25.12.2012 Views

Başarılı bir yılı geride bıraktık - Dem Gazetesi

Başarılı bir yılı geride bıraktık - Dem Gazetesi

Başarılı bir yılı geride bıraktık - Dem Gazetesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bir Mevsim-3<br />

Sayý 11<br />

Mart 2002 www.dem-ajans.de EDEBÝYAT<br />

12<br />

redaktion@dem-ajans.de sayfa<br />

roman ÝBRAM ERDEM<br />

Aðustos sýcaðý<br />

soyu bitmiþ <strong>bir</strong><br />

hayvan gibi topraða<br />

çöküyor. Canlý cansýz<br />

ayýrmadan, hasta,<br />

çocuk düþünmeden, yeþil kuru demeden her<br />

þeyi altýnda eziyor. Ýnsanlar bezgin, <strong>bir</strong><strong>bir</strong>lerine<br />

söz söyleyecek, gülümseyecek, hatta nefes<br />

alacak takatlarý yok. Ýlkel <strong>bir</strong> makina gibi aðýr<br />

aðýr terlerini siliyorlar. Güneþ, emperyalist <strong>bir</strong><br />

devlet gibi yaþamý tutuklamýþ. Kimsenin kýpýrdama<br />

þansý yok.<br />

“Kahramanlar uygun zamaný beklemez.”<br />

Tüm gece derin derin solurken bu cümleyi<br />

söyleyip durmuþum. Uygun zaman bilincin<br />

ýþýdýðý, yüreðin ayaða kalktýðý andýr. Yoksa<br />

yapma kahramanlýktan sonuçta <strong>bir</strong> þey kalmaz.<br />

Düþüncelerim netleþtiðinde yola çýktým.<br />

Geceye nazaran sabah serinliði iç açýcýydý.<br />

Güneþ doðmadan uzun <strong>bir</strong> yol alýrdým.<br />

Baðlamýþ olmak beni kurtaracaktý. Çýktým yola.<br />

Acele ediyordum. Günlerdir hazýrdým. Kendimi<br />

hazýrlamýþtým. O uygun aný arýyordum boþu<br />

boþuna.<br />

Ýçimi deli <strong>bir</strong> sevinç kapladý.<br />

Kenti arkamda býraktýðýmda bitimsiz <strong>bir</strong> þarkýya<br />

baþladým. Güneþ doðana kadar sürdü<br />

bu halim. Sonra oturdum <strong>bir</strong> tepeye güneþin<br />

doðuþunu izledim. Hiç de korkutucu <strong>bir</strong> yaný<br />

yoktu. Hatta sevecen görünüyordu. Dün öðlen<br />

üzeri takýndýðý saldýrganlýðýný atmýþtý. Kan portakalý<br />

gibi orada asýlý kalmýþtý. Birden susadýðýmý<br />

hissettim. Yöreme bakýndým. Bir þey bulamadým.<br />

Bir çeþme, koyak bulsam da su içmeyecektim.<br />

Çünkü güneþ <strong>bir</strong>azdan saldýrmaya<br />

baþlayacak su içme gereksinimim artacak.<br />

Daha yolun baþýnda geri dönme isteðiyle karþý<br />

karþýya kalmak istemiyordum. Ben aranýrken<br />

güneþin o kýzýl sevimliliði bitti. Saldýrgan <strong>bir</strong><br />

parlaklýða büründü. Sýrtýmý ona döndüm. Çantamý<br />

onunla aramýza koydum, yoluma saldýrdým<br />

yeniden.<br />

Nerede yazýyordu ve ilk kim bulacaktý acaba.<br />

Ýlk kahraman kimdi? Ne yapmýþtý? Ateþi bulan<br />

mýydý? Ýlk yýrtýcý hayvaný öldüren miydi? Ýlk resim<br />

yapan mý? Ýlk þiir okuyan mý? Ýlk örtünmeyi<br />

beceren miydi? Bir yerde tutunamadý düþüncelerim.<br />

Hiç <strong>bir</strong>ini seçemedim. Ýlk çað kahramanlarý<br />

hep olmazlarla savaþmýþlar, olaðanüstü<br />

güç yüklenmiþ kahramanlardý. Okuduklarým<br />

beni koþullandýrýyor, düþüncemi özgürleþtiremiyordum.<br />

Bundan ki hep destanlardaki kahramanlara<br />

takýlýp kalýyordum. Masal<br />

kahramanlarý da ayný durumdaydýlar. Yine de<br />

gelecek yüzyýllarýn bilgisiyle donanmamýþ<br />

olduðuma üzüldüm. Ne güzel olacaktý o<br />

zamanlar. Ýnsanlar dilediði düþünceyi ortaya<br />

koyacaklar, dilediklerini yaþayacaklardý. Belki<br />

yýldýzlar arasý serüvenler baþlayacak, belki gökteki<br />

sesler toplanacak, yaþanmýþ görüntüler<br />

saptanacaktý. Ýnsan soyunun çektiði acýlar<br />

gözler önene serilecekti <strong>bir</strong>er <strong>bir</strong>er. Bilinmezlik<br />

kalmayacak, her þey bulunacak, üzüntü, acý,<br />

keder, açlýk silinecek dillerden. Sevinç çaðý<br />

baþlayacak. Ýnsanlar mutluluklarýna mutluluk<br />

ekleme savaþýný yaþayacaklar. Sevda gözleri<br />

kuþatacak. Kim bilir yeni dünyalara mutluluk<br />

taþýnacak, sevda aþýlanacak…<br />

ACIYI BAL EYLEDIK<br />

„Pir Sultan ölür dirilir“<br />

bak ºu bebelerin güzelligine<br />

kaºdestan<br />

gözü destan<br />

elleri kan içinde<br />

kör olasýn demiyorum<br />

kör olma da gör beni<br />

damda <strong>bir</strong>likte yatmýþz<br />

öküzü hoþça tutmusuz<br />

koyun degil su daglarda<br />

san kendimizi gütmüþüz<br />

hor baktýk mý karýncaya<br />

kýrdýk mý kanadýný serçenin<br />

vurduk karacanýn yavrulusunu<br />

ya nasýl kýyarýz insana<br />

sen olmazsan öldürmek ne<br />

çürümek ne zindanlarda<br />

özlem ne ayrýlýk ne<br />

yokluk ne yoksulluk ne<br />

ilenmek ne dilenmek ne<br />

ilenmek ne dilenmek ne<br />

iþsiz güçsüz dolanmak ne<br />

gün gün ile barýþmalý<br />

kardeþkardeþduruþmalý<br />

koklaþmalý söyleþmeli<br />

korka korka yaþamak ne<br />

KÝTABIN ADI : UMUDA YOLCULUK<br />

YAZARI : DANIELLE STEEL<br />

ORJÝNAL ADI : JOURNEY<br />

ÇEVÝRMEN : FATOÞ DÝLBER<br />

TÜRÜ : MACERA-ROMAN<br />

Güzel <strong>bir</strong> kadýn olan<br />

Madelaine Hunter zeki,<br />

baþarýlý ve çevresindeki herkesin<br />

sevdiði <strong>bir</strong> haber spikeridir.<br />

Baþarmak ve yükselmek için çok<br />

çalýþmýþtýr. Maddy’e göre bulunduðu<br />

noktaya gelebilmesinde en<br />

büyük etken kocasýdýr. Çünkü,<br />

mutlu ve sevgi dolu <strong>bir</strong> hayat<br />

yaþadýðýný düþünmektedir. Ne var ki sevgi dolu<br />

olduðunu düþündüðü evliliði ve kusursuz<br />

bulduðu kocasý aslýnda yedi yýldýr fark edemediði<br />

<strong>bir</strong> yalanlar dünyasýndan ibarettir. Maddy<br />

Bildiðim destanlar, masallarýn çaðrýþýmý<br />

bitince romanlara daldým. Onlar daha <strong>bir</strong> ete<br />

kemiðe bürünmüþ yaratýklardý. Bana daha<br />

yakýndýlar. Daha tanýdýk <strong>bir</strong> dünyaydý bunlarýn<br />

içinde anlatýlan dünya. Tabii insanýn içine yolculuk<br />

en büyük serüvendi. Bu tür kahramanlarý<br />

daha çok seviyordum. Oradaki anahtarlardan<br />

<strong>bir</strong>inin benim kapýma da uymasý beni sevindiriyordu.<br />

Karanlýk <strong>bir</strong> kapýnýn açýlýp oradan <strong>bir</strong><br />

aydýnlýðýn yansýmasý ne güzel <strong>bir</strong> sevinçti.<br />

Don Kiþot’u, Þvayk’ý ve Murtaza’yý böyle <strong>bir</strong><br />

yaz günü okuduðumu çok iyi biliyorum. Bu<br />

sevimli deliler, onlar mýydý, somut halleriyle,<br />

kiþilikleriyle; yoksa biz miydik. Ben hepsinden<br />

yüzlerce parça buluyordum kendime ait.<br />

Madam Bovary’i, Anna Karanina’yý, Daþa’yý<br />

Cemile’yi de <strong>bir</strong> aðustos ayýnda okumuþtum.<br />

Onlardan da kendimde yüzlerce parça buldum.<br />

Onlarla da bütünleþtim. Onlarýn da <strong>bir</strong><strong>bir</strong>ine<br />

benzeyen yanlarý vardý. Coðrafyalarý deðiþik<br />

olsa da ayný biyolojinin unsuruydular. Ben de<br />

onlardan <strong>bir</strong>iydim.<br />

Yüzlerce roman okudum. O yazarlar<br />

nereden biliyorlardý benim onlarýn kahramanlarýndan<br />

<strong>bir</strong>i olduðumu ya da onlarýn kahramanlarýnýn<br />

<strong>bir</strong> parçalarýnýn bana ait olduðunu.<br />

Bu ortak noktayý bulunca da sevincim arttý. Ýnsanlarýn<br />

özellikle de kahramanlarýn kardeþiydim,<br />

onlar gibi yaþamalýydým.<br />

Raskolnikof da Gregory Samsa da benim<br />

parçamdý. Ama ben daha çok doða üstü<br />

kahramanlara öykünüyordum. Destanlarýn ve<br />

masallarýn beni çekmesi belki de bu yüzdendi.<br />

Ben yürüyüþe çýkmýþsam <strong>bir</strong> solukta<br />

Ankara’yý Ýstanbul’u aþmalýydým. Sinop’tan<br />

dalmýþsam Kýrým’dan çýkmalýydým. Bir kaç<br />

solukta Atlas Okyanusu’nun kýyýlarýna ulaþmalý<br />

sýcaktan sýkýlmýþsam dönüp <strong>bir</strong> solukta Alp’leri<br />

týrmanmalýydým.<br />

En çok da çöl dinginliðini ve korkutucu sessizliðini<br />

ve deryanýn çýldýrtýcý rengini ve sesini<br />

duymaya çalýþmalýydým.<br />

Bunlar niçin zordu bilmiyorum. Yemek ve<br />

su gereksinimini kahramanlar yaþamamalýydý.<br />

Uyku onlarýn gözlerine takýlmamalýydý. Bunlardan<br />

delicesine tedirgin oluyordum. Bedenimin<br />

sýradn <strong>bir</strong> biçimde örgütlenmiþ olmasýna da<br />

içerliyordum. Beni ýþýk þeffaflýðýnda ve gücünde<br />

donatmalýydýlar. Düþünceden hýzlý akmalýydým<br />

kýyý bucaða. Evrenin geniþ karnýný <strong>bir</strong> kaç saniyede<br />

dolaþmalýydým. Sonra bana milyonlarca yýl<br />

ömür verilmeliydi ve bu galaksinin, diðer galaksilerin<br />

evrenin tüm zamanlarýný yaþamalýydým.<br />

Yoksa ne anlamý vardý dar <strong>bir</strong> gel gitin içinde<br />

dönenip durmanýn. Bu sýkýþtýrýlmýþlýk da derecesiz<br />

aðýrýma gidiyordu.<br />

Gölgem kýsalana dek yürüdüm.<br />

Gözüme kestirdiðim <strong>bir</strong> tepeyi aþtým. Tabi<br />

hile yaptým. Bozkýrda nerede yaþam olduðunu<br />

çok iyi biliyordum. Orta Anadolu’yu, tüm<br />

Anadolu’yu hata Orta Batý’yý Avrupa’yý da biliyordum.<br />

Yolumu kestirmem hep olanaklýydý.<br />

Yeþilliðin kývrýlarak aktýðý <strong>bir</strong> tepede <strong>bir</strong> ahlat<br />

aðacýnýn dibine yerleþtim. Karþýda baðlar<br />

bahçeler vardý. Ýnsan göremiyordum ama<br />

onlara yakýndým.<br />

Gölgeler uzayana dek uyumalýydým. Gecelerdir<br />

uyumuyordum.<br />

Aðacýn çevresini düzelttim. Terlemiþtim.<br />

Gömleðimi çýkardým. Güneþe serdim. Biliyordum<br />

buralarda çýplak uyunmaz. Çantamdan<br />

<strong>bir</strong> baþka gömlek çýkardým ve giyindim.<br />

Postallarýmý da çýkardým. Çoraplarýmý güneþe<br />

serdim. Çantamý yastýk yapýp uyudum.<br />

kahrolasýn demiyorum<br />

kahrolma da<br />

gör beni<br />

kanadýk toprak olduk<br />

çekildik bayrak olduk<br />

döküldük yaprak olduk<br />

geldik bugüne<br />

ekmegi bol eyledik<br />

acýyý bal eyledik<br />

sýratý yol eyledik<br />

geldik bugüne<br />

ekilir ekin geliriz<br />

ezilir un geliriz<br />

<strong>bir</strong> gider bin geliriz<br />

beni vurmak kurtuluºmu<br />

kör olasýn demiyorum<br />

kör olma da<br />

gör beni<br />

Hasan Hüseyin Korkmazgil<br />

çok geç görebildiði bu sanal<br />

dünyanýn <strong>bir</strong> parçasý olduðu için<br />

kendini aldatýlmýþ hisseder ve<br />

tüm bu çeliþkiler onu geçmiþin derinliklerine<br />

uzanan <strong>bir</strong> kendi kendiyle<br />

hesaplaþmaya zorlar.<br />

YAZAR HAKKINDA : „Sevgi Bildirisi“,<br />

„Tutku Yýllarý“, „Yaz Bitmesin“,<br />

„Özel Dokunuþlar“, „Soylu ve Onurlu“<br />

gibi 40‘ýn üzerinde unutulmaz esere<br />

imzasýný atan Danielle Steel, özellikle<br />

kadýn okurlarýn beðenisini kazanmýþ<br />

<strong>bir</strong> yazardýr. Eserleri bütün dünyada<br />

370 milyondan fazla satmýþ ve her<br />

kitabý çeþitli ülkelerde en çok satan<br />

kitaplar listesine girmiþtir. Steel, ailesiyle <strong>bir</strong>likte<br />

sakin <strong>bir</strong> yaþam sürmekte ve zamanýnýn büyük<br />

<strong>bir</strong> bölümünü yazmaya ayýrmaktadýr.<br />

K Ý T A P<br />

ERKEKLER MARSTAN, KADINLAR<br />

VENÜSTEN, ÇOCUKLAR CENNETTEN<br />

ORÝJÝNAL ADI : MEN ARE<br />

FROM MARS, WOMEN ARE<br />

FROM VENUS, CHILDREN ARE<br />

FROM HEAVEN<br />

YAZARI : JOHN GRAY<br />

TÜRÜ : AÝLE ve YAÞAM<br />

ÇEVÝRMEN : FATOÞ DÝLBER<br />

Toplumun en küçük<br />

yapý taþý dediðimiz aile<br />

kurumunun ayrýlmaz parçasý<br />

olan çocuklarýmýzla iliþkilerimizde<br />

istesek de istemesek<br />

de pek çok sorun yaþýyoruz.<br />

Venüs’lü ve Mars’lý annebabalar<br />

olarak çocuklarýmýzý<br />

yetiþtirirken yaþadýðýmýz<br />

sorunlarýn neler olduðu ve<br />

bunlara nasýl çözüm bulacaðýmýz<br />

konusunda John<br />

Gray pek çok yeni öneri<br />

sunuyor. „Çocuklar Cennetten“<br />

adlý yapýtýnda John Gray<br />

diyor ki; Çocuklarýnýzýn kendilerine<br />

özgü içsel potansiyelini<br />

geliþtirebilmeleri için onlara<br />

hoþgörülü davranýn. Çocuklarýnýzýn<br />

hata yapmasýna<br />

izin verin ki, hatalarýndan<br />

Ardýmdan yazdýðým þiirlerle<br />

geçti zaman<br />

Ardýmdan yazdýðým þiirlerle geçti zaman<br />

Ben yoktum<br />

Sen yanýmda yoktun<br />

Filmin þeridi koptu<br />

Ýkinci mevkideki yolculuk bitti<br />

Mavinin denizi<br />

Denizin mavisi<br />

Kanýn kýrmýzýsý<br />

Kýrmýzýnýn kan tadýndaki ilahisi<br />

Sadece ahriman döllerini doðurdu,<br />

sefasý<br />

Yokluk tadýnda koynuma girdiðinde,<br />

öptüðünde<br />

Mitoloji<br />

Gelene (Kalainai) krallýðýnda Marsyas<br />

isimli <strong>bir</strong> genç pýnarýn (SUCIKAN)<br />

etrafýnda dolaþýrken <strong>bir</strong> flüt bulur. Günlerce<br />

uðraþarak flütü çalmayý öðrenir.Aslýnda bu<br />

flüt tanrýca Athena’ nýndýr. Athena flüt çalarken<br />

yüzünün çirkinleþtiðini<br />

sudaki<br />

yansýmalardan<br />

görerek, flütü<br />

buraya fýrlatýp<br />

atmýþtýr. Marsyas<br />

o kadar güzel çalmayý<br />

öðrenmiþtir<br />

ki herkes onu dinlerken<br />

kendinden<br />

geçmektedir. Ünü<br />

kýsa surede tüm<br />

çevreye yayýlmýþ<br />

ve herkes onu<br />

dinlemek için akýn<br />

akin Gelene’ye<br />

g e l m e k t e d i r .<br />

Derken þöhreti<br />

Ayakkabýlarýmý istiyorum<br />

Bayramlar,<br />

Çocuklarýn göz bebeklerine<br />

baktýðým günler...<br />

Hep çocukluðumda kalan <strong>bir</strong><br />

ýþýðý arar dururum.<br />

Ayaklarýna bakarým çocuklarýn,<br />

bayramlarda çocuklarýn<br />

ayakkabýlarý yeni olur çünkü<br />

Hani son akþam baþucuna<br />

alýnýp yatýlan ayakkabýlarý hangi<br />

çocuðun ayaðýnda görebilirim<br />

umuduyla ayaklarýna bakarým<br />

çocuklarýn önce, sonra da gözlerine...<br />

Öyle üç otuzunda <strong>bir</strong> adam<br />

falan deðilim.<br />

Anneannemi en son 18<br />

yaþýnda <strong>bir</strong> delikanlý iken 1978<br />

yýlýnda gördüm.<br />

Her türlü gýda maddesi için<br />

uzun kuyruklarýn olduðu yýllardan<br />

<strong>bir</strong>iydi.<br />

78 yaþýnda, hafýzasý yerinde,<br />

her þeyi dün gibi hatýrlayan <strong>bir</strong><br />

Karadeniz kadýnýydý.<br />

Her bayram olduðu gibi, o<br />

bayramda, o meþhur sözünü<br />

söyledi kendi kendine.<br />

“Ýyi güne kalmadýk! Kimbilir<br />

kaç ananýn bu bayram da elleri<br />

koynundadýr.. Geçen bayram,<br />

—kim öle kim kala- dediydim<br />

ders alarak, baþarýya<br />

ulaþabilsinler. Çocuklarýnýz<br />

olumsuz duygularýný dýþa<br />

vurarak, duygularýný yönetmeyi<br />

ve duygularýnýn farkýna<br />

varmayý öðrenirler. Çocuklarýnýzýn<br />

isteklerini hoþgörüyle<br />

karþýlayýn. Onlarý<br />

dayak ve korkuyla sindirmeyin.<br />

MIDAS’IN KULAKLARI<br />

tanrý Apollon’un kulaðýna gider. Apollon’da<br />

Marsyas gibi müziðe düþkündür ve Lir<br />

çalmakta çok ustadýr.Kimse onunla yarýþmaya<br />

cesaret edemez. Tanrý Apollon ,<br />

Marsyas’in müzikteki þöhretini kýskanmaya<br />

baþlamýþ ve onu herkesin önünde<br />

yarýþmaya davet etmiþtir. Yenen<br />

yenilene istediði cezayý verebileceðini<br />

belirtmiþtir. Yarýþma yeþil<br />

cayýrlarla süslü TMOLOS daðý eteklerinde<br />

yapýlýr. Üç kiþilik jüri heyetine<br />

kral Midas baþkanlýk eder.<br />

Apollon lir’iyle tanrýsal ezgiler<br />

çalarken sanat ve su perileri olan<br />

muz’ler ona koro halinde eslik<br />

ederler.Marsyas flüt çalmaya<br />

baþlayýnca tanrý Apollon’dan aþaðý<br />

kalmamýþ çok güzel ezgiler<br />

çalmýþtýr. Halk Marsyas’ý çýlgýnlar<br />

gibi alkýþlayýp, tempo tutmuþtur.Jüri<br />

kararýný açýkladýðýnda Kral MIDAS<br />

adil davranarak oyunu Marsyas’a<br />

vermiþ, Fakat Marsyas yarýþmayý<br />

de hepiniz gözümün içine bakmýþtýnýz!”<br />

dedi.<br />

Bu yýl da ölmedim dercesine...<br />

O bayramdan sonra anneannemle<br />

görüþemedik <strong>bir</strong> daha..<br />

Hep kendi çocukluðunda<br />

geçen bayramlara özlem<br />

duyardý, benim þu anda duyduðum<br />

gibi.<br />

Her þeye raðmen 1970’li<br />

yýllarla mukayese edildiðinde<br />

anneannemin çocukluk yýllarý<br />

daha yoksulluk içinde geçmiþ<br />

olmasý gerekirdi, anlattýðýna göre<br />

öyleydi de zaten.<br />

-Bu kadýn bu yaþta neden ve<br />

neye özlem duyar ki- der, <strong>bir</strong><br />

türlü anlamazdým.<br />

O’nun özlem duyduðu þeyin<br />

aslýnda akýp giden zamana<br />

olduðunu yaþým kemale erdikçe<br />

anlýyorum. Su gibi, rüzgar gibi<br />

elimizden, ömrümüzden akýp<br />

gidenlere...<br />

Baþucumda sabahladýðým<br />

ayakkabýlarýn sýrrýný þimdi-þimdi<br />

çözebiliyorum.<br />

O ayakkabýlar nitelik olarak<br />

ayaða giyilen <strong>bir</strong> nesneydi belki<br />

ama ayakkabýlarda ertesi gün<br />

toplayacaðým ve tadý bile o gün-<br />

Yazar hakkýnda:<br />

Felsefe doktoru<br />

olan John Gray<br />

on adet kitap<br />

yazmýþtýr. „Erkekler<br />

Mars’tan Kadýnlar<br />

Venüs’ten“ adlý<br />

eseri bütün<br />

dünyada on<br />

milyondan fazla<br />

satmýþtýr. Ýletiþim ve<br />

iliþkiler dalýnda<br />

dünya çapýnda<br />

haklý <strong>bir</strong> üne<br />

sahiptir. Yirmi altý<br />

yýldýr büyük kentlerde<br />

„Ýliþkilerinizde<br />

Ýstediðinizi Elde<br />

Etmek“ konusunda<br />

seminerler düzenlemektedir.Uluslararasý<br />

Evlilik ve Aile<br />

Danýþmanlýðý Derneði’nin<br />

saygýn <strong>bir</strong> üyesidir. Ayrýca<br />

Amerikan Psikoterapistleri<br />

Psiko Tanýmlar Derneði Yönetim<br />

Kurulu üyesidir. Karýsý<br />

Bonnie ve üç çocuðuyla<br />

<strong>bir</strong>likte Kuzey California’da<br />

yaþamaktadýr.<br />

duduklarý kurumuþ <strong>bir</strong> yosmanýn gözlerinde<br />

yaþamak bitti<br />

kendini kandýrma zamanlarýndaki futursuz<br />

týraþ <strong>geride</strong> kaldý<br />

saç sakal bayram zamanýndadýr<br />

toprak saklar gizimi<br />

....<br />

bilir gelmiyeceðini<br />

boþuna aþk þarkýlarý öðrenirim<br />

tanrýcalar hep kandýrmak için vardýrlar<br />

seni onun için bu günde kurban olarak<br />

aldýlar<br />

güle güle<br />

bilmediðim o yere git...<br />

me.<br />

Benden kimseye selam söyleme<br />

Þükrü Yýldýz/ 15.10.1999<br />

lere has þekerler vardý.<br />

Komþumuz Gönül<br />

yenge’nin verdiði mendilin<br />

yumuþaklýðý,Yusuf abi’nin<br />

avucuma sýkýþtýrdýðý kaðýt<br />

beþlira’nýn rengi, babamýn alýn<br />

terinin kokusu, baðcýklarý sanki<br />

aðabeyimin ilkokuldan sonra<br />

torna atelyelerinde alet tutan<br />

küçük parmaklarý gibiydi o ayakkabýlarýn.<br />

Ben o yüzden severmiþim<br />

demek ki ayakkabýlarýmý.<br />

Hepsiyle <strong>bir</strong>den yatarmýþým<br />

bayram akþamýndan sabaha<br />

kadar tüm sevdiklerimle koyun<br />

koyuna.<br />

O zamanlar bayramlar kýþ<br />

aylarýna denk gelirdi. Sokaklar<br />

çamurlarla kaplýydý. Bastýðýmýz<br />

yerlerde izleri kalýrdý ayakkabýlarýn.<br />

Býrakýlan her iz <strong>bir</strong><br />

arkadaþýmýn yüzüymüþ meðers<br />

ve her<strong>bir</strong>inde adýlarý kalýrmýþ;<br />

çamurlu sokaklarda cývýl cývýl ve<br />

sýmsýcak..<br />

Çocuktuk,<br />

“Kurtlar kuþlar bile bu gün<br />

oruç” derdi anneannem.<br />

Biz de arife günü oruç tutuyorduk.<br />

Kurtlar kuþlar kadar olamýyor<br />

muyduk.<br />

Çocuktuk.<br />

Ertesi gün bayramdý çünkü;<br />

çok çok heyecanlý, tarifi mümkün<br />

olmayan, tarifi bayramlarla<br />

Eflatun<br />

Eflatun <strong>bir</strong> rüzgar esti yüzüme<br />

Azrail gülümseyerek geçti önüme<br />

Bir sonbahar akþamý idi<br />

Aþký ateþe verdiðimde<br />

Yüreðime resmini çizdim<br />

Kulaklarýma sessini<br />

Beynimin maphusluðunda<br />

Çýlgýnlýða demir attým<br />

artýk ölebilirim...<br />

Þükrü Yýldýz<br />

Ateþi Yakar Güneþim<br />

Ateþi yakar Güneþim<br />

Yýldýzlarý Avuçlarým<br />

Doðmadan bin yýllýk yaþým<br />

Ýnsanlýðý Amaçlarým<br />

Dolu aktým,boþa doldum<br />

Denizlere buhar oldum<br />

Güze kýþa bahar oldum<br />

Düze çýkar Yamaçlarým<br />

ÞahTurna þakýr dalýnda<br />

Rengim var gülün alýnda<br />

Mazlum insanlýk yolunda<br />

Çekildi tel tel saçlarým!...<br />

Söz ve Müzik: Ozan ÞahTurna<br />

KURBAN BAYRAMI<br />

Her <strong>bir</strong> yavru <strong>bir</strong> köþede sýzlar<br />

Bu acýyla nasýl bayram yapýlýr<br />

Parça parça bölünmüþtür kuzular<br />

Bu acýyla nasýl bayram yapýlýr<br />

Hepside <strong>bir</strong> yerinde yaralý<br />

Çok yýl oldu felek bize vurdu<br />

Mutsuz olmuþlardýr bahtý karalý<br />

Bu acýyla nasýl bayram yapýlýr<br />

Herkes kaderine boyun eðiyor<br />

Güneþ vurmuþ karlar gibi eriyor<br />

Kim bizlere <strong>bir</strong> teselli veriyor<br />

Bu acýyla nasýl bayram yapýlýr<br />

Ana harabe baba viraneye dönmüþ<br />

Yýkýlmýþ yuvasý ocaðý sönmüþ<br />

Sanki yuvamýza baykuþlar konmuþ<br />

Bu acýyla nasýl bayram yapýlýr<br />

FERYADIYAM derki derindir yaram<br />

Kesilmiþtir umudum kalmamýþ çarem<br />

Yaþantý olmuþtur bizlere haram<br />

Bu acýyla nasýl bayram yapýlýr<br />

kaybetmiþtir.Tanrý Apollon MIDAS’ýn<br />

oyunu Marsyas’a verdiðini görünce<br />

çýlgýna dönmüþ ve Marsyas’ýn derisini<br />

yüzdürerek su kaynaðýndaki<br />

maðaraya asýlmasýný emretmiþtir.<br />

Tanrý Apollon Kral Midas’a dönerek „Sen<br />

benim Lirimin sesini dinlemekten acizsin.<br />

Duymayan o kulaklarýný eþek kulaklarý gibi<br />

yapayýmda gör „ demiþtir. Bir süre sonra Kral<br />

Midas’ýn kulaklarý eþek kulaklarý gibi olur.<br />

Bundan utanan kral baþýna özel <strong>bir</strong> þapka<br />

yaptýrýr.Bu sýrrýný sadece berberine söyler.<br />

Onu da ölümle tehdit ederek kimseye söylememesini<br />

saðlar.Berber uzun süre bu sýrrý<br />

saklamýþ ama dayanamamýþtýr. Bir gün su<br />

kenarýna giderek düþünmüþ, baðýrmak istediði<br />

halde korkusundan <strong>bir</strong> duyan olur diye<br />

baðýramamýþtýr.Suyun kenarýna <strong>bir</strong> çukur<br />

acar çukura eðilir „ Kral Midas’ýn kulaðý eþek<br />

kulaðý gibi“ der ve çukuru kapatýr.Böylece<br />

berber <strong>bir</strong>az olsun rahatlamýþtýr. Aradan uzun<br />

zaman geçer,çukurun üstünde kamýþlar biter.<br />

Rüzgarlar estikçe onlardan fýsýltýlar gelmeye<br />

baþlar.“KRAL MIDAS’IN KULAKLARI ESEK KULA-<br />

KLARI GIBI“diye etrafa yayýlýr. Böylece bu sýrrý<br />

bütün halk öðrenir.<br />

özdeþ, heyecanýmýz ölçüsünde<br />

mutluyduk.<br />

Kuþ oluyorduk hepimiz, evet<br />

<strong>bir</strong>er kuþ, kuþlarla <strong>bir</strong>likte; hatta<br />

onlardan daha þen, daha þakrak<br />

uçuyorduk..<br />

Þimdi gözlerine bakýyorum<br />

çocukalarýn.<br />

Iþýðý arýyorum çocukluðumda<br />

kalan...<br />

Hayatýmýn 30 yýl öncesini<br />

aydýnlatacak ýþýk, çocuklarýn gözlerinde<br />

biliyorumda acaba hangisinde?<br />

Yoksa hepsinde <strong>bir</strong> den<br />

de gözlerim kamaþýyor, göremiyor<br />

muyum...<br />

Ve ayakakabýlarýna bakýyorum<br />

çocuklarýn her bayram<br />

sabahý...<br />

Babamýn alýnteri kokusu,<br />

aðabeyimin parmaklarý, arkadaþlarýmýn<br />

ayak izleri,<br />

mendilin yumuþaklýðý,<br />

beþlira’nýn rengi, ablamýn sevgisi,<br />

annemin nasihatý- öpücüðü<br />

hangi ayakkabýnýn içinde gizli<br />

acaba.<br />

Nice nice bayramlara dostlar,<br />

mutlulukla saðlýcakla, huzurla...<br />

Mübarek olsun; önce çocuklara<br />

ve ayakkabýlarýný arayanlara.<br />

Yavuz Nufel/ ROTTERDAM

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!