25.06.2021 Views

Sefer-i İdrak 3

Arnavutköy YediHilal, Sefer-i İdrak Haziran 3. Sayı

Arnavutköy YediHilal, Sefer-i İdrak Haziran 3. Sayı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Özel Kalem Müdürü: Kethüda

24

Sefer - i İdrak

Kethüda tabiri çeşitli değişimler ile birlikte çok eski bir geçmişe sahiptir. Kethüdâ Kelimesinin

en eski Haline İran’da II. Pers krallığı döneminde rastlanmıştır. Bu devirde Kethüdâ tabiri

devlete karşı köy yöneticisi anlamında kullanılmıştır. Safeviler devrinde ise Kethüda Tabiri Ev

Sahibi, Aile reisi, evin büyüğü anlamlarına gelmekteyken zaman geçtikçe anlamı genişlemiş ve

muhtar, vali, vergi toplayan memur anlamlarını kazanmıştır.

Osmanlı Devletinde ise bu tabire XV. yy kaynaklarında rastlamaktayız. Osmanlı devletinde bu

tabir bölgelerin ve yerlerin değişikliğine bağlı olarak muhtar, emin, baş gibi anlamlara gelmekteydi.

Bu tabir 15. Yüzyıldan itibaren Osmanlı devlet teşkilatında “Devlet işlerini yöneten

görevlilerin yardımcıları” anlamını kazanmıştır. Sadrazamın, askeri ve mülki görevliler gibi en

alt yönetim kısmı dâhil hepsinin yanında bir kethüdası vardı.

En önemli kethüdâ ise “Sadaret Kethüdasıydı” bu kişi Divanı Hümayun‘da sadrazamın işleri ile

meşgul olmaktaydı. Sadaret Kethüdası görevini II. Mahmud devrinde yerini Umur-i Mülkiye

Teşkilatına bıraktı bu teşkilat 1837 yılında son olarak Dâhiliye Nezareti Adını Almıştır. Sadaret

Kethüdasının ardından beylerbeyi, vali ve sancak beylerinin emrinde bulunan kethüdâlar

önem teşkil ederdi. Fatih Sultan Mehmet Devri ile II. Bayezid devrinde Anadolu ve Rumeli

Vilayetleri Kethüdâları ortaya çıkmıştır. Bu kethüdâların özellikleri bağlı bulundukları beylerbeyine

vergi toplanmasında yardımcı olmaktı.

Kethüdâların seçilmesi ve tayin edilmesi tamamen Vali’lerin elinde olan bir durumdur. Sadece

Mısır’da Kethüdâ olabilmek için Türk olma zorunluluğu vardı. Diğer yönetim yerlerinde Türk

olma zorunluluğu bulunmamaktaydı. Beylerbeyleri ile sancakbeylerine bağlı olarak “Kapı Kethüdası”

denen İstanbul’da ikamet eden ve Babıâli (Valilik)’de ki gelişmelerden haberdar eden

yardımcıları bulunmaktaydı.

Eflak, boğdan voyvodalarının, Rodos şehrinin kadısının da kapı kethüdâları da bulunurdu.

Ancak 16. Yy. Eflak ve boğdan voyvodalarının yardımcılarına kethüda değil “Âdem” denmiş

daha sonra gayrimüslim oldukları için bu kişilere “Kâhya” denmiştir.

Askeri Alanda ise Akıncı Kethüdâsı taşrada bulunan Yeniçeri Kethüdâsı vardı. Bu kethüdâların

en önemlisi İstanbul’da bulunan “Kul Kethüdası” olarak anılan kişilerdi. Bu kişiler Yeniçeri

Ağasından sonra en Yüksek rütbeli subay olarak bilinmekteydi.

Osmanlı sarayının harem teşkilâtında cariyelerin âmirine “kâhya (kethüdâ) kadın” denirdi.

Bu kişiler Valide Sultan dairesine bağlı bulunurdu.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!