PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
Turizmde hedefler değişmedi<br />
hotelrestaurantmagazine<br />
@Hitechdergisi<br />
hotelrestaurantmagazine<br />
Yaşanan deprem felaketi sebebiyle geleneksel<br />
buluşmalarına bir süre ara veren Türkiye Otelciler<br />
Birliği, Geleneksel Aylık Bilgilendirme Toplantısını<br />
İstanbul'un yeni atanan Valisi Davut Gül ve<br />
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un<br />
katılımıyla gerçekleştirdi. Turizm sektöründe<br />
beklentilerin, yılın ikinci yarısıyla birlikte talepte<br />
artış trendinin devam edeceği yönünde olduğunu<br />
belirten TÜROB Başkanı Müberra Eresin, bu<br />
yılın ziyaretçi sayısı ve turizm geliri hedefini de<br />
değiştirmediklerinin altını çizerek, “60 milyon<br />
ziyaretçi, 56 milyar dolar turizm gelirine ulaşmayı<br />
öngörüyoruz” diye konuştu. Haberin detayları<br />
gündem sayfalarımızda.<br />
Dardanel Şirketler Grubu bünyesinde Yunanistan<br />
Operasyonlarından Sorumlu Yönetim Kurulu<br />
Üyesi. Önen Gıda şirketinin de Genel Müdürü.<br />
2016 yılından bu yana ailenin içinde. Demokratik,<br />
kolektif düşünmeyi teşvik eden ve eşitlikçi yönetim<br />
tarzıyla tanınıyor. Türkiye'de kadın istihdamına<br />
ağırlık veren en büyük şirketlerden Dardanel'de<br />
çalışmanın bir ayrıcalık olduğuna vurgu yapan<br />
Ayşe Önen Özoğuz, "Eğitim, finans ve teknolojiye<br />
daha fazla erişim sağlayarak, çeşitliliği ve<br />
kapsayıcılığı önceliklendirerek, mesleki gelişimi<br />
ve yükselmeyi teşvik ederek kadınlar için mevcut<br />
tabloyu çok daha iyileştirebiliriz" sözleriyle sektöre<br />
hem yol haritası hem de ilham oluyor. Özoğuz ile<br />
grubun ev dışı tüketim rotasını, yurt içi ve yurt dışı<br />
büyüme odaklarını ve kadın istihdamı politikalarını<br />
konuştuk.<br />
Mutfağın içine doğan şanslı şeflerden biri o da.<br />
Aşçılık mesleğine üç göbekten bağlı olan Hakan<br />
Coşkun, Çorum'da üç fırın sahibi rahmetli Simitçi<br />
Sabri'nin torunu... Pastacı bir babayla, Çorum Has<br />
Baklava yarışmasında altın madalya kazanan<br />
bir annenin de oğlu. Restoran müdürlüğü yapan<br />
erkek kardeşi, pasta ustası amcayı da unutmamak<br />
gerek. Adana HiltonSA'nın Executive Şefi Hakan<br />
Coşkun'un vakti zamanında anne tarafı da<br />
mutfakla pek bir haşır neşir! Tecrübeli mutfak şefi,<br />
büyükbabanın üzüm bağlarının içinde, sirkeyle<br />
pekmezin yolculuğuna nasıl tanıklık ettiğini<br />
anlatıyor, hikayesinin başında. Bu ilham veren<br />
yolculuğun devamını şefin gözünden başlığımızda<br />
bulabilirsiniz.<br />
Kent yaşamında artık herkes doğaya kaçacağı ve<br />
yeşil ile buluşacağı mekanların arayışında… Kent<br />
hayatının önemli parçaları olan oteller, restoranlar<br />
ve kafeler, bu ihtiyacı karşılamak üzere bir bahçeye<br />
sahip değillerse bile teras veya iç mekanlarında yeşil<br />
alanlar oluşturabilirler. Yeterli alana sahip olmayan<br />
bu işletmeler, duvarlarında hatta tavanlarında<br />
canlı veya stabilize bitkilerle yaşayan mekanlara<br />
dönüşebilirler. L.ist Peyzaj ile oteller, restoranlar ve<br />
kafelere peyzaj projeleri hazırlayan Peyzaj Yüksek<br />
Mimarı Deniz Dülek, HoReCa işletmeleri için peyzaj<br />
tasarım fikirlerini paylaştı.<br />
Meslekte 20. yılını kutlayan başarılı restoran<br />
yatırımcısı ve işletmecisi Yasin Becek,<br />
Limonköyiçi'nin ardından El-Yar ile Alaçatı'daki<br />
restoran sayısını ikiye çıkardı. İlk yatırımı<br />
Limonköyiçi'ni bundan yedi yıl önce "Kaliteli yemek,<br />
kaliteli müzik" mottosuyla hayata geçiren ve Alaçatı<br />
sokaklarının bir numaralı yeme-içme- eğlence<br />
mekanı haline getiren Becek, Lübnan mutfağının<br />
tatil beldesindeki tek adresi El-Yar ile de bu iddiasını<br />
açıkça ortaya koyuyor. El-Yar’ın ayrıntıları yeni<br />
mekan başlığımızda!<br />
Keyifli okumalar dilerim.<br />
K<br />
GENEL MÜDÜR<br />
(Sorumlu)<br />
REKLAM SATIŞ PAZARLAMA<br />
REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />
Emir Ömer ÖCAL<br />
emir.ocal@img.com.tr<br />
0212 454 22 22<br />
TEKNIK MÜDÜR<br />
BILGI İŞLEM<br />
TOLGA ÇAKMAKLI<br />
tolga.cakmakli@img.com.tr<br />
TAYFUN AYDIN<br />
tayfun.aydin@img.com.tr<br />
İMG WEB TEAM MAIL<br />
web@img.com.tr<br />
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY<br />
ORHAN GENCELİ<br />
Türkiye Otel Yöneticileri Derneği (TUROYD)<br />
Yönetim Kurulu Üyesi<br />
GÜRKAN BOZTEPE<br />
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />
TEZER ÖNER<br />
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve<br />
İşletme Yatırım Danışmanı<br />
HÜSEYİN KURT<br />
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği<br />
Başkanı<br />
AYDIN DEMIR<br />
Yeditepe Üniversitesi Gastronmi Mutfak<br />
Sanatları Chef Ögretim Görevlisi/<br />
The Maestro <strong>Hotel</strong> Executive Chef<br />
website<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com<br />
e-mail<br />
info@img.com.tr<br />
CTP - BASKI<br />
İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />
ADRES<br />
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza<br />
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL<br />
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94<br />
www.ihlasmatbaacilik.com<br />
BURSA +90.224 211 44 50-51<br />
KONYA +90.332 238 10 71<br />
İSTMAG<br />
Magazin Gazetecilik Yayıncılık<br />
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.<br />
İHLAS MEDIA CENTER<br />
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />
No: 11 Medya Blok Kat: 1<br />
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey<br />
Tel: 0212 454 22 22<br />
Faks: 0212 454 22 93<br />
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları<br />
İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır. ISSN:1305-1792
Bu sayımızda<br />
antre<br />
16 Sektörden kısa haberler<br />
gündem<br />
22 Eresin: <strong>2023</strong> hedefimiz 60<br />
milyon turist, 56 milyar dolar<br />
turizm geliri<br />
36 Skål İstanbul kültür miraslarını<br />
keşfe çıktı<br />
49<br />
32 Öner: Mavi Bayrak’ta 3.lük yine<br />
bizim<br />
34 Turizmciler dostluk maçında<br />
buluştu<br />
yeni yatırımlar<br />
36 İşte şiirsel dönüşümüyle<br />
Çırağan Palace Kempinski<br />
58 50<br />
44 Lüks turizmde önemli iş birliği<br />
46 Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş açıldı<br />
48 Türkiye’nin ilk fonksiyonel<br />
beslenme oteli, Gökçeada’da<br />
49 İstanbul New Airport <strong>Hotel</strong><br />
Arnavutköy’de açıldı<br />
50 Şimdiki hedefi tam bir sağlıklı<br />
yaşam kompleksi olmak<br />
56 Türkiye’nin 81 ilini Dedeman<br />
markasıyla buluşturacak<br />
36
gustonun yorumu<br />
96 Gusto Reha Tartıcı ile keşif<br />
noktaları<br />
yeni mekan<br />
100 Alaçatı'da Limonköyiçi'den<br />
sonra El-Yar'ı da<br />
klasikleştirecek<br />
104 Türkiye’nin en yeni<br />
mekanları<br />
dekorasyon<br />
iş’te kadın<br />
58 Özoğuz: Türkiye’de<br />
yenilikçiliği temsil etmeye<br />
devam edeceğiz<br />
marka<br />
64 Taşkesti Su’dan HoReCa’ya<br />
geri dönüşümlü yatırım<br />
66 Cargill’den 4 yılda etkisini 2’ye<br />
katlayan öğrenci programı<br />
68 Döküm demirde profesyonel<br />
çözüm ortağı: Defonte<br />
70 Gücünü doğadan alan sağlıklı<br />
ve ekonomik soğutma: ECO<br />
şefin gözünden<br />
72<br />
72 Coşkun: Yemeklerimle nefes<br />
alıyorum<br />
gastro güncel<br />
80 Y ve Z kuşakları iş<br />
yerlerinde yemek yeme,<br />
dijitali benimseme ve<br />
sürdürülebilirliğe nasıl<br />
bakıyor?<br />
82 Gastronominin Nobeli Şef<br />
Ebru Baybara Demir’e<br />
84 Önce acente ve otelleriyle<br />
markalaştı: Sırada zeytin ve<br />
zeytinyağı var<br />
86 Türkiye her yıl 18,1 milyon ton<br />
gıda israf ediyor<br />
gastro etkinlik<br />
88 Slow Food Kastamonu<br />
Yeryüzü Pazarı açıldı<br />
gastro aktüel<br />
90 Gastronomi sektöründen<br />
haberler<br />
100<br />
106 HoReCa işletmeleri için<br />
peyzaj tasarım fikirleri<br />
HoReCa teknolojileri<br />
108 HoReCa teknolojileri<br />
106<br />
110<br />
www.hotelrestaurantmagazine.com
KUTUNUN<br />
DIŞINDA<br />
DÜŞÜN<br />
THINK<br />
OUTSIDE<br />
THE BOX<br />
www.konoven.com
16<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Melih Yetiş Bentour<br />
Reisen Ailesi’ne katıldı<br />
40 yılı aşkın turizm deneyimine sahip<br />
olan Melih Yetiş, 5 Haziran itibariyle<br />
Bentour Reisen A.Ş’nin Kontrat, Yield,<br />
Rezervasyon Departmanlarından<br />
Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı<br />
görevine getirildi. Son olarak<br />
Touristalia’nın Genel Müdürlüğünü<br />
yapan Yetiş, yeni göreviyle Türkiye'deki<br />
tur operatörü Bentour Reisen'in Product<br />
portföyünün yanı sıra Rezervasyon ile<br />
Contracting & Yield sorumluluğunu<br />
da üstlenecek. Melih Yetiş sayesinde<br />
Bentour Reisen, tur operatörlüğü<br />
sektöründe 40 yılı aşkın bir deneyime sahip olan ve bunun 17 yılını<br />
TUI bünyesinde geçiren ve 2015 yılına kadar Product, Contracting<br />
& Business Development (İş Geliştirme) Ticari Koordinatörlüğü<br />
görevini yürüten bir uzmanı bünyesine kattı. Bentour Reisen<br />
Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Uğur, yeni yöneticinin<br />
katılışını açıklarken: "Melih Yetiş ile turizm alanındaki en deneyimli<br />
yöneticilerden birini bünyemize katmış olduk. Sürekli değişen pazar<br />
gereksinimleri ortamında kurumsal büyüme amacıyla product<br />
kısmını daha da şekillendirme ve süreçlerimizi optimize etme<br />
konusunda kendisinin uzmanlığına güveniyoruz." ifadelerini kullandı.<br />
Antalya’da 24.00’den sonra da<br />
müzik serbest!<br />
Antalya İl Umumi<br />
Hıfzıssıhha Kurulu, pandemi<br />
döneminde saat 24.00’den<br />
sonra getirilen müzik yasağı<br />
uygulamasını konaklama<br />
tesislerinde iptal etme<br />
kararı aldı. Bu karara göre<br />
konaklama tesislerinde gece 24.00’den sonra uygulanan canlı<br />
müzik yasağı kaymakamlık ve diğer yerel yönetimlerin kararı<br />
ile uygulanmayacak. Müzik yayınları serbest bırakılabilecek.<br />
Yapılan toplantıda alınan karar şöyle: “05.05.<strong>2023</strong> tarihinde<br />
Dünya Sağlık Örgütünce (WHO) Koronavirüs Covid-19’un<br />
sağlık açısından küresel bir acil durum teşkil etmediği<br />
açıklaması ışığında yapılan görüşme sonucunda; İl Umumi<br />
Hıfzıssıhha Kurulumuzun 28.06.2021 tarihli ve 2021/43<br />
sayılı kararının 2.6 ‘Hali hazırda konaklama tesislerinde<br />
saat 22.00'de, diğer yerlerde ise saat 21.00'de sona eren<br />
müzik yayınlarının (canlı icra edilenler de dahil), bu konuda<br />
yeni bir karar alınıncaya kadar 1 <strong>Temmuz</strong> 2021 tarihinden<br />
itibaren saat 24.00'e kadar yapılabileceğine’ maddesinin iptal<br />
edilmesine, yukarıda belirtilen hususların uygulanmasının,<br />
takip ve denetiminin Kaymakamlıklar, genel kolluk birimleri,<br />
ilgili il ve ilçe müdürlükleri ve belediyeler tarafından koordineli<br />
bir şekilde yapılmasına, İl Umumi Hıfzıssıhha Kurulumuzca,<br />
5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi ve 1593 sayılı<br />
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 27. ve 72. maddeleri uyarınca,<br />
16.06.<strong>2023</strong> tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir. Tüm<br />
kamuoyuna ve vatandaşlarımıza duyurulur.”<br />
Highlight <strong>Hotel</strong><br />
hizmete girdi<br />
Masmavi denizi, sıcacık<br />
kumsalı muhteşem lezzetleri<br />
ve ünlü isimlerin happy<br />
hour partileri ile adından<br />
söz ettiren Highlight <strong>Hotel</strong>,<br />
bu yaz da Bodrum'un en<br />
gözde yerlerinden biri olan<br />
Yalıkavak Tilkicik Koyu’nda<br />
misafirlerine masal tadında bir<br />
tatil sunacak. Ünye Madencilik<br />
firmasının sahibi olduğu, Yusuf Erbaş’ın Genel Müdürlüğünü<br />
yaptığı Highlight <strong>Hotel</strong>, luxury odaları, romantik atmosferi ve<br />
kendi bünyesinde yer alan popüler beachi ile misafirlerine<br />
unutulmaz bir tatil deneyimi sunacak. Tatilde eğlence<br />
arayanlar için muhteşem bir manzaraya sahip Miya Beach,<br />
kaliteli mutfağı ve ünlü isimlerin sahne aldığı beach partileri<br />
ile Bodrum'un masmavi ve sofistike atmosferi eşliğinde<br />
misafirlerine huzurlu bir tatil sunuyor.<br />
En pahalı uçuş Arjantin’e, en<br />
ucuz uçuş Tahran’a<br />
Heybilet CEO'su Samet<br />
Koç'tan edinilen bilgilere<br />
göre, <strong>2023</strong>’ün ilk beş<br />
ayında hem uçak hem de<br />
otobüs bileti fiyatlarında<br />
yükseliş sürüyor. Yurt<br />
dışına en pahalı uçak<br />
seyahati 185 bin 557 TL ile<br />
Ankara’dan Arjantin’nin<br />
Bahia Blanca şehrine yapıldı. Bunu İstanbul’dan Kuzey<br />
Hindistan'ın başkenti Leh ve Güney Kore’nin başkenti Seul’a<br />
yapılan uçuşlar izledi. Benzer bir tablo yurt dışına otobüsle<br />
yapılan yolcukluklarda da görüldü. En pahalı yurt dışı<br />
otobüs yolculuğu 3 bin 680 TL ile İstanbul ve Almanya’nın<br />
kuzeybatısındaki Duisburg kenti arasında gerçekleştirildi.<br />
Ardından ise yine İstanbul’dan Almanya’nın Dortmund ya da<br />
Essen şehirlerine yapılan yolculuklar geldi. Yurt içi otobüs<br />
seyahatlerinde ise en pahalı biletler 1.050 TL’ye İstanbul’dan<br />
Datça gideceklere satıldı. Hopa - Uşak, Bodrum - İstanbul<br />
rotaları da yüksek bilet ücretleriyle ilk üçte konumlandı.<br />
Pahalı yolculuk biletlerininin yükünü hafifletmek isteyenler,<br />
çözümü en uygun maliyetlerle gidebilecekleri bölgelerde<br />
aramaya başladı. heybilet.com’un istatistiklerine göre, geride<br />
bıraktığımız aylarda yurt dışına en ucuz uçak biletleri bin 169<br />
TL ile İstanbul’dan Tahran’a gidecekler için satışa sunuldu.<br />
Yurt dışına en düşük otobüs biletlerinin ise İzmir - Erbil<br />
ya da İstanbul - Tiflis / Süleymaniye rotalarını kapsadığı<br />
kaydedildi. En ucuz yurt içi otobüs yolculuğu da 5 TL’ye<br />
Kahramanmaraş’tan Osmaniye’ye yapıldı. Bunu Karabük -<br />
Çerkeş ve Ceyhan - Gaziantep hattı takip etti.
18<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Tüm<br />
mesleklerin<br />
tanım ve maaş<br />
bilgileri bu<br />
rehberde!<br />
Eleman.net, günümüzde çalışan ve iş arayan adayların iş yeri<br />
tercihinde önemli bir yer tutan meslek içeriği ve maaş seviyesi<br />
hakkında hazırladığı ‘Meslek Rehberi’ ile bir mesleğin tanımından<br />
hangi sektörde istihdam edildiğine, iş kolunun şirketlerin hangi<br />
departmanında yer aldığından son 8 yıllık maaş seviyesine kadar birçok<br />
bilgiyi tek kaynakta toplayarak iş arama sürecinde işleri kolaylaştırıyor.<br />
2022 yılında 70 meslekle başlanılan proje bugün acil tıp teknisyeninden<br />
elektrik mühendisine, kuryeden mobilya ustasına, sekreterden<br />
yazılım uzmanına kadar 4.000 mesleği kapsıyor. 18 yıllık tecrübenin<br />
yansıtıldığı projeyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Eleman.net<br />
CEO’su Murat Günay, “Meslek Rehberi için yola çıkarken verilerimizi ve<br />
tecrübemizi kullanarak mesleklerle ilgili doğru ve güncel bir başvuru<br />
kaynağı sunmayı amaçladık. Tabii bununla birlikte listede yer alan<br />
mesleklerden herhangi birini tercih etmek isteyen ya da hali hazırda bu<br />
mesleklerden birini icra edenleri de bilgilendirmeyi hedefledik. Bugün<br />
geldiğimiz noktada A’dan Z’ye tüm başlıklarda 4 bin adet mesleği<br />
kapsayan çok geniş bir rehberimiz var ve kullanıcılarımız hem tüm<br />
meslekler hakkında bilgi alma fırsatı yakalıyor hem de son 8 yılın maaş<br />
seviyesini de inceleme fırsatını buluyor” dedi.<br />
Geleceğin turizm liderleri Petra<br />
HM iş birliğiyle yetişecek<br />
İstanbul merkezli otel<br />
yönetimi firması Petra<br />
HM geçtiğimiz günlerde<br />
Mersin Üniversitesi<br />
Turizm Fakültesi<br />
Mezunları Derneği’ne<br />
verdiği burs imkanını<br />
turizm öğrencilerine<br />
duyurdu. Mersin Üniversitesi Turizm ve Otelcilik bölümünden<br />
seçilecek 4 mezuna 1 yıl boyunca hem iş imkânı hem de farklı<br />
iş kollarını tecrübe etme fırsatı sağlayacak Petra HM, 1 yıllık<br />
programın sonunda mezunlara yönetmekte olduğu otellerin<br />
birisinde, kariyerlerinde ilerlemeyi seçtikleri bölümde<br />
yönetici pozisyonu ile iş imkanı sağlayacak. Mezunlar çeşitli<br />
departmanlarda edindikleri deneyim ve bilgilerle, hangi yolda<br />
ilerlemek istediklerine karar verme şansı yakalarken bir<br />
yandan da gelecekteki mesleklerine yatırım yapacak. Mersin<br />
Üniversitesi Turizm Fakültesi Mezunlarından ve aynı zamanda<br />
da Petra Hospitality Kurucu Ortağı ve Yönetim Kurulu<br />
Başkanı olan Emrullah Akçakaya, “Turizm, Türkiye’nin hem<br />
ekonomik gelişimi hem de dünyaya tanıtımı için en önemli<br />
sektörlerimizden biri. Sektörün sürdürülebilirliği için bizlerin<br />
nitelikli gençlere, onların da bizlerin rehberliğine ihtiyacı var.”<br />
diye konuştu.<br />
Aksu: “Kırsal kalkınma<br />
planlarını ivedilikle hayata<br />
geçirmeliyiz”<br />
Turizoom International <strong>Hotel</strong> Yönetim<br />
Kurulu Başkanı Ali Can Aksu, artan<br />
maliyetlerle birlikte turizmde ekonomik<br />
tatil senaryolarına ihtiyacın ortaya<br />
çıktığına dikkat çekerek şunları<br />
söyledi: “Artan maliyetlerle birlikte<br />
sahil bandında oluşan yüksek fiyatlar<br />
karşısında vatandaşlarımızın büyük bir<br />
bölümünün tatil bütçesi konusunda<br />
zorlandıklarını gözlemliyoruz. Bundan<br />
dolayı ekonomik tatil senaryolarını<br />
planlamak zorundayız. Bunun da<br />
en doğru adımı Turizmde Kırsal<br />
Kalkındırma hamlesi olacaktır. Fiyat<br />
artışı ile birlikte lüks tatil segmenti<br />
ortaya çıkmış olup, hedef kitleyi yabancı turiste yöneltmiş durumda.<br />
Bunun olumsuz tarafları dar gelirli vatandaşlarımıza yansısa da,<br />
ülke turizm ekonomimiz açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır.<br />
Kırsal turizm kalkınma planlarında ise; özellikle tatil beldelerine<br />
yakın mesafelerdeki köy ve kasaba gibi yerleşkelerde pansiyon,<br />
hostel, motel ve kamp alanları ile birlikte ekonomik halk plajlarının<br />
ve alanlarını buluşturmamız gerekiyor. Turizmde kırsal kalkınmanın<br />
ana unsurları; Ekonomik, ekolojik ve nitelikli turizm anlayışına<br />
sahip olması gerekiyor. Tüm vatandaşlarımızın yıllık tatil ihtiyacını<br />
karşılamak, hem insanı hem de sosyal devlet gereği zorunludur. Bu<br />
konuda gerekli tüm eylem planları hızla hayata geçirilmelidir.”<br />
Qatar Airways Trabzon<br />
uçuşlarına başladı<br />
Qatar Airways, yeni uçuş noktası olan Trabzon’a ilk uçuşunu<br />
bugün gerçekleştirdi. Doha-Trabzon arasındaki direkt uçuşlar,<br />
Airbus A320 tipi uçak ile Salı, Cuma ve Cumartesi günleri olmak<br />
üzere haftada üç kez olarak icra edilecek. Qatar Airways CEO’su<br />
Akbar Al Baker şunları söyledi: “Trabzon, bizim Türkiye ile olan<br />
güçlü bağımızı pekiştiren ve iki şehir arasındaki yüksek bağlantı<br />
talebini karşılayan heyecan verici ve önemli bir uçuş noktası<br />
oldu. Türkiye’deki uçuş ağımızı Trabzon ile birlikte yaz dönemi<br />
için haftalık 58 frekansa çıkarmanın mutluluğunu ve IST, SAW,<br />
AYT, ESB, BJV, ADA ve TZX dahil olmak üzere yedi havalimanına<br />
uçmanın gururunu yaşıyoruz.”
20<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
antre<br />
Dream Project’te atama<br />
Ekim ayında<br />
dünya turizminin<br />
başkentleri<br />
arasında yer alan<br />
İstanbul’da Türkiye<br />
turizm sektörünü<br />
bir araya getirerek<br />
dünyaya açılan<br />
kapısı olacak<br />
‘İstanbul Turizm<br />
Fuarını’ hayata<br />
geçirmeye hazırlanan Dream Project’in Uluslararası Hosted<br />
Buyer Programı Baş Danışmanlığı görevine Vildan Mataracı<br />
getirilirken Uluslararası Satış Müdürlüğü görevine ise Ece<br />
Gümüş Veyisoğlu getirildi. Bilkent Üniversitesi Turizm ve<br />
Seyahat Hizmet Yönetimi mezunu Vildan Mataracı daha<br />
öncesinde Türk Hava Yolları’nda Grup Satış ve Kongre<br />
Müdürlüğü ve M.I.C.E. Müdürlüğü görevlerinde bulundu.<br />
Bülent Ecevit Üniversitesi Turizm ve Otel İşletmeciliği’nden<br />
mezun olan Ece Gümüş Veyisoğlu ise, Sheraton Otel İstanbul,<br />
D.ream firmalarında yöneticilik yapmış en son tüm Divan<br />
Otellerinden sorumlu Satış Müdürlüğü yaptı.<br />
Tüm dünyayı<br />
dansa kaldırdı<br />
Kantaroğlu: “Ege’yi kültürüyle<br />
öne çıkaracağız”<br />
Almanya’nın en<br />
büyük turizm<br />
medya grubu<br />
FVW tarafından<br />
organize edilen<br />
'Counter Days<br />
Live <strong>2023</strong> -Turizm<br />
Tanıtım Günleri' etkinliği 24-27 Mayıs tarihleri arasında Korumar<br />
Ephesus Beach SPA Resort Otel'de gerçekleşti. Alman seyahat<br />
acenteleri temsilcilerinin ve sosyal medya fenomenlerinin yer<br />
aldığı yaklaşık 150 kişinin katılımıyla yapılan etkinlik boyunca Ege<br />
bölgesinin tarih, kültür ve konaklama imkanları tanıtıldı. JETCO<br />
Turizm Grubu Başkanı Mücella Kantaroğlu, “Tarihi eserleri, doğal<br />
güzellikleri, zeytinyağı, birbirinden nefis otları, bağ rotalarıyla<br />
gastronominin ön plana çıktığı bölgemizde, deniz-kum-güneş<br />
tatilcilerini, sakin köy hayatını tercih edenleri ya da tiyatro, festival<br />
ve konser talep edenleri de kucaklayacak programlar mevcut.<br />
Bisiklet rotamızdan, zeytin rotasına, milli parklardan flamingoları<br />
izleme turlarına, büyük şehir hayatı ve alışveriş zevki yapmak<br />
isteyenlere kadar geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. Bu çok güzel<br />
geçen üç gün boyunca Ege'nin tarih, kültür, sanat, gastronomik<br />
değerlerini yerinde anlattık.” dedi. Kantaroğlu, önceki yıl İzmir’de<br />
Almanya’nın önde gelen turizmcilerini ağırladıklarını hatırlatarak<br />
bu yıl gerçekleşecek bir etkinliğin daha haberini verdi. Avrupa'da<br />
6 bin bağımsız seyahat acentesini bünyesinde bulunduran ve<br />
Almanya'da seyahat endüstrisinde çok iyi bilinen Acenteler Birliği<br />
Schmetterling’in yıllık kongresini de Ege bölgesine kazandırdığını<br />
açıkladı.<br />
Her yaştan insanı hayat ile dans etmeye davet eden Global<br />
Wellness Day, 10 Haziran <strong>2023</strong>, Cumartesi günü tüm dünyada<br />
milyonlarca insan tarafından ücretsiz aktivitelerle kutlandı.<br />
Gerçekten dans et, Düşüncelerini dans ettir ve Yaşamla dans<br />
et olan 3 temel önerisini bir araya getirerek bu yılki teması olan<br />
#DanceMagenta felsefesini tüm dünyaya yaydı. Tüm dünyada on<br />
binlerce noktada kutlanan ve milyonlarca kişiye ulaşan Global<br />
Wellness Day etkinlikleri kapsamında Türkiye’nin farklı illerinde<br />
kutlamalar yapıldı. Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası<br />
bölgeye Karadeniz Lifeship Süheyla Sultan ile Karadeniz Lifeship<br />
Rauf Bey gemilerini gönderip, İskenderun limanında yaklaşık<br />
2 bin kişi için yaşam kenti oluşturan Karadeniz Holding, bu yıl<br />
Global Wellness Day’i depremden etkilenen gençlerle kutladı.<br />
Karadeniz Holding İdari İşler Koordinatörü, Umut Çevik ve Global<br />
Wellness Day’in Kurucusu, Belgin Aksoy’un da katıldığı kutlama<br />
etkinliğinde Ayşegül Demirsoy ile zumba, Baha Cemali ile Yoga<br />
Boost yapan gençler dans etmeye doyamadı.<br />
Rahmi Koç Müzesi’ne İtalya<br />
Yıldızı Nişanı<br />
Türkiye’nin ilk ve tek sanayi<br />
müzesi Rahmi M. Koç<br />
Müzesi, İtalya ile Türkiye<br />
arasındaki kültürel ilişkileri<br />
güçlendiren gayretlerinden<br />
ötürü devlet madalyası<br />
ile ödüllendirildi. İtalya<br />
Büyükelçiliği’nin İstanbul<br />
Beyoğlu’daki rezidansı<br />
Venedik Sarayı’nda 9 Mayıs’ta gerçekleşen törende, Rahmi M. Koç<br />
Müzesi Genel Müdürü Mine Sofuoğlu, “İtalya Yıldızı Nişanı”na layık<br />
görüldü ve şövalye unvanı aldı. Nişanın bir teşvik ve yeni bir başlangıç<br />
olduğunu belirten Sofuoğlu, Türkiye ile İtalya’nın dost iki ülke<br />
olduğunu ve iş birliği alanlarının her geçen gün arttığını ifade etti.<br />
Rahmi M. Koç Müzesi’nin de iki ülkeyi birbirine bağlayan köprülerden<br />
biri olduğunu vurgulayan Sofuoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Bu<br />
nişan benim için aynı zamanda teşvik ve yeni bir başlangıç. Gelecekte<br />
daha birçok iş birliğimiz olacağına inanıyorum. İki ülke arasındaki<br />
bu önemli kültür köprüsünün kurulmasında emeği geçen tüm Türk<br />
ve İtalyan dostlarıma da teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesileyle,<br />
ortak hedefler için canla başla çalışan müze ekibimize bir kez daha<br />
teşekkür ediyorum. İşimiz ekibin işi, onurumuz da kolektifin yani<br />
müzemizin onurudur.”
22<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem etkinlik<br />
MÜBERRA ERESIN<br />
"<strong>2023</strong> HEDEFIMIZ 60 MILYON TURIST,<br />
56 MILYAR DOLAR TURIZM GELIRI"<br />
TÜROB'un Haziran Ayı Geleneksel Bilgilendirme Toplantısı, İstanbul'un yeni atanan Valisi Davut<br />
Gül ve Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un katılımıyla gerçekleşti. Başkan Müberra<br />
Eresin yaptığı konuşmada Bakan Ersoy'un görevinin devam etmesinden duyduğu memnuniyeti<br />
dile getirdi. Eresin, <strong>2023</strong> hedefini 60 milyon ziyaretçi, 56 milyar dolar turizm geliri olarak açıkladı.<br />
Yaşanan deprem felaketi sebebiyle<br />
geleneksel buluşmalarına bir süre ara<br />
veren TÜROB-Türkiye Otelciler Birliği,<br />
Geleneksel Aylık Bilgilendirme Toplantısını<br />
CVK <strong>Hotel</strong> Bosphorus <strong>Hotel</strong>'in ev sahipliğinde<br />
gerçekleştirdi. İstanbul'un yeni atanan<br />
Valisi Davut Gül ve Kültür ve Turizm Bakanı<br />
Mehmet Nuri Ersoy'un da katıldığı yemekli<br />
toplantının açılış konuşmasını yapan TÜROB<br />
Başkanı Müberra Eresin ana başlıklar<br />
halinde şu konulara değindi:<br />
"Arzu ettiğimiz şekilde Ersoy'un<br />
görevine devamından memnunuz"<br />
"Burada özellikle bizlerin de çok arzu<br />
ettiği şekilde; Sayın Kültür ve Turizm<br />
Bakanımız Mehmet Nuri Ersoy’un kabinede<br />
görevine devam etmesinden duyduğumuz<br />
memnuniyeti bir kez daha ifade etmek<br />
istiyorum. Kendisini tekrar tebrik ediyor,<br />
süregelen başarılarının artarak devamını<br />
diliyorum. Sayın Bakanımız sektörümüzün<br />
sorunları ve çözümlerine son derece vakıf,<br />
kendisiyle çalışmalara zaten ara vermeden<br />
devam ediyoruz ve önümüzdeki günlerde<br />
sorun olarak gördüğümüz bazı konuların<br />
Sayın Bakanımızın ilgileriyle daha öncede<br />
olduğu gibi, kolaylıkla çözüleceğini biliyoruz.<br />
"60 milyon ziyaretçi, 56 milyar dolar<br />
turizm geliri hedefliyoruz"<br />
Bilindiği üzere, <strong>2023</strong> yılına başlarken<br />
sektöre yönelik öngörü ve hedeflerimizi<br />
açıklarken mayıs ayında yapılacak seçimlerin<br />
sektörümüze yönelik talepte ertelemelere yol<br />
açabileceğini öngörmüş ancak depremleri<br />
hiç hesaba katmamıştık. Turizm sektöründe<br />
bugün itibariyle beklentimiz, yılın ikinci<br />
yarısıyla birlikte talepte artış trendinin<br />
devam edeceği ve sektörde yukarı doğru<br />
gidecek grafiklerin oluşacağı yönündedir.<br />
TÜROB ve sektör kuruluşları olarak kamuözel<br />
sektör iş birliğinde atılacak adımlar ile<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığımız ve Türkiye<br />
Turizm Geliştirme ve Tanıtma Ajansı (TGA)<br />
tarafından yürütülen sonuç odaklı başarılı<br />
tanıtım ve pazarlama çalışmaları sonrasında<br />
turizm sektörünün hedeflerine ulaşarak<br />
ülke ekonomisi, istihdamı ve kalkınmasına<br />
güçlü desteğini vermeye devam edeceğine<br />
inanıyoruz. <strong>2023</strong> yılı ziyaretçi sayısı ve turizm<br />
geliri hedefimizi değiştirmedik. Kültür ve<br />
Turizm Bakanlığımızla aynı doğrultuda bu yıl<br />
60 milyon ziyaretçi, 56 milyar dolar turizm<br />
gelirine ulaşmayı hedefliyoruz.<br />
"Azerbaycan hedefimiz: 1 milyon<br />
800 bin ziyaretçi"<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığı koordinasyonunda<br />
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme<br />
Ajansı, Türkiye Otelciler Birliği ve Türk<br />
Havayolları iş birliğinde, Alaska Turizm<br />
organizasyonuyla “Tek millet iki devlet”<br />
ülküsünden hareketle dost ve kardeş ülke<br />
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de son derece<br />
başarılı bir workhop gerçekleştirdik. Bu tür<br />
çalışmalarla iki ülke arasında turizm hacmini<br />
kısa vadede 1 milyon 800 bin ziyaretçiye<br />
çıkartacağımıza inanıyorum. Başta Kültür ve<br />
Turizm Bakanlığımız ve TGA olmak üzere bu<br />
organizasyona katkı veren Türk Havayolları<br />
ve Alaska Turizme ve workshopa ülkemizin<br />
dörtbir yanından katılan toplam 41 üyemize<br />
teşekkür ederim. Workshop çalışmalarımızın<br />
Eylül ayı itibariyle Kazakistan, Özbekistan ve<br />
Suudi Arabistan’da devam edeceği müjdesini<br />
de buradan sizlere vermek istiyorum.<br />
Yeri gelmişken ATM Dubai Turizm Fuarı<br />
esnasında bizlerle ortak ayrı bir İstanbul<br />
standı alarak gerçekleştirilen son derece<br />
başarılı tanıtım etkinliği nedeniyle özellikle<br />
bir teşekkürü de İstanbul Ticaret Odası<br />
Başkanı Sayın Şekib Avdagiç ve İTO Yönetim<br />
Kurulu Üyesi Sayın Bahadır Yaşık adına<br />
iletmek isterim.<br />
"Bakanımıza bir teşekkür de..."<br />
Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet<br />
Nuri Ersoy’a bir konuda özellikle teşekkür<br />
etmek istiyorum. Şöyle ki; sayın Bakanımızın<br />
girişimleri sonrasında uzun yıllardır müzik<br />
eserleri telif hakları konusunda yaşadığımız<br />
muhatap çokluğu ve işletmelere farklı<br />
tarifeler uygulanması sorunlarına kalıcı bir<br />
çözüm bulundu. Siz değerli Üyelerimizin<br />
konu hakkında TÜROB tarafından yapılacak<br />
bilgilendirmeleri takip etmenizi öneriyorum.<br />
Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından<br />
yürürlüğe konulan ve TÜROB olarak turizm<br />
sektöründe sürdürülebilirlik standardının<br />
geliştirilmesine yapacağı önemli katkılar<br />
dikkate alınarak desteklediğimiz “Türkiye<br />
Sürdürülebilir Turizm Programı” devam<br />
etmekte olup, işletmelerin toplam üç<br />
aşamadan oluşan standartların birinci<br />
aşamasını en geç 31.12.<strong>2023</strong> tarihine kadar<br />
yerine getirerek sertifikalarını almaları<br />
gerekmektedir. Burada önemli bir ayrıntı<br />
daha var. Dört ve beş yıldızlı oteller ve tatil<br />
köyleri, butik oteller ile özel konaklama<br />
tesislerinin belge değişikliği gerektiren her<br />
türlü işlemlerinde veya doğrudan turizm<br />
işletmesi belgesi başvurularında “Türkiye<br />
Sürdürülebilir Turizm Programı Üçüncü<br />
Aşama Belgesinin” ibraz etmelerinin zorunlu<br />
olduğunu özellikle hatırlatmak isterim.”
24<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem etkinlik<br />
SKÅL İSTANBUL KÜLTÜR<br />
MIRASLARINI KEŞFE ÇIKTI!<br />
Skål International İstanbul Kulübü, şehrin kültürel ve tarihsel değerlerini yerinde<br />
inceleme gezilerine bir yenisini daha ekleyerek, uzun süren restorasyon çalışmalarının<br />
ardından açılan Casa Botter ile Metro Han’ı ziyaret etti.<br />
Skål İstanbul Kulübü üyeleri ve<br />
davetlileri, 20 Haziran <strong>2023</strong> tarihinde<br />
The Marmara Pera’da bir araya geldi.<br />
İstanbul’da kıymetli tarihi yapıları ziyaret<br />
etmeyi gelenekselleştiren Skål İstanbul<br />
üyeleri, bu kez de öğle yemeğinin ardından<br />
Casa Botter ile Metro Han’ı keşfe çıktı. The<br />
Marmara Pera <strong>Hotel</strong> Genel Müdürü Mert<br />
Özcan’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen<br />
etkinliğe, İstanbul Turizm Müdürü Hüseyin<br />
Gazi Coşan, TÜROB - Türkiye Otelciler Birliği<br />
Başkanı Müberra Eresin, onur üyesi George<br />
Küdyan ve Sinan Babila katıldı. İstanbul<br />
Rehberler Odası Geçmiş Dönem Başkanı Dr.<br />
Sedat Bornovalı ile İBB Kültür İstanbul A.Ş<br />
Yatırım, Proje ve İş Geliştirme Genel Müdür<br />
Yardımcısı Onur Aldı da konuşma yaptı.<br />
Ayrıca, Skål Istanbul’un 50 yılı aşkın üyeleri<br />
olan George Küdyan ve Sinan Babila’ya emek<br />
ve katkıları için teşekkür plaketi verilen<br />
etkinlikte, Funda Dağlı’nın da yeni üye olarak<br />
kulübe katılımı gerçekleşti.<br />
Ardından Casa Botter ile Metro Han’ı<br />
ziyaret eden ekip, İBB Miras’ın kapsamlı<br />
restorasyonu hakkında detaylı bilgi aldı.<br />
Mimarlık tarihi açısından büyük önem taşıyan<br />
ve İstanbul’daki en eski Art Nouveau yapı<br />
olan Botter Apartmanı veya diğer adıyla Casa<br />
Botter, uzun süren onarma ve yenileme<br />
çalışmalarının ardından İstanbul’un yeni<br />
sanat ve tasarım merkezi olarak hizmete<br />
açıldı. 100 yılı aşkın mirasıyla şehrin<br />
geleceğine ilham veren Casa Botter ile<br />
Boğaziçi Köprüsü’nden başlayarak Üsküdar,<br />
Kız Kulesi, Galata Kulesi, Tarihi Yarımada,<br />
Haliç ve Beyoğlu’nu izleyebileceğiniz en<br />
hâkim noktalardan biri üzerine inşa edilen<br />
aynı zamanda zemin katında, dünyanın en<br />
eski ikinci metrosu Tünel’i barındıran Metro<br />
Han hep birlikte gezildi.<br />
Arınel: “İstanbul’un iki önemli<br />
hafıza mekânında buluştuk”<br />
Skål Mezopotamya Kulübü Mehmet Akyıl’ın<br />
da konuşma yaptığı etkinlikte Mezopotamya<br />
Kulübü’nün de önemini bir kez daha<br />
vurgulayan Skål İstanbul Başkanı Can Arınel<br />
sözlerine şöyle devam etti: “Bugün çok özel<br />
bir etkinlik için bir araya geldik. İstanbul<br />
Kültür A.Ş’nin bize kazandırdığı iki tane<br />
önemli hafıza mekanını birlikte gezerek<br />
görme fırsatı bulacağız. Bunlardan bir tanesi<br />
Jean Botter'in evi Casa Botter bir diğeri<br />
de Metro Han. İkisi de bugün çok amaçlı<br />
salonlarıyla ve bir kültür merkezi olarak<br />
tekrar bizlere hizmet vermeye başladılar.”
1947’den beri
1947’den beri
32<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem / makale<br />
AGON Danışmanlık ve Mümessillik Hizmetleri CEO’su<br />
Tezer Öner<br />
Mavi Bayrak’ta 3.lük yine bizim!<br />
Ülkemizde Mavi Bayrak Programı, Avrupa<br />
Birliği’nin 1987 yılını çevre yılı ilan etmesi<br />
ile başlatılmış olup, çıkış noktası, halk<br />
sağlığını korumak ve bunu çevre eğitimi<br />
ve bilinçlendirme faaliyetleri ile devam<br />
ettirmektir. Program, ülkemizde ise 1993<br />
yılında uygulanmaya başlamıştır.<br />
Mavi Bayraklı plajlar 33, marinalar 38,<br />
turizm tekneleri 51 ve bireysel yatlar<br />
4 kriter ile 16 davranış kuralını içerir.<br />
Plajlarda sezon içerisinde 15 gün ara ile<br />
yüzme suyu analizlerinin yapılması, atıksu<br />
arıtma tesislerinin uygunluğu, hassas<br />
doğal alanların korunması, cankurtaran ve<br />
ilk yardım malzemeleri bulundurulması,<br />
acil durum planı, engelli olanakları,<br />
atıkların ayrıştırılması, çevre eğitimi<br />
ve bilgilendirme zorunlu kriterlerden<br />
bazılarıdır. Marinalar ve turizm tekneleri<br />
için kurumsal sosyal sorumluluk ve halkın<br />
katılımı ve eğitimi de ayrıca istenmektedir.<br />
Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV)<br />
koordinasyonunda yürütülen Mavi<br />
Bayrak Programı, uluslararası alanda<br />
Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı-FEE<br />
koordinasyonunda dünyada 50 ülkede<br />
uygulanmaktadır.<br />
Merkezi Danimarka Kopenhag’da bulunan<br />
Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı-FEE,<br />
<strong>2023</strong> yılında Mavi Bayrak Programı’nı<br />
uygulayan tüm ülkelerden ilk beş ülke<br />
sıralamasını bildirirken ödüle hak kazanan<br />
plaj ve marina sayılarını 25 Mayıs’ta<br />
açıklayacağını belirtmiştir. Buna göre<br />
Türkiye, plaj sayısı ile yine Dünya 3.’sü<br />
olmuştur. İlk sırada İspanya, ikinci sırada<br />
Yunanistan yer almıştır. Türkiye’nin<br />
arkasından 4. sırada İtalya ve ardından 5.<br />
sırada Fransa yer almaktadır.<br />
Buraya kadar olan kısmı zaten bilgiyi<br />
hatırlamak ve güncel durumun ortaya<br />
konması adına önemliydi. Bu tablonun<br />
bize ifade ettikleri ve satır aralarını da<br />
iyi okumamız gerekiyor. Daha bilgili ve<br />
ilgili kişiler için detaylı raporlar ve bir<br />
takım Excel listeleri mevcuttur. Detay<br />
çıkarımları ve bölgesel yorumları da ayrıca<br />
çıkarabilirsiniz. TÜRÇEV internet sitesi bu<br />
verileri yayınlıyor.<br />
Ben ilk bakışta şunu anlıyorum ki, Akdeniz<br />
havzasında Ege Bölgesi inanılmaz değerli<br />
bir deniz. Gözümüz gibi bakmamız lazım.<br />
Çünkü 2. ve 3. sıra Yunanistan ve Türkiye…<br />
Bu aşamada bazı politik kaygıları bir yana<br />
bırakarak ortak projeler üretmemiz ve Ege<br />
Denizi’ne ayrı bir önem vermemiz şart!<br />
Burada oluşacak tüm doğal felaketler<br />
iki ülkeyi de direkt olarak etkileyecek<br />
durumda. Bunun yanı sıra bizim ayrıca<br />
yatırım ve kıyı kanunlarına bağlı olarak<br />
deniz korumasına önem vermemiz<br />
hatta bunun için ayrıca bir organizasyon<br />
kurmamız önemli bir hamle olacaktır.<br />
Çünkü kıyı yağması bizde her geçen gün<br />
artarak devam eden ve adına yatırım<br />
diyerek de kamufle edilen bir hastalıktır.<br />
Bu zihniyetten bir an önce vazgeçmemiz<br />
gerekiyor. Yatırım sayılarına ve tesis<br />
sayılarımıza bakacak olursak, daha Mavi<br />
Bayrak alması gereken çok işletmemiz<br />
var. Çünkü Mavi Bayrak bir anlayış, eğitim<br />
ve kültür ifadesidir.<br />
Diğer bir önemli nokta ki göze batmıyor<br />
ama bence denizi ve turizm kalitesini<br />
etkileyen en önemli konulardan biri<br />
balıkçılık kanunlarımız. Mesela Yunanistan<br />
tarafında balık bol ve ucuz. Bizde daha<br />
az ve doğal olarak çok pahalı. Bunun en<br />
büyük sebebi, balıkçılık kurallarındaki<br />
farklılıklarımız. Yunanistan’da avlanmada<br />
derinlik sınırı 40 metre. Yani bundan daha<br />
az bir derinlikte av yapılması yasak. Bu<br />
da hem balıkların üremesi açısından çok<br />
önemli olan derinliklerde av yapılmaması<br />
hem de deniz canlıları için hayati önem<br />
taşıyan deniz çayırlarının ve diğer üreme<br />
alanlarının korunması anlamına geliyor.<br />
Bizdeyse bu derinlik altı yıl önce ancak 18<br />
metreden 24 metreye, o da sivil toplum<br />
kuruluşlarının çabasıyla, ‘kavga dövüş’<br />
çıkarıldı. O zaman dahi balıkçılarımız buna<br />
“Biz yakalamayalım da Yunanistan’a mı<br />
kaçsın balık” diye tepki göstermişti.<br />
Demek ki anlayış ve yaklaşım farklarımızı<br />
halen gidermiş değiliz. Bu turizm ve deniz<br />
sağlığı açısından da çok önemli bir konu.<br />
Deniz sağlığı ve turizm arasındaki<br />
ilişkiyi kabul ediyorsak eğer, bu konuya<br />
toplam kalite yönetimi ve eğitimi olarak<br />
bakmamız da zaruri oluyor. Bu konuya bir<br />
yaşam kalitesi ve sürdürülebilir bir kültür<br />
mirası olarak bakmamız ve tüm sektör ve<br />
yerleşimcileriyle birlikte içselleştirmemiz<br />
gerekmektedir.<br />
Bunun için eğitim ve katkılarından<br />
dolayı TÜRÇEV ve Mavi Bayrak<br />
organizasyonuna teşekkür etmemiz ve<br />
bu tip organizasyonları desteklememiz<br />
gerekmektedir.<br />
Bol balıklı, tertemiz denizlerde, bol<br />
güneşli bir yaz dilerim…
DÖKÜM DEMİRDE TÜRKİYE'NİN YENİ MARKASI!<br />
DÖKÜM SAHAN<br />
ET TAVASI<br />
<br />
<br />
PORSELEN SAHAN<br />
<br />
7<br />
FARKLI RENK SEÇENEĞİ<br />
: 0552 557 41 71<br />
ÇELİK 3PLP SERİSİ<br />
ızgara tavası<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
: info@defonte.com.tr<br />
: defonte_dokum
34<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gündem etkinlik<br />
TURIZMCILER<br />
DOSTLUK MAÇINDA BULUŞTU<br />
Turizm sektörü temsilcileri, Divan Grubu’nun organizasyonunda Beşiktaş Vodafone<br />
Park’ta sahaya indi. Bahattin Duran’ın yönettiği, Okay Karacan’ın anlattığı maçın<br />
sonunda dostluk kazandı...<br />
Turizm sektörünün temsilcileri Vodafone<br />
Park’ta ‘Turizmciler Sahada’ mottosuyla<br />
düzenlenen dostluk ve gösteri maçında<br />
buluştu. Otelciler, acenteciler, rehberler,<br />
etkinlik organizatörleri, turizm STK<br />
başkanları ve yöneticileri, akademisyenler<br />
başta olmak üzere sektöre farklı<br />
kategorilerde hizmet veren turizmciler, bu<br />
defa Divan Grubu’nun organizasyonunda bir<br />
araya geldi.<br />
Maç teşekkür plaketleriyle başladı<br />
Karşılaşma öncesinde saha içinde<br />
düzenlenen törende organizasyonda emeği<br />
geçenler için hazırlanan teşekkür plaketleri<br />
verildi. Organizasyon Komitesi Başkanı, Divan<br />
Grubu Oteller Satış Direktörü Deniz Dikkaya,<br />
Beşiktaş Kulübü İletişim Danışmanı Şule<br />
Gökırmak’a, karşılaşmayı yönetecek olan<br />
Bahattin Duran’a ve maçı anlatacak olan<br />
tecrübeli spiker Okay Karacan’a plaketlerini<br />
takdim etti. Etkinliğe katılan oyuncuların<br />
kurayla belirlendiği maçta, Siyah takımın<br />
başında Teknik Direktör olarak Türkiye<br />
Otelciler Birliği TÜROB’un eski Başkanı<br />
Timur Bayındır sahaya çıkarken, Beyaz<br />
takımın teknik direktörlüğünü ise Türkiye<br />
Seyahat Acenteleri Birliği TÜRSAB’ın Eski<br />
Genel Sekreteri Çetin Gürcün yaptı. Sektörün<br />
iki önemli STK’sının bu iki yöneticisi,<br />
sektördeki başarılı yönetimlerini, saha<br />
kenarında da sergiledi.<br />
Şule Gökırmak başlattı, Bahattin<br />
Duran yönetti<br />
Turizmcilerin buluştuğu karşılaşmada,<br />
turizmciler Siyah ve Beyaz takım olmak üzere<br />
ikiye ayrılarak bu defa Vodafone Park’in<br />
çimlerinde hünerlerini sergiledi. Dünya<br />
Kupası, Şampiyonlar Ligi gibi birçok ulusal ve<br />
uluslararası maçta Cüneyt Çakır’ın yardımcı<br />
hakemi olarak bayrak sallamış tecrübeli<br />
hakem Bahattin Duran’ın yönettiği; tecrübeli<br />
turizmci, Beşiktaş Kulübü İletişim Danışmanı<br />
Şule Gökırmak’ın vuruşu ile başlayan maçta<br />
turizmciler, futbolun üst düzey yıldızlarının<br />
hareketlerini aratmayan bir şova imza attı.<br />
Dikkaya: "Turizm kazansın"<br />
Turizmciler, karşılaşmanın ardından<br />
Vodafone Park’taki Beşiktaş Müzesi'ni ve<br />
Kartal Yuvası’nı ziyaret etti. Maç sonrası<br />
konuşan Divan Grubu Oteller Satış Direktörü<br />
Deniz Dikkaya, “Sektörün kendi içinde bir<br />
rekabet var ama aynı zamanda sektöre<br />
hizmet bilinci de mevcut. Burada sektör<br />
temsilcilerine spor yaptırmak, onları turizm<br />
etkinliğinin dışında spor için bir araya<br />
getirmek, kaynaştırmak ve de topluma<br />
barış ve dostluk mesajı vermek amacıyla<br />
sektörümüze yakışır bir organizasyon<br />
düzenledik. Sporda ‘hak eden kazansın’<br />
diye bir terim vardır. Biz bu maç için ‘turizm<br />
kazansın’ diyoruz” diye konuştu.<br />
Siyah takımın gollerini<br />
Cengiz Deveci (2), Uğur<br />
Dinçer, Caner Süvari,<br />
Deniz Dikkaya ve Oğuzhan<br />
Koçak kaydederken,<br />
Beyaz takımda ise İsmail<br />
Taşdemir ve Muharrem<br />
Tuna’nın iki golü,<br />
mağlubiyeti önleyemedi.<br />
Karşılaşma, siyah takımın<br />
6-3 galibiyetiyle sona erdi.
Tabiatın kalbi<br />
Bolu’dan<br />
horeca@taskesti.com<br />
www.taskestisu.com<br />
Pırıl pırıl bir kaynaktan el değmeden çıkan, modern tesislerimizde doğal yapısı<br />
bozulmadan ve mineral dengesi değiştirilmeden üretilen Taşkesti Su, özel premium cam<br />
şişesiyle sizlere sunulmaktadır.<br />
0850 888 14 14
36<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
İşte şiirsel dönüşümüyle<br />
Çırağan Palace Kempinski!<br />
Boğaz’ın simge oteli Çırağan Palace Kempinski, İstanbul, otel<br />
bölümünde gerçekleştirdiği kapsamlı yenileme projesiyle tarihinde<br />
yepyeni bir dönem başlattı. Toner Mimarlık ve Osmanlı Sanatı<br />
Uzmanı Serdar Gülgün’ün özgün yorumuyla yeniden tasarlanan otel,<br />
şiirsel dönüşümüyle şimdi daha etkileyici, çağdaş ve heyecan verici!<br />
Görkemli asaleti ve benzersiz<br />
lokasyonuyla dünyanın dört bir<br />
yanından seçkin seyahatseverlerin<br />
vazgeçilmez adresi olan Çırağan Palace<br />
Kempinski İstanbul; otel binasındaki<br />
yenilenme çalışmalarının ardından<br />
misafirlerini geçmiş ve gelecek arasında<br />
heyecan verici bir yolculuğa davet ediyor.<br />
Her detayı Çırağan Sarayı’nın tarihi ve<br />
dönem mimarisinden ilham alınarak yeniden<br />
tasarlanan otel girişi, lobi, odalar, süitler<br />
ve iki yeni restoran, hayranlık uyandıran<br />
stilleriyle adeta zamana meydan okuyor.<br />
Şiirsel dönüşüm<br />
Avrupa’nın en köklü lüks otel grubu<br />
Kempinski yönetimindeki Çırağan Palace<br />
Kempinski İstanbul, otel binasının<br />
tamamında gerçekleştirdiği şiirsel bir<br />
dönüşümle daha da etkileyici bir görünüme<br />
kavuşuyor. Yenilenen otel girişi, lobisi,<br />
odalar, süitler ve iki yeni restoran ile<br />
Osmanlı sanatına dair en zarif ve ihtişamlı<br />
detaylar, tarihi dokunun çağdaş bakış açısıyla<br />
kusursuz bir birlikteliği vurguluyor. Yenilikçi<br />
bir tarzın hakimiyetindeki klasik tasarım<br />
ögeleri, otele adım atıldığı andan itibaren<br />
her köşede farklı bir hikâyeyi anımsatarak<br />
geçmişin özgün kesitlerini ölümsüzleştiriyor.<br />
Yenilenen otel bölümünün zarifçe<br />
tasarlanmış giriş kısmı; Saray bahçelerinden<br />
izler taşıyor. Kafes örgülü sütunlar, kubbe<br />
şeklindeki tavan, özel tasarım avizeler,<br />
Topkapı Sarayı’nın bahçesinden ilham<br />
alınarak podima çakıl taşlarıyla döşenmiş<br />
zemin ve mermer süs havuzu eşsiz bir<br />
bütünlük oluşturuyor. Bordo tonlarının<br />
ihtişamıyla buluşan görkemli lobi; 16. ve<br />
17. İznik çinilerinden ilhamla hazırlanan<br />
İznik seramikleri, Murano avizelerden<br />
esinlenmiş gösterişli avizeler, çok geniş<br />
saray salonlarının merkezinde sıkça<br />
görülen, üzerinde Çırağan Sarayı’nın tarihine<br />
gönderme yapan ve aynı zamanda bilgeliği<br />
ve uzun ömrü temsil eden kaplumbağa<br />
figürlerinin bulunduğu sekizgen oturma<br />
grubu ve çok daha fazla görkemli parça bir<br />
araya geliyor.<br />
Serdar Gülgün’ün estetik<br />
dokunuşlarıyla tasarlandı<br />
Osmanlı Sanatı Uzmanı Serdar Gülgün’ün<br />
estetik dokunuşlarıyla Osmanlı mirasının<br />
modernize edilmiş halini yansıtan oda ve<br />
süitlerde, nadide dekoratif objeler zarif<br />
ihtişamı ve özgün inceliğiyle öne çıkıyor.<br />
Gösterişli Osmanlı çadırlarından ilhamla<br />
tasarlanmış çizgili koridorlar, çintemani,<br />
lale ve Osmanlı sanatında kullanılan desenli<br />
kumaşlarla bezeli özel yatak başlıkları,<br />
sedef işlemeli mobilyalar, ebru sanatından<br />
esinlenmiş koltuklar, köklü Türk hamamı<br />
geleneğine atıfta bulunan mermer banyolar<br />
ve daha birçok katmanlı hikâye barındıran<br />
tasarım detayları, yenilenmiş oda ve süitlerde<br />
Çırağan Sarayı’nın benzersiz asaletini<br />
mükemmel bir şekilde tamamlıyor. Otel<br />
binasında yer alan en üst düzey süit de<br />
kendine has kumaşları, benzersiz mobilya<br />
ve aksesuarları, içerisinde hamamı olan<br />
banyosu, eski bir Boğaziçi gravüründen<br />
yapılmış özel duvar kâğıdının hareket<br />
kazandırdığı yemek odası kısmı ve Boğaz’a<br />
hâkim geniş balkonları ile benzersiz bir<br />
konaklama deneyimi sunuyor.
38<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
Çırağan Palace Kempinski<br />
İstanbul, Toner Mimarlık<br />
ve Osmanlı Sanatı Uzmanı<br />
Serdar Gülgün’ün özgün<br />
yorumuyla yeniden<br />
ışıldayarak zamansız bir<br />
kimliğe bürünüyor.<br />
Saraya Akdeniz by Esra Muslu<br />
imzalı şef restoranı<br />
Otel binasında konumlanan iki yeni restoran,<br />
tasarımlarının yanı sıra menü ve servis<br />
stilleriyle de beğeni topluyor. Şef restoranı<br />
konseptinde hizmet veren Akdeniz by Esra<br />
Muslu, Akdeniz mutfağına ait özgün teması<br />
ile Çırağan Palace Kempinski İstanbul’da<br />
lezzet tutkunlarını ağırlıyor.<br />
Bir mekândan diğer bir mekâna geçme<br />
hissini yaşatan modüler sistemde<br />
kurgulanmış geniş bir oturum alanına sahip<br />
restoranda; paylaşımlı olarak hazırlanan,<br />
odun ateşinde pişirilen enfes lezzetlere<br />
Akdeniz temalı benzersiz bir dekorasyon,<br />
Çırağan Sarayı’nın yemyeşil bahçeleri ve<br />
İstanbul Boğazı’nın büyüleyici manzarası<br />
eşlik ediyor. Restoranın giriş bölümünde,<br />
yeşil tonlarının hâkim olduğu kütüphane ve<br />
bekleme bölümü sıcak ve rahat ortamıyla<br />
konukları karşılıyor. Hemen ardındaki<br />
alanda ise Akdeniz’e özgü pek çok ağacın<br />
resmedildiği özel duvar kağıtlarıyla kaplı<br />
paravanlar, cıvıl cıvıl bir Akdeniz bahçesini<br />
andırıyor. Oturma bölümündeki mavi, beyaz<br />
ve kırmızı ağırlıklı mobilya döşemeleri<br />
ve detaylar, Osmanlı çinilerden referans<br />
almış dev küpler ve zarif vazolarla beraber<br />
Akdeniz’in canlılığını eksiksiz yansıtıyor. Göz<br />
alıcı tasarımı ve samimi konsepti ile restoran,<br />
konuklarını benzersiz bir ziyafet şölenine<br />
davet ediyor.<br />
Gazebo da yenilendi<br />
Gösterişli ambiyansı, servis stili ve<br />
menüsüyle şehrin en gözde lezzet<br />
duraklarından Gazebo ise, yeni tasarımında<br />
Osmanlı bahçe sanatını günümüze<br />
uyarlıyor. Boğaz’a nazır harika bir bahçeye<br />
açılan mekânın içi de doğal güzellikleri<br />
barındırıyor ve Osmanlı’da bahçelerin dört<br />
simetrik parçaya ayrılmasıyla meydana<br />
gelen peyzaj planına uygun biçimde, şahane<br />
bir saray bahçesi konseptine bürünüyor.<br />
Merkezindeki süs havuzu ve üzerine asılı,<br />
Osmanlı kemerlerinden ilhamla stilize<br />
edilmiş devasa bir kafesle tarihi dokusu<br />
pekiştirilen Gazebo’nun dört köşesini, dört<br />
ayrı kare oturma grubu dolduruyor. Oturma<br />
grupları, Osmanlı sanatının üzerine kurulu<br />
olduğu söylenen gül, lale, karanfil ve sümbül<br />
çiçeklerinin zarafetini yansıtıyor. Doğayı<br />
çağrıştıran tonlar; sandalye, koltuk ve yastık<br />
gibi dekoratif unsurlarda kendini gösterirken,<br />
iç açıcı bir harmoniye imza atıyor. Yüksek<br />
tavanlı şık ve ferah atmosferinde leziz<br />
sandviçler, alakart kahvaltı servisi, salatalar,<br />
hafif atıştırmalıklar, enfes beş çayı lezzetleri,<br />
birbirinden özel içecekler ve çok daha<br />
fazlasını sunan Gazebo; yepyeni ambiyasında<br />
lüks, lezzet, zarafet ve konfor üçgeninin en<br />
nitelikli halini konuklarıyla buluşturmaya<br />
devam ediyor.<br />
Radtke:<br />
“Yepyeni bir<br />
döneme adım<br />
attık”<br />
Çırağan Palace<br />
Kempinski İstanbul<br />
Genel Müdürü<br />
ve Kempinski<br />
Residences Türkiye<br />
Bölge Direktörü<br />
Ralph Radtke,<br />
“Benzersiz bir lüks<br />
deneyimine ev<br />
sahipliği yapan Çırağan Palace Kempinski’de<br />
konuklarımıza yenilenen otel odalarımız,<br />
süitlerimiz, lobimiz, otel girişimiz ve<br />
restoranlarımızla gerçek bir sarayda<br />
vakit geçirmenin hissini yaşatacağız. Türk<br />
misafirperverliğinin en sofistike halini,<br />
Çırağan Sarayı’nın tarihinden esinlenen eşsiz<br />
bir lüks ile buluşturduğumuz Çırağan Palace<br />
Kempinski’de, dünyanın dört bir yanından<br />
gelen seçkin konuklarımızı ağırlamaktan<br />
memnuniyet duyacağız,” dedi ve sözlerine<br />
“Çırağan Palace Kempinski İstanbul,<br />
destinasyon tanıtımını her zaman önceliğinde<br />
tutmuş, Türk misafirperverliği ve İstanbul’u<br />
en iyi şekilde tanıtmış, dünya çapında bilinen,<br />
ödüllü bir otel. Burada bir tarih yazıldı. Biz de<br />
yeni dönemde geçmişin izlerini yarına taşıyor<br />
ve alışılagelmiş lüksün ötesinde bir hizmet<br />
sunuyoruz.” ifadelerini ekledi.
Metro Usulü<br />
Öncelikle bol bol arıyoruz.<br />
Bir ürünün yetiştiği en güzel yeri ve oranın en iyi yerel üreticilerini bulana kadar arıyoruz.<br />
Bulunca, onların emeğine bilgimizi, deneyimimizi, uzmanlığımızı katıyoruz.<br />
Ürünler hasat edildiğinde hepsini özenle topluyor kontrollerimize başlıyoruz.<br />
Mesela zeytinyağını 76, domatesi 59, sarımsağı 73 farklı kalite adımında kontrol ediyoruz.<br />
Ve önce kendimiz deniyoruz.<br />
Şeflerimizle birlikte ürünlerimizin performansını, tadını, yapısını, kokusunu bizzat test ediyoruz.<br />
En beğendiklerimizi büyük özenle raflarımıza taşıyor, uzmanlığınızla buluşturuyoruz.<br />
Çünkü Türk mutfağına sahip çıkmanın,<br />
bu köklü mutfak için titizlikle çalışmaktan geçtiğini biliyoruz.<br />
İşte biz buna Metro Usulü diyoruz.
44<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
LÜKS TURIZMDE ÖNEMLI IŞ BIRLIĞI<br />
Barut <strong>Hotel</strong>s Grubu’nun 52 yıllık otelcilik tecrübesini yansıttığı, özenli ve yenilikçi yaklaşımıyla<br />
konaklama deneyimine farklı bir boyut kazandıran BAYOU Villas konuklarına yeni ayrıcalıklar<br />
sunmak adına dünyanın en lüks, en yenilikçi ve en büyük gemilerine sahip Royal Caribbean<br />
Cruise ile bir iş birliğine gitti.<br />
Ekim 2022 itibariyle kapılarını açan<br />
BAYOU Villas by Lara Barut Collection<br />
misafirlerini 25 bin metrekarelik bir<br />
alan boyunca uzanan 24 özel villada ağırlıyor.<br />
Antalya Havalimanı’na 15 dakika mesafede<br />
bulunan BAYOU Villas’ta her biri kendine<br />
ait bir bahçe, tatlı suyla ve deniz suyuyla<br />
doldurulmuş havuza ve üst düzey konfora<br />
sahip 1, 2, 3 ve 4 yatak odalı villalar yer alıyor.<br />
BAYOU Villas misafirleri Royal<br />
Caribbean ile dünyayı gezecek<br />
Turizmin bu iki güçlü markasının yeni iş<br />
birliği hakkında konuşan Barut <strong>Hotel</strong>s<br />
Grup Ticari Direktörü ve Turquality Proje<br />
Koordinatörü Samuray Önen, BAYOU<br />
Villas’ın misafirlerine sunduğu ayrıcalıklı<br />
bir konaklama deneyiminin pazarda büyük<br />
bir ilgi gördüğünü ifade etti. Samuray Önen,<br />
“Hem geniş ve konforlu alanları tercih eden<br />
turist segmentinin hem de doğa ile baş başa<br />
huzurlu bir tatil arayanların tercihi haline<br />
gelen BAYOU Villas’ın Royal Caribbean<br />
ile yaptığı iş birliği misafirlerimiz için yeni<br />
seçenekleri ve benzersiz deneyimleri<br />
de beraberinde getirecek. BAYOU Villas<br />
misafirleri Royal Caribbean ile dünyayı<br />
gezecek” dedi.<br />
Lüks segmentteki deneyimini<br />
Didim’e taşıyor<br />
2022’de 14 milyona yakın yabancı turist<br />
ağırlayan Antalya’nın <strong>2023</strong>’e de rekor<br />
denilecek seviyede hızlı bir giriş yaptığını<br />
belirten Samuray Önen, “Lüks turizm<br />
Türkiye'de özellikle de son dönemde<br />
Antalya'da hızla ilerliyor. Bu alanda da<br />
BAYOU Villas konsepti ile pazara yeni bir<br />
soluk getirdik. Bu anlamda Royal Caribbean<br />
Cruise gibi dünya çapında lüks bir marka<br />
ile yapılan iş birliği oldukça önemli. Lüks<br />
segmentteki deneyimlerimizi Anda Barut<br />
Collection & BAYOU Villas yatırımıyla Didim’e<br />
de taşıyacağız. 2024 Mayıs ayında açacağımız<br />
lüks otelimiz 200 dönüm alan üzerindeki<br />
yarımadada 547 oda ve 14 BAYOU Villas ile<br />
toplam 561 oda ve 1136 yataklık kapasiteye<br />
sahip olacak. Bu sayede hem bölgede yerli<br />
ve yabancı turist ziyaretinin artmasına hem<br />
de istihdam yaratılmasına önemli bir katkı<br />
sağlamış olacağız” vurgusu yaptı. Samuray<br />
Önen, “Mevcutta 8 tesis, 2220 oda, 5500<br />
yatak ve 2500 çalışanımızla turizme hizmet<br />
verirken, yeni yatırımımız ile 9 tesis, 2767<br />
oda 6636 yatak<br />
kapasitesine<br />
ulaşacak<br />
grubumuz<br />
Barut <strong>Hotel</strong>s<br />
ayrıca T.C.<br />
Ticaret<br />
Bakanlığı’nın<br />
küresel rekabetçi Türk Markası yaratma<br />
projesi olan Turquality Marka Destek<br />
Programı’na dahildir” dedi.<br />
Royal Caribbean Grup’un 2027<br />
hedefi<br />
Lüks filosuyla gemi seyahati düşünüldüğünde<br />
akla ilk gelen markalardan biri ve kruvaziyer<br />
sever misafirlerin ilk tercihi olan Royal<br />
Caribbean Grup Türkiye Genel Müdürü Alper<br />
Taşkıranlar ise, “Royal Caribbean Grup,<br />
üç ödüllü kruvaziyer markasının sahibi ve<br />
işletmecisidir: Royal Caribbean International,<br />
Celebrity Cruises ve Silversea Cruises. Ayrıca<br />
TUI Cruises ve Hapag-Lloyd Cruises'i işleten<br />
bir ortak girişimin de %50 ortağıdır. 2019<br />
yılında toplamda 60 gemi ile 7.5 milyon yolcu<br />
ağırlayan Royal Caribbean Grup, filosuna<br />
katılacak 17 yeni gemi ile 2027 yılında<br />
toplamda 11 milyondan fazla yolcuyu misafir<br />
etmeyi hedeflemektedir” dedi.<br />
<strong>2023</strong> yılında Türkiye turizminde 60<br />
milyon turist, 56 milyar dolar gelir hedefi<br />
belirlendiğini belirten Taşkıranlar, “Yaklaşık<br />
kişi başı 933 dolar gelir gelmesi öngörülüyor.<br />
<strong>2023</strong> senesinde 1300 kruvaziyer gemi ve 3<br />
milyon yolcu bekleniyor. Bir gemi turistinin<br />
kişi başı beklenen ortalama turizm geliri<br />
hedefinin 5 katı döviz bıraktığı hesaplanırsa<br />
kruvaziyer gemiler ile ülkemize gelen<br />
turistlerin ülke ekonomisine katkısının da<br />
oldukça yüksek olduğunu söyleyebiliriz.<br />
Kruvaziyer turizmine olan ilginin her geçen<br />
gün artması ile önümüzdeki sene için<br />
ön görülen yüzde 90 doluluklar ile 2024<br />
senesinde <strong>2023</strong> sayılarının 2 katına çıkması<br />
beklenmektedir. Önümüzdeki yıllarda<br />
kruvaziyer turizm gelirlerimizin büyümesi;<br />
yeni liman yatırımların artması, mevcut<br />
limanların kapasitelerin arttırılması ve<br />
kruvaziyer turizme yönelik devlet teşviklerinin<br />
devam etmesi oldukça önemlidir” dedi.
46<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
RADISSON BLU<br />
HOTEL, KAŞ AÇILDI<br />
Radisson Otel Grubu, Antalya<br />
bölgesindeki ilk oteli olan<br />
Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş'ı hizmete<br />
açtı. 50 odalı otel, Dalaman<br />
Havalimanı’na 148 km ve Antalya<br />
Havalimanı’na 205 km mesafede<br />
konumlanıyor.<br />
Radisson Otel Grubu, Radisson Blu <strong>Hotel</strong>,<br />
Kaş açılışı ile Antalya bölgesindeki ilk<br />
otelini açılışını duyurdu. Türkiye’nin<br />
en büyüleyici sahil bölgelerinden birinin<br />
merkezinde konumlanan tesis, nefes kesen<br />
plajlarla çevrili Akdeniz kıyısında yer alıyor.<br />
Zengin tarihi, plajları ve çok sayıda doğa<br />
harikası ile Kaş, ziyaretçilerin hafızalarından<br />
silinmeyecek çok sayıda benzersiz deneyim<br />
sunuyor. Konuklar yüzmek, şnorkelle dalış<br />
yapmak ve dalış dersleri almak için ideal<br />
bir nokta olan Akvaryum Koyu’nda deniz<br />
yaşamını keşfedebilir veya Kekova’ya tekne<br />
turu yaparak harika bir gün geçirebilirler.<br />
Seyahat edenler ayrıca Türkiye’deki en ünlü<br />
plajlardan biri olan Kaputaş Plajı’nda güzel<br />
bir gün geçirebilir veya Kaş’tan feribotla<br />
sadece 30 dakikalık mesafede bulunan<br />
muhteşem Meis adasını ziyaret edebilirler.<br />
Tarihi ve kültürel açıdan zengin bir deneyim<br />
yaşamak isteyen misafirler, antik Patara<br />
kentini ziyaret ederek bir Roma tiyatrosunun,<br />
zafer taklarının ve taş sütunların da dahil<br />
olduğu M.S. 100 yılına ait tarihi kalıntıları<br />
görebilirler. Misafirler ayrıca Karia Yolu ve<br />
Likya Yolu’nda yürüyüş yapabilir, ünlü Kral<br />
Mezarı’nı görebilir veya Antiphellos Antik<br />
Kenti’ni keşfedebilirler.<br />
“Antalya’daki ilk otelimizi açmaktan<br />
memnunuz”<br />
Radisson Otel Grubu Orta ve Doğu Avrupa,<br />
Rusya ve Türkiye Bölge Kıdemli Başkanı<br />
Yılmaz Yıldırımlar, otelin açılışıyla ilgili<br />
şunları söyledi: “Muhteşem ve tarihi Antalya<br />
bölgesindeki ilk otelimiz olan Radisson Blu<br />
<strong>Hotel</strong>, Kaş otelinin açılışıyla Türkiye’deki<br />
varlığımızı genişletmekten büyük heyecan<br />
duyuyoruz. Misafirlerimize Türkiye’nin doğal<br />
güzelliklerini ve zengin kültürel geçmişini<br />
gösteren unutulmaz deneyimler yaşatmak<br />
için çalışıyoruz. Otel hem huzurlu bir ortamda<br />
tatil yapmak isteyen hem de Türkiye’nin<br />
en çok rağbet gören cazibe merkezlerine<br />
erişmek isteyen misafirler için mükemmel<br />
bir seçenek.”<br />
Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş Genel Müdürü Ümit<br />
Tibukoğlu ise şu açıklamalarda bulundu:<br />
“Büyüleyici Antalya Kaş bölgesindeki ilk<br />
Radisson Blu otelini açmaktan büyük<br />
memnuniyet duyuyoruz. Ekibimiz tüm<br />
misafirlerimize özel ağırlama hizmetlerimizi<br />
sunmak ve unutulmaz deneyimler yaşatmak<br />
için heyecanla bekliyor.”<br />
Akdeniz esintili bir tasarıma sahip<br />
Radisson Blu <strong>Hotel</strong>, Kaş pastel renkler<br />
ve el yapımı taş yer karolarıyla Akdeniz<br />
esintili bir tasarıma sahip, bahçe veya deniz<br />
manzarasının yanı sıra balkon veya özel<br />
havuz seçenekleriyle sunulan 50 şık oda<br />
ve süitten oluşuyor. Misafirler sadece 800<br />
metre mesafedeki plajdan ücretsiz ulaşım,<br />
ücretsiz havlu, şezlong ve şemsiye hizmetiyle<br />
faydalanabilirler.<br />
Türk ve Asya mutfağına vurgu<br />
yapacak<br />
Otel, misafirlerine yöresel Türk mutfağından<br />
ilham alan leziz kahvaltı ve akşam yemeği<br />
seçenekleri sunan à la carte restoranı<br />
Zeugma’da, Izgara Dana Madalyon Bonfile<br />
ve İskender Kebap gibi lezzetler dahil çeşitli<br />
yemek deneyimleri sunuyor. Misafirlerin<br />
klasik Asya mutfağının egzotik aromalarını<br />
tadabileceği Terasu’shi Restoran, yetenekli<br />
şeflerin hazırladığı büyüleyici sushi<br />
gösterileri, Teriyaki Soslu Somon ve Kızarmış<br />
Dana Etli Noodle gibi tatlar sunuyor. Ares<br />
Bar ise harika bir atmosfer, cezbedici pastel<br />
renkler, geniş oturma alanı ve yöresel<br />
dokunuşlarla, rahatlamak ve çok çeşitli<br />
içeceklerin tadını çıkarmak için konforlu ve<br />
sofistike bir ortam.
48<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
TÜRKIYE’NIN ILK FONKSIYONEL<br />
BESLENME OTELI, GÖKÇEADA’DA!<br />
Türkiye’nin ilk fonksiyonel beslenmeyi merkezine alarak faaliyetlerini sürdüren<br />
oteli Feride Fonksiyonel Yaşam, bölgenin tarihi dokusunu yansıtan köylere geziler<br />
düzenleyerek Gökçeada’nın eşsiz güzelliğini misafirlerine keşfetme imkânı sunuyor.<br />
Beden sağlığının korunmasını merkezine<br />
alan fonksiyonel yaşamın kişinin<br />
beslenme alışkanlıklarından ruh<br />
sağlığına varana kadar tüm etmenleri<br />
hayatına katması ve bu yöntemleri<br />
yaşam tarzı ile bütünleştirmesi şeklinde<br />
gerçekleştirildiğini belirten Feride<br />
Fonksiyonel Yaşam Genel Müdürü Mehmet<br />
Günalp, “Tesisimizde double yataklı<br />
odalarımızda, kişiye özgü fonksiyonel<br />
beslenme ve en kaliteli hizmeti sunabilme<br />
kapsamında organize olduk. Konforlu,<br />
huzurlu, sakin ve doğal bir ortamda,<br />
belirlediğimiz fonksiyonel beslenme kapsamı<br />
dahilindeki ürünlerle kaliteyi koruyarak<br />
hizmet sunmaya özen gösteriyoruz. Sağlıklı<br />
yaşamı merkezine alan tesisimizde kahvaltı<br />
öncesi alanında uzman olan spor hocamız<br />
eşliğinde köy içi yürüyüş, kültür-fizik ve<br />
nefes açma egzersizleri yapıyor, bölgenin<br />
tarihi dokusunu yansıtan köylere geziler<br />
düzenleyerek Gökçeada’nın eşsiz güzelliğini<br />
misafirlerimize keşfetme imkânı sunuyoruz.”<br />
dedi.<br />
“En iyi öğrenme, deneyimlemektir”<br />
En iyi öğrenmenin deneyimlemek olduğunun<br />
altını çizen Günalp, “Her zaman söylediğimiz<br />
bir şey var. Biz detoks kampı değiliz.<br />
Buraya gelen misafirlerimiz aç kalacakları<br />
tedirginliği yaşıyorlar. Amacımız doğru<br />
beslenmenin ve sağlıklı yaşamın hayatımıza<br />
entegre edilebilmesi amacıyla hizmet<br />
sunabilmek.” şeklinde konuştu.<br />
Feride Fonksiyonel Yaşam gibi tesislerin<br />
artmasının kaçınılmaz olduğunu belirten<br />
Günalp, “Dünyada insan sağlığı ve kaliteli<br />
yaşam üzerine sürekli yenileme çalışmaları<br />
yapılmakta ve sürekli yeni bulgulara<br />
ulaşılmaktadır. Biz de sunduğumuz hizmet<br />
açısından, şu anda ilk ve tek olmanın<br />
ayrıcalığını yaşıyoruz. Fonksiyonel tıp<br />
ülkemizde tanınmaya ve yaygınlaşmaya<br />
başladıkça değerlenecek, bizim gibi ve belki<br />
daha büyük yatırımlı işletmeler kurulmaya<br />
başlanacaktır.” diyerek insanlar sağlıklarına<br />
eskiye nazaran daha fazla değer verdikleri<br />
için bu kapsamdaki tesislerin artmasının<br />
kaçınılmaz olduğunu da sözlerine ekledi.<br />
“Kişiye özel beslenme menüsü<br />
oluşturuyoruz”<br />
Uygulanan fonksiyonel beslenme programı<br />
hakkında da bilgi veren Uzm. Dyt.<br />
Başak Satar ise “Gelen müşterilerimize<br />
konaklamadan önce kendi hazırladığımız<br />
fonksiyonel beslenme formunu gönderip<br />
bazı kan tahlili istemlerinde bulunuyoruz.<br />
Programa katılan danışanlarımızın öncesinde<br />
bize ilettiği bilgileri ve merkezimize giriş<br />
yaptıkları sırada kilo ve yağ ölçümlerini de<br />
içeren detaylı bir inceleme yapıyoruz. Elde<br />
ettiğimiz verilerle kişiye özel fonksiyonel<br />
beslenme menüleri oluşturup konaklama<br />
süresince bütün öğünlerini planlıyoruz.<br />
Menüler ve porsiyonlar tamamen kişiye özel<br />
olup özel geliştirilen tariflerden oluşuyor.<br />
Yine aynı şekilde menüler mevsimine özel,<br />
doğal besinleri içeriyor.” ifadelerini kullandı.<br />
Misafirlerinin fonksiyonel beslenmeyi<br />
yaşamlarına nasıl entegre edebilecekleri<br />
farkındalığını program sonunda<br />
kazanabildiklerini dile getiren Satar,<br />
“Hedefimiz iyileşme sürecinize destek<br />
olmak ve kilo kontrolünü sağlamak. 3, 5<br />
veya 7 günlük programlarımız bulunuyor.<br />
Bu süreyi uzatma gibi durumlarda birlikte<br />
karar veriyoruz. Misafirlerimiz otelimizden<br />
ayrılırken programı tamamlıyoruz. Yaptığımız<br />
çalışmada kan parametleri bizim için oldukça<br />
önem taşıyor.” açıklamasında bulundu.<br />
“Fonksiyonel yaşam sadece<br />
beslenme olarak düşünülmemeli”<br />
Fonksiyonel yaşamın sadece beslenme<br />
olarak düşünülmemesini belirten Satar,<br />
“Kas, iskelet ile eklem sağlığımız için<br />
egzersiz ve sporun da hayatımızda aktif bir<br />
şekilde olması gerekmektedir. Hareketsiz<br />
yaşam kas ve eklem ağrılarıyla beraber<br />
aslında sindirim sistemimizi de oldukça<br />
etkilemektedir. Sindirim sistemimizin kötü<br />
etkilenmesi de bütün sağlık sistemimizi<br />
olumsuz olarak etkilemektedir.”<br />
değerlendirmesinde bulundu.
İSTANBUL NEW<br />
AIRPORT HOTEL<br />
ARNAVUTKÖY’DE<br />
AÇILDI<br />
Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts, Türkiye’deki ilk<br />
Trademark Collection by Wyndham oteli olan<br />
İstanbul New Airport <strong>Hotel</strong>’i Arnavutköy’de<br />
hizmete açtı.<br />
Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts,<br />
Türkiye’deki ilk Trademark<br />
Collection by Wyndham oteli olan<br />
68 odalı İstanbul New Airport <strong>Hotel</strong>’in<br />
açıldığını duyurdu. Türkiye genelinde açık<br />
ve faal durumdaki 95’ten fazla otelinin yanı<br />
sıra 20’nin üzerinde oteli kapsayan bir proje<br />
stokuna da sahip olan Wyndham, bu yeni<br />
açılışla Türkiye’deki en büyük uluslararası<br />
otel şirketi olma konumunu güçlendirdi.<br />
Dünyada 185’ten fazla oteli<br />
bulunuyor<br />
Çatısı altında her biri kendine özgü<br />
karakteristik özelliklerini koruyan otelleri<br />
bir araya getiren Trademark Collection<br />
by Wyndham markası, dünyanın gözde<br />
noktalarında seçkin konaklama seçenekleri<br />
arayan misafirler için tasarlandı. Marka,<br />
Wyndham’ın sektöre öncülük eden<br />
hacminden ve pazarlama, teknoloji ve<br />
satış becerilerinden yararlanmak isteyen,<br />
bağımsız ruhlu otel sahiplerine hitap ediyor.<br />
İlk kez 2017 yılında hayata geçen Trademark<br />
Collection by Wyndham markası altında şu<br />
anda New York, Berlin, Atina, Budapeşte,<br />
Brüksel ve dünyanın önde gelen diğer<br />
şehirlerinde 185’ten fazla otel bulunuyor.<br />
Wyndham <strong>Hotel</strong>s & Resorts Türkiye<br />
Ülke Direktörü Murat Özel, "Trademark<br />
Collection by Wyndham, dünyanın franchise<br />
veren en büyük otel şirketinin desteğini<br />
arkalarına alarak konaklama sektöründe<br />
iz bırakmak isteyen girişimcilerin<br />
kendine özgü özelliklerini ve benzersiz<br />
vizyonlarını öne çıkarıyor. Türkiye’de orta<br />
ve üst segmentteki oteller açısından çok<br />
büyük fırsatlar bulunuyor ve dünyanın<br />
en gözde şehirlerinden İstanbul’da<br />
gerçekleştirdiğimiz bu açılış, Türkiye’de<br />
büyümeye devam etme kararlılığımızın<br />
yanı sıra markanın global varlığına da güç<br />
katıyor” dedi.<br />
İstanbul, Arnavutköy’de<br />
İstanbul’un hızla gelişen ilçelerinden<br />
Arnavutköy’de, yeni inşa edilmiş bir<br />
binada hizmet veren İstanbul New<br />
Airport <strong>Hotel</strong>, Trademark Collection by<br />
Wyndham, İstanbul Havalimanı’na 12<br />
kilometre mesafede yer alıyor ve Mall<br />
of İstanbul ile Vialand Tema Parkı gibi<br />
yakınlarındaki ziyaret noktalarına kolay<br />
erişim imkanı sağlıyor. Bir restoranı ve<br />
çalışma alanı da bulunan otel, konsiyerj<br />
ve diğer hizmetler de sağlıyor. Misafirler,<br />
şık ve samimi bir anlayışla tasarlanan ve<br />
modern olanaklar sunan standart, deluxe<br />
ve süit oda seçenekleri arasından tercihte<br />
bulunabiliyor.
52<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yatırım<br />
MERSIN'DE TERMAL OTELCILIĞI BAŞLATTI...<br />
ŞIMDIKI HEDEFI TAM BIR SAĞLIKLI YAŞAM<br />
KOMPLEKSI OLMAK!<br />
"Mersin'de termal mi olur?" dedirten şehrin çılgın projesi BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness, üçüncü<br />
yılına iki özel turizm ödülüyle girdi. Türkiye’nin içilebilen tek termal suyuna sahip tesis, sağlık ve<br />
spora yaptığı yeni yatırımlarıyla tam teşekküllü bir sağlıklı yaşam kompleksi olmak yolunda ilerliyor.<br />
Balsuyu ve Narlı aileleri ortaklığında<br />
Mersin İçmeler mevkiinde 19 Mayıs<br />
2021'de hizmete giren BN <strong>Hotel</strong><br />
Thermal & Wellness, üçüncü yılına<br />
Türkiye’nin en iyi QM SPA & Wellness Luxury<br />
ve Tripadvisor Travelers Choice ödülleriyle<br />
girdi. BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness Yönetim<br />
Kurulu Üyesi Yusuf Narlı, Otel Genel Müdür<br />
Yardımcısı Pınar Kurt, Pazarlama Müdürü<br />
Burçin Güralp Halaç ve Executive Chef<br />
Fikret Özdemir'in ev sahipliğinde basın<br />
mensuplarına yönelik düzenlenen öğle<br />
yemeğinde hem oteldeki yenilikler, projeler<br />
ve hedefler hakkında bilgiler verildi hem de<br />
ödül heyecanı paylaşıldı.<br />
Haber: Hatice Ünal Bilen<br />
Narlı: "Bize çılgın dediler"<br />
BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness'in Yönetim<br />
Kurulu Üyesi Yusuf Narlı, gazetecilere yönelik<br />
açıklamalarında tesisin yatırım sürecinden<br />
bahsetti. Projeyi hayata geçirirken "Mersin’de<br />
termal mi olur?" tepkisiyle karşılaştıklarını<br />
anlatan Narlı, "İnsanlar bize çılgın dediler.<br />
Dağın tepesine otel mi yapılır diyenler oldu.<br />
Ancak biz şunu çok iyi biliyoruz, güzel şeyler<br />
zorluklarla meydana geliyor. İlk olduğunda<br />
kıymetli oluyor. Bu yüzden biz ilk olalım<br />
dedik. Cesur olalım dedik ve dağın tepesine<br />
bir otel yapma kararı verdik." diye konuştu.<br />
"Otel arazisini 900 farklı kişiden<br />
topladık"<br />
Tesisin projelendirilme aşamasında termal<br />
özelliklerine odaklandıklarını ifade eden<br />
Narlı, "Yatırımdaki ana sebep de bu oldu. İlk<br />
önce termal kuyularımızı bulduk. Sonrasında<br />
bölgede araziler toplandı. Yaklaşık sekiz yıllık<br />
bir satın alma süreci gelişti. Bu süre boyunca<br />
bölgeden araziler topladık. Sadece otelin<br />
bulunduğu yer 900 farklı kişiden alındı."<br />
diyerek yatırım sürecinin zorluklarından<br />
söz etti. İki yılda projeyi tamamlayarak oteli<br />
faaliyete aldıklarını söyleyen Narlı, "Ama<br />
maalesef pandemi dönemi başladı ve otel<br />
şanssız bir dönemde bitti." dedi.<br />
Yusuf Narlı, 29 Ekim 2020’de tamamlanan<br />
tesisi pandemi sebebiyle 19 Mayıs 2021’de<br />
hizmete açtıklarını hatırlatarak, "İki yılımızı<br />
doldurduk. 25 aylık bir oteliz. Daha yolun<br />
başındayız, eksiğimiz çok, farkındayız.<br />
Ancak yönetim anlayışı olarak devamlı<br />
ileriye gidelim dedik. Kendimizi daha nasıl<br />
geliştiririz dedik. Bu mantıkla hareket<br />
ediyoruz." şeklinde konuştu.<br />
"Türkiye termal turizmini dünyaya<br />
tanıtmayı hedefliyoruz"<br />
250 bin kişi ağırlama kapasitesi ile Mersin<br />
turizmine ve ekonomisine katkıda bulunan<br />
BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness'in Yönetim<br />
Kurulu Üyesi Yusuf Narlı, turizm sezonunu 12<br />
aya yaymak ve turizm çeşitliliği oluşturmak<br />
hedefiyle lifestyle thermal konseptini hayata<br />
geçirdiklerini belirtti ve Türkiye termal<br />
turizmini dünyaya tanıtmayı hedeflediklerini<br />
söyledi.<br />
"Dünyanın her yerinden spa misafiri<br />
bekliyoruz"<br />
"Lifestyle termal” konsepti ile resort ve<br />
termal otel hizmetlerini birleştirdiklerine<br />
dikkat çeken Narlı, Türkiye’nin en donanımlı<br />
SPA’sına sahip olduklarını belirtti ve<br />
dünyanın her yerinden misafir beklediklerini,<br />
öncelikli olarak ise Türklerin yoğun olduğu<br />
Avrupa'ya ağırlık verdiklerini aktardı.<br />
"Yoga stüdyomuz çok yakında<br />
hizmete girecek"<br />
Yusuf Narlı, basın mensuplarına yönelik<br />
açıklamalarında yeni yatırım planlarına da<br />
değindi. Mevcut alanlara ek olarak termal<br />
wellness konseptini destekleyecek yeni<br />
yatırımlar üzerinde çalıştıklarını ve konsepte
54<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yatırım<br />
yeni hizmetler eklediklerini kaydeden<br />
Narlı, "Öncelikli hedefimiz, otelimizde<br />
konaklayan insanları daha fazla rahat<br />
ettirmek ve dinlendirmek. Şu anda ormanın<br />
içerisinde bir yoga stüdyosu inşa ediyoruz.<br />
Yoga ve wellness kamplarına kapılarımızı<br />
açmak üzere çok yakında yoga stüdyomuz<br />
hizmet vermeye başlayacak. Sağlık ve spor<br />
alanlarımızla hedefimiz aynı zamanda tam bir<br />
sağlıklı yaşam kompleksi olmak." dedi.<br />
"At çiftliği kuruyoruz"<br />
450 dönüm arazi üzerinde, 348 dönümü<br />
tarımsal faaliyetler, 102 dönümü otel<br />
yerleşkesi olarak yükselen tesis içinde bir at<br />
çiftliği kurmak da istediklerinin de bilgisini<br />
paylaşan Narlı, "Bunlar bittikten sonra<br />
belki de yeni otel projeleri, farklı konseptler<br />
gelebilir. Otelimizin etrafında geniş bir<br />
arazimiz var." diye belirtti.<br />
"Bölgemizin en büyük aquaparkına<br />
sahibiz"<br />
Halihazırda yürüyüş, fitness, tenis, masa<br />
tenisi, basketbol, voleybol, futbol, bisiklet ve<br />
yoga için özel alanlar ve geniş sahaların yer<br />
aldığı tesisin bölgenin en büyük aquaparkı<br />
ile de öne çıktığını vurgulayan Narlı, şöyle<br />
devam etti: "Mayıs ayında başlayıp kasım<br />
ayı sonuna kadar sürdüğü BN’de açık hava<br />
havuzları ve aquapark da unutulmadı.<br />
Bölgenin en büyük aquaparkı da BN <strong>Hotel</strong>’de.<br />
Yetişkinler ve çocuklar için ayrı ayrı açık<br />
yüzme havuzlarının, su kaydıraklarının,<br />
oyun havuzlarının, gazeboların bulunduğu<br />
aquaparkta, aktivite ekibi su sporları,<br />
eğlenceli su ve bahçe oyunları ile konuklara<br />
keyifli anlar yaşatıyor." dedi.<br />
"Tam bir sağlıklı yaşam kompleksi<br />
olmak istiyoruz"<br />
Tesisin spor turizmine ilişkin hedeflerini<br />
de aktaran Narlı, Kahramanmaraş<br />
merkezli deprem öncesi Mersin Valisi<br />
başkanlığında Mersin Turizm Çalıştayı<br />
düzenlendiğini, otelciler olarak tesislerin<br />
devlet eliyle artırılmasına yönelik bir talepte<br />
bulunduklarını söyledi. Yerel yönetimlerden<br />
yatırım beklediklerini sözlerine ekleyen<br />
Narlı, bölgede ilk olmanın zorluklarıyla<br />
yüzleştiklerini kaydederek, "Yerel yönetimler<br />
tarafından sahaların yapılması, bölgenin<br />
canlandırılması lazım. Bunu da tek başına<br />
yapma şansımız yok." şeklinde konuştu.<br />
"Mersin Havalimanı’nı bekliyoruz"<br />
Yusuf Narlı, bu yıl sonunda 160 bin kişi<br />
ağırlamayı ve yüzde 70 doluluğa ulaşmayı<br />
hedeflediklerini söyledi. Mersin havalimanının<br />
devreye girmesi ile yabancı turist ağırlamasını<br />
da yüzde 50’ye çıkarmak istediklerini söyleyen<br />
Narlı, "Bir havaalanı talebimiz var. Yıllar önce<br />
Dalaman Havaalanı ilk açıldığında hiç kimse<br />
yoktu, Dalaman Fethiye bölgesinde turizm<br />
cansızdı. Önceden gidenler hazırlıklarını yaptı.<br />
Biz de hazırlıklara başladık. Havaalanının<br />
gelmesiyle birlikte charter uçuşu olan yerlere<br />
üsler kurup, o ülkelerde gerekirse sabah<br />
akşam yatıp misafiri çekmeye çalışacağız."<br />
diye konuştu. Yusuf Narlı, Almanya, Hollanda,<br />
Fransa, Rusya, Ukrayna va İskandinav<br />
ülkelerinin hedef pazarları arasında<br />
olduklarını da sözlerine ekledi.<br />
BN <strong>Hotel</strong> Thermal & Wellness’in deneyimli Executive Şefi Fikret Özdemir, otelin<br />
kendi topraklarında tarım yapan, tüm elde ettiği besin kaynakları ile mutfağını<br />
zenginleştiren özel bir konsepte sahip olduğunun altını çizdi. Sağlıklı yaşamın sağlıklı<br />
beslenmeden kaynaklandığı düşüncesiyle topraklarında yetişen zeytin ve narenciye<br />
ağaçlarının meyvelerini otel mutfağından misafirlere servis ettiklerini anlatan Özdemir,<br />
"Misafirlerimize bahçede yetişen sebze ve meyvelerle ‘tarladan sofraya’ felsefesi ile sağlık<br />
ve lezzet dolu gastronomi deneyimi yaşatıyoruz. Yarım pansiyon plus olarak hizmet veren<br />
otelde Defne Restoran, Il Forno Restoran, Lounge Patisserie, Ihlamur Cafe ve Vitamin<br />
Barlar gün boyunca misafirlerini lezzetli yiyecekler ve yeni nesil içeceklerle buluşturuyoruz.<br />
Anadolu, Akdeniz ve dünya mutfağının en özel yemekleri Defne Restoran’da servis<br />
edilirken, Il Forno ise İtalyan mutfağı ağırlıklı menüsüyle hizmet veriyoruz." diye belirtti.
58<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni yatırımlar<br />
HEDEFINDE<br />
TÜRKIYE’NIN<br />
81 ILINI<br />
DEDEMAN<br />
MARKASIYLA<br />
BULUŞTURMAK<br />
VAR!<br />
Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts<br />
International, Türkiye’nin 81 ilini<br />
Dedeman markasıyla buluşturma<br />
hedefini yeni yatırımlarıyla sürdürüyor.<br />
Bu hedef doğrultusunda Samsun’da<br />
iki otel için imza atan yerli otel grubu,<br />
İstanbul’daki 4. oteli Dedeman Küçükyalı<br />
İstanbul için Doğru Holding ile masaya<br />
oturdu. Didem Dede Şirketi arasında<br />
gerçekleşen iş birliğiyle misafirlerini<br />
ağırlayacak olan Dedeman Van Resort &<br />
Aquapark ise, 19 Mayıs itibari ile turizme<br />
kapılarını açtı.<br />
Dedeman Van Resort & Aquapark<br />
hizmete girdi<br />
Dedeman Turizm Yönetimi ile Van’da<br />
pek çok projeye imza atan Didem<br />
Dede Şirketi arasında gerçekleşen<br />
iş birliğiyle Edremit’te misafirlerini<br />
ağırlamaya başlayan Dedeman Van<br />
Resort & Aquapark, 19 Mayıs tarihinde<br />
gerçekleştirilen tören ile kapılarını açtı.<br />
“Van’ın Bodrum’u” olarak nitelendirilen<br />
Edremit’te, Van Gölü’nün hemen<br />
kıyısında yer alan Dedeman Van Resort<br />
& Aquapark; 12 bin m²’lik bir alan<br />
üzerinde, mavinin ve yeşilin en güzel<br />
tonlarının harmanlandığı bir ortamda,<br />
yatay dizayn edilmiş mimarisiyle dikkat<br />
çekiyor. Özel plaja sahip, teknelerin<br />
yanaşabileceği iskelesi bulunan, su<br />
sporlarının yapılmasına olanak sunan<br />
ve küçük bir tatil köyü konseptiyle inşa<br />
edilen otel; 26 standart, 1 corner suit,<br />
16 deluxe stone, 6 bungalov ve sahil<br />
bandında yer alan 14 odası ile toplam<br />
63 odada, 150 yatak kapasitesi ile<br />
misafirlerini ağırlayacak.<br />
Dedeman, İstanbul’daki 4. oteli için<br />
imzayı attı<br />
Dedeman <strong>Hotel</strong>s & Resorts<br />
International, İstanbul’daki 4. oteli<br />
Dedeman Küçükyalı İstanbul için Doğru<br />
Holding ile masaya oturdu. Dedeman<br />
Bostancı’da 25 Mayıs’ta gerçekleştirilen<br />
törende, Dedeman Turizm Yönetimi A.Ş<br />
ile Doğru Holding arasında Dedeman<br />
Küçükyalı İstanbul için franchise<br />
sözleşmesi imzalandı. Markanın Anadolu<br />
Yakası’ndaki 3. oteli olan Dedeman<br />
Küçükyalı İstanbul, <strong>2023</strong> yılı sonunda<br />
kapılarını açacak ve 137 odası, restoranı,<br />
toplantı salonları, spa’sı ve fitness<br />
salonu ile misafirlerine hizmet verecek.<br />
Otel; misafirlerine yüksek standartlarda,<br />
geleneksel hizmet anlayışıyla konaklama<br />
imkânı sunan, Dedeman <strong>Hotel</strong>s &<br />
Resorts International’ın çatı markası<br />
“Dedeman” imzasını taşıyacak.<br />
2025’e kadar Samsun’da iki otel<br />
açacak<br />
Kastamonu, Tokat, Zonguldak ve Trabzon<br />
otelleri ile uzun yıllardır Karadeniz<br />
Bölgesi’nde misafirlerini ağırlayan<br />
Dedeman Grubu, 8 Haziran’da imzalanan<br />
Elina Managed by Dedeman ve Park<br />
Dedeman Samsun franchise sözleşmeleri<br />
ile kuzey hattında yaygınlığını ve gücünü<br />
daha da artırarak bölgedeki otel sayısını<br />
6’ya çıkaracağını duyurdu.
60<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
Ayşe Önen<br />
Özoğuz<br />
“Türkiye’de<br />
yenilikçiliği<br />
temsil etmeye<br />
devam edeceğiz”<br />
Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />
Dardanel Şirketler Grubu bünyesinde<br />
Yunanistan Operasyonlarından<br />
Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi. Önen<br />
Gıda şirketinin de Genel Müdürü. 2016<br />
yılından bu yana ailenin içinde. Demokratik,<br />
kolektif düşünmeyi teşvik eden ve eşitlikçi<br />
yönetim tarzıyla tanınıyor. Türkiye'de<br />
kadın istihdamına ağırlık veren en büyük<br />
şirketlerden Dardanel'de çalışmanın bir<br />
ayrıcalık olduğuna vurgu yapan Ayşe Önen<br />
Özoğuz, "Eğitim, finans ve teknolojiye<br />
daha fazla erişim sağlayarak, çeşitliliği ve<br />
kapsayıcılığı önceliklendirerek, mesleki<br />
gelişimi ve yükselmeyi teşvik ederek kadınlar<br />
için mevcut tabloyu çok daha iyileştirebiliriz"<br />
sözleriyle sektöre hem yol haritası hem de<br />
ilham oluyor…<br />
Dardanel Şirketler Grubu olarak önümüzdeki<br />
dönemde de yeni kategoriler ve ürün<br />
portföyleriyle Türkiye’de yenilikçiliğin<br />
temsilcisi olmaya devam edeceklerini<br />
belirten Ayşe Önen Özoğuz ile grubun ev dışı<br />
tüketim rotasını, yurt içi ve yurt dışı büyüme<br />
odaklarını ve kadın istihdamı politikalarını<br />
konuştuk.<br />
İlk olarak sizi tanıyabilir miyiz?<br />
Nasıl bir eğitim aldınız? Sonrasında<br />
profesyonel hayata hangi iş<br />
kollarında devam ettiniz?<br />
ABD’de Babson College’da İşletme<br />
Bölümünde Ana Dal, Girişimcilik ve<br />
Pazarlama alanlarında çift yan dalda<br />
tamamladığım üniversite eğitimimin<br />
ardından aktif iş hayatına 2014 yılında<br />
Borusan Holding’de Stratejik Planlama ve İş<br />
Geliştirme üzerine yaptığım stajla başladım.<br />
2015 yılında MEC Global’ın New York ofisinde<br />
medya planlama ve satın almadan sorumlu<br />
proje ekibinin bir parçası olarak görev<br />
aldım. 2016 yılından itibaren de Dardanel<br />
Grubu’ndayım. Dardanel’de ilk olarak su<br />
ürünleri satın alma departmanında çalıştım.<br />
Uzun bir süre bu görevi sürdürdükten sonra<br />
restoran zincirlerimizin operasyonunda<br />
çalışmaya başladım.<br />
Şu anda şirketimizin Yunanistan<br />
Operasyonlarından Sorumlu Yönetim Kurulu<br />
Üyeliğini yürütüyor; sandviç, hazır yemek ve<br />
dondurulmuş deniz ürünlerimizin faaliyetini<br />
sürdüren Önen Gıda şirketinin Genel Müdürü<br />
olarak görev yapıyorum.<br />
Profesyonel hayata satın alma/<br />
medya planlama/iş geliştirme<br />
alanlarında başlamanız kariyer<br />
sürecinizi nasıl şekillendirdi? Bu<br />
kararı verirken ne tür hedefler<br />
koydunuz kendinize?<br />
Profesyonel hayatta sırasıyla edindiğim tüm<br />
farklı deneyimler bugün Dardanel Greece ve<br />
Önen Gıda şirketlerimizin operasyonlarını<br />
yönetmemde önemli katkılar sağlıyor.<br />
Dardanel’e ilk başladığım tarihten itibaren<br />
edindiğim en uzun deneyim olan su ürünleri<br />
satın alma görevimi mevcut rolümde<br />
hala sürdürüyorum. Yunanistan’da satın
"Dardanel olarak gıda<br />
perakende sektöründe<br />
de faaliyet gösteriyoruz.<br />
2011 yılında ülkemizin<br />
ilk balık ekmek ve deniz<br />
ürünleri restoran zinciri<br />
olan Dardenia’yı açtık.<br />
Dardenia, ‘fast casual’ diye<br />
adlandırdığımız, menüsünde<br />
sushi ürünlerinin de yer aldığı<br />
müşterinin daha uzun vakit<br />
geçirdiği, konsept bir restoran<br />
zinciri. Bunun yanı sıra 2021<br />
yılında fast food balık ve deniz<br />
ürünleri deneyimi sunan I<br />
Love Fish’i faaliyete geçirdik.<br />
I Love Fish, balık ve deniz<br />
ürünlerini en ekonomik ve<br />
hızlı şekilde geniş kitlelere<br />
ulaştırmak amacıyla hayata<br />
geçirdiğimiz sağlıklı fast<br />
food olarak adlandırdığımız<br />
zincirimiz. Dardenia ve I Love<br />
Fish ile bugün sekiz şubeye<br />
ulaştık. Dokuzuncu şubemizi<br />
de çok yakın zamanda<br />
açma çalışmalarımız<br />
devam ederken I Love<br />
Fish’i franchising vererek<br />
yaygınlaştırmayı hedefliyoruz."<br />
aldığımız şirketin dondurulmuş su ürünleri<br />
kategorisinde faaliyet göstermesi nedeniyle<br />
en büyük ve önemli alımımızın su ürünleri<br />
olduğunun altını çizmek isterim. İş geliştirme<br />
ve pazarlama alanlarında edindiğim<br />
tecrübelerim her iki organizasyonumuzda<br />
markalı büyüme, pazar payı, AR-GE ve<br />
inovasyonu önceliklendirme, katma değerli<br />
ve inovatif ürünler ile kategoriyi büyütme ve<br />
katma değerli ihracatı artırma gibi konulara<br />
odaklanmamı sağlıyor.<br />
2022 yılı Dardanel Şirketler Grubu<br />
için nasıl geçti? <strong>2023</strong> yılı için neler<br />
hedefliyorsunuz?<br />
2022 bizim için yeniliklerin ve istikrarlı<br />
büyümenin yılı oldu. Dardanel olarak pek<br />
çok ilke imza attığımız, yeni kategorilere<br />
girmeye, ürün çeşitliliğimizi artırmaya ve<br />
büyümeye devam ettiğimiz bir yıldı. 2022’de<br />
Ar-Ge yatırımlarımızı büyüttük, balık ve<br />
deniz ürünlerindeki uzmanlığımızı farklı<br />
kategorilerle zenginleştirdik. Sushida<br />
markamızla Türkiye’nin ilk yemeye<br />
hazır, paketli sushisini pazara sunduk.<br />
Dondurulmuş Deniz Ürünleri ailesini<br />
genişlettik. Tonlu hazır yemek kategorisini<br />
sebze ve bakliyat çeşitleri ile zenginleştirip,<br />
Kolay Pişir serimizle hiçbir ön hazırlık<br />
gerektirmeden 8 dakikada enfes deniz<br />
ürünlerini sofralara getirdik.<br />
Çanakkale Boğazı’nda Gelibolu’da<br />
midye çiftliği kurduk ve midye hasat etmeye<br />
başladık. Bundan böyle sertifikalı olarak<br />
temin edilen midye dolmaları raflarda<br />
göreceksiniz. Jazzy markamızla pet food<br />
alanına adım attık. Yunanistan’ın köklü deniz<br />
ürünleri markası Kallimanis’i bünyemize<br />
kattık, ihracat coğrafyamızı genişlettik.<br />
Ekonomik tablolar açısından bakarsak, 2022<br />
yılında satışlarımızı %154 artırdık. Dönem<br />
kârımız %432 oranında arttı.<br />
Her zaman en öncelikli hedefimiz,<br />
Dardanel’in güçlü konumunu sağlıklı<br />
beslenme, yenilik, lezzet ve kalite<br />
eksenlerinde pekiştirmek. <strong>2023</strong>’te yine balık<br />
ve deniz ürünlerinin faydalarını anlatarak<br />
tüketim alışkanlığını geliştirmek istiyoruz.<br />
Uzmanlığımızı inovatif yaklaşımımızla<br />
birleştirmeye ve yeni ürünler geliştirmeye<br />
devam edeceğiz. Farklı kategorilerde<br />
geliştirdiğimiz inovatif ürünlerle yeni<br />
tüketici grupları ile buluşacağız. <strong>2023</strong> yılı<br />
ihracat gücümüzü daha da artıracağımız,<br />
sektörümüz ve kurulduğumuz coğrafya için<br />
değer üretmeye devam edeceğimiz bir yıl<br />
olacak.<br />
Ajandanızın şu anki ana gündem<br />
maddeleri neler?<br />
Türkiye’nin balık ve deniz ürünleri uzmanı
62<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
olarak çıktığımız yolda her gün kendimizi<br />
yenilemek hedefimiz var. Yalnızca yeni<br />
bir fikir, yeni bir ürün üretmek değil, aynı<br />
zamanda var olanı geliştirmek için de<br />
çalışıyoruz. Bu hedefimizi sürekli bir üst<br />
seviyeye taşırken en büyük dayanağımız<br />
üretim gücümüz, inovatif yaklaşımımız ve<br />
insan kaynağımız.<br />
Kurulduğumuz günden bu yana ‘ilklerin<br />
markası’ olarak sektörümüzde fark<br />
oluşturan çalışmalara imza atmamızın<br />
ardında bitmeyen bir yatırım var. Son yıllarda<br />
iş süreçlerinden üretime kadar şirketimizin<br />
her noktasında Ar-Ge yatırımlarımızı önemli<br />
ölçüde artırdık. Bizi yeni kategorilerde,<br />
farklı ürünlerde ve konseptlerde görmeye<br />
devam edeceksiniz. Ayrıca bu yılın başında<br />
başlattığımız ve hızla geliştirmek üzere<br />
çalıştığımız ‘İyi Balık, Sağlıklı Yaşam’<br />
hareketimiz de önemli gündem maddelerimiz<br />
arasında yer alıyor.<br />
En önemli büyüme adımlarınız<br />
neler?<br />
Tüketici talep ve ihtiyaçlarını karşılamaya<br />
yönelik ürün yatırımlarımız devam ediyor.<br />
Dünyadaki gastronomi trendlerini ve<br />
tüketicilerin beklentilerini yakından takip<br />
ediyoruz. Yükselişteki eğilimleri fark edip<br />
aksiyon alıyoruz. Önümüzdeki dönemde<br />
de bu yatırımlarımızın meyvelerini almaya<br />
devam edeceğiz.<br />
Yeni üretim hatlarına yönelik yatırımlarımız<br />
da gündemimizde. Edirne’nin Enez ve<br />
Çanakkale’nin Ezine ilçesinde, Gıda İhtisas ve<br />
Organize Sanayi Bölgesi'nde pek çok kişinin<br />
istihdam edileceği fabrika yatırımlarımız<br />
mevcut. Bunun yanı sıra Yunanistan’daki<br />
Kallimanis markamızı büyütürken<br />
Dardanel’in de ihracat coğrafyasını<br />
genişletiyoruz.<br />
Yunanistan'a yönelik operasyonlarınızı biraz<br />
daha açabilir misiniz? Komşu ülke için<br />
yatırımlarınız, hedefleriniz neler?<br />
Dardanel olarak 40 yıllık uzmanlığımızı,<br />
üretim ve pazarlamadaki deneyimimizi<br />
Kallimanis’in dondurulmuş deniz ürünleri<br />
kategorisindeki 65 yıllık tecrübesiyle<br />
birleştirdik. Dardanel ve Kallimanis’in<br />
sektörlerindeki toplam tecrübeleri 100<br />
yılı aşıyor. Bu birleşme ile yeni ihracat<br />
pazarlarına açılmak için önemli bir adım<br />
atmış olduk.<br />
Kallimanis’i satın alma sürecimiz,<br />
grubumuzun global yatırımları için önemli<br />
bir kırılma noktası oldu. Bu satın alma<br />
ile üretim kapasitemizi ve çeşitliliğimizi<br />
artırırken, ihracat coğrafyamızı da<br />
büyüteceğiz. Yunanistan ve<br />
Avrupa başta olmak üzere, yeni<br />
pazarlarla ihracat coğrafyamızı<br />
genişletmeyi ve dünyanın önde<br />
gelen balık ve deniz ürünleri<br />
markalarından biri olmayı<br />
hedefliyoruz.<br />
Bunun yanı sıra Kallimanis’in<br />
dondurulmuş balık ve deniz<br />
ürünlerindeki uzmanlığını,<br />
kaliteli ürün geliştirme ve<br />
satışı konusundaki deneyimini<br />
Türkiye’ye taşıyarak özellikle<br />
ev dışı tüketim kanalında<br />
büyümemize katkısı olduğunu<br />
söyleyebilirim.<br />
Ev dışı tüketim pazarında<br />
ne kadar aktifsiniz?<br />
Ev dışı tüketim kanalında ciddi<br />
atılımlarımız söz konusu. Balık<br />
ürünleri tüketimini artırmak<br />
üzere Ar-Ge ve iş geliştirme<br />
ekiplerimizle lezzetli ve<br />
kaliteli ürünler için projeler<br />
geliştiriyoruz. Ev dışı tüketim<br />
kanalları için yeni bir ürün<br />
portföyü oluşturarak, müşteri<br />
ziyaretlerimizi artırıyoruz.<br />
Kaliteli balık ve deniz ürünleri<br />
için bu kanalda da tercih<br />
edilen marka, tedarikçi olmayı<br />
hedefiyle çalışmalarımızı<br />
yürütüyoruz.<br />
HoReCa boyu ton konserve ürünlerimiz<br />
dışında dondurulmuş deniz ürünleri<br />
kategorilerinde de HoReCa pazarına<br />
uygun ürünler sunuyoruz. Midye Tava,<br />
Kalamar Tava, Mezgit Pane gibi kaplamalı<br />
ürünler, Somon, Uskumru, Kalamar,<br />
Karides gibi natürel ürünler sunuyoruz.<br />
Midye Dolma ürünümüzü Dardanel Midye<br />
Çiftliği’nden elde edilen güvenilir sertifikalı<br />
midyelerimiz ile üretiyoruz. Ayrıca ön hazırlık<br />
istemeden hızlıca hazırlanabilecek ve farklı<br />
porsiyonlarda sunulabilecek soslu deniz<br />
mahsullü makarna çeşitlerimiz de mevcut.<br />
Deniz ürünleri doğru soslarla sunulduğunda<br />
çok daha lezzetli oluyor. Bunun için deniz<br />
ürünleri sosları serimizi de HoReCa kanalı<br />
için sunuyoruz. Hedefimiz, HoReCa kanalında<br />
kullanım olarak kolaylık sağlayacak katma<br />
değerli deniz ürünleri sunmak. <strong>2023</strong> yılı<br />
HoReCa sektörüne daha fazla odaklandığımız<br />
bir yıl oluyor.<br />
Özellikle pandemi ve dijitalleşmeyle<br />
birlikte restorancılık nasıl bir<br />
dönüşüm yaşıyor? Bu süreçte<br />
marka olarak kendinizi ne şekilde<br />
konumlandırıyor ve gelişmelere<br />
entegre oluyorsunuz?<br />
Pandemi süreci, tüm dünyada olduğu gibi,<br />
ülkemizde de önemli değişimlere yol açtı.<br />
Tüm dünyada sosyal ve ekonomik anlamda<br />
ciddi dönüşümler yaşandı. Restorancılık<br />
sokağa çıkma yasakları ve zorunlu<br />
kapanmalardan dolayı çok zor günler geçirdi.<br />
Fakat bu süreçte online kanallardan sipariş<br />
oranları çok arttı, dijitalleşme sayesinde<br />
birçok restoran bu dönemi ayakta kalarak<br />
atlatabildi. Pandeminin etkisinin azalması<br />
ve normalleşme sürecinin başlaması ile<br />
restoranlara dönüş başladı. Bununla birlikte<br />
eve servis, gel-al gibi online kanallar yoluyla<br />
alınan siparişler de yoğun olarak devam<br />
ediyor. Dijitalleşme artık bu sektörün<br />
olmazsa olmazı. Bu süreçte biz de tüm<br />
müşterilerimize eve servis yapmaya devam<br />
ettik ve özellikle sosyal ve dijital mecralarda<br />
pazarlama iletişimlerimize ağırlık verdik.<br />
Tüketiciler deneyimledikleri yeni yemekleri,<br />
mekanları arkadaşlarıyla sosyal mecralarda<br />
paylaşmak istiyor. Biz de dijital dünyada<br />
çeşitli influencer çalışmaları yaparak bu<br />
trende ortak oluyoruz. Tüketicilerimiz<br />
ile olan temas noktalarımızı sadece<br />
restoranlarımızda değil, onların olduğu<br />
her mecrada ve platformda yer alarak<br />
lezzetlerimizi ulaştırmak için çalışıyoruz.<br />
Dijitalleşme, faaliyetlerinizi nasıl<br />
etkiledi?<br />
Dijitalleşme süreci tüm markalarımız<br />
özelinde <strong>2023</strong>’te önemli bir yer tutacak.<br />
Dijital dönüşüm kapsamında stratejilerimizi<br />
belirliyor, özellikle Dardenia ve I Love Fish<br />
tarafında dijitalleşmeye odaklanıyoruz.<br />
İlerleyen dönemde uygulama üzerinden<br />
tüketicilerimiz ile iletişimde olmak ve onlara<br />
yeni faydalar sağlamak üzere yeni bir CRM<br />
projesi üzerinde çalışıyoruz. Pandemi ile<br />
hayatımıza daha çok giren paket servis<br />
hizmeti, çevrimiçi yemek siparişi sektörünü
64<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
iş’te kadın<br />
büyüttü. Gelen her müşterinin<br />
davranışlarını takip edip onlara hem<br />
restoran içinde hem de paket serviste<br />
promosyonlar hazırlıyor, teklifler<br />
sunuyoruz. Offline ile online kanalları<br />
entegre ederek faaliyetlerimizi<br />
sürdürmeye devam edeceğiz.<br />
Bu yılın gündeminde<br />
bahsetmek istediğiniz yeni<br />
projeler, kampanyalar, iş<br />
birlikleri var mı?<br />
Dardanel olarak ton balığı ve deniz<br />
ürünlerinin beslenme alışkanlıklarında<br />
daha fazla yer alması ve bu konudaki<br />
farkındalığı artırmak amacıyla “İyi<br />
Balık, Sağlıklı Yaşam” hareketini<br />
hayata geçirdik. Türkiye’de balık<br />
tüketimi dünya ortalamasının çok<br />
altında. Dünyada yıllık balık tüketimi<br />
ortalama 18-21 kg aralığında iken, bu<br />
oran Türkiye’de 6 ile 8 kg arasında. Bu<br />
proje ile amacımız, Türkiye’deki balık<br />
tüketimini artırmak. “İyi Balık, Sağlıklı<br />
Yaşam” söylemi tüm markalarımız<br />
ile destekliyor ve geliştirdiğimiz<br />
her bir projede çalışanlarımızdan<br />
tüketicilerimize kadar tüm<br />
paydaşlarımızın benimsemesini<br />
önemsiyoruz.<br />
Proje kapsamında ilk etapta<br />
farkındalığı artırmak için Türkiye<br />
çapında doktorlarla yüz yüze<br />
görüşmelere başladık. Bunun yanı sıra<br />
müşterilerimiz ile bilgilendirici toplantılar<br />
gerçekleştiriyor, iletişim çalışmalarımızda<br />
balık tüketiminin sağlığımız üzerindeki<br />
etkilerine dikkat çeken çalışmalar yapıyoruz.<br />
Yılı hangi büyüme oranlarıyla<br />
kapatmayı öngörüyorsunuz?<br />
Önümüzdeki beş yılda grubun en<br />
önemli büyüme adımları neler<br />
olacak?<br />
Son iki yıldır Ar-Ge ve inovasyon çalışmaları<br />
ile yeni üretim hattı yatırımlarına ağırlık<br />
vererek 30 milyon dolara ulaşan bir<br />
yatırım gerçekleştirdik. <strong>2023</strong> yılı itibariyle<br />
de Edirne’nin Enez ve Çanakkale’nin<br />
Ezine ilçesinde birçok kişinin istihdam<br />
edileceği fabrika yatırımlarına başladık.<br />
Edirne Enez’deki fabrikamızın 2024<br />
yılının ilk yarısında faaliyete geçmesini<br />
planlıyor, akabinde de Ezine’de çalışmalara<br />
başlayacağız. Önümüzdeki 2 yılda 50 milyon<br />
dolarlık bir yatırım hedefliyoruz.<br />
Dardanel Şirketler Grubu’nda kadın<br />
istihdamı ne durumda? Önümüzdeki<br />
dönem hedefleri neler?<br />
Ülkemizde kadın istihdamına ağırlık veren<br />
en büyük şirketlerden biriyiz. Çanakkale<br />
markası olarak, bölgeyi kalkındırmak ve<br />
kadın iş gücünü ekonomiye kazandırmak<br />
için kadınların iş yaşamında daha aktif<br />
rol almasını destekliyoruz. Dardanel<br />
Grup olarak, 3 bine yakın kişiye istihdam<br />
sağlıyoruz. Kadın çalışan sayımız ise 2 bine<br />
yakın. Bu açıdan Türkiye’nin öncü şirketleri<br />
arasındayız, Çanakkale Bölgesi’nin de<br />
lideriyiz. Tüm grup içinde kadın çalışan<br />
oranımız %66. Orta ve üst yönetim<br />
kadrolarında ise kadın çalışan sayımız %33<br />
seviyelerinde. İK politikalarımızı bu oranı<br />
daha da artırmak üzerine kurguluyoruz.<br />
İş dünyasında kadın olmak<br />
üzerine neler söyleyebilirsiniz?<br />
Sektörünüzün hemcinslerinize<br />
sunduğu fırsatlar/ fırsat<br />
eşitsizlikler konusunda tespitleriniz<br />
ve tavsiyeleriniz neler olur?<br />
Yetkinlik, donanım, azim ve yaratıcılıklarıyla<br />
kadınlar iş hayatında muazzam değer<br />
yaratıyor. Kadın istihdamının artmasını<br />
ve kadınların çalışma hayatına eşit<br />
katılımını destekleyen bir kurum olarak<br />
ekosistemimize öncülük ettiğimize<br />
inanıyorum. Eğitim, finans ve<br />
teknolojiye daha fazla erişim<br />
sağlayarak, çeşitliliği ve kapsayıcılığı<br />
önceliklendirerek, mesleki gelişimi<br />
ve yükselmeyi teşvik ederek kadınlar<br />
için mevcut tabloyu çok daha<br />
iyileştirebiliriz. Her şeyden önce eşit<br />
ve adil çalışma koşullarını egemen<br />
kılmalıyız, kadınları liderlik rollerini<br />
sürdürmeye teşvik edecek ortamları<br />
oluşturmalıyız, detay gibi görünse de<br />
açık iletişimi göz ardı etmemeliyiz.<br />
Kadınların birbirini desteklemesini<br />
ve güçlendirmesini de çok kıymetli<br />
buluyorum.<br />
Biraz da sizi tanıyabilir miyiz?<br />
Bize işteki ve evdeki Ayşe Önen<br />
Özoğuz’u nasıl anlatırsınız?<br />
Kişilik olarak olayları tartıp düşünerek<br />
hareket eden bir yapım var. Fevri<br />
ve düşünmeden alınan aksiyonları<br />
sevmediğimi söyleyebilirim. Gerçekçi<br />
bir yapıya sahibim. Giderek daha sabırlı<br />
bir kişilik olduğumu düşünüyorum. İş<br />
hayatının bana en büyük katkılarından<br />
biri, bu yönümü güçlendirmesi oldu.<br />
Yönetim tarzı olarak bir yöneticinin<br />
yapması gereken en önemli şeyin<br />
dinlemek olduğunu düşünüyorum.<br />
Her kim olursa dinlemek, olanları<br />
anlamanın ve doğru aksiyon almanın<br />
olmazsa olmazı. Demokratik, kolektif<br />
düşünmeyi teşvik eden ve eşitlikçi yönetim<br />
tarzlarını doğru buluyorum.<br />
Bundan sonrası için planlarınız,<br />
hayalleriniz neler?<br />
Dardanel olarak hedefimiz, sürdürebilir ve<br />
markalı olarak büyümek, global arenada<br />
faaliyet gösteren gıda firmalarının arasında<br />
yer almak. İhracatlarımızı 5 yıl içerisinde<br />
toplam ciromuzun %50’sine gelecek<br />
şekilde geliştirmek. Hem Dardanel hem de<br />
Kallimanis markalarımız ile konserve ve<br />
dondurulmuş deniz ürünleri kategorilerinde<br />
dünyanın sayılı şirketlerinden biri olmak.<br />
Aynı zamanda Türkiye’de balık ve deniz<br />
ürünleri tüketimini artırarak dünya tüketim<br />
seviyelerine çıkartmak. Yeni kategoriler<br />
ve ürün portföyleri oluşturarak ülkemizde<br />
yenilikçiliğin temsilcisi olmaya devam etmek<br />
diye özetleyebilirim.
66<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka röportaj<br />
TAŞKESTI SU’DAN HORECA’YA GERI<br />
DÖNÜŞÜMLÜ YATIRIM<br />
Geçtiğimiz yılki büyümesini <strong>2023</strong>’te de devam ettiren Taşkesti Su, yılın ikinci yarısına geri<br />
dönüşümlü cam şişe su ürünü yatırımıyla girmeye hazırlanıyor. Çevre dostu ve ekonomik ürün<br />
özelliğiyle ev dışı tüketim kanalında ciddi bir ivme yakalamayı hedeflediklerini kaydeden Taşkesti<br />
Su Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Özal, “Heyecanlıyız, bu ürünümüzle sektöre yeni bir<br />
dinamik katacağız” dedi.<br />
Haber: Hatice Ünal Bilen<br />
2008 yılında Bolu Kaynak<br />
Suları İşletmeleri Ticaret A.Ş.<br />
bünyesinde üretim faaliyetlerine<br />
başlayan doğal mineralli su markası<br />
Taşkesti Su, geçtiğimiz yılki büyüme<br />
trendini bu yıl da devam ettiriyor. Yılın<br />
ilk altı ayını başarıyla geçirdiklerini<br />
kaydeden Taşkesti Su Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Mehmet Ali Özal, “Bu yıl da<br />
2022 yılındaki büyümemizi sürdürmeyi<br />
başardık. İlk altı ay bizim açımızdan<br />
çok başarılı geçti.” dedi ve <strong>2023</strong>’ün<br />
ikinci yarısında geri dönüşümlü<br />
(depozitolu) cam şişe su ürününü<br />
piyasa süreceklerini belirterek, “Bu<br />
ürünün hem çevre dostu hem de<br />
ekonomik bir ürün olması nedeniyle<br />
oldukça heyecanlıyız. Bu ürünümüzle<br />
sektöre yeni bir dinamik katacağız.”<br />
ifadelerini kullandı.<br />
“Su pazarında önemli bir yer<br />
edindik”<br />
Ev dışı tüketim kanalının gelişen<br />
sanayi ve turizm imkanlarıyla birlikte<br />
önemli bir büyüklüğe ulaştığına işaret<br />
eden Özal, sektörel dinamiklerin<br />
doğru analiz edilmesi ve müşteri<br />
ihtiyaçlarının doğru tanımlanmasının<br />
önemine dikkat çekerek, “Bizler de bu<br />
süreçleri doğru yöneterek bu pazarda<br />
önemli bir yer edindik.” şeklinde<br />
konuştu.<br />
Ev dışı tüketim kanalında 19 lt<br />
damacana su, 15 lt cam damacana<br />
su, 0,75 lt ve 0,33 lt cam şişe su ve<br />
250-200 ml pet bardak su ürünleriyle<br />
faaliyet gösterdiklerini söyleyen Özal,<br />
markaya özgün özel ve ödüllü tasarıma<br />
sahip premium cam şişe su ürünlerini<br />
pek çok seçkin nokta ile tüketicilerle<br />
buluşturduklarını belirtti. Mehmet<br />
Ali Özal, markanın sektöre sunduğu<br />
ayrıcalıkları şu sözleriyle<br />
aktardı: “Öncelikle üretim<br />
tesisimiz ve su kaynaklarımız<br />
Bolu’nun el değmemiş<br />
coğrafyasında bulunuyor.<br />
Doğal mineralli su kaynağımız<br />
tamamen korunaklı ve<br />
yerleşim yerlerine oldukça<br />
uzak. Bu nedenle gerek<br />
mineral değerleri gerekse<br />
doğallığı olarak ön plana<br />
çıkıyor. İçerdiği kalsiyum oranı<br />
76,4 mg/L bu değer oldukça<br />
iyi bir değer. Ayrıca pH değeri<br />
8, bu da suyumuzu alkali<br />
sular grubunda olduğunu<br />
gösteriyor. İçerdiği düşük<br />
sodyum değeri ile de sodyum diyetine<br />
uygun olarak tescil edilmiştir. Bu özel<br />
doğal mineralli suyumuzu, doğanın<br />
ferahlığından ve Bolu Dağları’nın<br />
karacalarından ilham alarak özel<br />
tasarlanan premium cam şişemizde<br />
HoReCa kanalına sunduk. Ayrıca<br />
diğer ürünlerimizle birlikte de ev dışı<br />
tüketim kanalının diğer ihtiyaçlarını<br />
da karşılamaktayız. Bunu yaparken<br />
eşsiz ürünümüzü kaliteli hizmetle<br />
birleştirdik.”<br />
“Geri dönüşümlü cam şişe suyu<br />
yelpazemize ekliyoruz”<br />
Şirketin doğal mineralli su pazarındaki<br />
büyüklüğüne ve önümüzdeki döneme<br />
ilişkin yatırımlarına değinen Mehmet<br />
Ali Özal, Türkiye’nin 27 şehrinde<br />
aktif satışlarının olduğunu söyledi.<br />
İstanbul ve Ankara pazarında iyi bir<br />
konumda olduklarının altını çizen
Özal, “Üretim tesisimize yakın<br />
pazar olan Batı Karadeniz ve Doğu<br />
Marmara bölgelerinde pek çok ilde<br />
satışını yapmış olduğumuz ürünlerde<br />
pazar lideriyiz. İzmir, Antalya, Muğla,<br />
Konya, Eskişehir, Samsun, Ordu gibi<br />
pek çok büyük şehirde ise güçlü bir<br />
yapılanmamız mevcut. Bu yıl yeni<br />
ve yenilikçi ürünümüz olan geri<br />
dönüşümlü cam şişe su ürünümüzü<br />
ürün yelpazemize katmayı planlıyoruz.<br />
Orta vadede planladığımız 0,5 lt -1,5<br />
lt ve 5 lt pet şişe su üretim hattı<br />
çalışmalarımız devam ediyor.” diye<br />
konuştu.<br />
Taşkesti Su Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Mehmet Ali Özal, şirketin teknolojiye<br />
dönük yatırımlarından da bahsetti.<br />
Ambalajlı su ürününün yüksek hijyen<br />
standartları gerektirdiğini belirten<br />
Özal, bu doğrultuda gelişen robot<br />
teknolojisiyle istifleme, paletleme,<br />
palet bozmada robotlardan destek<br />
aldıklarını ve üretim süreçlerinin<br />
tamamında otomasyon ve ERP<br />
kullandıklarına vurgu yaptı. Özal, tüm<br />
üretim süreçlerinde daha az enerji<br />
tüketimiyle verimli üretim hedefi<br />
doğrultusunda birçok yatırımlarının<br />
olduğunu da sözlerine ekledi.<br />
“Yeni pazarlara açılmak<br />
hedefindeyiz”<br />
2015 yılından bu yana ihracat<br />
yaptıklarını ifade ederek sözlerini<br />
sürdüren Özal, “Şu anda aktif olarak<br />
Katar, Umman, Filistin, İngiltere,<br />
Güney Afrika, Makedonya, Malezya,<br />
Libya ve Amerika Birleşik Devletleri’ne<br />
ihracat yapmaktayız. Kuveyt, Suudi<br />
Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri<br />
pazarına yakında giriş yapacağız.”<br />
diye belirtti ve şirketin kısa vadeli<br />
hedeflerinin mevcut yurt dışı pazarda<br />
büyürken yeni pazarlara da açılmak<br />
olduğunu söyledi.<br />
“Türkiye’de su pazarı 23 milyar TL<br />
büyüklüğe ulaştı”<br />
Türkiye’de ambalajlı su pazarının<br />
gelişimini de değerlendiren Mehmet<br />
Ali Özal, ülkemizde pazarın 10.7<br />
milyar litreye ve 23 milyar TL<br />
büyüklüğe ulaştığını kaydetti.<br />
Pazarın halen gelişmekte olduğuna<br />
dikkat çeken Özal, önümüzdeki on<br />
yıl içinde bu büyümenin artarak<br />
devam etmesi öngörüsünü paylaştı.<br />
Bu noktada Türkiye ve dünyadaki<br />
tüketici eğilimlerini yorumlayan Özal,<br />
özellikle pandemi sürecinde ambalajlı<br />
su tüketimine ilginin arttığına dikkat<br />
çekerek, “Başta pet bardak su<br />
ürünümüze tek porsiyonluk tüketim<br />
olması nedeniyle yoğun talep oluştu.<br />
Bunun dışında suyumuzun içerdiği<br />
mineral miktarı ve mineral dengesi<br />
nedeniyle doğal mineralli su olarak<br />
Sağlık Bakanlığı tarafından tescil<br />
edilmesi, özellikle bilinçli tüketici<br />
tarafından tercih sebebi oldu. Bu<br />
nedenle oluşan sağlık ve hijyen<br />
hassasiyeti restoran ve otellerin<br />
markamıza olan ilgisini artırdı.” diye<br />
konuştu.<br />
Taşkesti Su Yönetim Kurulu<br />
Başkanı Mehmet Ali Özal’ın<br />
aktardığı bilgilere göre,<br />
ürünlerde kullanılan tüm<br />
ambalajlar, belirlenen kalite<br />
ve hijyen kriterleri ölçütünde<br />
onaylı tedarikçilerce sağlanıyor.<br />
Suyun özellikle herhangi bir<br />
koku ve sair ambalaj hatasını<br />
kaldıramayacak bir ürün<br />
olması sebebi ile şirketin<br />
satın alma ve kalite kontrol<br />
süreçlerinin oldukça sıkı<br />
olduğunu vurgulayan Özal,<br />
“GCA ile iş birliğimiz sonucu<br />
ortaya çıkan özel tasarım 0,75<br />
lt ve 0,33 lt cam şişelerimiz tüm<br />
paydaşlarımız tarafından çok<br />
beğenildi, özgün ve markamızın<br />
hikayesini yansıtan bir tasarım<br />
ortaya çıktı. Bunun sonucunda<br />
da ülkemizdeki en prestijli<br />
tasarım yarışmalarından<br />
Ambalajın Ay Yıldızları 2020<br />
yılı finalisti olarak bronz<br />
tasarım ödülünü almaya hak<br />
kazandı.” dedi.
68<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
CARGILL’DEN 4 YILDA ETKISINI<br />
2’YE KATLAYAN ÖĞRENCI PROGRAMI<br />
Cargill’in Türk Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğinde 2021 yılında hayata geçirdiği Yarının Kadın<br />
Liderleri Programı, Türkiye genelinde 200’e yakın üniversite öğrencisine ulaştı.<br />
Cargill’in 2021 yılında geleceğin kadın<br />
liderlerini yetiştirmek amacıyla Türk<br />
Eğitim Vakfı (TEV) iş birliğinde hayata<br />
geçirdiği ödüllü Yarının Kadın Liderleri<br />
Programı, dördüncü yılına kapasitesini ikiye<br />
katlayarak giriyor. Program, kadınların<br />
toplumlarına erkeklerle eşit koşullarda<br />
katılımı ve insani gelişmeye katkı<br />
sağlamada eğitimin öneminden hareketle<br />
başlatıldı. Cargill, cinsiyet eşitliği ve kadının<br />
güçlendirilmesine yönelik Birleşmiş<br />
Milletler (BM) 2030 Sürdürülebilir<br />
Kalkınma Amaçları doğrultusunda hem<br />
globalde hem de Türkiye’de daha güçlü<br />
yarınlar için cinsiyet eşitliğini kalıcı bir<br />
değer haline getirmek amacıyla çalışıyor.<br />
Kısa bir süre önce <strong>2023</strong> kayıtları açılan<br />
programa şimdiden 63 üniversite öğrencisi<br />
dahil oldu. Yeni dönemde Cargill global<br />
fonu ile desteklenen ve önümüzdeki üç yıl<br />
içinde öğrenci sayısını iki katına çıkaracak<br />
olan program böylece 2027 yılına kadar<br />
600’e yakın yarının kadın lideri adayını<br />
desteklemiş olacak. 2021 yılından bu<br />
yana Türkiye genelinde 16 ilde, 30 farklı<br />
üniversiteden 200’e yakın öğrenci burstan<br />
yararlandı. TEV Etki Analizi’ne göre;<br />
programdan mezun bursiyerlerin yüksek<br />
eğitim alma olasılığı 10 kat daha fazla.<br />
Çalışma hayatına katılarak yarının kadın<br />
lideri olma yolunda ilk adımı atan program<br />
mezunlarının oranı ise yüzde 60.<br />
Tarakçıoğlu: “Öncelikli hedefimiz,<br />
bursiyerlerimiz”<br />
Cargill Gıda Türkiye, Orta Doğu ve Afrika<br />
Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su<br />
Murat Tarakçıoğlu, programın Cargill’in<br />
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma<br />
Amaçları ile uyumlu Çeşitlilik, Eşitlik<br />
ve Kapsayıcılık stratejisinin bir parçası<br />
olduğunu belirtti. Tarakçıoğlu, “Dünyada<br />
ve Türkiye’de daha güçlü bir gelecek için<br />
toplumsal cinsiyet eşitliğini kalıcı bir<br />
değer haline getirmek üzere çalışıyoruz.<br />
Bu vizyonla, hem Cargill’de hem de<br />
toplumsal ölçekte somut adımlar atıyoruz<br />
ve cinsiyet eşitliği ve insani gelişme söz<br />
konusu olduğunda eğitimin oynadığı<br />
önemli rolün bilincindeyiz. Yarının Kadın<br />
Liderleri Programı bu çabamızın en güzel<br />
örneklerinden biri. Öncelikli hedefimiz,<br />
bursiyerlerimizi kendi sektörlerine en<br />
iyi şekilde liderlik etmelerini sağlayacak<br />
yetkinliklerle donatmak, potansiyellerini<br />
ve tutkularını ortaya çıkarmaya yardımcı<br />
olmak” dedi.<br />
Taşkın: “Cargill’e öğrencilerimiz<br />
adına şükranlarımızı sunuyoruz”<br />
TEV Genel Müdürü Banu Taşkın da Yarının<br />
Kadın Liderleri Programının birçok kuruma<br />
örnek teşkil ettiğini belirtti. Taşkın,<br />
“Türk Eğitim Vakfı olarak, kadınların<br />
güçlenmesinin öncelikle eğitimle<br />
başladığını vurguluyor, 56 yıldır fırsat<br />
eşitliği temelinde çalışmalarımızı gayretle<br />
sürdürüyoruz. Yarının Kadın Liderleri<br />
Programı, öğrencilerimize verdiği çok yönlü<br />
desteklerle geleceğin kadın liderlerinin<br />
kişisel ve mesleki açıdan gelişmesine katkı<br />
sağlıyor. Genç kadınların geleceğine ışık<br />
tutan değerli eğitim dostumuz Cargill’e,<br />
hayata eşit katılım fırsatı sundukları<br />
öğrencilerimiz adına şükranlarımızı<br />
sunuyoruz.”<br />
Avcı: “Cargill’in vizyonu beni çok<br />
mutlu ediyor”<br />
Programda yer alan ve şu anda Cargill’de<br />
staj yapan Buse Avcı ise, “Cargill’in kadın<br />
liderler konusundaki vizyonu beni çok<br />
mutlu ediyor. Hayatta karşımıza 10 fırsat<br />
çıkar, bu fırsatların beşini değerlendiririz<br />
ve biri bizi çok ileri taşır. Yeni nesiller<br />
üzerinde böylesine etkili bir fırsatı ilk<br />
elden deneyimleyen biri olarak kendimi<br />
çok şanslı görüyorum. Hayatımın her<br />
döneminde bunu gururla söyleyeceğim.<br />
Tüm bu girişimlerin kapsamının daha da<br />
genişlemesini, daha çok gence ulaşmasını<br />
dilerim” diye konuştu.
70<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka röportaj<br />
DÖKÜM DEMIRDE PROFESYONEL<br />
ÇÖZÜM ORTAĞI<br />
DEFONTE<br />
Döküm demir mutfak gereçlerinin profesyonel çözüm ortağı Defonte, bu yıla yenilikçi ürün<br />
gruplarıyla girdi. 2022 hedeflerini tutturduklarını belirten firma sahibi Mustafa Onay, makine<br />
parkuru yatırımlarının ardından ihracata ağırlık vereceklerini söyledi.<br />
2017 yılında Ar-Ge çalışmalarına<br />
başlayan, iki yılın ardından<br />
Sakarya'da 250 metrekarede üretim<br />
ve laboratuvar atölyesiyle faaliyet<br />
alanlarını genişleten Defonte, Mayıs<br />
2020'de Sakarya Akyazı bölgesinde 2.500<br />
metrekare kapalı alan fabrikasında hem<br />
döküm, pikdöküm eğritme tesisini hem<br />
de kaplama tesisi ve laboratuvar içeren<br />
üretim hattını devreye aldı.<br />
25 farklı tipte ürün üretiyor<br />
22 çalışanıyla gerek ev ürünleri gerekse<br />
ev dışı tüketim ürünleri kategorilerinde<br />
üretim ve satışı çalışmalarını sürdüren<br />
Defonte, Döküm Demir Sunum Tabakları,<br />
Döküm Demir Sahan Modelleri, Döküm<br />
Demir Izgara Çeşitleri, Döküm Demir<br />
Izgara Tava ve Kızartma Tava Çeşitleri<br />
ile bugün yaklaşık 25 farklı tipte üretim<br />
gerçekleştiriyor.<br />
"<strong>2023</strong>'e yeni yatırımlarla girdik"<br />
Tamamı döküm demir ürünleriyle ev tipi<br />
ve ev dışı tüketim kanalının ihtiyaçlarına<br />
uygun butik ürünler ürettiklerini belirten<br />
Defonte'nin firma sahibi Mustafa<br />
Onay, geçtiğimiz yılın hedeflerini<br />
tutturduklarını ifade etti. Onay, yeni<br />
makine parkuru ve kalıp modelleriyle<br />
bu yıla piyasanın mevcut ihtiyaçları<br />
doğrultusunda yeni yatırımlarla<br />
girdiklerinin altını çizdi.<br />
İhracat yatırımlarından bahseden<br />
Mustafa Onay, "Afrika’da ihracat<br />
yaptığımız firmalar var. Yeni makine<br />
parkurumuzla ilgili yatırımlarımız bitince<br />
ihracatımızı artırmayı planlıyoruz." dedi.<br />
"Pandemi sonrası değişimi ürün<br />
gruplarımızda hissettik"<br />
Mustafa Onay, pandemi sonrası değişen<br />
müşteri taleplerini de değerlendirdi.<br />
Özellikle pandemi döneminde mutfak<br />
araç ve gereçlerinde satışların arttığını<br />
gözlemlediklerini ifade eden Onay,<br />
"Bizim kendi ürün grubumuzla ilgili bu<br />
değişimi hissettik." dedi. Yeni dönemin<br />
trendleri ve şeflerin beklentileriyle ilgili<br />
daima pazarın içerisinde olduklarını<br />
söyleyen Onay, şeflerin ihtiyaçlarına<br />
hitap eden kullanımı kolay, işlevsel<br />
ürünleri birlikte projelendirip çözümler<br />
ürettiklerinin altını çizdi.<br />
"Pazardaki büyümeye entegre<br />
çalışıyoruz"<br />
Defonte'nin firma sahibi Onay, Türkiye’de<br />
ve dünyada döküm demir sektörünün<br />
gelişimine de değindi. Türkiye’de<br />
özellikle döküm demir pişirme grupları<br />
ve sunum gruplarının son 10 yıldır her<br />
yıl katlanarak büyüdüğünü aktaran<br />
Onay, "Ürünlerin tamamen döküm<br />
demir malzemeden üretilmesi ve<br />
üzerlerinin emaye kaplama olması<br />
her iki segmentte de ilgiyi artırıyor.<br />
Kullanıcılar ürünlerin artılarını<br />
gördükçe pazar daha da büyüyor. Biz de<br />
Defonte olarak, pazardaki bu gelişime<br />
ve büyümeye yeni yatırımlarımız ve<br />
inovatif yaklaşımlarımızla entegre<br />
olmaya çalışıyoruz." diye belirtti ve<br />
sözlerini şöyle tamamladı: "Döküm<br />
demir teknolojisinde diğer firmalar<br />
gibi standart kum kalıplama sistemi<br />
kullanıyoruz."<br />
“Ürünlerin tamamen döküm<br />
demir malzemeden üretilmesi<br />
ve üzerlerinin emaye kaplama<br />
olması her iki segmentte de<br />
ilgiyi artırıyor. Kullanıcılar<br />
ürünlerin artılarını gördükçe<br />
pazar daha da büyüyor. Biz<br />
de Defonte olarak, pazardaki<br />
bu gelişime ve büyümeye yeni<br />
yatırımlarımız ve inovatif<br />
yaklaşımlarımızla entegre<br />
olmaya çalışıyoruz.”
72<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
marka<br />
GÜCÜNÜ DOĞADAN ALAN<br />
SAĞLIKLI VE EKONOMIK SOĞUTMA<br />
ECO Sistem teknolojisi dışarıdan aldığı havayı soğuk su ile yıkayıp temizler,<br />
soğutur ve iç ortama dağıtır.<br />
Sıcak hava ve şehir hayatının<br />
getirdiği olumsuz şartlar, bizi<br />
temiz havadan uzaklaştırır.<br />
Her fırsatta ormana, deniz kenarına,<br />
havanın temiz ve serin olduğu doğal<br />
mekanlara gitme ihtiyacı duyarız. Çünkü<br />
doğa, mucizevi bir serinletmeyi başarır.<br />
Bunu da suyu kullanarak yapar.<br />
Doğadan Gelen Sağlıklı Serinleme<br />
ECO Sistemin temeli doğaya dayanır.<br />
Dere kenarlarındaki ağaç gölgelerinin<br />
serin olduğu ve sıcak günlerde hafif<br />
rüzgarların bize ferahlık verdiğini<br />
hepimiz biliriz. ECO Sistemde, doğanın<br />
serinletici özelliği ile rüzgarların<br />
ferahlatıcı özelliğini üstün ve pratik<br />
teknolojimizle birleştirdik.<br />
Havalandırma ve soğutmayı aynı anda<br />
konforlu bir şekilde sunan ECO, herkes<br />
için sağlıklı bir ortam oluşturmak<br />
adına geliştirildi. ECO, son teknoloji ile<br />
donatılmış, doğal, yepyeni ve pratik bir<br />
sistemdir.<br />
Bol Oksijenli Serin ve<br />
Temiz Hava Herkesin Hakkı<br />
Serinletilecek Alana Uygun<br />
Kullanım Alternatifleri ECO’da<br />
ECO Sistem dış ünite fanları sayesinde<br />
dış ortamdan aldığı sıcak ve oksijenli<br />
havayı soğutucu Cool Pad’e verir.<br />
Cool Pad üzerinden geçen soğuk su<br />
havayı soğutur, iyice temizler. Serin<br />
ve bol oksijenli hava elde edilir. Bu<br />
serin hava, ortamın daha konforlu hale<br />
getirilmesini sağlar.<br />
Farklı Mekanlar İçin Konfor Havası<br />
ECO kullanımı sayesinde; ortama<br />
taze, bol oksijenli ve serin hava verilir.<br />
Cihaz üzerindeki panel sayesinde<br />
ortam serinliği kontrol edilebilir.<br />
Konforlu serinlik sağlanır, ani ısı<br />
değişimleri engellenir. Klimada<br />
bulunan olumsuzluklar ECO Sistemde<br />
bulunmaz. Ekonomik ve sağlıklı<br />
serinlik sağlanır.<br />
Tasarruflu, Sağlıklı Ve Doğal<br />
Serinletme Çözümü<br />
ECO Sisteminde verimlilik üst<br />
düzeydedir. ECO, ister büyük ister küçük<br />
birçok mekanda rahatça kullanılabilir.<br />
Sıcak, oksijeni az, bayat ve kirli havaya<br />
sahip ortamlarda havayı temizleyerek<br />
serinletmek için idealdir. ECO özellikle<br />
restoran, kafe, pastane, ocakbaşı ve<br />
imalathane gibi temiz ve serin havaya<br />
ihtiyaç duyulan her yerde benzersiz<br />
çözümler sunar.
74<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
"YEMEKLERIMLE<br />
NEFES<br />
ALIYORUM"<br />
HAKAN<br />
COŞKUN<br />
Röportaj: Hatice Ünal Bilen<br />
Mutfağın içine doğan şanslı<br />
şeflerden biri o da. Aşçılık<br />
mesleğine üç göbekten bağlı<br />
olan Hakan Coşkun, Çorum'da üç fırın<br />
sahibi rahmetli Simitçi Sabri'nin torunu...<br />
Pastacı bir babayla, Çorum Has Baklava<br />
yarışmasında altın madalya kazanan bir<br />
annenin de oğlu. Restoran müdürlüğü<br />
yapan erkek kardeşi, pasta ustası amcayı<br />
da unutmamak gerek...<br />
Adana HiltonSA'nın Executive Şefi<br />
Hakan Coşkun'un vakti zamanında anne<br />
tarafı da mutfakla pek bir haşır neşir!<br />
Tecrübeli mutfak şefi, büyükbabanın<br />
üzüm bağlarının içinde, sirkeyle<br />
pekmezin yolculuğuna nasıl tanıklık<br />
ettiğini anlatıyor, hikayesinin başında.<br />
"Çorum'da doğdum, Alanya<br />
pastanelerinde büyüdüm"<br />
Simitçi Sabri Usta, ardiyesinde kazdan<br />
koyuna onlarca hayvanı yetiştirip, günlük<br />
kesime aldığı bir sanayi lokantasını<br />
işletiyor, aile büyükleriyle. Tam 41 yıl<br />
önce oğullarıyla beraber Alanya'ya<br />
taşınan simit ustası, yörenin ilk<br />
pastanelerinden birini hizmete açıyor.<br />
"Çorum'da doğdum ama Alanya'daki<br />
pastanelerde büyüdüm." diyen Hakan<br />
Şef, o günlerde çokça salep kazanı<br />
karıştırıyor, dondurma uğruna çok<br />
tabaklar kırıp temizliyor. Bulaşık da<br />
yıkıyor, paspas da yapıyor...<br />
"Çocukluk hayalimde askeri doktorluk<br />
o da olmazsa mülki amirlik vardı." diyen<br />
Coşkun, üniversite tercih sıralamasıyla<br />
ata mesleğine dümen kırıp Niğde<br />
Üniversitesi Turizm Otelcilik MYO'yu<br />
bitirdiğinden bahsediyor. Aynı zamanda<br />
Cornell University'den Hospitality<br />
Management ve Wine Essentials<br />
dalında iki de sertifika sahibi olan<br />
Coşkun, 1999'dan 2001 yılına uzanan<br />
mutfak eğitimi sırasında otellerin farklı<br />
departmanlarında görev alıyor. İlk staj<br />
yeri ise, Alanya Sporting Club Turtaş'ın<br />
Room Divison bölümü. Okulu bitirir<br />
bitirmez soluğu beş yıldızlı otellerde<br />
alan Coşkun, sırasıyla Club <strong>Hotel</strong> Turtas,<br />
Kleopatra Beach <strong>Hotel</strong> ve Üçyıldız<br />
<strong>Hotel</strong>'de yine Room Division ağırlıklı<br />
olmak üzere önbüro müdür yardımcılığı<br />
da yapıyor, housekeeping süpervizörlüğü<br />
ve gece denetçiliği de...<br />
Ve Amerika!<br />
Sonrasında Amerika! 2002 yılında<br />
Amerikan otelcilik ve yönetim sistemini<br />
öğrenmek üzere okyanus ötesine<br />
yerleşiyor. Türkiye'de, altında çalıştığı<br />
bir otel müdürünün "Madem Amerika'ya<br />
gideceksin, orada kendini F&B<br />
alanında yetiştir" sözünü de kulağına<br />
küpe ederek ve üstelik de! Luxury<br />
Georgia <strong>Hotel</strong>s bünyesinde Chateau<br />
Elan'da 18 ay süreyle ana mutfak başta<br />
olmak üzere tüm departmanlarda<br />
profesyonel staj eğitimi aldığını anlatan<br />
Coşkun için bu deneyimlerin yeri paha<br />
biçilmez oluyor. 2002'den 2021'e geçen<br />
o sürede; Chateau Élan <strong>Hotel</strong>s &<br />
Resorts-Braselton'dan Marriott <strong>Hotel</strong>s<br />
& Resorts-Gwinnett'e, Four Seasons<br />
<strong>Hotel</strong>s & Resort Atlanta/Miami'den W<br />
<strong>Hotel</strong>s Dallas'a kadar ülkenin en iyi otel
76<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
mutfaklarında hatırı sayılır deneyimler<br />
elde ettiğinden de söz ediyor.<br />
Amerikalılara mercimek çorbasını<br />
sevdiren şef<br />
Amerika'da bir tek ekol mutfaklar<br />
çalışmıyor. Otel misafirlerine sıklıkla<br />
Türk yemekleri de servis ettiğini<br />
anlatan Coşkun'un kaynattığı ezogelin<br />
ve mercimek çorbasını Amerikalılar<br />
bayıla bayıla içiyor. Bir tek onlar da<br />
değil! En kıdemli F&B direktörlerinden<br />
de bu muhteşem ikiliyle alakalı olumlu<br />
geri bildirimler aldığını gururla dile<br />
getiren Hakan Şef, şöyle devam ediyor:<br />
"Dünyanın en lezzetli mercimek<br />
çorbası bizimkisi. Komplike değil asla.<br />
Pürelenmiş çileği kalıplara döküp<br />
şekillendirmek ve sonrasında yeniden<br />
çilek haline getirip içine çilek püresi<br />
koymak değil olay... İşin aslı o çileği,<br />
lezzetli bir reçele dönüştürüp, taş<br />
fırından çıkma ekmek üzeri kaymakla<br />
yemek... Bu tadı hiçbir şeye değişmem!"<br />
Adana HiltonSA mutfağında!<br />
Bu yolculuğun devamında, Amerika'da<br />
edindiği 19 yıllık birikimini bir karar,<br />
yurt içi mutfaklara taşıyor, Hakan<br />
Coşkun. Marka belli, adres belli! Eylül<br />
2021'de Hilton'u tecrübe etmek isteğiyle<br />
Adana HiltonSA mutfağının başına<br />
geçen Hakan Şef, "Türkiye'nin doğuya<br />
açılan kapılarından biri' sözleriyle<br />
tanımladığı Adana'da kültürel sentezin<br />
gücünü yemeklerine ustalıkla yansıtıyor.<br />
"Adana sadece Adana değil, Çukurova.<br />
Burada köklerimiz ile buluşuyoruz."<br />
diyen deneyimli şef mutfağında glokal<br />
menü tasarımlarına öncelik veriyor. Bir<br />
örnekle, sarımsaklı köfteyle bonfıleyi<br />
birleştirdiklerini, Arjantin usulü<br />
Chimichurri sos ile garnişlediklediklerini<br />
anlatan Coşkun, menüyü yöresel<br />
lezzetlerle zenginleştirmeyi bereketli<br />
topraklara bir borç biliyor.<br />
"En iyisi, sade ve tazesi"<br />
Hani az önce sözünü etti ya, ezogelin<br />
ve mercimek çorbasının lezzetini nasıl<br />
basitlik ve sadelikle yakaladığını... Şimdi<br />
tabağa ve sunuma bakış açısını daha<br />
detaylı bir anlatımla devam ettiriyor,<br />
Dana Kaburga, İspir<br />
Fasulyesi, Charmoula Sos,<br />
şefin imza tatlarının başında<br />
geliyor. Topalak aşı, sıcak<br />
humus ve "iddialıyız" vurgusu<br />
yaptığı içli köfteyi de menüye<br />
eklediklerini dile getiren<br />
Coşkun, şalgam sorbenin<br />
getirdiği sesten ise hayli<br />
memnun! Söz arasında,<br />
gelecek yılki lezzet festivaline<br />
yöresel tatlarla hazırlanmış<br />
iddialı bir kokteyl sunumuyla<br />
katılacaklarının da müjdesini<br />
buradan paylaşıyor.<br />
Hakan Coşkun. "En büyük ödülüm"<br />
masadan kalkan mutlu misafirler<br />
diyen Çorumlu şefin mutfağından çıkan<br />
yemekler bu gayeyle komplikeden uzak,<br />
basit ve olabildiğince sade! Geçmişte<br />
duayen şef Anthony Bourdian ile aynı<br />
mutfakta çalışma şansına nail olduğunu<br />
hatırlatan Coşkun, Bourdian'ın "Simple<br />
is the best" felsefesini anımsatarak,<br />
"Tabaklarımda genel tema sadeliktir.<br />
Ürünler taze ve basit olmalıdır. Eskiden<br />
arkadaşlarım beni 'Fresh is the best'<br />
diye tanımlardı. Güzel bir çupra<br />
yanında ratatouille ve sos verge servis<br />
etmek mesela. Klasik olsa da protein,<br />
karbonhidrat, sebze ve sos tabağımın<br />
değişmez unsurları" diyor. Şef için<br />
tabaktaki ürünlerin birbiriyle bağı da
78<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
Adana HiltonSA'nın<br />
deneyimli şefi Hakan Coşkun,<br />
anlattığına göre şeffaf bir<br />
yönetim anlayışına sahip.<br />
Ofis kapısının her zaman açık<br />
olduğunu söyleyen Coşkun,<br />
müsaitlik hallerinde 'Hands<br />
on` bir operasyon yönetmeye<br />
çalıştığını dile getiriyor, ofiste<br />
oturmayı sevmediğinin de altını<br />
çizerek. Hijyen ise şefin kırmızı<br />
çizgilerinden. "Doktorlar gibi<br />
beyaz önlük giyen ve insanların<br />
sağlığına dokunan bir diğer<br />
meslek grubu da, aşçılık. O<br />
yüzden mutfaklar ameliyathane<br />
gibi hijyenik olmak zorunda."<br />
diyen Coşkun, "Eski çalışma<br />
arkadaşlarım beni temizlik<br />
markası 'Mr. Muscle' olarak da<br />
çağırırlardı." diye anlatıyor.<br />
önemli bir ayrıntı. Birbiriyle alakası<br />
olmayan ürünleri tabakta görmeye asla<br />
tahammül edemediğini dile getiren<br />
Hakan Şef, diğer yandan imkanların<br />
önemine de özellikle vurgu yapıyor.<br />
Lezzetini 3T ve 4S'ye borçlu<br />
Mutfağı kültür, coğrafya, tarih ve<br />
kimlik kelimeleriyle tanımlayan<br />
Hakan Coşkun'un lezzet anahtarlarına<br />
geliyor sıra. Tabakta lezzeti 3T ve 4S<br />
formülleriyle yakaladığını dile getiren<br />
Hakan Coşkun, "Taste (tat), technique<br />
(teknik), texture (doku) üçlüsü 3T'nin<br />
aslarını oluştururken, sweet (tatlı) -<br />
savory (iştah açıcı tatta olan) - sour<br />
(ekşi) - salty (tuzlu) 4S'yi ifade ediyor."<br />
açıklamasını yapıyor. Yemekte lezzetin<br />
tüm bu elementlerin orantılı kullanımıyla<br />
ortaya çıktığını belirten Coşkun, yerellik<br />
ve sürdürülebilirliği de çok özel bir<br />
yere koyduğunun altını çiziyor. Yerel<br />
üreticilerin desteklenmesi gerektiğine<br />
dikkat çeken Hakan Şef, menüsünde<br />
ağırlıkla Adana yöresinin Çay Çiftlik ve<br />
Kadın Kooperatif ürünlerini tercih ettiğini<br />
söylüyor ve "Adana kebabımız, içli<br />
köftemiz ve tarhana çorbamız gibi birçok<br />
lezzetimizde orijinal reçetelere sadık<br />
kalıyoruz." diye de ekliyor.<br />
Mutfakta otoriteyi sevgiyle kuruyor<br />
Biraz da şefi tanıtayım istiyorum.<br />
Mutfakta otoritenin gücüne inanan,<br />
buna karşın disiplinin korku, tehdit,<br />
mevki, adamcılık ve grupçuluk ile değil,<br />
karşılıklı saygı, sevgi, tecrübe, bilgi,<br />
beceri ve paylaşımla inşa edildiğini<br />
savunan bir şef o. Eğitime önem veren<br />
ve teşvik de eden Coşkun, "Aramızdan<br />
Hilton Üniversitesi Şampiyonu<br />
arkadaşlar çıktı. CIA- Culinary Institute<br />
of America ve Hiltonların ortak çalışması<br />
ile iki arkadaşımızı `ProChef`sertifikası<br />
sahibi yaptık. Birkaç arkadaşımızı<br />
Japonya'daki Hiltonlara yardıma<br />
gönderdik." diye anlatıyor.<br />
Hakan Şef, yeni nesli tecrübe ve<br />
birikimlerin aktarılacağı en iyi kanal<br />
olarak görüyor. Gençlerin mutfak<br />
dünyasına en güçlü ve bilgili şekilde<br />
taşınmaları gerektiğinin altını çizen<br />
Coşkun, "Aşçılık, ne kolay ne zor bir<br />
meslek. Özünde insan olması en büyük<br />
değeri. Hayatta her şey olabiliriz.<br />
Fakat önemli olan, hayatın içinde insan<br />
olabilmektir. Gençler de bu anlayışla<br />
desteklenmeli ve geleceğin mutfaklarına<br />
taşınmalıdır" diyor.
80<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
şefin gözünden<br />
"Yemekleriyle nefes alıyor"<br />
Yemek yapmaya nefes almak ve uyumak<br />
kadar yaşamsal bakıyor, Hakan Şef.<br />
Farklı coğrafyalardaki mutfakları ise "bu,<br />
şu" diye ayırt etmeksizin kucaklamayı<br />
seçiyor. Levanten mutfağına "derin",<br />
Akdeniz mutfağına "geniş" anlamlar<br />
yüklüyor mesela. Türk mutfağının yıllar<br />
içinde katettiği yoldan ise ziyadesiyle<br />
memnun. Bundan 20 yıl önce bavulunda<br />
bir tek Emine Beder ve Necip Ertürk<br />
kitapları varken, bugün kaynak sayısının<br />
artışıyla gururlanan Hakan Şef, Yunus-<br />
Ömür Akkor kardeşlerin Türk mutfağına<br />
katkılarına da hakkını teslim etmeyi<br />
ihmal etmiyor. Tecrübeli mutfak şefi, her<br />
ne kadar mutfak ayırt etmediğini söylese<br />
de, Çorum'un hamur işlerine olan zaafını<br />
da açık etmeden geçmiyor.<br />
Ya Adana mutfağı hakkında neler<br />
düşünüyor? Adana'nın büyüleyici bir<br />
yemek çeşitliliğine sahip olduğunu dile<br />
getiren Coşkun, bu zenginlikte tarih,<br />
kültür, coğrafya ve iklim şartlarının<br />
etkilerine vurgu yapıyor. Et ve kebap<br />
kültürüyle nam salan mutfağın<br />
baharatlarla daha da lezzetlendiğini<br />
anlatan Hakan Şef, şöyle devam<br />
ediyor: "Adana’nın birçok yemeği el<br />
becerisi ve uğraş gerektiren lezzetler.<br />
Birbirinden lezzetli kebapları,<br />
hamurları ve tatlılarıyla ülkenin en<br />
zengin mutfaklarından. Tarihsel<br />
ve kültürel etkileşimlerin yanında,<br />
bulunduğu coğrafi konum ve iklimi de bu<br />
zenginlikte önemli bir role sahip. Adana<br />
mutfağında yemeklerin tadını daha da<br />
lezzetlendirmek amacıyla kullanılan<br />
nane, kırmızıbiber, sumak, kimyon<br />
gibi baharatlar sık tercih ediliyor. Et<br />
yemekleri kadar olmasa da bu mutfakta<br />
sebze yemeklerinin hükmü de bir<br />
gerçek!”<br />
Sırada akademisyenlik ve yazarlık<br />
var!<br />
Aşçılığı, otelcilik mesleği içinde başlı<br />
başına bir meslek olarak tanımlayan<br />
Hakan Coşkun, kendini hem bir otelci<br />
hem de bir aşçı olarak konumlandırıyor.<br />
"Hayatın bize neler sunacağını<br />
bilemeyiz" diyen Hakan Şef'in bundan<br />
sonraki planlarında ise, mutfakta<br />
edindiği bilgi ve deneyimleri eğitimini<br />
tamamladığı Niğde Üniversitesi'ndeki<br />
öğrencilerle paylaşmak var. Çorumlu<br />
şefin bir ideali de, gençlere mutfak<br />
birikimlerini aktaracağı bir kitap<br />
çıkarmak!
82<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
Y VE Z KUŞAKLARI IŞ YERLERINDE YEMEK YEME,<br />
DIJITALI BENIMSEME VE SÜRDÜRÜLEBILIRLIĞE<br />
NASIL BAKIYOR?<br />
Compass Group Global Eating at Work <strong>2023</strong> Araştırması’na göre Z kuşağı, iş yeri<br />
yemekhanesini, sürdürülebilir ve sağlıklı yemeği önemsiyor. Türkiye’de iş yerinde<br />
sürdürülebilir ve sağlıklı bir gıda teklifi sunmak ise Y kuşağı için büyük önem arz ediyor…<br />
Compass Group PLC, 26 ülkede<br />
35 bin çalışanı kapsayan “Global<br />
Eating at Work <strong>2023</strong>’’ araştırmasına<br />
imza attı. Uluslararası pazar istihbarat<br />
ajansı Mintel’e yaptırılan ve türünün<br />
en büyük nesiller arası anketlerinden<br />
biri olan araştırma, küresel çapta<br />
çalışanların iş yerlerinde yemek yeme,<br />
dijitali benimseme, sürdürülebilirlik,<br />
sağlık ve zihinsel esenlik konularındaki<br />
görüşleri de dahil olmak üzere iş yeri<br />
tercihlerine ilişkin içgörülerini analiz<br />
ediyor. Araştırma, Z kuşağının çalışma<br />
hayatında sağlıklı beslenme, sürdürülebilirlik<br />
ve dijitalleşme konularına önem verdiğini<br />
ortaya çıkarıyor. Küresel çapta 35 bin<br />
çalışan ile yapılan araştırma, işverenlerin<br />
yetenek savaşını kazanmasına hangi iş yeri<br />
girişimlerinin yardımcı olacağını ortaya<br />
koyarken, personel bağlılığını, üretkenliğini<br />
ve refahını nasıl artırabileceğine dair önemli<br />
ipuçları da veriyor.<br />
Türkiye’deki genç nesil çalışanlar, refahı<br />
gelişmiş, sürdürülebilir ve dijital iş yeri<br />
uygulamalarını çalışma çağındaki diğer<br />
tüm demografilerden daha fazla istiyor<br />
ve ihtiyaçları karşılanmazsa alternatif<br />
işverenlere bakmaya yöneliyor. Araştırma,<br />
COVID-19 salgınının ve devam eden küresel<br />
yaşam maliyeti krizinin Türk çalışanlarını,<br />
bir işverenden ne istedikleri ve hak ettikleri<br />
konusunda daha dikkatli hale getirdiğini<br />
ortaya koyuyor.<br />
Dünyada çalışanların %60'ı işveren tarafından<br />
sağlanan sosyal hakları eskisinden daha fazla<br />
önemsediklerini ve yakından incelediklerini<br />
söylüyor. Türkiye’de ise çalışanların yüzde<br />
88’i, sosyal hakları eskiye göre daha yakından<br />
takip ettiklerini söylüyor. Z ve Y kuşağındaki<br />
çalışanların toplamda %81’i, hayat pahalılığı<br />
kriziyle karşı karşıya olan, geçim sıkıntısı<br />
çeken çalışanları desteklemek için<br />
işverenlerin daha fazlasını yapması gerektiğini<br />
söylüyor. Türkiye’de Z ve Y kuşağındaki<br />
çalışanların toplamda % 91’i aynı düşünceyi<br />
savunuyor.<br />
Çalışanların %38'i, COVID-19'dan bu<br />
yana işverenlerine karşı daha az sadık<br />
hissettiklerini söylerken, Z kuşağı çalışanları<br />
için bu oran %51’e çıkıyor. Türkiye’de<br />
çalışanların ise %62'si, COVID-19'dan<br />
sonra işverenlerine karşı daha az sadık<br />
hissettiklerini belirtiyor ve Z Kuşağı çalışanları<br />
için de bu oran aynı<br />
Genç nesiller, iş yeri<br />
yemekhanesini, sürdürülebilir ve<br />
sağlıklı yemeği önemsiyor<br />
Araştırmaya göre, dünyada esnek çalışma<br />
saatleri, işverenlerin sağlayabileceği maddi<br />
olmayan en cazip fayda olarak ilk sırada yer<br />
alıyor. Ardından sağlık sigortası ve personel<br />
restoranı geliyor. Türkiye’deki çalışanların<br />
mevcut ve potansiyel işverenlerden<br />
taleplerinin sıralaması ise değişiyor.<br />
Araştırmaya göre Türkiye’de, sağlık sigortası,<br />
işverenlerin sağlayabileceği maddi olmayan<br />
en cazip fayda olarak ilk sırada yer alırken,<br />
onu sırasıyla ulaşım imkanı, esnek çalışma<br />
saatleri ve çalışanlar için iş yeri yemekhanesi<br />
takip ediyor. Türkiye’de çalışanların %90’ı, Z<br />
kuşağının ise %88'i, iş yerinde yemekhaneye<br />
sahip olmanın bir işverenin çalışanlarını<br />
önemsediğini gösterdiğini söylüyor.<br />
Z kuşağının %72'si, iş yeri yemekhanesinin<br />
şirkette çalışma kararlarını olumlu yönde<br />
etkileyeceğini söylerken, Baby Boomers<br />
kuşağında bu oran %42. Türkiye’de ise<br />
Z kuşağının %89'u iş yeri bünyesinde bir<br />
yemekhane olmasının işverenin ekibine<br />
katılma kararını olumlu yönde etkileyeceğini<br />
söylerken, Baby Boomers'ta bu oran %86.<br />
İş yerinde yemekhanesi olan çalışanların<br />
%71'i, iş yerinde yiyecek tedariki olmayan<br />
çalışanların %62'sine kıyasla, işverenleri<br />
hakkında daha fazla övgüde bulunduklarını<br />
söylüyor. Türkiye’de ise iş yerinde<br />
yemekhanesi olan çalışanların %90'ı<br />
işverenleri hakkında, kuruluşları dışındaki<br />
kişilere daha fazla övgüde bulunduklarını<br />
söylüyor.<br />
Türkiye’de iş yerinde sürdürülebilir<br />
ve sağlıklı bir gıda teklifi sunmak,<br />
özellikle Y kuşağı için çok önemli<br />
Küresel olarak çalışanların %71'i, işverenlerin<br />
iş yerinde sürdürülebilirliği proaktif<br />
olarak teşvik etme sorumluluğu olduğunu<br />
söylüyor. Türkiye’de ise çalışanların %85'i<br />
aynı düşüncede, yaş grupları arasında<br />
ağırlıklı olarak Y kuşağının %89’u bu<br />
düşünceyi savunuyor. Tüm yaş grupları,<br />
sunulan yiyecekler arasından daha<br />
sağlıklı seçimler yapmalarına yardımcı<br />
olmalarını beklerken, bu düşünce Z<br />
kuşağı çalışanları arasında %73 ile zirve<br />
yapıyor. Türkiye’de ise bu düşüncede olan<br />
Z kuşağı çalışanları %83’e ulaşırken, Y<br />
kuşağı çalışanlarında ise %89 ile zirve yapıyor.<br />
Genç kuşak, bitki bazlı beslenmek<br />
istiyor<br />
X jenerasyonu çalışanların sadece %37'si,<br />
Baby Boomers kuşağının %30’u, Z kuşağı<br />
çalışanlarının ise %63'ü daha bitki bazlı<br />
seçenekleri savunurken, genç nesillerin iş<br />
yerinde bitki bazlı beslenmeyi yönlendirdiği<br />
görülüyor. Türkiye’de ise X jenerasyonu<br />
çalışanların %81'i, Y kuşağının %87’si ve Z<br />
kuşağı çalışanlarının %77'si ile genç nesiller<br />
iş yerinde bitki bazlı beslenmeye öncülük<br />
ediyor. Genç nesil, iş yerinde üretkenliklerini<br />
ve sağlıklarını iyileştirebilecek dijital yemek<br />
hizmeti yeniliklerine de en açık olanlar<br />
Baby Boomers kuşağının %73'üne kıyasla,<br />
Z kuşağının %81'i verimli bir öğle yemeği<br />
molasının işe döndüklerinde kendilerini daha<br />
üretken hale getirdiğini söylüyor. Türkiye’de<br />
ise Z kuşağının %86'sı ve Y kuşağının %91’i,<br />
Baby Boomersların %88’i bu düşüncede.<br />
Z kuşağı çalışanların %68'i, uygulamalar<br />
yoluyla yiyecek ve içecek sipariş etmekten<br />
memnunken, Baby Boomers'ta bu oran<br />
%23. Türkiye’de ise Z kuşağı ile Y kuşağı<br />
çalışanların %87'si, X kuşağı çalışanların<br />
%74’ü ve Baby Boomers’ın %78’i bu trende<br />
katılıyor.<br />
Dünya genelinde Z kuşağı çalışanlarının %55'i,<br />
daha geniş nüfusta %40'a karşılık, diyetlerini<br />
bir uygulama aracılığıyla takip ederek kalori<br />
alımlarını dengelemeyi sevdiklerini söylüyor.<br />
Türkiye’de çalışanların ise %71’i , Y kuşağının<br />
%78’i, Z kuşağının %64’ü, X kuşağının %66’sı<br />
ve Baby Boomers’ın %78’i diyetlerini uygulama<br />
aracılığıyla takip ediyor.
84<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
GASTRONOMININ NOBELI<br />
ŞEF EBRU BAYBARA DEMIR’E!<br />
Dünyanın farklı ülkelerinden 1000 şefin aday gösterildiği ve 700 şefin değerlendirildiği Gastronominin<br />
Nobel’i olarak adlandırılan Basque Culinary World Prize (BCWP) <strong>2023</strong>'ün kazananı Şef Ebru Baybara<br />
Demir oldu. Şef Ebru Baybara Demir bu ödülü Türkiye’ye taşıyan ilk Türk kadın şef oldu.<br />
Şef Ebru Baybara Demir, gastronomiyi<br />
entegrasyon için güçlü bir araç olarak<br />
kullandığı, Türkiye'de yaşayan tüm<br />
kadınları kapsayıcılıkla güçlendirdiği,<br />
önyargıları ortadan kaldırdığı ve kültürel<br />
alışverişin zenginliklerini sergilediği için<br />
<strong>2023</strong> Basque Culinary World Prize – (Bask<br />
Dünya Aşçılık ödülü) sahibi seçildi. <strong>2023</strong><br />
Türkiye-Suriye depremlerinden sonra<br />
binlerce kişiye sıcak yemek dağıtmaktan<br />
yerel buğdayın yeniden canlandırılmasına ve<br />
yerel ürünlerin ulusal pazara ulaştırılması ve<br />
atık yönetimine kadar, Ebru Baybara Demir<br />
doğanın aşçı gücüdür. Sarsılmaz bir insancıl<br />
ruhla ve mutfak uzmanlığıyla toplulukları<br />
dönüştürüyor.<br />
Olağanüstü yardımsever bir aşçılık<br />
Şef Ebru Baybara Demir, gastronomik<br />
yeteneğini sosyal değişimde etki oluşturmak<br />
için kullanıyor. Kültürel entegrasyon, istihdam<br />
ve çevresel sürdürülebilirliğe odaklanarak<br />
acil sosyokültürel sorunları ele alıyor.<br />
Depremlerin ardından "Gönül Mutfağı"<br />
aracılığıyla binlerce kişiye sıcak yemek<br />
sağladı. Yirmi yıldan uzun süredir, etkileyici<br />
değişim yaratmak için sürekli yeni yöntemler<br />
geliştiriyor ve sosyal sorunlara karşı aktif<br />
şekilde çözüm üretiyor. Uluslararası<br />
organizasyonlar, yerel yönetimler, kamuözel<br />
kuruluşlar ve yerel kooperatiflerle iş<br />
birliği yaparak tüm imkanları ortak hedefler<br />
doğrultusunda bir araya getiriyor. Turizm<br />
potansiyeli yüksek ancak yemek seçenekleri<br />
sınırlı olan Mardin şehrinde, mutfak<br />
sanatlarını turizm ve kalkınma ile dahiyane bir<br />
şekilde birleştirmiştir. Yabancı ziyaretçilere<br />
hizmet etmek üzere yerel kadınları tarihi<br />
evlerde kendi mutfaklarını kurmaya teşvik<br />
ederek sadece iş imkanları oluşturmakla<br />
kalmamış, aynı zamanda turizm endüstrisini<br />
güçlendirmiştir.<br />
Halen Mardin’de gönüllülerin kurduğu<br />
Topraktan Tabağa kooperatifi aracılığıyla<br />
yerel buğdayların çoğaltımı ve küçük<br />
üreticinin desteklenmesiyle yerel kalkınmaya<br />
destek olan projeler yürütmeye devam eden<br />
Demir, Pilot projesi Diyarbakır'da başlayan<br />
Biyobozunur Atık Yönetimi Projesi, pazar<br />
yerlerindeki sebze ve meyve atıklarının<br />
komposta dönüştürülmesine de hizmet ediyor.<br />
Demir: "Bu ödül, gıdanın ve yemek<br />
pişirmenin insanların yaşamları<br />
ve toplumlar üzerindeki önemli<br />
etkisini vurguluyor”<br />
Şef Ebru Baybara Demir ödül hakkında şunları<br />
söyledi: “Gastronomi dünyasının Nobel'i<br />
sayılan Basque Culinary World Prize'a beni<br />
layık gören jüriye teşekkürlerimi iletiyorum.<br />
Bu ödül, gıdanın ve yemek pişirmenin<br />
insanların yaşamları ve toplumlar üzerindeki<br />
önemli etkisini vurguluyor. Bunu ilk kez 25<br />
yıl önce, bir grup kadının bana inanarak yola<br />
çıktığı Mardin'de öğrendim. O günden bu yana<br />
yolculuğum, topraktan tabağa ve yeniden<br />
toprağa uzanan gıdanın yaşam döngüsünde<br />
insana, çevreye ve topluma fayda sağlayan<br />
girişimlere adandı.”<br />
<strong>2023</strong> Basque Culinary<br />
World Prize’ın jürileri böyle<br />
değerlendirdiler…<br />
Joan Roca, Jürisi Başkanı, şunları söyledi:<br />
“Ebru, insanlığın, bağlılığın ve gücün<br />
olağanüstü bir örneğidir. Buna ek olarak,<br />
gastronomide farklı alanları birbirine<br />
entegre etme başarısı, iklim değişikliğinin<br />
ilerlemesine karşı bir savunma olarak<br />
biyoçeşitliliğin önemini ortaya koymanın<br />
yanı sıra, kullandığımız malzemelerin<br />
nasıl beslendiği konusunda toprağın<br />
önemini de vurgulamaktadır. Çalışmaları,<br />
toprağını bırakma zorunda kalan<br />
insanların entegrasyonunda gıdanın nasıl<br />
kullanılabileceğini ve kalkınma fırsatları<br />
yaratma becerisini vurguluyor. Çabaları, farklı<br />
kültürler arasında diyalog için alan yaratmada<br />
yemek yapmanın rolünü de ortaya koyuyor.<br />
Ebru'nun çalışmaları son yirmi yıldır bu<br />
konulardaki soruları yanıtlıyor, tutarlı ve ısrarlı<br />
bir şekilde ortak sorunların ele alınmasında<br />
bağlantı kurmanın, iş birliğinin ve sinerjinin ne<br />
kadar merkezi olduğunu gösteriyor.<br />
Michel Bras, Jüri ise şunları ekledi: "Tüm<br />
finalistlerden çok etkilendim. Köyde annelerin<br />
oynadığı rolü hatırlıyorum. Bir köy çocuğu<br />
olarak, üçü de büyük övgüyü hak ediyor.<br />
Ebru tarafından özellikle etkilendim şu anda<br />
savaş döneminden geçiyoruz ve bu gerçeği<br />
unutmak veya görmezden gelmek çok kolay<br />
oluyor. Savaşların içinde iki savaş olduğuna<br />
inanıyorum: Elbette, silahlarıyla cephe<br />
hattında savaşan erkeklerin savaşı var. Ama<br />
annelerin genellikle göz ardı edilen görevi<br />
var, gençlere ve yaşlılara bakmak, onları<br />
beslemek. Onların görevi, gölgede yaptıkları<br />
şey, gerçekten soylu bir görevdir."<br />
Jüri üyesi Dominique Crenn kazananı tebrik<br />
etti ve şunları söyledi: "Gerçek bir sosyal<br />
girişimci olan Ebru, insani kriz ve felaket<br />
zamanlarında toplumuna yardım etmek<br />
için ortaya çıktı ve hizmet etti. Çalışmaları<br />
sadece bize örnek olmakla kalmıyor, insanlık<br />
için sahip olduğu niyet ve amaç en büyük<br />
hediyedir."<br />
Joxe Mari Aizega, Basque Culinary Center<br />
Genel Müdürü, şunları ekledi: "BCWP'nin<br />
8’incisinin kazananını seçerken büyümeye ve<br />
güçlenmeye devam eden BCWP topluluğuna<br />
tanıklık etme heyecanıyla doluyduk. Sekiz<br />
yıl önce gastronominin sosyal boyutunu<br />
ortaya çıkartmak amacıyla BCWP ödülünü<br />
oluşturduk. Bu süre içinde dünyanın 42<br />
ülkesinden 800 erkek ve kadından adaylık<br />
başvuruları aldık. Bu yıl da, Ebru, Nicole<br />
ve Heidi gibi bugünün ihtiyaçlarına cevap<br />
vermeyi hedefleyen profesyonellere olan<br />
sorumluluğumuzu sürdürüyoruz. İlham veren<br />
hikayeleri ve deneyimleriyle bu üç şef de<br />
mutfakta yaratılan sosyal etkiyi, girişimcilik<br />
yeteneklerini, bilgilerini ve yaratıcılıklarını<br />
kullanarak sosyal entegrasyonu,<br />
sürdürülebilirliği ve gastronomi eğitimine<br />
katkı yaratıyor.”<br />
Bittor Oroz, Bask Hükümeti Tarım, Balıkçılık<br />
ve Gıda Bakan Yardımcısı, şunları belirtti:<br />
“Bu ödül, Bask toplumu tarafından paylaşılan<br />
kapsayıcılık, kararlılık ve iş birliği gibi<br />
değerleri Bask Ülkesi imajıyla ilişkilendirmeyi<br />
amaçlayan ve Bask Ülkesinin EUSKADİ BASK<br />
ÜLKESİ Stratejisinin önemli bir bileşenidir<br />
ve bu, uluslararası düzeyde onu bizim<br />
kartvizitimiz haline getirir.<br />
Uluslararası düzeyde. Bu ödül sayesinde,<br />
küresel varlığımızı ilerletiyor ve gastronomide<br />
lider olarak güçleniyoruz. Gastronomi, besin<br />
zincirinde çok önemli bir bağlantı olarak<br />
görüldüğünde, yeni bakış açıları ortaya<br />
çıkararak ve hepimizi etkileyen toplumsal<br />
sorunları ele alarak dönüştürücü bir değişim<br />
sağlar. Bask Ülkesi, çabaları birleştirerek<br />
ve sürdürülebilir insani gelişmenin küresel<br />
arayışına katkıda bulunarak değişimin<br />
temsilcisi olmayı hedefliyor.”
86<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
ÖNCE ACENTE VE OTELLERIYLE MARKALAŞTI:<br />
SIRADA ZEYTIN VE ZEYTINYAĞI VAR!<br />
Diana Travel ve Paloma <strong>Hotel</strong>s yatırımlarıyla turizmde markalaşan 50 yıllık Tonbul<br />
Ailesi, Yerlim Çiftliği’nde ürettiği zeytin ve zeytinyağlarıyla da rekabeti zorlayacak!<br />
Diana Travel ve Paloma <strong>Hotel</strong>s ile<br />
Türkiye turizmine önemli katkılar<br />
sunan ve yaklaşık 50 yıllık bir turizm<br />
geçmişine sahip olan Tonbul Ailesi,<br />
Kuşadası’ndaki Yerlim Çiftliği ile turizmde<br />
olduğu kadar tarımda da başarılı çalışmalara<br />
imza atıyor. Özellikle zeytinyağı konusunda<br />
uzmanlaşan Yerlim Çiftliği, zeytinyağları ile<br />
dünya zeytin ve zeytinyağı otoritelerinin de<br />
dikkatini çekiyor.<br />
35 bin yetişkin zeytin ağacı<br />
Gürsel Tonbul yönetimindeki Yerlim<br />
Çiftliği’nin bünyesindeki zeytinliklerde %90’ı<br />
yağlık Memecik, %10’u sofralık Gemlik olmak<br />
üzere yaklaşık 35 bin yetişkin zeytin ağacı<br />
bulunuyor. Büyük bir hassasiyetle üretim<br />
yapan Yerlim Çiftliği, her sene dünya çapında<br />
önemli ödülleri almayı başarıyor.<br />
Tonbul: “Dünyanın en iyi<br />
zeytinyağları arasındayız”<br />
Konu hakkında açıklama yapan Gürsel<br />
Tonbul, “Zeytinyağı üreticisi olarak hedefimiz,<br />
Kuşadası körfezi ikliminin ayrıcalıklı kıldığı<br />
yerel çeşidimiz olan “Memecik Zeytini”nin<br />
ulaşabildiği çok yüksek ‘Polifenollü<br />
zeytinyağının taşıdığı özgün duyusal<br />
değerleri ile farkını ortaya çıkartmaktı.”<br />
dedi. Özenle üretim gerçekleştirdiklerini<br />
hatırlatan Tonbul, “Organik sertifikalı<br />
zeytin bahçelerimizden özenle hasat<br />
ettiğimiz, soğuk sıkım Oliomio sistemi<br />
ile ürettiğimiz zeytinyağlarımız; Duyusal<br />
tadımlarında ve kimyasal analizlerinde<br />
öne çıkan üstünlüğüyle Gövdeli, Yüksek<br />
Polifenollü, Gastronomik, Sağlıklı ve Organik<br />
kategorilerinde katıldığımız ulusal ve<br />
uluslararası prestijli tüm yarışmalardan onur<br />
verici altın madalyalar toplayarak dünyanın<br />
en iyi zeytinyağları arasında yerini aldı”<br />
şeklinde konuştu.<br />
“Zeytinyağımızla turizmde de<br />
markalaşabiliriz”<br />
“Zeytinyağı üreticiliğinde başarının önce<br />
zeytin ağacına saygı ve koruma kültürü<br />
gerektirdiğini düşünüyorum” diye konuşan<br />
Tonbul, “Ne zaman ki insanlarda ‘hangi<br />
yaşta olursa olsun tek bir zeytin ağacı bile<br />
korunmalıdır’ inancı toplumun yaşamsal,<br />
sivil yasası olarak yerleşir; ancak o zaman<br />
zeytinyağının da sağlık için yaşamsal bir<br />
meyve suyu olarak gerçek değeri anlaşılır.<br />
Bin yıllardır zeytin ağacının yaşadığı<br />
topraklarda sağlık, varlık, sanat, medeniyet<br />
ve umut birlikte yeşermiş, insanlar refah<br />
içinde yaşamışlar. Ülkem ve Kuşadası için,<br />
zeytin ağaçlarımıza bakışımızı değiştirecek,<br />
zeytin ve zeytinyağımızla turizmde de<br />
markalaşabileceğimize dair umutlu bir<br />
gelecek adına mücadeleme ortak<br />
olan herkese teşekkür ediyorum.<br />
Dileğim, bugün atılan tohumların<br />
yeşermesi, dallanması, gelecek<br />
kuşaklarımıza<br />
meyvesiyle<br />
barış ve<br />
mutluluk<br />
getirmesidir”<br />
diye konuştu.
88<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro güncel<br />
TÜRKIYE HER YIL<br />
18,1 MILYON TON GIDA ISRAF EDIYOR<br />
ünyada her yıl 931 milyon ton Türkiye’de ise her yıl 18,1 milyon ton gıda israf ediliyor.<br />
Dünyadaki gıda israfının %61’i, Türkiye’de gerçekleşen gıda israfının ise %42’si evlerde çöpe<br />
giden yiyeceklerden kaynaklanıyor.<br />
Ülkemizde her yıl israf edilen 18,1 milyon<br />
ton gıda, 603 bin çöp kamyonunun<br />
taşıdığı miktarda çöpe karşılık geliyor.<br />
Bunun içinde ağırlıklı olarak evlerden çöpe<br />
atılan kişi başı 93 kg gıda söz konusu, her<br />
gün israf ettiğimiz ekmek miktarı adet olarak<br />
4,9 milyon ve bu sayılar bizi dünya genelinde<br />
kişi başına en çok gıdanın israf edildiği 3.<br />
ülke yapıyor.<br />
Türkiye’de yıllık gıda israfı, ortalama 10<br />
milyon aracın bir yılda oluşturduğu CO2<br />
emisyonu ile aynı etkiye sahip. Gıdaların<br />
yenilebilir hale gelme aşamasına kadar<br />
tonlarca litre su kullanılıyor. Dolayısı ile çöpe<br />
atılan her gıda beraberinde su israfına da<br />
sebebiyet vermiş oluyor. Çöpe atılan 1 kg etin<br />
yanında 15.500 litre, 1 kg domatesin yanında<br />
ise 184 litre su da israf ediliyor.<br />
Her yıl Nisan ayında gıda israfına<br />
dikkat çekiyor<br />
Dünyanın en büyük yiyecek içecek hizmetleri<br />
şirketlerinden olan Compass Group PLC,<br />
her yıl Nisan ayında, yaklaşık 40 ülkede<br />
müşterilerini, çalışanlarını, tedarikçilerini ve<br />
sivil toplum kuruluşlarını bir araya getirerek<br />
“Yemek İsrafını Durdur Günü” küresel<br />
hareketine öncülük ediyor. Compass Group<br />
PLC, gıda atıklarının, yerkürede ısınmayı<br />
büyük oranda arttıran sera gazı emisyonlarını<br />
yükselmesinin %8 - 10'una katkıda<br />
bulunduğunu ve gıda enflasyonu nedeni ile<br />
yaşam maliyetlerinin sürekli yükseldiği bu<br />
dönemde gıda israfını azaltmak için harekete<br />
geçmenin her zamankinden çok daha önemli<br />
olduğunu söylüyor.<br />
Compass Group 2020<br />
yılında, hizmet<br />
verdiği<br />
tesislerdeki gıda atığını 2030 yılına kadar<br />
%50 azaltacağının taahhüdünü veriyor ve bu<br />
hedefini gerçekleştirmek için atık teknolojisi<br />
yönetim sistemlerini kullanıyor. Önümüzdeki<br />
yıllarda ise “gıda atığı ölçüm teknolojisini”<br />
tüm dünyadaki tesislerinde yaygınlaştırarak,<br />
hizmet sunduğu müşterilerinin de gıda<br />
atıklarını azaltma konularındaki ilerlemeyi<br />
izlemelerini sağlayacak.<br />
Nihat Kartal:<br />
Sofra/Compass Group Türkiye Yönetim<br />
Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kartal<br />
konuyla ilgili şöyle konuştu: “Compass<br />
Group ABD tarafından 2017 yılında başlatılan<br />
Yemek İsrafını Durdur Günü, gıda israfıyla<br />
mücadelede Uluslararası Eylem Günüdür.<br />
Yedinci Yemek İsrafını Durdur Günü'nü<br />
kutlayan Compass Group, gıda atıklarını<br />
azaltmanın çevresel ve sosyal faydaları<br />
konusunda farkındalık yaratmak için küresel<br />
bir kampanyaya öncülük etmektedir. Ortaya<br />
konulan veriler ciddi bir küresel sorun<br />
ile karşı karşıya olduğumuzu kanıtlar<br />
niteliktedir. Yıllık 5 milyarın üzerinde öğün<br />
yemek üretimi yaparken israf konusunda<br />
gerekli tüm önlemleri de beraberinde alan<br />
Compass Group’un bir parçası olarak,<br />
tüm çalışanlarımız, tedarikçilerimiz ve<br />
müşterilerimizle iş birliği içinde toplumu<br />
yiyecek israfını önleme konusunda<br />
bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Özellikle<br />
“Yemek İsrafını Durdur Günü” vesilesiyle,<br />
çalışanlarımız ile tüketicilerimizi gıda israfını<br />
azaltmaları için teşvik etmeyi amaçlıyor,<br />
toplumun olumsuz tutum ve davranışlarını<br />
değiştirmeye yönelik çalışmalara destek<br />
veriyoruz. Üretim tesislerimizde israfın<br />
önlenmesi, yiyeceklerin doğru şekilde<br />
değerlendirilmesi için menü planlamasından<br />
başlayarak, etkili satın alma, sistemli<br />
depolama, inovatif reçetelendirme,<br />
üretim ve tüketimde israfın<br />
ölçümlenerek takibi ve atıkların geri<br />
dönüştürülmesi konularında ekiplerimize<br />
düzenli olarak eğitimler veriyoruz. Çöpe<br />
giden her yemekle birlikte, tarladan sofraya<br />
kadar kat edilen serüvende harcanan su,<br />
yakıt, enerji, zaman ve iş gücü de israf<br />
olurken küresel ısınmaya da olumsuz<br />
etki ediyor. İsraf edilen gıdalar her yıl<br />
2.3 milyar ton karbondioksit salınımına<br />
denk geliyor. İşimizin çevreye olan<br />
etkisini azaltmak için müşterilerimizle<br />
iş birliği içinde biyo-atıklarımızı gübreye<br />
dönüştürerek doğaya geri kazandırıyoruz.<br />
Dünyada açlıkla mücadele eden 690 milyon<br />
insan yaşarken, tüketim alışkanlıklarımızı<br />
gözden geçirmeliyiz. Herkesin bu konuda<br />
bilinçlenmesini ve harekete geçmesini<br />
sağlamak için farkındalık çalışmalarımızı<br />
sürdüreceğiz.”<br />
Compass Group israfa karşı neler<br />
yapıyor?<br />
•Compass Group, bu ay, dünyanın dört bir<br />
yanından 1.500'den fazla Compass şefini<br />
en iyi gıda israfı içgörülerini, ipuçlarını ve<br />
gıda israfının kaynağında önüne geçmek<br />
için kullandıkları araçları paylaşmak<br />
üzere bir araya getiren ilk Küresel Mutfak<br />
Forumu olan 'Değişimi Yaratan Şefler'i<br />
başlattı.<br />
•Compass Group, geçen yıl 28 ülkede<br />
kendi gıda israfını %28 oranında<br />
azalttı. 2030 yılına kadar küresel<br />
operasyonlarında gıda israfını yarıya<br />
indirme hedefine ulaşma yolunda hızla<br />
ilerliyor.<br />
•Compass Group, tamamen iyi durumdaki<br />
fazla yiyeceklerin israf edilmesinin önüne<br />
geçmek için, dünya genelinde birçok<br />
sayıda sivil toplum kuruluşu ve sosyal<br />
girişimle birlikte çalışarak fazla yemekleri<br />
kendi toplumlarında yaşayan insanlara<br />
dağıtmaktadır. Geçen yıl en büyük<br />
uluslararası pazarlarda, yerel topluluklara<br />
1,3 milyondan fazla yemek bağışlamıştır.
90<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro etkinlik<br />
SLOW FOOD KASTAMONU<br />
YERYÜZÜ PAZARI AÇILDI<br />
Dünyanın 94.’cü, Türkiye’nin 4.’cü “Yeryüzü Pazarı” Kastamonu’da açıldı. İki haftada bir<br />
Cumhuriyet Meydanı’nda kurulacak olan pazar, Kastamonuluların ve şehre gelecek turistlerin<br />
temiz ve doğal gıda ürünlerine kolay bir şekilde ulaşmasına imkan sağlayacak.<br />
Türkiye’nin kuzeyinde, Karadeniz<br />
kıyısında bir şehir olan Kastamonu’da,<br />
yeni bir Yeryüzü Pazarı, 17 Haziran <strong>2023</strong><br />
cumartesi günü, Kastamonu protokolünden<br />
Vali, Belediye Başkanı, Emniyet Müdürü,<br />
İl Özel İdare Genel Sekreteri, Kalkınma<br />
Ajansı Sekreteri, Ticaret ve Sanayi Odası,<br />
Ticaret Borsası, sivil toplum örgütlerinin<br />
temsilcileri ve Kastamonuluların yoğun<br />
katılımı ile Cumhuriyet Meydanı’nda açıldı.<br />
Dünya Slow Food (Yavaş Gıda) Birliği’nin<br />
önderliğinde dünyanın 94.’cü, Türkiye’nin<br />
4.’cü “Yeryüzü Pazarı” Kastamonu oldu.<br />
İki haftada bir Cumhuriyet Meydanı’nda<br />
kurulacak olan Kastamonu Yeryüzü Pazarı,<br />
Kastamonuluların ve şehre gelecek<br />
turistlerin temiz ve doğal gıda ürünlerine<br />
kolay bir şekilde alınmasına imkan<br />
sağlayacaktır.<br />
Kastamonu’nun gastronomi<br />
turizmine ciddi katkı sağlayacak<br />
Yeryüzü Pazarı’nın Kastamonu’nun<br />
gastronomi turizmine ciddi katkılar<br />
sağlayacağının altını çizen Kastamonu Valisi<br />
Avni Çakır, şunları kaydetti: “Kastamonu<br />
demek; doğallık demek, gelenek görenek<br />
ve beslenme açısından müthiş bir zenginlik<br />
demek, kültürel ve sosyal açısından zenginlik<br />
demektir. İki haftada bir kurulacak olan<br />
Slow Food Yeryüzü Pazarı’nın her hafta,<br />
hatta pazar günleri de kurulmasının uygun<br />
olacağını söyleyebiliriz. Bu alan, kolay<br />
kurulan, kolay ulaşılan ve gözü yormayan<br />
standlar ile başarılı bir yer oldu. Pazar,<br />
Kastamonulular ve kente gelecek turistlerin<br />
uğrak yerlerinden birisi olacaktır ve<br />
kentimiz turizmine büyük değer katacağına<br />
inanıyorum.”<br />
Daha sağlıklı beslenmenin ve tabiatla iç içe<br />
olmanın herkesin rüyası haline geldiğini ifade<br />
eden Kastamonu Belediye Başkanı R. Galip<br />
Vidinlioğlu, şunları söyledi:<br />
“Doğal ortamlarda bulunmak ve daha sağlıklı<br />
beslenmek herkesin aradığı bir şey haline<br />
geldi. Biz de elimizden geldiğince Atalık<br />
tohumları şehrimizdeki hemşehrilerimize<br />
dağıtıyoruz. Daha sağlıklı üretim, daha<br />
sağlıklı tüketim ve daha sağlıklı bir toplum<br />
demektir.” diye konuştu.<br />
Slow Food 163 ülkede 100 binden<br />
fazla insanı buluşturuyor<br />
Slow Food Yeryüzü Pazarı hakkında<br />
bilgiler veren Slow Food Kastamonu Birliği<br />
Yönetim Kurulu Başkanı Gülsen Kırbaş,<br />
şunları anlattı: “Merkezi İtalya’da bulunan<br />
Slow Food, 1989’dan itibaren dünyada<br />
örgütlenen, iyi, temiz ve adil gıdaya ulaşmayı<br />
hedefleyen büyük bir gıda hareketidir.<br />
Bugüne kadar 163 ülkede 100 binden fazla<br />
insanı kucaklayan ve 2 bin 500 civarında<br />
yerel birlikle örgütlenmiş kitlesel bir yapıdır.<br />
Bu çalışmanın altyapısında ‘İyi-Temiz-Adil<br />
Gıda’ yer almaktadır. Bizler Kastamonu’da<br />
Slow Food’u 2020 yılı Eylül ayında pandemi<br />
ortamında kurduk. O tarihten itibaren<br />
gönüllülerle ilerliyoruz ve şuan pazarımızda<br />
20 tane Kastamonulu üretici bulunuyor.<br />
Üreticilerimiz, yerel tohumlar ve ilaçsız<br />
tarım ile ürettikleri ürünlerini pazara<br />
getirmektedirler. Buradaki başlıca hedefimiz,<br />
biyoçeşitliliği korumak, yerel tohumları<br />
korumak, temiz ürünleri insanlara sunmak,<br />
yerel mutfak geleneklerimizi korumak ve<br />
sürdürülebilir bir pazar yerini oluşturmaktır.<br />
Birlik olarak, çiftçilerimizi, köylülerimizi,<br />
tarımla ve birinci elden gıda üretimiyle<br />
uğraşan insanlarımızı, temiz üretim<br />
yapmaları noktasında eğitimler vermeye<br />
devam edeceğiz.”.<br />
İyi fiyat, doğru metot garantili<br />
Yeryüzü Pazarlarında yerel ve kaliteli<br />
ürünlerin direkt olarak iyi fiyat garantisi ve<br />
doğru metotlarla tüketicilerle buluştuğuna<br />
işaret eden Kastamonu Yeryüzü Pazarı Lideri<br />
Nazan Himmetoğlu, iki haftada bir kurulacak<br />
olan Slow Food Kastamonu Yeryüzü<br />
Pazarı’na Kastamonuluları ve şehre gelen<br />
herkesi beklediklerini sözlerine ekledi.
92<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Gıdanın geleceği ve<br />
sürdürülebilirlik<br />
Türkiye’nin gastronomi alanındaki en köklü sivil toplum kuruluşu<br />
Mutfak Dostları Derneği, ülkemizin gastronomik hazinelerinin<br />
desteklemesi ve mutfak kültürümüz hakkında farkındalık<br />
oluşturma çalışmalarını Gıdanın Geleceği ve Sürdürülebilirlik<br />
Semineri ile sürdürdü. 10-11 Haziran <strong>2023</strong> tarihlerindeki<br />
seminer, Metro Türkiye’nin desteği ile Nadir Gastronomi<br />
Platformu’nda gerçekleşti. Bugün tabağımızda ne var? Yakın<br />
gelecekte tabağımızda neler olabilecek? Bu soruların günümüzde<br />
gastronominin en temel konuları haline geldiği gerçeğinden<br />
hareketle, alanında uzman konuklar iki gün boyunca gıdanın<br />
geleceğini sürdürülebilirlik perspektifinden değerlendirdiler.<br />
Kentlerde Alternatif Tarım Uygulamaları, İklim Krizi ve Kuraklıkla<br />
Yüzleşme, Tarımda Dijitalleşme Geleceği Kurtarır Mı?, Kaybolmaya<br />
Yüz Tutmuş Geleneksel Ürünleri Geleceğe Taşımak, Tarımsal<br />
Kalkınmada Dayanışmadan Doğan Güç: Kooperatifler, Mutfakta<br />
Yaratıcılığın Sınırları, Profesyonel Mutfaklarda Sürdürülebilirlik,<br />
Peki Nasıl?, Daha İyi Bir Dünya İçin Sosyal Gastronomi gibi konu<br />
başlıklarının ele alındığı oturumlarda ufuk açıcı ve ilham veren<br />
paylaşımlar yapıldı, sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı.<br />
Sofraların vazgeçilmezi Melis<br />
artık şeflerin de vazgeçilmezi<br />
Lider turşu ve sebze ürünleri<br />
üreticisi Euro Gıda’nın 30<br />
yıllık markası Melis, ev dışı<br />
tüketim sektörüne özel Melis<br />
Profesyonel adı altında yeni<br />
bir ürün portföyü sunuyor.<br />
Üretimdeki gücünü ve sebze<br />
ürünlerindeki uzmanlığını,<br />
dünya tatlarına uygun<br />
tarifleri ile buluşturarak<br />
oluşturduğu portföyü ile<br />
şeflerin vazgeçilmezi olmayı hedefliyor. Ege Bölgesi’nin verimli<br />
tarlalarından tam sezonunda olgunluğa ulaştığı zaman sebzelerden<br />
üretilen, arkasında uzun bir ar-ge süreci ve üretim deneyimi olan<br />
Melis Profesyonel serisi, seçkin ev dışı tüketim bayilerinde ve<br />
satış noktalarında yerini alıyor. Melis Profesyonel ürünleri, ev dışı<br />
tüketim sektöründe kalitesi ve çeşitleriyle ayrışıyor ve şeflere,<br />
ustalara kolaylık sağlayacak ürünlerden oluşuyor. Alıştığımız Melis<br />
lezzeti ve kalitesini büyük boy ambalajlarda satışa sunarken, aynı<br />
zamanda bu kanala özel önceden kesilmiş salatalık ürünleri, dünya<br />
tarifleri ile hazırlanmış soslar ve kullanıma hazır soğan ürünleri ile<br />
farkını ortaya koyuyor. Melis’in en çok beğenilen közlenmiş patlıcan<br />
ve közlenmiş kapya biberi de büyük boy ambalajı ile meze olarak<br />
servis etmek veya salatalarda zahmetsizce harikalar yaratmak için<br />
şeflerin hizmetinde.<br />
Mutfağın<br />
cinsiyeti var mı?<br />
Gastronometro Kahvaltı Buluşmaları,<br />
Yalı 77 Beykoz’da gerçekleşti. Nilhan<br />
Aras tarafından düzenlenen ve Sosyolog<br />
Ecehan Balta’nın konuşmacı olduğu<br />
‘’Gıdaya Erişim ve Mutfağın Cinsiyeti”<br />
söyleşisi, gastronomi sektöründe<br />
düşünen ve üreten farklı disiplinlerden<br />
konukları bir araya getirdi. Mutfağın<br />
cinsiyeti var mı? Biraz da hangi mutfağa<br />
baktığınıza göre yanıtlanabilecek bu<br />
soruya dair sektörün içinde yer alan isimler kendi düşüncelerini ifade<br />
ettiler. Kadınların gıdayı ürettiği, çoğalttığı, işlediği ve pişirdiğini kendi<br />
deneyimlerimizden biliyoruz. Ama yemeye gelince, o serçe parmak<br />
hep evin oğlan çocuğu, babası, dedesi oldu. Yemeğin etli tarafı erkeğin<br />
önüne kondu. Çağımızda kuramlar bu olguyu toplumsal cinsiyet<br />
eşitsizliği ile açıklıyor. Kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin gıda<br />
üretiminde de tüketiminde de belirleyici bir fark yarattığı kahvaltının ana<br />
konusuydu. Sosyolog Ecehan Balta, gıda ve mutfakta kadınlık ve erkeklik<br />
tartışmasını konuklarla beraber yaparken, kişisel hayatlarımızda<br />
mutfakta hâkim olan kadınken kamusal alanda bu rolü erkeklerin teslim<br />
aldığından söz etti. İstanbul Ticaret Odası Restoran ve Yiyecek, İçecek<br />
İşletmeleri Komitesi Başkanı aynı zamanda Yalı 77 kurucusu Ebru Koralı<br />
ev sahipliğinde gerçekleşen söyleşi farklı bölgelerden seçilmiş, sosyal<br />
tedarik koşullarını benimseyerek küçük üreticiyi destekleyen özel çok<br />
lezzetli ürünlerin sunulduğu kahvaltı eşliğinde yapıldı.<br />
1983Beyoğlu’dan yeni lezzet<br />
PERA<br />
Beyoğlu’nun tarihi el yapımı<br />
çikolatasını mis kokulu kahve<br />
konseptiyle bütünleştiren<br />
1983Beyoğlu Çikolata, yeni<br />
lezzet Pera’yı çikolata severlerin<br />
beğenisine sundu. İstanbul’un<br />
iki yakasından ilham alınarak<br />
hazırlanan Pera tatlısının içeriği,<br />
sütlü çikolata, beyaz çikolata,<br />
karamelli lotus bisküvilerinden<br />
oluşuyor. Pera’nın Anadolu<br />
Yakası kısmı sütlü çikolatayla<br />
özdeşleşti. Avrupa Yakası kısmı<br />
ise beyaz çikolatayla temsil<br />
ediliyor. Tarihten esinlenilerek<br />
hazırlanan ve İstanbul’da<br />
Bizanslılar döneminde “karşı yaka” anlamına gelen “Pera”dan adını<br />
alan yeni lezzet, damakları tatlandırırken adıyla da adeta nostalji<br />
yaşatıyor. Şu anda tüm şubelerde yerini alan Pera tatlısı, çikolata<br />
severlerden büyük ilgi göre-rek, en çok satılanlar arasında yerini<br />
aldı. Toplamda 30 şubeye ulaşan 1983Beyoğlu Çikolata, yurt dışı<br />
atağını da sürdürüyor. Irak Erbil’de açtığı iki şubenin ardından<br />
üçüncü mağazasını da Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de açan marka,<br />
yakın gelecekte Dubai, İsviçre, KKTC, Viyana, Almanya, İngiltere gibi<br />
önemli ihracat pazarlarına da özel reçetelerle hazırlanan çikolata<br />
lezzetleriyle girmeyi hedefliyor.
94<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Terasıyla yaza damga vuracak<br />
Frankie, Boğaz’ın en özel sahil şeridini şehirle buluşturan Galataport<br />
İstanbul’un en nitelikli lokasyonlarından birinde yer alıyor. İki katlı<br />
mekanın yeni açılan terası ise bu özel lokasyonun muhteşem<br />
manzarasını sunuyor. Tarihi Yarımada ve Boğaz manzarasını aynı anda<br />
görmeyi sağlayan açık ve geniş teras, Frankie deneyimini bambaşka bir<br />
seviyeye çıkarıyor. Müziği, eğlenceyi ve elbette iddialı bir menüyü birlikte<br />
sunan Frankie, açılışından bu yana MediterrAsian mutfağıyla gastronomi<br />
meraklılarını cezbetmişti. Frankie yeni mevsimle birlikte açılan<br />
terasında da bu ilgi çekici menüsüyle misafirlerini ağırlamaya devam<br />
ediyor. Yaza özel tabakların da eklendiği MediterrAsian menü, ruhunu<br />
ve malzemelerini Akdeniz’den, pişirme tekniklerini ve baharatlarını<br />
Asya’dan alıyor. Yerel malzemeleri mevsiminde kullanma konusunda<br />
titizlikle çalışan Frankie’nin Hint, Thai, Vietnam, Kore mutfak kültürlerini<br />
Akdeniz’in ruhu ile harmanlayan MediterrAsian menüsü, şehrin göz alıcı<br />
manzarasıyla daha da etkileyici hale geliyor. Müzik direktörü Mehmet<br />
Koryürek (DJ Aksak) danışmanlığında yenilenen eğlence anlayışıyla<br />
şehrin gözde mekanlarından biri olan mekan, haftanın her günü açık<br />
olan terasta yazın nabzını tutuyor.<br />
Türkiye’nin MSC Sertifikalı ilk ton balığı<br />
Metro Chef markası ile raflarda!<br />
Sürdürülebilirliği bir iş yapış biçimi olarak ele alan Metro<br />
Türkiye, bugün tabağımıza gelen balık çeşitlerini geleceğe<br />
taşımak ve yaşadığımız ekosistemi korumak adına güçlü bir adım<br />
daha attı. Metro Türkiye, avcılıkla yakalanmış balık türlerinin<br />
sürdürülebilirliğini sağlamayı amaçlayan ve alanında en önemli<br />
küresel sertifikasyon programlarından biri olan Marine Stewardship<br />
Council (MSC) sertifikasını kendi markalı ürünlerine getirmeye<br />
başladı. Bu doğrultuda Metro Türkiye, başarıyla geçtiği tüm ayrıntılı<br />
aşamaların ardından Metro Chef markasıyla sunduğu zeytinyağlı<br />
ve ayçiçek yağlı iki ton balığı çeşidini MSC sertifikalı olarak raflara<br />
getiriyor. Türkiye’de ilk kez ton balığı ürünleri için MSC sertifikasını<br />
uygulayan Metro Türkiye, balıkların avlanmasından tekneye<br />
alınmasına, depolardan raflara getirilmesine kadar tüm süreçte<br />
ürünlerini sürdürülebilirlik kriterlerini gözeterek raflara getirdiğini<br />
kanıtladı.<br />
Ceviz tüketenlere<br />
bir iyi haber daha!<br />
Ceviz tüketiminin, akademik strese karşı<br />
koruyucu bir etkisi olduğu ve uykuyu<br />
iyileştirme potansiyeli taşıdığı yeni bir<br />
araştırmayla ortaya kondu. University<br />
of South Australia'daki araştırmacılar<br />
tarafından yürütülen ve Nutrients<br />
dergisinde yayınlanan yeni bir çalışmada,<br />
lisans düzeyindeki üniversite öğrencilerinin<br />
16 hafta boyunca günde yaklaşık 56<br />
gram ceviz yemelerinin kendi bildirdikleri zihinsel sağlık durumlarını<br />
iyileştirdiği, akademik stresin bazı olumsuz etkilerine karşı koruyucu bir<br />
etkiye sahip olduğu ve kendi bildirdikleri uyku kalitelerini uzun vadede<br />
artırdığı gösterildi. Araştırmada görev alan doktora öğrencisi Mauritz F.<br />
Herselman, "Cevizin sağlığı geliştiren bir gıda olduğunu zaten biliyorduk,<br />
fakat bu çalışmanın tasarımı ve uzunluğu sayesinde, bulgular ceviz gibi<br />
basit bir gıdanın stresle mücadeleye nasıl yardımcı olabileceğini net<br />
bir şekilde açıklıyor" diyor. University of South Australia ve California<br />
Walnut Commission tarafından ortaklaşa desteklenen bu randomize<br />
klinik çalışmanın ceviz yiyen katılımcı grubunda, strese karşı korumayla<br />
bağlantılı metabolik belirteçlerde de artış görüldü. Ayrıca ceviz yemenin,<br />
akademik stresin bağırsak bakterilerinin çeşitliliği üzerindeki olumsuz<br />
etkilerini bastırmış olabileceği de kaydedildi. (yalnızca kadınlarda).<br />
İlk 5<br />
ayda 5.2<br />
milyon<br />
adet<br />
dürüm<br />
sattı<br />
Türkiye’de yeme-içme<br />
sektörünün sevilen<br />
markası Dürümle, yılın<br />
ilk beş ayında yaptığı<br />
satışlarda büyük bir<br />
artış yakaladı. <strong>2023</strong><br />
yılının Ocak-Mayıs ayları<br />
arasındaki beş aylık<br />
dönemde 5 milyondan<br />
fazla dürüm satışı gerçekleştiren markanın böylece, toplam satışları<br />
bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 53 arttı. Türkiye genelinde<br />
en çok sevilen dürümlere bakıldığında ilk sırada Soslu Tavuk dürüm<br />
yer alırken, onu Cheddarlı Adana dürüm takip etti. Türkiye genelindeki<br />
satışlarda en çok dürüm tüketen iller ise sırasıyla İstanbul, Ankara<br />
ve Antalya oldu. Antalyalıların favorisi Soslu Tavuk dürüm olurken<br />
İzmir’de en çok Adana dürüm tercih edildi. Özel baharatlarla, katkı<br />
maddesi içermeden marine edilen %100 tavuk göğüs etinden<br />
hazırlanan Soslu Tavuk ateş ızgarasında pişiriliyor ve Dürümle’ye has<br />
özel soslar ve Dürümle’nin özel lavaşı ile servis ediliyor. Türkiye’nin<br />
en çok sevdiği ikinci dürüm olan Cheddarlı Adana Dürüm ise %100<br />
döş etinden yapılan Adana kebabının ateş ızgarasında pişirildikten<br />
sonra kibrit patates ve cheddar peyniri eşliğinde özel lavaş ekmeğine<br />
sarılmasıyla hazırlanıyor.
96<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gastro aktüel<br />
Seğmen şeker ilavesiz reçeller<br />
%65 meyve oranı ile hayat<br />
kalitesini artırıyor<br />
Dengeli ve sağlıklı bir yaşama<br />
ilk adımı şekeri bırakarak<br />
başlamak gündelik hayattaki<br />
aktifliği artırır. Seğmen şeker<br />
ilavesiz reçeller, yüksek<br />
meyve oranı ile daha dengeli<br />
bir enerji sağlayarak güne iyi<br />
bir başlangıç sağlar. Siz de<br />
hem kendiniz hem de hizmet<br />
verdiğiniz müşterileriniz için<br />
Seğmen şeker ilavesiz reçel<br />
ailesini tercih edebilirsiniz.<br />
Ürünlere segmen.com.tr üzerinden ulaşabilir, toptan alımlarınız içinse<br />
Seğmen Gıda’nın bölge temsilcilikleri ile iletişime geçebilirsiniz.<br />
Paket servis, restoranların<br />
tahtını sarsıyor<br />
Deloitte, Türkiye’de yemek<br />
hizmetlerinin en büyük parçasını<br />
oluşturan full servis gündelik<br />
zincir restoranları incelediği<br />
‘Türkiye Yemek Hizmeti Pazarı’<br />
raporunu açıkladı. Rapora<br />
göre Türkiye yemek hizmeti<br />
pazarının büyüklüğünün<br />
2021’de 144 milyar TL olarak<br />
gerçekleştiği tahmin ediliyor.<br />
Pazardaki en büyük segmenti<br />
ise yaklaşık yüzde 40’lık pay<br />
ile full servis restoranlar<br />
oluşturuyor. Pandemi, 2020’de<br />
birçok şubenin kapanmasına ve<br />
satışların düşmesine neden olsa<br />
da pazar 2016-2021 döneminde<br />
yüzde 16,3 büyüme gösterdi.<br />
Rapora göre 2021 de şube başı işlemlerin 2020'ye oranla daha<br />
yüksek olduğu kısmi bir toparlanma yılı olarak değerlendiriliyor.<br />
Raporda referans olan alınan ülkelerden (Avusturya, İrlanda,<br />
İspanya, İtalya, Portekiz ve Yunanistan) 2022-2026 yılları arasında<br />
en hızlı büyüyecek ülkenin İrlanda (yaklaşık yüzde 15) olması<br />
bekleniyor. En yavaş büyüyecek ülkenin ise, <strong>2023</strong> yılında da yemek<br />
hizmeti pazarının küçüleceği tahmin edilen, Yunanistan (yüzde 6,2)<br />
olacağı öngörülüyor. Rapora göre <strong>2023</strong>’te 415 milyar TL büyüklüğe<br />
ulaşacağı tahmin edilen pazar, 2026 yılında yüzde 86 büyüyerek<br />
770 milyar TL’yi aşacak. Full servis restoranların (FSR) büyüme<br />
beklentisi diğer alt segmentlere kıyasla daha düşük olmasına<br />
rağmen FSR segmentinin 2026 yılına kadar pazardaki liderliğini<br />
devam ettireceği tahmin ediliyor.<br />
Yaz gecelerine Asya esintisi<br />
Fairmont Quasar Istanbul’un<br />
beşinci katında yer alan ve aynı<br />
kattaki muhteşem sonsuzluk<br />
havuzunun yanı sıra Marcel<br />
Wanders imzalı sıradışı<br />
tasarımı ve çarpıcı Boğaz<br />
manzarasıyla da dikkat çeken<br />
Ukiyo <strong>Restaurant</strong> & Bar, “Yarının<br />
Asyası” konsepti ve yenilenen<br />
menüsü ile misafirlerini ağırlıyor.<br />
Executive Chef Ercan Yamantürk<br />
tarafından, Asya mutfağının<br />
kadim geleneklerinden yola<br />
çıkarak yepyeni tekniklerle<br />
hazırlanan Uzak Doğu’nun<br />
otantik lezzetleri ve benzersiz<br />
malzemelerin sıra dışı sunumu<br />
Ukiyo <strong>Restaurant</strong> & Bar’da misafirlerini bekliyor. Mekanın yeni<br />
menüsünde özel suşi sunumlarından tempuralara, dimsum, ton balığı<br />
tataki, gökkuşağı karidesli salata, tempura karides üçlüsü, buharda<br />
dana etli boa bun, Ukiyo "kushikatsu" tavuk, Malezya usulü wokta<br />
pişirilmiş deniz ürünlü “Char Kway Teow”, ağır ateşte pişirilmiş ördek,<br />
ananaslı ve zencefilli panna cotta, fırınlanmış alaska ve mochi çeşitlerine<br />
kadar eşsiz tatlar yer alıyor.<br />
Overdose menüsüne yaz geldi<br />
İsmini Dopamin, Oksitosin, Serotonin ve Endorfin kelimelerinin<br />
baş harflerinden alan ve bedensel, ruhsal ve zihinsel anlamda yani<br />
bütünsel olarak “iyi ve kaliteli yaşam” misyonu ile kurulan D.O.S.E.<br />
Health & Wellness, bünyesinde “Clean Eatery” felsefesiyle hizmet<br />
veren Overdose ile fark oluşturuyor. Gün boyu servis edilen kahvaltı<br />
seçeneklerinden sandviç ve wrap’lere, bowl’lardan ana yemeklere,<br />
atıştırmalıklardan salatalar ve tatlılara uzanan mekanın zengin<br />
çeşitli ve oldukça nitelikli menüsünde alışılagelmedik ve sürprizli<br />
birçok içecek çeşidi de bulunuyor. 383,86 kalorilik ve tavuk ya da tofu<br />
eklemesi de yapılabilen Vegan Chili çorba ile başlayan yeni lezzetler<br />
Mediterranean Chicken & Veggies Wrap, Nicoise Salad, Vegan Bowl,<br />
Matcha Bowl, Longevity Bowl, Overdose Impossible Pizza, Vegan<br />
Burger ile devam ediyor. Yiyeceklerin yanı sıra içeceklerinde de<br />
sezona yönelik yeni tatlara yer veren Overdose’un yeni yaz içecekleri<br />
arasında ise Strawberry Oat Latte, Strawberry Oat Matcha Latte,<br />
Maple Cinnamon Coconut whip Smoothie, Match-a Sports yer alıyor.
98<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gustonun yorumu<br />
Dünyaca ünlü mimar Mahmut Anlar<br />
önderliğinde Geo-ID tarafından tasarlanan<br />
24 kişilik restoran, misafirlerini sofistike<br />
bir Japon evi atmosferiyle karşılıyor. Bebek<br />
Otel’in 2 odası birleştirilerek oluşturulan<br />
Sankai; Japon kültüründen dünyaya<br />
yayılmış bir akım olan omakase (tercihi<br />
şefe bırakıyorum) deneyimini bütüncül<br />
olarak yaşatıyor. Kapısında tabela ya da<br />
oda numarası olmayan bu ilginç restorana<br />
size özel kart ile kapıyı açarak giriyorsunuz.<br />
Mekana adım attığınız andan itibaren Japon<br />
misafirperverlik sanatı anlamına gelen<br />
ve kusursuzluğu yansıtan ‘omotenashi’<br />
kültürünü iliklerinize kadar hissediyorsunuz.<br />
Sanatsal tabaklar…<br />
Sankai by Nagaya sanat eseri niteliğindeki<br />
tabaklarıyla geleneksel Edomae tarzı<br />
sushi ve Kaiseki mutfağını omakase tadım<br />
menülerinde bir araya getiriyor. Kaiseki<br />
mutfağı; mevsimlik ve taze malzemelerle<br />
yapılan, geleneksel değerleri buluşturan<br />
aşamalı bir sunum biçimi. Uyum, denge<br />
ve zanaatkarlık kavramlarını ön plana<br />
koyuyor. Edomae ise, Tokyo’nun eski<br />
adı olan Edo’nun körfezinden günlük<br />
tutulan balıklarla hazırlanan sushi stilini<br />
anlatıyor. Sankai bu stili benimseyerek<br />
Türk denizlerinde günlük tutulan balıklarla<br />
hazırlanan sashimi ve sushi lezzetlerini<br />
misafirlerinin beğenisine sunuyor. Yalnızca<br />
mevsimsel ve iklimin öne çıkardığı<br />
ürünlerle çalışan Şef Nagaya, yüksek<br />
standartlardaki malzemelerin orijinal<br />
tadının ön planda kalmasının önemini<br />
Gusto-Akademisyen<br />
Reha Tartıcı<br />
Sofistike Japon tasarımıyla<br />
bütüncül bir omakase<br />
Sankai by Nagaya Bebek Otel’in 3. katında sadece 24 kişilik bir<br />
restoran. İstanbul Boğazı manzarası eşliğinde Japon mutfağından<br />
lezzetleri ve dünyaca ünlü 2 Michelin yıldızlı şef Yoshizumi Nagaya’nın<br />
özel reçetelerini omakase olarak sunuyor.<br />
vurgularken, mutfağının sırrını; “Amaç,<br />
doğal aromayı örtmeden artırmaktır” diye<br />
tanımlıyor. Sankai by Nagaya'nın öne çıkan<br />
bir diğer özelliği ise, ataerkil bir yapıya<br />
sahip olan sushi mutfağına karşın Chef de<br />
Cuisine görevini kadın şef Hiroko Shibata’ya<br />
vermiş olması. Edomae sushi uzmanı şef<br />
Hiroko Shibata her sabah, o gün kullanacağı<br />
balıkları özenle kendisi seçiyor ve işliyor.<br />
Şef Hiroko Shibata yaz menüsünü<br />
deneyimlemek için buluştuğumuz özel<br />
gecede Nagaya Signature isimli menüyü<br />
sundu. İnanılmaz bir dengenin hakim<br />
olduğu, her elementi ahenkli bir şekilde<br />
hissettiğim Kaiseki mutfağının farklı<br />
lezzetleri beni Bebek koyundan alıp adeta<br />
Japonya kıyılarına götürdü. Bu yolculukta<br />
tabii ki sunulan lezzetler kadar hizmet<br />
kalitesi ve ambiyansın da büyük bir etkisi<br />
var. Yaz menüsünde deneyimlediğim ve<br />
gerçekten çok etkilendiğim lezzetleri tek<br />
tek yazmayacağım. Çünkü Bebek Otel’in 3.<br />
katındaki loş koridorun sonunda tabelası ve<br />
oda numarası olamayan kapıyı size özel kart<br />
ile açarak girdiğiniz bu gizemli restoranda<br />
yaşayacağınız deneyimin büyüsünü bozmak<br />
istemiyorum. Ama Sankai by Nagaya’yı üst<br />
düzey ve selektif bir gastronomik deneyim<br />
yaşamak isteyenlere tavsiye ediyorum.<br />
Gastronominin nobeli BCWP<br />
<strong>2023</strong>’ü Ebru Baybara Demir kazandı<br />
Dünyanın farklı ülkelerinden 1000 şefin aday<br />
gösterildiği ve 700 şefin değerlendirildiği<br />
Gastronominin Nobel’i olarak adlandırılan Basque<br />
Culinary World Prize (BCWP) <strong>2023</strong>'ün kazananı Şef<br />
Ebru Baybara Demir oldu. Bu ödülü Türkiye’ye taşıyan<br />
ilk Türk kadın şef olan sevgili dostum Ebru Baybara<br />
Demir’i can-ı gönülden kutluyorum.
100<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
gustonun yorumu<br />
KÜLTÜREL MIRASINI YENILIKÇI YAKLAŞIMLARLA<br />
ZENGINLEŞTIREN GAZIANTEP<br />
Sahip olduğu zengin kültürel miras ile gastronomide pek<br />
çok ilke imza atan Gaziantep, ülkemize kazandırdığı Rayiha<br />
Baharat Müzesi ve UDMA Peynir Müzesi ile farkını bir kez<br />
daha ortaya koyuyor…<br />
Gaziantep'in gastronomi yolculuğu,<br />
lezzetlerin zirvesine ulaşan bir başarı<br />
hikayesi. Bu büyülü şehir, zengin<br />
mutfak kültürüyle hem ulusal hem de<br />
uluslararası alanda büyük başarılara imza<br />
atmaya devam ediyor. UNESCO Yaratıcı<br />
Şehirler Ağı’na giren ilk kentimiz olan ve<br />
Türkiye'nin gastronomi başkenti olarak<br />
kabul edilen Gaziantep, sahip olduğu tarihi<br />
ve kültürel mirasa kattığı değerlerle fark<br />
oluşturuyor. Gaziantep Büyükşehir Belediye<br />
Başkanı Fatma Şahin ve gastronomi ekibi,<br />
bir kez daha yeni ve benzersiz projelere<br />
imza atıyor. UDMA Peynir Müzesi ve Rayiha<br />
Baharat Müzesi bunlardan sadece ikisi.<br />
Geçtiğimiz günlerde ülkemizde ve dünyada<br />
benzeri az sayıda olan bu projeleri hayata<br />
geçiren Gazibel Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Fikret Tural ve Gaziantep Büyükşehir<br />
Belediyesi Mutfaklar Koordinatörü Doğa Çitçi<br />
ile şehre kazandırılan bu müzeleri birlikte<br />
gezdik.<br />
UDMA tarihi lezzetle buluşturuyor<br />
Kozluca Mahallesi’nde yer alan ve 14.<br />
yüzyılda inşa edilerek günümüze kadar<br />
ulaşan Eski Hamam’ın restore edilmesiyle<br />
açılan UDMA Peynir Müzesi ve Restoran<br />
3 bölümden oluşuyor. Müze, restoran ve<br />
market bölümleri olan UDMA’nın restoran<br />
bölümü, taze, doğal ve yerel malzemelerden<br />
oluşan benzersiz bir kahvaltı ve yöresel<br />
lezzetler menüsüyle misafirlerine keyifli<br />
bir deneyim sunuyor. Biz de bu tarihi<br />
yapının büyülü ortamında kahvaltımızı<br />
yaparak güne başladık. Sonrasında 7’den<br />
70’e herkesin, peynirin hikayesi ile ilgili<br />
önemli bilgiler edinebileceği müzede<br />
devam eden çalışmaları inceledik.<br />
Tüketimin hızla yaygınlaştığı bir dönemde<br />
kültürel mirasımızın korunmasına, manevi<br />
duyarlılığın ve sürdürülebilir gastronominin<br />
yüceltilmesine katkı sağlayacak UDMA’nın<br />
devam eden çalışmalar tamamlanarak yakın<br />
zamanda kapılarını açması bekleniyor.<br />
Baharatın izini sürüyor<br />
Alleben Göleti’nin hemen kıyısında,<br />
içerisindeki zenginliğe uyumlu bir tabiatın<br />
tam merkezinde konumlanan Rayiha Baharat<br />
Müzesi; Türkiye’de henüz benzeri olmayan,<br />
dünyada ise benzerleri içinde zirveye aday<br />
bir müze. Rayiha bir müze olarak tanımlansa<br />
da aslında 3 önemli birimden oluşan entegre<br />
bir üretim, deneyim ve sergi merkezi. 150’ye<br />
yakın baharatı dokunarak, koklayarak ve<br />
görmediğiniz safhalarına, tarihine, mitlerine<br />
tanık olarak gezebileceğiniz bu müzeyi<br />
gezenlere konusunda uzman Raviyanlar<br />
(anlatıcı) eşlik ediyor.<br />
Rayiha’da ayrıca meraklıları ve<br />
profesyoneller için bir AR-GE laboratuvarı<br />
ile bitkilerin yetiştirildiği hobi bahçesi de<br />
bulunuyor. Müze bünyesinde yer alan<br />
Aktar Cafe’de ise bu bitkilerden elde<br />
edilen hediyelik ürünler, pasta ve içecekler<br />
sunuluyor. Müze gezisi sonrası akşam<br />
yemeği öncesi Alleben Göleti manzaralı<br />
bahçede soluklanırken denediğim burada<br />
sergilenen baharatların özütünden<br />
yapılan “Zamansız Hoşluk” isimli baharat<br />
kokteyllerinden çok etkilendim. Tamamen<br />
doğal malzemelerle hazırlanan içecekler,<br />
müze gezimizi farklı bir boyuta taşırken,<br />
Rayiha’nın en üst katında yer alan restoranda<br />
ünlü Şef Doğa Çitçi tarafından oluşturulan<br />
tadım menüsünün yaşatacağı deneyimin<br />
derinliği hakkında da fikir verdi.<br />
Çok boyutlu bir lezzet deneyimi<br />
Günün finalini müzenin üçüncü katında yer<br />
alan şık restoranda ilk kez bizler tarafından<br />
deneyimlenen tadım menüsü ile yaptık.<br />
Rayiha’nın misyonunu tamamlayıcı nitelikteki<br />
ülkemizin önde gelen şeflerinden Doğa<br />
Çitçi tarafından tasarlanan tadım menüsü<br />
baharatın zengin dünyasını tüm yönleriyle<br />
hissettiriyordu. Bizlere tarih sayfalarından<br />
sofraya uzanan benzersiz bir yolculuk<br />
yaşatan ve gastronomi dünyasının en küçük<br />
unsurlarının önemine ve derinliğine tanık<br />
olduğumuz bu “Fine Dining Tadım Menüsü”<br />
tek kelime ile büyüleyiciydi. Tarçın ve<br />
havlucan sirkesi ile yorumlanan “Ayak Paça”<br />
lezzeti kadar buz parçacıkları üzerindeki<br />
jölemsi sıra dışı sunumu ile damağıma<br />
adeta silinmeyecek bir imza attı. Tahin,<br />
susam, nane yağı, reyhan ve arı yağı ile<br />
tasarlanan “Sini Köfte” alışık olduklarımızın<br />
çok ötesinde bir deneyim yaşattı. Menüde<br />
“Damak Hoşluğu” ismiyle yer alan sumak<br />
sorbe ise peynir altı suyuyla demlenmiş<br />
firik pilavı, tarhunlu patates püresi ve körpe<br />
ıspanak eşliğinde servis edilen “Kuzu İncik”<br />
öncesinde bize adeta boyut atlattı. Bu<br />
benzersiz yolculuğun finalini “Kan Portakal”<br />
isimli tatlıyla yaptık. Kan portakal, zeytinyağı<br />
dondurması, portakallı mereng, karabiber ve<br />
menengiçli krokanın eşsiz uyumu ve dengesi<br />
bu özel gecede ulaştığımız lezzettin zirvesine<br />
yakışır nitelikteydi. Tabii ki her seçeneğe<br />
özel tasarlanan baharat kokteyllerinin de bu<br />
benzersiz yolculuğa ayrı bir keyif kattığını<br />
belirtmeliyim.<br />
Bu büyüleyici gecenin sonunda yaşattıkları<br />
etkileyici deneyim ve Gaziantep mutfağına<br />
kattıkları değer için Gaziantep Büyükşehir<br />
Belediyesi Mutfaklar Koordinatörü Doğa Çitçi<br />
ve ekibine tüm kalbimle teşekkür ediyorum.
102<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan röportaj<br />
ALAÇATI'DA ÖNCE<br />
LIMONKÖYIÇI'NI<br />
KLASIKLEŞTIRDI! ŞIMDI<br />
SIRA EL-YAR'DA!<br />
Başarılı restoran yatırımcısı<br />
ve işletmecisi Yasin Becek,<br />
Limonköyiçi'den sonra El-<br />
Yar ile Alaçatı'daki restoran<br />
sayısını ikiye çıkardı. Çeşme<br />
aşığı yatırımcının hedefinde<br />
El-Yar'ı da bir Alaçatı klasiği<br />
yapmak var!<br />
Haber: Hatice Ünal Bilen<br />
Meslekte 20. yılını kutlayan başarılı<br />
restoran yatırımcısı ve işletmecisi<br />
Yasin Becek, Limonköyiçi'nin ardından<br />
El-Yar ile Alaçatı'daki restoran sayısını<br />
ikiye çıkardı. İlk yatırımı Limonköyiçi'ni<br />
bundan yedi yıl önce "Kaliteli yemek,<br />
kaliteli müzik" mottosuyla hayata geçiren<br />
ve Alaçatı sokaklarının bir numaralı yemeiçme-<br />
eğlence mekanı haline getiren Becek,<br />
Lübnan mutfağının tatil beldesindeki tek<br />
adresi El-Yar ile de bu iddiasını açıkça ortaya<br />
koyuyor.<br />
Kaliteli yemek anlayışı ile yola çıkan<br />
Limonköyiçi, Şef Eyüp Gül'ün yönetiminde<br />
dünya lezzetlerini ve füzyon mutfağının<br />
eşsiz tatlarını misafirlerine mevsiminde,<br />
taptaze ürünleriyle servis ediyor. Saat<br />
22.30'dan sonra kulübe dönen mekan,<br />
DJ Yiğit performansıyla farklı zevklere<br />
hitap eden müzik seçkileriyle eğlenceli<br />
Yasin Becek<br />
saatler vadediyor. Becek, "Misafirler RNB<br />
dinlerken bir anda ‘Batsın Bu Dünya’ya geçiş<br />
yapabiliyor. ‘Bizim tarzımız yok’ derken<br />
bundan bahsediyoruz. Geniş bir müzik<br />
Lübnan mimarisinden<br />
esinlenerek tasarlanan mekan,<br />
kemerli ahşap girişinden<br />
itibaren konuklarını yasemin<br />
ve begonvillerle dolu siyahbeyaz<br />
karo zemin döşemesi<br />
eşliğinde yemyeşil bir koridor<br />
boyunca karşılıyor. Ardından<br />
alabildiğine geniş, yazlık bir<br />
bahçeye açılan mekan; ışıl<br />
ışıl avize ve abajurları, mistik<br />
dokusu, Lübnan dekorasyonunu<br />
incelikle ortaya koyan detayları<br />
kadar otantik sunumlarıyla da<br />
ilham veriyor. Fransız mutfağına<br />
da göz kırpmayı ihmal etmeyen<br />
Lübnan mutfağının eşsiz<br />
lezzetleri, her biri Gaziantep’te<br />
özel olarak hazırlanan<br />
birbirinden farklı tabakların<br />
içinde otantik tepsiler eşliğinde<br />
servis ediliyor.
104<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekan röportaj<br />
listemiz var. Yabancı müzik çalarken birden<br />
oyun havasına, halaya, Karadeniz’e kadar<br />
uzanabiliyoruz. İnsanlar da en çok bunu<br />
seviyor. 7’den 70’e herkes Limon Köyiçi’nden<br />
müzikal anlamda mutlu ve müziğe doymuş<br />
olarak ayrılıyor. Olmayan tarzımızı koruyarak<br />
bu kültüre yön vermeye devam etmek<br />
istiyoruz." diye anlatıyor.<br />
"Alaçatı'ya değer katan bir<br />
markayız"<br />
14 Haziran akşamı muhteşem bir davetle<br />
açılışını gerçekleştiren El Yar’ı da bir Alaçatı<br />
klasiği haline getirmeyi hedeflediklerini<br />
vurgulayan Becek, "Alaçatı’ya değer katan bir<br />
marka olduklarını vurgulayarak, "Bugünlere<br />
ilmek ilmek, tırnaklarımızla kazıya kazıya<br />
geldik. Tabii başka projelerimiz de olacak,<br />
zamanla duyuracağız. Alaçatı’da olmayı<br />
ve burada iş yapmayı çok seviyorum. Ben<br />
Çeşme aşığı bir insanım. Kendimi bildim<br />
bileli Çeşme'ye tatile giderim. Geçmişte<br />
Çeşme ile ilgili hayallerim vardı. Bugün<br />
bunları gerçekleştirmekten ve buraya eğer<br />
katmaktan çok mutluyum." diye anlatıyor.<br />
“Şef Eyüp Gül, en büyük şansımız..."<br />
El-Yar'ın konseptine ve menünün oluşum<br />
sürecine değinen Becek, mekanı açmaya<br />
karar verdiklerinde tüm ekip Beyrut'a<br />
bir deneyim gezisi yaptıklarını ve harika<br />
lezzetler tattıklarını söylüyor. Limonköyiçi<br />
ile birlikte El-Yar'ın da mutfağını yöneten<br />
Şef Eyüp Gül'ün en büyük şansları olduğunu<br />
belirten Becek, menüyü oluştururken<br />
Güney Doğu mutfağı kadar Ege ve Akdeniz<br />
vurgusu da yaptıklarının altını çizerek<br />
şöyle devam ediyor: "Ege’nin meşhur ılık<br />
ot kavurmasını koymayı ihmal etmedik.<br />
Ayrıca şevketi bostan olmazsa olmaz dedik,<br />
harika mezeler koyduk. İşin kebap kısmına<br />
gelecek olursak, biz onlardan açık ara<br />
öndeyiz, hiç macera aramadan menüzümüze<br />
Beyrut’tan etkilenmeden kendi Adanamızı,<br />
kendi şaşlığımızı, kendi çıtır kanadımızı<br />
koyduk. Falafeli herkes nohuttan yaparken<br />
biz bakladan yapmaya karar verdik,<br />
denediğinizde bize hak vereceksiniz.”<br />
"İstanbul’dan Çeşme’ye ciddi bir<br />
restoran transferi var"<br />
Çeşme'nin turizm ve yeme-içme potansiyelini<br />
de değerlendiren Becek, turistik ilçenin<br />
İzmir’in gözbebeği olduğunu ve son yıllarda<br />
ülke çapında da önemli bir ivme yakaladığına<br />
dikkat çekerek şunları söylüyor: "Çeşme<br />
özellikle yaz aylarında yerli ve yabancı<br />
binlerce turisti ağırlıyor. Her geçen gün<br />
büyüyen turizmi ve kültürel değerleri ile<br />
Çeşme, yatırımcılar için umut vadediyor.<br />
Genç ve dinamik nüfusu, yılın her ayı gelen<br />
misafirleri, tarihi dokusu, kolay ulaşılabilir<br />
lokasyonu, ticaret yolları üzerinde bulunması<br />
ve hızla büyüyen yapısıyla yatırımcıların göz<br />
bebeği konumunda. Her yaz İstanbul’dan<br />
Çeşme’ye birçok restoran transfer oluyor.<br />
Konut ve otel projeleri de Çeşme ve<br />
Alaçatı’da büyük bir potansiyele sahip."
106<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
yeni mekanlar<br />
Kahve molasının<br />
en trend bahanesi<br />
Genova 1050<br />
İlk şubesi<br />
Karaköy’de açılan<br />
Genova 1050, İtalyan<br />
stiliyle hazırlanan<br />
ve özenle seçilmiş<br />
kahve çekirdekleriyle<br />
zengin bir deneyim<br />
sunuyor.<br />
İstanbul’a Olden 1772 ve<br />
Mesai Karaköy gibi mekân<br />
markalarını kazandıran<br />
Gen Groups şimdi de<br />
kahve severlerin tüketim<br />
alışkanlıklarını değiştiriyor. Yeni nesil kahvecilerin<br />
yükselişte olduğu bir dönemde ilk şubesiyle Karaköy<br />
Bankalar Caddesi’nde İstanbul’a merhaba diyen Genova<br />
1050, kahve tutkunlarının yeni favorisi olmaya aday.<br />
Genova kahveleri, yüksek kaliteli kahve çekirdekleri<br />
kullanılarak özenle hazırlanıyor. Uzmanlar her bir<br />
çekirdeği özenle seçerek, kahvenin en doğal ve en iyi<br />
halini yakalıyor. Her fincan Genova kahvesi, ustalıkla<br />
hazırlanan zengin aromalarıyla damaklara şölen<br />
yaşatıyor. İtalyan lezzetleriyle bezenmiş Genova 1050<br />
kahvesi, güne zinde bir başlangıç için en doğal ve taze<br />
haliyle sunuluyor. Sıcak kahvenin aromatik kokuları<br />
ziyaretçileri sabahları güne hazırlarken, ilerleyen<br />
saatlerde ise günün yorgunluğunu alıyor. Genova 1050<br />
kahveleri yakında birçok noktada yeni şubeleriyle<br />
büyük kitlelere ulaşmanın hazırlığını yaparken evde,<br />
ofiste veya sokakta<br />
keyifle içilebilecek<br />
şekilde şık paket<br />
sunumlarıyla da dikkat<br />
çekiyor. Kahvenin<br />
aromasını ve sıcaklığını<br />
koruyarak her şartta<br />
damakları şımartmaya<br />
devam ediyor. Kahve<br />
eşlikçileri olarak da<br />
usta şeflerin elinden<br />
çıkan taze kurabiye,<br />
pasta ve tatlılar sunan<br />
mekanın tiramisu<br />
ve cupcake’leri kısa<br />
sürede efsaneye<br />
dönüşmüş bile!<br />
Meyhaneyi Boğaz’a taşıyor<br />
Kuruçeşme Sortie’nin içinde 2021’den<br />
bu yana lezzetseverleri ağırlayan<br />
Meyhanede, deneyimli şef Ahmet<br />
Yavuz’un unutulmaz tatlarıyla meyhaneyi<br />
Boğaz’a taşıyor. 18 çeşit mezenin<br />
servise sunulduğu mekanın işletmesini<br />
Onur Erol, koordinatörlüğünü ise Birol<br />
Baştürk yapıyor.<br />
2021 yılından bu yana Kuruçeşme Sortie’nin<br />
içinde yer alan Meyhanede restoran, yazın<br />
gelmesiyle birlikte meraklılarına yeniden merhaba<br />
diyor. Genç iş insanı Onur Erol’un işletmeciliğini, Birol Baştürk’ün ise<br />
koordinatörlüğünü üstlendiği Meyhanede, mutfağını ise meslekte 50.<br />
yılını deviren usta şef Ahmet Yavuz’a emanet ediyor. Restoran; soğuk<br />
mezelerden ara sıcaklara, ana yemekten tatlılara kadar yerli ve yabancı tüm<br />
misafirlerinden tam not alıyor. 18 çeşit mezenin yer aldığı restoranda; Girit<br />
ezmesinden pancar suyuyla hazırlanmış özel meyhanede kısıra, avokado<br />
soslu karidesten hollandez sosla harmanlanan ve pazı yaprağında sunulan<br />
levreğe kadar konukları geniş yelpazede bir lezzet şölenine davet ediyor.<br />
Bu lezzet şölenine atom, humus, köpoğlu, fava ve deniz kenarı masaların<br />
olmazsa olmazı kalamar ile karides eşlik ediyor. Ana yemeklerde ise, şefin<br />
50 yıllık tecrübesini kullanarak özel tarifle hazırladığı meyhanede köftenin<br />
yanı sıra; bonfile, dana, kuzu pirzola, tuzda balık, somon ve levrek gibi balık<br />
çeşitleri yer alıyor. Meyhanede, yeni sezona merhaba derken misafirlerine<br />
özel hazırlanan taze ıstakozların yer aldığı havuzuyla da dikkat çekiyor.<br />
Tatlılarda ise dondurmalı irmik helvası, krokanlı vanilyalı parfe, limonlu ve<br />
vişneli sorbe yer alıyor.<br />
Şehrin en yeni ortak<br />
buluşma noktası<br />
Alâ Gusto<br />
Geleneksel Türk mutfağının<br />
ülke sınırlarını aşmış<br />
özel lezzetlerini şehrin en<br />
dinamik noktasında lezzet<br />
severlerle buluşturan<br />
ALÅ GUSTO, ilk şubesini<br />
Kuruçeşme’de açtı.<br />
Sosyal yaşamın yoğun temposunda İstanbul ahalisine yeni yeme<br />
alışkanlıkları kazandırma fikriyle yola çıkan ALÅ GUSTO, sabahın ilk<br />
ışıklarına kadar sıcacık ortamı ve enfes lezzetleriyle hem göze hem de<br />
damağa hitap ediyor. Şehrin hareketli dinamiğinde geleneksel lezzetlere<br />
duyulan özlemin yarattığı ihtiyaç neticesinde alanında uzman şeflerin özel<br />
reçeteleriyle hazırlanan Ala Gusto Menüsünde yağlama, mantı, Karadeniz<br />
taş fırın pideleri ve çorba çeşitleri oldukça dikkat çekiyor. Kuruçeşme<br />
sahil hattının eşsiz Boğaz atmosferi eşliğinde alışıla gelmiş lezzetleri<br />
kendine özgü yeniliklerle buluşturan mekan misafirlerinin ilk deneyimleri<br />
sonrasında müdavimleri haline geleceği konusunda iddiasını ortaya koyuyor.<br />
Çorba çeşitlerinden, taş fırın lezzetlerine, mantısından kuru fasulye ve<br />
ızgara çeşitlerine uzanan menüsüyle müdavimlerinin nerede olurlarsa<br />
olsun yollarının Kuruçeşme’ye düşeceğinin iddiasıyla haftanın 7 günü 16:00<br />
/ 04:00 saatleri arasında hem restoran hem de paket servisiyle hizmet<br />
veriyor.
108<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
HORECA IŞLETMELERI IÇIN PEYZAJ<br />
TASARIM FIKIRLERI<br />
L.ist Peyzaj ile oteller, restoranlar ve kafelere peyzaj projeleri hazırlayan Peyzaj Yüksek<br />
Mimarı Deniz Dülek, HoReCa işletmeleri için peyzaj tasarım fikirlerini paylaştı…<br />
Kent yaşamında artık herkes doğaya<br />
kaçacağı ve yeşil ile buluşacağı<br />
mekanların arayışında… Kent hayatının<br />
önemli parçaları olan oteller, restoranlar<br />
ve kafeler, bu ihtiyacı karşılamak üzere bir<br />
bahçeye sahip değillerse bile teras veya iç<br />
mekanlarında yeşil alanlar oluşturabilirler.<br />
Yeterli alana sahip olmayan bu işletmeler,<br />
duvarlarında hatta tavanlarında canlı veya<br />
stabilize bitkilerle yaşayan mekanlara<br />
dönüşebilirler…<br />
Peyzaj tasarımlarında son yılların öne çıkan<br />
trendi, kırsal/doğal yaşama vurgu yapan<br />
detaylar. Bu bakış açısıyla sadece estetik<br />
bahçeler oluşturmuyor, aynı zamanda<br />
sulama ihtiyacı az olan, bakımı kolay ve<br />
sürdürülebilir alanları da hayata geçiriyoruz.<br />
Bu bir bakıma işletmelerde peyzaj ekonomisi<br />
ortaya koyarken, diğer taraftan bitkilerin<br />
bakımının daha kolay ve zahmetsiz bir hale<br />
gelmesine de imkan sağlıyor.<br />
Mimari tasarım ve kurumsal<br />
kimliğe uygun peyzaj tasarımı<br />
Projelendirmede öncelikle ele alınan mimari<br />
tasarımı ve kurumsal kimliğine uygun<br />
peyzaj tasarımını yapmaktır. Bu noktada<br />
dikkat çekmek istediğimiz nokta, yeşil alan<br />
yaratmak adına mekana herhangi bir bitki<br />
konulması değil, mekanı tamamlayacak<br />
bitkinin seçilmesidir.<br />
Doğru yer tespiti ve mevcut<br />
imkanların değerlendirilmesi<br />
Estetik kararlarlar alınıp bahçenin<br />
konseptine karar verildikten sonra, en önemli<br />
soru “Peki bu bahçenin sürdürülebilirliğini<br />
nasıl sağlanır?” sorusudur. Sürdürülebilirliği<br />
sağlamak için altyapı ve ışık analizi, doğru<br />
saksıların ve bitki türlerinin seçimi ile birlikte<br />
işletmenin bakım ekibin olup olmamasına<br />
bağlı olarak ekiplerine eğitim verilmelidir.<br />
Bitkiler herkesin ilgi alanı olması ile birlikte,<br />
pek az kişinin devamlılığını sağlayabildiği<br />
bir tasarım ürünüdür. Bitkilerin canlı ve her<br />
birinin birbirinden ayrı olduğu, yaşamsal<br />
ihtiyaçlar için doğru yerde konumlandırılıp,<br />
doğru şekilde ihtiyaçlarının karşılanması<br />
gerekmektedir. Bu sebeple öncelikli olarak,<br />
bu yaşam ihtiyaçlarının sağlanabilmesi<br />
için, doğru yer tespiti ve mevcut imkanların<br />
değerlendirilmesi işletmeler için zorunludur.<br />
Yaz ayları planlama için doğru bir zaman<br />
<strong>Temmuz</strong> ayını karşılamaya hazırlandığımız<br />
bu sıcak günler, doğru bahçe planlaması için<br />
işletmelere gereken zamanı tanıyacaktır.<br />
Oteller, restoranlar ve kafeler için bahar<br />
ayına girilen süreç, bahçe uygulamaları ve<br />
bitkilerin dikimi için en doğru zamanlardır.<br />
Yaz sonu muhteşem bir bahçeye sahip<br />
olmakla birlikte, sonbahar yağmurları ile<br />
bahçeler ihtiyacı olan suya kavuşacak ve<br />
zahmetsiz bir şekilde önümüzdeki yıla hazır<br />
olacaktır.<br />
Bahçenizde taşa ve yosunlara yer<br />
verin<br />
Bir önemli detay da, bahçe uygulamalarında<br />
taşa ve yosunlara da yer vermek. Peyzaj<br />
tasarımında kullanılacak estetik taşlar,<br />
ağaç kabukları ve iç mekan duvarlarında<br />
kullanılacak yosun paneller estetik bir<br />
dokunuş ile birlikte su istekleri olmaması<br />
sebebiyle bakım kolaylığı da sağlayacaktır.<br />
Doğru yerde doğru ürün seçimi sayesinde<br />
işletmeler için de artık bahçe bakımı hiç zor<br />
değil.<br />
Kimdir?<br />
Deniz Dülek, İstanbul ve İtalya’da öğrenim<br />
hayatını tamamladıktan sonra 15 yılı aşkın<br />
bir süredir yurt içi ve yurt dışında çeşitli<br />
ölçeklerde bahçeler tasarladı. L.ist Peyzaj’ı<br />
kurduktan sonra otel ve kafeler de dahil<br />
olmak üzere ağırlıklı ticari mekanların<br />
peyzaj projelerini gerçekleştiren Dülek,<br />
iç mekanda bitki tasarım alternatiflerini<br />
artırmak ve bahçesi olmayanların bitkilerle<br />
ilişki kurmasını sağlamak amacıyla 2015<br />
yılında Saksıhane Projesi’ni hayata geçirdi.<br />
Peyzaj Yüksek Mimarı Dülek, Saksihane.<br />
com ve Piu Art Café’de yer alan bitki satış<br />
mağazası üzerinden de peyzaj tasarım<br />
ürünlerini tüketicilere sunmaya devam<br />
ediyor.
110<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
HoReCa teknolojileri<br />
Sürdürülebilirlik için çalışıyor<br />
Sürdürülebilir kaynak kullanımına odaklanan COPA, Bursa Minareliçavuş Organize Sanayi<br />
Bölgesi'nde bulunan üretim tesisinde hayata geçirdiği GES yatırımı ile <strong>2023</strong> yılının 3 ayı<br />
enerjiden tasarruf edecek.<br />
Çevreyi, insanı ve inovasyonu odağına alan<br />
COPA, her geçen gün sürdürülebilir bir<br />
gelecek için yeni çalışmalara imza atıyor.<br />
COPA, Bursa Minareliçavuş Organize Sanayi<br />
Bölgesi'nde bulunan üretim tesisindeki GES<br />
yatırımı ile, tüm üretim süreçlerinde enerji<br />
kullanımını en aza indirgiyor. <strong>2023</strong>’te yılın<br />
3 ayı enerjiden tasarruf etmeyi hedefleyen<br />
COPA, bu kapsamda yılda 112.654 adet<br />
ağaç kurtararak emisyonun yaklaşık<br />
1.239.197 kg karbondioksit eşdeğeri kadar<br />
azaltılmasını sağlayacak. 5 Haziran Dünya<br />
Çevre Günü’nün, çevresel sürdürülebilirliğe<br />
olan taahhütlerini vurgulamak için önemli bir<br />
fırsat olduğunu ifade eden COPA Isı Sistemleri<br />
Genel Müdürü Oktay Erdinç: “COPA olarak,<br />
çevresel sürdürülebilirlik konusunda büyük<br />
bir sorumluluk taşıdığımızın bilincindeyiz.<br />
Bu nedenle, yenilenebilir enerji kaynaklarına<br />
dayalı çözümlerimiz ve enerji verimliliğini<br />
artırmaya yönelik çalışmalarımızla çevreye<br />
olan etkimizi en aza indirme hedefiyle hareket<br />
ediyoruz. Gelecek nesillere daha temiz ve<br />
yaşanabilir bir dünya bırakma misyonumuz ile<br />
çalışmalarımıza sürdüreceğiz.” dedi.<br />
Yaz sezonunu uzatmak<br />
için bakım şart!<br />
“Havalar sıcak, kışı düşünmek için erken” demeyin,<br />
ısıtma sistemlerini kışa hazırlamak, sistem devreye<br />
girdiğinde oluşabilecek arızaları önlemek için en ideal<br />
zaman!<br />
Soğuk havalarda işletmelere konfor ve<br />
verimlilik sunan elektrikli ve radyant ısıtma<br />
sistemleri, yaz aylarında akıllara gelecek<br />
en son şey oluyor. Ancak uzmanlar, yaz<br />
aylarının ısıtma sistemlerinin bakımı için en<br />
ideal zaman olduğunu söylüyor. Çukurova Isı<br />
Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, konuyla ilgili<br />
şu açıklamaları yapıyor: “Özellikle son yıllarda<br />
hızla artan enerji fiyatları nedeniyle operasyonel<br />
maliyetlerini düşürmeyi hedefleyen işletmeler<br />
çeşitli tedbirler alıyor. Isıtma sistemleri de<br />
alınan tedbirlerin başında geliyor. Ancak ısıtma<br />
sistemlerinde doğru tercih kadar önemli bir<br />
diğer konu da periyodik bakım. Çünkü periyodik bakım hem enerji<br />
masraflarından tasarruf edilmesini sağlıyor hem de ısıtıcıların<br />
ömrünü uzatıyor. Alanında uzman olan servis ekiplerimiz tarafından<br />
ekonomik fiyatlarla yapılan periyodik bakımlarda; elektrikli ve radyant<br />
ısıtıcıların genel temizlikleri yapılıyor, varsa arıza ve aksaklıklar<br />
gideriliyor. Cihaz temizliği sistemin verimli ve uzun ömürlü olması<br />
açısından büyük önem taşıyor. Radyant ısıtıcıların bulundukları<br />
ortamdaki toz ve diğer kirletici etkenler zamanla cihaz içerisinde<br />
kirlenmeye ve mekanik aksamların aşınmasına neden oluyor. Bu<br />
durum ise cihazın orijinal ayarlarını bozarak hem cihazın ısıtma<br />
performansını düşürüyor hem de<br />
gaz tüketimini artırıyor. Bakım<br />
esnasında gerekli kontroller,<br />
temizlik ve ayarlar yapılarak<br />
cihazın ilk günkü performansına<br />
ulaşması sağlanıyor. Bu sayede<br />
elektrik ve doğalgaz tüketimi de<br />
azaltılmış oluyor.”<br />
Artık uzaktan kontrollü!<br />
İklimlendirme sektörünün öncü markası Daikin,<br />
yenilediği Shira Eco model klimalarıyla yaz-kış<br />
konfor ve tasarrufu bir arada sunuyor. A++ enerji<br />
verimliliği, havadaki zararlı partikülleri yakalayan<br />
özel titanyum apatit filtresi ve gümüş alerjen filtre<br />
gibi özelliklerine şimdi de Wi-Fi bağlantısı eklenen<br />
Shira Eco klimalar düşük ses seviyesi ile de bu<br />
yazın favorisi olacak!<br />
Yüksek teknolojiyi<br />
ve çevreci duruşu,<br />
bir üretim standardı<br />
olarak benimseyen<br />
iklimlendirme<br />
sektörünün öncü<br />
markası Daikin,<br />
zengin ürün gamının en beğenilen klimalarından Shira Eco<br />
modelinde iyileştirme yaparak konforu üst düzeye taşıdı. Wi-Fi<br />
bağlantısı özelliği eklenen Shira Eco model klimalar artık standart<br />
olarak bu özelliği taşıyor. Böylece cihazla birlikte gelen adaptörler<br />
sayesinde Shira Eco’yu Daikin Onecta uygulaması üzerinden kontrol<br />
etmek mümkün hale geliyor. Tablet ve telefon üzerinden klimayı<br />
kontrol edebilme özelliği katan bu yenileme ile konfor çıtası yukarı<br />
taşınıyor. Özel titanyum apatit filtresine sahip olan Shira Eco,<br />
havadaki istenmeyen koku ve zararlı partikülleri yakalıyor ve kötü<br />
kokuları gideriyor. Gümüş alerjen giderici ve hava temizleyici filtre<br />
ise polen ve toz akarı gibi alerjenleri yakalayarak yüzde 99 ve daha<br />
fazlasını ortadan kaldırıyor. Böylece iç ortamda istenen kaliteli<br />
havayı sunuyor. Estetik görünümü ile öne çıkan Daikin Shira Eco,<br />
kompakt yapısı sayesinde her ortama ve farklı dekorasyon stillerine<br />
de uyum sağlıyor.
112<br />
hotel restaurant<br />
& hi-tech<br />
HoReCa teknolojileri<br />
Robotuyla endüstriyi gelecekle buluşturdu<br />
WIN EURASIA <strong>2023</strong>’e fabrika otomasyonuna dair en güçlü çözümlerinden CRX-10iA/L robotuyla<br />
katılım gösteren FANUC, sunduğu uygulama örneklerini sergiledi. CRX-10iA/L bir sürprize daha<br />
imza atarak kendisini ziyaret eden katılımcılara istedikleri kokteyli hazırlayıp ikram etti.<br />
Japonya merkezli CNC, robot ve makine<br />
üreticisi FANUC, bu yıl 29’uncu kez düzenlenen<br />
ve sektörünün en büyük uluslararası sanayi<br />
fuarı WIN EURASIA <strong>2023</strong>’e katılım gösterdi.<br />
Otomasyon, lojistik, kaynak, elektrik, elektronik,<br />
enerji, metal işleme, hidrolik ve pnömatik<br />
sektörlerini İstanbul Fuar Merkezi’nde bir<br />
araya getiren fuarda CRX-10iA/L robotunu<br />
tanıtan FANUC, üretimdeki inovatif uygulama<br />
örneklerini gösterme fırsatı buldu. İmalat<br />
sanayinin son dönemde otomasyon ve robot<br />
kullanımına geçişinin hızlanmasının bir<br />
tercihten ziyade zorunluluk halini aldığını<br />
ifade eden FANUC Türkiye Genel Müdürü<br />
Teoman Alper Yiğit, “WIN EURASIA çatısı<br />
altında alanının en iyi firmalarıyla yer almak<br />
bizim için özel bir deneyimdi. Endüstri 4.0’ın bu<br />
denli önem kazandığı ve hatta Endüstri 5.0’ın<br />
ciddi anlamda gündem olduğu günümüzde<br />
robotların varlığı üretimin temelini yeniden<br />
yazıyor. Biz de FANUC olarak yılların getirdiği<br />
tecrübeyi geleceğe dokunan inovasyonla<br />
birleştirip çözümler sunuyoruz. FANUC olarak<br />
endüstriye sunduğumuz çözümleri geliştirmeye<br />
devam edecek, yarının üretimini bugünden<br />
yakalamayı sürdüreceğiz” dedi.<br />
Kullanıcı dostu çözümler<br />
Alçak gerilim şalt ürünleri sektöründe yüksek<br />
performanslı ürünleriyle firma ve kullanıcıların ilk<br />
tercihi olan Sigma Elektrik, kullanıcılara gereksiz enerji<br />
harcamalarının önüne geçecek ekonomik çözümler<br />
sunuyor.<br />
Sigma Elektrik, 72<br />
saat zaman rezervli,<br />
değiştirilebilir pilli ve<br />
günlük periyotlu analog<br />
zaman saatleri günlük<br />
tekrarlayan uygulamaların<br />
kontrolünde kullanıcı<br />
dostu bir çözüm olarak<br />
karşımıza çıkıyor.<br />
Zamana bağlı olarak bir<br />
sistemin devreye girip<br />
çıkması gereken tüm<br />
uygulamalarla birlikte,<br />
başlıca park sulama<br />
sistemleri, tarımsal sulama sistemleri, yol aydınlatma sistemleri,<br />
ısıtma-soğutma sistemlerinde kullanılan Sigma Analog Zaman<br />
Saatleri, gereksiz enerji harcamalarının önüne geçerek kullanıcılara<br />
ekonomik avantaj sunuyor. Sigma Elektrik ürettiği analog zaman<br />
saatleri ile zamanın kontrolünü kullanıcılara bırakıyor. Güncel<br />
saat ayarlandıktan sonra, aktif hale getireceği sistem için döner<br />
kadran üzerinden zaman aralığı ayarlanan Sigma Analog Zaman<br />
Saatleri 24 saat içerisinde döngüsünü tamamlıyor. Belirli saatlerde<br />
çalışması ve belirlenen süre sonunda devreden çıkması istenen<br />
tüm uygulamalarda kullanılan analog zaman saatleri başlıca park<br />
sulama sistemleri, aydınlatma- tabela sistemleri, havuz filtreleri,<br />
havalandırma sistemleri, okul-işyeri zilleri, reklam tabelaları<br />
için kullanılıyor. DİN rayına kolayca monte edilen analog saatleri<br />
değiştirilebilir pil yapısıyla kullanıcıların işlerini kolaylaştırırken,<br />
döner kadranda yer alan ve 15 dakikalık zaman dilimine denk gelen<br />
tırnaklarının manuel olarak değiştirilebilir olmasıyla da kolayca<br />
zaman ayarı yapılmasına imkan tanıyor.<br />
Kurumlar için WiFi 7’li<br />
Erişim Noktası satışta!<br />
TP-Link, WiFi 7 teknolojili EAP770 model erişim<br />
noktasını satışa sundu. WiFi 7 teknolojisi sayesinde<br />
daha yüksek WiFi hızı, daha geniş bant ve daha<br />
düşük gecikme ile ağ performansını ciddi oranda<br />
artıran EAP770, işletmeleri yeni nesil WiFi<br />
teknolojisine geçiriyor.<br />
TP-Link, WiFi<br />
7 teknolojili<br />
modellerini<br />
Türkiye’de satışa<br />
sunmaya başladı.<br />
Şirket, kurumsal<br />
ağ çözümlerinde<br />
ilk WiFi 7’li model<br />
olan EAP770 erişim<br />
noktasını satışa<br />
sundu. Kurumsal<br />
ağlara çağ atlatacak olan WiFi 7’li EAP770, sadece yüksek WiFi hızı<br />
değil ağ performansını artıran özelliklerle donatılmış durumda. TP-<br />
Link’in Omada serisi erişim noktalarından olan EAP770, üç bantlı<br />
ve toplamda 11 bin Mbps kablosuz hızlara ulaşabiliyor. WiFi 7 ile<br />
gelen 6 Ghz bandında 5760 Mbps, 5 Ghz bandında 4320 Mbps, 2.4<br />
Ghz bandında ise 574 Mbps kablosuz hıza sahip olan ürün, yüksek<br />
WiFi hızı gereken işletmeler için uygun bir çözüm. Gelişmiş 6 GHz<br />
bandı ile kurumlara daha güvenli ve daha geniş bant sağlayan<br />
erişim noktası, 320 MHz’e kadar bant genişliğine sahip. Aynı<br />
anda çok sayıda cihaza mümkün olan en yüksek hızlarda bağlantı<br />
olanağı sunan EAP770, Omada Mesh teknolojisine sahip. Bu sayede<br />
kesintisiz bir Mesh WiFi ağı oluşturuyor. Tavana ya da duvara monte<br />
edilebilen erişim noktası, merkezi yönetim özelliğine sahip. Omada<br />
SDN bulut tabanlı yönetim desteği sayesinde ağa bağlı tüm erişim<br />
noktaları ve TP-Link marka diğer kurumsal ağ ürünleri tek bir<br />
yerden yönetilebiliyor.