İstikbal Dergi Mayıs 2022 Sayısı

Eskişehir'in En Çok Okunan Yerel Gazetesi İstikbal Gazetesinin Aylık Yayını İstikbal Dergi Mayıs 2022 Sayısı Eskişehir'in En Çok Okunan Yerel Gazetesi İstikbal Gazetesinin Aylık Yayını İstikbal Dergi Mayıs 2022 Sayısı

eskisehirreklam
from eskisehirreklam More from this publisher
30.05.2022 Views

L İ D E R G A Z E T E E S K İ Ş E H İ R ’ İ N S E S İDERGİPARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR AYLIK iŞ, SiYASET, SPOR ve YAŞAM DERGiSi Sayı: MAYIS 2022bÜyÜkşeHİr’denyunus’a veFa“Tepebaşı çevreve insan odaklıçalışıyor”kurT; “elimiziTaşın alTınakoyduk”“KİLOLARDANSÜRDÜRÜLEBİLİRBU DİYETLEKURTULMAKMÜMKÜN”“eskİşeHİrsporForması Gİymekİnanılmaz bİr duyGu”İşTe karşısınızdaGeleCeĞİn olİmpİyaTşampİyonu rÜzGarkız ayçaFİdanoĞlu

L İ D E R G A Z E T E E S K İ Ş E H İ R ’ İ N S E S İ

DERGİ

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR AYLIK iŞ, SiYASET, SPOR ve YAŞAM DERGiSi Sayı: MAYIS 2022

bÜyÜkşeHİr’den

yunus’a veFa

“Tepebaşı çevre

ve insan odaklı

çalışıyor”

kurT; “elimizi

Taşın alTına

koyduk”

“KİLOLARDAN

SÜRDÜRÜLEBİLİR

BU DİYETLE

KURTULMAK

MÜMKÜN”

“eskİşeHİrspor

Forması Gİymek

İnanılmaz bİr duyGu”

İşTe karşısınızda

GeleCeĞİn olİmpİyaT

şampİyonu rÜzGar

kız ayça

FİdanoĞlu


䬀 甀 琀 氀 甀 伀 氀 猀 甀 渀



EDiTöR

Eskişehirli gençler

t9’da

“Avrupa günü”nü kutladı

İçinde

Tuvalet

Müzesi

olan cafe

t14’de

t17’de

“Yazarken

yaşıyor

olduğumu

hissediyorum”

t10’da

Eskişehirli

çiftçilerin

alternatif

ürün

arayışı

Eskişehirliler

istese neyse de…

Aslına bakacak olursanız, bugüne

kadar yapılacağı söylenip de yapılmayan

yatırımlarla ilgili talepler hiçbir

zaman Eskişehirlilerden gelmedi…

Her defasında iktidarların ilgili ve

yetkilileri dillendirdi bunları “Yapalım”

diye…

Örneğin;

Yıllardır bir türlü gerçekleşmeyen

Eskişehir’in demiryolu ile limana bağlanma

meselesi var ya…

İşte bunu Eskişehirliler falan istemedi…

Yıllar önce dönemin iktidarının en

yetkili kişileri Eskişehir’e geldiklerinde

“Burada ürettiğiniz malları Türkiye’nin

her yerine ve diğer ülkelere

karayolu ile pazarlayamazsınız.

Bunun için liman lazım. Sizin de deniziniz

yok. İyisi mi biz sizi Demiryolu

ile en yakın limana bağlayalım.

Böylelikle Eskişehir’de ürettiğiniz

malları dünyanın neresine isterseniz

kolaylıkla ve en ucuz şekilde gönderebilirsiniz”

dediler…

Dediler demesine de bir türlü yapmadılar…

Her gelen iktidarın önemli isimleri,

bugünkü de dahil olmak üzere, her

fırsatta “Eskişehir’i Demiryolu ile

Gemlik limanına bağlayacağız” demesine

rağmen sözünü tutmadı.

Halbuki…

Eskişehirlilerin aklında bile değildi

bu istek…

-“Yapalım” diye ilk kendileri teklif

ettiler…

Aradan yıllar geçti…

Hala yapacaklar…

H H H

Murat Taşkın

Aslına bakacak olursanız…

-“Eskişehir’e Kuzey ve Güney

çevreyollarını yapalım” diyen de “Sarıcakaya,

Seyitgazi, Alpu-Mihalıççık

yollarını yapalım” diyen de bu iktidarın

önemli isimleriydi…

Bakanından Büyükşehir adayına,

Milletvekilinden il başkanına kadar

hemen hepsi önce “Bu yollarınızı yapalım”

dedi, ardından “:Yollarınızı yapacağız”

diye de devam ettirdiler…

Sonuçta söyledikleri yolların hiçbiri

yapılmadı!

H H H

Sadece bunlar mı?

Eskişehir’e her gelen bakan müjde

üzerine müjde verdi…

Birisi “Eskişehir ilk yerli uçağı

yapacak” dedi mesela…

Başka birisi “Eskişehir ilk Hızlı

Treni üretecek” dedi…

Bir başkası “Eskişehir yerli otomobil

üretiminin üssü olacak” dedi…

Hatta…

İçlerinden biri Kocakır’a Türkiye’nin

çevreci ilk modern kentini bile

kurdu!

Sonuçta bunların da hiçbiri olmadı…

H H H

Velhasıl buradaki olay; “Eskişehir

istedi iktidar yapmadı” olayı kesinlikle

değil…

Olay aslında; “İktidar vaat etti,

iktidar yapmadı” olayı…

O yüzden;

İktidarın Eskişehir’deki aktörleri

hani sık sık çıkıp “Eskişehir’de yaptıklarımızı

anlatamıyoruz” diye yakınıyorlar

ya…

Çoğu kez “Peki… Eskişehir’de

anlattıklarınızı yapıyor musunuz?”

diye sormak geliyor!

Genel Yayın Yönetmeni : Burak TÜRKMEN

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü : Murat TAŞKIN

LVIV

4

t28’de

GAZETESİ’NİN AYLIK İŞ, SİYASET VE YAŞAM DERGİSİ

PARA İLE SATILAMAZ, ÜCRETSİZDİR www.istikbalgazetesi.com Sayı : MAYIS 2022

UĞUR OFSET MATBAACILIK, GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA

Sahibi : Burak TÜRKMEN

Gazete, Haber ve Reklam :

Arifiye Mah. Yalbı Sk. No: 13/A K:6 D:10 ESKİŞEHİR

Tel & Faks : 0.222. 220 19 01 - 220 19 06

e-mail : haber@istikbalgazetesi. com

Baskı :

ÖNKA OFSET BASIM ve MATBAACILIK HİZMETLERİ

Zübeyde Hanım Mah. Sebze Bahçeleri Cad. No: 80

İSKİTLER 06070 ALTINDAĞ/ANKARA

Tel: 0.850 346 26 86 / 0.312. 384 26 85 - 384 26 86

e-posta : onkamatbaa@gmail.com


KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...KISA...

Özel Ümit çalışanlarından kök hücre bağışı

Özel Ümit Hastaneleri

tarafından hayata geçirilen 'Kök

Hücre Bağışı Kampanyası' ile çok

sayıda hastane çalışanı kök

hücre bağışında bulunarak,

hastalara umut oldu.

Özel Ümit Hastaneleri tarafından

'Kök Hücre Bağışı Kampanyası'

düzenlendi. Hastanenin toplantı

salonunda düzenlenen seminer

ile kök hücre bağışı anlatılarak,

hastane çalışanları kök hücre

bağışına davet edildi. Kızılay

tarafından düzenlenen eğitim

seminerine Kök Hücre Donör

Kazanım Uzmanı, Nejdet Ayduran,

Kök Hücre Flebotomist Emre

Yavaş katıldı. Kızılay tarafından verilen eğitim

sonrasında çok sayıda Özel Ümit çalışanı, kök

hücre bağışında bulundu.

"TÜRKÖK hastaların hayata tutunmasını

sağladı"

Kök hücre bağışının önemi ve süreç hakkında

bilgi veren Türk Kızılay Kök Hücre Donör

Kazanım Uzmanı, Nejdet Ayduran, Türkiye'de

özellikle lösemi, lenfoma gibi kök hücre nakli

bekleyen hastalara en uygun bağışçının bulunabilmesi

amacıyla Sağlık

Bakanlığı ve Türk Kızılay

tarafından 2014'te hayata

geçirilen TÜRKÖK’ün, çok

sayıda hastanın hayata

tutunmasını sağladığını anlattı.

Sağlık şartları uygun 18-50 yaş

arasındaki herkesin kök hücre

bağışında bulunabileceğine ve

kök hücre bağışının sağlık

açısından hiçbir zararının

bulunmadığına değinen Ayduran,

“TÜRKÖK, Sağlık

Bakanlığı’nın, kemik iliği nakli

bekleyen hastalar ve çok

sayıda gönüllü vericiye ait

doku grubu antijeni bilgilerinin

depolandığı Kemik İliği Bankasının (KİB)

kurulması ve kemik iliği nakli ile ilgili merkezler

arasında koordinasyonun sağlanması için

oluşturduğu Türkiye Kök Hücre Koordinasyon

Merkezi’nin adıdır.” dedi.

Jandarmadan çocuklara uygulamalı trafik eğitimi

Trafik Haftası etkinlikleri çerçevesinde ilk ve orta okul düzeyindeki

öğrencilere ‘Trafik kurallarına uyum ve trafikte saygı bilinci’ amacıyla

uygulamalı eğitim verildi. Eskişehir İl Jandarma Komutanlığı Trafik

Şube Müdürlüğü ekiplerince 7-13 Mayıs Karayolları Trafik Haftası

etkinlikleri çerçevesinde çocukları bilinçlendirmek amacıyla etkinlik

düzenlendi. Çocuk Eğitim Parkı’nda Osmangazi İlkokulu ve Orhangazi

Ortaokulu öğrencilerine ‘Trafik kurallarına uyum ve trafikte saygı bilinci’

konularında uygulamalı eğitim verildi.

ÖzEl bİrEYlErdEn “GEçİş” sErgİsİ

Tepebaşı Belediyesi’nin merkezlerinde

çalışmalarını sürdüren özel gereksinimli bireylerin

hazırladığı “Geçiş” isimli sergi açıldı.

Serginin açılışında konuşan Başkan Ataç, “Özel

çocuklarımız ile yaptığımız tüm çalışmalarımız

Türkiye’ye örnek olmaya devam ediyor” dedi.

Tepebaşı Belediyesi bünyesinde çalışmalarına

devam eden özel gereksinimli bireyler, “Geçiş”

adlı sergi ile Eskişehirliler ile buluştu. Engelliler

Sosyal Yaşam Merkezi, Melih Savaş Yaşam

Köyü Hobi Atölyesi ve Gökkuşağı Kafe merkezlerinde

özel bireylerin ellerinden çıkan çok

sayıda eser, Engelliler Haftası dolayısıyla açılan

sergide beğeniye sunuldu. Atila Özer

Karikatürlü Ev’de düzenlenen açılışa Tepebaşı

Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra

Tepebaşı Belediyesi meclis üyeleri, özel

bireyler ve aileleri katıldı. Burada katılımcılara

hitap eden Başkan Ataç, “Özel çocuklarımız her

alanda olduğu gibi sanat adına da güzel şeyler

yapıyorlar, çok aşikâr. Hem Gökkuşağı Kafe’de

hem Engelliler Montaj Atölyesi’nde

çocuklarımız son derece başarılı. Türkiye’ye

örnek işler yapıyorlar. Bizler de hem onlar

adına hem ailelerimiz adına çok büyük

mutluluk duyuyoruz. Çünkü özel

yavrularımız ile beraber olmak son derece

güzel. Çocuklarımızı topluma katmak,

onların birey olmasını sağlamak son derece

önemli. Özel çocuklarımız ile yaptığımız

tüm çalışmalarımız Türkiye’ye örnek olmaya

devam ediyor. Her birini tek tek kutluyorum.

Ellerine, yüreklerine sağlık” dedi.

Geçiş sergisi 14 Mayıs tarihine kadar ziyarete

açık olacak.

5


Başkan Yılmaz Büyükerşen Büyükerşen kitap dostlarıyla buluştu

büyükşehir’den yunus’a vefa

Vefatının 701’inci yıldönümünde Türk mutasavvıfı ve halk ozanı

Yunus Emre, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin ev

sahipliğinde düzenlenen kitap günleri ile anıldı. Kitapseverlerin

büyük bir ilgi ile takip ettiği kitap günlerini ziyaret eden

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz

Büyükerşen, kitap dostlarıyla bir araya geldi. Büyükerşen,

Yunus Emre’nin anısına yapılan Eskişehir Yunus Emre Kitap

Günleri’nin büyük ilgi görmesinin çok değerli olduğunu ifade

etti. Başkan Büyükerşen’e teşekkür eden gençler ise,

“Başkanımız, Hocamız Yılmaz Büyükerşen’e çok teşekkür ederiz.

Gençler için çok güzel bir aktivite oldu.” dediler.

Yunus Emre 'nin

anısına

Cumhuriyet Meydanı’nda düzenlenen

Eskişehir Yunus Emre Kitap Günleri’ni ziyaret

eden Başkan Büyükerşen, kitapseverler

ile bir araya geldi.

Vefatının 701’inci

yıldönümünde Türk

mutasavvıfı ve halk

ozanı Yunus Emre,

Eskişehir Büyükşehir

Belediyesi’nin ev

sahipliğinde düzenlenen

kitap günleri ile

anıldı.

Yunus Emre'nin

anısına SNS Organizasyon

ve Porsuk Kültür

iş yapılan Eskişehir

Yunus Emre Kitap

Günleri’ne ziyaretçi

akını yaşandı.

Kitapseverlerin büyük

bir ilgi ile takip ettiği

kitap günlerini ziyaret

eden Eskişehir

Büyükşehir Belediye

Başkanı Prof. Dr.

Yılmaz Büyükerşen,

kitap dostlarıyla bir

araya geldi. Ziyarette

Büyükşehir Belediyesi

Genel Sekreteri Ayşe

Ünlüce de yer aldı.

Büyükerşen ve Ünlüce’ye

SNS Fuarcılık

Organizasyon yöneticisi

Saruhan

Simsaroğlu ve Porsuk

Kültür yöneticileri

eşlik etti.

Stantları tek tek gezen

ve kitapları yakından

inceleyen Başkan

Büyükerşen,

vatandaşlardan

büyük ilgi gördü.

6

Fotoğraf çektirmek için sıraya giren gençlerin

isteklerini kırmayan Büyükerşen, gençleri

etkinlikte görmekten çok mutlu

olduğunu belirtti.

Büyükerşen, Yunus Emre’nin anısına

yapılan Eskişehir Yunus Emre Kitap Günleri’nin

büyük ilgi görmesinin çok değerli

olduğunu kaydederek, alandaki görevlilere

de teşekkür etti.

Ziyaret sırasında tedavisi tamamlanarak

Eskişehir’e dönen

SMA’lı Toprak

Bebek ile de bir

araya gelen

Büyükerşen,

Toprak ve ailesini

verdikleri başarılı

mücadele nedeniyle

tebrik etti.

Yunus Emre Kitap

Günleri nedeniyle

Başkan

Büyükerşen’e

teşekkür eden

gençler ise,

“Başkanımız,

Hocamız Yılmaz

Büyükerşen’e çok

teşekkür ederiz.

Gençler için çok

güzel bir aktivite.

Çok güzel kitaplar

var ve fiyatları da

çok avantajlı. Kitap

fuarlarını gezmesi

çok keyifli oluyor.

Yayınevlerindeki

görevliler,

aradığımız kitaplar

konusunda bizlere

çok yardımcı oldu.

Başkanımızla birlikte

burada olmaktan

çok mutlu

olduk” dediler.

Öte yandan 100

binin üzerinde ziyaretçi

ağırlayan

kitap günleri,

Yunus Emre’nin

anısına yakışır bir

şekilde

tamamlandı.


Han ilçesinde kadınlar Büyükşehir Belediyesi alım garantili lavanta balı üretimine başlıyor

büyükerşen; “kadınların

emeklerine güveniyorum”

Han’daki şehrimizin en büyük lavanta bahçesinde üretim

devam ederken, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Hanlı kadınlar

için önemli bir projeye daha imza attı. Büyükşehir Belediyesi

ve Han Belediyesi işbirliğiyle Lavanta Balı Üretim Projesi

yapılan törenle hayata geçirildi. Törende konuşan Başkan Prof.

Dr. Yılmaz Büyükerşen, “Kalkınmada kadınların önemi çok

büyüktür. Burada yapılacak üretime, Hanlı kadınlarımızın

emeklerine güveniyoruz. Kırsal kalkınma destekleme projelerimizde,

kadınlar öncü olsun istiyoruz.” dedi.

Ekonomik yönden zor günlerden geçen üreticiler

için, Han ilçesindeki şehrimizin en büyük

lavanta bahçesinde üretim devam ederken,

Hanlı kadınlar için önemli bir projeye daha

imza atıldı. Tarımsal Hizmetler Dairesi

Başkanlığı’nca hazırlanan Lavanta Balı Üretim

Projesi, yapılan törenle hayata geçirildi. Daha

önce lavanta yağı, lavanta sabunu, cilt temizleme

suyu, çay ve hediyelik ürünler üreten

kadınlar şimdi de lavanta balı üretecekler.

Proje kapsamında 16 üretici kadına toplam 90

adet arı çıtalı kovan ve yedek kovan ile temel

arıcılık malzemeleri verildi. Kadınların üretecekleri

ballar, Büyükşehir Belediyesi

tarafından alım garantili olacak. Ballar, Üretici

Market aracılığı ile vatandaşlara ekonomik

olarak satışa sunulacak. Han ilçesi Cumhuriyet

Meydanı’nda yapılan projenin tanıtım ve

malzeme dağıtım törenine Büyükşehir

Belediye Başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen,

Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı, Büyükşehir

Belediyesi Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce,

Büyükşehir Belediyesi bürokratları, Hanlı

kadınlar ve vatandaşlar katıldı.

Projenin kadınlara güç vereceğini belirten

Başkan Büyükerşen, “Bir dönemler kendi

kendine yeten güzel ülkemiz, yanlış tarım

politikaları ve ekonomik kriz nedeniyle zor

günler yaşıyor. Domates, biber gibi en temel

ihtiyaçlar bile tane ile alır hale geldi. Böyle bir

süreçte siz değerli üreticilerimizin desteklenmesi

gerektiğini biliyoruz. Eskişehir

Büyükşehir Belediyesi olarak imkanlarımız

ölçüsünde, yıllardır verdiğimiz farklı desteklere

bugün bir yenisini daha ekliyoruz.

Kalkınmada kadınların önemi çok büyüktür.

Burada yapılacak üretime, Hanlı

kadınlarımızın emeklerine güveniyoruz. Kırsal

kalkınma destekleme projelerimizde, kadınlar

öncü olsun istiyoruz. Han’ın Eli Kadın Kooperatifimiz

üzerinden, üretilen lavanta balını biz

alıp, biz satacağız ve elde edilen geliri

kadınlarımıza vereceğiz. Arıcılık konusunda

büyük ümitler besliyorum. Kısa sürede bu

kovanların içerisinde yetişecek ballarla, tatlı

gelirler kazanmanızı diliyorum” dedi.

Han Belediye Başkanı Erdal Şanlı da proje nedeniyle

Başkan Yılmaz Büyükerşen ve emeği

geçenlere teşekkür ederek, “Kazanan ilçemiz

kadınları kazanan üretenler olacak. İlerleyen

zamanda lavanta ve ıhlamur balı patentini de

alacağız” diye konuştu.

Hanlı üretici kadınlar da Başkan Yılmaz

Büyükerşen’e verdiği destekler nedeniyle

teşekkür ettiler.

Konuşmaların ardından arıcılık kıyafetlerini

giyen Başkan Büyükerşen, Başkan Şanlı ve

Hanlı kadınlar, projenin hayırlı olmasını diledi.

7



Eskişehirli gençler

“Avrupa günü”nü kutladı

Eskişehir AB Bilgi Merkezi ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Gençlik Merkezi, Avrupa

Günü Gençlik Buluşmaları kapsamında üniversite öğrencileri için hem eğitici ve öğretici

etkinlikler düzenledi hem de eğlendirici aktiviteler gerçekleştirdi.

ETO bünyesinde

faaliyetlerini

sürdüren Eskişehir

AB Bilgi Merkezi

Avrupa Günü

kapsamında

gençlerle bir araya

geldi. Avrupa Günü

Gençlik Buluşmaları,

Eskişehir AB Bilgi

Merkezi ve Eskişehir

Büyükşehir

Belediyesi Gençlik

Merkezi işbirliğinde

gerçekleşti. Avrupa

Birliği Türkiye Delegasyonu’nun

desteği

ile yapılan etkinlikte

üniversite öğrencileri katılımcı olarak

yer aldı. Gün boyu gerçekleşen programda

AB gençlik projeleri, eğitim

fırsatları ve gönüllü hizmetleri başlıkları

hakkında söyleşiler gerçekleştirildi.

Gün boyunca söyleşi ve oturumlar

gerçekleştirildi

Söyleşilerde Türkiye Ulusal Ajansı Gençlik

Hareketlilik Koordinatörü & Eurodesk

Türkiye Ulusal Koordinatörü Emirhan

Aslan ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

Avrupa Dayanışma Program Koordinatörü

Dr. Öğr. Üyesi Cafer Yıldırım

konuşmacı olarak yer aldı. Programda

ayrıca Türk ve yabancı öğrencilerinin

katılımlarıyla Genç Akademi Derneği Eurodesk

Temas Noktası Serdar Koçar,

Avrupa Birliği ülkelerindeki eğitim ve

gönüllülük projelerine dair deneyimlerini

paylaştı. Açık havada yapılan

etkinliğe yoğun ilgi

gösteren gençler panel

ve söyleşi aralarında

ata binerek, çeşitli

oyunlar oynayarak ve

müzik aktiviteleri

gerçekleştirerek keyifli

vakit geçirdiler.

ETO Başkanı Güler de

gençlerle bir araya

geldi

Eskişehir AB Bilgi

Merkezi’nin düzenlediği

Avrupa Günü Gençlik

Buluşmaları’na katılan

ETO Başkanı Metin

Güler, gençlerle sohbet

etti. Gençlere ülkemiz için ne kadar

önemli olduklarını söyleyen Güler,

Türkiye’nin en büyük sermayesinin

eğitimli gençleri olduğunu dile getirdi.

Ülkemizin ve Eskişehir’in geleceğine

gençlerimizin yön vereceğinin altını

çizen Güler, bu sebeple her zaman gençlerin

yanında olmaya devam edeceklerini

ve ETO’nun kapılarının gençlere

her zaman açık olduğunu kaydetti.

9


Ekmeğini kalemiyle

çıkartanlarda bu ay

Yazar Emel Hacer Yayla

“Yazarken yaşıyor

olduğumu hissediyorum”

Yazmak kalbin meditasyonu…

Kalp yükünü sözcükler aracılığıyla atıyor.

Hele ki bunu alışkanlık haline getirdiyse birey, istiyor

yazmak.

Yazmak sıradan bir eylem değil…

Yazmak basit bir eylem de değil zor da…

Samimi bir eylem…

Bende mesleğimi yazarak kazandığım için biliyorum

belki de…

Yazılan sözcüklerin satır aralarını

iyi okurum.

Samimiyetsizse, canı istemeden

yazılmışsa batıyor kelimeler.

Kendimde dahi anlıyorum bunu…

Malum günü gününe tutmuyor

insanın…

Nefret ediyorum o sözcüklerin

yan yana dizilişinden…

Dönüp de yüzüne

bakmıyorum.

Kendime değil sözcüklere

nankörlük ettiğimden…

Konu yazmaktan

açılmışken…

Ekmeğini sadece

yazarlıktan kazanan

bir kadınla

tanıştıracağım

sizi…

Emel Hacer

Yayla…

30

yaşında…

İşi yazmak…

Sözcüklerle arası iyi…

Hatta eğitimi de yazarlık üzerine…

Oyun yazarlığı başta olmak üzere, roman, çocuk

kitapları üzerine pek çok çalışmaya imza atmış Emel…

Ne hissettiriyor sana yazmak diye sorduğumda uzun

cümleler kurmuyor:

“Hayatta olduğumu hissettiriyor” diyor.

Bize de yazarak hayatta kalan bu güzel kadını sizinle

tanıştırmak düşüyor.

Sizi tanıyabilir miyiz?

Eskişehirliyim. Burada doğdum, büyüdüm. Lise

eğitimimi de burada bitirdikten sonra üniversite için

İzmir’e gittim. 9 Eylül Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne

Sanatları bölümünün yetenekleri sınavları vardı. Sahne

sanatları bölümü çatısı altında 3 ana sanat dalı var.

Yazarlık, oyunculuk ve tasarım. Ben yazarlık

sınavlarına girdim. 3 aşamalı bir yetenek sınavı oluyor.

Bu sınavların sonucunda bölüme girmeye hak

kazandım ve yazarlık eğitimine başladım. 4 sene lisans

eğitimi oluyor. Bu sırada öykü, oyun yazarlığı, film

senaryo yazarlığı, kısa uzun metrajlar, birçok aklınıza

gelebilecek yaratıcı metin türünde dersler alıyoruz.

Tezimizi de bunun üzerine yapıyoruz. Eğitim çok yoğun

geçiyor. Eğitim aşamasında her sene kısa ve uzun

oyunlar çıkarıyoruz. Ve orada sahne pratiğini de

kazanıyoruz. Tiyatro ile iç içe. Ağırlıklı olarak tiyatro

oyun yazarlığı öğreniyoruz ama başka türlerde de

yazıyoruz. Bu şekilde eğitimlerimi tamamladım.

“PANDEMİ HEPİMİZDE BELİRSİZLİK YARATTI”

Pandemi döneminde mezun olmak senin için avantaj

mı oldu dezavantaj mı?

Pandemi döneminde mezun oldum. O biraz benim için

talihsiz oldu. Çünkü zaten mezuniyetten sonrasıyla ilgili

bölümümden dolayı iş bulma, ,isteklerimi yapamama

kaygılarım vardı. Pandemi dönemi biraz daha

zorlayıcı oldu. Özellikle de hem yeni mezunlar için hem

de sinema ya da tiyatro gibi alanlarda çalışanlar için

çok sıkıntılı bir süreç oldu. O süreç beni çok etkiledi.

Bir süre çalıştıktan sonra Eskişehir’e döndüm. Ne yapmak

istediğimi düşünmeye başladım. O süreç hepimizde

korku, kaygı ve belirsizlik yarattı. Bende

kendimi bir yere konumlandıramaz durumda hissettim.

Ardından Eskişehir’e geldiğimde burada roman yazmaya

başladım.

10


Nasıl bir roman olacak?

Henüz bitmedi yazım aşaması. Devam

ediyorum. Derken bir çocuk kitabı yazdım.

Yayın evleriyle görüşüyorum şu an. Kitap

yazma aşaması okuyucuyla buluşma

anlamında daha uzun soluklu oluyor. İnsanlarla

daha kolay temas edebileceğim

yer aslında tiyatro. Direk seyircinin reaksiyonunu

görebileceğim, kendimi ne kadar

geliştirdiğimi, nerede olduğumu, ne tarz

oyunlar yapabildiğimi göreceğim bir alan.

O yüzden tiyatroya daha da düşkünleştim

şu dönemde. Burada iki komedi oyunu

yazdım. Seyirci reaksiyonlarını aldım.

Ardından daha kalıcı olabilecek, ayaklarını

biraz daha yere basan, dram türünde

oyunlar çıkarmak istedim. İki tane metnim

var elimde. Bir tanesini yakın

dönemde yazdım.

“ULUCANLAR CEZAEVİ BENİ

ÇOK ETKİLEDİ”

Tek kişilik oyunu yazarken ilhamı nerden

aldın peki?

Ankara’ya gittiğimde Ulucanlar Cezaevi

Müzesini ziyaret ettim. O ziyaret beni

gerçekten çok etkiledi. Türk siyasi tarihinden

farklı farklı görüşlerden pek çok insan

kalmış. İnsan haklarına da çok fazla

durum yaşanmış. Bu bizim yakın

dönemde yaşadığımız bir gerçeklik.

Toplumumuza ait bir sorun. Herhangi bir

yazar, bu alanda iş yapan bir insan için

malzeme anlamında çok uygun bir yer

Türkiye. Fazlasıyla sorun var ülkemizde. O

nedenle beni yakın dönemde etkileyen bir

konuyu nasıl anlatabilirim diye düşünüp

bunun üzerine tek kişilik bir oyun yazdım.

Benim daha önce yazdığım metinler oldu

ama bu ilk yönetmenlik tecrübem oldu.

Hem yazdım hem

yönettim. Dekorunu,

kostümünü,

makyajını çok

şeyini kendim

yaptım. Çevreden

biraz destek aldık.

Eskişehir’de de bu

anlamda çok

destekleyici insanlarla

tanıştım. Motive

olmamı da

sağladılar. Kasaba

Modern’de ilk gösterimizi

Mayıs

ayında

gerçekleştirdik. Bu

oyunu sergiledikten

sonra ilk

istediğim şey

oyun prömiyerlerim

hep

Eskişehir’de olsun.

Ardından Ankara,

İzmir, İstanbul gibi

şehirlere turnelere

gidelim. Ardından

uluslararası tiyatro

festivallerine

sunalım. Böyle

amaçlarım var. Bu

amaçların ilk

basamağındayız.

“BENİM

MESLEĞİM

YAZARLIK”

Ekmeğini

yazarlıktan mı

çıkarıyorsun

kısacası?

RÖpoRtaj

Özge Zaim

Evet. Şu an da öyle. Başka hiçbir iş

alanıyla uğraşmıyorum. Pandemi nedeniyle

bir süre farklı sektörlere yöneldim

ama yapmak istediğim asıl mesleğin

yazarlık olduğuna karar verdim. Bu bana

yeri geldiğinde maddi sıkıntı da yaratsa,

yeri geldiğinde zorlasa da yorsa da bu

alanda devam etmek istiyorum.

“SEZGİSEL BİR İŞ”

Yazarken aradığın bir şeyler var mı?

Yazarlık eğitimini burada da birkaç kez

verdim. Yazarlığın teknik yanları var. Her

sanat disiplinin de olduğu gibi. Yazarlıkta

da öğrenmemiz gereken teknikler var. Bu

teknikler sadece neyi nasıl yapacağımızı

gösteriyor. İçini doldurmak tamamen bize

kalıyor. O yüzden bu teorik kitapları

okuyan öğrenciler okuduklarını

anladıklarını ama yaratıcı esere nasıl

dönüştürdüklerini bilmediklerini söylüyorlar.

Tamamen sezgisel bir iş yazarlık.

Bir şeyi sizi duygusal olarak etkilemesi

gerekiyor. İlham vermesi gerekiyor. Sizi

etkileyen bir konuda söyleyecek bir

sözünüzün olması gerekiyor. Bu konuda

benim de bir fikrim var, ben de bir şeyler

dile getirmek istiyorum deyip bu aslında

vazife edindikten sonra iş sanatsal kısmın

kurgulama kısmına giriyor. Teknik orada

devreye giriyor. Ardından da zaten eser

ortaya çıkıyor.

“KENDİMİ VAR OLMUŞ HİSSEDİYORUM”

Yazmak sana ne hissettiriyor?

Hayatta olduğumu hissettiriyor. Başka bir

şey yaparken rutin hareket ediyormuş

gibi hissediyorum ama yazarken kayda

değer, kalıcı bir şeyler yaptığımı hissediyorum.

Kendimi var ediyormuş gibi

hissediyorum.

Nasıl yazıyorsun?

Yazacağım şeyin duygusunu destekleyecek

müziğe ihtiyacı duyuyorum. Özellikle

klasik müzik çok iyi hissettiriyor.

Çok teşekkür ederiz Emel Hanım…

Ben teşekkür ederim. Başarılar dilerim.

11


Bir Mayıs daha geride kalıyor.

Baharı karşıladık tüm

yurtta…

Bahar deyip geçmeyin!

“Binlerce yıllık kadim bir gelenekten

söz ediyoruz aslında”

Sadece doğanın uyanışı değil,

çoğu kişi için yeniden bir başlangıç.

Kimilerine göre yeni bir yılın

ilk günleri.

Bazısı için bir bayram, bazısı

için de bir yenilenme fırsatı!

H H H

ZOR BAHAR!

Kim neden ve hangi ruhsal anlamda

karşılarsa karşılasın;

“Bahar hepimizindir”

Hepimiz için çok güzeldir ve

çok anlamlıdır.

İnsanın aylar sonra yeniden

doğayla tanışmasıdır.

İşte içimizi ferahlatan böylesine

bir dönemi maalesef ki, eski

yıllardan çok daha uzakta yaşıyor,

aydogansedat@hotmail.com

geçiriyoruz…

Maalesef ki, bahar hepimizin

üzerine pek çok sorunla birlikte

çöktü adeta!

Evet yazıma yüreğinizi ferahlatan

cümlelerle başladım ama;

“Bahar da gelse sorunlarla yüzleşmekte

hepimizin bir görevi”

H H H

Nedir o gerçekler…

Aslında ne söylemeye ne yazmaya

ne de sıralamaya gerek var!

Çoğumuz yaşayarak görüyoruz.

Belki de yeniden tekrara

düşüp, acılarınızı deşmemeliyim.

Fakat gelin görün ki;

“Sokaktaki pahalılığı bir kez

daha söylemeden geçemiyorum”

Kadınların hala şiddete uğramaya

devam ettiğini görmezden

gelemiyorum.

Sokaktaki dostların insan adı

altında gezinenler tarafından işkenceye

maruz bırakıldıklarını

anlatmadan duramıyorum.

Kendi ülkesinde, yabancılaşmak

zorunda kalan toplumun

varlığını konuşmadan edemiyorum.

Daha kötüsü;

Geleceğini göremeyen milyonlarca

gencin varlığını yok sayamıyorum.

H H H

Listeyi uzatıp bu güneşli havada

sizleri daha çok sıkmayacağım.

Dediğim gibi;

“Listenin tümünü zaten biliyor

ve yaşıyoruz.

O halde, baharın geleneklerine

tam da bu noktada yeniden uyalım.

Dileklerimizi, beklentilerimizi,

niyetlerimizi evrene bırakalım gitsin.

Ve en büyük dua olarakta, “o

eski baharları” dileyelim.

RUSYA UYRUKLU EKATERİNA

DUNAEvA çİzDİğİ RESİMLERLE

çOcUKLARı MASAL DÜNYASıNDA

YOLcULUğA çıKARıYOR

Eskişehir'de yaşayan Rusya uyruklu

Ekaterina Dunaeva, Özel Ümit Hastanesi

Çocuk Hastalıkları Bölümü duvarlarına

çizdiği resimlerle çocukları masal

dünyasında bir yolculuğa çıkarıyor.

Yaklaşık 7,5 yıl önce Eskişehir'e gelen

Rus grafik tasarımcısı, iç mimar ve

ressam olan Ekaterina Dunaeva, otizmli

çocuğunun eğitim gördüğü okulda farklı

bir çalışmaya imza atmış ve yıllar

boyunca yaptığı yüzlerce resimle okul

koridorlarını sanatla güzelleştirmişti.

12

Ekaterina Dunaeva, bu kez hasta çocuklar

için fırçasını eline aldı ve Özel Ümit

Hastanesi Çocuk Hastalıkları

Bölümü’nün duvarlarını çocuklara moral

vermek amacıyla birbirinden güzel resimlerle

boyadı.

Tek ilham kaynağı çocuklar

Dunaeva, 15 yıldır Türkiye’de 7,5 yıldır

da Eskişehir’de yaşıyor. Çocuklar söz

konusu olduğunda içsel olarak her

zaman onlar için bir şeyler yapmak

istediğini ve bu nedenle hastane yönetimi

tarafından kendisine gelen teklifi

düşünmeden kabul ettiğini belirten

Dunaeva, 20 saatlik bir çalışma sonucu

hastane koridorundaki resim

çalışmalarını tamamladı. Çocuklara

yönelik resimleri ortaya çıkarırken kendisine

ilham olan tek şeyin çocuklara

duyduğu sonsuz sevgi olduğunun altını

çizen Dunaeva, böyle bir çalışmayı

düşünüp, kendisinin de bunun bir

parçası olmasını sağlayan hastane yöne-


ÖZGE’Yİ SEVEN NEDEN ÇOK

SEVİYOR DA SEVMEYEN

NEFRET EDİYOR?

Bu ara kendimle ilgili şöyle bir

eleştiri alıyorum.

Eleştiri demeyeyim aslında…

Gözlem…

“Seni seven çok seviyor da sevmeyen

neden hiç sevmiyor Özge?”

İlk duyduğumda gülümsediğim

ancak sonra üzerine uzun uzun düşündüğüm

bir konu…

Benim “ortam” yok.

Bunun hep farkındayım aslında

ama yine de kendi eksenimde kendi hayatımı

masaya yatırıyorum.

Birde insanların benimle ilgili ikinci

bir gözlemi var.

Bunu çok sesli dile getirmediler

ama ben ifadelerinden anladım çoğu

kez…

Sen eskinden çok sessizdin, sesin

çıkmazdı pek, ne oldu sana böyle?

Derdim soruları mı yanıtlamak yoksa

içimi mi dökmek bilinmez ama uzun

uzun yazmak istiyorum bu meseleyi…

Ve başlıyorum.

İki Özge var.

İki de yol…

Birisi geçmişte kalan…

Özge Zaim

ozgezaim1@gmail.com

Diğeri ise gelecekte bekleyen…

Özge’de öyle…

Birisi güler yüzlü, mütevazi, heyecanlı,

saygılı…

Diğeri asabi, fevri, dediğim dedik,

inatçı, despot…

Bu saydıklarım birbirine zıt ama bir

o kadar bağlantılı…

Çatlak, umursamaz, deli kız yaşamayı

seviyorum.

Bu benim sevdiğim hayat…

Diğerinde ise sorumluluklarım var.

Anneyim netice…

Deliyim ama durmam gereken yeri

biliyorum.

Sınırlarımı çiziyorum.

Sorumluluklarım var diye hayata da

küsecek değilim elbet.

Değil mi?

İkinci yaşam daha ciddiyet gerektiriyor.

Derin bir nefes alarak sıfırdan başladım

neticede…

Öyle kahkahayla değil, sancılı…

Korku ya da cesaret kazanacak dediğim

ve benim cesaretin üzerine yoğunlaştığım

bir hayat o…

Bazen katlanılması zor, yorucu…

Güvenli kalmak derdimiz ama bir

yandan da zeki olmak gerekiyor.

Mesleğin getirdiği zorluklar da eklenince

de dayanılmaz hal alıyor.

Sürekli gürültü var, düşünsene…

Her yerden bir ses geliyor.

Güçsüz kaldığım çok zaman oldu.

İşte o zamanlar deli yanıma sığınıp

güç alıyorum.

Çünkü birisini kaybedersem elimden

tutunamayacağımı ve düşeceğimi

biliyorum.

He, Özge’yi neden seven çok seviyor

da sevmeyen hiç sevmiyor meselesine

gelecek olursam…

Özge’yi hem deli hem de ciddi haliyle

kabullenen çok seviyor.

Yani her haliyle kabullenen…

Ama delilik ile öfke yan yana duramaz

kardeş, bu yasaya aykırı diyen kıl

kapıyor.

Beni görünce bir kaşık su da boğmak

istiyor.

Ne diyeyim şimdi ben size?

Deliyim, çılgınım ama kötü değilim.

He suçun ne diye soracak olsanız.

Twit atmak derim herhalde.

Vallahi başka kimseye bir zararım

olmadı.

timine minnet duyduğunu söyledi.

Aileler çok memnun kaldı

Özel Ümit Hastanesi Halkla İlişkiler

Müdürü Gülay Özler ise, yapılan

çalışmanın etkileri ve içeriği hakkında

şu bilgileri paylaştı: “Biz bir süredir

çocuk polikliniğini canlandırmak ve renklendirmek

istiyorduk. Çocukların

randevularını beklerken

sıkılmayacakları, koridorda

eğlenebilecekleri bir alan oluşturmak

açısından Dunaeva’nın

resimleri oldukça etkili

ve başarılı oldu.

Bayram sonrasında

hasta kabulüne

başlandıktan sonra

aileler resimleri

görünce çok beğendiler

ve bu resimlerin

önünde fotoğraf çektirmeye

başladılar. Bu

bizim için çok kıymetli,

çünkü çocukların hastaneye

geldiklerinde

böyle masalsı bir ortamda

vakit geçirmeleri

onları mutlu ettiği

kadar bizleri de memnun

ediyor. Bu harika

eserler için Ekaterina

Dunaeva’ya teşekkür

ediyoruz.”

13


bu

cafe

başka

cafe

İçinde Tuvalet

Müzesi olan cafe

Cumhuriye Mahallesi Paşa Sokak’ta bir cafe. İsmi : “Geyik”. Cafeyi

ilginç kılan ise içinde bırakın tuvaleti “Tuvalet Müzesi”nin olması

Röportajları bile

kendime bağlar

oldum.

Çünkü yazarken

kendimden bir

şeyler buluyorum.

İnanın.

İnsan inanmadığı

şeyi yazarken

zorlanır zaten.

Bu röportaja

gittiğim zaman da

öyle bir hisse

kapılmadım.

Bu benim alanım

dedim.

Çünkü kendimden

bir parça var.

Cumhuriye Mahallesi

Paşa

Sokak’a “Geyik

Cafe” açıyorlar.

İçerisine de “Tuvalet

müzesi”

yapıyorlar.

Tuvalet müzesinin

açılmasındaki

amaç nedir soruyorum elbet ama

bende düşüncelerimi söylemeden

edemiyorum.

Bu söyleyeceklerimdeki cesareti de

cafenin adından alıyorum.

Hem maksat geyik olsun hem de

içimizi dökelim değil mi?

“Hayatına sı…….r notları yazmış ve

sonucunda müzeye dönüşmüş”

dediğimde sahibi Erdem Altınok

gülümsüyor ve şöyle diyor:

“Genelde öyle bir durum oldu.

Hayat içerisinde sıkıntıya

düşenlerin not kağıdına sitemlerini

dile getirip yazdıklarını gördük.”

14

Sizi tanıyalım mı ilk önce?

Kayseriliyim. Eskişehir’e üniversite okumak

için geldim. Anadolu Üniversitesinde

İşletme bölümü okuyordum.

Bıraktım, açıktan devam ettim. Bir süre

farklı işler yaptım. Mağazada çalıştım.

Boyacılık yaptım, muhasebe sektöründe

çalıştım.

Nasıl tanıştın bu sektörle?

Aslında üniversite dönemlerinde de

kendi kitaplarımı satarak başlamıştım.

Üniversite Caddesinde yere kitap serip

kitap satmaya çalıştım. Bu cafeyi

açarken de öyle düşündüm. Hatta ilk

açtığımda sahaftı. Kitap vardı sadece.

Sonra elime biraz para geçince neden

cafe olmasın ki diye düşündüm.

Herkesin bir hayali vardır ya. O yüzden

cafeye çevirmeye başladım. O süreç

biraz uzun sürdü. Dükkanı açarken de

parke döşemesinden tutun kaynağına

kadar her şeyi kendi emeğimizle yapmaya

çalıştık. Zaten cafeyi açtık. 2-3

hafta çalıştık. Pandemi olayı patladı.

Geri kapattık. Ne olacağı belli olmadı.

Hayatımı devam ettirmek için tekrar

muhasebe yaptım. Bu şekilde süreç

devam etti.


Neden adı Geyik?

Tadilat işlerini yaparken sürekli konusu

geçiyordu, adı ne olsun diye. Bankaya

ya da herhangi bir yere gidince de bana

unvan soruyorlardı hep. Tabela ismi

soruyorlardı. Yoktu herhangi bir isim.

Aklımda da yok. En son birisi Geyik

koyalım dedi. Kim dedi onu da bilmiyorum.

Herkes olur ya, neden olmasın ki,

güzel diye tepki verdi. Hem hayvan

olarak güzel hem de espri, kafa kırmak

anlamında kullanıldığı için hoşumuza

gitti. Ondan sonra cafenin ismi oluştu.

Kim söyledi hala bilmiyoruz. Ortaya biri

attı. Adı doğdu.

Cafenin içerisinde ilginç bir de müze

var. Tuvalet müzesi… Bu müze nasıl ortaya

çıktı?

Biz ufak bir yazı yazmıştık duvara.

Hatta hala duruyor. Ufak bir not

kağıdına yazdım. Sonra baktım ki

başkaları yazmaya başladı. Notlar üst

üste yazılmaya başlandı. Birçok not oldu

klozetin üzerinde. Sonra herkes yazmak

istiyor, oraya bir tel yaptık. Mandal koyduk.

Tuvalete not kağıdı ve kalem koyduk.

Herkes yazdı, yazdı, yazdı. Klozetin

üzeri doldu. Yan tarafa geçtik. Şimdi bir

tel daha çekeceğiz, karşı duvara da

yazacaklar.

Ben ilk tuvalet müzesini gördüğüm an

ve notlara da şöyle bir gezdirdiğim de

tabiri caizse hayatına sı….r mı yazdı

diye

düşünmeden

edemedim

açıkçası…

Böyle bir amaç

var mı yaparken?

(Gülüyor)

Genelde öyle

bir durum oldu.

Hayat

içerisinde

sıkıntıya

düşenlerin not

kağıdına sitemlerini

dile getirip

yazdıklarını

gördük. Aşk

hayatında,

evlilik

hayatında,

yaşamın genel

sorunları üzerine

bir nevi

dertleştiklerini

anladık

okudukça

notları…

Neler yazdılar

genelde?

Bazen çok ağır

küfür yazanlar da oldu. Argo

kullanılabilir tabi ki ama abartıya

kaçınca biz kaldırıyoruz o notu. Bazen

gözümüzden de

kaçıyor. Bir tane

hanımefendi

geldi. Bizden

yaşça büyük, sık

sık da gelir. Tuvaletteki

yazıların çok ağır

olduğunu söyledi.

Biz de baktık,

gerçekten bazı

notlar ağır. Biraz

sansür uygulamaya

karar

verdik. Duvarlar

not kağıtlarıyla

doldu. Biz de

kaldırmadık.

Kimisi yazı yazdı,

kimisi resim

çizdi. Kimisi

alıntılar koydu.

Böylece büyüdü.

Tuvalet müzesi

ismi nasıl oluştu?

Tepkiler nasıl?

Herkese ilginç

geliyor. Azeri bir

arkadaşım burada

kiralık bir ev

bakmaya

gelmişti. Ev sahibini beklerken kahve

içmek için geldi. Tuvalete girip çıktıktan

sonra burası resmen Tuvalet müzesi

demişti. İlk ondan çıktı bu isim. Bana da

çok ilginç geldi. Hiç böyle bir

düşünmemiştim. Sonra ismi öyle kaldı.

Sosyal projeleriniz de çok fazla sanırım.

Biraz bahseder misiniz?

Sokak hayvanlarına destek yapmak istiyorduk.

Birçok etkinlik yaptık.

Kitapları rafa çıkarıyordum, bağış

yapıyorlardı, sokak hayvanlarına destek

oluyorduk. Geçen yıllarda birçok kedimiz

vardı. Onları sahiplenmiştik. Tedavilerini

yaptırıyorduk. Sonra bunları

sosyal medya hesaplarımızdan

paylaşıyorduk. Sokak hayvanlarının

bakımı konusundaki çalışmalarımıza

aynı özgüvenle çalışmaya devam etmek

istiyoruz.

Hayallerin mi bu cafe?

Ben bu cafeyi açarken maddi kaygıya

düşmedim. Hayallerimi gerçekleştirmek

için açtım. Hatta bana bu sokakta cafe

mi olur diyenler de oldu, sokak arasında.

Karşı çıkmışlardı. Artık müşterilerimiz

arkadaşımız oldu. Çok samimi olduk.

Sevildi ve ilgi gördü butik cafemiz.

Birçok ünlü cafeyi atlayarak bu sokağa

kahve içmeye gelen müşterilerimiz var.

Çok teşekkür ederiz

misafirperverliğiniz için…

Ben çok teşekkür ediyorum.

15


Covid sonrası

HayaTa moTive olmak

Yazılı tarihin en büyük salgınlarından birisi olarak tanımlanan ve hayatımızı

yıllar boyunca ciddi şekilde etkileyen COVID sonrasında hayata

adapte olmak, geleneksel yaşantıya yeniden motive olmak toplumun

geneli tarafından “zor” olarak tanımlanıyor. İki yıl boyunca, bambaşka

bir yaşam biçimine kavuşup, yeni alışkanlıklar edindiğimiz bu süreçten

sonra nasıl bir yol izlemeliyiz? Covid Sonrası hayata motive olmak için

neler yapabiliriz? Yeniden eski hayatımıza dönebilir miyiz?

Sorularımıza Gonca Yener Thomas , bir yaşam koçunun bakış açısıyla

cevaplar veriyor.

bir salgın, fikir olarak dahi oldukça

sıkıntılı bir kavram ola-

Global

rak kabul edilmeli. Özellikle devletlerin sokağa

çıkma yasaklarına varan önemler aldığı ciddi

bir hastalık durumu söz konusu iken ve ölümler

gibi durumlardan söz edilirken, dikkat ve

bir miktar panik doğal olarak yaşandı. Korku,

sosyal yaşamın sınırlandırılması ve sokağa

çıkma yasağı gibi durumlar da hayatımızı ciddi

şekilde değiştirdi ve uzunca bir süre devam

eden bu süreç, bir ölçüde alışkanlıklarımızı da

değiştirdi. Örneğin, maske yasakları gevşetildiğinde

dahi, kimilerimiz maskelerimizi çıkarmak

istemiyor, hala sosyalleşmekten

çekiniyoruz. Uzmanların kabul edilebilir saydığı

sosyal sınırlardan dahi daha katı sınırları

kendiliğimizden uyguluyoruz ki, bunun sonucu

olarak hayata adaptasyon problemi olarak tanımlanacak

bir durumun merkezinde yer alıyoruz.Pekiyi

bundan nasıl sıyrılacağız ve

normal hayatı olması gerektiği şekilde yaşamaya

başlayacağız.

Uzmanları Dinleyin

Resmi kaynaklar tarafından belirlenen sınır ve

koşulların daha ilerisinde tedbirler almaya çalışmayın.

Salgından korkmak, elbette rasyonel

bir davranış sayılabilir. Ancak aşılarınızı yaptırdınız

ve risk grubunda yer almıyorsanız,

salgın dönemindeki aşırı önlemleri biraz esnetmenin

zamanı gelmiş demektir. Bu konuda

size duyurulan şekilde davranmanız yeterlidir.

Duyumlara Aldanmayın

Sansasyon, iyi bir medya manipülasyonu yöntemidir.

Sansasyonel bilgiler ciddi ilgi çeker ve

sonucunda haber kaynağına popülerlik kazandırır.

Bu bakımdan, özellikle salgın ve diğer

hastalıklarla ilgili olarak resmi kaynaklar dışında

kaynaklardan yapılan duyuruları dikkate

almayın. Sağlığınızı nasıl koruyacağınızı, tabip

odaları ve Sağlık Bakanlığı resmi kanallardan

duyurur ve salgının seyrine dair en doğru bilgiler

de bunlardır.

16

Küçük Adımlarla Başlayın

Elbette Covid sonrasında sosyal hayata yeniden

adapte olmaktan kastımız, Covid hiç olmamış

gibi davranmak anlamına gelmez.

Zaten sınırlamalar da bütünüyle

ortadan kalkmış değil. Ancak

görünen o ki, hastalık büyük ölçüde

hayati etkinliğini yitirmiştir

ki, buna önemli etkenlerden bir tanesi de aşılardır.

Aşılarınızı olduysanız, küçük adımlarla

eski hayatınızı anımsamaya başlayabilirsiniz.

Mesela bir kafede oturup, manzaranın tadını

çıkarmakla sürece başlayın. Orta vadede bir

film izleyebilir ve hobileriniz için bir kursa yazılabilirsiniz.

Süreç bu şekilde size şok yatamadan

normalleşecek ve bir süre sonra eski

sınırsız günlerinize geri dönebileceksiniz.

Tabii COVID ve diğer hastalıklardan uzakta

kalmak için bedeninize yapacağınız iyilikler de

var. Hem fizyolojik, hem de mental bakımdan

iyileşmenize yardımcı olacak başlıca etkenler

ise aşağıdaki şekilde listelenebilir.

Sağlıklı Beslenmek

Güne başlarken iyi bir kahvaltı yapmak gününüzün

güzel geçmesi için sağlam bir adım olacaktır.

Sağlıklı besinler tükettiğiniz zaman

kendinizi daha iyi hissedeceksiniz. Kan şekerinin

düşmemesi için öğünlerin atlanmadan tüketilmesi

gerekir. Öğünlerinizi atlamadan

günlük almanız gereken besinleri tüketerek

enerji eksikliği önüne geçmeniz mümkün olacaktır.

Kaliteli ve güzel bir gün için sağlıklı bir

şekilde beslenmeyi ihmal etmemelisiniz.

Uyku Düzenine Dikkat Etmek

Sağlıklı beslenmenin yanı sıra uyku düzeniniz

çok önemli. Uyku düzeninizin dışına çıktığınız

zamanlarda kendinizi yorgun ve halsiz hissedebilirsiniz.

Kişinin ihtiyacı olan uykuyu alması

enerjisini doğrudan etkilemektedir.

Yorgun, halsiz ve uykulu kişiler gün içerisinde

enerjisi düşük olacağından kötü bir gün geçirmeye

meyilli olacaklardır. Bu sebeple uyku düzeni

enerji düşüklüğü ile baş etme konusunda

son derece önemlidir. Uyku düzeninize bağlı

olarak enerjiniz düşebilir.

Sıvı Tüketmek

Enerji seviyelerinin dengelenmesi için kişinin

bol bol sıvı tüketmesi gerekir. Gün içerisinde

2,5 – 3 litre olmak üzere su tüketen kişilerin

daha enerjik olduğunu görebilirsiniz. İnsan

vücudunun %50 – 70’ini su oluşturduğunu düşünürsek

neden bolca sıvı tüketilmesi gerektiğini

de anlayabiliriz.

Spor Yapmak

Ruhsal enerji düşüklüğü yaşayan kişiler için

psikologların da tavsiye ettiği spor aktivitelerini

yaparak enerji düşüklüğü ile baş etmeniz

söz konusudur. Son yıllarda bir çok kişinin

enerji düşüklüğü ile karşı karşıya kalmasıyla

spora yöneldiğini ve bu sayede enerji düşüklüğü

ile baş edebildiğini gözlemleyebiliriz.

Sosyal Olarak Aktif Olmak

Sürekli mutsuz ve yorgun hissediyorum diye

şikâyetçi olan kişilerin arkadaşları ile vakit geçirmesi

enerji düşüklüğünün dengelenmesinde

oldukça faydalı olacaktır. Keyifli geçirilen bir

günün ardından enerjiniz yükseleceğinden sürekli

olarak enerji düşüklüğünden şikâyetçi olmayacaksınız.

Aksine arkadaşlarınızda

geçirmiş olduğunuz keyifli zamanlar aklınızda

yer edecek.

Hobi Edinmek

Kronik yorgunluk tedavisi uygulanan kişilerde

uyku düzeni ve sosyalleşebileceği alanlar olması

gerekir. Kronik yorgunluğa sahip olan kişilerde

çeşitli hobiler ile ilgilenilmesi ve

sosyallik kazanmak oldukça önemlidir. Sosyallik

kaliteli bir hayat sürdürmek ve enerjinin

düşmemesi için önemli bir adımdır.

Motive Edici Faaliyetler Yapmak

Enerjinizi düşük hissediyorsanız bu durumu

değiştirmek için kendinizi motive edici birkaç

faaliyete yönelebilirsiniz. Resim yapmak,

müzik dinlemek ya da doğa yürüyüşleri gibi

faaliyetler enerjinizi yükseltmek için çok

doğru bir seçenek olacaktır.

Tüm bu adımları tek tek yerine getirdiğiniz

zaman covid artık size etki etmeyecek ve motivasyonunuzu

hiçbir şey düşüremeyecektir.

Bu adımları gerçekleştirdiğiniz halde hala motivasyonunuzu

ve enerjinizi düşük hissediyorsanız

destek almanızın yararı olacaktır.


Biyo dizel

hammaddesi

“Kanola” çiftçinin

yeni

umudu oluyor

Eskişehirli

çiftçilerin

alternatif

ürün

arayışı

Türkiye’de ekim alanı hızla artan kanola

bitkisi, Eskişehir’de çiftçinin yeni umudu

oldu.

Trakya Bölgesi'nde çiftçiler tarafından

yoğun olarak ekilen kanola bitkisi,

Eskişehir’de de tarlalarda kendisine yer

bulmaya başladı. Biyodizel yakıt ve

bitkisel yağ başta olmak üzere mum, ruj,

sanayi yağları ve gazete mürekkebi

yapımında kullanılabilen kanolaya

çiftçilerin ilgisi arttı. Eskişehir’in

İnönü ilçesine bağlı Kümbet

Akpınar Mahallesi’ndeki 75

dönümlük arazisine kanola

eken Mehmet Yetim ilçede

bir ilke imza attı. Kanola ekerek

bölgede geleneksel türlerin

yanı sıra alternatif

ürünler de ekilebileceğini

göstermeyi amaçladığını belirten

Yetim, ilk hasat beklentisinin

250 ile 400 kilogram

arasında olduğunu kaydetti.

Kanola bitkisinin ekim ve

yetişme sürecinin zahmetsiz

olduğuna değinen Yetim, bir kişinin

tüm işlemleri yapabileceğini söyledi.

“Sadece maddiyat için değil bir yandan

da çiftçiye örnek olalım diye

ektik”

Çiftçilerin farklı ürünler ekmesini ve

gelir kaynaklarını çeşitlendirmesini

sağlamak

istediğini belirten Mehmet Yetim,

“Kanola bitkisini İnönü’de ilk kez ekenlerden

biriyim. Bundan çitçinin iyi para

kazanacağını söylediler ve ekmemizi

tavsiye ettiler. Bunun yemek yağında

kullanıldığını, biyodizel olduğunu

söylediler. Biz de ekimini yaptık. Bu

sene denemek için ektik. İnşallah

başarılı oluruz. Diğer çiftçi

arkadaşlarımıza da örnek oluruz ve

devam ederiz. Bundan verim beklentimiz

250 kilodan 400 kiloya

kadar. Sadece maddiyat için

değil, bir yandan da çiftçiye

örnek olalım diye ektik.

Tekirdağ ve Bandırma

taraflarında bu bitkiden

çiftçilerin güzel para

kazandığını duyduk. ‘Bu

bölgede neden olmasın?’ diyerek

buna girdik. Pancar ya da

ayçiçeği kadar zahmetli bir

bitki değil. Ekimini yapıyorsun

ve belli aralıklarda suluyorsun. İşi

bu kadar. İşçilik neredeyse sıfır. Bir

kişi traktörüne malzemesini takarak bu

işi yapabiliyor” diye konuştu.

17


Çevre Geliştirme ve Koruma Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Barış Adıgüzel

eskişehir’i madenler ve

santraller çok yordu”

Eskişehir her gün katlanarak

artan çevre sorunlarıyla

boğuşuyor.

Termik santral kurma projeleri,

altın arama madeni

çalışmaları ve bunların çevreye

verdiği zararlar gündemden

düşmüyor.

Eskişehir bu çevre

sorunlarıyla boğuşurken bizler

de konuyu uzmanından

dinlemek istiyoruz.

Çevre Geliştirme ve Koruma

Derneği Yönetim Kurulu

Üyesi Barış Adıgüzelle bir

araya geliyoruz.

Dernekte ağırlıyor bizleri…

Misafirperverliği ve güler

yüzlülüğü ile bütün

sorularımıza içtenlikle yanıt

verirken sormadan edemiyorum

Barış Hanım’a:

“Eskişehir’in en büyük çevre

sorunu nedir?”

Kısa bir düşünmenin

ardından şöyle yanıtlıyor

Barış Hanım:

“Eskişehir’i madenler ve

santraller çok yordu.”

18

Ne zamandan beri ilgileniyorsunuz çevre

sorunlarıyla?

Çevre sorunları hep gündemimizde olan bir

konu. Son 15 yıldır ekolojik dengenin

bozulmasıyla birlikte dünyada olan iklim

değişiklikleri beni daha çok bu konuda

çalışmaya itti.

Dernekte ne gibi çalışmalar

yürütüyorsunuz?

Ekolojik dengenin insanlar üzerindeki kötü etkisini

de çok iyi öğrendim. Dünya iyi olmazsa,

çevremiz iyi olmazsa biz de iyi olamıyoruz. O

nedenle sistemin doğru olması gerekiyor.

Dünyanın yüzyıllardır gelen bir işleyişi var.

Buzulların oluşundan, dünya üzerindeki suyun

miktarından, ağaçlardan, böceklerden, tüm

ekolojiden bahsediyorum. Dünyanın

kurulduğundan beri onun bir dengesi var. Bu

dengenin sanayileşmeyle birlikte, insanların

yanlış uygulamaları, vahşi sulama, üretim

sanayileştikten sonra bozulduğunu

gözlemlemiş bulunuyoruz. Son 15 senedir

ülkemizde de bunun kötü yönlerini çok daha iyi

fark etmeye başladık. Yani afet boyutundaki

etkilerini görmeye başladık. Ormanların yok

olması, ekolojik dengenin bozulmasıyla çok

alakalı bir durum. Bu sorunlar arttığı için böyle

bir dernek altında çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Eskişehir’deki en büyük çevre

sorunu nedir?

Bu dönemde Eskişehir madenlerle ve santralle

ilgili çok yoruldu. Alpu’da biliyorsunuz bir termik

santral yapılması planlanıyordu. Alpu

Ovası verimli bir ova, tarım yapılabilen bir ova.

Tarımın olmadığı, çiftçilerin olmadığı,

hayvancılığın olmadığı bir şehirde çok fazla

üretimden ve sanayiden de bahsedilemez. Alpu

Ovasındaki termik santral için çok fazla

çalışmalarımız oldu. Sondaj çalışmalarını engellemeye

çalıştık, köylülerimizle konuştuk.

Onların çoğu da zaten termik santrale karşılar.

İstemiyorlar. Dünyada fosil yakıt bilerken biz

hala fosil yakıtlarla termik santral kurmakla

uğraşıyoruz. Tabi ki madencilik olmasın, yerin

altındaki tabi kaynaklarımız çıkmasın diye bir

talebimiz yok ama bunun tekniğine uygun

yapılması, tekniğine uygun yapılırken de halkın

bu konuda şeffaf olarak bilgilendirilmesini

talep ediyoruz. İhalenin şimdilik iptal

edilmesinden sonra tam çapraz köyünde Sevinç

köyünde bir kömür madeni açmaya niyetlenildi.

O da zaten Alpu merkezdeki maden

ocağının devamı şeklindeydi. Birlikte ortak

çalışacaktı. Orada da köylülerimizle yarı

halkıyla konuştum. Çiftçilerimiz artık olayın çok

farkındalar. Topraklarına sahip çıkıyorlar,

doğasına, çevresine sahip çıkıyor. Çünkü onlar

olmadan üretim yapamayacaklarını, çiftçilik

yapamayacaklarını biliyorlar. Sulamayı

öğretmeye çalışıyoruz. Hangi ürünleri, hangi

üretimi yaparken ne yapılması gerektiğini Ziraat

Mühendislerimiz vasıtasıyla göstermeye

çalışıyoruz. Sevinç köyünde de kömür madeni

Çed toplantısını yine dinlemedik. Odunpazarı

Belediye Başkanımız Kazım Bey de vardı. Onun

da hukuksal girişimleri sonucunda o toplantıyı

da yaptırmadık. Fakat tabi artık hangi biriyle

uğraşacağımızı şaşırıyoruz. Çünkü çok fazla

konu var, Eskişehir üzerinde de çok fazla konu

var. Yine yakınlarda Kaymaz’da bir altın

havuzu yapacaklardı. Aslında o havuzun esas

nedeni Çanakkale’de bir altın madeni var.

Oradan çıkan siyanürlü, çamurlu altınları

Eskişehir’de Kaymaz bölgesindeki havuza

üçüncü havuza toplanılması ve orada siyanürle

ayrıştırılarak oradaki altını değerlendirmeli.

Kaymaz’da çıkacak bir milyon metre küp altının

peşinde değildi bu proje. Çanakkale’den gelecek

altının peşindelerdi ama orada da firma

sahibi yönetici tarafından sabote edildi.

Toplantı yanlı olarak devam etti. Devlet kurumundan

da ilgililer vardı ama devletten gelenler

de yanlı davrandı. Biraz sıkıntılı bir

toplantıydı. Yöre halkı işletmenin yöreye

sağladığı maddi kaynaklar nedeniyle çok fazla

durumun farkında da değillerdi. Genel olarak

bu sorunlar gündemde.

Dernek çalışmaları gönüllülük

esasına mı dayalı?

Dernek çalışmaları genelde gönüllülük

çalışmaları. O nedenle biraz daha ağır

işleyebiliyor. Eskişehir halkı sağ olsun nu

konuda çok duyarlı çok da gönüllü. Gönüllü

çalışan arkadaşlarımız da var. Kimi zaman

teknik olarak anlatmaya çalışıyoruz. Kimi

zaman bu işi sosyalleşerek yapmaya

çalışıyoruz. Hedef kitlemiz zaten gençlerimiz

ve çocuklarımız. Onlar bu durumun bilincine

varırlarsa zaten bundan sonrası için mutlaka

adımlar atılacaktır.

Dernekte bir kadın başkan

görebilir miyiz?

Tabi ki. Neden olmasın? Bizim derneğimizde

hiyerarşik düzen yok. Başkan, başkan yardımcısı

gibi bir düzen yok. Yatay yönetim var bizde.

Yatay yönetimden de kastımız herkes başkan,

herkes üye, herkes gönüllü. Sadece temsiliyet

gerektiğinde yönetim kurulu devreye girmiş

oluyor. Üyemizin yüzde 80’i kadın.

Kaç üyeniz var?

110 kayıtlı üyemiz, 250 civarında da gönüllümüz

var. Odunpazarı Belediyesi tarafından

yapılan 3D festivalinde de gençlerle buluştuk.

Gençlerin katkılarını almak ve onlarla devam

etmek istiyoruz.

Çok teşekkür ederiz Barış Hanım…

Ben teşekkür ediyorum. Başarılar diliyorum.


Eskişehir Liselerarası Tiyatro Şenliği renkli korteji ile Eskişehir’e coşku kattı

Eskişehir Kent Konseyi Kültür Sanat

Çalışma Grubu’nun İl Milli Eğitim

Müdürlüğü ve Büyükşehir Belediyesi Şehir

Tiyatroları paydaşlığında bu yıl 8’incisini

düzenlediği “Eskişehir Liselerarası Tiyatro

Şenliği” korteji renkli görüntülere sahne

oldu. 17 okulun katılımı ile bu yıl 8’incisi

düzenlenen Eskişehir Liselerarası Tiyatro

Şenliği korteji, Eskişehir Büyükşehir

Belediyesi Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce,

Eskişehir Kent Konseyi Başkanı Nuray

Akçasoy, Kent Konseyi Genel Sekreteri

Ahmet Kapanoğlu ve Eskişehirlilerin

katılımı ile başladı. Porsuk Bulvarı Adalar

Mevkiinde bir araya gelen okullar, kostümleriyle

yürüyerek Ulus Anıtı’na geldiler. Burada

kortejin açılış konuşmasını yapan

Kültür Sanat Çalışma Grubu Başkanı Ali

Kara “Her geçen yıl şenliğimize istek ve

taleplerin artması bizleri de daha ciddi ve

donanımlı çalışmaya teşvik etmektedir. Bu

yıl şenliğimiz, 14 Haziran günü usta tiyatro

sanatçılarının katılımıyla Atatürk Kültür

Sanat ve Kongre merkezinde yapacağımız

ödül töreniyle sona erecektir.” dedi. Daha

sonra söz alan Kent Konseyi Başkanı Nuray

Akçasoy ise Eskişehir Liselerarası tiyatro

şenliğimizde amacımız, sahne tozu

yutanların bir daha tiyatrodan

vazgeçemeyeceğine inanarak; sanatı

ülkemizden eksik etmeden, bizlerden sonra

da devam etmesini sağlayacak, tiyatro

sanatını emanet edebileceğimiz gençler

yetiştirmektir.” diye konuştu. Korteje

katılan Eskişehir Büyükşehir Belediyesi

Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce, Eskişehir Kent

Konseyi’ne bu anlamlı organizasyon için

teşekkür ettiğini ifade ederek, liseli gençleri

de tiyatro şenliğine katılmalarından

dolayı kutladığını söyledi. Ünlüce “Tiyatro

sahnesi insanların aynasıdır. Gördükleriyle

gülerler ders alırlar. Tiyatro insanlara

davranış biçimi verir. Bu bakımdan bu

sanat dalına göstermiş olduğunuz önem

için hepinize teşekkür ederim.” dedi. İl Milli

Eğitim Müdürlüğü adına Burhanettin Elçi

ise konuşmasında, şenliğe destek veren

tüm paydaşlara teşekkür ederek “Amacımız

öğrencilerin akademik eğitimlerinin

yanında sanat ile de iç içe olmalarını

sağlamaktır.” dedi.

Eskişehirlilerin de katılımıyla güzel bir gün

geçiren gençler, doyasıya eğlendi.

19


diyetisyen bengisu Özer ile sürdürülebilir sağlıklı beslenme üzerine konuştuk

“KİLOLARDAN SÜRDÜRÜLEBİLİR

BU DİYETLE KURTULMAK MÜMKÜN”

Diyetisyen Bengisu Özer ile…

İsmet İnönü 1 Caddesi üzerinde bulunan yeni

ofisinde buluşuyoruz.

Karşımızda genç ve güzel bir kadın görünce

şaşırıyoruz.

Şaşkınlığımız da

mutluluğumuz da cesaretine

olan

hayranlığımızdan olsa

gerek…

Öte yandan beni

diyetisyene gönderdikleri

zaman ilk olarak

karşımda

kişinin fiziğine

bakıyorum.

İstemsiz bir

tepki…

Alınan

eğitimlerin ilk

olarak kendinden

başlayacağına

inananlardanım

sanırım.

Bengisu’yu da

gayet fit görünce

sorularımızı

yöneltiyoruz.

Yanıtlarken

takılmıyor.

Heyecan

yapmıyor.

Konuya hâkim.

Hatta bir ara ne için geldiğimi unutup,

danışanlık teklif etmeyi bile düşündüm.

Neden mi?

Karşımdaki kadın hem genç hem heyecanlı

hem de eğitimli…

Bu üç faktör bir arada olursa, danışan da

sağlıklı beslenmeyi kafaya koyduysa…

İmkansız hiçbir şey yoktur.

Ve…

Bazı vedalar güldürür.

O kilolara gözyaşıyla hoş geldin dediğimiz

gibi gülümseyerek de bay bay diyebiliriz.

Öyle değil mi?

20

Sizi tanıyabilir miyiz?

1997 yılında Eskişehir’de doğdum. İlkokulu Çağdaş İlkokulunda

okudum. Ortaokulu TED Eskişehir Kolejinde, liseyi Özel Atayurt

Anadolu Lisesi’nde okudum. 2019 yılında Başkent Üniversitesi Sağlık

Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nden mezun oldum.

Mezun olduktan sonra Başkent Üniversitesinde Yüksek Lisansa

başladım. 2020 yılının Ekim ayında ise Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri

Enstitüsü Beslenme ve Diyetetik Anabilim Dalı'nda tezli yüksek

lisans programına başladım. Lisans eğitimi sürecinde; Eskişehir Devlet

Hastanesi, Eskişehir Özel Ümit Vişnelik Hastanesi, Yıldız Yemek Catering

Hizmetleri, Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi ve Ankara

Bilkent Şehir Hastanesi’nde stajlarımı tamamladım.

Staj eğitiminizde ne gibi çalışmalar yaptınız?

Stajlarım boyunca hastalıklara özgü tıbbi beslenme tedavisi, tip 1 diyabet

ve karbonhidrat sayımı, kişiye özel sağlıklı kilo verme ve sağlıklı

kilo alma, sporcu beslenmesi, adölesanlarda beslenme, kurum mutfağı,

gebe ve emziklilik döneminde beslenme, bebek ve çocuk beslenmesi

ve yoğun bakım hastalarında beslenme alanlarında uzman kişilerden

eğitim alarak deneyim kazandım. Beslenme ve diyetetik, sürekli kendini

yenileyen bir alan olduğu için gündemi ve yenilikleri takip etmek

adına bu alana yönelik yurt içi ve yurt dışındaki çeşitli seminer ve

eğitimlere katılarak sertifikalar da aldım. 2022 yılından itibaren

Eskişehir’de kurduğum “Sürdürülebilir Sağlıklı Beslenme Danışmanlık

Merkezi’nde” hizmet veriyorum. Amacı, kişiye özel sürdürülebilir

sağlıklı beslenme programları hazırlayarak diyete uyumu

kolaylaştırmak ve bireylerde kalıcı beslenme davranışı değişikliği

yaratmak.

Hangi alanlarda hizmet veriyorsunuz?

Kişiye Özel Sürdürülebilir Sağlıklı Beslenme Danışmanlığı, Sağlıklı Kilo

Alma, Sağlıklı Kilo Verme, Kilo Koruma, Obezite Cerrahisi/Bariatrik Cerrahi

Öncesi ve Sonrası Beslenme, Hastalıklara Özgü Beslenme, Diyabet,


İnsülin Direnci, Kalp Damar Hastalıkları,

Hipertansiyon, Tiroid Hastalıkları,

Karaciğer Hastalıkları, Böbrek Hastalıkları,

Sindirim Sistemi Hastalıkları, Gut Hastalığı,

Kanser, Obezite, Gebelik ve Emzirme Döneminde

Beslenme, Bebeklik ve Çocukluk

Döneminde Beslenme, Ergenlik Çağında

Beslenme, Sporcu Beslenmesi, Polikistik

Over Sendromunda Beslenme, Menopoz

Döneminde Beslenme, Üreme Sağlığı ve İnfertilitede

Beslenme, Yeme

Bozukluklarında Beslenme, Vegan-Vejetaryen

Beslenme, Yaşlılık Döneminde

Beslenme, Bağırsak Sağlığı ve Beslenme,

Tip 1 Diyabet ve Karbonhidrat Sayımı,

Çölyak ve Beslenme Besin İntoleransı ve

Besin alerjileri alanında hizmet veriyorum.

Genç bir diyetisyensiniz. Nasıl karar

verdiniz özel bir ofis açmaya?

Mezun olduktan sonra da öncesinde de

sürekli alanla ilgili eğitimler almaya

başladım. Farklı farklı alanlarda kendimi

geliştirmek istedim. Mezun olduktan sonra

da alanda uzmanlaşmak için yüksek

lisansa başladım. Bu aldığım eğitimleri,

bilgileri insanlara aktarmak için de bir yer

açmaya karar verdim. Aynı zamanda

Eskişehir’deki çevremde ofis açıp gelmek

çok istiyorlardı. Bu şekilde macera başladı.

Mottonuz nedir?

Benim mottom sürdürülebilir sağlıklı

beslenme üzerine. Aslında kişiye özel

sürdürülebilir sağlıklı beslenme benim

uyguladığım beslenme programı.

Bildiğimiz popüler diyetler, güncel diyetler

var. Herkes her şeye uymuyor. Popüler bir

diyeti bir kişi “Aaa bu çok kilo

verdiriyormuş” diye uygulaması aslında

ona uygun olduğunu göstermiyor. Çünkü o

kişinin yaşam tarzı, beslenme

alışkanlıkları, bunu sürdürebilmesi

önemli. Ben o yüzden ilk önce kişiye

özel sürdürülebilir sağlıklı beslenme

danışmanlığı veriyorum.

En çok hangi konuda kapınızı

çalıyorlar?

Kronik hastalıklar sonucu gelenler

oluyor. Örneğin Haşimato diye

bildiğimiz bir Tiroid hastalığı var.

Onunla ilgili çok gelen oluyor. Bununla

birlikte obezite olanlar çok geliyor. İlk

önce bir insülin direnci oluyor onlarda.

Biz o direnci kırmaya çalışıyoruz.

Sonrasında kilo verimi daha da

kolaylaşıyor.

Gün içerisinde sağlıklı

beslenebileceğimiz ufak

tüyolarınız var m?

Beslenmek kişiye özel olduğu için ara

öğün yapıp yapmamak tamamen

kişinin ihtiyaçlarına, isteklerine bağlı.

Bir kişi 3-4 saatlik bir ara verildiğinde

eli ayağına dolaşıyorsa, titriyorsa, kan

şekerinde oynamalar oluyorsa bu

kişinin ara öğün yapması gerekiyor.

Çünkü bir sonraki öğünde saldıracaktır.

Ara öğün yapmadığı için fazla yeme

isteği doğacaktır. O yüzden kişinin ara

öğün yapması lazım ama kahvaltı

yaptıktan sonra bazı bireyler öğlen yemeği

yemiyor sonrasında ara öğün yapıyorlar.

Kan şekerinde bir oynama olmuyorsa, el

ayak titremesi olmuyorsa, açlık

hissedilmiyorsa o kişinin ara öğün

yapmasına gerek yok derim. Tamamen

kişiye özel. Zayıflamada çok önemli olan

şeylerden biri de su tüketimi. Su tüketiminin

fazla olması gerekiyor. Çay, kahve

tüketimi hepimizde olduğu gibi çok fazla

oluyor. Çay, kahve tüketimi de vücuttan

sıvı atımını sağlıyor. O yüzden çay, kahve

tükettiğimizde, kafein tükettiğimizde

yanına bir bardak su içmeliyiz. Su

ihtiyacımız daha da çok artıyor. En

önemli şey su tüketimi. 2,5 litreyi,

günde tüketmemiz gerekiyor.

Marketlerde satılan diyet ürünleri

hakkında ne

düşünüyorsunuz?

Asitli içecekler, paketli ürünler, bazı

marketlerde gördüğümüz diyet, form

ürünlerde de çok fazla şeker oluyor.

Besin etiketi okumaya çok fazla

dikkat etmemiz gerekiyor. Birçok

bilmediğimiz yerden ilave şeker alabiliyoruz.

Bu sadece asitli içecekler,

çikolata falan değil birçok layt besin

bile şeker içeriyor. Bunlara dikkat

edip olabildiğince doğal beslenmemiz

gerekiyor. Paketli, dışardan

işlenmiş gıdalara yönelmememiz

gerekiyor.

Diyetle spor eş zamanlı mı

olmalı?

Tabi. Hiçbir zaman tek başına

beslenme ya da tek başına spor çok

etkili olmuyor. Beslenmeyi sporla,

sporu da beslenmeyle beraber yürütmek

gerekiyor. Harcadığımız enerjiden daha

fazla enerji alırsak bu bizim kilo almamıza

sebep oluyor. Gün içinde aldığımız enerji

de fazla olunca, biz de bunu

yakamadığımız için bizim yağ dokumuz

artıyor. Vücudumuzda kilo artışı oluyor. O

yüzden mutlaka bir sporla desteklemek

gerekiyor. İlla ki plates vb. bir antrenman

diye kimseye de diretemiyorum. Çünkü

onda da sürdürülebilir olması önemli. Bir

kişiye plates antremanı verirsiniz ama o

kişi onu sadece bir hafta yapabilir. Ondan

sonra sürdüremez. Bir kişiye de dersiniz ki

30 dakika düzenli yürüyüş dersiniz. Bu kişi

onu daha rahat sürdürebilir. İşten çıkınca

yürüyebilir, sabah işe gitmeden yürüyebilir.

O kişiye de yürüyüşü önermeliyiz.

Sporda da kişi sürdürebileceği bir spor

dalına yönelmesi lazım.

Sağlıklı bir bireyin kilo ile boy

arasındaki fark kaç olmalı?

Beden kütle endeksi olarak hesaplıyoruz.

Kilomuzu boyumuzun metre karesine

bölüyoruz. 18 buçuğun altı zayıf oluyor

beden kütle endeksi, 18,5 ile 24.9 arası

normal bir birey oluyor, 25 ile 29.9 arası

hafif şişman, 30’dan itibaren de obez

sınıfına giriyor. Biz böyle hesaplıyoruz.

Son olarak hedefleriniz nelerdir?

Daha önce diyete başlamış, diyetisyene

gitmiş insanların pes ettiklerini,

bıraktıklarını gördüm. Ben onlara bu işi

sürdürülebilir, kendilerine özel beslenmeyle

aşamadıkları kilolarını vermelerini

istiyorum. Kimse ben kilo veremeyeceğim

diye düşünmesin diyorum. Tekrar denemekten,

başlamaktan korkmasınlar. Önce

kendilerine inansınlar. Ben bu bilinci

oluşturmak istiyorum.

Çok teşekkür ediyorum Bengisu

Hanım. Başarılar diyoruz.

Ben teşekkür ediyorum.

21


Hilal Bingöl’ün adı Odunpazarı’nın yeni kreşinde yaşayacak

kurT; “elimizi Taşın

Odunpazarı Belediye

Başkanı

Kazım Kurt, vatandaşlara

verdiği

kreş sözünü yerine

getirmeye

devam ediyor.

Başkan Kurt, Gökmeydan

Mahallesinde

bulunan ve

mülkiyeti Odunpazarı

Belediyesi’ne

ait ek

hizmet binasının

bir bölümünü tam

zamanlı kreş

yaptı. Aynı zamanda

Odunpazarı

Belediyesi’nin

12’nci kreşi olan

bu kreşe, geçtiğimiz

Ekim ayında

Çetin Bingöl ile

imzalanan protokol

ile Hilal Bingöl

Gündüz

Bakımevi ve Kreşi

adı verildi. Açılış

töreninde konuşan

Başkan Kazım

Kurt; “Her mahalleye

bir kreş gerekli.

Bunu devlet

yapamıyorsa biz,

elimizi taşın altına

koyup gerçekleştirmeye

çalışacağız.” diye

konuştu.

22

alTına koyduk”

İçinde oyunevinin de bulunduğu Hilal

Bingöl Gündüz Bakımevi ve Kreşinin

açılışı, törenle gerçekleşti. Açılış törenine

Odunpazarı Belediye Başkanı

Kazım Kurt, Hilal Bingöl’ün annesi Nilgün

Bingöl, Babası Çetin Bingöl, CHP

Eskişehir İl Başkanı Recep Taşel, CHP

Odunpazarı İlçe Başkanı Rahmi Çınar,

Odunpazarı Kent Konseyi Başkanı İsmail

Kumru, iş insanı Ali Eldem, Türkiye

Gazeteciler Federasyonu ve

Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı

Yılmaz Karaca, Hilal Bingöl’ün arkadaşları

ile çok sayıda

Eskişehirli katıldı. Açılış töreninde

zaman zaman duygu

dolu anlar yaşandı.

“TOPLUMUN HER KESİMİ

ÇOCUKLARIMIZI KORU-

YUP, KOLLAMAKLA YÜ-

KÜMLÜ”

Hilal Bingöl’ün adının yaşatılacağı

Gündüz Bakımevi ve

Kreşi’nin açılış töreninde konuşan

anne Nilgün Bingöl,

kızları Hilal’i 5 yıl önce kaybettiklerini

söyledi. “Sevdiklerimizi

ve yitirdiklerimizi yad

ederken kelimeler kifayetsiz kalıyor”

diyen anne Bingöl, bugünkü gibi güzel

buluşmaların bu günlere farklı anlamlar

kattığını ifade etti. Hilal Bingöl

Gündüz Bakımevi ve Kreşinin kendileri

için çok önemsedikleri iki anlam

taşıdığını vurgulayan Bingöl, “Birincisi

böylesi bir yerde evladımızın adını

yaşatmak, ama sadece bu değil, çünkü

Hilal çocukları çok severdi. Ben inanıyorum

ki burada yüzlerce belki de

binlerce çocuğu olacak. Gerçekten o

kocaman sıcak yüreği ile onları sarıp

sarmalayacağını; koruyup kollayacağına

inanıyorum. İkincisi ise, ben Halil

Cibran’ın ‘Çocuklarımız bize emanettir’

sözünü çok seviyorum. Bu emanetin

sadece ebeveynlerle kalmadığına inanıyoruz.

Toplumun her kesiminin çocuklarımızı

koruyup, kollamakla

yükümlü olduğuna inanıyoruz. Bu oluşumda

ufak da olsa bir katkıda bulunmanın

huzur ve mutluluğunu

yaşıyoruz. Buradan Atatürk sevgisi

olan, çağdaş, farkındalığı olan; insanı,

doğayı, hayvanı seven, çevreye saygılı

bireylerin yetişmesini diliyorum.

Bu bağlamda bize her mahalleye kreş

projesinde yer verdiğiniz için, bu

güzel yeri bize tahsis ettiğiniz için

Kazım Kurt’un Başkanlığında Odunpazarı

Belediyesine, Odunpazarı halkına,

bizi bu proje ile tanıştıran Odunpazarı

Kent Konseyi Başkanı İsmail Kumru’ya,

yapımının her aşamasında bize

her türlü desteği veren sevgili dostumuz

Ali Eldem ve ailesine; bu 5 yıllık

süreçte bizi yalnız bırakmayan evladımızın

arkadaşlarına, bugün yanımızda

olan sizlere teşekkür ederim. Bu kreşin

başarılı olacağına inanıyorum, devamının

da geleceğine inanıyorum.

Hayırlı olsun” dedi.

BAŞKAN KURT: “HER MAHAL-

LEDE BİR KREŞ İHTİYACI VAR”

Açılışı yapılan Hilal Bingöl Gündüz Bakımevi

ve Kreşi’nin ‘her mahalleye bir

kreş’ sözünün bir parçası olduğunu

kaydeden Odunpazarı Belediye Başkanı

Kazım Kurt, ‘her mahalleye bir

kreş’ projesine verdikleri katkı nedeniyle

Bingöl ailesine teşekkür etti.

“Acılarını paylaşıyorum. Bu acıyı dindirmek

ve Hilal Kızımızı geri getirmek

mümkün değil, ama sabredeceğiz. Burada

yüzler, binlerce Hilal’i yetiştireceğiz.

Şu anda bu oluşumda Odunpazarı

Kent Konseyinin ve Sayın Ali Eldem’in

çok büyük katkısı var, onlara teşekkür

ediyorum” diyen Başkan Kurt, her

mahallede bir kreş ihtiyacının olduğunu

vurguladı. Başkan Kurt konuşmasına

şu sözlerle devam etti: “Bunu

devlet yapamıyorsa biz, elimizi taşın

altına koyup gerçekleştirmeye çalışacağız.

Bizim de gücümüz yetmez, sizlerin

katkısını bekliyoruz. Eskişehir’de

sosyal sorumluluk anlamında kendine

bir görev yükleyen herkesin bu projeye

katkı sunması gerekir. Toplumsal

anlamda hepimizin sorumluluğu, görevi

var. Bunu da gerçekleştirmenin bir

yoludur bu. Şu anda Odunpazarı Belediyesi’nin

bu yıl içinde açılışını yapacağı

4 yeni kreşimiz daha var. Bu

bağışçılarımıza da ben ayrı ayrı teşekkür

ediyorum. Zamanı geldikçe, onların

da açılışını yapacağız. Gökmeydan

Mahallesinde bu kreşe çok ihtiyaç olduğunu

gördük, açılışı yapmadan şu

anda 35 çocuk kayıt yaptırdı. En kısa

zamanda bu kreşi aktif hale getirmek

görevimiz. Hilal kızımız, yattığı yerde

dinlensin. Bütün Eskişehir’in sizin acınızı

paylaşmasını dilerim.”

KREŞ ÇOCUKLARINDAN AÇILIŞA

ÖZEL GÖSTERİ

Açılış konuşmasının ardından Başkan

Kurt, Hilal Bingöl’ün anne ve babasına

teşekkür plaketi takdim etti.

Açılış töreninde Hilal Bingöl Gündüz

Bakımevi ve Kreşi öğrencileri şiirler

okuyarak, dans gösterileri yaptı. Çocukların

gösterilerinin ardından da

Başkan Kurt, anne Nilgün Bingöl,

baba Çetin Bingöl ile birlikte diğer

katılımcılar, kurdele keserek kreşin

açılışını yaptı. Açılışın ardından Başkan

Kurt, baba ve anne Bingöl ile

birlikte Hilal Bingöl Gündüz Bakımevi

ve Kreşini gezdi.


Odunpazarı Belediyesi, Nalan

Kaya Gündüz Bakımevi ve

Kreşini Ihlamurkent’te açtı

odunpazarı’nda çoCuklar çok muTlu

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, vatandaşlara

verdiği kreş sözünü yerine getirmeye

devam ediyor. Ihlamurkent

Mahallesinde bulunan eğitim ve öğretimin

başladığı, ancak pandemi nedeniyle açılışı yapılamayan

kreşe Nalan Kaya Gündüz Bakımevi

ve Kreşi adı verildi. Açılış törenine

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt,

Nalan Kaya, Eşi Selahattin Kaya ve Kaya Ailesinin

diğer fertleri, CHP Eskişehir İl Başkanı

Recep Taşel, CHP Odunpazarı İlçe Başkanı

Rahmi Çınar ile çok sayıda Eskişehirli ve veliler

katıldı.

“DÜNYAYA GÜZEL GÖZLERLE

BAKSINLAR”

Açılış töreninde konuşan Nalan Kaya, tüm çocuklara

mutluluk ve başarı diledi. Kaya,

“Mutlu olsunlar ve dünyaya güzel gözlerle

baksınlar” dedi. Kreş açılışında Ihlamurkent

Mahalle Muhtarı Birsen Canbaz da bir konuşma

yaptı. Canbaz, Başkan Kurt’a, Nalan

Kaya ve Kaya Ailesine teşekkür etti.

“ODUNPAZARINDA 0-5 YAŞ

ARASINDA 35 BİN ÇOCUK VAR!”

Konuşmasına “Her mahallede bir kreş

sözümüzü yerine getirmek için verdiğimiz

mücadelede bize vermiş olduğuz

destek için çok teşekkür ederim”

sözleri ile başlayan Başkan Kurt, Eskişehir’de

Odunpazarı Bölgesinde 0-5

yaş arası 35 bin çocuğun olduğuna

dikkat çekti. Bu çocukların tamamının

kreşe ihtiyacı olduğunu kaydeden

Başkan Kurt, “Hemşehrilerimize verdiğimiz

sözü yerine getirmek için elimizden

gelen tüm çabayı

gösteriyoruz. Sözümüzü yerine getirirken bize

destek olan Kaya Ailesine çok teşekkür ediyorum.

Kaya Ailesi Odunpazarı Belediyesi için

önemli, spor çalışmalarımızın da sponsorluğunu

yapan SELKA’nın yönetimi onlardan oluşuyor.

Kreşimize Nalan Kaya adını vermekten

onur duyuyoruz. Hep birlikte, çocuklar mutlu

olsun; geleceğe güzel gözlerle baksın ve güzel

beyinlerle yetişsin istiyoruz. Kreşimiz hayırlı

uğurlu olsun” dedi.

MİNİKLERDEN MUHTEŞEM

DANS GÖSTERİSİ

Konuşmaların ardından Başkan Kurt, Nalan

Kaya’ya teşekkür plaketi takdim etti. Nalan

Kaya Gündüz Bakımevi ve Kreşinde eğitim

gören 2,3 ve 4 yaş öğrencileri dans gösterileri

yaptı. Miniklerin gösterileri katılımcıların

büyük beğenisini kazandı. Miniklerin dans

gösterisinin ardından Başkan Kurt, Nalan

Kaya ve açılışa katılan diğer katılımcılarla birlikte

Nalan Kaya Gündüz Bakımevi ve Kreşinin

açılışı gerçekleştirdi. Başkan Kurt, Nalan

Kaya, Kaya Ailesi ve diğer katılımcılarla birlikte

kreşi gezdi.

Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım

Kurt, vizyon projeleri arasında yer

alan “kreş” sözünü yerine getirmeye

devam ediyor. Başkan Kurt, Ihlamurkent

Mahallesinde bulunan Nalan

Kaya Gündüz Bakımevi ve Kreşinin

açılışını da gerçekleştirdi. Açılış töreninde

konuşan Başkan Kurt, “Çocuklar

mutlu olsun; geleceğe güzel

gözlerle baksın istiyoruz” dedi.

23


ÜNİVERSİTEDEN HABERLER...ÜNİVERSİTEDEN HABERLER...ÜNİVERSİTEDEN HABERLER...

geleceğin eczacı adaylarının

tercihi Anadolu Üniversitesi

Anadolu Üniversitesi Eczacılık

Fakültesi 1968 yılında Özel Eczacılık

Yüksek Okulu olarak eğitim faaliyetlerine

başladı. Bugüne kadar

yaklaşık 4.500 eczacı mezun veren

Fakülte şu anki ismini ise 1982

yılında aldı. Prof. Dr. Bülent Ergun’un

Dekanlığını yaptığı Eczacılık

Fakültesinde alanında uzman 84

öğretim elemanı Anadolu Üniversitesinin

köklü eğitim tecrübesini

genç eczacı adaylarına aktarıyor.

Eczacılık Fakültesi güncel mesleki

yeterliliklere sahip, toplumsal

sorumluluğu ön planda tutan, etik kurallara bağlı

eczacılar yetiştirmeyi ve topluma hizmet bilinciyle

insan sağlığına katkı sağlayacak bilimsel

araştırmalar yapmayı kendine misyon edinmeye

devam ediyor. Fakültedeki eğitim, “Ulusal

Eczacılık Çekirdek Eğitim Programı” ile eczacının

toplumdaki rol ve sorumluluklarını yerine getirmesine

yönelik yeterlilikleri ve yetkinlikleri

EsOgÜ’de Özel

Hukuk Tezli

Yüksek lisans

Programı Açıldı

kazandıracak şekilde hazırlanmış Modüler Eğitim

Programı’nı kapsıyor.

Öğrenciler bir eczacıdan beklenen görevleri

üstlenebilecek yeterlilikte ve düzeyde

mezun oluyor

Son yıllarda gelişen teknoloji ve hizmet

anlayışındaki değişiklikler, tüm dünyada olduğu

gibi ülkemizde de eczacının rolünün değişmesine

neden olurken özellikle Covid-19 pandemisi

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi

(ESOGÜ)’nin Sosyal

Bilimler Enstitüsü Özel

Hukuk Anabilim Dalı bünyesinde

Özel Hukuk Tezli Yüksek Lisans

Programı açılması yönündeki

teklifi Yükseköğretim Kurulu

tarafından onaylandı.

ESOGÜ Hukuk Fakültesinin

akademik kadroları ile işbirliği

içinde eğitim-öğretime

başlayacak olan Özel Hukuk

Tezli Yüksek Lisans Programı

kapsamında bu alanda

uzmanlaşmak, derinleşmek

isteyen akademisyenlere ve

eczacının toplum sağlığının

devamlılığının vazgeçilmez bir

parçası olduğunu gözler önüne serdi.

Eczacılar hasta merkezli, hastanın ilaç

tedavisi süresince tedavi ile ilişkili

tüm sorunları bulup çözümlemeye

çalışan uygulamalara yöneliyor.

Eczacılık mesleği de sadece serbest

eczanelerde gerçekleştirilmiyor. Devlet

ya da özel hastanelerin

eczanelerinde, ilaç endüstrisinde, ilaç

depolarında, Türkiye İlaç ve Tıbbi

Cihaz Kurumunda, Sosyal Güvenlik

Kurumunda da eczacılar istihdam

ediliyor. Tüm bu farklı mesleki çalışma alanlarını

kapsayacak şekilde Anadolu Üniversitesi

Eczacılık Fakültesi, 2017-2018 yıllarında uygulamaya

başladığı modüler eğitim sistemi ile klasik

eczacılık eğitim sistemine göre konuların daha

bütünleşik olduğu, dinamik, kanıta dayalı

öğrenme ile birlikte öğrencinin araştırma yönünü

de kuvvetlendiriyor.

hukukçulara uygulamadaki

gelişmelere uyum sağlayan ve

özel hukukun çalışma

hayatındaki etkin rolünü dikkate

alan kapsamlı bir program

içeriği sunulması hedefleniyor.

Yeni açılan yüksek lisans

programı ile Eskişehir Osmangazi

Üniversitesi Hukuk

Fakültesinin bilimsel

araştırmaya dayalı bilgi ve

deneyiminin daha güçlü hale

gelmesi, yürütülecek akademik

faaliyetler ve üretilecek tez

çalışmaları ile veri tabanlarının

güçlenmesi öngörülüyor.

EsTÜ’de Kültür Festivali düzenlendi

Üniversitemiz Sağlık Kültür ve Spor Daire

Başkanlığı, Uluslararası İlişkiler Birimi ve

Kampüs Rekreasyonu Ofisi tarafından

ESTÜ Kültür Festivali düzenlendi. 10 Mayıs

2022 tarihinde Yabancı Diller Yüksekokulu

önünde düzenlenen festivale, Rektör Prof. Dr.

Tuncay Döğeroğlu, Rektör Yardımcısı Prof. Dr.

Gürsoy Arslan, Uluslararası İlişkiler Birimi

Müdürü Prof. Dr. Saye Nihan Çabuk, Kampüs

Rekreasyonu Ofisi Koordinatörü Öğr. Gör. Dr.

Türkan Nihan Sabırlı, Sağlık Kültür ve Spor

Dairesi Başkanı Ertuğrul Baki, Bilgi İşlem

Dairesi Başkanı Cengiz Kaçal ile öğretim

üyeleri, üniversite mensupları ve öğrenciler

katıldı.Üniversitemizdeki Rusya, Nijerya,

Ürdün, İran, Endonezya, İspanya, Ukrayna, Filistin

ve Yemen’den uluslararası öğrencilerin

kültürlerinin ve Türk kültürünün tanıtıldığı

etkinlikte katılımcılar dünya mutfaklarını,

danslarını, sokak oyunlarını ve müziklerini

deneyimleme fırsatı buldu.

24


HESAPLI, GÜVENİLİR VE KALİTELİ

E-PİN ALMANIN BİRİNCİ YOLU!

“OYUNCUNUN

BAŞINA GELEN

EN GÜZEL ŞEY”

l Hi2Games, uluslararası elektronik

oyun pini ticareti yapan bir oyun firmasıdır.

l 2007 yılında faaliyetlerine başlamıştır.

l Türkiye, KKTC, Amerika Birleşik Devletleri ve Hong Kong'da

şirketleşmiş ve her geçen gün yatırımlarını genişletmektedir.

l 'Oyuncunun başına gelen en güzel şey' sloganıyla yüz binlerce

kullanıcıya ulaşmıştır.

l Şirketin Yönetim Kurulu Başkan'ı Tahsin Arman Şanbaklı'dır.

l Ayrıca Eskişehirspor Kadın Futbol Takımına da sırt

sponsorluğu vererek, Es-Es’in yanında olan

Hi2Games.com internet sitesine her geçen

büyümektedir.

Ucuza E-Pin almanın birinci yolu...

@hi2gamescomtr


Tepebaşı Belediyesi,

“Tepebaşı çevre ve

“İklim Dostu Kent

Planlama ve Tasarım”

temalı önemli

toplantıya ev

sahipliği yaptı

İlki yapılan Belediyeler Buluşması’nın

ikinci toplantısı “İklim Dostu Kent

Planlama ve Tasarım” teması ile Tepebaşı

Belediyesi’nin ev sahipliğinde

gerçekleşti. Çok sayıda uzman ve belediye

başkanının katıldığı etkinlikte

iklim konusu detayları ile ele alındı.

Tepebaşı Belediyesi’nin ev sahipliğinde

düzenlenen önemli etklinlik Zübeyde

Hanım Kültür Merkezi’nde

gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan

Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet

Ataç ise; “Biz Tepebaşı Belediyesi olarak

insan ve çevre odaklı bir belediyecilik

anlayışı ile sürdürülebilir bir

iklim değişikliği mücadelesini benimsiyoruz.

İklim değişikliğine karşı direncin

artırılması amacıyla bölge ve

şehirlerin ihtiyaçlarının, çözüm önerilerinin

belirlenmesi amacıyla çalışmalarımızı

sürdürüyoruz.” dedi.

Etkinliğe Tepebaşı Belediye Başkanı

Dt. Ahmet Ataç’ın yanı sıra CHP Eskişehir

Milletvekili Jale Nur Süllü,

CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen

Şevkin, Eskişehir Büyükşehir

Belediyesi Genel Sekreteri Ayşe Ünlüce,

Seyhan Belediye Başkanı Akif

Kemal Akay, Nilüfer Belediye Başkanı

Turgay Erdem, Karşıyaka Belediye

Başkanı Dr. Cemil Tugay,

Bodrum Belediye Başkanı Ahmet

Aras, Seyitgazi Belediye Başkanı

Uğur Tepe, Şişli ve Kadıköy Belediyesi

bürokratları, katılımcı belediyelerden

meclis üyeleri,

akademisyenler, sektör temsilcileri

ve vatandaşlar katıldı.

TEPEBAŞI ÇEVRE VE İNSAN

ODAKLI ÇALIŞIYOR

Etkinliğin açılış konuşmasında katılımcılara

hitap eden Başkan Ataç,

“Gerçekten dünya zor günler geçiriyor.

Ülkelerin sıkıntıları çözümünde

çalışmalar gerçekleştirmesi çok

önemli. 7 belediye başkanı olarak

iklim değişikliğine karşı farkındalık

oluşturabilmek için Karşıyaka’da

başladığımız etkinliğin ikincisini Eskişehir’de

gerçekleştiriyoruz. Yerel

yönetimler olarak iklim değişikliğine

karşı tecrübe paylaşımları yapmayı,

yenilikçi çözümler üretmeyi, belediyeler

arası dayanışmayı önemsiyoruz.

Bu buluşmaya ev sahipliği

yapmaktan onur ve mutluluk duyuyoruz.

İklimle ilgili felaketler tüm

dünyada gündemde, Türkiye de bu

meselenin sonuçlarını en yoğun yaşayan

coğrafyalardan bir tanesi.

2021 yazında yaşanan orman yangınları

ve sel felaketleri önemli kayıplara

yol açtı. İklim bilimi, uzun

yıllardır sera gazı emisyonlarını sıfırlamazsak

çok daha sık ve aşırı

hava olayları ile karşılaşacağımızı

ortaya koyuyor. Biz Tepebaşı Belediyesi

olarak insan ve çevre odaklı bir

belediyecilik anlayışı ile sürdürülebilir

bir iklim değişikliği mücadelesini

benimsiyoruz. İklim

değişikliğine karşı direncin artırılması

amacıyla bölge ve şehirlerin

ihtiyaçlarının, çözüm önerilerinin

belirlenmesi amacıyla çalışmalarımızı

sürdürüyoruz. Hep birlikte günümüzün

en önemli küresel çevre

sorunu olan iklim meselesine odaklanmalıyız.

Ertelemeden, birbirimizden

güç alarak ilerleyelim ve iklim

değişikliğine engel olarak dünyamıza

sahip çıkalım” sözlerini kullandı.

İKLİM TEHDİT EDİYOR

CHP Eskişehir Milletvekili Jale Nur

Süllü ise “Küresel ısınma dediğimizde,

çölleşme, kuraklık, iklim krizi

denildiğinde hepimiz önce irkiliyoruz.

Nedenlerini, sonuçlarını düşünüyoruz.

Sonrasında ise bunları

unutup gündelik işlerimize dönüyo-

26


insan odaklı çalışıyor”

samimi değil” dedi.

Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Genel

Sekreteri Ayşe Ünlüce ise “Bugün çok

önemli bir konu gündemde, bu konuyu

Eskişehir ve ülke gündemine taşıyan Tepebaşı

Belediye Başkanımız Ahmet Ataç

ve ekibine teşekkürlerimi sunuyorum.

Türkiye’nin güzide yerlerinden gelen belediye

başkanlarımız önemli katkılar sunacaklar,

etkinliğin hayırlı olmasını

diliyorum” sözlerini kullandı.

ruz. Aslında iklim krizi, insan faaliyetleri

sonucunda ortaya çıkan bir sonuç. Kullandığımız

eşyalardan, arabalara, ısınma

sistemine kadar her şeyin küresel iklim

krizinin bir sonucu. Hepimiz, ‘Artık yağmurlar

eskisi gibi yağmıyor’ diyoruz. Hiç

beklemediğimiz mevsimlerde beklenmedik

hava olayları ile karşılaşıyoruz. Bu

hepimizin yaşamını da tehdit ediyor.

Geçtiğimiz yıl orman yangınlarından çok

fazla acı çektik, ciğerlerimiz de ormanlarımız

ile birlikte yandı. Ayancık’ta, Bozkurt’ta

yaşanan sel felaketlerini de

hatırlıyoruz. Aslında bu olaylara baktığımızda

her biri iklim krizi ile birlikte siyasi

de bir krizin sonucu. Dolayısıyla

Bugünkü toplantının da son derece

önemli olduğuna inanıyorum” diye konuştu.

YAŞANMAYACAK BİR

DÜNYAYA GİDİYORUZ

CHP Adana Milletvekili

ve Sanayi, Ticaret, Enerji,

Tabii Kaynaklar, Bilgi ve

Teknoloji Komisyonu

Üyesi Jeoloji Mühendisi

Dr. Müzeyyen Şevkin de

konuşmasında, “CHP olarak

üzerinde hassasiyetle

durduğumuz bir konu da

çevre ve iklim değişikliği.

4 milyar yıllık dünyamız,

200 yıl öncesine kadar

kendi doğal döngüsündeydi.

200 yıl kadar önce

ise karbon ve petrol türevli

kaynaklarının bulunması ve Sanayi

Devrimi neticesinde dünyamız, 4 milyar

yılda uğramadığı kadar zarara uğramıştır.

Süreç insan eliyle maalesef çocuklarımıza

yaşamanın mümkün olmadığı bir

dünyayı bırakmaya doğru gidiyor. Paris

İklim Antlaşması’nın TBMM’de kabul

edilmesi büyük bir adım olsa da gecikmiş

bir adımdır. 191 ülke bu antlaşmaya

taraf. Bu antlaşmanın en önemli tarafı

enerji konusudur. İktidarın müjde olarak

lanse ettiği gelişmelerden ise tereddütler

yaşamaktayız, yurdun dört bir yanını

kömürlü termik santraller ile donattıklarını

biliyoruz. Kendi bölgemde 2 tane

santralin inşaatı, Paris İklim Antlaşması’na

rağmen devam ediyor. İktidar

her konuda olduğu gibi bu konuda da

PROJELER ANLATILDI

Açılış konuşmalarının ardından Başkanlar

Paneli gerçekleştirildi. Moderatörlüğünü

Prof. Dr. Korayvelibeyoğlu ve

Stefano Salata’nın yaptığı oturumun konuşmacıları

Tepebaşı Belediye Başkanı

Dt. Ahmet Ataç, Seyhan Belediye Başkanı

Akif Kemal Akay, Nilüfer Belediye

Başkanı Turgay Erdem, Karşıyaka Belediye

Başkanı Dr. Cemil Tugay ve Bodrum

Belediye Başkanı Ahmet Aras oldu. Panelde

söz alan başkanlar, iklim duyarlı

kentlerin üretiminde mekansal boyut,

tasarım, planlama, iklim uyum sürecinin

hayata geçirilmesinde toplumla birlikte

tasarlamak, karar verme sürecine dahil

etmek, iklim krizi konusundaki sorunlara

karşın, uygulama ve projeler konularında

bilgiler verdi.

Etkinlik, Uygulamada Yenilikler ve Tasarruf

adlı ikinci oturum ile devam etti.

Ardından Tepebaşı Belediyesi’nin Melih

Savaş Yaşam Köyü, Mustafa Kemal Atatürk

Su Sporları Merkezi, Yeryüzü Ekoloji

Okulu ve hizmet binasını kapsayan

teknik gezi gerçekleştirilmesi ile buluşma

sona erdi.

27


LVIV

Gezi

ZEKİ

PEKGENÇ

2019 yılı sonbaharında Volga ve Don

havzasında 13 gün süren bir nehir

gemisi turuna katılmış ve gördüklerimizden

çok etkilenmiştik. Bu gezideki ilginç

yerler hakkında yazdığım yazılar bu

dergide yayınlandı. (1) Yine bu gezideki

gözlemlerimin yer alacağı ve İstikbal

Dergi için kaleme almayı düşündüğüm

bir yazının başlığı “Ruslar Savaşı

Unutmamışlar” olacaktı. Çünkü gezide

gördüğümüz ve yaşadığımız kültürel

zenginliklerin yanında dikkatimizi çeken

bir başka husus da savaş anıtları olmuştu.

Rusya’nın küçük büyük tüm yerleşim

yerlerinde mutlaka 2. Dünya Savaşını

hatırlatan anıtlar, heykeller var. Savaşın

acımasız çirkin yüzünü, insanların

karşılaştığı dramları betimleyen bu

anıtlar son derecede

düşündürücüydü. Ne

yazık ki aynı Ruslar kendilerinin

çektiklerini şimdi

bir başka ulusa çektiriyor,

üstelik kardeşleri

sayılabilecek bir ulusa.

İnsanlık nedense

geçmişten ders almıyor.

Bu Rusya gezimizden iki

yıl önce, bir yılbaşı arifesinde

Ukrayna’nın

güzel şehri Lviv’e

gitmiştik. Beyazlara

bezenmiş Lviv; süslenmiş,

pırıl pırıl, canlı ve yağan

kara inat sımsıcak

karşılamıştı bizi. Özgün

mimarisi korunmuş

hareketli kent; neşeli

insanların coşkulu

28

koşuşturmaları, yaklaşan yılbaşı

heyecanı ile insanı sarıyordu. Eski şehrin

merkezindeki görkemli Belediye

Binası’nın iki yanındaki sokaklarda Noel

pazarları kurulmuş, kimi alış-veriş

derdinde kimi ayakta bir şeyler atıştırıyor.

Aslında Belediye Binası’nın dört yanı

Rynok Meydanı (Pazar Meydanı) olarak

anılıyor. Bir anlamda Belediye Binası

meydanın ortasında. Çevresinde ikonik

yapılar yer alıyor. Sadece önündeki

caddeden tramvay geçiyor. Taşıt trafiği

yok, bölge tamamen yayalaştırılmış.

Şehrin en hareketli yeri de burası.

Belediye binasının arka tarafını açık hava

buz pistine dönüştürmüşler, gençler

çalınan müziklerin eşliğinde neşe içinde

buzda dans ediyor. UNESCO tarafından

Dünya Mirası Listesi’ne alınan bu bölge

turistik bir merkez. Ülkenin en batısında

yer alan ve Polonya, Slovakya, Macaristan

sınırlarına çok yakın olan Lviv’e çok

sayıda turist geliyor. Noel tatili nedeniyle

pek çok Avrupalı buraya gelmiş.

Eski şehrin bir başka meydanının

ucunda harika bir opera binası var. Lviv

Opera ve Bale Tiyatrosu sanatsal yapısı

ve harika gece ışıklandırılması ile göz

kamaştırıyor. Önündeki güzel parkta da

başka bir Noel Pazarı kurulmuş. Bu şehir

önemli bir kültür merkezi. 10 adet tiyatrosu

ve 60 adet müzesi var. Her yıl yüz

civarında festival düzenleniyormuş. 2010

yılından itibaren, Avrupa’da turist

sayısının en fazla artış gösterdiği şehir

olmuş. Kaldığımız otel, neredeyse 24 saat


yaşayan iki meydan ve

çevresinde gezilip görülecek

yerlerin toplandığı eski

şehir (Old Town) bölgesindeydi.

Gördük ki bölgenin

gündüzü ayrı gecesi

ayrı keyifli. Lviv

girişimcileri kültürün yanı

sıra yiyecek-içecek turizmine

ağırlık vermiş, konsept

mekanlar oluşturmuş.

Otelimizin bulunduğu

sokakta bir çikolatacı var.

Akıllı bu yatırımcı, dört

katlı taş binanın iki katını

imalathane iki katını da

satış mağazası yapmış.

Çikolataların elle yapımını

seyredebiliyorsunuz. Çeşit

çeşit çikolataları birbirinden

güzel ambalajlarda

pazarlıyorlar. Aynı

sokağın diğer ucunda,

Rnyok Meydanı’nın bir

köşesinde de yine meşhur

edilmiş kahveci var.

Lubomirski Palace isimli ortaçağ mirası, masif taş binanın giriş

katında kurduğu değirmenlerde öğütülen çiğ kahveleri,

istediğiniz harmanda pazarlıyorlar. Aynı katın yarısı ile üst kat

değişik kahvelerin içilebildiği değişik bir kafe. Kapısında her

daim kuyruk vardı. Eski şehrin merkezindeki

4-5 katlı bir başka tarihi taş yapıyı bira

imalathanesi ve aynı zamanda bistro kafe

olarak dizayn etmişler. Yerel birayı taze

taze içiyorsunuz. Şehirde lokantaların ve

kafelerin bolluğu da dikkat çekici. Bir

akşam yemeğinde Tatar lokantasında

mantı yedik, bir başka akşam farklı bir

lokantada borç çorbası içtik. Tatlımızı da

Noel pazarında yedik. Kürtös Kalacs isimli

bu tatlı Transilvanya’ya özgü. Ukrayna, Romanya

ve Macaristan’da festivallerde ve

özel günlerde yapılıyor.

Tarihte çok acılar çeken, farklı ulusların

hâkimiyetinde yaşayan bu şehrin

insanlarının artık refah içinde ve mutlu

yaşadığını düşünmüştük. Ne yazık ki

şimdi ülkeleri yerle bir ediliyor. Çok üzücü.

Umarız yeniden huzurlu günlerine dönerler.

—————————————————————————————————————————

(1) İSTİKBAL DERGİ – Eylül 2020 – Rusya’nın İsviçresi – Plyos

İSTİKBAL DERGİ – Aralık 2021 – Bu Şehrin Geliri Fareden

29


İşTe

karşısınızda

GeleCeĞİn

olİmpİyaT

şampİyonu

rÜzGar kız

Slovakya'nın

Štrbské Pleso'ya

kentinde düzenlenen

Dünya Kros

Şampiyonası’nda Eskişehir

Özel Şehir

Koleji öğrencisi Ayça

Fidanoğlu, ilk Milli

yarışında kendinden

yaşça büyük sporcular

arasında şampiyon

olarak Eskişehir’i

ve Türkiye’yi gururlandırmıştı.

Fransa’nın Normandiya

kentinde

70

ülkeden, 3 bin

500 sporcunun

katılımıyla yapılan

ISF Gymnaside

Atletizm

Dünya Şampiyonası'nda

piste

çıkan Ayça Fidanoğlu

1500

metre finalinde

Dünya Şampiyonu

olurken,

kısa zamanda iki

yarışta iki dünya

şampiyonluğuna

imza atarak kelimenin

tam anlamıyla

tarih yazdı.

ayça

FİdanoĞlu

Fotoğraflar için

Varol Alkılıçgil’e

teşekkür ederiz…

Uluslararası Okul Sporları Federasyonu

(ISF) tarafından Slovakya'da

düzenlenen Dünya Kros

Şampiyonası'nda kızlarda altın

madalya kazanan Ayça Fidanoğlu,

2024 Paris Olimpiyat

Oyunları'na katılmayı hedefliyor.

30

ISF Gymnasiade'ın ardından 4-7 Temmuz'da

İsrail'de 18 Yaş Altı Avrupa Atletizm Şampiyonası'na,

24-30 Temmuz'da Slovakya'da Avrupa

Gençler Olimpiyat Festivali'ne, 1-6

Ağustos'ta ise Kolombiya'da 20 Yaş Altı

Dünya Atletizm Şampiyonası'na katılacağını

dile getiren Ayça Fidanoğlu, bu yarışların hepsinde

madalyayı hedeflediğini aktardı.


Selen Canlı Slovakya’da 5’inci olurken, ikizi Bade

Fidanoğlu’da antrenmanlarda en büyük destekçisi.

Türkiye Atletizm Federasyonunun

olimpik kadrosunda yer alan Özel Şehir

Koleji 10. sınıf öğrencisi 16 yaşındaki

Ayça Fidanoğlu, yurt içinde katıldığı 78

yarışın 72'sini kazandı.

Slovakya'da geçen ay yapılan Dünya

Kros Şampiyonası'nda İngiliz rakibini

geride bırakarak ipi önde göğüsleyen

Ayça Fidanoğlu, ilk yurt dışı deneyiminde

altın madalyayı kazanarak

dikkati çekerken, 20 Mayıs’ta

Fransa’da gerçekleştirilen ISF Gymnaside

Atletizm Dünya Şampiyonası'nda

piste çıkan Ayça Fidanoğlu 1500 metre

finalinde Dünya Şampiyonu olarak tarihe

geçti.

Milli sporcu, bu yıl gerçekleştirilecek

18 Yaş Altı Avrupa Atletizm

Şampiyonası, Avrupa Gençler

Olimpiyat Festivali ve 20 Yaş Altı

Dünya Atletizm Şampiyonası'nda ayyıldızlı

formayı en iyi şekilde temsil

etmek için antrenörü Bülent Uzun'la

çalışmalarına aralıksız devam ediyor.

Ayça Fidanoğlu

Bu ekip Özel Şehir Koleji adına Dünya Şampiyonası’nda koştu.

31


Kros’ta ya da pist yarışlarında fark etmez her yerde şampiyon.

Hedefim şampiyon olmaktı

Ayça Fidanoğlu, 10.17 derecesiyle

ikinci sporcuya 6 saniye fark

atarak yılın en iyi derecelerinden

birine de sahip oldu. Ayça,

açıklamalarında “Slovenya’da ki

yarış sırasında çok heyecanlı hissettim.

İlk kez Milli formayı giyiyordum.

Hani derler ya anlatılmaz

yaşanır öyle bir duyguydu. Hedefim

şampiyon olmaktı. Bunu

hissediyordum ve başardım. Bu

yarışta en başta arkadan koştum,

hocamın direktifiyle son 800 metrede

hızımı arttırarak öne

geçerek şampiyonluğa ulaştım.

Yarış bittikten sonra kürsüde

olmak çok gurur vericiydi.

Fransa’da ki organizasyonda ise

kendimden daha da emindin.

Orada da daha özgüvenli şekilde

piste çıktım ve uzun süre önde

götürdüğüm yarışı birinci olarak

tamamladım.

Özgür hissediyorum

Döndükten sonra çok güzel tepkiler

aldım. Bundan sonraki hedefim

Avrupa Yıldızlar ve Gençler

Şampiyonası’nda başarılı olmak.

Olimpik kadroda olmak daha

farklı ve iyi hissettiriyor. En genç

sporcu olacağım. Bu açıdan bakacak

olursa orada olmak gurur

verici. Her gün bunun için

çalışıyorum. İstediğim ve

32

sevdiğim işi yaptığım için özgür

hissediyorum” dedi. Okul ve spor

hakkında görüşlerini paylaşan

Ayça “Şehir Okulları bizi bu

konuda çok destekliyor. Eksik

kaldığımız konularda her zaman

bizi tamamlıyorlar. Antrenmandan

kalan boş vakitlerimizde derslerim

ve sınavlarım konusunda

her zaman yanımda oldular”

şeklinde konuştu.

Ayça’nın bu başarısında emeği

büyük olan antrenörü Bülent

Uzun, “Ayça’yla 2017’de tanıştık 5

yıldır birlikte çalışıyoruz. Bu

süreçte Ayça neredeyse 78 yarışa

girdi.72’sini kazandı.14’e yakın

Türkiye Şampiyonluğu kazandı.

Ardından bu yıl Ayça’nın Milli

takım yılıydı. Başlangıç şubat

ayındaki gençler U 20 Milli takıma

seçildi. Maalesef corona engel

oldu. Testi pozitif çıkınca Ayça, U

20 Balkan Gençler Şampiyonasına

gidemedi. O gün çok üzgündük

ama ardından bu Dünya

şampiyonluğu bize teselli oldu.

Bizleri gururlandırdı

Okullar yarışları kros seçmeleri

başlayınca Şehir Koleji olarak ilk

önce il şampiyonu olduk. Daha

sonra gruplarda grup şampiyonu

olduk ve en son Adana yapılan

Genç Kızlar 3 km kategorisinde

Türkiye Şampiyonu oldular.

Şampiyon olduktan sonra Slovakya’da

yapılan Dünya Kros

Şampiyonası’nda Ayça kızımız

3 km Genç Kızlarda Dünya

şampiyonu oldu. Hem

Ülkemizi hem şehrimiz

Eskişehir’i tüm Dünya’ya

duyurdu. Ardından

Fransa’da da göğsümüzü

kabarttı. Bayrağımızı orda

dalgalandırdı. Bizleri çok mutlu

etti ve gururlandırdı. İnanılmaz

mutlu olduk, heyecanlandık,

ağladık. İlk uluslararası

başarılarının çok kısa sürede

gelmesi bizi inanılmaz mutlu

etti ve gururlandırdı.

Destek verenlere çok

teşekkürler

Buradan tabi okul yönetiminden

tutunda Ayça’yı bulan keşfeden

Gürcan Çelik hocamıza, Melahat

Ünügür Orta Okulu’nda Ahmet

Berberler’in desteği ve en son

Şehir Koleji’nin kızlarımızı burslu

alması ve Şehir Koleji adına da

şampiyon olması bizleri

gururlandırdı. Oradaki Yönetim

Kurulu Baha Bakır, Gönül Gökmeydan

ve Ufuk Hocaoğlu desteği

ile bu sene bu başarıyı elde etmiş

olduk. Bu yıl iki şampiyonluk ile

başladı ama son değil ilk

yarışlarımız.

Ayça’nın gönlünde

ki en

büyük

şampiyonluk

olimpiyatlar.


Bu daha başlangıç

Bundan sonra Milli takım yarışları

başlıyor. Ayça 4-7 Temmuz’da İsrail’de

yapılacak U 18 Yıldızlar Avrupa

Şampiyonası’nda yarışacak. Oradan

dönüp 22-28 Temmuz EOF da

yarışacak ve son olarak 2-7 Ağustos

Kolombiya’da yapılacak Dünya

Gençler Şampiyonası’nda koşacağız.

Bütün bu saydığım şampiyonalarda

nasip olursa madalya ile dönmeyi

düşünüyoruz. İnşallah daha çok

şampiyonluklar gelecek. Uzun, desteklerinden

dolayı Gençlik ve Spor

Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu,

Türkiye Atletizm Federasyonu Başkanı

Fatih Çintimar, Eskişehir Gençlik ve

Spor İl Müdürü Ali Osman Tatlısu,

ENKA Spor Kulübü ve Ayça

Fidanoğlu'nun okulunun yöneticilerine

teşekkür etti.

Antrenör Bülent Uzun bu

yolda en büyük yoldaşları.

Melahat Ünügür Orta Okulu Müdürü Ahmet

Berberoğlu şampiyonluk yolculuğunun başında

çok önemli bir işe imza attı.

HEDEF

OLİMPİYATLAR

Ocak ayından itibaren Olimpik kadroda Ayça

kızımız 2024’te Paris’te yapılacak Olimpik kadroda

yer alacak. Ayça 2024’te 18 yaşında olacak. Şuanda

16’ya dahi yeni giriyor. İnşallah Paris kadrosunda

olacağız ama 2028 de Los Angeles’te final

koşup madalya kazanmak istiyoruz. O ışığı

görüyorum kızımda” ifadelerini

kullandı.

33


İstikbal Dergi’nin bu ayki konuğu 13 sezon

Eskişehirspor forması giyen ve futbola

veda eden Sezgin Coşkun oldu.

“eskİşeHİrspor

Forması Gİymek

İnanılmaz

bİr duyGu”

Eskişehirspor

forması ile önemli

maçlara çıkan

oyuncu iyi ki Es-

Es formasını

giydiğini söyledi.

Eskişehirspor’a 2007 yılında

Gaziantep Büyükşehir

takımından transfer

olan Sezgin Coşkun, tam

13 sezon armayı taşımanın

gururunu yaşadı. İyi

günlerden çok kötü günler

gören kaptan, gemiyi

terk etmedi. Futbol hayatına

37 yaşında nokta

koyan Sezgin, adını Eskişehirspor

tarihine yazdırmayı

başardı.

Sezgin süper ligde

sayısız maça çıktı.

34


Sezgin İstanbul’daki final maçını

asla unutamayacağını belirtti.

277 maçta Eskişehirspor

forması giyen Sezgin’in ilk

maçı 2007 yılının Eylül

ayında Kocaelispor’a karşı

oynanan kupa maçıydı. Kaptan

Nazilli Belediyespor ile

oynanan maçta futbol hayatına

nokta koydu. Sezgin

Siyah-Kırmızılı formayı en çok

giyen 6’ncı futbolcu oldu.

Es-Es’in Süper Lig’den düştüğü

2015-16 sezonunda kadroda olan

kaptan, TFF 1. Lig’den düşülen

2019-2020 sezonunda da kadrodaydı.

Sezgin, takımın 2020-

2021’de TFF 1. Lig’den bir kez

daha düştüğü ve bu sezon 2.

Lig’den 3. Lig’e yol aldığı dönemlerde

de kaptanlık pazubandıyla

bu üzüntüleri yaşadı.

Eskişehirspor forması giydiği için çok

mutlu olduğunu vurgulayan Sezgin

Coşkun “Futbol kariyerimin merkezinde

Eskişehirspor yer alıyor. Belki kariyerimin

son döneminde amatörce duygular

ile hareket ettim ama bunun

nedeni Eskişehirspor sevgisiydi. Hiç

pişman olmadım, olmam da. İyi ki Eskişehirspor’da

forma giymişim. Benim

için inanılmaz duygulardı” dedi.

-Öncelikle Eskişehirspor a geliş hikayen

nasıl oldu..

‘2007 Yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyespor’dan

Eskişehirspor’a transfer oldum. Serdar

Özbayraktar ve Ömer Yalçın da benimle

birlikte transfer olmuştu. Hedefi olan bir

kulübe transfer olduğum için çok

heyecanlıydım. Daha önceden başka

takımlarda forma giyerken,

Eskişehirspor’a rakip olmuştum.

Taraftarlarına hayran kalmış ve

‘inşallah ben de bir gün böyle

bir takımda forma giyerim’

diye dua etmiştim. İmza

atarken dualarım kabul

olmuş gibi hissediyordum”.

-Siyah-kırmızılı forma

ile en unutamadığın

anıların neler.

“Play off maçları sonunda

Süper Lig’e

yükseldiğimiz dönemi

asla unutamıyorum. En

güzel anılarım o günlere ait.

Şampiyonluk inanılmaz bir

duygu. Eskişehirspor’da

yaşanılan bir şampiyonluk normal

bir takımda şampiyonluk

yaşamaktan çok başka. Başarınızı

doruklarına kadar hissediyorsunuz.

Taraftarların size karşı olan tavrı çok mutluluk

veriyor. Şehir o dönem resmen siyah

kırmızıya bürünüyor.

- Birde kötü anıların neler ve ayrıca bu

takımda kötü Şampiyonlukta yaşadın

küme düşme de..

‘En kötü

anılarım ise

Kaptan İnönü’de

böyle omuzlara

alınarak

şampiyonluk

sevinci yaşadı.

Süper Lig’e veda ettiğimiz sezondu. Alt liglerde

de çok üzücü sezonlar yaşadık ama Süper Lig’-

den düştüğümüz sezon çok farklıydı. İşler

kötüye gitmeye başlayınca ve küme

düşmemeye oynadığınızda çok yıpratıcı ve

stresli bir dönem geçiriyorsunuz. Sonucunda

da küme düşünce de üzüntünüz inanılmaz

boyutlara ulaşıyor’.

-Bir çok teknik adam ile

çalıştın. Senin için özel olan

var mı?

‘Çalıştığım Teknik Direktör

ve antrenörlerden çok şey

öğrendim. Hepsi bende

farklı farklı derecede

önemli. İsim olarak

belirtemeyeceğim ama

hepsinden ayrı ayrı

tecrübeler edindim’.

-Es-Es formasıyla

unutamadığın maç

hangisi..

“Eskişehirspor

formasıyla çok sayıda unutulmaz

maç oynadım ama

Süper Lig’e yükseldiğimiz

play-off maçları unutulmazdı.

Hem ilk maç hem de final maçı.

Birde bu sezon futbola nokta

koyduğum Nazillispor maçını ömrüm

boyunca unutamayacağım.”

35


Süper

ligde iç saada bir Galatasaray maçı ve

o maçta Arda’yı oynatmamıştın…

“Evet.. Bu da aslında bu da unutamayacağım maçlardan buriydi.

Arda Turan’ın Atlético Madrid’e transferi döneminde Galatasaray’daki

son maçlarından birisine bize rakip olmuştu ve onu çok etkisiz

bırakmıştım. Maçı 4-2 de biz kazanmıştık. O sezon iç sahada

inanılmaz oynuyorduk. Rakiplerimize geçit vermemiştik.

Arda’ya karşı da öyle bir performans sergilemem

benim için onur vericiydi’.

Özellikle

son 3 sezondaki sıkıntılar ve

küme düşme acısı bir kaptan olarak nasıl

değerlendiriyorsun..

‘Eskişehirspor’a 13 sezon hizmet ettim. Böyle bir kulüp her zaman

Süper Lig’de yer almalı. Umarım en kısa sürede toparlanma süreci

başlar ve Süper Lig’e uzanılan bir sürecin adımları atılır. Alt ligler

Eskişehirspor’a yakışmıyor. Umarım şehrin seçilmişleri ve

liderleri bu konuda üzerlerine düşen görevleri

yerine getirirler.’

Gençlere örnek oldu.

Tüm

ligleri Es-Es

formasıyla gördün.. Süper

ligde 1 ve 2.ligde de nasıl bir

duygu..

‘Eskişehirspor ile 3.Lig hariç bütün liglerde

forma giydim. Bu işin zirvesi kesinlikle Süper Lig.

İşin atmosferi farklı. Taraftarlar çok daha fazla ilgi

gösteriyor. Türkiye’nin dikkati üzerinizde oluyor. Diğer

ligleri kötülemek istemem ama lig düştükçe ilgi azalıyor.

Bu takımın kaptanı, oyuncusu ve taraftarı olarak söylüyorum.

Kulübün içerisinde bulunduğu durum nedeniyle

inanılmaz üzüntülüyüm. Eskişehirspor

gibi tüm Türkiye’de büyüklüğü kabul edilmiş bir

camia TFF 3.Lig’e düşmemeliydi. Son 5-6 yılda

neredeyse saha içerisine hiç konsantre

olunamadı. Hep ekonomik sıkıntılar ön plana

çıktı. Ekonomik tablo düzgün olmayınca

maalesef sportif başarı da gelmiyor.

Yemeğin çıkmadığı günler oldu. Şehrin bu

sıkıntıları çözmek adına birlik beraberlik

içerisinde olmadığını görmek benim çok

içimi acıttı. Hep bir grup insan ve

Eskişehirspor taraftarları bu

kulübü ayakta tutmaya

çalıştı’.

Sezgin Es-Es forması ile

gol sevinci de yaşadı.

36

Sezgin’i her zaman destek olan eşi ve çocukları son

maçında da oyuncuyu yalnız bırakmadı.


Sezgin taraftar ile selfie yaptı. Kaptan son maçta tribünleri gezdi.

-Çok genç oyuncular ile oynadın. Onlara

önerilerin...

‘Evet çok genç oyuncularla da birlikte oynadım.

Onlara tavsiyem oynadıkları kulübü sevsinler,

yaptıkları işi sevsinler. İşin içerisine

sevgi girmezse, başarı da olmaz. Yaptıkları

işe saygı da duymaları lazım. Hiç bir zaman

ben oldum havasına girmemeleri gerekiyor.

Eskişehirspor gibi bir kulüpte forma giyiyorsanız

her fırsatı olumlu değerlendirmeniz gerekiyor.

Kulüp için ve kendileri için ekstra

çalışmaları ve ekstra konsantre olmaları gerekiyor.’

-Taraftar için neler söylersin..

‘Türkiye’de bazı kulüplerin havası farklıdır.

Eskişehirspor gerçekten bambaşka bir kulüp.

Hangi ligde ve ne durumda olursa olsun herkes

Eskişehirspor’a büyük bir takım gözüyle

bakıyor ve bunu hissettiriyor. Taraftar faktörü

çok başka. Şehirde yaşayan insanların

Eskişehirspor dışında başka bir takımı desteklememesi

inanılmaz bir durum. Televizyonda

izledikleri takımları değil de aynı

şehirde yer aldıkları takımı destekliyorlar.

Ben de bir Eskişehirspor taraftarıyım’.

‘Futbolu bıraktın ama yönetim seni takımdan

koparmak istemiyor. Teklif gelirse

idari direktör yada antrenör olarak

devam eder misin?’

‘Eskişehirspor’da bir kongre süreci yaşayacak.

Yeni seçilecek yönetim ne zaman seçilir,

kimler seçilir, göreve gelenler benimle çalışmak

ister mi gibi sorular henüz yanıt bulmuş

değil. Bu soruların yanıtlarına göre ve bana

bir görev teklif edilmesi halinde ailemle oturup

en doğru kararı veririm. İnanılmaz gururlanır

ve mutlu olurum. Sadece görev almak

için görev istemem. En doğru pozisyonda, en

doğru görev için doğru bir karar verip, Eskişehirspor’a

faydalı olmak isterim’.

-‘Son olarak Eskişehir ve Eskişehirsporlulara

neler söylemek istersin..’

‘Futbol kariyerimin merkezinde Eskişehirspor

yer alıyor. Belki kariyerimin son döneminde

amatörce duygular ile hareket ettim ama

bunun nedeni Eskişehirspor sevgisiydi. Hiç

pişman olmadım, olmam da. İyi ki Eskişehirspor’da

forma giymişim. Benim için inanılmaz

duygulardı. Eskişehir’i, Eskişehirspor’u ve Eskişehirspor

taraftarlarını çok seviyorum’

dedi.

Nazilli maçı sonrası futbol hayatına 37 yaşında nokta koyan Sezgin, adını Eskişehirspor tarihine

yazdırmayı başardı. Sezgin’i son maçında yönetim teknik kadro ve oyuncu arkadaşları tek tek tebrik etti.

37


Son günlerde yorgunluktan şikayet edenlerin

sayısı giderek artıyor. Günlük yaşantınızda

enerjinizi düşüren,

mutsuzluk hissine yol açan yorgunluğun

altında kronik bir

hastalık yatmıyorsa, beslenme

ve yaşam biçiminizi

gözden geçirmenizde fayda

var. Uzmanlar sağlıksız

yaşam tarzı kadar yanlış

beslenme alışkanlıklarının

da vücutta yorgunluğa yol

açabildiğini belirterek, yapılacak

bazı basit değişikliklerle

önemli faydalar sağlanabileceğini

vurguluyor ve 7 beslenme

hatasını anlatarak önemli uyarılar

ve önerilerde bulundu.

Karbonhidrata yüklenmek

Karbonhidratlar vücudumuzda hızla enerjiye

dönüştürülen ilk besin ögeleridir. Karbohidratlar

basit (rafine) ve kompleks olarak ikiye ayrılırlar.

Sağlıklı beslenmede posa oranı yüksek,

kan şekerinde daha sağlıklı iniş çıkışı sağlayan

kompleks karbonhidratları tercih etmek gerekir.

Unlu yiyecekler, hamur işleri, şerbetli tatlılar

ve beyaz ekmek gibi basit karbonhidratlar

posa oranı düşük olduğu, yüksek kalori içerdiği

ve kan şekerinin hızlı yükselip düşmesine

yol açtığı için çok az tüketilmelidir.

Kafeini fazla tüketmek

Toplum olarak günlük yaşantımızda çay ve

kahve gibi kafeinli içecekleri çok fazla tüketiyoruz.

Ne yazık ki pandemi sürecinde de bu

tarz içeceklerin tüketim miktarında artış oldu.

Aşırı kafein tüketimi anksiyete, baş ağrısı, sinirlilik,

huzursuzluk ve uykusuzluğa bağlı yorgunluğa

neden olur. Yetişkin bireyler için

günlük kafein tüketimi ortalama 250-300 mg

olmalıdır. Bu da günde 1-2 kupa filtre kahve

38

ve 1 fincan Türk kahvesi ile karşılanmaktadır.

Yetersiz sıvı tüketimi

Vücudumuzda kaybedilen suyun yerine konması

için yeterli miktarda sıvı alımı çok

önemlidir. Yeterli sıvı alımı sağlanmazsa

vücut dehidrate (susuz) kalır ve kişiler daha

yorgun hissederler. Gün içinde içilen çaykahve

de vücutta diüretik (hızlı idrara çıkış)

etki göstererek vücudun daha da susuz kalmasına

neden olur. Bunu önlemek için günde

kilogram başına 30-35 ml su içilmelidir.

Proteinden eksik beslenme

Protein yetersizliği zamanla vücutta kas kaybına

neden olur. Vücut direnci azalır, metabolizma

yavaşlar. Uzun süreli yetersiz protein

alımında ise vücut kendi dokularındaki proteini

kullanmak zorunda kalır. Bunun sonucunda

vücut ağırlığı azalır, halsizlik, anemi

(kansızlık) ve ödem (şişlik) oluşur ve kişi kendini

daha yorgun hisseder. Yetişkinler gün içerisinde

kişiye özgü porsiyonlarda proteinden

zengin olan et, tavuk, balık, yumurta, peynir,

süt ve ürünlerini tüketmelidirler.

Öğün atlama ve düşük kalorili

beslenme

Düşük kalori ile beslenildiğinde

ve öğün atlandığında kan şekerinde

düzensizlik meydana

gelir. Bu sebeple halsizlik gelişir

ve kişi kendini yorgun hisseder.

Bunu önlemek için öğün

düzeni sağlanmalı, her gün

yemek saatleri düzenli olmalıdır.

Ana öğünler arasında açlık hissedildiğinde

kan şekeri düzenini sağlamak

için mutlaka ara öğün yapılmalıdır.

Alkol tüketimi

Alkol kanda oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin

sayısını düşürür. Bu da anemiye

(kansızlığa) neden olur. Anemisi olan kişilerde

halsizlik, yorgunluk ve nefes darlığı gibi belirtiler

ortaya çıkar. Bunun dışında kişi yoğun

alkol alımının ertesi günü huzursuzca erken

uyanma, baş ağrısı, susuzluk ve mide bulantısı

(Hangover sendromu) hissiyatları ile güne

başlar. Bu da kişinin yorgunluk hissiyatının

daha fazla artmasına neden olur.

Magnezyum içeren besinler

tüketmemek

Magnezyum eksikliği; yorgunluk, kas krampları,

zihinsel problemler, düzensiz kalp atışı

ve osteoporoza sebep olur. Yoğun yorgunluk

hissediyorsanız magnezyum eksikliğiniz olabilir.

Bunu bir kan testi ile öğrenebilirsiniz.

Magnezyum eksikliğini önlemek için düzenli

olarak kabak çekirdeği, badem, kaju, çam fıstığı,

ceviz, ıspanak, fasulye, mercimek, avokado,

muz ve pırasa gibi bol miktarda

magnezyum açısından zengin yiyecekleri gün

içerisinde tüketmeye özen gösterin.



Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!