İstikbal Dergi Aralık 2021 Sayısı

İstikbal Gazetesi aylık yayını olan İstikbal Dergi Aralık sayısı yayında.. İstikbal Gazetesi aylık yayını olan İstikbal Dergi Aralık sayısı yayında..

eskisehirreklam
from eskisehirreklam More from this publisher
29.12.2021 Views

L İ D E R G A Z E T E E S K İ Ş E H İ R ’ İ N S E S İDERGİPARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR AYLIK iŞ, SiYASET, SPOR ve YAŞAM DERGiSi Sayı: ARALIK 2021büyükşehir,başkent’tebüyülediOdunpazarı’ndaörnek iş birliğiÇevre Oscar’ıTepebaşıbelediyesi’nin“İlaçyokluğununsorumlusuEczacılardeğildir”“Eskişehir’de çocuksuç oranlarıazımsanmayacakkadar çok”

L İ D E R G A Z E T E E S K İ Ş E H İ R ’ İ N S E S İ

DERGİ

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR AYLIK iŞ, SiYASET, SPOR ve YAŞAM DERGiSi Sayı: ARALIK 2021

büyükşehir,

başkent’te

büyüledi

Odunpazarı’nda

örnek iş birliği

Çevre Oscar’ı

Tepebaşı

belediyesi’nin

“İlaç

yokluğunun

sorumlusu

Eczacılar

değildir”

“Eskişehir’de çocuk

suç oranları

azımsanmayacak

kadar çok”




t

Kent, ekonomi ve Gelecek

t10’da

”Meslektaşlarıma

hizmet etmeyi

çok seviyorum”

t18’de

“Kısa filmin adı kısa. Hayata

geçmesi yıllar alıyor”

20’de

Eskişehirliler

istese neyse de…

Aslına bakacak olursanız, bugüne

kadar yapılacağı söylenip de yapılmayan

yatırımlarla ilgili talepler hiçbir

zaman Eskişehirlilerden gelmedi…

Her defasında iktidarların ilgili

ve yetkilileri dillendirdi bunları

“Yapalım” diye…

Örneğin;

Yıllardır bir türlü gerçekleşmeyen

Eskişehir’in demiryolu ile limana

bağlanma meselesi var ya…

İşte bunu Eskişehirliler falan istemedi…

Yıllar önce dönemin iktidarının

en yetkili kişileri Eskişehir’e geldiklerinde

“Burada ürettiğiniz

malları Türkiye’nin her yerine ve

diğer ülkelere karayolu ile pazarlayamazsınız.

Bunun için liman

lazım. Sizin de deniziniz yok.

İyisi mi biz sizi Demiryolu ile en

yakın limana bağlayalım. Böylelikle

Eskişehir’de ürettiğiniz malları

dünyanın neresine isterseniz

kolaylıkla ve en ucuz şekilde gönderebilirsiniz”

dediler…

Dediler demesine de bir türlü

yapmadılar…

Her gelen iktidarın önemli isimleri,

bugünkü de dahil olmak üzere,

her fırsatta “Eskişehir’i Demiryolu

ile Gemlik limanına bağlayacağız”

demesine rağmen sözünü tutmadı.

Halbuki…

Eskişehirlilerin aklında bile değildi

bu istek…

-“Yapalım” diye ilk kendileri

teklif ettiler…

Aradan yıllar geçti…

Hala yapacaklar…

H H H

Aslına bakacak olursanız…

-“Eskişehir’e Kuzey ve Güney

EDiTöR

Murat Taşkın

çevreyollarını yapalım” diyen de

“Sarıcakaya, Seyitgazi, Alpu-Mihalıççık

yollarını yapalım” diyen de

bu iktidarın önemli isimleriydi…

Bakanından Büyükşehir adayına,

Milletvekilinden il başkanına

kadar hemen hepsi önce “Bu yollarınızı

yapalım” dedi, ardından

“Yollarınızı yapacağız” diye de

devam ettirdiler…

Sonuçta söyledikleri yolların

hiçbiri yapılmadı!

H H H

Sadece bunlar mı?

Eskişehir’e her gelen bakan

müjde üzerine müjde verdi…

Birisi “Eskişehir ilk yerli

uçağı yapacak” dedi mesela…

Başka birisi “Eskişehir ilk

Hızlı Treni üretecek” dedi…

Bir başkası “Eskişehir yerli

otomobil üretiminin üssü olacak”

dedi…

Hatta…

İçlerinden biri Kocakır’a Türkiye’nin

çevreci ilk modern kentini

bile kurdu!

Sonuçta bunların da hiçbiri olmadı…

H H H

Velhasıl buradaki olay; “Eskişehir

istedi iktidar yapmadı” olayı

kesinlikle değil…

Olay aslında; “İktidar vaat

etti, iktidar yapmadı” olayı…

O yüzden;

İktidarın Eskişehir’deki aktörleri

hani sık sık çıkıp “Eskişehir’de

yaptıklarımızı anlatamıyoruz”

diye yakınıyorlar ya…

Çoğu kez “Peki… Eskişehir’de

anlattıklarınızı yapıyor

musunuz?” diye sormak geliyor!

HenTbOlda

süperiZ

t30’da

4

GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : ARALIK 2021

UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA

Sahibi : Burak TÜRKMEN

Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN

Gazete, Haber ve Reklam :

Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR

Tel & Faks : 0.222. 220 19 01 - 220 19 06

e-mail : haber@istikbalgazetesi. com

Baskı :

ÖNKA OFSET BASIM ve MATBAACILIK HİZMETLERİ

Zübeyde Hanım Mah. Sebze Bahçeleri Cad. No: 80

İSKİTLER 06070 ALTINDAĞ/ANKARA

Tel: 0.850 346 26 86 / 0.312. 384 26 85 - 384 26 86

e-posta : onkamatbaa@gmail.com


KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..KISA...KISA..

Pandemi sürecini

Prof.Dr.

Elif Doyuk Kartal

aşısız olanlar uzatıyor

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi (ESOGÜ)

Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve

Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim

üyesi Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, ilacın aşının

yerine geçmeyeceğini belirterek, “Hiç aşı olmayanlar

da eksik aşılı olanlar da en kısa

süre içerisinde aşı olmalı. Süreci aşısızlar

uzatıyor” dedi.

Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal ESOGÜ Kurumsal

İletişim Uygulama ve Araştırma Merkezinin

hazırladığı ESOGÜ Gündem programında

COVID-19 aşılarının neden ve nasıl

tekrarlanması gerektiğini anlattı.

“İlaç aşının yerine geçmez”

Aşılama oranlarının istendiği gibi

gitmediğini belirten ve koranavirüs enfeksiyonunun

etkin bir ilacı olmadığını yapılan

çalışmalar üzerinden anlatan Prof. Dr. Kartal,

“Şu anda ‘Molnupiravir’ diye bir ilaçtan

bahsediliyor, ABD kökenli ve ilk İngiltere

kullanım onayını aldı. Bu, belli kişilerde belli

endikasyonlarda kullanılabilecek, oksijen

ihtiyacı gerektirmeyen ve koranavirüsü

daha riskli geçirebilecek grupta ilk beş gün

içinde

kullanılması

koşuluyla

hastaneye

yatışları ve

hastalığın

ciddi

seyretmesini yüzde 50 oranında azaltacak

bir ilaç. Aşının yerine geçecek, aşıyı ikame

edecek bir uygulama değil” ifadeleriyle

anlattı.

Sinemaseverler “Bir Bağımsız Sinemacının

Yolculuğu” atölyesinde buluştu

MEGEM 35 kursiyeri daha iş

yaşamına kazandırdı

Mısra Ezginur Göçer ESKİŞEHİR (İHA) - Eskişehir

Organize Sanayi Bölgesi (EOSB) bünyesinde kurulan

ve mesleki eğitimler veren Mesleki

Edindirme ve Geliştirme Merkezi'nde (MEGEM

A.Ş.) 26. dönem mezuniyet heyecanı yaşandı.

Eskişehir sanayisinin yüksek teknolojiye dayalı

yetişmiş, teknik ve kalifiye eleman ihtiyacını

karşılamak amacıyla EOSB bünyesinde kurulan

ve mesleki eğitimler veren MEGEM’de, 2021 yılı

4. dönem mezuniyet heyecanı yaşandı. 320 saat

süren eğitimlerin sonunda "Kalite Kontrol ve

Boyutsal Ölçüm Operatörlüğü, CNC Tezgâh

Operatörlüğü ve Kaynak Operatörlüğü"

eğitimlerini başarıyla tamamlayan 35 kursiyere

düzenlenen törenle sertifikaları verildi. Özel

EOSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Konferans

Salonunda gerçekleşen törene; EOSB Yönetim

Kurulu Başkan Vekili ve MEGEM Yönetim

Kurulu Başkanı Metin

Saraç, EOSB Yönetim Kurulu

Üyesi ve ESBEM Sınav

ve Belgelendirme Merkezi

Başkan Vekili Yavuz Ayva,

Özel EOSB Mesleki ve

Teknik Anadolu Lisesi

Müdürü ve MEGEM Genel

Müdürü Vekili Rahmi

Özyiğit ile öğretmen ve

eğitmenler katıldı.

Yönetmen ve yapımcı Özkan Yılmaz’ın

konuşmacı olduğu “Bir Bağımsız

Sinemacının Yolculuğu” atölyesi

gerçekleştirildi.

21. Uluslararası Eskişehir Film Festivali

kapsamında Anadolu Üniversitesi

İletişim Bilimleri Fakültesi Şener Şen

Salonu’nda gerçekleştirilen, yönetmen

ve aynı zamanda yapımcı Özkan

Yılmaz’ın konuşmacı olduğu atölyeye

çok sayıda öğrenci ve sinemasever

katıldı.

“İçimde bir şeyleri anlatmaya ve çekmeye

her zaman hazır olan istekli biri

vardı”

Anadolu Üniversitesi’nde okuduğu

süre boyunca proje bazlı çalışmalarda

yer alarak çok sayıda kısa film

yaptığını belirten yönetmen ve

yapımcı Yılmaz, “Öğrenim hayatım

boyunca hep bir şeyler üretmeye ve

çekmeye gayret gösterdim.

Hocalarımın peşinde sorular sorarak

sinemaya karşı hevesimi canlı tutmaya

çalıştım. Benimle beraber

okuyan çoğu arkadaşımın mezuniyet

projesi haricinde kısa filmleri

neredeyse hiç yoktu, fakat ben mezun

olduğumda elimde her şeyi ile bana

ait olan 8-10 tane kısa film projesine

sahiptim ve bu filmlerle festival

gezmeye bile başlamıştım. İçimde bir

şeyleri anlatmaya ve çekmeye her

zaman hazır olan istekli biri vardı.

Kariyerimi oluşturan en büyük etmen

de bu istek ve arzuydu. Bu sayede de

burada şu an sizlere sinemayı ve

yönetmenliği anlatan kişi olmak beni

ayrıca mutlu ediyor” diyerek

öğrencilere sinema yapmanın en

temel gereksiniminin ona karşı duyulan

tutku ve arzu olduğunu ifade etti.

5


Yunus Emre Yılı Özel Konseri Ankaralılarla buluştu

büyükşehir, başkent’te büyüledi

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrolarının ve Senfoni Orkestrasının birlikte

sahnelediği ve Eskişehir’de büyük bir beğeni toplayan Unesco 2021 Yunus Emre Yılı Özel

Konseri Ankara Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile Ankaralı sanatseverlerle buluştu.

UNESCO'nun 2021 yılı için belirlediği,

halk ozanımız Yunus Emre'nin 700.

ölüm yıldönümü sebebiyle düzenlenen

ve ünlü ozanın şiir ve yazılarından

yola çıkılarak hazırlanan eser, Ankara’da 11

Aralık Cumartesi günü saat: 20.00’da

Cumhurbaşkanlığı Senfoni

Orkestrası ana salonunda

gerçekleştirildi. Ankara

Büyükşehir Belediyesi ve

Eskişehir Büyükşehir

Belediyesi’nin iş birliği ile sahnelenen

konsere, 10.

Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet

Sezer, Cumhuriyet Halk Partisi

Genel Başkanı Kemal

Kılıçdaroğlu, Ankara Büyükşehir

Belediye Başkanı Mansur Yavaş,

Eskişehir Büyükşehir Belediye

Başkanı Yılmaz Büyükerşen, çok

sayıda milletvekili ve belediye

başkanının yanı sıra Başkentliler

katıldı.

Müziklerin düzenlemesini ve

Orkestra Şefliğini Eray İnal'ın

üstlendiği ve rejisörlüğünü Murat

Atak’ın yaptığı konserde, Devlet

Opera ve Bale Sanatçıları Nurdan

Küçükekmekçi, Tuğçe

Oğuzülgen, Emre Akkuş, Mehmet

Yılmaz; Kültür Bakanlığı Türk

Müziği Sanatçıları Süleyman

Yardım ile Tanju Durak’ın yanı

sıra Eskişehir Büyükşehir

Belediyesi Şehir Tiyatroları

sanatçıları Özlem Akdoğan, Devrim

Ö. Akın ve H. Tolga Tümerde

6

sahne aldılar.

Dünyaca ünlü halk ozanımız Yunus Emre’nin

yaşam öyküsünü ve düşüncelerini

günümüze aktarırken, tasavvuf müziğinin

klasik batı müziği enstrümanları ile

harmanlandığı eşsiz bir müzik ziyafetini

yaşatan konser sonrasında konuşan

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı

Mansur Yavaş, “Belediyeciliğin duayen ismi

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanımız

Sayın Yılmaz Büyükerşen ile birlikte, çok

değerli sanatçılarımız ile birlikte bu güzel

akşamı düzenledik. Emek veren

herkese çok teşekkür ediyorum.

Bildiğiniz gibi Ankara kısa bir süre

de olsa sanattan uzak kalmıştı.

Başkent olup da sanatta öne

geçmemiş hiçbir başkent yok. Onlarla

yarışabilmemiz için sanatın

da Ankara’da olması lazım. Biz de

bu konuda sonuna kadar

çalışmaya devam edeceğiz. Bizler

o duru Türkçesi ile 700 yıldan

fazla yaşayan Yunus Emre’nin

izinden giderek, Mustafa Kemal

Atatürk’ün izinden giderek

Ankaramızı çok daha ileri seviyeye

götürmek istiyoruz. Eğer dil,

kin ve nefret dili olsaydı 700 yıl

yaşamazdı. Yunus’un sevgi dili,

hoşgörü dili hepimize ışık tutacak

ve daha nice 700 yıllar

yaşayacak” ifadelerinde bulundu.

Yavaş konuşmasını makamların

geçici olduğunu vurgulayarak,

Yunus Emre’nin “Mal sahibi, mülk

sahibi. Hani bunun ilk sahibi? Mal

da yalan, mülk de yalan. Var biraz

da sen oyalan”sözleriyle

tamamladı.

Konser, davetliler ve sanatçılarla

hatıra fotoğraf çekimi ile

tamamlandı.


Jacques-Henri Lambert’in 1938-1939 yıllarında Eskişehir üzerine yaptığı ve

gün yüzüne çıkmamış kent planını Büyükşehir sergiliyor

“1930’larda eskişehir’i planlamak”

Fransız kent plancısı-mimar Jacques-Henri Lambert’in 1938-

1939 yıllarında Eskişehir üzerine yaptığı ve gün yüzüne

çıkmamış kent planı ilk defa, “1930’larda Eskişehir’i Planlamak:

Fransız Plancı J. H. Lambet’in Bilinmeyen Katkısı Sergisi”nin

açılışı ile Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Kent

Müzeleri Kompleksi’nde sergilenmeye başladı.

Saha-Data Araştırma tarafından,

Fransız Anadolu Araştırmaları

Merkezi, Fransız Kültür Merkezi ve

Eskişehir Büyükşehir Belediyesinin

katkılarıyla Eskişehirliler ile buluşan

serginin açılışı büyük ilgi ile

gerçekleştirildi.

Sergi açılışında konuşan Eskişehir

Büyükşehir Belediye Başkanı

Yılmaz Büyükerşen, “1884-1961

yılları arasında yaşayan ve birçok

önemli kentin planlama

sürecinde çalışmış olan Fransız

mimar, tasarımcı ve şehir plancısı J. H.

Lambert’in gözünden 1938-1939

yıllarında çalıştığı Eskişehir planları,

kentin belleğimize büyük katkı

sağlayacak. Lambert’in, Eskişehir için

yaptığı çalışmaları günümüzde pek bilinmiyor.

Lambert’in Anadolu’daki

çalışmalarından biri olan Eskişehir planı

üzerine odaklanan bu sergi, bu makûs

talihi bir nebze değiştirmeyi

amaçlıyoruz.” dedi.

Araştırmalara verdiği destek için

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı

Yılmaz Büyükerşen ve ekibine teşekkür

eden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi

Şehir ve Bölge Planlama Öğretim

Üyesi Prof. Dr. Gülşen Özaydın ve Saha-

Data Araştırma Şirketi’nden Murat Tülek,

sergiye özellikle genç şehir plancılarını

ve mimarları davet ettiler.

Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü

adına konuşan ve J. H. Lambert’e seslenen

Jean François Pérouse ise, “80 yıl

önce çalıştığın Eskişehir’de bu

sergi vesilesiyle nice maceralar

sonrası kavuşuyorsun. Ne mutlu

sana!” dedi.

Sergiye CHP Eskişehir Milletvekili

Jale Nur Süllü, Odunpazarı

Belediye Başkanı Kazım Kurt’un

yanı sıra dönemin Eskişehir Valisi

olan Yahya Sezai Uzay’ın

torunu Lale Uzay Akalın da

katıldı. Sergide Eskişehir

Büyükşehir Belediyesi Genel

Sekreteri Ayşe Ünlüce, ESKİ

Genel Müdürü Oğuzhan Özen,

Genel Sekreter Yardımcısı

Senem Ekinci ve diğer belediye

bürokratları da bulundu.

Açılış sonrasında sergide yer

alan mektup, resmi belge,

fotoğraf, not defteri, eskiz ve plan

gibi bir dizi özgün muhtelif belgeler

hayranlıkla incelendi.

7


Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve Çocuk Hakları İzleme Komisyonu Başkanı

İdil Burcu Polat ile komisyonun çalışmaları ve tespitleri üzerine konuştuk

“Eskişehir’de çocuk

suç oranları

azımsanmayacak

kadar çok”

Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve

Çocuk Kakları İzleme Komisyonu Başkanı İdil

Burcu Polat…

Aralık sayısına konuk olan İdil Hanım ile

komisyon üzerine güzel bir sohbet

gerçekleştirdik.

Eskişehir Baro Hizmet binasında bir araya

geldiğimiz İdil

Hanım, “Her

ne kadar çocuk

suç oranları

diğer illerimize

kıyasla

Eskişehir de

daha iyi bir

noktada olsa

da maalesef

azımsayamayacağımız

kadar da çok.

Tek bir çocuğa

temas edebilmek

bile

çok kıymetli.

Özellikle istismar

davalarında

emek ve çabalarımız kanunun izin verdiği

kadar olabiliyor. Önceliğimiz yasalarda

değişiklik yaparak suçu caydırıcı hale getirebilmek

fakat ne yazık ki şuan verilen cezalar

ne çocukları ne aileleri manevi anlamda rahatlatabilecek

gibi değil. Bunun dışında özellikle

istismar davalarında gözümüzden

kaçan kısım yine çocuklar oluyor” dedi.

8

RÖpoRtaj

Özge Zaim


İlk olarak sizi tanıyabiliriz?

Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu

üyesi ve Çocuk Hakları

İzleme Komisyonu

başkanıyım. 2016 yılından

beri aktif olarak çalıştığım

komisyonumuz şu an da

yaklaşık 70 meslektaşımızla

faaliyet göstermektedir.

Eskişehir Barosu bünyesinde

kurulan Çocuk Hakları

Komisyonu hakkında bilgi

alabilir miyiz?

Daha geniş bir kavram olan

insan hakları kavramı

maalesef toplumun

dezavantajlı ve kırılgan

grubunu oluşturan

çocukların haklarını korumakta

ihtiyacı

karşılamadığından daha

spesifik bir alan olan çocuk

hakları kavramı ortaya

çıkmıştır. Amacımız öncelikle

meslektaşlarımızı bu

konuda bilinçlendirerek

toplumsal ihtiyaçları

karşılamaktır.

Komisyonun kurulma nedeni

nedir?

Biz komisyon olarak

okullara gidip çocuklara,

velilere, öğretmenlere çocuk

hakları konusunda seminerler

düzenliyor. Yine talep

eden okullardaki çocuklarla

atölye çalışmaları yapıyoruz.

Dünya Çocuk Hakları günü

ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik

ve Çocuk Bayramında

özellikle tüm halka

dokunabileceğimiz merkezi

lokasyonlarda etkinlikler

düzenliyor, çocuklarla bir

araya geliyoruz. En son 20

Kasım Dünya Çocuk Hakları

Gününde Eskişehir

Büyükşehir Belediyesi

Çocuk Hakları Birimi

işbirliğiyle Zübeyde Hanım

Kültür Merkezinde

"Karagöz ve Hacivat’la

Çocuk Hakları " gösterimizi

gerçekleştirdik. Şehrimizin

çocuklarına haklarını

Karagöz ve Hacivat ile

anlattık. Yoğun ilgi ve

talep gören oyunumuzun

devamını da planlıyoruz.

Bunun dışında Eskişehir

Barosu olarak Eksi 25

Derneği işbirliğiyle

meslektaşlarımıza yönelik

"Çocuk Odaklı

Yaklaşım Eğitimi" ne

başladık. CMK sistemi

içerisinde görev olan

meslektaşlarımıza çocuk

görevlendirmesi alabilmesi

için bu eğitimi almış olma

zorunluluğu getirme

çalışmaları yapıyoruz. İstiyoruz

ki çocukla temas eden

her meslektaşımız çocukla

iletişimin asgari şartlarını

bilsin, çocuk yargılamasının

usul ve esaslarına hakim

olsun ve bu hassasiyeti

göstersin.

Eskişehir çocuk istismarı

konusunda hangi noktada?

İstismar davalarından sonuç

alınabiliyor mu?

Her ne kadar çocuk suç

oranları diğer illerimize

kıyasla Eskişehir de daha iyi

bir noktada olsa da maalesef

azımsayamayacağımız kadar

da çok. Tek bir çocuğa temas

edebilmek bile çok kıymetli.

Özellikle istismar

davalarında emek ve

çabalarımız kanunun izin

verdiği kadar olabiliyor.

Önceliğimiz yasalarda

değişiklik yaparak suçu

caydırıcı hale getirebilmek

fakat ne yazık ki şuan verilen

cezalar ne çocukları ne

aileleri manevi anlamda rahatlatabilecek

gibi değil.

Bunun dışında özellikle istismar

davalarında

gözümüzden kaçan kısım

yine çocuklar oluyor. Faile

odaklanıyoruz, suça,

cezaya odaklanıyoruz ve

bu esnada çocuğu gözden

kaçırıyoruz. Çocuğun

ihtiyacı olan danışmanlık,

sağlık, eğitim tedbirleri biz

avukatlar talep etmedikçe

mahkemenin resen hareket

etmediği bir konu. Bunun

dışında çocuğun psikolojik

ihtiyaçlarını görüp buna

ilişkin adımlar atabilmek

sadece ailelerin değil

avukatlar olarak bizim de

görevimiz.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Amacımız adalet sistemine

giren çocuğun elinden tutmak

ve sistem içinde o eli hiç

bırakmamak. Önümüzdeki

günlerde de çalışmalarımız ve

projelerimizle yolumuza

devam edeceğiz.

9


Kent, ekonomi ve Gelecek

YaZI

Gürcan BaNGER

Bir kent için her yerel seçim dönemi

köksüz ve mesnetsiz projelerin havada

uçuştuğu bir karnaval haline gelir. Kendilerini

yerel proje bulma ihtiyacında

hisseden adaylar en gün görmedik ‘buluşları’

ile arz-ı endam ederler. Bu durumu

çok da şaşırtıcı bulmamak gerekir

çünkü yerel seçim olmazsa yerelin sorunları

ve çözümleri asla aklımıza gelmez.

Bu arada; eğer kentin kurum ve

kuruluşlarının yöneticileri ortalıkta

görünmeye başladıysa

—örneğin üyelerini hatırlamaya

ve ne denli ‘başarılı’ çalışmalar

yaptıklarını anlatmaya

başlamışlarsa— bundan birtakım

makamlar için seçim zamanının

geldiği sonucunu

çıkarmak yanlış olmaz.

Biz aile sohbetlerinde,

kahvehanede veya yemek

masasında memleket sorunlarını

konuşmaya alışmışız. Yazılı

veya sözlü hitap etme

fırsatı düştüğünde de ele aldığımız

konu memleketten ya

da küresel ahvalden asla

aşağı düşmez. ABD’de neler

olup bittiği, komşu ülkelerin

iç işleri, dev küresel holdinglerin

stratejileri bizi yaşadığımız

kentten, bir parçası

olduğumuz mahalleden ya da

sokağımızın sorunlarından

10

daha fazla ilgilendirir gibidir. Sanırım bu

durum, bildiğimizden daha büyük görünme,

önemli konularla ilgileniyor olma

ve ‘mühim mevzularda nutuk atma’ merakımızdan

kaynaklanıyor.

Yerel seçimde ortalığa saçılan projelere

baktığımızda bunlar arasında genelde

park-bahçe işleri ya da kültür vb.

gibi o yerleşimin ekonomisine doğrudan

katkı yapmayan faaliyetler yer alır. Kentin,

ilçenin ya da beldenin ekonomik gelişimini

dile getiren görüş ya da öneri

fazlaca göremezsiniz. Tarım, hayvancılık,

ticaret veya sanayi gündem konularından

birini oluşturmaz. Bunda adayın

bu konularda bilgisiz ve deneyimsiz olması

yanında politikayı yerel ve bölgesel

bazda ele almış olmamasının etkileri

görülür. Hâlbuki yerel yöneticilik, hangi


düzeyde olursa olsun strateji, planlama,

bütçeleme, program geliştirme vb. gibi

yerele ve bölgesele uyarlanmış pek çok

yetkinlik gerektirir.

Kent Ekonomisi

Strateji, bir amacı gerçekleştirmek

üzere belirlenen bir hareket

tarzıdır. Söz konusu hareket

tarzı var olan araç, kaynak ve

etkinlikleri örgütleyerek belirlenen

amaçları yerine getirmeyi

hedefler. Başarılı bir

strateji için öncelikle ilgilenilen

analiz etmek gerekir. Bu analiz,

sistemin o an içinde bulunduğu

durumun açık bir tasviridir.

Analizin ardından sistemin bulunduğu

durumdan hangi noktaya

götürmek istendiği

belirlenir. Gidilmek istenen

nokta, amacı oluşturur. Bu

amaca ulaşmak için araçlar,

kaynaklar ve örgütlenmiş etkinlikler

gereklidir.

Kent ölçeğinde bir sistemi, mevcut

durumdan bir başka gelişme noktasına

taşımak asla kolay bir görev değildir.

Kaynakların çok kısıtlı ve o denli değerli

olduğu koşullarda doğru hareket tarzını

bulmak daha önem kazanmaktadır.

Böyle bir durumda gelişmeyi engelleyen

nedenleri doğru saptamak, mevcut sorunlu

duruma zincirin zayıf halkasından

saldırmak gereklidir.

Kent Sorunları

Her zaman çözümlerden sayıca çok

daha fazla sorunlara sahibiz. Bu nedenle

Yaşadığımız kentin sorunlarını saymak

pek zor bir uğraş değil: Kent içi trafik ve

ulaşım sorunları, yakında yetersiz olabilecek

altyapı, kentsel gürültü, birlikte iş

yapmanın göstergesi olan sosyal sermaye

eksikliği ve başkaları... Bu sorunların

biraz dikkatlice gözden geçirilmesi, her

sorunun sınırlı sayıda bazı temel taşlarından

oluştuğunu gösterir. Pek çok sorunda

gözlenen temel taşların aynı olduğu da

bir başka gözlemdir. Her sorun içinde söz

konusu temel taşlarının sayı, diziliş ve

oransal ağırlığı değişmektedir. Bir görünür

sorunu oluşturan temel taşların her

birine kaynak sorun adı verilir. Bir kentin

çevre kirliliği, yoğun trafik, kültürel aktivite

eksikliği gibi görünür sorunlarını çözmenin

yolu, bunları oluşturan kaynak

sorunları çözmekten geçmektedir.

Bir kentin çok sayıda kaynak sorununun

çözülmesi, büyük miktarda kaynak,

araç ve etkinliğin örgütlenmesi ve

hareketlendirilmesi anlamına gelir. Ve

böylece bir kez daha iktisadın temel

problemine dönmüş oluruz: Sınırsız ihtiyaçlar,

kısıtlı kaynaklar... Kent ölçeğinde

bir büyük sorunu çözmek için bir stratejiye

–ilişkili stratejiler toplamına– olan

ihtiyacımızın ana dayanağı da budur.

Medya, Ekonomi ve

Kentin Yöneticileri

Gazete, dergi, TV veya radyo kanalı

olmak üzere çeşitli medya organları var.

Bunların her birinin kendine özgü bir

kimliği mevcut… Bazıları güncellik veya

magazin üzerine odaklanırken, kimileri

iş ve ekonomi gibi daha ağırlıklı konular

üzerine odaklanıyor.

Medya organlarında bir kentle ilgili

olarak yer alan haberler ya da söyleşiler,

o medya organının özelliğini açığa

vururken, kendi hangi aktörlerinin hangi

konularla buralarda yer aldığı da o kentin

vizyonunu belli ediyor. Eğer bir kentin

yöneticileri ekonomi ve iş dünyası ile

ilgili bir gazetede yer alıyorlarsa, onların

kentin ekonomisine değer ve önem

verdikleri sonucunu çıkarabiliriz. Onların

kentle ilgili ‘ayaküstü rüya olmayan’

vizyonlarında ekonomi ve iş dünyasının

konuları yer alıyor demektir. Örneğin

ekonomi ve iş dünyası ağırlıklı olan bir

gazetenin sayfalarını karıştırın veya

ekonomi ile iş dünyasını konu alan TV

kanallarını izleyin. Sizin kentinizle

ilgili ‘istatistikleri çarpıtmayan’

haber veya

söyleşilerini görüyor musunuz?

Görmüyorsanız kentinizin

bazı yöneticileri, kentin

ekonomisini ‘pek de umursamıyor’

anlamı çıkmaz mı?

Kentin Vizyonu

Bir kentin vizyonu, o

yerleşimin tüm unsurlarıyla

birlikte ne olmak istediğinin

anlatımıdır. Bir kentte yaşayan

insanlar, gelecekte nasıl

bir ortamda yaşamak istediklerini

hayal edebiliyorlarsa;

o kentin vizyonunun

mevcudiyetinden söz edebiliriz. Kentin

vizyonu, yerel yöneticilerin hayallerindeki

macera arayışları değildir; aksine

halkın katılımı ile üretilmiş ve paylaşılan

bir gelecek tasarımıdır.

Gerek bir kentin vizyonunun oluşturulmasında,

gerekse sonraki planlama,

uygulama ve denetleme süreçlerinde ihtiyaç

olan en önemli unsur bir veri yapısıdır.

Kent hakkında bilgilenmeyi

sağlayacak bir bilgi altyapısı olmadan

kentin mevcut durumu üzerine analiz

yapmak ve gelecek öngörülerinde bulunmak

mümkün olmaz. Kendini bilgi temelinde

yapılandırmayan tekil plan ve

projelerin başarılı olmasını da beklememek

gerekir. Bir projenin kentin geleceğine

hizmet etmesi için öncelikle kendi

hedef ve kaynaklarını, kentin vizyonu

ve gelişim planları içinde bulması ve

uyumlulaştırması şarttır.

Yaşadığımız kentin sağlıklı bir geleceğe

doğru ilerleyip ilerlemediği konusunda

yargılarda bulunmak istersek,

bakmamız gereken bazı kentsel göstergeler

vardır. Örneğin kentin ekonomik ortalama

hızını bilmeliyiz. Yıllık bir eksende

11


kentteki ekonomik sektörlerin gelişim ve

değişimini izlememiz gerekir. Eğer bu izlemeyi

yapamazsak, kentin ekonomisi üzerine

yargılarda bulunmamız, öngörüler

geliştirmemiz ve sürdürülebilirliği olan

planlar yapmamız mümkün olmaz.

Kentin Sosyolojisi ve Ekonomisi

Bir kentin geleceğe doğru gelişimi

izlenirken, mutlaka göz önünde tutulması

gereken bir diğer gösterge grubu,

nüfus ile ilgili olanlardır. Nüfusun yaş ve

cinsiyet dağılımları ile nüfus artışı, doğurganlık

ve göç alma-verme oranlarının

dikkatle izlenmesi gerekir. Bir kentin demografisinin

izlenmemesi, gelecekte ortaya

çıkabilecek pek çok ekonomik,

sosyal, kültürel sorunlarla güvenlik

problemlerinin zamanında gözlenip önlenememesi

anlamına gelir.

Kentin yıllık hâsılası, içeriden ve dışarıdan

sağladığı getiri, kişi başına

düşen ortalama gelir, gelirin katmanlar

arasında dağılımı, gelir adaleti göstergeleri

kent açısından önemli. Yine kentte

yaşayan insanların yönelimlerini, yaşam

tercihlerini, tercihlerdeki farklılaşmanın

sınırlarını ve boyutlarını bilmeyi önemli

buluyorum. Küresel Çağda bir kenti, kapalı

köy ekonomisi olarak düşünemeyiz.

Bu nedenle kentin ekonomiden kültüre

kadar ne denli dışa açık olduğu ve dış

iletişim becerilerinde yetkinliğe sahip

olduğunu da bilmek gerekir.

Küresel Çağ, tercihlerini kentlerden

yana koyuyor. Bu nedenle kentler hızla

değişiyor. Kentleri inceleme, tasarlama,

planlama ve bütçeleme yaklaşımlarımızı

da bu hıza ve değişime uyumlulaştırmamız

gerekiyor. Kentin yöneticileri de

kentin ekonomisini ve iş dünyasını birinci

elden önemsemeliler, kişisel ve kurumsal

vizyonlarına eklemlemeli ve

bakışlarını medyaya yansıtmalılar.

Teknoloji, Kent ve Gelecek

Artık kuşku duyulmayacak derecede

12

netleşmiş küresel yönelimlerden birinin

kentleşme olduğunu söyleyebiliriz. İnsanlar

büyük bir hızla çalışmak, iş kurmak

veya sadece yaşamını sürdürmek

üzere kentlere akıyor. Kentleşme ve

buna eklemlenmiş göç olgusunun öngörülebilir

geleceğin oluşmasında etkili

olacağını görüyoruz.

Anlamak ve açıklamak için yönelimleri

fark etmek, başka etki ve faktörlerden

ayırmak yararlı olur. Ama geleceği

öngörmek için birden fazla yönelimi ilişkilendirmek

ve birlikte yorumlamak gerekebilir.

Diğer yandan yaşadığımız

çağın ve öngörebileceğimiz geleceğin bir

diğer önemli yöneliminin teknoloji olacağını

kavradık. Böyle bir durumda

kentlere bakarken kentleşme olgusunu

teknolojideki gelişme ve yönelimlerle

birlikte düşünmek önümüze yeni sorular

ve açılımlar koyabilir.

Kent ve Teknoloji

Kentleşme olgusunun mega kentlere

doğru ilerlediğini izliyoruz. Dünyanın

pek çok bölgesinde mega kent örneklerini

görmeye başladık. Bir sistemin

mega ölçekte büyümesi onunla ilgili sorunların

da farklı ve daha büyük bir ölçeğe

taşınması anlamına geliyor.

Örneğin pek çok örnekle birlikte küçükten

büyüğe doğru evrimleşmiş mega

kentlerdeki iyileştirme, geliştirme, onarım

ve bakım hizmetlerinin onu yeniden

yapmaktan çok daha maliyetli olduğunu

öğreniyoruz. Acaba bu tür sorunların çözümü

için teknoloji bize yardımcı olabilir

mi? Yoksa farklı yaklaşımlar mı

geliştirilmeli?

Bilişim teknolojisi temelli çözümlerin

kentli vatandaşların yaşam kalitesini

ekonomik verimliliğini artıracağını düşünüyoruz.

Böylece kaynakların kişi başı

tüketimi azalırken yaşam çevresindeki

bozulmanın düşürülebileceği öngörülüyor.

Bu beklentinin gerçekleşeceğine

inanabiliriz ama –ivmelenmiş tüketim

yönelimi ile– sürdürülebilirliği konusunda

çok emin olmak mümkün değil.

Aklımıza şöyle bir soru geliyor. Mevcut

ve aşırı sıkışmış (yoğunlaşmış) kentleri

iyileştirmeye çalışmak yerine imarı

daha baştan tasarlanmış yeni kentler mi

üretmeliyiz? Böyle bir tasarım anlayışı

ile yeni teknolojik olanakları o kentte

yaşayacak insanların yararlanmasına

adil olarak sunabilir miyiz? Kendime

böyle bir soru sorduğumda hemen ardından

zihnimde “Mevcut ama iyileştirilmesi,

onarılması ve sürdürülmesi

açısından ‘artık imkânsızlık noktasına

varmış’ kentsel yerleşimleri ne yaparız?”

beliriyor. Bazı fütürist filmlerde izlediğimiz

gibi –yoksulların ve toplumdan

dışlanmışların yaşamaya çalışacağı– bu

kentleri, çevreleri çok yüksek ve kalın

duvarlarla çevrilmiş girilemeyen ve çıkılamayan

lanetlenmiş gettolar haline mi

getireceğiz?

Çizdiğim muhtemel karanlık resmi

netleştireyim. Geleceğin kentleşme anlayışı,

bizi bugüne getiren bakış açılarından

farklı olmak zorunda… Birden fazla

yönelimi karmaşık bir değerlendirme ve

planlama anlayışı ile ele almak zorundayız.

Geleceği doğru biçimde öngörmezsek

kentler geleceği kaybetmemizin ‘en

mükemmel’ araçlarından biri olacaktır.

Küreselleşme ile birlikte tarihin tercihini

vazgeçilmez biçimde kentlerden

yana oluşturduğunu daha iyi gözledik.

Çoğu zaman mega kentleşmeyi insanlığın

ilerlemesi olarak algılayıp alkış tuttuk.

Ama gelecek öngörülerimiz bize

gösteriyor ki, uygarlığın attığı her adım

bir yandan yeni fırsatlar ve imkânlar getirirken

aynı anda yeni riskler ve tehditler

de içeriyor. Yakın zamana kadar

alkışladığımız kentleşme olgusunun önümüzdeki

geleceğin en ciddi sorun kaynaklarından

biri haline dönüşebileceğini

ivedilikle kavramamız ve öncelikle bakış

açısı değişikliğine gitmemiz gerekiyor.


eskişehir’de

kişi başına düşen

GsyH rakamı

65,188 Tl oldu

TÜİK’in yaptığı araştırmaya göre

Eskişehir’in ülke büyümesine

katkısı yüzde 0,02 olarak

gerçekleşti. Eskişehir’in hem

GSYM’de hem de ülke büyümesindeki

katkısı artmış oldu.

TÜİK 2020 yılına ait il bazında Gayrisafi Yurt

içi hasıla rakamlarını açıkladı.

Açıklanan il bazında kişi başına gayrisafi yurt

içi hasıla rakamlarına göre ESKİŞEHİR’de kişi başına

GSYH rakamı 65.188 TL oldu. Bu rakam 2019

yılında 55.666, 2018 yılında ise 49.363 TL olarak

gerçekleşmişti. Buna göre Eskişehir’de kişi başı

GSYH rakamı önceki 2 yıla göre artış gösterdi.

Öte yandan…

İllerin Türkiye GSYH büyümesine katkısı da

açıklandı.

Buna göre ESKİŞEHİR’in ülke büyümesine olan

katkısı 0.02 olarak gerçekleşti…

Bu rakam 2019’da 0.00, 2018’de ise 0.03

olmuştu.

İl düzeyinde cari fiyatlarla GSYH

hesaplamalarına göre; 2020 yılında İstanbul 1 trilyon

517 milyar 324 milyon TL ile en yüksek GSY-

H'ye ulaştı ve toplam GSYH'den %30,1 pay aldı.

İstanbul'u, 482 milyar 589 milyon TL ve %9,6 pay

ile Ankara, 306 milyar 713 milyon TL ve %6,1 pay

ile İzmir izledi. İl düzeyinde GSYH hesaplarında son

üç sırada 5 milyar 65 milyon TL ile Tunceli, 4 milyar

487 milyon TL ile Ardahan ve 3 milyar 191 milyon

TL ile Bayburt yer aldı.

GSYH'den en yüksek payı alan ilk beş il, 2020

yılında toplam GSYH'nin %53,5'ini oluşturdu.

İstanbul, kişi başına GSYH'de 2020 yılında 97

bin 950 TL ile ilk sırada yer aldı

Kişi başına GSYH'de 2020 yılında, İstanbul 97

bin 950 TL ile ilk sırada yer aldı. İstanbul'u, 96 bin

745 TL ile Kocaeli ve 85 bin 396 TL ile Ankara

izledi. İl düzeyinde kişi başına GSYH

hesaplamalarında, 22 bin 104 TL ile Van, 21 bin

357 TL ile Ağrı ve 20 bin 421 TL ile Şanlıurfa son

üç sırada yer aldı.

Kişi başına GSYH, 2020 yılında on dört il için

Türkiye ortalamasının üzerinde gerçekleşti.

13


9. Bölge Eskişehir - Bilecik Eczacı

Odası Başkanı Metin Kamış

“İlaç yokluğunun sorumlusu

9. Bölge Eskişehir-

Bilecik Eczacı Oda

Başkanı Metin Kamış,

İstikbal Dergi’nin

Aralık sayısına konuk

oldu.

Samimiyetle

sorularımıza yanıt veren

Başkan Metin Kamış,

eczacılık mesleğinin

sorunlarını anlattı.

Eczacıların pandemi

sürecini nasıl geçirdiğini

anlatan Kamış, ilaç

yokluğu yaşanmasında

eczacıların sorumlu

tutulmasına da sitem

etti.

Kamış, “Üzülerek görüyoruz

ki ilaç yoklarının

sebebini eczacı gibi

göstermek isteyen bir

kesim var. Kimse

kusura bakmasın ama

hasta veya hasta

yakını ile muhatap

olan biz eczacılarız”

dedi.

14

Eczacılar değildir”

Meslek örgütünüz hakkında bilgi alabilir

miyiz? Sendikalardan farkı nedir?

Türk Eczacıları Birliği 1956 yılında kurulmuş

bir meslek örgütüdür. 54 Eczacı Odası’nın

oluşturduğu yapı kamu niteliği taşıyan bir

meslek örgütüdür. Meslek Örgütü olmasının

sendikalardan farkı üyelerinin haklarını

korumasının yanı sıra kamu yararını da

gözetmesidir. Bu sebeple geçen sene meslek

örgütlerinin pasifize edilmesi

düşünüldüğünde bunun üzerinde çok durduk.

Bizler sadece meslektaşlarımızın

haklarını korumuyoruz. Hasta ve

vatandaşlarımızın da haklarını gözetiyoruz.

Eczacılar pandemi sürecinin nasıl

geçirdi?

Biz eczacılar özellikle son iki senedir pandemi

sebebiyle çok yorulduk. Resmi kayıtlara

göre Türkiye’de ki ilk vefat eden kişi bir

meslektaşımızdı. Kapanma günlerinde bile

vatandaşlarımızın 7/24 ilaca ulaşımını sağlamak

adına hep hizmet verdik. Sadece toplum

eczaneleri değil kamu ve özel hastanelerindeki

meslektaşlarımız canla başla çalıştılar. Bu

süreçte Eczacı Odası olarak meslektaşlarımızın

beklentilerini sağlamaya çalıştık. Sağlamaya

çalıştık diyorum çünkü biz de bilmediğimiz bir

virüsle mücadele ediyorduk. Özellikle salgının

başında maske tedarikindeki sıkıntılarda devletimizin

vatandaşlara ücretsiz ulaştırmaya

çalıştığı maskeleri bizler dağıttık. İşte bu örnek

bile meslek örgütümüzün ne kadar değerli

olduğunu gösteriyor. "Hayatımı İnsan Sağlığına

Adayacağım" diye başlayan bir yemin olan

meslek grubunun ne kadar değerli olduğunu siz-


lerin takdirine bırakıyorum. Bu süreçte çok

fazla meslektaşımızı ve çalışan

arkadaşlarımızı kaybettik. Lakin aşının

bulunması ile korkularımızda toplum olarak

azaldı.

Oda olarak hedefleriniz nelerdir?

27000’ i serbest eczacı olmak üzere 30000

üyesi ile Türkiye'nin en güçlü meslek örgütlerinden

biri olan TEB biz eczacılar adına SGK

ile belirli sürelerde protokol imzalar.

Vatandaşlarımızda bu protokole istinaden

anlaşmalı eczanelerden ilaçlarını temin ederler.

Biz Eskişehir Eczacı Odası olarak 400'ün

üzerinde eczacımız ve 780 üyemizle

vatandaşlarımıza hizmet vermekteyiz.

Meslektaşlarımızın kurumlarla yaşadıkları

sıkıntıları çözmek için sürekli özel ya da

kamu kurumlarıyla görüşmeler yapıyoruz.

Meslektaşlarımıza ve personellerimize özel

indirimler sağlamak için firmalarla

görüşmeler yapıyoruz. Vatandaşlarımızın

eczanelerden beklentilerini dile getirmeleri

halinde yapılabileceklerini yapıyoruz.

Eczacıların yaşadığı en büyük sıkıntılar

nelerdir?

Son bir aydır maalesef ilaçta ciddi sıkıntı

yaşamaktayız. Ağırlıklı olarak antibiyotik ve

antigribal şurup ve tablet formundaki

ilaçlarımız piyasada bulunmamaktadır. Kronik

rahatsızlıklarda kullanılan ilaçların bir

kısmı da şu anda piyasada yoktur. Bunun ana

sebebi ilaç fiyat kararnamesindeki euro kurunun

4,57 TL ile sabitlenmiş olması. Şu anki

gerçek kur hepimizin de bildiği gibi 15 TL

civarında. İthal ilaçların bulunamamasının

asıl nedeni bu, yerli ilaçlarda ise etken madde

maliyetlerinin artmış olması sebeplerin

başında geliyor. Eskiden bir konteynır etken

maddeyi 2 bin dolara temin ederken şimdi 20

bin dolara temin eden firmalar var.

İlaç yokluğunun yaşanmasında

eczacıları sorumlu tutanlar oluyor mu?

Üzülerek görüyoruz ki ilaç yoklarının sebebini

eczacı gibi göstermek isteyen bir kesim

var. Kimse kusura bakmasın ama hasta veya

hasta yakını ile muhatap olan biz eczacılarız.

Birincisi ettiğimiz yemin gereği, ikincisi de

vicdani olarak rafımızda bir ilaç varsa ona

yok diyemeyiz. "Kişi kendinden bilir işi” diye

boşuna dememişler. Hedef olarak eczacıyı

göstermeye çalışanların kafası bu işlere

çalışıyor demek ki. Biz eczacılar pandeminin

başından beri en ön safta yer alan bir meslek

örgütüyüz. Bu salgında birçok meslektaşımızı

ve çalışma arkadaşlarımızı kaybettik.

Hayatını insan sağlığını korumak için ortaya

koyan bir mesleğe bu ithamlar kesinlikle

kabul edilemez. Çok iyi biliyorum ki

meslektaşlarım eczanesine gelen hastanın

reçetesindeki ilaçları temin etmek için canla

başla mücadele ediyorlar.

Peki, bu sıkıntı nasıl çözülür?

Bu sıkıntının çözülmesi için yapılması

gereken ilaç fiyat kararnamesinin acilen güncellenmesidir.

Bu şartlarda vatandaşımızın

ilaca ulaşımında önümüzdeki aylarda daha

fazla sıkıntı yaşama ihtimalimiz yüksektir.

Bilinçsiz kullanım sonucu sağlık

sorunlarına sebep olan takviye ilaçlar

hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu tarz

takviye ilaçlarının internet veya market

gibi yerlerden alınması risk oluşturmaz

mı?

Aslında bu mevsimlerde yoğunlaşan

bağışıklık sistemi güçlendirici ve vitaminlere

yönelim Covid-19 salgını sebebiyle 2 yıldır

en üst seviyede seyrediyor. Yine de mevsim

geçişlerinin yaşandığı şu günlerde

vatandaşlarımızdan yoğun ilgi görmekte. Bu

ürünlerden özellikle C vitamini içeren ürünler

vücudumuzun bağışıklık sistemini

güçlendirmekte ve enfeksiyonlara karşı

korumaktadır. Özellikle gelişim çağında olan

çocuklarımızın okulların da yüz yüze eğitime

geçmesi sebebiyle bağışıklık sistemlerini

güçlü tutmaları gerekmektedir. Yine yoğun iş

temposu veya sınav stresiyle mücadele eden

gençlerimizin de bu süreçte bağışıklıklarını

korumaları gerekmektedir. Bu ürünlerin de

doğru adresi eczanelerdir. İnternet üzerinden

veya marketlerden aldığınız ürünlerin sahte

olma ihtimalinin yanında saklama koşulları

uygun olmadığında bağışıklık sistemimizi

güçlendirelim derken sağlığınızdan da olabilirsiniz.

Vitamin ve mineral desteğinizi

eczacınızın danışmanlığında ve eczaneden

temin etmeniz büyük önem arz etmektedir.

Her şeyde olduğu gibi bu ürünleri de yanlış

dozda alımınız sağlığınızın bozulmasına yol

açabilir.

15


2020 Yılı tam anlamıyla kâbus yılı

oldu.

Çin’de patlak veren bir salgın, dünyanın

her köşesine yayıldı.

Ülkemize de 2020 başında giriş

yapan virüs, hepimizi evlere kapadı.

Günlerce, haftalarca evlerimizden

çıkamadık.

Günlük yaşam alt üst oldu.

Adeta neye uğradığımızı şaşırdık…

H H H

Sadece pandemi mi?

Dünya öylesine bir felaketler zincirine

maruz kaldı ki;

“Acı yaşamayan ülke kalmadı”

Seller, yangınlar, depremler, dev kazalar…

Hepsi peşi sıra geldi.

H H H

YAPAY ÇAĞA

HAZIR MIYIZ?

Ülkemiz de maalesef bu felaketlerden

nasibini aldı.

Elazığ ve İzmir’de iki büyük depremde

pek çok vatandaşımızı yitirdik.

Sellerde, düşen çığlarda, kazalarda

yurttaşlarımızı kaybettik.

Savaş devam ederken, İdlib’de atılan

bomba ile 34 askerimizi şehit verdik.

aydogansedat@hotmail.com

360’dan fazla kadınımızı yine erkek

şiddetine kurban ettik.

H H H

“Git artık 2020” dedirten günleri geride

bıraktık.

Nihayet o felaketler yılını arkamızda

bıraktık.

Tüm dualarımız bir daha aynı acıların

yaşanmamasından yana oldu.

Ve geldi 2021…

Zaman zaman yüreğimizi yakan gelişmeler

olsa da;

2021’in en önemli etkisi ekonomiden

yana oldu.

Tüm dünya bir krizle adeta çalkalandı.

Gelişmiş ülkelerin bile enflasyonları

katlandı.

Maalesef ki bizim ülkemiz, bu krizden

çok daha fazla etkilendi.

Paramız her geçen gün değer kaybetti.

Kurlar tutulamayacak kadar fırladı

gitti.

Her geçen gün fakirleştik.

Market raflarındaki fiyatlar cebimizi

delip geçer oldu.

Artık sosyal hayatı değil, tamamen

karnımızı doyurmaya odaklı yaşamaya

başladık.

Ve her krizde olduğu gibi;

“Fakirimiz daha fakir, zenginimiz

daha da zengin oldu.”

H H H

Kısacası;

2021’de, 2020 kadar olmasa bile, hepimizi

zorlayan gelişmeler ile geride

kaldı.

Ve artık 2022 Yılına giriyoruz.

Pandemi ve felaketlerle geçen 2020;

Krizlerle geride kalan 2021’in ardından;

2022’ye hazırız…

Yeni yılın gündemi ne olacak bilemiyoruz.

Pek çok fütüristin çeşitli tahminleri

var.

Bunlara göre, Artık dijital çağa tamamen

devşirileceğimiz dönemin başlangıcı

olarak görülen 2022’de daha çok

yapay gelişmelerle karşılaşacağımızı sanıyoruz…

Yapay zeka, yapay gıda, yapay bitkiler,

yapay tarım ve diğerleri…

Anlayacağınız;

“Şu kriz de bitsin de eski normale

dönelim” diyeceğimiz günler artık yok.

Yepyeni bir dünya, yepyeni bir yaşam

modeli var…

Hoş geldin 2022…

Emine Girgin

2022’ YE MESAJLAR

eminagirgin@hotmail.com

“Koca bir sene geçti,

neler oldu neler!”

Demek geldi içimden.

Aşkı Memnu’ yu

izleyenler Bihter’in bu

repliğini çok iyi bilir.

Sahiden neler oldu neler..

İyisiyle kötüsüyle koskoca bir yılı geride

bırakıyoruz ve kucak açıyoruz 2022’ye.

Yıldan bir beklentim yok tabi, tek beklentim

kendimden.

Daha mantıklı düşündüğüm, daha güçlü

olduğum, sevmekten korkmadığım,

sevilmeye de yakıştığım bir yılım olsun.

Bu sene hayatımda hiç “keşkem” olmasın.

Daima iyi ki diyebileceğim bir seneye “merhaba”

demek istiyorum.

İyi seneler!

16

DR.BİRTÜRK ÖZKAVAK

(SES ŞUBE BAŞKANI)

2021 yılı maalesef çok yıkıcı geçti. Bir

taraftan Pandemi ve onun getirdiği ölümler

kalıcı sekeller bizi çok üzdü. Yine bu

yetmezmiş patronlardan yana yürütülen

ekonomik politikalar ile zamlar Türk

lirasının değer kaybetmesi doların yükselmesi

derken milyonlarca yurttaşımızın

her gün fakirleştiği, özgürlüklerimizin bir

bir elimizden alındığı yıl geçirdik geçiriyoruz.2022

yılında bütün bu zorlukların

yıkımların baskıların sağlık sorunlarının

olmamasını diliyoruz. “Güzel yıllar gelmez

bize,biz güzel yıllara yürümedikçe” diyerek

tüm Eskişehir halkının, sağlık ve sosyal

hizmet emekçilerinin, çok değerli basın

mensuplarının yeni yılını kutlarız.

ALAATTİN ÇOBAN ( SARAR GRUP

PROTOKOL MÜDÜRÜ)

Herkese nice sağlıklı huzurlu, mutlu ve

başarılı bir yıl diliyorum. İyi seneler!

YAŞAR ABACI- İLHAN YALÇIN

( KANAL 26 KURUCU ORTAKLARI)

Yaşadığımız tüm olumsuzlukların tersine,

yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize önce

sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini diliyoruz.

İyi ve güzel şeylerin olacağı yüzlerin

hep güleceği bir yıl umuduyla.. Mutlu

seneler!

BAHAR BİLEN

( LOKANTACILAR ODASI BAŞKANI)

Nerede yaşam varsa orada umut da vardır.

Yeni yıl başta ülkemize, tüm dünyaya,


Direk isim vermem meşhur ya

benim…

Olayları anlatırken…

Yine “taviz” vermeyeceğim bu

huyumdan…

Gülizar bu ara beni “Yasak

Elma” dizisindeki Yıldız’a benzetiyor.

Yaşam şeklin, tavırların, hareketlerin

ile aynı Yıldızsın diyor.

Hatta geçenlerde “Bir zengin değilsin”

dedi.

İlk etaplarda anlam vermiyordum

Gülizar’a, şimdi haklı da bulmaya başladım.

Neden mi?

Ağlanacak halime gülüyorum,

dalga geçiyorum ya ben, büyük ihtimal

ondan böyle bir benzetme yaptı.

Başka kişilere bana söylenenler söylense

büyük ihtimal tepkileri sert

olurdu, ben dalgaya alıyorum artık.

“Ağlanacak halime” derken de kastım

trajedi değil, başka kişilerin bam

teli olan konuları benim artık ti’ye

almam.

Hayatı ti’ye almaya başladığım

günden beri yüklerimden arındığımı,

hafiflediğimi hissettim.

Yıldızla kurduğu benzerlikte bundan

olsa gerek Gülizar’ın…

Mesela Yıldız’ın kullandığı bir

ifade var dizide: “Ben olaylara karışmıyorum,

olaylar bana karışıyor gibi oluyor.”

YILDIZ MI?

ÖZGE Mİ?

Özge Zaim

ozgezaim1@gmail.com

Vallahi bende de öyle.

Ben bir şey yapmıyorum, tamam

çok da masum yapmayayım kendimi, az

bir şey yapıyorum ama başkaları benden

daha çok şey yapmasına rağmen olayların

göbeğinde ben kendimi buluyorum.

Hatta hakkımda açılan suç duyurularını

bile espri konusu yapar oldum.

“Boş zamanlarımda ifade vermeye

gidiyorum” diyorum.

Kahkaha atıyorlar.

Eskişehir basınını da dilime doladım.

Gazetecilerin birbiriyle kurduğu

ilişkilere anlam veremediğim için, bir

gün kötü olanı ertesi günü has kanka

görünce, “Yasak elma dizisi gibi olduk.

Saflar sürekli değişiyor” diyorum.

Buna da kahkaha atıyorlar.

Geçen bir meslektaşım öğrenci bir

kızı başından savmak için bana gönderdi,

ben de kıramadım, kızla ilgileniyorum

bir yandan da söyleniyorum

ama…

İşin kötü yanı ilgili meslektaşımın

yanımda olduğunu unutmuşum…

“Bu da başından savmak için bana

gönderdi, sen ilgilen” diyor demişim,

sonra bana bakışlarını fark edince, “Ayy

pardon o sendin değil mi?” diye ani

tepki verince gerginlik dağılıyor, gülmeye

başlıyoruz.

Ani tepkilerim dikkatini çekiyor

Gülizar’ın…

Benzerlik bundan kaynaklı…

He, ben bu örnekleri neden anlatıyorum

dersiniz?

Üzerine çok anlam yüklediğimiz

konuları basite indirgediğimiz zaman

aslında ne kadar ”hafif ” olduğunu ispatlamak

için…

Hayatı “espriye” vurduğumuz

zaman insanların yaklaşımlarının dahi

değiştiğini göstermek için…

Kendinle dalga geçmenin çok

büyük bir özgüven gösterisi olduğunu

hatırlatmak için…

Kolay değildir aslında insanın

kendi kendini eleştirebilmesi…

Hele ki kendi kendini dalgaya alabilmesi

hiç kolay değildir.

Bunu başarabildiğin an yüklerinin

bir kısmından nasıl da kurtulduğunu

öğretmek için de anlatıyorum.

He bu arada çok da haksızlık etmeyin

esprilerime, şakalarıma…

Anlayana “ince” mesajım mutlaka

vardır.

Ama diyorum ya “anlayana…”

“İnce” insanlara…

sağlık, mutluluk, başarı

ve bol kazanç getirmesini

dilerim. Neşe

dolu yıllar!

MURAT TAŞKIN

( İSTİKBAL GAZETESİ

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ)

Hak ettiğimiz hayatı

hak ettiğimiz şekilde

yaşamaya

başlayacağımız ilk yıl

olsun yeni yıl! 2022

güzelliklerle gelsin.

Mutlu yıllar.

ÖZGE ZAİM ( İSTİKBAL

GAZETESİ MUHABİRİ )

2022 yılına gelmeden

önce yasadığım bütün

yıllarıma teşekkür ediyorum.

Yaşanılan,

yaşanılamayan, ertelenen… 2022 yılından

mesajım aslında “beni” , “bizi”

unutmaması… Unutmaz elbet biliyorum

ama biraz daha kıyak geçmez mi ki diye

sorgulamadan edemiyorum. En büyük

beklentin ne diyecek olursanız ise yanıtım

direk “huzur” olurdu. Kendim için değil

herkes için… Huzurun yüze yerleştiğini izlemek

muhteşem bir his… Kokusu yürek

açıyor. Sonra “aşk”… Öyle bildiğimiz

aşklardan değil bu… O saf duygunun “cinsiyetçi

lik” altında ezilmesi üzüyor beni,

aşkı gerçek yerine koymak istiyorum bu

yıl… Görün bak “tüm

kalplere yerleştiği an”

nasıl çözülecek çoğu

sorun… Son olarak

“gülümseyiş̧” yayılsın

her zerreye… Gülümsemek

iyileştirir. İnanın.

Bu üç̧ unsuru yabana

atmayın… Ah, bir

yayılsa… Neler değişir

yaşamda? Yenilenin bu

yıl, gülümseyin, sevin,

âşık olun,

vazgeçmeyin… Yeniden

başlayın, yeniden

doğun. 2022’de…

FATİH YILDIRIM

(REKLAM FİLMİ

YÖNETMENİ)

Filmlerin insanlara

tıpkı otomobiller, mobilyalar

ya da yollar gibi yararlı olmasını isterim.

Nerede hata yaptık biliyor musunuz?

Yönetmeni olduğumuz hayallerimize,

figüran olmayacak insanları başrol

yaptığımızda! Yeni yılda istediğinize rol,

istemediğinize yol verin.

17


Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve Sanatkarlar Oda Başkanı Cafer Adıgüzel ile

yaklaşan kongre ve yeniden adaylık sürecini konuştuk

”Meslektaşlarıma hizmet

etmeyi çok seviyorum”

Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve Sanatkârlar Odası

Başkanı Cafer Adıgüzel İstikbal Dergi’nin konuğu oldu.

Dernek binasında bir araya geldiğimiz Cafer Adıgüzel

ile Esnaf Odaları kongre sürecini konuştuk.

Samimi bir havada gerçekleşen söyleşide Adıgüzel,

2022 yılında başlayacak oda seçimlerinde aday olup

olmayacağını da açıkladı.

Birinci gurup, ikinci gurup, üçüncü gurup diye

adlandırılan fen adamları yetki ve sorumluluklar

yönetmeliği olduğunu kaydeden Adıgüzel,

“Yetkilerimiz olmasına rağmen bakanlık tarafından

engelleniyoruz. Bakanlığı’na 3 tane ayrı ayrı dava

açtım. Bu davaların Türkiye genelinde 850.000 fen

adamının haklarını ve hukukunu kazanmak için yine

adayım” ifadelerini kullandı.

Evlerinde elektrik sorunu yaşayan

kişilerin birçoğu yetkisi olmayan, ancak

elektrik işlerinden anladığını iddia eden

kişilerden destek alıyor. Bu kişilere

uyarılarınız ne olur?

Eskişehir halkının evinde iş yerinde müteahhitler

işini yaptıracak kişilerin öncelikle

Eskişehir Elektrikçiler Odası’na üyesi olup

olmadıklarını, ustalık belgesine sahip olup

olmadığını sormalarını istiyorum. Eğer ki o

kişi bizim kayıtlı üyemiz ise yapmış olduğu

işte eğil bir ustadır. Bu kişi oda üyesi

olduğunu söylüyor ise odamızın üyelerimiz

için verdiğimiz kimlik kartı vardır. Bu kimlik

kartında o kişinin oda üyesi olduğunu

doğrular. Bizim meslekte, 1. Gurup: 50 kW

proje çizim yetkisine sahip 1500 kW iş yapmaya

ve işletme bakımı yapmaya yetkilidir.

2. Gurup: 30 kW proje çizim yetkisine sahip

1250 kW iş yapmaya ve işletme bakımı yapmaya

yetkilidir. 3. Gurup 16 kW proje çizim

yetkisine sahip 750 kW iş yapmaya ve

işletme bakımı yapmaya yetkilidir. Bizler bu

belgeleri milli eğitim bakanlığından almış

olduğumuz eğitimlere göre gruplandırdık.

Birinci gurup dört yıllık yüksekokul okuyanlar,

ikinci gurup iki yıllık okul okuyanlar,

üçüncü gurup meslek lisesi ve 3308 sayılı

mesleki eğitim okullarını yani eski adıyla

çıraklık eğitim okullarından eğitim alan ve

sınavlarda başarılı olan kişilerdir. Elektrik

işlerini mutlaka oda üyelerimize yaptırın.

Bizim haricimizde hiçbir mesleğin yapmış

olduğumuz işlerde sorumluluğu yoktur.

18

Bizim her yapmış olduğumuz işte 5 yıl

sorumluluğumuz var. Onun için diyorum ki,

Eskişehir halkına kamu oyuna bir kere daha

söylüyorum işlerinizi mutlaka ve mutlaka

Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve Sanatkarlar

Odası üyelerine yaptırın. Eğer bizim üyemiz

yaptığı işten dolayı o kişi can ve mal

güvenliği zarar verirse bizim odamızda ve

valiliğimize bağlı tüketici hakem heyetine

şikayetçi olursa bilir kişinin raporuna göre

zararının tamamına tanzim edebilir. Eğer işi

yapan kişi oda üyemiz değilse şikayet olacak

hiçbir merci bulamaz ve hiçbir hak talep

edemez.

Pandemi döneminde üyeleriniz nasıl etkilendi?

Geçen zamanda işlerinde düzelme

oldu mu?

Pandemi döneminden en az etkilenen bizim

meslek dalımız oldu. İşyerlerimiz kapalıydı

fakat inşaat sektöründe çalışma izni alarak,

çalışmalarımız devam ei. Yasaklar

kalktıktan sonra da işlerimiz eski haline

döndü. Şu anda bütün üyelerimizin işleri

normale döndü. Tek bir sıkıntımız var elektrik

tesisatında çalışacak eleman

bulamıyoruz. Eskisi gibi eleman yetişmiyor.

On yıl sonra bizler işimizi yaptıracak,

çalıştıracak eleman bulamayacağız. Ben

şehrimizde en üst sırada olan birisiyim. Ben

bu mesleğe 1972 yılında eylül ayında

başladım ortaokulu bitirdim. Çırak olarak

mesleğe başlamadım. Aynı zamanda meslek

lisesi okudum ve bitirdim. Şuanda bizim gibi

bir nesil yok ne yazık ki. Bizim en büyük

sıkıntımız eleman yetişmemesi. Mal ve can

güvenliğinin sizin sorumluluğunuzda

olduğunu unutmayın. Yine yeni binalara

taşınan kişilerin de elektrik sorunları

yaşadığını duyuyoruz.

Yeni binalardaki sorun nereden

kaynaklanıyor?

Yeni binalara vatandaşlarımız yapı kullanma

izin belgesi almadan taşınıyor ve o binada

şantiye elektriği ile yaşamaya başlıyor.

Şantiye elektriğinin temeli; seyyar, geçici

demektir. Evlerimizde iş yerlerimizde ve

inşaatlarımızda kullanmış olduğumuz elektrik

dalgalı akımdır. Şantiye elektriği

verilmiş bir binada şantiyede çalışma

esnasında doğabilecek birçok hasar meydana

gelebilir. Bu gelen hasarları şikâyet

olarak Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.’ye

ve tüketici hakem heyeti bildirirseniz bir

Hak talep edemezsiniz çünkü İmar Kanunun

3194 sayılı ve 38. maddesinde açıkça

belirmiştir. Yapı kullanma izin belgesi olmayan

binalarda elektrik ve su bağlanamaz

şeklinde açıkça ifade edilmektedir. Onun

için yapımcı müteahhit firmalara sesleniyorum.

İskân raporunuzu kısa sürede alın. Yapı

kullanma izin belgesi alınmamış binalara

müşterilerinizi oturma izni vermeyin o binada

doğabilecek mal ve can güvenliği sizin

sorumluluğunuzda olduğunu unutmayın.

Yapı kullanma izni olan binalarda ki elektrikli

el ve ev aletlerinizde arızalarda Osmangazi


elektrik tarandan oluşan tüm maddi

zarlarınız ödüyor. Servisin ve bilirkişinin

raporu ve servisin faturası olmak

şartıyla. 850.000 fen adamının haklarını

ve hukukunu kazanmak için yine adayım.

2022 yılı itibariyle oda seçimleri

başlıyor biliyorsunuz, aday mısınız ve

projeleriniz nelerdir?

Evet, sizin de bildiğiniz gibi odalar 2

Ocak2022 -31 Mart 2022 sonuna kadar

yasal olarak seçim yapmak zorunda.

Bizde bu aylar içerisinde yapacağız. Evet

Eskişehir Elektrikçiler Esnaf ve

Sanatkarlar Odası Başkanlığı’na da

adayım. Bugüne kadar yaptıklarım

yapacaklarımın teminatıdır. Ayrıca

Eskişehir Elektrikçiler Odası olarak Enerji

ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı’nda

mesleğimizin sorunları ile mücadele

eim. Bizler meslek gurubu olarak

unvanımızı fen adamları olarak

adlandırıldık. En başta sıralamış

olduğum, birinci gurup, ikinci gurup,

üçüncü gurup diye adlandırmış

olduğumuz fen adamları yetki ve sorumluluklar

yönetmeliğimiz var. Yetkilerimiz

olmasına rağmen bakanlık tarandan engelleniyoruz.

Yıllardan beri mücadele etmemize

rağmen haklı olmamıza rağmen,

bu mücadelede başarılı olamadım.

Bakanlık yetkililerine ben yargıya gidiyorum

siz benim haklı olduğumu bildiğiniz

halde bunu kabul etmiyorsunuz dedim ve

Eskişehir Elektrikçiler Odası olarak Enerji ve

Tabi kaynaklar Bakanlığı’na 3 tane ayrı ayrı

dava açtım. Bu davaların Türkiye genelinde

850.000 fen adamının haklarını ve hukukunu

kazanmak için yine adayım.

Meslektaşlarımız için hizmet etmeyi

çok seviyorum.

Son olarak ne söylemek istersiniz?

Öncelikle üyelerimiz ve

meslektaşlarımız hizmet etmeyi çok

seviyorum benim için halka hizmet

etmek hakka hizmet etmektir. Türkiye

genelinde 97 adet meslek adamı var,

diğer illerde çok sevilen bir oda

başkanıyım çünkü yıllardan beri

edinmiş olduğum tecrübelerimi birikimi

ve bilgilerimi onlarla paylaşıyorum, onlara

da destek oluyorum. Ayrıca Türkiye

genelinde 21 adet bizim Osmangazi

Elektrik Dağıtım A.Ş gibi lisanslı

dağıtım şirketi var. Bu şirketlerin

tamamı kanun ve yönetmelikler, bizlerden

yapmış olduğumuz işleri yönetmeliklere

göre istemektedirler bizler

özelleşmeden önce işleri bildiğimiz gibi

yapıyorduk. Lisanslı dağıtım şirketi

işlerimiz kanun ve yönetmeliklere göre

istemeye başlayınca bizler biraz sıkıntı

yaşadık ama şuanda başlardaki gibi

sıkıntılarımız kalmadı her şey yolunda

gidiyor. Bilindiği gibi pandemi nedeniyle

hasta sayımız, vefat eden

sayımız artmaya başladı. Ben sizlerin

aracılığı ile Eskişehir halkına aşı

olmayanları aşı olmaya davet ediyorum.

Maske mesafe hijyeni

bırakmayalım. Yaşamak güzel, hayat sizlerle

sağlıklı olunca güzel diyorum. En güzel günler

hep beraber olsun.

19


Kısa film Yönetmeni Sezgin Sönmez ile kısa film üzerine konuştuk.

“Kısa filmin adı kısa. Hayata

geçmesi yıllar alıyor”

20

Gece saatleri…

Elimde telefon, gönderilen linki tıklıyorum.

“Saklantı” filmi açılıyor.

20 dakika…

Bir annenin oğluna yaptığı istismarı konu alıyor

film…

Hüzünlü…

İzlerken boğazın düğümlendiği türden…

Bir hikayeyi 20 dakikaya sığdırabilmek bana göre

işin püf noktası…

Sığdırıyor da…

Mesaj veriliyor.

Film hikayesiyle, kurgusuyla, oyuncusuyla profesyonel

bir çekim…

Bu profesyonel çekimin yönetmeni ise aramızdan

biri…

Sezgin Sönmez…

Odunpazarı Belediyesi Basın Yayın Müdürlüğünde

çalışıyor.

35 yaşında…

Sinema ve Televizyon bölümü mezunu zaten…

“Üniversite hayatım dahil olmak üzere yaklaşık 15

yıldır sinema ile içli dışlıyım” diyor kendini

anlatırken…

Sonrasında şöyle devam ediyor:

“Zaten üniversiteye gitmeden önce yönetmen

olmak benim hayalimdi. Aslında oyuncu da olmak

istiyordum. İkisi arasında gidip geliyordum aslında

ama oyunculuğun çok bana göre olmadığını

düşündüm. Sonradan denedim aslında, tiyatrolar

da oynadım. Kamera arkasında olmak, bir hikayeyi

daha hoşuma gidiyordu. Üniversitede seçimimi

etkilediği için ve üniversitede okurken o dünyayı

görünce daha çok içine dahil oldum. Sinema izleyicisi

olarak hep bir tutku vardı ama yapma konusu

çok farklı bir şey aslında. İyi bir izleyici olmak güzel

bir şey ama o süreci atlaık diyebilirim. Belli bir

olgunluğa geldikten sonra kendi kısa filmlerimizi

daha bir duyulur hale getirmeye başladık.”

Bir yandan çaylarımızı yudumlarken, Sezgin anlatmaya

devam ediyor.

“FİLMİME GÜRKAN UYGUN

OYUNCULUK YAPTI”

Kaç kısa film çektiğini soruyorum, hikayelerini

merak ediyorum.

“Üniversitedeyken öğrenci olarak çektiğimiz

birkaç tamamen deneme amaçlı çalışmalar vardı

ama asıl çalışmamızı ben mezun olduktan sonra iş

hayatına başlayınca yaptım” diyor ve devam

ediyor:

“Trafik Genel Müdürlüğü’nün yarışması vardı. Spot

filmdi o. Kısadan da kısa aslında bir filmdi. Bir 30-

40 saniyelik bir filmdi. Mesaj içerikli bir filmdi.

Onunla başladım. Daha profesyonel bakış açısında

onunla başladım diyebilirim. “Bulanık” diye spot bir

film çektik. Bunu gönderdik yarışmaya. Başka

yarışmalara da gönderdik. Bizim için profesyonel

denemenin ilk aşamalarıydı. Sonrasında bu arada

Odunpazarı Belediyesinde işe girmiştim.

Başkanımızla bir anma programında Sivas

katliamı üzerine bir belgesel film

yapabileceğimizim söylemiştim. Biraz zaman girdi

araya ama sonra yaptık. Bir saatlik bir belgesel bu.

Uzun metraja neredeyse yakın. Kurumsal anlamda

ilk çalışmamdı. Bir yıl sonra “Saklantı” ismiyle yine

belediyenin çatısı altında, destekleriyle çünkü

benim bir atölyem var. Çalıştığım yerde bir atölyede

eğitmenlik yapıyorum aynı zamanda oranın

görevlisi olarak çalışıyorum. Gelecek atölyesi.

Orada katılımcı arkadaşlarla iş yapmak istiyorduk.

Çocuk istismarı üzerine, sosyal bir yanı vardı. Zor

bir konuydu. Buna yönelik bir senaryomuz oluştu.

Bazı derneklerden destek aldık sonra belediye

başkanımıza sunduk. Dedik ki böyle bir hikayemiz

var, biz bunu gerçek kılmak istiyoruz. Bize destek

olur musunuz diye sorduk. Sağ olsun hiç kırmadı.

Tam destek sponsor oldu bize belediye. Haa

orada Gürkan Uygun oyunculuk yaptı. İkinci

çalışmam da Saklantı isminde çocuk istismarını

anlaığımız kısa filmdi. Son çalışmamız da “İyi

uykular” benim bireysel olarak yol aldığım bir işti.

Onda da şu an festivallerde dolaşıyoruz. Kuraklık

ve küresel ısınma üzerine yoğunlaşıyoruz. Farklı

bir bakış açısı getirmeye çalıştık. Etkileyici ve

çarpıcı olsun diye. Sıradan bir kuraklık var, bu kıtlık

getirecek, zorluk getirecek demek yerine farklı bir


açısı getirmeye çalıştık. Bu da 14

dakikalık üçüncü kısa film

çalışmam.”

Bir hikaye 15 dakikaya nasıl sığar ki

diye düşünürken, sözcükler

ağzımdan dökülüyor.

Tebessümle yanıt veriyor Sezgin:

“Aslında çok güzel bir soru. Film

çekmek isteyen herkes aslında bu

süreci yaşıyordur. Aslında

hikayeler yıllar öncesinden

kafamızda hep var oluyor. Diyoruz

ki şöyle bir hikaye olsa da çeksek.

Şöyle bir karakter var, bunu bir

hikayede filmleştirsek, bu kısa film

de olur mesaj da olur yazmaya

çalışıyoruz başta. Hep notlar

alıyoruz diye düşünüyorum. Birçok

arkadaşım da bunu görüyorum. O

notlar aslında bize yavaş yavaş

senaryonun oluşmasını sağlıyor.

Bu böyle kısa sürede olmuyor. Karakter

düşünüyorsun. Bu karakter şöyle yapardı, böyle

davranır, onu hayal ediyorsun. Ara ara, dönem

dönem karakterde değişiklikler oluyor. Aklında bir

olay var, anlatmak istediğin, o olayla ilgili detayları

düşünüyorsun. Sonra aslında senaryoya dökebiliyorsun.

Kişisel olarak söylersem ben o sürenin kısa

olduğunu görmedim. Hep uzun bir süreç oluyor.

Mesela son filmimizde 1,5 buçuk yıl kadar bir

düşünme süreci oldu. Hani kuraklık var, hepimiz

küresel ısınmanın etkilerini hissediyoruz ama bunu

etkili bir şekilde anlatmamız lazım. Bunu tek bir

hikaye üzerinden, tek bir ana karakter üzerinden

nasıl anlatabiliriz diye ara ara düşündüm. Haa

Özdemir Erdoğan’ın “Gurbet” şarkısını dinlerken

canlandı hikaye gözümde. Sonra senaryo oluşuyor.

Senaryo oluştuğunda artık bunu çekmemiz lazım

diyorsunuz, heyecanınız daha fazla artıyor, daha

fazla istek duyuyorsunuz.”

“ÇEKİM AŞAMASI DAHA KISA SÜRÜYOR”

“Devamı nasıl gelişiyor” diye araya giriyorum:

“Senaryoyu kendi imkanlarınızla mı çekeceksiniz

yoksa bir yerden destek mi alacaksınız, o aşamada

uzun sürüyor. Etranızdaki insanlara gösteriyorsunuz,

ulaşabileceğiniz kimseler var mı? Mesela

Kültür Bakanlığı desteği var. Oraya başvuruyoruz

diyorlar. Çeşitli yöntemler var. Biraz açıkçası bu iş

maddiyat gerektiren bir iş. Maddiyat olmasa bile

ekipman lazım, oyuncu lazım. Bu konularda destek

bulmaya çalışıyoruz. Destek olacak insanlar olursa

işimiz kolaylaşıyor. Bence tüm sinemacıların

böyledir. Bulamasa bile onu çekecek illa ki. Ne olur

kısa sürede olmaz da zamana yayılır. Kendi

imkanlarıyla çekmeye başlıyor. Ya da destek buluyor.

Daha iyi imkanlar da çekmeye

başlıyor. Aslında

RÖpoRtaj

Özge Zaim

çekim aşaması daha kısa sürüyor. Diğerlerine göre

planlıyorsun, oyuncuyu ayarlıyorsun, iki gün çekilen

de oluyor, en fazla zorlasan bir haa da bitiyor,

sonra kurgu aşamasına geliyor. Kurgumuz da

aslında ortalama 3-4 ay sürüyor. Biraz uzun

sürüyor. Çünkü çektiğiniz görüntüler tam sizin

istediğiniz gibi olmayabiliyor. Eksik yerler kalıyor,

ekleme yapabiliyorsunuz. Bağımsız olarak

düşünürsek herhangi bir ticari kaygı amacı

taşımayan insanlara festival aracılığıyla olur farklı

yöntemlerle ulaşmaya çalışan filmler yani

bağımsız filmciler olarak, sinemacılar olarak en

son aşamada seyirciye ulaştırmak kalıyor. O da en

etkili yöntem film festivalleri, biz de festivallere

yolluyoruz.”

Saklantı filmine getiriyorum konuyu, hikayeyi

birde ondan dinlemek istiyorum.

Heyecanla anlatıyor Sezgin:

“Saklantı ismindeki, çocuk istismarı konulu

hikayemizde çok zor bir konu vardı. Çok zordu

anlatması, 20 dakika sürdü. 20 dakika kısa filmin

sınırıdır aslında. Daha üstü olursa kısa filmden

çıkıyor. O bizi zorladı. Zor bir konu seçmişiz.

Neden başlarda böyle zor bir konu seçtik bilmiyorum

ama o aşamada öyle bir hisseik. Onu anlatmak

istedik. Onun etkisiyle bazı şeyleri amatörce

yapmış olabiliriz diye düşünüyorum. O

yarışmalarda çok büyük ilgi görmedik ama İyi

Uykular da artık orada bir ders çıkardık, eski tecrübeleri

de bir araya getirdik. Kuraklığı bir karakter

üzerinden anlaığımız için onun ruh halini daha iyi

yansıığımızı düşünüyorum. Şimdi yurt dışından

da yurt içinden de çok güzel dönüşler alıyoruz.”

“9.İPEKYOLU FİLM ÖDÜL TÖRENİ”

9. İpekyolu film ödül törenini anlatıyor

gözlerinde beliren ışıkla:

“Geçen ay 9. İpek yolu film ödüllerinde

ödül törenindeydim. Orada ödüller

dağıtıldı. Biz de davet edildik, filmimiz

gösterildi. Orada İstanbul’daki seyirci

ile buluştu aslında. İlk defa düzenlenen

Uluslararası Nartuga film festivali

onlar da resmi seçkiye kabul eiler.

Resmi seçki de şu anlama geliyor, gösterim

olacak, seyirciyle

buluşturacaklar filmimizi, jüriye

sunacaklar, sonrasında jürinin

puanlarına göre ödüllendirme olacak.

Biz şu an resmi seçki de izlenme

aşamasında olacağız. İstanbul’da

tekrar seyirciyle buluşturacağız. Onun

dışında yurt dışındaki dönüşler de iki

tane finalistliğimiz var. Roma film

ödüllerinde ve Lübnan’da düzenlenen

spot şort film festivalinde çeyrek finale kaldım

Lübnan’dakinde çeyrek finale kaldım, diğerinde finalist

olarak yarıştım. Bu da bizim için güzel tecrübeler

oldu. “

“YENİ PROJELER DE UMUT OLACAK”

Yeni projelerde daha eğlenceli hikâyelere

yöneleceğini söyleyerek, şunları söylüyor:

“Son katıldığım festivalde şöyle bir gözlemim oldu.

Jüri üyelerinden biri dedi ki konuşma yaparken

gelen filmlerin çoğuna dikkat ediyorum hepsi dedi

çok acı dolu, çok iç karartıcı, üzüntülü. Hikâyeler

hep hüzün ya da dram taşıyor dedi. Ama bir film

vardı daha umut verici, daha iç açıcıydı. O bizim

daha çok ilgimizi çekti. Diğerlerinin arasında biraz

sıyrıldı. Bu ara biraz daha umuda mı ihtiyacımız var,

biraz daha gülümseye mi ihtiyacımız var acaba

dedi. O benim çok dikkatimi çekti. Yeni projede

biraz daha trajikomik hikâyelerin olduğu, daha

eğlenceli şeyler anlatmak istiyorum. Henüz bir adı

yok ama bunu planlıyorum. “

Son olarak büyük katkılar sunan Odunpazarı

Belediye Başkanı Kazım Kurt’a teşekkür eden Sezgin,

sözlerini şöyle tamamlıyor:

“Bu süreçte Odunpazarı Belediyesi’nden çok

destek gördü. Başkanımız Kazım Kurt destekledi.

Bize bu alanı yaratıyorlar. Başka yerde

çalışsaydım belki bu çalışmaları bu kadar rahat

yürütemeyebilirdim. Biliyorsunuz belli bir mesainiz

var, belli bir sisteminiz var, bu işte çok enerji istiyor.

O alanı bize sağladı. Çok teşekkür ediyorum

bu sebeple. Onun dışında eşime de çok teşekkür

ediyorum. Onunla yürütüyoruz çalışmalarımızı. O

da bana çok destek oluyor.”

21


Odunpazarı Belediyesi ve Hacı Bektaş Veli Vakfı ortak hareket ederek öğrenciler için yurt yapıyor

Odunpazarı’nda

örnek iş birliği

Gültepe Mahallesi’nde

bulunan

ve mülkiyeti

Odunpazarı Belediyesi’ne

ait olan

araziye, Hacı Bektaş

Veli Anadolu

Kültür Vakfı 4

katlı bir bina yapacak.

Binanın

zemin katı ve

bodrum katı halk

merkezi, diğer 3

kat ise öğrenci

yurdu olacak.

Örnek işbirliği için

imzalar atılırken,

Başkan Kazım

Kurt; “Odunpazarı’na

ve vatandaşlarımıza

hayırlı

olsun” dedi.

22

Odunpazarı Belediyesi ve

Hacı Bektaş Veli Anadolu

Kültür Vakfı,

ekonomik kriz, hayat

pahalılığı, işsizlik ve

gelecek kaygısı cenderesinde

sıkışıp kalan

gençlere destek verebilmek

için örnek olacak bir iş birliği

yaptı. Gültepe Mahallesi’nde

bulunan ve mülkiyeti Odunpazarı

Belediyesi’ne ait olan araziye, Hacı

Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı 4

katlı bir bina yapacak. Binanın

zemin katı ve bodrum katı halk

merkezi, diğer 3 kat ise öğrenci

yurdu olacak.

Başkan Kurt’un makamında gerçekleşen

protokol törenine Başkan

Kurt ile Eskişehir Hacı Bektaş Veli

Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ali

Ulu katıldı. Başkan Kurt ve Ulu tarafından

imzalanan protokole göre

Gültepe Mahallesi’nde bulunan,

mülkiyeti Odunpazarı Belediyesi’ne

ait 2.317,14 m2 araziye vakıf tarafından

yurt yapılacak. 4 katlı olacak

binanın bodrum ve zemin

katları Odunpazarı Belediyesi’ne ait

olacak. Kullanımı belediyeye ait

olacak bu katlarda ise Halk Merkezi

olacak. Söz konusu yurt binası bir

yıl içinde tamamlandıktan sonra,

29 yıl boyunca Eskişehir Hacı Bektaş

Veli Anadolu Kültür Vakfı’nın

kullanımında olacak.

“ODUNPAZARI’NA VE VATAN-

DAŞLARIMIZA HAYIRLI OLSUN”

Protokol töreninde konuşan Başkan

Kurt, “Eskişehir Hacı Bektaş Veli

Anadolu Kültür Vakfımız ile belediyemiz

arasında yapmış olduğumuz

protokolde Gültepe Mahallesi’nde

bir öğrenci yurdu yapma konusunda

anlaşmış bulunuyoruz. Belediyemize

ait arsanın bir kısmını,

halk merkezi ve diğer taraftaki bölümünü

de öğrenci yurdu yapmak

üzere Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür

Vakfı’na verdik. Hayırlı uğurlu

olsun. Sayın başkana ve yönetim

kurulundaki arkadaşlara teşekkür

ediyorum. Odunpazarı’na ve vatandaşlarımıza

hayırlı olsun” dedi.

Konuşmasına Odunpazarı Belediye

Başkanı Kazım Kurt ve Odunpazarı

Belediye Meclis Üyelerine teşekkür

ederek başlayan Eskişehir Hacı

Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı

Başkanı Ali Ulu, “Bu proje, Odunpazarı

Belediyesi’nin kendi bölgesindeki

vakıf üyelerine ve

vatandaşlara ne kadar değer verdiğinin

göstergesidir. Uzun yıllar

sonra, belediye bizim vakfımıza el

attı, yardımda bulundu. Kendisine

minnetle teşekkür ediyoruz. Bundan

sonra da ortak çalışmalarımızın

süreceğini düşünüyorum.

Başkanımıza teşekkür ediyorum”

diye konuştu.

BARINMA SORUNU İÇİN ATILAN

BU İLK ADIM DEĞİL

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür

Vakfı ile imzalanan bu protokol,

Odunpazarı Belediyesi’nin üniversite

öğrencilerinin barınma sorununun

çözümü için attığı ilk adım

değil. Odunpazarı Belediyesi, bu

problemin çözümüne katkı sunmak

için daha önce Başkan Kurt’un talimatı

ile Büyükdere Mahallesi’ne

Dilek Mercan Kız Öğrenci Misafirhanesi

yaptı. Apart mantığı ile düzenlen

ve 18 öğrencinin barındığı

Dilek Mercan Kız Öğrenci Misafirhanesi,

2021 yılı Ekim ayında hizmete

açıldı.


Odunpazarı Belediyesi ile Lefke ve Mehmetçik Belediyeleri

Kardeş oldular

Odunpazarı Belediyesi ile Kıbrıs Lefke ve

Mehmetçik belediyeleri kardeş belediye oldu.

Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya ve Mehmetçik

Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli, Odunpazarı

Belediye Başkanı Kazım Kurt ile Kardeş

Belediye İş Birliği Protokolü imzalamak için

Eskişehir’e geldi. Başkan Kurt’un makamında

gerçekleşen protokol töreninde atılan imzalarla,

Odunpazarı Belediyesi ile Lefke ve Mehmetçik

belediyeleri kardeş oldu.

Odunpazarı Belediyesi, yerel yönetimler alanında

iş birliği fırsatlarını artırmak ve deneyim

paylaşımı amacıyla kardeş olduğu

kentlere, yenilerini ekledi. Odunpazarı Belediyesi

ile Kıbrıs Lefke ve Mehmetçik belediyelerini

kardeş kent yapan protokol,

Odunpazarı Belediyesi Başkanı Kazım Kurt,

Lefke Belediye Başkanı Aziz Kaya ve Mehmetçik

Belediye Başkanı Cemil Sarıçizmeli

arasında imzalandı. Süresiz olarak

geçerli olan kardeş belediye işbirliği

protokolü ile belediyeler, sosyal

ve kültürel alanlarda işbirliği yapacak.

“GERÇEKTEN KARDEŞİMİZ

OLAN İKİ BELEDİYEMİZ İLE

ODUNPAZARI’NI KARDEŞ

YAPTIK”

Başkan Kurt’un makamında gerçekleşen

imza töreni sonrasında konuşan

Başkan Kurt, Mehmetçik ve

Lefke Belediyeleri ile imzalanan

protokolün herkes için hayırlı olmasını

diledi.

Odunpazarı Belediyesi’nin kardeş

belediye protokolleri imzalamaya

devam ettiğini vurgulayan Başkan

Kurt, “Bu sefer gerçekten kardeşimiz

olan iki belediyemiz ile Odunpazarı’nı

kardeş yapıyoruz. Kardeş

ülkemiz Kıbrıs’tan Lefke ve

Mehmetçik Belediyeleri ile

resmi olarak kardeş şehir protokolüne

imza attık. Umarım,

iki kardeşimizle birlikte, beldelerimize

çok farklı hizmetleri

birlikte düşünerek ve planlayarak

gerçekleştiririz. Her iki başkanıma

da çok teşekkür

ediyorum. Oradaki halkımıza

da selamlarımı saygılarımı iletiyorum.

Umarım ve dilerim

güzel bir kardeşlik olur” dedi.

“HER ALANDA İYİ BİR

İŞBİRLİĞİ YAPILABİLİR”

Kardeş belediye protokolünün 3 belediyeye

de hayırlı olmasını dileyen Lefke Belediye

Başkanı Aziz Kaya, protokolün hazırlanması

ve imzalanmasında emeği geçen herkese teşekkür

etti. Kaya, “Her alanda iyi bir işbirliği

yapılabileceğine inanıyorum. Özellikle hayata

aynı pencereden bakan insanlar olarak,

yaşamın daha iyi bir noktaya getirilmesi için

işbirliklerimizin olacağını söylemek istiyorum”

diye konuştu.

“İLK DEFA CHP’Lİ BİR

BELEDİYE İLE RESMİ ANLAMDA

KARDEŞLİK KURUYORUZ”

Konuşmasına, “Kazım Kurt’a Kardeş Belediye

Protokolünde bize kucak açtığı için teşekkür

ediyorum” sözleri ile başlayan

Mehmetçik Belediye Başkanı

Cemil Sarıçizmeli, konuşmasına

şu sözlerle devam etti:

“Mehmetçik Belediyesi olarak

Türkiye’den birçok kardeş

belediyemiz var. Ama ilk

defa CHP’li sosyal demokrat

bir belediye ile resmi anlamda

bir kardeşlik kuruyoruz.

Bu da bizim için bu

protokole ayrı bir anlam katıyor.

Belediyeler, insanların

yüreğine ve yaşamına birebir

dokunabilen organizasyonlardır.

Buradaki

tecrübeleri, bizdeki yaşananları

hep birlikte pekiştirip,

bundan sonra hem Mehmetçik

Belediyesi ile hem de

Odunpazarı Belediyesi ile

neler yapabiliriz, burada yaşayan

insanlarla, Kıbrıs’ta

yaşayan insanlarla nasıl

bir araya getirebiliriz,

nasıl yakınlaştırabiliriz,

bu konular önemli. Birbirimizin

deneyimlerini kültürel

anlamda,

paylaşabiliriz. Tarım anlamında

yapabileceklerimizi

değerlendirme fırsatı

verdiğiniz için bu protokolü

çok önemsiyorum.

Bu girişimlerimizi çok

yakın bir sürede yapıp,

birlikteliği başlatırız. Hayırlı

olsun.”

23


Saçlarınız Kışa Hazır Mı?

Soğuk havaların gelmesiyle birlikte saçlarımızın da ihtiyaç

duyduğu nem oranı azalıyor. Buna bağlı olarak soğuk

havanın etkisiyle kıl kökleri, dış etkenlerden etkileniyor ve

saç hacminde azalmalar görülüyor. Peki, özellikle kış

aylarında incelen, kuruyan ve dökülen saçlarımıza nasıl

bakım yapmalıyız?

Rüzgarlı havanın etkisiyle nemini kaybeden ve

yıpranan kıl kökleri, saç yapısının bozulmasına

sebep oluyor. Özellikle soğuk havanın etkisiyle

sıcak duş almak, saç sağlığı için yapılan en büyük

yanlışlardan birini oluşturuyor. Bu kapsamda

sıcaklık değişikliklerinin saç diplerinin

kurumasına sebep olduğunun altını çizen uzmanlar

‘’Kış mevsiminde ağırlaşan hava, yağmur, rüzgar

saç sağlığının kaybedilmesine böylelikle daha

fazla bakıma ihtiyaç duymasını gerektiriyor. Kuruyan

saçların ise yapısı bozuluyor. Bu yüzden kış

mevsiminde uygulayacağınız birkaç bakım

önerisi, saç sağılığınızı korumak için yeterli

olacaktır’’ dedi.

Saçı Fazla Yıkamayın

Saçı her gün yıkamak saçın doğal yağ dengesini

zedeler, kıl köklerinin kurumasına ve

kırılmasına neden olur. Derideki koruyucu

bakterilerin yok olması da kepek sorununa

sebep olurken, saç dökülmesine de yol açar.

Saçlarınızın her gün yıkanması yağ dengesini

bozduğu için saçta matlaşma görülür.

Ayrıca çok yıkanan saç cansızlaşır. Bu yüzden saç yapısını

göz önünde bulundurarak, iki günde bir saçlarınızı yıkamak

ideal bir aralık olacaktır.

Sıcak su saçlara zarar verebilir!

Soğuyan hava ile birlikte sıcak duş almak, cilt sağlığında

olduğu gibi saç sağlığı içinde uygun olmayacaktır. Çünkü

sıcaklık değişimleri saçın yıpranmasına sebep olur. Bu yüzden

her gün yaşanan sıcak- soğuk hava dengesizliği saçın

nem oranını da bozar. Nem oranı bozulan saç ise zamanla

dökülür. Ayrıca duştan sonra sıcak hava üfleyen kurutma

makineleri de kullanılmamalıdır.

Vitamin Eksikliği Saç Yapısını Bozuyor

Saç dökülmesi birçok nedene bağlı olarak değişiyor.

Mevsimsel değişiklikler, hormonal problemler,

ilaç kullanımı gibi etkenler saç

dökülmesini etkileyen sebeplerden

birkaçı… Ancak vitamin eksikliği de kimi

zaman dökülmeye sebep olabiliyor. Özellikle

Çinko, Biotin, B12 ve Folik Asit eksikliği de

dökülmeye neden olmakta. Saç güçlendirmeye ve

dökülmesine karşı uygulanan V6 Hairboost ise

en kolay ve hızlı bir şekilde saç bakımınızı

sağlıyor. Uygulanan işlem, saç derisine enjekte

edilen karşım ile daha sağlıklı, güçlü ve dolgun

saçlara kavuşmanızı sağlar.

Bakım Şart!

Saçlarınızın daha dayanıklı ve güçlü

olmasını istiyorsanız bakım şart!

Yıpranan saç, nem desteğine

ihtiyaç duyar. Bu yüzden evde

kendi uyguladığınız bakım ürünleri

geçici bir süre saç

sağlığınızı koruyor olsa da

uzun süreli sağlıklı saç

bakımı için saç PRP’si ve

V6 Hairboost yaptırmak gerekiyor. Bu uygulamalar

zayıf kıl köklerinin güçlü hale

gelmesini sağlayan bir tedavi yöntemi

olarak uygulanıyor. Düzenli yapılan

bakımlar ile saç dökülmesini önleyebilir,

canlılığını arttırabilir, saç

dokusunu onarabilirsiniz.

BETA DOĞALGAZ MÜHENDİSLİK SAN. TİC. LTD. ŞTİ. VE

BETAM ISI SİSTEMLERİ MÜHENDİSLİK SSN. TİC. LTD. ŞTİ.

HİZMETLERİMİZ

l İşyeri Ruhsat Proje Hizmetleri l İşletme Hizmetleri l Doğalgaz İç Tesisat

l Endüstriyel ve Büyük Tüketimli Tesislerin Doğalgaza Dönüşümü

Doğalgaz Tesisat Kalorifer Tesisatı Yangın Sistemleri

Akçağlan Mh. Tarım Sk. Eren Apt. No: 33/8 Odunpazarı / ESKİŞEHİR

Telefon: 0 (222) 230 88 24 - 0 (222) 234 54 78 GSM: 0 532 312 64 84 - 0 544 312 64 84

Web : www.betadogalgaz.com

24


GÖZ Çevresİ

KırışıKlarına

Karşı

TÜyOlar

Uzmanlar, göz çevresinin doğal yaşlanma sürecinde kırışıklıkların en fazla kendini

gösterdiği hassas bölgelerin başında geldiğini ifade ederek, yaşlanma

sürecini durdurmanın mümkün olmadığını, ancak yavaşlatılabileceğini söylüyor.

Uzmanlar göz çevresinin, hem mimiklere hem de

doğal yaşlanma sürecine bağlı olarak kırışıklıkların

en fazla kendini gösterdiği hassas bölgelerin

başında geldiğini belirtiyor.

Yaş takıntısı olanların gerçek yaşının ortaya

çıkmasına yol açan göz çevresi ve boyun

kırışıklıkları ile mücadele konusunda çeşitli yöntemler

bulunduğunu belirten uzmanlar gözlerin sürekli

kısılması, sinirli veya stresli iken yüz ve alın mimiği

kullanmanın göz çevresindeki kırışıklıkların

oluşumunu hızlandırdığını vurguluyor.

Kırışıklıkların önüne geçmek için kozmetik

firmalarının her gün yeni ürünler piyasaya

sürdüğünü ifade eden, içinde peptit, DMAE,

hyalüronik asit, yeşil çay özü, alfa lipoikasit gibi

maddeler bulunan ürünlerin göz çevresinin

kırışıkları ile mücadelede faydalı olabileceğini

söylüyor.

Uzmanlar ayrıca,göz çevresi kırışıklarına karşı

unutulmaması gereken ve yapılması gerekenleri de

şöyle sıralıyor:

''Doğal yaşlanma sürecini durdurmak mümkün değil

ama yavaşlatılabilir. Genç yaşlardan itibaren göz

çevresine takviye amaçlı ürünler kullanın.

Konuşurken gözlerinizi kısmayın. Gözlerinizi

kısmanıza sebep olan ve göz kusurunuz varsa doktorunuzun

verdiği gözlük veya lensi kullanın.

Konuşurken çok fazla mimikli konuşmayın. Konuşma

esnasında mimiklerinizi görmek için ayna karşısında

geçip test edin. Nasıl mimikler yaptığınıza görerek

ona göre çözüm bulun. Yaz-kış mutlaka gözlük

kullanın. Böylelikle göz çevresini ışınlardan korumuş

olursunuz. Göz makyajı yatmadan mutlaka silinmeli.

Beslenmenize dikkat edip, iyi uyku uyuyun. Aşırı

televizyon ve bilgisayara bakmaktan kaçının. En az

haftada bir kez göz etraflarına bakım yapıp, dinlendirici

maskeler uygulayın.''

25


Çevre Oscar’ı

Tepebaşı belediyesi’nin

Ulusal Enerji Küresi

Ödülü'nün 2021 yılı kazananı,

Tepebaşı Belediyesi oldu.

Tepebaşı Belediyesi, Energy Globe Vakfı tarafından düzenlenen ve 180’den fazla

ülkeden 2 bin 500’den fazla proje başvurusunun yapıldığı dünyanın en prestijli

çevre ödüllerinden olan Ulusal Enerji Küresi Ödülü'nün 2021 yılı kazananı oldu.

Başkan Ataç düzenlenen törende ödülü alırken, “Türkiye'ye ilk kez bu ödülü

getiren belediye olduk. Bu gurur tüm Eskişehir’in” dedi.

Energy Globe Vakfı tarafından düzenlenen

dünyanın en prestijli çevre ödüllerinden

olan Ulusal Enerji Küresi

Ödülü'nün 2021 yılı kazananı, Tepebaşı Belediyesi

oldu.

Bu yıl 22’ncisi düzenlenen Ulusal Enerji Küresi

Ödülü'ne 180'den fazla ülke tarafından

çevreyi korumaya yönelik 2 bin 500'den

fazla sürdürülebilir proje sunuldu. Tepebaşı

Belediyesi, "REMOURBAN, Lighthouse City of

Tepebaşı" projesi ile birinci seçildi ve Türkiye'ye

ilk kez bu ödülü getiren belediye oldu.

"Çevre Oscar'ı" olarak da adlandırılan dünyanın

en prestijli çevre ödülü olarak kabul edilen

Ulusal Enerji Küresi Ödülü’nü Tepebaşı

Belediyesi’ne, Melih Savaş Yaşam Köyü’nde

uygulanan Avrupa Komisyonu’nun birinci

nesil ve Türkiye’nin ilk uygulamalı Akıllı

Şehir Projesi REMOURBAN getirdi.

Tepebaşı Belediye Meclis Salonu’nda

düzenlenen ödül törenine Tepebaşı

Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın

yanı sıra Eskişehir Büyükşehir Belediye

Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen,

Eskişehir Ticaret Odası

Başkanı Metin Güler, Eskişehir Organize

Sanayi Bölgesi Başkanı

Nadir Küpeli, Energy Globe Vakfı’nı

Temsilen İstanbul Avusturya

Başkonsolosluğundan Avusturya

Ticaret Müsteşarı Georg Karabaczek,

Ticaret Müsteşar Yardımcısı

Eva Weithaler, Hukuk Danışmanı

ve Proje Müdürü Nil Kaynak, Tepebaşı Belediye

Başkan Yardımcıları ve Meclis üyeleri

katıldı.

BAŞKAN ATAÇ: TÜRKİYE’NİN

LİDER BELEDİYESİYİZ

Ödül töreninde konuşan Başkan Ataç, Tepebaşı

Belediyesi’nin temiz enerji çalışmalarından

bahsederek, “Tepebaşı Belediyesi olarak

bugün yenilenebilir enerji konusunda Türkiye’nin

lider belediyesiyiz. Peki bu başarı

nasıl gerçekleşti? 2009’da bu binamıza taşındığımızda,

çok yüksek enerji giderleri ile

karşılaştık. Bir takım enerji simülasyonları

yaptık. 2011 yılında BEBKA’nın hibe projesine

katıldık ve 400 bin TL’lik hibe elde

ettik. 100 bin TL de eş finans sağlayarak

400 paneli Tepebaşı Belediyesi hizmet binasının

çatısına yerleştirdik. Montaj bitince

elektrik dağıtım şirketi kendi şebekesine

bağlanmasını istedi. Hafta içi şirketin enerjisini

alıyoruz, hafta sonu da kendi enerjimizi

şirkete veriyoruz. Böylelikle yüzde 20 tasarruf

etmeye başladık. Ürettiği elektrik dağıtım

şirketinin şebekesine bağlanan ilk

belediye olduk. Bu gelişmenin ardından yüzümüzü

güneşe çevirdik. 2013’de Avrupa

Parlamentosu’nun Brüksel’de 1000 belediye

başkanı ile gerçekleştirdiği Başkanlar Sözleşmesi’ni

imzaladık. 2020 yılına kadar

yüzde 23 seviyesinde, karbon ayak izinin

azalmasını taahhüt ettik. Taahhütle birlikte

enerji eylem planını hazırlamanız gerekiyordu.

Planı gönderdik, birkaç ay sonra tasdiklendi.

Bu konuda deneyim kazanmaya

başladık ve bu deneyimlerin ışığında 2014

yılında Remourban - Akıllı Kentsel Dönüşümün

Hızlandırılması Projesi’ni hazırlayarak

hibe almaya hak kazandık. 2013 yılında imzaladığımız

Başkanlar Sözleşmesi, yerel ve

bölgesel yönetimlerin, gönüllü olarak yenilenebilir

enerji kullanımı ve etkin enerji tüketiminin

artırılmasını desteklemeleri

amacıyla, 2008 yılından bu yana, Avrupa’da

yürütülen önemli bir eylemdir. Baz alınan

2030 yılı için her bir hedef için çalışmalar

yapan belediyemiz, taraf olduğumuz Belediye

Başkanları sözleşmesini güncellemiştir.

2030 yılına kadar uzatılan sözleşme kapsamında

karbondioksit emisyonumuzu

26


azaltma hedefimizi yüzde 23’ten yüzde 40’a

yükselttik” dedi.

“DÜNYADA EŞİ YOK”

Başkan Ataç konuşmasının devamında RE-

MOURBAN projesi hakkında bilgiler verirken,

“Tepebaşı Belediyesi proje kapsamında,

var olan bir bölgeyi sosyal bir oluşum için

akıllı dönüşüm çerçevesinde yeniledik. Böylelikle

Yaşam Köyü’nde gençlerin, yaşlıların,

engellilerin, Alzheimer hastalarının ve sanatseverlerin

bir araya geldiği bir bölge

oluşturduk. Tepebaşı Belediyesi, proje kapsamında

Avrupa Komisyonu’ndan kazanılan

5 milyon Euro hibe ile karbon salınımını

azaltan 4 adet yüzde 100 elektrikli otobüs,

22 adet hibrit araç ve Paylaşımlı Bisiklet

Sistemi’nde yer alan 30 adet bisiklet ile Tepebaşı

halkına kamusal ulaşım ve servis hizmeti

vermeyi sürdürüyor. Tepebaşı

Belediyesi, elektrikli otobüs kullanan ilk belediyedir.

Bu bizim prestij projemiz oldu ve

Türkiye’nin de tek akıllı şehrini hayata geçirdik.

Sadece akıllı şehir değil, tamamlanma

sözü verilen 5 yıllık sürede 57 villanın dönüşüm

kapsamında yenilenmesinin bitirilerek

oluşturduğumuz Yaşam

Köyü’nde; Alzheimer hastalarını misafir

edecek konuk evinden çeşitli etkinliklerin

yapılacağı atölyelere kadar toplumun

tüm kesimlerinin sosyal hayata

katılmasına yardımcı olacak tesislere

yer verdik. Bu projenin dünyada eşi,

enderi yok. Melih Savaş’ın ismini verdik

ve projemiz ile iftihar ediyoruz.

Türkiye'ye ilk kez bu ödülü getiren belediye

olduk. Bu gurur tüm Eskişehir’in”

sözlerini kullandı.

“PROJEYİ

GÖRDÜĞÜMÜZDE

ÇOK ETKİLENDİK”

Avusturya Ticaret Müsteşarı

Georg Karabaczek ise

Tepebaşı Belediyesi’nin

ödüle layık görüldüğü RE-

MOURBAN projesini yerinde

incelediğinde,

kazanılan ödüle layık olduğunu

anladığını ifade etti.

Karabaczek, “REMOURBAN

projesi bu ilgiyi hak ediyor.

Bu uluslararası bir ödül ve bugüne kadar 25

bin civarında proje başvurusu yapılmış.

Bence tüm dünyayı sarsan iklim değişikliği,

yangınlar, seller gibi olaylar dolayısıyla

böyle ödüllerin önemini gösteriyor. Sayın

Başkan’ı ve ekibini tebrik ediyorum. Projeyi

gördüğümüzde çok etkilendik, böyle bir

proje hiç görmedik. Bugün vereceğimiz ödül

çevre konusunda ama siz aslında 3 ödül hak

ediyorsunuz. Çevre, vizyonerlik ve sosyal

yönü ile bir proje” diye konuştu.

“GIPTA İLE İZLİYORUZ”

Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi Başkanı

Nadir Küpeli ise “Ahmet Ağabey’i kutluyorum.

Tepebaşı’nın aldığı ödüllerden sadece bir tanesi

ve bizler de örnek alıyoruz. Bu çalışmaları

yakından takip ediyoruz. Mademki

enerjisiz bir hayat düşünülemiyor ise çocuklarımızdan

ödünç aldığımız dünyamıza iyi bakmamız

gerekiyor. Bilinmiş metotlar ile enerji

üretimi bundan sonra birçok felaketlere

neden olacak, bilim adamları bu konuda görüş

birliğinde. Eskişehir’imiz bu konuda çok duyarlı.

Büyükşehir Belediyemiz ve Tepebaşı’mızın

çalışmalarını gıpta ile izliyoruz” dedi.

“KENTİMİZ İÇİN

ÇOK ÖNEMLİ BİR ÖDÜL”

Eskişehir Ticaret Odası Başkanı Metin Güler

de “Bugün kentimiz için çok önemli bir ödül

almanın mutluluğunu yaşıyorum. Tepebaşı

Belediyemiz 180 ülkeden 2 bin 500 başvuru

içinde ödüle layık görülmesi büyük bir değerdir.

Sayın Belediye Başkanımız ve ekibine

yürekten tebriklerimi iletiyorum.

Tesisleri gezme şansım oldu, projenin kentin

ihtiyaçlarına göre ortaya koyulması çok kıymetliydi.

Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum”

ifadelerini kullandı.

BÜYÜKERŞEN: TARİHE

NOT DÜŞÜLECEK BİR TÖREN

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof.

Dr. Yılmaz Büyükerşen ise alınan ödülün

önemine değinerek, “Bugün Eskişehir tarihine

not düşülecek bir törende hazır bulunuyoruz.

Bu, Tepebaşı Belediyemizin baştan

beri azim, ısrar ve inatla, hayırlı bir inatla

enerji üretiminde örnek bir ilçe belediyesi

olarak Eskişehirlilere hizmet tarihine

geçmiş bulunuyor. Sevgili kardeşim

Ahmet Ataç’ı tebrik ediyorum. Dikkat

edilirse, Tepebaşı Belediyesi ve Eskişehir

Büyükşehir Belediyesi, birbirini tamamlayan

projeleri sessiz sedasız

hizmete sokmaktadır. Gerçekten Ahmet’in

kendi bölgesinde, TOKİ’den kendisine

devredilen konutları satıp

parasını, olmadık şeylere harcamaktansa,

oraları çok hayırlı işlere tahsis

etti. Bunlardan bir tanesi alzheimer

merkezidir. İkincisi ise çatılara elektrik

üretimi sağlayacak güneş panelleri

yerleştirmesidir. Daha sonra

da petrole dayanmayan otobüsleri

alarak, istendiğinde

temiz havası olan bir şehirde

yaşanabileceğinin örneğini

verdi” dedi.

Törende konuşmaların ardından

Ulusal Enerji Küresi

Ödülü’nü Avusturya Ticaret

Müsteşarı Georgh Karabaczek,

Başkan Ataç’a takdim

etti.

27


BU ŞEHRiN GELiRi

Gezi

ZEKİ

PEKGENÇ

Bir yazımda; “Rusya’yı tanımak için

sadece büyük şehirlerine gitmek

yeterli değil. Küçük Rus

kasabalarında gerçek Rus yaşamını ve

kültürünü bulabilirsiniz.” demiştim. (*) Bu

yazımda da yine ilginç bir Rus

kasabasından bahsedeceğim.

Geldiğimiz bu kasabanın küçük nehir

iskelesinde bizi iki sevimli fare karşıladı.

Neden? Yaroslavl İli’ne bağlı bu 6.500 nüfuslu

kasabanın adı Myshkin yani «Fare».

İsminin hikâyesi de şöyle; Çarlık döneminde

avdan yorgun düşen bir prens

uyumak için Volga kıyısında bir yere

uzanır. Uzun bir uykudan sonra bir fare

onun yüzünden geçerek onu uyandırır.

Prens önce korkar, fareye kızar ama

sonra ona doğru gelen bir yılan olduğunu

görür ve kaçar. Yani sonuçta

fare onun hayatını kurtarmıştır.

Bu olayın üzerine çevre halkı

burada bir anıt kule yapmaya

karar verir. İşte bu şekilde de

burada yavaş yavaş bir şehir

oluşmaya başlar. Bu şehre

Myshkin (Fare) adını verirler.

870 yıllık geçmişi olan bu tarihi

kasaba, gördük ki adını bir

takım turistik mekân ve etkinliklerle

kazanca dönüştürmüş.

Myshkin, 19. yüz yıl Rusya'sına

özgü mimari özellikleri koruyor

ve aynı zamanda bir dizi ilginç

müzeyi de içinde barındırıyor.

Bunlardan biri “Fare Müzesi”.

1990 yılında kurulan müze,

Dünya’nın her yerinden fareyle

ilgili ve farklı sanat teknikleri

kullanılarak çeşitli malzemelerden

yapılmış 2.000 öğeden

oluşan benzersiz bir koleksiy-

28


ona sahip. Sonra, rehberimiz bizi adını

«Fare Sarayı» olarak belirtiği yere

götürdü. Fare Çar ve Fare Çariçe burada

yaşıyor. Gelen misafirlere sürprizleri var…

Kasabada tipik bir Rus evini «El Sanatları

Müzesi ve Atölyeleri» olarak dizayn

etmişler. Burada; nalbanthane, çömlek

işliği, marangozhane var. Ziyaretçilerin

önünde yaptıkları eserleri de satıyorlar.

Başka bir bina da; “Valenki Müzesi” yani

«Rus Botları Müzesi»! Valenki bir tür Rus

keçe botuna verilen isim. Kurutulmuş

koyun yününden yapılan sıcak keçeli bu

botlar soğuk havalarda kuru karda

yürümek için geliştirilmiş geleneksel

bir ayakkabı. Valenki

geleneksel olarak kahverengi,

siyah, gri ve beyaz renklerde

yapılırmış. Ancak, kasabanın

küçük Pazar yerinde değişik

renklerde satılan valenkileri de

gördük. İskele meydanında kurulan

bu mini çarşıda buraya

özgü şeyler satılıyor; fare desenli

toprak kupalar, fare temalı

ahşap oymalar, ferforje fare

heykelcikleri, fare magnetler ve

tütsülenmiş çeşit çeşit balıklar.

Volga Nehri’nde 60 çeşit balık

yaşıyormuş. Kuşkusuz en meşhuru

havyar elde edilen Mersin Balığı. Pazar

yerinin yanında, Volga kıyısındaki ahşap

iskelede bulunan seyyar lokantada

tütsülenmiş, kurutulmuş balıkları nefis

köy ekmeği eşliğinde yedik.

Kasabada tipik Rus evleri var. Tarihi

değerleri nedeniyle koruma altına

alınmışlar. Her evin cephesine; inşa tarihi,

kimin/kimlerin oturduğu gibi bilgileri

içeren levhalar konulmuş. Yeni yapılan

evler de aynı tarzda inşa edilmiş! Sahil

bandını çok güzel düzenlemişler. Burada,

kollarından biri ile birleşen Volga

Nehri’nin panoramik görünüşü de harika.

Kasabanın orta yerinde bir «Zafer Anıtı»

var. Ruslar İkinci Dünya Savaşı’nı (kendileri

«Büyük Vatanseverlik Savaşı» diyorlar)

hiç unutmamışlar. Hemen her

yerleşim yerinde savaşı hatırlatan

abideler, heykeller yapılmış. Bu kasabada

da savaştaki askerlerin ailelerine

yazdıkları mektuplar anıtlaştırılmış. Rus

kasabalarının çoğunun İkinci Dünya

Savaşı anıtı var, ancak buradaki,

muhtemelen en duygusal olanı; “Evine

dönemeyen askerlerin mektupları”. İngiliz

askeri tarihçi, yazar Antony Beevor,

«Stalingrad» isimli eserinin bir

bölümünde bu mektuplara da yer

vermişti. (**) Rus rehberimiz mermerlere

kazınmış mektupları okudu. Grubumuzdaki

bazı Ruslar gözyaşlarını tutamadı.

Bu gezimizde şimdiki adı Volgograd olan

Stalingrad’a da uğrayacağız. Bu sebeple

kitabı yanıma almıştım. Gemiye dönünce

mektupların bulunduğu bölümleri

yeniden okudum. Son derecede acı

verici…

———————————————————————————

(*) Rusya’nın İsviçre’si Plyos – İSTİKBAL DERGİ,

Eylül 2020

(**) Antony Beevor – STALINGRAD – Yapı Kredi

Yayınları, 2. Baskı Nisan 2018

29


Ateş Savaşçıları 2021’de

önemli işler başardı.

Avrupa hedefine ulaşacaklar.

>>

Bu sezon Erkekler 1.Ligi’nde Mihalıççıkspor

8’de 8 yaparak Süper lige doğru emin adımlarla

ilerleyişini sürdürdü. 2.Lig erkeklerde

Everest Yapı Yenidoğan ile Eskişehir Büyükşehir

Gençlik, 2.Lig kadınlarda ise Odunpazarı

Gençlik ve Eskişehir Hentbol SK boy gösteriyor.

1.Lig A

grubunun

rakipsiz takımı

oldular.

Mihalıççıkspor ilk yılında Süper

Lige yükselecek gibi duruyor.

ORMANSPOR

GURURUMUZ OLDU

2021 yılı Ormanspor için başarılarla

dolu geçti.

1.Lig şampiyonluğunu

elde ederek

adını Süper Lige

yazdıran Ateş Savaşçıları kısa sürede

büyük işlere imza attı.

Ormanspor 2021 yılının ikinci

yarısında Süper Lig’de Avrupa

Kupalarına vize almak için ter

dökerken, ilk 4 takım arasında

yerini aldı ve hedefe kilitlendi…

MELEKLER BU LİGDE

KALACAK

HenTbOlda süperiZ

Eskişehir hentbolu 2021’in ikinci

>>

yarısında adeta süper bir ivme

yakaladı. Ormanspor Erkekler Süper

Ligi’ne çıkarak başarıyla mücadele

ederken, Anadolu Üniversitesi Kadınlar

Hentbol Süper Ligi’nde ilimizi

temsil etmeyi sürdürüyor.

2021 yılının ilk yarısında Anadolu Üniversitesi

Kadın Hentbol takımımız şampiyonluk

kadar önemli bir işe imza

atarak Süper Ligde kalmayı başarmıştı.

Yılın ikinci yarım diliminde de Anadolu’nun

Melekleri adına değişen

bir durum yok. Yine genç

kadroyla ligde tutunma mücadelesi

verem temsilcimizin 2021-

2022 sezonunun ilk yarısında

beklentilerin altında kalsa da ikinci

yarıda ligde kalmak adına varını

yoğunu ortaya koyacak.

MİHALIÇÇIK EMİN ADMLARLA

Erkekler Hentbol 1.Ligi A grubunda

bu yıl ilimizi ilk kez temsil eden

Başkan Osman Taş’ın

Mihalıççıkspor’u

deyim yerindeyse

göğsümüzü kabarttı.

Grupta oynadığı 8

maçı da kazanan Mihalıççık

Erkek Hentbol

takımı rakip tanımıyor.

Play-Off biletini

cebine koyacak ekibimiz

diğer gruptan gelecek

4 takımı da

devirerek adını Erkekler

Hentbol Süper

Ligi’ne yazdırmayı hedefliyor…

Yeni sezonun ilk

yarısı istedikleri

gibi geçmedi.

Süper Ligde

kalmaları

şampiyonluk

kadar kıymetli.

30

Anadolu Üniversitesi Kadın Hentbol

takımımız yine ligde tutunmak istiyor.


Filede yüzümüz ekiplerimizin liglerde var olmasıyla gülüyor.

vOleybOlUn

>>

yılı OldU

2021 yılının ilk yarısı Eskişehir voleybolu

için hüzünlü geçse de ikinci yarıda

1.Ligde iki kadın takımımızın olması yüzleri

güldürdü…

İlk çeyrek iyi geçmedi

Eskişehir Salon Sporlarında dikkati

çeken en önemli branşlardan biri olan

Kadınlar Voleybolu için önemli gelişmelerin

yaşandığı bir yıl oldu.

2021 yılının ilk çeyreği bizim adımıza

iyi geçmedi Sivrihisar Belediyespor ve

Tepebaşı Gençlikspor Play-Off’tan dönerek

1.Lige çıkamamıştı.

Sivrihisar Belediyespor takdir edilecek

işlere imza atmaya devam ediyor.

Sivrihisar Belediyespor Kadın

Voleybol takımı bu sezon ligde

kalmak ve her sezon üzerine

koyarak ilerlemek istiyor.

1.Lige adlarını yazdırdılar

Ancak Sivrihisar Belediyespor’da Başkan

Ahmet Alper takımı özel taleple

1.Lige aldırmayı bildi. Sivrihisar Belediyespor’un

yanı sıra yeni sezon fikstürünün

çekilmesinden bir gün önce 2.Ligde

ilk kez boy göstermeye hazırlanan

Mihalıççıkspor Başkan Osman Taş’ın

isim hakkı satın almasıyla kendini

1.Ligde buldu.

Sivrihisar kendine güveniyor

1.Ligde sezona derbi galibiyeti ile

giren Sivrihisar Belediyespor daha

sonra istediği sonuçları alamasa da

çabuk toparlandı. Ligde kalma yolunda

önemli puanları hanesine yazdırmayı

bilen Başkan Ahmet Alper

Akdemir’in ekibi, Sivrihisar Belediye

Başkanı Hamid Yüzügüllü’nün yine takıma

sahip çıkmasıyla devre arasında

kadrosunu takviye etmek ve ligde kalmak

istiyor.

31


Yabancılar

alıştı.

İkinci yarıda

yüzümüzü

güldürecekler.

lİGde KalMa MÜcadelesİ var

Mihalıççıkspor

2021 yılında Voleybol

branşında

da varım dedi.

Sezona 2.Ligde

mücadele edecek

bir kadro

oluşturarak

başlayan

Mihalıççıkspor,

Başkan Osman

Taş’ın fikstür

Mihalıççık’ın

handikabı

belli.

çekiminden bir gün önce

isim hakkı devralarak

kulübü 1.Lige çıkartması

tüm dikkatleri üzerine

çekti.

Kırmızı Siyahlılar ligin

ilk yarısında

istikrarı

yakalayamayarak

istediği

sonuçları

alamasa da ikinci yarıda

daha etkili işlere imza

atmak ve bu sezon kalıcı

olmayı hedefliyor. 2022

yılında 1.Ligde mücadele

eden takım

sayımız iki de mi kalacak;

yoksa bir eksilip,

bir çoğalacak mı

bunu zaman

gösterecek.

Bu yola baş

koydular.

Mihalıççıkspor Kadın Voleybol takımı ligde kalmak istiyor.

Teknik heyet inanıyor.

Tepebaşı play-OFF’U İsTİyOr

2021 yılının ilk çeyreğinde gruptan çıkma başarısını

gösterse de Play-Off yarın final elemelerinden dönen

Tepebaşı Gençlik ve Spor Kulübü 2021 yılımın ikinci

yarısında tekrar 2.Lig’de ilimizi temsil ediyor. Grupta ilk

ikiye girerek

tekrar adını Play-

Off’a yazdırmak

isteyen Tepebaşı

Gençlik ve Spor

Kulübü’nde

antrenör çiftler

Özkan-Fatma Çimenli

oyuncu

Tepebaşı Gençlik ve Spor

Kulübü’nde aile ortamı var.

32

grubuna sonuna

kadar inandıklarını

ifade etti.

Hedefleri Play-Offf


bU sene O sene…

Bölgesel Amatör Lig’de bu

sezon ilk 3 takım ile yer alıyoruz.

Eskişehir futbolunun

kanayan yarası olan Eskişehirspor

dışında bir profesyonel

takım eksikliği

ümit ediliyor ki bu sezon giderilecek…

LİDERE

SELAM DURUN

Bölgesel Amatör Lig 8.Bölge 3.Grupta mücadele eden ekiplerimizden

Anadolu Üniversitesi oldukça başarılı bir ilk yarı

geçirdi. Liderlik koltuğunda oturan Anadolu Üniversitesi 2021

yılının Haziran ayında kapısından döndüğü 3.Lig’i yılın son

diliminde ne kadar istediğini bir kez daha gösterdi.

Başarılı performansı sürdürmek isteyen Anadolu

Üniversitesi 2022’de 3.lige yükselmeyi

hedefliyor.

Yunusemrespor şampiyonluk

yarışından kopmamak adına savaşacak.

SAĞLIKSPOR

TESLİM

OLMAYACAK

BAL’da ki en makûs bütçeli kadroya sahip

olan ekibimiz Sağlıkspor sezona istediği gibi

başlayamasa da özellikle Yunusemrespor’u

5-0 yenerek tüm dikkatleri üzerine çekmeye

başarmıştı. Daha sonra skor anlamında

yine istikrardan uzaklaşan Sağlıkspor yeni

sezon da belki Süper Amatör Küme’ye

düşecek en büyük aday olsa da mücadelesini

sonuna kadar sürdürecek.

Sağlıkspor kaderine teslim

olmamak adına

kazanabileceği maçlara daha

fazla konsantre olacak.

Anadolu Üniversitesi bu sezon

flaş skorlara imza atıyor.

YUNUSEMRE

SONUNA

KADAR…

Ligde ki diğer temsilcimiz Yunusemrespor

2021 yılının ilk yarısında Bölgesel Amatör

Ligde var olmuş,ancak umduğunu

bulamamıştı. Yeni sezon için iddialı bir

kadro oluşturmasına karşın sportif sakatlık

problemlerinin çokluğu ideal 11’i sahaya

bir türlü sürülememesinin en büyük nedeni

oldu.Ligin ilk yarışında derbi maçlarını

kaybeden Kırmızı Siyahlılar ikinci yarıda

sonuna kadar mücadele edeceğe benziyor.

33


Yine bize

hüsran

vardı.

2021 yılı 2020’den

farklı geçmedi.

Son 4 sezonda sadece

1 dönem transfer tahtasını

açabilen Eskişehirspor

için 2021 yılı

da aynı 2020 yılı gibi

kötü geçti. Eskişehirspor

lige veda etmesine

rağmen,

(Kovid-19) nedeniyle

tüm liglerden düşmenin

kaldırılmasıyla aynı

ligde mücadelesini sürdürmüştü.

Şimşekler

iki yıl üst üste lige

veda etti.

34

2021 yılında 2.lige

düşen Kırmızı Şimşekler

uzun bir süre de yönetimsiz

kaldı. Kayyum

tehlikesinden dönen

Eskişehirspor’da yapılan

genel kurullarda

aday çıkmayınca kongreler

birer kez ertelenirken,

2 kez de ara

verildi. 27 Temmuz

2021 tarihinde Mehmet

Şimşek ve arkadaşları

kulübü yaşatmak için

göreve geldi.

Genel kurul salonunda

Şimşek "Biz

olacağız” sözleri ile camiadan

destek istedi.

Eldeki oyuncular ile

yola devam eden ve

2.ligde tutunma mücadelesi

veren Kırmızı

Şimşeklerin 3 puanı

silindi. İlk yarıda istediği

puanları toplayamayan

ve son sırada

yer alan Es-Es’i yasak

kalkmaz ise daha kötü

günler bekliyor.

4 Nisan 2021 tarihinde

İzmir’de Altınordu’ya yenilerek

ligin bitimine 6 maç

kala 2.lige düştük.


İKİ YIL ÜST ÜSTE KÜME DÜŞTÜK

2020 yılında Eskişehirspor küme düşmesine rağmen, yeni tip koronavirüs

(Kovid-19) nedeniyle tüm liglerden düşmenin kaldırılmasıyla 2020-2021 sezonun

da aynı ligde mücadelesini sürdürmüştü. Ancak çok genç bir ekip ile ligde

mücadele eden Kırmızı Şimşekler 4 Nisan 2021 tarihinde İzmir’de Altınordu’ya

yenilerek ligin bitimine 6 maç kala 2.lige düştü.

OYUNCULAR

BİRBİR GİTTİ

Ligin sona ermesi ile birlikte

Eskişehirspor’daki

oyuncular da bir bir elden

kaçtı. Bazıları TFF’ye

başvurarak sözleşmesini

fesih ederken, bazıları ise

elini kolunu sallaya sallaya

takımdan ayrıldı.

Eskişehirspor’da yaprak

dökümü yaşandı.

Onur mücadelesine devam.

35


BAŞKAN ADAYI

ÇIKMADI

Es-Es’te Mustafa Akgören ve

ekibi görevi bırakıp,

ayrılırken, uzun süre takım

yönetimsiz kaldı. Kayyum

tehlikesinden dönen

Eskişehirspor’da yapılan genel

kurullarda aday çıkmayınca

kongreler 1 kez ertelenirken, 2

kez de ara verildi.

“BİZ

OLACAĞIZ”

27 Temmuz 2021 tarihinde

Mehmet Şimşek ve

arkadaşları kulübü

yaşatmak için göreve geldi.

‘BİZ OLACAĞIZ’ sloganı ile

göreve gelen Şimşek

“Şehrimiz kulübümüze

küsmüş. Sebepleri aylardır

zaten tartışılıyor. Bizim en

büyük hedeflerimizden bir

tanesi kulüple şehri

barıştırmak. Kulüp

kapanıyordu, arma gidiyordu.

Biz buna izin verecek

insanlar değiliz. Armamızın

sevdasından koşuyoruz.

Biz sahaya takımımızı

süreceğiz, armamızı

sevdamızı yaşatacağız”

dedi.

Elde ki oyuncularla

devam edildi.

ELDEKİ OYUNCULAR

İLE YOLA DEVAM

Transfer yasağı olduğu için takviye yapamayan bir çok oyuncuyu

da kaybeden Eskişehirspor eldeki oyuncular ile 2.ligde

yola devam etti. Kulüp lisansını alamayan siyah-kırmızılı

ekipte birde -3 puan cezası geldi.

2.LİGDE SON SIRADAYIZ

2.lig Beyaz grupta mücadele eden ve lige Karacabey galibiyeti

ile başlayan Şimşekler iki maçta 4 puan alırken,

ardından düşüşe geçti. Deplasmanda 7 maç puan alamayan

Şimşekler ilk yarının son deplasman maçında

Nazilli Belediye ile berabere kaldı. 17 haftalık süreçte

istediği sonuçları alamayan ve rakipleri ile puan

farkı da açılan Eskişehirspor devreyi son sırada

kapattı.

Başkan Mehmet Şimşek ve yönetimi

30 milyonun üzerinde borç kapattı.

36


MUCİZE

GEREKLİ

Es-Es’in 2. Ligde tutunması için

öncelikle olarak transfer

yasağının kaldırılması gerekiyor.

Bunun içinde mucize gerekli.

Göreve geldiği ilk günden itibaren

kulübün borçlarını azaltmak ve

özellikle de FİFA dosyalarını kapatmak

için büyük uğraş veren

yönetim şu ana kadar 30 Milyon

civarında borcu azalttı.

KAMPANYA TUTMADI

Erkan Zengin’in bonservisinden kaynaklı olarak

Trabzonspor’a yaklaşık 6 Milyon borcu olan

Eskişehirspor’un bu dosyayı kapatmak için

dosyakapat.com kampanyası başlattı. Ancak bu

kampanya da beklenen ilgiyi görmedi. Bunun

üzerine yönetim kurulu sosyal medyadan

taraftarların da görüşünü alarak kulüpten

alacağı olan ancak büyük indirim yapan oyuncular

ile tek tek görüşme yaptı. Eskişehirspor

yönetimi bu paralardan ilk olarak kulüpten 1

milyon 300 bin TL alacağı bulunan Batuhan Karadeniz

dosyasını 180 Bin TL’ye kapattı.

Yönetim elinden geleni yapıyor.

Suat Kaya’nın da işi zor.

Ligde tutunma

mücadelesi

veriyoruz.

Dosyakapat.com kampanyası da

beklenen ilgiyi görmedi.

37


HANGİ AĞRIYA HANGİ

YİYECEK İYİ GELİYOR

ÜLSERE BİBERİYE

Biberiyede bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinde, mide ülserinde,

hazımsızlık ve sindirim sisteminin yavaş çalıştığı kabızlık

gibi durumlarda, migren tipi baş ağrılarında faydalı

olabilir. Hatta biberiye yağı kas ve eklem ağrılarını hafifletmekte

kullanılabilir.

DİŞ ÇÜRÜMELERİNE KARŞI ISPANAK

Demir deposu olarak bilinen ıspanağın A, B, C, E vitaminleri,

magnezyum, fosfor, iyot mineralleri ve protein açısından zengin

bir sebze içerdiğini ve bu nedenle ıspanağın vücudun direncini

arttırdığını belirten uzmanlar ''Özellikle bahar

aylarında nükseden hastalıklara karşı vücudu korur. Kemik ve

dişleri de güçlendirir. Diş çürümelerine karşı koruyucudur”

diyor.

KOLESTEROLE SARIMSAK

Taze sarmısakta mevsimsel salgın hastalıklarda koruyucu olarak,

tansiyon ve kolesterol düşürücü olarak, kan sulandırıcı ve

bağışıklık sistemini güçlendirici olarak kullanılmaktadır.

BAŞ AĞRISINA HAVUÇ

Havuç salatalarda, her türlü et ve sebze yemeklerinde kullanılmalıdır.

Unutkanlığa karşı kullanımı yaygındır. Son yıllarda

erken bunama, Alzheimer, kalp krizi, kronik baş ağrılarında,

deri ve akciğer kanserine

karşı kullanılmaya başlanmıştır.”

SİNDİRİME TAZE FASULYE

Taze fasulyenin ise özellikle mevsiminde haftada 2 defa, tüketilmesi

gerektiğini hatırlatan uzmanlar . Kalorisi düşük, yağ

bakımından fakir bir sebze olsa da bol lifli yapısı sebebiyle

diğer gıdaların sindirimine yardımcı olduğu ve sindirim sisteminin

daha rahat çalışmasını sağladığı için ayrıca kötü kolesterolün

bağırsaktan emilimini engellediği için yararlı bir

yiyecek olduğu belirtiliyor.

42



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!