Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
2Sefer - i İdrak
Ulu Hakan Abdulhamit Han’ın Rüyası
HİCAZ DEMİR YOLU
II. Abdülhamid Han’ın “Hamidiye
Hicaz Demir Yolu” ismini verdiği bu proje,
develerle aylar süren yolculuğu daha kısa
bir sürede yapabilmek içindi. II. Abdülhamid
Hân, Peygamber âşığı müminlerin, O
Âlemler Sultanının nurlu eşiğine yüz sürerek
muhabbetlerini arz edebilmelerini
kolaylaştırmak için İstanbul’dan Medîne-i
Münevvere’ye uzanan bir tren yolu yaptırmıştır.
1900 yılında çalışmalara başlandı ve tam
olarak bitirilemese de 1908 yılında proje
genel hatlarıyla tamamlandı. Resmi olarak
1 Eylül 1900 tarihinde Şam’da yapılan
bir törenle çalışmalar başladı. 1 Eylül 1904
tarihinde demir yolu 460 km uzunluğuna
ulaştı. Öyle ki; tren yolunun istasyonlarını
da sünnet-i seniyyeye uygun olması için
Peygamber Efendimiz ’in seferlerinde konakladığı
yerlere inşa ettirmiştir.
Demir yolu 1 Eylül 1908 tarihinde
resmen faaliyete başladı. Daha önce
ulaşımı 40 gün süren Şam- Medine arası
72 saate indi. 1911 yılında Kudüs hattına
ekler yapıldı. 1918 yılında demir yolunun
toplam uzunluğu 1900 kilometreyi geçti.
Projenin Mekke’ye uzatılması farklı sebeplerden
dolayı engellendi.
II. Abdulhamid Han’ın baş politikası olan Panislamizme
bağlı olarak pratik yarara dönüştürdüğü
halifelik kavramıyla birlikte başlattığı demir yolu
projesi asıl amacı elbette merkezi idarenin güçlenmesi
ve stratejik üstünlük kurma çabası olmasına
karşın, bu iş için yurt içinde ve yurt dışındaki
müslümanlardan paralar toplanırken, hac vazifelerinin
güvenli ve hızlı bir şekilde yerine getirilmesine
yardımcı olacağı söz konusuydu. Ayrıca
Medine Tren İstasyonunu Nebiyy-i Muhterem
-sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ‘in ruhaniyetini
rahatsız etmemek düşüncesiyle Kubbe-i
Hadrâ’dan yaklaşık 2 km. uzağa yaptırmış ve Medine
içerisinde bulunan bütün raylar, -üzerinden
vagonlar geçtikçe gürültü çıkarmasınlar diyekeçe
ile kaplatmıştır.
Keçe ile döşenen bu raylar da Allah Resul’üne
duyulan hürmet ve muhabbet dolayısıyla
günün belli saatlerinde gülsuyu ile yıkanmıştır.
Osmanlı’nın bu mukaddes beldelere yaptığı
her hizmet, Şâir Nâbî’nin;
Sakın terk-i edebden kûy-i Mahbûb-i Hüdâ’dır
bu;
Nazargâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafâ’dır bu!..
“Cenâb-ı Hakk’ın nazargâhı ve O’nun Sevgili
Rasûlü Hazret-i Muhammed Mustafâ -sallâllâhu
aleyhi ve sellem-’in makâmı ve beldesi olan bu
yerde edebe riayetsizlikten sakın!..”
İkazıyla başlayan na’tında dâvet ettiği
edep, hürmet, muhabbet ve hassasiyetin âdeta
müşahhas birer ifadesi mahiyetinde gerçekleşmiştir.
Hicaz Demir Yolu, Ulu Hakan Sultan Abdulhamid
Han’ın İslami politikasının bir sembolü oldu.