31.01.2022 Views

GAPŞehir 6. Sayı

GAP Şehir Dergisi; 6. sayısıyla ve dopdolu içerikleriyle huzurlarınızda olmayı sürdürüyor

GAP Şehir Dergisi; 6. sayısıyla ve dopdolu içerikleriyle huzurlarınızda olmayı sürdürüyor

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ŞANLIURFA | Evliya Çelebi ve Urfa Efsaneleri

08

geçen sırrı keşfetmek ancak

Evliya gibi büyük bir seyyaha

yakışır.

Venedik'teki papazların Rehavi

makamıyla ayin yapmaları

Şehrimin adıyla bir müzik

makamıyla anılması ve bu

makamla söylenen türküleri

dinleyen meczupların teskin

olması, zaman zaman yine bu

makamla insanların eğlenmesi

güzel bir şey! Evliya'nın

anlattığına göre daha da güzel

olan şehrimde doğan ve

şehrimden ilhamla “Rehavi” adını

alan bir makamla Venedik'teki

papazların ayin yapmaları,

ilâhiler okumalarıdır. Evliya,

Venedik'te tanık olduğu bir dini

ayini şöyle tasvir etmiştir:

“Kârler ellerinde mumlar

evlerin içine gire çıka, bağıra

çağıra birini ararlar. “Pişkindos,

pişkindos” diye bağırıp

eğlenmeye başlarlar, ardından

çalgılar çalıp şarkılar söylerler.

Ruhban sınıfı ellerinde türlü

türlü kokularla geçerek etrafa

güzel kokular yayar. Kadınlar

alay halinde yaldızlı tahtların

üzerinden geçerler. Direklerdeki

mumlar şehri aydınlatır. Venedik

beyleri atların üzerinde askeri

kıyafetleri ve silahlarıyla

geçerken yanlarında da papazlar

Rehavi makamında İncil

okuyarak geçerler. Mücevherlerle

süslenmiş Hz. İsa ve Meryem

Ana heykellerin temsili geçişinin

ardından hep birlikte manastıra

giderler ve sabaha kadar eğlence

sürer.” Henüz modern edebiyatın,

kurmacanın ne olduğunu

bilinmediği bir dönemde Evliya,

hem gerçek hem de kurmaca

olarak kaleme aldığı

seyahatnamesinde o kadar güzel

şeyler anlatır ki, hayal ile hakikati

ayıramaz, iç içe olduğunu

görürsünüz. Bu yüzden Evliya'nın

seyahatnamesini hem bir

hakikat, hem bir seyahat, hem

de kurmaca bir edebiyat kitabı

olarak okurum. Şehir tarihi

çalıştığım için benim eşsiz

kaynağım olduğunu

söyleyebilirim. Hangi şehri

anlatacaksanız anlatın, mutlaka

ama mutlaka Evliya'nın

seyahatnamesine bakmadan

anlatmayın.

Hz. İsa'nın bir kral olarak Urfa'ya

geldiği efsanesini Evliya'dan

başka hiç kimse anlatmamıştır

Tanpınar, “ben evliyaya inanmak

için okurum” der. Evliya,

Venedik'te bir ayini anlatırken,

Rehavi makamına yer verdiği gibi

Urfa'yı anlatırken de aynı şeyleri

söyler. Hristiyanlığın tarihi

kaynaklarına göre; Kral Kara

Abgar döneminde Urfa, Hz.

İsa'ya topluca iman etmiş ve

tarihte Hıristiyanlığı kabul eden

ilk krallık olmuştur. Bununla ilgili

birçok efsane anlatılır ama Hz.

İsa'nın bir kral olarak Urfa'ya

geldiği efsanesini Evliya'dan

başka hiç kimse anlatmamıştır.

Evliya'nın anlatımına göre Hz. İsa

kayser/hükümdar olduğu devirde

Urfa'ya gelip adıyla anılan Mesih

Kilisesi'nde ibadet etmiştir. Yine

Evliya, Urfa'da bulunduğu sırada

bu kilise halen mamur ve ayakta

imiş. Ayrıca bu kilisede havariler

İncil'i tıpkı Venedik'te olduğu gibi

Rehavi makamında yanık sesle

okuyorlarmış. Evliya İncil'in

havariler tarafından yanık bir

sesle okunmasından dolayı

“Rehavi” adını aldığını söyler.

Evliya'nın anlattığı bu efsane Urfa

için övgüye değer güzel haslettir.

Zira Evliya bu efsanesiyle hem

havarileri ve İsa'yı Urfa'ya

getirmiş, hem Urfa ile Venedik

arasında ruh bağı kurmuştur. Asıl

önemlisi de müzikle yatıp

müzikle kalkan, adeta türkü

söyleyen bu şehri, musiki ve

makamla özdeşleştirerek, sesinin

yanık ve güzel olduğunu

belirterek hakkını teslim etmiştir.

İbrahim Peygamber ile ilgili

efsaneler

Urfa, İbrahim Peygamber ile

özdeşleşmiş bir şehirdir. Evliya

Urfa'yı anlatırken İbrahim

Peygamber'i es geçmesi mümkün

mü? Hz. İbrahim ile bir çok anlatı

ve efsane vardır ama bugün

bizim bilmediğimiz ya da

halkımızın muhayyilesinden

silindiğine inandığımız bazı

efsaneleri Evliya anlatarak

hafızamızı tazeler. Evliya'nın

garip olaylar diye yer verdiği bir

efsane yine Urfa ile ilişkilidir:

“Evliya, sularla ilgili sadece bir

anlatısında farklı bir tutum

izleyerek bir efsaneye yer verir.

Seyahatnamenin üçüncü cildinde

“Garâ'ibât-ı diğer” başlığı altında

Urfa yakınında Temaşalık

adındaki dereyle ilgili bir “taş

kesilme” efsanesi anlatır.

Efsaneye göre melun Nemrut,

Hz. İbrahim'i ateşe attığında

yüzlerce adam dağlardan onun

için odun taşır. Hz. İbrahim

bunlara beddua edince sözü

edilen derede atları, develeri ve

katırlarıyla “Allah'ın emriyle” kara

taş olurlar. Evliya Çelebi,

katırların bu bedduadan ötürü

hala doğuramadıklarını

söyleyerek efsanenin kendi

dönemine yansıyan izine işaret

eder. İlginç olan Urfa'da anlatılan

bir efsanede de; Nemrut, İbrahim

Peygamber'i yakmak için yük

hayvanları kullanılır. Ancak hiçbir

at, eşek, deve vs. yük

hayvanlarının hiç biri odun

taşımak istemez. Bir tek katır

odun taşır ve bunun üzerine

İbrahim peygamberin bedduasını

alır ve bu yüzden doğuramaz,

zürriyetleri kesilir.

Hz. İbrahim, efsanelerde

Peygamber yerine halk

kahramanı, aşiret reisi gibi tasvir

edilir

Evliya, seyahatnamesinde acayip

ve garip olayları anlatırken,

Urfa'dan birçok örnek verir.

Bunun iki nedeni vardır; birincisi

Urfa'nın toplumsal hayatı,

zihinsel ve ruhsal dünyası efsane

yaratmaya, efsanede yaşamaya

müsaittir. Hiçbir şehirde

olmayacak kadar çok efsaneye

sahiptir. Yazılı ve sözlü yüzlerce

efsane anlatılmaktadır. Hatta

şehir, kutsal hakikatlerini dahi

sözlü kültürde anlatmaya

başlayınca efsaneye boğar; tarihi

gerçek kahramanları

efsaneleştirerek kendi ruh ve

düşünce duygusuna uygun hale

getirir.

Örneğin şehirle özdeşleşen,

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!