02.01.2025 Views

Hotel Restaurant Ocak 2025

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.






2025: Rota yeniden oluşturuluyor!

hotelrestaurantmagazine

@Hitechdergisi

hotelrestaurantmagazine

Yeni bir yıl, yeni başlangıçlar demek! 2025 yılına

girerken, turizmdeki büyüme, yeni yatırımlar ve

sürdürülebilirlik odaklı adımlar, sektörün geleceğini

şekillendiriyor. Gastronomi dünyasında ise prestijli

derecelendirme rehberlerinden alınan ödüller ve yeni

açılışlarla birlikte bir canlanma söz konusu. Bu

sayımızda, 2025’in turizm ve gastronomi dünyasında

neler getireceğine dair önemli ipuçlarına yer veriyor,

sektördeki gelişmeleri ve gelecekteki beklentileri ele

alıyoruz.

Aralık ayı, turizm sektöründe hareketliliğin arttığı bir

dönem oldu. TÜRSAB, MICE turizmi sempozyumu ile

sektördeki zorluklara çözüm ararken, Türkiye

Avrupa’da en çok yabancı turist çeken dördüncü ülke

oldu. Küresel hava yolu gelirlerinin 2025’te nasıl bir

ivme kazanacağı tartışılırken, kruvaziyer turizmi ve otel

yatırımları da büyümeye devam etti. Türkiye'nin otel

yatak kapasitesindeki gelişmeler ve TGA'nın 11 aylık

turizm payı, sektördeki büyümenin göstergesi oldu. Bu

önemli gelişmeleri ve sektörün geleceğine dair detayları

dergimiz sayfalarında keşfedebilirsiniz!

Türkiye’de Michelin Guide ve Gault Millau gibi prestijli

rehberlerin yaptığı değerlendirmeler hem heyecan

uyandırıyor hem de bazı soru işaretleri doğuruyor.

Özellikle aynı restoranların farklı derecelendirme

sistemlerinde çelişkili puanlarla değerlendirilmesi, bu

sistemlerin işleyişine dair büyük bir merak konusu. c.

paces Group F&B Operasyonel Genel Müdür Yardımcısı

Özay Akar, Michelin Guide ve Gault Millau gibi

uluslararası gastronomi rehberlerinin derecelendirme

sistemleri üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Haberin ayrıntılarını “gastro güncel” başlığımızda

bulabilirsiniz.

Tatilsepeti'nin Pazarlama Direktörü. Turizm sektörüne

girişi, 2008 yılında uluslararası online otel rezervasyonu

yapan bir şirkette performans pazarlama pozisyonu ile

oldu. Gönül bağının hiç kopmadığı turizm sektörü ve

Tatilsepeti ile yıllar sonra tekrar buluşarak şirket

yapılanmasında beşinci yılını doldurduğunu dile getiren

Tatilsepeti Pazarlama Direktörü Canan Demir ile

turizmde kariyer yolculuğunu, markanın dikkat çeken

projelerini, dijital pazarlama stratejilerindeki gelişmeleri

ve geleceğe dair planlarını konuştuk.

Her şefin bir hikayesi vardır ama yemekle büyümüş

birinin hikayesi genellikle daha kokulu, daha lezzetlidir.

Monteverdi Ristorante'nin Executive Şefi Nicole

Scandella'nın hikayesi tam da böyle! Yemek yapmayı

öğrenmenin ötesinde, mutfağı hayatının merkezine

yerleştiren Scandella, aileden gelen bir tutkunun peşine

düşerek kendini şefliğin zorlu ama tatmin edici

dünyasında buluyor. Scandella için yemek yapmak

yalnızca bir meslek değil; çocukluğunda başlayan bir

yaşam biçimi oluyor. "Çocukluğumda ailemle geçirdiğim

en güzel zamanlar mutfakta yaşandı" diyor ve

"Anneannem ve babaannem, her yemekte adeta bir

sanat eseri ortaya koyardı. Onların yemek yapma

biçimi, karın doyurmanın da ötesinde, aileyi bir araya

getiren bir ritüeldi adeta." diye de ekliyor. Bu ilham

verici hikayeye dergimiz sayfalarında tanık olabilirsiniz.

Gastronomi sektörü, aralık ayında düzenlenen

etkinlikler, ödül törenleri ve yarışmalarla dopdolu bir

dönem geçirdi. Bu sayımızda, sektörün önemli

gelişmelerine ve dikkat çeken organizasyonlarına

odaklanıyoruz. Michelin Guide Türkiye, İstanbul, İzmir

ve Muğla'nın 2025 restoran seçkisini açıkladı. Gault &

Millau Türkiye 2025 Rehberi, düzenlenen etkinlikte

280’den fazla mekâna şapka kaldırarak gastronomi

tutkunlarını bir araya getirdi. Türkiye’nin ilk ve tek

Gastronomi Pazarlama Ajansı Dude Table tarafından

organize edilen FOMA ödülleri sahiplerini buldu. Sofra/

Compass Group, Culinary Cup yarışmasının 10. yılında

mutfak sanatlarını sergileyerek büyük beğeni topladı.

Gastronomi dünyasındaki bu heyecan verici gelişmelerin

detayları da bu sayımızda!

Keyifli okumalar dilerim.

K

GENEL MÜDÜR

(Sorumlu)

REKLAM SATIŞ PAZARLAMA

REKLAM KOORDİNATÖRÜ

Emir Ömer ÖCAL

emir.ocal@img.com.tr

0212 454 22 22

TEKNIK MÜDÜR

BILGI İŞLEM

TOLGA ÇAKMAKLI

tolga.cakmakli@img.com.tr

TAYFUN AYDIN

tayfun.aydin@img.com.tr

İMG WEB TEAM MAIL

web@img.com.tr

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY

GÜRKAN BOZTEPE

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı

TEZER ÖNER

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve

İşletme Yatırım Danışmanı

HÜSEYİN KURT

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği

Başkanı

AYDIN DEMIR

Yeditepe Üniversitesi Gastronmi Mutfak

Sanatları Chef Ögretim Görevlisi/

The Maestro Hotel Executive Chef

website

www.hotelrestaurantmagazine.com

e-mail

info@img.com.tr

CTP - BASKI

İRTİBAT BÜROLARIMIZ

ADRES

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94

www.ihlasmatbaacilik.com

BURSA +90.224 211 44 50-51

KONYA +90.332 238 10 71

İSTMAG

Magazin Gazetecilik Yayıncılık

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.

İHLAS MEDIA CENTER

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi

No: 11 Medya Blok Kat: 1

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey

Tel: 0212 454 22 22

Faks: 0212 454 22 93

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır. ISSN:1305-1792


Kahveniz ne olursa olsun

hakiki kahve keyfi olsun.

Kurukahveci Mehmet Efendi

1871’DEN BERI

mehmetefendi.com

#hakikikahvekeyfi


Bu sayımızda

antre

10 Sektörden kısa haberler

gündem

16 TÜRSAB, MICE Turizmi

Sempozyumu düzenledi

18 Acenteler ve oteller, MICE

sektöründeki zorluklara çözüm

aradı

20 Costa Cruises 2025’te

Galataport’tan 17 gemi

kaldıracak

29

22 Sofralar Sergisi’nin 3. Edisyonu

Rixos Tersane'de gerçekleşti

24 Aksu: Turizm yatırımcısı,

profesyonel yöneticiyi ciddiye

almalı

26 Accor ve Özyeğin

Üniversitesi’nden örnek imza

28 BookingAgora, Lufthansa'nın

NDC partneri oldu

29 2025’te uzaklara seyahat moda

olacak

30 BM Turizm, Küresel Yapay Zeka

Yarışması başlatıyor

verilerle turizm

32 Türkiye, Avrupa’da en çok

yabancı turist çeken 4. ülke

33 Küresel hava yolu gelirleri

2025'te ne olacak?

34 Kruvaziyer turizminde yükseliş:

1.853 bin yolcu

52

48

38



74 Ersoy: İstanbul, İzmir ve

Muğla gastronomisiyle dünya

sahnesindeyiz

76 Gault & Millau Türkiye şapka

kaldırdığı restoranları açıkladı

78 Gıda pazarlamanın öncüleri ilk

kez ödüllendirildi

38 Otellerin concierge hizmetleri

hacmi ne kadar büyüyecek?

39 Küresel turist sayısı 1,1 milyar

kişiye ulaştı

40 Türkiye’nin otel yatak

kapasitesindeki son durum ne?

42 İşte TGA'nın 11 aylık turizm payı

miktarı

43 Türkiye 11 ayda 50 milyona

koştu!

44 Turizm istihdamı %7 arttı:

Çalışan sayısı 1,44 milyon

46 Turizmde yabancı payı %7,3

yeni yatırımlar

48 Bomonti'ye 15 milyon euroluk

yatırım

50 Hilton Garden Inn, 2027’de

Torbalı’da açılıyor

iş’te kadın

64

52 Demir: Turizmde üstün rekabet

için etkin pazarlama yönetimi

şart

marka

56 İrfan: Başarımızın arkasında

çevre dostu teknolojiler ve

yenilikçilik var

58 MÇ Organik Gıda, HoReCa

pazarına giriyor

59 Geçiş sistemlerine devrim

niteliğinde bir yenilik:

ES PROLINE

60 Doğan: Hedefimiz

sürdürülebilirlik, yenilikçilik ve

güçlü ihracat

62 Çukurova Isı, bu ülkelerde de

liderlik hedefliyor

şefin gözünden

64 Scandella: İstanbul’da yemek

yapmak, işin de ötesinde

kültürel bir keşif

gastro güncel

68 Akar: Gastronomi değerlendirme

sistemlerinde şeffaflık ve

kapsayıcılık şart

70 Doğan: Yiyecek-içecek

sektöründe Bulanık Mantık

kullanılabilir mi?

gastro etkinlik

72 Michelin Guide 2025 seçkisi

açıklandı

84

79 Mevlevi Somadı Etkinliği,

Matbah’da gerçekleşti

80 Mutfağın sınırlarını zorladılar

81 Sürdürülebilir Gıda Zirvesi,

10.sunu düzenledi

gastro aktüel

82 Gastronomi sektöründen

haberler

fuar

86 ZUCHEX’in yeni tarihi belli oldu

yeni mekan

88 Yeni nesil kebap deneyimi: Mini

Kebapçı Etiler

89 Türkiye’nin en yeni lezzet

adresleri

HoReCa teknoloji &

sistemleri

90 Yeşil binaları, çevre dostu

ürünleriyle şekillendiriyor

92 UP ile işletmeler için rekabet

avantajı

94 Otelcilik yapay zekayla yeniden

tanımlanıyor

www.hotelrestaurantmagazine.com



10

hotel restaurant

& hi-tech

antre

Bu iki müze ocak ayında

öğrencilere ücretsiz!

Özel günlerde düzenlediği kampanyalarla tarih ve sanat

tutkunlarının ilgisini çeken Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi

ile Efes Deneyim Müzesi yeni yıl ve sömestir tatiline özel yeni bir

kampanya daha başlattı. DEM tarafından hayata geçirilen ve İstanbul

Sultanahmet'teki Defter-i Hakani Binası’nda yer alan Ayasofya

Tarih ve Deneyim Müzesi ile İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunan

Efes Antik Kenti içindeki Efes Deneyim Müzesi, 1 Ocak- 2 Şubat

tarihlerinde 6-18 yaş arası öğrencileri ücretsiz ağırlayacak. Son

dönemin yükselen trendleri arasında yer alan deneyim tasarımı

konsepti ile tüm duyulara hitap eden, ziyaretçileri zamanın ötesine

taşıyan mekanlar sunuluyor. Kendilerini “deneyimin uzmanları”

olaraktanımlayan DEM, tarih ve kültürel mirasıkonu alan deneyim

müzeleri ile Türkiye’de ve dünyada bu alana öncülük ediyor. Yeni

nesil müzeciliğin Türkiye’de ilk kez uygulanan başarılı örnekleri

olarak öne çıkan Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim

Müzesi, “immersive”teknolojiler ile izleyicilere gerçek bir deneyim

yaşatıyor. Ziyaretçileri, zenginve kapsayıcı işitsel ve görsel bir

dünyanın içine alarak, hikayenin bir parçası olmalarını sağlıyor.

Arap Körfezi sezonunu

Katar'da başlattı

Celestyal, Doha’ya varışını Qatar Tourism, Qatar Airways, Mwani Liman

Otoritesi ve Visit Qatar iş birliğiyle düzenlenen bir etkinlikle kutladı.

Doha’da demirleyen Journey’de gerçekleşen resepsiyona yerel yetkililer

de katıldı. Etkinlik kapsamında destinasyon sunumunun yanı sıra

gemi keşif turu, geleneksel plaket takdim töreni ve kutlama yemeği

gerçekleşti. Celestyal, sezonun açılışını kutlamak için 5 günlük bir

“süper tanıtım turu” düzenledi. Dünyanın dört bir yanından seyahat

acentelerinin katıldığı etkinlikte, üç gecelik kara konaklaması, Katar

Grand Prix yarışlarına katılma fırsatı ve Amphitheatro salonunda F1

pilotu ve sunucusu David Coulthard ile Formula 1 sunucusu Laura

Winter'ın katıldığı özel bir söyleşi de yer aldı. Celestyal Journey, sezon

boyunca 7 gecelik "Desert Days" rotalarında hizmet verecek. Bu

program Bahreyn, Abu Dabi, Dubai Marina’da geceleme ve Khasab ile

Sir Bani Yas Adası duraklarını kapsıyor. İlk seferi için Katar’dan yola

çıkan Journey, 2025 yılına kadar kış sezonlarında seferlerini sürdürecek.

Celestyal Journey, Celestyal ve Visit Qatar iş birliğiyle önümüzdeki üç yıl

boyunca kış sezonlarında Doha’dan yola çıkacak.

Jolly'den acentelere ilham

veren zirve

Turizm sektörünün öncü markası Jolly, Acenteler Zirvesi’ni bu yıl

“Gücümüz Birliğimiz”de mottosuyla Nirvana Cosmopolitan Hotel

Antalya’da gerçekleştirdi. Türkiye’nin dört bir yanından acentelerin

yoğun katılımıyla gerçekleşen organizasyon, Jolly Yönetim Kurulu

Başkanı Mete Vardar, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı & CEO

Mert Vardar ve tüm departman yöneticilerinin katılımıyla unutulmaz

bir buluşmaya sahne oldu. Zirvede, Jolly’nin 2024’te hedefleri ve

gerçekleşenlerin konuşulduğu ‘2025’te Gücümüz Birliğimiz’de

teması çerçevesinde gerçekleştirilen departman sunumları ve panel

oturumlarında, acentelerden gelen sorulara yanıtlar verilirken,

Jolly’nin inovasyon ve başarı odaklı yol haritası paylaşıldı. Etkinlikte,

Serdar Kuzuloğlu, acentelerin dijitalleşen dünyadaki önemi üzerine

çarpıcı bir konuşma yaptı. Kuzuloğlu, değişen müşteri beklentilerine

ve bu dönüşümde acentelerin nasıl bir rol üstlenmesi gerektiğine

dair önemli ipuçları sundu. Toplantının ardından Cosmos Theatre’da

düzenlenen görkemli gala yemeği, Türk müziğinin sevilen ismi Cenk

Eren’in muhteşem performansıyla taçlandı.

75. yaşında

ikonik

amblemine

saygı duruşu

Club Med, 75. yılına özel olarak,

ikonik amblemi olan trident’e

dikkat çekmek amacıyla ilham

verici bir projeye imza attı. Bu

özel iş birliği kapsamında, sekiz

uluslararası sanatçı, tridentin

anlamını ve sembollerini yeniden

yorumlayarak kendi sanatsal

bakış açılarını ortaya koydular.

Sanatçılar, farklı kültürlerden

gelen ilhamlarıyla, tridenti

sadece bir sembol olarak değil,

aynı zamanda bir deneyim olarak

ele aldı. Bu projeyle, Club Med’in

tarihi ve değerleri, günümüz sanat dünyasıyla buluşarak yeni bir boyut

kazanmış oldu. Bu yorumlar, Club Med’in 75 yıllık mirasını kutlamakla

kalmayıp, aynı zamanda geleceğe dair yenilikçi bir bakış açısını da

temsil ediyor. Sanatın gücüyle, geçmişe saygı duruşunda bulunan Club

Med, misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunmayı amaçlıyor.


www

emart

emart

30 Yıllık Deneyimi ile

Dondurma Arabalarında

Kalitenin Adresi EMART

5:17

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

Your story

emart

Emart

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

Onlarca Model

Arasından Arabanızı

İstediğiniz Renk ve

Ebatlarda Kurumsal

Kimliğinize Uygun

Özelleştirin

emart

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

emart

Liked by Benjamin and others

#foodcart #icecream #dondurmaarabalari

0 likes

#emartmakine

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

Emart Dondurma

Arabaları Dikkat

Çeken Tasarımları ve

Enfes Dondurmaları

ile Yaz Akşamlarınızın

Vazgeçilmezi Olacak


12

hotel restaurant

& hi-tech

antre

Turizmde yerli

tedarik dönemi

Turizm Otel Satın Alma Yöneticileri

Derneği (TÜRSAD) Başkanı

Ali Bilal Ardıç’ın öncülüğünde,

turizm sektörü için 15-18 Ocak

tarihlerinde Antalya’da kritik bir

fuar düzenliyor. Türkiye’nin dört

bir yanından satın alma yöneticileri

ile tedarikçileri buluşturarak yerli

ürünlerin turizm sektöründeki

rolünü güçlendirmeyi amaçlayan

fuar, sadece turizm sektörü

için değil, Türkiye ekonomisi

için de önemli bir adım olarak

gösteriliyor. TÜRSAD Başkanı Ali

Bilal Ardıç, turizm sektörünün

her yıl milyarlarca dolarlık

ürün ve hizmet satın aldığını

belirterek, “Eğer bu ihtiyaçları yerli

üretimle karşılayabilirsek, döviz kaybını engelleyip yerli üreticileri

güçlendirebiliriz. Bu fuar, hem sektör hem de ekonomi için bir

dönüm noktası olacak. Fuar, dönüşüm için önemli bir platform

sunacak. Yerli üreticiler, ürünlerini tanıtarak otel ve restoran

zincirleriyle birebir bağlantı kurma fırsatı bulacak. Ayrıca etkinlik

boyunca düzenlenecek panellerde, yerli tedarikin avantajları ve

sektöre katkıları detaylı şekilde ele alınacak.” dedi.

KKTC turizmi

için önemli iş birliği

Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ve Kıbrıs Türk Turizm ve

Seyahat Acenteleri Birliği (KITSAB) Türkiye ile KKTC arasındaki turizm

hareketliliğinin gelişimi konusunda iş birliğini geliştirme kararı aldı.

KITSAB Yönetim Kurulu Üyeleri, 27 Kasım 2024 tarihinde TÜRSAB

Genel Merkez binasına bir ziyaret gerçekleştirdi. Toplantının açılışında

değerlendirmelerde bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan

Yardımcısı Fikri Ataoğlu, “KKTC ve Türkiye’nin nüfusunun toplamı 85

milyonu geçiyor. Bizim başka kimseye ihtiyacımız yok. El ele verdiğimizde

adanın turizmini bugün olduğu noktadan çok daha ileriye götürürüz.

Türkiye’den başka adalara gitmek yerine kendi adanıza gelin diyoruz.

Aynı dili aynı para birimini paylaşan bir adamız var. Oraya hep beraber

sahip çıkalım. TÜRSAB ile birlikte eksikliklerimiz varsa kapatalım. Büyük

dokunuşlara ihtiyacımız yok. Güçlü yönlerimizi daha fazla güçlendirelim

istiyoruz. Sizler bizim ailemizsiniz. Birlikte başaralım” ifadesini kullandı.

Manikis: “Konaklamada

franchise modeli başarısını

kanıtladı”

İstanbul, 26-27 Kasım 2024

tarihlerinde Türkiye Turizm

Yatırımcıları Derneği'nin

(TTYD) düzenlediği Turizm

Yatırım Forumu'na (TIF

2024) ev sahipliği yaptı.

Bölgesindeki en büyük

sektör buluşmalarından

olan biri olan TIF 2024, yatırımcıları, işletmecileri, dünya

markalarını ve turizm paydaşlarını bir araya getirdi. Forumun

"Konaklama Sektörü için Stratejik Büyüme: Karlılık ve Rekabet

Üstünlüğüne İlişkin Görüşler" başlıklı panel oturumunda konuşan

Wyndham Hotels & Resorts Avrupa, Orta Doğu, Avrasya ve Afrika

(EMEA) Başkanı Dimitris Manikis, Türkiye ve dünyada konaklama

sektörüne ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. Wyndham olarak

Türkiye'de şu anda açık ve faal durumda yaklaşık 125 otelleri

bulunduğunu ve bu sayıyı 2025 yılı sonunda 150'ye çıkarmayı

hedeflediklerini belirten Manikis " Bizim için Türkiye yalnızca

İstanbul, İzmir veya Antalya'dan ibaret değil. Bizim için Türkiye aynı

zamanda Diyarbakır demek, Kayseri demek. Ağımızdaki 9 bin 200

otelin hepsinin memnun olduğu söyleyebilmek için Diyarbakır'daki

bir genel müdürümüzün de memnuniyetini sağlamak zorundayız.

Türkiye'de 45'e yakın şehirde halihazırda varlık sahibiyiz ve ikincil ve

üçüncül şehirlerde de büyümeyi hedefliyoruz." diye konuştu.

Öğrenciler sektörün

geleceğinden umutlu

Küresel seyahat sağlayıcısı

BookingAgora, turizm

alanında kendine kariyer

hedefleyen üniversite

öğrencileriyle bir araya

geldi. İstanbul Üniversitesi

Turizm İşletmeciliği

Bölümü’nde stant açan

turizm teknoloji markası,

öğrencilere ‘’Gelecek

Beklenti Anketi’’ de uyguladı. Katılımcı öğrenciler ‘Turizmde

gelecek görüyor musunuz’ sorusuna yüzde 100 oranla evet yanıtı

verirken, bu alanda kendi işini yapmak isteyenlerin oranı yüzde

29.63 oldu. BookingAgora İnsan Kaynakları Müdürü Ödül Eda

Çakıcıoğlu, gençlerin sektöre olan ilgisinden duyduğu memnuniyeti

şu sözlerle ifade etti: “Turizm teknolojisi alanında küresel

pazarda hızla büyüyen bir girişim olarak, öğrencilere sektörün

dijital dönüşümünü ve sunduğu fırsatları anlattık. Dil eğitimi ve

operasyonel süreçlerde tecrübe kazanmanın önemini vurguladık.

BookingAgora’nın sunduğu kariyer olanaklarıyla sektörde önemli

bir başlangıç yapabileceklerini gördük. Bu farkındalık, öğrencilerin

turizm alanındaki motivasyonlarını artırdı.”BookingAgora İnsan

Kaynakları ekibi, etkinlik kapsamında 30 civarında öğrenciyle birebir

görüşmeler gerçekleştirdi. Staj ve mesleki eğitim programları için

başvurular alındı. Sürecin devamında, bazı öğrenciler ile yeniden

görüşmeler yapılacağı ve bu adaylara mesleki eğitim ve staj imkânı

sunulacağı belirtiliyor.


İNEK-KEÇİ

TAZE BEYAZ

PEYNİRLERİMİZ

EDAM

PEYNİRİMİZ

GÖBEK TULUM

PEYNİRLERİMİZ

KECHEESE’İN

GURME LEZZETLERİNİ

DENEMEK İSTER MİSİNİZ?

İZMİR ve

SEFERİHİSAR

TULUMU

PASTÖRİZE

TEREYAĞI

SÜZME

YOĞURT

İZMİR

TULUMU

KLASİK

BEYAZ

PEYNİR

kecheese.com.tr

Kecheese

kecheesetr


14

hotel restaurant

& hi-tech

antre

Dr. Ali Bilir’den yeni kitap:

"Göç Zorunlu mu,

Gönüllü mü?"

Deneyimli turizmci ve yazar Dr. Ali Bilir’in

yeni kitabı "Göç Zorunlu mu, Gönüllü mü?"

okuyucuyla buluştu.

Kurucusu olduğu Bilir Kitap Yayınevi tarafından yayımlanan

eser, insanlık tarihini derinden etkileyen göç olgusunu çok

boyutlu bir perspektifle ele alıyor. Bilir’in yeni kitabı, göçün

zorunlu mu yoksa gönüllü mü olduğu sorusuna tarihsel,

toplumsal ve çevresel bağlamlarda cevap arıyor. Kitap,

savaşlardan kaçan insanların acil göç deneyimlerinden,

iklim değişikliği nedeniyle yavaş yavaş yer değiştirenlere

kadar geniş bir yelpazede göç olgusunu ele alıyor. Zorunlu

ve gönüllü göç süreçlerinin tarihsel, sosyolojik ve psikolojik

boyutlarını detaylandıran eser, göç eden bireyler ve göç

alan toplumlar üzerindeki etkileri de kapsamlı bir şekilde

analiz ediyor.

Bilir, bu çalışmasıyla göçün yalnızca bireyler için değil,

toplumlar için de nasıl bir dönüşüm yarattığını gözler

önüne seriyor. Bilir, kitabıyla ilgili yaptığı açıklamada

şunları söyledi: "Kurucusu olduğum Bilir Kitap Yayınevi

tarafından yayınlanan eserimi takdim etmekten büyük

bir mutluluk duyuyorum. Kitabım, göç olgusunun insan

yaşamındaki yerini ve bireylerin kaderine olan etkilerini

derinlemesine ele almaktadır. Zorunlu ve gönüllü göç

süreçlerinin tarihsel, sosyolojik ve psikolojik boyutları

üzerinden yapılan analizler, toplumsal değişim ve bireysel

dönüşüm üzerine önemli tespitler yapmaktadır."

Beste Küçük:

“İskandinav pazarını tekrar

kazanmalıyız”

İngiltere’nin son 10 yılda pazar payını

koruduğunu ifade eden Bodrum Otelciler

Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Rammos

Managed by Dedeman Genel Müdürü Beste

Küçük ‘’Kaliteli turizm için değerli olan

İskandinav pazarını tekrar kazanmalıyız’’

dedi.

Bodrum Otelciler

Derneği Yönetim

Kurulu Üyesi,

Rammos

Managed by

Dedeman

Genel Müdürü

Beste Küçük,

Bodrum’un turizm

potansiyelini

değerlendirdi.

İngiltere’nin

son 10 yılda

pazar payını

koruduğunu

belirten Küçük

İskandinav

pazarlarında

azalmalar göze

çarptığını söyledi.

Küçük, ‘’İngiltere,

Rusya, Polonya,

Almanya, Hollanda en çok turist gelen ülkeler. Geçtiğimiz

10 yıla baktığımızda İngiltere pazar payını korurken,

Danimarka, İsveç gibi İskandinav pazarlarında azalmalar

göze çarpmakta. Kaliteli turizm için değerli olan Batı Avrupa

ve İskandinav pazarını tekrar kazanmalıyız. Bölgemiz için

Polonya ve Rusya pazarlarındaki büyümeyi korumalıyız’’ dedi.

Bodrum’un sürdürülebilir bir destinasyon olabilmesi için

sade¬ce yaz sezonunda değil, yılın geri kalan döneminde

de hizmet ürete¬bilmesi gerektiğini söyleyen Küçük,

‘’Hedefimiz sadece deniz kum güneş ile değil, Bodrum’un

kültürel değerlerini tanıtarak desteklemek ve korumak. Her

mevsimin Bodrum’unu keşfetmek isteyenler için otelimizde

12 ay hizmeti ve istihdamı sürdürmekteyiz’’ diye konuştu.



16

hotel restaurant

& hi-tech

gündem etkinlik

TÜRSAB, MICE TURIZMI

SEMPOZYUMU DÜZENLEDI

Katma değeri en yüksek turizm segmentleri arasında yer alan MICE turizmi, TÜRSAB

organizasyonunda gerçekleştirilen “MICE Turizmi: Türkiye’nin Stratejik Gücü ve

Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu”nda ele alındı.

Turizmin gelişimi ve çeşitlendirilmesi

yönündeki çalışmalarını sürdüren

TÜRSAB, 20 Aralık Cuma günü MICE

Turizmi: Türkiye’nin Stratejik Gücü ve

Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu'nu

gerçekleştirdi. İstanbul Lütfi Kırdar Kongre

ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen sempozyuma

MICE sektörü temsilcilerinin yanı sıra turizm

sektör paydaşı ve basın mensupları katıldı.

Sempozyumda sektör uzmanları altı ayrı

oturumda; “MICE Turizmi ve Türkiye”,

“Jeopolitik Gücün Kullanımı ve Türkiye'nin

MICE Merkezi Olarak Konumlandırılması”,

“MICE Sektöründe Zorluklar ve Çözümler

(Acentalar & Oteller Gözünden)”, “Taşımacılık

ve MICE”, “Dijitalleşme ve MICE”, “Kurumsalın

Gözünden MICE'tan Gelecek Beklentileri”

başlıkları altında MICE turizmindeki son

gelişmeleri ele aldılar.

Bağlıkaya: “MICE sektörüne katkı

vermeye devam edeceğiz”

Etkinliğin açılışında katılımcıları selamlayan

TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz

Bağlıkaya, turizmin 12 ay ve ülke geneline

yayılmasında en önemli kanallardan birinin

MICE olduğuna dikkat çekti. Firuz Bağlıkaya,

turizm gelirlerindeki artış hedefi çerçevesinde

bu alandaki gelişime önem verilmesi ve sahip

çıkılması gerektiğini vurgulayarak, TÜRSAB

olarak MICE sektörüne katkı vermeye devam

edeceklerini ifade etti.

Eker: “TÜRSAB’ın birlik ve

beraberliğine herkesin sahip

çıkması gerekir”

Sempozyumun açılışında konuşan TÜRSAB

Başkan Yardımcısı Hasan Eker de TÜRSAB

olarak gerek ulusal gerekse de uluslararası

etkinliklerle turizmin gelişimi için önemli

çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

Eker, “TÜRSAB; ulusal ve uluslararası

düzeydeki fuar katılımlarıyla, büyükelçilikler,

konsolosluklar gibi yabancı misyon

temsilcilikleri ile gerçekleştirdiği istişarelerle,

ülke içinde olduğu gibi dünyanın her yerinde

sektörü temsil ediyor. Bu birlik ve beraberliğe

herkesin sahip çıkması gerekiyor” dedi.

TÜRSAB İhtisas Başkanlıklarının çok etkin

çalışmalar gerçekleştirdiğini kaydeden Eker,

“MICE Turizmi: Türkiye’nin Stratejik Gücü ve

Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu”nun

da MICE İhtisas Başkanlığı tarafından özverili

bir çalışma sonucunda hayata geçirildiğini

ifade ederek, başta MICE İhtisas Başkanlığı

ve katkı sunan sponsorlar olmak üzere emeği

geçenlere teşekkür etti.

Akün: “Turizmi 12 aya yaymada

MICE büyük önem taşıyor”

TÜRSAB MICE İhtisas Başkanı Gürkan Akün

ise, başarısı deniz kum güneş ile anılan Türk

turizmini 12 aya yaymada MICE alanının

öneminin çok büyük olduğuna dikkat çekti.

Akün, konjonktürel yapısı, Asya’yı Avrupa’ya

bağlayan konumu, kolay ulaşılabilirliği

ve modern kongre altyapısı ile önemli

destinasyonlardan biri olan ülkemizin mevcut

konumundan daha ileri seviyelere çıkması

gerektiğini söyledi.



18

hotel restaurant

& hi-tech

gündem etkinlik

Acenteler ve oteller,

MICE sektöründeki zorluklara

çözüm aradı

TÜRSAB'ın düzenlediği "MICE Sektöründe Zorluklar ve Çözümler" panelinde, MICE turizmini

temsil eden oteller ve acenteler; ekonomik sıkıntılar, vize problemleri, nitelikli personel

eksikliği, yüksek kar marjları ve İstanbul'un pahalılığı gibi sorunların acilen çözülmesi

gerektiğine dikkat çekti.

Haber: Hatice Ünal Bilen

TÜRSAB’ın düzenlediği “MICE

Turizmi Türkiye'nin Stratejik Gücü ve

Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu”

Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde devam

ediyor. Artaş Hotels Group Satış ve

Pazarlama Direktörü Deniz Dikkaya’nın

moderatörlüğünde düzenlenen "MICE

Sektöründe Zorluklar ve Çözümler

(Acentalar & Oteller)" oturumuna TÜRSAB

MICE Turizmi İhtisas Başkanı Gürkan Akün,

Stok MICE Genel Müdürü Ergun Piji, Gloria

Hotels & Resorts Satış Direktörü Gökhan

Gümüşdere ve Barut Hotels MICE Müdürü

Tuğba Parscan konuşmacı olarak katıldı.

"MICE Sektöründe Zorluklar ve Çözümler"

oturumunda, MICE turizmini temsil eden

oteller ve acenteler, sektörün karşılaştığı

önemli sorunları dile getirdi. Ekonomik

sıkıntılar, vize problemleri, insan kaynağı

eksikliği, nitelikli personel, çılgın rekabet,

kar marjlarının yüksekliği, ödeme

vadelerinin fazlalığı, İstanbul'un pahalılığı

gibi sorunların aşılması gerektiği belirtildi.

Ayrıca, İstanbul’daki artan restoran ve

nakliye fiyatları, fiyat tutarsızlıkları ve

promosyon eksikliklerinin sektördeki

en büyük zorluklar arasında yer aldığı

vurgulandı.

Ekonomik problemler sektörü

zorluyor

MICE sektörünün sorunları ve çözümlerinin

masaya yatırıldığı sempozyumda konuşan

Stok MICE Genel Müdürü Ergun Piji,

sektörün karşılaştığı en büyük sorunların

başında ekonomik zorlukların geldiğini

belirtti. Pandemi sonrasında kredili

çalışmanın neredeyse sona erdiğini

dile getiren Piji, “Eskiden otellerle ve

restoranlarla kredili çalışabiliyorduk.

Ancak artık bu mümkün değil. Acenteler

olarak finansman sağlamakta zorlanıyoruz.

Marjlarımızı yükseltmek zorunda kalıyoruz,

ancak tedarikçilerle iş birliği yaparak süreci

idare etmeye çalışıyoruz” dedi.

İstanbul özelinde restoran ve nakliye

fiyatlarının ciddi şekilde arttığını vurgulayan

Piji, “Restoran fiyatları artık neredeyse beş

yıldızlı otellerle yarışır hale geldi. Bu durum

pazarı kaybetme riskini artırıyor” ifadelerini

kullandı.

Vize sorunu ve insan kaynağı

eksikliği

Ergun Piji, sektörde yaşanan politik

sorunlara da değinerek, vize almanın büyük

bir problem haline geldiğini belirtti: “Teklif

almadan önce vize alıp alamayacağımıza

bakmak zorunda kalıyoruz. Bu, yalnızca

müşteriler için değil, biz acenteler için de

ciddi bir sorun.” dedi.

İnsan kaynağı konusunda da zorluklar

yaşandığını ifade eden Piji, pandemi

sonrası kalifiye eleman bulmanın giderek

zorlaştığını söyledi. “Sektörde çalışmayı

değerlendiren gençler, bu işin değerli olup

olmadığını sorguluyor. Liselerde turizmi

ve özellikle MICE turizmini tanıtmamız

gerekiyor. Ayrıca yurt dışında staj imkanları

yaratılarak bu alana ilgi çekilebilir” diye

konuştu.

Sektörümüzde rekabet çılgın

seviyede

Sektördeki rekabetin giderek arttığına dikkat

çeken Piji, acente sayısının fazlalığının

rekabet gücünü düşürdüğünü ifade etti.

Piji, "Sektörümüzde rekabet çılgın seviyede.

Acente sayısı çok fazla.

Herkesin aynı kredibilitede aynı olmasını çok

doğru bulmuyorum. Bu durumda rekabet

gücümüz çok fazla kalmıyor." diye ekledi.

Ayrıca teknolojiye uyum sağlamanın

gerekliliğine vurgu yaparak, “Değişen

dünyaya adapte olmak zorundayız. Sektör

çok karmaşık bir yapıya sahip ve her alanda

bilgi sahibi olmamız gerekiyor” dedi.

Kar marjını artırma çabası

MICE sektörünün karmaşıklığına dikkat

çeken Ergun Piji, “Dokunduğumuz her

alanda bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Kar

marjımızı artırmamız şart. Daha iyisini

yapabiliriz ve yapmalıyız” diyerek sektör

temsilcilerine çağrıda bulundu.


7. – 11. 2. 2025

FRANKFURT, ALMANYA

hOSPITaLITY

BREaKS

NEW

gROUND

Misafirperverlik. Uluslararası çeşitlilik. En

son ürün ve trendlere dair benzersiz bir genel

bakış. Her görüşme bir ilham kaynağıdır.

Sektördeki gelişmeleri buradan takip edin

ambiente.messefrankfurt.com/hospitality

info@turkey.messefrankfurt.com

Tel.: +90-216-384 50 50


20

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Costa Cruises 2025’te

Galataport’tan 17 gemi kaldıracak

İtalyan kruvaziyer devi Costa Türkiye ofisinin düzenlediği etkinlikte iş ortakları ve acentelerle

bir araya geldi. Costa Türkiye Direktörü Ercan Abitağaoğlu, 2025 yılında Costa bayraklı 17

cruise gemisinin Galataport’a geleceğini, Türkiye’den binen yolcu sayısında ise yüzde 30

artış beklediklerini kaydetti.

Türkiye kruvaziyer pazarına ivme

katan kruvaziyer markalarından

Costa Cruises Türkiye ofisi olarak

düzenlediği kutlama etkinliğinde 50’nin

üzerinde iş ortağı ve acente ile bir araya

geldi. 2024 yılındaki başarıları taçlandırmak

ve yeni yılı güzel dileklerle karşılamak

amacıyla gerçekleştirilen özel geceye,

Costa Cruises Uluslararası Pazarlar Satış

Direktörü Alessandro Bottaro ve Yardımcısı

Marta Cambiaggi da katıldı. Costa Türkiye

Direktörü Ercan Abitağaoğlu, ‘’Costa her

zaman Türk pazarına büyük önem vermiştir

ve iş ortaklarımızla yakın ilişkiler kurmuştur.

Bu etkinlikte bizleri bırakmayarak her

zaman yanımızda olduklarını bir kez daha

gösterdiler’’ sözleriyle kruvaziyer devinin

Türkiye pazarına bakışına dikkat çekti.

Bottaro: “Türk misafirlerin

rezervasyonlarıyla pazardaki

payımızı büyüttük”

Costa Cruises Uluslararası Pazarlar

Satış Direktörü Alessandro Bottaro

ise ‘’2024 Costa için nasıl geçti, Türk

ve dünya pazarları açısından nasıl

değerlendiriyorsunuz?’’ sorusuna şu yanıtı

verdi: ‘’2024 yılı hem yolcu sayısı hem de

toplam ciro anlamında ziyadesiyle başarılı

diyebilirim. Türk pazarındaki hızlı yükselişi

yakınen takip ediyoruz. Bu yükselişin hız

kesmeden devamı adına yeni projeler ve

yeni rotalar planladık. Dünya genelinde de

kruvaziyer tatili her geçen yıl popülaritesini

arttırmaya devam ediyor. Yüksek konfor,

farklı gastronomi deneyimleri ve lüksü bir

araya getiren kruvaziyer seyahatleri fiyat

performansı sayesinde ne kadar avantajlı

bir tatil seçeneği olduğunu göstermekte. Bu

nedenle ilk kez bu deneyimi yaşayanların

bir sonraki tatillerinde yine gemi tatilleri

tercih etme oranı yüzde 80’lerin üstüne

çıkmış durumda. Kruvaziyer tatili gelişiyor

ve büyüyor.’’

2025 kruvaziyer sektörü için öngörüleri;

Türkiye ve dünya pazarı açısından

değerlendirmeleri sorulduğunda;

Alessandro Bottaro ve Marta Cambiaggi’nin

yanıtı şöyle oldu: ‘’2025 için şu ana kadar

yapılan rezervasyonlara baktığımızda, bir

önceki yıla göre çok daha yüksek doluluk

oranlarına ulaştığımızı söyleyebiliriz.

Şimdiden belli ki başarılı bir yıl bizi

bekliyor.’’ Costa’nın merkez yöneticileri

‘’İtalya’dan, Costa merkezinden bakınca

Türkiye nasıl görünüyor?’’ sorusuna ise

şu yanıtı verdiler: ‘’Türkiye’de geçen

yıl başlattığımız İstanbul hareketli

programımızı kapsayan erken rezervasyon

kampanyası beklentilerimizin üstünde

başarı kaydetti. Türk misafirlerimizin

sunduğumuz avantajlı fiyatları kaçırmadan

önceden yaptıkları rezervasyonlar ile birlikte

pazardaki payımızı arttırmış olduk. Bu

kampanya gösterdi ki erken alan gerçekten

çok daha kazançlı oluyor. Aynı kampanyayı

önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğiz. Bizler

aslında İtalya’dan bakmıyoruz. Türkiye’deki

ofisimizde ekibimizle birlikte çalışıyor,

birlikte doğru adımları atmaya çalışıyoruz.

Çok uzun yıllardır hem pazarlama ofisi hem

de gemilerimiz ile buradayız. Dolayısıyla

uzaktan bakıp izlemiyor, buradaki iş

ortaklarımızla birlikte yaşıyoruz. İyi

gidiyoruz, daha da iyi olacağız.’’

Abitağaoğlu: ‘’2025’te

Galataport’tan 17 gemimiz

kalkacak’’

Costa Türkiye Direktörü Ercan Abitağaoğlu

ise ‘’Türkiye çıkışlı kaç sefer yapacaksınız,

Türkiye’den toplam yolcu hedefiniz nedir’’

soruları çerçevesinde 2025 tahminlerini

şöyle aktardı: ‘’Bu yıl en büyük hedefimiz

artan hizmet kalitemizle doğru orantılı

misafir sayımızı da arttırmak. Kruvaziyer

sektöründeki neredeyse 80 yıllık

tecrübemiz ile Türk misafirlerimizin

bizlerle gerçekleştirdikleri yolculukların

sonunda yüzlerindeki gülümsemeyi hiç

sonlandırmamak en büyük hedefimiz. Geçen

yıl Galataport’dan yaptığımız 14 seferi bu yıl

17’ye çıkarttık. 2026 yılında ise 22 olacak.

Artan kapasite ile birlikte her yıl misafir

sayımızı yüzde 30 artırmayı hedefliyoruz.’’


Karaağac OSB Mahallesi 101.Cadde No:6/2

59510 Kapaklı, Tekirdağ - TüRKIYE

+90 282 758 26 44 - kulsan@kulsan.com.tr

kulsanhoreca

kulsanprofesyonel


22

hotel restaurant

& hi-tech

gündem etkinlik

Sofralar Sergisi’nin

3. Edisyonu Rixos Tersane'de

gerçekleşti

Türkiye’nin ilk uluslararası “Yaratıcılık” etkinliği ‘Sofralar Sergisi Sanat ve Yaratıcılığı

Kutlayalım’ Üçüncü Edisyonu’nun açılış gecesi bu yıl “Art of Winter-Kış ve Sanat” teması ile

Rixos Tersane Istanbul’da gerçekleşti.

‘ Sofralar Sergisi Sanat ve Yaratıcılığı

Kutlayalım’ projesi üçüncü

edisyonu ile dünyaca ünlü etkinlik

tasarımcıları, planlayıcıları ve yaratıcılık

dünyasının önde gelen isimlerini bir

araya getirerek, İstanbul’a unutulmaz

bir deneyim gece yaşattı. 4 Aralık 2024

tarihinde açılış gecesi ile başlayan

sergi, 5-6 Aralık 2024 tarihlerinde Rixos

Tersane Istanbul’da “Art of Winter”

temasıyla kışın büyülü atmosferini

sofralara taşımaya devam etti.

Kışın büyülü atmosferinde sanat ve

sofralar buluştu

Bu yıl sergide, Amerikan Vogue

Dergisi’nin en iyi düğün planlayıcıları

listesinin bir numarası Sarah Haywood,

Hint düğünlerinin ihtişamını dünya

haritasına yerleştiren bir isim Vandana

Mohan, yenilikçi ve cesur yaklaşımıyla

Avrupa etkinlik planlama sahnesinde

öncü bir isim Alejandra Poupel ve

Filipin etkinlik sektörünün en saygın

isimlerinden biri Teddy Manuel gibi

dünyanın en iyi etkinlik planlayıcıları

ve tasarımcıları yer aldı. Ayrıca, ödüllü

İngiliz çiçek tasarımcısı, geleneksel

teknikleri modern estetikle birleştiren

Paula Rooney, uluslararası üne

sahip Meksikalı düğün planlamacısı

Guadalupe Alvarez, New York merkezli

lüks etkinliklerin önde gelen tasarım

ve planlamacılarından Jen Gould,

uluslararası alanda çiçek tasarımları

ile tanınan etkinlik ve çiçek tasarımcısı

Amie Bone ve Suudi Arabistan’daki

düğün ve çiçek tasarım endüstrisinin

en saygın isimlerinden biri olan

Abdulaziz Alnoman da sergide eşsiz

tasarımları ile yer aldı. Her birinin kendi

özgün tarzıyla tasarlayacakları kış

sofraları, ziyaretçilere ilham verecek ve

unutulmaz anılar yaşattı.

Farklı perspektifler bir araya

geliyor

5 Aralık'ta global etkinlik endüstrisinin

önde gelen uzmanlarından eğitimler,

temalı geceler ve networking

toplantılarını içeren Türkiye’nin ilk

uluslararası “Yaratıcılık” etkinliği

ülkemizi sanat ve uluslararası etkinlik

merkezi yapma hedefiyle KM Events

tarafından düzenlenen Yaratıcılık

Konferansı ise etkinlik ve yaratıcılık

sektörüne ilham olacak önemli

konuşmacıları ağırladı.


07-10 - Ocak2025 tarihlerinde

ANFAŞ HOTEL EQUIPMENT

FUARINDAYIZ

2B - 13 Nolu Satndımıza

bekliyoruz


24

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

ALI CAN AKSU

"TURIZM YATIRIMCISI, PROFESYONEL

YÖNETICIYI CIDDIYE ALMALI"

Turizm sektörünün başarısının profesyonel yöneticilerin etkin liderliğiyle

sağlanabileceğini vurgulayan Ali Can Aksu, işletmenin selameti ve ülke turizm

ekonomisinin kalkınması için doğru yatırım ve profesyonel yönetim kurgusunun

önemine dikkat çekti.

Turizoom Hotel Yönetim Kurulu

Başkanı ve TUROYD’un Kurucu

Onursal Başkanı Ali Can Aksu’nun

konuyla ilgili görüşleri şöyle:

“Türkiye'de Kültür ve Turizm

Bakanlığı'ndan belgeli toplam

21.607 otel işletmesi bulunuyor. Bu

tesislerin 6.009’u işletme belgeli,

731’i yatırım aşamasında ve 14.867’si

basit konaklama belgeli olarak

sınıflandırılmıştır. Bu tesislerde

toplamda yaklaşık 1,8 milyon yatak

kapasitesi aktif durumda.

Yatırım aşamasında olan tesislerde

ise ek olarak 179 binden fazla yatak

kapasitesinin devreye girmesi

bekleniyor. Bu yatırımların bedelinin

yaklaşık 200 milyar dolar olduğunu

öngörüyoruz.

Yukarıda bahsetmiş olduğumuz yatırım

oranların yaklaşık %60’ı maalesef

amatör yönetim anlayışı veya aile içi

işletme anlayışı ile yok olmaya yüz

tutmuş durumda.

Yatırım anlayışı, işletme anlayışı ile

uyumlu olmalı

Bazı yatırımcıların kutsarcasına

önemsedikleri ve milyonlarca lira

harcadıkları mermer, ahşap, avize

vs. insan kaynağına bu önemi

vermediklerini gözlemleyebiliyoruz.

Turizm sektörü dinamik yapısı ile çok

yönlü bir yapıya sahip olup, ekonomik

kalkınmada, istihdam oluşturulmasında

ve kültürel alışverişte önemli bir rol

oynuyor. Yatırımların yanlış plan ve

yönetimi ekonomik açıdan büyük riskler

oluşturuyor. Bundan dolayıdır ki, bu

ciddi yatırımların mutlak bir şekilde

profesyonel yöneticiler tarafından

yönetilmesi gerekiyor.

Turizm yatırımcısı, işletmenin

selameti açısından profesyonel

yöneticiyi önemsemeli

Profesyonel yöneticiler, sektöre özgü

bilgi ve tecrübeleriyle işletmenin

karşılaşabileceği riskleri öngörüp

yönetme kapasitesine sahiptir. Kaliteli

yönetim, misafir memnuniyetinin

artmasına ve olumlu marka algısının

oluşmasına doğrudan katkı yapar.

Turizm sektörü, değişken tüketici

ve teknolojik gelişmeler nedeniyle

sürekli yenilik gerektirir. Profesyonel

yöneticiler, işletmenin bu değişimlere

hızla uyum sağlamasını sağlar.

Kriz dönemlerinde hızlı ve doğru karar

alabilmek hayati öneme sahiptir.

Eğitimli bir yönetici, krizleri fırsata

çevirebilir ve işletmenin itibarını

koruyabilir.

Sonuç olarak, turizm yatırımlarının

selameti ve ülke turizm ekonomimizin

kalkınması için doğru yatırım /

profesyonel yönetim kurgusunu iyi

yönetmek gerekiyor.”



26

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Accor ve Özyeğin Üniversitesi’nden

otelcilik alanında örnek imza

Özyeğin Üniversitesi ve Accor, turizm ve otelcilik sektörüne yönelik örnek bir iş

birliğine imza atarak akademi ile sektör arasındaki bağları güçlendirecek bir adım attı.

Özyeğin Üniversitesi ile Accor, turizm ve

otelcilik sektöründe gençlerin gelişimini

desteklemek ve uluslararası kariyer

olanaklarını geliştirmek için bir araya geldi.

Geçtiğimiz günlerde imza töreni gerçekleşen

Accor Yönetici Yetiştirme Programı

kapsamında, turizm ve otelcilik sektöründe

ihtiyaç duyulan nitelikli yönetici adayları

yetiştirilecek.

Özyeğin Üniversitesi’nin akademik gücü ve

Accor’un küresel deneyimini bir araya getiren

program ile öğrencilere hem teorik bilgi

hem de pratik uygulama imkânı tanınacak.

Turizm sektörünün eğitimli ve dinamik

bir çalışan ihtiyacını karşılayacak şekilde

tasarlanan programa katılan öğrenciler,

sektörel dinamikleri yakından tanıma,

liderlik becerilerini geliştiren eğitimlere

katılım ve uluslararası kariyer yolculuğu

imkânlarına sahip olacak. İş birliği, yönetici

geliştirme programı yanında öğrenci gelişimi

olanakları da sunacak. Otelcilik sektörünün

üniversitelerdeki farklı disiplinleri destekleme

potansiyelini tanıtmak ve yeni olanaklar

geliştirmek amacıyla oluşturulan girişimlerin

bir yansıması olarak; Uygulamalı Bilimler

Fakültesi’nin Mükemmellik Merkezi’ndeki

bir otel odası; Accor Türkiye mimarlık ofisi

desteği ve koordinasyonu yanında Özyeğin

Üniversitesi Otel Yöneticiliği ile İç Mimarlık ve

Çevre Tasarımı Bölümleri öğretim üyelerinin

gözetiminde bir öğrenci projesi yarışması

kapsamında tefriş edilecek.

Tan: "Yalnızca bugünü değil,

geleceği de şekillendiriyor"

Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Barış

Tan’ın, Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı

Bilimler Yüksekokulu Kurucu Müdürü

Mehmet Teoman Alemdar’ın, Accor Türkiye

Operasyonlarından Sorumlu Başkan

Yardımcısı Sinan Köseoğlu’nun ve Accor

Türkiye Yetenek ve Kültür Direktörü Çiğdem

Özdemir’in katılımıyla gerçekleştirilen imza

töreninde görüşlerini paylaşan Özyeğin

Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Barış Tan iş

birliği ile ilgili; “Gelişmekte olan ekonomilerde

turizm ve otelcilik sektörlerinin stratejik bir

önemi bulunuyor. Turizm, ülkelerin döviz

rezervlerini artıran en önemli sektörlerden

biri. İstihdam oluşturıyor, yerel kalkınmayı

destekliyor, kültürel etkileşim imkânı sağlıyor,

ekonominin diğer sektörlerinde çarpan etkisi

yaratıyor. Turizm ve otelcilik sektörüne yapılan

yatırımlar yalnızca bugünü değil, geleceği de

şekillendiren bir itici güç.” dedi.

Alemdar: "Öğrencilerimizi zengin

bir kariyer yolculuğu bekliyor"

Özyeğin Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler

Yüksekokulu Kurucu Müdürü Mehmet

Teoman Alemdar ise; “Sektörle iç içe

ve dönüştürücü bir eğitim yaklaşımını

benimseyen Özyeğin Üniversitesi Otel

Yöneticiliği ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları

Lisans Programlarımız, eğitimlerinin son

sınıfına gelen öğrencilerimize mezuniyet

öncesi iş imkânları sağlamak amacıyla,

dünyanın lider otel markalarından Accor ile

gerçekleşecek MoU anlaşması ile oluşturulan

‘Yönetici Yetiştirme Programı’ çerçevesinde

doğrudan istihdam fırsatı sunuyoruz. Sektörün

eğitimli ve belli bir tecrübeye sahip, dinamik

ve hedefe kilitlenmiş bir çalışan portföyüne

ihtiyacının her gün arttığı günümüzde, Accor

grubunun eğitim partneri olarak Özyeğin

Üniversitesi, Otel Yöneticiliği ve Gastronomi

ve Mutfak Sanatları Lisans Programlarımızı

tercih etmesi, her iki kurumun karşılıklı

olarak birbirine duydukları saygı ve güvenin

göstergesidir.

Accor Yönetici Yetiştirme Programı’na kabul

edilecek öğrencilerimizi Accor grubuna bağlı

bulunan lüks markalar bünyesinde zengin bir

kariyer yolculuğu bekliyor” diyerek akademi

ile sanayi iş birliğinin, mezunların kariyer

yolculuğundaki öneminin altını çizdi.

Köseoğlu: "Nitelikli insan kaynağına

katkı hedefliyoruz"

Accor Türkiye Operasyonlarından Sorumlu

Başkan Yardımcısı Sinan Köseoğlu ise,

“Turizm ve otelcilik sektörü, yalnızca

konaklama hizmetlerinden ibaret değil, aynı

zamanda ülke ekonomisine katkı sağlayan,

kültürel etkileşimi artıran ve istihdam yaratan

stratejik bir sektör. Özyeğin Üniversitesi

ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, sektöre

yönelik uzun vadeli vizyonumuzun önemli bir

parçasını oluşturuyor. Geleceğin liderlerini

yetiştirmek için bu program kapsamında

öğrencilere pratik deneyim kazandırırken,

sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli insan

kaynağına da katkı sağlamayı hedefliyoruz.

Accor olarak, küresel bilgi birikimimizi

Türkiye’deki genç yeteneklerin hizmetine

sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.

Özdemir: "Turizm ve otelcilik

sektörüne ilgiyi artıracak bir proje"

Accor Türkiye Yetenek & Kültür Direktörü

Çiğdem Özdemir, iş birliği ile ilgili; “Accor

olarak, insan kaynağını her zaman en büyük

değerimiz olarak görmekteyiz. Bu doğrultuda,

geleceğin liderlerini yetiştirmek amacıyla

akademik olarak gerçekleştirdiğimiz iş

birliklerine büyük önem veriyoruz. Özyeğin

Üniversitesi ile hayata geçirdiğimiz "Accor

Yönetici Yetiştirme Programı", sektörde ihtiyaç

duyulan yetkinliklere sahip genç liderlerin

yetişmesine olanak tanıyacak. Bu program,

öğrencilere yalnızca teorik bilgi sunmakla

kalmayacak, aynı zamanda uluslararası

standartlarda bir deneyim kazandırarak

onları sektörün geleceğine hazırlayacaktır.

Böylece, gençlerimiz, sektördeki dinamikleri

ve gereksinimleri en iyi şekilde kavrayarak

kariyerlerine güçlü bir başlangıç yapacaklar.

Bu tür projelerin, turizm ve otelcilik sektörüne

olan ilgiyi artıracağına ve nitelikli iş gücü

yetiştirilmesine önemli katkılar sağlayacağına

inanıyoruz.” dedi.



28

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

BOOKINGAGORA, LUFTHANSA'NIN

NDC PARTNERI OLDU

Küresel seyahat teknolojileri pazarının liderlerinden BookingAgora, Lufthansa

Havayolları’nın NDC partneri oldu. BookingAgora bu iş birliğiyle, seyahat acenteleri

için biletleme süreçlerini daha verimli ve uygun maliyetli hale getirmeyi hedefliyor.

Küresel pazarın seyahat sağlayıcı

markalarından BookingAgora,

dijital dönüşüme liderlik etme

vizyonuyla attığı stratejik adımlara

bir yenisini ekleyerek Lufthansa

Havayolları ile NDC partnerliği

anlaşması imzaladı. İş birliğinin her iki

taraf için de güçlü bir finansal büyüme

öngördüğünü kaydeden BookingAgora

Kurucu Ortakları Kadri Ciga ve Murat

Kahraman şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu stratejik iş birliği, sektördeki

lider konumumuzu güçlendirmekle

kalmayacak, acentelerimiz ve

kullanıcılarımız için daha fazla değer

oluşturacak. NDC bağlantısı sayesinde

gelişmiş teknolojik altyapı, daha

yenilikçi ve hızlı çözümlerle rekabetçi

üstünlük sağlanacak. Daha esnek

ve avantajlı fiyatlar verimlilikte ve

hizmet kalitesinde artışı getirecek;

genişletilmiş ürün portföyüyle satış

acentelerine yeni fırsatlar ve yeni gelir

kaynakları sunulacak.”

Yeni pazarlara güçlü giriş imkanı

sağlayacak

Lufthansa Türkiye Bölge Müdürü

Mohammed Nasr ise “BookingAgora

ile imzaladığımız bu anlaşma, marka

erişimimizi genişletirken yeni pazarlara

güçlü bir giriş yapmamızı sağlayacak’’

sözleriyle NDC partnerliğine dair

hedeflerini şöyle kaydetti: ‘’Pazar

payında büyüme, özellikle Asya,

Orta Doğu ve Avrupa’da satışlarımızı

artırmayı öngörüyoruz. Modern, esnek

ve hızlı biletleme altyapısı sayesinde

müşteri memnuniyetini güçlendirerek

dijital dönüşüme liderlik etmeyi ve

BookingAgora’nın geniş acente ağı

sayesinde uçuş doluluk oranlarımızı

artırarak geniş kitlelelere erişimi

hedefliyoruz.”

Küresel seyahat pazarındaki bu iş

birliğinin; her iki marka BookingAgora

ve Lufthansa açısından kazanımlar

sağlaması bekleniyor. Böylece

Lufthansa Grubu’na ait biletlerde daha

rekabetçi koşullar yaratılarak seyahat

acentelerine özel fiyatlar sunulacak.

Daha geniş ürün portföyü ile premium

hizmetler genişletilecek, küresel uçuş

ağına kolay erişim sağlanacak.


2025’TE

UZAKLARA

SEYAHAT MODA

OLACAK!

İngiliz Seyahat

Acenteleri Birliği’nin

(ABTA) Seyahat

Trendleri Raporuna

göre, 2025 yılında daha

uzak ve daha az tanıdık

yerlere seyahatler moda

olacak.

14 dilde yayın yapan www.turkiyeturizmansiklopedisi.com’un

ABTA

raporundan derlediği bilgilere göre,

2025 yılında aralarında uzunlara seyahat,

lüks hayranlığı, kış deneyimlerine

deneyimlere katılmak, ilham veren

seyahat aramaları ve romantik partnerlerle

yapılan Baecation’ların dönüşü gibi

beş trend öne çıkacak.

Uzaklara seyahat: Tatilcilerin üçte

birinden fazlası Avrupa ve Kuzey

Amerika'nın ötesine geçmeyi planlıyor.

Bu durum uzak destinasyonlara doğru

önemli bir kayma olacağını gösteriyor.

2025’te seyahat edeceklerin yüzde 11'i

gözlerini Japonya, Tayland, Hindistan

ve Çin gibi destinasyonlara dikecek.

Bu da Asya seyahatlerinde belirgin bir

artış olacağına işaret ediyor. Afrika ve

Okyanusya da sırasıyla yüzde 7 ve yüzde

6'lık ziyaretçi artışlarıyla popülerlik

kazanıyor.

Baecation'lar yükseliş eğiliminde:

Sadece romantik partnerlerle yapılan

tatiller olan Baecation'lar yükseliş

eğiliminde. Geçen yıl yüzde 40 olan

çiftlerin seyahatlerini tercih edenlerin

oranı yüzde 44'e yükselecek. Bu eğilim

ebeveynleri de kapsıyor; Çocuksuz

ailelerin yüzde 29’u kaçamaklar yapmak

istiyor -ki bu oran önceki yıldan yüzde

8’lik artış anlamına geliyor-

Z kuşağının lüks talebi artacak:

Bu kesimin yüzde 22'si 2025 yılında

konaklama yerlerini yükseltmeyi

planlıyor. Z Kuşağı gezginlerinin

neredeyse yarısı bu yıl yurtdışında

beş yıldızlı konaklamayı tercih ederek

genel ortalama olan yüzde 35'in önemli

ölçüde üzerine çıktı. Z kuşağının yüzde

22'si 2025 yılında konaklama yerlerini

yükseltmeyi planlıyor.

Kışı deneyimlemek: İnsanlar giderek

daha fazla deneyimlere yöneliyor.

Tatilciler hala daha geleneksel olanlara

ilgi duyuyor. Bunlar arasında Noel

pazarları, Kuzey Işıklarını görmek, gemi

yolculuklar, kayak ve snowboard gibi

spor aktiviteler öne çıkıyor. Her beş

İngiliz turistten biri (yüzde 18,4) bu kış

böylesi bir tatil hedefliyor. Kış tatiline

çıkmayı planlayanların yüzde 6’sı da

Kuzey Işıklarını göreceklerini söylüyor.

İlhamlar kutuplaşıyor: Tatilcilerin

her zamankinden daha fazla ilham

kaynağı var. Tatili araştırması

yapanlarına bazıları ‘eski usul’ web

siteleri veya broşürlere de bakıyor,

bazıları da son teknolojilerden, yapay

zekadan yararlanıyorlar. Davranışların

kutuplaşması, bazılarına heyecan

verici yeni nerede mola verecekleri

konusunda fikirler veriyor. Tatilcilerin

yüzde 27’si referanslarını broşürlerden

alıyor. X kuşağı ve Y kuşağının yüzde

25'i referanslarını yapay zekadan alıyor.

Buda karşımıza kuşaklar arasında

karışık bir tabloyu çıkarıyor.


30

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

BM TURIZM, KÜRESEL YAPAY ZEKA

YARIŞMASI BAŞLATIYOR

BM Turizm (eski UNWTO), Küresel Yapay Zeka Yarışmasıyla ileri düzey çözümlerle

turizm sektöründe devrim yaratacak yeni ve büyüyen şirketleri arıyor. Yarışmanın,

dünyanın dört bir yanından bireylere, ekiplere ve şirketlere açık olacağı belirtiliyor.

Www.turkiyeturizmansiklopedisi.

com’un BM Turizm sayfasından

derlediğini bilgiye göre,

Küresel Yapay Zeka Yarışması,

turizmi geliştirmek, sürdürülebilirliği

teşvik etmek ve ekonomik büyümeyi

yönlendirmek için dijital teknolojilerden

yararlanan projeleri destekleyecek.

Katılımcıların markalaşma,

pazarlama; akıllı destinasyonlar, derin

teknolojiler; ölçeklenebilir eğitim

çözümleri, operasyonlarda verimlilik

gibi temel alanlarda dijital dönüşüm,

sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve dijital

yönetişimi ele almaları teşvik ediliyor.

Bu kategoriler aracılığıyla girişim,

destinasyon çekiciliğini artıran, kaynak

yönetimini iyileştiren ve akıllı, etkili

turizm deneyimleri yaratan inovasyonu

teşvik etmeyi amaçlanıyor.

“Eşsiz bir fırsat”

BM Turizm Genel Sekreteri Zurab

Pololikashvili konuyla ilgili şu bilgiyi

veriyor: “Yenilik, turizmin geleceğinin

temel itici gücüdür. Bu mücadele,

yaratıcı zihinlerin turizm sektörünün

sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümesine

katkıda bulunmaları için eşsiz bir

fırsattır. Bu küresel girişimden ortaya

çıkacak yenilikçi çözümleri görmek için

heyecanlıyız. Bu atak, yaratıcı zihinlerin

turizm sektörünün sürdürülebilir

ve kapsayıcı büyümesine katkıda

bulunması için eşsiz bir fırsattır”

Yapay zekadan ekonomiye

19 trilyon dolarlık katkı

BM Turizm Yöneticisi Natalia Bayona ise

şunları söylüyor: "Yapay zekanın 2030

yılına kadar küresel ekonomiye 15,7 ila

19,9 trilyon dolar katması öngörülüyor.

Tek başına üretken yapay zeka

yılda 2,6 ila 4,4 trilyon dolar katıyor.

Bu dönüştürücü bir güçtür; yapay

zeka turizmin geleceğidir. Turizmin

geleceği burada ve akıllı, verimli ve

sürdürülebilirdir".

Küresel Yapay Zeka Yarışması, Sommet

Eğitim grubundan Les Roches'un

İnovasyon Merkezi SPARK'ın yanı sıra

Unicorn Hunters ve Amadeus'un resmi

kripto para birimi Unicoin ile teknoloji

şirketleri için Girişim Sermayesi gibi

önemli ortakların desteğine dayanıyor .

Uygunluk ve başvuru süreci

Yarışmanın, dünyanın dört bir yanından

bireylere, ekiplere ve şirketlere açık

olacağı belirtiliyor. Başvuranların,

yenilikçi çözümlerini, turizm sektörü

üzerindeki potansiyel etkisini ve

uygulama planını ana hatlarıyla

açıklayan ayrıntılı bir teklif sunmaları

isteniyor. Teklifler yaratıcılık,

uygulanabilirlik ve ölçeklenebilirlik

temelinde değerlendirilecek. Adaylar

31 Mart 2025'e kadar başvuruda

bulunabilir. Finalistler, 2025 yılı

sonuna kadar BM Turizm Demo Günü:

BM Turizm Teknoloji Maceraları'nda

sunumlarını yapma fırsatına sahip

olacak.

Kazananlar, SPARK inovasyon alanında

iki aylık bir kuluçka süreci boyunca

sektör uzmanlarından ve dijital

inovasyon liderlerinden rehberlik alarak

projelerini geliştirip uygulamak için

destek kazanacaklar. Ayrıca, projelerini

uluslararası turizm etkinliklerinde ve

konferanslarında sergileme, küresel

görünürlüklerini artırma ve kapsamlı

bir turizm profesyonelleri ve potansiyel

yatırımcılar ağına erişim sağlama

fırsatlarına sahip olacaklar.

BM Turizm ve İnovasyon

2018'den bu yana, BM Turizmi dünya

çapında 150'den fazla ülkeyi kapsayan

32 girişim inovasyon Mücadelesi ve

Yarışması başlattı. 20.000'den fazla

katılımcı ve 2+ milyar ABD doları

fonla haritalanan yaklaşık 400 üst

düzey girişimle BM Turizmi, Birleşmiş

Milletler Sürdürülebilir Kalkınma

Hedefleri'nin (SKH) başarısını

ilerletmek için dijitalleşmeyi ve

inovasyonu destekleme çabalarını

sürdürüyor. Turizm, olumlu dönüşüm

ve kapsayıcı ekonomik kalkınma için bir

araçtır.



32

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

TÜRKIYE, AVRUPA’DA EN ÇOK

YABANCI TURIST ÇEKEN 4. ÜLKE

2024'te Türkiye, Avrupa'da en çok yabancı turist çeken 4. ülke oldu. Fransa ve İspanya

zirvede yer alırken, Türkiye Yunanistan ile arasındaki farkı kapatıyor.

2024 yılı 10 aylık dönemde,

Avrupa’da en çok yabancı ziyaretçi

alan destinasyonlar içinde Türkiye

4. sırada. Turizmdatabank’ın derlediği

verilere göre, 2024 yılının 10 aylık

döneminde Yunanistan, Türkiye ile farkı

kapatırken liderlik yine Fransa’da. Onu

İspanya izliyor. İki ülke de 120 milyonu

geçti. Öte yandan, AB ülkelerinde

günübirlikçi yabancı turist (GB) sayısı

yüksek oranda tahmin edilirken,

Türkiye’de GB sayısı yalnız gemi

yolcusudur. Ve daha az görünmekte

çünkü turiste dahil edilmektedir.


KÜRESEL HAVA YOLU GELIRLERI

2025'TE NE OLACAK?

Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’ne (IATA) göre, 2025 yılında yüzde 7,1'lik

kapasite artışı bekleniyor. Yolcu talebinin yıldan yıla yüzde 8 büyümesi öngörülüyor.

2025’te yolcu sayısının önceki yıldan yüzde 6,7’lik artışla ilk kez 5.2 milyara ulaşacağı

belirtiliyor.

14 dilde ulaşılabilen www.

turkiyeturizmansiklopedisi.com’un

IATA raporundan derlediği bilgiye

göre, küresel havacılık sektöründe

toplam gelirler 2025 yılında ilk kez

1 trilyon doları aşacak. Buna göre

gelirler 2024'e göre yüzde 4,4 artarken,

yolcu başına net kâr ise 2023'teki 7,9

dolarlık zirvenin altında olan 6,4 dolarlık

ortalamayı aşacak. 2025’e yolcu başına

net ortalama gelirin ise ortalama 7

dolara ulaşması bekleniyor.

IATA uzmanları, gelecek yıl küresel

havacılık sektöründe ortalama

ücretlerin 2024’te göre yüzde 1,8

düşeceğini tahmin ederken, enflasyona

göre ayarlandığında ücretlerin 2014'ten

bu yana yüzde 44 oranında düşeceğini

öngörüyor. IATA raporunda, jet yakıtı

fiyatlarındaki düşüşün ve verimlilik

kazanımlarının karlılığa olumlu

yansıyacağını, yakıt kullanımındaki

tahmini yüzde 6'lık artışa rağmen yakıt

maliyetlerinde toplam yüzde 4,8'lik bir

düşüşün öngörüldüğü yazıyor. 2025’te

yolcu gelirlerinden 705 milyar dolar,

yan hizmetlerden 145 milyar dolar daha

elde edilmesi öngörüyor. Yine de yolcu

veriminin yıldan yıla yüzde 3,4 düşmesi

beklenirken, birim gelirin yüzde 2,5

düşmesi bekleniyor.

Kar marjı daralıyor

IATA’dan yapılan açıklamada

"Çözülemeyen tedarik zinciri

sorunlarının bir sonucu olarak ortaya

çıkan zorunlu kapasite disiplini

nedeniyle daha fazla artış engelleniyor.

Bu durum büyüme fırsatlarını

sınırlandırıyor. Uçak kiralama ve bakımı

da dahil olmak üzere çeşitli maliyet

alanlarını artırıyor. Havayollarının bu

yılki ortalama net kâr marjı yüzde 3,3

olarak gerçekleşti. Gelecek yıl ise

tahminlerin altında kalıp yüzde 3,6

seviyesinde gerçekleşecek” görüşüne

yer verildi.

IATA Genel Direktörü Willie Walsh,

havacılık sektöründe ulaşılacak 1 trilyon

dolarlık gelirin küresel ekonominin

neredeyse yüzde 1’ine denk geldiğini

hatırlattıktan sonra şunları söyledi: “Bu,

havayollarının stratejik olarak önemli

bir sektör haline geldiğini kanıtlıyor.

Ancak havayolları faiz ve vergi hariç,

940 milyar dolarlık maliyet taşıyor.

Sadece yüzde 3,6'lık bir net kâr marjını

korurlar. Yolcu başına sadece 7 dolarlık

gelir bulunuyor. Bu kadar daralan

marjlarla havayolları her maliyeti

izlemeye devam edip, tedarik zinciri

boyunca benzer verimlilikte ısrarcı

olmalı."

IATA, Avrupa'daki havayollarının toplam

kârının bu yıl yolcu başına ortalama

8,2 dolar olmak üzere 10 milyar dolar,

gelecek yıl ise yaklaşık 12 milyar dolara

ve yolcu başına 9,2 dolara çıkacağını

tahmin ediyor. 2025 yılında Avrupa'da

talebin bir önceki yıla göre yüzde 7

artacağı, kapasitenin ise ancak yüzde

6,5 oranında artacağı öngörülüyor.


34

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

KRUVAZIYER

TURIZMINDE YÜKSELIŞ:

1.853 BIN YOLCU

2024 yılı Ocak-Kasım döneminde Türkiye’ye gelen, giden ve transit geçen kruvaziyer

turist sayısı %22,1 artışla 1 milyon 517 binden 1 milyon 853 bine ulaştı.

Turizm Databank’ın Ulaştırma ve

Altyapı Bakanlığı’ndan derlediği

verilere göre, 2024 yılı Ocak-Kasım

döneminde kruvaziyer turizmindeki

hareketlilik dikkat çekti. Bu dönemde

Türkiye’ye gelen, giden ve transit geçen

kruvaziyer turist sayısı %22,1 artışla 1

milyon 517 binden 1 milyon 853 bine

ulaştı.

Kuşadası ve İstanbul lider limanlar

Kruvaziyer turistlerin en çok tercih ettiği

limanlar arasında Kuşadası, yaklaşık

818,2 bin kişi ile zirvede yer aldı.

İstanbul ise 426,5 bin kişiyi ağırlayarak

ikinci sırada öne çıktı. Bu limanları

İzmir, Bodrum, Marmaris, Samsun ve

Çeşme takip etti.





38

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

2030'da otellerin concierge hizmetleri

hacmi ne kadar büyüyecek?

Otellerde concierge hizmetleri pazarı hacminin 2030’da ortalama yüzde 8,3’lük

Www.turkiyeturizmansiklopedisi.

com’un araştırma şirketi

Research & Markets’in konuyla

ilgili ‘2025-2030 Raporu’ndan derlediği

bilgilere göre, concierge hizmetleri

pazarı hacmi geçen yıl 711,28 milyon

dolar olarak gerçekleşti. Pazar

hacminin 2024’te 765,28 milyon dolar

olacağı, sonrasında yıllık ortalama

yüzde 8,3’lük büyümelerle 2030 yılında

1,24 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

büyümelerle 1,24 milyar dolara ulaşması bekleniyor.

Teknolojiyle büyüyecek

Pazarın geleceğine yönelik tahminlerde,

yapay zekâ destekli kişiselleştirme

ve mobil uygulama platformları gibi

teknolojik bütünleşmenin büyümenin

itici gücü olduğunu ortaya konuluyor.

Küreselleşme ve kentleşmenin artan

eğilimi, özellikle kent merkezlerinde bu

tür hizmetlere olan talebin hızlanması

da pazarı büyüten etkiler arasında

sayılıyor. Ancak, hizmetlerin yüksek

maliyeti, gizlilik endişeleri ve ekonomik

sağlığa bağımlılık gibi zorluklar pazar

büyümesini engelleyebilir. Örneğin

ekonomik durgunluklar harcanabilir

geliri azaltabilir ve bu da talebin

azalmasına yol açabilir.

Dijital danışmanlık çözümlerini daha

geniş demografik gruplara genişletmek,

yenilikçi teknolojiler aracılığıyla hizmet

tekliflerini geliştirmek ve çevresel

olarak sürdürülebilir seçeneklere

odaklanma yeni fırsatlar yaratabilir.

Şirketler hizmet erişimlerini

genişletmek için seyahat, konaklama ve

perakende sektörlerindeki işletmelerle

ortaklıklar da kurabilirler.

Rekabetçi bir pazar

Yenilik ve araştırma açısından,

öngörücü ve kişiselleştirilmiş hizmet

teklifleri için yapay zekâ uygulaması,

küresel müşterilere hitap etmek için

çok dilli platformların geliştirilmesi

ve bütçesine dikkat eden kullanıcılar

için abonelik tabanlı modellerin

oluşturulması gibi alanlar umut

verici çözümler sunuyor. Concierge

hizmetleri pazarının doğası dinamik ve

rekabetçidir, trendler daha otomatik

ve erişilebilir çözümlere doğru kayıyor.

Rahatlık ve gelişmiş yaşam kalitesi

arayan çeşitli son kullanıcı gruplarına

hitap ediyor.

Raporda, concierge hizmetleri pazarının

önde gelen oyuncuları şöyle sayılıyor:

Aspire Lifestyles, Bon Vivant, Capstone

Concierge, Conciergerie Services,

Global Lifestyle Services, Insignia

Group, John Paul Group, Knightsbridge

Circle, LeGrand Concierge,

Luxury Attache, MyConcierge, One

Concierge, Pure Entertainment

Group, Quintessentially Group, Red

Butler, Sincura Group, Sky Premium

International, The Billionaire Concierge,

The Fixer Lifestyle Group ve Velocity

Black.


KÜRESEL

TURIST SAYISI

1,1 MILYAR KIŞIYE

ULAŞTI

Küresel turizm sektörü

pandemi öncesi seviyelerin

yüzde 98'ine ulaşıp,

2024'ün ilk dokuz ayında

dünyada gezen turist

sayısının 1,1 milyar kişiye

ulaşmasını sağladı.

14 dilde ulaşılabilen www.

turkiyeturizmansiklopedisi.com’un

BM Turizm tarafından hazırlanan

Dünya Turizm Barometresi'nden (DTB)

derlediği bilgilere göre, ekonomik,

jeopolitik ve iklim zorluklarına rağmen,

sektörün tarihindeki en büyük krizden

tam bir toparlanmanın yıl sonuna

kadar gerçekleşmesi bekleniyor.

Rapor, küresel turizmi durma

noktasına getiren COVID-19 salgınının

patlak vermesinden dört yıl sonra,

sektörde kayda değer toparlanma

olduğu, çoğu bölgede Ocak-Eylül 2024

döneminde 2019 varış sayılarını çoktan

aşıldığını ortaya koyuyor. Rapor ayrıca

uluslararası turizm gelirleri açısından

da olağanüstü sonuçlara işaret ediyor.

Bölgelere göre turizm performansı

Raporda uluslararası turist varışlarının

bölgelere göre dağılımı şöyle

özetleniyor: Orta Doğu (+yüzde 29,

2019'a kıyasla) bu dokuz aylık dönemde

rekor büyümeye devam ederken,

Avrupa (+yüzde 1) ve Afrika (+yüzde

6) da 2019 seviyelerini aştı. Amerika

kıtası, pandemi öncesi gelenlerin

yüzde 97'sini geri kazandı (2019'a göre

yüzde 3). Asya ve Pasifik, 2023'teki

yüzde 66'lık toparlanmaya kıyasla 2019

seviyelerinin yüzde 85'ine ulaştı. Asya

ve Pasifik, bölgenin 2023'te uluslararası

seyahatlere yeniden açılmasından

bu yana varışlarda kademeli ancak

düzensiz bir toparlanma yaşadı. Kuzey

Yarımküre'de yaz sezonu genel olarak

güçlü geçti; 2024'ün 3. çeyreğinde

dünya çapındaki varışlar pandemi

öncesi değerlerin yüzde 99'una ulaştı.

2024'ün ilk sekiz ila dokuz ayında 111

destinasyondan 60'ı 2019 varış sayılarını

aştı. Bu dönemde varışlarda en güçlü

performans gösterenler arasında

varışların iki katından fazla arttığı Katar

(+yüzde 141, 2019'a kıyasla), Arnavutluk

(+yüzde 77), Suudi Arabistan (+yüzde

61), Curaçao (+yüzde 48), Tanzanya

(+yüzde 43), Kolombiya ve Andorra (her

ikisi de +yüzde 36) yer aldı.

Türkiye, en çok kazananlar

listesinde

Gelir verilerine ulaşılabilen 43 ülkeden

35'inde 2024'ün ilk sekiz-dokuz ayında

pandemi öncesi değerlerin üzerine

çıkıldı, birçoğu 2019'a kıyasla (yerel

para birimleri cinsinden) çift haneli

büyüme bildirdi; bu da çoğu durumda

enflasyonun çok üzerinde gerçekleşti.

Kazanç açısından en iyi performansı

gösterenler arasında, gelirlerin

neredeyse iki katına çıktığı (2019'un aynı

aylarına kıyasla) Sırbistan (+yüzde 99),

Pakistan (+yüzde 64), Romanya (+yüzde

61), Japonya (+yüzde 59), Portekiz

(+yüzde 51), Nikaragua ve Tanzanya (her

ikisi de yüzde 50) yer aldı.

Dünyanın en çok kazananları arasında

yer alan Japonya (+yüzde 59), Türkiye

(+yüzde 41) ve Fransa (+yüzde 27)

Eylül 2024'e kadar çift haneli büyüme

kaydetti. İspanya (+yüzde 36) ve İtalya

(+yüzde 26) da ağustos ayına kadar

güçlü ziyaretçi gelirleri bildirdi. Birleşik

Krallık Haziran 2024'e kadar yüzde 43,

Kanada yüzde 35 ve Avustralya yüzde 18

daha yüksek kazanç kaydetti. Dünyanın

en çok kazanan turizm ülkesi olan

Amerika Birleşik Devletleri ise Eylül

ayına kadar yüzde 7 büyüme bildirdi.

Uluslararası turizm harcamalarına

ilişkin veriler de özellikle Almanya

(2019'a kıyasla yüzde 35), ABD (+yüzde

33) ve Fransa (+yüzde 11) gibi büyük

kaynak pazarlarda aynı eğilimi

yansıtıyor.

Birleşik Krallık (+yüzde 46), Avustralya

(+yüzde 34), Kanada (+yüzde 28) ve

İtalya (+yüzde 26) tarafından da Haziran

2024'e kadar güçlü harcama büyümesi

bildirildi. Hindistan için mevcut veriler,

bu giderek daha önemli pazardan

Haziran 2024'e kadar (2019'a kıyasla)

yüzde 81'lik bir büyüme ile giden

harcamalarda bir artış olduğunu

gösteriyor.


40

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Türkiye’nin otel yatak

kapasitesindeki son durum ne?

Türkiye turizmi, 2024'te toplam yatak kapasitesini 1,99 milyonun üzerine çıkararak

dikkat çekici bir büyüme kaydetti. İlk 11 ayda işletme ve basit belgeli tesis sayısı

21.374’e ulaştı.

Türkiye’de faal olan otel yatağı

sayısı 2024 yılının 11 ayında 1,99

milyonu geçti. Turizmdatabank’ın

Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden

derlediği bilgiye göre, bu ayda işletme

ve basit belgeli tesis sayısı 21.374 ve

yatırım belgeli tesis sayısı da 706 oldu.

İşletme ve basit belgeli yatak sayısı 1,83

milyon ve yatırım belgeli yatak sayısı

da 162 bini geçti. Toplam yatak ise

1,99 milyonu geçerek 2 milyon bandına

dayandı.



42

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

İŞTE

TGA'NIN

11 AYLIK

TURIZM

PAYI

MIKTARI!

TGA, 2024'ün 11 ayında turizm sektöründen aldığı payı %27 artırarak

4,30 milyar TL'ye çıkardı.

Turizmdatabank’ın Hazine’den

derlediği verilere göre, Turizm

Geliştirme Ajansı TGA’nın turizm

sektöründen aldığı turizm payı miktarı

2024 yılı 11 aylık dönemde %27 artarak

4,30 milyar TL oldu. Diğer yandan

TGA’nın Hazine’den aldığı devlet yardımı

bu dönemde %45 artarak 3,16 milyar

TL oldu. Toplamda TGA’nın topladığı

kaynak %34,7 yükselerek 7,46 milyar TL

oldu.

Ecrimisil gelirleri 10 ayda 6 milyon

dolar

Hazine’den derlenen verilere göre,

tahsisli oteller başta olmak üzere

devletin kamu arazileri üzerinden

topladığı Ecrimisil Gelirleri 2024 yılı 11

aylık dönemde 81 milyon doları buldu.

Bu dönemde tahakkuk eden Ecrimisil

Gelirleri de 136 milyon dolara yükseldi.

Ödeme oranı da %70 oldu.


TÜRKIYE

11 AYDA

50 MILYONA

KOŞTU!

2024’ün Ocak-Kasım döneminde Türkiye, yabancı ziyaretçi sayısını %7 artırarak 50

milyona ulaştı. Rusya, Almanya ve İngiltere en çok ziyaretçi gönderen ülkeler oldu.

Kültür ve Turizm Bakanlığı

verilerine göre, 2024 yılı Ocak-

Kasım döneminde Türkiye’ye gelen

yabancı ziyaretçi sayısı bir önceki yıla

göre %7 artarak 50 milyon kişiye ulaştı.

2023 yılı toplamında bu sayı 46,7 milyon

olarak kaydedilmişti.

İlk sırada Rusya var

2024’ün 11 aylık döneminde Türkiye'ye

en çok ziyaretçi gönderen ülke 6,5

milyon kişiyle Rusya oldu. Almanya

6,3 milyon ziyaretçiyle ikinci sırada yer

alırken, İngiltere 4,3 milyon ziyaretçiyle

üçüncü sırada yer aldı.


44

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Turizm

istihdamı

%7 arttı:

Çalışan sayısı

1,44 milyon

Turizm Databank’ın TÜİK verilerinden

yaptığı analize göre, 2024 yılının Ekim

ayında Türkiye turizminde ücretli çalışan

sayısı %7 yükselişle 1,44 milyona ve

Türkiye istihdamındaki payı da %9,2’de

gerçekleşti. Bu ayda istihdam artışı;

otellerde %5,6 ve acentelerde %4,9

yükseldi. F&B alanında da %7,4 artan

istihdam havayollarında %13,2 yükseldi.

T

urizm Databank’ın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)

verilerinden yaptığı analize göre, 2024 yılının Ekim

ayında Türkiye turizm sektöründeki ücretli çalışan

sayısında dikkat çekici bir artış yaşandı. Geçtiğimiz yılın

aynı dönemine kıyasla %7 oranında bir yükseliş kaydedilen

sektörde, çalışan sayısı 1,44 milyona ulaştı. Bu durum,

turizmin Türkiye genelindeki toplam istihdam içerisindeki

payını %9,2 seviyesine taşıdı.

Alt sektörlerde dikkat çeken büyüme

Turizm sektörünün farklı alanlarında da kayda değer

büyüme oranları gözlemlendi. Özellikle otelcilik alanında

çalışan sayısında %5,6 oranında bir artış gerçekleşti.

Seyahat acentelerinde ise bu oran %4,9 oldu. Turizmin

bir diğer önemli kolu olan yeme-içme (F&B) sektöründe

istihdam, bir önceki yıla göre %7,4 oranında artış göstererek

sektördeki yükselişi destekledi. Havayolları ise %13,2 gibi

çarpıcı bir artış oranı ile turizm sektöründeki büyümenin en

hızlı olduğu alanlardan biri oldu.



46

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

Turizmde yabancı payı %7,3

Turizmin küresel bir endüstri haline gelmesiyle birlikte

giderek yaygınlaşan yabancı kontrollü girişimler, 2022’de

ciroda 578,5 milyar TL’yi bulan turizm sektöründe %7,3

dolayında gerçekleşti.

Turizmdatabank’ın TÜİK Yabancı

Kontrollü Girişim İstatistikleri

2022’den derlediği bilgiye göre,

yabancı kontrollü girişimlerin toplam

cirodaki payı 2022 yılında %12,7 oldu.

Bu oran ciroda 578,5 milyar TL’yi

bulan turizmde (Konaklama ve yiyecek

hizmeti) %7,3 dolayında gerçekleşti.

Üretim değerinde yabancı kontrollü

%24,5 dolayında iken ciro payında

seyahat acentesi, tur operatörü ve diğer

rezervasyon hizmetleri payı da %21,1

ile turizmde en yüksek oran olarak

kayıtlara geçti.

Avantajları:

*Yerel ekonomiye yabancı sermaye

girişi sağlar.

*Uluslararası standartları ve kaliteyi

artırabilir.

*Yabancı müşteri çekme potansiyeli

yükselir.

Dezavantajları:

*Yerel işletmelerin rekabet gücü

düşebilir.

*K ârın büyük kısmı yurt dışına

aktarılabilir.

*Yerel kültür ve turizm kimliği zarar

görebilir.



48

hotel restaurant

& hi-tech

yeni yatırımlar

Accor ve Aykaç İnşaat

iş birliğiyle Bomonti'ye 15 milyon

euroluk yatırım

Aykaç İnşaat yatırımı ve Accor franchise iş birliğiyle turizme kazandırılan Novotel

İstanbul Bomonti, 19 Kasım 2024’te hizmete girdi. Yatırımı 15 milyon euroya mal

olan, ek maliyetlerle 20 milyon euroya ulaşması beklenen otel, %12’lik açılış

doluluğunu 1 Ocak 2025 itibariyle %70 seviyelerine çıkarmayı hedefliyor.

Haber: Hatice Ünal Bilen

Novotel İstanbul Bomonti’nin tanıtım

toplantısı, 10 Aralık Perşembe günü

Novotel İstanbul Bomonti Türkiye

Yatırım Ortağı İbrahim Aykaç, Accor

Operasyonlarından Sorumlu Bölge Başkan

Yardımcısı Sinan Köseoğlu, Novotel İstanbul

Bomonti Genel Müdürü Anıl Vardarcı’nın

yanı sıra basın mensuplarının katılımıyla

gerçekleşti.

Aykaç: “Projeyi üç sene önce

başlattık”

Novotel İstanbul Bomonti Türkiye Yatırım

Ortağı İbrahim Aykaç, otelin yatırım sürecine

ilişkin şu bilgileri verdi: “Novotel projemize

bundan üç sene önce başladık. O dönem ibis

Styles İstanbul Bomonti’yi inşa ediyorduk ve

bu projeyi hayal ediyorduk. Tasarıma özellikle

çok özen gösterdik. 2020 itibariyle Accor,

Novotel markasındaki tüm tasarımlarını

yeniledi ve her yatırımcıya dört farklı tasarım

seçeneği sundu. Biz, Rus menşeli tasarım

firması Sundukovy Sisters’ın tasarımını

seçtik. Bu firma uluslararası ölçekte ödüllere

sahip ve tasarım anlayışıyla dikkat çekiyor.

Dünya ve Türkiye genelinde bu konsept ilk

kez burada kullanıldı. Tasarımın bir benzerini

göremezsiniz. Lobimizi ve spa alanımızı firma

bizzat kendisi tasarladı”.

“Global firmaların hibrit tasarımı”

Otelin tasarım sürecinde farklı ülkelerden

uzman firmaların katkıda bulunduğunu

belirten Aykaç, “Lobi katımız ise İspanyol bir

firma tarafından tasarlandı. Dolayısıyla bina,

hibrit ve global ölçekte firmaların iş birliğiyle

ortaya çıktı. Bu marka, bölgenin ihtiyaç

duyduğu bir projeydi ve başarılı olacağına

inanıyoruz. Accor bünyesinde ikinci otelimizi

açmış olmaktan mutluluk duyuyoruz”

ifadelerini kullandı.

“15 milyon euroluk yatırım yaptık”

Yatırımın finansal boyutuna değinen Aykaç,

“Bu yatırım sıfırdan yapıldı. Ortalama 15

milyon euroya ulaştık ve halen devam

ediyoruz. Bu rakam arsa hariç. Arsa

bedelimiz de yaklaşık 5 milyon euro

civarında” dedi. Geri dönüş süreciyle ilgili

olarak ise, “İşletmeyi siz yaparsanız, yani

'yaptım kiraladım' değil de, 'binayı yaptım

ve işletiyorum' derseniz, bu tür yatırımlarda

geri dönüş süresi 10 yılı bulur. Kiralarsanız

bu süre 20 yılı çok rahat aşar” açıklamasında

bulundu.

Bomonti’nin potansiyeline vurgu

Bölgeyi değerlendiren Aykaç, Bomonti’nin

İstanbul için farklı bir öneme sahip olduğunu

vurguladı. “Bu bölge, eğlencenin merkezinde

yer alıyor. Şehir oteli olarak yılın 12 ayı

doluluk yakalayabiliyorsunuz. Talep gören bir

bölge. Bu nedenle burada başka bir yatırım

daha düşünüyoruz. Bu, uzun konaklamalı

yaşam alanı ve yeme-içme merkezi

gibi bir proje olacak. Şu anda planlama

aşamasındayız” dedi.


“Bomonti’de 1000 oda hedefliyoruz”

Otelin kapasitesi ve gelecek hedefleri

hakkında bilgi veren Aykaç, “Şu an otelimizde

200 aktif anahtarımız var ve bu sayı yaklaşık

230’a çıkacak. Tahmin ediyorum ki 5-6 yıl

içinde Bomonti bölgesinde 1000 anahtar

kapasitesine ulaşacağız” diye konuştu.

“V Modern markasını Türkiye’ye

getirdik”

Novotel İstanbul Bomonti’nin yeme-içme

konsepti hakkında da konuşan Aykaç, İsveç

menşeli V Modern markasını Türkiye’ye

getirdiklerini belirtti ve şunları kaydetti:

“Accor ile V Modern markasıyla tanıştık.

Yeme-içme konusunda nasıl bir konsept

oluştururuz diye düşünürken bu markanın

varlığını öğrendik ve İsveç’e giderek marka

sahipleriyle bir araya geldik. Konsepti

inceledik ve yaklaşık iki yılın sonunda

markayı Türkiye’ye getirdik. Burayla birlikte

başka yerlerde de açmayı planlıyoruz. V

Modern, İsveç menşeli bir marka. Şu an

İspanya, Belçika, Riyad gibi şehirlerde yer

alıyor ve önümüzdeki yıl ABD, Meksika gibi

ülkelerde de açılacak” dedi.

Köseoğlu: “Burası otel soğukluğunu

hissettirmeyen bir yaşam alanı”

Accor Operasyonlarından Sorumlu Bölge

Başkan Yardımcısı Sinan Köseoğlu, Novotel

İstanbul Bomonti hakkında şunları söyledi:

“Burası, bir yaşam alanı şeklinde tasarlandı.

Otel soğukluğunu hissetmeden, kendinizi

evinizde gibi hissedebileceğiniz bir ortam

sunuyor.”

“Bölgeye yeni bir kan olacak”

Otelin konumu ve bölgeye olan etkisine

değinen Köseoğlu, “Bu otel, Bomonti

bölgesine ve İstanbul’a yeni bir kan olacak.

Türkiye’de büyümeye devam ediyoruz. Dün,

Accor olarak İstanbul Kurtköy’de ibis Styles

Oteli’nin açılışını gerçekleştirdik. Bölge

genellikle iş yeri ve ofis alanlarıyla biliniyor.

Ancak İbrahim Bey’in de bu bölgeyi daha

hareketlendirecek bazı yatırım planları var.

Bu da bölgenin cazibesini artıracak. Aykaç

İnşaat ile bu, ikinci projemiz. Birlikteliğimizin,

daha güzel projelerle devam edeceğine

inanıyoruz” şeklinde konuştu.

“Sürdürülebilirlik odaklı bir vizyon”

Sürdürülebilir turizm anlayışına vurgu yapan

Köseoğlu, Novotel İstanbul Bomonti’nin bu

doğrultuda attığı adımlardan bahsetti ve

“Novotel’in Pozitif Etki Planı doğrultusunda

hareket eden otelimiz, plastik kullanımının

azaltılmasından sürdürülebilir gıda

seçeneklerinin teşvik edilmesine kadar

birçok çevre dostu uygulamayı bünyesinde

barındırıyor. Eko-bilinçli yaklaşımımızla,

çevre dostu sistemlere öncelik veriyoruz.

Organik malzemeler tedarik ediyor ve yerel

çevre koruma projelerine destek sağlıyoruz.”

diye konuştu.

Köseoğlu, Novotel’in yalnızca bir konaklama

merkezi değil, aynı zamanda sosyal faydayı

önceliklendiren bir marka olduğuna

değindi. “Novotel, sürdürülebilir yemek

seçenekleri sunarken, çeşitli sosyal yardım

faaliyetleriyle toplumu bilinçlendirmeyi

hedefliyor. Amacımız, dünyaya ve topluma

faydalı olmak” diyerek çevresel ve sosyal

sorumluluklarının altını çizdi.

Vardarcı: “1 Ocak itibariyle

hedefimiz %70 doluluk”

Novotel İstanbul Bomonti Genel Müdürü

Anıl Vardarcı ise, otelin sunduğu imkanları,

hedeflerini ve bölgeye olan katkılarını

değerlendirdi. 19 Kasım 2024’te kapılarını

açan otelin hem yerli hem de yabancı

misafirler için farklı bir konaklama

deneyimi sunmayı amaçladığını ifade eden

Vardarcı, açılıştan bu yana geçen kısa süreyi

değerlendirerek şunları söyledi: “1 Ocak

2025 itibarıyla ortalama %70 doluluk oranını

hedefliyoruz. Şu anda %10-12 doluluk

oranlarındayız, ancak bölgenin ve otelin

potansiyeliyle bu oranı hızla artıracağımıza

inanıyoruz.”

“Farklı ihtiyaçlara yönelik 105

odamız var”

Novotel İstanbul Bomonti’nin toplam 105

odasıyla misafirlerini ağırladığını belirten

Vardarcı şöyle konuştu: “Sağlıklı yaşam

hizmetleriyle dikkat çeken otelin sunduğu

olanaklar arasında kapsamlı spa hizmetleri,

profesyonel masaj terapileri, Türk hamamı,

sauna, açık yüzme havuzu, fitness merkezi

ve pilates odası yer alıyor. Otel, ailelere özel

çocuk havuzu gibi imkanlarla da her yaş

grubuna hitap ediyor.”

“Hedef pazarımız kurumsal

misafirler ve Ortadoğu ülkeleri”

Otelin hedef kitlesine değinen Vardarcı,

şunları söyledi: “Kurumsal misafirler

ağırlıyoruz. Sağlık, teknoloji, hukuk ve

reklam sektörlerine hitap etmeyi planlıyoruz.

Ayrıca, bölgede bulunan kongre ve fuar

merkezleriyle uyumlu olarak iş odaklı bir

müşteri profili hedefliyoruz. Ortadoğu’da ise

Irak, Umman ve Lübnan gibi pazarlarımız

var.”

Vardarcı bölgedeki otel kapasitesine

değinerek, Bomonti’nin 5 yıldızlı otellerden

oluşan toplam 620 yatak kapasitesine

sahip olduğunu belirtti. Novotel İstanbul

Bomonti’nin bölgenin turizm ve iş

potansiyeline katkı sağlayacağından emin

olduklarını ifade etti.

“V Modern, fine dining ve hızlı servisi

buluşturan ilk restoran”

Son olarak otelin alt katında yer alan V

Modern İtalyan restoranın da Aykaç İnşaat

tarafından işletildiğini belirten Vardarcı,

bu restoranın Türkiye’de bir ilk olduğunu

dile getirdi ve “Fine dining ile hızlı servisi

birleştiren bir konsepte sahip V Modern,

zengin menüsüyle misafirlerini eşsiz bir

mutfak deneyimine davet ediyor. Lobby Bar

ise kahve, içecek ve hafif atıştırmalıklarla

rahatlamak veya sosyalleşmek isteyenler için

ideal bir alan sunuyor.” diye belirtti.


50

hotel restaurant

& hi-tech

yeni yatırımlar

Hilton Garden Inn

2027’de Torbalı’da açılıyor

Türkiye’de 70. yılını kutlayan Hilton, 2027 yılında İzmir Torbalı’da Hilton Garden

Inn Torbalı’yı açmaya hazırlanıyor. Yatırımı Evliyaoğlu Beton’a ait olan otelin proje

geliştirme ve işletme danışmanlığını Shine Hospitality, mimari sürecini ise Nurhal

Coşkun Mimarlık yürütüyor.

Hilton, Türkiye’deki 70. yılını

kutlarken, büyüme stratejisi

doğrultusunda 10 yeni otel

anlaşması yaparak, Türkiye genelinde

1000’den fazla oda eklemeyi planlıyor.

Bu yatırımlar arasında Torbalı’da 2027

yılında açılacak Hilton Garden Inn

Torbalı da yer alıyor. 122 odası, markalı

bir restoran & barı ve fitness merkezi

ile bölgenin turistik ve ticari ihtiyaçlarını

karşılayacak olan otel, Torbalı’nın

ekonomik gelişimine büyük katkı

sağlayacak.

Yatırımcısı, Evliyaoğlu Beton

Evliyaoğlu Beton’un ortakları Torbalı’nın

tanınmış iş insanları Memet Demir

projeye dair düşüncelerini şöyle belirtti:

“Torbalı’da uzun yıllardır faaliyet

gösteren bir iş insanı olarak Hilton

gibi prestijli bir markayı ilçemize

kazandırmaktan gurur duyuyor,

bu projenin bölgenin potansiyelini

artıracağına inanıyorum”.

Evliyaoğlu Beton’un bir diğer ortağı olan

Mesut Demir, “Bu yatırım, Torbalı’nın

ekonomik değerine büyük katkı

sağlayacak ve bölgeyi cazibe merkezi

haline getirecek. En kısa sürede

yatırımımızı hayata geçirmek için

sabırsızlanıyoruz”. diye konuştu.

Proje geliştirme ve işletme

danışmanlığını Shine Hospitality

yürütüyor

Proje geliştirme ve işletme

danışmanlığını yürüten Shine Hospitality

Kurucusu tecrübeli turizmci Ayça

Bilgin ise, “Bu uluslararası iş birliği,

yerli ve yabancı firmaların konaklama

taleplerini Hilton’un kanıtlanmış

hizmet kalitesi ile karşılayarak Torbalı

destinasyonun hem iş hem de turistik

seyahatleri açısından hak ettiği değere

ulaşmasını sağlayacak.” dedi.

Mimari süreç, Nurhal Coşkun

Mimarlık’a emanet

Hilton Garden Inn Torbalı, Hilton’un

küresel hizmet kalitesini, bölgenin tarihi

ve ekonomik potansiyeliyle birleştirerek

Torbalı’yı turizmde önemli bir merkez

haline getirmeyi amaçlıyor. Projenin

mimarı süreci ise Nurhal Coşkun

Mimarlık tecrübesi ile yürütülecek.


Turizoom, EMEA’daki

ilk DoubleTree by Hilton markalı

dağ otelini Sarıkamış’ta hizmete açtı

Turizoom International Hotel Management, EMEA bölgesindeki ilk DoubleTree by

Hilton dağ otelini ocak ayında hizmete açtığını duyurdu.

Turizoom International Hotel

Management Yönetim Kurulu

Başkanı Ali Can Aksu, Hilton

International zincirinin EMEA (Avrupa,

Orta Doğu ve Afrika) bölgesindeki ilk

DoubleTree by Hilton markalı dağ oteli

olan DoubleTree by Hilton Sarıkamış’ı

ocak ayında hizmete açtığını duyurdu.

Toplamda 84 oda ile misafirlerini

ağırlamaya başlayan otelde, 66

standart oda, 13 family ve suit oda ve

5 dubleks suit oda bulunuyor. Tüm

odaların misafirlerin konforu için sigara

içilmeyecek şekilde tasarlandığı otelde

200 kişi kapasiteli ala carte restoran,

toplantı salonu, tam donanımlı SPA

ve sağlık merkezi, 2 Türk hamamı, 2

sauna, 2 buhar odası, 1 jakuzi, 5 masaj

odası, VIP saunalı masaj odası, kuaför

salonu, el ve ayak bakım odası, cilt

bakım odası, 3 kapalı ısıtmalı yüzme

havuzu, fitness salonu bulunuyor.

Yatırımı Faras İnşaat’a ait

Turizoom International Hotel

Management Yönetim Kurulu Başkanı

Ali Can Aksu, açılışla ilgili şunları

kaydetti: “DoubleTree by Hilton

Sarıkamış otelimizin markalama

süreçleri, pre-opening aşamaları ve

işletme yönetimi ile ilgili danışmanlık

hizmetlerini sağlamaktan gurur

duyuyoruz. Bu süreçte bizlere olan

güvenlerinden dolayı yatırımcımız

Faras İnşaat ve Sayın Fahrettin Aras’a

teşekkür ederiz.”


52

hotel restaurant

& hi-tech

iş’te kadın

Canan

Demir

"Turizmde

üstün

rekabet

için etkin

pazarlama

yönetimi

şart"

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Tatilsepeti'nin Pazarlama Direktörü.

Turizm sektörüne girişi, 2008 yılında

uluslararası online otel rezervasyonu

yapan bir şirkette performans pazarlama

pozisyonu ile oldu. Reklamcılıkta 17,

toplamda 20 yıldan uzun süredir profesyonel

hayatın içinde olan Canan Demir'in

Tatilsepeti ile ilk tanışıklığı ise, 2009 yılında

Performans Pazarlama Uzmanlığı ile

gerçekleşti.

Gönül bağının hiç kopmadığı turizm

sektörü ve Tatilsepeti ile yıllar sonra tekrar

buluşarak şirket yapılanmasında beşinci

yılını doldurduğunu dile getiren Tatilsepeti

Pazarlama Direktörü Canan Demir ile

turizmde kariyer yolculuğunu, markanın

dikkat çeken projelerini, dijital pazarlama

stratejilerindeki gelişmeleri ve geleceğe dair

planlarını konuştuk.

Turizm sektörüne girişiniz nasıl

oldu?

Profesyonel hayatım, turizm sektöründe,

uluslararası online otel rezervasyonu

yapan bir şirkette dijital pazarlama hatta

performans pazarlama alanında çalışarak

başladı. Hepsiburada, Aktifbank ve çeşitli

reklam ajanslarında da yine reklamcı

kimliğimle görev yaptım. Ancak kariyerimin

büyük çoğunluğu turizm sektöründe,

pazarlama departmanında çalışarak geçti.

Turizm sektörüne açıkçası özel bir ilgim

yoktu. Daha çok dijital pazarlama alanına

eğilimim vardı. Turizm sektörü de dinamikleri

gereği hem turizmi hem de pazarlamayı

iyi bilmeyi gerektiren, başka hiçbir sektöre

benzemeyen, gerçekten zorlukları olan bir

sektör.

Eğitim hayatınız nasıl gelişti? O

günlerde kendinize nasıl bir hedef

koydunuz?

Ailem Muğla’da yaşadığı için Muğla

Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdim. O

dönem Bodrum’da mali müşavir olan abimin

isteği üzerine de iktisat okudum. Daha sonra

kariyerimin reklamcılık alanına kaymasıyla

birlikte Bahçeşehir Üniversitesi Reklamcılık

ve Marka İletişimi Bölümü’nde yüksek lisans

yaptım.

Reklam sektöründe hem dijital hem marka

iletişimi konusuna tam anlamıyla hâkim

insanlar bulmak oldukça zor. Ben de

online-offline pazarlama iletişimi konusunda

gelişmek için çalıştım.

Profesyonel hayata ilk nasıl adım

attınız? Bağlı bulunduğunuz

pazarlama alanındaki ilk

deneyimlerinizden bahseder

misiniz?

Profesyonel hayatım 2008 yılında turizm


sektöründe uluslararası online otel

rezervasyonu yapan bir şirkette dijital

pazarlama hatta performans pazarlama

yaparak başladı. Öncesinde ise Muğla’da

ailemize ait işletmelerde çalışmıştım.

Reklamcılıkta 17, toplamda 20 yıldan uzun

zamandan beri iş hayatının içindeyim.

Hepsiburada, Aktifbank, çeşitli reklam

ajanslarında daha önce de bahsettiğim gibi

dijital pazarlama alanında çalıştım. Hatta

kariyerimin ilk yıllarında şu an çalıştığım

Tatilsepeti’nde 1 yıl kadar çalışmıştım. Gönül

bağımın hiç kopmadığı turizm sektörü ve

markamla yıllar sonra tekrar buluştuk.

Dijital Pazarlama Müdürü olarak başladığım

görevime sırayla Dijital Pazarlama ve CRM

Müdürü, daha sonra da Pazarlama Direktörü

olarak devam ettim.

Kariyer yolculuğunuzda size

rehberlik eden veya ilham veren bir

mentorunuz oldu mu?

Spesifik olarak verebileceğim bir örnek yok

ancak yaptığı iş ne olursa olsun; doktor,

garson, boyacı hiç fark etmez, işini özenle

ve analitik bir bakış açısıyla yapan herkese

hayranlık duyuyorum ve ilham alıyorum

diyebilirim. Ancak illa bir isim derseniz, Betül

Mardin, her zaman hayranlık duyduğum bir

duayendir.

Tatilsepeti ile yıllar sonra

buluşmanız nasıl gerçekleşti?

Tatilsepeti, henüz çok daha küçük bir firma

iken 2009 yılında Performans Pazarlama

Uzmanı olarak 1 yıl kadar çalışmıştım.

O dönem üç ortaklı yönetimin olduğu

pazarlama departmanında üç kişi ile

çalıştığımız bir dönemdi. Benim çok şey

öğrendiğim bir dönemdi, kariyerimin

çok başlarıydı. Farklı sektör deneyimleri

edinebilmek için reklam ajansına geçmiştim.

Şirket ortakları ile yüz yüze görüşemesek

bile her zaman iş değişikliklerimde referans

olarak vermiştim. Bu anlamda, kariyerimde

her zaman desteklerini hissetmiştim. Şirket

ortaklarından Nedim Bey’in önerisi ile tekrar

dönüş yaptım.

Şirkete katıldığınızda stratejik

yönüyle nasıl bir değişim ve gelişim

sağladınız?

Geri döndüğüm günden sonra şirket

ortakları ve genel müdürlerimin desteğini

ve güvenini her zaman hissettim ve bunu

boşa çıkarmamak için elimden geleni

yaptım. Şirket ortaklarımızdan Suat

Bey’in "Senin işe başladığın tarihi Google

Analytics ekranlarından anlıyorum." dediğini

hatırlıyorum. Bence benim pozisyonumda

çalışan birinin duyabileceği en güzel

iltifatlardan biri.

Diğer taraftan bu sene 20. yılını kutladığımız

şirketimizde 9. yılımı doldururken her yıl

birden çok sektörün en prestijli ödüllerini

aldık, şirket tarihinde en çok ödül aldığımız

dönem son 4-5 yıl oldu diyebilirim. Kristal

Elma, Felis, The One Awards Bütünleşik

Pazarlama, Yükselen Marka ödülleri

aldığımız ödüllerin bazıları ve hepsi de bizler

için son derece değerli, itibarlı ödüller.

Bir markanın pazarlama stratejilerinin doğru

yönde ilerlediğinin ve hedef kitlesiyle güçlü

bir bağ kurabildiğinin somut göstergesidir.

Bu anlamda bol ödüllü marka olarak

anılmamız ben ve ekibim için son derece

keyif verici.

Dijital pazarlama ve e-ticaretin

hızla yükseldiği bu dönemde,

Tatilsepeti olarak ne gibi yenilikçi

stratejiler geliştirdiniz?

Aslında pandemi öncesi temellerini attığımız

CDP projemizi AI tabanla zenginleştirerek

kişisel iletişimi derinleştirme çabaları

içerisindeyiz. Kullanıcıların tüm dijital

ayak izleri ile offline davranışlarına göre

ihtiyacını belirleyip ürün ve kampanyalarımızı

bu verilere göre sunma ve optimize

etme prensibiyle çalışıyoruz. Kullanıcı

davranışlarına göre kreatifler üretiyoruz,

kreatiflerimiz için dahi otomasyonlar

kullanmaya başladık. Hedef kitleyi daha

iyi anlamak için gerçekleştirdiğimiz A/B

testlerinin sonuçlarını da muhakkak

değerlendiriyor ve gerekli aksiyonları

alıyoruz.

E-ticaretin gelişimiyle

birlikte Tatilsepeti’nin

sektördeki konumunu nasıl

değerlendiriyorsunuz?

Tatilsepeti, daimî iyileşme hedefiyle hareket

ederek her sene olduğu gibi bu sene de


54

hotel restaurant

& hi-tech

iş’te kadın

olumlu gelişmeler göstermeye devam ediyor.

Verileri adeta imbikten geçirircesine analiz

edip gelişime açık alanlarımızı belirliyor ve

bu konularda kesin aksiyon alıyoruz. Bu da

bizi her geçen gün daha iyiye götürüyor. Bu

sene ECHO Awards’da Tatil Kategorisinde

E-ticaretin En İyisi seçildik geçtiğimiz

dönemlerde de bu alanda epey ödüle layık

görüldük.

Pandemi dönemi gibi zorlu bir

süreçte hayata geçirdiğiniz

Influencer Akademi projesi,

sektörde nasıl yankı uyandırdı?

Pandemide evlere kapandığımız, tüm

sektörlerle birlikte seyahatin, hareketin

durduğu bir dönemde geliştirdiğimiz

bir fikirdi Influencer Akademi. Durağan

bir dönemde sıfır maliyetle fayda odaklı

bir sosyal projeye imza atmak istedik.

Seyahat pazarının içinde yer alan bir marka

olarak bu sektöre zor zamanında katkı

sağlayan bir pencere açmaktı hedefimiz.

Bildiğiniz gibi dijitalleşmeyle birlikte git

gide büyüyen influencer pazarı; özellikle de

seyahat endüstrisinde en etkili iletişim ve

pazarlama modellerinden biri haline geldi.

Projemizde seyahat etmeyi sevip bu konuda

kendini geliştirmek ve influencer olmak

isteyenleri alanında uzman 50’ye yakın

isimle buluşturduk. Amacımız katılımcıları

profesyonel olarak üretim yapacak ve bunu

meslek edinerek gelir sağlayacakları şekilde

bilgi ve tecrübe sahibi yapmaktı. Gurur

duyduğumuz Influencer Akademi projemizle

seyahat sektörümüze de yetişmiş, donanımlı,

bilgili influencer’lar kazandırmış olduk.

Onların bu yolda kendilerini geliştirmeleri ve

bir yandan da sektöre katkı sağlamaları için

bir ışık yaktık.

Proje kapsamında 11.327 başvuru aldık.

Programa kabul edilen toplam katılımcıya

blog yazarlığı, fotoğrafçılık, video, iletişim

ve pazarlama konularında, alanında uzman

eğitmenlerimizle 5 ana kategoride toplam

40 oturum yaptık. 4 ay boyunca çevrimiçi

süren eğitimler sonucu katılımcılara

program sertifikası sunuldu. Yaklaşık 100

milyona yakın erişim 2 milyona yakın da

etkileşim aldık. Bu başarı 2021 senesinde

“The Hammers - Optimum Bütçe İle

Harikalar Yaratanlar Ödülü” ile taçlandı.

Ayrıca 4 katılımcı her ay belirlenen rotalara

Tatilsepeti’nin misafiri olarak davet edildi.

Jüri tarafından seçilen en başarılı 3 katılımcı

ise Tatilsepeti Influencer’ı olmaya hak

kazandı. Hazırladıkları içerikler sosyal medya

platformlarımızda ve bloğumuzda yayınlandı.

Pandemi döneminde yapmış olduğumuz bu

projenin içerikleri hala ilgi görmektedir.

Seyahat sektöründe özel

gereksinimli bireyler için

başlattığınız “Tatil Herkes İçin

Güzel” projesi nasıl şekillendi ve

ne gibi sonuçlar aldı?

Tatil bizim mutlu yanımızdır, güzel anılar ve

anlardır, tatil güzeldir. Peki ya tatil gerçekten

herkes için güzel mi acaba sorusunu

sormakla başladı bu proje. Özel gereksinimli

bireylerin dezavantajları nedeniyle tatilde

yaşayabildikleri sorunlara, eksiklere onu

yaşayanların anlatımıyla dikkat çekelim

ve farkındalık oluşturalım istedik. ‘’Tatil

herkes için güzel!’’ projesi böylece gelişti.

383 Agency’nin prodüksiyonuyla, özel

gereksinimli konukları kamera karşısına

geçirdik ve onlara mikrofon olduk. Youtube

programı olarak çekilen seri filmin her bir

bölümünde farklı özel gereksinimli konuk;

gittikleri tatilde yaşadıklarını, tecrübe ettiği

eksikleri, yanlışları eğlenceli bir dille anlattı.

Eksiklerin giderilmesi için önerilerini de tek

tek sıraladılar. İçgörümüz çözülebilecek

küçük şeylere dikkat çekmekti aslında…

Youtube kanalımızdaki #Tatileengelyok

etiketiyle yayınlanan videolarda

konuklarımızın anlattığı öyle detaylar

vardı ki aslında farkındalıkla ve küçücük

iyileştirmelerle engellerin kaldırılmasının ne

kadar da mümkün ve kolay olduğu yansıdı

kameralara. Konuklarımızın isteklerini

bir dilek listesi haline getirdik ve sektörel

platformlarda yayınlanması için çalıştık. Bu

şekilde gönderilen mesajların da amacına

ulaşmasını hedefledik.

Tatilsepeti’nin son dönemde

kazandığı prestijli ödüller, şirket ve

sizde nasıl bir etki oluşturdu? Hangi

projeler bu ödüllerde belirleyici

oldu?

Tüm şirket içinde büyük bir coşkuyla

karşılandı, herkes bu önemli başarıların

haklı gururunu yaşıyor. Sadece bu sene,

20. Yıl kampanya filmimizle kurumsal

imaj kategorisinde, Kristal Elma ve Film

Felis kazandık. ECHO Awards’da Tatil

Kategorisinde E-ticaretin En İyisi seçildik

ve en çok değer verdiğimiz ödüllerden

biri olan The One Awards Bütünleşik

Pazarlama Ödülleri’nde Yılın İtibarlısı

olmayı 3. defa hak ettik. Bu sene büyük

bir coşkuyla kutladığımız 20. yılımıza özel,

ajanslarımızdan BBQ imzalı reklam filmimiz,

sosyal sorumluluk alanında yürüttüğümüz

projelerden Tatil Herkes İçin Güzel ve

Make-A-Wish Türkiye dilek çocuklarının


etkinlik ulaşım sponsorlukları, dijital

tatil asistanımız Tassis, kayak özelinde

oluşturduğumuz kulübümüz İz Bırakanlar

Kulübü kapsamındaki marka işbirliklerimiz

ve sponsorluklarımız ve son olarak da

Galatasaray forma sırt sponsorluğumuz bu

başarıların hepsinde etkisi olan projelerdir.

Bizi başarıya götüren en önemli faktör ise

hedef kitlemizi iyi dinlemek ve yaptıklarımızı

sürekli geliştirmek, optimize etmektir.

Son yıllarda turizm sektöründe

en çok hangi değişiklikleri

gözlemlediniz? Dijital dönüşümün

sektöre etkisi ne olzzdu?

Tatilsepeti’nin gelecek vizyonunda,

turizm sektörünün dijitalleşmesine

nasıl bir katkı sağlamayı

hedefliyorsunuz?

Kullanıcı davranışlarında farklılıklar

olduğunu gözlemliyoruz. Kullanıcılar artık

alternatif seyahatleri ve yeni yerler keşfetme

eğilimindeler. Çocuklu ailelerin de artık

farklı deneyimlere açık olduğunu görüyoruz.

Daha çok deneyim odaklı seyahatler

gündemde. Dijitalleşme sürecinde ise

kullanıcının değişen davranışlarına paralel

teknolojik yatırımlar yapmaktayız. Tatilsepeti,

2004 senesinde .com olarak kurulmuş

bir firma, 20 sene öncesini göz önünde

bulundurduğumuzda henüz internet alışverişi

davranışı dahi oluşmamışken online seyahat

acentesi olarak kurulmuş olmamız bugün

ulaştığımız yere teknolojik vizyonumuzla

geldiğimizin ispatı niteliğindedir. Bu vizyonu

hiçbir zaman bırakmadık.

Turizm sektöründeki yeni trendleri

nasıl değerlendiriyorsunuz?

Özellikle pandemiden sonra

hangi yeniliklerin sektörde kalıcı

olacağını düşünüyorsunuz?

Pandemi sonrası ekonominin durumunun

bir sonucu olarak yurt dışı seyahate olan ilgi

arttı. Yurt dışı eğiliminin devam edeceğini

düşünüyorum, diğer taraftan online

rezervasyon oranlarındaki artışın da devam

edeceği kanaatindeyim.

Turizmde kadın olmak üzerine

neler söyleyebilirsiniz? Sektörde

kadın olmak size nasıl bir avantaj

ve zorluk sağladı? Bu alanda

kadınların daha güçlü olması için ne

gibi adımlar atılmalı?

Yakınlarım bilir, kadınlarla çalışmayı

seviyorum. Kadınlar yaradılış olarak

işletmelerin büyümesine katkı sağlayacak

özelliklere sahip. Kadınların büyütme,

çoğaltma, besleme özelliğinin üst yönetimde

kadın çalışanlara yer veren şirketlerdeki

pozitif etkisini görüyoruz. Ancak sonradan

yaratılan algı ile kadının becerileri ve

yetenekleri bastırılmış, sadece eve mutfağa

sıkıştırılmış ve küçük görülmeye çalışılmıştır.

Ancak gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma

özelliği olduğundan kadının hak ettiği değeri

ziyadesiyle göreceğine inanıyorum.

Biraz da sizi konuşalım isterim. İş

dışında Canan Demir’i bize nasıl

anlatırsınız? Özel zamanlarınızda

hangi aktiviteleri yapmaktan

hoşlanıyorsunuz?

Spor yapmayı, oğlum ve sevdiklerimle

vakit geçirmeyi seviyorum. Spor benim için

boş zamanlarımda yaptığım bir aktivite

değil, çünkü spor yaptığım zaman doludur.

Tıpkı bir iş rutini gibi spor için ayıracağım

zamanlardaki meşguliyetim kesindir.

Bunun sebeplerinden en önemlisi, sağlık

ikincisi ise kendi kendime vakit geçirdiğim

kısıtlı zamanlardan olması. Bazen de

sevdiklerimle spor yaparım tabii ki, mesela

oğlumla tenis oynarım, bu vakit benim için

çok keyiflidir.

Seyahat, iş hayatınızın önemli

bir parçası, ancak kişisel olarak

seyahat etmeyi en çok nerelere

yapmaktan keyif alırsınız?

Çeşme’yi çok seviyorum. Aynı zamanda

rotası neresi olursa olsun cruise seyahatini

seviyorum. Deniz havası hoşuma gidiyor,

iş amaçlı değilse çok uzak destinasyonları

tercih etmiyorum. Böylelikle kısa ve sık

molalarla daha fazla tatil yapabiliyorum. İş

için uzak doğu gibi yerlere seyahat ettiğim

de oluyor. Bunlar da ayrı keyifli yolculuklar

benim için.

İş ve özel yaşam dengesini

nasıl sağlıyorsunuz? Bu konuda

izlediğiniz bazı stratejiler var mı?

Bazen çok da sağlayabildiğimi

düşünmüyorum. Araba kullanırken toplantı

yapmak zorunda olduğum bir sürü zaman

oldu. Oğlumla anne çocuk zamanları

yaratıp bu zamanları verimli hale getirmeye

çalışıyorum.


56

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

COŞKUN İRFAN

"Başarımızın arkasında çevre dostu

teknolojiler ve yenilikçilik var"

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

1982 yılında konaklama ve ağırlama

sektörüne kaliteli ve yenilikçi

ürünlerle hizmet vermeye başlayan

Evinoks, bugün 6.500'den fazla ürünüyle

global pazarda güçlü bir konumda.

Ürün çeşitliliğini ve üretim kapasitesini

artırırken, çevre dostu üretim süreçlerine

de büyük önem veren, özellikle

Chef Buffet gibi inovatif ürünlerle

sürdürülebilir gastronomi trendine katkı

sağlayan şirket, işlevselliği ve estetiği bir

araya getirerek otel ve restoran sektörüne

yenilikçi çözümler sunuyor.

Evinoks’un stratejik hedeflerini, 2025

vizyonunu ve sektöre sunduğu yenilikçi

çözümleri şirketin Yönetim Kurulu

Başkanı Makine Yüksek Mühendisi

Coşkun İrfan ile konuştuk.

Evinoks’un kuruluşundan kısaca

bahsederek, firmanızın bugün

ulaştığı üretim kapasitesi ve geçen

süreçte katettiği gelişim hakkında

bilgi verir misiniz?

Evinoks, 1982 yılında müşteri odaklı

yaklaşımı, yenilikçi vizyonu ve kalite

anlayışıyla, konaklama (hospitality)

sektörüne hizmet vermek üzere

kurulmuştur. Başlangıçta sınırlı bir ürün

portföyü ile hizmet verirken, zamanla

üretim kapasitemizi ve çeşitliliğimizi

artırarak sektörün önde gelen

firmalarından biri haline geldik. Bugün

otel, pastane ve restoranlar için 6.500’den

fazla ürün üreten, dünyanın en modern ve

çevre dostu fabrikalarından birine sahibiz.

Bu gelişim, yalnızca üretim hacmimizin

artışıyla değil, aynı zamanda global

pazarda kazandığımız prestijle de kendini

gösteriyor. Hilton, Accor, Wyndham,

Mövenpick ve Rixos gibi uluslararası

otel zincirlerine onaylı tedarikçi olarak,

küresel standartlarda üretim yapıyoruz.

Electrolux Grubu ile yürüttüğümüz

iş birliği, teknolojik altyapımızı

güçlendirmemizi ve sektöre yenilikçi

çözümler sunmamızı sağladı.

Bugünkü başarımızın ardında, çevre dostu

teknolojilerle üretim yapma kararlılığımız

ve sürekli gelişim odaklı bir yaklaşım

yatıyor. Tüm bu süreçlerde, yalnızca

sektördeki trendlere ayak uydurmakla

kalmayıp, aynı zamanda yeniliklere

öncülük ederek sektöre yön veren bir

firma olmayı hedefliyoruz.

Chef Buffet, yenilikçi ve çevre

dostu bir tasarım olarak büyük ilgi

görüyor. Bu başarının arkasındaki

temel özellikler neler? Ürünün

hem Gastromasa’da hem de

uluslararası fuarlarda dikkat

çekmesini sağlayan özelliklerini

nasıl tanımlarsınız?

Chef Buffet, bizim için oldukça önemli

bir ürün çünkü oteller, restoranlar ve

catering hizmetleri gibi farklı alanlara

hitap eden, sıcak ve soğuk yemeklerin

şık bir şekilde sunumunu sağlayan

yenilikçi bir teşhir üniteleri serisi. Bu

ürünümüz, estetik görünümünün yanı

sıra işlevsellik ve dayanıklılığıyla da öne

çıkıyor. Özellikle mobil yapısı sayesinde

farklı mekanlara kolaylıkla taşınabiliyor

ve modüler yapısıyla sökülüp takılabilir

olması kullanıcılarımız için büyük bir


pratiklik sağlıyor. Montajının kolaylığı da

işletmelerin iş akışını hızlandırıyor. Chef

Buffet’ın hem görsellik hem de kullanım

kolaylığı açısından sektörde büyük bir

boşluğu doldurduğunu düşünüyoruz.

Bu özellikleriyle otel ve restoran

sektörlerinde oldukça ilgi görüyor ve

büyük bir memnuniyetle karşılanıyor.

Çevre dostu tasarım anlayışınızın

Chef Buffet ile nasıl bir yeniliğe

dönüştüğünü anlatabilir misiniz?

Ürün, sürdürülebilir gastronomi

trendine nasıl bir katkı sunuyor?

Chef Buffet, sürdürülebilir gastronomi

trendine önemli katkılar sunuyor. Ürünün

tasarım aşamasında geri dönüştürülebilir

malzemeler ve enerji verimliliği esas

alındı. Ayrıca, uzun ömürlü kullanım

olanağı sunarak atık miktarını azaltmayı

hedefliyoruz. Modüler yapısı sayesinde

farklı mekân ve konseptlere kolayca

uyum sağlıyor, böylece kullanıcıların

maliyetlerini düşürürken konukların

gıdaları hijyen ve gıda güvenliği

standartlarında tüketmesini sağşlıyor.

İhracat alanındaki faaliyetleriniz

nedir? 2024 yılında ihracat

hacminde nasıl bir artış yaşandı?

Hangi ülkelere/ projelere

odaklandınız?

2024 yılında Batı pazarında yaşanan

daralma nedeniyle ihracat faaliyetlerimizi

Afrika, Orta Doğu ve Asya üzerinde

yoğunlaştırdık. Birleşik Arap Emirlikleri,

Suudi Arabistan ve Afrika gibi bölgelerde

yeni projeler üstlenip distribütörlük

ağları kurduk. Ayrıca, Rusya, Belarus

ve İngiltere’deki büyük otel gruplarının

projelerinde yer alarak küresel varlığımızı

güçlendirdik. Üretim süreçlerimizi

uluslararası standartlara uygun hale

getirerek bu projelerin ihtiyaçlarını

karşıladık. Bu çalışmalar, yeni pazarlara

girişimizi kolaylaştırdı ve iş birliklerimizi

artırdı.

2020 yılı itibarıyla mutfak projeleri

tasarlamaya başladığınızı biliyoruz.

Bu yeni konumlandırmanız

doğrultusunda proje firması olarak

hangi alanlarda ve nasıl bir çalışma

modeliyle ilerliyorsunuz?

2020 yılından beri mutfak projeleri

tasarlıyoruz. 40 yılı aşkın sektör

deneyimimiz ve İnoksan’ın kurucusu

olmamdan kaynaklanan bilgi

birikimimiz, bu alandaki başarımızın

temeli. Projelerimizde müşteri

ihtiyaçlarına öncelik veriyor ve yenilikçi,

fonksiyonel çözümler sunuyoruz.

Ticari mutfaklarda enerji verimliliği,

ergonomi ve hijyen standartlarına uygun

tasarımlar yapıyoruz. Müşterilerimizle

doğrudan iletişim kurarak ithal ve yerli

ekipmanlarla özel çözümler geliştiriyoruz.

Ayrıca, tüm projelerde sürdürülebilirlik

ilkelerine bağlı kalıyor ve çevre dostu

üretim süreçlerine öncelik veriyoruz.

Global bir marka ile iş birliği

yapıyorsunuz. Bu iş birliğinin

kapsamını ve yürüttüğünüz

çalışmaları detaylandırabilir

misiniz?

Dünya markalarıyla gerçekleştirdiğimiz

iş birlikleri ve ürün geliştirme

laboratuvarımız sayesinde Karbondioksit

kondenser üniteleri ile Soğutma (R290

ve C02 soğutma) geleneksel HFC

çözümlerine göre çok düşük karbon ayak

izine ve daha düşük enerji tüketimine

sahip bir soğutma tekniği ve 4 saat ve 24

saat soğuk teşhir ve muhafaza etme gibi

Ar-Ge faaliyetlerimizle Türkiye pazarında

güçlü bir oyuncu olmaya devam ediyoruz.

Ürettiğimiz ürünler, global kalite

standartlarını karşılayarak dünya

çapındaki müşterilere ulaşıyor.

Bu süreçte teknolojik altyapımızı

sürekli güncelliyor, yüksek üretim

kapasitemizle talepleri karşılıyor ve

Ar-Ge faaliyetlerimize daha fazla kaynak

ayırarak sektöre yenilikçi ürünler

kazandırıyoruz.

Üretim süreçlerinizde çevre dostu

yaklaşımlar benimsediğinizi

biliyoruz. Bu konuda uyguladığınız

yöntemler ve projeler nelerdir?

Yeşil fabrika konseptiniz, enerji ve

kaynak kullanımında nasıl bir fark

ortaya koyuyor?

Evinoks olarak, yeşil fabrika konseptimiz

kapsamında enerji verimliliği sağlayan

teknolojiler kullanıyoruz. Üretim

tesislerimize entegre ettiğimiz güneş

enerjisi sistemleri sayesinde ayda

100 ton Kömür karşılığı üretime denk

gelen elektrik kullanımını önlüyoruz.

Güneşten yıllık ortalama 1.105.000 kwh

elektrik üretim gücümüz var ki toplam

tüketimimizin neredeyse tamamını

güneşten elde ediyoruz. Ayrıca, çatıdaki

su kolektörleriyle topladığımız yağmur

suyunu filtreleyerek ayda 600 ton

suyu tekrar kullanıma kazandırıyoruz.

Bu uygulamaların yanı sıra Ar-Ge

yatırımlarımızla geliştirdiğimiz ve patentli

ürünlerimizle sektörde yenilikçi çözümler

sunuyor, karbon ayak izimizi azaltmayı

hedefliyoruz.


58

hotel restaurant

& hi-tech

marka

MÇ ORGANIK GIDA

BEMTAT ORGANIK MARKASIYLA

HORECA PAZARINA GIRIYOR

Bemtat Organik markası altında organik gıda sektöründe 30 yılı aşkın deneyimiyle

faaliyetlerini sürdüren MÇ Organik Gıda Ltd. Şti., 2025 yılı itibarıyla

HoReCa pazarına giriyor.

Serdar Özdoyuran ve Mehmet Ziya

Günal’ın ortaklığında kurulan MÇ

Organik Gıda Ltd. Şti., Bemtat Organik

markası altında organik gıda sektöründe

30 yılı aşkın deneyimiyle faaliyet gösteriyor.

2025 yılı itibarıyla HoReCa pazarına adım

atmayı planlayan firma, 25 kg’lık ticari

boyuttaki ambalajları ile sektördeki yerini

sağlamlaştırmayı hedefliyor.

Pazar payını artıracak

Firma, organik un ve makarna çeşitleri başta

olmak üzere çeşitli organik tahıl ürünlerini

üretip pazarlıyor. Hem yurt içi hem de yurt dışı

pazarlara hizmet vermeye devam eden MÇ

Organik Gıda, organik üretime odaklanarak

pazar payını artırmayı hedefliyor.

Doğaya ve insan sağlığına saygılı üretim

anlayışı

Kuruluşu itibarıyla eski ve atalık tohumları

kullanarak geleneksel tarımla uğraşan küçük

çiftçilere destek veren firma, kimyasal katkı

maddeleri, ilaçlar, hormonlar ve gübreler

içermeyen organik tahıl ürünleri üretmeye

devam ediyor. MÇ Organik Gıda, doğayı ve

insan sağlığını koruma hedefiyle ekolojik

dengeye katkı sağlamakta kararlı.


Otomatik kapı sektörü, yeni

yılla birlikte devrim niteliğinde

bir yeniliğe hazırlanıyor.

dormakaba’nın geliştirdiği ES PROLINE

akıllı kayar kapı mekanizması, 2025

yılında piyasaya sunuluyor. Yenilikçi

tasarımı, üstün performansı ve

sürdürülebilir özellikleriyle sektörde

yeni bir standart belirleyen ES

PROLINE, modern geçiş sistemlerinin

tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor.

Daha hızlı, daha dayanıklı,

ultra sessiz

ES PROLINE, sektörde fark oluşturan bir

dizi üstün özellikle dikkat çekiyor:

Yüksek dayanıklılık: Direct Drive motor

teknolojisi sayesinde 1,5 milyon açmakapama

döngüsüne dayanıklıdır.

Hızlı performans: Geleneksel

mekanizmalara göre %20 daha hızlı

çalışır.

Sessiz çalışma: Dişlisiz ve fırçasız lineer

motor teknolojisiyle ultra sessizdir.

Geçiş sistemlerine

devrim niteliğinde bir yenilik

ES PROLINE

dormakaba’nın geliştirdiği ES PROLINE Akıllı Kayar Kapı Mekanizması, 2025 yılı

itibariyle pazara sunuluyor. Yenilikçi tasarımı ve üstün teknolojisiyle, ES PROLINE,

geçiş sistemlerinde güvenliği, performansı ve sürdürülebilirliği ile sektörde yeni bir

dönem başlatacak.

Uzun kullanım ömrü: Yüzde 50 daha

uzun ömürlü bir çözüm sunar.

Yük Taşıma kapasitesi: 2 x 200 kg’a

kadar kapı kanat ağırlığını destekler.

Enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlik

Enerji verimliliği sağlayan yapısıyla

dikkat çeken ES PROLINE, çevre dostu

sertifikalarıyla sürdürülebilir geçiş

teknolojilerine öncülük ediyor. Ayrıca

Plug & Play sistemi sayesinde hızlı ve

kolay kurulum sunarak hem zaman

hem de iş gücünden tasarruf sağlıyor.

Modern ve akıllı teknoloji

CAN bus bağlantılarıyla ileri teknoloji

entegrasyonu sağlayan ES PROLINE,

Door Pilot mobil uygulaması sayesinde

akıllı cihazlardan kolayca

kontrol edilebilir.

Entegre sensörlerle

modern tasarımı

tamamlayan

bu mekanizma,

aynı zamanda dormakaba’nın diğer

sistemleriyle sorunsuz entegrasyon

imkânı sunuyor.

Geniş uygulama alanı

Standart kayar kapılar, teleskopik

kapılar ve acil çıkış kapılarında

kullanılabilen ES PROLINE, EN 16005

standartlarına uygun olarak maksimum

güvenlik ve performans sunuyor. 2025

yılı, otomatik kapı teknolojilerinde

yepyeni bir dönemi beraberinde

getiriyor. dormakaba’nın yenilikçi

çözümü ES PROLINE, hız, dayanıklılık

ve modern tasarımı bir araya getirerek

sektöre öncülük etmeye

hazırlanıyor.


60

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

FATIH DOĞAN

“Hedefimiz sürdürülebilirlik,

yenilikçilik ve güçlü ihracat”

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Bera Holding iştiraki olarak Karaman’ın

Kazımkarabekir ilçesinde irmik,

makarna, un, bisküvi-gofret ve bakliyat

üretimlerini sürdüren Golda Gıda, bugün

28 yıllık deneyimiyle hem yerelde hem de

uluslararası pazardaki güçlü konumunu

devam ettiriyor. Modern üretim tesisleri ve

yenilikçi yaklaşımıyla üretim kapasitesini

düzenli olarak artıran şirket, ihracat ağı ve

geniş ürün portföyüyle sektöre yön veriyor.

Golda Gıda Genel Müdürü Fatih Doğan ile

şirketin sektördeki yolculuğundan halka arz

sürecine, yatırım hedeflerinden inovasyon

odaklı projelerine kadar detaylı bir söyleşi

gerçekleştirdik.

Fatih Bey, Golda Gıda’da Genel

Müdürlük görevini yürütüyorsunuz.

İlk olarak sizi kısaca tanıyabilir

miyiz?

Golda Gıda’da Genel Müdürlük görevini

icra ediyorum. Aynı zamanda uzun yıllardır

Bera Holding bünyesinde görev alarak

çalışmalarımı sürdürüyorum. Göreve

başladığımdan itibaren şirketin sürdürülebilir

şekilde büyümesine ve yenilikçi projelerle

sektörde öncü olmasına odaklandık.

Ekibimizle birlikte birçok yeniliğe imza

atarak, Golda Gıda’nın pazar payını artırmayı

başardık.

Golda Gıda, sektörün önemli

oyuncularından biri. Şirketin

bugüne kadarki gelişim

yolculuğunda hangi aşamalardan

geçildi?

Golda Gıda Bera Holding iştiraki olarak

1996 tarihinde kurulmuş ve Karaman ilinin

Kazımkarabekir ilçesinde 1997 yılında gıda

şehri projesi kapsamında faaliyetlerine

başlamıştır. Golda Gıda gıda sektörünün

bir oyuncusu olarak kuruluşundan itibaren

geçen yaklaşık 28 yıllık süre içinde irmik,

makarna, un, bisküvi-gofret ve bakliyat

tesisleri ile üretim, satış, dağıtım ve ihracat

faaliyetlerini yürütmektedir.

Şirket olarak şu an hangi kapasite

ve üretim hedeflerine sahipsiniz?

Golda Gıda’nın üretim faaliyetlerini

yürütmekte olduğu fabrikası 1.078.000 m²

açık alan üzerine yaklaşık 76.082 m² kapalı

alana kurulmuş olup tarım ve hububat

sektöründe yıllık 120 bin ton buğday ve

bakliyat işlenmektedir.

Ana üretim tesislerimiz ve kapasitelerimizi

ise üretimimizdeki artış ile doğru orantılı

bir şekilde kademeli olarak irmik üretimi

için buğday kırım kapasitemiz bakımından

yıllık 78 bin tonluk kapasiteyi 156 bin tona;

makarna üretim kapasitemiz bakımından

yıllık 70 bin tonluk kapasiteyi 112 bin tona

çıkarmayı hedefliyoruz.

Bunlara ilave olarak un üretimi için yıllık 90

bin ton buğday kırım kapasitesine, bakliyat

için yıllık 24 bin ton üretim kapasitesine ve

bisküvi-gofret-marshmallow için yıllık 12 bin

ton üretim kapasitesine sahibiz.

Şirket olarak kuruluşumuzdan bugüne kadar

her yıl düzenli olarak yapmış olduğumuz

yatırımlar ile üretim kapasitemizi ve ürün

çeşitliliğimizi devamlı olarak artırdık.

2025 yılı için en önemli

hedeflerinizden biri halka arz. Bu

süreçteki stratejileriniz nelerdir?

2024 finansal yılı bakımından Golda

Gıda nezdinde koyduğumuz hedefleri

gerçekleştirmek için çalışmalarımızı

sürdürürken piyasa dalgalanmaları ve

regülasyonlar gibi zorluklarla karşılaştık

ancak deneyimli ve profesyonel ekibimizle

birlikte bu süreci başarıyla tamamlayarak

2024 finansal yılına ilişkin hedeflerimizi

başarıyla hayata geçirdik.

Golda Gıda olarak 2025 finansal yılı içerisinde

halka arz olmak için gerekli çalışmaları

ve adımları atarak Sermaye Piyasası

Kurulu ve Borsa İstanbul A.Ş. nezdindeki

başvurularımızı yaptık. Devam eden halka arz

sürecimizde, şeffaflık ve güvenilirlik ilkesine

bağlı kalarak yatırımcılarla güçlü bir iletişim

kurmayı hedefliyoruz.

Golda Gıda’nın halka arz sürecinde elde

edeceği fonun bir kısmını yeni yatırım

fırsatları ve AR- GE çalışmaları ile

değerlendirmeyi planlıyoruz. Bu çerçevede,

yeni yatırımlarımızla uluslararası pazardaki

varlığımızı daha da artırmayı hedefliyoruz.

Planlanan halka arzımızın tamamlanması

sonrasında, paydaşlarımızla daha sıkı bir bağ

kurarak, sürdürülebilir büyüme hedeflerimize

daha sağlam adımlarla ilerleyeceğiz.

Golda Gıda’nın yenilikçi

projelerinden ve 2025 için

planladığınız yeni ürünlerden

bahsedebilir misiniz?

Golda Gıda olarak, inovasyon ve

sürdürülebilirlik odaklı bir büyüme stratejisi

izliyoruz. 2025 yılında gerçekleştirmeyi

hedeflediğimiz yeni ürün Ar-Ge çalışmaları

ile tüketim alışkanlığı değişen Z kuşağına

hitap eden inovatif ürünler ile yeni bir pazar

geliştirmeyi planlıyoruz. Aynı zamanda,

çevresel ve sosyal sorumluluk projeleriyle

topluma katkı sağlamaya devam edip bu

hedefler doğrultusunda, tüm paydaşlarımızla

iş birliği yaparak, Golda Gıda'yı geleceğe

taşımayı amaçlıyoruz.



62

hotel restaurant

& hi-tech

marka

Çukurova Isı,

bu ülkelerde de liderlik hedefliyor!

Radyant ısıtma sistemlerinde yüzde 65’lik pazar payına sahip olan Çukurova

Isı, 2024 yılını çift haneli büyümeyle kapattı. Ürünlerinin yoğun talep gördüğü

Hollanda ve Avusturya pazarlarında markalaşma çalışmalarına ağırlık verdiklerini

belirten Çukurova Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, “Bu ülkelerde de liderlik

hedefliyoruz” dedi.

Çukurova Isı, yüksek verimli

ısıtma sistemleri ve mühendislik

hizmetleri ile müşterilerine,

ekonomiye ve gezegenimize önemli

katkılar sağlamaya devam ediyor. 2024

yılını çift haneli büyümeyle kapatarak,

şirketin sektördeki konumunu daha da

güçlendirdiklerini belirten Çukurova

Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü,

şunları söyledi: “2024, parasal

sıkılaştırma politikaları, yüksek faiz

oranları, finansmana erişimde yaşanan

zorluklar ve yakın coğrafyamızda

yaşanan savaşlar nedeniyle ülkemiz

ve sektörümüz açısından zorlu geçen

bir yıl oldu. 2024, yalnızca ülkemiz

için değil dünya ekonomileri için de

zorlu geçti. Enflasyonla mücadele

eden birçok ekonomide yavaşlamalar

görüldü. Ancak Çukurova Isı olarak;

yüksek verimli ısıtma sistemlerimiz,

kaliteli hizmetlerimiz, güçlü bayi

organizasyonumuz ve ihracat

kabiliyetimiz sayesinde yılı çift haneli

büyüme rakamlarıyla kapatmayı

başardık.

“Sanayi sektörü, yeşil dönüşüm

çalışmalarına hız verdi”

Avrupa Birliği’nin (AB) 2030 yılına

kadar sera gazı emisyonlarının yüzde

55 oranında azaltılması hedefi, enerji

fiyatlarında yaşanan artışlar ve yine

Avrupa Birliği’nin (AB) 2026’dan sonra

başlaması planlanan ‘Sınırda Karbon’

uygulaması nedeniyle sanayi sektörü,

yeşil dönüşüm çalışmalarına hız

verdi. Bu da Avrupa Komisyonu’nun

Ecodesign Direktifi’ne (ErP) uygun

olarak geliştirdiğimiz ve endüstriyel

tesislerin ısıtma giderlerini yüzde

70’lere varan oranlarda düşüren

Goldsun CPH seramik plakalı radyant

ısıtıcı ürünümüze olan talebi artırdı ve

büyümemizi destekledi.

“GES yatırımları, eleklikli ısıtıcı

ürün gruplarımıza olan talebi

artırdı”

Sanayi tesisinin elektriğini tamamen

yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı

hedefleyen sanayiciler, GES

yatırımlarına hız kazandırdı. GES

yatırımları da elektrikli ısıtıcı ürün

gruplarımıza olan talebi artırdı. Çünkü

yatırımcılar, ihtiyaç fazlası enerjiyi

değerlendirmek için mevcutta kurulu

olan geleneksel ısıtma sistemlerini

iptal edip, kurulumu oldukça kolay

olan elektrikli ısıtıcılara geçiş yapıyor.

Dolayısıyla 2024, elektrikli ısıcı ürün

gruplarımızın yoğun talep gördüğü bir

sene oldu.

“Hollanda ve Avusturya

pazarlarında liderlik hedefliyoruz”

Bugün, 6 kıtada 80’den fazla ülkeye

ihracat gerçekleştiriyoruz. 2024 yılında

küresel çapta yaşanan olumsuzluklara

rağmen, ihracat pazarlarında da

istikrarlı bir büyümemizi sürdürmeyi

başardık. Ürünlerimizin yoğun talep

gördüğü Hollanda ve Avusturya

pazarlarında ise markalaşma

çalışmalarımıza ağırlık verdik. Bu

ülkelerde liderlik hedefliyoruz.

“Türkiye’de bir ilke daha imza attık”

2024’te sektördeki ‘öncü ve lider firma

olma’ misyonumuzu pekiştirecek

adımlar da attık. Sürdürülebilirlik

hedeflerimiz doğrultusunda Ar-Ge

yatırımlarımıza hız kesmeden devam

ettik. Yılın ilk çeyreğinde Gebze

fabrikamızda hayata geçirdiğimiz

radyometre laboratuvarıyla da verimli ve

katma değeri yüksek ürünler geliştirme

konusundaki iddiamızı pekiştirdik.

Radyant ısıtıcılarımızın performansını

ölçen bu yatırımımızla Türkiye’de bir

ilke daha imza attık.” dedi.



64

hotel restaurant

& hi-tech

şefin gözünden

NICOLE

SCANDELLA

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

"İSTANBUL’DA

YEMEK

YAPMAK, IŞIN

DE ÖTESINDE

KÜLTÜREL BIR

KEŞIF"

Her şefin bir hikayesi vardır

ama yemekle büyümüş birinin

hikayesi genellikle daha kokulu,

daha lezzetlidir. Monteverdi

Ristorante'nin Executive Şefi Nicole

Scandella'nın hikayesi tam da böyle! Yemek

yapmayı öğrenmenin ötesinde, mutfağı

hayatının merkezine yerleştiren Scandella,

aileden gelen bir tutkunun peşine düşerek

kendini şefliğin zorlu ama tatmin edici

dünyasında buluyor.

Nicole Scandella için yemek yapmak

yalnızca bir meslek değil; çocukluğunda

başlayan bir yaşam biçimi oluyor.

"Çocukluğumda ailemle geçirdiğim en

güzel zamanlar mutfakta yaşandı" diyor ve

"Anneannem ve babaannem, her yemekte

adeta bir sanat eseri ortaya koyardı. Onların

yemek yapma biçimi, karın doyurmanın da

ötesinde, aileyi bir araya getiren bir ritüeldi

adeta." diye de ekliyor.

Fırın kokuları ile şekillenen bir

tutku

Babası bir fırıncı olan Scandella,

çocukluğundan beri un ve ekmek kokularıyla

büyüdüğünü anlatıyor devamında. "Babamın

fırında geçirdiği saatler ve o taze ekmeklerin

kokusu, benim mutfağa olan sevgimi

besleyen en güçlü anılarımdan biriydi"

diyen İtalyan şefin ailedeki bu güçlü mutfak

kültürü, onun ve kardeşinin geleceğini

şekillendirmede belirleyici rol oynuyor.

Ancak bu yolda her şey kolay olmuyor tabii

ki. Scandella, şeflik mesleğini seçtiklerinde

annelerinin büyük endişelerini şu sözleriyle

hatırlatıyor: "Annem, bu mesleğin ne kadar

zor olduğunu biliyordu. Fiziksel olarak

yorucu, rekabetçi bir alan. Ancak bizim için

yemek yapma tutkusu her şeyin üzerindeydi.

Biz bu mesleği bir kariyerden öte, bir yaşam

biçimi olarak gördük."

"Her yemeğin bir ruhu, bir hikayesi

var"

Nicole ve kardeşi, mutfağa adım attıkları ilk

günden itibaren hep doğru yerde olduklarını

hissederek yol alıyor. Çocuklukta kurulan

bu bağ, onları birer profesyonel şefe

dönüştürüyor ki o da kardeşi gibi, bugün,

Monteverdi Ristorante'deki rolüyle yalnızca

lezzetli tabaklar sunmakla kalmıyor, aynı

zamanda yemekle bir hikaye anlatıyor

misafirlerine.

"Her yemeğin bir ruhu, bir anlatacak

hikayesi var. Benim için yemek yapmak,

çocukluğumdaki huzuru ve sevgiyi yeniden

yaratmanın bir yolu. Ailemi bir araya getiren

sofraları, şimdi misafirlerimize sunarak

onların da unutulmaz anılar yaratmasına

vesile oluyorum." diyen Scandella’nın şeflik

yolculuğu, yalnızca teknik bir ustalık değil,

aynı zamanda geçmişe duyulan sevgi ve

geleceğe olan tutkuyla şekillenmiş bir

hikaye. Onun ellerinden çıkan her yemek, bu

hikayenin bir parçasını sunuyor.

Yemek sanatının felsefesini öğreten

okul deneyimi

Nicole Scandella, aşçılık mesleğine yönelme

kararını henüz 14 yaşındayken veriyor. Çoğu


Şef Nicole Scandella'nın

dokunuşlarıyla

Monteverdi'nin kış menüsü,

tam anlamıyla mevsimin

ruhunu yansıtıyor. Her

bir tabak, mevsimsel

malzemelerin taze ve

özgün tatlarını içeriyor.

"Bu menüyü oluştururken,

hem Türk mutfağının derin

geleneklerinden hem de

İtalyan mutfağının zarif

dokunuşlarından ilham

alıyoruz. Aslında, bu

iki kültürün birleşmesi,

menünün en özel yönü.

Geleneksel lezzetlere yeni bir

perspektif katıyor, yaratıcı

yeniliklerle harmanlıyoruz.

Örneğin, Türk mutfağının

zengin baharatları ve

İtalyan mutfağının sofistike

sunumları bir araya gelerek,

sofistike bir yemek deneyimi

sunuyor. Bizim için bu

menü, sadece yemek yapmak

değil, kültürleri birleştirip,

misafirlerimize unutulmaz bir

deneyim yaşatmak anlamına

geliyor." sözleriyle aktarıyor

menünün detaylarını.

yaşıtı daha ne yapmak istediğini bilmezken,

o mutfakta kocaman bir gelecek hayal

ediyor... Eğitimine İtalya’nın Bergamo

bölgesinde mutfak sanatları üzerine

yoğunlaşmış bir okulda başlayan Scandella

için bu okul, yalnızca teknik bilgi değil, aynı

zamanda mutfağa duyulan saygıyı ve disiplin

anlayışını da öğretiyor. Nicole Şef için bu

yıllar, hem yeteneklerini geliştirdiği hem

de mesleğin zorluklarını öğrenip kendini

bu yola adadığı bir dönem olarak hafızasına

kazanıyor.

Nicole Scandella, aldığı eğitimi sıradan

bir öğrenim süreci olarak değil, hayatını

şekillendiren bir deneyim olarak

tanımlıyor. "Okulda geçirdiğim yıllar,

teknik becerilerimi geliştirmekle kalmadı,

aynı zamanda mutfağın aslında bir sanat

olduğunu fark etmemi sağladı. Farklı

kültürlerden gelen şeflerle çalışmak,

onların yaklaşımlarını öğrenmek benim

vizyonumu genişletti." diyen Scandella,

eğitim sürecinde yalnızca tarifler ve

teknikler öğrenmediğini, aynı zamanda

mutfağın bir yaşam biçimi olduğunu

kavradığını belirtiyor. "Her yemeğin bir

hikayesi var ve bu hikayeyi anlatmanın

yolu, mutfakta geçirilen saatlerden geçiyor.

Okul bana sadece yemek yapmayı değil,

aynı zamanda bu sanatın arkasındaki

felsefeyi de öğretti." diye anlatan Şef

Nicole, Bergamo’daki yıllarını hayatının

dönüm noktası olarak görüyor. "O yıllarda

öğrendiğim en önemli şey, bu mesleğin

sadece lezzetli yemekler hazırlamaktan

ibaret olmadığıydı. Mutfak, bir ekip işi, bir

disiplin ve sürekli gelişim gerektiren bir

yolculuk. Bu yolculuk, beni bugün olduğum

yere taşıdı." diye de ekliyor.

İlk yemeğin ardındaki heyecan ve

motivasyon

Nicole Scandella, ilk yaptığı yemeği dün

gibi hatırlıyor. Çocukken anneannesine

mutfakta yardım etmek, yemek yapmaya

olan ilgisinin ilk tohumlarını atıyor. Ancak,

bir gün tamamen kendi başına yemek

yapma kararı, bu yolculuğu bambaşka bir

boyuta taşıyor. O anı hatırlarken, kendi

başına votkalı makarna yapmaya çalıştığı

ilk anı da unutamıyor, Scandella ve şöyle

devam ediyor: "O yaşta, mutfağa girmek ve

tam anlamıyla bir yemek yaratmak benim

için büyük bir adımdı. Makarnayı hazırlarken

hissettiğim heyecan, tarifin sonunda ortaya

çıkan lezzetle birleşince tarif edilemez

bir mutluluğa dönüştü. Bu deneyim, bana

yemek yapmanın sadece bir fiziksel süreç

değil, aynı zamanda duygusal bir bağ kurma

anlamına geldiğini öğretti. İlk yemeğimi

yapmak, sadece bir tarifin peşinden

gitmek değil, aynı zamanda özgüvenimi

geliştiren bir adımdı. Her detayında kendi

dokunuşumu hissetmek, beni mutfağa daha

da yakınlaştırdı. O günden sonra, yemek

yapmanın sadece yemek hazırlamak değil,

bir yaşam biçimi olduğunu daha iyi anladım.


66

hotel restaurant

& hi-tech

şefin gözünden

O hissettiğim gurur ve mutluluk, mutfakta

ilerlememi ve bu mesleği seçmemi sağlayan

en büyük motivasyon kaynağım oldu."

İlk profesyonel denemeler

Şef Nicole'ün mutfağa adım attığı ilk

profesyonel deneyimi, eğitiminin ikinci

yılında Sirmione’deki bir otelde yaptığı stajla

başlıyor. Bu süreç, mutfağın temposunu,

zaman yönetimini ve ekip çalışmasının

önemini anlamasına yardımcı oluyor. İlk

günleri oldukça zorlu geçiyor, Scandella'nın.

"Her şey hızlıydı ve uyum sağlamak için çok

çaba sarf ettim. Ama zamanla mutfağın

ritmine alıştım ve bu, mesleğime olan

tutkumun artmasına neden oldu." diyen

İtalyan şef, stajdan sonra, evine yakın

Betulla Oteli’nde tam zamanlı çalışmaya

başladığını anlatıyor ve şöyle devam ediyor:

"Burada, yemek yapmanın ötesinde liderlik,

stres yönetimi ve müşteri memnuniyetinin

ne kadar önemli olduğunu fark ettim.

Mutfağın sadece bir yemek pişirme yeri

olmadığını, aynı zamanda bir iş dünyası

olduğunu öğrendim. Bu deneyimler, aşçılık

kariyerimin temelini attı ve mesleğimde

ilerlememi sağladı."

Kesişen yollar, efsanevi tatlar

Şimdi de Scandella ile Monteverdi

Ristorante ile yollarının nasıl kesiştiğini

konuşuyoruz. Hilton Molino Stucky

Venedik’te çalıştığı dönemde kesişiyor

yolları. "Hilton Grubu, Conrad İstanbul

Bosphorus’ta yeni açılacak olan Monteverdi

için beni uygun gördüğünde, bu fırsatı büyük

bir mutlulukla kabul ettim." diye bahseden

Scandella, İstanbul'un yemek kültürü

açısından son derece zengin ve çeşitliliğe

açık bir şehir olduğunu dile getiriyor ve

"Burada yemek yapmak, sadece bir iş

değil, aynı zamanda kültürel bir keşif gibi

hissettiriyor." diye de ekliyor.

Denge ve kontrasttan keyif alıyor

Geliyorum sunum prensiplerine...

Scandella için sunum, bir yemeğin

hikayesini anlatmanın en etkili yolu.

"Benim için tabağın kompozisyonu, hem

görsel hem de duygusal bir bütünlük

oluşturmalı. İmza tabaklarımdan biri olan

Negroni Ton Balığı, sadece tadıyla değil,

aynı zamanda görsel sunumuyla da çok

seviliyor. Bu tarif, pandemiden sonra

özgürlüğü kutlama hissiyle ortaya çıktı."

diyen Şef Nicole, tabakta denge ve kontrast

oluşturmayı seviyor. Ana yemek, garnitür

ve soslar arasında bir uyum olmasına özen

gösterdiğini dile getiren Scandella'nın

tariflerinde kullandığı renkler ve dokular,

tabağın hem görsel hem de lezzet açısından

tamamlayıcı bir yapıya sahip olmasını da

imkan sağlıyor.

Tazelik, uyum, yerellik

Nicole Şef, lezzetin temel püf noktasını

ise malzemelerin tazeliği ve uyumu olarak

yorumluyor. "Yerel ve mevsimsel ürünler

kullanmak, hem çevresel sürdürülebilirlik

açısından önemli hem de yemeklerin özgün

lezzetini korumak için gereklidir." diyen

Scandella için sürdürülebilirlik, sadece

mutfak için değil, genel yaşam tarzım

için de büyük bir öneme sahip. Scandella,

"Tariflerimi oluştururken yerel üreticilerle

çalışmayı tercih ediyorum ve bu süreç, hem

topluluklara destek olmamı sağlıyor hem de

yemeklerime otantik bir dokunuş katıyor."

diyor.

"Sertliği ve katılığı, şefliğin tek yolu

zannederdim"

Nicole Scandella'yı iş yapma stili ve genç

kuşak ile kurduğu iletişim prensipleriyle

daha yakından tanımaya çalışıyorum.

Scandella, mutfaktaki tüm ekip

arkadaşlarıyla bilgi alışverişi yapmayı

ve tartışmayı çok sevdiğini belirtirken,

özellikle genç ekibiyle birlikte çalışarak,

onlardan yeni fikirler ve yaklaşımlar

öğrenmekten büyük keyif aldığını ifade

ediyor. Ve kendi ağzından iş yapma stilini

ve prensiplerini şu sözleriyle aktarıyor:

"Çok sert ve katı şeflerin olduğu bir neslin


zamanında yetiştirildiğim için şef olmanın

tek yolunun katı bir şef olmak gerektiğini

zannederdim. Daha sonra başka şeflerle

tanıştım ve onların davranışlarını

inceleyince farklı bakış açıları kazandım.

İlk başta düşündüğüm sert şef tarzının

bana uygun olmadığını anladım. Mutfaktaki

tüm ekip arkadaşlarımla bilgi alışverişi

yapmayı ve tartışmayı çok seviyorum.

Özellikle de genç ekiple beraber olmak,

onlardan yeni fikirler ve yaklaşımlar

öğrenmekten müthiş keyif alıyorum."

"Türklerin kahvaltıya verdikleri

öneme hayranlık duyuyorum"

Ya Türk mutfağı hakkındaki yorumları...

İtalyan mutfağının Türkiye’deki ilgisi

hakkında gözlemleri...

Seyahat etmekten ve ilgisini çeken her şeyi

tatmaktan oldukça keyif aldığını anlatan

Scandella, deneyimlediklerini tariflerine

uyguladığını ve Türk ve İtalyan mutfaklarını

birbirlerine birkaç açıdan benzer

bulduğunu ifade ediyor. Nicole Şef, Türk

yemek kültürüne ve özellikle de kahvaltıya

verdikleri öneme hayranlık duyduğunu,

İtalya kahvaltısından oldukça farklı bir tarz

olduğunu belirtiyor.

Türkiye'deki İtalyan restoranları ve

şeflerinin arasında çok kuvvetli bir

dayanışma ve bağ olduğunu dile getiren

Scandella, birçoğu ile tanıştığını ve

hepsinin kendisine çok destek ve

yardımcı olduğunu dile getiriyor. Onlara

çok teşekkür ettiğini ve dolayısıyla tek

bir restoran veya şefi seçemeyeceğini,

haksızlık yapmış olacağını sözlerine ilave

ediyor.

"Tüm odağımı Monteverdi'ye

adamak istiyorum"

Şef Nicole Scandella ile son olarak

bundan sonraki hayallerini ve gelecek

vizyonunu konuşuyorum. Tüm odağını

Monteverdi'ye adamak istediğini dile

getiren Scandella, kariyerinde bir sonraki

adım olarak, Executive Şef olarak daha

büyük sorumluluklar almak ve mutfağını

daha geniş bir kitleye tanıtmayı hedefleri

arasına aldığını söylüyor ve "Ayrıca,

farklı kültürler ve mutfaklar tanımak için

Asya’da, özellikle Çin veya Japonya’da

çalışma hayalim var. Bu, sadece kariyerim

değil, kişisel gelişimim için de büyük bir

adım olacaktır." diye de ekliyor.

Mutfağa özgürlük, eğlence,

topluluk ve aile anlamlarını

yükleyen Nicole Scandella,

erkeklerin dünyasında

bir kadın olmanın

profesyonel kariyerindeki

en zor mücadelelerden biri

olduğunu vurgulayarak,

"Bunun üstesinden

gelmek o kadar da kolay

değil. Kendi pozitif

yaklaşımınızın dışında

insanların bakış açılarını

pek de değiştiremiyorsunuz.

Ben yine de bunu böyle

kabul etmek istemiyorum.

Bunun için en iyi çözüm

bence değişime açık ve

istekli insanları çevrenize

dahil etmek ve değişime

açık olmayan insanlarla

tartışmaktan uzaklaşmak.

Bu size daha güçlü olmayı

öğretiyor ve yaptığınız işe

bağlı kalabiliyor, eğlence

ve istek katabiliyorsunuz."

diyor.


68

hotel restaurant

& hi-tech

gastro güncel

ÖZAY AKAR

“GASTRONOMI DEĞERLENDIRME

SISTEMLERINDE ŞEFFAFLIK VE

KAPSAYICILIK ŞART”

Haber: Hatice Ünal Bilen

Gastronomi dünyası, her yıl yayınlanan

derecelendirme rehberleriyle

restoranlara ödüller ve sıralamalar

sunarak büyük bir etki yaratıyor. Türkiye’de

Michelin Guide ve Gault Millau gibi prestijli

rehberlerin yaptığı değerlendirmeler

hem heyecan uyandırıyor hem de bazı

soru işaretleri doğuruyor. Özellikle aynı

restoranların farklı derecelendirme

sistemlerinde çelişkili puanlarla

değerlendirilmesi, bu sistemlerin işleyişine

dair merak uyandırıyor.

Michelin, Gault Millau ve diğer gastronomi

rehberlerinin farklı değerlendirme

kriterlerine sahip olduğu biliniyor. Örneğin:

Michelin, yemeğin kalitesi ve mutfak

felsefesine odaklanırken, Gault Millau şefin

yaratıcılığı ve servis kalitesini ön plana

çıkarabilir. Bu durum, bir rehberde yüksek

puan almış bir restoranın diğer rehberde

neden daha düşük bir değerlendirmeye tabi

tutulduğunu açıklayabilir. Örneğin, Michelin

yıldızına sahip bir restoranın Gault Millau’da

sadece 2 şapkayla derecelendirilmesi gibi

durumlar, rehberler arasındaki sistematik

farkların bir sonucu olabilir.

c.paces Group F&B Operasyonel

Genel Müdür Yardımcısı Özay Akar,

MICHELIN Guide ve Gault Millau gibi

uluslararası gastronomi rehberlerinin

derecelendirme sistemleri üzerine çarpıcı

değerlendirmelerde bulundu. Akar, bu

rehberlerin aynı restoranlar üzerinde farklı

sonuçlar üretmesinin dikkat çekici olduğunu

belirtirken, değerlendirme kriterleri ve

süreçlerdeki şeffaflık ihtiyacına vurgu yaptı.

“Her sistem farklı önceliklere

sahip”

Özay Akar, gastronomi dünyasında büyük

prestije sahip olan Michelin Guide ve Gault

Millau gibi rehberlerin değerlendirme

süreçlerinde farklı önceliklere sahip

olduğunu belirterek, “Michelin, yemeğin

kalitesine ve mutfak felsefesine

odaklanırken, Gault Millau gibi rehberler

servis kalitesi, şarap menüsü çeşitliliği ya

da atmosfer gibi farklı unsurlara daha çok

önem veriyor. Bu yüzden bir rehberde yıldız

alan bir restoranın diğerinde düşük şapka

alması ya da hiç yer bulamaması olağan

görünebilir. Ancak dışarıdan bakan biri için

bu durum kafa karıştırıcı olabiliyor.” dedi.

“Müfettiş tutarlılığı ve ziyaret sayısı

önemli”

Derecelendirme süreçlerinde müfettişlerin

tutarlılığına dikkat çeken Akar, “Müfettişler

arasındaki bilgi birikimi ve deneyim

farklılıkları ile restoranları ziyaret ettikleri

zamanların değişmesi, sonuçların farklı

olmasına yol açabiliyor. Ayrıca restoranlara

sadece bir kez değil, birden fazla kez

gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tek

bir ziyaretle verilen puanlar objektifliği

sağlamaz. Müfettişlerin birden fazla

ziyaret yapıp ortalama bir değerlendirme

oluşturması daha sağlıklı sonuçlar verir”

dedi.

“Şef değişikliği ve konsept

yenilemeleri etkili”

Akar, restoranların aldığı puanları etkileyen

önemli unsurlardan birinin şef değişiklikleri

ve konsept yenilemeleri olduğuna dikkat

çekti. “Bir şefin ayrılması ya da menü

konseptinin değişmesi, doğal olarak bir

restoranın rehberdeki yerini etkileyebiliyor.

Bu durum, bir rehberde yükselişi

desteklerken diğerinde düşüşe neden

olabilir” diye konuştu.

“Ticari dinamikler sistemi

etkileyebiliyor”

Derecelendirme sistemlerinin yalnızca

gastronomik bir rehber olmaktan

öte ticari bir boyutunun da olduğunu

belirten Akar, ödül gecelerinin bu açıdan

önemine değindi: “Bu etkinlikler, sektöre

görünürlük kazandırıyor ve bir vitrin işlevi

görüyor. Ancak bu süreçlerin işin özünden

uzaklaşarak ticari bir yapıya dönüşmesi

bir risk. Hak edenin hakkını alması, bu

sistemlerin prestijini koruması açısından

çok önemli.”

“Daha az bilinen mekanlara şans

verilmeli”

Akar, değerlendirme sistemlerinin sadece

bilinen restoranlarla sınırlı kalmaması

gerektiğine dikkat çekerek, şunları

söyledi: “Daha az bilinen ama yüksek

potansiyel taşıyan mekanlara şans

verilmesi, bu rehberlerin güvenilirliğini

artırır. Kapsayıcılık ve şeffaflık, sistemlerin

başarısının temel göstergesidir. Bu

rehberler, yalnızca ödül dağıtan yapılar

değil, gastronomi dünyasında yol gösterici

birer rehber olmalıdır.”

“Hakkaniyet ve geniş kapsam şart”

Özay Akar, değerlendirme sistemlerinde

şeffaflık ve kapsayıcılığın sağlanmasının

sektör için kritik önem taşıdığını vurguladı:

“Michelin, Gault Millau ve diğer rehberler,

kendilerini sürekli yenileyerek daha geniş

bir kapsama ulaşmalı. Restoranlar için

bu rehberlerde yer almak büyük bir onur.

Ancak bu sistemlerin başarısı, hak edenin

hak ettiği değeri görmesiyle ölçülecektir.”



70

hotel restaurant

& hi-tech

gastro güncel / makale

DrṀurat

İstanbul Gelişim Üniversitesi

Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı

Dogan

Doç.

)

Değerli okurlarım, günümüzde teknolojinin

baş döndürücü bir şekilde ilerlemesine

şahit oluyoruz. Yiyecek-içecek sektörüne

odaklandığımızda, Gastronomi 4.0’ın

kazanımlarının konuşulmaya başlandığını

da izlemekteyiz. Bu bağlamda, yazımda

Gastronomi 4.0 kavramından ve uygulamaları

kapsamında Bulanık Mantık yönteminin

bu alanda nasıl kullanılabileceğinden söz

edeceğim.

Gastronomi 4.0 dendiğinde Endüstri 4.0 ile bir

ilişkisinin olduğu kolayca anlaşılmaktadır. O

zaman kısaca Endüstri 4.0’dan bahsetmek ve

bağlantısını anlatmakta fayda görüyorum.

Dördüncü sanayi devrimi olarak da bilinen

Endüstri 4.0 ileri dijital teknolojilerin farklı

sektörlerin tüm süreçlerine entegrasyonunu

vadetmektedir. Endüstri 4.0'ın ana bileşenleri

arasında internet bağlantısı, otomasyon,

gerçek zamanlı veri alışverişi ve merkezi

olmayan kararlar alma yeteneği sayılabilir.

Günümüzde Endüstri 4.0'ın yiyecek ve içecek

sektörü üzerindeki etkileri tartışılmaya

başlanmış ve böylece sektörün tüm

süreçlerinde verimliliği, esnekliği ve tüketici

isteklerini karşılama yeteneğini artırma

potansiyeli anlaşılmıştır. Bu bağlamda yiyecek

ve içecek üretimi, hazırlama, servis, mutfak

yönetimi ve yemek deneyimlerinin çeşitli

yönlerindeki teknoloji, veri analizi, otomasyon

ve dijitalleşmenin entegrasyonunu kapsayan

Gastronomi 4.0 fenomeni ortaya çıkmıştır.

Gastronomi 4.0 mutfak deneyimini

geliştirmek için yapay zekâ, robotik, artırılmış

gerçeklik ve veri analitiği gibi teknolojilerden

yararlanmayı kapsamaktadır. Gastronomi

4.0 mutfakta üretimden pişirme tekniklerine,

yiyecek sunumuna ve müşteri deneyimine

kadar birçok bileşeni içermektedir.

Gastronomi 4.0 uygulamalarına

örnekler

Geleceğin mutfakları, hayatımızı

kolaylaştırmaya aday! Akıllı cihazlarla

donatılmış mutfaklarda yemek yapmak artık

çok daha keyifli. Robotlar ve yapay zekâ

sayesinde özelleştirilmiş yemekler saniyeler

içinde hazırlanmakta. Mobil uygulamalar

Yiyecek-içecek sektöründe

"Bulanık Mantık" kullanılabilir mi?

sayesinde kişiye özel beslenme önerileri

alıp, menü planlayabiliyoruz. Artırılmış

gerçeklikle menüleri keşfederken, Blockchain

teknolojisiyle de yediğimiz yemeğin nereden

geldiğini, içeriğini ve nasıl hazırlandığını

öğrenebilmekteyiz.

Gastronomi 4.0, teknolojik yenilik,

sürdürülebilirlik ve gelişen misafir

beklentileriyle karakterize edilen yeni bir

yemek yeme çağını başlatıyor. Bu paradigma

değişimi, şeflere, restoran sahiplerine

ve misafirlerine mutfak yaratıcılığının ve

verimliliğinin yeni sınırlarını keşfetme gücü

vermekte. Dijital mutfaklar, sürükleyici

yemek deneyimleri, veri analitiği, yapay

zekâ ve makine öğreniminden yararlanarak

Gastronomi 4.0, geleneksel mutfak

süreçlerinde devrim yapmakta. Bu

teknolojiler, değişkenler üzerinde hassas

kontrol sağlayarak Bulanık Mantık’ı, tarifleri

ve lezzetleri optimize etmek için değerli bir

araç haline getirmekte.

Bulanık Mantık: Gastronomi 4.0 için

önemli bir mutfak katalizörü

Doğrusal olmayan bir akıl yürütme biçimi

olan Bulanık Mantık, kesin olmayan

bilgilerle ilgilenir ve yiyecek ve içecek

sektöründe devrim yapmak için güçlü bir

araç sunmaktadır. Bulanık Mantık, mutfak

süreçlerinin karmaşıklığının özümseyerek

verimliliği, yaratıcılığı ve genel yemek

deneyimini artırabilir.

Gastronomi 4.0'da Bulanık

Mantık’ın uygulamalarına örnekler

Hassas Pişirme

Sıcaklık Kontrolü: Bulanık Mantık, yemeklerin

mükemmel şekilde pişmesini sağlayarak

hassas sıcaklık kontrolü sağlayabilir.

Malzeme türü, boyutu ve istenen pişme

seviyesi gibi faktörleri analiz ederek, optimum

sonuçlar için ısı ayarlarını dinamik olarak

ayarlayabilmekte.

Zamanlama Optimizasyonu: Malzeme

tazeliği, pişirme yöntemi ve istenen doku gibi

çeşitli faktörlere göre ideal pişirme sürelerini

hesaplayabilir.

Malzeme Seçimi ve Miktarı

Kişiselleştirilmiş Tarifler: Bulanık

Mantık, tarifleri kişisel tercihlere ve diyet

kısıtlamalarına göre uyarlayabilir, uygun

ikameleri önerebilir ve malzeme miktarlarını

buna göre ayarlayabilir.

Kalite Değerlendirmesi: Renk, doku ve

aroma gibi duyusal verileri analiz ederek

Bulanık Mantık, bileşen kalitesini ve tazeliğini

değerlendirmeye yardımcı olabilir.

Lezzet Profili ve Eşleştirme

Lezzet Optimizasyonu: Lezzet profillerini

analiz edebilir ve uyumlu lezzet

kombinasyonları sağlayarak tamamlayıcı

eşleştirmeler önerebilir.

Lezzet Özelleştirme: Bireysel tercihleri

anlayarak, belirli zevklere hitap etmek için

lezzet yoğunluklarını ayarlayabilir.

Menü Planlama ve Fiyatlandırma

Talep Tahmini: Menü öğelerine olan talebi

tahmin ederek restoranların envanteri

optimize etmesine ve yiyecek israfını

önlemesine yardımcı olabilir.

Dinamik Fiyatlandırma: Malzeme maliyetleri,

talep ve rekabet gibi faktörleri analiz ederek,

optimum fiyatları belirlemeye yardımcı

olabilir.

Mutfak Operasyonları ve Verimliliği

İş Akışı Optimizasyonu: Mutfak iş akışlarını

analiz edebilir ve süreçleri düzene sokmak

ve işçilik maliyetlerini azaltmak için

iyileştirmeler önerebilir.

Ekipman Bakımı: Ekipman performansını

izleyerek ve bakım ihtiyaçlarını tahmin

ederek, arızaları önlemeye ve duruş süresini

en aza indirmeye yardımcı olabilir.

Bulanık Mantık’ı benimseyerek, Gastronomi

4.0 mutfak inovasyonu, sürdürülebilirlik ve

müşteri memnuniyeti için yeni olasılıkların

önü açılabilir. Teknolojik gelişmeler

sürdükçe, yiyecek ve içecek sektöründe

Bulanık Mantık’ın daha da heyecan verici

uygulamalarını görmeyi bekleyebiliriz.



72

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

MICHELIN GUIDE

2025 seçkisi açıklandı

Michelin, Michelin Guide İstanbul, İzmir ve Muğla'nın 2025 restoran seçkisini

açıkladı. İkisi Michelin yıldızlı olmak üzere 32 yeni restoran seçkiye dahil oldu.

Michelin, Michelin Guide İstanbul,

İzmir ve Muğla'nın 2025 restoran

seçkisini 5 Aralık Perşembe

akşamı Four Seasons Hotel Bosphorus'ta

düzenlenen ödül töreniyle duyurdu. 2025

seçkisi 32 yeni adresle zenginleşirken,

Türkiye'deki tavsiye edilen mekan sayısı

İstanbul'da 77, İzmir'de 24 ve Muğla'da 31

olmak üzere toplam 132'ye ulaştı.

Michelin Rehberi müfettişleri tarafından

yeni keşfedilen restoranlar arasında

2'sine Michelin Yıldızı, 8'ine Bib Gourmand

ve 6'sına Michelin Yeşil Yıldız verildi.

Geçtiğimiz yıl tavsiye edilenler listesinde

yer alan bir başka restoran ise bu yıl Bib

Gourmand derecesi ile ödüllendirildi.

İlk Michelin yıldızlarını aldılar

İstanbul şehir merkezine 40 kilometre

uzaklıkta bulunan Casa Lavanda

mutfağının başında bulunan şef Emre Şen,

Türk repertuarının klasik lezzetlerinin

yanında, özellikle İtalyan olmak üzere

daha Akdeniz esintili dokunuşlarla ustaca

birleştiriyor. Casa Lavanda ayrıca Michelin

Yeşil Yıldız ödülüne de layık görüldü.

İzmir'de, Narımor restoranının

mutfağından, şef Atilla Heilbronn, yerel

mutfak geleneklerinin rafine bir şekilde

yorumluyor ve Alman köklerini Türk

mutfak zenginliğiyle kusursuz bir şekilde

birleştiriyor. Yıldızlarını yeni alan bu iki

restorana ek olarak müfettişler, Michelin

Rehberi’nin 2024 seçkisinde yıldız alan

veya tavsiye edilen restoranların gösterdiği

tutarlılıktan oldukça etkilendi. Önceki

seçkide Bir Yıldızla derecelendirile

restoranlarının tümü, olağanüstü

mutfak deneyimi sunmaya devam

etmeleri sayesinde 2025 seçkisinde de

ayrıcalıklarını koruyarak üç ilde toplam Bir

Yıldızlı restoran sayısını 13'e yükselttiler:

İstanbul'da Araka, Arkestra, Casa Lavanda,

Mikla, Neolokal, Nicole ve Sankai by

Nagaya; Bodrum'da Kitchen by Osman

Sezener ve Maçakızı; İzmir'de Narımor, OD

Urla, Teruar Urla ve Vino Locale.

Ayrıca, yerel mutfak sahnesinin zirvesinde

yer alan İstanbul'daki Turk Fatih Tutak,

"rota değiştirmeye değer olağanüstü

mutfağı" nedeniyle iki Michelin Yıldızı

ile tavsiye edilmeye devam ediyor. Altı

yeni Yeşil Yıldız, ekolojik uygulamalar

konusunda örnek teşkil eden restoranların

olağanüstü bağlılığını kutluyor. İstanbul’da

Casa Lavanda’nın yanında The Barn ve

Telezzüz de çevreye olan bağlılıkları

sayesinde Yeşil Yıldızla ödüllendirildi.

Muğla’da, Mezra Yalıkavak (Bodrum) ve

Agora Pansiyon (Milas) ve İzmir’deki Asma

Yaprağı da çevreye olan taahhütlerini

kanıtladı. Bu restoranlar, Michelin Guide

İstanbul, İzmir, Muğla'nın 2025 seçkisinde

Yeşil Yıldızlı restoranların sayısını 10’a

yükseltti.

Dokuz yeni restoran Bib Gourmand

ile ödüllendirildi

Michelin Rehberi Müfettişleri, Bib

Gourmand ödülüne layık görülen 9 yeni

adresi açıkladı : Bunların 4’ü İstanbul’da,

2’si İzmir’de ve 3’ü Muğla’da. Bodrum'da

bulunan ve leziz İtalyan lezzetleri sunan

Arka Ristorante Pizzeria haricindeki

restoranlar çoğunlukla Türk lezzetleri

ve tariflerine odaklanıyor ve bunları

geleneksel yöntemlerle veya daha çağdaş

versiyonlarla yorumluyor. Otantik mutfak

tutkunları Ali Ocakbaşı'nda (İstanbul) veya

Aslında Meyhane'de (Urla -İzmir) öğle

veya akşam yemeğini deneyimleyebilir

ve Aslında Meyhane’de cömertlik ve

samimiyetle servis edilen tipik İzmir

yöresel tariflerini test edebilir.

Şimdiye kadar müfettişler tarafından

tavsiye edilen ve bu yıl Bib Gourmand

rütbesine yükseltilen daha erişilebilir

Tatbak; pidesi, kebabı ve lahmacunuyla

ünlü bir İstanbul restoranı. İstanbul’un

Anadolu yakasında yer alan Araf

İstanbul’da gurmeler oldukça küçük

boyutta olan bu restoranın tezgahında


otururken, çağdaş Türk mutfağının kömür

ateşinde pişen olağanüstü lezzetlerin

tadını çıkarabilir.

Nazende Cadde (İstanbul) ve Beynel

(Bodrum) için anahtar kelimeler paylaşım

ve samimiyettir. Müfettişler, paylaşımlık

birkaç tabak sipariş ederek ailenizle veya

arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirmek için

bu mekanlara gitmenizi tavsiye ediyor.

Son olarak Alaçatı'da (İzmir) bulunan

Yeşil Yıldız ödüllü Asma Yaprağı'nın

bohem ve romantik cazibesi müfettişleri

baştan çıkardı. Şef Ayşe Nur Mıhcı'nın

vizyonundan yola çıkan bu restoran,

özgün olduğu kadar zengin bir mutfakla

paylaşımı ve cömertliği ön plana çıkarıyor.

Daha da rustik olan Agora Pansiyon (aynı

zamanda bir Yeşil Yıldız sahibi), Bodrum'un

kuzeyinde gizli Kapıkırı Köyü’nde aynı

şekilde gizli bir restorandır. Seçkiye

yeni eklenen restoranlarla birlikte yanı

sıra, derecelerini bir yıl daha koruyan

restoranlarla birlikte 2025 seçkisinde

yer alan Bib Gourmand restoran sayısı

İstanbul'da 14, İzmir'de 8, Muğla'da 5

olmak üzere toplam 27'ye yükseldi.

22 yüksek kaliteli restoran eklendi

Rehbere yeni eklenen 2 Michelin yıldızlı

ve 9 Bib Gourmand restorana ek olarak

müfettişler bu yıl tavsiye ettikleri 22 yeni

restoranın sunduğu lezzetlerle baştan

çıkarıldı. Tüm trendlerin bir araya geldiği

kozmopolit bir şehir olan İstanbul'da

6 yeni restoran rehberin tavsiye edilen

restoranlar listesine seçildi. Oldukça şık

Çok Çok Pera'da Tayland lezzetlerine

vurgu yapılırken, Lokanta by Divan ve

Herise İstanbul'da Türk lezzetleri modern

gastronomi incelikleriyle zenginleştiriliyor.

Apartıman Yeniköy ise şehrin trend

gençleriyle dolu bir Akdeniz bistrosu hissi

veriyor. Barn ve Telezzüz, Michelin Yeşil

Yıldızı ile de derecelendirilen, ekolojik

sorumluluğa olağanüstü bağlı bir mutfak

deneyimi sunuyor.

İzmir'de ise 6 yeni restoran Michelin

Guide denetim ekiplerini etkiledi. Ortaya

Alaçatı'nın cömert paylaşım mutfağından,

Hus Şarapçılık'ın altı kişilik ikramlarına,

et restoranı (aynı zamanda kasap) Kasap

Fuat Çeşme'ye kadar bu adresler, İzmir

restoranlarının yerel ve mevsimlik

ürünlere olan inanılmaz bağlılığına tanıklık

ediyor.

Müfettişlerin Bodrum'un ötesinde

keşfetmeye başladığı Muğla ilinde, seçkiye

10 yeni restoran eklendi. Marmaris'te

bulunan Divia by Maksut Aşkar,

Neolokal restoranının baş şefinin mutfak

yeteneğinden yararlanırken, Fethiye'de

bulunan Mori, malzemelerinin tazeliğiyle

öne çıkıyor. Bodrum'da tavsiye edilen 8

yeni restoran arasında yemek tutkunları,

Oi Filoi'de Yunan spesiyalitelerinin ve

Oro by Alfredo Russo'da rafine İtalyan

lezzetlerinin tadını çıkarabilir. Geçtiğimiz

yıldan beri müfettişlerin radarında olan

Dereköy Lokantası'nın da sorumlusu

olan şef Zişan Altıncaba'nın yeni mekanı

Kornel'de odun ateşinde pişen mükemmel

pizza ve nefis mevsimlik kokteyller harika

bir yemek deneyimini garanti ediyor.

İstanbul, İzmir ve Muğla illerinde toplamda

91 restoran, kaliteli sunumları ve gelişen

Türk mutfak kültürünün ana hatlarını

vurgulayarak Michelin tarafında tavsiye

ediliyor.

Yetenekli profesyoneller için üç

özel ödül

2025 Michelin Sommelier Ödülü, Yıldızlı

OD Urla restoranından Yunus Öztürk'e

gidiyor. Türk şarapları konusunda gerçek

bir uzman olan Yunus Öztürk, şarap

listesini Türkiye'nin farklı bölgelerine ve

daha spesifik olarak Urla bölgesine bir

övgü olarak hazırlıyor. 2025 Michelin Servis

Ödülü, Michelin yıldızlı restoran Nicole’un

servis ekibi tarafından gerçekleştirilen

iş birliğine dayalı mükemmel çalışmayı

onurlandırıyor. Son olarak, genç bir

yeteneğin zaten çok başarılı ve gelecek

vaat eden mutfak imzasını selamlamayı

amaçlayan 2025 Michelin Genç Şef Ödülü,

Bodrum'daki Yeşil Yıldızlı Mezra Yalıkavak

restorandan Serhat Doğramacı'nın oldu.


74

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

ERSOY: “İSTANBUL, İZMIR VE

MUĞLA GASTRONOMISIYLE DÜNYA

SAHNESINDEYIZ”

Michelin Rehberi’nin 2025 seçkisinin tanıtım töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı

Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul, İzmir ve Muğla’nın gastronomi alanındaki başarısına dikkat

çekti. Ersoy, üç şehrin köklü tarihleri, doğal güzellikleri ve zengin mutfak kültürleriyle

yerli ve yabancı ziyaretçilerin gözdesi olduğunu belirterek, “Şeflerimizin yaratıcılığıyla

dünya gastronomi sahnesindeki yerimiz ve önemimiz giderek artıyor” diye konuştu.

Kültür ve Turizm Bakanı M ehmet

Nuri Ersoy, dünyanın önde

gelen restoran değerlendirme

sistemlerinden biri olan Michelin

Rehberi’nin 2025 seçkisinin tanıtım

törenine katıldı. Bakan Ersoy,

Four Seasons Hotel Istanbul at

the Bosphorus'ta düzenlenen ödül

törenind yaptığı konuşmada Türkiye

gastronomisinin uluslararası alandaki

yeri ve önemine dikkat çekti. Türk

mutfağının küresel gastronomi

sahnesindeki güçlü konumuna değinen

Ersoy şu ifadeleri kullandı: “2025

yılında İstanbul, İzmir ve Bodrum’un

yanı sıra Muğla ilimizin diğer ilçelerine

de yayılacak olan Michelin seçkisinin,

seçilen tüm restoranlarımıza

şimdiden hayırlı olmasını diliyoruz.

Destinasyonlarımızın dünyanın önde

gelen gastronomi şehirleri arasına

girebilmeleri için hem yerel lezzetlere

hem de dünya mutfaklarının başarılı

örneklerine ev sahipliği yapmaları

gerekiyor.”

Gastronomide öncü şehirlerimiz:

İstanbul, İzmir ve Muğla

İstanbul, İzmir ve Muğla'nın hem

özgün Türk mutfağının geleneksel

ve modern yorumlarına imza atan

başarılı restoranlara hem de dünya

mutfaklarının en başarılı örneklerini

sunan sayısız işletmeye sahip olduğuna

dikkati çeken Bakan Ersoy, şunları

kaydetti: "Michelin Rehberi'nin

Türkiye'ye en büyük faydası bu

zenginliğimizi dünyaya tanıtmak, özgün

bir gastronomi deneyimi yaşamak

isteyen yerli ve yabancı ziyaretçilerimize

şehirlerimizin zengin seçeneklerini

tanıtmasıdır. Gastronomi sektörü, bir

yandan coğrafyanın getirdiği iklim,

tarım ve hayvancılık şartlarından bir

yandan da bulunduğu toprakların

tarihi ve kültürel mirasından beslenen

bir alan. Ne kadar şanslıyız ki

kıtaları birleştiren, imparatorluklara

başkentlik yapmış kadim geçmişiyle

konuklarına benzersiz deneyimler

sunan İstanbul'umuz, olağanüstü doğal

güzellikleri, köklü tarih ve zengin yemek

kültürleriyle öne çıkan İzmir ve Muğla

illerimiz, bugün artık yerli ve yabancı

ziyaretçilerimizin tercih sıralarında üst

sıralarda yer alan gastronomi şehirleri.

Bu zenginliği yeni nesil bir birikim ve

yaratıcılıkla harmanlayan şeflerimiz ile

dünya gastronomi sahnesindeki yerimiz

ve önemimiz giderek artıyor."



76

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

Gault & Millau Türkiye şapka

kaldırdığı restoranları açıkladı

Gault & Millau Türkiye 2025 Rehberi, 9 Aralık Pazartesi akşamı Çırağan Palace

Kempinski’de düzenlenen ikinci edisyonunda 280’in üzerinde mekâna şapka kaldırdı!

Gastronomi kültürünü geliştirmek,

yenilikçi, özgün ve sürdürülebilir

bir yaklaşım benimsemek amacıyla

hareket eden dünyanın en prestijli restoran

derecelendirme rehberlerinden biri Gault

& Millau Türkiye 2025 Rehber Ödülleri,

9 Aralık 2024 Pazartesi akşamı Çırağan

Palace Kempinski’de düzenlenen görkemli

törenle sahiplerini buldu. Türk mutfağının

en saygın isimlerini bir araya getiren bu

unutulmaz gecede, gastronomi dünyasının

önde gelen profesyonelleri Gault & Millau

ödüllerini almaya hak kazandılar ve Türk

gastronomisinin uluslararası alandaki etkisi

bir kez daha alkışlandı. Sözen Group’un

geçtiğimiz yıl Türkiye’ye kazandırdığı bu

değerli rehber, Türkiye gastronomisini

dünyaya tanıtmayı ve gastronomi

sektöründeki önemli oyuncuları uluslararası

alanda hak ettikleri şekilde öne çıkarmayı

hedefliyor.

Sözen: “10 şehirde çalıştık,

Ankara’yı eklemekten gururluyuz”

Gecenin açılış konuşmasını Sözen

Group CEO’su ve Gault & Millau Türkiye

Direktörü Gökmen Sözen yaptı. Sözen, Türk

gastronomisinin son yıllarda elde ettiği

başarıları vurgulayarak “Bugün burada

Gault&Millau Türkiye Rehberi 2025’in ikinci

edisyonunu tanıtmanın gururunu yaşıyoruz.

Gault&Millau, 55 yıllık geçmişiyle dünyanın

en önemli gastronomi rehberlerinden biri

olarak gastro-turizm ve gastro-diplomasiyi

güçlendirirken yeme-içme sektöründe

ekonomik hareketlilik oluşturmaktadır.

Türkiye’nin gastronomi dünyasındaki

potansiyelini ortaya çıkarmak, yerel

şeflerimizi ve restoranlarımızı uluslararası

alanda tanıtmak amacıyla yürüttüğümüz bu

çalışmalar, bu rehberin katkılarıyla daha

da anlam kazanıyor. Bu yıl denetçilerimizle

10 şehirde çalıştık, özellikle başkentimiz

Ankara’yı rehbere eklemekten gurur

duyuyoruz. Türk gastronomisini global

sahnede hak ettiği yere taşımak için Sözen

Organizasyon olarak, Gastromasa İstanbul ve

Londra gibi etkinliklerimizle ve Gault&Millau

ile sektörümüzü daha ileriye taşımak adına

adımlar atıyoruz. Ayrıca, Salon du Chocolat

ve FSummit gibi önemli organizasyonlarla

ülkemizin gastronomi ve ağırlama

sektöründe dünya standartlarına ulaşması

için çalışıyoruz. Türkiye’nin gastronomi

alanındaki gelişimi ve sektörümüzün

güçlenmesi için hep birlikte daha büyük

başarılara ulaşacağımıza inanıyorum.” dedi.

Hayoun: “Türkiye'nin gastronomik

zenginliğini dünya sahnesine

taşıyacağız”

Gault & Millau Türkiye 2025 Ödül Töreni,

Türk mutfağının küresel alandaki gücünü bir

kez daha gözler önüne serdi. Ödül töreninde,

Gault & Millau CEO'su Patrick Hayoun

ise “Türk mutfağı, köklü geçmişi, zengin

lezzetleri ve kültürel çeşitliliğiyle dünya

gastronomi sahnesinde eşsiz bir yere sahip.

Ancak bu muazzam potansiyelin uluslararası

arenada hak ettiği görünürlüğe ulaşması için

doğru platformların oluşturulması gerekiyor.

Gault&Millau olarak Türkiye’deki varlığımız,

bu eksikliği gidermeye yönelik önemli

bir adım. Yerel şeflerin ve restoranların

uluslararası bilinirliğini artırmayı, Türk

mutfağının özgünlüğünü ve derinliğini global

gastronomi dünyasına tanıtmayı hedefliyoruz.

Bu adımla, sadece Türk mutfağını

desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda

Türkiye'nin gastronomik zenginliğini bir

ilham kaynağı olarak dünya sahnesine

taşıyacağız. Gault&Millau'nun Türkiye’deki

çalışmaları, bu güçlü mutfak kültürünü

global ölçekte hak ettiği yere taşımak için

önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.

1 Toque – Gourmand Table

Gault&Millau rehberi 1 Toque, yani

“Gourmand Table” kategorisiyle başlar. Bu

kategori, 20 üzerinden 11 ila 12,5 arasında

puan alır. Klasik ve temel teknikleri iyi


kullanan, kaliteli ürünler ile hazırlanan

yemekler ve özenli pişirme yöntemlerine

sahip restoranlar 'Gourmand Table' olmaya

hak kazanır.

2 Toques – Chef’s Table

2 Toques ile “Chef’s Table” olarak seçilen

restoranlar 20 üzerinden 13 ila 14,5

arasında puan alır. Şefin tekniği iyi bir

şekilde kullanmasıyla beraber, geleneksel

veya çağdaş mutfak anlayışlarını rahatlıkla

kullanabilmesi önemlidir. Bu aynı zamanda

ürünlerin mükemmel şekilde pişirildiği

anlamına gelir.

3 Toques – Excellent Table

“Excellent Table” kategorisindeki restoranlar

rehberde 20 üzerinden 15 ila 16,5 arasında

derecelendirilir ve restoranlar 3 toques

almaya hak kazanır. Bu derecelendirmede

teknik beceriler ve sadelik birlikte dikkate

alınırken, şefin reçete uygulamalarında

mükemmellik ve kendi imzası ile hazırladığı

ürünler vurgulanır.

4 Toques – Prestigious Table

“Prestigious Table” unvanına yani 4 Toques’a

sahip olmak için restoranın 20 üzerinden 17

ila 18,5 arasında puan alması gerekir. Bu

toque’a sahip olan restoranlarda, şefin tat ve

lezzet duygusunda ustalaşmasıyla beraber,

istisna ürünlere dayalı bir mutfak yarattığı

belirtilir.

5 Toques – Exceptional Table

Rehberde 20 üzerinden 19 ila 19,5 arasında

puan alan restoran “Exceptional Table”

olarak kabul edilir ve böylece, mekanlar

Gault&Millau’nun gururu 5 toques’u almaya

hak kazanır. Bu toque’a sahip restoranlar;

unutulmaz bir yemek deneyimi yaşattığı gibi,

mükemmel bir atmosfere ve benzersiz imza

lezzetlere sahiptir.

Gault & Millau Türkiye Özel Ödül

Kategorileri

Gastronomi Yazarı Ödülü: Ahmet Örs,

Teoman Hünal

Sektöre Katkı Sağlayanlar Ödülü: BigChefs

Kurucusu Gamze Cizreli, Midpoint Kurucusu

Ayhan Çarıkçılar, Kıyı Lokantası Kurucusu

Yorgi Sabuncu, Günaydın Et & Restoran

Grubu Kurucu Ortağı Cüneyt Asan,

Türk Mutfağı Araştırmacısı & Şefi Vedat

Başaran, Sunset Grill & Bar Kurucusu

Barış Tansever.

En İyi Pasta Şefi Ödülü: Peninsula Istanbul

Pastry Şefi Malte Rohmann.

En İyi Çikolata Şefi Ödülü: Gamze Baş

En İyi Patisserie Mekân Ödülü: Five

O’Clock, Sinem Ekşioğlu & Burak Ekşioğlu

En İyi Restoran Tasarımı Ödülü: TURK

Fatih Tutak, Fatih Tutak

En İyi Tabak Tasarımı Ödülü: Serkan

Aksoy, Nicole Restaurant

Ozan Kumbasar, Vino Locale

En İyi Servis Ödülü: Mikla, Cihan Çetinkaya

& Rufi Yalın

Farm to Table Ödülü: OD Urla, Osman

Sezener

En İyi Deniz Restoranı Ödülü: Balıkçı

Kahraman, Kahraman Altun

En İyi Street Food Ödülü: Kokoreççi Asım

Usta, Cihan Yılmaz; Basta, Derin Arıbaş

En İyi Brunch Mekânı Ödülü: Swissôtel the

Bosphorus Istanbul, Soner Kesgin;

Four Seasons Hotel Istanbul at the

Bosphorus, Görkem Özkan / Çırağan Palace

Kempinski Istanbul, Davut Kutllugün /

Hodan, Çiğdem Seferoğlu / Çiy Restoran,

Damla Uğurtaş / Lacivert Restoran, Aslı

Günver / Divan by Kuruçeşme, Serpil Toptaş

/ Beca Mutfak, Cüneyt Açık & İrem Demir &

Tunahan Demir.

En İyi Geleneksel Lokanta Ödülü:

Töngül Pide, Nedime Töngül Akçay /Seraf

Restaurant, Sinem Özler.

En İyi Hospitality Ödülü: TUM/TRU

Hospitality & Retail Group, Sadettin Cesur /

Club Marvy, Meltem Acar

Yüzyıllık İşletmeler Ödülü: Hacı Abdullah

Lokantası, Abdullah Korun / Şekerci Cafer

Erol, Hakan Erol / Beyaz Fırın, Nathalie

Stoyanof / Yanyalı Fehmi, Ergin Sönmezler

& Can Sönmezler /İmam Çağdaş, Burhan

Çağdaş

En İyi Bar Ödülü: Frankie, Hakan Özkul

En İyi Miksoloji Mekânı Ödülü: Fahri

Konsolos, Emir Ali Enç

En İyi Sommelier Ödülü: Maça Kızı, Vincent

Lopresto adına Aret Sahakyan

Yılın Lezzet Elçisi Ödülü: Uluç Sakarya,

Nazende / Süreyya Üzmez, Trilye Restaurant

/ Ertuğrul Sürgit, Yalova Restaurant / İbrahim

Tuna & Emrah Coşkun, Fauna

Gault&Millau özel gecesine

Fransa Cumhurbaşkanı’nın

Gastronomi ve Gıda

Politikalarından Sorumlu

Özel Temsilcisi Guillaume

Gomez ilettiği özel videoyla

ödül gecesine ilişkin değerli

mesajlarını paylaştı. Ayrıca

Zilte Restaurant’ın sahibi ve

şefi Viki Geunes gibi isimlerin

yanı sıra gastronomi sektörü,

uluslararası, ulusal basın, sivil

toplum kuruluşları ve sanat

dünyasının önde gelen isimleri

geceye katıldılar. Birçok farklı

kategoride yüzlerce kişi ve

mekân ödüllendirildi ve Gault &

Millau şapkaları da sahiplerini

buldu.

En İyi Sürdürülebilirlik Ödülü: Telezzüz,

Bahtiyar Büyükduman / Teruar Urla, Osman

Serdaroğlu /Apartıman Yeniköy, Burçak

Kazdal

En İyi Butik Otel Oteli: Museum Hotel, Tolga

Tosun

En İyi Resort Oteli: Hillside, Ceyda Abik

En İyi Şehir Oteli Food & Beverage Başarı

Ödülü: Akra Hotels, Gökhan Polat

En İyi Resort Oteli Food & Beverage Başarı

Ödülü: Maxx Royal Resorts, Naoki Katori

En İyi Outside Catering Ödülü: D-ream,

Alper Önder

En İyi Banket Ödülü: Çırağan Palaca

Kempisnki, Ralph Radtke

Mutfak Kültürü Ödülü: Murat Deniz Temel,

Alaf

Onur Ödülü: Gazi Akyol, Sunset Grill & Bar

En Genç Şef Ödülü: Serkan Anavatan

Uluslararası Marka Ödülü: Sakhalin

İstanbul, Vladimir Mukhin

En İyi Uluslararası Başarılı Şef Ödülü:

Maksut Aşkar

En İyi Şef Ödülü: TURK Fatih Tutak, Fatih

Tutak


78

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

GIDA PAZARLAMANIN ÖNCÜLERI ILK

KEZ ÖDÜLLENDIRILDI

Türkiye’nin ilk ve tek Gastronomi Pazarlama Ajansı Dude Table tarafından düzenlenen,

gastronomi pazarlaması alanında yapılan başarılı projelerin değerlendirildiği ilk FOMA

ödülleri 11 Aralık’ta gerçekleşen ödül töreniyle sahiplerini buldu. FOMA’nın yeni dönem

başvuruları 1 Temmuz 2025’te açılacak!

Türkiye’de gıda ve içecek

alanında ürün ve hizmet

geliştiren markaların pazarlama

odaklı projelerini değerlendiren bir

ödüllendirme sistemi olan FOMA

Ödülleri, 11 Aralık Çarşamba günü,

İstanbul’un üyelerine özel yeni

sosyal kulübü Dotshub’ın mekan

sponsorluğunda düzenlenen

törenle kazananlara takdim edildi.

Yeme içme sektöründen önemli

firmalar, bu firmaların pazarlama

çalışmamalarını yürüten ajanslar ve

sektör profesyonelleri ödül töreninde

yerini alırken törende toplamda 66 ödül

verildi.

66 ödül verildi

Dude Table’ın gıda pazarlama

alanındaki metodolojisini ve

tecrübesini, gıda pazarlamasını

odağına alan projeleri ölçümlemek

için farklı kategorilere yansıttığı FOMA

Ödülleri’nde, ödüller 4 ana kategorinin

alt kategorilerinde verildi. Müşteri

Memnuniyeti En Yüksek Restoran

kategorisinin altında yer alan Fine

Dine ve Casual Dine kategorilerinde

ölçümleme, Dude Table’ın iş partneri

Kantar Insights ile gerçekleştirildi. 25

Altın, 27 Gümüş ve 10 Bronz olmak

üzere 62 ödülün yanı sıra “Yerelde

İlham Veren Markalar” başlığında 4

ödül daha markalara takdim edildi.

Restoran kategorisinin Kantar Insights

ile ölçümlendiği FOMA Ödülleri’nde

diğer 3 kategorinin jüri koltuğunda ise

şu isimler yer aldı; Gıdanın Geleceği

kategorisinde Aylin Gezgüç, Ayşin

Işıkgece, Defne Tüysüzoğlu, Deniz

Sipahi, Dilara Koçak, Durukan Dudu,

Duygu Özerson Elakdar, Ebru Köktürk

Koralı, Funda Güzelmeriç İnansal,

İrfan Donat, Kübra Sultan Yüzüncüyıl,

Levent Kurnaz, Müge Akgün, Olcay

Silahlı, Volkan Aki; Food Marketing

Communications kategorisinde Cihan

Kırımlı, Çağla Gül, Ebru Köktürk

Koralı, Ebru Erke, Elif Ergu Demiral,

Ercüment Büyükşener, Faris Seven,

Güven Çelikkaya, Hande Beceren,

Kayhan Dural, Merve Akgül, Moshe

Aelyon, Pelin Özkan, Şule Şamlı;

Food Design kategorisinde ise Beril

Ateş, Erdem Akan, Ezel Akay, Gamze

Güven, Gaye Çevikel, Gökçe Kırımlı,

Kerem Küçükgürel, Mehmet Ateş,

Orhan Irmak, Pınar Hacırarifoğlu, Sibel

Kutlusoy ve Umay Çubukçu.


Mevlevi

Somadı

Etkinliği

Matbah

Restaurant’ta

gerçekleşti

Osmanlı ve Mevlevi

mutfağının efsanevi

lezzetleri, Matbah

Restaurant’ın düzenlediği

Mevlevi Somadı etkinliğiyle

konuklarına tarihî bir lezzet

yolculuğu sundu.

Matbah Restaurant, 7-17

Aralık 2024 tarihleri arasında

düzenlediği Mevlevi Somadı

etkinliği ile Mevlâna’nın eşsiz yemek

kültürünü misafirlerine sundu. Her yıl

olduğu gibi, Mevlevi sofrasının en seçkin

örnekleriyle konuklarını ağırlayan

restoran, tarihî bir lezzet yolculuğu

sundu.

Tasavvufun sofrada ifadesi:

“Hamdım, piştim, yandım”

Mevlâna'nın öğretileri, sadece bir

yaşam felsefesi değil, aynı zamanda

mutfakta da kendini gösteriyor.

“Hamdım, piştim, yandım” sözüyle

yemeklerin pişiş sürecini ve insan

ruhunun olgunlaşmasını sembolize

eden Mevlâna, gıda kültürünün

önemli bir parçası olmuştur. Matbah

Restaurant, bu eşsiz mirası yaşatarak,

her lokmada şükrü ve derin anlamı

misafirlerine sundu.

Aşçıya saygı: Mevlevi mutfağında

mükemmelliğe yolculuk

Mevlevi mutfağı, sadece yemek

pişirmeyi değil, doğanın sunmuş olduğu

nimetlere olan derin saygıyı da içeren

bir öğretidir. Aşçılığa büyük saygı

gösterilen bu öğreti, Mevlâna'nın aşçısı

Ateş-baz Veli’nin adına inşa edilen

türbe ile de simgelenmiştir. Matbah

Restaurant, bu geleneği yaşatarak

yemeklerin hazırlanmasında büyük bir

titizlikle çalıştı.

Somat adabı ve sofra kültürü: Bir

ibadet olarak yemek

Mevlevi geleneklerine göre yemek,

sadece karın doyurmak değil, aynı

zamanda bir ibadet ve şükran ifadesidir.

Sofra, Mevlâna'nın öğretilerine göre

büyük bir saygı gerektiren bir alan

olup, yemekler dua ile başlar, şükürle

tamamlanır. Matbah Restaurant, bu

öğretiyi uygulayarak, yemekleri bir

ritüel haline getirdi.

Osmanlı ve Mevlevi mutfağının

özgün lezzetleri

Matbah Restaurant, Mevlevi Somadı

2024 menüsünde, Mevlevi Mutfağı’nın

zengin ve eşsiz tatlarını misafirleriyle

buluşturdu. Menüde yer alan bazı özel

lezzetler ise şöyle: Sirkencübin Şerbeti,

Buğdaylı Balık Çorbası, Gül Yapraklı

Semizotu, Tarçınlı Kuzu Gerdanı,

Mevlevi Pilavı (Hassaten Lokma),

Badem Helvası.


80

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

Mutfağın sınırlarını zorladılar…

Türkiye'nin lider toplu yemek hizmetleri devi Sofra/Compass Group, geleneksel Culinary

Cup yarışmasının 10'uncu yılında mutfak sanatlarının sınırlarını zorladı.

Sofra/Compass Group Türkiye,

geleneksel Culinary Cup

yarışmasının 10'uncu yılında

benzersiz bir etkinliğe imza attı.

"Sınırlarını Zorla" temasıyla düzenlenen

bu yılki yarışma, Türkiye'nin dört bir

yanından gelen yetenekli şeflerin

yaratıcılığına ve tutkusuna sahne oldu.

7 Aralık'ta İstanbul Gastronometro'da

gerçekleşen büyük finalde, ülke çapından

seçilen şefler benzersiz bir mücadeleye

tanık oldu. Zorlu bölgesel elemelerin

ardından, 5 şef arasından seçilen

finalistler, mutfak sanatlarının sınırlarını

zorlayan performanslarıyla jüriyi büyüledi.

Sözen Group CEO'su Gökmen Sözen, Le

Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne

Ertan Tüysüzoğlu, Atıksız Mutfak Şefi

Özge Şahin, İçerik Üreticisi ve Gıda

Mühendisi Özgül Coşar ve Gastronometro

Eğitmen Yönetici Şefi Murat Özipek’ten

oluşan alanında uzman seçkin bir jüri,

şeflerin yaratıcılığını, teknik becerilerini

ve hikaye anlatım yeteneklerini titizlikle

inceledi.

Her tabak bir manifesto

Bu yılki Culinary Cup, geleneksel yarışma

formatının ötesine geçerek şeflere

gerçek anlamda kendilerini gösterme

fırsatı sundu. Önceden belirlenmiş

menüleri kendi yorumlarıyla harmanlayan

yarışmacılar, sadece lezzet değil, aynı

zamanda derin bir lezzet hikayesi sunma

mücadelesi verdi. Aşçıların profesyonel

becerileri ve özgün anlatım yetenekleri,

Sofra/Compass Group Türkiye'nin

kurumsal vizyonuna nasıl bir zenginlik

kattığını göstermeyi amaçladı. Şefler her

reçeteden 4 porsiyonu titizlikle hazırlandı.

Değerlendirme kriterleri arasında,

yarışmacıların hazırlık süreci ve malzeme

kullanımı, HSE (Sağlık, Güvenlik ve Çevre)

kurallarına uyum, tabak tasarımı, lezzet

ve hikaye anlatımı gibi detaylar yer aldı.

Zafer, Uğur Beko’nun oldu

Ege Bölge'den Şef Uğur Beko'nun büyük

zaferiyle sonuçlanan Culinary Cup 2024,

Türkiye'nin mutfak sahnesinde yeni bir

çığır açtı. Ödülü kazanan Uğur Şef, “10

yıl sonra ilk kez birinciliği bölgemize

getirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bu

süreçte şeflerimin ve yöneticilerimin

desteği bana büyük güç verdi. Yoğun bir

tempoda, bir yandan müşterilerimize

hizmet ederken bir yandan mesai

sonrası bu yarışmaya hazırlanmak kolay

olmadı. Ancak bugün de Ege Bölge'den

gelen destek hep arkamdaydı, bu aynı

zamanda bana büyük bir sorumluluk

yükledi. Ortaya güzel bir sonuç çıkarmak

zorunda olduğumu biliyordum. Zorlu,

yorucu ama bir o kadar da keyifli bir

süreçti ve sonunda mutlulukla taçlandı.

28 yaşında 1,90 boyunda bir adamım;

ağlayacağımı düşünmüyordum ama

gözyaşlarımı tutamadım. O kadar emeğin

karşılık bulması, ailemin, sevdiklerimin

ve şirketimin beklentilerini karşılamak,

aynı zamanda kendi hayat hedeflerime

bir adım daha yaklaşmak beni derinden

etkiledi. Bu birincilik, tüm bu çabaların

bir ödülüydü ve hayatımın en unutulmaz

anlarından biri oldu.” diyerek duygularını

dile getirdi.

Şef, “Bu yarışmaya katılmayı herkes

mutlaka denemeli. Bu süreçte büyük

bir deneyim kazanıyorsunuz. Elbette

zorlu bir süreç gibi görünebilir. 'Bir

yandan çalışırken bir yandan nasıl

hazırlanırım?' diye düşünmek doğal, ama

biraz zamanınızdan fedakarlık ederek

bu deneyimi yaşamak kesinlikle değer.

Cesur olun, sınırlarınızı zorlayın, farklılık

yaratmaktan korkmayın.” sözleriyle

gelecek yılın adaylarına tavsiye verdi.

Gastronomi kültürünün geleceğini

şekillendiriyor

Sofra/Compass Group Türkiye Yönetim

Kurulu Başkanı ve CEO'su Nihat Kartal

ise, yarışmanın önemini şu sözlerle

vurguladı: "10 yıldır sürdürdüğümüz bu

proje, gastronomi kültürünün geleceğini

şekillendiriyor. 'Sınırlarını Zorla' temasıyla,

şeflerimizin mutfak sanatlarında

yaratıcılığını ve potansiyelini ortaya

koymasını hedefledik. Bu yarışma, sadece

bir rekabetten ibaret değil. Sofra/Compass

Group Türkiye'nin vizyonunu yansıtan bu

etkinlik, gastronomi dünyasının geleceğine

yapılan dev bir yatırım niteliğinde. Her

şef, kendi sınırlarını zorlayarak, mutfak

sanatlarının sonsuz potansiyelini bir kez

daha gözler önüne serdi.”

Kartal, “Yarışmanın sonucu ne olursa

olsun şirketimizin hedeflerine büyüyerek

ulaşması ve geleceğini yapılandırmamız

için tüm yeteneklerimizle el ele yürüyoruz.

Her birinin yeteneği, yaratıcılığı ve çalışma

disiplini, bizi daha iyi bir geleceğe taşıyor

ve şirketimizin geleceğini şekillendirmede

büyük rol oynuyor. Bizler de değerli

yeteneklerimizin potansiyellerini tam

olarak ortaya çıkarabilecekleri ortamı

adil, şeffaf ve gelişime açık bir kültür ve

iklim oluşturmak için elimizden geleni

yapıyoruz. İnsan odaklı bir şirket olmanın

getirdiği sorumluluk, sadece iş sonuçları

değil, aynı zamanda çalışanlarımızın

mutluluğu ve gelişimidir. Bu yüzden, her

birinin fikirlerini, hayallerini ve ihtiyaçlarını

önemsiyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.


Sürdürülebilir Gıda Zirvesi,

10.sunu düzenledi

Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ile Sürdürülebilirlik Akademisi’nin

düzenlediği ve gıda sektörünün tüm paydaşlarını buluşturan 10. Sürdürülebilir Gıda

Zirvesi gerçekleştirildi.

Gıda zincirinin yeniden tasarlanmasına

yönelik ortak vizyon ve strateji

geliştirilmesi hedefiyle bu yıl 10’uncusu

düzenlenen ve “Gıdanın Geleceği için

Dönüşüm” temasını ele alan Sürdürülebilir

Gıda Zirvesi, İstanbul’da gerçekleşti. Türkiye

Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ve

Sürdürülebilirlik Akademisi iş birliğiyle 21-22

Kasım tarihlerinde gerçekleşen zirvenin

açılış konuşmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanı

Mehmet Fatih Kacır yaptı.

İki gün süren zirvede Yıldız Holding Yönetim

Kurulu Üyesi, pladis ve Godiva Yönetim

Kurulu Başkanı Murat Ülker Tarım ve

Orman Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı

Sezai Cibelik, Tarım Reformu Genel Müdür

Yardımcısı Mehmet Kilci, NB Ekonomi

Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz,

Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.

Dr. Vural Gökmen, Bitkiden Derneği Yönetim

Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, Yeditepe

Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden

Prof. Dr. Yeşim Ekinci, FAO Türkiye Temsilci

Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık ve Ankara

Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden

aynı zamanda TÜGİS Bilim Kurulu Üyesi Prof.

Dr Nevzat Artık ile akademi ve iş dünyasından

birçok isim konuşmacı olarak yer aldı.

Gıda arz güvenliği öncelikli konu

Zirvenin ikinci gününde “Tarımda Yeni

Dönem - Tarımsal Üretim Planlaması”

başlıklı oturumda konuşan Tarım Reformu

Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Kilci;

ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmeler,

küresel iklim değişikliği, su kısıtı, artan

nüfus ve kentleşme gibi faktörlerin gıda arz

güvenliğinin önemini artırdığına dikkat çekti.

Kilci açıklamalarında gıda arz güvenliğinin

sağlanması için doğal kaynakların optimum

kullanımını sağlayacak etkin bir planlama

sürecinin zorunlu olduğunun altını çizdi.

Tarım havzası veya işletme bazında hangi

ürün veya ürün gruplarının üretileceğinin

belirlenmesi, stratejik ürünlerde arz

güvenliğinin korunması, ülke ihtiyacına göre

asgari ve azami üretim miktarlarının tespit

edilmesi gibi çalışmaların devreye alınacağını

aktardı.

Tarımsal destekleme bütçesi 2025

yılı için 135 milyar TL

Tarımda verilecek desteklere de değinen

Kilci; “Tarımsal Üretim Planlaması”

uygulamasının teşvik edilmesi ve

üreticiler tarafından benimsenmesi için

tarımsal destekler başta olmak üzere,

faiz indirimli krediler ve kırsal kalkınma

hibe programlarını uyumlu hale getirdik.

2024 yılında 91,5 milyar TL olan tarımsal

destekleme bütçesi 2025 yılı için 135

milyar TL olarak öngörülmektedir. Yine

aynı şekilde faiz indirimli krediler de

tarımın finansmanı için önemli bir araç

olarak değerlendirmekteyiz. Bu amaçla

üretim planlamasına uygun üretim yapan

üreticilerimiz yüzde 20 faiz indiriminden

yararlanmaktadırlar. Hem destekler hem

de krediler çiftçilerimizin finans ihtiyacını

karşılamak için önemli bir argüman

olduğu kadar üretim planlamasının teşvik

edilmesi için de önemli bir araçtır. Diğer

taraftan sözleşmeli üretimin geliştirilmesi

ve yaygınlaştırılması için de önemli

düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Bu amaçla

üretim konuları bazında tip sözleşmeler

hazırlarmış ve yayınlanmıştır, tarafların

haklarının korunması, anlaşmazlıkların

hızlı ve etkin çözüme kavuşması için Adalet

Bakanlığı tarafından sözleşmeli üretime özgü

arabuluculuk sistemi devreye alınmıştır”

dedi.

Sürdürülebilir gıda için ortak

sorumluluk çağrısı

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin ardından

basına açıklamalarda bulunan TÜGİS

Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Bu yıl

10’uncusunu düzenlediğimiz zirvemizde, gıda

ekosistemi temsilcileriyle kısıtlı kaynaklar

ve iklim krizinin etkilerine rağmen dünya

nüfusunu beslemeye yetecek miktarda

gıda üretimi için gıda sistemlerinin nasıl

tasarlanabileceğini, dönüşümün nasıl

sağlanabileceğini tartıştık. Oturumlarda

söz alan kıymetli konuşmacılar, “gıdanın”

bir tüketim ürünü olmasının ötesinde;

toplum sağlığı, ekonomik refah ve çevresel

sürdürülebilirliğin temel taşlarından biri

olduğu gerçeğini bir kez daha vurguladı.

Tarladan sofraya olmak üzere gıda zincirinin

her aşamasında sürdürülebilirliğin

sağlanması, gelecek nesillerin güvenli ve

adil bir gıda sistemine erişimi bakımından

hayati önem taşıyor. TÜGİS olarak, bu

dönüşümün öncüsü olma misyonumuzla,

sektördeki iş birliklerini artırmak ve yenilikçi

çözümler geliştirmek için çalışmalarımızı

hız kesmeden sürdüreceğiz” dedi. Sidar,

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’ne değer katan

tüm konuşmacılara, katılımcılara ve emeği

geçen herkese teşekkür ederek sözlerini

tamamladı.


82

hotel restaurant

& hi-tech

gastro aktüel

Eksim Holding

yeni kampanyasını tanıttı

Eksim Holding, sürdürülebilir bir yaşamın karşısındaki en büyük

tehdit olan israfa dikkat çekmek amacıyla ‘Yeteri Kadar En Doğru

Karar’ kampanyasını devreye aldı. Gıda, su ve enerji başta olmak

üzere israfın çevresel sürdürülebilirliğe, toplum hayatına ve

ekonomiye olumsuz etkilerine odaklanan kampanya kapsamında;

eğitim, tarım, atık yönetimi gibi alanlarda kamu ve sivil toplum

kuruluşları iş birliğinde projeler hayata geçirilecek. Konuyla ilgili

açıklamalarda bulunan Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Ebubekir Tivnikli, ‘Yeteri Kadar En Doğru Karar’ın bir sosyal

sorumluluk hareketi olmasının yanı sıra hayatlarımızı ve iş yapış

şekillerimizi yeniden düşünmeyen çağıran bir davet niteliği taşıdığını

vurguladı. Tivnikli, “Bugün, enerji ve gıda sektörleri olmak üzere iki

stratejik iş kolunda yer alıyoruz. Holding olarak gerçekleştirdiğimiz

yatırımların ticari getirisinin yanında, toplumun refahı ve çevrenin

menfaatine olup olmadığını da her zaman sorguluyoruz. Holdingimizi

var eden ve ailemizden bize miras kalan değerlerin temelinde,

büyüklerimizin yeteri kadarını kullanmaya ve israf etmemeye dayalı

anlayışı yer alıyor.” dedi.

Espressolab,

300. mağazasını açtı

Global bir marka olma

yolunda hızla ilerleyen

ve Türkiye dışında13

farklı ülkede mağazası

bulunan Espressolab,

300. mağazasını İstanbul

Mecidiyeköy Meydanı’nda

açtı. Ankara, Konya, Sivas,

Muş ve Gaziantep dahil

olmak üzere Türkiye’nin 40

ilinde hizmet vermeye devam

eden marka, her gün 240 bin

kahveseveri mağazalarında

ağırlıyor ve kahve müdavimlerine sıra dışı bir deneyim yaşatıyor.

Espressolab Pazarlama ve Kurumsal İletişim Müdürü Ersin Kefeli,

300. mağazanın açılışını şu sözlerle değerlendirdi: "Espressolab olarak

kahve tutkunlarına dünyadaki gurme kahve kültürünün değişik tatlarını

sunmak için çalışıyoruz. 300. mağazamızı açarak, bu hedefimize bir

adım daha yaklaştığımız için mutluyuz. İyi kahveye olan tutkumuzu her

geçen gün daha fazla kahve severle paylaşmak için çalışmaya devam

edeceğiz. 2025 sonuna kadar yurt içi ve yurt dışı yatırımlarla birlikte 400

mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz.”

KKTC’nin gastronomi

zenginlikleri tanıtıldı

Kuzey Kıbrıs

Türk Cumhuriyeti

(KKTC)

gastronomisini

tanıtmak amacıyla

düzenlenen basın

kahvaltısı, 5 Aralık

Perşembe günü

ünlü şef Somer

Sivrioğlu’nun

sahibi olduğu

Efendy

Restoran’da

gerçekleşti.

CEESS Global ve Ceyhun Tunalı & Sons ev sahipliğinde düzenlenen

etkinlik, KKTC’nin kültürel ve gastronomik zenginliklerini

uluslararası alanda tanıtmayı hedefledi. Gastronomi Turizmi

Derneği (GTD) Başkanı Gürkan Boztepe, GTD KKTC Temsilcisi ve

Ceyhun Tunalı & Sons Sahibi Ceyhun Tunalı ve Gastronomi Turizmi

Derneği’nin Emlak Komitesi ve CEESS Global Yönetim Kurulu

Başkanı Semih Sarıalioğlu, etkinlikte yaptıkları konuşmalarda,

Türkiye ile KKTC arasındaki kültürel ve ticari ilişkilerin gastronomi

yoluyla daha da güçlendirilmesinin önemine vurgu yaptı.

Katılımcılar, “Yavru Vatan Kıbrıs”ı ziyaret etmeye davet edildi.

Etkinlik boyunca misafirlere KKTC’nin özel lezzetleri sunuldu.

Hellim peyniri ve çeşitli peynir çeşitlerinin yer aldığı ikramlar büyük

ilgi gördü.

Cirodan pay veriyor

Son yıllarda iş

dünyasında “en iyi

işveren” olma yarışı

hız kazanırken, 1.500

çalışanı bulunan

Hafız Mustafa

1864, kariyer

basamaklarını

yetenek, tecrübe

ve eğitim düzeyine

göre şekillendiriyor.

Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda

bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyor. Özellikle üniversite

mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak

payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor. Hafız Mustafa

1864 Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, “Bizim için başarı,

sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz

fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız,

bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri. Her çalışanımızın

gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim

başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden

kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve

onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki

şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem

sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu” diyerek

bu yaklaşımın markayı iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını

vurguluyor.


The Peninsula Istanbul’a

yeni Executive Chef

The Peninsula Istanbul’un

yeni Executive Chef'i Andreas

Block oldu. Block, Almanya’dan

Dubai’ye, Çin’den Malezya’ya

uzanan kariyer yolculuğunda

farklı kültürlerden aldığı

ilhamla kendine özgü bir tarz

geliştirdi. Akdeniz, Orta Doğu

ve Asya lezzetlerini ustalıkla

harmanladığı mutfağında

yalnızca lezzet değil, estetik ve

çevreye duyarlılık da başrolde

yer alıyor. Çalıştığı mutfaklarda,

yerel malzemeleri öne çıkaran

sürdürülebilirlik anlayışıyla,

atıkları en aza indirerek doğal

kaynakları koruyan bir mutfak

kültürü oluşturmayı amaçlıyor.

Şef Andreas, otelin Komşuköy

iş birliği ile oluşturduğu ve şehir bahçeciliğinin İstanbul'daki en

özel örneklerinden biri olan "Herb Garden"da yetiştirilen taze

bitki ve sebzeleri kullanarak sürdürülebilir mutfak felsefesini The

Peninsula'da yaşatmaya devam edecek. Farklı mutfak teknikleriyle

otelde yetişen ürünleri geleceğe taşımayı hedefleyen şef, doğaya

olan saygısını her tabağa işliyor. Block, otelin The Lobby menüsünde

Türkiye’nin yerel ve mevsimlik ürünlerini ustalıkla yorumlayarak

misafirlerine unutulmaz bir lezzet yolculuğu yaşatmayı amaçlıyor.

Gastronomi dünyasına

yeni bir dokunuş

Etiler’in kalbinde yer alan

Salazar, özgün tatları ve

yenilikçi lezzet anlayışı

ile İstanbul’un seçkin

adresleri arasında yer

alıyor. Özenle seçilen

malzemeleri yenilikçi

pişirme teknikleriyle

birleştiren özgün mutfağı,

yaratıcı sunumları ve

modern atmosferiyle

hem özel anlar hem de

günlük buluşmalar için ideal bir mekân oluyor. Salazar, gastronomiye

getirdiği sıra dışı dokunuşlarla şehrin seçkin lezzet noktalarından biri

olmaya devam ediyor. Şef Kadir Aytekin’in imzasıyla hazırlanan kış

menüsü, tatların sınırlarını zorlayarak her damakta iz bırakan bir şölen

sunuyor. Salazar, yalnızca lezzetleriyle değil, eşsiz ambiyansı ve imza

kokteylleriyle de dikkat çekiyor. Cuma ve cumartesi akşamları 22:30’da

başlayan DJ performansları, gecelere ritim katarken, pazar günleri

düzenlenen happy hour etkinlikleriyle ise haftanın yorgunluğunu keyifle

atmak mümkün. Samimi ve enerjik ortamıyla Salazar, İstanbul’un

sosyal yaşamında hem lezzet hem de eğlencenin buluştuğu bir

adres oluyor. Salazar, hafta içi ve hafta sonu her gün 11:30’dan

itibaren öğle yemeğiyle kapılarını açıyor ve 23:00’e kadar mutfağı açık

tutarak misafirlerine zengin lezzet alternatifleri sunarak gastronomi

tutkunlarını benzersiz bir deneyime davet ediyor.

Hüseyin Arslan’a “Yaşam

Boyu Başarı” ödülü

Dünyanın önde gelen bakliyat

şirketlerinden AGT Food and

Ingredients’ın kurucusu ve

Dünya Bakliyat Konfederasyonu

10.başkanı ve yönetim kurulu

üyesi Hüseyin Arslan, Dünya

Bakliyat Konfederasyonu

tarafından sektöre katkılarından

dolayı “Ömür Boyu Başarı”

ödülüne layık görüldü. İnsanlığın

geleceği için kritik öneme sahip

olan bakliyatların gelecekte

oynayacağı rolü vurgulamaya

yönelik yaptığı çalışmalarla

10 Şubat’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Dünya

Bakliyat Günü” ilan edilmesine sağlayan Arslan, 50 yılı aşkın süredir

Türkiye’nin dünya gıda piyasasında yükselmesi için çalışıyor. Dünya

Bakliyat Konfederasyonu’nun (GPC) “Ömür Boyu Başarı” ödülü,

dünya çapında bakliyat tüketimini ve üretimini artırmaya kendini

adamış endüstri üyelerine veriliyor. GPC Başkanı Vijay Iyengar,

“Hüseyin Arslan’ı onurlandırmaktan gurur duyuyoruz. Kendisi

bakliyat endüstrisine büyük katkılarda bulundu ve hala aynı kararlılık

ve motivasyonla çalışmaya devam ediyor. Sektörümüz onun yıllarca

süren özverisi ve sıkı çalışması olmadan bu durumda olmazdı” dedi.

Sidar: “Gıdada uluslararası rekabet

için inovasyon ve ar-ge şart”

Dünya genelinde yaşanan

jeopolitik belirsizlikler,

iklim krizi ve hızla değişen

tüketici beklentileri, gıda

sektöründe köklü bir

dönüşümü zorunlu kılıyor.

Bu dönüşüm kapsamında

kamu desteğinin önemine

dikkat çeken Türkiye

Gıda Sanayii İşverenleri

Sendikası (TÜGİS) Yönetim

Kurulu Başkanı Kaan Sidar,

“Özellikle Sanayi ve Teknoloji

Bakanlığı’nın çok yönlü

teşvik ve destek politikaları,

gıda sanayimizin inovasyon

odaklı, rekabetçi ve katma

değer üreten bir ekosisteme dönüşmesine öncülük ediyor. Sanayi ve

Teknoloji Bakanımız Mehmet Fatih Kacır’ın davetimize icabet ettiği

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde, gıda sanayimizin ulusal kalkınmada

başat sektörlerden biri olduğunun altı çizmesi sektörün geleceğine

yönelik kararlılığımızı daha da pekiştirdi” ifadelerini kullandı.

Bakanlığın öncülüğünde ve Türkiye gıda sanayinin sürdürülebilir

kalkınma hedefleri doğrultusunda birçok stratejik proje hayata

geçiriliyor. Bu kapsamda 2002 yılından bugüne kadar gıda ürünleri

imalatına yönelik 8 bin 589 yatırıma teşvik belgesi düzenlendi. Ayrıca

708 milyar lira yatırımın ve 252 bin nitelikli istihdamın önü açıldı.


84

hotel restaurant

& hi-tech

gastro aktüel

Sorumlu Restoran Hareketi

öğrencilerle buluştu

Sürdürülebilir bir

dünya ve gastronomi

sektöründe toplumsal

farkındalık oluşturma

amacıyla hayata geçirilen

Sorumlu Restoran

Hareketi temsilcileri

Sabancı Üniversitesi

Toplumsal Duyarlılık

Projeleri öğrencileriyle bir

araya geldi. Akkomarka

Restoran Topluluğu Genel

Müdür Yardımcısı Elif Üngör ve İBB Beltur Genel Müdür Yardımcısı

Emir Sami İşmen, Üniversitenin Toplumsal Duyarlılık Projeleri

dersi kapsamında Tüketici Bilinci Projesi ve Hayvan Hakları Projesi

öğrencilerine yürüttükleri faaliyetlerin topluma ve dünyaya olan

katılımlarını anlattı. Akkomarka Restoran Topluluğu Genel Müdür

Yardımcısı Elif Üngör yaptığı konuşmada “Genç nesillerin toplumsal

farkındalık projelerinde aktif rol alışı, sürdürülebilir bir geleceğin

anahtarı. Türkiye’de restoran sektörü olarak, bu bilincin yayılması

için elimizden gelen tüm katkıyı sunmaya devam edeceğiz,” dedi.

İBB Beltur Genel Müdür Yardımcısı Emir Sami İşmen ise, “İBB

Beltur olarak, toplumsal sorumluluk projelerini desteklemekten

gurur duyuyoruz. Tüketim Bilinci ve hayvan hakları gibi kritik

konularda gençlerin katılımı, geleceğe dair umutlarımızı artırıyor”

şeklinde konuştu.

Yepyeni maden suyu

deneyimi

Doğanın sunduğu en değerli

mineralleri bir araya getiren

soğuk içecek markası

AVOYA, yeni maden suyu

AVOYA Signature ile rafine

zevklere hitap ediyor. AVOYA

ailesinin bu zarif üyesi,

mineraller açısından zengin

içeriği ve yumuşak içimiyle

yemeklerin vazgeçilmez

eşlikçisi oluyor. Sofistike

ambalajı ve benzersiz

lezzetiyle şık sofralarda

keyifli anlara eşlik eden

markanın en yeni üyesi;

kendine özel kaynağından

elde ediliyor. Yüksek

magnezyum ve kalsiyum

oranına karşılık düşük

sodyumu ile ideal bir mineral kompozisyon sunan ürün, tüketicilerin her

an taze ve canlı hissetmelerini sağlarken aynı zamanda günlük yaşamın

ferahlatıcı bir parçası olarak konumlanıyor. AVOYA ürün portföyünde,

eşsiz dengedeki mineralleri ve yumuşak içimi ile rafine zevkleri

olanların favori maden suyu olmaya aday ürünün yanı sıra gastronomik

bir yaklaşımla hazırlanan, kategorisinde en yüksek meyve oranına

sahip, meyve ve bitki özlü gazlı içecek AVOYA Blend bulunuyor.

Sürdürülebilir mutfak

anlayışının büyüleyici örneği

Artİstanbul

Feshane’nin tarihi

dokusu ve eşsiz

manzarasında

konumlanan

Lokanta

Safderun, yalnızca

lezzetleriyle değil,

mutfağındaki

sürdürülebilir

yaklaşımıyla da

fark oluşturuyor.

İstanbul’un 8500 yıllık mutfak mirasını rafine dokunuşlarla

yorumlayan restoran, coğrafi işaretli lezzetler, yerel üreticiler ve

kadın kooperatiflerinden temin edilen ürünlerle, çevreye ve topluma

duyarlı bir gastronomi deneyimi sunuyor. Şehrin geniş ürün ve

mutfak kültürünü günümüz rafine yemek anlayışıyla sentezleyerek

misafirlerine sunan mekan, menüdeki tüm yemekleri nitelikli yöresel

ve coğrafi işaretli ürünlerle hazırlanıyor. Yakın zamanda menüsüne

eklediği zengin kahvaltı ile de müdavimlerine lezzet şöleni yaşatacak

olan mekan, sürdürülebilir mutfak anlayışının en güzel örneklerinden

biri. Lokanta Safderun’un kahvaltı menüsünde rafine bir anlayışla

yorumlanmış İstanbul lezzetlerinin yanı sıra coğrafi işaretli ürünlerle

hazırlanan özel tatlar da bulunuyor.

Japon mutfağı lezzetlerine ev

sahipliği yaptı

27 yıldır Türkiye’de ve yurt

dışında Japon mutfağının

eşsiz lezzetlerini başarıyla

sunan Türkiye’nin ilk ve en

büyük Uzak Doğu restoran

zinciri SushiCo, Japonya

Dış Ticaret Örgütü (JETRO)

iş birliği ile markanın

konsept restoranı ZEN’de

gerçekleşen özel davete

ev sahipliği yaptı. Davete, Japonya İstanbul

Başkonsolosu Kasahara Kenichi, birçok

medya temsilcisi katılım sağladı. Aynı zamanda

Türkiye ve Japonya arasında kültür elçisi olan

marka, etkinlikte tanıttığı 6 gıda firmasının

ürünleriyle özel bir menü hazırlayarak

davetlilere unutulmaz lezzet deneyimi yaşattı.

Japon mutfağını Türkiye’de başarıyla temsil

eden ve destekleyen SushiCo ve iş ortakları

taze ve otantik malzemelerle hazırlanan

lezzetlerini geniş kitlelere ulaştırmaya

devam ediyor. SushiCo’nun ev sahipliğinde

gerçekleşen etkinlikte, Japonya’nın en iyi soya soslarından biri olarak

seçilen Shibanuma ve Japonya merkezli 6 gıda firması tanıtıldı.

Marka, mutfak sanatına ve geleneksel tekniklere olan bağlılığıyla,

Japon mutfağının inceliklerini ve özgün tatlarını hem yerel hem de

uluslararası arenada başarıyla sergilemeye devam ederken iki ülke

arasında kültür elçisi görevini de sürdürüyor.



86

hotel restaurant

& hi-tech

fuar

ZUCHEX’IN

YENI TARIHI BELLI OLDU

Uluslararası ev ve mutfak eşyaları endüstrisini her yıl TÜYAP İstanbul’da buluşturan

ZUCHEX’in 35. edisyonu, 11-14 Eylül 2025 tarihlerinde gerçekleştirilecek.

Informa Markets tarafından,

Züccaciyeciler Derneği ZÜCDER

işbirliğinde gerçekleştirilen

Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları

Fuarı ZUCHEX’in, 11 – 14 Eylül 2025

tarihlerinde düzenleneceği açıklandı.

Her yeni fuara, bir önceki buluşmadan

aldıkları güçle hazırlandıklarını söyleyen

Funda Kunduz, “Son buluşmada

katılımcı ve ziyaretçi rekorları kırdık.

Şimdi yeni rekorlar bizi bekliyor.

İnanıyoruz ki, ZUCHEX gücünü korumaya

devam ettikçe, sektörünü de global

arenada yukarı taşımayı sürdürecek.

Ev ve mutfak eşyaları dünyasının tek

çatı altında toplandığı ZUCHEX, önceki

buluşmalarda olduğu gibi bir taraftan

sektörün yarınını şekillendirirken, diğer

yandan uluslararası ticarete ve ihracata

da yine büyük bir katkı sağlayacak” dedi.

10 milyar dolarlık sektörü

buluşturacak

Pazar büyüklüğü 10 milyar doları bulan

Türkiye Ev ve Mutfak Eşyaları sektörünün

tüm paydaşlarını çatısı altında

buluşturan fuara katılan markalar,

aralarında profesyonel satın alma

heyetleri, zincir mağazalar, e-ticaret

firmaları, bağımsız perakendeciler,

toptancı ve perakendeci kuruluşlar, bayi

ve distribütörler, HORECA, catering

ve organizasyon şirketleri, kurumsal

hediyelik eşya firmaları, tasarımcılar ve

uluslararası ticaret firmalarının olduğu

binlerce sektör profesyoneliyle bir

araya gelecek. Ev ve mutfak eşyaları

dünyasının yarınını şekillendiren

tasarımların vitrine çıkacağı fuarda,

Sofra ve Mutfak Eşyaları, Pişirme

Ekipmanları, Plastik Ev Eşyaları / Bahçe

Aksesuarları, Ev Gereçleri, Dekoratif

Ev ve Mutfak Eşyaları ile Elektrikli Ev

Aletleri kategorilerine dair yenilikler

sergilenecek.



88

hotel restaurant

& hi-tech

yeni mekan

Yeni nesil kebap deneyimi

Mini Kebapçı Etiler

Etiler'deki ünlü Scarlet Steakhouse’un kurucu ortağı ve işletmecisi Ömer Giray

Gökbay, yepyeni markası Mini Kebapçı Etiler’i kebapseverlerin hizmetine açtı.

Geleneksel lezzetleri modern bir atmosferde sunma amacını taşıyan mekan, "Yeni

Nesil Kebap Corner" konseptiyle öne çıkıyor.

Mini Kebapçı Etiler, alışılmış

kebapçı anlayışını bir adım öteye

taşıyarak, modern dekorasyonu,

sade menüsü, şık ambiyansı ve kaliteli

hizmet anlayışıyla farklı bir deneyim

sunuyor. Mekanın en dikkat çeken

özelliklerinden biri, jazz ve blues

türlerinden oluşan müzik playlisti ile

oluşturduğu özgün atmosfer. Geleneksel

kebapların sunumu, mekanda yaratılan

modern ve samimi ortamla birleşerek

konuklarına unutulmaz bir deneyim

yaşatmayı hedefliyor.

İmza lezzeti, Kuzu Küşleme Şiş

Mini Kebapçı Etiler, menüsünde

sade ama son derece kaliteli kebap

seçeneklerine yer veriyor. Acılı Kıyma

Kebap, Ciğer Şiş Kebap, Çöp Şiş Kebap

gibi klasikleşen lezzetlerinin yanında,

markanın en iddialı ürünü, şüphesiz

Kuzu Küşleme Şiş. Kuzu etinin en

lezzetli ve narin kısmından yapılan bu

özel şiş, restoranın imza lezzeti olarak

öne çıkıyor. Mini Kebapçı Etiler, bu

lezzeti, geleneksel kebap sunumuyla

modern dokunuşları harmanlayarak

misafirlerine sunuyor.

2 yılda 5 şube açacak

Mini Kebapçı Etiler, daha 2 aylık

bir marka olmasına rağmen, kısa

sürede büyük bir ilgi görmeye başladı.

Bu başarının ardında, Ömer Giray

Gökbay’ın gastronomi sektöründeki

deneyimi ve yenilikçi vizyonu yatıyor.

Mini Kebapçı Etiler, önümüzdeki 2 yıl

içinde İstanbul’un farklı noktalarında

5 yeni şube açmayı planlıyor. Ayrıca,

restoranın uluslararası alanda büyüme

hedefleri de var. Mini Kebapçı Etiler,

Dubai’deki potansiyel bir şube açılışı

için görüşmelere başladığını duyurdu.

Global alanda da adından söz ettirmeyi

hedefleyen marka, şimdiden uluslararası

arenada ilgi toplamaya başladı.

Mini Kebapçı Etiler,

sadece İstanbul’da değil,

aynı zamanda yurtdışında

da büyük bir başarı

yakalamaya aday. Modern

tasarımı, özgün atmosferi

ve iddialı kebap menüsü

ile restoran, kısa sürede

kebapseverlerin radarına

girmeyi başardı. Sade ama

özenle seçilmiş menüsü,

dinlendirici atmosferi ve

dikkatle oluşturulmuş müzik

seçkisiyle, Mini Kebapçı

Etiler, kebap kültürünü

yeniden şekillendirme

misyonunu taşıyor.


Aslı, 35. mağazasıyla

Fenerbahçe’de!

Türkiye’nin önde gelen kafe-fırın zinciri Aslı, yeni

mağazasını Fenerbahçe’de hizmete sundu. “Coffee

in bakery” diye adlandırdığı yeni konseptinde;

börekten kruvasana, hızlı kahvaltıdan espresso

bazlı kahve çeşitlerine kadar geniş bir ürün

yelpazesini misafiriyle buluşturan Aslı, Türkiye

genelindeki mağaza sayısını 35’e çıkardı.

Eksim Holding

bünyesinde faaliyet

gösteren kafe-fırın

zinciri Aslı, yenilenen

konsepti ve her damak

zevkine hitap eden

menüsüyle büyümesini

sürdürüyor. Toptan

üretimin yanı sıra

butik mağazalarıyla

da Türkiye’nin seçkin

lokasyonlarında yerini

almaya devam eden marka, Fenerbahçe yatırımıyla birlikte toplam

35 mağazaya ulaştı. Toplamda 250 metrekare alanda, 70 misafiri

ağırlama kapasitesine sahip Fenerbahçe Aslı mağazası, self servisle

hizmet veriyor. Mağazanın menüsünde; börek çeşitlerinin yanı

sıra Very Berry Muffin, Van Stapele Cookie, Medovik Pasta, Klasik

Pavlova, Lotuslu Pavlova, Kakaolu ve Çilekli Tart, Limonlı Mereng

Pasta ve Dubai Cheesecake

gibi yeni ürünler dikkat

çekiyor. İçecek seçenekleri

arasında ise klasik espresso

bazlı kahvelere ilaveten

Balkabaklı Latte, Toffenut

Latte, Sahlep ve Portakallı

Sıcak Çikolata gibi kışa özel

lezzetler yer alıyor.

Yerli restoran zinciri

Terra Pizza, İstanbul Vega

AVM’deki yeni restoranını

hizmete açtı.

Terra Pizza

Vega AVM’de…

Sektörünün öncü

markalarından Terra Pizza,

açılışını gerçekleştirdiği yeni

restoranları ile hızla büyümeye devam ediyor. "Gel Beraber Olsun"

konseptiyle insanları bir araya getiren ve birliktelik duygusunu

pekiştiren yerli restoran zinciri Terra Pizza, İstanbul Vega AVM’deki

yeni restoranını pizzaseverlerin hizmetine sundu. Mediterra Capital’in

2018 yılında yaptığı yatırımla büyüme ivmesini artıran Terra Pizza

inovatif ürünleri ile öne çıkıyor. Özel hamuru ve yüzde yüz mozzarella

peyniri ile hazırlanan pizzalarını Türkiye’nin dört bir yanında tüketicilerle

buluşturuyor.

Sano Gastro

Göztepe’de açıldı

Eksim Gıda Grubu altında sağlıklı beslenmeyi

kişiselleştirerek misafirlerine özgün bir lezzet

yelpazesi sunan Sano Gastro, İstanbul Göztepe’de

açıldı.

Eksim Gıda Grubu’nun sağlıklı beslenme odaklı yeni markası Sano

Gastro, İstanbul Göztepe’deki ilk şubesinin açılışını yaptı. Misafirlerine

sağlıklı ve kişiselleştirilmiş beslenme deneyimi sunmayı amaçlayan

marka, her beslenme tipine uygun taze ve glütensiz içeriklerle

zenginleştirilmiş deneyimler sunuyor.

Sano Gastro’nun menüsünün içerikleri kapsamında da bilgiler veren

Sano Gastro Genel Müdürü Caner Bayıralan, “Menümüz, kahvaltı

bowllarından tuzlu-tatlı pancake çeşitlerine, sandviç ve wraplerden

salata ve tatlı alternatiflerine, doğal içeceklerden el yapımı ayran ve

bitki çaylarına kadar uzanıyor. Kullanılan tüm ekmekler, tortillalar

ve köfteler glütensiz malzemelerle hazırlanıyor” dedi. Menüde yer

alan ürünlerin Türkiye’nin özenle seçilmiş bölgelerinden masalara

ulaştığının altını çizen Bayıralan, “Örneğin kahvaltı menüsünde

sunduğumuz tüm peynirler Balıkesir yöresinde bulunan mandıradan

özel olarak geliyor. Doğal şırdan mayalı ve çeşidine göre 4 ila 12 ay

arasında olgunlaştırılan peynirler, bu sürecin ardından servise hazır

hale geliyor” şeklinde konuştu.


90

hotel restaurant

& hi-tech

HoReCa teknolojileri

Yeşil binaları, çevre dostu

ürünleriyle şekillendiriyor

Günümüzde bir standart haline gelen yeşil binaların sertifikasyon süreçlerinde, Daikin hem

üretimleri hem de sunduğu danışmanlık hizmetleriyle süreci kolaylaştırıyor.

Yeşil bina anlayışı, iklim değişikliği

nedeniyle sürekli olarak gelişiyor

ve yeni kriterlerle değişim

gösteriyor. Her yeni yayınlanan

sertifikasyon sistem versiyonu;

verimlilik, tüketim azaltma, materyal

seçimi gibi konulardaki maddelerin

hedeflerini daha da yukarı çekiyor.

Bu süreçte LEED ve BREEAM gibi

uluslararası standartlar, binaların

enerji verimliliğini, su tüketimini, iç

mekan hava kalitesini ve kullanılan

malzemelerin çevresel etkilerini

değerlendirerek puanlandırıyor.

İklimlendirme sektörünün 100 yıllık devi

Daikin'in ürünleri, bu kriterlere uygun

olarak tasarlandığı için, sertifikasyon

süreçlerini kolaylaştırıyor. Yeşil

binalar insanların sağlığı ve konforu

için çeşitli olanaklar sunuyor. Taze

hava sağlanması, aydınlatmanın doğal

ışık ve LED sistemleriyle yapılması,

iklimlendirme sistemleri ile insan

kaynaklı seslerin minimize edilmesi

gibi yeşil binaları artık bir standart

haline getiriyor. Çevreye duyarlı yüksek

teknolojili ürünleriyle iklimlendirme

sektörünün standartlarını belirleyen

Daikin, geliştirdiği ürünlerle tüm

dünyada olduğu gibi ülkemizde de ‘yeşil

bina’ların artmasına öncülük ediyor.

100. yıl kutlamasında

bir araya geldiler

Isıtma, Havalandırma,

İklimlendirme ve

Soğutma (HVAC-R)

sektöründe global

bir lider olan Daikin,

kuruluşunun 100. yılını

Dubai’deki Geleceğin

Müzesi’nde düzenlenen

prestijli bir etkinlik

ve Palm Jumeirah

üzerinde gerçekleştirilen

büyüleyici bir drone gösterisi ile

kutladı. Etkinlikte, Daikin Türkiye ve

Orta Doğu bayileri, şirketin inovasyon

ve sürdürülebilirlik vizyonunu

paylaşmak ve iş birliği stratejilerini

güçlendirmek üzere bir araya

geldi. Daikin’in bir asırlık çığır açan

teknolojik yenilikleri vurgulandı ve

“Geleceğin Konforunu İnovasyonla

100 Yıldır Şekillendiriyoruz” başlıklı

bir konferans düzenlendi. Etkinlikte,

stratejik öngörü, inovasyon ve proje

yönetimi alanlarında uzman olan ve

Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE)

geleceğe odaklı girişimlerine önemli

katkılarda bulunan fütürist Dr. Noah

Raford da yer aldı. Görkemli etkinlik,

Daikin logosunun gece gökyüzünü

aydınlattığı, Dubai’nin silüeti üzerinde

gerçekleşen 10 dakikalık etkileyici bir

drone gösterisiyle sona erdi.



92

hotel restaurant

& hi-tech

HoReCa teknolojileri

UP ile işletmeler için rekabet

avantajı

2007 yılından günümüze büyüyerek ve kurumsallaşarak gelen Unique Partner (UP),

Türkiye havalimanlarında Tax Free ve Vat Off hizmetleriyle partner mağazalarına ek

zaman kazandırırken, operasyon sorumluluğunu da alarak kolaylıklar sağlıyor.

Tax Free, yalnızca turistik

bölgelerdeki işletmelere değil,

tüm yerel ekonomiye katkı

sağlayan önemli bir araç. Bu sistemde,

alışveriş sonrasında düzenlenen fatura,

havalimanında gümrük işlemleri

sonrası yabancı uyruklu misafirlere

nakit olarak iade edilirken, ardından

ödenen vergi iadesi mağazalara

devlet tarafından nakit veya mahsup

yoluyla tahsil ediliyor. UP Refund’un

avantajlarıyla birleştirildiğinde ise;

işletmelerin potansiyeli her geçen gün

daha da büyüyor. Ticaret Bakanlığı

verilerine göre gümrüklerde bu yılın

10 ayında 2,5 milyon ithalat, 4,1 milyon

ihracat beyannamesi düzenlendi.

Bakanlık verilerine göre, aynı dönemde

yaklaşık 10,3 milyon araç, 7 milyon

konteyner ve 152 milyon yolcu işleminin

gerçekleştirildiği açıklanırken, bu yılın

9 ayında Türkiye'nin vergi gelirlerinin

yüzde 23,7'sinin gümrüklerden tahsil

edildiği dikkati çekti.

Tüm işletmeler için büyük fırsat

Unique Partner CEO’su Gökmen

Çetiner; turistik bölgelerde

ve ekonomiye katkı sağlayan

tüm işletmeler için, Tax Free

uygulamalarının büyük bir fırsat

sunduğunu belirterek, “Yabancı

turistlere KDV iadesi sağlamak, yalnızca

satışları artırmakla kalmaz, aynı

zamanda marka değerini güçlendirir

ve işletmenin döviz gelirlerini artırır.

Şirket olarak turistlere en iyi hizmeti

sunmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda,

oldukça yaygın olan havalimanı

iade noktalarının yanı sıra Tax Free

alışverişin ağırlıklı olarak yapıldığı AVM

ve bölgelerde bulunan şehir içi iade

noktalarıyla hizmet veriyoruz.” dedi.

Turist harcamalarını maksimuma

çıkarır

Tax Free uygulamalarının, turistik

bölgelerdeki işletmeler için etkili bir

satış stratejisi olarak öne çıktığını da

sözlerine ekleyen Çetiner, “Yabancı

turistlere sağlanan KDV iadesi,

alışveriş hacmini artırırken, turistlerin

harcamalarını da maksimuma çıkarıyor.

Çünkü turistler, vergi iadesi fırsatından

yararlanarak daha fazla alışveriş yapma

eğilimindeler. Bu durum, işletmenin

satış gelirlerini artırırken, aynı zamanda

sezonluk dalgalanmalara karşı daha

dayanıklı hale gelmesini sağlıyor.

Özellikle yaz ve kış sezonlarında turistik

bölgelerdeki yoğunlukta, Tax Free

uygulamaları işletmeleri öne çıkarabilir.

Tax Free hizmeti sunmak, işletmenin

uluslararası pazarda daha güvenilir ve

cazip bir marka algısı oluşturmasına

da yardımcı olurken, global turistlerin

alışveriş yaparken tercih ettiği bir faktör

haline gelir. Yabancı turistler, vergi

iadesi işlemlerinin hızlı ve güvenilir

olduğunu bildikleri işletmeleri tercih

ederler. Böylece işletme, yalnızca yerel

değil, uluslararası arenada da kendine

sağlam bir yer edinir ve turistler

arasında daha fazla tercih edilir.”

şeklinde konuştu.

Çalışma sistemleri hakkında da bilgiler

veren Çetiner, “Unique Partner olarak

partner mağazalarımızın Tax Free

Refund (Vat Off) hizmeti sayesinde

ek gelir elde etmelerini sağlıyor ve

bu sayede mağazalarımızı rekabette

bir adım öne çıkarıyoruz. Tax Free

Refund (Vat Off) ve fatura çek (tax

free) olmak üzere iki farklı hizmet

alanında faaliyet gösteriyoruz. Bu

sistem, uluslararası müşterilere

sunulan hizmeti iyileştirirken, mağaza

satışlarını artırarak da rekabet gücünü

yükseltiyor. Tax Free Refund (Vat Off)

hizmeti ise; mağazalarda sürekli gelir

sağlayan ve müşteri memnuniyetini üst

seviyeye taşıyan bir çözüm. Bunlara

ek olarak, yurtdışı ödeme sistemleri

ile anlaşmalıyız ve farklı ödeme

sistemleriyle uyumluluk sağlıyoruz.

Rusya, Kazakistan, vatandaşlarına özel

kredi, taksit seçenekleri ve kolay ödeme

fırsatları sunuyoruz.” diyerek sözlerini

bitirdi.



94

hotel restaurant

& hi-tech

HoReCa teknolojileri

Otelcilik yapay zekayla yeniden

tanımlanıyor

35 yılı aşkın süredir otel, restoran, kafe, bar, pastane ve plaj işletmeleri için teknolojik çözümler

sunan Protel'in Pazarlama Direktörü Mehmet Emin Çangal, yapay zekanın sektördeki

kullanımının hızla artmasıyla, teknolojik yatırımlar yapan işletmelerin rekabette öne çıktığını

vurguladı.

Günümüzde dijital dönüşüm,

konaklama sektöründe

yeni bir dönemi başlatıyor.

Yapay zeka teknolojilerinin hızla

gelişmesi, işletmelerin gelirlerini

artırırken operasyonel verimliliklerini

yükseltmelerini sağlıyor. Standart

hizmet anlayışının ötesine geçen

çözümler, konaklama sektörü için

artık bir tercih değil, rekabet avantajı

yaratmanın anahtarı haline gelmiş

durumda.

Protel, sektöre sunduğu yenilikçi

teknolojilerle dijital dönüşümün

öncüsü olmayı sürdürüyor. Otelcilik

sektöründe lider bir teknoloji sağlayıcısı

olan Oracle'ın işletmelerin gelirlerini

artırmalarına yardımcı olmak üzere

geliştirdiği NOR1 platformunu

müşterilerine sunan Protel, bu yenilikçi

çözüm sayesinde sektörün gelişimine

katkı sağlıyor.

Gelir artışı ve operasyonel

verimlilik

Oracle NOR1, konaklama işletmelerinin

gelirlerini artırıyor ve operasyonel

süreçlerini daha verimli hale getiriyor.

Rezervasyon sürecinden check-in anına

kadar misafirlerin ihtiyaçlarına uygun

teklifler sunarak maksimum gelir elde

edilmesine olanak tanıyor.

Yapay zeka destekli motoru PRIME,

geçmiş ve gerçek zamanlı verileri analiz

ederek işletmelere en uygun yükseltme

tekliflerini sunuyor. Rezervasyon

sırasında oda yükseltme fırsatları

sunan eXpress ve rezervasyon sonrası

yükseltme taleplerini beklemeye alan

eStandby gibi özelliklerle işletmeler oda

başına gelirlerini (RevPAR) artırıyor.

Ayrıca, konaklama süresince yapılan

teklifler, misafir memnuniyetini

artırırken, ek hizmet satışlarıyla

işletmelere ek gelir sağlıyor. Bu sayede

hem gelir hem de müşteri memnuniyeti

açısından kazan-kazan durumu

yaratılıyor.

Entegrasyon kolaylığı ve güvenilir

teknoloji

Oracle NOR1, OPERA PMS ve OPERA

Cloud PMS ile entegre olarak gerçek

zamanlı verilerle çalışıyor. İşletmeler,

misafir tercihlerini daha iyi analiz

ederek uygun ek satış teklifleri

sunabiliyor ve süreçlerini kesintisiz

yönetebiliyor.

Protel Pazarlama Direktörü Mehmet

Emin Çangal, konuyla ilgili olarak

şunları söyledi: "Dijital dönüşüm

sürecinde doğru teknolojik yatırımlar,

işletmelerin operasyonel verimliliğini

artırıyor ve gelirlerini maksimize ediyor.

Oracle NOR1, sektörde bu değişimi

mümkün kılan yenilikçi çözümlerden

biri olarak öne çıkıyor. Dijital dönüşüm,

konaklama sektörünü daha verimli,

kârlı ve rekabetçi hale getiriyor. Yapay

zeka destekli çözümlerle daha güçlü bir

geleceğe adım atmanın tam zamanı."


KAHİRE MISIR

7-9 EKİM 2025

SEKTÖRÜN

KUZEY AFRİKA’DAKİ

BULUŞMA NOKTASI

Caferağa Mah. Bahariye Cad. No:55/4 Kadıköy İSTANBUL / TÜRKİYE

+09 216 330 10 00

info@mentorexpo.com




Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!