Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Milyon dolarlık
dostlar
Yaşlanma
yeniden tanımlanıyor
#Bizi Etkileyen Her Şey #4
Hızlı değil yavaş tüketim
Neden Önemli:
Finansal sağlık
Marka tasarımında
koku ve ses
Cannes Lions’ta öne
çıkan 6 trend
I SN 1301-1675
MARKA YÖNETENLERİN
BİLGİ KAYNAĞI
WWW.MEDIACAT.COM • YIL: 29 | SAYI: 316 • TEMMUZ-AĞUSTOS 2021 - 07-08
KDV DAHİL 37,5 TL KIBRIS 40,5 TL
Sporun değişen paradigması
Teknoloji ve insan
bir araya gelince
her şey mümkün
Birlikte mümkün
İÇİNDEKİLER
Temmuz-Ağustos 2021 Öne Çıkanlar
42
KAPAK
SPORUN DEĞİŞEN PARADİGMASI
Pandeminin en çok sarstığı alanlardan sporda, şu sıralar
heyecanını paylaştığımız iki büyük küresel etkinlik var: EURO
2020 ile Tokyo 2020 Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları.
Pandemi sporun birleştirici gücünü sekteye uğratsa da,
ertelenen etkinliklerin teknolojik, ekonomik ve sosyal etkilerine
yönelik beklentiler yüksek. Uluslararası alanda “spor adına
kayıp yıl” olarak nitelendirilen 2020’nin ardından, sporun
değişen paradigması marka, pazarlama ve spor birlikteliğinin
bugününü ve geleceğini yeniden şekillendiriyor.
İŞ DÜNYASI
Temel yaklaşım sürekli
iyileştirme
Nazım Erdoğan
Sahibinden.com’u bir
teknoloji şirketi olarak
konumlandırdıklarını ifade eden
Sahibinden.com Pazarlamadan
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Nazım Erdoğan’la bir araya
geldik.
İŞ DÜNYASI
-Bulut kullanımı hızla arttı
Didem Duru
Cisco Türkiye Genel Müdürü Didem
Duru’ya göre pandeminin ortaya
koyduğu en önemli gerçeklerden
biri internete erişimi artırma
ihtiyacının aciliyeti.
YARATICILIK
Rekabet gücü güven
ilişkisiyle kazanılır
Jose Miguel Sokoloff
Bu yıl Brand Week Istanbul’da
ağırlayacağımız konuklarımızdan
MullenLowe Group Creative
Council Global Başkanı Jose
Miguel Sokoloff’la etkili yaratıcılık,
yeni dünyanın işbirlikleri ve
“önemsenen reklam yapma”nın
inceliklerinde geziniyoruz.
YARATICILIK
-Yeni deneyimleri seçin
Prof. Craig Wright
Yale Üniversitesi’nden Prof.
Craig Wright, hayatı boyunca
“dâhileri” ve hayatlarını inceledi.
Sonuçlarını The Hidden Habits of
Genius kitabında anlatan Wright
ile dâhileri tartıştık.
BEĞEN BUTONU
10 Tutkularımıza yer açalım
Pelin Özkan
12 Kitap
GÜNCEL
16 Türkiye’den Haberler
17 Global Haberler
18 Spotlight
Fulya Alışır
20 Trend
Meditasyon uygulamaları
22 Polaris Ödülleri 2021 sahiplerini
buldu
İŞ DÜNYASI
28 İklim, kamuoyu ve eylem
Dünya; iklim değişikliği, benzeri
görülmemiş biyolojik çeşitlilik
kaybı, artan eşitsizlikler ve Covid-19
salgını gibi birden fazla krizle karşı
karşıya. Peki, iklim değişikliğiyle
mücadele planlarında kamuoyu
nerede duruyor? Ipsos Dünya
Günü Araştırması ile iklim değişikliği
konusunda kamuoyu ve eylem
ilişkisine daha yakından bakıyoruz.
MEDYA
34 Hüzün ve sevinç bir arada
36 Platformlar ve manşetler
Nüzhet Algüneş
38 Platform savaşlarının öğrettikleri
Medya alışkanlıklarının pandemi
etkisindeki değişiminin bir yansıması
da lügatımıza giren “platform
savaşları” ya da “streaming
savaşları” kavramlarına daha
fazla müracaat etmemiz oldu.
Karantina dönemi izlenmelerinde,
türlü şekillerde birbirleriyle çarpışan
ve birbirlerinden ayrışan TV ve
platformlar cephesinde -pandeminin
itici gücüyle- alınacak bazı dersler
var gibi görünüyor.
KÜLTÜR
58 Statükoyu kurcalamak
60 Milyon dolarlık dostlar
Bu yıl 25’inci yıldönümü vesilesiyle
yeniden karşımıza çıkan Friends,
aslında 1994’te hayatımıza girdiği
andan bu yana kişisel bağlar
kurduğumuz bir hikâye olmanın
çok ötesine geçti. Küresel bir kültür
yaratarak tüm toplumlara ve 7’den
77’ye tüm jenerasyonlara sihrini
yaymayı başardı.
MARKETING
62 Kategorileri aşmak
İhsan Özçıtak
64 Neden Önemli: Finansal sağlık
66 Yaşlanma yeniden tanımlanıyor
Dr. Gül Şener
68 Dostluk zamanı
“Tut ki karnım acıktı, anneme
küstüm, tüm şehir bana küstü. Bir
kedim bile yok, anlıyor musun?”
Kemal Burkay'ın kaleminden çıkıp
Sezen Aksu'nun sesiyle kültleşen
Gülümse, bir insanın yalnızlığının
varabileceği en uç noktayı
kedisizlikle anlatıyordu. Pandemi
nedeniyle iyice yalnızlaşan
hayatlarımızda, o kediye her
zamankinden çok ihtiyacımız olabilir.
İÇİNDEKİLER
DİJİTAL
74 40 yaş altı reklam pazarlama
insanları!
Kayhan Dural
76 Aradığınız oyuncuya şu an
ulaşılamıyor
E-spor ve oyun kültüründe
uzmanlaşmış global ajans network'ü
DDB FTW İstanbul, oyun ve e-spor
evrenini daha anlaşılır kılmak için
Twentify'la işbirliğine gitti. DDB FTW
İstanbul Ekibi, oyuncu tutum ve
davranışları araştırmasının çıktılarını
MediaCat için hazırladı.
78 Yeni birey yeni toplumsal
80 Ticaretin geleceğinde ne var?
84 Bizi Etkileyen Her Şey #4: Hızlı
değil yavaş tüketim
Özellikle pandemiyle birlikte,
hayatın içinde o kadar hızlı olmanın
pek anlamı kalmadı. Evlerde
olunca koşturmak anlamsızlaştı,
koşturmadan da yaşanabileceğini
görmeye başladık. Deeper, Bizi
Etkileyen Her Şey serisinin dördüncü
araştırmasında rotayı yavaş tüketime
kırıyor.
TASARIM
90 Kreatifin Keşfi
Kreatiflerin keşif dünyasına konuk
olduğumuz serimizde bu ay, Rafineri
Sr. Art Direktör Emel Karadeniz’i
ağırlıyoruz.
92 Marka tasarımında koku ve ses
Ozan Karakoç
YARATICILIK
94 Effie’ler yeni sahiplerinde
102 Sosyo-teknik dönemde varoluş
Yapay zekâ ve algoritmalar gibi
dijital sistemlerle ilişkimizden
teknolojinin sosyal gücüne, Stanford
University'den Alix Dunn’la sosyoteknik
dönemin zorluklarını tartıştık.
110 Ad*Watch
112 Cannes Lions’tan öne çıkan 6
trend
Cannes Lions Uluslararası Yaratıcılık
Festivali bu sene de geçen yıl
olduğu gibi online gerçekleşti. 21-
REKLAM VE ADVERTORIAL İNDEKSİ
3K1A 63
Ajans Press 71
Akbank 103
Axa Sigorta 93
B2Press 24
Damat Tween 13
iyzico 82 ve 83
İşbir Yatak 9
Kapsül 25
KFC 105
LC Waikiki 111
Lezita 19
25 Haziran tarihleri arasında hayat
bulan festivalde, ödüllerin sahiplerini
bulduğu canlı yayınlara ek olarak ondemand
konuşmalar da vardı.
114 Grand Prix yarışı
116 Felis Kampanyalar
120 Güldeniz’in arşivinden
Anılara daldığımız
#ofotoğrafınhikâyesi serisinde bu ay
Güldeniz Şeşen Bilginer’in geçmişinde
yolculuğa çıkıyoruz. Cannes’dan
Tarabya’ya uzanan bu seçkide,
geçtiğimiz 10 yılın gurur ve dostlukla
bezeli hatıraları yer alıyor.
Reckitt 95
Reklamania 100
Şekerbank 107
Tasarist 49
Titrifikir 97
Turkcell 35
E.C.A 7
Elidor 40 ve 41
Facebook 14 ve 15
Lipton 56 ve 57
LÖSEV 119
Maltepe Üniversitesi 101
TürkTraktör 88
Unilever 72 ve 73
VakıfBank 51
Golf Dondurma 109
Novartis
AK
Vodafone
ÖKİ ve karşısı
IAB 21
OKEY 98 ve 99
Yataş 55
EDİTÖRDEN
MediaCat
Kayıp zamanın
izinde
mediacatonline
MediaCat
orunlar var. “Olağanüstü zamanlar”
pandemi öncesi ha-
S
yatımızın olağan akışına açtığı
parantezi kapatmak bilmiyor.
Dost sohbetlerinden ana haber
bültenlerine, internetin kuytu dehlizlerinden
milyon satan kitaplara kadar dört bir
koldan COVID-19’un insanlığa kaybettirdiği
ve kaybettireceği zamanın muhasebesini
yapıyoruz.
Ancak umut da var. Fırtınalı ayların
ardından dünya eski ritminde dönmek
için çabalıyor. Bu çabanın bir örneğini
spor alanında görmek mümkün. “Sporun
kayıp yılı” 2020'yi bozulan moralimiz ve
hızı durma noktasına gelen bazal metabolizmamızla
uğurlamamızı takip eden altı
aylık bekleyişin ardından yüzünü nihayet
gösteren küresel spor etkinlikleri bu ay derginizin
de dört bir köşesinden sizi oyuna katılmaya
çağırıyor.
EURO 2020 ile Tokyo 2020 Olimpiyatları
ve Paralimpik Oyunları ekseninde,
sporun değişen paradigmasının sektörde
yarattığı değişimi farklı perspektiflerden
incelediğimiz sayfalarla başlayan maratona,
DDB FTW İstanbul’un oyun ve e-spor
evrenini daha anlaşılır kılmak için gerçekleştirdiği
oyuncu araştırmasının çıktılarıyla
devam edeceksiniz.
Elbette, derginiz bu 120 sayfalık yolculuğu
bir maratondan ziyade mola gibi
deneyimlemek isteyenlerin de keyifle okuyacakları
farklı araştırma, söyleşi ve dosya
konularına ev sahipliği yapıyor. Geri dönüşü
muhteşem olan Friends dizisinden
insanlığı geri dönüşü olmayan bir felakete
sürükleyen iklim krizine, son dönemin
revaçtaki konularından finansal sağlıktan
evcil hayvan sahipliğinin ruh sağlığına etkilerine
pek çok başlık ilerleyen sayfalarda
sizlerle.
KİTAPLIĞINIZDA BİZE YER AÇIN
Selamı Proust’a atıfla verip sohbeti kitaplara
getirmemek olmaz. MediaCat Kitapları
bu ay da kıymetli kurgudışı eserlerle kitaplığınızın
en güzel köşesine talip. Seth Godin
imzalı “Kurcala: En Son Ne Zaman Yeni Bir
Şey Yaptınız?” yenilenen baskısıyla raflarda.
Vesileyle Jonas Berger’in yeni kitabı
“Değişimi Tetiklemek: Düşünceleri Değiştirmenin
Bilimi”nin de bu ay MediaCat Kitapları
etiketiyle raflardaki yerini alacağını
müjdeleyelim.
Sizi derginizle baş başa bırakmadan
önce ufak bir şarkı önerisi… Bu ay Editörden’de
bana Plastic Bertrand’dan Major
Tom eşlik ediyor. Yeni sayılarda, kitaplarda
ve her gün mediacat.com adresinde buluşmak
dileğiyle.
MediaCat
ARZU NİLAY KOCASU
/company/MediaCat
Sayı: 316 • Temmuz-Ağustos 2021
ISSN: 1301 - 7675
Yayın Türü
Süreli yaygın yayın (aylık)
Sahibi
Kapital Medya Hizmetleri AŞ
İmtiyaz Sahibi
Pelin Özkan
Genel Yayın Yönetmeni
Pelin Özkan
pelinozkan@kapital.com.tr
Genel Müdür Yardımcısı
Birce Güler
birceguler@kapital.com.tr
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Arzu Nilay Kocasu
arzunilaykocasu@kapital.com.tr
Editör
Tuğba Özöğretmen
tugbadulger@kapital.com.tr
Muhabir
Gönül Hadımlı
gonulhadimli@kapital.com.tr
Ek Yayınlar Editörü
Sultan Öncü Arslanoğlu
sultanoncu@kapital.com.tr
İnternet Editörü
Sencer Uçar
sencerucar@kapital.com.tr
Yardımcı İnternet Editörü
Simge Şenses
simgesenses@kapital.com.tr
Görsel Yönetmenler
İlker Kurt
ilkerkurt@kapital.com.tr
Levent Kal
leventkal@kapital.com.tr
Kapak
4129Grey
Sosyal Medya Uzmanı
Oğulcan Palabıyık
ogulcanpalabiyik@kapital.com.tr
İçerik Direktörü
Alev Kaynak
alevkaynak@kapital.com.tr
İçerik Müdürü
Doğan Terzi
doganterzi@kapital.com.tr
Katkıda Bulunanlar
Ahmet Terzioğlu, Bediz Eker,
Defne Sarıçetin, DDB FTW
İstanbul Ekibi, Ece Ertürk, Gül
Şener, Işıl Karaaslan, İhsan
Özçıtak, Kayhan Dural, Nüzhet
Algüneş, Ozan Karakoç
REKLAM SATIŞ
Reklam ve Etkinlik Satış Direktörü
Aysun Zeren Kangı
aysunzeren@kapital.com.tr
Kıdemli Reklam ve Etkinlik Satış
Müdürü
Cansu Ersöz
cansuersoz@kapital.com.tr
Reklam ve Etkinlik Satış Müdürleri
Gamze Oktay
gamzeoktay@kapital.com.tr
Buket Alpboğan
buketalpbogan@kapital.com.tr
KAPİTAL MEDYA LONDRA
Londra Temsilcisi
Ozan Mert
ozanmert@kapital.com.tr
Global Editör
Nazlı Selin Özkan
selinozkan@kapital.com.tr
PAZARLAMA
Etkinlik Yöneticileri
Cankız Akkaya
cankizakkaya@kapital.com.tr
Zeynep Özfırıncı
zeynepozfirinci@kapital.com.tr
Satın Alma ve İdari İşler Direktörü
Serdal Tiftik
serdaltiftik@kapital.com.tr
Etkinlik Satış Müdürü
Savaş Seçkinler
savasseckinler@kapital.com.tr
MEDIACAT KİTAPLARI
Kitap Editörü
Barış Cezar
bariscezar@kapital.com.tr
Kitap Satış ve Dağıtım Sorumlusu
Salih Şahin
salihsahin@kapital.com.tr
T: (212) 282 26 40
www.mediacat.com
Yönetim Yeri
Nispetiye Caddesi, Akmerkez
E Blok Kat: 6 Etiler 34349 İstanbul
T: 212 282 26 40
F: 212 282 26 32
Baskı
Promat Basım Sanayi ve Ticaret Aş.
Orhangazi Mahallesi 1673.Sokak
No:34 Esenyurt 34348 İstanbul
T: 212 622 63 63
F: 212 605 07 98
info@promat.com.tr
Dağıtım
Dünya Dağıtım
T: 212 440 29 85
© MediaCat Kapital Medya AŞ tarafından
TC yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır.
MediaCat’in isim ve yayın hakkı Kapital Medya
AŞ’ye aittir. MediaCat’te yayımlanan yazı,
fotoğraf, karikatür ve illüstrasyonların her hakkı
saklıdır. Kaynak gösterilmeden kullanılamaz.
İmzalı yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.
8 MediaCat
BEĞEN BUTONU
Tutkularımıza
yer açalım
PELİN ÖZKAN
pelinozkan@kapital.com.tr
Başarı için sadece heyecan, eğitim, çok çalışmak
yetmiyor. Önemli olan tutkularımıza da kucak
açabilmek, onlardan keyif alabilmek, onlara sıkı sıkı
sarılmak. Sığınacak bir liman aradığınızda elinizin
altında bulunması için öneriyorum.
İnsan iyiyle kötünün belirgin
bir şekilde ayırt edilebi-
"
leceği bir dünya ister, çünkü
onda doğuştan gelen,
gemlenemez bir anlamadan yargılama
arzusu vardır. Dinler ve ideolojiler bu
arzu üzerine kurulmuştur” diyor Milan
Kundera.
Günümüz insanının en büyük zaaflarından
biri: Anlamadan, dinlemeden
bir yargıya varmak. Her gün onlarcasıyla
karşılaşıyoruz. Sosyal medyada
haberi tıklayıp içeriğini okumadan sadece
başlığına bakıp yorum yapan milyonlarcası…
Ya da araştırmadan haber
yapan onlarca gazeteci… Hiçbir fikri
olmadığı halde her gün televizyonlara
çıkıp saatlerce boş konuşan onlarca
yorumcu… “Acaba?” sorusunu hiç sormayan,
sorgulamadan duyduklarına
inanan, hiç tanımadığı insanları bile
düşman belleyen milyonlarca insan…
Sadece anlamadan yargılama arzusu
mu tek zaafımız? Bana kalsa ilk
sırada “duyarsızlık” olmalı derim. Doğaya
verilen tahribata tepki vermeyen,
hayvanlara eziyet eden ve buna susan
milyonlarca insan… Üstelik hepimiz giderek
kanıksıyoruz bu durumu… Hırsızlıktan,
yolsuzluktan, kendi vergilerinin
heba edilmesinden hiç rahatsız
olmayan koskoca bir toplum…
Pandemiyle birlikte bozulan psikolojimiz,
gittikçe azalan tahammül
seviyemiz, çevremizde olan bitene
gittikçe duyarsız hale gelmemiz… Kaybolan
değerler, sızlamayan vicdanlar…
Tüm bunlara neredeyse bir avuç insan
dayanmaya çalışıyor gibi geliyor bana
zaman zaman.
Tüm bu nedenlerden, oturup yazmak
gelmedi içimden. Ama yeni yazı işleri
müdürümüz sevgili Arzu Nilay Kocasu
yazı bekler benden. O yüzden bu
ay sadece okuduklarımı, izlediklerimi
paylaşmak istedim. Hoşunuza giderse
belki hep böyle devam ederiz.
Başarı için sadece heyecan, eğitim,
çok çalışmak yetmiyor. Önemli olan
tutkularımıza da kucak açabilmek, on-
lardan keyif alabilmek, onlara sıkı sıkı
sarılmak. Sığınacak bir liman aradığınızda
elinizin altında bulunması için
öneriyorum.
#Roman
FRANSIZ TEĞMENİN KADINI
Postmodern edebiyatın başyapıtlarından
biri olan Fransız Teğmenin Kadını
özellikle genç yaratıcılar için muazzam
bir okuma deneyimi sağlayacaktır.
Romanın yazarı John Fowles yaşadığı
çağdan 100 yıl öncesine gider ve
tarihin en baskıcı dönemlerinden biri
olan İngiltere’deki Victoria Çağı’nı sorgulatır.
Hem de bunu öyle büyük bir ustalıkla
yapar ki aslında sorguladığımız
bugünümüzdür. O dönemdeki ahlak
anlayışını, adalet terazisini, toplumsal
cinsiyet eşitsizliğini, sınıfsal çelişkileri,
din ve ahlak adına yapılan baskıları
okurken “Bugün ne değişti ki?” sorusunu
sorarken buluruz kendimizi.
Edebiyat akımları, Tanrı anlatıcı
gibi kavramlar da Fowles’ın eleştiri oklarının
hedefindedir. Fransız Teğmenin
Kadını’nda Fowles bizi bir deneyime,
oyuna davet eder. Kitabı okurken başından
sonuna tetikteyizdir. Çünkü her
an bir sürprizle karşılaşabiliriz. Yazarın
ne zaman karşımıza çıkacağını bilemeyiz.
Tam büyük bir heyecanla öykünün
akışına kapılmış giderken, bir anda ya-
10 MediaCat
yeniden keşfetmek, bir resmin hikâyesiyle
hayallere dalmak ya da Nâzım’ın
dizeleri arasında kaybolmak…
zar girer araya ve bizimle dertleşmeye
başlar. Bazen kahramanlarıyla, zaman
zaman da kendisiyle dalga geçer.
Bir sürpriz de kitabın finalinde
bekler. Hikâyeyi birden fazla sonla
tamamlar Fowles. Hangisini seçeceğimiz
bize kalmış. Ayrıca pek çok final
hayal edebilmemiz için bizi cesaretlendirir.
Kitap boyunca sanki birlikte
yazıyormuşuz duygusu yaratması da
cabası.
Marx, Darwin, varoluşçuluk akımı
romana baştan sona eşlik eder. Örneğin,
hikâyenin en can alıcı noktasında
birden Fowles araya girer ve karakterin
neden öyle davrandığını Darwin’in teorileri
eşliğinde açıklar.
Fransız Teğmenin Kadını insanın
yaşamında birden çok okuması gereken
bir kitaptır. Çünkü her okuma
farklı bir deneyim, farklı bir macerayı
da beraberinde getirir.
#Bülten
KAPSÜL ADRENALİN
Yeni nesil haberciliğin en iyi örneklerinden
biri Kapsül. İşinin ehli gazeteciler
haberleri güvenilir kaynaklardan
rafine ederek takipçilerine her gün
ulaştırıyor. Her cuma yayınlanan Kapsül
Adrenalin ise yaratıcılık, yeni iş girişimleri,
start-up’lar, finans ve iş dünyasını
odağına alan bir e-bülten.
Sanat dünyasından en güncel haberler,
teknoloji dünyasının en yaratıcı
hamleleri, yeni gelişmeler, yaratıcılığa
yön veren yeni trendler, sosyal medyadaki
en son gelişmeler, kısaca dünyada
ve Türkiye’de olan bitenler… Hem de
haftalık bir derlemeyle…
Gün içerisinde biraz nefes almak
istediğinizde önce kendinize
güzel bir kahve ya da çay alın, sonra
kapsul.com.tr/bultenler/adrenalin
linkini ziyaret edin. Yaratıcılığın, kültürün,
sanatın sularında dolaşmak size
çok iyi gelecek. Kahveniz bittiğinde
bülteni de tamamlamış olacaksınız.
#Dergi
KAFA
Tabii ki bir ay boyunca elinizin altında
MediaCat olduğunun farkındayım.
Yine de MediaCat’e eşlik edecek bir
arkadaş daha önermek istiyorum: Kafa
Dergisi.
Yoğun bir iş gününde bir kahve
arasında okuyacağınız bir hikâyenin
kahramanıyla yolculuğa çıkmak, bir
yorumda klasik bir filmi ya da romanı
Yine Sana Dair
Sende, ben, kutba giden bir geminin
sergüzeştini,
Sende ben, kumarbaz macerasını
keşiflerin,
sende uzaklığı,
sende, ben, imkânsızlığı seviyorum.
Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak
gözlerine
ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
ve bir avcı iştihasıyla etini dişlemek
senin.
Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum,
Fakat aslâ ümitsizliği değil…
Kendinizi ödüllendirin. İş nasılsa
sizi bekleyecektir. Her gün bir sayfa,
her gün bir hikâye…
#Film
SAATLER
Michael Cunnigham’ın ünlü Saatler
romanından 2002’de sinemaya
uyarlanan bir film. Cunnigham
Virginia Woolf’un ünlü romanı Mrs.
Dalloway’den esinlenerek yazmıştır
kitabını. Baş kahramanlarından biri
de Virginia Woolf’tur zaten. Film de
tıpkı romandaki gibi üç ayrı zaman
diliminden üç kadının bir gününü anlatır.
1923’ün İngiltere’sinde Virginia
Woolf’un psikolojik iniş çıkışlarına,
“Mrs. Dalloway”i zihninde şekillendirmesine,
1951’de Los Angeles’da, “Mrs.
Dalloway”in okuru Laura Brown’un
ölümle yaşam arasında gidip gelişine ve
2001 New York’unda biseksüel editör
Clarissa’nın AIDS hastası eski sevgilisini
hayatta tutma çabasına tanık oluruz.
Hem kitap hem de film Woolf’a bir
saygı duruşu gibidir. Kendisi, kahramanı
ve okuru farklı zamanlarda yaşasalar
da aynı filmde buluşurlar, yaşamları iç
içe geçer ve muhteşem bir kurguyla sonunda
hikâyeler birbirine bağlanır.
Bir ünlüler geçididir film. Meryl
Streep, Nicole Kidman, Julianne Moore,
Ed Harris gibi dev oyuncular yer
alır. Adeta Virginia Woolf’a dönüşen
Nicole Kidman’ı uzun süre fark etme-
yiz. Bu rol sanatçıya ilk Oscar’ını kazandırır.
Ed Harris hayalperest şairi
o kadar iyi oynar ki onun hikâyesini
de ayrı bir film olarak izlemek isteriz.
Julianne Moore’un belki de hayatının
en iyi performansıdır Laura.
Filmin en etkilendiğim sahnelerinden
biridir: Virginia Woolf Mrs.
Dalloway’i yazmaktadır ve hikâyenin
sonunda kahramanını öldürmeyi düşünür
ama vazgeçer. Ancak hikâyede
mutlaka birinin ölmesi gerektiğine
takıntı derecesinde inanmaktadır. Kocası
ise bunun nedenini merak eder.
“Romanda neden birinin ölmesi gerekiyor
Virginia?” der. “Geri kalanların
hayatın değerini daha iyi anlayabilmeleri
için birinin ölmesi gerekiyor
Leonard” diye yanıtlar Woolf. “Peki
kim ölecek?” diye sormaya devam eder
kocası. Woolf yanıtlar: “Şair ölecek, hayalperest.”
■
Temmuz-Ağustos 2021 11
BEĞEN BUTONU
Kitap
KURCALA!
EN SON NE ZAMAN
YENİ BİR ŞEY
YAPTINIZ?
SETH GODIN
MediaCat Yayınları
“Dünyada izinizi mi bırakmak istiyorsunuz? O zaman
statükoya uymayın, yeni statükoyu siz yaratın.”
Böyle diyor Godin. Ona göre başarının sırrı yenilik. Günümüzde
sermaye ve iletişim ağları eskisi kadar önemli değil.
Esas önemli olan hedefinize ulaşma tutkusu, ilk adımı
atma hevesi. Herkes işletmenin, finansın temellerini öğrenebilir
ama herkes ilk adımı atacak kadar cesur olamaz. Bir
düşünce ne kadar iyi olursa olsun, eğer onu ileri sürerek riske
girecek kimse yoksa hiçbir zaman hayata geçirilemez. İnisiyatif
olmadan sadece başkalarını seyretmekle yetinirsiniz.
İşte pazarlama, iş geliştirme ve kişisel gelişim gurusu
Seth Godin de kitabıyla herkesi harekete geçmeye, inisiyatif
almaya, statükoya meydan okumaya davet ediyor. Yükselmek,
başarmak, büyümek, değiştirmek istiyorsanız, bu coşkulu
manifestoya kulak verin.
“Aracıların, yayıncıların, patronların, insan kaynakları
çalışanlarının; kısacası size neleri yapamayacağınızı söyleyen
herkesin yeryüzünden silindiğini hayal edin. Böyle bir
dünyada yaşasaydınız, ne yapardınız? Şimdi gidin ve onu
yapın.”
Kitapla ilgili ayrıntılı dosyayı 58'inci sayfada okuyabilirsiniz.
MOR İNEK
FARKLILAŞARAK
İŞİNİZİ DÖNÜŞTÜRÜN
SETH GODIN
MediaCat Yayınları
Godin’in kitabı, yayımlandığından bu yana çok satanlar
listelerinin demirbaşlarından.
Pazarlama illa işe yarayacak diye bir kural yoktur ama
işler olması gerektiği gibi giderse, pazarlamanın P’lerinden
doğrularını seçer ve uygularsanız başarıyı büyük olasılıkla
yakalarsınız. Öte yandan, bu aralar çok can sıkıcı bir gelişme
yaşanıyor. Artık klasik pazarlama yetmiyor. Elinizdeki
bu kitap yeni ve çok hızlı bir şekilde önem kazanmış yeni
bir P’yi ele alıyor. Godin’e göre pazarlamanın yeni P’si Mor
İnek ve Mor İnek’in özünde farklı olma yatıyor.
Bu kitap, yaptığınız her işe neden bir Mor İnek koymanız
gerektiğini, televizyon ve kitle iletişim araçlarının niye artık
gizli silahlarınız olamayacağını ve pazarlama mesleğinin nasıl
köklü bir değişim geçirdiğini ele alıyor.
Büyümeyi istiyor musunuz? İstiyorsanız Mor İnek
felsefesini benimsemelisiniz. Markanızı eski yöntemlerle
ayakta tutabilirsiniz. Ne var ki sağlıklı bir büyümenin
anahtarı çarpıcı, dikkat çekici, farklı bir ürün yaratmak.
O yüzden “Reklam yapmayı bırakın ve yenilikçiliğe yoğunlaşın!”
Kurtcebe Turgul
Medina Turgul DDB
Yönetici Yaratıcı
Yönetmeni
TEAM DEAKINS
Fargo, Blade Runner 2049 ve Sicario gibi
müthişliklerin görüntü yönetmeni; David Bowie’den
sonra en cool İngiliz Roger Deakins ve karısı-iş ortağı
James Deakins sinema dünyasından konuklar
ağırlıyor. Sinema okumamış olanlar için son fırsat.
MUBI
Herkesin haberi tabii ki
var ama gereken ilgiyi
gösteriyor muyuz, emin
değilim. Gösterelim. “Bu
nasıl film ya?” ya da “Ben
bunu nasıl görmedim?”
diyeceğimiz şeylere
harcayalım abonelik
parasını.
WERNER HERZOG
SÖYLEŞİSİ
The Origins
Podcast
Ayağında siyah plastik
futbolcu terliği olan birini
ancak Werner Herzog
ise ciddi ciddi dinlersiniz.
Hele o aksanla! (The
Origins Podcast YouTube
kanalı - Werner Herzog
on Philosophy of his
Films, Cancel Culture,
Consumerism&More)
NINNILER VE SAGULAR
Haşmet Asilkan
Yönetmen Ümit Ünal
Twitter’da bahsetti, oradan
yakaladım. Hiç haberim
yoktu. Çok ilginç, içli, tuhaf,
başka türlü ki bunlar esasında
“güzel” demenin farklı
yollarıdır, biliyorsunuz.
EN ÇOK SATAN 5 PAZARLAMA VE SATIŞ KİTABI
—D&R
1 ZENGIN BABA YOKSUL BABA
Robert T. Kiyosaki, Alfa Yayıncılık
2 OUTLIERS (ÇIZGININ DIŞINDAKILER)
Malcolm Gladwell, MediaCat Yayıncılık
3 PÜR DIKKAT
Cal Newport, Metropolis
4 BABIL’IN EN ZENGIN ADAMI
George S. Clason, Butik
5 TONGUE FU-SÖZLÜ DÖVÜŞ SANATI
Sam Horn, Boyner Yayınları
—REMZİ KİTABEVİ
1 İKNANIN PSIKOLOJISI
Robert B. Cialdini, MediaCat
10 HABER
Güne başlarken bilmek
isteyeceğiniz 10 haber ve
fazlası diyerek 45 haber
falan veriyorlar. Her sabah
mail’inize düşüyor.
BEAUTIFUL
WORLD,
WHERE ARE
YOU
Sally
Rooney
Daha çıkmadı.
Eylül’de çıkacak. Heyecanla
bekliyoruz.
2 SATIŞTA İLETIŞIM VE BEDEN DILI
Acar Baltaş, İlhan Ürkmez, İdil Sevili,
Remzi Kitabevi
3 SOSYAL MEDYA SANATI
Guy Kawasaki, MediaCat
4 MARKALAR NASIL BÜYÜR?
Byron Sharp, Jenni Romaniuk, The Kitap
5 KANCAYI ATMAK
Brendan Kane, Nova Kitap
12 MediaCat
ADVERTORIAL
15’inci dönemin
şampiyonları karşınızda
InstaChamp’in 15’inci dönem
şampiyonları Feed & Stories
Video Ads kategorisinde
Vodafone Türkiye, Interactive
Formats kategorisindeyse
Ülker oldu.
FEED&STORIES VIDEO ADS VODAFONE #BENVARIM DİYEN
KADINLARIN YANINDA
Reklamveren: Vodafone Türkiye
Reklam Ajansı: VMLY&R İstanbul
Medya Ajansı: Vodafone Digital Media Team
7,8/10
STRATEJİ
Cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek ve her
alanda kadınları desteklediğimizi duyurmak
istiyorduk. Eşitsizlik, erkek egemen spor olan
futbolda fazlasıyla hissediliyor. Biz de BJK Kadın
Futbol Takımı’na verdiğimiz sponsorluk desteğiyle,
her alanda kadınların yanında olduğumuzu söyledik.
Eşitsizliğin ne boyutta olduğunu rakamlarla
gösterdik. Eşitsizliğe dair istatistiksel rakamları,
futbol forma numaraları üzerinden anlattık.
MECRAYA UYGUNLUK
Kampanya filmimizi mobil mecralara
uygun kadrajla çektik. Sosyal medyada
içeriklerin çok hızlı tüketildiğini bildiğimiz
için filmimizden dijitale özel kısa kopyalar ürettik.
Ayrıca, eşitsizliğe dair farklı istatistikleri forma
numaralarında vererek forma numaralarını "süper"
olarak kullandık.
SONUÇ / ÖLÇÜMLEME
Filmimiz 10,8 milyon görüntülenirken,
kullanıcıların yüzde 82’si videomuzun
tamamını izledi. Kampanya dönemindeki
erişim oranı ise 5,1 milyon oldu.
YARATICILIK
Cinsiyet eşitsizliğinin boyutunu gözler
önüne sermek için eşitsizliğe dair
rakamları ön plana çıkarmak istedik.
Futbol ve iş hayatındaki kadın istatistikleri
üzerinden belirlediğimiz rakamlarla forma
numaraları bastırdık. Kadın ve erkeklerin karma
takımlarla maç yaptıkları bir filmle eşitsizlik
rakamlarını izleyiciye aktardık. Yüzde 100 eşitlik için
herkesi “ben varım” demeye davet ettik.
14 MediaCat
INSTACHAMP 15. DÖNEM JÜRİ ÜYELERİ
Pelin Özkan
MediaCat Genel Yayın Yönetmeni
Kayhan Dural
4129Grey Chief Digital Officer
Görkem Yeğin Mert
Facebook Türkiye Kreatif Stratejisti
Irmak Emekdaş
Facebook Mobil Uygulamalar,
Telekomünikasyon & Finansal Hizmetler
Sektör Lideri
16’NCI DÖNEMİN
ŞAMPİYONU OLMAK İÇİN
Instagram’da reklam şeklinde
yayınlanmış tüm işlerin Feed &
Stories Video Ads, Interactive
Formats ve Branded Content’ten
oluşan üç bölümde başvuruya açık
olduğu InstaChamp’te bir sonraki
dönemin şampiyonu olmak için son
başvuru tarihi 3 Ağustos.
instachamp.mediacat.com
adresinden yapılan başvuruların
3 Ağustos’tan önceki üç ay içinde
Instagram’da reklam olarak
yayınlanmış olması gerekiyor.
Son başvuru tarihi: 03/08/2021
INTERACTIVE FORMATS DOĞA BİZE EMANET
Reklamveren: Ülker
Reklam Ajansı: Alametifarika
Medya Ajansı: Opn
STRATEJİ
Dünyada yeni bir trend olan, online
olarak alınan aksiyonların gerçek hayata
taşınması trendinden yola çıkarak, Doğa Bize Emanet
kampanyamız kapsamında bir AR filtre kampanyası
hazırladık. Amacımız, Aralık 2020’den bu yana yayında
olan Doğa Bize Emanet kampanyamız kapsamında,
Instagram kullanıcılarını da işin içine dahil edeceğimiz
bir topluluk hareketi başlatarak 23 Nisan Ulusal
Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda çocuklara gerçek bir
orman hediye etmekti.
SONUÇ / ÖLÇÜMLEME
14–28 Nisan arasında 14 gün boyunca
devam eden kampanyada filtremiz
Instagram’da 266 bin 797 gösterim, 267 bin 282
açılış, 109 bin 630 çekim ve 7 bin 112 paylaşımla
sonuçlandı. (Kaynak: Facebook / Spark AR Hub).
Facebook reklamımızdan filtreyi açarak kullanan
kişi sayısı 9 bin 192 oldu. (Kaynak: Opn Medya
Ajansı) 10 bin fidan Karaman'da Güzel Ülkem Hatıra
Ormanı'nda toprakla buluşuyor.
7,5/10
MECRAYA UYGUNLUK
Kampanyamızı Instagram’da poll video,
nasıl kullanılır video, influencer iletişimi
ve poll’ler, Facebook’ta da AR reklamlar
ile destekledik. Instagram’da sıkça kullanılan AR
filtre trendini, pandemi koşullarını da göz önünde
bulundurarak “olduğun yerden, istediğin yere” sanal
fidan dikilebilecek bir kampanya mekanizmasına
dönüştürdük. “World effect” formatında bir AR filtreyle
de, yenilikçi bir yaklaşımla tüketicilerin kendilerine değil
bulundukları ortama etki eden bir filtre kullanmalarını
sağladık.
YARATICILIK
Ülker’in hedef kitlesinde önemli bir
yer tutan çocuklar ile sürdürülebilirlik
gündemi bir araya geldi. Pandemi günlerinde
kullanıcıların interaktif katılımıyla fidanlar sanal
ortamdan gerçek dünyada taşındı. Tüketicilerimiz
de bulundukları yerden geleceği nefes olacak
bir sosyal projeye katkı sağladı. Paylaşım yapan
tüketicilerimize sertifikalarını paylaşarak katkıları
için teşekkür ettik.
Temmuz-Ağustos 2021 15
GÜNCEL
Türkiye’den Haberler
TOTAL ARTIK TOTALENERGIES
Çeşitlenen ürün gamıyla geniş çaplı bir
enerji şirketine dönüşen TOTAL, bu dönüşümü
kurumsal kimliğine yansıtarak
adını TotalEnergies olarak değiştirdi.
Marka, bu kararla aynı zamanda yeni bir
görsel kimliğe de büründü. TotalEnergies
Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı
Patrick Pouyanné konuyla ilgili, “Enerji
kendini baştan yaratıyor ve bu da bizim
enerji yolculuğumuz. Enerji dönüşümünde
dünyanın önde gelen aktörlerinden
biri olmayı hedefliyoruz” açıklamasında
bulundu.
MIGROS MEDYA ŞIRKETI KURUYOR
Migros, Mimeda Medya Platform A.Ş. unvanlı yeni
bir medya şirketi kurma kararı aldığını duyurdu.
Migros Ticaret A.Ş.’nin yüzde 100 bağlı ortaklığı olacak
yeni medya şirketinin kuruluş sermayesinin 1,5
milyon TL olacağı belirtildi. Söz konusu kararın, şirketin
sahip olduğu medya varlıklarını tüm reklamverenlere
daha etkin bir şekilde ulaştırabilmesi ve
veri bazlı pazarlama aktivitelerinin gerçek potansiyelini
ortaya çıkarması amacıyla alındığı belirtildi.
YENİ MÜŞTERİ
NEF YENI ILETIŞIM AJANSINI
SEÇTI
Nef’in yeni iletişim ajansı
Bernaylafem İletişim ve Marka
Yönetimi oldu. Bernaylafem,
işbirliği kapsamında Nef’in
medya ilişkileri ve stratejik
danışmanlık başta olmak
üzere tüm projelerinin iletişim
danışmanlığını üstlenecek.
VILEDA TÜRKIYE’YE YENI
SOSYAL MEDYA AJANSI
Vileda Türkiye’nin sosyal medya
iletişimini emanet ettiği ajans
Purplemurple oldu. Ajans yeni
dönemde Vileda Türkiye’ye,
sosyal medya yönetimi
ve influencer pazarlaması
alanlarında hizmet verecek.
HASBRO TÜRKIYE, PICKLE
SOCIAL’LA IŞBIRLIĞINI
GENIŞLETTI
Hasbro Türkiye’nin yeni
reklam ajansı Pickle Social
oldu. Sosyal medya iletişiminde
beş yıldır birlikte çalışan ikili,
yeni dönemde konvansiyonel
mecralardaki projelerde de
beraber ilerleyecek.
TRENDYOL’DAN YENILIK:
INFLUENCER AKADEMI
Trendyol, influencer’ların gelişimine destek
olmak amacıyla Trendyol Influencer Akademi’yi
kurdu. Akademi kapsamında mobil,
içerik üretimi ve etkili Instagram kullanımı
gibi konulara odaklanılacağı belirtildi. Ek
olarak Facebook işbirliğinde hayata geçirilen
“Creator Marketing Accelerator” programında
Trendyol ve Facebook öncülüğünde eğitimler
sunulacağı, işbirliğinin ilk meyvesinin ise
Reels Awards yarışması olacağı duyuruldu.
DARDANEL’DEN GÜNDEM YARATAN
PAYLAŞIM
Dardanel’in Türkiye ile İtalya’nın karşı karşıya
geldiği EURO 2020 açılış maçı öncesinde
yaptığı sosyal medya paylaşımı ve ardından
yayınladığı özür açıklaması tepki gördü. Özür
metninde paylaşımın sorumluluğunun ajansa
yüklenmesi üzerine Reklamcılar Derneği tartışmaya,
reklam üretiminde marka-ajans arasındaki
iş akış süreçlerini kısaca özetleyerek ve
reklam adı verilen hiçbir içeriğin yalnızca reklam
ajansının inisiyatifinde gerçekleşmeyeceğini
hatırlatarak katıldı.
VIVO TÜRKIYE
GOODWORKS’LE ANLAŞTI
Türkiye pazarına Mayıs
2020’de giriş yapan Çin menşeli
akıllı telefon üreticisi vivo,
Türkiye’deki iletişim
çalışmalarını yürüteceği ajansı
seçti. Marka, yola Goodworks’le
devam etme kararı aldı.
IYZICO, GOLİN İSTANBUL’LA
EL SIKIŞTI
Yeni nesil finansal teknoloji
markası iyzico, yeni iletişim
ajansını seçti. iyzico’ya stratejik
iletişim danışmanlığı çatısı
altında kurumsal iletişim,
basın ilişkileri, konu ve etkinlik
yönetimi ve içerik üretimi
kapsamlarında hizmet verecek
ajans Golin İstanbul oldu.
16 MediaCat
Global Haberler
INSTAGRAM REELS REKLAMA
AÇILDI
Nisan ayında dört ülkede sürdürülen deneme
sürecinin ardından Instagram Reels’ta
reklam dönemi başladı. Instagram’ın kullanıcılarına
kısa video hazırlama ve paylaşma
olanağı sunduğu Reels’ta reklamlar, Hikâyeler’e
benzer şekilde tam ekran ve dikey
formatta olacak. Reklamlar, kullanıcıların
Reels içerikleriyle karşılaşabilecekleri
Reels
sekmesi, Hikâyeler,
Keşfet ve Akış alanlarında
görünebilecek.
Süre sınırı 30 saniye
olarak belirlenen reklamlar
için beğenme,
oynatma, kaydetme ve
paylaşma seçenekleri
de olacak.
AR GÖZLÜKLERİNDE REKLAM
DENEMESİ
Facebook, Oculus gözlüklerinde reklam
denemelerine başlayacağını duyurdu.
Kullanıcılar kendilerine gösterilen reklamların
detaylarını görebilecek ve istemedikleri
reklamları gizleyebilecek.
Reklamlar göze çarpmayan yerlere yerleştirilecek
ve Facebook’un reklam ilkelerine
uygun olacak.
TRUMP’A İKİ YIL ENGEL
Facebook, içeriklerini denetlemekle
görevli ve Facebook’tan
bağımsız olarak çalışan Oversight
Board’un önerileri doğrultusunda
Eski ABD Başkanı
Donald Trump’ın platformdaki
engelini iki yıllığına uzattığını
duyurdu. Trump’ın Facebook
ve Instagram hesapları 6 Ocak
2021’de ABD Kongresi’nde gerçekleşen
saldırı sonrasında
askıya alınmıştı. İki yıl sonra
Facebook, engel kararını tekrar
değerlendirecek.
CANNES LIONS’TA YENİ DENGELER
Sektörün en prestijli ödülü olan Cannes Lions, bir yıl aradan sonra
sahiplerini buldu. 2019’da 89 ülkeden 30 bin 953 başvuru toplayan
Cannes Lions, bu sene 90 ülkeden 29 bin 74 başvuru aldığını
açıkladı. Açıklanan rakamlara göre, bağımsız ajanslardan gelen
başvurular 2019’a kıyasla yüzde 14, prodüksiyon şirketlerinden
gelen başvurular ise 2019’a kıyasla yüzde 19 arttı. Büyüyen kategorilerin
başında yüzde 14 ile Social and Influencer Lions ve yüzde
12 ile Creative eCommerce Lions geliyor. Creative Effectiveness
Lions’ın başvurularının
yüzde 38,
Creative Strategy
Lions’ın ise yüzde
20 azaldığını ekleyelim.
YOUTUBE HİZMET KULLANIM
ŞARTLARINI GÜNCELLEDİ
YouTube’un güncellenmiş hizmet kullanım
şartları yürürlüğe girdi. Güncellenmiş
şartlar çerçevesinde YouTube,
platformdaki herhangi bir içeriğe
reklam alabilecek. YouTube elde ettiği
reklam gelirlerini YouTube Partner
Programı’na dahil olmayan içerik üreticileri
ya da kanallarla paylaşmayacak.
Temmuz-Ağustos 2021 17
GÜNCEL
Spotlight
Fulya Alışır
Sanatçıların malzeme seçimi
ve ardındaki nedenler her
zaman farklı hikâyeler
barındırır. Bugünlerde
pamuktan hikâyeler
tasarlayan Fulya Alışır’ın da
hayli enteresan sebepleri var.
u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN
Grafik tasarım eğitimi aldıktan sonra, yaklaşık
15 yıl mücevher işçiliği ve tasarımı üzerine kendi
işini yapmış Alışır. Bu yılları bir sabır öğretisi
olarak da okuyor kendisi. “Her işime mücevher
hassaslığıyla bakmamı sağladı bu süreç” diyor.
Ancak bir gün onun da beklemediği bir şey
oluyor ve yıllarca ellerinin dokunduğu bu sert
madeni bırakıp pamukla çalışmaya başlıyor.
KÖKLERE SARILIŞ
Kendi içinde çözümlemeler barındıran bu enteresan
hikâyeyi kendisinden dinleyelim:
“Mücevherin sınırları içerisinde hareket etmeye
çalışmaktansa, pamuğun bana kattığı yumuşaklık,
organik yapı ve özgürlük gerçekten beni çok daha
fazla tatmin etmeye başlamıştı. Tam bu dönemler
eserlerimde denizaltı figürleri gözlemlersiniz
ki benim de kendi dünyamda psikoloji ile çok yakından
ilgilenmeye başladığım bir dönemdir bu.
Denizaltı benim için bilinçaltını temsil ediyordu.
Radikal bir değişiklikle tamamen beyaz bir döneme
geçtim ve bu dönem duygularımı anlamlandırdığım,
ayrıştırabildiğim, forma ağırlık vermekle
aslında kendimi bir nevi tanımaya başladığım bir
dönem oldu. Sonra detaylar belirmeye başladı…
Kökleri çok sık çalışıyordum ve her yeri sarıyorlardı.
Onlar çıktıkça ben rahatlıyordum ve bana
köklerimle, atalarımla bağ kurmam gerektiğini
anlattıklarını çözümledim.”
Alışır bugünlerde; insanlığın oluşumu, genetik,
epigenetik gibi alanlarda araştırmalar yaparak,
etkileyici pamuktan eserlerine yeni boyutlar
kazandırmaya çalışıyor. ■
fulyaalisir
18 MediaCat
TREND
Meditasyon
uygulamaları
Meditasyon uygulamaları, dijital
sağlık inovasyonlarının ve sesin
yükselişiyle birlikte, pandeminin
etkisinde bir altın çağ yaşıyor.
MEDİTASYONA İLGİ
• Bazı Batı dillerinde “derin düşünme” anlamına geliyor.
• Pandeminin, zihin sağlığının önemini ve dijital sağlık
uygulamalarının yükselişini tetiklemesi etkili.
• Büyümenin tetikleyicilerinden biri ses teknolojilerinin
yükselişi.
• 2020’den bu yana Netflix, HBO ve Disney+ gibi
oyuncular meditasyon içerikleri yayınladılar.
u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN
PAZAR HAKKINDA
• 7 yılda bileşik yıllık büyüme hızı tahmini
yüzde 41.
• Insight Timer, Calm ve Headspace gibi
oyuncular rekabeti artırıyor.
• Calm’ın 2020 sonu değerlemesi
2 milyar dolara ulaştı.
ÜNLÜLERİN CAZİBE MERKEZİ
Celebrity Investment Index verilerine göre,
• Sağlık ve wellness alanında yatırım
yapan ünlülerin çoğu kadın.
• Oprah Winfrey, Jessica Alba,
Gwyneth Paltrow gibi büyük
oyuncuların hâkimiyeti var.
Oprah
Winfrey
Gwyneth
Paltrow
• Geçtiğimiz Temmuz’da yerli
girişim Meditopia 60 milyon dolar
değerlemeye erişmişti.
7 yılda bileşik
yıllık büyüme
hızı tahmini
%
41
Jessica
Alba
Alba’nın Headspace’e
34,3
milyar dolar
yatırımı mevcut.
20 MediaCat
GÜNCEL
Polaris
Ödülleri 2021
sahiplerini
buldu
Kapital Medya Londra tarafından; EAPC
(European Association of Political Consultants),
IAPC (International Association of Political
Consultants) ve ALACOP (Latin-American
Association of Political Consultants)
organizasyonlarının desteğiyle düzenlenen
Polaris Ödülleri’nin dördüncüsü 31 Mayıs akşamı
gerçekleşti.
andemi tedbirleri çerçevesinde
İstanbul’da 31 Mayıs
P
akşamı gerçekleştirilen
Polaris Ödülleri’nde, 1 Kasım
2019 – 30 Nisan 2021 döneminde
yayınlanan ve siyasal iletişim alanında
ses getirmiş en iyi kampanya ve iletişim
çalışmaları 17 kategoride ödüllendirildi.
Hartinger Consulting Başkanı Sepp
Hartinger başkanlığında bir araya gelen
26 kişilik jürinin en iyileri belirlediği
Polaris Ödülleri 2021’e başvuran
işler yüzde 3,5 oranında Asya, yüzde
31,76 oranında Avrupa, yüzde 51,76
oranında Kuzey Amerika, yüzde 9,41
oranında Güney Amerika ve yüzde 3,53
oranında Okyanusya’dandı.
22 MediaCat
POLARIS ÖDÜLLERİ 2021 JÜRİSİ
Sepp Hartinger (Hartinger Consulting)
liderliğinde bir araya gelen jüri şu isimlerden
oluştu:
Ali Batı (R/GA New York), Annika
Sundström (Narva), Assol Mirmanova
(Rezonans.kz), Bob Penner (Strategic
Communications), Bruno Hoffmann
(ESPLANADA), Daniel Ureña (MAS
Consulting), Ekaterina Egorova (Niccol
M Strategic Communications),
Fernando Herrero Nieto (Vonselma
International), Feyi Akindoyeni
(Newgate Communications), Greg
Scanlon (Point Loma Strategic Research),
Jordi Segarra Tomas (Taured
Technology), Julio Armando Moreno
Parra (Cuadrangular), Krešimir Macan
(Manjgura), Line Kristensen (NationBuilder),
Marcel Wieder (Aurora
Strategy Group), Maria Alejandra
Trujillo (Fundación Idear Colombia),
Matthew Klink (Klink Campaigns,
Inc.), Mehmet Ural (Bağımsız Siyasi
Danışman), Michael Hiban (Omega
List Company), Oswaldo Ramirez
(ORC Consultores FC Corp), Reinis
Tocelovskis (United International),
Ricardo Manuel Leyva Gama (Carabás
Consejería Política), Sebastian Rodriguez
(European Parliament), Tom Schiettecat
(CD&V) ve Zhanna Tikhaya
(DLC).
17 KATEGORİDE TOPLAM 4 ALTIN
Jüri başkanı Sepp Hartinger’in yanı
sıra EAPC Başkanı Igor Mintusov,
IAPC Başkanı Mauricio de Vengoechea
ve Cumbre Mundial de Comunicación
Política Başkanı Daniel Ivoskus’un
pandemi etkisindeki küresel siyasal
iletişim iklimine dair görüşlerini paylaştıkları
videoların gösterilmesinin
ardından, en iyi siyasal iletişim kampanyalarının
açıklandığı törende toplam
4 Altın, 29 Gümüş ve 34 Bronz ödül
dağıtıldı.
Öykü/Dialogue International, tarafından
İstanbul Büyükşehir Belediyesi
için hazırlanan Ya Kanal Ya İstanbul
projesinin En İyi Genel Kampanyalar
kategorisinden Altın ile ayrıldığı yarışmada
Renee, Beşiktaş Belediyesi için
Yandex ile hazırladığı 10 Kasım işiyle
Üretimde Ustalık kategorisinde 1
Bronz ve 1 Gümüş alırken, Beşiktaş Belediyesi
için hazırladığı İstanbul Sözleşmesini
Okudun Mu kampanyasıyla
1 Gümüş (Açıkhava Kampanyaları) ve
2 Bronz’u (Mobil Kampanyaları, PR
Kampanyaları) kucakladı.
İstanbul Dijital Medya ise İstanbul
Büyükşehir Belediyesi için hazırladığı
Ist’opia, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı ve Askıda Fatura işleriyle
sırasıyla En İyi Web Videosu kategorisinden
1 Bronz, Üretimde Ustalık
kategorisinden 1 Bronz ve Bağış Kampanyaları
kategorisinden 2 Gümüş ile
döndü. ■
POLARIS ÖDÜLLERİ 2021 KAZANANLAR
Kampanya Adı Ödül Kampanya Adı Ödül Kampanya Adı Ödül
EN İYİ GENEL KAMPANYALAR
Genel Seçim Kampanyaları
BuzzMaker - Saving Democracy
Anthony Grally - Senatorial Election France - Ardèche 2020
Bronz
Bronz
En İyi Müzik Kullanımı
Lelo for Georgia - Movement - Key to Life & Strength
En İyi Kullanıcı Deneyimi
Renee - A Path Wont Leave Any Mind
Bronz
Gümüş
AÇIKHAVA KAMPANYALARI
Genel Seçim Kampanyaları
BuzzMaker - Standing Tall
Anthony Grally - Senatorial Elections France
Gümüş
Bronz
Yerel Seçim Kampanyaları
303.Digital LLP - "¡Súmate al Cambio!"
Bronz
De Vengoechea & Associates - Carolina Mejia for Major of Santo Domingo -
Edgard Gutierrez
Bronz
STK'lar ve Diğerleri
Öykü/Dialogue International - Either Canal or Istanbul
Altın
VERİNİN YARATICI KULLANIMI
Yerel Seçim Kampanyaları
Mosh Brasil Ruy Carneiro Mayor - TV
STK'lar ve Diğerleri
Manjgura - Total Croatia Travel Info Viber Community
DSPolitical - League of Conservation Voters GOTV
Gümüş
Gümüş
Bronz
STK'lar ve Diğerleri
Renee - Have You Read the Istanbul Convention?
EccaNova - The History Making Hoosier State Petition Blitz
PR KAMPANYALARI
STK'lar ve Diğerleri
TBC Multimedia LLC DBA VPITV - VPITV
Gümüş
Bronz
Altın
For Purpose - A Moment for the Life of a Language
Gümüş
College Green Group - Get Your Jabs, a College Green Group Campaign Bronz
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
De Vengoechea & Associates - Luis Abinader for President - De Vengoechea &
Associates
Bronz
EN İYİ MİZAH KULLANIMI
Yerel Seçim Kampanyaları
ESPLANADA.agency - Elói Pietá for Mayor
PAC / Super PAC
303.Digital LLP - El Chancletazo
Gümüş
Gümüş
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
De Vengoechea & Associates - Luis Abinader for President - De Vengoechea &
Partners
Gümüş
EN İYİ NEGATİF VE KONTRAST KULLANIMI
Genel Seçim Kampanyaları
Carabas Consejeria Politica - Luis Walton - Campaña Guerrero
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
Bronz
De Vengoechea & Associates - Luis Abinader for President - De Vengoechea &
Partners
Gümüş
EN İYİ WEB VİDEOSU
Genel Seçim Kampanyaları
BuzzMaker - Voting: An Important Lesson
BuzzMaker - I Remember the Place
Yerel Seçim Kampanyaları
Le Black Room - Carlos Gutiérrez
STK'lar ve Diğerleri
Istanbul Dijital Medya A.S.- Ist'opia
EN İYİ İNTERNET SİTESİ
STK'lar ve Diğerleri
For Purpose - A Moment for the Life of a Language
ÜRETİMDE USTALIK
En İyi Oyunlaştırma Kullanımı
Renee - A Path wont Leave Any Mind
En İyi İllüstrasyon Kullanımı
ESPLANADA.agency - Elói Pietá for Mayor
Gümüş
Bronz
Bronz
Bronz
Gümüş
Bronz
Gümüş
Istanbul Dijital Medya A.S. - April 23rd National Sovereignty and Children’s
Day
Bronz
En İyi Logo Kullanımı
ESPLANADA.agency - Elói Pietá for Mayor
Gümüş
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
De Vengoechea & Associates - Luis Abinader for President - De Vengoechea &
Partners
Gümüş
DİJİTAL KAMPANYALARI
Yerel Seçim Kampanyaları
ESPLANADA.agency - Elói Pietá for Mayor
Le Black Room - Carlos Gutiérrez
DSPolitical - Shevrin Jones for Florida State Senate
STK'lar ve Diğerleri
For Purpose - A Moment for the Life of a Language
EccaNova - Yinz Going to Need a New Speaker
EccaNova - Moscow Mitch Merchandise Fundraising Campaign
Gümüş
Bronz
Bronz
Altın
Bronz
Bronz
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
De Vengoechea & Associates - Luis Abinader for President - De Vengoechea &
Associates
Gümüş
Le Black Room - Carlos Gutiérrez
DOĞRUDAN POSTA KAMPANYALARI
Genel Seçim Kampanyaları
Fortis Strategies - Morrison Victory
Anthony Grally - Campaign Letter - Senatorial Elections France
PAC / Super PAC
Solidarity Strategies - Kristin Urquiza
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
Solidarity Strategies - Bernie 2020 with Representative Alexandria
Ocasio-Cortez
SAHA KAMPANYALARI
GOTV Program
Stampede Consulting - Keeping Florida Great
Voter ID Program
Stampede Consulting - Keeping the Maine Thing the Main Thing
BAĞIŞ KAMPANYALARI
En İyi Bağış Etkinliği
Istanbul Dijital Medya A.S. - PAY-IT-FORWARD
En İyi Sosyal Medya Kullanımı
Istanbul Dijital Medya A.S. - PAY-IT-FORWARD
MOBİL KAMPANYALARI
STK'lar ve Diğerleri
Renee - Have You Read the Istanbul Convention?
Bronz
Gümüş
Bronz
Bronz
Gümüş
Bronz
Bronz
Gümüş
Gümüş
Bronz
Arrow Communications Group - Coin Jar
Gümüş
EAPC/PONT - Alternative Approaches to Alleviate the COVID-19 Pandemic
Bronz
Manjgura - Total Croatia Travel Info Viber Community
Renee - Have You Read the Istanbul Convention?
RADYO KAMPANYALARI
STK'lar ve Diğerleri
Arrow Communications Group - Bounce back
PAC / Super PAC
Solidarity Strategies - "Cuenta Conmigo"
SOSYAL MEDYA KAMPANYALARI
Yerel Seçim Kampanyaları
ESPLANADA.agency - Elói Pietá for Mayor
303.Digital LLP - "¡Súmate al Cambio!"
STK'lar ve Diğerleri
Manjgura - Total Croatia Travel Info Viber Community
VAJT Ltd. - Introducing Digital Nomad Visa in Croatia
Bronz
Bronz
Bronz
Gümüş
Gümüş
Bronz
Gümüş
Bronz
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
De Vengoechea & Associates - Luis Abinader for President - De Vengoechea &
Associates
Gümüş
TELEVİZYON KAMPANYALARI
Yerel Seçim Kampanyaları
Mosh Brasil - Ruy Carneiro Mayor - TV
Genel Seçim Kampanyaları
BuzzMaker - The Challenge of a Lifetime
STK'lar ve Diğerleri
Arrow Communications Group - Shortchange / No Time
PAC / Super PAC
Solidarity Strategies - “If I were President”
Başkanlık Seçimi Kampanyaları
Solidarity Strategies - Bernie 2020 - Nevada Latinos
Altın
Gümüş
Gümüş
Gümüş
Bronz
Mosh Brasil - Ruy Carneiro Mayor - Visual Identity
Bronz
Temmuz-Ağustos 2021 23
ADVERTORIAL
Her zaman PR
B2Press 2016'dan bu yana basın iletişimi
alanında uçtan uca dijital PR hizmeti
sunuyor. İstanbul, Utrecht ve Atina’da
yer alan ekipleriyle basın bülteni yazım,
dağıtım, medya takibi ve raporlama
hizmeti veren B2Press'in kurucu ortağı Ediz
Tokabaş'a göre PR çalışmalarının önkoşulu
süreklilik ve istikrar.
EDİZ TOKABAŞ
B2Press Kurucu Ortağı
tar sözcük bulutunuzu güçlendirip SEO
çalışmalarınıza destek verir ve arama
motoru sonuçlarındaki sıralamalarda
üst sıralarda yer almanızı sağlar. Bu sayede
sosyal pazarlama ile satış süreçlerine
uzun vadede destek olunur.
B2Press olarak hedef kitlenize
online PR kapsamında hangi
hizmetleri sunuyorsunuz?
PR hizmetlerini online bir servis olarak
sunan B2Press, haber değeri taşıyan
özgün içerikleri, SEO öncelikleri ve PR
çalışmalarının gücüyle harmanlayarak
markaların online görünürlüğüne katkı
sağlıyor. Bu çerçevede sunduğumuz
hizmetlerden biri basın bülteni çalışmaları.
Basın bülteni yazım, dağıtım ve
medya takip süreçlerini online bir servis
olarak uçtan uca “PR paketleriyle”
sunuyoruz. Üstelik geleneksel işleyişin
aksine aylık bir sözleşme veya taahhüt
Online PR nedir, markalar için
ne gibi avantajları var?
Dijital mecraların okunma oranları
geleneksel yayınları geride bırakırken,
PR çalışmaları da dijital medya odaklı
kurgulanmaya başlandı. Dolayısıyla artık
yalnızca bazı haber sitelerinde yer
alınması değil, yapılan tüm PR çalışmalarının
markaların online görünürlüğüne
katkı sağlaması bekleniyor.
Online PR’ın temelinde “sosyal pazarlama”
kavramı yer alıyor. Dünyanın
en iyi ve en kaliteli ürününü en ucuza
üretseniz bile bundan kimsenin haberi
olmadığı takdirde geri dönüşü olmayan
bir iş yapmaktan öteye gidemezsiniz.
Ancak şirketler PR'ı yalnızca tüketici
bilincini artırmak için değil, internet
sitelerine trafik çekmek ve satışlarını
artırmak için de kullanıyor.
Tüketicilerin dijitalleşen davranışları
karşısında markalar da dijital varlıklarını
zenginleştirerek kullanıcıların
her aramasında kendi ürün, hizmet ve
mesajlarıyla karşılarına çıkmaya gayret
ediyor. Bu noktada ise pazarlama
çalışmalarında markalara ilgiyi artıran,
satış için çalınan kapıların açılmasına
katkı sağlayan gizemli unsur PR değeri!
Online PR çalışmaları PR değerini
üretip dağıtarak markaların hedef gruplar
nezdindeki itibarını artırmaya katkı
sunar, algı ve imajını güçlendirir. Online
PR ile markalar dijital bir varlık kazanır.
Online PR, arama motorlarındaki anahile
değil, “kullandığın kadar öde” yaklaşımıyla
ciddi bir maliyet avantajı sağlıyoruz.
Basın bülteni çalışmalarımızı
İstanbul, Utrecht ve Atina’da yer alan
ekiplerimizle Türkiye dahil 30’dan fazla
ülkede 23 dilde gerçekleştiriyoruz.
Basın bülteni çalışmalarına ek olarak
markalı içerik çalışmalarımızla da
17 ülkede markalara medya işbirliği fırsatları
sunuyoruz. Bu sayede markaların
Almanya’dan Katar’a, İngiltere’den
Brezilya’ya kadar en önemli mecralarda
yer alarak hedef kitlelerine ulaşmasını
sağlıyoruz.
Medya takip raporlarımızla markaların
ve rakiplerinin online ve basılı
yayınlarda yer alan haberlerinin dökümünü
hazırlıyor ve veri odaklı analizler
ortaya koyuyoruz. Kimi zaman
medyaya servis edilen bir haberin basın
yansımalarının takibinde kimi zaman
da rakip markaların konu olduğu
haberlerin yıllık bazda semantik olarak
analiz edilmesi için B2Press hizmetleri
kullanılabilir.
Etkili basın bültenleri hazırlamanın
ve kayda değer yansımalar
almanın püf noktaları
neler?
Markalar çoğu zaman “Ne zaman PR
yapmalıyız?” diye soruyor. Buna yanıtımız
“Her zaman PR” oluyor. PR
çalışmalarında, süreklilik ve istikrar
önkoşul. Bu koşul sağlanamadığı sürece,
istenilen mesajların iletilmesi, oluşturulan
algının güçlü ve kalıcı olması
mümkün değil.
Etkili basın bülteni hazırlamanın
temel unsuru haber değerini yakalayabilmek.
Bunun için de markanızdan
ziyade okuyucuların gözünden basın
bülteninin kurgulanması çok büyük
önem arz ediyor.
Gündemi takip edip markanızla
ilişkilendirebileceğiniz noktalarda veri
haberciliği çizgisini takip ederek rakam,
veri ve istatistik içeren içerikler
oluşturmak bir diğer önemli husus.
Hazırladığınız basın bültenlerinde
kamuoyunun faydasına olabilecek bir
değerlendirme, analiz ve yorum “haber
dilinde” yazılarak ortaya konulmalı. Bu
sayede herhangi bir markanın yazdığı
tanıtıcı basın bülteninden ziyade kamuoyunun
faydasına hizmet edecek bir haber
metni oluşturmuş olursunuz. ■
24 MediaCat
İŞ DÜNYASI
Söyleşi
Temel yaklaşım
sürekli iyileştirme
Sahibinden.com’u bir
teknoloji şirketi olarak
konumlandırdıklarını ifade eden
Sahibinden.com Pazarlamadan
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Nazım Erdoğan, bu söylemin
altını Ar-Ge merkezlerinde
teknolojik altyapı ve tasarım
konularında sürekli iyileştirmeler
yaparak ve makine öğrenimi/
yapay zekâ temelli yenilikleri
hayata geçirerek doldurduklarını
belirtiyor.
u SULTAN ÖNCÜ ARSLANOĞLU
Geride bıraktığınız 20 yılı son
bir yılla kıyasladığınızda neler
söyleyebilirsiniz? Pandeminin
en büyük öğretisi ne oldu?
E-ticaret hızlı değişimlere uyum becerisi
en yüksek olan sektörlerden
biri. Önlemlerin geçtiğimiz yıl Mart
ortasında hayata geçirilmesiyle birlikte
biz de iş yapış şeklimizi yeniden
gözden geçirdik. Şirketimizin çevik iş
yapma ve teknolojiyi son derece etkin
kullanma becerisi sayesinde, bu sürece
adapte olduk ve çalışmalarımızı
kesintisiz olarak sürdürdük. Çevikliğimiz
ve teknolojik yetkinliğimiz
sayesinde kullanıcılarımızın değişen
ihtiyaçlarını hızla analiz ederek bu
zorlu süreçte yeni hizmetler ve desteklerle
onların yanında olduk.
NAZIM ERDOĞAN
SAHIBINDEN.COM
PAZARLAMADAN
SORUMLU GENEL
MÜDÜR YARDIMCISI
26 MediaCat
Bu dönemde gerek bireyler gerekse
kurumlar olarak tam bir dayanışma örneği
sergiledik. Koronavirüs salgınının
yayılma eğilimi göstermesiyle birlikte,
çalışanlarımızın sağlığı ve güvenliği
için ofis dışı/evden çalışma düzenine
geçtik. Eşzamanlı olarak kullanıcılarımızın
hassasiyetlerini analiz ettik,
onların pandemi döneminde ev, vasıta
ve diğer kategorilerde arayışlarını sürdürdüklerini
gördük. Bu arayışın en
güvenli şekilde gerçekleşmesi için Görüntülü
Arama ile Gezilebilir özelliğini
hayata geçirdik. Kurumsal mağazala-
YAKIN BAKIŞ
Bugünlerde sıklıkla
kullandığım iş kavramı
✓ Her şarta çok hızlı
adapte olmak.
Son dönemde beni
en çok etkileyen
teknolojik buluş
✓ Blockchain teknolojisi.
Böylece tüm merkezî
yapılar dağıtık hale
gelecek.
Bu sıralar en çok
dinlediğim sanatçılar
✓ Cem Adrian
✓ Deniz Tekin
Son dönemde sıklıkla
takip ettiğim kişi/
yayın organı
✓ Benedict Evans
✓ Visual Capitalist
✓ aposto!
Pandemi döneminde
edindiğim deneyim
✓ Haftada dört
gün, sabah bir
saat koşmaya ve
evde bazen yemek
yapmaya başladım.
rımıza, işlerini kesintisiz sürdürebilmelerini
sağlayan bu özelliğe ek olarak
destek paketleri sunduk.
Sunduğumuz
hizmetlerin
kusursuz işlemesi
için test ve kalite
yönetimine aralıksız
yatırım yapıyoruz.
Sahibinden.com
üzerinde yılda
yaklaşık 600
defa yazılım
güncellemesi
yapıyoruz.
Sitenin trafik kaynağının
82’si
mobilden.
%
Sahibinden.com’un artık bir
teknoloji şirketi olduğunu söylüyorsunuz.
Bunun altını nasıl
dolduruyorsunuz?
Ar-Ge merkezimizde, yapay zekâ
teknolojisi ve büyük veriye dayanan
çalışmalarımızla kullanıcılarımızın
hayatını kolaylaştıracak teknolojiler
geliştiriyoruz. Kullanıcılarımızdan
aldığımız detaylı ilan bilgileri sayesinde,
çok sayıda filtreyle detaylı arama
sunuyoruz. Kullanıcıların baktıkları
ilanlar, yaptıkları aramalar ve satın
alma gibi davranışlarını inceleyerek,
aradıkları kriterlere uygun ilan bulunduğunda
sistemin bilgi verdiği Favori
Aramalarım özelliğini geliştirdik.
Kullanıcılarımızın bir emlak ilanını en
ince ayrıntısına kadar detaylı olarak
incelemelerini sağlamak amacıyla 3
Boyutlu Tur ve 360 Derece Fotoğraflı
İlan özelliğini kullanıma sunduk.
Emlak360 platformuyla emlak
alım-satım veya kiralama, Oto360
platformuyla araç alım satım süreçlerinde
kullanıcıların ihtiyaç duydukları
servislere tek bir yerden hızlı ve kolay
şekilde ulaşmalarını sağlıyoruz. Yapay
zekâ teknolojisinden faydalanarak
hayata geçirdiğimiz Fotoğraftan Araç
Tanıma özelliğimiz sayesinde kullanıcılar;
ilgilendikleri aracın fotoğrafını
çektikten sonra aracın marka, model
ve yıl bilgilerini buluyor, milyonlarca
ilanın arasından aynı özellikteki tüm
araç ilanlarına hızlı ve kolay bir şekilde
ulaşıyor.
Kullanıcılarımızın alışveriş sürecini
daha da kolaylaştırmak ve güvenli
bir alışveriş deneyimi sunmak adına
ise S - Param Güvende hizmetini hayata
geçirdik. Bu sayede kullanıcılarımız
sahibinden.com’un İkinci El ve Sıfır
Alışveriş kategorisi üzerinden yapacakları
alım ve satım işlemlerini daha kolay
ve güvenli yapabilecekler. Kullanıcılar
bu hizmet üzerinden ürün satın alırken
para, çözüm ortağımız olan ödeme kuruluşunun
hesabında tutuluyor. Ürün
teslim alınıp onaylanınca, para satıcıya
aktarılıyor.
Pandeminin başlarında tüketicinin
alışveriş davranışları ve
yaşam tercihlerinde görülen
değişim geldiğimiz noktada ne
durumda?
Koronavirüs pandemisiyle beraber tüketiciler
sokağa çıkmadan ürün araştırma,
fiyat karşılaştırma, temassız ve
kolay alışveriş deneyimi yaşadıkları
için online platformları tercih etmeye
başladılar. Önlemler süresince kullanıcıların
ilgi gösterdikleri kategoriler
farklılaştı. Karantina tedbirlerinin en
sıkı uygulandığı dönemde evde geçirilen
zamanın artmasıyla beraber ekmek
yapma makinesi, baskül, fitness-kondisyon
aletleri, oyun konsolları, puzzle,
masa ve kutu oyunları ile maketlere
olan ilgi arttı. Karantina tedbirlerinin
kısmen azaltıldığı dönemde ise bahçeli,
balkonlu ve müstakil ev arayışı hız kazandı.
Kullanıcılar platformu en çok
nereden ziyaret ediyor?
Türkiye’de internet kullanımı ve mobil
cihazların kullanımında yaşanan artışa
paralel olarak e-ticaret sektörü içerisinde
mobilin payında ciddi artışlar
yaşandı. Kullanıcılar, mobil deneyimlerinin
artması ve mobil alanda yapılan
yatırımların hız kazanmasıyla birlikte
sahibinden.com’a mobil cihazlar üzerinden
daha fazla ulaşıyor. Kullanıcılarımızın
yüzde 82’si mobil uygulamamızı
ve mobil web sitemizi kullanarak
sahibinden.com’a erişiyor. 20 yıldan
fazla sürede oluşturduğumuz marka
bilinirliğimiz sayesinde, trafiğimizin
tamamına yakınının organik olduğunu
söyleyebilirim.
Alışveriş ve kullanıcı deneyimini
iyileştirmeye dair gündeminizde
şu an ne var?
Türkiye nüfusunun neredeyse yüzde
75’inden fazlasıyla temasta olan bir
platform olarak kullanıcı deneyimine
çok önem veriyoruz. Önceliğimiz
kullanıcılarımızın sahibinden.com’da
geçirdikleri her saniyenin kaliteli ve
kusursuz olması. Bunun için de Ar-Ge
merkezimizde teknolojik altyapı ve tasarım
konularında sürekli iyileştirmeler
yapıyor, makine öğrenimi ve yapay
zekâ temelli yenilikleri hayata geçiriyoruz.
Bununla birlikte sunduğumuz
hizmetlerin kusursuz işlemesi için test
ve kalite yönetimine aralıksız yatırım
yapıyoruz. Sahibinden.com üzerinde
yılda yaklaşık 600 defa yazılım güncellemesi
yapıyoruz. ■
Temmuz-Ağustos 2021 27
İŞ DÜNYASI
Araştırma
İklim,
kamuoyu
ve eylem
Dünya; iklim
değişikliği, benzeri
görülmemiş biyolojik
çeşitlilik kaybı,
artan eşitsizlikler ve
Covid-19 salgını gibi
birden fazla krizle
karşı karşıya. Peki,
iklim değişikliğiyle
mücadele
planlarında kamuoyu
nerede duruyor?
Ipsos Dünya Günü
Araştırması ile
iklim değişikliği
konusunda kamuoyu
ve eylem ilişkisine
daha yakından
bakıyoruz.
u SULTAN ÖNCÜ ARSLANOĞLU
klim değişikliğiyle mücadele
konusunda ortak bir
İ
duruş benimseyebilmek
adına 2021 yılının uluslararası
çevre politikaları tarafından
“Süper Yıl” ilan edilmesi, bu yıl mücadele
planlarına farklı açılardan bakmayı
gerektiriyor.
Önümüzdeki Kasım ayında Glasgow’da
yapılacak 26. Birleşmiş Milletler
İklim Değişikliği Konferansı,
197 ülkeyi bir araya getirerek iklim
değişikliğine ve ülkelerin mücadele
planlarına yönelik bir tartışma platformu
sunacak. Bu yıl ise, Paris İklim
Anlaşması’nın imzalandığı 2015
yılından bu yana iklimle mücadelede
katedilen yola dair gelişmelerin ele
alınması sebebiyle ayrı bir önem taşıyor.
Yeni hedefler belirlemeden önce
eldeki tablonun netleştirilmesi gerektiği
aşikâr. Peki, kamuoyu iklimle
mücadelede hangi noktada yer alıyor?
Ipsos’un, Türkiye’nin de aralarında olduğu
Paris Anlaşması’nı imzalayan 30
ülkede gerçekleştirdiği Dünya Günü
Araştırması, iklim değişikliğiyle ilgili
kamuoyunun düşünce ve davranışlarına
ışık tutuyor. ■
KAMUOYU HÜKÜMETLERE
NE KADAR GÜVENIYOR?
Araştırmaya katılanların yüzde 31’i, iklim değişikliğiyle mücadele için
hükümet, işletmeler ve bireylerin birlikte çalışmaya yönelik net bir
planları olduğuna inanıyor. Türkiye’de de bu oran aynı seviyede ancak
bu fikir, küresel ortalamada yüzde 34’lük bir kesim tarafından kabul
görmüyor. Diğer taraftan belli bir tarihe kadar net sıfır sera gazı salımı
yapacaklarına dair taahhütlerini yasal olarak bağlayıcı hale getiren
ülkelerde dahi, kamuoyu farkındalığının ortalamanın altında kaldığı
görülüyor. Örneğin, İngiltere’de bu oran yüzde 28, onu yüzde 24 ile
Fransa ve Macaristan, yüzde 23 ile ise İsveç izliyor. Buna karşılık sera
gazı emisyonlarını net sıfıra indirme hedefleri bulunan Güney Kore’de
bu oran yüzde 38, İspanya’da yüzde 33, Şili’de yüzde 24 ve Kanada’da
yüzde 21. Bu tablo ayrıca net sıfır taahhütlerinin yasal olarak bağlayıcı
olması ile hükümetin planlarına ilişkin kamuoyu farkındalığı arasında
bir ilişki olmadığını ortaya koyuyor.
ÜLKELERININ NET BIR PLANI
OLDUĞUNA EN ÇOK INANANLAR
Suudi
Arabistan
Çin
Hindistan
%64 %61 %58
Türkiye
Metodoloji: Dünya Günü
Araştırması, Ipsos tarafından
19 Şubat-5 Mart 2021 tarihleri
arasında, 30 ülkeden 16-74 yaş
arası toplam 21 bin 11 kişiyle online
görüşülerek gerçekleştirilmiştir.
ÜLKELERININ NET BIR PLANI
OLDUĞUNA EN AZ INANANLAR
ABD
%18 %16
Japonya
%31
28 MediaCat
KAMUOYU KIMI
SORUMLU TUTUYOR?
Bireyler, iklim değişikliğiyle mücadelede her
ne kadar daha çok sorumluluk hissetseler
de bunu ortak bir sorumluluk alanı olarak
görüyorlar. Nitekim araştırmaya katılanların
yüzde 65’i hükümetlerin, yüzde 68’i ise
şirketlerin bu konuda bir an önce harekete
geçmesi gerektiğini ifade ediyor.
Hükümetlerden beklenti içinde olan
katılımcıların oranının 2020 yılında yüzde
68 olduğunu da ekleyelim. Türkiye’de ise
hükümetlerden beklenti son bir yıl içinde
yüzde 7 arttı.
İKLIM KRIZI NE
KADAR ÖNCELIKLI?
Pandemi sonrası ekonomik toparlanmada
iklim değişikliğiyle mücadelenin bir öncelik
olup olmaması konusunda kamuoyu ikiye
bölünmüş durumda. Yüzde 36’lık bir kesim
ekonomik toparlanmada iklim değişikliğiyle
mücadelenin bir öncelik olmaması gerektiğini
düşünürken, yüzde 35 buna katılmıyor.
Türkiye’de bu fikre katılmayanların oranı ise
yüzde 39.
KAMUOYU DEĞIŞIKLIĞE
NE KADAR AÇIK?
Pandeminin getirdiği kısıtlamalar ortadan
kalktığında insanların önceye kıyasla daha
az sürdürülebilir davranışlar benimseyip
benimsemeyecekleri bir tartışma konusu.
Katılımcıların yüzde 69'u iklim değişikliğiyle
mücadelede yapılması gereken davranış
değişiklikleri konusunda bilgi sahibi.
Türkiye’de ise bu oran yüzde 75’lerde. Buna
karşılık kamuoyunun yapılması gereken
eylem değişikliğini bilmesine rağmen daha
yüksek etkili eylemlerin listenin altlarında yer
aldığı görülüyor.
GLOBAL (%) TÜRKİYE (%)
Bireylerin, iklim değişikliğiyle mücadele için şimdi
harekete geçmezlerse gelecek nesilleri zor durumda
bırakacağına inananlar
72 81
Şirketlerin, iklim değişikliğiyle mücadele için harekete
geçmezse çalışanlarını ve müşterilerini zor durumda
bırakacağına inananlar
68 68
Hükümetlerin, iklim değişikliğiyle mücadele etmezse
vatandaşlarını zor durumda bırakac ağına inananlar
65 78
GLOBAL (%) TÜRKİYE (%)
Ekonomik toparlanmada iklim değişikliğiyle
mücadelenin bir öncelik olmaması gerektiği fikrine
katılanlar
36 34
Hindistan
%52
Öncelik
olmaması
gerektiğini en
çok belirten ülke
İKLIM DEĞIŞIKLIĞIYLE MÜCADELEDE YAPILMASI
OLASI DAVRANIŞ DEĞIŞIKLIKLERI (%)
Fazla ambalaj kullanımından uzak durmak 59 48
Yeni şeyler satın almaktan kaçınmak 53 48
Evde su tasarrufu yapmak 51 49
Evde enerji tasarrufu yapmak 51 44
Materyalleri geri dönüştürmek 50 48
Araç yerine yürüyerek veya bisikletle ulaşım
sağlamak 48 47
Daha az et yemek, alternatif bitkisel besinler tercih
etmek 43 36
ECE ERTÜRK
Service Line
Leader, Public
Affairs & Ipsos UU,
Ipsos
‘KAMUOYU ÇÖZÜMÜN
BİR PARÇASI OLABİLİR’
Dünyada ve ülkemizde çevresel
etkilerinin tartışıldığı yeni projeler,
pandeminin değiştirdiği davranış ve
tercihlerin iklim ve çevre üzerindeki
etkileri ve son günlerde Marmara
Denizi’nde görünen müsilaj ile
birlikte çevresel duyarlılık ve iklim
değişikliğinin etkileri yeniden
gündemimize girdi. 2021 yılı iklim,
biyoçeşitlilik, besinler ve okyanuslar
üzerine yürütülmekte olan büyük
anlaşmalar ile uluslararası çevre
politikaları konusunda “süper yıl”
olmuş durumda. Yine de çevre
konusundaki yüksek ilgi ve kaygıya
karşın bu planlara dair kamuoyu
farkındalığının düşük oluşu, toplumun
konuya daha etkin bir şekilde
dahil edilip çözümün bir parçası
olabileceğini gösteriyor.
Pandemi sonrası değerlendirmelere
baktığımızda hem araştırmalar hem
de pratikte deneyimlediklerimiz
gösteriyor ki ülkeler açısından sağlık
ve ekonomi konuları öncelikli aksiyon
alanları olarak karşımıza çıkmaya
devam edecek. Ancak iklim değişikliği,
küresel ısınma, habitat tahribatı, doğal
kaynakların azalması gibi çevresel
sorunlar ise bu önceliklendirmede
daha üst sıralara taşınmazsa, bunların
yakın zamanda gerek sağlık gerekse
ekonomik yönden olumsuz etkilerini
görmek toplumlar için kaçınılmaz
olacak. Bu noktada iklim felaketi
başta olmak üzere çevre sorunlarıyla
mücadelede etkin bir rol üstlenmek
bireysel ve toplumsal seviyede kritik
öneme sahip.
Temmuz-Ağustos 2021 29
İŞ DÜNYASI
Söyleşi
Bulut kullanımı
hızla arttı
Didem Duru
CISCO TÜRKIYE GENEL MÜDÜRÜ
Markalar, bugün edindikleri
alışkanlıkların ne kadarını
yarına taşıyabileceklerini
tartışırken, Cisco Türkiye
Genel Müdürü Didem
Duru’ya göre pandeminin
ortaya koyduğu en önemli
gerçeklerden biri internete
erişimi artırma ihtiyacının
aciliyeti.
u ARZU NİLAY KOCASU
30 MediaCat
Pandemi profesyonel ve özel hayatlarımızda
pek çok alışkanlığı
değiştirdi. Bu dönemde benimsediğimiz
yeniliklerin gelecekte
daha dar kapsamda da olsa
devam edeceğini varsayarsak,
bu kapsamın içerisinde neleri
sayabiliriz?
Pandemi döneminde zorunlu olarak
gelişen bazı reflekslerin ve sağlanan hizmetlerin,
kazanılan alışkanlıkların pandemi
bittiğinde de süreceği kanaatindeyim.
Pandeminin iş yapış şekillerimizi
kalıcı olarak değiştirmesiyle, çalışanlar
artık ofisten ve evden çalışma arasında
bir denge kurarak, ne zaman ve nereden
çalışacakları konusunda daha fazla söz
sahibi olmak istiyorlar. Şirketler dijital
işyeri dönüşümüne yatırım yapıp hibrit
modeller kurdukça, konumdan bağımsız
olarak çalışan deneyimini gerçek anlamda
dönüştüren teknolojik çözümler
ve hizmetler, bulut temelli işbirliği
platformları öne çıkıyor.
Bulut teknolojileri, pandeminin
ilk aylarında şirketlerin koşullara hızla
uyum sağlamasına yardımcı oldu.
BT ekipleri gelecekte çok daha fazla
çevikliğe ihtiyaç duyacak. Ekipler gözlenebilirlik
gibi çözümleri kullanarak
gerçekten önemli olan veri ve bilgileri
izlemeye geçebilecek. Onlar mevcut
dönüşümlerinin ölçeğini büyütmeye
devam ettikçe de bilgiler ve otomasyon
gelecekte büyüme, rekabetçilik ve esneklik
açısından daha önemli bir hale
gelecek. Çalışanların bu kazanılmış
konforun, bir anlamda hak ve alışkanlıkların
pandemi bitince de devam etmesini
isteyeceklerini öngörüyoruz.
Cisco olarak pandemiden neler
öğrendiniz; bu bilgiler gelecekte
iş kollarınıza nasıl etki edecek?
Herkes gibi bizler de ilk olarak teknolojinin
ve internetin, ekonominin devam
etmesini sağladığını gördük. Ne var ki
internet erişimi olanlar, dünya nüfusunun
yaklaşık olarak sadece yarısına
karşılık geliyordu ve pandemi, internete
erişimi artırma ihtiyacının ne kadar
acil olduğunu ortaya koydu. Şu anda
gelişmekte olan ülkelerde toplumun
yalnızca yüzde 35’inin internet erişimi
varken, gelişmiş ülkelerde bu oran
yüzde 80. Pandeminin başlamasıyla,
Cisco tüm dünyada pandemiyle mücadele
kapsamında, müşterilerimize
destek olabilmek ve onlara evde çalışma
ortamı sağlayabilmek için güvenli
bulut servislerimizden web konferans
için Webex, güvenlik için VPN, Güvenli
DNS (Umbrella) ve çok faktörlü kimlik
doğrulama (DUO) servislerini kullanıma
açtı.
Yeni dönemde bulut kullanımı hızla
arttı. Bulut uygulamalarında günlük
kimlik doğrulama işlemleri pandeminin
ilk birkaç ayında yüzde 40 artış gösterirken,
bunların büyük bölümü çeşitli
bulut hizmetlerine güvenli erişim sağlamak
isteyen işletmeler ve orta ölçekli
kuruluşlardan geldi. Biz de yeniliklerimizi,
kısa ve orta vade atılımlarımızı bu
değişen beklentilere göre şekillendirdik.
Kısa sürede evrilerek beklentilerin
de önüne geçmeyi başardık.
Araştırmalara göre şu an pandemi
öncesi döneme oranla ortalama 4,7 kat
O
Şu anda
gelişmekte
olan ülkelerde
toplumun yalnızca
yüzde 35’inin
internet erişimi
varken, gelişmiş
ülkelerde bu oran
yüzde 80.
fazla kişi düzenli olarak evden çalışıyor.
Bu durumda şirketlerin VPN ölçeğini
genişletip evden çalışma ağlarında
güvenliği artırarak çalışanlarına her
yerden verimli olma ve işbirliği yapma
imkânı sağlaması, uygulamaları korumak
için çok faktörlü kimlik doğrulama
(MFA) kullanması ve siber tehditlere
karşı savunma amacıyla bulut güvenliği
güvenli erişim hizmetleri uç noktası
(SASE) uygulaması gerekti. Pandeminin
etkisi; müşteri sayıları, uygulama trafiği
örüntüleri ve e-öğrenim kullanım
sayısındaki hızlı artışlar, görüntülü
konferanslar, sanal etkinlikler, uzaktan
bakım, süreç otomasyonu ve ağa bağlı
diğer hizmetlerde benzeri görülmemiş
düzeydeki sert dalgalanmalarla da kendini
gösterdi. Hizmet sürekliliği sağlamak
için diğer birçok ağ işlevine ek olarak
tekrara dayalı yönetim görevlerinin,
ağ erişiminin, oryantasyon ve segmentasyonun
yanı sıra veri merkezinin ötesinde
buluta kadar geçerli politikaların
otomatikleştirilmesi gerekliliği doğdu.
Bu ihtiyaçları karşılamaya yardımcı
olmak ve küçük işletmelerin esas faaliyetlerine
odaklanmalarını sağlamak
için Cisco olarak “İşletmeler için Tasarlandı”
portföyüne yepyeni güncellemeler
yaparak makine öğrenimi, yapay
zekâ ve bulut odaklı çözümlerin gücünü
bir araya getirdik. Satın almayı, kurulumu
ve bakımı basitleştirdik.
Bilişim sektöründe 20 yılı aşkın
bir deneyimin ardından, iki
yıldır Cisco'nun genel müdürlüğünü
yürütüyorsunuz. Eril
addedilen bir sektörde kadın
yönetici olmakta ne gibi zorluklar
ve avantajlar görüyorsunuz?
Yaklaşık 26 senedir iş hayatının içindeyim.
Sadece Türkiye’de değil dünyanın
Araştırmalara göre pandemi
öncesi döneme oranla ortalama
4,7
kat fazla
kişi düzenli
olarak evden
çalışıyor.
birçok yerinde iş hayatında kadınların
yaşadıkları zorluklara da bizzat tanık
oldum. Ancak son yıllarda kadınlar potansiyellerini
açığa çıkarmayı, “Asla yapamaz”
denilen işleri yapmayı, büyük
başarılara imza atmayı başardıkça o
zorluk bariyerleri de kırılmaya başladı.
Bu başarıda kadınların azmi ve kararlılığı,
işverenlerin ve kuruluşların
tutumu büyük önem taşıyor elbette.
Ancak bir önemli etken de medyanın,
toplumların desteği şüphesiz… Kadınların
organizasyon becerisi, empati
gücü, detaylardan çözüme ulaşan bakış
açısı ve duygusal zekâsıyla iş hayatında
yapmak istedikleri ne varsa yapabileceklerine
inandım her zaman. Yeter ki
kendilerine inansınlar, çalışsınlar ve
kendilerini durdurmasınlar. Bunun
için ilk başta biz kadınların kendisine
büyük sorumluluk düşüyor. Engellere
değil fırsatlara odaklanmalıyız. İçimizde
barındırdığımız o sınırsız potansiyeli
ortaya çıkartarak çalışmalı, tutkuyla
bağlı olduğumuz işleri yapmaya ve
katma değer üretmeye odaklanmalıyız.
Sabırlı olmak, elinden gelenin en
iyisini yapmak ve zorluklar karşısında
yılmadan, biraz da risk alarak ilerlemek
kadınları iş hayatında çok daha öne taşıyacaktır.
Malum biz kadınlar aynı anda birçok
konuyu başarıyla yürütebiliyoruz.
Özellikle pandemi koşullarında evden
çalışan kadınlar aile, çocuk, iş hayatı
derken farklı sorumlulukları, dar alanlarda
kısıtlı zamanlarda ancak her zamanki
gibi başarıyla yerine getirdiler.
Dokundukları her yerde fark yaratan,
çalıştıkları her alanda fayda sağlayan
kadınların kendileri gibi güçlü ve topluma
faydalı bireyler yetiştirmeleri bu
anlamda daha önem kazanıyor. Kadınların
sosyal sorumluluk projelerinde
yer alarak gençlere rol model olmalarını
çok kıymetli buluyorum. Gençlerin
ufkunu genişletmek, hedeflerini daha
ileriye taşımalarını sağlamak, fark yaratan
işlere imza atma yolunda onları
özendirmek bizlerin görevi. Ve sosyal
sorumluluk çalışmaları bazen tek bir
kişiyle başlayıp kelebek etkisiyle tüm
çevremizi, ülkeyi ve dünyayı saracak
sağlam ve güçlü bir zincir. Bu nedenle
iş hayatımın yanı sıra Toplum Gönüllüleri
Vakfı’nın eş başkanı olmanın hem
kendimi hem de değdiğim, mentorluk
yaptığım gençleri kuvvetlendirdiğini
deneyimleyerek o zincirin bir halkası
olmak çok büyük bir mutluluk.■
Temmuz-Ağustos 2021 31
MEDYA
Bir Bakışta
Hüzün ve sevinç
bir arada
Ajans Press’in
MediaCat için
basının gündemine
oturan haber
başlıklarını
raporladığı Bir
Bakışta Geçen Ay
araştırmasına göre,
22 Mayıs – 21 Haziran
tarihlerinde Anadolu
Efes ve Ayşe Begüm
Onbaşı ile sevinip,
A Milli Takım ile
üzüldük. İvmelenen
aşılamayla birlikte
geleceğe dair
yeşeren umutlarımız
ise müsilaj
sorunu nedeniyle
tomurcuklanamadan
sönüyor.
1
Bir kısmı uzaktan bir kısmı yüz
yüze devam eden 2020–2021 eğitim
öğretim yılının sonuna gelindi.
MEB ilkokul, ortaokul ve lise kademesindeki
yaklaşık 18 milyon öğrencinin
karne ve başarı belgelerini internet
üzerinden yayınladı.
2
Rusya, Türkiye’ye uyguladığı uçuş
kısıtlaması kararını gözden geçirerek
tüm uçuşların 22 Haziran’dan
itibaren serbest bırakılacağını açıkladı.
3
Liselere Giriş Sistemi (LGS) kapsamında
düzenlenen merkezî sınav
1,2 milyon öğrencinin katılımıyla tamamlandı.
4
Marmara Denizi’nde etkisini gösteren
müsilaj (deniz salyası) sorunu
Türkiye’nin ana gündem maddesi
haline geldi.
5
Tüketici fiyat endeksiyle (TÜFE)
indirgendiğinde Mayıs ayında en
yüksek aylık reel getiri yüzde 7,19 ile
külçe altında gerçekleşti.
6
NBA’den sonra dünyanın en güçlü
basketbol organizasyonu EuroLeague’de
2020–2021 sezonunun şampiyonu
Anadolu Efes oldu. Anadolu Efes
aynı zamanda Fenerbahçe Beko’yu final
serisinde 3–0 mağlup ederek kulüp
tarihindeki 15’inci Türkiye Ligi şampiyonluğunu
da elde etti.
7
Otomobil ve hafif ticari araç pazarı
Mayıs ayındaki kapanma önlemlerine
rağmen 69,8 artarak 54 bin 734
adede çıktı.
8
A Milli Takım, EURO 2020 A Grubu’ndaki
son maçında İsviçre’ye
3–1 mağlup oldu ve turnuvaya veda etti.
9
21 Haziran itibarıyla Türkiye’de
toplam yapılan aşı sayısı 42 milyon
573 bin 527 oldu.
10
Galatasaray’ın 38’inci Başkanı
Burak Elmas oldu.
11
Eurovision 2021'i Maneskin grubunun
“Zitti E Buoni” şarkısıyla
İtalya kazandı.
12
Cumhurbaşkanı Erdoğan,
Amasra–1 kuyusunda 135 milyar
metreküplük yeni bir doğalgaz keşfi yapıldığını
duyurdu.
13
Milli Sporcu Ayşe Begüm Onbaşı,
Bakü’de düzenlenen Aerobik
Cimnastik Dünya Şampiyonası’nda Altın
madalya kazandı.
14
Organize suç örgütü lideri olarak
aranan Sedat Peker’in iddiaları
sonrası, Veyis Ateş ve Sezgin Baran
Korkmaz Türkiye’de en çok konuşulan
isimler arasında yer aldı. ■
Tarih aralığı:
22 Mayıs – 21 Haziran
34 MediaCat
MEDYA
Yorum
Platformlar
ve manşetler
NÜZHET ALGÜNEŞ
OMD Türkiye, CEO
e
Amazon MGM’i
8,5 milyar dolara
satın aldı. Bu
haber, atağa
kalkan Amazon
Prime Video
için önemli bir
gelişme. Zaten
bir kitlesi olan ve
kendini ispatlamış
mega varlıkların
canlandırılması,
Amazon’un
büyüme planlarını
besleyecek.
Amazon MGM’i 8,5 milyar
"
dolara satın aldı. Platformlar
savaşında el artırıyor.”
Mayıs ayının en popüler haberlerinden
biri.
175 milyon aboneyi geçen Amazon
Prime, geçen seneye göre yüzde 70
daha fazla izleniyor. Amazon Studios
bu sene 12 dalda Oscar adayı oldu (iki
tane de kazandı). Bir sezonu 465 milyon
dolara mal olan Lord of the Rings
dizisi için de gün sayıyor.
Bunların yanında MGM haberi de
atağa kalkan Amazon Prime Video için
önemli bir gelişme.
Çünkü bir platformun başarısı için
yeni prodüksiyonlar kadar back katalog
da önemli.
James Bond, Rocky, Adams Family,
Robocop gibi saymakla bitmeyecek bir
listeyi MGM, çantasında Amazon’a getirecek.
Buradaki gerçek değer bu yapımların
eski hali değil elbette. Amazon’un
bunları yeniden çekmeyi planlaması.
Zaten bir kitlesi olan ve kendini ispatlamış
bu mega varlıkların canlandırılması,
Amazon’un büyüme planlarını
besleyecek. Tıpkı Star Wars/Disney
veya House of Cards/Netflix eşleşmeleri
gibi.
ÇOK OYUNCULU BİR SATRANÇ
TAHTASI
Hep Netflix merkezli konuşuyoruz ama
artık çok oyunculu bir satranç tahtasına
bakıyoruz.
Gelişmeler o kadar dinamik ki, yaşananlar
çocukluğumdaki eğlenceli tekerlemeleri
andırıyor.
Netflix 207 milyon aboneyi yeni
geçmişti ki, klasik manşetler yerini aldı:
“Ulusal TV kanallarının yerini Netflix
mi alacak?”
Derken Disney+ 18 ay içerisinde 110
milyon gibi çılgın bir rakama ulaşınca
manşetler tazelendi: “Disney, Netflix’in
tahtını zorluyor. Yeni lider Disney mi
olacak?”
Haksız da değiller. Netflix’e neredeyse
tüm dünyada ulaşılırken, Disney
ülkemizin de dahil olduğu birçok coğrafyada
izlenemiyordu. Üstelik içerik
olarak daha da zenginleşmiş “Star”
markası ile daha da kitleselleşmesi ve
Netflix’in tahtını zorlaması kaçınılmazdı.
AT&T, Time Warner’ı aldığında atılan
bir başka manşette, “Telekom operatörlerinin
geleceği TV/Film endüstrisinde
mi?” deniyor, AT&T CEO’sunun
“data tüketiminin yüzde 70’i videodan
geliyor, bu birleşme kaçınılmazdı” sözleri
yatırımcıyı heyecanlandırıyordu.
Mayıs 2021’de Warner Media dışarı
çıkarılıp Discovery ile birleşeceği
36 MediaCat
açıklanınca, heyecan yerini biraz da
şaşkınlığa bıraktı. Yeni şirket Warner
Bros Discovery olarak adlandırılacaktı.
AT&T hissedarları yeni şirketin
de yüzde 71’ine sahip olacak,
Discovery’nin CEO’su David Zaslav
yeni yapıyı yönetecekti. Warner
üzerinden gelecek HBO kalitesi,
Discovery’nin “reality dünyasındaki
kasları” ile birleşiyordu.
“HBO Max çok güzel oldu ama marka
ABD dışında ne kadar başarılı olur
ki?” diyenler, şimdi de “Yıllık 20 milyar
dolar yatırımla 400 milyon aboneyi hedefliyoruz”
cümlesini tartışıyor.
HBO YOLDA MI?
Biraz daha speküle etmek gerekirse,
BluTV’nin yüzde 35’ini alan Discovery,
şimdi Warner ile birleştiğine göre, acaba
HBO’nun evlerimize gelişi tahmin ettiğinizden
daha mı yakın?
Bizdeki gelişmeler de pandemi çıkışında
iyice hızlanacak.
Disney+’ın (Star) bu sene büyük bir
yatırımla ülkemizde de lansmanı yapılacak.
Amazon bu yılın ikinci yarısında
Türkiye yatırımlarını iyice artırırken,
Prime paketinin doğal uzantısı olan
Prime Video tabanını da genişletecek.
Exxen, GAİN ve hatta koridorlarda
bolca konuşulan TRT platformunu da
atlamamak lazım.
j
Prime Video,
Netflix, Disney
ve Warner
Discovery. Bu
grubun toplam
yıllık içerik
yatırımı 60 milyar
doların üzerinde
olacak.
2020’ye göre yüzde 70 daha
fazla izleniyor.
207 milyon aboneyi geçti.
18 ay içerisinde 110 milyon
aboneye ulaştı.
HEDEFI
400 milyon abone.
ABONE BAZI
40 milyondan fazla.
YENİ HAMLELER YOLDA
Oyuncular arttıkça alan sıkışıyor, rekabet
artıyor. Bazı oyuncular henüz hamlesini
yap(a)madı. Spot ışıkları şu anda
onlara dönmüş durumda.
ABD’de CBS/Viacom ve NBC’nin
Peacock’u yalnızları oynuyor. CBS en
başından beri inatla tek başına savaşmayı
seçti. Hulu’nun ilk yıllarında
bile dışarıda kalarak kendi platformunu
lanse etmişti. Sonra Viacom’la
birleşse de, içerik eksikliği ve yatırım
kapasitesinin darlığı yüzünden bugün
köşeye sıkışmış durumda. NBC’nin
büyük ümitlerle lanse ettiği Peacock
da hayal kırıklığı. Üstüne üstlük ellerindeki
Bravo, E! gibi değerli varlıkları
birçokdeğişik platforma yayarak dağınık
bir resim de çiziyorlar.
40 milyonun üzerinde abone bazıyla
ve bugüne kadar az sayıda ama
çok kaliteli yapımlarla gündemde olan
Apple+’ın yapacağı hamleler de merakla
bekleniyor.
Prime Video, Netflix, Disney ve
Warner Discovery. Bu grubun toplam
yıllık içerik yatırımı 60 milyar doların
üzerinde olacak.
Peki önümüzdeki beş senede ne olacak?
Bize yansımaları neler olacak?
KAN KAYBI DEVAM EDECEK
Bu konudaki tahminlerimde bir değişiklik
yok. Ulusal kanallar -özellikle
orta-üst segmentlerde- yavaş
yavaş kan kaybetmeye devam edecek.
2022-23’te 10 milyonun üzerinde bir
abone bazı ile prime time’daki izlenme
alışkanlıkları değişecek. Pandemi
bu değişimi hızlandırdı, bu hızlanma
kırılmaya dönüşecek.
Peki neden?
Sebebi çok basit.
Türkiye’de prime time’ı sürükleyen
top TV yapımlarını 100-150 milyon
dolar gibi bir bütçeyle bu platformlara
çekebilirsiniz. Dakika maliyeti en fazla
5 bin dolar olan bu yapımlarla bütün
dünyada izlenirlik alırsınız. Zaten şu
anda olan tam da bu: Bütün platformlar
Türk prodüksiyon şirketlerinin kapısını
aşındırıyor, uzun toplantılarda projeler
tartışılıyor.
Bütün platformlardan çıkacak yerli
prodüksiyonların bolluğu, bizdeki kırılmayı
diğer ülkelere göre daha da hızlandıracak.
+100 dakikalık yoğun reklamlı
prime time dizilerinin yerine platformlar
daha çok izlenecek.
Ortalama Türk ailesinin veya gençliğin
bu kadar çok aboneliğe yetecek bütçesi
var mı?
Var. Zaten paylaşma yoluyla ve 50-
60 liralık bir bütçeyle 3-4 platformluk
bir dünya yaratabilirler. Her evin baş
köşesinde duran en büyük eğlence kutumuza
yapılacak küçük bir yatırımdan
bahsediyoruz.
Rekabetle fiyatların daha da düşmesi
bekleniyor. Bu da yayılmayı destekleyecek.
Cep telefonu faturalarını nasıl hayatımıza
aldıysak, bu bütçeleri de alacağız.
En azından 20-25 milyonluk kritik bir
kitle buraya geçecek.
Ulusal kanalları tümüyle terk etmeseler
de, seçtikleri birkaç programı takip
edip geri kalan zamanlarını -özellikle
prime time dilimini- bu platformlara
teslim edecekler.
ÇÖZÜM EĞLENCE
DÜNYASINDA OLABİLİR
Yakın gelecekteki gelişmeler ulusal kanallar
için sıkıntılı bir dönemi işaret
etse de, çözümü eğlence dünyasında
bulmaları muhtemel. Talk show, format
ve eğlence programlarını prime time
diliminde daha çok görebiliriz. İbrahim
Tatlıses, Bülent Ersoy gibi mega starlarımızı
ekranda daha fazla izlememiz
mümkün.
Talk show ve yarışma formatları
hem uygun maliyetli hem de esnek yapılarıyla
prime time’da ulusal kanalların
elini güçlendirecek. Uygun maliyetli
formül diziler ve salonlarımıza
gelecek eğlence/magazin/reality dünyası
bu kanalların can simidi olacak.
Tıpkı 90’lı yılların başındaki kuruluş
dönemleri gibi.
Öte yandan, uzun formatlarda izlenmenin
bir kısmı da YouTube’a kaymaya
devam edecek. Instagram ve TikTok
da genç kitlenin kısa format ihtiyacını
görerek toplam video havuzunu büyütecek.
Uzun lafın kısası, senaryoda değişen
bir şey yok. Her şey beklendiği gibi
-hatta pandemi çarpanıyla hızlanarakdevam
ediyor. Amazon MGM gibi yeni
satın alımlar görülmeye devam edecek.
Büyük oyuncular küresel yayılımını
hızlandıracak. Biz de her zamankinden
daha fazla TV içeriği tüketmeye devam
edeceğiz. Dört büyük küresel oyuncu
ağırlığını iyice artıracak. Hatta beşincisi
de yolda olabilir. Yakında CBS - NBC
ikilisi ile bir teknoloji devinin flörtünü
duymak şaşırtıcı olmaz.
“TV izlenmeyecek” diyenlerin aksine,
TV’nin platin çağına girdik bile.
Salondaki büyük ekranı değiştirme
konusunu bir daha gözden geçirmekte
fayda var. ■
Temmuz-Ağustos 2021 37
MEDYA
Platform
savaşlarının
öğrettikleri
Medya alışkanlıklarının pandemi etkisindeki
değişiminin bir yansıması da lügatımıza giren
“platform savaşları” ya da “streaming savaşları”
kavramlarına daha fazla müracaat etmemiz oldu.
Karantina dönemi izlenmelerinde, türlü şekillerde
birbirleriyle çarpışan ve birbirlerinden ayrışan TV ve
platformlar cephesinde -pandeminin itici gücüylealınacak
bazı dersler var gibi görünüyor.
A
d Age'in iki ay önce ev sahipliği
yaptığı yıllık TV
etkinliğinde, hem yeni
reklam formatları hem de
streaming’in 20 milyar dolarlık bu pazaryerini
nasıl dönüştüreceği konuşuldu.
Sonrasında Ad Age’te yayımlanan
“TV endüstrisi için 7 post-pandemi
dersi” isimli makalede ise dikkat çekici
başlıklar yer alıyordu. Buna göre popülerliğini
ve önemini artıracak kavramların
başında “intellectual property”
(fikri/entelektüel mülkiyet) geliyor.
Keza ViacomCBS Domestic Advertising
Sales Birimi Başkanı ve Satıştan
Sorumlu Direktörü Jo Ann Ross, önümüzdeki
dönemin bu konuda büyük
bir hareketliliğe gebe olduğunu söylüyor.
Yaratılan ve sunulan portföyün
gücü, reklamverenlerin tutumlarının
belirleyiciliği için önemli bir rol oynayacak.
Yine kısa süre önce TIME’da
yayımlanan “Streaming savaşlarının
en büyük ve garip yılından çıkarılacak
8 ders” başlıklı makalede de platformlar
tarafında orijinal yapımlarla kimlik
yaratabilmenin bir çılgınlık haline geldiğinden
bahsediliyor.
Ad Age’in dikkat çektiği başlıklardan
biri, TV’ler için öğretici olan şeyin,
platformların bu yükselişinin geçici
olmadığını bilmekte saklı. NBCUniversal
Reklam ve İşbirliklerinden Sorumlu
Eş Başkanı Laura Molen, “İçerik
tüketiminin linear ve streaming bazında
70/30 bandında olduğunu görüyoruz
ve önümüzdeki birkaç yılda bunun
50/50’ye geleceğini tahmin ediyoruz”
diyor. Jo Ann Ross ise linear metotların
“pazarlama aracının önemli bir değeri”
olduğunu ve önümüzdeki yıllarda da
streaming’e karşı önemli bir tamamlayıcı
strateji olarak müşteri ajandalarında
yer alacağını söylüyor.
‘İKİNCİ DOĞA’MIZA TEMAS
Ad Age’in TV endüstrisi için dikkat çektiği
başlıklardan bir diğeri çeşitliliğe gösterilen
özen. Zira platform içeriklerinin
bu konuda daha farklı stratejilere sahip
olduğunu biliyoruz. Platformların yükselişine
karşı açılan önemli bir rekabet
başlığı da doğrudan alışverişe imkân
tanıyan reklamlar üzerine. Üçüncü bir
partiye yönlendirilmek yerine doğrudan
ürün ve hizmet alımı yapabileceğiniz
“shoppable media”, endüstrinin
daha fazla gündeminde olacak. Laura
Molen, pandemi etkisiyle internet bağlantılı
cihazları etkileşim ve alışveriş
için kullanmanın, tüketicinin “ikinci
doğası” haline geldiğini söyleyerek, “Bu
formatı, KPI’larınızı geliştirmek için
kullanmanızın bir sürü yolu var” diyor.
Son olarak TIME’ın, platform savaşlarının
TV’ler için öğretici olmasını beklediği
konulardan biri reality ve lifestyle
televizyonculuğun her zamankinden
daha önemli hale gelmesi. Bu gidişatın
popülaritesini birkaç yıl önce ödünç
alan Netflix’in tasarım, yemek ve DIY
gibi konularda orijinal yapımlarla rekabete
girmesi, pandeminin de etkisiyle
tekrar televizyonlara sıçradı. Karantina
günlerinde Amerika’da çok sayıda TV,
entertainment içeriği reytinglerinde
rekor yükselişler yaşadı. Bu trendin her
iki cephe için de geçici olması beklenmiyor.
Geçtiğimiz Aralık ayında, reality televizyonlarda
önemli ilklerden biri olan
Kardashian-Jenner’ların Hulu’yla çok
yıllı sözleşme imzaladıklarını da hatırlamakta
fayda var.
Biz de streaming cephesindeki bu
rekabetten TV’ler için gerek format gerekse
içerik anlamında ne gibi dersler
alınabileceğini sorduk. ■
38 MediaCat
MEHMET
İÇAĞASIOĞLU
The Walt Disney
Company Türkiye,
Medya Birimi
Genel Müdür
Yardımcısı ve Satış
Grup Başkanı
REKABET EDENLER MECRALAR
DEĞİL, İÇERİKLER
Şu an alınabilecek bir ders yok.
Özellikle içerik anlamında. Bu soru
sadece ülkemizde sorulabilecek
bir soru. Bunun sebebi de
uzun süreler ve TV’deki içerik
kısıtlamaları. Platformlar, TV’ye
nazaran daha kısa sürelerde,
daha dinamik işler üretebiliyorlar
ama bunun uygulanabilmesi
için önce TV reklam fiyatlarının
düzenlenmesi gerekiyor. Durum,
bir şeylerin farkına varmamak
ve öyle yapamamak değil,
Türkiye’de TV’nin gelir yapısı buna
izin vermiyor. RTÜK mevzuatının
uyduya açık kanallar için daha
sert olduğunu da göz ardı etmemek
gerekir. Ayrıca, total izleyici kitlesi
tarafından talep görmeyen bir iş
de TV için sürdürülebilir olamıyor.
Dünyada da dijital platformlar
ve TV kanalları ayrı stratejilerle
içerik üretiyor. TV hâlâ dünyanın
pek çok yerinde en çok tüketilen
mecra. Dijital TV’yi takip ediyor,
dersler çıkararak ilerliyor dahi
diyebiliriz. Türkiye, dünyada
TV için en kaliteli içeriği üreten
ülkelerden biri. Amerikan
dizilerinden sonra en çok Türk TV
dizileri izleniyor. Ve hâlâ, TV’nin etki
alanı dijitale göre çok daha geniş.
Bu sebeplerle, ben Türkiye’de bu
şartlar altında, TV’nin dijitalden
alıp uygulayabileceği bir ders
olduğuna katılamıyorum.
Rekabete gelirsek; burada
rekabet edenler mecralar değil,
içerikler. TV uzun bir süre hem
dijitali beslemeye hem de dijital
ile yetenek anlamında rekabet
etmeye devam edecek. Dijital
platformlar senarist, yönetmen ve
oyuncularımız için iyi bir alternatif
oldu. Daha kısa süreler içinde
kalarak, hayal ettikleri dilde bir
dünya kurabiliyor ve reyting
kaygısı olmadan çalışabiliyorlar.
Her iki mecrada da kendi koşulları
çerçevesinde iyi, kaliteli ve çok
tüketilen işler çıkıyor. Birbirlerini
besliyorlar. Teknoloji geliştikçe
de, içerik tükettiğimiz yerler ve
formatları değişiyor. Belki 15 sene
sonra streaming platformların,
beyin içine yerleştirilen cloud
chip’ler ile rekabet etmesini nasıl
yorumladığımızı soracaksınız…
ASLI ÇINI
YAŞAROĞLU
TV8 Genel Müdürü
REKABET, TELEVIZYONLARI
MOTIVE ETMELI
Son zamanlarda birçok raporda,
streaming servislerine gösterilen
ilginin arttığına işaret ediliyor.
Bu platformlar, televizyona göre
daha özgür bir alan olması ve
farklı projelerin yer alması ile
kendine farklı bir alan oluşturdu.
Pandeminin hayatımıza
girmesi ve uzun sürmesi de bu
ilginin artmasını hızlandırdı.
Televizyondaki içeriklerin salgın
hastalık nedeniyle sekteye
uğraması sonucu yeterli içerik
üretilememesi ancak bu sırada
izleyicilerin evde çok daha fazla
vakit geçirmeye başlamalarıyla
streaming platformlara yönelim
artış gösterdi. Televizyon kanalları
arasında yıllardır şahit olduğumuz
rekabeti, bu platformlar arasında
görür olduk. Bunu da gayet doğal
ve olumlu karşılıyoruz. Bu nedenle
dijital platform izleyicilerinin
taleplerini karşılayabilmek için
uzun süredir üzerinde çalıştığımız
“Türkiye’nin Dijital Platformu”
Exxen’i Ocak ayı itibarıyla hayata
geçirdik.
Her zaman söylediğim gibi
televizyon izleyicisi ve dijital
platform izleyicisinin birbirinden
ayrıştığının farkında olarak her
iki tarafta da elimizden gelenin
en iyisini yapmak için çalışıyoruz.
Uzun zamandır MasterChef, O Ses,
Survivor gibi formatlarımızla ve
Doğduğun Ev Kaderindir, Kırmızı
Oda gibi dizilerimizle reyting
listelerinin en üst sıralarında yer
alıyoruz.
Biliyorsunuz, dünyadaki tüm
gelişmeleri yakından takip eden
bir şirketiz. Exxen ile birçok yeni
projenin yanında, yıllardır bizimle
özdeşleşmiş formatlarımızı dijital
platform izleyicisiyle bir araya
getirdik. Böylece her iki tarafta
da izleyicilerimizi memnun etmiş
oluyoruz. Global şirketlerin
de içinde olduğu bu sektörde
yaşanan rekabet sayesinde
kaliteli ve çeşitli içerik üretiminde
artış olacağına inanıyorum. Aynı
şekilde bu rekabetin farkında olan
televizyon sektörü de, izleyicisini
memnun etmek ve kaybetmemek
için yeni içerik üretimi konusunda
motive olacaktır.
Temmuz-Ağustos 2021 39
ADVERTORIAL
Elidor 500 bin
genç kadının
yol arkadaşı
Gizem Erbaş
UNILEVER SAÇ BAKIM KATEGORISI
PAZARLAMA MÜDÜRÜ
Türkiye’nin bir numaralı şampuan ve saç
kremi markası Elidor*, genç kadınları
hayallerine giden yolda eğitim ve
rehberlik çalışmalarıyla desteklemek için
Mart ayında Toplum Gönüllüleri Vakfı
(TOG) ve Udemy işbirliğiyle başlattığı
“Kendi Yolumuzda” projesi kapsamında yıl
sonuna dek 500 bin genç kadına ulaşmayı
hedefliyor.
40 MediaCat
arklı ihtiyaçlara cevap veren, trendleri
şekillendiren ve ulaşılabilir saç bakım
F
ürünleriyle dünyanın pek çok ülkesinde
milyonlarca kadına erişen Elidor bu gücünü
pozitif değişim için kullanıyor. Unilever’in amaç
odaklı markalarından biri olan Elidor, genç kadınların
hayallerini gerçekleştirmek için attıkları adımları
ve yolculuklarında onlara destek olabilmeyi önemsiyor.
Marka, hayatın sunduğu olasılıkları keşfetmek
isteyen genç kadınları hayallerine giden yolda cesaretlendirecek,
ihtiyaç duyabilecekleri beceri, özgüven
ve destekle güçlenmelerine katkı sağlayıp ufuklarını
zenginleştirecek destekleri onlara sunmak için özel
projeler yürütüyor.
Elidor’un Türkiye çapında yaptırdığı araştırma,
her 10 genç kadından 6’sının hayallerine giden yolda
önünde engeller olduğunu düşündüğünü gösteriyor.
Genç kadınların cesaretini en çok destek görememek,
hayallerine inananların olmaması ve kadınlara yöne-
lik sınırlayıcı beklentilere maruz bırakılmak
kırıyor.
Aynı araştırmaya göre bir yol göstericinin
eksikliğini hissetmek, ilerlemek
istediği alanda yeterli bilgiye sahip olamamak,
eğitimlerine yönelik maddi
imkânsızlık yaşamak da genç kadınların
engel olarak gördükleri diğer başlıkları
oluşturuyor. Bu doğrultuda Elidor,
araştırmanın ortaya koyduğu ve engel
olarak gördükleri konularda genç kadınlara
destek sunabilmek, onların
hayallerini eğitimle desteklemek adına
Kendi Yolumuzda projesini yürütüyor.
Her 10
kadından
6’sı
hayallerine giden
yolda önünde
engeller olduğunu
düşünüyor.
ELİDOR, ‘KENDİ YOLUMUZDA’
EMİN ADIMLARLA İLERLİYOR
Unilever Saç Bakım Kategorisi Pazarlama
Müdürü Gizem Erbaş, projeye
ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Her
genç kadının kendi hayatı için kurduğu
hayallerin çok değerli olduğunu biliyoruz.
Bu yüzden ‘Kendi Yolumuzda’
diyoruz. Bizi Toplum Gönüllüleri Vakfı
(TOG) ve online eğitim platformu
Udemy ile bir araya getiren bu projeyle
onlara yol arkadaşı oluyoruz. Proje
kapsamında üniversite öğrencisi 200
genç kadına üniversite hayatları boyunca
burs desteği veriyoruz. Ayrıca
hayalini kurdukları alanda kendilerini
geliştirmek isteyen genç kadınlar için
Udemy’den seçtiğimiz ve farklı uzmanlık
alanlarında gelişim imkânı sunan
online eğitimlere indirimli erişim
sağlıyoruz. Bugüne kadar 45 bin genç
kadın bu imkândan yararlandı. En güncel
işbirliğimizi Migros ile gerçekleştirdik.
Migros’larda Haziran ayı boyunca
satılan ‘Kendi Yolumuzda’ projesine
özel tasarımlı ürünlerden elde edilen
gelirle yine TOG Gençlik Bursları'na
genç kadınlar için ek kaynak sağlayacağız.
Tüm bunlara ek olarak Toplum
Gönüllüleri Vakfı ve Uluslararası Kadın
Araştırmaları Merkezi (ICRW) uzmanlığıyla
hazırladığımız kişisel gelişim
programı da ücretsiz olarak projemizin
bir parçası. ‘Adım Adım Kendi Yolumuzda’
adını taşıyan program, genç
kadınların hayallerini fark etmeleri,
hedeflerini belirlemeleri, yolculuklarını
planlamaları ve destekleyici öğelerle
güçlendirmeleri için çok kıymetli bilgiler
içeriyor. Bu programda ayrıca Gülse
Birsel, Meriç Aral, Ece Çiftçi gibi farklı
isimler cesaret ve ilham veren hikayeleriyle
de genç kadınlara eşlik edecek.
Bu eğitimler projemizin web sitesi olan
www.kendiyolumuzda.com adresinde
yer alıyor. Hedefimiz yıl sonuna kadar
500 bin genç kadının hayatına dokunmak
ve bu kaynaklardan faydalanmalarını
sağlamak” ifadelerini kullandı.
ZEYNEP BASTIK İLE SESİMİZ
DAHA GÜÇLÜ
Elidor marka elçisi Zeynep Bastık’ın
“Kendi Yolumuzda” projesi için kaleme
aldığı ve projenin adeta marşına
dönüşen Kendi Yolumuzda isimli şarkı
bugüne kadar Spotify’da 1 milyon 521
bin kez dinlenirken, klibi de 12,6 milyon
izlenme oranını geçmiş durumda.
Şarkıyı dinleyen genç kadınlar, parçanın
onları güçlendirip motive ettiğini
ve hayallerini gerçekleştirmeye olan
inançlarını güçlendirdiğini dile getiriyor.
Öyle ki şarkının paylaşıldığı sosyal
medya platformları, kadın dayanışmasını
simgeleyen içten bir topluluğun
buluşma noktası haline geldi.■
*Şampuan ve saç kremi kategorileri
toplamında. Mayıs 2020 – Nisan 2021
Nielsen Perakende endeksine göre
raporlanan ciro ve hacim bazında.
Temmuz-Ağustos 2021 41
KAPAK
Sporun değişen
paradigması
Pandeminin en çok sarstığı alanlardan sporda, şu sıralar
heyecanını paylaştığımız iki büyük küresel etkinlik var: EURO
2020 ile Tokyo 2020 Olimpiyatları ve Paralimpik Oyunları.
Pandemi sporun birleştirici gücünü sekteye uğratsa da, ertelenen
etkinliklerin teknolojik, ekonomik ve sosyal etkilerine yönelik
beklentiler yüksek. Uluslararası alanda “spor adına kayıp
yıl” olarak nitelendirilen 2020’nin ardından, sporun değişen
paradigması marka, pazarlama ve spor birlikteliğinin bugününü ve
geleceğini yeniden şekillendiriyor.
u SULTAN ÖNCÜ ARSLANOĞLU
GÖNÜL HADIMLI
Sporseverler, koronavirüs
pande-
"
misinin ardından
bilye yarışlarına
yöneliyor, bunu
geleceğin sporu
olarak görüyor”, “Bilye yarışlarının
popülaritesi neden artıyor?”, “Bilye
yarışları, sporun eksik olduğu bir
dünyada kendine taraftar buldu”
başlıklı haberler spor müsabakalarına
ara verildiği bir dönemde gündemi
sıkça meşgul etti. Nitekim geçmişi
15 yıla dayanan Jelle’s Marble Runs
adlı YouTube kanalının, 2019 yılında
500 bin olan abone sayısı son bir yılda
1,5 milyonu aştı. Kanalın olimpiyatlardan
ilhamla kurduğu Marble
League ve geçtiğimiz yıl prömiyerini
yapan Marbula One yarışları birer
fenomene dönüştü. Hatta komedyen
John Oliver’ın da desteğiyle tarihinde
ilk kez bir sponsor edindi.
Bilye yarışlarına olan ilgi, sporun
insan hayatındaki değerine dair
önemli mesajlar taşıyor kuşkusuz.
Spor sosyolojisi alanında öncelikli
ve hâkim olan işlevselcilik teorisi ise
sporun toplumsal yaşam üzerindeki
etkisini şu ifadeyle ortaya koyuyor:
Toplumu bir araya getiren bütünleştirici
bir olgu. Buna karşılık tarihte
belki de ilk kez spor kavramı, işlevine
bu kadar ters düşen bir durumla
karşı karşıya.
Pandeminin gölgesinde spor et-
kinliklerini erteleme ve iptal etme
kararları ekonomik sonuçlarla birlikte
sosyal ve kültürel sorunları da
beraberinde getirdi. Endüstrinin geleceğini
ve marka ile spor arasındaki
ilişkiyi doğru okuyabilmek adına,
öncelikle sporun değişen paradigmasına
bakmakta fayda var.
MARKALARIN DEĞİŞEN MİSYONU
Yeni spor paradigmasının; fiziksel/
ruhsal sağlık merkezli olması, yerel
değerlerle inşa edilmesi, yeni teknolojiler
ve dijital araçlardan faydalanması,
toplumsal değerleri benimsemesi
ve sosyal sorumluğu esas alması
gerektiği öngörülüyor. Deloitte’un
2021 Spor Endüstrisi raporu, 2020
yılından spor endüstrisini dönüştürecek
boyutta iki olaya vurgu yapıyor:
pandemi ve sosyal adalet hareketi.
Spor kuruluşları ve markaların
eşitsizlik ve adaletsizlikle mücadelede
kritik bir rol üstlenmelerinin,
büyümelerini de şekillendireceğini
vurgulayan rapora göre, markaların
ve spor kuruluşlarının sosyal adaleti
artık misyon ve kültürlerinin temel
ilkesi haline getirme zamanı geldi.
Bahsi geçen çıkarımın ardında,
George Floyd’un Mayıs 2020’de gerçekleşen
ölümünden bu yana, dün-
Formula E takımlarından Envision Virgin Racing ekibi, bir “Marbula E” serisi başlatmak
için YouTube kanalı Jelle's Marble Runs ile bir araya geldi.
SPORUN ANLAMI
Maç izlemenin heyecanı
2
Eğlence kaynağı
3
Rahatlama ihtiyacı
4
Sporun güzelliği
5
Aile/arkadaşlarla bağ kurmak
%76
1
Sporun yokluğunun
kendilerini bir şekilde
etkilediğini söyleyen
taraftarlar
Kaynak: Kantar US Monitor, Now & Next
in Fan Engagement, Nisan 2020
Temmuz-Ağustos 2021 43
KAPAK
yanın dört bir yanındaki sporcuların,
etkilerini ve medya güçlerini sosyal
adaletsizliği protesto etmek için kullanmaya
başlaması yatıyor. Bu etki
çemberinin bir sonraki ayağında ise
taraftarlar yer alıyor. ESPN’in geçtiğimiz
yıl 837 kişiyle gerçekleştirdiği
ankete göre, taraftarların yaklaşık
yüzde 50’si sosyal meselelere tepkisini
gösteren takım ve sporcuları destekleme
olasılıklarının bir önceki yıla göre
daha yüksek olduğunu söylüyor.
Gallup’un Ağustos 2020’de,
ABD’deki bin katılımcıyla gerçekleştirdiği
anket ise spordaki sosyal hareketliliğin
yaşa bağlı yansımalarına dikkat
çekiyor. Buna göre 18-34 yaş arası
bu değişime olumlu yaklaşırken, 55 yaş
üstü kitlede olumsuz bir görüş hâkim.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin
geçtiğimiz yıl, sporda ırkçılık karşıtı
protestoların norm haline gelmesinden
bu yana Kural 50’yi* gevşetme
baskısı altında olduğunu da ekleyelim.
ORTAK TAAHHÜTLER
2020 Tokyo Olimpiyatları’nın sporcu
sayısı bakımından cinsiyet dengesinin
sağlandığı ilk olimpiyat olması ve üst
düzey sponsorların, 2021’den itibaren
Paralimpik Oyunları’nın da ana sponsoru
olması (Uluslararası Olimpiyat
Komitesi ve Uluslararası Paralimpik
*Kural 50: Hiçbir Olimpik tesiste, sahada
ya da diğer alanda hiçbir gösteriye,
politik, dinî ya da ırksal propagandaya izin
verilmeyecektir.
44 MediaCat
PepsiCo, 2025’e kadar UEFA Kadınlar
Futbolu’nun resmî sponsoru oldu.
7’si
10 taraftardan
sosyal adalet
ve ırk eşitliği
konularında
konuşan
takımları ve
sporcuları
destekliyor.
Kaynak: ESPN
Komitesi arasında yapılan anlaşma
uyarınca) sporun geleceğinde eşitlik
ve kapsayıcılık kavramlarını daha çok
duyacağımızı müjdeliyor.
Birkaç örnek paylaşalım. Toyota bu
yıl ve gelecek yıl Paralimpik Oyunları’da
yarışacak sporcuların eğitimi için
fon kampanyası başlattı. 2028’e kadar
geçerli olan bir sponsorluk anlaşmasına
imza atan Airbnb Olimpiyatları
“şimdiye kadarki en kapsayıcı, erişilebilir
ve sürdürülebilir olimpiyat” haline
getirme sözü verdi. P&G sporcuları
destekleyen ve eşitlik ve kapsayıcılık
gibi önemli konuları ele alan programlar
yürüteceğini duyurdu. Yine
İngiltere Futbol Federasyonu, EURO
2020’de forma giyecek kadronun duyurusunu
gerçekleştirdiği filmde, sahneyi
futbolculardan ziyade toplumun
her kesiminden gelen taraftarlara bıraktı.
YÜKSELEN PLATFORM:
KADIN LİGLERİ
Kapsayıcılık bağlamında takip edilmesi
gereken bir diğer trend ise kadınların
mücadele ettikleri sporlara yapılan yatırımların
artması. Tüketici dinleme ve
ölçümleme platformu Zoomph’a göre,
sosyal medyayı diğer tüm liglerden
daha aktif ve organize kullandığı görülen
WNBA’in taraflarının, sosyal hareketlere
ve özellikle kadın haklarına ilgi
duyma olasılığı, ortalama bir taraftara
kıyasla 2 ilâ 6,6 kat fazla. Bu ise sosyal
meselelere desteği önemseyen markalar
için kadın liglerine yatırımı önemli
bir fırsat konumuna taşıyor.
Kadın ligleri/takımlarına yapılan
yatırım eksikliği uzunca bir süredir,
düşük izleyici reytingleriyle açıklanıyor.
Ancak kadın sporcular artan etki
ve medya güçleriyle, hem genç kızlara
hem de erkeklere rol model olabildiklerini
kanıtlamaya devam ettikçe,
bu mazeret geçerliliğini yitirmeye
mahkûm. Geçtiğimiz Mart ayında
Futbol Federasyonu Kadınlar Süper
Ligi’nin (WSL) yayın haklarını üç yıllığına
Sky Sports’un aldığı haberi de
bunun ilk adımlarından. Anlaşma, kadın
futbol tarihinde yapılan en büyük
yerel anlaşma olması nedeniyle ayrı
bir önem taşıyor.
Ulusal Kadınlar
Futbol Ligi
maçlarına ilgi
son bir yılda
%
493
artış gösterdi.
Kaynak: Kantar US, Now & Next in Fan
Engagement
EMPATİK İLETİŞİM
Nielsen Sports’un verilerine göre
sporcuların sosyal meselelere değinen
gönderileri, markaların diğer sosyal
medya içeriklerine kıyasla yüzde 63
daha fazla etkileşim sağlıyor. Yine Instagram’da
5 milyondan fazla takipçisi
olan sporcuların yüzde 95’i, 2020’de
yaşanan toplumsal olaylara karşı yaptığı
paylaşımlarıyla toplam 314 milyon
dolar medya değerine imza atmış durumda.
Yakın zamanda Cristiano Ronaldo
ile Coca-Cola etrafında yaşanan
olay da sporcuların marka ve medya
değerini ortaya koyan en güncel örneklerden.
Zira Ronaldo’nun EURO
2020’de Portekiz’in Macaristan ile
oynayacağı maç öncesinde katıldığı
basın toplantısında, önünde duran
Coca-Cola şişelerini kaldırması sosyal
medyaya damga vururken, şirketin
piyasa değerinde 4 milyar dolar kayba
neden oldu.
Sponsorluk sadece logo kullanımıyla
sınırlı değil, aynı zamanda yerel
SPORUN DAHA KAPSAYICI
OLMASINI ISTEYENLER
EKİM 2019 ARALIK 2020
r
%61
%71
Kaynak: Kantar US, Now & Next in Fan
Engagement
toplulukları etkileyen olaylar etrafında
harekete geçmek için de ortaklıklar
kurmayı içeriyor. Sporculara ait Instagram
hesapları markalar için önemli
ölçüde değer kazanıyor ancak kıstasın
artık başarıdan ziyade sporcunun benimsediği
değerler olduğunu unutmamak
gerek.
SEKTÖREL ÇEŞİTLİLİK ARTIYOR
Nielsen’in araştırmasına göre geçtiğimiz
yıl ABD’de 18-49 yaş aralığında en
çok izlenen 100 televizyon programının
reyting sıralamasında ilk üçte spor
programları yer alıyor. Global spor
sponsorluğu pazarında geçtiğimiz yıl
yüzde 40’lara varan bir düşüş yaşansa
da, seyircilerin spor içeriklerinden
vazgeçmedikleri bir ortamda, hem
sponsorluklarda sektörel çeşitlilik yaşanacağı
hem de sponsorluk harcama-
Kapsayıcılık
bağlamında takip
edilmesi gereken
trendlerden biri
de kadınların
mücadele ettikleri
sporlara yapılan
yatırımların
artması.
Ronaldo'nun basın toplantısındaki hamlesi Coca-Cola'ya 4 milyar dolar kaybettirdi.
CEM SEZGIN
Deloitte Türkiye Spor
Endüstrisi Lideri
‘TARAFTARLA OLAN
ETKİLEŞİM ÖNEMLİ’
Pandeminin ilk şokunun geride
kalmasıyla birlikte, spor
endüstrisinin tüm paydaşlarını
etkileyecek önemli değişimlere
tanık olacağız. Markalar açısından
spor endüstrisindeki genel
konumlanmalarına ve iletişim
stratejilerine dair en çarpıcı unsur,
taraftarlarla olan etkileşimin bu
değişimlerden nasıl etkileneceği.
Bunu birkaç eksenden ele alabiliriz.
1. Dijital eksen: İletişimin dijital,
çift yönlü, interaktif, sosyal
platform ve aplikasyonların yoğun
kullanıldığı bir şekilde yürütülmesi
özellikle genç kuşakları aktif
hale getirmek için kritik. Espor
ve fantezi sporları, yasal bahis,
akıllı stadyumlar gittikçe popüler
olacak. Bu noktada taraftarlar
kişisel verilerinin güvence
altında olduğundan emin olmak
isteyecekler.
2. Kapsayıcılık ve çeşitlilik
ekseni: Başta ırkçılık, milliyetçilik
ve cinsiyetçilik olmak üzere,
ayrımcılığın gölgesi sporun
üzerinde gezmeye devam ediyor.
Dünyanın her yerinden taraftarları
bir araya getirecek kapsayıcı
ve birleştirici bir dil, çeşitliliği
insanlığın harcı olacak bir zenginlik
olarak tarifleyecek bir yaklaşım
izlenecek. Bu alanda taraftarlar,
yön verici konumdaki kişi ve
kurumların samimiyet ve gayretini
test edecekler.
3. Finansal ve sağlıksal refah
ekseni: Son bir buçuk yıldır, insanlık
hem ekonomik hem de fiziki anlamda
hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Taraftarlar bir yandan fiziki olarak
statlar ve spor salonlarına dönüşü
heyecanla beklerken, bir yandan da
bu konuda kaygı taşıyorlar. Ayrıca
mali durumlarındaki kötüleşme
nedeniyle, spor müsabakalarına
fiziksel veya dijital erişimin
karşılanabilir maliyetlerle olmasını
önemsiyorlar. Tam kapasite ile
olmasa bile seyircilerin rötarla
gerçekleşen Avrupa Şampiyonası ve
Olimpiyatlar sayesinde sporcular ile
yeniden aynı ortamda bulunmaları
aslında taraftarların bu yöndeki
beklenti ve endişelerini test etmeleri
için adeta bir prova olacak.
Temmuz-Ağustos 2021 45
KAPAK
SPORCULARIN
INSTAGRAM’DAKI
MARKALI IÇERIK
GÖNDERILERI
Temmuz 2019
-
Temmuz 2020
-
Mart 2021
10,255
SPORCULARIN MEDYA
DEĞERİ (DOLAR)
2019 2020 2023
174 milyon
Kaynak: Nielsen, The Changing Value of
Sponsorship
IOC GLOBAL
SPONSORLUK GELIRI
(TAHMINI)
1 2 3
milyar
dolar
%58
artış
Kaynak: Nielsen Sports Social
Baz: 15000
314 milyon
1,2 milyar
milyar
dolar
Mart 2020
6,485
milyar
dolar
2013-2016 2017-2020 2021-2024
Kaynak: IOC (Uluslararası Olimpiyat
Komitesi)
larının giderek artacağı öngörülüyor.
Nitekim Technavio Research'ün Mart
2021 tarihli verileri de global spor
sponsorluğu pazarının 2020-2024
yılları arasında yüzde 2 (5,33 milyar
dolar) büyüyeceğini gösteriyor. Bu büyümeden
en yüksek payı alacak bölge
Asya-Pasifik olurken, Çin ve Hindistan
kilit pazarlar olarak öne çıkıyor.
Sponsorluk yatırımlarında ağırlıklı
paya sahip organizasyonlardan
olimpiyatlar ise sponsorluklardaki değişimi
öngörebilmek adına önemli bir
kılavuz niteliğinde. 2020 Olimpiyat
Komitesi’nin geçen yıllardan farklı olmak
üzere benimsediği “cinsiyet eşitliği
ve çeşitlilik hedefleri” doğrultusunda,
sponsorlarını bu konuda harekete
geçmeleri için teşvik etmesi bir yana,
Olimpiyatların seyircisiz oynanacak
olması da sponsorluğun dinamiklerinin
değişeceğinin işaretçisi. TikTok ve
Airbnb gibi dijitale doğan markaların
sponsorluk desteği bu trendin bir yansıması.
Yine 2025 yılına kadar küresel
sponsorluk pazarında; dijital altyapıya
yatırım yapan ödeme çözümleri ve
para transferi sağlayıcılarının finans
sektöründeki payının yükselmesi ve
yüzde 16’ya ulaşması öngörülüyor.
ANA MECRA DİJİTAL
EURO 2020 ve Olimpiyatlar yayıncılarına
da büyük gelirler getirmeyi vaat
ediyor. NBCUniversal, Tokyo 2021’in
yayın hakkını 4,38 milyar dolara sa-
2020 Tokyo
Olimpiyatları’nda
5,94
milyar
dolar ile bir
öncekinin 2
katı reklam
harcaması
yapıldı.
Kaynak: Two Circles, WARC Data Global
Ad Trends 2020
NFL Nickelodeon işbirliği
VOLKAN AĞIR
Kapsül Haber
Spor Editörü
‘YAYINLARIN TEK KANALA
BAĞLILIĞI BİR ENGEL’
Spor yayıncılığının internetteki
yerini son dönemde artırması,
dijital yayıncılığa daha
antrenmanlı olmasından.
Salgından önce de birçok içerik
sosyal mecralardan canlı
yayınlanıyordu. Mobilden katılım
sağlanan görüntülü yayınlara
alışkın olan spor medyası
teknolojik bilgi birikimiyle, evlere
kapanıldığında da daha hızlı
yol alabildi. İçerik üreticilerinin
görüntülü konuşma yapılabilen
bir dünyaya doğmuş olmaları da
başka bir etki.
Son Dünya Kupası’nda
YouTube’da her gün canlı yayın
açan bir spor kanalı varken,
bugün EURO 2020 boyunca bu
sayının dörtten fazla olması da
bu teknolojik melekeden. Mecra
değişirken spor yayıncılığı
içeriğinde keskin bir farklılaşma
olmadı.
Yayınların tek bir kanala
bağlılığı, hitap edilen kitlenin
genişlemesine engel oluyor.
Gençlerin dijital dünyada
geçirdikleri vakit nedeniyle spora
azalan ilgisini artırmak için EURO
2020 TikTok ile, Olimpiyatların
yayıncısı NBC ise Twitch ile
partnerlik yaptı. Bu birliktelikler
sektöre, gençlerin olduğu ve
yayın yapılabilen bütün farklı
mecralarda yer edinebilmek adına
ilk andan itibaren daha girişken
olunması gerektiği mesajını veriyor.
46 MediaCat
tın alarak, olimpiyat tarihindeki en
pahalı anlaşmaya imza attı. Bununla
birlikte 7,65 milyar dolar değerinde
yeni bir anlaşmayla, Olimpiyatlar’ın
2032’e dek yayın haklarını devraldı.
Rio 2016’nın reklam satışlarından 1,2
milyar dolar elde eden medya devi, bu
yıl Mart ayında, Tokyo 2020 reklamlarının
yüzde 90’ını 1,25 milyar dolara
sattığını duyurarak yayıncılık tarihinde
de yeni bir rekora imza attı.
Geleneksel televizyon yayıncılığı,
tüketici izleme alışkanlıklarında aslan
payını alsa da, veriler, önümüzdeki dönemde
dijitalin yükseleceğini söylüyor.
Günümüzde yayın hakkı gelirlerinin
toplam lig gelirlerinden yüzde 33 pay
aldığını ortaya koyan Deloitte Dijital
Fan Etkileşimi raporu, özellikle 18-24
yaş aralığının canlı bir spor müsabakası
sırasında sosyal medya üzerinden
anlık etkileşimi tercih ettiğini ortaya
koyuyor. Y Kuşağı’nın yüzde 58’i maçı
seyrederken takımla ilgili yeni gelişmeleri
anlık olarak takip etmek istediğini;
yüzde 52’si de maçı tamamen bir sosyal
medya platformu üzerinden izlemeyi
tercih ettiğini belirtiyor.
Morning Consult’ın 2020 tarihli Z
Jenerasyonu ve Spor Medyası Tüketimi
Araştırması, alışılmış spor izleme
alışkanlıklarının aksine, Z Kuşağı’nın
spor müsabakalarını canlı olarak izlemeyi
çok önemli bulmadığını gösteriyor.
Ancak yüzde 38’i haftada bir,
sporda öne çıkanları izlediklerini belirtiyor.
SPOR YAYINCILIĞINI
DEMOKRATİKLEŞTİRMEK
Dijital mecrada sosyal medya platformlarını,
izleyicilerine içeriklerini
alternatif yollarla sunan OTT
platformları takip ediyor. Nielsen’in
2020’de yayımladığı “How the
World’s Biggest Sports Properties Engaged
Fans In 2020” başlıklı araştırma,
2019’da yüzde 34 oranında izlenen
OTT platformlarının 2021 Mart ayına
kadar yüzde 40 olarak gerçekleştiğini,
önümüzdeki dönemde de geleneksel
televizyon yayıncılığına fark atarak
yükseleceğini öngörüyor. Uzmanların,
OTT servislerinin yayıncılıkta
sanal ya da artırılmış gerçeklik, geniş
Netflix’te 2020 Nisan-Mayıs aralığında
yayınlanan 10 bölümlük The Last Dance:
Michael Jordan, 5,6 milyon izlenmeyle
ESPN’in şimdiye kadarki en çok izlenen
belgeseli oldu.
ABD’deki en büyük
5 dijital spor
platformunun
tüketicilerinde
11
milyonluk
artış yaşandı.
(2019-2020)
Kaynak: Nielsen Changing Value of
Sponsorships
ve zengin kamera açıları gibi saha deneyimini
ekrana daha güçlü bir şekilde
yansıtacak seçenekler üzerine gelişim
göstermesi gerektiğine vurgu yapması
ise bu farkın dayanağını oluşturuyor.
S Sport Plus Genel Müdürü Zeynep
Acar, OTT platformlarının spor
yayıncılığını demokratikleştirdiğini
belirterek, “Ekran göremeyen niş
sporların (WNBA, NFL, UFC gibi)
sınırlı sayıda ama heyecanlı izleyicisine
ulaşabilmesinin ve pazarın büyümesinin
yolu OTT’den geçiyor” diyor.
“Dünyadaki en büyük OTT şirketlerinin
bu arayışla ciddi finansal yükümlülüklere
girerek yerel liglerin yayın
hakkına sahip olmaya başladığını daha
sık görmeye başladık” diyen Acar, bu
süreçte abone sayısında ve izlenme
oranlarında çok ciddi artış yaşadıklarının
altını çiziyor.
EVDE STADYUM COŞKUSU
Stadyum coşkusu ve heyecanının
bir birliktelik kültürü yarattığı spor
müsabakaları özellikle pandeminin
etkisiyle seyircilerin evden katılım
sağlayacakları etkinliklere dönüştü.
“Dünyanın en iyi sporcularının hikâyelerini
anlatmanın en iyi yolunu, deneyimi
aktarmak” olarak ifade eden
Olimpiyatlar Yayıncılık Servisleri
CEO’su Yiannis Exarchos, tam da bu
nedenle spor yayıncılığının teknoloji
tüketimiyle birebir ilişkili olduğuna
vurgu yapıyor.
Kantar’ın dünyanın çeşitli ülkelerinden
bin kişiyle yaptığı Global
Sportscope Araştırması, spor içeriği
tüketicilerinin içerikleri en rahat
şekilde tüketebilmeleri için en çok
önemsedikleri ilk iki unsuru, mükemmel
kamera açıları ve stadyum deneyimini
birebir yansıtan sanal gerçeklik
uygulamaları olarak sıralıyor.
‘İLGİ ÇEK, ETKİLEŞİM KUR,
ETKİNLEŞTİR’
Tüketicinin değişen alışkanlıkları spor
yayıncılığının ve içerik üretiminin dönüşümünü
kamçılıyor. Kantar Sports
Monitor’ın 2021 Fan Engagement
araştırması, özellikle Z Kuşağı’nın
beklentileriyle örtüşebilmek adına
spor yayıncılığındaki çözümü dönü-
GÜL ALTAN
Ogilvy PR
Genel Müdürü
‘ANA İLETİŞİM MECRASI DİJİTAL’
Yeni spor paradigması sağlık
merkezli olarak kurulurken, ana
iletişim mecrası da dijital oluyor.
Dijital dünya ile geleneksel
medyanın dili harmanlanarak
yeni bir medya dili doğuyor.
Sosyal medya mecraları ve
dijital platformlar yeni medya
düzeninin en önemli boyutları. Artık
bireylerin kendileri birer mecra,
kitle iletişiminin temellerini de
yine bizzat kendileri oluşturuyor.
Sporun toplumları etkilediği kadar
toplumlar da spor kavramının
ve bu kavramın çerçevesinin
şekillenmesinde büyük rol oynuyor.
2020 yılında pek çok kulüp,
sporcu ve spor organizasyonunun
#BlackLivesMatter protestolarına
aktif katılımı, bunun örneklerinden
biriydi.
İletişim dünyası için ise artık
tüketiciye interaktif bir şekilde
ulaşmak, her şeyin online’a
döndüğü bir dünyada hem kanal
hem içerik anlamında yaratıcı
bir yaklaşım yakalamak zorunlu.
İletişim stratejilerini geliştirirken
beslendiğimiz önemli bir kanal
da davranış bilimleri. Spor odaklı
tüm markalarımız yeni dönemin
gereklerine uygun stratejileri
uzun zaman önce hayata
geçirmeye başlarken; Ogilvy
Health & Wellness inisiyatifimizden
beslendiğimiz bir bakış açısı ile
sporu hem fiziksel hem ruhsal
sağlık için ön plana aldık.
Kapsayıcı, ekran başında bile olsa
birlikte olmayı hissettiren iletişim
projelerini hayata geçirdik.
Temmuz-Ağustos 2021 47
KAPAK
şümde buluyor. Araştırma, Z Kuşağı’nın
sahadaki heyecanı hissetmek istediğine,
spora dair duygusal ve kişisel
bir bakış açısına sahip olduğuna vurgu
yapıyor. Veriler, Z Kuşağı’nın yüzde
71’inin spor müsabakalarını izlerken
heyecanı ve eğlenceyi hissetmeyi çok
önemli bulduğunu gösteriyor.
İlk defa EURO 2020’nin dijital
sponsoru olan TikTok’un içerik üretim
stratejisini Euromonitor International’ın
“Engaging the Next Generation
of Sports Fans Online” başlıklı
araştırması üç adımda özetliyor: ilgi
çek, etkileşim kur, etkinleştir. TikTok
bu strateji doğrultusunda EURO 2020
yayınlarını çeşitli yapay zekâ filtreleriyle
yeni trendler yaratarak tüketicileri
için cazip bir hale getiriyor.
2018 Olimpiyatlarından bu yana
gelişen teknolojiler hem yayıncılığın
SPOR HABERLERINI
TAKIP ETMEK IÇIN EN
ÇOK KULLANILAN ILK ÜÇ
DIJITAL PLATFORM
Sosyal medya %42
Video streaming
platformları %36
Mesajlaşma
uygulamaları %36
SPOR HABERLERINI TAKIP
ETME ALIŞKANLIĞI (%)
2019 2020 2021
Dijital medya 62 63 63
Geleneksel medya 60 58 53
Kaynak: Nielsen Fan Insights
Ed Sheeran, 25 Haziran'da TikTok UEFA
EURO 2020 Show’da yer alacağını, spor
ikonu David Beckham'la paylaştığı bir
TikTok videosunda duyurdu.
GLOBAL SPOR
SPONSORLUKLARI
REKLAM YATIRIMLARI
(MİLYAR DOLAR)
42,6
44,3
46,1
48,4
2017 2018 2019 2020
Kaynak: Two Circles, WARC Data Global Ad
Trends 2020
hem de sporcuların gelişimini sağlamak
adına pek çok yenilik sunuyor.
Alibaba ve Intel’in 2019’da yaptığı işbirliği,
5G üzerinden tüketicilere sanal
gerçeklik kullanılarak 360 derece
8K çözünürlüğünde birebir stadyumu
anlık olarak deneyimleyebilme olanağı
veriyordu. İkili yine işbirliği kapsamında,
sporcuları anlık olarak takip
eden ve bu verileri yayıncılar için bulut
sistemde bir araya getiren yapay
zekâ destekli Alibaba Cloud’u aynı yıl
piyasaya sürmüştü. Aynı şekilde Tokyo
2020’de Japon devlet televizyonu
NHK’in açılış ve veda seremonileri
dahil olmak üzere seçili etkinliklerde
8K çözünürlükte yayın sağlayacağını
duyurması da yankı uyandırmıştı.
Deneyimin ve etkileşimin tüketici
nezdindeki değerini fark ederek canlı
maçların en büyük cazibesi olan stadyum
coşkusunu taraftarlara yaşatmaya
çalışan markalar, teknolojiden faydalanarak
çeşitli yollara başvuruyor.
Örneğin First, EURO 2020 kapsamında
hayata geçirdiği “Bize Her Yer Stat”
kampanyasıyla maç özlemi çeken taraftarları
marş eşliğinde dijital Meksika
dalgasını yaratmaya çağırıyor.
ABD’nin futbol ligi NFL’de Nickelodeon’un
oyuncular üzerinde SüngerBob
efektleri yaparak gerçekleştirdiği işbirliği
de, izleyicilerle etkileşim kurarak
onları sahaya dahil etmenin daha
çok çeşitli yollarına tanıklık edeceğimizin
kanıtı.
“Duygularımızla Bağlıyız” sloganıyla
gerçekleşen Tokyo 2020 Olimpiyatları
ve Paralimpik Oyunları’nda
ve bundan böyle tüm spor müsabakalarında,
sanal etkileşimin sınırlarının
hiç olmadığı kadar genişlemesini ve izleyicilere
sunulan yeni sürprizleri hep
birlikte izleyeceğiz.■
CANLI SPOR IÇERIKLERINI
IZLEME ALIŞKANLIĞI (%)
2019 2020 2021
Televizyon 48 47 46
OTT 34 40 40
ÂLI
KIREMITÇIOĞLU
Türkiye Milli
Olimpiyat Komitesi
Yönetim Kurulu
Başkan Yardımcısı,
The Sales Machine
Yönetici Ortak
‘SÜRPRİZ SONUÇLAR KAPIDA’
2020 bizim için çok kritik bir
yıldı çünkü İstanbul’un beşinci
kez olimpiyatlara adaylığı söz
konusuydu. İstanbul, Tokyo ve
Madrid’le yarışıyordu. İstanbul’un
olimpiyatları hak ettiğine
inandığımız için ilk etapta çok
büyük bir üzüntü yaşadık. Fakat
Türkçedeki “her işte bir hayır
vardır” tabiri hakikaten ete kemiğe
bürünerek karşımıza çıktı. Tokyo
çok güçlü hazırlıklar yaptı ancak
pandemi yüzünden ertelenmesi
heyecanın kaybolmasına
sebep oldu. Aynı heyecanı
yakalayabilmek için eminim çok
büyük çaba sarf edecekler.
Tokyo 2021, olimpiyat
tarihinde ilk kez ertelenen
oyunlar olarak tarihe geçecek.
Çok ciddi bir teknolojiyle karşı
karşıya kalacağız. Teknoloji,
gelişimle farklılığı getirecek. Çok
farklı starlar karşımıza çıkacak.
Olimpiyatın temel kelimesi olan
“az bulunurluk” ve bunun devamı
olan “sürpriz” çok beklediğimiz
iki öge. Sürpriz sonuçlar elde
edebiliriz, çünkü sporcular fiziksel
olarak bir yıl müsabakalarını,
antrenmanlarını yapamadılar.
Bu açıdan performanslarda çok
büyük oynamalar olacak. Umarım
Türk milli takımları adına sevindirici
sonuçlar alırız.
48 MediaCat
KAPAK
Dijitalleşin!
Ahmet Gülüm
SPORTSNET GROUP
YÖNETIM KURULU BAŞKANI
Markaların hızlı bir dönüşüme
ihtiyacı olduğunu belirten Ahmet
Gülüm'e göre spor; konvansiyonel
yaklaşımların geçerli olmadığı bir
alan. Yükselmenin sırrı ise anlık
değişime ayak uydurabilmekte saklı.
Pandemi, spor sponsorluğunda
sektörel çeşitliliğe katkı sağladı
mı?
Spor dünyası, pandeminin ilk döneminde
tüm diğer sektörler gibi şok
yaşadı ancak ilk toparlanan endüstrilerden
biri oldu. Birinci ayın sonunda
farklı senaryolara göre yol haritaları
büyük ölçüde hazırdı. Küresel ölçekteki
organizasyonlar, önlemler tam belli
olana kadar ertelendi. Sezonluk fikstürlere
sahip ligler de ilk önce yarım
kalan sezonlarını tamamladı, ardından
2020-21 sezonuna hazırlanmaya
başladı.
İlk dönemde ortaya çıkan en önemli
eğilim ise insanların karantinada
hayatlarını ve sağlıklarını bir kez daha
gözden geçirmeleri ve spora yönelmeleri
oldu. Evde ve evin yakın çevresinde
spor yapanların oranı yüzde 80’i geçti.
Markaların pandemi şokunu atlatması
ise biraz daha uzun sürdü. Çok ağır zarar
gören belirli sektörler (havayolları,
turizm gibi) dışında sponsorluklarını
sürdürerek sporun yanında yer almayı
seçtiler. 2020-21 sezonuyla beraber,
karşılaşmalar seyircisiz oynanıyor olsa
bile aktivasyonlarını güçlendirdiler.
Sektörel çeşitlilik pandemi koşullarına
göre yaşandı. Özellikle internet alışverişindeki
büyüme, bu sektördeki markaların
spor yatırımlarını rekor düzeye
taşıdı.
Sporun anlık izlenme durumu,
bu kategorinin OTT dünyasındaki
konumuna nasıl etki ediyor?
Spor, tüm yeni teknolojiler ve dijital
medya eğilimlerinde olduğu gibi OTT
dünyasına da yön veren önemli bir güç.
Dijital spor içeriği izleme 10 yıldır spor
severlerin gündeminde. Platformlar,
tüm dünyada uydu veya kabloya bağlı
dijital kutulardan internet veya mobil
mecralara geçmek için büyük yatırımlar
yapıyorlar. Yasal olmayan korsan
yayınların spor severler tarafından tercih
edilmesi, bu dönüşümü hızlandıran
etkenlerden birisi.
OTT sektörünün büyük oyuncuları
ise farklı stratejiler izliyorlar.
Netflix’in genel içerik stratejisi ana
akımdan uzak bir yapıda şekillenmişti.
Spor içeriklerinde de çok farklı belgesellere,
insanların prime-time’da bulamayacakları
öykülere odaklandılar.
Amazon özellikle Avrupa’da büyük
liglerin yayın haklarına talip olmaya ve
satın almaya başladı. DAZN gibi platformlar
da giderek büyüyor.
Sporun zevki doğal olarak canlı
yayında ve olabildiğince büyük bir ekranda
çıkıyor. İnternet hızları ve akıllı
TV teknolojileri belirli bir düzeye ulaştığında
spor, OTT’de de oyun kurucu
rolünü üstlenecek.
Bu yılki sponsorluk iletişiminde
geçmiş yıllara kıyasla markalar
neleri farklı yapmalı?
Tüm dünyada olduğu gibi sporda da Z
Kuşağı’nın ilgisini çekmek için yoğun
bir çaba var. Hedef, dijital dünyanın
ortasına doğmuş ve büyümüş genç nüfus.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi
gençlerin daha çok ilgisini çekeceğini
düşündüğü Skateboard, Speed Climbing
gibi dalları Olimpiyatlara dahil
etti. Bu sporlar aynı zamanda kısa video
formatlarıyla milyonlara yayılabilecek
branşlar.
Dijital teknolojilerle doğan Airbnb
gibi markalar Olimpiyat sponsorları
arasına girdi. EURO 2020 sponsorlarına
ve iletişim yapan markalara baktığımızda
yine benzer eğilimler görüyoruz.
Gelecek dönemde anlık ve günceli takip
eden iletişim modellerinin tüm markalara
yansıyacağını düşünüyoruz. Spor,
konvansiyonel yaklaşımların geçerli olmadığı
bir alan. Anlık değişimlere ayak
uydurabilen markalar çok daha yüksek
geri dönüş sağlıyor.
Marka ve spor ilişkisinde ne tür
gelir modelleri ve işbirlikleriyle
karşılaşacağız?
Tüm dünyada hemen her sektörde tekrarlanan
“Dijitalleşin!” uyarısını, sporda
çok güçlü bir şekilde tekrarlamak
gerekiyor. Kripto para teknolojilerinin
spora olan etkisini son dönemde yaşıyoruz.
Kulüplerin gelir modelleri arasına
coin’ler, token’lar girdi. Özellikle
dijital markaların temel işlevlerini
sporla anlatacakları bir döneme girildiğini
söyleyebiliriz. Dijital alışveriş
başta olmak üzere birçok uygulamanın,
hizmetlerini sporla birleştireceğini
söylememiz mümkün. ■
50 MediaCat
KAPAK
Yorum
Spor
iletişiminin
yeni halleri
AHMET TERZİOĞLU
4129Grey
Kreatif Direktör
G
ünümüz spor iletişimini
anlamak için genel konu
başlıklarının neler olduğuna
bir göz atmak gerekiyor.
Son yıllarda hayata geçirilen spor kampanyalarına
göz attığımızda dikkat çeken,
öne çıkan ve tekrar tekrar ele alınan
toplumsal tansiyon ve başlıklar şöyle:
çeşitlilik/ kapsayıcılık, eşitlik, engelleri
ortadan kaldırma, sponsorluk, veri ve
pandemiyle birlikte çok ilginç örnekleriyle
karşılaştığımız yerini tutma…
Şimdi gelin tek tek bu başlıklara ve
iyi örneklerine bir göz atalım.
1. YERİNİ TUTMA
Tüm spor dallarında verilen en ağır
cezalardan biri olan “seyircisiz oynama”,
pandemiyle bir rutin haline geldi.
Hatta EURO 2020, Şampiyonlar Ligi,
Olimpiyatlar gibi global ve lokal pek çok
etkinlik ertelendi ve iptal oldu. Sporun
dört temel öğesi; izleyici, sporcu/takım,
sponsor ve yayıncı kendisini garip bir
yalnızlığın içinde buldu. İptal olan etkinlikler
sonucunda izleyici kendisini
meşgul edecek spor benzeri bir şeyler
aramaya, sponsorlar ve yayıncılar ise o
şeyi yaratma çabası içine girdiler.
Jelle’s Marble Runs
Geçtiğimiz yıl Mart - Haziran ayları
arasında 90 milyondan fazla izlenen,
1,5 milyondan fazla insanın YouTube’da
abone olarak sürekli takip ettiği
spor aktivitesi neydi? Bu sorunun yanıtı
sizi çok şaşırtacak: bilye yarışı…
Jelle’s Marble Runs isimli Youtube
kanalından milyonlarca insan tarafından
takip edilen bilye yarışları, 2005
2. ÇEŞİTLİLİK/KAPSAYICILIK
Ekvator’da bir futbol sahasının orta
saha çizgisi, iki ülkeyi ayıran bir sınır
metaforu olarak görülüp bir maç boyunca
ortadan kaldırılırken, İspanya’da
Şampiyonlar Ligi marşı, turnuvad
Spor iletişiminin
yeni hali: bilye
yarışı izlemenin
dayanılmaz
hafifliği. Bireylerin
sosyalleşmesine
katkı sağlayan
spor etkinliklerinin
aldığı darbe,
popüleritesi artan
bilye yarışlarının
yanı sıra spor
iletişiminde ilginç
örnekler de çıkardı
karşımıza.
Kentucky Turtle Derby
yılından beri devam eden bir “internet
ilginçliği” olsa da, pandemiyle birlikte
iptal olan spor etkinliklerinin yerini
hızla aldı. Times ve The New York Times
gibi yayınlarda, bilye yarışının
pandeminin en önemli etkinliklerinden
biri olduğu haber yapıldı. Milyonlarca
insan, eğimli bir yolda birbiriyle
yarışan bilyeleri izleyerek spora olan
hasretini giderdi.
Kentucky Turtle Derby
Kentucky Derby gibi önemli bir at yarışı
gerçekleşmeyince, yerine Kentucky
Turtle Derby etkinliği ortaya çıktı. Bir
viski markasının gerçekleştirdiği yarışta,
kaplumbağalar olağan hızlarında yarıştılar.
YouTube’dan canlı yayınlanan
etkinlik yüz binlerce etkileşim aldı.
The Match of Ages
Pandemiyle birlikte tüm ligler gibi Kolombiya’daki
futbol ligi de durdu. Ligin
önemli sponsorlarından malum bira
markası, trajik isim benzerliği taşıdığı
virüsün yarattığı problemi, yapay zekâ
desteğiyle aştı: 1950’den 2020’ye kadar
oynanan América – Chivas maçlarındaki
görüntüleri birbirine ekleyerek The
Match of Ages’i yarattı ve maç izleme
keyfini, tüm maçları bir araya getirerek
yeniden yaşattı.
52 MediaCat
Santander Bank
Rexona
ya katılan her ülkenin dilinde yeniden
yazıldı.
3. EŞİTLİK
Kadınların spordaki temsili ve eşitlik,
spor iletişimindeki bir diğer önemli
başlıktı. Google’ın hazırladığı The Offside
Museum ile spor tarihinin “yazılmamış”
kısmı kolektif olarak yeniden
yazıldı, kadınların futbol tarihinde
görmezden gelinmesine dikkat çekildi.
Quilmes, kadın futbolunun yayın
saatlerinin gündüz saatleri olmasını
protesto eden Rewatch projesini yarattı.
Gündüz oynanan maç, prime time’da
TV’ye taşınarak bu soruna dikkat
çekildi. #GoEqual gibi hareketler ise
kadın sporcuların ücret adaletsizliğine
odaklandı. Clio Sports’tan Grand Prix
ile dönen The Future Official Sponsor
kampanyası, kadın futbolundaki spon-
sor yetersizliklerini, markaları sponsor
olmaya davet ederek aştı.
4. ENGELLERİ KALDIRMAK
Teknolojiyi kullanarak seyircilerin
spor deneyimini iyileştirmek de spor
iletişimindeki bir diğer önemli başlıktı.
Santander Bank geliştirdiği sistem
Fieeld ile görme engellilerin dokunarak
maçı takip etmesini sağlayan bir saha
yaratırken, Action Audio yine görme
engellilerin bir tenis maçını işitsel olarak
top sesinden ortaya çıkan veri ile
“izleyebilmelerini” sağladı.
5. SPONSORLUK
Sponsorlar bazen sevilir bazen de sevilmez.
Bu keskin çizgide kimi zaman
ünlü bira markası, Messi’nin 644’üncü
golünü, gol attığı kalecilere bira ısmarlayarak
kutlamasını sağladı kimi
Geçtiğimiz yıl
Mart - Haziran
ayları arasında
90 milyondan
fazla izlenen, 1,5
milyondan fazla
insanın YouTube’da
abone olarak
sürekli takip ettiği
spor aktivitesi
neydi? Bu sorunun
yanıtı sizi çok
şaşırtacak: bilye
yarışı…
zamansa Rexona, kollarını maç yönetirken
pek çok kez kaldıran kriket hakemlerinin
koltuk altlarına logosunu
yerleştirdi.
Yeri geldi İrlandalı bahis şirketi
Paddy Power bir takımın formasının
önünü domine ederek taraftarların
nefretini sponsorluk iletişiminin merkezine
taşıdı, yeri geldi Corinthians
forma lansmanını İsa’ya forma giydirerek
yaptı!
6. VERİ
İngiliz yayın kuruluşu BT, yapay zekâ
ile 2019/2020 sezonunun baştan sona
senaryosunu yazarak sporun beklenmedik
doğasına verinin gücüyle dikkat
çekmeye çalıştı. adidas ve EA Sports
işbirliğinde ise gerçek hayattaki hareketlerin
oyundaki tecrübelere/skill
puanlarına dönüşmesi sağlanarak, gerçek
hayat verileriyle bir oyun gerçekliği
beslenmiş oldu.
***
Velhasıl, tüm bu başlıklardan -ama
en çok da 90 milyon kez izlenen çekişmeli
bilye yarışından- öğrenmemiz gereken
çok şey var. ■
Google
Temmuz-Ağustos 2021 53
KAPAK
Yorum
Sporcuyu
ilahlaştırmak
OUT
BEDİZ EKER
VMLY&R New York
Kuzey Amerika Bölgesinden
Sorumlu Grup Strateji Direktörü
2
021 yazına Tokyo Olimpiyatları
ve Avrupa Futbol
Şampiyonası gibi iki büyük
spor olayı damga vuracağından,
markalar ilgili sponsorlukları
doğrultusundaki iletişimlerine çoktan
başladı. Ancak son günlerde spora ve
sporculara yer veren iletişimler arasında
en dikkat çekeni Calm uygulamasından
geldi. Topluca kafayı yeme eşiğinde
olduğumuz şu dönemde, bilinçli
farkındalık (mindfulness) konusunda
en sıkça başvurulan uygulamalardan
Calm, ruh sağlığını korumak için basın
toplantılarına katılmayacağını duyuran
ünlü tenisçi Naomi Osaka’ya verdiği
destekle gündeme oturdu.
Basın toplantısına katılmadığı için
15 bin dolar para cezasına çarptırılan
ve Fransa Açık Tenis Turnuvası’ndan
ihraç edilme tehdidiyle karşı karşıya
kalan Naomi Osaka, bu turnuvadan
çekildiğini duyurmuştu. Bunun üzerine,
Calm ruh sağlığının da bir sağlık
konusu olduğuna dikkat çekmek için
bundan sonra Naomi Osaka’nın durumuyla
karşı karşıya kalan tenisçilerin
para cezalarını ödeyeceğini duyurdu.
Üstelik ödedikleri her cezayla birlikte
bir 15 bin doları da genç ve çocukların
ruh sağlığını sporla destekleyen Laureus
organizasyonuna bağışlamayı vadetti.
Aslında Calm’ın marka duruşu kendi
kategorisi açısından sürpriz olmamakla
beraber, son zamanlarda daha
başarılı olduğunu gördüğümüz, sporcuyu
ilahlaştırmak yerine onun insani
tarafına odaklanma stratejisinin de güzel
bir örneği.
Y
Pandemi nedeniyle
hayallerini
ertelemek zorunda
kalan çoğu gencin
ihtiyacı olan
son şey, onların
hayallerini çok
efor sarf etmeden
elde eden idoller.
Başarılarının
arkasındaki insani
zaaflarını gördükleri
sporcular, bu
dönemde gençlere
daha çok ilham
verebiliyor.
KUZENİN BAŞARISI RONALDO VE
MESSI’DEN DAHA İLHAM VERİCİ
10 küsür yıl önce Türkiye’de genç hedef
kitleyle kalitatif bir araştırma yapmıştık.
Amacımız uluslarası bir müşterimizin
dünya yıldızı marka yüzlerinin
Türk gençlerine ne kadar ilham verebileceğini
anlamaktı. Ancak bizim gençlerimiz
dünya yıldızları yerine yakın
çevrelerindeki tanıdıklarının başarı
hikâyelerinden daha çok ilham aldıklarını
bize anlatmışlardı. Geçtiğimiz
aylarda benzer bir araştırmayı New
York’ta yaptığımızda, bu kez Amerikalı
gençlerden de benzer cevaplar aldık.
Oysa biz yıllardır sponsor marka iletişimlerinde
dünya yıldızı sporcuları
gökten inme ilahlar olarak görmeye
daha çok alışığız.
Elbette bu markaların yöneticileri
de benim 10 küsür yıl arayla hem İstanbul’da
hem de New York’ta duyduğum
bu evrensel tüketici gerçeklerinden haberdar.
Ancak tüketiciden bu tepkiyi aldıktan
sonra daha derinlere inmek ve o
derinliklerdeki duygusal çatışmalardan
keskin bir içgörü yakalamak her babayiğidin
harcı değil. Üstelik sponsorluğunu
yaptığınız sporcuyu, toplumun bir
kesiminin zayıflık olarak görebileceği
insani zaaflarını milyonlarla paylaşmaya
ikna etmek de hiç kolay değil. Ancak
bu ikisini başarabildiğinizde Under Armour’un
Michael Phelps’le yaptığı ve
Adweek tarafından 2017’de yılın kampanyası
seçilen “Rule Yourself” gibi işlere
imza atabiliyorsunuz. Hatta sporcunun,
filmi ailesiyle ilk izlediğinde, eşiyle
göz yaşlarına hâkim olamadığı video da
ayrıca ses getirebiliyor.
TÜKENMİŞ TÜKETİCİNİN YENİ
İLAHLARA İHTİYACI YOK
Üzerimizden global bir pandeminin
geçtiği şu dönemde, ruh sağlığımızı
korumanın en az COVID-19’dan korunmak
kadar önemli olduğunu hepimiz
gördük. Ancak özellikle spor ve
sporcu iletişimlerinin hedef kitlesi
olan gençler daha zorlu bir dönemden
geçiyor. Geçtiğimiz hafta Wall Street
Journal’da yayımlanan “The Pandemic’s
Toll on Teen Mental Health”
adlı makale, birbirinden farkli istatistiklerle,
kapanan okullar ve pandemi
önlemleri yüzünden ABD’deki gençlerin
ruh sağlıklarının ciddi risk altında
olduğunun altını çiziyordu.
Eskisi gibi sosyalleşemeyen, spor
yapamayan ve hayallerini ertelemek
zorunda kalan çoğu gencin ihtiyacı
olan son şey, süper yetenekleriyle
onların hayallerini çok fazla efor sarf
etmeden elde eden ve sefasını süren
idoller. Bunun yerine kendileri gibi
acı çeken, yaşadıkları farklı travmalarla
pes etme noktasına gelen ve başarılarının
arkasındaki insani zaaflarını
gördükleri sporcular, bu dönemde
gençlere daha çok ilham verebiliyor.
Michael Jordan ve efsane Chicago
Bulls kadrosundaki takım arkadaşlarının
dramlarını ve insani zaaflarını
ele alan Last Dance belgeselinin başarısını
da aynı şekilde açıklayabiliriz.
İşte bu yüzden, gün sporcuları ilahlaştırmak
yerine onların insani tarafına
odaklanma günü. ■
54 MediaCat
UYKU SIRASINDA
TERLEYEREK
SIK SIK UYANIYORSANIZ
Copper Cool Teknolojisi
T ÜRKİYE’DE BİR İLK
ADVERTORIAL
Amacımız
kaliteli
iletişime
aracı olmak
GÖZE İŞCAN
Unilever Türkiye İçecekten Sorumlu
Pazarlama Direktörü
ERTUĞ TUĞALAN
Medina Turgul DDB ECD
BEYHAN BUDAK
Psikolog
Konuşalım Artık
kampanyasıyla
herkesi kaliteli
iletişime davet
eden Lipton,
çağrısına babalar
ve çocuklarıyla
devam ediyor.
Markanın Babalar
Günü araştırması
ve kampanyasını
Göze İşcan, Beyhan
Budak, Soydan
Canbaz ve Ertuğ
Tuğalan anlatıyor.
Üç yıldır devam ettirdiğiniz, kaliteli
iletişimi merkezine alan
Konuşalım Artık kampanyanızın
çıkış noktasını bizimle paylaşır
mısınız? Geldiğiniz noktayı nasıl
özetlersiniz? Bu kapsamda Babalar
Günü eksenindeki araştırmanızı
ve filminizi nasıl konumlandırıyorsunuz?
Göze İşcan: Yoğun hayatlarımızda kendimize
ve sevdiklerimize genellikle dilediğimiz
kadar zaman ayıramıyor, yeterince
sohbet edemiyoruz. Hem anlatma
hem dinleme açısından bu eksiklik hali,
iletişimdeki bağları zayıflatıyor. Oysaki
hepimizin kaliteli iletişime, kaliteli iletişimin
hayatımıza katacağı duygusal
bağışıklığa ve zihinsel iyilik haline çok
ihtiyacımız var.
Çoğu insanın tutkunu olduğu, güzel
bir sohbet düşünülünce akla gelen ilk
içecek olan çayın hayatımızda pek çok
keyifli âna eşlik ettiğine hepimiz şahidiz.
Güncel veriler, her güne bir çayla
başlayan, günde 250 milyon bardak
çay tüketilen ülkemizde her 10 kişiden
9’unun arkadaşlarıyla çay içerek sosyalleştiğini
gösteriyor.
Biz de bu nedenlerle, Lipton olarak
sunduğumuz çay deneyiminin sadece
çok güzel bir çayı yudumlamanın ötesinde
aynı zamanda kaliteli iletişime
imkân yarattığını, ilham verdiğini vurgulamak
istiyoruz. Sosyalleşme ve iletişim
için Türkiye’nin eşsiz bir kültür öğesi
olan çayı üretirken bir yandan da 2017
yılından beri #konuşalımartık çatısı altındaki
çalışmalarımızla insanları duygularını
ve düşüncelerini paylaşmaya,
karşılarındakini dinlemeye özetle kaliteli
iletişim kurmaya davet ediyoruz.
#konuşalımartık ekseninde yaptığımız
en son çalışma da baba–çocuk iletişimiyle
ilgili yaptığımız bir araştırma.
İletişim çalışmalarımızın kurgusunu bu
araştırmanın sonuçları ışığında şekillendirdik.
Verileri, yorumlamasını ve ilgili
bir reklam filmini Babalar Günü döneminde
yayımlayarak Türkiye’de babalar
ve çocukları arasında kurulan iletişimde
gelişime açık noktaların, dikkate alındığında
fark yaratacak karşılıklı beklentilerin
altını çiziyoruz. Amacımız tıpkı bir
bardak çay gibi içi ısıtan samimi sohbetlere
ve kaliteli iletişime aracı olmak.
Lipton’un Babalar Günü araştırması
Türkiye’de baba–çocuk
iletişimine dair neler söylüyor?
Araştırma sonuçlarını Konuşalım
Artık ile dikkat çekilen “kaliteli
iletişim” kavramıyla birlikte
değerlendirdiğinizde nasıl yorumluyorsunuz?
56 MediaCat
SOYDAN CANBAZ
Sobraz İletişim Ajans Başkanı
sevgi görmek dışında anlaşılmak ve kabul
edilmek açısından da eksiklik hissediyor.
Yaklaşık yüzde 78’i babaları tarafından
hayalleri ve hedeflerinin daha
çok desteklenmesini bekliyor. Benzer
şekilde yüzde 73’lük bir kesim, babalarının
onları değiştirmeye çalışmak yerine
olumlu özelliklerini görmesini istiyor.
Bunlar babaların üzerinde düşünmesi
gereken veriler.
Öte yandan, babaların yarısından
fazlası da çocuklarının konuşma tarzına
veya konuşmayı en sevdiği konulara
kendini yabancı hissederek dolaylı bir
dışlanmışlık hissediyor. Dolayısıyla
çocuklar da belki bu farka yönelik bir
uyarlama yapabilir çünkü iki tarafın da
aslında birbiriyle uzun uzun konuşabileceği,
keşfetmesi çok zevkli bir dünyası
var.
Beyhan Budak: Kaliteli iletişimin ne
kadar önemli olduğu paha biçilemez bir
gerçek. Bu nedenle Lipton’un Babalar
Günü öncesinde yaptırdığı araştırmanın
bir parçası olmaktan da memnuniyet
duyuyorum. Ortaya çıkan sonuçları
YouTube’da paylaştığım bir videoda yorumlayarak
babalar ile çocukların aralarındaki
iletişimi nasıl daha kaliteli kılabileceğinin
ipuçlarını hem bir uzman
hem de bir baba olarak keyifle verdim.
Tüm araştırma sonuçları ayrı ayrı
ilgiye ve aksiyon almaya değer. Örnekse
10 babadan 9’unun çocuklarıyla daha
sıcak bir iletişim kurmak istediğini gösteriyor.
Pek çok veri arasından sadece
bu çıktı bile çalışmanın ve yorumlanmasının
önemini kanıtlamaya yetiyor.
Araştırmada babaların çocuklarıyla
sohbetlerinin onları çok mutlu ettiği,
yine de şu an genel mevcut iletişimin
kendileri için yeterince doyurucu olmadığı
ortaya çıkıyor. Öyle ki babaların
yüzde 88’i “Çocukların anneleriyle iletişimi
daha” iyi derken yüzde 70’i “En
son babalar duyar” diyor. Çocuklar da
keza babalarıyla iletişim kalitesini yükseltmek
arzusunda. Çocukların yüzde
78’i babalarıyla, babaların yüzde 87’si de
çocuklarıyla daha açık ve sıcak bir iletişim
kurmak istediğini belirtmiş.
Karşılanmayan beklentilerin, bu
hayal edilen kalitenin önündeki en ciddi
engel olduğunu düşünüyorum. Zira
babalar da çocukları da birbirlerinden
daha fazla sevgi görmeye aç. Çocuklar
Lipton’un Konuşalım Artık kampanyasıyla
bu seneki Babalar
Günü’nü sahiplenmesi amaç
odaklı iletişim çalışmaları açısından
ne anlam ifade ediyor?
Markaların özel günlerde iletişim
kampanyalarıyla değer yaratması
mümkün mü?
Soydan Canbaz: Çayın sohbetin ve
sosyalleşmenin eşlikçisi olmadaki benzersizliğini
düşününce Lipton’un insanlar
arasındaki iletişime odaklanması
sürpriz değil. Marka ve markanın iletişim
ajansları olarak hem kaliteli iletişimin
insanların hayatına katacağı değere
dikkat çekmek hem de insanların bu
alandaki engellerin üstesinden gelmelerine
katkı vermek için çalışıyoruz. İletişim
gibi insani ve hayatın merkezinde
bir konu hakkında çalışırken elbette
güncelin içinde olmak da amacımız için
önemli. Konuşalım Artık çatısı altında
ele aldığımız Babalar Günü yaklaşımı
buna bir örnek.
Babalarımızla iletişimimiz konusunda
tam olarak neredeyiz, neden oradayız,
nerede olmak isterdik gibi sorular
sorup burada bir değer yaratabilir miyiz
diye baktık. Doğal olarak bu soruları
iletişimin iki tarafına da, çocuklara ve
babalara sorup beklentileri, iyileşme
bekleyen alanları ve fırsatları ortaya
koymaya çalıştık. Elbette bu iş için ekip
olarak yaşadıklarımızdan yola çıktık
ama süreci bir bilenle yürüttük. Sevgili
Beyhan Budak’tan hem doğru soruları
sorma noktasında hem de çıktıları yorumlayıp
rehberlik etmesi için büyük
destek aldık.
Bu çalışma bizim için bir özel gün
iletişimi değil, Lipton’un amaç odaklı
marka yolculuğunda değer yaratmaya
katkı sağlamaya çalıştığı duraklardan
biri. Yolculuk devam ediyor. Sadece Babalar
Günü özelinde değil de; babalar ve
çocuklar için her günü güzelleştirmekte
bir katkımız olursa ne mutlu bize.
Konuşalım Artık için bir Babalar
Günü filmi hazırlarken tüketicilerdeki
baba–çocuk iletişimine
dair hangi içgörüden yola çıktınız?
Konuşalım Artık’ın ana mesajları
doğrultusunda reklamı
nasıl kurguladınız?
Ertuğ Tuğalan: Çocuklar için babalarla
bazı konuları konuşmak biraz
zahmetli olmuştur. Babalar genelde
duygularını içlerinde yaşadıkları için
anlattığınız konuyla ilgili ne tepki verecekleri
konusu biraz tedirgin eder insanı.
Konuşulacak konu, ne kadar güzel
bir konu olsa da “Acaba babam ne diyecek?”
diye düşünürsünüz. Sonra konuşma
başladığı anda o hava birden dağılır;
şen şakrak çaylar içilir, konu neyse konuşulur
ve bir şekilde konu hep tatlıya
bağlanır. Biz Babalar Günü’nde bazı
çocukların içindeki “babayla konuşma
tedirginliği” duygusunu anlatalım ve
çocukları ve babaları birbirleriyle daha
çok konuşmaya çağıralım istedik. Çünkü
biliyoruz ki babalar da çocuklar da
birbirleriyle daha konuşmayı çok istiyorlar.
#konuşalımartık platformunu üç
sene önce ilk yarattığımız zaman da
ileride konuşacak çok konumuz olacak
demiştik. Yıllar geçiyor ve hayatımıza
yeni konular giriyor. Bu sene #konuşsanabirtanem
kampanyamızla birlikte
aile içi iletişime odaklanmıştık. Babalar
Günü için de aile içi iletişimin bir başka
konusunu gündeme aldık ve baba–çocuk
iletişimini gündeme taşımak istedik.
■
Temmuz-Ağustos 2021 57
KÜLTÜR
İnceleme
Statükoyu
kurcalamak
“Başarılı insanları zayıf insanlardan
ayıran şey, heyecan verici ve büyüyen
kuruluşları durağan ve ölü kuruluşlardan
ayıran şeyin aynısı. İnisiyatifi tutku
ve eyleme dönüştürmeyi başaranlar
kazanır” diyor Seth Godin. Tezi ise şöyle:
Üretim etmenleri tarihte hiç olmadığı
kadar ucuz ve erişilebilir durumda. İtici
güç inisiyatif, işte bu yüzden çok önemli.
u BARIŞ CEZAR
58 MediaCat
in’de, şirketinizin ürettiklerinin
aynısını -10’da 1’i
Ç fiyatına- üreten bir fabrika
var.
Sokağın aşağısında,
menünüzü ve şarap listenizi çalıp sizinkinden
yüzde 20 ucuza satmakla
meşgul bir lokanta var.
Son seyahat acentası topu attı. Magazin
yayıncıları kârlarını blogger’lara
kaptırdı. Vikipedi’nin, Britannica
Ansiklopedisi’nin tahtına oturmak
için hamle yapmasına gerek kalmadı;
bu işi onun yerine içerik üreticileri
halletti. Britannica çalışanları oturup
olan biteni izlemekle yetindiler.
Arabulucular, gündemi belirleyenler
ve yatırımcılar artık daha önce
hiç olmadıkları kadar önemsizler.
Geçtiğimiz yıl, San Francisco ve New
York’taki 67 internet girişimi, Silikon
Vadisi’nde oluşacak maliyetin 3’te 1’i
oranında maliyetle hayat buldu.
Peki, bağlantı ekonomisinin temelinde
para, erişim ve kurumsal güç
yoksa ne var?
İnisiyatif.
STATÜKOYA KARŞI BİR
MANİFESTO!
Çok satan pek çok kitabın yazarı ve
dünyanın önde gelen pazarlama, iş
geliştirme ve kişisel gelişim gurusu
Seth Godin “Kurcala!”yı, insanları ve
fikirleri harekete geçmeye teşvik etmek
için kaleme aldığını söylüyor.
“Başarılı insanları zayıf insanlardan
ayıran şey, heyecan verici ve
büyüyen kuruluşları durağan ve ölü
kuruluşlardan ayıran şeyin aynısı.
İnisiyatifi tutku ve eyleme dönüştürmeyi
başaranlar kazanır” diyor
Godin. Ona göre ekonomistler üretim
etmenlerini –fikir, fikir üzerine
çalışacak insanlar, fikrin organize
edileceği veya gerçekleştirileceği bir
yer, hammadde, dağıtım, para, pazarlama–
sayarken en az bunlar kadar
önemli bir etmeni es geçiyorlar: İnisiyatif!
Çünkü en az anlaşılan (ama
en önemli) girdi olmazsa tüm iş çöpe
gider. Kimse “haydi” demezse proje
geriler. Israr eden, zorlayan, yaratan,
ikna eden ve ilk kıvılcımı çakan biri
yoksa, hiçbir şey yok demektir.
Godin’in tezi şu: Diğer tüm etmenler
tarihte hiç olmadığı kadar ucuz ve
erişilebilir durumda. İtici güç, inisiyatif
işte bu yüzden çok önemli.
Tarihteki en büyük ekonomik düzenin
içinde olduğumuzu hatırlatıyor
bize. Her türlü araç gereç burada ve
daha önce hiç olmadığı kadar ucuz.
Pazar hazır, sermaye hazır, fabrikalar
hazır, dükkânlar bile hazır. Hepsi de
birinin “haydi” demesini bekliyor.
GODIN’İN KİTABI STANDART
KALIPLARA UYMUYOR
Kurcala!’da standart bölümler ve vaka
çalışmalarından oluşan o bildik yapı
yok. Baştan sona tek bir konuşma gibi
yazılmış. Metin kendi kendine akıyor
âdeta. Sanki bir şirketin yönetim kurulunda,
bir üniversitenin mezuniyetinde,
TED Talks’ta karşısındaki seyircilere
sesleniyor Godin. Bir nefeste
bütün metni okuduğunu gözünüzde
canlandırabiliyorsunuz.
“Haydi” diyor seyircilere. “Yerinizden
kalkın ve denemeye, başarısızlığa
uğramaya başlayın. Başarısızlıktan
kokarsanız, aslında hiç başarılı
olamazsınız. Statükoyu kabullenirseniz,
büyükler arasına giremezsiniz.”
Üstelik Godin’in statükoyu değiştirme
çağrısı iş hayatıyla da sınırlı değil.
Hastane kafeteryasında elindeki
tepsiyle yürümekte zorlanan birini
mi gördünüz? Kalkıp ona yardım edebilirsiniz.
Bu sizin işiniz olmayabilir
hatta minnettarlıkla karşılanmayabilir
ama bunu yine de yapabilirsiniz.
Evde gıcırtısıyla herkesi rahatsız eden
bir kapı mı var? Biraz yağ alıp kapının
menteşesini onarabilirsiniz. Yeter ki
durup seyretmeyin. Harekete geçin.
PATRONLARA DA BİR UYARI
Patronları, çalışanlarında sadece itaatkârlık
aramaya karşı uyarıyor Godin.
Fabrikalar uysal işçilere ihtiyaç
duyar. Kumarhaneler kendilerine
söyleneni harfiyen yerine getirecek
krupiyelere; NASA, rutin bir görevde
emirleri sorgulamayacak astronotlara;
kömür madeni ocakları ise her gün
aynı talimatlara uyacak madencilere
ihtiyaç duyar.
v
Godin’e göre,
bir şeyleri
tamamlama,
fark yaratma
ve kurcalama
alışkanlığını
edinebilirsek,
bu bizim
marifetimiz olur
ve geriye kalanlar
cesaretimizin
meyvelerinin
tadını çıkarma
mutluluğuna
erişir.
Kapitalizm sürecinde fabrika sahipleri
bir seçenekle karşı karşıya
kaldılar. İşçilerin muhakeme yeteneğini
en iyi şekilde kullanacaklarına,
sorunları çözeceklerine, işi geliştireceklerine
bel bağlayabilir veya
bireysel inisiyatifi bertaraf ederek
ilerlemenin yerine itaatkârlığı tercih
edebilirlerdi. Ve aralarından çoğu itaatkârlığı
seçti.
Günümüzde bu seçimin dezavantajları
ortaya çıkıyor. Farklı alanlarda
faaliyet gösteren pek çok fabrikanın
yalnızca inovasyondan değil, ilerlemeden
de yoksun, öylesine tıkanmış
durumda olduğuna dikkat çekiyor
Godin: “Detroit, otomotiv işçilerini
o kadar çok sıkıştırdı ki sendikalar
en sonunda ‘Peki öyleyse, elimizden
gelenin en azını yapacağız’ dediler.
Maestro’lar yenilikçi müzisyenleri,
onlara en sonunda ‘İyi madem, notalar
nasıl yazıldıysa öyle çalacağız’
dedirtene kadar azarladılar... Ve kitle
pazarı vasat gıda şirketlerini o kadar
ödüllendirdi ki, bu şirketler en sonunda
yavanlığı kucaklamaya karar
verdi.”
“Yavandan daha yavan olamazsınız”
diyor Godin. “Daha öngörülebilir
ve sıradan hâle gelerek büyüyemezsiniz.
Ürününüz güvenilir, öngörülebilir
ve ucuz olabilir ama pazar daha
iyisini talep ederse kendinizi bitmeyecek
bir kovalamacada ebe olarak
bulursunuz.”
SİVRİLMEKTEN KORMAYIN,
BAŞLAMAYI BİR YAŞAM TARZI
YAPIN
İkarus gibi mesellere ve “sivrilen budanır”
sendromuna karşı uyarıyor
Godin bizleri.
Kitabı neden yazdığını, “Bize
uyum sağlamamız, göze çarpmamamız
öğretildi ve uyum sağlamanın
bilinen en kolay yolu asla ilk adımı atmamaktır.
Sesinizi yükseltmeyin. Bir
şey görürseniz, hiçbir şey söylemeyin.
Aslında günlerimizin çoğunu, başlamak
için izin verilmesini bekleyerek
geçiririz. Bu laf kalabalığını işte bu
yüzden yayımladım” diye açıklıyor.
İNİSİYATİF AŞILAMAK
Peki, inisiyatif, başlama, harekete
geçme, ilk adımı atma alışkanlığı aşı-
Seth Godin
Yazar
Gece yatağa girerken, ertesi
gün insanların tüm gün boyunca
sizden bir şeyler başlatmanızı
umacaklarını bilirseniz, sabah
kafanızda bir listeyle uyanırsınız.
Sürekli bağlantı kurmaya,
gelişmeye ve kurcalamaya çalışan
insanlardan oluşan bir kültür
yaratırsanız çıtayı yükseltirsiniz.
lanabilir mi? Godin bunun olabileceğine
inanıyor. “Alışkanlık bir kere
içinize işlediğinde ve ilk adımı attığınızda,
dairenin merkezi olup gitgide
daha fazla şey fark edecek, fitili ateşleyecek,
başlatacaksınız” diyor ve ekliyor:
“Fikirleriniz ivme kazanmaya
başlayacak ve siz, bu ivmeyi güçlendirmekte
gitgide daha iyi olacaksınız.
Gece yatağa girerken, ertesi gün
insanların tüm gün boyunca sizden
bir şeyler başlatmanızı umacaklarını
bilirseniz, sabah kafanızda bir listeyle
uyanırsınız. Sürekli bağlantı kurmaya,
gelişmeye ve kurcalamaya çalışan
insanlardan oluşan bir kültür yaratırsanız
çıtayı yükseltirsiniz.”
Godin’e göre, bir şeyleri tamamlama,
fark yaratma ve kurcalama
alışkanlığını edinebilirsek, bu bizim
marifetimiz olur ve geriye kalanlar
cesaretimizin meyvelerinin tadını
çıkarma mutluluğuna erişir. Başlamaz
ve kabuğumuza çekilirsek, bu
olağanüstü fırsatı (ve zorunluluğu)
korkuyla geri tepersek bunun sorumluluğunun
bizi ikna edemediği için
tamamen kendisine ait olduğunu
söylüyor Godin ve kitabını şu çağrıyla
noktalıyor: “Kaybetmenize ihtimal
yok. Haydi.” ■
Temmuz-Ağustos 2021 59
KÜLTÜR
Milyon
dolarlık
dostlar
Bu yıl 25’inci
yıldönümü vesilesiyle
yeniden karşımıza
çıkan Friends,
aslında 1994’te
hayatımıza girdiği
andan bu yana
kişisel bağlar
kurduğumuz bir
hikâye olmanın çok
ötesine geçti. Küresel
bir kültür yaratarak
tüm toplumlara ve
7’den 77’ye tüm
jenerasyonlara
sihrini yaymayı
başardı.
u GÖNÜL HADIMLI
60 MediaCat
aratıcılarından Marta
Y
Kauffmann’ın sözleriyle,
“Zamanın ruhuna girmeyi
başaran bir yapım” Friends.
1994’ten 2004 yılına kadar ekranlarda
seyirciyle buluşan Warner Bros
yapımı Friends için Kauffmann’ın sarf
ettiği sözler, yalnızca dizinin yayınlandığı
dönem için değil, bugün hâlâ geçerliliğini
koruyor.
Yapımlar genellikle kendi severlerini
bir araya toplayan ve o topluluğa
hitap eden bir kültür oluşturur, ancak
konu Friends olunca durum çok daha
farklı. Yapımın etkisi yalnızca yayınlandığı
dönemin ruhuna hitap etmiyor,
oluşturduğu zamansız kültür tüm toplumlara
bir şekilde sirayet ediyor.
TURUNCU ÜÇLÜ KOLTUK
Friends, aslında bir sitcom’dan fazlasını
vaat etti severlerine. İnsanlara kendi
seçtikleri ailelerinin en yakın arkadaşları
olduğu düşüncesini aşılayan dizi,
bireylerin yalnızlıklarını, aile özlemlerini
giderdikleri bir yerde konumlandı.
7’den 77’ye herkesi kucaklayan bir kültür
yaratan yapım için David Beckham
bile, aile özlemi duyduğu zamanlarda
ya da morali bozuk olduğunda sarıldığı
bir kanal olduğunu söylemişti bu altı
kişilik hikâyenin.
Popüler kültürün çok güçlü yansımalarından
birisi olarak konumlanan
dizinin akabinde, 90’lı yıllarda en
moda saç kesimlerinden biri Jennifer
Aniston’ın canlandırdığı Rachel’ın saçı,
en trend buluşmalar ise -bir turuncu
üçlü koltuk olmasa bile- köşe başındaki
kafelerde arkadaşlarla bir arada
kahveleri yudumlayarak sohbet etmek
olmuştu. Tabii, Aniston’ın 2011’de Allure
dergisine verdiği bir röportajda o
saç kesimini “şimdiye kadar gördüğüm
en çirkin saçtı” olarak tanımladığını da
belirtmeden geçmek olmaz.
DÜNYANIN BAKIŞ AÇISINI
DEĞİŞTİRMEK
Dizinin yapımcıları geçtiğimiz yıllarda
diziyi “etnik çeşitlilik bakımından zayıf”
olarak eleştirmiş olsalar da, aslında
Friends toplumdaki pek çok tabunun
kırılması için içerisinde büyük mesajlar
da barındırıyordu. 90’lı yılların Amerika’sında
eşcinsel evlilikten bahsetmek
toplum içerisinde ne yazık ki henüz pek
olağan karşılanmazken, Friends izleyicileri
Ross’un eşi Carol’ın bir kadına âşık
olup onu aldatması sonucu Carol hamileyken
Ross ile Carol’ın boşanmasına,
Carol’ın âşık olduğu kadın Susan ile evliliğine
ve Ross ile birlikte olan çocukları
Ben’i, Susan ile birlikteyken dünyaya getirerek
iki kadın ebeveyn olarak yetiştirmelerine
tanıklık etmişti. O dönemdeki
toplumsal bakış açısını anlamak adına,
hemen hemen aynı zamanlarda dönemin
ABD Temsilciler Meclisi Başkanı
Newt Gingrich’in eşcinsel evliliği “pagan
hareketi” olarak tanımladığının da
altını çizelim.
Friends’in popüler kültüre etkisini
kaleme aldığı “I’ll Be There For
You: The One About Friends” başlıklı
kitabında, çok satan yazarlardan Kelsey
Miller, Susan ve Carol’ın evlendiği
bölümü “çığır açan bir bölüm” olarak
ifade ediyor. Miller’ın sözleri dizinin
aslında ne denli zamanın ilerisinde hareket
ettiğine işaret ediyor: “Ben 2014-
2015 yılında dizinin canlanmasından
bahsederken, herkes homofobi hakkında
konuşuyordu.”
Carol ve Susan’ın evliliği, dizinin
yıktığı tabulardan yalnızca biri.
Chandler’ın eşcinsel babası, kadın ve
erkek stereotiplerinin çok keskin olduğu
bir dönemde Monica’nın fazla
kilolu gençlik döneminin dizideki şaka
konularından birisi olması… Bugün
bile sınıfta kaldığımız cinsiyet eşitliğinin
çok daha katı olduğu bir dönemde
Monica-Chandler ilişkisinde maskülen
eş rolünü kadın çiziyordu. İşte bu ince
çizgilerin pek çoğu aslında 1994-2004
arasında Friends tarafından izleyicilere
anlatılıyordu.
SONSUZ DENEYİM PAZARLAMASI
Friends popüler kültürdeki güçlü yerini
korumaya devam ediyor. Öyle ki,
Warner Bros’un deneyim pazarlama
ajansı Superfly X; Friends’i yaşamak
isteyenlere New York’ta dizinin temasıyla
oluşturulan, Monica ve Rachel’ın
apartmanının gezilebileceği, Chandler’ın
tavşan kostümünün görülebileceği
hatta Central Perk’teki turuncu
üçlü koltukta sıcacık bir kahvenin bile
içilebileceği bir deneyim alanı sunuyor.
The Friends Experience isimli bu
t
Her ne kadar
dizinin yapımcıları
geçtiğimiz
yıllarda diziyi
“etnik çeşitlilik
bakımından
zayıf” şeklinde
eleştirmiş olsalar
da aslında Friends,
toplumdaki pek çok
tabunun kırılması
için içerisinde
büyük mesajlar da
barındırıyordu.
deneyimin bilet fiyatlarının 45 dolardan
satışa sunulduğu alanın aynısı, yakında
Atlanta’da da dizinin severleriyle
buluşmayı bekliyor.
Nielsen verilerine göre yayınlandığı
ilk gün ABD’deki HBO Max kullanıcılarının
yüzde 29’u tarafından ve Birleşik
Krallık yayını Sky One kanalında
5,3 milyon kişi tarafından izlenen;
Cara Delevingne, Justin Bieber, David
Beckham gibi ünlü yıldızların da konuk
oldukları Friends Reunion bölümü
markalar için de birer pazarlama aracı
olarak konumlandı. Oyuncu kadrosunun,
bir saatlik özel bölüm için 2,5 milyon
dolar ila 3 milyon dolar ücret aldığı
konuşuldu. Booking.com dizinin şanslı
bir fanına Monica ve Rachel’ın apartmanında
konaklama imkânı sunarken,
Lego aynı apartmanın setini hazırlayarak
satışa sundu. IKEA ise Ross’un
merdivenlerden çıkartmak için büyük
mücadele verdiği koltuğu, dizinin repliğindeki
gibi “Pivot” ismiyle tüketicisiyle
buluşturdu.
2015’ten bu yana Comedy Central
tarafından İngiltere ağırlıklı olmak
üzere farklı şehirlerde düzenlenen
FriendFest ise, dizinin set konseptini
farklı şehirlere taşıyarak izleyicilerin
dizinin bir parçası gibi hissetmelerini
sağlıyor. 1994’te yayın hayatına başlamış
olan dizi neredeyse bir müze gibi
konumlanarak, ilgililerine Friends’in
havasını koklayabilmeleri için çeşitli
etkinliklerle birbirinden farklı olanaklar
sunuyor.
Jenerasyon fark etmeksizin popülaritesinden
bir şey kaybetmeyen
Friends, aslında pazarlama anlamında
da pek çok kıymetli öğreti sunuyor.
New York menşeli içerik üretim ajansı
Outgrow’a göre, kadronun öncelikle
canlı bir izleyici grubunun önünde
şakaları denemesi ve tepkilere göre senaryoyu
nihai haline getirmesi, tüketiciyi
dinlemeyi; Monica ve Chandler’ın
birlikteliğine A/B testleriyle karar vermeleri
ya da Janice’in “Aman Tanrım”
repliğini sıklıkla kullanmaları, devamlılığı;
30 yaşında tamamen hayatını değiştiren
Rachel’ı ya da herkesten farklı
davranan Phoebe’yi anlatmaları ve
dönemin şartlarında cinsiyet eşitliğine
değinmekten korkmamaları, risklerden
kaçınmamayı; çeşitli ünlüleri konuk
etmeleri, influencer kullanımını;
Şükran Günü gibi günlere özel bölümler
çekmeleri de gündemi yakalamayı
öne çıkarıyor. ■
ABD’de ilk bölüm izlenmesi
22 milyon
ABD’de en çok izlenen bölüm
52,9 milyon (The One
After the Superbowl)
ABD’de final bölümü izlenmesi
52,5 milyon
100 milyon dolar
Dizinin yayın haklarını satın alan
Netflix’in ödediği meblağ
22 bin 500 dolar
Dizi oyuncularının ilk sezon kazancı
1 milyon dolar
2002’de, 30 dakikalık TV dizisi için
oyunculara ödenen en yüksek
meblağ
Temmuz-Ağustos 2021 61
MARKETING
Kategorileri
aşmak
İHSAN ÖZÇITAK
Deeper / Yönetici Ortak
Doğduğumuz
andan itibaren
zihnimiz
verimlilik adına
inanılmaz bir
kategorilendirme
çalışması
yapmaya
başlıyor.
Örneğin, renk
dediğiniz şey
aslında arada
net geçişleri
olmayan bir akış.
İsimlendirmek
için bir yerlerden
çizgi çekmeniz
gerekiyor.
ugün sizle küçük bir deney
B
yapacağız. Sayfada gördüğünüz
renkli dairelerde
birer kutu diğerlerinden
farklı. Sağ dairedeki mavi olanı hemen
fark ettiniz sanırım, soldakini ise işaretlenmeseydi
fark edemeyecektiniz
muhtemelen. Namibya’da yaşayan
Himba kabilesi için ise durum tam
tersi. Soldaki “farklı” rengi hemen fark
edebiliyorlar ama sağdaki maviyi göremiyorlar.
“Bu renklerin hepsi aynı”
diyorlar. Bu deneyi saygın bir BBC yapımında
izlememiş olsaydım kesinlikle
inanmazdım. Yine de emin olmak için
kendimi akademik çalışmayı* da incelemek
zorunda hissettim.
İŞİN SIRRI KATEGORİLERDE
Neden böyle peki? İşin sırrı isimlerde,
yani zihnimizdeki kategorilerde. Himbalarda
sağdaki mavi ile yeşiller aynı
isimde, kategoride. Ama soldaki “farklı”
bir renk kategorisinde. İsmi farklı
olan çabuk fark edilirken, ismi aynı
olan ayrıştırılmakta zorlanılıyor.
Doğduğumuz andan itibaren zihnimiz
verimlilik adına inanılmaz bir
kategorilendirme çalışması yapmaya
başlıyor. Örneğin, renk dediğiniz şey
aslında arada net geçişleri olmayan bir
akış. İsimlendirmek için bir yerlerden
çizgi çekmeniz gerekiyor. Ve çektiğiniz
çizgi aslında sizin gerçekliğinizi de
belirliyor. Örneğin Patricia Kuhl’un
aktardığı bir çalışmada 6-8 aylık Amerikalı
ve Japon bebekler “L”, “R” ve ikisinin
arasında yer alan, “Japon R’si”
diyebileceğimiz üç sesi de ayrı ayrı
algılayabiliyorlar. Ancak ilk yaşlarını
geçtikten sonra Amerikan bebekleri
için iki, Japon bebekler için ise tek bir
ses kalıyor. Kategoriler gerçekliğinizi
belirliyor. Yani Cem Yılmaz haksız,
onun balsamico istediğini anlamayan
garson ise haklı.
Bu kategorilendirme işlemi doğduğumuz
andan itibaren başlıyor ve kabaca
23 yaşlarına kadar sürüyor. Ama ilk
yaşlar tabii daha önemli. Bu sebepten
12–14 yaşları sonrasında yeni bir dili
aksansız öğrenme şansınız pek yok
çünkü o dilin sesleri artık size kapalı.
Kendi zihninizdeki kategorilerle, kalıplarla
dinliyorsunuz.
BAŞARI HİKÂYELERİNİN FARKLI
RENKLERİ
Şimdi dilerseniz kendi eğitimimize
ve iş yapma biçimlerimize; doğruyu,
haklıyı, geçen sayı sevgili Berkant Avcı’nın
değindiği gibi başarıyı algılama
biçimimize bir göz atalım. Fazlasıyla
analitik, çoğunlukla bütüncül bakış
açısından uzak, Popper’ın tabiriyle
bulutlara benzeyen insani süreçleri,
saatlere benzeterek parçalarına ayırıp
optimize ederek iyileştirebileceğimize
dair inançlarımızı gözden geçirelim.
Çocukluğumuzdan itibaren test
yöntemleriyle sınandık. Başarımız bununla
ölçüldü. Test sistemi zaten orada
duran tek doğru yanıtı en hızlı şekilde
bulanları ödüllendiriyor. Bizler çoğunlukla
bu kategori sisteminin galipleri ve
tutsaklarıyız: Bir tek doğru vardır ve bu
doğruya ulaşmak için gerekli bilgi erişilebilirdir.
Daha detaylı ölçersek daha
kesin sonuçlar elde ederiz… Kinayeli
bir biçimde “Sonuçta uzaya roket göndermiyoruz”
diyor Sosyolog Duncan
Watts. Doğru hesaplamayı yaptığınızda,
o roketin Mars’a ineceğinden çok
büyük bir doğruluk aralığında emin
olabilirsiniz. Ama genel olarak insan
bilimleri, özel olarak reklam, iletişim,
pazarlama öyle mi?
HAZIRA KONMAK
İşimize ait birçok problemin aynı anda
birbirinden çok farklı hatta zıt çözümleri
olabileceğini, çoğunlukla bağlamın,
çerçevenin her şeyi değiştirebileceğini,
küçük eylemlerin büyük sonuçları olabileceğini,
işimizin -benzetmek gerekirse-
köprü inşaatından çok meteoroloji
tahminine daha yakın olduğunu
görüyoruz. Yine de elimizdeki “başarı”
hikâyelerindeki farklı renkleri görmekte
zorlanıyor, hazırdaki zihinsel
kategorilere yerleştirmekte ısrar ediyoruz.
Sutherland tutmayan bir ürünün fiyatını
indirmeyi konuşanların arasında
“Acaba rengini pembe mi yapsak?”
diye önermenin “tuhaflığını” vurguluyor.
Zihnimizdeki kategorileri aşmak
için tuhaflıkta ısrar etmek lazım.
Himbalardan destek mi istesek acaba?
■
*pubmed.ncbi.nlm.nih.gov/15893525/
62 MediaCat
MUSIC
CAN NAME THE
UNNAMEABLE
AND COMMUNICATE THE
UNKNOWABLE
LEONARD BERNSTEIN
MARKETING
Neden
Önemli:
Finansal
sağlık
Bu ay neden önemli
diyerek yaptığımız
sorgulama, son
dönemde yalnızca
finans sektörünün
değil, pazarlama
iletişiminin de konusu
haline gelen finansal
sağlık.
Mahmut Bey, yeni teknolojiler
ve mobil bankacılığa olan düşkünlüğümüz
bu konuda işinizi
nasıl kolaylaştırıyor?
MA: Her banka teknolojide iyi olduğunu
söylüyor ki aslında ufak tefek
farklılıklarla birlikte, iyiler. Bizim
amacımız müşteriye çağın olanaklarını
ulaştırmak. Finansal sağlık en başta
kişiselleştirilmiş bir hizmet. Datayı
işlemek ve yönlendirmek anlamında
çok önemli. Biz de bu noktada mobile
daha fazla yatırım yapıyoruz. Örneğin
Durum özelliğinden, giderlerinizin
detayını, hangi kategoriye ne kadar
harcama yaptığınızı görebiliyorsunuz.
Keza Dijital Cüzdan özelliğinden, beliru
TUĞBA ÖZÖĞRETMEN
MAHMUT AKTEN
GARANTİ BBVA
GENEL MÜDÜR YARDIMCISI
Başlıkla müsemma, kavramın
kendisini sorgulayarak başlayalım.
Finansal sağlığı neden
şimdi daha fazla konuşmaya
başladık?
İsmail Ertürk: Covid’den dolayı bir
ivme kazandı. Evde kalmak, işini ve
işletmelerini kaybeden insanların olması,
çoğu işlemin elektronikleşmesi,
insanların ödemelerini nasıl yapacaklarını
düşünmeleri gibi sebepler var.
Örneğin, İngiltere’de borcunu ödeyemeyenlerin
arayıp, ben bununla nasıl
başa çıkacağım dedikleri kurumlar vardı.
Bu dönemde bu aramalar arttı. Böyle
baktığınızda konu bir sağlık sorunu
haline geldi. Daha geniş çerçevede ruh
sağlığı konusu önem kazandı. Bunun
parayla çakışması da tesadüfi değil.
Biraz geriye gidersek, 1980’lerden
itibaren finansal sektörün serbest bırakıldığını
ve bireysel bankacılığın çok
hızlı arttığını görüyoruz. Bankaların
sattıkları finansal ürünler de çok çeşitlendi.
Bireylerin bu ürünleri satın
alırken ne kadar bilgili oldukları konusunun
yani finansal okuryazarlığın
artık finansal sağlığa evrildiğine tanık
oluyoruz.
Mahmut Akten: Covid, harcamalar
hakkında daha bilinçli olunan bir
dönem. Geçen yıl mobil şubemize 2
milyardan fazla giriş oldu, bu da müşterilerin
daha fazla iz bırakmaları demek.
Temassız kart kullanımı yüzde
40’lara geldi. E-ticaret, tüm ticaretin
yüzde 22’sine ulaştı. Dolayısıyla harcamalarda
bırakılan bu izler, bizim de
insanların giderlerine yönelik daha iyi
bir resim sunmamızı sağlıyor.
Gelirlerin düşmesiyle beraber borç
yönetmek önemli bir kaygı haline geldi.
Gelir olduğu noktada genelde sabit
gidere bakmak gerekiyor. Giderde de
birikim alışkanlığı ya da borç yönetimi
var. Beklenmedik harcamalar ise tüm
gelişen ülkelerdeki problemlerden
biri. Bir de uzun dönemli hedefler var
ki benim gördüğüm problem, anlamlı
birikim yapan müşteri kitlesinin çok
küçük olması.
Attila Köksal: Pandemi soğuk bir duş
oldu. Biz her zaman yatırım ve tasarruf
konularını erteleyen bir toplum olarak
görüldük. Yıllarca FODER olarak finansal
okuryazarlık konusunda eğitimler
verdik. Maalesef bu eğitimler davranış
değişikliğine dönüşmüyor. Bunu çok
küçük yaşlardan itibaren okul müfredatına
sokmak lazım. Davranışsal
finans diye bir konu var. Artık bu yöntemlerle
vatandaşları yönlendirmek
gerekiyor. İki yıldır Prof. Dr. Dan Ariely
ATTILA KÖKSAL
FODER
YÖNETİM KURULU
BAŞKANI
ile birlikte çalışmalar yapıyoruz. Türkiye’deki
finans kuruluşlarıyla işbirliği
içinde, Türkiye’deki bireylere yönelik,
dürtme olarak tabir edilen teknolojik
müdahaleler (telefonuna mesaj gönderme
vs.) yapıyoruz ve onları birikim,
kredi kartı harcamaları gibi konularda
yönlendirmeye çalışıyoruz.
64 MediaCat
PROF. DR. İSMAIL ERTÜRK
ALLIANCE MANCHESTER BUSINESS
SCHOOL, MANCHESTER
ÜNIVERSITESI
li limitlerin üzerindeki harcamalarınız
için hatırlatma isteyebiliyorsunuz. Bu,
mobildeki resmi çekme kısmı.
İkinci kısımda Akıllı İşlemler var.
Son olarak birçok müşterimiz kredi kartı
harcamaları içinde kaybolabiliyor. Bu
müşterileri düzenli bir davranışa geçirebilmek
çok değerli. Türkiye’de bankacılığın
en büyük problemi, müşteri kazanımı
ne kadar fazla olsa da kaybının
da çok olmasıdır. Çünkü müşteriye değer
katmanız gerekiyor. Bunu hem şubede
hem de dijital şubenizde yapmanız
lazım ki müşteriniz size sadık kalabilsin.
İsmail Bey, “Tüketiciyi gerçek
anlamda koruyan sağlıklı bir finans
sistemi olmadan bireysel
finansal sağlık sağlamak çok
zor” diyorsunuz. Türkiye’deki
finans sisteminin ne gibi zorluklarından
bahsedebilirsiniz?
İE: Şunu unutmamak lazım ki bankacılık
para kazanma amaçlı bir kesim.
Özellikle bireysel bankacılıktaki eğitim
ve iş modelleri, müşteriye ne kadar
c
PROF. DR. İSMAİL
ERTÜRK:
1980’lerden sonra
finansal ürünler
çok çeşitlendi.
Bireylerin bu ürünleri
satın alırken
ne kadar bilgili
oldukları konusunun
yani finansal
okuryazarlığın artık
finansal sağlığa
evrildiğine tanık
oluyoruz.
ürün satarım sorusundan yola çıktı.
Büyük bankalarda bunun, müşterinin
aleyhine olduğu örnekler gördük. Wells
Fargo bu konuda ciddi bir ceza aldı. İngiltere’de
durum daha vahimdi, bu tür
cezalar 30 milyar dolara ulaştı.
Mahmut Bey’in söz ettiği cinsten
bankacılığın artması lazım. Çünkü geçmişte
bunun örnekleri, müşteriyi bilgilendirmekten
ziyade onun kafasını
karıştırmakla oldu. O yüzden finansal
okuryazarlık girişimini de biraz naif
buluyorum. Zira bir tarafta pazarlama
ve satış tekniklerini çok iyi kullanan
bir kesim var, diğer tarafta ise nasıl
hesap kitap yaparım diye düşünen birileri
var. Bir öğrettiğiniz, bir sonraki
finansal ürünü anlamaya yardımcı
olmayabiliyor. Keza bir ürün alırken
onun karşılaştırmasını yapabilmek de
çok mümkün değil. Bu karşılaştırmayı
yapabilecek bilgilendirmeyi sağlayan
saydamlığa sahip olmak hem düzenleyicilerin
hem de bankaların görevi.
İngiltere’de sadece tüketici finansını
organize eden her finansal şirketin
sunduğu ürünü inceleyen bir kurum
var. Amerika’da da 2007 krizinden
sonra benzer bir şey oldu. Tüm bunların
yanında dijital bankacılık yeni bir
şans yaratıyor elbette.
AK: Bankalar artık şunu gördüler ki,
karşılıklı kazan-kazan durumu olmadan
olmuyor. Ben asıl meydan okumayı
şurada görüyorum, sisteme büyük
bir güvensizlik var. Hane halkı finansal
varlıklarının yaklaşık 3’te 2’si sistem
içinde. Bunun ise yüzde 80’i aylık mevduatta.
Kalan 3’te 1’i de altın veya döviz
olarak sistem dışında. Vatandaşın sadece
krizlere karşı korunmak amacıyla
yaptığı ve ülke ekonomisine faydası çok
az olan portföyleri var. Bu alışkanlıkları
değiştirmek çok zor.
MA: İki önemli kanalınız var, biri yüz
yüze diğeri dijital. Kişiye özel ve ufak
adımlarla ilerleyebiliyorsunuz ve bunu
dijitalde yapmak daha güzel. Çünkü
orada kârlılıktan öte her müşterinin
ihtiyacını ön plana alan bir durum var.
Bizim şubelerimizde yaklaşık 10 bin çalışanımız
var. 10 bin çalışanın ağzından
çıkan kelimeleri regüle edemezsiniz
ama dijitalde, ürün bilgilendirmesini
ve kişiye özel faydalarını şeffaf olarak
sunabilirsiniz.
Dünyada finansal sağlığı korumaya
yönelik ne gibi başarılı
uygulamalar var?
AK: Birçok ülke ilkokul çağından itibaren
finansal okuryazarlık eğitimleri
başlattı. 2014’te ülke çapında bir eylem
planı başlatmıştık ama maalesef proje
öldü, gitti. Ancak bazı derslerin içine finansal
okuryazarlık teması girdi. Diğer
yanda dünyada davranışsal finans konusunda
olumlu çalışmalar var. Orada
da sistem mimarisi üzerinde çalışmak
gerekiyor. Mesela bizde bireysel emeklilik
sistemi iyi bir sistem. Son yıllarda
portföy yönetim şirketlerimiz de çok
gelişti.
MA: Bir altyapı yatırımı yaptıktan
sonra, doğru ihtiyaçlara yönelik olarak
üzerine modüller koyarak ilerlemeniz
lazım. Örneğin, bir müşterinin kredi
başvurusu ret alırsa, Dijital Cüzdan’da
ret nedenine açıp bakabiliyor. Buna
özel bir reklam yapmamamıza rağmen,
müşterilerin yüzde 50’si bunu kullanıyor.
Veyahut altın günü yapmak yerine,
her ay kartından sana bir altın alayım
dediğinizde, bu tür uygulamalar tercih
ediliyor. Önemli olan müşteri profiline
göre farklı şeyler sunmak. ■
YENİ DENGELER
İTİCİ GÜÇ
Pandeminin etkisiyle finansal okuryazarlık
finansal sağlığa evrildi.
EŞİTSİZLİK
Finansal okuryazarlığın kırılganlığı,
pazarlama ve satış tekniklerini çok iyi kullanan
ve nasıl hesap yaparım diye düşünen eşitsiz
iki taraftan oluşmasında yatıyor.
DAVRANIŞSAL FİNANS
Davranış değişimi yaratmak için en doğru
yolun davranışsal finans yöntemleri olduğu
görüldü.
ŞEFFAFLIK
Finansal ürün karşılaştırması yapmaya
imkân veren saydamlığa sahip olmak hem
düzenleyicilerin hem de bankaların görevi.
GÜVEN SORUNU
Sistem boyutundaki en büyük
challenge’lardan biri güvensizliği aşmak.
AVANTAJ
Dijital kanallar üzerinden ürün
bilgilendirmesi ve kişiye özel faydalar
sunabilmek büyük avantaj.
Temmuz-Ağustos 2021 65
MARKETING
Yorum
Yaşlanma
yeniden
tanımlanıyor
DR. ÖĞRETIM ÜYESI GÜL ŞENER
Bahçeşehir Üniversitesi
Reklamcılık Bölümü
ünya geneline baktığımızda
D
insanlar artık daha sağlıklı
yaşamlar sürüyor ve daha
uzun süre yaşıyor. TÜİK
verilerine göre, Türkiye genelinde 50
yaşında olan bir yetişkinin kalan yaşam
süresi ortalama 31 yıl. Kadınlarda
ise bu süre 33 yıl. Bunun yanı sıra,
PwC’nin “Golden Age Index” (2018)
verilerine göre OECD ülkelerinde 50-
69 yaş yetişkinlerin istihdam oranları
artıyor. 55-64 yaş yetişkinler arasında
aktif çalışma hayatı olanların OECD
ortalaması yüzde 60. McKinsey’e göre
2015-2030 arasında Batı Avrupa’nın
gelişmiş ülkeleri, Amerika ve Asya’daki
kentli tüketim büyümesinin yüzde 51’i
60 yaş ve üstü tüketicilerden gelecek.
Uzmanlar, “gri pazar” olarak da nitelendirilen
söz konusu tüketici segmentinin
ekonomik potansiyelinin altını
çiziyor. Bu veriler şu anlama geliyor:
“Yaşlılık” paradigmaları değişiyor.
EDİLGENDEN AKTİFE GEÇİŞ
“Yaşlanma” kavramı yeniden tanımlanıyor.
“Edilgen yaşlanma” bakışı geride
bırakılıyor. Ekonomik, sosyal ve kültürel
anlamda daha aktif bir yaşlanma
perspektifine geçiliyor. Yeri geldiğinde
“ikinci bahar” olarak abartı bir romantik
söylemle dönemselleştirilen ileri
yaş, hayatla bağı daha gerçekçi biçimde
kurulan ve dönemsel değil bütünsel
olarak yaşanan bir olgu olarak karşımıza
çıkıyor.
Benzer şekilde, akademik çalışmalar
yaşlanmanın çok boyutlu olduğuna
dikkat çekiyor. İnsanların yaşlanmayı;
biyolojik yaş (görünen), psikolojik yaş
66 MediaCat
A
Şimdilerde, güzellik
ve kişisel bakım
kategorisinde
yaşlanma kelimesinin
farklı kavramlarla
beraber kullanıldığını
gözlemliyoruz. Söz
konusu terminolojik
değişimi “yaşlanmakarşıtı”
söylemden
“yaşlanmanın
kabulüne”
doğru kültürel
bir dönüşümün
yansımaları olarak
değerlendirmek
mümkün.
(hissedilen) ve sosyal yaş (atfedilen
roller ve alışkanlıklar) gibi farklı düzlemlerde
deneyimlediklerini ortaya
koyuyor. Batı toplumlarında daha fazla
olmak üzere; kültürel olarak ileri yaş
yetişkinlere genellikle olumsuz özellikler
atfediliyor: yalnızlık, çekiciliğini ve
hareket kabiliyetini yitirmek, yardıma
muhtaçlık, yetersizlik, tutuculuk, toleranssızlık,
adaptasyon yeteneğinden
yoksunluk vb. İleri yaşa dair olumlu
değerlendirmeler ise genellikle yaş ile
kazanılan bilgelik, deneyim ve saygıya
dair referanslar barındırıyor. Reklam
ve medya, toplumun yaşlanma deneyimine
ve ileri yaş yetişkinlere dair algı
ve davranışlarını şekillendiren önemli
araçlar. Özellikle güzellik ve kişisel
bakım kategorilerinde yaşlanmanın
kadınlar için genelde olumsuz bir deneyim
olarak yansıtılmaya devam ettiğine
şahitlik ediyoruz. Bundan 5-6
sene öncesine kadar, “yaşlanma-karşıtı”
terminoloji ürün isimlerinden
reklam diline kadar marka-tüketici etkileşiminin
farklı temas noktalarında
hâkim söylemi oluşturuyordu. Bu söylemde;
güzellik bir savaş alanı olarak
yansıtılıyor, yaşlanma düşman olarak
konumlandırılıyor, korunulması ve savaşılması
gerektiği mesajları veriliyor,
kadınlara kırışıklıkların kapatılması
veya önlenmesi öneriliyordu. Böylece
kırışıksız bir cilt ve gençleşme, güzelliğin
ön şartı haline geliyordu. Neyse
ki endüstri yaşlanmayı düşmanlaştırmanın
gerçek dışı ve boşuna bir çaba
olduğunun yavaş yavaş farkına varıyor.
Dove uzun süredir güzelliği farklı yaş gruplarındaki kadınlar üzerinden anlatan bir marka
olarak çeşitlilik ve kapsayıcılık anlamında öncü bir yaklaşıma sahip.
Çünkü yaşlanmak insan yaşamının doğal
bir parçası.
BAŞARILI YAŞLANMA İHTİMALLERİ
Şimdilerde, güzellik ve kişisel bakım
kategorisinde yaşlanma kelimesinin
farklı kavramlarla beraber kullanıldığını
gözlemliyoruz. Akıllı yaşlanma, yavaş
yaşlanma veya başarılı yaşlanma bunlardan
bazıları. Söz konusu terminolojik
değişimi “yaşlanma-karşıtı” söylemden
“yaşlanmanın kabulüne” doğru kültürel
bir dönüşümün yansımaları olarak
değerlendirmek mümkün. Diğer bir deyişle,
yaşlanmayı önlemek değil “nasıl
yaşlanıldığı” üzerinden yeni bir güzellik
söylemi inşa ediliyor. Fakat bu söylemlerin
de barındırdığı örtük anlamları
atlamamak gerekiyor. Örneğin, neyin
başarılı bir yaşlanma olarak sunulduğuna
dikkat etmek lazım. Medya zaman
zaman ileri yaş ünlü kadınları “yaşlandıkça
güzelleştikleri” mesajlarıyla haberleştiriyor.
Bu haberlerde yaşlanma
kadınlar için geçmişteki görünümlerini
muhafaza ettikleri, fiziksel olarak formlarını
korudukları ve dinç kaldıkları ölçüde
kucaklanan bir kavram ve başarı
olarak sunuluyor.
Diğer taraftan, ileri yaş yetişkinlerin
demografik gerçekliğiyle karşılaştırıldığında
reklamlardaki düşük temsil oranları
da “yaş ayrımcılığı” eleştirilerini
destekler nitelikte. Özellikle kadınlar erkeklere
oranla bu yaş ayrımcılığına daha
fazla maruz kalıyor. TÜİK 2020 verilerine
göre, Türkiye’de 50-75 yaş arası 9 milyonun
üzerinde kadın yaşıyor. Toplam
nüfusun yüzde 9’unu oluşturuyorlar.
2020 Effie Awards Türkiye Toplumsal
Cinsiyet Eşitliği Karnesi Araştırması’na
göre 50 yaş ve üstü kadınların reklamlardaki
temsil oranı ise yüzde 5. Bu oran
erkeklerde yüzde 13. Global veriler de
benzer oranları yansıtıyor. 65 yaş ve üstü
yetişkinlerin reklamlarda temsil edilme
oranı yüzde 6 (Kantar Link Database
Ocak 2019-Mart 2021).
YENİ VİZYONLAR
Değişen ekonomik, sosyal ve kültürel
dinamikler düşünüldüğünde; güzellik
ve kişisel bakım kategorisinde yaşlanmaya
dair olumlu yaklaşımların hız kazanacağı
öngörülebilir. Yakın dönemde
bazı markaların daha kapsayıcı bir gü-
r
Türkiye'de 50 yaş
ve üstü kadınların
reklamlardaki
temsil oranı yüzde
5; globalde ise 65
yaş ve üstünde bu
oran yüzde 6.
Dünyaca ünlü şarkıcı ve söz yazarı Joni Mitchell lüks moda markası Saint Laurent’ın
kampanya yüzü olduğunda 71 yaşındaydı.
zellik yaklaşımını hayata geçirdiğini de
görüyoruz. Dove uzun süredir güzelliği
farklı yaş gruplarındaki kadınlar üzerinden
anlatan bir marka olarak çeşitlilik
ve kapsayıcılık anlamında öncü bir
yaklaşıma sahip ve Unilever’in güzellik
ve kişisel bakım kategorisindeki “Pozitif
Güzellik” vizyonunu yansıtıyor.
Geçmişe oranla daha fazla kozmetik
markası 50 yaş ve üstü ünlülerle marka
yüzü ya da marka elçisi olarak işbirlikleri
yapıyor. Moda kategorisinde
de benzer uygulamalara rastlanıyor.
Türkiye'de 50-75 yaş arası
kadınlar nüfusun
%
9
'unu
olşturuyor.
Dünyaca ünlü şarkıcı ve söz yazarı Joni
Mitchell lüks moda markası Saint Laurent’ın
kampanya yüzü olduğunda 71
yaşındaydı.
Susan Sontag’ın “yaşlanmanın
çifte standardına” dikkat çektiği
1970’lerin başından bugüne yarım
asrı devirmiş durumdayız. Olumlu
gelişmelere rağmen, Sontag’ın fiziksel
çekiciliğin kadınlar için gençlik üzerinden
tanımlandığına dair eleştirilerinin
toplumsal ve kültürel düzlemini
tamamen kaybettiğini söylemek pek
gerçekçi değil. Yaşlanmanın doğal göstergelerinden
biri kabul edilen beyaz
saçlar erkeklerde olgunluk, karizma ve
otorite simgesi olarak kabul edilirken,
kadınlar için hâlâ dışlayıcı bir medya
söyleminin nesnesi haline gelebiliyor.
Kadınlar reklamlarda ağırlıklı olarak
20’li yaşlarında ya da 30’larının başlarında
gösterilmeye devam ediyor.
Maye Musk 69 yaşında CoverGirl’ün
kapağında yer almış olsa da moda dergilerinde
40 yaş üstü kadınlar hâlâ
azınlıkta. Yaşlanmaya dair medya ve
reklamlar üzerinden gerçekleşecek bir
tersine öğretme sürecinin ancak sürekli,
bilinçli ve uzun döneme yayılan
bir çabayla mümkün olabileceğinin
farkında olmak gerekiyor. ■
Temmuz-Ağustos 2021 67
MARKETING
Dostluk zamanı
“Tut ki karnım acıktı,
anneme küstüm, tüm
şehir bana küstü. Bir
kedim bile yok, anlıyor
musun?” Kemal Burkay’ın
kaleminden çıkıp Sezen
Aksu’nun sesiyle kültleşen
Gülümse, bir insanın
yalnızlığının varabileceği
en uç noktayı kedisizlikle
anlatıyordu. Pandemi
nedeniyle iyice yalnızlaşan
hayatlarımızda, o kediye
her zamankinden çok
ihtiyacımız olabilir.
u ARZU NİLAY KOCASU
68 MediaCat
Yalnızlık ağır geliyor. Bir
"
dostum olsun isterdim,
gerçek bir dostum ya da
kendisine dertlerimi açabileceğim
bir sevgilim. […] Azıcık sevgi
görsem neyim varsa paylaşırdım: maaşımı,
yatağımı. Asla karşı gelmezdim
ona. Tüm arzuları, arzularım olurdu.
İt gibi her yere peşinden giderdim. Bir
espri yapacak olsa hemen gülerdim;
onu üzseler ağlardım.”
1924 yılında kaleme aldığı Arkadaşlarım
adlı romanında Emmanuel Bove,
hayatına ucundan kıyısından temas
eden tüm yabancıların bir şekilde en yakın
arkadaşına dönüşecekleri sanrısıyla
yaşayan savaş gazisi Victor Bâton’un
yalnızlığını, kahramanın ağzından işte
bu sözlerle anlatıyordu.
Bove’un eserinin insanlığın beğenisine
sunulmasının üzerinden bir
asra yakın zaman geçti. İnsanın insana
duyduğu ihtiyacın muhteviyatı türün
toplumsal bir varlık olduğu savı çerçevesinde
tartışıladursun, içinde bulunduğumuz
son onyıllar ve bir duygudurum
olarak “flâneur” bize aradığımız
dostu, aynadaki benzerlerimiz arasından
bulamayabileceğimizi hatırlatmaktan
imtina etmiyor.
YALNIZLIĞA ORTAK BİR DOST
Pandemi yüzünden evlere kapanalı
yaklaşık 1,5 yıl oldu. O günden bu yana
kafamızı nereye çevirirsek çevirelim
sağlık ve sağlıklı yaşamla ilgili onlarca
tavsiye, haber ve hikâyeye denk düşüyoruz.
Kötüleşen ekonominin yıkıcı etkileriyle
birleşip devleşen yalnızlık ve
yalıtılmışlık, pek çoklarımız için gündelik
hayatı idame ettirmeyi zorlu bir
sınava çevirdi şüphesiz. Kapanmanın
erken evresinde içine dönerek bedenini,
ruhunu dinleyen pek çoklarımız;
aradan geçen aylar içerisinde kendi sesini
duymaktan yorulup bilhassa bu dönemde
dikkat etmesi gereken sağlığını
tehdit edecek alışkanlıklara yöneldi.
Daha fazla içtik, daha fazla yedik, kendimiz
ve sevdiklerimiz için her zamankinden
daha fazla endişelendik ve daha
fazla yalnız kaldık.
Pandemi nedeniyle çok büyük bir
kısmı evlerde geçen zorlu bir dönemin
ardından; hayatlarımızda bir dostun,
yalnızlığımıza ortak olacak bir yarenin
olmasının kıymetini belki de daha önce
hiç olmadığı kadar güçlü bir biçimde
anladık. Peki, bu zor dönemde evcil
hayvanlara ve evcil hayvan sahipliğine
dair bakışımız ve pratiklerimiz ne yönde
değişti?
FAVORİ DOSTLARIMIZI TANIYALIM
TGI Türkiye tarafından Eylül 2019 –
Ağustos 2020 tarihlerinde gerçekleştirilen
evcil hayvan sahipliği araştırmasına
göre evcil hayvanı olduğunu beyan
eden kişi sayısı bin 524 –ki bu da Türkiye
15 yaş ve üzeri kent nüfusunda 6,2
milyon kişiyi temsil ediyor. Nüfusun
toplamında yüzde 11’lik bir paya sahip
olan örneklemin yüzde 43’ü kuş, yüzde
21’i kedi, yüzde 14’ü balık ve yüzde
13’üyse köpek sahibi.
Evcil hayvanı olanların demografik
özelliklerine bakıldığında, kadınların
nispi oranda çoğunluğu oluşturdukları
görülüyor. Hayvan sahipliği 35–54 yaş
arasında yoğunlaşsa da 21–24 yaş aralığındaki
kesim de daha yüksek oranda
evcil hayvan sahibi olma eğiliminde.
Bekâr, tam zamanlı çalışan, üniversite
ya da lise mezunu ve ABC1 SES grubunda
çoğunlukta olan bu kitlenin eve
geldiğinde kendisini bekleyecek sadık
bir dosya duyduğu ihtiyaç ve bu ihtiyacın,
araştırmanın gerçekleştirildiği
COVID–19 öncesi dönemde gösterdiği
ivme ise gidişatın pandemiyle peyda
olmadığının bir ispatı.
Kedi ve köpek sahiplerinin yaşam
tarzlarını kıyaslayan araştırmanın vardığı
sonuca göre, köpek sahiplerinin
kedi sahiplerine göre yeni deneyimlere
daha açık, keşfetmeyi seven, hayalperest,
sorumluluk sahibi/erdemli oldukları
görülüyor. Kedi sahipleriyse köpek
sahiplerine kıyasla görece daha geleneksel
ve materyalist. Yeni deneyimlerden
duydukları hoşnutluk ise, genel
itibarıyla hayvan sahiplerine kıyasla
daha yüksek.
AKIL SAĞLIĞINA BİREBİR
Hayvan sahipliğinin pandemi dönemindeki
seyrini anlamak için rotamızı
COVID–19 ile mücadelesi en zorlu geçen
ülkelerden Birleşik Krallık’a çevirelim.
Pandeminin karanlık yüzünü gösterdiği
23 Mart – 1 Haziran 2020 tarihlerinde
PANDEMI DÖNEMINDE
SATIŞLARDA YAŞANAN
ARTIŞ
10 kat
8 kat
7 kat
6 kat
5,5 kat
5 kat
4,5 kat
Kuş & tavşan sağlık ürünleri
Kedi tasması ve künyesi
Köpek tasması
Kuş kafesi
Kedi maması
Balık yemi
Köpek maması
Kaynak: GittiGidiyor Evcil Hayvan Ürünleri
Kategorisi, Mart 2020 - Haziran 2021
6 bin Britanyalıyla gerçekleştirilen bir
araştırma * bizlere evcil hayvan sahipliğinin
akıl sağlığını iyileştirmede ve
yalnızlık hissini azaltmada belirleyici
rol oynadığını gösteriyor. Araştırma
örnekleminin yüzde 96 gibi yüksek bir
oranının evcil hayvanlarının karantina
dönemini duygusal olarak atlatmalarında
kendilerine yardımcı olduğunu
ve onları zinde tuttuğunu söyledikleri
araştırmanın liderliğini yürüten Sağlık
Bilimci Dr. Elena Ratschen, bu dönemde
ruh sağlığından yana şikayetçi olan
evcil hayvan sahiplerinin hayvanlarıyla
aralarındaki bağın güçlü olmadığına
dikkat çekiyor ve şöyle ekliyor: “Ayrıca
bu araştırmada, evcil hayvanlarla kurulan
duygusal bağın gücünün, hayvanların
türüne göre farklılık göstermediğini
keşfettik. Bu da örneklemimizin, örneğin,
duygusal olarak kendisini Guinea
Pig’ine de köpeğine olduğu kadar yakın
hissettiği anlamına geliyor.”
Hayvan sahiplerinin yüzde 68’inin,
evcil hayvanlarının COVID–19 ile değişen
yaşam tarzına ayak uydurup uyduramayacağından
endişe duyduğu
sonucuna ulaşılan araştırmadan çıkan
önemli bir diğer veri de şöyle: Evcil hayvan
sahiplerinin pandemi dönemindeki
en büyük endişeleri, dostlarının
veterinere & egzersize erişimlerinin
sınırlandırılması ve kendilerinin hastalanmaları
durumunda hayvanlarına
kimin bakacağını bilememek.
MİLYAR EURO DEĞERİNDE
BİR PAZAR
FEDIAF (The European Pet Food Federation
– Avrupa Hayvan Maması
Federasyonu) tarafından 26 Haziran
2020 tarihinde yayımlanan veriler
de, Avrupa’da 85 milyon hanenin evcil
hayvan barındırdığını paylaşarak hayvan
dostlara gösterilen ilginin gücünü
gözler önüne seriyor. Avrupa’daki tüm
hanelerin yüzde 38’ine (195,5 milyon
insan) tekabül eden bu oran, şüphesiz,
evcil hayvan ekonomisinin büyüklüğünü
anlamak için kıymetli bir işaret.
FEDIAF verilerine göre Haziran
2020 itibarıyla Avrupa’da hayvan mamalarının
yıllık pazar hacmi 21 milyar
euro, yıllık hayvan maması satışı 8,5
milyar ton, hayvan maması endüstri-
FEYZA DERELI
FEDAR
GittiGidiyor CMO
EVCİL HAYVAN ÜRÜNLERİNE
RAĞBET ARTTI
GittiGidiyor’da geçtiğimiz yıl Mart
ayından bugüne kadar geçen
yaklaşık 1,5 senelik süreçte evcil
hayvan kategorimizdeki ürünlerin
satışı bundan önceki 1,5 yıla
kıyasla beş kat arttı. Bu dönemde
en çok satılan ürünler ise kedi ve
köpek maması, kedi kumu, kedi
yatağı, balık ve kuş yemi ve kuş
kafesi oldu.
Aynı dönemde satışı en çok
artan ürünlere baktığımızda ise
kuş ve tavşan sağlık ürünlerinde
10 kat, kedi tasması ve künyesinde
sekiz kat, köpek tasmasında yedi
kat, kuş kafesinde altı kat, kedi
mamasında 5,5 kat, balık yeminde
beş kat ve köpek mamasında 4, 5
katlık artış yaşandığını gördük.
Satışlara ek olarak
GittiGidiyor’un gönüllü
çalışan gruplarından biri olan
GittiGidiyor Animal Lovers (GOAL)
topluluğumuz da pandemi
döneminde çalışmalarına devam
etti. Hayvan haklarına dikkat
çekmeyi ve sokak hayvanlarının
ihtiyaçlarını karşılamayı
amaçlayan GOAL, bu dönemde
sokaktaki hayvanlar için 1
tona yakın mama yardımında
bulundu. Ayrıca şirket içinde
kedi evi atölyeleri düzenleyerek
kış aylarında sokakta yaşayan
kedilere barınak hazırladı.
Bu barınaklar çalışanlarımız
tarafından kendi sokaklarına
yerleştirildi.
Temmuz-Ağustos 2021 69
MARKETING
sinin yıllık büyüme oranı yüzde 2,6 ve
hayvanlarla ilgili hizmet ve ürünlerin
ulaştığı hacim 19,7 milyar euro tutarında.
Son yıllarda “hayvan” kelimesinin
yerini “arkadaş” kelimesinin aldığını
söyleyen InSites Consulting Kurucusu
Joeri Van der Bergh, FEDIAF’ın verilerinde
belirtilen 21 milyar euro tutarındaki
hayvan maması pazar hacmine
ek olarak, evcil hayvan sahiplerinin,
“arkadaşları” için 8,7 milyar euro tutarında
aksesuar harcaması yaptıklarını
ve ilgili hizmetler için 11 milyar euro
harcadıklarını belirtiyor. Bu rakamlar,
InSites çatısı altında gerçekleştirilen
güncel araştırmalar ışığında, evcil hayvanların
birlikte yaşadıkları ailelerin
birer üyesi gibi görüldükleri varsayımını
doğrulamak ve evcil hayvanlara
sahipleri tarafından verilen değerin
büyüklüğünü göstermek için kıymetli
bir kaynak teşkil ediyor.
BÜYÜME TRENDİ DEVAM EDİYOR
Evcil hayvan ekonomisinin Türkiye’deki
son durumu da Avrupa’da izlediği
seyre paralel ilerlemiş gibi gözüküyor.
Pandemide online alışverişin tüketiciye
sunduğu imkân ve konforun daha
iyi anlaşıldığını söyleyen GittiGidiyor
CMO’su Feyza Dereli Fedar, GittiGidiyor
Evcil Hayvan Ürünleri kategorisindeki
büyüme trendinin bu dönemde
de sürdüğünün altını çiziyor. Dereli Fedar’ın
görüşüne göre, bu artışlarda özellikle
pandemide insanların çok daha
fazla hayvan sahiplenmeye ya da sokakta
yaşayan hayvanları beslemeye,
onlara korunacakları evler yapmaya
yönelmelerinin de etkili olduğunu söylemek
mümkün.
Dereli Fedar’ın paylaştığı verilere
göre Mart 2020'den bugüne kadar geçen
bir yılı aşkın sürede GittiGidiyor’un
evcil hayvan kategorisindeki ürünlerin
satışında beş misli büyüme söz konusu.
Aynı dönemde satışı en çok artan ürünlere
bakıldığındaysa kuş ve tavşan sağlık
ürünlerinde 10 kat, kedi tasması ve
künyesinde sekiz kat, köpek tasmasında
yedi kat, kuş kafesinde altı kat, kedi
mamasında 5,5 kat, balık yeminde beş
kat ve köpek mamasında 4, 5 katlık artış
görülüyor.
Avrupa’da;
Hayvan mamalarının
yıllık pazar hacmi
21 milyar euro
Yıllık hayvan
maması satışı
8,5 milyar ton
Hayvan maması
endüstrisinin
yıllık büyüme oranı
%2,6
Hayvanlarla ilgili hizmet
ve ürünlerin
ulaştığı hacim
19,7 milyar euro
Kaynak: FEDIAF, Haziran 2020
PEKİ YA SAHİPSİZ DOSTLAR?
Rakamlar evcil hayvanlara duyulan
sevginin pandemi döneminde arttığını
söylese de, elbette, bu dönemde üzücü
gelişmeler de yaşandı. Hayvanlarından
kendilerine COVID–19 bulaşacağı
endişesiyle dostlarını terk edenlerden,
sokağa çıkma yasağı uygulaması sırasında
evden dışarıya çıkmaya “bahane”
olması nedeniyle köpek satın alanlara
ve yine sokağa çıkma yasağı nedeniyle
yaşam savaşı veren sokak hayvanlarına
varıncaya kadar; geçtiğimiz bir buçuk
yıllık süreçte hayvan dostlarımızın sevgisinin
ihmal ve istismar edildiği konuları
odağına alan pek çok haber okuduk.
Veteriner İç Hastalıkları Doktoru
Özgür Yaman, pandeminin ilk döneminde
asılsız bilgilerle terk edilen kedi
ve köpeklere karşı olumsuz önyargının
zamanla kırıldığını müjdeliyor. Özellikle
kedilerin ve bazı etoburların hastalık
yaymaktan ziyade çapraz bağışıklıkla
pandemide koruyucu rol üstlenebile-
Evcil hayvanı
olanların
demografik
özelliklerine
bakıldığında,
kadınların nispi
oranda çoğunluğu
oluşturdukları
görülüyor.
ceklerini söyleyen araştırmaların yayımlanmasını
takiben, insanların yalnızlıklarını
bir hayvanla paylaşmaya
daha sıcak bakmaya başladıklarını
söylüyor Yaman. Ayrıca hayvan bakımevlerindeki
sahiplenme oranlarının,
beklenen düzeyde olmasa da arttığını
belirtiyor.
Pandemide sokak hayvanlarının
ahvaline de değinen Yaman; karantina
döneminde işletmelerin kapalı olmasının,
çok sayıda hayvan dostunun yaş sınırından
ötürü sokağa çıkamamasının,
belediyelerin yalnızca pandemi kapsamında
değil, genel itibarıyla sokak hayvanlarının
beslenmesiyle ilgili hazırlık
veya uygulamalarının olmamasından
yakınıyor Yaman. Bu durumun sokak
hayvanlarını sahipsiz ve müşkül durumda
bıraktığını söylüyor.
Bu alanda yapılan çalışmaları örneklendirirken,
sokak hayvanlarının
yaşadığı ortamı duyarlı hayvanseverlerin
de yardımıyla haritalandırıp
“beslenme odakları” kurarak pandemi
boyunca tüm odakları besleyen Muğla
Büyükşehir Belediyesi’ne de değinen
Yaman, beslemelere eşlik eden veteriner
hekimler sayesinde hasta, yaralı,
bakıma muhtaç ve yaşlı hayvanların da
tespit edilerek gerekli rehabilitasyon ve
tedaviye kavuşturulduğunu ekliyor.
PANDEMİNİN ARDINDAN
Yeni varyantlara rağmen, dünya ve ülkemiz
genelinde ivmelenen aşılama
çalışmalarıyla birlikte Türkiye’de de
kısıtlamalardan vazgeçilmeye başlandı.
Artık sokağa çıkmak için “köpeği
gezdirme” bahanesine sığınmaya gerek
yok. Keza, bir süredir görüşülemeyen
arkadaşlar da hayatlarımızdaki yerlerini
ufak ufak almaya başlayacaklar artık,
hatta belki pek çokları için çoktan
almışlardır.
Peki ya pandemide sevgisine sığındığımız
hayvan dostlarımızın akıbeti?
“Neden kedi seven bir insan olduğumu
biliyorum da, kedisiz ve sevgisiz geçiriyorum
yaşadığım günlerin yaprak
döken sonunu?” demiş şair. Hastalıkta
ve sağlıkta, pandemide ve pandemiden
sonra… Bir kere tattığımız hiçbir sevginin
sıcaklığından bir ömür uzak kalmamamız
dileğiyle. ■
70 MediaCat
DR. ÖZGÜR YAMAN
Veteriner İç Hastalıkları
Uzmanı, HAYTAP
Yöneticisi
SATIN ALMA, SAHİPLEN
“COVID–19 salgınının yarattığı
olumsuz psikolojik etkileri
azaltmak için doğa ve insan ilişkisi
kullanılabilir. Bitki yetiştirme ve
evcil hayvan edinme gibi doğayla
kurulan ilişki yalnızlık hissi,
tahammülsüzlük ve can sıkıntısı
gibi olumsuz etkilerin azalmasını
sağlayabilir.” (Öztürk vd. 2020)
Pandeminin başında asılsız
ve kirli bilgilerle bulaş kaynağı
olduğu düşündürülen kedi ve
köpekler hedef haline geldi ve
insanlar sahip oldukları hayvanları
terk etmeye hatta mahallesinde
istemeyerek belediyelere
ihbarlarda bulunmaya başladılar.
Yapılan bilimsel araştırmalar
özellikle kedilerin ve bazı
etoburların “hastalık yaymadığı,
bilakis çapraz bir bağışıklık
oluşturarak pandemide koruyucu
rol üstlenebileceği”ni gösterdi.
Bu panik zamanla atlatıldı;
şimdilerde insanlar yalnızlıklarını
paylaşabilecekleri bir canlıyla
hayatı nispeten daha keyifli bir
şekilde yaşamaya ve empati
kurarak ona yardım etmeye sıcak
bakıyorlar. Hayvan bakımevlerinde
sahiplendirme oranlarının da
arttığını, beklenen düzeyde
olmasa da, söylemek mümkün.
Petshop’lar ise doğal yaşam
ve yaşama saygı kültüründen
uzak veya bilgisiz ya da “safkan
ırk derdi olan” insanların ilgi odağı
olmayı maalesef sürdürüyor.
Daha güvenli veya sağlıklı olduğu
gerekçesiyle hayvanların meta
gibi alınıp satıldığı, satılana
kadar özgürlüğünün kısıtlandığı,
“ölürse değiştiririz” denildiği
petshop’larda da, pandemi
sürecinin satışa izin çıktığı
dönemlerinde artış elbette
yaşanmıştır.
Petshop’lardan ve hayvan
haklarından bahsetmişken, 2004
yılında faaliyete giren ve ceza
istemi eksiklikleri giderilemeyen
5199 sayılı Hayvanları Koruma
Kanunu’yla ilgili değişiklik konusu,
tasarı örnekleri ve önerileriyle
hayvanseverlerin son günlerde
sıklıkla tartıştıkları bir konu
olmaktan öteye geçemedi.
Elbette hayvan haklarını gözeten,
Uluslararası Hayvan Hakları
Beyannamesi’ne uygun, cezai
yaptırımları (hapis cezası dahil)
ve bu yaptırımların koşul ve
uygulayıcılarının açıkça belirtildiği
bir yasa tüm hayvan hakları
savunucularının ortak talebidir.
Sevindiren ve umut veren
çalışmalar olmuyor değil
elbette. Ülkemizde çevre, doğa
ve hayvanlara karşı işlenen
suçların önüne geçmek amacıyla
İçişleri Bakanlığımızın Temmuz
2020’de uygulamaya soktuğu
HAYDİ (Hayvan Durum İzleme)
uygulaması bunlardan biri.
Hayvan suçlarının güvenlik
güçleriyle önüne geçmeyi,
ihbarlara hızlı dönüş sağlayarak
hayvan hak ve refahını korumayı
amaçlayan HAYDİ, öte yandan,
tüm il ve ilçelerde henüz yeterli
ekipman ve personele sahip
olmamanın yanı sıra kadrosunda
“sokak hayvanları” konusunda
uzman hekimler barındırmıyor.
Bu dönemde duyarlı
hayvanseverlerin oluşturdukları,
bağışlar ve gönüllü çalışmalarla
güzel işler çıkaran başta HAYTAP
gibi ulusal organizasyonların
katkılarından umutla
bahsetmeliyim. Sponsorları
aracılığıyla Türkiye’nin birçok
noktasına mama ve tedavi
malzemesi tedariği sağlayıp gece
gündüz çalışan, hayvan haklarıyla
ilgili hukuki destek sağlayıp
yönlendiren ve gerçekten duyarlı
herkesin katkı sunması gereken bu
tip organizasyonları desteklemek
gerekiyor.
ADVERTORIAL
Gezegen ve
insanlar için
pozitif güzellik
Unilever Güzellik
ve Kişisel Bakım
kategorisi geçtiğimiz
günlerde açıkladığı
Pozitif Güzellik
vizyonuyla, sektörde
tüm canlılar için
kapsayıcı ve gezegen
için sürdürülebilir
yeni bir güzellik
anlayışına öncülük
ediyor.
Unilever Temiz Gelecek ve Geleceğin
Gıdaları gibi girişimleriyle
farklı kategorilerde sürdürülebilirlik
çalışmalarına devam
ediyor. Bu çalışmanın son halkası
olan Güzellik ve Kişisel Bakım
kategorisi olarak açıkladığınız
Pozitif Güzellik vizyonu
ile tam olarak neyi amaçlıyorsunuz?
Bu vizyonun arkasında
nasıl içgörüler bulunuyor?
Alper Eroğlu: Güzellik ve kişisel
bakım ürünlerimizle ve pazarlama
çalışmalarımızla ulaştığımız milyarlarca
insan, bize değer yaratacağımız
alanlarda gerçek bir fark yaratma gücü
veriyor. Pozitif Güzellik vizyonu ile bu
gücümüzle güzellik ve kişisel bakım
işimizi insanlar için daha kapsayıcı ve
eşitlikçi, gezegen için daha sürdürülebilir
kılmak adına iş yapış biçimlerimizi
A’dan Z’ye yeniden tasarlıyoruz.
Güzellik alanında ayrımcılığa son
vererek kapsayıcılığın savunulması,
sağlık ve esenliğin iyileştirilmesi,
kozmetik ürünlere yönelik hayvan
deneylerine ilişkin küresel bir yasak
getirilmesi ve arazilerin, ormanların
ve okyanusların korunması ve canlandırılmasına
katkı sağlıyoruz. Bu vizyonun
arkasında da küresel ve yerel
düzeyde yürüttüğümüz araştırmalar
yer alıyor.
Global araştırmamıza göre, insanların
yüzde 74’ü daha geniş kapsamlı
bir güzellik tanımına ihtiyaç duyulduğunu
söylüyor. Türkiye’de de tüketiciler
kendileri ve kendilerini iyi
hissetmek için kullandıkları ürünlerin
tanıtımlarında “kendilerini” göremediklerini
belirtiyor. Tüketicilerin
yarısından fazlası reklamlardaki
karakterlerle kendileri arasında bir
benzerlik bulunmadığını; 3’te 1’i ise
bu karakterleri abartılı ve gerçek dışı
bulduğunu ifade ediyor.
ALPER EROĞLU
Unilever Türkiye, Kafkasya, Orta
Asya ve İran Güzellik ve Kişisel
Bakım Kategorisinden Sorumlu
Pazarlama Direktörü ve Yönetim
Kurulu Üyesi
ZEYNEP SELVİLİ
Uzman Psikolog
DR. GÜL ŞENER
Bahçeşehir Üniversitesi İletişim
Fakültesi Öğretim Üyesi
ZEYNEP BİLGİ BULUŞ
Doğa Koruma Merkezi Genel
Müdür Yardımcısı
SOYDAN CANBAZ
Sobraz İletişim Ajans Başkanı
72 MediaCat
Sosyal medyanın ve reklamların
kapsayıcı olması, tüketicinin
esenlik beklentisini karşılamaya
yeter mi? Güzellik
anlayışının daha kapsayıcı olması
ne demek? Sizce bu alanda
neler yapılmalı?
Zeynep Selvili: Kapsayıcılık konusunda
hepimize büyük iş düşüyor. Birçok
yerde çoğu zaman ortaklık kuramadığımız
bir ideali temsil eden görüntülerle
karşılaşıyor; kendimizi eksik, değersiz,
dışlanmış hissedebiliyoruz. Kalıplara
sıkıştırılmış, tekilleştirilmiş güzellik
standartları birçoğumuzun kendisini
diğerleriyle, ideallerle kıyaslamasına
sebep oluyor. Bu ideale erişmedeki başarısızlıktan
kendimizi sorumlu tuttuğumuzda,
utanç ve öfke duyguları hissedebiliyoruz.
Daha kapsayıcı bir güzellik
anlayışı için ilk adımda ideallerin üzerimizdeki
olumsuz etkisinin hepimiz için
geçerli olduğunu kabul etmek iyi bir fikir
olabilir. Ortak insanlığımızı, bu duyguların
tüm insanlar tarafından paylaşıldığını
hatırlayarak saklanmayı ve ideale
uyum sağlamaya çalışmayı ufak ufak
bırakabiliriz.
Sosyal medya kullanıcıları olarak
hepimizin daha gerçek içerikler görmeye
ve paylaşmaya ihtiyacı var. Başta
markalar, medya, ünlü isimler, influencer’lar
gibi geniş etki alanına sahip
aktörler olmak üzere herkes, bırakmak
istediği etki üzerine daha fazla düşünerek
daha kapsayıcı ve şefkatli bir iletişim
ortamı için paylaşımlarını gözden
geçirebilir.
Yapılan küresel araştırmada insanların
yüzde 74’ü daha geniş
kapsamlı bir güzellik tanımına
ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.
Araştırma sonuçlarına göre
Türkiye’de de sonuç pek farklı
değil. Özellikle Türkiye’de güzellik
ve kişisel bakım sektöründe
kapsayıcılık ekseninde
yaşanan değişimi ve tüketici
beklentilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Markalar tüketici
beklentilerini karşılamak için
neler yapmalı?
Dr. Gül Şener: İdeal ve mükemmel
güzellik kültürü; reklamlar, diziler,
magazin haberleri, güzellik uygulamaları,
yaşam tarzı ve beslenme blog’ları
vb. içeren büyük bir ekosistem tarafından
bilinçli veya bilinçsiz şekilde
teşvik ediliyor. Güzellik mesajlarında
genellikle bir eksiklik ve yetersizlik
yaklaşımı görüyoruz. İdealize temsillerle
tüketicilere sahip olmadıkları
fiziksel özellikler ve görünümler hatırlatılıyor.
Ulaşılması imkânsız bir
görünüşün peşinde sonu gelmez bir
kovalamaca teşvik ediliyor. Güzellik
sınırlı bir grubun yaşayabileceği dışlayıcı
ve eşitliksiz bir deneyime dönüşüyor.
Ancak, tüketiciler “sen olduğun
halinle eksiksin ve yetersizsin” diyen,
kendi yansımasını görmediği güzellik
mesajlarıyla kendini bağdaştırmıyor.
“Bu benim gerçekliğim değil” diyor.
Kendini görünmez kılan markaları
tercih etmiyor, etmeyecek.
Markaların daha “demokratik
ve kapsayıcı bir güzellik” anlayışına
geçmesi şart. Pazarlama süreçlerini
dönüştürmeye şunları sorarak başlayabilirler:
Güzellik imgelerim tüketici
gerçeğini yansıtıyor mu? Güzellik yaklaşımım
sosyokültürel değişimlerle
uyumlu mu? Güzellik perspektifim ne
kadar geniş? Güzellik dilim tüketicileri
kırılganlaştırıyor mu, güçlendiriyor
mu? Hikâyelerim güzelliği tüm çeşitliliğiyle
görünür kılıyor mu?
Sektörlerin iklim kriziyle mücadele,
gezegenimizin ve ekosistemlerin
korunması ve sürdürülebilir
kaynak yönetimi
konularındaki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Zeynep Bilgi Buluş: İnsanlar tüm
sektörlerde insana dost, doğaya dost,
üretiminde hayvanların zarar görmediği,
yenilenebilir kaynaklardan
elde eden sürdürülebilir ürünler bulabilmeyi
bekliyorlar. Sürdürülebilir
yaşamı yeniden inşa etmek için her
birimizin bir sorumluluğu var. Sektörel
bir bakış açısıyla hammaddeyi
üreten ve işleyen, ortaya çıkan ürünü
paketleyen, taşıyan, rafına koyan, satın
alan, kullanan ve ambalajı geri dönüşüm
için ayıran, tüm bu süreçlerin
standartlarını belirleyen, tasarımını
yapan, taahhütlerin gidişatını takip
İnsanların
yüzde
74
’ü
daha geniş
kapsamlı
bir güzellik
tanımına
ihtiyaç
duyulduğunu
söylüyor.
edip raporlayan herkese iş düşüyor.
Sektörde, üretimden tüketime, tedarik
zincirinden dağıtıma, tüm zincirde
lokomotif konumda olan sektör liderleri,
sürdürülebilirliğin de başını çekerse
dünyanın gidişatını değiştirmek için
şansımız olacak. Bu açıdan Unilever
Güzellik ve Kişisel Bakım kategorisinin
Pozitif Güzellik ile attığı adımı
dönüştürücü buluyorum.
Amaç odaklı iletişim çalışmaları
ekseninde Pozitif Güzellik
Vizyonu projesini değerlendirirseniz,
sizce kapsayıcılığın
pazarlama çalışmalarındaki
işlevi ve önemi nedir? Pozitif
Güzellik kişisel bakım pazarında
neleri değiştirecek?
Soydan Canbaz: Aynaya baktığımızda
hepimiz kendi yansımamızı görüyoruz.
O yansımayla kurduğumuz
ilişki zihinsel sağlığımız açısından çok
önemli ve bu ilişkiyi belirleyen sadece
biz değiliz. Güzelin, popülerin, kabul
görenin, normalin ya da idealin ne olduğuna
dair tanımlar keskinleştikçe,
bedenimizle ve aynadaki yansımamızla
ilişkimizi sağlıklı biçimde yürütmek
zorlaşıyor. Bugün giderek daha fazla
insan -ki artık tüketici kelimesi yerine
insanlardan bahsetmeliyiz- kullandıkları
güzellik ve kişisel bakım ürünlerinin
iletişiminde, aynaya baktığında
gördüğüne benzer yüzler ve bedenler
görmek istiyor. Bu kadar kişisel seviyede
ilişki kurduğumuz ürünlerin bizi
başka yüz ve bedenlere öykündürmesi,
iyi ki sorgulanıyor. İnsanın evrimi devam
ediyor ve kendiyle ilişkili olanı da
dönüştürüyor. Dove, Elidor ve Simple
gibi markalar bu dönüşüme elçilik eden
markalar olurken; Unilever’in tüm güzellik
ve kişisel bakım işini bu vizyonla
ele alması önemli bir adım. Gezegen
ve üzerindeki tüm canlılar için Pozitif
Güzellik güçlü bir hedef. ■
Temmuz-Ağustos 2021 73
DİJİTAL
40 yaş altı reklam
pazarlama insanları!
KAYHAN DURAL
4129Grey, Chief Digital Officer
azarlama bütçelerinin hemen
hemen sadece daha
P
düşük teklif verenle tüketildiği,
“daha fazla” kişiye
ulaşmanın tek başarı kriteri gibi görüldüğü,
kötü içerik veya krizle viral
olmanın “E reklamını yaptı, sonuçta
başarılı bir kampanya denebilir” şeklinde
dile getirildiği, bilimsellikten
uzak, yaratıcılığa dair tartışmaların
yapılamadığı ve kişisel bakış açılarının
birçok soruya tek cevap olduğu
bir reklam ve pazarlama dünyasının
içindeyiz.
SAYGIDEĞER 40 YAŞ ALTI
PAZARLAMA İNSANI…
Bir sonraki CMO sensin. Bu fırsatı birlikte
iyi değerlendirelim. Hedef kitleyi
çok da umursamadan, geleneksel
kanallarda “her zamanki gibi” diyerek
lahmacun sipariş eder gibi medya
planlamayalım. Dijital reklam trafiğinin,
dünyanın en önemli reklam
exchange ve server’ları dahil olmak
üzere en az yüzde 40’ının “fraud traffic”
olduğunu unutmadan yatırımlarımızı
yapalım. Tekil, anlaşılabilir
ve her partinin takip edeceği hedefler
koyalım, bilgi eksikliğinden kaynaklı
zamanımızı ve bütçemizi heba etmeyelim.
Risturn’lerle, çoklu film çekimi
anlaşmalarıyla yaratıcılığı ve bilimselliği
feda etmek yerine, markamızı
gerçekten kullanıcının kalbine nasıl
koyarız, bunu araştıralım.
Başlığı okuduğun
anda yazının
içeriğiyle ilgili
bir ilgin oluştu
ve tıkladın. Seni
ilgilendiren
bir başlık bu
çünkü çok sesli
ve nispeten
demokratize
sosyal mecralar
üzerinden,
toplumların
ve dünyanın
değiştiğine birçok
defa şahit olan
bir nesildensin.
değişen bir konsept olduğunu unutma.
Platformunda içerik tükettirmeyi başaramamış
sosyal mecraların satış
ekiplerinin, “İlk 2,45 saniyede logonuzu
göstermelisiniz” sunumlarına
izin verme. Sosyal medya ajansından
aldığın haftalık Analytics raporunu
sorgula. 5 milyon impression aldın da
ne oldu, cevap iste.
DEĞERLİ 40 YAŞ ALTI REKLAMCI…
Bu sektörde sadece film çekiliyor, reklamda
yaratıcılık dediğin şeyin sadece
kendinden daha az bileni ikna etmek
olduğunu düşünme. Yaratıcı ekipler
sadece reklam filmi çekiyor, iletişim
okuyacağıma daha fazla mizansen
pratiği yapsaydım, skeç yazsaydım,
ışık, dekor öğrenseydim deme. Pek
de uzun olmayan bir süre sonra sonuç
veren reklamcılığı senden başka icra
edebilen kalmayacak. Milyonlarca
Instagrammer’ın, TikToker’ın, yani
direkt kullanıcıların yeni nesil yönetmenler
olduklarını görmüyor musun?
İşinin hem eskiye nazaran daha fazla
yaratıcılığı öne çıkardığını hem de bilginin
yayılımı, iletişimin bilimsel tarafı
üzerine şekillendiğini anla. Hikâye
anlatmanın da ötesinde, hikâyeyi
icra eden olmaya başladığımızı gör.
Bak son dönemde ülkede popüler olan
işlere; suyu korumak, kadın cinayetlerinin
önüne geçmek, otizmli çocukları
okula göndermek…
Gelecekte tarih kitapları bu zamanları
iletişim devrimi başlığı altında
her gün değişen iletişim biçimlerimizi
inceleyerek anacak. Tam da
bu sebepten reklam ve pazarlama çok
genç bir sektör olmakla birlikte her
5-10 yılda bir, çok eski kalmaya devam
edecek. Değişime açık herkesle sektörü
her gün değiştirebilmek dileğiyle.
(Değişime açık 40 yaş üstündekiler
baş tacı.) ■
DEĞERLİ 40 YAŞ ALTI KIDEMLİ
MARKA YÖNETİCİSİ…
Yetki artık sana doğru kayıyor. Dijital
reklamcılığın, üzerine fazlasıyla
araştırılması gereken ve birçok konuda
markadan markaya tüm kuralları
74 MediaCat
DİJİTAL
Araştırma
Aradığınız
oyuncuya şu
an ulaşılamıyor
E-spor ve oyun
kültüründe
uzmanlaşmış global
ajans network'ü DDB
FTW İstanbul, oyun
ve e-spor evrenini
daha anlaşılır kılmak
için Twentify'la
işbirliğine gitti.
DDB FTW İstanbul
Ekibi, oyuncu tutum
ve davranışları
araştırmasının
çıktılarını MediaCat
için hazırladı.
ÜİK, BTK, GWI gibi yerel
ve küresel kaynakların
T
2020 yılı verilerine göre,
Türkiye’deki 83,5 milyonluk
nüfusun yaklaşık yüzde 43’ü oyun
oynuyor. Türkiye’nin nüfusu, son bir
yılda 459 bin kişi artarken, oyuncu nüfusu
ise 4 milyondan fazla arttı. Yakın
bir gelecekte oyun ekosisteminin, 55
milyon kullanıcısı olan sosyal medya
kanalları kadar aktif kullanılacağını
öngörmek çok da yanlış olmaz. 2020’de
880 milyon dolar oyuncu hasılatının
görüldüğü kategoride her yaştan ve
cinsiyetten insan var.
“Oyun” ve “e-spor” anahtar kelimelerini
her geçen gün daha sık duymaya
başlasak da, iletişimciler olarak bu
kavramları oldukça sınırlı bir şekilde
anlama eğilimindeyiz. “Oyun”u konsollara,
“oyuncu”ları “pro-gamer”lara
indirgeyerek bu alanın gerçek potansiyelini
göz ardı ediyoruz. Mobil anket
yöntemiyle coğrafi ve sosyodemografik
olarak Türkiye’yi temsil eden 608 kişilik
bir örnekleme ulaşan araştırmanın,
doğru bilinen yanlışları ve radar altı
kalan içgörüleri gün yüzüne çıkarması
sebebiyle sektöre fayda sağlayacağına
inanıyoruz.
Doğru Bilinen Yanlış #1
OYUN OYNAMAK GENÇLERE
GÖRE BİR AKTİVİTE
Oyun ya da oyuncu dendiğinde hemen
hemen hepimizin zihninde basmakalıp
bir profil beliriveriyor; neon ışıklarla
bezeli odasında, dev bir ekran karşısında,
dev koltuğuna gömülmüş bir şekilde
savaş oyunu oynayan ergen erkek.
Oysa araştırma bize, oyun oynamanın
yaştan, gelir grubundan, coğrafyadan
bağımsız bir aktivite olduğunu gösteriyor.
“Boş zamanlarında aşağıdaki aktivitelerden
hangilerini düzenli olarak
gerçekleştirirsin?” sorusuna, 17 seçenek
arasından “oyun oynamak” cevabını
verenlerin oranı 14–17 yaş grubunda
yüzde 59 iken, bu oran 35–44 yaş grubunda
yüzde 76 seviyesine yükseliyor.
Diğer yaş gruplarında boş zamanını
oyun oynayarak geçirdiğini söyleyenlerin
oranı yüzde 70’in üzerinde. Hatta
toplamda oyun oynamak, tercih edilirlik
anlamında televizyon izlemenin
önüne geçmiş gibi görünüyor.
Doğru Bilinen Yanlış #2
OYUN OYNAMAK
SOSYAL HAYATA ZARAR VERİR
Oyun oynayanlar popüler kültürde
asosyal insanlar olarak resmedilseler
de, araştırmaya göre bu algı yanlış. Zira
oyun oynama süresi, sıklığı ve motivasyonu
değerlendirildiğinde “asosyal”
olarak tanımlayabileceğimiz oyuncuların
oranı yüzde 10’un altında kalıyor.
Katılımcıların yüzde 70’i gün içinde
oyun oynamaya iki saatten az bir süre
harcadığını ifade ediyor; günde 4–6
saat arası bir vakti oyuna harcayanların
oranı ise sadece yüzde 5. Üstelik daha
uzun saatlerini oyun oynayarak geçirdiklerini
düşündüğümüz 14–17 yaş
arası gençlerde bu oran yüzde 1’e düşüyor.
Öte yandan oyun oynamanın sosyal
hayatını olumsuz etkilediğini ifade
eden sadece yüzde 16’lık bir kesim var;
yüzde 42’lik kesim ise bu ifadeye kuvvetle
karşı çıkıyor. Diğer taraftan oyun
oynamak, sosyal hayata dahil olmanın
alternatif bir yöntemine dönüşüyor.
Zira “Oyun oynuyorum çünkü yeni insanlarla
tanışmamı sağlıyor” ifadesine
76 MediaCat
katılanların oranı hiç de azımsanmayacak
bir seviyede: Yüzde 40. Bu oran 25–
34 yaş grubunda yüzde 48’e yükseliyor.
Doğru Bilinen Yanlış #3
OYUN OYNAMAK İNSANLARI
SALDIRGANLAŞTIRIR
Bazı oyun türlerinde şiddet unsurlarına
yer verildiği su götürmez bir gerçek.
Ancak oyun oynamanın kişileri saldırganlaştırdığı
ya da şiddete yönlendirdiği
gibi bir genellemede bulunmak doğru
değil. Araştırmaya göre oyun oynamaya
başlamadan hemen önce hissedilen
duyguların başında heyecan (yüzde
32) ve heves (yüzde 31) geliyor. İkinci
sırada motivasyon (yüzde 27), üçüncü
sıradaysa dikkat (yüzde 25) var. Oyun
oynarken heyecan (yüzde 31) yine en
baskın duygu ancak hevesin (yüzde 22)
yerini bu kez dikkatin (yüzde 30) aldığını
görüyoruz. Oyun bittikten sonra
ise büyük ölçüde rahatlama (yüzde 50)
ve mutluluk (yüzde 37) duyguları hissediliyor.
En temel önyargılarımızdan
biri olan saldırganlık duygusunu oyun
oynarken hissedenlerin oranı sadece
yüzde 4. Sinir ve gerginlik ise katılımcıların
sadece yüzde 5’inin hissettiği
duygular.
Doğru Bilinen Yanlış #5
KADINLARIN OYUNDA YERİ YOK
Genel algı oyunda erkeklerin, kadınlara
göre daha baskın oldukları yönünde.
Ancak araştırma bize bunun doğru olmadığını
söylüyor. Ağırlık hâlâ erkeklerde
olsa da düzenli oyun oynayanların
yüzde 42’sini kadınlar oluşturuyor.
Kadınların yüzde 21’i, erkeklerin yüzde
31’i “oyuncu” sıfatını hak ettiğini
düşünüyor.* Kadınların oyunda geride
kaldıkları görüşüyse oyun oynayanlar
arasında kabul görmüyor. Kadın oyuncuların
daha başarısız olacaklarını düşünen
erkeklerin oranı sadece yüzde
18. Öte yandan bazı gelişim alanları olduğunu
not etmemiz gerekiyor. Oyun
oynarken cinsiyeti sebebiyle sorun
yaşadığını ifade eden kadınların oranı
yüzde 22 iken, bu oran erkeklerde yüzde
5’te kalıyor. ■
*Araştırmada “gamer” olarak sorgulama
yapılmış ve katılımcıların “Kendimi ‘gamer’
olarak tanımlayabilirim” ifadesine ne derecede
katıldıkları sorulmuştur.
RADAR ALTI KALANLAR
En az doğru bildiğimiz yanlışlar kadar gözümüzden
kaçanlar da oyunu ve oyuncuları yanlış okumamıza,
onları iletişimlerde yanlış resmetmemize neden oluyor.
Araştırmada öne çıkan “radar altı” hedef gruplar ve
içgörüler şöyle:
KADINLAR:
OYUNA
HANDİKAPLI
BAŞLIYORLAR
BEYAZ
YAKALILAR:
SIKIŞMIŞLIĞIN
ÇARESİNİ
OYUNDA
ARIYORLAR
Kadınların oyunda en az erkekler kadar var
olduklarından bahsetmiştik. Ancak sosyal
hayatın birçok noktasında, oyuna 1–0 geride
başlayan kadınların kaderi ne yazık ki burada
da değişmiyor. Zira “Daha fazla oyun oynamak
istemene rağmen seni bu konuda engelleyen
neler var?” sorusuna, kadınların yüzde 55’i
“Yaşadığım yerde gerekli imkânların/tesislerin/
ekipmanın bulunmaması” ve “Konu hakkında
insanların olumsuz bakışları” cevabını verirken,
bu oran erkeklerde yüzde 19’da kalıyor.
Beyaz yakalılar iş ve şehir hayatının neden
olduğu stresle başa çıkmak için oyuna
yöneliyorlar. Buna göre “Oyun oynuyorum çünkü
stresle baş etmemi sağlıyor” ifadesine 25–34 yaş
arası, çalışan, AB SES grubu katılımcılar diğer
katılımcılara göre anlamlı bir şekilde daha çok
katılıyorlar. Beyaz yakalıların rekabetçi yapısı
da araştırmada karşılık buluyor. Benzer şekilde
bu grupta “Oyun oynuyorum çünkü kazanmayı
seviyorum” ifadesine katılanların oranı yüzde 86.
Doğru Bilinen Yanlış #4
OYUN OYNAMAK İKİNCİ BİR
HAYAT YAŞAMAK GİBİDİR
Oyunu gerçek hayattan kopup sığınılacak
bir liman, alternatif bir hayat inşa
etme çabası olarak okumak doğru değil
zira katılımcıların önemli bir yüzdesi
oyunu, hayatın hengâmesi içinde bir
mola olarak değerlendiriyor: “Oyun
oynuyorum çünkü oyun günlük telaşlardan
kaçmamı sağlıyor” ifadesine
katılanların oranı yüzde 70. Ancak bu
tablo, oyun oynamanın arkasında “fantezi”
motivasyonunun da var olabileceğini
inkâr etmek anlamına gelmemeli
çünkü katılımcıların yarısı “Oyun oynuyorum
çünkü oyun gerçek hayatta
yapamadığım/yapmamın mümkün
olmadığı/izin verilmeyen şeyleri yapmamı
sağlıyor” ifadesine katılıyor.
Not: DDB Worldwide
tarafından kurulan,
e-spor ve oyun kültüründe
uzmanlaşmış global
ajans network'ü DDB
FTW (For The Win);
aralarında Medina Turgul
DDB ve Tribal Worldwide
İstanbul’un da yer aldığı,
dünyanın farklı coğrafi
bölgelerine yayılmış 16
DDB ajansından oluşuyor.
BABY–
BOOMER’LAR:
“OYUNDA BİZ
DE VARIZ”
DİYORLAR
Oyunu konu alan iletişimlerin hemen hemen
hepsinde gençler ya da genç yetişkinler oyuncu
koltuğuna otursalar da yaş almış bireyler de
oyunda varlar. Örneğin boş zamanını oyun
oynayarak değerlendirmeyi tercih edenlerin
oranı 45 yaş üstünde yüzde 73 ve bu oran, birçok
yaş grubundan daha yüksek. Kendilerini “gamer”
olarak tanımlamayı seçmeseler de, oynama
sıklığı ve oyuna ayrılan süre anlamında diğer yaş
gruplarından geri kalmıyorlar.
Kısacası istikrarlı bir büyüme kaydeden ve
yakın zamanda en güçlü sektörlerden biri olması
beklenen oyun pazarında sadece gençler ve
erkekler oyun oynamıyor; 45–54 yaş grubuna
ait insanların sayısı azımsanmayacak derecede
ve kadın–erkek oyuncu oranı neredeyse eşit.
Bu oyuncu kitlesinin neredeyse tamamı aynı
zamanda mobil cihazlarından oyun oynuyor.
Cihazlara göre bir sıralama yapacak olursak
akıllı telefonlar ilk sırayı çekerken, sonrasında
dizüstü ve masaüstü bilgisayarlar, tabletler ve
oyun konsolları geliyor. Yani oyunu konsollarla,
oyuncuları da gençlerle sınırlandırmaktan gönül
rahatlığıyla vazgeçebiliriz.
Temmuz-Ağustos 2021 77
DİJİTAL
Yeni birey
yeni toplumsal
MediaCat Live’ın
son buluşmasında
hayatımıza giren yeni
teknolojilerle birlikte
dönüşen deneyim,
finans, iletişim
kavramları ve insanın
geleceği konuşuldu.
ayıs 2020’de mini konferans
serisi olarak başlayan
M
ancak mazhar olduğu ilgiyle
bugüne kadar devam eden
MediaCat Live’da yaz sezonunun son
buluşmasında gündemde data, değer ve
dijital kavramları vardı.
Kapital Medya İçerik Direktörü Alev
Kaynak moderatörlüğünde gerçekleşen
Değer & Deneyim & Finans başlıklı ilk
oturumda BlockchainIST Center Kurucusu
ve Direktörü Bora Erdamar,
Akbank Strateji, Dijital Bankacılık ve
Ödeme Sistemlerinden Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı Burcu Civelek Yüce
ve FinTech İstanbul Kurucusu İhsan
Elgin yeni teknolojilerin toplumların
hayatlarındaki yansımalarını tartıştılar.
1 Mayıs itibarıyla bankacılık işlemlerinin
banka şubesine gitmeden
elektronik olarak yapılmasına olanak
sağlayan mevzuat düzenlemesinin bankacılık
sektörünü temelden etkileyip
rekabeti artıracak bir yenilik olduğunun
altını çizen Burcu Civelek Yüce, Akbank
olarak bu süreçte tüm bankacılık işlemlerini
gerçekleştirmeyi mümkün kılan
bir deneyim tasarladıklarını belirtiyor.
Bu süreçte müşteriyle deneyimsel bağ
kuran markaların hayatta kalacağını
belirten Civelek Yüce, dijitalleşmenin
merkezine insanı koymanın muazzam
bir veri kaynağı sağlayacağını; bu veriyi
yapay zekâ yardımıyla müşteriye değer
olarak iade etmek gerektiğini vurguluyor.
GÜVEN VE İŞBİRLİĞİ
Son dönemde finans teknolojileri ve
finansa bağlı oyuncu dünyasının çok
değiştiğini söyleyen İhsan Elgin ise pandemi
döneminde B2B ticaretin dijitalleşmediğinin
fark edildiğini belirterek
bu alanda bir atılımın söz konusu olduğunu
söylüyor. Yine bu dönemde kurumların
müşteri ve bayilerinin bankası
gibi davranabileceklerini fark ettiklerini
söyleyen Elgin, mevzubahis atılımın
bu kurumlara hizmet veren finansal
teknoloji şirketlerinin çoğalmasına neden
olduğu bilgisini paylaşıyor.
“Micro-investing” kitleye tasarruf
imkânı sunan platformların da son dönemde
revaçta olduğunu söyleyen İhsan
Elgin'in verdiği bilgiye göre, Mayıs
2021'de dünya genelinde 290 finansal
teknoloji girişimine 8 milyar dolar yatırım
yapıldı. Elgin’e göre inovasyonun
gerçekleşmesini sağlayacak üç koşul
bulunuyor: tüketicinin hazır olması,
teknolojinin inovasyonu desteklemesi,
regülasyonun doğru ortamı yaratması.
78 MediaCat
Bu yıl içerisinde pek çok dönüşüm
faaliyeti gerçekleştirilmesine rağmen
dünya genelinde tamamen oturmuş,
kendi iktisat modelini geliştirmiş bir
sistemin henüz sağlanamadığını belirten
Bora Erdamar, blockchain ve muadili
teknolojilerin herhangi bir koordine
edici kuruma gerek kalmaksızın ülkelerin
kendi para politikalarını dünya çapında
daha katılımcı bir şekilde uygulamasını
mümkün kılmayı vaat ettiğini
söylüyor. Bu bağlamda en önemli kavramın
işbirliği kültüründe saklı olduğunu
belirten Erdamar’a göre tüm koordinasyonun
özünde iki temel kavram var: güven
ve işbirliğinin tesisi.
SES VE YENİ YAKLAŞIMLAR
“İşitsel özgürlük hali aşırı bireyselleşmiş
bir gelecek yaratabilir mi?” Etkinliğin
ikinci bölümünde söz alan Sabancı
Doç. Dr. Selçuk Artut
Sabancı Üniversitesi Sanat
ve Sosyal Bilimler Fakültesi
Öğretim Üyesi
Bugün “narrow AI” aşamasındayız,
yani iyi çalışan bir istatistiki model
görüyoruz. Unutmamak lazım ki
sanat, hassas detayları olan bir
şeydir. Uzmanlığa ve doygunluğa
ulaşmak için yıllar geçirdiğiniz
bir yolculuktur. Yakın dönemde
Sony bir Beatles şarkısı yaptı.
Ama burada da yine iyi çalışan
bir algoritmadan bahsediyoruz.
Bu, çoğumuzun iyi bir eğitimin
ardından geçtiği yolculuktan çok
farklı değil. Özgün işleri ise kendi
dilini bulanlar ortaya koyabiliyor.
Sanat, çizgileri aşmak ve kırmakla
alakalı. Yapay zekânın bugünkü
dar anlamıyla buna ulaşması
mümkün değil.
w
Konferasın ilk
bölümünde yeni
teknolojilerin
ikinci
bölümündeyse
sesin yükselişinin
toplumların
hayatlarındaki
yansımaları konu
edinildi.
İhsan Elgin
FinTech İstanbul Kurucusu
İnovasyonun üç koşulu:
• Tüketicinin hazır olması
• Teknolojinin inovasyonu
desteklemesi
• Regülasyonun doğru ortamı
yaratması
Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler
Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Selçuk
Artut’un belirttiğine göre, aslında
80’lerde başlamış olan bu sorunsal, bugün
geldiğimiz noktada şekil değiştirmiş
durumda. Zira kulaklıklarla deneyimlediğimiz
yeni sosyalleşme halleri
var. Kulaklıklar; Zoom, Clubhouse vs.
pek çok platform üzerinden etkileşim
kurduğumuz aracılar haline geldi. Bu da
bireyselleşmeyle karıştırılmaması gereken
bir durum.
Artut’un ses konusunda açtığı
önemli bir başlık da etik üzerine. “Sesin
yüksekliğiyle ilgili bazı değerler var, 90
desibelin üzerinde olan sesler için Dünya
Sağlık Örgütü’nün bazı uyarıları var.
Peki, ses üreticileri buna dikkat ediyor
mu? Kaçınılmaz bir şekilde birbirleriyle
rekabet içindeler. Ambulanslar eskiden
85 desibelken, bugün 120 desibele ulaştılar.
Çünkü artık kentin sesinden kendilerini
duyuramaz oldular. Bu tür değişimler
var” diyor Artut ve ekliyor: “Ses
gürültüsü konusundaki farkındalık,
toplumda yeterli düzeyde değil. Çünkü
gürültüden kurtulmak için daha gürültülü
olmaya çalışıyoruz ki bu da etik bir
tartışmayı doğuruyor.” Artut tartışmayı
reklamlara da taşıyarak, talep dışı sese
maruz kalma konusunda yeni bir pencere
açıyor: “Sesin reklam mecrasında
kullanılması tehlikeli boyutlara ulaşabilir.
Bir billboard’a bakmayabilirsiniz
ama talebiniz dışında bir ses varsa ondan
kaçamazsınız. Bu noktada da kendinize
ancak kulaklıkla çare bulabilirsiniz.”
MARKA SOUND’LARI DÖNEMİ
4129Grey Chief Digital Officer Kayhan
Dural’ın dikkat çektiği en önemli nokta,
marka sound’larını araştırmaya başlayacağımız
bir döneme giriş yaptığımız.
Bu dönem cingılların ve markalı şarkıların
ötesinde bir dönem. Bu yeniliğe ışık
tutan süreci ise şöyle özetliyor Dural:
“YouTube’da reklamlı bir videonun yüzde
75’ten fazla izlenme oranı yüzde 3’ün
altında. Bu, bizim kötü iletişim yaptığımız
anlamına gelmiyor, tamamen dikkat
süremizle alakalı. Oysaki podcast’te
doğru iletişim yapmaya başladığınızda
dikkati direkt alıyorsunuz. Acayip bir
değer bu. Bugün dikkati çekmek için en
iyi duyu, ses diyebilirim.”
Ses mecralarında reklamlı alanlar
yaratmak üzerine alternatifleri yeni
yeni keşfetmeye başladığımız günlerdeyiz.
Dural bu noktada da bir değişimin
haberciliğini yapıyor: “Reklamın geldiği
yerde ‘bana maruz kalmak istemiyorsan
para ver’ noktasına vardık. Bu; Spotify,
YouTube Music gibi yerlerde böyle ama
yakın zamanda değişeceğini düşünüyorum.”
■
Burcu Civelek Yüce
Akbank Strateji, Dijital
Bankacılık ve Ödeme
Sistemlerinden Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı
Müşterileriyle deneyimsel bağ
kuran markaların hayatta kaldığı
bi dönemde yaşıyoruz.
Temmuz-Ağustos 2021 79
DİJİTAL
Ticaretin
geleceğinde
neler var?
Mayıs ayında gerçekleşen
Facebook Talks serisinin ilk ayağının
gündeminde “ticaretin geleceği”
vardı. Panelde, Getir CMO’su Tolga
Ünvan ve Facebook E-Ticaret Sektör
Lideri Gül Yüksel Akkaya söz aldı.
-ticaretin geleceğine yön
E
verecek oyuncuların yaratıcı
işbirliklerinin, büyüme
ve inovasyon stratejilerinin
ve iletişim kanallarını kullanma becerilerinin
konuşulacağı Facebook Talks
serisinin ilki Mayıs ayında gerçekleşti.
“Ticaretin Geleceği” isimli buluşmanın
konukları Getir CMO’su Tolga Ünvan
ve Facebook E-Ticaret Sektör Lideri
Gül Yüksel Akkaya oldu.
80 MediaCat
m
Getir, yaptığı özel
hedeflemeler ve
yarattığı etkili
kreatif kurgular
için Facebook’la
işbirliği içinde
çalışıyor.
GETİR’DEN HABERLER
Avrupa operasyonlarını genişletme
ve Kuzey Amerika’ya yayılma planları
yapan Getir’in CMO’su Tolga Ünvan
konuşmasında, benimsedikleri akıllı
pazarlama anlayışına dair detaylar
sundu. En önemli iş ortaklarının Facebook
olduğunu söyleyen Ünvan, faaliyet
gösterdikleri her il ya da ilçeye
özel hedeflemeler gerçekleştirdiklerini
belirtti. Benzer şekilde etkili kreatif
kurgular oluşturabilmek için de Facebook’la
işbirliği içinde olan Getir’in, bir
Ar-Ge merkezi konumunda olmasının
sağladığı büyük fırsatlar da var. Ünvan,
Facebook’un sunduğu test teknolojileri
sayesinde, etkileşimin satışa dönüş
oranını analiz edebildiklerini ve tüketiciyle
kurdukları empatiyi geliştirme
olanağı elde ettiklerini belirtti.
FACEBOOK’TAN HABERLER
Panelde söz alan Facebook E-Ticaret
Sektör Lideri Gül Yüksel Akkaya’nın
konuşmasından satır başları ve paylaştığı
bazı önemli veriler ise şöyleydi:
• Lansmanı Mayıs 2020’de gerçekleştirilen
Facebook Mağazalar,
dünya genelinde 1 milyon mağazaya
ev sahipliği yapıyor ve aylık ziyaretçi
sayısı 250 milyonu aştı.
• Bugün itibarıyla 200 milyonu aşkın
işletme Facebook araçlarından
faydalanıyor. Facebook’ta 10 milyondan
fazla aktif reklamveren yer
alıyor, dahası Türkiye’deki her iki
işletmeden biri burada.
• Kullanıcıların yüzde 80’i en az bir
KOBİ ile bağlantı içinde.
• Dünyada 135 milyonu aşkın kişi,
Türkiye’den işletmelerle Facebook
platformları aracılığıyla bağlantılı
konumda.
• Pandeminin ortaya çıktığı 2020’de
ivmelenen dijitalleşmeyle birlikte
online alışveriş yükselişe geçti.
Facebook’un Nisan ayında You-
Gov işbirliğiyle hayata geçirdiği
ve Türkiye de dahil birçok ülkeyi
kapsayan araştırmanın çıktılarına
göre, insanların yüzde 54’ü indirim
ve promosyonlara erişebilmek
için online alışverişi tercih ediyor.
Türkiye’deki oran diğer ülkelere
göre daha yüksek. Bunun ardındaki
sebeplerinden biri, buradaki tüketicinin
online alışverişi eğlenceli
bulması. ■
Facebook
Mağazalar’ın
aylık ziyaretçi
sayısı
250
milyonu aştı.
ADVERTORIAL
iyzico
Homequarters’da
esnek çalışma
kalıcı oluyor
Finansal teknolojiler
şirketi iyzico,
ekibinin hayatını
da kolaylaştırıyor.
“Esnek Çalışma
Sistemi’ni Kolektif
House ile birlikte
kalıcı hale getiren
iyzico, bu yeni modeli
şirket kültürünün
bir parçası yapmayı
hedefliyor.
F
inansal teknolojiler şirketi
iyzico, yeni dönemde çalışanlarının
yaşamını kolaylaştırmak
amacıyla bir yeniliğe
imza atıyor. Esnek Çalışma Sistemi’ni
Kolektif House ile birlikte “iyzico Homequarters”
adıyla kalıcı hale getiriyor
ve ekibinin hayatını kolaylaştırıyor.
Pandemi döneminde ilk vakanın
ortaya çıkmasıyla birlikte yüzde 100
uzaktan çalışma modeline geçiş yaptıklarını
belirten iyzico CEO’su Barbaros
Özbuğutu, yeni normale uyum
sağlamak için iyzico Homequarters
adını verdikleri esnek çalışma düzenini
başlattıklarını söyledi. Barbaros
Özbuğutu; “iyzico olarak sunduğumuz
hizmetlerle alışverişleri kolaylaştırdığımız
gibi ekibimizin de yaşamını kolaylaştırmak
önceliğimiz. iyzico Homequarters
sisteminin tüm tasarım
sürecinde ekibimizin fikirlerini aldık
ve bu süreci hep birlikte kurguladık.
Önümüzdeki dönemde de ekibimize en
iyi çalışma deneyimini sunmak adına
çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
‘TÜM EKİBİMİZ İSTEDİĞİ
YERDE ÇALIŞACAK’
iyzico CHRO’su Burcu Çilingir, “iyzico
Homequarters sistemiyle ekibimiz ister
evlerinden isterlerse Kolektif House
Maslak ve Ataşehir’de onlar için tasarladığımız
ofis alanlarından çalışabilecek.
‘Sorumluluklarımız dahilinde özgürüz’
mottosuyla tasarladığımız bu yeni sistemin,
ekibimizin hayatını ciddi anlamda
kolaylaştıracağına inanıyoruz” dedi.
ŞİRKETLERİ VE ÇALIŞANLARI
ÖZGÜR KILMAK
Salgınla birlikte iş hayatında kalıcı bir
dönüşüm başlarken, iyzico’nun bu değişime
hızla adapte olan şirketlerden
biri olduğunu vurgulayan Kolektif
House Kurucu Ortağı ve CEO’su Ahmet
Onur da şöyle konuştu: “Küresel
sağlık krizinin ardından birçok firma
hibrit çalışma sistemini tercih etmeye
başladı. Şirketler ön yatırım gerektirmeyen,
çok sayıda hizmeti bir arada
sunan, kendilerini ve çalışanlarını
daha özgür ve verimli kılan esnek ofis
çözümlerine yöneliyor. Kolektif House
olarak bizler de Kolektiflilerimize
değer katacak yenilikçi çözümlerimizle
çalışma kültürünün dönüşümüne
öncülük ediyoruz. Bu kapsamda iyzico’nun
dönüşüm yolculuğuna eşlik
etmekten de büyük mutluluk duyuyoruz.
iyzico Homequarters gibi yenilikçi
bir sisteme ev sahipliği yapacak olmaktan
dolayı oldukça heyecanlıyız.”
iyzico, bu süreçte tüm ekibine internet
desteği sunuyor. Bunun yanı sıra
tüm çalışanların evlerinde en uygun
çalışma ortamına sahip olabilmeleri
için teknolojik ihtiyaçlar ve çalışma
mobilyaları için kullanabilecekleri
hediye çeki sunuyor. Ayrıca her Çarşamba
öğleden sonralarını toplantısız
geçirme kararı alındı. Tüm ekibine yılın
dört haftası dünyanın herhangi bir
yerinden çalışma imkânı sunan iyzico,
dileyen çalışanlara ücretsiz psikolog
desteği de veriyor. ■
BARBAROS ÖZBUĞUTU
iyzico CEO
BURCU ÇILINGIR
iyzico CHRO
AHMET ONUR
Kolektif House Kurucu Ortak ve CEO
82 MediaCat
iyzico kolaylığı
alıcının da satıcının da
yanında!
iyzico ile internet alışverişi şimdi kolay!
iyzico bakiye ile kartsız ödeme
Tek tıkla ödeme kolaylığı
7/24 canlı telefon desteği
50.000’den fazla üye iş yerinden
alışveriş kolaylığı
iyzico ile işinizi büyütmek şimdi kolay!
Alternatif ödeme yöntemleri
Daha çok müşteriye ulaşma şansı
Yeni satış kanalları
iyzico güvencesi
DİJİTAL
Bizi Etkileyen Her Şey #4
Hızlı değil yavaş tüketim
Özellikle pandemiyle birlikte, hayatın içinde o kadar hızlı
olmanın pek anlamı kalmadı. Evlerde olunca koşturmak
anlamsızlaştı, koşturmadan da yaşanabileceğini görmeye
başladık. Deeper, Bizi Etkileyen Her Şey serisinin dördüncü
araştırmasında rotayı yavaş tüketime kırıyor.
u IŞIL KARAASLAN
84 MediaCat
000’lerle hızlanan hayatlarımız
bizi, sevdiğimizi
2
ve alıştığımızı sandığımız
bir dünyaya mecbur bıraktı.
Teknolojiyle birlikte “multi-task”
olmamak hor görülmeye başlandı. Artık
aynı anda hem yemek yapıp hem
dizi izleyip hem de telefonla konuşabiliyoruz.
Bunu yapamayanları da
yavaş olmakla, hayatın akışına ayak
uyduramamakla suçluyoruz. Bu hızlı
hayatlarımız bizi, “hızlı tüketim” alışkanlıklarımızı
daha da hızlandırmaya
itti. Fakat zaman geçtikçe, özellikle
pandemiyle birlikte hayatın içinde o
kadar hızlı olmanın pek de bir anlamı
kalmadı. Evlerde olunca koşturmak
anlamsızlaştı, koşturmadan da yaşanabileceğini
görmeye başladık.
Artık önemli olan hızlı bir market
alışverişi yapmak değil, zaman ayırarak
en iyisini almak oldu. Çünkü hızlı
bir kahve içmek, hızlı bir yemek yemek,
hızlı bir dizi izlemek istemiyoruz
artık. Özümüze dönmek, yaşantımızdan
zevk almak, her yudum kahvenin
kıymetini bilmek istiyoruz.
Popüler kültür artık çabuk olanı
değil rafine zevkleri takdir ediyor.
Şimdi “Benim peynircim başka” zamanı.
YENİ NESİL TÜKETİMİ
BELİRLEYENLERİN AĞ YAPILARI
Deeper’ın Network Structure Analytics
(NSA) teknolojisi sosyal medya
üzerinde oluşan ağ yapılarını incelemek
üzere geliştirildi. Sosyal medyada
karşılığı olan herhangi bir başlık/
hesabın gücünü ve özelliklerini sadece
takipçi yapılarını inceleyerek ortaya
çıkarmak mümkün. NSA’i hızla değişen
trendlerin takipçi ağlarını ortaya
çıkarmak için kullandığımızda, ortaya
yeni nesil tüketim alışkanlıklarını anlama
konusunda dikkat çekici bulguları
olan bir araştırma çıktı.
Trendlerin ağ yapılarını incelediğimizde;
artık her şeyin bir arada
olduğu, tek bir yerden her hizmetin
alındığı dünyalar yerine her şeyin uzmanına
başvurulduğu bir yapıya geçildiğini
fark ediyoruz.
Bu hem yeme–içme dünyasında
hem alışveriş dünyasında hem de kişisel
gelişim ve sağlık alanında böyle.
V
Popüler kültür artık
çabuk olanı değil
rafine zevkleri
takdir ediyor. Şimdi
“Benim peynircim
başka” zamanı.
Artık trend hızlı olanı değil doğru olanı
bulmak.
HARİTANIN MERKEZİNDE
ORGANİK YAŞAMLAR VAR
Bu akımın başlangıç noktası tabii ki
organiklik. Önce sebze meyveyle başlayan
organik dünyası gitgide krem ve
saç boyalarına kadar uzandı. Yaşadığımız
dünyanın hızını ilk hissettiğimiz
yer büyük çilekler ve kokusuz domatesler
oldu. Bunu fark ettiğimiz için
önce sebze meyve alışverişleri doğaya
döndü, sonrasında bunu yeni beslenme
düzenleri takip etti. Organik Yaşamlar
kitlesi veganlığın ve organik
besinlerin merkezde olduğu, artık
“iyi” yaşamın doğayla olacağını kabul
edenlerin dünyası.
Onun hemen yanındaki Türkiye'nin
Elitleri kitlesinin merkezindeyse
sadece elit değil yardımsever ve
duyarlı olmanın da önemini fark etmiş
isimler var. Hem doğaya hem insanlığa
döndüğümüz bir dünya burası.
HER ŞEY YERİNDEN
Organiklik ile hayatımıza giren yavaş
tüketim, artık yavaş yavaş yerini her
şeyi doğru yerden almaya bırakıyor.
Artık hayatımız büyük süpermarketlerin
içinde bize sunulan peynir
ve etler arasında yaptığımız seçimlerden
ibaret değil. Artık etimizi Karadeniz’de
büyümüş hayvanlardan
sağlayabiliyoruz. Her Şeyin En İyisi
segmenti farklı ürünleri en iyi yapanların
yeri, merkezde Nebyan Doğal,
Ariste Peynir gibi markalar var. Artık
zeytinyağımız, peynirimiz, etimiz
hepsi kendi uzmanından sağlanıyor.
Biz de bu sayede kendimizi o hızlı
dünyadan uzaklaştırıp, seçimlerimizi
bizzat yaptığımız bir dünyaya yaklaştırıyoruz.
Aynı dünyanın biraz daha sosyal
olan kısmı ise Nerede Ne Yenir kitlesi.
Burası da yine alıştığımız klasik gurme
dünyasına yakın ama daha seçiçi bir
gusto dünyası.
SADECE BEDENİMİZİ DEĞİL
RUHUMUZU DA BESLİYORUZ
Yeme–içmeyle başlayan yavaş serüvenimiz
kendimize dönmemizi de sağlamış
gibi görünüyor. Artık ruhumuza
da iyi bakmamız lazım. Onun için de
her şeyin en iyisini tercih etmek istiyoruz.
Hem müzik hem de sporla hayatına
yavaşlık katmaya başlayanların
yer aldıkları Öze Dönüş kitlesi bunun
güzel örneklerinden biri
Bunun yanında sağlığı da es geçmiyoruz.
Uzmanlar hep hayatımızda
fakat bu sefer teknik değil daha hikâye
odaklı ilerliyoruz. Bağırsaklarımızdaki
bir sorunu anlayabilmek için tahliller
dışında ruhumuza da bakan, kafamızdaki
düşüncelerin de röntgenini
çekebilecek doktorlara başvurmaya
başlamışız gibi görünüyor. Düşünce
Gücü kitlesi bize bunu gösteriyor.
Artık hayatı bütünüyle ele alıp;
karnımızı doyurmak için ya da güzel
vücutlu olmak için değil, iyi yaşamak
için tüketim yapıyoruz. ■
Temmuz-Ağustos 2021 85
DİJİTAL
YAVAŞ TÜKETİM DÜNYASINDA 8 SEGMENT
Pınar Sabancı
HER ŞEYİN EN İYİSİ
Elit dünyanın gerçek alışverişçileri burada. Migros değil
Macrocenter, pazar değil Ayvalık’taki pazar, peynirin en pahalısı
değil en gurmesi… Her şey yerinden, doğal, taze ama aslında
haftalık mutfak alışverişinden bir farkı yok. Burası her şeyin
kendine has olduğu bir dünya. Özellikle pandemiyle birlikte
daha da yükselen mutfak ilgisi, her bir ürün için ayrı bir dükkân
ihtiyacını da artırdı. Merkezde; Nebyan Doğal, Ariste Peynir
gibi markalar mevcut.
Thelifeco
Gabfoods
Yogadayoga
Mercandede
Öze Dönüş
Ma
NEREDE NE YENİR?
TR’nin Elitler
Yemekle gerçekten ilgili olan; şehrin yeni yerlerini, Türkiye’nin
yeni mekânlarını bilen ve sadece popüler değil, gustolu yerleri
tercih eden elit bir kitle. Mekânları şefleriyle birlikte bilen,
yemeğe önem veren bir dünya burası. Her şeyin en iyisi burada
da hayatımıza giriyor.
Neolokal
Nerede Ne Yenir
ORGANİK YAŞAMLAR
Organiklik hayatımızın merkezinde. Özellikle sebze meyve
alırken artık pazarı değil, organik dünyaları tercih edenlerin
adresi. Son dönemde değişen beslenme alışkanlıklarıyla birlikte
vegan dünyaların ve doğaya dönüşün merkezi olan bir kitle.
Önemli hesaplardan birkaçı; Eski Maya, Taze Mutfak, Vegan
Bakkal.
Fahri Gediz
Osman
Sezener
ÖZE DÖNÜŞ
Vedat Milor
Sadece yeme–içme özelinde değil, ruhen de yavaşlamanın ve
öze dönmenin dünyası. Yoga, müzik ve işlenmemiş gıdalarla hem
bedenimizi hem ruhumuzu yavaşlatıp kaostan uzağa çekiyoruz.
86 MediaCat
Beren Saat
gazin Ünlüleri
Güncel Anne
Bilinçli Anneler
Akademisyen
Anne
TÜRKİYE'NİN ELİTLERİ
Veteriner
Anne
Alışık olduğumuz Türkiye’nin elit kitlesi ama bu sefer
merkezde magazinsel değil de yardımlaşma, seyahat ve
çevreyle öne çıkan isimler var. Sadece iyi yaşamak değil
iyi yaşatmak da önemli. Haluk Levent, Cem Seymen
merkezdeki isimlerden.
Gülse Birsel
i
Haluk Levent
Cem Seymen
Düşünce Gücü
Hasan Hüsnü
Eren
Dr. Deniz
Şimşek
DÜŞÜNCE GÜCÜ
Ağırlıklı bir doktor dünyası… Hepsi tıp doktoru
fakat geleneksel yöntemlerin yanı sıra yeme–içme
düzenlemeleri ve iyi hissetmeye odaklı bir kitle. Hem
besinleri hem ruhu düzenleyen doktorlar burada.
Organik Yaşamlar
Her Şeyin En İyisi
Eski Maya
Vegan
Bakkal
Dr. Melek
Vuslat
Özdoğan
Eko Organik
BİLİNÇLİ ANNELER
Yeme–içme ve doktorlar deyince annelerin burada
olması kaçınılmazdı. Günümüzün, her şeyi herkesten
önce bilen bilinçli anneleri burada. Çocuklarına en iyisini
yediren, en iyisini söyleyen ve herkesi bilinçlendirmeye
kendini adamış anne dünyası.
Taze Mutfak
Rani Çiftliği
GELİŞİMCİ ÜNLÜLER
Ariste Peynir
Nebyan Doğal
Mayasından
Ekmek
Alışık olduğumuz magazin ünlüleri dünyasının bir
nebze farklı bir kesimi burada yer alıyor. Yaptıkları,
okudukları ve yazdıklarıyla diğer ünlülerden biraz
ayrılan, biraz daha “iyilik” özelinde yaşamaya çalışan
ünlülerin yeri burası. Kendine yatırım yapan, Instagram
paylaşımlarında sıradan değil de derin anlamlar arayan
ünlüler burada.
Temmuz-Ağustos 2021 87
ADVERTORIAL
TürkTraktör’den
Agile dönüşüm
hamlesi
TürkTraktör, 2020 sonunda başlattığı
Agile dönüşüm süreciyle birlikte,
Türkiye’nin otomotiv sektöründeki
ilk “Agile ürün geliştirme projesini”
tamamladı.
JIRI VELHARTICKY
TürkTraktör Pazarlama Direktörü ve Case IH
JX75E Yeni Ürün Geliştirme Projesi Tribe Lideri
elecekte rekabette öne
G
çıkmak ve konumunu güçlendirmek
isteyen şirketler
Agile dönüşüm süreçlerine
hız vermiş durumda. Türkiye traktör
pazarında uzun yıllardır liderliğini
sürdüren TürkTraktör ise 2020 yılı
sonunda başladığı Agile dönüşüm sürecinin
meyvelerini en kısa sürede
toplamayı başaranlar arasında.
TürkTraktör Pazarlama Direktörü
ve Case IH JX75E Yeni Ürün
Geliştirme Projesi Tribe Lideri Jiri
Velharticky, Agile dönüşüm süreciyle
birlikte ekiplerinde ve iş yapış biçimlerinde
yaşanan değişimlerle edinilen
kazanımları şöyle anlattı: “Günümüz
iş dünyasında şirketlerde müşteri ve
değer odağının artırıldığı, insana güvenin
en üst seviyede gözetildiği, insanın
değil işin yönetildiği bir iklimin yaratılması
amaçlanıyor. Çalışan bağlılığı
ve mutluluğunun yükseldiği, açık ve
şeffaf bir iletişim ortamında herkesin
işbirliğini artırdığı ve sürekli gelişim
sağlayan yapıların oluşturulması hedefleniyor.
Bizler de şirketimizde başlattığımız
Agile dönüşüm süreciyle,
yeni ürünlerimizi, böyle bir yapının
bizlere sağladığı yeni iş yapış modeliyle
birlikte geliştirmeye ve pazara sunmaya
başladık.”
'AGILE DÖNÜŞÜMÜN ETKİLERİNİ
DENEYİMLEDİK'
Jiri Velharticky, dönüşüm süreciyle
hayata geçirilen ve Türkiye’nin otomotiv
sektöründeki İlk Agile ürün geliştirme
projesi de olan Case IH JX75E
hakkında ise şunları söyledi: “Dönüşüm
süreciyle birlikte ekiplerimiz
arasındaki işbirliğinde yaşanan artış,
çalışmalarımızda süreç–sonuç odaklı
yaklaşımımıza oldukça fazla katkı
sağladı. Ekipteki herkes diğer üyelerin
dinamiklerini daha iyi anlayarak,
konulara birbirinin perspektifinden
bakmaya başladı. Bu da empatide bir
artışı beraberinde getirdi yani pozitif
yaklaşım yaygınlaştı. Takım içerisindeki
iletişim artarken; engeller ve
zorluklar daha görünür hale geldi ve
bunları ortadan kaldırmak için de ortak
bir çaba verildi.”
Proje boyunca herkesin birbirine
gönüllü olarak destek olmasıyla
birlikte ortaya çıkan ivmenin net bir
şekilde hissedildiğini de sözlerine ekleyen
Velharticky, “10 ayda tamamlanacak
olan projemizi Agile dönüşüm
uygulamalarıyla hayata geçirdik. Yeni
Agile iş modeli sayesinde yeni ürünümüz
Case IH JX75E model traktörün
geliştirilme süresi yüzde 20 oranında
kısaldı. Böylece maliyet, kalite ve teknolojik
özellikleriyle müşteri beklentilerini
tam anlamıyla karşılayan yeni
traktörümüzü hedeflenenden iki ay
kadar önce Türk çiftçisinin hizmetine
sunduk” dedi.
Jiri Velharticky, projenin takımların
işbirliği, müşteri ve çalışan odağından
beslenerek ortaya konmuş bir
çalışma olduğuna da dikkat çekerek
sözlerini şöyle tamamladı: “Açıkçası
Case IH JX75E bizler için bir ürün
geliştirme çalışmasından çok, Agile
dönüşümün etkilerini gerçek anlamda
deneyimlediğimiz bir proje oldu.
Bundan sonraki süreçte hedefimiz
ise Agile dönüşümün, tüm çalışanlar
tarafından sahiplenilerek, bu konuda
bilgi ve olgunluk seviyesinin şirkette
artırılmasını sağlayarak yeni ürün ve
teknolojilerle müşterilerimiz için değer
yaratmak yönünde olacak.” ■
88 MediaCat
Temmuz-Ağustos 2021 89
TASARIM
Kreatifin
Keşfi
Kreatiflerin keşif dünyasına
konuk olduğumuz serimizde
bu ay, Rafineri Sr. Art Direktör
Emel Karadeniz’i ağırlıyoruz.
90 MediaCat
Temmuz-Ağustos 2021 91
TASARIM
Marka tasarımında
koku ve ses
OZAN KARAKOÇ
Marka Tasarımcısı
T
üketici zihninde bir duyguyu
tetiklemenin öncelikli
yolu görsel yaratıcılık olsa
da, markaları hatırlama ve
satın alma kararı verme aşamasında
kullandığımız tek duyu organımız gözlerimiz
değil.
Samsung’un yaptırdığı araştırmaya
göre, kendine özgü kokusu olan markalar,
alışveriş süresini yüzde 26 oranında
artırıyor. Bir başka çalışma, güzel
kokuların, ruh halini yüzde 40 oranında
iyileştirebildiğini gösteriyor.
Koku, görsel malzeme gibi yanımızda
taşıyabileceğimiz veya kolayca bir
başkasına anlatabileceğimiz bir olgu
değil. Ancak belli bir duyguyla eşleştiğinde,
görselle yarışacak kadar akılda
kalıcı olabiliyor. Bizi, hayatımızın bir
dönemine, bir şehre ya da sevdiğimiz
birine götürebiliyor. Bazı markalar da
bu gücü başarıyla kullanıyor.
O KAHVE KOKUSU
Önemli örneklerden biri Starbucks.
Marka; yıllar önce sunduğu yiyecek
ürünlerinin kokusunun kahve kokusunu
bastırdığını ve bunun, kahve
Marka, tüketicide
uyandırdığı duygunun
etkinliği ölçüsünde
başarılıdır. Bize
Apple mağazalarının
önünde kuyruk
bekleten de Porsche
deyince tüylerimizi
diken diken eden
de Starbucks’tan
başka yerden kahve
içmememize sebep
olan da budur.
satışlarında düşüşe sebep olduğunu
tespit etmiş. Bunun üzerine, uluslararası
bir koku pazarlaması şirketiyle
çalışmaya başlamış. Kahve kokusu,
yeniden dükkanlara hâkim kılınmış
ve satışlar düzelmiş.
Gözünüz kapalı bir şekilde önce
herhangi bir kafeye, ardından da
Starbucks’a girin. İlkini tanımlayamayacaksınız
ama ikincisinde nerede
bulunduğunuzdan hiç şüpheniz olmayacak.
Konunun en başarılı örnekleri arasında,
giyim markası Abercrombie &
Fitch’i saymak da mümkün. Gözleriniz
kapalıyken, sadece kokuyla onu tanımlayabiliyorsanız,
bir marka bundan
daha fazla bir şey isteyebilir mi? Doğrusu
konu markaysa, elbette isteyebilir!
Hem gözünüz bağlı hem de burnunuz
tıkalıyken bile hatırlanmayı talep
edebilir! Ah şu ilgi meraklısı markalar!
DUYGUNUN ANAHTARI SES
“Duyguya hitap etme” konusunda elimizdeki
en güçlü araçlardan biri de ses.
Tıpkı koku gibi, o da anılara eklemlenebiliyor,
sizi bulunduğunuz ortam-
dan koparıp bambaşka yerlere götürebiliyor.
Markalar, sesi genellikle “sesli
logo” biçiminde, ya da kısa reklam cingılları
formunda kullanıyorlar.
Sesli logolara verilebilecek en iyi
örneklerin başında 20th Century
Studios geliyor. O görkemli üç boyutlu
logo animasyonunun arkasındaki
Alfred Newman imzalı unutulmaz
müzik hepimizin hafızasında. Bir
diğer örnek, Intel’in 80’lerde bestelenen
üç saniyelik sesli logosu. Walter
Werzowa tarafından üretilen sesli
logo, içinde “Intel inside” sözünün notalarını
barındırıyor. Yapılan uluslararası
bir araştırmaya göre, insanların
yüzde 90’ı bu sesi tanıyor. Sözünü ettiğimiz
marka; Coca-Cola ve Starbucks
gibi günlük hayatımızın görünen bir
parçası olmadığı halde...
“Turkcell’le bağlan hayata” melodisi,
Ali Poyrazoğlu’nun sesi,
Netflix’in açılış tonu, Nokia sesi ve dahası...
Marka tasarımcılarının gözün
yanında diğer duyu organlarına da hitap
edebilecekleri araçlara aşina olmaları
gerekiyor. Dokunma ve tatma ise
başka bir yazının konusu... ■
Gözünüz kapalı
bir şekilde önce
herhangi bir
kafeye, ardından
da Starbucks’a
girin. Nerede
bulunduğunuzdan
hiç şüpheniz
olmayacak.
Sesli logolara
verilebilecek en
iyi örneklerin
başında 20th
Century
Studios geliyor.
92 MediaCat
YARATICILIK
Effie’ler yeni
sahiplerinde
Bu yıl 13’üncü kez
düzenlenen Effie
Türkiye Ödülleri’nde
kazanan işler
açıklandı. 42
kategoride yapılan
başvurulardan 19
kampanya Altın Effie
ile ödüllendirildi.
eklamcılar Derneği ve Reklamverenler
Derneği’nin
R
Effie Worldwide Inc. işbirliğiyle
düzenlediği Effie
Türkiye Ödülleri’nde kazanan işler
duyuruldu. Ödül töreni ilk kez online
olarak, 26 Mayıs akşamı Effie Studio
YouTube kanalından canlı olarak gerçekleşti.
Bu yılki organizasyonda 27’si
sektörel, 15’i özel olmak üzere, toplam
42 kategoride başvuru kabul edildi. En
yüksek başvuru alan kategoriler; Özgün
Marka Deneyimi ve Aktivasyonda
Başarı, Markalı İçerik, Ev Temizlik ve
Bakım Ürünleri oldu. Zorlu yarışın ardından
19 kampanya Altın, 19 kampanya
Gümüş ve 30 kampanya da Bronz
Effie ile taçlandırıldı. ■
YELDA AKTUNA
Effie Türkiye 2021
Jüri Başkanı
ELİNİ TAŞIN ALTINA
SOKANLARIN YILI
Bu sene dağıtılan Effie’lerin genel
bir muhasebesini yapmaya, büyük
ödüllerin önemli bir kısmının yerel
markalara gittiğini söyleyerek
başlayabilirim. Tartışma ve
puanlamalar bitince, farklı
kategorilerde, dünya devlerinin
global birikimleriyle mücadele
ederken hem pazarlama zekâsı
hem de iletişim cevheri bakımından
onlardan hiç geri kalmayan
markaları ödüllendirdiğimizi
görmek, jüri olarak bizi
keyiflendirdi.
Dikkati çeken bir diğer nokta,
birçok kategoride cesaretli
davranan, elini taşın altına sokan,
söylenmeyeni söyleyen ya da
yapılmayanı yapan, girişken ve
atılgan projelerin ödüllendirilmesi
oldu. Bu anlamda, tüm dünyada
pazarlama iletişiminde son
dönemde başlayan yeni akımın,
Effie Türkiye’de de yansıma
bulduğunu söylemek mümkün.
Kendini ve hatta kategorisini
aşabilen, hamasete dolanmak
yerine bir şeyler yapan ve bunları
anlatan markaların yıldızı parladı.
Bir de verilmeyen ödüller var:
Bu sene jüri dokuz kategoride ödüle
değer proje olmadığına karar
verdi, birçok kategoride Altın Effie
vermedi, bu mesajın da Effie’nin
temsil ettiği değerler açısından
önemli olduğunu düşünüyorum.
Effie’ye değer bir kampanya
ortaya çıkarmak birçok bakımdan
kolay değil, bu herkesin malumu,
ama unutulmamalı ki böyle bir
kampanyanın hakkını veren bir
başvuru dosyası hazırlamak da
hiç kolay değil. Effie’de iddialı
olmak isteyen herkesi, işin bu
tarafına da özen göstermeye,
başvuruyu da kampanyanın
kendisi gibi kolektif çalışmayla
hazırlamaya, kazandıran incelikleri
daha iyi kavramak için de Effie
Tips eğitimlerine ve Effie Studio’ya
davet ediyoruz.
94 MediaCat
EFFIE TÜRKİYE 2021 KAZANANLARI
Kampanya adı Reklamveren Başvuran ana ajans Katkıda bulunan ajanslar Ödül Kampanya adı Reklamveren Başvuran ana ajans Katkıda bulunan ajanslar Ödül
OTOMOTİV
Doblo 20. Yıl / Ortağım Tofaş Concept People, Ingage, Pure, Filmpark GÜMÜŞ
Opel Corsa Relansman Opel Türkiye McCann İstanbul Mediacom BRONZ
Kampanyası
Jeep Compass - Jeep Concept People, Ingage, BRONZ
Yüksel Yollara Hükmet
Pure New Media, Kala Film
OTOMOTİV ÜRÜN VE HİZMETLERİ, SATIŞ SONRASI ÜRÜN VE HİZMETLER
Connect’li Fiat Tofaş Concept People, Ingage, Pure, Anima İstanbul BRONZ
Opet’se Fark Eder Opet Happy People Project People, Ingage BRONZ
ULAŞIM - KARGO
Tarihi Uçuş Türk Tribal Worldwide Native Media BRONZ
Hava Yolları İstanbul
BANKA VE FİNANS KURULUŞLARI
Sürdürülebilir Bankacılık Şekerbank Concept 1001 Film, IPD, Time ALTIN
Şimdiki Emekliler Bir Başka Yapı Kredi Rafineri Mindshare Türkiye, Ingage GÜMÜŞ
BtcTurk ile Kolayca Bitcoin Al, Sat. Eliptik Yazılım Happy People Project MG Media, Bersay İletişim Grubu BRONZ
Kolas & Fast İletişimi Yapı Kredi Rafineri Ingage, Mindshare BRONZ
KARTLAR, ALTERANTİF ÖDEME SİSTEMLERİ VE SADAKAT PROGRAMLARI
Şimdi Kolay iyzico PunchBBDO Ronin, Wavemaker ALTIN
Türkiye’nin İlk Cebe Akbank TBWA\Istanbul MediaCom, İpsos, GÜMÜŞ
İnen Kredi Kartı
Jingle Jackson, Autonomy
Aklında Ne Varsa Maximum Türkiye VMLY&R İstanbul Carat, Kala Film BRONZ
Genç İle Hayatında!
İş Bankası
SİGORTA HİZMETLERİ
Hayatın Her Anında Allianz Seninle Allianz Concept Depo Film, Mindshare, Ingage, İmaj GÜMÜŞ
Gerisini AXA Tamamlar AXA Sigorta Medina Turgul DDB Wavemaker BRONZ
EV TEMİZLİK VE BAKIM ÜRÜNLERİ
Çağlar Çorumlu, Asperox Sarı Beyaz Kağıt VMLY&R İstanbul FilmPark, Sinefekt ALTIN
Güç’e Karşı!
Fairy Ekonomisi P&G 4129Grey _ GÜMÜŞ
Bir Geri Dönüş Hikayesi Reckitt Benckiser Happy People Project Contentine, Circus, Havas Media BRONZ
KOZMETİK - GÜZELLİK ÜRÜNLERİ VE KİŞİSEL BAKIM ÜRÜNLERİ
Her Gün Yeniden Her Gün Yenilen Bayer Wunderman Thompson MediaCom ALTIN
Eller Eller Bayer Circus MediaCom, Contentine, GÜMÜŞ
PLUG for Mobile, DEPO Film
Özlemedik Mi? Unilever PunchBBDO Mindshare BRONZ
SAĞLIK - KİŞİSEL KORUNMA
İlk Seks Öğretmenim Reckitt Benckiser Havas Turkey Havas Media, Circus, Contentine, ALTIN
Cora Communication
OKEY Nirvana - Taklidini Değil, Eczacıbaşı VMLY&R İstanbul Carat, Public Film ALTIN
Gerçeğini Yaşa!
MEDYA - YAYIN - DİJİTAL PLATFORMLAR
Vodafone TV Binlerce Harika İçerik Vodafone VMLY&R İstanbul Carat BRONZ
TELEKOMÜNİKASYON MARKALARI VE HİZMETLERİ
Sen İste Türk Telekom Concept Skala Medya GÜMÜŞ
Çok Çekici Turkcell Rafineri Tribal Worldwide İstanbul, BRONZ
Mindshare İstanbul, Future Bright
Değerli Hissettirir Türk Telekom Concept Skala Medya BRONZ
TURİZM - KÜLTÜR - SANAT
Festtogether Evde İhtiyaç Haritası HeyMo® The TBWA\Istanbul GÜMÜŞ
Experience Design
RESTORAN
Dönerli Lezzetler Domino’s Pizza Alametifarika People, Contact Plus, Games Medya BRONZ
Lezzet Korosu KFC BLAB Carat BRONZ
SPOR KULÜPLERİ, SPOR SPONSORLUKLARI VE MARKALI SPOR ETKİNLİKLERİ
Ben Varım - Beşiktaş Kadın Futbol Vodafone VMLY&R İstanbul Carat, TSM GÜMÜŞ
Takımı Sponsorluğu
League of Legends Türkiye Büyük Riot Games HeyMo® _ BRONZ
Finali 2020
The Experience Design
Supradyn’le Espor Efsanesi Bayer Mediacom Teori Medya BRONZ
Olmaya Hazır Ol
ONLINE/ OFFLINE PERAKENDE VE PAZAR YERİ
Bi Siparişten Ne Çıkar? Getir Titrifikir _ ALTIN
Doyulur Mu?
METRO
Toptancı Market Leo Burnett İstanbul Kala Film, 3K1A GÜMÜŞ
20. Yıl Sahibinden Rafineri Kozmonot, SEM, OPN BRONZ
MODA - TEKSTİL- AKSESUAR
Etiketleri Çıkar Koton TBWA\Istanbul Cats&Dogs, Speed, Effect, ALTIN
September Content Management Co
Önümde Hayat Üstümde Waikiki LC Waikiki Tribal Worldwide People GÜMÜŞ
İstanbul
DAYANIKLI EŞYA - KÜÇÜK EV ALETLERİ
Şampiyon Karpuz Profilo Rafineri OMD, Havas Media GÜMÜŞ
Karaca Hatır’dan Karaca VMLY&R İstanbul _ BRONZ
Moduna Göre Kahve
Ultra Hijyen Serisi Arçelik Havas Turkey Mindshare, Curious BRONZ
EV DEKORASYON - ZÜCCACİYE
Yorgandan Ayrılmak Şimdi Karaca VMLY&R İstanbul _ BRONZ
Çok Daha Zor
ELEKTRONİK ÜRÜNLER - ELEKTRONİK HOBİ VE EĞLENCE ÜRÜNLERİ
Hayatım Benim Koleksiyonum Oppo Türkiye Karbonat Carat GÜMÜŞ
#Acayipİyi Samsung Cheil Worldwide Starcom BRONZ
Electronics Turkey
Türkiye
TEMEL GIDA
Bir Zeytinyağı Mucizesi Bunge TBWA\Istanbul Universal McCann, Senem Çapa ALTIN
Communication, PlanAD, Minds to Lead
Mutfağın Yeni Starı Yayla Çözüm MG Media, Organic GÜMÜŞ
Çorbada Son Dokunuşu Size Unilever MullenLowe İstanbul Portal, Mindshare, BRONZ
Bıraktık
PToT Film, U-Studio
BUZDOLABI ATIŞTIRMALIKLARI - DONDURULMUŞ GIDA VE DONDURMALAR
Golf Maraşım; Booool Sütlü Maraşım Golf Dondurma Happy People Project OPN ALTIN
Unicornetto // Bu Benim Masalım Unilever Medina Turgul DDB Mindshare, Golin, Standby, U studio GÜMÜŞ
Golf Bravo Egzotik Seri - Hayat Golf Dondurma Über Dijital OPN BRONZ
Keşiflerle Doludur
Magnum Cookie, Hazzın En Unilever MullenLowe İstanbul MullenLowe Lola, Mindshare, U-Studio BRONZ
Eğlenceli Hali
TATLI TUZLU ATIŞTIRMALIKLAR
Çitliyo Relansman Kampanyası Peyman Isobar Türkiye Carat ALTIN
Lay’s Lezzet Yılı PepsiCo Titrifikir OMD GÜMÜŞ
Tam Annelerin Aklındaki Gibi Kellogg’s PunchBBDO Fantastic Entertainments, OPN GÜMÜŞ
Ülker Çikolatalı Gofret Ülker Tribal Worldwide OPN, Unite.ad BRONZ
Beyaz Çikolatalı
İstanbul
İÇECEK
DİMES Milkshake Ortamı Salla DİMES Reklamania Creative Cats & Dogs Agency, Bubble Project, GÜMÜŞ
MediaMarcom, PRactice
Nescafé 3ü1 Arada 2020 Ulusal Nestlé Türkiye Publicis İstanbul SesliHafler Isobar, Mindshare Türkiye, BRONZ
Promosyon Kampanyası
United Global Marketing
B2B PAZARLAMA
Vodafone Business - Esnaf Paketleri Vodafone VMLY&R İstanbul Carat BRONZ
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI
Korona Kahramanlarına Vefa Fonu Türk Eğitim Happy People Project Excel İletişim ve Algı Yönetimi, ALTIN
Vakfı
Mindshare
Eğitim Paylaştıkça Çoğalır Tohum Otizm Senfonico _ GÜMÜŞ
Vakfı
Reklamlar Değişir Toplum Değişir Reklamverenler Concept _ BRONZ
Derneği & Reklamcılar Derneği
MARKALI İÇERİK
DİMES Milkshake Ortamı Salla DİMES Reklamania Creative Cats & Dogs Agency, Bubble Project, ALTIN
MediaMarcom, PRactice
SÜRDÜRÜLEBİLİR BAŞARI
#Konuşalımartık Unilever Medina Turgul DDB Mindshare, Ustudio, Sobraz ALTIN
KURUMSAL İTİBAR
İyileşeceğiz Koç Holding Publicis İstanbul Mindshare, Ingage, 4129Grey ALTIN
ÇEVRESEL VE SOSYAL FAYDA
Bi Siparişten Ne Çıkar? Getir Titrifikir _ ALTIN
Su Endeksi Reckitt Benckiser Havas Turkey Bee İstanbul, 3 Dots ALTIN
YENİDEN DOĞANLAR
Bir Geri Dönüş Hikâyesi Reckitt Benckiser Happy People Project Havas Media, Circus, Contentine ALTIN
REKLAMDA TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTLİĞİ
OKEY NİRVANA Taklidini Değil, Eczacıbaşı VMLY&R İstanbul Carat, Public Film ALTIN
Gerçeğini Yaşa
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
96 MediaCat
Effie’m Effie’m
güzel Effie’m
Effie Ödül Töreni’nde 2 altın, 1 gümüş
toplam 3 Effie kazandık!
Online Offline Perakende
Getiryemek / Getir
“Bi Siparişten Ne Çıkar?”
Sosyal Fayda
Getiryemek / Getir
“Bi Siparişten Ne Çıkar?”
Tatlı Tuzlu Atıştırmalıklar
Lay’s / Pepsico
“Lay’s Lezzet Yılı”
ADVERTORIAL
OKEY
kategoride
dengeleri
değiştirdi
Bilge Çiftçi
ECZACIBAŞI TÜKETIM ÜRÜNLERI CMO
OKEY Pazarlama Ekibi
Sağlıklı cinsel yaşam konusunda toplumsal
bilinci artırmayı hedefleyen ve erkek egemen
prezervatif kategorisinde kadınları odağına
alan OKEY, “OKEY NİRVANA, TAKLİDİNİ DEĞİL
GERÇEĞİNİ YAŞA!” kampanyasıyla ses getirdi.
Nirvana kampanyanızla bu yıl
Effie Ödülleri’nde iki Altın Effie
kazandınız. Kampanyanın çıkış
noktası neydi?
OKEY markamız, 1991 senesinde Türkiye’de
sağlıklı cinsel yaşam konusunda
bilinç düzeyini artırma misyonu ile
doğdu. O günden bugüne temel varlık
sebebi değişmedi. Toplumumuzda cinsel
sağlık alanında bilinç ve bilgi düzeyinin
artırılması, doğru bilinen yanlışların
düzeltilmesi konuları en önemli
görevlerimiz arasında yer almaya devam
ediyor. Türkiye’nin bir numaralı
ve en güvenilen prezervatif markası
olarak, bireylerin hem diledikleri gibi
hem de sağlıklı bir cinsel yaşamı olmasına
yardımcı olmak istiyoruz.
Prezervatif kategorisi genel olarak
erkek odaklı bir kategori. 16 marka
186 farklı ürüne sahip ama kadınlara
yönelik sadece beş ürün var. İletişim
98 MediaCat
çalışmaları da erkek odaklı olarak konumlandırılıyor.
Zihinlerde de prezervatifin
erkekler tarafından kullanılması
gerektiğine yönelik bir algı oluşuyor.
Bir diğer konu da sağlıklı cinsel yaşam
içinde yer alan haz konusu. Dünyadaki
birçok farklı araştırma, kadınların
yüzde 50’sinin çoğu zaman cinsel haz
yaşamadığını söylüyor. Türkiye’de ise
bu oran bazı araştırmalara göre yüzde
70’lere kadar çıkıyor.
Tüm bu verilerden yola çıkarak, kadını
odağa alan OKEY Nirvana ürünümüzü
anlatan kampanyamızla sağlıklı
cinsel yaşam için yaptığımız çalışmaları
farklı bir boyuta taşıdık. Kampanyanın
ana amacı, ilişkinin aslında iki taraflı
olduğunun altını çizmek, prezervatifin
yalnızca erkeklere yönelik bir ürün olduğu
algısını yıkmaktı. Bize göre çiftlerin
mutluluğundan ancak her iki taraf
mutlu olduğunda bahsedilebilir.
Kampanyanın ardındaki “büyük
fikir” neydi?
Ana fikir, erkek egemen kategoride kadınlara
özel ürün geliştirip kadınların da
sağlıklı cinsel yaşamda haz alabileceklerini
anlatmaktı. Farklı araştırmalarda
yüzde 50’nin üzerindeki oranlarda karşımıza
çıkan orgazm taklidi içgörüsünü,
Nirvana kampanyamızın odağına aldık.
Kampanyayla kadınlara OKEY Nirvana
ile taklidini değil gerçeğini yaşayabileceklerini
anlattık. Kategorideki alışkanlıkları
değiştirmek üzere kreatif ajansımız
VMLY&R ile birlikte çalıştık.
Kampanya kapsamında başka
neler yaptınız?
İlk olarak, söz konusu cinsel yaşam olduğunda
genellikle erkeklerin ihtiyaçlarının
ön planda olduğunu tespit ettik.
Bu veriden hareketle, ilk defa sadece
kadınlara yönelik bir ürün tasarladık
ve bu ürünle birlikte kategoride bir alt
segment yarattık. OKEY Nirvana ile
tasarımından içeriğine kadar her bir
unsuru ile tamamen kadını düşünen ve
kadını odağa alan bir ürün geliştirdik.
Yeni ürünümüz olan OKEY Nirvana
ile birlikte iletişim kalıplarını da
yıkarak hedef kitleyi kadınlar olarak
belirledik ve direkt olarak kadınlara
hitap ettik. Kadınların ihtiyaç ve beklentilerini
ortaya koymaya gayret eden
bir kampanya yarattık. Kadın hazzı ve
mutluluğu ile ilgili farkındalık yaratma
konusunu tek seferlik bir proje olarak
ele almadık. Markamızın DNA’sında
taşıdığımız herkesin dilediği gibi, sağlıklı
ve mutlu bir cinsel yaşam mottomuzu
bu ürünümüz ve kampanyamızla
da gösterdiğimize inanıyoruz.
Kampanya kapsamında dijitali odağımıza
aldık. Yayınlarımızda sadece
markalı içeriklere yer vermedik. Ağırlıklı
kadınların kullandığı platformlarda
markasız anketler yaparak içgörüyü
bir kez daha teyit ettik.
Bu konuda toplum bilincine katkıda
bulunma amacımıza da uygun olarak,
içerik çalışmaları ile kadın hazzının
çiftlerin mutluluğuna olan etkisini anlatmaya
gayret ettik.
Projenin en göze çarpan yönü
sizce neydi?
Bence hikâyeyi bu kadar doğru bir noktadan
ele almamızı sağlayan etkenlerden
biri, projeyi kadın ağırlık bir ekiple
yürütmemiz ve değişimi buradaki cesaretle
yaratmamızdı. Kampanyanın hayata
geçme aşamasında marka tarafında
görevli yedi kişiden altısı kadındı. Kadın
bakış açısının bu denli cesaret isteyen
bir kampanyayı yapma ve dinamikleri
değiştirme yönünde etkisi olduğuna
inanıyorum. Markamıza hem Sağlık
EVRIM KAYATAŞ
SENCER
ECZACIBAŞI TÜKETIM
ÜRÜNLERI
Kişisel ve Ev Bakım
Pazarlama Müdürü
- Kişisel Korunma hem de Reklamda
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği kategorilerinde
Altın Effie ödülünü getiren filmin
yönetmenliğini de yine bir kadın, Gülşah
Çınar üstlendi. Gülşah’ın bakış açısının,
arzu ettiğimiz duyguyu tüketiciye
geçirmemizde etkisi büyük oldu.
Kampanya sonucunda nasıl bir
değişim yarattınız?
Bilge Çiftçi
Eczacıbaşı Tüketim Ürünleri
CMO
Prezervatif kategorisi genel
olarak erkek odaklı bir kategori. 16
marka 186 farklı ürüne sahip ama
kadınlara yönelik sadece beş ürün
var. İletişim çalışmaları da erkek
odaklı olarak konumlandırılıyor.
Bu kategoride ilk defa bir reklam kadınlara
seslendi. Tabu haline gelen konuları
ele alış biçimimiz ve verdiğimiz
mesajla kategoride ayrıştık. Yepyeni
bir segment iletişimi ile marka anlayışımızı
geniş kitlelere ilettik. Bu cesur
kampanyayla birlikte kategorinin oldukça
üzerinde bir büyüme elde ettik
ve segmenti büyüten marka olduk. ■
ALIŞKANLIKLARI DAR
KALIPLARDAN ÇIKARMAK
Hem etkin bir doğum kontrol yöntemi
hem de cinsel yolla bulaşan
hastalıklara karşı koruyucu ürün
olduğundan, prezervatifin sağlıklı
cinsel yaşam için kullanımı tavsiye
ediliyor. Biz de bu doğrultuda prezervatif
kullanımını yaygınlaştırmak
için ihtiyaca uygun inovatif ürünler
geliştiriyor, farkındalığı artıracak
kampanyalara imza atıyoruz. Bunu
yaparken de herkesin dilediği gibi
sağlıklı cinsel yaşama sahip olması
gerektiğini düşünüyor ve bunu marka
faaliyetlerimizin odağına koyuyoruz.
Yeni reklam kampanyamızla
bireylerin cinsel sağlık farkındalığını
artırmayı, kategori kullanım alışkanlıklarını
dar kalıplardan çıkarmayı
hedefledik. Cinsel sağlık konusunda
bilinç düzeyini yükseltecek çalışmalara
imza atmaya devam edeceğiz.
AYŞEN AKALIN
ECZACIBAŞI TÜKETIM
ÜRÜNLERI
Dijital Pazarlama ve
Kurumsal İletişim Müdürü
HER SEGMENTE UYGUN İÇERİK
Kampanyamızın ana mecrasını dijital
olarak belirledik. Öncelikle hem
bu içgörüyü teyit edebileceğimiz
hem de böylesi tabu haline gelmiş
bir konuda tüketicinin iç görüsünü
görebileceğimiz markasız içerikler
yaratarak kadın hedef kitle ile
buluşturduk. Bunu yaparken kadın
kitlesini alt segmentlere böldük ve
her segmentin hassasiyet ve yaklaşımına
uygun içerik yarattık. Sonraki
aşamada markalı iletişimimizi devreye
alarak hem sosyal medyada
hem de kadınların yoğun yer aldığı
mecralarda iletişim yaptık. OKEY
için uzun zaman sonra, dijitale
yönlendirme amacıyla televizyonda
iletişimi de bu kampanyada gerçekleştirdik.
Televizyonu, geleneksel
ve programatik TV uygulaması
ile zenginleştirdik. Görünürlük ve
etkileşim olarak bizim açımızdan çok
başarılı bir kampanya gerçekleşti
diyebilirim.
Temmuz-Ağustos 2021 99
ADVERTORIAL
TikTok dünyaya
örnek gösterdi
letişimin temel mantığı,
İ
bağ kurmaya çalıştığınız
kitlelerin kültürünü,
ruhunu ve sosyal dengelerini,
içinde yaşadığımız dönemin
gerçekliği ile tarafsız bir şekilde ölçümlemekten
geçer. Sosyalleşmenin,
bilgi, ilgi ve haber paylaşımının, iletişimin
çok hızlı değiştiği günümüzde,
her iletişim olanağını ezberlerden
uzak, çağa ve mecraların doğasına uygun
düşünebilme becerileriyle değerlendirebilmek
gerekiyor.
Dijital ve konvansiyonel iletişimi
“entegre” eden projeler üretiliyor, ancak
günümüzde bunun da yeterli olmadığını,
her mecranın kendi dinamikleri,
alışkanlıkları, tüketim sebepleri
olduğunu görüyoruz. Mecraları tanımak,
ruhunu anlamak ve bu ruha özel
üretim yapabilmek çok daha değerli.
Hatta bunun da ötesinde, çok ekranlı
yaşayan bir hedef kitleye her noktada
ulaşabilecek kreatif fikirler üretebilmek
ve mecra tüketim alışkanlıklarının
parçası olabilmek artık iletişimin
vazgeçilmezi oldu diyebiliriz.
Stratejisi ve 360 derece
iletişimi Reklamania
tarafından kurulan ve
aynı zamanda Türkiye’de
ana odağı TikTok olan ilk
kampanya olma özelliği
taşıyan DİMES Milkshake
Lansmanı, TikTok
Türkiye rekoru getiren
rakamlara ulaştı.
KÜLTÜREL BÜTÜNLÜĞÜN BİR
PARÇASI
Reklamania’da biz, yeni nesil sosyal
medyayı farklı bir mecra olarak değil,
kültürel bütünlüğün bir parçası olarak
görüyoruz, zamanın ruhunu ve kültürel
dinamikleri iletişime taşıyoruz.
Gerçeklik ve samimiyeti iletişim
stratejilerinin temeline “GERÇEK-
TEN” yerleştirebilmek ve bu yolla insanlara
dokunabilmek için her iletişim
ânının değerine inanıyoruz. İnsanların
hayatının her ânına temas eden sosyal
medyayı ana kampanyaların kalbine
yerleştirme, sosyal medyada var olan
fırsatları birebir markanın ana kampanyası
haline getirme olanağı sunuyoruz
ve markaların dijital düşünebilme
becerisini üst seviyeye taşıyoruz.
TikTok, Instagram Reels, streaming
platformlarında farklı, etkili ve markaların
sahiplenebileceği first media
işleri, markalarımızla birlikte hayata
geçirmek için anahtar teslim projeler
sunuyoruz.
YALKIN YEL
Reklamania Creative
Ajans Başkanı
lara ulaştı. Kendi bünyemizde hayata
geçirdiğimiz yeni nesil dijital strateji,
proje ve yetenek yönetimi ajansımız
Cats & Dogs ile gerçekleştirdiğimiz ve
TikTok’un müzik ve görsellik dilini, ruhunu
ve sahiciliğini yakalayan bu proje,
TikTok for Business tarafından dünya
genelinde iyi uygulama örneği olarak
gösterildi. Projede birlikte çalıştığımız
digital-native, kendi yolunu açarak
ünlenen, içerik üreticisi TikTok fenomenlerini
ve TikTok dünyasını TV’ye
de taşıyan ilk ajans olduk.
Reklamania ve Cats&Dogs, DİMES
Milkshake için hazırladığımız Ortamı
Salla kampanyasıyla Altın ve Gümüş
Effie’nin yanı sıra farklı platformlarda
17 ödüle imza attı. Cats&Dogs, bir diğer
Altın Effie kazananı Koton projesine de
destek verdi. ■
TİKTOK TÜRKİYE REKORU
Stratejisi ve 360 derece iletişimi Reklamania
tarafından kurulan ve aynı
zamanda Türkiye’de ana odağı Tik-
Tok olan ilk kampanya olma özelliği
taşıyan DİMES Milkshake Lansmanı,
TikTok Türkiye rekoru getiren rakam-
100 MediaCat
YARATICILIK
Sosyo-teknik
dönemde
varoluş
Alix Dunn
HARVARD KENNEDY SCHOOL VE
STANFORD ÜNİVERSİTESİ DİJİTAL ETKİ
LABORATUVARI ÖĞRETİM ÜYESİ
Yapay zekâ ve
algoritmalar gibi
dijital sistemlerle
ilişkimizden
teknolojinin sosyal
gücüne, Alix Dunn’la
sosyo-teknik
dönemin zorluklarını
tartıştık.
u DEFNE SARIÇETİN
lix Dunn’ın pek çok farklı
rolü var. Bir arabulucu
A
olarak, veri ve teknoloji
üzerine ileri düzeyde tartışmalar
yönetiyor. Bir danışman olarak
kurumlar, araştırmacılar ve kâr amacı
gütmeyen organizasyonlarla çalışarak,
gelişmekte olan teknolojilerin topluma
yararlı bir gidişatta ilerlemesine
yardımcı oluyor. Harvard Kennedy
School ve Stanford Üniversitesi’nin
Dijital Etki Laboratuvarı’nda öğretim
üyeliği yapan Dunn, insan hakları girişimlerinin
teknik yönetim kurullarında
da yer alıyor.
TEKNİK SEZGİ
Gitgide dijitalleşen bir dünyaya nasıl
yön verebiliriz? Dunn öncelikle, “teknolojiyi
tartışabilmek için bu alanda
çalışma gerekliliği” kanısının aşılması
gerektiğini düşünüyor. “İnsanları
anlayabilmek için psikoloji okumuş
olmamızı beklemiyoruz. Neden bireysel
ve toplumsal dijital haklarımızı
tartışabilmek için mühendis olmamız
gerektiğini düşünelim?” diyor Dunn.
Çalışma günlerimizin verileştirilmesinin
çalışan hakları üzerindeki
etkilerinden dijital veri gözetimi ve
hedeflenme alanındaki haklarımıza,
teknoloji alanındaki ilerlemeler fiziksel
hayatımızı her geçen gün daha çok
etkiliyor.
Bir potansiyel çözüm “teknik sezgi”
olabilir. Dunn’ın icat ettiği bu ifade, dijital
ortam ve olasılıklarla olan ilişkimizin,
fiziksel ortamlarla olduğu derecede
gelişmiş hale gelebilmesi için ihtiyaç
duyulan bilgi birikimleri ve sezgiler anlamına
geliyor. Fiziksel alanda benzer
sezgileri, asırlar süren deneyimler ve
eğitim/sosyal iletişimin sonucu olarak
geliştirdik. Örneğin, yolda karşıdan
karşıya geçerken bize doğru gelen arabaların
ağır, hızlı ve tehlikeli olduğunu
biliyoruz. Fakat, dijital sistemlerin
nispeten yeni ve hızla değişen doğası
sebebiyle teknik sezgilerimiz henüz bu
olgunluğa ulaşmış değil.
ÇÖZÜM YAPAY ZEKÂ MI?
Algoritmalar ve yapay zekâ gibi dijital
sistemlerin insanlara önyargısız
çözümler sunabilme potansiyeli ise
Dunn’a göre pek inandırıcı değil. Öngörü
gücü olan sistemler sıfırdan yaratılamıyor;
insan yapımı, taraflı ve geçmişi
olan sistemlerin ürettiği verilerin üzerine
inşa ediliyor: “Özünde sistematik
olarak adaletsiz olan bir sistemin içinde,
ona adaletli davranmayı şartlayabilecek
bir dijital mekanizma kurabilmek
mümkün değil. Problematik bir sistemi
daha verimli çalışacak hale getirerek
düzeltemeyiz.”
Dunn, yapay zekâ gibi teknolojilerin
kaynak yaratmamıza yardımcı olacağı
ve bu kaynakların dağıtılarak varlıklı
bir toplum yaratacağı inancına da
karşı çıkıyor: “Zaten esas problem varlıkların
adil bir şekilde dağıtılması ve
paylaşılması kısmı. Bunun uygulanması
için gerekli siyasi güce ulaşabilmek
zor. Dünyada pek çok kaynak var ama
bunları adil bir şekilde dağıtmamayı
tercih ediyoruz.” Nihayetinde, güç ve
eşitlik hakkındaki en temel problemlerimizi
çözmemiz gerekmediği ve teknolojinin,
bu sorunları geçiştirebileceğimiz
bir kestirme yol sağlayabileceği
algısı Dunn’a göre en büyük problem. ■
102 MediaCat
İndir cebe, cebe indir
Effie’leri cebe indir
Türkiye’nin ilk* cebe inen kredi kartı olan Axess, “Kartlar, Alternatif Ödeme Sistemleri
ve Sadakat Programları” kategorisinde Gümüş Effie’nin sahibi oldu.
* Akbank, Mastercard’ın Digital First programına Türkiye’den dahil olan ilk bankadır.
YARATICILIK
Söyleşi
Rekabet gücü
güven ilişkisiyle
kazanılır
Jose Miguel Sokoloff
GLOBAL BAŞKAN, MULLENLOWE GROUP
CREATIVE COUNCIL
Bu yıl Brand Week Istanbul’un
konuklarından biri olacak olan
MullenLowe Group Creative
Council Global Başkanı
Jose Miguel Sokoloff’la etkili
yaratıcılık, yeni dünyanın
işbirlikleri ve “önemsenen
reklam yapma”nın
inceliklerinde geziniyoruz.
u TUĞBA ÖZÖĞRETMEN
104 MediaCat
Pandemi sonrası “etkili yaratıcılık”
kavramını daha fazla konuşur
olduk. Neden bugün etkili
yaratıcılık daha önemli ve bu
başlıkta değişen ne gibi dinamikler
var?
Aslında bunun pandemi sonrası dünyaya
ait bir konu olduğundan emin değilim.
Baktığınızda en başından beri hem
pazarlama hem de reklam dünyasının
sorun yaşadığı şeylerden biriydi. Unilever’in
kurucusu Lord Leverhulme bunu,
o ünlü sözüyle güzelce özetliyor: “Reklama
harcadığım paranın yarısı boşa gidiyor,
ancak problem şu ki hangi yarının
boşa gittiğini bilmiyorum.”
YARATICILIK
Şu soru her zaman akıllardaydı:
Reklamcılık gerçekte ne kadar işe yarıyor
ve hangi ölçümlemelerle bunu
garanti edebiliriz? Hangi ölçümlemelerle,
yaptığımız reklam yatırımının
pozitif dönüşü olduğundan emin
olabiliriz? Bu noktada iki temel güç
var: rakamları seven ve ROI’ının ne
olduğunu anlamakta ısrarcı olanlar
ve markadan gerçekten sorumlu olan
insanlar. Çoğu marka kararı ve satın
alması duygularla yönetiliyor, bu yüzden
mesajın etkisi (ve sonuç olarak
reklamınız da) ister istemez hemen
ortaya çıkmıyor.
Etkili yaratıcılığın önemine dair
sorular devam ediyor elbette. Bu soruların
upuzun bir geçmişi olmakla birlikte,
reklamcılığın çözümsüz tartışmalarından
biri olmakla da meşhurlar.
Bir fikrin çalışıp çalışmayacağını, işe
yaramasının zorunlu olduğu âna kadar
bilemezsiniz (ve yalnızca reklamın etkili
olup olmadığını anlamak üzere bir
kriz yaratmak da aptalca olurdu; sanırım
bu konuda hepimiz hemfikiriz.)
İşin özünde hepimiz teori üzerinde
çalışıyoruz. Kararlarımızı teoride
alıyoruz ve onu gerçek dünyada uygulamaya
koyuyoruz. Pandeminin getirileri
ve toparlanma başlayınca neler
olacağına dair belirsizliğin, markalar
üzerinde tedirginlik yaratmasını anlıyorum.
Ancak baktığınızda marka ve
ajansları arasındaki ilişkiler özelinde
çok temel değişimler yok. Bu yalnızca
zamanla gelişen başka bir konu. Tabii
stratejileri dayatmak için danışmanları
daha fazla işe karıştıran ve yaratıcı
ajansların yalnızca yaratıcı faydalar
üzerinde çalıştığı markalar da var.
“Kreatifi herkes yapabilir” fikri sektör
tarafından bir çığırtkanlığa dönüştü
ancak gerçekten iyi olan ajanslar yeterliliklerini
ve bu iki konuda da hizmet
verebileceklerini ispatladılar.
Sınırlar dahilinde çalışan insanların,
yaratıcı çıktıların kalitesini
de belirlediğini söylüyorsunuz.
Bu limitleri kültürel
bariyerler çerçevesinde düşünürsek,
durumu sektör için nasıl
bir challenge olarak okursunuz?
Sizin de bahsettiğiniz gibi pandemi
sonrası sıklıkla andığımız
bir kavram da “işbirliği”. Sizce
yaratıcı sektörler için, rekabet
avantajı sağlayacak ne gibi
yeni işbirliklerinden bahsetmeliyiz?
Gerçek rekabet avantajı, müşterinizle
ya da yaratıcı alanda birlikte çalıştığınız
partnerinizle güven ilişkisi kurabildiğinizde
kazanılıyor. Sektörün dışına
çıktığınızda dahi, iPhone üreticilerinin,
mikroçiplerin zamanında ulaşması
ve çalışması konusunda güven arai
Gerçek rekabet
avantajı,
müşterinizle ya
da yaratıcı alanda
birlikte çalıştığınız
partnerinizle
güven ilişkisi
kurabildiğinizde
kazanılıyor. Bu da,
insanların hâkim
oldukları konularda
çalışmalarına izin
vermekle alakalı.
Pandemi birtakım yeni kural setlerini
zorunlu kıldı. Farklı şekillerde çalışıyor,
farklı şekillerde etkileşim kuruyor
ve işbirlikleri yapıyoruz. Geçtiğimiz
yıl, öğrenmesi yıllar alabilecek pek çok
yeni beceri edindik. İnsanlar bir belge
ya da bir sunum üzerinde birlikte çalışmaya
ve meselelere hazırlıksız şekilde
çözüm bulmaya her zamankinden daha
yatkınlar. Bu iki yıl önce normların
ötesinde bir istisnaydı.
Yeni çalışma şekilleri, bizi aynı zamanda
global anlamda da daha etkili
işbirliklerine yönlendirdi. Bahsettiğim
limitlilik hali önümüzde yeni fırsatlar
yaratırken, eski modellere bir daha dönülemeyeceğini
de görmüş olduk. (Ya
da belki dönülecek ancak bunu söylemek
için henüz çok erken.) Her şekilde
daha az seyahat etme ve dünyanın farklı
yerlerinden insanların katıldıkları
çeşitliliği yüksek toplantılar yapma ihtimallerimiz
yüksek. Bugün evden çalışmak
kolaylıkla anlaşılabilir duruma
geldi ki zaten şu anda buna mecburuz.
Bu ise hâlâ verimli olabileceğimizin ispatı.
Bu yüzden hayat kalitemizin ciddi
ölçüde yükseldiğini düşünüyorum.
Kolombiya gibi bir ülkeden gelen
bir reklamcı olarak, sürekli kriz modunda
olmaya çok alışkınız. Bu yüzden
Türkiye’deki pazarın da süreci başarılı
yönetmesi beni şaşırtmadı çünkü
günden güne değişimler yaşayan bir
pazarda yaşayınca bu sonucu bekleyebiliyorsunuz.
Aslında, planlamalarını
hayata geçirmeleri yıllar alan gelişmiş
ülkelerin, sürece bu denli başarılı
uyum sağmaları benim için daha büyük
bir sürpriz.
yışında olduğunu görürsünüz. En iyi
işleri ortaya çıkaran müşteri bağları
-aynı güven ilişkileri sebebiyle en ödüllendirici
olanlar- ajans ve müşteri arasında
derin bir güven ilişkisini karşılıklı
olarak yaratabilenler. İşte o zaman
bu ilişki markayı, gerçekten önemli
bir pozisyona yükseltebilir. Bunların
tamamı, insanların hâkim oldukları
konularda çalışmalarına izin vermekle
ve güven inşa etmekle alakalı. Böylece
parmakla gösterilen o işin sahibi olabilir
ve rekabet avantajı kazanabilirsiniz.
Pandeminin gösterdiği bir şey
varsa, o da insanların mesaj
bombardımanından sıkıldıkları.
Bu sorunu aşma yolunda
kreatiflere nelere söylemek istersiniz?
Şöyle düşünelim; Apple etkinliklerini,
yeni ürünlerini duyurduğu yerlerde
yapıyor ve siz de reklamcılığın nasıl bir
hal alabileceğine göz atabiliyorsunuz.
Peki, insanlar neden oradalar? Ürünler
yüzünden. İnsanlar yeni iPhone’un
özelliklerini ve suya dayanıklı olup olmayacağını
önemsiyorlar, reklamcılığın
nasıl değişeceğini değil… Bu alanda
gazetecilik yapanlar bile büyük ihtimalle
reklamcılık yerine yeni bir ürün
etkinliğine gitmeyi tercih ederler.
Sektör dışından insanlar bir reklam
hakkında konuştuklarında genelde bu,
o reklamın bir çevre değeri taşıması
vesilesiyle oluyor. Veyahut reklamın
içeriği sebebiyle ve kişisel olarak onlara
ifade ettiği bir anlam yüzünden hatırlıyorlar;
ancak reklamın kendisi yüzünden
değil. Reklamcılıktaki sihir ise,
bu iki şey eşzamanlı olarak gerçekleştiğinde
ortaya çıkıyor. Ancak bunlardan
yalnızca birini seçmeniz gerekirse,
bu “ilgili içerik” olurdu. Şahsen en
eğlenceli reklam yerine beni harekete
geçirecek bir şey söyleyen bir reklamı
izlemeyi tercih ederdim. Ve eğer onu
seversem, işler daha da iyi bir seviyeye
gelirdi. Hiçbir şey yapmayan, kimseyi
harekete geçirmeyen ve sıkıcı olduğu
için hatırlanmayan bir reklam ise uzak
durmanız gereken şey. ■
106 MediaCat
YARATICILIK
Söyleşi
Yeni
deneyimleri
seçin
Prof. Craig Wright
HENRY L & LUCY MOSES, YALE ÜNİVERSİTESİ
MÜZİK PROFESÖRÜ
C
Yale
Üniversitesi’nden
Prof. Craig Wright,
hayatı boyunca
“dâhileri” ve
hayatlarını inceledi.
Sonuçlarını The
Hidden Habits of
Genius kitabında
anlatan Wright ile
dâhileri tartıştık.
u NAZLI SELİN ÖZKAN
Dâhiler üzerine çalışmaya nasıl
başladınız?
Hayatım boyunca bir şeylerde iyi olan
insanları izledim ve benim yapamadığım
şeyleri nasıl bu kadar iyi yapabildiklerini
merak ettim. Konser piyanisti
olmak için Eastman School of Music’e
gönderildim. Çok çalıştım. Çok güçlü
bir iş ahlakım vardı ama bir süre sonra
konser piyanisti olarak hiçbir zaman
para kazanamayacağımı fark ettim.
Müziğe yeteneğim yoktu. O yüzden
müzikolog olmak için Harvard’a gittim.
Yale’da Bach, Beethoven ve Brahms’ı
öğretmeye başladım ama karşılaştığım
en enteresan insan Mozart oldu. Bir
insanın böylesine güzel melodileri bir
daha düzeltilmesine gerek olmadan kafadan
yazabilmesi fikri benim için çok
etkileyiciydi. Doğru olup olmadığını
merak ettim. Dünyayı dolaştım; Polonya,
Berlin, Viyana, Paris, Salzburg…
Mozart’ın otografilerini inceledim.
Sonra Leonardo da Vinci’yle ilgilenmeye
başladım ve Mozart ile benzer özelliklere
sahip olduğunu fark ettim. İlgim
giderek arttı.
Kitabınızdaki bulguları nasıl
özetlersiniz?
Dünyayı değiştirebilme kapasitesinin,
bir dâhi olma fikrinin düşündüğümden
çok farklı olduğunu gördüm. İlk başlar-
da dâhilerin bir anda “Ah, buldum!”
diyebilen, mucizevi ve istisnai yaratıklar
olduğunu düşünüyordum. Ancak
her şey bu kadar basit değil. Doğal
yetenekler ve IQ bir yere kadar önemli
ama çok çalışmak, tutku, merak, özgüven,
fikirleri birleştirip yeni öngörüler
oluşturabilmek ve şans gibi özellikler
de değerli. Deha beklediğimden farklı
çıktı; dehanın önceden belirlenmiş bir
şey olmaması umut verici.
Kitapta yaratma sürecinden
bahsediyorsunuz ve dâhi olarak
sınıflandırdığımız, çok başarılı
yaratıcıların hikâyelerini
anlatıyorsunuz. İnsanların yaratım
süreçlerinde ya da kariyerlerinde
kullanabilecekleri
çıktılar var mı?
Bir şirkette çalışıyorsunuz diyelim.
Şirketlerin kuralları, prosedürleri ve
protokolleri var. Bu, yaratıcı özgürlük
için ideal bir ortam değil. Peki, bu bağlamda
nasıl dâhi olabilirsiniz? Kişisel
ve profesyonel hayatlarınızda yapabileceğiniz
şeyler var. Mesela kendinizi
geliştirmek. Boş zamanlarınızda
öğretici videolar izlemek, aynı restorana
birden fazla gitmemek, seyahat
ettiğinizde farklı yerlere gitmek. Bir
şirkette çalışırken de şunu öneririm.
Mümkün olduğunda, daha yüksek
maaştan ziyade daha çok öğrenebileceğiniz,
sorumluluğunuzun artacağı
pozisyonlar seçin. Başarın ve başarısız
olun. Başarısız olmak çok önemlidir.
Bir organizasyon içerisinde size kapılar
açıldığında, sizi yeni deneyimlere
sürükleyecek seçeneği seçin. Tek bir
alana odaklanmaktansa, yatay olarak
öğrenebileceğiniz fırsatların peşinden
koşun. Çünkü eğer bir gün o şirketin
başına geçer ve dünyayı etkileyecek
kapasiteye ulaşırsanız, geniş bir görüşünüzün
olması sizi daha iyi konumlandıracaktır.
■
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
108 MediaCat
YARATICILIK
Ad*Watch
Popüler reklamın
marka faydası
Neden bazı reklamlar sadece akılda kalırken bazıları daha
çok beğenilir ve popüler olur? Popüler olan reklamların
markaya faydası var mıdır? Peros’un, Esra Erol’un yer aldığı
Yıkarım Bilirsin adlı reklamı, bu sorulara cevap vermek için
isabetli bir nirengi noktası gibi gözüküyor.
HATIRLANMA SKORU
TRENDYOL
ONLINE
ALIŞVERİŞ
%10,1 %4,2
KAMPANYA BAZINDA
BEĞENİ SKORU
%47,1 %55,4
TRENDYOL
ONLINE
ALIŞVERİŞ
%73,2
A101 MARKET
PERŞEMBE
İNDİRİMLERİ GENEL
PEROS
ESRA EROL-CO-GRANÜL
ENZİM TEKNOLOJİSİ-
YIKARIM BİLİRSİN!
A101 MARKET
PERŞEMBE İNDİRİMLERİ
GENEL
ARAŞTIRMA ÖRNEKLEMİNİN
SES DAĞILIMI
AB %13
PEROS
ESRA EROL-CO-GRANÜL ENZİM
TEKNOLOJİSİ-YIKARIM BİLİRSİN!
C1C2 %57
D %29
%4,1
KAMPANYA BAZINDA WOMM SKORU
A101 MARKET
PERŞEMBE İNDİRİMLERİ
GENEL %32,6
TRENDYOL
ONLINE ALIŞVERİŞ %26,8
PEROS
ESRA EROL-CO-GRANÜL
ENZİM TEKNOLOJİSİ-
YIKARIM BİLİRSİN! %21
4 BAŞLIKTA POPÜLER REKLAM
Tarih aralığı:
26 Nisan – 30 Mayıs 2021
Özge Sönmez
Ipsos / Research Director
Bu ay, perakende reklam
kalabalığı içinde, sadece
hatırlanma değil beğenilme
ve konuşulma
açısından da aradan sıyrılan bir reklam
göze çarpıyor: Peros Esra Erol – Yıkarım
Bilirsin.
Neden bazı reklamlar sadece akılda
kalırken bazıları daha çok beğenilir ve
popüler olur? Popüler olan reklamların
markaya faydası var mıdır? Evet, konuşulan
reklamlar medya kaynaklarının kullanımı
açısından dört kat daha verimlidir.*
Popüler reklamların güçlü özelliklerini
dört ana başlıkta özetleyebiliriz**: kültürel
etki (reklamda yaratılan dünyanın
kültürel kodlara uygun olması), cesaret
(eşsiz ve şaşırtıcı hikâyeler, fikirler), pozitif
duygular (reklamın izleyicide bıraktığı
olumlu duygu tortuları) ve tartışma
yaratmaya değen (Reklamımız “bazı” insanların
hoşuna gitmeyebilir. Reklamın,
hedef kitlesinin önemsediği bir konuda,
samimiyetini gösterebildiği ve olumlu
duygular yaratabildiği sürece konuşturma
potansiyeli yüksektir).
Esra Erol bu reklamda pozitif bir tonda
ürünü anlatıyor ve “ezberleri bozuyorum”
mesajıyla rakiplerini kızdırırken,
hedef kitlesinde merak uyandırıyor. Bu
açıdan bakıldığında, Peros’un da hatırda
kalmakla yetinmeyip hedef kitlesini konuşturacak
bir reklam yaptığını anlamış
oluyoruz.
*The Long and the Short of It, Binet and Field
(2013)
**https://www.ipsos.com/tr-tr/reklamlarhakkinda-konusmaya-gerek-yok
110 MediaCat
YARATICILIK
Cannes
Lions’ta öne
çıkan 6 trend
Cannes Lions
Uluslararası
Yaratıcılık Festivali
bu sene de geçen yıl
olduğu gibi online
gerçekleşti. 21-25
Haziran tarihleri
arasında hayat bulan
festivalde, ödüllerin
sahiplerini bulduğu
canlı yayınlara ek
olarak on-demand
konuşmalar da vardı.
u NAZLI SELIN ÖZKAN
MARKA AMACI HÂLÂ
1 GÜNDEMDE
Birkaç senedir sektörün en
çok tartıştığı konulardan biri marka
amacıydı. Bu sene Cannes Lions’taki
oturumlardan gördüğümüz kadarıyla
bu önemli mevzu sektörün gündeminde
olmaya devam ediyor. Bu kez
buradaki vurgu Z Kuşağı'nda. Richard
Edelman'ın da belirttiğine göre, tüketicilerin
yüzde 60’ı sosyal meseleler
karşısında bir duruşu olmayan markalardan
ürün veya servis satın almayacaklarını
söylüyor. Dahası, tüketiciler
markaları sosyal meseleler karşısında
bir duruş edinmeye itebileceklerine
inanıyorlar.
Marka amacı, artık markaların
tercihen yaptığı bir iletişim çalışmasından
öteye, markanın hem ruhunun
hem de iş modelinin merkezinde olan,
stratejik ve fonksiyonel bir özellik
olma yolunda ilerliyor. McKinsey’nin
açıkladığı verilere göre; yaratıcılık,
verileri analiz edebilme becerisi ve
marka amacını birleştirebilen şirketler,
rakiplerine göre iki kat daha hızlı
büyüyor. Bu üçünü şirketlerin sadece
yüzde 7’si başarılı bir şekilde birleştirebiliyor.
DENEYİM ÖN PLANDA
2 Müşteri deneyimini farklı
yönleriyle odağa almak giderek
önem kazanıyor. Dünyanın en değerli
markalarının açıklandığı Kantar
BrandZ oturumunda Kantar CMO’su
Nathalie Burdet, markalara olan talebin
yüzde 70’ini belirleyen dört temel
özelliğe değindi. Bu özelliklerin başında
deneyim geliyor. Burdet’e göre güçlü
markaların en belirgin özellikleri,
markayı ilk defa deneyenlerin beklentilerini
karşılayabilmeleri ve düzenli
müşterilerine devamlı olarak üstün
bir deneyim sunabilmeleri. Accenture
Interactive CEO’su Brian Whipple’ın
açıkladığı verilere göre, deneyimi ön
plana koyan şirketler, rakiplerine kıyasla
altı kat daha fazla kâr ediyor.
Markalara talebi belirleyen diğer özellikler
ise sürekli, tüketicilerle alakalı
ve akılda kalan iletişim çalışmaları
yürütebilmek, işlevsellik ve tüketicinin
hayatında kolayca yer alabilmek.
Üç senedir dünyanın en değerli markası
olarak yerini koruyan Amazon,
bu özelliklerin kemik bulmuş hali.
ÇEREZSİZ DÜNYANIN
3 KRALI
Gizlilik kanunlarının yürürlüğe
girmesi ve çerezlerin kaldırılması,
hedeflemenin uygulanabilirliğini giderek
azaltıyor. “Hedeflemenin optimize
edilemediği bir dünyada, içeriğin
optimize edilmesi söz konusu” diyor
Massachusetts Institute of Technology
(MIT) Pazarlama ve Veri Bilimi Profesörü
Sinan Aral. 2017’de bilgisayarla
görü sayesinde şirketler videoları ve
medya dosyalarını derinden inceleyebilme
kapasitesine kavuştular. Makine
öğrenmesi sayesinde reklamları
kare kare inceleyip hangi özelliklerin
112 MediaCat
etkililiği artırdığını belirlediler. Bütün
bu kapasiteler sayesinde bir içeriğin
hangi şartlar altında en etkili olduğunu
önceden belirleyebilmek mümkün.
Medyanın optimizasyonunun azaldığı
bir gelecekte, içerik önemini daha da
artıracak.
SOSYALLEŞMEK İÇİN
4 OYUN
Activision Blizzard’ın 2021
medya tüketimi araştırmasına göre,
tüketicilerin yüzde 91’i 2021’de online
medya tüketimlerinin arttığını
bildiriyor. Bu, şaşırtıcı bir veri değil.
Oyun ise en çok tüketilen dijital medya
ve pandemiyle beraber bu yükselişin
hız kazandığını görmek mümkün.
Yine Activision Blizzard’ın raporuna
göre, tüketiciler dijital medyayı en çok
23:00-06:00 saatleri arasında, yalnız
olarak tüketiyor. Tüketicilerin yüzde
40’ı oyunları sosyal bağlar kurmak için
oynadıklarını belirtiyor.
Twitch Global Satış Pazarlama Direktörü
Andrea Garabedian’ın verdiği
verilere göre, Twitch’in 30,8 milyon
günlük kullanıcısının yarısı, arkadaşlarının
büyük çoğunluğuyla online
oyun oynarken tanıştığını söylüyor.
Oyun sektörünü iyi anlamak; bu platformlarda
yer alan reklamların oyun
deneyimini bozmadan, akıllı, etkili ve
düşünceli bir şekilde entegre edilmesi
anlamına da geliyor.
t
Tüketicilerin
yüzde 60’ı
sosyal meseleler
karşısında bir
duruşu olmayan
markalardan ürün
veya servis satın
almayacaklarını
söylüyor.
METAVERSE’Ü HÂLÂ
5 DUYMADINIZ MI?
İlhamını Neal Stephenson’ın
Parazit kitabından alan, insanların birbirleriyle
sürekli, sanal bir ortamda avatarlarla
etkileşim içinde oldukları yeni
bir gerçeklik fikri olan “metaverse”, (günümüzdeki
haliyle artırılmış gerçeklik)
sanal gerçeklik ve fiziksel dünyayı birleştirerek
insanlara sosyalleşebildikleri,
eşsiz deneyimler sağlayan bir ortam
demek. Metaverse, tüketicilerle olan
ilişkilerin ve ticaretin geleceğini şekillendiriyor.
Snap Inc.’in global tüketici
raporuna göre tüketicilerin yüzde 56’sı
artırılmış gerçekliğin ürün kalitesine
olan güvenlerini artırdığını belirtiyor.
Bir ürünle artırılmış gerçeklik vasıtasıyla
etkileşim yapmak, dönüşüm oranını
yüzde 94 artırıyor.
Artırılmış gerçeklik, markalar
için tüketiciye daha sürükleyici bir
alışveriş deneyimi sunabilme fırsatı
yaratıyor. Moda markaları artırılmış
gerçeklik teknolojisini kullanıcı
deneyimini geliştirmek için kullanıyor.
Kullanıcılar sesleriyle filtreleri
kontrol edebiliyor, istedikleri rengi
seçip yine Snap üzerinden ürün satın
alabiliyorlar. Mesela Gucci Snapchat
üzerinden tüketicilere ayakkabı
deneyebilme ve satın alma fırsatını
sunarak 19 milyon kullanıcıya erişti.
American Eagle ise bir sanal pop-up
mağazası kurarak satışlardan 2 milyon
dolar gelir elde etti.
CANLI YAYINDA
6 ALIŞVERİŞ GÜNDEMDE
Facebook CCO’su Mark
D’Arcy, pandeminin 10 yıllık dijitalleşmeyi
altı ayda getirdiğini belirterek en
büyük değişimin perakende ve e-ticaret
sektörlerinde olduğunu vurguladı.
D’Arcy’ye göre global canlı yayında
alışveriş pazarının, 2023’e kadar 500
milyar dolarlık bir potansiyel yaratması
bekleniyor. Asya pazarlarında zaten
popüler olan akım, Batı’da da yükselmeye
başlıyor. Influencer pazarlamasının
büyümesi, video tüketiminin ve
e-ticaret harcamalarının artması da bu
trendi yükselişini destekliyor. ■
Temmuz-Ağustos 2021 113
YARATICILIK
Grand
Prix yarışı
Cannes Lions
Uluslararası
Yaratıcılık
Festivali’nde bu
yıl Grand Prix’ler,
Covid-19’un yarattığı
etki de dahil olmak
üzere, çoğunlukla
toplumsal cinsiyet
eşitliğini, yaratıcı
veri kullanımını,
gezegenin
sürdürülebilirliğini
ve kültürel tabuları
yıkmayı ön plana
çıkarıyordu.
u GÖNÜL HADIMLI
Loop
annes Lions Grand Prix’leri
bu yıl toplam dokuz ana
C
kategoride ve 30 başlıkta
değerlendirilirken; şimdiye
kadar toplam 25 Grand Prix dağıtıldı.
Cannes Lions bu yıl Türkiye için de
parlak sonuçlar ortaya koydu. Dergimizin
baskı gününe dek, TBWA\Istanbul’un
hazırladığı Görünmez Dilekçeler
1 Altın, 2 Gümüş ve 2 Bronz Aslan’ın
sahibi olurken; Havas Türkiye’nin Reckitt
için hayata geçirdiği Su Endeksi 1
Bronz Aslan’ı kucakladı.
VERİ, VERİ, VERİ
Pakistan’daki 60 milyon kimliksiz
vatandaş için dijital bir doğum kayıt
sistemi oluşturan Telenor Pakistan’ın
“Naming the Invisible by Digital Birth
Registration” işi, Mobile Lions Grand
Prix’siyle ödüllendirilirken, veri kullanımını
öne çıkaran işlerden yalnızca
birisiydi.
Direct Lions Grand Prix’sini evine
götüren ve İngiltere liginin en alt
sıradaki takımlarından Stevenage’a
sponsor olarak, FIFA oyununda futbolcuların
formalarında logosuna yer
veren Burger King’in, David Madrid
imzalı Stevenage Challenge işi de veri
kullanımı ve teknolojiye yaptığı vurguyla
öne çıktı. Yine veri kullanımıyla
çocuklardaki konuşma ses bozukluklarını
müzik kullanarak eğlenceli
bir yolla tedavi etme gayesi güden ve
Rothco tarafından yapılan Warner
Bros - Saylist ise Creative Data Lions
Grand Prix’sini aldı.
Central Office of Public Interest için
AMV BBDO London tarafından hayata
Sickbeats
Courage is Beautiful
geçirilen ve Lions Health Grand Prix’sini
kucaklayan iş ise, hava kirliliğinin
verdiği zararlar için hükümeti aksiyon
almaya çağıran adresspollution.org idi.
COVID ÇARPANI
Ünlü bir bira markası ve Publicis İtalya
imzalı Shutter Ads, kapanan barların
kepenklerini bir açıkhava mecrasına
dönüştürerek Outdoor Grand Prix’sini
almayı başardı. Ogilvy London imzalı
ve sağlık çalışanlarının yüzlerindeki
maske izlerine odaklanarak Print&-
Publishing’de bir ve aynı zamanda
Craft – Industry Craft’ta üç ayrı Grand
Prix’yi kucaklayan “Courage is Beautiful”
öne çıkan işlerdendi.
Epic Games Fortnite üzerinde
düzenlenen ve Travis Scott’un performans
sergilediği, 45,8 milyon kez
izlenen dijital etkinlik Astronomical,
bu dönemde dijitalin birleştirici gücüne
vurgu yaparak Digital Craft Grand
Prix’yi evine götürdü.
Entertainment Lions for Music
Grand Prix’si ise, bu yıl gerçekleştiri-
114 MediaCat
lemeyen Pride Parade için Brezilya’nın
ünlü LGBTQIA+ idollerinden Gloria
Groove ile işbirliği yapan Gut Sao Paulo
tarafından Mervado Livre için
imza atılan Feed Parade’ın oldu. The
Big Issue ve LinkedIn için FCB Inferno
London imzalı Raising Profiles; evleri
olmayan ve The Big Issue dergisini
dağıtarak hayatlarını kazanan bireylerin
bir ağ oluşturarak, yaptıkları işe
LinkedIn üzerinden devam etmelerini
sağlarken, kampanya Creative eCommerce
Grand Prix’sine uzandı.
VE TOPLUMSAL CİNSİYET…
Radio&Audio Lions ve Health- Pharma
Lions’tan birer adet olmak üzere
toplam iki Grand Prix’yi evine götüren
FCB Global imzalı SickBeats, çocuklardaki
Kistik Fibrozis hastalığında
kullanılan havayolu temizleme tedavisinde,
müzik dalgaları yayan bir terapi
yeleği oluşturdu. Innovation kategorisinin
Grand Prix’sini kucaklayan iş ise
Wunderman Thompson Buenos Aires
imzalı, Unilever’in engelli bireylerin
kullanımı için piyasaya sürdüğü yeni
deodorantı için gerçekleştirilen kampanya
oldu.
Film Craft Grand Prix’si ise, Chelsea
Pictures ve AMV BBDO London
imzalı olup, Libresse için hayata geçirilen
ve rahmin bir insan vücudundaki
gerçek hikâyesini çarpıcı bir şekilde anlatan
Wombstrories’in oldu. Toplumda
tiksintiyle bakılan durumları, kadınlardan
topladığı hikâyelerle yansıtarak
yeni bir veri toplama yöntemi ortaya
koyan #Wombpainstories, Health &
Wellness kategorisinden de bir Grand
Prix’yle ödüllendirildi.
v
Cannes Lions
Grand Prix'leri
bu yıl dokuz
ana kategoride
ve 30 başlıkta
değerlendirilirken,
şimdiye kadar 25
Grand Prix dağıtıldı.
Bu yıl, Türkiye
için de sevindirici
haberler getirdi.
Toplumsal cinsiyet eşitliğine ve kadın
vücudu üzerindeki tabulara vurgu
yapan bir diğer iş de PR Lions Grand
Prix’siyle ödüllendirilen ve meme kanserinde
farkındalık yaratmayı amaçlayan
Spinneys and the Lebanese Breast
Cancer Foundation için hayata geçirilen
The Bread Exam oldu.
Sinyi Realty için Dentsu McGrayy-
#Wombpainstories
Bowen tarafından yapılan ve ülkedeki
düşen evlilik oranlarını, dolayısıyla da
ev sahipliği oranlarını artırmayı, bir
genç kızın güven dolu hikâyesi üzerinden
anlatan “In Love We Trust” çalışması
Enteirtainment Lions’tan Grand
Prix’yi evine götüren iş oldu.
Salla 2032
ÇEVRE BAŞROLDE
2032’nin iklim değişikliği için çok
önemli bir yıl olduğuna, dünyanın en
soğuk ülkelerinin 2032 Yaz Olimpiyatları
için uygun bir ekosistem sağlayacağı
fikriyle vurgu yapan Afrika DDB Sao
Paulo imzalı Salla 2032 ise Entertainment
Lions for Sport Grand Prix’sini
kucakladı.
Giysilerin yüzde 87’sinin sonunun
çöplükler olduğuna vurgu yapan H&M,
dünyadaki ilk mağaza içi geri dönüşüm
sistemini kurarak, herhangi bir boyaya
ya da suya ihtiyaç olmaksızın eski giysileri
sekiz adımda yeni baştan yarattı.
AKQA Stockholm imzalı “Looop”, markaya
Communication kategorisinde
Design Grand Prix’sini kucaklattı.
Experience kategorisinde Brand
Experience and Activation Lions
Grand Prix’sini kucaklayan, McCann
New York imzası taşıyan ve bireylerin
kendi seçtikleri isimleri kullanmalarına
izin veren yeni kart Mastercard -
True Name işi oldu. Creative Business
Transformation Lions Grand Prix’si
ise Marcel Paris imzası taşıyan Carrefour’un
ekolojik dönüşüme vurgu yapan
Act for Good işi oldu.
Nike’ın yankı uyandıran, insanların
kendi ayakkabılarını yaktığı videolarını
izlediğimiz ve tüketicileri kalıpların
dışında düşünmeye sevk eden
Crazy Dreams işi sürpriz olmayan bir
şekilde Creative Effectiveness Lions’ı
evine götürdü. Goodby Silverstein &
Partners San Fransisco imzalı Can’t
Touch This işi, Super Bowl zamanı
Cheetos’un tüketicileriyle etkileşim
kurarak yeni popcorn ürününün tanıtımını
yapmıştı. Creative Strategy Lions
Grand Prix’sini de eve götürmeyi
başardı.
GEORGE FLOYD’UN ARDINDAN
George Floyd’un öldürülmesi, tüm
dünyada ırkçılığa karşı yeniden ayaklanmalara
neden oldu. City of Chicago
için FCB Chicago tarafından hayata geçirilen
Board of Change, Media Lions
Grand Prix’sini kucaklamakla kalmadı,
ABD seçimi öncesi pankartlarla verdiği
mesajın tüm dünyaya yayılmasını sağladı.
Reddit’in Super Bowl işi sosyal
medyada da çok ses getirmişti. Super
Bowl reklamlarının pahalılığına vurgu
yapan marka, tüm yılın pazarlama
bütçesini beş saniyelik bir spot satın almaya
harcadığını ama insanların kendi
mesajlarını ücretsiz olarak yayabilecekleri
alanın kendi mecrası olduğunu
vurgulan işiyle Social & Influencer Lions
Grand Prix’sini kucakladı. ■
Temmuz-Ağustos 2021 115
YARATICILIK
Felis Kampanyalar
HAZ PEŞİNDE BİR MACERA – Magnum
REKLAMVEREN: Unilever / Magnum
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Hülya Toptaş
REKLAMVEREN YETKILILERI: Toloy Tanrıdağlı, Eser
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Depo Film
Lapanta, İrem Şancı, Helin Tural
YÖNETMEN: Thor Saevarsson
REKLAM AJANSI: MullenLowe İstanbul
GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Baldur Eythorsson
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Berkay Özay
MÜZIK: FFW
KREATIF EKIP: Nadir Aydın, Ezgi Tanyeri
POST PRODÜKSIYON: İmaj Yapım
STRATEJIK PLANLAMA: Yusuf Muslubaş, Alper Çetik PR AJANSI: Golin
MÜŞTERI İLIŞKILERI: Ceyda Coşkun, Tais Berberyan, ÜNLÜ YÖNETIM ŞIRKETI: Portal Rights Management
Sena Gürtuğ
(PRM)
PEPSİ ÇOK OKEY – Pepsi
REKLAMVEREN: PepsiCo / Pepsi
REKLAMVEREN YETKILILERI: Aslı Önder, Tansu Çimitay, Selin
Hasegeli, Çağla Akyüz, Selda Öztürk
REKLAM AJANSI: Titrifikir
KREATIF EKIP LIDERI: Tuba Atilla, Mert Demirhan, Can
Demir, Emre Gökdemir, Andaç Erkök
KREATIF EKIP: Bertuğ Vural, Murat Küçükada, Semi Yaes,
Gökhan Tosun
MARKA EKIBI: Dilek Sezen, Melis Tüzmen, Taner Aykut,
Ece Aydınalp
STRATEJIK PLANLAMA EKIBI: Kerem Sabuncu, Merve
Oynargül
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Tuğse Gökhan
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: 25 Film
YÖNETMEN: Ali Taner Baltacı
POST PRODÜKSIYON: 1000 Volt
KULLANILAN MECRALAR: Televizyon, dijital
VESTELCELL SEBEPLER – Vestel
REKLAMVEREN: Vestel
REKLAMVEREN YETKILILERI: Duygu Badem Uylukçuoğlu, Feza
Turunçoğlu, Osman Badur, Serkan Han, Cansu Yıldırım,
Deniz Demir Artukoğlu, Neslişah Şen, Özgecan Akbulut,
Beyza Demirci
REKLAM AJANSI: Concept
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Kerem Özkut
KREATIF DIREKTÖR: Deniz Ergin
KREATIF GRUP BAŞKANI: Berat Kösemen
KREATIF EKIP: Emirhan Dilege, Şeyma Şenol, Furkan Yaman,
Köksal Karabulut, Burcu Bıyıklı
GRAFIKER: Mehmet Ögec
MÜŞTERI İLIŞKILERI DIREKTÖRÜ: Barış Alemdar
MÜŞTERI İLIŞKILERI: Özlem Najdi, Serap Balaban,Gizem
Pelivan
STRATEJIK PLANLAMA: Onur Aydın, Şelale Mısırdalı
AJANS PRODÜKTÖRLERI: Mert Turan, Hilal Kınalıada
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Yapar İstanbul
YÖNETMENLER: Sedat Dündar & Umut Dizdar
MÜZIK: FFW
POST PRODÜKSIYON: IPD
MACERASIZ ALIŞVERİŞ İYZİCO’DA – iyzico
REKLAMVEREN: iyzico
REKLAMVEREN YETKILILERI: Murat Büyükkucak, Selin Mete,
Mustafa Güler
REKLAM AJANSI: Punch BBDO
CCO: Ali Musa Paça
KREATIF DIREKTÖRLER: Mert Şentürk, Erçin Sadıkoğlu
KREATIF EKIP LIDERI: Sanlı Kayabölen
REKLAM YAZARI: Emre Ünaylı
ART DIREKTÖR: Aslı Filis, Selahattin Özdemir
STRATEJI: Beliz Atalay
GENEL MÜDÜR YARDIMCISI: Gülin Erdoğan
MÜŞTERI İLIŞKILERI: Esra Belsan, Sevinç Aydın
PRODÜKTÖR: Aslı Aykut
GRAFIKER: Ozan Küme
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Octopus
116 MediaCat
YARATICILIK
YAZIN RİTMİNİ YÜKSELT – Coca-Cola
REKLAMVEREN: The Coca-Cola Company
GLOBAL REKLAM AJANSI: GUT - Argentina
SÖZ: Ekin Beril & Anıl Piyancı & Edis
REKLAM AJANSI: Ogilvy İstanbul
MÜZIK: Ekin Beril & Anıl Piyancı
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Selim Ünlüsoy
MÜZIK YAPIM: Jingle House
HEAD OF ADVERTISING: Murat Derman
MÜZIK PRODÜKTÖRÜ: Ömer Ahunbay
KREATIF GRUP LIDERLERI: Mehmet Demirel, Tolga Sirkeci
MÜZIK DÜZENLEME: Uğurcan Sezen
METIN YAZARI: Osman Turan Barbarosoğlu
PROJE YÖNETIMI: Zeynep Nazikioğlu, Banu Göksever
GRAFIK OPERATÖR: Murat Boduroğlu
ÜNLÜ VE TELIF YÖNETIMI: Som Entertainment Communications
MÜŞTERI İLIŞKILERI: Emine Sarpyener Tonguç, Sevil Polat
MEDYA SATIN ALMA AJANSI: Carat Turkey
PRODÜKSIYON: Gülşah Batıbeki, Can Aran
PR AJANSI: Golin İstanbul
HOW TO EAT SUNFLOWER SEEDS? – Tadım
REKLAMVEREN: Tadım
REKLAMVEREN TEMSILCILERI: Karin Vonoetinger, Tunahan Kafa,
Azer Güneş, Sena Şahbudak
REKLAMVEREN DIJITAL TEMSILCILERI: Karin Vonoetinger, Tunahan
Kafa, Azer Güneş, Sena Şahbudak
REKLAM AJANSI: Serdesin
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR & KURUCU: Serhat Bayram
AJANS BAŞKANI: Zeynep Çamcı
KREATIF DIREKTÖR: Hasan Tuna Balkan
KREATIF GRUP LIDERI: Nevzat Özenmiş
KREATIF GRUP: Zülal Işılga, Şeyma Şimşir, Hande Rodoplu,
İlknur Çoşkuntuna, Kutay Savut, Salih Bozcu, Emre Kaptan,
GOLÜN EN İYİSİ YUSUF’TAN, YEMEĞİN EN İYİSİ
YEMEKSEPETİ’NDEN – Yemeksepeti
REKLAMVEREN: Yemeksepeti
REKLAMVEREN YETKILILERI: Barış Sönmez, Okan Erol, Ergin
Güngör, Ece Karadeniz Bayar
REKLAM AJANSI: TBWA\Istanbul
CSO: Toygun Yılmazer
CCO: İlkay Gürpınar
YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Volkan Karakaşoğlu
KREATIF DIREKTÖR: Mesut Koçarslan, Serdar Güngör
ART DIREKTÖR: Ali Harun Sevinç
AJANS PRODÜKTÖRÜ: Volkan Alkan
STRATEJIK PLANLAMA: Özgün Özkalay, Suphi Sarıgöllü, Buket
Köse
GENEL MÜDÜR YARDIMCISI: Tuğyan Çelik
MARKA EKIBI: Ender Orfanlı, Ceren Çalıkuşu, Sıla Danacı
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Public Film
YÖNETMEN: Tolga Karaçelik
CAST: Yusuf Yazıcı, Sinan Kara
MÜZIK: Jingle House
OH BE PROFİLO VARMIŞ – Profilo
REKLAMVEREN: Profilo
REKLAMVEREN TEMSILCILERI: Zeynep Cebeci, Ahu Çorbacıoğlu
REKLAM AJANSI: Tribal Worldwide İstanbul
AJANS BAŞKANI VE YÖNETICI KREATIF DIREKTÖR: Arda Erdik
KREATIF DIREKTÖR: Güldeniz Şeşen
KREATIF EKIP: Özlem Özel, Zeynep Ordu, Burcu Tatari Aslan,
Alp Aktaş, Gizem Kara
MÜŞTERI İLIŞKILERI GRUP DIREKTÖRÜ: Pelin Önal
MÜŞTERI İLIŞKILERI: Uğur Ekmekçiler, Aydan Kibar, Sedef
Kömürcü
İlkay Kocahaliloğulları, Cansu Hocaoğlu, Gamze Kutlu, Emre
Özbey, Baran Özen, Suat Demiriz, Batuhan Emre Reis
MARKA YÖNETICILERI: Buket Aybek, İrem Aydoğan, Damla
Kızıltan
STRATEJIK PLANLAMA: Serhat Bayram
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: Autonomy
YÖNETMEN: Autonomy
YAPIMCI: Burhan Şınlak
GÖRÜNTÜ YÖNETMENI: Tuğrul Kurban
MÜZISYEN / MÜZIK PRODÜKSIYON: Opus
MÜZISYEN: Tolga Türünz, Mehmet Yaranona
STRATEJIK PLANLAMA DIREKTÖRÜ: Ceren Şehitoğlu
DIŞ SES: Nüvit Candaner
MEDYA PLANLAMA: OMD
STRATEJIK PLANLAMA: Elif Öven, Ecemnaz Kaya
SOSYAL MEDYA: İklim Suaşan, Buse Ertman
GRAFIKER: Derya Bolluk
AJANS PRODÜKSIYON EKIBI: Gülengül Soytürk, Baran Saraç,
Zeynep Tanyeli
PRODÜKSIYON ŞIRKETI: 25Film
YÖNETMEN: Ali Taner Baltacı
MÜZIK: Persenk
FOTOĞRAF: Erbil Balta
118 MediaCat
YARATICILIK
#ofotoğrafınhikâyesi
Güldeniz’in arşivinden
Güldeniz Şeşen Bilginer
TRIBAL WORLDWIDE ISTANBUL, KREATİF DİREKTÖR
2010
Anılara daldığımız #ofotoğrafınhikâyesi serisinde bu
ay Güldeniz Şeşen Bilginer’in geçmişinde yolculuğa
çıkıyoruz. Cannes’dan Tarabya’ya uzanan bu seçkide,
geçtiğimiz 10 yılın gurur ve dostlukla bezeli hatıraları yer
alıyor.
2011
İYIGÜNDEKÖTÜGÜNDE.JPEG
ALAMETIFARIKA TOPLANTI ODASI
Yine bir gün Serdar sette senaryoyu
değiştirmiş.
Tek günde aynı filmin dört farklı
versiyonunu çekmişiz. Hem de bir
ünlüyle.
Akşamına kendisine veryansın
etmeye gitmişiz, ders dinliyoruz.
Bereli ben, yanımdaki de filmi
birlikte yazdığımız Can Bilginer.
O zamanlar henüz evlenmemişiz.
Ama daha o zamandan “iyi günde,
kötü günde” demişiz.
ASBAYRAKLARI.JPEG
CANNES PALAIS DES FESTIVALS
Cannes Young Lions’ta Film kategorisinde yarışırken.
Fotoğrafı çeken de o zaman yarışmaya birlikte
katıldığım Berat Pekmezci.
Önemli olan yarışmak ve roze içmekti.
2020
2012
BÜYÜDÜMBÜYÜDÜM.JPEG
ZEKERIYAKÖY
O dönem çok ses getiren Pınar Süt
Büyüdüm kampanyamın küçük
yıldızları.
Sunumlarından çekimine birçok
aşamasıyla beni de büyüten bir iş
olmuştu.
ULTRAEKIP.JPEG
TARABYA
Bu fotoğraftaki tüm ekibin yolu bir zamanlar Ajans
Ultra’dan geçti.
Yıllar sonra aynı ekip Tribal’da birlikte çalışıyoruz.
Bu uzun birlikteliği Hakkı Mısırlıoğlu’nun evinde yad
ettiğimiz bir akşamdan…
120 MediaCat
mediacat.com digitalage.com.tr
İŞTE YETENEKLERİN VE
FIRSATLARIN
BULUŞMA NOKTASI
Deneyimli bir profesyonel mi arıyorsunuz? Kariyerinizde sıçrama yapacak bir fırsat mı gözlüyorsunuz?
Yeni yeteneklere mi ihtiyacınız var? Aradığınız MediaCat ve Digital Age Kariyer Merkezlerinde!
mediacat.com
digitalage.com.tr
Tel: (0212) 282 26 40
reklam@kapital.com.tr