25.08.2021 Views

İstikbal Dergi Ağustos 2021

Eskişehir'in en çok okunan gazetesi İstikbal Gazetesi'nin aylık yayını olan İstikbal Dergi Ağustos 2021 sayısı yayımlandı..

Eskişehir'in en çok okunan gazetesi İstikbal Gazetesi'nin aylık yayını olan İstikbal Dergi Ağustos 2021 sayısı yayımlandı..

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

L İ D E R G A Z E T E E S K İ Ş E H İ R ’ İ N S E S İ

DERGİ

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR AYLIK iŞ, SiYASET, SPOR ve YAŞAM DERGiSi Sayı: AĞUSTOS 2021

Büyükşehir’den

ilçelere

dev hizmet

Odunpazarı’dan

bir kreş daha

“Altın

ayaklar”:

bir vefa

projesi

Es-Es’i 2021/2022

Sezonu Fikstürü




t

Eskişehir’de Su ve

Deprem Üzerine 8’de

16’da

t

Onların görevi

hayatları

kurtarmak

t20’de

Sonbahar’da saçlar

küllü renk,

gözler ise

rengarenk

olacak t20’da

EDiTöR

Murat Taşkın

Trafik denilince...

-Çevre yolları daha kapsamlı düşünülse, trafik bu

kadar sıkışık olmazdı.

-Tramvay hatları ilk başta planlanırken daha özenli

davranılsaydı, Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.

-Atatürk Caddesi’nin devamını Gar binası, Ali Fuat

Güven Caddesi’nin devamını Tülomsaş duvarı kesmeseydi,

trafik bu kadar sıkışık olmazdı.

-Şehir merkezi dışına taşınan resmi kurumların yerine

bir başka resmi kurumu getirip koymasaydınız, trafik

bu kadar sıkışık olmazdı.

-Otoparkların yapımı biraz daha fazla olsaydı, trafik

bu kadar sıkışmazdı.

-Trafiğin en yoğun caddeleri üzerinde araç park etmelerine

müsaade edilmeseydi (Hala ediliyor), trafik bu

kadar sıkışık olmazdı.

-Kızılcıklı’nın devamında ki Seylap Sokak’ta istimlak’la

yolun genişletilmesine mahkeme "Dur" demeseydi,

Trafik bu kadar sıkışık olmazdı.

-AVM ler getirip şehrin ortasına konulmasıydı, trafik

bu denli sıkışık olmazdı.

-Şehir merkezinde birbirine bu kadar yakın ışık olmasaydı,

trafik bu kadar sıkışık olmazdı.

-Adliyeyi getirip şehir merkezine, Kültür Merkezini

de getirip tam karşısına koymasaydınız, trafik bu kadar

sıkışmazdı.

Bu örnekleri daha da çoğaltmanız mümkün.

Ve biz bu örnekleri yaklaşık 5 yıldır hemen her gün

yazıyor ve "Önlem alınmazsa bu trafik ilerde işin içinden

çıkılmaz bir hale gelecek" diyoruz.

Galiba o günler gelmek üzere…

Türkiye Süper

Ligi 2021/2022

Sezonu

Tahminleri t40’da

4

GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : AĞUSTOS 2021

UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA

Sahibi : Burak TÜRKMEN

Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN

Gazete, Haber ve Reklam :

Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR

Tel & Faks : 0.222. 220 19 01 - 220 19 06

e-mail : haber@istikbalgazetesi. com

Baskı :

ÖNKA OFSET BASIM ve MATBAACILIK HİZMETLERİ

Zübeyde Hanım Mah. Sebze Bahçeleri Cad. No: 80

İSKİTLER 06070 ALTINDAĞ/ANKARA

Tel: 0.850 346 26 86 / 0.312. 384 26 85 - 384 26 86

e-posta : onkamatbaa@gmail.com


ESOGÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Erben

Aşı karşıtlığının hiçbir

bilimsel gerekçesi yok!

ESKİŞEHİR (İHA) - Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde

(ESOGÜ) düzenlenen programda aşı

karşıtı kesim konuşulurken, aşı karşıtlığının

hiçbir bilimsel gerekçesi bulunmadığı vurgulandı.

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi

Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji

Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Nurettin

Erben, ESOGÜ Kurumsal İletişim Uygulama ve

Araştırma Merkezi Medya Biriminin hazırladığı

ESOGÜ Gündem Programı’nda aşı karşıtlığının

hiçbir bilimsel gerekçesi bulunmadığını söyledi.

Korona virüs aşılarının hiçbir yan etkisinin

öldürücü ya da hasar bırakıcı olmadığını vurgulayarak

herkesi aşılanmaya, aşılarını tamamlamaya

çağırdı. “Herkesin aşılanmasını istiyoruz”

dedi.

“Aşı karşıtlığının kesinlikle hiçbir bilimsel

kanıtı yok”

Prof. Dr. Erben aşı karşıtlığının tüm dünyada

olduğu gibi ülkemizde de pandeminin

sonlanması açısından büyük bir sorun olarak

karşımıza çıktığını belirterek şöyle konuştu:

“Aşı karşıtları propaganda yaparak toplumun bir

kesimini etkileyerek aşı olunmasını geciktirmekte

veya aşı olunmamasına neden

olmaktadırlar. Aşı karşıtlığı ekonomik, kültürel,

siyasi, dini, felsefi, özgürlüklerin kısıtlanması,

otoriteye güvensizlik ya da alternatif tıp yöntemlerine

inanmak gibi nedenlerden kaynaklanabilir.

Genelde aşı karşıtı olan kişiler, Korona

virüs diye bir

hastalığın olmadığını,

aşıların etkisiz

olduğunu, aşıların çok

ciddi ölümcül yan etkileri

olabildiğini öne

sürebiliyorlar; uzun

dönem yan etkilerinin

bilinmediğinden

dolayı aşı olunmaması

gerektiğini söylüyorlar.

Aşı yan etkisi

olarak kısırlıkla

karşılaşılabileceğini,

çip takılıp insanların robot gibi yönetilebileceği

gibi çeşitli, kesinlikle bilimsel kanıtı olmayan ve

hiçbir zaman gösterilmemiş savlarla ortaya

çıkmaktadırlar.”

“Aşılamadan sonra hastalığa yakalanma

oranı ve yatan hasta sayısı düştü”

Prof. Dr. Erben, korona virüsün ilk günlerinden

günümüze çok yol kat edildiğini belirterek,

“Aşının etkinliği bilinmekte şöyle ki, birçok bilimsel

çalışma yapıldı ve bu aşıların ne kadar

oranda koruduğunu biliyoruz zaten. Bunu gündelik

hayatımızda da gözlemliyoruz. Şöyle ki pandeminin

erken döneminde sağlık çalışanları

arasında Korona virüsü hastalığına yakalanma

sıklığı oldukça yüksekken, günümüzde bu oran

oldukça düştü, bu da aşılanma ile sağlandı. Yine

hastaneye yatan hastalara baktığımızda pandemi

başlangıcında ağır hastalar genelde yaşlı hastalarken

ki aşılamada öncelik bu gruba

verildiğinden dolayı, günümüzde yatan yaşlı

hastaların daha az olduğunu görebiliyoruz” dedi.

"Yan etkinin görülme süresi 2 ay"

Aşının yan etki profilini de

değerlendiren Prof. Dr. Erben, sıklıkla

sorulan soruları şöyle cevapladı:

“Uzun dönem yan etkilerle ilişkili

olarak belki aşılar ilk kullanım onayı

aldıklarında böyle bir kaygı olabilirdi,

ama günümüzde artık milyonlarca

hatta milyarlarca doz

aşı yapıldı. Genelde biz bir

aşının yan etkisini ilk iki ay

içinde görürüz, bu iki ay

içinde yan etki

gelişmezse ondan sonra

beklemeyiz. Bu kadar

çok doz aşı

yapıldıktan sonra

bununla ilişkili de yan etkiler beklememekteyiz.

Gebelerde aşının ciddi sorunlara neden

olabileceği söyleniyor. Aşıların hemen hemen

hepsinde gösterildi, gebeliğin ikinci ya da üçüncü

üç aylık döneminde ya da emziren annelerin

aşılanmasında herhangi bir olumsuz etki yok,

hatta şunu söyleyebiliriz, eğer anne aşılanmışsa,

bağışıksa koruyucu antikorların bebeğe de geçip

bebeği de koruma şansı var. Nörolojik yan etki,

beyin hasarına neden olan yan etki şimdiye

kadar bildirilmedi. Ayrıca şimdiye kadar hiçbir

aşının kısırlık yaptığı da gösterilmemiştir.”

“Kalp kası tutulumu kendiliğinden geçiyor”

Küçük çaplı görülebilen bazı yan etkilerin

kendiliğinden geçebileceğini belirten Prof. Dr.

Erben, “Kalp kası tutulumundan bahsediliyor, bir

miktar kalp kası tutulumunun sıkılığı ile BioN-

Tech aşısı yapıldıktan sonra karşılaşabiliyoruz.

Özellikle 25 yaşın altında olan kişilerde çok nadir

olarak karşımıza çıkabiliyor, ama bir ölümcül ya

da ciddi sekel bırakan bir yan etki değildir.

Genelde aşılamadan 1 hafta sonra ortaya çıkıp 1

hafta içinde kendini sınırlayıp hiçbir tedavi vermeksizin

kendi kendine iyileşen bir yan etki;

ciddi bir yan etki olarak karşımıza çıkmıyor. Eğer

korona virüs geçirirsek o zaman gerçekten kalp

kasında ciddi bir hasar ve kalıcı etkiler olabiliyor

ama aşı ile böyle bir durum söz konusu değil. Aşı

karşıtlığının ya da aşı kararsızlığının önemli bir

nedeni de alerjik reaksiyon riski. Tüm aşılarda

alerjik reaksiyon riski vardır, özellikle ‘BioNTech’

yapımında bir miktar daha sık görebiliyoruz. Aşı

yapıldıktan sonra ilk 15 dakika, en fazla 30

dakika içerisinde ciddi yan etki bulgusu ortaya

çıkar. O nedenle aşılanmanın hastane ortamında

olmasını istiyoruz, hemen müdahale edilmesi

anlamında. Bu da çok nadir görülüyor, şöyle

ki ülkemizde şimdiye kadar 70 milyon üzerinde

korona virüs aşısı yapıldı ama

şimdiye kadar olumsuz bir tablo ile

karşılaşılmadı. O nedenle bünyenin alerjik

olmasından dolayı aşıdan kaçınmak, aşı

olmamak doğru bir yaklaşım

değil. Gençler nasıl olsa biz

hastalığı hafif geçiriyoruz diye

aşılanmaktan kaçabilirler.

Gençlerde ölüm daha az gelişse

de hastalığı geçirince daha

ciddi sekeller kalabilir, artı

etraflarına bulaştıracaklardır”

diye konuştu.

"Toplumun yüzde 65-70’ı bağışık hale

gelmeli"

Herkesi bir an önce aşılmaya, aşılarını tamamlamaya

çağıran Prof. Dr. Erben, “Toplumun Korona

virüsten kurtulmak için yüzde 65-70’inin bağışık

hale gelmesini istiyoruz. Bunun içinde elimizdeki

en önemli silahımız aşılanma. Bu oranı

yakalayamadığımız sürece virüs ortamda

dolaşacaktır ve dolaştığı sürece de yeni varyantlar

ortaya çıkacaktır, doğal olarak. Bu varyantlar

da gittikçe aşıya karşı bir miktar daha az etkili

olacaktır. Pandemiyi bir an önce bitirmek istiyorsak

bir an önce bu bağışıklık oranını

yakalamalıyız,

aşılanma oranına

ulaşmamız gerekmekte.

Sadece pandemiyi

önlemek

olarak değil kişisel

olarak da ciddi anlamda

Korona virüs

aşısı kişilerin sağlığını

korumakta. Şöyle ki

ABD Hastalık Önleme

ve Kontrol Merkezi,

yeterli aşılama

yapıldıktan sonra

ölen hastaların %99’unun aşısız olduğunu

açıkladı. Bizim Sağlık Bakanlığımızın verilerine

göre de, tam bir aşılama yapamadık ama, yatan

hastaların %95’inin aşılama takvimini

tamamlamadıklarını, yani yüzde 95’inin aşısız

olduğu, ancak %5’inin aşılanmış olduğunu biliyoruz.

Sadece pandemiyi sonlandırmak için,

çevremizdekileri ve sevdiklerimizi korumak için

değil, kendimizi korumak için de aşılanmak

durumundayız. Önümüzde çok seçenek yok,

aşılanmalıyız, maske, mesafe, el hijyeni

kurallarına uyarak pandeminin sonlanması için

elimizden gelenleri yapmalıyız. Bu süreç uzarsa

yeni varyantlar ortaya çıkmakta ve bunlar da

süreci daha olumsuz etkileyebilmekte, onun için

bizim önerimiz herkesin aşılanması” diyerek

soru işaretleri olan vatandaşlara; aile hekimlerine,

uzman doktorlara başvurarak mevcut

hastalıklarını ve kaygılarını iletebileceklerini,

aşılanma konusunda daha ayrıntılı bilgiler alabileceklerini

hatırlatarak konuşmasını

sonlandırdı.

5


İçinde otogar, itfaiye, ulaşım birimi, tarımsal hizmetler birimi olan

merkez Çifteler’de halkın hizmetine sunuldu

Büyükşehir’den

ilçelere dev hizmet

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr.

Yılmaz Büyükerşen, 2020 yılında Çifteler’de

hizmete açılan ve içinde otogar, itfaiye, ulaşım

birimi, tarımsal hizmetler birimi, ESKİ, ESMEK

eğitim derslikleri ve çok amaçlı salonu olan

Büyükşehir Belediyesi Çifteler Hizmet Binasında

incelemelerde bulundu.

Çifteler ilçesine 2020 yılında Eskişehir Büyükşehir

Belediyesi tarafından kazandırılan hizmet binasını ziyaret

eden Başkan Büyükerşen, hizmet binasının

içerisinde bulunan otogar, itfaiye, ulaşım birimi,

tarımsal hizmetler birimi, ESKİ, ESMEK eğitim derslikleri

ve çok amaçlı salonu inceledi. Vatandaşlara

kolaylık sağlaması için çeşitli birimlerin bir araya

toplandığı komplekste, ESMEK tarafından kadınlara ve

çocuklara verilen eğitimler aralıksız sürüyor. ESMEK

atölyelerinde eğitim gören Çiftelerli kadınları da ziyaret

eden Büyükerşen, atölyelerden edindikleri bilgilerle

kadınların hem ev ekonomisine katkıda

bulunmaları hem de kadınların kendi

ekonomik özgürlüklerinin

kazandırılması konularında destek

olmayı amaçladıklarını belirtti.

Büyükşehir Belediyesi Çifteler Hizmet

Binasında yer alan birimlerdeki personeli

de ziyaret eden Eskişehir

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz

Büyükerşen, “Çifteler’de hizmete

açtığımız bu hizmet binamız ile

vatandaşlarımızın birçok ihtiyacını

karşılıyoruz. ESMEK sayesinde Çiftelerli

çocuklarımız, kadınlarımız kendilerini

geliştirebilmek için buradan

ücretsiz olarak eğitim alıyor. Çifteler

ilçesinin merkezi konumunda bulunan

kompleks içerisinde konumlanan itfaiye

birimi ile ekiplerin yangın anında

hızla müdahale edebilmesine olanak

sağlayacak. Çarşıya veya pazara çıkan

vatandaşlarımız hizmet binamızda bulunan

ESKİ biriminden kolaylıkla

abonelik, su yükleme gibi işlemlerini

hemen yapabiliyor. Çifteler ilçemizin

merkezi konumundaki kompleksimiz

hemşerilerimize hayırlı olsun” dedi.

6


Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin

çağdaş hizmetleri turistler için cazibe

noktaları olmaya devam ediyor

Eskişehir onbinlerce

misafir ağırlıyor

Eskişehir’de yaşanan modern dönüşüm,

yurt içi ve dışından binlerce turistin

güzergâhını Eskişehir’e çeviriyor. Özellikle

tatil günlerde onbinlerce turist Eskişehir’i

gezebilmek için can atıyor. Geçtiğimiz ay

geride bıraktığımız bayram tatilini de

fırsat bilen binlerce kişi, Büyükşehir

Belediyesi’nin kentin değişik

noktalarındaki hizmetlerine tam

anlamıyla akın etti.

Normalleşme kararları ile birlikte hizmete tekrar açılan

Eskişehir Hayvanat Bahçesi, Kent Müzeleri Kompleksi,

Açık Olimpik Yüzme Havuzu ve Masal Şatosu, Kurban

Bayramı tatilinde 10 binlerce ziyaretçiyi ağırladı.

Tatilleri Eskişehir'de geçirmek isteyen yerli ve yabancı

turistler Eskişehir Büyükşehir Belediyesi'nin kente

kazandırdığı merkezlere yoğun ilgi gösterdi. Her yıl on

binlerce ziyaretçiyi ağırlayan bir Büyükşehir

Belediyesi, Kent Müzeleri Kompleksi, Eskişehir Hayvanat

Bahçesi, Masal Şatosu ve Kentpark'ta bulunan

açık olimpik yüzme havuzunda toplamda yaklaşık 40

bin misafiri ağırladı. Ziyaretçilerin önünde uzun

kuyruklar oluşturduğu merkezlerde pandemi kuralları

da dikkatle uygulandı. Kapalı alanları olan merkezlerde

belirli sayıda ziyaretçi içeriye alınarak mesafe

kuralları korundu. Eskişehir'e gelerek başarılı şehircilik

uygulamalarını yerinde gördükleri için büyük mutluluk

duyduklarını belirten ziyaretçiler, başta Eskişehir

Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz

Büyükerşen olmak üzere tüm belediye personeline

Eskişehir'de güzel bir bayram tatili geçirmelerini

sağladıkları için teşekkür etti.

7


Eskişehir’de Su ve

Deprem Üzerine

Gürcan BANGER

YAZI

Yer hareketleri bağlamında Eskişehir

özeline baktığımızda; pek çok yerleşime

oranla göre daha ilginç bir

durum ortaya çıkıyor. Eskişehir, su sisteminin

özellikleri açısından ilginç bir yerleşimdir. Bir

yandan Sakarya Nehri ve Porsuk Çayı ile kolları,

diğer yandan ilin neredeyse tamamına yayılmış

termal su kaynakları ve yüzeye yakın

zemin suyu Eskişehir’i bir “su kenti” yapmaktadır.

Gerçekten yeraltı ve yer üstü suları bu

özelliği kuşkuya yer bırakmayacak ölçüde

doğrulasa da suyun sınırsız ve Eskişehir’in ‘su

zengini’ olduğunu söyleyemeyiz. Sivrihisar

bölgesinde oluşmaya başlayan obruklar ve tarımla

uğraşanların suyun azalması nedeniyle

dile gelen şikâyetleri acil afet durumunu

açıkça ortaya koyuyor.

Eskişehir; Sakarya Nehri ve Porsuk Çayı

yanında 2-10 metre arasındaki zemin suyu,

derin su kaynakları ve termal su imkânları ile

ilginç bir yer yapısına sahip… Diğer yandan il

içerisinde yer alan (ülkemizdeki diğer örneklere

göre daha az canlı olan) fay hatlarının

varlığı da eklenince bu ilginçlik birkaç kat

daha artıyor.

“Eskişehir’in Şifalı Sıcak Su Zenginliği” kitabımın

yazımı sırasında yaptığım çalışmanın

bana öğrettiği bir gerçek var: Eskişehir’in su

sistemi, bir bileşik kaplar düzenini andırır. Yapılan

araştırmalar yukarıda saydığım su kaynaklarının

neredeyse tümünün birbiri ile az ya

da çok bağlantılı ve geçişli olduğunu gösterir.

Diğer yandan yüzeye yakın zemin suyunun

varlığı, tarımda ve kullanım suyunda kuyu ve

tulumba kullanımını her dönemde yaygın kılmıştır.

Kuyular açılarak yeraltı suyunun kullanımı,

neredeyse Eskişehir’in yerleşim tarihi

kadar eskidir. Tabii, bir o kadar eski olan da,

yer altı ve yerüstü sularının kirlenmesi konusudur.

Basit olarak söylersek; Eskişehir’de 2-10

metre dolayındaki alüvyonun altındaki yüzeye

yakın su, devamla derinlerdeki kalker tabakanın

altındaki derin su olmak üzere iki su katmanı

vardır. Söz konusu yeraltı suları Porsuk

ve kolları gibi yerüstü akarsuları ile birlikte bir

bileşik su sistemi oluşturur. Eskişehir’in merkezindeki

ve taşrasındaki sıcak su kaynakları

ile değişik yörelerdeki maden suları da bu sisteme

dâhildir.

Dağlardaki kaynak suları,

yüzeye yakın yeraltı suları

ve Porsuk Çayı’nın suyu

kimyasal ve biyolojik olarak

incelendiğinde bunun büyük

bir su sistemi olduğu kolayca

görülür. Bu unsurlardan herhangi

birinde oluşan değişiklik,

sistematik olarak diğer su

kaynak ve depolarına da

yansımaktadır. Eskişehir

ilinde çevreden merkeze

doğru yeraltı suyu akıntısı

bulunduğu ve ovadaki su deposunun

bu akıntı ile beslendiği

anlaşılmaktadır.

Gözlenen odur ki; Porsuk’tan

uzaklaşıldıkça yeraltı kuyu

suları daha tatlı olmaktadır.

Bir başka deyişle; Porsuk ile

ovadaki yeraltı suları arasında

bir alışveriş bulunmaktadır.

Eskişehir’in termal su

potansiyeli de özgün su sistemi

ile yakından ilgilidir.

Sıcak termal sular yerkürenin

derinliklerinde ısınan ve kırıklar

yoluyla yüzeye ulaşan

sulardır. Eskişehir ili yüzeyine

yayılmış termal su kaynaklarının;

Porsuk Çayı,

bölgedeki faylar, zemin suyu

ve yerel yağışlar ile çok yakından

bağlantısı vardır.

Eskişehir, yukarıda özetlediklerimden de

anlaşıldığı gibi; su özellikleri açısından bir bileşik

kaplar örneğidir. Bir noktada yapılan yanlışlık,

su sisteminin bir başka yönünde açığa

çıkmaktadır. Bir başka deyişle; Sakarya Nehri,

Porsuk Çayı, zemin suyu, termal kaynaklar

veya toprakta oluşabilecek bir kirlenmenin

hızla sistemin tamamına yayılması mümkündür.

Bu değerli su kaynaklarımız için ciddi bir

risktir. Eskişehir’in bir su sistemi olması, su

kaynaklarımızın temiz tutulması ve özenle

kullanılıp korunması konusunda önemli bir

ipucudur.

Özetle; Eskişehir’de yeraltı ve yerüstü su

kaynaklarından herhangi birinin kirletilmesi,

kendiliğinden kirliliğin diğerlerine yansıması

anlamına gelmektedir. Tarımsal gübreleme,

ilaçlama veya endüstriyel atıklar dolayısıyla

oluşan toprak kirliliğinin de, Eskişehir su sistemine

yansıdığını da unutmamak gerekir.

Yeraltı suyu kirlenmesi

Temiz su, artık değerli ve kıt kaynaktır.

Eskişehir’de kuyu açarak yeraltı suyunun kul-

8


lanımındaki düzensizlik, başıboşluk ve denetimsizlik

nedeniyle bu tür suların kirlenmesi

konusuna özel bir önem vermek gerekir.

Yer altı suyunun kirlenmesinin en belirgin

nedenleri arasında kentsel ve endüstriyel atıkların

arıtma yapılmadan çevreye verilmesi

oluşturur. Eskişehir’deki su sisteminin karmaşıklığı

nedeniyle buna tarımsal ilaçların katkısını

da hatırlamak gerekir. Katısı, sıvı veya gaz

atıklar çevresel ortama verildikten sonra yerüstü

suları veya kanalizasyon sistemi aracılığıyla

toprağa ve yeraltı sularına karışır.

Eskişehir’de yeraltı suyu ve Porsuk Çayı ilişkisinin

kirliliği kolaylaştırıcı bir etkisi var.

Geçmiş yıllarda Eskişehir doğal su sistemi

ile kent kanalizasyon sisteminin sızıntıları arasında

bir ilişki olduğunu bilmekteydik. Bu

durum, başta mide ve bağırsak olmak üzere

ciddi düzeyde enfeksiyon riskini taşıyordu.

Özellikle geçmişte kullanılan beton esaslı boruların

yaptığı sızıntıların yarattığı riski konuyla

ilgili pek çok kişinin de hatırladığını

sanıyorum. Daha sonra yapılan altyapı yatırımları

ile bu riskin azaltılması mümkün oldu.

Diğer yandan Eskişehir’de yeraltı ve yer üstü

su varlığının ve kirliliğinin mevcut durumu

hakkında ilgili kamu birimlerinin vatandaşı

düzenli bilgilendirmesi de önemli bir ihtiyaçtır.

Deprem

Su yapısı deyince zemini, yerleşim zemini

deyince depremi anmadan geçmek mümkün

olmaz. Anadolu-Türk mimarisinin ilginç örneklerinden

olan evleri görmek üzere Odunpazarı

semtine her uğradığımda dikkatimi çeken bir

özellik olur. Bu; Eskişehir’de neredeyse her yıl

2-4 büyüklüğü dolayında, 1956’da olduğu gibi

6,4 büyüklüğüne ulaşabilen depremler olmasına

rağmen Odunpazarı Evleri inatla ayakta

durmaya devam edişidir.

20’nci yüzyıldaki sayısal değerlere göre

1901, 1905, 1928, 1948, 1956, 1961 yıllarında

5 dolayında veya

daha büyük depremler

olmuştur. Geleneksel

Odunpazarı Evleri’nin

bu depremlere karşı direnmesinin

muhtemel

nedenlerinden biri bu

semtteki zemin ile ilgili

olmalı.

Geleneksel ve

Yeni Mimari

Zemin özellikleri dışındaki

faktörlerden

biri, Odunpazarı semtindeki

ev yapma tekniğini

de içine alan geleneksel

Ana-

dolu-

Türk mimarisi yaklaşımıdır.

Acaba Odunpazarı Evleri’nin

depremler karşısında direngenliğinin

Anadolu’nun pek

çok yerleşiminde de var olan

mimari gelenek ile ilişkisi olabilir

mi? Gerek 1766 İstanbul

Depremi, gerekse 1688 İzmir

Depremi sonrasındaki yazılı

belgeler incelendiğinde geleneksel

tekniklere dayalı yapılaşma

yönelim olduğu

anlaşılıyor. Daha sonraki depremlere

ilişkin sonuçlara bakıldığında

ahşap iskelete

dayalı geleneksel mimarinin

depreme karşı dayanmakta

başarılı olduğu görülüyor.

Bugün betonarme ve

benzeri yaklaşımlar kullanıldığından

ahşaba dayalı geleneksel

mimarinin bazı

özellikleri unutulmuş görünüyor.

Anadolu-Türk mimarisi

konusunda ciddi çalışmalar

yapan uzmanlar bu tarzdan

alınabilecek önemli dersler

olduğunu ifade ediyorlar. Geleneksel

mimariye yansıyan

yapı ve zemin arasındaki bu

ilişki adeta tarihin içinde süzülüp

gelen deneyimin izlerini

taşıyor.

Eskişehir’in Zemini

Yapıların deprem yer kabuğuna bağlı gibi

doğal afetler karşısında ayakta kalabilmesi

açısından yerleşim yerinin zemin özellikleri

önemlidir. Özellikle yapı temelinin de yer aldığı

ilk 10 metre gibi bir kalınlığın özelliklerinin

ayrı bir önemi vardır. Eskişehir’de

yerleşim zemininin büyük bir bölümü ilk 10

metreye kadar kum,

silt ve kil karışımlarından

oluşur. Birkaç mahallede

ise zeminin killi

kum ve çakıldan oluştuğu

gözlenmiştir. Bu

tür bir zemin oluşumu,

bu zemin üzerinde yapılaşma

açısından -

deprem yönündenriskler

taşımaktadır.

Özellikle Eskişehir

Ovası açısından bakıldığında

Eskişehir’de

genelde sağlam sayılabilecek

tabakalar ancak

20-50 metre arasında

derinlikte bulunabilmektedir.

Yapılaşmayı etkileyen zemin özellikleri ve

deprem riski açısından dikkate alınması gereken

faktörlerden biri de Eskişehir’deki yer altı

suyudur. Daha doğrusu yer altı suyu seviyesinin

yüksek olması, bir başka deyişle yüzeye

olmasıdır. Sıklıkla duyduğumuz “zemin sıvılaşması

riski” kavramının altındaki oluşturucu

faktör Eskişehir yer altı suyunun bu özelliğidir.

Bu konuda edindiğim bilgilere göre Eskişehir’de

olduğu gibi yüzeye yakın bölgelerde

düzgün kalın kum tabakalarının suya doymuş

olması durumunda zeminin taşıma gücü azalmaktadır.

Böylece depremin yarattığı fiziksel

etkiler zeminin üzerindeki yapıların yıkılmasına

neden olabiliyor.

Kentin yer aldığı zeminde yaklaşık 2-10

metre arasında yer altı suyu bulmak mümkün

olmaktadır. Yine kentin merkezinde –özellikle

Çarşı Camii bölgesinde– sıcak su kaynaklarının

bulunması zemin koşullarını ve üzerindeki yapılaşmayı

taşıma açısından olumsuz etkiliyor

Küresel ısınma ve çevre kirliliği gibi sorunların

kısa vadede aşılamayacağı öngörülürse;

kullanılabilir su kaynaklarının artan

önemi bir kez daha ortaya çıkar. Ulusal düzeyde

olduğu kadar bölgesel ve yerel çerçevede

de suyun doğru ve sürdürülebilir

kullanımı ile suyun kaynaklarının kirletilmemesi

konularında eğitim ve bilinçlendirme çalışmalarına

ihtiyacımız var.

İlerleyen dönemlerde suyla ilgili büyük

sorunlar yaşamamak açısından –ki çok yakında

yaşayamaya başlayacağımız zaten anlaşılıyor–,

kent toplumu olarak Eskişehir su

sistemini çok daha iyi anlamak zorundayız.

Doğanın şartlarını ve davranışını doğru kavramadığımızda

ve doğru davranmadığımızda,

yaşam için çok değerli bir kaynağı kaybediyor

olacağız.

9


Eskişehir Sanayicisind

Sanayi Odası “ESO Akademi” Organize Sanayi Bölğesi ise Meslek Lisesi ve MEG

ESO Akademi gençleri

meslek sahibi yapacak

>>

Eskişehir’deki tüm kuruluşların, firmaların ve kendi işini kuracak girişimcilerin mesleki ihtiyaçlarını

karşılayacak, şehir sanayisine güç katacak “Eskişehir Sanayi Odası Mesleki Eğitim

Merkezi ESO-AKADEMİ’nin tanıtımı geçtiğimiz günlerde gerçekleştirildi.

Toplam yatırım bütçesi 15 Milyon

TL’yi aşan ESO-AKADEMİ,

Eskişehir’de 22-35 yaş arası meslek

sahibi olamamış veya yeni bir meslek

edinmek isteyen gençlere mesleki

eğitimler verecek.

Toplantı açılışında konuşan

ve ESO Akademi hakkında

bilgi veren Eskişehir Sanayi

Odası Başkanı Celalettin

Kesikbaş, “Sanayiciler

olarak nitelikli eleman

sorunu yaşıyoruz,

gençler de iş arıyorlar

ancak bulamıyorlar.

Sanayicimiz ve gençlerin

yaşadığı bu sorunu

ESO Akademi ile

çözüme kavuşturacağız.

Akademinin bütün makine ve

alt yapı yatırımları tamamlamış

durumda, Eylül ayı gibi de

eğitime başlamış olacak.”

dedi.

İhtiyaçlar gözetildi

Bursa Eskişehir Bilecik

Kalkınma Ajansı

(BEBKA) tarafından

desteklenen;

Eskişehir

Osmangazi

Üniversitesi,

Eskişehir Milli

Eğitim Müdürlüğü,

Eskişehir Çalışma ve

İş Kurumu

Müdürlüğü’nün ortak

olarak yer aldığı

ESO Akademi’nin Turgut Reis Mesleki

ve Teknik Anadolu Lisesi’nin içerisinde,

yaklaşık 3 bin metrekare alanda hizmet

vereceğinden bahseden Kesikbaş,

“Eskişehir sanayimizin ihtiyaçları

doğrultusunda; CNC Eğitim Bölümü,

Mekanik Atölye Bölümü, Endüstriyel

Otomasyon Bölümü, Elektrik-Elektronik

Bölümü, Endüstri 4.0 Bölümü,

STEM (Çocuklar için Fen ve

Teknoloji) Bölümü, İş Makineleri,

Forklift ve Kaynaklı İmalat

Simülasyon Bölümü gençlerimizi

bekliyor” diye konuştu.

Sanayinin yüzde 60’ına ulaşacak

ESO Akademi’nin sahip olduğu teknik

altyapı ve donanım ile Eskişehir sanayimizin

yüzde 60’lık kısmına doğrudan

hitap edebilecek bir yapıda olduğunun

bilgisini veren Kesikbaş, “Özellikle metal

ve plastik işleme alanında barındırdığı

10


en “Eğitim” hamleleri

EM Projesi ile Eskişehir’in mesleki eğitimine son derece büyük katkılar sağlıyor

CNC torna ve freze, plastik kalıp ve enjeksiyon,

fiber lazer kesim, abkant pres,

kaynaklı imalat, endüstriyel otomasyon,

elektrik-elektronik, dijital dönüşüm, PLC,

hidrolik ve pnömatik gibi makine-teçhizat

ve eğitim atölyeleri ile çok ciddi bir

ihtiyacı karşılayacak. Bununla birlikte

birçok farklı sektörde çok geniş bir yelpazede,

ihtiyaç duyulan her türlü alanı

kapsayacak şekilde eğitimler ve mesleki

yeterlilik belgelendirme hizmetleri

Eskişehir’in hizmetine sunulacak” dedi.

Meslek sahibi yapacak

Projenin işe ihtiyacı olan gençlere

duyurulmasının çok önemli olduğunu

yaptığı konuşmada vurgulayan ESO

Başkanı Kesikbaş, “ESO Akademi’nin

Eskişehirli gençlerin, özellikle iş arayan

ancak bir sebepten henüz meslek sahibi

olamayan kentimiz çocuklarının buradan

alacakları eğitim ile mesleksizlik

sorunları ortadan kalkacak. Burada

önemli olan projeyi bütün Eskişehir’e

anlatalım, bütün gençlerin buraya

gelmesi önemli, iş ve aş sahibi yapabilmemiz

açısından bu gerekli” dedi.

Özel EOSB Meslek Lisesi'ne ilgi büyük

>>

2019 yılında ilk

öğrencilerini alarak

eğitim hayatına

başlayan Özel EOSB

Mesleki ve Teknik

Anadolu Lisesi kısa

sürede Eskişehir’de

velilerin çocuklarını

en çok göndermek

istediği okullardan

biri haline geldi. Bu

yıl 9. sınıflara 390

öğrencinin alınacağı

okula şimdiden

500’ün üzerinde

başvuru oldu.

Eskişehir'de sanayicilerin talebi doğrultusunda

nitelikli eleman ihtiyacını karşılamak amacıyla

inşa edilen Özel EOSB Mesleki ve Teknik

Anadolu Lisesi kısa sürede velilerin

çocuklarını en çok göndermek istediği okullardan

biri haline geldi. "Metal Teknolojisi",

"Endüstriyel Otomasyon Teknolojileri", "Plastik

Teknolojisi", "Makine Teknolojisi" ile "Elektrik

ve Elektronik Teknolojileri" bölümlerinin yer

aldığı ve en son teknik cihazlarla donatılan

okula yoğun bir ilgi var. Bu yıl 9. sınıflarına

390 kişinin alınacağı Özel Eskişehir Organize

Sanayi Bölgesi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde

öğrenim görmek isteyen 500’ün üzerinde

öğrencinin ön başvurusu alındı.

4 yılın sonunda 1560 öğrenci mezun

edilecek

Eskişehir OSB Başkanı Nadir Küpeli, büyük

bir yatırımla kurulan Özel EOSB Mesleki ve

Teknik Anadolu Lisesi’nin Eskişehir sanayinin

geleceği ve insan gücü kaynağının

yetiştirilmesi açısından çok büyük önem

taşıdığını belirtti. Başkan Küpeli okulun kısa

sürede velilerin çocuklarını en çok göndermek

istediği okullardan biri haline gelmesinin kendilerini

mutlu ettiğini aktararak, “Eskişehir

sanayisinin uzun yıllardır ihtiyaç duyduğu

meslek lisesini 2019 hayata geçirdik. Önce

geçici binamızda, ardından da bu yıl yatırımını

tamamladığımız ve her yönüyle ülkemizde tek

ve benzersiz bu meslek lisemizde 3 ana

bölümde eğitime başladık. Geçen yıl aldığımız

öğrencilerle okulumuzun toplam öğrenci sayısı

373 kişiye çıktı. Bu yılda 9. sınıfa 390 yeni

öğrenci daha alacağız. Ve bu yıl ayrıca 2 ana

bölümü daha açıyoruz. Ön kayıtların devam

ettiği bu günlerde okulumuza velilerimizden ve

iş çevrelerinden çok büyük bir ilgi var. Şu ana

kadar bizlere 500’ün üzerinde ön başvuru

oldu. Okulumuzun bu kadar ilgi görmesi,

doğru bir iş yaptığımızı gösteriyor” dedi.

11


Başkan Küpeli okulun ilk mezunlarını cumhuriyetimizin 100.

kuruluş yılı olan 2023 yılında vermeyi planladıklarını, 4. yılın

sonunda 5 ana meslek dalında hedeflenen öğrenci sayısının

1560 kişi olduğunu söyledi.

“Eskişehir sanayisine nitelikli iş gücü kazandıracağız”

Özel EOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak

Eskişehir sanayisinin katma değerli ürün yapısının

geliştirmesine imkân sağlayacak nitelikli insan gücünü en iyi

şekilde eğitip, iş hayatına hazırlamayı amaçladıklarını

söyleyen Başkan Küpeli, “Çocuklarımız derslerinin yanı sıra

sanayi kuruluşlarında da staj yapıp üretim ortamı içinde bire

bir yer alacaklar. Derslerde ve atölyelerde gördüklerini bizzat

işletmelerde, üretim yapılan tezgahların başında birebir

uygulama imkânı bulacaklar. Okulu bitiren çocuklarımızın

her birinin birer altın bileziği olacak. Bu gençler iş aramak

için zaman harcamayacaklar. Zaten okuldan mezun olmadan

birçoğunun işi

hazır olacak.

Tüm

hazırlıklarımızı

buna göre

yapıyoruz. Buradan

yetişen

gençlerimiz

aynı zamanda

Eskişehir

sanayinin inovatif

gelişim ve

dönüşümüne

çok büyük

katkı

sağlayacaklar”

diye konuştu.

MEGEM yeni mezunlarını

iş hayatına kazandırdı

>>

Eskişehir Organize

Sanayi Bölgesi

(EOSB) bünyesinde

kurulan Mesleki Edindirme

ve Geliştirme

Merkezi (MEGEM)’de

eğitim gören 30 kursiyerden

21’i henüz

mezun olmadan iş sahibi

oldu. 'Kalite

Kontrol ve Boyutsal

Ölçüm Operatörlüğü,

CNC Tezgâh Operatörlüğü

ve Kaynak

Operatörlüğü' alanında

eğitim gören

30 kursiyerden 21’i

henüz mezun olmadan

iş sahibi oldu.

12

Eskişehir sanayisinin yüksek teknolojiye

dayalı yetişmiş, teknik ve kalifiye eleman

ihtiyacını karşılamak amacıyla Eskişehir Organize

Sanayi Bölgesi (EOSB) bünyesinde

kurulan ve mesleki eğitimler veren Mesleki

Edindirme ve Geliştirme Merkezi’nde

(MEGEM) mezuniyet heyecanı yaşandı. 320

saat süren eğitimlerin sonunda 'Kalite Kontrol

ve Boyutsal Ölçüm, CNC Tezgâh

Operatörlüğü ve Kaynak Operatörlüğü'

eğitimlerini başarıyla tamamlayan

30 kursiyere düzenlenen

törenle sertifikaları

verildi.

“Sanayimizin sizlere çok

ihtiyacı var”

Sertifika töreninde konuşan

Eskişehir OSB Başkanı

Nadir Küpeli eğitime verdikleri

öneme dikkat çekerek,

“Göreve geldiğimiz günden

beri ‘sürekli eğitim’ dedik ve

eğitime çok büyük önem

verdik. Ne mutlu ki bu

gayretlerimiz karşılıksız

kalmadı. Öğretmenlerimizin

destekleriyle hem öğrencilerimizi hem de sizler

gibi meslek sahibi edindirmeye

çalıştığımız gençlerimizi bu eğitim

kurumlarında görmek bizi gerçekten mutlu

etti. Ne mutlu ki bugün artık sizde elinde altın

bileziği olan kişilerden biri oldunuz. Sanayimizin

sizlere çok ihtiyacı var. Eskişehir

sanayimizin oldukça güçlü bir nitelikli iş gücü

var. Bu ordu sizlerle daha da güçlendi” diye

konuştu.


Eskişehir’de hangi ilden kaç kişi yaşıyor?

Hangi ilde kaç Eskişehirli yaşıyor?

Nüfusa Kayıtlı

Yüzdelik

Olduğu il Nüfus Oran

Eskişehir 508.174 60,98

Afyon 56.822 6,82

Bilecik 32,853 3,94

Ankara 19,348 2,32

Konya 19,207 2,30

Kütahya 14,771 1,77

Ağrı 11,117 1,33

Samsun 9,189 1,10

Erzurum 7,591 0,91

Bursa 6,520 0,78

Kars 6,277 0,75

İstanbul 4,717 0,57

Trabzon 4,442 0,43

Sivas 4,055 0,49

Balıkesir 3,995 0,48

Kayseri 3,870 0,46

İzmir 3,548 0,43

Van 3,499 0,42

Niğde 3,470 0,42

Çorum 3,454 0,41

Malatya 3,347 0,40

Şanlıurfa 3,288 0,39

Mersin 2,869 0,38

Sakarya 3,123 0,37

Yozgat 3,114 0,37

Bolu 3,018 0,36

Hatay 2,951 0,35

Tokat 2,912 0,35

Diyarbakır 2,906 0,35

Mardin 2,869 0,34

Manisa 2,831 0,34

Adana 2,825 0,34

Artvin 2,771 0,33

Ordu 2,741 0,33

Elazığ 2,540 0,30

Gaziantep 2,469 0,30

Isparta 2,460 0,30

Kırşehir 2,360 0,28

K.Maraş 2,317 0,28

Kırıkkale 2,236 0,27

Denizli 2,122 0,25

Aydın 2,112 0,25

Erzincan 2,022 0,24

Amasya 1,978 0,24

Muş 1,945 0,23

Zonguldak 1,861 0,22

Çankırı 1,720 0,21

Giresun 1,676 0,20

Kastamonu 1,649 0,20

Uşak 1,626 0,20

Antalya 1,586 0,19

Bayburt 1,570 0,19

Rize 1,498 0,18

Ardahan 1,460 0,18

Tekirdağ 1,452 0,17

Aksaray 1,402 0,17

Kocaeli 1,375 0,17

Nevşehir 1,330 0,16

Osmaniye 1,313 0,16

Çanakkale 1,283 0,15

Muğla 1,173 0,14

Sinop 1,170 0,14

Adıyaman 1,162 0,14

Kırklareli 1,130 0,14

Edirne 1,005 0,12

Bitlis 1,004 0,12

Iğdır 916 0,11

Burdur 903 0,11

Kilis 885 0,11

Düzce 877 0,11

Siirt 802 0,10

Tunceli 765 0,09

Karaman 755 0,09

Şırnak 750 0,09

Batman 744 0,09

Karabük 702 0,08

Gümüşhane 681 0,08

Bingöl 564 0,07

Bartın 480 0,06

Yalova 394 0,05

Hakkari 238 0,03

Eskişehir’de en çok Afyonlu, en az Hakkarili yaşarken,

Eskişehirlilerin en çok yaşadığı kent İstanbul

Eskişehir nüfusu hızla bir milyon sınırına doğru gidiyor. Nüfus potansiyeli

merkezde toplanan ender illerden birisi olan Eskişehir, sosyal ve kültürel özelliklerinin

yanı sıra bu özelliği ile de Türkiye’nin farklı illerinin başında geliyor.

Beşeri coğrafya özellikleri

arasında, kozmopolit yapısı ile

dikkat çeken Eskişehir, pek çok

kentten gelen insanı bünyesinde

yaşatıyor.

Buna rağmen Türkiye’nin en

huzurlu kenti olan, bununla birlikte

dünyanın en güvenilir şehirleri

arasında da gösterilen Eskişehir,

pek çok şehirden insanı

barındırmasına rağmen huzur ve

güveni yakalayabiliyor.

Bir araştırma şirketinin verilerine

göre ise, Eskişehir’de,

Eskişehirlilerin haricinde en çok

Afyonkarahisar’dan vatandaş

yaşıyor.Afyonkarahisar’ın Emirdağ

İlçesi’nin, Eskişehir’in bir ilçesi gibi

görülmesi ise, bu istatistiğin ortaya

çıkmasında en büyük faktör olarak

görülüyor. Emirdağlı nüfusunun bir

hayli fazla olduğu Eskişehir’de,

Afyonkarahisarlılar 56,822 kişi ile

ilk sırayı alıyor.

Afyonkarahisarlıların Eskişehir nüfusu

içindeki oranı ise 6,82.

KOMŞU İLLER TAKİPTE

Afyonkarahisar’ı takip eden iller

ise komşu iller oluyor.

Bilecik, Ankara, Konya ve

Kütahyalılar, Eskişehir’de en çok

ikamet eden diğer kentlerimizin

vatandaşları olarak dikkat çekiyor.

Eskişehir’de en az yaşayanlar ise

Hakkari nüfusuna kayıtlı olanlar.

Hakkarili vatandaşlar Eskişehir

nüfusunun ancak 0,03’ünü

oluşturuyor. Hakkari ile birlikte

Eskişehir’de en az yaşam sürenler

ise Yalova, Bartın, Bingöl ve

Gümüşhaneliler oluyor.

En çok Eskişehirli nerede yaşıyor?

Yaşam standartları bakımından Türkiye’nin örnek kentlerinden olan Eskişehir’de

yaşam süren Eskişehirliler, kentlerine ve ülkelerine değer katmayı sürdürüyor.

Bununla birlikte gittikleri yerlerde de başarıları ile isimlerinden sıkça söz ettiren

Eskişehirliler, Eskişehir’i ülkemizin tüm şehirlerinde gururla temsil ediyor.

Başarılı çalışmaları ile

Türkiye’nin pek çok yerinde isimlerinden

gururla söz ettiren

Eskişehirliler, gerek bürokraside,

gerekse özel kurumlarda geldikleri

başarılı mevkilerle de

biliniyor.

Ülkenin pek çok şehrinde çeşitli

nedenlerle yaşam süren

Eskişehirliler en çok İstanbul’da

yaşamayı tercih ediyor.

Bir araştırma şirketinin verilerine

göre en çok Eskişehirli İstanbul'da

yaşıyor.

Şirketin verilerine göre; Eskişehir

hariç en çok Eskişehirli İstanbul'da

yaşarken, bu sayı 55 bin

olarak belirlendi. İstanbul'u 45

binle Ankara, 27 binle İzmir, 18

binle Bursa, 15 binle Antalya, 14

binle Kocaeli takip ediyor.

13


Eskişehir ilkleri ile meşhur.

Yurdumuza başardığı nice ilkleri ile

büyük katkılar verdi, veriyor.

Bazılarını hepimiz biliyoruz.

İlk demiryolu fabrikası ve ilk lokomotif

Karakurt’u yaptık örneğin.

Devrim’i de herkes bilir.

Sadece şehrimizin değil, ülkemizin

de ilk milli otomobilini yaptık.

Filmlere konu oldu bu dev başarı.

Havacılık şehriyiz malum, ilk jet

moturunu ürettiğimizi de yine Eskişehir’de

yaşayan herkes bilir.

H H H

Meslektaşım Soner Yüksel ve Kaptan

Mehmet Aksoyek, bizim bilmediklerimizi

bir kitapta toparladılar.

Tam 30 büyük başarı.

Hem de öyküleri ile kitaplarına yazdılar.

Şimdilerde herkes bu kitabı edinip,

Eskişehir ile bir kez daha gurur duyuyor,

hepimiz gibi…

H H H

Gelelim şimdi asıl konumuza…

O kitaba bir ilkin daha sığdırılması

için önümüzde bir ders var.

Nasıl ki, Devrim’in yapılması için bu

şehre bir ödev verildi ve üstesinden gelindi;

Hemşehrimiz Toprak Bebek için de

şu an hepimize aynı görev sorumluluğu

düşüyor.

SMA Tip 2 Hastalığının pençesine

düşen yavrumuzun tedavisi mutlaka şart.

Bunun için büyük miktarlarda para

TOPRAK BEBEK

İÇİN DE BİR İLKİ

YAPARIZ!

gerekiyor.

Çünkü söz konusu hastalığın tedavisi

ülkemizde yapılamıyor.

Dünyanın ancak birkaç kentinde bu

hastalığa şifa veriliyor.

İşte o yüzden gereken para çok fazla

boyutta.

Bunun için tüm kentin seferber olmalı…

Bu hastalıktan muzdarip olmuş bazı

evlatlarımız, ülkemizin çeşitli yörelerinde

düzenlenen yardım kampanyaları ile

mutlu sona ulaştı.

Ülkemizin gönlü kadar kesesi de bol

olan duyarlı yurttaşlarımız, gereken meblağı

bulmayı başardı.

H H H

Yani bir seferberlikle toparlanamayacak

kadar da büyük değil o para!

İşte Eskişehir’e bu noktada düşen

sorumluluk daha da artıyor.

Biliyoruz ki, Eskişehir’de de diğer

kentlerdeki kadar hem gönlü, hem de kesesi

bol insanlar yaşıyor.

Biliyoruz ki, Toprak bebeğimizi

kendi evladı gibi gören yüzbinlerce hemşehrisi

yaşıyor.

Şundan eminiz ki, “Eskişehir, yavrusu

Toprak Bebek için elinden gelen

herşeyi yapacak.

Ve yine biliyoruz ki, Eskişehir el ele,

kol kola verip bebeğimizi tedavisi için

yurt dışına göndermeyi;

Ve aynı şekilde sağlıcakla şehrimize

dönmesini de sağlayacak.

H H H

Haydi Eskişehir, tıpkı tarihte başardığın

büyük işler gibi;

Toprak Bebeğimizin geleceğe güvenle

adımlarını atmasını sağla.

Bir sonraki ay yazacağımız yazı da;

Bizlere “Toprak bebeğimiz kurtuluyor”

yazısını yazdır.

H H H

Son olarak, bebeğimiz için Valilik

öncülüğünde başlatılan kampanyanın

bilgilerini de verelim.

Tedavi için kalan kısmın da toparlanması

için yapmanız gerekenler şunlar;

TL hesabı: TR92 0013 4000 0110

4110 8000 14

Dolar hesabı: TR49 0013 4000 0110

4110 8000 12

Euro hesabı: TR22 0013 4000 0110

4110 8000 13

DENİZBANK

ALICI: REYHAN YAVAŞ

Swift Kodu: DENITRISXXX

H H H

Ayrıca;

Turkcell ve Vodafone’dan 2690’a;

Türk Telekom Hattından da 2691’e;

“BAĞIŞ” yazıp göndererek 10 TL ile

katkıda bulunmanız da mümkün…

Emine Girgin

eminagirgin@hotmail.com

MONOTONLAŞMIŞ İLİŞKİLERİ

KURTARMANIN YOLLARI

Her ilişki, belirli bir zaman geçtikten

sonra monotonlaşmaya, ilk

günkü heyecanını kaybetmeye,

birbirini tanıma heyecanını birbirine

alışma evresine bırakmaya başlıyor. Bu

konuda yalnız olmadığınıza emin olabilirsiniz

çünkü istisnasız tüm ilişkiler

mutlaka bir duraksama döneminden

geçiyor.

İlişkide heyecanı geri getirmek bazen

yorucu olsa da ilişki bitmeden bunun

14

bir hal çaresine bakmak gerekir. Yani

ilişkiyi düzeltmenin yollarını aramadan

önce sıkıcı olmaya başlamış ilişkiyi renklendirmek

gerek. İşte monotonlaşan

ilişkiyi renklendirmenin yolları!

TUTKUYU ARTIRIN

Monotonlaşmış ilişkilerde öncelikle

tutku azalıyor. Heyecanı hep yüksek

ilişkilerde tutkununda yüksek

olduğunu görürsünüz. Ama çoğu

uzun süreli ilişkilerde heyecanın

kaybıyla birlikte çiftlerin birbirlerine

olan tutkuları da azalır.

Tutkuyu yüksek tutabilmenin tek

yolu, tensel teması arttırmaktan

geçer. İlişkinin ilk başındaki heyecanı

getirebilmek için, partnerinizle aşk

oyunları oynayabilirsiniz. Durduk

yere ona mesajlar atıp, onu bir televizyon

izlerken bir anda öpmek gibi.

Fantezi dünyanızı geliştirin.


“Ya elim al

Kaldır beni.

Ya vaslına erdir beni

Çok ağlattın, güldür beni

Gel gör beni aşk neyledi”

Yunus ile hocası Taptuk

Emre arasında geçe bir hikaye

düştü aklıma:

Taptuk Emre’den ayrı geçirdiği

zaman süresince başından geçenler

sayesinde Yunus, istediği mertebeye

artık ulaştığını anlar ve mahcup bir

şekilde tekrar şeyhinin yanına döner.

Önce şeyhine kendisini affettirmek

için karısıyla görüşür.

Karısı ona “Bilirsin gözleri görmez,

sen kapının eşiğine yat. O

sabah namazına kalktığında ayağı

sana dokunur. Bu kim diye bana

sorar. Ben de Yunus, derim. Eğer

hangi Yunus derse ses çıkarmadan

çek git. Yok, eğer bizim Yunus mu

derse, kalk şeyhinin eline sarıl” der.

Şeyhinin karısının dediğini

yapan Yunus’a şeyhi: “ Bizim Yunus

mu?” diye cevap verince Yunus kalkar

ve şeyhinin ellerine sarılır.

İşte o zaman Yunus olur “Bizim

Yunus…”

Peki, benim gönlümde nasıl

“Bizim Yunus” oldu?

BİZİM YUNUS…

Özge Zaim

ozgezaim1@gmail.com

Acısını kalbimde hissettiğim

gün ona “Bizim Yunus” dedim.

Acısı acım gibi geldiğinde daha

yakın gördüm onu…

Şiirlerinin kalbime dokunduğunu

fark ettiğimde evet dedim evet

o bizden diye söyledim tanımayana,

felsefesini bilmeyene…

Aşk’tan kast ettiği şeyin yanıp

kül olmak olduğunu bildim.

Bilmem onun kadar yanmamdan

değildi belki ama nasıl bir ateşte

yandığını hissettim.

Çözümledim…

Bazen kendimi yorgun hissettiğimde,

çaresiz hissettiğimde, “Bizim

Yunus” dedim içimden, bir sayfasını

açtım şiirlerinden…

Rastgele…

Gönlüme “şifa” olduğunu sezdim.

“Gel gör beni aşk neyledi” derken,

hangi dertlere düştüğünü neyin

ağlamasından anladım.

Yakarışından tanıdım.

“Bizim Yunus’umuz” kolay olmadı…

Ne zaman gönlüm derde düşse

“Bizim Yunus” derim kendi kendime…

Ziyaret ederim.

Değer görmez, ilgi görmez, kalabalık

olmaz mezarında…

Şatafatlı değildir Mevlana

kadar…

Mevlana, Şems, Yunus hep aynıdır

aslında…

Bizimdir, bizdendir.

Ama pek uğramazlar ona.

Yolları pek düşmez o tarafa…

Hâlbuki o çok “yol” göstermiştir

anlayana…

Böyle bir derdi yoktur Bizim

Yunus’un da bana dert olur işte…

Biz onunla iyileşiriz de…

Gerisini boşver…

O sitem etmez bilirim.

Çünkü şöyle demiyor muydu bir

sözünde:

“Elini kır, ayağını kır ve dahi

gerekirse boynunu kır ama gönül

kırma. Gönül kıranın abdesti tutmaz,

namazı tutmaz.”

ÖZEL ALANLAR YARATIN

Uzun süreli ilişkilerin en büyük

sorunu, çiftlerin yapışık ikiz gibi her

şeyi birlikte yapıyor olmaları. İlişkiyi

bir süre sonra monotonlaştıran en

önemli sebeplerden biride budur

bence. Çiftler kendilerine özel alanlar

yaratmalı. Birlikte yaptıkları aktiviteler

gibi tek başlarında bir şeyler yapabilmeliler.

İşiniz, eviniz ve hatta hobileriniz

bile aynı olsa dahi bazı şeyleri

sevgilinizden ayrı yapmayı öğrenin.

EMPATİ KURUN

İlişkiyi kurtarmanın yollarından en

etkili olanlarından biri empati

kurmaktır. Bir sorunla

karşılaştığınızda sadece kendi

düşüncelerinizi göz önünde bulundurup

her şeye kendi gözünüzden

bakmak yerine, kendinizi eşinizin

veya sevgilinizin yerine koyarsanız

birbirinizi daha iyi anlarsınız.

ÇABALAYIN

İlişkinizin düzeleceğine içten bir

şekilde inanmıyorsanız ve bu

inançsızlığınızı karşı tarafa

hissettiriyorsanız ilişkinizin yenilenmesini

ve hasarlarını onarmasını

bekleyemezsiniz. İlişkinize güvenin,

ilişkiniz için çaba gösterin, adım atmaktan

çekinmeyin.

15


İsmi : Osman Avcı.

İlkokul mezunu. Fakat

tam bir mucit! Kendi

tasarlayıp, ürettiği tuvalet

sifonundan, direksiyon

ön takım test

makinasına kadar bir

çok icadı var.

O Tam

bir mucit

Dediler ki Eskişehir’de Teksan’da

bir oto sanayici var.

Kendi makinesini kendi üretiyor.

Hatta bununla da kalmıyor.

Tuvalet koku yaptığı için sifon bile icat

ediyor.

16

Şaşırıyoruz elbet…

İlkokul mezunu olduğunu da duyunca

soluğu yanında alıyoruz.

Keşfedilmeyen ne mucitler varmış

meğer memleketimizde diyerek…

Osman Avcı…

54 yaşında…

Teksan’da Hidro direksiyon

yetkili servis

üzerine dükkanı var.

1980 yılından beri

sanayici…

15 yıl kadar önce

kamyon tamirciliği

yapıyordu şimdi yetkili

servis üzerine

çalışıyor.

Aslen Afyon-

Emirdağlı…

Bizi görünce gülümsüyor.

Bir yandan gururlu…

İcat ettiği makineleri

göstermek için

heyecanlanmasından

anlıyoruz.

İlk olarak direksiyon

pompa testi makinesine

götürüyor bizi

Osman Bey, bir yandan

“Bütün makinelerimizin

test cihazlarını

hep kendim

tasarladım. Kendim

ayarladım ve şu an da

onları kullanıyoruz.

Tüm sorunlarımızı

çözüyoruz” diyerek…

Hangi makineleri icat

ettiğini soruyorum

araya girerek…

“KOKU OLUYORDU,

TUVALET SİFONU YAPTIM”

Yüzünde eksilmeyen tebessümle devam

ediyor:

“Direksiyon pompa testi icat ettim. Çok

koku oluyordu. Tuvalet sifonu icat ettim.

Direksiyon ve ön takım test makinesi

yaptım. Etleri pişirirken mangal

yakıyordu bazen… Onu dengelemek için

bir makine geliştirdim. O kadar çok şey

icat ettim ki aklıma ilk gelenler bunlar.”

Şaşırıyorum.

“Bu icatlar ne kadar zamanını aldı?” diyerek

devam ediyorum sohbete…

Kısa bir düşünmenin ardından devam

ediyor:

“DÜNYADA YOK”

“Kabaca söylemem gerekirse 2 yılımı

aldı. Tabi bu öyle kolay bir zaman değil.

Üzerinde düşünmen de gerekiyor. İki

yılımı aldı ama şu an da bu üretimler

dünyada yok. Hepsi kendi icadım. Buradaki

fonksiyonların hiçbirisi dünyada

yok.”

Nereden çıktığını merak ediyorum bu

fikrin...

Kolay değil çünkü…

“SORUNLAR ZAMANIMIZI

ALIYORDU”

Bir yandan makinelerini işaret ederken

bir yandan anlatıyor Osman Bey:

“Tespitler çok zamanımızı alıyordu.

Zaman kazanmak için böyle bir ürün

geliştirmek istedim. Bu makineler

olmamış olsa saatlerce ürün tespit

etmen gerekiyor. Aracı sökmen

gerekiyor. Ama hiçbir şeyi sökmeden direksiyon

ve ön takım test makinesinin

üzerine bindiğin zaman araç çok rahat

bir şekilde sorunu tespit ediyor.”


“Ya yanıltırsa” diyorum.

Hayır anlamında kafasını

sallıyor: “Yanıltmaz.

Hidrolik sistem

yanıltmaz” diyor.

Tuvalete sifon üretimi

dikkatimi çekiyor.

İnsanın neden tuvalete

sifon üretmek

isteyebileceğini soruyorum.

Kahkaha atıyor ve ekliyor:

“Müşterimiz tuvalete çok

çıkıyordu. Tuvalet

ihtiyacını giderdikten

sonra temizlik yapmadığı

için koku yapıyordu.

Sonra oraya bir ürün

geliştirmek zorunda

kaldım ve çok memnunum.

Kokusu da

rahatsız etmiyor, sesi de

rahatsız etmiyor. Ondan

da çok verim aldık.”

“PROJELERİ KAFAMA

KAYDEDİYORUM”

“Peki, nasıl geliştiriyorsun? Bir kağıda

çizim falan mı yapıyorsun önce?” diye

sohbeti sürdürüyorum.

Koyu renk giydiği iş kıyafetini baştan

aşağı bir süzdükten sonra anlatıyor

RÖpoRtAj

Özge Zaim

Osman Bey:

“Hayır, hiçbir şeyi kaydetmiyorum. Hepsini

kafamdan yapıyorum. Neye

ihtiyacım varsa o şekilde tasarlarım.

Acele etmem. Düşünürüm, tasarlarım, en

iyi kayıt altı beyin.”

Evinde var mı icat ettiği ürünler diye

sorgularken, sesli düşünüyorum:

Gülüyor: “Var da eşim kabul etmiyor. Tuvalet

sifonu düzeneğinin aynısını evde

de kurdum. Bu beni rahatsız ediyor diyerek

eşim kabul etmedi. Şu anda tarım

aletleriyle uğraşıyorum. Traktörden

aşağıya inmeden ağaç sulama makinesi

geliştiriyorum.”

Bir de barbekü geliştirmiş Osman Avcı…

Bir gün mangal yapıyormuş, ateş çok

gelmiş, yakmış etleri, kızmış…

Hemen kafasında bir proje çizerek

harekete geçmiş.

Kendi kendine barbeküye bir ayar

yapılması gerektiğini söyleyerek, kendi

üretimi makineyle ayarlarını

değiştirmiş, ısını dengelemiş.

Zaten anlatırken gururlu…

Sık sık: “Çok icat var bizde de hangi

birini anlatayım inan bilmiyorum” diyor.

Aslında empati kurarak üretiyor her bir

makineyi…

“Biz nasıl bir yere gittiğimiz zaman

hizmet bekliyorsak, bize gelenler de

aynı hizmeti bekliyor” diyerek

sonlandırıyor sözlerini…

Bursa’dan, Balıkesir’den Eskişehir’e

gelen çok müşterisi var…

Kendi üretimi mangal da kendi elleriyle

pişiriyor etlerini…

İkram ediyor.

Hem kendi mutlu hem müşteri…

Daha ne olsun…

Tek bir hedefi var şu an…

Ürettiği tüm makinelerin patentini alabilmek…

Bu kadar üretimi başaran onu da yapar

değil mi?

Teşekkür ederiz Osman Usta!

17


Kamu kurumlarında “Staj Seferberliği” projesinde yer alan ilk üniversite oldu

Çocuk Üniversitesi Kariyer

Merkezi

“İlk” oldu

Anadolu Üniversitesi,

Cumhurbaşkanlığı İnsan

Kaynakları Ofisi koordinasyonunda

yürütülen “Kamu Kurumlarında

Staj Seferbirliği” projesinde yer alan ilk

üniversite oldu. Kamu kurumlarında

öğrencilerin staj yapmasına imkân

sağlayan projede Anadolu Üniversitesi 7

ayrı birimiyle kapılarını stajyer

öğrencilere açtı. Stajyer öğrenci kabul

eden birimler ise şunlar oldu: Kurumsal

İletişim Koordinatörlüğü, Sosyal Medya

ve Dijital Güvenlik Eğitim Uygulama ve

Araştırma Merkezi, Psikolojik

Danışmanlık ve Rehberlik Merkezi, Bitki,

İlaç ve Bilimsel Araştırmalar

Uygulama ve Araştırma

Merkezi, Deney Hayvanları

Araştırma ve Uygulama Birimi,

Kariyer Merkezi ve

Radyo A.

Kamu Kurumlarında Staj

Seferbirliği projesi

kapsamında yurdun çeşitli

üniversitelerinde okuyan 2,3

ve 4. sınıf öğrencileri,

Anadolu Üniversitesi’ndeki ilgili

bölümlerde kendilerine

uygun olan 20 ya da 30 iş

günlük 7 staj döneminden

birini tercih etti. 7 dönem

sürecek olan staj

programında öğrenciler 26

Temmuz-6 Eylül tarihleri

arasında stajlarını

gerçekleştirecekler.

Öğrenciler eşit koşullarda

kariyer olanaklarına

ulaşabiliyor

Anadolu Üniversitesi Kariyer

Merkezi Müdürü Doç. Dr. Seda

Tekeli, Kamu Kurumlarında

Staj Seferbirliği projesiyle

birlikte öğrencilerin eğitim

gördükleri bölümün kariyer

18

olanaklarına eşit koşullarda

ulaşabildiklerini söyledi. Doç. Dr. Tekeli,

Anadolu Üniversitesi’nin Staj Seferbirliği

projesinde yer almasına ilişkin

görüşlerini şu şekilde aktardı: “Anadolu

Üniversitesi Kariyer Merkezi olarak bu

projenin içinde yer almamızda bizlere

Rektörümüz Prof. Dr. Fuat Erdal öncülük

etti. Süreç boyunca da daima aktif

olarak desteklerini esirgemedi. Anadolu

Üniversitesi’nin zengin staj

olanaklarından tüm üniversite

öğrencilerinin faydalanması için projede

yer alma arzumuzu Rektörümüzün

vasıtasıyla Cumhurbaşkanlığı İnsan

Kaynakları Ofisi’ne ilettik. Hem kurumumuzu

hem de öğrencilerimizi

desteklediği için kendisine

şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi

sunuyoruz.”

Staj Seferbirliği Projesi’nin ilk

grubunda yer alan ve Anadolu

Üniversitesi Deney Hayvanları

Araştırma ve Uygulama Birimi’nde

stajını gerçekleştirecek olan

Hacettepe Üniversitesi Eczacılık

Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi

Emre Duman, pandemi döneminde

köklü bir üniversitede staj deneyimi

imkânı kazandığı için mutlu

olduğunu belirtti. Trakya Üniversitesi

Rehberlik ve Psikolojik

Danışmanlık bölümü dördüncü

sınıf öğrencisi Özge Meşe ise; “Staj

Seferbirliği Projesi, mesleki

deneyim kazanmamız için Anadolu

Üniversitesi’nde staj yapma imkânı

sağladı. Donanımlı bir psikolojik

danışman adayı olmak istediğim

için de stajımı Anadolu Üniversitesi

Psikolojik Danışmanlık ve

Rehberlik Merkezi’nde yapmayı

tercih ettim.” dedi.

Cumhurbaşkanlığı İnsan

Kaynakları Ofisi tarafından

hazırlanan Kariyer Kapısı platformu

üzerinden dileyen tüm

öğrenciler Staj Seferberliği

programına ilişkin bilgi alabilir.


Şehrimizi hem ülkelerinde hem de

bütün Dünya’da tanıtacaklar

Eskişehir Kent Konseyi bünyesinde kuruluşu gerçekleştirilen ESPAT Çalışma Grubu,

üniversitelerde görev yapan çeşitli ülkelere mensup akademisyenlerden oluşuyor.

Eskişehir Kent Konseyi

Bünyesinde, Şehrimizi

uluslararası tanıtımına

ve turizm hareketliliğine

katkıda bulunmak için

gönüllü olarak çalışmalar

gerçekleştirmek üzere üniversitelerde

görev yapan

akademisyenler ve Kazakistan,

Rusya, Moldova,

Kırgızistan, Ukrayna, Özbekistan,

Belarus gibi ülkelerden

yaşamak veya çalışmak için

gelerek artık Eskişehirli

olmuş hemşehrilerimizin

katılımı ile Veronica

AYDIN başkanlığında

ESPAT Çalışma

Grubunun kuruluşu

gerçekleştirildi.

Açılışta Kent Konseyi

Başkanı Nuray AKÇA-

SOY “Toplumsal

yaşamda var

olan,farklılıkların bir

aradalığını sağlayarak

ortak yaşam iradesini

sürdürmek anlayışıyla

hareket ediyoruz.

Yaşamak veya

çalışmak için Özbekistan,

Rusya, Moldova,

gibi ülkelerden kentimize

gelen ve artık

Eskişehirli olmuş

hemşehrilerimizin

birkaç ortak özelliği

var: Gençler,

girişimciler ve yüksek

eğitimlerini

tamamlamışlar. Hepsi nitelikli

ve eğitimli, Eskişehir’imize

sosyal ve kültürel katkıda bulunabilecek

kişiler. Artık

şehrimizde misafir olmaktan

çıkmış, ev sahibi olmuşlardır.

Bu noktada Eskişehir Kent

Konseyi Bünyemizde

uluslararası bir danışma -

dayanışma merkezi fonksiyonunu

da üstlenecek,

Eskişehir’imizin uluslararası

tanıtımına ve turizm

hareketliliğine katkıda bulunmak

için çalışacak ESPAT

Çalışma Grubumuzun

kurulması bizim için çok

kıymetlidir. Şehrimizin

kültürel yaşamına yeni

zenginlikler katmak yönündeki

misyonunun uzantısı

olarak çalışmalarını

gerçekleştirecek ESPAT

Çalışma Grubu uluslararası

interaktif bir iletişim

ortamında, danışma -

dayanışma merkezi fonksiyonunu

da üstlenecek.” diye

konuştu.

19


Onların görevi

hayatları

Odunpazarı Belediyesi

Arama Kurtarma

Ekibi kurucusu ve Lideri

Ercan Temel ile

“Hayat kurtarmayı”

konuştuk

kurtarmak

Nasıl buldunuz

Bir yer düşünün…

7 yıldır arama kurtarma ekipleriyle

beraber faaliyet gös-

kurtarma ek-

kendinizi arama

Önü savaş alanından

farksız…

teriyor.

ibinde?

Adım başı acı…

Ercan Hoca’yla hayat

Daha önce silahlı

Kimi yerde sirenler ötüyor. kurtarmanın nasıl bir duygu kuvvetlerde

Kimi yerde ölüm sessizliği… olduğunu konuştuk.

çalıştım. Beş

yıllık bir boşluğum oldu. Bu 5 yıllık

Kimi yerde acının çığlıkları… Kimi zaman enkazdan kimi

dönem de DORLİON Arama Kurtarma

Kimi yerde kimsenin ağzını zaman sudan çıkardıkları ekibiyle faaliyetlere başladım. Bu

bıçak açmıyor.

canlı ya da cansız bedenlerin konuda hem bireysel hem de ekipteki

İşte o zaman onlar “umut” nasıl bir his olduğunu da… diğer faaliyetlerle beraber tecrübe

oluyor.

Çok hayat kurtardı, çok ana kazandım. Ömer Canayakın

başkanlığında başlayan dönemde

Onlar koşuyor acının

tanıklık ei Ercan Hoca ama

eğitimlere başladım. Sonrasında Abdullah

Güngör başkanımla birlikte devam

feryadına…

en unutamadığın an neydi

Kimi zaman yüzlerde

diye sorduğumda:

eim. Bu eğitimleri tamamladıktan

tebessüm oluşturuyorlar. “İzmir depreminde Emine sonra da arama kurtarma ekibiyle ilgili

Kimi zaman onların da yüreği teyzenin sağ olarak

bireysel aldığım eğitimlerle beraber bu

buruk…

çıkmasını sağladık.

konuda profesyonelliğe adım atmış

oldum.

Kim mi o kahramanlar?

Çıkardığımızda Emine teyze

OBAK ekibi nasıl kuruldu?

OBAK ekibi…

vefat eden 15 yaşındaki torununun

halen elini tutuyordu. Kurt’un talimatıyla birlikte kuruldu.

Odunpazarı Belediye Başkanımız Kazım

Ekip lideri Ercan Temel…

Odunpazarı Belediyesi

Çıkardıktan sonra onun hala Aralık ayında bu talimatı verdi. Yaklaşık

Destek Hizmet

canlı olduğunu, onunla

3 aylık bir ön hazırlık sürecimiz oldu.

Sonuçta yönetmelik süreci var.

Müdürlüğünde Sivil Savunmada

memur olarak

verdiğini söylüyordu” yanıtını davrandı. En ince ayrıntısına kadar mut-

konuştuğunu, ona cevap

Başkanımız bu konuda çok hassas

çalışıyor.

veriyor.

laka ön hazırlığının yapılmasının

talimatını verdi. Üç aylık bir dönemden

sonra Mart ayı meclisiyle birlikte geçen

kararla OBAK ekibin resmi kuruluşu

yapıldı. Kurulma aşamasında da

başkanımız her ayrıntıyla ilgilendi. Kendisinin

avukat kimliğiyle beraber yasal

sürecinden tutun kurulacak ekibin en

ince ayrıntısına kadar bizimle birlikte

hareket ei. Bize yardımcı oldu.

Şimdiye kadar kaç hayat kurtardınız?

Rakam olarak bir şey diyemem ama bir

sürü operasyona katıldık. İnsan olarak

düşünmeyin sadece biz canlılara da

yardım ediyoruz. Eskişehir’de kartal

kurtardık, birçok kedi, köpek kurtardık.

Her türlü canlıya bir şekilde temas etmeye

çalıştık. Canlı olan herkese bir

şekilde yardım etmeye çalıştık elimizden

geldiğince…

Unutamadığınız bir an var mı?

İzmir depreminde bulundum ben. O

zaman bir sitede görevliydik. Oradayken

iki kişilik bir arama ekibi

20


yapmıştık. Bir binadan ses geliyordu. 45 dakikalık bir

çalışma sonrasında binaya girdiğimizde Emine teyze

vardı. Zaten o olay ulusal basına da yansımıştı.

Emine teyzenin sağ olarak çıkmasını sağladık.

Çıkardığımızda Emine teyze vefat eden 15 yaşındaki

torununun halen elini tutuyordu. Çıkardıktan sonra

onun hala canlı olduğunu, onunla konuştuğunu, ona

cevap verdiğini söylüyordu. Bu olay o dönemde beni

çok etkilemişti.

Kurtarmaya çalışırken ölü çıktığında ne hissediyorsunuz?

Sonuçta biz insanlara yardım için varız. O enkazın

altında kalan kişiler dışarıdaki bir kişinin yakını. Biz

canlı çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz ama

en azından çıkaramadığımız zaman da o eks (ölü)

olmuş kişiyi ya da çocuğu ailesine bir an önce o

bölgeden ayrılabilecek şekilde hazırlamaya

çalışıyoruz. Üzülüyor muyuz? Evet, çok üzülüyoruz,

keşke canlı çıkarabilsek ama ülkemizin bir gerçeği

var. Depremde insan kaybediyoruz. Bu yüzden de

üzüldüğümüz oluyor.

Başka hangi alanlarda arama kurtarma

yapıyorsunuz?

Depremin yanı sıra doğada arama kurtarma

yapıyoruz. Su da arama kurtarma yapıyoruz. Arazide

arama kurtarma yapıyoruz. Aklınıza gelebilecek tüm

faaliyetleri icra edebiliyoruz. OBAK olarak da bütün

faaliyetleri yapabiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde 15

yaşındaki bir çocuğu sudan ölü olarak çıkardık.

Diğer arama kurtarma ekipleriyle birlikte gece saatlerinde

maalesef ki cansız bedenine ulaştık.

Yaptığınız iş zor değil mi?

Meslek olarak bakmıyoruz. Ekibimizde zaten gönüllülerden

oluşuyor. Odunpazarı Belediyesi arama kurtarma

ekibi şu an da 25 kişilik gönüllü bir ekip. Bu

ekibin eğitimlerinden tutun her şeyi resmi olarak

yapılmış durumda. İş olarak görmüyoruz bunu.

Zaten tüm gönüllüler farklı birimlerde çalışıyor. Bir

faaliyet ya da operasyon olduğunda hep beraber

toplanıp alana giderek müdahale ediyoruz.

Gönüllü bile olsa herkes hayat kurtarabilir mi?

Gönüllük esasımız var elbet ama kişilerin neye

faydası var ona bakıyoruz. Kişilerin özel yetenekleri

olabilir. Biri su altında kendini geliştirmiştir, birisi

enkaz bulmada kendini geliştirmiştir. Bu konuda

insanların ellerinden ne gelirse yardımcı olmalarını

sağlıyoruz. Enkaz ya da su altı gibi özel işlerde

mümkün olduğunca bu işlerde kendini geliştirmiş

profesyonellerimiz, arkadaşlarımız var. Ön planda

onları kullanıyoruz. Arazi aramasına mesela tüm

ekip katılıyor. Bunda

herhangi bir sıkıntı yok.

Ben hep şunu söylerim.

Bir enkaz çalışmasında

enkazın içinde çalışan

kadar o enkazdan çıktığı

zaman ona su getiren

gönüllü de bir o kadar

değerlidir. Biz bu felsefeyle

hareket ediyoruz.

Bir operasyon olduğu

zaman iletişim nasıl

sağlanıyor?

Hem watsapp grubumuz

var hem de telefonla

çevrim içi

şemamız var. Herkes

kendinden bir sonraki

kişiyi arıyor. Olayı

Özge Zaim

söylüyor. Olaydan sonra

toplanma saatini söylüyor. Operasyon merkezinde

toplanıyor. Daha sonra orada bir brifing veriyoruz.

Brifinge göre de ekibi harekete geçiriyoruz.

Size gelen her şikâyeti değerlendiriyor

musunuz?

Birincisi Başkanımız Kazım Kurt’un talimatıyla

hareket ediyoruz… Kendisine gelen bir olay ile ilgili

bilgi aldığında ekibe talimat veriyor. Biz ona göre

harekete geçiyoruz ya da AFAD’dan

görevlendirdiğimizde ya da yardımcı olabilir misiniz

diye bilgi verdiklerinde ona göre harekete geçiyoruz.

Şimdiye kadar kaç operasyonda görev aldınız?

OBAK olarak yaklaşık 7’inci operasyonumuzu

tamamladık.

Kaç kişiyi canlı çıkardınız?

Eks olarak son olarak 15 yaşındaki çocuğu sudan eks

olarak çıkardık. Daha öncede bir kişiyi daha eks

olarak çıkarmıştık. Bizim daha OBAK olarak deprem

tecrübemiz olmadı. Bireysel olarak içimizde depremle

ilgili tecrübe kazanmış olan insanlar var.

Kişiyi ölü gördüğünüz zaman ağladığınız oldu

mu?

Bu işi profesyonel olarak görmek duyguları içine

atmayı gerektiriyor. Sonuçta tabi çok üzülüyoruz.

İnsanız neticede… Bir robot değiliz, üzülüyoruz.

Bizim yapmamız gereken o an da duygularımızı dışa

yansıtmamak, kontrol etmek.

Hiç tepki gösteren oldu mu size, hayat

kurtaramadınız diyerek?

Özellikle depremlerde enkaz altında kalan insanların

RÖpoRtAj

muhtaç durumları

diğerlerine göre çok daha

fazla. Tabi ki insanlar tepki

gösteriyor. Biz de bu hassasiyetlerini

göz önüne

alarak ona göre hareket

ediyoruz. Bir insan bir

enkazın altında en fazla 30

dakika çalışabiliyor. 30

dakikadan sonra o kişinin

dinlenmesi gerekiyor. Dinlenme

alanlarımızı bile

mümkün olduğunca insanlardan

uzak yerlerde seçiyoruz.

Tepkileri minimize etmeye

çalışıyoruz. Yine söylüyorum

afete uğramış kişiler tabi ki

duygusal olarak çok çok

yıkılmış durumdalar. Bu hassasiyetleri

göz önüne

alıyoruz.

Orman yangınlarında görev aldınız mı?

Odunpazarı Belediye Başkanımız Kazım Kurt’un

talimatıyla öncelikle Milas- Ören’de görevlendirildik.

Yaklaşık 2 gün bölgede durduk. Daha sonra tüm Milas’a

tahliye emri geldi. Tüm Milas tahliye edildikten

sonra biz Marmaris bölgesine geçtik. Oradaki

faaliyetlerimize devam eik. Oradaki afet kriz

masasıyla görüştük. Herhangi bir ihtiyacın kalmadığı

için görevlendirilmemiz sonlandırıldı. 4 gün sonra

tekrar Eskişehir’e geldik.

Eşiniz nasıl bakıyor bu duruma?

O da başka bir dernekte gönüllü. Dorlion Arama Kurtarma

ekibinde görevli. Ailecek kendimizi bu işe

adadık.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Belediye Başkanımız Kazım Kurt bu oluşuma

gerçekten çok değer veriyor. Özellikle OBAK’ın kurulumunda,

tüm malzemelerin alımında belediye

başkanımız Kazım Kurt çok özen gösterdi. En iyinin

alınması, en iyinin kullanılması, araç tahsisinin

yapılması konusunda başkanımız sürekli bizim irtibat

halinde oldu. Görevlendirmelerde herhangi bir

isteği dahi geri çevirmememizi, müdahale etmemiz

konusunda kesin talimat verdi. Tabi ki başarı bir ekip

işi. Diğer arkadaşlarımız bu konuda fedakârlık gösteriyor.

Belediyedeki görevlerini aksatmadan buraya

da kanalize oluyorlar. En ufak bir operasyonda

herkes canı gönülden çalışıyor. Elinden geldiğince en

iyisini yapmaya çalışıyor.

21


İLK YARI FİKSTÜRÜ

1. HAFTA

Karacabey Bel.-Eskişehirspor

Şanlıurfaspor-Ankara Demirspor

Kırklarelispor -Nazilli Belediyespor

Pazarspor-Kırşehir Belediye

Amed Sportif-Uşak Spor

Kastamonuspor-Pendikspor

Zonguldak Kömürspor-Akhisarspor

Bucaspor 1928-Isparta 32 Spor

1922 Konyaspor-Tarsus İdman Yurdu

2. HAFTA

Eskişehirspor-Şanlıurfaspor

TarsusİY-Erzincanspor

Isparta 32 Spor-1922 Konyaspor

Akhisarspor-Bucaspor 1928

Pendikspor-Zonguldak Kömür

Uşak Spor A.Ş.-Kastamonuspor

Kırşehir Belediye-Amed Sportif

Nazilli Belediye-Pazarspor

Ankara Demirspor-Kırklarelispor

6. HAFTA

Eskişehirspor-Kastamonuspor

Karacabey Bel.-Amed Sportif

Şanlıurfaspor-Pazarspor

Akhisarspor-Isparta 32 Spor

Pendikspor-Tarsus İdman Yurdu

Uşak Spor A.Ş.-Erzincanspor

Kırşehir Belediye -1922 Konyaspor

Nazilli Belediye-Bucaspor 1928

Ankara Demir-Zonguldak Kömür

8. HAFTA

Eskişehirspor-Bucaspor 1928

Karacabey Bel.-Zonguldak Kömür

Şanlıurfaspor-Kastamonuspor

Kırklarelispor-Amed Sportif

Pendikspor-Akhisarspor

Uşak Spor A.Ş.-Isparta 32 Spor

Kırşehir Belediye -Tarsus İy

Nazilli Belediye-Erzincanspor

Ankara Demirspor-1922 Konyaspor

3. HAFTA

Kırklarelispor-Eskişehirspor

Şanlıurfaspor-Karacabey Belediye

Pazarspor-Ankara Demirspor

Amed Sportif-Nazilli Belediyespor

Kastamonu-Kırşehir Belediye

Zonguldak Kömürspor-Uşak Spor A.Ş.

Bucaspor 1928-Pendikspor

1922 Konyaspor-Akhisarspor

Erzincanspor-Isparta 32 Spor

4. HAFTA

Eskişehirspor-Pazarspor

Karacabey.-Kırklarelispor

Isparta 32-Tarsus İdman Yurdu

Akhisarspor-Erzincanspor

Pendikspor-1922 Konyaspor

Uşak Spor A.Ş.-Bucaspor 1928

Kırşehir Bel.-Zonguldak Kömür

Nazilli Belediye-Kastamonu

Ankara Demir-Amed Sportif

5. HAFTA

10. HAFTA

11. HAFTA

12. HA

Amed Sportif-Eskişehirspor

Kırklarelispor-Şanlıurfaspor

Pazarspor-Karacabey

Kastamonu-Ankara Demir

Zonguldak Kömür-Nazilli Bel.

Bucaspor 1928-Kırşehir Belediye

1922 Konyaspor-Uşak Spor

Erzincanspor-Pendikspor

Tarsus İY-Akhisarspor

Eskişehirspor-Erzincanspor

Karacabey Belediye-1922 Konya

Şanlıurfaspor-Bucaspor 1928

Kırklarelispor-Zonguldak Kömür

Pazarspor-Kastamonuspor

Uşak Spor A.Ş.-Pendikspor

Kırşehir Belediye-Akhisarspor

Nazilli Belediyespor-Isparta 32 Spor

Ankara Demir-Tarsus İdman Yurdu

Tarsus İY-Eskişehirspor

Kastamonu-Amed Sportif

Zonguldak Kömür-Pazarspor

Bucaspor 1928-Kırklarelispor

1922 Konyaspor-Şanlıurfaspor

Erzincanspor-Karacabey Belediye

Isparta 32 Spor-Ankara Demir

Akhisarspor-Nazilli Belediye

Pendikspor-Kırşehir Belediye

Eskişehirspor-Is

Karacabey Bele

Şanlıurfaspor-E

Kırklarelispor-19

Pazarspor-Buc

Amed Sportif-Zon

Kırşehir Belediye

Nazilli Belediye

Ankara Demir-


7. HAFTA

Zonguldak Kömür-Eskişehirspor

Pazarspor-Kırklarelispor

Amed Sportif -Şanlıurfaspor

Kastamonu-Karacabey Belediye

Bucaspor 1928-Ankara Demirspor

1922 Konyaspor-Nazilli Belediyespor

Erzincanspor-Kırşehir Belediye Spor

Tarsus İdman Yurdu-Uşak Spor A.Ş.

Isparta 32 Spor-Pendikspor

9. HAFTA

1922 Konyaspor-Eskişehirspor

Amed Sportif-Pazarspor

Kastamonuspor-Kırklareli

Zonguldak Kömür-Şanlıurfaspor

Bucaspor 1928-Karacabey .

Erzincanspor-Ankara Demirspor

Tarsus İdman Yurdu-Nazilli Belediye

Isparta 32 Spor-Kırşehir Belediye

Akhisarspor-Uşak Spor A.Ş.

İSTİKBAL ES-ES’E

BAŞARILAR DİLER

15. HAFTA

Uşak Spor A.Ş.-Eskişehirspor

Bucaspor 1928-Zonguldak Kömür

1922 Konyaspor-Kastamonu

Erzincan-Amed Sportif

Tarsus İY-Pazarspor

Isparta 32 Spor-Kırklarelispor

Akhisarspor-Şanlıurfaspor

Pendikspor-Karacabey

Kırşehir Belediye-Ankara Demir

16. HAFTA

Eskişehirspor-Kırşehir Belediye

Karacabey Bel.-Uşak Spor A.Ş.

Şanlıurfaspor-Pendikspor

Kırklarelispor-Akhisarspor

Pazarspor-Isparta 32 Spor

Amed Sportif -Tarsus İY

Kastamonuspor-Erzincanspor

Zonguldak Kömür-1922 Konyaspor

Ankara Demirspor-Nazilli Belediye

17. HAFTA

Nazilli Belediye-Eskişehirspor

1922 Konyaspor-Bucaspor 1928

Erzincanspor-Zonguldak Kömür

Tarsus İdman Yurdu-Kastamonu

Isparta 32 Spor-Amed Sportif

Akhisarspor-Pazarspor

Pendikspor-Kırklarelispor

Uşak Spor A.Ş-Şanlıurfaspor

Kırşehir Bel.-Karacabey Bel.

18. HAFTA

Eskişehirspor-Ankara Demirspor

Karacabey Belediye-Nazilli Belediye

Şanlıurfaspor-Kırşehir Belediye

Kırklarelispor-Uşak Spor A.Ş.

Pazarspor-Pendikspor

Amed Sportif-Akhisarspor

Gmg Kastamonu-Isparta 32 Spor

Zonguldak Kömür-Tarsus İY

Bucaspor 1928-Erzincanspor

FTA

13. HAFTA

14. HAFTA

19. HAFTA

parta 32 Spor

iye-Tarsus İY

rzincanspor

22 Konyaspor

aspor 1928

guldak Kömür

-Uşak Spor A.Ş.

-Pendikspor

Akhisarspor

Akhisarspor-Eskişehirspor

Zonguldak Kömür-Kastamonu

Bucaspor 1928-Amed Sportif

1922 Konyaspor-Pazarspor

Erzincanspor-Kırklarelispor

Tarsus İY-Şanlıurfa

Isparta 32 Spor-Karacabey Bel.

Pendikspor-Ankara Demirspor

Uşak Spor A.Ş.-Nazilli Belediye

Eskişehirspor-Pendikspor

Karacabey Bel.-Akhisarspor

Şanlıurfaspor-Isparta 32 Spor

Kırklarelispor-Tarsus İY

Pazarspor-Erzincanspor

Amed Sportif-1922 Konyaspor

Kastamonu-Bucaspor 1928

Nazilli Belediye-Kırşehir Bel

Ankara Demirspor-Uşak Spor A.Ş.

Eskişehirspor (Bay)

Erzincanspor-1922 Konya

Tarsus İY-Bucaspor 1928

Isparta 32-Zonguldak Kömür

Akhisarspor-Kastamonuspor

Pendikspor-Amed Sportif

Uşak Spor A.Ş.-Pazarspor

Kırşehir Belediye –Kırklareli

Nazilli Belediye-Şanlıurfaspor

Ankara Demir-Karacabey Bel.


Osmangazi Mahallesi Odunpazarı Kreş ve Gündüz Bakımevi’nde çalışmalar tamamlandı

Odunpazarı’dan bir kreş daha

Odunpazarı Belediyesi

“Mutlu Çocuklar” için çalışmalarına

devam ediyor.

Kreş, oyuncak kütüphaneleri,

yaz okulları, atölyeler

ve kütüphaneler… Odunpazarı

Belediyesi’nin çocuklar

için yaptığı çalışmaların başlıcaları.

“Çocuklar bugünümüz,

çocuklar yarınımız”

hedefiyle çalışmalarına

devam eden Odunpazarı Belediyesi

Kadın ve Aile Hizmetleri

Müdürlüğü; yeni

kreş ve oyuncak kütüphaneleri

açmayı sürdürüyor.

Odunpazarı Belediyesi, Ihlamurkent

ve Kurtuluş Mahallelerinden

sonra, yeni kreşini

Osmangazi Mahallesi’ne açıyor.

Osmangazi Mahallesi Çimenli

Sokak No: 18

adresinde bulunan Odunpazarı

Belediyesi Osmangazi

Oyunpazarı Kreş ve Gündüz

Bakımevi’nde çalışmalar tamamlandı.

OKUL HAYATINA

HAZIRLANIYORLAR

Bilimsel, kaliteli, eşit ve ulaşılabilir

eğitimin her çocuğun

hakkı olduğunu savunan

Odunpazarı Belediyesi’ne

bağlı kreşlerde her sınıfta

okul öncesi eğitim almış öğretmen

bulunuyor. Çocukların

bedensel ve ruhsal sağlıklarını

korumak ve geliştirmek,

temel beceri ve alışkanlıklar

kazandırmak amacıyla hareket

ve oyun temelli olarak

verilen eğitim sayesinde çocuklar,

rahat ve mutlu bir ortamda

yeteneklerini

geliştirme fırsatı yakalıyorlar.

Oyunpazarı Kreş ve Gündüz

Bakımevlerinde gerçekleştirilen

etkinlikler ise sınıflarda

plan-program dâhilinde, çocukların

yaş grupları da dikkate

alınarak sürdürülüyor.

3-6 yaş grubu öğrencilerin

araştırma, inceleme, problem

çözme, yaratıcılık, iletişim ve

motor kas gelişimlerini destekleyici;

doğaya ve insana

saygılı, empatik düşünce sistematiğine

sahip bireyler olarak

yetişmeleri için çaba

harcanıyor. Çocukların farklı

alanlara ilgilerini arttırmak

için konuk yazarlarla söyleşiler,

doğa ve müze gezileri düzenleniyor.

Tiyatro

etkinliklerine katılımları sağlanan

çocuklar, spor salonunda

da spor yapıyor.

Odunpazarı Belediyesi’nin

Oyunpazarı Kreş ve Gündüz

Bakımevlerinde çocuklar, ilk

arkadaşlıklarını kuruyor, paylaşmayı

öğreniyor. Aldıkları

eğitim sayesinde de okul hayatına

emin adımlarla hazırlanıyorlar.

24


Odunpazarı Belediyesi sokak hayvanlarını sahiplendiriyor

Gelin, siz de evcil bir dost edinin

Sokak hayvanlarına

yönelik sağlıklı

ve güvenilir

uygulamalarıyla

dikkatleri üzerine

çeken Odunpazarı

Belediyesi Geçici

Hayvan Bakımevi,

ilçede bulunan

sokak hayvanlarına

ev sahipliği

yapmaya devam

ediyor. Odunpazarı

Belediyesi tarafından

sokaklardan

toplanan sahipsiz

kedi ve köpekler,

hayvan barınağında

tedavi edilerek

sahiplendiriliyor.

Ayrıca, Odunpazarı

Belediyesi’nin yenilenen

web sitesi

ile hayvan sahiplenmekte

artık bir

tık kadar kolay.

Eskişehir Odunpazarı Belediyesi,

sokaklardan toplanan sahipsiz

kedi ve köpekleri,

hayvan barınağında tedavi

etikten sonra sahiplendiriyor.

Üstelik artık, Odunpazarı’ndan

hayvan sahiplenmek

bir tık kadar kolay.

Hayvan dostları,

www.odunpazari.bel.tr

web sitesinde yer alan

“sen de sahiplen” sekmesini

tıklayarak can

dostlarımız ile ilgili

bilgilere ulaşıp,

evcil dost

edinebilir.

Sen de sahiplen

sekmesinden

son

olarak

Türker

Kökkaya, 2

yaşında erkek bir

golden sahiplendi.

Odunpazarı Belediyesi

tarafından

sokaklardan toplanan

sahipsiz kedi ve köpekler,

hayvan barınağında tedavi edilerek

sahiplendiriliyor. Sokak

hayvanlarına yönelik sağlıklı

ve güvenilir uygulamalarıyla

dikkatleri üzerine çeken Odunpazarı

Belediyesi Geçici Hayvan

Bakımevi, ilçede bulunan

sokak hayvanlarına ev sahipliği

yapmaya devam

ediyor. Sokaklarda yaşayan

kedi ve köpekler, tedavileri

yapılmak üzere

toplanarak barınağa

götürülüyor. Burada tedavileri

yapılan, kısırlaştırılıp

aşılanan

kedi

ve köpekler,

ya doğal ortamlarına

bırakılıyor ya da sahiplendiriliyor.

Odunpazarı Belediyesi’nin yenilenen

web sitesi (www.odunpazari.bel.tr)

ile hayvan

sahiplenmek artık bir tık kadar

kolay. Web sitesinde “Sen de

sahiplen” sekmesi açan Odunpazarı

Belediyesi, bu sekmede

tedavi edilen, kısırlaştırılıp aşılanan

kedi ve köpeklerin fotoğrafları

ile birlikte bilgilerini

paylaşıyor. Sende sahiplen sekmesini

ya da https://odunpazari.bel.tr/guncel/sen-de-sahipl

en linkini tıklayan hayvan

dostları, köpek ya da kedileri

sahiplenmek için mesai saatleri

içinde 0222 236 19 70 ve

0552 849 51 99 telefon numaralarını

arayarak Odunpazarı

Belediyesi Geçici Hayvan Bakımevi

ile iletişime geçiyor.

Odunpazarı Belediyesi web sitesinde

yer alan “Sen de sahiplen”

sekmesi ile son olarak

Türker Kökkaya, 2 yaşında

erkek bir golden sahiplendi.

25


Dikkat !

Halsizliğiniz,

susuzluğunuzdan

olabilir!

Yazın sıvı

ihtiyacını

karşılayacak

10 BESİN

İyice bastıran yaz sıcaklarında artan terlemeyle

beraber vücuttan sıvı kaybı hızlanıyor.

Susuz kalınan sürenin uzaması da halsizlik, baş

ağrısı ve konsantrasyon bozukluğu gibi sorunlara

yol açabiliyor. Uzmanlar, yaşamsal fonksiyonların

devam edebilmesi için sıvı ihtiyacının, susamayı

beklemeden yerine konulmasının şart

olduğunu belirterek “Günlük 2-2,5L (10-12 bardak)

su tüketimine özen gösterilmelidir. Yaz aylarında

artan soğuk kahve, çay ve gazlı içecek

tüketimi vücudun sıvı ihtiyacını karşılıyor gibi

düşünülse de aksine kafein

içeren bu içecekler diüretik

(idrar söktürücü) olduklarından

vücutta sıvı kaybına

yol açıyorlar.” diyor.

Salatalık

Salatalık yüzde 95 oranındaki

yüksek su içeriğiyle

vücudun sıvı kaybının karşılanmasına

destek olurken;

folat, potasyum, C ve A vitaminlerini

de içermesi sayesinde

kan basıncının

düşürülmesini sağlar.

Düşük kalorisi ve tokluk süresini

uzatıcı etkisiyle yaz günlerinde tercih edilebilecek

ferahlatıcı bir besin alternatifi olan

salatalığı, limon ilavesiyle ara öğünlerinizde de

tüketebilirsiniz.

Erik

Glisemik indeksinin düşük, lif içeriğinin yüksek

olması kan şekeri dengesinin sağlanmasında

ve diyet sürecinde etkilidir. Su içeriğinin zengin

olması, gün içerisindeki sıvı ihtiyacınızı desteklerken

tokluk sürenizi uzatır. Ancak eriğin tuzlayarak

tüketilmesi vücutta ödem oluşumuna

neden olabilir. Özellikle tansiyon hastalarının

eriği tuzsuz tüketmelerinde fayda var. Eriği gün

içerisinde 1 porsiyon ölçüsünde (7 orta boy) tüketerek

günlük sıvı ihtiyacınızı karşılamaya yardımcı

olabilirsiniz.

Yoğurt

Su, protein, kalsiyum, fosfor ve riboflavin içeriği

zengin olan yoğurt sindirimin kolaylaştırılmasına

destek olur. İçeriğindeki probiyotik

bileşimi sindiriminizi kolaylaştırırken bağışıklık

sisteminin de güçlendirilmesinde etkilidir. Zengin

su içeriği yaz sıcaklarında sıvı ihtiyacının karşılanmasında

etkili bir alternatiftir. Gün içerisinde

en az 1 porsiyon (150 gr) yoğurt tüketimini

ihmal etmemekte fayda var.

26

Karpuz

Karpuzun yüzde 90 oranındaki zengin su içeriği

vücudunuzun su dengesini korurken tokluk

sürenizin uzamasına da yardımcı olur. Karpuzun

likopen içeriği yüksektir. Likopen güçlü bir antioksidan

olup; hücrelerin korunmasına ve toksinlerin

atılmasına yardımcı olur. Potasyum içeriği

kan basıncını düzenlemeye destek olur. A vitamini

içeriğiyle bağışıklık sisteminizi destekler.

Karpuzun zengin su içeriğiyle sıvı ihtiyacınızı

karşılarken yaz akşamlarınızı daha hafif geçirebilirsiniz.

Ancak insülin direnci, hipoglisemi ve

diyabet hastalığı olanların uzman kontrolünde

günlük 1 porsiyonu

(220 gr) aşmamaları

gerekir.

Kavun

Beslenme ve

Diyet Uzmanı

Ayşe Sena Binöz

“İçerisinde yaklaşık

olarak yüzde 91

oranında su bulunduran

kavun yüksek

potasyum,

folat ve A vitamini

içeriğiyle yaz günlerinde

sıvı ihtiyacınızı

karşılayacak

güzel bir alternatiftir.

Kendine özgü

aromasıyla salatalarınızda,

smoothielerinizde

tercih

edebilir; suyunuzun içerisine küçük kavun dilimleri

ekleyebilirsiniz. Glisemik indeksi yüksek olan

kavunu günde 1 porsiyon ölçüsünü (170 gr) geçmeden;

diyabet, insülin direnci, hipoglisemi ve

böbrek hastalığı olan bireylerin ise uzman kontrolünde

tüketimi önemlidir” diyor.

Kabak

Yaz sıcaklarında ağır yemek tüketiminin yerine

yüzde 95’i su olan kabakla hafif ve farklı

öğün alternatifleri oluşturabilirsiniz. Zengin su içeriğiyle

ağırlık kontrolü sürecinize destek verirken;

sindiriminizi kolaylaştırarak kabızlık riskini

azaltmaya yardımcı olur. Kabak lif, A, B6 ve C vitaminleri,

folat, magnezyum ve fosfor kaynağı

olup; vücutta hücre hasarına neden olan serbest

radikallere karşı koruma sağlar. Lif ve su içeriğinin

yüksek olması açlık hissinin ve iştahın azaltılmasına

yardımcı olur. Kabağı rendelenmiş

olarak salatalarınızda, zeytinyağı ile sotelenerek,

çorbalarınızda, kreplerinizde, güveç yemeklerinizde

veya garnitür olarak tercih edebilirsiniz.

Çilek

C vitamini içeriği zengin olan çilek yüzde 91

oranında su içerir. Zengin lif içeriği bağırsaklardaki

yararlı bakterileri besleyerek sindirim sisteminin

desteklenmesine yardımcı olur. Düşük

glisemik indeksi kan şekerinde ani dalgalanmalara

yol açmadığı için günde 1 porsiyon (10 orta

boy) tüketilebilir. Antioksidan içeriği kalp sağlığının

desteklenmesine yardımcı olur. Su içeriğinin

yüksek olması gün içerisinde kaybedilen sıvının

yerine konmasına ve tokluk sürenizin uzatılmasına

yardımcı olur.

Şeftali

Zengin su içeriği günlük kaybedilen sıvının

yerine konulmasında, iştah kontrolü ve kan

şeker dengesinin sağlanmasında etkilidir. Şeftalinin

C vitamini içeriği bağışıklık sisteminizi desteklerken;

A vitamini içeriği göz sağlığında büyük

öneme sahiptir. Lif içeriği ile

ağırlık kontrolü sürecinizi

destekler. Günlük tüketilen

meyve alternatifi olarak 1

porsiyon (1 orta boy) şeftaliyi

ara öğünlerinizde, salatalarınızın

içerisinde veya

kahvaltılarınızda tüketilebilirsiniz.

Marul

Marul yüzde 95 oranında

su içermektedir.

Marul tüketiminin arttırılması

yazın vücudun kaybettiği

sıvının yerine konulmasına destek olur. Lif, A

ve C vitamini içeriği vücut sağlığını korurken vücuttaki

toksinlerin uzaklaştırılmasına da destek

olur. Yüksek su ve lif içeriği tokluk sürenizin uzamasında

etkili olurken gün içerisindeki kan şeker

dengenizi korur. Düşük enerji içeriğiyle marulu

çiğ olarak kahvaltılarınızda, salatalarınızda veya

ara öğünlerinizde bol bol tüketebilirsiniz.

Domates

Beslenme ve Diyet Uzmanı Ayşe Sena

Binöz “Domates içeriğinde yüzde 95 oranındaki

su ile yazın kaybedilen sıvının yerine konulmasında

oldukça etkilidir. Aynı zamanda zengin antioksidan

içeriği, A ve C vitaminleriyle vücuttaki

serbest radikallere karşı koruma sağlar ve bağışıklık

sistemini destekler. Domates tüketirken

üzerine ekleyeceğiniz zeytinyağı ilavesi ile domatesteki

antioksidan özellik gösteren likopenin

etkisini arttırabilirsiniz” diyor.


Bu belirtiler

yeme

Uzmanlar

uyarıyor

bozukluğunu

işaret ediyor

ve ergenlerde görülebilen yeme bozukluğu, birtakım ipuçları ile anlaşılabiliyor. Yeme hakkında takıntılı

düşünce, davranışlar ve duyguların ipucu olarak değerlendirilebileceğini belirten uzmanlar, sıklıkla kalori he-

>>Çocuklarda

sabı yapılmasının ve uygulanan yoğun diyetlerin de yeme bozukluğuna işaret ettiğini vurguluyor. Gençlerin özellikle

sosyal medyadaki “sıfır beden” fenomenler gibi olmak istedikleri için durumdan kötü etkilendiklerini kaydeden uzmanlar,

aile tutumlarının da yeme bozukluğunda önemli bir etken olabildiğine dikkat çekiyor.

Takıntılı düşünce ve duygular

etkili oluyor

Çocuk ve ergenlerde yeme bozukluğu

olduğunun birtakım ipuçlarından

anlaşılabileceğini belirten

uzmanlar “Örneğin kişinin yeme

hakkında takıntılı davranışlarının

olması ya da takıntılı düşünce ve

duygulara sahip olması ipuçları olarak

değerlendirilebilir. Örneğin kalori

hesaplarının çok sık yapılması,

bedenleriyle ilgili uğraşların olması,

aşırı egzersizlerin yapılması, fazla

yenildikten sonra kendini aç bırakmak

davranışlarının sıklıkla tekrar etmesi

ve yoğun diyetlerin yapılması

sonucunda da yeme bozukluğu olduğunu

anlayabiliyoruz.” diyor.

Sosyal medyadaki fenomenleri

örnek alıyorlar

Uzmanlar şöyle söylüyor;

“Kişinin algısında bulunan otomatik

olumsuz düşüncelere ve davranışlara

yoğunlaşarak bir tedavi uyguluyoruz.

Kişinin zihninde oluşturmuş olduğu

olumsuz

beden algısına

yönelik çalışmalarda

bulunuyoruz. Yeme bozukluğunda

aslında çevresel

faktörlerin oldukça büyük

bir etkisi var. Özellikle sosyal

medyada gençlerin,

daha çok fenomenlerin

sıfır beden olmaları, kişilerin

güzellik algısı olarak

onları rol model almalarından

dolayı onlar gibi

olmak istedikleri için bu

durumdan kötü etkilenebiliyor,

onlar gibi olmak için yoğun bir

uğraş içine girebiliyorlar.”

Aile tutumu da yeme bozukluğunda

etkili

Bir diğer etkenin de aile tutumu olduğunu

vurgulayan Uzmanlar zayıflığı güzellikle

beraber algılamalarıyla birlikte

özellikle ergenlik döneminde gençlerin

zihninde zayıflık eşittir güzellik gibi

algı oluşabiliyor. Bu yüzden yeme bozukluklarında

aile tutumları ve söylemleri

da önemli bir yere sahiptir.”

ifadelerini kullanıyor,

27


Eskişehir halkının takdirini toplayan Tepebaşı Belediyesi’nin “Altın Ayaklar” projesi,

şehir dışında da bir çok organizasyondan davet alarak yer buluyor.

“Altın ayaklar”:

bir vefa projesi

Tepebaşı Belediyesi bir ilke daha imza

atarak “Altın Ayaklar” projesinin açılışını,

20 Ekim 2012 tarihinde gerçekleştirdi.

Proje ile futbolumuzun unutulmaz isimleri,

ayak ve el izleriyle ölümsüzleştirildi.

Tepebaşı Belediyesi'nin yaklaşık iki buçuk

yıl boyunca sürdürdüğü çalışmalar neticesinde,

futbol tarihimizin unutulmaz

kramponlarının ayak izleri, file bekçilerinin

ise el izleri alınarak Eskişehir'in en

işlek yerlerinden biri olan Espark AVM

önündeki alana yerleştirildi.

Efsane futbolcuların ayak ve el izlerinin

futbol severlerin izlenimine açıldığı proje,

2012’den bu yana beğeni toplamayı ve

ülke genelinde ses getirmeyi

başardı. Proje Eskişehir’de

vatandaşların

takdirini toplarken,

şehir dışında da birçok

organizasyondan

davet alarak kendisine

yer buldu. Proje

kapsamında ayak, el

izi sergilenen unutulmaz

futbolcular

arasında Başta Eskişehirspor’un

efsane

takımında yer

alan futbolcular

olmak üzere, Fenerbahçe,

Galatasaray,

Beşiktaş ve

Trabzonspor gibi

Türk futbolunun

Tepebaşı Belediyesi, “Altın

Ayaklar” projesiyle bir ilke

daha imza attı. 20 Ekim

2012 Futbolumuzun unutulmaz

isimleri, ayak ve el

izleriyle ölümsüzleştirildi.

Tepebaşı Belediyesi'nin

yaklaşık iki buçuk yıllık

sürdürdüğü çalışmayla futbol

tarihimizin unutulmaz

kramponlarının ayak izleri,

file bekçilerinin de el izleri

alındı. Ayak ve el izleri, Eskişehir'in

en işlek yerlerinden

biri olan Espark AVM

önündeki alana yerleştirilerek,

futbol severlerin izlenimine

açıldı.

28


önde gelen kulüplerinin

futbolcuları

bu

projeye dahil

edildi.

Eskişehirsporlu

Fethi

Heper, Sinan

Alağaç, Abdurrahman

Temel,

İhsan Şahinkol,

Faik Şentaşlar,

Burhan Tözer,

İsmail Arca,

Nihat Atacan,

İlhan Çolak,

Ender Konca,

Taşkın Yılmaz,

Mümin Kasap,

Süreyya Özkefe,

Vahap

özbayar, Hakkı

Aygün, Ayhan

Aşut, Burhan

İpek, Halil

Güngördü,

Orhan Aydıngör,

Kamuran

Yavuz, Ediz

Bahtiyaroğlu

gibi futbolcuların

yanı sıra

Amigo Orhan

da projede ile ölümsüzleşti. Eskişehirspor

ile birlikte Beşiktaşlı Süleyman

Seba, Fenerbahçeli Lefter Küçükandonyadis,

Galatasaraylı Metin Oktay ve

Trabzonsporlu Şenol Güneş de vefa projesinde

yer alan isimlerden…

BAŞKAN ATAÇ: ÇOK OLUMLU

GERİ DÖNÜŞLER ALDIK

Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet

Ataç da projenin Eskişehirlilerin yanı

sıra kenti ziyaret edenlerden de beğeni

kazandığını belirterek, “Spor; barış,

dostluk ve kardeşlik demektir. Altın

Ayaklar hem bir vefa projesi hem de turizm

açısından Eskişehir’e fayda sağlayacak

bir proje. Türkiye’den ve

dünyanın farklı bölgelerinden gelen insanlar,

bu projede yer alan futbolcularımızın

ayak izleriyle fotoğraf çektiriyor.

Türk futboluna hizmet vermiş, milli takımda

yer almış, futbolseverlerin gönlünde

yer etmiş futbolcular ile Anadolu

Efsanesi Es-Es’in ayak izlerini bir araya

getirdik. Spor camiasından da uzun yıllardır

çok olumlu geri dönüşler aldık.

Projemizde emeği geçen herkese teşekkürlerimi

sunuyor, aramızdan ayrılmış

sporcularımıza rahmet diliyorum” dedi.

Projede yer alan 54 isim şu şekilde:

Eskişehirspor; Sinan Alağaç, Abdurrahman

Temel, Ediz Bahtiyaroğlu, İhsan Şahinkol,

Fethi Heper, Faik Şentaşlar,

Burhan Tözer, İsmail Arca, Nihat Atacan,

İlhan Çolak, Ender Gonca, Taşkın Yılmaz,

Mümin Özkasap, Süreyya Özkefe, Vahap

Özbayar, Hakkı Aygün, Ayhan Aşut, Burhan

İpek, Halil Güngördü, Orhan Aydıngör,

Kamuran Yavuz, Orhan Erpek

(Amigo Orhan)

Fenerbahçe; Alexandro de Souza, Cihat

Arman, Zeki Rıza Sporel, Basri Dirimlili,

Lefter Küçükandonyadis, Aykut Kocaman,

Şükrü Ersoy (kaleci), Ogün Altıparmak,

Selim Soydan, Cemil Turan, Şükrü

Birand, Can Bartu

Galatasaray; Gündüz Kılıç, Nihat Bekdik,

Metin Oktay, Coşkun Özarı, Turgay Şeren

(kaleci), Candemir Berkman, Cüneyt Tanman,

Metin Kurt

Beşiktaş; Şeref Görkey, Şükrü Gülesin,

Hakkı Yeten, Süleyman Seba, Sanlı Sarıalioğlu,

Ali ihsan Karayiğit

Trabzonspor; Şenol Güneş, Ogün Temizkanoğlu

Hakemler; Ertuğrul Dilek, Hilmi Ok,

Erman Toroğlu

Yorumcu; Halit Kıvanç

29


Makyöz Hatice Kartal Demirkıran ile Sonbahar saç ve

makyaj modasının nasıl olacağını konuştuk

Sonbahar’da

saçlar

küllü renk,

gözler ise

rengarenk

olacak

30

Her sezon değişen moda trendleri

içinde saç renkleri ve makyaj da bulunuyor.

2020 saç renkleri kullanıcısını

daha pozitif ve enerjik gösterirken

2021- 2022 saç renkleri olarak ise

küllü sarı, küllü gri, kar grisi saç,

koyu sarı saç, pembe saç, bal sarısı

saç, tarçın rengi saç, koyu kahve

küllü sarı ve living colar trend

sac renkleri olarak listeleniyor.

Makyaj da ise renkli göz

makyajının trend listesinden

inmeye niyeti yok.

Fuşyanın yanında lila ve

turuncuları da far paletinize

eklemeyi

unutmayın.

Şair Fuzuli Caddesi’nde

bulunan ESİŞ Bayan

Kuaförü- Makyöz Hatice

Kartal Demirkıran, 2021-

2022 saç ve makyaj

modasını “İstikbal

Dergi’ye”

anlaı.


Yeni trend saç renklerinin

geçtiğimiz sezon kızıl ombrelerden

sarı ombre saç modellerine,

bronde saç

renklerinden turuncu saçlara

kadar pek çok çeşit saç renkleri

gördüklerini ifade eden

Hatice Kartal Demirkıran,

“Ancak 2021-2022 sezonunda

bu saç renklerini bir kenara

bırakarak yepyeni bir kimliğe

bürünme zamanı geldi. Çünkü

yeni sezon saç renkleri koyu

saç renkleri olarak dikkat çekmektedir.

Bu sezonun yeni

moda saç rengi olarak öne

çıkan saç renkleri arasında living

coral (canlı mercan) saç

rengini sıklıkla göreceğiz. Yeni

sezonda ojelerden makyaj

renklerine kadar birçok alanda

mercan rengini göreceğiz.

Saçlarda da öne çıkan mercan

rengini kullanarak en trend

saç renkleri kullanıcısı olarak

sıra dışı görünebilirsiniz” dedi.

Bu senenin moda saç renginde

siyah renkte olduğunu ifade

eden Demirkıran,

“Her zaman moda olmayan, ancak arada

bir de zirveyi tutan saç renkleri arasında

siyah saç renkleri bulunmaktadır. İlk

bakışta göze çarpmak isteyenler özellikle

cam saç, düz bob kesim, uzun pixie

kesim ve katlı çenede saç kesimi modeli

sevenler için siyah saç rengi bulunmaz

kaan diyebiliriz. Bayan saç renkleri

arasında yer alan siyah saç rengi kimlere

yakışır sorusunun cevabında ise açık

tenleri görüyoruz” diye beliri.

“KÜLLÜ SAÇ RENKLERİ”

Küllü saç renginin de bu sene favori

olduğunu dile getiren

Demirkıran,

“Kül sarısı saç, sarının en açık

tonudur, ancak içerisinde gri tonlamalar

bulunmaktadır. Yeşil ve

mavi alt tonlara sahip olan küllü

sarı sarının en soğuk tonudur

diyebiliriz. Açık tenli, renkli gözlü

(yeşil, mavi veya gri göz gibi) iseniz

küllü sarı saç sizde mükemmel

duracaktır. Esmer ve buğday

tenliler de küllü sarı saç kullanabilir

elbee. Ancak yüzünüze

gidecek en güzel sarı saç tonuna

kuaförünüz sizi görerek karar

vermelidir. Bu noktada en güzel

saç rengi hangisi sorusunun

cevabı ten rengi yani cilt alt tonu

ile uyumlu saç rengi olarak

karşımıza çıkmaktadır” şeklinde

konuştu.

Demirkıran, “2021 saç rengi favorileri

arasında gösterilen ve bu

popüleritesini 2022 saç renkleri

olarak da devam eirecek gibi

duran kar grisi saç rengi, platin

beyazla şirin görünen bir renk olarak

moda haalarında öne çıkmaktadır. Bu

senenin saç modası renkleri arasında yer

alan kar grisi saç renkleri ile şık, naif ve

alımlı olmak için kar grisi saç rengini

deneyebilirsiniz” diye konuştu.

“RENKLİ GÖZ MAKYAJLARI”

Makyaj modası hakkında da bilgi veren

Hatice Kartal Demirkıran,

“Renkli göz makyajının trend listesinden

inmeye niyeti yok. Fuşyanın yanında lila

ve turuncuları da far paletinize ekleyin.

Ateş kırmızısından rorange'a, bordoya

göz kırpan renklerden daha günlük

seçeneklere kırmızının 50 tonu bu yaz

hayatımızda. Minimal cilt görünümleri

doğal bir allık dokunuşuyla taçlanıyor.

Cilt tipinize göre mat veya parlak bitiş

tercihi ise sizin elinizde. Grafik

eyeliner'ın popülaritesi devam ediyor,

ancak kendisine bir rakip çıktı! Siyah,

cesur ve çerçeveli bakışlar gece

görünümlerinin yeni vazgeçilmez Doğal

cilt görünümleri ultra bronz renk yelpazesiyle

ısınıyor ve boyut kazanıyor.

Parlak bitişli sıcak tonlar yaz makyajının

yeni olmazsa olmazı. Bakışlardaki canlı

ve parlak tonlar dudaklara da ilham

veriyor. Neon rujları bu sezon makyaj

koleksiyonunuza mutlaka eklemelisiniz”

ifadelerini kullandı.

31


CENNETTEN BİR KÖŞE

Gezi

ZEKİ

PEKGENÇ

HALLSTATT

Mozart’ın memleketi Salzburg’da

kaldığımız otelin kahvaltı salonu bu

bölgenin çağlar boyu en önemli gelir

kaynağı olan tuz madeni blokları ve bu

madenlerin işletildiği dönemlerde çekilmiş

nostaljik fotoğraflar ile dekore edilmiş. Şehrin

adı esasen; “Tuz Kalesi”. Kaya tuzunun en çok

çıkartıldığı yer ise Hallstatt köyü çevresiymiş.

Evleri Saran Kayısı Ağaçları

32

Artık tuz madenleri endüstriyel manada

işletilmiyor, ancak bu bölge yılda milyonlarca

turistin geldiği dünyaca ünlü bir turizm

merkezi.

Kahvaltımızı ettikten sonra doğuya doğru

“Göller Bölgesi” ne hareket ettik. Salzburg’un

doğusunda bir dizi birbirinden güzel göller

var. Bunlardan birisi de Wolfgang Gölü.

Kıyısındaki, aynı ismi taşıyan köy

Mozart’ın annesinin memleketi. Dağlar,

yemyeşil vadiler ve çok güzel bir gölün

arasındaki köyün görünümü nefes

kesici. Yıllar önce buraları ziyaret eden

bir köşe yazarımız; “İnsan, Wolfgang

köyünde doğarsa ya Mozart doğurur ya

da Mozart olur.” demişti. O derecede göz

alıcı ve asude bir yer.

İlkbahar ve yağan yağmurun etkisi ile

yemyeşil tabiat nefes kesiyor. Dağlar,

ovalar, göller yemyeşil. Köyler birer tablo

görünümünde. Nefis manzaraları

seyrederek, yaklaşık bir saatlik yolculuktan

sonra Hallstatt köyüne geldik. Bu

köyün isminin manası eski Avusturya

dilinde; “Tuz köyü” imiş. Avrupa’nın ilk

tuz madeni burada işletilmeye

başlanmış. Hallstatter Gölü kıyısında ve

şiirsel güzelliğe sahip gölüyle Hallstatt,

Dünya’daki bir cennet. Nüfusu bin kişi bile olmayan

bu köyü her yıl milyonlarca turist ziyaret

ediyor. Buradaki peyzaj nefes kesici.

Doğaseverlerin ve özellikle de fotoğraf

düşkünlerinin mutlaka ziyaret ettiği Hallstatt,

Nat Geo dergisinin bir araştırmasına göre

dünyada en çok fotoğrafı çekilen 5 yerden

biriymiş!

Köyün girişine aracımızı park ettik. Köyü

yaya olarak gezeceğiz. Bu küçücük, turistik

köyün girişinde iki tane hediyelik eşya satan

dükkân var. Birisini işleten bir Türk. Yağmur

çiselemeye başlamıştı. Buradan Mozart ve

müzik notaları süslemeli şemsiyeler satın

aldık. Hallstatt’a belki de en güzel mevsimde,

Mayıs ayının ortalarında geldik. Dağlardaki

karlar, yağmur yüklü bahar bulutları,

yemyeşil tabiat burasını gerçekten cennet

gibi gösteriyor. UNESCO tarafından Dünya

Mirası Listesi’ne alınan bu köydeki dingin göl

ve muhteşem dağ manzaraları doyumsuz.

Köydeki tipik Avusturya mimarisinde inşa

edilmiş evler ve bahçeleri huzur verici bir

ortam oluşturmuş. «İnsan burada

yaşlanmaz.» dedirtecek cinsten… Dingin göl

suyunda yüzen kuğular, ördekler ve kano ile

gezenler tabloyu daha da

zenginleştiriyor.

Köyün tek sokağından merkezine

doğru yürüyoruz. Sağ tarafımızda göl

ve arkasındaki yemyeşil dağlar, sol

tarafımızda başı dumanlı dimdik kayalar.

Eriyen kar suları dağlardan

aşağıya çağlayanlar şeklinde akıyor.

Her biri sanki bir biblo olan dağ evlerinin

cephelerini kayısı ağaçları süslüyor.

Adeta birer sarmaşık bitkisi gibi

evlerin duvarlarını sarmışlar. Bu tablo

görünümlü evlerin nerdeyse tamamı

butik otel ya da pansiyon. Köyün

merkezinde küçük bir meydan var.

Meydanın çevresinde ve göl

kenarında şık kafeler, lokantalar ve


hatıralık eşyalar satan dükkânlar var. Bu

dükkânlarda satılan en popüler materyal,

doğal olarak tuz. Bu bölgede çıkartılan kaya

tuzlarını farklı şekillerde pazarlıyorlar. Mutfak

tuzu haline getirilenler çok güzel ve değişik

ambalajlarda satılıyor. Tuzlar çeşit çeşit;

sadesi, biberlisi, baharatlısı var. Ayrıca kaya

tuzlarını, ilginç şekiller vererek küçük bloklar

halinde de satıyorlar. Beyaz, pembe, mavi renkli

bu tuz bloklarını salon süsü veya gece

lambası olarak kullanabilirsiniz.

Bu masalsı köyün ziyaretçilerinin

çoğunluğunu uzak doğulular oluşturuyor.

Ağırlıklı olarak da Japonlar. Japonlar burayı o

kadar beğenmişler ki ülkelerinde birebir benzerini

yapmışlar. Bu güzel köyün bir sıkıntısı

arazi darlığı. Mezarlık yapmak için çok küçük

bir yer ayrılmış. Belki de Dünya’nın en küçük

mezarlığı. Doğal olarak bu küçük mezarlık

yeterli gelmiyor. İlginç bir gelenek yerleşmiş.

Defnedilenlerin kemikleri makul bir süre

sonra mezardan çıkartılıp çeşitli boya ve

süslemelerle, adları da yazılmak üzere Beinhouse

adı verilen yere alınıyor, boşalan

mezara başkası defnediliyor. Beinhouse bu

sergileme yöntemi sonrası (adeta) turistik bir

yer olmuş.

Köyün içinden yukarıdaki tuz madenlerine

giden tek ve küçük vagonlu bir füniküler var.

Çıktığı noktadaki manzara inanılmaz derecede

güzel. Köyün ve gölün tamamı, cam bir

platformdan (Skywalk - Gözlem Noktası) göz

alıcı bir şekilde izleniyor. Buraya çıkanlar için

bir de tuz madeni turu düzenleniyor. Geçmişi

7.000 yıl öncesine dayanan tuz madeni içine

giren ziyaretçileri oldukça heyecanlı bir macera

bekliyormuş. Dağın içine 300 metre kadar

girildikten sonra 300 metre derinliğe kayarak

inilen bu tur adrenalin düşkünleri için bulunmaz

bir fırsat.

Hallstatt mutlaka görülmesi gerekli cennetten

bir köşe. Özellikle de fotoğraf meraklıları

için. Gün boyu süren bu keyifli gezimiz

sonrasında Hallstatt’tan yine birbirinden

güzel köyleri ve gölleri izleyerek Salzburg’a

döndük.

33


FiLEDE DOLU DOLU BiR SEZON YAŞANACAK

>>

2.Ligde mücadele etmesi beklenen Mihalıççıkspor’da

başkan Osman Taş, Özel Gelişim Koleji'nin haklarını

satın alıp kulübün ismi Mihalıççıkspor olarak değiştirince

Kadınlar Voleybol 1.Ligi’nde ikinci takımımız oldu.

Sivrihisar’da heyecanlı bekleyiş var.

Mihalıççıkspor başkanı Osman Taş son

dakika sürprizi ile kulübü 1.Lige soktu.

>>

Sigorta Shop Kadınlar Voleybol 1. Ligi’nde 2021-2022 voleybol

sezonu Eskişehir derbisi ile açılacak. 10 Ekim Pazar günü Sivrihisarspor

ile Mihalıççıkspor Şehit Anıl Gül Spor Salonu’nda kozlarını

paylaşacak.

>>

2.Lig 4.grupta yer alacak Tepeaşı

Gençlik ve Spor Kulübümüz

ise sezonu 17 Ekim’de

Bilecik Belediye deplasmanında

açacak. Temsilcimizde hedef finallere

kadar yükselmek olacak…

1.LİG DERBİYLE AÇILIYOR

Sigorta Shop Kadınlar Voleybol 1. Ligi’nde 2021-2022

voleybol sezonunun fikstür çekimi, gerçekleştirildi. Sigorta

Shop Kadınlar 1. Ligi A ve B Grubu’nda 1. devre

Karşılaşmaları 10 Ekim – 19 Aralık 2021 tarihleri

arasında, 2. devre karşılaşmaları 8 Ocak – 19 Mart 2022

tarihleri arasında oynanacak. Kulüplerimiz, ev sahibi

oldukları müsabakaları oynayacakları salon ismi ve saat

bilgilerini Federasyonumuza (en geç 20 Ağustos 2021

Cuma günü mesai bitimine kadar bildirim yapılmalıdır)

bildirdikten sonra detaylı fikstür en kısa zamanda

açıklanacak, il müdürlüklerimize ve kulüplerimize gönderilecek.

Başkan Osman Taş’ın son saniye sürprizi ile

katıldığı ligde sezon Eskişehir derbisiyle açılacak. 10

Ekim Pazar günü Şehit Anıl Gül Spor Salonu’nda Sivrihisar

ev sahibi olarak çıkacağı maçta Mihalıççıkspor ile

kozlarını paylaşacak.

Voleybol takımları yine aynı

isimlere emanet…

2.LiGDE TEPEBAŞI

Bu sezon Kadınlar Voleybol 2.Ligi’nde ki tek temsilcimiz Tepebaşı

Gençlik ve Spor Kulübü olacak. Antrenör Fatma Yağcı Çimenli

nezaretinde ligde oy gösterecek ekibiz 4.grupta Bilecik Belediyesi,

Bozüyük Belediyesi, Cadende Gölcük, İzmit Belediyesi, Sakarya

Gelişim, Çitflikköy, Esenköy ve Zonguldak DSİ takımlarıyla kapışacak.

Ekibimiz sezonu 17 Ekim’de Bilecik Belediye deplasmanın da açacak.

34

Tepebaşı

Gençlik ve

Spor Kulübü

kadroyu

korumaya

çalışıyor.


Kadınlarda

Anadolu

Üniversitesi’nden

sonra erkeklerde

Ormanspor

da bu sezon ilimizi

Süper Ligde temsil

edecek. Ormanspor

transfer çalışmalarını

tamamlayarak

yeni sezona bilenirken,

Anadolu

Üniversitesi

takviyelerini

sürdürüyor.

Ormanspor sezona

bileniyor.

Mihalıççıkspor

hentbolda bu

sezon Erkekler

1. Ligi’nde mücadele

edecek.

Ümitköyspor’u

devralan

Osman Taş Mihalççıkspor

olarak

yoluna

devam edecek.

Hedef

Süper

Lig…

Oldukça iddialı bir kadro

kuran Ateş Savaşçılarında

hedef Avrupa…

MİHALIÇÇIK İLK KEZ

Erkekler Hentbol 1.Ligi’nde ilk kez

boy gösterecek Mihalıççıkspor geçen

sezon Süper Lig’den düşen

Ümitköy’ün isim hakkını aldı. Başkan

Osman Taş kadroyu büyük ölçüde

muhafaza ederken Mihalıççıkspor’u

2022-23 sezonunda Süper Lige

çıkartmayı planlıyor.

Hazırlıklarını Ankara’da sürdüren

hentbol takımı maçlarını ise

Eskişehir’de oynayacak.

Hentbol branşında da ilimizi

dolu dolu bir sezon

bekliyor.

Erkekler Hentbol Süper Ligi’nde

bu sezon başarıya endeksli

güçlü bir kadro ile mücadele

edecek Ormanspor lig bileniyor.

Ateş Savaşçıları Eylül aynın ilk Anadolu Üniversitesi yine ligde

haftasında katılacağı özel turnuvada

eksiklerini görecek.

tutunma mücadelesi verecek.

Kadınlar Hentbol Süper Ligi’nde

geçtiğimiz sezon oldukça genç bir kadro

ile ligde tutunarak şampiyonluk

değerinde bir başarıya

imza atan Anadolu

Üniversitesi’nin bu

sezon işi daha zor olacak.

1.Ligden finansal

anlamda güçlü

takımların Süper Lige

çıkmasıyla oldukça

çekişmeli bir sezon

yaşanacak. Anadolu’-

nun bu sezon kadrosunu

takviye etmesi

şart. Antrenör Murat

Kabadayı nezaretinde

temsilcimizin nasıl bir

grafik çizeceği de

merak konusu…

Eskişehir’de dolu dolu bir

hentbol sezonu yaşanacak.


Genel kurul salonunda

üyelerin

oyları ile başkan

seçilen Mehmet

Şimşek İstikbal

dergiye konuştu

>>

Üst üste 2 yıl ligden

düşen Eskişehirspor

kapanmanın

eşiğinden döndü.

Genel kurullarda başkan

adayı çıkmayınca

3 kez kongre ertelenirken,

27 Temmuz’da

yapılan genel kurulda

Mehmet Şimşek ve arkadaşları

taşın altına

ellerine değil gövdelerini

sokarak kulübü

yaşatmak adına takıma

sahiplendi.

36

>>

Genel kurul salonunda

üyelerin oyları

ile başkan seçilen

Mehmet Şimşek İstikbal

dergiye konuştu.

‘Büyüklerimizin emanetine

hıyanet etmeyeceğiz

ve ne pahasına

olursa olsun vazgeçmeyeceğiz’

diyen Başkan

Şimşek “Bu zor dönemde

Eskişehirspor’u

ortada bırakamazdık.

Ben ve arkadaşlarımı

sorumluluk aldık” dedi.


3 KEZ

ERTELEME

2 yılda üst üste lige

veda eden ve yeni

sezonda 2. Lig'de

mücadele edecek

olan Eskişehirspor

lig bitimi ile çok

büyük sorunlar

yaşadı. 4 Haziran’-

daki seçimli

olağanüstü genel

kurul başkan adayı

çıkmadığı için

geçen 11 Haziran’da

yapıldı. Bu

tarihte Mustafa

Akgören ve

arkadaşları

aklanırken, aday

çıkmadığı için yetki

Divan Kurulu’na

verildi.

Ardından 2 kez

daha yapılan kongrelerde

aday

çıkmadı.

Divan Kurulu üyesi Mehmet Şimşek ve arkadaşları

çok zor bir dönemde taşın altına ellerine

değil gövdelerini sokarak kulübü

yaşatmak adına takıma sahiplendi.

KAPANMANIN

EŞİĞİNDEN

DÖNÜLDÜ

3 Kez ertelenen

genel kurullarda

Divan başkanı Ali

Çelikoğlu

Eskişehirspor’un

Kayyum tehlikesiyle

karşı karşıya

kaldığını belirterek

şehirden destek

istedi.

56 yıllık bir tarihe

sahip Eskişehirspor,

daha önceki dönemlerden

kaynaklanan

maddi sorunlar nedeniyle

yaşadığı mali

krizin ardından

başkan bulamadı.

Yaklaşık 106 milyonu

futbolculara olmak

üzere 246 milyon

258 bin 239 lira borç

açıklandı.

“1965’ten beri süre gelen bozuk düzene

karşı biz olup savaşacağız!” paylaşımı

taraftarı heyecanlandırdı

37


ŞİMŞEK VE ARKADAŞLARI

Kulüp kanun gereği kayyuma devredilecekti. Divan Kurulu üyesi Mehmet

Şimşek ve arkadaşları çok zor bir dönemde taşın altına ellerine değil

gövdelerini sokarak kulübü yaşatmak adına takıma sahiplendi. Mehmet

Şimşek, liste hazırlayıp yönetime talip olduğunu açıkladı. Olağanüstü

genel kurulda divana adaylık başvuru yapan Mehmet Şimşek, kongre

üyelerinin oylarıyla Eskişehirspor’un yeni başkanı seçildi.

Başkan Şimşek “Şehrimiz kulübümüze küsmüş. Sebepleri aylardır zaten tartışılıyor.

Bizim en büyük hedeflerimizden bir tanesi kulüple şehri barıştırmak” dedi.

“BOZUK DÜZENE KARŞI BİZ OLUP SAVAŞACAĞIZ”

Şimşek’in “Babadan evlada en kıymetli mirastır bizim için

Eskişehirspor. Sevdamızın yok olmasın. Bu 7’den 70’e hepimizi

derinden yaralar! Armanın yeniden yükselmesi için

sorumluluk almaktan ve yönetimde olmaktan gurur

duyarız. 1965’ten beri süre gelen bozuk düzene karşı biz

olup savaşacağız!” paylaşımı taraftarı heyecanlandırdı.

“ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Eskişehirspor’un diriliş hikayesini

tüm dünyaya izletmek

istediğini ifade ederek

destek çağrısında bulunan

Eskişehirspor Kulübü

Başkanı Mehmet Şimşek,

“Biz tek gayesi büyüklerimizden

aldığımız mirası

daha da yukarıya taşımak

olan, bu anlamda da tüm

ülkeye nasıl taraftar

olunacağını tekrar tekrar

gösteren taraftarlarız.

Hep beraber

Eskişehirspor’un diriliş

hikayesini tüm dünyaya

izletelim. Biz her yere

düştüğümüzde bir avuç

kumla ayağa kalkacağız.

Büyüklerimizin emanetine

hıyanet etmeyeceğiz ve ne

pahasına olursa olsun asla

vazgeçmeyeceğiz” dedi.

38

“Büyüklerimizin emanetine hıyanet etmeyeceğiz ve ne pahasına

olursa olsun asla vazgeçmeyeceğiz” ifadelerini kullandı.


“KULÜP KAPANIYOR ARMA GİDİYORDU”

Şimşek, ilk hedeflerinin şehri kulüple barıştırmak olduğunu söyledi. Transfer

tahtasını açmak gibi gündemleri olmadığını ifade eden Şimşek, “Şehrimiz kulübümüze

küsmüş. Sebepleri aylardır zaten tartışılıyor. Bizim en büyük hedeflerimizden bir

tanesi kulüple şehri barıştırmak. Kulüp

kapanıyordu, arma gidiyordu. Biz buna izin

verecek insanlar değiliz. Armamızın sevdasından

koşuyoruz. Biz çalışkan insanlarız. Gece gündüz

çalışıp belli bir yere kadar getirmeyi hedefliyoruz.

Transfer tahtası gibi bir gündemimiz yok

çünkü transfer tahtasını

kimse açamıyor. Kimsenin

neden açamadığı da belli.

Kulüpler de yardım etmiyor,

futbolcular da yardım

etmiyor. Şehirde

olanların bir oyun, bir

tiyatro olduğunu

zannediyorlar.

Aslında değil” dedi.

Başkan Mehmet Şimşek, babası Mesut

Şimşek'in elini öperek görevine başladı

“SAHİPSİZ

BIRAKAMAZDIK”

‘Es-Es’i sahipsiz bırakamazdık’ diyen Şimşek

“Biz çıkmasak kulüp kapanıyordu. Ben ve

arkadaşlarımı kulübü bu ortamda sahipsiz

bırakamazdık. Evet çok zor ama çok da önemli

bir sorumluluk aldık. Armamızı sevdamızı

yaşatacağız. Bakın bir takım oluşturduk. Cem

Karaca ve ekibini takımın başına getirdik. Artık

maçlar için geri sayıma geçtik. Genç bir kadromuz

var. Sabırla desteklemeliyiz” dedi.

‘Es-Es’i sahipsiz bırakamazdık’

diyen Şimşek “Biz çıkmasak kulüp

kapanıyordu. Ben ve arkadaşlarımı

kulübü bu ortamda sahipsiz

bırakamazdık” şeklinde konuştu.

39


Türkiye Süper Ligi 2021/

NG Araştırma 15 yaş üzerinde bulunan 1.848 kişi ile o

Şampiyon kim olur?

2020-2021 futbol sezonunun başlamasına sayılı günler kala

takımlar transfer için yarışırken aynı heyecan taraftarları da sarmış

durumda. Katılımcılara önümüzdeki sezon şampiyonluktaki en

önemli favorilerini sorduk! Verilen cevapların dağılımları "3 Büyükler"

olarak bilinen kulüplerimizi öne çıkarıyor.

Geçtiğimiz sezon Sergen Yalçın yönetiminde şampiyonluğa ulaşan

Beşiktaş ile yeni sezona güçlü bir kadro ve yeni teknik direktörüyle

giriş yapan Fenerbahçe %29luk oranlarıyla ilk sırayı paylaştılar.

%27'lik oranıyla ise Galatasaray 3. favori konumunda.

Anadolu'nun ilk şampiyonu Trabzonspor %7, yeni transferleri ile

gündeme bomba gibi düşen Adana Demirspor ise %3'lük oranlarıyla

sürpriz şampiyonluk adayları oldu.

Küme düşmeye en yakın

adaylar hangileri?

Sezon başı itibariyle katılımcıların %22’si Giresunspor’un küme

düşmeye en yakın aday olduğunu belirtirken, %13’ü ise Altay’ın

ligde tutunamayacağını belirtiyor. Bu sonuçlar, ligde yeni yükselen

takımların başarılı olma ihtimalinin kamuoyu gözünde daha az

olduğunu gösteriyor. Kayserispor küme düşmesi en çok beklenen

takımlarda 3. sırada gelirken, 4. sırada ise Yeni Malatyaspor geliyor.

Gol kralı kim olur?

Geçtiğimiz sezonun devre arasında Galatasaray tarafından transfer

edilen Mostafa Muhammed (Galatasaray), gösterdiği performans ile

Takımına en çok

hangi transferi

istersin?

Süper Lig, 3 ay aranın ardından 13 Ağustos

Cuma akşamı nihayet başlayacak. Fakat bu 3

aylık arada gördük ki futbol sezonuna ara

verildiğinde bile kulüpler arasındaki yarış hız

kesmiyor. Sezon başı itibariyle hangi takımın

daha fazla transfere ihtiyacı olduğunu

taraftarlara sorduk. Avrupa’da hedeflerinin

gerisinde kalan Galatasaray %27’lik oranıyla

en çok transfer ihtiyacı olan takım olarak

görülüyor. Fenerbahçe %21, Beşiktaş %11'lik

oranlarıyla Galatasaray'ı takip ediyor. Bu

kulüplerin bütçeleri itibariyle daha fazla

transfer yapması olağan duruyor. Fakat hem

UEFA’nın hem de Türkiye Futbol Federasyonu’nun

koyduğu finansal kurallar nedeniyle

transfer sezonu görülen ihtiyaçlar

doğrultusunda gerçekleşmeyebilir.

Peki yeni sezonda en çok hangi futbolcuyu

takımımızda görmek istiyoruz? Katılımcılara

göre 2 sezon önce ligimizde Trabzonspor

formasıyla gol krallığı yaşayan Alexander

Sörloth %15’lik oy oranıyla zirvede.

Geçtiğimiz sezon Beşiktaş'ın

şampiyonluğundaki en önemli aktörlerden

biri olan Rachid Ghezzal, %10 ile 2. sırayı

alırken, Adana Demirspor’un yeni transferi

Mario Balotelli’nin aldığı oran ise %9.

40

katılımcılar tarafından krallıkta en büyük aday. Katılımcıların %20'si

Mısır'lı yıldızın gol kralı olacağını düşünürken, %16'sı ise Adana

Demirspor'un dünyaca ünlü yeni transferi Mario Balotelli'nin (Adana

Demirspor) mutlu sona ulaşacağını düşünüyor.

Geçen sezonun gol kralı Aaron Boupendza (Hatayspor) %15, Serdar

Dursun (Fenerbahçe) %8, Cyle Larin (Beşiktaş) %8'lik oranlarıyla

katılımcılar tarafından öne çıkarılan diğer adaylar.

En başarılı teknik direktör kim olur?

Katılımcıların, önümüzdeki sezon en başarılı teknik direktör tahminlerini

incelediğimizde geçtiğimiz sezondaki başarıların öne çıktığını

görüyoruz. Beşiktaş ile geçtiğimiz sezon 2 kupayı birden kazanan

Sergen Yalçın, %30’luk oranıyla ilk sırada yer alıyor. Galatasaray ile

geçtiğimiz sezon şampiyonluğu gol averajı ile kaybeden Fatih Terim

ise %28’lik oy oranıyla 2. sırada.

2015-2016 sezonunun ardından tekrar Fenerbahçe'nin başına geçen

Vitor Perreria %23'lük oy alarak katılımcıların 3. favorisi durumunda.

Türk futbolundan şike temizlendi mi?

3 Temmuz 2011 tarihinde başlayan şike süreci, üzerinden 10 yıl

geçmesine rağmen günümüzde bile gündemini koruyor. Araştırmaya

katılan her 20 kişiden 13’ü Türk futbolunun şikeden

temizlenmediğini düşünüyor. Bu durum, tuttuğu takımlardan

bağımsız olmak üzere taraftarların futbolumuza olan güveninin

azaldığını gösteriyor. Şikenin tamamen ortadan kalktığını

düşünenlerin oranı ise her 20 kişiden yalnızca 2’si.

Her 10 kişiden 5’i VAR

uygulamasından memnun

VAR (Video Yardımcı

Hakem) uygulamasından

memnun muyuz?

Ülkemizde son 3 sezondan itibaren

uygulanmaya başlanan VAR (Video

Yardımcı Hakem) uygulaması ise

katılımcılar tarafından farklı

değerlendiriliyor. VAR uygulaması

kullanılmaya başlandıktan sonra

hakem hatalarının sayısının azaldığı

görülüyor. Fakat uygulamanın maç

içindeki heyacanı düşürdüğünü

düşünenler de var. Katılımcıların

%50’si uygulamadan memnun

olduğunu belirtirken, %28’i ise memnun

olmadığını belirtti.

Katılımcılara VAR uygulaması ile ilgili

detaylı görüşlerini

sorduğumuzda, hataları minumuma

indirip, adil bir ortam sağladığını

düşünenlerin oranı %43 olurken,

ülkemizde doğru uygulanmadığını

düşünenlerin oranı ise %36.


2022 Sezonu Tahminleri

nline yapmış olduğu araştırmanın sonuçlarını açıkladı

A Milli Takım neden başarısız oldu?

Her 3 kişiden

1’ine göre

başarısızlığın

nedeni Şenol

Güneş

EURO2020 Avrupa

şampiyonasına katılarak

hepimizi heyecanlandıran A

Milli Futbol Takımımız,

maalesef turnuvada çıktığı

3 maçı da kaybederek

elendi. Turnuva öncesi

neredeyse tüm kamuoyunun

güvenini kazanan

takımımızın başarısız olma

nedenlerini katılımcılara

sorduk.

Katılımcıların %33'ü teknik

direktörümüz Şenol

Güneş'in performansı nedeniyle

başarısız

olduğumuzu düşünürken,

%31'i ise etkisiz futbolcu

performanslarını öne

çıkardı. Takımımızın

tecrübesiz olmasından

dolayı, erken veda ettiğini

düşünenlerin oranı ise %13.

Katılımcıları, turnuva

performansıyla en çok hayal

kırıklığına uğratan futbolcumuz

%25'lik oranıyla Burak

Yılmaz olurken, %17'lik

oranıyla Hakan Çalhanoğlu

2. sırada yer aldı.

Futbola koronavirüs engeli!

Hepimizin bildiği üzere 2020 Mart ayından itibaren ülkemizde

görülen koronavirüs vakalarından dolayı birçoğumuzun yaşamı

olumsuz yönde etkilendi ve etkilenmeye devam ediyor. Öyle ki bu

süreçten futbol da nasibini aldı! Federasyon 2021-2022 Futbol sezonunun

13 Ağustos'ta başlayacağını duyururken, bakalım

katılımcılar böyle bir sağlık tehdidi varken maçların oynanmasını ne

derece istiyor!

Her 10 kişiden 7'si futbol liglerinin devam etmesi gerektiğini

düşünürken, 2'si ise oynanmaması gerektiğini düşünüyor.

Maçlarda taraftar olmalı mı?

Türkiye Futbol Fedarasyonu, pandemi sürecinden dolayı Ağustos

ayından itibaren stadların %50 oranında taraftara açılacağını

açıkladı. Son dönemde ise vaka sayısındaki artışlardan dolayı bu

sürenin sezonun ilk yarısının sonuna kadar uzayacağı düşüncesi

hakim. Katılımcıların %53'ü federasyonun kararını doğru buluyor. Bu

tercihte bulunanların ortak düşüncesi sosyal mesafeye uyularak,

taraftar heyecanı ile futbolun daha zevkli hale gelmesi yönünde.

Katılımcıların %24'ü tüm maçların seyircisiz oynanması gerektiğini

düşünürken, %17'si ise maçların tam kapasiteyle taraftara açık

olması yönünde fikir belirtiyor.

Yabancı sınırı kaç olmalı?

Geçtiğimiz aylarda Türkiye Futbol Federasyonu tarafından açıklanan

karar ile yabancı sınırı konusu tekrar gündeme geldi. Federasyon

kararı gereği bir takımda oynayabilecek yabancı sayısı kademeli

olarak 8’e düşürülecek. Mevcut durumda her takımın kadrosunda 14

yabancı futbolcu bulunabiliyorken bu karar kulüplerin oldukça tepkisini

çekti. Biz de kamuoyunun bu konuda ne düşündüğünü sorduk.

Katılımcılara bir takımda kaç yabancı olması gerektiğini

sorduğumuzda verilen cevapların ortalaması 9 yabancı olarak

dikkat çekiyor. Bu sonuç da federasyonun kararını destekler nitelikte.

Yabancı sayısının sınırsız olması gerektiğini belirtenlerin oranı

%18 olurken, %1’lik kesim ise takımlarda hiç yabancı oyuncu

bulunmasını istemiyor.

Ligimizin seviyesini

nasıl yükseltebiliriz?

Uzun yıllardır Avrupa’da başarıya hasret kaldığımız bu dönemlerde,

kamuoyunda ligimizin kalitesi tartışılacak duruma geldi. Çoğu zaman

Avrupa Liglerinde oynanan futbolu gıptayla izlediğimiz ise acı bir

gerçek. Biz de katılımcılara bu liglerin seviyesine yükselmemiz için

en önemli etkenleri sorduk. Katılımcıların büyük çoğunluğu

altyapının gelişmesi gerektiğini ifade etti.

Diğer faktörler şu şekilde sıralandı;

Altyapının gelişmesi 46%

Bir futbol sistemi üzerinde istikrar yakalanması 18%

Kaliteli transferler yapılarak kadro planlanması 11%

Kulüplerimizin Avrupa'da sportif başarı yakalaması 8%

Lise futbol takımlarının profesyonelleştirilmesi 5%

Yayınların tüm dünyaya satılabilmesi 5%

Al-sat dengesinin kurulması 3%

Devlet desteği 3%

Transfer limiti uygulaması adil mi?

Kulüplerimizin içinde bulunduğu maddi krizler nedeniyle geçtiğimiz

sezon Türkiye Futbol Federasyonu, takımlara transfer limiti

uygulaması getirdi. Bu uygulama ile her takım toplam kazancının

yalnızca 3’te 1’ini transferlere ve futbolcu maaşlarına harcayabilecek.

Bu karar bazı kulüplerimiz tarafından oldukça büyük bir tepkiyle

karşılandı.

Katılımcıların %36’sı uygulamanın adil olduğunu düşünürken, %29’u

adil olmadığını, %35’i ise kısmen adil olmadığını düşünüyor.

Araştırma 30 Temmuz – 9 Ağustos 2021 tarihleri arasında 15 yaş üzeri, Türkiye genelinde 1848 kişinin katılımı ile online araştırma

platformumuz benderimki.com üzerinde gerçekleştirildi. Araştırmaya katılan taraftarların dağılımını incelediğimizde ‘3 Büyükler’ olarak

adlandırılan İstanbul takımlarının taraftarları, katılımcıların oldukça büyük bir kısmını oluşturuyor. Katılımcıların %36'sı Galatasaray’lı,

%31’i ise Fenerbahçe’li ve %21'i Beşiktaş’lı. Anadolu kulüplerimizden en çok katılım gösteren taraftarlar ise %3 ile Trabzonspor oldu.

Geriye kalan %9’luk taraftar ise diğer takımları destekleyenlerden oluştu.

41


IŞIK HIZINDA FİBER İNTERNET

TURKCELL SUPERONLİNE

ESKİŞEHİR FİBER ÇÖZÜM MERKEZİ

AKILLI EV

Akarbaşı Mh. Şehit Yüzbaşı Tuncer Güngör Cd. 54/A B Blok ODUNPAZARI / ESKİŞEHİR

Tel : 0222 999 1 222



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!