlilik enerji yoksulluğuna
çare olabilir.
Yerli kaynak payının arttırılması: Yerli kaynağını,
madenini üretemeyen ülkeler hiçbir zaman
güçlü ülkeler olamazlar. Bunun çok basit bir sebebi
var, yer altından bir enerji kaynağı veya maden
çıkarmak yerden yabancı para birimi kazmak
gibidir. Otomatik olarak katma değer üretimidir ve
bu alçak daldaki meyve mutlaka toplanmalıdır.
Önceliklendirme: Bir kriz anında her şeyi kurtaramazsınız,
herkesi destekleyemezsiniz. Kötü
adam olmak kaçınılmazdır. Bu sebeple, toplumsal
zincirde en büyük darbeyi yemiş ve fakat en az
destekle en çok pozitif değişimin yapılacağı kesimlerden
başlayarak, fiyatı değil enerji yoksulluğunu
kontrol etmek çok daha önemlidir.
Klasik olmayan öneriler ise:
Rekabetçi özel sektör Ar-Ge’sini güçlendirmek:
Her yeni inovasyon sorununda “devlet
yapsın” mantığını Çin’in de terk ettiğini söylemek
abartı olmaz. Devletin neoliberal bir ideolojiyle
değil ama toplumsal zekayı hareketlendirmek
adına kendi dışındaki aktörleri Ar-Ge alanında
rekabetçi bir şekilde desteklemesi ve ana aktör
yapması bu dönem için çok önemlidir.
İklim politikalarında akılcı olmak: İklim aciliyetleri
ile yaşanabilecek en büyük sorun, trilyonlarca
dolar paranın yanlış sermaye yatırımlarıyla
sonuçlanmasıdır. AB’nin yenilenebilir teşvikleri
ve tüketicilerin ödediği yüksek bedeller bunun
örneklerinden. Büyüyen ülkelerde daha fazla
hızlandırılmış yenilenebilir yatırımı ile verimsiz
yatırımları sistem dışına kademeli olarak itmek,
ekonomik ve sosyal sonuçlar açısından daha pozitiftir.
“Hadi, hemen, acilen” yerine rasyonel, hesaplı,
kademeli ilerleme uzun dönemi kazandırır.
İnsan kaynağı yönetimi: Bugün üniversitelerin
hangisinden mezun öğrenciler, bu büyük
dönüşümde iş bulabilecek donanıma sahiptir?
Veya bu dönüşümü planlayacak kadrolar, planladıkları
geleceğe kendileri hazır mı? Bunun tek
yolu, eğitimden geçiyor. Eğer bir eğitim patikası
çizilmez, geçmiş dersler doğru öğrenilmez ve öğretilmezse,
tökezleyerek gidilebilecek pek de bir
yer yok. Devletin ana görevi kitlelere babalık değil
öğretmenlik yapmaktır, imkan sağlamaktır.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 45
DÜNYA GÜNDEMİ
Esen Erkan
“Kömürden elektrik üretiminin
2030’a kadar yüzde 80
azalması gerekiyor”
İklim ve enerji çalışmaları hazırlayan bağımsız düşünce kuruluşu Ember tarafından yayınlanan “Küresel
Elektrik Görünümü 2021” raporu, 2020’de kömür üretiminde rekor bir düşüş yaşandığını ancak elektrik
sektörü emisyonlarının Paris Anlaşması’nın imzalandığı 2015 yılına göre daha yüksek olduğunu gösteriyor...
Londra merkezli Ember’ın Küresel Elektrik Görünümü
2021 raporuna göre, geçtiğimiz yıl küresel
elektrik üretiminde rüzgar ve güneş enerjisinin payı
yüzde 15 (+314 TWh) artarken kömürden elektrik
üretiminde ise yüzde 4 düşüş (-346 TWh) yaşandı.
2020’de rüzgar ve güneş enerjisinde yaşanan bu
büyümenin Birleşik Krallık’ın yıllık toplam elektrik
üretiminden daha fazlasına denk gelen dirençli bir
büyüme gösterdiği kaydedildi.
Yenilenebilir enerjide lider konumda yer almasına
rağmen Çin’in salgın sırasında kömür üretimindeki
bu düşüş eğilimine karşı koyduğu ve 2020’de
hem elektrik talebinde hem de kömür gücünde
büyük bir artış gösteren tek G20 ülkesi olarak öne
çıktığı görülüyor. Türkiye’deki elektrik üretiminin
yüzde 12’si rüzgar ve güneş enerjisinden sağlanırken
yüzde 9,4 olan dünya ortalamasının üzerinde bir
gelişim kaydettiği belirtiliyor.
“Kömür üretiminde en çok artış gösteren G20
ülkesi Çin”
Rapora göre, 2020’de küresel elektrik talebindeki
artışın durmasına yol açan salgınla küresel elektrik
talebi geçen yıl yüzde 0,1 azaldı. 2008-2009 finansal
krizinden sonra küresel elektrik talebinde ilk kez
2020 yılında düşüş yaşanmış oldu. Küresel kömür
kapasitesindeki rekor düşüşe rağmen elektrik sektörü
emisyonlarının ise salgın yılında Paris Anlaşması’nın
imzalandığı 2015 yılına göre hala yaklaşık
yüzde 2 daha yüksek olduğu belirtildi.
Araştırma, Kovid-19 salgınının başladığı 2020 yı-
46 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
lında kömür üretiminde en büyük artış gösteren G20
ülkesinin Çin olduğunu ortaya koydu. Bu durum, Çin’i
yüzde 53’lük bir oranla kömürle çalışan elektriğin
yarısından fazlasından sorumlu ülke haline getirdi.
Rüzgar ve güneş enerjisindeki yüzde
16’lık büyümeye (+98 TWh) rağmen
elektrik talebi yüzde 4 (+297 TWh) artış
gösteren Çin’in kömür üretimi ise
yüzde 1.7 (+77 TWh) arttı.
Ember’in kıdemli analisti Dr. Muyi
Yang, “Bazı ilerlemelere rağmen Çin,
hala kömür üretimindeki büyümesini
sınırlamakta zorlanıyor. Elektrik için
hızla artan talep, kömür enerjisini
ve emisyonları artırıyor. Daha sürdürülebilir
talep artışı, Çin’in büyük kömür filosunu,
özellikle de en az verimli alt kritik kömür birimlerini
aşamalı olarak kaldırmasını sağlayacak ve ülkenin
iklim hedeflerine ulaşması için daha fazla fırsat
sağlayacak” ifadelerini kullandı. Çin’in ardından gelen
kömür üreten en büyük dört ülkenin tümünde ise
2020’de kömür enerjisinde düşüş yaşadı: Hindistan
(yüzde -5), Amerika Birleşik Devletleri
(yüzde 20), Japonya (yüzde 1) ve Güney
Kore (yüzde 13).
Salgın sürecinde kömürden elektrik
üretimindeki rekor düşüşün yetersiz
olduğunu belirten Ember’ın
kıdemli elektrik analisti Dave Jones
ise “Dünyanın hiçbir yerinde yeterince
hızlı ilerleme kaydedilmiyor. Küresel
ısınmanın 1,5 dereceyle sınırlandırılması
için kömürden elektrik üretiminin
2030’a kadar yüzde 80 azalması gerekli ve
dünya liderleri, önümüzdeki zorluğun hala farkına
varamadı” değerlendirmesinde bulundu.
Dr. Muyi Yang
TÜRKİYE G20 ÜLKELERİ ARASINDA İKİNCİ SIRADA
Ember raporundaki Türkiye bölümü, elektrik talebinde iki yıllık durgunluk ve artan rüzgar ve güneş enerjisi
üretimi ile kömürden elektrik üretiminde art arda iki yıl düşüş yaşandığını gösteriyor. Ancak bu 7 TWh’lik
düşüş yalnızca elektrik talebindeki artış son iki yılda geçici olarak durduğu için gerçekleşti. Talep 2020’de sadece
yüzde 0,6 arttı ve fosil gaz ile elektrik üretimindeki artış da kömür üretiminin gerilemesine katkı sundu.
Rüzgar ve güneş, 2020’de Türkiye’deki elektrik üretiminin yüzde 12’sini oluşturdu. Dünyanın rüzgar ve güneş
üretimindeki payı son beş yılda ikiye katlanırken Türkiye, yüzde 9,4 olan küresel ortalamanın üzerinde
bir gelişim kaydetti.
Türkiye, 2015 yılından bu yana kömürün elektrik karmasındaki payının arttığı üç G20 ülkesinden biri oldu.
Dünya genelinde kömürden elektrik üretimi 2015’te yüzde 38’den 2020’de yüzde 34’e düştü. Türkiye’de
elektrik üretiminde kömürün payı ise aynı dönem yüzde 29’dan yüzde 34’e yükseldi. Türkiye’nin kömür
üretimi 2015’ten 2020’ye yüzde 39 artarak G20 ülkeleri arasında en büyük ikinci artış oldu.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 47
YAKIN PLAN
Esen Erkan
Temiz enerji teknolojilerinin
kritik mineral talebi hızla artıyor
Uluslararası Enerji Ajansı, “Temiz Enerji Dönüşümlerinde Kritik Minerallerin Rolü” başlıklı raporunu yayınladı.
Elektrikli araçlar, rüzgar türbinleri, güneş enerjisi gibi temel temiz enerji teknolojileri için gerekli olan kritik minerallerin,
dünyanın iklim hedeflerini karşılamak için önümüzdeki yıllarda planlı bir şekilde çıkartılması gerekiyor. Rapora göre,
bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir toprak elementleri küresel enerji dönüşümüne giden yolda büyük önem taşıyor…
“Temiz Enerji Dönüşümlerinde Kritik Minerallerin
Rolü” adlı Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) raporu,
küresel enerjinin güvenli ve hızlı bir şekilde dönüştürülmesinde
bakır, lityum, nikel, kobalt ve nadir
toprak elementleri gibi minerallerin merkezi önemi
üzerine kapsamlı bir küresel çalışma sundu. Enerji
güvenliği için kritik minerallerin çıkartılmasında bir
darboğaz yaşanmaması ve temiz enerjiye geçişte
kullanılması için politika yapıcılara altı temel eylem
alanı öneriliyor. Bugünün tedarik ve yatırım planlarının
iklim değişikliği konusunda yetersiz eylemler
içerdiğine ve hızlandırılmış enerji dönüşümünü desteklemeye
hazır olmadığına dikkat çeken çalışma,
piyasa sıkışıklığı ve fiyat dalgalanması olasılığını artırabilecek
güvenlik açıklarını şöyle sıralıyor:
• Coğrafi üretim yoğunluğu yüksek,
• Proje geliştirme tedarik sürelerindeki uzunluk,
• Azalan kaynak kalitesi,
• Çevresel ve sosyal performansın artan incelemesi,
• İklim riskine daha yüksek maruz kalma.
Riskleri azaltmak için politika yapıcılara 6
öneri
IEA Başkanı Fatih Birol raporla ilgili değerlendirmesinde,
“Bugünkü veriler, dünyanın güçlendirilmiş
iklim hedefleriyle bu hedefleri gerçekleştirmek için
gerekli olan kritik minerallerin mevcudiyeti arasında
giderek büyüyen bir uyumsuzluğu gösteriyor.
Bu zorluklar aşılmaz değil ancak hükümetler iklim
taahhütlerini nasıl eyleme dönüştürmeyi planladıklarına
dair net sinyaller vermeli. Şimdi hareket ederek
ve birlikte hareket ederek, fiyat dalgalanmaları
48 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
ve tedarik kesintileri
risklerini önemli ölçüde
azaltabiliriz” yorumunu
yaptı.
Tüm bunların aşılmayacak
zorluklar
olmadığını ancak hükümetlerin
iklim taahhütlerini
nasıl aksiyona
dönüştürecekleri konusunda
açık sinyaller
vermesi gerektiğini belirten
Birol, açıklamalarını
şöyle sürdürdü: Şu anda ve birlikte hareket ederek
hükümetler, fiyat oynaklığı ve tedarik sıkıntılarına yönelik
riskleri önemli ölçüde azaltabilir. Bu kırılganlıklar
dikkate alınmazsa, temiz enerji geleceğine doğru olan
küresel gelişimi yavaşlatabilir ve daha maliyetli hale
getirerek iklim değişikliğini önlemeye yönelik küresel
çabaları da sekteye uğratabilir. 21. yüzyılda enerji güvenliği
bu parametrelerden oluşuyor.
Stabil bir tedarik zinciri oluşturmak ve temiz enerji
dönüşümünün hızlanmasına destek sağlamak için politika
yapıcılara sunulan 6 temel öneri şöyle:
1. Çeşitlendirilmiş yeni arz kaynaklarına yeterli yatırımın
sağlanması.
2. Değer zinciri boyunca tüm noktalarda teknolojik
yeniliklerin teşvik edilmesi.
3. Geri dönüşümü artırılması.
4. Tedarik zinciri dayanıklılığının ve pazar şeffaflığının
artırılması.
5. Daha yüksek çevresel, sosyal ve yönetişim standartlarının
yaygınlaştırılması.
6. Üreticiler ve tüketiciler arasındaki uluslararası
işbirliğinin güçlendirilmesi.
“2040’A KADAR KRİTİK MİNERAL
İHTİYACI 6 KAT ARTACAK”
IEA’nın Dünya Enerji Görünümü serisinin bir parçası
olan özel rapor, temiz enerji teknolojileriyle çalışan
bir enerji sisteminin gereksinimlerinin fosil yakıtlarla
çalışanlardan önemli ölçüde farklı olduğunun altını
çiziyor: Tipik bir elektrikli araba, geleneksel bir arabanın
mineral girdisinin altı katı minerale ihtiyaç duyarken
kara tipi rüzgar santrali, benzer büyüklükteki
gazla çalışan bir elektrik santralinden dokuz kat daha
fazla mineral kaynağı gerektiriyor.
Rapor, enerji sektörünün kritik minerallere olan ihtiyacının
hükümetlerin emisyonları azaltmak için ne
kadar hızlı hareket ettiğine bağlı olarak 2040 yılına
kadar altı kat artabileceğini gösteriyor. Talep görünümleri
ve arz kırılganlıkları madene göre büyük ölçüde
değişiklik gösteren kritik minerallerin ticari önemi
hızla artıyor. Bugünün kömür üretiminden elde
edilen gelir, kritik minerallerden elde edilen gelirden
10 kat daha fazla. Ancak iklim kaynaklı senaryolarda,
bu pozisyonlar 2040’tan çok önce tersine dönecek.
Aynı zamanda teknolojilerin maliyetleri düştükçe,
temel bileşenlerin değerinin giderek daha önemli bir
bölümünü mineral girdileri oluşturacak. Bu durum,
genel maliyetleri potansiyel minerallerin fiyat dalgalanmalarına
karşı daha da savunmasız hale getirecek.
Karmaşık ve bazen şeffaf olmayan tedarik zincirleri,
büyük üretici ülkelerdeki fiziksel kesintiler, ticaret
kısıtlamaları veya diğer gelişmelerden kaynaklanabilecek
riskleri de artırıyor. Dünyanın farklı bölgelerinde
üretilen petrolün aksine lityum, kobalt ve bazı
nadir toprak elementlerinin yaklaşık yüzde 75’i Çin,
Demokratik Kongo Cumhuriyeti ve Şili başta olmak
üzere sınırlı sayıda ülkeden tedarik ediliyor.
İklime dayalı senaryolarda, elektrikli araçlar ve yenilenebilir
enerjiden üretilen elektriğin depolaması
için pillerde kullanılan mineral talebi, 2040’a kadar
en az 30 kat büyüyecek. İklim hedeflerini karşılamak
için düşük karbonlu enerji üretiminin artması,
aynı zamanda mineral talebinin de üç katına çıkması
anlamına geliyor. Kritik mineral kullanımında rüzgar
enerjisi başı çekerken, güneş enerjisi ve elektrik
ağlarının genişletilmesi de büyük miktarda bakır ve
alüminyum gibi kaynakların kullanımını gerektiriyor.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 49
RAPOR
Kovid-19 salgını temiz
enerji talebini artırdı
KPMG tarafından hazırlanan son rapora göre, yıllar içinde olması beklenen dijital ekonomiye geçiş, salgın
nedeniyle haftalar içinde gerçekleşti. Yeni dünyada, oyunun kurallarını tabana yayılan müşteriler ve
şirketler yazarken artan enerji taleplerinin yenilenebilir enerji kaynakları da dahil olmak üzere farklı
şekillerde karşılanması ve özel ihtiyaçlara uyarlanması bekleniyor…
Uluslararası denetim, vergi ve danışmanlık şirketi
KPMG’nin hazırladığı Petrol ve Doğal Gaz Sektörel
Bakış Raporu’nda salgınla birlikte enerji sektöründe
yaşanan değişimlerin analizi yapılırken petrol
ve doğal gaz liderlerine de değişime uyum sağlamaları
için rehber niteliğinde tavsiyelerde bulunuluyor.
Raporda, geleneksel iş modelleri ve varsayımlarının
artık geçerliliğini kaybettiğine vurgu yapılarak,
petrol ve doğal gaz şirketlerinin değişen talepleri
karşılayabilmek için dijital kanalları keşfetmeleri ve
mevcut ürün ve hizmetlerini çeşitlendirmeleri öneriliyor.
Raporda, “Mevcut zorluklara direnen şirketler
için başarı, endüstriyi etkileyen temel değişiklikleri
benimsemekten geçiliyor” deniliyor.
Raporu yorumlayan KPMG Türkiye Petrol ve
Doğal Gaz Sektör Lideri Hakan Demirelli, “Salgının
neden olduğu yavaşlayan ekonomik faaliyetler sayesinde
insanlar, dünyanın dört bir yanında temiz
hava soluma imkanına kavuştu. Bu da temiz enerji
taleplerini, petrol ve doğal gaz şirketleri üzerindeki
karbondan arındırma baskısını artırdı. Müşteriler
artık ihtiyaçları olan enerjinin yenilenebilir enerji
kaynakları da dahil olmak üzere farklı kaynaklardan
gelmesini ve özel ihtiyaçlarına uyarlanmasını talep
ediyor. Bu noktada endüstrinin daha geniş bir müşteri
tabanına daha kapsamlı bir enerji karışımı sunmaya
hazır olması gerekiyor. Bu senaryoda ezber
bozan, teknoloji değil vatandaşlardan şirketlere ve
hatta hükümetlere kadar uzanan kapsamlı müşteri
tabanı” şeklinde konuştu.
Demirelli, “Tüm dünyada tüketici davranışları,
ürün ve hizmet talebi, enerji kullanımı, tedarik zin-
50 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
cirleri, teknoloji ihtiyaçları ve daha birçok alanda
dramatik değişimler yaşandı. Normalde birkaç yıl
içerisinde meydana gelebilecek bir dönüşüm haftalar
içinde gerçekleşerek dijital ekonomi birdenbire
geleneksel ekonomiyi geride bıraktı” dedi.
Karbonsuzlaşma yetmeyecek
Dijital ekonominin kurallarını tabana yayılan
müşteri ve şirketlerin belirlediğine dikkat çeken
Demirelli, salgın öncesi başlayan temiz enerjiye
olan talep gibi trendlerin bu süreçte hızlandığını
belirtti. Demirelli, “Küresel nüfus artışı, gelişmekte
olan ülkelerin elektriklendirilmesi ve bu ülkelerin
vatandaşlarının modern olanaklara duyduğu arzu
ve satın alma gücünün artışı… Tüm bu gelişmeler
petrokimya, elektrik üretimi ve yakıt talebini
destekliyor. Ancak petrol ve doğal gaz şirketleri
sadece kurumsal ayak izlerini karbondan arındırmakla
yetinemeyecek. Paydaşlar, şirketlerden
yüzeysel faaliyetlerden ziyade somut planlara
sahip olmalarını ve operasyonlarında doğrudan
değişiklikler yapmalarını bekliyor. Çevresel yükümlülükleri
karşılayacak seçenekler arasında
yeşil enerji sağlayıcılarıyla ortaklıklar veya bu
tarz şirketlere yatırım yapılması, tamamen yeni
işlere ve sektörlere dönüş veya yeni teknoloji ve
süreçler yoluyla fosil yakıtların karbondan arındırılması
yer alıyor” ifadelerini kullandı.
FOSİL YAKIT DEVLERİ, RİSK
SERMAYESİ FONLARI KURUYOR
Bazı petrol ve doğal gaz şirketlerinin potansiyel
talep düşüşünü dengeleme çabalarının bir parçası
olarak yenilenebilir enerjiye geçiş yaptığını da vurgulayan
Hakan Demirelli, “Amerika ve Avrupa’nın
en büyük sekiz petrol ve doğal gaz şirketinden 5’i
yenilenebilir enerji stratejisi ve ekiplerine sahip,
6’sı ise gelişmekte olan yenilenebilir teknolojilere
ve start-up’lara yatırım amacıyla risk sermayesi fonları
kurdu. Şirketlerin artan yeşil enerji talebi, temiz
enerji opsiyonuna sahip petrol ve doğal gaz şirketleri
için büyüyen bir potansiyel müşteri havuzu anlamına
geliyor. Elektrikli araçların yaygınlaşması ile
birlikte şarj konusunda elektrik şirketleri ile birlikte
petrol ve doğal gaz şirketlerinin de yavaş yavaş oyunun
bir parçası haline gelmeye başladığı görülüyor”
dedi.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 51
Selin Kumbaracı
Bilkent Enerji Politikaları Araştırma
Merkezi tarafından hazırlanmıştır.
ABD İklim Zirvesi:
Birlik sinyali mi yoksa
ayrılıkların maskelenmesi mi?
ABD’nin iklim değişikliğiyle mücadele konusundaki liderliğinin memnuniyetle karşılanmasına
ve özellikle bir araya getirici gücünün öneminin altının çizilmesine rağmen, birçok bölünme hala
varlığını sürdürüyor. Başlıca fay hatlarından bazıları ABD ile Çin arasında olsa da ABD’nin iklim
hedefleri konusunda bu sefer ne kadar ciddi olduğuna dair mevcut başka belirsizlikler var. Ancak AB
ile ABD arasındaki farklılığın sebebi, uygulanan yöntemlerde ve bunların ABD’nin ifade ettiği iddialı
hedeflere ulaşmada ne kadar etkili olduğuna bağlı…
52 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
ABD Başkanı Joe Biden’ın iki günlük sanal
İklim Zirvesi 22-23 Nisan tarihlerinde gerçekleşerek
40 dünya liderini bir araya getirdi. Bu ‘liderler
zirvesi’, iklim değişikliğiyle mücadele konusunda
ABD’nin nasıl kendisini liderlik rolüne
koymaya çalıştığına çok dikkat çekerken, aynı
zamanda diğer ülkelerin de daha yüksek iklim
hedefleri belirlemelerini sağlamanın zorluklarını
vurguladı.
Bu zorlukların arkasındaki önemli bir faktör,
ABD’nin bizzat vermiş olduğu iklim taahhütlerinin
ulaşılabilirliği hakkındaki belirsizlik. Biden
yönetimi, yakın zamanda önerilen (ve Kongre’de
önemli zorluklarla karşı karşıya olan) tartışmalı
alt yapı tasarısının 2030’a kadar emisyonları
yüzde 50-52 azaltması için (ABD hedefi) kesinlikle
gerekli olmadığını savunsa da çoğu kişi bu
tutumdan şüphe duyuyor.
Bu nedenle, tasarının Kongre’den geçme şansının
oldukça düşük oluşu göz önüne alındığında
birçok uzman, ABD’nin iklim hedefine ulaşıp ulaşamayacağını
sorguluyor. Trump yönetimi sırasındaki
görüldüğü gibi, ABD’nin iklim konusunda
eyleme geçmedeki çalkantılı geçmişinin üstüne
eklenen bu Kongre’deki belirsizlik, Biden’ın diğer
ülkeleri hedeflerini artırmaya ikna etme çabaları
için elverişli bir atmosfer oluşturmuyor.
Başkan Biden, başka ülkelerin de yanısıra
Kanada, Japonya ve Güney Kore’den alınan yeni
taahhütler gibi bazı başarılar elde ederken Çin,
Rusya, Brezilya ve Hindistan gibi önemli karbon
emisyonu yayan ülkelerden bu yönde yeni bir
açıklama gelmedi.
ABD ve diğer ülkeler arasında ‘derin’
ayrılıklar var
Biden yönetiminden bir yetkili, Çin’in yaklaşımını
şu şekilde anlattı: Xi Jinping’den aldığınız
şey, “Çin’i hala gelişmekte olan bir ülke olarak tanımlayan
bir 1992 Antlaşması hakkında size her
şeyi anlatayım.” Bu yaklaşım da Xi tarafından iklim
konusunda tavizlerden daha fazla kaçınmak
için kullanılan bir argüman olarak görülebilir.
Nitekim, Çin tarafından verilen tek ‘taviz’ oldukça
mütevazıydı ve ülke 2025-2030 arasında kömür
tüketimini ‘kademeli olarak azaltma’ taahhüdünde
bulundu. Xi, ilk kez kömür tüketimini düşürme
sözü vermiş olsa da, bu zaman çizelgesi
BAŞLICA FAY HATLARI ABD VE ÇİN
ARASINDA OLSA DA…
ABD ve Çin arasındaki fay hattı Aslında, iki taraf arasındaki
ciddi bir çekişme noktası, özellikle AB’nin
sınırda karbon düzenleme mekanizması ile ilgili olduğu
için, karbon fiyatlandırması konusu. AB, Emisyon
Ticareti Sistemi’ni (ETS) kullanırken, ABD’de
eşdeğer bir karbon fiyatlandırma sistemi yok. Bu,
ABD gibi AB’ye eşdeğer bir karbon fiyatlandırma
mekanizması olmayan ülkelerden yapılan ithalatlara
uygulanacak bir tür vergi olan AB’nin karbon
düzenleme mekanizması açısından özellikle hassas
bir durum yaratıyor.
Genel olarak, ABD’nin iklim değişikliğiyle mücadele
konusundaki liderliğinin memnuniyetle karşılanmasına
ve özellikle bir araya getirici gücünün öneminin
altının çizilmesine rağmen, birçok bölünme
hala varlığını sürdürüyor. Başlıca fay hatlarından
bazıları ABD ile Çin arasında olsa da ABD’nin iklim
hedefleri konusunda bu sefer ne kadar ciddi olduğuna
dair mevcut başka belirsizlikler var. Ancak
AB ile ABD arasındaki farklılığın sebebi, uygulanan
yöntemlerde ve bunların ABD’nin ifade ettiği iddialı
hedeflere ulaşmada ne kadar etkili olduğuna bağlı.
Eski bir Obama yönetim yetkilisi olan Kelly Sims
Gallagher’ın sözleriyle, “Önemli bir fark, birçok
Avrupa ülkesinin iklim mevzuatını kabul etmesi ve
bu, onlara uluslararası taahhütleriyle tutarlı politikalar
tasarlama ve uygulama konusunda çok daha
fazla yetki verir. Avrupa’daki bu tutuma kıyasla ABD,
bu kapsamlı mevzuattan yoksundur ve bunun yerine
sınırlı yetkilerle yama tarzı bir yaklaşım izledi.”
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 53
altında 2026 yılına kadar bu tüketimin artmasına
izin vereceği de unutulmamalıdır.
Sanal zirveye damgasını vuran ayrılıklar sadece
bu daha belirgin olanlar değildi. Amerika Birleşik
Devletleri ve Avrupa’da iklim değişikliğiyle mücadelede
kullanılan çeşitli yöntemlerdeki farklılıklar,
belki daha az belirgin olsa da, çok daha ‘derin’ olarak
nitelendirilebilir.
ABD, bu yüzyılın ortasına kadar net sıfır emisyona
ulaşmak için çok daha teknoloji ve yenilik
odaklı bir yol benimserken, AB çok daha sistematik
bir yaklaşım benimsedi. Fransız Çevre Bakanı’nın
ortaya koyduğu şu yaklaşım farklılığı net bir şekilde
özetliyor: Bizim de yaptığımız gibi hidrojeni ve karbon
yakalamayı geliştirmek harika. Ama Fransa ve
Avrupa’da fazladan bir etkenimiz olduğunu düşünüyorum.
Daha da ileri gidiyoruz çünkü yaşam tarzımıza
da bakıyoruz.
Karbon fiyatlandırma sistemi, ticari ilişkileri
etkileyebilir
Yeşil teknolojik ilerlemenin yanı sıra özel sektör
tarafından yapılan inovasyon ve yatırıma olan bu bağımlılık,
ABD iklim elçisi John Kerry gibi yönetimdeki
pek çok kişinin söyleminde oldukça belirgin. Kerry,
bu tür yeşil teknoloji gelişmelerini aya gitmeye benzeterek
“Biz aya gitmiş olan ülkeyiz. Başkan Kennedy
bu hedefi açıkladığında oraya nasıl gideceğimizi
bilmiyorduk ama başardık” dedi.
AB’nin yeşil teknolojiye yatırımı olmaması gibi
bir durum söz konusu olmasa da ABD, AB’nin bu
alandaki potansiyelini fazlasıyla aşıyor, özellikle
AB’nin bu konudaki harcamalarının 27 üye devlet tarafından
ulusal olarak belirleneceği göz önüne alındığında...
Bununla birlikte AB, ABD’nin büyük ölçüde
sahip olmadığı düzenleyici güce sahip. ABD pazar
odaklı yöntemlere bağlı kalmaya devam ederken,
otomobil emisyonlarından bina tadilatlarına kadar
pek çok farklı yaşam alanına dokunan Avrupa Yeşil
Anlaşması, bir sanayi politikası ve yeni bir büyüme
stratejisi olarak adlandırılıyor.
Yaklaşımdaki farklılık belki de göz ardı edilebilecek
bir şey olsa da AB’nin sahip olduğu ve ABD’nin
federal düzeyde uygulamayı reddettiği gelişmiş karbon
fiyatlandırma sistemi, çok daha karmaşık bir
konu, özellikle de bu iki güç arasındaki gelecekteki
ticari ilişkiler nasıl etkileyeceği açısından önem taşıyor.
54 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Fatih D. Oral
Bilkent Enerji Politikaları Araştırma
Merkezi tarafından hazırlanmıştır.
Küresel ısınma için
tartışmalı bir çözüm:
Güneşi karartmak
Aralarında Bill Gates gibi ünlü isimlerin desteklediği SCoPEx projesinin ilk denemesi gelecek yıla ertelendi.
Projenin mantığı oldukça basit: Yanardağ patlamalarından yola çıkan bilim insanları, küresel ısınmayı
azaltmak için stratosfer tabakasına yüksek miktarlarda küçük yansıtıcı parçacıklar püskürterek dünyanın
sıcaklığını azaltmak için güneş ışığını uzaya geri yansıtmayı öneriyor. Ancak bazı uzmanlar, bu yöntemin
kuraklığa yol açabileceğini ve yeni siyasi sorunlar doğuracağını düşünüyor…
Son 30 yılda, küresel ortalama sıcaklık 0,5 °C
arttı. Atmosferdeki karbon birikiminin, küresel ısınmanın
en büyük etkeni olduğu görülüyor. Yine son
30 yılda atmosferdeki CO2 miktarı yüzde 15 arttı. Bu
nedenle, hükümetler ve uluslararası kuruluşlar,
emisyonları azaltmak için politika ve düzenlemelere
odaklandı. Ancak emisyonlar artmaya devam
ediyor. Bugüne kadar emisyonları azaltmanın farklı
yöntemleri vardı. Peki bu yöntemler CO2 emisyonlarını
azaltmazsa uygulanacak olan B planı ne olabilir?
Güneş ışığını kısma teknolojisi, önceki soruya en
iyi cevap olabilir. Harvard Üniversitesi’nden bir grup
bilim insanı, 2017 yılında Stratosferik Kontrollü Pertürbasyon
Deneyi (SCoPEx) adlı güneş jeomühendisliği
araştırmasını başlattı. SCoPEx projesi, Stratosferik
Aerosol Enjeksiyonunun (SAI) geliştirilmesine
yönelik deneyler yapmayı hedefliyor. SAI, emisyonları
azaltmak yerine sera gazlarının ısınma etkilerini
maskelemeyi amaçlıyor. SAI, stratosfer tabakasına
yüksek miktarlarda küçük yansıtıcı parçacıklar püskürterek
dünyanın sıcaklığını azaltmak için güneş
ışığını uzaya geri yansıtmayı öneriyor. SCoPEx projesinin
başlıca araştırmacıları olan Frank Keutsch ve
David Keith, deneyin ilk bölümünü İsveç’te yapacaklarını
ve testin Haziran 2021’de yapılmasını planlandıklarını
açıklamışlardı fakat nisan ayının ilk haftasında
proje ekibi bu testin 2022 yılına kadar daha
ileri bir tarihe ertelendiğini duyurdu.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 55
İlk test için 3 milyon dolar ayrıldı
SCoPEx projesi ekibi, son duyurudan önce dünyaya
ulaşan güneş ışığı üzerindeki etkilerini incelemek
için yüksek irtifaya ulaşan balondan stratosfere
tebeşir tozu olarak da bilinen 2 kilogramlık bir kalsiyum
karbonat bulutu salmayı planlıyordu. Sülfat
aerosolleri daha fazla ısıyı emerek güneş jeomühendisliği
için en iyi seçenek olsa da SCoPEx projesi
ozon üzerinde daha az etkisi olduğu için küçük
kalsiyum karbonat yığınlarını püskürtecekti. Scopex
yöneticileri, kalsiyum karbonatın stratosfere salınmasını
volkanik patlamaların ürettiği küllere benzetiyor.
1985’te Endonezya’daki Tambora Dağı patlaması
“yazsız yıl” ile sona erdi. 1991’de Filipinler’deki
Pinatubo Dağı’nın patlaması nedeniyle salınan 20
milyon ton kükürtdioksit, küresel ortalama sıcaklığı
0,5 ° C düşürdü.
Güneşi karartma teknolojisinin mali yükü oldukça
yüksek, sadece SCoPEx’in ertelenen ilk testi
için 3 milyon dolar tahsis edildi. Microsoft’un milyarder
kurucusu Bill Gates, SCoPEx’in güneş ışığını
kısmayı planlayan teknoloji araştırmalarını finanse
ediyor. Harvard Üniversitesi Solar Jeomühendislik
Araştırma Programı (SGRP), SCoPEx projesini
kısmen finanse ediyor ve Bill Gates, SGRP’nin bir
bağışçısı. SCoPEx projesi ayrıca, araştırma hibeleri
için bir fon olan ve Bill Gates’in ortaklığında kurulan
Yenilikçi İklim ve Enerji Araştırmaları Fonu (FICER)
tarafından da destekleniyor. Geçen ay, Ulusal Bilim,
Mühendislik ve Tıp Akademileri (NASEM), ABD hükümetini
güneş ışığını kısma teknolojisi araştırmalarına
yatırım yapmaya çağıran yeni bir rapor yayımladı.
NASEM’in son raporuna göre, SAI deneyleri de
dahil olmak üzere güneş jeomühendisliği çalışmaları,
ABD hükümeti tarafından beş yıl içinde 100 ve
200 milyon dolarlık destek görmeli.
56 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Deneyler küresel mülteci krizine yol
açabilir
Bununla birlikte, birçok bilim insanı,
güneş ışığı kısma teknolojisinin kaçınılmaz
olumsuz sonuçlara yol açabileceğini
savunuyor; Dr. Bill Hare bu bilim adamlarından
biri. Dr. Bill Hare, güneş ışığını
kısma teknolojisinin tehlikeli bir teknoloji
olabileceğini savunuyor ve bunun
birçok yönden iklim sistemine tehlikeli bir
müdahale olabileceğini savunuyor. Hükümetlerarası
İklim Değişikliği Paneli’nin
(IPCC) yakın tarihli bir raporu, güneş ışığı
kısma projesinin küresel sıcaklıkları 1,5
°C azaltabileceğini öne sürdü. Ancak bu
sıcaklık düşüşü örneği birçok ciddi riski
beraberinde getiriyor. 1815 yılında gerçekleşen
Tambora Dağı volkanik patlaması
örneğinde de görüldüğü gibi, donma
sıcaklıkları mahsullerin kıtlığa yakın koşullarda
başarısız olmasına neden oldu.
Bazı bilim adamları, Afrika’nın Sahel
bölgesindeki potansiyel kuraklık
nedenleri olarak Alaska ve Meksika’daki
volkanik patlamalardan kaynaklanan
salınımlardan bahsetmişti. Bu nedenle,
bu proje aynı zamanda küresel iklimin
önemli ölçüde bozulmasına ve istenmeyen
sonuçlara neden olabilir. Yüksek nüfuslu
alanlar olumsuz etkilenebilir ve bu
durum başka bir küresel mülteci krizine
neden olabilir. SCoPEx projesinin mimarlarından
olan Dr. David Keith de bu endişelerin
gerçekliğinin farkında ve güneş
ışığını kısma teknolojisinin neden olduğu
ikincil dezavantajlar için bir risk havuzu
oluşturmayı önerdi.
Diğer bir endişe, emisyonsuz politikalara
karşı çıkarak bu yöntemi kullanmakla
ilgili, çünkü güneşi karartma
teknolojisi temel olarak yeşil gaz veya
karbon emisyonlarını kesmek yerine
atmosferdeki karbonu azaltmaya odaklandı.
Dr. David Keith’e göre, güneş jeomühendisliği
emisyonları azaltmanın bir
ikamesi değil, emisyonları azaltmanın bir
tamamlayıcısıdır.
İKLİMDEN SİYASETE FARKLI
SORUNLAR OLUŞABİLİR
Güneş jeomühendisliği siyasi perspektiften bakınca
da oldukça karmaşık çünkü bu projeyi kimin yürüteceğine
karar vermek kolay olmayacak. The Economist’in
Çevre Editörü Catherine Brahic’e göre, tüm
hükümetlerin, son derece zor olabilen küresel etki
elde etmek için gemide olması gerekiyor. Bir eyalet
tek başına güneş ışığı kısma teknolojisini kullanmaya
karar verdiğinde, bu karar belirli bölgeleri veya
tüm dünyayı etkileyebilir. O halde bu durum yoğun
bir uluslararası gerilime yol açabilir.
Teorik olarak, güneş ışığı kısma teknolojisi tüm gezegeni
soğutabilir ve küresel ısınmayı önemli ölçüde
durdurabilir. Yöntem potansiyel olarak oldukça basit
çünkü stratosfere bir dizi parçacığın enjekte edilmesi
yapılması gereken tek şey ve bunu gerçekleştirmenin
birkaç yolu var. Fakat bununla birlikte, birçok analist
ve uzman, bu yöntemin iklimden siyasete kadar farklı
türden sorunlara yol açabileceğinden endişe duyuyor.
SCoPEx’in yapacağı deneyin sonuçlarını görmek için
en az bir yıl beklemek gerekiyor. Bu süreç içerisinde
iklim hareketi konusunda oldukça hırslı ve kararlı
olan Biden yönetimi, hali hazırda bu teknolojinin
desteklenmesi için yeni bir öneri almışken ABD hükümetinin
tutumlarını ve atacağı adımları izlemekte
fayda var.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 57
SOSYAL SORUMLULUK
Aycan Kızıldağ
İGDAŞ, Akut ile tüm çalışanlarını ve İstanbulluları
depreme karşı bilinçlendirecek
İGDAŞ, olası bir İstanbul depreminde başta çalışanları olmak üzere tüm şehrin; deprem öncesi, deprem
anı ve deprem sonrasında yapması gerekenleri anlatan “Deprem Farkındalık Projesi” başlattı. İGDAŞ Genel
Müdürü Özmen, bu projenin amacının tüm İstanbulluların farkındalığını arttırarak deprem konusunda
bilinç kazandırmak olduğunu söylüyor. Özmen, İGDAŞ’ın deprem sırasında tüm şehrin doğal gazını
otomatik olarak kesecek ve hızla hasar raporu hazırlayacak sistemi de hayata geçirdiklerini açıkladı…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yürütülen
deprem çalışmaları, iştiraklerinin katılımıyla
devam ediyor. Türkiye’nin en büyük doğal gaz dağıtım
şirketi olan İGDAŞ da hem teknolojik olarak alt
yapısını depreme göre hazırlıyor hem de farkındalık
ve eğitim çalışmalarını sürdürüyor. Bu kapsamda
son olarak Akut Vakfı ile “Deprem Farkındalık Projesi”
hayata geçirildi. Başta İGDAŞ çalışanları ve
ailelerini kapsayan bu eğitim çalışması, hazırlanan
video içerikleriyle tüm İstanbulluların hizmetine
sunulacak. İGDAŞ’ın Deprem Farkındalık Projesi ile
ilgili detaylarını İGDAŞ Genel Müdürü Dr. Mithat Bülent
Özmen ile konuştuk.
58 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Deprem Farkındalık Projesi’nin
çıkış noktası nedir?
Deprem konusundaki geçmiş
deneyimlerimiz bize gösteriyor
ki deprem öncesi ve
sonrası için alınacak önlemler,
kayıpların önüne geçilmesi açısından
büyük önem arz ediyor.
Hiç kuşku yok ki deprem İstanbul’un
kaçınılmaz bir gerçeği.
Bazen deprem hiç yaşanmayacakmış
gibi davranıyoruz. Yaşanan
afetler birkaç yıl içerisinde
unutularak alınması gereken
önlemler gecikebiliyor.
Bu nedenle önce deprem
gerçeğinin farkında olmak gerekiyor.
Bu farkındalık önlem
almayı da beraberinde getiriyor.
Deprem farkındalığının oluşturulması
ve deprem konusunda toplumun eğitilmesi
için bizim gibi kurumlara çok önemli görevler düşüyor.
Bu bilinçle biz de AKUT Vakfı ile işbirliği yaparak
Deprem Farkındalık Projesi’ni başlattık.
Bu projede AKUT Vakfı ile yürüme nedeniniz
nedir?
AKUT Vakfı, her türlü doğal afet konusunda deneyimli
ve arama-kurtarma
çalışmaları alanında büyük başarılara
imza atmış bir kurum.
İşinin uzmanı çalışanları sayesinde
birçok olayda binlerce insanın
hayatını kurtararak onlara
yeni bir yaşam kazandıran bir
oluşum. Bu nedenle biz de çalışanlarımızı
ve ailelerini deprem
konusunda bilgilendirirken
AKUT Vakfı’nın tecrübelerinden
yararlanmak istedik.
İSTANBUL HALKI DA
YARARLANACAK
Deprem Farkındalık
Projesi’ni detaylandırabilir
misiniz?
İGDAŞ gibi insana hizmet eden kurumların deprem
gibi doğal afetleri yönetme, bu durumlara karşı
önlem alma ve insanları bilinçlendirme konusunda
büyük sorumlulukları olduğunu düşünüyorum. Biz
de bu sorumluluk çerçevesinde AKUT Vakfı ile iş
birliği yaparak Deprem Farkındalık Projesi’ni hayata
geçirdik. Proje kapsamında İGDAŞ çalışanlarına
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 59
ve onların ailelerine deprem konusunda farkındalık
eğitimleri veriyoruz. Eğitimler tamamlandıktan
sonra yine deprem anı ve sonrası için kritik bir yere
sahip olan ‘acil durum çantaları’ dağıtıyoruz. Sunduğumuz
bu eğitimler; deprem öncesi, deprem anı
ve deprem sonrasında yapılması gerekenler, ilk müdahale
bilgisi ve acil durum çantasında bulunması
gereken malzemeler ve bu malzemelerin kullanımı
gibi içeriklerden oluşuyor. Amacımız çalışanlarımızın
farkındalığını arttırarak deprem konusunda bilinç
kazandırmak. Unutmayalım ki deprem bilinci
hayat kurtarır.
Deprem Farkındalık Projesi sadece İGDAŞ
çalışanlarını mı kapsıyor?
Biz 7 milyon abonesi olan ancak 16 milyon İstanbulluya
hizmet eden bir şirketiz. Bu projemiz de tıpkı
diğerleri gibi tüm İstanbul’a dokunan bir proje. Deprem
Farkındalık Projesi, insanların dikkatini çekecek
şekilde kurguladığımız bilinçlendirici video içeriklerinden
oluşuyor. Bu içerikleri, birçok ulusal mecrada
yayınlayarak tüm İstanbul’a ulaşmayı hedefliyoruz.
İGDAŞ deprem konusunda başka projeler
yürütüyor mu?
İGDAŞ olarak uzun yıllardır depreme karşı projeler
geliştiriyoruz. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli
Rasathanesi ve TÜBİTAK iş birliği ile Deprem Risk
Azaltım Sistemi’ni hayata geçirdik. Deprem sonrası
gaz akışını otomatik olarak kesebilecek kabiliyette
olan bu akıllı sistemle erken uyarı sistemini entegre
ederek hassas ölçüme dayalı teknolojik geliştirme
ve güncellemeleri hayata geçirdik.
“DEPREM KIYIYA
ULAŞMADAN İSTANBUL’UN
DOĞAL GAZINI
KESEBİLECEĞİZ”
Deprem Erken Uyarı Sistemi, Kandilli Rasathanesi’nin
Marmara kıyılarında bulunan deprem
sensörleri ve İGDAŞ’ın ana kumanda merkezi
arasında 7/24 veri akışı sağlıyor. Meydana gelen
deprem, veri transferi yoluyla afetin kıyıya
ulaşmasından 5-10 saniye önce Marmara
kıyılarındaki alıcılar üzerinden İGDAŞ’ın ana
kumanda merkezine aktarılıyor. Yer hareketlerini
algılayan 850 kayıt cihazı sayesinde
deprem alarmının hemen ardından tüm istasyonlardan
yapılan doğal gaz dağıtımı anlık olarak
kesilebiliyor. Biz bu sistem sayesinde tüm
İstanbul’un gaz akışını depremin kıyıya ulaşmasından
5-10 saniye önce kesebilme kabiliyetine
sahibiz. Böylelikle deprem esnasında
doğal gaz hatlarında meydana gelebilecek hasarlarından
kaynaklı ikincil felaketlerin önüne
geçmiş oluyoruz.
Yine bu sistem, “deprem oldu, gazı kestik ama
en çok hasar nerede? Öncelikli nereye müdahale
edeceğiz?” gibi sorulara cevap üretiyor.
Ayrıca gerçek zamanlı deprem riski haritaları
oluşturma ve bu haritaları acil müdahale ekipleri
ile paylaşma gibi afet yönetimine dair kritik
bir görevi de yerine getiriyor. Sistem sayesinde
depremden sonraki 15 dakika içerisinde
otomatik olarak üretilen hasar öngörü raporu
ilgili tüm personelimize ulaşıyor. 7/24 esasına
göre çalışan İGDAŞ’ın acil müdahale ekiplerine
online olarak ulaşan bu raporlar, deprem sonrası
doğal gaz altyapısı ve bina üst stokunda
oluşabilecek muhtemel hasarları gösteriyor.
Böylece ilgili personelimiz, bölgesel ve noktasal
olarak nereye müdahale edeceğini öngörebiliyor
ve buna göre harekete geçebiliyor.
60 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Enerjimizi ülkemizin gençlerine
olan inancımızdan alıyoruz
Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşlarının, 19 Mayıs 1919’da
çaktıkları ilk kıvılcımın enerjisinden aldığımız ilhamla çalışmaya devam ediyoruz.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik
ve Spor Bayramı Kutlu Olsun!
SEKTÖRDEN
Z. Işık Adler
“Yabancı yatırımcı, maç oynanırken
kural değişikliğini sevmez”
GÜYAD Başkanı Cem Özkök, GES YEKA ihalelerinde fiyatların oldukça aşağı düşeceğini ve 30 kuruşların altı
olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Yatırımların devam etmesi için stabil bir ekonomik ortamın önemine
dikkat çeken Özkök, “Ancak Türkiye’de bazen kurallar, yatırım kararı alındıktan sonra değişiyor. Oysa
özellikle yabancı yatırımcılar maç oynanırken kural değişikliği yapılan yerleri tercih etmez” diyor…
Yenilenebilir Enerji Yatırımcıları Derneği GÜYAD
Başkanı Cem Özkök, genel kurullarının ardından gazetecilerle
çevrimiçi bir toplantıyla bir araya geldi.
Türkiye’de GES YEKA ihalelerinin sonucu alındığında
rakamların epey aşağı düşeceğini belirten Cem Özkök,
“İlk YEKA ihalesinin 6,99 dolar/centlik fiyatından
aşağıda olacak. YEKA ihalesinde rakam vermem
doğru olmaz ama 30 kuruşların altı olacağını tahmin
ediyoruz. Yani 3 centin de aşağısında olacak” ifadesini
kullandı. Özkök, 1000 MW rüzgar ihalesinin de
gündemde olduğunu söyleyerek, 6-7 ay sonra teklif
toplanacağı tahmininde bulundu.
Bir şemsiye dernek olmak istediklerini ve bu
kapsamda isim ve logo değişikliğine gittiklerini hatırlatan
Özkök, yeni yönetimin olarak ilk icraatlarının
Enerji Bakanlığı ziyareti olduğunu söyledi. Bakanlığa,
yatırımcılardan gelen talepler doğrultusunda yapılacak
YEKA yarışlarına ilişkin öneriler sunduklarını
belirten Özkök, “Şartnamede bir eskelasyon oranı
var. Biz eskelasyon başlangıç tarihini teklif verdiğimiz
tarih olarak alalım, açık eksiltme yapacağımız
fiyat eskilasyonlu fiyat olsun dedik. Ve dilekçemizi de
sunduk” dedi. Öneri ile fizibıl fiyat önerileriyle projelerin
atıl kalmamasını sağlamayı amaçladıklarını
62 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
kaydeden Özkök, “Türkiye’de maç başladıktan sonra
kural değişiyor. Böyle şeyler olmasa, ekonomik dalgalanmalar
olmasa yatırımcı önünü görebilecek”
dedi.
“Yabancı yatırımcı stabil ortam ister”
Enerji sektöründe yatırımcılar için sürdürülebilir
bir piyasa ortamının şart olduğuna değinen Özkök,
“Türkiye’de maç oynanırken çok fazla kural değişiyor.
Yatırımcı, bazı konularda daha uzun vadeli planlar
yapmak istiyor. Bu enerji
gibi uzun soluklu projeler için
olmazsa olmaz. Bu konuda
belirsizliğin ortadan kalkması
hem maliyet kısmında hem de
karar verme kısmında yatırımcının
elini rahatlatacaktır” diye
konuştu.
“Bu YEKA ihalesinden
sonra ikinci bir ihale daha yapılabilmesi
için daha stabil bir
ortamda olmamız gerekir. Şu
anda dalgalı bir ekonomik ortamdayız,
suların durulması
lazım. Bu süreçte bizim de gemiyi
limana çekip suların durulmasını beklememiz
lazım. Kredi faiz oranları çok yüksek olduğundan
yatırımcı önünü göremiyor ve yabancı yatırımcı da
bu nedenle çekingen kalıyor” diyen Özkök, şu uyarılarda
bulundu: Maç başladıktan sonra kural değiştirilmesi
fizibilitenizdeki gider kalemlerinizden birinin
ciddi şekilde artmasına neden oluyor. Ne yabancı ne
de Türk yatırımcı bu değişiklilerden hoşlanıyor. Yeni
YEKA için daha stabil bir ortamın beklenmesi gerekiyor.
“Depolama yatırımı için alım garantisi
verilmeli”
Depolama taslağıyla ilgili görüşlerini ilgili kurumlara
bildirdiklerini belirten Özkök, mevcut yönetmelik
taslağı geçerse Türkiye’de kimsenin depolamaya
yatırım yapmayacağına dikkat çekti. Özkök,
“Yönetmelik taslağı ‘depoladığın elektriği YEKDEM
kapsamında satamazsın’ diyor.
Bu durum fizibilite ve finansman
bulma açısından
sorun yaratacak ve yatırımcıyı
engelleyecektir. Depolamaya
alım garantisi vermezseniz yatırımcı
depolama yapamayacaktır”
ifadesini kullandı.
Türkiye’nin güneşte 7 bin,
rüzgar enerjisinde 9 bin megavat
kurulu güce sahip olduğunu
belirten Özkök, “Türkiye
yenilenebilir enerjide henüz
emekleme aşamasında. Temiz
enerjiye daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor. Bu
alanda hızla gelişen teknolojiler maliyetleri de aşağı
çekiyor. Rüzgarda 25 bin megavat, güneşte 50 bin
megavat seviyelerine geldiğimizde enerjide gerçek
ucuzluğu göreceğiz. Ama gidilecek çok yol var. Burada
asıl önemli olan depolama. Depolama teknolojileri
ile hızlı bir ilerleme göreceğiz” ifadelerini kullandı.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 63
ETKİNLİK
Z. Işık Adler
Yenilenebilir enerji, sanayi devriminden bu yana
en yüksek payına 2021’de ulaşacak
IICEC tarafından düzenlenen, “Dünyada ve Türkiye’de Yenilenebilir Enerjinin Bugünü ve Yarını”
başlıklı webinarda Türkiye’nin yenilenebilir enerji üretiminde önemli bir büyüme kaydettiği,
önümüzdeki 5 yılda dünyada yenilenebilir enerjiye yapılan yatırımların 2 kat artmasının
beklendiği dile getirildi. Yenilenebilir enerjinin bu yılsonunda yüzde 7’lik beklentinin çok üzerinde
büyüyerek yüzde 18’e dayanacağı belirtildi…
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji
ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen,
“Dünyada ve Türkiye’de Yenilenebilir Enerjinin Bugünü
ve Yarını” başlıklı webinar çevrimiçi yapıldı.
Webinar, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez,
Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti
Başkanı Güler Sabancı ve Uluslararası Enerji Ajansı
(IEA) Başkanı Dr. Fatih Birol’un katılımlarıyla gerçekleşti.
Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri
Fakültesi (MDBF) Dekan Yardımcısı Selmiye
Alkan Gürsel moderatörlüğünde düzenlenen webinarın
açış konuşmasını yapan Sabancı Üniversitesi
Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı,
“Salgın sürecinden geçtiğimiz bu zorlu dönemde,
yine online olarak bir araya geliyoruz. Bilimin ışığında,
bu günleri de en kısa zamanda atlatacağımıza
inanıyorum. Bilimsel yaklaşımlar ve teknoloji, enerji
64 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
sektörünün hem bugününe hem de geleceğine hazırlanmak
için elimizdeki en önemli araçlar. Belirsizliklerin
olduğu bu dönemde, ekonomik, çevresel
ve sosyal alanlarda sürdürülebilirliği güçlendirmeye
yönelik stratejiler, planlamalar, yatırımlar, teknolojiler,
işbirlikleri ve görüş alışverişleri büyük önem
taşıyor” dedi.
Türkiye’nin enerji sektöründe pek çok alanda
büyük adımlar attığını söyleyen Sabancı, sözlerini
şöyle sürdürdü: Enerji arz güvenliği ve çeşitlendirmesi,
enerjide ithalat yoğunluğunun azaltılması,
piyasaların daha rekabetçi konuma gelmesine yönelik
çalışmalar, enerji arz-talep zincirinde verimliliğin
artırılması, enerji teknolojilerinin geliştirilmesi
ve yaygınlaşması gibi birbirlerini tamamlayan pek
çok konuda, önemli gelişmelerin devam edeceğini
görüyoruz. Türkiye yenilenebilir enerjiden elektrik
üretiminde önemli bir büyüme kaydetti. Yenilenebilir
enerjiye dayalı kurulu güç bakımından Avrupa’da
lider ülkeler arasındaki konumumuzun pekiştiğini
görüyoruz. Teknolojiyi de odağına alan yenilenebilir
enerjide büyüme perspektifinin, ülkemizin enerji arz
güvenliği, çevresel performansı, katma-değeri yüksek
sanayileşme fırsatları başta olmak üzere, pek
çok alanda, çok boyutlu faydaları olacak.”
“Emisyonların hızla artması endişe verici”
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Dr. Fatih
Birol konuşmasında 2020 yılında salgının birçok
olumsuz etkisi olduğunu hatırlatarak 2021 yılına
ilişkin önemli değerlendirmeler paylaştı:
Salgının en büyük etkisi insan sağlığına olan
olumsuz etkisi elbette. Ama aynı zamanda dünya
ekonomisinde çok büyük düşüş gördük. Hemen her
ülke bu ekonomik buhrandan payını aldı. 2021 yılında
ise ekonomik beklentiler pozitife döndü. İnsanların
salgına karşı, iklim değişikliğine, temiz ve sürdürülebilir
enerjiye doğru yönelimin artacağı beklentisi
oluştu. Biz bu beklentilere ihtiyatla yaklaştık. Çünkü
insan davranışları kadar enerji politikaları, enerji
teknolojileri, ekonomik maliyetleri gibi faktörlerin
önemli olduğunu düşündük. 2021 yılında ilk üç aydaki
gerçekleşmeleri biliyoruz ve bu yıl dünyadaki
emisyon artışlarının çok hızlanacağını, tarihteki en
büyük ikinci emisyon artışı olacağını düşünüyoruz.
Avrupa, Japonya, ABD, Çin, birçok ülke emisyonları
2050’de sıfıra getireceğini taahhüt ettiğini, beklenti
emisyonlarda düşüş olması yönünde ama rakamlara
bakınca taahhütlerle gerçekleşmeler arasında
giderek büyüyen bir uçurum olduğunu görüyoruz.
Emisyonların hızla artması iklim değişikliği açısın-
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 65
dan endişe verici.”
“Karamsar diyebileceğimiz bu tabloda güzel bir
haber var, yenilenebilir enerji bütün dünyada hızla
büyümeye devam ediyor” diyen Birol, “2021’de yenilenebilir
enerjinin payının dünyada yüzde 30’a çıkacağını
düşünüyoruz. Bu, sanayi devriminden bu yana
en büyük oran. Bunun iki nedeni var, biri hükümetlerin
verdiği teşvikler. İkincisi maliyetlerin düşmesi.
Yenilenebilir enerjideki büyümenin artarak hızlanmasını
bekliyoruz” dedi. Türkiye’nin enerji sektöründeki
en büyük başarılarından birinin yenilenebilir
enerjide dev adımlar atmış olması olduğunu belirten
Birol, Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyelinin
çok fazla olduğuna işaret etti.
Yenilenebilir enerji Türkiye’de gençlik
çağında
Webinar’ın onur konuğu olan Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanı Fatih Dönmez, küresel ekonominin
Kovid-19 salgınının gölgesinde ciddi bir darboğazdan
geçtiğini belirterek “Böylesine bir hercümercin
içinde büyüyerek çıkan nadir sektörlerden biri yenilenebilir
enerji oldu. Yenilenebilir enerji sektörü
Kovid-19 krizini alt etti desek çok da yanlış bir değerlendirme
yapmış olmayız. Sektör, krizin yarattığı
olumsuzluklara karşı bir nevi antikor geliştirdi” dedi.
Türkiye’nin toplam kurulu gücünün 97 bin MW
seviyesini geçtiğini ve bu yıl 100 bin MW’ın aşılacağını
öngördüğünü belirten Bakan Dönmez, sözlerini
şöyle sürdürdü: Son 20 yılda kurulu güçte yaşanan
üç katlık artışta özel sektör yatırımlarının payı büyük.
Bugün kamunun elektrik üretimindeki payı yıllık
ortalama yüzde 15-20 civarında. Özellikle 2011
sonrası özel sektör tarafından yapılan yıllık kurulu
güç yatırımları, kamunun yıllık kurulu güç yatırımlarını
geride bıraktı. Bugün kurulu gücümüzün, yüzde
52,3’lük kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarından
oluşuyor. 2011 yılında yüzde 25,4 olan yenilenebilir
kaynakların elektrik üretimimizdeki payı, 2019 yılında
yüzde 43,9; 2020 yılında ise yüzde 42,4 oldu.
2021 yılının ilk 3 ayında devreye aldığımız kurulu gücün
yüzde 98’ini yenilenebilir kaynaklar oluşturdu.
2020 yılında yenilenebilir kurulu gücünde dünyada
12’inci, Avrupa’da beşinci sıraya yükseldik. 2002-
2020 döneminde yenilenebilir enerji kurulu gücünü
en çok artıran dünyada dokuz, Avrupa’da dördüncü
ülke olduk.”
Enerji teknolojilerinde Türkiye’yi önemli bir
Ar-Ge ve inovasyon üssüne dönüştürmek ve bu alanı
katma değeri yüksek bir ihracat kalemi haline getirmek
hedeflerini de vurgulayan Bakan Dönmez, “Türkiye’nin
yenilenebilir enerji hikâyesi, bugün gençlik
dönemini yaşıyor diyebiliriz. Her geçen gün daha dinamik,
daha hareketli, daha fazla paydaşın yer aldığı
bir sektör haline geliyor. Elektrik üretiminde yenilenebilir
enerji ve enerji verimliliğinin ağırlıkta olduğu
küresel bir düzende, bizler de pozisyonumuzu buna
uygun şekilde almak durumundayız” dedi.
66 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Yerel, Ulusal ve Küresel
Yeşil Düzen için...
IRENEC 2021
11. ULUSLARARASI
%100 YEN‹LENEB‹L‹R
ENERJ‹ KONFERANSI
20-22 MAYIS 2021
Yenilenebilir Enerji topluluğu, yeşil ve
sürdürülebilir bir gelecek vizyonuyla hızla
büyüyor ve gelişiyor. EUROSOLAR Türkiye’nin
rolü, bu hareketi desteklemek, en iyi
uygulamaları paylaşmak için ve bölgesel,
ulusal, küresel düzeylerde etkinleştirici
politikaları teşvik etmek için bir platform
sağlamaktır.
11. Uluslararası %100 Yenilenebilir Enerji
Konferansı, yarın hayatımızı etkileyebilecek
yeni teknolojileri ve yenilikleri teşvik etmek
için küresel yenilenebilir enerji trendleri
etrafında konferans konularını yeniden
düzenledi. Yenilenebilir Enerji Entegrasyonu,
Avrupa Yeşil Düzeni, Enerji Dönüşümü
2050 ve Yenilenebilir Enerji Teknolojileri ve
Uygulamaları bu yılın ana konuları olacak.
Bilgi birikiminizi derinleştirmek ve tecrübelerinizi
paylaşmak için IRENEC 2021 Online’a katılın!
www.irenec.org • www.eurosolar.org.tr • www.poweringcommunities.org
ŞİRKETLERDEN…
Avrupa yakasında elektrik
tüketiminin lideri Esenyurt
BEDAŞ, salgının gölgesinde geçen 2020 yılına dair verilerini paylaştı. BEDAŞ Genel Müdürü Yiğit, İstanbul Avrupa
yakasında elektrik tüketiminin bir önceki yıla göre yüzde 3,7 gerilediğini açıkladı. Meskenlerde kullanımın yüzde
7.2 arttığını belirten Yiğit, “Bölgemizde 484 bini aşkın abonesiyle ilk sırada yer alan Esenyurt, tüketimde de yine
birinciydi. 2020 yılında Esenyurt’ta toplam elektrik tüketimi 2 milyar 503 kWh seviyesinde gerçekleşirken Avrupa
yakasındaki elektrik tüketiminin yüzde 10’u bu bölgeden geldi” dedi…
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin (BEDAŞ) her yıl
düzenli olarak açıkladığı “Yılın Enleri Raporu”, 2020
yılında Kovid-19 salgınının elektrik tüketimindeki etkisini
gözler önüne serdi. Mart 2020 itibarıyla Türkiye’de
de görülen Kovid-19 salgının yayılmasını engellemek
için alınan önlemler mesken, ticarethane
ve sanayi abonelerinin elektrik tüketimlerine farklı
yansıdı. Uzaktan çalışma ve uzaktan eğitimin yanı
sıra sokağa çıkma kısıtlamalarının da etkisiyle 2020
yılında mesken abonelerinin elektrik tüketimi yüzde
7,2 artarken diğer abone gruplarında düşüşler yaşandı.
BEDAŞ’ın verilerine göre 2019 yılında toplam
26.9 milyar kilovatsaat (kWh) olan İstanbul Avrupa
yakasındaki elektrik tüketimi, yüzde 3,7’lik bir gerilemeyle
25.9 milyar kWh’a indi. 2019 yılında Türkiye’de
toplam 303.3 milyar kWh olan elektrik tüketimi
ise 2020’de yine salgının etkisiyle 304.8 milyar
kWh’ta kaldı. Yıl içinde toplam tüketimin yüzde 8,5’i
Türkiye’nin en kalabalık bölgesi İstanbul’un Avrupa
yakasından geldi.
“Yılın En”leri-2020 Raporu’nu açıklamak için gazetecilerle
online toplantıda bir araya gelen BEDAŞ
Genel Müdürü Murat Yiğit, “Dünya, daha önce benze-
68 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
ine tanık olmadığımız bir dönemden geçiyor. Hepimizin
hayatını bir şekilde etkileyen salgın sürecinde
abonelerimizin sağlığını korumak için hızlı aksiyon
aldık. Abone grupları bazında tüketimde yaşanan
değişime göre iş planlarımızı yeniledik. Bu süreçte
pek çok kişi evden çalışırken çocuklarımız da uzaktan
eğitim aldı. Biz de tüketicilerimizin enerjisiz kalmaması
için bakım ve yatırım kaynaklı kesintilerin
yüzde 80’ini gece 00.00-06.00 saatlerine kaydırdık.
Şirket olarak nihai hedefimiz müşterilerimize kesintisiz
ve kaliteli elektrik dağıtım hizmeti sunmak.
Bu yönde attığımız adımlarla geçen yıla göre kişi
başı ortalama kesinti süresinde yüzde 39, kişi başı
ortalama kesinti sayısında ise yüzde 9,6 iyileşme
yakaladık. İşin doğası gereği sıfır arıza ve kesintinin
olamayacağı malum. Ancak amacımız arıza sayı ve
sürelerini olabilecek en düşük seviyelere çekmek”
diye konuştu.
Mayıs ayında tüketim yüzde 21,9 düştü
BEDAŞ Genel Müdürü Yiğit’in detaylarını paylaştığı
“Yılın Enleri Raporu”na göre 2013 yılında özelleştirme
süreci tamamlanan BEDAŞ’ın o tarihte toplam
abone sayısı 3 milyon 715 bin iken 2020 yılı sonunda
bu rakam 5 milyon 236 bine ulaştı. Aradan geçen dönemde
1.5 milyon yeni abone sisteme dahil olarak
elektrik hizmeti almaya başladı. Salgının etkisinde
geçen 2020 yılında BEDAŞ’ın abone sayısı artmaya
devam etti ve toplam 71 bin 257 yeni abone geldi.
Bu arada 2020 yılında Avrupa yakasında en yüksek
tüketim, salgının henüz Türkiye’de görülmediği
tcak ayında yaşandı. Hava koşullarının da etkisiyle
Ocak 2020’de Avrupa yakasında 2 milyar 560 milyon
kWh elektrik tüketildi. Yılın en çok elektrik tüketildiği
günü ise 8 Ocak Çarşamba’ydı. Mart ayından itibaren
Türkiye’yi de etkisi altına alan salgınla birlikte
mtüketim rakamları da hızla düşmeye başladı. Yılın
en düşük elektrik tüketimi mayıs ayında gerçekleşti.
Mayıs 2019’da 2 milyar 128 milyon kWh tüketen Avrupa
yakasında bu rakam Mayıs 2020’de 21,9’luk bir
düşüşle 1 milyar 662 milyon kilovatsaat seviyesine
geriledi. Yılın en düşük tüketimi de Ramazan Bayramı’nın
ikinci gününe denk gelen 25 Mayıs günü oldu.
Esenyurt’un abonesi de tüketimi de yüksek
Raporda ilçe bazında elektrik tüketim rakamlarına
da yer verilirken Avrupa yakasında 484 bini
aşkın abonesiyle ilk sırada yer alan Esenyurt, tüketimde
de yine birinciydi. 2020 yılında Esenyurt’ta
toplam elektrik tüketimi 2 milyar 503 kWh seviyesinde
gerçekleşirken Avrupa yakasındaki elektrik
tüketiminin yüzde 10’u bu bölgeden geldi. Esenyurt’u
1 milyar 345 milyon kWh ile Bağcılar, 1 milyar 302
milyon kWh ile de Küçükçekmece izledi. Yıl içinde en
düşük tüketim Çatalca, Esenler ve Güngören’de yaşandı.
Geçmiş yıllarda ön sıralarda yer alan Beyoğlu,
yıl boyunca pek çok işletmenin kapalı olmasının da
etkisiyle en düşük tüketimin yaşandığı ilçeler arasında
dördüncü oldu.
4. Uygulama döneminde 5 milyar TL’ye
yaklaşan yatırım
Raporda şirketin yaptığı yatırımlar da paylaşıldı.
Buna göre, 2013-2020 yılları arasında İstanbul Avrupa
yakasına yaptığı yatırımların toplamı 3.3 milyar
TL’yi aşan BEDAŞ; bu kapsamda 16 bin 431 kilometre
hat tesisi, 134 bin 578 adet alçak gerilim ve
orta gerilim enerji nakil hattı ve aydınlatma direği,
173 bin 873 adet aydınlatma armatürü, 876 yeni
trafo merkezi ve 1.037 adet de trafo merkezine yatırım
yaptı. Şirket bölgeye 2021 yılı içerisinde 1.2
milyar TL, dördüncü uygulama dönemini kapsayan
2021-2025 yıllarında ise toplam 5 milyar TL’ye yakın
yatırım yapmayı planlıyor.
ARIZA SÜRE VE
SAYISINDA İYİLEŞME
Avrupa yakasındaki elektrik alt yapısını güçlendiren
BEDAŞ’ın yaptığı yatırımlar, arıza ve kesintilerde
de büyük düşüş getirdi. Geçen yıl Avrupa yakasındaki
kişi başı ortalama kesinti süresi 1.300 iken
bu rakam yüzde 39 iyileşmeyle 2020’de 793 olarak
gerçekleşti. Ayrıca geçen yıl 12,93 olan kişi başı ortalama
kesinti sayısı ise 2020’de yüzde 9,6 düşüş
göstererek 11,69 oldu.
Alınan bu sonuçlar müşteri memnuniyetine de
yansıdı. Salgın dönemi boyunca çalışmalarına ara
vermeden devam eden BEDAŞ’ın müşterilerinin sorunlarına
hızla çözüm üretme gayreti, 2020’de çağrı
merkezi rakamlarında kendini gösterdi. 2019’da
çağrı sayısı 3 milyon 259 bin iken bu rakam yüzde
16’lık bir iyileşmeyle 2020’de 2 milyon 735’e geriledi.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 69
İNOVASYON
Esen Erkan
Boğaziçi Üniversitesi,
geleceğin pilleri “lityum-sülfür
bataryaları” araştıracak
TÜBİTAK Rusya Temel Araştırmalar Kurumu (RFBR) ile İkili İşbirliği Programı kapsamında desteklenmeye
hak kazanan Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Damla Eroğlu
Pala’nın projesi, geleceğin pilleri olarak görülen lityum-sülfür bataryaların daha uzun ömürlü olabilmesi
için batarya performansıyla elektrolit tasarımı arasındaki ilişkiyi araştıracak. Rusya’dan Ufa Kimya
Enstitüsü (Ufa Institute of Chemistry) ile iş birliği içinde yürütülecek projenin üç yıl sürmesi planlanıyor…
Cep telefonlarından bilgisayarlara ve elektrikli
araçlara kadar kullanılan mevcut en gelişmiş batarya
tipinin lityum-iyon bataryalar olduğunu belirten
Doç. Dr. Damla Eroğlu Pala, henüz gelişmekte
olan lityum-sülfür bataryaların ise beş kat daha
fazla enerji depolayabileceğini vurguluyor. Pala, “Lityum-sülfür
bataryalar henüz ticari olarak erişilebilir
değil, ancak çok gelecek vaadediyor; çünkü bir lityum-iyon
bataryadan beş kat daha fazla teorik özgül
enerji gösteriyor ve daha düşük maliyetli olma
potansiyeline sahip” diyor.
Konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, lityum-sülfür
bataryaların aktif madde olarak sülfürü
kullanması da üretim maliyetini düşürüyor. Lityum-iyon
bataryalarda aktif madde olarak kobalt bazlı pahalı
malzemeler kullanılıyor ve bunlar sadece belirli
70 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
ülkelerin kontrolü altında. Oysa lityum-sülfür
bataryalarda kullanılan sülfür hem doğada çok
bulunuyor hem de ucuz ve toksik etkileri yok.
Doç. Dr. Pala, lityum-sülfür bataryaların
daha yüksek enerji depolama kapasitesine sahip
olduğu için özellikle elektrikli arabalarda ve
güneş ve rüzgar enerjisinden üretilen elektriğin
depolanmasında kullanılabileceğini de ekliyor.
Elektrolitte çözünebilir moleküller
batarya ömrünü kısaltıyor
Bütün avantajlarına rağmen lityum-sülfür
bataryaların günümüzde kullanılamamasının
sebebi ise çok uzun ömürlü olmayışları. Lityum-sülfür
bataryalarda katotta çok sayıda ara
reaksiyon oluşuyor ve bu reaksiyonlar sonucunda
da elektrolitte çözünebilen lityum polisülfid
denen moleküller ortaya çıkıyor. Bu moleküller
anotla katot arasında polisülfid mekik
mekanizması denilen bir taşınma mekanizmasına
giriyor, bu da bataryanın kapasitesini çok
hızlı kaybetmesine ve döngü ömürlerinin çok
kısa olmasına neden oluyor.
Bu sorunun bataryaların elektrolit tasarımlarını
değiştirerek çözülebileceğini belirten
Doç. Dr. Pala, projede neler yapacaklarını
ise şöyle açıklıyor: Bahsettiğimiz reaksiyon ve
polisülfid mekik mekanizmaları hem elektrolit
miktarı hem de elektrolitte kullanılan solvent
ve tuz tipinden çok etkileniyor. Bizim yapmak
istediğimiz aslında elektrolitin içindeki solvent
ve tuzun özelliklerinin ve elektrolit miktarının
bu mekanizmaları nasıl etkilediğini karakterize
edebilmek. Bunun için birçok farklı türde elektrolit
deneyerek bataryanın performansının nasıl
etkilendiğine bakacağız.
Lityum-sülfür bataryaların
ticarileşebilmesi için yol gösterici olacak
Araştırma yöntemlerinin hem modelleme
hem de deneysel çalışmalar içerdiğini belirten
Doç. Dr. Damla Eroğlu Pala, “Deneysel olarak
elektrolitin özelliklerinin, kompozisyonunun ve
miktarının bataryanın içindeki reaksiyon mekanizmaları
ve batarya performansını nasıl etkilediğini
karakterize edeceğiz ve bu deneylerden
elde ettiğimiz sonuçları geliştireceğimiz kuantum
kimyası ve elektrokimyasal modellerle birlikte
değerlendireceğiz,” ifadelerini kullandı.
Tesla’nın güneş
enerjisi ürünleri
Powerwall ev
bataryasıyla
birlikte satılacak
Bloomberg’ten yapılan haberde, Tesla’nın güneş
enerjisi ürünlerini tek parça halinde satacağı ve paket
içinden bir parçanın ayrıca satılamayacağı açıklandı.
Geçtiğimiz ay Electrek, Tesla’nın güneş panelleri ve çatı
tipi güneş enerjisi ürünleri olmayan Powerwall siparişlerini
almayı bıraktığını bildirmişti.
Powerwall Amerika’da son derece popüler bir ürün
haline gelirken markanın üretim adedini ve hızını artırmak
istese bile talebe yetişmekte zorluk yaşadığı
biliniyor. Şirket, yalnızca birkaç ayda pil paketinin fiyatını
iki kez artırırken ürünü diğer Tesla ürünlerine bağlayarak
satın alma yollarını sınırlamak gibi bir çözüm
bulmuş oldu.
Geçtiğimiz aya kadar Powerwall olmadan güneş
panelleri ve çatı tipi ürünleri sipariş edebilirken artık
Tesla’nın ev enerji ürünleri yalnızca enerji üretimi (güneş
çatı ve panelleri) ve enerji depolama (Powerwall)
ile birlikte bir paket olarak satılacak. Evsel elektrik üretiminde
güneş enerjisinin olmazsa olması bataryalar
ve Powerwall maliyeti düşünüldüğünde Tesla’nın güneş
enerjisi siparişlerinin iyi bir parçası olacağı görülüyor.
Tesla güneş enerjisi ürünleri ile ilgili siparişlerine
diğer güneş enerjisi tesisatçılarıyla da ortaklık kuruyor.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 71
GTC ve HSB, yerli
yüzer güneş
santrali tasarladı
GTC Güneş Sanayi ve HSB Marine 4 yıldır birlikte
yaptıkları Ar-Ge çalışmaları sonucunda tasarımı,
mühendisliği, üretimi yerli yüzer güneş enerji santrali
adasını Pendik Marina’da kurdu. GTC’den yapılan
açıklamaya göre; ada 375 m2 su alanı kaplıyor, toplamda
41 KWp gücünde güneş paneli barındırıyor. Adanın
yapım teknolojisi ve tasarımı dünyada uygulanan yüzer
Ges teknolojilerinden çok farklı ve yeni buluş içeriyor...
GTC Güneş Sanayi Yönetim Kurulu Başkanı Çiğdem
Besen tasarımla ilgili şu açıklamalarda bulundu: Çin ve
Japonya’daki yüzer GES’lerin yüzdürücü aksamı yüksek
yoğunluklu plastikten yapılıyor, delinmediği sürece batmıyor
ancak çok ince gövdeli. O nedenle sudaki yabancı
cisimler tarafından delinme riski var. Ayrıca çok hafif, tek
panel taşıyan ufak hafif yüzdürücü parçaların birbirlerine
çoklu sağlanmasıyla oluşuyor, bu nedenle çok oynak ve
dalgaya, rüzgara dayanımı sınırda.
Yerli sistemde yüzdürücülerin fiber ve gerektiğinde
beton olduğunu belirten Besen, “Fiber plastikten
daha kalın, delinmeye karşı daha dayanıklı. Ayrıca
yerli sistemde bu birbirinden bağımsız uzun fiber
yüzdürücüler panelleri taşıyan bir üst çelik karkas
tarafından birbirlerine bağlanıyorlar ve en fazla her
3 metrede birleşim yerleri esnek, tek ve stabil bir
ada oluşturuyorlar. Sistemin rüzgara ve dalgalara
karşı dayanıklılığı yüksek, alabora olma riski çok
daha az” açıklamasında bulundu.
Yüzer platformun üzerinde kullanılan çelik mekanik
altyapı sayesinde güneş panellerini bu platformun
üzerine aynen karada uygulandığı şekilde
yüksek verim sağlayacak 25 derece eğimde yerleştirebildiklerini
ifade eden Besen, Çin ve Japonya’da
uygulanan sistemde güneş panellerinin 5-15 derece
arasındaki açılarda konabildiğini ve çok hafif yüzdürücülerin
düşük rüzgar yükü kat sayısı nedeniyle
çoğu zaman en fazla 12 dereceye garanti verdiğini
belirtti. Besen’e göre, 12 derece eğimde bir güneş
paneli bizim boylamlarımızda 25 derece eğimde konulan
aynı güneş paneline göre yıl bazında laklayık
%2.5 daha az elektrik üretebiliyor.
Çift yüzlü paneller ve elektrik verimi
Çin ve Japonya’da uygulanan sistemlerde kullanılan
güneş panellerinin tek yüzlü ve arkaları plastik
kaplı standart panellerden oluştuğunu belirten Besen:
“Haliyle bir tek önden topladıkları ışıkla elektrik
üretiyorlar. 375m2 ye sığabilen tek yüzlü panellerle
12 derece eğimdeki plastik yüzdürücülü sistem 41
kw gücüyle İstanbul koşullarında en iyi panelle en
fazla yılda 54 MWs elektrik üretir” dedi.
Tasarlanan bu sistemde kullanılan tüm güneş
panelleri çift camlı panellerden oluşuyor. İklime
karşı dayanıklılıkları yüksek, 6 bin saat nem ve yaşlanma
testlerinden, tuz testinden de seviye 6 olarak
geçmiş bu panellerin çerçevesiz olması korozyon
problemini de ortadan kaldırıyor. En az 25 yıl su üzerinde
çalışabilecek paneller olarak ön plana çıkıyor.
72 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Apple’ın güneş enerjisi tesisinde
Tesla’nın ürettiği piller kullanılacak
Teknoloji devi Apple’ın ABD’nin California eyaletinde
büyük bir güneş enerjisi depolamam tesisi inşa
ettiği ve depolama için pillerin Elon Musk’ın CEO’su
olduğu Tesla’dan satın alınacağı açıkladı. Ülkedeki
en büyük enerji depolama projelerinden biri olarak
görülen “California Flats” adlı tesisin bir gün içinde 7
bin eve güç sağlamaya yetecek kadar enerji dağıtabileceği
ifade edildi.
Apple, Mart 2021’de “California Flats” adlı yeni
güneş enerjisi depolama projesine başladığını duyurmuştu.
Bununla birlikte şirketin, aynı eyalette 130
megawatt’lık bir güneş enerjisi çiftliği daha bulunuyor.
iPhone üreticisinden yapılan açıklamada, inşa
edilecek olan yeni tesisin geliştirmenin daha fazla
enerjiyi depolamasına ve gerektiğinde dağıtmasına
izin vereceğini söyledi. Buna göre, tesis bir gün için
7 bin eve güç sağlamaya yetecek kadar elektriği dağıtabilecek
ve saatte 240 megawatt enerji depolayabilecek.
Basına sızan belgelerde ise Apple’ın geçen yıl
Monterey County Denetçiler Kurulu’na sunduğu
planlama belgelerinde, bu enerjiyi “megapack” adı
verilen 85 Tesla lityum iyon pil kullanarak depolayacağı
yer aldı. Tesla ve Apple, ABD basınında yer
alan haberler ilişkin yorum yapmadı ancak Monterey
County’nin planlama şefi, Apple’ın, Tesla’nın
pillerini kullanacağını doğruladı. Daha çok elektrikli
arabaları ile tanınan Tesla, 2019 yılında megapack
adlı bataryasını basına sürdü. Batarya, büyük ölçekli
enerji depolama projeleri için uygun bir ürün olarak
lanse edildi.
Öte yandan, bazı uzmanlar tarafından Apple’ın
“megapack” seçimi ilginç bulundu. İki şirket şu anda
birebirde rakip olmasa da ilerleyen süreçte bu değişebilir.
Çünkü Apple kısa bir zaman sonra kendi
elektrikli otomobilini piyasaya sürmeyi amaçlıyor.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 73
ANALİZ
CEO’lar 2022’ye kadar normale dönüş beklemiyor!
KPMG, Ocak-Mart 2021 tarihleri arasında yaptığı ankette, iş süreçlerinin ne zaman ve nasıl normale
döneceği konusunda beklentileri araştırdı. Araştırma sonuçlarına göre CEO’lar kısa vadede normalleşme
beklemiyor. CEO’lar ofise dönmek için nüfusun yüzde 50’den fazlasının aşılandığını görmek istiyor…
Kovid-19 salgınının başlamasıyla birlikte ‘ne
zaman normale dönüleceği, işlerin ne zaman düzeleceği
ve yeni çalışma sistemleri” gibi konularda
raporlar ve araştırmaların periyodu da sıklaştı.
Bazı araştırmalarda üst düzey yöneticiler, bu yıl için
olumlu görüş bildirirken bazılarında da daha temkinli
bir yaklaşım ortaya çıkıyor. Son olarak KPMG
tarafından yapılan rapor, geçen ay yayımladığımız
“CEO’lar bu yıl büyüme bekliyor” sonucuyla çelişiyor.
Elbette yapılan araştırmanın metodolojisi de sonuçları
etkiliyor ancak ortak kanı, bu yılın da salgının
gölgesinde geçeceği yönünde.
KPMG’nin 2020 başındaki CEO Araştırması ve
2020 yazındaki Covid-19 Özel CEO Araştırması’ndan
sonra bu yılın ilk üç ayında yeniden iş liderlerinin
nabzını tuttu. 11 ülkeden 500 CEO ile gerçekleştirilen
2021 CEO Outlook Pulse anketinde, dünyanın
en güçlü şirketlerini yöneten iş liderlerinin ‘normale
74 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
dönüşü’ nasıl gördüğü ve nasıl
planladığı araştırıldı.
Araştırma, yeni gerçekliğe
hazırlanan CEO’ların en
önemli parametresinin ‘aşıya
erişim potansiyeli’ olduğunu
gösteriyor. CEO’lar normale
dönüş için 2020 yazına göre
daha net ve orta vadeli bir
stratejiye sahip. Ancak küresel
iş liderlerinin yüzde 45’i bu
yıl normale dönüş beklemiyor.
CEO’lara göre ekonominin ve
iş düzeninin normalleşmesi
2022’den önce mümkün görünmüyor.
2022’deki bu normalleşmenin
de eskisinden
hayli farklı olacağı görüşü
ağırlık kazanıyor.
Araştırma sonuçlarını değerlendiren
KPMG Türkiye
Başkanı Murat Alsan, “Pandeminin
başındaki ani belirsizlik
ve şiddetli değişim üzerinden
bir yıl geçti. CEO’lar yönettikleri
işletmeleri istikrara kavuşturacak
temelleri attılar.
Araştırmaya göre, çok az iş
lideri normale hızlı bir dönüş
olacağı görüşünde. Büyük çoğunluğu
normal iş düzenine
geçmenin biraz daha vakit
alacağını düşünüyor. Bu nedenle
en yakın tarih 2022 çıkıyor.
Ofislere dönüş konusunda
eğilimin değiştiğini görüyoruz.
CEO’lar ofislere dönüşle
ilgili önemli bir karar almadan
önce iş gücünün virüse karşı
korunduğundan emin olmak
istiyor. Aşılamanın başlaması,
işletmelerini yeni gerçekliğe
hazırlayan liderlere iyimserlik
sağlıyor. Ancak CEO’lar yine
de operasyonlarını, tedarik
zincirlerini ve çalışanlarını etkileyebilecek
ve aşı kıtlığı yaşayabilecek
kilit pazarlar için
senaryolar çalışıyor” dedi.
CEO'LAR NORMALE DÖNMEK İÇİN ÇALIŞIYOR AMA...
2021 CEO Outlook Pulse Araştırması’ndan öne
çıkan bazı başlıklar şöyle:
Küresel ekonominin en büyük şirketlerinin
yöneticileri, normale dönüş ve normalin yeni kuralları
planlarına çalışıyor ancak iş gücünün Covid-19
aşısına erişememesi stratejilerin yeniden
ele alınmasını zorunlu kılıyor. CEO’ların yüzde 31’i
2021’de normale dönmeyi bekliyor, yüzde 45’i normalleşmenin
2022’de başlayacağını düşünüyor,
yüzde 24’ü ise işlerin sonsuza kadar değiştiğini
söylüyor.
İşe dönüşte ilk kriter aşı
Her 10 iş liderinden dokuzu, yani araştırmaya
katılanların yüzde 90’ı, büyük çoğunluğun sağlığını
korumak için aşı olan çalışanlarından aşılandıklarına
dair bildirimde bulunmalarının isteneceğini
belirtiyor.
Liderlerin yüzde 21’i müşterilerine ve ziyaretçilerine
tesislerine ya da ofislerine girişte aşı olup
olmadıklarını sormayı planlıyor.
CEO’ların yüzde 26’sı pandemi sona erene ka-
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 75
dar uluslararası seyahatlere çıkmayacağını söylüyor.
Yöneticilerin yüzde 61’i personelin ofise dönmesini
istemeden önce başarılı aşılama sonuçlarını
beklemek niyetinde. Şirket liderlerinin yüzde
76’sı önemli pazarlardaki hükümetlerin işletmeleri
normale dönmeye teşvik etmesini bekleyecek.
CEO’ların yüzde 34’ü ise aşı güvenliği hakkında
yanlış bilgilerden ve çalışanların bundan etkilenerek
aşı yaptırmama olasılığından endişe duyuyor.
Ofislerin küçülmesi askıda mı?
Küresel CEO’lar, ülkeler salgından çıktıkça işlerin
yüz yüze başlaması ihtiyacını yeniden değerlendiriyor.
CEO’ların şirketlerinin fiziksel ayak izini
küçültme iştahında altı ay öncesine göre keskin bir
düşüş var. Salgın kontrol altına alındığında ofislere
dönüş eğilimi artıyor.
CEO’ların yalnızca yüzde 17’si pandeminin sonucu
olarak ofis alanlarını küçültmek istediğini
söylüyor. Ağustos 2020’de bu oran yüzde 69’du. Bu
rakam ya ofislerin bu sürede küçüldüğünü ya da
stratejilerin değiştiğini gösteriyor.
Bununla birlikte aşıya erişim konusunda tereddütler
var. CEO’ların yüzde 55’i çalışanlarının
Covid-19 aşısına erişiminden endişeli. Bu da çalışanların
iş yerine ne zaman döneceği konusundaki
planlamaları etkiliyor.
Uzaktan çalışmada hibrit model
Küresel yöneticiler iş gücünün tamamen uzaktan
çalışması konusunda ölçülü bir yaklaşım gösteriyor.
CEO’ların yüzde 30’u Covid-19 sonrası çoğu
personelin haftada 2-3 gün uzaktan çalıştığı hibrit
bir model düşünüyor. Yüzde 21’i ağırlıklı olarak
uzaktan çalışan yetenekleri işe almak istiyor. Bu
oran geçen yılki araştırmada yüzde 73 çıkmıştı.
Siber güvenlik yeniden bir numara
Kilitlemeler sırasında norm haline gelen uzaktan
çalışma nedeniyle veri güvenliği riskleri yeniden
yükselişte. Ağustos 2020’de tehditler arasında
beşinci sırada bulunan siber güvenlik, 2021’in başında
ilk sıraya çıktı. CEO’lar gelecek üç yıl boyunca
büyümelerini ve operasyonlarını etkileyecek en
önemli risk noktası olarak siber güvenliği görüyor.
Bu yıl CEO’ların yüzde 52’si veri güvenliği önlemlerine
öncelik vererek, yüzde 50’si müşteri
odaklı teknolojilere odaklanarak ve yüzde 49’u video
konferans ve mesajlaşma yetenekleri gibi dijital
iletişime bağlı kalarak dijital teknolojilere daha
fazla harcama yapmayı planlıyor.
Ayrıca, dijital yeteneklerini artırmak için çeşitli
yollar arayacaklar, çünkü yüzde 61’i önümüzdeki
üç yılda birleşme ve satın alma iştahlarının, esas
olarak müşteri deneyimlerini veya değer önerilerini
dönüştürmek için dijital teknoloji edinme arzusundan
kaynaklanacağını belirtiyor.
76 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
Kentler sürdürülebilirlik için yarışacak
WWF-Türkiye, 2021 Uluslararası Tek Dünya
Kentleri Yarışması’nın Türkiye ayağını
başlatıyor. Tek Dünya Kentleri 10. yılında
şehirleri iklim ve sürdürülebilirlik için hedef
ve eylemlerini ortaya koymaya davet ediyor…
2021 Uluslararası Tek Dünya Kentleri Yarışması
Türkiye ayağı başlıyor. Şehirler iklim ve sürdürülebilirlik
için hedef ve eylemlerini ortaya koymaya
çağrılıyor. Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye),
Uluslararası Tek Dünya Kentleri Yarışması’nın
(TDKY) 2021-2022 döneminin Türkiye ayağını başlatıyor.
İki yılda bir düzenlenen Tek Dünya Kentleri
Yarışması’nın öncelikli hedefi, kentlerde iklim dostu
dönüşümü teşvik etmek ve çevresel sürdürülebilirlik
hedefleri doğrultusunda yol alan kentleri öne
çıkararak toplumsal farkındalık oluşturmak. Yarışmaya
katılan kentlerin kamuoyuna açık olarak raporladıkları
veriler uluslararası bir jüri tarafından
gözden geçirilerek Paris Anlaşması’nın gezegenimizin
atmosferinde sanayileşme sonrasında yaşanan
ısı artışının 1.5 dereceyi geçmemesi hedefiyle
uyumlu olup olmadığı değerlendirilecek. Ulusal ve
küresel çapta öne çıkan şehirler, yarışmanın kazananları
olarak ilan edilecek.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli dünyanın
küresel iklim krizi açısından tarihi bir dönüm
noktasında bulunduğunu belirterek “Bugün dünya
nüfusunun yüzde 55’inin yaşadığı kentler küresel
CO2 emisyonlarının da yüzde 70’inden fazlasından
sorumlu. Bu açıdan baktığımızda açıkça görülüyor ki
sürdürülebilir bir geleceğin anahtarları kentlerin ve
yerel yönetimlerin elinde. Yerel yönetimlerin, kentlerin
sahip olduğu dinamizmi harekete geçirerek,
kent sakinleri için doğa dostu ve sürdürülebilir bir
gelecek yarışının ön saflarında yer alması gerekiyor.
Amacımız yerel yönetimlerin, kent sakinlerinin refahını
yükseltirken tek ve biricik gezegenimizin ekolojik
sınırlarını gözetecekleri ‘Tek Dünya Kentleri’nin
kurulmasına katkı sağlamak” dedi.
Yıl sonuna kadar 1000 şehrin başvurusu
bekleniyor
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
Sekretaryası da Kasım 2021’de İskoçya’nın
Glasgow kentinde düzenlenecek 26. BM İklim Konferansı
(COP26) çerçevesinde, kapsayıcı ve dirençli iklim
eylemini uygulamaya koymaya kararlı bir şehirler
koalisyonu oluşturmayı amaçlıyor. 2021 sonuna
kadar 1000 şehrin sürece dahil edilmesi hedefleniyor.
Tek Dünya Kentleri, BM’nin “Sıfıra Doğru Şehir
Yarışı Girişimi”nin de ortağı.
Geçen yıl Türkiye’den beş şehir katıldı
Tek Dünya Kentleri Yarışması’nın önceki dönem
küresel ölçekte kazananları, Meksiko, Meksika
(2020); Uppsala, İsveç (2018); Paris, Fransa (2016);
Seul, Güney Kore (2015); Cape Town, Güney Afrika
(2014) ve Vancouver, Kanada (2013) oldu. Tek
Dünya Kentleri Yarışması’nın 2019-2020 dönemine
Türkiye’den 5 kent dahil olurken, Denizli ve İzmir
yarışmada finale kaldı. Teknik raporlamada Türkiye
birincisi olan Denizli, aynı zamanda küresel ölçekteki
“Kentimi Seviyorum” iletişim kampanyasında da
dünyadaki 54 kent arasında sosyal medya üzerinden
yapılan halk oylamasında en yüksek desteği elde
eden ikinci kent oldu.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 77
YÖNETİM & İK
Üst düzey yöneticilerin yüzde
40.6’sı “ekonomi kötü” diyor
Kovid-19 salgını son bir yıllık süreçte, çalışma hayatını ve dünya ekonomisini büyük ölçüde etkiledi ve
dönüştürmeye başladı. İnsan kaynakları firması Wyser, yaşanan tablonun yansımasını ölçümlemek
üzere, Türkiye’deki firmalar da dahil Avrupa, Asya ve Amerika’daki 500’den fazla yöneticiyle yaptığı özel
araştırmanın sonuçlarını yayınladı. Salgında hangi sektörlerin nasıl etkilendiği, yöneticilerin gelecek
beklentileri, salgının şirketlere etkisi, firma ve markaların ayakta kalma stratejileri, yakın gelecekteki
yetenek yönetimi gibi çok sayıda parametrenin değerlendirildiği araştırmadan elde edilen veriler, gelecek
yıllardaki yol haritasına da ışık tutacak nitelikte...
İnsan kaynakları firması Wyser tarafından dünya
çapında 500’den fazla yöneticinin katılımıyla yapılan
araştırmaya göre, dünya genelindeki ekonomik
toparlanma ancak 2021 sonunda tamamlanacak.
Gelecek 6 aylık süreçte işe alım ihtiyaçlarının yüzde
58.9 olacağı saptanan araştırmada işe alınacak kişilerin
yüzde 65.3’ünün ise uzman pozisyonunda çalışanlardan
oluşacağı anlaşıldı. Araştırmadan elde
edilen verilere göre, şirketlerin yakın gelecekte ihtiyaç
duyduğu yeni profesyonellerin uzmanlıklarının;
yüzde 45.5’i danışmanlık, yüzde 34’ü satış ve yüzde
33.3’ü araştırma alanında olacağı tespit edildi. Şirket
yöneticileri, salgın döneminde ihtiyaç duyulan ilk
5 yeni öğrenme yetkinliğini ise “uyum, liderlik, takım
yönetimi, dijital beceriler ve duygusal zeka” olarak
sıraladı.
78 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
Ankete katılanların yüzde 40.6’sı, ekonominin
durumunu hem salgın öncesinden hem de 2020
ilkbaharının ortalamasından daha kötü olarak
değerlendirirken, sadece yüzde 11.8’i mevcut durumun
2020 ilkbaharından daha iyi olduğunu ve
Kovid-19 salgınının ortaya çıkmasından bu yana
stabil bir şekilde düzeldiğini dile getirdi. Katılımcıların
yüzde 23.2’si ekonomik durumun 2020 ilkbaharından
daha iyi olduğunu ancak Kovid-19 salgınından
önceki dönemden daha kötü olduğunu,
yüzde 24.4’lük kesim durumun 2020 ilkbaharından
bu yana stabil ancak salgından önceki döneme göre
daha kötü olduğunu düşünüyor.
Salgın en çok moda sektörünü vurdu
Araştırma kapsamında yöneticilerin düşüncelerinin
hem yaşadıkları ülkelere göre hem de faaliyet
gösterdikleri sektörlere göre değiştiği anlaşılırken,
bununla birlikte birçok araştırma da salgının bazı
sektörleri diğerlerinden daha fazla vurduğu, bazı
sektörlere de fırsatlar sunduğunu ortaya koydu. Ankete
katılan yöneticiler, Asya ve Amerika’nın, diğer
bölgelere kıyasla bu krizden daha başarılı bir şekilde
çıkacağını da belirtirken moda sektöründeki
yöneticilerin yüzde 64.3’ü salgın döneminde işlerinin
kötüye gittiğini söyledi. Finansal hizmetler, sigorta
ve bankacılığın 2020 ilkbaharı ve salgın öncesi
ortalamalardan daha kötü olduğunu dile getirenler
yüzde 50 olurken, dört kişiden sadece biri toparlanmanın
2022’den önce başlamayacağına inandığını
vurguladı. 2021’in ilk çeyreğinde toparlanma olacağını
düşünen yöneticilerin oranı yüzde 1.7, 2021
ilkbaharında iyileşme olacağını düşünenler yüzde
13.1, 2021 yaz dönemi diyenler yüzde 26.1, 2021
sonu için düzelme olacağını öngörenler ise yüzde
31.8 olurken, toparlanmanın 2022’de olacağını dile
getirenler yüzde 27.3 olarak tespit edildi.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 79
En iyimserler Amerika’daki yöneticiler
Salgının neden olduğu ekonomik krize karşı en
iyimser olanlar ise Amerika’daki yöneticiler oldu.
ABD’li yöneticilerin yüzde 86’dan fazlası 2022’de
Kovid-19 ile uğraşmak durumunda kalınmayacağını
düşünürken, bu oran Asya’daki yöneticilerde yüzde
74.5, Batı Avrupa’da yüzde 73 olarak ortaya çıktı.
Araştırma sonuçları iyimserlik hissiyatının da sektörler
arasında farklılık gösterdiğini gözler önüne
serdi. Krizden daha az zarar gören sektörler, geleceğe
de en iyimser bakan iş kolları olurken, 2021
başlarında krizin biteceğini öngören yöneticilerin en
yüksek bilgi teknolojileri (yüzde 45.7) ve online perakende
(yüzde 38.5) olarak sıralandı.
Her 5 yöneticiden 1’i karamsar
Araştırma kapsamında yöneticilerin birçoğu
salgın öncesi döneme yeniden dönülebileceğine
inandığı anlaşılırken, yüzde 14’lük dilimdeki bir grup
ise salgının şirketlerini etkilemediğini belirtirken
sadece yüzde 10’luk kısım Kovid-19 sayesinde işlerinin
arttığını söyledi. İşlerinin artığını söyleyenler
yüzde 10.6, nötr kaldığını belirtenler yüzde 13.8,
önceki krizlere kıyasla daha düşük olduğunu belirtenler
yüzde 23.2, toparlanmaya müsait yüzde 45.8,
ciddi ve toparlanması imkansız diyenler ise sadece
6.7 olarak sıralandı.
Öte yandan Batı Avrupa’da, krizin etkisinden kurtulamayacaklarına
inanan şirketlerin oranı yüzde
8.2 olurken, bu oran Amerika ve Asya’da yüzde 1’in
altında kaldı. Salgında en çok zarar gören sektör
moda olurken, bu sektördeki yöneticilerin yüzde
20’si, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını belirtti.
Buna karşın BT sektörü yöneticilerinin yüzde 17.1’i
sağlından olumlu etkilendiklerini söylemesi araştırma
sonuçlarında dikkat çekti. Kovid-19 salgını nedeniyle
ortaya çıkan krizden en çok kazanan sektör,
katılımcıların yüzde 20’sine göre online perakende
oldu.
Şirket büyüklüğü olarak bakıldığında, 50’den az
çalışanı olan her 10 şirketten birinin ve de 50’den
fazla çalışanı olan 20 şirketten birinin, salgın kaynaklı
kayıpları asla telafi edemeyeceği yönünde bir
düşünceye sahip oldukları ortaya çıktı. 500 ve 1000
arasında çalışana sahip şirketlerde kalıcı kayıp oranı
olduğunu söyleyenler ise yüzde 22.2 olarak dikkat
çekti.
Eğitim öne çıktı
Yöneticilerin kısıtlamalar esnasında büyük bir
değişimin gerçekleştiğini fark ederek kendilerini
eğitme fırsatı buldukları da araştırma sonuçlarından
yansırken, katılımcılarımızın yüzde 62.3’ü bu
fırsatlardan faydalandığını, yüzde 46.2’si özellikle
de iletişim becerilerine, yüzde 45.8’i dijital ve BT
becerilerine yüzde 39.5’i liderliğe yüzde 33.6’sı ekip
yönetimine odaklandığını ifade etti. Bahar kısıtlamaları
esnasında kendini eğiten yöneticilerin oranı
yüzde 70 olurken, bu yöneticilerin de yüzde 50’sinden
fazlasının her hafta bunu üç günden fazla süreyle
yaptığı anlaşıldı.
80 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
BAHAR AYLARINDAN EN ÇOK UMUDU OLAN ENERJİ SEKTÖRÜ
Araştırma sonuçlarına göre şirketlerin yüzde
30’undan fazlası salgın döneminde hiçbir yatırım
yapmadı.
Yatırım yapmaya karar veren şirketlerin yüzde
29.3’ü yeni teknolojileri son varış noktası olarak
gördü.
Çalışan eğitimini tercih eden şirketlerin oranı yüzde
22.7’de kaldı.
Ankete katılan yöneticilerin yüzde 46.8’i çalıştıkları
kuruma yatırım almadığını söyledi.
En çok yatırım alanların yüzde 15’lik oranla iş geliştirme,
yüzde 13.5’lik oranla da bilgi teknolojileri
oldu.
İş geliştirmeye yatırım yapanların yüzde 25.3’ü,
25’ten az çalışanı olduğunu, yüzde 16.1’i 26 ile 50
çalışanı olduğu dile getirdi.
Yöneticilerin yüzde 35.7’si, şirketlerinin küçülmeye
gittiğini belirtti. Küçülme en çok perakende
(yüzde 60), moda ve lüks eşya (yüzde 50) ve imalat
(yüzde 44.6) sektörlerinde ortaya çıktı. Büyük
şirketler, küçük şirketlere kıyasla daha fazla küçülmeye
gitti.
100’den fazla çalışanı olan kuruluşların ortalama
yüzde 41.4’ü küçülmeye giderken, küçük kuruluşlarda
bu oran yüzde 31.9 seviyesinde ölçüldü.
Ankete katılanların yüzde 55.9’una göre ortaya
çıkan tablodan en çok uzmanların etkilendiği, bu
grubu yüzde 24.7’lik oranla orta düzey yöneticilerin,
yüzde 23.4 ile eksperlerin, yüzde 10’luk dilimde
müdür ve ortakların, yüzde 6.7’lik kısımda ise
üst düzey yöneticilerin takip ettiği anlaşıldı.
Katılımcıların yüzde 58.9’u, şirketlerinin önümüzdeki
6 ay içerisinde yeni profesyonelleri işe almayı
planladığını belirtirken, İK yöneticileri arasında
işe alma niyeti yüzde 60.5 olarak öne çıktı. İşe
alma planlaması BT (yüzde 55.3), üretim (yüzde
65.2) ve de KOBİ’ler (yüzde 62.7) olarak sıralandı.
Salgın döneminde ihtiyaç duyulan beceriler şöyle
sıralandı: Uyumluluk yüzde 51.2, liderlik yüzde
41.4, ekip yönetimi yüzde 38.9, dijital beceriler
yüzde 35.5, duygusal zeka yüzde 31.3, risk yönetimi
yüzde 31, karar verme yüzde 30, zaman yönetimi
yüzde 17.5, diğer yüzde 2.2
Yöneticilerin yüzde 59.6’sı şirketlerine ve mevcut
işlerine devam edeceklerine güvendiğini söylediler.
Salgın öncesi dönemden daha az olsa da katılımcıların
yüzde 12.6’sı, 2020 ilkbaharına kıyasla daha
umutluyken, kalan yüzde 22.2’si 2020 ilkbaharına
ve salgın öncesi döneme kıyasla daha az umutlu
çıktı.
En iyimser sektörler ise sırasıyla yüzde 78.6 ve yüzde
73.3’ünün Kovid-19 salgınından öncesi kadar
güvendiği enerji ve finansal hizmetlerle bankacılık
sektörleri, ardından da imalat, bilişim ve ilaç sektörleri
olarak sıralandı.
2020 ilkbaharından daha umutlu yöneticilerin
yüzdesi enerji sektöründe yüzde 78.6, finansal hizmetler
ve bankacılık yüzde 73.3, üretim yüzde 67.4,
BT’de yüzde 51.4, İlaç sektöründe yüzde 64 oldu.
Yöneticilerin yüzde 37,9’u kısa vadede işlerini değiştirmeyi
planlarken, yeni iş aramayanların yüzde
57,5’i mevcut koşullarından memnun olduğunu
söylüyor. Kalan yüzde 42,5’i de yeni iş adımı için
doğru zaman olmadığını düşünüyor.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 81
İSTATİSTİK
APLUS ENERJİ
Katkılarıyla
APLUS ENERJİ NİSAN 2021 ANALİZİ
2021 yılı Nisan ayında gerçekleşen toplam 25.830 GWh elektrik üretiminin %75,1’i serbest
üretim şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir. Serbest üretim şirketlerinin üretimdeki payı,
bir önceki aya göre 2,42 puan, geçen yılın aynı dönemine göre ise 3,15 puan azalmıştır.
Serbest üretim şirketlerini %17,9 oranla EÜAŞ santralleri ve %4’le lisanssız santraller
izlemektedir. Toplam üretimin %2,8’i İşletme Hakkı Devredilen Santraller, %0,2’si ise Yap-
İşlet-Devret santralleri tarafından üretilmiştir 1 .
APLUS ENERJİ NİSAN 2021 ANALİZİ
TEİAŞ tarafından yayımlanan üretim verilerine göre, 2021 Nisan ayında termik santrallerin
gerçekleşen toplam üretimdeki payı %52,18 olarak kaydedilmiştir. Yenilenebilir enerji
kaynaklarından elde edilen elektrik üretiminin payı ise %47,82 olarak gerçekleşmiştir 4 .
Gerçekleşen elektrik üretimi kaynak bakımından incelendiğinde ise 2021 Nisan ayında toplam
üretimin %21,6 sının doğal gaz ve LNG santralleri tarafından gerçekleştirildiği görülmektedir.
Barajlı hidroelektrik santraller, ilgili ayda toplam üretimin %19,5’ini karşılarken, akarsu tipi
hidroelektrik santraller ise %11,6 oranıyla üretime katkıda bulunmuştur. İthal kömür
santralleri nisan ayında toplam üretimin %13,1’ini karşılarken, yerli kömür santralleri ise
%15,4 oranında katkı sağlamıştır. Yenilenebilir enerji santrallerinden rüzgar enerjisi
santralleri toplam üretime %9, jeotermal ve güneş enerjisi santralleri 2 ise %7,7 oranında
katkıda bulunmuştur. Diğer termik santrallerin 3 üretimdeki payı ise %2,1 olarak
gerçekleşmiştir.
1
Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.
2
Jeotermal ve Güneş enerjisi santralleri “Diğer Yenilenebilir” olarak sınıflandırılmıştır.
3
Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız termik ve biyokütle santralleri diğer termik santraller olarak
sınıflandırılmaktadır.
2021 yılı Nisan 2020 ayında yılı Nisan gerçekleşen
toplam 25.830 GWh elektrik tedir. Toplam üretimin %2,8’i İş-
gaz ve LNG santralleri tarafından
ayında 181,16 %4’le TL/MWh lisanssız olarak santraller gerçekleşen izlemek-
ortalama piyasa lam takas üretimin fiyatı (PTF), %21,6 sının doğal
2021 yılı Nisan ayında, bir önceki yıla göre %72,3 oranında artarak 312,15 TL/MWh olarak
kaydedilmiştir. Bu dönemde gerçekleşen ortalama PTF, bir önceki aya göre (311,41 TL/MWh)
üretiminin %75,1’i %0,2 serbest oranında üretim artış göstermiştir. letme Hakkı Devredilen Santraller, gerçekleştirildiği görülmektedir.
şirketleri tarafından gerçekleştirilmiştir.
Serbest Nisan üretim 2021’de şirketle-
en yüksek günlük ralleri ortalama tarafından piyasa üretilmiştir takas fiyatı 1 . 29 Nisan gili Perşembe ayda toplam günü üretimin %19,5’ini
%0,2’si ise Yap-İşlet-Devret sant-
Barajlı hidroelektrik santraller, il-
426,38 TL/MWh olarak gerçekleşirken; en düşük günlük ortalama PTF ise 4 Nisan Pazar günü
rinin üretimdeki payı, bir önceki Gerçekleşen elektrik üretimi karşılarken, akarsu tipi hidroelektrik
santraller ise %11,6 ora-
229,95 TL/MWh olarak kaydedilmiştir. Piyasa takas fiyatları saatlik bazda incelendiğinde ise
aya göre 2,42 puan, geçen yılın kaynak bakımından incelendiğinde
günü saat ise 2021 09:00'da Nisan 15,40 ayında TL/MWh top- olarak gerçekleştiği nıyla üretime katkıda bulunmuş-
en yüksek PTF değerinin 27 Nisan Salı günü saat 19:00’da 567,00 TL/MWh, en düşük PTF
aynı dönemine değerinin göre ise ise 3,15 4 Nisan puan Pazar
azalmıştır. görülmektedir.
tur. İthal kömür santralleri nisan
1 Veriler Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin
Serbest üretim şirketlerini
ayında toplam üretimin %13,1’ini
yayımladığı Kamusal Raporlardan alınmıştır.
%17,9 oranla EÜAŞ santralleri ve
karşılarken, yerli kömür sant-
82 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
%0,2 oranında artış göstermiştir.
Nisan 2021’de en yüksek günlük ortalama piyasa takas fiyatı 29 Nisan Perşembe günü
426,38 TL/MWh olarak gerçekleşirken; en düşük günlük ortalama PTF ise 4 Nisan Pazar günü
229,95 TL/MWh olarak kaydedilmiştir. Piyasa takas fiyatları saatlik bazda incelendiğinde ise
en yüksek PTF değerinin 27 Nisan Salı günü saat 19:00’da 567,00 TL/MWh, en düşük PTF
değerinin ise 4 Nisan Pazar günü saat 09:00'da 15,40 TL/MWh olarak gerçekleştiği
görülmektedir.
2021 yılı Nisan ayında pik saatlerde 5 311,12 TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama PTF, bir
önceki ayın pik saatler ortalaması olan 322,32 TL/MWh’lik değere göre %3,5 oranında
azalmıştır 6 .
2020 yılı Nisan ayında pik dışı (off-peak) saatlerin PTF değeri ortalama 189,36,27 TL/MWh
iken, bu değer 2021 yılı Nisan ayında %65,4 oranında bir artış kaydetmiş ve 313,18 TL/MWh
olarak gerçekleşmiştir.
4
2021 Nisan verileri Yük Tevzi Bilgi Sistemi’nin yayımladığı 30 Nisan 2021 tarihli Kamusal Rapordan
alınmıştır.
ralleri 2020 ise yılı %15,4 Nisan oranında ayı içerisinde katkı toplam san ayında 19.131 termik GWh olan santrallerin elektrik talebi, (311,41 2021 TL/MWh) yılı Nisan %0,2 ayında oranında
sağlamıştır.
bir önceki
Yenilenebilir
yıla göre %33,91
enerji
oranında
gerçekleşen
artış göstererek,
toplam üretimdeki
25.617 GWh
artış
değerine
göstermiştir.
artmıştır 7 . 2020
santrallerinden rüzgar enerjisi payı %52,18 olarak kaydedilmiştir.
Yenilenebilir enerji kaynaklalük
ortalama piyasa takas fiyatı
Nisan 2021’de en yüksek gün-
yılı Nisan ayında 26.570 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, 2021 yılı Nisan ayında
santralleri toplam üretime %9,
35.580 MWh olarak gerçekleşmiştir.
jeotermal ve güneş enerjisi santralleri
rından elde edilen elektrik üretiminin
29 Nisan Perşembe günü 426,38
2 ise %7,7 oranında katkıda
bulunmuştur. Diğer termik santrallerin
üretimdeki payı ise %2,1
payı ise %47,82 olarak
gerçekleşmiştir 4 .
2020 yılı Nisan ayında 181,16
TL/MWh olarak gerçekleşirken;
en düşük günlük ortalama PTF
ise 4 Nisan Pazar günü 229,95
olarak gerçekleşmiştir.
TL/MWh olarak gerçekleşen ortalama
TL/MWh olarak kaydedilmiştir.
TEİAŞ tarafından yayımlanan
üretim verilerine göre, 2021 Ni- piyasa takas fiyatı (PTF),
2021 yılı Nisan ayında, bir önceki
yıla göre %72,3 oranında artarak
Piyasa takas fiyatları saatlik
bazda incelendiğinde ise en yüksek
PTF değerinin 27 Nisan Salı
2 Jeotermal ve Güneş enerjisi santralleri
“Diğer Yenilenebilir” olarak sınıf-
312,15 TL/MWh olarak kaydedilmiştir.
Bu dönemde gerçekleşen MWh, en düşük PTF değerinin ise
günü saat 19:00’da 567,00 TL/
landırılmıştır.
ortalama PTF, bir önceki aya göre 4 Nisan Pazar günü saat 09:00’da
3 Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız
termik ve biyokütle santralleri 4 2021 Nisan verileri Yük Tevzi Bilgi
15,40 TL/MWh olarak gerçekleştiği
görülmektedir.
diğer termik santraller olarak sınıflandırılmaktadır.
tarihli Kamusal Rapordan
Sistemi’nin yayımladığı 30 Nisan 2021
2021 yılı Nisan ayında pik saalınmıştır.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 83
2020 yılı Nisan ayı içerisinde toplam 19.131 GWh olan elektrik talebi, 2021 yılı Nisan ayında
bir önceki yıla göre %33,91 oranında artış göstererek, 25.617 GWh değerine artmıştır 7 . 2020
yılı Nisan ayında 26.570 MWh olarak ölçülen saatlik ortalama talep, 2021 yılı Nisan ayında
35.580 MWh olarak gerçekleşmiştir.
2021 yılı Mart ayı sonunda 96,632 MW olan toplam kurulu güç değeri 452,2 MW’lık artışla
2021 yılı Nisan ayı sonunda 97.084 MW olarak kaydedilmiştir.
Toplam kurulu gücün %67,6’lık (65.626 MW) kısmını serbest üretim şirketleri oluştururken,
EÜAŞ santrallerinin toplam kurulu güçteki payı %22,1 (21.425 MW) seviyesindedir 8 . Yap işlet
devret santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme hakkı devredilen santraller %2,9’luk (2.831
MW) bir orana sahiptir. Lisanssız santrallerin toplam kurulu güç içindeki payı da %7,3 (8.078
MW) olarak kaydedilmiştir.
5
Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki saatleri, pik dışı saatler ise 20:00-08:00 arasındaki saatleri ifade
eder.
6
Gün Öncesi Piyasası ortalama elektrik fiyatları hesaplamalarında kaynak olarak Enerji Piyasaları İşletme
A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları kullanılmaktadır.
7
2020 ve 2021 yılları için saatlik veriler YTBS Genel Günlük İşletme Neticesi Raporları’ndan alınmıştır.
atlerde 5 2021 311,12 yılı TL/MWh Nisan ayı sonunda olarak oluşan bu değer toplam 2021 kurulu yılı gücün Nisan %26,5’lik ayında kısmı rak gerçekleşmiştir.
(25.697 MW) doğal
gerçekleşen gaz ve ortalama LNG yakıt PTF, tipi santralleriyle bir %65,4 karşılanırken, oranında bir %23,9’luk artış kaydetmiş
ve 313,18 Bu yakıt TL/MWh tiplerini %11,7’lik olarak (11.336 96,632 MW) MW oranla olan yerli toplam kurulu
kısmı (23.213 2021 MW) yılı barajlı Mart hidrolik ayı sonunda
önceki ayın santraller pik saatler tarafından ortalaması karşılanmaktadır.
olan 322,32 kömür TL/MWh’lik 9 santralleri ve değere %9,3’lük gerçekleşmiştir.
oranla (8.987 MW) ithal kömür santralleri güç izlemektedir. değeri 452,2 Akarsu MW’lık artışla
tipi hidrolik santraller %8,4’lük bir orana (8.112 MW) sahipken, rüzgâr santralleri toplam
göre %3,5 oranında azalmıştır 6 . 2020 yılı Nisan ayı içerisinde 2021 yılı Nisan ayı sonunda
kurulu gücün %9,6’lık bir kısmını (9.294 MW) oluşturmaktadır 10 . Toplam kurulu gücün
2020 yılı Nisan ayında pik dışı
toplam 19.131 GWh olan elektrik 97.084 MW olarak kaydedilmiştir.
%7,2’lik kısmı (6.999 MW) güneş talebi, enerjisi 2021 santralleri, yılı Nisan %1,7’lik ayında bir kısmı (1.624 MW) jeotermal
(off-peak)
enerji
saatlerin
santrallerinden
PTF değeri
Toplam kurulu gücün %67,6’lık
oluşurken,
önceki
%1,9’luk
yıla göre
kısmı
%33,91
(1.822
oranında
MW) ise diğer termik santraller 11
ortalama tarafından 189,36,27 oluşturulmaktadır.
TL/MWh iken,
(65.626 MW) kısmını serbest üretim
şirketleri oluştururken, EÜAŞ
artış göstererek, 25.617 GWh değerine
artmıştır 7 . 2020 yılı Nisan santrallerinin toplam kurulu
5 Pik saatler 08:00-20:00 arasındaki
saatleri, pik dışı saatler ise 20:00-
ayında 26.570 MWh olarak ölçülen
saatlik ortalama talep, 2021 seviyesindedir 8 . Yap işlet devret
güçteki payı %22,1 (21.425 MW)
08:00 arasındaki saatleri ifade eder.
yılı Nisan ayında 35.580 MWh ola-
6 Gün Öncesi Piyasası ortalama
elektrik fiyatları hesaplamalarında
kaynak olarak Enerji Piyasaları İşletme
A.Ş. Piyasa Gelişim Raporları PTF ortalamaları
kullanılmaktadır.
7 2020 ve 2021 yılları için saatlik veriler
YTBS Genel Günlük İşletme Neticesi
Raporları’ndan alınmıştır.
8 Kaynak olarak TEİAŞ tarafından
yayımlanan 30 Nisan 2021 tarihli Genel
Günlük İşletme Neticesi raporu kullanılmaktadır.
8
Kaynak olarak TEİAŞ tarafından yayımlanan 30 Nisan 2021 tarihli Genel Günlük İşletme Neticesi raporu
84 • Mayıs kullanılmaktadır.
2021 • ENERJİ PANORAMA
9
Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri yerli kömür santrali olarak sınıflandırılmaktadır.
10
Akarsu tipi hidrolik santrallere lisanssız hidrolik santraller de dahildir.
11
2020 yılı Nisan ayında 2,954 milyar m 3 olarak kaydedilen toplam doğal gaz tüketimi, 2021 yılı
Nisan ayında %60,4 oranında bir artışla 4,080 milyar m 3 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik
santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarı 2020 yılı Nisan ayında 0,091 milyar m 3 iken bu
miktar, 2021 yılının aynı döneminde %634,8 oranında artarak 0,672 milyar m 3 olarak
kaydedilmiştir 12 . Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarının toplam doğal gaz
tüketimine oranı 2020 yılı Nisan ayında %4,8 iken, bu oran 2021 Nisan ayında %16,5 olarak
2020 gerçekleşmiştir yılı Nisan 13 ayında . 2,954 milyar m 3 olarak kaydedilen toplam doğal gaz tüketimi, 2021 yılı
Nisan ayında %60,4 oranında bir artışla 4,080 milyar m 3 olarak gerçekleşmiştir. Elektrik
santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarı 2020 yılı Nisan ayında 0,091 milyar m 3 iken bu
miktar, 2021 yılının aynı döneminde %634,8 oranında artarak 0,672 milyar m 3 olarak
kaydedilmiştir 12 . Elektrik santrallerinde tüketilen doğal gaz miktarının toplam doğal gaz
tüketimine oranı 2020 yılı Nisan ayında %4,8 iken, bu oran 2021 Nisan ayında %16,5 olarak
gerçekleşmiştir 13 .
10 Akarsu tipi hidrolik santrallere likurulu
gücün %7,2’lik kısmı
(6.999 MW) güneş enerjisi santralleri,
%1,7’lik kısmı (1.624 MW)
jeotermal enerji santrallerinden
oluşurken, %1,9’luk kısmı (1.822
MW) ise diğer termik santraller 11
tarafından oluşturulmaktadır.
2020 yılı Nisan ayında 2,954
milyar m 3 olarak kaydedilen toplam
doğal gaz tüketimi, 2021 yılı
Nisan ayında %60,4 oranında bir
artışla 4,080 milyar m 3 olarak
gerçekleşmiştir. Elektrik santrallerinde
tüketilen doğal gaz miktarı
2020 yılı Nisan ayında 0,091
milyar m 3 iken bu miktar, 2021
yılının aynı döneminde %634,8
oranında artarak 0,672 milyar
m 3 olarak kaydedilmiştir 12 . Elektrik
santrallerinde tüketilen doğal
gaz miktarının toplam doğal gaz
tüketimine oranı 2020 yılı Nisan
ayında %4,8 iken, bu oran 2021
Nisan ayında %16,5 olarak gerçekleşmiştir
13 .
santralleri %0,1’lik (129 MW), işletme
hakkı devredilen santraller
%2,9’luk (2.831 MW) bir orana
sahiptir. Lisanssız santrallerin
toplam kurulu güç içindeki payı
da %7,3 (8.078 MW) olarak kaydedilmiştir.
2021 yılı Nisan ayı sonunda
oluşan toplam kurulu gücün
%26,5’lik kısmı (25.697 MW) doğal
gaz ve LNG yakıt tipi santralleriyle
karşılanırken, %23,9’luk
kısmı (23.213 MW) barajlı hidrolik
santraller tarafından karşılanmaktadır.
Bu yakıt tiplerini
%11,7’lik (11.336 MW) oranla yerli
kömür 9 santralleri ve %9,3’lük
oranla (8.987 MW) ithal kömür
santralleri izlemektedir. Akarsu
tipi hidrolik santraller %8,4’lük
bir orana (8.112 MW) sahipken,
rüzgâr santralleri toplam kurulu
gücün %9,6’lık bir kısmını (9.294
MW) oluşturmaktadır 10 . Toplam
12
2021 yılı Nisan ayı Elektrik üretimi için tüketilen toplam doğalgaz miktarı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan dolayı hesaplanan
oranlarda farklılık bulunabilir.
13
2021 yılı Nisan için en son 25 Nisan verisi yayınlanmıştır. Bu sebeple artış oranları hesaplanırken 2020
Nisan ayının da 25 günlük verisi kullanılmıştır.
12
2021 yılı Nisan ayı Elektrik üretimi için tüketilen toplam doğalgaz miktarı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan dolayı hesaplanan
oranlarda farklılık bulunabilir.
13
9 Taş kömürü, linyit ve asfaltit santralleri
yerli kömür santrali olarak sınıf-
2021 yılı Nisan için en son 25 Nisan verisi yayınlanmıştır. Bu sebeple artış oranları hesaplanırken 2020
Nisan ayının da 25 günlük verisi kullanılmıştır.
landırılmaktadır.
sanssız hidrolik santraller de dahildir.
11 Fuel-oil, nafta, motorin, LPG, lisanssız
termik, kojenerasyon ve biyokütle
santralleri diğer termik santraller
olarak sınıflandırılmaktadır.
12 2021 yılı Nisan ayı Elektrik üretimi
için tüketilen toplam doğalgaz
miktarı, T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü
raporlarından alınmaktadır. Yuvarlamalardan
dolayı hesaplanan oranlarda
farklılık bulunabilir.
13 2021 yılı Nisan için en son 25
Nisan verisi yayınlanmıştır. Bu sebeple
artış oranları hesaplanırken 2020
Nisan ayının da 25 günlük verisi kullanılmıştır.
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 85
SOSYAL MEDYA
Geçtiğimiz ayın sosyal medyada yer
alan başlıklarından seçmeler sizlerle...
86 • Mayıs 2021 • ENERJİ PANORAMA
ENERJİ PANORAMA • Mayıs 2021 • 87