26.12.2021 Views

Imge Seren - Drama Diyonizyak

Imge Seren, Manzum Oykuler

Imge Seren, Manzum Oykuler

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İmge <strong>Seren</strong><br />

DRAMA<br />

DİYONİZYAK


İMGE T. SEREN<br />

1990, Cenevre doğumlu. Çocukluğu ve gençliği Londra ve İstanbul’da<br />

geçti. Felsefe öğrenimini yarıda bıraktı. Dünyanın çeşitli bölgelerinde<br />

bulundu, kadın ve çevre örgütlerinde aktivist olarak görev aldı.<br />

Sahada olmayı ve “göçebeliği” seviyor, çalışma odasını “cebinde”<br />

taşıyor, sıkı bir doğa yürüyüşçüsü. Kentle özdeşleştirdiği yazma<br />

ediminde “ahir zaman edebiyatı” olarak gördüğü deneysel metinlere<br />

yakın duruyor, aynı zamanda kendini “deneysel bir okur” olarak<br />

nitelendiriyor. İşaret Ateşi’nden e-kitap olarak yayımlanan Magma,<br />

Köpük, Magma’nın (2020) ardından yazarın ikinci kitabı olan <strong>Drama</strong><br />

<strong>Diyonizyak</strong> manzum öykülerden oluşuyor.


İmge <strong>Seren</strong><br />

DRAMA<br />

DİYONİZYAK


<strong>Drama</strong> <strong>Diyonizyak</strong><br />

İmge T. <strong>Seren</strong><br />

Kapak Resmi:<br />

‘Fernando Sirkinde Miss La La’<br />

Edgar Degas, 1879<br />

1. Baskı:<br />

© İşaret Ateşi, Aralık 2021<br />

Referans:<br />

<strong>Seren</strong>, İmge T. <strong>Drama</strong> Diyonzyak. 2021. http://www.isaretatesi.com/imge-serendrama-diyonizyak/<br />

E-kitap olarak www.isaretatesi.com sitesinde yayımlanmıştır.<br />

Her hakkı saklıdır. Eserin tamamı veya bölümleri hiçbir yolla<br />

basılamaz, kopyalanamaz, eser sahibinin izni olmadan başka bir<br />

mecra veya internet sitesi üzerinden yayımlanamaz. Alıntılar için<br />

lütfen kaynak gösteriniz.<br />

www.isaretatesi.com<br />

isaretatesi@gmail.com


Velle non discitur.<br />

-Seneca-


Bu toplamdaki parçalar aslen 6-7 yıl öncesine dayanıyor, yani<br />

yirmili yaşlarımın ortasına. İki ayrı klasörden oluşan genişçe<br />

bir öykü ve şiir dizisi hazırlamış, ama haftalara yayılan<br />

projeden kafamı kaldırınca odamın raflarını saran ve<br />

neredeyse yarısını bile okumadığım bir sürü kitapla burun<br />

buruna geldiğimde yaptığım işten tiksinmiştim. Onca öykücü,<br />

onca öykü; onca şiir, onca şair; habire de yenileri geliyor. Yeni<br />

bir öykü kitabı ya da şiir kitabı neye yarar? Ürünümü en<br />

radikal şekilde, nihai hiçliğiyle görmeyi başarmıştım (evet, bir<br />

başarıydı bu kesinlikle). Böylece yerle bir edebildim onu;<br />

balyozu elime alıp yaptım yapacağımı. Ve ancak ve ancak<br />

yıkımı mümkün kılabildiğim içindir ki sahih ses, ton ve<br />

söyleyişin yapımı mümkün oldu: Paramparça ettiğim toplamın<br />

artıklarından ve izlerinden, yabani, spontane bir<br />

biçimlenmenin serinkanlı coşkusuyla bu manzum öyküler<br />

(öykünün konformizminden ve şiirin banalliğinden özgürlük!)<br />

belirdi. İyi ki de belirdi. Gerekli miydi? Sırf benim için gerekli,<br />

zorunlu, kaçınılmaz olduğundan, evet. Benliğin ve Sözün<br />

darboğazdan geçirilmesinin, tünelin bir ucundan diğer ucuna<br />

çıkarılmasının kaydıdır <strong>Drama</strong> <strong>Diyonizyak</strong>; draje bir ben<br />

destanıdır. Kırıklı, bükümlü, zincirleme ve kesintilidir;<br />

olmuştur. Varla yok arasıdır. Numuneliktir. Tekil, biricik<br />

okurunu beklemektedir. Belirmiştir nasıl olsa; beklemekten<br />

gocunmayacaktır. Sever dünyayı.<br />

İ. T. <strong>Seren</strong>, 2021


İÇİNDEKİLER<br />

Oradaki ……………………………………………………... 14<br />

İplik …………………………………………………………. 28<br />

Keşif ………………………………………………………… 42<br />

Tersine ……………………………………………………… 57<br />

Eyalet ……………………………………………………….. 68<br />

Geçirgen ……………………………………………………. 89


www.isaretatesi.com<br />

ORADAKİ<br />

14


www.isaretatesi.com<br />

15


www.isaretatesi.com<br />

biri var ofiste<br />

tanıyorum onu adı sanı belli<br />

görüyorum her gün<br />

takip ediyorum hal ve hareketlerini<br />

çok da fazla değil tabii<br />

aynı zaman aralığında aynı ortamı paylaştığımız ölçüde<br />

yani herkes herkesi ne kadar takip ederse<br />

diyorum ki falancadır o<br />

yaşı başı eni boyu kılığı kıyafeti şu<br />

tavır ve davranışları şöyle<br />

duruşu sesi söyleyişi şöyle şöyle<br />

suskunken böyle konuşunca böyle<br />

hamuru kumaşı şöyle<br />

herkes üç aşağı beş yukarı böyle<br />

kestirebiliyorum ne düşünüyor olabileceğini<br />

ne isteyip neyi yapabileceğini<br />

biliyorum neyin peşinde olabileceğini<br />

okuyorum fizyonomisini fenotipini<br />

alıyorum karakterinin iletilerini<br />

16


www.isaretatesi.com<br />

birey bir gösterge cam gibi yansır dışarı<br />

herkes nasılsa öyle<br />

bana göre öyle herkese göre öyle<br />

belirlenmiş varlığın çapı<br />

yazgılar belli geçmişler gelecekler belli<br />

herkes hanesine konumlu<br />

dışında tutulamaz<br />

herkes ne kadarsa o kadar her bir kişi<br />

o da topu topu o kadar bir kişi<br />

peki ama şu an onu hanesinin dışına alan ne<br />

bize anlatılmayanlar ne bilmediğim ne<br />

onu parantezin içinde tutan neydi dışarı çıkaran ne<br />

kendini bize ne kadar göstermişti o<br />

şimdi bambaşka dayatıyor sanki<br />

bilmiyorduk bile bunu bilmediğimizi<br />

üzerinde durmamak gelmiyor elimden<br />

öyle fena taşıyor kendinden<br />

uzuyor ona ayırdığım mesai<br />

sarsılıyor meğer tektonikmiş çevre<br />

iyiydi üstünkörüydü güvenliydi<br />

kolaydı bilgiler işlemler sonuçlar<br />

17


www.isaretatesi.com<br />

her şeyi biliyorduk önceden<br />

o oydu bu buydu şu da şu<br />

çevre içgüdüydü tutunmuştuk cümleten<br />

yüzeydi mekân haritaydı<br />

bulgular tutarlı bir bütündü<br />

optimal zaman kullanımıydı<br />

mevcudiyet analog<br />

gidiyordu herkes alelacele<br />

dekorda mesuttuk figüranlar<br />

şimdi nasıl bir yarıktan beliriyor o, ofisteki<br />

dağarcıkta yoktu bu sinyaller<br />

yeni lügat gerek yabani<br />

ofiste dekorlar figüranlar arasında<br />

baştan beri tüm bunlar olup bitiyor olmalı<br />

fırtınalar çalkantılar girdaplar<br />

tanınmıyorlar<br />

ortalamanın dokusu nafile<br />

tekrarlanamıyor her gün tekrarlananlar<br />

ofiste onun, oradakinin belirdiği kovukta<br />

sapmalarla kuruluyor ışıyan aura<br />

tikelin dehşeti<br />

oluş otantik<br />

18


www.isaretatesi.com<br />

seferber ediyor mitolojileri<br />

ortalık yer kozmik ironi<br />

demek ki yakıcıymış kuşkunun menzili<br />

dönülmeli geri<br />

salınım yap anlam dizgesi<br />

gözden geçir kendiliği<br />

koy paketle getir geri<br />

alışkanlık zemini ezelî<br />

zorlamasan da olduğu yerde cillop gibi<br />

kalsın kenarda<br />

kalsın o, oradaki<br />

sokmayıver ekranına<br />

ezkaza belirse ofis köşesinde döndür birimine<br />

kalsın neyse o<br />

fethedilmiş obje<br />

adı sanı içi dışı sureti<br />

nasılsa bana tâbi<br />

ama nasıl yaşamaya devam ediyor burnumun dibinde<br />

ne yapmaya çalışıyor onca elektrikli<br />

döndürüyor bakışlarını bir öyle bir böyle<br />

soluyup duruyor derin derin<br />

kabarıp iniyor göğüs kafesi<br />

19


www.isaretatesi.com<br />

büyüyüp küçülüyor burun delikleri<br />

ıh ah mıh<br />

iç mi çekti ne<br />

dönüp dönüp bakıyor ama bana mı başka yere mi<br />

ofladı pencereye baktı ne gördü neye baktı<br />

aklından neler geçti<br />

her hali radyoaktif içinde neyin magması<br />

nedir bu tepkiler kıpırtılar refleksler<br />

gülünç saçma eğreti<br />

kıpır kıpır pek kurtlu<br />

beri tarafa döndü bir acayip<br />

kaykılışı hiyeroglif<br />

dizleri yumru kafası bombeli omuzları fırlak ensesi yangın<br />

dur artık şu hale bak çıkmış kamburu<br />

boşluğa bakıyor sabit neyse derdi<br />

masanın bacağına vuruyor kehribar rengi ikindi güneşi<br />

onun gördüğü şey gözlerinin içinde kim bilir ne feci<br />

görüyor sanki gözünü yumsa dahi göreceği şeyi<br />

her irisin özgün imi<br />

dalıncında alabildiğine etkin her halinden belli<br />

akan tüm bilinci belki bir virt netameli<br />

duymak istemem hâşâ!<br />

20


www.isaretatesi.com<br />

hop ediyor yüreğim<br />

çeviriyorum başımı kaçırıyorum gözlerimi<br />

gözümü dikip bakamıyorum doğa öyle garip<br />

sıfatı ölümcül<br />

kül kayıp cüz kör edici<br />

daracıktır insanın nasibi<br />

kendine kalmışsın<br />

ötekini düşünmek tabu<br />

başkasının koşulları yasak sana<br />

nüfuz etmeye kalkarsan yaralanır yiter bilincin<br />

sen oradaki değilsin<br />

yabancıya elverişli değilsin kanından at zehiri<br />

sosyal olağanlığa dön çabucak içinde dur kendinin<br />

pekiştir sınırları haydi monad sımsıkı kapalı<br />

ne yaparsa yapsın neyle meşgul olursa olsun oradaki<br />

o kendi işine sen kendi işine<br />

yoksa bir an düşünsen gene kuduracaksın<br />

nasıl sen olmaz da başkası olur o<br />

kalma ayrımın karanlık eşiğinde<br />

somut gerçeğin tadına bakmaktan sakın<br />

başkalık iyi gelmez yıkıcıdır<br />

yaşamak isteme onu<br />

21


www.isaretatesi.com<br />

yaşayamazsın çünkü sen değil<br />

topu topu hata uyarısı şüphe ünlemi<br />

çeldirici bir soru işareti kışkırtma iritasyon<br />

beyni kemiren sabırsızlık öfke divanelik<br />

ansızın tüketen baskın hücum<br />

lanet bir karaltısı var ötekinin oradakinin<br />

güneş tutulman senin o<br />

güpegündüz zifirî karanlığın senin<br />

yok say geçiştir çıkar aklından<br />

meşru bir histeridir varoluşsal normlara istinaden<br />

doğrudan alma oradakini<br />

o öteki olsun sen kendine dolayımla<br />

tepkin doğal<br />

yok sayarcasına ögeleştir ortamda<br />

ofis daha en başta veriliydi<br />

keşke seninle aynı havayı da solumasa<br />

neden var orada nereden geldi<br />

başka kimse yok seninle ikimiziz<br />

sen ben ve ofis üçümüz<br />

garip hallerdesin bakma uçuşan sineğe<br />

havada bir şey yok<br />

elin şakağına dayalı nelere kulak kabarttın<br />

22


www.isaretatesi.com<br />

çıt yok ortalıkta sıfır desibel<br />

uykusuzlukta koyunları sayarcasına sayılıyor saniyeler<br />

neden yapıyorsun bunu<br />

eşikaltı uyarımlar mı yahut gaipten sesler<br />

neyin güdümündesin sen<br />

açık edemesen de beni allak bullak ediyor saiklerin<br />

bilincinin içyüzü felaketim<br />

içedönük kal öyle kendine sımsıkı kapalı<br />

seni zararsız kılmak tek dileğim<br />

kanıma dokunuyor birbaşınalığın<br />

habitatında bir tek sensin<br />

sana bir bakış atsam yeter<br />

kabaca görüp tespit etsem<br />

malzemem ol işimi gördür kendi haline bırakayım<br />

uğraşmam gerekmedikçe görmezden gelmek kolay<br />

ama ekranımı terk etsen de radarımda senden hâlâ bir sinyal<br />

uyarılar bip sesi uyarılar<br />

uyarılar<br />

yaklaşıyor sinyal<br />

gösterge paneli mahşer yeri<br />

dönüp bakmayacağım hayır<br />

tıkır tıkır kıpırtılar hışırtılar<br />

23


www.isaretatesi.com<br />

geliyor farkında mı değil<br />

senin de mi radarın var<br />

ben senin radarında neyim<br />

radarında kim bilir neler var<br />

durdu oyalanıyor<br />

hafiften dindi sinyal<br />

işaretler okunaksız<br />

boşu boşuna orada olamaz<br />

acaba neyle meşgul nasıl da ciddi<br />

nasıl da inatla bekliyor<br />

ama bilmek istemiyorum bana göre bir şey değil<br />

orada bana pamuk ipliğiyle bağlı ilgisiz bir şey<br />

su sinekleri gibi kayıyor zikzaklarla bilinç yüzeyimde<br />

bakmayınca ben onu öyle hayal ediyorum<br />

sessiz bir ışık topu<br />

hayal etmesem daha iyi<br />

geometrik düzen içindedir<br />

çın çın sesleri çıtır çıtır<br />

boşluğun zilleri eşyanın uğultuları yoğrulan magması<br />

iyi gelmiyor bana<br />

darlanıyorum çünkü hayal bile edemiyorum<br />

kendimi onun yerine koyamıyorum<br />

24


www.isaretatesi.com<br />

koymak isteyip koyamayınca feci oluyorum<br />

tekrar deniyorum zorluyorum yükleniyorum kıvranıyorum<br />

olmuyor<br />

işin içinden çıkamıyorum<br />

düşündükçe düşünemiyorum<br />

duyuyorum<br />

ürperiyorum<br />

tüylerim diken diken<br />

duyuyorum<br />

bir dönüşüm var duyuyorum<br />

bir çınlama alıyor kulaklarımı<br />

kâinat nasıl yoğun<br />

durum yekpare duyum<br />

varlığın derinliğine açılıyor o, oradaki<br />

uzanıyor bana doğru<br />

ne çokmuş mekân masalar koltuklar duvarlar<br />

eller kollar başlar boyunlar gövdeler ayaklar bacaklar<br />

içyüz ve dışyansı<br />

hareketler ve kabuk<br />

sessizlik dönüşüyor duyuyorum<br />

benim bedenim ve senin bedenin<br />

kendilik âlemi belki de böyle bir şey<br />

her halinle oradasın<br />

25


www.isaretatesi.com<br />

yolculuk sürüyor kökenlere<br />

zaman manyetizma<br />

ötenin sesi beri<br />

varsın sen<br />

varım<br />

varız<br />

26


www.isaretatesi.com<br />

27


www.isaretatesi.com<br />

İPLİK<br />

28


www.isaretatesi.com<br />

29


www.isaretatesi.com<br />

uç vermiş işte<br />

duvarın sıvasından<br />

incecik bir iplik<br />

daha doğrusu ipliğin ucu<br />

kıl kadarı dışarıda<br />

içeride ne kadarının olduğu belirsiz<br />

çeksem gelir mi kestiremiyorum<br />

uç vermiş parmak ucuyla yakalayabileceğim kadar<br />

sarkıyor hafiften<br />

ardı belki de uzun bir şerit<br />

arkada görünmeyen tarafta dolaşık bir yumak belki<br />

tutabilsem çekebilsem<br />

çekiştirebilsem<br />

gerisi gelecek belki<br />

çorap söküğü gibi<br />

birazcık çekip alabilsem<br />

elime geldiği kadarını parmak uçlarımla tutup<br />

çekmeye devam edeceğim<br />

çok asılmadan ama yavaşça sıyırarak<br />

sabırla dışarıya doğru alıp uzatarak<br />

30


www.isaretatesi.com<br />

parmaklarımın etrafına saracak ya da avucuma toplayacağım<br />

içeriden ipliğin geri kalanı geldikçe<br />

bilinmeyen öteki yandan bu yana çekebileceğim bir şeylerin<br />

varlığına anbean inanacağım<br />

ısrarlı itinalı istikrarlı bir tavırla<br />

asılmadan yüklenmeden yolmadan<br />

ipliğin sürtündükçe çıkardığı<br />

tırs fırs hırs seslerini duymaktan hoşlanarak<br />

ve ipliğin sürtündüğü malzemeden hafif hafif çıkan tozdan<br />

ve saçılan minik partiküllerden zevk duyarak ilerlemeliyim<br />

çünkü o sayede gerisinin geldiğini hissedebilirim<br />

ipliğin gerginliği, boşluk, mesafe<br />

arka taraftan epeyce bir şey çekip alabilmem için<br />

elverişli olmalı<br />

yaptığım işlemin anlamlılığı<br />

uğraş için gereken onayı sağlamalı<br />

zaman harcandığına göre bu da iş sayılır<br />

uç vermiş olan ipliği<br />

dışarı doğru çekip almak<br />

gerisini getirmek<br />

çorap söküğü gibi<br />

böyledir yazmak!<br />

31


www.isaretatesi.com<br />

bu kadar basit ve sıradan<br />

ve anlamlı<br />

yapan için<br />

sırf bir şeyler uç verdi diye sıvadan<br />

ve sırf elime gelebiliyor diye<br />

çekiyorum çekiştiriyorum<br />

çektikçe gerisi geliyor diye<br />

bunu yapıyorum<br />

aylaktım<br />

karşıma bu ufacık iş geldi<br />

aylaksanız<br />

iş yerine geçebilecek herhangi bir şeyi<br />

yapmamazlık edebilir misiniz<br />

ama elbette uğraşı ne kadar ciddiye alabileceğiniz<br />

aylaklık çöllerinizin sıklığına ve enginliğine bakar<br />

yaşamınızda işi nasıl algıladığınıza<br />

hepsi alışkanlık meselesi yani<br />

iplik çekiştirmeye<br />

böylesi kıytırık işlere<br />

ne kadar heves duyabileceğiniz<br />

yoklukta tutkunuzu ne kadar ateşleyebildiğinize bağlı<br />

iplik uç vermiş<br />

tadını aldınız madem<br />

32


www.isaretatesi.com<br />

geri durmak zor<br />

oyalıyor eğlendiriyor belli ki yatkınsınız buna<br />

tabii ipin devamında ne olduğu<br />

öteki tarafta ne olduğu da önemli<br />

işte duvarın karşısında yazar gene<br />

ve kıl kadar kirpik kadar<br />

uç vermiş bir iplikçik var<br />

hadi bakalım<br />

parmaklarınla yoklaya yoklaya<br />

evire çeviri zar zor yakalıyorsun ucunu<br />

sabırla milim milim almalısın dışarı<br />

kaçırabilirsin de her an<br />

ama her milimde yakalıyorsun biraz daha<br />

tutuyorsun tutabiliyorsun<br />

başlıyorsun çekmeye<br />

geldikçe gelecek mi<br />

ne kadar mesafe var arkada<br />

boşluk ne kadar öbür yanda<br />

takılmadan kopmadan ne kadarı gelebilecek<br />

titiz bir işlem bekliyor seni<br />

öylesi sabırlı ve hassas olman gerek<br />

yoksa pıt diye kopuverir iplikçik<br />

sonra halin harap<br />

33


www.isaretatesi.com<br />

cımbız getirsen çıkaramazsın ucu bir daha<br />

hırs yapıp<br />

tornavidayla şişle buz kıracağıyla aynı noktayı<br />

deşip kazıyarak aranırsın<br />

ama anlarsın ki pek bir şey yokmuş arkadan gelebilecek<br />

gerginliğinin son raddesindeymiş kıl kadar iplik<br />

fark etmeden asılarak<br />

kökünden koparmışsın<br />

ve sen sırf bunu görmek için duvarı kazıyıp<br />

başına beter işler açmışsın<br />

ama neyse ki öyle yapmıyor yazarımız<br />

tez canlılığına yenik düşmeyecek<br />

gelmiyorsa çekiştirmeyecek<br />

ufak ufak usul usul çalışacak<br />

ancak iplik geldikçe çekmeyi sürdürecek<br />

elinin etrafına sardıkça ya da avucuna topladıkça<br />

doğru işi yaptığına ikna olacak<br />

pat diye takılıp kalırsa zorlamayacak kabullenecek<br />

kurcalamayacak bırakacak<br />

yaman iş<br />

çektikçe geliyor<br />

sonu nereye varacak<br />

34


www.isaretatesi.com<br />

başladın öyle kalmadı ilerliyor ağır ağır<br />

bırakamıyorsun<br />

gerisi geliyor<br />

çorap söküğü gibi<br />

ama insan kendini nasıl kaptırmaz böyle bir şeye<br />

hipnotize eder bir süre sonra<br />

ha deyince bırakılmaz<br />

üstelik uğraş boyunca<br />

işin içine nelerin karıştığını bilemezsin<br />

zaman geçer araya bir sürü şeyler kaynar<br />

bilinen ya da bilinmeyen<br />

belli belirsiz<br />

birikir bir sürü şeyler dolar<br />

doldukça dolar<br />

koyulaşır kan gibi<br />

pelteleşir irin gibi<br />

yahut umulur ki özsu gibi serum gibi<br />

doluluk doygunluk tokluk<br />

tık tık atan nabız<br />

hızlanır soluk artar hararet<br />

ha deyince alınamaz rölantiye<br />

zorlayıp sıkıştırdıkça kendini tehlikeye atan erk<br />

35


www.isaretatesi.com<br />

yazar kendini durduramamakta<br />

yeni uğraklar arıyor hızını alamadıkça<br />

dört bir yana akın ediyor<br />

abartılı güdülerle bir önemsiyor ki meselelerini sormayın<br />

ona buna hayatiyet atfediyor<br />

şişirdikçe şişiriyor<br />

ödem gibi<br />

yüklendikçe yükleniyor semirdikçe semiriyor<br />

artık kendi kendine büyüyor devleşiyor<br />

patladı patlayacak kıvamlı katı devasa torbalar<br />

dokunmayın sakın<br />

marazi bir enerji yayıyorlar<br />

bozarlar yaklaşanı<br />

yakıp kavururlar<br />

ağırlar yüklüler çarpıyorlar şokluyorlar<br />

ama alıkoyamaz bunlar yazarımızı<br />

kendinden geçiyor<br />

ne de olsa üstesinden gelmiş aylaklığının<br />

kendini adamış meşguliyetine<br />

mayhoş bir zevk veriyor<br />

sesler renkler kokular tatlar<br />

ısı esinti biçimler<br />

36


www.isaretatesi.com<br />

canlı deney yapıcı istem doyurucu soluk<br />

etkilerin çeşitliliği<br />

hayret verici detaylanma incelmişlik dolanıklık<br />

başka bir şeyle ikame edilemeyecek bir işlerlik<br />

içinde tutuyor seni<br />

sırf orada kalmaya devam etmek için<br />

darboğazlardan sıyrılarak<br />

gerekirse balçığa zifte bata çıka<br />

aç susuz uykusuz<br />

türlü histerilere kapılarak<br />

devam edeceksin bu uğraşa<br />

başka türlüsü gelmez elinden<br />

binip hareket ettikten sonra inemeyeceğin bir tren<br />

bir hız treni<br />

yok bir el freni bir acil durum kolu fırlatma koltuğu<br />

gideceksin sonuna kadar<br />

başa gelen çekilecek<br />

boş boş oturuyordun nitekim<br />

uğraştığın bir şey yoktu geçip gidiyordu zaman<br />

sonra bu kıl kadar ucu gördün<br />

güzel iplikçik<br />

es geçemezdin bari çekiştireyim dedin gerisi geldi<br />

çorap söküğü gibi<br />

37


www.isaretatesi.com<br />

kucağında duruyor meşgale<br />

inandıkça sen arttı önemi<br />

tutkunu körükledin<br />

kökü buldun kuruyup gitmedi<br />

içgüdülerine bıraktın kendini<br />

ama iyi ama kötü<br />

eylem hakkı tanındı sana eyledin<br />

pek ayırt etmedin neler yaptığını<br />

önemli olan devam etmekti<br />

ekledikçe eklemek doldurmak pekiştirmek<br />

bunu talep etti iş senden<br />

ya da bunu talep etmiş olmalıydı<br />

nasıl da oburlaştı doymak bilmedi ne versen aldı<br />

sürdükçe sürdü uzadıkça uzadı<br />

tatmin de etti etmesine<br />

öyleyken pek de yadırganmadı<br />

yapıp etmenin tamlık duygusu esastı<br />

araya kim bilir neler kaynadı<br />

ama senin bu iplik çekiştirme işinin de sonu gelecek elbet<br />

ki geldi bile<br />

takıldı ip<br />

gerildi<br />

38


www.isaretatesi.com<br />

avucunda yumak epeyce toplanmışken<br />

haydi biraz daha mantığıyla<br />

az biraz daha zorladın<br />

hop<br />

koptu<br />

başlamıştın gerisi gelmişti<br />

çorap söküğü gibi<br />

ama işte bitti<br />

bitiverdi<br />

anladın mı sıvanın öteki tarafından ne geldiğini<br />

ne ümitle çekiştirmiş neler beklemiştin<br />

o öbür taraf ki ancak kıl kadar bir delikten<br />

sızıyordu beri tarafa<br />

neydi çekip çekiştirdiğin<br />

ne geldi öteki taraftan<br />

anla artık<br />

avucunda tuttuğun topak nedir<br />

boşunalığıdır uğraştığın işin<br />

baştaki aylaklığın tıpatıp aynısı<br />

hatta daha beteri<br />

tüm bu zaman aralığına sabrın ve sabırsızlığınla<br />

özenin ve inadınla sakinliğin ve öfkenle<br />

39


www.isaretatesi.com<br />

hazzın ve bungunluğunla sığdırıp sıkıştırdığın<br />

katman katman<br />

tıkız katı pek<br />

kurumuş katran gibi bir tortu<br />

başa döndün gene<br />

her işin önünde ve sonundaki aylaklığına<br />

amaçsızlığına yılgınlığına yokluğa<br />

artık her neyi seçip kurup neleri dışarıda bıraktıysan<br />

sende öngörülememiş etkiler bırakmış yöntem<br />

allak bullak vaziyettesin başın dönüyor<br />

bulantı tutmuş kırılıyor bedenin<br />

bu enfes meyveden böyle berbat bir sarhoşluk<br />

kalacağını hiç beklemezdin<br />

olurken nasıl da güzelce olan bir şeyin<br />

olmayışı ne fena böyle<br />

yazmanın yokluğu ne büyük felaket<br />

ne uğursuz bir atalet<br />

ne menem bir akıbet<br />

yazdığın yazıyla<br />

neyle zehirlendiğini bilmeden<br />

zehirlenensin sen<br />

40


www.isaretatesi.com<br />

41


www.isaretatesi.com<br />

KEŞİF<br />

42


www.isaretatesi.com<br />

43


www.isaretatesi.com<br />

profesörün son keşfini duydunuz mu?<br />

büyük deha gerçekten<br />

bu kaçıncıdır ruhbilimde çığır açıyor<br />

geçen sene bilincin sağ yanında<br />

evet beynin değil bilincin sağ yanında<br />

bir mekanizma keşfetmişti<br />

gevşetilip sıkılabildiğinden bir vida olarak adlandırmıştı onu<br />

sıkılmakla bir şeyleri sabitleme özelliğine sahip olduğundan<br />

kavramlaştırmıştı öyle<br />

bugüne dek belirsiz bir işlevmiş<br />

hepimizde olduğu halde adlandırmamışız<br />

bilincinde olmadan kullanıyormuş bazılarımız<br />

evet profesör ortaya çıkarmıştı<br />

Z vidası koymuştu adını<br />

kısa sürede popülerleşmişti hatırlayın<br />

her insanın sersemleştirici uğraşlardan çıkınca<br />

düşüncelerini kimliğini yaşam anlamını sabitlemesiyle ilgiliydi<br />

yararlı pratik bir keşifti bu bakımdan<br />

üzerinden bir yıl geçti<br />

bir modayı sürdürmek için uzun bir süre<br />

geçen yılki kadar rağbet görmüyor artık<br />

44


www.isaretatesi.com<br />

bir sürü suistimale de alet oldu zaten<br />

olur olmadık herkes vidasını zırt pırt sıkınca<br />

hatta sıkıyken bile ne olur ne olmaz tekrar sıkınca<br />

böylelikle hiçbir rejim gözetilmeyip hassaslık kaybolunca<br />

geniş insan kitleleri arasında vidalar yalama yaptı<br />

yararlılık heba edildi<br />

aşınan kavram terk edildi Z vidası gündemden düştü<br />

oysa doğru yaklaşım ve politikalarla çabucak kenara atılmaz<br />

ve daha uzun süre hepimizi güzelce oyalardı<br />

böyle ne çok şey harcanıp gidiyor her sene<br />

profesör gibi büyük dehalar bile yetişmekte zorlanıyor<br />

insanın tüketim temposuna<br />

ama bu defaki keşif müthiş derecede ümit verici<br />

ziyadesiyle mühim<br />

kesinlikle öbüründen daha kalıcı olacak<br />

hem bariz bir ihtiyaca yanıt veriyor<br />

hem de insanlar biraz ders almışlardır artık<br />

yararlı icatları harcayıp tüketmemek adına<br />

profesörün yeni keşfine göre<br />

insanın sabit bir benliği yok<br />

yani ben’i tespit edebilmek olanaksız<br />

gelgelelim bir mit de değil ben<br />

45


www.isaretatesi.com<br />

evet geçici dağınık akıcı değişken ama yoğunlaştırılabiliyor<br />

ne katı ne gaz ama sıvı denilebilir belki<br />

katıya geçiş halinde bir sıvı<br />

yoğunlaştırılabilen bir ben<br />

kendi haline bırakılıp<br />

irade ve ilkeler hak getire denildiği takdirde<br />

uçucu seyrek dağılgan olan benlik malzemesi<br />

aslında bir noktaya toplanıp deriştirilebiliyor<br />

ama büsbütün koyultup katılaştırmak anlamında değil<br />

belli bir noktada bir odak sağlanmalıymış<br />

profesör işte bu odağa Z noktası diyor<br />

tıpkı Z vidasında olduğu gibi<br />

ben ancak bir nokta olabilirmiş<br />

ya da o noktayı gören ve dolayısıyla o noktaya ait olan şeyler<br />

varla yok arası değil<br />

genişçe bir nokta dairesel<br />

ve yoğunlaştırmak da içgüdüsel<br />

kendiliğinden bir mantık<br />

yalnızca bu işlevi güçlendirmek için farkındalık gerek<br />

profesör sağolsun ki böyle bir bilinç aşılıyor bize<br />

iç sesimiz oldu bizzat<br />

hayret verici bir berraklık ve netlikle<br />

46


www.isaretatesi.com<br />

tebliğci mübarek<br />

Z noktasını hayalimizde canlandırabilmemiz için<br />

birkaç farklı örnek sunuyor profesör<br />

mesela şöyle bir tasarım<br />

oradan oraya uçuşan minik ben topakları<br />

tek bir merkezde toplanıyor<br />

yahut ben’in etrafa saçtığı ışınların<br />

bir şeyleri gelişigüzel aydınlatıp<br />

şaşkınlık korku ve tiksinti uyandırmasındansa<br />

hepsinin aydınlığı bir projektör ışığı gibi<br />

tek bir alana yoğunlaştırılıyor<br />

yani ben için bir odak belirleniyor<br />

evet irade gibi ama salt edim ve tutumlarla ilgili değil bu<br />

Z noktası ben’in her an ihtiyaç duyduğu bir odak<br />

bu nokta sayesinde belirleniyor ben’in ben olma niteliği<br />

ama genelgeçer bir şablon ya da harita yok<br />

herkesin bir Z noktası var ama kişi onu kendisi bulacak<br />

profesörün teorisini duyanlar<br />

acaba şurası mı diyerek denemeye başlayabilirler<br />

merak edenler varsa bilsinler ki<br />

profesör de öyle şıp diye bulmadı Z noktasını<br />

arka planında upuzun bir gözlem ve deney dizisi var<br />

47


www.isaretatesi.com<br />

bunları öğrenen teorinin içyüzünü daha iyi anlayabilir<br />

ilginçtir ki araştırmalarını hep kendi üzerinde<br />

yapageldi profesör<br />

çalışma yöntemi böyle onun<br />

budur ruhbilimci olarak onu özel kılan<br />

hem gözlemci hem nesne<br />

belki de ürkütücü deneyleri olduğundan denek bulamıyordur<br />

ama böylelikle gözlemleri de yakından, iç taraftan yapıyor<br />

çığır açıcı kavramlar doğuyor<br />

içine giriyor profesör kavramların içinden çıkıyor<br />

araştırmaların kuluçka evresinde beliriyor modeller<br />

ama sezgisel ve muğlak kalmıyorlar<br />

ancak kılı kırk yaran soruşturmaların ardından<br />

neyin ne olduğu şekilleniyor<br />

parametreler ögeler yavaşça biçimleniyor<br />

uygulamalı bir yaklaşım söz konusu<br />

sürekli tekrarlanan gözden geçirmeler<br />

ve aşama aşama kritik testler<br />

incelemelerin belirli ruh durumları üzerinden yapılacağı<br />

böylece kararlaştırılmış<br />

bizzat yakaladığı ruh durumlarının<br />

şekillenişlerinin kişisel tarihçelerini<br />

ve korunup sürdürülüşlerinin, değişerek iç içe geçişlerinin<br />

48


www.isaretatesi.com<br />

dizisel bakımdan karşılık geldiği ilintiler ağını<br />

bütün bunları ve çok daha fazlasını<br />

analiz etmesi gerektiğini anlayan profesör<br />

hem gözlemci hem denek kendisi olup<br />

yarı öznel yarı nesnel bir strateji belirlemiş<br />

bir yandan kişisel yorumlarla yani içsel bir fenomenolojiyle<br />

diğer yandan kendine taktığı elektrotlar ve tarama cihazlarının<br />

bilgisayarlara gönderdiği ve kayıt altına alınan<br />

verilerin takibiyle<br />

kâh eşzamanlı saptamalarla<br />

kâh bulguları sonradan irdeleyerek<br />

deneyimlediği sürecin bütününü kavrayabilmiş<br />

kendi bilinç ekranının yanı sıra<br />

sayısal veriler de ona bir çeşit paralel bilinç sağlamış<br />

tüm detaylara girmeye gerek yok<br />

zaten profesör dışında kimse bilmiyor detayları<br />

sistemleştirdiği bilgiler hariç her şeyi kendine saklıyor<br />

muhtemeldir ki tamamen açıklanabilir bir süreç değil<br />

yahut açıklansa da anlaşılabilir olmayabilir<br />

ama neticede üzerinde durulması gereken bir deney seti var<br />

her insanın kendi Z noktasını bulabilmesi<br />

yani noktanın bir nevi sağlamasını yapabilmesi için<br />

üç deneyden geçilmesi gerekiyormuş<br />

49


www.isaretatesi.com<br />

profesör öyle diyor<br />

kendinize bir iyilik yaparak<br />

ben’i daha verimli kullanmak istiyorsanız<br />

bu büyük dehanın tavsiyelerine kulak vermek şart<br />

keşfin kalıcı yapısallığını buradan kurabilirsiniz<br />

yönteme güvenin<br />

deneyler önemli<br />

ilki “elektrik atlatma deneyi” imiş<br />

ve ben olağan haliyle uçucu belirsiz dağınık olduğundan<br />

onun yoğunlaştırılabilme sığasını test etmekle ilgiliymiş<br />

yani Z noktasını bulup ben’in ben olduğunu görebilmek adına<br />

eylemleri epizotlar olarak almak<br />

aralarında ani ve gelişigüzel geçişler yaparak<br />

henüz belli bir eylem hattını tutturamadan<br />

hemen makas değiştirip onu geçersiz kılmak<br />

ve sonra yeni bir hattı denemek<br />

yapılabilecek başlıca egzersizlerden biriymiş<br />

böylece modlar pat pat değiştirildiği<br />

ve birinden diğerine cereyanlar gerçekleştiği için<br />

ben’in bir noktada tespitinin hayati önemi kavranıveriyormuş<br />

bir diğer deney ise “bozma deneyi” imiş<br />

diğerinden tümüyle farklı bir deney<br />

50


www.isaretatesi.com<br />

burada alternatifler arasında rastgele geçişler yerine<br />

tutturulmuş ve kıvam kazanmış bir ben’i<br />

teste maruz bırakmak söz konusuymuş<br />

yani kurulu bir ben’in bozulması<br />

böylece ben’e inancın en çok arttığı<br />

ve onun sarsılmaz bir gerçeklik olarak algılandığı anda<br />

onunla kökten çelişen riskli bir eyleme girişip<br />

ben’i feci derecede zorda bırakmak<br />

ve özyıkıma uğratmak şeklinde bir mantığı varmış<br />

profesörün dedikleri kelimesi kelimesine böyle<br />

neticede bu seviyeye yalnızca o erişebildi şimdiye dek<br />

son derece zorlu olan<br />

ama atlatabilenler için ben’in varlığı ve kalitesi üzerine<br />

en öğretici olan” bozma deneyi” geçildiğinde ya da aşıldığında<br />

onun dengeleyicisi yani bir nevi panzehiri niteliğinde<br />

üçüncü deney geliyormuş<br />

“dolunay düşündürme deneyi”<br />

döngüyü kuran deneymiş<br />

bunun için dolunay gerek size evet gökteki dolunay<br />

ama onu görmek zorunda değilsiniz<br />

yalnızca düşünmeniz gerekiyor onu<br />

dolunay neydi hah şuydu deyip<br />

dağarcığınızdaki dolunayla uğraşacaksınız<br />

51


www.isaretatesi.com<br />

üzerine üzerine gideceksiniz<br />

imgeyi yakalayıp bir fikrisabite dönüştürecek<br />

varlığın mistik delili olan sonsuz bir kaynak olarak<br />

kararlı bir yönelimle psişik ibrenizi ona sabitleyeceksiniz<br />

ve düşünüp deneyimledikçe<br />

tekrar tekrar ona gittikçe ve gönderdikçe<br />

yani “tam dolunay” mutlak bir odak sağladığında<br />

ben’i deriştirip<br />

orada esrarengiz dayanağı<br />

Z noktasını buluyormuşsunuz<br />

elbette bu deneyler zamana yayılıyor<br />

profesör özellikle vurguluyor<br />

beş on dakikalık iş değil bu âdeta çağlar gerek<br />

ama bu tür çalışmalara aşina olanlar<br />

zaten benlik söz konusu olunca<br />

her şeyin uzun süreçler gerektirdiğini bilirler<br />

sırası da karışacaktır deneylerin ayrıca<br />

uzun vadeli düşünmek elzem<br />

döngünün işlerliği kurulmak zorunda<br />

ancak o zaman kesin sonuçlar alınabilir<br />

ben’in hem ne denli dağılgan<br />

hem de ne denli yoğunlaştırılabilir olduğunu göreceksiniz<br />

şaşmaz bir Z noktanız var<br />

52


www.isaretatesi.com<br />

müthiş bir gerçeklikle tekrar tekrar bulacaksınız onu<br />

gerilim yüklü dinamik bir süreç<br />

“n” defa tamamlandığında deneyler Z noktasını apaçık veriyor<br />

karmakarışık bir fenomenler ve işlevler yumağı<br />

ve mutlaka tespit edeceksiniz noktanın ilintili olduğu<br />

“n” defayı<br />

profesör haklı olmalı<br />

hepsini defalarca sınayıp sağlam temellere oturtmuştur o<br />

ben deneylere yeni başladım<br />

ama şimdiden Z noktasının olanaklılığını seziyor gibiyim<br />

doğru tekniklerle ve azimle çalışarak<br />

bir yerlere varacağıma inanıyorum<br />

amaç bu<br />

Z noktası hafife alınmamalı diyor profesör<br />

işin ucunda bizzat benlik var<br />

son olarak birkaç da uyarısı var profesörün<br />

size ondan bire bir naklediyorum<br />

şöyle diyor<br />

“öncelikle ben’i yoğunlaştırmak söz konusuyken<br />

her tür edim, ilgi ve uğraşın sizi aynı derecede<br />

yoğunlaştıracağını düşünmeyin sakın<br />

herhangi bir duyum ya da deneyim aralığı<br />

53


www.isaretatesi.com<br />

belki sizi odaklaştırmış görünebilir<br />

ama başından kalktığınızda<br />

belki de hiç olmadığı kadar dağılmış olacak ben<br />

Z noktası mitleşecek<br />

ya da tam tersi<br />

bir tür edim, ilgi, uğraş siz onunla meşgulken<br />

etkisini pek hissettirmeyecek belki<br />

ama ara verdiğiniz an göreceksiniz ki<br />

gayet sürdürülebilir bir şekilde odaklaştırmış sizi<br />

buna hazırlıklı olun”<br />

bir diğer uyarısı şu<br />

“siz siz olun ’bozma deneyi’ni<br />

henüz ben yoğunlaşmamışken uygulamayın<br />

çünkü o zaman ben zaten bozuktur<br />

ve bozuk olanı bozarsanız irade kısa devre yapar<br />

belirsiz bir süre boyunca feci şekilde debelenirsiniz<br />

tıpkı bunun gibi ‘bozma deneyi’ni<br />

koşulları oluşmuşsa bile geceleyin de yapmayın<br />

gece saatleri bunun için uğursuz saatlerdir<br />

o saatlerde kendinizi allak bullak etmeniz<br />

sizi berbat bir uykuya mahkûm edecektir ki<br />

sonra döngü yerine içinden kolay kolay çıkamayacağınız<br />

bir kâbus sarmalına girerseniz<br />

54


www.isaretatesi.com<br />

ve Z noktası yokolma derecesinde silikleşir<br />

anlamsız şekilde zorlaştırırsınız işinizi<br />

ne diye girdaptan girdaba sürüklenesiniz”<br />

ve son olarak da<br />

özellikle vurgulayarak şöyle diyor profesör<br />

“şayet tamamen kendinize ait bir sessizlik yakaladıysanız<br />

varolduğu sürece onunla kalın ve dört elle sarılın ona<br />

hatta deneyleri hatırınıza bile getirmeyin<br />

Z noktasını da tamamen gündeminizden çıkarın<br />

zira kişinin en alelâde haliyle kendine ait bir sessizliği olması<br />

en bulunmaz nimettir<br />

benden söylemesi”<br />

55


www.isaretatesi.com<br />

56


www.isaretatesi.com<br />

TERSİNE<br />

57


www.isaretatesi.com<br />

58


www.isaretatesi.com<br />

komplo gerek komplo<br />

getirin salın ortalığa teorileri<br />

olmaz komplosuz tepemize boca edin<br />

dünya gizli bir örgütün tarikatın cemaatin mülkü<br />

perde arkasında hep onlar<br />

tüm siyaset ekonomi kurumlar popüler kültür zeitgeist<br />

bütün ünlü şahsiyetler birer gizli üye hepsi birer kukla<br />

yüzyılların tarihi kilometre taşı olaylar icatlar akımlar<br />

hepsi planlı hepsine tek merkezden yön verildi<br />

illuminati oniki aile rothschild rockefeller<br />

yahudi yahudi masonluk opus dei yahudi<br />

onların istediği yeni dünya düzeni<br />

konspirasyonlar konspirasyonu<br />

açıklıyor her şeyi<br />

kendileri biliyor içyüzünü<br />

aşama aşama hazırlayıp güdüyorlar halkları<br />

devrimler dünya savaşları felaketler<br />

komünizm faşizm kapitalizm neoliberalizm<br />

kur ulusları savaştır karıştır avrupa’yı<br />

yükselt amerika’yı çıkart ortadoğu’da din savaşını<br />

hoop kucağına düşüyor dünya onların<br />

59


www.isaretatesi.com<br />

savunmasız insanlık sürü<br />

yukarıdan aşağı tarihyazımının zirvesi<br />

teleolojinin ne plus ultra’sı<br />

üstelik tarihi yazan değil yapanlar onlar<br />

cuk! rockefeller center’ın duvar resimleri<br />

tüm yaşananlar bir kurgu onlar mutlak muktedir<br />

her şey onların elindeki tomarın serimlenişi<br />

hatırla piramitleri gözleri vanyuesdalırı<br />

aç bak clockwork orange afişine<br />

işte pergel işte G<br />

al sana dikilitaşlar roma paris londra istanbul newyork dc<br />

halis muhlis Mısır obeliski<br />

çifte sütunlu geçitler gökkuşağı ters pentagramlar<br />

annuit cœptis! dan brown’a selamlar<br />

dikkatli bakarsanız görürsünüz her yerde<br />

eniştenizin çalışma odasında karşı komşunun balkonunda<br />

hatta gözleriniz tamamen kapalı bile<br />

biraz pause yeter biraz closeup<br />

moderniteyi ağ gibi sarıyor sinsi külliyat<br />

oz büyücüsü mtv klipleri gençlik dizileri seks seks seks<br />

yekpare aynı yapboz<br />

fısıldamak zorunda olan devlet başkanları<br />

gazetelerde tvde basın toplantılarında ezoretik mesajlar<br />

şifrelerin her türlüsü görsel kodlar jestler mimikler<br />

60


www.isaretatesi.com<br />

anlamsız gibi görünen kilit ibareler dul kadınlar bilmemneler<br />

tarihin yönlendirilmesini bile aşan<br />

topyekûn bir kamuoyu formasyonu<br />

kitleler ve zihniyet manipülasyonu<br />

novus ordo seclorum hipnozları<br />

teknolojik kültür konfigürasyonları<br />

en ince detayıyla tepeden tırnağa ıcığını cıcığını çıkarırcasına<br />

kim biliyor tam olarak düzenin içeriğini<br />

ancak ve ancak onlar biliyorlar<br />

damardan zerk ediyorlar<br />

insanlık kabına lıkır lıkır dolduruyorlar<br />

her yeni nesil biraz daha hazır<br />

hollywood walt disney music & entertainment<br />

çalışıyor harıl harıl<br />

durmak yok yola devam<br />

şifreler parolalar kodlar semboller ağı onların tekelinde<br />

spears bieber timberlake eminem perry lady gaga<br />

ani şöhret yapılıp ezelden beri hayatımızdaymış gibi gezenler<br />

ve her dönemin mega şöhretleri<br />

marilyn monroe’lar judy garland’lar daha kimler kimler<br />

türlü türlü uyuşturucu partilerileriyle kumpaslarla<br />

beyin yıkama seanslarıyla orgy’lerle<br />

intisap ettirilen insancıklar<br />

gösteri dünyası piyonları<br />

61


www.isaretatesi.com<br />

her an dalga dalga taşıyorlar uluların mesajını<br />

zihin kontrolünün büyük üstatları<br />

öyle ileri bir bilinç düzeyinden koşulluyorlar ki<br />

biliyorlar size nasıl yem verirlerse nasıl gıdaklayacağınızı<br />

oooh gelsin satanizm lusiferyanizm<br />

şarkılara filmlere gizlensin mantralar subliminal koşullayıcılar<br />

gövdenin efendileri bu adamlar işin kitabını yazmışlar<br />

madonna’nın tarkan’ın markan’ın şarkısındalar<br />

tekrarlanan embesil ibareler implant edilmiş psişik virtler<br />

tersten çalınarak kaydedilmişler<br />

kâhinvari sabuklamalar apokaliptik milenyal ayetler<br />

kıpırdama ruh nok nok nok nok bağırarak yaşamıyor enayi<br />

ailevi bir kardeşlik şu ana dek ordan örttük<br />

ilk münasip gelemeyip hem engel hem neşet<br />

ne bir mızrak ne bir şimşek duyduğun o azim<br />

duyduğun o zevk<br />

anlamaz anlamaz izlediği her şeyi anlamaz<br />

izlemiştir sizi illuminati sarrafıdır<br />

hop! cuk! tak! düşünceyi belleği bünyeyi esir aldılar<br />

reaksiyonunuzu bile onlar ayarladılar<br />

neden çünkü bilinciniz açıkken soğurdunuz şarkıyı<br />

ama tek katmanlı değil bilinç<br />

uyku moduna geçince zihin rölantide<br />

öteki katmanlar devrede<br />

62


www.isaretatesi.com<br />

hem ileriye hem geriye çalışan satırlar<br />

iki yönde hem soldan sağa hem sağdan sola akışlar<br />

mistır kubrick! ayin ânında tersten çalınan ilâhiler<br />

dünya düzenini avucunda tutanların güdümünde<br />

zombileşen uygar yaratıklar yaşayan ölüler<br />

zombiler! zombiler!<br />

oldu bitti<br />

sahip olabileceğin ve sahip olamayacağın her şey bu<br />

savruluyoruz oradan oraya<br />

neler yaptığımıza dair en ufak bir fikrimiz yok<br />

rasyonalizm ekonomik istikrar tek devlet cultural convergence<br />

mutluluk formülleri<br />

bireyleşme bireysizleşme<br />

bireysel gerekircilik bireysel gereksizleşme<br />

sosyal medya! sosyal medya! zombiler!<br />

ırzımıza geçildi ilerliyoruz gökkuşağına doğru<br />

piramitteki göz takipte<br />

evet dünyanın hali böyle<br />

herkes aynı çılgınlığın içinde<br />

ama beni soracaksanız eğer<br />

elbette itibar etmiyorum bu komplo teorilerine<br />

belki parça parça anlamlı olabilir ama realistim ben<br />

sınıf mücadeleleri güç ilişkileri<br />

63


www.isaretatesi.com<br />

ya da tarih boyu tinin ortaya serilişi<br />

kâh hegelci kâh nietzscheci ilkelerle<br />

okuyorum olan biteni geçmişi geleceği<br />

paranoya histeri öteki türlüsü şizofreni<br />

inanmayı seçerseniz çorap söküğü gibi geliyor gerisi<br />

illuminati masonluk oniki aile satanizm<br />

kabuğu oluyor realist kütlenin<br />

kurgulayıp döndürüyor kendi kendisini<br />

fantastik kararlılıkla algıda seçicilik yapbozu<br />

ne gerçekliği ispatlanabilir ne de yanlışlanabilir<br />

türetilmişliği içinde doğurgan<br />

alabildiğine vahim gotik ürpertici<br />

nasıl da bereketlidir zırva haz verici<br />

ben almayayım<br />

aklım lazım bana<br />

lazım hem de çok<br />

Yarabbi!<br />

çünkü geceleri tersine işleyişler başladığında<br />

yani önü alınamayan uğursuz saat gelip çattığında<br />

ve zihin geriye doğru sarıp her şey baş aşağı çevrildiğinde<br />

aklımın biricik dayanağı genel bir mantık zemini gerek bana<br />

bilebilmeliyim en azından işleyişlerin tersine olduğunu<br />

bilebilmeliyim doğruca yaşanmış olan her şeyin<br />

64


www.isaretatesi.com<br />

yani çevre, uyum, sosyallik, algı, doyum adına<br />

ilgimi yönelttiğim, etkisine açıldığım, deneyimlediğim<br />

ve kendimde yığıp biriktirdiğim her şeyin<br />

onca video, fotoğraf, müzik klibi, bilgisayar oyununun<br />

medya sloganları, film sahneleri, haber fragmanlarının<br />

dizeler, roman pasajları, reklam mesajlarının<br />

tensel uyarıcılar, teknolojik imgeler,<br />

gündelik hayat görüntülerinin<br />

lirizm, istem, fantazma, katharsisin<br />

kısacası olağanlık, uyum ve kendiliğindenlik adına<br />

gün boyu doğru seçimlerle her şeyi sıraya koyarak<br />

basamak basamak yükselttiğim ne varsa hepsinin<br />

gecenin köründe o lanet saatte iradem dışında<br />

fena halde tersine akmaya başladığını<br />

anlayabilmeliyim hiç değilse<br />

biriktirdiğimi düşündüğüm nektarın<br />

deneyimlerin zehirine dönüştüğünü<br />

ve muazzam bir resim gibi tamamlamaya çalıştığım birliğin<br />

ayna görüntüsünün<br />

profan parçalanmışlığı verdiği şeklindeki feci bilgiyi<br />

böylece görebilmeliyim İlâhi ile Şeytaninin<br />

aynı dilin iki farklı yönde okunuşu olduğu şeklindeki<br />

yalın ve dehşetli gerçeği<br />

ve yok başka yolu<br />

65


www.isaretatesi.com<br />

tutunup sağduyuya<br />

yapmalıyım yapabileceğim yegâne şeyi<br />

tersi sonsuz defa tersten okumak için<br />

çırpınmayı durmadan çırpınmayı<br />

çırpınmayı<br />

çırpınmayı<br />

çırpınmayı<br />

66


www.isaretatesi.com<br />

67


www.isaretatesi.com<br />

EYALET<br />

68


www.isaretatesi.com<br />

69


www.isaretatesi.com<br />

bu eyalete ilk gelişimiz<br />

bavullarımızı dört beş günlüğüne hazırladık<br />

ihmal etmedik büyüteci pusulayı konserve açacağını<br />

ama güneş gözlüğüne gerek yok<br />

geçen yıl bizim eyalette düzenlenen<br />

Sokak Seyretme Kongresi’nde tanıştığımız<br />

ve güzel sohbetimizden sonra<br />

eşimle ikimizi eyaletlerinde misafir etmek istediklerini<br />

bunun dostluğumuzu ilerletmek için<br />

bir fırsat olacağını söyleyen<br />

sevimli ailenin yanında kalacağız<br />

kafamızda “acaba bu eyaleti sevecek miyiz”<br />

“ev sahiplerimize yük olur muyuz”<br />

“acaba iyi anlaşabilir miyiz” gibisinden<br />

şüphe ve endişeler var tabii<br />

ama içimizden bir ses<br />

onca yolu göze aldığımıza değeceğini söylüyor<br />

arkadaşlarımız kuzeyliler<br />

bize evlerini açtılar sağolsunlar<br />

hoş bir bahçe şık bir iç dekorasyon<br />

70


www.isaretatesi.com<br />

pırıl pırıl odalar mobilyalar<br />

seçkin tavırlar güzel yemekler<br />

sıcacık bir ortam kesinlikle<br />

apaçık bir incelik ve sevecenlikle yansıyor bize kuzeylilik<br />

şeker gibi olmalarını bekleyemezsiniz elbette kuzeylilerden<br />

ara sıra ingilizvari bir snopluk takınıyorlar<br />

ve bir anda çeşitli durumlar yaratak<br />

tuhaf suskunluk aralıklarıyla<br />

ilgisizliklerini açık ama rasyonel bir edayla belli eden<br />

geçişler ifa ediyorlar<br />

ve kuzeylilere özgü o mesafelilikle<br />

bizi kontrol altında tutuyorlar<br />

ya da öyle yapmaya çalışıyorlar desek daha doğru<br />

niyetleri o<br />

zaman zaman tansiyonu küçük küçük yükseltiyorlar<br />

sanki bizi deniyorlar<br />

sergilediğimiz tutuma göre bize yerimizi hatırlatıyorlar<br />

kendilerince güzel taktikler bunlar<br />

ardından müthiş bir kibarlık geliyor<br />

bir yandan ne yaptıklarını iyi biliyor olmanın özgüveni<br />

diğer yandan ortamı ısıtacak hamleler<br />

ardı ardına bir döngü<br />

biz de bir o kadar içindeyiz bu misafirlik oyununun<br />

onlar taraf biz taraf<br />

71


www.isaretatesi.com<br />

onlar kuzeyli olduklarından<br />

meseleye hâkim oldukları inancındalar<br />

kuzeyliler hep böyledirler<br />

ama biz de güneyliler olarak onlarla başetmeyi biliriz<br />

meseleye onlar kadar hâkimiz<br />

keyif de alıyoruz beraber geçirdiğimiz vakitten<br />

aksini söylemek haksızlık olur<br />

çizgiyi koruyoruz karşılıklı<br />

sırf belli bir düzeyi sürdürmenin mantığı içinde<br />

kalabilmek için<br />

bir şeyleri daima göz ardı etmek zorundasınız<br />

dışarıda bırakıp yok sayacaksınız bir şeyleri<br />

yoksa kabuğunuza çekilip her şeyden soyutlanan<br />

ayrıksı insanlar olup çıkarsınız<br />

salonun köşesindeki koltuktan ya da vazodan farkınız kalmaz<br />

oysa hep sosyal olmanız gerek bir yerlerde birileriyle<br />

bir ortamın içinde olmak zorundasınız<br />

hayat ilerliyor<br />

ev sahiplerimiz bizim için güzel bir plan yapmışlar<br />

eksik olmasınlar<br />

kahvaltıdan sonra kentin plajlarından birine inilecek<br />

dondurma yenecek<br />

Küfelikler Tekkesi’nin yanındaki planetaryuma gidilip<br />

72


www.isaretatesi.com<br />

kentin en yüksek gökdelenleri görülecek<br />

çünkü bu eyalete gelen turistler hep böyle yapıyor<br />

sonra da Out-in-out hamburgercisinde dünyaca ünlü<br />

ördek soslu lahana köftesi hamburgerinden tadılacak<br />

turistler bunu yerken fotoğraf çekinip<br />

webde paylaşıyor mutlaka<br />

öğleden sonraysa Firm-o-firm mahallesine<br />

kuzenler yeğenler amcalar teyzeler<br />

ve onların yakın arkadaşlarından oluşan<br />

kalabalık bir ev toplanmasına gidilecek<br />

dostlarımız bizi iyi ağırlamak için çırpınıyorlar<br />

yani hoşça vakit geçirdiğimizi hissetmeleri gerek<br />

her ne kadar planlanan işler zoraki bir havayla yapılsa da<br />

ne iyi ağırladık demeyi ihtiyaçları var<br />

acaba neden öyledir o zoraki his<br />

yahut hissizlik<br />

herkes aynı dertten muzdarip<br />

planlanan her şeyi yapıyoruz sahiden<br />

önce Santa Coca plajı<br />

ve orada yakın zamanıın popüler bir dizisinden dolayı<br />

ünlenmiş dükkânlar<br />

sonra dizide kızın oğlana memelerini açarak ilanı aşk ettiği<br />

full hd ekranlarla kaplı duvarları olan<br />

73


www.isaretatesi.com<br />

Big Time dondurmacısının en revaçta çeşidi<br />

vivaldik dondurmadan yiyoruz maşallah<br />

herkes yiyor aynı dondurmadan<br />

italyanları anıyoruz dondurmacılıkları bir sanat<br />

ki onlardan aldığımız sanatı bizler<br />

ulusça bir adım ileri taşıdığımız için<br />

kendimizle gurur duymalıyız<br />

Big Time’ın üzerine Küfelikler Tekkesi de apayrı bir keyif<br />

ki orası da Azerbaycan’daki tarihî bir yapının<br />

geceleri renk değiştiren bir kopyasıymış<br />

söylendiğine göre içerideki dervişleri bile kopyalamışlar<br />

ama biz içeri girmiyoruz<br />

bina tek kelimeyle harika<br />

rehberlerde sunulduğu kadar güzel<br />

ama bir ara eşimle ikimiz tekkeye bakarken<br />

sebebini bilmediğimiz bir huzursuzluk duyuyoruz<br />

boşluğa düşmüş gibiyiz<br />

itiraf etmesi güç ama tekke bize hiçbir şey ifade etmiyor<br />

bu durumu kendimize saklamamız<br />

hatta kendimizden bile saklamamız daha doğru<br />

tekkeyi suçlayamayız oradan tuhaf kokular alsak da<br />

gülücükler saçmaya devam<br />

sonra planetaryum<br />

uzakta en yüksek gökdelenler<br />

74


www.isaretatesi.com<br />

vay be şu finans kuruluşları insanlık adına<br />

nasıl da müthiş anıtlar dikiyorlar sahiden<br />

ne güçlü bir sosyal sorumluluk duygusu<br />

ne de olsa önderlerimiz parababaları ey insanlık<br />

finans dünyası yeter hepimize<br />

bakılması gereken yerden bakılması gerektiği gibi bakıyoruz<br />

planetaryumun tüm oda ve salonları düpdüzgün<br />

ki her birine otuzar saniye ayırıyoruz<br />

ardından Out-in-out hamburgercisi falan derken<br />

saat epey ilerlemiş<br />

tüm bu uğraklar arasında yaptığımız gibi son sürat<br />

ama elbette hız sınırlamasına riayet ederek vın diye gidiyoruz<br />

Firm-o-firm’deki ev toplanmasına<br />

umuyoruz ki bir gün ışınlanma da icat edilecek<br />

ve gereksiz araları pat diye geçip<br />

listedeki yerlere hızla giderek hedefe daha çabuk varacağız<br />

bunlar yani ev sahiplerimiz iyi insanlar yahu<br />

bizi ilk kez misafir ediyorlar ama hem evlerinde<br />

hem de dışarısı için yaptıkları planlarla<br />

bizi harika ağırlıyorlar hoşça vakit geçiriyoruz<br />

ellerinden geleni yapıyorlar etkileyici gerçekten<br />

arada ufak tefek soğukluk ve kopukluklar olması gayet doğal<br />

75


www.isaretatesi.com<br />

anlaşıp gidiyoruz<br />

zaten kim kiminle kesintisiz bir akıcılıkla<br />

iyi vakit geçirebiliyor ki artık<br />

açıkçası ev sahiplerimizle Firm-o-firm’deki<br />

kalabalık ev toplanmasına vardığımızda biraz tedirginiz<br />

çünkü yenisi olduğumuz bu eyalette<br />

tanımadığımız bir sürü insanın ortamına girmek üzereyiz<br />

ve bizi ağırlayan arkadaşlarımızla birlikte olsak da<br />

geri kalan herkes ilk defa göreceğimiz kişiler<br />

kim ki bu insanlar<br />

ev sahiplerimiz bunlar bizim insanlarımız diyorlar<br />

birlikte şöyle iyi vakit geçiriyoruz böyle eğleniyoruz<br />

anlatıp durmuşlardı<br />

içlerinde biri varmış<br />

bizim oraların aksanını çok iyi taklit ediyormuş<br />

bir diğerinin özel tasarım bir sorgucu varmış şapkasında<br />

falancanın kalbi bir kuşunki kadar hafifmiş<br />

bir başkası da<br />

kentin en büyük palto düğmesi koleksiyoncusuymuş<br />

falan filan<br />

ayrıca dediler ki bizde âdettir herkes bir tabak yemek getirir<br />

doyasıya yenilip içilir dediler<br />

yine de bir sürü belirsizlik işte<br />

76


www.isaretatesi.com<br />

yabancıyız ve aralarına ilk defa giriyoruz ya<br />

bizi ev sahiplerimiz gibi kabullenebilirler mi<br />

neyse ki asansörle yukarı çıkıp zili çaldığımızda<br />

ve kapı açıldığında<br />

sıcak bir karşılama söz konusu<br />

hatta beklediğimizden de fazlası<br />

bir sürü insan sıra sıra karşımıza geçip kendini tanıtarak<br />

tokalaşmak üzere elini uzatıyor hal hatır soruyor<br />

konuksever bir tavırla bizi masanın başına buyur ediyorlar<br />

bazıları yemeklerini yiyip koltuklara geçmişler<br />

ayrıca balkonda ve salonun çeşitli köşelerinde ayakta dikilen<br />

ve uzaktan gülümseyerek<br />

bizi selamlamaya devam edenler de var<br />

ama yemeğimizi rahat yiyebilmek adına masaya oturuyoruz<br />

içeride yirmi yirmi beş kişi<br />

enginar! pancar! gulaş! pretzel!<br />

noodle kavun isveç köftesi mmmmm<br />

masaya oturur oturmaz tıkınmaya başlıyoruz<br />

bunlar yılın en moda menüsü<br />

bir yandan lokmaları lüpletiyoruz<br />

diğer yandan etrafımızı saran insanlarla laflıyoruz<br />

meraklılar sorular yağdırıyorlar ne de olsa farklıyız<br />

77


www.isaretatesi.com<br />

ah insanoğlu<br />

iyi kalpli naif yaratıklarız cümleten<br />

sorulara yanıt yetiştirmekte zorlanıyoruz<br />

yaşça büyük teyzelerin<br />

özel ilgi ve ihtimamına mazhar oluyoruz<br />

sevecen yüzlerini bize dönmüş<br />

kocaman kocaman gülümsüyorlar<br />

es geçtiğimiz yemeklerden<br />

arada tabağımıza birer kaşık fırlatıyorlar<br />

ve boyunlarını bükerek şirin mimikler yapıyorlar<br />

yemekti sohbetti derken sımsıcak bir ortama girivermişiz<br />

şarabı da ekleyince içerisi hepten ısınıyor<br />

kazağımı çıkarıp koyu bordo tişörtümle kalıyorum<br />

sohbet sürüyor<br />

eşimi daha da bir sevdiler ilgi büyük ölçüde ona kaymış<br />

bıdır bıdır konuşmalar kah kah gülüşler tam bir öfori<br />

herkese biraz biraz vakit ayırıyoruz<br />

ziyadesiyle sosyal bir ortam<br />

bir ara odada göz gezdiriyorum herkes ayrı bir âlemde<br />

gülenler şakalaşanlar tartışanlar fısıl fısıl konuşanlar<br />

kadeh tokuşturanlar suratını asıp bir köşede duranlar<br />

derken beklenmedik bir şey oluyor<br />

78


www.isaretatesi.com<br />

gençlerden biri salonun ortasına gelerek yüksek sesle<br />

“herkes buraya baksın bir planımız var” diye bağrınıyor<br />

“aşağı inip patenlerimizi alıp giyiyoruz<br />

ve Rumble Jumble Bulvarı’na kaymaya<br />

ve buğday biralı keçi sütü içmeye gidiyoruz<br />

herkes şu kulaklıklardan birer tane alsın<br />

çalma listemizde ‘come lady, come come lady,<br />

come come come lady, come come come come lady’ olacak<br />

yolda son ses dinleyeceğiz yihuuu”<br />

sürpriz oldu bu teklif<br />

makul sayılabilir aslında<br />

yani en azından bizim kültürümüze göre makul denilebilir<br />

içinden geldiği gibi davranan özgür ruhlu insanların ülkesiyiz<br />

yeryüzünde kimse bizim gibi spontane olamaz<br />

ama teklifin zamanlaması garip<br />

eve geleli henüz yarım saat bile olmamış<br />

tam alışmaya başlamıştık ama işte dışarı çıkıyoruz topluca<br />

acaba varlığımız rahatsızlık mı yarattı da böyle oldu<br />

daha yemek yiyorduk apar topar neden dışarı çıkalım<br />

günün geri kalanını evde bu yeni tanıştığımız insanlarla<br />

sohbet ederek geçireceğimiz sanıyorduk<br />

çılgın gencin dışarı çıkma teklifini nasıl karşılayacağımızı<br />

öbürlerine katılıp katılmayacağımızı bilemiyoruz<br />

79


www.isaretatesi.com<br />

acaba ne yapsak<br />

ortam hareketleniyor<br />

herkes bir bir ayağa kalkıyor<br />

sırtlarına bir şeyler alıp kapıya yöneliyorlar<br />

bize ‘siz de gelecek misiniz’ diye bile sormadan<br />

dışarı çıkmaya başlıyorlar<br />

gördüğümüz ilgi yanıltıcıydı demek ki<br />

kimsenin bizi pek umursadığı yok<br />

bir allahın kulu da bize<br />

‘hadi kalkın’ gibisinden bir işaret yapmıyor<br />

arkadaşlarımızla göz göze geliyoruz<br />

onlar da kendilerinden emin hareketlerle kapıya yönelmişler<br />

ama paten gezintisine dâhil olmayı düşünmüyorlar<br />

ve rahat bir tavırla “eve gidelim madem” diyorlar<br />

son lokmalarımızı ağzımıza tepip<br />

içkilerimizi fondipleyerek çıkıyoruz evden<br />

aşağıda bir iki kişi hariç herkes çekip gitmiş bile<br />

kalanlarla selamlaşıp ev sahiplerimizin arabasına atlıyoruz<br />

yola çıkıyoruz şaşkınız<br />

bu paten kayma planı bizden kurtulmak için ortaya atıldı sanki<br />

garip çünkü<br />

ev sahiplerimiz oralı değil pek<br />

80


www.isaretatesi.com<br />

“ah ah deli Noordino hep böyledir o<br />

oturduğu yerde oturamaz<br />

türlü planlarla insanları dışarı döker<br />

gene öyle oldu işte” diyorlar<br />

belki de her şey gayet normal<br />

belki de biz buluttan nem kapıyoruz<br />

“zaten yarın erkenden yola gideceksiniz<br />

bugün vakitlice hazırlansanız daha iyi” diyorlar<br />

madem öyle bu ev toplanması işini ne diye programa kattılar<br />

kafamıza yatmayan şeyler var<br />

özellikle de ben işkillendim eşim nispeten rahat<br />

“bana da garip geldi evden ayrılma şeklimiz<br />

ama tanımıyoruz ki bu insanları” diyor<br />

“muhtemelen bu onların olağan hali<br />

yanlış yorumlamayalım olanları”<br />

ama kafamda bir yığın flashback döneniyor<br />

tedirgin bir merak alabildiğine endişe<br />

sorularıma cevaplar arıyorum<br />

yarım saatlik deneyimimizin tüm detaylarını<br />

gözümün önüne getirip analize tâbi tutuyorum<br />

böylece odamıza çekildiğimiz iki saat boyunca<br />

bazı çarpıcı kesitleri defalarca yeniden yaşıyorum<br />

bir ileri bir geri işkence manisi gibi<br />

81


www.isaretatesi.com<br />

yaşananların üzerinden geçip duruyorum<br />

mekân eşyalar durumlar kişiler<br />

giyim kuşam tavırlar jestler hareketlilik<br />

had safhada fizyonomi frenoloji fenomenoloji<br />

yaşanırken olduklarına göre çok daha enine boyuna<br />

ve derinlemesine ele alarak<br />

tuhaf perspektiflerden bakıyorum olanlara<br />

bazen zihnimde öyle canlı bir canlanıyorlar ki<br />

gerçekliğin ne olduğuna dair tereddütlerim bende bir tür<br />

sarhoşluk hissi yaratıyor<br />

bir tür ikincil gerçeklik sanki<br />

sonra kendime geliyorum yine<br />

anlatması zor<br />

ama düşünmekten ve yeniden düşünmekten<br />

kendimi alamıyorum<br />

çılgın bir düşünce cimnastiği<br />

içimdeki tedirginliği atamadığım ölçüde<br />

saplantılı marazi bir takılıp kalmanın eşiğinde kıvranıyorum<br />

gelgelelim huzursuzluğum bir yana<br />

durum tuhaf bir şekilde hoşuma da gidiyor sanırım<br />

oyalıyor beni<br />

düşüncesiz kalmaktansa bunlarla meşgul oluyorum<br />

vardığım sonuçlar daha doğrusu ihtimaller şunlar<br />

82


www.isaretatesi.com<br />

eve geldiğimizde bizi selamlamayan<br />

ve belli bir sebepten dolayı<br />

durdukları köşeden bize ters ters bakan birkaç adam vardı<br />

onların bizim varlığımızdan hoşlanmayışı<br />

ve bunu diğerlerine hissettirmiş olmaları gibi bir durum<br />

söz konusu olabilir belki<br />

bizde neyi sevmemiş olabileceklerinin açıklaması<br />

kendilerinde saklı kim bilir belki de sırf güneyli oluşumuzdur<br />

yani neticede bizi başlarından savmak için<br />

bir formül üretmişlerdi<br />

ya da bize şefkatli davranıp ilgi gösteren teyzelere<br />

yanlış bir şey söylemiştik belki de<br />

ben bir ara konuşurken<br />

“murdar” sözcüğünü kullanmıştım örneğin<br />

konunun tam olarak ne olduğu hatırlayamıyorum<br />

ama uygunsuz kaçmış olabilir<br />

yahut belki de kılığımızda duruşumuzda oturuşumuzda<br />

bir eğretilik vardı<br />

eşim genelde sosyal albenisiyle sevilen biridir<br />

bense biraz özensiz giyinmekte bir sakınca görmem<br />

elimi kolumu çokça oynatarak yüksek sesle konuşurum<br />

ter içinde kalırım arada<br />

acaba insanlara itici mi geliyor bunlar diye düşünürüm bazen<br />

yahut kim bilir<br />

83


www.isaretatesi.com<br />

belki de içtiğim merlot şaraba gül suyu damlatmak için<br />

yanımda taşıdığım şişeciği<br />

çıkarmak üzere çantamı karıştırırken<br />

düşürdüğüm büyüteç pusula konserve açacağı garipsenmişti<br />

zira biz Şo-şi-min jinekolojistleri bunları hep taşırız yanımızda<br />

eşimin çantasında da vardı aynılarından<br />

hatta neden olmasın<br />

belki de kazağımı çıkardığımda<br />

alttaki koyu bordo tişörtüm pek beğenilmemişti<br />

biz Şo-şi-minciler bu renkle adımız çıkmıştır<br />

bir de lavanta kolonyası kokarız standart olarak<br />

ki başka defalar da kokumuz fark edildiği an<br />

istenmeyen konuk haline geldiğimiz olmuştur<br />

bunların hepsi gayet olası<br />

eşimin de kafasına yattı<br />

“haklısın hiç böyle düşünmemiştim”<br />

fakat hangisinin doğru olduğuna emin olamıyoruz<br />

tek bildiğimiz dışlanmış ve evden sepetlenmiş olduğumuz<br />

gece odamızda bavullarımızı toplarken<br />

mesele üzerine birkaç kelam daha ediyoruz<br />

gerisi sessizlik<br />

yatma vakti geliyor hiç uykum yok<br />

ama neyse ki Zzzz-lullaby uyku şurubum var<br />

84


www.isaretatesi.com<br />

bir kapak içince dalıveriyorum hemen<br />

yoksa kolay kolay dalamazdım<br />

gelgelelim muğlak görüntüler ve karmakarışık çelişkilerle dolu<br />

kopkoyu bir uyku<br />

ve sabah tatsız bir yorgunlukla uyanıyorum<br />

gözümü açar açmaz ilk aklıma gelen<br />

yine “dün neden öyle oldu” sorusu<br />

içimdeki huzursuzluk dinmemiş<br />

buradan gitmeden gizemi çözmem gerek<br />

ancak o zaman buradan rahat bir kafayla ayrılabilirim<br />

bavullarımızla kapının önünde ev sahiplerimizin<br />

gelip bizi uğurlamasını beklerken<br />

sığıntı gibi hissediyoruz<br />

ayrılıp gittiğimizde kötü bir tat bırakacak bu<br />

neyse ki ev sahiplerimiz geliyor çok geçmeden<br />

tavırlarında dün öğleden beri bir soğukluk var<br />

ya da bize mi öyle geliyor ne<br />

ama şimdi bizi yolcu ederlerken<br />

düpedüz kuzeyli bir katılık ve mesafe<br />

bir tür kibir ve hoşlanmazlık ifadesi takınmışlar<br />

ama kibarlığı da elden bırakmıyorlar<br />

eğreti bir durum<br />

85


www.isaretatesi.com<br />

havada adı konmamış tarifsiz bir gerilim<br />

kuzeyli usulü tokalaşıyorlar bizimle<br />

tam tekerlekli bavullarımızı sürüklemeye başlıyoruz ki<br />

içeriden evin yaşlı babaannesi çıkageliyor<br />

yerinden hiç kalkmayan suskun ve suratsız kadın<br />

bir şeyler diyecek belli ki<br />

ev ahalisi kenara çekilerek babaanneye yer açıyor<br />

yaşlı bilge edasıyla söz alan kadın buyurgan bir ses tonuyla<br />

taramalı tüfek gibi konuşuyor<br />

“biz Macclesfield antolojistleri koyu bordo rengi sevmeyiz<br />

bizde kangreni temsil eder o<br />

şeytani kangreni<br />

hele de güneş gözlüksüzlerde<br />

bir dahaki sefere daha dikkatli olun tişörtünüze özen gösterin<br />

bir dahaki sefer olursa tabii”<br />

buna ne diyebiliriz<br />

onlar Macclesfield antolojistleriyse<br />

biz de Şo-şi-min jinekolojistleriyiz<br />

gece bizim için kılcal damarların ağ gibi sardığı<br />

saten bir dokudur<br />

ve yerinden kalkıp kapıya gelen babaanneler<br />

bizde hormon darboğazlarını tetikler<br />

86


www.isaretatesi.com<br />

şu durumda bir daha görüşmememiz en doğrusu<br />

ama demokratik ülkemizde bu gene de<br />

ortamdan uygar ve barışçıl bir şekilde ayrılmamıza<br />

engel değil çok şükür<br />

Macclesfield antolojistleriymiş hah!<br />

sizi krizseverler sizi<br />

yılan sokması meşrepli kıyametçilerimiz<br />

hemen kaçıverelim bizim şu sevgili güneyimize<br />

dünya ne kadar elektrikli bir yer<br />

87


www.isaretatesi.com<br />

88


www.isaretatesi.com<br />

GEÇİRGEN<br />

89


www.isaretatesi.com<br />

90


www.isaretatesi.com<br />

adam geçirgen<br />

dışarıdan türlü şeyler doluyor içine engel olamıyor<br />

mekânlar eşyalar yabancılar tabelalar ilgili ilgisiz veriler<br />

müziğin her çeşidi kitap paragrafları dizeler<br />

çarpıcı bayağı binbir görüntü gürültü olay söylem<br />

sayısız fikir imge izlenim<br />

ayıklanmaksızın ve eksilmeksizin hepsi dosdoğru<br />

içinde adamın<br />

önü alınamaz bir hücum<br />

kişisel sınırları nasıl oluyorsa izin veriyor<br />

baştan beri böyle geçirgen olmuş olamaz<br />

böyle yaşayagelmiş olamaz<br />

malum, bir paket içinde bulunur “ben”<br />

ve geçirimsiz ya da en fazla yarı geçirgendir çeperi<br />

sınırları vardır kişinin konturları<br />

bellidir üç aşağı beş yukarı<br />

bir zar sarar etrafından<br />

iç ayrıdır dış ayrı<br />

zardan geçecek olanlar filtrelerce ayıklanır<br />

91


www.isaretatesi.com<br />

adam da böyleydi aslında<br />

büyük ölçüde geçirimsiz<br />

asgari nispette geçirgenken<br />

sonrada sonraya tam geçirgen olup çıkmıştı<br />

insanlar nesneler olaylar durumlar uyarımlar<br />

sonsuz bir akınla içine dolarken<br />

sanki hafifçe aralanan baraj kapaklarının<br />

basınç yüzünden ardına kadar açılmasıyla<br />

tüm coğrafyanın sellere boğulması<br />

ve bunu durdurmak için kapakları geri kapatmaya çalışmanın<br />

fayda etmemesi gibi bir durum söz konusu<br />

sanki kapakların aç/kapa şalteri devre dışı kalmış<br />

ve halihazırda alternatif bir düzenek mevcut değil<br />

demek ki aç/kapa şalterine fazla güvenilmiş<br />

daha ilk ciddi sınavda güven boşa çıkmış<br />

öyle ki bundan böyle şalter kendiliğinden çalışıverse bile<br />

nasıl olup ona bel bağlanabilsin<br />

aslında bir meziyetti kahramanımızın yüksek duyarlılığı<br />

dış etkileri karşılayıp alımlayabilme kapasitesi<br />

ama yalnızca kendini dışarıya<br />

normalden biraz daha çok açmak istemişti<br />

çünkü uyarımlar üzerinden pekişiyordu doyum<br />

92


www.isaretatesi.com<br />

yeni kaynaklar buluyordu açıldıkça<br />

neden zorlamasın ki ölçüleri<br />

her aşamada biraz daha biraz daha<br />

çoğaltabiliyordu nasıl olsa<br />

o halde biraz daha biraz daha<br />

dışarıya açılmakta bir sakınca yoktu<br />

elbette etkilenimin hazzının sürebilmesi<br />

bünyenin kapasitesine bağlı<br />

bunun farkındaydı<br />

kendisi olarak kalmasının<br />

tam bir varoluş dolunayı yakalamak için<br />

temel şart olduğunu göremeyecek kadar ahmak değildi<br />

geçirgenliğin ölçeğini ne kadar arttırırsa arttırsın<br />

benliğin kendiliğinden ayarlamalarla<br />

temel bir geçirimsizliği koruyacağına inanmıştı<br />

ama uygulamada öyle olmadı<br />

gerekli özdüzenlemeyi yapamadı<br />

ve dışa açılmanın hızına yetişemeyip geri kaldı<br />

zincirleme bir reaksiyon gelişti ipin ucu kaçtı<br />

tam geçirimsizlik ne kadar beter bir durumsa<br />

geçirimi verimli kılan altyapının çökmesiyle<br />

ortaya çıkan tam geçirgenlik de bir o kadar felaket<br />

olan oldu<br />

93


www.isaretatesi.com<br />

mesele şimdi ne yapılması gerektiği<br />

geçirgenliği tersine çevirmek mümkün mü<br />

nasıl bir yol tutmak nereden başlamak gerek<br />

dengeleyici mekanizmalar geliştirilmeli<br />

adam kendine konturlar sınırlar bir çeper sağlamalı<br />

ama özsavunma uzuvları körelmiş<br />

yapay bir ikamesi olabileceği şüpheli<br />

bir yerden tutmak şart ama neydi işin normali<br />

tüm repertuarı tarayıp asal modeli taklit etmek<br />

dış etkileri ayıklamak için filtreler süzgeçler<br />

yeni baraj kapakları setler çekmek gerek<br />

ideal seçiciliğin yokluğunda ayıklamanın her türlüsü nimet<br />

bir şeyleri eleyip dışarıda tutmayı başarabilse<br />

belki geri gelecek sağlıklı geçirimsizlik<br />

sonra oradan ortalama bir etkilenim zevki için<br />

yeni baştan geçirgenlik ayarları denenebilir<br />

gayet makul görünüyor<br />

ama işe yaramıyor söz konusu mantık<br />

bütüncül bir sorun mevcutken<br />

parçalar ve ayrıntılar üzerinde<br />

ne kadar ince çalışılırsa çalışılsın<br />

çözüm elde edilemiyor<br />

94


www.isaretatesi.com<br />

bir tarafı düzeltince yan etkileri öbür tarafı aksatıyor<br />

onun etkileri öbür tarafı<br />

ve onunkiler öteki tarafı<br />

zincirleme reaksiyon işte<br />

toplamda yine aynı işlemezlik durumu<br />

kapsamlı bir yaklaşımın yanı sıra<br />

etkenleri eşgüdümlü ilerletmek<br />

görülmemiş bir eylem ustalığı istiyor<br />

ki böylesi egemen beceriler insan soyunda mevcut mu<br />

orası bir muamma<br />

sistem dönüp dolaşıp aynı arızalı çıktıyı veriyor<br />

belki sınır çeper zar üzerinde çalışmayı bırakıp<br />

dışarısı üzerinde çalışmak da bir alternatif olabilir<br />

fakat adam “dış düzenleyiciler” üzerine harcadığı<br />

kısa ama yoğun mesainin sonunda<br />

sistemi bu açıdan gerçekleştirmek için gerekli teknik düzeyin<br />

kendinde kesinlikle olmadığına karar veriyor<br />

ve projeyi uçuk kaçık bularak rafa kaldırıyor<br />

neyse ki bu gibi dışa dönük girişimlerle ben’i<br />

daha da yayıp dağıttığını<br />

deyim yerindeyse kevgire döndürdüğünü<br />

etkilere karşı tamamen savunmasızlaştırdığını<br />

fark edebilecek zekâ kırıntısına sahip<br />

95


www.isaretatesi.com<br />

nihayet dışarıyı da sınırları da bir kenara bırakıp<br />

etkilere karşı savunmasız kalmış iç zeminin<br />

yani doğrudan doğruya ben’in üzerinde işlemler yapması<br />

gerektiğini anlıyor<br />

ben’in desteklenip pekiştirilmesi<br />

geçirgenlik sorununun<br />

en azından beri tarafını düzeltmek adına<br />

radikal bir çözüm sunabilir<br />

sözgelimi ben biraz daha kristalize olabilir<br />

ve dışarıdan hücum eden etkilerin yönelebileceği<br />

mecralar adına<br />

belirleyici olunabilir en azından<br />

ben üzerinde “oluklar” yaratılabilir<br />

böylece duyumlar olaylar kişiler oralardan süzülüp akar<br />

adamakıllı bir yüzey çalışmasıyla<br />

ben’in topoğrafyası büyük oranda belirlenebilir<br />

gayet makul görünüyor<br />

peki ama ben’in “üzerinde” nasıl çalışılabilir<br />

ben ne ölçüde verili<br />

üzerinde çalışılan ben ve çalışan ben’in ayrımı nerede<br />

zemin-ben nerede duruyor tutuluyor sabitlenmiş<br />

hatları engebeleri kütlesi belirgin ve kalıcı mı yeterince<br />

96


www.isaretatesi.com<br />

bir yüzey mi ki yüzey çalışması yapılabilsin üzerinde<br />

oyun hamuru edilginliğinde bir ben mi var<br />

aynı anda hem orada hem burada olandır ben<br />

hem parçadır hem bütün<br />

hem etkin hem edilgin<br />

alıp işlemeye kalkarsanız ben-kürede rastgele bölünme yaratıp<br />

bütünlüğü bozmuş olursunuz<br />

kaos değil midir bu<br />

boydan boya bir yarılma<br />

çünkü o sırada sürüp gidiyor<br />

beklemeye alınmayan geçirgenlik<br />

adam topoğrafik çalışmanın<br />

yanlışlığını ancak tümüyle katettikten sonra<br />

dışa, sınırlara, yahut içe odaklanmaktan sonuç alamayacağını<br />

ve o surette baş gösteren yapaylığın<br />

üstesinden gelemeyeceğini<br />

ve ısrar edip zorladıkça kaçınılmaz bir şekilde<br />

eksantrik bir ikincil doğaya hapsolacağını anlıyor<br />

bütüne yönelmek gerek<br />

ben-küre’yi kendi haline bırakmanın<br />

toplam döngüyü akışa koymanın yolunu bulmak<br />

yalıtıp kuluçkaya alarak ben’i kendi oluşuna salmak<br />

97


www.isaretatesi.com<br />

sıfırdan başlayacak büyük bir ben<br />

fakat geçirgenlik tam gaz sürüp giderken<br />

ve dışarının hücumu dayanılmaz haldeyken<br />

nefes bile alamayan ben tıkanıklıktan nasıl çıkacak<br />

zinciri nasıl kıracak da kendi varlığını iptal etmeyecek<br />

ama adamın her şeye rağmen hâlâ yaşıyor oluşu<br />

onu dönüp dolaşıp<br />

çekirdekteki en temel canlılığına geri döndürüyor<br />

çünkü dışarının ezici baskınlığıyla karşı karşıya olan<br />

minimal varlığı onu ayakta tutan refleksi de gösteriyor aslında<br />

başlangıçtaki geçirgenliği arttırmakta sakınca görmeyen<br />

bu conatus’tu zaten<br />

onu bir süreliğine kendisine “kapatmak” ve öylece bekletmek<br />

doğru strateji<br />

savuşturamadığı istilaya karşı<br />

savunma hattını kale içine çekiyor adam<br />

özüne çekiliyor<br />

sığınak ve direnç noktasına<br />

alabildiğine yoğun bir karşıtlık merkezi<br />

böylece baskın güç ilk defa takılmaya uğrayacak<br />

surlar sayesinde istilanın istilalığı kesiliyor<br />

ve başkalaşmaya zorlanıyor dışarısı<br />

yani boşu boşuna yüklenip etki edemeyen olmaya<br />

98


www.isaretatesi.com<br />

ve direncin direncine dönüşmeye zorlanıyor<br />

özniteliği bozuluma uğruyor<br />

sistemli ve sıralı hareket etmek gerek<br />

savunma halindeyiz<br />

ama unutmamak gerek amaç kale içinde kapalı kalmak değil<br />

kale özel bir konum geçici bir başlangıç noktası<br />

harekât oradan başlayacak<br />

geçirgen adamın sağlam bir ben’e ihtiyacı var<br />

onu en atomize halinden geri toplamalı<br />

en yüksek ya da düşük sıcaklıkta<br />

en yaşam düşmanı koşullarda bile canlı kalan bakteriler gibi<br />

kale savunması ben’in yapıtaşlarında yazılı<br />

surlar müstahkem<br />

bir varoluş savaşı bu, duvarlar mutlak surette sızdırmaz<br />

geçiyor zaman<br />

tiktaklarla sayılabilen bir ruhu var saatlerin<br />

can alıcı potansiyel korunuyor<br />

çevreyle irtibat alabildiğine örtük<br />

adam evinde izole<br />

kapandığı oda bir inziva hücresi<br />

okumak izlemek dinlemek yerine<br />

durup dinleniyor dışarıya kapalı bekliyor<br />

99


www.isaretatesi.com<br />

dörtduvarın en doğru kullanımı<br />

surlarla çevrili kale<br />

yeter ki besin ve su olsun<br />

hazırlık ve gözlem içerinin sorumluluğu<br />

dışarısı çoktan duraksatıldı<br />

adam yüksekteki pencereden azar azar görüyor dünyayı<br />

sanki gemisinden bakan bir Nuh peygamber<br />

tufan bitmiş ama henüz bilinmiyor bile bittiği<br />

bilinmiyor bitmişse ne olacağı ne yapılacağı<br />

ne tarafa gidileceği nereden başlanacağı<br />

hiçliğin ortasında bir gemi<br />

nereye hangi karaya tutunacak<br />

haber nereden gelecek<br />

engin boşlukta geniş bir tur atmalı güvercin<br />

tesadüflere güvenip kadere razı olmak kaçınılmaz<br />

güvercine hükmetmek ziyadesiyle zor<br />

meylettiğiniz yöne uçmayabilir<br />

uçsa geri gelmeyebilir<br />

uçuşu özerk<br />

gagasında hiçbir emare getirmeyebilir<br />

üst pencereden bakan adam için durum böyle<br />

bir teras kat penceresi<br />

100


www.isaretatesi.com<br />

yolladı güvercinini geri gelsin diye bekliyor<br />

tekdüze manzara alabildiğine pus<br />

daracık pencere yokluğa bakıyor<br />

belirsizlikler kavşağı<br />

yönelim irrasyonel<br />

ölçüm ve hesap yok<br />

benliğin istemi ve yöntemliliği yok<br />

adam tamamen kapalı artık geçirgen bile değil suspus<br />

referansı her saat aynı<br />

belirsizlikler kavşağı<br />

mekânın rastlantısallığı evrenin tanımsızlığı<br />

formüle edilemeyen âtıl doğa<br />

özgün yabansılık<br />

madde nasılsa öyle<br />

başka türlü olamazdı hiçbir şey<br />

yer bu zaman bu<br />

olay bu özne bu<br />

neyin nesidir bu<br />

varlığın sağlaması yapılamaz<br />

pus seyrelirken<br />

hedefte neden parktaki yürüyüş yollarının kavşağı var<br />

diye sorulamaz<br />

hiçlikte bir çarpı işareti orası<br />

101


www.isaretatesi.com<br />

zayıf ışıkta işlevsel bir donuklukla<br />

silik bir gösterge<br />

yalıtılmışlık koşullarına yansıyan bir proto-evren<br />

kunt beton bordürler arasında sıkışık<br />

kale surlarından zar zor görünen yakın ufuk<br />

münzevinin orayla bakışımı<br />

görüp çekiliyor dönüyor sonra gene geliyor bakıyor<br />

es geçemiyor<br />

kapalılığı ihlâl edebilen biricik dış unsur karşıda<br />

bir tek o var bir düğüm<br />

henüz varla yok arası bir şahdamar<br />

minimal olanak<br />

yansıttığı ya da yansıtmadığı sinyallerle can alıcı<br />

tam da az olduğundan dolayı hakiki<br />

birikimin ilk tohumu<br />

yoğunlaşırken tanınabilir ancak<br />

çokluk için bir ilk izlenim<br />

uçların birbiriyle döngüsel ilintililiği<br />

iki hiperbolün birbirine teğet geldiği nokta<br />

varlığın kilidi<br />

her şeyin merkezinde sınırsız etkilere açılacak bir Buddha için<br />

tam geçirgen bir etkilenimler Buddhası için mutlak çekirdek<br />

şimdilik tekil bir etkilenim<br />

katı nesnel kendinden ibaret<br />

102


www.isaretatesi.com<br />

henüz yeni başlıyor<br />

kendi için kaynak<br />

sınırlılığı başarabildiği için sınırsızlığa anahtar<br />

istenilebilen ilk ve tek nokta<br />

belki de çarmıh ve İsa Mesih<br />

adam dışarıya nereden başlayarak yönelebileceğini<br />

biliyor artık<br />

ağır ağır açılacak<br />

103

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!