İstikbal Dergi Aralık 2021 Sayısı
İstikbal Gazetesi aylık yayını olan İstikbal Dergi Aralık sayısı yayında.. İstikbal Gazetesi aylık yayını olan İstikbal Dergi Aralık sayısı yayında..
L İ D E R G A Z E T E E S K İ Ş E H İ R ’ İ N S E S İDERGİPARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR AYLIK iŞ, SiYASET, SPOR ve YAŞAM DERGiSi Sayı: ARALIK 2021büyükşehir,başkent’tebüyülediOdunpazarı’ndaörnek iş birliğiÇevre Oscar’ıTepebaşıbelediyesi’nin“İlaçyokluğununsorumlusuEczacılardeğildir”“Eskişehir’de çocuksuç oranlarıazımsanmayacakkadar çok”
- Page 4 and 5: tKent, ekonomi ve Gelecekt10’da
- Page 6 and 7: Yunus Emre Yılı Özel Konseri Ank
- Page 8 and 9: Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu
- Page 10 and 11: Kent, ekonomi ve GelecekYaZIGürcan
- Page 12 and 13: kentteki ekonomik sektörlerin geli
- Page 14 and 15: 9. Bölge Eskişehir - Bilecik Ecza
- Page 16 and 17: 2020 Yılı tam anlamıyla kâbus y
- Page 18 and 19: Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve
- Page 20 and 21: Kısa film Yönetmeni Sezgin Sönme
- Page 22 and 23: Odunpazarı Belediyesi ve Hacı Bek
- Page 24 and 25: Saçlarınız Kışa Hazır Mı?So
- Page 26 and 27: Çevre Oscar’ıTepebaşı belediy
- Page 28 and 29: BU ŞEHRiN GELiRiGeziZEKİPEKGENÇB
- Page 30 and 31: Ateş Savaşçıları 2021’deöne
- Page 32 and 33: Yabancılaralıştı.İkinci yarıd
- Page 34 and 35: Yine bizehüsranvardı.2021 yılı
- Page 36 and 37: BAŞKAN ADAYIÇIKMADIEs-Es’te Mus
- Page 38: HANGİ AĞRIYA HANGİYİYECEK İYİ
L İ D E R G A Z E T E E S K İ Ş E H İ R ’ İ N S E S İ
DERGİ
PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR AYLIK iŞ, SiYASET, SPOR ve YAŞAM DERGiSi Sayı: ARALIK 2021
büyükşehir,
başkent’te
büyüledi
Odunpazarı’nda
örnek iş birliği
Çevre Oscar’ı
Tepebaşı
belediyesi’nin
“İlaç
yokluğunun
sorumlusu
Eczacılar
değildir”
“Eskişehir’de çocuk
suç oranları
azımsanmayacak
kadar çok”
t
Kent, ekonomi ve Gelecek
t10’da
”Meslektaşlarıma
hizmet etmeyi
çok seviyorum”
t18’de
“Kısa filmin adı kısa. Hayata
geçmesi yıllar alıyor”
20’de
Eskişehirliler
istese neyse de…
Aslına bakacak olursanız, bugüne
kadar yapılacağı söylenip de yapılmayan
yatırımlarla ilgili talepler hiçbir
zaman Eskişehirlilerden gelmedi…
Her defasında iktidarların ilgili
ve yetkilileri dillendirdi bunları
“Yapalım” diye…
Örneğin;
Yıllardır bir türlü gerçekleşmeyen
Eskişehir’in demiryolu ile limana
bağlanma meselesi var ya…
İşte bunu Eskişehirliler falan istemedi…
Yıllar önce dönemin iktidarının
en yetkili kişileri Eskişehir’e geldiklerinde
“Burada ürettiğiniz
malları Türkiye’nin her yerine ve
diğer ülkelere karayolu ile pazarlayamazsınız.
Bunun için liman
lazım. Sizin de deniziniz yok.
İyisi mi biz sizi Demiryolu ile en
yakın limana bağlayalım. Böylelikle
Eskişehir’de ürettiğiniz malları
dünyanın neresine isterseniz
kolaylıkla ve en ucuz şekilde gönderebilirsiniz”
dediler…
Dediler demesine de bir türlü
yapmadılar…
Her gelen iktidarın önemli isimleri,
bugünkü de dahil olmak üzere,
her fırsatta “Eskişehir’i Demiryolu
ile Gemlik limanına bağlayacağız”
demesine rağmen sözünü tutmadı.
Halbuki…
Eskişehirlilerin aklında bile değildi
bu istek…
-“Yapalım” diye ilk kendileri
teklif ettiler…
Aradan yıllar geçti…
Hala yapacaklar…
H H H
Aslına bakacak olursanız…
-“Eskişehir’e Kuzey ve Güney
EDiTöR
Murat Taşkın
çevreyollarını yapalım” diyen de
“Sarıcakaya, Seyitgazi, Alpu-Mihalıççık
yollarını yapalım” diyen de
bu iktidarın önemli isimleriydi…
Bakanından Büyükşehir adayına,
Milletvekilinden il başkanına
kadar hemen hepsi önce “Bu yollarınızı
yapalım” dedi, ardından
“Yollarınızı yapacağız” diye de
devam ettirdiler…
Sonuçta söyledikleri yolların
hiçbiri yapılmadı!
H H H
Sadece bunlar mı?
Eskişehir’e her gelen bakan
müjde üzerine müjde verdi…
Birisi “Eskişehir ilk yerli
uçağı yapacak” dedi mesela…
Başka birisi “Eskişehir ilk
Hızlı Treni üretecek” dedi…
Bir başkası “Eskişehir yerli
otomobil üretiminin üssü olacak”
dedi…
Hatta…
İçlerinden biri Kocakır’a Türkiye’nin
çevreci ilk modern kentini
bile kurdu!
Sonuçta bunların da hiçbiri olmadı…
H H H
Velhasıl buradaki olay; “Eskişehir
istedi iktidar yapmadı” olayı
kesinlikle değil…
Olay aslında; “İktidar vaat
etti, iktidar yapmadı” olayı…
O yüzden;
İktidarın Eskişehir’deki aktörleri
hani sık sık çıkıp “Eskişehir’de
yaptıklarımızı anlatamıyoruz”
diye yakınıyorlar ya…
Çoğu kez “Peki… Eskişehir’de
anlattıklarınızı yapıyor
musunuz?” diye sormak geliyor!
HenTbOlda
süperiZ
t30’da
4
GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ
PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : ARALIK 2021
UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA
Sahibi : Burak TÜRKMEN
Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN
Gazete, Haber ve Reklam :
Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR
Tel & Faks : 0.222. 220 19 01 - 220 19 06
e-mail : haber@istikbalgazetesi. com
Baskı :
ÖNKA OFSET BASIM ve MATBAACILIK HİZMETLERİ
Zübeyde Hanım Mah. Sebze Bahçeleri Cad. No: 80
İSKİTLER 06070 ALTINDAĞ/ANKARA
Tel: 0.850 346 26 86 / 0.312. 384 26 85 - 384 26 86
e-posta : onkamatbaa@gmail.com
KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..
Pandemi sürecini
Prof.Dr.
Elif Doyuk Kartal
aşısız olanlar uzatıyor
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ)
Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve
Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim
üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, ilacın aşının
yerine geçmeyeceğini belirterek, “Hiç aşı olmayanlar
da eksik aşılı olanlar da en kısa
süre içerisinde aşı olmalı. Süreci aşısızlar
uzatıyor” dedi.
Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal ESOGÜ Kurumsal
İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezinin
hazırladığı ESOGÜ Gündem programında
COVID-19 aşılarının neden ve nasıl
tekrarlanması gerektiğini anlattı.
“İlaç aşının yerine geçmez”
Aşılama oranlarının istendiği gibi
gitmediğini belirten ve koranavirüs enfeksiyonunun
etkin bir ilacı olmadığını yapılan
çalışmalar üzerinden anlatan Prof. Dr. Kartal,
“Şu anda ‘Molnupiravir’ diye bir ilaçtan
bahsediliyor, ABD kökenli ve ilk İngiltere
kullanım onayını aldı. Bu, belli kişilerde belli
endikasyonlarda kullanılabilecek, oksijen
ihtiyacı gerektirmeyen ve koranavirüsü
daha riskli geçirebilecek grupta ilk beş gün
içinde
kullanılması
koşuluyla
hastaneye
yatışları ve
hastalığın
ciddi
seyretmesini yüzde 50 oranında azaltacak
bir ilaç. Aşının yerine geçecek, aşıyı ikame
edecek bir uygulama değil” ifadeleriyle
anlattı.
Sinemaseverler “Bir Bağımsız Sinemacının
Yolculuğu” atölyesinde buluştu
MEGEM 35 kursiyeri daha iş
yaşamına kazandırdı
Mısra Ezginur Göçer ESKİŞEHİR (İHA) - Eskişehir
Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) bünyesinde kurulan
ve mesleki eğitimler veren Mesleki
Edindirme ve Geliştirme Merkezi'nde (MEGEM
A.Ş.) 26. dönem mezuniyet heyecanı yaşandı.
Eskişehir sanayisinin yüksek teknolojiye dayalı
yetişmiş, teknik ve kalifiye eleman ihtiyacını
karşılamak amacıyla EOSB bünyesinde kurulan
ve mesleki eğitimler veren MEGEM’de, 2021 yılı
4. dönem mezuniyet heyecanı yaşandı. 320 saat
süren eğitimlerin sonunda "Kalite Kontrol ve
Boyutsal Ölçüm Operatörlüğü, CNC Tezgâh
Operatörlüğü ve Kaynak Operatörlüğü"
eğitimlerini başarıyla tamamlayan 35 kursiyere
düzenlenen törenle sertifikaları verildi. Özel
EOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Konferans
Salonunda gerçekleşen törene; EOSB Yönetim
Kurulu Başkan Vekili ve MEGEM Yönetim
Kurulu Başkanı Metin
Saraç, EOSB Yönetim Kurulu
Üyesi ve ESBEM Sınav
ve Belgelendirme Merkezi
Başkan Vekili Yavuz Ayva,
Özel EOSB Mesleki ve
Teknik Anadolu Lisesi
Müdürü ve MEGEM Genel
Müdürü Vekili Rahmi
Özyiğit ile öğretmen ve
eğitmenler katıldı.
Yönetmen ve yapımcı Özkan Yılmaz’ın
konuşmacı olduğu “Bir Bağımsız
Sinemacının Yolculuğu” atölyesi
gerçekleştirildi.
21. Uluslararası Eskişehir Film Festivali
kapsamında Anadolu Üniversitesi
İletişim Bilimleri Fakültesi Şener Şen
Salonu’nda gerçekleştirilen, yönetmen
ve aynı zamanda yapımcı Özkan
Yılmaz’ın konuşmacı olduğu atölyeye
çok sayıda öğrenci ve sinemasever
katıldı.
“İçimde bir şeyleri anlatmaya ve çekmeye
her zaman hazır olan istekli biri
vardı”
Anadolu Üniversitesi’nde okuduğu
süre boyunca proje bazlı çalışmalarda
yer alarak çok sayıda kısa film
yaptığını belirten yönetmen ve
yapımcı Yılmaz, “Öğrenim hayatım
boyunca hep bir şeyler üretmeye ve
çekmeye gayret gösterdim.
Hocalarımın peşinde sorular sorarak
sinemaya karşı hevesimi canlı tutmaya
çalıştım. Benimle beraber
okuyan çoğu arkadaşımın mezuniyet
projesi haricinde kısa filmleri
neredeyse hiç yoktu, fakat ben mezun
olduğumda elimde her şeyi ile bana
ait olan 8-10 tane kısa film projesine
sahiptim ve bu filmlerle festival
gezmeye bile başlamıştım. İçimde bir
şeyleri anlatmaya ve çekmeye her
zaman hazır olan istekli biri vardı.
Kariyerimi oluşturan en büyük etmen
de bu istek ve arzuydu. Bu sayede de
burada şu an sizlere sinemayı ve
yönetmenliği anlatan kişi olmak beni
ayrıca mutlu ediyor” diyerek
öğrencilere sinema yapmanın en
temel gereksiniminin ona karşı duyulan
tutku ve arzu olduğunu ifade etti.
5
Yunus Emre Yılı Özel Konseri Ankaralılarla buluştu
büyükşehir, başkent’te büyüledi
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının ve Senfoni Orkestrasının birlikte
sahnelediği ve Eskişehir’de büyük bir beğeni toplayan Unesco 2021 Yunus Emre Yılı Özel
Konseri Ankara Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile Ankaralı sanatseverlerle buluştu.
UNESCO'nun 2021 yılı için belirlediği,
halk ozanımız Yunus Emre'nin 700.
ölüm yıldönümü sebebiyle düzenlenen
ve ünlü ozanın şiir ve yazılarından
yola çıkılarak hazırlanan eser, Ankara’da 11
Aralık Cumartesi günü saat: 20.00’da
Cumhurbaşkanlığı Senfoni
Orkestrası ana salonunda
gerçekleştirildi. Ankara
Büyükşehir Belediyesi ve
Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi’nin iş birliği ile sahnelenen
konsere, 10.
Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet
Sezer, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Mansur Yavaş,
Eskişehir Büyükşehir Belediye
Başkanı Yılmaz Büyükerşen, çok
sayıda milletvekili ve belediye
başkanının yanı sıra Başkentliler
katıldı.
Müziklerin düzenlemesini ve
Orkestra Şefliğini Eray İnal'ın
üstlendiği ve rejisörlüğünü Murat
Atak’ın yaptığı konserde, Devlet
Opera ve Bale Sanatçıları Nurdan
Küçükekmekçi, Tuğçe
Oğuzülgen, Emre Akkuş, Mehmet
Yılmaz; Kültür Bakanlığı Türk
Müziği Sanatçıları Süleyman
Yardım ile Tanju Durak’ın yanı
sıra Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi Şehir Tiyatroları
sanatçıları Özlem Akdoğan, Devrim
Ö. Akın ve H. Tolga Tümerde
6
sahne aldılar.
Dünyaca ünlü halk ozanımız Yunus Emre’nin
yaşam öyküsünü ve düşüncelerini
günümüze aktarırken, tasavvuf müziğinin
klasik batı müziği enstrümanları ile
harmanlandığı eşsiz bir müzik ziyafetini
yaşatan konser sonrasında konuşan
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı
Mansur Yavaş, “Belediyeciliğin duayen ismi
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanımız
Sayın Yılmaz Büyükerşen ile birlikte, çok
değerli sanatçılarımız ile birlikte bu güzel
akşamı düzenledik. Emek veren
herkese çok teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi Ankara kısa bir süre
de olsa sanattan uzak kalmıştı.
Başkent olup da sanatta öne
geçmemiş hiçbir başkent yok. Onlarla
yarışabilmemiz için sanatın
da Ankara’da olması lazım. Biz de
bu konuda sonuna kadar
çalışmaya devam edeceğiz. Bizler
o duru Türkçesi ile 700 yıldan
fazla yaşayan Yunus Emre’nin
izinden giderek, Mustafa Kemal
Atatürk’ün izinden giderek
Ankaramızı çok daha ileri seviyeye
götürmek istiyoruz. Eğer dil,
kin ve nefret dili olsaydı 700 yıl
yaşamazdı. Yunus’un sevgi dili,
hoşgörü dili hepimize ışık tutacak
ve daha nice 700 yıllar
yaşayacak” ifadelerinde bulundu.
Yavaş konuşmasını makamların
geçici olduğunu vurgulayarak,
Yunus Emre’nin “Mal sahibi, mülk
sahibi. Hani bunun ilk sahibi? Mal
da yalan, mülk de yalan. Var biraz
da sen oyalan”sözleriyle
tamamladı.
Konser, davetliler ve sanatçılarla
hatıra fotoğraf çekimi ile
tamamlandı.
Jacques-Henri Lambert’in 1938-1939 yıllarında Eskişehir üzerine yaptığı ve
gün yüzüne çıkmamış kent planını Büyükşehir sergiliyor
“1930’larda eskişehir’i planlamak”
Fransız kent plancısı-mimar Jacques-Henri Lambert’in 1938-
1939 yıllarında Eskişehir üzerine yaptığı ve gün yüzüne
çıkmamış kent planı ilk defa, “1930’larda Eskişehir’i Planlamak:
Fransız Plancı J. H. Lambet’in Bilinmeyen Katkısı Sergisi”nin
açılışı ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kent
Müzeleri Kompleksi’nde sergilenmeye başladı.
Saha-Data Araştırma tarafından,
Fransız Anadolu Araştırmaları
Merkezi, Fransız Kültür Merkezi ve
Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin
katkılarıyla Eskişehirliler ile buluşan
serginin açılışı büyük ilgi ile
gerçekleştirildi.
Sergi açılışında konuşan Eskişehir
Büyükşehir Belediye Başkanı
Yılmaz Büyükerşen, “1884-1961
yılları arasında yaşayan ve birçok
önemli kentin planlama
sürecinde çalışmış olan Fransız
mimar, tasarımcı ve şehir plancısı J. H.
Lambert’in gözünden 1938-1939
yıllarında çalıştığı Eskişehir planları,
kentin belleğimize büyük katkı
sağlayacak. Lambert’in, Eskişehir için
yaptığı çalışmaları günümüzde pek bilinmiyor.
Lambert’in Anadolu’daki
çalışmalarından biri olan Eskişehir planı
üzerine odaklanan bu sergi, bu makûs
talihi bir nebze değiştirmeyi
amaçlıyoruz.” dedi.
Araştırmalara verdiği destek için
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı
Yılmaz Büyükerşen ve ekibine teşekkür
eden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi
Şehir ve Bölge Planlama Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Gülşen Özaydın ve Saha-
Data Araştırma Şirketi’nden Murat Tülek,
sergiye özellikle genç şehir plancılarını
ve mimarları davet ettiler.
Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü
adına konuşan ve J. H. Lambert’e seslenen
Jean François Pérouse ise, “80 yıl
önce çalıştığın Eskişehir’de bu
sergi vesilesiyle nice maceralar
sonrası kavuşuyorsun. Ne mutlu
sana!” dedi.
Sergiye CHP Eskişehir Milletvekili
Jale Nur Süllü, Odunpazarı
Belediye Başkanı Kazım Kurt’un
yanı sıra dönemin Eskişehir Valisi
olan Yahya Sezai Uzay’ın
torunu Lale Uzay Akalın da
katıldı. Sergide Eskişehir
Büyükşehir Belediyesi Genel
Sekreteri Ayşe Ünlüce, ESKİ
Genel Müdürü Oğuzhan Özen,
Genel Sekreter Yardımcısı
Senem Ekinci ve diğer belediye
bürokratları da bulundu.
Açılış sonrasında sergide yer
alan mektup, resmi belge,
fotoğraf, not defteri, eskiz ve plan
gibi bir dizi özgün muhtelif belgeler
hayranlıkla incelendi.
7
Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Başkanı
İdil Burcu Polat ile komisyonun çalışmaları ve tespitleri üzerine konuştuk
“Eskişehir’de çocuk
suç oranları
azımsanmayacak
kadar çok”
Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve
Çocuk Kakları İzleme Komisyonu Başkanı İdil
Burcu Polat…
Aralık sayısına konuk olan İdil Hanım ile
komisyon üzerine güzel bir sohbet
gerçekleştirdik.
Eskişehir Baro Hizmet binasında bir araya
geldiğimiz İdil
Hanım, “Her
ne kadar çocuk
suç oranları
diğer illerimize
kıyasla
Eskişehir de
daha iyi bir
noktada olsa
da maalesef
azımsayamayacağımız
kadar da çok.
Tek bir çocuğa
temas edebilmek
bile
çok kıymetli.
Özellikle istismar
davalarında
emek ve çabalarımız kanunun izin verdiği
kadar olabiliyor. Önceliğimiz yasalarda
değişiklik yaparak suçu caydırıcı hale getirebilmek
fakat ne yazık ki şuan verilen cezalar
ne çocukları ne aileleri manevi anlamda rahatlatabilecek
gibi değil. Bunun dışında özellikle
istismar davalarında gözümüzden
kaçan kısım yine çocuklar oluyor” dedi.
8
RÖpoRtaj
Özge Zaim
İlk olarak sizi tanıyabiliriz?
Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu
üyesi ve Çocuk Hakları
İzleme Komisyonu
başkanıyım. 2016 yılından
beri aktif olarak çalıştığım
komisyonumuz şu an da
yaklaşık 70 meslektaşımızla
faaliyet göstermektedir.
Eskişehir Barosu bünyesinde
kurulan Çocuk Hakları
Komisyonu hakkında bilgi
alabilir miyiz?
Daha geniş bir kavram olan
insan hakları kavramı
maalesef toplumun
dezavantajlı ve kırılgan
grubunu oluşturan
çocukların haklarını korumakta
ihtiyacı
karşılamadığından daha
spesifik bir alan olan çocuk
hakları kavramı ortaya
çıkmıştır. Amacımız öncelikle
meslektaşlarımızı bu
konuda bilinçlendirerek
toplumsal ihtiyaçları
karşılamaktır.
Komisyonun kurulma nedeni
nedir?
Biz komisyon olarak
okullara gidip çocuklara,
velilere, öğretmenlere çocuk
hakları konusunda seminerler
düzenliyor. Yine talep
eden okullardaki çocuklarla
atölye çalışmaları yapıyoruz.
Dünya Çocuk Hakları günü
ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik
ve Çocuk Bayramında
özellikle tüm halka
dokunabileceğimiz merkezi
lokasyonlarda etkinlikler
düzenliyor, çocuklarla bir
araya geliyoruz. En son 20
Kasım Dünya Çocuk Hakları
Gününde Eskişehir
Büyükşehir Belediyesi
Çocuk Hakları Birimi
işbirliğiyle Zübeyde Hanım
Kültür Merkezinde
"Karagöz ve Hacivat’la
Çocuk Hakları " gösterimizi
gerçekleştirdik. Şehrimizin
çocuklarına haklarını
Karagöz ve Hacivat ile
anlattık. Yoğun ilgi ve
talep gören oyunumuzun
devamını da planlıyoruz.
Bunun dışında Eskişehir
Barosu olarak Eksi 25
Derneği işbirliğiyle
meslektaşlarımıza yönelik
"Çocuk Odaklı
Yaklaşım Eğitimi" ne
başladık. CMK sistemi
içerisinde görev olan
meslektaşlarımıza çocuk
görevlendirmesi alabilmesi
için bu eğitimi almış olma
zorunluluğu getirme
çalışmaları yapıyoruz. İstiyoruz
ki çocukla temas eden
her meslektaşımız çocukla
iletişimin asgari şartlarını
bilsin, çocuk yargılamasının
usul ve esaslarına hakim
olsun ve bu hassasiyeti
göstersin.
Eskişehir çocuk istismarı
konusunda hangi noktada?
İstismar davalarından sonuç
alınabiliyor mu?
Her ne kadar çocuk suç
oranları diğer illerimize
kıyasla Eskişehir de daha iyi
bir noktada olsa da maalesef
azımsayamayacağımız kadar
da çok. Tek bir çocuğa temas
edebilmek bile çok kıymetli.
Özellikle istismar
davalarında emek ve
çabalarımız kanunun izin
verdiği kadar olabiliyor.
Önceliğimiz yasalarda
değişiklik yaparak suçu
caydırıcı hale getirebilmek
fakat ne yazık ki şuan verilen
cezalar ne çocukları ne
aileleri manevi anlamda rahatlatabilecek
gibi değil.
Bunun dışında özellikle istismar
davalarında
gözümüzden kaçan kısım
yine çocuklar oluyor. Faile
odaklanıyoruz, suça,
cezaya odaklanıyoruz ve
bu esnada çocuğu gözden
kaçırıyoruz. Çocuğun
ihtiyacı olan danışmanlık,
sağlık, eğitim tedbirleri biz
avukatlar talep etmedikçe
mahkemenin resen hareket
etmediği bir konu. Bunun
dışında çocuğun psikolojik
ihtiyaçlarını görüp buna
ilişkin adımlar atabilmek
sadece ailelerin değil
avukatlar olarak bizim de
görevimiz.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Amacımız adalet sistemine
giren çocuğun elinden tutmak
ve sistem içinde o eli hiç
bırakmamak. Önümüzdeki
günlerde de çalışmalarımız ve
projelerimizle yolumuza
devam edeceğiz.
9
Kent, ekonomi ve Gelecek
YaZI
Gürcan BaNGER
Bir kent için her yerel seçim dönemi
köksüz ve mesnetsiz projelerin havada
uçuştuğu bir karnaval haline gelir. Kendilerini
yerel proje bulma ihtiyacında
hisseden adaylar en gün görmedik ‘buluşları’
ile arz-ı endam ederler. Bu durumu
çok da şaşırtıcı bulmamak gerekir
çünkü yerel seçim olmazsa yerelin sorunları
ve çözümleri asla aklımıza gelmez.
Bu arada; eğer kentin kurum ve
kuruluşlarının yöneticileri ortalıkta
görünmeye başladıysa
—örneğin üyelerini hatırlamaya
ve ne denli ‘başarılı’ çalışmalar
yaptıklarını anlatmaya
başlamışlarsa— bundan birtakım
makamlar için seçim zamanının
geldiği sonucunu
çıkarmak yanlış olmaz.
Biz aile sohbetlerinde,
kahvehanede veya yemek
masasında memleket sorunlarını
konuşmaya alışmışız. Yazılı
veya sözlü hitap etme
fırsatı düştüğünde de ele aldığımız
konu memleketten ya
da küresel ahvalden asla
aşağı düşmez. ABD’de neler
olup bittiği, komşu ülkelerin
iç işleri, dev küresel holdinglerin
stratejileri bizi yaşadığımız
kentten, bir parçası
olduğumuz mahalleden ya da
sokağımızın sorunlarından
10
daha fazla ilgilendirir gibidir. Sanırım bu
durum, bildiğimizden daha büyük görünme,
önemli konularla ilgileniyor olma
ve ‘mühim mevzularda nutuk atma’ merakımızdan
kaynaklanıyor.
Yerel seçimde ortalığa saçılan projelere
baktığımızda bunlar arasında genelde
park-bahçe işleri ya da kültür vb.
gibi o yerleşimin ekonomisine doğrudan
katkı yapmayan faaliyetler yer alır. Kentin,
ilçenin ya da beldenin ekonomik gelişimini
dile getiren görüş ya da öneri
fazlaca göremezsiniz. Tarım, hayvancılık,
ticaret veya sanayi gündem konularından
birini oluşturmaz. Bunda adayın
bu konularda bilgisiz ve deneyimsiz olması
yanında politikayı yerel ve bölgesel
bazda ele almış olmamasının etkileri
görülür. Hâlbuki yerel yöneticilik, hangi
düzeyde olursa olsun strateji, planlama,
bütçeleme, program geliştirme vb. gibi
yerele ve bölgesele uyarlanmış pek çok
yetkinlik gerektirir.
Kent Ekonomisi
Strateji, bir amacı gerçekleştirmek
üzere belirlenen bir hareket
tarzıdır. Söz konusu hareket
tarzı var olan araç, kaynak ve
etkinlikleri örgütleyerek belirlenen
amaçları yerine getirmeyi
hedefler. Başarılı bir
strateji için öncelikle ilgilenilen
analiz etmek gerekir. Bu analiz,
sistemin o an içinde bulunduğu
durumun açık bir tasviridir.
Analizin ardından sistemin bulunduğu
durumdan hangi noktaya
götürmek istendiği
belirlenir. Gidilmek istenen
nokta, amacı oluşturur. Bu
amaca ulaşmak için araçlar,
kaynaklar ve örgütlenmiş etkinlikler
gereklidir.
Kent ölçeğinde bir sistemi, mevcut
durumdan bir başka gelişme noktasına
taşımak asla kolay bir görev değildir.
Kaynakların çok kısıtlı ve o denli değerli
olduğu koşullarda doğru hareket tarzını
bulmak daha önem kazanmaktadır.
Böyle bir durumda gelişmeyi engelleyen
nedenleri doğru saptamak, mevcut sorunlu
duruma zincirin zayıf halkasından
saldırmak gereklidir.
Kent Sorunları
Her zaman çözümlerden sayıca çok
daha fazla sorunlara sahibiz. Bu nedenle
Yaşadığımız kentin sorunlarını saymak
pek zor bir uğraş değil: Kent içi trafik ve
ulaşım sorunları, yakında yetersiz olabilecek
altyapı, kentsel gürültü, birlikte iş
yapmanın göstergesi olan sosyal sermaye
eksikliği ve başkaları... Bu sorunların
biraz dikkatlice gözden geçirilmesi, her
sorunun sınırlı sayıda bazı temel taşlarından
oluştuğunu gösterir. Pek çok sorunda
gözlenen temel taşların aynı olduğu da
bir başka gözlemdir. Her sorun içinde söz
konusu temel taşlarının sayı, diziliş ve
oransal ağırlığı değişmektedir. Bir görünür
sorunu oluşturan temel taşların her
birine kaynak sorun adı verilir. Bir kentin
çevre kirliliği, yoğun trafik, kültürel aktivite
eksikliği gibi görünür sorunlarını çözmenin
yolu, bunları oluşturan kaynak
sorunları çözmekten geçmektedir.
Bir kentin çok sayıda kaynak sorununun
çözülmesi, büyük miktarda kaynak,
araç ve etkinliğin örgütlenmesi ve
hareketlendirilmesi anlamına gelir. Ve
böylece bir kez daha iktisadın temel
problemine dönmüş oluruz: Sınırsız ihtiyaçlar,
kısıtlı kaynaklar... Kent ölçeğinde
bir büyük sorunu çözmek için bir stratejiye
–ilişkili stratejiler toplamına– olan
ihtiyacımızın ana dayanağı da budur.
Medya, Ekonomi ve
Kentin Yöneticileri
Gazete, dergi, TV veya radyo kanalı
olmak üzere çeşitli medya organları var.
Bunların her birinin kendine özgü bir
kimliği mevcut… Bazıları güncellik veya
magazin üzerine odaklanırken, kimileri
iş ve ekonomi gibi daha ağırlıklı konular
üzerine odaklanıyor.
Medya organlarında bir kentle ilgili
olarak yer alan haberler ya da söyleşiler,
o medya organının özelliğini açığa
vururken, kendi hangi aktörlerinin hangi
konularla buralarda yer aldığı da o kentin
vizyonunu belli ediyor. Eğer bir kentin
yöneticileri ekonomi ve iş dünyası ile
ilgili bir gazetede yer alıyorlarsa, onların
kentin ekonomisine değer ve önem
verdikleri sonucunu çıkarabiliriz. Onların
kentle ilgili ‘ayaküstü rüya olmayan’
vizyonlarında ekonomi ve iş dünyasının
konuları yer alıyor demektir. Örneğin
ekonomi ve iş dünyası ağırlıklı olan bir
gazetenin sayfalarını karıştırın veya
ekonomi ile iş dünyasını konu alan TV
kanallarını izleyin. Sizin kentinizle
ilgili ‘istatistikleri çarpıtmayan’
haber veya
söyleşilerini görüyor musunuz?
Görmüyorsanız kentinizin
bazı yöneticileri, kentin
ekonomisini ‘pek de umursamıyor’
anlamı çıkmaz mı?
Kentin Vizyonu
Bir kentin vizyonu, o
yerleşimin tüm unsurlarıyla
birlikte ne olmak istediğinin
anlatımıdır. Bir kentte yaşayan
insanlar, gelecekte nasıl
bir ortamda yaşamak istediklerini
hayal edebiliyorlarsa;
o kentin vizyonunun
mevcudiyetinden söz edebiliriz. Kentin
vizyonu, yerel yöneticilerin hayallerindeki
macera arayışları değildir; aksine
halkın katılımı ile üretilmiş ve paylaşılan
bir gelecek tasarımıdır.
Gerek bir kentin vizyonunun oluşturulmasında,
gerekse sonraki planlama,
uygulama ve denetleme süreçlerinde ihtiyaç
olan en önemli unsur bir veri yapısıdır.
Kent hakkında bilgilenmeyi
sağlayacak bir bilgi altyapısı olmadan
kentin mevcut durumu üzerine analiz
yapmak ve gelecek öngörülerinde bulunmak
mümkün olmaz. Kendini bilgi temelinde
yapılandırmayan tekil plan ve
projelerin başarılı olmasını da beklememek
gerekir. Bir projenin kentin geleceğine
hizmet etmesi için öncelikle kendi
hedef ve kaynaklarını, kentin vizyonu
ve gelişim planları içinde bulması ve
uyumlulaştırması şarttır.
Yaşadığımız kentin sağlıklı bir geleceğe
doğru ilerleyip ilerlemediği konusunda
yargılarda bulunmak istersek,
bakmamız gereken bazı kentsel göstergeler
vardır. Örneğin kentin ekonomik ortalama
hızını bilmeliyiz. Yıllık bir eksende
11
kentteki ekonomik sektörlerin gelişim ve
değişimini izlememiz gerekir. Eğer bu izlemeyi
yapamazsak, kentin ekonomisi üzerine
yargılarda bulunmamız, öngörüler
geliştirmemiz ve sürdürülebilirliği olan
planlar yapmamız mümkün olmaz.
Kentin Sosyolojisi ve Ekonomisi
Bir kentin geleceğe doğru gelişimi
izlenirken, mutlaka göz önünde tutulması
gereken bir diğer gösterge grubu,
nüfus ile ilgili olanlardır. Nüfusun yaş ve
cinsiyet dağılımları ile nüfus artışı, doğurganlık
ve göç alma-verme oranlarının
dikkatle izlenmesi gerekir. Bir kentin demografisinin
izlenmemesi, gelecekte ortaya
çıkabilecek pek çok ekonomik,
sosyal, kültürel sorunlarla güvenlik
problemlerinin zamanında gözlenip önlenememesi
anlamına gelir.
Kentin yıllık hâsılası, içeriden ve dışarıdan
sağladığı getiri, kişi başına
düşen ortalama gelir, gelirin katmanlar
arasında dağılımı, gelir adaleti göstergeleri
kent açısından önemli. Yine kentte
yaşayan insanların yönelimlerini, yaşam
tercihlerini, tercihlerdeki farklılaşmanın
sınırlarını ve boyutlarını bilmeyi önemli
buluyorum. Küresel Çağda bir kenti, kapalı
köy ekonomisi olarak düşünemeyiz.
Bu nedenle kentin ekonomiden kültüre
kadar ne denli dışa açık olduğu ve dış
iletişim becerilerinde yetkinliğe sahip
olduğunu da bilmek gerekir.
Küresel Çağ, tercihlerini kentlerden
yana koyuyor. Bu nedenle kentler hızla
değişiyor. Kentleri inceleme, tasarlama,
planlama ve bütçeleme yaklaşımlarımızı
da bu hıza ve değişime uyumlulaştırmamız
gerekiyor. Kentin yöneticileri de
kentin ekonomisini ve iş dünyasını birinci
elden önemsemeliler, kişisel ve kurumsal
vizyonlarına eklemlemeli ve
bakışlarını medyaya yansıtmalılar.
Teknoloji, Kent ve Gelecek
Artık kuşku duyulmayacak derecede
12
netleşmiş küresel yönelimlerden birinin
kentleşme olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlar
büyük bir hızla çalışmak, iş kurmak
veya sadece yaşamını sürdürmek
üzere kentlere akıyor. Kentleşme ve
buna eklemlenmiş göç olgusunun öngörülebilir
geleceğin oluşmasında etkili
olacağını görüyoruz.
Anlamak ve açıklamak için yönelimleri
fark etmek, başka etki ve faktörlerden
ayırmak yararlı olur. Ama geleceği
öngörmek için birden fazla yönelimi ilişkilendirmek
ve birlikte yorumlamak gerekebilir.
Diğer yandan yaşadığımız
çağın ve öngörebileceğimiz geleceğin bir
diğer önemli yöneliminin teknoloji olacağını
kavradık. Böyle bir durumda
kentlere bakarken kentleşme olgusunu
teknolojideki gelişme ve yönelimlerle
birlikte düşünmek önümüze yeni sorular
ve açılımlar koyabilir.
Kent ve Teknoloji
Kentleşme olgusunun mega kentlere
doğru ilerlediğini izliyoruz. Dünyanın
pek çok bölgesinde mega kent örneklerini
görmeye başladık. Bir sistemin
mega ölçekte büyümesi onunla ilgili sorunların
da farklı ve daha büyük bir ölçeğe
taşınması anlamına geliyor.
Örneğin pek çok örnekle birlikte küçükten
büyüğe doğru evrimleşmiş mega
kentlerdeki iyileştirme, geliştirme, onarım
ve bakım hizmetlerinin onu yeniden
yapmaktan çok daha maliyetli olduğunu
öğreniyoruz. Acaba bu tür sorunların çözümü
için teknoloji bize yardımcı olabilir
mi? Yoksa farklı yaklaşımlar mı
geliştirilmeli?
Bilişim teknolojisi temelli çözümlerin
kentli vatandaşların yaşam kalitesini
ekonomik verimliliğini artıracağını düşünüyoruz.
Böylece kaynakların kişi başı
tüketimi azalırken yaşam çevresindeki
bozulmanın düşürülebileceği öngörülüyor.
Bu beklentinin gerçekleşeceğine
inanabiliriz ama –ivmelenmiş tüketim
yönelimi ile– sürdürülebilirliği konusunda
çok emin olmak mümkün değil.
Aklımıza şöyle bir soru geliyor. Mevcut
ve aşırı sıkışmış (yoğunlaşmış) kentleri
iyileştirmeye çalışmak yerine imarı
daha baştan tasarlanmış yeni kentler mi
üretmeliyiz? Böyle bir tasarım anlayışı
ile yeni teknolojik olanakları o kentte
yaşayacak insanların yararlanmasına
adil olarak sunabilir miyiz? Kendime
böyle bir soru sorduğumda hemen ardından
zihnimde “Mevcut ama iyileştirilmesi,
onarılması ve sürdürülmesi
açısından ‘artık imkânsızlık noktasına
varmış’ kentsel yerleşimleri ne yaparız?”
beliriyor. Bazı fütürist filmlerde izlediğimiz
gibi –yoksulların ve toplumdan
dışlanmışların yaşamaya çalışacağı– bu
kentleri, çevreleri çok yüksek ve kalın
duvarlarla çevrilmiş girilemeyen ve çıkılamayan
lanetlenmiş gettolar haline mi
getireceğiz?
Çizdiğim muhtemel karanlık resmi
netleştireyim. Geleceğin kentleşme anlayışı,
bizi bugüne getiren bakış açılarından
farklı olmak zorunda… Birden fazla
yönelimi karmaşık bir değerlendirme ve
planlama anlayışı ile ele almak zorundayız.
Geleceği doğru biçimde öngörmezsek
kentler geleceği kaybetmemizin ‘en
mükemmel’ araçlarından biri olacaktır.
Küreselleşme ile birlikte tarihin tercihini
vazgeçilmez biçimde kentlerden
yana oluşturduğunu daha iyi gözledik.
Çoğu zaman mega kentleşmeyi insanlığın
ilerlemesi olarak algılayıp alkış tuttuk.
Ama gelecek öngörülerimiz bize
gösteriyor ki, uygarlığın attığı her adım
bir yandan yeni fırsatlar ve imkânlar getirirken
aynı anda yeni riskler ve tehditler
de içeriyor. Yakın zamana kadar
alkışladığımız kentleşme olgusunun önümüzdeki
geleceğin en ciddi sorun kaynaklarından
biri haline dönüşebileceğini
ivedilikle kavramamız ve öncelikle bakış
açısı değişikliğine gitmemiz gerekiyor.
eskişehir’de
kişi başına düşen
GsyH rakamı
65,188 Tl oldu
TÜİK’in yaptığı araştırmaya göre
Eskişehir’in ülke büyümesine
katkısı yüzde 0,02 olarak
gerçekleşti. Eskişehir’in hem
GSYM’de hem de ülke büyümesindeki
katkısı artmış oldu.
TÜİK 2020 yılına ait il bazında Gayrisafi Yurt
içi hasıla rakamlarını açıkladı.
Açıklanan il bazında kişi başına gayrisafi yurt
içi hasıla rakamlarına göre ESKİŞEHİR’de kişi başına
GSYH rakamı 65.188 TL oldu. Bu rakam 2019
yılında 55.666, 2018 yılında ise 49.363 TL olarak
gerçekleşmişti. Buna göre Eskişehir’de kişi başı
GSYH rakamı önceki 2 yıla göre artış gösterdi.
Öte yandan…
İllerin Türkiye GSYH büyümesine katkısı da
açıklandı.
Buna göre ESKİŞEHİR’in ülke büyümesine olan
katkısı 0.02 olarak gerçekleşti…
Bu rakam 2019’da 0.00, 2018’de ise 0.03
olmuştu.
İl düzeyinde cari fiyatlarla GSYH
hesaplamalarına göre; 2020 yılında İstanbul 1 trilyon
517 milyar 324 milyon TL ile en yüksek GSY-
H'ye ulaştı ve toplam GSYH'den %30,1 pay aldı.
İstanbul'u, 482 milyar 589 milyon TL ve %9,6 pay
ile Ankara, 306 milyar 713 milyon TL ve %6,1 pay
ile İzmir izledi. İl düzeyinde GSYH hesaplarında son
üç sırada 5 milyar 65 milyon TL ile Tunceli, 4 milyar
487 milyon TL ile Ardahan ve 3 milyar 191 milyon
TL ile Bayburt yer aldı.
GSYH'den en yüksek payı alan ilk beş il, 2020
yılında toplam GSYH'nin %53,5'ini oluşturdu.
İstanbul, kişi başına GSYH'de 2020 yılında 97
bin 950 TL ile ilk sırada yer aldı
Kişi başına GSYH'de 2020 yılında, İstanbul 97
bin 950 TL ile ilk sırada yer aldı. İstanbul'u, 96 bin
745 TL ile Kocaeli ve 85 bin 396 TL ile Ankara
izledi. İl düzeyinde kişi başına GSYH
hesaplamalarında, 22 bin 104 TL ile Van, 21 bin
357 TL ile Ağrı ve 20 bin 421 TL ile Şanlıurfa son
üç sırada yer aldı.
Kişi başına GSYH, 2020 yılında on dört il için
Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşti.
13
9. Bölge Eskişehir - Bilecik Eczacı
Odası Başkanı Metin Kamış
“İlaç yokluğunun sorumlusu
9. Bölge Eskişehir-
Bilecik Eczacı Oda
Başkanı Metin Kamış,
İstikbal Dergi’nin
Aralık sayısına konuk
oldu.
Samimiyetle
sorularımıza yanıt veren
Başkan Metin Kamış,
eczacılık mesleğinin
sorunlarını anlattı.
Eczacıların pandemi
sürecini nasıl geçirdiğini
anlatan Kamış, ilaç
yokluğu yaşanmasında
eczacıların sorumlu
tutulmasına da sitem
etti.
Kamış, “Üzülerek görüyoruz
ki ilaç yoklarının
sebebini eczacı gibi
göstermek isteyen bir
kesim var. Kimse
kusura bakmasın ama
hasta veya hasta
yakını ile muhatap
olan biz eczacılarız”
dedi.
14
Eczacılar değildir”
Meslek örgütünüz hakkında bilgi alabilir
miyiz? Sendikalardan farkı nedir?
Türk Eczacıları Birliği 1956 yılında kurulmuş
bir meslek örgütüdür. 54 Eczacı Odası’nın
oluşturduğu yapı kamu niteliği taşıyan bir
meslek örgütüdür. Meslek Örgütü olmasının
sendikalardan farkı üyelerinin haklarını
korumasının yanı sıra kamu yararını da
gözetmesidir. Bu sebeple geçen sene meslek
örgütlerinin pasifize edilmesi
düşünüldüğünde bunun üzerinde çok durduk.
Bizler sadece meslektaşlarımızın
haklarını korumuyoruz. Hasta ve
vatandaşlarımızın da haklarını gözetiyoruz.
Eczacılar pandemi sürecinin nasıl
geçirdi?
Biz eczacılar özellikle son iki senedir pandemi
sebebiyle çok yorulduk. Resmi kayıtlara
göre Türkiye’de ki ilk vefat eden kişi bir
meslektaşımızdı. Kapanma günlerinde bile
vatandaşlarımızın 7/24 ilaca ulaşımını sağlamak
adına hep hizmet verdik. Sadece toplum
eczaneleri değil kamu ve özel hastanelerindeki
meslektaşlarımız canla başla çalıştılar. Bu
süreçte Eczacı Odası olarak meslektaşlarımızın
beklentilerini sağlamaya çalıştık. Sağlamaya
çalıştık diyorum çünkü biz de bilmediğimiz bir
virüsle mücadele ediyorduk. Özellikle salgının
başında maske tedarikindeki sıkıntılarda devletimizin
vatandaşlara ücretsiz ulaştırmaya
çalıştığı maskeleri bizler dağıttık. İşte bu örnek
bile meslek örgütümüzün ne kadar değerli
olduğunu gösteriyor. "Hayatımı İnsan Sağlığına
Adayacağım" diye başlayan bir yemin olan
meslek grubunun ne kadar değerli olduğunu siz-
lerin takdirine bırakıyorum. Bu süreçte çok
fazla meslektaşımızı ve çalışan
arkadaşlarımızı kaybettik. Lakin aşının
bulunması ile korkularımızda toplum olarak
azaldı.
Oda olarak hedefleriniz nelerdir?
27000’ i serbest eczacı olmak üzere 30000
üyesi ile Türkiye'nin en güçlü meslek örgütlerinden
biri olan TEB biz eczacılar adına SGK
ile belirli sürelerde protokol imzalar.
Vatandaşlarımızda bu protokole istinaden
anlaşmalı eczanelerden ilaçlarını temin ederler.
Biz Eskişehir Eczacı Odası olarak 400'ün
üzerinde eczacımız ve 780 üyemizle
vatandaşlarımıza hizmet vermekteyiz.
Meslektaşlarımızın kurumlarla yaşadıkları
sıkıntıları çözmek için sürekli özel ya da
kamu kurumlarıyla görüşmeler yapıyoruz.
Meslektaşlarımıza ve personellerimize özel
indirimler sağlamak için firmalarla
görüşmeler yapıyoruz. Vatandaşlarımızın
eczanelerden beklentilerini dile getirmeleri
halinde yapılabileceklerini yapıyoruz.
Eczacıların yaşadığı en büyük sıkıntılar
nelerdir?
Son bir aydır maalesef ilaçta ciddi sıkıntı
yaşamaktayız. Ağırlıklı olarak antibiyotik ve
antigribal şurup ve tablet formundaki
ilaçlarımız piyasada bulunmamaktadır. Kronik
rahatsızlıklarda kullanılan ilaçların bir
kısmı da şu anda piyasada yoktur. Bunun ana
sebebi ilaç fiyat kararnamesindeki euro kurunun
4,57 TL ile sabitlenmiş olması. Şu anki
gerçek kur hepimizin de bildiği gibi 15 TL
civarında. İthal ilaçların bulunamamasının
asıl nedeni bu, yerli ilaçlarda ise etken madde
maliyetlerinin artmış olması sebeplerin
başında geliyor. Eskiden bir konteynır etken
maddeyi 2 bin dolara temin ederken şimdi 20
bin dolara temin eden firmalar var.
İlaç yokluğunun yaşanmasında
eczacıları sorumlu tutanlar oluyor mu?
Üzülerek görüyoruz ki ilaç yoklarının sebebini
eczacı gibi göstermek isteyen bir kesim
var. Kimse kusura bakmasın ama hasta veya
hasta yakını ile muhatap olan biz eczacılarız.
Birincisi ettiğimiz yemin gereği, ikincisi de
vicdani olarak rafımızda bir ilaç varsa ona
yok diyemeyiz. "Kişi kendinden bilir işi” diye
boşuna dememişler. Hedef olarak eczacıyı
göstermeye çalışanların kafası bu işlere
çalışıyor demek ki. Biz eczacılar pandeminin
başından beri en ön safta yer alan bir meslek
örgütüyüz. Bu salgında birçok meslektaşımızı
ve çalışma arkadaşlarımızı kaybettik.
Hayatını insan sağlığını korumak için ortaya
koyan bir mesleğe bu ithamlar kesinlikle
kabul edilemez. Çok iyi biliyorum ki
meslektaşlarım eczanesine gelen hastanın
reçetesindeki ilaçları temin etmek için canla
başla mücadele ediyorlar.
Peki, bu sıkıntı nasıl çözülür?
Bu sıkıntının çözülmesi için yapılması
gereken ilaç fiyat kararnamesinin acilen güncellenmesidir.
Bu şartlarda vatandaşımızın
ilaca ulaşımında önümüzdeki aylarda daha
fazla sıkıntı yaşama ihtimalimiz yüksektir.
Bilinçsiz kullanım sonucu sağlık
sorunlarına sebep olan takviye ilaçlar
hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tarz
takviye ilaçlarının internet veya market
gibi yerlerden alınması risk oluşturmaz
mı?
Aslında bu mevsimlerde yoğunlaşan
bağışıklık sistemi güçlendirici ve vitaminlere
yönelim Covid-19 salgını sebebiyle 2 yıldır
en üst seviyede seyrediyor. Yine de mevsim
geçişlerinin yaşandığı şu günlerde
vatandaşlarımızdan yoğun ilgi görmekte. Bu
ürünlerden özellikle C vitamini içeren ürünler
vücudumuzun bağışıklık sistemini
güçlendirmekte ve enfeksiyonlara karşı
korumaktadır. Özellikle gelişim çağında olan
çocuklarımızın okulların da yüz yüze eğitime
geçmesi sebebiyle bağışıklık sistemlerini
güçlü tutmaları gerekmektedir. Yine yoğun iş
temposu veya sınav stresiyle mücadele eden
gençlerimizin de bu süreçte bağışıklıklarını
korumaları gerekmektedir. Bu ürünlerin de
doğru adresi eczanelerdir. İnternet üzerinden
veya marketlerden aldığınız ürünlerin sahte
olma ihtimalinin yanında saklama koşulları
uygun olmadığında bağışıklık sistemimizi
güçlendirelim derken sağlığınızdan da olabilirsiniz.
Vitamin ve mineral desteğinizi
eczacınızın danışmanlığında ve eczaneden
temin etmeniz büyük önem arz etmektedir.
Her şeyde olduğu gibi bu ürünleri de yanlış
dozda alımınız sağlığınızın bozulmasına yol
açabilir.
15
2020 Yılı tam anlamıyla kâbus yılı
oldu.
Çin’de patlak veren bir salgın, dünyanın
her köşesine yayıldı.
Ülkemize de 2020 başında giriş
yapan virüs, hepimizi evlere kapadı.
Günlerce, haftalarca evlerimizden
çıkamadık.
Günlük yaşam alt üst oldu.
Adeta neye uğradığımızı şaşırdık…
H H H
Sadece pandemi mi?
Dünya öylesine bir felaketler zincirine
maruz kaldı ki;
“Acı yaşamayan ülke kalmadı”
Seller, yangınlar, depremler, dev kazalar…
Hepsi peşi sıra geldi.
H H H
YAPAY ÇAĞA
HAZIR MIYIZ?
Ülkemiz de maalesef bu felaketlerden
nasibini aldı.
Elazığ ve İzmir’de iki büyük depremde
pek çok vatandaşımızı yitirdik.
Sellerde, düşen çığlarda, kazalarda
yurttaşlarımızı kaybettik.
Savaş devam ederken, İdlib’de atılan
bomba ile 34 askerimizi şehit verdik.
aydogansedat@hotmail.com
360’dan fazla kadınımızı yine erkek
şiddetine kurban ettik.
H H H
“Git artık 2020” dedirten günleri geride
bıraktık.
Nihayet o felaketler yılını arkamızda
bıraktık.
Tüm dualarımız bir daha aynı acıların
yaşanmamasından yana oldu.
Ve geldi 2021…
Zaman zaman yüreğimizi yakan gelişmeler
olsa da;
2021’in en önemli etkisi ekonomiden
yana oldu.
Tüm dünya bir krizle adeta çalkalandı.
Gelişmiş ülkelerin bile enflasyonları
katlandı.
Maalesef ki bizim ülkemiz, bu krizden
çok daha fazla etkilendi.
Paramız her geçen gün değer kaybetti.
Kurlar tutulamayacak kadar fırladı
gitti.
Her geçen gün fakirleştik.
Market raflarındaki fiyatlar cebimizi
delip geçer oldu.
Artık sosyal hayatı değil, tamamen
karnımızı doyurmaya odaklı yaşamaya
başladık.
Ve her krizde olduğu gibi;
“Fakirimiz daha fakir, zenginimiz
daha da zengin oldu.”
H H H
Kısacası;
2021’de, 2020 kadar olmasa bile, hepimizi
zorlayan gelişmeler ile geride
kaldı.
Ve artık 2022 Yılına giriyoruz.
Pandemi ve felaketlerle geçen 2020;
Krizlerle geride kalan 2021’in ardından;
2022’ye hazırız…
Yeni yılın gündemi ne olacak bilemiyoruz.
Pek çok fütüristin çeşitli tahminleri
var.
Bunlara göre, Artık dijital çağa tamamen
devşirileceğimiz dönemin başlangıcı
olarak görülen 2022’de daha çok
yapay gelişmelerle karşılaşacağımızı sanıyoruz…
Yapay zeka, yapay gıda, yapay bitkiler,
yapay tarım ve diğerleri…
Anlayacağınız;
“Şu kriz de bitsin de eski normale
dönelim” diyeceğimiz günler artık yok.
Yepyeni bir dünya, yepyeni bir yaşam
modeli var…
Hoş geldin 2022…
Emine Girgin
2022’ YE MESAJLAR
eminagirgin@hotmail.com
“Koca bir sene geçti,
neler oldu neler!”
Demek geldi içimden.
Aşkı Memnu’ yu
izleyenler Bihter’in bu
repliğini çok iyi bilir.
Sahiden neler oldu neler..
İyisiyle kötüsüyle koskoca bir yılı geride
bırakıyoruz ve kucak açıyoruz 2022’ye.
Yıldan bir beklentim yok tabi, tek beklentim
kendimden.
Daha mantıklı düşündüğüm, daha güçlü
olduğum, sevmekten korkmadığım,
sevilmeye de yakıştığım bir yılım olsun.
Bu sene hayatımda hiç “keşkem” olmasın.
Daima iyi ki diyebileceğim bir seneye “merhaba”
demek istiyorum.
İyi seneler!
16
DR.BİRTÜRK ÖZKAVAK
(SES ŞUBE BAŞKANI)
2021 yılı maalesef çok yıkıcı geçti. Bir
taraftan Pandemi ve onun getirdiği ölümler
kalıcı sekeller bizi çok üzdü. Yine bu
yetmezmiş patronlardan yana yürütülen
ekonomik politikalar ile zamlar Türk
lirasının değer kaybetmesi doların yükselmesi
derken milyonlarca yurttaşımızın
her gün fakirleştiği, özgürlüklerimizin bir
bir elimizden alındığı yıl geçirdik geçiriyoruz.2022
yılında bütün bu zorlukların
yıkımların baskıların sağlık sorunlarının
olmamasını diliyoruz. “Güzel yıllar gelmez
bize,biz güzel yıllara yürümedikçe” diyerek
tüm Eskişehir halkının, sağlık ve sosyal
hizmet emekçilerinin, çok değerli basın
mensuplarının yeni yılını kutlarız.
ALAATTİN ÇOBAN ( SARAR GRUP
PROTOKOL MÜDÜRÜ)
Herkese nice sağlıklı huzurlu, mutlu ve
başarılı bir yıl diliyorum. İyi seneler!
YAŞAR ABACI- İLHAN YALÇIN
( KANAL 26 KURUCU ORTAKLARI)
Yaşadığımız tüm olumsuzlukların tersine,
yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize önce
sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyoruz.
İyi ve güzel şeylerin olacağı yüzlerin
hep güleceği bir yıl umuduyla.. Mutlu
seneler!
BAHAR BİLEN
( LOKANTACILAR ODASI BAŞKANI)
Nerede yaşam varsa orada umut da vardır.
Yeni yıl başta ülkemize, tüm dünyaya,
Direk isim vermem meşhur ya
benim…
Olayları anlatırken…
Yine “taviz” vermeyeceğim bu
huyumdan…
Gülizar bu ara beni “Yasak
Elma” dizisindeki Yıldız’a benzetiyor.
Yaşam şeklin, tavırların, hareketlerin
ile aynı Yıldızsın diyor.
Hatta geçenlerde “Bir zengin değilsin”
dedi.
İlk etaplarda anlam vermiyordum
Gülizar’a, şimdi haklı da bulmaya başladım.
Neden mi?
Ağlanacak halime gülüyorum,
dalga geçiyorum ya ben, büyük ihtimal
ondan böyle bir benzetme yaptı.
Başka kişilere bana söylenenler söylense
büyük ihtimal tepkileri sert
olurdu, ben dalgaya alıyorum artık.
“Ağlanacak halime” derken de kastım
trajedi değil, başka kişilerin bam
teli olan konuları benim artık ti’ye
almam.
Hayatı ti’ye almaya başladığım
günden beri yüklerimden arındığımı,
hafiflediğimi hissettim.
Yıldızla kurduğu benzerlikte bundan
olsa gerek Gülizar’ın…
Mesela Yıldız’ın kullandığı bir
ifade var dizide: “Ben olaylara karışmıyorum,
olaylar bana karışıyor gibi oluyor.”
YILDIZ MI?
ÖZGE Mİ?
Özge Zaim
ozgezaim1@gmail.com
Vallahi bende de öyle.
Ben bir şey yapmıyorum, tamam
çok da masum yapmayayım kendimi, az
bir şey yapıyorum ama başkaları benden
daha çok şey yapmasına rağmen olayların
göbeğinde ben kendimi buluyorum.
Hatta hakkımda açılan suç duyurularını
bile espri konusu yapar oldum.
“Boş zamanlarımda ifade vermeye
gidiyorum” diyorum.
Kahkaha atıyorlar.
Eskişehir basınını da dilime doladım.
Gazetecilerin birbiriyle kurduğu
ilişkilere anlam veremediğim için, bir
gün kötü olanı ertesi günü has kanka
görünce, “Yasak elma dizisi gibi olduk.
Saflar sürekli değişiyor” diyorum.
Buna da kahkaha atıyorlar.
Geçen bir meslektaşım öğrenci bir
kızı başından savmak için bana gönderdi,
ben de kıramadım, kızla ilgileniyorum
bir yandan da söyleniyorum
ama…
İşin kötü yanı ilgili meslektaşımın
yanımda olduğunu unutmuşum…
“Bu da başından savmak için bana
gönderdi, sen ilgilen” diyor demişim,
sonra bana bakışlarını fark edince, “Ayy
pardon o sendin değil mi?” diye ani
tepki verince gerginlik dağılıyor, gülmeye
başlıyoruz.
Ani tepkilerim dikkatini çekiyor
Gülizar’ın…
Benzerlik bundan kaynaklı…
He, ben bu örnekleri neden anlatıyorum
dersiniz?
Üzerine çok anlam yüklediğimiz
konuları basite indirgediğimiz zaman
aslında ne kadar ”hafif ” olduğunu ispatlamak
için…
Hayatı “espriye” vurduğumuz
zaman insanların yaklaşımlarının dahi
değiştiğini göstermek için…
Kendinle dalga geçmenin çok
büyük bir özgüven gösterisi olduğunu
hatırlatmak için…
Kolay değildir aslında insanın
kendi kendini eleştirebilmesi…
Hele ki kendi kendini dalgaya alabilmesi
hiç kolay değildir.
Bunu başarabildiğin an yüklerinin
bir kısmından nasıl da kurtulduğunu
öğretmek için de anlatıyorum.
He bu arada çok da haksızlık etmeyin
esprilerime, şakalarıma…
Anlayana “ince” mesajım mutlaka
vardır.
Ama diyorum ya “anlayana…”
“İnce” insanlara…
sağlık, mutluluk, başarı
ve bol kazanç getirmesini
dilerim. Neşe
dolu yıllar!
MURAT TAŞKIN
( İSTİKBAL GAZETESİ
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ)
Hak ettiğimiz hayatı
hak ettiğimiz şekilde
yaşamaya
başlayacağımız ilk yıl
olsun yeni yıl! 2022
güzelliklerle gelsin.
Mutlu yıllar.
ÖZGE ZAİM ( İSTİKBAL
GAZETESİ MUHABİRİ )
2022 yılına gelmeden
önce yasadığım bütün
yıllarıma teşekkür ediyorum.
Yaşanılan,
yaşanılamayan, ertelenen… 2022 yılından
mesajım aslında “beni” , “bizi”
unutmaması… Unutmaz elbet biliyorum
ama biraz daha kıyak geçmez mi ki diye
sorgulamadan edemiyorum. En büyük
beklentin ne diyecek olursanız ise yanıtım
direk “huzur” olurdu. Kendim için değil
herkes için… Huzurun yüze yerleştiğini izlemek
muhteşem bir his… Kokusu yürek
açıyor. Sonra “aşk”… Öyle bildiğimiz
aşklardan değil bu… O saf duygunun “cinsiyetçi
lik” altında ezilmesi üzüyor beni,
aşkı gerçek yerine koymak istiyorum bu
yıl… Görün bak “tüm
kalplere yerleştiği an”
nasıl çözülecek çoğu
sorun… Son olarak
“gülümseyiş̧” yayılsın
her zerreye… Gülümsemek
iyileştirir. İnanın.
Bu üç̧ unsuru yabana
atmayın… Ah, bir
yayılsa… Neler değişir
yaşamda? Yenilenin bu
yıl, gülümseyin, sevin,
âşık olun,
vazgeçmeyin… Yeniden
başlayın, yeniden
doğun. 2022’de…
FATİH YILDIRIM
(REKLAM FİLMİ
YÖNETMENİ)
Filmlerin insanlara
tıpkı otomobiller, mobilyalar
ya da yollar gibi yararlı olmasını isterim.
Nerede hata yaptık biliyor musunuz?
Yönetmeni olduğumuz hayallerimize,
figüran olmayacak insanları başrol
yaptığımızda! Yeni yılda istediğinize rol,
istemediğinize yol verin.
17
Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve Sanatkarlar Oda Başkanı Cafer Adıgüzel ile
yaklaşan kongre ve yeniden adaylık sürecini konuştuk
”Meslektaşlarıma hizmet
etmeyi çok seviyorum”
Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve Sanatkârlar Odası
Başkanı Cafer Adıgüzel İstikbal Dergi’nin konuğu oldu.
Dernek binasında bir araya geldiğimiz Cafer Adıgüzel
ile Esnaf Odaları kongre sürecini konuştuk.
Samimi bir havada gerçekleşen söyleşide Adıgüzel,
2022 yılında başlayacak oda seçimlerinde aday olup
olmayacağını da açıkladı.
Birinci gurup, ikinci gurup, üçüncü gurup diye
adlandırılan fen adamları yetki ve sorumluluklar
yönetmeliği olduğunu kaydeden Adıgüzel,
“Yetkilerimiz olmasına rağmen bakanlık tarafından
engelleniyoruz. Bakanlığı’na 3 tane ayrı ayrı dava
açtım. Bu davaların Türkiye genelinde 850.000 fen
adamının haklarını ve hukukunu kazanmak için yine
adayım” ifadelerini kullandı.
Evlerinde elektrik sorunu yaşayan
kişilerin birçoğu yetkisi olmayan, ancak
elektrik işlerinden anladığını iddia eden
kişilerden destek alıyor. Bu kişilere
uyarılarınız ne olur?
Eskişehir halkının evinde iş yerinde müteahhitler
işini yaptıracak kişilerin öncelikle
Eskişehir Elektrikçiler Odası’na üyesi olup
olmadıklarını, ustalık belgesine sahip olup
olmadığını sormalarını istiyorum. Eğer ki o
kişi bizim kayıtlı üyemiz ise yapmış olduğu
işte eğil bir ustadır. Bu kişi oda üyesi
olduğunu söylüyor ise odamızın üyelerimiz
için verdiğimiz kimlik kartı vardır. Bu kimlik
kartında o kişinin oda üyesi olduğunu
doğrular. Bizim meslekte, 1. Gurup: 50 kW
proje çizim yetkisine sahip 1500 kW iş yapmaya
ve işletme bakımı yapmaya yetkilidir.
2. Gurup: 30 kW proje çizim yetkisine sahip
1250 kW iş yapmaya ve işletme bakımı yapmaya
yetkilidir. 3. Gurup 16 kW proje çizim
yetkisine sahip 750 kW iş yapmaya ve
işletme bakımı yapmaya yetkilidir. Bizler bu
belgeleri milli eğitim bakanlığından almış
olduğumuz eğitimlere göre gruplandırdık.
Birinci gurup dört yıllık yüksekokul okuyanlar,
ikinci gurup iki yıllık okul okuyanlar,
üçüncü gurup meslek lisesi ve 3308 sayılı
mesleki eğitim okullarını yani eski adıyla
çıraklık eğitim okullarından eğitim alan ve
sınavlarda başarılı olan kişilerdir. Elektrik
işlerini mutlaka oda üyelerimize yaptırın.
Bizim haricimizde hiçbir mesleğin yapmış
olduğumuz işlerde sorumluluğu yoktur.
18
Bizim her yapmış olduğumuz işte 5 yıl
sorumluluğumuz var. Onun için diyorum ki,
Eskişehir halkına kamu oyuna bir kere daha
söylüyorum işlerinizi mutlaka ve mutlaka
Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve Sanatkarlar
Odası üyelerine yaptırın. Eğer bizim üyemiz
yaptığı işten dolayı o kişi can ve mal
güvenliği zarar verirse bizim odamızda ve
valiliğimize bağlı tüketici hakem heyetine
şikayetçi olursa bilir kişinin raporuna göre
zararının tamamına tanzim edebilir. Eğer işi
yapan kişi oda üyemiz değilse şikayet olacak
hiçbir merci bulamaz ve hiçbir hak talep
edemez.
Pandemi döneminde üyeleriniz nasıl etkilendi?
Geçen zamanda işlerinde düzelme
oldu mu?
Pandemi döneminden en az etkilenen bizim
meslek dalımız oldu. İşyerlerimiz kapalıydı
fakat inşaat sektöründe çalışma izni alarak,
çalışmalarımız devam ei. Yasaklar
kalktıktan sonra da işlerimiz eski haline
döndü. Şu anda bütün üyelerimizin işleri
normale döndü. Tek bir sıkıntımız var elektrik
tesisatında çalışacak eleman
bulamıyoruz. Eskisi gibi eleman yetişmiyor.
On yıl sonra bizler işimizi yaptıracak,
çalıştıracak eleman bulamayacağız. Ben
şehrimizde en üst sırada olan birisiyim. Ben
bu mesleğe 1972 yılında eylül ayında
başladım ortaokulu bitirdim. Çırak olarak
mesleğe başlamadım. Aynı zamanda meslek
lisesi okudum ve bitirdim. Şuanda bizim gibi
bir nesil yok ne yazık ki. Bizim en büyük
sıkıntımız eleman yetişmemesi. Mal ve can
güvenliğinin sizin sorumluluğunuzda
olduğunu unutmayın. Yine yeni binalara
taşınan kişilerin de elektrik sorunları
yaşadığını duyuyoruz.
Yeni binalardaki sorun nereden
kaynaklanıyor?
Yeni binalara vatandaşlarımız yapı kullanma
izin belgesi almadan taşınıyor ve o binada
şantiye elektriği ile yaşamaya başlıyor.
Şantiye elektriğinin temeli; seyyar, geçici
demektir. Evlerimizde iş yerlerimizde ve
inşaatlarımızda kullanmış olduğumuz elektrik
dalgalı akımdır. Şantiye elektriği
verilmiş bir binada şantiyede çalışma
esnasında doğabilecek birçok hasar meydana
gelebilir. Bu gelen hasarları şikâyet
olarak Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye
ve tüketici hakem heyeti bildirirseniz bir
Hak talep edemezsiniz çünkü İmar Kanunun
3194 sayılı ve 38. maddesinde açıkça
belirmiştir. Yapı kullanma izin belgesi olmayan
binalarda elektrik ve su bağlanamaz
şeklinde açıkça ifade edilmektedir. Onun
için yapımcı müteahhit firmalara sesleniyorum.
İskân raporunuzu kısa sürede alın. Yapı
kullanma izin belgesi alınmamış binalara
müşterilerinizi oturma izni vermeyin o binada
doğabilecek mal ve can güvenliği sizin
sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın.
Yapı kullanma izni olan binalarda ki elektrikli
el ve ev aletlerinizde arızalarda Osmangazi
elektrik tarandan oluşan tüm maddi
zarlarınız ödüyor. Servisin ve bilirkişinin
raporu ve servisin faturası olmak
şartıyla. 850.000 fen adamının haklarını
ve hukukunu kazanmak için yine adayım.
2022 yılı itibariyle oda seçimleri
başlıyor biliyorsunuz, aday mısınız ve
projeleriniz nelerdir?
Evet, sizin de bildiğiniz gibi odalar 2
Ocak2022 -31 Mart 2022 sonuna kadar
yasal olarak seçim yapmak zorunda.
Bizde bu aylar içerisinde yapacağız. Evet
Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve
Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na da
adayım. Bugüne kadar yaptıklarım
yapacaklarımın teminatıdır. Ayrıca
Eskişehir Elektrikçiler Odası olarak Enerji
ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nda
mesleğimizin sorunları ile mücadele
eim. Bizler meslek gurubu olarak
unvanımızı fen adamları olarak
adlandırıldık. En başta sıralamış
olduğum, birinci gurup, ikinci gurup,
üçüncü gurup diye adlandırmış
olduğumuz fen adamları yetki ve sorumluluklar
yönetmeliğimiz var. Yetkilerimiz
olmasına rağmen bakanlık tarandan engelleniyoruz.
Yıllardan beri mücadele etmemize
rağmen haklı olmamıza rağmen,
bu mücadelede başarılı olamadım.
Bakanlık yetkililerine ben yargıya gidiyorum
siz benim haklı olduğumu bildiğiniz
halde bunu kabul etmiyorsunuz dedim ve
Eskişehir Elektrikçiler Odası olarak Enerji ve
Tabi kaynaklar Bakanlığı’na 3 tane ayrı ayrı
dava açtım. Bu davaların Türkiye genelinde
850.000 fen adamının haklarını ve hukukunu
kazanmak için yine adayım.
Meslektaşlarımız için hizmet etmeyi
çok seviyorum.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Öncelikle üyelerimiz ve
meslektaşlarımız hizmet etmeyi çok
seviyorum benim için halka hizmet
etmek hakka hizmet etmektir. Türkiye
genelinde 97 adet meslek adamı var,
diğer illerde çok sevilen bir oda
başkanıyım çünkü yıllardan beri
edinmiş olduğum tecrübelerimi birikimi
ve bilgilerimi onlarla paylaşıyorum, onlara
da destek oluyorum. Ayrıca Türkiye
genelinde 21 adet bizim Osmangazi
Elektrik Dağıtım A.Ş gibi lisanslı
dağıtım şirketi var. Bu şirketlerin
tamamı kanun ve yönetmelikler, bizlerden
yapmış olduğumuz işleri yönetmeliklere
göre istemektedirler bizler
özelleşmeden önce işleri bildiğimiz gibi
yapıyorduk. Lisanslı dağıtım şirketi
işlerimiz kanun ve yönetmeliklere göre
istemeye başlayınca bizler biraz sıkıntı
yaşadık ama şuanda başlardaki gibi
sıkıntılarımız kalmadı her şey yolunda
gidiyor. Bilindiği gibi pandemi nedeniyle
hasta sayımız, vefat eden
sayımız artmaya başladı. Ben sizlerin
aracılığı ile Eskişehir halkına aşı
olmayanları aşı olmaya davet ediyorum.
Maske mesafe hijyeni
bırakmayalım. Yaşamak güzel, hayat sizlerle
sağlıklı olunca güzel diyorum. En güzel günler
hep beraber olsun.
19
Kısa film Yönetmeni Sezgin Sönmez ile kısa film üzerine konuştuk.
“Kısa filmin adı kısa. Hayata
geçmesi yıllar alıyor”
20
Gece saatleri…
Elimde telefon, gönderilen linki tıklıyorum.
“Saklantı” filmi açılıyor.
20 dakika…
Bir annenin oğluna yaptığı istismarı konu alıyor
film…
Hüzünlü…
İzlerken boğazın düğümlendiği türden…
Bir hikayeyi 20 dakikaya sığdırabilmek bana göre
işin püf noktası…
Sığdırıyor da…
Mesaj veriliyor.
Film hikayesiyle, kurgusuyla, oyuncusuyla profesyonel
bir çekim…
Bu profesyonel çekimin yönetmeni ise aramızdan
biri…
Sezgin Sönmez…
Odunpazarı Belediyesi Basın Yayın Müdürlüğünde
çalışıyor.
35 yaşında…
Sinema ve Televizyon bölümü mezunu zaten…
“Üniversite hayatım dahil olmak üzere yaklaşık 15
yıldır sinema ile içli dışlıyım” diyor kendini
anlatırken…
Sonrasında şöyle devam ediyor:
“Zaten üniversiteye gitmeden önce yönetmen
olmak benim hayalimdi. Aslında oyuncu da olmak
istiyordum. İkisi arasında gidip geliyordum aslında
ama oyunculuğun çok bana göre olmadığını
düşündüm. Sonradan denedim aslında, tiyatrolar
da oynadım. Kamera arkasında olmak, bir hikayeyi
daha hoşuma gidiyordu. Üniversitede seçimimi
etkilediği için ve üniversitede okurken o dünyayı
görünce daha çok içine dahil oldum. Sinema izleyicisi
olarak hep bir tutku vardı ama yapma konusu
çok farklı bir şey aslında. İyi bir izleyici olmak güzel
bir şey ama o süreci atlaık diyebilirim. Belli bir
olgunluğa geldikten sonra kendi kısa filmlerimizi
daha bir duyulur hale getirmeye başladık.”
Bir yandan çaylarımızı yudumlarken, Sezgin anlatmaya
devam ediyor.
“FİLMİME GÜRKAN UYGUN
OYUNCULUK YAPTI”
Kaç kısa film çektiğini soruyorum, hikayelerini
merak ediyorum.
“Üniversitedeyken öğrenci olarak çektiğimiz
birkaç tamamen deneme amaçlı çalışmalar vardı
ama asıl çalışmamızı ben mezun olduktan sonra iş
hayatına başlayınca yaptım” diyor ve devam
ediyor:
“Trafik Genel Müdürlüğü’nün yarışması vardı. Spot
filmdi o. Kısadan da kısa aslında bir filmdi. Bir 30-
40 saniyelik bir filmdi. Mesaj içerikli bir filmdi.
Onunla başladım. Daha profesyonel bakış açısında
onunla başladım diyebilirim. “Bulanık” diye spot bir
film çektik. Bunu gönderdik yarışmaya. Başka
yarışmalara da gönderdik. Bizim için profesyonel
denemenin ilk aşamalarıydı. Sonrasında bu arada
Odunpazarı Belediyesinde işe girmiştim.
Başkanımızla bir anma programında Sivas
katliamı üzerine bir belgesel film
yapabileceğimizim söylemiştim. Biraz zaman girdi
araya ama sonra yaptık. Bir saatlik bir belgesel bu.
Uzun metraja neredeyse yakın. Kurumsal anlamda
ilk çalışmamdı. Bir yıl sonra “Saklantı” ismiyle yine
belediyenin çatısı altında, destekleriyle çünkü
benim bir atölyem var. Çalıştığım yerde bir atölyede
eğitmenlik yapıyorum aynı zamanda oranın
görevlisi olarak çalışıyorum. Gelecek atölyesi.
Orada katılımcı arkadaşlarla iş yapmak istiyorduk.
Çocuk istismarı üzerine, sosyal bir yanı vardı. Zor
bir konuydu. Buna yönelik bir senaryomuz oluştu.
Bazı derneklerden destek aldık sonra belediye
başkanımıza sunduk. Dedik ki böyle bir hikayemiz
var, biz bunu gerçek kılmak istiyoruz. Bize destek
olur musunuz diye sorduk. Sağ olsun hiç kırmadı.
Tam destek sponsor oldu bize belediye. Haa
orada Gürkan Uygun oyunculuk yaptı. İkinci
çalışmam da Saklantı isminde çocuk istismarını
anlaığımız kısa filmdi. Son çalışmamız da “İyi
uykular” benim bireysel olarak yol aldığım bir işti.
Onda da şu an festivallerde dolaşıyoruz. Kuraklık
ve küresel ısınma üzerine yoğunlaşıyoruz. Farklı
bir bakış açısı getirmeye çalıştık. Etkileyici ve
çarpıcı olsun diye. Sıradan bir kuraklık var, bu kıtlık
getirecek, zorluk getirecek demek yerine farklı bir
açısı getirmeye çalıştık. Bu da 14
dakikalık üçüncü kısa film
çalışmam.”
Bir hikaye 15 dakikaya nasıl sığar ki
diye düşünürken, sözcükler
ağzımdan dökülüyor.
Tebessümle yanıt veriyor Sezgin:
“Aslında çok güzel bir soru. Film
çekmek isteyen herkes aslında bu
süreci yaşıyordur. Aslında
hikayeler yıllar öncesinden
kafamızda hep var oluyor. Diyoruz
ki şöyle bir hikaye olsa da çeksek.
Şöyle bir karakter var, bunu bir
hikayede filmleştirsek, bu kısa film
de olur mesaj da olur yazmaya
çalışıyoruz başta. Hep notlar
alıyoruz diye düşünüyorum. Birçok
arkadaşım da bunu görüyorum. O
notlar aslında bize yavaş yavaş
senaryonun oluşmasını sağlıyor.
Bu böyle kısa sürede olmuyor. Karakter
düşünüyorsun. Bu karakter şöyle yapardı, böyle
davranır, onu hayal ediyorsun. Ara ara, dönem
dönem karakterde değişiklikler oluyor. Aklında bir
olay var, anlatmak istediğin, o olayla ilgili detayları
düşünüyorsun. Sonra aslında senaryoya dökebiliyorsun.
Kişisel olarak söylersem ben o sürenin kısa
olduğunu görmedim. Hep uzun bir süreç oluyor.
Mesela son filmimizde 1,5 buçuk yıl kadar bir
düşünme süreci oldu. Hani kuraklık var, hepimiz
küresel ısınmanın etkilerini hissediyoruz ama bunu
etkili bir şekilde anlatmamız lazım. Bunu tek bir
hikaye üzerinden, tek bir ana karakter üzerinden
nasıl anlatabiliriz diye ara ara düşündüm. Haa
Özdemir Erdoğan’ın “Gurbet” şarkısını dinlerken
canlandı hikaye gözümde. Sonra senaryo oluşuyor.
Senaryo oluştuğunda artık bunu çekmemiz lazım
diyorsunuz, heyecanınız daha fazla artıyor, daha
fazla istek duyuyorsunuz.”
“ÇEKİM AŞAMASI DAHA KISA SÜRÜYOR”
“Devamı nasıl gelişiyor” diye araya giriyorum:
“Senaryoyu kendi imkanlarınızla mı çekeceksiniz
yoksa bir yerden destek mi alacaksınız, o aşamada
uzun sürüyor. Etranızdaki insanlara gösteriyorsunuz,
ulaşabileceğiniz kimseler var mı? Mesela
Kültür Bakanlığı desteği var. Oraya başvuruyoruz
diyorlar. Çeşitli yöntemler var. Biraz açıkçası bu iş
maddiyat gerektiren bir iş. Maddiyat olmasa bile
ekipman lazım, oyuncu lazım. Bu konularda destek
bulmaya çalışıyoruz. Destek olacak insanlar olursa
işimiz kolaylaşıyor. Bence tüm sinemacıların
böyledir. Bulamasa bile onu çekecek illa ki. Ne olur
kısa sürede olmaz da zamana yayılır. Kendi
imkanlarıyla çekmeye başlıyor. Ya da destek buluyor.
Daha iyi imkanlar da çekmeye
başlıyor. Aslında
RÖpoRtaj
Özge Zaim
çekim aşaması daha kısa sürüyor. Diğerlerine göre
planlıyorsun, oyuncuyu ayarlıyorsun, iki gün çekilen
de oluyor, en fazla zorlasan bir haa da bitiyor,
sonra kurgu aşamasına geliyor. Kurgumuz da
aslında ortalama 3-4 ay sürüyor. Biraz uzun
sürüyor. Çünkü çektiğiniz görüntüler tam sizin
istediğiniz gibi olmayabiliyor. Eksik yerler kalıyor,
ekleme yapabiliyorsunuz. Bağımsız olarak
düşünürsek herhangi bir ticari kaygı amacı
taşımayan insanlara festival aracılığıyla olur farklı
yöntemlerle ulaşmaya çalışan filmler yani
bağımsız filmciler olarak, sinemacılar olarak en
son aşamada seyirciye ulaştırmak kalıyor. O da en
etkili yöntem film festivalleri, biz de festivallere
yolluyoruz.”
Saklantı filmine getiriyorum konuyu, hikayeyi
birde ondan dinlemek istiyorum.
Heyecanla anlatıyor Sezgin:
“Saklantı ismindeki, çocuk istismarı konulu
hikayemizde çok zor bir konu vardı. Çok zordu
anlatması, 20 dakika sürdü. 20 dakika kısa filmin
sınırıdır aslında. Daha üstü olursa kısa filmden
çıkıyor. O bizi zorladı. Zor bir konu seçmişiz.
Neden başlarda böyle zor bir konu seçtik bilmiyorum
ama o aşamada öyle bir hisseik. Onu anlatmak
istedik. Onun etkisiyle bazı şeyleri amatörce
yapmış olabiliriz diye düşünüyorum. O
yarışmalarda çok büyük ilgi görmedik ama İyi
Uykular da artık orada bir ders çıkardık, eski tecrübeleri
de bir araya getirdik. Kuraklığı bir karakter
üzerinden anlaığımız için onun ruh halini daha iyi
yansıığımızı düşünüyorum. Şimdi yurt dışından
da yurt içinden de çok güzel dönüşler alıyoruz.”
“9.İPEKYOLU FİLM ÖDÜL TÖRENİ”
9. İpekyolu film ödül törenini anlatıyor
gözlerinde beliren ışıkla:
“Geçen ay 9. İpek yolu film ödüllerinde
ödül törenindeydim. Orada ödüller
dağıtıldı. Biz de davet edildik, filmimiz
gösterildi. Orada İstanbul’daki seyirci
ile buluştu aslında. İlk defa düzenlenen
Uluslararası Nartuga film festivali
onlar da resmi seçkiye kabul eiler.
Resmi seçki de şu anlama geliyor, gösterim
olacak, seyirciyle
buluşturacaklar filmimizi, jüriye
sunacaklar, sonrasında jürinin
puanlarına göre ödüllendirme olacak.
Biz şu an resmi seçki de izlenme
aşamasında olacağız. İstanbul’da
tekrar seyirciyle buluşturacağız. Onun
dışında yurt dışındaki dönüşler de iki
tane finalistliğimiz var. Roma film
ödüllerinde ve Lübnan’da düzenlenen
spot şort film festivalinde çeyrek finale kaldım
Lübnan’dakinde çeyrek finale kaldım, diğerinde finalist
olarak yarıştım. Bu da bizim için güzel tecrübeler
oldu. “
“YENİ PROJELER DE UMUT OLACAK”
Yeni projelerde daha eğlenceli hikâyelere
yöneleceğini söyleyerek, şunları söylüyor:
“Son katıldığım festivalde şöyle bir gözlemim oldu.
Jüri üyelerinden biri dedi ki konuşma yaparken
gelen filmlerin çoğuna dikkat ediyorum hepsi dedi
çok acı dolu, çok iç karartıcı, üzüntülü. Hikâyeler
hep hüzün ya da dram taşıyor dedi. Ama bir film
vardı daha umut verici, daha iç açıcıydı. O bizim
daha çok ilgimizi çekti. Diğerlerinin arasında biraz
sıyrıldı. Bu ara biraz daha umuda mı ihtiyacımız var,
biraz daha gülümseye mi ihtiyacımız var acaba
dedi. O benim çok dikkatimi çekti. Yeni projede
biraz daha trajikomik hikâyelerin olduğu, daha
eğlenceli şeyler anlatmak istiyorum. Henüz bir adı
yok ama bunu planlıyorum. “
Son olarak büyük katkılar sunan Odunpazarı
Belediye Başkanı Kazım Kurt’a teşekkür eden Sezgin,
sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Bu süreçte Odunpazarı Belediyesi’nden çok
destek gördü. Başkanımız Kazım Kurt destekledi.
Bize bu alanı yaratıyorlar. Başka yerde
çalışsaydım belki bu çalışmaları bu kadar rahat
yürütemeyebilirdim. Biliyorsunuz belli bir mesainiz
var, belli bir sisteminiz var, bu işte çok enerji istiyor.
O alanı bize sağladı. Çok teşekkür ediyorum
bu sebeple. Onun dışında eşime de çok teşekkür
ediyorum. Onunla yürütüyoruz çalışmalarımızı. O
da bana çok destek oluyor.”
21
Odunpazarı Belediyesi ve Hacı Bektaş Veli Vakfı ortak hareket ederek öğrenciler için yurt yapıyor
Odunpazarı’nda
örnek iş birliği
Gültepe Mahallesi’nde
bulunan
ve mülkiyeti
Odunpazarı Belediyesi’ne
ait olan
araziye, Hacı Bektaş
Veli Anadolu
Kültür Vakfı 4
katlı bir bina yapacak.
Binanın
zemin katı ve
bodrum katı halk
merkezi, diğer 3
kat ise öğrenci
yurdu olacak.
Örnek işbirliği için
imzalar atılırken,
Başkan Kazım
Kurt; “Odunpazarı’na
ve vatandaşlarımıza
hayırlı
olsun” dedi.
22
Odunpazarı Belediyesi ve
Hacı Bektaş Veli Anadolu
Kültür Vakfı,
ekonomik kriz, hayat
pahalılığı, işsizlik ve
gelecek kaygısı cenderesinde
sıkışıp kalan
gençlere destek verebilmek
için örnek olacak bir iş birliği
yaptı. Gültepe Mahallesi’nde
bulunan ve mülkiyeti Odunpazarı
Belediyesi’ne ait olan araziye, Hacı
Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı 4
katlı bir bina yapacak. Binanın
zemin katı ve bodrum katı halk
merkezi, diğer 3 kat ise öğrenci
yurdu olacak.
Başkan Kurt’un makamında gerçekleşen
protokol törenine Başkan
Kurt ile Eskişehir Hacı Bektaş Veli
Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ali
Ulu katıldı. Başkan Kurt ve Ulu tarafından
imzalanan protokole göre
Gültepe Mahallesi’nde bulunan,
mülkiyeti Odunpazarı Belediyesi’ne
ait 2.317,14 m2 araziye vakıf tarafından
yurt yapılacak. 4 katlı olacak
binanın bodrum ve zemin
katları Odunpazarı Belediyesi’ne ait
olacak. Kullanımı belediyeye ait
olacak bu katlarda ise Halk Merkezi
olacak. Söz konusu yurt binası bir
yıl içinde tamamlandıktan sonra,
29 yıl boyunca Eskişehir Hacı Bektaş
Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın
kullanımında olacak.
“ODUNPAZARI’NA VE VATAN-
DAŞLARIMIZA HAYIRLI OLSUN”
Protokol töreninde konuşan Başkan
Kurt, “Eskişehir Hacı Bektaş Veli
Anadolu Kültür Vakfımız ile belediyemiz
arasında yapmış olduğumuz
protokolde Gültepe Mahallesi’nde
bir öğrenci yurdu yapma konusunda
anlaşmış bulunuyoruz. Belediyemize
ait arsanın bir kısmını,
halk merkezi ve diğer taraftaki bölümünü
de öğrenci yurdu yapmak
üzere Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür
Vakfı’na verdik. Hayırlı uğurlu
olsun. Sayın başkana ve yönetim
kurulundaki arkadaşlara teşekkür
ediyorum. Odunpazarı’na ve vatandaşlarımıza
hayırlı olsun” dedi.
Konuşmasına Odunpazarı Belediye
Başkanı Kazım Kurt ve Odunpazarı
Belediye Meclis Üyelerine teşekkür
ederek başlayan Eskişehir Hacı
Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı
Başkanı Ali Ulu, “Bu proje, Odunpazarı
Belediyesi’nin kendi bölgesindeki
vakıf üyelerine ve
vatandaşlara ne kadar değer verdiğinin
göstergesidir. Uzun yıllar
sonra, belediye bizim vakfımıza el
attı, yardımda bulundu. Kendisine
minnetle teşekkür ediyoruz. Bundan
sonra da ortak çalışmalarımızın
süreceğini düşünüyorum.
Başkanımıza teşekkür ediyorum”
diye konuştu.
BARINMA SORUNU İÇİN ATILAN
BU İLK ADIM DEĞİL
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür
Vakfı ile imzalanan bu protokol,
Odunpazarı Belediyesi’nin üniversite
öğrencilerinin barınma sorununun
çözümü için attığı ilk adım
değil. Odunpazarı Belediyesi, bu
problemin çözümüne katkı sunmak
için daha önce Başkan Kurt’un talimatı
ile Büyükdere Mahallesi’ne
Dilek Mercan Kız Öğrenci Misafirhanesi
yaptı. Apart mantığı ile düzenlen
ve 18 öğrencinin barındığı
Dilek Mercan Kız Öğrenci Misafirhanesi,
2021 yılı Ekim ayında hizmete
açıldı.
Odunpazarı Belediyesi ile Lefke ve Mehmetçik Belediyeleri
Kardeş oldular
Odunpazarı Belediyesi ile Kıbrıs Lefke ve
Mehmetçik belediyeleri kardeş belediye oldu.
Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya ve Mehmetçik
Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli, Odunpazarı
Belediye Başkanı Kazım Kurt ile Kardeş
Belediye İş Birliği Protokolü imzalamak için
Eskişehir’e geldi. Başkan Kurt’un makamında
gerçekleşen protokol töreninde atılan imzalarla,
Odunpazarı Belediyesi ile Lefke ve Mehmetçik
belediyeleri kardeş oldu.
Odunpazarı Belediyesi, yerel yönetimler alanında
iş birliği fırsatlarını artırmak ve deneyim
paylaşımı amacıyla kardeş olduğu
kentlere, yenilerini ekledi. Odunpazarı Belediyesi
ile Kıbrıs Lefke ve Mehmetçik belediyelerini
kardeş kent yapan protokol,
Odunpazarı Belediyesi Başkanı Kazım Kurt,
Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya ve Mehmetçik
Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli
arasında imzalandı. Süresiz olarak
geçerli olan kardeş belediye işbirliği
protokolü ile belediyeler, sosyal
ve kültürel alanlarda işbirliği yapacak.
“GERÇEKTEN KARDEŞİMİZ
OLAN İKİ BELEDİYEMİZ İLE
ODUNPAZARI’NI KARDEŞ
YAPTIK”
Başkan Kurt’un makamında gerçekleşen
imza töreni sonrasında konuşan
Başkan Kurt, Mehmetçik ve
Lefke Belediyeleri ile imzalanan
protokolün herkes için hayırlı olmasını
diledi.
Odunpazarı Belediyesi’nin kardeş
belediye protokolleri imzalamaya
devam ettiğini vurgulayan Başkan
Kurt, “Bu sefer gerçekten kardeşimiz
olan iki belediyemiz ile Odunpazarı’nı
kardeş yapıyoruz. Kardeş
ülkemiz Kıbrıs’tan Lefke ve
Mehmetçik Belediyeleri ile
resmi olarak kardeş şehir protokolüne
imza attık. Umarım,
iki kardeşimizle birlikte, beldelerimize
çok farklı hizmetleri
birlikte düşünerek ve planlayarak
gerçekleştiririz. Her iki başkanıma
da çok teşekkür
ediyorum. Oradaki halkımıza
da selamlarımı saygılarımı iletiyorum.
Umarım ve dilerim
güzel bir kardeşlik olur” dedi.
“HER ALANDA İYİ BİR
İŞBİRLİĞİ YAPILABİLİR”
Kardeş belediye protokolünün 3 belediyeye
de hayırlı olmasını dileyen Lefke Belediye
Başkanı Aziz Kaya, protokolün hazırlanması
ve imzalanmasında emeği geçen herkese teşekkür
etti. Kaya, “Her alanda iyi bir işbirliği
yapılabileceğine inanıyorum. Özellikle hayata
aynı pencereden bakan insanlar olarak,
yaşamın daha iyi bir noktaya getirilmesi için
işbirliklerimizin olacağını söylemek istiyorum”
diye konuştu.
“İLK DEFA CHP’Lİ BİR
BELEDİYE İLE RESMİ ANLAMDA
KARDEŞLİK KURUYORUZ”
Konuşmasına, “Kazım Kurt’a Kardeş Belediye
Protokolünde bize kucak açtığı için teşekkür
ediyorum” sözleri ile başlayan
Mehmetçik Belediye Başkanı
Cemil Sarıçizmeli, konuşmasına
şu sözlerle devam etti:
“Mehmetçik Belediyesi olarak
Türkiye’den birçok kardeş
belediyemiz var. Ama ilk
defa CHP’li sosyal demokrat
bir belediye ile resmi anlamda
bir kardeşlik kuruyoruz.
Bu da bizim için bu
protokole ayrı bir anlam katıyor.
Belediyeler, insanların
yüreğine ve yaşamına birebir
dokunabilen organizasyonlardır.
Buradaki
tecrübeleri, bizdeki yaşananları
hep birlikte pekiştirip,
bundan sonra hem Mehmetçik
Belediyesi ile hem de
Odunpazarı Belediyesi ile
neler yapabiliriz, burada yaşayan
insanlarla, Kıbrıs’ta
yaşayan insanlarla nasıl
bir araya getirebiliriz,
nasıl yakınlaştırabiliriz,
bu konular önemli. Birbirimizin
deneyimlerini kültürel
anlamda,
paylaşabiliriz. Tarım anlamında
yapabileceklerimizi
değerlendirme fırsatı
verdiğiniz için bu protokolü
çok önemsiyorum.
Bu girişimlerimizi çok
yakın bir sürede yapıp,
birlikteliği başlatırız. Hayırlı
olsun.”
23
Saçlarınız Kışa Hazır Mı?
Soğuk havaların gelmesiyle birlikte saçlarımızın da ihtiyaç
duyduğu nem oranı azalıyor. Buna bağlı olarak soğuk
havanın etkisiyle kıl kökleri, dış etkenlerden etkileniyor ve
saç hacminde azalmalar görülüyor. Peki, özellikle kış
aylarında incelen, kuruyan ve dökülen saçlarımıza nasıl
bakım yapmalıyız?
Rüzgarlı havanın etkisiyle nemini kaybeden ve
yıpranan kıl kökleri, saç yapısının bozulmasına
sebep oluyor. Özellikle soğuk havanın etkisiyle
sıcak duş almak, saç sağlığı için yapılan en büyük
yanlışlardan birini oluşturuyor. Bu kapsamda
sıcaklık değişikliklerinin saç diplerinin
kurumasına sebep olduğunun altını çizen uzmanlar
‘’Kış mevsiminde ağırlaşan hava, yağmur, rüzgar
saç sağlığının kaybedilmesine böylelikle daha
fazla bakıma ihtiyaç duymasını gerektiriyor. Kuruyan
saçların ise yapısı bozuluyor. Bu yüzden kış
mevsiminde uygulayacağınız birkaç bakım
önerisi, saç sağılığınızı korumak için yeterli
olacaktır’’ dedi.
Saçı Fazla Yıkamayın
Saçı her gün yıkamak saçın doğal yağ dengesini
zedeler, kıl köklerinin kurumasına ve
kırılmasına neden olur. Derideki koruyucu
bakterilerin yok olması da kepek sorununa
sebep olurken, saç dökülmesine de yol açar.
Saçlarınızın her gün yıkanması yağ dengesini
bozduğu için saçta matlaşma görülür.
Ayrıca çok yıkanan saç cansızlaşır. Bu yüzden saç yapısını
göz önünde bulundurarak, iki günde bir saçlarınızı yıkamak
ideal bir aralık olacaktır.
Sıcak su saçlara zarar verebilir!
Soğuyan hava ile birlikte sıcak duş almak, cilt sağlığında
olduğu gibi saç sağlığı içinde uygun olmayacaktır. Çünkü
sıcaklık değişimleri saçın yıpranmasına sebep olur. Bu yüzden
her gün yaşanan sıcak- soğuk hava dengesizliği saçın
nem oranını da bozar. Nem oranı bozulan saç ise zamanla
dökülür. Ayrıca duştan sonra sıcak hava üfleyen kurutma
makineleri de kullanılmamalıdır.
Vitamin Eksikliği Saç Yapısını Bozuyor
Saç dökülmesi birçok nedene bağlı olarak değişiyor.
Mevsimsel değişiklikler, hormonal problemler,
ilaç kullanımı gibi etkenler saç
dökülmesini etkileyen sebeplerden
birkaçı… Ancak vitamin eksikliği de kimi
zaman dökülmeye sebep olabiliyor. Özellikle
Çinko, Biotin, B12 ve Folik Asit eksikliği de
dökülmeye neden olmakta. Saç güçlendirmeye ve
dökülmesine karşı uygulanan V6 Hairboost ise
en kolay ve hızlı bir şekilde saç bakımınızı
sağlıyor. Uygulanan işlem, saç derisine enjekte
edilen karşım ile daha sağlıklı, güçlü ve dolgun
saçlara kavuşmanızı sağlar.
Bakım Şart!
Saçlarınızın daha dayanıklı ve güçlü
olmasını istiyorsanız bakım şart!
Yıpranan saç, nem desteğine
ihtiyaç duyar. Bu yüzden evde
kendi uyguladığınız bakım ürünleri
geçici bir süre saç
sağlığınızı koruyor olsa da
uzun süreli sağlıklı saç
bakımı için saç PRP’si ve
V6 Hairboost yaptırmak gerekiyor. Bu uygulamalar
zayıf kıl köklerinin güçlü hale
gelmesini sağlayan bir tedavi yöntemi
olarak uygulanıyor. Düzenli yapılan
bakımlar ile saç dökülmesini önleyebilir,
canlılığını arttırabilir, saç
dokusunu onarabilirsiniz.
BETA DOĞALGAZ MÜHENDİSLİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. VE
BETAM ISI SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİK SSN. TİC. LTD. ŞTİ.
HİZMETLERİMİZ
l İşyeri Ruhsat Proje Hizmetleri l İşletme Hizmetleri l Doğalgaz İç Tesisat
l Endüstriyel ve Büyük Tüketimli Tesislerin Doğalgaza Dönüşümü
Doğalgaz Tesisat Kalorifer Tesisatı Yangın Sistemleri
Akçağlan Mh. Tarım Sk. Eren Apt. No: 33/8 Odunpazarı / ESKİŞEHİR
Telefon: 0 (222) 230 88 24 - 0 (222) 234 54 78 GSM: 0 532 312 64 84 - 0 544 312 64 84
Web : www.betadogalgaz.com
24
GÖZ Çevresİ
KırışıKlarına
Karşı
TÜyOlar
Uzmanlar, göz çevresinin doğal yaşlanma sürecinde kırışıklıkların en fazla kendini
gösterdiği hassas bölgelerin başında geldiğini ifade ederek, yaşlanma
sürecini durdurmanın mümkün olmadığını, ancak yavaşlatılabileceğini söylüyor.
Uzmanlar göz çevresinin, hem mimiklere hem de
doğal yaşlanma sürecine bağlı olarak kırışıklıkların
en fazla kendini gösterdiği hassas bölgelerin
başında geldiğini belirtiyor.
Yaş takıntısı olanların gerçek yaşının ortaya
çıkmasına yol açan göz çevresi ve boyun
kırışıklıkları ile mücadele konusunda çeşitli yöntemler
bulunduğunu belirten uzmanlar gözlerin sürekli
kısılması, sinirli veya stresli iken yüz ve alın mimiği
kullanmanın göz çevresindeki kırışıklıkların
oluşumunu hızlandırdığını vurguluyor.
Kırışıklıkların önüne geçmek için kozmetik
firmalarının her gün yeni ürünler piyasaya
sürdüğünü ifade eden, içinde peptit, DMAE,
hyalüronik asit, yeşil çay özü, alfa lipoikasit gibi
maddeler bulunan ürünlerin göz çevresinin
kırışıkları ile mücadelede faydalı olabileceğini
söylüyor.
Uzmanlar ayrıca,göz çevresi kırışıklarına karşı
unutulmaması gereken ve yapılması gerekenleri de
şöyle sıralıyor:
''Doğal yaşlanma sürecini durdurmak mümkün değil
ama yavaşlatılabilir. Genç yaşlardan itibaren göz
çevresine takviye amaçlı ürünler kullanın.
Konuşurken gözlerinizi kısmayın. Gözlerinizi
kısmanıza sebep olan ve göz kusurunuz varsa doktorunuzun
verdiği gözlük veya lensi kullanın.
Konuşurken çok fazla mimikli konuşmayın. Konuşma
esnasında mimiklerinizi görmek için ayna karşısında
geçip test edin. Nasıl mimikler yaptığınıza görerek
ona göre çözüm bulun. Yaz-kış mutlaka gözlük
kullanın. Böylelikle göz çevresini ışınlardan korumuş
olursunuz. Göz makyajı yatmadan mutlaka silinmeli.
Beslenmenize dikkat edip, iyi uyku uyuyun. Aşırı
televizyon ve bilgisayara bakmaktan kaçının. En az
haftada bir kez göz etraflarına bakım yapıp, dinlendirici
maskeler uygulayın.''
25
Çevre Oscar’ı
Tepebaşı belediyesi’nin
Ulusal Enerji Küresi
Ödülü'nün 2021 yılı kazananı,
Tepebaşı Belediyesi oldu.
Tepebaşı Belediyesi, Energy Globe Vakfı tarafından düzenlenen ve 180’den fazla
ülkeden 2 bin 500’den fazla proje başvurusunun yapıldığı dünyanın en prestijli
çevre ödüllerinden olan Ulusal Enerji Küresi Ödülü'nün 2021 yılı kazananı oldu.
Başkan Ataç düzenlenen törende ödülü alırken, “Türkiye'ye ilk kez bu ödülü
getiren belediye olduk. Bu gurur tüm Eskişehir’in” dedi.
Energy Globe Vakfı tarafından düzenlenen
dünyanın en prestijli çevre ödüllerinden
olan Ulusal Enerji Küresi
Ödülü'nün 2021 yılı kazananı, Tepebaşı Belediyesi
oldu.
Bu yıl 22’ncisi düzenlenen Ulusal Enerji Küresi
Ödülü'ne 180'den fazla ülke tarafından
çevreyi korumaya yönelik 2 bin 500'den
fazla sürdürülebilir proje sunuldu. Tepebaşı
Belediyesi, "REMOURBAN, Lighthouse City of
Tepebaşı" projesi ile birinci seçildi ve Türkiye'ye
ilk kez bu ödülü getiren belediye oldu.
"Çevre Oscar'ı" olarak da adlandırılan dünyanın
en prestijli çevre ödülü olarak kabul edilen
Ulusal Enerji Küresi Ödülü’nü Tepebaşı
Belediyesi’ne, Melih Savaş Yaşam Köyü’nde
uygulanan Avrupa Komisyonu’nun birinci
nesil ve Türkiye’nin ilk uygulamalı Akıllı
Şehir Projesi REMOURBAN getirdi.
Tepebaşı Belediye Meclis Salonu’nda
düzenlenen ödül törenine Tepebaşı
Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın
yanı sıra Eskişehir Büyükşehir Belediye
Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen,
Eskişehir Ticaret Odası
Başkanı Metin Güler, Eskişehir Organize
Sanayi Bölgesi Başkanı
Nadir Küpeli, Energy Globe Vakfı’nı
Temsilen İstanbul Avusturya
Başkonsolosluğundan Avusturya
Ticaret Müsteşarı Georg Karabaczek,
Ticaret Müsteşar Yardımcısı
Eva Weithaler, Hukuk Danışmanı
ve Proje Müdürü Nil Kaynak, Tepebaşı Belediye
Başkan Yardımcıları ve Meclis üyeleri
katıldı.
BAŞKAN ATAÇ: TÜRKİYE’NİN
LİDER BELEDİYESİYİZ
Ödül töreninde konuşan Başkan Ataç, Tepebaşı
Belediyesi’nin temiz enerji çalışmalarından
bahsederek, “Tepebaşı Belediyesi olarak
bugün yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin
lider belediyesiyiz. Peki bu başarı
nasıl gerçekleşti? 2009’da bu binamıza taşındığımızda,
çok yüksek enerji giderleri ile
karşılaştık. Bir takım enerji simülasyonları
yaptık. 2011 yılında BEBKA’nın hibe projesine
katıldık ve 400 bin TL’lik hibe elde
ettik. 100 bin TL de eş finans sağlayarak
400 paneli Tepebaşı Belediyesi hizmet binasının
çatısına yerleştirdik. Montaj bitince
elektrik dağıtım şirketi kendi şebekesine
bağlanmasını istedi. Hafta içi şirketin enerjisini
alıyoruz, hafta sonu da kendi enerjimizi
şirkete veriyoruz. Böylelikle yüzde 20 tasarruf
etmeye başladık. Ürettiği elektrik dağıtım
şirketinin şebekesine bağlanan ilk
belediye olduk. Bu gelişmenin ardından yüzümüzü
güneşe çevirdik. 2013’de Avrupa
Parlamentosu’nun Brüksel’de 1000 belediye
başkanı ile gerçekleştirdiği Başkanlar Sözleşmesi’ni
imzaladık. 2020 yılına kadar
yüzde 23 seviyesinde, karbon ayak izinin
azalmasını taahhüt ettik. Taahhütle birlikte
enerji eylem planını hazırlamanız gerekiyordu.
Planı gönderdik, birkaç ay sonra tasdiklendi.
Bu konuda deneyim kazanmaya
başladık ve bu deneyimlerin ışığında 2014
yılında Remourban - Akıllı Kentsel Dönüşümün
Hızlandırılması Projesi’ni hazırlayarak
hibe almaya hak kazandık. 2013 yılında imzaladığımız
Başkanlar Sözleşmesi, yerel ve
bölgesel yönetimlerin, gönüllü olarak yenilenebilir
enerji kullanımı ve etkin enerji tüketiminin
artırılmasını desteklemeleri
amacıyla, 2008 yılından bu yana, Avrupa’da
yürütülen önemli bir eylemdir. Baz alınan
2030 yılı için her bir hedef için çalışmalar
yapan belediyemiz, taraf olduğumuz Belediye
Başkanları sözleşmesini güncellemiştir.
2030 yılına kadar uzatılan sözleşme kapsamında
karbondioksit emisyonumuzu
26
azaltma hedefimizi yüzde 23’ten yüzde 40’a
yükselttik” dedi.
“DÜNYADA EŞİ YOK”
Başkan Ataç konuşmasının devamında RE-
MOURBAN projesi hakkında bilgiler verirken,
“Tepebaşı Belediyesi proje kapsamında,
var olan bir bölgeyi sosyal bir oluşum için
akıllı dönüşüm çerçevesinde yeniledik. Böylelikle
Yaşam Köyü’nde gençlerin, yaşlıların,
engellilerin, Alzheimer hastalarının ve sanatseverlerin
bir araya geldiği bir bölge
oluşturduk. Tepebaşı Belediyesi, proje kapsamında
Avrupa Komisyonu’ndan kazanılan
5 milyon Euro hibe ile karbon salınımını
azaltan 4 adet yüzde 100 elektrikli otobüs,
22 adet hibrit araç ve Paylaşımlı Bisiklet
Sistemi’nde yer alan 30 adet bisiklet ile Tepebaşı
halkına kamusal ulaşım ve servis hizmeti
vermeyi sürdürüyor. Tepebaşı
Belediyesi, elektrikli otobüs kullanan ilk belediyedir.
Bu bizim prestij projemiz oldu ve
Türkiye’nin de tek akıllı şehrini hayata geçirdik.
Sadece akıllı şehir değil, tamamlanma
sözü verilen 5 yıllık sürede 57 villanın dönüşüm
kapsamında yenilenmesinin bitirilerek
oluşturduğumuz Yaşam
Köyü’nde; Alzheimer hastalarını misafir
edecek konuk evinden çeşitli etkinliklerin
yapılacağı atölyelere kadar toplumun
tüm kesimlerinin sosyal hayata
katılmasına yardımcı olacak tesislere
yer verdik. Bu projenin dünyada eşi,
enderi yok. Melih Savaş’ın ismini verdik
ve projemiz ile iftihar ediyoruz.
Türkiye'ye ilk kez bu ödülü getiren belediye
olduk. Bu gurur tüm Eskişehir’in”
sözlerini kullandı.
“PROJEYİ
GÖRDÜĞÜMÜZDE
ÇOK ETKİLENDİK”
Avusturya Ticaret Müsteşarı
Georg Karabaczek ise
Tepebaşı Belediyesi’nin
ödüle layık görüldüğü RE-
MOURBAN projesini yerinde
incelediğinde,
kazanılan ödüle layık olduğunu
anladığını ifade etti.
Karabaczek, “REMOURBAN
projesi bu ilgiyi hak ediyor.
Bu uluslararası bir ödül ve bugüne kadar 25
bin civarında proje başvurusu yapılmış.
Bence tüm dünyayı sarsan iklim değişikliği,
yangınlar, seller gibi olaylar dolayısıyla
böyle ödüllerin önemini gösteriyor. Sayın
Başkan’ı ve ekibini tebrik ediyorum. Projeyi
gördüğümüzde çok etkilendik, böyle bir
proje hiç görmedik. Bugün vereceğimiz ödül
çevre konusunda ama siz aslında 3 ödül hak
ediyorsunuz. Çevre, vizyonerlik ve sosyal
yönü ile bir proje” diye konuştu.
“GIPTA İLE İZLİYORUZ”
Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanı
Nadir Küpeli ise “Ahmet Ağabey’i kutluyorum.
Tepebaşı’nın aldığı ödüllerden sadece bir tanesi
ve bizler de örnek alıyoruz. Bu çalışmaları
yakından takip ediyoruz. Mademki
enerjisiz bir hayat düşünülemiyor ise çocuklarımızdan
ödünç aldığımız dünyamıza iyi bakmamız
gerekiyor. Bilinmiş metotlar ile enerji
üretimi bundan sonra birçok felaketlere
neden olacak, bilim adamları bu konuda görüş
birliğinde. Eskişehir’imiz bu konuda çok duyarlı.
Büyükşehir Belediyemiz ve Tepebaşı’mızın
çalışmalarını gıpta ile izliyoruz” dedi.
“KENTİMİZ İÇİN
ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖDÜL”
Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler
de “Bugün kentimiz için çok önemli bir ödül
almanın mutluluğunu yaşıyorum. Tepebaşı
Belediyemiz 180 ülkeden 2 bin 500 başvuru
içinde ödüle layık görülmesi büyük bir değerdir.
Sayın Belediye Başkanımız ve ekibine
yürekten tebriklerimi iletiyorum.
Tesisleri gezme şansım oldu, projenin kentin
ihtiyaçlarına göre ortaya koyulması çok kıymetliydi.
Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum”
ifadelerini kullandı.
BÜYÜKERŞEN: TARİHE
NOT DÜŞÜLECEK BİR TÖREN
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.
Dr. Yılmaz Büyükerşen ise alınan ödülün
önemine değinerek, “Bugün Eskişehir tarihine
not düşülecek bir törende hazır bulunuyoruz.
Bu, Tepebaşı Belediyemizin baştan
beri azim, ısrar ve inatla, hayırlı bir inatla
enerji üretiminde örnek bir ilçe belediyesi
olarak Eskişehirlilere hizmet tarihine
geçmiş bulunuyor. Sevgili kardeşim
Ahmet Ataç’ı tebrik ediyorum. Dikkat
edilirse, Tepebaşı Belediyesi ve Eskişehir
Büyükşehir Belediyesi, birbirini tamamlayan
projeleri sessiz sedasız
hizmete sokmaktadır. Gerçekten Ahmet’in
kendi bölgesinde, TOKİ’den kendisine
devredilen konutları satıp
parasını, olmadık şeylere harcamaktansa,
oraları çok hayırlı işlere tahsis
etti. Bunlardan bir tanesi alzheimer
merkezidir. İkincisi ise çatılara elektrik
üretimi sağlayacak güneş panelleri
yerleştirmesidir. Daha sonra
da petrole dayanmayan otobüsleri
alarak, istendiğinde
temiz havası olan bir şehirde
yaşanabileceğinin örneğini
verdi” dedi.
Törende konuşmaların ardından
Ulusal Enerji Küresi
Ödülü’nü Avusturya Ticaret
Müsteşarı Georgh Karabaczek,
Başkan Ataç’a takdim
etti.
27
BU ŞEHRiN GELiRi
Gezi
ZEKİ
PEKGENÇ
Bir yazımda; “Rusya’yı tanımak için
sadece büyük şehirlerine gitmek
yeterli değil. Küçük Rus
kasabalarında gerçek Rus yaşamını ve
kültürünü bulabilirsiniz.” demiştim. (*) Bu
yazımda da yine ilginç bir Rus
kasabasından bahsedeceğim.
Geldiğimiz bu kasabanın küçük nehir
iskelesinde bizi iki sevimli fare karşıladı.
Neden? Yaroslavl İli’ne bağlı bu 6.500 nüfuslu
kasabanın adı Myshkin yani «Fare».
İsminin hikâyesi de şöyle; Çarlık döneminde
avdan yorgun düşen bir prens
uyumak için Volga kıyısında bir yere
uzanır. Uzun bir uykudan sonra bir fare
onun yüzünden geçerek onu uyandırır.
Prens önce korkar, fareye kızar ama
sonra ona doğru gelen bir yılan olduğunu
görür ve kaçar. Yani sonuçta
fare onun hayatını kurtarmıştır.
Bu olayın üzerine çevre halkı
burada bir anıt kule yapmaya
karar verir. İşte bu şekilde de
burada yavaş yavaş bir şehir
oluşmaya başlar. Bu şehre
Myshkin (Fare) adını verirler.
870 yıllık geçmişi olan bu tarihi
kasaba, gördük ki adını bir
takım turistik mekân ve etkinliklerle
kazanca dönüştürmüş.
Myshkin, 19. yüz yıl Rusya'sına
özgü mimari özellikleri koruyor
ve aynı zamanda bir dizi ilginç
müzeyi de içinde barındırıyor.
Bunlardan biri “Fare Müzesi”.
1990 yılında kurulan müze,
Dünya’nın her yerinden fareyle
ilgili ve farklı sanat teknikleri
kullanılarak çeşitli malzemelerden
yapılmış 2.000 öğeden
oluşan benzersiz bir koleksiy-
28
ona sahip. Sonra, rehberimiz bizi adını
«Fare Sarayı» olarak belirtiği yere
götürdü. Fare Çar ve Fare Çariçe burada
yaşıyor. Gelen misafirlere sürprizleri var…
Kasabada tipik bir Rus evini «El Sanatları
Müzesi ve Atölyeleri» olarak dizayn
etmişler. Burada; nalbanthane, çömlek
işliği, marangozhane var. Ziyaretçilerin
önünde yaptıkları eserleri de satıyorlar.
Başka bir bina da; “Valenki Müzesi” yani
«Rus Botları Müzesi»! Valenki bir tür Rus
keçe botuna verilen isim. Kurutulmuş
koyun yününden yapılan sıcak keçeli bu
botlar soğuk havalarda kuru karda
yürümek için geliştirilmiş geleneksel
bir ayakkabı. Valenki
geleneksel olarak kahverengi,
siyah, gri ve beyaz renklerde
yapılırmış. Ancak, kasabanın
küçük Pazar yerinde değişik
renklerde satılan valenkileri de
gördük. İskele meydanında kurulan
bu mini çarşıda buraya
özgü şeyler satılıyor; fare desenli
toprak kupalar, fare temalı
ahşap oymalar, ferforje fare
heykelcikleri, fare magnetler ve
tütsülenmiş çeşit çeşit balıklar.
Volga Nehri’nde 60 çeşit balık
yaşıyormuş. Kuşkusuz en meşhuru
havyar elde edilen Mersin Balığı. Pazar
yerinin yanında, Volga kıyısındaki ahşap
iskelede bulunan seyyar lokantada
tütsülenmiş, kurutulmuş balıkları nefis
köy ekmeği eşliğinde yedik.
Kasabada tipik Rus evleri var. Tarihi
değerleri nedeniyle koruma altına
alınmışlar. Her evin cephesine; inşa tarihi,
kimin/kimlerin oturduğu gibi bilgileri
içeren levhalar konulmuş. Yeni yapılan
evler de aynı tarzda inşa edilmiş! Sahil
bandını çok güzel düzenlemişler. Burada,
kollarından biri ile birleşen Volga
Nehri’nin panoramik görünüşü de harika.
Kasabanın orta yerinde bir «Zafer Anıtı»
var. Ruslar İkinci Dünya Savaşı’nı (kendileri
«Büyük Vatanseverlik Savaşı» diyorlar)
hiç unutmamışlar. Hemen her
yerleşim yerinde savaşı hatırlatan
abideler, heykeller yapılmış. Bu kasabada
da savaştaki askerlerin ailelerine
yazdıkları mektuplar anıtlaştırılmış. Rus
kasabalarının çoğunun İkinci Dünya
Savaşı anıtı var, ancak buradaki,
muhtemelen en duygusal olanı; “Evine
dönemeyen askerlerin mektupları”. İngiliz
askeri tarihçi, yazar Antony Beevor,
«Stalingrad» isimli eserinin bir
bölümünde bu mektuplara da yer
vermişti. (**) Rus rehberimiz mermerlere
kazınmış mektupları okudu. Grubumuzdaki
bazı Ruslar gözyaşlarını tutamadı.
Bu gezimizde şimdiki adı Volgograd olan
Stalingrad’a da uğrayacağız. Bu sebeple
kitabı yanıma almıştım. Gemiye dönünce
mektupların bulunduğu bölümleri
yeniden okudum. Son derecede acı
verici…
———————————————————————————
(*) Rusya’nın İsviçre’si Plyos – İSTİKBAL DERGİ,
Eylül 2020
(**) Antony Beevor – STALINGRAD – Yapı Kredi
Yayınları, 2. Baskı Nisan 2018
29
Ateş Savaşçıları 2021’de
önemli işler başardı.
Avrupa hedefine ulaşacaklar.
>>
Bu sezon Erkekler 1.Ligi’nde Mihalıççıkspor
8’de 8 yaparak Süper lige doğru emin adımlarla
ilerleyişini sürdürdü. 2.Lig erkeklerde
Everest Yapı Yenidoğan ile Eskişehir Büyükşehir
Gençlik, 2.Lig kadınlarda ise Odunpazarı
Gençlik ve Eskişehir Hentbol SK boy gösteriyor.
1.Lig A
grubunun
rakipsiz takımı
oldular.
Mihalıççıkspor ilk yılında Süper
Lige yükselecek gibi duruyor.
ORMANSPOR
GURURUMUZ OLDU
2021 yılı Ormanspor için başarılarla
dolu geçti.
1.Lig şampiyonluğunu
elde ederek
adını Süper Lige
yazdıran Ateş Savaşçıları kısa sürede
büyük işlere imza attı.
Ormanspor 2021 yılının ikinci
yarısında Süper Lig’de Avrupa
Kupalarına vize almak için ter
dökerken, ilk 4 takım arasında
yerini aldı ve hedefe kilitlendi…
MELEKLER BU LİGDE
KALACAK
HenTbOlda süperiZ
Eskişehir hentbolu 2021’in ikinci
>>
yarısında adeta süper bir ivme
yakaladı. Ormanspor Erkekler Süper
Ligi’ne çıkarak başarıyla mücadele
ederken, Anadolu Üniversitesi Kadınlar
Hentbol Süper Ligi’nde ilimizi
temsil etmeyi sürdürüyor.
2021 yılının ilk yarısında Anadolu Üniversitesi
Kadın Hentbol takımımız şampiyonluk
kadar önemli bir işe imza
atarak Süper Ligde kalmayı başarmıştı.
Yılın ikinci yarım diliminde de Anadolu’nun
Melekleri adına değişen
bir durum yok. Yine genç
kadroyla ligde tutunma mücadelesi
verem temsilcimizin 2021-
2022 sezonunun ilk yarısında
beklentilerin altında kalsa da ikinci
yarıda ligde kalmak adına varını
yoğunu ortaya koyacak.
MİHALIÇÇIK EMİN ADMLARLA
Erkekler Hentbol 1.Ligi A grubunda
bu yıl ilimizi ilk kez temsil eden
Başkan Osman Taş’ın
Mihalıççıkspor’u
deyim yerindeyse
göğsümüzü kabarttı.
Grupta oynadığı 8
maçı da kazanan Mihalıççık
Erkek Hentbol
takımı rakip tanımıyor.
Play-Off biletini
cebine koyacak ekibimiz
diğer gruptan gelecek
4 takımı da
devirerek adını Erkekler
Hentbol Süper
Ligi’ne yazdırmayı hedefliyor…
Yeni sezonun ilk
yarısı istedikleri
gibi geçmedi.
Süper Ligde
kalmaları
şampiyonluk
kadar kıymetli.
30
Anadolu Üniversitesi Kadın Hentbol
takımımız yine ligde tutunmak istiyor.
Filede yüzümüz ekiplerimizin liglerde var olmasıyla gülüyor.
vOleybOlUn
>>
yılı OldU
2021 yılının ilk yarısı Eskişehir voleybolu
için hüzünlü geçse de ikinci yarıda
1.Ligde iki kadın takımımızın olması yüzleri
güldürdü…
İlk çeyrek iyi geçmedi
Eskişehir Salon Sporlarında dikkati
çeken en önemli branşlardan biri olan
Kadınlar Voleybolu için önemli gelişmelerin
yaşandığı bir yıl oldu.
2021 yılının ilk çeyreği bizim adımıza
iyi geçmedi Sivrihisar Belediyespor ve
Tepebaşı Gençlikspor Play-Off’tan dönerek
1.Lige çıkamamıştı.
Sivrihisar Belediyespor takdir edilecek
işlere imza atmaya devam ediyor.
Sivrihisar Belediyespor Kadın
Voleybol takımı bu sezon ligde
kalmak ve her sezon üzerine
koyarak ilerlemek istiyor.
1.Lige adlarını yazdırdılar
Ancak Sivrihisar Belediyespor’da Başkan
Ahmet Alper takımı özel taleple
1.Lige aldırmayı bildi. Sivrihisar Belediyespor’un
yanı sıra yeni sezon fikstürünün
çekilmesinden bir gün önce 2.Ligde
ilk kez boy göstermeye hazırlanan
Mihalıççıkspor Başkan Osman Taş’ın
isim hakkı satın almasıyla kendini
1.Ligde buldu.
Sivrihisar kendine güveniyor
1.Ligde sezona derbi galibiyeti ile
giren Sivrihisar Belediyespor daha
sonra istediği sonuçları alamasa da
çabuk toparlandı. Ligde kalma yolunda
önemli puanları hanesine yazdırmayı
bilen Başkan Ahmet Alper
Akdemir’in ekibi, Sivrihisar Belediye
Başkanı Hamid Yüzügüllü’nün yine takıma
sahip çıkmasıyla devre arasında
kadrosunu takviye etmek ve ligde kalmak
istiyor.
31
Yabancılar
alıştı.
İkinci yarıda
yüzümüzü
güldürecekler.
lİGde KalMa MÜcadelesİ var
Mihalıççıkspor
2021 yılında Voleybol
branşında
da varım dedi.
Sezona 2.Ligde
mücadele edecek
bir kadro
oluşturarak
başlayan
Mihalıççıkspor,
Başkan Osman
Taş’ın fikstür
Mihalıççık’ın
handikabı
belli.
çekiminden bir gün önce
isim hakkı devralarak
kulübü 1.Lige çıkartması
tüm dikkatleri üzerine
çekti.
Kırmızı Siyahlılar ligin
ilk yarısında
istikrarı
yakalayamayarak
istediği
sonuçları
alamasa da ikinci yarıda
daha etkili işlere imza
atmak ve bu sezon kalıcı
olmayı hedefliyor. 2022
yılında 1.Ligde mücadele
eden takım
sayımız iki de mi kalacak;
yoksa bir eksilip,
bir çoğalacak mı
bunu zaman
gösterecek.
Bu yola baş
koydular.
Mihalıççıkspor Kadın Voleybol takımı ligde kalmak istiyor.
Teknik heyet inanıyor.
Tepebaşı play-OFF’U İsTİyOr
2021 yılının ilk çeyreğinde gruptan çıkma başarısını
gösterse de Play-Off yarın final elemelerinden dönen
Tepebaşı Gençlik ve Spor Kulübü 2021 yılımın ikinci
yarısında tekrar 2.Lig’de ilimizi temsil ediyor. Grupta ilk
ikiye girerek
tekrar adını Play-
Off’a yazdırmak
isteyen Tepebaşı
Gençlik ve Spor
Kulübü’nde
antrenör çiftler
Özkan-Fatma Çimenli
oyuncu
Tepebaşı Gençlik ve Spor
Kulübü’nde aile ortamı var.
32
grubuna sonuna
kadar inandıklarını
ifade etti.
Hedefleri Play-Offf
bU sene O sene…
Bölgesel Amatör Lig’de bu
sezon ilk 3 takım ile yer alıyoruz.
Eskişehir futbolunun
kanayan yarası olan Eskişehirspor
dışında bir profesyonel
takım eksikliği
ümit ediliyor ki bu sezon giderilecek…
LİDERE
SELAM DURUN
Bölgesel Amatör Lig 8.Bölge 3.Grupta mücadele eden ekiplerimizden
Anadolu Üniversitesi oldukça başarılı bir ilk yarı
geçirdi. Liderlik koltuğunda oturan Anadolu Üniversitesi 2021
yılının Haziran ayında kapısından döndüğü 3.Lig’i yılın son
diliminde ne kadar istediğini bir kez daha gösterdi.
Başarılı performansı sürdürmek isteyen Anadolu
Üniversitesi 2022’de 3.lige yükselmeyi
hedefliyor.
Yunusemrespor şampiyonluk
yarışından kopmamak adına savaşacak.
SAĞLIKSPOR
TESLİM
OLMAYACAK
BAL’da ki en makûs bütçeli kadroya sahip
olan ekibimiz Sağlıkspor sezona istediği gibi
başlayamasa da özellikle Yunusemrespor’u
5-0 yenerek tüm dikkatleri üzerine çekmeye
başarmıştı. Daha sonra skor anlamında
yine istikrardan uzaklaşan Sağlıkspor yeni
sezon da belki Süper Amatör Küme’ye
düşecek en büyük aday olsa da mücadelesini
sonuna kadar sürdürecek.
Sağlıkspor kaderine teslim
olmamak adına
kazanabileceği maçlara daha
fazla konsantre olacak.
Anadolu Üniversitesi bu sezon
flaş skorlara imza atıyor.
YUNUSEMRE
SONUNA
KADAR…
Ligde ki diğer temsilcimiz Yunusemrespor
2021 yılının ilk yarısında Bölgesel Amatör
Ligde var olmuş,ancak umduğunu
bulamamıştı. Yeni sezon için iddialı bir
kadro oluşturmasına karşın sportif sakatlık
problemlerinin çokluğu ideal 11’i sahaya
bir türlü sürülememesinin en büyük nedeni
oldu.Ligin ilk yarışında derbi maçlarını
kaybeden Kırmızı Siyahlılar ikinci yarıda
sonuna kadar mücadele edeceğe benziyor.
33
Yine bize
hüsran
vardı.
2021 yılı 2020’den
farklı geçmedi.
Son 4 sezonda sadece
1 dönem transfer tahtasını
açabilen Eskişehirspor
için 2021 yılı
da aynı 2020 yılı gibi
kötü geçti. Eskişehirspor
lige veda etmesine
rağmen,
(Kovid-19) nedeniyle
tüm liglerden düşmenin
kaldırılmasıyla aynı
ligde mücadelesini sürdürmüştü.
Şimşekler
iki yıl üst üste lige
veda etti.
34
2021 yılında 2.lige
düşen Kırmızı Şimşekler
uzun bir süre de yönetimsiz
kaldı. Kayyum
tehlikesinden dönen
Eskişehirspor’da yapılan
genel kurullarda
aday çıkmayınca kongreler
birer kez ertelenirken,
2 kez de ara
verildi. 27 Temmuz
2021 tarihinde Mehmet
Şimşek ve arkadaşları
kulübü yaşatmak için
göreve geldi.
Genel kurul salonunda
Şimşek "Biz
olacağız” sözleri ile camiadan
destek istedi.
Eldeki oyuncular ile
yola devam eden ve
2.ligde tutunma mücadelesi
veren Kırmızı
Şimşeklerin 3 puanı
silindi. İlk yarıda istediği
puanları toplayamayan
ve son sırada
yer alan Es-Es’i yasak
kalkmaz ise daha kötü
günler bekliyor.
4 Nisan 2021 tarihinde
İzmir’de Altınordu’ya yenilerek
ligin bitimine 6 maç
kala 2.lige düştük.
İKİ YIL ÜST ÜSTE KÜME DÜŞTÜK
2020 yılında Eskişehirspor küme düşmesine rağmen, yeni tip koronavirüs
(Kovid-19) nedeniyle tüm liglerden düşmenin kaldırılmasıyla 2020-2021 sezonun
da aynı ligde mücadelesini sürdürmüştü. Ancak çok genç bir ekip ile ligde
mücadele eden Kırmızı Şimşekler 4 Nisan 2021 tarihinde İzmir’de Altınordu’ya
yenilerek ligin bitimine 6 maç kala 2.lige düştü.
OYUNCULAR
BİRBİR GİTTİ
Ligin sona ermesi ile birlikte
Eskişehirspor’daki
oyuncular da bir bir elden
kaçtı. Bazıları TFF’ye
başvurarak sözleşmesini
fesih ederken, bazıları ise
elini kolunu sallaya sallaya
takımdan ayrıldı.
Eskişehirspor’da yaprak
dökümü yaşandı.
Onur mücadelesine devam.
35
BAŞKAN ADAYI
ÇIKMADI
Es-Es’te Mustafa Akgören ve
ekibi görevi bırakıp,
ayrılırken, uzun süre takım
yönetimsiz kaldı. Kayyum
tehlikesinden dönen
Eskişehirspor’da yapılan genel
kurullarda aday çıkmayınca
kongreler 1 kez ertelenirken, 2
kez de ara verildi.
“BİZ
OLACAĞIZ”
27 Temmuz 2021 tarihinde
Mehmet Şimşek ve
arkadaşları kulübü
yaşatmak için göreve geldi.
‘BİZ OLACAĞIZ’ sloganı ile
göreve gelen Şimşek
“Şehrimiz kulübümüze
küsmüş. Sebepleri aylardır
zaten tartışılıyor. Bizim en
büyük hedeflerimizden bir
tanesi kulüple şehri
barıştırmak. Kulüp
kapanıyordu, arma gidiyordu.
Biz buna izin verecek
insanlar değiliz. Armamızın
sevdasından koşuyoruz.
Biz sahaya takımımızı
süreceğiz, armamızı
sevdamızı yaşatacağız”
dedi.
Elde ki oyuncularla
devam edildi.
ELDEKİ OYUNCULAR
İLE YOLA DEVAM
Transfer yasağı olduğu için takviye yapamayan bir çok oyuncuyu
da kaybeden Eskişehirspor eldeki oyuncular ile 2.ligde
yola devam etti. Kulüp lisansını alamayan siyah-kırmızılı
ekipte birde -3 puan cezası geldi.
2.LİGDE SON SIRADAYIZ
2.lig Beyaz grupta mücadele eden ve lige Karacabey galibiyeti
ile başlayan Şimşekler iki maçta 4 puan alırken,
ardından düşüşe geçti. Deplasmanda 7 maç puan alamayan
Şimşekler ilk yarının son deplasman maçında
Nazilli Belediye ile berabere kaldı. 17 haftalık süreçte
istediği sonuçları alamayan ve rakipleri ile puan
farkı da açılan Eskişehirspor devreyi son sırada
kapattı.
Başkan Mehmet Şimşek ve yönetimi
30 milyonun üzerinde borç kapattı.
36
MUCİZE
GEREKLİ
Es-Es’in 2. Ligde tutunması için
öncelikle olarak transfer
yasağının kaldırılması gerekiyor.
Bunun içinde mucize gerekli.
Göreve geldiği ilk günden itibaren
kulübün borçlarını azaltmak ve
özellikle de FİFA dosyalarını kapatmak
için büyük uğraş veren
yönetim şu ana kadar 30 Milyon
civarında borcu azalttı.
KAMPANYA TUTMADI
Erkan Zengin’in bonservisinden kaynaklı olarak
Trabzonspor’a yaklaşık 6 Milyon borcu olan
Eskişehirspor’un bu dosyayı kapatmak için
dosyakapat.com kampanyası başlattı. Ancak bu
kampanya da beklenen ilgiyi görmedi. Bunun
üzerine yönetim kurulu sosyal medyadan
taraftarların da görüşünü alarak kulüpten
alacağı olan ancak büyük indirim yapan oyuncular
ile tek tek görüşme yaptı. Eskişehirspor
yönetimi bu paralardan ilk olarak kulüpten 1
milyon 300 bin TL alacağı bulunan Batuhan Karadeniz
dosyasını 180 Bin TL’ye kapattı.
Yönetim elinden geleni yapıyor.
Suat Kaya’nın da işi zor.
Ligde tutunma
mücadelesi
veriyoruz.
Dosyakapat.com kampanyası da
beklenen ilgiyi görmedi.
37
HANGİ AĞRIYA HANGİ
YİYECEK İYİ GELİYOR
ÜLSERE BİBERİYE
Biberiyede bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, mide ülserinde,
hazımsızlık ve sindirim sisteminin yavaş çalıştığı kabızlık
gibi durumlarda, migren tipi baş ağrılarında faydalı
olabilir. Hatta biberiye yağı kas ve eklem ağrılarını hafifletmekte
kullanılabilir.
DİŞ ÇÜRÜMELERİNE KARŞI ISPANAK
Demir deposu olarak bilinen ıspanağın A, B, C, E vitaminleri,
magnezyum, fosfor, iyot mineralleri ve protein açısından zengin
bir sebze içerdiğini ve bu nedenle ıspanağın vücudun direncini
arttırdığını belirten uzmanlar ''Özellikle bahar
aylarında nükseden hastalıklara karşı vücudu korur. Kemik ve
dişleri de güçlendirir. Diş çürümelerine karşı koruyucudur”
diyor.
KOLESTEROLE SARIMSAK
Taze sarmısakta mevsimsel salgın hastalıklarda koruyucu olarak,
tansiyon ve kolesterol düşürücü olarak, kan sulandırıcı ve
bağışıklık sistemini güçlendirici olarak kullanılmaktadır.
BAŞ AĞRISINA HAVUÇ
Havuç salatalarda, her türlü et ve sebze yemeklerinde kullanılmalıdır.
Unutkanlığa karşı kullanımı yaygındır. Son yıllarda
erken bunama, Alzheimer, kalp krizi, kronik baş ağrılarında,
deri ve akciğer kanserine
karşı kullanılmaya başlanmıştır.”
SİNDİRİME TAZE FASULYE
Taze fasulyenin ise özellikle mevsiminde haftada 2 defa, tüketilmesi
gerektiğini hatırlatan uzmanlar . Kalorisi düşük, yağ
bakımından fakir bir sebze olsa da bol lifli yapısı sebebiyle
diğer gıdaların sindirimine yardımcı olduğu ve sindirim sisteminin
daha rahat çalışmasını sağladığı için ayrıca kötü kolesterolün
bağırsaktan emilimini engellediği için yararlı bir
yiyecek olduğu belirtiliyor.
42