26.11.2021 Views

İstikbal Dergi Kasım 2021 Sayısı

İstikbal Gazetesinin aylık yayını İstikbal Dergi Kasım 2021 sayısı yayımlandı

İstikbal Gazetesinin aylık yayını İstikbal Dergi Kasım 2021 sayısı yayımlandı

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Geçtiğimiz günlerde gazeteci

arkadaşlarımızla “kıskançlık”

konusu açıldı.

Ben durduk yere “sevdiğimi,

dostumu, yakın arkadaşımı kıskanırım

arkadaş” dedim, oradan

koptu papaz…

Karşımdaki “Ben kimseyi

kıskanmam, öyle bir yapım yok”

diye itiraz edince tartışma epey hararetli

bir hal aldı.

Hatta ikiye bölündük.

Kıskananlar, kıskanmayanlar…

Tartışmayı sonuca bağladık mı

elbette hayır ama ben konuyu önemsedim.

Ve düşüncelerimi paylaşmak istedim.

Çünkü bütün meselelerin, sorunların,

toplumsal olayların özünde

bu duygu yatıyor aslında…

Öyle değil mi?

“Kıskançlık…”

Sevgiye yakın ama nefretle arasında

ince bir çizgi var.

Kontrol edilemediğinde bir sevginin

öfkeye hatta nefrete dönüşmesi

tam olarak bundan…

Sorun tam da burada…

Elbette uzmanı değilim ama

gözlemlediklerim, fark ettiklerim

beni bu sonuca ulaştırdı.

Kontrol edebildiğinde her duygu

KİMLER

KISKANIYOR?

BEEEEN…

Özge Zaim

ozgezaim1@gmail.com

güzel aslında…

“Ben sevdiğimi, yakın arkadaşımı,

dostumu kıskanırım” dediğimde kast

ettiğim de tam olarak bu…

Tatlı bir his, çizgiyi aşmazsan…

Sosyal medya devri ya, vallahi

sevdiğim, özümsediğim bir insan

hoşlanmadığım birinin paylaşımını

beğendiğinde bile bozuluyorum diye

sesli düşündüm, kahkaha attılar.

“Yok artık” dediler…

Çoğu kişinin benimle aynı fikirde

olduğuna yemin edebilirim

ama ispat edemem işte…

Kabul etmezler.

Biliyorum.

“Yüzleşmek” cesaret eder.

Kendinle yüzleştiklerini başkalarıyla

yüzleştirmek ise daha büyük cesaret

ister…

Benim burada anlatmak istediğim

nokta kıskançlığı hastalık düzeyine

getirmemek…

Konu kıskançlık bile olsa “an’da”

yaşanırken güzel…

Takıntı haline getirmeden, kendine,

karşındaki kişiye zarar vermeden

duyulan her his saygıyı hak eder

bence…

Nasıl ki hatasız insan yok…

Kıskanmayan insan da yoktur

be kardeş…

BIRAK…

Herkesin hayatından sonbahar

geçsin.

Gözlerinde umutsuz bir arayış,

gereksiz bir neşe tasavvur etsin.

Bırak çözmeye çalışsınlar seni,

sesli perdeyi…

Anlamsızlıklar içerisinde “anlam”

arasınlar.

Ulaşan olduğunda o perdeye hak

edilmiştir belki görünmeyenin ötesine…

Hayat ki nasıl bir zıtlıklar silsilesiyse,

insan da kendi zıtlıklarının silsilesi

olsun.

Bırak…

Hep bundan olmadı mı yaşanamayanlar?

Gençlik ateşine hep ket vurulmadı

mı?

Hata yaparım korkusuyla hep

geçiştirmelere alışılmadı mı?

Vazgeçilmedi mi çoğu şeyden?

Aşktan hep kaçıldı mı?

Aşkı ararken kendi “aşksızlığımızda”

yok olmadık mı?

sevmedikleri. Şimdi erkeklerin geneline

baktığımızda bir kadını elde etmek için,

daha doğrusu yatağa atabilmek için birçok

yalana başvurabilirler. Zafere giden her yol

mubahtır onlarda. Sonunu çok

düşünmezler, hedef odaklıdırlar. Bu yüzden

yalana başvurabilirler. Yalanlarını

yakalayan bir kadına rastladıklarında da,

ilk savunmaları asla yalan söylemiyor

oluşlarıdır.

KADINLARIN 5 POPÜLER

YALANI

“DEDİKODUYU SEVMEM”

Biz kadınlar bir araya gelince,

başkalarının hayatlarını irdelemeyi

çok severiz. İstisnalar

olsa da dedikoduyu

sevmeyen kadın yoktur.

Ama tabi dedikoducu

damgası yememek için

genellikle “dedikodu

yapmayı sevmem, yapanı da

sevmem” yalanına

başvurmayı tercih ederiz.

“SEN İKİNCİSİN”

Biz kadınlar eğer bir erkekle

cinsel birliktelik yaşadıysak hayatımıza

giren yeni bir erkeğe asla bunu

açıklayamayız. Genellikle her hayatımıza

giren erkek “ikinci” erkek olur.

“MADDİYAT ÖNEMLİ DEĞİL”

Evet, bir erkeğin kişiliği her zaman bizim

için çok önemli ama maalesef günümüz

şartlarında maddiyatta fazlasıyla önemli. O

yüzden aslında hepimiz erkeğin maddi

güce sahip olmasını isteriz ama bunu dile

getiremediğimiz için “maddiyat değil kişilik

önemli” yalanını söyleriz.

“YOK BİR ŞEY”

Herhangi bir sebepten dolayı erkek

arkadaşımıza kırıldıysak eğer, “neyin var?”

sorusuna hiç şaşmayacak cevabımızdır

“yok bir şey”

Kesinlikle bir şey var ve bunu erkek

arkadaşımız anlamıyordur.

Aslında kadın o an erkeğin

kendi hatasını anlamasını, ilgilenmesini,

“Yok yok, senin

var bir şeyin” demesini beklemektedir.

Ama ne yazık ki

erkekler düz mantıklıdır.

“EVLİLİK BANA GÖRE

DEĞİL”

Bir kadın bu cümleyi kuruyorsa,

ya erkekleri henüz

evlilikten bahsetmemiştir ya

da evelenebileceği birini

henüz bulamamıştır. Yoksa

biz kadınlar doğru bir

erkekle mutlu bir yuvayı hep

hayal ederiz.

15

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!