Hotel Restaurant Aralık 2024
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Doğal Sade Yağ
info@bilhansadeyag.com.tr
Dört Mevsim
0216 592 42 70 - 71 -72
info@callipastacilik.com.tr
SPEED-X, kendi kendini yıkayan
ilk kombi hızlı fırın: mükemmel
kombinasyon kalite ve hız.
unox.com
+90 530 176 62 03
Kombi
Modu
HYPER.Speed
Modu
Taviz vermek zorunda
kalmamak için üretildi.
Kusursuz pişirmeyi garanti etmek için
Konveksiyon ve buhar bir araya geliyor.
Türünün
ilk örneği.
Pişirme ve mikrodalgaları bir araya getiren
devrim niteliğindeki teknoloji.
250
makaron
makarna
12 dakika içinde
1.5 kg
bütün
patates
420 saniyede
7.5
kilo sandviç
patates
20 dakika içinde
6 adet fileto
somon ile
sebzeler
150 dakika içinde
15 bölünmüş
korniş tavuk
parçaları
35 dakika içinde
6 adet tavuk
şnitzel ile
mantarlar
180 dakika içinde
2024’ü kapatırken…
hotelrestaurantmagazine
@Hitechdergisi
hotelrestaurantmagazine
İstanbul'da otel doluluk oranları yükselişini koruyor.
Buna karşın enflasyon ve döviz kuru gibi ekonomik
faktörler, oda fiyatlarını olumsuz etkileyerek gelirlerde
bir düşüş yaşanmasına sebep olmuş durumda.
TÜROB Başkanı Müberra Eresin, Kasım Ayı
Bilgilendirme Toplantısı'nda, bu durumu detaylı bir
şekilde ele aldı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet
Nuri Ersoy'un açıkladığı 2024 yılı ziyaretçi verilerinin
de hatırlatıldığı o toplantıya dair tüm notlar
“gündem” başlığımızda.
İstanbul turizminin en büyük sorunlarından birinin,
oda fiyatlarındaki düşüş olduğunu belirten Point
Hotel Taksim Genel Müdürü Nuri Kalyoncu, çözüm
olarak uluslararası kongrelerin İstanbul’a yeniden
dönmesini öneriyor. Kongre ve toplantı
organizasyonlarının, İstanbul’un turizm gelirlerini
artırarak oda fiyatlarını yeniden yükseltmesi için
büyük fırsatlar sunduğuna dikkat çeken
Kalyoncu’nun çarpıcı açıklamaları “gündem”
bölümümüzde…
Almanya, İsviçre ve Avusturya'da Türkiye
spesiyalisti olarak faaliyet gösteren Bentour Reisen,
28-30 Kasım tarihleri arasında düzenlenen Comedy
Night Show etkinliği kapsamında 700 acenteyi
Antalya'da buluşturdu. Bu yıl 20. yaşını kutlayan tur
operatörü yönetimi Megasaray Westbeach
Antalya'da turizm basınıyla bir araya gelerek Türkiye
turizminin genel durumu ve şirket performansı
hakkında değerlendirmelerde bulundu. Haberin
detaylarını “gündem etkinlik” başlığımızda
bulabilirsiniz.
Mutfak dünyasına adım atan her şefin bir hikayesi
vardır. Kimileri çocukluğundan beri bu yolda
ilerlemeyi hayal ederken, kimileri içinse bu yolculuk
bir tesadüfle başlar. Spago Restaurant Executive Şefi
Deniz Otuk’un hikayesi, tam da bu iki dinamiğin
kesiştiği bir noktada şekilleniyor. İstanbul doğumlu
olan Otuk, çocukluk yıllarını Antalya’da geçiriyor.
Şehirlerin kültürel zenginliği ve mutfak mirası, onun
damak zevki ve ilgi alanlarını şekillendiren ilk
adımlar oluyor. Basitlikte mükemmelliği yakalayan
şefin etkileyici mutfak hikayesi bu sayımızda sizlerle!
Yeni yatırımlar ve otel açılışları da turizm
sektöründeki heyecan verici gelişmeler arasında.
Hilton’un 2025'te açılması beklenen yeni otelleri
arasında, İstanbul Taksim'deki Canopy by Hilton da
bulunuyor. Wyndham Hotels & Resorts, kış
turizminin yeni adresi olarak Wyndham Garden
Çambaşı’yı açtı. IHG Group, Dubai’deki dünyanın en
yüksek otel kulesini Vignette Collection markasıyla
işletecek. Türkiye ve dünyadan derlediğimiz otel
açılışlarına “yeni yatırımlar” başlığımızdan
ulaşabilirsiniz.
Gastronomi dünyasında da oldukça hareketli günler
yaşanıyor. Dünya çapında büyük bir prestije sahip
olan Gastromasa Konferansı, gastronomi
profesyonellerini dokuzuncu kez bir araya getirdi.
Dream Sales Machine, kahve festivali etkinliğini bu
yıl Antalya'ya taşıyarak 15 bin kahveseveri ağırladı.
Gastronominin öne çıkan bir diğer ismi ise Terra
Middle'Terranean oldu. Geleneksel tatları modern
yorumlarla birleştiren restoran, coğrafi işaretli yerel
malzemelerle hazırladığı yemeklerle misafirlerine
unutulmaz bir lezzet deneyimi sundu. Swot
Hospitality ise Rixos Tersane açılışları öncesinde
Antalya çıkartmasıyla gastronomi yazarlarından tam
puan aldı. Yemekler sadece başlangıçtı: Swot
Hospitality, Antalya’daki fantastik konseptleriyle
şaşırttı ve eğlendirdi de!
Bunlar ve çok daha fazlası dergimiz sayfalarında!
Keyifli okumalar dilerim.
K
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
REKLAM SATIŞ PAZARLAMA
REKLAM KOORDİNATÖRÜ
Emir Ömer ÖCAL
emir.ocal@img.com.tr
0212 454 22 22
TEKNIK MÜDÜR
BILGI İŞLEM
TOLGA ÇAKMAKLI
tolga.cakmakli@img.com.tr
TAYFUN AYDIN
tayfun.aydin@img.com.tr
İMG WEB TEAM MAIL
web@img.com.tr
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY
GÜRKAN BOZTEPE
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı
TEZER ÖNER
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve
İşletme Yatırım Danışmanı
HÜSEYİN KURT
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği
Başkanı
AYDIN DEMIR
Yeditepe Üniversitesi Gastronmi Mutfak
Sanatları Chef Ögretim Görevlisi/
The Maestro Hotel Executive Chef
website
www.hotelrestaurantmagazine.com
info@img.com.tr
CTP - BASKI
İRTİBAT BÜROLARIMIZ
ADRES
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94
www.ihlasmatbaacilik.com
BURSA +90.224 211 44 50-51
KONYA +90.332 238 10 71
İSTMAG
Magazin Gazetecilik Yayıncılık
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi
No: 11 Medya Blok Kat: 1
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
KAPAK FOTOĞRAF Çırağan Palace Kempinski İstanbul
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları
İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır. ISSN:1305-1792
Bu sayımızda
antre
12 Sektörden kısa haberler
gündem
18 Eresin: Turizm gelirlerini
artırmak için Bakanlık ve
paydaşlarla iş birliği yapıyoruz
20 Küresel seyahat ve turizm
gelirleri 1 trilyon doları bulabilir
22 MICE sektörünün en iyilerini 22.
kez ödüllendirecek
24 Kalyoncu: Kongrelerin İstanbul’a
dönüşü fiyat krizine çözüm
olabilir
26 Öner: Sağlık turizmine alternatif
bir yaklaşım
28 Uzakrota Travel Awards 2024
açıklandı
30 Akçakaya: Turizm müşterileri
artık dönüştürücü deneyimler
istiyor
32 MSC Sinfonia, İstanbul ve İzmir
çıkışlı kış seferlerini başlattı
34 Polatoğlu: UZAKROTA2024’ün
ardından
36 Bentour Reisen 20. yılında rekor
misafir sayısına ulaştı
38 İşte küresel golf turizmi
pazarının yıllık tahmini büyüme
oranı
40 Eresin'den Türkiye tanıtımında
ortak çalışma çağrısı
18
38
54
32
50
gastro aktüel
94 Gastronomi sektöründen
haberler
dosya
98 Yılbaşı özel
fuar
70
marka güncel
102
100 Host 2025 yeni dışarıda yeme
trendlerini açıklıyor
yeni mekan
42 2025’te seyahati belirleyecek 6
dikkat çekici trend
48 Sağlık turizmi acentalarından
karayolu taşımacılığı için teşvik
talebi
50 Hostel pazarı 2030’da 11 milyar
doları aşacak
yeni yatırımlar
52 Radisson, İtalyan portföyünü
genişletiyor
54 Hilton Grubu 2025 açılışlarını
duyurdu
56 Wyndham Garden Çambaşı
hizmete girdi
58 IHG, dünyanın en yüksek otel
kulesini açacak
60 Hindistan’daki marka sayısını 8’e
çıkaracak
62 Swissôtel, Riviera Montenegro ile
Karadağ Budva’da
64 Kapadokya’ya 60 milyon dolarlık
yatırım
marka
66 Porland, yapay zeka destekli
tanıtım filmini Paris’te tanıttı
68 Firma haberleri ve yenilikler
şefin gözünden
70 Basitlikte mükemmelliği
yakalayan şef: Deniz Otuk
gastro güncel
74 Ödev: Beyoğlu küllerinden
yeniden doğuyor
76 Doğan: Gastronomik sinestezi
fenomenini keşfetmeye var
mısınız?
gastro etkinlik
78 Matbah kasım ayını
lezzetlendirdi
80 Yemekler sadece başlangıçtı…
84 Antalya Coffee Festival 15 bin
kahveseveri ağırladı
86 Her tabakta bir hikaye anlatıyor!
88 “35 Yaş Altı 3 Şef” Yarışması için
başvurular başladı
90 Dünya gastronomisinin kalbi 9.
kez Gastromasa’da attı…
92 Evinoks’tan Gastromasa’ya
etkileyici bir inovasyon imzası!
102 Lokantacılığı fine dining ile
buluşturan mekan
104 Yeşilköy’de tatlı tutkunlarını çok
heyecanlandıracak
106 Gastronomi Sokağı’nın yeni
üyesi
107 İstanbul’un en yeni artisan
mutfağı
HoReCa teknoloji &
sistemleri
108 Yapay zekâ turizmin geleceğini
yönlendiriyor
110 Restoranlar artan maliyetlerini
yapay zeka ile kontrol edecek
109/111 HoReCa teknoloji ve
sistemleri
www.hotelrestaurantmagazine.com
12
hotel restaurant
& hi-tech
antre
ATF2024, Sonuç
Raporunu açıkladı
Bu yıl 23-24-25 Ekim tarihleri arasında altıncısı düzenlenen Antalya
Turizm Fuarı (ATF), 56 katılımcı ve 4.781 ziyaretçi olan toplam 78
ülkeden 30.934 turizm profesyoneli ve paydaşını ağırladı. 35 bin
metrekare alanda 20 bin metrekare stant üzerine kurulan fuar, 313
ana katılımcı ve 532 alt katılımcı ile toplam 845 turizm markasını
tek çatı altında buluşturdu. ABD, Almanya, Arnavutluk, Avusturya,
Azerbaycan, BAE, Bahreyn, Belarus, Belçika, Birleşik Krallık,
Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Çin, Doğu
Afrika, Estonya, Filipinler, Filistin, Finlandiya, Fransa, Gana, Güney
Afrika, Gürcistan, Hindistan, Hollanda, Irak, İran, İrlanda, İspanya,
İsrail, İsveç, İsviçre, İtalya, Karadağ, Katar, Kazakistan, Kırgızistan,
Kolombiya, Kongo, Kosova, Kuveyt, Kuzey Kıbrıs, Kuzey Makedonya,
Küba, Letonya, Litvanya, Lübnan, Lüksemburg, Macaristan,
Makedonya, Maldivler, Mısır, Moğolistan, Moldova, Nepal, Nijerya,
Özbekistan, Pakistan, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya, San
Marino, Sırbistan, Singapur, Slovakya, Sri Lanka, Tacikistan, Tayland,
Tunus, Uganda, Ukrayna, Umman, Ürdün, Yunanistan, Zimbabve’nin
katılım sağladığı fuarın 5 etabında, 130’un üzerinde konuşmacının
katılımıyla yaklaşık 2000 dakika boyunca yüzde 100 turizm konuşuldu.
Intercontinental Istanbul’a
üç prestijli ödül
Bu yıl da Türkiye’nin en seçkin otelleri arasında zirveye yerleşen
InterContinental Istanbul, ‘Best Luxury Business Hotel in Turkey’,
‘Best Luxury City Business Hotel in Turkey’, ve ‘Best Luxury Hotel
in Turkey’ ödüllerini kazanarak uluslararası sahnedeki başarısını
bir kez daha yeniledi.Dünya çapında seyahat ve turizm sektöründeki
mükemmeliyeti onurlandıran World Travel Awards, her yıl sektörün
en iyilerini belirleyerek ödüllendiriyor. Bu yıl da InterContinental
Istanbul, Türkiye’nin en lüks oteli olarak öne çıkarken, iş dünyasının
profesyonelleri için kusursuz bir İstanbul deneyimi sunmaya
devam ediyor. Şehrin merkezinde yer alan ve benzersiz Boğaz
manzarasıyla misafirlerini büyüleyen otel, iş seyahatlerinden
tatillere kadar her tür konaklamada misafirlerine üstün konfor
sağlıyor.
GlobeMeets 2025
takvimini duyurdu
2024 yılında üç kat büyümeyle büyük bir başarıya imza atan ve 1000’i
aşkın seyahat acentasını ağırlayan GlobeMeets B2B Networking Event,
2025 takvimini duyurdu. Turizm profesyonellerine yeni iş birliği fırsatları
sunma hedefiyle her yıl el yükselten etkinliğin yeni tarihi 11-12 Eylül 2025
olarak açıklandı. Bu yıl Türkiye’nin 37 şehrinden ve 20 farklı ülkeden
gelen seyahat acentalarının yanı sıra 50 ülkeden gelen DMC, havayolu
şirketleri, turizm ofisleri, kruvaziyer firmaları ve sigorta şirketleriyle
kapsamlı bir iş ağı oluşturan etkinlik, 2024 yılında gün sayısını yoğun
talep sebebiyle iki güne çıkarmış ve katılımcı masalarını etkinlik
başlamadan 2 ay önce doldurmuştu.
Turizm fakültesi mezunları
Side’de buluştu
Mersin Üniversitesi Turizm Fakültesi Mezunları Derneği (METİOD)
üyeleri, 14-17 Kasım 2024 tarihleri arasında Selectum Family Resort
Side Hotel’de geleneksel mezunlar buluşmasını gerçekleştirdi.
Organizasyon, aynı zamanda Turizm Mezunları Federasyonu’nun
(TURMEFED) kurucu üyesi olan METİOD tarafından düzenlendi.
METİOD ve TURMEFED Başkanı Erdem Daşcı, organizasyonda yaptığı
konuşmada şunları söyledi: “Bir fakülte mezunları ile güçlüdür ve
mezunlarıyla sürdürülebilir bağlantılar kuran üniversiteler bir adım
öne geçmektedir. Derneğimizin 1999 yılında kuruluşundan bu yana,
bu buluşmaları her geçen yıl artan bir coşkuyla gerçekleştirmenin
mutluluğunu yaşıyoruz, yaşayacağız ve yaşatacağız.” METİOD’un 2025
yılındaki geleneksel mezunlar buluşması, Kapadokya’nın büyüleyici
atmosferinde gerçekleştirilecek.
14
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Lucis Companies yönetim
ekibini güçlendirdi
Turizm sektörüne Avantgarde
Collection otel zinciri markasını
kazandıran Lucis Companies,
otelcilik ve gastronomi sektörünün
tecrübeli isimlerinden Cem Doğan
ile yönetim ekibini güçlendirdi.
Doğan, Lucis Companies İcra
Kurulu Üyesi olarak yeni görevine
başladı. Doğan, sektördeki
deneyimi ve vizyoner bakış açısı
ile grubun 2010 yılından bu yana
hizmet veren amiral gemisi
Avantgarde Collection’ın yeni
markası “Refined” çatısı altındaki
Yalıkavak ve Kapadokya otelleri ile
Avantgarde Urban çatısı altındaki
İstanbul otelleri başta olmak üzere,
grubun stratejik yönetimine ve
Avantgarde Culinary Experiences yeme icme girisimleri de dahil
gelişiminlerine destek sağlayarak büyüme hedeflerine ulaşmasına
katkıda bulunacak. 35 yılı aşkın süredir Levent, Taksim ve Şişli’deki
Avantgarde otelleriyle İstanbul’da şehir otelciliğine bambaşka
bir soluk kazandıran Avantgarde Collection, Türkiye’nin eşsiz
destinasyonlarından Yalıkavak ve Kapadokya’da doğayı sessiz lüks ile
bir araya getirdiği Avantgarde Refined markası ile turizm sektörüne
yenilik katmaya devam ediyor.
Üç prestijli ödül birden
Tarihi atmosferi ve unutulmaz konaklama deneyimiyle bilinen
The Galata İstanbul Hotel - MGallery, World Luxury Awards”ta Üç
Prestijli ödül ile sektördeki başarısını ve misafirlerine sunduğu
benzersiz hizmet kalitesini bir kez daha kanıtladı. Otel, “World
Luxury Awards” ödülünü alarak misafirlerine sunduğu yüksek
kaliteyi, özenle korunmuş tarihi dokusunu ve yenilikçi hizmet
anlayışını bir kez daha gözler önüne serdi. “World Luxury Awards”
ödülü, otelin sektördeki etkisini artırmakla kalmayıp, uluslararası
arenada da öne çıkmasını sağladı. Galata’nın en görkemli ve nadide
yapılarından biri olan Baltazzi Han’ın 1836 yılından günümüze
uzanan tarihinde yeniden doğan otel, 2018’den beri misafirlerine
unutulmaz bir konaklama deneyimi sunuyor.
Kosova Destinasyon
Tanıtım Etkinliği gerçekleşti
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği tarafından ulusal ve uluslararası
düzeydeki turizm hareketlerini geliştirmek amacıyla hayata geçirilen
çalışmalara bir yenisi daha eklendi. 13 Kasım 2024 tarihinde TÜRSAB
Genel Merkez binasında gerçekleştirilen “Kosova Destinasyon Tanıtım
ve B2B Görüşme Etkinliği’nde konuşan Kosova Başbakan Yardımcısı
Emilija Redžepi, Kosova ve Türkiye’nin köklü tarihi ve kültürel bağlara
sahip olduğunun altını çizdi. TÜRSAB ile yaptıkları iş birliğinin önemine
dikkat çeken Redžepi “İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesinin
yanında turizmle ilişkilerin geliştirilmesini de önemsiyoruz. Bu noktada
TÜRSAB’ın birikim ve tecrübesinden faydalanmayı umuyoruz. İki ülkenin
de turizm kapasitelerini karşılıklı geliştirebiliriz. Gençlerimizin turizm
alanında eğitiminde Türkiye’yi pozitif bir örnek olarak gösteriyoruz.
Türkiye, turizm üzerinden ekonominin nasıl geliştirilebileceğine dair iyi
bir örnek ülke” değerlendirmesinde bulundu.
Batı Karadeniz’de
sağlık turizmi atağı
Avrupa Türk Seyahat
Acenteleri Birliği (COOP
TRR Int. AG.), sağlık turizmi
alanındaki çalışmalarının
son durağı Batı Karadeniz'in
sağlık üssü Zonguldak oldu.
Zonguldak Ticaret ve Sanayi
Odası (ZTSO) ve Zonguldak
Bülent Ecevit Üniversitesi
(ZBEÜ) iş birliğiyle 17-19
Kasım tarihleri arasında
düzenlenen "Sağlık Turizmi
Çalıştayı"na katılan COOP
TRR, bölgenin sağlık turizmi
potansiyelini değerlendirdi.
ZBEÜ İbni Sina Kampüsü'nde
yer alan Üniversite Hastanesi
Doç. Dr. Şebnem Hanioğlu
Kargı Konferans Salonu'nda
gerçekleştirilen çalıştayda,
sağlık turizminin bölge için önemine vurgu yapıldı, üniversitenin
bu konuda sunduğu katkılar dile getirildi. Zonguldak’ın ve Batı
Karadeniz’in sağlık üssü olan Üniversite Hastanesi'nin sağlık
turizmi alanındaki potansiyeli anlatılırken özel hastanelere
değinildi. Sağlık ve turizmin buluşmasıyla bölgenin uluslararası bir
sağlık merkezi olabileceğinin altı çizilirken, Zonguldak Havalimanı
avantajı ile Almanya’dan ulaşım kolaylığına da dikkat çekildi.
hakiki kahve keyfi
mehmetefendi.com
#hakikikahvekeyfi
#mehmetefendi
16
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Kazanan,
The Ritz-Carlton, Istanbul!
Turna.com, otel kategorisini
yayına aldı
Modern tasarımın ve nitelikli hizmetin sembolü haline gelen The
Ritz-Carlton, Istanbul, eşsiz manzarası, kültürel bir konaklama
deneyimi sunan misafirperverliği ve bünyesinde bulunan etkileyici
restoranları ile ön plana çıktı. Otel, bu yılda dünyadaki en iyi seyahat
dergileri arasında yerini alan Condé Nast Traveler okuyucularının
kalbini kazanarak en sevilen konaklama noktalarından biri olmayı
sürdürdü. 239 odaya sahip olan otel; 28 süit, 40 Club odası ve özel
tasarım Nobu Suite ile unutulmaz anlara ev sahipliği yaparken 10
toplantı odası ve 3 farklı bölüme ayrılabilen balo salonuyla çeşitli
etkinliklere hizmet sunuyor. Modern spa olanakları, Türk hamamı,
kapalı yüzme havuzu, masaj odaları, fitness merkezinin yanı sıra
şık bir güneşlenme terası ve sonsuzluk havuzu gibi imkanlarıyla da
2024 yılının en’leri arasında sıralandı. Otel, şehrin popüler buluşma
noktalarından Atölye, Bleu Lounge, Vakko Boutique, Nobu ve The
Roof gibi özel mekanları sayesinde konuklarına eşsiz bir deneyim
yaşatmaya devam ediyor.
JNTO, Türkiye'de turizm
tanıtımını güçlendiriyor
Japonya Ulusal Turizm Örgütü (JNTO),
Japonya ile Türkiye arasında diplomatik
ilişkilerin tesisinin 100. yıldönümünü
kutlamak amacıyla, Japon diplomatik
misyonlarıyla iş birliği içinde Türkiye
pazarındaki tanıtım faaliyetlerini
yoğunlaştırdı. Bu çabaların bir parçası
olarak JNTO, Türk seyahat acentelerine
yönelik turizm seminerlerinin yanı sıra
Ankara ve İstanbul'da Türk ziyaretçileri
hedefleyen etkinliklere de ev sahipliği
yaptı. JNTO Dubai Ofisi İdari Direktörü
Kobayashi Daisuke konuyla ilgili şunları söyledi: “Japonya ile Türkiye
arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 100. yılının kutlandığı bu
önemli yılda, Japonya'nın turizm cazibesini Türk seyahat acenteleri
ve gezginlerle doğrudan paylaşma fırsatı bulduğumuz için gerçekten
minnettarız ve onur duyuyoruz. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca iki ülke
arasında kurulan bağ, tarihi aşan, eşsiz ve derin bir bağdır. Önümüzdeki
100 yıla bakarken, ilişkilerimizin daha da güçlenmesini ve derinleşmesini
içtenlikle temenni ediyoruz. JNTO olarak, bu önemli ilişkiyi turizm yoluyla
geliştirmeye ve iki ülkeyi birbirine bağlayan yeni hikayeler yaratmak için
birlikte çalışmaya büyük önem veriyoruz. Japonya ve Türkiye arasındaki
alışverişin gelişmeye devam edeceğine ve daha zengin, ortak bir
geleceğin yolunu açacağına inanıyoruz.”
Uçak bileti, otel rezervasyonu ve diğer hizmetlerin bir arada
sunulması, hem kullanıcı deneyimini sadeleştiriyor hem
de zaman kazandırıyor. Turna.com da bu doğrultuda otel
kategorisini hizmetlerine ekleyerek, yıl boyunca avantajlı
fiyatlarla kapsamlı konaklama seçenekleri sunmaya başladı.
Kategoride, lüks otellerden butik otellere, doğa otellerinden
şehir otellerine kadar farklı ihtiyaç ve bütçelere uygun
seçenekler yer alıyor. Kullanıcılar, otel detay sayfalarında
otelin sunduğu hizmetler, oda özellikleri, puanlamalar ve
harita üzerinden konum bilgisi gibi bilgilere ulaşarak tercih
ettikleri otel hakkında kapsamlı bilgi edinebiliyor. Turna.
com, kredi kartı puanlarını Turna hesabına aktarma seçeneği
sunarak bu puanların uçak, otobüs ve feribot biletlerinin yanı
sıra otel rezervasyonlarında da kullanılmasını sağlıyor. Bu
özellik sayesinde kullanıcılar, konaklamalarını daha avantajlı
hale getirebiliyor.
Sonbahar akşamlarını
sanatla buluşturuyor
Royan Hotel Hagia Sophia Istanbul,
a member of Radisson Individuals,
her cuma akşamı, saat 20.00 –
22.00 arasında Berna Çiçeksever'in
büyüleyici sesi ve DJ Arıca'nın
ritimleri tarihin ve sanatsal atmosferi
buluşturuyor. Misafirler, canlı
performanslarla haftanın yorgunluğunu
atarken özel kokteyller eşliğinde
lezzetli atıştırmalıklarla keyifli
bir akşam geçirecekler. Cisterna
Brasserie, hem otel misafirlerini
hem de dışarıdan gelen ziyaretçileri
bu benzersiz deneyime davet ediyor.
Royan Hotel Hagia Sophia Istanbul, a
member of Radisson Individuals, Tarihi Yarımada’nın tam kalbinde
misafirlerini ağırlıyor. Otel, Kapalıçarşı, Topkapı Sarayı ve Gülhane
Parkı gibi şehrin ikonik turist merkezlerinin hemen yanı başında yer
alıyor. Ayasofya'ya 6, Marmara Denizi'ne 9 ve Sultanahmet tramvay
durağına sadece 12 dakika yürüme mesafesiyle ve mükemmel
lokasyonuyla dikkat çekiyor.
18
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
MÜBERRA ERESIN
"TURIZM GELIRLERINI ARTIRMAK
IÇIN BAKANLIK VE PAYDAŞLARLA IŞ
BIRLIĞI YAPIYORUZ"
TÜROB Başkanı Müberra Eresin, Kasım Ayı Bilgilendirme Toplantısı'nda, İstanbul’daki
otellerde doluluk oranlarının yükseldiğini, ancak enflasyon ve döviz kuru nedeniyle
oda fiyatlarının düştüğünü belirtti. Eresin, gelirleri artırmak için Kültür ve Turizm
Bakanlığı, TGA, TOBB ve İTO ile ortak çalışmalarını sürdürdüklerini ifade etti.
TÜROB Kasım Ayı Bilgilendirme Toplantısı
ve Geleneksel Öğle Yemeği, turizm
sektörü paydaşlarının katılımıyla Çırağan
Palace Kempinski İstanbul'da gerçekleşti.
Toplantıya İstanbul Valisi Davut Gül de
katılarak sektöre dair değerlendirmelerde
bulundu.
Eresin: "Doluluk oranları arttı,
gelirler düştü"
Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜROB
Başkanı Müberra Eresin, Kültür ve Turizm
Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un geçtiğimiz
günlerde açıkladığı 2024 yılı ziyaretçi verilerine
dikkat çekerek, turizm sektöründe elde
edilen başarıları vurguladı. Eresin, 2024 yılının
Ocak-Ekim döneminde Türkiye'nin toplamda
54 milyon 629 bin ziyaretçi ağırladığını
ve bu ziyaretçilerin 47 milyon 306 binini
yabancı turistlerin oluşturduğunu belirtti.
Bu rakamlarla yabancı ziyaretçi sayısında,
bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde
7,03’lük bir artış kaydedildiğini ifade etti.
Ayrıca Ekim 2024’te Türkiye’ye gelen yabancı
ziyaretçi sayısında da dikkat çekici bir yükseliş
yaşandığını belirten Eresin, "Geçtiğimiz yılın
aynı dönemine kıyasla, yabancı ziyaretçi
sayısı yüzde 9,25 artarak 5 milyon 448 bin
kişiye ulaştı. Bu veriler, turizm sektörümüzün
dinamik ve güçlü yapısını bir kez daha ortaya
koyuyor" dedi.
Üye verilerini paylaştı: "Fiyatlar kur
baskısında"
TÜROB Başkanı Müberra Eresin, TÜROB
üyeleri arasında yapılan bir araştırmaya
dayanarak İstanbul’daki otellerin son doluluk
oranları ve ortalama geceleme ücretleri
hakkında bilgi paylaştı.
Eresin, “Yaptığımız araştırmaya göre,
İstanbul’da Ekim 2024 doluluk oranı yüzde
77,23 seviyesinde gerçekleşti. Bu oran, 2023
yılının aynı döneminde yüzde 74’tü. Ocak-Ekim
2024 döneminde ise doluluk oranı yüzde 66,8
olarak belirlendi; geçen yıl aynı dönemde bu
rakam yüzde 66,6 idi” dedi.
Eresin, doluluk oranlarıyla ilgili STR verilerini
de paylaşarak, İstanbul’da doluluk oranlarının
STR’ye göre Ekim 2024’te yüzde 79,1’e
ulaştığını, bu rakamın 2023 Ekim ayında yüzde
72,3 olduğunu belirtti. Ocak-Ekim döneminde
ise doluluk oranı yüzde 69,3 olarak kaydedildi
(2023’te yüzde 65,5).
Ortalama gecelik konaklama ücretleriyle ilgili
tespitlerini aktaran Eresin, TÜROB verilerine
göre Ekim 2024’te bu rakamın 115,04 EURO
olduğunu, 2023’te ise 106,27 EURO olarak
gerçekleştiğini söyledi. Ocak-Ekim 2024
döneminde ise fiyatların 108,38 EURO’ya
ulaştığını, geçen yıl aynı dönemde 117,26
EURO olarak ölçüldüğünü ifade etti. Eresin
şöyle devam etti: "STR verilerine göre ise
Ekim 2024’te İstanbul’da ortalama fiyat 140,71
EURO olarak belirlendi (2023’te 142,28 EURO),
Ocak-Ekim 2024 döneminde ise 134,98 EURO
olarak kaydedildi (2023’te 147,36 EURO)."
Eresin, Türkiye genelinde de doluluk
oranlarının artış gösterdiğini belirterek, "STR
verilerine göre Ekim 2024’te yüzde 69,8 olan
doluluk oranının geçen yıl aynı dönemde
yüzde 66,5 olduğunu, Ocak-Ekim döneminde
ise bu oranın yüzde 62,7’ye yükseldiğini
söyledi (2023’te yüzde 59,5). Ortalama gecelik
konaklama ücretleri ise Ekim 2024’te 124,13
EURO (2023’te 120,07 EURO), Ocak-Ekim
döneminde ise 130,64 EURO (2023’te 133,47
EURO) olarak gerçekleşti." dedi.
"Doluluklar artarken oda
fiyatlarında düşüş ve maliyet artışı
sürüyor"
TÜROB Başkanı Müberra Eresin, İstanbul’daki
otellerin doluluk oranlarının geçen yılın
seviyelerini geçtiğini belirterek, bu gelişmenin
memnuniyet verici olduğunu ifade etti. Ancak,
enflasyon oranlarındaki önemli farklılıklar ve
döviz kurlarının son bir yılda yatay seyretmesi
nedeniyle oda satış fiyatlarında bir düşüş
yaşandığını vurgulayan Eresin, aynı zamanda
maliyetlerin ciddi şekilde arttığını da söyledi.
Eresin, gelirleri artırmak adına Kültür ve
Turizm Bakanlığı, Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı (TGA), Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (TOBB) ve İstanbul Ticaret
Odası (İTO) ile birlikte işbirliği ve ortak
çalışmalarını sürdürdüklerini, sektörün
karşılaştığı zorluklarla başa çıkmak için çaba
gösterdiklerini sözlerine ekledi.
"Sektörümüz hedeflerine ulaşarak
ekonomiye katkı sağlamaya devam
edecek"
TÜROB Başkanı Müberra Eresin, turizm
sektörünün zaman zaman dış etkenlerle
kesintiye uğramış olsa da her zaman
hedeflerine ulaşarak ülke ekonomisine,
istihdama ve kalkınmaya güçlü bir katkı
sunduğunu belirtti. Eresin, aynı şekilde
sektörü desteklemeye devam edeceklerini ve
ülkenin cari açığının kapatılmasına da katkı
sağladıklarını ifade etti.
Eresin, TÜROB olarak üyeleriyle birlikte
Kültür ve Turizm Bakanlığı, yerel yönetimler
ve diğer turizm paydaşlarıyla eşgüdüm içinde
çalışmaya devam ettiklerini vurguladı. 2024
yılı için belirledikleri hedefin, Kültür ve Turizm
Bakanlığı ile paralel olarak 60 milyar dolar
turizm geliri ve 61 milyon ziyaretçi sayısına
ulaşmak olduğunu açıkladı.
Konaklama sektöründeki gelişmelere
de değinen Eresin, Türkiye’deki yatak
kapasitesinin 2002 yılında 804 bin iken, 2024
yılı Ekim sonu itibarıyla 2,25 milyon yatağa
ulaştığını paylaştı. Ancak, yeni yatırımların
özellikle Antalya, İstanbul, Muğla ve Aydın gibi
yoğun destinasyonların dışında kontrollü bir
şekilde yapılması gerektiğine dikkat çekti.
"Tanıtım çalışmaları hız kemeden
devam ediyor"
TÜROB’un uluslararası tanıtım faaliyetlerine
de değinen Müberra Eresin, yakın zamanda
WTM Londra ve IBTM Barselona fuarlarında
Türkiye’yi temsil ettiklerini, Aralık ayında
ise Cannes’da düzenlenecek ILTM Lüks
Turizm Fuarı’na katılacaklarını belirtti. Ayrıca,
İstanbul Ticaret Odası'nın Barselona'daki
başarılı organizasyonunun turizm tanıtımı
açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Mevzuat düzenlemeleri ve sektörün
taleplerine değindi
Eresin, turizm sektörünün mevzuat
düzenlemelerinden nasıl etkilendiğine dikkat
çekerek, özellikle yeni nesil ödeme cihazları
kullanımına yönelik yapılan düzenlemenin
ertelenmesinde TÜROB’un girişimlerinin
etkili olduğunu ifade etti. "Bankalarla döviz
tahsilatı entegrasyonunun tamamlanması
için otellerimizin gerekli hazırlıkları yapması
gerekiyor" dedi.
20
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
2024’te küresel seyahat ve turizm
gelirleri 1 trilyon doları bulabilir
KPMG'nin Küresel Dinlenme Eğilimleri 2024 raporuna göre, seyahat ve dinlenme sektörüne
yapılan küresel yatırımın bu yıl bir önceki yıla göre yüzde 25 artması beklenirken küresel
seyahat ve turizm gelirlerinin ise 2024 yılında yüzde 8,3 artarak 1 trilyon dolara ulaşabileceği
tahmin ediliyor.
KPMG'nin seyahat ve dinlenme
endüstrisinin güncel durumunu
inceleyerek, sektörün büyümesi
için içgörüler, eğilimler ve stratejiler
sunduğu Küresel Dinlenme Eğilimleri
2024 raporuna göre seyahat ve dinlenme
sektörü COVID-19, yüksek enflasyon
ve ekonomik belirsizlik gibi zorlukların
ardından yavaş yavaş toparlanıyor. Hatta
2023 yılında, bazı pazarlarda uluslararası
ziyaretçi sayılarının bir önceki yıla göre
yüzde 20-30 oranında arttığı gözlemlendi.
Seyahat ve dinlenme sektörüne yapılan
küresel yatırımın bu yıl bir önceki yıla göre
yüzde 25 artması beklenirken otellerin
mevcut oda başına rekor düzeyde gelir
elde ettiği belirtiliyor. Küresel seyahat ve
turizm gelirlerinin ise 2024 yılında yüzde
8,3 artarak 1 trilyon dolar ulaşabileceği
tahmin ediliyor.
KPMG uzmanlarının görüşlerine yer
verilen rapora göre sektör yavaş yavaş
toparlanıyor olsa da birçok zorluk sürüyor.
Çoğu piyasada, finansman maliyetini
etkileyen ve potansiyel durgunluk
endişelerine yol açan faiz oranları
yüksek kalmaya devam ediyor. Tüketici
güveni, 2022 yılındaki düşük seviyelerden
yükselmiş olsa da uzun vadeli ortalamanın
hala altında bulunuyor. Küresel ekonomik
büyüme de pandemiden önceki on yıla
kıyasla hala cansız bir seyir izliyor.
Sektör dört kritik alana odaklanıyor
KPMG raporunun temel hatlarını çizdiği bu
ortamda, seyahat ve dinleme sektöründeki
kuruluşlar ve yatırımcılar büyümeyi
sağlamak ve müşteri ilişkileri kurmak için
yeni fırsatlar arıyor. Bu nedenle sektör dört
temel alana odaklanıyor. Bunlar: İnorganik
büyüme, performans iyileştirme, teknoloji
kullanımı ve müşteri odaklılık.
İnorganik Büyüme: Rapor, sektörde M&A
(birleşme ve satın Alma) faaliyetlerinde
2021 yılındaki zirveye göre düşüş
yaşandığını ancak piyasanın yeniden
canlanma sinyalleri verdiğini belirtiyor.
Özellikle Çin, Hindistan, Japonya ve
Almanya'da öne çıkan M&A trendleriyle
birlikte sektör, stratejik satın almalar ve
iş birlikleri yoluyla büyüme potansiyelini
değerlendirmeye devam ediyor.
Performans Geliştirme: KPMG'nin
raporu sektördeki şirketlerin performans
iyileştirme çabalarına odaklandığını
da gösteriyor. Rapora göre seyahat ve
dinlenme sektöründeki işletmelerin daha
azıyla daha fazlasını yapması gerekiyor.
Sektör bir yandan büyüme, yeni pazarlara
girme ve yenilik yapma baskısı altındayken
diğer yandan artan maliyetler ve
enflasyonla uğraşıyor. Artan maliyetlerin
baskısı altında olsalar da firmalar işlerini
basitleştirme, modernleştirme ve optimize
etme fırsatlarını keşfetmeye yöneliyor.
Teknoloji Destekli Dönüşüm: Teknolojinin
seyahat ve dinlenme sektöründe insan
dokunuşunun yerini alması günümüzde
zor görünüyor. Ancak bu teknolojiler
verilerin hizmetleri geliştirebilir mi?
KPMG raporunda uzmanlar, insan
dokunuşunu kaybetmeden üretken yapay
zekâ da dâhil olmak üzere teknolojiyi
işletmelere entegre etmenin fırsatlarını ve
zorluklarını ortaya koyuyor. Rapor, sektör
oyuncularının dijitalleşme yolculuğunda
nasıl adımlar atmaları gerektiğine dair
önemli ipuçları sunuyor.
Müşteri Odaklılık: Seyahat ve dinleme
sektöründeki şirketler tüm işlerini
müşteri etrafında yeniden şekillendirmeye
başladıkça, birçoğu sadakatini artırmanın
yeni yollarını buluyor. Raporun bu
bölümünde ise önde gelen kuruluşların
uzun vadeli büyüme sağlayan müşteri
deneyimlerini ve etkileşimlerini nasıl
oluşturdukları aktarılıyor. Sektördeki
liderlerin şu anda farklılaşmak için beş
temel alana odaklandığına dikkat çekiliyor.
Bunlar; kişisel dokunuşlar, aşamalı
avantajlar, teknoloji entegrasyonu, ödüllü
etkinlikler ve seyahatin ötesinde hizmetler.
22
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
MICE sektörünün en iyilerini
22. kez ödüllendirecek
Dream Project tarafından düzenlenen ACE of MICE, 4-5 Ocak 2025’te Elexus Hotel &
Convention’da 22’nci kez gerçekleşecek. Sektörünün en iyilerinin 26 ayrı kategoride
ödüllendirileceği etkinlik için 1 Kasım-13 Aralık tarihleri arasında başvurular yapılabilecek.
Dream Project tarafından
düzenlenen ve her yıl ulusal
ve uluslararası kurumsal
firmaları, etkinlik ajanslarını, otelleri,
acenteleri, turizm ve etkinlik sektörü
profesyonellerini ağırlayan ACE
of MICE, 4-5 Ocak 2025’te Elexus
Hotel & Convention’da 22’nci kez
gerçekleşecek. Sektörünün en iyilerinin
26 ayrı kategoride ödüllendirileceği
etkinlik için 1 Kasım-13 Aralık tarihleri
arasında başvurular yapılabilecek.
Dream Project tarafından düzenlenen
etkinlik, yine sektörün en iyi markalarını
bir araya getirmeye ve MICE sektörünün
ticari hacmine ve bilinirliğine büyük
katkı sunmaya hazırlanıyor.
MICE sektörü en üst düzeyde bir
araya gelecek
MICE sektörünü B2B toplantılar,
network etkinlikleri ve ödül töreni ile bir
araya getiren Dream Project, sektörde
yeni iş birliklerinin oluşmasına ve
ticari hacmin artmasına büyük katkı
sunuyor. Masters of Events by ACE of
M.I.C.E. Awards yine yüzlerce kurumsal
markanın etkinlik satın alıcılarını hosted
buyer olarak ağırlayacak. 2 gün sürecek
B2B toplantılar ile MICE sektörünün
ticari hacmine büyük katkı sağlanırken
yeni iş birliklerin ve networklerin
sağlanmasına köprü olunacak.
60 jüri, 26 kategoride oylayacak
En iyi etkinlikten, en iyi sosyal
sorumluluk projesine kadar 26 ayrı
kategoride MICE sektöründe bütün
bir yıl boyunca gerçekleştirilen önemli
etkinliklerin ödüllendirileceği ACE of
MICE Awards gecesi büyüleyici sahne
performansları ile gala yemeği eşliğinde
sahiplerini bulacak. Oylamaların 60
kişilik jüri heyeti tarafından titizlikle
belirleneceği ödüller için yoğun bir
başvuru bekleniyor. Kırmızı halı
seremonisinde ise şıklık yarışının
yaşanacağı gecede MICE sektörünün
asaleti de gözler önüne serilecek.
Volkan Ataman: “Yine çok önemli
markaları buluşturacağız”
Masters of Events ACE of M.I.C.E.
Awards ile ilgili açıklamalarda
bulunan Dream Project CEO’su Volkan
Ataman, “Bu yıl 22. kez sektörümüzü
B2B network toplantılar ve interaktif
kaynaşma programları ile en üst
düzeyde bir araya getiriyoruz. Sektörün
profesyonelleri, 2 gün boyunca B2B
toplantılar ile yeni iş bağlantıları
oluşturacak” dedi.
ACE of M.I.C.E. organizasyonu ile
sektöre önemli katkılar sağladıklarını
aktaran Ataman, KKTC’deki bu
etkinlik ile bunu bir üst noktaya
taşıyacaklarını vurguladı. Ataman
sözlerini şöyle sürdürdü “Bu seneki
Masters of Events by ACE of M.I.C.E.
Awards ile yine çok önemli markaları
ve değerli isimleri buluşturacağız.
Bu büyük organizasyonla; etkinlik
sektörünün faaliyetlerinin sürdürülebilir
büyümesine yön vermeyi, sektörde
hizmet veren kurum ve kuruluşlarda
daha mükemmele ulaşma arzusu
oluşturmayı hedefliyoruz.” dedi.
4 Ocak akşamı gerçekleşecek MOE
Party ile keyifli bir gece yaşanacağını
belirten Ataman, ACE of M.I.C.E.
Awards Ödül Töreni’nin 5 Ocak akşamı
kırmızı halı seremonisi ile başlayacağını
ve muhteşem şovlar eşliğinde gala
yemeği ile devam edeceğini de sözlerine
ekledi.
7. – 11. 2. 2025
FRANKFURT, ALMANYA
hOSPITaLITY
BREaKS
NEW
gROUND
Misafirperverlik. Uluslararası çeşitlilik. En
son ürün ve trendlere dair benzersiz bir genel
bakış. Her görüşme bir ilham kaynağıdır.
Sektördeki gelişmeleri buradan takip edin
ambiente.messefrankfurt.com/hospitality
info@turkey.messefrankfurt.com
Tel.: +90-216-384 50 50
24
hotel restaurant
& hi-tech
gündem röportaj
NURI KALYONCU
"Uluslararası kongrelerin İstanbul’a dönüşü,
oda fiyatlarındaki krize çözüm olabilir"
İstanbul turizminin en büyük sorunlarından birinin oda fiyatlarındaki düşüş olduğunu
vurgulayan Point Hotel Taksim Genel Müdürü Nuri Kalyoncu, uluslararası kongrelerin
bu krize çözüm olabileceğinin altını çizdi. Kongre ve toplantıların, İstanbul’un turizm
gelirlerini artırmak ve oda fiyatlarını yeniden yükseltmek için büyük bir fırsat olduğuna
işaret eden Kalyoncu, “Uluslararası kongreler ve toplantı organizasyonları İstanbul'a
yeniden dönmeli.” ifadelerini kullandı.
Haber: Hatice Ünal Bilen
Point Hotel Taksim Genel Müdürü Nuri
Kalyoncu, İstanbul turizmine dair
değerlendirmelerde bulundu. 2024
yılının ilk aylarının beklentilerin altında
geçtiğini ancak Paskalya sonrası dönemde
toparlanma yaşandığını ifade eden Kalyoncu,
yıl genelinde yüzde 70-80 doluluk oranı
yakalandığını belirtti. Otel doluluklarının
Avrupa, Güney Amerika, İtalya, İspanya
ve İran pazarlarındaki artış sayesinde
desteklendiğine vurgu yapan Kalyoncu, buna
karşın Ortadoğu pazarında ciddi bir düşüş
yaşandığını kaydetti.
"Ortadoğu pazarını kötü reklamlar
da zayıflattı"
Ortadoğu pazarındaki düşüşün nedenleri
arasında Türkiye’ye yönelik kötü reklamlar
ve bazı spesifik olayların sosyal medyada
geniş yankı bulması olduğunu belirten
Kalyoncu, "Türkiye'de yapılan kötü reklamlar
da etkili oldu. 'Türkiye'ye gitmeyin,
Türkiye'ye giden Ortadoğulu misafirlere
üçüncü sınıf vatandaş muamelesi yapılıyor'
gibi söylemler ortaya çıktı. Tabii, bu bizim
rakiplerimiz tarafından yapılmış da olabilir.
Ancak bu durum, Türkiye hakkında ciddi bir
imaj kaybına yol açtı. Bazı spesifik olaylar da
yaşandı ve medyaya yansıdı. Bazı Ortadoğulu
iş adamlarına kötü muamele yapıldığı
iddiaları sosyal medyada çok köpürtüldü. Bu
da doğal olarak Ortadoğu pazarını olumsuz
etkiledi." dedi.
"Yeni rakip destinasyonlar pazardan
pay alıyor"
Kalyoncu, Ortadoğu pazarında Türkiye'ye
rakip olabilecek yeni ülkelerin ortaya
çıktığına dikkat çekerek, "Belki İstanbul
için doğrudan rakip sayılmazlar ama
Azerbaycan, Mısır ve Gürcistan gibi
ülkeler bu pazarda etkin olmaya başladı.
Her ne kadar etkileri çok büyük olmasa
da Türkiye'den belli bir pay aldılar. Bu
da pazardaki düşüşe katkı sağladı"
değerlendirmesinde bulundu.
"Avrupa atakta: Ortadoğuluları
çekmek için vize kolaylığı sunuyor"
Kalyoncu, yurt dışı fuarlardaki gözlemleri
doğrultusunda Türkiye'nin Ortadoğu
pazarında ciddi rekabetle karşı karşıya
olduğunu belirtti. Kalyoncu şöyle konuştu:
"Ortadoğu pazarında yeni rakipler oluştu.
Mesela Azerbaycan, güzel bir destinasyon
olarak ön plana çıkıyor. Tarihi dokusu ve
kültürüyle Özbekistan da sahnede. Türkî
Cumhuriyetler artık turizmde daha aktif
bir şekilde tanıtım yapıyor. Bunun dışında
Avrupalılar da Ortadoğulu turistleri çekmek
için stratejik adımlar atıyor. Örneğin Suudi
Arabistan ve Katar’dan gelen misafirler
için vize kolaylığı sağlıyorlar. Bu ülkelerden
gelen turistler Avrupa'da yüksek harcamalar
yapıyor ve alışveriş açısından önemli bir
pazar oluşturuyor. Ortadoğu pazarına
yönelik Münih, Dubai gibi şehirler bile
tanıtım yapıyor. Avrupalılar Ortadoğulu
turistleri çekmek için atağa kalkmış
durumda. Bu rekabet ortamında, Türkiye’nin
kötü reklamlarının bazı rakip ülkeler
tarafından desteklenmiş olabileceği ihtimali
de akla geliyor."
"Bu yılı Avrupa, Güney Amerika ve
İran kurtardı"
Kalyoncu, Ortadoğu’daki düşüşe rağmen
Avrupa, Güney Amerika, İtalya, İspanya
ve İran pazarlarının otel doluluklarını
desteklediğini belirtti. Özellikle İtalyan
pazarında geçen yıla göre yüzde 70-80 artış
olduğunu ifade eden Kalyoncu, "Özellikle
de Point Hotel Taksim için söylüyorum. Bu
pazarlarda bir artış söz konusuydu. Otel
doluluklarımızda yüzde 80'lere yaklaştık.
Avrupa, Güney Amerika, Ortadoğu ve İran
gibi önemli pazarlarla birlikteyiz, bu yıl
itibariyle bu bölgelerle benzer doluluk
oranlarına sahibiz" diye belirtti.
"İç pazar Taksim’den çekildi"
Kalyoncu, Taksim bölgesinde iç pazarın
konaklama talebinin yıllar içinde ciddi
şekilde düştüğünü belirtti. Gezi olaylarından
sonra iç pazarın Taksim’den uzaklaştığını
söyleyen Kalyoncu, "İç pazar, özellikle
bombalı saldırılar ve Gezi olaylarından sonra
Taksim bölgesinden çekildi. Şişli ve Anadolu
yakasına kaydı. Taksim’de iç pazardan gelen
konaklama talebi neredeyse yok denecek
kadar az. Daha çok Levent, Şişli ve Anadolu
yakasında yoğunlaşmış durumda" dedi.
Toplantıların hâlâ Taksim’de
düzenlenebildiğini ancak önceki yıllara
kıyasla bu talebin de düştüğünü ifade eden
Kalyoncu, "Önceden Libyalılar ve farklı
Ortadoğulu ülkelerin toplantıları olurdu,
ancak bölgede yaşanan savaşlar nedeniyle
bu organizasyonlar iptal edildi. Şu anda
daha çok İstanbul’u görmek için gelen
turistler var. Bu ziyaretçiler genelde iki ya
da maksimum üç gece konaklıyor" diye
ekledi.
"Alternatif pazarlara yöneliyoruz"
Kalyoncu, Türkiye’nin turizmde alternatif
pazar arayışlarını hızlandırdığını belirtti.
"TGA şu anda Hindistan’da workshoplar
düzenliyor. Geçtiğimiz günlerde Japonya’da
bir fuar yapıldı ve acentacılar oraya katıldı.
Ayrıca TÜROB Genel Sekreteri İsmail Bey
(Taşdemir) kısa süre önce Malezya’ya gitti.
Malezya’dan gelen turistler genellikle grup
halinde seyahat ediyor. Bu durum, münferit
seyahatlere göre daha ekonomik oluyor.
Alternatif pazarlardan turist çekmek için
bu tür çalışmaların artarak devam etmesi
gerekiyor" dedi.
"İstanbul'da otel fiyatları
Avrupa’nın altında"
Kalyoncu, İstanbul'daki otel fiyatlarının
Avrupa ortalamasının yaklaşık yüzde 40-
50 altında olduğunu belirtti ve yiyecek ve
içecek tarafında fiyatların biraz daha pahalı
olabileceğini ancak genel otel fiyatlarının
Avrupa'nın üstünde olmadığını vurguladı.
Kalyoncu bir örnekle, "İstanbul'da bir otel
fiyatı 100 euro iken, Avrupa'da bu fiyat 150
euro seviyelerinde." ifadelerini kullandı.
"En büyük sorunumuz, oda fiyatlarını
yükseltmek"
Kalyoncu, İstanbul’daki otel oda fiyatlarının
şu an 130-140 euro civarında olduğunu
belirterek "Türkler için aslında bu fiyatlar
yüksek değil, çünkü dolar ve euro kuru sabit
ama enflasyon da yüksek. Ancak burada en
büyük sorun, oda fiyatlarını yükseltebilmek"
dedi.
"Kongre ve toplantılar oda
fiyatlarını yükseltmek için bir
fırsat"
Kalyoncu, oda fiyatlarının yükselmesi
için İstanbul'a kongre ve toplantı
organizasyonlarının daha yoğun bir
şekilde gelmesi gerektiğini ifade etti.
2012-2013 yıllarında İstanbul’un en iyi
10 destinasyon arasında yer aldığını
hatırlatarak, bu seviyeye yeniden çıkabilmek
için kongre turizminin yeniden canlanması
gerektiğini belirtti. Oda fiyatlarının 2012-
2013 dönemindeki seviyelerine ulaşması
gerektiğini dile getiren Kalyoncu, o dönemde
otel fiyatlarının 160-180 euro arasında
olduğunu, şu an ise yaklaşık %30-40 geride
olduklarını söyledi. İstanbul otellerinin
ADR’lerinin (Oda Başına Ortalama Gelir)
yükselmesi gerektiğini belirten Kalyoncu,
İstanbul’un kongre turizmine odaklanarak
ilk 10'a girmesi durumunda, önemli bir
atılım yapacağına inandığını vurguladı.
“Kongre Turizmi, İstanbul’u yeniden
zirveye taşıyabilir”
Nuri Kalyoncu, İstanbul turizminin yeniden
ivme kazanması için kongre turizminin
kritik bir rol oynayacağını belirterek
bu segmentin yeniden canlandırılması
gerektiğine vurgu yaptı. Kongre turizminin
eskiye göre ciddi oranda azaldığını, yıl
boyunca sadece 3-5 uluslararası kongrenin
gerçekleştiğini belirten Kalyoncu şunları
kaydetti: "Kongre turizmi İstanbul’un çıtasını
kesinlikle yükseltir. Kongre ve toplantı
organizasyonlarının geri kazanılması,
doluluk oranlarına yüzde 50 oranında etki
edebilir. Ancak sadece otel gelirlerini
artırmakla kalmaz; sokaktaki simitçiden
restoranlara kadar şehrin tüm ekonomisine
yansır. Kongre turizmi, otel gelirlerine
ve İstanbul’un genel turizm gelirlerine
doğrudan etki ediyor. İstanbul, 2012-2013
yıllarındaki gibi kongre turizmiyle tekrar ilk
10’a girmeli".
"Kongreler İstanbul'a yeniden
dönmeli"
Kalyoncu, yurt dışı fuarlarında Türkiye’ye
yönelik ilginin devam ettiğini ancak
ürün çeşitliliğinin artırılması gerektiğini
söyledi. "Türkiye’ye bir ilgi var, ancak
ürünün çeşitlenmesi gerekiyor. Özellikle
İstanbul’da kongre turizminin yeniden
canlanması şart. Kongreler İstanbul’a
yeniden dönmeli. İstanbul için kongre
turizmi çok önemli. Bu tür organizasyonlar
hem daha fazla harcama yapan hem de
nitelikli turist profilini şehre çeker" dedi.
Kongre turizminin yalnızca ekonomik fayda
sağlamadığını, aynı zamanda sektördeki
çalışanlar için moral ve motivasyon kaynağı
olduğunu belirten Kalyoncu, "Kongre
amaçlı gelen misafirler, çalışan profilini de
olumlu etkiler. Bu sebeple de “AKM ve İBB
etkinliklerinin daha iyi tanıtılması gerekiyor.
Kongre turizmi sadece otellere değil, tüm
şehre gelir sağlar" şeklinde konuştu.
Kalyoncu, İstanbul’un genel turizmdeki
rolünü vurgulayarak, “İstanbul’un
yükselmesi Türkiye’nin turizm hedeflerine
ulaşmasına katkı sağlar. Kongre ve toplantı
turizmi gibi nitelikli turistlerin çekilmesi, bu
süreci hızlandıracaktır" diye ekledi.
"Kongreleri yakın coğrafyadaki
rakiplere kaptırıyoruz"
Kalyoncu, İstanbul’un kongre turizmi
alanında eski günlerini aradığını belirterek,
yakın coğrafyada bu alanda öne çıkan
rakip ülkelere dikkat çekti. "Kongre
turizminde eskiye göre azalma var, ancak
bu organizasyonlar hâlâ yapılıyor. Özellikle
Belçika, İspanya, Almanya, İsviçre, İtalya
gibi Avrupa başkentleri, kongre turizminin
önde gelen merkezleri olmaya devam
ediyor. Bunun dışında ABD ve Dubai de
kongre ve toplantılar için tercih edilen
önemli destinasyonlar arasında yer alıyor"
ifadelerini kullandı.
Kalyoncu, İstanbul’un kongre turizminde
hak ettiği yere ulaşabilmesi için daha
fazla desteklenmesi gerektiğini vurguladı.
"İstanbul, dünyanın birçok bölgesinden
yalnızca üç saatlik uçuş mesafesinde
yer alıyor. Ulaşım açısından herhangi bir
sorun olmamasına rağmen dediğim gibi
kongreler, rakip destinasyonlara kaptırılıyor.
İstanbul’un bu potansiyelini daha iyi
kullanmak için uluslararası kongrelerin
buraya çekilmesi yönünde çalışmalar
artırılmalı" diye konuştu.
"Ekonomik hava yolu şirketleri
İstanbul turizmini canlandırabilir"
Kalyoncu, İstanbul’un turizm potansiyelini
artırmak için ekonomik hava yolu
şirketlerinin önemine dikkat çekerek,
"İstanbul’a Ryan Air, Wizz Air gibi düşük
maliyetli hava yolu şirketlerinin uçması
gerekiyor. Bu tür şirketler, daha geniş
bir turist kitlesine ulaşmamızı sağlar
ve özellikle bütçe dostu seyahat arayan
turistler için İstanbul’u daha cazip hale
getirir" şeklinde konuştu.
"60 milyon turist hedefi gerçekçi"
Kalyoncu, Kültür ve Turizm Bakanlığı
tarafından açıklanan 60 milyon turist
ve 60 milyar dolar gelir hedefinin
ulaşılabilir olduğunu, hatta bu hedefin
üzerine çıkılabileceğini belirtti. "Bu
hedef, Türkiye'nin potansiyeli göz önüne
alındığında oldukça gerçekçi. Antalya'nın
cazibesi hâlâ çok yüksek. Rusya, İngiltere,
Almanya, Polonya gibi ülkelerden büyük
ilgi görüyor. Fransa ve İtalya gibi Avrupa
ülkelerinden de talep artıyor. Ayrıca
Azerbaycan, İran ve Ortadoğu’nun bazı
ülkeleri Antalya’yı tercih ediyor. Yekün
olarak baktığımızda, Türkiye'nin bu hedefi
aşabileceğine inanıyorum. İstanbul’da da
kongre ve toplantı segmenti hareketlenirse
şehir önemli bir katkı sağlayabilir" şeklinde
konuştu.
“2025, 2024’ten daha iyi bir yıl
olabilir"
Nuri Kalyoncu, 2025 yılına dair olumlu
beklentiler içinde olduklarını sözlerine
ekledi ve "Savaş olmazsa 2025, 2024’ten
daha iyi geçer. Avrupa, Amerika ve Ortadoğu
pazarları İstanbul’un turizm potansiyelini
artıracaktır.” şeklinde konuştu.
26
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
AGON
Tezer
Danışmanlık ve Mümessillik
Öner
Hizmetleri CEO’su
Sağlık turizmine alternatif bir yaklaşım
Hepimiz biliyoruz ki, ülkemizdeki deniz
ve kış tatilinden sonra en revaçta olan
turizm kolu sağlık turizmidir. Hatta kış
turizmini geçtiğini de düşünüyorum
artık. Ancak hiç bu konuda daha fazla
alternatifimiz olabileceğini düşündünüz
mü? Özellikle hasta bakımı ve yaşlı bakımı
konusunda ülkemizde birçok nitelikli tesis
yapılabilecek alan veya dönüştürülebilecek
nitelikli ve zarar eden tesis bulunmakta.
Kuzey Avrupa ülkeleri başta olmak
üzere tüm Avrupa ve Arap ülkelerinde
yaşlanan bir nüfus bulunmakta. Gelir
seviyesi yüksek ülkelerdeki bu yaşlı
nüfus, özel bakım isteyen hastalıklarla
mücadele ettiği gibi hastalık olmadan da
sadece temiz ve sıcak Akdeniz havasını
yaşamlarının son aşamasında tercih
etmektedir.
Pahalı İsviçre’ye ucuz alternatif
Bir zamanlar çok revaçta olan İsviçre
bu konuda artık inanılmaz pahalı ve
lüks kalmaya başladı. Avusturya ve
Almanya’nın güney kesimlerinde bulunan
tesisler de sadece dağ havası için uygun
ve gene çok pahalı. Ama ülkemizde
yerleşmek anlamında zaten çok ucuz
kalan seçeneklere bir de yaşlı bakımı ve
huzurevleri ekleyebilirsek Avrupa’dan çok
ciddi talepler geleceğini göreceksiniz.
Zaten eli ayağı tutan ve biraz da deniz
seven bol miktarda İngiliz ve Alman
yerleşimci güney kıyılarımızda yaşamakta.
Ancak bu insanlardan bazılarıyla yaptığım
konuşmalarda şu diyalog yaşandı: “Biz
mecburen evimizi satıp Almanya’ya geri
dönmek zorundayız. Çünkü burada bize
hitap edebilecek yaşlı bakım evi yok.
Mecburen son demlerimizi Almanya’da
geçireceğiz.” dediler. Bu demektir ki
uygun şartlarda ve belli bir hizmet
kalitesinde bakım evlerimiz olsa bu
insanlar Türkiye’de kalmayı seçecek ve
bize yurt dışından döviz akmaya devam
edecek.
12 ay turizmin yolunu açacak
Bunun yanı sıra güçlü sağlık tesisleri
kurarak ve çevresinde de konaklama
tesisleri oluşturarak bu profildeki
ziyaretçilerin daha sıcak bir iklimde ve
deniz ile beraber yaşamalarına fırsat
sağlamak bizim de bu tesisleri 12 ay
doldurmamız anlamına gelecek. Kesintisiz
kalan misafirler ile süreklilik sağladığımız
bir gelir akışına sahip olabiliriz.
Aynı şekilde bu tesisler karma hizmet
vererek yurt içindeki talebe de cevap
verebilir. Kendi insanımız için de yeterli
tesisimiz maalesef bulunmamakta.
Açıkçası standart bir gelirin sürekli aktığı
bir işletme ya da bir kısmı bu işe ayrılmış
işletmeler süreklilik açısından ve bölgeye
getireceği kazanımlar açısından çok iyi
bir fikir olarak görünüyor. Böyle bir atak
yapmayı başarabilirsek İsviçre, İtalya,
Fransa, Avusturya ve İspanya’ya karşı
bu konuda rakip olan çok güçlü bir ülke
konumuna gelebiliriz.
Ayrıca bu tarz bir turizm için hem deniz
hem de dağ alternatifi olan şahane bir
coğrafyamız var. Göllerimiz ve 12 ay
havasıyla bize mükemmel opsiyonlar
sunabilecek Karadeniz ve tüm ülkede
birçok yaylamız var. İsviçre’ye ayrı,
İspanya’ya ayrı rakip olabilecek bölgelere
sahibiz.
Bir taşla iki kuş
Tüm bunların dışında en önemlisi bu
misafir kitlesini her daim ziyaret etmek
isteyecek bir de genç turistler olacak.
Dolayısıyla bir taşla iki kuş vurmuş
olacağız. Böylece kalkınma sorunu
yaşayan ama doğal özelliklere sahip
bölgelerimizi de kalkındırmak için bir
fırsat sunmuş olacağız.
Kültürel farklılığa sahip misafirlerin
katacağı birçok fırsat da olacaktır. İçerinde
eski bilim insanları veya sporcular gibi ilgi
odağı olabilecek kişileri misafir etmek bize
tanıtım ve kulaktan kulağa paylaşımlarla
doğal reklam malzemeleri verecektir. Bu
şekilde oluşturulmuş bölgeler başlı başına
bir turizm alanı ve cazibe merkezi olarak
katkı sunabilir.
Ülkemizdeki tarım, hayvancılık ve sanayi
yatırımları ne kadar yüksek olursa olsun
turizm bizim için vazgeçilmez ve sonsuz
seçenekleri olan muhteşem bir iş alanıdır.
Bu konuda gelişmeye ve alternatiflerimizi
çoğaltmaya devam etmeliyiz.
Kışınız güzel ve bol karlı geçsin.
28
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
UZAKROTA TRAVEL
AWARDS 2024 AÇIKLANDI
İŞTE SEYAHATTE BU YILIN EN IYILERI!
Küresel seyahat pazarına yön veren liderleri turizm profesyonelleri ile buluşturan
Uzakrota Global İstanbul kapsamında düzenlenen geleneksel Seyahat Ödülleri sahiplerini
buldu. 2024’te seyahat sektörüne liderlik eden 40 marka ödüllerini aldı.
Turizm ve seyahat endüstrisini
buluşturan en kapsayıcı
etkinliklerden biri olan Uzakrota,
2024 yılındaki dördüncü ve en büyük
zirvesini İstanbul’da gerçekleştirdi.
Turizmin çeşitli alt sektörlerinden
250 farklı büyüklükteki şirketin
potansiyel iş ortaklarının neler yaptığını
öğrenebilmek, yeni network’ler
geliştirebilmek için katıldığı zirve
15 bini aşkın turizm profesyonelini
buluşturdu. Amadeus, Turkish
Airlines, Tourism Malaysia, Emirates,
Paximum, Tourmania gibi markaların
sponsorluğunda gerçekleşen zirvenin
açılışını Uzakrota Kurucusu Gökhan
Erdoğan, TÜROB Başkanı Müberra
Eresin, İBB Turizm Müdürü Hüseyin
Gazi Coşan ve Liverpool Turizm
Direktörü Tom Cassidy yaptı.
40 markaya ödül
Uzakrota’nın 14. yılında düzenlenen
geleneksel seyahat ödülleri de
sahiplerini buldu. 28 Ekim - 1 Kasım
tarihleri arasında yapılan oylamanın
sonuçları belli oldu. Bu yıl 5 gün
boyunca 40 kategoride toplam 42.465 oy
kullanıldı. Kazanan markalar ödüllerini
Fasterpay After Party by Uzakrota
etkinliğinde gerçekleşen törende aldı.
Uzakrota Travel Awards 2024’te
öne çıkan ödüllerden bazıları şöyle
oldu:
Best of The Year Awards Winners 2024
World’s Leading Travel App
Obilet.com
World’s Leading Travel Brand
Emirates Airline
World’s Leading Travel Website
Tatilbudur.com
World’s Leading Airline Booking
Website
Biletdukkani.com
World’s Leading Digital Airline
Pegasus Airlines
World’s Leading Airline
Turkish Airlines
World’s Leading Low-Cost Airline
Fly Dubai
World’s Leading Regional Airline
Ajet
World’s Leading Cruise
Princess Cruises
World’s Leading Hotel Group
Rixos Hotels
World’s Leading Hotel Technology
Provider
GIATA
World’s Leading Hotel Booking
Website
Tatilsepeti.com
World’s Leading Global Distribution
System
Amadeus
World’s Leading Incoming Tour
Operator
Pegas Touristik
World’s Leading Regional Incoming
Tour Operator
Devim Tours, Bosnia Herzegovina
World’s Leading B2B Outgoing Tour
Operator
Istyatur, Turkiye
World’s Leading Regional Outgoing
Tour Operator
Jolly, Turkiye
World’s Leading Outgoing Tour
Operator
TUI
World’s Leading B2B Booking Platform
Paximum
World’s Leading Travel Technology
Provider
Hitit
World’s Leading Travel Management
Company
Turk Ekspres
World’s Leading Car Rental Brand
Europcar
World’s Leading Bus Booking Website
Enuygun.com
World’s Leading MICE Agency
Setur MICE, Turkiye
World’s Leading OTA
Almosafer.com
World’s Leading Country Tourism
Board
Kazakh Tourism
World’s Leading City Tourism Board
Visit Istanbul
World’s Leading Fastest Growing OTA
Turna.com
World’s Leading Airport Transfer
Company
Turkkan Turizm
World’s Leading Travel Startup
Sleap.io
Uzakrota Special Awards
World’s Leading Quality of Service
Company
Bookingagora
World’s Leading Health Tourism
Agency
Clinichub
World’s Leading Entrepreneur
Selahaddin Eyyubi Tezel – Saladino
Travel
World’s Leading Tour & Activities
Company
Tourmania
World’s Leading Fastest Growing Tour
Operator
Wtatil
World’s Leading Fastest Growing Hotel
Technology Company
Lighthouse
World’s Leading Fastest Growing
Regional Airline
Egypt Air
World’s Leading Fastest Growing
Airline
Saudia Airlines
World’s Leading Youth Tour Operator
Avrupa Ruyasi
World’s Leading Fastest Growing
Cruise Company
Celestyal Cruises
Uzakrota Special Awards
Selçuk Demir – Air Arabia
Ali Onaran – Prontotour
Cağrı Sağlık – Tourism Malaysia
Onur Akçınar – Booktoworld
Uğur Kurt – Ejder Turizm
30
hotel restaurant
& hi-tech
gündem röportaj
EMRULLAH AKÇAKAYA
“Turizm müşterileri artık dönüştürücü
deneyimler istiyor!”
Haber: Hatice Ünal Bilen
Günümüzde her alanda olduğu gibi
turizmde de insanlar klasik beklenti
ve alışkanlıkların yerine kalıcı ve
dönüştürücü deneyimlerin peşinde. Eğlenceli
havuz aktiviteleri, açık büfeler, 24 saat devam
eden aksiyonlar, yerini kaliteye ve konfora
odaklanan bir beklenti setine bırakmış
durumda. Marriott, Hilton, Radisson, Accor,
IHG ve Wyndham gibi global otel markaları ile
iş birliği yapan ve 2 yıl gibi kısa bir süre içinde
portföyüne bu markalara bağlı 15 oteli dahil
eden turizm danışmanlık şirketi Petra’nın
kurucu ortağı Emrullah Akçakaya, misafirlerin
ister çocuklu aileler ister milenyum kuşağı
çiftler olsun, artık “benzersiz maceralar” ve
“dönüştürücü deneyimler” aracılığı ile kalıcı
anlar yaşama isteğine vurgu yaptı.
Günümüz turizm müşterisinin dönüştürücü
deneyimler peşinde olduğunun altını çizen
Emrullah Akçakaya ile tatil anlayışındaki
değişimi ve markalı tatil köylerinin yükselişini
konuştuk.
Turizmde büyük bir değişim
yaşanıyor. Bu değişim nasıl bir
dönüşümü işaret ediyor?
Bugün turistler klasik tatil beklentilerinden
ziyade, kalıcı ve dönüştürücü deneyimlerin
peşinde. Eğlenceli havuz aktiviteleri ya
da 24 saat süren aksiyonlar gibi unsurlar
yerini, daha kaliteli ve konforlu bir deneyim
arayışına bırakmış durumda. Misafirler artık
benzersiz maceralar ve kalıcı anılar yaşamak
istiyor. Global otel zincirleri de bu talepleri
karşılamak için markalı tatil köylerinde önemli
adımlar atıyor.
Türkiye’de turizm sektörü nasıl bir
değişim geçiriyor? Özellikle markalı
tatil köylerinin yükselişi hakkında
neler söyleyebilirsiniz?
Türkiye’de turizm sektörü, yıllarca bacasız
sanayi olarak tanımlanmıştı. Fakat bugün
ekonomik katkı açısından sanayiden bile
daha önemli bir yer tutuyor. Markalı tatil
köylerinin yükselmesi de bunun bir yansıması.
Geleneksel bağımsız tatil köyleri, değişen
pazar ihtiyaçları ve artan rekabetle cazibesini
kaybetmeye başladı. Global markalar ise,
kendini kanıtlamış ve güçlü sadakat ağlarına
sahip olarak misafirlerin tercih ettiği ilk
seçenekler arasında yer alıyor.
Yeni nesil tatil köylerinin farkı nedir?
Bu yeni anlayışın temelinde hangi
unsurlar bulunuyor?
Yeni nesil tatil köylerinin temelinde "deneyim"
yatıyor. Misafirler, yalnızca dinlenmek
değil, çevresiyle uyum içinde olan, yerel
malzemelerle tasarlanmış ve özgün
deneyimler sunan mekanlar arıyor. Aynı
zamanda wellbeing, yani sağlık ve huzur odaklı
uygulamalar da öne çıkıyor. Spa, farkındalık
etkinlikleri ve doğal gıdalar gibi unsurlar bu
dönemin yeni tatil anlayışına dahil edilmiş
durumda.
Peki, bu dönüşüm misafir profilini
nasıl etkiliyor? Yeni nesil tatil köyü
misafiri kimdir?
Yeni nesil tatil köyü misafiri, artık
"dönüştürücü deneyimler" ve "kalıcı anlar"
peşinde. Misafirler, rafine zevklere hitap eden
tasarımlar ve özenle hazırlanmış etkinlikler
istiyor. Ayrıca, bu misafirler teknolojiye çok
yatkın. Seyahatlerinde teknolojiyi aktif olarak
kullanıyor ve deneyimlerini sosyal medyada
paylaşmayı tercih ediyor. Kişiselleştirilmiş
hizmetler ve kolay erişilebilirlik de önemli bir
unsur.
Bu dönüşüm, otel operasyonlarını
nasıl etkiliyor?
Bu değişim, otel operasyonlarının verimliliğini
de artırıyor. Yenilikçi tatil köyleri, mobil giriş
ya da akıllı oda sistemleri gibi teknolojik
uygulamalarla misafirlere kişiselleştirilmiş
hizmet sunuyor. Aynı zamanda çevre bilinci de
önemli bir faktör. Sürdürülebilir uygulamalar,
tesislerin operasyonel verimliliğini artırırken
çevreye duyarlı misafirler için de önemli bir
karar verme faktörü haline geliyor.
Yatırımcılar için bu yeni trendin
anlamı nedir?
Yatırımcılar, misafirlerin yeni beklentilerini
karşılayacak markalı resortlara yöneliyor.
Global standartlarda hizmet sunan bu tatil
köyleri, yüksek kaliteyi otantik deneyimlerle
birleştiriyor. Çevreye duyarlı tasarımlar,
yerel kültürle uyumlu konseptler ve yenilikçi
hizmetler, markalı tatil köylerinin başarıya
ulaşmasını sağlıyor. Bu trend, sadece
misafirlerin değil, yatırımcıların da tercihini
şekillendiriyor.
Bodrum, son yıllarda markalı tatil
köylerinin Türkiye'deki önemli
adreslerinden biri haline geldi.
Bu trendin gelişimi hakkında ne
düşünüyorsunuz?
Evet, Bodrum Türk Rivierası’nın en öne çıkan
noktalarından biri haline geldi ve markalı tatil
köylerinin Türkiye’ye adaptasyonu açısından
çok önemli bir rol oynuyor. Bodrum, 2014
yılında açılan ve Türkiye'nin ilk global markalı
tatil köylerinden biri olan Mandarin Oriental
ile bu sürece başlamıştı. Ardından Six Senses
Kaplankaya, The Bodrum Edition ve son olarak
2021'de Radisson Collection Hotel, Bodrum
gibi prestijli oteller de bu trende katıldı. Bu yıl
ise, yaşam tarzına odaklanan Hyde Bodrum da
katıldı. Bodrum, özellikle lüks tatil köylerinin
yer aldığı, misafirlere hem konfor hem de
benzersiz bir deneyim sunan bir destinasyon
haline geldi.
Markalı tatil köylerinin temel
unsurları hakkında neler söylemek
istersiniz? Bu tatil köylerinin
misafirlerine sundukları ayrıcalıklı
hizmet ve servisleri nelerdir?
Markalı tatil köylerinin temelinde birkaç
önemli unsur bulunuyor. İlk olarak, inziva
odaklı bir deneyim sunuluyor. Misafirler,
günlük hayatlarından kaçış arayışında oluyor
ve bu kaçışı, wellbeing, sağlık, gastronomi ve
kültürel turlar gibi zenginleştirici temalarla
birleştiriyor.
Gastronomi de çok önemli bir unsur;
restoranlar ve barlar, yerel lezzetler ve
doğal ürünlerle misafirlere benzersiz bir tat
deneyimi sunuyor. Ayrıca, hikaye anlatımı
büyük bir rol oynuyor. Otellerin tasarımları
ve manzaraları, o bölgenin özgünlüğünü
yansıtmalı ve misafirlere benzersiz bir görsel
deneyim sunmalı. Bu görsellik, dinginlik,
benzersizlik ve otantiklik duygularını
yaratmalı.
Son olarak, sosyal medya da çok önemli.
Markalı resort otelleri, sosyal medya
üzerinden influencer’lar ve misafirlerin
deneyimlerini paylaşmalarına olanak
sağlayarak, otelin tanıtımını yapıyorlar ve bu
deneyimlerin görünürlüğünü artırıyor.
32
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
MSC SINFONIA,
İSTANBUL
VE İZMIR
ÇIKIŞLI KIŞ
SEFERLERINI
BAŞLATTI
MSC Sinfonia, bu yıl ilk kez kış sezonunda düzenleyeceği İstanbul ve İzmir çıkışlı
Ege ve Adriyatik seferlerini 20 Kasım Çarşamba günü Galataport İstanbul’da
gerçekleştirdiği karşılama töreni ile duyurdu. Program, kasım ayından nisana kadar
her hafta devam edecek.
Dünyanın önde gelen kruvaziyer
şirketlerinden MSC Cruises’a ait
MSC Sinfonia gemisi, Türkiye’de
ilk kez kış sezonunda gerçekleştireceği
seferler için İstanbul’a geldi. Gemi,
uygun fiyat seçenekleri ve zengin keşif
rotalarıyla Türk kruvaziyer yolcularının
artan ilgisine hitap eden Ege & Adriyatik
programı kapsamında, İstanbul
Limanı’na demir attı.
MSC Sinfonia için 20 Kasım Çarşamba
günü Galataport İstanbul’da, turizm ve
kruvaziyer dünyasından önemli isimlerin
yanı sıra sektör ve medya temsilcilerinin
katılımıyla özel bir lansman düzenlendi.
Geminin limana ilk ziyaretini kutlamak
amacıyla gerçekleştirilen bu geleneksel
karşılama töreninde MSC Cruises
Yönetici Direktörü Norbert Stiekema
ve MSC Cruises Türkiye Ülke Müdürü
Işın Hekimoğlu ve ekibi, gemiyi ve
kış sezonundaki tur seçeneklerini
tanıttı. Etkinlikte, MSC Sinfonia’nın
sunduğu olağanüstü deneyimlere vurgu
yapılırken, misafirleri gemide bekleyen
ulaşılabilir lüks ve konfor seçenekleri
detaylandırıldı.
Artık Türk misafirlerine yıl boyu
hizmet verecek
Türkiye’de ofisi bulunan tek kruvaziyer
şirketi olarak çalışmalarını yürüten
MSC Cruises, yüksek standartlarda
hizmet sunan 22 gemilik filosu ve
dünyanın dört bir yanını kapsayan
destinasyonlarıyla her yıl binlerce
yolcuya eşsiz deneyimler sunmaya
devam ediyor. Türkiye’de yaz sezonunda
faaliyet gösteren grup, MSC Sinfonia’nın
kış sezonuna eklenen seferleriyle artık
Türk misafirlerine yıl boyu hizmet
verecek ve aynı zamanda kış sezonunda
Türkiye’de faaliyet göstererek Türk
misafirlere kruvaziyer seyahati imkânı
sunan tek gemi olacak.
Misafirlerine özgün deneyimler
yaşatan MSC Sinfonia, her ihtiyacı
karşılamak üzere tasarlanan alanları
ve zengin aktivite seçenekleriyle
unutulmaz yolculuklar vadediyor.
Konforlu yolculukları boyunca konuklar,
deniz manzaralı suitlerden balkonlu
kabinlere, dünya mutfaklarından
seçkiler sunan özel restoranlardan
eğlence, şov ve animasyonlara,
spa hizmetlerinden çocuklar için
oyun alanlarına pek çok imkândan
faydalanabiliyor.
7 gece 8 günlük bir programdan
oluşuyor
MSC Sinfonia’nın kasım ve nisan ayları
arasında her hafta, Türk kruvaziyer
yolcularının kolayca erişebilecekleri
İstanbul ve İzmir limanlarından
düzenlenecek seferleri, 7 gece 8 günlük
bir programdan oluşuyor. Kişi başı
379 €’dan başlayan uygun fiyatlarla
sunulan yolculuklar, eğlenceden
konsept restoran ve barlara kadar geniş
seçkisiyle, tam pansiyon konaklama
imkânı sağlıyor. Kış sezonunda antik
dünyanın harikalarıyla buluşacağınız
tur programları ise ilgi çekici
destinasyonlarda, valiz taşıma derdi
olmadan benzersiz keşif deneyimleri
yaşatıyor.
MSC Sinfonia, İstanbul ve İzmir
limanlarından hareketli Ege &
Adriyatik programı kapsamında Doğu
Akdeniz’in olağanüstü bölgelerini
ziyaret ediyor. Türkiye limanlarından
Ege Denizi’ne açılan geminin ilk durağı,
Yunanistan’ın yemyeşil manzaraları,
canlı tavernaları ve zengin kültürel
deneyimleriyle tanınan Korfu adası
oluyor. Rotadaki diğer duraklar
arasında ise İtalya’nın güneydoğusunda
Adriyatik Denizi kenarındaki liman kenti
Bari ve demokrasinin doğduğu yer olan
Atina’nın kapısı olan antik Pire limanı
yer alıyor. Tur tamamlandıktan sonra
MSC Sinfonia, yolcularını indirmek
üzere yeniden İstanbul ve İzmir
limanlarına uğruyor.
Destinasyon deneyimleri de
programa dahil
Program kapsamında kruvaziyer
yolcuları pek çok imkanla donatılan
konforlu gemi yolculuklarının ardından
ulaştıkları limanların simge yapılarını
ve yerel kültürünü deneyimleme
şansı yakalıyor. Adriyatik’in mavi
cenneti Korfu’da Achilleion Sarayı,
Palaiokastritsa Manastırı ve Korfu
Kalesi gibi birçok tarihi yapıyı gören
misafirler aynı zamanda lezzetli
souvlakilerin, taze deniz ürünleri
ve zeytinyağlı mezelerin tadını
çıkarabiliyor. Denizde dinlenerek geçen
bir günün ardından, yolcular Bari’de
Aziz Nikola Bazilikası, San Sabino
Katedrali, Petruzzelli Tiyatrosu ve
Norman Kalesi gibi pek çok tarihi yapıyı
ziyaret edebiliyor. Ayrıca misafirler,
kentin meşhur makarnacılar sokağı
Strada delle Orecchiette’de yöresel, el
yapımı makarnaları tadıp, satın alma
imkânı da buluyor.
Yolculuğun devamında ise meraklı
gezginleri, Yunanistan’ın antik
kültürünü modern şehir hayatıyla
harmanlayan liman kenti Pire
bekliyor. Kruvaziyer yolcuları Pire’de
Kent Tiyatrosu, Themictoclean
Surları, Megalo Limanı gibi etkileyici
lokasyonların yanı sıra birbirinden
keyifli müzeleri gezebiliyor. Konuklar
Pire’yi ziyaret ederken, oldukça yakında
yer alan Atina’nın Akropolis, Hadrianus
Kemeri ve Panathenaic Stadyumu gibi
meşhur simge yapılarını da görebiliyor.
Ayrıca şehir, alışveriş yapmak ya
da leziz bir şeyler atıştırmak için de
benzersiz seçenekler sunuyor. Yolcular
özel hissedecekleri bu eşsiz yolculuğun
ardından İstanbul ve İzmir limanlarına
biriktirdikleri unutulmaz anılarla dönüş
yapıyor.
34
hotel restaurant
& hi-tech
gündem / makale
Cem
Tur Andiamo Yönetim Kurulu Başkanı
Polatoglu
UZAKROTA2024’ün ardından
-
Türk turizminin altın çocuklarından
Gökhan Erdoğan’ın, sıfırdan başlayıp
dünya markası haline getirdiği
UZAKROTA İstanbul ayağı bir günlük
performansla sona erdi.
Devletten tek kuruş almadan sadece
kendi imkanları ile bugünlere
gelen UZAKROTA, her sene kırdığı
rekorlarını bu sene de egale etti.
Metro ile ulaşımı kolay ve geçen
senelere göre çok daha büyük bir
alana sahip olan UZAKROTA’nın yeni
mekanı, eski etkinliklerine kıyasla
daha çok yurt içi ve yurt dışı katılımcı
ve ziyaretçiye ev sahipliği yaptı.
Elbette, şirketler ve etkinlikler
büyüdükçe sorumluluklar da
büyüyor. Yüzlerce hatta binlerce
kişiye uçak, yeme içme, transfer,
konaklama, stand ve konuşmacı
düzenlemeleri derken detaylar ve
zorluklar başlıyor. Hele son anda
gelen, sayıları 200’ü bulan stand
talepleri ve binlerce katılımcılar,
hesapların ve salon dizaynının yeni
baştan yapılmasını gerektiriyor.
Bu, son dakika taleplerinden dolayı
belli ki alan umulandan sıkışık,
iç içe konuşlanmış. Salonun
akustiği de bu kalabalığa uygun
olmayınca ziyaretçiler bir günde
yapılan görüşmelerinde tam verim
alamadıklarını dile getirdiler. Her
görüşme 15-20 dakika sürse, bir
kişi gün boyu ancak 10-15 kişiyle
görüşebiliyor. Bu sayı da tatmin
edici olmuyor. Randevu sistemine
geçilse hem düzen sağlanır hem de
sayı olarak daha verimli görüşmeler
yapılabilir.
Bu seneki konuşmacılar ve
konular oldukça donanımlıydı.
Sadece konuşmacıları dinlemek
için bilet parası ödeyen çok
sayıda ziyaretçi vardı. Bir sonraki
sene UZAKROTA’nın Türkiye ve
yurt dışında daha büyüyeceğine
ve ülkemize katma değer
oluşturacağına eminim. Ayrıca
UZAKROTA’nın devlet nezdinde
destek alması halinde bu
organizasyon çok daha büyüyecek ve
Türkiye turizmine daha etkin katkıda
bulunacaktır.
Başarılarının devamını dilerim…
36
hotel restaurant
& hi-tech
gündem etkinlik
BENTOUR REİSEN 20. YILINDA
REKOR MISAFIR SAYISINA ULAŞTI
Bu yıl 20. yaşını kutlayan Bentour Reisen, 700 acenteyi geleneksel olarak düzenlediği
Comedy Night Show etkinliği kapsamında Antalya'da bir araya getirdi.
Haber: Hatice Ünal Bilen
Almanya, İsviçre ve Avusturya'da
Türkiye spesiyalisti olar ak
faaliyet gösteren Bentour
Reisen, 28-30 Kasım tarihleri arasında
düzenlenen Comedy Night Show etkinliği
kapsamında 700 acenteyi Antalya'da
buluşturdu. Bu yıl 20. yaşını kutlayan
tur operatörü yönetimi Megasaray
Westbeach Antalya'da turizm basınıyla
bir araya gelerek Türkiye turizminin
genel durumu ve şirket performansı
hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Uğur: “Kapamalar olmazsa
Türkiye’nin istikbali çok açık"
Megasaray Westbeach Antalya’da
düzenlenen toplantıda konuşan Bentour
Reisen Yönetim Kurulu Başkanı
Kadir Uğur, 20 yılı aşkın süredir
Türkiye’ye önemli ekonomik katkılar
sağladıklarını ancak hak ettikleri desteği
görmediklerini belirtti. Uğur, sektörün
sürdürülebilir büyümesi için eşitlikçi
ve şeffaf bir destek mekanizması
gerektiğini vurguladı. Tur operatörlerinin
düşük kar marjları ve artan maliyetlerle
mücadele ettiğini ifade eden Uğur, daha
fazla devlet desteği talep etti.
Türkiye turizminin geleceği konusunda
iyimser olduğunu, kapamalar olmazsa
Türkiye turizminin istikbalinin açık
olduğunu dile getiren Uğur, buna
karşın Türk tur operatörlerinin sayısının
Avrupa'da artırılması gerektiğini söyledi.
Ayrıca, Türkiye’deki fiyatların artan
maliyetlerle, özellikle alkol ve otel
çeşitliliği nedeniyle zorlaştığını belirtti.
Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme
Ajansı’na (TGA) yönelik eleştirilerde
bulunan Uğur, destek uygulamalarında
ayrımcılık yapıldığını ve şeffaflık
eksikliğini ifade etti. Son olarak, Bentour
Reisen’ın Türkiye’ye kişi başı yaklaşık
900 Euro katkı sağladığını ancak tur
operatörlerinin kar marjlarının çok
düşük olduğunu belirterek, daha fazla
destek talep etti.
Uğur: "Hem büyüdük hem kalitemizi
yükselttik"
Bentour Reisen'ın 2024 yılı
performansını değerlendiren Bentour
Reisen CEO’su Deniz Uğur, kuruluşunun
20. yılında şirketin tarihi bir başarıya
imza attığını söyledi. Uğur şöyle devam
etti: "Bu sene bizim için çok farklı bir yıl
oldu. Bentour Reisen olarak 20. yılımızı
kutlarken, aynı zamanda tarihimizdeki
en yüksek sayılara ulaştık. 280 bin
müşteriyi mutlu edebilmek büyük bir
gurur. Kalite anlamında da büyük bir
yol kat ettik. Değerlendirme sisteminde
4.6'ya ulaşmayı başardık. Bu, sadece
büyümekle kalmadığımızı, aynı zamanda
kaliteli hizmeti de sürdürebildiğimizi
gösteriyor. Çünkü bazen büyümek
kolay olur, ama kaliteyi tutmak zordur.
Bentour Reisen sağlam bir yolda
ilerliyor ve bu başarıyı daha da ileriye
taşıyacağız".
Yıla ilişkin rakamlar da paylaşan Uğur,
"2024 yılında %25 artışla 250 binden
fazla misafire hizmet verdik. Şirketimizin
cirosu ise %40 artışla 210 milyon euro'ya
yükseldi. Geçen yılın rakamlarını %25
oranında aşarken, aynı zamanda güçlü
bir finansal büyüme sağladık".
"Acentecilik modernleşiyor, biz de o
yolda hızla büyüyoruz"
Deniz Uğur, acentacılığın geleceğiyle
ilgili olarak yaptığı açıklamada,
geleneksel acenta modelinin hala
geçerliliğini koruduğunu ancak
modernleşme sürecine hızla adapte
olduklarını vurguladı. Uğur, "Bize sıkça
soruluyor, acenta eski model mi yeni
model mi diye. Aslında bu sorunun çok
net bir cevabı yok. Almanya'da büyük
zincir acenteler giderek büyüyor ve hızla
modernleşiyor. Online sistemleri ve
WhatsApp gibi dijital platformları aktif bir
şekilde kullanarak cirolarını artırıyorlar.
Biz de bu yolu izliyoruz ve gelecekte daha
da büyüyeceğimizi düşünüyoruz. Online
satışlardan korkmuyoruz, zaten bu
alanda da hizmet veriyoruz ve çok pozitif
düşünüyoruz. Almanya'da insanlar hala
iyi bir acenteye gitmek istiyor, sadece
online ile iş yapmıyor. Bu, Almanya'nın
farklı bir dinamiği. Diğer ülkelerle
kıyaslanamaz." şeklinde konuştu.
"2025 şu anda çok iyi gidiyor"
2025 yılına dair güçlü beklentilerini
paylaşan Uğur, "2025 şu an çok iyi
gidiyor, Türkiye pazarında %81 artış
görüyoruz. Bu yılı 280 bin misafirle
kapatmayı hedefliyoruz. Gelecek yıl ise
SunExpress ile iş birliğiyle 5. büyük tur
operatörü olmayı planlıyoruz. Şu anda
400 bin koltuk rezerve ettik ve bu şekilde
devam edersek, Türkiye pazarında iki kat
daha büyüme hedefliyoruz" dedi.
Erken rezervasyonların güçlü olduğunu
ve fiyatların şu an indirimli olduğunu
belirten Uğur, "Bazı aylar çok iyi gidiyor,
örneğin Nisan ve Mayıs çok iyi. Ancak
eski ana sezon, fiyatların yüksek olması
nedeniyle Almanya’da zor satılıyor.
Ekim ve Eylül iyi giderken, Temmuz
ve Ağustos'ta fiyatlar biraz yüksek
olduğu için satışlar zorlanıyor" şeklinde
konuştu.
Göktaş-Rosati: "2024, bizim için çok
özel bir yıl"
Bentour Reisen Almanya Genel Müdürü
Songül Göktaş-Rosati, 2024 yılının şirket
için önemli bir kilometre taşı olduğunu
vurguladı. Göktaş-Rosati, "Bu sene
bizim için gerçekten çok önemli bir yıl.
20. yılımızı kutluyoruz ve bu çok özel
bir yolculuk. 20 yıl boyunca insanları
mutlu etmeye çalıştık ve son 4 yılda
yaşadığımız büyüme, bizleri gerçekten
çok mutlu ediyor. Ancak şunu da
eklemek isterim, Kadir Abi bize doğru
yolu gösterdi. 20 yıl demek, sadece 20
yıldır turizmle uğraşan bir duayenimiz
olmadığı anlamına gelmiyor. 56 yıldır
bu sektörde yol almış bir insanın
rehberliğinde ilerliyoruz" dedi.
Göktaş-Rosati, Bentour'un 20 yıldır
sağlam ve nitelikli bir turizm anlayışıyla
büyüdüğünü vurguladı. "Dijital dünyaya
geçiş yaptık ama hala müşteri odaklı
çalışıyoruz. Müşterilerimizi mutlu etmek
için kaliteli ürün ve hizmet sunuyoruz.
Bizim için önemli olan, rezervasyon
sistemlerinde birinci olmak değil, mutlu
müşteriler ve acentaların bir numara
olması. Bu anlayışla hizmet, ürün ve ekip
kalitemizle büyümeye devam ediyoruz"
diye konuştu.
"Bu yılın ve 2025'in trend
destinasyonu, Ege"
Songül Göktaş-Rosati, 2025 yılı
için destinasyon yelpazelerini
genişlettiklerini açıkladı. Göktaş-Rosati,
"Almanya’daki en büyük zincirlerle
Bentour Reisen, 700 acenteyi Megasaray Westbeach Antalya'da düzenlediği geleneksel
Comedy Night Show etkinliğinde ağırladı.
çalışıyoruz ve müşterilerimiz bizimle
seyahat etmeyi çok seviyor. Türkiye
dışında İspanya, Yunanistan ve Mısır gibi
destinasyonlar da rezervasyonlarımızda
önemli bir yer tutuyor. Bu yıl ve gelecek
yıl için Ege, trend destinasyonlardan biri
haline geldi. Hem iklimi hem kültürel
zenginliği hem de çeşitliliğiyle artık çok
tercih ediliyor. Son haftalarımı Ege’de
geçirdim ve çalıştığımız zincirlerin
tanıtımlarını burada yaptık. Gelecek yıl
Almanya’nın en büyük zinciri Bodrum’da
seyahat acentalarını kabul edecek ve
biz de ana sponsor olarak yer alacağız.
Ege’de koltuk sayımızı artırdık ve burada
en büyük artışı yaşadık. Yüzdelik olarak,
Ege’deki artış çok büyük" dedi.
Yetiş: "Spor turizmine katkı
sağlıyoruz"
Bentour Reisen Türkiye Genel Müdürü
Melih Yetiş ise, şirketin turizm
sektöründeki gelişimini ve yenilikçi
yaklaşımını anlattı. Yetiş, "Antalya,
Türkiye turizmi denince akla gelen
en önemli destinasyonlardan biri.
Ancak Bentour, kitle turizmi yerine
kişiye özel hizmet sunan bir anlayışla
sektörde ilerliyor. Almanya’nın en büyük
şampiyonluk takımlarından biriyle iş
birliği yaparak, Antalya'da futbol kampı
organizasyonu düzenleyeceğiz. Bu, spor
turizmine önemli bir katkı sağlayacak ve
tanıtımımıza ciddi bir etki oluşturacak.
Ayrıca, yapay zeka ve teknolojiye büyük
yatırımlar yapıyoruz. Misafirlerimizi
mutlu etmek için bu teknolojileri etkin
bir şekilde kullanıyoruz. 2025’te, çevre
dostu enerji kaynaklarıyla çalışan bir
başkent açmayı planlıyoruz. Bentour
olarak teknolojiyi, insan sevgisini ve
çevreye duyarlılığı bir arada sunarak
hizmet standartlarımızı sürekli
geliştiriyoruz" diye konuştu.
"Soft Her Şey Dahil konsepti,
maliyetleri düşürerek sektöre katkı
sağlayacak"
Bentour Reisen Genel Müdürü Melih
Yetiş, turizm sektöründe gelecekte
uygulamayı planladıkları yeniliklerden
bahsetti. Yetiş, "Son 1-1,5 yıldır otel
partnerlerimizle görüşmeler yapıyoruz
ve bazı otelciler, ‘Her Şey Dahil’
konseptini değiştirmemiz gerektiğini
düşünüyor. Artan enflasyon ve yüksek
fiyatlar, Antalya'daki ultra her şey
dahil konseptini maliyet açısından
sürdürülemez hale getirdi. Bizim
önerdiğimiz model, daha sade bir 'Soft
Her Şey Dahil' sistemi. Bu model,
otellerin maliyetlerini kontrol altına
alırken, ithal içecekler gibi ekstra
ürünlerin ekstra ücretle sunulmasını
sağlıyor. Dubai’de de bu sistem
uygulanmaya başlandı. Bizim amacımız,
misafirlerin sade bir her şey dahil
hizmeti tercih etmelerini sağlamak"
dedi.
Yetiş, "İthal alkollü içecekler, maliyetleri
ciddi şekilde artırıyor. Bir 50 cent bile
fiyatları büyük ölçüde etkiliyor ve bu,
paket fiyatlarına yansıyor. Soft her şey
dahil sistemi, maliyetleri düşürerek
turizm ekonomisine önemli bir katkı
sağlar" diye ekledi.
38
‘
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
İŞTE KÜRESEL
GOLF TURIZMI
PAZARININ
YILLIK TAHMINI
BÜYÜME
ORANI!
"Pazar Araştırma Raporu 2024-2032" adlı çalışmadan derlenen bilgilere göre, küresel
golf turizmi pazarı 2023'te yaklaşık 24,22 milyar ABD doları değerine ulaştı. Pazarın 2024-
2032 döneminde yıllık ortalama yüzde 7,4'lük büyümelerle 2032'de 46,05 milyar ABD doları
değerine ulaşacağı tahmin ediliyor.
Www.turkiyeturizmansiklopedisi.
com'un araştırma şirketi Research
& Markets uzmanlarının hazırladığı
"Pazar Araştırma Raporu 2024-2032" adlı
çalışmasından derlediği bilgilere göre,
küresel golf turizmi pazarı 2023'te yaklaşık
24,22 milyar ABD doları değerine ulaştı.
Deneyimsel seyahatin artan popülaritesinin
de yardımıyla, pazarın 2024-2032 döneminde
yıllık ortalama yüzde 7,4'lük büyümelerle
2032'de 46,05 milyar ABD doları değerine
ulaşacağı tahmin ediliyor.
Yaşlı nüfusun yaşam tarzı
Golf turizmi pazarı, bu alana yatırım yapmak
için zamanı ve harcanabilir geliri olan
emeklilerin ve yaşlı yetişkinlerin sayısının
artmasından dolayı da büyüyor. Nüfus
yaşlandıkça, özellikle Kuzey Amerika, Avrupa
ve Asya'nın bazı bölgeleri gibi gelişmiş
bölgelerde, golfü yalnızca eğlence amaçlı bir
aktivite olarak değil, aynı zamanda yaşam
tarzlarının önemli bir bileşeni olarak gören
zengin emeklilerden oluşan bir pazar oluştu.
Bu kesim, birinci sınıf golf tatil köylerini
deneyimleyip, sporla ilişkili sosyal ve sağlık
avantajlarının tadını çıkarmak için egzotik
yerlere seyahat etmek istiyor.
Gelişmekte olan pazarlarda golf sahalarının
ve ilgili altyapının geliştirilmesi ve
genişletilmesi de golf turizmi pazarının
büyümesini hızlandırıyor. Vietnam, Tayland
ve Meksika gibi ülkeler, uluslararası turistleri
çekmek için yüksek kaliteli golf sahaları ve
tatil köyleri inşa etmeye büyük yatırımlar
yapıyor. Bu destinasyonlar, yalnızca
şampiyonluk seviyesindeki sahalara erişimi
değil, aynı zamanda lüks konaklama, gurme
yemekler ve kültürel gezileri de içeren
cazip paketler sunarak, onları geniş bir golf
tutkunu kitlesine çekici kılıyor.
Çevre dostu teknikler benimseniyor
Sürdürülebilirlik, golf turizmi pazarının
genişlemesi için önemli bir husus haline
geliyor. Golf sahaları, özellikle su kullanımı
ve geniş yeşil alanların bakımı açısından
çevresel etkileri nedeniyle sıklıkla
eleştiriliyor. Buna karşılık, birçok golf tesisi
ve sahası, sulama için geri dönüştürülmüş
su kullanma, yerel bitki örtüsü dikme ve
çevre dostu bakım teknikleri uygulama gibi
sürdürülebilir uygulamaları benimsiyor.
Bu çabalar, golf turizminin çevresel ayak
izini azaltmayı ve seyahat tercihlerinde
sürdürülebilirliği önceliklendiren çevre
bilincine sahip gezginlere hitap etmeyi
amaçlıyor.
Golf turizminin sağlık ve spa turizmiyle
bütünleşmesi de ivme kazanan bir eğilim
olarak karşımıza çıkıyor. Birçok üst
düzey golf tesisi artık spa uygulamaları,
fitness dersleri ve sağlık odaklı yemek
seçenekleri de dahil olmak üzere kapsamlı
sağlık programları sunuyor. Golf ve sağlık
kombinasyonu, fiziksel aktiviteyi rahatlama ve
gençleşmeyle dengeleyen bütünsel bir tatil
deneyimi arayan turistlere hitap ediyor.
40
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
MÜBERRA ERESIN'DEN TÜRKIYE
TANITIMINDA ORTAK ÇALIŞMA
ÇAĞRISI
TÜROB Başkanı Müberra Eresin, İstanbul Ticaret Odası Oteller Meslek Komitesi tarafından
düzenlenen “Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı Faaliyetleri ve Tanıtımı” konulu
toplantıda ortak çalışma çağrısında bulundu. Eresin, uluslararası rekabette tanıtım
stratejilerinin yanı sıra kamu ve özel sektör iş birliğinin kritik önem taşıdığına vurgu yaptı.
İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) ev
sahipliğinde gerçekleşen “Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
Faaliyetleri ve Tanıtımı” konulu
toplantıda, Türkiye’nin uluslararası
turizmdeki tanıtım stratejileri ve imaj
geliştirme çalışmaları ele alındı.
Toplantıya T.C. Kültür ve Turizm
Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan, İTO
Başkanı Şekip Avdagiç, İTO Yönetim
Kurulu Üyesi Bahadır Yaşık ve T.C.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Türkiye
Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı
(TGA) Genel Müdür Yardımcısı Sinan
Seha Türkseven katıldı. Ayrıca, turizm
sektörünün önde gelen temsilcileri
ve kamu yetkilileri de toplantıda hazır
bulundu.
“Türkiye’nin turizmde büyük bir
potansiyeli var”
Konuşmasında Türkiye’nin turizmdeki
tanıtım stratejilerine değinen TÜROB-
Türkiye Otelciler Birliği Başkanı
Müberra Eresin, turizmin tanıtımını,
ülkenin sahip olduğu doğal, kültürel
ve tarihi değerleri potansiyel turistlere
ulaştırarak olumlu bir imaj yaratma
süreci olarak tanımladı. Türkiye’nin
bu alanda büyük bir potansiyele sahip
olduğunu belirten Eresin, “Özellikle
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler
için turizmde dünya çapında önemli
bir yer edinmek öncelikli hedeflerden
biridir. Bu doğrultuda, hem kamu hem
de özel sektörün iş birliğiyle çalışmalar
yürütmesi büyük önem taşıyor” dedi.
“Tanıtımda hedef kitle ve imaj
analizi önemli”
Tanıtım stratejilerinin belirlenmesinde
hedef kitlenin özelliklerinin dikkatle
analiz edilmesi gerektiğine vurgu
yapan Eresin, “Bir ülkenin turistik
imajını güçlendirmek için hedef kitlenin
zevkleri, inanışları, gelenekleri ve
sosyal durumları dikkate alınmalıdır.
Aynı zamanda, ülkenin mevcut imajı ve
bu imajın nedenleri detaylı bir şekilde
analiz edilmelidir. Bu analiz, tanıtım
çalışmalarının başarısı açısından kritik
öneme sahiptir” ifadelerini kullandı.
“TGA’nın çalışmalarını yakından
takip ediyoruz”
Eresin, Türkiye Turizm Tanıtım ve
Geliştirme Ajansı’nın (TGA) yürüttüğü
detaylı ve özenli çalışmaları yakından
takip ettiklerini belirtti. Tanıtım
faaliyetlerinin Türkiye’nin uluslararası
turizmdeki rekabet gücünü artırmak
için vazgeçilmez olduğuna dikkat
çekerek, “Günümüzde yoğun
rekabet ortamında ülkemizin turizm
potansiyelini değerlendirmesi için
tanıtım ve imaj yaratma konularına
daha fazla odaklanmamız gerekiyor”
dedi.
İş birliği vurgusu
TÜROB olarak bugüne kadar TGA,
İstanbul Ticaret Odası ve TUGEV
ile birçok başarılı tanıtım faaliyeti
gerçekleştirdiklerini hatırlatan Eresin,
“Bu iş birlikleri sayesinde Türkiye’nin
turizm değerlerini dünya çapında
tanıtmaya katkı sağladık. Buradan tüm
kurumlarımıza katkı ve destekleri için
bir kez daha teşekkür ediyorum” diye
konuştu.
42
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
İşte 2025’te seyahati belirleyecek
6 DIKKAT ÇEKICI TREND!
Hotels.com, misafirleri motive eden unsurlara ve gelecek yıl nereleri ziyaret etmek
istediklerine yönelik yıllık veri odaklı bakış açısı olan Keşfet ’25 programını tanıttı.
Otel Restoranlarının Yeniden Doğuşu ve Her Şey Dahil Dönemi, gelecek yılın seyahat
planlarını belirliyor.
Hotels.com, 2025 yılı için altı önemli
seyahat trendini "keşfetmek" amacıyla
birinci taraf seyahat verilerini, 25.000
misafirden gelen bilgileri ve en son sektör
yeniliklerini analiz etti. Hotels.com, Otel
Restoranlarının Yeniden Doğuşu ve Her
Şey Dahil Dönemi'ni önümüzdeki yılın önde
gelen seyahat trendleri olarak belirledi;
ek trendlerle birlikte bunun 2025 yılındaki
seyahat şeklimizi etkilemesi bekleniyor.
Expedia Group CEO'su Ariane Gorin, "Expedia
Group, teknolojiyi seyahatle harmanlamak
için sürekli çabalıyor ve böylece yolculukları
daha kolay ve keyifli hâle getiriyor.
Keşfet raporu, misafirlerin ne istediği ve
ortaklarımızın nasıl yeniliklere imza attığını
görebilmemiz için bir fırsat." sözlerini
kullanıyor.
Otel restoranlarının yeniden
doğuşu:
Misafirler otel rezervasyonu yaparken sadece
oda rezervasyonu yapmayıp akşam yemeği
rezervasyonu da yapıyor. Aslında, Türk
misafirlerin beşte ikisi (%41), aynı otelde
gecelediğinin farkında olarak bir restoranda
akşam yemeği yeme fikrini sevdiğini
söylüyor. Dünyanın dört bir yanındaki oteller,
misafirleri çekmek için Michelin yıldızlı
şeflerin ve dönüşümlü mevsimsel menülerin
yer aldığı, eleştirmenlerce beğenilen
restoranlar açtı. Misafirler dikkat çekici
otel yemeği deneyimleri arayışında; Hotels.
com'da otel restoranları, şefler ve barlar
hakkında olumlu yorumlar bir önceki yıla
göre %40 arttı. Ayrıca, Türk misafirlerin üçte
birinden fazlası (%34) otel restoranına bağlı
olarak görev yapan Michelin yıldızlı veya
ünlü bir şefin rezervasyon yapma olasılığını
artıracağını söylerken, %36'sı yalnızca otel
misafirleri için ayrılmış restoran masalarının
en önemli nedenleri olacağını söylüyor.
Her şey dahil dönemi:
Her şey dahil tatil köyleri, havuz kenarında
güneşin altında eğlenmek isteyen ailelerden
çok daha fazla olanak sunuyor. Bugünün her
şey dahil seçenekleri, stressiz konaklamalar
ve iyi bir fırsat arayan Z kuşağını cezbediyor.
Türk Z Kuşağı misafirlerin beşte ikisi (%43),
her şey dahil otel algısının iyi yönde değişim
gösterdiğini, %53'ü ise tercih ettikleri otel
türünün her şey dahil konseptli konaklama
yerleri olacağını söylüyor. Sahildeki oteller,
2025 yılında Türk Z Kuşağı için her şey dahil
otel türleri listesinin başında yer almaktadır
(%62).
Türk Z Kuşağının Her Şey Dahil Dönemine
kucak açmasının en önemli üç nedeni, yemek
yiyecek yer bulma ihtiyacının (%52) yanı
sıra etkinliklere ve/veya eğlenceye erişim
ihtiyacının da ortadan kalkması (%47) ve en
az stres (%46) olarak karşımıza çıkıyor.
Goods Getaways:
TikTok, misafirlere çok beğendikleri (ve
paylaşmaya değer) özel ürünleri aramak için
seyahat etmeleri konusunda ilham verdi.
İster Dubai'den internette ünü yayılmış bir
çikolata, ister Fransa'dan tereyağı, ister
Kore'den cilt bakım ürünleri veya Japon
şekeri olsun, misafirler benzersiz zevkleri
için çantalarında fazladan yer açıyor, hatta
tüm seyahatlerini bu ürünleri almak üzerine
kuruyor. Tatile çıkarken Türk misafirlerin
%86'sı yerel ürün satılan marketleri ziyaret
etmeye öncelik veriyor ve %42'si ikamet
ettikleri yerde alamadıkları yerel ürünler için
alışveriş yapıyor. Birçok Türk misafir bunu bir
adım daha ileri götürerek %71 gibi büyük bir
oranla yalnızca ikamet ettikleri yerde satın
alamayacakları belirli bir ürün türünü satın
almak istedikleri için bir tatil noktası seçiyor.
Doğa olayları listesi:
Misafirler, 2024 yılında tam güneş tutulmasını
görmek için tutulma yolu boyunca seyahat
rezervasyonu yaparak, insanların gerçek
hayatta doğa olaylarını görmek için ne büyük
mesafeler kat edecebileceğini kanıtladı.
Anket verileri, Türk misafirlerin en çok
görmek istediği doğa olayının Kuzey Işıkları
(%55) olduğunu, bunu güneş tutulmasının
(%41) ve volkanlar, gayzerler ve kaplıcalar
gibi jeolojik olayların (%29) izlediğini
ortaya koymuştur. İsveçli misafirlerin
%88'i, bu doğa harikalarını en iyi şekilde
gözlemleyebilecekleri bir konaklama
yerinde kalmanın önemli olduğunu söylüyor,
bu nedenle tenha yerlerdeki konaklama
yerlerinin doğa harikası arayanlar için ideal
olması hiç de şaşırtıcı değil.
Alternatif Tatil Merkezleri:
Önümüzdeki yıl misafirler sadece denenmiş
ve doğru turistik yerleri ziyaret etmekle
kalmayacak, planlarına alternatif noktaları
da ekleyecekler. Bu tatil merkezleri popüler
önemli noktalara yakın olduklarından ideal
günübirlik gezi yerleri hâline gelirken aynı
zamanda belli başlı görülecek yerler olarak
da rağbet görüyor. Daha az kalabalık ve
daha az bilinen yerlerin peşinde olan Türk
misafirlerin %76'sı bir sonraki seyahatlerinde
bir Alternatif Tatil Merkezini ziyaret
edebileceklerini söylüyor.
2025'te tv ve sinema hayranlarının
yöneldiği yerler:
Misafirler, dikkat çekici TV programlarından
reality TV'ye kadar seyahat ilhamı alabilmek
için ekrana yönelmeye devam ediyor. TV ve
Sinema Hayranlarının Yöneliminin bir seyahat
davranışı olarak tanımlandığı 2022 yılında
beri bu trend büyümeye devam ediyor. İsveçli
misafirlerin %70 gibi büyük bir çoğunluğu TV
şovunda veya filmde gördükten sonra bir tatil
noktasına yapılacak seyahati araştırıp dörtte
biri (%23) devamında rezervasyon yaptı. Türk
misafirlerin yarısı (%50) son on iki ayda dizi
ve filmlerin seyahat planları üzerine olan
etkisinin arttığını kabul ediyor.
şıııı
ı ışşııı
ıı ıııışııııııı ıııııı
ş ııııııııışı
ı ğ şş
ş ş şşş
ııışşşşşşşşğı ııışşşşşşşşğı ııııııııı
48
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Sağlık turizmi acentalarından
karayolu taşımacılığı için teşvik talebi
TÜRSAB Sağlık Turizmi Bilgilendirme Toplantılarının Dokuzuncusu Van'da
Düzenlendi. Sağlık turizmi acentaları, karayoluyla getirdikleri turistler için de teşvik
talebinde bulundu.
Türkiye Seyahat Acentaları
Birliği’nin (TÜRSAB) Sağlık Turizmi
Bilgilendirme Toplantıları dizisinin
dokuzuncusu, 8 Kasım 2024 Cuma
günü Van Ticaret ve Sanayi Odası’nda
gerçekleştirildi. Toplantıda Van’a sınır
olan İran ve Irak’taki sağlık turizmi
potansiyeli, uluslararası sağlık turizm
yetki belgesi kriterleri ve mevzuatı ele
alındı. Ayrıca Türkiye genelinde sağlık
turizmi süreçleri, iller arası sağlık
turizmi potansiyeli ve devlet teşvikleri
konusunda bilgilendirmeler yapıldı.
Sağlık turizminde devlet teşviklerinin
nasıl kullanılacağı, HİB üyelik süreçleri
ve teşvik dosyalarının hazırlanması gibi
konular hakkında katılımcılara detaylı
bilgi sunuldu.
Ural: “Van’daki sağlık turizmi
potansiyelini üst seviyelere
çıkarmak istiyoruz”
Toplantıda konuşan TÜRSAB
Yönetim Kurulu Üyesi Elif Ural,
Van’da olmaktan büyük mutluluk
duyduğunu belirterek, “İran ve Iraklı
misafirlerimizin Van’a yoğun ilgisi
bizi daha da motive ediyor. TÜRSAB
olarak bu potansiyelin daha verimli
kullanılması gerektiğine inanıyoruz ve
bu doğrultuda acentalarımızı devlet
teşvikleri konusunda bilgilendiriyoruz,”
dedi. Sağlık Bakanlığı ile iş birliği içinde
çalıştıklarını belirten Ural, Ticaret
Bakanlığı ve Hizmet İhracatçıları
Birliği (HİB) ile de bu teşviklerin
süreç yönetimini koordine ettiklerini
vurguladı. Ural ayrıca, ülke olarak sağlık
altyapımızın çok güçlü olduğunun, bunun
yanında turizm pazarlaması alanında da
iyi olduğumuzun, dolayısıyla bu iki alanı
birleştirirsek ülkemizde Van Batman
Bitlis, Şanlıurfa dahil her ilimizde sağlık
turizmi yapabileceğimizin altını çizdi.
Özgökçe: “Bölgenin sağlık turizmi
pazarını güçlendirmek istiyoruz”
TÜRSAB Doğu Anadolu Bölge Temsil
Kurulu Başkanı Cevdet Özgökçe ise
konuşmasında, İran, Irak ve potansiyel
olarak Azerbaycan ve Kırgızistan’ın
sağlık turizmi pazarı için büyük
fırsatlar sunduğunu belirtti. Özgökçe,
“Bu potansiyeli değerlendirmek ve
sektörümüzü bilgilendirmek amacıyla
kamu ve özel hastaneler ile seyahat
acentalarımızı bir araya getirdik,” diye
konuştu.
Ticaret Bakanlığı'ndan sağlık
turizmine büyük destek
T.C. Ticaret Bakanlığı Uluslararası
Hizmet Ticareti Genel Müdürlüğü
Sağlık ve Seyahat Hizmetleri Şube
Müdürü Özgün Özenci gerçekleştirdiği
konuşmasında “Destek miktarları
oldukça yüksek, muayenehane ve
polikliniklere 7 milyona kadar, diğer
sağlık turizmi yararlanıcılarına 18
milyona kadar yıllık desteğimiz var.
Reklam ve pazarlama faaliyetlerine,
dijital pazarlama da olabilir” diyerek
verilen teşviklerin detaylarından bahsetti.
50
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
HOSTEL
PAZARI
2030’DA
11 MILYAR
DOLARI
AŞACAK
Geçen yıl boyutu 7,2 olarak
gerçekleşen küresel hostel
(pansiyon) pazarı hacminin
2030 yılına kadar ortalama
yüzde 6,5’lik büyümelerle
11 milyar doları aşması
bekleniyor.
12 dilde ulaşılabilen www.
turkiyeturizmansiklopedisi.com’ın
araştırma şirketi Research and
Markets’in “Küresel Hostel Pazarı”
raporundan derlediği bilgilere göre,
küresel hostel pazarının büyüklüğü
geçen yıl itibarıyla 7,2 milyar dolara
ulaştı. Uygun fiyatlı konaklama seçeneği
sundukları ve deneyimsel seyahate ile
sürdürülebilirliğe artan taleplerden
dolayı hostel pazarı hacminin 2024-
2030 yılları arasında yıllık ortalama
6,5’lik büyümelerle 11,04 milyar dolara
ulaşması bekleniyor. Raporda küresel
hostel pazarında, özellikle milenyum ve
Z kuşağı olmak üzere gezginler arasında
uygun fiyatlı konaklama seçeneklerine
yönelik talebin artmasıyla son yıllarda
kayda değer bir büyüme olduğuna dikkat
çekiliyor. Hosteller, düşük maliyetli
konaklama ve sosyal etkileşimin
benzersiz bir karışımını sunduğu gibi,
kültürel deneyim arayan bütçe bilincine
sahip gezginlerin ilk tercihi oluyor.
Büyümenin itici gücü deneyimsel
seyahatler
Hostel pazarının büyümesinde itici
gücü deneyimsel seyahatin yükselişi
oluşturuyor. Günümüz gezginleri
geleneksel ve lüks turizm yerine otantik,
yerel deneyimlere öncelik veriyor. Bu da
topluluk temelli aktiviteler, şehir turları
ve iş birliği alanları sunan hostellere
olan tercihin artmasına yol açıyor.
Hosteller, yüksek hızlı internet, ortak
çalışma alanları ve küratörlü yerel
etkinlikler gibi modern olanaklarla
hizmetlerini geliştiriyor. Bu hizmetlerin
entegrasyonu, hostellerin dijital
göçebeler ve yalnız maceracılar da
dahil olmak üzere daha geniş bir gezgin
yelpazesine hitap etmesini sağlayıp,
pazarın büyümesini destekledi.
Sürdürülebilirlik, pazarın genişlemesine
katkıda bulunan bir diğer faktördür.
Birçok hostel yenilenebilir enerji
kaynakları kullanıp, plastik kullanımını
azaltma ve yerel ekonomileri destekleme
gibi çevre dostu uygulamaları benimsedi.
Bu girişimler, küresel pazarda
hostellerin çekiciliğini artırarak, çevre
bilincine sahip gezginlerin değerleriyle
uyumludur. Özellikle, "yeşil hostellerin"
yükselişi ivme kazandı ve operatörler
sürdürülebilir tasarım kullanarak ve
rekabetçi farklılaşmalarının bir parçası
olarak çevre dostu deneyimler sunuyor.
2024'ün ikinci çeyreğinde güçlü
toparlandı
Avrupa Seyahat Komisyonu’nun (ETC)
rakamlarına göre, 2024'ün ikinci
çeyreğinde Avrupa'nın turizm sektörü,
2019'daki pandemi öncesi seviyelere
kıyasla yabancı varışların yüzde 6
ve gecelik konaklamaların yüzde
7 artmasıyla güçlü toparlanmasını
sürdürdü. Bu canlanma, hafifletilen
seyahat kısıtlamaları hem eğlence hem
de iş turizmine yönelik artan taleple
uluslararası seyahatlere olan yenilenen
güveni yansıtıyor. Bu toparlanmanın
Avrupa'daki pazar büyümesine önemli
ölçüde katkıda bulunması bekleniyor.
Uluslararası gezginler, özellikle de
uygun maliyetli konaklama seçenekleri
arayan genç turistler ve sırt çantalı
gezginler geri döndükçe, hosteller
bu talep artışından faydalanabilir.
Hostellerin uygun fiyatlı olması ve ortak
atmosferi, bütçe bilincine sahip ve
deneyim odaklı gezginlerin tercihleriyle
iyi bir şekilde örtüşüyor. Bu da hostelleri
büyüyen turizm pazarından daha büyük
bir pay almada önemli konuma getiriyor.
52
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Radisson, İtalyan portföyünü
genişletiyor
Radisson Otel Grubu, beş yeni anlaşma ve yedi açılışla İtalyan portföyünü
genişletiyor. Bu, şirketin büyüme stratejisinde önemli bir dönüm noktası teşkil
ediyor ve markalarını önemli seyahat pazarlarına tanıtma taahhüdünü güçlendiriyor.
İtalya,Roma, Venedik ve Milano gibi
şehirlere her yıl milyonlarca ziyaretçi
çekmesiyle Radisson Otel Grubu için
çok önemli bir büyüme pazarı. Zengin
kültürel mirası, Radisson Collection gibi
lüks yaşam tarzı markalarının genişlemesi
için ideal. Bergamo ve Pisa gibi gelişmekte
olan şehirlerdeki fırsatlar ve İtalya'nın
önemli bir iş merkezi olarak rolü, grubun
çeşitli gezginlere hizmet etme stratejisi ile
örtüşüyor.
30 otel hedefine hızla ilerliyor
Geçtiğimiz yıl imzalanan beş yeni otel
anlaşması ve 2025'te yapılması planlanan
yedi açılışla portföyüne 1000'den fazla oda
ekleyen Radisson Otel Grubu, İtalya’daki
varlığını altı yılda üçten 20 tesise çıkarak
2027'ye kadar imzalanan ve geliştirilmekte
olan 30 otel hedefine hızla ilerliyor. 2025’teki
bu 7 açılış arasında ilkler; Radisson Blu
Hotel, Bergamo, Radisson Hotel Pisa,
Radisson Collection Hotel, San Gottardo
Como, Radisson Blu Hotel, Florance ve
markanın İtalya'daki ilk çıkışını işaret eden
art'otel Rome Piazza Sallustio, olacak.
Radisson Otel Grubu Küresel Geliştirme
Başkanı Elie Younes, bu gelişmeleri
değerlendirirken, "Bugün duyurulan beş
otel anlaşması ve yedi açılış, İtalya'daki
genişleme stratejimizi gerçekleştirmeye bizi
bir adım daha yaklaştırıyor. Bu oteller ayrıca
ülkeye yeni markalar getirerek ve varlığımızı
sağlamlaştırarak mülk sahiplerimiz için
daha fazla fırsat ve misafirlerimiz için
daha fazla olanak yaratma taahhüdümüzü
vurguluyor. Markalarımıza ve
çalışanlarımıza duydukları değerli güven için
her bir ortağımıza teşekkür ediyoruz".
Beş otel anlaşması ve önümüzdeki
yedi açılış şunlardan oluşuyor:
Radisson Collection Hotel, San
Gottardo Como
Como'nun kalbinde, ünlü göle sadece birkaç
adım mesafede bulunan Radisson Collection
Hotel, San Gottardo Como, Eylül 2025'te
açılacak olan İtalya'nın önde gelen seyahat
destinasyonlarından birinde muhteşem beş
yıldızlı lüks bir tesis olarak ilk kez hizmete
giriyor. Bu muhteşem otel, nefes kesen
göl manzaralı özel süitler de dahil olmak
üzere 72 oda sunuyor. Konuklar, muhteşem
bir çatı terası, zarif bir restoran, sakin bir
bahçe ve spor salonu gibi olanakların keyfini
çıkaracaklar. Şehrin tarihi merkezinde
yer alan Radisson Collection Hotel, San
Gottardo Como, Como'nun simgesel turistik
yerlerine eşsiz erişim sağlayan olağanüstü
bir dinlenme yeri vaat ediyor.
art'otel Rome Piazza Sallustio
2024'ün sonu ile 2025'in başı arasında
açılması planlanan art'otel Rome Piazza
Sallustio, PPHE ortaklığıyla markanın
İtalya'daki ilk oteli olacak. Önemli sanatçı
Pietro Ruffo'nun sanat eserleriyle bezenmiş
99 çağdaş oda ve süitten oluşan otel,
benzersiz ve sürükleyici, sanat odaklı bir
deneyim sunuyor. Bir destinasyon restoranı
ve barı, dönüşümlü sergilere sahip bir
sanat galerisi ve heyecan verici bir etkinlik
programı bulunuyor. Ek olanaklar arasında
bir fitness merkezi, sauna ve yaratıcı bir
toplantı odası yer alıyor. Otelin tasarımı
ve sundukları, Roma'nın zengin kültürel
mirasını vurguluyor ve hem local konuklar
hem de ziyaretçileri dahil etmeyi amaçlıyor.
Radisson Blu Hotel, G.I. Rome
Önemli bir seyahat noktası olan Roma,
Radisson Otel Grubu’nun İtalya'daki
genişleme stratejisinin merkezinde yer
alıyor. Yakın zamanda Grup tarafından
imzalanan, canlı Ostiense bölgesi ile önemli
bir iş merkezi alanı olan Esposizione
Universale di Roma (EUR) bölgesi arasında
açılacak olan Radisson Blu Hotel, G.I Rome,
bölgenin üst düzey uluslararası konaklama
ihtiyacını karşılayacağı öngörülüyor. Bu
modern tesis, 199 oda ve üç restoran, çok
çeşitli ekipmanlara sahip bir spor salonu ve
konukların dinlenebilmeleri için bir spa da
dahil olmak üzere bir dizi olanağın yanı sıra
ayrıca önemli bir toplantı alanı da sunuyor.
Hem iş hem de tatil amaçlı seyahat edenlere
hitap edecek şekilde tasarlanan Radisson
Blu Hotel, GI Rome, şehrin en dinamik
bölgelerinden birinde konforlu bir deneyim
vaat ediyor.
Radisson Blu Hotel, Bergamo
Aralık 2024'te açılması planlanan Radisson
Blu Hotel, Bergamo, yenilikçi Chorus
Life karma kullanım kompleksinin temel
taşlarından biri olacak. Bu modern üst sınıf
tesiste standarttan deluxe, superior, junior
süit ve süite kadar uzanan, bazıları özel
teraslı, zarif tasarımlı 107 oda bulunuyor.
Otelin çağdaş tasarımı, konutlar, perakende
alanları, sağlıklı yaşam tesisleri, bir arena,
yemek mekanları ve geniş yeşil alanlar
içeren Chorus Life'ın akıllı şehir modeliyle
bütünleşiyor.
Konuklar giriş katında bir bar, kahvaltı alanı
ve en üst katta panoramik bir restoran
olmak üzere üç farklı yemek seçeneğinin
keyfini çıkarabilirler. Otel ayrıca daha
büyük mekanlara dönüştürülebilen dört
odaya bölünmüş çok yönlü bir toplantı
alanı sunuyor. Ek olanaklar arasında
tam donanımlı bir fitness merkezi ve spa
bulunuyor. Milano yakınlarında stratejik
bir konuma sahip olan otel, Radisson
Otel Grubu’nun İtalya'daki varlığını
güçlendirmeye ve canlı Bergamo kentinde
mükemmel bir konuk deneyimi sunmaya
hazırlanıyor.
Radisson Blu Hotel, Florence
San Miniato al Monte yamacına bakan
ve şehir merkezine kısa bir sürüş
mesafesindeki Radisson Blu Hotel,
Florence, aileler için tasarlanmış yeni
bir kentsel tatil konsepti sunuyor. Otelde
olağanüstü bir Presidential Süit dahil olmak
üzere 329 oda ve süit bulunuyor. Konuklar
iki restoranın, bir barın, 25 metrelik açık
havuzun, tenis kortlarının ve bir spor
salonunun keyfini çıkarabilirler. 10 odaya
yayılmış toplantı alanlarıyla konferanslar
ve etkinlikler için idealdir. Otel, Floransa
tren istasyonunun yanı sıra hem Pisa hem
de Floransa Peretola havaalanlarına yakın,
elverişli bir konumda.
Radisson RED Naples
Güney İtalya'nın en ünlü gazetesi Il
Mattino'nun eski genel merkezinin
benzersiz bir şekilde dönüştürülmesiyle
ortaya çıkan Radisson RED Naples,
İtalya'daki ilk Radisson RED olarak hizmete
giriyor. Napoli'nin büyüleyici deniz kıyısı ve
tarihi şehir merkezinin yakınında yer alan
bu canlı otel, Radisson Otel Grubu’nun
İtalya'daki varlığını bir üst seviyeye taşımaya
hazırlanıyor. Radisson RED markasının
geleneksel ruhuna eğlenceli bir dokunuş
getirecek olan otel, 150 şık oda, çeşitli
restoran seçeneklerinin yanı sıra iş amaçlı
konuklar için kurumsal bir toplantı alanı ve
panoramik bir çatı terası sunuyor. Radisson
RED Naples’da ayrıca konukların evlerinden
uzakta sağlıklı yaşamlarına öncelik
verebilmeleri için bir spor salonu ve spa
bulunduruyor.
Radisson Hotel Pisa
Pisa Kulesi'nin yakınında yer alan
Radisson Hotel Pisa, hem tatil hem de
iş amaçlı seyahat edenlere hitap eden
modern bir şehir tesisi olacak. 2025’in
ikinci yarısında açılacak olan bu tesis,
Radisson Hotels'in lüks markasına
uygun olarak yumuşak bir yenileme ile
otelin sunduğu olanakları geliştirmesi
planlanıyor. 128 şık odası, iki restoranı,
modern bir toplantı alanı ve havuz,
spor salonu ve spa gibi birinci sınıf
olanaklarıyla Radisson Hotel Pisa,
Grubun genişleyen portföyüne dikkat
çekici bir katkı sağlıyor.
54
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Kosta Rika'daki Cacique'nin etkileyici
uçurumlarla çevrili yarımadasında
yalınayak lüks deneyiminden,
İspanya'nın San Sebastián şehrindeki ünlü
gastronomi sahnesini keşfetmeye kadar
Hilton, 2025 yılında açılması planlanan ve
merakla beklenen otelleri duyurdu.
Hilton Grubu 2025
açılışlarını duyurdu
San Sebastián'daki ilk Hilton otelinin açılışından aralarında İstanbul Taksim'deki
Canopy by Hilton'ın da bulunduğu dokuz yeni marka lansmanına kadar Hilton,
2025'te açılması beklenen otelleri açıkladı.
Markanın Türkiye'ye girişine
öncülük ediyor
Öngörülen Açılış: 2025, 3. çeyrek
Hilton'un Türkiye'deki 100. oteli olarak
önemli bir kilometre taşına işaret eden
yeni Canopy by Hilton Istanbul Taksim,
2025 yılında açılacak ve Canopy markasını
Türkiye'ye getirecek. Hem tatil hem de iş
amaçlı seyahat edenler için mükemmel olan
otel, benzersiz bir şekilde tasarlanmış 110
oda, üç yemek mekanı, bir destinasyon barı
ve 'Canopy Central' olarak bilinen merkezi
bir sosyal merkeze sahip olacak. Taksim'in
kalbinde yer alan ve bölgeyi alışveriş alanları,
evler ve daha fazlasıyla geliştirecek kapsamlı
bir kentsel yenileme projesinin bir parçası
olan otel, popüler İstiklal Caddesi'nin
butiklerine, sanat galerilerine, kitapçılarına
ve kafelerine ve sadece 500 metre uzaklıktaki
ana metro istasyonuna kolay erişim imkanı
sunuyor.
San Sebastián kentindeki ilk otelini
açıyor
Öngörülen Açılış: 2025, 4. çeyrek
Hilton, şehrin en ikonik binalarından biri olan
tarihi Güzel Sanatlar Tiyatrosu'nun yeniden
geliştirilmesinin ardından İspanya'nın San
Sebastián kentinde ilk otelini açacak. The
Palacio Bellas Artes Hotel San Sebastián,
Curio Collection by Hilton, 81 şık konuk
odası, toplantı alanı, spor salonu ve barı olan
bir restorana sahip olacak. Otelin konukları
San Sebastián'ın kültürel simgelerini,
festivallerini ve yakındaki Atlantik Okyanusu
plajlarını keşfetmek için mükemmel bir
konumda olacak.
Yunanistan'a giriş yapacak
Öngörülen Açılış: 2025, 4.çeyrek
2025 yılının 4. çeyreğinde açılacak olan
Conrad Athens The Ilisian, ikonik eski Hilton
Atina'yı önde gelen bir karma merkeze
dönüştürecek. Yunanistan'da bir ilke imza
atacak olan Conrad Atina, her biri tarihi
Atina'nın panoramik manzarasına sahip
280 adet şık döşenmiş konuk odası ve süitin
yanı sıra 400 metrekarelik lüks bir mega
çatı süitine yer veriyor. Ayrıca, binanın üst
katlarında Conrad Residences olarak 18 otel
rezidansı ve Waldorf Astoria Residences
olarak 37 özel rezidans tasarlandı.
Torino’daki ilk Hilton Hotels &
Resorts açılışı olacak
Öngörülen Tarih: 2025, 2. çeyrek
Torino'nun şehir merkezinde yer alan Hilton
Turin City Centre, Torino'nun canlı tarihi,
kültürel ve mutfak ortamını keşfetmek
isteyen gezginler için harika bir destinasyon
olacak. 175 odalı zarif otelde bir İtalyan
restoranı, bar ve bir executive lounge yer
alacak. Şehrin hareketli enerjisinden kaçmak
isteyen konuklar otelin kapalı havuz, fitness
merkezi ve beş bakım odası bulunan spasına
gidebilir. Otelin merkezi konumu konuklara
çok sayıda yerel mağaza, restoran ve bara
kolay erişim imkanı sunuyor.
Markanın Kuzey İrlanda'daki ilk
tesisi
Öngörülen Açılış: 2025, 2. çeyrek
Kuzey İrlanda'daki ilk Tapestry Collection by
Hilton, popüler sahil kasabası Portrush'ta
açılmaya hazırlanıyor. 1895-1980 yılları
arasında 85 yılı aşkın bir süre otel ve
zanaatkâr fırını olarak faaliyet gösteren bu
tarihi bina, eski ihtişamına kavuşturulmak
üzere özenle yenileniyor. 80 odalı otel,
yürüyüşçüler, sörfçüler, sanatçılar ve
aileler için popüler bir güzellik noktası olan
Bushmills Viski İçki Fabrikası ve UNESCO
Dünya Mirası Alanı Atlantik kıyısındaki Giant's
Causeway'e yakın erişim imkanına sahip
olacak.
Uluslararası piyasaya çıkmaya
hazırlanıyor
Öngörülen Açılış: Ocak 2025
Signia by Hilton Amman, lüks markanın
ABD dışındaki ilk tesisi olacak. Amman'ın
önemli bir bölgesinde yer alan otel, 272
konuk odası ve süitiyle konuklarına dünyanın
en eski şehirlerinden birinde olağanüstü bir
konaklama deneyimi sunacak. Yedi seçkin
yemek mekânı, dünyanın farklı köşelerinden
lezzetleri Ürdün'ün başkentine getirerek
uluslararası mutfaklardan özel bir seçki
sunacak.
Güney Afrika'da görücüye çıkacak
Öngörülen Açılış: 2025, 2./3. çeyrek
Canopy by Hilton Cape Town Longkloof,
markanın Güney Afrika'daki ilk oteli olacak.
Mağazalar, ofis alanları ve dört farklı erişim
noktasıyla şehre bağlanan çekici bir kamu
avlusunu içeren Longkloof bölgesini yeniden
canlandıracak olan otel, miras öncülüğünde
yürütülen bir projenin parçası. 154 konuk
odası ve süitiyle Cape Town'ın en gözde
semtlerinden birinde yer alan otelde bir
kafe ve lobi bar, fitness merkezi, perakende
mağazaları ve bir toplantı odası bulunacak.
Gana'ya giriş yapmaya hazırlanıyor
Öngörülen Açılış: 2025, 3. çeyrek
Otel, Gana'nın başkentinin lüks bir
banliyösü olan ve çok sayıda büyükelçilik
ve konsolosluğa ev sahipliği yapan
Cantonments'da yer alacak.145 konuk odası
ile tüm gün açık restoran, lobi salonu ve
havuz bar gibi çeşitli yemek seçenekleri
sunacak. Gelişmekte olan bir turizm
merkezi olarak bilinen Accra, konuklarına
keşfedilecek birçok galeri ve müze ile
modern ve geleneksel özelliklerin canlı bir
karışımını sunacak.
Tayland'daki İlk Curio Collection by
Hilton oteli olarak açılıyor
Öngörülen Açılış: 2025, 2. çeyrek
Sukhumvit'in canlı alışveriş kuşağında yer
alan otel, Emporium, EmQuartier ve yakın
zamanda açılışı yapılan EmSphere gibi
önde gelen perakende noktalarına yakın bir
konumda bulunuyor. Terminal 21 Bangkok,
Times Square Building Mall ve Robinson
Department Store gibi alışveriş merkezleri
ve büyük mağazalar da bir taş atımı uzaklıkta
yer alıyor.
Japonya'da görücüye çıkıyor
Öngörülen Açılış: 2025, 2. çeyrek
Waldorf Astoria Osaka, yeni Grand Green
Osaka kentsel karma kullanımlı gelişim
projesinin güney bölgesinde yer alan 39 katlı
yüksek bir binanın 12 katını kapsayacak.
Otelde 50 metrekare aralığında değişen
toplam 252 konuk odası ve Waldorf Astoria
markasıyla eşanlamlı ikonik lounge ve bar
Peacock Alley de dahil olmak üzere üç farklı
restoran yer alacak ve konuklara günün
her saatinde dinlenmek için keyifli bir yer
sunacak.
2025 ilkbaharında yeniden açılıyor
Öngörülen Yeniden Açılış: İlkbahar
2025
Waldorf Astoria New York, yaklaşık bir asırdır
New York sosyetesinin demirbaşlarından biri
olarak dünyanın kültür başkentinde bir ışıltı
feneri olarak yerini aldı. Skidmore, Owings
& Merrill'in ünlü mimarları ve Pierre-Yves
Rochon'un iç tasarımı tarafından titizlikle ve
özenle hazırlanan restorasyon çalışmalarının
ardından tesis, orijinal Waldorf Astoria New
York'a saygı duruşunda bulunan ve yepyeni
çağdaş mobilyalarla yeniden tasarlanan
orijinal Art Deco mimarisinin ölçeğini ve
güzelliğini koruyacak. 375 odalı otel, New
York'un ruhunu yansıtan Manhattan'ın en
büyük oda ve süitlerine sahip olacak. Otelin
üst kısmında, Jean-Louis Deniot tarafından
tasarlanan iç mekanlara sahip, stüdyolardan
dört yatak odasına kadar değişen 375 özel
konut yer alacak.
Karayip adasındaki ilk Hilton tesisi
olacak
Öngörülen Açılış Tarihi: Aralık 2024
Tapestry Collection by Hilton'un bir parçası
olarak 2024'ün sonlarında hizmete girecek
olan 148 odalı, okyanus kıyısındaki Delfins
Beach Resort Bonaire, Tapestry Collection by
Hilton, konuklarına nefes kesici manzaralar
ve iki açık havuz ile güneşlenmek ve
dinlenmek için mükemmel olan el değmemiş
bir plaj da dahil olmak üzere üst düzey
olanaklar sunacak. Konuklar, kusursuz
dalış olanaklarıyla ünlü Bonaire'in otantik
kültürünü öne çıkaran etkileyici tesis içi
deneyimlerin keyfini çıkaracak. Tesisin
scuba mağazası konuklara dalış maceraları
ve keşifleri için ihtiyaç duydukları her şeyi
sağlayacak.
Kosta Rika'da ilk kez tesis açacak
Öngörülen Açılış: 2025, 1 çeyrek
Waldorf Astoria Costa Rica Punta Cacique,
Kosta Rika'nın “Pura Vida” yaşam
tarzını Waldorf Astoria'nın sofistike ve
kişiselleştirilmiş hizmetiyle benzersiz bir
şekilde harmanlayarak yalınayak lüks için
yeni bir ölçüt oluşturuyor. Tesis, gözlerden
uzak Playa Penca'ya bakan Cacique'nin
dramatik uçurum kenarındaki yarımadasında
yer alıyor.
56
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Wyndham Garden Çambaşı
hizmete girdi
Wyndham, kış turizminin yeni adresi Wyndham Garden Çambaşı’yı hizmete açtı. Mülkiyeti
Çambaşı Yatırım A.Ş.’ye ait olan ve yine aynı şirket tarafından işletilen otel, Ordu Giresun
Havalimanı’na 68 kilometre mesafede 80 odasıyla misafirlerini ağırlayacak.
Wyndham Wyndham Hotels &
Resorts, Ordu’daki yeni oteli
Wyndham Garden Çambaşı’nın
açılışını duyurdu. Mülkiyeti
Çambaşı Yatırım A.Ş.’ye ait olan ve yine aynı
şirket tarafından işletilen otel, Karadeniz
yaylaları kayak sezonuna hazırlanırken
Çambaşı Kayak Merkezi yakınındaki
konumunda misafirlerini ağırlamaya
başladı.
Loupasis: “Ordu’daki 3. otelimizle
bölgede büyüyoruz”
Wyndham Hotels & Resorts Türkiye, Orta
Doğu ve Afrika Pazar Yönetici Direktörü
Panos Loupasis açılışla ilgili şunları
söyledi: “Dünya genelinde doğa ve açık
hava odaklı seyahatlere yönelik güçlü bir
talep var ve misafirler nereye giderlerse
gitsinler güvenilir markaların sunduğu
yüksek konaklama standartlarını arıyor.
Ordu’da farklı konseptlerde iki otelimiz
daha bulunuyor ve şimdi Wyndham Garden
Çambaşı’nın da açılışıyla hem bölgedeki
turistik olanakların çeşitliliğini hem de
Türkiye’nin her noktasında büyümeye devam
etme kararlılığımızı bir kez daha vurgulamış
oluyoruz.”
Şenocak: “Birinci sınıf konaklama
hizmeti sunacağız”
Çambaşı Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu
Başkanı Cem Şenocak ise şunları kaydetti:
“Bölgemizde birinci sınıf konaklama
hizmetleri sunmamızı sağlayan bu ortaklıkla
hayata geçirdiğimiz Wyndham Garden
Çambaşı’nın açılışını duyurmaktan mutluluk
duyuyoruz. Wyndham’ın dağıtım, pazarlama,
teknoloji ve sürdürülebilirlik alanlarındaki
uzmanlığından aldığımız destekle bir yandan
tesisimizin çevrenin dokusuyla uyumlu bir
şekilde faaliyet göstermesine odaklanırken,
aynı zamanda bölgemizi yurt içinden ve yurt
dışından ziyaretçilere daha etkili bir şekilde
tanıtma fırsatı yakalamış oluyoruz.”
Havalimanına 68 kilometre
mesafede
Çambaşı Yaylası, muhteşem doğal
güzellikleri, taze havası ve yakın zamanda
açılan kayak merkeziyle ziyaretçilerin
giderek daha çok ilgi odağı oluyor. Yeni
açılan Wyndham Garden Çambaşı ile
misafirler, Karadeniz Bölgesi’nin doğal
güzelliklerini ve kış sporlarını sezon
boyunca tecrübe edebilecekler.
Ordu Giresun Havalimanı’na 68 kilometre
mesafede ve Çambaşı Kayak Merkezi’nin
yanı başında bulunan Wyndham Garden
Çambaşı’nda, harika manzaralara ve
modern olanaklara sahip 80 misafir odasının
yanı sıra Türk mutfağı ve uluslararası
mutfaklardan lezzetler sunan tesis içi
bir restoran ve kafe de yer alıyor. Otelin
kapalı havuz, spa, sauna alanları ve spor
salonunun da 2025 yılında hizmete açılması
bekleniyor.
Wyndham Garden
Çambaşı, kurumsal
toplantılar, düğünler
ve özel kutlamalarında
konuklarını doğayla
baş başa bir ortamda
ağırlamak isteyen etkinlik
sahipleri için de zengin
olanaklar sunacak. Otelin
etkinlik alanları hizmete
girdiğinde toplamda 610
metrekare alana sahip
olacak ve konferanslarda
120'ye kadar, ziyafetlerde
ise 200'e kadar misafir
ağırlanabilecek.
58
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
IHG, dünyanın en yüksek otel
kulesini Dubai’de açacak
Bünyesindeki 19 otel markasıyla 6 bin 430 oteli işleten InterContinental Hotels
Group (IHG), Dubai’deki dünyanın en yüksek otel kulesini Vignette Collection
markasıyla işletecek.
Www.turkiyeturizmansiklopedisi.
com’un THP.News’ten
derlediği bilgilere göre, IHG
yönetimi, Dubai’de 80 katı aşkın lüks
bir oteli içeren Dubai Marina Skyline'da
bini aşkın odalı olarak tasarlanıyor.
İşletme anlaşması imzalanan tesis,
IHG bünyesindeki Vignette Collection
markasıyla işletilmek üzere kapılarını
2025 yılında hizmete açıyor.
IHG bünyesindeki Vignette Collection
tarafından işletilmek üzere Franchise
anlaşması yapılan otelin mülk sahibi
The First Group olarak karşımıza
çıkıyor. 2005 yılında kurulan The First
Group, ödüllü otel ve rezidanslar, F&B
outletleri ve yaşam tarzı mekanlarından
oluşan bir portföye sahip. The First
Group'un Ciel markasıyla hizmete
hazırladığı yeni proje, grubun bugüne
kadarki en büyük ve en karmaşık
gelişimi olarak kabul ediliyor.
Basra Körfezi manzaralı süitleri
olacak
Dubai Marina'da bulunan 80'ni
aşkın katlı yüksek bin odalı otelin
üç restoranı, Dubai'nin en yüksek
sonsuzluk havuzu, fitness merkezi, spa,
kulüp salonu ve Basra Körfezi ile Dubai
silüeti manzaralı süitleri olacak.
IHG Hotels & Resorts Hindistan,
Orta Doğu ve Afrika Genel Müdürü
Haitham Mattar, "Tamamlandığında
dünyanın en yüksek otel kulesi olacak
tesisin işletmesine soyunmak, Orta
Doğu'daki genişleyen lüks ve yaşam
tarzı portföyümüz ile misafirlerimize
özel bir şey sunma taahhüdümüzün
bir kanıtıdır. Vignette Collection
markamızın vaat ettiği otantik,
deneyimsel konaklamalarla, otelin
misafirler için ilham verici bir
destinasyon haline geleceğinden
eminiz" diyor.
60
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Wyndham, Hindistan’daki
marka sayısını 8’e çıkaracak
Wyndham Hotels & Resorts, Microtel by Wyndham markasını Hindistan’a getirmek
için NILE Hospitality LLP ile münhasır geliştirme anlaşması imzaladı. Bu anlaşmayla,
Wyndham’ın ülkede bulunan marka sayısı 8’e yükselmiş olacak. Wyndham bu
stratejik ortaklıkla ödüllü markasını, bölgenin önde gelen otel geliştirici ve işletmecisi
şirketlerinden birinden aldığı destekle Hindistan’a getiriyor.
Wyndham, global gücünden ve
NILE’ın Hindistan pazarındaki
uzmanlığından aldığı destekle
birlikte hepsi Wyndham’ın franchise ağına
doğrudan dahil olan 40 otelin açılışını 2031
yılına kadar gerçekleştirmeyi bekliyor.
Şirketin, konaklama alanında dünyanın
en dinamik ve büyüyen pazarlarından
Hindistan’da şu anda açık durumda 60 oteli
bulunuyor ve önümüzdeki 18 ay içinde en
az yüzde 25 oranında büyüme kaydetmeyi
bekliyor.
İlk oteller 2025 yılında açılacak
Microtel by Wyndham markası konaklama
sektörünün ekonomi segmentinde
verimliliğiyle, modern tasarımıyla ve
misafirlerine sunduğu bütçe dostu
deneyimlerle öne çıkıyor. Wyndham’ın
NILE ile imzaladığı anlaşmayla Microtel
by Wyndham markası, Hindistan’ın altyapı
geliştirme planına paralel olarak ikinci,
üçüncü ve dördüncü kademedeki şehirlerde
geliştirilecek ve ilk oteller 2025 yılında
açılacak. Her biri en az 50 odalı olan
otellerin, bölgelerindeki talebe bağlı olarak
toplantı ve etkinlik alanları, spor salonları
ve diğer olanakları da bulunacak.
Manikis: “Hindistan’da daha da
büyüyeceğiz”
Wyndham Hotels & Resorts EMEA Başkanı
Dimitris Manikis, “Hindistan’daki inanılmaz
fırsatların devam ettiğini görüyoruz
ve bu sebeple geniş bir yelpazedeki
markalarımızdan daha fazlasını ülkeye
getirmeye stratejik bir önceliğimiz olarak
odaklanmış durumdayız. Microtel, pazarın
ihtiyaçlarına göre şekillendirilebilen
markaların harika bir örneğini oluşturuyor.
NILE Hospitality gibi güvenilir ortaklarımızla
iş birliklerimizi sürdürerek, artan
talebi karşılamak için hacmimizi hızla
büyütebiliyoruz” dedi.
NILE Hospitality LLP Kurucusu ve
CEO’su Vikram Singh Chauhan, “NILE
olarak Wyndham’ı kendini kanıtlamış bir
ortağımız olarak görüyoruz ve gelişim
hikayemizin bu yeni bölümünde Hindistan
konaklama sektörünün hızla genişleyen
ekonomi segmentindeki fırsatları beraber
değerlendirmeyi hedefliyoruz. Microtel’i
Hindistan’a getirerek, bir yandan dünyanın
franchise veren en büyük otel şirketinin
hacminden ve kaynaklarından yararlanırken,
güçlü yurt içi pazarındaki geliştirme
faaliyetlerimize de hız veriyoruz. Bunu
ideal bir ortaklık ve birlikte büyüme ve inşa
etme kararlılığımızın bir yansıması olarak
görüyoruz” dedi.
Wyndham Avantajı
Wyndham’ın EMEA bölgesi genelindeki
franchise sahipleri, kendilerini başarıya
ulaştıracak şekilde tasarlanan, birinci sınıf
pazarlama, dağıtım ve diğer kaynakları
bir araya getiren Wyndham Avantajı’ndan
yararlanıyor. Otel sahipleri, sektör lideri
tedarikçilerin sunduğu yeni nesil otel
ve gelir yönetimi sistemleri gibi en ileri
teknolojiler de dahil olmak üzere geçtiğimiz
altı yıl boyunca neredeyse 325 milyon ABD
doları değerinde yatırım yapılan yenilikçi
teknolojilere, ayrıca dünya genelinde otele
girişlerin üçte birinden daha fazlasını
oluşturan yaklaşık 110 milyon kayıtlı
üyesiyle Wyndham Rewards’un giderek
büyüyen üye kitlesine erişim sahibi oluyor.
USA Today ve U.S. News and World Report
tarafından bir numaralı otel ödül programı
seçilen Wyndham Rewards, 60 binden fazla
otel, resort tatil kulübü ve kiralık tatil evini
kapsıyor. Wyndham Rewards, üyelerinin
her bir geçerli konaklamada en az 1.000
puan kazanmasına olanak sağlayan tek
otel sadakat programı olarak öne çıkıyor.
Üyeler, puanlarını on binlerce otel,
resort tatil kulübü ve kiralık tatil evinde
ücretsiz geceler veya turlar, aktiviteler,
hediye kartları, alışveriş ve daha fazlası
için kolayca kullanabiliyor. Programın üç
kademeden oluşan basit puan kullanma
sisteminde ücretsiz geceler gecelik oda
başına yalnızca 7 bin 500 puandan, indirimli
geceler ise gecelik oda başına yalnızca
1.500 puandan başlıyor.
62
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Swissôtel, Riviera Montenegro ile
Karadağ Budva’da!
Balkanlar’ın gözde turistik destinasyonlarından biri olan Karadağ, Türk
yatırımcıların da rotasına girdi. Gayrimenkul proje geliştirme, inşaat ve mimari
tasarım konularında öncü olan Sera Group, Fontana Investment ve Feelife firmaları
tarafından kurulan Mia Investment, Türkiye’de ve dünyanın farklı ülkelerinde hayata
geçirdiği projelerden sonra son yatırımını Karadağ Budva’da yaptı.
125 milyon Euroluk yatırımla hayata
geçirilen projenin Karadağ ekonomisine
300 milyon Euro’luk değer katması
bekleniyor. Riviera Montenegro projesi ile
212 residence, AVM, beach ve 144 odalı
bir otel yatırımını hayata geçiren grup,
dünyanın en büyük otel gruplarından biri
olan Fransız Accor ile de iş birliğine imza
attı. Bu kapsamda projede hayata geçirilen
144 odalı otel ve 212 residence, grubun en
güçlü markalarından biri olan Swissôtel
markasıyla işletilecek. Böylece Swissôtel
Moskova, Amsterdam, İstanbul, Bern,
Bodrum, Şikago, Berlin ve Singapur’un
yanı sıra şimdi de Budva’da misafirlerini
ağırlamaya başlayacak. 2027 yılında tüm
birimleriyle hizmete girecek olan proje,
Karadağ’ın marka değerini de yükseltecek.
125 milyon euroluk yatırımla 300
milyon euroluk ekonomik değer
Fransız Accor Grubu ve Mia Investment
arasında hayata geçirilen işbirliğinin
imza töreni 14 Ekim’de İstanbul’da
gerçekleştirildi. Törende konuşan Mia
Investment Yönetim Kurulu üyesi Murat
Kader, Karadağ'ın Avrupa Birliği’ne (AB)
üyelik müzakerelerinde son aşamaya
geçtiğine dikkati çekerek, “Türk firmalarının
gayrimenkul geliştirmedeki yüksek
standartlarını Avrupa coğrafyasına yayma
ideali ile Mia Investment firmasını kurduk.
Bu kapsamda başlangıç noktası olarak da
Karadağ’ı seçtik. Karadağ eşsiz doğası ve
sahip olduğu potansiyelinin yanı sıra AB’ye
giriş sürecinde Türk yatırımcılar için de
büyük fırsatlar sunuyor” dedi.
Riviera Montenegro projesini 125 milyon
euroluk yatırımla hayata geçirdiklerini ve bu
yatırımla Karadağ ekonomisine 300 milyon
euro değer kazandıracaklarını anlatan
Kader, “Projemizde 212 residence, AVM,
beach ve 144 odalı Swissotel bulunuyor” diye
konuştu. Karadağ’a böylesi özel bir projeyi
kazandırdıkları için çok mutlu ve gururlu
olduklarını belirten Kader, “Bu projede
yer alan otelimizin de çok iyi standartlarda
hizmet sunması gerekiyordu. Bu kapsamda
ciddi bir araştırma yaptık ve Fransız Accor
Grubu ile işbirliğine imza attık. Dünyanın en
iyi otellerinden biri olan Swissôtel markasını
Karadağ’a kazandırmış olmaktan dolayı
çok mutlu ve gururluyuz” dedi. Bu büyük
yatırım kararının arkasındaki en büyük
nedenin ortaklar olarak Karadağ’ın bugünü
ve yarınına olan inancımızdır diyen Murat
Kader Karadağ’ın Akdeniz havzasının en
huzurlu turizm destinasyonlarından biri
olduğunun altını çiziyor.
Yatırım 9 yılda dönüyor
Riviera Montenegro projesinde residence
sahiplerinin lüks ve konforun yanında
Swissôtel hizmet ve yönetim kalitesini de
yaşayacaklarını aktaran Kader, şunları
anlattı: “Residence kiralama hizmetleri otel
yönetimi tarafından uluslararası standart
da ev sahiplerine özel olarak düzenlenecek.
Bunlara ek olarak Riviera Montenegro
projesi
yatırımcılarına
euro kira
getirisini
Avrupa İstatistik
Enstitüsü
(EOROSTAT)
verilerine göre 9
yıl ortalama geri
dönüş süresi ile
sunuyor. Son
yılların gözde
yatırım ve yaşam
destinasyonu Karadağ European Property
Guide verilerine göre yüzde 22.6 ile son bir
yılda gayrimenkul değerinin tüm Avrupa’da
en çok arttığı ülke konumunda.”
100’den fazla daire satıldı
Kader, çok ciddi bir taleple karşılaştıklarını
kaydetti. “Şimdiden 100’den fazla dairenin
satışı tamamlandı” diyen Kader, “Türkiye
ile Karadağ arasında derin ve tarihi bir
dostluk bağı bulunuyor. Projemizi yerinde
görmeye gelen tüm misafirlerimiz ziyaretleri
sonrasında Karadağ’da daha uzun vakit
geçirmeleri gerektiğini ifade ediyor. Bu geri
dönüş bizim için çok kıymetli. Ne kadar
doğru bir lokasyonda proje geliştirdiğimizi
bize teyit eden en önemli veri” şeklinde
konuştu.
Budva Koyu’nun tam ortasında
Bünyesinde 144 odalı Swissôtel, 212
residence, AVM ve beach yer alan Riviera
Montenegro projesi, Karadağ’ın en gözde
turizm merkezi olan Budva şehrinin
kalbinde konumlanıyor. Denize sıfır
konumuyla eşsiz bir lokasyona sahip olan
proje, Slovenska plajı ve Budva Marina’nın
hemen yanında yer alıyor. Budva Old
Town’a yürüme mesafesinde olan proje,
yatırımcılarına şehrin tüm imkanlarını
sunuyor. İnşaatı son hızla devam eden
proje, 2027 yılında tüm birimleriyle hizmete
açılacak.
64
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Kapadokya’ya
60 milyon dolarlık yatırım
Yeni yatırımlarla büyümesini sürdüren Dorak Holding, Kapadokya’da kendi
markalarıyla işlettiği dört otelin ardından Japon HIS Hotel Holdings ortaklığınd,
Cappadocia Marriott’u hizmete açtı.
60 şirketi ve 3000’den fazla çalışan
sayısıyla 2024 sonunda 1 milyar dolar
ciroya ulaşmayı hedefleyen Dorak
Holding, 2024 yılı bitmeden Kapadokya’da
yeni bir turizm yatırımına imza attı. Japon
HIS Co.Ltd. bünyesindeki HIS Hotel
Holdings (H.H.H) ile yarı yarıya ortaklığa
giderek Cappadocia Marriott’u turizme
kazandırdıklarını belirten Dorak Holding
Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Serdar
Körükçü, “Uluslararası markalarla çalışmaya
devam edeceğiz. Lokasyon ve ihtiyaçlara
göre markaları seçiyoruz. Kapadokya’daki 60
milyon dolarlık yeni yatırımımızda Japon HIS
Hotel Holdings (H.H.H) ile ortaklığa gitmeyi
uygun gördük” dedi.
467 yatak kapasiteli
Cappadocia Marriott yatırımının 6 yıl önce
gündemlerine geldiği ancak gerekli alt yapı
çalışmalarının tamamlanması ve araya
giren pandemi süreci nedeniyle yatırımın
geciktiğini belirten Körükçü, “9 junior suite,
10 one bedroom suite, 1 presidential süite
olmak gibi farklı kategorilerde 298 oda ve
467 yatak kapasitesine sahip olan otelimiz
tamamlandı. Otelimizde 250 kişiye de
istihdam sağlayacağız” diye belirtti.
Bölgeye 150 milyon dolarlık yatırım
Dorak Holding’in Kapadokya’da kendilerine
ait konseptte ve franchise olarak toplamda
işlettikleri 8 otelleri var. Dünyanın en iyi
tasarım oteli seçilen ‘Sacred House ve
Sacred Mansions’ da kendi oluşturdukları
konsept oteller arasında yer alıyor. Bugüne
kadar Kapadokya’da 150 milyon dolarlık
yatırım gerçekleştiren grup, bölgedeki
son yatırımında ise Japonlarla ortaklığa
gitmeyi tercih etmiş bulunuyor. Daha önce
de IHG, Hilton, Ramada By Wyndham
markaları ile iş birliğine gittiklerini söyleyen
Körükçü, “Uluslararası markalar, turizm
destinasyonlarına bilinirlik anlamında
büyük katkı sağlıyor. O nedenle bu tarz iş
birliklerine sıcak bakıyoruz. Bundan sonraki
yatırımlarımız için de uluslararası zincirlerle
çalışmaya devam edeceğiz. Markaları,
lokasyon ve ihtiyaçlara göre seçiyoruz” dedi.
2025’te 400 bin misafir hedefliyor
Cappadocia Marriott’un çok geniş bir kitleye
ulaşması hedefleniyor. Otelin ana pazarları
ise Kuzey ve Güney Amerika, Uzakdoğu,
Körfez Bölgesi ve Avrupa Kıtası. 2025
yılında holding olarak tüm dünyadan 400
bin kişiyi ağırlamayı istediklerini ifade eden
Körükçü, Cappadocia Marriott’ta konaklama
ücretlerinin düşük sezonda kahvaltı hariç
yaklaşık 150 Euro olacağını söyledi. Özel
tasarlanmış lüks odaları ile 5 yıldızlı bir
konaklama deneyimi yanında nitelikli bir
SPA, kapalı ve açık havuz ile misafirlerine
özel anlar yaşatmayı amaçlayan Cappadocia
Marriott, bölgede bugüne kadar eksikliği çok
hissedilen büyük bir balo ve toplantı salonuna
da sahip. 1.250 kişi kapasiteli ve sütunsuz
olarak tasarlanan bu salon, içerisinde her
türlü büyüklükte araç lansmanı yapabilecek
kapasitede, fuayesi ile her tür kongre,
toplantı ve düğün organizasyonu için bölgenin
en iyisi olacak.
“2025’in çok daha iyi olacağını
düşünüyoruz”
Son beş yılda Kapadokya bölgesi Fransa,
İngiltere, İtalya, Latin Amerika, Brezilya,
Arjantin, Kolombiya ve Ortadoğu’dan da turist
çekiyor. Turistlere çok fazla alternatif aktivite
sunan bölgede ortalama turist harcaması,
İstanbul’un iki katı, yani yaklaşık 1.500 dolar.
Türkiye’nin bu yılki 50 milyar dolar turizm
gelirinin yaklaşık 10 milyar dolarının bu
bölgeden gelmesi bekleniyor. 2025 yılında
ise Kapadokya’nın 10 milyon turiste ulaşma
potansiyeli olduğunu öngören Körükçü,
sektörle ilgili şu değerlendirmede bulundu:
“Beklentimizin yüzde 20 altında olmasına
rağmen son derece güzel bir yıl geçirdik.
2025’in çok daha iyi olacağını düşünüyoruz.
Şu an ön veriler de bunu destekliyor.
Kapadokya yükselen değer. Son on yılda
inanılmaz bir tanınırlık oluştu. Bunun artarak
devam edeceğini öngörüyoruz.”
66
hotel restaurant
& hi-tech
marka
PORLAND, YAPAY ZEKA DESTEKLI
TANITIM FILMINI PARIS’TE TANITTI
Uluslararası Hotel Ekipmanları Fuarı’nda tüm ürün gruplarıyla yerini alan Porland,
yapay zeka teknolojisi kullanarak tasarladığı tanıtım filmini ilk kez fuarda yayınladı.
Porselen markası, fuarda sofra estetiğinin temsilcisi Pioli markası ile yenilik
rüzgarı estirdi.
Her geçen gün genişleyen
koleksiyonlarıyla sofra
sanatına inovasyon kazandıran
Porland, 3-7 Kasım tarihleri arasında
gerçekleştirilen Uluslararası Hotel
Ekipmanları Fuarı’nda (Equip Hotel
Fuarı) yeni nesil temsilcileriyle yer
aldı. Sektörde Avrupa bölgesinin
en önemli buluşmalardan biri olan
fuarda 48 yıllık tecrübe ve kalitesiyle
geliştirdiği yeni markası Pioli’yi de
tanıtan Porland, en büyük ilgiyi Fransa,
Almanya ve Birleşik Krallık’tan gelen
katılımcılardan gördü. Marka bunun
yanında yapay zeka teknolojisiyle
geliştirdiği ilk tanıtım filmi ile de
dikkatleri üzerine çekti.
Pamukçu: “Pioli’nin kalitesi ve
vizyonu fuarın ana gündemlerinden
biri oldu”
Markalar için ürünlerini tanıtmak,
yeni iş birlikleri geliştirmek ve
sektördeki son trendleri takip etmek
adına büyük fırsatlar sunan fuara
dair değerlendirmede bulunan
Porland Yönetim Kurulu Üyesi İmge
Pamukçu, “Kullanıcılarımız tarafından
en çok talep gören ürünlerimiz
başta olmak üzere neredeyse tüm
koleksiyonlarımızı fuar katılımcılarıyla
buluşturduk. Sektördeki kalite
ve fiyat algısına yeni bir soluk
getirmek amacıyla 48 yıllık Porland
tecrübesiyle tasarladığımız yeni
markamız Pioli ise fuarın ilgi odağı
oldu. HoReCa sektörüne yönelik eşsiz
çözümler sunmayı hedeflediğimiz
yeni markamızın sofralara estetik ve
işlevsellik katan özgün özelliklerinin
yanı sıra kalitesi ve vizyonu fuarın ana
gündemlerinden biri oldu” diye belirtti.
“Fransa, Almanya ve Birleşik
Krallık gibi ülkelerden yoğun ilgi
gördük”
Fuarda Porland ürünlerinin
dayanıklılığının katılımcılar tarafından
takdir gördüğüne değinen Pamukçu,
tamamını yapay zeka teknolojisi
kullanarak geliştirdikleri tanıtım
filmini de ilk kez fuarda yayınladıklarını
söyledi. Pamukçu, değerlendirmesini
şöyle sürdürdü: “Özellikle Fransa,
Almanya ve Birleşik Krallık gibi
ülkelerden yoğun ilgiyle karşılaştık.
Ayrıca, İspanya, İsveç, Avusturya gibi
Avrupa'nın diğer bölgelerinden, Orta
Doğu’dan ve Çin’den de ziyaretçilerimiz
oldu. Bu, ürünlerimizin küresel
pazardaki geniş potansiyelini ve talep
gördüğünü gösteriyor. Fuarda, ilk kez
yayınladığımız yapay zeka teknolojisi
ile hazırlanan tanıtım filmimiz ise
markamızın yenilikçi yönlerini ve
modern yaklaşımını vurgulayan bir
tanıtım aracı olarak büyük ilgi gördü.
Fuardaki ikili temaslarımızdan ise son
derece verimli neticeler elde ettik.
Birleşik Krallık, Fransa, Almanya,
İsveç, Avusturya ve İspanya gibi
Avrupa'nın çeşitli ülkelerinden gelen
ziyaretçilerle önemli bağlantılar
kurduk. İhracat hedeflerimiz
doğrultusunda bize yeni fırsatlar sunan
bu temaslar, Pioli markamızın küresel
pazarda daha geniş bir yer edinmesine
katkı sağlayacak.”
68
hotel restaurant
& hi-tech
marka güncel
Eksun Gıda finansal
sonuçlarını açıkladı
Sinangil ve
Sinangil Gluten
YOK markalarıyla
200’ü aşkın ürün
çeşidini tüketicilere
sunan Eksun Gıda,
Türkiye Muhasebe
Standartı (TMS) 29
enflasyon muhasebesi
ilkelerine uygun
olarak hazırlanan
2024 yılı 3. çeyrek
finansal sonuçlarını
Kamuyu Aydınlatma
Platformu’nda (KAP)
yayınladı. Sonuçlara
göre şirketin 2024
yılının ilk 9 ayında yurt içi net satışları 5,4 milyar TL
seviyesine ulaştı. Hem perakende hem de endüstriyel
alanda geniş dağıtım ağıyla faaliyetlerine devam eden
Eksun Gıda, toplam aktif büyüklüğünü 4,6 milyar TL
seviyesine çıkardı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan
Eksun Gıda Genel Müdürü Ahmet Demir, “Şirketimizin
TMS 29 etkisi hariç brüt kar marjı yüzde 15,5 seviyesinde,
FAVÖK marjı ise yüzde 5,6 seviyesinde gerçekleşti. Aktif
büyüklüğümüzdeki bu artışla yerel ve global pazarlardaki
gücümüzü pekiştiriyoruz” şeklinde konuştu. Latin Amerika,
Afrika ve Orta Doğu ülkeleri başta olmak üzere 30’dan fazla
ülkeye ihracat yaparak bu alanda da sektörün önde gelen
firmalarından olan Eksun Gıda, 2024 yılının ilk dokuz ayında
ihracat tutarını ise 1,5 milyar TL seviyesine çıkardı.
“Sürdürülebilir stant”
tasarımı ile fark oluşturdu
Yarım asra yaklaşan tecrübesiyle dünya sofra kültürüne
zarafet kazandıran Porland, 22-25 Ekim tarihleri arasında
Singapore Expo Center’da düzenlenen FHA HoReCa
Singapur Fuarı’nda yer aldı. Fuarda geniş ürün gamına sahip
HoReCa koleksiyonlarını sergileyen marka, son kullanıcı
için tasarladığı Funky ve Pinky koleksiyonlarını tanıttı. 45
binden fazla sektör profesyonelinin katıldığı fuarda Porland
ürünlerine en büyük ilgiyi Singapur, Malezya, Japonya ve
Hindistan‘dan katılımcılar gösterdi. FHA HoReCa Singapur
Fuarı’nın da küresel pazardaki en son trendleri keşfetme,
yeni ürün lansmanlarını takip etme ve en yeni teknolojileri
deneyimleme fırsatı sunduğunu ifade eden Pamukçu, fuar
aracılığıyla Asya pazarı ve bölgedeki porselen üreticileriyle
doğrudan iletişim kurma fırsatı bulduklarını ifade etti. Fuarın
güçlü iş bağlantılarını da beraberinde getirdiğine değinen
Mercedes-Benz Türk
teslimatları son sürat
devam ediyor
Türkiye ağır ticari araç sanayisinin öncü şirketi Mercedes-Benz
Türk, yeni nesil otobüsleriyle şehir içi ve şehirler arası ulaşım
firmalarının en yakın iş ortağı olmaya devam ediyor. Araç parkına
yaptığı yatırımlara son sürat devam eden LKS Group - Lüks
Karadeniz, son olarak Mercedes-Benz Türk’ten aldığı toplam 16
adet otobüsle filosundaki Mercedes-Benz marka otobüs sayısını
90 adede çıkardı. Törende konuşan LKS Group Yönetim Kurulu
Üyesi Fatih İslam, büyüme stratejilerinin bir parçası olarak araç
parkını genişletmek ve yenilemek için yatırımlara devam ettiklerini
söyledi. Bu strateji ve müşteriye en iyi hizmeti sunma hedefiyle
iş birliklerinde çok seçici davrandıklarını ifade eden LKS Group
Yönetim Kurulu Üyesi Fatih İslam, “Mercedes-Benz marka
otobüslere yaptığımız yatırımlarımızın firmamıza yansımaları
her zaman pozitif yönde oldu. Önceki yıllarda teslim aldığımız
otobüslerden duyduğumuz memnuniyetin yanı sıra yüksek
ikinci el değeri ve düşük yakıt tüketimi de yeni yapacağımız araç
yatırımlarında Mercedes-Benz Türk’ü tercih etmemizi sağladı” dedi.
Pamukçu, “Fuar sırasında son kullanıcı olan restoran, kafe
ve otellerle dirsek teması kurduk. Fuarcılık sektöründeki 11
önemli paydaşın bir araya gelerek sürdürülebilir stantların
kullanılmasını yaygınlaştırmayı amaçladığı Better Stands
Programı çerçevesinde standımız, ‘stant tasarımının çevresel
etkisini iyileştirmek ve sürdürülebilir standartlara uyum
sağlamak’ konusunda sertifika sahibi oldu. Bu da Asyalı
distribütörler ve potansiyel hedef kitlemizde büyük ilgi gördü.”
açıklamasında bulundu.
70
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
Basitlikte
mükemmelliği
yakalayan şef
Deniz
Otuk
Röportaj: Hatice Ünal Bilen
Mutfak dünyasına adım atan her
şefin bir hikayesi vardır. Kimileri
çocukluğundan beri bu yolda
ilerlemeyi hayal ederken, kimileri içinse
bu yolculuk bir tesadüfle başlar. Spago
Restaurant Executive Şefi Deniz Otuk’un
hikayesi, tam da bu iki dinamiğin kesiştiği
bir noktada şekilleniyor.
İstanbul doğumlu olan Otuk, çocukluk
yıllarını Antalya’da geçiriyor. Şehirlerin
kültürel zenginliği ve mutfak mirası, onun
damak zevki ve ilgi alanlarını şekillendiren
ilk adımlar oluyor. Ancak mutfağa duyduğu
bu ilginin ilk filizleri lise yıllarında, turizm
otelcilik bölümünde aldığı eğitimle ortaya
çıkıyor. Okulda öğrendiği bilgiler, onun
mutfağa olan yatkınlığını keşfetmesini
sağlıyor ve bu alanın sadece bir eğitim değil,
aynı zamanda bir tutku olduğunu fark ediyor.
“Ailemde otelcilik sektörüyle yakından
ilgili olan çok kişi var, bu da benim bu
alana olan ilgimi besledi.” diyen Otuk’un
mutfak sevgisinin kökleri, ailesinin mutfağa
olan yakınlığıyla daha da derinleşiyor.
Özellikle annesinin mutfaktaki mahareti
ve tutkusu, onun için adeta bir ilham
kaynağı oluyor. Otuk, annesinden öğrendiği
mutfak sevgisini, kendi yeteneği ve azmiyle
birleştirerek bu yolda ilerlemeye karar
veriyor.
Mutfak, oyun gibi geliyor
İlk mutfak deneyimlerini çocukluk çağlarına
dayandıran Deniz Otuk, evde sıklıkla
kurabiye yaparak mutfakla tanışıyor.
Mutfakta olmak, ona bir oyun gibi geliyor, o
vakitler. Zamanla da tüm bu deneyimler, ona
daha fazlasını öğrenme ve üretme arzusunu
kazandırıyor. Her yeni yemeği denedikçe
mutfakta daha fazla vakit geçirmek, daha
derin bir tutkuya dönüşüyor. Başlangıçta
tatlılar ve basit yemeklerle başlayan
bu yolculuk, zamanla deniz mahsulleri
gibi daha özgün ve karmaşık yemeklere
olan ilgiyle şekilleniyor. Mutfakta yaptığı
yemekleri en çok takdir eden kişi ise ablası
oluyor. Ablası, onun yemeklerine duyduğu
ilgiyi ve beğenisini gösterdikçe, Otuk’un
becerileri daha da gelişip, vazgeçilmez bir
tutku oluyor.
Turizm otelcilikten mutfak
sanatlarına…
Deniz Otuk’un aşçılık yolculuğu,
üniversitedeki turizm otelcilik programı ile
başlıyor. Bu eğitim, ona hem sektörü tanıma
fırsatı sunuyor hem de mutfakta kariyer
yapma arzusunu pekiştiriyor. Üniversiteyi
tamamladıktan sonra, profesyonel aşçılık
kariyerine daha sağlam adımlarla başlamak
için Mutfak Sanatları Akademisi’nde
eğitim alıyor. MSA’da aldığı eğitim, mutfak
tekniklerini derinleştirmekle kalmıyor, aynı
zamanda mutfakta doğru bir disiplinin ve
iş ahlakının ne kadar önemli olduğunu da
kavratıyor. Bu süreç, Otuk’a sadece yemek
yapmayı değil, profesyonel bir şef olma
yolundaki temel becerilerini de kazandırıyor.
Görünen o ki, eğitimi, İstanbullu şefin
mutfak tutkusunu daha da büyütüyor ve
bu alanda kendisini geliştirme isteğini de
kamçılıyor.
Eğitimini tamamladıktan sonra, mutfak
dünyasında ilerlemeye devam eden
Otuk, edindiği bilgilerle özgün bir yemek
tarzı oluşturma yolunda ilerliyor. Eğitim
sürecindeki bu deneyimler, ona sadece
teknik bilgileri kazandırmakla kalmıyor,
mutfakta estetik anlayışını ve yaratıcı
düşünmeyi de öğretiyor. Üniversite yıllarında
aldığı mutfak eğitimi, Deniz Şef'in kariyer
rotasını netleştiriyor. Yemek yapmayı bir
meslekten öte, bir yaşam tarzı olarak
benimseyen Deniz Otuk, bu alandaki azmiyle
hızla yükseliyor. Bugün, mutfakta geçen
yıllarını ve öğrendiği her detayı, bir sanatçı
titizliğiyle tabaklarına yansıtması tam da o
yıllarda kök salmaya başlıyor belli ki.
Ve kendi hikayesinin en özel
sahnesinde!
Çocukluk hayallerinde spesifik bir meslek
hedefi olmadığını anlatan Otuk, zamanla
eğitim hayatıyla birlikte bu hayallerini
şekillendirme fırsatı buluyor. Hayata olan
merakı ve üretim tutkusuyla hareket
eden Otuk, mutfağın büyüleyici dünyasına
adım atıyor. Yemek yapmanın birleştirici
gücünü ve insanların bir tabak yemekle
yaşadığı mutluluğu gözlemledikçe, mutfağa
olan ilgisi derinleşiyor. Yaratıcılığını ifade
edebileceği ve insanlara dokunabileceği
bir alan arayışında, aşçılığın tam da bu
ihtiyacı karşılayacağını fark ediyor. Mutfak
onun için yalnızca bir çalışma alanı değil,
kendi hikâyesini anlatabileceği, hayalleriyle
insanları bir araya getirebileceği özel bir
sahne oluyor. Bu bağ, onu profesyonel
mutfak dünyasında daha ileriye taşımaya
kararlı bir şekilde yönlendiriyor.
Tutkunun derinleştiği ilk
deneyimler
Deniz Otuk’un ilk profesyonel deneyimi,
2010 yılında MSA’dan mezun olduktan
sonra W Otel’de başlıyor, anlattığına göre.
O dönemde mutfakta geçirdiği zaman,
işin yoğunluğuna rağmen ona büyük bir
keyif veriyor. Hızlı, dinamik ve öğretici bir
ortamda çalışmak, mutfağa olan tutkusunun
her geçen gün daha da derinleşmesini
sağlıyor ki o bu duygusunu, “Mutfakta
olmak, her zaman kendimi en iyi şekilde
ifade edebileceğim alanlardan biri oldu. İlk
profesyonel deneyimim, mutfağın zorlukları
ve yoğun temposuyla tanışmamı sağlarken,
aynı zamanda gerçek anlamda şef olma
yolundaki ilk adımlarımı attım. Mutfak
hayatımda önemli bir dönüm noktasıydı.
Çünkü ilk kez işin profesyonel yüzünü
görme fırsatım oldu.” sözleriyle aktarıyor.
Global deneyimle mutfakta yeni
heyecanlar
Ya Spago serüveni? Deniz Otuk'un St. Regis
Istanbul’un teras katında konumlanan niş
restoranı ile yolları, eski çalıştığı otelin F&B
müdürünün burada göreve başlamasıyla
kesişiyor. “Kendisi bu fırsatı bana iletti
ve global bir markada, yabancı bir şefle
çalışma deneyimi elde etmek istedim. Bu,
kariyerim için büyük bir adımdı çünkü farklı
bir mutfak kültüründen öğrenebileceğim
çok şey vardı.” diyen Otuk, mutfağı,
sadece bir iş değil, aynı zamanda bir tutku
haline dönüştürüyor. Her gün yeni fikirler
denemek, farklı tatları birleştirerek menüye
katmak ise bambaşka heyecanlar katıyor
sanatına da, mesleğine de!
Spago’da yemek yemenin ayrıcalığını
soruyorum, bir de şefe. Yerel lezzetlerin
modern bir bakış açısıyla harmanlandığı bir
deneyim olmasını çok değerli bulduğundan
söz ediyor ilk başta. Ekibi de dahil yemekleri
sadece bir tat olgusu olarak görmediğini
dile getiren Otuk, “Her bir tabak, bir
hikaye anlatır.” cümlesiyle de bu duruşunu
destekliyor.
Bahsettiğine göre maekip, lokal ürünleri
kullanarak, geleneksel tatları çağdaş
bir dokunuşla yeniden şekillendiriyor.
Bu yaklaşım, misafirlere sadece damak
zevkini tatmin eden bir deneyim sunmakla
kalmıyor, her yemeğin arkasındaki kültürü
ve hikayeyi keşfetmelerini de sağlıyor.
Yemekler, özgün ve etkileyici bir sunumla
birleşiyor, misafirlere unutulmaz bir
gastronomik deneyim yaşatıyor. Bu, sadece
bir yemek değil, bir deneyim ve keşif
yolculuğu oluyor.
Sunumda imzası: ‘Basit en iyisidir’
Deniz Otuk’un mutfağa olan yolculuğu,
yalnızca bir kariyer seçimi değil; tutkuyla,
ilhamla ve özveriyle inşa edilmiş bir
72
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
Deniz Otuk için mutfakta
çalışırken en büyük motivasyon
kaynağı, ekip ruhu ve takım
arkadaşlarının işlerine kattığı
değer. Ekipteki her bireyin
kendine has katkılarını görmek
ve kolektif bir başarıya ulaşmak,
onu gerçekten motive ederken
aynı zamanda misafirlerin
memnuniyeti de büyük bir
motivasyon kaynağı oluyor.
Yemeklerden aldıkları keyfi
görmek, yaptıkları işin anlamını
daha da derinleştiriyor ve
mutfakta daha fazla tutku ile
çalışmasına olanak sağlıyor.
yaşam hikayesi. Onun her yemeğinde bu
hikayenin bir parçasını bulmak mümkün.
Otuk'un sunumda imzası, “Basit en
iyisidir” felsefesiyle şekilleniyor. Her
tabakta, dengeyi ve sadeliği ön planda
tutarak, minimal ama etkileyici bir
sunum oluşturmayı hedefliyor. Tabakta
kompozisyon oluştururken, mevsimsel
ürünlerin uyumlu eşleşmelerine büyük
önem veriyor. Taze, lokal ürünler kullanarak
hem lezzet hem de görsellik açısından en iyi
sonucu almaya odaklanıyor.
Köri ve deniz mahsullerinin kış
büyüsü
Spago Restaurant’ın kış menüsüne gelir
isem, Deniz Otuk’un mutfağında mevsimsel
lezzetler öne çıkıyor. Bu kış, deniz
mahsulleri ve köri karışımının mükemmel
uyumunu barındıran yemeklerden biri,
menünün yıldızlarından. Şefin imza yemeği,
kış menüsünde yer alan kaburga ve deniz
ürünlerinden hazırlanan köri. Bu yemek,
klasik tatları modern bir dokunuşla sunmayı
ve mevsimsel ürünlerle uyumlu, zengin
bir lezzet profili oluşturmayı hedefliyor.
Kaburganın yumuşak dokusu ile deniz
ürünlerinin taze lezzetlerinin birleşimi,
Otuk’un mutfakta en sevdiği harmanlardan
biri. Yemeğin özgünlüğü ve dengesine
olan bağlılığı, onu gerçekten benimsediği
bir yemek haline getiriyor. Hem görsellik
hem de tat açısından mükemmel bir uyum
sağlama amacıyla bu yemek, deneyimli
şefin mutfak anlayışının özünü taşıyor.
Soğuk günlerde misafirlerin keyifle
tüketeceği yemekler hazırlamayı hedefleyen
Otuk, mevsimin en taze ürünlerini
kullanarak, mevsimin ruhuna hitap eden
yemekler servis ediyor. Bu yemekler, sadece
damak zevkini tatmin etmekle kalmıyor,
misafirlerine bir sıcaklık ve mutluluk hissi
de vadediyor. Spago’da geçirdiği zaman, ona
mutfak kültürünün derinliklerine inme ve
en iyi yemekleri sunma fırsatını veriyor, bir
dipnotla da!
Puck’ın mutfak disipliniyle ilhamını
buluyor
Deniz Otuk, ilham aldığı şefler arasında
Wolfgang Puck’ın her zaman özel bir
yerinin olduğunu belirtiyor. Puck’ın mutfak
anlayışındaki kaliteye olan bağlılığı ve iş
disiplinine hayran kaldığını dile getiren
Otuk, bu mutfak felsefesini kendine çok
yakın buluyor. Puck’ın “Eskiyi olduğu
gibi koruman lazım. Temellerini koruyup
yenilikleri kat” sözleri, Otuk için çok
anlamlı. Bu yaklaşım, hem geleneksel
mutfak kültürünü yaşatmanın hem
de yenilikleri cesurca benimsemenin
gerekliliğini anlatıyor. Otuk ise bu felsefeyi
benimseyerek, mutfakta kullandığı ürünleri
değiştirme isteğiyle birlikte her zaman
geleneksel temellere sadık kalmaya özen
gösteriyor. Yani, onun için mutfak sadece
yemek yapmak değil, aynı zamanda bir
kültürü yaşatmak anlamına da geliyor.
Wolfgang Puck’ın mutfaktaki vizyonu ve
başarısındaki kararlılığı, ona ilham vermeye
devam ediyor ve mutfağa olan tutkusunu her
geçen gün daha da güçlendiriyor.
Lezzetin temelleri:
Sürdürülebilirlik ve yerellik
Spago Restaurant’ın Executive Şefi Deniz
Otuk için lezzetin püf noktası, tabaktaki
tüm bileşenlerin uyum içinde olmasını
sağlamak. Tatların birbirini tamamlaması,
yemeğin başarılı olmasındaki en önemli
faktör, onun için. Her bileşenin doğru
dengeyi oluşturması, hem görsellik hem de
tat açısından büyük bir etki oluşturduğuna
inanan Deniz Şef, ana yemek ve garnitür
eşleştirmelerinde ise, protein ve
karbonhidrat dengesini gözetiyor. Bu sayede
tabakların hem görsel hem de tat anlamında
kusursuz olmasını sağlıyor. Otuk, her
yemeğin görsel ve lezzet açısından dengeyi
bulmasını, hem görsel hem de damak tadı
açısından mükemmel bir uyum oluşturmayı
öncelikli kılıyor.
Otuk için, sürdürülebilirlik ve yerellik ise
mutfak dünyasında vazgeçilmez unsurların
başında geliyor. Yerel ürünler kullanarak
tazelik ve doğallık sağlamak, aynı zamanda
sürdürülebilir bir üretim sürecine de katkı
sağlamak anlamına geliyor. Üreticilere
destek olmak, tedarik zincirinin sürekliliğini
sağlamak ve mevsiminde ürün kullanmak,
hem çevreye duyarlılığı artırıyor hem de en
kaliteli yemekleri sunma şansını sunuyor.
Yemek hazırlamanın incelikleri
Deniz Otuk için yemek hazırlarken, en
önemli unsurlar malzeme kalitesi ve
tazeliği. Şefin gözünden bakıldığında,
kullanılan ürünlerin taze olması yemeğin
lezzetini doğrudan etkiliyor. Sadece taze
malzemelerle yetinmek yetmediği gibi
tatların uyumu ve estetik sunumu da büyük
rol oynuyor. Deniz Şef, bu unsurların hepsini
bir araya getirerek etkileyici ve unutulmaz
yemekler hazırlamayı hedefliyor. Hem
damak tadına hitap eden hem de görsel
açıdan etkileyici bir yemek oluşturmak için
her detaya özen gösterdiğinde, lezzet tam
anlamıyla bir sanat eserine dönüşüyor.
Her yemeğin arkasında özen
Reçetelendirme ve standardizasyon da
onun mutfağında başarıya giden yolun
temel taşlarını oluşturuyor. Her yemek,
doğru reçeteyle ve tutarlı bir şekilde
hazırlandığında, sadece lezzet değil, aynı
zamanda misafir memnuniyetini de garanti
altına alınmış oluyor. Otuk, mutfakta yapılan
her yemeğin arkasındaki özenin, her zaman
en yüksek kaliteyi ve aynı deneyimi sunmayı
amaçladığını belirtiyor. “Reçetelerin doğru
şekilde yazılması ve standardizasyonun
sağlanması, sadece bir yemek yapmak
değil, bir kültürü ve iş disiplinini sürdürmek
anlamına geliyor.” diyen Otuk, bu süreçlerin
her aşamasında, taze ve kaliteli malzeme
kullanımı, lezzet uyumu ve görsel estetik
her zaman ön planda tuttuğundan söz
ediyor.
Bir yaşam tarzı olarak, mutfak
Deniz Şef'in mutfakla ilişkisi gerçekten
özgün. O, mutfakta sadece yemek
yapmıyor; her yemeği bir ifade biçimi
olarak görüyor. Yaratıcılığını en iyi şekilde
ortaya koyabileceği, kendini en rahat
hissedebileceği yer olan mutfak, onun için
bir yaşam tarzı haline gelmiş. Her adımında,
her tabakta, özgürlüğünü ve tutkusunu
hissettiriyor. Burada, her yemeği ve her
detayı titizlikle kurgularken, aynı zamanda
yemeklerinin birer sanat eseri olmasına
özen gösteriyor. Mutfak, onun için bir yaşam
tarzı ve tutkunun bir araya geldiği özel bir
yer.
Yolu, denge!
Deniz Şef, mesleğinde karşılaştığı en büyük
zorluğun mutfak ve sosyal hayat arasındaki
dengeyi sağlamak olduğunu ifade ediyor.
Mutfakta geçirilen yoğun zamanın, kişisel
hayatını zorlaştırabildiğini kabul ettiğini
ancak zamanla bu dengeyi kurmayı da
öğrendiğini dile getiren Otuk, mutfakla olan
güçlü bağının yanı sıra kişisel hayatının
da önemli olduğunu vurguluyor. “Ailemi,
arkadaşlarımı ve kişisel zamanımı ihmal
etmemek adına önceliklerimi belirledim.
Mutfakla olan bağım güçlü olduğu kadar
kişisel hayatım da önemli. Yavaş yavaş
bu dengeyi sağlamak, hem işime olan
tutkumun devam etmesini hem de kişisel
hayatımda daha sağlıklı bir denge kurmamı
sağladı.”diyen Otuk, mutfakta çalışırken
ekibini bir aile gibi gördüğünü ve onların
sadece iş arkadaşları değil, aynı zamanda
birbirini anlayan ve destekleyen bireyler
olması gerektiğinden de bahsediyor.
Ekibiyle olan iletişiminin çok güçlü olduğunu
belirten, bu sayede herkesin rahatça görüş
ve önerilerini paylaşabileceği bir ortam
oluşturulduğunu dile getiren şef, ekibinin
sadece işte değil, tüm süreçlerde birbiriyle
uyum içinde olması gerektiğine inandığını
söylüyor. Deniz Şef için, ekip ruhunun gücü
de paha biçilmez bir ayrıcalık. Bu yaklaşım,
Otuk’u oldukça etkileyen bir durum. Yeni
nesille iletişimde de açık fikirli olmayı,
onların bakış açılarına değer vermeyi
önemseyen şef, bu koşullarda mutfağın
daima dinamik ve taze kaldığını öne sürüyor.
Gizli tutkusu
İstanbullu şefin mutfak dışında yemekle
ilgili en çok ilgilendiği alan ise, üretim
süreci. Hem profesyonel yaşamında hem
de kişisel hayatında doğada vakit geçirmek
ve taze ürünlerle uğraşmak ona büyük
mutluluk veriyor ki bu ilgisi, mutfaktaki
anlayışını pekiştiren bir deneyim haline
dönüşüyor. Üretim ve doğanın gücünü
mutfağında her zaman yansıtmaya da ekstra
bir efor sarfediyor.
Büyüleyici harmoni
Deniz Şef, aşçılık eğitiminde ve mutfak
kariyerinde en çok Fransız mutfağının
etkisini hissettiğini anlatıyor. “Klasik
Fransız mutfağı, aşçılık eğitimimin temelini
oluşturan en önemli mutfaklardan biridir”
diyerek, bu mutfağın yemek yapma
temellerini ne kadar mükemmel bir şekilde
öğrettiğini ve bu temelleri koruyarak yaratıcı
süreçleri sürdürmenin önemini vurguluyor.
Fransız mutfağının kendisine mutfak
disiplinini ve tekniklerini kazandırdığını ifade
ederken, Akdeniz ve Asya mutfaklarına da
olan ilgisini de dile getiren Otuk, “Akdeniz
ve Asya mutfakları da çok hoşuma gidiyor.
Bu iki mutfak, taze malzemelerin zengin
kullanımı ve tatların dengesiyle oldukça
etkileyici.” diyor.
Türk mutfağına gelince, Deniz Şef, son
yıllarda hem Türkiye'de hem de yurt
dışında büyük bir ilgi gördüğü gözlemlerini
paylaşarak, bu sinerjinin devamlılığını
temenni ediyor ve “Türk mutfağının
özgünlüğü ve zenginliği, uluslararası
arenada çok daha fazla tanınmayı hak
ediyor.” diye devam ediyor. Yurt dışında
açılan Türk restoranlarının bu kültürü geniş
kitlelere ulaştırma noktasındaki önemine
değinirken, Türk şeflerinin yurt dışında yer
almasının kültürümüzün global alanda daha
fazla yer edinmesini sağladığını dile getiren
Otuk ayrıca, yerel markaların uluslararası
zincirler oluşturmasının Türk mutfağının
tanıtımı için büyük bir etki oluşturabileceğini
de sözlerine ekliyor.
Gelecek vizyonu
Gelecek hedeflerine gelince… Deniz Otuk,
her daim kendini bir adım ileriye taşımayı
hedefleyen bir şef. “Herkes gibi ben de
kendimi her geçen gün daha iyi bir yere
taşımak için çalışmaya devam ediyorum”
derken, şu anki yaşamından oldukça
memnun olduğunu söyleyen Otuk, işinin
sadece bir kariyer değil, bir yaşam tarzı
olduğunun altını çiziyor ve mutfaktan asla
uzaklaşmak istemediğini, hem kişisel hem
profesyonel anlamda gelişmeye devam
etmek istediğini belirtiyor. Son olarak, iş
ve özel hayatındaki dengeyi sağlamanın
önemine vurgu yapan Otuk, “İş ve özel
hayatımda dengeyi sağlamak, bu ikisinin
bir bütün olarak birbirini tamamlaması
gerektiğine inanıyorum.” şeklinde sözlerini
tamamlıyor.
74
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
BEYOĞLU KÜLLERINDEN
YENIDEN DOĞUYOR
Beyoğlu’nun yeni sezona oldukça iyi başladığını ve küllerinden yeniden doğduğunu
belirten Zarifi Restaurant’ın işletmecisi Bülent Ödev, turistik ilçenin farklılaşan turist
profili, değişen eğlence kültürü ve gece hayatına dair önemli açıklamalarda bulundu.
2002’den bu yana Beyoğlu’nun eğlence
kültürüne sahip çıkan ve Beyoğlu’nun
değişimine tanık olan Zarifi Restaurant’ın
işletmecisi Bülent Ödev, farklılaşan turist
profili, değişen eğlence kültürü ve gece
hayatına dair önemli açıklamalarda bulundu.
Beyoğlu eğlence hayatının küllerinden yeniden
doğduğunu belirten Ödev, turistik ilçenin
değişimlere rağmen halen ayakta ve rağbet
görmeye devam ettiğini söyledi.
“Beyoğlu yeniden
kozmopolitleşiyor”
Bülent Ödev, İstanbul’un 37 ilçesi arasında
Fatih’ten sonra en büyük turistik ilçenin
Beyoğlu olduğunu vurguladı: “İstanbul’un en
aktif turistik ilçesi Beyoğlu’dur. Bazı değişim
ve dönüşümler yaşansa da Beyoğlu kendini
yıllardır ağırladığı her yaştan misafiriyle ayakta
tutmaya devam ediyor. Biz hep buradaydık ve
bu süreçteki değişiklikleri yakından takip ettik.
Son dönemde Beşiktaş ve Kadıköy’e yönelik
bir kayma olsa da Beyoğlu, eski dostlarını hâlâ
kendine çekiyor. Ne mutlu ki bu sezon, son
yılların en canlı başlangıcını yaptık. Yeni açılan
pek çok eğlence mekânı ile müdavimler,
Beyoğlu’nun dinamiklerini yeniden keşfetmeye
başladı” dedi.
Beyoğlu’nun her zaman için bir çekim
merkezi olmaya devam ettiğini anlatan
Ödev, “Eskiden Avrupalı turistler tarafından
çokça ziyaret edilen Beyoğlu’nun profilinin
değiştiğini biliyor ve görüyoruz. Geçtiğimiz
dönemde birçok işletme, Ortadoğu ve Arap
turistlerin yoğunluğu sebebiyle bu yöne doğru
bir konsept geliştirdi. Bu durum on yıllarca
alışılagelmiş bir devamlılığın kırılma noktası
oldu diyebiliriz. Beyoğlu eğlence hayatı, kendini
her duruma adapte edebilen bir yapıda.
Ancak bu adaptasyon hızla ve çok sayıda
işletme tarafından yaşanınca Beyoğlu’nun
kozmopolit misafir potansiyelinde bir düşüşe
neden oldu. Türkiye’nin coğrafi konumunu
ve geniş Osmanlı imparatorluğundan kalmış,
sentezlenmiş bir kültürün mirası olduğunu
düşünürsek, Avrupa’ya olduğu kadar
Ortadoğu ve Arap ülkelerine olan kültürel
yakınlığımız bulunuyor. Bu da bize yalnızca
doğru bir dengeleme ile avantaj sağlayabilir,
Beyoğlu’nun ruhu budur. Son dönemlerde
kapılarını açan farklı eğlence konsepti sunan
mekanlar ve de küllerinden yeniden doğan
mekanlar alışkın olduğumuz Beyoğlu eğlence
anlayışını bir nebze olsun yaşatmaya başladı.
Beyoğluseverleri yeniden buraya taşımaya
başladı. Önümüzdeki dönemde bu olumlu
gelişmelerin daha da artacağını düşünüyorum.
Her yaştan, farklı eğlence anlayışına sahip
birçok kişi yeniden Beyoğlu’ndan aradığını
bulacak” dedi.
“Toplu taşıma büyük avantaj
sağladı”
Son dönemde toplu taşıma saatlerinde
yapılan düzenlemelerin olumlu etkisini
gördüklerini de aktaran Ödev, şunları söyledi:
“Hemen her eğlence mekânın da olduğu gibi
Beyoğlu’nda da geri dönüş ulaşımı oldukça
önemli bir konu. Toplu taşıma araçlarının
sabaha kadar seferlerini sürdürmesi bu
anlamda Beyoğlu’nda çok büyük değer kattı.
Artık insanlar, ‘Beyoğlu’na nasıl geliriz, nasıl
döneriz’ sorularına rahatça yanıt bulabiliyor”.
Bir gece eğlenmenin maliyeti...
Beyoğlu’nun yeni sezona oldukça iyi
başladığını vurgulayan Ödev, “Zorlu yaşam
koşulları hepimizi bir nefes almaya, hoşça
vakit geçirmeye itiyor. Bu sezon, yeni açılan
pek çok mekân var. Bu yerler, kalitesi ve
konsepti ile Beyoğlu’na yakışan bir eğlence
anlayışı sunuyor” dedi. Beyoğlu’nda bir gece
eğlenmenin maliyetine de değinen Ödev,
“Kişinin eğlenme şekline göre değişmekle
birlikte, ortalama bir rakam vermek gerekirse,
kişi başına 1500 TL ile 3000 TL arasında
oldukça keyifli bir gece geçirebilirsiniz” diye
ekledi.
76
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel / makale
DrṀurat
İstanbul Gelişim Üniversitesi
Dogan
Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı
Doç.
)
Gastronomik sinestezi fenomenini
keşfetmeye var mısınız?
Yazıma bir kaç soruyla başlamak istiyorum.
İlk soru: “Sesi tadabiliyor veya rengi
duyabiliyor musunuz?“
Evet, soru sizlere fazlaca absürt gelmiş
olabilir. Hocam “Böyle akıl dışı soruları bize
yönelterek neyi amaçlıyorsunuz?” dediğinizi
duyar gibiyim.
Bir soru daha geliyor: “5 sayısının ve M
harfinin renklerini biliyor musunuz?”
Sorduğum iki sorunun yanıtı “Sinestezi”
kavramında gizli. Sinestezi, renklerin tadını
almak veya seslerin renginin algılanması
gibi duyusal geçişlere neden olan bir
olgudur. Aslında hayatımızın herhangi
bir döneminde, bu duyu geçişini yaşamış
olma olasılığımız çok fazla. Muhtemelen
beni onaylıyorsunuz. Bazılarımız bu
durumu “Galiba beynimdeki kablolar
çapraz bağlanmış…” diyerek tanımlar.
Çünkü beynimizde yalnızca bir duyunun
aktive olması için bir neden varken, iki
veya daha fazla duyuyu aktive eden bir
şeyler gerçekleşir. Biz bu duruma sinestezi
fenomeni diyoruz. Baştan şunu söyleyeyim.
Sinestezi bir hastalık veya sağlık sorunu
değildir. Ancak duyuların anormal bir
şekilde birbirine karışmasını içeren
nörolojik bir durumdur.
Sinestezi fenomeni nedir?
“Birlikte algılamak” anlamına gelen
sinestezi, bir duyusal uyaranın ilgisiz başka
bir duyusal deneyime de neden olduğu
çoklu deneyimin adıdır. Beş duyumuz
olan görme, dokunma, tatma ve işitmeyi
ele aldığımızda yirmi olası kombinasyona
ulaşırız. Bununla birlikte sinestezi
fenomenini biraz araştırdığımızda daha
karmaşık süreçleri içermiş olduğunu
anlayabiliriz. Örneğin bir şekil, renk
algılama duyusunu uyarabilir veya işitilen
bir sözcük spesifik bir tadı uyandırabilir. Biz
buna sözcüksel-tatsal sinestezi diyoruz ki
bu en nadir görülen sinestezi biçimlerinden
biridir.
Sinestezi yeteneği
Bazı şefler, gurmeler ve tat uzmanları
bir tür tat sinestezisine sahiptir. Bunu
yemek hazırlama, iyi bir tadım yapma
veya lezzetleri eşleştirme konusunda
kullanırlar. Yapılan çalışmalar sinestezi
yeteneğine sahip olanların ilgisiz duyusal
uyaranlar arasındaki ilişkileri güvenilir
bir şekilde görebildiklerini göstermiştir.
Sinestezi yeteneğine sahip insanların
beyinleri üzerine çalışmalar yapılmıştır. Bu
araştırma yöntemlerinin en önemlilerinden
biri, fonksiyonel manyetik rezonans
görüntüleme (fMRI)’dır. Bu tarama
yöntemi beynin hangi bölgelerinin en aktif
olduğunu gösterebilmektedir. Örneğin
deneğe sözcükler sunulduğunda beynin
tatla ilişkili bölgelerinde aktivasyonun
olduğu gözlemlenmiştir. Tüm bunlara ek
olarak sinestezik bireylerin beyinlerinin
farklı bölgeleri incelendiğinde, çok daha
fazla miyelinli olduğu anlaşılmıştır. Bana
miyelin nedir diye sorabilirsiniz. Miyelin
sinir sisteminde yer alır. Sinir hücrelerin
güçlendiren, koruyan ve yalıtan yağlı bir
örtüdür. Sinesteziklere asıl yaptığı katkı ise
nöronların elektrik sinyallerinin nörondan
daha hızlı geçmesini sağlamasıdır.
Sinestezi yeteneğine sahip şefler
Sinestezik şeflerin içinde en bilineni
Amerikalı bir pasta şefi Taria
Camerino’dur. O gördüğü ve duyduğu her
şeyin bir tadının olduğunu söylemiştir. Şef
sıra dışı bu duyusal yeteneğini misafirlerine
sunduğu yemeklere entegre etmektedir.
Misafirleri için yosun aromalı pamuk şekeri
ve istiridye chevici’ninde içinde yer aldığı
menüler sunarken müziğin tadından da
ilham almıştır. Misafirler Çaykovski'nin
1812 Uvertürü’nü dinlerken müzikteki
dalgalanmalarla aldıkları tat yoğunluğunun
yükselip düştüğünü fark etmişlerdir.
Gastronomik Sinestezi
Büyüleyici ve gizemli nörolojik bir durum
olan gastronomik sinestezi fenomeni,
bilimsel araştırmalara daha fazla konu
olmaya başladı. Bilimsel anlamda
gastronomik sinestezi fenomeni hem
nörobiyoloji alanında hem de gastronomik
deneyimlerde, çok duyulu entegrasyonu
geliştirme potansiyeline derin etkiler
bırakacağa benziyor. Bu bağlamda bir
şeyler söylemek gerekirse, 2017 yılında
insan-gıda etkileşimine yönelik çok duyulu
yaklaşımlar üzerine yapılan bir çalıştayda
Carlos Velasco ve arkadaşları çok duyulu
bilim ve mutfak inovasyonunun kesişimini
öne çıkarmışlardır. Böylece lezzet, tat
ve koku ipuçlarının bütünleşmesinden
kaynaklanan ve çeşitli diğer duyusal
tarzlardan etkilenen çok duyulu bir
yapı, gastronominin kapsamına girmeye
başlamıştır.
Sonuç olarak ortaya çıkan yeni verilerin ve
bunların mutfağa yansımasının, duyusal
algılarımızı ve dolayısıyla gastronomik
deneyimlerimizi “hackleme” potansiyelini
beraberinde getirmiştir. Yapılan
çalışmalardan çıkan sonuçlara göre
birden fazla insan duyusunu uyarmak için
tasarlanmış çok duyulu yemek tasarımları,
şeflere, belirli ve birçok duyulu lezzete veya
yemeğe katkıda bulunan farklı girdileri
kontrol etme ve manipüle etme yeteneği
sunabilecektir.
78
hotel restaurant
& hi-tech
gündem etkinlik
Osmanlı’dan ilham
aldığı tarihi balık menüsüyle
kasım ayını lezzetlendirdi…
Ottoman Hotel Imperial bünyesinde hizmet veren
ödüllü restoran Matbah, 20-30 Kasım tarihleri arasında,
Osmanlı Saray mutfağından ilham aldığı seçkin balık
menüsüyle tarih ve tatların birleşimini bir arada sundu.
Osmanlı Saray Mutfağı, 15. yüzyıldan
itibaren İstanbul’un kozmopolit
yapısı ve Bizans mutfağının etkisiyle
şekillenmiş; özellikle balık ve deniz
ürünleri bu zengin mutfakta önemli bir
yer tutmuştur. 18. yüzyıldan itibaren
Topkapı Sarayı Matbah-ı Amire kayıtlarına
geçen tariflerde midyeli lahana sarması,
karides pilakisi, tarak pilavı, iskorpit
çorbası, uskumru köftesi ve palamut
papaz yahnisi gibi sofistike yemekler
dikkat çekiyor. Saray mutfağının özenli
pişirme teknikleri arasında balıkların
sütle haşlanması, ızgarada pişirilip
kuş tüyüyle süt sürülerek yeniden
tatlandırılması gibi yöntemler yer alırdı.
Ayrıca dolmalar, tütsüleme ve pastırma
teknikleriyle hazırlanan kılıç, mersin ve
yılan balığı gibi lezzetler de mutfağın
zenginliğini gözler önüne seriyor.
Modern yorumlarla sunuyor
Matbah, 20-30 Kasım tarihlerinde
Osmanlı saray mutfağına özgü zengin
balık tariflerini modern yorumlarla
sunarak misafirlerine eşsiz bir
deneyim sundu. Osmanlı Saray
mutfağının uzman şefi Kadir Yılmaz'ın
dokunuşlarıyla lüfer dolması, asma
yaprağında mercan ve safranlı kalkan
gibi tarihi tariflerin yeniden canlandığı
bu özel menü, geçmişin lezzetlerini
günümüz sofralarına taşındı. Osmanlı
Saray mutfağının benzersiz balık
lezzetlerini deneyimleyenler için Matbah,
sadece bir restoran değil; tarih, lezzet ve
kültürün buluşma noktası oldu.
80
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Yemekler sadece başlangıçtı
Swot Hospitality, Antalya’daki fantastik
konseptleriyle şaşırttı ve eğlendirdi de!
Yemekler sadece bir başlangıçtı... Ünlü restoran zinciri Swot Hospitality,
Antalya’daki fantastik a la carte restoran konseptleriyle şaşırttı ve eğlendirdi de...
Antalya ve Dubai'de a la carte
konseptleriyle büyük ilgi gören
ünlü restoran zinciri Swot
Hospitality, şimdilerde İstanbul
gastronomisinde klişe algıları yıkacak
ve sıradan deneyimlere meydan
okuyacak şube açılışlarıyla gündemde.
Dubai ve Antalya’daki Asil, Nemo,
Ava, Mykorini, Piazzetta Italiana,
Zasya, Shawfal, İskender Döner
ve Candy Candy markalarıyla fine
dining restorancılıkta mükemmelliği
yeniden tanımlayan grup, İstanbul
için de kolları sıvayarak hummalı bir
açılış hazırlığına girdi. Çok değil, Mart
2025’de Rixos Tersane İstanbul’da
açmayı planladıkları Mykorini ve Candy
Candy, bu markaların sadece iki örneği.
Görünen o ki, devamı da gelecek!..
Swot Hospitality’nin İstanbul lansmanı
sonrasında Rixos Tersane açılışlarını
merakla beklerken, geçtiğimiz hafta
sonu grubun sürpriz bir kararıyla
ilk olarak Antalya’daki a la carte
restoranlarını deneyimledik. Benim gibi
birkaç gastronomi yazarı arkadaşımla
da birlikte. Yemekler sadece bir
başlangıçtı, önden altını çizeyim.
Tatların da ötesinde, her yönüyle
doyuran, şaşırtan ve eğlendiren bir
gastronomi serüveni yaşadık.
Ve işte o keşiften mideme ve ruhuma
yansıyan detaylar...
Fantastik konseptlerin arkasındaki
isim
Swot Hospitality’nin fantastik
konseptlerinin ilham kaynağı, aslen
Mouhamad Hadla. SWOT Hospitality
Grup’un kurucu ortağı. 20 yılı aşkın
bir süredir sektörün içinde. Hadla'nın
en güçlü kaslarından biri, yenilikçi
lezzetlerle zenginleştirdiği menüleri ise
bir diğeri, restoran işletmeciliğindeki
vizyonu ve cesareti! Gastronominin bir
deneyim alanı olduğunu, bu deneyim
alanı içerisinde salt karın doyurma
ihtiyacına hizmet vermediklerini önden
idrak edip, konseptlerine de başarıyla
taşıyan bir profesyonel o. Yemek-müzikeğlence
ilişkisiyle daha iyi bir müşteri
deneyimi elde edilebileceğini keşfeden
ve de cesaretle hayata geçiren biri
nitekim de. Hadla'nın yüksek enerjisiyle
sunduğu her an, üç günlük gastronomi
turumuza damga vurdu; bizi bir an
bile yalnız bırakmayarak tutkusunu
hissettirdi.
Derin sularda etkileyici bir tat
deneyimi: Nemo
Geleyim mekanlara… İlk durağımız,
Nemo’ydu. The Land of Legends’ta
konumlanan mekan, "Dünyanın En
İyi Su Altı Restoranı" ödülüne hak
kazanmış bir konsept. İçeri adımınızı
attığınızda sizi bir merdivenle aşağıya,
suyun altındaki dünyaya doğru bir
yolculuk bekliyor. Akvaryumlarla çevrili
Haber: Hatice Ünal Bilen
Mouhamad Hadla
SWOT Hospitality Grup’un kurucu ortağ
bu ihtişamlı mekan, deniz canlılarının
huzur verici atmosferiyle öne çıkıyor.
Tarzını yansıtan, isteklerini harekete
geçiren ve damak zevkini tatmin
eden bir restoran, Nemo. Şef Jose
Lino yönetimindeki mutfak, Modern
Avrasyadan modern Avrupa deniz
ürünlerine ve Pan-Asya lezzetlerine
kadar geniş bir yelpaze sunuyor.
Uluslararası deneyimlerinden sonra
2022'de Türkiye’ye gelerek AVA ve
Nemo restoranlarının ekibine katılan
Perulu şefin tabakları hem görselliği
hem de lezzetleriyle cezbediyor.
Yemek-müzik-eğlence ilişkisiyle daha
iyi bir müşteri deneyimi sunmaya
odaklanan mekanda siz akvaryumdaki
balıklara ve tabaktaki fantastik
sunumlara dalmışken hop bir müzik!
Personel tam tekmil hazır; bütün
eller, peçeteler havada! Sanırsınız,
ortalık bayram yeri! Özellikle, müzik
ve eğlencenin yemekle harmanlandığı
bu mekan, doğum günü ya da özel
kutlamalar için ideal bir atmosfer
sunuyor. Mekanın enerjisi, her öğünle
birlikte artarak sizi tam anlamıyla bir
şölene dahil ediyor. Ben çok sevdim, bir
tür eğlence, neşe ve coşkuyu hatırlatan
bir mekan etkisi bıraktı bende.
Ege’nin canlı ruhunda tadına
doyulmaz bir lezzet keşfi, Mykorini
Antalya'da yer alan Mykorini, Yunan
mutfağının en seçkin örneklerini
sunarken, Ege'nin canlı atmosferini ve
geleneksel eğlencelerini de unutmuyor.
Şef Konstantinos Papakitsos’un
yönettiği bu restoran, yerel deniz
ürünleri ve taze malzemelerle
hazırlanan modern Yunan lezzetlerini
sunuyor. İçeri girdiğinizde sizi
begonvil sarmaşıkları ve mavi-beyaz
bir dekorasyon karşılıyor. Ancak asıl
sürprizler sirtaki şovları ve tabak
kırma ritüeli ile başlıyor. Geleneksel
mezelerden deniz ürünlerine kadar
Yunan mutfağının zamansız tadını ve
zarafetini yansıtan her bir tabak, sanki
o coşkuyla kırılan tabaklarla daha
bir lezzetleniyor, şenleniyor. Ege’nin
geleneksel eğlencesi ve Mykorini’nin
şeflerinin usta dokunuşları birleşince,
sadece yemek değil, bir kültürel
deneyim yaşıyorsunuz. Ayrıca, özel
kokteyller ve el yapımı Yunan likörleri
de denemeye değer.
Her lezzetiyle, Asil!
Geleneksel dokunuşları modern
bir zarafet ve yenilikle birleştiren
Asil, restoran grubunun imza
konseptlerinden biri. Doğu’nun özünü
yemek, dekor ve müzikle bir araya
getiren mekân, Rixos Premium Dubai
ve The Land of Legends şubeleriyle
misafirlerini ağırlıyor. Mekana adım
attığınız anda Arap esintileriyle
harmanlanmış bir mutfak sizi karşılıyor.
Asil'in mutfağı Şef Fadi Hamze'ye
emanet edilmiş. Türk, Lübnan ve
Fas lezzetlerinin özgün dokunuşlarla
buluştuğu tatlar, misafirlere farklı bir
deneyim sunuyor. Asil’de, geleneksel
lezzetleri modern bir yorumla
sunularak, misafirlere hem otantik hem
de yaratıcı bir tat deneyimi yaşatılması
amaçlanıyor. Paylaşılabilir tabaklarda
sunulan yemekler, misafirlere farklı
tatları deneme fırsatı sağlıyor. İç
mekanın zarif dekorasyonu ve müzikle
harmanlanmış ambiyansı, yemeğinizi
bir deneyime dönüştürüyor.
82
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Gerçek İtalyan tatları için, Piazzetta
Italiana
İtalyan mutfağı severlerin vazgeçilmezi
olan Piazzetta Italiana, hem Rixos
Premium Belek hem de The Land of
Legends’ta bulunuyor. Özellikle Rixos
Premium Belek’te deneyimlediğim bu
mekan, samimi atmosferi ve otantik
lezzetleriyle farkını ortaya koyuyor.
İtalya’nın kendine özgü malzemeleriyle
hazırlanan yemekler, doğallık ve
mevsimselliği ön planda tutuyor. Faslı
Şef Hamzah Hatimi’nin liderliğindeki
mutfak, özellikle risotto gibi İtalyan
mutfağının klasiklerini modern
dokunuşlarla sunuyor. Gerçek İtalyan
pizzası ve taze makarnaları da denemek
isteyenler için harika bir adres. Bir
risotto tutkunu olarak mantarlı risotto
sunumu kadar iştah kabartan tatlı
menüsü de kışkırtıcıydı. Damağımda
kalan son tat hangisi olacak diye
bocalamadım değil. Her lezzet
birbirinden unutulmazdı.
Masal tadında: Candy Candy
Candy Candy, tatlıseverler için büyülü
atmosferiyle masal tadında bir mekan.
Dubai ve Antalya’daki şubeleriyle dikkat
çeken bu mekan, 1.600 metrekarelik
alanda 1.000’den fazla çeşit şekerleme,
çikolata ve sağlıklı atıştırmalık sunuyor.
Rengarenk mekanda, Dubai’nin
ünlü gurme patlamış mısır markası
The Popkorner, waffle ve kreplerle
Choco Choco, Antalya’nın meşhur
Elmalı dondurmacısı Konak Gelato,
kişiselleştirilmiş pastalar sunan La
Petite Patisserie, Schiller Coffee
ve Magnum dondurma gibi birçok
farklı marka bir arada bulunuyor.
Candy Candy, çocukluk anılarını
canlandırırken aynı zamanda yaratıcı
ve eğlenceli bir atmosfer sunuyor.
Misafirler, sonsuz çeşitlilikte tatlıların
arasında kaybolabilirken, interaktif
etkinlik alanları, parti dükkânı, balon
evi ve kişisel hediyeler için butik gibi
birçok seçeneğe de ulaşabiliyor. Candy
Candy’de gençler de unutulmamış. Özel
kulüp alanıyla dikkat çeken mekanda
gençler tatlılarla dolu bir deneyim
yaşarken, sosyal bir ortamda keyifli
zaman geçirme imkanı da buluyor.
Latin lezzet ateşi : Ava
Gastro safarimizin son gününde uçuşa
birkaç saat kala ziyaret ettiğimiz son
mekan ise, Ava Restaurant oldu.
The Land of Legends'ın masmavi
kanalındaki gondollara bakarken
tabaklar ardı ardına sıralandı.
Latin Amerika’nın egzotik ruhunu
duyularımıza kadar hissettiren bu
etkileyici mekanda Arjantin, Peru,
Meksika ve Venezuela’nın taptaze
lezzetleriyle zengin bir gastronomik
yolculuğa çıktık desem hiç de abartmış
olmam.
Mutfak hikayesi, Latin Amerika
mutfağının canlı aromaları ve
tatlarıyla Buenos Aires’te başlayan
Şef Luciano Carobini'nin seçkin
lezzetleri damaklarımızda iz bırakan
olağanüstü tatlı menüsüyle son buldu.
Kısıtlı zamanımız sebebiyle her ne
kadar kendimizi bir Latin eğlencesine
teslim edemediysek de, mekanın
müdavimleri tam orta yerdeki sahnede
canlı tango ve salsa performanslarıyla
kendilerini Latin ezgilerinin büyüsüne
kaptırıyorlarmış. O da başka bir sefere
inşallah.
Asya, Beyrut ve Türk sokak
lezzetleriyle öne çıkan üç mekan:
Zasya, Shawfal, İskender Döner
Swot Hospitality'nin Zasya ve Shawfal
gibi diğer restoranları da öne çıkan
mekanlar arasında. Henüz bu üç
mekanı keşfetme fırsatım olmadıysa da
kısaca bahsetmek isterim.
Zasya, Akdeniz ve Asya mutfağını bir
araya getirerek konuklarını egzotik bir
yolculuğa çıkarıyor. Şef Vinay Aswal’ın
liderliğindeki menü, dim sumlar,
suşi ve yakitori gibi geleneksel Asya
yemeklerini modern bir dokunuşla
sunuyor.
Diğer yandan Shawfal, Beyrut sokak
lezzetlerini yeniden yorumlayarak
shawarma ve falafel gibi meşhur Arap
yemeklerini sunuyor. Her iki mekan da
farklı kültürleri keşfetmek isteyenler
için harika seçenekler.
İskender Döner ise, Dubai Circle
Mall'da yer alan Türk sokak mutfağını
temsil eden bir restoran. İskender
Döner, döner, lahmacun, pide gibi
geleneksel Türk yemeklerini otantik
bir şekilde sunuyor. Fırında pişirilen
etler ve taze baharatlarla hazırlanan
yemekler, hem lezzetli hem de
doyurucu bir deneyim vaat ediyor.
Geleneksel Türk fırınında pişirilen
yemekler, restoranın otantik havasını
pekiştiriyor.
84
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Antalya Coffee Festival,
ilk yılında 15 bin kahveseveri ağırladı
İstanbul ve Ankara’dan sonra kahve festivalini Antalya’ya taşıyan Dream Sales
Machine, ilk yılında 15 bin kişi kahveseveri ağırladı.
Antalya Büyükşehir Belediyesi ev
sahipliğinde gerçekleşen Antalya
Coffee Festival coşkusu 22-23-24
Kasım’da en nitelikli kahvelerin ve deneyim
dolu etkinliklerin gerçekleştiği Cam
Piramit’te yaşandı. Antalya Büyükşehir
Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in de
katılımıyla gerçekleşen festivale 15 bin
kişi katılırken, 94 kahve markası yer
aldı. Festival katılımcıları tüm dünyadan
gelen en seçkin kahve çekirdekleri ile
yapılmış kahvelerle özel tadımlar, atölye
uygulamaları, seminerler, canlı konserler
ve sahne performansları ile dolu dolu bir
deneyim yaşadı.
Antalyalılar kahveyi çok iyi biliyor
Antalya’nın çok uzun zamandır gelmek
istedikleri ve gönüllerinde olan bir şehir
olduğunu belirten Dream Sales Machine
Başkanı Alper Sesli, “Uzun zamandır bu
anı bekliyorduk. Antalyalı kahve severler
bizi çok güzel kucakladı. Biz de Antalya için
bundan sonra daha çok çalışıyor olacağız.
İlk kez düzenlediğimiz Antalya Coffee
Festival çok büyük bir katılımla yoğun olarak
geçti. Bizi en çok etkileyen şeylerden bir
tanesi de Antalyalı kahve severlerin kahveyi
çok iyi bilmeleri ve tüm tadımlarda kahve
hakkında çok güzel sorular sorması oldu.“
dedi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nden
tam destek
Antalya'nın dünyanın en önemli
içeceklerinden olan kahvenin konuşabilen
şehirlerinden biri olması gerektiğini de
vurgulayan Sesli, “Ülkemizde tam 500 yıldır
kahve içiyoruz. Tam 500 yıldır kendi adımızla
anılan ve bilinen demleme tekniğimiz var.
İstanbul ve Ankara'dan sonraki Antalya
öykümüz aslında Antalya'yı uluslararası
anlamda kahvenin konuşulduğu önemli bir
destinasyon haline getirip getiremeyeceğiz.
Bunun için Turizm Bakanlığından, Belediye
başkanına, bütün yerel, dünya devi olmuş
şirketlerle birlikte kapı kapı dolaşacağız.
Antalya gerçek bir turizm, tarım ve ziraat
başkenti. 660 km sahil bandına sahip
ve ülkemizin yurt dışına dönük yüzünün
en önemli limanlar şehri. Bu bağlamda
İstanbul, Ankara ve İzmir festivallerimizde
edindiğimiz tecrübeyi uluslararası bir
etkinliğe dönüştürmek için çok arzulu
çalışıyorduk. Antalya ilimiz ve büyükşehir
belediyemiz bu konuda çok güven veren bir
işbirliği fırsatı için bizlere büyük bir destek
verdi. Antalya Coffee Festival’de 15 bine
yakın kahve severi ağırladık.
Antalya, Akdeniz coğrafyasının en
önemli başkenti olmaya aday
Katılımcılarımızın festivalde inanılmaz
lezzetler tatma şansı oldu. Bu şehrin
kahvecileri çok değerli ve her gün yeni kahve
dükkanları ile nitelikli kavurmahaneler
ekleniyor. Öte yandan kahve festivallerinin
içinde bir de müziğimiz var. Burada
nasıl nitelikli küçük kahveciyi ve mahalle
kahvecisini destekliyorsak, bu tarafta da
bir süre sonra herkesin peşinden koşacağı
sanatçıların ilk sahneleri olmayı çok
istiyoruz. Biz nitelikli kahve, bağımsız kahve
dükkanları ve onların güçlerinin yanına da
Ana sahnemizden genç ve güçlü isimlere
sahne vererek büyük bir deneyim fırsatı
sunuyoruz. Antalya Belediye Başkanımıza
ve Antalya'ya çok teşekkür ederim.”
şeklinde konuştu.
Festival, Türkiye’nin ilk kahve
yetiştiricisini de ağırladı
Antalya Coffee Festival, uzun yıllar
yurtdışında yaşadıktan sonra Türkiye’ye
dönüş yapan ve Antalya Gazipaşa’da tropikal
meyveler yetiştirmeye kendini adamış
olan Türkiye’nin ilk kahve yetiştiricisi
Yaşar Dağtekin de ağırladı. 1934’teki ilk
denemelerden ve sonrasında yarım kalmış
birçok girişiminden sonra ülkemizin ilk
hasadı gerçekleşti. Bu heyecan verici
haberin ardından ilk hasat kahvesi kahve
severlerin deneyimine sunuldu.
86
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Her tabakta bir hikaye anlatıyor
Terra Middle'Terranean
Geleneksel tatları modern yorumlarla yeniden şekillendiren Terra Middle'Terranean,
coğrafi işaretli yerel malzemeleri, dengeli tatlar ve imza yemeklerle sunuyor.
Taş fırın lezzetinin sırrıyla zenginleşen menü, Baş Aşçı Arif Madakbaş'ın özgün
dokunuşlarıyla her tabakta bir hikaye anlatıyor.
İstanbul’un prestijli otellerinden
Renaissance Polat'ta hizmete giren
Terra Middle’Terranean, Akdeniz
ve Ortadoğu mutfağının en benzersiz
tatlarını çağdaş bir dokunuşla
harmanlıyor. Baş Aşçı Arif Madakbaş’ın
rehberliğinde hazırlanan yeni menü,
mevsimsel ürünlerin tazeliğini ön
planda tutarken, sunumlarındaki
estetik ve lezzet dengesiyle gastronomi
severlere unutulmaz bir deneyim
vadediyor.
Geçtiğimiz günlerde, beş yıldızlı otelin
yeni restoranı Terra'ya davetliydim.
Şef Madakbaş'ın yepyeni menüsünü
deneme fırsatım oldu ve otelin
yenilenen konseptiyle tanışmak heyecan
vericiydi. İşte hafızamda ve damağımda
yer eden tatları ve özgün nüanslarıyla
Terra Middle’Terranean...
Coğrafi işaretle zenginleşen yerel
mutfak hazineleri
Yeni menüde kullanılan malzemeler,
Anadolu’nun farklı coğrafyalarından
gelen zenginliklerle dikkat çekiyor.
Bolu eriştesi ve patatesi, Hatay zeytini,
Kastamonu sarımsağı, Erzurum
göğermiş peyniri ve İspir fasulyesi
gibi coğrafi işaretli ürünler, menüye
eşsiz bir özgünlük kazandırıyor. Şef
Madakbaş, bu yerel hazineleri modern
tekniklerle yorumlayarak damaklarda iz
bırakan tatlar ortaya koyuyor.
Köklerinden ilham alan modern
dokunuşlar
Köklerini gelenekten alan reçeteleri
yenilikçi bir perspektif ile ele alan şefin
vizyonu, geçmişin reçetelerini modern
detaylarla zenginleştirmek üzerine
kurulu. Cevizli keş peynirli erişte, ördek
tandır ve fırınlanmış kuzu incik, bu
yaklaşımın en iyi örnekleri. Özellikle
fırınlanmış kuzu incik, geleneksel
pişirme teknikleriyle hazırlanıp sade
ve zarif bir sunumla servis ediliyor. Şef
Madakbaş’ın favorisi olan bu yemek,
restoranın imza lezzetleri arasında başı
çekiyor.
Haber: Hatice Ünal Bilen
Kebabın da veganı olur mu demeyin!
Yerel tatların çağdaş yorumlarla
yeniden yorumlandığı, mevsimsel,
taptaze ürünlerle zenginleşen bir
gastronomi deneyimi vadeden restoran,
vegan ve vejetaryen misafirlerini de
unutmamış. Kabak spagetti ve vegan
kebap, bu kategoriye iddialı bir giriş
yapıyor. Ayrıca fırınlanmış karnabahar,
tahinli tatlı patates ve kremalı ıspanak
gibi mevsimsel seçenekler, sağlıklı bir
gastronomi deneyimi arayanlar için
birebir.
Taş fırının sırlarıyla şekillenen
tatlar
Restoranın taş fırını, menüye özgünlük
katan bir diğer unsur. Pizza rucola
queso gibi Akdeniz’in klasiklerini
modernize eden lezzetler, fırının
sıcak dokunuşuyla daha da lezzetli
hale geliyor. Doğal ateşin eşlik
ettiği lezzetler menüyü daha da bir
olgunlaştırıyor, gelenekten modernliğe
bir harmoni oluşturuyor.
Dengeli tatların buluştuğu imza
yemekler
Patatesli trüflü karides çorbası,
fırınlanmış kuzu incik ve pizza rucola
queso gibi imza yemekler, menüde
tatların uyumunu ortaya koyuyor.
Şef Madakbaş, ana malzeme belli
olduktan sonra karakterini ön plana
çıkaran, tamamlayan yan ürünlerle
eşleştirdiklerini, aralarında bir lezzet
uyumu ve denge sağladıklarını söylüyor.
Benim ise en çok aklımda kalan tat,
dumanıyla ve dozunda aromasıyla
trüflü karides çorbasıydı. Benim için
çorbanın ruhu, sıcaklığında saklıdır. Bu
bir karides de olabilir; mercimek, yayla,
tarhana da...
Sadeliğin iştah açan yansımaları
Sunum estetiğinde ise sade ama
etkileyici bir anlayış benimseyen Arif
Şef, her bir yemek için özel tasarlanmış
tabaklar sipariş etmiş, minimal, aynı
zamanda da iştah kabartan bir sunum
sergilemiş. Bu estetik yaklaşım ise,
şefin menüdeki her bir yemeğini adeta
bir sanat eserine dönüştürmüş.
88
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
“35 Yaş Altı 3 Şef” Yarışması için
başvurular başladı: Son gün 6 Ocak!
Metro Türkiye ana sponsorluğunda bu yıl üçüncüsü düzenlenecek olan 35 Yaş Altı 3
Şef Yarışması, “Gıdanın Geleceği için Yerel ve Atıksız Mutfak” temasıyla genç şefleri
sürdürülebilir mutfak uygulamaları konusunda cesaretlendirecek. Yaratıcı ve sıfır
atık menüler oluşturmaya davet edecek!
“ 35 Yaş Altı 3 Şef Yarışması”, genç şefleri
gıda atıklarını azaltma ve sürdürülebilir
mutfak tekniklerini benimseme
konusunda teşvik etmek amacıyla üçüncü
kere düzenleniyor. Bu yıl “Gıdanın Geleceği
için Yerel ve Atıksız Mutfak” teması
kapsamında genç şeflerden sürdürülebilirlik
prensipleri çerçevesinde, yerli ve Coğrafi
İşaret tescilli ürünleri kullanarak yaratıcı
ve ilham veren reçeteler oluşturmaları
bekleniyor. Yarışmayı kazanan genç şefler,
Metro Türkiye’nin sürdürülebilirlik elçileri
olurken, sağlanacak uluslararası eğitim
fırsatı sayesinde elde edecekleri global
tecrübelerle kariyerlerinde önemli bir adım
atma olanağına sahip oluyor.
Son başvuru tarihi 6 Ocak!
Adaylar, 18 Kasım 2024 - 6 Ocak 2025
tarihleri arasında atıksız mutfak ilkeleri
çerçevesinde hazırladıkları reçetelerini
www.35yasalti3sef.com adresinden başvuru
yaparak iletebilecekler. Başvurular,
gastronomi eğitimi, mutfak deneyimi,
yaratıcılık, teknik bilgi ve Türk mutfağı
ile olan ilişkisi gibi kriterlere göre
değerlendirilecek.
Başvurular arasından seçilecek 10 şef,
20 Ocak 2025’te websitesinde ve sosyal
medyada açıklanacak. İlk 10’a kalan adaylar;
başlangıç, ana yemek ve tatlı olmak üzere üç
yemeği, 11 Şubat’ta Gastronometro’da jürinin
tadımına sunacak. Yarışmadan iki hafta önce
ise ilk 10’a kalan adaylar için geçmiş yılların
yarışmanın kazanan şefleri ve Gastronometro
şeflerinin katılımı ile bir mentorluk seansı
da düzenlenecek. 25 - 35 yaş arasındaki tüm
genç şeflere açık olan ve ücretsiz olarak
başvurulan yarışmada başvuran şeflerin,
profesyonel aşçı olarak aktif çalışıyor olması
ve en az iki yıllık profesyonel aşçılık iş
tecrübesine sahip olması gerekiyor.
Kazanan 3 şef, Portekiz’de eğitim
hakkı elde edecek
“35 Yaş Altı 3 Şef Yarışması” ile Metro
Türkiye, atıksız mutfak pratiklerini genç
şefler için bir motivasyon haline getirmeyi
hedefleyerek, finale kalan üç genç şefe
sürdürülebilir mutfak odağında, Portekiz’de
yer alan Metro gastronomi platformunda
eğitim hakkı verecek. Bu eğitimle genç şefler
uluslararası arenada deneyim kazanırken,
aynı zamanda sürdürülebilir restoran
prensiplerini benimseyen yabancı şeflerle
tanışma ve reçete deneyimleme şansı
yakalayacak.
Jüride gastronominin öncü isimleri
var
Gastronometro Direktörü Maximilian J.W.
Thomae, Dude Table Gastronomi Pazarlama
Ajansı Kurucusu Funda Güzelmeriç İnansal,
Gazeteci-Gastronomi Yazarı Ebru Erke bu
yıl da yarışmanın jüri koltuğunda yerini
alırken, Lokanta Limu Kurucu Ortağı ve Şefi
Sara Tabrizi, Vino Locale Kurucu Şefi Ozan
Kumbasar, Şarap Uzmanı ve Eğitmen Levon
Bağış ve Danışman Şef Mustafa Otar bu yıl
yarışmanın jüri koltuğunda ilk kez oturacak
isimler olarak belirlendi.
Duran: “Hedefimiz,
sürdürülebilirlik mutfak konusunda
farkındalık oluşturmak”
Metro Türkiye Kurumsal İletişim ve Kamu
İlişkileri Müdürü Dr. Aslı Duran sürdürülebilir
restoran prensiplerini şeflerin genç yaşta
benimsemeleri için ilham veren yarışma
hakkında şunları söyledi: “Türk mutfak
kültürünü korumak ve gelecek nesillere
aktarma misyonumuz doğrultusunda
anasponsoru olduğumuz “35 Yaş Altı
3 Şef” yarışmasıyla genç yeteneklerin
sürdürülebilirlik mutfak konusunda
farkındalığını artırmayı hedefliyoruz.
Gastronometro’da profesyonel bir yarışma
alanı sunmanın yanı sıra mentorluk, hazırlık,
yerel ve Coğrafi İşaretli malzeme seçimi
gibi konularda da yarışmacılarımıza destek
oluyoruz. “35 Yaş Altı 3 Şef” yarışması ile
mutfağımızı geleceğe taşıyacak yetenekli
genç şeflerle bu yıl da bi araya gelecek
olmaktan heyecan duyuyoruz. Kazanan
şeflerimizin yurt dışında alacağı eğitimin
kariyerlerine önemli bir katkı sağlamasını da
hedefliyoruz”.
Akgül: “Genç şeflerin
kariyerlerinde önemli bir dönüm
noktası”
Dude Table Strateji Direktörü ve Partneri
Merve Akgül ise; “Bu yarışma genç şeflerin
kariyerlerinde dönüm noktası olabilecek
önemli bir platform. Geçtiğimiz yılların
kazanan şefleri aldıkları yurt dışı eğitimi
ile vizyonlarını ve bilgilerini bir adım öteye
taşıyarak ülkemizde dikkat çeken işlere imza
atmaya başladı. 2022 yılında yarışmanın
kazananlarından Şafak Erten, JW Marriott
İstanbul Bosphorus Otel ve Octo Restoran
Executive Chef’i olarak görev alırken, 2022
yılında ilk üçe giren diğer şeflerimizden
Bahtiyar Büyükduman Türkiye’nin ilk vegan
fine dine restoranı Telezzüz’ün Executive
Chef’i oldu. 2023 yılı kazananlarımızdan
Özge Nur Yılmaz İspanya Mugaritz’de
stajyer olarak çalışıyor. Volkan Özkur ise
Şikago Peninsula’da görev almaya başladı.
“35 Yaş Altı 3 Şef” yarışması genç şeflere
sürdürülebilirlik ve atıksız mutfak prensipleri
çerçevesinde kendilerini geliştirmelerini ve
dünyaya açılmalarını sağlayan bir kapı” dedi.
90
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Dünya gastronomisinin kalbi
9. kez Gastromasa’da attı…
Dünya gastronomi sektörünün en prestijli etkinliklerinden biri olan IX. Gastromasa
İstanbul Uluslararası Gastronomi Konferansı, 13-14 Kasım 2024 tarihlerinde
İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde gastronomi profesyonellerini bir araya getirdi.
Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen
Gastromasa Gastronomi Konferansı,
gastronomi dünyasının en önemli
isimlerini bir araya getirerek unutulmaz
bir etkinliğe ev sahipliği yaptı. Bu yıl
'Legacy & Menu' (Miras ve Menü)
temasıyla gerçekleşen konferansta,
restoranların ve mutfakların taşıdığı
gastronomi mirasları, menü yaratma
süreçleri ve dünya gastronomisine yön
veren trendler katılımcılarla paylaşıldı.
Gastromasa Konferansı bünyesinde yer
alan Gastromasa Pastry, Gastromasa
Hospitality ve Gastromasa Bar
Konferanslarında alanında uzman yerli ve
yabancı konuşmacılar sektöre ilham verdi.
13 Kasım’da açılış seremonisi ile başlayan
etkinliğin açılış konuşmalarını İstanbul
Valisi Davut Gül, Gaziantep Büyükşehir
Belediye Başkanı Fatma Şahin, Sözen
Group CEO’su & Gastromasa Kurucusu
Gökmen Sözen, Türk Mutfağı Araştırmacısı
ve Şef Vedat Başaran, Türkiye Otelciler
Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin,
Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği
(ETÜDER) Başkanı Melih Şahinöz, Turizm
Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri
Derneği (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer
gerçekleştirdi.
Türk gastronomisinin dünya ile
buluşma noktası
13 Kasım’da açılış seremonisi ile
başlayan etkinliğin açılış konuşmasını
gerçekleştiren Gastromasa’nın kurucusu
ve Sözen Group CEO’su Gökmen Sözen,
şunları söyledi: “Gastromasa, Türkiye
gastronomisinin dünyaya açılan kapısı
olarak, bu yıl “Legacy & Menu” temasıyla
kültürel mirasın menü oluşumundaki
etkilerini mercek altına alıyor. Dünya
gastronomisinin yıldız şeflerini ve sektör
profesyonellerini bir araya getirirken,
İstanbul’dan Londra’ya uzanan
uluslararası etkinliklerimizle global
gastronomi trendlerini şekillendirmeye ve
Türkiye’yi bu alanda lider konuma taşımaya
devam ediyoruz. Türkiye gastronomisi
hem tarihi hem de coğrafi çeşitliliğiyle
dünya mutfakları arasında eşsiz bir yere
sahip. Bu benzersiz kültürü uluslararası
platformlara taşımak ve tanıtmak bizim
en büyük hedefimiz. Gastromasa, bu
misyonun önemli bir parçası olarak, dünya
çapındaki şeflerin ve profesyonellerin
Türkiye'yi bir ilham kaynağı olarak
görmesini sağlıyor. 2025 yılında
gerçekleşecek 10. yıl organizasyonlarımız
için tüm dünyada etkinlikler düzenlemek
üzere hazırlıklarımızı sürdürüyor ve Türk
gastronomisinin hak ettiği yere ulaşması
için kararlılıkla çalışıyoruz.”
Geleceğe taşınan miras: İstanbul'un
öncü rolü
İstanbul Valisi Davut Gül ise konuşmasında
şu ifadelere yer verdi: “Sözen Grup’a,
destekçilere ve katılımcılara sektörümüze
yaptıkları değerli katkılar için teşekkür
ederiz. Sektörümüzün büyümesi, ancak
birlik ve iş birliğiyle mümkün. Ülkemiz,
dört mevsimin bir arada yaşandığı, zengin
birikimiyle güçlü bir coğrafyaya sahip ve
her miras, gelecek nesillere aktarılması
gereken bir emanet. Bu emaneti korumak
için coğrafyamızın değerini bilmek,
tecrübeleri paylaşmak ve kayıt altına
almak büyük önem taşır. Gastromasa,
çalışmalara ivme kazandırırken, Türkiye’de
bu konuda öncü bir şehir olacaksa, bunun
İstanbul olması son derece anlamlı.
Böyle değerli bir etkinliğin İstanbul’da
gerçekleşmesi hepimiz için gurur verici.”
Dünyaca ünlü isimler İstanbul’da
buluştu
Konferansa, aralarında Quique Dacosta,
Massimiliano Alajmo, Eneko Atxa, Paolo
Casagrande, Sven Wassmer, Jean-
Philippe Blondet, Viki Geunes, Emmanuel
Pilon, Leonor Espinosa, Enrique Olvera,
Antonio Bachour, Carlo Cracco, Andrea
Aprea, Søren Selin, Junghyun Park, Paco
Roncero, Pía León, Amaury Bouhours,
James Knappett ve Patrick Roger gibi
gastronomi dünyasının önde gelen
ünlü şeflerinin yer aldığı 60+ şef, pastry
şef, sommelier ve miksolojist katıldı.
Türkiye’den ise gastronomi, turizm ve
ağırlama sektörlerinde uzman 250+
profesyonel konuşmacı, sektör liderleri,
yatırımcılar, genel müdürler, F&B
müdürleri ve satın alma müdürleri, yerli ve
uluslararası basın etkinlikte yer aldı.
İlham veren bir buluşma
Konferans, gastronomi sektöründeki
ulusal ve uluslararası markalar,
fikir önderleri ve profesyoneller için
ilham veren bir buluşma noktası oldu.
Gastromasa, hem katılımcılardan
hem de konuşmacılardan büyük
beğeni toplayarak gelecek yıllardaki
etkinlikler için beklentileri yükseltti.
Gastronomi dünyasına ilham veren bu
unutulmaz etkinlik, Türkiye'nin dünya
gastronomisi üzerindeki etkisini bir
kez daha ortaya koydu. IX. Uluslararası
Gastromasa Gastronomi Konferansı,
gastronomi profesyonellerinin yoğun
katılımıyla tamamlanırken, sektördeki
yenilikçi yaklaşımlarıyla bir kez daha
fark oluşturdu. Konferansta, dünyaca
ünlü şefler menü yaratım süreçlerinden
ilham aldıkları unsurları, miraslarını,
mutfaklarının gelişim hikayelerini ve
menü tasarımının bir restoran için taşıdığı
önemi anlattılar. Şeflerin özel menüleriyle
gerçekleştirdikleri demolar, ana sahnede
Haliç Auditorium’da büyük bir ilgiyle takip
edildi.
Gastromasa Pastry ile pastacılık
sektörüne bakış
Konferansın en dikkat çeken
bölümlerinden biri olan Gastromasa
Pastry, dünyaca ünlü pasta şeflerini ana
sahnede Haliç Auditorium’da bir araya
getirdi. Pastacılık trendleri, geçmişten
günümüze miras hikayeleri gibi konular
ele alınırken, katılımcılar sektöre dair
önemli bilgiler edindi.
Gastromasa Hospitality: Gastronomi,
ağırlama ve turizm sektörünün
önemli isimlerini bir araya getirdi
Gastronomi, turizm ve ağırlama
sektörünün önde gelen isimlerini
buluşturan Gastromasa Hospitality,
yatırımcılar, şefler ve profesyonellerin
katılımıyla Sadabad Auditorium’da
gerçekleşti. Sektördeki yenilikler ve başarı
hikayeleri üzerine gerçekleşen oturumlar,
katılımcılardan tam not aldı.
Gastromasa Bar: Miksoloji ve bar
kültürüne yakın bir yolculuk
Sommelierler, miksolojistler ve içecek
uzmanlarının yer aldığı Gastromasa
Bar, Eyüp Auditorium’da Gastronomik
Deneyimlerde Miksolojinin Yeri & Dünya
Genelinde Popüler Miksoloji Trendleri,
Lüks Restoranların Bar ve Şarap
Menülerinde Yenilikçi Seçenekler &
Yerel Malzemelerin Kullanımı, Dünyaca
Popüler Yeni Nesil İçecek Trendlerinin Otel
Barlarına & Otellere Uyarlanması, Lüks
Brasserielerde Miksoloji & İçecek Kültürü
gibi konularda söyleşiler ve paneller ile
gerçekleşti ve katılımcılara unutulmaz bir
deneyim sundu. Gastromasa Gastronomi
Konferansı, ünlü şeflerin sunumumlarının
yanında, stantlarıyla katılım gösteren
firmaların yenilikçi ürünleri ve ilgi çekici
workshop’ları ile gastronomi tutkunlarının
beğenisini kazandı.
Türkiye’nin dünya
gastronomisiyle bağlarını
güçlendiren ve uluslararası
gastronomi etkinlikleri
arasında ilk iki sırada yer
alan Gastromasa, bu yıl
da sektöre değer katmaya
devam etti. Etkinlik süresince
düzenlenen oturumlar,
konuşmalar ve panellerle,
gastronomi sektöründe
sürdürülebilirlik, miras,
yenilikçi menü tasarımı gibi
konular ele alındı.
92
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Evinoks’tan Gastromasa’ya
etkileyici bir inovasyon imzası!
Uluslararası gastronomi dünyasının önemli buluşmalarından biri olan etkinlikte,
Evinoks’un Chef Buffet Live Cooking Unit tanıtım videosu ve ürün sergisiyle hem
profesyonellerden hem de ziyaretçilerden tam not aldı.
Türkiye’nin lider otel servis
ekipmanları üreticilerinden biri
olan Evinoks, Bursa’daki 20 bin
metrekarelik üretim alanında dünya
çapında sektöre yön vermeye devam
ediyor. Yenilikçi ürünleri ve çevre dostu
yaklaşımıyla dikkat çeken firma, otel,
restoran ve gastronomi sektöründe
tercih edilen bir marka olarak
konumunu güçlendiriyor. 13-14 Kasım
tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde
düzenlenen IX. Gastromasa etkinliğinde
Evinoks, yenilikçi ürünleri ve etkinlik
sponsorluğuyla büyük ilgi topladı.
Uluslararası gastronomi dünyasının
önemli buluşmalarından biri olan
etkinlikte, Evinoks’un Chef Buffet Live
Cooking Unit tanıtım videosu ve ürün
sergisiyle hem profesyonellerden hem
de ziyaretçilerden tam not aldı.
Chef Buffet: Yenilikçi ve çevre dostu
tasarım
Chef Buffet Live Cooking Unit tanıtım
videosu ve ürün sergisiyle büyük ilgi
toplayan firma, ayrıca Portekiz’den
João Oliveira (VISTA Restaurante),
İspanya’dan Paco Roncero (Paco
Roncero Restaurante) ve Vicky Sevilla
(Arrels Restaurant) gibi dünyaca ünlü
şeflerin oturum sponsorluğunu da
üstlenerek etkinliğe değer kattı.
Evinoks standında Chef Buffet
ürünleriyle canlı pişirme şovları
gerçekleştirildi. Chef Buffet, modüler
yapısı, hızlı kurulumu, ergonomik
tasarımı ve kolay taşınabilirliğiyle
ziyaretçilerden tam not aldı. Ürünün
sessiz çalışan aktif hava filtreleme
sistemi, kapalı alanlarda kokusuz
pişirme imkânı sunarken, enerji
tasarrufu sağlayan yapısı ve şık tasarımı
da büyük beğeni kazandı. Canlı pişirim
sırasında ürünlerin pratik kullanımı ve
yüksek verimliliği katılımcılara detaylı
olarak gösterildi.
Evinoks, dünyanın dört bir
yanından gelen şefler ve sektör
profesyonelleri tarafından
yoğun ilgi gören standıyla
uluslararası başarılarını
bir kez daha kanıtlarken,
Türkiye’yi gururla temsil etti.
94
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
Üç şehirde sıra dışı bir deneyim
100 yılı aşkın deneyimiyle dünyanın en iyi Belçika çikolatası olan
Callebaut, Van Houten’in eşsiz sıcak çikolatasını Türkiye’nin üç
farklı şehrinde tanıtarak çikolata profesyonellerine yoğun ve gerçek
çikolata lezzeti sunan benzersiz bir deneyim yaşattı. 5-6-7 Kasım
tarihlerinde çikolatanın büyülü dünyasını sırasıyla Ankara, Konya ve
Kayseri’ye taşıyarak çikolata tutkunlarını ve sektördeki profesyonelleri
sıra dışı bir lezzet deneyimiyle buluşturan Callebaut, her biri eşsiz
birer şölen niteliğindeki bu etkinlik serisinde, 200’ü aşkın seçkin
katılımcıyı ağırladı. Etkinliklerde, çikolatanın içeceklerde kullanımının
sanatı üzerine incelikli bilgiler sunulurken, Callebaut’un piyasaya
yeni sunduğu Van Houten markalı sıcak çikolatanın tanıtımı yapıldı.
Van Houten’in geleneksel sıcak çikolata anlayışını kökten değiştiren
en çarpıcı özelliği, klasik toz form yerine öğütülmüş çikolata olarak
sunulmasıydı. Bu fark, içeceğe gerçek çikolatanın zenginliğini
katarken, yoğun, kadifemsi bir doku ve daha saf, dolgun bir çikolata
lezzeti sağladı. Van Houten’in bu eşsiz deneyimi, konuklarda
unutulmaz bir tat bırakırken, katılımcılardan tam not aldı.
İtalya’nın köklü tariflerine
ev sahipliği yaptı
Bu yıl “Akdeniz Diyeti ve
Köklere Dönüş: Sağlık ve
Gelenek” temasıyla İtalya
Başkonsolosluğu tarafından
düzenlenen İtalyan Mutfağı
Haftası kapsamında, 19
Kasım’da Metro Türkiye
bünyesinde yer alan Türkiye’nin
ilk gastronomi keşif platformu
Gastronometro’da özel bir
akşam yemeği düzenlendi.
İstanbul’un en yeni İtalyan
restoranı Monteverdi’nin Şefi
Nicole Scandella tarafından yerel tatların sürdürülebilirliği odağında
hazırlanan özel menü ile İtalya’nın köklü tarifleri davetlilere sunuldu.
İtalyan Mutfağı Haftası kapsamında Gastronometro’da üçüncü kez
gerçekleştirilen bu özel akşam yemeğinden bir gün önce ise 90 genç
şef adayı ile bir demo etkinliği düzenlendi. Gastronomi eğitimi alan lise
ve üniversite öğrencilerine yönelik düzenlenen etkinlikte Şef Nicole
Scandella, yemek daveti için hazırladığı tariflerden ikisini demo olarak
hazırladı ve İtalyan mutfağının ipuçları hakkında bilgiler verdi.
Destinasyona özel imza
kokteyller
Ege Akdeniz sofralarını öne
çıkardığı, füzyon mutfağıyla
yolcularına zenginleştirilmiş
bir lezzet deneyimi yaşatan
Celestyal, içecek menüsünde
bir yeniliğe imza attı.
Arap Körfezi’ni rotasına
alan kruvaziyer firması,
misafirlerini destinasyona
özel geliştirdiği tatlarla
buluşturacak. Programına
kasım sonunda başlayacak
olan Celestyal, bölgeye özel
baharat, koku ve tatlardan
oluşan bir kokteyl dizisi
hazırladı. Celestyal’in imza
kokteyllerinde, Ortadoğu’nun
anonim hikayelerinden oluşan
1001 Gece Masalları’ndan ilham alındı. 16 Euro’dan başlayan
fiyatlarla cruise menüsüne giren 13 yeni imza kokteyl isimlerini de
bölgeden aldı. Ortadoğu'nun egzotik lezzetleriyle harmanlanmış,
gül suyu ve baharatlı kakule bazlı cin içerikli kokteyle ‘Arabian
Jewel’, tropikal tatlarla ferahlatıcı bir tazelik sunan, tutku meyvesi
ve White Oak romu karışımıyla lime ve nane dokunuşuna sahip
fresh kokteyle ‘Desert Mirage’; portakal, böğürtlen ve lime
aromalarının Seedlip ve tatlı şurupla birleştiği, koyu ve gizemli
alkolsüz kokteyle ‘The Storyteller’ adı verildi.
Çok yakında Fişekhane’de
Floransalı ustaların
geleneğini İstanbul’a
taşıyarak, gerçek
İtalyan dondurmasını
İstanbullularla buluşturan
MUA Fişekhane’de
lezzet tutkunları ile
buluşuyor. Fişekhane'nin
tarihi atmosferine ve
modern mimarisine zarif
dokunuşlarıyla uyum
sağlayan mekan, özgün
tatları ve yenilikçi tatlı
anlayışı ile misafirlerine
unutulmaz bir lezzet
deneyimi sunacak. Açılış
öncesi, Mua’nın lezzetlerini
tatmak isteyen misafirlere
özel MUA Pop-Up aracıyla
hizmet veren marka,
dondurmaları, çikolataları, rokoko pastaları ve sorbeleriyle
yeni keşifler peşinde koşanların uğrak noktası olacak. Ocak
ayında Fişekhane’de hizmet verecek mekanın yeni şubesi, tatlı
severlere estetik ve lezzet dolu bir deneyim yaşatmayı hedefliyor.
Zarif iç tasarımı ve özenle hazırlanmış menüsü ile dikkat çeken
mekan, pastacılığın sınırlarını zorlayan ürün yelpazesi ve taptaze
malzemelerle hazırlanan özel lezzetleri ile fark oluşturuyor.
96
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
Sürdürülebilir gıda
sistemlerine güçlü katkı
Et ve et ürünleri sektörünün
köklü markalarından DANET,
21-22 Kasım tarihlerinde İstanbul
Swissotel the Bosphorus’ta
düzenlenen 10. Sürdürülebilir
Gıda Zirvesi’ne sponsor olarak
katıldı. Zirve kapsamında
"Gıdanın Geleceği İçin Dönüşüm"
teması etrafında düzenlenen
etkinliklerde, DANET’in
sürdürülebilirlik vizyonu ve
projeleri ziyaretçilerle paylaşıldı.
DANET Kurumsal Gelişim, İletişim
ve Stratejik Planlama Direktörü
Gülnur Uluğ, sürdürülebilirlik
odaklı projelerinin önemine
dikkat çekerek, çevreye duyarlı
üretim ve yenilikçi yaklaşımlarla
sektörde fark yaratmayı
hedeflediklerini vurguladı. Uluğ,
"Sürdürülebilirlik projelerimizle
çevresel etkilerimizi azaltmanın
yanı sıra, ülkemizin enerji politikalarına katkı sağlıyor ve geleceğin
gıda sistemlerine yön vermek için çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
Zirve’nin ikinci gününde, “Coğrafi İşaretler, Sürdürülebilir Gıda
Sistemlerini Nasıl Güçlendirir?” başlıklı oturum da yoğun ilgi
gördü. Online olarak gerçekleşen oturuma moderatörlük yapan
Gülnur Uluğ, sürdürülebilirlik ve coğrafi işaretlerin gıda sistemleri
üzerindeki etkisini kapsamlı bir şekilde ele aldı.
Yenilenen dünyasını tanıttı
Türkiye'ye şalgamı tanıtan Doğanay
Şalgam, başlattığı yenilik hareketiyle
her yemeğin yanında tüketilen
popüler bir içecek olmaya kararlı!
Bu amaçla önce köklerinden gelen
otantik ruhu bırakmadan şişe ve
logosunda değişikliğe giderek
gençleşen Doğanay Şalgam,
ardındansa bugünlerde dillerden
düşmeyen "Yakışır Doğanay
Şalgam!" söylemiyle yeni reklam
filmini yayınladı. Yeni kampanyası
“Yakışır” ile bu leziz içeceği popüler
ve milli bir içeceğe dönüştürerek
hem geleneksel hem modern
sofralara taşımaya kararlı olan
Doğanay Şalgam, düzenlediği özel
bir gastronomi deneyimi ile yanına
en çok yakışan lezzetleri tanıttı.
Doğanay İçecek Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı
Gözde Balkan'ın ev sahipliğinde Executive Chef Birkan Erköylü ile Yeme
İçme Uzmanı Oğul Türkkan’ın katılımıyla Feriye'de düzenlenen davette
konuklar, etsiz çiğ köfteden kağıtta levreğe, simitten mini hamburgere,
tacodan risottoya şalgamın en çok yakıştığı yemekleri ve şalgam ile
yapılan leziz kokteylleri deneyimledi.
Bu döner tam Pazarlıkl!
Türkiye’nin et yemekleri alanında ödüllü ustalarından Mehmet
Keskin’in mutfak şefliğini yaptığı Perran Ocakbaşı, ağırlıklı olarak
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü malzemelerle hazırlanan seçkin
et yemeklerine yer verdiği menüsüne, sadece pazar günlerine özel
bir de döner ekledi. “Perran Ocakbaşı’nda 3K prensibine göre yani
kaliteli malzeme, kaliteli işçilik ve kaliteli servis ilkesiyle hizmet
veriyoruz” diyen Mehmet Keskin, tüm döner tutkunlarını, kendi özel
tarifiyle hazırladığı Şef Döner’ini tatmaya davet ediyor.
Lezzet ve akustiğin buluşması
Yenilikçi yeme-içme ve
alternatif eğlence anlayışının
öncülerinden olan Tamirane,
misafirlerinin ihtiyaç ve
tercihleri doğrultusunda
sürekli olarak konseptini
geliştirmeye devam
ediyor. Her ziyareti eşsiz
bir deneyime dönüştüren
Tamirane, taptaze ve kaliteli
malzemelerle hazırlanan
bowllar, pizzalar, burgerler
ve ızgara çeşitleri gibi
geniş bir yelpazeye sahip
olan menüsüyle dünya
mutfağından seçkin lezzetler
sunuyor. Donuk ürün
kullanılmadan hazırlanan
tüm yemekler, doğallık
ve özenle misafirlerle
buluşturuluyor. Tamirane
sahnesindeki müzik
etkinlikleri, mekânın kimliğinin en önemli parçalarından biri
olurken Latin, (pop) soul, caz gibi çeşitli müzik türlerinde canlı
performansların büyülü atmosferini sunarak misafirlerinin yemek
deneyimlerini zenginleştiriyor. Ayrıca karaoke geceleri, temalı/
konsept etkinlikler ve canlı müzik performansları ile haftanın her
günü yüksek enerjiyi mekâna taşıyor. Özellikle canlı orkestra eşliğinde
gerçekleşen karaoke geceleri, misafirlerin favori etkinlikleri arasında
yer alıyor.
98
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yıl özel
Fine dining
şıklığında yılbaşı
deneyimi
Karaköy’ün kalbinde Anadolu
mutfağının unutulmaz tatları
eşliğinde yeni yıl ruhunu doyasıya
yaşamak ve tüm gece kaliteli
eğlencenin tadına varmak için
bu yılın yeni adresi, lokantanın fine
dining’i Abdi Bey Lokantası… Yılbaşı
akşamına özel hazırlanan menü ve
müzik performanslarıyla konuklarına
unutulmaz bir gece yaşatacak
olan Abdi Bey’de 2025 yılı coşkuyla
ve keyifle karşılanacak. Anadolu
mutfağından günümüze kadar gelen
lezzet miraslarını modern gastronomi
örnekleriyle yeniden yorumlayan Şef
Onur Kutluca, göze ve damağa hitap
eden tabaklarla lezzetseverlere yeni yıla girerken tam
bir lezzet şöleni yaşatacak. Yeni yıl menüsünün olmazsa olmazı
Yılbaşı Hindisi gecenin en gözde yemeği olarak masada yerini
alacak. Kestane ve fildişi çikolatası ile hazırlanan ve kırmızı orman
meyveleri ile servis edilecek olan parfe, yeni yıla enfes bir tat ile
girmek için en doğru seçim olacak!
2025’i saray
ihtişamıyla karşılayın
Boğaz’ın eşsiz manzarası, tarihi dokusu ve görkemli atmosferiyle
Çırağan Palace Kempinski, yeni yılı büyüleyici bir deneyimle
karşılamak isteyenler için benzersiz seçenekler sunuyor. Yenilenen
yapısıyla dikkat çeken Saray, özel menüler, eğlence dolu etkinlikler ve
konaklama paketleriyle misafirlerine unutulmaz bir yılbaşı vadediyor.
Gazebo’da çay saati, Balo Salonu’nda gala yemeği, Tuğra ve Bellini
Restoran’da özel menüler, Le Fumoir’da yılbaşı partisi ve Akdeniz
Restoran’da brunch ile her zevke hitap eden etkinlikler konuklarını
bekliyor. 2025 yılına, görkemli Çırağan Sarayı’nda konaklayarak
ihtişam ve ışıltı içinde giriş yapmak isteyenler, iki gecelik konaklama
süresince tarihi Saray’da
masalsı bir deneyim yaşıyor.
Misafirler; yenilenmiş lüks
odalarda veya süitlerde
konaklama ve Saray’ın ikinci
katında yer alan göz kamaştırıcı
Çırağan Balo Salonu’nda canlı
müzik eşliğinde, benzersiz gala
yemeğini içeren,
yeni yıl
coşkusunu
yansıtan
Yeni Yıl
Brunch’ı ile
zenginleşen
bu deneyimle
yeni yıla
görkemli bir
şekilde adım
atıyor.
Ayrıcalıklarla dolup
taşan bir gece
Hilton Istanbul Maslak, 31 Aralık gecesinde
misafirlerini dopdolu bir yılbaşı programıyla
ağırlayamaya hazırlanıyor. Şehrin En İyi Otel
Restoranı ödülünü alan restoranı Zaxi’de,
Executive Chef Ceyhan Aşcıoğlu’nun imzasını
taşıyan ‘Yeni Yıl Gala Menüsü’ eşliğinde
konuklarına eşsiz bir lezzet şöleni yaşatacak.
Modern Meze Tabağı ile geceye başlangıç
yapılan menüde, ara sıcak olarak Ördekli
Risotto yer alıyor. Trüf aromalı tatlı patates,
kuşkonmaz, kereviz püresi, havuç, pembe
madagaskar biberi sos ile fırınlanmış kuzu
filetosu ve fıstıklı dana kaburga sunuluyor.
Tadına doyulmaz özel lezzetlere, Türk pop müziğinin önemli
isimlerinden Erdinç Erişmiş ve Orkestrası benzersiz sahnesiyle
eşlik edecek. 80’ler ve 90’ların hafızalara kazınmış şarkılarına
güçlü yorumu ile yeniden hayat veren Erişmiş’in ardından
eğlence gecenin ilerleyen saatlerine kadar DJ performansıyla
devam edecek.
Yılbaşı
gecesinin
parlayan
yıldızı
İstanbul’un göz alıcı cazibe
merkezi Etiler’de kapılarını açan
Nuit Blanche, yılbaşı ruhuna özel
hazırladığı eşsiz deneyimlerle bu
yılın unutulmaz adresi olmaya
hazırlanıyor. 1970’lerin Fransız
gazino kültüründen ilham alınarak
modern dokunuşlarla tasarlanan büyüleyici
atmosferi, şehrin en yetenekli şeflerinin özenle
hazırladığı özel yılbaşı menüsü ve Türkiye’nin en
sevilen sanatçılarının sahne alacağı muhteşem
eğlence programıyla mekan, bu yılbaşında unutulmaz
anılar biriktirmek isteyenlere kapılarını aralıyor.
Misafirlerini ayrıcalıklı hissettiren her detayıyla “iyi
yemek ve iyi müzik” anlayışını zirveye taşıyan mekan
yılbaşı gecesi için hazırladığı özel kokteylleri, lezzet
dolu menüsü ve eğlence dolu atmosferiyle hem
ruhunuza hem damaklarınıza hitap ediyor.
Lezzetli
bir yılbaşı
eğlencesi
Yılbaşında hem eğlence olsun hem
de lezzetlileriyle tam bir damak
zevki yaşayalım diyenler için
doğru mekanı bulmak gerçek bir
muamma. Ya iyi yemek olur eğlence olmaz ya da
eğlence olur yemek yeterince mutlu etmez. İstanbul’un en yeni
restoranı Perri Karaköy; Akdeniz ve geleneksel Türk Mutfağının
modern yorumları eşliğinde oluşturduğu yılbaşı özel menüsü
ve DJ performansa eşlik eden canlı enstrüman şovlarıyla lezzet
ve eğlenceyi bir arada sunuyor. The Galata İstanbul Hotel-
MGallery’nin terasında yer alan mekan, tarihin derinliklerinde
rafine bir yemek ve eğlenceye ev sahipliği yapıyor.
Deniz mahsulü mezelerden yöresel
lezzetlere, balık ve etin çok özel
yorumlanışıyla damaklarda iz bırakan
ana yemek çeşitlerine, yemekte keyfi
katlayan ve modu yükselten müziklere,
lezzet ve eğlencenin buluşma noktası
Perri yılbaşı menüsüyle de iddialı.
Kırmızı orman meyveleri sosu ve
yabanmersini ile hazırlanan kestane
ve fildişi çikolatalı tatlı ise gecenin
yıldızı…
Kıbrıs’ın büyüsünde
yeni yıl coşkusu
Kıbrıs’ın
büyüleyici doğal
güzellikleriyle
çevrili Salamis
Bay Conti
Resort & Spa
Hotel, denize
sıfır konumuyla
yeni yıla merhaba demeye hazırlanıyor. Bu yılbaşı, Türk
müziğinin usta ismi Coşkun Sabah’ın sahne alacağı özel
gecede, müzik ve eğlence dolu anlar yaşanacak. Modern
tasarımı ve tarihi dokusuyla dikkat çeken tesis, zengin bir
yılbaşı yemeği menüsüyle de misafirlerini ağırlıyor. Eğlence
ve dinlenmenin mükemmel birleşimi için tesisin Lemon Spa
merkezinde sunulan spa terapileriyle rahatlama imkânı
da sağlanıyor.
Canlandırıcı
masajlar, detoks
etkili bakımlar ve
diğer terapilerle
ruh ve beden
tazelenebilecek.
100
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
HOST 2025 YENI DIŞARIDA YEME
TRENDLERINI AÇIKLIYOR
CSA Research tarafından yapılan ve Fiera Milano ile HostMilano tarafından desteklenen
Dışarıda Yemek: Tutumlar ve Davranışlar Üzerine Küresel Bir Anket” araştırması, 7 ülke ve
bölgede 8.000 katılımcının dışarıda yemek yeme alışkanlıklarını ortaya koydu.
‘ Dışarıda yemek yeme’ uluslararası
deneyimi hızla değişiyor. Bazı
durumlarda, inovasyonun kendisinden
bile daha hızlı gelişerek, dışarıda yemeiçme
sektörünün başarısı için yeni formatlar
ve teknolojilerin benimsenmesini giderek
daha önemli hale getiriyor. Bu, dünyanın
önde gelen konaklama, dışarıda yeme
ve perakende yenilikleri etkinliği olan
HostMilano tarafından desteklenen ve
CSA Research tarafından gerçekleştirilen
“Dışarıda Yemek: Tutumlar ve Davranışlar
Üzerine Küresel Bir Anket” araştırmasının
ön izlemelerinden alınan temel bulgular
arasında yer alıyor. Bu anket, İtalya, Orta
Doğu, İspanya, Fransa, Almanya, İngiltere ve
ABD’den toplam 8.000 katılımcıyla, mevcut
ve gelecekteki trendleri incelemek amacıyla
gerçekleştirildi.
Sonuçlar, tüketicilere sunulan yeni fırsatların
yön verdiği deneyim odaklı bir dönemin
başladığını ve dışarıda yeme deneyiminin
giderek daha çeşitli, değişken ve çok yönlü
hale geldiğini gösteriyor. Arz ve talep, bilinçli
ve deneyim arayan, aynı zamanda daha anlık
ve güven ihtiyacı duyan bir tüketici etrafında,
müşteri merkezli yeni formatlarda birlikte
gelişiyor. Dışarıda yemek, başkalarıyla
etkileşime geçme fırsatı olarak görülüyor
ve genel anlamda güçlü bir iletişim ihtiyacı
doğuyor. Bu doğrultuda işletmeciler, yerel
bileşenlerle yapılan yemekler, ölçeklenebilir
formatlar, sürükleyici mekan tasarımları ve
yenilikçi teknolojilere odaklanıyor.
İtalya ve GCC: İki dünya arasında bir
karşılaştırma
Özellikle İtalya’nın derin köklere sahip
bir gıda ve şarap geleneği ile inovasyonu
birleştirdiği İtalya ve daha çağdaş
gelişmelere odaklanan GCC ülkeleri arasında
bir karşılaştırmada, GCC ülkelerine yönelik
bir ön izleme sunulan araştırmada ilginç
unsurlar ortaya çıkıyor. Örneğin, bir mekân
seçerken İtalyanlar daha çok menü (%27,7)
ve içeriklerin tadına (%27,3) odaklanırken,
hizmet kalitesine olan dikkat Birleşik Arap
Emirlikleri'nde (%18,8) ve özellikle Suudi
Arabistan'da (%22) öne çıkıyor.
Yerel ve mevsimsel ürünlere olan ortak
bir ilgi, İtalyanların %73,6’sı, Emiratiler’in
%73,2’si ve Suudilerin %69,3’ü tarafından
vurgulanıyor. Öte yandan, moleküler mutfak
ve düşük sıcaklık veya vakumlu pişirme gibi
yenilikçi pişirme teknikleri, GCC ülkelerinde
çok daha fazla önem taşıyor: Bu teknikler
BAE'de %57,6 ve Suudi Arabistan'da %61,7
oranında önemli görülüyor. Oysa İtalya’da
geleneksel etkilerin güçlü olması nedeniyle
bu oran %24,5’te kalıyor.
Kişisel ilişki vs. sertifikalara güven
Bu bulguyla uyumlu olarak, sürdürülebilirlik
de Körfez ülkelerinde daha fazla ağırlık
taşıyor: BAE'de katılımcıların %66’sı ve
Suudi Arabistan'da %61,3’ü için önemli bir
tercih faktörü iken, İtalya’da bu oran % 37,4.
Bu durum, Suudilerin %82,7'si ve BAE’nin
%75,6'sı için sertifikaya sahip olmanın önemli
olması, İtalyanlar için ise bu oranın %38,3’te
kalmasıyla sonuçlanıyor.
Bu fark, muhtemelen İtalyanların daha
sık bağımsız, genellikle aile işletmesi olan
restoranlarda (%86,5) yemek yemesiyle,
zincirlerde yemek yeme oranının (%13,5)
çok daha düşük olmasından kaynaklanıyor.
Bu nedenle İtalyanlar, kalite konusunda
güvende hissetmek için standartlardan
çok restoran sahibiyle kişisel ilişkiye önem
veriyor. Özellikle İtalyanlar en çok pizzacılar
(%28,4), barlar ve lokantalar (%20) ve ev tarzı
restoranları (%16,7) tercih ediyor.
Buna karşın, BAE ve Suudi Arabistan'da
bağımsız ve zincir restoranlara olan katılım
daha dengeli: BAE’de %64,4 bağımsız,
% 35,6 zincir ve Suudi Arabistan’da %57
bağımsız ve %43 zincir. BAE’liler sırasıyla
fast-food restoranlar (%18,4), ev tarzı
restoranlar (%16,7) ve pizzacılarda (%16,4)
yemeyi tercih ederken, Suudiler fast-food
restoranlar (% 26), pizzacılar (%20) ve ev
tarzı restoranları (%13,7) tercih ediyor. Bu
nedenle, standartlaştırılmış süreçlere sahip
ve kaliteyi sağlamak için sertifikalara daha
yatkın mekanların payı daha yüksek.
İletişim ve paylaşım için dışarıda yemek
Pişirme tarzları ve mekan formatlarının
ötesinde, dışarıda yemeği başkalarıyla olma
ve genel anlamda iletişim kurma fırsatı
olarak gören kesişen bir faktör var. Dünya
genelindeki örneklemin %37’si, dışarıda
yemeği esasen eğlence için yapıyor ve
neredeyse yarısı (%45,1) masada bir saatten
fazla zaman geçiriyor.
İtalya ve GCC arasındaki karşılaştırma bu
alanda da dikkate değer. Örneğin, İtalyanlar
için dışarıda arkadaşlarla yemek yemek
çok önemliyken (%24,2 İtalya, %4,4 BAE,
%5,3 Suudi Arabistan), bu daha çok aile ile
yaşanıyor (%42 Suudi Arabistan ve %32,8
BAE), ancak İtalyanlar için de aile ile yemek
yemek önemini koruyor (% 31,7).
Yarınların mekanları, kaliteli yemek
ile tasarım, teknoloji ve çoklu duyusal
deneyimleri birleştirerek, müşteriyi yaşam
tarzına uygun olarak kapsayan sürükleyici
bir ilişki deneyimi sunan içerik sağlayıcıları
olarak kendilerini daha fazla şekillendiriyor.
Host 2025’te, konaklama sektörünün
geleceğine yönelik yenilikler yalnızca fuar
alanında değil, eğitim etkinlikleri, yarışmalar
ve zengin etkinlik programı ile ön izlemeye
sunulacak. Fuarın 44. organizasyonu, 17-21
Ekim 2025 tarihleri arasında fieramilano –
Rho’da düzenlenecek.
102
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
LOKANTACILIĞI
FINE
DINING ILE
BULUŞTURAN
MEKAN:
ABDI BEY
LOKANTASI
Abdi Bey Lokantası, fine dining konseptini lokantacılıkla birleştirerek Karaköy’de yeni bir
lezzet rotası oluşturdu. Qualia Exclusive Wellness & Spa’nın kurucusu Mahir Gündüz’ün
yatırımıyla açılan mekan, klasik tanımları aşıyor. Bir lokanta, meyhane ya da restoran
olmaktan çok daha fazlası olan Abdi Bey, unutulmaz bir gastronomi deneyimi vadediyor.
Otelcilik ve hizmet sektöründe 20 yılı
aşkın deneyimi ve Qualia Exclusive
Wellness & Spa markasıyla sektörde
adından söz ettiren İş adamı Mahir Gündüz,
yenilikçi ve vizyoner bir bakış açışıyla
gastronomi dünyasında da yerini aldı. Abdi
Bey Lokantası ve Perri Karaköy olmak
üzere iki farklı konsept restoranı İstanbul
yeme içme hayatına kazandıran Gündüz,
“İstanbul’un en özel lokasyonlarından
Karaköy’ün kalbinde, tarihi yarımada ve
Haliç’in eşsiz manzarası eşliğinde, ayrıcalıklı
ve kaliteli hizmet yaklaşımımızla Abdi Bey
Lokantası ve Perri Karaköy olmak üzere iki
özel restoranımızla bu alanda ciddi bir başarı
elde etmeyi düşünüyoruz.” dedi.
Lezzetle buluşan bir deneyim
serüveni
Karaköy’ün tarihi dokusunda misafirlerini
ağırlayan ve şık konseptini özel tatlarla
buluşturan Abdi Bey Lokantası’nda
hizmet ve sunumlar oldukça iddialı.
Anadolu lezzetlerinin modern gastronomi
örnekleriyle birleştiği özgün bir menüye
sahip olan mekan, ne modern bir meyhane
ne salt bir lokanta ya da restoran… Abdi Bey
Lokantası şık ambiyansı, özel sunumları,
imza lezzetlere eşlik eden yöresel tatların
şef dokunuşuyla ayrıcalıklı bir gastronomi
yolculuğuna dönüşümü ve hizmet kalitesiyle
‘lokantanın fine dining’i sloganıyla yeme
içme dünyasında iddialı bir şekilde yerini
alıyor. Kasım başı itibarıyla hizmet vermeye
başlayan ve The Galata Otel İstanbul’un
en üst katında bulunan Abdi Bey 90 kişilik
kapasitesi ile haftanın her günü sabah
kahvaltısı, öğle ve akşam yemeğiyle
lezzetseverlerle buluşuyor.
Geleneksel tatlara modern
gastronomi dokunuşları
Abdi Bey’de, Anadolu mutfağından
günümüze kadar gelen lezzet mirası,
modern gastronomi örnekleriyle yeniden
yorumlanarak sunuluyor. Tarihsel ve
kültürel izler taşıyan yemekler hazırlanırken,
malzemeler titizlikle seçilip ustalıkla
birleştiriliyor. Abdi Bey’de henüz yemeğe
başlamadan lezzet yolculuğu başlıyor ve
sıcacık ekmeğe eşlik eden ön atıştırmalıklar,
alışılmadık tatların buluşmasıyla hazırlanan
özel meze ve zeytinyağlılar, yöresel çeşitlerin
başrol olduğu ara sıcaklar, kebaplar ve ana
yemek çeşitleriyle devam ediyor.
Şef Onur Kutluca, Anadolu mutfağından
günümüze kadar gelen lezzetleri
modern gastronomi örnekleriyle yeniden
yorumlayarak konuklara tam bir lezzet
şöleni sunuyor. Menüde mutlaka tadılması
gereken mezeler arasında Girit Ezme, Vişneli
Yaprak Sarma, Yeşil Elmalı Atom ve Levrek
Marin öne çıkıyor. Ara sıcakta Humuslu
Kuzu Böbrek , Kıymalı Mücver, İçli Köfte ve
Abdi Bey Kuzu Ciğer şefin özel gastronomi
dokunuşlarıyla zenginleşiyor. Mutfak
kültürümüzün mihenk taşlarından Tek Şişte
Adana, Fıstıklı ve Sarımsaklı Beyti Kebabı
ana yemeğin favori lezzetleri arasında.
Tatlı olarak Antep Fıstıklı Sac Arası, İrmik
Kaymağı ve Toz Fıstık bu lezzet yolculuğunun
muhteşem finali oluyor.
Sürdürülebilirlik ilkeleri çerçevesinde yerli
üretim ve yerinden tüketim yaklaşımıyla
mevsimsel ürünlere menüsünde yer
açan Abdi Bey Lokantası, coğrafi işaretli
ürünleri orijinal isimleriyle sunarken şef
yorumu ve özel sunumlarla lezzetseverlerle
buluşturuyor. Mevsiminde tüketim ilkesiyle
yerel üreticilerden sağlanan ürünlerle
hazırlanan menü, yaratıcı ve şık sunumlarla
tam bir bir lezzet senfonisi sunuyor.
Keyifli dost masalarının yeni adresi
Bu kışın iddialı mekanları arasında yer alan
Abdi Bey’de misafirlerin konforu için her
detay en ince ayrıntısına kadar tasarlandı.
Lokanta minimal mobilyaları, fonksiyonel
oturma grupları, ferah ve soft renklerin
hakimiyetindeki atmosferi ile yeni sezona
güzel bir başlangıç yapıyor. Abdi Bey
Lokantası, şık dekorasyonu ve etkileyici
ambiyansıyla karşılamadan gece sonuna
kadar misafirlerine özel bir mekanda olma
duygusu yaşatıyor. Keyifli dost sohbetleri,
arkadaş buluşmaları, özel kutlamalar,
yıl dönümleri, özel davetler, iş yemekleri
ve eğlenceli dost masaları Abdi Bey
Lokantası’nın fine dining konsepti ile lezzet
ve keyif dolu anlara dönüşüyor.
104
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
YEŞILKÖY’DE TATLI TUTKUNLARINI
ÇOK HEYECANLANDIRACAK!
COCHET PATISSERIE & BAKERY
İstanbul’un tarihi dokusuyla ünlü Yeşilköy semti, Paris’in zarif sokaklarından esinlenen modern
tasarımıyla dikkat çeken yepyeni bir mekan ile tanıştı. Cochet Patisserie & Bakery, sadece bir tatlıcı
değil, bir yaşam alanı olarak da iddialı!
İstanbul’un tarihi dokusuyla ünlü
Yeşilköy semtinde tatlı tutkunlarını
heyecanlandıracak yeni bir lezzet
noktası olan Cochet Patisserie & Bakery
hizmete açıldı. Paris’ten esintiler taşıyan
modern tarzı, zengin ürün yelpazesi,
taptaze tatlıları, geniş oturma alanı
ve samimi atmosferiyle Cochet, her
ziyaretçiyi adeta bir lezzet yolculuğuna
davet ediyor.
Tatlıcıdan da ötesi!
Cochet Patisserie & Bakery, Paris’in
zarif sokaklarından esinlenen
modern tasarımı ve her detayda öne
çıkan şıklığıyla gelenlere unutulmaz
bir deneyim sunuyor. Tatlılardan
kruvasanlara, ekmek çeşitlerinden
özel kahvaltı seçeneklerine kadar
her biri özenle hazırlanmış ve kaliteli
malzemelerle oluşturulmuş lezzetler,
mekanı sadece bir tatlıcı değil, aynı
zamanda bir yaşam alanı haline
getiriyor. Misafirlerine yalnızca kaliteli
tatlar sunmakla kalmayıp, her anı özel
bir deneyime dönüştürmeyi amaçlayan
mekân, şehrin kalabalığından uzaklaşıp
sakinleşmek isteyenler için ideal bir
durak.
Geniş oturma alanları, samimi atmosferi
ve her köşesinde titizlikle tasarlanmış
detaylarıyla Cochet, her misafirine
kendisini evinde gibi hissettiriyor.
Mekânın iç mekan tasarımında
kullanılan sıcak renkler, doğal ahşap
mobilyalar ve zarif Fransız dokunuşları,
mekâna giren herkesi adeta bir başka
dünyaya taşıyor. Cochet, her ziyaretçisini
rahatlatan ve aynı zamanda sosyal bir
menüsünde sağlıklı, lezzetli ve doyurucu
seçenekler sunan Cochet, sabah saatlerinde de
misafirlerine güne enerjik başlamaları için ideal
bir adres oluyor.
“Her bir tatlımızı el emeğiyle hazırlıyoruz”
Cochet Patisserie & Bakery’nin Genel Müdürü
Güney Karataş, mekânın kuruluş amacını şu
sözlerle özetliyor: “Amacımız, misafirlerimize
sadece bir tatlı sunmak değil, her lokmada kalıcı
ve eşsiz bir deneyim yaşatmak. Tatlılarımız,
doğallığı ve el emeğini esas alarak özenle
hazırlanıyor; en kaliteli malzemeleri seçip,
her tarifte geleneksel teknikleri modern
dokunuşlarla birleştiriyoruz. Cochet olarak,
misafirlerimizin kendilerini özel hissetmelerini,
burada geçirdikleri zamanı unutulmaz bir
anıya dönüştürmeyi hedefliyoruz. Yeşilköy’ün
yeni lezzet durağı olarak, her ziyaretçimizi bu
yolculuğa davet ediyoruz.”
buluşma alanı olan şık bir mekân olmayı
amaçlıyor.
Geleneksel Fransız pastacılığına
sadık
Cochet’in mutfağında, Fransız
pastacılığının ince detaylarına ve
geleneksel tekniklerine sadık kalarak
hazırlanan tatlar, her biri sanat eseri gibi
sunuluyor. Üstün kaliteyi ve özgünlüğü
bir araya getiren lezzetler, yalnızca
tatlılar değil, aynı zamanda günlük
taze ekmekler ve kruvasanlar ile de
misafirlerinin damaklarında iz bırakıyor.
Mekânda sunulan her tat, doğallığı ve el
emeğini esas alarak özenle hazırlanıyor;
her lokma, geleneksel yöntemlerin
modern bir dokunuşla buluştuğu bir
deneyime dönüşüyor.
Ayrıca, mekânda gün boyu taze ve
doğal malzemelerle hazırlanan
kahvaltı seçenekleri de mevcut. Zengin
106
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
GASTRONOMI
SOKAĞI’NIN YENI ÜYESI
NUZ RESTAURANT
Ante Holding, yeni restoranı Nuz’u hizmete soktu. Tadım etkinliği ile kapılarını mekan, Anadolu’nun
zengin tarımsal mirasını, modern mutfakla buluşturuyor.
İstanbul’un turizm merkezi
Sultanahmet, gastronominin de
merkezi olmaya hazırlanıyor. Bölgenin
gastronomi konusundaki son üyesi Nuz
Restaurant oldu. Kuyumculuk, otelcilik,
yazılım, inşaat gibi birçok sektörde
faaliyet gösteren Ante Holding’in,
gastronomi alanındaki üçüncü mutfağı
olan mekan, Anadolu’nun zengin
tarımsal mirasını modern mutfakla
buluşturuyor. Nuz’da müşterilerin
beğenisine sunulan tüm tatlar,
Anadolu’nun kendi alanında meşhur olan
çoğu coğrafi işaretli ürünlerden elde
ediliyor.
Mezeleri ve et ürünleriyle iddialı
Kendi ekmeğini Ata tohumuyla yetişen
buğdayla ve içine başka bir katkı maddesi
koymadan üreten Nuz, mezeler ve et
ürünlerini de başka bir restoranda
tadamayacağınız özellikleriyle servise
sunuyor. Et çeşitleri arasında yine
sadece Nuz Restaurant müşterileri
için hazırlanan özel lezzetler yer alıyor.
Bu lezzetlerden biri de Adana kebap
burger. Adana Kebabı’nın burger olarak
hazırlandığı bu lezzet özel burger ekmeği
ile servis ediliyor. Bunun yanında Divle
Obruk Peynirli Dana Kaburga Burger,
Trakya Eski Kaşarlı Burger, kokoreçli
kır pidesi gibi Türk mutfağına yeni tatlar
kazandıracak lezzetler yer alıyor. Ayrıca
45 gün dinlendirilmiş dana sac kavurma,
masada cağ kebabı, dinlendirilmiş dana
pirzola, porterhouse, Tomahawk steak
gibi et çeşitleri ile baklava yufkasında
Ezine peyniri, kuzu kaburga yatağında
kuru dolma gibi birbirinden özel
lezzetler misafirlerin beğenisini
sunuluyor.
Ayasofya’ya 200 metre mesafede
Öte yandan Ante Holding, Sultanahmet
bölgesinin en büyük otelcilik
gruplarından biri olarak yer alıyor.
Holdingin bölgede Sura isimli beş yıldızlı
üç oteli bulunuyor. Sura Hagia Sophia,
Sura Design ve Sura Censept… Üç otel
de Sultanahmet’in en gözde yerlerinden
olan Ayasofya ve Sultanahmet Camii’ne
200 metre mesafede yer alan Alemdar
Ticarethane Sokak’ta bulunuyor. Sura
Hagia Sophia’nın giriş katında Michelin
Guide listesinde yer alan Deraliye, Sura
Design’ın giriş katında ise Gault Mallue
ödüllü Galeyan İstanbul yer alıyor. Nuz
Restaurant ise kendisi ile aynı dönemde
açılan ve butik otel olma özelliği taşıyan
Sura Design’ın giriş katında yer alıyor.
Alemdar Ticarethane Sokak, Ante Holding
bünyesindeki restoranlar nedeniyle
Gastronomi Sokağı olarak da anılıyor.
İSTANBUL’UN EN YENI
ARTISAN MUTFAĞI
DUDU FIRIN
İstanbul’un kalbinde Sultanahmet’te yeni açılan Dudu Fırın, artisan tatlarıyla eşsiz bir lezzet şöleni
yaşatıyor. Geleneksel tarifler tamamen doğal malzemelerle ve modern dokunuşlarla yeniden hayat
buluyor.
İstanbul Sultanahmet’teki Binbirdirek
Mahallesi’nde yeni açılan Dudu
Fırın, artisan lezzetleriyle şehrin
lezzet dozajını arttırdı. İstanbul’un
kalbinde yer alan Dudu Fırın, en kaliteli
malzemelerle hazırlanan taze ve
lezzetli ürünler sunarak, misafirlerine
unutulmaz bir deneyim yaşatmayı
hedefliyor. Kahve, kruvasan ve tatlı
kategorilerimizde, her damak zevkine
hitap eden geniş bir ürün yelpazesi
sunan mekan, doğal ve katkısız
malzemelerle hazırlanan ürünleriyle,
sağlıklı ve lezzetli seçenekler sunuyor.
İlk şubesini Konya’da açmıştı
İlk şubesini Konya’da açan İstanbul’un
en yeni artisan mutfağı, lezzetleriyle
müdavimler oluşturdu. Kapısında
uzun kuyrukların oluştuğu mekan,
Konya’dan sonra bu eşsiz lezzetlerini
İstanbul’a taşıdı. Geleneksel tarifleri
modern dokunuşlarla harmanlayarak,
özgün tatlar sunan mekan, her gün
taze ve özenle hazırladığı lezzetlerle,
müşteri memnuniyetini her zaman ön
planda tutuyor. İstanbul'da günlük taze
kahve, kahvaltı ve tatlı denildiğinde
akla gelen ilk mekân olmayı hedefleyen
iddialı lezzetleriyle mekan, Konya’daki
ilk şubesinden sonra İstanbul’da da
müdavimler oluşturmayı hedefliyor.
İstanbul'da günlük taze kahve,
kahvaltı ve tatlı denildiğinde
akla gelen ilk mekân olmayı
hedefleyen iddialı lezzetleriyle
Dudu Fırın, Konya’daki ilk
şubesinden sonra İstanbul’da
da müdavimler oluşturmayı
hedefliyor.
108
hotel restaurant
& hi-tech
HoReCa teknolojileri
Yapay zekâ turizmin geleceğini
yönlendiriyor
Toplantı, etkinlik ve turizm uzmanları Madrid’de gerçekleştirilen TIS 2024’te (Turizm İnovasyon
Zirvesi) bir araya gelerek teknolojinin turizm sektörü üzerindeki etkisini ele aldı.
Www.turkiyeturizmansiklopedisi.
com, TravelDailyNews
International'da konuyla ilgili
çıkan haberden bir derleme yaptı. TIS
2024’te katılan uzmanlara gör, yeni
teknolojiler ve özellikle Yapay Zekâ
(AI), turizm sektörüne devrimci etki
yaptı. Buna karşın bu etkilerin etki
ve kullanımı tartışılıyorken, Avrupa
Birliği konuyla ilgili bazı düzenlemeler
getirdi. Turizm İnovasyon Zirvesi’nde
teknolojinin getirdiği fırsat ve riskler
tüm boyutlarıyla tartışıldı.
Bu tartışmalar şöyle özetlendi: Büyük
veri göllerine ihtiyaç duymadan verilerin
akabileceği bir ortam oluşturulmalı.
Herkes verilerini tek bir yere atmalı.
Anlaşmalar ve değişim modelleri
aracılığıyla bağlantı kurulmasına ihtiyaç
söz konusu.
Yapay Zekâ Yasası
Avrupa Komisyonu D3 Hub projesiyle, iş
birliğini ve verilere erişimi iyileştirmek
için Avrupa düzeyinde turizmde bir
yetkinlik merkezinin oluşturulması
üzerinde çalışıyor. 'Yapay Zekâ Yasası'
olarak bilinen düzenleme, inovasyonu
yavaşlatmayı değil, güvenli ve şeffaf bir
şekilde teşvik etmeyi amaçlıyor. Yapay
zekâ, stratejileri ve işi geliştirmek için
büyük bir potansiyele sahip, ancak
güvenlik ve etiği sağlanabilmesi için
kullanımının düzenlenmesi gerekiyor.
D3 Hub turizm verilerinde bir yetkinlik
merkezi oluşturmayı amaçlıyor. Yapay
zekâ artık ulusal dillerde iletişim
kurabiliyor, bu da destinasyonların
tanıtılma şeklini değiştirdi. Hedef
gruplardan gelen soruları analiz etmek
için sohbet robotları kullanılıyor.
Tatilci eğilimleri tahmin edilip bölgesel
planlamaların iyileştirmesi kolaylaşıyor.
Seyahat süreci kolaylaşıyor
Teknoloji otel çalışanlarına hiper
kişiselleştirilmiş deneyimler sunmasını
sağlayıp, müşteri memnuniyetini,
misafir başına geliri ve sadakati
artırıyor. Hala gidilecek uzun bir yol
var. Yapay Zekâ hızla büyüyor onunla
çalışmanın bir yolunu bulunmalı.
Üretken Yapay Zekâ, sanal asistanların
yaygın müşteri sorunlarını çözmesine,
deneyimlerini iyileştirmesine ve
işletme maliyetlerini düşürmesine
olanak tanıyor. Telefonlarımızla
ödeme yapabiliyorsak, havaalanındaki
tüm süreci dijital kimliklerimizle
yönetebiliriz. Otel odalarında kâğıt
kullanımı azaldı. Temassız ödemeler
hayata geçti. Havaalanlarında, yolcular
gelmeden önce biyometrik verilerini
kaydedebiliyor. Bu da tüm seyahat
sürecini kolaylaştırıyor.
ALFA Awards’da
4. kez zirvede
Radyant ısıtmadaki verimlilik
iddiasını kanıtladı
İleri teknoloji radyant ısıtıcıları ile başta endüstriyel tesisler olmak
üzere kafe ve restoran gibi birçok işletmenin çözüm ortağı olan
Çukurova Isı, sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda AR-GE
yatırımlarına hız kesmeden devam ediyor. Son olarak hayata geçirdiği
radyometre laboratuvarıyla da verimli ve katma değeri yüksek
ürünler geliştirmeyi hedefleyen şirket Türkiye’de bir ilke daha imza
attı. Radyometre laboratuvarında, GOLDSUN CC seramik plakalı
radyant ısıtıcı ile GOLDSUN’dan sonra piyasada sıkça rastlanan
rakip firma ürününün performansını ölçen şirket, test sonuçlarını
kamuoyu ile paylaştı. Bu çalışma kapsamında, Çukurova Isı’nın 11 kW
gücündeki Goldsun CC seramik plakalı radyant ısıtıcı ürünü ile rakip
firmanın 12 kW gücündeki seramik plakalı radyant ısıtıcı ürününün
performansı Elvhis Radyometresi ile ölçülerek, radyant verimleri
ve kW başına tükettikleri enerji miktarı hesaplandı. Ayrıca yapılan
çalışmada ortaya çıkan kW/m² ölçümleri, sıcaklık artış dT grafiklerine
dönüştürülerek, cihazların hissedilen sıcaklık artış görseli de
hazırlandı. Buna göre; GOLDSUN CC seramik plakalı radyant ısıtıcı,
2 m mesafeden ortamda 8,24 °C sıcaklık artışı (dT) yaratırken, rakip
firma ürünü, etkin ısıtma bölgesinde maksimum 5, 39 °C sıcaklık
artışı (dT) sağlayabildi. GOLDSUN CC’nin radyant verimi yüzde 60,19
iken, rakip firma ürününün yüzde 44,67 olduğu; GOLDSUN CC’nin 1
kW radyant ısı üretmek için 1,66 kW, rakip firma ürününün ise 2,23
kW enerji harcadığı görüldü.
İklimlendirme sektörünün 100 yıllık tecrübeli markası Daikin,
Marketing Türkiye ve Akademetre Research & Strategic Planning
iş birliğiyle düzenlenen ALFA Awards’ta üst üste dördüncü kez
"Soğutma Kategorisi"nde müşterilerine en iyi deneyimi sunan
marka olarak birincilik ödülünü kazandı. Müşteri deneyimini
mükemmelleştirme vizyonuyla hareket eden Daikin Türkiye, bu
başarısıyla sektördeki liderliğini ve müşteri odaklı yaklaşımını
bir kez daha kanıtladı. Ödülle ilgili açıklamalarda bulunan Daikin
Türkiye, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Genel Müdürü Hasan Önder,
“Daikin olarak, müşteri memnuniyetini her zaman en önde
tutuyoruz. Tüketici beklentilerini dinleyerek, ürünlerimizi ve
hizmetlerimizi onların ihtiyaçlarına göre uyarlıyoruz. Bu şekilde
müşteri bağlılığını en üst seviyede tutarak dört yıl üst üste bu ödülü
kazandık. Bu başarı, kullanıcılarımızın Daikin’e duyduğu güveni
yansıtıyor. Bizler de Daikin olarak bu başarıyı sürdürülebilir kılmak
ve artırmak için müşterilerimize sunduğumuz hizmeti geliştirmeye
devam edeceğiz.” dedi.
1.5
milyondan
fazla
mükellef
yeni yılda
e-Deftere
geçiyor
Bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin tamamı 1 Ocak 2025
tarihinde e-Defter’e geçiyor. Elektronik Defter Genel Tebliği’nde
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’in Resmi Gazete’de yayımlandığını
hatırlatan Kolaysoft Teknoloji AŞ Satış Destek Yöneticisi Gizem Ülger
şunları söyledi: “Bilanço esasına göre defter tutan tüm mükelleflerin
e-Deftere geçiş yapması zorunlu olduğundan 1 Ocak’tan itibaren 1.5
milyondan fazla mükellefin e-Deftere geçiş yapacağı öngörülüyor.
Yaklaşık 10 yıllık e-Belge serüveninde bu dönem, ciddi bir geçiş
dönemi olacaktır. Burada, mali müşavirleri ve entegratörleri yoğun
günler bekliyor. Aralık ayında çok sayıda geçiş olacağından, firmaların
şimdiden mali mühür / e-imza cihazlarını talep etmeleri gibi ön
hazırlıklara başlamaları önemlidir. Kolaysoft’un yenilikçi teknolojisiyle
artık mali mühür kullanmadan e-Defterlerinizi hızlı, kolay ve pratik şekilde gönderebilirsiniz. Bilindiği üzere,
Kolaysoft Teknoloji olarak ülkemizin Sistem Entegratörü İş Ortağı başlığında “Yılın e-Fatura e-Defter e-Arşiv
/ e-Dönüşüm” kategorisinin birinciyiz. Kolaysoft olarak, tüm e-Belge (e-Fatura, e-Arşiv Fatura, e-Defter,
e-İrsaliye vb) uygulamaları ve dijital dönüşüm süreçlerinde işletmelere hizmet vermeyi sürdürüyoruz.”
110
hotel restaurant
& hi-tech
HoReCa teknolojileri
Restoranlar artan maliyetlerini
yapay zeka ile kontrol edecek
TÜİK tarafından yayımlanan verilere göre, restoran ve otellerdeki yıllık fiyat artışı %65’i aştı.
Yükselen maliyetleri fiyatlara yansıtan restoranlar için çözümün anahtarı ise yerli girişimden geldi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
tarafından açıklanan Eylül 2024
tüketici fiyat endeksi verileri, lokanta
ve otellerdeki yıllık enflasyonun %65,14
seviyesinde olduğunu gösterdi. Bu ayda
da manşet TÜFE’den daha yüksek gelen
lokanta enflasyonu, restoranlardaki maliyet
artışlarının son kanıtı oldu. Restoran
kapanmalarının önüne geçmek ve yüksek
maliyetleri azaltmak için harekete geçen
yerli girişim Qapera, restoran sektörüne
özel olarak maliyet yönetimi ve merkezi
üretim yazılımı geliştirdi.
“Restoranlar maliyetlerini tam
olarak bilmiyor”
Geliştirdikleri yazılımın temelde restoran
işletmelerinin envanterlerini kontrol altına
almalarına ve verimliliklerini artırmalarına
yardımcı olduğunu vurgulayan Qapera
Kurucu Ortağı Çağlar Yılmaz, “Türkiye
Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) verileri,
Türkiye'de 2023'te kapanan şirketlerin
%8'inin lokanta ve restoranlar olduğunu
gösteriyor. Envanter ve stok yönetimi,
restoran kapanmalarının başlıca
nedenlerinden biri. İşletmelerin gıda
maliyetlerini tam olarak bilmemesi, özellikle
küresel enflasyon dönemlerinde restoran
sektörünün en büyük sorunlarından birine
dönüşüyor. Qapera, geliştirdiği yapay zeka
destekli çözümle, restoranların tedarik
ve envanter süreçlerini optimize ederken,
gerçek zamanlı maliyet raporları sunarak
işletmelerin % 28 oranında kârlılığı
artırmaya katkıda bulunuyor. Merkezi üretim
sistemiyle restoranlar, üretim süreçlerini
tek bir ekrandan yönetebiliyor. Restoranların
mevcut POS ve muhasebe sistemleriyle tam
uyumlu bir biçimde çalışan Qapera, üretim
verimliliğini ve raporlama yeteneklerini en
üst seviyeye çıkarıyor” dedi.
Peki, restoranlardaki yüksek
fiyat ve maliyet sorunu neden
çözülemiyor?
Bunun sebebi, bu sorunun genellikle uygun
yazılımlar tarafından yönetilmemesidir. Şu
anda restoranlar, maliyet yönetimini POS
sistemleri veya muhasebe yazılımlarında
yer alan ek modüllerle çözmeye çalışıyor.
Ancak bu sistemler, aslında maliyet
kontrolünü sağlamak için geliştirilmemiştir.
Genellikle stok yönetimi özellikleri, yalnızca
"stok yönetimi de sunuyoruz" diyebilmek
için eklenen modüllerdir. Bu modüller,
maliyet yönetimini ana amaç olarak değil,
ana ürünlerini satabilmek için araç olarak
sunmaktadır. Bu yüzden kullanımları
karmaşık, yönetimi pahalı ve uzman
personele ihtiyaç duymaktadır. Bu durum
da, restoranların ürünü kullanamaması
nedeniyle stok kaybı sorununa etkili bir
çözüm geliştirilememesine yol açmaktadır.
14 gün ücretsiz deneme imkânı
Günümüzde işletmelerin satın aldıkları
hammaddelerin yarısından fazlasını değere
dönüştüremeden kaybettiğini ve pek çok
işletmenin de bunun farkında olmadığını
dile getiren Çağlar Yılmaz, “Kâr edemeyen
işletmeler, menü fiyatlarını artırarak bu
açığı kapatmaya çalışıyor, ancak bu durum
hizmet enflasyonunu dirençli kılıyor,
tüketici tepkisine ve müşteri kaybına yol
açıyor. İşletmelerin fiyatları artırmak yerine
kayıpları kontrol altına alması gerektiği
içgörüsünden yola çıkarak restoranlara özel
geliştirdiğimiz yeni nesil maliyet yönetimi ve
merkezi üretim yazılımı Qapera, işletmelerin
maliyetlerini günlük olarak ölçmelerine,
kayıp kaçaklarını aynı gün tespit etmelerine
ve problemleri zamanında çözmelerine
yardımcı oluyor. Restoranlarını akıllı ve
veriye dayalı bir biçimde yöneten restoran
sahipleri, stok kaybı sorunlarına etkili bir
çözüm olarak geliştirilen Qapera’yı 14 gün
ücretsiz deneyerek tercihini bu şekilde
verebiliyor” diye konuştu.
Peryön 19. Ege İnsan Yönetimi
Zirvesi’nin ilgi odağı Peyk oldu
Binalara sağanak yağışa karşı
direnç kazandırıyor
İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, büyük alana sahip çatılar için
geliştirdiği Pluvia Sifonik Çatı Drenaj Sistemi ile 40 yılı aşkın süredir
dünya genelindeki alışveriş merkezleri, futbol stadyumları, lojistik
merkezleri, havaalanları, fabrikalar ve diğer binaların çatılarını
güvenilir bir şekilde drenaj etmeyi sürdürüyor. Yağmur yağdığında
boruların hızla tamamen suyla dolacak şekilde tasarlandığı sistem,
özellikle yüksek ve şiddetli yağış oranına sahip sonbahar mevsiminde
sürdürülebilir verimli performans gösteriyor. İleri mühendislikle
üretilen sistem bileşenleri, çatıdaki yağmur suyunu 7-8 kat daha hızlı
drene etme becerisini akıllıca tasarlanmış detaylarıyla başarıyor. Çatı
süzgeçleri için daha kompakt ve ergonomik tasarıma sahip sistem,
10 dakikada 50 kg yağışı drene ediyor. Kendi kendini temizleyen
sistemin pratik bağlantı noktaları minimum sürede monte edilirken,
uzun yıllar malzeme ve tasarım garantisi de veriyor.
Otellere hızlı ve pratik ütüleme çözümü
Otellerde konfor ve kaliteyi en yüksek seviyeye
çıkarmak için her detayın önemi büyük. Misafirlerin
memnuniyetini sağlamak için de otellerdeki tekstil
ürünlerinin, özellikle yastık kılıflarının, çarşafların,
perdelerin ve masa örtülerinin sürekli temiz ve
ütülü olması gerekiyor. Bu noktada oteller için
çözüm ise öncü marka Singer’den geliyor. Singer
Mini El Tipi Buharlı Düzleştirici, hızlı ve pratik
ütüleme özellikleriyle dikkat çekiyor. Ürün, 1500
watt gücüyle hızlı, kolay ve kesintisiz güçlü buhar
sağlıyor. 25g/dakika buhar gücü ile ütülenmesi
zor olan bölgeleri kolaylıkla düzleştiriyor. Uç
kısmının özel tasarımı sayesinde, perde ve çarşaf
gibi geniş tekstil ürünlerinde bile mükemmel
sonuçlar yaratıyor. Hızlı ısınma süresi (sadece
Peryön 19. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi, Wyndham Grand İzmir
Özdilek’te, “meselemiz ortak” teması ile düzenlendi. İnsan
yönetiminin karşılaştığı zorluklara odaklanılan zirvede; çalışan
refahından jenerasyonların değişen ihtiyaçlarına, insan yönetmenin
zorluklarından felsefi yaklaşımlara kadar geniş bir perspektifte
birçok konu derinlemesine ele alındı. Kolaysoft Teknoloji’nin
ürünü Peyk, insan kaynakları süreçlerinin dijitale taşınarak
hızlandırılmasına yönelik devrim niteliğindeki çözümleri ile Peryön
19. Ege İnsan Yönetimi Zirvesi’nin ilgi odağı oldu. İK süreçlerinin,
geleneksel yöntemlerden uzaklaşıp dijitalleşmenin getirdiği hız
ve verimliliğe taşındığını kaydeden Kolaysoft Teknoloji Peyk Satış
ve Pazarlama Uzmanı Berat Gündüz, şunları söyledi: “Peyk,
bordro gönderiminden belge onaylarına kadar birçok süreci dijital
ortama taşıyarak, şirketlerin operasyonel yüklerini hafifletiyor.
Biz de Peyk ürünümüz ile kongrenin sponsorlarından birisi
olarak, bu önemli buluşmaya katkı sağladık ve sektördeki yenilikçi
çözümlerimizle iş dünyasını desteklemekten mutluluk duyduk.
Zirve boyunca standımızda, İK profesyonellerine ve yöneticilere
dijital çözümlerimizi sunarken, birçok mevcut müşterimiz de
standımızı ziyaret ettiğinde Peyk ürünümüze dair memnuniyetlerini
dile getirdiler. Ayrıca, kongrenin katılımcıları tarafından, Peyk’in
sunduğu hız, güvenlik ve verimlilik özelliklerinin dijital dönüşüm
süreçlerine büyük katkılar sağlayacağı da ifade edildi. Zirvede,
edindiğimiz tecrübeler ve aldığımız geri bildirimler sayesinde, İK
süreçlerinin dijitalleşmesinde öncü rolümüzü sürdürürken, dijital
çözümlerimizi global çapta tanıtmaya devam edeceğiz.”
20 saniye) sayesinde, otel çalışanları zamandan
tasarruf ederek pratik şekilde yoğun iş temposuna
uyum sağlayabiliyor. 30 dakika otomatik kapanma
özelliği de son derece güvenli bir kullanım
sunuyor. Kilitli açma-kapama düğmesi de ürünün
kullanım kolaylığı oluşturan bir diğer özelliği
olarak öne çıkıyor. Kullanışlı saklama çantası ile
ürün otel odalarında düzenli ve rahat bir şekilde
saklanabiliyor. 280 ml su deposu ile de uzun
süreli kullanım mümkün oluyor. Oteller, Singer
Mini El Tipi Buharlı Düzleştirici’yi, yastık kılıfı
ve çarşaflardan perdeye kadar her türlü tekstil
ürününü hızlı ve etkili şekilde ütülemek için
kullanıyor.
Bahama