Megareform Dergisi Eylül - 2023 6. Sayı
Türkiye’nin En Büyük Değişim Sitesi Megareform, zihinsel bedensel ve ruhsal açıdan değişmek isteyenleri aradıkları uzmanlarla buluşturmaya devam ediyor. Her ay düzenli olarak yayınlanan Megareform Dergisi’nin 6. sayısı çıktı. Bu ay röportajlarıyla dergimizde yer alan değerli uzmanlara ve eğitmenlere katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.
Türkiye’nin En Büyük Değişim Sitesi Megareform, zihinsel bedensel ve ruhsal açıdan değişmek isteyenleri aradıkları uzmanlarla buluşturmaya devam ediyor.
Her ay düzenli olarak yayınlanan Megareform Dergisi’nin 6. sayısı çıktı.
Bu ay röportajlarıyla dergimizde yer alan değerli uzmanlara ve eğitmenlere katkılarından dolayı çok teşekkür ediyoruz.
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
www.megareform.com.tr
MEGAREFORM
T Ü R K İ Y E ' N İ N M E G A D E Ğ İ Ş İ M S İ T E S İ
Sayı 6 / EYLÜL 2023 / 30 TL
ÖZ SEVGİ
NEDİR?
A Ş K I N
D E L İ K A R A
YOGA EĞİTMENİ
Psikolog
EDA LARA
YALÇINER
NEHİR
SUDOĞAN
Human Design
Analisti
DİYETİSYEN
AYŞE DURAN
GAMZE
YAZICILAR
SPOR
EĞİTMENİ
megareform.com.tr
İÇİNDEKİLER
06 ÖZ SEVGİ NEDİR?
09 İLYADA OMAYRA NUR ÇELİK
04
20 18
10 DURSUN ACER
12 HİLAL BALİ
ZEHRA BAŞYİĞİT
"Hayatımıza dahil ettiğimiz tüm
pratikler dengelenmemize katkı
sağlayacaktır. Dönüşüm ve
değişimin uzun soluklu bir
yolculuk olması gerektiğine
inanıyorum."
EDA LARA YALÇINER
''İnsanlar tıpkı bir çiçek
bahçesi gibidir. Her birimiz
çeşit çeşit ve farklı farklıyız.
Belirli ekoller altında
ilerliyoruz bu doğru. Ekoller
değişmez.''
14 NAZMİYE YAVUZ
20 AŞKIN DELİKARA
24 AYŞE DURAN
28 MÜZEYYEN BÖKE GÖNCÜ
30 NEHİR SUDOĞAN
02
27 38
TUĞBA VELİOĞLU
20 42
ANET MANKEOĞLU
32 GAMZE YAZICILAR
36 MÜGE SÜSLÜ EKİNCİ
EYLÜL 2023 - SAYI 6
''Şifa direnç kabul etmez. Bize
zaten “şifalanacak” olanlar
gelir. Bu konuya önyargıyla
yaklaşan kişi en yakınım bile
olsa, harekete geçmemek en
hayırlısıdır. ''
''Kimin yanımda olacağını,
kimin olmayacağını. Sadece
olacak olanlara vermeyi
seçiyorum. Yıllarca dışarıdan
beklediğim o sevgiyi kendime
akıtmayı seçiyorum bugün. ''
40 ZERRİN ÇALLI
41 DİLAN EKİNCİ KARABULUT
43 EMİNE ÖZCAN
MEGAREFORM.COM.TR
T Ü R K İ Y E ` N İ N M E G A
D E Ğ İ Ş İ M S İ T E S İ
E Y L Ü L
2 0 2 3 06
EDİTÖR
”Megareform olarak misyonumuz “Kendi yaşamını, hayata bakışını, bedenini veya
zihnini değiştirmek isteyen herkesin aradığı uzmanı ve etkinliği kolaylıkla
bulmasıdır.”
Merhabalar,
Yaz aylarının bitmesi ve okulların
açılmasıyla birlikte yeni bir döneme daha
girdik. Eylül ayının ilk haftasıyla beraber
sitemizde yer alan eğitim, etkinlik ve atölye
çalışmalarında gözle görülür bir artış oldu.
Çünkü bir sayıda aynı kategoride hizmet
veren en fazla iki uzmanı tanıtabiliyoruz.
Bunu yapmamızın nedeni ise o ayki
sayımızda kategori olarak odağı
dağıtmamak ve röportajı yayınlanan
uzmanı detaylı olarak tanıtabilmek. Bu
konuda bizi anlayacağınızı ümit ediyoruz.
İ m t i y a z S a h i b i
M e g a r e f o r m R e k l a m T a n ı t ı m
Ö m e r E r t e k i n
G e n e l K o o r d i n a t ö r
H a n d e E r g i n
Bundan tam bir yıl önce Eylül ayında hayata
geçen www.megareform.com.tr
adresindeki internet sitemiz, siz değerli
takipçilerimizin ilgisi ve desteğiyle hızla
büyümeye devam ediyor.
İnternet sitemizde yer alan ve Astroloji,
Diyet, Enerji & Şifa, Farkındalık, Koçluk,
Nefes & Meditasyon, Pilates, Psikoloji,
Terapi ve Yoga gibi 9 farklı alanda hizmet
veren uzmanların sayısı kısa süre içinde
500’ü geçti. Sitemizde yer alan toplam ilan
sayısı ise 1400 ilanı aşmış durumda.
Öte yandan sizlerden gelen talepler ve
öneriler doğrultunda dergimizde bu sayıda
daha fazla bilgilendirici içerik bulacaksınız.
Bu sayımızda yer almak isteyen ama
kontenjan nedeniyle yer veremediğimiz çok
değerli uzmanlardan da özür diliyoruz. Son
iki aydır dergimize gösterilen talep
karşısında bir bekleme listesi oluşturmak
durumunda kaldık.
Y a z ı İ ş l e r i M ü d ü r ü
A y n u r Ü n a l
G r a f i k T a s a r ı m
Y u n u s Ş e n y u v a
Dergimizde yayınlanan röportajları aynı
zamanda internet sitemizin sektörel
haberler kısmında da yayınlıyoruz. Böylece
röportajı dergide görmeyen okuyucular
internet üzerinden de her zaman uzmanın
söyleşisine ulaşabilirler.
Aynı zamanda sitemizin özel SEO (Search
Engine Optimization) altyapısı özelliği
sayesinde Megareform sitesini bilmeyen
ama Google’da sektörel bir arama yapan
internet kullanıcıları da arama
sonuçlarından da sitemize
yönlendirilmekteler.
Böylece dergimizde yayılanan bir röportaj
hem sosyal medya kanallarımızda hem
Megarefom internet sitesinde hem de
Google aramalarında süresiz olarak kalıyor
ve uzmanın bilinirliğine çok önemli bir katkı
sağlıyor. Sizinle bir bir röportaj yaparak
takipçilerimize detaylı olarak tanıtmak çok
isteriz.
KÜNYE
Sevgilerimizle...
H a b e r M ü d ü r ü
S e l i n D e r n e k
R e k l a m M ü d ü r ü
Ş u l e K a y a o ğ l u
İ l e t i ş i m
0 2 6 2 4 4 5 0 2 0 0
i n f o @ m e g a r e f o r m . c o m . t r
A r a s t a p a r k A V M Y a h y a K a p t a n
N o : 2 4 İ z m i t K o c a e l i T ü r k i y e
W W W . F R A M E M A G . C O M | 2 0
03
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
ZEHRA
BAŞYİĞİT
Bioreprogramming
Uzman Uygulayıcı
04
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Merhabalar. İsmim Zehra Başyiğit.
Doğayı, sanatı seven, öğrenmeye ve
araştırmaya meraklı biriyim. Kâinat ile
insan sistemi arasındaki bağlantıları
karşılaştırmayı, beyin ve beden arasındaki
ilişkiyi farklı açılardan öğrenme ve
anlatma üzerine mesai yapan, ‘’Öz’’ündeki
cevheri (potansiyeli) fark ederek,
hastalıklarından özgürleşmiş, aranızdan
bir yolcu diyebilirim kısaca
''Hayatımıza
dahil
ettiğimiz
tüm
pratikler
dengelenmemize
katkı
sağlayacaktır.''
kişiler bu alana önyargıyla yaklaşıyor.
Hatta hiç inanmayanlar kişiler de
olabiliyor. Bu tarz düşünen kişileri
nasıl ikna etmek gerekiyor?
Ben kimsenin ikna" edilmemesi"
taraftarıyım. Spiritüel alana kendim de
temkinli yaklaşan biriyim. Dönüşüm ve
değişimin uzun soluklu bir yolculuk
olması gerektiğine inanıyorum.
Bana göre hazır olana Hızır yetişir.
İnanmayan için, bu karnı acıkmış bir
insana su vermeye çalışmak gibi bir şey.
Bir kıymeti ya da faidesi yok. Bırakın,
susadığında gelsin sizi bulsun.
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Bu konuda şahsi gözlemim insanların
çok fazla bilgi zehirlenmesi yaşadığı
yönünde. Bu nedenle, eğitimlerimi ve
danışmanlıkları mı daha deneyim ve
dönüşüm odaklı çalışmalar ve
sorgulamalar üzerine yapıyorum.
İnsanı, "doğayı/doğasını
"gözlemlenmesine teşvik ve alıştırma
bile kendi başına iyileştirici bir kaynak.
Bu yüzden benim amacım insanı kendi
doğası, duyguları ile buluşturmak.
Bunu fark olarak sayabiliyorsak, farkım
bu diyebiliriz.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz?
Dalgalı dönemleri atlatmıyorum aslında,
direkt olarak yaşıyorum. O an
duygularımla bağlantı kurmayı, mutsuz
olmayı veya öfkelenmeyi acı çekmeyi
gerekli buluyorum. Her zaman doğal olanı
yapmaya gayret ediyorum.
Yıllar şunu öğretti ki; olumsuz dediğimiz
tüm "duygularımla" kalmayı öğrendiğim
de bana çok güzel deneyimler ve bilgiler
armağan ettiler.
Kalbim kırıldı sandığım her bir deneyim,
aslında kabuğumu kırdı. Gördüm ki pozitif
duygu veya negatif duygu biri diğerinden
kıymetli değil.
Hepsi de ihtiyaç ve insanoğlunun
doğasında olan şeyler.
Bizler yaratılışı itibariyle biyolojik olarak
sıradan varlıklarız. Hepimiz aynıyız.
Ruhsal açıdan ise her birimiz biriciğiz.
İşte bu biricikliğe giden yolda her
yaşananı, her duyguyu, nimet bilmeye
gayret ediyorum. Beceremediğim
zamanlar da oluyor elbette. O
dönemlerde de destek almayı tercih
ediyorum. Heraclitus'un bir sözü ile
bitirelim isterseniz?
Tabi buyurun.
"Değişmeyen tek şey, değişimin
kendisidir."
Değişime odaklandığımız kadar bu
dünyada duyguları (kendimizi) yaşamaya
da odaklanalım.
Sevgiler
05
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
ÖZ
SEVGİ
Nedir?
''Kendinize iyi bakmanızı, yaşam enerjinizi korumanızı ve sizi
daha mutlu kılacak şeyleri yapmanızı sağlayacak 10 özel madde.''
06
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Son dönemlerde çok daha sık duymaya
başladığımız “öz-sevgi” kavramı
Instagram Youtube TikTok gibi bütün
dijital ortamlarda herkesin üzerinde
farklı farklı şeyler söylediği ve tavsiyeler
verdiği bir konu haline dönüştü.
Bu nedenle öz-sevginin ne anlama
geldiği ve bunun nasıl yapılacağı
konusunda kafanız karışmış olabilir.
Bu yazımızda dünyaca tanınan bazı
terapist ve psikologların bu konu
hakkında görüşlerini sizlerle paylaşmak
istedik.
Terapist Jalissa Shelby, temel olarak
“Kendinizi sevme eylemini
gerçekleştirdiğiniz zamanlar, kendinizi
takdir ettiğiniz ve kendinize değer
verdiğiniz zamanlardır.” diyor.
Klinik Psikolog Nina Polyné ise,
“Kendinizi sevmenizi sağlayacak
eylemler kendinize saygı duyduğunuz ve
sadece kendinize öncelik vererek
gerçekleştirdiğiniz eylemlerdir.” diyor.
Ek olarak kendinizle nazik bir şekilde
konuşmayı ve vücudunuzun ve
zihninizin neye ihtiyacı olduğunu
dinlemeyi de bu kategoride
değerlendiriyor.
Terapist Jalissa Shelby, kendinizi
sevmenin ve takdir etmenin "domino
etkisini" yarattığını söylüyor. Bu sayede
kişinin kendine olan güvenini artırıyor ve
başkalarının ona nasıl davranmalarını
istediği konusunda daha net olmasını
sağlıyor.
Günün ilk ışıklarıyla beraber alarmınız
çalar çalmaz kendinizi neşelendirip
birdenbire "Yaşamda her zaman mutlu
bir şekilde varolmaya ya da kendinizi
sonsuza kadar olumlu bir şekilde
tutmaya" niyet etseniz de bunu yapmak
oldukça zor olabilir.
Zira sizi yapmak istediğiniz şeyler
konusunda yeterince iyi olmadığınıza
veya yetersiz olduğunuza ikna etmeye
çalışan olumsuz düşünceler baskın
olabilir. Bu tarz düşüncelerden ve
negatif duygulardan kaçınmak için
zihninizle çalışmanız gerekiyor.
Kendini sevmek konusunda biraz daha
pratik bilgilere ihtiyaç duyuyorsanız, işte
kendinize iyi bakmanın, yaşam enerjinizi
korumanın ve sizi daha mutlu kılacak
şeyleri yapmanın 10 özel yolunu sizler
için hazırladık.
MEGAREFORM.COM.TR
1. Yoğun duygularınızı tanıyın.
Terapist Shelby şöyle söylüyor, “Kendini
sevmenin, duygularınızı göz ardı etmek
veya küçümsemek yerine, onlara dikkat
etmek anlamına gelir. Bunu yapmak için
kullanabileceğiniz araçlardan biri günlük
tutmaktır çünkü kafanızda gerçekte
neler olup bittiğini tam olarak
belirleyebilir ve bu duygular aracılığıyla
kendinize en iyi şekilde nasıl
bakabileceğinizi anlayabilirsiniz.”
Öfke, endişe, kıskançlık ve mutluluk gibi
duyguları hissettiğinizde, serbestçe
içinizden geçenleri yazıya dökün. Bir
kelime yığını yazsanız bile bu duygulara
neyin sebep olduğunu ve neye
ihtiyacınız olduğunu öğrenmek için en
ideal yollardan biri yazmaktır.
Belki yatmadan önce öfkenizin
kabardığını hissediyorsunuz ve neden
olduğundan emin değilsiniz.
Kendinizle ilgili bir şeyler yazarken belki
de gün içinde fark etmediğiniz ama sizi
rahatsız eden şeyleri keşfetmeniz de
olasıdır. Örneğin bir yakın arkadaşınızın
size olan tavrından incinmişsinizdir ve
onun düşündüğünüzden daha farklı bir
yanını görmüşsünüzdür.
Bunları yazarken de üzülüp
öfkelenebilirsiniz belki ama duygularınızı
yazıya dökmek, ne kadar tuhaf
görünürse görünsün, kendinizi
sevmektir. Bu yüzden yazmaya başlayın
ve yazdıkça kendinizle gurur duymaya
çalışın.
2. Ruh halinizi yükselten bir
çalma listesi oluşturun.
Duygularınızı kabul etmek ve hislerimizle
yüzleşmek sağlıklı olsa da, bunu yapmak
için her zaman fırsatımız veya
zamanımız olmuyor. Ve bunu yapsanız
bile, bir noktada kendinizi aşağı doğru
bir sarmalın içine düşmekten
alıkoymanız gerekecek, diyor Shelby.
Bu nedenle, motive edici, sakinleştirici ve
iyi hissettiren müziklerden oluşan
seçilmiş bir çalma listesini hazır
bulundurmak, canınız sıkkın veya gergin
olduğunuzda öz sevgiye yönelmek için
en mükemmel yoldur.
Negatif duygular sizi etkilediğinde ve
onlarla başa çıkmaya hazır
olmadığınızda kendinize şöyle
diyebilirsiniz: “Şu an negatif hissettiğimin
farkındayım ve şu anda bunu
istemiyorum, Bu yüzden kendime
sevdiğim güzel bir parça hediye
ediyorum.”
3. Sizin için anlamlı olanı yapın.
Dr. Polyné, “Sizin yaşam amacınıza
uygun olan veya sizi hedeflerinize
götürecek şeylere göre kararlar alın. Bu
kendini sevmektir ve sizi daha mutlu
edecektir. Size neyin zevk verdiğini daha
iyi anlamak için yaşamdaki en önemli
değerlerinizi düşünmeye ve
netleştirmeye biraz zaman ayırın. Daha
sonra bu değerlere uygun şeyler yapın.”
diyor.
Değerler, çok kabaca, önemli olarak
kabul ettiğimiz ihtiyaçlarımızdır. Bizi
içten içe güdülerler ve onları
deneyimliyor olmak bizi tatmin eder.
Değerler çoğunlukla tek kelime ile ifade
edilebilirler. Örneğin: Güven, özgürlük,
adalet, dürüstlük, sadakat, şefkat, saygı
gibi. Henüz yapmadıysanız sizin için
olmazsa olmaz olan değerlerinizi bir liste
halinde, önem sırasına göre yazın.
Değerlerinizin zihninizdeki yerlerini
belirlemek de karar alırken onlara
uyumlu olabilmeniz açısından oldukça
önemlidir.
4. Kendinize gerçek bir güvenli
alan yaratın.
Shelby, tamamen kendinize ait bir
güvenli bölge yaratmanın bir kendini
sevme eylemi olduğunu, çünkü bunun
başkalarının ihtiyaçları ve duyguları
yerine tamamen kendi ihtiyaçlarınıza ve
duygularınıza odaklanabileceğiniz
belirlenmiş bir alan sağladığını
söylüyor.
Mesela yatak odanızı endişelerden uzak
bir bölge haline getirebilir misiniz?
Yatmadan önce tüm kaygılarınızı
odanızın kapısının önünde bırakabilir
misiniz? Gece duş alırken banyoya
mumlar koyup ve Zen müziği açabilir
misiniz? Biraz nefes almak istediğinizde
arabanızda dinlenebilir misiniz? Shelby,
önemli olanın, hayatımızda ters giden
birşeyler olduğunda kendimizi
atabileceğimiz bizi iyi ve huzurlu
hissettiren tamamen özel bir alan
yaratmak olduğunu söylüyor.
5. “Hayır teşekkür ederim.”
demeniz gerektiğini bilin.
Takviminizde boş bir zamana sahip
olmanız o zamanı dolduracak enerjiye
sahip olduğunuz anlamına gelmiyor.
Yani teknik olarak biriyle sohbet etmek
veya birlikte öğle yemeğine gitmeye
müsait olsanız bile, bu zihinsel olarak
buna hazırsınız demek değildir. Ve
sınırlarınızı belirlemek, enerjinizi
koruyan en güçlü kendini sevme
yöntemlerinden biridir.
Shelby, "Gerektiğinde “Hayır çok
teşekkür ederim.” diyebilmek, sizin
koşulsuz bir şekilde sadece
başkalarının ihtiyaçlarına yanıt vermek
yerine, kendinizi korumanıza olanak
tanıyor." diye açıklıyor.
Her görüşmeden sonra üzerinizde
negatiflik bırakan ve sizin enerjinizi
aşağı çeken bir arkadaşınızla sadece bir
daha saat konuşabileceğinizi
düşünebilirsiniz. Ama bunun size etkisi
sandığınızdan fazla olabilir. Bazen
“Hayır teşekkür ederim.” demeniz
kendinize verebileceğiniz en güzel
hediyedir.
07
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
6. Aynada kendinize güzel bir
şey söyleyin.
Kulağa biraz saçma gelebilir ama Dr.
Polyné, bunun bazı kişiler için gerçekten
çok güçlü bir kendini sevme aracı
olabileceğini söylüyor. Bunun nedeni
ise “Olumsuz düşüncelerinizin
zihnimizde bıraktığı etkinin tam tersini
kendimize yüksek bir sesle söylüyor
olmanızdır.” diye açıklıyor.
“Yatak odanızdan, banyonuzdan veya
aynanın olduğu bir yerden ayrılmadan
önce, gözlerinizin içine bakın ve
kendiniz hakkında minnettar olduğunuz
bir şeyi dile getirin.” diye öneriyor.
08
EYLÜL 2023 - SAYI 5
Belki: "Bugün çok iyi görünüyorum.”
veya “Gülüşümü veya enerjimi
seviyorum." ya da "Eskiden ben
duygularımı ifade etmek konusunda hiç
bu kadar açık değildim. Şimdi çok daha
iyiyim." gibi cümleler diyebilirsiniz.
Hangisi size daha yakın geliyorsa onu
seçin.
7. Kendinize mini kontroller
planlayın.
Her gün kendiniz için ne durumda
olduğunuzu değerlendirmek adına
mikro zamanlar ayırma alışkanlığını
edinmek büyük bir etki yaratacaktır.
Böylece zamanla, duygu yoğunluğuna
girmeden ve dış dünyanın negatif
etkenlerine maruz kalmadan hemen
önce ne durumda olduğunuzu ve neye
ihtiyacınız olduğunu fark etmeye
başlayacaksınız.
“Her şey iyi olduğunda belki de o kadar
fazla öz ilgiye ihtiyacınız olmayacaktır.
Ancak stresli veya üzgün olduğunuzda,
zihninizin ve vücudunuzun ne istediğini
sormak için mini bir kontrol yapmak,
kendinize dikkat etmeye öncelik
vermenize yardımcı olacaktır.” diyor Dr.
Polyné.
Örneğin fiziksel olarak yorulduğunuzu
fark ederseniz, o hafta daha fazla fiziksel
aktivitelerden kaçınabilirsiniz. Veya son
zamanlarda kendinizi affetme
konusunda kaygılı olduğunuzun farkına
varırsanız, uygun olduğunuzda bununla
ilgili rahatlatıcı bir çalışma veya
meditasyon yapabilirsiniz.
8. İçinizdeki eleştirmeni
kontrol edin.
“İnsanları hayal kırıklığına uğrattıktan
ve/veya hata yaptıktan sonra (bu sadece
marketten bir şeyi almayı unutmak bile
olsa) kendinizi eleştirmek, öz sevginin
tam tersidir.” diyor Dr. Polyné.
İç sesiniz sizi eleştirmeye başladığında
odağınızı farklı bir şeye kaydırın. Belki de
yaptığınız bir sunumda veya özenle
hazırladığınız bir metinde bazı yazım
hatalarını fark ettikten sonra kendinize
kızıyorsunuz.
Bunu fark ettiğiniz anda dışınızdan
”Kendimi geçmişte olan ve artık
değiştiremeyeceğim bir şey için
suçlamıyorum.” deyin. Bu sunumda veya
metinde neleri çok iyi yaptığınıza
odaklanın ve onları saymaya çalışın.
9. Duygularınız hakkında
konuşun.
Terapist Shelby, “Başka biriyle
yaşadıklarınız konusunda savunmasız
bir biçimde konuşmanın, kendini
sevmenin önemli bir biçimi olduğunu,
çünkü ne kadar rahatsız olursa olsun,
derinlere inmek için kendinize zaman
ayırdığınızı” söylüyor. Üstelik, kendinize,
başınıza gelen bazı sorunları çözmek
istediğinizi gösterdiğinizi de ekliyor.
Bu konuları dinlemeye açık olan yakın
arkadaşlarınıza veya bir terapiste açmak
isteyebilirsiniz. Sizi dinleyebilecek
güvendiğiniz biri ile paylaşmak kendini
sevmektir.
10. Hedeflerinizde gerçekçi
olun.
Elbette, büyük hayaller kurmak harika
bir şeydir. Ancak sürekli olarak fiziksel
limitlerinizden fazla çalışıyorsanız.
bedenen yorgun hissediyorsanız
çabaladığınız şeye ulaşsanız da
ulaşmasanız da kendinize
bakmıyorsunuz demektir.
Dr. Polyné, “Haftalık veya günlük bir
çalışma planı ve zaman çizelgesi
hazırlarken makul davranmanın
beyninizin sağlığınıza önem verdiğinizi
bilmesini sağladığını.” söylüyor. Bu
yüzden planınızda çalışma saatleri kadar
eğlenme ve dinlenme zamanları da
mutlaka olmalı.
Ayrıca hedefleri parçalara ayırmak onları
gerçekçi hale getirmek için tavsiye edilen
yöntemlerden bir tanesi. Örneğin bir
hedef olarak “Youtube videosu
hazırlamak” yerine, Youtube
videosunun konusu belirlemek, içerik
metnini hazırlamak, seslendirme ve
çekimi tamamlamak gibi 3 farklı hedef
halinde yazabilirsiniz.
MEGAREFORM.COM.TR
BEN HAYATIN
NERESİNDEYİM?
İLYADA OMAYRA
NUR ÇELİK
Spiritüel Yaşam Koçu
Belki de hayat hiç bu kadar yorucu
olmamıştı! Ardı ardına oluşan olaylar,
zamanın değişkenliği ve getirdikleri.
Deli bir tüketim çılgınlığı var, ardında
bıraktığı çöpü ve yığın yığın tortusu
hayatın.
Her şey çok hızlı. Yemekler hızlı, aşklar
hızlı, sevişmeler hızlı, buluşmalar,
görüşmeler, başlangıçların bitişleri bile
hızlı.
Hızla akıp giden zamanın ardından
bakakalıyoruz ve olduğumuz yere
odaklanamıyoruz. Ait hissetmiyoruz...
Çünkü bu hayatta şimdi ve şu an durup
düşünmeye, muhakeme yapmaya, analiz
etmeye vakti de yok insanın. Koşturup
duruyoruz ve çok yoğunuz.
Araç trafiği kadar yoğun olan düşünce
trafiği de çözümsüz sorunu çözmeden
geride bırakıp eskitiyor. Çabuk eskiyor
artık yeniler ve durmuyor bu akış.
Ne, nerde, ne zaman, nasıl? Oldu da
geldi geçti bile? Speedy Gonzales diye bir
çizgi film vardı. Zaman Speedy gibi geçip
giderken ardında hortumunun
karıştırdığı, yer değiştirdiği, dağıttığı, toz
ettiği yaşamlar kalıyor. Aklı karışık
insanlar. Dağılmış hayatlar. Koşturup
duranlar, kargaşa, kaos ve döküntüler...
Yaralı kalpleri var insanların ve hatta
hayvanların yaralı bedenleri! Bitkilerin,
ormanların, havanın, suyun, denizin...
Taşın bile derdi var sanki. Huzursuzluk
rutini içinde bir tutam huzur korkutuyor
insanı; ya daha kötüsü olursa ve başa
çıkamazsam? diye!
"An'da kalmak" kişisel gelişimin tatlı
birer esintisi gibi, yüzümüzü yalayıp
geçiyor ve bir sonraki hamleye
yetişmem gerekiyor, biliyorum.
Ulaşmanın bu kadar kolay olduğu
böylesi bir zamanda, neden zorlaşır oldu
ki HER ŞEY!
Hastalıklar, salgılar, savaşlar, uzaylılar,
düzmece tarih, kişisel gelişim, astrolojik
olaylar, yeni çağ düzeni, ekonomik
krizler, değişen ülke düzenleri, yapay
kıtlık alarmları, kısırlık, hayvana, kadına,
çocuğa şiddet / tecavüz... Doğal afetler,
depremler, seller, yangınlar...
Çok yorulduk değil mi? Hem de çoook!
Bazen İlahi Sisteme, evrene, onun
düzeneğine ve Yaratıcıya inanmıyor
olsam tüm bunlarla baş edemeyeceğimi
düşünürüm. Ve azılı bir eşkiya
olacağımı...
Neyse ki inancım tam. Bu dini bir inanç
değil. Bu varoluşa duyulan bir inanç. Bu
yaşamın birer deneyim demetinden
oluştuğunu, burada öğreniyor ve
keşfediyor olduğumu, buranın bir
simülasyon ve bir okul olduğunu, buraya
hatırlamaya geldiğimi düşünüyor ve
bunlara inanıyor olmamla ilgili derin bir
inanç...
Yaşamın her alanından bakmaya
başladığınızda ve her bir yeni bilgiye
ulaştığınızda kafanız gerçekten çok
karışıyor. Bunu analiz edip, sorgulayıp,
sindirmeniz gerekiyor.
Senin inancın hangi yönde olursa olsun,
ona derinden inan. İnancına sahip çık.
Ve fanatik olmaya gereksinim duymadan
diğer bilgileri göz ardı etmeden,
değişime ve dönüşüme direnç
göstermeden yolunda yürü. Sağa sola
eğilebilirsin yürürken. Esnek ol, geçirgen
ol. Rüzgarla ahenkli bir dansa tutuş.
Ama pes etme. Çünkü bu yolculuk
boşuna değil. Varacağımız yer şimdiye
dek gördüklerimizden EN ŞAHANESİ
olacak. Biliyorum... Sen de bil!...
Ama bir ricam var senden; lütfen adil ve
asil ol yolunda yürürken. Lütfen onur ve
şeref kimliğin olsun. Her şeyden önce
kendinle gurur duy, kendini takdir
edeceğin şeyler yap.
Doğru ol, dürüst ol. Dilinden dökülen ses
güzel tınılı olsun, etkisi kalıcı ve ilham
verici. Kalbini ısıt söylediğin her sözle
birilerinin. İçin rahat olsun, vicdanın hür.
Özgür iradene sahip çık ki, verdiğin her
karar sana ait olsun.
Özgün ol, taklitçi değil. Kim ne derse
desin, içsesini dinle. Sezilerine kulak ver.
Evreni ve Yaratıcıyı duyumsa hep.
Kılavuzun kalbinin ritmi, haritan
koşulsuz sevgi, varacağın yer ise
doyumluk olsun.
Kalbimden kalbine ışık huzmeleri içinde
bir demet umut, bir tutam coşku, bir
tutam neşe, bir kaşık mutluluk, bolca da
koşulsuz sevgiler gönderiyorum.
Kalbinin ışığında yürü ve sevgiyle kal...
09
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
Dursun
Acer
Astrolog
10
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
19 Ekim 1985 yılında Mersin'in Tarsus
ilçesinde doğdum. Ruhumu hem daha
eskilere ait hem de daha gelmemiş
günlere ait hissediyorum. Boğaziçi
Üniversitesi ile başlayan üniversite
hayatımı ailemin yanında devam ettirme
kararım sonrasında Mersin Üniversitesi'
nden 2010 yılında mezun oldum.
99.5 Capital Radio dinleyerek ve Alf
izleyerek büyüyen bir İngilizce
öğretmeniyim. Dokuz yıl farklı şehirlerde
görev yaptım ve son dört yıldır
İstanbul'da bir ilkokulda müdür
yardımcılığı yapıyorum. 2018 yılından
beri astroloji ile ilgili eğitimler alıyorum
ve danışmanlık veriyorum.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel olarak değişiklikler oldu
mu?
Benimle her şeyin bağlantıda olduğunu,
herhangi bir şeyin mesajcı olabileceğini,
eşzamanlılık kavramını, sembolleri,
sesleri, işaretleri ve enerjiyi içsel seziş
olarak anlayabiliyoruz aslında. Kendi
hayatımız, enerjimiz, dalgalanmalarımız
bize hep bir şeyler anlatıyor.
MEGAREFORM.COM.TR
Astroloji bunları tarafsızca görmemizi
sağlayabiliyor. Acaba dediğimiz konuları
aydınlatabiliyor. Potansiyel ve durum
tespiti yapabiliyorsunuz. Değişiklikler
kısmını sadece astrolojiye
bağlayamıyorum.
Kişisel gelişimin her bir aracı ile beraber
astrolojik farkındalığı da katarak
kendimin daha iyi versiyonlarına
dönüşme şansı buldum.
Elindeki malzemelerini görebiliyorsun.
Zihinsel ve fiziksel gücün kadar ruhsal
gücüne de odaklanıyorsun. İradenin
önemini fark ediyorsun.
Potansiyelini işleme kısmı zaten tekamül
yolculuğun. Hayatımdaki değişiklikler bu
alanla ilgili eğitimlerimi almadan
başlamıştı. Birlikte yaratım co-creation
kavramı muhteşem bir güçtü.
Olayı gözlemleyen halinin ne kadar
belirleyici olduğunu fark etmeden
uzunca bir süre geçmişti. Ancak fark
ettikten sonraki süreç o kadar keyifli bir
ders niteliğinde ki her an kendini
yaratma özgürlüğünü ve gücünü elinde
tutuyorsun.
Nasıl bir sen olmayı seçiyorsun? Bu
seçim gücünün farkındalığı senaryoyu
tamamen değiştiriyor. Bu kadar
belirleyici olmak içimdeki özü fazlasıyla
hissettiriyor.
Astroloji son zamanlarda oldukça
popüler oldu, Bu ilgiyi nasıl
yorumluyorsunuz?
Ruhsal uyanış ve dönüşümün fazlaca
yaşandığı bir zaman dilimindeyiz. Maddi
ve fiziksel tamamlanmalarla bir
doygunluk elbette yaşanıyor; ancak
insan ruh açlığını da bir şekilde
tamamlama ihtiyacı içinde.
Bu ruhsal beslenme ihtiyacı beni
oldukça mutlu ediyor. Pek çok alan ve
araç var günümüzde. Astroloji de
nasibini alıyor bundan.
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
İlişki ve iş sorunları ile ilgili geliyorlar.
Neyi yanlış yaptıklarını duymak istiyorlar.
Bazıları yolunu kaybetmişken geliyor.
Yaşam amacını arıyor. Ne yapayım? Ne
yöne gideyim? gibi soruları oluyor.
Kariyer planlama ve her türlü tercih
aşamasında kararsızlık yaşadıklarında da
destek isteyebiliyorlar.
Çocukları ile daha sağlıklı ilişki kurmak
isteyenler de danışmanlık isteyebiliyor.
Bir de zamanın kalitesini merak
ediyorlar yani bir şeyi bu zamanda
yapmak ne kadar uygun gibi.
MAYIS 2023 - SAYI 3
Sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu
alanda en son gelişmeleri yakından
takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu
konuda son zamanlarda neler
yapıyorsunuz?
Karmik yükler, borçlar, hakedişler ve
doğum haritalarımızda bunlarla ilgili
göstergeler çok ilgimi çekiyor. Bu
konuyla oldukça ilgiliyim. Çözülemeyen
konulara ışık tuttuğunu düşündüğüm
karma astroloji ile ilgileniyorum.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Sizden hizmet alanlarda
nasıl bir etki bırakıyorsunuz?
Değişim ve dönüşüm daha çok bireyin
kendi kararı ve iradesi ile olduğundan
benim bir etki bırakmamın ön koşulu
bunu danışanın istemesi aslında. Bana
çekilmesi, bana güvenmesi ve benim
vereceğim rehberliğe inanması. Benim
ne kadar tesir edeceğim onun ruhsal
hazırbulunuşluğu ve ihtiyacıyla da
paralel.
Harita analizlerinde sorunlar, gölge
taraflar, olası senaryolar göründüğü gibi;
kişinin iradesi ile bazen de daha kolayca,
akışta desteklendiği noktaların da tespiti
mümkün olabiliyor. Problem çözme
yollarına kestirmeden gitmelerini
sağlayabiliyoruz. Bu da zamanın çok
önemli olduğunu bilen ruhlar için çok
kıymetli.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar, bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
İlk aklıma gelen sebepler: Potansiyelinin
farkında olmayabilir. Bir nevi kıtlık bilinci.
Aslında var ama sana görünmüyor
çünkü kapalısın. Algı alanına giremiyor.
Potansiyeline inanmıyor olabilir.
Özgüvensizlik yaşıyordur.
Mükemmeliyetçi olabilir. Hazır değildir.
Duygusal, psikolojik, ruhsal, zihinsel,
fiziksel olarak eylemin gerektirdiği
hazırbulunuşlukta değildir. Konfor
alanının verdiği güven ve rahatlık vardır.
Bazı eylemler öncesinde çok zor şartlar
yaşanır bazen. Bir nevi aktivatörler. Kişi
yeterince tetiklenmemiş olabilir. Başka
öncelikleri veya zorunlulukları vardır.
Ruh sözleşmesini bilemiyoruz. Zamanı
değildir belki de...
Kendi özel yaşamınızda,
uzmanlığınızı arka planda
kullandığınız ve kişiler hakkında
analiz yaptığınız durumlar oluyor mu?
Oluyor. Kendi hayatımda öğrendiklerimi
özümseme sürecim oldu önce,
sonrasında bazı insanların ruhsal olarak
bana çekildiklerine şahit oldum. Bu hem
mutluluk vericiydi hem de fazla
sorumluluk hissi demekti.
Bir yazılım programı yüklenmiş gibi.
Doğum haritalarının anlattığı hikaye ile
kişilerin hayattaki duruşlarının, hissediş
ve olayları ele alış şekillerinin
benzerliğini kahvemi yudumlayarak
izliyorum. Yazılımlarını görmek gibi
hissettiriyor.
Hayatınızdaki dalgalı dönemleri nasıl
atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Ben içe dönmenin, kendi kaynaklarıma
ulaşmanın beni hep tazelediğini
deneyimliyorum. Enerjim yüksektir ve bu
enerjimi nereye akıttığımın
farkındalığıyla dalgalanma yaşadığım
zamanlarda dikkatimi ve odağımı
sorundan çekip çözüme odaklamaya
çalışırım. Astroloji ile zamanın neler
getirebileceğini öngörmek ve olası
senaryolara hazırlıklı olmak tabii ki
büyük kolaylık.
Astrolojik okur yazarlığın hava
durumunu takip etmekten çok farkı yok
benim için. Bu dile alışıyorsunuz ama
etkilenen olmayı seçmeyip bu koşullarda
neleri yapmamız bekleniyor, bu göksel
enerji yeryüzünde bizim için nasıl çalışır
bunları bilmek bende bütünlük hissi
oluşturuyor.
Hepimiz biriz ve yaşamamız gerekenleri
yaşıyoruz. Bizi bizden iyi bilen bir güce
kendimi emanet edip ilerlemeyi ruhum
seçiyor zaten.
Bir şeylerle sınanacağımız bir sistem
içindeyiz. Doğum haritalarımız da bize
bu çerçeveyi sunuyor evet ama onları
nasıl yaşayacağımız tamamen bize
kalmış aslında.
Bu gücümü kullanmaya odaklanıyorum
ben de. Kendimi kurban psikolojisinden
de çıkarmış oluyorum böylece.
Olumlu enerjilere ne kadar teslim
olursam o derece iyileşecek hayatım. Bu
farkındalıkta tutmaya çalışıyorum
kendimi.
Sınavlarımızı ancak farkındalıkla ve
teslimiyette kalarak aşabileceğimize
inanıyorum. Ne yaşarsak yaşayalım her
şeyin hayrıma olduğunun; bu rüya
aleminde koşulsuz sevildiğimin ve
korunduğumun farkındalığıyla kalmaya
çalışıyorum.
11
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
Yoga Eğitmeni ve Thai Masaj Terapisti
HİLAL BALİ
katıldığım eğitim bende körelmiş olan
bir derinleşme ve bunu insanlarla
paylaşma isteğini yeniden uyandırdı.
Sonrasında da Thai Masaj uzmanlığımı
almaya karar verdim ve hayatımın bu
noktasında da beni tetikleyen bedene ve
zihne olan merakım, temasın gücüne
olan inancım ve uzmanlığımı aldığım
hocamın destekleriyle oldu.
Aslında şu an kurulu hayatımın temel
yapı taşlarına baktığımda, hocalarımın
desteğini, bitmek bilmeyen merakımı ve
sevginin/temasın iyileştirici gücüne olan
inancımı görüyorum
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Evet, yoga son zamanlarda çok daha
fazla medyatik bir hal aldı. Bunun bazı
sağlıksız yönleri olsa da, hepimiz
dönüşmedikçe birimizin dönüşmesinin
bir faydası yok, dediğim yerden
baktığımda, bu popülerlik bir yönden de
faydalı diyebilirim. Farkındalık ve bilinç
düzeyi arttıkça bu popülerlik hali daha
sağlıklı bir noktaya ulaşacaktır.
12
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Selam selam! Ben Hilal Bali. 10 Haziran
1995 yılında Ankara'da dünyaya geldim.
Hayatımın büyükçe bir kısmı, şu anı da
kapsayarak Ankara'da geçiyor.
Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve
Edebiyatı mezunuyum. Fakat bu alan
sadece okurken ilgimi çeken bir alandı
ve hiç çalışmadım. Mesleğim Yoga
Eğitmenliği ve Thai Masaj Terapistliği.
Köpeğim Pera ile birlikte yaşıyoruz.
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti,
hangi alanlarda açılım oldu?
Aslında çocukluğumdan beri sporcu
olmak istiyordum ve birçok spor dalıyla
ilgilendim. Ama hiçbir zaman tam olarak
aradığımı bulduğumu hissetmedim.
Sonrasında yogayla tanıştım ve
aradığımı buldum diyebildim. Hem
bedensel ihtiyacımı karşılıyor, hem
zihinsel boyutta durmaksızın
ilerleyebildiğim sonu olmayan bir yol.
Her pratik, bütünlüğümü korumama
olanak tanıyor. Evet arayışında olduğum
şey tam olarak buydu. Ve aslında bir
diğer mesleğim olan Thai Masaj
Terapistliğinin kapılarını da bana açan
Yoga oldu. İnsanlara yardım edebilmek,
iyileştirmek, destek olmak ve destek
alabilmek benim için çok kıymetli bir
noktada.
Kendime asla "şifacı" demiyorum, hatta
hiç kimsenin "şifacı" olduğunu
düşünmüyorum. Çünkü ben senden
gelen şifayı kendimle harmanlayıp sana
geri veriyorum. Benim görüşüme göre
kimse şifacı değil, hepimiz şifanın ta
kendisiyiz.
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz?
Uzmanlık eğitimimi ilk aldığımda
amacım eğitmen olmak değildi aslında
ve yıllarca eğitmenlik yapmadım. Sonra
çok sevdiğim bir hocam beni spesifik bir
alanda uzmanlaşmaya yöneltti ve
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Danışanlarımın bir kısmı bedensel
ilerleme kaydetmek amacıyla, bir kısmı
da zihinsel bir arayış içinde aslında.
Benim amacım da bunu olabildiğince
dengeli bir şekilde ilerletebildiğimiz
rotayı çizebilme konusunda onlara eşlik
etmek.
Genellikle yol arkadaşlarımın bu değişim
isteğini tetikleyen "sorun" olarak
adlandırdıkları sebepler olağan hayat
akışlarına darbe vuran bir olay
yaşamaları oluyor. Bir kayıp, bir vazgeçiş,
yalnızlık olabildiği gibi bir taraftan da sırt
ağrıları, fibromiyalji, fıtık gibi sebepler de
olabiliyor.
Sizi tanıdığımız kadarıyla sürekli
öğrenmeye ve gelişmeye devam
ediyorsunuz. Son zamanlarda neler
yapıyorsunuz?
Ben çok oyunbaz biriyimdir. Ve öğrenme
metodum da deneme-yanılmadır. Bir
süredir derslerime ve masajlarıma da bu
MEGAREFORM.COM.TR
''Bu yolculukta
öğrencilerime
destek olan
bir
eşlikçiyim''
Sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki
bırakıyorsunuz?
deneme, araştırma halini taşımaya
çalışıyorum. Klasik normların dışında,
daha deneysel ve oyuncu bir yerden
yaklaşıp keşfetmeye daha çok alanımızın
olduğu bir yerden ilerliyorum.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek
istediğiniz en büyük hayaliniz ve
projeleriniz neler?
Aslında en büyük ya da en küçük diye
sıralama yapabileceğim tarzda
hayallerim yok. Zihnimde hayata
geçmeyi bekleyen birçok proje var, ama
şu an bebek adımlarını attığım bir tanesi
var: "Harmonique Fusion." Yoganın
merkezde olduğu ve birbirinden farklı
atölyelerle beslenen bir etkinlik serisi.
Benim için hayatın minyatür hali aslında.
Birbirinden bağımsız birçok atölyenin bir
arada olduğu, farklılıkların oluşturduğu
uyumu yansıtıyor. Sonsuz değişim ve
dönüşüm halini yansıtıyor aslında. Her
etkinlikte birbirinden farklı atölyeler var.
Hayat gibi, uçsuz bucaksız ve bir
sonrakinde ne olacağını hiçbirimizin
kestiremediği bir akışla birlikte
şekillenen bir seri.
Beni çok heyecanlandırıyor. Hayalime
gelecek olursam, ellerimin uzandığı,
uzanamadığı ve ötesindeki tüm
canlıların hayatına bir şekilde
dokunabilmek..
Dürüst olmak gerekirse, farkındalık uzun
vadede sağlıklı bir şey olsa da realistik
bir yerden baktığımız aktüel hayatta ne
yazık ki berbat bir şey. "Aman şimdi
tadımız kaçmasın." diyerek, var olan
düzeni devam ettirerek koskoca bir
hayatı yiyebiliriz. Ki bu çok kolay olan bir
seçenek. Ama yükselen bilinç düzeyi,
içinde bulunan duygu durumları analiz
ediyor ve beğenmediği noktada sinyal
vermeye başlıyor.
İşte bu noktada değişim artık kaçınılmaz
oluyor. Fakat bu bilinç düzeyi arttıkça
zihnin diktatörleri de bunu kamçılamak
üzere harekete geçiyor ve değişime
engel olmak için bazı blokajlar
oluşturuyor. Bunlardan en tanıdık olanı
da genelde başarısızlık korkusu.
Halbuki başarısızlıklarımızın bize
öğrettikleri başarılarımızın bize
öğrettiklerinden çok daha fazladır.
Dikkat ederseniz ben de aslında bu
yolculukta öğrencilerime destek olan bir
eşlikçiyim. Yani kimseye yeni bir yol
çizmiyorum. Yol onların yolu. Biz birlikte
yürümeyi seçiyoruz.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar, bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Az önce bahsettiğim gibi, değişime
direnmek sadece zihnin küçük bir
oyunu. Çeşitli duygularımız zaman
zaman diğerlerinin önüne geçip
potansiyelimizi kısıtlamasını umuyor,
zihnin karanlık tarafı. Ama bu duyguların
hepsi bizde zaten var olan duygular, bize
aittir ve bizim kontrolümüzdedir.
Yaptığımız bedensel ve zihinsel pratikler
de bu işleyişin dengede ilerlemesine
yardımcı olur.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler yogaya ön yargıyla yaklaşıyor.
Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
Yoga bir din değildir, sanılanın aksine
çok fazla spiritüel de değildir aslında.
Zihnin, bedenin ve ruhun sınırsızlığına
spiritüellik deme yanılgısına düşüyoruz.
Bunu çok küçük bir örnekle açıklamak
istiyorum. Çoğu kişi meditasyonu
spiritüel ve mistik bir şey sanıyor.
Halbuki meditasyon dediğimiz şey,
zihnin aktüelde başımıza gelecek
ihtimalleri üretmesidir.
Yani zihin bu ihtimalleri düşünür ve
kendi içerisinde yaşar. Meditasyon
halinde geçirdiğimiz süre arttıkça doğal
olarak bu ihtimallerin sınırsızlığına şahit
oluruz. Böylelikle aktüelde
yaşayacağımız bir olayı zihin daha
öncesinde yaşamış olur. İnsanlar bunu
"geleceği görmek" olarak yorumluyor.
Farkındalık ve bilinç, mantıktan çok da
uzak yerlerde konumlanmıyor.
Karşımızdaki kişi kim olursa olsun,
deneyimleri ne olursa olsun değişim ve
dönüşümü hak eder. Ve ona ulaşmak
hangi kanaldan olacaksa o kanaldan
ilerlenmeli. Hepimiz dönüşmedikçe tek
başımıza dönüşmenin bütünün hayrına
etkisi yok denecek kadar az.
13
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
NAZMİYE
YAVUZ
Diyetisyen
14
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Merhabalar, ben Nazmiye Yavuz. 2000
yılı Konya doğumluyum. İlkokul, ortaokul
ve lise eğitimlerimi Konya’da, lisans
eğitimimi ise Erciyes Üniversitesi-
Kayseri’de Beslenme ve Diyetetik
Bölümünü güzel bir ortalama ile
tamamlamış bulunmaktayım. Benim için
güzel bir nokta ise bu mesleğin baş tacı
olan Ayşe Baysal Hocamın okuduğu
lisenin sıralarında okumuş olmaktan
gurur duyduğumdur.
Lisans eğitimim yanında Eskişehir
Üniversitesi’nde Laborant ve veteriner
Sağlık Bölümü’nde 2.senemdeyken aynı
zamanda bu yıl da aynı üniversitede
Aşçılık Bölümünü kazanmış
bulunmaktayım. Okulda aldığım teorik
ve uygulamalı eğitimler yanında yaklaşık
olarak 1.5 sene zarfında zorunlu ve
gönüllü stajlarla hastane, yemekhaneler,
aile sağlığı merkezleri ve özel kliniklerde
kazandığım pratikle teorik eğitimimi
destekledim.
Bunlara ek olarak hem alanımda hem
alanım dışı yüz yüze ve online olarak
birçok sertifikalı eğitimlere de katılmış
bulunmaktayım. Şuan ise online olarak
Beslenme ve Diyet Danışmanlığı
yapıyorum.
Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman
fark ettiniz?
Diyetisyenliğe ilgim aslında lise yıllarında
başlamıştı. Uzman bir diyetisyene
danışmış olmasam da o yıllarda bile
yediklerime dikkat etmeye çalışıyordum.
Kendimi bildim bileli Akdeniz tarzı
beslenmeyi benimsemiş biriyim.
Bu tarzda beslenmek beni her zaman
daha sağlıklı ve daha dinç hissettirmiştir.
Yine lise yıllarından beri olabildiğince
şekersiz beslenmeye dikkat etmeye
çalışıyorum. O zamanlarda aslında bu
meslek dikkatimi çekmişti diyebilirim.
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz
yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti?
Üniversite sınavına girerken aslında hem
çalışma ortamı hem şartları konusunda
yeterli bilgim olmadığı için kesin olarak
ben diyetisyen olacağım düşüncesi
yoktu.
Sınava girip yeterli puanı aldığımda daha
ayrıntılı bir araştırmayla hem de
ailemden bazı bireylerin teşviki ile tüm
tercih listemi farklı üniversitelerde
Beslenme ve Diyet Bölümü olarak
yazdığımı söyleyebilirim.
O dönemde ise üniversitelerin
kadrolarına baktığımda Erciyes
Üniversitesini çok beğenmiştim ve
gelmesini istemiştim. Gönlümden geçen
oldu ve eğitimimi orada tamamladım. İlk
2 yıl aslında daha teorik bir eğitim
aldığımız için mesleğimiz koşunda çok
farkında olamayabiliyoruz. Ancak 3 ve
4.sınıflarda hem pratik eğitimler hem
yapmış olduğumuz stajlar kendimi bu
mesleğe daha ait hissettirdi ve severek
yapacağımdan emin oldum diyebilirim.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Aslında bu soru hakkında da çok şey
anlatıp içimi dökebilirim. Diyetisyenlik
bir sağlık alanı bildiğiniz gibi ve
insanların hayatlarına, sağlıklarına
dokunuyoruz. Hem benden yaşça büyük
hem bu yola yeni adım atmış veya
atacak olan meslektaşlarımı gördükçe
ben çok mutlu oluyorum. Çünkü
mesleğimiz hem ülkemizde hem
dünyada hızlı bir şekilde tanınmış oluyor
ve icra eden kişi sayısı da artmış oluyor.
Ancak popülerlik arttıkça da
mesleğimizin dahi olduğu alanlarda
diyetisyen olmayan bu eğitimi almamış,
sağlık konusunda bilgisi olmayan
insanlar da bizi taklit etmeye çalışıyor.
Bu durum beni çok üzüyor ve yıpratıyor.
MEGAREFORM.COM.TR
Keşke herkes kendi işini yapabilse ve
sınırında kalabilse. Diğer bir açıdan da
bakarsam bu eğitimi almış ama hakkıyla
yapmayan, yapmak istemeyen ve
öncelikleri yine insanların sağlığından
ziyada başka şeyler olan meslektaşlarım
da bulunuyor ve bu duruma çok
üzüldüğümü belirtmek isterim. Buradan
diyetisyenlik hizmeti alan veya almak
isteyen bireylere tavsiyem işin
uzmanlarıyla çalışmanız sizin sağlığınıza
yapacağınız yatırım!
Danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Aslında bu soru çok geniş bir alanı
kapsıyor. Bazı sorular beni çok
güldürürken bazılarına gerçekten
hayretle bakıyorum. En çok sorulan
sorulardan birkaçı ise şöyle “Ekmek hiç
yemiyorum hocam zayıflar mıyım, sabah
limonlu su içersem yağlarım erir mi,
hocam yağ yüzde mi % 5 in altına
çekmemiz falan mümkün mü,
verdiklerinizin yarısını yesem daha hızlı
kilo vermez miyim, bana yazdığınız diyeti
eşim, annem vb. de uygulasa olur mu,
şu ünlü şu diyetle zayıflamış diyorlar ben
de onu yapıyım mı hocam “ gibi birçok
soru alıyorum.
Bu kısımda da makaleler tarıyorum
merak ediğim ve kendimi eksik
hissettiğim konularda kaynağı güvenilir
yazılar okuyorum. Aynı zaman da sosyal
medya ağlarını da aktif olarak
kullanıyorum. Kendi içeriklerimi
paylaşmak başkalarının içeriklerini de
takip etmek faydalı oluyor. Kısaca bu
şekilde diyebilirim.
Son yıllarda bu alana ilgi oldukça
arttı. Siz bu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Artık iş hayatı bir nevi ofis üzerinden
online sisteme kaydı diyebilirim. Bu
nedenle dikkat çekmek veya bu alanda
başarılı olmak isteyen herkes bir şekilde
içerik üretmeye çalışıyor. Aslında bir tıkla
her şeye ulaşabilmek güzelken doğru
olmayan, bireyleri hatalı uygulamalara
teşvik eden sosyal medya içeriklerine de
karşıyım.
Burada kişinin oto-kontrolü devreye
girmeli ve araştırmadan doktoruna veya
diyetisyenine danışmadan bulduğu,
ulaştığı her tarifi, diyeti uygulamamalı.
Öncelikle bu benim vücuduma uygun
mu yaparsam sonuçları ne olur diye
düşünmeli ve ona göre hareket etmeli.
Hayatımız her alanında özellikle
sağlığımız ile ilgili kısımlarda kendimizi
bir fitre gibi görmeye davet ediyorum.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar, bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Tamamen disiplinsizlik ve üşengeçlikten
başka bir şey değil. Burada işin çok
önemli bir kısmı bize düşüyor.
Danışanlarımız bazen motivasyon
düşüklüğü ile karşı karşıya kalabiliyor.
Bu durumda aile hayatı, arkadaş-iş
çevreleri vb. nedenlerden kaynaklanıyor.
Kendime ve danışanlarıma çok
kullandığım bir söz var “Doğru olan şu ki
kaybedecek bir şeyin yok ama kazanacak
çok şeyin var.
O yüzden bekleme, harekete geç,
beraber başaralım”. Diyet yapmak ve
sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanmak
spor yapmak gibi disiplin ve düzen işi.
Disipline sahip olmayan insanları spor
yapması konusunda teşvik ediyorum ki o
disiplini kazandıklarında diyetlerine de
bunu uyarlamak çok daha kolay oluyor.
Bu durum aslında medyadaki kirlilikle
alakalı. Elimden geldiği kadarı ile
sorularının doğru cevaplarını
danışanlarıma anlatmaktan mutluluk
duyuyorum.
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla
sürekli kendinizi geliştirmeye ve
devam ediyorsunuz. Son zamanlarda
neler yapıyorsunuz, hangi alana
odaklanıyorsunuz?
Ne kadar öğrenciliğim bitmiş olsa da
öğrenmek okyanus, derya. Yani sınırsız.
Bu meslekte 30.yılımı da tamamlamış
olsam yeni bilgiler ve gelişmeler hep var
olacak ve biz bunları yakından takip
etmekle mükellefiz.
Bu yüzden hala kendimi geliştirecek
eğitimlere, seminerlere katılıyorum.
Alanımla ilgili saygıdeğer hocalarımın
kitaplarını okumaya devam ediyorum
kendime notlar çıkarıyorum. Yine
İnternet ve sosyal medya dediğimiz
mecraları doğru yönde kullanırsak bize
çok fayda sağlamış oluyorlar.
15 13
EYLÜL 2023 - SAYI 4 6
MEGAREFORM.COM.TR
“Ne kadar çok
canlının hayatına
dokunursam onları
ne kadar çok mutlu
hissettirirsem
kendimi o kadar çok
yeşermiş
hissediyorum.”
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar
da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
Ön yargıyı kırmak aslında insanın
kendisinde biten bir durum. İkna etmeye
karşıyım. İnanmak istemeyen insanları
bir şekilde ikna edebiliriz ama bir süre
sonra yine kendi bildiklerine gitmiş
oluyorlar.
Bu aslında benim çok fazla yaşadığım ve
karşılaştığım bir durum. İstemsiz bir
şekilde aileme, arkadaşlarıma hatta
hayvanlarıma bile analiz yaptığım
zamanlar oluyor.
Bazen kendimi bu konuda gereksiz yere
yıprattığımı düşünüyorum. Böyle
anlarda kendimi frenlemeye çalışıyorum.
Gördüğüm ve yanlış olduğunu fark
ettiğim durumları düzeltmek ve
düzenlemek için elimden geleni
yapmaya çalışıyorum.
Bir ağaç gibi hissediyorum kendimi
aslında. Ne kadar çok canlının (canlı
demekten gocunmuyorum çünkü bir
yarım insanlar bir yarım hayvanlar)
hayatına dokunursam onları ne kadar
çok mutlu hissettirirsem kendimi o
kadar çok yeşermiş hissediyorum.
Mesleğimi çok seviyorum ve seveceğim.
Bu güzel röportaj için Megareform
Ailesine çok teşekkür ediyorum. Umarım
başka zamanlarda daha güzel günlerde
tekrar bir araya geliriz.
Bu durumun altından bazen travmalar,
yaşanmışlıklar, atlanamamış durumlar
çıkabiliyor. Bu meslek multidisipliner
çalışma gerektirmekte.
Bu nedenle gücümüzün yetemediği
durumlarda veya bizi aşan durumlarda
psikolog/psikiyatrist arkadaşlarımızdan
destek almaktan çekinmemeliyiz. Diyet
yapmak psikoloji, spiritüel durumlar
birbirleriyle puzzle gibi.
16
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Birisinin bir parçası yarım kalırsa biz bu
puzzle tamamlanamaz ve hep bir boşluk
kalmış olur. İkna etmekten çok bireylere
ışık tutmalıyız ve onlar için en iyisini
göstermeye çalışmalıyız. Bir nevi kendi
yollarını kendileri arayarak bulmuş
olmalılar.
Kendi özel yaşamınızda ve
arkadaşlıklarınızda uzmanlığınızı
arka planda kullandığınız ve kişiler
hakkında analiz yaptığınız durumlar
oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz
ve neler fark ediyorsunuz?
MEGAREFORM.COM.TR
TÜRKİYE'NİN EN
BÜYÜK DEĞİŞİM SİTESİ
MEGAREFORM.COM.TR
Place the
inside pages
of your
magazine
here.
SİZ DE BİR SONRAKİ SAYIDA YER ALMAK İÇİN BİZE ULAŞABİLİRSİNİZ
Eda Lara
Yalçıner
Psikolog
18
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Merhaba, ben Psikolog Eda Lara
Yalçıner. 1999 yılında İstanbul’da
doğdum. Halen daha doğduğum
şehirde ikamet etmekteyim. 2017
senesinde Doğuş Üniversitesinde burslu
olarak kazandığım sosyoloji
bölümünden 2. Sınıf sonunda psikoloji
bölümüne yatay geçiş yaparak 2022
senesine kadar eğitimimi devam ettirip
bu bölümden mezun oldum
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz
yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti?
Biraz kendi yolculuğunuzdan ve
hikayenizden bahseder misiniz?
Bir insanın hayatına dokunabilmek,
karanlıkta olduğunu düşünen insanlara
bir ışık olmak, kendini yalnız hisseden
insanlara aslında yalnız olmadığını
göstermek benim en büyük gayem oldu.
Keza gerçekten bu meslekle alakalı
eğitim alana kadar da tanıdığım veya
tanımadığım herkese el uzattım ve
onlara iyi geldiğimi görmek beni çok
mutlu etti.
Üniversiteye geçtiğimde sosyoloji
bölümünü kazanmıştım ve memnun
değildim, akabinde psikoloji bölümüne
yatay geçiş yapabileceğimi
öğrendiğimde bir saniye bile
düşünmedim ve bölüm değiştirdim.
Bu bana 1 sene kaybettirdi fakat
çocukluğumda karar verdiğim, o
zamandan beri istediğim mesleğe
ulaşmak için 1 sene kaybetmek çok ta
üzmedi beni. Ve nihayet buradayım,
psikolog olarak mesleğim icra ediyorum.
Kendi özel yaşamınızda
arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı
arka planda kullandığınız ve kişiler
hakkında analiz yaptığınız durumlar
oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz
ve neler fark ediyorsunuz?
elbette oluyor. Bu meslek birebir
insanlarla alakalı olduğu için
istemli/istemsiz şekilde analizler
yapmaya başlıyor insan. Önceden dikkat
etmediğiniz detaylar artık sizin için
karşınızdaki insan hakkında bir ipucu
vermeye başlıyor.
Oturuş pozisyonları, bakışları, el kol
hareketlerinden tutun, söyledikleri en
ufak bir kelimeye kadar her detay
aslında çok şey anlatıyor. Bir psikolog
olarak sadece söylenenleri değil
söylenmeyenleri de görüyorsunuz.
Söylenmeyenler daha çok beden dili ile
ifade edilenler oluyor. Bunlar içinde
ayrıyeten bir eğitim veyahut kitap
okuyup bilgi sahibi olabiliyorsunuz.
Beden dili de aslında psikolojiye dair pek
çok bilgi vermekte bunların bütününü
doğru bir şekilde değerlendirmeye
başladığınızda karşınızdaki en çok
tanıyorum dediğiniz insanla dahi
yeniden tanışıyorsunuz. Ve o noktaya
geldiğinizde karşınızdaki insanlarla olan
iletişiminiz çok daha fazla artıyor olumlu
yönde. Çoğu davranışın, sözün altında
yatan sebebi görmeye başlıyor ve fark
ediyorsunuz. Kriz anlarını yönetebiliyor,
kimseyi dinleyemen insanlara bile
kendinizi dinletebiliyorsunuz bu sayede.
Tabiki memnuniyetle. Bu bölümü
okumaya karar verdiğimde henüz 8
yaşındaydım. Bir çoğumuz gibi zorlu bir
çocukluk geçirdim ve o dönemler
annemin isteği üzerine bir psikoloğa
gittim. Gittiğim psikoloğun bendeki
etkisini bana olan yararını gördükten ve
seanslarım sonlandıktan sonra,
kendisine hayran kaldım ve onun bana
yaptığını bende başka insanlara yapmak
istedim.
MEGAREFORM.COM.TR
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ne tür değişiklikler oldu?
Çok fazla değişiklik oldu. Bazen bazı
durumlar karşısında verdiğim tepkileri o
an veya üzerinden biraz zaman geçtikten
sonra kendimi yeniden değerlendirmeye
başladım. Tepkilerimin sebeplerini fark
etmeye başladım.
İstemsiz psikolojik olarak anlık verdiğim
tepkilerin aslında bende hangi duyguyu
ve düşünceyi uyandırdığından dolayı
verdiğimi gördüm ve bu sayede daha
sağlıklı daha gerçekçi düşünceler
düşünmeye farkındalıklar yaşamaya
başladım. İnsanlara karşı bakış açım
değişti.
En basitinden eskiden sinirlendiğim veya
kötü biri olarak nitelendirdiğim insanlara
artık ‘ne yaşadı da böyle oldu acaba?’
demeye başladım. Ve bu sayede daha da
fazla insanları anlamaya çalışmaya
başladım.
Son yıllarda özellikle sosyal medyada
çok fazla bir bilgi kirliliği var. Bu
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu alana karşı olan önyargının yıkılmaya
başladığını ve insanlar açısından ilginin
arttığını görmek beni çok mutlu ediyor.
Fakat dediğiniz gibi özellikle sosyal
medyada çok fazla bilgi kirliliği
yaşanıyor. İnsanlar okudukları her
bilgiye koşulsuz şartsız inanıyor, kendi
kendine tanı koyan ben şöyleyim
böyleyim diyen çok fazla insan var.
Psikoloji hakkında üstün körü bilgilere
sahip olup sanki bu mesleği yaparmış
gibi konuşan insanlara ve onlara inanan
hiç doğruluğunu araştırmayan pek çok
kişiye şahit oluyorum. Eksik veya hatalı
anlatılan, edinilen bilgilerle insanların
aklı karışıyor. Yaşam koçlarını,
psikologlarla eş tutan hatta üstün
görenler var. Kimse bu bölümün
eğitimini almamış insanlara kulak
asmamalı. Kulaktan dolma bilgilere
itibar etmemeli.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel
açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl
bir etki bırakıyorsunuz?
Evet insanlar farkındalıkları arttıkça buna
yelteniyorlar. Bu değişim ve gelişimin en
önemli adımı aslında. Çünkü bizim
etkimiz ancak gerçekten bu bilince ulaşıp
değişimin gerçekleşmesini isteyenlerle
başarıya ulaşıyor. Fakat ne yazık ki bazı
danışanlar bu değişimin hemen çok hızlı
olmasını istiyor veya bizim onların
hayatlarına sanki bir sihirli değneğimiz
varmışçasına dokunmamızı bekliyorlar.
Bu düşünüldüğü kadar kolay bir süreç
değil, bizimde elimizde bir değnek yok .
Bizler gelen danışanlarımıza onların
göremediklerini gösterebiliyoruz,
davranış ve düşüncelerinin altında yatan
gerçek sebeplere ulaşıp danışanımızın
da bunu anlamasını sağlıyoruz. Ve
aslında değişimi, gelişimi danışanımız
kendi başına sağlıyor.
Bizler sadece onlara bu yolda ışık
tutuyoruz. Sabır isteyen bir süreç elbette
bu. Fakat aşama kaydettikçe daha da
istekle devam ediyor danışan. Yeni, daha
farklı bir pencereden dünyaya bakmaya
başlıyorlar ve gerçekten hayatları
değişiyor.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar. Bunun sebebi nedir?
Konfor alanları dışına çıkmak
istememeleri en büyük sebep aslında.
Bazı insanlar değişimi istese dahi bu
değişimin hayatlarındaki etkilerini göze
alamazlar. Çünkü rahatının konfor
alanının dışına çıkmak zor gelir,
rutinlerinin bozulacağından korkarlar ve
değişimi reddederler.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz?
İnsanlar bu mesleği yapanların dalgalı
bir dönem yaşamasını yadırgıyor. Ancak
ben de yaşıyorum çoğu insan gibi. Böyle
zamanlarda öncelikle kendime 1-2 gün
müsaade ediyorum, kendimi dinliyorum
ve gerçekten neye öfkeliyim veya
üzgünüm, bunları anlamaya çalışıyorum.
Bulduğumda sebebini duygularımın yanı
sıra mantığıma da kulak veriyor ve
bunun sadece bir dönem olduğunu, şu
an ki duygularımın geçici olduğunu ve
sebebi neyse de bunları kendi kendime
konuşup çözmeye çalışıyorum. Bilirkişi
olmam her zaman her sorunun
üstesinden gelebilmemi sağlamıyor.
Kendime yetemediğimde ben de yardım
alıyorum. Bunu bütün meslektaşlarımın
yapması gerektiğine inanıyorum.
Bu mesleği yapmak isteyenlere ne
tavsiye edersiniz?
Öncelikle bu bölümün sanıldığı kadar
kolay olmadığını bilmeliler. Çünkü
insanlar tıpkı bir çiçek bahçesi gibidir.
Çeşit çeşit farklı farklı. Belirli ekoller
altında ilerliyoruz bu doğru ekoller
değişmez. Fakat o terapi sürecini
yönetebilmek açısından her birey için
öznel bir yaklaşım sergilememiz
gerekiyor. Bu sebepten ötürü sadece
okunulan kitapların, alınan eğitimin
yeterli olmadığını bilmeliler.
İnsan ilişkileri kuvvetli olmalı. En
önemlisi de dinlemeyi gerçekten iyi
bilmeleri gerekiyor. Zira bizim
mesleğimizin temeli dinlemeyi bilmekle
başlıyor. Maddi açıdan bu mesleği tercih
edenlere şahit oluyorum ve bu beni
üzüyor. Böyle bir amaç uğruna yapmak
isteyen varsa vazgeçmeli çünkü böyle bir
durumda hayatının geri kalanı kendisi
için eziyet olur. Her meslekte olduğu gibi
bu mesleğinde gerektirdiği meziyetler
var, kişi gerçekten bunlara sahip değilse
doğru bir seçim yapmış sayılmaz.
Kendinden emin olan ve yapmak
isteyenler içinse bolca araştırma
yapmalarını, çokça okumalarını ve hiçbir
zaman durmamalarını tavsiye ediyorum.
Çünkü psikoloji günümüzde halen daha
gelişmelere yer veren, durağan olmayan
bir bölüm. Yenilikleri takip etmeliler.
19
EYLÜL 2023 - SAYI 6
AŞKIN
DELİKARA
YOGA EĞİTMENİ
20
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Merhaba, Ben Aşkın Delikara. 31
yaşındayım. Uzun süredir yoga
yapıyorum. Yaklaşık bir yıl kadar önce
kurumsal çalışma hayatını bıraktım.
Hemen sonrasında yoga eğitmenliği
yolculuğuna çıkarak kendimi tamamen
yoga sistemine adadım. Şimdi ise yoga
eğitmenliği yapıyorum. Hem
öğreniyorum hem bu sistemi, kadim
bilgileri insanlara aktarıyorum.
Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman
fark ettiniz?
Yogayla ilgilenmeden önce hem ruhsal
olarak zor hem de fiziksel olarak
ağrılarımın yoğun olduğu bir dönemden
geçiyordum. Boyun düzleşmemin
ilerlemesi ve boyun fıtığı başlangıcımın
olduğunu öğrendiğim gün doktorum
bana “ ya yoga ya pilates yapmalısın”
uyarısında bulundu. Doktorumun uyarısı
üzerine hemen boyun yogası
araştırmalarına başlayarak fiziksel
pratiklere başladım.
Bu süreçte hayatınızda ne tür
değişiklikler oldu ?
Uzun bir süre fizik beden odaklı pratikler
yaptım. Bu süreçte açıkçası kendimi dış
dünyadan tamamen soyutladım ve
yogayla beraber gerçek bir içe dönüş
yaşadım. Bir yıl kadar süre sadece iş ve
eve gelip yoga pratiği meditasyon ve
nefes çalışmalarını sürdürdüm.
Disiplinli çalışmalarımdan sonra fiziksel
tüm ağrılarımın geçtiğini fark ettim ve
sadece fiziksel değil ruhsal olarak da
iyileştiğimi gördüm. Bir yıl sonra dönüp
kendime baktığımda çok farklı iki insanla
karşılaştım. Sanki yaşama daha farklı
gözlerle görmeye başlamıştım.
Yaşadığım olumsuz deneyimlere karşı
sergilediğim tavır düşünce yapım
değişmişti. Aslında kötünün içindeki
hoşu görmeye başlamıştım. İnsanlarla
olan ilişkilerim, geçmiş yaşamımdaki
deneyimler benim için hepsi kıymetli ve
önemli öğretiler olarak yerini almıştı.
Yoganın bütünsel gücünü yaşamımın
her noktasında hissettim.
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz
yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti?
Biraz kendi yolculuğunuzdan ve
hikayenizden bahseder misiniz?
Çevremde her daim yol gösterici ve
öğretici bir kişiliğe sahiptim. İnsanlara
her anlamda ışık olmak sanki bana
kendim olma hissini yaşatıyordu.
Yoga yolculuğumla beraber hem kendi
yaşamımda deneyimlediğim değişimler
hem de bu içimdeki insanların kalplerine
dokunma hissi beni yoga eğitmenliği
yoluna doğru yönlendirdi.
Çünkü kendime şunu söyledim “
yaşamımın en zor ve ruhsal olarak
büyük çöküntüler yaşadığım bu süreçte
ne zaman hakikati, gerçek mutluluğu dış
dünyada değil de kendimde aradım işte
o zaman yaşamın renklerini görebildim.”
Bu sebeple yoganın bize sunduğu bu
güçlü bir sistemli yolda insanların
karanlık yollarına ışık olabilmek istedim.
MEGAREFORM.COM.TR
21
EYLÜL 2023 - SAYI 5
22
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Son yıllarda yogaya ilgi oldukça arttı.
Özellikle sosyal medyada çok fazla bir
bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz bu
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kesinlikle çok fazla artış var. Bu bir
yandan çok iyi bir yandan da dediğiniz
gibi bilgi kirliliğine yol açıyor. Yoga
eğitmenliği benim için kutsal bir yol.
Çünkü yollarımızın kesiştiği
öğrencilerimizle bağlantı kuruyoruz.
Öğrendiklerimizi aktarabilmek ve
öğrencinin bütünlüğünü bozmadan
hazır olduğu kadarıyla bilgileri ona
aktarmak çok ince bir yer.
Instagram’da hepimizin bilgilerimizi
aktarmaya çalıştığı kişisel açık bir alan.
Dolayısıyla kendi deneyimlerimize
anatomik yapımıza göre paylaşımlar
yapıyoruz.
Ben bu duruma karşı insanların yogaya
karşı bir çekingenlik oluşturduğunu
düşünüyorum. Gördükleri görsel, esnek
ve estetik içerikler insanların yogadan
uzak durmasına sebep veriyor ama yoga
kişisel bir yolculuk. Bedenle yaptığımız
tüm bu pratikler aslında tamamen bir
araç.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel
açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl
bir etki bırakıyorsunuz?
Bambaşka deneyimlerin içinden geçen
öğrencilerim var. Hepsi farklı hisler
yaşıyorlar. Bir öğrencim daha fiziksel
odaklı derslere katılırken başka bir
öğrencim daha ruhsal bir boyutta
pratiğini yapıyor. Ben daha çok
öğrencimin neye ihtiyacı var ne kadarına
hazır ve bedeninin sınırı vs bunlara
bakarak derslerimi veriyorum.
En başta tüm öğrencilerime uyguladığım
farkındalık çalışmasıyla kendi
bedenlerini fark etmelerini
keşfetmelerini sağlamak. Örnek olarak
bir kası esnettiğimizde sağ ve solun
farkını incelediklerinde gerçekten büyük
şaşkınlıkla tepkiler alıyorum.
Beden farkındalığıyla beraber her alana
karşı zamanla farkındalık kazanıyorlar.
Her şeyin başlangıcının farkındalık
olduğunu düşünüyorum ve
öğrencilerimde de büyük etkiler
yarattığını görüyorum.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar. Bunun sebebi nedir?
Hepimizin sahip olduğu, nitelikler ve
yetenekler var. Ama çoğumuz bu
niteliklerin, içimizde var olan gerçek
potansiyelin farkında değiliz. Zihin her
zaman konfor alanında kalmak ister,
yeni bir alana adım atmak istemez
dolayısıyla insanlarda güvenli alanından
çıkmaya için cesaret edemez. Bize
burada engel olan zihnimiz.
Yoga nedir hepimizin sıkça duyduğu en
klasik tanımıyla” ruh beden zihin
bütünlüğü” işte bu noktada zihni
denetim altına almak zihni yönetebilmek
çok önemli. Bir çok alanda zihin bizi
yanılsamalarla yanıltabilir. Arzu ettiğimiz
şeylerin gerçekten bize hizmet
etmediğini ve ruhun ihtiyacı değil de
zihninin isteği olduğunu fark
edemeyebiliriz.
Böyle bir durumda insanların sürekli
olarak yeniliklere açık olması yeni bilgiler
öğrenmesi zihni şaşırtan davranışlardır.
Eğer bu durumu yaşayanlar varsa 21
gün ateş elementli çalışmalarını
öneririm.
MEGAREFORM.COM.TR
Ateş elementinin nitelikleri başlatmak ve
harekete geçmekle ilgilidir. Elementler
ayrıca bir konu olduğu için burada
detaylı anlatamıyorum.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler yogaya ön yargıyla yaklaşıyor.
Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
“Bedenin hareketi durduğunda zihin de
yavaşlar ve süzgeçten geçirmemiz
gereken konuları daha yalın görebiliriz.”
Yogaya karşı çok fazla ön yargılı insanla
karşılaştım böyle bir durumda aslında
ikna etmemek gerekiyor.
Hepimiz farklı deneyimlerden geçiyoruz
ve hepimizin bu yaşamda öğrenmesi
gereken öğretiler başka. Çünkü
kaderimiz aynı değil.
İnsanlara karşı ikna edici yaklaşmayı
doğru bir eylem olarak
değerlendiremeyiz.
Eğer kişi bu alanda öğrendiklerine
duyduklarına inanmıyorsa henüz hazır
olmadığı noktalar vardır. İnsanların hazır
olmadıkları alanlara karşı zorlayıcı
yaklaşmamak gerek. Tamamen saygı
duymak en doğrusu.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Hepimizin hayatında dalgalı olan
süreçler olabiliyor. Böyle zamanlarda
durmayı deneyimlemek ve iç gözümle
yaşadıklarıma duygularıma odaklanmak
beni daha şeffaf hissettiriyor.
Çünkü olumsuz olarak nitelendirdiğimiz
olayların içinden geçerken bazen duygu
seline kapılıp duygularımızı zihnimizi
yönetemeyebiliyoruz.
Bu zamanlarda durmak bakışlarımı
kendime doğru çevirmek aslında
sorunun çözümünün de kendi içimde
var olduğunu görmeme olanak sağlıyor.
Nefes çalışmaları, meditasyon yapmak
ve sadece durmak. Durmaktan kastım
fiziksel olarak da durmaktan
bahsediyorum. Bedenin hareketi
durduğunda zihin de yavaşlar ve
süzgeçten geçirmemiz gereken konuları
daha yalın görebiliriz.
23
EYLÜL 2023 - SAYI 5
Diyetisyen
AYŞE DURAN
AYŞE
DURAN
24
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Merhaba öncelikle derginizde yer almam
için bana göstermiş olduğunuz ilgiden ve
nazik davetinizden dolayı size çok
teşekkür ediyorum.
Ben Ayşe Duran. Memleketim güller
diyarı Isparta. 2013 yılında Arel
Üniversitesinden başarı ile mezun olarak
diplomamı aldım. Akabinde özel
hastanelerde çalıştım ve kendi klinik
sürecim oldu.
Şu an online diyetisyen hizmeti ile
çalışma hayatıma devam ediyorum.
Pandemi sürecinden sonra konforlu
çalışma hayatının bana daha uygun
olduğunu anladım. Bu sebeple online
çalışmak şu an için keyifli. Kendime daha
çok zaman ayırabiliyorum.
MEGAREFORM.COM.TR
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti,
hangi alanlarda açılım oldu?
Psikoloji ile daha çok ilgilenmeye
başladım. Biz üniversitede sadece 1.
sınıfta 2 dönem boyunca psikoloji dersi
aldık. Fakat meslek hayatı için yeterli bir
ders olmadı. Bu yüzden kendimi bu
alanda daha çok geliştirmek istedim.
Çünkü insanlar kilo almak ya da kilo
vermek için bana başvurduğunda bunun
temelinde bilinçaltında duygusal
boşluklar yer alıyordu. Bunu fark ettiğim
andan itibaren duygularla çalışmaya
yoğunlaştım.
Tabi bu süreçte önce kendinizi de daha
iyi tanıyor ve tanımlıyorsunuz.
Farkındalığımı artırmak adına benim
içinde güzel bir sürecin başlangıcı oldu.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel olarak değişiklikler oldu?
Neleri fark ettiniz?
Elbette oldu. Sağlıklı beslenmek;
bedenen, zihnen ve ruhen bir
tamamlanma, yerine göre arınma süreci
aslında… Paketli ürünleri çok tüketen bir
insan değildim fakat etiket okuma
konusunda daha bilinçlendim.
Çocukken annem ve babam beni çok
temiz ve sağlıklı beslenmeye teşvik etti
aslında. Biz ailecek dışarda yemek
yemeyi, hazır ürünler almayı seven bir
aile değiliz. Benim ailemden yana da bu
konuda oldukça şanslıydım.
Bununla beraber reiki, thetahealing,
nefes gibi spritüel alanlara da her zaman
ilgim oldu.
''Duygusal açlık,
kişide bir olay
sonucu duygusal
boşluğu tetikliyor
ve kişi
çok fazla yeme
eğilimine
geçiyor.''
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu? Siz mi seçtiniz
yoksa başka birileri mi sizi teşvik etti?
Lise sonun 2. döneminde diyetisyen
olmaya karar verdim. Fizyoterapist ve
diyetisyen olma arasında kararsızdım.
Benim için diyetisyen olmak daha uygun
olduğuna karar verdim. Etkilendiğim pek
kimse olmadı.
Çocukluğumdan beri insanları dinlemek
ve onların hayatına dokunuşlar yapmak
sevdiğim bir işti. Psikolog olmakta
hayallerimden birisiydi. Bütün
hayallerimi birleştirdiğimde yol beni
beslenme ve diyetetik bölümü okumaya
sürükledi diyebilirim. İyi ki de
diyetisyenim. Kendinizi bu meslekte
geliştirmenin sonu yok. Güncel bir çok
makale yayımlanıyor, makaleleri takip
etmek, insanları dinlemek, psikoloji ile
harmanlamak, her seferinde yeni bir iş
seçmişim gibi hissettiriyor.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
İnsanların farkındalığı daha çok artıyor.
Paketli ürünler sanki hayatı
kolaylaştırıyor gibi görünse de, bağışıklık
sisteminin düşmanı aslına bakarsak.
Bunu insanlar etiket okuma bilgisinin
artmasıyla beraber daha çok idrak
etmeye başladı.
Özellikle pandemi sürecinden sonra
sağlığın ne kadar kıymetli olduğu daha
iyi özümsendi. Bu süreçten sonra da biz
diyetisyenlere olan ilgi arttı.
Diyet ve beslenme konusunda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
En büyük sorunumuz duygusal açlık…
Kimisi bunu bilerek geliyor kimisi de
bunun farkında bile değil. Duygusal
açlık, kişide bir olay sonucu duygusal
boşluğu tetikliyor ve bu duygu durumu
ile baş etmek istemediği ya da
yüzleşmekten korktuğu için çok fazla
yeme eğilimine geçiyor.
Bu süreçte kişi hem fazla yiyip, hem de
çok hızlı yeme eğiliminde oluyor. Çok
istisna da olsa duygusal yeme bozukluğu
sürecinde kişi yemeyi de reddedebiliyor.
Bu durumla da nadir de olsa
karşılaşıyorum. Fakat geneli daha çok ve
hızlı yemek yiyor… En çok hissedilen
duygusal boşluk ise ‘ yetersizlik ve
değersizlik’ duyguları…
Örneğin anneler yeni bebek sahibi
olduğunda, yetememe psikolojisinden
dolayı kendini suçlayıp kendini
yetersizleştirebiliyor. Bunun gibi bir çok
örnekler ile karşılaştım.
Bazı insanlar bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Mükemmeliyetçilik… Hiçbirimiz
mükemmel olamayız fakat
mükemmeliyetçi olan insanlar
‘’yaparsam en iyisini yaparım,
yapmazsam buna gerek yok’’ diye
düşünebiliyor, yani ortası yok onlar için…
Bu yüzden de genelde erteleme
eğiliminde oluyorlar. Tavsiyem;
hayatında birden büyük değişimlere
gerek yok, ufak değişimler zamanla çok
büyük değişimler oluşturur.
Ertelemeden, bugün yapmak
istediklerine odaklan ve yapabildiğin
kadarı ile başla.
25
EYLÜL 2023 - SAYI 6
26
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Son zamanlarda neler yapıyorsunuz,
Diyetisyen
hangi alana odaklanıyorsunuz?
Benim tez çalışmam gebelerde
beslenme üzerineydi. Ben daha çok
gebelik öncesi, gebelik sırası ve gebelik
sonrasında beslenme alanlarında
çalışmayı seviyorum. İdeal kilo üzerinde
gebe kalıpta ortalama 40 hafta boyunca
sadece +1 kilo alarak doğuma giden ve
3.200 kg sağlıklı bebek dünyaya getiren
bir çok danışanım oldu.
Gebelik sürecinde kilo alma ile ilgili çok
yanlış bilgiler var, her gebe, gebelikte 9-
12 kilo arası almak zorunda değildir.
Özellikle ideal kiloda gebe kalmadıysa…
Anne adaylarına ilk başta bu durumu
söylediğimde endişe duyup ‘ya bebeğim
kilo almazsa’ korkusu oluşabiliyor.
Sonra doktor kontrollerinde,
doktorlarından aldıkları övgü ve bebeğin
sağlıklı kilo alma sürecine göre fikirler
tamamen değişiyor ve gebelik sürecini
de ya hiç ya da 1-2 kilo alarak
sonlandırabiliyoruz.
Tabi ideal kiloda gebelik gerçekleşiyorsa
totalde 9-12 kilo arası artış bizim için
gayet doğal diyebilirim. Bu verdiğim
örnek ideal kilosunun üzerinde gebe
kalan danışanlarım içindi.
Bunun haricinde ben danışanlarını
dinlemeyi seven bir diyetisyenim.
Aslında insanları dinlenmek benim genel
yapım da diyebilirim.
Danışanlarımla oluşturduğumuz en
güzel enerji de buradan kaynaklanıyor.
Çünkü insanlar dinlenildiğini bildiği ve
hissettiği zaman kendisini o ortamda ait,
güvende ve değerli hisseder. Ben
danışanlarıma bu duyguları yüklüyorum.
Duygusal yeme bozukluğunda çalışmayı
da çok seviyorum.
Sosyal medyada diyet ve beslenme ile
ilgili çok fazla bir bilgi kirliliği
yaşanıyor. Siz bu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Burada önemli bir hususun da altını
çizmek isterim ki, beslenme düzeninizi
sadece diyetisyen olan kişilerle
düzenleyin yani üniversitenin beslenme
ve diyetetik bölümünden mezun olmuş,
diploması ve bu işin gerçek uzmanı olan
kişilere güvenip onlarla çalışın.
Çünkü birkaç ay beslenme eğitimi alarak
ya da spor yaparak kendisini beslenme
dalında uzman ilan eden binlerce insan
var ve bu kişiler maalesef kendisini
sosyal medyada diyetisyen olarak tanıtıp
halkı yanlışa sürükleyebiliyor.
Beslenme tamamen kişiye özeldir.
Kesinlikle diyetisyenlerin ayda 10 kilo, 2
ayda 15 kilo verdiren bir diyet listesi
mevcut değildir.
Kişinin; cinsiyeti, yaşı, metabolizma hızı,
kan değerleri, kullandığı ilaç-takviye vb
birçok duruma göre günlük alması
gereken, protein-karbonhidrat-yağ
dengesi değişir.
Bu hesaplamaları biz kişiye göre
yapıyoruz. Bu kişilerin bırakın bu
hesaplamaları bilmesini, kalori hesabı
bile bilmiyorlar. Buna dikkat edilmesi
sağlığınız için gerçekten çok önemli.
Bunu tekrar hatırlatmak isterim.
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Benim en fark yaratan yöntemim insanı
dinlemek. Ben ayrıştırılmış, popüler
isimler verilmiş diyet sistemlerini doğru
bulmuyorum. Örnek; ketojenik diyet,
protein diyet, eliminasyon diyet vb….
Her yıl isimler ve sistemler değişir, her yıl
yeni yeni sistemler ortaya çıkar.
Geçmiş çağlarda insanların beslenme
sistemini bugünümüze uyarlayamayız.
Her şeyden önce meyve ve
sebzelerimizin tohumları değişti. Ata
tohumlarımıza ulaşamıyoruz. Şu an güya
doğal ve ilaçsız tarımlara baktığımızda,
kullanılan tohum: Hibrit tohum… Hibrit
tohumla doğal tarımı nasıl
özdeştirebiliriz.
Bu konuda çok konuşabilirim. Belki daha
sonra başka bir röportajda bunları daha
detaylı dile getiririz. Sonuç olarak
isimlendirilmiş ya da kalıplaşmış bir
diyet sistemim yok.
Tamamen kişiyi iyi analiz ederek, kişiye
özgü, kişinin yaşam tarzına, kan
değerlerine, varsa hastalıklarını göz
önüne alıyorum, damak lezzetine göre
uyarlanmış pratik listeler planlayarak;
kişinin bu sistemi hayatına entegre
ederek, benimsemesine yani yaşam tarzı
haline getirip sürdürülebilir hale
dönüştürmesine destek oluyorum.
Tabi benim nevi şahsına münhasır bir
çalışma sistemim var, bana güvenen
insanlarla çalışıyorum. Güven duygusu
benim için çok kıymetli.
MEGAREFORM.COM.TR
EKİM AYI ETKİNLİKLERİ
DETAYLAR İÇİN WWW.MEGAREFORM.COM.TR
Comfortable
Home For You
Hilal Bali – Harmonique Fusion
Kaş Antalya
5-6-7-8 Ekim 2023
Zuhal Akar – Kaz Dağlarında Yoga Kampı
Kaz Dağları
13-14 Ekim 2023
Devani Dilek Yıldız Işık
Aile Dizimi Uzmanlığı
12 Ekim 2023
Ece Bircan Evran
Urla’da Kendinle Yeni Baştan
26-29 Ekim 2023
Doruk Taraktaş
Wım Hof Metod
1 Ekim 2023
Çocuk Yogası
Eğitmenlik
Eğitimi
Yoga Eğitmeni Nilüfer
Eren 13-14-15 Ekim’de
Çocuk-Ergen Yogası
Uzmanlaşma
Programında sizlerle
buluşuyor.
Aslı İrim – Ekim
Ayı Yüz Yogası
Rutini
1 ay boyunca haftanın
3 günü buluşma. Ders
içeriğini ; Nefes -
omurga egzersizi, yüz
egzersizi ardından yüz
masajı oluşturuyor.
ASTROLOG
Müzeyyen
Böke Göncü
28
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Müzeyyen Böke Göncü. Nesilden
Astroloji olarak sosyal medyada
tanıdığınız kişi. 1970 İstanbul
doğumluyum, iki evlat sahibiyim. Yıllar
içinde kurumsal yapıdaki kişisel gelişim
merkezlerinde eğitmenlik yaptım.
Şimdilerde isteyen herkesin astroloji
öğrenebileceği inancıyla işimi titizlikle
yapmakta, ek danışmanlık ve eğitmenlik
alanlarında da hizmet vermekteyim.
Astrolojiye karşı ilginizi ilk ne zaman
fark ettiniz?
Astroloji ile tanışmam epey eskiye
dayanır. Farkındalıkla astrolojiyi
ayrıştırdığımda yaşım 14-15’lerdeydi.
Annem dönemin duayenlerinden Ferzan
Böke. Onun sayesinde kendimi bildim
bileli astrolojiye meraklı olduğumdan
ilgimi fark eden anneme uzun süre
asistanlık yaptım. Böylece iyice işin içine
girmiş oldum. Halen birlikte çalışıyoruz.
Bu nedenle kendimizi “Nesilden
Astroloji” adlandırıp hayata geçirdik.
Astroloji ile ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti?
Astroloji yaşamımın her alanında
kararlarımı alırken ve seçimlerimi
yaparken faydalandığım bir ilim oldu. İlk
doğumum sezaryen olunca ikincinin
doğum gününü ve saatini ayarlamaya
kadar, önemli önemsiz tüm tarihlerime
ışık olmuştur. Astroloji farkındalık
olduğu kadar, doğum haritası
yorumlamayı bilene bir yol göstericidir.
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeniz nasıl oldu?
Astrolojiye ilgimi hiç kesmedim. Hizmet
vermeye başlamam salgın dönemine
denk geldi. Kişisel gelişim merkezlerinde
yaptığımız kurumsal eğitimlerin
Pandemi süreciyle körleşmesi online
platformlara yönelmeme sebep oldu.
Astrolojiyi hayatımın merkezine almaya
karar vermem tam da burada başlıyor;
ehil olmadığını fark ettiğim birtakım
kişilerin sosyal medya paylaşımlarına
tepkim oldu. Eğitimci kimliğime ve
donanımıma güvenerek “İsteyen
herkesin astrolojiyi öğrenmesi
mümkündür.” düşüncemi takip ettim.
İlk ücretsiz astroloji seminerimi 16 hafta
süresince 250 kişiyle tamamladım. Çok
özel dostlar ve olağanüstü deneyimler
kazandım.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Son zamanlarda piyasada astrolojiyi
içselleştiremeden kendine titr ekleyenler
ile astrolojik öngörülerin yarıştığı bir
platform görüyorum. Taşlar, sayılar,
kartlar, renkler, ritüeller, dualar ihtiyaca
yönelik bir açlığı doyurmakta… Her ay
gerçekleşen Dolunay ve Yeniaylar bile
ritüeller için bulunmaz fırsat olmaya
başladı. Üzücü…
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Hayatın her alanında her yaş grubundan
ve dünyanın farklı noktalarından
danışanlarla çalışıyorum. Doğum haritası
danışmanlığı alanların en çok merak
ettiği konu doğum saatinin netleşmesi
konusu oluyor.
Yaklaşık bir doğum saatiyle gelenlerin
haritasındaki tutarsızlıklar bu konuda
ekstra çalışma gerektiriyor. Evlilikten
kariyer hayatına, eğitimden, bebek
sahibi olmaya kadar her konuda destek
ve danışmanlık hizmeti almaya gelenler
kadar öngörü ve eş ile uyum haritası
olarak yorumladığımız sinastri
danışmanlığı için talep alıyorum.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek
istediğiniz en büyük hayaliniz ve
projeleriniz neler?
Öğrencilerimle birlikte bir akademi
kurmak, eğitici seminerlerle astrolojiyi
tanıtmak ve yanlış bilinen gerçekler ve
doğrularla ailemizi büyütme arzum var.
MEGAREFORM.COM.TR
“Yeni dönemde
birbirinden ilginç ve
güzel eğitimler
olacak. Eylül ayı
içinde yeni başlayan
temel seviye
eğitimler, orta seviye
ile devam edecek.
Yeni sınıf için açılacak
yeni eğitimlerin
hazırlıkları da
tamamlandı.”
Son yıllarda bu alana ilgi oldukça
arttı. Özellikle sosyal medyada çok
fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Siz
bu durumu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Astroloji uzun yıllardır insanların ilgisini
çeken bir alan. Doğal olarak suistimale
de çok açık. En muztarip olduğum alan
tam da burası; kehanet ile olasılıklar
arasındaki ince nüansı kaçıranlarla, işi
medyumik sahaya taşıyanlar…
Hatta kişisel gelişimle içine katkı
koyanlar, astrolojiyi evirenler, fikrimce
fark yaratmak kadar hizmet yelpazesini
genişletme çabası içine girenler son
dönemde çok fazla artış gösterdi.
Yeni eğitim alanların eğitim açması,
kendi yeterliliğine ulaşmayanların
eğitime soyunmasından rahatsızlık
duyuyorum.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Hatta hiç inanmayanlar
da var. Bu tarzda bir düşünceye sahip
olanları nasıl ikna etmek gerekiyor?
Bu konuya çok fazla denk gelmiyorum.
Hayatımdaki alan kanıta dayalı ve
bilimsel gerekçelerle ilerlediği için,
astroloji gücünü astronomiden
aldığından çok da havada kalmıyor.
Gezegenlerin gerek dünya ve gerekse
güneş sistemi üzerindeki etkileri göz
önüne alındığında en bilinen Ay’ın
hareketlerinin etkisi tartışılamayacak
kadar güçlü bir çekimle ispatlıyken kaldı
ki bu konuda kime, neyi, ne kadar
anlatabilirim?
Bu alanda faaliyet gösteren diğer
uzmanlardan farklı olarak neler
yapıyorsunuz?
Astrolojiyi bilmek başka, öğretmek başka
bir konu. Eğitim vermek ise tamamen
profesyonellik isteyen bir alan.
Öğrenmeyi öğrenmek dediğimiz
kavramla uyguladığım teknikle astroloji
karmaşık şablon ve kullandığımız
sembolik dil aracılığıyla hayatımıza daha
fazla nüfus etmekte.
Avantajımı kullanıyorum. Powert point
sunumlar işin en eğlenceli tarafı.
İnteraktif çalışmalarla yaptığımız pratik
çalışmalar sayesinde herkes kendini
astrolojinin içinde bulabiliyor.
Siz hayatınızdaki dalgalı dönemleri
nasıl atlatıyorsunuz? Yaptığınız bu
çalışmaları siz kendinizde nasıl
deneyimliyorsunuz?
Doğum haritamı tanıyorum ve transitler
aracılığıyla yaşayabileceğim olasılıkları
olumlu/olumsuz ayrıştırabiliyorum. Bu
bir adım önde olmak gibi… Hayatı
senkronize yaşamak diyebiliriz.
Son olarak okuyucularımıza iletmek
istediğiniz bir mesajınız var mı?
Yeni dönemde birbirinden ilginç ve güzel
eğitimler olacak. Eylül ayı içinde yeni
başlayan temel seviye eğitimler, orta
seviye ile devam edecek. Yeni sınıf için
açılacak yeni eğitimlerin hazırlıkları da
tamamlandı.
Her ayın son Cumartesi günü ücretsiz
bilgilendirici seminerlerim devam
etmekte. Youtube kanalımda da
yayınlamaktayım. Megareform
okuyucularını ve astrolojiye ilgi duyan
herkesi bekliyorum.
29
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
30
EYLÜL 2023 - SAYI 6
NEHİR SUDOĞAN
Human Design
Analisti
“İğne Deliği Antik Kudüs’te
bir kapının ismi. Ve
tamamen yüklü bir deve
bu kapıya yaklaştığı
zaman, geçişin tek yolu
deveyi kullanan kişinin
devenin dizini kırıp
oradan geçebilmesi için
üzerindeki tüm yükleri
indirmesiymiş.”
Otto Scharmer, Theory U
Bugünlerde birçok kişi ile konuşurken
birbirimizden "Pardon kafam çok dolu
tamamen çıkmış aklımdan." , "Bu aralar
çok dağıldım, kusura bakma." gibi
cümleler duyuyoruz.
Bu iki cümle son dönemde bir
çoğumuzun hayatının özeti gibi.
Ve aslında fark etmemiz gereken,
gerçekte dikkatimiz dağınık değil,
hayati olmayan, anlamsız şeylerle
parçalanmış durumda olduğu ve
yetişmeye çalıştığımız şeylerinse
zaten yetişilebilir olmadığı.
Kendime baktığımda, hayatımı eskiye
göre çok büyük ölçüde sadeleştirmiş
olmama rağmen; bazen hala bir kişinin
yönetebileceğinden çok fazlasına hem
eşya, hem de aktivite olarak sahipmişim
gibi geliyor. Bunu enerjimin bir şeylere
yetmemesinden anlıyorum bazen.
Ve hepimiz de büyük ölçüde böyleyiz,
ciddi bir fazlalık içinde, yavaşlamanın da
sorun olabileceğine inanmış şekilde
yaşıyoruz. Daha da kötüsü sanki bunlara
"gerçekten ihtiyacımız varmış" gibi bir
şeye kendimizi inandırmış durumdayız.
Yaşamlarımız tıka basa aktivite ve meta
dolu. Etrafınıza, evinize, uğraştıklarınıza
gerçekten bakın. Şu an olanla bir bağ
kurun. "İhtiyaç" kelimesine bakın…
İnsanlık olarak “İhtiyaç” adı altında ,çok
derin bir yanlış algının içine gömülmüş
durumdayız.
Sonra da yaşamda dikkat dağınıklığı ve
yetişememe kaynaklı problemlerimiz
varmış gibi geliyor. Belki bunlar için
ekstra tıbbi destek almamız gerekmiş
gibi hissediyoruz.
Gerçek şu ki yaradılışımız gereği,
hepimizin çok spesifik aktiviteleri,
spesifik zamanlarda ve kendi enerji
durumumuza göre yapmak üzere
tasarlıyız.
İnsanın yaradılışı buyken, insan sınırları
olan bir bedene sahipken, içinde
bulunulan sistem her türlü sınırı zorlayıp
her şeye yetişilmesi algısını sürekli
pompalıyor.
Örneğin bir bireyin yapısında (Human
Design sistemine göre) kabilesel
aktivasyonu çok yoksa, aileyi destekleyici
gücü çok da olmayabiliyor.
Gerçekten ailesel sorumlulukları yerine
getirmekle ilgili zorlanıyor; ancak ailede
roller ve belirli anlaşmalar var, ailenin
içinde bir görev dağılımı var yazılı
olmayan ve bunu karşılamanın ister
istemez baskısını hissediyor.
Buradan hareket ettiğinizde, burada
yaptığı şeylere enerjisi yetmiyor ve
tükeniyor gibi hissedebiliyor veya tekrar
eden bu ailesel rutinler ciddi anlamda
bayabiliyor.
Yaşamın farklı alanlarında çok faklı
örnekleri olabilir. Yaşamın tüm
alanlarına yetecek enerjiniz olmaması
çok normal.
Gerçekten de size doğuştan
tanımlanmamış özelliklerin peşinden çok
kolayca gitmeye çalışıp dağılmış ve
tükenmiş hissedebilirsiniz.
Bir taraftan, insanlar olarak %70’imizin
yapısında düşünme baskısı ve
netleştirmeyi yöneten baş merkezi
tanımsız durumda ve zaten eğer doğru
yaşamıyorsa, neye dikkat edecekleri ile
ilgili kafaları karışık , oradan oraya
savrulup dikkatini kaybetmiş durumda.
MEGAREFORM.COM.TR
Buna bir de yukarıdaki durumlar
eklenince iş çığırından çıkıyor ve bunun
birinci suçlusu bu sistemin kendisi ve
ikinci olarak da sistemi sorgulamayıp,
enerjimizin sınırlarını sorgulamayıp
fazlasına sahip olaya çalına, koşturan ve
dağılan bizleriz.
Bu yazının başlığı “İğnenin Deliği”
İğnenin deliği kavramı bir çok öğretide,
dinde var.
Bu kavramla yıllar önce Otto Scharmer’ın
U Teorisi'ndeki derslerinden birinde
karşılaşmıştım.
Orda şöyle geçiyor : “İğne Deliği Antik
Kudüs’te bir kapının ismi.
Ve tamamen yüklü bir deve bu kapıya
yaklaştığı zaman, geçişin tek yolu deveyi
kullanan kişinin devenin dizini kırıp
oradan geçebilmesi için üzerindeki tüm
yükleri indirmesiymiş.”
Bu benim için çok ilham verici ve
yaşamıma bu perspektiften dönüp
dönüp baktığım, zaman geçtikçe
derinleştiğim bir kavram oldu.
Bir başka İğnenin Deliği kavramı da
örneğin Kuran’da geçiyor. Burada ise
İğnenin Deliği cennete girişin anahtarı
gibi.
Ayetin Levh-i Mahfuz’daki açıklamasına
göre; halat iğnenin deliğinden geçene
kadar insanların cennete
giremeyeceklerini anlatıyor bu ayet.
Yani halatın ip haline gelmesi, tüm
yüklerinden arınması ve incelmesi ile
deneyimlenebilecek bir cennet var insan
için sanki.
Hayatımızda bazen devam edebilmemiz,
bazı eşiklerden geçebilmemiz için
Kudüs’teki seyyahın yaptığı gibi hayati
olmayan her şeyi bırakmamız
gerekebiliyor.
''Eğer hayatımızda
gerçekten devam etmek
istiyorsak,
o iğne deliğinden
geçmek için
neleri tutup,
neler ile
vedalaşmalıyız ki
bize can katan,
yaşadığımızı
hissettiğimiz o yaşamı
yaşayabilelim.”
Bu açıdan bakınca aslında hayatımızda
“hayati” olmayan ne kadar da çok şey
var.
Bizim için aslında çok da önemli
olmayan şeylere harcadığımız paralar,
zaman, eşyalar, bize iyi gelmeyen
insanlar, enerjimizi çalan bizi tüketen
aktiviteler, bunlara koşma zorunluluğu
hissetmek, beklentileri ve rolleri
karşılamak…
Gerçekten bizim için hayati olan ne var?
Eğer hayatımızda gerçekten devam
etmek istiyorsak, o iğne deliğinden
geçmek için neleri tutup, neler ile
vedalaşmalıyız ki bize can katan,
yaşadığımızı hissettiğimiz o yaşamı
yaşayabilelim…
OTTO SCHARMER
GAMZE
YAZICILAR
Spor Eğitmeni
''Spor hayatınıza girdikten sonra siz bırakmadığınız sürece o sizi
bırakmıyor ve sizin bedeninize, ruhunuza güzellikler katıyor.''
32
Sizi biraz tanıyabilir miyiz ?
Merhaba, ben Gamze Yazıcılar. Balıkesir
Edremit doğumluyum. Erciyes
Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor
Öğretmenliği mezunuyum. 9
yaşındayken judo ile birlikte spor
hayatıma girdi ve hem işim hem yaşam
tarzım haline geldi. Eğlence ve disiplini
prensip haline getirerek 10 yıldır
profesyonel olarak spor eğitmenliği
yapmaktayım.
Bu alana olan ilginizi ilk ne zaman
fark ettiniz?
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel olarak nasıl değişiklikler
oldu? Neleri fark ettiniz?
Spor hayatınıza girdikten sonra siz
bırakmadığınız sürece o sizi bırakmıyor
ve sizin bedeninize, ruhunuza güzellikler
katıyor. Uzun yıllar spor yaptığınız için
kolay kilo alamıyorsunuz mesela. Sağlıklı
beslenmenin öneminin farkında
oluyorsunuz. Kaslar vücudumuza sağlık
veriyor, bağışıklık sisteminiz güçleniyor
ve spor ile birlikte seratonin hormonu
düzeyi yükseliyor.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Bu alan popüler çünkü insanlar kilo
vermek veya daha iyi bir vücuda sahip
olmak isterler. Bu iyinin hep ötesi vardır.
Dolayısıyla insanların ilgisinin hiçbir
zaman bitmeyeceği bir sektör. Güzellik
için, sağlık için, hayattan keyif almak için,
ruhunu arındırmak ve bedenindeki
stresi uzaklaştırmak için bir şekilde
spora ilgi duyuyor insanlar. Sporu yaşam
tarzı haline getiren bireyler sağlıklı ve
mutlu yaşıyorlar.
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Küçük yaşlardan itibaren spor
hayatımdaydı. Kendi yeteneklerini
keşfetmeleri için çocuklara erken yaşta
fırsat verilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Üniversiteyi kazanmadan
önce spor benim işim olmalı dedim ve
yıllar geçtikçe yeteneklerimin farkına
vararak kendimi bu alanda geliştirdim.
Halen “İyi ki” diyerek işimi yapmaya
devam ediyorum.
Bu sayede yorgunluk ve depresiflik
yerine kendinizi daha zinde ve mutlu
hissediyorsunuz. Doğru nefes ile birlikte
stres ile kolay baş edebiliyorsunuz. Bu ve
bunun gibi çok fazla unsur hayatımı
olumlu yönde etkilemiştir.
Uzmanlaşınca sağlıklı yaşam tarzını
zorunlu devam ettiriyorsunuz, bu çok
güzel bir şey.
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Genellikle tahmin edeceğiniz üzere 'en
çok “Bu kilolardan nasıl kurtulacağım?''
sorusu geliyor. Kilo verdirmek biz
eğitmenler için oldukça basit. Fakat kişi
kilo verdikten sonra sporu hayatından
çıkardığında tekrar kilo alması
MEGAREFORM.COM.TR
kaçınılmaz oluyor. Başka en çok gelen
sorunlar ise; vücuttaki sarkmalar, sağlıklı
beslenme alışkanlığı edinememek, tek
başına spora başlayıp motive olamamak,
skolyoz, kifoz ve lordoz gibi omurga
sorunları, hareketsizlikten oluşan sırt,
boyun ve bel ağrıları.
Özellikle sosyal medyada çok fazla bir
bilgi kirliliği de yaşanıyor. Bu durumu
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Evet özellikle sosyal medyada bununla
oldukça sık karşılaşıyoruz. Spor eğitimi
alan veya almadan bu işi yapan çok fazla
kişi var. Herkesin bildiğine saygı duyarım
fakat bu işin eğitimini almış ve tecrübe
edinmiş olmaları çok önemlidir. Kişilere
yanlış öğretilen bir egzersiz hareketi
ileride çok ciddi sağlık problemlerine yol
açabiliyor. Bu sebeple bireyler her doğru
denilene inanmamalı, mutlaka
araştırmalı ve eğitimli kişilerden destek
almalılar.
Bedensel ruhsal ve zihinsel açıdan
sizden hizmet alanlarda nasıl bir etki
bırakıyorsunuz?
Birçok üyem fiziksel değişim isteğinin
yanı sıra mutlu olmak, pozitif yaşamak,
iş stresinden arınmak için de eğitim
alıyor aslında. İlk seanslarda nefes
egzersizleri yapıyoruz mutlaka bu hem
egzersizlerinin verimliliği için önemli
hem de doğru nefes almayı öğrenmenin
ruhsal olarak bize faydaları oldukça
fazla. Spor ile birlikte hem bedenen hem
ruhen iyi hissediyorsunuz. Tabi ki
burada sporu kişiye özel yaptırmak
önemli bir ayrıntı. Bu sayede hayata
gerçek anlamda bakış değişiyor ve doğru
beslenme de eklendiği zaman bireyler
yenilenmiş hissediyorlar.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar, bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Bunun birkaç sebebi var aslında. Kısaca
anlatmak gerekirse; kişilerin psikolojik
durumları burada oldukça önemli. Hem
spora başlamak için hem de kilo
verememek ve alamamak gibi durumlar
için son derece kritik.
İkinci bir neden; motivasyon. Burada kişi
eğer kendi başına motive olamıyor ise
mutlaka bir eğitmenden yardım
almalıdır. Bir diğer neden ise; çok fazla
çalışmak ve zaman yaratamamak. Bu
aslında kişinin kendine sunduğu bir
bahanedir. Her zaman zaman vardır
yeter ki kişi istesin. Zaten başladığında
mevcut iş stresi de ciddi biçimde
azalacak ve kendisini çok daha iyi
hissedecek.
“Sporu kişiye
özel yaptırmak
önemli bir
ayrıntı. Bu
sayede hayata
gerçek anlamda
bakış değişiyor
ve buna doğru
beslenme de
eklendiği zaman
bireyler
yenilenmiş
hissediyorlar.”
Ve özgüven eksikliği de önemli nedenler
arasında. Aslına bakılırsa tüm bu
sebepler bir adım atılması ile birlikte
sonuca geçecek şeylerdir. Kendimize
olumsuz nedenler yaratmazsak hızlıca
olumlu sonuca geçeceğiz.
Kendi özel yaşamınızda
arkadaşlıklarınızda bu uzmanlığınızı
arka planda kullandığınız ve kişiler
hakkında analiz yaptığınız durumlar
oluyor mu? Neler gözlemliyorsunuz?
33
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
İster istemez algıda seçicilik oluyor tabi
ki. İnsanları dış ortamda da bedensel ve
ruhsal olarak gözlemliyor ve analiz
ediyorsunuz.
Genelde gözlemlediğim sürekli spor
yapma isteği olan çevremdeki kişiler ya
spora başlayamıyor ya da başlayıp
hemen bırakıyorlar spor yapmayı.
Fakat bu konuyu çok dile getirmeyen
kişiler daha dikkatli dinleyıp öğreniyor ve
spora başladığında daha istikrarlı şekilde
devam ediyorlar.
Yani tabiri caizse çok laftan ziyade icraat
gerekiyor :) Genellikle yakın ilişkide
olduğum kişileri her zaman bu yönde
motive ve teşvik ederim.
Hiç unutamadığınız bir danışan
hikayeniz var mı? Size hangi sorunla
geldi ve sürecin sonunda ne oldu?
Aslında 10 yıllık iş hayatımda birçok
güzel danışan hikayem var. Bir tanesini
paylaşmak isterim. Hem kilo vermek
isteyen ama aynı zamanda mesane
problemi olan bir üyem bana
doktorunun kendisine “Spor yapmalısın
yoksa bu şekilde devam edersen
ameliyat olmak zorunda kacaksın.”
dediğini anlattı ve bundan dolayı
endişeliydi.
Seanslara başladığımızda ders sırasında
biraz zorlandı. Daha sonra farkları
gördükçe kendine olan özgüvenı arttı ve
kişiye özel uyguladığım program ile
birlikte mesane problemi ve endişesi
ortadan kalktı. Kontrole gittiğinde
doktoru ameliyata gerek kalmadığını
söyledi.
34
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Aynı zamanda kilo verdi ve çok daha fit,
sağlıklı bir hayata kavuştu. İnsanları hem
sağlıklı yaşama kazandırmak hem
değişimlerine yardımcı olup güzel
sonuçlar almak mutluluk verici.
Son olarak demek isterim ki; sporu ne
sebeple olursa olsun hayatınıza
aldığınızda herşey olumlu olarak
değişiyor.
SPOR VE SAĞLIKLA KALIN.
''Dönüşümün en temel aracı
farkındalıktır.''
MEGAREFORM.COM.TR
''Kendini dinle''
MÜGE SÜSLÜ EKİNCİ
DİYETİSYEN
Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Merhabalar ben Müge Süslü Ekinci. 2016
Lefke Avrupa Üniversitesi mezunuyum.
Mesleğimin icra ettiği her alanda çalıştım
diyebilirim. Spor center, kurum
diyetisyenliği ve hastanede klinik
nutrisyonla ilgilendim. 2019 yılında
yüksek lisansımı bitirip uzman ünvanı
elde ettim.
Sağlıklı beslenmeye olan ilginizi ilk ne
zaman fark ettiniz?
Bu alana uzmanlaşmaya ve başka
insanların hayatına dokunmaya karar
vermeiz nasıl oldu?
Aslında kilo verme serüveni olan bir
arkadaşımla mesleği keşfettim
araştırdıkça insanların hayatına
dokunmanın keyifli ve anlamlı olacağına
karar verdim.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
derecede önem taşıyor. Aslında diyet
yapmanın en sihirli kısmı herşeyi yemek
herşeyi tatmak ama bunları yerken
dengelemek. Öyle şunu yeme bunu içme
kuralları bize uygun değil asla.
Online diyet danışanlarımızla en güzel
bağ kurabildiğimiz sistem. Sürekli
Whatsap üzerinden takip ve iletişimle
her zaman birlikteyiz. Her hafta
metabolizmaya uygun detox tarifler ve
kan tahlillerini baz alarak kurduğumuz
beslenme düzeniyle hedef kiloya
ulaşıyoruz.
Aslında sağlıklı beslenme her zaman
dikkatimi çeken bir alandı. O yüzden bu
alanda kendimi geliştirip uzman olmak
istedim.
Ben gayet olumlu bakıyorum bu duruma
hepimiz sağlıklı beslenmeye ilgili olursak
yaşam kalitemizi de arttırmış oluruz.
Son zamanlarda neler yapıyorsunuz,
hangi alana odaklanıyorsunuz?
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti,
hangi alanlarda açılım oldu?
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Son dönemde daha çok obezite cerrahisi
sonrası beslenme üzerine makaleler
takip ediyorum. Bunun dışında fitoterapi
de dikkatimi çekmekte.
36
EYLÜL 2023 - SAYI 5
Beslenme tarzım başta olmak üzere
etrafımdaki insanların biyokimyasal
bulguları ve beslenme şekillerini
değiştirmek amacın oldu.
Uzmanlaştıktan sonra kendi
hayatınızda ruhsal zihinsel ve
bedensel açıdan ne gibi değişiklikler
oldu? Neleri fark ettiniz?
Daha sağlıklı olmak tanımı iyice girdi
hayatıma. Spor beslenme ve sağlıklı
yaşam kavramları çok daha fazla anlam
kazandı benim için. Üçüne birden daha
fazla özen göstermeye başladım.
MEGAREFORM.COM.TR
Daha çok kilo alımı ve iştah sorunlarıyla
danışıyorlar.
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir?
Beslenmenin her alanında olmak keyif
veriyor ama klinik nutrisyon en etkili
olduğum kısım diyebilirim. Hastalıklarda
beslenme hem danışan sağlığı hem
bizim için çok kıymetli. Şunu belirtmek
isterim ki kilo verme hızında her
danışanın metabolizması ve yağ yakma
kapasitesi farklı. Bu yüzden kişiye özel
bir beslenme planı oluşturmak kritik
Fitoterapi ile bitkisel ilaçlar kullanılarak,
vücudun belli bölgelerine uyarılar verilir,
bitkilerde bulunan bileşiklerin bütüncül
etkilerinden yararlanarak vücuttaki
sorunlu noktalarının iyileştirilmesi ve
güçlendirilmesi amaçlanır.
Uzmanlık alanınızda gerçekleştirmek
istediğiniz en büyük hayaliniz ve
projeleriniz neler?
Kendi kliniğimde danışan kabul etmek
en büyük hayaliım. Aynı zamanda bunu
bir diyet kompleksi haline getirmek çok
yakındaki projelerimin başında geliyor.
TUĞBA
VELİOĞLU
Şifa Rehberi
- Kundalini
Reiki Master
38
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Bize biraz kendinizden bahseder
misiniz?
Ben yer bilimci ve Amerikan Gemoloji
Enstitüsü (GIA) mezunu bir gemoloğum
diğer bir deyişle değerli taş uzmanıyım.
Üç sene önce bilinçli farkındalık
konusunda eğitimler almamla birlikte
spiritüel tarafım daha yoğun olarak
beslenmeye başladı.
Sonrasında ‘Şifacının Yolu’ atölyeleri
sayesinde temel ve ileri seviye şifacılık
eğitimleri, Kundalini Reiki Sistemi,
Kuantum Drama Uygulayıcılığı, Rüya
Koçluğu ve Eğitici Eğitimi ile birlikte şifacı
kimliğimle talebi olan kişilere bedensel,
zihinsel ve ruhsal alanlarda yardımcı ve
rehber olmaya çalışıyorum.
Bu alanla ilgilenmeye başladıktan
sonra sizin hayatınızda neler değişti,
hangi alanlarda açılım oldu?
Öncelikle kendimle ilgili farkındalık
geliştirmeye; dikkatimi kendime ve
içinde bulunduğum çevreye daha çok
verebilmeye; AN’ın gerçekliğini daha
fazla deneyimlemeye başladım. Her
şeyin gelip geçici olduğunun farkında
olarak, kabul konusunda açılımlar
yaşıyorum. Tabi bu yolda giderken
katman katman ilerleme
kaydediyorsunuz ve hayat boyunca da
gelişim devam ettiği için
“oldum” diye bir şey söz konusu değil.
Fakat şunu söyleyebilirim ki, insanlara
fayda sağlayarak besleniyorum ve
yaptığım işten keyif alıyorum. Ben bu
yolla sadece hayatta kalmayı değil; aynı
zamanda yaşadığımı da hissediyorum.
Bu anlamda şükür ve teşekkür duyguları
içerisindeyim.
Uzmanlaştığınız bu alan son
zamanlarda oldukça popüler oldu, siz
bu ilgiyi nasıl yorumluyorsunuz?
Günümüzde Enerji Şifacılığı yöntemleri,
Doğu’da uygulanan kadim bilgi ve
tekniklerden beslenmenin yanı sıra
zamana ve kültürlere göre
güncellenmekte. Dolayısıyla zamanın ve
yaşamın giderek artan hızına paralel bir
şekilde pratik, güncel, kişisel
problemlerden bedensel ve ruhsal
sağlığa hatta toplumsal ve varlıksal
empatiye kadar pek çok alanda
başvurabileceğimiz çözüm önerileri
sunuyor. Kişiler manevi olarak da bu
alanlardan ciddi anlamda besleniyorlar.
Uzman olduğunuz alanda
danışanlarınız en çok size hangi
sorunlarla geliyorlar?
Çoğunlukla ilişkilerde ve maddi
konularda tekrarlanan sıkıntılar yaşayan,
yönünü bulamayan, bir manevi
rehberliğe ihtiyaç duyan insanlar geliyor
Özellikle odaklandığınız ve
danışanlarınızda çözüm bulduğunuz
alanlar nelerdir?
Bedensel, zihinsel ve ruhsal her alanda
çözüm sunmak mümkün. Kundalini reiki,
bilinçaltı teknikleri ve frekanslarla
çalışma her alanda çok etkili fakat bu
çözümler danışanın idrakiyle
birleştiğinde kalıcı oluyor. Dolayısıyla
uyguladığım şifa tekniklerini bilinç
düzeyinde bir farkındalıkla birleştirerek
çalışmayı seviyorum ve tercih ediyorum.
Sürecin kişinin talebi doğrultusunda
ilerlemesine özellikle dikkat ediyorum ve
sıklıkla çeşitli teknikleri birleştirerek
çalışıyorum. Enerjinin sorunlu alana
doğru iletilmesi, bilinçaltı çalışmaları,
atalardan gelen aktarımların bulunması
ve frekans uygulamalarına kadar yelpaze
genişliyor.
Siz bir yandan da bildiğimiz kadarıyla
sürekli kendinizi geliştirmeye ve bu
alanda en son gelişmeleri yakından
takip etmeye devam ediyorsunuz. Bu
konuda son zamanlarda neler
yapıyorsunuz, hangi alana
odaklanıyorsunuz?
Son zamanlarda danışanlarımdan
Kundalini Reiki enerjisine uyumlanma
talebiyle gelenler oldu. Ben de bu
konuda eğitim ve uyumlama vererek
MEGAREFORM.COM.TR
kişilerin kendilerine ve çevrelerine fayda
sağlayabilmelerine destek olma
konusunda çalışmalara başladım.
Son yıllarda bu alana ilgi oldukça
arttı. Özellikle sosyal medyada çok
fazla bir bilgi kirliliği de yaşanıyor. Bu
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bildiğiniz gibi son yıllarda uygulanan
enerjisel şifa teknikleri aslında Doğu
kökenlidir ve özünde saklı bilgiler çok
derindir. Dolayısıyla ezoterik ve kadim
bilgiler ışığında ele alınmalı ve
içselleştirilerek ilerlenmelidir.
Kişisel gelişim çatısı altında ele alınan
bilgilerin yüzeysel algılandığı,
özūmsenemediği, davranışa
dökülemediği durumlar, doğal olarak
kelimelerin de içinin boşalmasına sebep
oluyor ne yazık ki.
İnsanların farkındalıkları arttıkça
hayatlarında yolunda gitmeyen ve
kötü giden şeyleri değiştirmek
istiyorlar. Bedensel ruhsal ve zihinsel
açıdan sizden hizmet alanlarda nasıl
bir etki bırakıyorsunuz?
Danışanlarım kendileri dönüştükçe
hayatlarının da değişebileceğini fark
ediyorlar. Nasıl bir etki bıraktığım her bir
kişiye göre değişmekle birlikte bu soruya
kendileri daha güzel cevaplar
verebilirler. Benim amacım ise
dönüşmek üzere kimin neye ihtiyacı
varsa uyguladığım tekniklerle buna
aracılık etmek.
Bazı insanlar potansiyelleri olmasına
rağmen değişim için adım
atamıyorlar, bir türlü harekete
geçemiyorlar. Bunun sebebi nedir?
Aslında her birimizin belli bir potansiyeli
var ve bu sandığımızdan çok daha
yüksek. Fakat genellikle insanlar
alışkanlıklarına sadakatle bağlılar. Bu
sadakat zinciri kırılamadığı zaman her
alanda problemler ortaya çıkmakta.
Aslında bilinçaltı kime/kimlere sadık?
Buradan yola çıkmak lazım.
Yaptığınız işin ruhsal, psikolojik ve
spiritüel bir tarafı olduğu için bazı
kişiler bu alana ön yargıyla
yaklaşıyor. Bu tarzda bir düşünceye
sahip olanları nasıl ikna etmek gerek?
“Önyargıları parçalamak, atomu
parçalamaktan daha zordur” demişti
Albert Einstein. Zor olması bir tarafa;
aslına bakarsanız ben bu tarzda bir
düşünceye sahip kişiye dokunmamak
gerektiğine inanıyorum. Çünkü şifa ikna
edilmeyi bekleyene değil, “hazır” olana
akar.
Şifa direnç kabul etmez. İşte bu
sebepten dolayı, bize zaten “şifalanacak”
olanlar gelir. Bu konuya önyargıyla
yaklaşan kişi en yakınlarımdan biri bile
olsa, harekete geçmemek en hayırlısıdır
bana göre. Ta ki direncini kırıp kişinin
kendisi bunları yıkmaya karar verene
kadar.
39
EYLÜL 2023 - SAYI 6
MEGAREFORM.COM.TR
İçten Parlayan
Görünümün Sırları
2. Saç Güzelliği ve Beslenme
3. Vücut Güzelliği ve Beslenme
Saçlarınızın sağlığı ve görünümü de
beslenme alışkanlıklarınıza bağlıdır. İşte
saç güzelliği için bazı önemli faktörler:
Vücut güzelliği, dengeli bir diyet ve aktif
bir yaşam tarzı ile yakalanabilir. İşte bu
konuda dikkat etmeniz gereken ipuçları:
ZERRİN ÇALLI
Diyetisyen
Güzellik, içten dışa doğru bir yolculuk
olarak kabul edilmelidir. Beslenme
alışkanlıklarımız, cilt sağlığımız, saç
güzelliğimiz ve vücut formumuz
üzerinde derin bir etkiye sahiptir. İşte bu
yazıda, beslenme ile güzellik arasındaki
bağlantıyı keşfetmek ve içten parlayan
bir görünüm elde etmek için bazı önemli
ipuçlarını ele alacağız.
1. Cilt Güzelliği ve Beslenme
Cilt sağlığı, beslenmeyle doğrudan
ilişkilidir. Işıltılı bir cilt elde etmek için şu
noktalara dikkat etmelisiniz:
Antioksidan Dolu Yiyecekler: A, C ve E
vitaminleri ile mineraller bakımından
zengin yiyecekler, cilt sağlığını destekler
ve yaşlanma belirtilerini azaltır.
Vitaminler ve Mineraller: Biotin, çinko,
demir, ve B vitaminleri saç sağlığını
destekler. Bu besin maddelerini içeren
gıdaları tüketmek önemlidir.
Omega-3 Yağ Asitleri: Saçlarınıza
parlaklık katmak ve dökülme riskini
azaltmak için somon, keten tohumu ve
ceviz gibi omega-3 kaynaklarına yönelin.
Su: Saçların nemini korumak için
yeterince su içmek önemlidir. Su eksikliği
saçların kuru ve cansız görünmesine
neden olabilir.
Protein: Saç telleri keratin adı verilen bir
proteinden oluşur. Yeterli protein alımı
saçların sağlıklı olmasına yardımcı olur.
Sağlıklı Kilo Kontrolü: İdeal kilonuzu
korumak için dengeli bir diyet ve düzenli
egzersiz önemlidir. Bu, hem dış
görünüşünüzü hem sağlığınızı iyileştirir.
Selülit Azaltma: Toksinlerden arındırma
diyetleri ve düzenli egzersiz, selülit
görünümünü azaltmaya yardımcı olur.
Enerji ve Canlılık: Doğru beslenme ile
enerji seviyelerinizi yükseltin ve vücudu
canlandırın. İyi bir beslenme, enerji dolu
bir yaşam tarzının temelidir.
4. Ruhsal Güzellik ve Beslenme
Beslenme, ruhsal sağlık ve içsel güzellik
üzerinde de büyük bir etkiye sahiptir.
İşte bu bağlamda bazı önemli noktalar:
Stres Yönetimi: Stresi azaltmak ve
zihinsel sağlığı iyileştirmek için yeşil çay,
avokado ve yulaf ezmesi gibi anti-stres
yiyecekleri tercih edin.
Duygusal Yeme Kontrolü: Duygusal
yeme alışkanlıklarınızı anlamak ve
sağlıklı bir şekilde başa çıkmak için
bilinçli olun.
40
EYLÜL 2023 - SAYI 6
Su Tüketimi: Cildin nem dengesini
korumak için yeterli su içmek önemlidir.
Günde en az 8 bardak su içmeye özen
gösterin.
Protein ve Kollajen: Sağlıklı cilt
hücreleri için protein önemlidir. Kollajen
üretimini artıran gıdalar da cildin
elastikiyetini artırır.
Anti-İnflamatuar Besinler: İltihaplı
gıdalardan kaçının çünkü bu tür gıdalar
ciltte sivilce ve kızarıklığa neden olabilir.
MEGAREFORM.COM.TR
Pozitif Düşünce: Beslenme ile pozitif bir
zihin hali arasındaki ilişkiyi fark edin.
Beslenme alışkanlıklarınızın ruh halinizi
nasıl etkilediğini anlayarak pozitif bir
yaşam tarzı oluşturun.
Bu yazıda, beslenme ile güzellik
arasındaki derin ilişkiyi ele aldık ve içten
parlayan bir görünüm elde etmek için
yapabileceğiniz adımları inceledik. Siz de
beslenme alışkanlıklarınızı düzenleyerek,
bedensel ve ruhsal açıdan çok daha
sağlıklı bir yaşamın tadını çıkarabilirsiniz.
Evreni Var Eden Güç:
Enerji
DİLAN EKİNCİ
KARABULUT
Spiritüel Danışman
Etrafımızda görebildiğimiz veya
göremediğimiz her şey enerjidir. Evreni
var eden güçtür. Fizik derslerinde
öğretilen ısı, ses, ışık gibi kavramları
hepimiz biliriz. Bunun yanında insanın
hareket etmesini, nefes almasını,
konuşmasını, tüm insan olma gereği
yürüttüğü faaliyetler enerji ile var olur.
Bunu anlıyor ve kabul ediyor olmak son
derece önemlidir. Her ne zaman
enerjinin tanımını tüm gündelik
hayatımız içerisinde görür ve onun
varlığını hisseder isek enerji
çalışmalarımıza başlayabiliriz.
Canlı veya cansız tüm varlıkların kendine
has enerjisi vardır. Elinizin altındaki size
ait olan cüzdanınızın, kullandığınız
bilgisayarın, salonunuzdaki koltukların
vs. tamamının enerji alanında yaydığı bir
frekansı mevcuttur. Bu nedenle ki bazı
negatiflik durumlarında evinizde
minimum 6 ay kullanmadığınız eşyaları
atmanız gerektiği, enerji alanlarının sizde
negatif bir blokaj oluşturabileceği
yorumu yapılır.
Veya yeni başladığınız bir iş ortamını ele
alalım. 30 yıllık bir binada eskimiş bir
masanız olduğunu ve gününüzün
tamamını burada geçirdiğinizi düşünün.
O masanın eskimişliği sizde de
yorgunluk, bitkinlik hali yaratmaz mı?
Sık yaşadığımız gündelik bir hayattan
örnek verelim. Yazlık kıyafetlerinizi mi
daha çok seversiniz, kışlıkları mı? Yaz
kıyafetleri alırken mi daha
mutlusunuzdur, kışlık kıyafetler alırken
mi? Peki neden?
Doğum gününüz var ve çok sevdiğiniz
arkadaşınız size uzun süredir almayı
hayal ettiğiniz gömleği aldı. Ne kadar
mutlu olursunuz? Bu gömleği size çeken
nedir? Neden onu uzun zamandır almayı
istiyordunuz?
Bu ve bunun gibi örneklerle sıklıkla
karşılaşırız, özellikle gündelik yaşamdan
örnek vermek istememin sebebi, tüm
düşüncelerinizin, fikirlerinizin,
hareketlerinizin, duygularınızın
sebebinin enerji alanınızla ilgili olduğunu
göstermek istememdir. Burada x=y
durumu mevcuttur. Enerjiniz hayatınızı
yönlendirirken, hayatınızı yaşama
şeklinizde enerjinizi yönlendirir.
Daha sağlıklı, dengeli, huzurlu bir yaşam
şekliniz enerjinizi bu yönde etkiler.
Pozitif enerjileri kendinize çekmenize
olanak sağlar. Aynı zamanda pozitif
düşünce ve yaşam prensibini
benimsemiş olmanızda hayatınıza sağlık,
denge ve huzur getirecektir.
Eğer siz enerji alanınızın farkında iseniz
onu yönetirsiniz. Unutmayın sahip
olduğunuz şeyi yönlendirebilirsiniz.
“Çevrendeki 5 insanın ortalamasısındır.”
Şeklinde bir laf vardır. Burada yatan
spiritüel mesaj ayrıca önemlidir.
Sevdiğiniz insanlar, eşiniz, anneniz,
çocuğunuz sizin enerjinizi büyük ölçüde
etkiler. Onlardan duyduğunuz iyimser
görünen bazı mesajlar dahi sizde negatif
bir zihin blokajı oluşturabilir.
Örneğin, “Bunu yapamayacağını
biliyordum.” “Ben sana söylemiştim.” “Bu
iş galiba senlik değil, başka işlere
yönelmelisin.” “Bugün solgun
görünüyorsun, iyi misin?”
Ne kadar tanıdık geliyor değil mi? O
halde artık zamanı geldi. Evrenin denge
kuralları ve pozitif yaşam prensibi ile
hayatınızı siz yönetmeye başlayın!
Şimdi bir çocuğu düşünelim. Oyuncakları
arasından bir iki tanesine karşı ilgisi
oldukça fazladır. Diğer oyuncaklarının
yüzüne bakmaz iken belli oyuncaklarını
elinden düşürmez, onlarla uyur, kalkar.
Bunun nedeni sizce nedir?
Anet Mankeoğlu
Psikolojik Astroloji
Danışmanı
BEN Mİ BİZ Mİ?
Kendimi bildim bileli hep kim olduğumu
bulmaya çalıştım. Yeni doğan bir bebek
misali sürekli bir keşif içinde kim
olduğumu, ne sevdiğimi, hayattaki
hedefimi sorguladım. Tek istediğim şey
daha çok kendim olmak için kendimle
temas kurmaktı, içten gelen sorulara
cevap bulmaktı.
İçimde güçlü bir ruh vardı ve her
düştüğümde beni ayağa o kaldırıyordu.
Bin bir zorlukla bezenmiş hayatımda her
sendelediğimde o güç beni kolumdan
tutup kaldırdı adeta. Ama senaryo bu
kadar da zorlu olmak zorunda mıydı?
Duygular zayıflıktı benim için. Zayıf olan
ezilirdi. Ayakta durmak için duyguları
sadece içimde yaşamalıydım. Mental
yolla birçok iş halledilebilirdi. O halde
duygular bir kenarda dursunlar, bana
zorluk çıkartmasınlar diye düşünüp
kapatmıştım onları Pandora'nın
kutusuna.
Ama ben saklayabiliyorum onları diye
düşünüyordum çünkü hayatıma girenler
benden sürekli duygusal davranış talep
ediyorlardı. Bu tam olarak ne demek
bilmiyordum. Ben onları dinlerken,
sevdiği şeyleri onlara verirken,
yanlarından ayrılmıyorken zaten
sevdiğimi söylemiş ve göstermiş
olmuyor muydum? Neydi benden
istenen? Ben birini sevdiğimde zaten
adeta kendimden vazgeçmiyor
muydum? Neden karşımdaki bunu hiç
de öyle algılamıyordu? Üstelik her
defasında bencillikle ve sorumsuzlukla
suçlanıyordum.
Belki de hep bir ruh eşi aradım. O
yanımda olursa hayat daha kolay olur
diye düşündüm. Gelsin senaryoyu
anlatsın bana, kurtulayım. Sonra yine
vazgeçtim. Yalnız olmak sorun yaşama
oranını aza indirmekti. Bir yanım "biz"
olmak kavramına meyilliyken diğer
yanım arkama bakmadan kendi yolunda
gitmek istiyordu. Çünkü 'ben'i
oluşturmaktı içsel hedefi. Uzun yıllar bir
tahterevallinin üzerinde bir o yana bir bu
yana ağırlık vererek zamanımı harcadım.
Sonra öğrendim ki iki gerçek ve bağımsız
'ben' olmazsa 'biz' oluşamıyormuş.
Sadece kendinden fedakarlık ederek
sevilmek için sürekli vererek kendimi bir
ilişkinin içinde kurtarıcı sanırken kurban
etmiş olmaktan başka bir şey değilmiş
yaşadıklarım. Bıraktım...
İlişkide uyum sağlayacağım, kavga
etmeyeceğim ve mükemmel olacağım
projesini terk edeli çok oldu. Bir yanım
uyumlu ve pasifist evet ama diğer yanım
kendisi için savaşmak ve tüm gerçeği
haykırmak istiyor. Onu nasıl
susturabilirim ki? O ben'im. Bastırdığım
her şeyi, kendime yaptığım tüm
haksızlıkları simgeliyor o iç ses.
Bir yanım uyumlu ve pasifist evet ama
diğer yanım kendisi için savaşmak ve
tüm gerçeği haykırmak istiyor. Onu nasıl
susturabilirim ki? O ben'im. Bastırdığım
her şeyi, kendime yaptığım tüm
haksızlıkları simgeliyor o iç ses. Ben
insanlarla benim olanı paylaşmayı
sevdim, bildiklerimi, yapabildiklerimi,
düşüncelerimi, emeğimi, kalbimi.
Ama verirken bunu abartmış ve bir
parça kendime saklamayı unutmuş
olabilirim. Şimdi hepsini geri almaya
çalışarak mı?
Hayır, bu mümkün değil! Kime ne kadar
vermek istediğimi artık içimdeki benlik
duygusu biliyor. Büyüdüm. O yeni doğan
bebek ruhun kabuğunda bir yetişkin var
artık. Ama içimdeki o küçük çocuğu da
unutmuyorum. Onun ihtiyaçlarını
karşılıyorum artık, diğerlerinden önce.
'Ben ne istiyorum, ne hissediyorum'
sorularıyla bezenmiş artık yeni dünyam.
Nemrut'a gitmek istiyorsam
arkadaşlarıma gelmek isteyip
istemediklerini soruyorum elbette. Ama
artık onlar gelmese bile ben çantamı alıp
gidiyorum, arkama bakmadan. Gelmeye
karar verseler, dağı tırmanırken arkada
kaldıklarında bile özür dileyip ben
yoluma devam ediyorum.
Bencil diye düşünüyorlar hakkımda
zaman zaman yine. Ama biliyorum ki
onlara yardım etmek için geri insem
sonra hesap soracağım tek tek her
birinden benim için inmedikleri gün.
İnmeyecekler çünkü. Artık biliyorum.
Kimin yanımda olacağını, kimin
olmayacağını. Sadece olacak olanlara
vermeyi seçiyorum. Yıllarca dışarıdan
beklediğim o sevgiyi kendime akıtmayı
seçiyorum bugün.
Bugün artık kendimi seviyorum.
Bir gün aklıma Truva savaşında
Achiles'in topuğundan vurulduğu sahne
geldi. Benim de zayıf yerim duygu
dünyamdı. Göstersem belki de oradan
vurulur, yok olurdum. Ama ben.
Hoşgeldim
Kendime !
EMİNE ÖZCAN
Profesyonel Koç
Vazgeçtim…
Hala vaktim varken vazgeçtim...
Artık istediğiniz gibi yaşama çabasından
vazgeçtim…
Olmadığım biri gibi yaşamaya
çalışmaktan yoruldum…
Kabul ediyorum;
Tüm çabam yalnız kalmaktan korktuğum
için idi…
Beni sevin diye bana biçtiğiniz kalıba
girmeye çalışırken gördünüz beni hep…
Hem mutsuzluğum hem de yalnızlığım
kar kaldı yanıma…
Vazgeçtim…
Olmadığım biri gibi yaşama çabasından
vazgeçtim…
Karar vermenin keyfiyle dönüyorum
kendime…
Gördüklerim, fark ettiklerim dalga dalga
yeni kararlara sürüklüyor beni…
Bilmediklerime değil de bilip de
bilmiyormuş gibi yapan halime şaşkınım
en çok
Geçtiğim çakıl taşlarına değmeden bana
ahkam kesenlere neden izin verdim;
bilmiyor muyum?
Tercih etme özgürlüğümü neden
kullanmadım; bilmiyor muyum?
Gerçekten bilmiyor muyum? !!!
Ellerimi kaldırıp kabul ediyorum…
Sen gibi olmaya çalıştığımdan hepsi…
Beni sevin diye…
Gitmeyin diye…
Şimdi görüyorum ki, gideceğinizi bilerek
görmezden gelmişim kendimi…
Bana yaşattığım her “değersizlik hissi”
için Özür Dilerim Sevgili Kendim…
Karar vermenin keyfiyle diyorum ki:
Kendimi anlatma gayretine girmek
yerine “Yormayalım artık birbirimizi”
diyebileceğimin farkındayım…
Tekrar kendimi bulma yolculuğuna
çıkıyorum
Biraz geçmişime biraz hayallerime
olacak bu yolculuğum…
Karar vermenin keyfiyle söz veriyorum
ki:
BEN, ben olarak yaşamayı öğreneceğim
artık…
Yıllarca unuttuğum BEN’i bulup
çıkartacağım zamanında anahtarını size
verdiğim zindanımdan…
Hoş geldim kendime,
Hoş buldum sevgili BEN
Bilmediğimi fark ettiğim her konuda,
“sıfır” noktasından koşarak size
yetişmeye çalışmaktan yoruldum…
Evet… Bilmiyorsam bilmiyorum artık…
Bilmek istiyorsam bakarım… Biliyorum ki
bilmek zorunda değilim …
Evet, her şeyi bilmek değilim
ORTAKÖY
PİLATES STUDIO
K i ş i y e Ö z e l
P r o g r a m l a r
Mecidiye Mh. Dereboyu Cad. No:93/1
Ortaköy Beşiktaş/ İstanbul
T e l : + 9 0 ( 5 0 7 ) 8 0 8 6 5 3 3
www.ortakoypilates.com