Megareform Dergi - Haziran 2023 - Sayı 3
Türkiye’nin Mega Değişim Sitesi Megareform, zihinsel bedensel ve ruhsal açıdan değişmek isteyenleri aradıkları uzmanlarla buluşturmaya devam ediyor. Her ay düzenli olarak yayınlanan Megareform Dergisi’nin 4. sayısı çıktı. Bu ay röportajlarıyla dergimizde yer alan değerli uzmanlar ve eğitmenlere katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.
Türkiye’nin Mega Değişim Sitesi Megareform, zihinsel bedensel ve ruhsal açıdan değişmek isteyenleri aradıkları uzmanlarla buluşturmaya devam ediyor. Her ay düzenli olarak yayınlanan Megareform Dergisi’nin 4. sayısı çıktı.
Bu ay röportajlarıyla dergimizde yer alan değerli uzmanlar ve eğitmenlere katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
www.megareform.com.tr
MEGAREFORM
T Ü R K İ Y E ' N İ N M E G A D E Ğ İ Ş İ M S İ T E S İ Sayı 3 / Mayıs 2023 / 30 TL
ENERJİ EFT
UZMANI
VE EĞİTMENİ
NİMET ÖZKAN
FİLİZ TÜFEK
DEPREM
TRAVMASI
BİLGİ VE BAŞARI
REKORTMENİ
L E Y L A B İ L E N
NEFES VE
YAŞAM KOçu
Ece Hazal
Genç
İpek Deniz
NUMEROLOJİ
Uzman
Psikolog
Burcu
Sandıkcıoğlu
megareform.com.tr
Dönüşüm Rehberi
& Kolaylaştırıcı
B. BANU ERÇETİN
02
MAYIS 2023 - SAYI 3
İÇİNDEKİLER
08
SİNEM ÖZKAYA ALP
'''Kendi sürecinden
geçmeyen bir terapist,
hissettiği duyguların ve
düşüncelerin kendine
mi yoksa danışanıma
ait olduğunu
anlayamaz.''
34
ESRA ZEREN
MEGAREFORM.COM.TR
20 22
NİHAL AÇIKPORTALI
''Pilates ve yogada nefes
egzersizi bile beni iyileştiriyor.
Kasların nasıl çalıştığını bilmek,
hissetmek beni daha iyi
hissettiriyor, bu da mesleğimi
daha iyi yapmamı sağlıyor. ''
BÜŞRA ERTÜREN
''Sezgisel yemenin kiloya
odaklanmaması ve süreçte
bir listenin olmaması çoğu
kişi için korkutucu olabiliyor.
Çünkü bize bedenlerimize
güvenebileceğimiz
öğretilmedi.
20 42
FİLİZ TÜFEK
''Dinleyebilecek yüreğiniz
varsa, kalbinizde şefkat varsa,
ruhunuzda kişiliğinizde saygı
duymak varsa, saygıyla
sessizce yanında kalıp
dinleyin.''
04 HÜLYA CİHAN
''Ruhumuzun, özümüzün istekleri var, bizden.
Bunlarda da en büyük araç, nefes. Ve o nefes, bizim,
Yaratanla bizi bağlantıya geçiren en büyük araç.''
06 GÜL DOĞAN
''Bu modern çağda kadınların daha çok bilgilenmesi
ve yeni bir yaşam yetiştirirken bilgili bir şekilde
yetiştirilmelerinin gerekli olduğunu düşünüyorum.''
12 PINAR GÜLSUR
''Beden görece sınırlı bir yapıya sahipken zihnin
sınırsızlığı ile yolculuğunuz düşündüğünüzden çok
daha ötede bir şeye dönüşüyor.''
15 BÜŞRA AĞCAN
''Her çocuk özel ve biriciktir. Aynı şekilde her terapist
de öyle. Duyu bütünleme meslek olarak sadece
ergoterapistlerin uygulayabildiği bir terapidir.''
16 NİMET ÖZKAN
''EFT, insanların kemikleşmiş sorunlarının çok hızlı bir
şekilde çözümünü bulabildikleri ve bilimsel kökenleri
de olan muhteşem bir tekniktir.''
18 ECE HAZAL GENÇ
''Nefes ve meditasyon hayatıma hem zihinsel hem de
bedensel sağlık getirme konusunda çok büyük
destek oldu.''
20 NİL BAŞAK IŞIR
'En büyük savaşlarımı verirken bile nefesimi
yumuşatmayı, kendime nazik olmayı öğrendim.
Kaçan tren paniği geride kaldı.''
26 LEYLA BİLEN
"İcra ettiği meslekle uyumlu yani içini dışına doğru
yansıtan bir bedene sahip olmayı bir profesyonellik
göstergesi olarak dikkate alıyorum."
30 ECEMSU DORUKOĞLU TUNÇ
''Kişinin sağlıklı olma durumu hem bedensel hem de
zihinseldir. Kendilerindeki değişimi gördükçe ruhani
açıdan da daha sağlıklı hissediyorlar.''
36 BURCU SANDIKCIOĞLU
''Bireylerin kendi yolculuğunun kaptanının kendileri
olduğuna odaklanmaya ve iyi bir yol arkadaşı
olmaya özen gösteriyorum.''
38 İPEK DENİZ
''Yaşadığımız olayların bize ne anlatmak istediğinin
altındaki sırrı arıyoruz. Bunlar, harflerden geliyor
mesela. Harflerin özelliklerini taşıyoruz.''
40 B. BANU ERÇETİN
''Gördüğümüz ve gerçek sandığımız çoğu şey gerçek
değil. Varlığımızın gerçekliğini açığa çıkarmak, kendi
realitemizi yaratmak hayatı kolaylaştırıyor.''
44 CEM BERBER
''Biz insan olarak değerli ve biricik varlıklar
olduğumuzu içselleştirebilirsek zaten hayatta anlamlı
şeyler yapmamak rahatsız edici olmaya başlar.''
46 CENK GÜÇBİLMEZ
"Ses çanağının titreşimleri dalga dalga önce deri
yüzeyinde, sonra dokularda, sonra organlarda,
kemiklerde yayılır."
T Ü R K İ Y E ` N İ N M E G A
D E Ğ İ Ş İ M S İ T E S İ
M A Y I S
2 0 2 3 03
EDİTÖR
”Megareform olarak misyonumuz “Kendi yaşamını, hayata bakışını, bedenini veya
zihnini değiştirmek isteyen herkesin aradığı uzmanı ve etkinliği kolaylıkla
bulmasıdır.”
Merhabalar,
Megareform ailesi olarak bundan birkaç ay
önce Türkiye'nin En Büyük Değişim Sitesi
olma hedefiyle başladığımız yolculuğumuz
tüm hızıyla devam ediyor.
Uzman seçiminde belirli kriterlere titizlikle
uyarak her başvurunun kabul edilmediği bir
süreç uyguluyoruz. Uzmanlar seçilirken şu
iki kritere dikkat ediyoruz
İ m t i y a z S a h i b i
M e g a r e f o r m R e k l a m T a n ı t ı m
Ö m e r E r t e k i n
G e n e l K o o r d i n a t ö r
H a n d e E r g i n
www.megareform.com.tr adresindeki
internet sitemizin hayata geçmesinin,
ardından, bugün de Megareform dergisinin
üçüncü sayısının çıkmasının mutluluğunu
yaşıyoruz.
Geçtiğimiz ay içinde aramıza değişik
kategorilerde 60`a yakın yeni uzman daha
katıldı. Toplam uzman sayımız 300`ü, ilan
sayımız da 900 ilanı geçti.
Sitemizde kullanıcılar, site üzerinden
doğrudan uzmanlara ulaşabiliyor ve kendi
aralarında iletişim kurabiliyorlar. Bizler,
uzmanlar ve danışanlar arasında herhangi
bir aracılık faaliyetinde bulunmuyoruz.
Eğer astroloji, diyet, enerji & şifa,
farkındalık, koçluk, nefes & meditasyon,
pilates, psikoloji & terapi veya yoga gibi
kategorilerde uzmanlığınız varsa, siz de
Megareform sitesinde yer alarak Google'da
yapılan aramalarda ve sosyal medyada
daha fazla ön plana çıkabilir ve daha fazla
danışana ulaşabilirsiniz.
Y a z ı İ ş l e r i M ü d ü r ü
M e l i s E v i r g e n
G r a f i k T a s a r ı m
Y u n u s Ş e n y u v a
·Kalite ve Güvenilirlik: Kullanıcılarımıza ve
takipçilerimize kaliteli ve güvenilir bir
deneyim sunmayı amaçladığımız için
uzman adaylarının başvuruları detaylı bir
değerlendirme sürecinden geçiyor. Eğitim,
referanslar, sertifikalar ve deneyimler gibi
faktörler göz önünde bulundurularak
uzmanlar seçiliyor.
·İletişim ve Empati Yeteneği: Danışanlar ile
uzmanlar arasında sağlıklı ve etkili iletişimi
çok önemsiyoruz. Sitede kendi tanıtımlarını
yapmak isteyen uzmanların, iyi iletişim ve
empati yeteneklerine sahip olmaları
gerekir. Danışanların ihtiyaçlarını anlama ve
onlara uygun çözümler sunma konusunda
yetenekli ve tecrübeli olmalıdırlar.
Siz de Megareform'da kendi alanlarında
isim yapmış uzmanların arasında hemen
yerinizi alabilir, hizmetlerinizi ve
etkinliklerinizi daha geniş kitlelere
duyurarak daha fazla kişiye ulaşabilirsiniz.
KÜNYE
Sevgilerimizle...
H a b e r M ü d ü r ü
S e l i n D e r n e k
R e k l a m M ü d ü r ü
Ş u l e K a y a o ğ l u
İ l e t i ş i m
0 2 6 2 4 4 5 0 2 0 0
i n f o @ m e g a r e f o r m . c o m . t r
A r a s t a p a r k A V M Y a h y a K a p t a n
N o : 2 4 İ z m i t K o c a e l i T ü r k i y e
W W W . F R A M E M A G . C O M | 2 0
03
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
Hülya
Cihan
NEFES EĞİTMENİ
" N e f e s ,
Y a r a t a n l a
b i z i
b a ğ l a n t ı y a
g e ç i r e n
e n b ü y ü k a r a ç "
04
MAYIS 2023 - SAYI 3
Sizi biraz tanıyabilir miyiz Hülya
Hanım ?
1969 yılında Diyarbakır’da doğdum. Evli
ve bir çocuk annesiyim. 1987 yılında iş
hayatına atıldım. 2000 yılından bu yana
kendi şirketimiz olan Cihan Grup
bünyesinde yöneticilik yapmaktayım.
Aynı zamanda Cesur Yürekli Kadınlar
Derneği (CEYKAD) başkanıyım.
Profesyonel iş hayatının yanı sıra uzun
yıllardır “iç sesini duymak “olduğuna
inandığım bireysel gelişimle
ilgilenmekteyim.
“Zihnimin sürekli geçmiş gelecek
döngüsünün içinden çıkmak istiyorum”
dediği bir dönemde, yani 2011 yılında
nefesle tanıştım. Sadece kendim için bir
şeyler yapmanın ne kadar önemli
olduğunu keşfettim. Hissettiğim şey o
kadar güçlüydü ki bu duyguyu herkesle
paylaşmalıyım diyerek nefes ve yaşam
koçluğu eğitimi aldım.
2014 yılında nefes koçluğunu daha
büyük gruplarla paylaşabilmek için nefes
eğitmeni oldum. 2014 yılından bu yana
yüzlerce nefes koçunun yetişmesine,
binlerce insanın nefesinin dönüşmesine
aracı oldum. Şu anda aktif olarak
Bursa’da, Türkiye'nin çeşitli illerinde ve
Almanya’da seminerler
düzenlemekteyim.
Doğal nefes size göre nedir, nasıl
tanımlarsınız?
Doğal Nefes nedir sorusunun en güzel
cevabı yaşamdır. Çünkü nefes, yaşamdır.
Nefesin olduğu her yerde yaşam vardır.
Doğduğumuz andan itibaren doğal
nefes ile doğuyoruz. Doğduğumuz an ile
öldüğümüz an arasındaki süreye yaşam
diyoruz.
Peki, nasıl yemek yiyeceğimizi, ne
zaman uyuyacağımızı biliyoruz fakat
nasıl nefes aldığımızı bilmiyoruz.
Dolayısıyla biz yaptığımız çalışmalarda
nasıl nefes aldığınızla ilgileniyoruz ve
nefesinizi nerelerde durdurup
limitlediğinizle ilgileniyoruz. Limitlenen
bölgedeki nefesinizi açtığımızda hayatı
çok daha farklı yaşamaya başlıyorsunuz.
Doğal Nefes Çalışmalarının faydaları
nelerdir?
Yaptığımız nefes seansları sırasında
fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak üç
aşamada fayda sağlar. Seans sırasında
nefes nerede limitleniyor ve
durduruluyorsa o bölgeye nefesin
gelmesi için çalışmalar yapıyoruz. Çünkü
nefes yoksa yaşamda da alanda var
olamıyoruz.
Çalışmalarımıza katılan herkes nefes
almanın derin bir rahatlama sağladığını
veya kendilerini enerjik hissetmelerini
kolaylaştırdığını deneyimliyorlar.
Farkındalık, rahatlama, daha iyi
odaklanma ve yaşamı doyasıya yaşamak
için nefes alın diyoruz.
MEGAREFORM.COM.TR
İnsanlar çeşitli nedenlerle nefes
çalışmalarına katılıyorlar. Sizin en sık
karşılaştığınız nedenler nelerdir?
Tabi birçok neden var. En başlıcalarını
şöyle sayabilirim:
* Kişinin kendisiyle bağlantısına yardımcı
olmak
* Bağışıklığı sistemini güçlendirmek
* Yaşam koçluklarıyla duygusal acıyı ve
travmayı iyileştirmek
* Yaşam becerilerini geliştirmek
* Öz farkındalığı ve odaklanma
kabiliyetini artırmak
* Kişisel ve profesyonel ilişkileri
geliştirmek
* Kişinin kendine güvenini ve sevgisini
artırmak
* Neşe ve mutluluğu artırmak
* Stres ve kaygı düzeylerini azaltmak
* Olumsuz düşünceleri bırakmak
Siz düzenli olarak Nefes ve Yaşam
Semineri düzenliyorsunuz. Bu
seminerin içeriğinde neler var?
Nefes ve yaşam semineri, dört günlük
bir eğitim içermektedir. Bu eğitim
içerisinde çeşitli seviyelerde çalışmalar
bulunmaktadır. Örneğin,
• Doğal nefes nedir ve bizim yaşamımıza
üç aşamada etkileri nelerdir?
• İçimizdeki gücü nasıl açığa çıkarabiliriz?
Her gün iki nefes seansı
• Sabahları güne sabah egzersizleriyle
başlayarak her gün yaşamımızda
uygulayabileceğimiz pratik ve etkili
yöntemler.
• Şiddetsiz iletişim nedir? Kendimizle ve
çevremizle bağlantımız nasıl derinleşir?
Zihin dönüşüm metotları
• Özgürleşme seansı
Tabi tüm bunlara ek olarak hep birlikte
yapılan oyunlar ile dopdolu geçen dört
günlük kapsamlı bir eğitim.
Nefes ve yaşam semineri sonrasında
katılımcılar neler kazanıyorlar?
Kendi nefesinizi nerelerde limitlediğinizi,
dolayısıyla yaşamınızda nerelerde
durduğunuzu net olarak görüyorsunuz.
Her gün iki tam nefes çalışmasıyla
nefesinizin %100 açılmasını nefesinizi
limitleyen düşüncelerinizi nasıl
dönüştürebileceğinizi çeşitli pratiklerle
uyguluyorsunuz. Hissettiğiniz olumsuz
duygulardan kendinize ayıracağınız beş
dakika ile o duygu durumundan kolayca
çıkabilmede yetkinleşiyorsunuz.
Gözlem yapma kapasitemiz arttığı için
çok daha kolay AN ‘da kalabiliyoruz.
Çünkü bu seminerde hem nefesimizle,
hem duygu ve ihtiyaçlarımızla çok güçlü
çalışmalar yapıyoruz. Kendi hayatlarında
olmak istedikleri kişi olmaları için, onlara
aracı olmak için canı gönülden ben ve
benimle birlikte çalışan arkadaşlarım
var. Dolayısıyla benim için nefes, birinci
planda. Kendi işim, ikinci planda geliyor.
Çünkü biliyorum ki ne kadar bu
çalışmaların içinde olursam o kadar
yüksek motivasyonla kendi işime zaman
yaratırım.
Çoğumuz tam olarak nefes almayı
bilmiyoruz değil mi? Doğal bir nefes
nasıl olmalı?
Şimdi aslında doğduğumuz andan
itibaren doğal nefesle doğuyoruz. Ne
zamana kadar? İki-üç yaşına kadar. İki-üç
yaş itibariyle -Freud’un deyimiyle- ego
bilincimizin gelişmeye başladığı an
itibariyle hissettiğimiz duyguları
belirtirsek karşımızdaki bizi sevmezse,
karşımızdaki bizi onaylamazsa,
karşımızdaki bizi takdir etmezse, diye
kaygılanarak ne yapıyoruz? Nefesi
tutuyoruz. Tabi ki sadece nefesi
tutmuyoruz.
O anda hissettiğimiz duygu, eğer
korkuysa, kaygıysa, endişeyse onu da
bedene hapsediyoruz. Bu sefer
başlıyoruz, bu şekilde nefes alıp
vermeye. Milyonlarca ve milyarlarca
kere bu şekilde nefes alıp vere vere vere
vere bir müddet sonra disfonksiyonel bir
nefes alışkanlığı ediniyoruz. Yani
nefesimizi limitliyoruz. Fakat bunun
farkına varamıyoruz. Tıpkı tikler gibi.
Tiki olan insan nasıl yapar? Fark edemez.
Dolayısıyla nefes alışkanlığı da sürekli
aynı. Sevilmem, onaylanmam, takdir
edilmem diye bir hal geliştirip türlü
şekillerde davranarak ben olmayan
birçok etiketle yaşıyorum. Şöyle
olmalıyım, böyle olmalıyım, diye ‘ben’
olmayan bir sürü etiketle geziyorum.
Doğal olarak kendi doğamdan
kopuyorum. Etrafınızda küçük bir çocuk
varsa o çocuğun nefesine bakın! Hiçbir
kaygı, bir endişe göremezsiniz. Tıpkı bir
deniz dalgası gibi nefes bedenine
kolayca girer ve çıkar.
Ne zaman biz o kaygılara giriyoruz;
sevilmezsem, onaylanmazsam, takdir
edilmezsem, ya beni reddederlerse diye
başlıyoruz, bu hali geliştirmeye. Bu da
sürdürülebilir bir şey değil. Bedenimizde
nereye nefes gitmiyorsa bizim
dünyamızda orada yaşam yok. Biz
yaptığımız kurslarda bedende, nerede
limit varsa, nereye nefes gitmiyorsa
oraya nefesi almak üzere çalışmalar
yapıyoruz. Dolayısıyla nefes nerede
yoksa yaşam yok. Her bölgenin de
kendine göre belli bir anlamı var.
Mesela çarpıcı bir şey söylemek
istiyorum; erkeklerin, kadınlara göre
daha fazla kalp krizi geçirmelerinin
sebebi göğüs bölgesinde yeterince nefes
olmaması. Göğüs bölgesi sevgi bölgesi.
Erkeklerde sevgilerini göstermekte
güçlük çektikleri için göğüs bölgesi
genellikle kapalı oluyor.
Yaptığınız seminerlerin dışında nefes
koçları da yetiştiriyorsunuz değil mi?
Evet, koçluk eğitimimiz yeni bitti. Yeni
nefes koçlarımız mezun oldular.
Dolayısıyla bu noktada içinde bulunmak,
bu noktada katkı sağlıyor olmak, o
insanların gözünün içindeki o ışığı
görmek ve o insanların hayatına
dokunabilmek, aslında benim
misyonum. Bana diyorlar ki; İş insanısın,
yoğun bir tempon var ve sen, buna nasıl
fırsat yaratıyorsun?
Ben de diyorum ki; burada deşarj
oluyorum, ben aslında. Evet, tabi ki bu
dünya hayatında çalışacağız,
çabalayacağız, para kazanacağız. Ama
bir de ruhumuzun, özümüzün istekleri
var, bizden. Bunlarda da işte en büyük
araç nefes. Ve o nefes, bizim, Yaratanla
bizi bağlantıya MEGAREFORM.COM.TR
geçiren en büyük araç.
05
MAYIS 2023 - SAYI 3
GÜL
DOĞAN
Doğum
Koçu
(Doula)
06
MAYIS 2023 - SAYI 3
Hoşgeldiniz Gül Hanım. Öncelikle
sizi tanıyabilir miyiz?
Ben Gül Doğan, 1 Haziran 1996
Kahramanmaraş/Pazarcık
Doğumluyum. Babamın işinden dolayı
1 yaşımdan beri Kuzey Kıbrısta
yaşıyorum. Evliyim ve henüz çoçuğum
yok. Tüm öğrenimimi Kuzey Kıbrıs'da
tamamladım. 2018'de Yakın Doğu
Üniversitesi Sağlık Bilimleri - Hemşirelik
Bölümünden mezun oldum.
Özel bir hastanede Tüp Bebek
Hemşiresi olarak çalışmaya başladım.
2019 yılında aslında üniversiteden beri
hayalini kurduğum Doğum Destekçisi
(Doula) olmaya karar verdim.
Acıbadem Üniversitesi onaylı doğum
koçluğu sertifikamı 2020'de aldım.
2021 yılında Hamile Yogası ve 2022
yılında da Kozmik Enerji olarak enerjist
oldum.
Alanınızda uzmanlaştıktan sonra
kendi hayatınızda ruhsal, zihinsel ve
bedensel olarak değişiklikler oldu
mu? Neleri fark ettiniz?
Hayatımda neler değişti aslında bir çok
şey diyebilirim, en çok da bakış açım
değişti. Gebelik süresinin tümünün
aslında mucizenin ötesinde bir süreç
olduğunu fark ettim, daha çok şey
öğrenmeye odaklandım ve gebelerle
daha çok çalışmak istedim.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel olarak değişiklikler oldu
mu? Neleri fark ettiniz?
Daha güçlü olduğumu ve insan isterse
her şeyi başarabileceğini fark ettim.
Tabi ki eşim ve ailem de çok destek
oldular bana. Ruhsal ve zihinsel olarak
hamilelerle yoga yapmak beni de
rahatlattı tabi ki.
Uzmanlaşmaya ve başka insanların
hayatına dokunmaya karar vermeniz
nasıl oldu? Siz mi seçtiniz yoksa başka
birileri mi sizi teşvik etti? Biraz kendi
yolculuğunuzdan ve hikayenizden
bahseder misiniz bize?
ilk kendimle staj yapar gibi deneyerek ve
araştırarak başladım aslında. Hep şunu
dedim hiçbir şey yapamazsam kendime
doğum koçu olurum. Tabi ki özendiğim
kişiler oldu ama bu aslında tamamen
güçlü kadınlara özenmekti. Benim için
feminizm, kadının kadına desteği çok
önemli.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Yenilik her zaman iyidir. Bu modern
çağda kadınların daha çok bilgilenmesi
ve yeni bir yaşam yetiştirirken bilgili bir
şekilde yetiştirilmelerinin gerekli
olduğunu düşünüyorum.
MEGAREFORM.COM.TR
Danışanlarınız size en çok ne gibi
sorunlar nedeniyle başvuruyor?
Genellikle bebek bakımı ve doğum anı
ile ilgili bilgi almak istiyorlar.
Kendi özel yaşamınızda
arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı
arka planda kullandığınız ve kişiler
hakkında analiz yaptığınız durumlar
oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz
ve neler fark ediyorsunuz?
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir? Düzenlediğiniz
eğitimlerin ve çalışmaların
içeriğinden bahseder misiniz?
Bir danışanım 6. ayında bile mide
bulantısı yaşıyordu. Ona bu gebelik
planlı mıydı diye sorduğumda hayır
dedi. Çünkü plansız olan her şeye,
zihnin yeterli hazırlığı yapmadığı her
şeye vücut tepki verir. Hazırlanmak,
korkuları yenmek ona iyi geldi.
İş ile arkadaşlığı çok karıştırmıyorum
ama genelde enerji çalışmaları
yaptığımız ya da gebe olup da illa
doğrusu şudur dediğimiz oluyor tabi ki..
Aslında içsel yolculuk olarak
yorumluyorum her iki alanımı da. Bilinç
altında çocukluktan kalan travmalar
olabiliyor tabi ki bunları birlikte
görüyoruz, birlikte fark ediyoruz.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
Siz bir yandan da bildiğimiz
kadarıyla sürekli kendinizi
geliştirmeye ve son gelişmeleri
yakından takip etmeye devam
ediyorsunuz. Bu konuda son
zamanlarda neler yapıyorsunuz,
hangi alana odaklanıyorsunuz?
Aslında şuna inanıyorum insan bildikçe
daha da öğrenesi geliyor. Her geçen
gün yeni bir şeylere yetişmek
gerektiğini düşünüyorum. Muhyiddin
İbnü'l-Arabî der ki ''Alem içinde insan,
insanın içinde alem vardır.'' Ben de
şunu diyorum hep: her şey insanın
içinde, yeter ki görmeyi bil.
Doğum korkusu olan bi danışanım vardı.
Nefes alma tekniklerini vs öğrettik,
doğum anında nefesini tuttu. Bu anı hiç
unutamıyorum ama sağlıkla doğurdu
çok şükür.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Genellikle doğru nefes almaya ve ferah
olacağım bir alana geçmeye çalısıyorum,
meditasyon yapıyorum. Deniz kenarı çok
severim yüzmeyi de tabi ki, zaten tuzlu
su vücudu arındırıyor. Bir de tütsü ve
doğal yağlar kullanırım.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spritüel bir tarafı olduğu için
bazı kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar
da var. Bu tarzda bir düşünceye
sahip olanları nasıl ikna etmek
gerekiyor?
Evet özellikle kozmik alanda bunu çok
yaşıyorum. Belki de toplumsal olarak
inanç eksikliği yaşıyoruz, bilemiyorum
ama yine burda şuna değinmek
istiyorum: her şey içimizde... Biz
istersek yüce yaradan sunar ve biz
çabalamaya başlarsak bereket, sevgi,
sağlık, yaşam, huzur her şey aslında
evrende var.
"Kapı açılır , sen yeter ki vurmayı bil! Ne
zaman bilemem, yeter ki o kapıda
durmayı bil !" Hz. Mevlana
Sizin gibi profesyonel olarak bu
mesleği yapmak isteyenlere ne
tavsiye ediyorsunuz?
Hayallerini hedefe dönüştürebilmek için
adım atsınlar.
Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı
okuyanlara bir mesajınız var mı?
Ne yaparsanız yapın ister çiftçi, ister
doktor kadına saygı duymayı öğrenin.
Maalesef toplumumuz ataerkil bir
toplum, ''Kadın kısmı şunu yapamaz
çalışamaz okuyamaz başaramaz'' gibi
söylemler oluyor. Hayır efendim, kadın
isterse her şeyi başarır. Yıkın tabularınızı
içinizde ki sese kulak verin!
''Kimde ben ne kadarım, kim bende ne
kadarmış (Özdemir Asaf)''.
Kadının, kadın destekçisi olun...
''Kadın isterse her
şeyi başarır.
Yıkın tabularınızı
içinizde ki sese kulak
verin! ''
MEGAREFORM.COM.TR
07
MAYIS 2023 - SAYI 3
SİNEM
ÖZKAYA
ALP
Uzman
Klinik Psikolog
08
MAYIS 2023 - SAYI 3
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Tabii. Ben klinik psikolog, psikoterapist
Sinem Özkaya Alp. Mesleğimde sekizinci
yılımdayım. Lisans eğitimimi haliç
Üniversitesi psikoloji bölümünde
tamamladıktan sonra, aynı üniversitede
klinik psikoloji Yüksek lisansını
tamamladım. Yetişkinlerle hem bireysel
hem çift terapileri yürütmekteyim.
Dönem dönemde grup terapisi
yapmaktayım.
2018’de Psikomental Psikoloji‘i kurdum
ve o zamandan bu yana kurum
bünyesinde Stajyer psikologlara
eğitimler vermekteyim. 2021’den beri
meslektaşlarıma süpervizyon
vermekteyim. Kendimi mesleğimin her
alanında sürekli olarak geliştirmeye
gayret gösteriyorum. insanların
yaşamlarına dokunmak, onların
gelişmelerine, büyümelerine katkı
sağlamak yaşamama anlam katıyor.
Ayrıca gönüllü projelerde bulunmayı
önemsiyorum. Şimdiye kadar gönüllü
olarak gerçekleştirdiğim hem eğitim
hem de terapi anlamında girişimler
bulunmakta.
MEGAREFORM.COM.TR
Her insanın kendi beceri, donanım veya
imkanları doğrultusunda diğer insanlarla
etkileşim ve yardımlaşma hali içinde
olması, psikolojik sağlığı ve yaşam
bütünlüğünü desteklediğini
söyleyebilirim. Psikoloji benim için bir
meslekten çok kendimi gerçekleştirdim
sonsuz bir alan. Bu alanda büyüdüğüm
ve büyüttüğüm için şanslı olduğunu
düşünüyorum.
Bu alanda uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz
yoksa birileri mi sizi teşvik etti?
Çocukluğumda sessiz ve kendi hayal
dünyasında yaşayan biriydim. Kendi
kendime oyunlar oynadığımı
hatırlıyorum ama aynı zamanda
sosyaldim, yakın arkadaşlarımla çok
eğlenir ve yine oyunlar oynardık.
Oyunları o kadar seviyordum ki tiyatro
oyuncusu olmak isterdim. En azından
ben böyle hatırlıyorum.
Birkaç ay önce ilkokul arkadaşımla
konuşurken şöyle dedi: ''sen çocukken
de psikolog olmak istiyordun kim ağlasa,
zorda olsa gider, onu dinler yardımcı
olmaya çalışırdın. Onunla birlikte
üzülürdün.
Hayallerini gerçekleştirmeni mutlulukla
takip ediyorum”. Bunu hiç
hatırlamadığım için çok şaşırdım ama
belli ki bu istek ben de tahmin
ettiğimden çok daha uzun süredir
varmış. Bu sebeple düşündüm,
tasarladım ve oldu diyemem benim bu
işi yapmam gerekiyordu sanırım.
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınız da çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz
eğitimleri ve çalışmaların içeriğinden
bahseder misiniz?
Terapilerimde ağırlıklı olarak sorunun
kökeni ile ilgilendiğim bir yaklaşıma
sahibim. Çünkü biz dünyaya gelirken
herhangi bir bilgi ile değil bir
potansiyelle geliriz. Bu potansiyelin neye
dönüşeceği ise çevresel koşullarla
oldukça ilgili. Genelde insanlar güncel
sorunlarla, semptomlarla terapiye
başlarlar.
Fakat süreçte ilerlerken yüzeyde
görünen şeyin altında çok daha
geçmişten gelen önemli meseleler
olduğunu keşfederiz, buzdağı gibi. Eğer
biz terapide sadece yüzeyde olanla
ilgilenirsek, sonradan kişi başka
zorlamalar, şikayetlerle terapiye
başvurabilir.
Bu sebeple ağırlıklı olarak çocukluk çağı
travmaları, ilişkiler, dinamik ve
varoluşçuluk perspektifinden
ilerliyorum. Bütüncül bir yaklaşımla
ilerlediğim için bir standart sunmam çok
zor. Çünkü her insan eşsiz, bu sebeple
terapilerimin terzi dikimi gibi kişiye özel
olması benim için önemli.
Sadece ekol olarak bütüncül
çalışmıyorum. Aynı zamanda bireysel
terapileri, grup terapileri ve çalışmaları
ile destekliyorum. Çünkü ikisinin de
yararları çok başka. İkisi ile birlikte
gidildiğinde sürecin çok daha yararlı
geçtiğini düşünüyorum.
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Sanırım bu soruya etik kurallar
çerçevesinde çalışmak diyebilirim. Böyle
bir farklılığın olması beni üzüyor. Çünkü
bunun olması gereken olduğunu
düşünüyorum. En başta sadece para
kazanmak motivasyona ile bu alanda
çalışmamak benim için önemli. Çünkü
ticari bir bakış açısıyla bu mesleği yapan
meslektaşlarımın çoğunlukla beklentileri
karşılamak, danışana iyi hissettirmek ile
ilgilendiklerini görüyorum.
Toplumsal bilincin arttığını söylemek
mümkün. Özellikle son zamanlarda
psikolojinin popüler bir alan haline
gelmesi merakı arttırıyor.
Merak varsa gelişim vardır. Beden, ruh
ve zihin birbirine bağlı ve sürekli ilişki
halindeler bu sebeple birindeki bozulma
ya da iyileşme diğerlerini de etkiliyor.
Terapiye başvuran kişiler sizin
sorunuzdaki gibi, çoğu zaman telaşla bir
şeyleri “değiştirmeye” geliyorlar.
Bu netlik onun kendini daha iyi
korumasına, sıkıntılardan daha az hasarla
çıkmasına, işler yolundan çıktığında daha
kolay uyumlanmasına yani psikolojik
esnekliğin gelişmesine yardımcı olur. Belki
çevresindekiler değişmez ama kişinin
çevresine olan bakış açısı ve onlarla
kurduğu ilişkiler değişir.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyim diyorsunuz?
Bu bakış açısı terapistin zarar verme
potansiyelini oluşturuyor. Danışana
zarar vermemek en katı kuralımız.
Danışanlarıma açıkça şunu söylerim.”
Ben sizin iyi hissetmenizle
ilgilenmiyorum, beni ilgilendiren
iyileşmeniz. İyileşme süreci başta zor,
acılı ve cesaret gerektiren bir yol”. Bir
diğer farklılık olarak şunu söyleyebilirim.
Şimdiye kadar pek çok eğitime katıldım,
katılmaya devam ediyorum. Katıldığım
bu eğitimlerin pek çoğunu olduğu gibi
kopyala yapıştır yapmam. Mutlaka kendi
içinde sorgular, mantığıma oturturum.
Kendimde dener, incelerim. Sonrasında
bana yakın gelen, içime sinen bir
bölümünü terapime yediririm. Bu
anlamda biraz deneysel takılıyorum.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Bedensel, ruhsal ve zihinsel
açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl
bir etki bırakıyorsunuz?
Biz terapi de öncelikle sorunun NE
olduğunu, NEDEN kaynaklandığını,
kişinin bunu NEREDEN ve NASIL
öğrendiğini anlamaya çalışıyoruz. Bir
problemi çözmeye çalışırken önce
problemi anlamaya çalışırız değil mi?
Aynı mantıkta ilerliyoruz.
Kişinin kendine, geçmiş ilişkilerine,
yaşamına, seçimlerine dair farkındalık
geliştirdikten sonra sorunun içeriğine
göre danışanın neye ihtiyacı varsa ona
yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Bu süreçte danışan bir anda ve sihirli
şekilde değil zamanla, emek vererek,
çaba içinde ve çokça zorlanarak kendini
geliştirir, büyütür, iyileştirir. Terapist
eşlik eder, gerektiğinde yorumlarda
bulunur ve danışanın farkındalığını
arttıracak sorular sorar. Bu süreçten
geçen danışan ise kendini daha iyi
tanımaya başlar ve o durum içindeki
kendini daha net gören bir hale gelir.
İnsanlar terapistlerin terapiye
gitmediklerini düşünüyorlar. Gittiklerini
duyunca da çok şaşırıyorlar, ne sorunun
var diye. Öncelikle hiç sorunsuz yetişmiş
kimseyle karşılaşmadım henüz. Öte
taraftan kişinin kendi aktarımlarını, içsel
çalışmalarını, ön yargılarını çalışmadan
terapist olması sakıncalı. Çünkü seansta
biz de bir şeyler hissediyoruz ve
düşünüyoruz.
Terapistin bu duyguları arka planda
çalışıyor olması gerek. Kendi sürecinden
geçmeyen terapist, hissettiği duyguların ve
düşüncelerin kendine mi yoksa
danışanıma ait olduğunu anlayamaz.
Terapistin bu kafa karışıklığında danışana
yardımcı olması mümkün değildir. Fakat
üzülerek görüyorum ki hiç terapiye
gitmemiş terapistler var.
Öğrencilerime hep söyledigim bir şey var “
danışan koltuğuna oturmadan, terapist
koltuğuna oturamazsınız”. Bu sebeple
gideceğiniz terapiste kendi terapi
sürecinden geçip geçmediğini sormanızı
öneririm. Kamu spotundan sonra soruya
dönelim.
09
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
Benim de yaşamında dalgalanmalar,
zorlanmalarım mutlaka oluyor. Artık
yıllar içerisinde gelişen bir kendimi
iyileştirme yolum var. Terapi haricinde
neler yaptığımdan kısaca bahsetmek,
okurlara yararlı olabilir. Öncelikle
sorunun büyüklüğüne göre
değişmekle birlikte eğer mümkünse
yaşamı bir süre durduruyorum.
Mümkün değilse bu alanı müsait
olduğunda kendime açıyorum.
Anlamaya çalışmadan, hatta belki
çözüm bulmadan önce içime dönüp,
hangi duygularım varsa sonuna kadar
yaşıyorum. Bastırmadan olduğu gibi
duygularıma alan açmak çok önemli.
Sonra yavaş yavaş düşünmeye
başlıyorum.
Kendime bazı sorular soruyorum. ”Şu
an ne oluyor? Ne yaşıyorum? Ne
hissediyorum? Daha önce buna
benzer bir şey yaşadım mı? Bu acıdaki
anlam nedir?“ Bu sorulardan gelen
cevaplarla olayı daha net görmeye
başlıyorum ve hissettiğim olumsuz
duyguları neye dönüşebileceğini
düşünüyorum.
Mesela çaresizlik hissettiğim de
kendimi korumaya, cesarete veya
kabul etmeye ihtiyacım olabilir.
Zaman içinde olumsuz duyguları
yakıta dönüştürmeyi öğrendim.
Sonrasında kendime bol bol sevgi ve
şefkat göstererek o kabuktan yavaşça
çıkarım.
10
MAYIS 2023 - SAYI 3
Bu aşamada mutlaka güvendiğim ve
sevdiğim insanlarla temasta olur
onlardan da beslenirim. Sonuçla pek
ilgilenmem, benim için önemli olan
denemem ve çabalamam. Sonra da
yaşadığım acıyı tecrübeye, anlamlı bir
şeye dönüştürmüş bir halde hayatıma
devam etmeyi denerim.
Gördüğünüz gibi bu bahsettiklerimin
hepsini kendim de deniyorum. Bende
işe yaradığını gördüğüm için bu kadar
inanıyorum. Bu sürecin burada
yazdığım kadar kolay olmadığını da
söylemek isterim.
Son olarak bu yazıyı okuyanlara bir
mesajınız var mı?
Sanırım şimdi herkesi aydınlatan büyük
bir cevap bekleniyor. Böyle büyük
sorularda aklıma hep varoluşsal içerikler
geliyor. Bu sebeple yaşamınızdaki
anlamı bulmaya ya da geliştirmeye
gayret gösterin derim.
Çünkü anlamın olmadığı bir yaşamın,
takvim yapraklarını yırtmak gibi
olduğuna inanıyorum. Bu hayata biraz
da yaşamak için geliyoruz en
nihayetinde. Anlam geliştirmek zorlu bir
yolculuk fakat bu yolda olmak bile
erdemli bir duruşun işareti.
Yaşamınızda anlam geliştirdiğinizde
başımıza gelenleri, belki acıları bile
farklı yorumluyorsunuz. Dünyayla ve
canlılarla daha sağlıklı ve yakın ilişkiler
kurabiliyorsunuz. Bu zorlu yolculukta
yürüyebildiğiniz için kendinize olan
saygınız artıyor. Tüm bu meseleler
çok önemli. Çünkü patolojilerin
temeline baktığımızda çoğunlukla
kişinin kendini sevmemesi, şevkat
göstermemesi, kabul etmemesi, saygı
duymamasının yattığını görüyoruz.
Anlam işte bu yüzden çok önemli.
Onu arayın, ama çok da uzaklara
bakmamıza gerek olmayabilir. Belki
de sandığınızdan daha yakındır.
MEGAREFORM.COM.TR
TÜRKİYE'NİN EN
BÜYÜK DEĞİŞİM SİTESİ
MEGAREFORM.COM.TR
Place the
inside pages
of your
magazine
here.
11
MAYIS 2023 - SAYI 3
SİZ DE BİR SONRAKİ SAYIDA YER ALMAK İÇİN BİZE ULAŞABİLİRSİNİZ
PINAR
GÜLSUR
Yoga
Eğitmeni
12
MAYIS 2023 - SAYI 3
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Merhaba Sevgili Megareform
Okuyucuları. Ben Pınar Gülsur. 1982,
Adana doğumluyum. Çocukluğum ve
eğitim hayatım Adana’da geçti.
Üniversite mezuniyetimin hemen
ardından kariyerime yine Adana’da,
bankacılık sektöründe başladım. 13 yıllık
bankacılık tecrübemin ardından bu
alandaki kariyerime son vererek, aldığım
eğitimler neticesinde Yoga Eğitmenliğine
geçiş yaptım. Kısa süre önce Adana’dan
ayrılarak Kuzey Ege’nin şirin beldesi
Ayvalık’a yerleştim ve hayatıma burada
devam ediyorum.
Yogaya olan ilginizi ilk ne zaman fark
ettiniz?
Kendimi bildim bileli hayatın akışını ve
evrende olan biten her şeyle ilgili
MEGAREFORM.COM.TR
sebep-sonuç ilişkilerini anlamaya çalışan
biri oldum. Sanırım bir açıklama
arıyordum. Bir yanda spiritüel yaşama
yönelik ilgim, diğer yanda ise üniversite
yıllarında Hint felsefesine yönelik
okuduğum kitapların beni bugünüme
hazırlayan yapı taşları olduğunu
düşünüyorum. İç dünyam bu dayanaklar
üzerinde yükselmeye başlamışken, iç
dünyam ve o sırada yaptığım işin
getirdiği kimlikler arasındaki çatışma ve
kaosun bana yaşattıkları ise bardağı
taşıran son damla oldu muhtemelen. Bir
yerde, manevi konfor alanımdan
çıkmamı bu gelişmelerin tetiklediği
söylenebilir. Yoganın fiziksel pratiği ise
bana çok yabancı geliyordu başlangıçta.
Birçok insanda olduğu gibi benim de ön
yargılarım vardı. Özellikle fiziksel pratikte
yeterli olamayacağımı düşünerek
kaygılanıyordum. Ön yargılarıma
rağmen, 2019 yılında bir arkadaşımın
ısrarı ile Yoga derslerine katılmaya
başladım. İlk dersin sonunda,
eğitmenimizin yönlendirdiği savasana
(ceset duruşu) pozu,yani o hareketsiz
yatış hali bana çok değişik hissettirmişti.
İVe ''Neden ders sonunda savasana
pozu yapıyoruz ki biz?'' diye sormuştum
kendi kendime. Dersten hemen sonra
bu konuyu araştırmaya başlamıştım ve
öğrendiklerimden çok etkilenmiştim.
İşte o etkilenme hali, bu öğretiye yönelik
öğrendiğim her yeni bilgiyle pekişerek
bugün de devam ediyor. Yani yoganın
fiziksel pratiğiyle de gönül bağım bu
soruyla başlamış oldu.
Yoga ile ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti?
Yoga üzerine uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya
karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi
seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi
teşvik etti? Biraz kendi
yolculuğunuzdan ve hikayenizden
bahseder misiniz?
Yoga uzmanlık eğitimini alma isteğim
öncelikle sadece kendi yolculuğuma ışık
olması içindi. Aslına bakarsanız, eğitime
başlarken Yoga Eğitmenliği yapmak
aklımda yoktu.
Eğitim alırken eğitimcilerden birinin
‘'öğretmek aynı zamanda öğrenmektir’'
demesi beni çok etkiledi. Yani, bu alanda
öğrenmeye tutkusu olan biri olarak daha
fazla öğrenmek için öğretmeliydim. Ve
bu cümle ile eğitmenlik sürecim
başlamış oldu.
Son zamanlarda Yoga oldukça
popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl
yorumluyorsunuz?
Koşturmacanın, durmayan çabanın
içerisinde kendine vakit ayırmanın
kolay olmadığı bir çağın içerisindeyiz.
Buna rağmen, insanlar bu kaosun
getirdiği sıkışmışlık hissiyle mücadele
için çıkış yolu arıyorlar. Bu arayış da
onları kadim bilgilere, spiritüel
yöntemlere yöneltiyor. Yani, ortak
hedefin kendini iyileştirme ve iyilik
halini sürdürme çabası olduğunu
düşünüyorum.
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Yoganın bütünsel bir yaklaşımı içerdiğini
bilen bireylerin çoğu, hem fiziksel hem
de ruhsal olarak gevşeyebilmek niyetiyle
geliyorlar.
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz
eğitimlerin ve çalışmaların
içeriğinden bahseder misiniz?
Yoga bütünsel yaklaşımı olan bir
öğretidir. Eğitimlerde fiziksel pratiklerle
birlikte zihin ve nefes pratikleri de
sunuyoruz. Her ne kadar dönüşüm
öncelikle somut olan fiziksel bedende
görünür hale gelse de, süreç içerisinde
Yoganın zihinsel ve ruhani etkileri de
katılımcılar tarafından hissedilmeye
başlanıyor. Yoganın fiziksel pratiği ile
tanıştıktan kısa süre sonra Yoga hem
fiziksel hem zihinsel çalışmalar eşliğinde
hayatımın tam merkezine yerleşti.
Düzenli olarak fiziksel, zihinsel pratikler
yapmaya başladım. Zaman içerisinde bu
bütünsel çalışmaların bendeki en büyük
açılımı hayata yönelik ön yargılarımın
zayıflaması, yani zihinsel olarak
esnememdi.
Yaşananları, artık her ne olmuşsa,
kategorize eden (iyi-kötü, zor-kolay vb)
düşünce yapısından çıkmak en büyük
kazanımım oldu. Hayatın getirdiği
deneyimlerde anın şartlarına göre
genişleyebilmeyi, o anın şartlarına göre
olayları değerlendirebilmeyi ve olanı
olduğu gibi kabul etmeyi öğrenmeye
başladım. Bu pratiği bugün hala,
hayatımın türlü aşamalarında
kullanmayı alışkanlık haline getiriyor ve
her gün öğreniyorum.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal, zihinsel ve
bedensel olarak değişiklikler oldu
mu? Neleri fark ettiniz?
Bu sorunun cevabı çok kapsamlı aslında
ama bazılarından bahsedeyim: Fiziksel
ve zihinsel pratiklerimle birlikte ilk fark
ettiğim, görünenden çok daha fazla
potansiyele sahip olduğumu
hissetmemdi.
Beden görece sınırlı bir yapıya sahipken
zihnin sınırsızlığı ile yolculuğunuz
düşündüğünüzden çok daha ötede bir
şeye dönüşüyor. Sınırlı bedenin içindeki
sınırsızlığı, sonlu bedenin içinde
sonsuzluğu deneyimlemeye doğru yola
çıkmak hayatta her şeyin mümkün
olabileceğini de hatırlatıyor bireye. Bir
diğer önemli değişiklik ise, o güne kadar
‘ben’ diye tanımladığım pek çok şeyin
‘ben’ olmadığını anlamak oldu.
Neredeyse hepsi ailemden, çevremden,
toplumdan aktarılmış kalıplardı.
Kendinize temas etmeye başladığınızda
bunların pek çoğunun size ait olmadığını
fark ediyorsunuz. Ve bu farkındalıktan
sonra yeni bir ‘sen’ inşa etmeye
başlıyorsunuz. Yani aslında Yoga ile
birlikte hayatınız değişmiyor, siz
değişiyorsunuz.
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla
sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu
alanda en son gelişmeleri yakından
takip etmeye devam ediyorsunuz.
Son zamanlarda neler yapıyorsunuz,
hangi alana odaklanıyorsunuz?
Bu alanda öğrenmek sonu olmayan bir
süreç. Bu sebeple özellikle ihtiyaç
duyduğum alanlarda çeşitli
eğitmenlerden ya da kaynaklardan
eğitim almaya devam ediyorum.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek
istediğiniz en büyük hayaliniz ve
projeleriniz neler?
Yoga eğitmenliği yaparken öncelikle ben
ve dolayısıyla öğrencilerim şifalanıyor.
Yani bütüne yönelik bir şifa aktarımı söz
konusu. İşte bu amaçla çok daha fazla
yere seyahat edebilmeyi ve çok daha
fazla insana ulaşabilmeyi istiyorum.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar, bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Her şeye rağmen konfor alanından
çıkamamak. Konfor alanı bireylerin
kendini güvende ve rahat hissettiği, yani
bildiği bir alan. Konfor alanından çıkmak
ise bilmediği bir alana adım atmak
demek. Pek tabi olarak bilinmezliğe adım
atmak onları korkutuyor. Bu sebeple
harekete geçemiyorlar.
''Beden görece sınırlı bir
yapıya sahipken zihnin
sınırsızlığı ile
yolculuğunuz
düşündüğünüzden çok
daha ötede bir şeye
dönüşüyor.''
MEGAREFORM.COM.TR
Çevremde gördüğüm kadarıyla, kendine
temas edebilen insan sayısı az. Zira
zaaflarımızı kabul etmeyi güçsüzlük
olarak görüyoruz.
Kabullenmek yerine savaşma isteğimiz
var. Bazen kabul etmemiz gereken yerde
savaşıyoruz. Ve enerjimizi boşa
harcıyoruz. Doğal olarak savaşmamız
gereken yerlerde de enerjimiz olmuyor.
Özetle, doğru yerde doğru enerjiyi
kullanmakta zorlanıyoruz.
Diğer uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Diğer uzmanlardan farklı bir şey
yaptığımı iddia etmem çok doğru olmaz.
Bu kıyaslamaya girer ve benim yaşam
yolumda kıyasa yer yok.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
Herkesin hikayesi ve süreci birbirinden
farklı ve eşsiz, konuya bakışım böyle.
14
MAYIS 2023 - SAYI 3
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Bu tarzda bir düşünceye
sahip olanları nasıl ikna etmeli?
Kimseyi ikna etmeye gerek yok. Bu
öğretinin ruhuna aykırı bir durum.
Arayışı devam ediyorsa kişi eminim bir
gün bir sebeple Yoga ile tanışacaktır.
Sadece belki, gelip bir süre denemeleri
konusunda tavsiyede bulunulabilir.
Özellikle sosyal medyada Yoga ile
ilgili çok fazla bir bilgi kirliliği de
yaşanıyor. Siz bu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Sosyal medya hayatın bir parçası.
Bireyler diğer pek çok konuda olduğu
gibi bu alanı sosyal medyada takip
ederken de güvenilir kaynakları bulmak
ve değerlendirmek durumundalar.
Kısıtlayıcı ya da sınırlayıcı bilgiden
uzaklaşarak, mevcut bilgiyi yeni her
bilgiyle bütünleştirerek ilerlemek daha
sağlıklı elbette. Ancak kaynağın
doğruluğu ve güvenirliği açısından,
ulaşılan ilk kaynağa inanmak yerine
kaynağı bir süre izleyerek ve
benzerleriyle mukayese ederek kanaat
oluşturmanın daha sağlıklı olduğunu
düşünüyorum.
İnsanlar hayatlarında yolunda
gitmeyen şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Sizden hizmet alanlarda
nasıl bir etki bırakıyorsunuz?
Değişim isteği önce bireyde başlıyor.
Yaşadığı ancak tam olarak anlayamadığı
ya da anlatamadığı iç huzursuzluğu çıkış
noktası sanırım. Ardından gelen, bireyin
bu hayatta neleri istemediğine yönelik
kararı vermesi ise uzun bir süreç. Doğal
olarak bu süreçte, neyi istediğine yönelik
arayışlar da başlıyor. İşte Yoga
vasıtasıyla zamanla birey bir yanda
değiştiremeyeceği şeylerle başa
çıkabiliyor. Diğer yandan da
değiştirebileceği konularla ilgili olarak
değiştirmek için adım atmaya cesaret
edebilmeyi öğrenme sürecinde daha
konforlu ilerliyor.
Kendi özel yaşamınızda veya
arkadaşlıklarınızda çevrenizdeki
insanlar hakkında yoga ile ilgili
analizler yaptığınız durumlar oluyor
mu?
Bu zihinsel pratikler ve hayata dair
çıkarımlar bir süre sonra ister istemez
yaşam pratiğine dönüşüyor. Bu yaşam
pratiği de herkese/herşeye karşı duruşu
tayin ediyor; yakın çevreye, aileye veya
herhangi bir canlıya karşı.
Yaptığınız bu çalışmaları siz
kendinizde nasıl deneyimliyorsunuz?
İnsanın kendisiyle olan ilişkisi tüm
dünyayla olan ilişkisini belirliyor aslında.
Kendinle vakit geçirmek, yüzleşmek, tüm
samimiyetinle kendini kabullenmek çok
önemli. Zira birey bu sayede kendisiyle
olan ilişkisinin alanını genişletiyor.
Ben de bu bakış açısıyla olaylar
karşısında da genişleyerek daha rahat
bir alanda, sıkışmadan ve sıkıştırmadan
olayları değerlendirmeye çalışıyorum.
Sizin gibi profesyonel olarak bu
mesleği yapmak isteyenlere ne
tavsiye ediyorsunuz?
Bu alanda süreklilik arz etmenin en
önemli unsurlarından biri sonuç değil
süreç odaklı olmak. Çünkü burada hedef
yok, varılan bir yer yok.
Bu, sadece bir yol. Vardığın bir yer yok.
Mesele, bu yolda size neler olduğu ve
size neler yaşattığı.
Tüm kalbimle,
Sevgiler.
''Hayatın getirdiği deneyimlerde anın
şartlarına göre genişleyebilmeyi, o anın
şartlarına göre olayları
değerlendirebilmeyi ve olanı olduğu gibi
kabul etmeyi öğrenmeye başladım. Bu
pratiği bugün hala, hayatımın türlü
aşamalarında kullanmayı alışkanlık haline
getiriyor ve her gün öğreniyorum.''
MEGAREFORM.COM.TR
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermemiz nasıl oldu? Biraz kendi
yolculuğunuzdan ve hikayenizden
bahseder misiniz?
Bu alanda hizmet almak isteyenlere
ne tavsiye edersiniz? Hizmet
alacakları uzmanlarda hangi
özelliklerin olup olmadığına dikkat
etsinler?
Büşra Ağcan
E r g o t e r a p i s t
Benim hikayemin başlangıcı kız
kardeşim oldu. Başta, ona daha iyi
gelmek için aslında bu mesleği seçtim.
Asla da pişman değilim. Sadece
kardeşim değil daha fazla çocuğun
hayatına dokunarak onların hayatlarını
kolaylaştırmak benim en mutlu olduğum
şey. Kendimi bulduğum bir meslek oldu
gerçekten.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu.
Siz bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Evet, günümüzde maalesef teknolojik
araçların kullanımın fazlaca artmasından
ötürü çocuklarda yoğun ekran
maruziyetleri oluştu. Bundan kaynaklı
çocuklarda çok fazla iletişim ve etkileşim
sorunları arttı. Aileler de bir çözüm
arayışına yöneldi.
Günümüzde ergoterapinin daha fazla
tanınması ve kullanılması gerektiğini
düşünüyorum. Çünkü eskiden sokak
kültürü vardı hepimiz haraket ediyorduk
sokak oyunlarını (ip atlama, sek sek
oyunu vb.) sıkça oynuyorduk ve kaba ve
ince motor becerilerimiz de bunlarla
gelişiyordu ama maalesef şu an bunların
çoğunu çocuklarımız yapmıyor, ekrana
yöneliyorlar ve bu yüzden sorunlarla
karşılaşıyoruz.
Her çocuk özel ve biriciktir. Aynı şekilde
her terapist de öyle. Duyu bütünleme
meslek olarak sadece ergoterapistlerin
uygulayabildiği bir terapidir. Bunun
dışında uluslararası eğitim almış dil
konuşma terapistleri ve fizyoterapistler
de uygulayabilir.
Sizin gibi profesyonel olarak bu
mesleği yapmak isteyenlere ne
tavsiye ediyorsunuz?
Bu meslek özellikle sabır gerektiren bir
meslek ve başarılı olabilmek için
insanları özellikle çocukları sevmek,
onları anlamak en önemli kriter.
Son olarak okuyucularımıza bir
mesajınız var mı?
Özellikle ebeveynlere söyleyecek en
önemli tavsiyem: lütfen 3 yaşa kadar
çocuklarımıza ekran vermeyelim.
Onların hayatlarını ne kadar olumsuz
etkilediğini bilelim.
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Merhabalar, ben Ergoterapist Büşra
Ağcan. 2019 yılında Üsküdar Üniversitesi
Sağlık Bilimleri Fakültesi Ergoterapi
lisans programını tamamladım. İstanbul
Üniversitesi - Açık ve Uzaktan Eğitim
Fakültesi Çocuk Gelişimi lisans
programında öğrenimime devam
etmekteyim.
Çok daha etkili terapi programları ile
terapi hizmeti sunabilmek adına
pediatrik ergoterapi alanında geçerliliği
olan mesleki eğitimler aldım. Duyu
bütünleme seanslarının yanında aynı
zamanda DIR Floortime 201 terapisti
olarak da seans almaktayım.
Çocuklardaki yaygın duyusal sorunları
sıralamak gerekirse;
Salıncaklardan ve oyun alanlarından
aşırı korkmak
Vücutlarının başka nesnelerle ya da
insanlarla ilişkisinin nerede
olduğunu anlamakta zorluk çekmek
Eşyalara çarpma ve sakar görünmek
Kıyafet etiketlerinden rahatsızlık
duyma
Akran ilişkilerinde ve başkalarıyla
iletişimde zorlanma
Hızlı oyun geçişleri ve dikkat
sorunları
Ekran maruziyeti
gibi sorunlarla sıklıkla ebeveynler
başvuruyor.
15
MAYIS 2023 - SAYI 3
S i n e m Ö z k a y a A L p
NİMET
ÖZKAN
NİMET
ÖZKAN
ENERJİ EFT UZMANI
VE EĞİTMENİ
16
MAYIS 2023 - SAYI 3
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Ben Nimet Özkan evli ve bir çocuk
annesiyim, 1983 İstanbul doğumluyum.
Uzun yıllardır enerji üzerine çalışmalar
yapmaktayım ve eğitimler vermekteyim.
Uzmanlık ve eğitmenlik dalllarımın
arasında Enerji EFT Access Bars,
bioenerji, EMO ve Modern Stres
yönetimi gibi teknikler yer almaktadır.
Ayrıca aile dizimi ve nefes teknikleri
üzerine de çalışmalar yapmaktayım.
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti,
hangi alanlarda açılım oldu?
Bu alanda başladıktan sonra hayatımda
birçok açılımlar oldu. Öncelikle kendine
daha çok güvenen,daha yaratıcı, daha
sevgi dolu ve daha özgüvenli biri olmaya
başladım. Hayatımdaki bir çok sorunu
daha kolayca ve daha akıllıca
çözebilmeye başladım. Birçok fiziksel
rahatsızlığımın aslında duygusal kökenli
olduğunu fark ettim. Ve çok büyük sorun
sandığım şeylerin inanılmaz hızlı bir
şekilde hayatımdan tamamen
çıkabildiğini ve düzelebildiğini fark ettim.
Biraz kendi yolculuğunuzdan ve
hikayenizden bahseder misiniz?
Kendi yolculuğum yıllar önce eşimin bir
anksiyete rahatsızlığıyla baş etmeye
çalışmasıyla başladı. Kendisinin
rahatsızlığı için çeşitli tedavi teknikleri ve
terapi yolları aramaktaydık. Daha sonra
EFT tekniğini uygulamaya başladı.
Uygulamalardan muhteşem sonuçlar
aldı ve ardından ben de bunun önemini
ve pratikliğini fark ettim.
Daha sonra aldığımız eğitimlerde
insanların hayatına dokunmaya başladık
insanların büyük acıyla yıllarca içine
attığı tramvaların 1 saat gibi bir kısa
sürede kolaylıkla olabildiğini bizzat
gözlerimle gördüm ve uyguladım.
Kendime de yaptığım çalışmalarda,
insanlara yaptığım çalışmalarda da çok
hızlı ve pratik ve kalıcı sonuçlar elde
ettim. Ve daha sonra bu alanda eğitmen
olmaya ve bir çok insana ulaşmaya
başladım.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Özellikle EFT'nin çok hızlı ve pratik bir yol
olduğundan bahsetmiştim, kesinlikle
insanların kemikleşmiş sorunlarının çok
hızlı bir şekilde çözümünü bulabildikleri
ve bilimsel kökenleri de olan muhteşem
bir tekniktir. EFT'nin popüler olması
gerçekten bir çok insan hayatında
değişiklik yaratıyor ve bunun popüler
olmasında benim de katkımın olması
beni çok mutlu etmektedir.
Bu teknik üzerinde yaptığım çalışmalar,
verdiğim eğitimlerle birçok ödüle de hak
kazandım. Uluslararası Enerjisel Birliği
(GOE) tarafından birçok kez dereceler
aldım. Yaptığım iş özellikle okullarda ve
birçok hastanede de daha etkin
kullanılmaya başlarsa hayatımızdaki bir
çok alanda büyük gelişmeler görmeye
devam edeceğiz.
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Sorular en çok bu tekniğin kime
uygulanıp uygulanmadığı, hızının ve
etkisinin kalıcı olup olmadığı ve
yöntemin nasıl uygulandığı şeklinde.
Bunun eğitimlerini kimlerin alabildiği de
çok sorulmakta.
MEGAREFORM.COM.TR
Bu teknikniğin daha çok şizofreni,
bipolar ve epilepsi rahatsızlığı olan
kişilerde uygulaması tavsiye edilmez.
Enerji EFT, kişinin enerjisini çok daha
yükselten ve sorunlardan uzak bir
şekilde yaşamasına yardımcı olan bir
teknik olarak da adlandırılabilir. Enerji
EFT duygusal özgürleşme tekniğidir.
Tekniği seçen kişiler kurumumuzdan
alabilir ve öğrenebilir ve rahatlıkla
uygulayabilir. Alora Akademi olarak
uzun yıllardır bu alanda eğitimler
seminerler vermekteyiz.
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla
sürekli kendinizi geliştirmeye ve
bu alanda en son gelişmeleri
yakından takip etmeye devam
ediyorsunuz. Bu konuda son
zamanlarda neler yapıyorsunuz,
hangi alana odaklanıyorsunuz?
Bu alanda öncelikle sürekli olarak
yenilikleri takip etmekte ve kendimizi de
sürekli geliştirmekteyiz. Bu alanla ilgili
birçok tekniği hayatımız alarak işlerimizi
daha da pratik hale getirebilmekteyiz.
Her alanda sürekli olarak kendini aktif
tutan bildiği şeyleri bile tekrardan
öğrenmeye hevesli olmak ve uygulamak
bu iş için çok önemli.
''Enerji EFT,
kişinin enerjisini
yükseltir ve
sorunlardan uzak bir
şekilde yaşamasına
yardımcı olur.''
Son yıllarda bu alana ilgi oldukça
arttı. Özellikle sosyal medyada çok
fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor.
Siz bu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Birçok alanda olduğu gibi bu alanda da
sadece kitap okuyarak ya da video
izleyerek, uygulama ve eğitim vermeye
çalışan kişiler çok fazla karşımıza
çıkmakta. İnsanların sadece workshoplar
ve seminerler ile öğrendiği şeylerin
dışında mutlaka uluslararası
sertifikasyon eğitimini almasını tavsiye
ederim.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için
bazı kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar
da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
Birçok teknikte olduğu gibi burada da
kişilerin ön yargıları her zaman devrede
olabiliyor. Biz onların ilk öncelikle
tekniğe karşı ön yargılarını da serbest
bırakarak yolumuza devam ediyoruz.
Onlara tekniği denemeleri ve
uygulamaları için gösteriyoruz. Tekniğin
kalıcılığını kendileri gördükçe zaten
seanslara devam ediyorlar.
Sizin gibi profesyonel olarak bu
mesleği yapmak isteyenlere ne
tavsiye ediyorsunuz?
Öncelikle bu alanda ilerlemek
istiyorlarsa daha fazla kitap ve daha
fazla kaynak okumaları ve profesyonel
anlamda verdiğimiz eğitimlere
katılmalarını kesinlikle tavsiye ederim.
Bu alanda lisanslı öğretmenleri tercih
etmeleri ve tecrübeli kişilerden bunun
eğitimini almaları çok önemlidir. Ve
eğitim bitiminde çok fazla deneyim
sahibi olarak daha fazla insana katkı
olabilirler. Her alanda olduğu gibi bu
alanda da sürekli günceli takip etmeli ve
kendini geliştirmeliler.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
17
Çok fazla sayıda deneyime sahibim ama
içlerinden en sevimli hikayelerden biri:
seansa geldiğinde kayınvalidesine karşı
müthiş öfkeli olan bir gelinin seans
bitiminde kayınvalidesine büyük bir
hayranlık duyarak, kendisine çiçek
alacak yerin burada olup olmadığını bize
sorması olmuştu. Eve gittiğinde ''canım
kayınvalideciğim seni çok özledim'' diye
sarılmıştı. O günden beri asıl sorunun
kayınvalidesinde olmadığını ve farklı
kaynaklardan geldiğini çok iyi anlamıştı.
MEGAREFORM.COM.TR
MAYIS 2023 - SAYI 3
ECE HAZAL GENÇ
Nefes ve Yaşam Koçu
18
MAYIS 2023 - SAYI 3
Sizi biraz tanıyabilir miyiz ?
Merhabalar, ben Ece Hazal Genç Batı.
Endüstri Mühendisiyim. Oldukça uzunca
bir süre (17 yıl kadar) kurumsal
firmalarda üst düzey yöneticilik dahil
birçok pozisyonda çalıştım. Son 6 yıldır
nefes, meditasyon, kişisel gelişim
alanları ile ilgileniyor ve bu konuda hem
eğitimler alıyorum hem de eğitimler
veriyorum. Yeditepe Üniversitesi - Nefes
Koçluğu, Başkent Üniversitesi - Yaşam
Koçluğu, Cem Şen Eğitimleri - Dharma
öğrencisi ve Advayta Yoga’dan Yoga
Eğitmenliği mezunuyum. 11 yaşında bir
kız çocuğu annesi ve huzur dolu evliliği
olan bir eşim.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel olarak Neleri fark ettiniz?
Kişisel gelişim alanında kendimi
geliştirmemle birlikte hayatta hiçbir şeye
tutunmamak gerektiğini öğrenmeye
başladım. Çünkü tutunacak bir şey yok
etrafımızda, bedenimiz bile buna dahil.
MEGAREFORM.COM.TR
Nefes çalışmaları bu farkındalığımı
inanılmaz arttırdı. Bedenin değişiyor,
eşin değişiyor, ekonomik durumun
değişiyor, ilişkilerin değişiyor, hangisine
tutunabilirsin ki. İşte nefes-meditasyon
ve Dharma çalışmalarının hayatıma
kattığı en büyük zihinsel değişim; “hiçbir
şeye tutunamayacağımız çünkü hiç biri
benim değil” konusunu anlamam oldu.
Bedensel değişim ise, yaşım ilerlemesine
rağmen dokulara çok daha iyi oksijen
gittiğinden yüzümün parlaması, cildimin
sıkılaşması, bedenimin daha sağlıklı
olması ve inanır mısınız çok çok daha az
hasta olmak oldu.
Kısacası nefes ve meditasyon hayatıma
hem zihinsel hem de bedensel sağlık
getirme konusunda çok büyük destek
oldu.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Çok doğal buluyorum, olması gereken
bu ve hatta yetersiz bile diyebilirim.
Pandemi zamanında herkes kendine,
evine, ailesine, kişisel hayatına döndü.
Ancak geçen zamanla birlikte birçok şey
eskiye döndü ve tekrar bir hengamenin
için geri döndük. Pandemi döneminde,
çok büyük bir kitle gerçek anlamda
farkındalıklar yaşadı. Kimisi eksik
hissetti, kimisi dönüşüm geçirdi.
O dönemde onca bedensel rahatsızlığa
rağmen daha stressiz ve daha parlak bir
dönem geçirdik Ancak insan zamanla
yeniliğe hızla adapte oluyor. Bu sebeple
bu düzene de hızla alışıldı. Yeni çalışma
koşulları devreye girdi ve ekonomik
sarsıntılar da eklenince stres tekrar
hayatımıza döndü.
Meditasyon ve nefes çalışmaları hala çok
popüler ancak insanlar bu konulara
zaman ayırmakta çok zorlanıyor. Halbuki
faydasının yanında her gün ayrılacak 10-
15 dakikanın lafı bile olmamalı.
Dönemsel olarak yapılan çalışmaların
geçici bir katkı sağladığına inanıyorum.
Düzenli olarak hayata katılan
çalışmaların ise hayatın bütününde bir
dönüşüm yarattığı artık bilimsel olarak
kanıtlanmış bir gerçek. Kısacası popüler
olmasından ötürü değil verdiği
katkısından ötürü hayata dahil
edebilmek gerçek sonuçlarla
buluşturuyor.
Sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu
alanda en son gelişmeleri yakından
takip etmeye devam ediyorsunuz.
Son zamanlarda neler yapıyorsunuz,
hangi alanlara odaklanıyorsunuz?
Son 4 yıldır bir Dharma öğrencisi ve
Advayta Yoga’nın öğrencisiyim. Bu
eğitimler bende inanılmaz farkındalıklar
yaşatıyor. Tabi ki danışanlarım de için bu
eğitimlere katılıyorum ancak kendi
adıma büyük dönüşümler söz konusu.
Uçakta önce kendine maske takmakla
aynı şey; önce kendime iyi geleni
buluyor, hayatımda deneyimliyor sonra
da etrafımdaki herkese yaymak için
uğraşıyorum.
Tutunmamak, varsayımda bulunmamak,
olanı olduğu gibi yorumsuz görebilmek,
kendi üzerine alınmamak, her şeyi
benim zannetmemek, başkalarına
sorumluluk atmamak gibi konular
kişinin zihinsel ve ruhsal gelişiminde ve
dolayısıyla bedensel iyilik halinde en çok
etkili olan konular.
İşte tüm eğitimlerimde bu konulara da
değinmeye çalışıyorum. Bireysel
seanslarım var; haftada bir buluşuyor
hem nefesimizi analiz edip hem de
çalışmayı derinleştiriyoruz. Nefes
çalışmalarımı, Dharma ve yaşam
koçluğu ile birleştiriyorum. Ayrıca bu
bakış açısıyla gruplara stres yönetimi,
mutluluk yönetimi ve yüz yogası
çalışmaları yapıyorum.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar
da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
''Spiritüalizm, ülkemizde
harcanıyor.
Bu kişinin kendi yolunda
keşfedebileceği bir konu.
Ben daha çok fiziksel
bedene, beyin ve zihnin
uyum ve yorumlarına,
kişisel erdeme
odaklanıyorum.''
Ben spiritüel bir şey anlatmıyorum.
Anlattığım nefes çalışmalarının tamamı
biyoloji ve fizyolojiye bağlı. Burun nefesi,
solunum sistemi, zihnin işleyişinden
bahsediyoruz. Bu demek değildir ki
spiritüel tarafı inkar ediyorum. Sadece
çalışmalarımı bir mühendislik bakış açısı
ile analiz ediyor ve gerçekten işe
yaradığını gördüğüm şeyleri
paylaşıyorum. Spiritüalizm, ülkemizde
harcanıyor diye düşünüyorum. Bu
kişinin kendi yolunda keşfedebileceği bir
konu. Ben daha çok fiziksel bedene,
beyin ve zihnin uyum ve yorumlarına,
kişisel erdeme odaklanıyorum.
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Erdem ve bedensel enerji çalışmalarını
doğru ve doğal nefes teknikleri ile
harmanladığım, sonuçlarını
danışanlarımın direk gözlemlediği ve
geri bildirimle ilerlediğim bir sistemim
söz konusu. Ayrıca meditasyon alanında
kendime ait bir uygulamam var App
Store ve Google Play’de bulabileceğiniz:
“Souldy App”. Büyük ustalarla yıllarca
çalışmış ve kendini sürekli yenileyen,
önce örnek olma ilkesiyle ilerleyen bir
yolcuyum.
Son olarak okuyucularımıza bir
mesajınız var mı?
Sadece popüler olan değil gerçekten
verimli olan, size iyi gelecek bir
eğitmenle yolculuğunuza devam
etmenizi öneririm. Her eğitmenin
enerjisi sizinle uyuşmayabilir.
Deneyimleyin, deneyimledikçe size
uygun olan eğitim ve eğitmeni
keşfedeceksiniz. Yalnız olmadığınızı,
hepimizin bu yollardan geçtikten sonra
yine kendimizce belli yerlere geldiğimizi
fark etmenizi dilerim. Ve son son; lütfen
ama lütfen burnunuzdan nefes alın.
19
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
NİL BAŞAK
IŞIR
YOGA YOLCULUĞU
''Şifa bazen hiç
bilmediğiniz kapıların
ardında sizi bekliyor
olabilir.''
20
MAYIS 2023 - SAYI 3
Sizi biraz tanıyabilir miyiz ?
Merhaba sevgili MegaReform okuyucuları.
Ben Nil Başak Işır, 26 Aralık 2000
doğumluyum, doğma büyüme
Ankaralıyım. Hemşirelik Lisans
öğrencisiyim 1 ay sonra mezun oluyorum.
Ruh ve Sinir Hastalıkları alanında
Uzmanlık yapmayı hedefliyorum.
Öğrencilik hayatımın yanı sıra 2018'de
fiziksel gelişim için hayatıma kattığım yoga
pratiklerimin sadece bedenimi değil
zihnimi ve ruhumu da iyileştirdiğini
gözlemledim, bunun sonucunda
pratiklerimi bir adım ileri taşıyarak 2021
yılında Yoga Eğitmenlik ve Hamile Yogası
Eğitmenlik Eğitimlerimi tamamladım.
2021 yılından beri aktif olarak bu
alanlarda çalışıyorum. Son bir yıldır kendi
kurduğum stüdyomda bireysel ve grup
yoga dersleri veriyorum, nefes ve
meditasyon çalışmaları yaptırıyorum. Aynı
zamanda bu alanda kendi eğitimlerime de
devam ediyorum.
Yoga son zamanlarda oldukça
popüler bir dal oldu, siz bu ilgiyi nasıl
yorumluyorsunuz?
Belki klişe olacak fakat bunu çok net
söyleyebilirim, ben değişmedim ancak
hayata ve kendime karşı bakış açım
değişti, önceliklerim değişti.
Farkındalığım gelişti, nefes almayı
hatırladım. Sakinleştim, hayat bir akış ve
her zaman iyiye akmıyor maalesef…
En büyük savaşlarımı verirken bile
nefesimi yumuşatmayı, kendime nazik
olmayı öğrendim. Kaçan tren paniği
geride kaldı, olmaya başladığım kişiyi
her gün biraz daha seviyorum.
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz
yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti?
Biraz kendi yolculuğunuzdan ve
hikayenizden bahseder misiniz?
biraz önce de bahsettiğim gibi aslında
yoga benim için bedenimin sınırlarını
zorlayabileceğim fiziksel anlamda
kendimi geliştirmek için başladığım bir
uygulamaydı. Zaman geçtikçe yoganın
matın üzerinde yapılan birkaç
hareketten ibaret olmadığını aslında bu
yolun da, yolculuğunda çok uzun ve
derin olduğunu fark ettim.
En son geldiğim noktada kendimdeki
hem bedensel hem zihinsel hem ruhsal
gelişimi gördüm, değişime tanık oldum.
Bu yol bana şifa oldu ve olmaya da
devam ediyor… Kısacası bende ihtiyacı
olan herkese şifa olma niyeti ile bu yola
çıktım.
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Danışanlarımın çoğu gündelik hayatında
çok yoğun ve stresli çalışma alanları olan
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
insanlar. Genellikle vücutlarında,
zihinlerinde veya ruhlarında bir gerginlik
olması nedeniyle bir nebze rahatlayıp,
zihinlerini sakinleştirip temizleyerek pozitif
bir ruh haline sahip olmak amacıyla yogaya
başlıyorlar.
Yoga pratikleri zihinsel, ruhsal ve
bedensel açıdan farkındalık birçok
kazandırıyor değil mi?
Asana pratiği hantal bir keyiflilik hissini
değil dengeli bir eforu araştırır.
Mükemmeliyetin peşinde koşmayı değil
doğaya özgü zıtlıkların arasında salınırken
sergilenen gayreti destekler. Bu çabanın
basamaklarını çıkabilmek için ise irade,
disiplin, sezgi, uyanıklık, merak ve
araştırmadan besleniyor olmamız
elzemdir. Bedenin konuştuğu dili
anlayabilmek için onunla alışılmışın dışında
iletişim kurma biçimleri geliştirerek,
zorlanmalarını, yönelimlerini, katılıklarını
ve esnekliklerini kucaklamak yoga
öğretisinin temel motivasyonlarındandır.
Böylece dışarıdan yansıtan zihnin ötesine
uzanıp, berrak bir öz-farkındalık ile
kendimize içeriden bakar hâle gelmeyi
deneyimleyebiliriz.
Son zamanlarda neler yapıyorsunuz,
hangi alana odaklanıyorsunuz?
Bulunduğum noktada şuan yoga
duruşlarından ziyade Bilinçli Farkındalık
(Mindfulness) çalışmalarına odaklıyım.
Haziran da 14 ay sürecek bir Mindfulness
Uygulayıcı Eğitmenliği programına
başlayacağım.
Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne
tavsiye edersiniz?
Yoga yapmaya başlamadan önce herkesin
kafasında temel sorular olabiliyor.
Danışanların kafasındaki soru işaretlerini
bir nebze uzaklaştırmak adına biz
eğitmenlerin burada önemli bir rolü var.
Bence bu noktada en önemli şey bir adım
atabilmek. Yolculukta ki en kıymetli şeyin
kişinin kendi deneyimi olduğunu
düşünüyorum. Ve deneyimlerken farklı
hocalardan eğitim almanın, farklı ekoller
deneyimlemenin çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Evet ilginiz olan ekol ile
başlayın ancak imkanınız elverdiğince farklı
alanları deneyimlemelisiniz. Şifa bazen hiç
bilmediğiniz kapıların ardında sizi bekliyor
olabilir.
Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı
okuyanlara bir mesajınız var mı?
21
MAYIS 2023 - SAYI 3
Hepimize bir su kadar berrak bir zihinle,
kendimizi sıklıkla ziyaret ettiğimiz kocaman
kocaman anlar diliyorum.
MEGAREFORM.COM.TR
DİYET DIŞI
DİYETİSYEN
BÜŞRA ERTÜREN
''Diyet yapmayı, kısıtlamayı
ve aşırı yemeyi bıraktım.
Artık bedenime bakım
verebiliyor ve ona saygı
duyabiliyorum.''
22
MAYIS 2023 - SAYI 3
S
izi biraz tanıyabilir
miyiz?
Ben Büşra, 27
yaşındayım ve
İstanbul’da yaşıyorum
Yeme davranışı, sezgisel
yeme, bozulmuş yeme ve yeme
bozuklukları alanlarında diyet dışı
yaklaşım ile çalışan bir diyetisyenim. Aynı
anda yüksek lisans eğitimime de devam
etmekteyim.
Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman fark
ettiniz?
Alana ilgim üniversitenin son senesinde
başladı. O zaman böyle bir alan olduğunu
bilmiyordum bile. Sadece diyet listeleriyle
hayatımı geçiremeyeceğimi fark ettim ve
araştırmaya başladım.
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti,
hangi alanlarda açılım oldu?
Diyet alanından çıkmak başlangıçta zordu
çünkü bildiğim ve güvende hissettiğim bir
yerdi. Diyet dışı yaklaşım daha yeni ve
öğrenmek için gerçekten çaba isteyen bir
alan.
Bu alana ilgim olduktan sonra özellikle
yeme bozuklukları ve beden imajı
alanlarına yakınlaştım. Lisans
eğitiminde daha çok yüzeysel
öğrendiğimiz bu alanın derinine inmek
çok güzeldi.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel olarak değişiklikler oldu
mu? Neleri fark ettiniz?
Tüm hayatım değişti diyebilirim çünkü
alanda çalışmaya başlamadan önce
kendi yeme davranışımı iyileştirdim.
Diyet yapmayı, kısıtlamayı ve aşırı
yemeyi bıraktım. Artık bedenime bakım
verebiliyor ve ona saygı duyabiliyorum.
Eskiden sadece bedenimi değiştirmek
için zorla ve kısa dönemli yaptığım
sporlar yerine sevdiğim egzersizleri
yapabiliyor ve en önemlisi bundan zevk
alabiliyorum. Ve bu sadece yemeklerle
olan ilişkimi değil, hayatımdaki diğer
ilişkilerimi de iyileştirdi.
Bize biraz kendi yolculuğunuzdan ve
hikayenizden bahseder misiniz?
Üniversite yıllarımda sürekli diyet
yapıyordum. Hayatım diyette ve diyette
değil şeklinde ikiye ayrılmıştı. Bu süreçte
bedenim küçülse de kendimi uzun
vadede daha iyi ve sağlıklı hissetmiyordum.
Çünkü diyet yaptıkça, yiyeceklerle
ve bedenimle aram bozulmaya
başlamıştı.
Artık sürekli ne yemem ve ne yememem
gerektiğini düşünüyordum. Bedenim
eskiye göre daha küçük olsa da sürekli
onu yargılayacak bir şey buluyordum.
Bir pantolonum dar da gelse gidip büyük
bedenini alamıyordum. İçim rahat bir
şekilde sevdiğim yiyecekleri
yiyemiyordum. O anda yediğimden çok
keyif alsam da sonrasında gelen kilo
alma korkusu yanında pişmanlığı da
getiriyordu.
Artık bir gün bütün hayatımı bu şekilde
yaşamak istemediğimi fark ettim ve
araştırmaya başladım. Bu sayede de
sezgisel yeme ile karşılaştım. Önce kendi
üzerimde pratiğe başladım sonrasında
da bu alanda danışmanlık vermek için
eğitim aldım.
MEGAREFORM.COM.TR
Uzmanlaştığınız bu sezgisel beslenme
konusu son zamanlarda oldukça
popüler oldu. Siz bu ilgiyi nasıl
yorumluyorsunuz?
Hem mutluyum, hem de endişeliyim
aslında. Mutluyum çünkü bozulmuş
yeme ve yeme bozukluğu yaşayan çok
fazla insan var ve onlara ulaşabilmek, bir
çıkış yolu olduğunu gösterebilmek çok
değerli.
Ancak aynı zamanda alan
popülerleştikçe yanlış anlaşılmaları da
yanında getiriyor. Bu alanı benimsemek
yerine reklam amacıyla kullanan
uzmanlar artıyor. Bu da endişe verici.
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Her diyeti denemiş, her diyetisyene
gitmiş ama yine de bedeni ve yemeklerle
ilgili yaşadığı sorunları çözememiş ve
artık ne yapacağını bilemeyen kişiler son
çare olarak bana geliyorlar. Aynı
zamanda aşırı yeme ve tıkınırcasına
yeme yaşayan danışanlarım ve beden
imajı sorunları yaşayanlar da çoğunlukta
oluyor.
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz
eğitimlerin ve çalışmaların
içeriğinden bahseder misiniz?
Öncelikle çoğu kişi çok fazla yediğini
düşünse de danışanlarımda en sık
karşılaştığım şey yetersiz beslenme
oluyor. Sanılanın aksine yetersiz
beslenme her zaman zayıf insanlarda
karşılaştığınız bir şey değil. Bu yüzden
öncelikle yeterli ve düzenli beslenmeyi
ve bedene bakım vermeyi öğreniyoruz.
Sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu
alanda en son gelişmeleri yakından
takip etmeye devam ediyorsunuz.
Evet, alanımız gerçekten her gün değişip
gelişen bir alan. Ben son zamanlarda
yüksek lisans bitirme çalışmamın da
konusu olan sezgisel yemenin
tıkınırcasına yeme üzerine etkisi
konusuna odaklanıyorum.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek
istediğiniz en büyük hayaliniz ve
projeleriniz neler?
Kafamda çok fazla fikir var aslında ama
en yakın projelerimden biri podcast.
Danışanlarım da bu konuda oldukça
destekçi çünkü bu alanda ingilizce çok
güzel podcastler var ancak Türkçe
podcast oldukça az. Bunun yanında
çalıştığım yer olan Vavelya Psikoloji ile
birlikte workshop planlarımız var.
Araçlar değişse de en büyük hayalim bu
alanın ihtiyacı olan herkese ulaşması için
elimden geleni yapmak.
Son yıllarda bu alana ilgi oldukça
arttı. Siz bu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Evet maalesef ben de sezgisel yemeyi
diyetle birlikte yürütmeye çalışan ve
sezgisel yeme ile zayıflama vaadi veren
çok fazla uzman görüyorum. Tabiki bu
bakış açısı çoğu kişi için daha cazip
gelebiliyor ama maalesef mümkün değil.
Sezgisel yemenin ilk prensibi “diyet
zihniyetini reddetmek”tir. Yani bu alanı
öğrenmek için önce diyetleri bırakmamız
gerekiyor. Kiminle çalışırsak çalışalım
önce alanla ilgili kısa da olsa bir
araştırma yapmak önemli.
Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan
sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki
bırakıyorsunuz?
Diyet dışı yaklaşım ve sezgisel yemenin
en önemli yanı sadece fiziksel iyileşmeye
odaklanmaması. Sağlığa bütüncül
yaklaşıyoruz. Sezgisel yemenin bilimsel
olarak kanıtlanmış yararlarında bazıları;
düşük beden kitle indeksi, düşük
trigliserid, yüksek HDL, yüksek benlik
saygısı, beden takdiri, güçlü başa çıkma
becerileri, iyimserlik, refah, psikolojik
dayanıklılık, çeşitli besin alımı, düşük
oranda yeme bozukluğu riski, düşük
duygusal yeme gibi şeylerdir.
Ayrıca beden ile kurulan güvenin
kişilerin hayatlarının diğer alanlarına da
yansıdığı görülüyor.
''Sanılanın aksine
yetersiz beslenme her
zaman zayıf insanlarda
karşılaştığınız bir şey
değil.
Bu yüzden öncelikle
yeterli ve düzenli
beslenmeyi ve bedene
bakım vermeyi
öğreniyoruz.''
Çok basit gibi gelse de diyet kültürünün
baskın olduğu ve bozulmuş yemenin
“normal” gibi görüldüğü bir dünyada,
zorlanılan bir aşama olabiliyor. Bunun
yanında açlık ve tokluğu keşfetme,
duygusal yeme, diyet kültürünü tanıma,
keyifle hareket etme, ya hep ya hiç
davranışından kurtulma gibi yerler
üzerine odaklanıyoruz.
Şu anda birebir danışmanlık dışında bir
eğitim vermiyorum ancak yakın
zamanda olabilir.
23
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
24
MAYIS 2023 - SAYI 3
Tam tersine, bedenlerimize güvenirsek
ve sürekli kontrollü olmazsak
bedenlerimizin sürekli büyüyeceği ve
sağlıksız olacağımız söylendi. Bu bakış
açısıyla büyüyen kişilerin bunun tam
tersini savunan bir yaklaşım için adım
atması oldukça korkutucu gelebiliyor.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar
da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
Sezgisel yeme sadece iç güdüsel veya
duygularımıza göre beslenmek gibi
görülebiliyor ancak tam olarak öyle
değil. Sezgisel yeme 120’den fazla
çalışma ile kanıtlanmış bir yaklaşımdır.
Ben kimseyi ikna etmeye çalışmıyorum
ama bu şekilde yaklaşan kişiler eğer
öğrenmeye açıksa dilediği soruyu
cevaplıyorum ve güzel bir sohbet
olabiliyor. Eğer konu ilgisini çekerse
elimdeki çalışmaları veya paylaşımları
gönderebileceğimi söylüyorum. Eğer
okuyucularınızdan da inanmayan ama
merak eden olursa bana ulaşabilirler.
Kendi özel yaşamınızda
arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı
arka planda kullandığınız ve kişiler
hakkında analiz yaptığınız durumlar
oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz
ve neler fark ediyorsunuz?
Evet, kesinlikle oluyor. Öncelikle diyet
kültürünü ve bozulmuş yemeyi
öğrendiğinizde gerçekten gün içinde her
yerde bunlarla karşılaşıyorsunuz. Daha
önce bana normal gelen ama aslında hiç
de normal olmayan sohbetlerin içinde
kaldığım oluyor. Sanırım en çok
karşılaştığım şey artık kimsenin diyet
yapmaması. Yani etiket olarak “diyet”
yapmıyorlar. Bunun adı “dikkat etmek”
veya “sağlıklı beslenmek” gibi şeyler
olabiliyor. Ama yiyeceklerle ilişkilerine
baktığımızda tamamen kısıtlama,
bozulmuş yeme ve diyete yönelik
davranışlar oluyor. Bozulmuş yemenin
bu kadar normalleşmesi ve “normal
yeme” haline gelmesi endişe verici
oluyor.
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Tamamen diyet dışı yaklaşımı
benimsemiş uzman sanılandan çok daha
az. Diyetle birleştirilmiş hali şu anda
daha yaygın. Benim pratiğimin tamamen
diyet dışı olduğunu söyleyebilirim. Ben
danışanlarıma her zaman güvende
hissettirmeye, asla yargılamamaya ve
her bedende kabul ve saygıyı hak
ettiklerini hissettirmenin çok değerli
olduğunu düşünüyorum.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
30 yaşında kadın bir danışanım vardı,
yurtdışında yaşıyor ve büyük bir şirkette
üst düzey yönetici olarak çalıyordu. İlk
diyetine annesinin isteğiyle 8 yaşında
başlamıştı. Sürekli bir diyetten diğerine
geçiyor ve aynı kiloyu verip daha
sonrasında fazlasıyla geri alıyordu.
Birçok kez evin içinde ağlayarak
dolaşırken aynı anda sürekli ağzına bir
şeyler tıkıştırdığından ve kendini çok
yalnız hissettiğinden bahsediyordu.
Aynı zamanda yoğun umutsuzluk ve
utanç duyduğu dönemde intihar
düşünceleri vardı. Yaşadığı depresyon
tıkınırcasına yemesine katkıda
bulunuyordu. Bir süre sonra
tıkınırcasına yeme sonrası arınma
davranışı oluşmaya başlamış ve bunun
durumu iyi yöneticeğini düşünmüş.
Bu, geçici bir rahatlama yaşasa da
sonrasında daha derin bir suçluluk,
utanç ve umutsuzluğa katkıda
bulunmuştu.
Arınma davranışı neyse ki çok uzun
sürmemişti ama tüm bu süreç yaklaşık
15 sene kadar sürmüştü. Daha önce
birkaç kez yardım almayı denese de
başarılı olamamıştı.
Sonrasında bizim yollarımız kesişti ve
birlikte çalışmaya başladık. Diyet
yapmama kavramı başlangıçta çok
korkutucu geldi. Asla başka bir diyete
girmemek ve o andaki kiloda kalma fikri
seçenek bile değildi onun için. Ve diyeti
bırakırsa bedeninin sürekli büyümeye
devam edeceğini düşünüyordu.
Korkutucu da olsa sürece şans vermek
istedi. Her durumda birlikte olacağımızı
bildiği için artık eskisi kadar yalnız
hissetmemeye başladı. Sürecimizin zorlu
olacağını biliyordu ama davranış ve
bakış açısı değişikliği konusunda oldukça
azimliydi. Geçmiş davranışlarının da
öğrenilmiş bir şey olduğunu, bu yüzden
yeni davranışları da öğrenebileceğini
keşfettiği an çok büyük bir rahatlama
yaşamıştı.
Özellikle beden algısı ve öz değer
eksikliği üzerine yaptığımız çalışmalar
sırasında göz yaşlarını tutamıyordu.
Çünkü hiçbir zaman kendine karşı bu
kadar sert olduğunu düşünmemişti.
Görüntüsünün dışında, insan olarak
sunacak çok fazla şeyi olduğunu bilmesi
çok güçlendiriciydi. Belki çoğu insan için
basit görünse de, açlığını hissetmesi ve
bu sinyale cevap verebilmesi ve rahat
tokluğu yakalayabilmesi, onun için
hayatını değiştiren bir deneyimdi. Çünkü
çocukluğundan beri uzun süreli aşırı
açlıklardan veya nefes alamayacağı
kadar tok hissettiği doygunluktan başka
bir şey bilmiyordu.
Hayatı boyunca çok sevdiğini
düşündüğü yiyeceklerden bazılarını
aslında sevmediğini keşfetti, ilk kez bir
hamburgeri doyduğunu fark edip yarım
bırakabildi, evinde haftalarca, belki
aylarca yarım kalan cips paketleri,
dondurma kutuları oluyordu.
Sürecimizin sonunda tıkınırcasına
yemeyi yendik ve sezgisel yemeyi
öğrendik. Hala yemek yemeyi çok
seviyor, yemeklerden zevk alabiliyor,
yemeklerle sosyalleşebiliyor ve bunun
yanında bedenine saygı duyup onu
dinleyebiliyor ve en önemlisi hayatını
doya doya yaşayabiliyor.
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
Bazı insanlar potansiyelleri
olmasına rağmen değişim için
adım atamıyorlar, bir türlü
harekete geçemiyorlar. Bunun
sebebi nedir?
Hazır hissetmiyor olabilirler.
Yiyeceklerle ilgili veya bedenleriyle
ilgili sorun yaşasalar da, adım
atmaya hazır olmayabilirler. Bizim
alanımız için hazır hissetmek önemli
çünkü kimseye zorla yaptırabileceğimiz
bir şey değil. Belki zorla diyet
listesi uygulanabilir ancak kimseye
zorla bedenine bakım verdiremeyiz
veya beden sinyallerini keşfetmeyi
öğretemeyiz.
Hazır olmamanın dışında, korku da
oldukça güçlü bir duygu. Sezgisel
yemenin kiloya odaklanmaması ve
süreçte bir listenin olmaması çoğu
kişi için korkutucu olabiliyor. Çünkü
bize bedenlerimize
güvenebileceğimiz öğretilmedi.
Siz hayatınızdaki dalgalı
dönemleri nasıl atlatıyorsunuz?
Yaptığınız bu çalışmaları siz
kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Sezgisel yeme ve özellikle beden
imajı pratikleri günden güne geri
dönebileceğiniz ve ihtiyaç
duyabileceğiniz pratikler. Herkes gibi
benim de kendimi daha kötü
hissettiğim günler oluyor. Alanda
uzman da olsanız, bu günler hepimiz
için var.
Benim şanslı olduğum konu,
geçmişte kötü beden imajı yaşadığım
günler tüm günümü mahvedebiliyor
ve kendime bakım vermemin önüne
geçebiliyorken, şu anda belki 10
dakikamı etkiliyor ve günüme devam
edebiliyorum.
Danışanlarımda da üzerine
çalıştığımız şey bedenimiz hakkında
kötü hissettiğimiz günleri yok etmek
değil (çünkü hiçbir zaman yok
olmayacak), bu günler geldiğinde
günümüzü minimum etkilemesini
sağlamak oluyor.
Bu alanda hizmet almak
isteyenlere ne tavsiye edersiniz?
Uzman ve danışan ilişkisi çok değerli.
Karşınızdaki kişi ile uyuşmak,
kendinizi güvende hissettmek ve ne
olursa olsun yargılanmayacağınızı
bilmek bence önemli. Uzman çok
bilgili de olsa, işini çok iyi de yapsa
eğer kendinizi seanslarda rahat
hissetmiyorsanız verim almak
zorlaşıyor. Bir de tabii bu alanda
çalışmak istiyorsanız, destek
alacağınız uzmanın gerçekten diyet
dışı mı çalışıyor yoksa diyetle
karıştırıp kilo kaybı vaadi mi veriyor
ona dikkat edin.
''Bedeninizin yeterli
olmadığını ve onu
beğenmemenizi,
ondan nefret etmenizi
söyleyen bir dünyada,
hem kendiniz hem de
gelecekteki nesiller
için bedeninize saygı
duymayı seçin.''
Bu mesleği yapmak isteyenlere
ne tavsiye ediyorsunuz?
Özellikle yeme bozukluğu ve
bozulmuş yemesi olan kişilerle
çalışmak çok önemli. Verebileceğim
en iyi tavsiye, bu alanda çalışmaya
başlamadan önce kendi bakış
açınız, bu konu ve bedenler
hakkındaki inançlarınız ve
kullandığınız dil üzerinde çalışın.
Özellikle bu alanda çalışan
profesyoneller için başkalarıyla
nasıl etkileşimde bulunduğumuz ile
ilgili daha derin bir bakışa
ihtiyacımız var.
Son olarak bu yazıyı okuyanlara
bir mesajınız var mı?
Hepimiz bedenlerimiz ve yemekler
hakkında bazı yanlış inançlar ile
büyüdük. Ama artık bu inançları
değiştirme sorumluluğu sizde.
Bedeninizin yeterli olmadığını ve
onu beğenmemenizi, ondan nefret
etmenizi söyleyen bir dünyada,
hem kendiniz hem de gelecekteki
nesiller için bedeninize saygı
duymayı seçin.
MEGAREFORM.COM.TR
25
MAYIS 2023 - SAYI 3
B İ l g İ v e B a ş a r ı
R e k o r t m e n İ
LEYLA BİLEN
Pandemi döneminde Leyla Bilen
Akademi’yi kurdum ve en sevdiğim işi
yapmaya başladım ki bu da etki ve
sonuçlarına yüzde yüz inandığım
alanlarda online eğitimler vermemle
gerçekleşti. İkinci lisans eğitimimi
Anadolu Üniversitesi’nde bir zamanlar
hayalim olan Uluslararası İlişkiler
Bölümü üzerine aldım ve başarıyla
mezun oldum. 2023 Şubat ayında
Hacettepe Üniversitesi Bilgi ve Belge
Yönetimi Doktora Programını kazandım.
Bilim doktoru olma yolunda ilerleyen bir
bilgi profesyoneliyim.
26
MAYIS 2023 - SAYI 3
P r o g r e s s o r E ğ i t m e n : K o z m o e n e r j i . B i l g i P r o f e s y o n e l i ( P h D )
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Mezopotamya topraklarında dünyaya
gelmiş ve 3 yaşından itibaren okumaya
ısrar etmiş, her türlü mücadeleyi bu
uğurda vermiş bir eğitim sevdalısıyım.
Hem erkek hem de kız çocuk
kategorisinde sülalemde ilk defa
Anadolu Lisesi eğitimi almış ve de
üniversite okumayı başarmış bir
çılgınım, diyebilirim. İlk lisans eğitimimi
Bilkent Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve
Edebiyatı üzerine aldım. Bilkent’le
birlikte Hacettepe Üniversitesi İngilizce
Öğretmenliği Pedagojik Formasyon
eğitiminden de mezun oldum. İş
hayatına İngilizce Öğretmeni olarak
başladım ve aynı anda hem okulda hem
de kurs merkezlerinde öğretmenlik
yaptım. Öğretmenlik standartlarının
MEGAREFORM.COM.TR
hayallerim karşısında sınırlayıcı
olduğunu deneyimleyerek farketmemle
birlikte farklı iş sektörlerine yöneldim.
Turizm ve otelcilik alanından, zincir
mağaza işletmeciliğine, insan
kaynaklarından hastane yönetimine,
uluslararası yatırım danışmanlığına
uzanan geniş bir bilgi, beceri ve deneyim
yelpazem oluşuverdi.
2006 yılında kişisel gelişimle tanıştım.
Koçlukla başlayan bu yolculuk
sonralarda çok farklı alanlarda eğitimler
alarak, hatta 2007’de de enerji
sistemlerine dahil olmamla birlikte
genişleyerek spiritüel bir boyut kazandı.
2009’da Dokuz Eylül Üniversitesi’nde
İnsan Kaynakları Tezli Yüksek Lisans
Programını kazandım. Bu programdan
mezun olarak ‘bilim insanı’ unvanını
aldım.
Ek olarak uluslararası bir üniversitede
psikoloji alanında bütünleşik eğitim
alıyorum. Geçtiğimiz yıl Bilens
Uluslararası Belgelendirme şirketini
kurarak mesleki hayatımın yan
kulvarında kurucu müdür ve kalite
yönetim sistemlerinde baş denetçi
olarak yer almaya başladım. Doğru
bilgiyi, doğru şekilde, doğru insanlara
ulaştırma misyonuyla yetkinliklerini
artırmaya devam eden ve de girişimci iş
kadını, eğitmen ve yazar kimliğiyle işini
aşkla yapan bir profesyonelim. Eğitim,
eğitmenlik, bilim ve ilim odağında
hayatımı Ankara ve Antalya bandında
yaşıyorum.
Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman
fark ettiniz?
2006’da Antalya Havalimanı'nda
çalışmaya başladığımda aldığım bir
eğitimde ve sonrasında gösterdiğim
yüksek başarılar sayesinde bu alana
olan ilgimi net bir biçimde fark ettim.
Tek ve tüm hedefim aldığım eğitimlerle
kendimi ve yaşamımı dönüştürmekti.
Master yaparken tez danışmanımın
dersinde hobilerimize yer vermemizi
istemesiyle birlikte tüm ilgi alanlarım
profesyonel mesleklerimi inşa etmeye
başladı, diyebilirim. Doğru yöntemler,
eğitimler, cesaret ve üstün çabayla içsel
ve dışsal dünyamı geliştirerek
dönüştürebileceğimi canlı canlı
deneyimlemek bana, insanların
yaşamlarına profesyonelce dokunabilmenin
ve mucizelere şahitlik etmenin
kapılarını açtı. Bu ilgi beni değişim
dönüşüm yolculuğunda bir öncü, bir
motivatör, bir koç, bir rehber ve bir
yaşam yönetmeni haline getirdi.
MAYIS 2023 - SAYI
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti,
hangi alanlarda açılım oldu?
Bahsettiğim ilk şirket içi koçluk
eğitiminde yapılan tüm etkinliklerde
birinci oldum. Eğitim sonrası ürün satışı
için sahaya çıktığımda ilk aydan itibaren
üst üste ‘best seller’ olarak ülkemi ve
çalıştığım kurumu yurtdışında temsil
ettim. Hayatında daha önce hiç satış
yapmamış bir kişinin, aldığı eğitimde
edindiği bilgileri sahada uygulamasıyla
birlikte satış rekorları kırması sıradışı bir
açılımdı.
Kendimi tanımama ışık tutacak ve
kendimde memnun olmadığım özellikleri
dönüştürecek kişisel gelişim
eğitimleri almaya başladım. Her bir
eğitimi kendi ruhumda ve hayatımda
özümseyip içselleştirdim. Artık güçlü ve
zayıf yanlarıyla kendini tanımaya
başlamış, ne istediğini ve ne istemediğini
bilen, kendini net bir biçimde ifade
edebilen bir Leyla sahneye çıkmıştı.
Ölümle defalarca kez burun buruna
geldiğim, ‘artık bitti herhalde’ şeklinde
düşündüğüm bir dönemde Kozmik
Enerji sistemiyle yeniden doğum
sürecim başladı. ‘Küllerinden doğmak’
tabiri tam da o yıl beni ve hayatımı
tanımlayan bir hal aldı. Ayağa
kalktığında korku ve kaygılarından
arınabilmeyi öğrenmeye başlamış,
hayallerine ve hedeflerine farkındalıkla
yürüyen bir Leyla vardı. İşte o Leyla, o
yıldan sonra içinde bulunduğu her
alanda ve ortamda acılarını başarılara
dönüştürmeye başlamıştı.
Secret kitabını elime aldığım yıl, Jack
Canfield’in isminin altında yer alan ve de
beni çokça heyecanlandıran mesleklerin
sahibi olmuştum. Şu anda âşık olduğu
işleri yapan bir iş kadınıyım. Tüm yaşam
alanlarını arındırarak kendini ve hayatını
özgürleştirebilmek ve bu yönde yoluna
emin adımlarla ilerleyebilmek bence
yaşanabilecek tüm büyük açılımların
özeti niteliği taşıyor.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda neler değişti?
Uzmanlık alanlarım beni ruhsal açıdan
kendi kendine mutlu olabilen, yalnız
olduğunda da mutlu yaşayabilen bir kişi
haline getirdi. İçsel huzur ve
motivasyonumu nasıl sağlayabileceğimi,
beklenmedik duygu ve düşünce
çözülümleri yaşadığımda onlarla nasıl
baş edebileceğimi biliyorum. En önemlisi
kendi öz gücümün ve potansiyelimin
farkında olduğum için özümü enerji
sistemlerinin gücüyle nasıl katlayarak
çoğaltabileceğimin farkındayım. Zihinsel
açıdan en büyük farkındalığım ise
müthiş bir düşünce yönetimi becerisi
edinmem oldu. Bu beceri sayesinde
geçmiş-şimdi-gelecek arasında denge
kurarak an’ı yaşayabiliyorum.
Kozmik enerji ve onunla bağlantılı 4.
boyut sistemler sayesinde hafızam,
sezgilerim ve esnek bakış açısı sergileme
yönüm çok güçlendi. Bedensel açıdan da
vücudumla iletişim kurabilmeyi
öğrendim. İdeal bedenime ulaşarak
yaptığım işle uyumlu bir hale büründüm
ki bu detay benim için çok önem arz
ediyor. İcra ettiği meslekle uyumlu yani
içini dışına doğru yansıtan bir bedene
sahip olmayı bir profesyonellik göstergesi
olarak dikkate alıyorum.
Bu bağlamda, Hintli guruların hepsi
kilolu gerçeğinin arkasına sığınarak
fiziksel bedenini önemsemeyen kişisel
gelişimcilere karşıyım. Benim yaşam
felsefemde ‘en iyi terzi, kendi söküğünü
dikebilen terzidir’ gerçekliği yer alıyor.
Kendini her anlamda şifalandırmadan,
dönüştürmeden başkalarının yaşamlarına
dokunmaya kalkışanları asla
profesyonel bulmuyorum.
Bu alanda uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu?
Eğitim aldığım alanlarda uzmanlaşmak
fikri, sadece kendime aitti. Bendeki etki
ve sonuçlar dönüşümsel olunca ilerleme
kararı aldım. Koçlukta beni yetiştiren
hocam bana eğitim sürecinde ‘bu işe çok
yatkınsın, mutlaka yapmalısın’ dediğinde
kendisine tüm eğitimleri sadece kendimi
geliştirmek için aldığımı belirtmiştim.
Ancak eğitimden bir ay sonra kendimi
İstanbul’da koçluk yaparken ve büyük
ölçekli şirketlere hızlı İngilizce eğitimleri
verirken bulmuştum. İlk kozmik enerji
hocam beni ilk gördüğünde gelecekte bu
alanda en üst seviyeye ulaşarak
eğitimler vereceğimi söylediğinde şaşırmıştım
ve hiç ihtimal vermemiştim. 2004
yılında, henüz hiçbir enerji sistemiyle
tanışmamışken Reiki masterı karşıma
geçip, elini timüs bölgeme
koyup bir gün, çok özel bir şifacı
olacağımı söylemişti. 2009 yılında yüksek
lisans yapmaya başladığım sene,
hocalarımın geribildirimleri ve tez
danışmanımın dersinde anlatım
yapmamla birlikte hocamın beni
kurumsal yaşamda sahnelere
taşımasıyla bugünkü mesleğimin temeli
atılmış oldu. Kişisel ve kurumsal gelişim
eğitimleri, seminerler, enerji çalışmaları,
meditasyonlar, koçluk ve danışmanlık
hizmetleri Cemile Çetin hocamın
teşvikiyle profesyonel bir boyut kazandı.
Uzmanlık alanlarımın profesyonel
mesleğe dönüşmesiyle birlikte
başkalarının hayatına dokunmaya
başlamıştım. Katıldığım bir eğitim
sonrasında Hindistan’a gitme hayalim
bir yıl içerisinde gerçekleşmişti. 2011-
2012-2013 yıllarında Hindistan Birlik
Üniversitesindeki derinleşme süreçlerine
katıldım ve son 2 yıl o süreçlerde Türk
gruplarına tercümanlık yaptım.
Bugünüme bakınca evet, tüm
hocalarımın öngörüsü doğruymuş, tam
da dedikleri yönde gelişmeler oldu
hayatımda: binlerce kişiye seanslar
yaptım, sistemler geliştirdim, çok etkili
sistemler üzerine uygulamalı eğitimler
veriyorum, çok sayıda Kozmoenerjist
yetiştirdim, Bilgi Profesyoneli bir Kozmik
Kraliçe olarak da tüm çalışmalarıma
devam ediyorum.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Bana göre merkezinde ‘insan’ olan her
alan ve konu, popüler olmaya
mahkumdur. Yaşamın merkezinde de
insan var. İnsanın ruh-beden-zihin
MEGAREFORM.COM.TR
27
MAYIS 2023 - SAYI 3
28
MAYIS 2023 - SAYI 3
üçleminde enerjisini, gücünü,
potansiyelini keşfederek tanımlamasına
yönelik olduğu için spiritüel gelişim
çalışmalarının popülerleşmeme ihtimali
yok. Bu popülerlik, eğitmen ve uzman
kirliliği yaşanmasına sebep oluyor.
Akşamdan sabaha binlerce uzman,
eğitmen ve danışmanın türediğini
görüyoruz. Yılların emeğini, çabasını,
bilgi ve tecrübe birikimini bir anda yok
sayan ve kendini işin piri ilan eden
insanlar var.
Bu dezavantajla mücadele etme
konusunda ben kendimi şanslı
görüyorum, çünkü çok ciddi bir
akademik altyapım ve yetkinliklerim var.
İnsanlar değişen ihtiyaçları ve yaşam
koşulları karşısında bu alanlardaki
uzmanlardan eğitim ve hizmet almaya
eskiye nazaran çok daha fazla istekli ve
gönüllüler.
Son zamanlarda sosyal medyada
yaşanan bilgi ve eğitmen kirliliği
kapsamında benim özellikle de bu tür
kirlilikleri ortadan kaldırmaya ve de
doğru bilgi akışını sağlamaya yönelik
‘Bilgi ve Belge Yönetimi’ alanında
doktora yapıyor olmam da büyük bir
nimet, benim açımdan. Misyonumu
gerçekleştirmeye hizmet edecek bir
bölümde bilim doktoru olacak olmam,
bu popülerliğin profesyonelliğimle çok
da güzel harmanlanacağının göstergesi.
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Yaşamlarındaki zor süreçlerde işin
içinden nasıl çıkacağını bilmediği, anlam
veremediği ve dolayısıyla baş edemediği
sorunlarla geliyorlar. Son yıllarda
danışan olarak başvursun ya da
başvurmasın, spiritüel alanlarda
uzmanlaşmak üzere eğitim almaya
gelenlerin sayısı epey fazla.
Aslında bu eğilime ben aracılık ettim
diyebilirim. Kendini tanımanın,
şifalandırmanın ve dönüştürebilmenin
mümkün olduğunu kişinin görebilmesini
sağlamak için eğitimler vererek
uygulayıcı olmalarına vesile olmak ve de
uzmanlaşma yolunda onlara rehberlik
etmeye adanmak benim açımdan aşkla
yaptığım mevcut mesleğimin en büyük
çıktısı ve kazanımı, diyebilirim.
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir?
Mesleğimin etik değerleri ve sınırları
kapsamında yardımcı olabileceğim her
konuda danışanlarımın çözümlerini
bulmalarına ve yaşamalarına olanak
sağlıyorum. Verdiğim eğitimleri ve
yaptığım çalışmaları şu şekilde
kategorize edebilirim:
-Kozmoenerji, tüm dereceleri ve kozmik
enerjiyle bağlantılı 4. Boyut sistemler
olan Zoroastrism, Hutta Block ve
Abundance (Bolluk+Bereket) alanlarında
hem uygulayıcı ve master hem de yetki
eğitimleri veriyorum.
-Spiritüel gelişim profesyonelleri
yetiştirmeye yönelik Usui Reiki,
Kundalini Reiki, Shamballa MDH (Çok
Boyutlu Şifa), Işık Beden, Biyoenerji ile
Bedenin Bilgeliği, Dönüşümsel Matrix
Enerjisi üzerine hem uygulayıcılık hem
de uzmanlık ve eğitmenlik eğitimleri
veriyorum.
-Kişisel gelişim profesyonelleri
yetiştirmeye yönelik yaşam koçluğu,
eğitim koçluğu, kariyer koçluğu, NLP ve
EFT alanlarında hem uygulayıcılık ve
master hem de eğitmenlik eğitimleri
veriyorum.
·-Bütünsel Değişim ve Dönüşüm
Programı kapsamında her ay bir atölye
çalışması düzenliyorum. Bunların
yanısıra gündem akışına özel seminerler,
webinarlar, kavuştaylar ve meditasyonlar
yapıyorum.
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla
sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu
alanda en son gelişmeleri yakından
takip etmeye devam ediyorsunuz.
Evet, kendimi yoğun bir tempoda
geliştirmeye ve ilerlemeye devam
ediyorum. 2023’te doktorayı kazandım
ve eğitimim devam ediyor. Bilim doktoru
unvanını almamı sağlayacak doktora
tezimi dijitalleşen eğitim sektöründe
doğru bilgi ve belge yönetimi üzerine
yazmayı planlıyorum. Aynı zamanda
uluslararası bir üniversitenin psikoloji
bölümünde lisans, yüksek lisans ve
doktora şeklinde sıralamasında
gerçekleşecek olan bütünleşik bir eğitim
programında da öğrenciyim.
Bir mesleği profesyonelce icra etmenin
yolunun o alanda ciddi ve yoğun lisans
ve lisansüstü eğitim almaktan geçtiği
kanısındayım.
Ayrıca hayalim olan bir alanda da eğitim
alıyorum. Bunun ne olduğu sürpriz
olsun; yaz sezonuna yetişirsem herkes
öğreniyor olacak. Yazar olduğumu
biliyorsunuz; dört tane kitabım ve
akademik çalışmalarımla yer aldığım
ulusal ve uluslararası yayınlar var. Şu
anda yeni kitabımı yazıyorum ve bu
alandaki hedefim de yeni kitabım ile
diğer kitaplarımı kendi yayınevimden
yayınlamak.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar. Bunun sebebi nedir?
Her insanda değişim için yeterli
potansiyel vardır aslında. Ancak o
potansiyelin farkına varmak ve onu
kullanmak herkesin harcı değildir. Bir
insan, kendisi istediği taktirde
değişebilir.
Değişim insanda en fazla zaman alan ve
zorlu bir süreçtir. Bu kadar sabır, çaba,
cesaret, isteklilik ve istikrar gerektiren
bir konuda maalesef çoğu insanda
ataletle karşılaşıyoruz. Hayatta hiçbir
şeyin hazır tepside sunulmayacağını
idrak ederek gerçekten yaşamlarında
değişim istiyorlarsa bunun için harekete
geçmek ve çabalamak zorunda
olduklarını bilmeleri gerekiyor.
Yaptığınız için ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için, bu
alana ön yargıyla yaklaşan insanları
nasıl ikna etmek gerekiyor?
Ben bana sorulduğunda veya
danışıldığında yalnızca bilgilendirme
yapıyorum. Hiçbir zaman ikna etmeye
çalışmıyorum. Çünkü spiritüel alanlarda
pazarlık olmaz. Maalesef satış ve
pazarlama stratejisiyle piyasada yer alan
anti-profesyonel kişiler var. Onlara
kanan çok sayıda da müşteri var.
Uzmanlık alanlarımdan herhangi bir
tanesine veya tamamına inanmayanlarla
karşılaştığımda saygıyla karşılıyorum.
Herkes inanmak zorunda değil. İnsanın
kendi özelinde sorunlarına çözüm
bulabildiği alanlar çeşitlidir ve herkes
kendi yolunu kendisi seçer.
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
Analiz ve gözlem yapmak benim
hayatımın bir parçası; resmen
bütünleşmiş durumda, diyebilirim.
Mesleki tecrübem temelini kendi öz
deneyimlerimden aldığı için normal
yaşantımda bu durumun
avantajlarından faydalanıyorum.
İnsanlarla olan iletişim ve etkileşimimde
nerede ve ne kadar mesafede
duracağımı ve nasıl hareket edeceğimin
bilincinde yaşadığım kaliteli ve keyifli bir
hayat sürüyorum.
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Diğerlerinden en büyük farkım,
gerçekten bilgi ve donanıma sahip
olduğum alanlarda eğitimler veriyor ve
hizmet sunuyor olmak. İş hayatımda 21.,
mesleğimde ise 19. yılıma girdim.
Bilmediğim, emin olmadığım ve inanmadığım
hiçbir alanda yer almadım.
Eğitimini almış olup da bende gerçek
kanıtlara dayanmayan alanlarda yetkim
bulunduğu halde eğitmenlik
yapmıyorum.
Yaptığım her işin, eğitim verdiğim her
enerjistimin ve de ürettiğim her ürünün,
geliştirdiğim her sistemin arkasındayım
ve bilinçli savunucusuyum. Tüm bu
parametreleri bir araya getirdiğimizde
ve de bilim insanı unvanına sahip
olmama rağmen bilim doktoru olma
yolunda kendini geliştirerek ilerlemeye,
başkalarına da doğru şekilde bilgiyi
aktarmaya devam etmemin
diğerlerinden açık ara farkımı ortaya
koyduğunu düşünüyorum.
Çok güçlü bir akademik altyapıdan
geliyor ve de bilimle ilimi kaliteli bir
bütünsellikte sunuyorum. Aynı anda çok
sayıda alanda yetkinlik sahibi olmam da
diğer uzmanlarla kıyaslandığında eğitim
ve gelişime adanma konusundaki bir
diğer farkımı ortaya çıkarıyor.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek
istediğiniz en büyük hayaliniz ve
projeleriniz neler?
Bana bu soruyu 2-3 yıl önce sorsaydınız
hemen sıralayıverirdim tüm hayal, hedef
ve projelerimi. Ancak şimdiki bilincimle
ve tecrübemle bu sorunun cevabı için
sürprizlerimi beklemeye devam edin
şeklinde cevap vermek istiyorum.
Süreçte fikirlerimin, çalışmalarımın,
projelerimin çok kez çalındığını ve
kopyalandığını deneyimledim. Artık bu
tür sorularda tüm gizemi koruma kararı
aldım. Hep birlikte bekleyelim ve görelim.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
Çok sayıda unutamadığım danışan
hikayem var. Ancak gizlilik politikası
kapsamında detay vermem mümkün
değil. Yaşadığı mucizevi dönüşümleri
paylaşmak isteyen danışan ve
öğrencilerim tanıtım toplantılarıma
katılarak kendi hikayelerini ve
deneyimlerini paylaşıyorlar. Bu konuda
paylaşım yapma seçimini, kişilerin kendi
özgür iradesine ve gönüllüğüne
bırakıyorum.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Kendime şifa çalışması yapmak yıllardır
hayatımın bir rutini haline geldi. Zor veya
dalgalı dönemlerde kendime daha fazla
çalışıyorum. Her zaman öğrencilerime
“normal şartlarda kendinize düzenli
olarak çalışın. Kötü bir şeyler mi oldu;
daha fazla çalışın!” derim. Enerji çalışması
yapmadığım gün yoktur.
Günümüzün zorlu yaşam koşullarında
kendine sürekli ve düzenli çalışan bir
Progressor olduğum için kendimle gurur
duyuyorum. Bu çalışmalar sayesinde
beni şoka sokabilecek veya derinden
üzecek olayların içinden farkındalıkla
geçebiliyor ve süreçlerimi
şifalandırabiliyorum.
Bu alanda hizmet almak isteyenlere
ne tavsiye edersiniz?
Mutlaka geniş kapsamlı bir araştırma
yapmalarını tavsiye ederim. Uzmanın
eğitim durumuna ve alandaki
tecrübesine dikkat etmeliler. Araştırma
sürecinde satış ve pazarlama veya pr
odaklı yansımalara aldanmaksızın
uzmanla ve ekibiyle birebir iletişim
kurarak aralarındaki enerjisel bağlantıyı
gözlemlemelerini, kararlarını tüm
araştırmalar sonucunda kendi ruhsal
rehberliklerine göre vermelerini öneririm.
Kalbimizdeki ses, bize en iyi gelecek olanı
ve de bizim için en doğru olanı her
zaman bilir. Kendi gücümüze sahip
çıkmalı ve de kalbimizin sesine
güvenmeliyiz.
Sizin gibi profesyonel olarak bu
mesleği yapmak isteyenlere ne tavsiye
ediyorsunuz?
Öncelikle en etkin ve verimli şekilde
faydalanabilecekleri eğitim programlarını
belirlemelerini ve mesleki uzmanlık
kapsamındaki bu eğitimleri almalarını
tavsiye ediyorum. Süreçte kendilerine
koçluk yaparak gelişim planı oluşturmalı
ve kendilerine gereken sabrı, özeni ve
zamanı tanımalılar.
Mesleki hayatta profesyonelleşmenin
kestirme yolu yoktur. Her mesleğin
kendine has bilgi donanımı, deneyim
gerekliliği ve pratiklik kazanma aşamaları
vardır. Bu mesleği yapmak isteyenlerin
de ciddi, yoğun, doğru bir eğitim ve
uygulama sürecinden geçerek profesyonelleşme
hedefiyle mesleğin etik
kurallarına uygun bir biçimde eyleme
geçmesi gerekmektedir.
Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı
okuyanlara bir mesajınız var mı?
Kendini tanımak ve geliştirmek için hiçbir
zaman geç değildir. Lütfen, kendi
potansiyelimizi keşfederek bilinç
seviyemizi yükseltecek, farkındalık
kazanacak işler yapalım. Kendimizi her
daim eğitmeye ve geliştirmeye devam
edelim.
Bu dünyanın bizim en bilinçli halimize
ihtiyacı var. Hayat, bize birilerinin sihirli
değnekle dokunmasını bekleyecek kadar
uzun, kendimizi yok sayarak boş
yaşamaya yetecek kadar kısa değil! Her
şey bizim elimizde!
MEGAREFORM.COM.TR
29
MAYIS 2023 - SAYI 3
Ecemsu
Dorukoğlu
Tunç
DİYETİSYEN
''Sağlıklı beslenmeye yöneldiğimde vücudum ve ruhani
sağlığım için doğru olanı seçmiş bulundum.''
30
MAYIS 2023 - SAYI 3
S
izi biraz tanıyabilir miyiz?
Merhabalar herkese.
Ben Ecemsu Dorukoğlu Tunç,
diyetisyenim. Acıbadem
Üniversitesi Beslenme ve
Diyetetik bölümünden 2017
yılında mezun oldum.
Eğitim öğretim hayatımın son yılında bir
çok Acıbadem Hastanesi'nde stajyer
diyetisyen olarak çalıştım. İlk olarak bir
ilaç firmasında çalışma hayatıma adım
attım. Daha sonra bir çok spor
merkezinde, sağlıklı yaşam
merkezlerinde görev aldım. Pandemiden
bu yana online diyet aracılığıyla
danışanlarıma hizmet vermeye devam
ediyorum.
Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman
fark ettiniz?
Anne sütünü az emmem ve küçükken
geçirdiğim havale hastalığından bu yana
bağışıklığım maalesef normal bireylere
göre daha zayıf. Hastalıklara açık bir
vücudum var diyebilirim. Küçükken anne
sütünü reddedişim ile tükettiğim
mamalar yüzünden ve sonraki beslenme
alışkanlıklarım yüzünden çocukluğum ve
ergenlik dönemim şişman bir birey
olarak geçti. Ve sanırım bende bu büyük
bir hırs yarattı. Kendi kendime
değişmeliyim, öğrenmeliyim ve
bilinçlendirmeliyim gibi bir ihtiyaç
duydum. Tabi annemin desteği de bu
konuda ayrı bir yerde benim için. Kendisi
bu mesleğe ilgimi arttırdı ve beni
yönlendirdi.
Beslenme ve diyet konularıyla
ilgilenmeye başladıktan sonra sizin
hayatınızda neler değişti?
İlk olarak çalışmaya kendimle başladım.
Sağlıklı beslenmeye yöneldiğimde
vücudum ve ruhani sağlığım için doğru
olanı seçmiş bulundum. Bir de bu
konunun sadece eylemle alakalı
olmadığını, psikolojinin çok etkili
olduğunu yine kendi üzerimde
deneyimlemiş bulundum. İyi ki
yaşamışım, iyi ki deneyimlenmişim.
Çünkü şimdi bu durumu danışanlarımda
her yönden değerlendirebiliyor, elimden
geldiğince sorunlarına çözüm
bulabiliyorum.
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu?
Dediğim gibi annemin desteği çok
büyük. Çünkü anneler her zaman
çocukları için en iyisini en güzelini ister.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Bu çok normal. İnsan doğasında
beslenme, barınma, yaşama içgüdüsü
var. Ve beslenme yaşamımızın çok
büyük bir yüzdelik diliminde.
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Gelen konuların çoğu genellikle
zayıflama üzerine. ''Kilo veremiyorum,
yardım edin'' çağrıları her günümde var
diyebilirim.
MEGAREFORM.COM.TR
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz
eğitimlerin ve çalışmaların
içeriğinden bahseder misiniz?
Talebe göre aslında çalışmalarım devam
ediyor. Dediğim gibi çoğu insan
zayıflayamadığından nasıl beslenmesi
gerektiğini bilmediğinden yakınıyor. Bu
alanda onları bilinçlendirmek biz
diyetisyenlerin görevi. Tabi burada ilk
olarak sorduğumuz soru ''neden?''
oluyor. Neden böyle bir sorunu var
bireyin?
Vitamin eksikliği, kronik rahatsızlık
bunların hepsi bir etken. Bu yüzden ilk
olarak bunları saptamaya yönelik
çalışıyorum. Daha sonrasında zaten
adım adım gittiğimiz için hedefe ulaşmak
ve bireyin istediğini vermek daha kolay
oluyor. Ve sonuç mutluluk.
En son gelişmeleri yakından takip
etmeye devam ediyorsunuz. Bu
konuda son zamanlarda neler
yapıyorsunuz?
Bizim işimiz bu alanın bilimiyle. Diyet
yazdım bitti gitti değil. İnsan bedeniyle
ilgileniyoruz sonuçta. Bilimini bilmemiz
çok önemli. Bilim de sürekli gelişen ve
değişen bir alan. Bu yüzden gelişmeleri
takip etmek de bizim görevimiz. Sürekli
kendimi geliştirmek çok önemli bu
alanda. Eğitimler, sempozyumlar
hayatımda hep var diyebilirim.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek
istediğiniz en büyük hayaliniz ve
projeleriniz neler?
Uzmanlığımı yine Beslenme ve Diyetetik
alanında yapmayı düşünüyorum. Nasip
olursa doktora eğitimimle devam etmeyi
amaçlıyorum. Ve en büyük hayalim yanlış
bilgiyi ortadan kaldırmak. Doğru bilgiyi
olabildiğince yaymak, insanları bu konuda
bilinçlendirmeye çalışmak. Ben istiyorum ki
zayıflamak, sağlıklı beslenmek, sağlıklı
olmak için sadece işin uzmanlarına
danışılsın. Bu konuda bilinçli olsunlar.
Özellikle sosyal medyada çok fazla bir
bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu durumu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok yanlış. Biz diyetisyenler, bu işin
uzmanları için çok üzücü bir durum. Bu alan
herkese açık. Eğer böyle bir ilginiz varsa
buyrun okuyun kendinizi geliştirin. ''Bu
videom çok izlendi, bu fotoğrafım çok
beğenildi aa dikkat çekiyorum o zaman ben
böyle devam edeyim.'' düşüncesinin çok
fazla zararları oluyor. Ama insanlar bunun
farkında değiller. Bencillik doğamızda var
maalesef.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel
açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl bir
etki bırakıyorsunuz?
Benimle birlikte bir sürece giren bireyler
çok mutlu ayrılıyorlar. Çünkü kişinin
sağlıklı olma durumu hem bedensel hem
de zihinseldir. Kendilerindeki değişimi
gördükçe tabi ruhani açıdan da daha
sağlıklı hissediyorlar. Onlar mutlu olunca
tabi ben daha fazla mutlu oluyorum.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım atamıyorlar,
bir türlü harekete geçemiyorlar. Bunun
sebebi nedir?
Bunun sebebi tamamıyla psikolojik.
''Ya yapamazsam, ya başaramazsam.''
Hep bir vesvese var içlerinde. Bu çok
olağan. ''Şeytan doğru yol üzerine oturur''
derler ya... Sen bir başla bak bakayım nasıl
başarıyorsun. Nasıl yeniyorsun o
zihnindekileri.
MEGAREFORM.COM.TR
31
MAYIS 2023 - SAYI 3
''Kişinin sağlıklı olma durumu,
hem bedensel hem de
zihinseldir.
Danışanlarım kendilerindeki
değişimi gördükçe
ruhani açıdan da
daha sağlıklı hissediyorlar.
Onlar mutlu olunca,
ben daha fazla
mutlu oluyorum.''
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spritüel bir tarafı olduğu için
bazı kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar
da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
Gelsinler benim hayat hikayemi
anlatayım onlara.
32
MAYIS 2023 - SAYI 3
Kendi özel yaşamınızda
arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı
arka planda kullandığınız ve kişiler
hakkında analiz yaptığınız durumlar
oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz
ve neler fark ediyorsunuz?
Açıkçası olmuyor çünkü iş ve özel yaşam
benim için tamamen ayrı bir konumda.
Hatta kendi Instagram özel hesabımda
bile diyetisyen hesabımı paylaşırken
''diyetisyeniniz'' diye hitap ederim
kendime. Çünkü diyetisyen kimliğimle
benlik kimliğim tamamıyla ayrı. Onlar
ayrı kişiler. Eğer diyetisyenlerine bir
talepleri olursa tabi ki birçok gözlemim
mevcut.
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Farklı olarak ne yapıyorum bilmiyorum
ama ne yapmadığımı biliyorum.
Diyorum ya sosyal medya çok karışık,
çok tehlikeli bir yer. Benimle aynı
mesleği paylaşanlar bile ne yazık ki daha
çok fark edilmek için yanlışı tercih
edebiliyorlar, ya da bana göre yanlış
diyeyim.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
Evet çok var. Özel olarak bahsedemem
sanırım ama genel olarak bir şey
söylemem gerekirse; insanlara verdiğim o
mutluluk beni çok etkiliyor. Diyet süreci
sonunda gördüğüm o iyilik hali o güzel
dilekler dualar…
Ruhumu o kadar güzel besliyorlar ki.
Emeğimim karşılığını hem kendimde hem
onlarda hissediyorum.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Bu hayatta mutsuzluk da var mutluluk da.
Her ikisini de yaşayacağız, ilk önce bunun
kabullenilmesi gerekiyor bana göre.
Ben de yaşıyorum, engellemiyorum
kendimi. Mutluluğumu da mutsuzluğumu
da sonuna kadar yaşıyorum... Zor
dönemleri atlatma konusuna gelirsek; ne
yaptığımda mutlu oluyorum diye
soruyorum kendime ve onları yapmaya
başlıyorum.
Bu alanda hizmet almak isteyenlere
ne tavsiye edersiniz? Hizmet
alacakları uzmanlarda hangi
özelliklerin olup olmadığına dikkat
etsinler?
Valla bu soruya cevap vermek
istemiyorum. Her şeyi ben bilirim diye
bir algı oluşmasın istiyorum. Sadece
şunu söylemek istiyorum; lütfen
beslenme konusunu diyetisyenlerden
başka kimseye danışmayın ve
diyetisyenler haricinde kimseden
beslenme ilgili bir hizmet almayın.
Sizin gibi profesyonel olarak bu
mesleği yapmak isteyenlere ne
tavsiye ediyorsunuz?
Okusunlar, araştırsınlar, üretsinler ve
pozitif olsunlar. Aynı zamanda insan
ilişkilerini geliştirsinler. Bizim işimiz
insanlarla çünkü.
MEGAREFORM.COM.TR
MEGAREFORM.COM.TR
DYT. ECEMSU
DORUKOĞLU TUNÇ
Yurtiçi & Yurtdışı Online Diyet için
diyetisyen.ed 5304907822
ESRA
Pilates ve
Yoga
Eğitmeni
ZEREN
34
MAYIS 2023 - SAYI 3
Hoşgeldiniz, Öncelikle sizi tanıyabilir
miyiz?
Merhaba, ben Esra Zeren.
22.05.1990 Karamürsel doğumluyum.
İngilizce işletme ve Spor yönetimi
mezunuyum.
Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman
fark ettiniz?
11 yaşımda skolyoz teşhisi konuldu.
Yüzme ile başladım, yaşım 18'e gelince
fitness ile devam ettim. Skolyozum
düzelmediği için İstanbul'a pilates
derslerine gitmeye başladım. Özel
sektörde işe başladım fakat yıllarca
pilates yapmama rağmen skolyozum
düzelmedi. Daha sonra dedim, ben
kendim eğitim almalıyım. 22 yaşımda
eğitimlere başladım. 26 yaşımda
ameliyat oldum ve mesleğime devam
ettim. Sağlığım beni işime sürükledi.
MEGAREFORM.COM.TR
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya
karar vermeniz nasıl oldu? Siz mi
seçtiniz yoksa başka birileri mi sizi
teşvik etti? Biraz kendi
yolculuğunuzdan ve hikayenizden
bahseder misiniz?
Bu yolu sağlık sebepleri nedeniyle ben
seçtim ama insanlara yardım etmek,
onlara faydalı olmak da hoşuma gitti.
Doktorlarım, eğitmen hocalarım destek
oldu. Doktorlarım beni seminerlere
davet etti. Yapamazsın denilen her şeyi
yaptım ve çabuk toparladım.
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla
sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu
alanda en son gelişmeleri yakından
takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu
konuda son zamanlarda neler
yapıyorsunuz, hangi alana
odaklanıyorsunuz?
Sürekli kitap okuyorum, online ve yüz
yüze eğitimler alıyorum. Kendimi çok
dinliyorum. Üyelerin isteklerini,
ihtiyaçlarını dinliyor, gözlüyor ve ona göre
çalışmalar yapıyorum.
Son yıllarda bu alana ilgi oldukça arttı.
Özellikle sosyal medyada çok fazla bir
bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir tane eğitim alan salon açıyor, ders
veriyor. Üyeler sakat kalıyor, sonra biz
uğraşıyoruz. Eğitim almış bizler hala
sınavlara giriyoruz. Bu kadar kolay
olmamalı.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel
açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl
bir etki bırakıyorsunuz?
Derse gelen üyeler ders sonu mutlu
ayrılıyor. Ve çoğu kişinin söylediği
sözlerle kendimi daha iyi hissediyorum.
Ruhuma çok iyi geliyor. En çok ''Kendim
için bişeyler yapıyorum ve çok
mutluyum'' gibi cümleler kullanıyorlar.
Veya ''Sizi görmek, sizinle ders yapmak
beni rahatlatıyor. Hem bedenim hem
ruhum derste doyuyor.''diyorlar. Bu tarz
cümleleri üyelerimden duydukça çok
mutlu oluyorum.
''Önceliğiniz her
zaman
kendiniz, beden ve
ruh sağlığınız
olsun.''
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Benim önceliğim postür (duruş).
Önce üyenin omurgasının sağlıklı olması
lazım. Bunu göz önünde tutarak
çalışıyoruz. Ve tabi burada mutlu
olmaları benim için önemli. Elimden
gelen tüm olanakları sağlıyorum.
Üyelerin derse gelirken yanında çocukları
bile olsa, onların mutlu olması benim için
önemli.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
O kadar çok üyem oldu ki hangi birisini
anlatayım. Fiziği hayal ettiğinin ötesine
geçenler, derste hamile olduğunu
öğrenenler. Sonra hamile pilatesiyle
devam edip, doğum yapıp çocuğu ile
ders gelenler... Skolyoz ile süreci harika
geçirenler... Biz bir süre zaten sonra çok
iyi arkadaş ve aile oluyoruz.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Bol pilates, yoga, meditasyon ve yürüyüş
yaparak geçiriyorum. Okuyup yazıyorum
ve bu şekilde rahatlıyorum. Pilates ve
yogada nefes egzersizi bile beni
iyileştiriyor. Kasların nasıl çalıştığını
bilmek, hissetmek beni daha iyi
hissettiriyor, bu da mesleğimi daha iyi
yapmamı sağlıyor.
Son olarak bu yazıyı okuyanlara bir
mesajınız var mı?
Önceliğiniz her zaman kendiniz, beden
ve ruh sağlığınız olsun.
35
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
''Psikoloji insanın
özünden bir alan. Asla
insandan, evrenden,
doğadan uzak ve sadece
belli bir kitleye hizmet
eden bir alan değil.''
BURCU
SANDIKCIOĞLU
UZMAN PSİKOLOG
36
MAYIS 2023 - SAYI 3
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Merhabalar, tabi ki. Uzman Psikolog
Burcu Sandıkcıoğlu. 1995 yılında
Afyonkarahisar'da doğdum, lise sonuna
kadar burada yaşadım. Lisans
öğrenimimi İstanbul Yeni Yüzyıl
Üniversitesi Psikoloji bölümünde üstün
başarı derecesi (3.83) ile, yüksek lisans
öğrenimimi de Ege Üniversitesi'nde
Psikolog Danışmanlık ve Rehberlik
bölümünde onur derecesi ile (4.00 not
ortamasıyla) tamamladım.
Mesleğime dair emeklerimden
bahsetmek beni gururlandırıyor çünkü
çok emek ve yeterlilik isteyen bir meslek
grubunda hizmet veriyorum. Şu yıllarda
da İzmir'de yaşıyorum. Ergen, yetişkin,
aile ve çift psikolojik danışmanlığı
üzerine online ve yüz yüze olarak
çalışmalar yürütmekteyim. Aynı
zamanda alanım ile ilgili medya
MEGAREFORM.COM.TR
kanallarında toplumsal bilinç oluşma ve
güçlendirme odaklı programlara katılım
sağlamaktayım.
Biraz kendi yolculuğunuzdan ve
hikayenizden bahseder misiniz?
Bahsetmeyi çok isterim çünkü benim
için birdenbire gelişen bir hikaye değil...
İlk olarak Uluslararası İlişkiler bölümde
bir yıl öğrenim görerek üniversite
hayatına başladım, fakat uyum
sağlayamadım. Asıl hayalim olan
bölümün; psikoloji ve olmak istediğim
mesleğin; psikolog olmak olduğunu
keşfedince bölümü bıraktım.
Tekrar sınava katıldım, psikoloji
bölümünü kazandım ve mesleki
serüvenim başladı. Mizacıma ve
yeteneklerime çok uygun bir meslek
olduğunu düşünüyorum. Başlangıçta
lbetteki benim için kıymetli insanların
teşvikleri oldu. Psikoloji bölümünün
bana uygunluğu konusunda farkındalık
oluşturan ve beni destekleyen Bünyamin
Hocamın desteğini asla unutmam ve
buradan da teşekkürlerimi sunuyorum, iyi
ki tanışmışım kendisiyle.
Bölümü okurken kıymetli anneciğim türlü
zorluğa benimle birlikte göğüs gerdi,
fedakarlıkları için teşekkür ederim.
Yüksek lisansa başlarken değerli
meslektaşım Yağız'ın teşviki kıymetlidir,
unutamam ve teşekkür ediyorum
buradan. Medyaya yönelik ilgimi
yeteneğimi keşfederek; mesleki bilgi ve
deneyimlerimi medya kanalı ile nasıl
aktarabileceğim konusunda bana her
daim destek olan can yoldaşım değerli
eşim Mehmet’in teşviğini asla unutamam,
teşekkür ediyorum.
Yani bir şeyi gerçekleştirebilmek için pek
çok sebebin ve desteğin de varlığına
dikkat çekerek bu soruyu yanıtlamak
istiyorum. İyi ki de seçmişim psikolog
olmayı. Nice pek çok hocama teşekkür
ediyorum. En başta da kendime
teşekkürüm. İnandığım ve mücadele
ettiğim yol bana nice güzellikler getirdi.
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz
eğitimlerin ve çalışmaların
içeriğinden bahseder misiniz?
Psikoloji son zamanlarda oldukça
popüler oldu, siz bu ilgiyi nasıl
yorumluyorsunuz?
Çok olumlu bakıyorum, psikoloji insanın
özünden bir alan. Asla insandan,
evrenden, doğadan uzak ve sadece belli
bir kitleye hizmet eden bir alan değil.
Her bireyin de bu alanla ilgilenmesi beni
umutlandıran bir mesele oluyor. Daha
aydınlık bir gelecek için farkında
olmamız gerektiğini düşünüyorum;
başta kendimizle, ebeveynlerimize,
dünya ile ilişkimiz üzerine...
Danışanlarınız size en çok hangi
sorunlarla geliyorlar?
Ben ergen, yetişkin ve aile çift
danışmanlığı üzerine çalışıyorum. Pek
çok konu ile çalışmak üzere başvuru
geliyor. En sık kaygı, duygudurum ve
iletişim ve ergenlik problemleri ile
hakkında başvurulduğunu
gözlemliyorum.
Tabi ki bahsedeyim... Ben bilişsel
davranışı terapi ekolü, akılcı duygusal
davranışı ekol, kısa süreli çözüm odaklı
terapi yöntemi, şema terapi ekolü, kriz
ve yas terapisi üzerine odaklanan
eğitimler edindim, uzmanlaştım.
Başvuran bireylerin kendi yolculuğunun
kaptanının kendileri olduğuna
odaklanmaya ve iyi bir yol arkadaşı
olmaya özen gösteriyorum.
Lisans, yüksek lisans, katıldığım mesleki
yeterlilik eğitimlerinde edindiğim
bilimsel ve kullanışlı teknik ve bilgilerle
de danışanlarımı desteklemeye
çalışıyorum.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar, bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Bunun sebebi direnç dediğimiz bir
kavramla ifade edilebilir. Her birey fark
etmeye, değişmeye, kabullenmeye,
anlamaya, yüzleşmeye ve benzeri
hallerde kendi ile ilgili meselelerle
çalışmaya hazır olmayabiliyor. Buna
saygı duymalıyız. Psikolojik Danışmanlık,
gönüllü katılımcı olma esasına dayanır.
Başvurma noktasında direnç yaşayan
danışan adaylarının kendileri için uygun
olan zamanda başvuracaklarına dair bir
inançla yaklaşmak istiyorum.
İnsanın ilk kurtarıcısı kendisi, bazen
kendimizi kendimizden bile kurtarmamız
gerekebilir çünkü bulunduğunuz
sıkıntılar, algıladığınız gibi olmayabilir.
Diğer bakış açılarına fırsat vermek lazım.
Sanırım direnci kırmanın ilk adımı bu
olabilir.
''Bireylerin kendi
yolculuğunun
kaptanının kendileri
olduğuna odaklanmaya
ve iyi bir yol arkadaşı
olmaya özen
gösteriyorum.''
Bu alanda hizmet almak isteyenlere ne
tavsiye edersiniz? Hizmet alacakları
uzmanlarda hangi özelliklerin olup
olmadığına dikkat etsinler ve son olarak
bu yazıyı okuyanlara bir mesajınız var
mı?
Hizmet almak isteyenler lütfen alanında
yetkin uzmanlara (Psikolog, psikiyatrist ve
psikolojik danışmanlara) başvursunlar. Ruh
sağlığı ve psikoloji alanında alan istilası ve
bilimdışı uygulamalar ne yazık ki yaygınlaştı
ve bu çok tehlikeli.
Ruh sağlığı ve psikolojik destek alanımız
riske atılacak bir konu değildir. Başvuracağız
uzmanın diplomasını görmek isteme ve
alanıyla ilgili bilgi isteme hakkınız var.
Son olarak okuyucularımıza teşekkür
ediyorum okudukları için ve daha nice
konuya dair sorularını yorumlarını bana
iletebileceklerini belirtmek istiyorum.
Ulaşılabilir olmak mesleki ilkelerimin en
başında geliyor.
Bana siteniz ve instagram hesabım
aracılığıyla (@uzm.psk.burcusansikcioglu)
ulaşabilirler. Bizi buluşturan Megareform
ekibine sevgilerimi iletiyor ve teşekkür
ediyorum.
MEGAREFORM.COM.TR
37
MAYIS 2023 - SAYI 3
ipek deniz
Numeroloji
Eğitmeni ve
Danışmanı
38
MAYIS 2023 - SAYI 3
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Ben İpek Deniz. Numeroloji eğitmeni ve
danışmanıyım. Yaklaşık dört yıldır
numerolojiyle ilgileniyorum. Hemen
eğitimler biter bitmez eğitim vermeye
başladım ve o süreç, hala devam ediyor,
şükürler olsun ki. Yılda üç sınıf, dört sınıf
şeklinde eğitimler veriyorum. Bunun
dışında danışmanlık da veriyorum. Yani
amacımız, kişinin kendisinde bazı
şeylerin farkına varabilmesi.
Hani böyle kendimizi arıyoruz. Neden bu
dünyadayız? Bu dünyada varlığımızın
sebebini arıyoruz. Yaşadığımız olayların
bize ne anlatmak istediğinin altındaki
sırrı arıyoruz aslında. İşte bazı
özelliklerimiz varsa bunlar nereden
geliyor? Bunlar, harflerden geliyor
mesela. Harflerin özelliklerini taşıyoruz.
Fakat kendimize bazen soruyoruz; işte
neden bu şekilde davranış gösteriyoruz,
mesela aynı şey neden üst üste başımıza
geliyor ya da hep aynı tarz kişileri
mesela neden hayatımıza çekiyoruz. Bu
da olabilir. Bunların hepsine aslında
burada cevap bulabiliriz. Ne aradığımıza
bağlı biraz da. Yoksa biz, analiz yaparken
aktarıyoruz. İşte sizin için şu, şu, şu diye.
Ama sizin alıp ne kadar kabul ettiğiniz ve
hayatınıza ne kadar kattığınızla aslında
önemli olan konu. Dönüşüm de tam o
noktada başlıyor.
MEGAREFORM.COM.TR
Numeroloji nedir, hayatımızı nasıl
etkiler, nasıl hesaplama
yapabiliyoruz?
Numeroloji, Pisagor’un aslında bulmuş
olduğu, Milattan Önce ortaya çıkarmış
olduğu bir ilim. Sayılar ve ismimizdeki
harflerle çalışıyoruz. Yani doğum
tarihimizdeki sayılar ve harflerle bir
takım hesaplamalar yapıyoruz. Aslında
amacı tamamen bizde bir farkındalık
oluşturmak olan bir ilim. Yani amacı
tamamen sadece kişinin kendini fark
etmesi ve hani hayatında tekrar eden
döngüleri görebilmesi. İşte aynı olayları
tekrar yaşıyorsa bunların neden
olabileceğiyle ilgili bakış açısını daha da
genişletmek. Asıl amacı bu.
Numerolojinin diğer ilimlerden başka
bir farkı daha var. Biraz ondan
bahsedebilir misiniz bize?
Numeroloji, direkt bizim Latin alfabesi.
Yani kullandığımız Latin alfabesi
üzerinden bunları, bize aktarıyor.
Herkesin bir tekamül yolculuğu var.
Burada sizi direkt olarak yaşayacağınız
olaylar ya da karşılaşacaklarınız
hakkında bilgi vermek değil, amacı.
Zaten gaybı bilemez kimse. Bu değil,
amacımız da. Fakat işte bir danışan
geldiğinde örneğin, sizin için; işte en
azından şu, şu konular hayatınızın
gündeminde olursa. Yaşadığınız olaylara
karşı, gündeminizde bu konulara bakış
açısını, daha farklılaştırabilirseniz,
hayatınızda neler değişir acaba? Yani
aslında amaç, bu aslında. Dolayısıyla
dediğim gibi; numeroloji kişinin ne
kadar almak istediği ve ne kadar
dönüştürmek istediğine de bağlı. Yoksa
hesaplamalar, hep aynı.
Adımızdaki eksik harfleri nasıl
tamamlarız? Adımızdaki eksik
harflerin enerjileri bizi nasıl etkiler?
Eksik harfler, gerçekten çok önemli. Bu
arada ben, başlamadan önce hemen
İbnü’l-Arabî’ den bahsetmek istiyorum,
çok kısa. Çünkü ünlü İslam düşünürü,
mutasavvıf, yazar ve şair İbnü’l-Arabî’nin
sayılarla ilgili bir metni var. Benim
yolculuğumun ışığı bu yazı oldu.
Diyor ki; sayı ilahi hazrette bilkuvve
mevcut ilahi bir sırdır ve bu sırra muttali
olup onunla amel edinene de bu
sayıların sırları, ruhları açılır, diyor.
Bununla da ilgili yaptığı çalışmalar var.
Ben de yakından kitaplarını takip edip
okudum. Birebir tabi ki numeroloji gibi
değil. Ancak sayıları sırrıyla ilgili de bize
verdiği cevaplar var. Yani bilgiler var,
daha doğrusu. Onu da aktarmış olayım,
hemen. Şimdi, eksik harflere gelelim.
Eksik harfler ne demek; böyle eksik harf
deyince de böyle biraz şey gibi oluyor.
Sanki hani herkeste tamam da bizde
eksik gibi. Öyle bir şey yok tabi yani.
Şöyle mesela; isminde bütün harfleri bile
taşısa bir kişi, bunların kaç tane, hangi
temadan kaç tane taşıdığı önemli oluyor.
Onların, akışlarının dereceleri ve bizim
bir sarmalımız var. Sonuçta bir
dizilimimiz var. Bu dizilime göre nereden
nasıl etki aldığına bakılıp bunların hepsi
harmanlanıyor.
Dolayısıyla herkesin, oradan alması
gereken bir mesajı var. Bir kere onu
söyleyeyim. Bana mesela şey soruyorlar;
eksik harfimin yerine bir isim koysam ya
da bir isim alsam bunu, halletmiş olur
muyum? O kadar kolay değil, maalesef.
Öyle olsaydı, zaten biz üç isimli falan
olurduk. Ve hani hiç de bir sıkıntı da
olmazdı. ama o değil, amacımız.
Mesela örnek veriyorum; benim ismim
ve soy ismimi ele alalım. Burada her
zaman bayanlar için bekarlık soy ismini
baz almak durumundayız. Öncelikle onu
söyleyeyim. Evlilik soy ismi bize destek
enerjisi getirir. Kullanılmaya başladıktan
sonra, ortalama 2-2,5 yıl gibi bir süre
veririz. Ya da bir ayrılık olduysa yine 2-
2,5 yıl onun etkisinin hala sürdüğü
varsayarız. Burada, şu önemli. Yani kişi,
zaten oradaki özellikleri farkındalıkla
almış ve hayatına katmışsa o döngü, bir
başka deyişle o özelliklerin hepsi kişinin
kendisinde kalıcı olur.
Öte yandan mesela; sizin isminizde işte
yedi temasından bir harf yoksa, eksik
harf dediğimiz bu oluyor. Ya da
dokuzdan bir harf yoksa, ya da üç yoksa
diyelim ki. Üçün negatif özelliklerini
taşırsınız. Bizim pozitif ve negatif diye
adlandırdığımız kelimelerimiz var. Bu
kelimelerden, bu özelliklerden
hangilerinin kişide görüldüğünü fark
ediyoruz. O eksik olan harfi yaşam;
anlatmak için, öğretmek için, kişiyi
dönüştürmek için önce negatif olan
tarafı deneyimletir.
Çünkü ikilik dünyasındayız. Mesela
sevilmeyi nasıl biliyoruz? İşte
sevgisizlikten dolayı biliyoruz. Sevgisiz
kalınca bir insan, sevginin kıymetini
anlıyor. Dolayısıyla yaşam önce negatifi
bize göstererek bizi, orada aslında
pozitife çevirmeye çalışır. Pozitife
geçmemiz için, pozitif alana geçmemiz
için bize yardımcı olur. Pozitife geçmek
demek bir Pollyanna yaşantısı demek
değildir. Benim yediden harfim yoksa,
üçten harfim yoksa ben neleri hayatıma
katarak bu alanı dönüştürebilirim?’
buna bakıyoruz.
Mesala Indigolar, kristal çocuklar,
görevli ruhlar Numerolojik olarak ruh
güdüsünde özel sayılara sahip
kişilerin bu dünyaya uyanışa katkı
için görevlendirildiği gibi bir bilgi var.
Bu bilgiyi tasavvufi olarak nasıl
yorumluyorsunuz?
Bu dünyada Hz. İnsan olma yolundaki
çabamız, saf sevgi bilinci ile kendimize
istediğimizi herkes için isteyebildiğimiz
ölçüde bizi hiçlik frekansında tutacaktır.
Burası adı her ne kadar hiçlik olsa da,
nefsin hiç olarak tamamen Râbb’ine
yöneldiği en zengin alandır. Çünkü olan
her şey O’nundur ve O’ndandır,
burasının sınırları yoktur, kısıtlanmaz,
Duâ edin duânıza icabet edeyim diye
bize seslenen Yaradan’ımız, bizim
sesimizi duyduğuna, bize şah
damarımızdan yakın olduğunu bir çok
ayette bizlere bildirmiştir.
Temel ve İleri Seviye Numeroloji
Eğitiminizin içeriğinden bahseder
misiniz?
Haftada bir gün 2-2,5 saat toplam 6 ders
ve 1 etütten oluşuyor. Tüm eğitim
katılımcıların analizleri üzerinden
örneklenerek aktarılıyor. Böylece
katılımcı hem kendi analizini anlıyor,
hem de yorum yapabilecek hale geliyor.
Katılımcı eğitim sonunda bir Numeroloji
Analizini rahatlıkla hesaplayabiliyor ve
yorumlayabiliyor. Eğitim Zoom pogramı
üzerinden gerçekleştiriliyor ve kayıt
altına alınıyor. Eğitimde kullanılan notlar
katılımcıya gönderiliyor.
Eğitim içeriğinde, sayıların ve harflerin
karakter özellikleri, harflerin yıllara
yankılanması, İsim ve soy isim
değerlendirilmesi, eş soy isminden gelen
değerler, Kişiye hakim olan duygu,
meslek eğilimleri, element analizi,
zihinsel, bedensel, duygusal, sezgisel
alfabe ve doğum tarihi analizi gibi
kısımlar bulunuyor.
Megareform okuyucularına iletmek
istediğiniz bir mesaj var mı?
Numeroloji analizi size isim
soyisminizden gelen değerler ve doğum
tarihinizden gelen bilgiler ile
potansiyelleriniz, gölgede kalan
taraflarınız, itilimleriniz hakkında bilgiler
verir. Sürekli aynı şeyleri yaşıyor olmak,
benzer durumları kendimize çekmek
bazen orada görmemiz gerekeni
görmediğimiz için olabilir.
Kişisel yıl temanız ve 12 ay boyunca her
ay hangi tema etkisinde olacağınız ile
ilgili detaylı bilgilendirme de analiziniz
içinde yer almakta. Detaylı doğum tarihi
analiziniz ile tekâmül yolculuğunuza
farklı bir pencereden bakıyor, mücadele
etmek yerine farkındalıkla hayatınıza
yön çizmenize yardımcı oluyorum.
Element değerlerimizin dengeye
getirilmesi için günlük pratik öneriler de
analiz içinde yer alıyor.
Sizlerde kendinize bir yolculuk yaparak,
farklı bir bakış açısı geliştirmek isterseniz
Megareform sitesindeki profilimden
veya instagram hesabımdan benimle
iletişime geçebilirsiniz.
39
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
B r a n d o n , M i s s o u r i
Ç i n A s t r o l o jğ ius
Ç i n A s t r o l o ğ u
B. BANU ERÇETİN
D ö n ü ş ü m
R e h b e r i / K o l a y l a ş t ı r ı c ı
‘ ’ A c c e s s A r a ç l a r ı
i l e H a y a t ı
K o l a y l a ş t ı r m a k ’ ’
40
MAYIS 2023 - SAYI 3
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Küçük yaşlardan itibaren bu realitenin
klasikleşmiş her şeyine göre farklı olan,
tüm hayatı boyunca “daha başka ne
olabilir, farklı ne olabilir?” diye soran
biriyim. Peyzaj Mimarlığı lisans eğitimini
tamamladıktan ve birkaç yıl mesleğimi
yaptıktan sonra yine “farklı” yı talep edip
medya dünyasına geçtim. Reklam
satışının hareketli yapısı 20 yıl beni
oyaladı sanırım.
Ancak sonunda yine farklının peşine
gittim ve belki de hep olmam gereken
yerde kişisel gelişim alanında kendime
bir yer açtım. 7 yıldır Access
Consciousness uygulamalarının
kolaylaştırıcılığını yapıyorum ve bu
araçlarla her an, her gün yeni
farkındalıklarla bilince yürüyorum.
Keyifle…
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel olarak değişiklikler oldu
mu? Neleri fark ettiniz?
Küçük yaşlardan itibaren sezgilerim,
rüyalarım ve duru görü kapasitem,
Access araçlarıyla çalışmaya başladıktan
sonra daha da gelişti ve pekişti. Tüm
bunlarla hayatım eskisine oranla çok
daha neşeli ve kolay. Enerji ile oynamak
gerçekten keyifli ve hayatı
kolaylaştırıyor. Herşeyin bir enerji
olduğunun farkındalığı artık zor ve
imkansızdan uzak tutuyor beni. Bu
sebeple bu araçların varlığına her gün
daha fazla şükran duyuyorum.
Artık kendimle mutlu biriyim.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
İçinde bulunduğumuz realite
kutupluluktan ve yargıdan işlevsel. Bu
sebeple varlığı bu sıkışıklığa “yeter” diyen
pek çok kişinin enerjetik araçlara
yönlenmesi çok doğal. Çünkü
gördüğümüz ve gerçek sandığımız çoğu
şey gerçek değil. Varlığımızın gerçekliğini
açığa çıkarmak, kendi realitemizi
yaratmak hayatı kolaylaştırıyor.
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Danışanlarım çok çeşitli konularla
gelebiliyorlar. Kimi para ile ilgili, kimi
ilişkileri, kimi bedenleri , kimi sebepsiz
sıkıntıları, kimi daha fazla yaratım ile ilgili
taleplerle gelebiliyor.
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir? Varsa düzenlediğiniz
eğitimlerin ve çalışmaların içeriğinden
bahseder misiniz?
Şunu belirtmem gerekli ki biz çözüm
üretmeyiz. Kullandığım araçlar ve
uygulamalar kişiyi güçlendirmekle ilgilidir.
Kişi gücünün farkına varıp onu açığa
çıkardığında farkındalığı genişlediğinde
sahip olduğu olasılıkların farkına varır ve
kendi çözümünü yaratır.
İşte bu güçlendirmeyi sağlayan BARS
uygulamasının, zihnin sınırlamalarının
bedene kilitlenmesi durumunda ortaya
çıkan yaşlanma ve yoğunlukların
(rahatsızlıkların) elimine edilmesine katkı
olan FACELIFT ve BEDEN PROSESLERİ
isimli uygulamalarının eğitimlerini
vermekteyim.
Aynı zamanda insanı ilgilendiren pek çok
konuda intro sınıfları kolaylaştırıyorum.
Tüm bu uygulamaların ve "Olasılıklar
Senfonisi" adını verdiğimiz bir
uygulamanın seanslarını sunuyorum.
MEGAREFORM.COM.TR
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla
sürekli kendinizi geliştirmeye ve
bu alanda en son gelişmeleri
yakından takip etmeye devam
ediyorsunuz. Bu konuda son
zamanlarda neler yapıyorsunuz,
hangi alana odaklanıyorsunuz?
Ben bedenlerle çalışmayı seviyorum.
Access Consciousness’ın içinde pek çok
ileri seviye sınıfı yine enerjiyi takip
ederek almaya devam ediyorum. Bu
gelecek ile ilgili yaptığım planlar için de
geçerli. Her zaman enerjiyi takip ederek
devam edeceğim.
Kendi özel yaşamınızda
arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı
arka planda kullandığınız ve kişiler
hakkında analiz yaptığınız durumlar
oluyor mu?
Farkındalığınız arttıkça her şeye, herkese
ve kendinize bakış açınız da değişiyor.
Bu nedenle gerek arkadaş, gerek
danışan gerekse kendimle her an
araçlarımı kullanıyorum. Bu araçlar
başınız sıkıştığında kullanacağınız şeyler
değil, yaşam biçiminiz olduğunda
hayatınız dönüşüyor. Yani enerjiyi “mış
gibi yaparak” kandıramıyorsunuz
42
MAYIS 2023 - SAYI 3
S
izi biraz tanıyabilir
miyiz?
Merhabalar. Ben Filiz
Tüfek. İstanbul
Üniversitesi’nde sağlık
eğitimi aldım. Yakın Doğu
Üniversitesi “Klinik Psikoloji
Yükseklisans” Mezunuyum. Yıldız Teknik
Üniversitesi “Aile Danışmanlığı” eğitimi
aldım. Üsküdar Üniversitesi “İngilizce
Psikoloji” ve Anadolu Üniversitesi
“Sosyoloji” diye devam ediyor eğitim
hikayem.. 5 üniversite dile kolay.. Halen
eğitim alıyor ve eğitim veriyorum. Eğitim
aşığı bir kadınım diyebilirim. Almanya
WAPP Enstitüsü onaylı Sertifikalı Pozitif
Psikoterapistim. Bu 6 yıllık bir eğitim.
Bunun yanında psikodinamik
psikoterapi, Kanada - Virginia Satir Aile
Terapisi, Belçika - Seksofonksiyonel
Terapi ve Tedavi Teknikleri, Bütünleyici
Göz Hareketleri Terapisi, EMDR, Beden
Psikoterapisi, Çift Terapisi ve Cinsel
Terapi alanlarında eğitim aldım. Aynı
zamanda topluma Cinsel Sağlık ile ilgili
eğitim vermek ve çiftlerin bu alanlarını
renklendirmek üzerine kutu oyunu,
maket ve özel krem ürettiriyorum. Yani
kadın girişimciyim.. Aynı zamanda
derneklerde sosyal sorumluluk projeleri
yürütüyorum. Bireysel, çift ve cinsel
alanlarda çalışmalar yapıyorum. Bireyin
olduğu ve insan hayatını bedensel,
ruhsal ve zihinsel etkileyen her alan
aslında benim çalışma alanım. Bireyler
toplumları oluşturuyor. Toplumun da
dokunan her alan yine benim çalışma
alanım diyebiliriz. Girişim tarafında ise
cinsel eğitimler ve cinselliği keşif üzerine
eğlenceli ürünler hazırlıyorum.
Toplumda bildiğiniz gibi eğitimin çok
ihtiyaç duyduğu bir alan bu..
Türkiye, afetler konusunda çok
hareketli bir ülke. Ama bizi, deprem
kadar etkileyen, büyük travma
yaratan bir doğa olayı yok değil mi?
Çok güzel bir yere değindiniz. Neden
birçok doğal afet olurken aslında
deprem, bu kadar hepimizi yıkıp geçiyor.
Bir ay yaklaşık olarak herkes, çok yoğun
bir etki altındaydı. Normal yaşama
dönemedi. Çünkü ev demek, güven
demek. Bizim yıkılan evlerimiz, yıkılan
güvenlerimiz demek. ‘Artık ben, bu
dünyada güvende değilim’ duygusunu
paylaşıyoruz demek. Bu dünyada
güvende değilsek nerede güvende
olabiliriz ki? İşte mi güvende olacağız,
okulda mı güvende olacağız; dünyada
güvende değilsek. O yüzden bizim
parçalanan, yıkılan, kolonların altında
kaldığımız yer aslında hayata dair
güvenimiz.
Bu yüzden de biz, gerçekten deprem
travmasında sadece depremi yaşayanlar
değil, bizler de çok fazla etki altında
kaldık. Deprem, hem bireysel olarak
hem de toplumsal olarak çok etkiledi,
bizi. Burada mesela enkaz altında
kalanlar, ailesini kaybedenler,
yakınlarını, sevdiklerini, komşusunu…
Hatay’da yaşayanlar tamamen kaldıkları
yeri… Adıyaman’da yaşayanlar, Maraş’ta
yaşayanlar… Büyüdükleri sokakları,
mahalleleri, anılarını, çocukluğuna dair
birçok şeyi kaybettiler. Özellikle yıkım
yaşayan bölgelerde doğal olarak bir sürü
kayıp verdik.
Biz, deprem gorüntülerini izleyenler
niye bu kadar peki etkileniyoruz?
Biraz buna, pozitif psikoterapi açısından
bakayım. İki tane travma modelimiz var;
biri makro travma biri mikro travma.
Makro travma dediğimiz zaman; bu
depremdeki gibi gözle görünüyor.
Herkesin bildiği, ‘Aha! Bu, travma’
dediğimiz yer. Bir trafik kazası olabilir,
bir yakınını kaybetme olabilir, deprem
olabilir, iflas etme olabilir. Tüm bunlara
travma olarak bakılıyor.
Bir de mikro travma var. Pozitif psikoterapi
buna, şöyle yaklaşıyor, diyor ki;
aslında sen bir travma yaşadın ama
bunlar kimsenin görmediği alanlar.
Mesela sen, duygusal olarak aldatıldığın
zamanda da enkaz altında kalmış
hissediyorsun. Bütün güvenin kırılmış.
Kendi inşa ettiğin yuvanın altında kalmış
olabilirsin. Bir hedefine ulaşamadığında,
ya da ebeveyninle ilgili bir sıkıntı
yaşadığında, ya da akran zorbalığı
yaşadığında bu duygular tetiklenebilir.
MEGAREFORM.COM.TR
tabi böyle durumlarda insan olarak
zaman zaman gücünü kaybediyorsun.
Neler inşa ettiysen ve neyin içerisine
güvende hissettiysen, o olanların üstüne
yıkılmasını yaşıyorsun. Mesela, ben hiç
depremle ilgili çalışmadım bu süreç
içerisinde daha çok destek olmaya
çalıştım. Normal vatandaş gibi elimden
geldiğince yardımcı olmaya çalıştım.
Ancak insanların depreme baktığında ne
gördükleriyle çok fazla çalıştım. Mesela
işte kişi çocukken anne babasına haciz
gelmiş ve sokakta kalmış birisi, bir
depremzedenin eşyalarıyla, hiç kimsesiz
sokakta kalıyor olmasının, çadırda
kalıyor olmasının acısını oradakiler ile
çok iyi özdeşleştirdi. Orada gördüğü olay
ile kendinin bir travması ortaya çıktı.
Çünkü hepimiz deprem yaşadık, yani
bunu fiziksel yaşamasak da duygusal
olarak hepimizin depremleri oldu bu
hayatın içerisinde. Güveninizin üstüne
yıkıldığı, gücümüzün üstüne yıkıldığı,
hayallerimizin üzerine yıkıldığı çok fazla
dertlerimiz oldu. O yüzden de aslında
hepimiz kendi depremlerimizi hatırladık
bu sürecin içerisinde. Kim ne gördüyse
izleyen tarafında biz o alanlara baktık,
onları anlamaya çalıştık, ne hissediyorlar
diye.
Bir taraftan da depremi yaşayanlar oldu.
Yani ben de orada olabilir miyim ya,
bizim de başımıza gelebilir mi diye
kaygılananlar oldu. Biliyorsunuz hemen
akabinde İstanbul depremi
konuşulmaya başlandı. İstanbul'da bir
kaos başladı, kimse evinde uyuyamadı.
Ya benim de aynısı başıma gelirse diye
kaygılandık. İstanbul'dan çok fazla
yardım gitti bu süreçte zarar gören illere.
Elimizden geldiğince halk olarak bir
şeyler yaptık, özellikle ilk, biliyorsunuz 48
saat içinde.
Hepimiz destek olmak istedik, birlik
olmak istedik, birlikte olmak istedik
doğal olarak. Birilerine yardımcı olmaya
çalıştık. O kadar insana nasıl yardımcı
olunacak diye bir korkuya, kaygıya
kapıldık. İstanbul'da buram buram
korku hakimdi özellikle.
Çevremizde birçok depremzede
vatandaşımız var. Bu süreçte onların
fiziksel ihtiyaçlar dışında en çok neye
ihtiyaçları var?
Depremzedelerin sadece gerçekten
anlaşılmaya ve desteğe ihtiyacı var.
Bunu yaparken de şefkatli olunmasına
ihtiyaçları var. Lütfen depremzedelere
acımayın. Eğer kalbinizde şefkat varsa
onları şefkatle dinleyebilirsiniz, onların
yanlarında durabilirsiniz. Lütfen hiçbir
şey söylemeyin, yani bir şey
söyleyeceğim derken bunu ebeveynler
çocuklarına da yapıyorlar, zor durum
yaşayan insanlar da birbirlerine
yapabiliyorlar. Lütfen herhangi bir şey
söylemeyin, çünkü uzman değilsiniz.
Bunu biraz daha açabilir misiniz?
Bir depremzedeye bir şey söyleyeyim,
teselli edeyim derken onu daha fazla
sinirlendirebiliyor, öfkelendirebiliyorsunuz.
'Seni anlıyorum' diyorsun ama
sen o apartmanın altında kalmadıysan,
annen enkaz altında kalıp 3 gün
boyunca "Biri gelsin de buradan
kurtarayım onu" demediysen asla
anlayamazsın onu.
Ben geçtiğimiz Şubat ayında annemi
kaybettim. Annesini kaybeden birinin ne
yaşadığını anlayabilirim, ama yine de
onların ne yaşadığını bilemem. Çünkü
onların yaşadığı durum, kurtarma
ekibini bir ümit beklemek, o enkazın
altından cenazeyi alabilmek, cenazeyi
alabildiğine şükredebilmek, bir gecede
tüm sevdiklerini kaybetmek gibi
duygular yaşamadan anlaşılabilecek
şeyler değil.
Öfkelisiyse, öfkeli olsun, küfür etmek
istiyorsa, küfretsin, kızıyorsa, kızsın,
ağlıyorsa, ağlasın. Bir yerlere elini, işte
zarar vermeyecek şekilde vurabiliyorsa
vursun. Destek olacaksanız buna destek
olun. Ya da "Sana sarılmamı ister misin?"
de diyebilirsiniz.
Eğer sarılmaya ihtiyacı varsa, güvende
olabilmek için sarılabilirsiniz o insana.
Ama onun istemediği tek şey kendisine
akıl verilmesi, onun yerine düşünülmesi,
onun acısının çok bilmiş bir yerden tarif
edilmeye çalışılması.
Yanındakiler de ona akıl vererek hata
mı yapıyorlar?
Bunların hepsi acıya saygısızlık. Evet,
doğru, herkesin acısı bambaşka
yaşanıyor bu hayatta. Hiçbirimiz acısı bir
diğeriyle aynı değil. Hatırlıyorum,
annemi kaybettiğim zaman birisi gelip
bana, "Üzülme, ağlama" dediklerinde
aşırı öfkelenmiştim. "Sen kimsin? Benim
acıma nasıl 'Ağlama' diyebiliyorsun diye
çok sinirlenmiştim.
Lütfen bir depremzedeye ağlama
demeyin, küfür etme demeyin, kızma
demeyin, öyle değil demeyin. Kısacası
bir şey demeyin. Bırakın ne istiyorsa onu
yapsın. Kızmaya da hakkı var,
duygularını ifade etmeye de hakkı var.
Sizin hakkınız yok ama onu durdurmaya.
Tabii ki kendisine veya bir başkasına
zarar verecek bir durumdaysa sadece o
zaman buna müdahale etmek
gerekebilir. Öfkeliyse yumruk atmak
istiyorsa "Al bu yastığı, buna vur,
dilediğin kadar vur." diyebilirsiniz.
Söylemek istediğim şey şu, ne olursa
olsun lütfen karşısındaki kişinin
duygusuna ve onu yaşama hakkı
olduğuna saygı duyun. Dinleyebilecek
yüreğiniz varsa, kalbinizde şefkat varsa,
ruhunuzda kişiliğinizde saygı duymak
varsa, saygıyla sessizce yanında kalıp
dinleyin. Ne zaman susacaksa, okey, o
ana kadar bekleyebilirsiniz. Ama buna
da saygınız yoksa, o sırada daha kibar
bir şekilde, o alanı terk edebilirsiniz.
43
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
CEM
BERBER
K L İ N İ K P S İ K O L O G
''Çok içten
hissedeceğimiz insan
olmanın özgürlüğünü
görmezden
gelmeyelim.''
44
MAYIS 2023 - SAYI 3
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Ben Cem Berber. Klinik psikoloğum ve
yarı zamanlı öğretim görevlisiyim. Lisans
eğitimini Yeditepe Üniversitesi Psikoloji
bölümünde tamamladım. Hemen
akabinde yüksek lisansımı tamamladım.
Alanda çocuklarla çalışmaya başladım.
Bu serüven yıllar içerisinde yetişkinler ve
ailelere döndü. Verdiğim eğitimlerde bu
çerçevede geniş bir yelpazeye kavuştu.
Gezmeyi ve eğlenmeyi de çalışmayı
sevdiğim kadar severim açıkçası. Deniz
tatilleri en favori tatillerim arasındadır.
Şu aralar izleme konusunda pek iyi
olmasam da, komedi dizilerini takip
etmeyi severim. Biraz alanın da etkisiyle
olsa gerek, kendimi inşa etme
sürecinden ve kişilik analizlerinden
büyük haz alırım.
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermemiz nasıl oldu?
Prof. Dr. Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler
Lisesi öğrencisiydim, hatta 2. Dönem
mezunuyum. O dönemler üniversite için
alan arayışında olduğumuz süreçlerde
biraz arada kaldığımı hatırlıyorum. Sağlık
alanına ilgim vardı ama sayısal okuma
şansımız yoktu. Genel olarak arkadaş
kitlem de hukuk ve siyasal alanlara ilgi
duyuyorlardı.
O noktada ailem de aslında yol gösterici
oldu. Sonra kendime dönüp baktığımda
çocukluktan itibaren ilişkilerdeki rolüm,
okuduğum kitapların içeriği
doğrultusunda ısınmaya başladım
psikoloji alanına. Bu alanda ders veren
hocalarımın da cesaretlendirmesiyle
psikoloji alanında bir serüvenim başladı.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve bedensel
olarak değişiklikler oldu mu? Neleri
fark ettiniz?
Açıkçası alanın kendi hayatımda etkisi çok
fazla oldu diyebilirim. Birçok insanı
dinlerken aslında birçok dünyanın
olduğunu da fark ediyorsunuz. Çok hızlı
bir şekilde dünya görüşünüz genişlemeye
başlıyor ve akabinde kendi küçük
dünyanızı sorgulamak zorunda
kalıyorsunuz. Bu durum tabi fazlaca
kırılmalar yaşattı. Başa çıkabilmek için de
terapistin terapi alması gerektiğini
savunduğumdan dolayı terapilerime
başladım. Sonuçta terapiye bir derinlik
kazanma ve görüş genişletme yolu olarak
bakabiliriz. Ben bu derinliği göze alıp
daldıkça danışanlarımın daha da cesaretli
olduklarını, daha fazla kendilerine
dönebildiklerini gözlemledim.
MEGAREFORM.COM.TR
görmemiz mümkün değil. İnsan çok
boyutlu, çok daha komplike bir yapı. Ben
seanslarımda bu çok boyutlu yapıya
odaklanmaya çalışıyorum ve bunun
inşası üzerine çalışma yapıyorum.
Danışanlarıma bu inşa sürecini
göstermeye çalışıyorum. Seans odasında
50 dakika boyunca danışana kendisi
olabilmeyi deneyimletmeye çalışıyorum.
Kendisi olabilmenin korkunç bir şey
olmadığıyla yüzleşmesini sağlıyorum. Ve
seans odasında ikili bir şekilde dürüst
açık ve gerçek bir ilişki kurmayı
önemsiyorum. O yüzden gelen kişiler
kendilerini hasta eden, yapay ilişkileri
çok daha rahat fark edebiliyorlar.
Son olarak sizi dinleyenlere/bu yazıyı
okuyanlara bir mesajınız var mı?
Bir tane hayatı biricik, kendimiz olarak
deneyimlemekten daha kıymetli bir
olayın olmadığını hatırlatmak isterim.
Yaptıklarımız, çabalarımız bizi değerli
yapmaz ya da travmalarımız bizi
değersizleştirmez. Biz insan olarak
değerli ve biricik varlıklar olduğumuzu
içselleştirebilirsek zaten hayatta anlamlı
şeyler yapmamak rahatsız edici olmaya
başlar. Çok içten hissedeceğimiz insan
olmanın özgürlüğünü görmezden
gelmeyelim.
Kendi hayatımın içerisinde de aslında
gündelik hayatta sıklıkla kullandığımız
sıkıldım, dağıldım, çözüldüm gibi
kelimelerinin altının ne kadar dolu
olduğunu ve kelimeleri hem bedenen
hem de ruhen çok fazla
deneyimlediğimizi, bunların terapi ile
nasıl toparlanır hale geldiğini
deneyimlemiş oldum.
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Bireysel terapilerde yoğun olarak kimlik
bulma çabasıyla geliyorlar. Genel olarak
''Ben kimim? Niçin bu hayattayım?'' ''Bu
hayatın anlamı ne?'' tarzında sorularla
geliyorlar ve kendi analizlerine
giriyorlar. Bununla beraber ilişki
sorunları, cinsel işlev sorunları,
depresyon gibi şikayetlerle de gelen
danışanlarım bulunuyor.
Temelde aslında hayatı
anlamlandırmak, hayatı kontrol etmek,
kendi hayatının uzmanı olmak
konusunda dertleri olan kişiler geliyor.
Bu sayede kendilerini tanıyıp sınırlarını
oluşturabiliyorlar.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel
açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl
bir etki bırakıyorsunuz?
Birçok terapi ekolü mevcut aslında ama
asıl olan danışana en uygun yaklaşımı
belirleyebilmek. İnsanı tek boyut olarak
Diğer bir alanda da cinsel işlev
bozuklukları ile gelen danışanlarda,
ilişkilerinin ilişkisel ve duygusal
boyutlarını inceliyoruz. Söylenmemiş
duygularını açığa çıkarıyoruz. Çiftlerin
çok daha gerçekçi bir düzlemde ilişkide
olmalarını sağlıyorum. Akabinde
davranışsal ödevlerle beraber daha
keyifli ve doyumlu bir cinsel hayat
yaşamaları konusunda yardımcı
oluyorum.
Bu alanda hizmet almak isteyenlere
ne tavsiye edersiniz? Hizmet
alacakları uzmanlarda hangi
özelliklerin olup olmadığına dikkat
etsinler?
Öncelikle hazır olup olmadıklarını
anlamaları gerekiyor. Bu hazır olunuş
hem maddi hem de manevi anlamda
tabi ki. Çünkü yıllar boyunca süren
seanslar olabiliyor. Kişinin buna hazırlıklı
olması gerekiyor. Akabinde seans alacak
kişi her zaman iyi hissetmeye
odaklanmamalı. Bu bir yanılgı olur.
Çünkü seansların bir çoğunda danışan
iyi hissetmez. Yüzleştirmeler ile
zorlanacağını bilmelidir ama en büyük
tutku, bu konuda tamamen kendisi
olmayı deneyimleyeceği bir zaman dilimi
olduğunu unutmamalıdır.
Uzmanlar konusunda ise, danışan ne
çalışmak istiyorsa o alanda çalışma
yapan uzmana gitmesini tavsiye ederim.
Tabi uzmanın eğitimlerini almış alanında
yetkin birisi olduğunu da incelemek
gerekir.
''İnsan çok boyutlu,
daha komplike bir
yapı. Ben seanslarımda
bu çok boyutlu yapıya
odaklanmaya
çalışıyorum ve bunun
inşası üzerine çalışma
yapıyorum.''
45
MAYIS 2023 - SAYI 3
MEGAREFORM.COM.TR
Son dönemlerde bu aşırı stres ve
müziğin de orada aslında yapmış
olduğum müziğin de artık yetersiz
kalması, bende bir takım fiziksel ve
zihinsel anlamda çeşitli rahatsızlıklar
ortaya çıkarmaya başladı. En başta
bedenimde yoğun biçimde hazımsızlık
problemleri ve tabi ki strese bağlı olarak
zihinde de baş ağrıları ve omuzlarda
ağrılar, boyunda ağrılar şeklinde kendini
göstermeye başladı.
Ve içten içe açıkçası kendime diyorum ki;
“Bu benim istediğim hayat değil ve ben
bunun içerisinde eriyip gidiyorum, yok
olmaya başladım”. Ve tam da bu süreç
içerisinde… İşte bu her şey niyetle
çalışıyor, biliyorsunuz. Tam o niyet
içerisindeyken bir Belçika ses şifacısıyla
tanıştım, İstanbul’ da.
46
MAYIS 2023 - SAYI 3
CENK GÜÇBİLMEZ
RİTMOTERAPİST
Sizi tanıyabilir miyiz? Kurumsal
hayatın içindeyken yaşam tarzını
nasıl değiştirdiğinizden biraz
bahseder misiniz?
Merhabalar ben Cenk Güçbilmez.1976
İstanbul doğumluyum. Kocaeli
Üniversitesi İşletme Bölümünü bitirdim.
15 senelik ithalat – ihracat sektöründeki
kurumsal deneyiminden sonra müzikses-ritim
ekseninde yoluma devam
etmekteyim. Dış ticaret şefiydim, önceki
hayatımda. Tabi bu süreç içerisinde
aslında hep hayatımda müzik vardı.
15 yaşımdan beri, bir kere çok yoğun
olarak müzik dinliyorum. Üniversiteden
itibaren de, perküsyonla ve vurmalı
çalgılarla çalışmalar yaptım. Eğitimler
aldım. Okay Temiz’den ve Engin Gürkey’
den yaklaşık bir 6-7 sene süren eğitimler
den bahsediyorum. Onlarla beraber
sahne aldık. Sonra kendi gruplarımı
kurdum. Özellikle Afrika müziği ve Afrika
ritimlerine olan çok ilgim vardı. Bu
bağlılığımla beraber ortaya çok güzel çok
keyifli çeşitli projeler çıktı. Bir 7-8 sene
kadar da işte bu tarz bir müzikle sürekli
haşır neşir oldum.
Kurumsal yaşam ve müzik, hepsi
beraber, paralel gidiyordu. işyerinde
streslendiğim ve gerildiğim zamanlar
olsa bile her zamanbir şekilde müzikle
dengemi kuruyordum.
Yaş ilerledikçe iş hayatındaki o stres
daha artmaya başladı. Çünkü bana daha
fazla sorumluluk verilmeye başlandı.
Benim de çok açıkçası hayat amacım
kurumsal yaşamda; ‘CEO olayım, genel
müdür olayım’ hiçbir zaman olmadı
açıkçası. Her zaman müzikle ilgili bir
beklentim vardı.
O benim açıkçası bu yoldaki, işte dönüm
noktam oldu diyebilirim. Onunla yaklaşık
bir hafta boyunca çalışmalar yaptık.
Tibet kaseleriyle çalıştık ve ‘Beden sesi
kendi sesimizin şifasını nasıl kullanırız?’
la ilgili eğitimler aldım.
Ve o eğitimleri kendi hayatıma, o anda
uygulamaya başladım ve bunun özellikle
stresle baş etmede çok faydalı olduğunu
gördüm. Ve benim de hayatım o sırada
oldukça stresliydi. Bu çalışmalar o kadar
yoğun stresin altında bile benim dengeyi
bulmama yardımcı oldu. Sonra kendi
etrafımdaki arkadaşlarıma, çevremde
bunları uygulamaya başladım ve
sistemin çalıştığını gördüm ve bu bende
böyle inanılmaz bir farkındalık yarattı.
Yani hem merak uyandırdı hem de ‘Vay!
Bu sistem çalışıyor’ dedirtti bana. Çünkü
bir de o dönemler ben çok fazla sol
beyinli bir insandım.
Yani ses şifası gibi konulara da çok yakın
olan bir insan da değildim ve tamamen
bu tarz etkinliklere ve çalışmalara karşı
tabularım vardı diyeyim. Oradaki bütün
dirençlerim, önyargılarım ses vasıtasıyla
kırılmaya başladı.
Bu konuda daha derinleşmek istedim ve
İngiltere’ye gittim. İngiltere’ de bir hafta
on günlük İşte kristal kase, Tibet
kaseleri, davul ve yine sesle ilgili
eğitimler aldım. Ve orada ufkum daha
da genişledi ve daha çok bilgiyle tekrar
Türkiye’ ye geri döndüm.
MAYIS 2023 - SAYI
MEGAREFORM.COM.TR
Sonra da Peter Hess Akademi’ sinden
ses masajı eğitimi aldım ve orada sesi
bireysel olarak nasıl kullanabileceğimi
öğrendim ve daha sonra pek çok
çalışmalar yapmaya başladım. Çeşitli
etkinliklerde yer almaya başladım. Tabi
bu esnada artık kurumsal hayatı
bıraktım. Şu anda tamamen sesi kendi
hayat merkezime koyarak yoluma
devam ediyorum.
Ses meditasyonu nedir?
Ses meditasyonu, çeşitli ses araçlarını;
bunlarda şu an, genel olarak en çok
kullanılan aletler; Tibet kaseleri, kristal
kaseler, gong ve davul. Bu enstrümanları
kullanarak, meditasyon dediğimiz
pratiğin daha derinleşmesini sağlamak
olarak tanımlayabiliriz.
Özet olarak söyleyeceksek bu. Tabi bu
ses meditasyonu esnasında normal
meditasyonda, kendi kendinize yapmış
olduğunuz meditasyonda, zaman zaman
çok fazla derinleşemiyorsunuz. Bunun
tabi biraz, aslında beyin dalgalarıyla tabi,
çok alakası var.
Kendi kendinize yapmış olduğunuz
çalışmalarda zihne çok fazla düşünce
gelebiliyor. Dışarıdan rahatsız edici
efektler olabiliyor ve sizin tam anlamıyla
o meditasyon haline, yani Alfa haline
geçmenizi biraz zorlaştırıyor.
Fakat ses bu anlamda size bir koruyucu,
bir alan aslında, bir en başta sağlıyor ve
o alan içerisinde kendinizi sese
bıraktığınız zaman, kademe kademe
beyin frekanslarınız değişmeye başlıyor.
Beta’ dan Alfa’ ya, daha sonra da en
güzel kısmı, Theta’ ya geçişi çok
kolaylıkla sağlıyor.
Ses Masajının en önemli faydaları
nelerdir?
Ses masajının katılımcılar üzerinde
birçok olumlu etkisi var. Bunların en
başında gelenleri şöyle sayabilirim :
• Beden Zihin Ruh dengesini sağlar
• Derin gevşeme sağlar
• Kişinin özgüven duygusunu güçlendirir
• Sağlığa katkıda bulunur. Dengeler,
yeniler, zindelik verir
• Kişinin bedenini algılamasını onunla
barışık olmasını sağlar
• Yaratıcılığı ve motivasyonu arttırır.
Siz Peter Hess Akademi'den eğitim
aldım demiştiniz. Peter Hess kimdir?
Fizik Teknoloji Mühendisi olan Alman
Peter Hess 1984 yılından itibaren Nepal,
Tibet ve Hindistan’da yapmış olduğu
gezilerde ses kaseleri ile tanışmış. Uzun
süre bu seslerin insanlar üzerindeki
etkilerini araştırmış, deneyler yapmış ve
“Peter Hess Ses Masajı” yöntemini
geliştirmiş.
Peter Hess Instute (PHI) yaklaşık 30
yıldır, Almanya'nın bir çok kentinde
faaliyet göstermektedir. Ayrıca
Almanya'nın dışında da 22 Peter Hess
Akademisi mevcuttur. Bu enstitülerde ve
akademilerde çeşitli uygulamalar ve
eğitimler verilmektedir.
Eğitim alan kişilerin sayısı 15.000 'i
geçmiştir. Nörobiyoloji, pedagoji,
psikoloji ve diğer bilim dallarında yapılan
araştırmalarla beraber eğitimler sürekli
yeni bilgilerle donanmakta ve
güncellenmektedirler.
Verilen eğitimlerde, seslerin etkileri ve
uygulamalarda edinilen tecrübeler
aktarılırken danışanlarla yapılan titiz
çalışmalar ve sorumluluk bilincinin
önemi vurgulanır. Çok sıkı ve titiz bir
eğitimden geçmiş olan kişiler,
profesyonel olarak uygulama yapmaya
hak kazanırlar.
Son zamanlarda oldukça rağbet
görmeye başlayan başka bir alan da
Ses Masajı. Ses masajı nedir ve tam
olarak nasıl uygulanmaktadır?
Ses Masajı fizikterapide kullanılan klasik
anlamdaki masaj değildir. Ses
kaselerinin (ses çanakları) kişinin giyinik
bedeninin belli yerlerine konulup,
çanaklara nazikçe vurulması sonucunda,
ses çanaklarından çıkan titreşimlerin
bedene yayılması temeline dayanır.
Ses çanağının titreşimleri dalga dalga
önce deri yüzeyinde, sonra dokularda,
sonra organlarda, kemiklerde yayılır.
Bazı hassas kişiler bu titreşimleri ayak
tabanlarından saç diplerine kadar
hissedebilirler. Bu yöntem dünyanın
doğusundaki binlerce yıllık deneyim ve
bilgilerden yola çıkılarak geliştirilmiş bir
batı yöntemidir, aynı zamanda bütünsel
bir gevşeme sağlar.
Son olarak Megareform
okuyucularına ne tavsiye edersiniz,
onlara ne demek istersiniz?
Yoğun ve hızlı hayatınızı bir süre de olsa
durdurup, ben ne yapıyorum diye
kendinize bakmak mı istiyorsunuz?
Üzerinizde almanız gerekenden fazla
yük mü var? Stres içinde kendinizi
boğulmuş mu hissediyorsunuz?
Zihninizi sakinleştirmek, kaygılarınızı
azaltmak, beden ve ruhunuzla
dengelenmek mi istiyorsunuz?
Güzel ve güçlü yanlarınızı keşfedip
farkındalığınızı artırmak mı istiyorsunuz?
Sesinizi tanımak, titreşimlerinizi
hissetmek mi istiyorsunuz?
Bu ve benzeri durumlarınız söz konusu
ise sizleri "Ses Meditasyonu" ile
tanışmaya ve bu harika denetimi
tatmaya bekliyoruz.
Çalışma sürecinde "Ses" ile ilgili
bilgilendirici seminerden sonra
katılımcılarla beraber Beden Sesleri,
Tibet - Kristal kaseler, gong ve terapi
davulu aracılığı ile ses yolculukları
yapılmaktadır. Yenilenmek,
dengelenmek ve zinde hissetmek
isteyen herkesi bekliyoruz.
MEGAREFORM.COM.TR
47
MAYIS 2023 - SAYI 3
Delbeouf Yanılsaması ve Beslenme
Delbeouf Yanılsaması Nedir?
Delbeouf yanılsaması, 19. yüzyılın
sonlarında Belçikalı bir psikolog olan
Joseph Delboeuf tarafından
keşfedilmiştir. Bu yanılsama, insanların
bir yemek tabağındaki boşluk oranına
bağlı olarak yeme miktarını yanlış bir
şekilde değerlendirmesiyle ilgilidir.
Örneğin, daha küçük bir tabakta sunulan
aynı miktardaki yiyecek, daha büyük bir
tabaktaki aynı miktarla
karşılaştırıldığında daha fazla
görünebilir. Bu durumda, insanlar daha
küçük tabaktaki yiyeceği daha doyurucu
olarak algılayabilirler ve daha az yemek
yemiş gibi hissedebilirler.
Delbeouf Yanılsaması ve Beslenme
Delbeouf yanılsaması, beslenme
alışkanlıklarımızı ve porsiyon
kontrolümüzü etkileyebilmektedir.
Aşağıda, delbeouf yanılsamasının
beslenme üzerindeki etkilerini gösteren
bazı noktalar bulunmaktadır:
Porsiyon Kontrolü ve Sağlıklı
Beslenme İçin Öneriler:
Delbeouf yanılsamasından
etkilenmemek ve sağlıklı bir porsiyon
kontrolü sağlamak için aşağıdaki
önerileri göz önünde bulundurabilirsiniz:
Bilinçli yeme: Yemek yerken dikkatli olun
ve yiyecek miktarınızı bilinçli bir şekilde
değerlendirin. Görsel aldanmalara
kapılmadan gerçek açlık ve tokluk
sinyallerini dinleyin.
Porsiyonları ölçün: Yiyecekleri
porsiyonlamak için ölçü kabı veya
teraziden yararlanın. Bu, doğru
porsiyonları elde etmenize ve
yanılsamaya kapılmamanıza yardımcı
olabilir.
Daha küçük tabaklar kullanın: Daha
küçük tabaklar ve kaseler kullanmak,
porsiyonlarınızı daha doğru bir şekilde
değerlendirmenizi sağlar. Böylece daha
az yemek yeme eğilimi gösterebilirsiniz.
ZERRİN ÇALLI
S T A J Y E R D İ Y E T İ S Y E N
Delbeouf yanılsaması, beslenme ve
porsiyon kontrolüyle ilgili önemli bir
kavramdır. Bu yanılsama, görsel
algılamamızın porsiyon büyüklüğü
üzerindeki etkisini açıklar. Delbeouf
yanılsaması, insanların aynı miktarda
yiyeceği farklı porsiyon büyüklükleriyle
ilişkilendirme eğiliminde olmalarına
dayanır. Bu da dengesiz bir beslenme
ve besin eksikliklerine yol
açabilmektedir.
Porsiyon büyüklüğünün yanlış
değerlendirilmesi: Delbeouf yanılsaması,
daha büyük tabaklarda sunulan
yiyeceklerin daha küçük tabaktakilere
kıyasla daha küçük görünmesine neden
olabilir. Bu durumda, insanlar daha
büyük porsiyonları normalden daha
küçük algılayabilmekte ve fazla yemek
yeme eğilimi gösterebilmektedir.
Kontrolsüz porsiyonlar ve aşırı yeme:
Delbeouf yanılsaması, insanların
porsiyon büyüklüklerini yanlış bir şekilde
değerlendirmelerine yol açabilir. Bu da
kontrolsüz porsiyonlar tüketmeye ve
aşırı yemeye neden olabilir. Aşırı yeme,
kilo alımı ve obezite riskini
artırabilmektedir.
Sağlıksız beslenme seçimleri: Delbeouf
yanılsaması, insanların porsiyon
büyüklüklerini yanlış değerlendirmesine
bağlı olarak sağlıksız beslenme
seçimlerine yönlendirebilir. Daha büyük
porsiyonlar, genellikle daha fazla kalori
ve daha az besin değeri içeren
yiyecekleri tüketme eğilimini
artırabilmektedir.
Dengeli beslenme: Porsiyon
kontrolünün yanı sıra dengeli ve çeşitli
beslenmeye odaklanın. Sağlıklı
karbonhidratlar, proteinler, yağlar ve lifli
yiyecekleri içeren bir beslenme planı
oluşturun.
Farkındalık geliştirin: Yemek yerken
farkındalık geliştirmek için yavaş yiyin,
yiyeceklerin tadını çıkarın ve tokluk
hissine odaklanın. Böylece
doyduğunuzda daha kolay durabilirsiniz.
Sonuç olarak delbeouf yanılsaması,
beslenme ve porsiyon kontrolü üzerinde
önemli bir etkiye sahip olabilmektedir.
Porsiyon büyüklüklerini doğru bir
şekilde değerlendirmek ve sağlıklı
beslenme alışkanlıkları geliştirmek, kilo
kontrolü ve sağlıklı bir yaşam için
önemlidir.
Bilinçli yeme, porsiyonları ölçme, daha
küçük tabaklar kullanma, dengeli
beslenme ve farkındalık geliştirme gibi
stratejilerle delbeouf yanılsamasının
etkisini azaltabilir ve sağlıklı bir
beslenme pratiği geliştirebilirsiniz.
48
MAYIS 2023 - SAYI 3
P İ L A T E S
ORTAKÖY
PİLATES STUDIO
K i ş i y e Ö z e l
P r o g r a m l a r
Mecidiye Mh. Dereboyu Cad. No:93/1
Ortaköy Beşiktaş/ İstanbul
T e l : + 9 0 ( 5 0 7 ) 8 0 8 6 5 3 3
www.ortakoypilates.com