Medikal Teknik Kasım 2022
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Publisher
H. Ferruh IŞIK
on behalf of
İstmag Magazin Gazetecilik
İç ve Diş Tic. Ltd. Şti.
Managing Editor
(Responsible)
Mehmet SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
Advertising Coordinator
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
+90 537 441 97 68
Editors
Dilara CİCA
dilara.cica@img.com.tr
Recep ARSLANTAŞ
recep.arslantas@img.com.tr
Didem IŞIK
didem.isik@img.com.tr
Correspondent
Serhan IŞIK
serhan.isik@img.com.tr
Foreign Relations Manager
Ayça SARIOGLU
ayca.sarioglu@img.com.tr
Accounting Manager
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
Finance Manager
Yusuf DEMİRKAZIK
yusuf.demirkazik@img.com.tr
Digital Assets Manager
Emre YENER
emre.yener@img.com.tr
Graphic & Design
Sami AKTAŞ
sami.aktas@img.com.tr
Subscription
İsmail ÖZÇELIK
ismail.ozcelik@img.com.tr
Bursa Represantation
Ömer Faruk GÖRÜN
omer.gorun@img.com.tr
Buttim Plaza D Blok Kat: 4 No:1267 BURSA
Tel:+90 224 211 44 50 / Fax: 224 211 4481
Printing
CTP • BASKI
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mah. 29 Ekim Cad.
İhlas Plaza No: 11 A/41
Yenibosna - Bahçelievler / İSTANBUL
+90.212 454 30 00
Head Office
İstanbul Magazin Grubu
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi
No:11 Medya Blok Kat:1
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey
Tel: 0212 454 22 22 Faks: 0212 454 22 93
www.medikalteknik.com.tr
e-mail: info@medikalteknik.com.tr
İMG - Medikal Teknik dergisinde
yer alan makalelerdeki fikirler
yazarlarına aittir.
Yayınlanan ilanların sorumluluğu
reklam verene aittir.
İMG - Medikal Teknik dergisinin
bütün yayın hakları İstmag Magazin Gazetecilik
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir.
Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
2
2
3
0
5
2
5
4
6
2
Depth Health Technology Healthtech
2022 Report published
Derinlemesine Sağlık Teknolojisi
Healthtech 2022 Raporu yayınlandı
The key to comfort in pediatric patients:
Robotic Surgery
Çocuk hastalarda konforun anahtarı:
Robotik Cerrahi
Philips Sonicare took part in the
26th International Congress of
Esthetic Dentistry
Philips Sonicare, 26. Uluslararası Estetik
Diş Hekimliği Kongresi’nde yer aldı
Small touches that do not compromise
on naturalness
Doğallıktan ödün verdirtmeyen ufak
dokunuşlar
The Dative Case of the Future
Geleceğin E hali
medikalteknik
Recep Arslantaş
If it’s there, no worries!
We all witness the fears of pediatric patients in the hospital. In fact, we can witness
the anxiety of not only the young child patient, but also their families. Surgical
interventions for that age group can affect children psychologically as well as lead
their families to this situation. Now, without the need to worry parents and young
children, robotic surgery, which is called the key to comfort, comes to the rescue
at this point.
Robotic surgery, which can be performed without the need for large incisions in the
patient, is among the treatments which are increasingly used all over the world. This
method, which allows children to recover and return to life in a short time, can be
carried out thanks to a control unit located a few meters from the patient. Moreover,
it is possible to move on sensitive tissues without even a tremor. Let’s take a look at
why robotic surgery, which has many advantages, should be preferred:
- There are no scars from the surgery.
- Risks such as post-operative bleeding are minimized.
- It happens without pain.
- The patient can be discharged within 1-2 days at most.
- Textures are displayed in three dimensions.
- Provides high maneuverability.
- It can also be used in pediatric urology.
This month, we covered some important topics such as the medical outputs of
technology and our medical aesthetic file news in our magazine. Hope we are good
at conveying each and every article we carefully written in a useful way. See you in
our December issue! Stay with love…
Dilara Cica
From
the
editor
O varsa, endişeye yer yok!
Çocuk hastaların hastanede yaşadığı korkulara hepimiz tanık olmuşuzdur.
Hatta sadece küçük yaştaki çocuk hastanın değil, ailelerinin endişesine de tanık
olabiliyoruz. O yaş grubu için gerçekleştirilen cerrahi müdahaleler, çocukları
psikolojik olarak etkileyebildiği gibi ailelerini de bu duruma yöneltebiliyor. Artık,
anne babaların ve küçük yaştaki çocuk hastaların endişe etmesine gerek kalmadan,
konforun anahtarı olarak adlandırılan robotik cerrahi, tam da bu noktada imdada
koşuyor.
Hastada büyük kesi uygulamaya gerek kalmadan gerçekleştirilebilen robotik
cerrahi, tüm dünyada kullanım sıklığı artan tedaviler arasında. Çocukların kısa
sürede iyileşip hayata dönmesine olanak sağlayan bu yöntem, hastadan birkaç
metre uzakta bulunan bir kontrol ünitesi sayesinde gerçekleştirilebiliyor. Üstelik,
bir titreme bile olmadan hassas dokular üzerinde hareket edilebiliyor. Birçok
avantaj barındıran robotik cerrahinin neden tercih edilmesi gerektiğine birlikte
göz atalım:
- Ameliyat izi kalmıyor.
- Ameliyat sonrası kanama gibi riskler minimuma iniyor.
- Ağrı olmadan gerçekleşiyor.
- Hasta en fazla 1-2 gün içerisinde taburcu edilebiliyor.
- Dokular üç boyutlu bir şekilde görüntüleniyor.
- Yüksek manevra kabiliyeti sağlıyor.
- Çocuk ürolojisinde de kullanılabiliyor.
Bu ay dergimizde teknolojinin medikal çıktılarıyla birlikte, medikal estetik dosya
haberimiz gibi birbirinden önemli konular işledik. Umarım, özenle yazdığımız her
bir yazıyı faydalı bir şekilde aktarabilmişizdir. Aralık sayımızda görüşmek üzere!
Sevgiyle kalın…
6
Century of Türkiye
Türkiye yüzyılı
Türkiye’s new century became a topic of discussion
at the summit reached by those who set out shouting
“You can’t dry today’s laundry with yesterday’s sun.”
However, the 21st century began to be experienced
as a new century 22 years ago. It had the usual rules,
everything was traditional… Those who wrote the
scenario of the economy in the geographies also
determined the rules and distributed the roles. No one
could go beyond the established rules. As the clock
ticked from October 2022 to November 2022, notes
in gold letters began to be written on the history of
the economy. Development change, change began to
bring victory. New centuries and new rules began to be
written in this paradise land. An example in the financial
sector tells everything...
While many countries of the world are increasing
interest rates, does not decreasing interest rates every
month in our geography mean something? Don’t we get
that courage from the booming economy? We are in
pretty good times. Another dream has come true, albeit
late. Now we have a new generation, environmentally
friendly and smart device. The name of our brand, our
pride is TOGG. The century that started to be talked
about in 2022 will be the century of Türkiye.
Success in one sector is not enough, we must win
victories in many sectors. We’re on our way, no one can
stop us. We expect outstanding achievements in the
Turkish medical sector as well. We wish success to our
Turkish medical exporter brands at the Medica fair.
Until we meet in the December 2022 issue of Medikal
Teknik magazine, stay safe.
“Dünün güneşiyle, bugünün çamaşırını kurutamazsınız”
söylemini haykırarak yola çıkanların ulaştığı zirvede,
Türkiye’nin yeni yüzyılı konuşulur oldu. Oysa 21. yüzyıl,
22 yıl önce yeni yüzyıl olarak yaşanmaya başlanmıştı. Her
şeyin alışılagelen kuralları vardı, her şey gelenekseldi…
Çeşitli coğrafyalarda ekonominin senaryosunu yazanlar
kurallarını da belirlemiş, rolleri de dağıtmışlardı. Kimse
çizilen kuralların dışına çıkamıyordu. Ekim 2022’den Kasım
2022’ye doğru saatler tık tık ilerlerken, ekonomi tarihine
altın harflerle notlar düşülmeye başladı. Gelişim değişimi,
değişim de zaferi getirmeye başladı. Bu cennet vatanda,
yeni yüzyıllar, yeni kurallar yazılmaya başlandı. Finans
sektöründeki bir örnek her şeyi anlatıyor aslında…
Dünyanın birçok ülkesi faiz artırırken, bizim coğrafyamızda
her ay faizlerin düşürülmesi bir şeyler anlatmıyor
mu? Bu cesareti gelişen ekonomiden almıyor muyuz?
Oldukça güzel günlerdeyiz. Geç olsa da bir rüyamız daha
gerçekleşti. Artık hem yeni nesil hem çevreci hem de akıllı
bir cihazımız oldu. Markamızın, gururumuzun adı TOGG.
2022’de konuşulmaya başlanan yüzyıl, Türkiye’nin yüzyılı
olacak.
Bir sektörde elde edilen başarı yetmez, birçok sektörde
zaferler kazanmalıyız. Yola çıktık, kimse durduramaz bizi.
Türk medikal sektöründe de üstün gelişmeler bekliyoruz.
Medica fuarında Türk medikal ihracatçı markalarımıza
başarılar dileriz.
Medikal Teknik dergisinin Aralık 2022 sayısında
görüşünceye kadar esen kalın.
Recep ARSLANTAŞ
Koordinatör
Ekim - October 2022
8
The world’s leading experts met in Antalya
Dünyanın önde gelen uzmanları Antalya’da buluştu
The tenth of the EndoBridge ®
annual meetings was held in
Antalya with the participation
of the world’s leading experts
in their field and over 400
delegates from 36 countries.
Credited by the European
Accreditation Council and published
in the special issue of the American
Endocrine Society JCEM Case
Reports, the three-day scientific
program of the meeting included
24 conferences, 16 interactive case
discussion sessions, and clinical case
posters presented by the participants.
Current approaches to all problems
of endocrinology, including diabetes,
obesity, lipid disorders, thyroid, bone and osteoporosis,
pituitary, adrenal gland, neuroendocrine tumors, female and
male reproductive endocrinology, were comprehensively
covered in the program.
Stating that they are proud as the international executive
board to celebrate EndoBridge’s tenth anniversary in
the first face-to-face meeting after the pandemic period,
Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, lecturer at Medicine Faculty
of Hacettepe University and Founding President of
EndoBridge ® , said “Since EndoBridge ® was organized for the
first time in 2013, we have been coming from 95 countries
to share their experiences and participate in discussions with
world-renowned endocrinology leaders. It brought together
more than 6000 doctors and scientists. As a Turkish brand
in the world of hormones, I am happy to see that we are
moving forward together to develop intercultural dialogue,
understanding and cooperation beyond national borders.”
The 11th annual EndoBridge meeting will be held in Antalya
between 19-22 October 2023.
Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, lecturer at
Medicine Faculty of Hacettepe University and
Founding President of EndoBridge ®
EndoBridge ® yıllık toplantılarının
onuncusu alanında dünyanın
en önde gelen uzmanları ve
36 ülkeden 400’ün üzerinde
delege katılımıyla Antalya’da
gerçekleştirildi.
Avrupa Akreditasyon Konseyi
tarafından kredilendirilen ve bildirileri
Amerikan Endokrin Derneği JCEM
Case Reports dergisi özel sayısında
yayımlanan toplantının üç günlük
bilimsel programında 24 konferans,
16 interaktif vaka tartışma oturumu ve
katılımcılar tarafından sunulan klinik
vaka posterleri yer aldı. Programda
diyabet, obezite, lipid bozuklukları,
tiroid, kemik ve osteoporoz, hipofiz,
böbreküstü bezi, nöroendokrin tümörler, kadın ve erkek
üreme endokrinolojisi dahil olmak üzere endokrinolojinin
tüm problemlerine güncel yaklaşımlar kapsamlı bir şekilde
ele alındı.
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve
EndoBridge ® Kurucu Başkanı Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız,
pandemi döneminden sonra yüz yüze gerçekleştirdikleri
ilk toplantıda EndoBridge’in onuncu yılını kutlamaktan
uluslararası yürütme kurulu olarak gurur duyduklarını
belirterek: “EndoBridge ® 2013 yılında ilk kez
düzenlendiğinden bu yana deneyimlerini ve tecrübelerini
paylaşmak ve dünyaca ünlü endokrinoloji liderleriyle
tartışmalara katılmak üzere 95 ülkeden 6000’den
fazla doktor ve bilim insanını bir araya getirdi. Hormon
dünyasında bir Türk markası olarak kültürler arası diyalog,
anlayış ve iş birliğini ulusal sınırların ötesinde geliştirmek
için birlikte ilerlediğimizi görmekten mutluyum.” dedi.
11. yıllık EndoBridge toplantısı 19-22 Ekim 2023 tarihleri
arasında Antalya’da düzenlenecek.
Kasım - November 2022
10
“Cholesterol levels must be lowered to fight
cardiovascular diseases”
“Kalp damar hastalıkları ile savaşmak için
kolesterol değerleri düşürülmeli”
Turkish Society of Cardiology President Prof. Dr.
Vedat Aytekin drew attention to the misleading
information about high cholesterol in recent
years and said, “The bad cholesterol level should
definitely be lowered in high-risk patients, and
it should be lowered more in very high-risk
patients,” in his statement on the occasion of
World Heart Day.
Prof. Dr. Vedat Aytekin, President of the Turkish Society
of Cardiology, drew attention to misleading information
about high cholesterol in recent years in his statement on
the occasion of “World Heart Day”. He stated that some
statements on the subject carry information that is far from
scientific facts and even misleading views that cholesterol
is almost beneficial. “Such views do not comply with the
general understanding of preventive medicine. The real
data are scientific data. According to evidence-based
information, as accepted on all international platforms,
cholesterol levels should be evaluated according to the
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat
Aytekin, Dünya Kalp Günü nedeniyle yaptığı
açıklamada, son yıllarda kolesterol yüksekliği
konusunda yanıltıcı bilgilere de dikkat çekerek
“Kötü kolesterol değeri, yüksek riskli hastalarda
mutlaka düşürülmeli, çok yüksek riskli hastalarda
daha fazla düşürülmelidir.” dedi.
Türk Kardiyoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Vedat Aytekin,
“Dünya Kalp Günü” sebebiyle yaptığı açıklamada son
yıllarda kolesterol yüksekliği konusunda yanıltıcı bilgilere
dikkat çekti. Konuyla ilgili bazı açıklamaların bilimsel
gerçeklerden uzak bilgiler taşıdığını ve hatta neredeyse
kolesterolün yararlı olduğuna dair yanıltıcı görüşlerin
ileri sürüldüğünü ifade eden Aytekin, “Bu tür görüşler
genel koruyucu tıp anlayışı ile uyuşmamaktadır. Gerçek
veriler bilimsel verilerdir. Kanıta dayalı bilgilere göre tüm
uluslararası platformlarda kabul gördüğü üzere, kolesterol
değerlerinin hastanın taşıdığı kalp damar hastalığı
risklerine göre değerlendirilmesi gerekir. Kötü kolesterol
Kasım - November 2022
11
risks of cardiovascular disease carried
by the patient. The bad cholesterol
level should definitely be lowered
in high-risk patients and lowered
more in very high-risk patients. Only
in this way is it possible to fight
cardiovascular diseases,” said Prof.
Aytekin.
”More than 20 percent of
coronary heart disease deaths
are caused by tobacco”
Stating that approximately 8 million
people in the world die every year
due to tobacco products, Aytekin
said, “1.2 million of this number are
passive smokers, meaning breathing
in other people’s tobacco smoke. More than 20 percent
of coronary heart disease deaths are caused by tobacco.
Tobacco use also causes air pollution. Approximately 6
million cigarettes produced each year cause a significant
amount of solid waste, large amounts of water
consumption and carbon dioxide formation. This waste
mixes with soil, water and air. The area stolen from forests
by tobacco plantations further shrinks the forest areas
already lost to fires. From this point of view, the extent of
tobacco’s impact can be better understood.”
”Overweight also increases the risk of heart
attack 3 times in women”
Referring to heart disease in women in his statement,
Aytekin reminded that the Turkish Society of Cardiology
(TKD) Women’s Heart Health Subgroup published the
“Approach to Cardiovascular Diseases in Women” report in
the TKD Archive Journal in 2018 and shared the following
information: “As stated in this report, cardiovascular
diseases (CVD) still precede deaths from breast cancer in
women. CVD occurs 10 years later in women than in men
and has a worse clinical course. Currently, the incidence
of death from CVD is higher in women than in men. The
European Society of Cardiology reports that 38 percent
of deaths under the age of 75 in men and 42 percent in
women are due to CVD. In 2013, one out of every 4 deaths
in women in the USA was caused by CVD. Two-thirds of
sudden death cases in women are due to undiagnosed
CVD. In the TEKHARF study, which examined heart health
in Turkey, the prevalence of CVD was higher than expected
for both sexes. It is thought-provoking that the rate of
CVD in women in Turkey is higher than in most European
countries. After the age of 50, total cholesterol levels are
also higher in women than in men. Elevated triglycerides
(especially during satiety) have been identified as a strong,
independent risk factor in women. Overweight also
increases the risk of heart attack 3-fold in women.”
Turkish Society of Cardiology
President Prof. Dr. Vedat Aytekin
değeri, yüksek riskli hastalarda
mutlaka düşürülmeli, çok yüksek riskli
hastalarda daha fazla düşürülmelidir.
Ancak bu şekilde kalp damar
hastalıkları ile savaşmak mümkündür.”
şeklinde konuştu.
“Koroner kalp hastalığı
ölümlerinin yüzde 20’den fazlası
tütünden kaynaklanıyor”
Dünyada her yıl yaklaşık 8 milyon
insanın tütün ürünleri nedeni ile
yaşamını yitirdiğini de söyleyen Aytekin,
“Bu sayının 1,2 milyonu pasif içiciler,
yani yanında sigara içilen kişilerdir.
Koroner kalp hastalığı ölümlerinin
yüzde 20’den fazlası tütünden
kaynaklanmaktadır. Tütün kullanımı aynı zamanda hava
kirliliğine de yol açıyor. Her yıl üretilen yaklaşık 6 milyon
sigara çok önemli miktarda katı atığa, büyük miktarda
su tüketimine, karbondioksit oluşumuna neden oluyor.
Bu atıklar toprağa, suya ve havaya karışıyor. Tütün ekim
alanlarının ormanlardan çaldığı alan, zaten yangınlar
ile kaybedilen orman alanlarını daha da küçültüyor. Bu
açıdan bakıldığı zaman tütün etkisinin boyutu daha iyi
anlaşılabilir.” şeklinde konuştu.
”Fazla kilo da kadınlarda kalp krizi riskini 3 kat
artırıyor”
Açıklamasında kadınlarda kalp hastalığına da değinen
Aytekin, TKD Kadın Kalp Sağlığı Alt Grubu tarafından
2018 yılında TKD Arşiv Dergisi’nde “Kadınlarda Kalp
Damar Hastalıklarına Yaklaşım” Raporu yayımlandığını
hatırlatarak şu bilgileri paylaştı: “Bu raporda da belirtildiği
gibi kalp damar hastalıkları (KDH) kadınlarda halen
meme kanserinden ölümlerin önündedir. KDH kadınlarda
erkeklere göre 10 yıl daha geç ortaya çıkıyor ve daha kötü
bir klinik seyir izliyor. Günümüzde KDH’den ölüm sıklığı
kadınlarda erkeklere oranla daha yüksektir. Avrupa
Kardiyoloji Derneği 75 yaş altı ölümlerin erkeklerde
yüzde 38, kadınlarda yüzde 42’sinin nedeninin damar
sertliğine bağlı KDH olduğunu rapor etmiştir. 2013 yılında
ABD’de kadınlarda her 4 ölümden birinin nedeni KDH’dir.
Kadınlarda ani ölüm olgularının üçte ikisinin nedeni de tanı
konulamamış KDH’dir. Ülkemizde kalp sağlığını inceleyen
TEKHARF çalışmasında KDH sıklığı her iki cinsiyet için
beklenenden yüksek saptanmıştır. Türkiye’de KDH
oranının kadınlarda çoğu Avrupa ülkesindeki kadınlardan
yüksek olması düşündürücüdür. Elli yaşlarından sonra
kadınlarda total kolesterol seviyesi de erkeklere göre
daha fazladır. Trigliserid yüksekliği (özellikle tokluk
sırasında) kadınlarda kuvvetli, bağımsız risk faktörü olarak
tanımlanmıştır. Fazla kilo da kadınlarda kalp krizi riskini 3
kat artırıyor.”
Kasım - November 2022
12
Family history is a major factor in prostate cancer
Prostat kanserinde aile öyküsü büyük etken
Urologist Dr. Fatih Yanaral
Urologist Dr. Fatih Yanaral stated that family
history has an important place among the factors
that increase the risk of prostate cancer and that
the risk is 2-4 times higher in men whose father or
brother has prostate cancer.
Stating that family history is among the factors that
increase the risk of prostate cancer, Urologist Dr. Fatih
Yanaral said, “The risk of prostate cancer increases 2-4
times in men whose father or brother has prostate cancer.
For this reason, it is important to have regular screenings.
Obesity, inactivity and unhealthy diet also increase the
risk. Prostate cancer can usually be detected early by
testing prostate-specific antigen (PSA) levels in the blood.
Another way to find prostate cancer is with a digital rectal
examination (PRM) of the prostate. If the results of any of
these tests are abnormal, further testing and a prostate
biopsy can usually be done to see if cancer is present.”
Underlining that every man from the age of
45 should go for a check-up, Yanaral said,
“Prostate cancer is seen in one out
of every 7 men. By the age of 80,
every man has a problem with the
prostate. We recommend regular
check-ups for men after the
age of 45 for early diagnosis.
Our aim is to diagnose the
complaints before they start.
Problems with the prostate
and the stage of cancer begin
especially after the age of 50.
The most obvious symptoms
when enlargement of prostate
tissue occurs; Inability to urinate,
feeling that there is urine, constant
urge to urinate, burning while urinating,
bleeding, waist and back pain are seen in
the cancer stage.”
Adding that early diagnosis and treatment is possible
in prostate cancer, Yanaral concluded his speech, “It
is possible to detect cancer early and save the person
completely from this problem with surgical interventions.
Prostate cancer can be diagnosed with a blood test and
examination. The most advanced treatment method is
robotic surgery. This method provides comfort to both the
doctor and the patient.”
Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih Yanaral, prostat
kanseri riskini artıran faktörler arasında aile
öyküsünün önemli bir yeri olduğunu ve baba ya da
erkek kardeşte prostat kanseri olan erkeklerde
riskin 2-4 kat daha fazla olduğunu belirtti.
Aile öyküsünün prostat kanseri riskini artıran faktörler
arasında yer aldığını belirten Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Fatih
Yanaral, “Babasında ya da erkek kardeşinde prostat kanseri
olan erkeklerde prostat kanseri riski 2-4 kat oranında
artıyor. Bu sebeple düzenli olarak taramaların yaptırılması
önemli. Obezite, hareketsizlik ve sağlıksız beslenme de riski
artırıyor. Prostat kanseri genellikle kandaki prostat spesifik
antijen (PSA) seviyelerinin test edilmesiyle erken tespit
edilebiliyor. Prostat kanserini bulmanın bir başka yolu da
prostatın elle hissedildiği parmakla rektal muayene (PRM).
Bu testlerden herhangi birinin sonuçları anormal ise, kanser
olup olmadığını görmek için genellikle ileri testler ve prostat
biyopsisi yapılabilir.” dedi.
45 yaştan itibaren her erkeğin mutlaka
kontrole gitmesi gerektiğinin de altını
çizen Yanaral, “Her 7 erkekten birinde
prostat kanseri görülüyor. 80 yaş
itibariyle ise her erkekte mutlaka
prostatla ilgili bir sorun oluyor.
Erken teşhis için 45 yaş sonrası
erkeklere düzenli kontrol
öneriyoruz. Amacımız şikayetler
başlamadan teşhis edebilmek.
Prostatla ilgili sorunlar ve
kanser evresi özellikle 50
yaşından sonra başlıyor. Prostat
dokusunda büyüme meydana
geldiğinde en belirgin belirtiler;
idrar yapamama, idrar varmış hissi,
sürekli idrar yapma isteği, idrar yaparken
yanma olurken, kanser evresinde ise
kanama, bel ve sırt ağrısı görülüyor.” şeklinde
konuştu.
Prostat kanserinde erken teşhisin ve tedavinin mümkün
olduğunu da sözlerine ekleyen Yanaral, “Kanseri erken tespit
etmek ve yapılacak cerrahi müdahalelerle kişiyi bu sorundan
tamamen kurtarmak mümkün. Kan tahlili ve muayene ile
prostat kanseri teşhis edilebiliyor. En gelişmiş tedavi yöntemi
ise robotik cerrahi. Bu yöntem hem doktora hem de hastaya
konfor sağlıyor.” diyerek sözlerini tamamladı.
Kasım - November 2022
14
Global success born from scientific cooperation
Bilimsel iş birliğinden doğan global başarı
With the cooperation established, Hacettepe University
will have the opportunity to develop scientific and
operational cooperation for accessing MSD’s drug and
vaccine development planning information and for the
development of its clinical research portfolio.
With its mission to save and improve lives, MSD, which
has been offering medicines and vaccines for the world’s
most challenging diseases for more than 130 years and
discovering for life, is carrying out strong collaborations
to develop innovative treatments and increase their
accessibility.
MSD aims for operational excellence by establishing a
stronger and more effective cooperation with clinical
research centers within the scope of the Global Clinical
Research Center Scientific Cooperation Program, which
it launched last year. 31 centers were selected for the
program among approximately 18,000 active centers
worldwide that conduct MSD global clinical trials.
Hacettepe University from Türkiye is among the first 31
centers in the world within the scope of this program.
Hacettepe Üniversitesi, kurulan iş birliği ile MSD’nin
ilaç ve aşı geliştirme planlama bilgilerine erişim ve
klinik araştırma portföyünün gelişimi için bilimsel ve
operasyonel iş birliği geliştirme fırsatı bulacak.
Hayatları kurtarma ve iyileştirme misyonu ile 130 yılı
aşkın süredir dünyanın en zorlu hastalıkları için ilaçlar
ve aşılar sunan, yaşam için keşfeden MSD, yenilikçi
tedavilerin geliştirilmesi ve erişilebilirliğinin artırılması
adına güçlü iş birliklerine imza atıyor.
MSD, geçtiğimiz yıl hayata geçirdiği Global Klinik
Araştırmalar Merkezi Bilimsel İş Birliği Programı
kapsamında, klinik araştırma merkezleri ile daha
güçlü ve etkin bir iş birliği oluşturarak operasyonel
mükemmeliyeti hedefliyor. Programa dünya çapında
MSD global klinik araştırmalarını yürüten, yaklaşık
18 bin aktif merkez arasından 31 merkez seçildi.
Türkiye’den, Hacettepe Üniversitesi ise bu program
kapsamında dünyadaki ilk 31 merkez arasında yer
alıyor.
Kasım - November 2022
15
Valuable support from MSD to Türkiye in the
development of innovative drugs and vaccines
Hacettepe University, which is among the leading centers
in Türkiye in the field of clinical research, conducts a
total of 74 clinical phase studies in MSD areas such as
oncology, hematology, infection/vaccine, cardiovascular
diseases, gastroenterology, and endocrinology. With this
cooperation, MSD Türkiye aims to carry the power of
Hacettepe University in the field of clinical research to the
international arena and to ensure that the institution is in
the same lane with the most respected clinical research
centers in the world.
It is also among the objectives that the established
sustainable cooperation will contribute to the international
visibility of both Hacettepe University and Türkiye’s clinical
trials. Within the scope of the cooperation, it is stated
that by increasing the number of clinical studies in which
Hacettepe University is involved, academicians within the
body of Hacettepe University will have the chance to make
scientific evaluations with the new treatment options
offered in the treatment areas.
Prof. Dr. Serhat Ünal, Vice Rector, Hacettepe University
said, “I believe that this success that Hacettepe University
has achieved within the framework of its competencies
in the field of clinical research and the scientific research
it has revealed opens an important door to many more
successes that we aim for. I would like to express
my gratitude to all Hacettepe scientists, who have
demonstrated their existence with great devotion and
courage in clinical studies and who have followed the
trail of innovative discoveries, for being partners in this
success. I believe that Hacettepe University will come to
a globally important position in clinical research with this
international cooperation in which we are involved with the
contributions of MSD.”
Regarding the international cooperation, A. Betül Erdoğan
Sarılıcan, Clinical Research Director for Türkiye, Middle
East&Egypt at MSD Türkiye, said, “With the scientific
cooperation we have made with Hacettepe University
Hospital, the clinical research infrastructure in our country;
I believe that we will make a significant contribution
to issues such as increasing the contribution to the
development of new drugs and vaccines, providing access
to treatments and vaccines, and producing high-quality
data. We will improve Türkiye’s international visibility in
clinical research with this global scientific cooperation.”
Gözde Güllüoğlu, General Manager Türkiye Cluster, MSD,
underlined that they aim to provide the society with early
access to innovative treatments and vaccines, “I hope that
this international scientific cooperation between MSD and
Hacettepe University will make a significant contribution
to our country’s R&D activities in the field of health. We
believe that with this project we have implemented,
new doors will be opened in the university-industry
cooperation in Türkiye. As MSD Türkiye, we believe that
this international cooperation project is an important
step for our country to become a center of attraction
Yenilikçi ilaç ve aşıların geliştirilmesinde
Türkiye’ye MSD’den değerli destek
Klinik araştırmalar alanında Türkiye’de lider merkezler
arasında yer alan Hacettepe Üniversitesi, MSD özelinde
onkoloji, hematoloji, enfeksiyon/aşı, kardiyovasküler
hastalıklar, gastroenteroloji, endokrinoloji gibi alanlarda
toplam 74 klinik faz çalışması yürütüyor. MSD Türkiye,
kurulan bu iş birliğiyle Hacettepe Üniversitesi’nin klinik
araştırmalar alanında sahip olduğu gücü uluslararası alana
taşıyarak, kurumun dünyada en saygın klinik araştırma
merkezleri ile aynı kulvarda yer almasını sağlamayı
hedefliyor.
Kurulan sürdürülebilir iş birliğinin hem Hacettepe
Üniversitesi’nin hem de Türkiye’nin klinik araştırmalarının
uluslararası görünürlüğüne katkı sağlaması da hedefler
arasında yer alıyor. İş birliği kapsamında ayrıca
Hacettepe Üniversitesi’nin dahil olduğu klinik çalışma
sayısını artırarak, Hacettepe Üniversitesi bünyesindeki
akademisyenlerin tedavi alanlarında sunulan yeni tedavi
seçenekleriyle bilimsel değerlendirme yapma şansına sahip
olacağı ifade ediliyor.
Hacettepe Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serhat
Ünal, “Hacettepe Üniversitesi’nin klinik araştırmalar
alanındaki sahip olduğu yetkinlikler ve ortaya koyduğu
bilimsel araştırmalar çerçevesinde elde etmiş olduğu bu
başarının hedeflediğimiz daha nice başarıya önemli bir
kapı araladığına inanıyorum. Klinik çalışmalarda büyük
bir özveriyle ve cesaretle varlığını ortaya koyan, yenilikçi
buluşların izini süren tüm Hacettepeli bilim insanlarımıza
bu başarımıza ortak oldukları için teşekkürlerimi
sunuyorum. MSD’nin katkılarıyla dahil olduğumuz bu
uluslararası iş birliği ile Hacettepe Üniversitesi’nin klinik
araştırmalarda küresel anlamda önemli bir pozisyona
geleceğine inanıyorum” dedi.
Gerçekleştirilen uluslararası iş birliği ile ilgili olarak
MSD Türkiye Ortadoğu ve Mısır Klinik Araştırmalar
Direktörü A. Betül Erdoğan Sarılıcan, “Hacettepe
Üniversitesi Hastanesi ile yaptığımız bilimsel iş birliğiyle
ülkemizdeki klinik araştırma alt yapısına; yeni ilaç ve aşı
geliştirilmesine katkının arttırılması, tedavilere ve aşılara
erişimin sağlanması ve yüksek kalitede verinin üretilmesi
gibi konularda önemli katkı sağlayacağımıza inanıyorum.
Türkiye’nin klinik araştırmalar alanındaki uluslararası
görünürlüğünü bu global bilimsel iş birliği ile daha iyi
noktalara taşıyacağız.” dedi.
MSD Türkiye Bölgesi Genel Müdürü Gözde Güllüoğlu ise,
toplumun yenilikçi tedavilere ve aşılara erken erişimini
sağlamayı hedeflediklerinin altını çizerken; “MSD’nin
Hacettepe Üniversitesi ile yaptığı bu uluslararası bilimsel iş
birliğinin, ülkemizin sağlık alanındaki Ar-Ge faaliyetlerine
önemli bir katkısının olmasını diliyorum. Hayata
geçirdiğimiz bu proje ile Türkiye’deki üniversite-sanayi
iş birliğinde yeni kapılar aralanacağına inanıyoruz. MSD
Türkiye olarak, bu uluslararası iş birliği projesinin ülkemizin
klinik araştırmalar alanında yatırımlar için cazibe merkezi
olması ve dünyanın önde gelen ülkeleri arasında yer alması
adına önemli bir adım olduğuna inanıyoruz.” diyerek bu
Kasım - November 2022
16
for investments in the field of clinical research and to be
among the leading countries of the world.” She underlined
her belief in the beneficial results that this cooperation will
bring for our country.
“Great support from Hacettepe University and
MSD to the clinical research structure of our
country”
Dr. Tolga Karakan – President, Turkish Medicines and
Medical Devices Agency (TITCK) of the Ministry of Health,
said, “Clinical research is important for our people to have
early access to innovative treatments. He believes that this
international scientific cooperation between Hacettepe
University, one of the important centers in the field of
clinical research in our country, and MSD will provide
significant support to the clinical research infrastructure in
Türkiye. Congrats on their passing.”
Regarding the international clinical center cooperation
agreement, Prof. Dr. Mehmet Cahit Güran - Rector
of Hacettepe University said, “Today, we are signing
an international cooperation with MSD Türkiye by
expanding the scope of the existing cooperation in
clinical research. As Hacettepe University, we believe that
our leading role in the field of health, and specifically
in clinical research, has become stronger thanks to
the cooperation with MSD Türkiye, and we think that
we will also contribute to Türkiye’s clinical research
infrastructure with this international project. Thanks
to the mutual trust, information sharing and harmony
between both institutions; I believe that we will carry the
university-industry cooperation to the highest levels in the
international arena as well.”
iş birliğinin ülkemiz için doğuracağı faydalı sonuçlara
inancının altını çizdi.
“Ülkemizin klinik araştırma yapısına Hacettepe
Üniversitesi ve MSD’den büyük destek”
Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK)
Başkanı Doç. Dr. Tolga Karakan, “Klinik araştırmalar,
halkımızın yenilikçi tedavilere erken erişebilmesi için
önem taşımaktadır. Ülkemizin klinik araştırma alanındaki
önemli merkezlerinden biri olan Hacettepe Ünversitesi
ile MSD arasında gerçekleşen bu uluslararası bilimsel iş
birliğinin, Türkiye’deki klinik araştırma altyapısına önemli
destek vereceğine inanıyor, Hacettepe Üniversitesi’nde
klinik araştırmalara destek veren kurum yetkililerini ve
MSD Türkiye’yi bu iş birliğini hayata geçirdikleri için tebrik
ediyorum.” dedi.
Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Cahit
Güran ise uluslararası klinik merkez iş birliği anlaşması
ile ilgili, “Bugün MSD Türkiye ile klinik araştırmalar
konusunda var olan birlikteliğin kapsamını genişleterek,
uluslararası bir iş birliğine imza atıyoruz. Hacettepe
Üniversitesi olarak sağlık alanında, özel olarak da
klinik araştırmalar konusunda sahip olduğumuz öncü
rolümüzün, MSD Türkiye ile yapılan iş birliği sayesinde
daha da güçlendiğine inanıyor ve bu uluslararası proje
ile Türkiye’nin klinik araştırma alt yapısına da katkı
sağlayacağımızı düşünüyoruz. Her iki kurum arasında var
olan karşılıklı güven, bilgi paylaşımı ve uyum sayesinde;
uluslararası arenada da üniversite-sektör iş birliğini en üst
noktalara taşıyacağımıza inanıyorum.” ifadelerini kullandı
Kasım - November 2022
18
Tiny hearts can be treated!
Minik kalpler tedavi edilebiliyor!
Acıbadem International Hastanesi Kardiyoloji
Uzmanı Doç. Dr. Umut Karabulut, doğumdan
itibaren bebeğin beslenmesi ve oksijen ihtiyacı
gibi birçok yaşamsal fonksiyonu olumsuz
etkileyen doğumsal kalp hastalıklarında
erken tanı ve tedavinin hayati önem taşıdığını
belirterek, asla gözden kaçırılmaması gereken
sinyaller hakkında bilgi verdi.
Cardiologist Dr. Umut Karabulut
Cardiologist Dr. Umut Karabulut at Acıbadem
International Hospital stated that early
diagnosis and treatment are of vital importance
in congenital heart diseases that negatively
affect many vital functions such as the baby’s
nutrition and oxygen need from birth, and gave
information about the signals that should never
be overlooked.
Never overlook these signals!
Congenital heart diseases; It is defined as the diseases that
occur during the formation of the cardiovascular system
while the baby is in the mother’s womb and that cause
serious findings after birth due to abnormal structural
changes. It can start to show symptoms from the moment
of birth, or on the contrary, it can follow a course without
symptoms for a long time. Cardiologist Dr. Umut Karabulut
lists the most common symptoms of congenital heart
diseases as follows:
Bu sinyalleri asla gözden kaçırmayın!
Doğumsal kalp hastalıkları; bebeğin anne karnında iken
kalp ve damar sisteminin oluşumu sırasında meydana
gelen, normal dışı yapısal değişimlere bağlı olarak doğum
sonrasında ciddi bulgulara yol açan hastalıklar olarak
nitelendiriliyor. Doğum anından itibaren belirti vermeye
başlayabiliyor veya tam tersine uzun süre belirtisiz bir
seyir de izleyebiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Umut
Karabulut, doğumsal kalp hastalıklarının en sık görülen
belirtilerini şöyle sıralıyor:
Yenidoğan ve bebeklik döneminde
• Doğum ağırlığının ortalamanın altında olması
• Emme güçlüğü, emerken çabuk yorulma ve ara verme
• Sık ve yoğun terleme
• Boy ve kilo artışının yetersiz olması
Okul çağından itibaren
• Çabuk yorulma
• Efor kapasitesinin kısıtlı olması
• Çarpıntı ve göğüs ağrısı gibi şikayetlerin sık sık olması
• Dudak çevresinde, el ve ayaklarda ya da tüm vücutta
morarma
In newborn and infancy
• Birth weight below the average
• Difficulty in sucking, getting tired quickly and taking a
break while sucking
• Frequent and intense sweating
• Insufficient height and weight gain
From school age
• Fatigue quickly
• Limited effort capacity
• Frequent complaints such as palpitations and chest pain
• Bruising around the lips, hands and feet or the whole body
Kasım - November 2022
19
It can still be diagnosed in the womb
Congenital heart diseases can be diagnosed with
echocardiography (ultrasound) method in the womb
starting from the 18th week of pregnancy. She can be
diagnosed with serial controls in infancy and childhood.
Basically in diagnosis; detailed anamnesis and physical
examination, basic laboratory tests, oxygen saturation
measurement, chest X-ray, ECG, ECO (Echocardiography),
24-hour rhythm monitoring (holter), effort (treadmill)
test, cardiac MRI, computed tomography and angiography
methods are used.
4 approaches are used in the treatment
Four approaches are used in the treatment of congenital
heart disease: Periodic follow-up without treatment,
medical treatment, interventional treatment (angiographic
methods) and surgical method. Cardiologist Dr. Umut
Karabulut continues, “For example, since cyanotic, i.e.,
bruising-related heart diseases are more severe, these
babies should be diagnosed at the time of birth and taken
to surgery within days or weeks at the latest. Otherwise,
these babies may die due to acute heart and respiratory
failure. The child can be followed regularly for a long
time, since the non-cyanotic, milder course, for example,
small heart holes can close spontaneously until school
age. Medications for complaints such as palpitation and
shortness of breath that develop during this period can
also be used.
Henüz anne karnında teşhis edilebiliyor
Doğumsal kalp hastalıklarının tanısı hamileliğin 18.
haftasından itibaren anne karnında ekokardiyografi
(ultrason) yöntemiyle konulabiliyor. Bebeklik ve çocukluk
çağında da seri kontroller ile teşhis edilebiliyor. Tanıda
temel olarak; detaylı anamnez ve fizik muayene, temel
laboratuvar tetkikleri, oksijen satürasyonu ölçümü, akciğer
grafisi, EKG, EKO (Ekokardiyografi), 24 saatlik ritim takibi
(holter), efor (koşu bandı) testi, kardiyak MR, bilgisayarlı
tomografi ve anjiyografi yöntemlerinden faydalanılıyor.
Tedavide 4 yaklaşımdan faydalanılıyor
Doğumsal kalp hastalığının tedavisinde 4 yaklaşımdan
faydalanılıyor: Tedavisiz periyodik izlem, medikal tedavi,
girişimsel tedavi (anjiyografik yöntemler) ve cerrahi yöntem.
“Hangi hastada hangi yöntemin seçileceği tamamen
hastaya özeldir” bilgisini veren Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr.
Umut Karabulut, şöyle devam ediyor: “Örneğin siyanotik,
yani morarma ile giden kalp hastalıkları daha ağır seyrettiği
için bu bebeklerin doğum anında tanısının konulması ve
günler, en geç haftalar içerisinde cerrahiye alınmaları
gerekiyor. Aksi takdirde bu bebekler akut kalp ve solunum
yetersizliği nedeniyle hayatını kaybedebiliyor. Siyanotik
olmayan, daha hafif seyirli, örneğin küçük kalp delikleri
okul çağına kadar kendiliğinden de kapanabildiği için çocuk
düzenli olarak uzun süre izlenebiliyor. Bu periyotta gelişen
çarpıntı ile nefes darlığı gibi şikayetlere yönelik ilaçlar da
kullanılabiliyor.
Kasım - November 2022
20
Touching the heart with ‘Invasive methods’
Pointing out that ‘interventional treatment’ methods are
also extremely important in congenital heart disease,
Cardiologist Dr. Umut Karabulut said, “The holes formed
between the ventricles or atria of the heart can be closed
by angiography in suitable patients by cardiology specialists.
In addition, the narrowing of the vessel called ‘aortic
coarctation’ can be expanded with a stent. In addition to
these, the tunnel between the pulmonary vessel and the
aorta can also be closed with the angiography method. In
these diseases, if the intervention is risky or not suitable,
surgical correction is made.” Since all other diseases are
more complex and dangerous, the main treatment method
is surgery. If diagnosed early, very successful results can be
obtained from all treatment methods; The child is healthy
and can live for many years.
Pay attention to 8 risk factors!
Although it can be due to many factors, there is no
clear cause of congenital heart disease. Genetic factors,
problems experienced during pregnancy and maternal
factors are the most important factors.
• Consanguineous marriage
• History of congenital heart disease and genetic syndrome
in family members (mother, father, sibling)
• Radiation exposure during pregnancy
• Viral infections in the first trimester of pregnancy
• Genetic diseases
• Having diabetes during pregnancy
• Alcohol consumption during pregnancy
• Consumption of medication without the recommendation
of a physician
Kalbe ‘Girişimsel yöntemler’ ile dokunuş
Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Umut Karabulut, doğumsal
kalp hastalığında ‘girişimsel tedavi’ yöntemlerinin de
son derece önem taşıdığına işaret ederek, “Uygun
hastalarda kardiyoloji uzmanları tarafından kalbin
karıncıkları veya kulakçıkları arasında oluşan delikler
anjiyografi ile kapatılabiliyor. Ayrıca ‘aort koarktasyonu’
denilen damardaki daralma stent ile genişletilebiliyor.
Bunların yanı sıra akciğer damarı ile aort arasındaki
tünel de yine anjiyografi yöntemiyle kapatılabiliyor.
Bu hastalıklarda girişim riskli ya da uygun değilse
cerrahi yöntemle düzeltme yapılıyor.” diyor. Diğer tüm
hastalıklar ise daha kompleks ve tehlikeli olduğu için
ana tedavi yöntemi cerrahi oluyor. Erken teşhis edildiği
takdirde tüm tedavi yöntemlerinden oldukça başarılı
sonuçlar elde edilebiliyor; çocuk sağlıklı ve uzun yıllar
yaşayabiliyor.
8 risk faktörüne dikkat!
Birçok etkene bağlı olabilmekle birlikte, doğumsal
kalp hastalığının net bir nedeni yok. Genetik faktörler,
hamilelik sürecinde yaşanan sorunlar ve anneye ait
faktörler, en önemli unsurları oluşturuyor.
• Akraba evliliği
• Aile bireylerinde (anne, baba, kardeş) doğumsal kalp
hastalığı ve genetik sendrom öyküsü
• Hamilelikte radyasyon maruziyeti
• Hamileliğin ilk üç ayında geçirilen viral enfeksiyonlar
• Genetik hastalıklar
• Hamilelikte diyabet olması
• Hamilelikte alkol tüketimi
• Hekim önerisi olmadan ilaç tüketimi
Kasım - November 2022
22
Depth Health Technology Healthtech 2022 Report published
Derinlemesine Sağlık Teknolojisi Healthtech 2022 Raporu yayınlandı
The report, which serves as a guide to
entrepreneurs in the healthtech field, has been
published. Topics such as “Healthtech promotion
and usage areas, Healthtech sector in the world
and in Turkey, advantages of the sector, concepts
to be known, technologies used, Healthtech and
Metaverse, important technologies in this field
and future trends” were discussed in the report.
Expected to reach approximately $660 billion
The GOOINN Healthtech 2022 report revealed that the
Covid19 Pandemic has acted as a major catalyst in the rapid
and massive development and adoption of the Healthtech
market, which has fundamentally transformed the entire
healthcare system and improved digitized healthcare.
According to the Healthtech 2022 report, the Healthtech
Healthtech alanındaki girişimcilere rehberlik
niteliğinde olan rapor yayınlandı. Raporda;
“Healthtech tanıtımı ve kullanım alanları,
dünyada ve Türkiye’de Healthtech sektörü,
sektörün avantajları, bilinmesi gereken kavramlar,
kullanılan teknolojiler, Healthtech ve Metaverse,
bu alanda önemli teknolojiler ve geleceğin
trendleri” gibi konu başlıkları ele alındı.
Yaklaşık 660 milyar dolara ulaşması bekleniyor
GOOINN Healthtech 2022 raporu, Kovid19 Pandemisinin
tüm sağlık sistemini temelden dönüştüren ve
dijitalleştirilmiş sağlık hizmetlerini geliştiren Healthtech
pazarının hızla ve büyük ölçekte geliştirilmesinde ve
benimsenmesinde büyük bir katalizör görevi gördüğünü
ortaya koydu. Healthtech 2022 raporuna göre, 2016 yılından
Kasım - November 2022
23
market, which has increased by 5.5 times globally since
2016 and was worth 175 billion dollars in 2019, is expected
to reach approximately 660 billion dollars with a
25% growth by 2025. In the report, it is stated that
investments made in the healthtech sector in 2021 broke
a record with 34 billion dollars, as the global pandemic
increased the demand for virtual services. It is seen that the
biggest investment here was made in the field of mental
health with 2.4 billion dollars.
A remarkable increase has been observed in investments
made in Healthtech since 2016. Especially the development
of technology, artificial intelligence and machine learning
taking more roles in daily life has increased the importance
given to this field. Investments made until 2020, on
the other hand, doubled after the pandemic. While the
number of startups active in the country is 538 today with
acquisitions, it has been observed that 40.98 million dollars
have been invested in this area between 2008 and 2022.
On the other hand, it is a fact that the interest in startups
providing services in the field of online health services and
mindfullnes has increased in the country.
Future usage areas
Conducting in-depth research in the field of Healthtech,
from the industry’s relationship with digital health
and health services information technology (IT), to the
differences between Healthtech, Biotech and Medtech,
while determining the future global usage areas of
Healthtech under 6 main headings: Management, Surgery,
Drug Development, Fitness, Diagnosis & Error Reduction
and Mental Health, GOOINN mentioned that innovation
professionals and entrepreneurs focus on 14 different
areas under the titles of Telehealth, mHealth, Wearable
Devices, Genomics, Robotic Surgery, Anti-aging, Assistive
Tech, Fertility Tech, Gene Therapy, Medical Exoskeleton
and Prosthesis, Mental Health Tech, Nanomedicine,
Neurotechnology and Sleep Tech.
14 health technologies were determined
The report also lists the 14 health technologies most
used to provide in-depth health services by making use
of developing technologies; Remote Patient Monitoring
(RPM), Artificial Intelligence, Blockchain, Machine Learning,
Internet of Things (IoT), Wearable Technology, Virtual and
Augmented Reality, Big Data Analytics, Voice Recognition,
Chatbot, Robotics Technology, Mobile Applications,
Bioprinting and Neurotechnology.
What will be the future trends in Healthtech?
According to the Healthtech 2022 report, Remote
diagnosis, point of care testing, molecular and genetic
testing, mobile health applications, wearable technologies,
complementary diagnostic tests, voice technology, use
of artificial intelligence in health, closed-circuit insulin
pumps, portable dialysis machines Trends such as digital
therapeutics (DTx) and electronic health record (Electronic
Health Records, EHR) will shape the future of health
technologies.
bu yana global olarak 5,5 kat artış yaşanan ve 2019 yılında
175 milyar dolar değerinde olan Healthtech pazarının 2025
yılına kadar %25’lik bir büyüme ile yaklaşık 660 milyar
dolara ulaşması bekleniyor.
Raporda, küresel pandeminin sanal hizmetlere olan talebi
artırmasıyla 2021 yılında healthtech sektörüne yapılan
yatırımların 34 milyar dolar ile rekor kırdığı belirtiliyor.
Buradaki en büyük yatırım 2,4 milyar dolar ile akıl sağlığı
(mental health) alanına yapıldığı görülüyor.
Türkiye’de ise, 2016 yılından bu yana Healthtech alanına
yapılan yatırımlarda dikkat çekici bir artış gözlemleniyor.
Özellikle teknolojinin gelişmesi, yapay zekanın ve makine
öğrenmesinin günlük hayatta daha fazla rol alması bu
alana verilen önemi arttırmış durumda. 2020 yılına kadar
yapılan yatırımlar ise, pandemiden sonra iki katına çıktı.
Ülkede aktif olan startup sayısı satın almalar ile bugün 538
iken, 2008 ile 2022 yılları arasında bu alana 40,98 milyon
dolar yatırım yapıldığı gözlemlendi. Diğer yandan, ülkede
çevrimiçi sağlık hizmetleri ve mindfullnes alanında hizmet
veren startuplara olan ilginin fazlalaştığı da bir gerçek.
Gelecekte kullanım alanları
Sektörün dijital sağlık ve sağlık hizmetleri bilişim
teknolojisi (BT) ile ilişkisinden, Healthtech, Biotech ve
Medtech arasındaki farklara kadar Healthtech alanında
derinlemesine bir araştırma yapan GOOINN, Healthtech’in
gelecekteki global kullanım alanlarını Yönetim, Cerrahi,
İlaç Geliştirme, Fitness, Tanı & Hata Azaltma ve Akıl
Sağlığı olmak üzere 6 ana başlıkta belirlerken, inovasyon
profesyonelleri ve girişimcilerin Telehealth, mHealth,
Giyilebilir Cihazlar, Genomik, Robotik Cerrahi, Anti-aging,
Assistive Tech, Fertility Tech, Gen Tedavisi, Tıbbi Dış İskelet
ve Protez, Mental Health Tech, Nanotıp, Nöroteknoloji ve
Sleep Tech başlıklarında 14 farklı alana odaklandıklarına
değindi.
14 sağlık teknolojisi belirlendi
Raporda ayrıca, gelişen teknolojilerden faydalanarak
derinlemesine sağlık hizmeti vermek için en çok kullanılan
14 sağlık teknolojisi şu şekilde sıralanıyor; Uzaktan Hasta
İzleme (Remote Patient Monitoring, RPM), Yapay Zekâ,
Blokzincir, Makine Öğrenimi, Internet of Things (IoT),
Giyilebilir Teknoloji, Sanal ve Artırılmış Gerçeklik (Virtual
and Augmented Reality), Büyük Veri Analitiği, Ses Tanıma,
Chatbot, Robotik Teknoloji, Mobil Uygulamalar, Biyobaskı ve
Nöroteknoloji.
Healthtech’te geleceğin trendleri neler olacak?
Healthtech 2022 raporuna göre; Uzaktan teşhis, bakım
noktası testi (point of care testing), moleküler ve genetik
testler, mobil sağlık uygulamaları, giyilebilir teknolojiler,
tamamlayıcı tanı testleri, ses teknolojisi, sağlıkta yapay
zekanın kullanımı, kapalı devre insülin pompaları, taşınabilir
diyaliz makineleri, dijital terapötikler (DTx) ve elektronik
sağlık kaydı (Electronic Health Records, EHR) gibi trendler
sağlık teknolojilerinin geleceğini şekillendirecek.
Kasım - November 2022
24
What awaits us?
According to the GOOINN Healthtech 2022 report, it is
predicted what kind of digitalization awaits us as health
technologies enter our lives in many different areas in the
future.
- Hospitals will rely more on robotics and digital
technologies.
- Healthcare organizations will continue to seek ways to
improve operations and care while increasing efficiency and
value.
- Most of the physical and mental tasks that doctors
perform today will be automated in the form of hardware,
software, and combinations of both. This will reduce the
need for patient visits through telemedicine and remote
healthcare.
- Medicine on a molecular scale will quickly adapt to
everyday life.
Smaller than ever
nanodevices that
can monitor people’s
vital signs will be
implanted in bodies,
resulting in incredibly
detailed data. This
will allow doctors to
further personalize
treatments.
- Some organizations
will have an economic
model driven by their
ability to gain insights
and identify algorithms
that power the future of health. By doing research, these
organizations will develop analytical tools and generate
data insights that go beyond human capabilities.
- Health product developers will strengthen the consumer
health ecosystem by developing and manufacturing health
and care products, from apps to medicines and devices. It
will continue to be product development organizations,
while also developing software, apps and wellness
products.
- Individual financiers will offer tailor-made modular and
comprehensive care packages by providing financial
products to guide people’s care.
- The health care regimes of the future will increasingly
follow partnership models with institutional health
programs and make partial reimbursement agreements
with insurers.
- Patient care systems will focus more on the early
detection and targeted and personalized treatment of
adverse health conditions.
- Quantum computing will enable drug discovery,
acceleration of computation used in hospital logistics,
virtual clinical trials and genetic sequencing.
- Virtual reality, augmented reality and digital twin
technologies used in the metaverse will bring new
opportunities for surgical applications.
Bizi neler bekliyor?
GOOINN Healthtech 2022 raporuna göre, gelecekte
sağlık teknolojilerinin birçok farklı alanda hayatımıza
girmesiyle bizi nasıl bir dijitalleşmenin beklediği şu şekilde
öngörülüyor;
- Hastaneler robotik ve dijital teknolojilere daha fazla
güvenecek.
- Sağlık kuruluşları, verimliliği ve değeri artırırken
operasyonları ve bakımı iyileştirmenin yollarını aramaya
devam edecek.
- Doktorların bugün gerçekleştirdiği fiziksel ve zihinsel
görevlerin çoğu, donanım, yazılım ve her ikisinin
kombinasyonları şeklinde otomatik hale getirilecek. Bu
durum, teletıp ve uzaktan sağlık hizmetleri aracılığıyla
hasta ziyaretleri ihtiyacını azaltacak.
- Moleküler ölçekte tıp hızlı bir şekilde günlük hayatlara
adapte olacak. İnsanların hayati belirtilerini izleyebilen her
zamankinden daha
küçük nano cihazlar
vücutlara yerleştirilecek
ve böylelikle inanılmaz
derecede ayrıntılı veriler
elde edilebilecek.
Böylelikle doktorlar
tedavileri daha da
kişiselleştirebilecek.
- Bazı kuruluşlar,
içgörü elde etme ve
sağlığın geleceğine
güç veren algoritmaları
tanımlama yetenekleri
tarafından yönlendirilen
bir ekonomik modele
sahip olacak. Bu
kuruluşlar, araştırma yaparak analitik araçlar geliştirecek
ve insan yeteneklerinin ötesine geçen veri içgörüleri
üretebilecek.
- Sağlık ürünü geliştiricileri, uygulamalardan ilaçlara ve
cihazlara kadar sağlık ve bakım ürünleri geliştirerek ve
üreterek tüketici sağlığı ekosistemini güçlendirecek. Ürün
geliştiren kuruluşlar olmaya devam ederken aynı zamanda
yazılımları, uygulamaları ve sağlıklı yaşam ürünlerini de
geliştirecek.
- Bireysel finansörler kişilerin bakımlarını yönlendirmek
için finansal ürünler sağlayarak kişiye özel modüler ve
kapsamlı bakım paketleri sunacak.
- Geleceğin sağlık bakım rejimleri, kurumsal sağlık
programlarıyla giderek artan bir şekilde ortaklık modellerini
takip edecek ve sigortacılarla kısmi geri ödeme anlaşmaları
yapacak.
- Hasta bakım sistemleri olumsuz sağlık koşullarının erken
teşhisine ve hedefe yönelik ve kişiselleştirilmiş tedavisine
daha fazla odaklanacak.
- Kuantum hesaplama ilaç keşfine, hastane lojistiğinde
kullanılan hesaplamaların hızlanmasına, sanal klinik
deneyler yapmasına ve genetik sıralama yapılmasına olanak
sağlayacak.
- Metaverse alanında kullanılan sanal gerçeklik, artırılmış
gerçeklik ve dijital ikiz teknolojileri cerrahi ile ilgili
uygulamalar için yeni fırsatlar getirecek.
Kasım - November 2022
26
Treatment that affects the gene map: BBL
Gen haritasını etkileyen tedavi: BBL
Cildimizi yazdan kalma bir şekilde sonbahara
emanet etmememiz gerekiyor çünkü, güneş
ışınları da o kadar masum değil. Güneşin
cildimizde oluşturduğu birtakım hasarlar
olabiliyor. Özellikle sonbahar-kış dönemleri de
bu hasarları onarmak için en ideal zaman. Kişinin
gen haritasını etkileyen ve buna bağlı olarak cildi
moleküler seviyede değiştiren ve aynı zamanda
genç ciltle ilişkili yüzlerce geni aktif hale getiren
BBL tedavisi hakkında Kaliteli Yaşam Kliniği
Medikal Estetik Hekimi Dr. Yasemin Savaş önemli
ipuçları veriyor.
Dr. Yasemin Savaş
Medical Aesthetic at Kaliteli Yaşam Clinic
We should not entrust our skin to autumn in a
way that is left over from summer, because the
sun’s rays are not so innocent. There may be some
damage caused by the sun on our skin. Especially
autumn-winter periods are the ideal time to
repair these damages. About the BBL treatment,
which affects the gene map of the person and
accordingly changes the skin at the molecular
level, and also activates hundreds of genes
associated with young skin, Dr. Yasemin Savaş -
Medical Aesthetic at Kaliteli Yaşam Clinic gives
important clues.
BBL tedavisi nedir?
BBL, cildini yenilemek ve ona istediği ilgiyi göstermek
isteyen kadınların şu sıralar sıklıkla başvurduğu bir yöntem.
Cildini gençleştirmek ve bunu da ameliyatsız yapmak
isteyenlerin tercih ettiği BBL (Broad Band Light) özel
bir ışık kaynağından oluşuyor. Bu ışık kaynağı sayesinde
genetiğinizi yenileyerek cildinizin hem daha genç hem de
daha parlak görünmesini sağlayabiliyorsunuz. “Geniş band
ışık” anlamına gelen BBL, aynı zamanda da FDA onaylı.
Dr. Yasemin Savaş “BBL uygulamasının sonuçları hem
hekim olarak beni hem de cildini gençleştirmek isteyen
hastalarımızı memnun ediyor. Çünkü düzenli BBL
uygulaması, cildi yenileyip gençleştirirken, cilt yaşlanmasını
da doğal yollarla uyararak geciktiriyor” diyor ve ekliyor;
BBL, aynaya baktığınızda kendinizi daha genç hissetmenizin
yanında bir de kendinizi gerçekten öyle görmenizi
sağlayacak şekilde gen yapısını yenileyen bir ışık kaynağı.
What is BBL treatment?
BBL is a method frequently used by women who want to
renew their skin and show it the attention they want. BBL
(Broad Band Light), which is preferred by those who want
to rejuvenate their skin and do it without surgery, consists
of a special light source. Thanks to this light source, you can
renew your genetics and make your skin look younger and
brighter. BBL, which stands for “broadband light”, is also
FDA-approved.
Dr. Yasemin Savaş said, “The results of the BBL application
satisfy both me as a physician and our patients who want to
rejuvenate their skin. Because while regular BBL application
renews and rejuvenates the skin, it also delays skin aging by
stimulating it naturally.
BBL is a light source that renews your gene structure to
Kasım - November 2022
27
make you feel younger when you look in the mirror, as
well as make you see yourself that way. At the same time,
it provides improvement in fine wrinkles, pigmentation
irregularities, spots, vascular redness with collagen
accumulation and increase in elasticity. You will start
every day more radiant with the light source that reduces
the long-term signs of aging of the skin and delays the
formation of new problems.”
How does it affect?
The device we use in the treatment sends light energy to
the upper layers of the skin, this light energy slightly heats
the layers of the skin. This heat energy, which is gradually
absorbed by the skin layers in the targeted areas, triggers
the collagen production of the existing cells, making the
skin look tighter. BBL is an application that shows you the
change in your face in the first application.
For what purpose is it used?
In areas that are open to environmental factors such as the
face, décolleté area, upper hand, neck area;
- In skin tightening processes
- Removing fine wrinkles
- Skin tone equalization processes
- Providing brightness and vitality to the skin
- In the treatment of sunspots, age spots or birthmarks
- In the treatment of rosacea (Red cheek)
- Treatment of acne
- A treatment method used in the treatment of capillary
cracks.
Aynı zamanda kolajen birikimi ve elastikiyette artış ile ince
kırışıklıklarda, pigmentasyon düzensizliklerinde, lekelerde,
damarsal kaynaklı kızarıklıklarda da düzelme sağlıyor.
Cildin uzun dönemli yaşlanma belirtilerini azaltan ve yeni
problemlerin oluşumlarını geciktiren ışık kaynağı ile her
güne daha ışıltılı başlayacaksınız.
Nasıl etki eder?
Tedavide kullandığımız cihaz, cildin üst tabakalarına ışık
enerjisi gönderiyor, bu ışık enerjisi cildin katmanlarını hafif
biçimde ısıtıyor. Hedeflenen bölgelerdeki cilt katmanları
tarafından kademe kademe emilen bu ısı enerjisi var olan
hücrelerin kolajen üretimlerini tetikleyerek, cildi daha
sıkı bir görünüme kavuşturuyor. BBL, ilk uygulamada
yüzünüzdeki değişimi size gösteren bir uygulama.
Hangi amaçla kullanılıyor?
Çevresel faktörlere açık olan yüz, dekolte bölgesi, el üzeri,
boyun bölgesi gibi alanlarda;
-Cilt sıkılaştırma işlemlerinde
- İnce kırışıklıkları gidermede
- Cilt tonu eşitleme işlemlerinde
- Ciltte parlaklık ve canlılık sağlama
- Güneş lekesi, yaşlılığa bağlı oluşan lekeler veya doğum
lekelerinin tedavisinde
- Rozasea (Kırmızı yanak) tedavisinde
- Akne tedavisinde
- Kılcal damar çatlağı tedavisinde başvurulan bir tedavi
yöntemi.
Kasım - November 2022
28
Who can do it?
We recommend BBL treatment to anyone who wants to get
rid of skin problems such as blemishes, wrinkles, rosacea,
acne, capillary cracks on their skin.
- We recommend that people with tanned skin through the
sun or solarium wait for their skin to return to its natural
color in order to benefit from the treatment.
-We do not recommend using it for pacemakers, pregnant
women and people with skin cancer.
Is the treatment permanent? How long does the
effect last?
As the skin tissue undergoes environmental destruction,
the DNA structure in the tissue deteriorates and as a
result of this deterioration, degenerative problems such
as wrinkles, signs of aging and spots occur on the skin. The
main goal of BBL therapy is to renew the gene structure
in the damaged DNA. Regeneration of the gene structure
means that the treatment results in a lasting effect. As a
result of clinical studies, it has been observed that regular
BBL treatment reduces the long-term signs of aging on the
skin and delays the formation of new problems.
Is pain felt during BBL treatment?
You will not feel pain or pain during the BBL treatment,
which is a very comfortable application. It is a procedure
that does not require local anesthesia.
What is the recovery time after treatment? What
should you pay attention to?
Since the recovery process is started immediately after the
treatment, there is no situation that will affect your social
life. No need to cancel or postpone your plans. But there is
one very important issue that you need to pay attention to.
After the treatment, your skin needs to be protected from
direct sunlight or ultraviolet rays. Therefore, do not go
outside without applying your sunscreen.
Kimler yaptırabilir?
-Cildindeki leke, kırışıklık, rozasea, akne, kılcal damar
çatlağı gibi cilt problemlerinden kurtulmak isteyen herkese
BBL tedavisini öneriyoruz.
-Güneş ya da solaryum aracılığı ile bronzlaşmış cilde sahip
kişilerin tedaviden faydalanmaları için ciltlerinin doğal
rengine dönmesini beklemelerini tavsiye ediyoruz.
-Kalp pili, hamileler ve cilt kanseri olan kişiler için
kullanılmasını önermiyoruz.
Tedavi kalıcı mıdır? Etkisi ne kadar sürer?
Cilt dokusu, çevresel tahribata uğradıkça dokudaki DNA
yapısı bozulur ve bu bozulma sonucu ciltte, kırışıklıklar,
yaşlanma belirtileri, lekeler gibi dejeneratif problemler
meydana gelir. BBL tedavisinin temel hedefi, bozulan
DNA’daki gen yapısını yenilemek. Gen yapısının
yenilenmesi, tedavinin kalıcı bir etki ile sonuçlanması
anlamına geliyor. Klinik çalışmalar sonucu, düzenli yapılan
BBL tedavisinin, ciltte yer alan uzun dönemli yaşlanma
belirtilerini azalttığı ve yeni problemlerin oluşumlarını
geciktirdiği gözlemlenmiştir.
BBL tedavi süresince ağrı acı hissedilir mi?
Çok konforlu bir uygulama olan BBL tedavisi sırasında ağrı
veya acı hissetmezsiniz. Lokal anestezi gerektirmeyen bir
işlemdir.
Tedavi sonrası iyileşme süresi nedir? Nelere
dikkat etmek gerekir?
Tedaviden sonra hemen iyileşme sürecine girildiğinden
dolayı sosyal hayatınızı etkileyecek bir durum söz konusu
değil. Planlarınızı iptal etmenize ya da ertelemenize gerek
yok. Ama dikkat etmeniz gerek çok önemli bir konu var.
Tedaviden sonra cildinizin direkt güneş ışınlarından veya
ultraviyole ışınlarından korunması gerekiyor. Bu nedenle
güneş kreminizi sürmeden dışarıya çıkmayın.
Kasım - November 2022
30
The key to comfort in pediatric patients: Robotic Surgery
Çocuk hastalarda konforun anahtarı: Robotik Cerrahi
Küçük yaştaki çocuk hastalarda cerrahi işlemler,
anne ve babalarda endişe oluşturabiliyor. Ancak
günümüzde gelişen teknolojiyle birlikte hasta
konforunu ön planda tutan robotik cerrahi
uygulamaları bu endişeleri ortadan kaldırıyor.
Tüm dünyada artan sıklıkta uygulanan robotik
cerrahi, çocukların kısa sürede iyileşip normal
hayata dönmesine olanak sağlıyor. Memorial
Bahçelievler ve Ataşehir Hastaneleri Çocuk
Ürolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Selçuk Sılay,
robot teknolojisinin çocuk üroloji ameliyatlarında
da güvenle kullanıldığını belirterek, robotik
cerrahinin avantajları ile ilgili bilgi verdi.
Prof. Dr. Selçuk Sılay
Surgical procedures in young children can cause
anxiety in parents. However, with the developing
technology, robotic surgery applications that
prioritize patient comfort eliminate these
concerns. Robotic surgery, which is being applied
with increasing frequency all over the world,
allows children to recover and return to normal
life in a short time. From Memorial Bahçelievler
and Ataşehir Hospitals Department of Pediatric
Urology, Prof. Dr. Selçuk Sılay stated that robot
technology is also used safely in pediatric
urology surgeries and gave information about the
advantages of robotic surgery.
Robotic surgery allows surgery to be performed without
making large incisions on the body. After inserting special
instruments through small holes drilled in the operation
area, the surgeon can perform the operation with the help
of a control unit located 3-4 meters away from the patient.
Since robotic technology is applied in the surgery, it is
possible to work on tissues with high precision without the
slightest vibration.
Pain and bleeding risk is minimized
There are many advantages of using robotic surgery
in children. As reported in European Pediatric Urology
guidelines, thanks to robotic surgery, pediatric patients
have less postoperative pain and shorter hospital stay.
Robotik cerrahi vücuda büyük kesi uygulanmadan ameliyat
yapılmasına imkân tanıyor. Ameliyat bölgesinde açılan
küçük deliklerden özel enstrümanlar yerleştirildikten
sonra cerrah, hastadan 3-4 metre ileride bulunan bir
kontrol ünitesi yardımıyla ameliyatı gerçekleştirebiliyor.
Ameliyatta robotik teknoloji uygulandığı için en küçük bir
titreme olmaksızın yüksek hassasiyetle dokular üzerinde
çalışılabiliyor.
Ağrı ve kanama riski minimuma iniyor
Robotik cerrahinin çocuklarda kullanılmasının pek çok
avantajı bulunmakta. Avrupa Çocuk Ürolojisi kılavuzlarında
da bildirildiği üzere, robotik cerrahi sayesinde çocuk
hastaların ameliyat sonrası ağrıları daha az olur ve
hastanede yatış süresi kısalır. Hastalar en fazla 1 ya
da 2 gün içerisinde taburcu edilebilirler. Açık cerrahi
sonrası çocukların ortalama 3 ila 7 gün arasında kalması
gerekebilir.
Ameliyat izi kalmıyor, komplikasyon riski azalıyor
Cerrahi robotları sayesinde ameliyat sonrasında görülebilen
ve istenmeyen kanama gibi bazı komplikasyonlar anlamlı
olarak azalmakta. Robotik cerrahinin bir diğer avantajı
ise kozmetik görünüm ile ilgili. Açık cerrahide böğür
veya kasık bölgesine 5-6 cm’lik kesi ile gerçekleştirilen
ameliyatlar, robotik cerrahide milimetrik delikler sayesinde
gerçekleştirilebilmekte ve bu sayede ciltte ameliyat sonrası
izlenen ameliyat izi görüntüsü çok az olmakta ya da hiç
görülmemekte.
Yüksek manevra kabiliyetiyle başarılı sonuçlar
Ameliyat sırasında anatomik dokular daha net
bir şekilde izlenebilmekte ve 3 boyutlu bir şekilde
görüntülenebilmekte. Robotik cerrahi bu sayede hastaya
olduğu kadar ameliyatı yapan cerraha da büyük kolaylıklar
Kasım - November 2022
31
Patients can be discharged within a maximum of 1 or 2
days. After open surgery, children may need to stay for
an average of 3 to 7 days.
There is no scar of the operation, the risk of
complications is reduced
Thanks to surgical robots, some complications such as
unwanted bleeding that can be seen after surgery are
significantly reduced. Another advantage of robotic
surgery is related to cosmetic appearance. Operations
performed with a 5-6 cm incision in the flank or
inguinal region in open surgery can be performed
with millimetric holes in robotic surgery, and thus, the
postoperative scar image on the skin is minimal or not
visible at all.
Successful results with high maneuverability
During surgery, anatomical tissues can be observed
more clearly and displayed in 3D. In this way, robotic
surgery provides great convenience to the surgeon as
well as to the patient. In addition, while instruments
can be bent up to a certain angle in open surgery or
laparoscopy, maneuverability is much superior in robotic
surgery. In this way, the stitches on the tissues are
applied in the most accurate way.
It can be applied to children of all age groups
Robotic surgery can be applied to children of all age
groups. On the other hand, considering the examination
and diagnosis process of diseases, robotic surgery can
be performed in all children who are 3 months and
older.
It is also used safely in pediatric urology
surgeries
In fact, every operation in which laparoscopy can
be applied in children can also be performed with
robotic surgery. All applications in robotic surgery in
children are included in the European Pediatric Urology
Guidelines, which is a reference source for pediatric
urologists. The most common situation in which these
surgeries are performed is the tables called ‘renal
outlet stenosis’ (ureteropelvic junction stenosis, UPJ
stenosis) and in which enlargement of the kidneys
of babies is detected, usually while in the mother’s
womb. The second most frequently applied situation
is ‘Vesicoureteral reflux’ (a disease in which urine leaks
from the bladder to the kidney and can lead to urinary
tract infections, kidney damage and kidney failure)
surgery. Apart from these, robotic surgery can be
performed in children in the following cases:
• Megaureter (enlarged urinary tract) surgery
• Double kidney (duplicated system) surgery
• Neurogenic bladder (inability of the bladder to
function due to brain, spinal cord or nerve problems)
surgeries
• Bladder augmentation surgeries
• Kidney tumors (Wilms tumor) surgery
• Neuroblastoma (adrenal gland tumors) surgery
sağlıyor. Ayrıca açık cerrahi veya laparoskopide belli bir açıya
kadar aletlerde bükülme sağlanabilirken, robotik cerrahide
manevra kabiliyeti çok daha üstün. Bu sayede dokulara atılan
dikişler en doğru şekilde uygulanıyor.
Her yaş grubunda çocuklara uygulanabiliyor
Her yaş grubunda çocuklara robotik cerrahi uygulanabilir.
Öte yandan hastalıkların tetkik ve teşhis sürecine bakıldığında
genellikle 3 ay ve üzerindeki tüm çocuklarda robotik cerrahi
yapılabiliyor.
Çocuk ürolojisi ameliyatlarında da güvenle kullanılıyor
Çocuklarda laparoskopinin uygulanabildiği her ameliyat
aslında robotik cerrahi yöntemiyle de uygulanabilir.
Çocuklarda robotik cerrahideki tüm uygulamalar çocuk
ürologları için bir referans kaynağı olan Avrupa Çocuk
Ürolojisi Kılavuzlarında yer almakta. Bu ameliyatların en
sık uygulandığı durum ‘Böbrek çıkış darlığı’ (üreteropelvik
bileşke darlığı, UPJ darlığı) olarak adlandırılan ve genellikle
anne karnında iken bebeklerin böbreklerinde genişleme
tespit edilen tablolar. İkinci en sıklıkta uygulandığı durum ise
‘Vezikoüreteral reflü’ (mesaneden böbreğe idrar kaçışının
olduğu ve idrar yolu enfeksiyonları, böbrek hasarı ve böbrek
yetmezliğine yol açabilen bir hastalık) cerrahisi. Bunların
haricinde ise aşağıdaki durumlarda yine çocuklarda robotik
cerrahi yapılabilir:
• Megaüreter (genişlemiş idrar yolu) cerrahisi
• Çift böbrek (duplike sistem) cerrahisi
• Nörojen mesane (Beyin, omurilik veya sinir problemleri
nedeniyle mesanenin fonksiyonlarını yerine getirememesi)
ameliyatları
• Mesane büyütme ameliyatları
• Böbrek tümörleri (Wilms tümörü) cerrahisi
• Nöroblastom (böbrek üstü bezi tümörleri) cerrahisi
Kasım - November 2022
32
Epilepsy can be treated!
Epilepsi tedavi edilebiliyor!
In the disease known as epilepsy, colloquially
“epiphany”, seizures occur as a result of
temporary abnormal electrical activity in the
brain cells. Medline physician Dr. Ferit Şeyhzade
informs about the subject and conveys what
needs attention.
Stating that there are more than 700 thousand epilepsy
patients in our country, Dr. Ferit Şeyhzade said, “If the
person experiences consciousness, emotion, behavior,
movement disorders or distractions frequently enough
to be noticed by someone else, these symptoms may be
a harbinger of epilepsy.” Stating that not every person
who has epileptic seizures has epilepsy, Dr. “Epilepsy
is diagnosed if the seizures recur in time, with certain
characteristics for each patient, sometimes spontaneously
and sometimes due to triggering factors.”
“Epilepsy is the most common neurological disease
in childhood and adolescence, and the most common
neurological disease in adulthood after stroke. This disease,
which is seen with equal frequency in men and women, is
seen in all age groups, but it is mostly seen in the young
Epilepsi, yani halk arasında “sara” olarak bilinen
hastalıkta nöbetler, beyin hücrelerinde geçici
anormal elektrik aktivitesi sonucu ortaya çıkar.
Medline hekimlerinden Dr. Ferit Şeyhzade,
konuyla ilgili bilgilendiriyor ve dikkat edilmesi
gerekenleri aktarıyor.
Ülkemizde yaklaşık 700 binden fazla epilepsi hastası
bulunduğunu belirten Dr. Ferit Şeyhzade: ‘‘Kişi eğer başkası
tarafından dikkat çekecek kadar sık olarak bilinç, duygu,
davranış, hareket bozuklukları ya da dalgınlıklar yaşıyor ise,
bu belirtiler epilepsi habercisi olabilir’’ dedi. Her epileptik
nöbet geçiren kişinin de epilepsi hastası demek olmadığını
belirten Dr. Şeyhzade, “Nöbetler zaman içinde her hasta
için belli özelliklerde, bazen kendiliğinden bazen de
tetikleyen faktörler sebebiyle tekrarlarsa epilepsi hastalığı
tanısı konulmaktadır” diyor.
“Epilepsi çocukluk ve ergenlik çağında en sık, yetişkin
döneminde de inmeden sonra en sık görülen nörolojik
hastalıktır. Erkek ve kadınlarda eşit sıklıkta görülen bu
hastalık, her yaş grubunda görülmekle birlikte en fazla genç
ve yaşlı grupta görülmektedir.
Uzun süreli tedavi ve izlem gerektiren bu hastalık, yaşam
Kasım - November 2022
33
and old groups. This disease, which requires long-term
treatment and follow-up, significantly affects the quality
of life. With the right treatment, seizures are controlled
in most of the patients and the patient continues his/her
normal life. For this reason, it is very important to control
seizures. However, epilepsy surgery, which is a more
advanced treatment method, is considered for patients
with epilepsy who are resistant to drug therapy and who
cannot tolerate antiepileptic drug therapy due to its side
effects.”
Why does epilepsy occur?
Epilepsy, which usually manifests itself in childhood, can
develop as a result of some diseases and external factors.
These;
• Damage to the brain or lack of oxygen during birth,
• Disturbances in chromosomes in genes,
• Disorders such as tumor, meningitis and inflammation in
the brain,
• Developmental disorders of brain tissues and vessels,
• Traumas as a result of a severe blow to the head,
• Febrile seizures in childhood,
• Some diseases experienced by the expectant mother
during pregnancy can be counted.
How is it diagnosed?
Delivering the information that the patient’s family and
relatives will convey to the doctor in the diagnosis of
epilepsy disease, Dr. Ferit Şeyhzade said, “The person’s
distractions and seizures, how long they last and how often
they occur should be properly reported to the doctor.
Because all this information is important clues for the
definitive diagnosis of the disease and the methods to be
applied for the treatment process. After the information
transferred, the patient is diagnosed with advanced tests
such as EEG, brain tomography and MRI. There are also
epilepsy patients whose cause could not be found despite
all examinations and investigations.”
How should first aid be given to a person who has
an epileptic attack?
“Since the patient’s body will contract during the crisis,
physical intervention should not be done harshly in order
not to harm the patient. It is necessary not to shake the
patient with the logic of getting rid of the crisis, not to try
to interfere with his movements and not to spill water on
his face. We should remove sharp, pointed, hard objects
that may harm the person who has the seizure. If necessary,
we should loosen ties, scarves or tight clothing. Seizures
usually end within 1-2 minutes. If the patient is vomiting
and is in the supine position, he should be turned on his
side so that the vomit is prevented from entering the
trachea, and if the seizure lasts more than 2 minutes,
we should call an emergency ambulance. The patient
should apply to a specialist as soon as possible and start
appropriate treatment according to the severity of the
disease.”
kalitesini önemli ölçüde etkiler. Doğru tedavi ile hastaların
büyük kısmında nöbetler kontrol altına alınır ve hasta
normal yaşantısını sürdürür. Bu sebeple de nöbetlerin
kontrol altına alınması çok önemlidir. Ancak ilaç tedavisine
dirençli epilepsi hastaları ve antiepileptik ilaç tedavisini yan
etkilerinden dolayı tolere edemeyen hastalara daha ileri
tedavi yöntemi olan epilepsi cerrahisi düşünülür.”
Epilepsi neden yaşanıyor?
Genellikle çocukluk çağında kendini gösteren epilepsi
hastalığı, bazı hastalıklar ve dış etkenler sonucu
gelişebiliyor. Bunlar;
• Doğum sırasında beynin hasar görmesi ya da oksijensiz
kalması,
• Genlerdeki kromozomlarda meydana gelen rahatsızlıklar,
• Beyinde meydana gelen tümör, menenjit ve iltihap gibi
rahatsızlıklar,
• Beyin doku ve damarlarının gelişimsel bozuklukları,
• Kafaya alınan şiddetli bir darbe sonucu geçirilen
travmalar,
• Çocukluk döneminde geçirilen ateşli havaleler,
• Gebelik sırasında anne adayının yaşadığı bazı hastalıklar
olarak sayılabilir.
Nasıl teşhis edilir?
Epilepsi hastalığının teşhisinde hastanın ailesi ve
yakınlarının doktora aktaracağı bilgilerin çok büyük önem
taşıdığını belirten Dr. Ferit Şeyhzade: “Kişinin dalgınlıkları
ve nöbetlerinin nasıl olduğu ne kadar sürdüğü ve ne
sıklıkta yaşandığı doktora düzgün aktarılmalıdır. Çünkü
tüm bu bilgiler hastalığın kesin tanısı ve tedavi süreci için
uygulanacak yöntemler için önemli ipuçlarıdır. Aktarılan
bilgilerin ardından hastaya EEG, beyin tomografisi ve MR
gibi ileri tetkikler yapılarak kesin tanı konur. Tüm tetkik
ve araştırmalara rağmen sebebi bulunamayan epilepsi
hastaları da mevcuttur’’ dedi.
Epilepsi krizi geçiren kişiye ilk yardım nasıl
olmalı?
“Hastanın vücudu kriz esnasında kasılacağı için, hastaya
zarar vermemek adına sert bir şekilde fiziki müdahale
yapılmaması gerekir. Hastayı krizden kurtulsun mantığı ile
sarsmamak, hareketlerine müdahale etmeye çalışmamak
ve yüzüne su dökmemek gerekir. Nöbet geçiren kişinin
çevresinde ona zarar verebilecek keskin, sivri, sert cisimleri
uzaklaştırmalıyız. Rahat nefes almasını sağlamalı gerekirse
kravat, atkı ya da boğazını sıkan giysileri gevşetmeliyiz.
Genellikle nöbetler 1-2 dakika içinde biter. Hasta kusuyor
ise ve sırt üstü pozisyonda ise yan çevrilmeli, böylece
kusmuğunun soluk borusuna kaçması önlenmeli ve nöbet
2 dakikadan fazla sürüyorsa acil ambulans çağırmalıyız.
Hastanın en kısa süre içinde bir uzmana başvurarak
hastalığının şiddetine göre uygun tedaviye başlaması
gerekir.”
Kasım - November 2022
36
The pandemic also negatively affected dental health
Pandemi, diş sağlığını da olumsuz etkiledi
While brushing the teeth, which is
indispensable for the protection
of oral and dental health, is 80%
in Europe, this figure is around
25% in our country. Dentist
Derya Elik, who informed that
this number has decreased to
18% in our country due to the
pandemic, said that dental care
was neglected during the closed
period at home and an increase
in dental caries occurred due to
excessive consumption of junk
food.
Dentist Derya Elik
Ağız ve diş sağlığının korunması
için vazgeçilmez olan diş
fırçalama alışkanlığında Avrupa
%80 seviyesinde iken, ülkemizde
bu rakam yüzde 25 civarında
seyrediyor. Pandemi nedeniyle bu
rakamın ülkemizde son dönemde
%18’e gerilediği bilgisini veren
Diş Hekimi Derya Elik, evde
kapalı kalınan süreçte diş
bakımının ihmal edildiğini ve aşırı
abur cubur tüketimi nedeniyle de
diş çürüklerinde artış meydana
geldiğini söyledi.
Dentist Derya Elik, owner of Derya Elik Dental Clinic,
said, “Since the leftovers of meals eaten in front of
the TV, computer and phone for a long time were
not brushed, the acidic structure that became a food
source for pathogenic bacteria and caused tooth
decay. People who do not want to go out on the street
due to the pandemic postponed their routine checks
and treatments. Therefore, an increase in dental
caries occurred. Currently, we continue our services
Derya Elik Diş Kliniği’nin sahibi Diş Hekimi Derya Elik,
“Uzun vakitler TV, bilgisayar ve telefon karşısında yenen
yemeklerin artıkları ağızdaki dişler fırçalanmadığı için
patojen bakterilerin besin kaynağı haline gelip açığa çıkan
asidik yapı diş çürümelerine sebep oldu. Pandemi nedeniyle
sokağa çıkmak istemeyen insanlar ise rutin kontrollerini ve
tedavilerini erteledi. Bu nedenle diş çürüklerinde bir artış
oluştu. Şu anda diş tedavisi konusunda Sağlık Bakanlığı’nın
belirlediği standartlar ölçüsünde hizmetlerimizi
Kasım - November 2022
37
in line with the standards set by the Ministry of
Health on dental treatment. We apply special hygiene
and sterilization measures. We also extended the
appointment interval of our customers. Thus, although
we provide service during the pandemic period, no
Corona cases have been experienced in our clinic until
today.”
Both healthy and aesthetic
Dentist Derya Elik, who stated that diseases such as
dental caries and tooth deficiency can cause pain as
well as chewing dysfunction, said, “We mainly perform
surgical procedures such as implant application,
impacted tooth and tooth extraction with cysts in our
clinic. In such cases, we determine a treatment program
suitable for the patient’s condition. If necessary, we
perform implant and prosthetic applications on it.
It may take up to 3 months for the implant to attach
to the jawbone. During this time, we are applying
temporary teeth. At the end of 3 months, we can
restore the chewing functions to normal by applying
the real prosthesis. It may be inconvenient to apply
this application to those who undergo chemotherapy,
radiotherapy treatment, those with uncontrolled
diabetes and those with osteoporosis. It is suitable for
anyone over the age of 18, except for these people.”
Personalized smile designs
Expressing that they are also in demand for smile
designs, which are very common in America and applied
in our country, Elik said, “Healthy, white and complete
teeth add an important expression to our faces. Tooth
decay and deficiency can negatively affect people
both physiologically and psychologically. Thanks to
the aesthetic smile design we have achieved with the
zirconium coatings we apply on the implants in our
clinic, it is possible to achieve both a highly functional
chewing capacity and a beautiful and aesthetic smile.”
sürdürüyoruz. Özel hijyen ve sterilizasyon tedbirleri
uyguluyoruz. Müşterilerimizin randevu aralığını da uzattık.
Böylece, pandemi döneminde de hizmet vermemize rağmen
bugüne kadar kliniğimizde hiçbir Corona vakası yaşanmadı”
diye konuştu.
Hem sağlıklı hem de estetik
Diş çürükleri ve diş eksikliği gibi hastalıkların ağrının
yanı sıra çiğneme fonksiyonunda da bozukluğa neden
olabileceğini belirten Diş Hekimi Derya Elik, “Kliniğimizde
ağırlıklı olarak implant uygulaması, gömülü diş ve kistli
diş çekimi gibi cerrahi işlemler gerçekleştiriyoruz. Bu
gibi durumlarda hastanın durumuna uygun bir tedavi
programı belirliyoruz. Gerektiği takdirde implant ve üzerine
protez uygulamaları gerçekleştiriyoruz. İmplantın çene
kemiğine tutunması 3 ay kadar sürebiliyor. Bu süre içinde
geçici diş uygulaması yapıyoruz. 3 ay sonunda ise gerçek
protezi uygulayarak çiğneme fonksiyonlarını normale
döndürebiliyoruz. Bu uygulamanın kemoterapi, radyoterapi
tedavisi görenler, kontrolsüz diyabeti olanlar ve kemik
erimesi bulunanlara yapılması sakıncalı olabiliyor. Bu
kişiler haricindeki 18 yaş üstündeki herkes için uygundur”
diye konuştu.
Kişiye özel gülüş tasarımları
Amerika’da oldukça yaygın olan, ülkemizde de uygulanan
gülüş tasarımları konusunda da talep gördüklerini dile
getiren Elik, şunları söyledi: “Sağlıklı, beyaz ve eksiksiz
dişler yüzümüze önemli bir ifade katıyor. Diş çürüklüğü
ve eksikliği de insanları hem fizyolojik hem de psikolojik
olarak olumsuz etkileyebiliyor. Kliniğimizde implant
üzerine uyguladığımız zirkonyum kaplamalar ile elde
ettiğimiz estetik gülüş tasarımımız sayesinde hem oldukça
fonksiyonel bir çiğneyebilme kapasitesine hem de güzel ve
estetik bir gülüşe kavuşabilmek mümkün”
Kasım - November 2022
38
Glamorous launch from Wellcare
Wellcare’den göz alıcı lansman
The new Omega 3 Family of ILKO Pharmaceuticals’
consumer health brand Wellcare, which will make
a difference in the food supplement market and
suitable for children and adults, was introduced
with the launch held at CVK Park Bosphorus Hotel
Istanbul.
The launch, moderated by Oylum TALU, started with
Wellcare Senior Product Manager Banu KOŞTURAN’s
presentation about the new Omega 3 family. Koşturan said,
“Omega 3 fatty acids, which have an important place in
human health and help the development of the eyes and
nervous system with the normal development of the brain,
thanks to DHA, one of the fatty acids it contains, meet the
consumers with Wellcare’s new Omega 3 family. Capsule
forms with two different contents for adults: Wellcare
Omega 3 and Wellcare Omega 3 UniQ DHA; Thanks to
rosemary extract, which is known for its strong and natural
antioxidant properties, it both supports the effectiveness
of Omega 3 and eliminates the unwanted taste of fish oil.
Supplements in liquid form for children with natural orange
flavor, tutti frutti flavor and natural tangerine oil do not
contain colorants, sweeteners, preservatives, sugar and
gluten. As Wellcare, we continue to grow with our new
IFOS-approved Omega 3 product group that will reveal our
difference in the market.”
At the launch, Cardiovascular Surgery Specialist Prof. Dr.
Yavuz YÖRÜKOĞLU and Child Health and Diseases Specialist
Prof. Dr. Güldane KOTUROĞLU also shared valuable
information.
İLKO İlaç’ın tüketici sağlığı markası Wellcare’in,
gıda takviyesi pazarında fark oluşturacak, çocuk
ve yetişkin kullanımına uygun yeni Omega 3
Ailesi, CVK Park Bosphorus Hotel Istanbul’da
düzenlenen lansmanla tanıtıldı.
Oylum TALU moderatörlüğünde düzenlenen lansman,
Wellcare Kıdemli Ürün Müdürü Banu KOŞTURAN’ın yeni
Omega 3 ailesini anlatan sunumuyla başladı. Koşturan:
“İnsan sağlığında önemli bir yere sahip ve içerdiği yağ
asitlerinden biri olan DHA sayesinde beynin normal
gelişimiyle göz ve sinir sisteminin gelişimine yardımcı
Omega 3 yağ asitleri, Wellcare’in yeni Omega 3 ailesi ile
tüketiciyle buluşuyor. Yetişkinler için Wellcare Omega
3 ve Wellcare Omega 3 UniQ DHA olmak üzere iki farklı
içeriği bulunan kapsül formları; formülünde yer alan güçlü
ve doğal antioksidan özelliğiyle bilinen biberiye ekstraktı
sayesinde hem Omega 3’ün etkinliğini destekliyor hem de
balık yağının istenmeyen tadını ortadan kaldırıyor. Çocuklar
için de doğal portakal aromalı, tutti frutti aromalı ve doğal
mandalina yağı içeren, sıvı formdaki takviyeler renklendirici,
tatlandırıcı, koruyucu, şeker ve gluten içermiyor. Wellcare
olarak pazarda farkımızı ortaya koyacak IFOS onaylı yeni
Omega 3 ürün grubumuzla büyümeye devam ediyoruz” dedi.
Lansmanda, Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr.
Yavuz YÖRÜKOĞLU ile Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı
Prof. Dr. Güldane KOTUROĞLU da değerli bilgiler paylaştı.
Kasım - November 2022
39
“Long-chain fatty acids that must be taken from
outside”
Child Health and Diseases Specialist Prof. Dr. Güldane
KOTUROĞLU shared her views on the use of Omega 3 as
a support in children. Koturoğlu said that children need
a certain amount of fat in their healthy development
process; “For the formation and development of the brain
and immune system, the continuation of its functions,
the ability of the nerves to talk to each other, and the
continuation of their communication in the most ideal way,
they definitely need the right amount of DHA and a certain
amount of EPA. If you want the truth, Omega 3, EPA, DHA
should be given to the child from the outside. Because
Omega 3 fatty acids are long-chain fatty acids that are not
synthesized in the body and must be taken from outside.”
Koturoğlu continued her words as follows; “Usually
recommended is over 1000mg of Omega 3 per day and
740-520mg of EPA+DHA. DHA value is especially important
for children. 60% of the brain is fat, which is composed of
the Omega 3 fatty acid DHA. Scientific studies show that
omega 3 intake in the womb, especially in the last three
months of pregnancy, is beneficial in preventing future
diseases by modulating the baby’s immune system. In
infants with omega 3 deficiency; It is stated that diseases
such as chronic diseases, cardiovascular system diseases,
obesity, type 2 diabetes are more common in older ages
than other babies. The point to be noted here is; The
supplements must have the internationally valid IFOS
certificate, they do not contain sweeteners, coloring,
preservatives, sugar and gluten.”
Important building block
Sharing valuable information about Omega 3 to support
preventive health in adults, Cardiovascular Surgery
Specialist Prof. Dr. Yavuz YÖRÜKOĞLU continued,
“Omega-3 fatty acids are a very important building block
in the structure and functions of all our cells. Since these
healthy fats cannot be produced by our metabolism, they
“Dışarıdan alınması gereken uzun zincirli yağ
asitler”
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Güldane
KOTUROĞLU, Omega 3‘ün çocuklarda destek olarak
kullanımına ilişkin görüşlerini aktardı. Çocukların sağlıklı
gelişim süreci içinde belirli oranda yağlara ihtiyacı olduğun
söyleyen Koturoğlu; “Beyin ve bağışıklık sisteminin oluşum
ve gelişimi, fonksiyonlarının devamı, sinirlerin birbirleriyle
konuşabilmesi, iletişiminin de en ideal şekilde devamı için
mutlaka doğru oranda DHA’ya ve belli oranlarda da EPA’ya
ihtiyacı vardır. Doğrusunu isterseniz Omega 3, EPA, DHA’nın
dışarıdan çocuğa verilmesi gerekir. Çünkü Omega 3 yağ
asitleri vücutta sentezlenmeyen, dışarıdan alınması gereken
uzun zincirli yağ asitleridir” dedi.
Koturoğlu sözlerine şöyle devam etti; “Genellikle
önerilen günde 1000 mg’nin üzerinde Omega 3 ve 740-
520 mg EPA+DHA’dır. Özellikle çocuklar için DHA değeri
önemlidir. Beynin %60’ı yağ, bu yağı oluşturan ise Omega
3 yağ asidi DHA’dır. Yapılan bilimsel çalışmalar anne
karnında özellikle hamileliğin son üç ayında Omega 3
alımının bebeğin bağışıklık sistemini modüle ederek
ileride ortaya çıkabilecek hastalıkları önlemede yararlı
olduğunu gösteriyor. Omega 3 eksikliği olan bebeklerde;
ileriki yaşlarda kronik hastalıklar, kalp damar sistemi
hastalıkları, obezite, tip 2 diyabet gibi hastalıkların diğer
bebeklere oranla daha fazla görüldüğü belirtiliyor. Burada
dikkat edilmesi gereken nokta; takviyelerin uluslararası
geçerliliği olan IFOS sertifikasına sahip olması, tatlandırıcı,
renklendirici, koruyucu, şeker ve gluten içermiyor olması.”
Önemli yapı taşı
Omega 3’ün yetişkinlerde koruyucu sağlığı desteklemek
üzere değerli bilgiler paylaşan Kalp ve Damar Cerrahisi
Uzmanı Prof.Dr. Yavuz YÖRÜKOĞLU ise söze şöyle
devam etti: “Omega-3 yağ asitleri tüm hücrelerimizin
yapısında ve fonksiyonlarında yer alan çok önemli bir yapı
taşıdır. Bu sağlıklı yağlar metabolizmamız tarafından
Kasım - November 2022
40
must be taken with food. The most important Cardio-
Vascular effects of Omega-3s: Harmful fat and blood in the
blood, especially triglycerides.
It can be listed as lowering cholesterol levels, antiinflammatory
effect, suppressing fatal beating irregularities
that may occur in the heart. It also has a mild blood thinning
and blood pressure lowering effect. Thanks to these
effects, they provide protection against cardiovascular
diseases.
Stating that the regular use of Omega-3 significantly
reduces the occurrence of coronary artery disease, the
risk of heart attack and the risk of dying from heart
attacks, Yörükoğlu said, “The American Heart Association
officially recommends eating fish at least twice a week.
A study conducted in the USA shows that the majority of
the population is malnourished in terms of Omega-3. This
situation is not different in Turkey. Therefore, omega-3
supplementation is 2000-3000 mg per day in people with
high triglyceride levels and at risk of coronary heart disease,
1000 mg per day in healthy adults, 1000-2000 mg per day in
healthy people with coronary heart disease risk factors, and
2000 mg per day in people with established coronary heart
disease. It is recommended to use them”.
A special book for TOÇEV children
Gül ÇETİN, the author of the book Şişedeki Mektup (Letter
in a Bottle), prepared by Wellcare to support the education
of TOÇEV children in order to generate a milestone in their
lives, and TOÇEV President Ebru UYGUN also attended the
meeting.
TOÇEV President UYGUN said, “We have joined hands with
institutions and organizations to support the education
of our children. Today, we met with Wellcare to add an
important health milestone in our children’s lives with
the “letter in a bottle” book. I hope that together with
physicians and pharmacists, we will bring together all
school-age children and parents in our country with
this wonderful story. Thank you very much to all the
participants.”
The author of the book, Gül ÇETİN, shared the purpose of
the book, its characters, which age group it appeals to, and
how parents can benefit from this book.
imal edilemediğinden mutlaka gıdalarla alınması
gerekmektedir. Omega-3’lerin en önemli Kardiyo-Vasküler
etkileri: Başta trigliseritler olmak üzere kandaki zararlı
yağ ve
kolesterol düzeylerini düşürmesi, anti-enflamatuar
etkisi, kalpte oluşabilecek ölümcül atım düzensizliklerini
baskılaması olarak sıralanabilir. Hafif kan sulandırıcı ve
tansiyon düşürücü etkisi de vardır. Bu etkileri sayesinde
Kalp-Damar hastalıklarına karşı koruma sağlarlar”.
Düzenli olarak Omega-3 kullanımının, koroner arter
hastalığı oluşumunu, kalp krizi riskini ve kalp krizlerinden
ölme riskini anlamlı oranda azalttığını belirten
YÖRÜKOĞLU: “American Heart Association haftada en az 2
kez balık yenmesini resmen önermektedir. ABD’de yapılan
bir araştırma toplumun büyük çoğunluğunun Omega-3
bakımından yetersiz beslendiklerini göstermektedir. Bu
durum Türkiye’de de farklı değil. Dolayısıyla trigliserit
düzeyleri yüksek ve koroner kalp hastalığı riski olan
kişilerde günde 2000-3000 mg, sağlıklı erişkinlerde günde
1000 mg, koroner kalp hastalığı risk faktörleri olan sağlıklı
kişilerde günde 1000-2000 mg, oluşmuş koroner kalp
hastalığı olan kişilerde günde 2000 mg Omega-3 takviyesi
kullanmaları önerilmektedir” dedi.
TOÇEV çocuklarına özel kitap
Wellcare’in TOÇEV çocuklarının hayatlarında bir kilometre
taşı oluşturmak için eğitimlerini desteklemek üzere
hazırladığı “Şişedeki Mektup” adlı kitabın Yazarı Gül ÇETİN
ve TOÇEV Başkanı Ebru UYGUN da toplantıya katıldı.
TOÇEV Başkanı UYGUN: “Çocuklarımızın eğitimlerine
destek olmak üzere kurum ve kuruluşlarla ele ele
verdik. Bugün burada “şişedeki mektup” kitabıyla birlikte
çocuklarımızın hayatında sağlıkla ilgili önemli bir kilometre
taşı eklemek üzere Wellcare ile buluştuk. Umuyorum
ki hekim ve eczacılarla birlikte ülkemizdeki tüm okul
çağındaki çocukları ve ebeveynleri bu harika hikâyeyle
buluşturacağız. Tüm katılımcılara çok teşekkür ederim”
dedi. Kitabın Yazarı Gül ÇETİN ise, kitabın ortaya çıkış
amacını, karakterleri, hangi yaş grubuna hitap ettiği ve
ebeveynlerin bu kitaptan nasıl yararlanabileceğini aktardı.
Kasım - November 2022
42
If you say “I hear but I don’t understand...”
“Duyuyorum ama anlamıyorum” diyorsanız…
Those who experience Presbycusis (age-related
hearing loss), which occurs as a result of the
decrease in the sensitivity of the hearing system
due to aging, can continue their lives without any
problems with hearing aids. Audiologist Mehmet
Tarık Kaya, May Hearing Aids said that the
solution to this incurable ailment is developing
technology.
Presbycusis (age-related hearing loss), which causes
hearing problems due to the decrease in ear sensitivity
with aging, negatively affects the lives of many people.
Presbycusis, which is often noticed late by people although
it usually starts from the early forties, appears with the
complaints of “I hear but I don’t understand.” Sensorineural
hearing loss, which retains high frequency sounds (fine
sounds) and occurs in both ears, is caused by personal
and environmental factors. Among the main causes of
presbycusis are factors such as the loss of the properties
Yaşlanmanın etkisiyle işitme sisteminin
hassasiyetinde azalma sonucu ortaya çıkan
Presbiakuzi (yaşa bağlı işitme kaybı) yaşayanlar,
işitme cihazlarıyla hayatına sorunsuz devam
edebiliyor. May İşitme Cihazları Uzmanı Odyolog
Mehmet Tarık Kaya, tedavisi olmayan bu
rahatsızlığın çözümünün gelişen teknolojide
yattığını söyledi.
Yaşın ilerlemesiyle birlikte kulak hassasiyetinin azalmasıyla
işitme sorunlarına yol açan Presbiakuzi (yaşa bağlı
işitme kaybı), pek çok insanın yaşamını olumsuz etkiliyor.
Genellikle kırklı yaşların başından itibaren başlasa da
kişiler tarafından çoğu zaman geç fark edilen Presbiakuzi,
“duyuyorum ama anlamıyorum” şikâyetleriyle ortaya
çıkıyor. Yüksek frekanslı sesleri (ince sesleri) tutan ve her
iki kulakta da meydana gelen sensörinöral işitme kaybına,
kişisel ve çevresel faktörler sebep oluyor. Presbiakuzi’nin
başlıca nedenleri arasında kulağı besleyen ince damarların
özelliklerini yitirip eskisi gibi kan taşıyamaması, işitme
Kasım - November 2022
43
of the thin vessels feeding the ear and
not being able to carry blood as before,
the loss of its function with age, and the
decrease in hearing sensitivity.
Since there is no known cure for
age-related hearing loss, hearing aids
are required. Audiologist Mehmet
Tarık Kaya, May Hearing Aids said,
“Unfortunately, there is no cure because
prebiacusis is a neural type hearing loss.
However, today’s technology offers new
solutions against such ailments day by
day. With the developing technology,
Audiologist Mehmet Tarık Kaya, May Hearing Aids
hearing aids minimize the hearing loss
caused by old age.” Mehmet Tarık Kaya informs about
Prebiakuzi:
What are the symptoms of presbycusis?
Presbycusis, which appears in the early 40s, has distinctive
symptoms that appear at a later age. Complaints such as
hearing loss, tinnitus and inability to understand spoken
words are the most common symptoms in individuals.
Among the symptoms that can be observed from the
outside are the desire to repeat what a person speaking
in front of him said, the confusion of conversations and
inability to focus in crowded environments, using devices
such as television and telephone by turning the volume
up more than necessary. The most obvious problem is the
decrease in the ability to distinguish speech that develops
before hearing loss. Later, he begins to experience hearing
loss and communication difficulties.
How is presbycusis diagnosed?
Your ear is examined by your Ear Nose and Throat Specialist
at the health institution you apply for hearing loss
complaints and it is ensured that there are no other causes
of hearing loss such as ear wax, external ear infection, otitis
media, hole in the eardrum that may lead to hearing loss.
Afterwards, the problem is investigated by the experts
in the audiology clinics and the necessary audiological
evaluations are made. Treatment is started for the degree
and type of hearing loss determined by the specialist
doctor.
sinirinin yaşla birlikte
özelliğini kaybetmesi ve
işitme hassasiyetinde
azalma gibi faktörler
gösteriliyor.
Yaşa bağlı işitme kaybının
şu an için bilinen bir
tedavisi olmamasından
dolayı işitme cihazı
kullanılması gerekiyor.
May İşitme Cihazları
Uzmanı Odyolog Mehmet
Tarık Kaya, “Prebiakuzi
sinirsel tipte bir işitme
kaybı olduğundan,
maalesef tedavisi bulunmuyor. Ancak günümüz teknolojisi
her geçen gün bu tarz rahatsızlıklara karşı yeni çözümler
sunuyor. Gelişen teknolojiyle işitme cihazları yaşlılığın
getirdiği işitme kayıplarını minimum düzeye indiriyor.” dedi.
Mehmet Tarık Kaya, Prebiakuzi hakkında şu bilgileri verdi:
Presbiakuzi belirtileri nelerdir?
40’lı yaşların başlarında ortaya çıkan Presbiakuzi, geç
yaşlarda ortaya çıkan fark ettirici belirtilere sahiptir.
Bireylerde işitme kaybı, kulak çınlaması ve konuşulanları
anlamama gibi şikayetler en sık görülen belirtilerdir.
Karşısında konuşan bir kişinin söylediklerini tekrarlatma
isteği, kalabalık ortamlarda konuşmaların karışması
ve odaklanamama, televizyon, telefon gibi cihazların
seslerini gereğinden fazla açarak kullanmak da dışardan
gözlemlenebilecek belirtiler arasındadır. En belirgin sorun
ise işitme azlığından önce gelişen konuşmayı ayırt etme
yeteneğinin azalmasıdır. Daha sonra ise işitme kaybı ve
iletişim güçlüğü yaşamaya başlar.
Presbiakuzi tanısı nasıl koyulur?
İşitme kaybı şikayetleriyle başvurduğunuz sağlık
kuruluşundaki Kulak Burun Boğaz Uzmanınız tarafından
kulağınız muayene edilir ve işitme kaybına yol açabilecek
başta kulak kiri, dış kulak yolu iltihabı, orta kulak iltihabı,
kulak zarında delik gibi diğer işitme kaybı nedenlerinden
herhangi birisi olmadığından emin olunur. Daha sonrasında
odyoloji kliniklerinde uzmanlar tarafından sorun araştırılır
ve gerekli odyolojik değerlendirmeler yapılır. Uzman doktor
tarafından belirlenen işitme kaybının derecesi ve tipine
tedaviye başlanır.
What is Prebiacusis Treatment?
Because age-related hearing loss is a neurological disease,
there is no cure. In order to improve the hearing abilities of
the patients, people with hearing loss should use hearing
aids. In addition to the device in patients with low speech
discrimination scores, reduced social life and mutual
conversations will be effective in returning the person
to his old speech level. Because long-term hearing loss
increases the risk of Alzheimer’s and dementia.
Prebiakuzi Tedavisi Nedir?
Yaşa bağlı işitme kaybı sinirsel bir hastalık olduğundan
dolayı tedavisi bulunmamaktadır. Hastaların işitme
kabiliyetleri daha iyi düzeye getirilmesi için işitme kaybı
yaşan kişilerin işitme cihazı kullanması gerekmektedir.
Ayrıca konuşma ayırt etme skoru düşük olan hastalarda
cihaza ek olarak, azalan sosyal hayata dönüş ve karşılıklı
konuşmalar, kişinin eski konuşma düzeyine dönmesinde
etkili olacaktır. Çünkü uzun süreli işitme kayıplarında
alzheimer ve demans riski artmaktadır.
Kasım - November 2022
46
It’s public health in question!
Söz konusu, toplum sağlığı!
Investments in the field of health continue
unabated. Now, every part of our country has
become a health city. As citizens of this country,
the service we receive in the field of health is
obvious. Especially, while the whole world is
grappling with a risky period like the pandemic
and the state and situation of the states is
clear, we can easily say that Türkiye provides
efficient health services to its citizens without
any disruption. When we look at the result, we
can add how the right decisions are made about
health investments...
Sağlık alanına yönelik yapılan yatırımlar hız
kesmeden devam ediyor. Artık ülkemizin her
bir alanı sağlık şehri oldu. Bu ülkenin vatandaşı
olarak sağlık alanında aldığımız hizmet ortada.
Özellikle, tüm dünya pandemi gibi riskli bir
dönemle boğuşurken ve devletlerin hal ve
durumu ortadayken, Türkiye’nin vatandaşlarına
yönelik herhangi bir aksaklık yaşatmadan,
verimli sağlık hizmeti sağladığını rahatlıkla
dile getirebiliriz. Neticeye bakıldığında, sağlık
yatırımları konusunda ne kadar doğru kararlar
verildiğini de ekleyebiliriz…
Kasım - November 2022
47
Everybody surely knows the importance of the pharmaceutical
industry in human life, which produces synthetic, herbal,
chemical etc. substances in accordance with technology and
offers them for therapeutic purposes. The pharmaceutical
industry, which is considered the third sector in the world with
its features such as producing high value-added products,
making R&D expenditures and contributing to medicine
and science, continues to grow steadily day by day without
slowing down. Recently, efforts have begun to reduce foreign
dependency in the pharmaceutical market and to settle and
nationalize it. As it is understood, the pharmaceutical sector,
which is called an important component of the health sector,
is also of great importance in terms of production volume and
trade capacity.
According to the data of the Turkish Medicines and
Medical Devices Agency, when the growth trend of the
world pharmaceutical industry is followed, factors such as
demographic change, rapid technological development,
increase in average life expectancy, changes in disease types,
social globalization, easier access to health services and the
social state phenomenon contribute to the growth of the
pharmaceutical industry. made a significant contribution.
Today, the Turkish pharmaceutical industry has reached a
technology level that is comparable to other countries where
international norms and standards are applied, with the
possibility of production and export in significant quantities
and variety.
Accordingly, in our country, there are successful pharmaceutical
companies that add their export competencies in the field
of health, production of pharmaceutical raw materials and
biosimilar drugs to their portfolio. Pharmaceutical companies,
which serve for public health and add to their success in
this path they have determined, will continue to offer drugs
produced with modern technology, new and comprehensive
solutions, both in the country and abroad, to the service of
public health in many countries.
We always provide full support to companies that offer services
and products in different treatment areas for public health,
with many studies carried out in line with the goal of growth
with the power of domestic production.
En gelen tanımı ile, sentetik, bitkisel, kimyasal vb.
maddeleri teknolojiye uygun bir şekilde üretip tedavi
amaçlı sunan ilaç sektörünün insan hayatındaki önemini
bilmeyenimiz yok. Katma değeri yüksek ürünlerin
üretilmesi, Ar-Ge harcamalarının yapılması ve tıp ve
bilime katkı sağlaması gibi özellikleriyle dünyada üçüncü
sektör olarak kabul edilen ilaç sektörü, istikrarlı bir
şekilde hız kesmeden günden güne büyümeye devam
ediyor. Son zamanlarda, ilaç piyasasında dışa bağımlılığı
olabildiğince azaltıp yerleşme ve millileşme çabaları da
başladı. Anlaşıldığı gibi, sağlık sektörünün önemli bir
bileşeni olarak adlandırılan ilaç sektörü, üretim hacmi
ve ticaret kapasitesi bakımından da bir hayli önem arz
ediyor.
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun verilerine göre,
Dünya ilaç sektörünün büyüme trendi izlendiğinde
demografik değişim, hızlı teknolojik gelişim, ortalama
yaşam süresinin artması, hastalık türlerindeki
değişimler, sosyal küreselleşme, sağlık hizmetlerine
erişimin kolaylaşması ve sosyal devlet olgusu gibi
etmenler, ilaç sektörünün büyümesine önemli derecede
katkı sağladı. Günümüzde Türkiye ilaç sektörü önemli
miktarlarda ve çeşitlilikte üretim ve ihracat imkanına
sahip, uluslararası norm ve standartların uygulandığı
diğer ülkeler ile kıyaslanabilir bir teknoloji düzeyine
ulaştı.
Buna bağlı olarak ülkemizde, ilaç hammaddesi ve
biyobenzer ilaçların üretimi, sağlık alanında ihracat
yetkinliklerini portföyüne ekleyen başarılı ilaç firmaları
var. Toplum sağlığı için hizmet veren ve belirlediği bu
yolda başarısına başarı katan ilaç firmaları modern
teknolojiyle üretilen ilaçları, yeni ve kapsamlı çözümleri,
hem yurt içinde hem de yurt dışında birçok ülkede
toplum sağlığının hizmetine sunmaya devam edecek.
Yerli üretimin gücü ile büyüme hedefi doğrultusunda
gerçekleştirilen birçok çalışması ile toplum sağlığına
farklı tedavi alanlarında hizmet ve ürün sunan firmalara
bizden de her zaman tam destek…
Kasım - November 2022
48
Strategic step in health
from Eczacıbaşı
Eczacıbaşı’ndan sağlıkta
stratejik adım
Eczacıbaşı managed a strategically important
acquisition in the pharmaceutical field in Türkiye
and international markets. Having purchased
Gensenta, one of Türkiye’s first pharmaceutical
companies owned by the pioneering
pharmaceutical company of the USA, Amgen, and
which won the export championship in the sector
twice in the past years, Eczacıbaşı strengthened
its power in the export markets. Eczacıbaşı paid
135 million dollars for 99.96 percent of Gensenta.
Establishing Türkiye’s first modern pharmaceutical factory,
Eczacıbaşı managed a strategically important acquisition
in the field of health in its 80th year. Eczacıbaşı announced
that it has purchased a 99.96 percent stake in Gensenta,
which is owned by the US pioneering pharmaceutical
company Amgen, for $135 million. Eczacıbaşı is taking
another step towards becoming an important player
in Türkiye and foreign markets with the acquisition of
Gensenta. The purchase was completed after the approval
of the Competition Board.
Stating that they made an important investment in the
field of health with the acquisition of Gensenta, Bülent
Eczacıbaşı, Chairman of the Board, Eczacıbaşı Holding said,
“As an organization that adopts the principle of being the
pioneer of a contemporary, quality and healthy life, we
Eczacıbaşı, Türkiye ve dış pazarlarda ilaç
alanında stratejik önemde bir satın almaya
imza attı. ABD’li öncü ilaç şirketi Amgen’in
sahip olduğu Türkiye’nin ilk ilaç şirketlerinden
ve geçtiğimiz yıllarda sektörde iki kez ihracat
şampiyonluğu elde eden Gensenta’yı satın alan
Eczacıbaşı, ihracat pazarlarında gücüne güç
kattı. Eczacıbaşı, Gensenta’nın yüzde 99,96’sı
için 135 milyon dolar ödedi.
Türkiye’nin ilk modern ilaç fabrikasını kuran Eczacıbaşı,
80. yılında sağlık alanında stratejik öneme sahip bir satın
almaya imza attı. Eczacıbaşı, ABD’li öncü ilaç şirketi
Amgen’in sahip olduğu Gensenta’nın yüzde 99.96 hissesini
135 milyon dolara satın aldığını açıkladı. Eczacıbaşı,
gerçekleştirdiği Gensenta satın almasıyla Türkiye ve
dış pazarlarda önemli oyuncu olma yolunda bir adım
daha atıyor. Satın alma işlemi, Rekabet Kurulu onayının
ardından tamamlandı.
Gensenta satın almasıyla sağlık alanında önemli bir
yatırım yaptıklarını belirten Eczacıbaşı Holding Yönetim
Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı “Çağdaş, kaliteli ve
sağlıklı yaşamın öncüsü olmayı ilke edinen bir kuruluş
olarak, hem Türkiye hem de dış pazarlarda geniş ürün
Kasım - November 2022
49
plan to increase our activities with a wide product range
and innovative drugs in different treatment areas both
in Türkiye and in foreign markets. With this purchase, we
continue to grow with the power of domestic production
by adding the production of pharmaceuticals and
biosimilars, production of pharmaceutical raw materials
and export competencies in the field of health to our
portfolio.”
On the other hand, in the information given by Amgen, it
was stated that after the strategic decision on the sale of
Gensenta, the activities in Türkiye will continue and they
will continue to serve patients.
Growth in health with exports
Gensenta is among Türkiye’s most established companies
in the pharmaceutical industry. The company, which
started its operations as a laboratory in 1923 and
broke new ground in the sector as Mustafa Nevzat
Pharmaceuticals since 1957, was acquired by Amgen from
the USA, one of the world’s first biotechnology companies,
in 2012. The name of the company was changed to
Gensenta in 2020.
Gensenta, which exports to different countries, became
the export champion in the sector twice in the past years.
Gensenta, which exports 47% of its revenues by the end of
2021, will also make a significant contribution to Eczacıbaşı
Group’s export and international growth strategy in the
field of health.
Gensenta, which is among the most important
manufacturers of finished drugs and pharmaceutical raw
materials in Türkiye with its expert staff of approximately
800 people and modern facilities, is the most important
lyophilized vial producer and exporter in Türkiye and
the region. Penicillin group, Etodolac and other active
pharmaceutical ingredients are produced at Gensenta Raw
Material Production Facilities.
Continuing services for public health
Eczacıbaşı will continue to offer medicines produced with
modern technology, new and comprehensive solutions
to the service of public health in many countries, both at
home and abroad, with the Gensenta purchase agreement
in the field of health.
Eczacıbaşı-Monrol aims to carry its expertise in nuclear
medicine to the field of oncology, together with high
quality radiopharmaceuticals produced with EU-GMP
quality, as well as targeted therapy products. Eczacıbaşı-
Monrol’s products are used in clinical studies for innovative
treatment methods in the world’s most respected cancer
centers.
Eczacıbaşı İlaç Pazarlama continues to work and expand its
product portfolio for public health within the framework
of its strategies to expand into selected new areas.
yelpazesi ve farklı tedavi alanlarındaki yenilikçi ilaçlarla
faaliyetlerimizi artırmayı planlıyoruz. Bu satınalma ile,
ilaç ve biyobenzer ilaçların üretimi, ilaç hammaddesi
üretimi ve sağlık alanında ihracat yetkinliklerini
portföyümüze katarak, yerli üretimin gücü ile büyümeye
devam ediyoruz” dedi.
Öte yandan, Amgen tarafından verilen bilgide,
Gensenta’nın satışına yönelik stratejik kararın ardından
Türkiye’deki faaliyetlerin süreceği ve hastalara hizmet
etmeye devam edileceği belirtildi.
Sağlıkta da ihracat ile büyüme
Gensenta, ilaç sektöründe Türkiye’nin en köklü şirketleri
arasında yer alıyor. 1923 yılında laboratuvar olarak
faaliyete başlayan, 1957’den itibaren Mustafa Nevzat İlaç
olarak sektörde birçok ilki gerçekleştiren şirket, 2012
yılında dünyanın önce biyoteknoloji şirketlerinden ABD’li
Amgen tarafından satın alındı. Şirketin ismi, 2020 yılında
Gensenta olarak değişti.
Farklı ülkelere ihracat yapan Gensenta, geçtiğimiz
yıllarda sektörde iki kez ihracat şampiyonu oldu.
2021 sonu itibariyle gelirlerinin %47’sini ihracat ile
gerçekleştiren Gensenta, Eczacıbaşı Topluluğu’nun
ihracat ve uluslararası büyüme stratejisine sağlık
alanında da önemli bir katkı sağlayacak.
Yaklaşık 800 kişilik uzman kadrosu ve modern
tesisleriyle Türkiye’nin en önemli mamul ilaç ve ilaç
hammaddesi üreticileri arasında yer alan Gensenta,
Türkiye’nin ve bölgenin en önemli liyofilize flakon
üreticisi ve ihracatcısı konumunda. Gensenta
Hammadde Üretim Tesisleri’ndeki penisilin grubu,
Etodolak ve diğer ilaç etken maddeleri üretiliyor.
Toplum sağlığı için hizmetlere devam
Eczacıbaşı, sağlık alanında Gensenta satın almasıyla
modern teknoloji ile üretilen ilaçları, yeni ve kapsamlı
çözümleri, hem yurt içinde hem de yurt dışında birçok
ülkede toplum sağlığının hizmetine sunmaya devam
edecek.
Eczacıbaşı-Monrol de, AB-GMP kalitesiyle üretilen
yüksek kalitede radyofarmasötiklerin yanı sıra, hedefe
yönelik tedavi ürünleri ile birlikte nükleer tıp alanındaki
uzmanlığını onkoloji alanına taşımayı hedefliyor.
Eczacıbaşı-Monrol’ün ürünleri, dünyanın en saygın
kanser merkezlerinde yenilikçi tedavi yöntemleri için
klinik çalışmalarda kullanılıyor.
Eczacıbaşı İlaç Pazarlama ise, seçilmiş yeni alanlara
açılma stratejileri çerçevesinde çalışmalarına ve toplum
sağlığına yönelik ürün portföyünü genişletmeye devam
ediyor
Kasım - November 2022
52
Philips Sonicare took part in the 26th
International Congress of Esthetic Dentistry
Philips Sonicare, 26. Uluslararası Estetik
Diş Hekimliği Kongresi’nde yer aldı
Improving the lives of its consumers with
innovative oral and dental health products,
Philips took part in the 26th International
Congress of Esthetic Dentistry (EDAD) this year.
Being among the sponsors of the congress, Philips
brought Sonicare products in the oral and dental
health category to the physicians attending the
congress.
“Oral and dental health is one of the most
important issues in the personal health sector”
Hatice Vanlıoğlu, Head of Marketing Personal Health for
Middle East, Türkiye and Africa at Philips, “It is very valuable
for us to take part in one of the world’s most important
congresses in the field of oral and dental health. As a
health technology company with innovation in its DNA,
understanding our consumers and finding solutions to
their needs is one of our top priorities. We closely follow
the studies carried out in the world on oral and dental
health, examine the developments and constantly renew
ourselves. We also obtained important results on the
subject in our Health Trends Research in Turkey, which we
conducted in 2021. According to the research; While the
rate of those who did not go to a dentist in the last 1 year in
2019 was 42 percent, this rate decreased to 37 percent in
2021 during the COVID-19 process. While 80 percent of the
Yenilikçi ağız ve diş sağlığı ürünleriyle
tüketicilerinin hayatını iyileştiren Philips, bu
sene 26.’sı düzenlenen Uluslararası Estetik Diş
Hekimliği Kongresi’nde (EDAD) yer aldı. Kongrenin
sponsorları arasında yer alan Philips, ağız ve diş
sağlığı kategorisinde yer alan Sonicare ürünlerini,
kongreye katılan hekimlerle buluşturdu.
“Kişisel sağlık sektörünün en önemli konularından
biri ağız ve diş sağlığı”
Philips Kişisel Sağlık Orta Doğu, Türkiye ve Afrika
Pazarlama Direktörü Hatice Vanlıoğlu, “Ağız ve diş sağlığı
alanında dünyanın en önemli kongrelerinden birinde
yer almak bizim için çok değerli. DNA’sında inovasyon
yatan bir sağlık teknolojileri şirketi olarak tüketicilerimizi
anlamak, ihtiyaçlarına çözüm bulmak bizim en önem
verdiğimiz konulardan biri. Ağız ve diş sağlığı konusunda
dünyada yapılan çalışmaları yakından takip ederek,
gelişmeleri inceliyor ve sürekli kendimizi yeniliyoruz.
2021 yılında gerçekleştirdiğimiz Türkiye Sağlık Trendleri
Araştırmamızda da konuyla ilgili önemli sonuçlar elde
etmiştik. Araştırmaya göre; 2019 yılında son 1 yıl içerisinde
hiç diş hekimine gitmeyenlerin oranı yüzde 42 iken, bu
oran 2021 yılında COVID-19 sürecinde yüzde 37’ye geriledi.
Kamuoyunun yüzde 80’i ağız ve diş sağlığının genel sağlık
Kasım - November 2022
53
public stated that oral and dental health is associated with
general health, 58 percent think that oral and dental health
is related to heart health. In another study we conducted
in cooperation with GFK (Growth from Knowledge) to
understand the behaviors, expectations and needs of
consumers, we shed light on Generation Z and their
personal care product habits. In the study we conducted
with young people between the ages of 15-24 in different
countries, especially in Turkey, we also saw the interest
of young people in electric toothbrushes. As Philips, we
continue our efforts to raise awareness about oral and
dental health, we are constantly improving ourselves by
closely following the changing trends.”
Cordless Power Flosser 3000 Interdental Cleaner
attracted attention at the congress
Cordless Power Flosser 3000 interdental cleaner provides
easy and deep cleaning between your teeth to have a
cleaner mouth and gums. Cordless Power Flosser 3000,
which transforms the water flow into 4 separate water
sprays with its X-shaped QuadStream head, reaches
between the teeth and the gum line, offers a fast and deep
cleaning opportunity.
The “deep cleaning mode” in Philips Sonicare Cordless
Power Flosser 3000 electric interdental cleaner provides its
users with the ability to guide its users for each tooth with
sensitive water pulses, as well as the opportunity to clean
up to 14 days on a single charge.
5 cleaning and care modes with Philips Sonicare
Diamond Clean Toothbrush
Philips Sonicare Diamond Clean toothbrush, which removes
up to 7 times more plaque than a
normal toothbrush, offers daily cleaning
by applying water strokes between the
teeth and removing plaque with brush
strokes thanks to its sonic technology.
Philips Sonicare Diamond Clean
toothbrush, specially designed for
cleaning, whitening, sensitive care, deep
cleaning and for people with sensitive
gums, offers 5 different care modes
including gum care. Standing out with
its stylish design, the Philips Sonicare
Diamond Clean toothbrush comes with
a glass charging cup and a USB travel
case, and can be used for up to three
weeks with a full charge.
Hatice Vanlıoğlu said, “Oral and dental
health is one of our strategic priorities.
It is a fact that our mouth is a window
to the heart and even to our entire
body. We also offer our Sonicare electric
toothbrushes and interdental cleaner
products to our consumers for a healthy
oral care routine.”
durumu ile ilişkili olduğunu belirtirken, yüzde 58’i ağız ve
diş sağlığının kalp sağlığı ile ilişkili olduğunu düşünüyor.
Tüketicilerin davranışlarını, beklentilerini ve ihtiyaçlarını
anlamak için GFK (Growth from Knowledge) iş birliği ile
yaptığımız bir diğer araştırmamızda da Z Kuşağına ve
onların kişisel bakım ürünleri alışkanlıklarına ışık tuttuk.
15-24 yaş arası gençlerle, Türkiye başta olmak üzere farklı
ülkelerde yürüttüğümüz çalışmada, gençlerin elektrikli diş
fırçasına olan ilgisini de gördük. Philips olarak, ağız ve diş
sağlığı konusunda farkındalık sağlamak için çalışmalarımızı
sürdürüyor, değişen trendleri yakından takip ederek, sürekli
kendimizi geliştiriyoruz” dedi.
Cordless Power Flosser 3000 Diş Arası Temizleyici
kongrede ilgi çekti
Cordless Power Flosser 3000 diş arası temizleyici daha
temiz bir ağza ve diş etlerine sahip olmak için dişlerinizin
arasını kolayca ve derinlemesine temizlenmesini sağlıyor.
X şekilli QuadStream başlığı ile su akışını 4 ayrı su
püskürtmesine dönüştürerek diş aralarına ve diş eti
çizgisine ulaşan Cordless Power Flosser 3000, hızlı ve
derinlemesine bir temizlik imkânı sunuyor.
Philips Sonicare Cordless Power Flosser 3000 elektrikli
diş arası temizleyicisinde bulunan “derin temizlik modu”
hassas su darbeleri ile her bir diş için kullanıcılarını
yönlendirme özelliğinin yanı sıra tek şarjla 14 güne kadar
temizlik imkanını da kullanıcılarına sağlıyor.
Philips Sonicare Diamond Clean Diş Fırçası ile 5
temizlik ve bakım modu
Normal bir diş fırçasına kıyasla 7 kata kadar daha fazla
plağı yok eden Philips Sonicare Diamond
Clean diş fırçası, sonic teknolojisi
sayesinde de dişlerin arasına su darbeleri
uygulayarak ve fırça darbeleriyle plağı
gidererek günlük temizlik sunuyor.
Temizleme, beyazlatma, hassas bakım,
derin temizlik ile hassas diş etlerine
sahip kişiler için özel olarak tasarlanan
Philips Sonicare Diamond Clean diş
fırçası, diş eti bakımı dahil olmak
üzere 5 farklı bakım modu sunuyor. Şık
tasarımı ile dikkat çeken Philips Sonicare
Diamond Clean diş fırçası, cam şarj
bardağı ve USB’li seyahat çantası ile
sunulurken, tam şarj ile üç haftaya kadar
kullanılabiliyor.
Hatice Vanlıoğlu; “Ağız ve diş sağlığı
stratejik önceliklerimizden biri. Ağzımızın
kalbe ve hatta tüm vücudumuza açılan bir
pencere olduğu bir gerçek. Biz de sağlıklı
bir ağız bakımı rutini için Sonicare
elektrikli diş fırçalarımızı ve diş arası
temizleyici ürünlerimizi tüketicilerimize
sunuyoruz” şeklinde ifade etti.
Kasım - November 2022
Small touches that do not
compromise on naturalness
Considering environmental factors and various diseases, we cannot keep up with the speed of
age and the flow of life. Gradually, sagging, wrinkles and blemishes on our skin surround us. When
faced with these factors, “I don’t want to see myself like this, what do I do now?” The answer to the
question is “Medical Aesthetics”.
Doğallıktan ödün verdirtmeyen
ufak dokunuşlar
Bir yandan çevresel faktörler, çeşitli hastalıklar derken aldığımız yaşın hızına da, hayatın akışına da
yetişemiyoruz. Git gide cildimizde sarkmalar, kırışıklıklar ve lekeler etrafımızı çeviriyor. Bu etkenlerle
karşı karşıya kaldığımızda “Kendimi böyle görmek istemiyorum, şimdi ne yapacağım?” sorusunun
cevabı “Medikal Estetik” olarak karşımıza çıkıyor.
Kasım - November 2022
56
Medical aesthetics, which is applied by people who want
to improve their appearance with small touches without
sacrificing its naturalness, is the reason for preference for
everyone who wants to prevent wear. In particular, you can
read the rest of our article to find out in which areas this
application, which is the number one of people who are
afraid of surgical procedures such as surgery, is used…
Don’t be without hair!
Hair transplantation applications, which can be applied
regardless of any gender, are predominantly preferred
by men. This application, which is especially preferred by
people with baldness problems, can be performed without
any problems thanks to methods such as PRP and FUE.
Everything goes through a healthy diet!
Acting in coordination with the dietitian unit, medical
aesthetics can easily step in if certain sagging or wrinkles
occur on the skin of patients who have weakened correctly.
In peak filling applications!
Cheekbone filling, lip filling, nose filling, jawline filling,
profile filling, detention filling, botox and these filling
applications, which can appeal to many other areas of our
body, have become today’s popular. Moreover, it is often
preferred because it has more advantages than surgical
aesthetic methods.
Doğallığından ödün vermeden ufak dokunuşlarla
görünümünü iyileştirmek isteyen kişilerin başvurduğu
medikal estetik, yıpranmaların önüne geçmek isteyen
herkesin tercih sebebi. Özellikle, ameliyat gibi cerrahi
işlemlerden korkan kişilerin bir numarası olan bu
uygulamanın hangi alanlarda kullanıldığını öğrenmek için
yazımızın devamını okuyabilirsiniz…
Saçı olmayan kalmasın!
Herhangi bir cinsiyet fark etmeksizin uygulanabilen saç
ekim uygulamaları, ağırlıklı olarak erkeklerin tercihi.
Kellik problemi yaşayan kişilerin özellikle tercih ettiği bu
uygulama, PRP, FUE gibi yöntemler sayesinde hiçbir sorun
olmadan gerçekleşebiliyor.
Her şeyin yolu sağlıklı beslenmeden geçer!
Diyetisyen birimiyle koordineli bir şekilde hareket eden
medikal estetik, doğru bir şekilde zayıflayan hastaların
ciltlerinde belirli sarkmalar ya da kırışıklıklar meydana
gelirse rahatlıkla devreye girebiliyor.
Zirve dolgu uygulamalarında!
Elmacık kemiği dolgusu, dudak dolgusu, burun dolgusu,
jawline dolgusu, profil dolgusu, gözaltı dolgusu, botoks ve
vücudumuzda daha birçok alana hitap edebilen bu dolgu
uygulamaları günümüzün popüleri haline gelmiş durumda.
Üstelik, cerrahi estetik yöntemlerine göre daha çok avantaja
sahip olduğu için sıklıkla tercih ediliyor.
Kasım - November 2022
57
Special for those who want to stay young forever!
Youth vaccine, the effect of which you can see immediately,
is a method frequently used by people who have a lot
of deformity on their face. Thanks to the penetration of
hyaluronic acid into the skin, the tightened skin gradually
renews itself. Thus, a bright, smooth and younger skin
appearance is obtained.
No stained skin!
Although there are many methods used in the treatment
of stains, the light peeling we will discuss not only promises
effective results in a single session, but also prevents the
formation of new stains.
The scourge of all of us: cellulite!
No more cellulite, which many women call trouble! Thanks
to the effective medical applications carried out today,
cellulite formation is no longer a nightmare.
Who doesn’t love skin care?
In skin care that treats the negativities in the skin,
applications such as blackheads, acne, hydrafacial are
discussed. Thanks to these applications, a more effective
appearance is obtained by treating the abrasions on the
skin.
Get rid of the oil!
Unfortunately, we are in trouble with regional lubrication
problems. But we won’t have to worry about this anymore.
Thanks to the cold lipolysis method, say goodbye to fat in
one session!
Unlimited reproduction, renewed skin!
Stem cell therapy, which increases collagen production
by injecting into the skin, is indispensable for anyone who
wants a younger and more effective appearance.
For wounds and burns…
Medical ozone therapy, which accelerates skin
regeneration, is one of the frequently preferred
applications in wound and burn treatments.
Hep genç kalmak isteyenlere özel!
Etkisini hemen görebileceğiniz gençlik aşısı, yüzünde çok
fazla deforme olan kişilerin sıklıkla başvurduğu bir yöntem.
Hyalüronik asidin cilde nüfuz etmesi sayesinde sıkılaşan
cilt, gittikçe yenilenme sağlar. Böylece parlak, pürüzsüz ve
daha genç bir cilt görünüm elde edilir.
Lekeli cilt kalmasın!
Leke tedavisinde kullanılan birçok yöntem olsa da bizim ele
alacağımız ışık peeling, tek seansta etkili sonuç vadettiği
gibi yeni leke oluşumunun da önüne geçiyor.
Hepimizin baş belası: selülit!
Birçok kadının baş belası olarak adlandırdığı selülitlere
artık son! Günümüzde gerçekleştirilen etkili medikal
uygulamalar sayesinde selülit oluşumu kâbus olmaktan
çıkıyor.
Cilt bakımını kim sevmez ki?
Ciltte meydana gelen olumsuzlukları tedavi eden
cilt bakımlarında siyah nokta, akne, hydrafacial, gibi
uygulamalar ele alınıyor. Bu uygulamalar sayesinde ciltteki
yıpranmalar tedavi edilerek daha etkili bir görünüm elde
ediliyor.
Yağlar arınsın!
Ne yazık ki, bölgesel yağlanma sorunlarıyla başımız dertte.
Fakat, artık bu durumu dert etmemize gerek kalmayacak.
Soğuk lipoliz yöntemi sayesinde, artık tek seansta yağlara
veda!
Sınırsız çoğalma, yenilenmiş cilt!
Cilde enjekte edilerek kolajen üretimini artıran kök hücre
tedavisi, daha genç ve etkili bir görünüm isteyen herkesin
vazgeçilmezi.
Yara ve yanıklar için…
Ciltte yenilenmeyi hızlandıran medikal ozon tedavisi, yara
ve yanık tedavilerinde sıklıkla tercih edilen uygulamalardan
biri.
Kasım - November 2022
58
Dr. Levent Acar invented a revolutionary device
for hair transplantation
Dr. Levent Acar, saç ekiminde devrim yapan bir cihaz icat etti
Doktor Levent Acar tarafından icat edilen,
saç ekim cerrahisi için kesi açma (kanal açma)
cihazı Robopen; ABD, Güney Amerika, Asya
ve tüm Avrupa ülkelerinin önde gelen saç
ekimi doktorları tarafından büyük ilgi görüyor.
Dünyanın ilk otomatik ve taşınabilir saç ekimi
kesi cihazı Robopen hakkında bilgilendirmelerde
bulunan Acar bu yöntem ile doktorların artık
yorulmadan binlerce saç kesi işlemini daha uygun
bir şekilde gerçekleştirebileceklerini ve çok daha
verimli sonuçlar alabileceklerini vurguladı.
Invented by Dr. Levent Acar, Robopen, the
incision (channel opening) device for hair
transplant surgery, is attracting great interest
from leading hair transplant doctors in the USA,
South America, Asia and all European countries.
Providing information about Robopen, the world’s
first automatic and portable hair transplant
incision device, Dr. Acar emphasized that with this
method, physicians can now perform thousands
of hair incision procedures more conveniently and
get much more efficient results without getting
tired.
Uluslararası Saç Restorasyon Cerrahisi Derneği’nin
(ISHRS) son araştırmasına göre 2021 yılında küresel saç
restorasyonu sektörünün büyüklüğü 4,5 milyar dolar oldu.
Aynı araştırmaya göre saç restorasyonu yaptıran kişi sayısı
ise dünya genelinde 2,2 milyon kişi olurken 703 bin kişi saç
ekimi operasyonu yaptırdı. Türkiye Dış Ekonomik İlişkiler
Kurulu (DEİK) açıklamasına göre ise Türkiye saç ekiminde 1
milyar doların üzerinde bir hacme sahip.
Türkiye’nin bu başarısının ardında son 10 yılda verilen
büyük emekler, geniş bir organizasyon, yetenekli doktorlar
ve sağlık personelleri bulunuyor. Elde edilen sonuçlar ve
hastaların memnuniyeti de Türkiye’yi bu alanda ilk sıraya
taşıdı. Türkiye’nin bu alanda imza attığı başarılardan
birisi de sektöre yenilikçi bir teknoloji kazandırması oldu.
Dünyanın ilk otomatik, avuç içi ve kablosuz taşınabilir saç
According to the latest research of the International Society
of Hair Restoration Surgery (ISHRS), the size of the global
hair restoration industry was 4.5 billion dollars in 2021.
According to the same research, the number of people
who had hair restoration was 2.2 million worldwide, while
703 thousand people had hair transplantation operations.
According to the Foreign Economic Relations Board of
Turkey (DEIK), the country has a volume of over 1 billion
dollars in hair transplantation.
Turkey’s success can be attributed to the great efforts
made in the last 10 years, a large organization, talented
physicians and health personnel. The results obtained and
the satisfaction of the patients have also ranked Turkey to
the first place in this field. One of Turkey’s achievements in
Kasım - November 2022
59
this field was the introduction of an innovative technology
to the industry. The world’s first automatic, handheld
and wireless portable hair transplant incision device
was invented by Turkish Dr. Levent Acar. The design and
invention of the device belongs entirely to Dr. Acar. The
motor and case production of the device was made in
Germany, while the software and electronic parts were
produced in Turkey. The device attracts great interest
from leading hair transplant physicians in the USA, South
America, Asia and all European countries.
Thanks to this device, which has revolutionized the
hair restoration industry, physicians can now perform
thousands of hair incisions more accurately and
conveniently without getting tired. In hair transplantation,
canalization is the process of cutting the skin thousands
of times with precise power and the distance between
the incisions is closer than 1 mm to each other. Therefore,
depth control is very important in this procedure. As the
human hand repeats this process thousands of times, it
can start to get tired and lose precise control. However,
Robopen makes it possible to make thousands of incisions
at the desired strength and depth without getting tired,
enabling much more organized operations. However,
Robopen enables physicians to make thousands of incisions
at the desired strength and depth without fatigue, and
thus enabling much more streamlined procedures.
”More efficient results can be achieved with
Robopen”
Speaking about the benefits of Robopen, Dr. Levent
Acar said, “While thousands of incisions are made in the
canal opening process in traditional methods, the human
hand naturally gets tired. Accordingly, the incisions are
not of equal depth, the distance between the incisions
cannot be maintained, and loss of control may occur in
the angles at critical points that determine the aesthetic
result. Unnatural results may occur in the front hairline
or problems such as the transplants in the temporal area
growing at vertical angles although they should be parallel
to the skin. Thanks to its sensitive micro motor, Robopen
manages to overcome many problems that may occur. In
the procedures performed with Robopen, it is ensured
that the incisions are of equal depth and parallel to each
other. Especially under the skin, the skin structure and
blood circulation are less damaged as the incisions are
not too close to each other and do not overlap. In other
words, healing is accelerated and the rate of waste in the
transplanted roots is reduced and more efficient results are
obtained.”
ekimi kesi cihazı Türk Doktor Levent Acar tarafından icat
edildi. Tasarımı ve icadı tamamen Dr. Levent Acar’a ait
olan cihazın motor ve kasa üretimi Almanya’da, yazılım
ve elektronik parçaları ise Türkiye’de üretildi. Cihaz ABD,
Güney Amerika, Asya ve tüm Avrupa ülkelerinin önde
gelen saç ekimi doktorları tarafından yoğun ilgi görüyor.
Saç restorasyonu sektöründe adeta devrim yapan bu
cihaz sayesinde artık doktorlar yorulmadan binlerce
saç kesi işlemini daha doğru ve uygun bir şekilde
gerçekleştirebiliyor. Saç ekiminde kanal açma işlemi,
hassas güçle cildin binlerce kez kesilmesi işlemi olup
kesiler arası mesafe birbirine 1 mm’den daha yakın oluyor.
Bu nedenle bu işlemde derinlik kontrolu çok önemli.
İnsan eli bu işlemi binlerce kez tekrarlarken yorulmaya
ve hassas kontrolu kaybetmeye başlayabiliyor. Ancak
Robopen binlerce kesinin hiç yorulmadan, istenen güçte
ve derinlikte açılmasını mümkün kılarak çok daha nizami
işlemler yapılmasını sağlıyor.
“Robopen ile daha verimli sonuçlar elde
edilebiliyor”
Robopen’in sağladığı faydalardan bahseden Dr. Levent
Acar, “Geleneksel yöntemlerde kanal açma işleminde
binlerce kesi yapılırken insan eli doğal olarak yoruluyor.
Buna bağlı olarak kesiler eşit derinlikte olmuyor, kesiler
arası mesafe korunamıyor ve estetik sonucu belirleyen
kritik noktalarda açılarda kontrol kaybı oluşabiliyor. Ön saç
çizgisinde doğal olmayan sonuçlar oluşabiliyor veya şakak
bölgesindeki ekimler cilde paralel olması gerekirken dik
açıda uzaması gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Robopen
hassas mikro motoru sayesinde, oluşabilecek birçok
problemin üstesinden gelmeyi başarıyor. Robopen ile
yapılan işlemlerde kesilerin eşit derinlikte ve birbirine
paralel olması sağlanıyor. Özellikle cilt altında kesilerin
birbirine çok yaklaşmaması ve üst üste binmemesi
sayesinde cilt yapısına ve kan dolaşımına daha az zarar
veriliyor. Yani iyileşme hızlanıyor ve ekilen köklerde fire
oranı azalıyor, daha verimli sonuçlar elde ediliyor.” dedi.
”It puts an end to the worry of whether my hair
will grow in wrong way”
“Since many stages of the canal opening process, which is
tiring and requires a lot of attention, are left to a humancontrolled
device, there is now a chance to spend more
time on the aesthetic part of the procedure. One of the
features of Robopen is that the angle at which the hair will
Kasım - November 2022
60
grow can be controlled with a practical method. Thanks
to the device, this control can be done at any time and the
problem of angle shift that occurs in ongoing procedures
after thousands of incisions is eliminated in this way. Thus,
concerns such as whether my hair will grow vertically are
also put an end. One of the features of Robopen is that the
incisions are counted automatically. Thus, the skin is not
traumatized unnecessarily. In manual canalization methods,
there may be deviations in the numbers as the incisions are
counted by other personnel,” said Dr. Acar.
Who is Dr. Levent Acar?
Levent Acar is a medical aesthetic doctor. After graduating
from Istanbul University Çapa Faculty of Medicine he
participated in Dr. Horst-Schmidt-Kliniken (HSK) Medical
Training Programs as well as FUE, Laser Therapy, Medical
Aesthetics, Mesotherapy, Filling and Cosmetic Gynecology
Training Programs. Dr. Acar started his career as the
Medical Director of the Medical Aesthetics Unit in an
international hospital in Istanbul and specialized in FUE
and Sapphire DHI hair transplantation techniques. Since
2011, Dr. Acar, who has been providing hair transplantation
services at Cosmedica Clinic, closely follows the innovations
and developments in the field of hair transplantation
and participates in all high-level congresses and seminars
worldwide. He was born in Germany in 1981 and speaks
German, Turkish and English.
“Saçlarım dik mi uzayacak endişesine son veriyor‘’
Dr. Acar açıklamasının devamında şunları söyledi: “Yorucu
ve çok dikkat gerektiren kanal açma işleminin birçok
aşaması insan kontrolündeki bir cihaza bırakıldığı için artık
işlemin estetik kısmına daha çok vakit ayırma şansı kalıyor.
Robopen’in özelliklerinden biri de pratik bir yöntemle
saçların hangi açıda uzayacağının kontrol edilebilmesidir.
Cihaz sayesinde bu kontrol her an yapılabiliyor ve
binlerce kesi sonrası devam eden işlemlerde oluşan açı
kayması problemi bu şekilde ortadan kaldırılmış oluyor.
Böylece saçlarım dik mi uzayacak gibi endişelere de son
veriliyor. Robopen’in özelliklerinden biri de açılan kesiler
otomatik sayılıyor. Böylece ciltte gereksiz anlamda travma
oluşturulmuyor. Manuel kanal açma yöntemlerinde ise
kesiler başka personel tarafından sayıldığından rakamlarda
sapmalar olabiliyor.”
Dr. Levent Acar Kimdir?
Medikal estetik doktoru Levent Acar, İstanbul Üniversitesi
Çapa Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Dr. Horst-
Schmidt-Kliniken (HSK) Tıp Eğitim Programlarının yanı
sıra FUE, Lazer Terapi, Medikal Estetik, Mezoterapi, Dolgu
ve Kozmetik Jinekoloji Eğitim Programlarına katılmıştır.
Kariyerine İstanbul’da uluslararası bir hastanede Medikal
Estetik Birimi Medikal Direktörü olarak başlayan Dr. Acar;
FUE ve Safir DHI saç ekimi tekniklerinde uzmanlaşmıştır.
2011 yılından bu yana Cosmedica Klinik’te saç ekimi
hizmeti veren Dr. Acar, saç ekimi alanındaki yenilikleri ve
gelişmeleri yakından takip etmekte olup dünya çapındaki
tüm üst düzey kongre ve seminerlere katılmaktadır. Kendisi
1981 yılında Almanya’da doğmuş olup Almanca, Türkçe ve
İngilizce dillerini bilmektedir.
Kasım - November 2022
62
The Dative Case of the Future
Geleceğin E hali
Bringing together those who hold the key to the
journey that goes beyond the age in pharmacy
and those who step through the door to the
future from the pharmacy, The Dative Case of the
Future organized by Pharmetic Entrepreneurs
Association of Pharmacists (PGED), was carried
out with the motto “From Mortar to Digital” at
Istanbul Congress Center (ICC).
During 3 days, 65 scientific sessions were held in 4 halls.
115 national and international speakers took part in the
sessions. In addition, competitions and various applications
were made in the foyer areas. Nearly 100 companies met
with the participants at the congress with their stands.
In the concept area of Pharmetic Pharmacy, stepped
into the digital age by transitioning from the traditional
pharmacy, which was inspired by the 120-year-old Yeni
Moda Pharmacy, to the Digital Pharmacy through time
travel. Participants had the opportunity to experience the
Pharmacy of the Future, generated using special sound and
visual effects.
Medical products sold outside the pharmacy are
dangerous!
Delivering at the press conference held within the scope
of the congress, Pharmacist Kazım Aykanat, Chairman
of the Board, Pharmetic Entrepreneurs Association of
Pharmacists (PGED) stated that drugs are natural, semi-
Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği (PGED)
tarafından düzenlenen, eczacılıkta çağın ötesine
giden yolculuğun anahtarını elinde tutanları ve
eczaneden geleceğe açılan kapıdan adım atanları
bir araya getiren Günümüzün En Büyük Eczacılık
Buluşması “Geleceğin E Hali”, “Havandan Dijitale”
mottosuyla İstanbul Kongre Merkezi (ICC)’de
gerçekleştirildi.
3 gün boyunca; 4 salonda 65 bilimsel oturum
gerçekleştirildi. Oturumlarda 115 ulusal ve uluslararası
alanında söz sahibi konuşmacı görev aldı. Ayrıca yarışmalar,
fuaye alanlarında çeşitli uygulamalar yapıldı. 100’e yakın
firma stantlarıyla kongrede katılımcılarla buluştu.
Pharmetic Eczanesi konsept alanında; 120 yıllık Yeni
Moda Eczanesi’nden esinlenerek oluşturulan geleneksel
eczaneden, zamanda yolculukla Dijital Eczaneye geçiş
yaparak dijital çağa adım atıldı. Katılımcılar, özel ses
ve görsel efektler kullanılarak oluşturulan Geleceğin
Eczanesini deneyimleme fırsatı buldular.
Eczane dışında satılan tıbbi ürünler tehlikelidir!
Kongre kapsamında yapılan basın toplantısında konuşan
Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği Yönetim Kurulu
Başkanı Uzm. Ecz. Kazım Aykanat, ilacın en basit tanımla
etki mekanizması ile hastalığı iyileştiren, semptomları
azaltan veya hastalıktan koruyan doğal, yarı sentetik veya
sentetik bileşimler olduğunu ifade ederek, “Gıda takviyesi
dediğimiz ürünler de, aynı amaçla satılmak istenilen tablet,
Kasım - November 2022
63
synthetic or synthetic compounds that heal the disease,
reduce symptoms or protect from the disease with the
simplest definition of action mechanism, and said, “The
products we call food supplements, all pharmaceutical
forms such as tablets, capsules, ampoules that are wanted
to be sold for the same purpose. is medicine. It has been
known for many years that pharmacists have a great role
in the understanding of preventive health. As Pharmacists,
the only group trained in phytotherapy, it is among our
important goals to prevent the consequences of food
supplements, weight loss drugs, teas and herbal mixtures
purchased over the internet or other sales channels, from
kidney and liver damage to death. We want to emphasize
that pharmacists are your closest health consultants in this
regard, and pharmacies are the closest health areas, and
we aim to raise awareness about the harms of cosmeticbeauty
and care products, especially those sold on the
internet and produced ‘under the counter’.
The dative case of the future “From Mortar to
Digital”
PGED Honorary President Pharm. Armağan Ener said
that today, pharmacy continues to be one of the most
important professions in the world and in our country. Ener
said, “Our pharmacies provide uninterrupted service as a
Primary Health Care Institution and are in an important
location where the patient can stop by for the first time in
his neighborhood, street or avenue. Due to professional
ethics and culture, the priority is to be prepared for
the months, seasons, possible infectious diseases and
pandemics, to warn the society, and to contribute to public
health. For this reason, pharmacists should be open to life-
kapsül, ampul gibi farmasötik tüm formlar da ilaçtır.
Koruyucu sağlık anlayışında eczacıların büyük bir rolünün
olduğu uzun yıllardır bilinmektedir. Fitoterapi konusunda
tek eğitimli grup olan Eczacılar olarak internet ya da diğer
satış kanalları üzerinden alınan gıda takviyeleri, zayıflama
ilaçları, çaylar ve bitkisel karışımların böbrek ve karaciğer
hasarlarından, ölüme kadar varabilen sonuçlarının önüne
geçmek önemli amaçlarımız arasındadır. Bu konuda en
yakın sağlık danışmanızın eczacılar, en yakın sağlık alanının
eczaneler olduğunu vurgulamak istiyor, özellikle internetten
satılan, ‘merdiven altı üretilen’ kozmetik-güzellik ve bakım
ürünlerinin de zararları konusunda farkındalık oluşturmayı
hedefliyoruz.” dedi.
Geleceğin E Hali “Havandan Dijitale”
PGED Onursal Başkanı Ecz. Armağan Ener, Günümüzde
eczacılığın, tüm Dünyada ve ülkemizde en önemli
mesleklerden biri olma özelliğini sürdürmekte olduğunu
söyledi. Ener, “Eczanelerimiz, Birinci Basamak Sağlık
Kuruluşu olarak kesintisiz hizmet vermekte ve hastanın
mahallesinde, sokağında, caddesinde ilk olarak
uğrayabileceği önemli bir konumda bulunmaktadır. Meslek
etiği ve kültürü gereği aylara, mevsimlere ve yaşanan,
yaşanması gereken muhtemel bulaşıcı hastalıklara,
pandemilere hazırlıklı olması toplumu uyarma, toplum
sağlığına katkı sağlama görevi önceliklidir. Bu nedenle de
eczacıların yaşam boyu öğrenmeye, gelişmeye açık olması
ve buna önem vermesi gerekmektedir.” dedi.
Geleceğin E hali bilimsel programı dolu dolu geçti
Kongre Bilimsel Kurul Başkanı, Hacettepe Tıp Fakültesi
İç Hastalıkları AD Geriatri Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr.
Kasım - November 2022
64
long learning and development and attach importance to
this.”
The dative case of the future scientific program
was full
Congress Scientific Committee Chairman, Hacettepe
Faculty of Medicine, Department of Internal Medicine, Head
of Geriatrics Department Prof. Dr. Mustafa Cankurtaran,
said, “The close relations and scientific collaborations with
the Pharmetic Entrepreneurs Association of Pharmacists
for many years excite me as an academician physician.
PGED and Future E Hali congresses are very big brands. It
is a great honor and a great responsibility to contribute to
these brands and projects as the chairman of the scientific
committee, to be in the congress organizing committee, to
be together with the managers of associations with such
a broad vision. We have prepared the scientific program
together in about 1 year, constantly being renewed and
updated, by taking the suggestions of the association
board of directors, congress executive and organizing
committee, association commissions, PGED academy,
association members, academician teachers and the
pharmaceutical industry. We have planned the scientific
program of E Hali of the Future, the summit of social
and scientific meeting, which is the highest participation
congress in the field of pharmacy, for 2022 with an even
more dynamic, interactive, participatory and “From Air to
Digital” theme. After our online and hybrid congresses,
which we have held for the last two years under the names
of the E-State of the Pandemic and the E-State of Science,
it is perfect to meet with nearly ten thousand participants,
including 6-8 thousand pharmacists, industry stakeholders,
physicians and students, in 3 halls.”
“Pharmacists are in a difficult situation. Problems
in accessing drugs continue”
General Secretary of Pharmetic Entrepreneurs Association
of Pharmacists Pharm. Şule Dilek Yağcı Tüysüz said, “We,
Pharmacists, continue to provide the public with access to
medicines at all times and under all circumstances, at the
head of our pharmacies, which are the first step health
Mustafa Cankurtaran ise, “Uzun yıllardır Pharmetic
Girişimci Eczacılar Derneği ile olan yakın ilişkiler ve
bilimsel iş birlikleri bir akademisyen hekim olarak beni
heyecanlandırıyor. PGED ve Geleceğin E Hali kongreleri
çok büyük birer marka. Bu markalara ve yapılan projelere
bilimsel kurul başkanı olarak katkı vermek, kongre
düzenleme kurulunun içerisinde olmak, böylesine geniş
vizyonlu dernek yöneticileri birlikte olmak çok büyük
bir onur ve bir o kadar da büyük sorumluluk. Bilimsel
programı dernek yönetim kurulu, kongre yürütme ve
düzenleme kurulu, dernek komisyonları, PGED akademisi,
dernek üyeleri, akademisyen hocalar ve ilaç sektörünün
önerileri alınarak yaklaşık 1 yılda ve sürekli yenilenerek
ve güncellenerek hep birlikte hazırladık. Eczacılık alanının
en yüksek katılımlı kongresi olan, sosyal ve bilimsel
buluşmanın zirvesi Geleceğin E hali’nin bilimsel programını
2022 yılı için daha da dinamik, interaktif, katılımcı ve
‘’Havandan Dijitale’’ teması ile planladık. Son iki yıldır
Pandeminin E Hali ve Bilimin E hali isimleri ile online ve
hibrit olarak gerçekleştirdiğimiz kongrelerimizden sonra 3
salonda 6-8 bine yakın eczacımızla, sektör paydaşları ile,
hekimlerle, öğrencilerle birlikte onbine yakın bir katılımcı
ile buluşmak mükemmel.” diye konuştu.
“Eczacılar zor durumda. İlaca erişimde sorunlar
devam ediyor”
Pharmetic Girişimci Eczacılar Derneği Genel Sekreteri
Ecz. Şule Dilek Yağcı Tüysüz, “Biz Eczacılar, toplum
sağlığına hizmet eden 1. basamak sağlık kuruluşu olan
eczanelerimizin başında her zaman, her koşulda halkın
ilaca erişimini sağlamaya devam ediyoruz. Ülkemizin
her köşesinde ilaç eczacılık hizmetlerinin sürdürülmesi,
toplumun doğru, etkin ve güvenilir ilaca erişimi ve toplum
sağlığının korunması için özveri ile çalışıyoruz.” dedi.
Şiddetin, birçok sektörde olduğu gibi sağlık alanında
da toplum huzurunu tehdit eden önemli bir halk sağlığı
sorunu haline geldiğine dikkat çeken Tüysüz, şunları
söyledi: “Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet, sağlık hizmet
sunumunun tüm aşamalarında yaşanır hale gelmiştir.
Eczaneler de bunlardan birisidir. Son yıllarda gündüz mesai
saatlerinin yanı sıra gece nöbetleri sırasında, Türkiye’nin
farklı illerindeki eczanelere yönelik sözlü ve fiziki
şiddetin yanı sıra gasp suçu kapsamında değerlendirilen,
malvarlığı değerlerini hedef alan saldırı olaylarında da
artış gözlenmektedir. Biz eczacılar korumak, iyileştirmek
ve yaşatmak için kesintisiz ve nitelikli sağlık-ilaç hizmeti
sunarken her an şiddete uğrayabileceğimiz endişesi ile
yaşamak istemiyoruz. Koruyucu, önleyici ve caydırıcı hukuki
düzenlemeler vakit kaybetmeden hayata geçirilmelidir.”
Dijital “Geleceğin Eczanesi” Türkiye’de ilk kez
tanıtıldı
Geleceğin E Hali Düzenleme Kurulu Üyesi Ecz. Neylan
Zırhlıoğlu, “Havandan Dijitale mottosu ile yola çıktığımız bu
büyük buluşmada eczacılığın geçirdiği evreleri ve gelecekte
kutsal mesleğimizde bizleri nelerin beklediğini az da olsa
meslektaşlarımıza yaşatmak arzusundayız. Ara kuşak
Kasım - November 2022
65
institutions serving public health. We work devotedly to
maintain pharmaceutical and pharmaceutical services in
every corner of our country, to ensure that the society has
access to correct, effective and reliable medicines, and to
protect public health.”
Pointing out that violence has become an important
public health problem that threatens the peace of society
in the field of health, as in many other sectors, Tüysüz
said, “Violence against healthcare professionals has
become habitable at all stages of health service delivery.
Pharmacies are one of them. In recent years, besides the
verbal and physical violence against pharmacies in different
provinces of Türkiye during daytime working hours as
well as night shifts, there has been an increase in attacks
targeting property values, which is considered as a crime
of extortion. While we, pharmacists, provide uninterrupted
and qualified health-drug services to protect, heal and
sustain, we do not want to live with the fear that we may
be subjected to violence at any time. Protective, preventive
and deterrent legal regulations should be implemented
without delay.”
Digital “Pharmacy of the Future” was introduced
for the first time in Türkiye
E Hali of the Future Organizing Committee Member Pharm.
Neylan Zırhlıoğlu said, “In this great meeting where we set
off with the motto “From Havana to Digital”, we would like
to let our colleagues experience the stages of pharmacy
and what awaits us in our sacred profession in the future.
As intermediate generation pharmacists, I think we have
a great mission to shed light on the future by blending
the traditional pharmacy understandings of today and
the future. We are the witnesses of the great change and
development between the pharmacy practices in the first
years of our profession and today’s pharmacy. The future
is coming very fast, while it used to take years for new
technological developments to happen, now we sleep and
wake up and encounter innovations.”
Pharmacist Neylan Zırhlıoğlu explained how they
constructed the Pharmacy of the Future, which attracted
great attention at the congress, as follows, “We are here
with our digital pharmacy, Pharmacy Pharmetic , which
was planned for the first time in Türkiye with the design
of the future pharmacy that we created using 360-degree
videomapping, anamorphic video designs, special
sound and visual effects . . By using all the possibilities
of digital technology in our pharmacy, it is possible for
our consumers to receive pharmacist consultation more
easily, so we have provided our consumers with the
opportunity to reach more accurate and easier information
in pharmacist consultation instead of receiving false
information from the internet and social media. Our
Association, which is always a pioneer in every field, will
bring a different perspective to our pharmacy community
and open new horizons with its new model pharmacy
design.”
eczacılar olarak geleneksel günümüz ve ileriki yıllardaki
eczacılık anlayışlarını harmanlayarak belki de geleceğe
ışık tutabilmek adına büyük bir misyonumuz olduğunu
düşünüyorum. Bizler mesleğe ilk başladığımız yıllardaki
eczacılık uygulamaları ile bugünkü eczacılık arasındaki
büyük değişim ve gelişimin tanıklarıyız. Gelecek çok hızlı
geliyor, eskiden yeni teknolojik gelişmelerin gerçekleşmesi
yıllar alırken, şimdi uyuyup uyanıyoruz ve yeniliklerle
karşılaşıyoruz” diye konuştu.
Ecz. Neylan Zırhlıoğlu, kongrede yoğun ilgi gören Geleceğin
Eczanesini nasıl kurguladıklarını da şu şekilde açıkladı:
“360 derece videomapping, anaformik video tasarımlar, özel
ses ve görsel efektler kullanarak oluşturduğumuz geleceğin
eczanesi tasarımı ile Türkiye’de ilk kez planlanmış olan
dijital eczanemiz, Eczane Pharmetic ile karşınızda olduk.
Eczanemizde dijital teknolojinin tüm imkanları kullanılarak
tüketicilerimizin daha kolay eczacı danışmanlığı almaları
sağlanmaktadır, böylece tüketicilerimize hastalarımıza
internet ve sosyal medyadan yanlış bilgiler almak yerine
eczacı danışmanlığında daha doğru, daha kolay bilgiye
ulaşmaları imkanını sağlamış olduk. Her zaman her konuda
öncü olan Derneğimiz, eminim ki yeni model eczane
tasarımı ile de eczacılık camiamıza farklı bir bakış açısı
getirecek, yeni ufuklar açacaktır.”
Kasım - November 2022
66
New job for 300 young people at Nobel İlaç
Nobel İlaç’ta 300 gence yeni görev
Tüm eğitimleri en iyi şekilde başarı ile
tamamlayan 300 genç, Nobel İlaç’ın yeni tıbbi
mümessilleri olarak coşku ile şirketin saha
kadrosundaki yerini aldı.
Oğuz Akandil, General Manager of Nobel İlaç
300 young people, who successfully completed all
the trainings in the best way, took their place in
the field staff of the company with enthusiasm as
the new medical representatives of Nobel İlaç.
Completing its preparations in line with new employment
opportunities, Nobel İlaç included 467 candidates in the
New Medical Representative Training, which started on
August 31, after an intensive interview and evaluation
process. During the intensive six-week training program,
basic medical, promotional and product trainings were
given to the candidates.
Oğuz Akandil, General Manager of Nobel İlaç said, “On
the eve of the 100th anniversary of our Republic and the
58th anniversary of our establishment, our greatest effort
as Nobel İlaç is to offer accessible and reliable products
for human health to every corner of the world. One of
the indispensable forces of access to our products in our
treatment areas is our medical representatives in the field.
In this direction, we decided to grow in our existing staff,
created new staff, made our investments and provided
new employment opportunities for our young people. The
participation of our 300 new, bright friends is very valuable
not only for Nobel İlaç, but also for our industry, our youth
and the future of our country. As Nobel Pharmaceuticals,
we will continue to contribute to the health of communities
by keeping our patients in focus at all times!”
Yeni istihdam imkânları doğrultusunda hazırlıklarını
tamamlayan Nobel İlaç, yoğun bir mülakat ve
değerlendirme sürecinin ardından 467 adayı 31 Ağustos
tarihinde başlayan Yeni Tıbbi Mümessil Eğitimi’ne dahil
etti. Yoğun geçen altı haftalık eğitim programında adaylara
temel medikal, tanıtım ve ürün eğitimleri verildi.
Nobel İlaç Genel Müdürü Oğuz Akandil konuyla ilgili;
“Cumhuriyetimizin 100. yılının arifesinde ve kuruluşumuzun
58. yılında Nobel İlaç olarak en büyük çabamız; insan sağlığı
için dünyanın her köşesine erişilebilir ve güvenilir ürünler
sunmak. Tedavi alanlarımızda ürünlerimize erişimin
vazgeçilmez güçlerinden biri sahadaki tıbbi mümessil
arkadaşlarımızdır. Bu doğrultuda mevcut kadrolarımızda
büyüme kararı alarak yeni kadrolar oluşturduk,
yatırımlarımızı yaptık ve gençlerimiz için yeni istihdam
olanakları sağladık. 300 yeni, pırıl pırıl arkadaşımızın
aramıza katılması, sadece Nobel İlaç için değil hem
sektörümüz hem gençlerimiz hem de ülkemizin geleceği
için çok değerli. Nobel İlaç olarak, hastalarımızı her zaman
odakta tutmaya devam ederek, toplumların sağlığına
katkıda bulunmaya devam edeceğiz!” dedi.
Kasım - November 2022
68
New appointments at AstraZeneca
Türkiye Biopharma Business Unit
AstraZeneca Türkiye Biyofarma İş Birimi’nde yeni atamalar
Mehmet Ali Kekeç, who was the Marketing & Launch Excellence Manager at
AstraZeneca Türkiye Biopharma Business Unit, was appointed as Marketing
Manager (Metabolism), Sevil Sipahi, who was the Marketing Manager
(Metabolism) of AstraZeneca Türkiye, was appointed as the Marketing &
Launch Excellence Manager.
Mehmet Ali Kekeç
He served as the Regional Manager between 2018 and 2020. Kekeç, who
has been working as the Cardiovascular & Renal & Metabolism Brand Council
Leader in the Middle East & Africa region and later as the Renal Launch
Leader, will continue his career as the Metabolism Marketing Manager of
AstraZeneca Türkiye since 2020.
AstraZeneca Türkiye Biyofarma İş Birimi’nde Pazarlama & Lansman Mükemmellik Müdürü görevini yürüten Mehmet Ali Kekeç,
Pazarlama Müdürü (Metabolizma) görevine; AstraZeneca Türkiye Pazarlama Müdürü (Metabolizma) görevini yürüten Sevil
Sipahi ise Pazarlama & Lansman Mükemmellik Müdürü görevine atandı.
Mehmet Ali Kekeç
2018- 2020 yılları arasında Bölge Müdürü olarak görev yaptı. 2020 yılından bu yana Pazarlama & Lansman Mükemmellik
Müdürü görevinin yanı sıra Orta Doğu & Afrika bölgesinde Kardiyovasküler & Renal & Metabolizma Marka Konseyi Lideri ve
daha sonrasında da Renal Lansman Lideri olarak çalışan Kekeç bundan sonraki kariyerine AstraZeneca Türkiye Metabolizma
Pazarlama Müdürü olarak devam edecek.
Sevil Sipahi
Sipahi, who started to work as the Marketing Manager
responsible for the product portfolio in the field of diabetes
in AstraZeneca Türkiye in 2018, led the launches of heart
failure and chronic kidney disease and undertook various
tasks in international projects during her tenure. Sipahi will
continue her career as AstraZeneca Türkiye Marketing and
Launch Excellence Manager and part-time International
Regional KVRM Project Leader.
Sevil Sipahi
2018 yılında AstraZeneca Türkiye’de diyabet alanındaki ürün portföyünden sorumlu Pazarlama Müdürü olarak göreve
başlayan Sipahi ardından kalp yetersizliği ve kronik böbrek hastalığı lansmanlarına liderlik edip, görev süresi boyunca yurt
dışı projelerinde çeşitli görevler üstlendi. Sipahi bundan sonraki kariyerine AstraZeneca Türkiye Pazarlama ve Lansman
Mükemmellik Müdürü ve ayrıca yarı zamanlı olarak Uluslararası Bölge KVRM Proje Lideri olarak devam edecek.
Kasım - November 2022
69
Two important assignments at AstraZeneca Türkiye
AstraZeneca Türkiye’de iki önemli atama
Elif Bürkan, Marketing Manager
(Oncology) at AstraZeneca Türkiye
Elif Bürkan was appointed as Marketing Manager
(Oncology), and Ece Nalçakan was appointed
as Strategic Health Initiatives Manager at
AstraZeneca Türkiye
Having undertaken many duties at AstraZeneca
Türkiye since 2005, Elif Bürkan started her career in
the pharmaceutical industry within the Menarini Group
after graduating from the Department of Chemical
Engineering at Istanbul University in 2001. Bürkan, who
joined AstraZeneca Türkiye as the Cardiovascular Unit
Product Manager in 2005, assumed many responsibilities
during her 17 years there. Bürkan, who served as the
Cardiovascular Unit Senior Product Manager in 2010 –
2013, as the Marketing Manager of the Cardiovascular and
Gastroenterology Unit in 2013 – 2016, and as the Regional
Manager in 2016 – 2018; In 2019, she led the international
iBRIDGE CaReMe project. Bürkan has been working as
the Cardiovascular Business Unit Manager at AstraZeneca
Türkiye Biopharma Business Unit since 2018. Elif Bürkan will
continue her career as the Marketing Manager (Oncology)
at AstraZeneca Türkiye.
Ece Nalçakan, who has been working at AstraZeneca
Türkiye since 2015, graduated from Production Systems
and Industrial Engineering Department, Sabancı University
in 2011 and completed the Executive MBA Program at
Boğaziçi University in 2019. Nalçakan, who started her
career in the health sector as a Sales Efficiency Specialist
at Sandoz in 2012, joined AstraZeneca Türkiye in 2015
as a Commercial Efficiency Specialist, and worked as a
Commercial Efficiency Manager between 2017 and 2019,
and as a Market Access Specialist in 2019-2020. Nalçakan,
who has been working as the Market Access Manager under
the Regulatory and Market Access Department since 2020,
will continue her career as the Strategic Health Initiatives
Manager of AstraZeneca Türkiye.
Ece Nalçakan, Strategic Health Initiatives
Manager at AstraZeneca Türkiye
AstraZeneca Türkiye Onkoloji İş Birimi Pazarlama
Müdürü görevine Elif Bürkan, Stratejik Sağlık
İnisiyatifleri Müdürü görevine ise Ece Nalçakan
getirildi.
2005 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye’de birçok
görev üstlenen Elif Bürkan, İstanbul Üniversitesi Kimya
Mühendisliği Bölümü’nden 2001 yılında mezun olduktan sonra
Menarini Grup bünyesinde ilaç sektöründe kariyer hayatına
başladı. 2005 yılında AstraZeneca Türkiye’ye Kardiyovasküler
Birimi Ürün Yöneticisi olarak katılan Bürkan, burada görev
yaptığı yaklaşık 17 yıl boyunca birçok sorumluluk üstlendi.
2010 – 2013 yıllarında Kardiyovasküler Birimi Kıdemli
Ürün Yöneticisi, 2013 – 2016 yıllarında Kardiyovasküler ve
Gastroenteroloji Birimi Pazarlama Müdürü, 2016 – 2018
yıllarında ise Bölge Müdürü olarak görev yapan Bürkan; 2019
yılında uluslararası iBRIDGE CaReMe projesine liderlik yaptı.
Bürkan, 2018 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye Biyofarma
İş Birimi’nde Kardiyovasküler İş Birimi Müdürü olarak görev
alıyordu. Elif Bürkan bundan sonraki kariyerine AstraZeneca
Türkiye Onkoloji İş Birimi Pazarlama Müdürü olarak devam
edecek.
2015 yılından bu yana AstraZeneca Türkiye bünyesinde
çalışan Ece Nalçakan ise Sabancı Üniversitesi Üretim
Sistemleri ve Endüstri Mühendisliği Bölümü’nden 2011 yılında
mezun olduktan sonra Boğaziçi Üniversitesi’nde Yönetici
MBA Programı’nı 2019 yılında tamamladı. 2012 yılında
Sandoz’da Satış Etkinlik Uzmanı olarak sağlık sektöründe
kariyer hayatına atılan Nalçakan, 2015’te Ticari Etkinlik
Uzmanı olarak katıldığı AstraZeneca Türkiye’de 2017 – 2019
yıllarında Ticari Etkinlik Yöneticisi, 2019 – 2020 yıllarında ise
Pazar Erişim Uzmanı olarak görev yaptı. 2020 yılından bu yana
Ruhsatlandırma ve Pazar Erişim Departmanı’na bağlı olarak
Pazar Erişim Yöneticisi görevini yürüten Nalçakan, bundan
sonraki kariyerine AstraZeneca Türkiye Stratejik Sağlık
İnisiyatifleri Müdürü olarak devam edecek.
Kasım - November 2022
70
“We set out to convey the knowledge we accumulated to the next generations”
“Biriktirdiğimiz bilgileri bizden sonraki nesillere iletmek için yola çıktık”
The trainings of Sartonet, the Türkiye
representative of Sartorius, which develops
solutions for the pharmaceutical industry and
laboratories, have started. Making statements at
the Bioexpo Fair, Ömer Erdem, General Manager
of Sartonet said, “We set out to convey the
knowledge we have accumulated over 40 years
to our ecosystem and to the next generations.
We prepared the academy building only for these
trainings.”
Online education
Stating that they quickly moved these trainings online
with the onset of the epidemic, and that they continued to
provide these trainings online to IEIS members and other
drug manufacturers, Erdem said, “We are so happy to share
what we know that we are so happy to conduct these
trainings in a building prepared only for these posts and
to make our academy all over the world. With the idea of
making it an information center for our ecosystem, we have
established Sartonet Bilgi Akademisi (Information Academy)
by dedicating our building next to our office in Koşuyolu
only for education.”
“We designed interactive trainings”
Underlining that they do not promote products or brands
in any way during the trainings, Erdem said, “We explain
international standards, the truth on current issues,
what the authorities want and how manufacturers can
respond to these requests. This approach both surprises
and delights those who attend our trainings. Here, we
have designed interactive trainings where participants can
touch, test and find answers to their questions, such as
various filters. We want everyone who receives training
here to generate value in their personal careers by gaining
competence in filter and filter validation processes or
related subjects. In summary, I think that we have not
fulfilled our duty to our Republic properly. That’s why this
academy has always been my dream. I would like Sartonet
Bilgi Akademisi to be a knowledge sharing center where
we share what we know, where experts come and train on
various subjects, and contribute to the development of our
country.”
İlaç endüstrisi ve laboratuvarlar için çözümler
geliştiren Sartorius firmasının Türkiye yetkilisi
Sartonet’in eğitimleri başladı. Bioexpo Fuarı’nda
açıklamalarda bulunan Sartonet Genel Müdürü
Ömer Erdem: “40 yıl içinde biriktirdiğimiz bilgileri
ekosistemimize ve bizden sonraki nesillere
iletmek için yola çıktık. Akademi binasını sadece
bu eğitimler için hazırladık.” dedi.
Online eğitim
Salgının başlangıcıyla birlikte bu eğitimleri hızla online’a
taşıdıklarını, İEİS üyeleri ve diğer ilaç üreticilerine online
olarak bu eğitimleri vermeye devam ettiklerini aktaran
Erdem, “Bildiklerimizi paylaşmak bizi o kadar çok mutlu etti
ki bu eğitimleri sadece bu paylaşımlar için hazırlanmış bir
binada yapmak ve akademimizi tüm ekosistemimiz için bir
bilgi merkezi haline getirmek düşüncesiyle Koşuyolu’nda
ofisimizin yanında bulunan binamızı sadece eğitime ayırarak
Sartonet Bilgi Akademisi’ni kurduk” dedi.
“İnteraktif eğitimler kurguladık”
Eğitimlerde hiçbir şekilde ürün ya da marka tanıtımı
yapmadıklarının altını çizen Erdem, “Uluslararası
standartları, güncel konulardaki doğruları, otoritelerin
ne istediğini ve üreticilerin bu isteklere nasıl cevaplar
verebileceklerini anlatıyoruz. Bu yaklaşımımız
eğitimlerimize katılanları hem şaşırtıyor hem de mutlu
ediyor. Burada interaktif, katılımcıların konularla ilgili
materyallere -örneğin çeşitli filtrelere- dokunabildiği,
test edebildiği, sorularına yanıtlar bulabildiği eğitimler
kurguladık. Burada eğitim alan herkesin filtre ve filtre
validasyonu süreçleri ya da ilgili konularda yetkinlik
kazanarak kişisel kariyerlerinde de değer oluşturmalarını
arzuluyoruz. Özetle, Ben Cumhuriyet’imize karşı görevimizi
layıkıyla yerine getiremediğimizi düşünüyorum. Bu
nedenle bu akademi benim hep hayalimdi. Sartonet Bilgi
Akademisi’nin bildiklerimizi paylaştığımız, çeşitli konularda
uzmanların gelip eğitimler verdiği bir bilgi paylaşım merkezi
olmasını ve ülkemizin gelişimine katkı sunmasını arzu
ediyorum” ifadelerini kullandı.
Kasım - November 2022
72
The chemical industry grew by 37.1%!
Kimya sektörü %37,1 büyüdü!
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre,
Türkiye’nin ihracatı Ekim ayında geçen yıl aynı
döneme göre yüzde 3 artışla 21,3 milyar dolar
oldu. Kimya sektörü ise ekim ayında yüzde 15
artışla 2,6 milyar dolar ihracat gerçekleştirerek
ekim ayında en çok ihracat yapan ikinci sektör
oldu. Sektörün ilk 10 aylık ihracatı ise yüzde 37,1
artarak 28 milyar doları aştı. Böylece, ilk on aylık
dönemde gerçekleştirdiği 28,1 milyar dolarlık
ihracat ile yüzde 37,1 büyüdü.
Adil Pelister, Chairman of the Board of IKMIB
According to the data of the Turkish Exporters
Assembly (TIM), Türkiye’s exports increased by 3
percent in October compared to the same period
last year and reached 21.3 billion dollars. The
chemical industry, on the other hand, realized
an export of 2.6 billion dollars with an increase
of 15 percent in October and became the second
largest exporter in October. The exports of the
sector in the first 10 months increased by 37.1
percent and exceeded 28 billion dollars. Thus, it
grew by 37.1 percent with 28.1 billion dollars of
exports in the first ten-month period.
Evaluating the October export figures of the chemical
industry, Adil Pelister, Chairman of the Board of the
Istanbul Chemicals and Products Exporters’ Association
(IKMIB), said, “October exports of our chemical industry
increased by 15 percent compared to the previous year
and reached 2.6 billion dollars. The performance of our
sector, which provides input to all other sectors from
automotive to health, from defense to food, together with
our 16 sub-sectors, continues to maintain its leadership
in the ten-month period, although its performance has
shown a limited increase due to current developments. Our
industry grew by 37.1 percent in the ten-month period this
year and realized exports of 28.1 billion dollars. Negative
global developments such as commodity prices, Russia-
Kimya sektörünün Ekim ayı ihracat rakamlarını
değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri
İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı
Adil Pelister, “Kimya sektörümüzün ekim ayı ihracatı
geçen yıla kıyasla yüzde 15 artışla 2,6 milyar dolar
oldu. 16 alt sektörümüzle birlikte otomotivden sağlığa,
savunmadan gıdaya kadar diğer tüm sektörlere girdi
sağlayan sektörümüzün performansı güncel gelişmelere
bağlı olarak sınırlı bir artış gösterse de on aylık dönemde
liderliğini korumaya devam ediyor. Sektörümüz bu yıl on
aylık dönemde sektörümüz yüzde 37,1 büyüdü ve 28,1
milyar dolarlık ihracat gerçekleştirdi. Emtia fiyatları,
Rusya- Ukrayna savaşı, enerji sorunu, yüksek enflasyon
baskısı, faizler, resesyon sinyalleri gibi olumsuz küresel
gelişmeler elbette sektörümüzü etkiliyor. Türkiye İmalat
Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI) ve kapasite kullanım
verilerinde gerileme olduğunu görüyoruz. Üretimdeki bu
gerileme ve talepteki düşüş ilerleyen aylarda ihracatımıza
da yansıyabilir. Özellikle enerji maliyetleri sektörümüz
açısından önemli bir sıkıntı oluşturuyor. Bu dönemde daha
kolay ulaşılabilir finansman ve nakit akışının sağlanması,
öngörülebilir bir ortamın oluşturulması rekabet etme
gücümüzü artıracaktır. Bu yönde ihracatçılarımıza yönelik
desteklerin artırılmasını bekliyoruz. Her şeye rağmen
ihracat hedefimize ulaşmak için çalışmaya devam edeceğiz”
dedi.
Ekim ayında en fazla ihracat yapılan ülke Hollanda
oldu
Hollanda, Ekim ayında en çok ihracat yapılan ülke oldu.
Ekim ayında Hollanda’yı takip eden ilk onda yer alan diğer
ülkeler ise Rusya, Lübnan, ABD, İtalya, Irak, Almanya,
Kasım - November 2022
74
Ukraine war, energy problem, high inflation pressure,
interest rates, recession signals affect our industry. We
see a decline in the Turkish Manufacturing Purchasing
Managers Index (PMI) and capacity utilization data. This
decline in production and the decrease in demand may
also be reflected in our exports in the coming months.
In particular, energy costs pose a significant problem for
our industry. In this period, providing more accessible
financing and cash flow and creating a predictable
environment will increase our competitiveness. We
expect increased support for our exporters in this
direction. Despite everything, we will continue to work to
achieve our export target.”
Netherlands was the country with the most
exports in October
The Netherlands was the country with the most exports
in October. Other countries in the top ten following the
Netherlands in October were Russia, Lebanon, USA, Italy,
Iraq, Germany, Belgium, Romania and France. In October,
the highest increase among the top 10 countries was
Russia with 278.66 percent. Chemical exports to the
Netherlands in October amounted to 197 million 205
thousand dollars. Compared to the same period last
year, it increased by 115.02 percent. The top five product
groups exported to the Netherlands in October were
“mineral fuels, mineral oils and products”, “plastics and
their products”, “inorganic chemicals”, “essential oils,
cosmetics and soap” and “miscellaneous chemicals”.
In the January-October period of 2022, the countries
to which the most chemicals were exported were the
Netherlands, Italy, USA, Romania, Lebanon, Germany,
South Africa, Russia, Iraq and Spain, respectively.
Belçika, Romanya ve Fransa oldu. Ekim ayında ilk 10
ülke arasında en çok artış yüzde 278,66 ile Rusya’ya oldu.
Ekim ayında Hollanda’ya yapılan kimya ihracatı 197 milyon
205 bin dolar olarak gerçekleşti. Geçen yıl aynı döneme
kıyasla yüzde 115,02 arttı. Ekim ayında Hollanda’ya en çok
ihraç edilen ilk beş ürün grubu sırasıyla “mineral yakıtlar,
mineral yağlar ve ürünler”, “plastikler ve mamulleri”,
“anorganik kimyasallar”, “uçucu yağlar, kozmetikler ve
sabun” ve “muhtelif kimyasal maddeler” oldu.
2022 yılı Ocak-Ekim döneminde en çok kimya ihracatı
yapılan ülkeler ise sırasıyla Hollanda, İtalya, ABD, Romanya,
Lübnan, Almanya, Güney Afrika, Rusya, Irak ve İspanya
olarak ilk onda yer aldı.
Ekim ayında en çok “plastikler ve mamulleri”
ihracatı gerçekleştirildi
Ekim ayında kimyevi maddeler ve mamulleri ürün
gruplarında plastikler ve mamulleri ihracatı, 766 milyon
59 bin dolarla kimya ihracatında ilk sırada yer aldı. İkinci
sırada 732 milyon 722 bin dolarlık ihracatla mineral yakıtlar
ve ürünler yer alırken, anorganik kimyasallar ihracatı 272
milyon 657 bin dolarla üçüncü sırada yer aldı. Anorganik
kimyasalları takiben ilk onda yer alan diğer sektörler ise;
‘uçucu yağlar, kozmetikler ve sabun’, ‘kauçuk, kauçuk
eşya’, ‘eczacılık ürünleri’, ‘boya, vernik, mürekkep ve
müstahzarları’, ‘muhtelif kimyasal maddeler’, ‘yıkama
müstahzarları’ ve ‘gübreler’ oldu
In October, “plastics and its products” were
exported the most
In October, exports of plastics and products in chemical
substances and products product groups ranked first in
chemical exports with 766 million 59 thousand dollars.
Mineral fuels and products took the second place with
exports of 732 million 722 thousand dollars, while
inorganic chemicals exports took the third place with
272 million 657 thousand dollars. Other sectors in the
top ten following inorganic chemicals are; ‘essential
oils, cosmetics and soap’, ‘rubber, rubber goods’,
‘pharmaceutical products’, ‘paint, varnish, ink and
preparations’, ‘various chemicals’, ‘washing preparations’
and ‘fertilizers’.
Kasım - November 2022
76
“Transforming Women of Health”
“Sağlığın Dönüştüren Kadınları”
With the trainings provided by the Woman in
Technology Association, 100 young women who
graduated from four training classes were given
priority in internship and employment in the
health sector.
Santa Farma and the Woman in Technology Association
(Wtech) provided free Marketing and Sales Technologies,
Business Analytics and Gamification trainings for 100 young
women who are studying or newly graduated from Science,
Technology, Engineering, Mathematics and Information
Technologies departments at universities and vocational
schools within the scope of the “Transforming Women of
Health” project.
“We are preparing better equipped and stronger
women for the pharmaceutical industry”
Sami Kiresepi, Vice President of Strategic Planning
and Operations of Santa Farma, said, “As we all know,
globalization, climate change, demographic changes,
technological development and digital transformation
affect and change the socio-economic infrastructure of all
countries. The business world also gets its share from this
change, and the practices that are known to be true until
today are being transformed. It is getting harder and harder
for the business world and educational institutions to keep
up with the ever-increasing technological developments
Teknolojide Kadın Derneği tarafından verilen
eğitimlerle dört eğitim sınıfından mezun olan 100
genç kadına sağlık sektöründe staj ve istihdamda
öncelik imkânı oluşturuldu.
Santa Farma ve Teknolojide Kadın Derneği (Wtech)
‘’Sağlığın Dönüştüren Kadınları” projesi kapsamında,
üniversitelerde ve meslek yüksekokullarında Bilim,
Teknoloji, Mühendislik, Matematik ve Bilişim Teknolojileri
bölümlerinin son sınıflarında okuyan veya yeni mezun olmuş
100 genç kadına, ücretsiz Pazarlama ve Satış Teknolojileri,
İş Analistliği ve Gamification (Oyunlaştırma) eğitimleri verdi.
100 genç kadın eğitimler sonrasında programdan mezun
olmaya hak kazandı.
“İlaç sektörüne daha donanımlı ve daha güçlü
kadınlar hazırlıyoruz”
Santa Farma İlaç Stratejik Planlama ve Operasyon
Başkan Yardımcısı Sami Kiresepi, “Hepimizin bildiği gibi
küreselleşme, iklim değişikliği, demografik değişimler,
teknolojik gelişme ve dijital dönüşüm tüm ülkelerin sosyo
ekonomik alt yapılarını etkilemekte ve değiştirmektedir.
Bu değişimden iş dünyası da payını almakta ve bugüne
kadar doğru bilinen uygulamalar dönüşüme uğramaktadır.
İş dünyasının ve eğitim kurumlarının, hızını sürekli
arttıran teknolojik gelişmelere ve dijital dönüşümlere
Kasım - November 2022
78
and digital transformations. It has also been clearly seen
that the Pandemic has accelerated digitalization and
automation in the business world. The business world had
to act agile and quickly use all the possibilities of digital
technology in order to maintain its continuity. Despite this,
a serious skills gap has begun to emerge in all countries.
And this skills gap has become the megatrend that also
impacts the growth potential of companies and economies.
Therefore, in addition to the basic vocational education
received, the necessity of on-the-job and lifelong learning
and increasing technological competencies has taken an
important place in the agenda of business life. Such trends
in the business world also affect women workers quite a
lot. We are a company that has managed to increase the
ratio of managers and higher female managers to 50%.
And we are proud to adopt pioneering in this regard as a
social responsibility. We are very happy to lead these and
similar projects that contribute to the increase in female
employment and the ratio of female managers in our
country and in the pharmaceutical industry. We would
like to thank the Association of Women in Technology for
their cooperation. We wish the participants of the trainings
success in their careers.”
Zehra Öney, Founding Chairman of the Woman in
Technology Association, said, “The pandemic period has
shown the whole world that people who produce and
pioneer in the field of health have a high importance.
Turkey also has a great potential in this field. As a country
and sector, we believe that women in Turkey will become
a great power in robotic processes and R&D activities by
specializing in technology in the field of health. In the field
of cybersecurity, the Data Breach Investigations Report
2021, published by Verizon every year, clearly reveals the
increase in data breaches. And it reveals that the most
significant increase in data breaches compared to 2019
is in the healthcare field. Considering the cyber security
challenges frequently encountered by the sector, where a
very serious increase of 71% is experienced, the strength
of companies in technical issues such as cyber security and
robotic processes will significantly affect our country’s
health tourism and health exports in terms of economy. In
addition, women empowered in technology will add a very
important economic power to the country’s Gross Domestic
Product. For this reason, we, as the Women in Technology
Association, set out to train women who are experts in
health and technology, under the leadership of a strong
health institution such as Santa Farma Pharmaceuticals.
After a very successful education period, we gave our
first graduates. We believe that our graduates will be role
models and influential in this field. We wish to continue
our work with the same enthusiasm and strength. As the
Woman in Technology Association, we will continue our
work in line with these principles and this important project
led by Santa Farma Pharmaceuticals with determination,
enthusiasm and strength. We congratulate the 100 women
who graduated and hope that the investments to be made
in human resources in this field will increase.”
ayak uydurmaları giderek zorlaşmaktadır. Ayrıca
Pandeminin, iş dünyasında dijitalleşmeyi ve otomasyonu
hızlandırdığı açık bir şekilde görülmüştür. İş dünyası çevik
davranarak, sürekliliğini korumak için dijital teknolojinin
tüm imkanlarını hızla kullanmak zorunda kalmıştır. Buna
rağmen, tüm ülkelerde ciddi boyutlara varan beceri açığı
ortaya çıkmaya başlamıştır. Ve bu beceri açığı, şirketlerin
ve ekonomilerin büyüme potansiyelini de etkileyen mega
trend haline gelmiştir. Dolayısı ile alınan temel mesleki
eğitimin yanında, iş başında ve yaşam boyu öğrenme ve
teknolojik yetkinlikleri arttırma gerekliliği, iş hayatının
gündeminde önemli bir yere oturmuştur. İş dünyasındaki
bu gibi eğilimler kadın çalışanları da oldukça fazla
etkilemektedir. Kendi bünyemizde müdür ve üstü kadın
yönetici oranını %50‘ye çıkarmayı başarmış bir şirketiz. Ve
bu konuda öncülük yapmayı toplumsal sorumluluk olarak
benimsemekten gurur duymaktayız. Ülkemizde ve ilaç
sektöründe kadın istihdamının ve kadın yönetici oranının
yükselmesine katkıda bulunan bu ve benzeri projelere
liderlik etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Teknolojide
Kadın Derneği’ne iş birlikleri için teşekkür ederiz.
Eğitimlere katılanlara da iş hayatlarında başarılar dileriz.”
dedi.
Teknolojide Kadın Derneği Kurucu Yönetim Kurulu Başkanı
Zehra Öney, “Pandemi dönemi, sağlık alanında üreten ve
öncü insanların yüksek bir öneme sahip olduğunu tüm
dünyaya göstermiş oldu. Türkiye de bu alanda çok büyük
bir potansiyele sahip. Türkiye’de sağlık alanında özellikle
kadınların teknolojide uzmanlaşarak robotik süreçlerde ve
ar-ge faaliyetlerinde çok büyük bir güç oluşturacağına ülke
ve sektör olarak inanıyoruz. Siber güvenlik alanında her yıl
Verizon tarafından yayımlanan Data Breach Investigations
Report 2021’de veri ihlali konusunda yaşanan artışı net
şekilde ortaya koyuyor. Ve 2019’a kıyasla veri ihlallerindeki
en önemli artışın sağlık alanında yaşandığını ortaya
koyuyor. %71’lik çok ciddi bir artışın yaşandığı sektörün
sıkça karşılaştığı siber güvenlik zorluklarını düşünürsek
şirketlerin siber güvenlik, robotik süreçler gibi teknik
konularda güçlü olması ekonomik açıdan ülkemizin sağlık
turizmini ve sağlık ihracatını önemli ölçüde etkileyecektir.
Ayrıca teknolojide güçlenen kadınlar ülkenin Gayri Safi
Yurtiçi Hasılasına çok önemli bir ekonomik güç katacaktır.
Bu nedenle Santa Farma İlaç gibi güçlü bir sağlık
kuruluşunun liderliğinde Teknolojide Kadın Derneği olarak
sağlıkta ve teknolojide uzman kadınlar yetiştirmek üzere
yola çıktık. Çok başarılı bir eğitim döneminden sonra da ilk
mezunlarımızı verdik. Mezunlarımızın bu alanda rol model
ve etkili olacaklarına inancımız sonsuz. Çalışmalarımızı
aynı heyecanla ve aynı güçle devam ettirmeyi arzu ediyoruz.
Teknolojide Kadın Derneği olarak bu ilkeler doğrultusunda
çalışmalarımızı ve Santa Farma İlaç’ın öncüsü olduğu bu
önemli projeyi azimle, heyecanla ve güçle sürdüreceğiz.
Mezun olan 100 kadını tebrik ediyor, bu alanda insan
kaynağına yapılacak olan yatırımların artmasını temenni
ediyoruz” dedi.
Kasım - November 2022