İTÜ DENARK PYXİS
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı 4 Yıl 4 Bahar 2022
İTÜ DENARK
PYXİS
İTÜ Denizcilik Araştırmaları Kulübü Dergisi
1
Para ile satılmaz
DENARK PYXİS
Denizcilik Araştırmaları
Kulübü Dergisi
Sayı: 4 Yıl: 4 Bahar 2022
Yönetim
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik
Araştırmaları Kulübü adına
Genel Yayın Yönetmeni
Hüseyin İŞDAR
Baş Editör
Atilla YILDIZ
Editör
Ezgi Ece YILDIRIM
Teknik Koordinatör
Hüseyin ATILKAN
Reklam ve Halka İlişkiler
Kadir BAŞKIR
Röportaj ve İçerik Ekibi
Ayşe Gül AYERDEM-Bayram SONAR
Buğrahan AKKAYA-Doğu VURNAL Ezgi
Ece YILDIRIM-Halil TEPEDELEN Mert
YILDIZ-Recep Emre DURAN Sena Tuğçe
KANBERK- Su Eda TAŞLI Ümran
ÖZDEN- Miktat YELLİKAYA- İlkan
Mehmet TAMUR
Yayın Danışma Kurulu
Yaren YILMAZOĞLU
Yazarlar
Kpt. Gökhan AYAZ-Kpt. Baran YORO
Kapak Fotoğrafı
Burak Reis Yavuz - Burak AKBAŞ
Bu dergide yayınlanan yazılar,
yazarların kişisel görüşleridir. Bu
yazılardan dolayı Denizcilik Araştırmaları
Kulübü sorumluluk üstlenmez.
Yayımlanan ilanların sorumluluğu
sahibini bağlar.
2
Grafik Tasarım: Nish Digital
Görsel Editör: Muhammet Barış FİDAN
İletişim: itudenark@gmail.com
İÇİNDEKİLER
18
20
30
44
6
8
11
18
20
23
30
34
36
39
44
48
49
BAŞKANDAN
DENARK FAALİYET
RAPORU
MEZUNLAR
KÖŞESİ
TÜRKİYE’DE
KONTEYNER
TAŞIMACILIĞI
VE GELECEĞİ
TURGAY AYTAÇ
İLE RÖPORTAJ
OTONOM GEMİLER
GİZEM TURAN
İLE RÖPORTAJ
DENİZCİLİK
PSİKOLOJİSİ
SEKTÖRDEN
HABERLER
DENİZDEKİ
BÜYÜK TEHLİKE
MÜSİLAJ
ERDEN ERUÇ
İLE RÖPORTAJ
BUNLARI BİLİYOR
MUSUNUZ?
KİTAP TANITIMLARI
50
BULMACA
3
DENARK YÖNETİM KURULU
BAŞKAN
YAREN YILMAZOĞLU
BAŞKAN YARDIMCISI
ATİLLA YILDIZ
SAYMAN
KADİR BAŞKIR
GENEL SEKRETER
ATA MERT KIBIÇ
DERGİ DEPARTMANI
HÜSEYİN İŞDAR
SOSYAL MEDYA DEPARTMANI
TURGAY CİNPİR
EĞİTİM DEPARTMANI
MAHMUT ZIMBA
AR-GE DEPARTMANI
DOĞUKAN ERMİŞ
YAZMAN
EZGİ ECE YILDIRIM
ETKINLİK DEPARTMANI
İSMAİL CENK AKSOY
4
5
BAŞKANDAN
Rüzgarın yönünü değiştiremiyorsanız, yelkenlerinizi
değiştirin.
H. Jackson Brown
İTÜ DENARK
6
Bazen hayal bile edemediğimiz
şeyleri kuruluşumuzun 5.
Yılında gerçekleştirmiş olmanın
verdiği gurur ile yazıma başlamak
istiyorum. 5 senelik geçmişe
sahip İTÜ Denizcilik Araştırmaları
Kulübü’nün 4 senedir üyesi
olmaktan, farklı departmanlarda
yer alıp, başkan yardımcılığı ve
başkanlık yapmaktan büyük mutluluk
duydum. Her anını yakından
takip ettiğim bu süreçte çok zorlu
yollardan geçtik. Ancak hiçbir
zaman pes etmedik. Yaptığımız
etkinlikler, çıkardığımız dergiler,
katıldığımız uluslararası konferanslar,
verdiğimiz röportajlar, yer
aldığımız canlı yayınlar ve daha
birçok etkinlik ile okulumuz ve
kulübümüzün adını bir adım ileriye
taşımak için el birliğiyle çalıştık.
H.Jackson Brown’un da dediği gibi
“Rüzgarın yönünü değiştiremesek
de, yelkenlerimizi değiştirmeyi
öğrendik.”
Pandemiden sonra yüz yüze
eğitime geçiş sürecinde bir miktar
zorluk yaşasak da, faaliyetlerimize
bu süreçte ara vermeden
devam etmiş olmamız, adaptasyon
sürecimizi hızlandırdı.
Takıldığımız engelleri el birliği ile
aşıp yeni sayımız “PYXİS”i sizlere
sunmaktan onur duyuyorum.
Bugün 4. sayısını çıkarttığımız
dergimizin, 2.sini gerçekleştirdiğimiz
Genç Denizciler Zirvesi’nin
ve yaptığımız çalışmaların arka
planında hiçbir beklenti içine
girmeden gönlünü ortaya koyarak
çalışan tüm ekip arkadaşlarıma,
kardeşlerime, bize bu emaneti
bırakan abi ve ablalarıma sonsuz
teşekkürlerimi sunuyorum.
Pruvanız neta, dümeniniz viya,
rüzgarınız kolayına olsun.
Selametler, sevgiler…
İTÜ Denizcilik Araştırmaları Kulübü
Yönetim Kurulu Başkanı
YAREN YILMAZOĞLU
EDİTÖRDEN
Değerli Okurlar, Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de etkili olan
pandemi sebebiyle aylarca okulumuzdan uzak kalmamızın ardından
tekrar okulumuza dönmüş olmanın mutluluğu içerisindeyiz. Pandemi
sürecinde çalışmalarına ara vermeyen kulübümüz okulumuzun
da açılmasıyla birlikte faaliyetlerine aramıza yeni kardeşlerimizin de
katılmasıyla ara vermeden devam etti. İTÜ DENARK dergi ekibi olarak
da tüm yıl boyunca yapmış olduğumuz çalışmalarımızın meyvesi olan
,kulüp dergimizin 4. sayısı DENARK PYXİS’i yayınlayabilmiş olmanın
mutluluğunu ve gururunu yaşıyoruz.
Her sene bir yıldızın ismini verdiğimiz dergimize okuyucu kardeşlerimize
içeriğiyle yol gösterici olacağını düşündüğümüz için pusula anlamına
gelen PYXİS takımyıldızının ismini verdik. Dergimizde yazılarına
yer verdiğimiz alanında uzman isimler tarafından hazırlanan
yazılarımızla, denizcilik sektöründe başarılarıyla isimlerinden söz ettirmiş
olan mezun abi ve ablalarımızla yaptığımız röportajlarımızla ve
kulübümüzün meraklı AR-GE ekibi tarafından hazırlanmış içeriklerimizle
yeni sayımızın kardeşlerimize yol gösterici olmasını diliyorum.
Geçmişte olduğu gibi bugün de sorgulayan ve araştıran biz genç denizcilerin
gayretleriyle ortaya çıkan dergimizin bu aşamaya gelmesinde
emeği geçen başta ekip arkadaşlarım olmak üzere tüm yazarlara ve
bizi destekleyen kulüp arkadaşlarıma teşekkür ederim.
Sevgiler...
Genel Yayın Yönetmeni
Hüseyin İŞDAR
İTÜ DENARK
7
FAALİYET RAPORU
DENARK FAALİYET RAPORU
DFDS
LİMAN
ZİYARETİ
Kardeşlerimize staj ve
meslek hayatlarında yol
göstermek ve sahadan bilgiler
almalarını sağlamak adına
DFDS Pendik Limanına teknik
gezi düzenledik.
TANIŞMA
ÇAYI
COVID-19 salgınından dolayı ilk yıllarını
çevrimiçi bir şekilde geçiren 2. Sınıf ve
okulumuza yeni gelen 1. Sınıf kardeşlerimize
hem okulumuzu hem de kulübümüzü tanıtmak
ve onlarla kaynaşmak adına Tanışma
Çayı organizasyonumuzu gerçekleştirdik.
TECRÜBE
KONUŞUYOR
İTÜ DENARK
8
1967 okulumuz mezunlarından,
“Viya Böyle” kitabının
yazarı Kaptan Ünal CELASİN
50 yıllık meslek hayatından
edindiği tecrübelerinden önemli
bulduğu kesitleri paylaştı. Öğrenci
kardeşlerimizin ilerideki meslek
hayatları için onlara yol göstermek
adına konuğumuz oldu.
FAALİYET RAPORU
KONTEYNER GEMİSİ
STAJ ANILARI
Etkinliğimiz makine 4.sınıf
öğrencisi Tolga Tahin Çelik
ve güverte 4. Sınıf öğrencisi
Muhammet Özdemir’in katılımlarıyla
gerçekleşti. Bizlerle
staj anılarını paylaştılar ve bizlere
tecrübe ettikleri olayları
aktardılar. Gayet verimli bir etkinlik
gerçekleştirmiş olduk.
TECRÜBE
KONUŞUYOR
2004 okulumuz mezunlarından, Beşiktaş
Denizcilik Personel Müdürü Kaptan Sadık
Nazım Er kulübümüzce düzenlenen Tecrübe
Konuşuyor etkinliğinde Türkiye'nin öncü
şirketlerinden biri olan Beşiktaş Denizcilik'i
tanıttı. Mesleki tecrübelerini bizlerle paylaştı.
SEDEF
TERSANESİ
Gemi inşaa sektörüyle ilgili
direkt işin mutfağından
bilgiler alabilmek adına Türkiye'nin
en büyük özel tersanesi
olup ülkedeki ilk Helikopterli
Çıkarma Gemisi TCG Anadolu’nun
yapımını üstlenen Sedef
Tersanesi’ne teknik gezi düzenledik.
İTÜ DENARK
9
FAALİYET RAPORU
HAZIRLIK
BULUŞMASI
Hazırlık sınıfında okuyan arkadaşlarımız
için İTÜ DENARK ekibi olarak “Hazırlık
Buluşması” adı altında hem fakültemizi hem
de kulübümüzü tanıtmak için Yabancı Diller
Yüksekokulu'nda buluşma gerçekleştirdik.
Buluşmada onlara bölümlerinden ve denizcilik
kampüsümüzden bahsettik.
TANKER GEMİSİ
STAJ ANILARI
Etkinliğimiz makine 4. sınıf öğrencisi Ata
Mert KIBIÇ ve güverte 4.sınıf öğrencisi
Abdulaziz DURSUN’un katılımlarıyla
gerçekleşti. Tanker gemisinde yaşadıkları
tecrübeleri bizlerle paylaştılar
Tecrübe Konuşuyor
İTÜ DENARK
10
Tecrübe Konuşuyor etkinliğimizde BlockMarin
şirketinin kurucusu & CEO’su Okan Bayrak
ile Metaverse ve Blockchain teknolojisinin,
denizcilik ve günlük hayatımızdaki yeri hakkında
konuştuk. Etkinliğimizde Okan Bayrak
birçok sorumuzu yanıtladı ve aklımızdaki soru
işaretlerini giderdi.
DENARK MEZUNLAR KÖŞESİ
RÖPORTAJ
GEMİYE ÇIKTIKTAN SONRA
ALIŞMAKTA EN ÇOK ZORLUK
ÇEKTİĞİNİZ DURUM NEYDİ?
fATİH KÜÇÜK
STAJ ESNASINDA KENDİMİZİ
YETİŞTİRMEK VE GELİŞTİRMEK
İÇİN GEMİDE SERGİLEMEMİZ
GEREKEN TUTUM NASIL
OLMALIDIR?
Stajın amacı teorik bilgiyi pratik etmektir.
Tabi genellikle stajyere kimse bu imkanı
kolay kolay vermez çünkü stajyer gemideki
her şeyi yapabilecek yetkide olup hiçbir
şeyden sorumlu değildir. O nedenle 2. veya
3. Mühendisin peşinden ayrılmayarak
yapılanları incelemeli ve sonra makinenin
manualini açarak yaptığınız şeyleri neden
yaptığınızı anlamaya çalışmalısınız. Benim
bunun için kullandığım ufak bir teknik
geliştirmiştim. Gemideki her şey ya
elektronik ya basınç ya da buhar
üçlüsünden biriyle çalışır. Sökülüp takılan
şey genellikle bu üçüyle alakalı olur. Sizde
girdileri ve çıktıları bir gözden gezdirip o
parçanın ne işe yaradığını kabaca
anlayabilirsiniz. Daha sonrada manualden
ilgili kısma bakarsınız.
Benim öyle bir zorluğum ol-madı çünkü
hazırlıklı gittim. Gemi-ye çıkarken bazı
şeyleri kabullenmeniz gerekiyor
özellikle stajyer iseniz.
1- Siz işinizi yapacaksınız. Size ne
derlerse yapacaksınız eğer kendi işlerini
size yaptırıyorlarsa bununa sevinin. Sizin
öğrenmeniz için size fırsat veriyorlar
demektir.
2- Eğer stajyerseniz buraya öğrenmeye
geldiniz. Limanda çıkmanız gerekmiyor.
Çıkarsanız da bunu bir hediye olarak
görün.
3- İşinizde ne kadar iyi olursanız o kadar
saygı duyulursunuz. Stajımdayken bile
bir sorunla karşılaştığımda acil değilse
manualinden sorunun olduğu parçaların
adını öğrenir arızanın olası nedenlerine
bakar ve öyle gider rapor ederdim.
Sadece bunu yapmanız ve o mühendis
jargonundan konuşmanız bile size olan
bakışı değiştirecektir ve bunun farkına
varırsınız.
4- Özellikle soru sorarken yargılayıcı
olmaktan kaçının ben bu konuda birkaç
sorun yaşadıktan sonra soru sorarken:
“Abi öğrenmek için soruyorum” şeklinde
soruya başlardım. Böylece ya sor der ya
da manualden bak derdi. Bunun öncesinde
sanki onu yargılıyor zannediliyor ve
verdiğim cevapları da tartışıyormuşum
gibi algılayarak çerçeve, konuşmak
istemediğim bir yere evriliyordu.
5- Ve tabi ki sevdiklerinizden uzak
kalmak. Açıkçası bunun için yapabilecek
pek bir şeyim yoktu.
İTÜ DENARK
11
RÖPORTAJ
’’ Mesleğime olan tutkum zorluklar
karşısında beni ayakta tutuyor’’
GEMİYE ÇIKTIKTAN SONRA
ALIŞMAKTA EN ÇOK ZORLUK
ÇEKTİĞİNİZ DURUM NEYDİ?
BEGÜM ACAR
İlk çıktığım gemide internet yoktu bu
yüzden ailemle iletişim kuramamıştım.
Bu durum beni psikolojik olarak çok zorlamıştı.
Diğer zorlandığım şey ise deniz
tutması.Kısa otobüs yolculuklarında dahi
beni yol tutar, gemide de bununla ilgili
sıkıntı yaşıyorum. Kimsenin hissetmediği
sallantıları bile hissediyorum ve başım
ağrıyor. Ancak mesleğime olan tutkum bu
zorluklar karşısında beni ayakta tutuyor.
GEMİDE İNSAN İLİŞKİL-
ERİNİN ÖNEMİ NEDİR?
’’Alt üst ilişkilerinde dengeyi kurmak
çok önemli.’’
İTÜ DENARK
12
Gemide alt üst ilişki dengesini kurmak
çok önemli. Evet okulda bunu
görüyoruz ama iş hayatımızda bir tık
daha resmileştiği için şartlar
değişebiliyor. Tabi ki üstlerinize karşı
saygınızı korumak çok önemli ve biraz
daha kolay olabiliyor. Ama tayfa sınıfına
ve altlarına karşı dengeyi kurabilmek
çok önemli. Örneğin bir zabitin reisle ya
da gemicilerle ilişkisi önemli. O sınırı
aştığınızda sonrasında sözünüzü
geçiremeyebilirsiniz ya da fazla sert
olduğunuzda karşıdan farklı bir karşılık
alabilirsiniz o yüzden bu dengeleri
kurmak önemli. Bunun dışında 6 ay
gemidesiniz ve sürekli bu insanları
görüyorsunuz. O yüzden gemide
ilişkiler çok önemli.
RÖPORTAJ
STAJ ESNASINDA KENDİMİZİ
YETİŞTİRMEK VE GELİŞTİRMEK
İÇİN GEMİDE SERGİLEMEMİZ
GEREKEN TUTUM NASIL OL-
MALIDIR?
İREM YÜCE
İTÜ’DE ÖĞRENCİ
KULÜPLERİNDE AKTİF
GÖREV ALDINIZ. BUNA BA-
KARAK İTÜ’NÜN ÖĞREN-
CİLERİNE SAĞLADIĞI BU
OLANAKLARIN SİZE VE
KARİYERİNİZE ETKİSİ NEDİR?
’’Kulübüm sayesinde
daha a mesleğe
başlamadan
an geniş bir network
oluşturma imkanım oldu’’
Mesleğe başlayınca gemi personelinin
canından ve taşıdığımız yükün
güvenliğinden direkt olarak sorumlu
olacağımız için staj dönemi çok önemlidir.
Bu sorumluluğun farkındalığıyla stajımızı
sürekli öğrenmek ve kendimize bir şey
katmak için uğraşarak geçirmeliyiz. Bu
yüzden de soru sormaktan çekinmemek
gerekir. Bilmediğimiz her şeyi zabitlere ve
hatta kaptan/başmühendise sorarak
öğrenmeliyiz. Boş zamanlarımızda
köprüüstündeki yayınları okuyarak
geçirmek de faydalı olacaktır. Stajda ve
ileride zabit olarak başladığımızda küçük
bir not defteri de her zaman kurtarıcıdır.
Öğrenim hayatımın bir kısmında yer aldığım
Denizcilik Araştırmaları Kulübü alt
dönem kardeşlerimi tanımama vesile oldu.
Kulübün organizasyonları sayesinde Denizcilik
sektöründe farklı alanlarda çalışan
mezunlarla bir araya gelerek bilgi edinme
fırsatı yakaladım. Kulüp, henüz mesleğe
başlamadan geniş bir network oluşturma
imkanı sağladı.
İTÜ DENARK
13
RÖPORTAJ
’’’’Denizcilik k bir r meslek k değil bir r yaşamam
biçimidi dir’’’’
MESLEĞİNİZ SOSYAL HAYATI-
NIZI NASIL ETKİLİYOR?
İTÜ DENARK
14
BERKE İLHAN
CEVRİOĞLU
ÖĞRETİM HAYATI BOYUN-
CA SOSYAL ETKİNLİKLERDE
BULUNMANIN, AKTİF BİR
ÖĞRENCİ OLMANIN MESLEKİ
HAYATA KATKI SAĞLADIĞI-
NI DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?
NEDEN?
Her zaman için üniversitede sosyal etkinlik
yapmış insanların meslek hayatlarında
fazlasıyla avantajı olacaktır.
Sektörde farklı insanlarla tanışıp daha
farklı işlerde ve şartlarda çalışma imkanı
sağlaması haricinde farklı insanlarla
iletişim içinde bulunmak, farklı
düşünce biçimlerine açık olmanızı, insanların
nasıl bir ruh hali içinde olduğunu
anlamanıza yardımcı olur. Günün
sonunda gelecek planınızı oluşturmak
için size daha fazla yol sunar ve
ben bugün niye gemideyim,
gelecekte ne yapmak istiyorum
sorularının cevaplarını bulmanıza
yardımcı olur.
Mesleğim sosyal hayatımı kesinlikle etkilemektedir.
Denizcilik bir meslek değil bir
yaşam biçimidir. Kimse yılın 8-10 ayı gemide
çalışıp ben burada yaşamıyorum sadece
çalışıyorum diyemez. Yılın 10 ayı gemide
yaşayıp 14m2 lik o kamarada kalan 45.
kişi iseniz yaşam kaliteniz ve standartlarınız
sabitlenmiş olan bir yerdesinizdir.
Valizinize koyduğunuz, çantanızda
taşıdığınız her eşya yaşam kalitenizi
arttırıyor. Bunun haricinde 5 ay boyunca aynı
24 kişiyle yaşamak, çalışmak ve birlikte
gemiden inmek gerçekten farklı bir
deneyim. Kara da kaçırdığınız düğünler,
doğumlar, ölümler, ailenizin yaşadığı zor
zamanlar sizi zorlayacaktır. Ama gemidesiniz
kendi güvenliğiniz ve hayatınız ilk önceliğiniz.
Bu kuralı hatırlayıp hayatınıza devam etmeyi
öğreniyorsunuz. Karaya döndüğünüz zaman
ise izindesiniz ve zamanınızı nasıl harcayacağınız
sizin belirlediğiniz bir olay. İstediğiniz
gibi yaşayıp tercih ettiğiniz hobilerin peşinden
koşuyorsunuz. Aile, arkadaş bunlar siz
istediğiniz kadar hayatınıza dahil oluyorlar.
Unutmayın ki yılın 8 ayı gemide olan sizsiniz,
sevdikleriniz sizsiz yaşamaya alıştılar. Onların
hayatlarına tekrar dahil olmak için siz
çaba harcamalısınız.
RÖPORTAJ
Lisans öğrenimi sırasında bu kulüplerde
aktif görev almak bizlere sorumluluk
sahibi olma yetisi, planlı hareket etme
becerisi, zorluklar karşısında dik durabilme
kabiliyeti ve en önemlisi aidiyet
duygusu kazandırdı. Yaptığımız etkinlikler
ve projeler için gerçekleştirilmesi
gereken idari görevler bizlere üniversite
hiyerarşisi içerisindeki bürokrasiyi nasıl
kullanmamız gerektiğini öğretirken, sosyal
görevler de takım olabilmeyi, insiyatif
almayı, hoşgörüyü ve paylaşmayı
öğretti. Bu pek de küçük olmayan becerileri
iş hayatı öncesinde deneyimlemek
ve bazılarını sindirebilmek beni ve ekip
arkadaşlarımın iş hayatında daha emin
adımlarla ilerlemesine olanak sağladı.
KENAN TABAK
İTÜ’DE ÖĞRENCİ
KULÜPLERİNDE AKTİF GÖREV
ALDINIZ. BUNA BAKARAK
İTÜ’NÜN ÖĞRENCİLERİNE
SAĞLADIĞI BU OLANAKLARIN
SİZE VE KARİYERİNİZE ETKİSİ
NEDİR?
‘’Kulüplerde aktif görev almak bizlere
sorumluluk sahibi olma yetisi, planlı
hareket etme becerisi, zorluklar
karşısında dik durabilme kabiliyeti
ve en önemlisi aidiyet duygusu
kazandırdı’’
İstanbul Teknik Üniversitesi Denizcilik
Fakültesi bünyesinde kurulmuş Denizcilik
Araştırmaları Kulübü (DENARK) ve Kutup
Araştırmaları Kulübü’nde (POLSTEAM) aktif
görev aldım. POLSTEAM’in kurucu üyelerinden
biri olma ve DENARK’ında bir dönem
kulüp başkanlığını yapma onuruna eriştim.
Şu an üzerinden çok zaman geçmemiş olmasına
rağmen her iki kulübümüzün de
gerçekleştirdiği başarılar takdire şayandır.
STAJ ESNASINDA KENDİMİZİ
YETİŞTİRMEK VE GELİŞTİRMEK
İÇİN GEMİDE SERGİLEMEMİZ
GEREKEN TUTUM NASIL OL-
MALIDIR?
Her mesleğin kendine has gelenek ve
görenekleri olduğu gibi denizcilik mesleğinin
de nevi şahsına münhasır kuralları
vardır. Bir denizcilik fakültesi öğrencisinin
özellikle İTÜ Denizcilik Fakültesi
öğrencisinin gemide staj yaptığı süre
boyunca geldiği topluluğa yakışır şekilde
hareket etmesi gerekir. Bunları yaparken
göstermesi gereken özelliklerin
başında saygı, yeni şeyleri öğrenme isteği
ve azmi, öğrendiği şeyleri uygulama basireti
gelir. Öğrenmek için araştırmak
ve sormaktan asla geri durmamalıdır.
Yeni şeyler öğrenmeye hevesli, saygılı ve
çalışkan bir öğrencinin stajı boyunca hiçbir
sıkıntı çekmeyeceğine ve stajından sonra
zabit olabilmek için gereken bilgi ve cesarete
sahip olacağına inancım tamdır.
İTÜ DENARK
15
RÖPORTAJ
ÖĞRETİM HAYATI BOYUNCA
SOSYAL ETKİNLERDE BULUN-
MANIN, AKTİF BİR ÖĞRENCİ OL-
MANIN MESLEKİ HAYATA KATKI
SAĞLADIĞINI DÜŞÜNÜYOR
MUSUNUZ? NEDEN?
İTÜ DENARK
16
HASAN İLKER
DEMİRYÜREK
GEMİYE ÇIKTIKTAN SONRA
ALIŞMAKTA EN ÇOK ZORLUK
ÇEKTİĞİNİZ DURUM NEYDİ?
Koşturmak. Evet, İstanbul’da okurken hayatın
ve insanların bir telaşı oluyor. Biz de bu
düzene bir şekilde alışıyoruz. Okula koştur,
derse gir, ders çalış, hızlıca metroya yetiş…
Gemi hayatında bazı durumlarda hızlı bir
şekilde işleri toparlamanız ve çözüm bulmanız
gerekmektedir. Ancak bunu telaşla
ve koşturma şeklinde yaparak değil, daha
sakin ve belli bir tempoda yapmanız gerekmektedir.
Çünkü sağlık her şeyden önemlidir.
Gemi konum itibariyle, oluşabilecek
sağlık sorunlarında kısıtlı seçeneklere sahiptir.
Bu yüzden yaptığımız işte her zaman
kendi sağlığımıza dikkat etmemiz gerekiyor.
Bu yüzden o koşturmalı yaşantı gemiye
çıkınca daha sakin bir yaşantıya dönüşmek
durumunda kalıyor.
‘’Sadece e teknik k açıdan n değil,
sosyal l açıdan n da a kendimizi
geliştirmeliyiz iz’’
Elbette katkısı olduğunu düşünüyorum.
Okuldan mezun olunca mühendis ünvanı
ile mezun oluyoruz. Mühendis tanımında,
teknik ve sosyal anlamda uzmanlaşmış
ve eğitim görmüş kimse ibaresi vardır. Bu
yüzden bizler sadece teknik açıdan değil,
sosyal açıdan da kendimizi geliştirme
liyiz. Bir soruna çözüm bulurken farklı bir
açıdan bakabilmeyi öğrenmek için farklı
ortamlarda bulunmak, sadece teknik
üzerine değil sosyal bilimler yönünden
de kendini geliştirmekte bizlere fayda
sağlamaktadır. Toplumda yer alan
görüşlerden bir tanesi de, mühendislerin
sosyal bilimden ve becerilerden uzak kalması
olarak lanse edilmektedir. Meslek
gereği şartlar her ne kadar değişken de
olsa biz bu algıyı mesleğimizde
kendimizi hem teknik ve sosyal açıdan
geliştirerek değiştirebiliriz. Diğer
yandan en büyük katkısı diyebileceğim
konu ise insan il-işkileridir. Yukarıda
bahsettiğim üzere, saygı çerçevesinde
ve belli sınırlarda oluşması
gerekmektedir. İşte bu değer-leri de
sosyal beceriler ile oluştur-mamız
ve geliştirmemiz gerekmektedir.
RÖPORTAJ
STAJ ESNASINDA KEN-
DİMİZİ YETİŞTİRMEK VE
GELİŞTİRMEK İÇİN GEMİDE
SERGİLEMEMİZ GEREKEN TU-
TUM NASIL OLMALIDIR?
‘’Verilen işleri mantığını
anlayarak yapın’’
CAN TANGUÇ
İTÜ’DE ÖĞRENCİ
KULÜPLERİNDE AKTİF GÖREV
ALDINIZ. BUNA BAKARAK
İTÜ’NÜN ÖĞRENCİLERİNE
SAĞLADIĞI BU OLANAKLARIN
SİZE VE KARİYERİNİZE ETKİSİ
NEDİR?
Öncelikli olarak bildiğiniz üzere, denizde
belli bir hiyerarşik bir sistem var,
genellikle bu hiyerarşik sistemin dışına
çıkılmıyor. Öncelikle bu hiyerarşinin
içerisinde olmak gerekiyor. Staj
esnasında da verilen görevleri pür
dikkat dinleyip, mantığını oturtarak işi
yapmak gerekiyor, bir işi ezbere
kesinlikle yapmamak lazım. Bu yüzden
size bir iş verildiğinde mümkün
mertebe ezber yapmak yerine mantığını
oturtmak sizler için çok çok daha iyi
olacaktır.
Öncelikle, sektörde İTÜ’den eğitim almış
olmanız yadsınamaz derecede pozitif bir
bakış açısı getiriyor. Bunun dışında çevre
ediniyorsunuz, kulüple beraber önemli
insanlarla tanışabiliyorsunuz. Öğrenci
kardeşlerimizin böyle topluluklarda
mümkün mertebe bulunması ve sektörün
ileri gelen insanlarıyla tanışabilme fırsatı
yakalayarak onlardan bir şeyler kapıp,
tecrübelerini almaları onlar için daha iyi
olur. Bana da çok güzel insanlarla
tanışabilme fırsatı sağladı, şimdi olmasa
da ileride çok işime yarayacak ilişkiler
kurmamı sağladı.
İTÜ DENARK
17
MAKALE
TÜRKİYE’DE KONTEYNER
TAŞIMACILIĞI VE GELECEĞİ
Türkiye’de konteyner taşımacılığı ve geleceğinden bahsetmeden
önce altını çizmemiz gereken en önemli noktalardan
biri Türkiye’nin bulunduğu lokasyon itibariyle yüzyıllarca
Doğu-Batı ticaretinin merkezinde bir köprü görevi
gördüğü gerçeğidir. Birçok istatistikte ortaya konduğu
üzere uluslararası ticaretin yüzde 70’den fazlası su yolu
ile gerçekleştirilmektedir. Bu noktada kapıdan – kapıya
hizmetin temelinde esas teşkil eden ve bu hizmeti
zaman içerisinde üst noktalara taşıyabilecek sistem
konteyner sistemi olarak dikkate alınabilir. Bir yandan
nüfus artışları, sanayileşme, ülkelerin birbirleri ile
yaptıkları anlaşmalar, ticaret engellerini ortadan kaldıran
ve/veya azaltan yönde alınan tedbirler deniz taşımacılığını
artan iş hacimleri nezdinde doğru orantılı olarak etkilemiştir.
Kapasitelerin artan bir grafik çizmesiyle birlikte konteyner gemilerinin
de bu yönde artan kapasiteye cevap verebilmek için büyüdüğü
aşikar olmakla beraber gemi kapasitelerinin artması limanların da büyümesi
gerekliliğini ortaya koymuştur. Sonuç itibariyle limanlarda da konteyner
taşımacılığına yönelik yatırımlar ivme kazanmıştır. Bu noktada özel sektörün
konteyner taşımacılığı alanındaki yapmış olduğu yatırımlar gözardı edilemez.
İTÜ DENARK
18 18
Dünyanın en büyük konteyner taşımacılık şirketi MSC’nin son iki yılda 20 bin
TEU kapasiteli MSC Oscar sınıfı gemilerinin ve ardından 24 bin TEU kapasiteli
MSC Gülsün sınıfı gemilerinin ülkemize uğrak yapması, ülkemize gelen
gemilerdeki kapasite artışlarına bir örnek teşkil ediyor. Bununla birlikte
bu gemilere hizmet verebilecek liman sayısı da oldukça az. 24 bin TEU kapasiteli
gemiler ise Türkiye’de sadece Asyaport’a yanaşabiliyor. Bu da artan
kapasite için limanların da gelişmesinin gerekliliğini gösteriyor. Hali hazırda
yine Asyaport, ÇED raporu alınmış bir genişleme projesi yürütmektedir.
MAKALE
2003 yılına gittiğimizde Türk limanlarında
elleçlenen konteyner miktarının (*) 1.798.545
TEU ’larda seyrettiğini görürsünüz; takip
eden 18 yıl için değerlendirdiğimizde artışın
yaklaşık 7 katına ve 2021 yıl sonu itibariyle
(*)12.591.470 TEU’lara ulaştığı görülmektedir.
(* T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı verilerine
göre) Elleçlenen yük genelinde tonaj
olarak konteynerin payı yaklaşık %23’lere
ulaşmıştır. Rakamlarla sabit olarak ortada
olan Türk limanlarındaki konteynerin ithalat
ve ihracat taşımasındaki payının dikkat çekici
artışıdır. Hal böyleyken limanlarımızın
bölgede hakimiyetini sürdüren diğer yabancı
limanlara emsal teşkil etmesi mevzubahis
olabilir. Tabi ki bu ancak JIT ( Just in time )
ilkesini destekler liman yanaşmaları,
rekabetçi tarifeler ve hem rıhtım, saha hem de
hinterland yatırımlarının yapılması ile
sağlanabilir. Bu yolda gerekleri, ihtiyaçları
ortaya koyabilmek için taleplere cevap
verebilecek verim-lilik hesaplarının varlığına
ihtiyaç duyulacaktır.
Örneğin Türkiye’nin en büyük konteyner limanı
olarak projelendirilmiş olan Asyaport,
2021 yılı itibariyle en büyük transit (aktarma)
konteyner limanıdır. Türkiye’de yapılan transit
konteyner elleçlemelerinin %42’si Asyaport’ta
yapılmaktadır ve 2021 yılı Türk limanları
arasında genel konteyner elleçlemede 2. sırada,
transit konteyner elleçlemede 1. sıradadır.
Tabi ki bunun devamlılığının sağlanabilmesi
için yukarıda da belirttiğim rekabetçi tarifeler,
terminal, rıhtım, saha, hinterland, hızlı ve
sorunsuz ulaşım ağı yatırımlarının devamlılığı
sağlanmalı bu minvalde paydaşlar teşvik
edilmeli; özendirilmeli ki Türkiye’nin sahip olduğu
yükselen konteyner taşımacılık trendi gelecekte
varlığını aynı ivme ile devam ettirebilsin.
KAPT.BARAN YORO
( İTÜ DENİZCİLİK FAKÜLTESİ
2000 YILI MEZUNU )
M S C G E M İ A C E N T E L İ Ğ İ A . Ş .
GEMI OPERASYON VE AKTARMA
HIZMETLERI MÜDÜRÜ
Hafızamızı tazelemek gerekirse Eylül 2013
tarihli 11. Ulaştırma ve haberleşme şurasında
2035 yılına kadar transit konteyner elleçleme
miktarları bakımından Mersin Bölgesi’nin ,
Güney ve Doğu Akdeniz Bölgesi’nde lider olması
hedefi ve yine Ekim 2021 tarihli
U laştırma ve Haberleşme şurasında
ülkemizin, bölge-sinin lojistik üssü haline
getirilmesi yolunda ve sanayicilerimizin
rekabet gücünü artır-mak amaçlı 25 adet
lojistik merkezi tamam-landığında sektöre
sağlayacağı katmadeğerler gözardı edilemez.
Lojistik merkezlerin tama-mı hizmete
girdiğinde, Türk lojistik sektörüne 35,6
milyon ton ilave taşıma imkanı ile 12,8
milyon m2’lik açık alan, stok alanı, konteyner
stok ve elleçleme sahası kazandırılmış olacaktır.
Ülkemiz konumu itibariyle lojistik anlamda
kesişme noktasındadır. Sahip olduğu
kıyı şeridi bu noktada deniz taşımacılığının
özellikle konteyner taşımacılığının her
noktada aktif olarak yapılabilmesine imkan
sağlayabilecek pozisyondadır. Limanlarımız
hakim bölgelerde tercih edilen
aktarma limanı olabilmekte, elleçleme kapasiteleri
doğru orantılı olarak artabilmektedir. 19
İTÜ DENARK
19
RÖPORTAJ
Denizciler Dayanışma Derneği/
DAKSAR Yönetim Krl.Bşk.
Yardımcısı Emekli Deniz Albayı
Turgay AYTAÇ
‘’Biz Gönüllülük
Esaslı Bir
Aileyiz’’
İTÜ DENARK röportaj ekibi olarak
Denizciler Dayanışma Derneği/DAK-
SAR Yönetim Krl.Bşk.Yardımcısı Eme-
kli Deniz Albayı Turgay AYTAÇ’a konuk
olduk.
İTÜ DENARK
İTÜ DENARK
20
B
en İstanbul Teknik Üniversitesi
Denizcilik Araştırmaları Kulübü der-
gi ekibinden Ümran Özden. Sizleri
tanımakla a başlamak, amak, sadece sizleri değil
şuan eğitim konusunda unda başını çektiğiniz
ve bulunduğunuz unduğunuz DAKSAR adlı ı gönüllülük
ük
kuruluşu u hakkında da bilgi
edinmeyi de
isteriz.
Bizleri
bilgilendirir misiniz? iniz?
Ben Emekli Deniz Albayı Turgay Aytaç. 1978
yılında Harp Okulu’ndan mezun oldum. 31 yıl
Deniz Kuvvetlerinde çalıştım. Emekli olduk-tan
sonra denizcilik konusundaki bilgi biri-kimimi
aktarmak amacıyla daha önce üyesi olduğum
Denizciler Dayanışma Derneğinde 2009 yılından
itibaren gönüllü olarak özel-likle eğitim
konularında çalışmaya başladım.
DAK/SAR’ı tanıtmadan önce Denizciler
Dayanışma Derneğini kısaca anlatayım.
Denizciler Dayanışma Derneği 1993 yılın-da
emekli Deniz subayları tarafından kurul-muş
ve daha sonrasında tüm sivil topluma
açılmıştır. Dernek yönetimi amatör denizcilere
yardım konusunda birtakım eksiklikler olduğunu
tesbit etmiş ve yönetim “Kıyıdan Ufka
Emniyet” adlı bir proje hazırlamıştır. DAK/
SAR’da bu projenin bir parçası. DAK/SAR,
Denizde Arama Kurtarma'nın (Search and
Rescue) kısaltmasından meydana gelmiştir.
2001 yılında yönetim DAKSAR’ı faaliyete
geçirmiş.
DAKSAR, derneğin bir çalışma alanı ama şu
anda ön planda ve ana faaliyet alanı. Amacı,
denizi sportif ve amatör amaçlarla kullanan
denizcilere zorda kaldıklarında yardıma gitmek.
DAK/SAR, Kıyıdan Ufka Emniyet projesinin içinde
amatör denizcilere, balıkçılara ve çocuklara yönelik
birtakım kültürel faaliyetler planlamış kitaplar
basmış ve dağıtmıştır. DAKSAR faaliyetlerini Sahil
Güvenlik Komutanlığı'nın vermiş olduğu
yetki ile yapmaktadır. Yetki derken bizim
sorumluluk sahamız var. Kalamış merkezli 12
mil yarıçaplı deniz sahasında, denizde zorda
kalanlara, amatör denizcilere yardım ediyoruz.
Başlangıçta 2 adet olan bot sayımız şu anda
8'e ulaşmış durumda.
Arama kurtarma sürecinizi çok merak
ediyoruz. Kurtarma süreci nasıl işliyor?
Bahsedebilir misiniz?
Burada herkes gönüllü ve yüreğini vererek
çalışıyor. Sistem şöyle çalışıyor; bir amatör denizcinin
bilmesi gereken konuları 10 günlük
süre içerisinde gönüllü adaylarımıza
anlatıyoruz. Arkasından kurtarma botları
üzerinde eğitim veriyoruz ve sınava tabii
tutuyoruz. Sınavda genelde başarılı oluyorlar.
Herkes gönüllü olarak katıldığı için maksimum
faydayı alıyoruz. Bu gönüllü arkadaşlarımızla
içimizde bir nöbet sistemimiz var. Arama
kurtarma konusunda burası 7/24 açık, gündüz
vakitleri gönüllülerden oluşan sabit personelimiz
mevcut. Akşamları ise, bir kaptan ve iki
gönüllüden oluşan nöbetçi ekibimiz saat 19.00’da
nöbete başlıyor ve sabah 07.00' da nöbetlerini
tamamlıyorlar. Nöbete gelen ekip kurtarma
botlarının göreve hazır olup olmadığını kontrol
ediyor.
RÖPORTAJ
21
Yakıtları tamamlanıyor tespit edilen aksaklıklar
gideriliyor. Çünkü acil bir durumda
yardım istenildiğinde 7 dakika içinde hazırlanıp
marinadan ayrılmaları lazım. O nedenle
botlar kontrol ediliyor. Sonra herhangi bir
ihbar gelmesini bekliyoruz. Peki ihbar nasıl
geliyor? Amatör denizciler doğrudan doğruya
bizim telefonları biliyorlarsa telefonla bilmiyorsa
telsizle bizimle iletişime geçiyorlar.
16., 72. ve 73. Telsiz Kanallarını dinliyoruz.
Oradan bize yardım talebi gelebilir veya
sahil güvenliğe yardım talebinde
bulunmuşlardır ve olay yeri bize yakındır,
sahil güvenlik bizi yönlendirir ve süratle olay
yerine intikal ederiz. Başka nasıl gelebilir?
Zorda kalan amatör denizciler marinalarını
aramışlardır. Marina da bize bu ihbarı aktarır
ve süratle olay yerine gideriz. Kalamış
merkezli 12 mil yarıçaplı yani şöyle düşünün
Ataköy’den Adalar’ın arkasın-dan Tuzla’ya
kadar bir yay çizin ve Boğaz’da da 1. Boğaz
Köprüsü'ne kadar olan kısım bizim
sorumluluğumuzda. İhbar geldiğinde bu
nöbetçi ekibimiz süratle bota gidiyorlar tabii
öncesinde yardım isteyen teknenin neden
yardım istediğini, motor arızası mı? Dümen
arızası mı? Karaya mı oturdu? Adli bir
vakadan dolayı mı? İki tekne çarpıştı mı?
Yangın mı var? Gibi bir sürü problemi olabilir.
Bunlardan hangisinden dolayı yardım
istediğini tespit ederiz. Teknenin boyunu,
rengini sorarız ki kolay bulabilelim diye ve
uygun botu gönderelim diye. Ve süratle
buradan uygun botla hareket ederiz. İhbar
geldikten sonra botumuz 7 dakika
içerisinde marinadan çıkmış olur.
Üye kayıtları konusuna değinirsek,
gönüllüler hangi eğitimlerden
geçiyorlar ve bu eğitimlerden sonra
sertifika alınabiliyor mu?
Gönüllülerimiz, bir amatör denizcinin
bilmesi gereken temel gemicilik bilgilerini
teorik olarak alıyorlar. Gemici
bağları, gemici dili, tekne yapısı,
denizde çatışmayı önleme tüzüğü, aborda/avara
olma, demirleme, yedekleme
denizde canlı kalma, kazalar ve
davranış biçimleri, navigasyon, meteoroloji
ve ilk yardım konularında
eğitiliyorlar. Bu eğitim bittikten sonra
botlar üzerinde eğitimler veriyoruz.
Eğitimlerimiz bununla kısıtlı değil.
Gönüllüler bu eğitimleri aldıktan sonra
nöbetlere geldikçe idame eğitimleri dediğimiz
daha geliştirici bir eğitime başlıyorlar.
Nöbete gelen kişi daha kıdemli olan
kaptanın ve diğer arkadaşın vasıtasıyla
her gün yeni bilgiler öğreniyor. Herhangi
bir ihbar yoksa kurtarma botları ile
geceleri seyre çıkıyorlar ve o kişinin botu
kullanmasını gece seyrinde öğretiyorlar.
İTÜ DENARK
21
RÖPORTAJ
İTÜ DENARK
22
Gönüllülük esaslı bir kuruluşta in-
sanların çok çeşitli olmasından ötürü
ekibinizdeki gönüllülerin birbirleri
arasında ve sizlerle olan iletişimi
nasıl? Bu samimiyet seviyesi işinizin
gerektirdiği disiplini sağlayabiliyor mu?
Öğrenci, elektrik ustası, motor ustası,
memur, öğretmen, cerrah, doktor, diş hekimi
gibi her meslekten insan olduğundan ismimizden
de anlaşılabileceği gibi çok güzel
bir aile ortamımız var. Kimin neye ihtiyacı
varsa onu karşılamaya elimizden geldiğince
çalışıyoruz. Ama görev olduğu zaman bir
denizci disiplini işin içerisine giriyor. Malumunuz
denizde insan hayatını kurtarmak
için gidiyoruz, giderken hata yaparsanız
hem kendi botunuza hem de personelinize
zarar verirsiniz. O yüzden sıfır toleransla
çalışıyoruz. Kurallarımızın dışına çıkan
arkadaşlarımıza artık onunla bu çatı altında
çalışamayacağımızı söylüyoruz . Karşılıklı
sevgi saygıyı esas alan kuralları eksiksiz
uygulayan bir sivil toplum kuruluşuyuz.
DAKSAR bu güne kadar kaç olaya müdahale
etti ve kaç hayat kurtardı bunun bilg-
isini verebilir misiniz?
Bugüne kadar 3000 üzerinde ihbara gittik.
Bunların içinde çok kötü durumda olan en az
580 canı kurtardık. Yangın olan teknedeki kişiyi
kurtardık, karaya oturmuş olan teknelerdeki
kişileri kurtardık ve daha
niceleri… Şu anda Marmara denizinde ve İstanbul
boğazında hizmet verdiğinizi biliyoruz. Peki bu
DAKSAR projesini Türkiye’nin farklı kıyılarına
taşıma projeniz var mı?
Türkiye’nin diğer kıyılarında da benzer özellikle
amatör denizcilerin olmuş olduğu Marmaris’te,
Fethiye’de, Göcek’te özellikle bu bölgelerde
buna benzer yapıların olması gerekiyor. Biz
öncelikle İstanbul bölgesinde yayılalım istiyoruz.
Bununla ilgili projelerimiz var. Bazı
marinalarla görüşüyoruz fakat yaptığımız
hizmet çok pahalı. Botlar çok değerli. O
botların edinilmesi zor. Gönüllü Personel
bulmak zor. Profesyonel olarak yapan kişiler
var tabii, bir kurtar-mayı 10.000 Euro’ya yapan
teşkilatlar var. Ticari olarak yapıyorlar tabii
bunu. O yüzden bu konuda fazla
ilerleyemiyoruz. Ama Güney bölgesinde
görüştüğümüz belediyeler var. Onların bunu
sağlaması halinde biz sistemi kuracağımızı ve
eğitimleri vereceğimize onlara söyledik.
ARAŞTIRMA
OTONOM GEMİLER
OTONOM SİSTEMLER
Günümüzde teknolojinin gelişmesi ile gündelik
yaşamımız değişmeye ve uzak gelecekte
gerçekleşeceğini öngördüğümüz
teknolojiler kullanılmaya başlanmıştır.
Bunlardan biri de otonom sistemlerdir.
Otonom sistemleri daha iyi anlamak ve kavramak
için ilk olarak otomatik sistemler kavramını
bilmemiz daha doğru doğru olacaktır. Otomatik
sistemler, daha önceden tanımlanmış adımları
takip ederek belirli fonksiyonları uygulayan
cihazlar, makineler veya robotlardır. Yetkinlikleri
programcıların belirlediği fonksiyon setleri ile
sınırlıdır.
Yapay Zekâ,
Derin Öğrenme ve LIDAR
Teknolojisi
Yapay zekâ; bir makinenin insan gibi
düşünebilmesi, kendi içinde ve diğer
makineler arasında veri aktarımı yaparak
veriyi muhakeme edebilmesi, veriler so-nucu
en verimli olan planı uygulayabilme-si,
yaratıcılık, planlama vb. gibi yetenekleri
sergileyebilme becerisidir. Zamanla bu yetenekleri
daha kolay ve doğru şekilde uygulayan
Derin Öğrenme ve LIDAR teknolojisi
gibi çığır açan teknolojiler de ortaya çıkmıştır.
Otonom sistemler ise bundan farklı olarak sahip
oldukları yapay zekâ algoritmaları sayesinde
kendi kararlarını alabilir. Veri setler-ini veya
simülasyon ortamlarını baz alarak zaman içinde
ideal davranışları öğrenip yetkin-liklerini
arttırabilir. Bir karar anında o karara etki eden
parametreleri göz önünde bulundurarak en doğru
kararı alabilme ve alınan kararı uygulayabilme
kabiliyetiyle otonom sistemler, verilen bir görevi
daha önceden tanımlanmış se-naryolarda da icra
edebilirler. Bu şekilde karmaşık bir sistemin
tasarlanabilmesi için çeşitli yollarla insan
zekasının taklit edilmesi gerekmektedir.
LIDAR, “Işık Tespiti ve Uzaklık Tayini” anlamına
gelen “Light Detection and Rang-ing”
sözcüklerinin kısaltmasıdır. 20.yüzyılın
başlarında ışık hakkında bilgimiz artın-ca
lazer teknolojileri gibi teknolojiler de
gelişmiştir. LIDAR teknolojisinde lazer ışınlarının
kullanılmasından dolayı lazer teknolojisi
ile iç içe bir sistemdir. 1960 yılında,
Theodore Maiman isimli bir Alman fizikçinin
lazeri keşfettikten 1 yıl sonra Hughes Aircraft
Company adlı bir havacılık şirketi LI-
DAR teknolojisini geliştirmiştir. Fakat LIDAR
1980’li yıllara kadar pek değer görmemiştir.
İTÜ DENARK
23
İTÜ DENARK
24
LIDAR teknolojisi RADAR teknolojis-ine
benzerdir fakat birbirinden farklı
mekanizmalara sahiptir. RADAR ’da radyo
dalgaları kullanılırken LIDAR ’da ise
lazer dalgaları kullanılır. Radyo dalgaları
her yöne yayılabileceğin-den dolayı
RADAR sistemleri sabit-tir fakat lazer
dalgaları sabit bir çizgide yayıldığından
dolayı LIDAR sistemlerinde sürekli
hareketli bir sistem kullanılır.
LIDAR’ın çalışması için aynı RADAR’da-ki
gibi gönderilen dalganın çarptığı yer ve
dalganın gidiş-dönüş süresi önemlidir.
RADAR’dan farkı lazer ışınları ile bu
işlemi yapmasıdır. Lazer ışığının çıktıktan
sonra geri yansıyıp dönmesinden geçen
süre sayesinde uzaklığı bulmak
mümkündür.
LIDAR, RADAR’a göre daha yakın mesafede
iyi çalışır, uzak mesafelerde
dezavantajlıdır. LIDAR’ın RADAR ’a göre
diğer dezavantajları daha pahalı olması,
kötü hava şartlarında ve ayna gibi yansıma
yapan cisimlere karşı kullanırken
veriminin düşmesi şeklinde sıralanabilir.
LIDAR teknolojisini farkında olmasak
da gündelik yaşamda sürek-li
olarak kullanıyoruz. Uçaklarda irtifa
hesaplanabilmesinde, otonom araçların
çevreyi algılayabilmesinde, elektrikli robot
süpürgelerde, cep telefonlarında (Ip -
hone 12’de kullanılmaya başlanmıştır.), 3
Boyutlu tarayıcılarda… vb. kullanılır.
OTONOM M GEMİLER
NASIL ÇALIŞIR?
IR?
Otonom gemilerdeki sistemler içlerinde bir
operatör gerektirmeyen uzaktan kumanda ile
kontrol edilebilen sistemlerden oluşur.
Otonom gemiler insansız olsa da her harekette
bir insan unsurunun olduğu açıktır. Otonom
gemiler söz konusu olduğunda, tüm paketin
boyutu çok büyüktür ve bu paketin
yapısı çok karmaşıktır. Birbirleriyle iletişim
kuran farklı cihazlar da birden çok alt
sisteme ve daha küçük varlıklara
bölünmüştür. Potan-siyel olarak, büyük bir
sistemin her parçası, insan hatasından
kaynaklanan bir veya daha fazla yazılım
hatasına sahip olabilir.
Bu nedenle, otonom gemi kontrol yazılımının
geliştirilmesi ve test edilmesi süreci kritik
öneme sahiptir. Kodlama aşamasında yaygın
olan yazım hataları ve insan dikkatsizliği
gibi basit insan hataları, yazılım geliştirme
çalışmalarında ortaya çıkabilir ve bu da
birden çok belirtiye sahip yazılım hataları-na
yol açabilir. Daha can sıkıcı bazı hata-lar,
zayıf ara yüz tasarımından ve gerçekçi
olmayan işletim algoritmalarından kaynaklanmaktadır.
Ancak bu tür yazılım hatalarının
en güzel yanı, açık ve kolayca düzeltilebilir
olmalarıdır. Yazılım ne kadar olgun
olursa, bu tür hatalar o kadar az olur, çünkü
yazılım yıpranmaz, yani eskime ned-eniyle
hata sayısı artmaz. En zor ve tehlikeli yazılım
hataları, özel durumlar ve algorit-malarla
ilgili olanlardır. Birçok deniz kazası, kötü
tasarlanmış 519 algoritmalarından
kaynaklanır ve istisnai durumlarda beklenmedik
tehlikeli operasyonlara yol açabilir.
Bu durumda sistemin nasıl davra-nacağını
kimse önceden bilemez. Bu tür yazılım
tasarım kusurlarıyla ilgili sorun, önceden
tespit edilmesinin zor olmasıdır. Yazılım
gereksinimleri tanımını yazan uz-man grup
tarafından istisnalar beklen-meyebilir. Bu
durumda sistemin çalışması, navigasyon
uzmanı olmayan bir yazılım mühendisinin
verdiği bir kararın sonucu olabilir. Bilgisayar
sistemlerine sorumlu-luk yüklenemez.
Sistemin yaptığını yap-masını sağlayan
insan yapımı bir yazılımdır.
ARAŞTIRMA
Sonuç olarak otonom gemilerin kontrol
sistemlerinde az çok tehlikeli yazılım hataları
oluşabilmektedir.
Karmaşık bir sistemin operatörünün bariz
güçlü yönleri esneklik ve yaratıcılıktır.
Beklenmedik durumlara uyum sağlama yeteneğinin
sistem güvenliği üzerinde olumlu
bir etkisi vardır, ancak daha önce tartışıldığı
gibi insanın uyarlanabilirliği, yani öğrenme
yeteneği de bir zayıflık olabilir. Bir yazılım
geliştirici için şaşırtıcı bir durumla ilgili
sorun, bunun tahmin edilemez olmasıdır.
Otonom gemiler için özellikle zor olan durumlar,
örneğin birden fazla ve eş zamanlı
sensör arızası veya gemiyi kasıtlı olarak
bozan iletişim ekipmanı arızaları (örneğin bir
grup korsan tarafından) olabilir. Bu tür
sena-ryolar, işleyişini etkileyen başka bir
insan faktörünü tanımlar. Önceden
programlanmış bilgisayar sistemleri,
olağandışı ve beklenmedik durumlara
(varsa) uyum sağlama konusunda sınırlı bir
yeteneğe sahiptir. Bu, köprü üstünde insan
navigasyonlu geleneksel gemilere kıyasla
otonom gemilerin bir zayıflığı olabilir.
Otonom gemiler için kontrol algoritmaları,
acil durum prosedürleri ve karar mantığı
tasarlanırken öngörülemeyen durumlarla
başa çıkma ihtiyacı dikkatlice
düşünülmelidir. Tam otonom gemiler deniz
taşımacılığında daha yaygın olarak
kullanılmadan önce, bu durumu yönetmenin
etkili yöntemlerinin tanıtılması ve test
edilmesi gerekmektedir.
Otonom gemilerin uzaktan kumanda
merkezinde insan faktörlerinin rolü, insanlı
gemilerin köprüsüne benzer. RC HMI’nın kullanıcı
merkezli tasarımı, kullanıcı hatalarını
en aza indirmek ve RC tekne güvenliğini en
üst düzeye çıkarmak için kritik öneme
sahiptir.
Sesli geri bildirim, kontrol merkezinde operatörler
tarafından gerçekleştirilen izlemeyi
iyileştirmenin başka bir yolu olabilir.
İnsan faktörleri genellikle insan hatasıyla
ilişkilidir. İnsan faktörlerinin olumlu yönleri,
insan yaratıcılığı ve beklenmedik durum-lara
uyum sağlama yeteneğidir. Bu esneklik
biçimi, güvertedeki insan güverte
zabitlerinin bir avantajı ancak bazen bir
dezavantajıdır. Öngörülemeyen durumlara
uyum sağlama konusunda benzer bir
yeteneğin olmaması, otonom gemilerin
potansiyel bir zayıflığıdır.
Otonom gemilerin kontrol sistemlerinde,
onları gelecekteki nakliye ihtiyaçları için
güvenli bir alternatif haline getirmek için
büyük bir esneklik bulunmalıdır. Otonom
gemiler üzerine genellikle İskandinav ve
Asya ülkeleri yatırım yapmaktadır. Fakat
son dönemlerde İstanbul Teknik Üniversitesi
(İTÜ) bünyesinde de bu alana yönelik önemli
çalışmalar yürütülmektedir.
İTÜ DENARK
25
ARAŞTIRMA
Geleceğin deniz ticaretinde vazgeçilemeyecek
gemilerinden biri olabilecek bu
prototip, geçtiğimiz sene yaz ayında (2021
Ağustos’ta) ilk kez suya indirildi. Prototip
geminin manevra ve uzaktan kontrol
denemeleri gerçekleştirildi. Yapılan testlere
bakıldığında kâğıt üzerinde hesaplanan
konuma ulaşılması ve rotadan sapmanın çok
minimal düzeylerde olması, prototipin geliştiricileri
dışında bütün otonom gemi üretmeyi
planlayanları da etkilemiş durumdadır.
GEMİLER İÇİN OTONOM
DÜZEYİ
İnsansız şekilde kullanılan gemilerin
düzeyini açıklamak amacıyla oluşturulmuş
tablo mevcuttur. Otonom düzeyleri seviye
olarak 0 ile 6 arası sınıflandırılmıştır ve en
düşük seviyeden yüksek seviyeye doğru
arttıkça insan müdahalesi azalmaktadır.
Otonom düzeyleri hakkında araştırma yapmış
ve istatistik oluşturmuş olan Lloyd’s Register
şirketinin tablosu aşağıdaki Tablo 1’deki
gibidir.
Testler İTÜ Gölet’te yapıldı. Prototip yaklaşık
4,5 metre uzunluğunda olmakla birlikte
bilgisayarda gerçekleştirilen simülasyon
testlerindeki gibi başarılı olduğu gözlemlendi.
Gerek projenin otonom sürüşü gerek ana makine
ve yardımcı makinelerin optimizasyonu,
büyük ticaret gemilerinde uygulamaya
geçilmesinin önünü açmış bulunmaktadır.
SVITZER HERMOD:
Dünyanın İlk Uzaktan
Kumandalı Gemisi
OTONOM M GEMİLERİN
GÜNCEL DURUMU
İTÜ DENARK
İTÜ DENARK
26
İSTANBUL TEKNİK
ÜNİVERSİTESİ (İTÜ)’NÜN
OTONOM GEMİSİ
Tuzla’da bulunan Sanmar Tersanesi, dünyada
bir ilke imza atarak uzaktan kumandalı
bir römorkör gemisi olan Svitzer Hermod’u
üretmiş ve suya indirmiştir. İşinde uzman,
tekne tasarımları yapmakta olan Robert Allan
tarafından tasarlanan römorkör aynı zamanda
LNG yakıtı ile çalışarak bir yeniliğe
daha adım atmış durumdadır. Böylelikle otonom
gemisi sınıfında olan bu gemi aynı zamanda
fuel oil (çift yakıtlı) gemi sınıfındadır.
ARAŞTIRMA
YARA BIRKELAND: Dünyanın
İlk Elektrikli Otonom Kon-
teyner Gemisi
Dünyanın ilk sıfır karbon emisyonlu otonom
konteynır gemisi olan Yara Birkeland
gemisinin gövdesi, Romanya’daki Vard
Braila Tersanesi’nde inşa edildi. Daha sonra
Norveç’in Horten limanına teslim edilmiştir.
2021 yılının Kasım ayında Oslo’ya giderek
gerçekleştireceği ilk seferini düzenleyen
gemi seferi başarıyla tamamlamıştır.
Baştan kıça uzunluğu 80 metre olan geminin
maksimum ulaşacağı hız 15 knot olarak
belirlenmiştir. 120 adet konteyner taşıyabilen
ve 3200 Deadweight ton olan Yara
Birkeland’ın pil kapasitesi ise 6.8MWh’dır.
ARES Shipyard ve METEKSAN Savunma’nın bir
araya gelerek oluşturduğu ortaklık ile Türkiye’nin
ilk insansız muharebe gemisi SIDA üretilmiştir. 11
metre gövde uzunluğuna sahip SIDA, aynı
zamanda 80 km/h hıza da ulaşabilmektedir.
UMTAS, L-UMTAS ve Ciri füzelerini barındıran ve
isabet olasılığı çok yüksek olan savunma aracı
400 km menzilden kullanabilmelerini de
sağlamaktadır. Hareket halind-eyken ateş
edebilme imkânı sağlayan yazılımı sayesinde
deniz durumu 5’te hassas lazer işaretleme ile
gerçek zamanlı atış imkânı sunan gemi, aynı
zamanda deniz durumu 6’da bile keşif yaparak
kendi kendine seyri yapabilmektedir.
OTONOM GEMİLERİN
AVANTAJLARI
Günümüzde kullanılan otonom olmayan gemilerin
günlük olarak yakıt ve makine gereksinimleri
dışında yapılan harcamalar, gemi
işletmeciliğinin maliyet listesini oldukça kabartmaktadır.
Gemilerin otonoma dönüşmesiyle bu
masraflar minimuma inecektir. Bunun yanında
otonom sistem yapısı gereği 5G teknolojisinin de
katkısıyla beraber veri alışverişi ve birikim-iyle
hiç seyir yapmadığı bölgelerde nasıl seyir
yapacağını bilerek seyredeceği için kılavuzluk
ve diğer liman insanına gerek duyulmayacaktır.
ULAQ SIDA: Türkiye’nin ilk
Muharip İnsansız
Gemisi
Otonom gemiler, sahip olacakları sistemlerle
yakıt ve diğer sarfiyatları maksimum
verimlilikle kullanacaktır.
Ekonomik olarak büyük yükümlük altına sokan
gemilerin çatışması olayı, otonom seyirle
etkisini minimuma indirecektir.
Gemi ile liman, gemi seyir halindeyken bile
sürekli nesnelerin birbiriyle iletişimi sayesinde
liman operasyon planı hazır şekilde gemi liman
operasyonlarını gerçekleştirecektir.
İTÜ DENARK
27
ARAŞTIRMA
Geminin yanı sıra bahsi geçen istasyon-da da
yangın ve benzeri sorunların orta-ya çıkması
ve veri aktarımının kesilmesi,
o geminin durumu hakkındaki güncel bilginin
kaybolması anlamına geliyor. İki uç
arasında oluşabilecek bir güvenlik açığı
da otonom gemideki bütün verilerin manipüle
edilebilecek olduğu riskini akla getiriyor.
Açık denizde bağlantı zayıf, veri fazla.
İTÜ DENARK
28
Seyir halindeki gemi, otonom olması sayesinde
seyirde boş vakit kaybı yaşamaksızın seyrini
tamamlayıp varış limanına alacağı yükü bile
hazır şekilde seyrini sürekli olarak gerçekleştirecektir.
Durumun böyle olması sayesinde,
gemiler ve limanlar minimum zamanda maksimum
verimlilik ilkesini sağlamış olacaktır.
Limanların otonoma dönüşmesi gemilere göre
daha hızlı olduğunu günümüz için söyleyebiliriz.Yakın
gelecekte iyi bir ivmeyle hızla yükselen
teknoloji, sektöre liman ve gemilerin otonom
olmasının kaçınılmaz olduğunu da göstermektedir.
Otonom gemilerin denizlere inmesiyle insanlığın
keşiflerine devam etmesi, denizler için
bir milat sayılacaktır.
Her ne kadar 21.yüzyıla kadar yapılan sefer
olmuşsa da denizlerin tamamının keşfi
gerçekleşmemiştir. Otonom gemiler ile bu
keşifler, deniz tabanlarından birçok farklı
deniz bölgesinde keşif yapacaktır. Petrol
ve doğalgaza bağımlı olan dünyaya, keşifler
sonucu enerji ihtiyacını karşılayacak
yeni kaynaklar sunması söz konusudur.
Denizler ve okyanuslar bilindiği üzere yer kabuğunun
ince yerleridir. Durumun böyle olmasıyla
sismik hareketlerin izlemesi, hatta
termal enerji üretimi için de otonom
gemilerin kullanılması daha avantajlı olacaktır.
OTONOM GEMİLERİN
DEZAVANTAJLARI
Teknik Aksaklıklar
Günümüzde teknik sorunlarının başında, gemideki
iletişimde aksaklıklar ve veri korunumu
geliyor. Uydular aracılığıyla karadaki istasyonlar
ile gemi arasındaki veri aktarımının
yetersiz olması, otonom gemilerin gelişimini
bir noktada kısıtlıyor.
Asıl mesele, verileri paketleyip güven-li bir
şekilde şifreleyerek istasyona ulaştırmak ve
bunu yaparken de iki taraf için de güvenlik
ile emniyeti azami sevi-yede tutmak.
Durumun dezavantajı ise bu kadar hassas
bir süreç içerisinde en ufak bir hatanın
büyük tehlikeler oluşturması.
İş İstihdamı
Teknolojinin gelişmesiyle birlikte güverte
ve makine personelinin yıldan yıla azalması,
otonom gemilerin piyasada tutunmasıyla
birlikte çok daha kritik seviyelere
gelebilir. Bütün işin makineler tarafından
yapıldığı bir gemide, en üst yönetim kademesinden
personellerin gemide bulunması
dahi iyimser bir yaklaşım olacaktır. Her ne
kadar bahsi geçen otonom araçların üretim
maliyetleri fazla olsa da personellerin gemide
bulunduğu süre boyunca oluşturdukları
masraflar, uzun vadede çok daha büyük
bir kalem haline gelecek. Ticari gemilerin
asıl odağı olan kâr etme gayesi, kaçınılmaz
bir şekilde istihdamın yok denecek
kadar az hale gelmesine sebep olabilir.
Etik Sorunlar
Otonom teknolojilerin iş sahasına sürülmesinden
önce, kriz anında makine tarafından
verilen kararların etik değerlerini tartışmak
esas olmalıdır. Güncel deniz hukukunun, denizdeki
her türlü kriz anında henüz en doğru
kararın ne olduğunu belirleyip belirlemediği
de tartışmaya açık konumda. Sonuç olarak
otonom geminin alacağı aksiyon, en az zarara
uğranılan senaryoya sebebiyet vermeli.
ARAŞTIRMA
Otonom Gemilere
Alternatif Yakıt Sistemleri
Otonom Gemilerde Rüzgâr
Enerjisi
Ticari gemiler arasında rüzgâr türbini
gücünü elektrik enerjisine çeviren sistemleri
kullananlar mevcuttur. Gemilere düzgün
bir biçimde entegre edilen yatay veya dikey
rüzgâr türbinleri ile gemi seyredebilecek
gücü üretebilmektedir.
Rüzgâr türbinlerindeki temel mantık, türbin
döndükçe oluşan kinetik enerjinin bir makine
vasıtasıyla elektrik enerjisine çevrilmesidir.
Pervaneler, rüzgâr gücünü dönme hareketine
çevirir ve bu dönme hareketi şaft sayesinde
üreteç (jeneratör) kısmına üretilir. Üreteç
kısmında bu hareket enerjiye çevrilir.
Otonom Gemiler de Güneş Enerjisi
Günümüzde bazı şirketler, gemiyi yürütmek
için güneş enerjisi kullanan sistemler
kullanmaktadır. Bu sisteme göre, güneş
enerjisini yakalamak ve elektrik enerjisine
dönüştürmek için “Fotovoltaik Panel (FV
Panel)” kullanılmaktadır. Fotovoltaik sisteme
göre, güneşten gelen fotonlar (ışınlar) FV
sistemine temas ettiğinde, önce panelin en
dış kısmında bulunan ve yüksek geçirgenlik
özelliğine sahip olan bir tabakadan geçer.
Daha sonra tabakadan içeriye ulaşan fotonlar,
fotovoltaik hücre içindeki alıcı “P tip yarı
iletken” katmanına ulaşır ve buradan elektron
kopartır. Kopan elektronlar verici özellikte
olan “N tip yarı iletken” tarafından alınır. Bu
sayede bir elektron akış hareketi başlamış
olur. Bu hareketin devamlılığıyla da güneş enerjisi
elektrik enerjisine dönüştürülmüş olur.
Yenilenebilir güneş enerjisi sistemi, temel
yakıt olarak kullanılacak olsa da bunun
yanında aktif olarak kullanılan yakıt tiplerini
kullanma veya bir başka alternatif enerji
sistemi yanında kullanma düşüncesi şu an da
hâkim düşüncedir. Bunun sebebi, güneş enerjisinin
sürekli olmaması ve güç ihtiyacını
tam manasıyla karşılayamayacak olmasıdır.
Hazırlayanlar
DOĞUKAN ERMİŞ
SAMED ATAMAN
M. EREN ÖCAL
HALUK İ. YENİKURTULUŞ
TOLGA ŞEN
ÖZCENUR ÖZBİLİCİ
ATAKAN BÖYÜKASLAN
ÖMER ŞİMŞEK
EMRECAN BAYRAKÇI
YUSUF NAMUSLU
VEYSEL BİTER
FATMA NUR BAYIR
İTÜ DENARK
29
RÖPORTAJ
Kıyı Emniyeti’nin İlk Kadın Römorkör
Kaptanı
Okulumuz mezunlarından Gizem TURAN
röportaj ekibimiz tarafından hazırlanan soruları yanıtladı.
İTÜ DENARK
30
Röportajımıza sizi tanıyarak Denizin en büyük zorluğu, psikolojik olarak
başlamak isteriz. Bize kendinizden bir ortamda uzun süreli kapalı kalmış olmanın
verdiği yalnızlık hissi ve hayatın akışına du-
bahseder misiniz?
yulan genel özlem hissidir çoğu kişi için. Hep
1988 İzmir doğumluyum, bir tanış vesilesiyle birileri yahut bir şeyler özlenir, inince yapılacaklar
listeleri birikir. Bu yüzden bizi iyi hisset-
haberdar olduğum okulumuzun 2012 mezunlarındanım.
2009 yılında ilk kısa deniz stajımda
keyifli bir gemi ve ekiple şanslı başlayarak
adım atmış oldum mesleğe, kendime bir şeyler
tiren, keyif aldığımız hobilerimizi ve alışkanlıklarımızı
ne kadar gemi hayatına adapte
edebilirsek, o kadar güçlü ve mutlu olabiliyoruz.
katıp geliştikçe daha çok severek devam ettim
şu zamana kadar. Konteyner ve tanker firmalarında
stajlarımı tamamladıktan sonra, kon-
Üniversite zamanlarınızdaki siz
teynerciliği kendime daha uygun bulduğum için
ile şimdiki siz arasında ne gibi
zabitlik dönemimi bu sektörde geçirdim. 2.kapfarklılıklar
var? Üniversite tertanlığımın
sonlarına kadar özel bir denizcilik fir-
cih dönemine dönme şansınız olsa
masında çalıştıktan sonra, yaklaşık yarım sene
tekrar bu bölümü tercih eder miy-
kadar tersane kaptanlığı görevi deneyimleyip,
diniz?
yepyeni bir iş alanı keşfettim. Daha sonrasında
şimdi de hâlihazırda devam ettiğim Kıyı Emniyeti
Genel Müdürlüğü bünyesindeki kurtarma gemilerine
kurum tarihindeki ilk kadın kaptan olarak
Okulda gemiye ön hazırlık olarak yetiştirildiğimiz
bir sistem sonrası üzerine birde
başlayarak farklı bir sektöre giriş yapmış oldum.
yıllar süren gemi hayatı da eklenince daha
Sizin de bildiğiniz üzere denizci-
despot bir karaktere dönüştüğümü söyleye-
lik dünyanın en zor meslekleri bilirim sanırım. Bir de yöneticiliğin verdiği et-
arasında kabul ediliyor. Denizde kiyle daha sabırlı, daha oturaklı, soğukkanyaşadığınız
zorluklara karşı mülı
davranabilen ve empati yapma yeteneği
cadele motivasyonunu nasıl buluy-
gelişmiş biri olmayı öğreniyorsunuz. Evet,
orsunuz?
bunların hepsi öğrenilebilen davranışlar.
RÖPORTAJ
166 yıllık köklü bir tarihe
dayanan Kıyı Emniyeti’nin ilk kadın
römorkör ikinci kaptanı olmak nasıl
bir duygu?
Tabii ki böyle bir kapıyı aralayabilmek çok
gurur vericiydi, aslında ben yalnızca işimi
yaptım hep, sadece kendime limit koymadım,
kararlarımı kalıplarla sınırlandırmadım.
Ticari filodan kaptanlık yapmak
ve Kıyı Emniyeti’nde römorkör kaptanlığı
yapmak farklı görev sorumluluklar
gerektiriyor. Siz iki sek-
törde de bulunmuş biri olarak bu
iki sektörün avantaj ve
dezavantajlarından bahseder
misiniz?
Bu mesleğin mutfağı kesinlikle ticari gemiler,
iş orada öğreniliyor, orada uluslararası bir
rekabet piyasasında regülasyonların sürekli
takibi ve ekip çalışmasıyla yürüyen bir işleyiş
var. Uzun süreli kaldığın o gemiyi sahiplenme
ve her şeyinden sorumlu olma hissi var, o havayı
mutlaka solumak lazım. Ama römorkör
tarafında da ‘gemi kullanmak’ kavramının hakkı
veriliyor tam olarak, çok keyifli, bir aleti her türlü
durumda, her koşulda kontrol edebiliyor olmanın,
o hâkimiyet hissinin verdiği bir tatmin var.
Ticari filodan Kıyı Emniyeti’ne
geçişte ticari filoda çalışırken sa-
hip olduğunuz bilgi ve tecrübe
yeterli oldu mu? Kıyı Emniye-
ti’nde römorkör kaptanı olarak
çalışabilmek için ekstra eğitimler
aldınız mı?
Deniz birikimlerimle kuruma başladım,
başladıktan sonra kurumsal hizmet içi
eğitimler ve bende mevcut sertifikalar yeterli
olduğundan bizden büyük abilerimizin
aktardıklarıyla geliştirdim kendimi.
Kıyı Emniyeti römorkörlerinde
vardiya sistemi ve çalışma saatleri
hakkında bilgi verebilir misiniz? İçin
ekstra eğitimler aldınız mı?
Kurumdaki çalışma sistemi gemi içinde icra
edilen göreve göre değişiklik gösteriyor, fakat
ortak nokta tüm personelin vardiyalı çalışıyor
olması. Her gemide olduğu gibi burada da belirli
çalışma saatleri yok tabi, kurum filosundaki
römorkörler acil durum kurtarma gemisi
oldukları için gece gündüz hazır durumdalar.
İTÜ DENARK
31
RÖPORTAJ
Römorkörde mürettebat kaç
kişiden oluşuyor? Ve mürette-
battaki zabit kadrosunun görev
ve sorumlulukları ticari filodaki
zabitlerle benzerlik taşıyor mu?
Gemi tipine göre değişiklik göstermekle birlikte,
genel olarak faal olan römorkörlerimiz
8 kişilik bir ekiple idare edilebiliyor.
Şimdiye kadar birçok kurtarma
operasyonuna katıldınız bunlar
arasında sizi en çok etkileyen
hangi olaydı?
Bizlere geleceğin zabit adayları
kardeşlerinize vermek istediğiniz tavsi-
yeler nelerdir?
Zamanla her biriniz bu çok özveri gerektiren
mesleğin farklı dallarında meslektaşlarımız
olarak karşımıza çıkacaksınız bir yerlerde. Ben
içinde bulunduğunuz iş ortamınızda tam yetkin
olmak için elinizden geleni yapmanızı, yeni
şeyler denemekten çekinmemenizi, hayatın
akışına açık olmanızı tavsiye edebilirim kendi
tecrübelerimden yola çıkarak. Ne kadar farklı
koşul denerseniz, o kadar fikir sahibi olursunuz.
Şimdiden hepinize bol şans diliyorum…
SİZİN SESİNİZ
Her operasyon yeni bir durum, farklı bir senaryo
ve yeni bir tecrübe aslında. Tabi kurtarma
demek genel olarak karşı tarafın
panik içinde olduğu, çoğu zaman zor durumda
kaldığı, tehlike oluşturabilecek acil durumları
içeren bir akış demek. Dolayısıyla benim en
etkilendiğim, bu koşullarda dahi sakinliğini koruyarak
gemisini kendi kurtarmak için uğraşan
kaptanların olduğu operasyonlar oluyor.
Röportaj ekibi:
Ayşe Gül AYERDEM
Sena Tuğçe KANBERK
İTÜ DENARK
İTÜ DENARK
32
Maximus 1 adlı gemide Çanakkale girişinde iken fenalaşan Kapt. Ufuk Nazlı hayatını kaybetti.Kendisine
Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
İTÜ Denizcilik Fakültesi (YDO) Mezunları Derneği (DEFAMED), Güverte 2007 mezunu 1.
Zabit Selçuk Elibol’un çalıştığı Matilda Oldendorff adlı gemi Çin’in Tianjin Limanı’nda
iken liman yetkililerinin kovid bahanesiyle izin vermemesi nedeniyle draftı ölçmek için
çarmıhı kullanmak isterken düşüp hayatını kaybetti. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli
ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
TKKD’nin eski başkanlarından YDO 1967 Güverte mezunu Baş Kılavuz Kaptan Şükrü Arık
vefat etti. Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
YDO 1967 Güverte mezunu emekli Kılavuz Kaptan Dündar Erkmen vefat etti. Kendisine
Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
YDO 1978 Makine mezunu Sinan Konca’nın babası Memduh Koca hayatını kaybetti.
Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
İMEAK Deniz Ticaret Odası eski Meclis Üyesi armatör Halis Kalkavan hayata veda etti.
Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
Türk denizcilik STK’larının önemli isimlerinden, Vento Denizcilik Genel Müdürü Baş
Mühendis Mustafa Teoman Akyol’un ablası vefat etti. Kendisine Allah’tan rahmet,
kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
YDO 1979 Güverte mezunu Kapt. Arcan İsmier hayatını kaybetti.
Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
YDO 1994 Güverte mezunu Doç. Dr. Yusuf Zorba’nın babası Mahmut Zorba vefat etti.
Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
YDO 1952 Güverte mezunu Kıdemli Kapt. Altay Altuğ hayatını kaybetmiştir. Kendisine
Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
İTÜ Denizcilik Fakültesi 2011 Güverte mezunu Yücel Ulaşkın hayatını kaybetmiştir.
Kendisine Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve yakınlarına baş sağlığı dileriz.
33
MAKALE
Denizcilik Psikolojisi
İTÜ DENARK
34
Denizcilik Psikolojisi, psikoloji biliminin
ilkeleri doğrultusunda denizcilik sektöründe
çalışan insan davranışı ve çevresiyle
olan ilişkilerini ve etkileşimlerini inceleyen,
alana uygun uyarlamalar yapan ve
geliştiren bir psikoloji alt dalıdır. Denizcilik
Psikolojisi Derneği ise bünyesindeki denizciler
ve psikologlar ile denizciliğin kendine
has, benzersiz yapısından kaynaklanan zorlayıcı
durumlar sonucundaki eksikleri minimize
etmek, denizciliğe özgü fiziksel ve psikolojik
stres faktörleriyle etkili bir şekilde
başa çıkmayı sağlamak, bilimsel veri üretmek,
denizcilerin psikolojik iyi oluşlarını
desteklemek ve doğrudan doğruya insan
doğasının sınırlarını zorlamasıyla bilinen
bu meslek hakkında hem denizcilik hem de
psikoloji alanında farkındalık yaratmak için
gönüllülük esaslı çalışan bir topluluktur.
Günümüz iş endüstrisinde, birçok sektörde
olduğu gibi denizcilik sektöründe de ‘kazalarda
insan faktörü’ denilen bir olgu gelişmiştir.
İsminden de anlaşılacağı gibi bu söylem;
denizcilikte yaşanan kazaları, sorunları,
gecikmeleri, maddi ve manevi kayıplar gibi
olumsuz gelişmelerin kaynağındaki insan
faktörünü araştırmayı hedefler. Teknolojik
gelişmelerle birlikte bu bilgileri istatistiki
açıdan gün yüzüne çıkarmak oldukça kolaylaşmıştır.
Ancak literatüre bakıldığında; insan
faktörlü kazaların araştırmalarının sayıları
artmasına rağmen, denizcilik sektöründeki
çalışanların yaşadığı psikolojik zorlukların
yeteri kadar incelenmediği görülmektedir.
Oysa ki sektörün getirdiği fizyolojik
ve psikolojik zorlukların aşırılığı, bu
araştırmalarda açık bir şekilde sunulmaktadır.
Doğası gereği denizcilik
mesleğinin birçok açıdan zor olduğunun
kabulü, geleneksel yapıya dayanan işleyiş
sistemi, diğer mesleklere nazaran
çok daha az bilinen, izole bir meslek dalı
olması gibi nedenlerle, denizcilik sektörünün
farklı kademelerinde çalışan
bireylerin özellikle psikolojik iyi oluşları
oldukça geri planda tutulmuştur. Bu
konuda Türkiye’ de yapılan akademik
çalışmalar oldukça kısır kalmış olmuş,
literatürün zayıflığı göze çarpmaktadır.
Gemi içerisinde; izole yaşam şartları,
zorlu iş koşulları, düşük yaşamsal
standartlar gibi durumlarda aylarca
yaşayan, farklı kültürel birikime sahip
ve farklı eğitim seviyelerinde bulunan,
birbirinden ayrı karakterlerdeki insanların,
aylarca birlikte yaşamak zorunda
olduğunu düşündüğümüzde, çokça
problemin çıkacağını öngörmek pek
de zor olmasa gerek. Yapılan araştırmalar
göstermiştir ki; denizcilerin ruh
sağlığına ve refahına zarar veren faktörler
arasında, izolasyon, yalnızlık,
gemilerin fiziki koşulları, aileden uzak
kalma, iş yeri zorbalığı, uzun sefer
süreleri gibi birçok kök neden vardır
(Melbye ve Carter, 2017; Iverson, 2012;
Swift, 2015; Samspson ve Ellis, 2019).
MAKALE
Kurucu üyelerinden biri olarak yer aldığım
ve bir denizci olarak içinde bulunmaktan
gurur duyduğum Denizcilik Psikolojisi
Derneği olarak; tüm denizcilerin psikolojik
iyi oluşlarını desteklemek, bu alanda
çalışmalar yürütmek, durumun öneminin
ve anlamının kamuoyunda ki farkındalığını
artıracak faaliyetlerde bulunmak, sektör
ihtiyacına yönelik çalışmalarla Türk
denizciliğini ileri bir seviyeye taşımak ve
yazı boyunca üstünde durmaya çalıştığım;
Bu nedenlerden bazıları denizciliğin tabiatıyla
bağdaştırılabilecekken, bazıları ise direkt veya
dolaylı olarak bu zorlu koşullarda yer edinmeye
çalışan insan faktörünün ortaya çıkarmış
olduğu sorunlardır. Dünya denizciliğinin
genelinde, bu sorunlar denizcilerin hayatını
olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Her
ne kadar ruh sağlığına zarar veren bu nedenler
belirgin olarak ortaya çıkmaya başlasa da,
çözüm yolları için atılmış adım sayısı çok azdır.
ITF ve Yale üniversitesinin 2016 yılında yayınlanmış
bir çalışmasında bu durum çarpıcı bir
şekilde sunulmaktadır. 1572 denizci içerisinde
yapılan çalışmada, katılımcıların %28’inde
anksiyete veya depresyona rastlanmıştır.
Aynı çalışmanın devamında, anksiyete veya
depresyon raporlayan denizcilerin %35’i
kimseden yardım istemediği tespit edilmiştir.
Başka bir deyişle; her 10 denizciden
3’ü gemide çalıştığı süreler içerisinde en az
bir psikolojik sorun yaşıyor ve bu kişilerden
en az 1’i bu durumdan kimseye bahsetmiyor.
alandaki bilimsel çalışmaların azlığından
yola çıkarak, denizcilik psikolojisi
kapsamına giren bilimsel araştırmaların
ortaya çıkması, yürütülmesi,
geliştirilmesi ve tamamlanması gibi aşamalarında
ilgili kişilere destek sağlamak en
önemli amaçlarımız arasında yer almaktadır.
Umuyoruz ki; bu konuda bizim gibi
düşünen ve hisseden bir çok destekçimizle,
kısa bir süre içerisinde denizcilerin
sesi olmaya başlayacağız..
Denizcilik Psikolojisi’ne olan ilgilerinden
ve desteklerinden dolayı öncelikle
İTÜ Deniz Araştırmaları Kulübüne,
yazının hazırlanmasındaki süreçte katkı
sağlayan Denizcilik Psikolojisi Derneği
sosyal medya sorumlularından İTÜ Denizcilik
Fakültesi, DUİM öğrencisi Oğuzhan
Kartal’a teşekkürlerimi bir borç bilirim..
Kpt. Gökhan AYAZ
ITÜ Denizcilik Fakültesi/2015
Denizcilik Psikolojisi Topluluğu
Kurucu Üyesi
Üstelik depresyon veya anksiyete yaşayan
denizcilerin önceki yıl yaralanma veya
hastalık bildirme oranı daha yüksek çıkmıştır
(Lefkowitz ve Slade, 2019). Durumun
ehemmiyetini anlamak açısından oldukça
etkileyici bir çalışma olsa da; denizcilik alanında
yapılan ve denizcilerin psikolojik iyi
oluşunu sorgulayan araştırmaların azlığı
oldukça göze çarpmaktadır. Bu kapsamda
yapılacak bilimsel araştırmalara, denizcilik
sektörünün ve denizcilerin ihtiyacının
çok fazla olduğunu söylemek yanlış olmaz.
İTÜ DENARK
35
HABERLER
SEKTÖRDEN HABERLER
ULAQ’IN İNSANSIZ SAVUNMA BOTU
GELİŞTİRİLDİ
Türkiye’nin ilk Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA)
ULAQ, 12,7mm’lik Uzaktan Kontrollü Silah Sistemi ile
donatıldı.
Meteksan Savunma ve ARES Tersanesi iş ortaklığıyla
geliştirilen Türkiye’nin ilk SİDA’sı ULAQ, bilindiği gibi
ilk atış testini Mayıs 2021’de başarıyla gerçekleştirdi.
Roketsan üretimi CİRİT Lazer Güdümlü Füze Sistem
ile gerçekleştirilen atış testi sırasında ULAQ, salvo
şekilde iki adet CİRİT Füzesi ateşlemiş ve hedefini
başarılı bir şekilde imha etmişti.
SİDA’nın ardından ULAQ İnsansız Deniz Aracı’nın Denizaltı
Savunma Harbi (DSH) ve Elektronik Harp (EH)
gibi farklı konfigürasyonları geliştirme çabalarıyla
devam eden Meteksan Savunma ve ARESA Tersanesi,
son olarak ULAQ’a 12.7mm çapında Uzaktan Kontrollü
Silah sistemini yerleştirdi. Bu konfigürasyonun ardından
deniz aracına “ULAQ Üs/Liman Savunma Botu”
adı verildi.
MSC BREZİLYALI BİR KOTEYNER HATTI
SATIN ALDI
MSC’nin Brezilyalı konteyner hattı olan Log-In – Logistica
Intermodal S.A.’nın %67’sini satın alması, 14.000TEU
kapasite artırarak MSC’yi Maersk’in hemen üstüne
çıkardı.
TÜRKİYE, ULUSLARARASI
DENİZCİLİK ÖRGÜTÜ KONSEYİNE
YENİDEN ÜYE OLDU!
Dışişleri Bakanlığı, 10 Aralık Cuma günü Londra’da
düzenlenen IMO’nun 32. Genel Kurulu
İTÜ DENARK
İTÜ DENARK
36
Log-In – Logistica Intermodal S.A. yönetim kurulu, MSC
tarafından şirketteki %67 hissenin yaklaşık olarak 500
milyon dolara bir teklifte satın alınmasını onayladı.Log-
In’in hizmetinde olan, ilerleyen zamanlarda iki tanesi
eklenilmek üzere aktif olacak 9 gemi olması planlanıyor.
Öte yandan MSC’nin satın almış olduğu 15.462 TEU ile
birlikte toplam TEU sayısı 4.271.634 TEU’ya ulaşarak,
4.264.054 TEU’ya sahip Maersk’i geride bırakıyor
ve dünyanın en büyük konteyner operatörü olmayı
başarıyor.
sırasında gerçekleştirilen seçimlerin ardından
Türkiye’nin yeniden IMO yürütme organı
olan Konsey üyeliğine C kategorisinden
seçildiğini açıkladı.
Türkiye’nin ilk kez aday olduğu 1999’dan itibaren
iki yılda bir yapılan bütün Konsey
seçimlerinde üye olduğu aktarıldı. Ülkemiz,
2022-2023 dönemi Konsey üyeliği için yapılan
seçimlerde 12. kez IMO Konseyine seçilerek
dünya denizciliğinde söz sahibi olmaya devam
ediyor.
HABERLER
MENTÖRLÜK VE
ETÜT MERKEZİ
AÇILDI
İTÜ Denizcilik Fakültesi ve İTÜ Denizcilik Fakültesi Mezunları Derneği tarafından oluşturulan Mentorluk
ve Etüt Merkezi düzenlenen törenle açıldı.
Rektörümüz Prof. Dr. İsmail Koyuncu, Kıyı Emniyeti Genel Müdürü Durmuş Ünüvar, İMEAK Deniz
Ticaret Odası Meclis Başkanı Kapt. Salih Zeki Çakır, Türkiye Denizcilik Federasyonu Yönetim Kurulu
Başkanı Kapt. Arif Bostan, Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Cem Melikoğlu, denizcilik STK’larının ve
önde gelen denizcilik firmalarının temsilcilerinin hazır bulunduğu törende, İTÜ DEFAMED Yönetim Kurulu
Başkanı Kapt. Ufuk Teker, Mentorluk ve Etüt Merkezi’nin denizcilik eğitiminin ve mesleğinin vazgeçilmezi
olan kardeşlik duygusunu pekiştireceğini vurguladı.
Prof.Dr. Özcan Arslan, İTÜ’nün uluslararası alanda yapmış olduğu proje ve çalışmalarla önemli
başarılara imza attığını dile getirerek şu eklemelerde bulundu: “Denizcilik eğitimi hem maliyetli hem de
güçlü altyapı gerektiren bir eğitim süreci. Öğrencilerimizin iyi eğitim almaları adına bizler elimizden geleni
yapıyoruz. Altyapımızı güçlendirmek adına çeşitli adımlar atıyoruz. Fakültemizde yenileme çalışmaları
yapıyoruz. Son zamanlarda, paydaşlarımızın katkılarıyla yeni binalarımızı fakültemize kazandırdık.
Bundan sonra fakültemizin eğitim standardını daha yukarı çıkartmamak için hiçbir sebep göremiyorum.
Bu asgari müşterekleri sürdürmek lazım. Ötesinde de yine DTO da tarihte olmadığı kadar fakültemize
maddi destek sağlamıştır ve bundan sonra da sağlanacağını düşünüyorum. Bu anlamda da oda yönetimimize
teşekkür ediyorum. Bu kaynakların adil paylaştırılması yönünde gayret sarf edilmektedir. Bu da
taktire şayandır, bunun da zaman içinde neticelerini inşallah göreceğiz.”
DENİZ TAŞIMACILIĞINDA REKOR
FİYAT ARTIŞI
24 Şubat 2022 günü başlayan Ukrayna-Rusya
Savaşı’nın küresel etkilerinden
biri de denizcilik sektörü üzerine oldu.
Taşımacılıkta artan risk ve yakıt fiyatları,
deniz taşımacılığında rekor yükselmelere
sebep oldu.
Bir ay içinde yaşanan fiyat artışı oranı ise
%2,70 olarak gözlemlendi. Limanlarda
yaşanan sorunlar, yakıt fiyatlarındaki artış,
önemli deniz taşıma filolarının pazardan
çekilmesi fiyatlarda her geçen gün artışa
neden oluyor.
İTÜ DENARK
37
HABERLER
DENİZ TAKSİ SAYISI 25’E ULAŞTI
Yerli ve milli olanaklarla üretimi tamamlanan
Deniz Taksilerinin sayısı artırılıyor. 10 araçla
hizmete giren yeni şehir ulaşım araçlarının
sayısı, Haliç Tersanesi’nde üretilip filoya
katılan 15 taksiyle beraber 25’e ulaştı.
İstanbul’da yaşayan kuş türlerinin isimleri
verilen Deniz Taksiler, 50 farklı nokta ve
iskelede hizmet veriyor. Şehir Hatları’nın
46 iskelesinin yanı sıra Galataport İstanbul,
Haliç Kongre Merkezi, İstinye Tekne Park ve
Tarabya Tekne Park yolcu alım noktalarında
yolcularla buluşuyor.
7/24 İBB Deniz Taksi uygulamasıyla
çağrılabilen araçların toplam yolcu
kapasitesi 10.
ARAS DENİZCİLİK, ‘’ARVİN’’ İÇİN
ÇIKARMA OPERASYONUNA BAŞLADI
Aras Denizcilik ve Sualtı Hizmetleri Ltd.
RUS İŞGALİ VE KARADENİZ
İTÜ DENARK
İTÜ DENARK
38
Şirketi 17 Ocak 2021 günü kötü hava koşulları
nedeniyle batan 114 metrelik, kuru yük
gemisi olan ve 12 kişilik personelden 6’sı
kurtarılan “ARVIN” isimli gemiyi çıkarmak
için çalışmalarına başladı.
Aras Denizcilik ve Sualtı Hizmetleri Ltd.
Şirketine ait Tripot Vinç çalışmalara başladı.
Operasyonda 5’i gemi personeli, 10’u sektörün
uzmanı dalgıçlardan olmak üzere toplam
15 personelin yaklaşık 3 ay çalışacağı
belirtildi.
24 Şubat 2022 tarihinde Putin’in ‘Ukrayna’nın askerden
ve Nazizm’den arındırılması’ gerekçesiyle
başlattığı ve hakkındaki ilk raporlar ışığında 2. Dünya
Savaşı’ndan sonra Avrupa’daki en büyük konvansiyonel
savaş operasyonu olarak nitelendirilen
Rusya’nın Ukrayna işgali, Karadeniz bölgesindeki
deniz ticaretinde aksaklıklara ve endişelere yol açmaya
devam ediyor. Denizcilik Genel Müdürlüğü’nden
yapılan açıklamada, “Karadeniz’in kuzeyinde
yaşanan son gelişmeler dikkate alınarak; Azak Denizi
limanları ile Ukrayna ve Rusya Federasyonu’nun
Karadeniz limanlarına uğrayacak ve bu limanların
açıklarında seyredecek Türk bayraklı gemilerin ISPS
Kod Güvenlik Seviyesi 3’e çıkartılmıştır.” Denildi
ARAŞTIRMA
DENİZDEKİ BÜYÜK
TEHLİKE: MÜSİLAJ
Müsilaj, fitopilankton denilen pek çok bitki
türü ve belirli mikroorganizmaların biyolojik
ve kimyasal birçok koşul ile birlikte oluşturduğu,
jelatinimsi/ sümüksü yapıdaki kalın bir
oluşumdur ve deniz salyası olarak da bilinmektedir.
Bu oluşumdaki bakteriyel aktivite
oldukça fazladır ve bu yüzden denizdeki canlı
yaşamına olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Ayrıca müsilaj oluşumuna neden olan mikroorganizmalardan
biri de polar bir glikoprotein
ve bir ekzopolisakkaritten oluşan protistlerdir.
Bunlar da müsilajın hareket yönüne ters
olarak hareket eder ve bu durum da müsilajın
etkinliğini arttırır. Az da olsa kimyasal koşullardan
etkilense de organik bir oluşum olan
müsilaj, hızla yayılan ve saran bir dokudadır.
Denizlerde ve okyanuslarda müsilaj
görülmesi aslında normal ve doğal olan bir
olaydır. Endişelenmeye sebep olan ise müsilajın
yoğunluk derecesidir. Ayrıca müsilaj, açık
denizlere istinaden kapalı denizlerde daha sık
görülmektedir.
İTÜ DENARK
39
ARAŞTIRMA
MÜSİLAJIN OLUŞUM NEDENLERİ
NELERDİR?
Müsilajın yayılmasının üç ana sebebi
1Deniz suyu sıcaklığının yüksek
olması
2Ortamda sınırlayıcı besin elementleri
olan azot ve fosforun
bol bulunması
3İklim değişikliğine de bağlık
olarak denizde yaşanan
durgunluk.
Azot ve fosfor miktarının artması ise denize dökülen
kimyasal atık ve maddelerle meydana gelmektedir.
Günümüzde halen arıtma tesisi kullanmayan yerler
oldukça bu sorun daha da artacaktır. Denizdeki
durgunluk da aslında iklim değişikliğiyle birlikte
meydana gelen sıcaklık artışına bağlı olarak oluşmaktadır.
Denizde durgunluğun olması müsilajın
bir yerde toplanmasına ve giderek o yoğunlukla
dağılmasına neden olmaktadır. Rüzgâr, denizde
gelgit yaratarak müsilajın bir yerde toplanmasından
ziyade küçük yoğunluklarla dağılmasını sağlayarak
olumsuz etkilerini de ortadan kaldırır.
MARMARA DENİZİNDEKİ
MÜSİLAJIN TEHLİKELİ BOYUTU
Bugünlerde ciddi bir ekolojik yıkımla karşı karşıya
kalan Marmara Denizi, büyük çapta bir müsilaj
sorunu için gerekli olan üç şartı da sağlamış
ve bünyesinde bulundurduğu deniz canlıları ile
etrafında yaşayan canlı popülasyonu için bir tehdit
haline gelmiştir. Yüzeyde gördüğümüz kirliliğin,
buz dağının sadece gözüken kısmı olduğu
düşünüldüğünde, gereken tedbirlerin alınmadığı
her dakika bu tehdidin boyutunun daha da artacağını
düşünmek yanlış olmaz. Yanda Marmara
Denizi’nde yaşanan müsilaj sorununun nedenleri
3 ana başlık altında incelenmiştir
İTÜ DENARK
İTÜ DENARK
40
Öncelikle şunu açıklamak gerekir ki belirtilen bu faktörlerin
yeteri kadar olanı denizdeki biyolojik üretimin
devamlılığı açısından oldukça önemlidir fakat yeteri
kadardan fazla olması bu üretimin tükenmesine kadar
bir yıkım meydana getirebilir.
Bu faktörlerin etkilerini açıklamak gerekirse;
deniz suyu sıcaklığının artması iklim değişikliğine bağlı
olarak meydana gelen bir durumdur. İklim değişikliğine
bağlı olarak meydana gelen sıcaklık değişimlerinin en
fazla denizleri, okyanusları ve buzulları olumsuz manada
etkilediğini söylersek de yanlış olmaz. İnsanlar
olarak dünyamıza verdiğimiz küçücük bir zararı bile
karşılıksız bırakmayan doğaya karşı da daha hassas ve
duyarlı davranırsak aslında bu tür sorunlarla bu denli
karşılaşmayız.
Deniz suyu sıcaklığının artması da denizde yaşayan bazı
mikroorganizmaları yoğun bir şekilde harekete geçirerek
sümüksü yapının oluşumuna neden olurlar.
ARAŞTIRMA
KİRLİLİKTEN DOLAYI OLUŞAN
AZOT-FOSFOR YÜKÜ
Marmara Denizi’nin sıcaklığının artmasındaki asıl
faktör ise küresel boyutta yaşanan iklim değişimi
krizidir.
Müsilaj oluştuktan sonraki süreç ise tam bir kısır
döngüdür. Müsilajın yüzeyde 10 santimetreye kadar
oluşturduğu tabaka deniz suyuyla atmosferin
ilişkisini kesip suyu ısıtarak altındaki oksijenin
bitmesine neden olmaktadır. Bu durumun bir
diğer sonucu ise yaşamını ve üremesini kıyı bölgelerde
gerçekleştiren canlıların neslinin tükenmesidir.
Ekolojilerde tek bir basamağın yok olması
bile tüm besin zinciri derinden etkileyeceği
düşünüldüğünde müsilajın etkilerinin lokal düzeyde
olmaması oldukça normaldir.
Marmara Denizi’ndeki kirliliğin en büyük sebebi ise
derin deniz deşarjı veya doğrudan deşarj ile Marmara’ya
verilen evsel, endüstriyel ve tarımsal atıklardır.
Yeterince arıtma işlemine tabi tutulmayan bu atık sular
Marmara Denizi’ne genelde derin deniz deşarjı
yöntemi ile verilmektedir. Yeterince arıtma işlemine
tabi tutulmadığında pek bir işe yaramayan bu yöntemle
sadece dışarıdaki görüntü kurtarılmakta ve halının
altına süpürülen toz misali denizdeki canlılar üzerinde
pek bir fayda sağlanmamaktadır.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE VE
BULANIKLIĞA BAĞLI SICAKLIK
ARTIŞI
Marmara bölgesi, 1970 yılından beri iyice
sanayileşmiş ve buna bağlı olarak da nüfusu artmıştır.
Bu büyümeye karşın denize atılan atık miktarı da nüfus
artışına paralel olarak artış göstermiş, Marmara
Denizi’nde bulanıklığa sebep olmuştur. Bulanıklıktan
kaynaklı olarak da deniz daha fazla ısı absorbe etmeye
başlamış ve denizin ısınmasına sebep olan
faktörlerden biri olmuştur. Marmara Denizi’nin sıcaklığının
artmasındaki asıl faktör ise küresel boyutta
yaşanan iklim değişimi krizidir. Marmara bölgesi, 1970
yılından beri iyice sanayileşmiş ve buna bağlı olarak
da nüfusu artmıştır. Bu büyümeye karşın denize atılan
atık miktarı da nüfus artışına paralel olarak artış göstermiş,
Marmara Denizi’nde bulanıklığa sebep olmuştur.
Bulanıklıktan kaynaklı olarak da deniz daha fazla
ısı absorbe etmeye başlamış ve denizin ısınmasına sebep
olan faktörlerden biri olmuştur.
MARMARA DENİZİNİN ÖZEL
JEOLOJİK DURUMUNDAN DOLAYI
YAŞANAN DURGUNLUK
Marmara Denizi’nin her iki yönündeki boğazlar
3 büyük çukurlu denizde boğumlanma yarattığı
için denizlerin özelliklerini Marmara Denizi’nde
de görülmesini engellemektedir. Farklı tuzluluk
oranlarına sahip iki denizin sularını barındıran
Marmara bu sebeple iki katmanlı yapıya sahiptir.
Bunlardan üstteki düşük yoğunluklu
Karadeniz suyu alttaki ise yüksek yoğunluklu
Akdeniz suyudur. Üst katmandaki deniz suyu sıcaklığı
değişmekte iken alt katmandaki sıcaklık
sabit kalmaktadır. Bu iki katmanlı yapı nedeniyle
de dikey yönlü karışım olmamakta ve sirkülasyon
oluşmamaktadır.
İTÜ DENARK
41
ARAŞTIRMA
MÜSİLAJIN GEMİ MAKİNE
SİSTEMLERİNE ETKİSİ
SEA CHEST
Gemiler yük aldıkları zaman ya da boşalttıkları
zaman dengeye ihtiyaç duyarlar. Bu dengeyi deniz
suyu ile sağlarlar. Gemilerin deniz suyu aldıkları
kısma sea chest denir. Gemilerde genellikle alçak
ve yüksek olmak üzere iki tane sea chest bulunur.
Geminin durumlarına göre kullanımları farklılaşır.
Eğer kirli bir denizde bu operasyon yürütülüyorsa
sea chest filtreleri hızla kirlenecek ve ekstra bir
operasyon yükümlülüğü doğacaktır. Bu nedenle
müsilajın bulunduğu bir ortamda hiçbir denizci balast
operasyonu yapmak istemeyecektir.
Bu iki sisteme ilave olarak hava kompresörleri,
refrigeration sistemler, hava kuleri ve kazan gibi
sistemler içinde bu iki sistem kullanılmaktadır.
Isınan tatlı su deniz suyu ile karıştırılmadan plakalar
arasında ısı alışverişi yöntemiyle soğutulmaktadır.
Burada kullanılan deniz suyu geminin seyir
esnasında bulunduğu bölgeden alınmasına dayanır.
Bu nedenle geminin seyir yaptığı bölgedeki
deniz suyu sıcaklığı ve kirlilik düzeyi çok önemli bir
etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Kirlilik oranı
yüksek bir denizde seyredilirken cooler filtreleri
tıkanıp gerekli soğutma işlemeni yeterince yapamaz
ve geminin seyrini etkileyecek durumlara yol
açmaktadır. Bu nedenle müsilaj gemi makinelerini
doğrudan etkiler
MÜSİLAJ PROBLEMİ İÇİN ALINMASI
GEREKEN ÖNLEMLER
Marmara Denizini çevreleyen tüm
alanlarda sanayi ve tarım kaynaklı
besin yüklerinin azaltılması için
hızlı ve etkin önlemler alınmalıdır.
EVAPORATÖR
Bu sistemler gemide ihtiyacımız olan tatlı suyun
sağlanmasında kullanılan sitemlerdir. Deniz
suyunu tatlı suya çeviren gemi yardımcı makineleridir.
Bu makineler genellikle temiz sularda
devreye alınır kirli bir denizde devreye almak içme
suyu kalitesinde ciddi bir düşüşe neden olacaktır.
Bu sistemler ve gemi personeli sağlığı için deniz
kirlilik seviyesi önemli bir etkendir.
COOLER SİSTEMLERİ
İTÜ DENARK
42
Gemilerde Ana makine ve jeneratörlerin soğutulması
için tatlı suya ihtiyaç vardır. Tatlı su kullanılmasının
temel amacı sistem üzerinde daha az
korozyonik etki yapmasıdır. Isınan tatlı suyunda
soğutulması için deniz suyuna ihtiyaç vardır. Bu
durumu sağlamak için cooler (kuler) sistemleri
gemi üzerinde mevcuttur. Hem Ana makine hem de
jeneratör için iki farklı sistem mevcuttur.
ARAŞTIRMA
Müsilaj ile mücadelenin sadece çevre açısından
yaratmış olduğu olumsuz etki üzerine değil aynı
zamanda ekonomik ve toplumsal olarak etkilerini
de değerlendirip kısa ve uzun vadeli çözüm önerileri
getirip en kısa sürede uygulamaya konulmalıdır.
Müsilajın neden olduğunu ekonomik ve sosyal
sorunları göz önüne alarak üreticilerin ve tüketicilerin
farkındalığının artırılması gereklidir.
Mevcut atık su arıtma tesislerinde proses ve
kapasite yeterliliği sağlanmalıdır; bu bağlamda,
Kapasitesi yetersiz olanlar büyütülmelidir.
Marmara Denizi ve Susurluk Nehrine atık su
deşarj eden, Nüfus>5000 kişi olan, bütün yerleşimler
ile Organize Sanayi Bölgelerinde İleri
Biyolojik Atık Arıtma Tesisi Sistemi kurulması; iyi
tarım ve hayvancılık pratikleri desteklenmelidir.
Marmara Denizi üst tabakasında (-25 m üstü
Karadeniz suyu) fitoplankton (birincil üretim organizmaları)
popülasyonunu dengeleyici ekolojik
şartların oluşumu desteklenmelidir. Marmara
Denizi’nin zemin tabakasının ve dip suyunun
sağlıklı hale gelmeden bu sorun için kalıcı bir
çözüm olamayacağının farkındalığıyla hareket
edilmelidir bu bağlamda;
a. Suyu süzerek beslenen üst kademe organizmaların
(balık, deniz kabukluları vb.) tür ve
sayıca artırılmalı,
b. Buna uygun balık/su ürünü avlanma politikası
geliştirilmeli,
c. Denizlerimizde biyoçeşitliliğin koruması
yönünde stratejiler izlenmeli,
d. Karadeniz, Marmara ve Ege Denizi arasındaki
balık göçü ile balık sığınma/yumurtlama alanlarının
korunarak sürdürülebilirliğinin sağlanması
gerekmektedir.
İstanbul Boğazı Karadeniz girişi ile Çanakkale
Boğazı Marmara Çıkışı arasında, özellikle kıyı
ve geçiş suları başta olmak üzere, su kolonunda
aylık bazda sürekli su kalitesi izlemesi yapılmalı
fizikokimyasal durum ve biyoçeşitliliğin takibi
düzenli olarak yapılmalıdır.
Evsel ve endüstriyel Atık Arıtma Tesisi deşarjlarının
izleme, denetim ve yaptırım kapasitelerinin
geliştirilerek, standartlara uygun olarak
işletilmeyen tesislere caydırıcı yaptırımlar uygulanmalıdır.
Atık Arıtma Tesisi Proses tasarımında Güncel/
Yeni Teknoloji ve Proseslerin Kullanımı gereklidir,
bu bağlamda;
a. Atık Arıtma Tesisi enerji yeterliliğinin sağlanması,
b. Atık sulardan biyometan, azot, fosfor, biyogübre
ve su geri kazanımı temin edilmelidir.
Kirli (özellikle TOK, N değerleri yüksek) nehir
ağzı ve liman tarantılarının Marmara Denizi’ndeki
döküm alanlarına boşaltımının önlenmelidir. Bu
bağlamda;
a. Bu tür atıklara ön arıtma uygulanması,
b. Bir kısmının karada depolama imkanının değerlendirilmesi
gerekmektedir
Hazırlayanlar
H. YUSUF ELMA
REYHAN AYDIN
DOĞUKAN KUL
BURAK DOĞAN
RABİA ADANUR
UMUT CAN ÜNLÜ
İTÜ DENARK
43
RÖPORTAJ
ERDEN ERUÇ
“KAS GÜCÜ İLE
DEVRİÂLEM”
Rekortmen doğa sporcusu olan ve
Dünyanın öncü okyanus
kürekçileri arasında yer alan
Erden ERUÇ ekibimiz tarafından
hazırlanan soruları yanıtladı.
İTÜ DENARK
44
Röportajımıza sizi tanıyarak başlay-
abilir miyiz?
Benim adım Erden Eruç. Rekortmen bir
doğa sporcusu ve dünyada öncü bir ok-
yanus kürekçisiyim. Makina mühendisliği
ve işletme konularında yüksek lisans
diplomalarım var. Kas gücüyle yapılan
uzun yolculuklardan edinilen ders ve
tecrübeleri bilhassa çocukların eğitiminde
kullanmak üzere Seattle’da kurduğumuz,
kar amacı gütmeyen Around-n-Over ku-
rumunun başkanıyım. Bugüne kadar kayda
geçen 15 Guinness Dünya Rekorum var,
geçtiğimiz aylarda Pasifik okyanusunda-
ki kürekle gerçekleştirdiğim son geçişin
akabinde bunlara en az iki adet rekor daha
eklenecek.
Kas Gücü İle Devri-Alem, 6 Kıta 6 Zirve
gibi çoğu insanın hayalini bile kurmak-
ta zorlanacağı projeleri tamamladınız.
Bu sürece nasıl geldiniz sizi bu projeleri
gerçekleştirmeye teşvik eden moti-
vasyonunuzun kaynağı nedir?
1997 yılında Washington’da çalışırken
duvardaki dünya haritasında parmağımı
sürerek oradan Türkiye’ye varacak bir rota
hayal etmiştim. İsveç’ten Nepal’e bisikle-
tle gidip 1996 yılında Everest’e tırmanışını
anlatan kitabını okuduğum
Goran Kropp ile tanıştığımızda o beni yolculuğuma
başlamaya teşvik etmişti. Onunla
ilk defa beraber tırmanma şansını elde
ettiğim 2002 Eylül ayında geçirdiğimiz bir
kaza sonucu o hayatını kaybedince daha fazla
oyalanmamaya karar verdim. Goran’ın
anısına altı ayrı kıtanın herbirindeki en yüksek
zirveye kaş gücüyle gidip tırmanmayı
hedefleyen Altı Kıta Altı Zirve projesini
tasarladım. Bu proje henüz tamamlanmadı.
2003 yılında McKinley, 2007-2012 arasında
beş yıl 11 gün süren devrialem yolculuğum
sırasında ise 2010 yılında Koşciuzko ve 2011
yılında Kilimanjaro zirvelerine ulaştım.
Herşey yolunda giderse Everest, Elbrus
ve Aconcagua da yakın gelecekte hallolur.
Kas gücü ile devrialem projesinde herhangi
bir motor veya elektrik gücü kullan-
madınız. Ancak sıradan bir kürekli tekne
ile dünya turu yapılamayacağına göre sizin
tekneniz normal bir kürekli tekneye göre
hangi ek donanımlara sahip?
Doğrudur, 2007-2012 yılları arasında
gerçekleştirdiğim devrialem yolculuğumda
okyanuslarda kürekle ilerleyen bir kayık
kullandım. Kıtaların kıyılarını bir kanoyla
(sea kayak) kürekledim, asfalt yollara
erişince bisiklet kullandım. Papua Yeni
Gine’nin tropik ormanlarını kuzeyden güneye
yürüyerek aştım, orada sahil boyunca
yürürken iki nehir ağzını oraya özgü kütükten
oyma yerli kano kullanarak geçtim.
RÖPORTAJ
Devrialem sırasında yüzmem gerekme-
di. Benim kayığımda motor veya yelken
yok. Devrilirse doğrulacak şekilde tasar-
lanmış bu kayıkta güneş panelleriyle
elektrik üretip akülerimi şarj ediyorum.
Kayıkta bunları kullanan 12 Volt düzen var.
Böylece seyir fenerimden seyir cihazıma,
telsizimden deniz suyundan tatlı su üret-
mek için kullandığım tuz arıtma cihazıma
kadar herşeyi çalıştırabiliyorum. Kayığımı
civardaki gemiler görsün diye geceleri
seyir feneri ve elektronik olarak da AIS
kullanıyorum – bu otomatik veri sistemi
sayesinde aynı gemileri ben de görüyor,
denizde çatışma riskini ortadan kaldırıyo-
rum. Bir de her ihtimale karşı gelen radar
sinyallerine elektronik olarak cevap verip
kayığımı olduğumdan büyük gösteren bir
yansıtıcım var. Kayıkta gerekirse yardım
çağırabileceğim bir EPIRB imdat cihazı
yanında, karadaki ekibimle haberleşmek
için bir uydu telefonu, email ve sosyal
medya paylaşımları için kullandığım bir
uydu modemi var. Böylece takipçilerim nerede
olduğumu görüp yaptıklarımı izleye-
biliyor.
Hepimizin bildiği üzere okyanuslar tehlikelerle
dolu, biz denizciler olarak deva-
sa gemilerde olsak dahi dev dalgalar,
fırtınalar ve Deniz Haydutluğu gibi çeşitli
tehlikeler karşısında çaresiz kalabiliyoruz,
siz 7 metrelik kürekli bir tekne ile bu zor-
luklara karşı nasıl mücadele ediyorsunuz?
Teknemin küçük olduğu ve benim gücümün
sınırlı olduğunu düşünürsek, benim için en
doğru mücadele yöntemi fırtına ve korsan
gibi tehlikelerle karşılaşmamaktır. Okyanus
geçişlerimi planlarken 10-15 senelik iklim
verilerini çalışır, fırtına mevsimleri ve fırtına
güzergahlarını gözden geçiririm. Böylece
ben o tasarladığım rotada kalma mücadelesi
verirken örneğin bir kasırga ile karşılaşmam.
Denizin kabardığı dönemlerde suya salınan
bir paraşütten ibaret olan deniz çıpası kullanır,
kayığın burnunu dalgalara çeviririm.
Yanımda duruma göre gerekirse kayığın
kıçından salabileceğim bir drog da var.
Hint okyanusunda Afrika sahillerine yaklaşırken
ufuk ötesinden görülmemek için
geceleri karartma uygulamış, AIS veya
VHF ile yayın yapmamış, sadece dinlemede
kalmıştım. O sularda devriye
görevinde olan GAZİANTEP fırkateyninden
korsan faaliyetleriyle ilgili düzenli
bilgi almış, bu bilgilere istinaden rotamı
Kenya yerine Madagaskar’ın kuzeyine
yakın geçip güneybatımdaki Mozambik’e
yöneltmek konusunda mutabık kalmıştık.
Kesintisiz olarak denizde 312 gün
geçirmişsiniz. Bu süreçte kondisyonunuzu
korumak için nasıl bir beslenme pro-
gramınız vardı? Bu süreçte kumanyanıza
nasıl erişim sağladınız?luklara karşı nasıl
mücadele ediyorsunuz?
İTÜ DENARK
45
RÖPORTAJ
Kayığımda kampçılık için hazırlanan özel
kurutulmuş yemekler kullanırım. Bun-
lar poşetiyle satılan hazır yemeklerdir.
Elimde tuttuğum ocağımda su kaynatıp
bu poşete döker ve yarım saat sonra ye-
meğim hazır olur. Yemeklere hacim ve
kalori eklemek için yemek poşetine hazır
pirinç veya bulgur katarım. Buna ek olarak
kayıkta kuru yemiş, protein çubukları ve
su kaybını giderici toz içecekler de var.
Bir röportajınızda 11 yaşınızdayken
babanızla birlikte Erciyes’in zirvesine
tırmandığınızdan bahsetmişsiniz. Buradan
yola çıkarak ailenizin de doğa spor-
larına ilgili olduğuna ve sizi desteklediği
sonucuna ulaşabiliriz gibi geliyor. Ancak
yaptığınız projeler çoğu insanın cesaret
edemeyeceği projeler, kariyerinize ara
verip bu projelere atılma fikri aileniz ve
yakın çevreniz tarafından nasıl karşılandı?
Sporcu bir aileden geldiğimden ve ömür
boyu sporla yoğrulduğumdan, kas gücüyle
devrialem gibi bir projeyi hayal etmemi
yadırgamadılar. Babam kendisine böyle-
si düşüncelerimi açıkladığımda “kariyerin
ne olacak” diye sormuştu. Bugüne kadar
beni hep kollayan ancak önümü hiç kesme-
yen babam, bu yolculuğuma başladığımda
da en büyük manevi dayanağı sağlamıştır.
kalan açıklarımı kapattım. Kendimi acemilik
dönemimi hata yapmadan atlatacak bilgiyle
donattıktan sonra illaki denize açılıp doğayla
yüzleşmem şarttı. Bunun için 2005 sonbaharında
ikinci bir kürekçiyle beraber
Liz-bon’dan Atlas Okyanusu'na açıldım.
Kanarya adalarına beraber ulaştık.
Akabinde 2006 bahar aylarında tek
başıma oradan devam edip 96 günde
Guadeloupe adasına vardım.
Seyahatlerinizde
maddiyat olarak
zorlandığınız
durumlar
oluyor or mu? Bu
süreçte
yeterince sponsor bulabiliyor
musunuz? unuz? Hangi ek donanımlara
sahip?
2003-2012 yılları arasında devrialem yolculuğumu
da içeren dönem, bana neredeyse
500 bin dolara mâl oldu. Bunun neredeyse
yarısını ben ve Amerikalı eşim Nancy Board
kendi birikimlerimiz ve emeklilik fonlarımızdan
karşıladık. Buna rağmen Aroundn-Over
şemsiyesi altında Türklerden gelen
bağışlardan derlediğimiz 100 bin dolara
yakın nakit, Türkiye’de özellikle İlkokullara
Yardım Vakfı’na (İLKYAR) ulaştırıldı.
Sponsorluk konusu benim kanayan yaramdır.
Türkiye’de yaptıklarımla gurur duyduğunu
yüzüme ifade eden çok kişiyle
karşılaşmama rağmen yeterli nakit sponsorluk
bulmam ne yazık ki mümkün olmadı.
Denizde seyir halinde olmak bile belli
bir birikim ve tecrübe gerektiriyorken siz
motorsuz bir tekne ile sadece kas gücü ile
3 okyanus aşmış bir rekortmensiniz. Bu
serüvene atılmadan önce size bu konuda
yol gösterici olan biri var mı? Neye göre
hangi ek donanımlara sahip?
İTÜ DENARK
46
Okyanus kürekçiliği konusunda tecrübe-
sinden yararlanmak için 2004 yazında
İsveç’te Niclas Mardfelt ile buluşmuş-
tum. Kendisi Atlas okyanusunu kürekle
geçmiş, Göran da İsveçli olduğu için
özel ilgi göstermişti. Doğa sporların-
dan gelen tecrübelerim ve okuduğum
kitaplardan edindiğim bilgilerle geriye
RÖPORTAJ
Dünya rekorları kırmanın yanı sıra
seyahatlerinizde denizlerdeki atık
sorununa da değiniyorsunuz. Toplum-
da bir farkındalık oluştuğunu görmek
sizi yeni rekorlar kırmaya teşvik ediyor
mu?
Yaptıklarımı rekor kırmak için yapmıyorum.
Kendime bir devrialem gibi büyük hedefler
seçtiğimde, öyle büyük merhaleler katetmek
zorunda kalıyorum ki, bunların herbiri birer
rekor olarak kayda geçiyor. Yaptıklarımla
farkındalık yaratmaya çalıştığım konu-
larda sonuç aldığımı görmek elbette beni
cesaretlendiriyor, büyük bir tatmin kaynağı
oluyor, doğru yolda olduğumu düşünüyorum.
Uzun süre karadan uzakta kalıyor-
sunuz bu süreç insanı psikolojik olarak
yıpratan bir süreç , bu süreçte psi-
kolojik sağlığınızı korumak için neler
yapıyorsunuz?
Benim yaptığım gibi aylarca ufacık bir
kayıkta tek başına kalabilmek için her
şeyden önce kişinin kendisiyle barışık ol-
ması gerekir. Var olan sorunlar zaten kısa
sürede su yüzüne çıkıyor, insan bunlarla he-
saplaşmak zorunda kalıyor. Akıl sağlığımı
korumak için hedefe odaklanmak, kendime
günlük hedefler koymak, kayıkta yemekler
dahil herşeyi birer ödül olarak düşünüp
bunları tüketmeden önce kürek başın-
da çabalayıp haketmeyi prensip edinmek,
zorlandığım dönemlerde neden orada
olduğumu kendi kendime hatırlatmak,
tecrübelerimi gerek blog yazılarımda
gerekse okullarla uydu telefonu kullanarak
yaptığım telekonferanslarda dile
getirmek gibi yöntemler faydalı olmuştu.
Gerçekleştirmek istediğiniz yeni
hedefleriniz nelerdir
bizlerle paylaşır
mısınız? ınız?
2021 Haziran ayında kürekle Kaliforniya sahillerinden
denize açılıp 24 Mart günü Filipinler'de
karaya çıktım. Bu Pasifik geçişim
sırasında denize açıldıktan bir ay sonra
60 yaşıma bastım. Hayatımın geriye kalan
kısmını iyi değerlendirmem, kendime
kayda değer hedefler koymam gerekiyor.
Tayfun mevsimi geçtikten sonra
Filipinlerden batıya, Asya anakıtasına
doğru devam edeceğim. Sırada Altı
Kıta Altı Zirve projesi kapsamında ulaşmayı
planladığım Everest, Elbrus ve
Aconcagua zirveleri var. Arjantin’deki
Aconcagua’nın eteklerine ulaşmam için
Portekiz’den Guyanalara doğru Atlas Okyanusu'nu
kürekle aşmam gerekecek.
Hele bütün bunlar tamamlansın, sponsorluk
dahil elimdeki kaynakları
göz önüne alarak belki yeni planlar
yaparım. Türk doğa sporcularının
tarihte ilkleri kaydedebileceği tecrübemle
sabittir. Yeter ki başarabileceğimize
inanalım.
İTÜ DENARK
47
İÇERİK
BUNLARI BİLİYOR
MUSUNUZ?
1Gemileri yakmak deyiminin ortaya çıkışı Tarık Bin Ziyad’ın “Gördüğünüz gibi artık geriye
dönüşümüzün bir yolu yok. Gemileri yaktık… Ya gelen İspanya ordusuyla savaşıp ilerleriz, ya da
ölürüz. Ona göre savaşın!” sözünden gelmektedir.
2Geminin burnunda şampanya şişesi kırmak bir
geminin ilk defa denize açılacak olmasından ziyade
kızaktan denize indirilmesi sırasında yapılan bir
törendir . “Seni denize indiriyorum, bahtın açık,
denizlerin sakin, pruvan neta olsun” denilerek şampanya
şişesini tutan misinaya minyatür bir balta ile
vurulur ve şampanya geminin burnunda kırılır. Kırılmazsa
geminin başının uğursuzluklardan kurtulamayacağı
şeklinde de bir inanç vardır.
3Gemilerde sancak kısmına neden sancak dediklerini
hiç merak ettiniz mi? Sebebi erken İngiliz Donanması
döneminde gemilerin her iki yönden iki ayrı iskeleye
bağlanmasından gelmektedir. O dönemde işçiler ve alt
rütbeden kişiler geminin iskele tarafından gemiye inme,
binme, yükleme ve boşaltma işlerini gerçekleştirdikleri
için üst rütbeden kişiler gemiye binerken veya gemiden
inerken iskele tarafını kullanmazlarmış çünkü alt rütbeden
kişiler üst rütbeleri gördüklerinde yaptıkları işi
bırakıp selam verirlermiş. İşlerin aksamaması için üst
rütbeden kişiler geminin sancak tarafını kullanırlarmış
ve günümüzde geminin sağ kısmına verilen sancak isminin
anlamı buradan gelmektedir.
İTÜ DENARK
48
4Philadelphia Deneyi 28 Ekim 1943 tarihinde Ameryaptığı
iddia edilen deneydir. İddiaya göre donanma-
ikan Donanması'nın Philadelphia şehri limanında
ya ait bir koruma destroyeri olan DE173 sınıfı 1240
Grostonluk USS Eldridge birkaç dakika içerisinde 600
km’ den fazla bir uzaklığa gidip tekrar geriye gelmişti.
Deneyin temelinde ise Albert Einstein’ in Birleşik
Alan Teorisi yer almaktadır. Teoriye göre maddeye
yüksek değerde manyetik rezonans uygulandığında
zaman boyut kırılmasına geçer ve gözden kaybolur
ve bir süre sonra tekrar görünen cisim aslında kısa
bir süreliğine bulunduğu konumdan uzak bir konuma
ışınlanmış ve geri gelmiştir .
5Gemiler yüzünden kaynaklanan yüksek frekansta
sese maruz kalan avcı köpek balığı, balina ve yunus
balığı gibi canlılar okyanusların derin sularında avlarının
konumunu tespit edemezler.
KİTAP TANITIMLARI
AGANTA BURİNA BURİNATA / HALIKARNAS BALIKÇISI
İÇERİK
Halikarnas Balıkçısı olarak anılan Cevat Şakir KABAAĞAÇ’ın ilk romanı olan
Aganta Burina Burinata; kitabın ana karakteri olan Mahmut’un denize ve
denizciliğe olan tutkusunu anlatıyor. Denizci bir aileden gelen Mahmut’un babası
çoğu aile ferdini denizde kaybettiği için oğlunun denizci olmasını istememektedir.
Ancak denizci olma hayaliyle büyümüş olan Mahmut, babasının tüm
dayatmalarına karşın amacına ulaşır ve uzun süre denizde çalıştıktan sonra
kara hayatına dönme kararı alır. Romanda Mahmut’un kara ve deniz hayatı
arasında yapacağı tercih süreci Mahmut’un anıları üzerinden anlatılmaktadır.
BALIKÇI VE OĞLU / ZÜLFÜ LİVANELİ
Zülfü LİVANELİ’nin ilk deniz romanı olan bu eserde, Ege’nin bir balıkçı kasabasında
kendi hallerinde yaşayan Mustafa ve Mesude’nin yaşamları anlatılıyor.
Kitaplarında gündemdeki toplumsal sorunlara yer veren LİVANELİ
bu kitabında da Mustafa ve Mesude’nin hayatları üzerinden göçmenlerin Ege
denizinde ölümü göze alarak çıktıkları yolcuklara, bölgedeki balık çiftliklerinin
ve rant uğruna doğayı katledenlerin sebep olduğu ekolojik sorunlara değiniyor.
PUPA YELKEN / SADUN BORO
Denize olan tutkusuyla bilinen Sadun BORO’nun kaleme aldığı bu seyahat kitabı Sadun
BORO ve eşi Oda BORO’nun 10,5 metrelik keç Armalı Kısmet adını verdikleri
yelken-lileriyle, hiçbir elektronik seyir yardımcısı olmadan yaptıkları dünya
seyahatlerini anlatıyor. 1965 yılında Caddebostan Sahilinden başladıkları seyahatleri 3
yıl sürer, bu süreçte Sadun BORO’nun gezi anıları Hürriyet Gazetesi'nde düzenli
olarak yayınlanır ve kamuoyunda ilgiyle takip edilir. Caddebostan sahilinde sadece bir
grup arkadaşı tarafın-dan uğurlanan çifti yurda dönüşlerinde iki Türk jeti, 4 refakat
gemisi ve coşkulu bin-lerce kişi karşılar. Büyük yankı uyandıran bu seyahatin anıları
daha sonra Sadun BORO tarafından tek bir kitap altında toplanır ve 1969 yılında kitabın
ilk baskısı yayımlanır.
MAVİ VATAN YAZILARI / CEM GÜRDENIZ
Mavi Vatan kavramının isim babası olan Emekli Tümami-ral Cem
GÜRDENİZ’ in Balyoz kumpası sebebiyle tutuklu olduğu sıralarda
kaleme aldığı, o dönem Aydınlık Gazete-si’nde Mavi Vatan adlı
köşesinde yayınlanan 240 köşe yazısı arasından seçilmiş olan 164 köşe
yazsının tek bir kitapta topladığı bu kıymetli eserde amiralin deniz
jeopolitiği, deniz ekonomisi, deniz hukuku, deniz kültürü ve denizlerdeki
küre-sel güç mücadelelerini konu aldığı köşe yazıları yer almaktadır.
DENİZ İŞÇİLERİ / VICTOR HUGO
Ünlü Fransız yazar Victor HUGO’nun Din, Toplum ve Doğa
üçlemesinin son kitabı olan Deniz İşçileri, üçlemenin doğa unsurunun
karşılığıdır. Kitapta yazarın denize ve denizcilik terimlerine olan
hakimiyeti göze çarpan detaylar arasındadır. Kitap platonik aşkı Deruche
uğruna doğa ile savaşarak tüm zorlukların üstesin-den gelen ve
imkansız sayılabilecek bir görevi başaran Gilliat’ın yaşamını
anlatmaktadır. Roman filme de uyarlanmış ve The Toilers (1919), Kızıl
Saçlı Casus (1953) filmlerine ilham kaynağı olmuştur.
İTÜ DENARK
49
İTÜ DENARK
50
İTÜ DENARK
51