Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Şiirleriyle İnsanlığa Işık Tutan Bir
Şair ve Filozof: Muhammed İkbal
30
Sefer - i İdrak
Muhammed İkbal, Pencap eyaletinin Keşmir sınırı yakınındaki Siyâlkût şehrinde dünyaya
geldi. Doğum tarihi konusunda farklı bilgiler verilmektedir. Ama kendisi doktora tezinde
8 Kasım 1877’de (2 Zilkade 1294) doğduğunu yazmıştır. Babası Nur Muhammed Oğluna İslami
adetleri ve ibadetleri ifade ederek Muhammed İkbal adını verdi. Ailesinin ve çevresinin onun
gelişiminde gösterdikleri hassasiyet sayesinde daha küçük yaşta bilgilerle dolmaya başladı. İlk
okula başlamadan Kur’an-ı Kerim’i düzgün bir şekilde okumayı öğrendi. İlk okulu bitirdikten
sonra, İngilizce eğitim veren bir okulda okumaya karar verdi. İlk başlarda babası buna karşı
çıkmıştı. Çünkü dinine olan bağlılığı oğlunu ilk olarak sağlam bir dini eğitim almaya teşvik
ediyordu. Ama sonra İkbal’in öğretmeni, Nur Muhammed’le konuşarak İkbal’e Arapça Farsça
ve diğer bütün dini bilgileri öğreteceğine dair söz vererek babasını ikna etti. Böylece İkbal bir
yandan batı Dili ve bilgilerini öğrenirken diğer yandan Arapça ve Farsça dillerini öğrendi. Ve
onu şiir yazmaya da teşvik ederek şiir yazmaya başlamasını sağladı. İkbal’in zamanla gösterdiği
başarıdan dolayı, babasının arkadaşları çeşitli evlerde ve yerlerde yaptıkları toplantılara İkbal’i
çağırmaya başladılar. O zamanlarda Hindistan’ın çok büyük bir sorunu vardı.
Daha İkbal doğmadan önce, Hindistan 1746 yılında İngilizler tarafından işgale uğramıştı.
Zaman geçtikçe İngilizler Hinduların kalplerini, Hintli Müslümanlara karşı fitne ateşiyle
doldurup onları birbirine düşman etmişlerdi. Bu olanlar yüzünden savaşacak durumda olmayan
Hintli Müslümanlar kendilerine liderlik edecek bir fikir adamına ihtiyaç duymaya başlamışlardı.
Ama ne yazık ki o zamanlarda bu büyük sorunu çözecek bir âlim veya lider yoktu.
İkbal katıldığı bu toplantılarda insanların sıkıntılarını ve sorunlarını dinleyerek çözüm yolu
bulmak adına yola koyuldu. Bunun için ilk olarak felsefe tahsili yapmaya karar verdi. Böylelikle
1895 yılında dönemin meşhur İslam alimlerinin bulunduğu Lahor şehrine gidip felsefe dersleri
aldı. Ama Hintli Müslümanlara hizmet edememek onu derdinden yaralıyordu. Bu yüzden İkbal,
ancak İngilizlere karşı onların oyunlarıyla karşılık verirse onları yenebileceğini biliyordu.
Bu da yalnızca İngiltere’ye gidip, onları kendi içlerinde öğrenmekle mümkündü. Onun için