You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
2025: Rota yeniden oluşturuluyor!
hotelrestaurantmagazine
@Hitechdergisi
hotelrestaurantmagazine
Yeni bir yıl, yeni başlangıçlar demek! 2025 yılına
girerken, turizmdeki büyüme, yeni yatırımlar ve
sürdürülebilirlik odaklı adımlar, sektörün geleceğini
şekillendiriyor. Gastronomi dünyasında ise prestijli
derecelendirme rehberlerinden alınan ödüller ve yeni
açılışlarla birlikte bir canlanma söz konusu. Bu
sayımızda, 2025’in turizm ve gastronomi dünyasında
neler getireceğine dair önemli ipuçlarına yer veriyor,
sektördeki gelişmeleri ve gelecekteki beklentileri ele
alıyoruz.
Aralık ayı, turizm sektöründe hareketliliğin arttığı bir
dönem oldu. TÜRSAB, MICE turizmi sempozyumu ile
sektördeki zorluklara çözüm ararken, Türkiye
Avrupa’da en çok yabancı turist çeken dördüncü ülke
oldu. Küresel hava yolu gelirlerinin 2025’te nasıl bir
ivme kazanacağı tartışılırken, kruvaziyer turizmi ve otel
yatırımları da büyümeye devam etti. Türkiye'nin otel
yatak kapasitesindeki gelişmeler ve TGA'nın 11 aylık
turizm payı, sektördeki büyümenin göstergesi oldu. Bu
önemli gelişmeleri ve sektörün geleceğine dair detayları
dergimiz sayfalarında keşfedebilirsiniz!
Türkiye’de Michelin Guide ve Gault Millau gibi prestijli
rehberlerin yaptığı değerlendirmeler hem heyecan
uyandırıyor hem de bazı soru işaretleri doğuruyor.
Özellikle aynı restoranların farklı derecelendirme
sistemlerinde çelişkili puanlarla değerlendirilmesi, bu
sistemlerin işleyişine dair büyük bir merak konusu. c.
paces Group F&B Operasyonel Genel Müdür Yardımcısı
Özay Akar, Michelin Guide ve Gault Millau gibi
uluslararası gastronomi rehberlerinin derecelendirme
sistemleri üzerine çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Haberin ayrıntılarını “gastro güncel” başlığımızda
bulabilirsiniz.
Tatilsepeti'nin Pazarlama Direktörü. Turizm sektörüne
girişi, 2008 yılında uluslararası online otel rezervasyonu
yapan bir şirkette performans pazarlama pozisyonu ile
oldu. Gönül bağının hiç kopmadığı turizm sektörü ve
Tatilsepeti ile yıllar sonra tekrar buluşarak şirket
yapılanmasında beşinci yılını doldurduğunu dile getiren
Tatilsepeti Pazarlama Direktörü Canan Demir ile
turizmde kariyer yolculuğunu, markanın dikkat çeken
projelerini, dijital pazarlama stratejilerindeki gelişmeleri
ve geleceğe dair planlarını konuştuk.
Her şefin bir hikayesi vardır ama yemekle büyümüş
birinin hikayesi genellikle daha kokulu, daha lezzetlidir.
Monteverdi Ristorante'nin Executive Şefi Nicole
Scandella'nın hikayesi tam da böyle! Yemek yapmayı
öğrenmenin ötesinde, mutfağı hayatının merkezine
yerleştiren Scandella, aileden gelen bir tutkunun peşine
düşerek kendini şefliğin zorlu ama tatmin edici
dünyasında buluyor. Scandella için yemek yapmak
yalnızca bir meslek değil; çocukluğunda başlayan bir
yaşam biçimi oluyor. "Çocukluğumda ailemle geçirdiğim
en güzel zamanlar mutfakta yaşandı" diyor ve
"Anneannem ve babaannem, her yemekte adeta bir
sanat eseri ortaya koyardı. Onların yemek yapma
biçimi, karın doyurmanın da ötesinde, aileyi bir araya
getiren bir ritüeldi adeta." diye de ekliyor. Bu ilham
verici hikayeye dergimiz sayfalarında tanık olabilirsiniz.
Gastronomi sektörü, aralık ayında düzenlenen
etkinlikler, ödül törenleri ve yarışmalarla dopdolu bir
dönem geçirdi. Bu sayımızda, sektörün önemli
gelişmelerine ve dikkat çeken organizasyonlarına
odaklanıyoruz. Michelin Guide Türkiye, İstanbul, İzmir
ve Muğla'nın 2025 restoran seçkisini açıkladı. Gault &
Millau Türkiye 2025 Rehberi, düzenlenen etkinlikte
280’den fazla mekâna şapka kaldırarak gastronomi
tutkunlarını bir araya getirdi. Türkiye’nin ilk ve tek
Gastronomi Pazarlama Ajansı Dude Table tarafından
organize edilen FOMA ödülleri sahiplerini buldu. Sofra/
Compass Group, Culinary Cup yarışmasının 10. yılında
mutfak sanatlarını sergileyerek büyük beğeni topladı.
Gastronomi dünyasındaki bu heyecan verici gelişmelerin
detayları da bu sayımızda!
Keyifli okumalar dilerim.
K
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
REKLAM SATIŞ PAZARLAMA
REKLAM KOORDİNATÖRÜ
Emir Ömer ÖCAL
emir.ocal@img.com.tr
0212 454 22 22
TEKNIK MÜDÜR
BILGI İŞLEM
TOLGA ÇAKMAKLI
tolga.cakmakli@img.com.tr
TAYFUN AYDIN
tayfun.aydin@img.com.tr
İMG WEB TEAM MAIL
web@img.com.tr
Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ
Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY
GÜRKAN BOZTEPE
Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı
TEZER ÖNER
Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve
İşletme Yatırım Danışmanı
HÜSEYİN KURT
Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği
Başkanı
AYDIN DEMIR
Yeditepe Üniversitesi Gastronmi Mutfak
Sanatları Chef Ögretim Görevlisi/
The Maestro Hotel Executive Chef
website
www.hotelrestaurantmagazine.com
info@img.com.tr
CTP - BASKI
İRTİBAT BÜROLARIMIZ
ADRES
İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL
Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94
www.ihlasmatbaacilik.com
BURSA +90.224 211 44 50-51
KONYA +90.332 238 10 71
İSTMAG
Magazin Gazetecilik Yayıncılık
İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.
İHLAS MEDIA CENTER
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi
No: 11 Medya Blok Kat: 1
34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey
Tel: 0212 454 22 22
Faks: 0212 454 22 93
hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları
İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır. ISSN:1305-1792
Kahveniz ne olursa olsun
hakiki kahve keyfi olsun.
Kurukahveci Mehmet Efendi
1871’DEN BERI
mehmetefendi.com
#hakikikahvekeyfi
Bu sayımızda
antre
10 Sektörden kısa haberler
gündem
16 TÜRSAB, MICE Turizmi
Sempozyumu düzenledi
18 Acenteler ve oteller, MICE
sektöründeki zorluklara çözüm
aradı
20 Costa Cruises 2025’te
Galataport’tan 17 gemi
kaldıracak
29
22 Sofralar Sergisi’nin 3. Edisyonu
Rixos Tersane'de gerçekleşti
24 Aksu: Turizm yatırımcısı,
profesyonel yöneticiyi ciddiye
almalı
26 Accor ve Özyeğin
Üniversitesi’nden örnek imza
28 BookingAgora, Lufthansa'nın
NDC partneri oldu
29 2025’te uzaklara seyahat moda
olacak
30 BM Turizm, Küresel Yapay Zeka
Yarışması başlatıyor
verilerle turizm
32 Türkiye, Avrupa’da en çok
yabancı turist çeken 4. ülke
33 Küresel hava yolu gelirleri
2025'te ne olacak?
34 Kruvaziyer turizminde yükseliş:
1.853 bin yolcu
52
48
38
74 Ersoy: İstanbul, İzmir ve
Muğla gastronomisiyle dünya
sahnesindeyiz
76 Gault & Millau Türkiye şapka
kaldırdığı restoranları açıkladı
78 Gıda pazarlamanın öncüleri ilk
kez ödüllendirildi
38 Otellerin concierge hizmetleri
hacmi ne kadar büyüyecek?
39 Küresel turist sayısı 1,1 milyar
kişiye ulaştı
40 Türkiye’nin otel yatak
kapasitesindeki son durum ne?
42 İşte TGA'nın 11 aylık turizm payı
miktarı
43 Türkiye 11 ayda 50 milyona
koştu!
44 Turizm istihdamı %7 arttı:
Çalışan sayısı 1,44 milyon
46 Turizmde yabancı payı %7,3
yeni yatırımlar
48 Bomonti'ye 15 milyon euroluk
yatırım
50 Hilton Garden Inn, 2027’de
Torbalı’da açılıyor
iş’te kadın
64
52 Demir: Turizmde üstün rekabet
için etkin pazarlama yönetimi
şart
marka
56 İrfan: Başarımızın arkasında
çevre dostu teknolojiler ve
yenilikçilik var
58 MÇ Organik Gıda, HoReCa
pazarına giriyor
59 Geçiş sistemlerine devrim
niteliğinde bir yenilik:
ES PROLINE
60 Doğan: Hedefimiz
sürdürülebilirlik, yenilikçilik ve
güçlü ihracat
62 Çukurova Isı, bu ülkelerde de
liderlik hedefliyor
şefin gözünden
64 Scandella: İstanbul’da yemek
yapmak, işin de ötesinde
kültürel bir keşif
gastro güncel
68 Akar: Gastronomi değerlendirme
sistemlerinde şeffaflık ve
kapsayıcılık şart
70 Doğan: Yiyecek-içecek
sektöründe Bulanık Mantık
kullanılabilir mi?
gastro etkinlik
72 Michelin Guide 2025 seçkisi
açıklandı
84
79 Mevlevi Somadı Etkinliği,
Matbah’da gerçekleşti
80 Mutfağın sınırlarını zorladılar
81 Sürdürülebilir Gıda Zirvesi,
10.sunu düzenledi
gastro aktüel
82 Gastronomi sektöründen
haberler
fuar
86 ZUCHEX’in yeni tarihi belli oldu
yeni mekan
88 Yeni nesil kebap deneyimi: Mini
Kebapçı Etiler
89 Türkiye’nin en yeni lezzet
adresleri
HoReCa teknoloji &
sistemleri
90 Yeşil binaları, çevre dostu
ürünleriyle şekillendiriyor
92 UP ile işletmeler için rekabet
avantajı
94 Otelcilik yapay zekayla yeniden
tanımlanıyor
www.hotelrestaurantmagazine.com
10
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Bu iki müze ocak ayında
öğrencilere ücretsiz!
Özel günlerde düzenlediği kampanyalarla tarih ve sanat
tutkunlarının ilgisini çeken Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi
ile Efes Deneyim Müzesi yeni yıl ve sömestir tatiline özel yeni bir
kampanya daha başlattı. DEM tarafından hayata geçirilen ve İstanbul
Sultanahmet'teki Defter-i Hakani Binası’nda yer alan Ayasofya
Tarih ve Deneyim Müzesi ile İzmir'in Selçuk ilçesinde bulunan
Efes Antik Kenti içindeki Efes Deneyim Müzesi, 1 Ocak- 2 Şubat
tarihlerinde 6-18 yaş arası öğrencileri ücretsiz ağırlayacak. Son
dönemin yükselen trendleri arasında yer alan deneyim tasarımı
konsepti ile tüm duyulara hitap eden, ziyaretçileri zamanın ötesine
taşıyan mekanlar sunuluyor. Kendilerini “deneyimin uzmanları”
olaraktanımlayan DEM, tarih ve kültürel mirasıkonu alan deneyim
müzeleri ile Türkiye’de ve dünyada bu alana öncülük ediyor. Yeni
nesil müzeciliğin Türkiye’de ilk kez uygulanan başarılı örnekleri
olarak öne çıkan Ayasofya Tarih ve Deneyim Müzesi ile Efes Deneyim
Müzesi, “immersive”teknolojiler ile izleyicilere gerçek bir deneyim
yaşatıyor. Ziyaretçileri, zenginve kapsayıcı işitsel ve görsel bir
dünyanın içine alarak, hikayenin bir parçası olmalarını sağlıyor.
Arap Körfezi sezonunu
Katar'da başlattı
Celestyal, Doha’ya varışını Qatar Tourism, Qatar Airways, Mwani Liman
Otoritesi ve Visit Qatar iş birliğiyle düzenlenen bir etkinlikle kutladı.
Doha’da demirleyen Journey’de gerçekleşen resepsiyona yerel yetkililer
de katıldı. Etkinlik kapsamında destinasyon sunumunun yanı sıra
gemi keşif turu, geleneksel plaket takdim töreni ve kutlama yemeği
gerçekleşti. Celestyal, sezonun açılışını kutlamak için 5 günlük bir
“süper tanıtım turu” düzenledi. Dünyanın dört bir yanından seyahat
acentelerinin katıldığı etkinlikte, üç gecelik kara konaklaması, Katar
Grand Prix yarışlarına katılma fırsatı ve Amphitheatro salonunda F1
pilotu ve sunucusu David Coulthard ile Formula 1 sunucusu Laura
Winter'ın katıldığı özel bir söyleşi de yer aldı. Celestyal Journey, sezon
boyunca 7 gecelik "Desert Days" rotalarında hizmet verecek. Bu
program Bahreyn, Abu Dabi, Dubai Marina’da geceleme ve Khasab ile
Sir Bani Yas Adası duraklarını kapsıyor. İlk seferi için Katar’dan yola
çıkan Journey, 2025 yılına kadar kış sezonlarında seferlerini sürdürecek.
Celestyal Journey, Celestyal ve Visit Qatar iş birliğiyle önümüzdeki üç yıl
boyunca kış sezonlarında Doha’dan yola çıkacak.
Jolly'den acentelere ilham
veren zirve
Turizm sektörünün öncü markası Jolly, Acenteler Zirvesi’ni bu yıl
“Gücümüz Birliğimiz”de mottosuyla Nirvana Cosmopolitan Hotel
Antalya’da gerçekleştirdi. Türkiye’nin dört bir yanından acentelerin
yoğun katılımıyla gerçekleşen organizasyon, Jolly Yönetim Kurulu
Başkanı Mete Vardar, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı & CEO
Mert Vardar ve tüm departman yöneticilerinin katılımıyla unutulmaz
bir buluşmaya sahne oldu. Zirvede, Jolly’nin 2024’te hedefleri ve
gerçekleşenlerin konuşulduğu ‘2025’te Gücümüz Birliğimiz’de
teması çerçevesinde gerçekleştirilen departman sunumları ve panel
oturumlarında, acentelerden gelen sorulara yanıtlar verilirken,
Jolly’nin inovasyon ve başarı odaklı yol haritası paylaşıldı. Etkinlikte,
Serdar Kuzuloğlu, acentelerin dijitalleşen dünyadaki önemi üzerine
çarpıcı bir konuşma yaptı. Kuzuloğlu, değişen müşteri beklentilerine
ve bu dönüşümde acentelerin nasıl bir rol üstlenmesi gerektiğine
dair önemli ipuçları sundu. Toplantının ardından Cosmos Theatre’da
düzenlenen görkemli gala yemeği, Türk müziğinin sevilen ismi Cenk
Eren’in muhteşem performansıyla taçlandı.
75. yaşında
ikonik
amblemine
saygı duruşu
Club Med, 75. yılına özel olarak,
ikonik amblemi olan trident’e
dikkat çekmek amacıyla ilham
verici bir projeye imza attı. Bu
özel iş birliği kapsamında, sekiz
uluslararası sanatçı, tridentin
anlamını ve sembollerini yeniden
yorumlayarak kendi sanatsal
bakış açılarını ortaya koydular.
Sanatçılar, farklı kültürlerden
gelen ilhamlarıyla, tridenti
sadece bir sembol olarak değil,
aynı zamanda bir deneyim olarak
ele aldı. Bu projeyle, Club Med’in
tarihi ve değerleri, günümüz sanat dünyasıyla buluşarak yeni bir boyut
kazanmış oldu. Bu yorumlar, Club Med’in 75 yıllık mirasını kutlamakla
kalmayıp, aynı zamanda geleceğe dair yenilikçi bir bakış açısını da
temsil ediyor. Sanatın gücüyle, geçmişe saygı duruşunda bulunan Club
Med, misafirlerine unutulmaz bir deneyim sunmayı amaçlıyor.
www
emart
emart
30 Yıllık Deneyimi ile
Dondurma Arabalarında
Kalitenin Adresi EMART
5:17
340 likes
FoodCarts! #carretto #emartmakine
Your story
emart
Emart
340 likes
FoodCarts! #carretto #emartmakine
Onlarca Model
Arasından Arabanızı
İstediğiniz Renk ve
Ebatlarda Kurumsal
Kimliğinize Uygun
Özelleştirin
emart
340 likes
FoodCarts! #carretto #emartmakine
emart
Liked by Benjamin and others
#foodcart #icecream #dondurmaarabalari
0 likes
#emartmakine
340 likes
FoodCarts! #carretto #emartmakine
Emart Dondurma
Arabaları Dikkat
Çeken Tasarımları ve
Enfes Dondurmaları
ile Yaz Akşamlarınızın
Vazgeçilmezi Olacak
12
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Turizmde yerli
tedarik dönemi
Turizm Otel Satın Alma Yöneticileri
Derneği (TÜRSAD) Başkanı
Ali Bilal Ardıç’ın öncülüğünde,
turizm sektörü için 15-18 Ocak
tarihlerinde Antalya’da kritik bir
fuar düzenliyor. Türkiye’nin dört
bir yanından satın alma yöneticileri
ile tedarikçileri buluşturarak yerli
ürünlerin turizm sektöründeki
rolünü güçlendirmeyi amaçlayan
fuar, sadece turizm sektörü
için değil, Türkiye ekonomisi
için de önemli bir adım olarak
gösteriliyor. TÜRSAD Başkanı Ali
Bilal Ardıç, turizm sektörünün
her yıl milyarlarca dolarlık
ürün ve hizmet satın aldığını
belirterek, “Eğer bu ihtiyaçları yerli
üretimle karşılayabilirsek, döviz kaybını engelleyip yerli üreticileri
güçlendirebiliriz. Bu fuar, hem sektör hem de ekonomi için bir
dönüm noktası olacak. Fuar, dönüşüm için önemli bir platform
sunacak. Yerli üreticiler, ürünlerini tanıtarak otel ve restoran
zincirleriyle birebir bağlantı kurma fırsatı bulacak. Ayrıca etkinlik
boyunca düzenlenecek panellerde, yerli tedarikin avantajları ve
sektöre katkıları detaylı şekilde ele alınacak.” dedi.
KKTC turizmi
için önemli iş birliği
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) ve Kıbrıs Türk Turizm ve
Seyahat Acenteleri Birliği (KITSAB) Türkiye ile KKTC arasındaki turizm
hareketliliğinin gelişimi konusunda iş birliğini geliştirme kararı aldı.
KITSAB Yönetim Kurulu Üyeleri, 27 Kasım 2024 tarihinde TÜRSAB
Genel Merkez binasına bir ziyaret gerçekleştirdi. Toplantının açılışında
değerlendirmelerde bulunan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Başbakan
Yardımcısı Fikri Ataoğlu, “KKTC ve Türkiye’nin nüfusunun toplamı 85
milyonu geçiyor. Bizim başka kimseye ihtiyacımız yok. El ele verdiğimizde
adanın turizmini bugün olduğu noktadan çok daha ileriye götürürüz.
Türkiye’den başka adalara gitmek yerine kendi adanıza gelin diyoruz.
Aynı dili aynı para birimini paylaşan bir adamız var. Oraya hep beraber
sahip çıkalım. TÜRSAB ile birlikte eksikliklerimiz varsa kapatalım. Büyük
dokunuşlara ihtiyacımız yok. Güçlü yönlerimizi daha fazla güçlendirelim
istiyoruz. Sizler bizim ailemizsiniz. Birlikte başaralım” ifadesini kullandı.
Manikis: “Konaklamada
franchise modeli başarısını
kanıtladı”
İstanbul, 26-27 Kasım 2024
tarihlerinde Türkiye Turizm
Yatırımcıları Derneği'nin
(TTYD) düzenlediği Turizm
Yatırım Forumu'na (TIF
2024) ev sahipliği yaptı.
Bölgesindeki en büyük
sektör buluşmalarından
olan biri olan TIF 2024, yatırımcıları, işletmecileri, dünya
markalarını ve turizm paydaşlarını bir araya getirdi. Forumun
"Konaklama Sektörü için Stratejik Büyüme: Karlılık ve Rekabet
Üstünlüğüne İlişkin Görüşler" başlıklı panel oturumunda konuşan
Wyndham Hotels & Resorts Avrupa, Orta Doğu, Avrasya ve Afrika
(EMEA) Başkanı Dimitris Manikis, Türkiye ve dünyada konaklama
sektörüne ilişkin değerlendirmelerini paylaştı. Wyndham olarak
Türkiye'de şu anda açık ve faal durumda yaklaşık 125 otelleri
bulunduğunu ve bu sayıyı 2025 yılı sonunda 150'ye çıkarmayı
hedeflediklerini belirten Manikis " Bizim için Türkiye yalnızca
İstanbul, İzmir veya Antalya'dan ibaret değil. Bizim için Türkiye aynı
zamanda Diyarbakır demek, Kayseri demek. Ağımızdaki 9 bin 200
otelin hepsinin memnun olduğu söyleyebilmek için Diyarbakır'daki
bir genel müdürümüzün de memnuniyetini sağlamak zorundayız.
Türkiye'de 45'e yakın şehirde halihazırda varlık sahibiyiz ve ikincil ve
üçüncül şehirlerde de büyümeyi hedefliyoruz." diye konuştu.
Öğrenciler sektörün
geleceğinden umutlu
Küresel seyahat sağlayıcısı
BookingAgora, turizm
alanında kendine kariyer
hedefleyen üniversite
öğrencileriyle bir araya
geldi. İstanbul Üniversitesi
Turizm İşletmeciliği
Bölümü’nde stant açan
turizm teknoloji markası,
öğrencilere ‘’Gelecek
Beklenti Anketi’’ de uyguladı. Katılımcı öğrenciler ‘Turizmde
gelecek görüyor musunuz’ sorusuna yüzde 100 oranla evet yanıtı
verirken, bu alanda kendi işini yapmak isteyenlerin oranı yüzde
29.63 oldu. BookingAgora İnsan Kaynakları Müdürü Ödül Eda
Çakıcıoğlu, gençlerin sektöre olan ilgisinden duyduğu memnuniyeti
şu sözlerle ifade etti: “Turizm teknolojisi alanında küresel
pazarda hızla büyüyen bir girişim olarak, öğrencilere sektörün
dijital dönüşümünü ve sunduğu fırsatları anlattık. Dil eğitimi ve
operasyonel süreçlerde tecrübe kazanmanın önemini vurguladık.
BookingAgora’nın sunduğu kariyer olanaklarıyla sektörde önemli
bir başlangıç yapabileceklerini gördük. Bu farkındalık, öğrencilerin
turizm alanındaki motivasyonlarını artırdı.”BookingAgora İnsan
Kaynakları ekibi, etkinlik kapsamında 30 civarında öğrenciyle birebir
görüşmeler gerçekleştirdi. Staj ve mesleki eğitim programları için
başvurular alındı. Sürecin devamında, bazı öğrenciler ile yeniden
görüşmeler yapılacağı ve bu adaylara mesleki eğitim ve staj imkânı
sunulacağı belirtiliyor.
İNEK-KEÇİ
TAZE BEYAZ
PEYNİRLERİMİZ
EDAM
PEYNİRİMİZ
GÖBEK TULUM
PEYNİRLERİMİZ
KECHEESE’İN
GURME LEZZETLERİNİ
DENEMEK İSTER MİSİNİZ?
İZMİR ve
SEFERİHİSAR
TULUMU
PASTÖRİZE
TEREYAĞI
SÜZME
YOĞURT
İZMİR
TULUMU
KLASİK
BEYAZ
PEYNİR
kecheese.com.tr
Kecheese
kecheesetr
14
hotel restaurant
& hi-tech
antre
Dr. Ali Bilir’den yeni kitap:
"Göç Zorunlu mu,
Gönüllü mü?"
Deneyimli turizmci ve yazar Dr. Ali Bilir’in
yeni kitabı "Göç Zorunlu mu, Gönüllü mü?"
okuyucuyla buluştu.
Kurucusu olduğu Bilir Kitap Yayınevi tarafından yayımlanan
eser, insanlık tarihini derinden etkileyen göç olgusunu çok
boyutlu bir perspektifle ele alıyor. Bilir’in yeni kitabı, göçün
zorunlu mu yoksa gönüllü mü olduğu sorusuna tarihsel,
toplumsal ve çevresel bağlamlarda cevap arıyor. Kitap,
savaşlardan kaçan insanların acil göç deneyimlerinden,
iklim değişikliği nedeniyle yavaş yavaş yer değiştirenlere
kadar geniş bir yelpazede göç olgusunu ele alıyor. Zorunlu
ve gönüllü göç süreçlerinin tarihsel, sosyolojik ve psikolojik
boyutlarını detaylandıran eser, göç eden bireyler ve göç
alan toplumlar üzerindeki etkileri de kapsamlı bir şekilde
analiz ediyor.
Bilir, bu çalışmasıyla göçün yalnızca bireyler için değil,
toplumlar için de nasıl bir dönüşüm yarattığını gözler
önüne seriyor. Bilir, kitabıyla ilgili yaptığı açıklamada
şunları söyledi: "Kurucusu olduğum Bilir Kitap Yayınevi
tarafından yayınlanan eserimi takdim etmekten büyük
bir mutluluk duyuyorum. Kitabım, göç olgusunun insan
yaşamındaki yerini ve bireylerin kaderine olan etkilerini
derinlemesine ele almaktadır. Zorunlu ve gönüllü göç
süreçlerinin tarihsel, sosyolojik ve psikolojik boyutları
üzerinden yapılan analizler, toplumsal değişim ve bireysel
dönüşüm üzerine önemli tespitler yapmaktadır."
Beste Küçük:
“İskandinav pazarını tekrar
kazanmalıyız”
İngiltere’nin son 10 yılda pazar payını
koruduğunu ifade eden Bodrum Otelciler
Derneği Yönetim Kurulu Üyesi, Rammos
Managed by Dedeman Genel Müdürü Beste
Küçük ‘’Kaliteli turizm için değerli olan
İskandinav pazarını tekrar kazanmalıyız’’
dedi.
Bodrum Otelciler
Derneği Yönetim
Kurulu Üyesi,
Rammos
Managed by
Dedeman
Genel Müdürü
Beste Küçük,
Bodrum’un turizm
potansiyelini
değerlendirdi.
İngiltere’nin
son 10 yılda
pazar payını
koruduğunu
belirten Küçük
İskandinav
pazarlarında
azalmalar göze
çarptığını söyledi.
Küçük, ‘’İngiltere,
Rusya, Polonya,
Almanya, Hollanda en çok turist gelen ülkeler. Geçtiğimiz
10 yıla baktığımızda İngiltere pazar payını korurken,
Danimarka, İsveç gibi İskandinav pazarlarında azalmalar
göze çarpmakta. Kaliteli turizm için değerli olan Batı Avrupa
ve İskandinav pazarını tekrar kazanmalıyız. Bölgemiz için
Polonya ve Rusya pazarlarındaki büyümeyi korumalıyız’’ dedi.
Bodrum’un sürdürülebilir bir destinasyon olabilmesi için
sade¬ce yaz sezonunda değil, yılın geri kalan döneminde
de hizmet ürete¬bilmesi gerektiğini söyleyen Küçük,
‘’Hedefimiz sadece deniz kum güneş ile değil, Bodrum’un
kültürel değerlerini tanıtarak desteklemek ve korumak. Her
mevsimin Bodrum’unu keşfetmek isteyenler için otelimizde
12 ay hizmeti ve istihdamı sürdürmekteyiz’’ diye konuştu.
16
hotel restaurant
& hi-tech
gündem etkinlik
TÜRSAB, MICE TURIZMI
SEMPOZYUMU DÜZENLEDI
Katma değeri en yüksek turizm segmentleri arasında yer alan MICE turizmi, TÜRSAB
organizasyonunda gerçekleştirilen “MICE Turizmi: Türkiye’nin Stratejik Gücü ve
Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu”nda ele alındı.
Turizmin gelişimi ve çeşitlendirilmesi
yönündeki çalışmalarını sürdüren
TÜRSAB, 20 Aralık Cuma günü MICE
Turizmi: Türkiye’nin Stratejik Gücü ve
Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu'nu
gerçekleştirdi. İstanbul Lütfi Kırdar Kongre
ve Sergi Sarayı’nda düzenlenen sempozyuma
MICE sektörü temsilcilerinin yanı sıra turizm
sektör paydaşı ve basın mensupları katıldı.
Sempozyumda sektör uzmanları altı ayrı
oturumda; “MICE Turizmi ve Türkiye”,
“Jeopolitik Gücün Kullanımı ve Türkiye'nin
MICE Merkezi Olarak Konumlandırılması”,
“MICE Sektöründe Zorluklar ve Çözümler
(Acentalar & Oteller Gözünden)”, “Taşımacılık
ve MICE”, “Dijitalleşme ve MICE”, “Kurumsalın
Gözünden MICE'tan Gelecek Beklentileri”
başlıkları altında MICE turizmindeki son
gelişmeleri ele aldılar.
Bağlıkaya: “MICE sektörüne katkı
vermeye devam edeceğiz”
Etkinliğin açılışında katılımcıları selamlayan
TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz
Bağlıkaya, turizmin 12 ay ve ülke geneline
yayılmasında en önemli kanallardan birinin
MICE olduğuna dikkat çekti. Firuz Bağlıkaya,
turizm gelirlerindeki artış hedefi çerçevesinde
bu alandaki gelişime önem verilmesi ve sahip
çıkılması gerektiğini vurgulayarak, TÜRSAB
olarak MICE sektörüne katkı vermeye devam
edeceklerini ifade etti.
Eker: “TÜRSAB’ın birlik ve
beraberliğine herkesin sahip
çıkması gerekir”
Sempozyumun açılışında konuşan TÜRSAB
Başkan Yardımcısı Hasan Eker de TÜRSAB
olarak gerek ulusal gerekse de uluslararası
etkinliklerle turizmin gelişimi için önemli
çalışmalar gerçekleştirdiklerini dile getirdi.
Eker, “TÜRSAB; ulusal ve uluslararası
düzeydeki fuar katılımlarıyla, büyükelçilikler,
konsolosluklar gibi yabancı misyon
temsilcilikleri ile gerçekleştirdiği istişarelerle,
ülke içinde olduğu gibi dünyanın her yerinde
sektörü temsil ediyor. Bu birlik ve beraberliğe
herkesin sahip çıkması gerekiyor” dedi.
TÜRSAB İhtisas Başkanlıklarının çok etkin
çalışmalar gerçekleştirdiğini kaydeden Eker,
“MICE Turizmi: Türkiye’nin Stratejik Gücü ve
Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu”nun
da MICE İhtisas Başkanlığı tarafından özverili
bir çalışma sonucunda hayata geçirildiğini
ifade ederek, başta MICE İhtisas Başkanlığı
ve katkı sunan sponsorlar olmak üzere emeği
geçenlere teşekkür etti.
Akün: “Turizmi 12 aya yaymada
MICE büyük önem taşıyor”
TÜRSAB MICE İhtisas Başkanı Gürkan Akün
ise, başarısı deniz kum güneş ile anılan Türk
turizmini 12 aya yaymada MICE alanının
öneminin çok büyük olduğuna dikkat çekti.
Akün, konjonktürel yapısı, Asya’yı Avrupa’ya
bağlayan konumu, kolay ulaşılabilirliği
ve modern kongre altyapısı ile önemli
destinasyonlardan biri olan ülkemizin mevcut
konumundan daha ileri seviyelere çıkması
gerektiğini söyledi.
18
hotel restaurant
& hi-tech
gündem etkinlik
Acenteler ve oteller,
MICE sektöründeki zorluklara
çözüm aradı
TÜRSAB'ın düzenlediği "MICE Sektöründe Zorluklar ve Çözümler" panelinde, MICE turizmini
temsil eden oteller ve acenteler; ekonomik sıkıntılar, vize problemleri, nitelikli personel
eksikliği, yüksek kar marjları ve İstanbul'un pahalılığı gibi sorunların acilen çözülmesi
gerektiğine dikkat çekti.
Haber: Hatice Ünal Bilen
TÜRSAB’ın düzenlediği “MICE
Turizmi Türkiye'nin Stratejik Gücü ve
Sürdürülebilir Geleceği Sempozyumu”
Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde devam
ediyor. Artaş Hotels Group Satış ve
Pazarlama Direktörü Deniz Dikkaya’nın
moderatörlüğünde düzenlenen "MICE
Sektöründe Zorluklar ve Çözümler
(Acentalar & Oteller)" oturumuna TÜRSAB
MICE Turizmi İhtisas Başkanı Gürkan Akün,
Stok MICE Genel Müdürü Ergun Piji, Gloria
Hotels & Resorts Satış Direktörü Gökhan
Gümüşdere ve Barut Hotels MICE Müdürü
Tuğba Parscan konuşmacı olarak katıldı.
"MICE Sektöründe Zorluklar ve Çözümler"
oturumunda, MICE turizmini temsil eden
oteller ve acenteler, sektörün karşılaştığı
önemli sorunları dile getirdi. Ekonomik
sıkıntılar, vize problemleri, insan kaynağı
eksikliği, nitelikli personel, çılgın rekabet,
kar marjlarının yüksekliği, ödeme
vadelerinin fazlalığı, İstanbul'un pahalılığı
gibi sorunların aşılması gerektiği belirtildi.
Ayrıca, İstanbul’daki artan restoran ve
nakliye fiyatları, fiyat tutarsızlıkları ve
promosyon eksikliklerinin sektördeki
en büyük zorluklar arasında yer aldığı
vurgulandı.
Ekonomik problemler sektörü
zorluyor
MICE sektörünün sorunları ve çözümlerinin
masaya yatırıldığı sempozyumda konuşan
Stok MICE Genel Müdürü Ergun Piji,
sektörün karşılaştığı en büyük sorunların
başında ekonomik zorlukların geldiğini
belirtti. Pandemi sonrasında kredili
çalışmanın neredeyse sona erdiğini
dile getiren Piji, “Eskiden otellerle ve
restoranlarla kredili çalışabiliyorduk.
Ancak artık bu mümkün değil. Acenteler
olarak finansman sağlamakta zorlanıyoruz.
Marjlarımızı yükseltmek zorunda kalıyoruz,
ancak tedarikçilerle iş birliği yaparak süreci
idare etmeye çalışıyoruz” dedi.
İstanbul özelinde restoran ve nakliye
fiyatlarının ciddi şekilde arttığını vurgulayan
Piji, “Restoran fiyatları artık neredeyse beş
yıldızlı otellerle yarışır hale geldi. Bu durum
pazarı kaybetme riskini artırıyor” ifadelerini
kullandı.
Vize sorunu ve insan kaynağı
eksikliği
Ergun Piji, sektörde yaşanan politik
sorunlara da değinerek, vize almanın büyük
bir problem haline geldiğini belirtti: “Teklif
almadan önce vize alıp alamayacağımıza
bakmak zorunda kalıyoruz. Bu, yalnızca
müşteriler için değil, biz acenteler için de
ciddi bir sorun.” dedi.
İnsan kaynağı konusunda da zorluklar
yaşandığını ifade eden Piji, pandemi
sonrası kalifiye eleman bulmanın giderek
zorlaştığını söyledi. “Sektörde çalışmayı
değerlendiren gençler, bu işin değerli olup
olmadığını sorguluyor. Liselerde turizmi
ve özellikle MICE turizmini tanıtmamız
gerekiyor. Ayrıca yurt dışında staj imkanları
yaratılarak bu alana ilgi çekilebilir” diye
konuştu.
Sektörümüzde rekabet çılgın
seviyede
Sektördeki rekabetin giderek arttığına dikkat
çeken Piji, acente sayısının fazlalığının
rekabet gücünü düşürdüğünü ifade etti.
Piji, "Sektörümüzde rekabet çılgın seviyede.
Acente sayısı çok fazla.
Herkesin aynı kredibilitede aynı olmasını çok
doğru bulmuyorum. Bu durumda rekabet
gücümüz çok fazla kalmıyor." diye ekledi.
Ayrıca teknolojiye uyum sağlamanın
gerekliliğine vurgu yaparak, “Değişen
dünyaya adapte olmak zorundayız. Sektör
çok karmaşık bir yapıya sahip ve her alanda
bilgi sahibi olmamız gerekiyor” dedi.
Kar marjını artırma çabası
MICE sektörünün karmaşıklığına dikkat
çeken Ergun Piji, “Dokunduğumuz her
alanda bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Kar
marjımızı artırmamız şart. Daha iyisini
yapabiliriz ve yapmalıyız” diyerek sektör
temsilcilerine çağrıda bulundu.
7. – 11. 2. 2025
FRANKFURT, ALMANYA
hOSPITaLITY
BREaKS
NEW
gROUND
Misafirperverlik. Uluslararası çeşitlilik. En
son ürün ve trendlere dair benzersiz bir genel
bakış. Her görüşme bir ilham kaynağıdır.
Sektördeki gelişmeleri buradan takip edin
ambiente.messefrankfurt.com/hospitality
info@turkey.messefrankfurt.com
Tel.: +90-216-384 50 50
20
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Costa Cruises 2025’te
Galataport’tan 17 gemi kaldıracak
İtalyan kruvaziyer devi Costa Türkiye ofisinin düzenlediği etkinlikte iş ortakları ve acentelerle
bir araya geldi. Costa Türkiye Direktörü Ercan Abitağaoğlu, 2025 yılında Costa bayraklı 17
cruise gemisinin Galataport’a geleceğini, Türkiye’den binen yolcu sayısında ise yüzde 30
artış beklediklerini kaydetti.
Türkiye kruvaziyer pazarına ivme
katan kruvaziyer markalarından
Costa Cruises Türkiye ofisi olarak
düzenlediği kutlama etkinliğinde 50’nin
üzerinde iş ortağı ve acente ile bir araya
geldi. 2024 yılındaki başarıları taçlandırmak
ve yeni yılı güzel dileklerle karşılamak
amacıyla gerçekleştirilen özel geceye,
Costa Cruises Uluslararası Pazarlar Satış
Direktörü Alessandro Bottaro ve Yardımcısı
Marta Cambiaggi da katıldı. Costa Türkiye
Direktörü Ercan Abitağaoğlu, ‘’Costa her
zaman Türk pazarına büyük önem vermiştir
ve iş ortaklarımızla yakın ilişkiler kurmuştur.
Bu etkinlikte bizleri bırakmayarak her
zaman yanımızda olduklarını bir kez daha
gösterdiler’’ sözleriyle kruvaziyer devinin
Türkiye pazarına bakışına dikkat çekti.
Bottaro: “Türk misafirlerin
rezervasyonlarıyla pazardaki
payımızı büyüttük”
Costa Cruises Uluslararası Pazarlar
Satış Direktörü Alessandro Bottaro
ise ‘’2024 Costa için nasıl geçti, Türk
ve dünya pazarları açısından nasıl
değerlendiriyorsunuz?’’ sorusuna şu yanıtı
verdi: ‘’2024 yılı hem yolcu sayısı hem de
toplam ciro anlamında ziyadesiyle başarılı
diyebilirim. Türk pazarındaki hızlı yükselişi
yakınen takip ediyoruz. Bu yükselişin hız
kesmeden devamı adına yeni projeler ve
yeni rotalar planladık. Dünya genelinde de
kruvaziyer tatili her geçen yıl popülaritesini
arttırmaya devam ediyor. Yüksek konfor,
farklı gastronomi deneyimleri ve lüksü bir
araya getiren kruvaziyer seyahatleri fiyat
performansı sayesinde ne kadar avantajlı
bir tatil seçeneği olduğunu göstermekte. Bu
nedenle ilk kez bu deneyimi yaşayanların
bir sonraki tatillerinde yine gemi tatilleri
tercih etme oranı yüzde 80’lerin üstüne
çıkmış durumda. Kruvaziyer tatili gelişiyor
ve büyüyor.’’
2025 kruvaziyer sektörü için öngörüleri;
Türkiye ve dünya pazarı açısından
değerlendirmeleri sorulduğunda;
Alessandro Bottaro ve Marta Cambiaggi’nin
yanıtı şöyle oldu: ‘’2025 için şu ana kadar
yapılan rezervasyonlara baktığımızda, bir
önceki yıla göre çok daha yüksek doluluk
oranlarına ulaştığımızı söyleyebiliriz.
Şimdiden belli ki başarılı bir yıl bizi
bekliyor.’’ Costa’nın merkez yöneticileri
‘’İtalya’dan, Costa merkezinden bakınca
Türkiye nasıl görünüyor?’’ sorusuna ise
şu yanıtı verdiler: ‘’Türkiye’de geçen
yıl başlattığımız İstanbul hareketli
programımızı kapsayan erken rezervasyon
kampanyası beklentilerimizin üstünde
başarı kaydetti. Türk misafirlerimizin
sunduğumuz avantajlı fiyatları kaçırmadan
önceden yaptıkları rezervasyonlar ile birlikte
pazardaki payımızı arttırmış olduk. Bu
kampanya gösterdi ki erken alan gerçekten
çok daha kazançlı oluyor. Aynı kampanyayı
önümüzdeki yıllarda da sürdüreceğiz. Bizler
aslında İtalya’dan bakmıyoruz. Türkiye’deki
ofisimizde ekibimizle birlikte çalışıyor,
birlikte doğru adımları atmaya çalışıyoruz.
Çok uzun yıllardır hem pazarlama ofisi hem
de gemilerimiz ile buradayız. Dolayısıyla
uzaktan bakıp izlemiyor, buradaki iş
ortaklarımızla birlikte yaşıyoruz. İyi
gidiyoruz, daha da iyi olacağız.’’
Abitağaoğlu: ‘’2025’te
Galataport’tan 17 gemimiz
kalkacak’’
Costa Türkiye Direktörü Ercan Abitağaoğlu
ise ‘’Türkiye çıkışlı kaç sefer yapacaksınız,
Türkiye’den toplam yolcu hedefiniz nedir’’
soruları çerçevesinde 2025 tahminlerini
şöyle aktardı: ‘’Bu yıl en büyük hedefimiz
artan hizmet kalitemizle doğru orantılı
misafir sayımızı da arttırmak. Kruvaziyer
sektöründeki neredeyse 80 yıllık
tecrübemiz ile Türk misafirlerimizin
bizlerle gerçekleştirdikleri yolculukların
sonunda yüzlerindeki gülümsemeyi hiç
sonlandırmamak en büyük hedefimiz. Geçen
yıl Galataport’dan yaptığımız 14 seferi bu yıl
17’ye çıkarttık. 2026 yılında ise 22 olacak.
Artan kapasite ile birlikte her yıl misafir
sayımızı yüzde 30 artırmayı hedefliyoruz.’’
Karaağac OSB Mahallesi 101.Cadde No:6/2
59510 Kapaklı, Tekirdağ - TüRKIYE
+90 282 758 26 44 - kulsan@kulsan.com.tr
kulsanhoreca
kulsanprofesyonel
22
hotel restaurant
& hi-tech
gündem etkinlik
Sofralar Sergisi’nin
3. Edisyonu Rixos Tersane'de
gerçekleşti
Türkiye’nin ilk uluslararası “Yaratıcılık” etkinliği ‘Sofralar Sergisi Sanat ve Yaratıcılığı
Kutlayalım’ Üçüncü Edisyonu’nun açılış gecesi bu yıl “Art of Winter-Kış ve Sanat” teması ile
Rixos Tersane Istanbul’da gerçekleşti.
‘ Sofralar Sergisi Sanat ve Yaratıcılığı
Kutlayalım’ projesi üçüncü
edisyonu ile dünyaca ünlü etkinlik
tasarımcıları, planlayıcıları ve yaratıcılık
dünyasının önde gelen isimlerini bir
araya getirerek, İstanbul’a unutulmaz
bir deneyim gece yaşattı. 4 Aralık 2024
tarihinde açılış gecesi ile başlayan
sergi, 5-6 Aralık 2024 tarihlerinde Rixos
Tersane Istanbul’da “Art of Winter”
temasıyla kışın büyülü atmosferini
sofralara taşımaya devam etti.
Kışın büyülü atmosferinde sanat ve
sofralar buluştu
Bu yıl sergide, Amerikan Vogue
Dergisi’nin en iyi düğün planlayıcıları
listesinin bir numarası Sarah Haywood,
Hint düğünlerinin ihtişamını dünya
haritasına yerleştiren bir isim Vandana
Mohan, yenilikçi ve cesur yaklaşımıyla
Avrupa etkinlik planlama sahnesinde
öncü bir isim Alejandra Poupel ve
Filipin etkinlik sektörünün en saygın
isimlerinden biri Teddy Manuel gibi
dünyanın en iyi etkinlik planlayıcıları
ve tasarımcıları yer aldı. Ayrıca, ödüllü
İngiliz çiçek tasarımcısı, geleneksel
teknikleri modern estetikle birleştiren
Paula Rooney, uluslararası üne
sahip Meksikalı düğün planlamacısı
Guadalupe Alvarez, New York merkezli
lüks etkinliklerin önde gelen tasarım
ve planlamacılarından Jen Gould,
uluslararası alanda çiçek tasarımları
ile tanınan etkinlik ve çiçek tasarımcısı
Amie Bone ve Suudi Arabistan’daki
düğün ve çiçek tasarım endüstrisinin
en saygın isimlerinden biri olan
Abdulaziz Alnoman da sergide eşsiz
tasarımları ile yer aldı. Her birinin kendi
özgün tarzıyla tasarlayacakları kış
sofraları, ziyaretçilere ilham verecek ve
unutulmaz anılar yaşattı.
Farklı perspektifler bir araya
geliyor
5 Aralık'ta global etkinlik endüstrisinin
önde gelen uzmanlarından eğitimler,
temalı geceler ve networking
toplantılarını içeren Türkiye’nin ilk
uluslararası “Yaratıcılık” etkinliği
ülkemizi sanat ve uluslararası etkinlik
merkezi yapma hedefiyle KM Events
tarafından düzenlenen Yaratıcılık
Konferansı ise etkinlik ve yaratıcılık
sektörüne ilham olacak önemli
konuşmacıları ağırladı.
07-10 - Ocak2025 tarihlerinde
ANFAŞ HOTEL EQUIPMENT
FUARINDAYIZ
2B - 13 Nolu Satndımıza
bekliyoruz
24
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
ALI CAN AKSU
"TURIZM YATIRIMCISI, PROFESYONEL
YÖNETICIYI CIDDIYE ALMALI"
Turizm sektörünün başarısının profesyonel yöneticilerin etkin liderliğiyle
sağlanabileceğini vurgulayan Ali Can Aksu, işletmenin selameti ve ülke turizm
ekonomisinin kalkınması için doğru yatırım ve profesyonel yönetim kurgusunun
önemine dikkat çekti.
Turizoom Hotel Yönetim Kurulu
Başkanı ve TUROYD’un Kurucu
Onursal Başkanı Ali Can Aksu’nun
konuyla ilgili görüşleri şöyle:
“Türkiye'de Kültür ve Turizm
Bakanlığı'ndan belgeli toplam
21.607 otel işletmesi bulunuyor. Bu
tesislerin 6.009’u işletme belgeli,
731’i yatırım aşamasında ve 14.867’si
basit konaklama belgeli olarak
sınıflandırılmıştır. Bu tesislerde
toplamda yaklaşık 1,8 milyon yatak
kapasitesi aktif durumda.
Yatırım aşamasında olan tesislerde
ise ek olarak 179 binden fazla yatak
kapasitesinin devreye girmesi
bekleniyor. Bu yatırımların bedelinin
yaklaşık 200 milyar dolar olduğunu
öngörüyoruz.
Yukarıda bahsetmiş olduğumuz yatırım
oranların yaklaşık %60’ı maalesef
amatör yönetim anlayışı veya aile içi
işletme anlayışı ile yok olmaya yüz
tutmuş durumda.
Yatırım anlayışı, işletme anlayışı ile
uyumlu olmalı
Bazı yatırımcıların kutsarcasına
önemsedikleri ve milyonlarca lira
harcadıkları mermer, ahşap, avize
vs. insan kaynağına bu önemi
vermediklerini gözlemleyebiliyoruz.
Turizm sektörü dinamik yapısı ile çok
yönlü bir yapıya sahip olup, ekonomik
kalkınmada, istihdam oluşturulmasında
ve kültürel alışverişte önemli bir rol
oynuyor. Yatırımların yanlış plan ve
yönetimi ekonomik açıdan büyük riskler
oluşturuyor. Bundan dolayıdır ki, bu
ciddi yatırımların mutlak bir şekilde
profesyonel yöneticiler tarafından
yönetilmesi gerekiyor.
Turizm yatırımcısı, işletmenin
selameti açısından profesyonel
yöneticiyi önemsemeli
Profesyonel yöneticiler, sektöre özgü
bilgi ve tecrübeleriyle işletmenin
karşılaşabileceği riskleri öngörüp
yönetme kapasitesine sahiptir. Kaliteli
yönetim, misafir memnuniyetinin
artmasına ve olumlu marka algısının
oluşmasına doğrudan katkı yapar.
Turizm sektörü, değişken tüketici
ve teknolojik gelişmeler nedeniyle
sürekli yenilik gerektirir. Profesyonel
yöneticiler, işletmenin bu değişimlere
hızla uyum sağlamasını sağlar.
Kriz dönemlerinde hızlı ve doğru karar
alabilmek hayati öneme sahiptir.
Eğitimli bir yönetici, krizleri fırsata
çevirebilir ve işletmenin itibarını
koruyabilir.
Sonuç olarak, turizm yatırımlarının
selameti ve ülke turizm ekonomimizin
kalkınması için doğru yatırım /
profesyonel yönetim kurgusunu iyi
yönetmek gerekiyor.”
26
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Accor ve Özyeğin Üniversitesi’nden
otelcilik alanında örnek imza
Özyeğin Üniversitesi ve Accor, turizm ve otelcilik sektörüne yönelik örnek bir iş
birliğine imza atarak akademi ile sektör arasındaki bağları güçlendirecek bir adım attı.
Özyeğin Üniversitesi ile Accor, turizm ve
otelcilik sektöründe gençlerin gelişimini
desteklemek ve uluslararası kariyer
olanaklarını geliştirmek için bir araya geldi.
Geçtiğimiz günlerde imza töreni gerçekleşen
Accor Yönetici Yetiştirme Programı
kapsamında, turizm ve otelcilik sektöründe
ihtiyaç duyulan nitelikli yönetici adayları
yetiştirilecek.
Özyeğin Üniversitesi’nin akademik gücü ve
Accor’un küresel deneyimini bir araya getiren
program ile öğrencilere hem teorik bilgi
hem de pratik uygulama imkânı tanınacak.
Turizm sektörünün eğitimli ve dinamik
bir çalışan ihtiyacını karşılayacak şekilde
tasarlanan programa katılan öğrenciler,
sektörel dinamikleri yakından tanıma,
liderlik becerilerini geliştiren eğitimlere
katılım ve uluslararası kariyer yolculuğu
imkânlarına sahip olacak. İş birliği, yönetici
geliştirme programı yanında öğrenci gelişimi
olanakları da sunacak. Otelcilik sektörünün
üniversitelerdeki farklı disiplinleri destekleme
potansiyelini tanıtmak ve yeni olanaklar
geliştirmek amacıyla oluşturulan girişimlerin
bir yansıması olarak; Uygulamalı Bilimler
Fakültesi’nin Mükemmellik Merkezi’ndeki
bir otel odası; Accor Türkiye mimarlık ofisi
desteği ve koordinasyonu yanında Özyeğin
Üniversitesi Otel Yöneticiliği ile İç Mimarlık ve
Çevre Tasarımı Bölümleri öğretim üyelerinin
gözetiminde bir öğrenci projesi yarışması
kapsamında tefriş edilecek.
Tan: "Yalnızca bugünü değil,
geleceği de şekillendiriyor"
Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Barış
Tan’ın, Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı
Bilimler Yüksekokulu Kurucu Müdürü
Mehmet Teoman Alemdar’ın, Accor Türkiye
Operasyonlarından Sorumlu Başkan
Yardımcısı Sinan Köseoğlu’nun ve Accor
Türkiye Yetenek ve Kültür Direktörü Çiğdem
Özdemir’in katılımıyla gerçekleştirilen imza
töreninde görüşlerini paylaşan Özyeğin
Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Barış Tan iş
birliği ile ilgili; “Gelişmekte olan ekonomilerde
turizm ve otelcilik sektörlerinin stratejik bir
önemi bulunuyor. Turizm, ülkelerin döviz
rezervlerini artıran en önemli sektörlerden
biri. İstihdam oluşturıyor, yerel kalkınmayı
destekliyor, kültürel etkileşim imkânı sağlıyor,
ekonominin diğer sektörlerinde çarpan etkisi
yaratıyor. Turizm ve otelcilik sektörüne yapılan
yatırımlar yalnızca bugünü değil, geleceği de
şekillendiren bir itici güç.” dedi.
Alemdar: "Öğrencilerimizi zengin
bir kariyer yolculuğu bekliyor"
Özyeğin Üniversitesi, Uygulamalı Bilimler
Yüksekokulu Kurucu Müdürü Mehmet
Teoman Alemdar ise; “Sektörle iç içe
ve dönüştürücü bir eğitim yaklaşımını
benimseyen Özyeğin Üniversitesi Otel
Yöneticiliği ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları
Lisans Programlarımız, eğitimlerinin son
sınıfına gelen öğrencilerimize mezuniyet
öncesi iş imkânları sağlamak amacıyla,
dünyanın lider otel markalarından Accor ile
gerçekleşecek MoU anlaşması ile oluşturulan
‘Yönetici Yetiştirme Programı’ çerçevesinde
doğrudan istihdam fırsatı sunuyoruz. Sektörün
eğitimli ve belli bir tecrübeye sahip, dinamik
ve hedefe kilitlenmiş bir çalışan portföyüne
ihtiyacının her gün arttığı günümüzde, Accor
grubunun eğitim partneri olarak Özyeğin
Üniversitesi, Otel Yöneticiliği ve Gastronomi
ve Mutfak Sanatları Lisans Programlarımızı
tercih etmesi, her iki kurumun karşılıklı
olarak birbirine duydukları saygı ve güvenin
göstergesidir.
Accor Yönetici Yetiştirme Programı’na kabul
edilecek öğrencilerimizi Accor grubuna bağlı
bulunan lüks markalar bünyesinde zengin bir
kariyer yolculuğu bekliyor” diyerek akademi
ile sanayi iş birliğinin, mezunların kariyer
yolculuğundaki öneminin altını çizdi.
Köseoğlu: "Nitelikli insan kaynağına
katkı hedefliyoruz"
Accor Türkiye Operasyonlarından Sorumlu
Başkan Yardımcısı Sinan Köseoğlu ise,
“Turizm ve otelcilik sektörü, yalnızca
konaklama hizmetlerinden ibaret değil, aynı
zamanda ülke ekonomisine katkı sağlayan,
kültürel etkileşimi artıran ve istihdam yaratan
stratejik bir sektör. Özyeğin Üniversitesi
ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, sektöre
yönelik uzun vadeli vizyonumuzun önemli bir
parçasını oluşturuyor. Geleceğin liderlerini
yetiştirmek için bu program kapsamında
öğrencilere pratik deneyim kazandırırken,
sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli insan
kaynağına da katkı sağlamayı hedefliyoruz.
Accor olarak, küresel bilgi birikimimizi
Türkiye’deki genç yeteneklerin hizmetine
sunmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.” dedi.
Özdemir: "Turizm ve otelcilik
sektörüne ilgiyi artıracak bir proje"
Accor Türkiye Yetenek & Kültür Direktörü
Çiğdem Özdemir, iş birliği ile ilgili; “Accor
olarak, insan kaynağını her zaman en büyük
değerimiz olarak görmekteyiz. Bu doğrultuda,
geleceğin liderlerini yetiştirmek amacıyla
akademik olarak gerçekleştirdiğimiz iş
birliklerine büyük önem veriyoruz. Özyeğin
Üniversitesi ile hayata geçirdiğimiz "Accor
Yönetici Yetiştirme Programı", sektörde ihtiyaç
duyulan yetkinliklere sahip genç liderlerin
yetişmesine olanak tanıyacak. Bu program,
öğrencilere yalnızca teorik bilgi sunmakla
kalmayacak, aynı zamanda uluslararası
standartlarda bir deneyim kazandırarak
onları sektörün geleceğine hazırlayacaktır.
Böylece, gençlerimiz, sektördeki dinamikleri
ve gereksinimleri en iyi şekilde kavrayarak
kariyerlerine güçlü bir başlangıç yapacaklar.
Bu tür projelerin, turizm ve otelcilik sektörüne
olan ilgiyi artıracağına ve nitelikli iş gücü
yetiştirilmesine önemli katkılar sağlayacağına
inanıyoruz.” dedi.
28
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
BOOKINGAGORA, LUFTHANSA'NIN
NDC PARTNERI OLDU
Küresel seyahat teknolojileri pazarının liderlerinden BookingAgora, Lufthansa
Havayolları’nın NDC partneri oldu. BookingAgora bu iş birliğiyle, seyahat acenteleri
için biletleme süreçlerini daha verimli ve uygun maliyetli hale getirmeyi hedefliyor.
Küresel pazarın seyahat sağlayıcı
markalarından BookingAgora,
dijital dönüşüme liderlik etme
vizyonuyla attığı stratejik adımlara
bir yenisini ekleyerek Lufthansa
Havayolları ile NDC partnerliği
anlaşması imzaladı. İş birliğinin her iki
taraf için de güçlü bir finansal büyüme
öngördüğünü kaydeden BookingAgora
Kurucu Ortakları Kadri Ciga ve Murat
Kahraman şu değerlendirmeyi yaptı:
“Bu stratejik iş birliği, sektördeki
lider konumumuzu güçlendirmekle
kalmayacak, acentelerimiz ve
kullanıcılarımız için daha fazla değer
oluşturacak. NDC bağlantısı sayesinde
gelişmiş teknolojik altyapı, daha
yenilikçi ve hızlı çözümlerle rekabetçi
üstünlük sağlanacak. Daha esnek
ve avantajlı fiyatlar verimlilikte ve
hizmet kalitesinde artışı getirecek;
genişletilmiş ürün portföyüyle satış
acentelerine yeni fırsatlar ve yeni gelir
kaynakları sunulacak.”
Yeni pazarlara güçlü giriş imkanı
sağlayacak
Lufthansa Türkiye Bölge Müdürü
Mohammed Nasr ise “BookingAgora
ile imzaladığımız bu anlaşma, marka
erişimimizi genişletirken yeni pazarlara
güçlü bir giriş yapmamızı sağlayacak’’
sözleriyle NDC partnerliğine dair
hedeflerini şöyle kaydetti: ‘’Pazar
payında büyüme, özellikle Asya,
Orta Doğu ve Avrupa’da satışlarımızı
artırmayı öngörüyoruz. Modern, esnek
ve hızlı biletleme altyapısı sayesinde
müşteri memnuniyetini güçlendirerek
dijital dönüşüme liderlik etmeyi ve
BookingAgora’nın geniş acente ağı
sayesinde uçuş doluluk oranlarımızı
artırarak geniş kitlelelere erişimi
hedefliyoruz.”
Küresel seyahat pazarındaki bu iş
birliğinin; her iki marka BookingAgora
ve Lufthansa açısından kazanımlar
sağlaması bekleniyor. Böylece
Lufthansa Grubu’na ait biletlerde daha
rekabetçi koşullar yaratılarak seyahat
acentelerine özel fiyatlar sunulacak.
Daha geniş ürün portföyü ile premium
hizmetler genişletilecek, küresel uçuş
ağına kolay erişim sağlanacak.
2025’TE
UZAKLARA
SEYAHAT MODA
OLACAK!
İngiliz Seyahat
Acenteleri Birliği’nin
(ABTA) Seyahat
Trendleri Raporuna
göre, 2025 yılında daha
uzak ve daha az tanıdık
yerlere seyahatler moda
olacak.
14 dilde yayın yapan www.turkiyeturizmansiklopedisi.com’un
ABTA
raporundan derlediği bilgilere göre,
2025 yılında aralarında uzunlara seyahat,
lüks hayranlığı, kış deneyimlerine
deneyimlere katılmak, ilham veren
seyahat aramaları ve romantik partnerlerle
yapılan Baecation’ların dönüşü gibi
beş trend öne çıkacak.
Uzaklara seyahat: Tatilcilerin üçte
birinden fazlası Avrupa ve Kuzey
Amerika'nın ötesine geçmeyi planlıyor.
Bu durum uzak destinasyonlara doğru
önemli bir kayma olacağını gösteriyor.
2025’te seyahat edeceklerin yüzde 11'i
gözlerini Japonya, Tayland, Hindistan
ve Çin gibi destinasyonlara dikecek.
Bu da Asya seyahatlerinde belirgin bir
artış olacağına işaret ediyor. Afrika ve
Okyanusya da sırasıyla yüzde 7 ve yüzde
6'lık ziyaretçi artışlarıyla popülerlik
kazanıyor.
Baecation'lar yükseliş eğiliminde:
Sadece romantik partnerlerle yapılan
tatiller olan Baecation'lar yükseliş
eğiliminde. Geçen yıl yüzde 40 olan
çiftlerin seyahatlerini tercih edenlerin
oranı yüzde 44'e yükselecek. Bu eğilim
ebeveynleri de kapsıyor; Çocuksuz
ailelerin yüzde 29’u kaçamaklar yapmak
istiyor -ki bu oran önceki yıldan yüzde
8’lik artış anlamına geliyor-
Z kuşağının lüks talebi artacak:
Bu kesimin yüzde 22'si 2025 yılında
konaklama yerlerini yükseltmeyi
planlıyor. Z Kuşağı gezginlerinin
neredeyse yarısı bu yıl yurtdışında
beş yıldızlı konaklamayı tercih ederek
genel ortalama olan yüzde 35'in önemli
ölçüde üzerine çıktı. Z kuşağının yüzde
22'si 2025 yılında konaklama yerlerini
yükseltmeyi planlıyor.
Kışı deneyimlemek: İnsanlar giderek
daha fazla deneyimlere yöneliyor.
Tatilciler hala daha geleneksel olanlara
ilgi duyuyor. Bunlar arasında Noel
pazarları, Kuzey Işıklarını görmek, gemi
yolculuklar, kayak ve snowboard gibi
spor aktiviteler öne çıkıyor. Her beş
İngiliz turistten biri (yüzde 18,4) bu kış
böylesi bir tatil hedefliyor. Kış tatiline
çıkmayı planlayanların yüzde 6’sı da
Kuzey Işıklarını göreceklerini söylüyor.
İlhamlar kutuplaşıyor: Tatilcilerin
her zamankinden daha fazla ilham
kaynağı var. Tatili araştırması
yapanlarına bazıları ‘eski usul’ web
siteleri veya broşürlere de bakıyor,
bazıları da son teknolojilerden, yapay
zekadan yararlanıyorlar. Davranışların
kutuplaşması, bazılarına heyecan
verici yeni nerede mola verecekleri
konusunda fikirler veriyor. Tatilcilerin
yüzde 27’si referanslarını broşürlerden
alıyor. X kuşağı ve Y kuşağının yüzde
25'i referanslarını yapay zekadan alıyor.
Buda karşımıza kuşaklar arasında
karışık bir tabloyu çıkarıyor.
30
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
BM TURIZM, KÜRESEL YAPAY ZEKA
YARIŞMASI BAŞLATIYOR
BM Turizm (eski UNWTO), Küresel Yapay Zeka Yarışmasıyla ileri düzey çözümlerle
turizm sektöründe devrim yaratacak yeni ve büyüyen şirketleri arıyor. Yarışmanın,
dünyanın dört bir yanından bireylere, ekiplere ve şirketlere açık olacağı belirtiliyor.
Www.turkiyeturizmansiklopedisi.
com’un BM Turizm sayfasından
derlediğini bilgiye göre,
Küresel Yapay Zeka Yarışması,
turizmi geliştirmek, sürdürülebilirliği
teşvik etmek ve ekonomik büyümeyi
yönlendirmek için dijital teknolojilerden
yararlanan projeleri destekleyecek.
Katılımcıların markalaşma,
pazarlama; akıllı destinasyonlar, derin
teknolojiler; ölçeklenebilir eğitim
çözümleri, operasyonlarda verimlilik
gibi temel alanlarda dijital dönüşüm,
sürdürülebilirlik, kapsayıcılık ve dijital
yönetişimi ele almaları teşvik ediliyor.
Bu kategoriler aracılığıyla girişim,
destinasyon çekiciliğini artıran, kaynak
yönetimini iyileştiren ve akıllı, etkili
turizm deneyimleri yaratan inovasyonu
teşvik etmeyi amaçlanıyor.
“Eşsiz bir fırsat”
BM Turizm Genel Sekreteri Zurab
Pololikashvili konuyla ilgili şu bilgiyi
veriyor: “Yenilik, turizmin geleceğinin
temel itici gücüdür. Bu mücadele,
yaratıcı zihinlerin turizm sektörünün
sürdürülebilir ve kapsayıcı büyümesine
katkıda bulunmaları için eşsiz bir
fırsattır. Bu küresel girişimden ortaya
çıkacak yenilikçi çözümleri görmek için
heyecanlıyız. Bu atak, yaratıcı zihinlerin
turizm sektörünün sürdürülebilir
ve kapsayıcı büyümesine katkıda
bulunması için eşsiz bir fırsattır”
Yapay zekadan ekonomiye
19 trilyon dolarlık katkı
BM Turizm Yöneticisi Natalia Bayona ise
şunları söylüyor: "Yapay zekanın 2030
yılına kadar küresel ekonomiye 15,7 ila
19,9 trilyon dolar katması öngörülüyor.
Tek başına üretken yapay zeka
yılda 2,6 ila 4,4 trilyon dolar katıyor.
Bu dönüştürücü bir güçtür; yapay
zeka turizmin geleceğidir. Turizmin
geleceği burada ve akıllı, verimli ve
sürdürülebilirdir".
Küresel Yapay Zeka Yarışması, Sommet
Eğitim grubundan Les Roches'un
İnovasyon Merkezi SPARK'ın yanı sıra
Unicorn Hunters ve Amadeus'un resmi
kripto para birimi Unicoin ile teknoloji
şirketleri için Girişim Sermayesi gibi
önemli ortakların desteğine dayanıyor .
Uygunluk ve başvuru süreci
Yarışmanın, dünyanın dört bir yanından
bireylere, ekiplere ve şirketlere açık
olacağı belirtiliyor. Başvuranların,
yenilikçi çözümlerini, turizm sektörü
üzerindeki potansiyel etkisini ve
uygulama planını ana hatlarıyla
açıklayan ayrıntılı bir teklif sunmaları
isteniyor. Teklifler yaratıcılık,
uygulanabilirlik ve ölçeklenebilirlik
temelinde değerlendirilecek. Adaylar
31 Mart 2025'e kadar başvuruda
bulunabilir. Finalistler, 2025 yılı
sonuna kadar BM Turizm Demo Günü:
BM Turizm Teknoloji Maceraları'nda
sunumlarını yapma fırsatına sahip
olacak.
Kazananlar, SPARK inovasyon alanında
iki aylık bir kuluçka süreci boyunca
sektör uzmanlarından ve dijital
inovasyon liderlerinden rehberlik alarak
projelerini geliştirip uygulamak için
destek kazanacaklar. Ayrıca, projelerini
uluslararası turizm etkinliklerinde ve
konferanslarında sergileme, küresel
görünürlüklerini artırma ve kapsamlı
bir turizm profesyonelleri ve potansiyel
yatırımcılar ağına erişim sağlama
fırsatlarına sahip olacaklar.
BM Turizm ve İnovasyon
2018'den bu yana, BM Turizmi dünya
çapında 150'den fazla ülkeyi kapsayan
32 girişim inovasyon Mücadelesi ve
Yarışması başlattı. 20.000'den fazla
katılımcı ve 2+ milyar ABD doları
fonla haritalanan yaklaşık 400 üst
düzey girişimle BM Turizmi, Birleşmiş
Milletler Sürdürülebilir Kalkınma
Hedefleri'nin (SKH) başarısını
ilerletmek için dijitalleşmeyi ve
inovasyonu destekleme çabalarını
sürdürüyor. Turizm, olumlu dönüşüm
ve kapsayıcı ekonomik kalkınma için bir
araçtır.
32
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
TÜRKIYE, AVRUPA’DA EN ÇOK
YABANCI TURIST ÇEKEN 4. ÜLKE
2024'te Türkiye, Avrupa'da en çok yabancı turist çeken 4. ülke oldu. Fransa ve İspanya
zirvede yer alırken, Türkiye Yunanistan ile arasındaki farkı kapatıyor.
2024 yılı 10 aylık dönemde,
Avrupa’da en çok yabancı ziyaretçi
alan destinasyonlar içinde Türkiye
4. sırada. Turizmdatabank’ın derlediği
verilere göre, 2024 yılının 10 aylık
döneminde Yunanistan, Türkiye ile farkı
kapatırken liderlik yine Fransa’da. Onu
İspanya izliyor. İki ülke de 120 milyonu
geçti. Öte yandan, AB ülkelerinde
günübirlikçi yabancı turist (GB) sayısı
yüksek oranda tahmin edilirken,
Türkiye’de GB sayısı yalnız gemi
yolcusudur. Ve daha az görünmekte
çünkü turiste dahil edilmektedir.
KÜRESEL HAVA YOLU GELIRLERI
2025'TE NE OLACAK?
Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’ne (IATA) göre, 2025 yılında yüzde 7,1'lik
kapasite artışı bekleniyor. Yolcu talebinin yıldan yıla yüzde 8 büyümesi öngörülüyor.
2025’te yolcu sayısının önceki yıldan yüzde 6,7’lik artışla ilk kez 5.2 milyara ulaşacağı
belirtiliyor.
14 dilde ulaşılabilen www.
turkiyeturizmansiklopedisi.com’un
IATA raporundan derlediği bilgiye
göre, küresel havacılık sektöründe
toplam gelirler 2025 yılında ilk kez
1 trilyon doları aşacak. Buna göre
gelirler 2024'e göre yüzde 4,4 artarken,
yolcu başına net kâr ise 2023'teki 7,9
dolarlık zirvenin altında olan 6,4 dolarlık
ortalamayı aşacak. 2025’e yolcu başına
net ortalama gelirin ise ortalama 7
dolara ulaşması bekleniyor.
IATA uzmanları, gelecek yıl küresel
havacılık sektöründe ortalama
ücretlerin 2024’te göre yüzde 1,8
düşeceğini tahmin ederken, enflasyona
göre ayarlandığında ücretlerin 2014'ten
bu yana yüzde 44 oranında düşeceğini
öngörüyor. IATA raporunda, jet yakıtı
fiyatlarındaki düşüşün ve verimlilik
kazanımlarının karlılığa olumlu
yansıyacağını, yakıt kullanımındaki
tahmini yüzde 6'lık artışa rağmen yakıt
maliyetlerinde toplam yüzde 4,8'lik bir
düşüşün öngörüldüğü yazıyor. 2025’te
yolcu gelirlerinden 705 milyar dolar,
yan hizmetlerden 145 milyar dolar daha
elde edilmesi öngörüyor. Yine de yolcu
veriminin yıldan yıla yüzde 3,4 düşmesi
beklenirken, birim gelirin yüzde 2,5
düşmesi bekleniyor.
Kar marjı daralıyor
IATA’dan yapılan açıklamada
"Çözülemeyen tedarik zinciri
sorunlarının bir sonucu olarak ortaya
çıkan zorunlu kapasite disiplini
nedeniyle daha fazla artış engelleniyor.
Bu durum büyüme fırsatlarını
sınırlandırıyor. Uçak kiralama ve bakımı
da dahil olmak üzere çeşitli maliyet
alanlarını artırıyor. Havayollarının bu
yılki ortalama net kâr marjı yüzde 3,3
olarak gerçekleşti. Gelecek yıl ise
tahminlerin altında kalıp yüzde 3,6
seviyesinde gerçekleşecek” görüşüne
yer verildi.
IATA Genel Direktörü Willie Walsh,
havacılık sektöründe ulaşılacak 1 trilyon
dolarlık gelirin küresel ekonominin
neredeyse yüzde 1’ine denk geldiğini
hatırlattıktan sonra şunları söyledi: “Bu,
havayollarının stratejik olarak önemli
bir sektör haline geldiğini kanıtlıyor.
Ancak havayolları faiz ve vergi hariç,
940 milyar dolarlık maliyet taşıyor.
Sadece yüzde 3,6'lık bir net kâr marjını
korurlar. Yolcu başına sadece 7 dolarlık
gelir bulunuyor. Bu kadar daralan
marjlarla havayolları her maliyeti
izlemeye devam edip, tedarik zinciri
boyunca benzer verimlilikte ısrarcı
olmalı."
IATA, Avrupa'daki havayollarının toplam
kârının bu yıl yolcu başına ortalama
8,2 dolar olmak üzere 10 milyar dolar,
gelecek yıl ise yaklaşık 12 milyar dolara
ve yolcu başına 9,2 dolara çıkacağını
tahmin ediyor. 2025 yılında Avrupa'da
talebin bir önceki yıla göre yüzde 7
artacağı, kapasitenin ise ancak yüzde
6,5 oranında artacağı öngörülüyor.
34
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
KRUVAZIYER
TURIZMINDE YÜKSELIŞ:
1.853 BIN YOLCU
2024 yılı Ocak-Kasım döneminde Türkiye’ye gelen, giden ve transit geçen kruvaziyer
turist sayısı %22,1 artışla 1 milyon 517 binden 1 milyon 853 bine ulaştı.
Turizm Databank’ın Ulaştırma ve
Altyapı Bakanlığı’ndan derlediği
verilere göre, 2024 yılı Ocak-Kasım
döneminde kruvaziyer turizmindeki
hareketlilik dikkat çekti. Bu dönemde
Türkiye’ye gelen, giden ve transit geçen
kruvaziyer turist sayısı %22,1 artışla 1
milyon 517 binden 1 milyon 853 bine
ulaştı.
Kuşadası ve İstanbul lider limanlar
Kruvaziyer turistlerin en çok tercih ettiği
limanlar arasında Kuşadası, yaklaşık
818,2 bin kişi ile zirvede yer aldı.
İstanbul ise 426,5 bin kişiyi ağırlayarak
ikinci sırada öne çıktı. Bu limanları
İzmir, Bodrum, Marmaris, Samsun ve
Çeşme takip etti.
38
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
2030'da otellerin concierge hizmetleri
hacmi ne kadar büyüyecek?
Otellerde concierge hizmetleri pazarı hacminin 2030’da ortalama yüzde 8,3’lük
Www.turkiyeturizmansiklopedisi.
com’un araştırma şirketi
Research & Markets’in konuyla
ilgili ‘2025-2030 Raporu’ndan derlediği
bilgilere göre, concierge hizmetleri
pazarı hacmi geçen yıl 711,28 milyon
dolar olarak gerçekleşti. Pazar
hacminin 2024’te 765,28 milyon dolar
olacağı, sonrasında yıllık ortalama
yüzde 8,3’lük büyümelerle 2030 yılında
1,24 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
büyümelerle 1,24 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Teknolojiyle büyüyecek
Pazarın geleceğine yönelik tahminlerde,
yapay zekâ destekli kişiselleştirme
ve mobil uygulama platformları gibi
teknolojik bütünleşmenin büyümenin
itici gücü olduğunu ortaya konuluyor.
Küreselleşme ve kentleşmenin artan
eğilimi, özellikle kent merkezlerinde bu
tür hizmetlere olan talebin hızlanması
da pazarı büyüten etkiler arasında
sayılıyor. Ancak, hizmetlerin yüksek
maliyeti, gizlilik endişeleri ve ekonomik
sağlığa bağımlılık gibi zorluklar pazar
büyümesini engelleyebilir. Örneğin
ekonomik durgunluklar harcanabilir
geliri azaltabilir ve bu da talebin
azalmasına yol açabilir.
Dijital danışmanlık çözümlerini daha
geniş demografik gruplara genişletmek,
yenilikçi teknolojiler aracılığıyla hizmet
tekliflerini geliştirmek ve çevresel
olarak sürdürülebilir seçeneklere
odaklanma yeni fırsatlar yaratabilir.
Şirketler hizmet erişimlerini
genişletmek için seyahat, konaklama ve
perakende sektörlerindeki işletmelerle
ortaklıklar da kurabilirler.
Rekabetçi bir pazar
Yenilik ve araştırma açısından,
öngörücü ve kişiselleştirilmiş hizmet
teklifleri için yapay zekâ uygulaması,
küresel müşterilere hitap etmek için
çok dilli platformların geliştirilmesi
ve bütçesine dikkat eden kullanıcılar
için abonelik tabanlı modellerin
oluşturulması gibi alanlar umut
verici çözümler sunuyor. Concierge
hizmetleri pazarının doğası dinamik ve
rekabetçidir, trendler daha otomatik
ve erişilebilir çözümlere doğru kayıyor.
Rahatlık ve gelişmiş yaşam kalitesi
arayan çeşitli son kullanıcı gruplarına
hitap ediyor.
Raporda, concierge hizmetleri pazarının
önde gelen oyuncuları şöyle sayılıyor:
Aspire Lifestyles, Bon Vivant, Capstone
Concierge, Conciergerie Services,
Global Lifestyle Services, Insignia
Group, John Paul Group, Knightsbridge
Circle, LeGrand Concierge,
Luxury Attache, MyConcierge, One
Concierge, Pure Entertainment
Group, Quintessentially Group, Red
Butler, Sincura Group, Sky Premium
International, The Billionaire Concierge,
The Fixer Lifestyle Group ve Velocity
Black.
KÜRESEL
TURIST SAYISI
1,1 MILYAR KIŞIYE
ULAŞTI
Küresel turizm sektörü
pandemi öncesi seviyelerin
yüzde 98'ine ulaşıp,
2024'ün ilk dokuz ayında
dünyada gezen turist
sayısının 1,1 milyar kişiye
ulaşmasını sağladı.
14 dilde ulaşılabilen www.
turkiyeturizmansiklopedisi.com’un
BM Turizm tarafından hazırlanan
Dünya Turizm Barometresi'nden (DTB)
derlediği bilgilere göre, ekonomik,
jeopolitik ve iklim zorluklarına rağmen,
sektörün tarihindeki en büyük krizden
tam bir toparlanmanın yıl sonuna
kadar gerçekleşmesi bekleniyor.
Rapor, küresel turizmi durma
noktasına getiren COVID-19 salgınının
patlak vermesinden dört yıl sonra,
sektörde kayda değer toparlanma
olduğu, çoğu bölgede Ocak-Eylül 2024
döneminde 2019 varış sayılarını çoktan
aşıldığını ortaya koyuyor. Rapor ayrıca
uluslararası turizm gelirleri açısından
da olağanüstü sonuçlara işaret ediyor.
Bölgelere göre turizm performansı
Raporda uluslararası turist varışlarının
bölgelere göre dağılımı şöyle
özetleniyor: Orta Doğu (+yüzde 29,
2019'a kıyasla) bu dokuz aylık dönemde
rekor büyümeye devam ederken,
Avrupa (+yüzde 1) ve Afrika (+yüzde
6) da 2019 seviyelerini aştı. Amerika
kıtası, pandemi öncesi gelenlerin
yüzde 97'sini geri kazandı (2019'a göre
yüzde 3). Asya ve Pasifik, 2023'teki
yüzde 66'lık toparlanmaya kıyasla 2019
seviyelerinin yüzde 85'ine ulaştı. Asya
ve Pasifik, bölgenin 2023'te uluslararası
seyahatlere yeniden açılmasından
bu yana varışlarda kademeli ancak
düzensiz bir toparlanma yaşadı. Kuzey
Yarımküre'de yaz sezonu genel olarak
güçlü geçti; 2024'ün 3. çeyreğinde
dünya çapındaki varışlar pandemi
öncesi değerlerin yüzde 99'una ulaştı.
2024'ün ilk sekiz ila dokuz ayında 111
destinasyondan 60'ı 2019 varış sayılarını
aştı. Bu dönemde varışlarda en güçlü
performans gösterenler arasında
varışların iki katından fazla arttığı Katar
(+yüzde 141, 2019'a kıyasla), Arnavutluk
(+yüzde 77), Suudi Arabistan (+yüzde
61), Curaçao (+yüzde 48), Tanzanya
(+yüzde 43), Kolombiya ve Andorra (her
ikisi de +yüzde 36) yer aldı.
Türkiye, en çok kazananlar
listesinde
Gelir verilerine ulaşılabilen 43 ülkeden
35'inde 2024'ün ilk sekiz-dokuz ayında
pandemi öncesi değerlerin üzerine
çıkıldı, birçoğu 2019'a kıyasla (yerel
para birimleri cinsinden) çift haneli
büyüme bildirdi; bu da çoğu durumda
enflasyonun çok üzerinde gerçekleşti.
Kazanç açısından en iyi performansı
gösterenler arasında, gelirlerin
neredeyse iki katına çıktığı (2019'un aynı
aylarına kıyasla) Sırbistan (+yüzde 99),
Pakistan (+yüzde 64), Romanya (+yüzde
61), Japonya (+yüzde 59), Portekiz
(+yüzde 51), Nikaragua ve Tanzanya (her
ikisi de yüzde 50) yer aldı.
Dünyanın en çok kazananları arasında
yer alan Japonya (+yüzde 59), Türkiye
(+yüzde 41) ve Fransa (+yüzde 27)
Eylül 2024'e kadar çift haneli büyüme
kaydetti. İspanya (+yüzde 36) ve İtalya
(+yüzde 26) da ağustos ayına kadar
güçlü ziyaretçi gelirleri bildirdi. Birleşik
Krallık Haziran 2024'e kadar yüzde 43,
Kanada yüzde 35 ve Avustralya yüzde 18
daha yüksek kazanç kaydetti. Dünyanın
en çok kazanan turizm ülkesi olan
Amerika Birleşik Devletleri ise Eylül
ayına kadar yüzde 7 büyüme bildirdi.
Uluslararası turizm harcamalarına
ilişkin veriler de özellikle Almanya
(2019'a kıyasla yüzde 35), ABD (+yüzde
33) ve Fransa (+yüzde 11) gibi büyük
kaynak pazarlarda aynı eğilimi
yansıtıyor.
Birleşik Krallık (+yüzde 46), Avustralya
(+yüzde 34), Kanada (+yüzde 28) ve
İtalya (+yüzde 26) tarafından da Haziran
2024'e kadar güçlü harcama büyümesi
bildirildi. Hindistan için mevcut veriler,
bu giderek daha önemli pazardan
Haziran 2024'e kadar (2019'a kıyasla)
yüzde 81'lik bir büyüme ile giden
harcamalarda bir artış olduğunu
gösteriyor.
40
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Türkiye’nin otel yatak
kapasitesindeki son durum ne?
Türkiye turizmi, 2024'te toplam yatak kapasitesini 1,99 milyonun üzerine çıkararak
dikkat çekici bir büyüme kaydetti. İlk 11 ayda işletme ve basit belgeli tesis sayısı
21.374’e ulaştı.
Türkiye’de faal olan otel yatağı
sayısı 2024 yılının 11 ayında 1,99
milyonu geçti. Turizmdatabank’ın
Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerinden
derlediği bilgiye göre, bu ayda işletme
ve basit belgeli tesis sayısı 21.374 ve
yatırım belgeli tesis sayısı da 706 oldu.
İşletme ve basit belgeli yatak sayısı 1,83
milyon ve yatırım belgeli yatak sayısı
da 162 bini geçti. Toplam yatak ise
1,99 milyonu geçerek 2 milyon bandına
dayandı.
42
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
İŞTE
TGA'NIN
11 AYLIK
TURIZM
PAYI
MIKTARI!
TGA, 2024'ün 11 ayında turizm sektöründen aldığı payı %27 artırarak
4,30 milyar TL'ye çıkardı.
Turizmdatabank’ın Hazine’den
derlediği verilere göre, Turizm
Geliştirme Ajansı TGA’nın turizm
sektöründen aldığı turizm payı miktarı
2024 yılı 11 aylık dönemde %27 artarak
4,30 milyar TL oldu. Diğer yandan
TGA’nın Hazine’den aldığı devlet yardımı
bu dönemde %45 artarak 3,16 milyar
TL oldu. Toplamda TGA’nın topladığı
kaynak %34,7 yükselerek 7,46 milyar TL
oldu.
Ecrimisil gelirleri 10 ayda 6 milyon
dolar
Hazine’den derlenen verilere göre,
tahsisli oteller başta olmak üzere
devletin kamu arazileri üzerinden
topladığı Ecrimisil Gelirleri 2024 yılı 11
aylık dönemde 81 milyon doları buldu.
Bu dönemde tahakkuk eden Ecrimisil
Gelirleri de 136 milyon dolara yükseldi.
Ödeme oranı da %70 oldu.
TÜRKIYE
11 AYDA
50 MILYONA
KOŞTU!
2024’ün Ocak-Kasım döneminde Türkiye, yabancı ziyaretçi sayısını %7 artırarak 50
milyona ulaştı. Rusya, Almanya ve İngiltere en çok ziyaretçi gönderen ülkeler oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı
verilerine göre, 2024 yılı Ocak-
Kasım döneminde Türkiye’ye gelen
yabancı ziyaretçi sayısı bir önceki yıla
göre %7 artarak 50 milyon kişiye ulaştı.
2023 yılı toplamında bu sayı 46,7 milyon
olarak kaydedilmişti.
İlk sırada Rusya var
2024’ün 11 aylık döneminde Türkiye'ye
en çok ziyaretçi gönderen ülke 6,5
milyon kişiyle Rusya oldu. Almanya
6,3 milyon ziyaretçiyle ikinci sırada yer
alırken, İngiltere 4,3 milyon ziyaretçiyle
üçüncü sırada yer aldı.
44
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Turizm
istihdamı
%7 arttı:
Çalışan sayısı
1,44 milyon
Turizm Databank’ın TÜİK verilerinden
yaptığı analize göre, 2024 yılının Ekim
ayında Türkiye turizminde ücretli çalışan
sayısı %7 yükselişle 1,44 milyona ve
Türkiye istihdamındaki payı da %9,2’de
gerçekleşti. Bu ayda istihdam artışı;
otellerde %5,6 ve acentelerde %4,9
yükseldi. F&B alanında da %7,4 artan
istihdam havayollarında %13,2 yükseldi.
T
urizm Databank’ın Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)
verilerinden yaptığı analize göre, 2024 yılının Ekim
ayında Türkiye turizm sektöründeki ücretli çalışan
sayısında dikkat çekici bir artış yaşandı. Geçtiğimiz yılın
aynı dönemine kıyasla %7 oranında bir yükseliş kaydedilen
sektörde, çalışan sayısı 1,44 milyona ulaştı. Bu durum,
turizmin Türkiye genelindeki toplam istihdam içerisindeki
payını %9,2 seviyesine taşıdı.
Alt sektörlerde dikkat çeken büyüme
Turizm sektörünün farklı alanlarında da kayda değer
büyüme oranları gözlemlendi. Özellikle otelcilik alanında
çalışan sayısında %5,6 oranında bir artış gerçekleşti.
Seyahat acentelerinde ise bu oran %4,9 oldu. Turizmin
bir diğer önemli kolu olan yeme-içme (F&B) sektöründe
istihdam, bir önceki yıla göre %7,4 oranında artış göstererek
sektördeki yükselişi destekledi. Havayolları ise %13,2 gibi
çarpıcı bir artış oranı ile turizm sektöründeki büyümenin en
hızlı olduğu alanlardan biri oldu.
46
hotel restaurant
& hi-tech
gündem
Turizmde yabancı payı %7,3
Turizmin küresel bir endüstri haline gelmesiyle birlikte
giderek yaygınlaşan yabancı kontrollü girişimler, 2022’de
ciroda 578,5 milyar TL’yi bulan turizm sektöründe %7,3
dolayında gerçekleşti.
Turizmdatabank’ın TÜİK Yabancı
Kontrollü Girişim İstatistikleri
2022’den derlediği bilgiye göre,
yabancı kontrollü girişimlerin toplam
cirodaki payı 2022 yılında %12,7 oldu.
Bu oran ciroda 578,5 milyar TL’yi
bulan turizmde (Konaklama ve yiyecek
hizmeti) %7,3 dolayında gerçekleşti.
Üretim değerinde yabancı kontrollü
%24,5 dolayında iken ciro payında
seyahat acentesi, tur operatörü ve diğer
rezervasyon hizmetleri payı da %21,1
ile turizmde en yüksek oran olarak
kayıtlara geçti.
Avantajları:
*Yerel ekonomiye yabancı sermaye
girişi sağlar.
*Uluslararası standartları ve kaliteyi
artırabilir.
*Yabancı müşteri çekme potansiyeli
yükselir.
Dezavantajları:
*Yerel işletmelerin rekabet gücü
düşebilir.
*K ârın büyük kısmı yurt dışına
aktarılabilir.
*Yerel kültür ve turizm kimliği zarar
görebilir.
48
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Accor ve Aykaç İnşaat
iş birliğiyle Bomonti'ye 15 milyon
euroluk yatırım
Aykaç İnşaat yatırımı ve Accor franchise iş birliğiyle turizme kazandırılan Novotel
İstanbul Bomonti, 19 Kasım 2024’te hizmete girdi. Yatırımı 15 milyon euroya mal
olan, ek maliyetlerle 20 milyon euroya ulaşması beklenen otel, %12’lik açılış
doluluğunu 1 Ocak 2025 itibariyle %70 seviyelerine çıkarmayı hedefliyor.
Haber: Hatice Ünal Bilen
Novotel İstanbul Bomonti’nin tanıtım
toplantısı, 10 Aralık Perşembe günü
Novotel İstanbul Bomonti Türkiye
Yatırım Ortağı İbrahim Aykaç, Accor
Operasyonlarından Sorumlu Bölge Başkan
Yardımcısı Sinan Köseoğlu, Novotel İstanbul
Bomonti Genel Müdürü Anıl Vardarcı’nın
yanı sıra basın mensuplarının katılımıyla
gerçekleşti.
Aykaç: “Projeyi üç sene önce
başlattık”
Novotel İstanbul Bomonti Türkiye Yatırım
Ortağı İbrahim Aykaç, otelin yatırım sürecine
ilişkin şu bilgileri verdi: “Novotel projemize
bundan üç sene önce başladık. O dönem ibis
Styles İstanbul Bomonti’yi inşa ediyorduk ve
bu projeyi hayal ediyorduk. Tasarıma özellikle
çok özen gösterdik. 2020 itibariyle Accor,
Novotel markasındaki tüm tasarımlarını
yeniledi ve her yatırımcıya dört farklı tasarım
seçeneği sundu. Biz, Rus menşeli tasarım
firması Sundukovy Sisters’ın tasarımını
seçtik. Bu firma uluslararası ölçekte ödüllere
sahip ve tasarım anlayışıyla dikkat çekiyor.
Dünya ve Türkiye genelinde bu konsept ilk
kez burada kullanıldı. Tasarımın bir benzerini
göremezsiniz. Lobimizi ve spa alanımızı firma
bizzat kendisi tasarladı”.
“Global firmaların hibrit tasarımı”
Otelin tasarım sürecinde farklı ülkelerden
uzman firmaların katkıda bulunduğunu
belirten Aykaç, “Lobi katımız ise İspanyol bir
firma tarafından tasarlandı. Dolayısıyla bina,
hibrit ve global ölçekte firmaların iş birliğiyle
ortaya çıktı. Bu marka, bölgenin ihtiyaç
duyduğu bir projeydi ve başarılı olacağına
inanıyoruz. Accor bünyesinde ikinci otelimizi
açmış olmaktan mutluluk duyuyoruz”
ifadelerini kullandı.
“15 milyon euroluk yatırım yaptık”
Yatırımın finansal boyutuna değinen Aykaç,
“Bu yatırım sıfırdan yapıldı. Ortalama 15
milyon euroya ulaştık ve halen devam
ediyoruz. Bu rakam arsa hariç. Arsa
bedelimiz de yaklaşık 5 milyon euro
civarında” dedi. Geri dönüş süreciyle ilgili
olarak ise, “İşletmeyi siz yaparsanız, yani
'yaptım kiraladım' değil de, 'binayı yaptım
ve işletiyorum' derseniz, bu tür yatırımlarda
geri dönüş süresi 10 yılı bulur. Kiralarsanız
bu süre 20 yılı çok rahat aşar” açıklamasında
bulundu.
Bomonti’nin potansiyeline vurgu
Bölgeyi değerlendiren Aykaç, Bomonti’nin
İstanbul için farklı bir öneme sahip olduğunu
vurguladı. “Bu bölge, eğlencenin merkezinde
yer alıyor. Şehir oteli olarak yılın 12 ayı
doluluk yakalayabiliyorsunuz. Talep gören bir
bölge. Bu nedenle burada başka bir yatırım
daha düşünüyoruz. Bu, uzun konaklamalı
yaşam alanı ve yeme-içme merkezi
gibi bir proje olacak. Şu anda planlama
aşamasındayız” dedi.
“Bomonti’de 1000 oda hedefliyoruz”
Otelin kapasitesi ve gelecek hedefleri
hakkında bilgi veren Aykaç, “Şu an otelimizde
200 aktif anahtarımız var ve bu sayı yaklaşık
230’a çıkacak. Tahmin ediyorum ki 5-6 yıl
içinde Bomonti bölgesinde 1000 anahtar
kapasitesine ulaşacağız” diye konuştu.
“V Modern markasını Türkiye’ye
getirdik”
Novotel İstanbul Bomonti’nin yeme-içme
konsepti hakkında da konuşan Aykaç, İsveç
menşeli V Modern markasını Türkiye’ye
getirdiklerini belirtti ve şunları kaydetti:
“Accor ile V Modern markasıyla tanıştık.
Yeme-içme konusunda nasıl bir konsept
oluştururuz diye düşünürken bu markanın
varlığını öğrendik ve İsveç’e giderek marka
sahipleriyle bir araya geldik. Konsepti
inceledik ve yaklaşık iki yılın sonunda
markayı Türkiye’ye getirdik. Burayla birlikte
başka yerlerde de açmayı planlıyoruz. V
Modern, İsveç menşeli bir marka. Şu an
İspanya, Belçika, Riyad gibi şehirlerde yer
alıyor ve önümüzdeki yıl ABD, Meksika gibi
ülkelerde de açılacak” dedi.
Köseoğlu: “Burası otel soğukluğunu
hissettirmeyen bir yaşam alanı”
Accor Operasyonlarından Sorumlu Bölge
Başkan Yardımcısı Sinan Köseoğlu, Novotel
İstanbul Bomonti hakkında şunları söyledi:
“Burası, bir yaşam alanı şeklinde tasarlandı.
Otel soğukluğunu hissetmeden, kendinizi
evinizde gibi hissedebileceğiniz bir ortam
sunuyor.”
“Bölgeye yeni bir kan olacak”
Otelin konumu ve bölgeye olan etkisine
değinen Köseoğlu, “Bu otel, Bomonti
bölgesine ve İstanbul’a yeni bir kan olacak.
Türkiye’de büyümeye devam ediyoruz. Dün,
Accor olarak İstanbul Kurtköy’de ibis Styles
Oteli’nin açılışını gerçekleştirdik. Bölge
genellikle iş yeri ve ofis alanlarıyla biliniyor.
Ancak İbrahim Bey’in de bu bölgeyi daha
hareketlendirecek bazı yatırım planları var.
Bu da bölgenin cazibesini artıracak. Aykaç
İnşaat ile bu, ikinci projemiz. Birlikteliğimizin,
daha güzel projelerle devam edeceğine
inanıyoruz” şeklinde konuştu.
“Sürdürülebilirlik odaklı bir vizyon”
Sürdürülebilir turizm anlayışına vurgu yapan
Köseoğlu, Novotel İstanbul Bomonti’nin bu
doğrultuda attığı adımlardan bahsetti ve
“Novotel’in Pozitif Etki Planı doğrultusunda
hareket eden otelimiz, plastik kullanımının
azaltılmasından sürdürülebilir gıda
seçeneklerinin teşvik edilmesine kadar
birçok çevre dostu uygulamayı bünyesinde
barındırıyor. Eko-bilinçli yaklaşımımızla,
çevre dostu sistemlere öncelik veriyoruz.
Organik malzemeler tedarik ediyor ve yerel
çevre koruma projelerine destek sağlıyoruz.”
diye konuştu.
Köseoğlu, Novotel’in yalnızca bir konaklama
merkezi değil, aynı zamanda sosyal faydayı
önceliklendiren bir marka olduğuna
değindi. “Novotel, sürdürülebilir yemek
seçenekleri sunarken, çeşitli sosyal yardım
faaliyetleriyle toplumu bilinçlendirmeyi
hedefliyor. Amacımız, dünyaya ve topluma
faydalı olmak” diyerek çevresel ve sosyal
sorumluluklarının altını çizdi.
Vardarcı: “1 Ocak itibariyle
hedefimiz %70 doluluk”
Novotel İstanbul Bomonti Genel Müdürü
Anıl Vardarcı ise, otelin sunduğu imkanları,
hedeflerini ve bölgeye olan katkılarını
değerlendirdi. 19 Kasım 2024’te kapılarını
açan otelin hem yerli hem de yabancı
misafirler için farklı bir konaklama
deneyimi sunmayı amaçladığını ifade eden
Vardarcı, açılıştan bu yana geçen kısa süreyi
değerlendirerek şunları söyledi: “1 Ocak
2025 itibarıyla ortalama %70 doluluk oranını
hedefliyoruz. Şu anda %10-12 doluluk
oranlarındayız, ancak bölgenin ve otelin
potansiyeliyle bu oranı hızla artıracağımıza
inanıyoruz.”
“Farklı ihtiyaçlara yönelik 105
odamız var”
Novotel İstanbul Bomonti’nin toplam 105
odasıyla misafirlerini ağırladığını belirten
Vardarcı şöyle konuştu: “Sağlıklı yaşam
hizmetleriyle dikkat çeken otelin sunduğu
olanaklar arasında kapsamlı spa hizmetleri,
profesyonel masaj terapileri, Türk hamamı,
sauna, açık yüzme havuzu, fitness merkezi
ve pilates odası yer alıyor. Otel, ailelere özel
çocuk havuzu gibi imkanlarla da her yaş
grubuna hitap ediyor.”
“Hedef pazarımız kurumsal
misafirler ve Ortadoğu ülkeleri”
Otelin hedef kitlesine değinen Vardarcı,
şunları söyledi: “Kurumsal misafirler
ağırlıyoruz. Sağlık, teknoloji, hukuk ve
reklam sektörlerine hitap etmeyi planlıyoruz.
Ayrıca, bölgede bulunan kongre ve fuar
merkezleriyle uyumlu olarak iş odaklı bir
müşteri profili hedefliyoruz. Ortadoğu’da ise
Irak, Umman ve Lübnan gibi pazarlarımız
var.”
Vardarcı bölgedeki otel kapasitesine
değinerek, Bomonti’nin 5 yıldızlı otellerden
oluşan toplam 620 yatak kapasitesine
sahip olduğunu belirtti. Novotel İstanbul
Bomonti’nin bölgenin turizm ve iş
potansiyeline katkı sağlayacağından emin
olduklarını ifade etti.
“V Modern, fine dining ve hızlı servisi
buluşturan ilk restoran”
Son olarak otelin alt katında yer alan V
Modern İtalyan restoranın da Aykaç İnşaat
tarafından işletildiğini belirten Vardarcı,
bu restoranın Türkiye’de bir ilk olduğunu
dile getirdi ve “Fine dining ile hızlı servisi
birleştiren bir konsepte sahip V Modern,
zengin menüsüyle misafirlerini eşsiz bir
mutfak deneyimine davet ediyor. Lobby Bar
ise kahve, içecek ve hafif atıştırmalıklarla
rahatlamak veya sosyalleşmek isteyenler için
ideal bir alan sunuyor.” diye belirtti.
50
hotel restaurant
& hi-tech
yeni yatırımlar
Hilton Garden Inn
2027’de Torbalı’da açılıyor
Türkiye’de 70. yılını kutlayan Hilton, 2027 yılında İzmir Torbalı’da Hilton Garden
Inn Torbalı’yı açmaya hazırlanıyor. Yatırımı Evliyaoğlu Beton’a ait olan otelin proje
geliştirme ve işletme danışmanlığını Shine Hospitality, mimari sürecini ise Nurhal
Coşkun Mimarlık yürütüyor.
Hilton, Türkiye’deki 70. yılını
kutlarken, büyüme stratejisi
doğrultusunda 10 yeni otel
anlaşması yaparak, Türkiye genelinde
1000’den fazla oda eklemeyi planlıyor.
Bu yatırımlar arasında Torbalı’da 2027
yılında açılacak Hilton Garden Inn
Torbalı da yer alıyor. 122 odası, markalı
bir restoran & barı ve fitness merkezi
ile bölgenin turistik ve ticari ihtiyaçlarını
karşılayacak olan otel, Torbalı’nın
ekonomik gelişimine büyük katkı
sağlayacak.
Yatırımcısı, Evliyaoğlu Beton
Evliyaoğlu Beton’un ortakları Torbalı’nın
tanınmış iş insanları Memet Demir
projeye dair düşüncelerini şöyle belirtti:
“Torbalı’da uzun yıllardır faaliyet
gösteren bir iş insanı olarak Hilton
gibi prestijli bir markayı ilçemize
kazandırmaktan gurur duyuyor,
bu projenin bölgenin potansiyelini
artıracağına inanıyorum”.
Evliyaoğlu Beton’un bir diğer ortağı olan
Mesut Demir, “Bu yatırım, Torbalı’nın
ekonomik değerine büyük katkı
sağlayacak ve bölgeyi cazibe merkezi
haline getirecek. En kısa sürede
yatırımımızı hayata geçirmek için
sabırsızlanıyoruz”. diye konuştu.
Proje geliştirme ve işletme
danışmanlığını Shine Hospitality
yürütüyor
Proje geliştirme ve işletme
danışmanlığını yürüten Shine Hospitality
Kurucusu tecrübeli turizmci Ayça
Bilgin ise, “Bu uluslararası iş birliği,
yerli ve yabancı firmaların konaklama
taleplerini Hilton’un kanıtlanmış
hizmet kalitesi ile karşılayarak Torbalı
destinasyonun hem iş hem de turistik
seyahatleri açısından hak ettiği değere
ulaşmasını sağlayacak.” dedi.
Mimari süreç, Nurhal Coşkun
Mimarlık’a emanet
Hilton Garden Inn Torbalı, Hilton’un
küresel hizmet kalitesini, bölgenin tarihi
ve ekonomik potansiyeliyle birleştirerek
Torbalı’yı turizmde önemli bir merkez
haline getirmeyi amaçlıyor. Projenin
mimarı süreci ise Nurhal Coşkun
Mimarlık tecrübesi ile yürütülecek.
Turizoom, EMEA’daki
ilk DoubleTree by Hilton markalı
dağ otelini Sarıkamış’ta hizmete açtı
Turizoom International Hotel Management, EMEA bölgesindeki ilk DoubleTree by
Hilton dağ otelini ocak ayında hizmete açtığını duyurdu.
Turizoom International Hotel
Management Yönetim Kurulu
Başkanı Ali Can Aksu, Hilton
International zincirinin EMEA (Avrupa,
Orta Doğu ve Afrika) bölgesindeki ilk
DoubleTree by Hilton markalı dağ oteli
olan DoubleTree by Hilton Sarıkamış’ı
ocak ayında hizmete açtığını duyurdu.
Toplamda 84 oda ile misafirlerini
ağırlamaya başlayan otelde, 66
standart oda, 13 family ve suit oda ve
5 dubleks suit oda bulunuyor. Tüm
odaların misafirlerin konforu için sigara
içilmeyecek şekilde tasarlandığı otelde
200 kişi kapasiteli ala carte restoran,
toplantı salonu, tam donanımlı SPA
ve sağlık merkezi, 2 Türk hamamı, 2
sauna, 2 buhar odası, 1 jakuzi, 5 masaj
odası, VIP saunalı masaj odası, kuaför
salonu, el ve ayak bakım odası, cilt
bakım odası, 3 kapalı ısıtmalı yüzme
havuzu, fitness salonu bulunuyor.
Yatırımı Faras İnşaat’a ait
Turizoom International Hotel
Management Yönetim Kurulu Başkanı
Ali Can Aksu, açılışla ilgili şunları
kaydetti: “DoubleTree by Hilton
Sarıkamış otelimizin markalama
süreçleri, pre-opening aşamaları ve
işletme yönetimi ile ilgili danışmanlık
hizmetlerini sağlamaktan gurur
duyuyoruz. Bu süreçte bizlere olan
güvenlerinden dolayı yatırımcımız
Faras İnşaat ve Sayın Fahrettin Aras’a
teşekkür ederiz.”
52
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
Canan
Demir
"Turizmde
üstün
rekabet
için etkin
pazarlama
yönetimi
şart"
Röportaj: Hatice Ünal Bilen
Tatilsepeti'nin Pazarlama Direktörü.
Turizm sektörüne girişi, 2008 yılında
uluslararası online otel rezervasyonu
yapan bir şirkette performans pazarlama
pozisyonu ile oldu. Reklamcılıkta 17,
toplamda 20 yıldan uzun süredir profesyonel
hayatın içinde olan Canan Demir'in
Tatilsepeti ile ilk tanışıklığı ise, 2009 yılında
Performans Pazarlama Uzmanlığı ile
gerçekleşti.
Gönül bağının hiç kopmadığı turizm
sektörü ve Tatilsepeti ile yıllar sonra tekrar
buluşarak şirket yapılanmasında beşinci
yılını doldurduğunu dile getiren Tatilsepeti
Pazarlama Direktörü Canan Demir ile
turizmde kariyer yolculuğunu, markanın
dikkat çeken projelerini, dijital pazarlama
stratejilerindeki gelişmeleri ve geleceğe dair
planlarını konuştuk.
Turizm sektörüne girişiniz nasıl
oldu?
Profesyonel hayatım, turizm sektöründe,
uluslararası online otel rezervasyonu
yapan bir şirkette dijital pazarlama hatta
performans pazarlama alanında çalışarak
başladı. Hepsiburada, Aktifbank ve çeşitli
reklam ajanslarında da yine reklamcı
kimliğimle görev yaptım. Ancak kariyerimin
büyük çoğunluğu turizm sektöründe,
pazarlama departmanında çalışarak geçti.
Turizm sektörüne açıkçası özel bir ilgim
yoktu. Daha çok dijital pazarlama alanına
eğilimim vardı. Turizm sektörü de dinamikleri
gereği hem turizmi hem de pazarlamayı
iyi bilmeyi gerektiren, başka hiçbir sektöre
benzemeyen, gerçekten zorlukları olan bir
sektör.
Eğitim hayatınız nasıl gelişti? O
günlerde kendinize nasıl bir hedef
koydunuz?
Ailem Muğla’da yaşadığı için Muğla
Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdim. O
dönem Bodrum’da mali müşavir olan abimin
isteği üzerine de iktisat okudum. Daha sonra
kariyerimin reklamcılık alanına kaymasıyla
birlikte Bahçeşehir Üniversitesi Reklamcılık
ve Marka İletişimi Bölümü’nde yüksek lisans
yaptım.
Reklam sektöründe hem dijital hem marka
iletişimi konusuna tam anlamıyla hâkim
insanlar bulmak oldukça zor. Ben de
online-offline pazarlama iletişimi konusunda
gelişmek için çalıştım.
Profesyonel hayata ilk nasıl adım
attınız? Bağlı bulunduğunuz
pazarlama alanındaki ilk
deneyimlerinizden bahseder
misiniz?
Profesyonel hayatım 2008 yılında turizm
sektöründe uluslararası online otel
rezervasyonu yapan bir şirkette dijital
pazarlama hatta performans pazarlama
yaparak başladı. Öncesinde ise Muğla’da
ailemize ait işletmelerde çalışmıştım.
Reklamcılıkta 17, toplamda 20 yıldan uzun
zamandan beri iş hayatının içindeyim.
Hepsiburada, Aktifbank, çeşitli reklam
ajanslarında daha önce de bahsettiğim gibi
dijital pazarlama alanında çalıştım. Hatta
kariyerimin ilk yıllarında şu an çalıştığım
Tatilsepeti’nde 1 yıl kadar çalışmıştım. Gönül
bağımın hiç kopmadığı turizm sektörü ve
markamla yıllar sonra tekrar buluştuk.
Dijital Pazarlama Müdürü olarak başladığım
görevime sırayla Dijital Pazarlama ve CRM
Müdürü, daha sonra da Pazarlama Direktörü
olarak devam ettim.
Kariyer yolculuğunuzda size
rehberlik eden veya ilham veren bir
mentorunuz oldu mu?
Spesifik olarak verebileceğim bir örnek yok
ancak yaptığı iş ne olursa olsun; doktor,
garson, boyacı hiç fark etmez, işini özenle
ve analitik bir bakış açısıyla yapan herkese
hayranlık duyuyorum ve ilham alıyorum
diyebilirim. Ancak illa bir isim derseniz, Betül
Mardin, her zaman hayranlık duyduğum bir
duayendir.
Tatilsepeti ile yıllar sonra
buluşmanız nasıl gerçekleşti?
Tatilsepeti, henüz çok daha küçük bir firma
iken 2009 yılında Performans Pazarlama
Uzmanı olarak 1 yıl kadar çalışmıştım.
O dönem üç ortaklı yönetimin olduğu
pazarlama departmanında üç kişi ile
çalıştığımız bir dönemdi. Benim çok şey
öğrendiğim bir dönemdi, kariyerimin
çok başlarıydı. Farklı sektör deneyimleri
edinebilmek için reklam ajansına geçmiştim.
Şirket ortakları ile yüz yüze görüşemesek
bile her zaman iş değişikliklerimde referans
olarak vermiştim. Bu anlamda, kariyerimde
her zaman desteklerini hissetmiştim. Şirket
ortaklarından Nedim Bey’in önerisi ile tekrar
dönüş yaptım.
Şirkete katıldığınızda stratejik
yönüyle nasıl bir değişim ve gelişim
sağladınız?
Geri döndüğüm günden sonra şirket
ortakları ve genel müdürlerimin desteğini
ve güvenini her zaman hissettim ve bunu
boşa çıkarmamak için elimden geleni
yaptım. Şirket ortaklarımızdan Suat
Bey’in "Senin işe başladığın tarihi Google
Analytics ekranlarından anlıyorum." dediğini
hatırlıyorum. Bence benim pozisyonumda
çalışan birinin duyabileceği en güzel
iltifatlardan biri.
Diğer taraftan bu sene 20. yılını kutladığımız
şirketimizde 9. yılımı doldururken her yıl
birden çok sektörün en prestijli ödüllerini
aldık, şirket tarihinde en çok ödül aldığımız
dönem son 4-5 yıl oldu diyebilirim. Kristal
Elma, Felis, The One Awards Bütünleşik
Pazarlama, Yükselen Marka ödülleri
aldığımız ödüllerin bazıları ve hepsi de bizler
için son derece değerli, itibarlı ödüller.
Bir markanın pazarlama stratejilerinin doğru
yönde ilerlediğinin ve hedef kitlesiyle güçlü
bir bağ kurabildiğinin somut göstergesidir.
Bu anlamda bol ödüllü marka olarak
anılmamız ben ve ekibim için son derece
keyif verici.
Dijital pazarlama ve e-ticaretin
hızla yükseldiği bu dönemde,
Tatilsepeti olarak ne gibi yenilikçi
stratejiler geliştirdiniz?
Aslında pandemi öncesi temellerini attığımız
CDP projemizi AI tabanla zenginleştirerek
kişisel iletişimi derinleştirme çabaları
içerisindeyiz. Kullanıcıların tüm dijital
ayak izleri ile offline davranışlarına göre
ihtiyacını belirleyip ürün ve kampanyalarımızı
bu verilere göre sunma ve optimize
etme prensibiyle çalışıyoruz. Kullanıcı
davranışlarına göre kreatifler üretiyoruz,
kreatiflerimiz için dahi otomasyonlar
kullanmaya başladık. Hedef kitleyi daha
iyi anlamak için gerçekleştirdiğimiz A/B
testlerinin sonuçlarını da muhakkak
değerlendiriyor ve gerekli aksiyonları
alıyoruz.
E-ticaretin gelişimiyle
birlikte Tatilsepeti’nin
sektördeki konumunu nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Tatilsepeti, daimî iyileşme hedefiyle hareket
ederek her sene olduğu gibi bu sene de
54
hotel restaurant
& hi-tech
iş’te kadın
olumlu gelişmeler göstermeye devam ediyor.
Verileri adeta imbikten geçirircesine analiz
edip gelişime açık alanlarımızı belirliyor ve
bu konularda kesin aksiyon alıyoruz. Bu da
bizi her geçen gün daha iyiye götürüyor. Bu
sene ECHO Awards’da Tatil Kategorisinde
E-ticaretin En İyisi seçildik geçtiğimiz
dönemlerde de bu alanda epey ödüle layık
görüldük.
Pandemi dönemi gibi zorlu bir
süreçte hayata geçirdiğiniz
Influencer Akademi projesi,
sektörde nasıl yankı uyandırdı?
Pandemide evlere kapandığımız, tüm
sektörlerle birlikte seyahatin, hareketin
durduğu bir dönemde geliştirdiğimiz
bir fikirdi Influencer Akademi. Durağan
bir dönemde sıfır maliyetle fayda odaklı
bir sosyal projeye imza atmak istedik.
Seyahat pazarının içinde yer alan bir marka
olarak bu sektöre zor zamanında katkı
sağlayan bir pencere açmaktı hedefimiz.
Bildiğiniz gibi dijitalleşmeyle birlikte git
gide büyüyen influencer pazarı; özellikle de
seyahat endüstrisinde en etkili iletişim ve
pazarlama modellerinden biri haline geldi.
Projemizde seyahat etmeyi sevip bu konuda
kendini geliştirmek ve influencer olmak
isteyenleri alanında uzman 50’ye yakın
isimle buluşturduk. Amacımız katılımcıları
profesyonel olarak üretim yapacak ve bunu
meslek edinerek gelir sağlayacakları şekilde
bilgi ve tecrübe sahibi yapmaktı. Gurur
duyduğumuz Influencer Akademi projemizle
seyahat sektörümüze de yetişmiş, donanımlı,
bilgili influencer’lar kazandırmış olduk.
Onların bu yolda kendilerini geliştirmeleri ve
bir yandan da sektöre katkı sağlamaları için
bir ışık yaktık.
Proje kapsamında 11.327 başvuru aldık.
Programa kabul edilen toplam katılımcıya
blog yazarlığı, fotoğrafçılık, video, iletişim
ve pazarlama konularında, alanında uzman
eğitmenlerimizle 5 ana kategoride toplam
40 oturum yaptık. 4 ay boyunca çevrimiçi
süren eğitimler sonucu katılımcılara
program sertifikası sunuldu. Yaklaşık 100
milyona yakın erişim 2 milyona yakın da
etkileşim aldık. Bu başarı 2021 senesinde
“The Hammers - Optimum Bütçe İle
Harikalar Yaratanlar Ödülü” ile taçlandı.
Ayrıca 4 katılımcı her ay belirlenen rotalara
Tatilsepeti’nin misafiri olarak davet edildi.
Jüri tarafından seçilen en başarılı 3 katılımcı
ise Tatilsepeti Influencer’ı olmaya hak
kazandı. Hazırladıkları içerikler sosyal medya
platformlarımızda ve bloğumuzda yayınlandı.
Pandemi döneminde yapmış olduğumuz bu
projenin içerikleri hala ilgi görmektedir.
Seyahat sektöründe özel
gereksinimli bireyler için
başlattığınız “Tatil Herkes İçin
Güzel” projesi nasıl şekillendi ve
ne gibi sonuçlar aldı?
Tatil bizim mutlu yanımızdır, güzel anılar ve
anlardır, tatil güzeldir. Peki ya tatil gerçekten
herkes için güzel mi acaba sorusunu
sormakla başladı bu proje. Özel gereksinimli
bireylerin dezavantajları nedeniyle tatilde
yaşayabildikleri sorunlara, eksiklere onu
yaşayanların anlatımıyla dikkat çekelim
ve farkındalık oluşturalım istedik. ‘’Tatil
herkes için güzel!’’ projesi böylece gelişti.
383 Agency’nin prodüksiyonuyla, özel
gereksinimli konukları kamera karşısına
geçirdik ve onlara mikrofon olduk. Youtube
programı olarak çekilen seri filmin her bir
bölümünde farklı özel gereksinimli konuk;
gittikleri tatilde yaşadıklarını, tecrübe ettiği
eksikleri, yanlışları eğlenceli bir dille anlattı.
Eksiklerin giderilmesi için önerilerini de tek
tek sıraladılar. İçgörümüz çözülebilecek
küçük şeylere dikkat çekmekti aslında…
Youtube kanalımızdaki #Tatileengelyok
etiketiyle yayınlanan videolarda
konuklarımızın anlattığı öyle detaylar
vardı ki aslında farkındalıkla ve küçücük
iyileştirmelerle engellerin kaldırılmasının ne
kadar da mümkün ve kolay olduğu yansıdı
kameralara. Konuklarımızın isteklerini
bir dilek listesi haline getirdik ve sektörel
platformlarda yayınlanması için çalıştık. Bu
şekilde gönderilen mesajların da amacına
ulaşmasını hedefledik.
Tatilsepeti’nin son dönemde
kazandığı prestijli ödüller, şirket ve
sizde nasıl bir etki oluşturdu? Hangi
projeler bu ödüllerde belirleyici
oldu?
Tüm şirket içinde büyük bir coşkuyla
karşılandı, herkes bu önemli başarıların
haklı gururunu yaşıyor. Sadece bu sene,
20. Yıl kampanya filmimizle kurumsal
imaj kategorisinde, Kristal Elma ve Film
Felis kazandık. ECHO Awards’da Tatil
Kategorisinde E-ticaretin En İyisi seçildik
ve en çok değer verdiğimiz ödüllerden
biri olan The One Awards Bütünleşik
Pazarlama Ödülleri’nde Yılın İtibarlısı
olmayı 3. defa hak ettik. Bu sene büyük
bir coşkuyla kutladığımız 20. yılımıza özel,
ajanslarımızdan BBQ imzalı reklam filmimiz,
sosyal sorumluluk alanında yürüttüğümüz
projelerden Tatil Herkes İçin Güzel ve
Make-A-Wish Türkiye dilek çocuklarının
etkinlik ulaşım sponsorlukları, dijital
tatil asistanımız Tassis, kayak özelinde
oluşturduğumuz kulübümüz İz Bırakanlar
Kulübü kapsamındaki marka işbirliklerimiz
ve sponsorluklarımız ve son olarak da
Galatasaray forma sırt sponsorluğumuz bu
başarıların hepsinde etkisi olan projelerdir.
Bizi başarıya götüren en önemli faktör ise
hedef kitlemizi iyi dinlemek ve yaptıklarımızı
sürekli geliştirmek, optimize etmektir.
Son yıllarda turizm sektöründe
en çok hangi değişiklikleri
gözlemlediniz? Dijital dönüşümün
sektöre etkisi ne olzzdu?
Tatilsepeti’nin gelecek vizyonunda,
turizm sektörünün dijitalleşmesine
nasıl bir katkı sağlamayı
hedefliyorsunuz?
Kullanıcı davranışlarında farklılıklar
olduğunu gözlemliyoruz. Kullanıcılar artık
alternatif seyahatleri ve yeni yerler keşfetme
eğilimindeler. Çocuklu ailelerin de artık
farklı deneyimlere açık olduğunu görüyoruz.
Daha çok deneyim odaklı seyahatler
gündemde. Dijitalleşme sürecinde ise
kullanıcının değişen davranışlarına paralel
teknolojik yatırımlar yapmaktayız. Tatilsepeti,
2004 senesinde .com olarak kurulmuş
bir firma, 20 sene öncesini göz önünde
bulundurduğumuzda henüz internet alışverişi
davranışı dahi oluşmamışken online seyahat
acentesi olarak kurulmuş olmamız bugün
ulaştığımız yere teknolojik vizyonumuzla
geldiğimizin ispatı niteliğindedir. Bu vizyonu
hiçbir zaman bırakmadık.
Turizm sektöründeki yeni trendleri
nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle pandemiden sonra
hangi yeniliklerin sektörde kalıcı
olacağını düşünüyorsunuz?
Pandemi sonrası ekonominin durumunun
bir sonucu olarak yurt dışı seyahate olan ilgi
arttı. Yurt dışı eğiliminin devam edeceğini
düşünüyorum, diğer taraftan online
rezervasyon oranlarındaki artışın da devam
edeceği kanaatindeyim.
Turizmde kadın olmak üzerine
neler söyleyebilirsiniz? Sektörde
kadın olmak size nasıl bir avantaj
ve zorluk sağladı? Bu alanda
kadınların daha güçlü olması için ne
gibi adımlar atılmalı?
Yakınlarım bilir, kadınlarla çalışmayı
seviyorum. Kadınlar yaradılış olarak
işletmelerin büyümesine katkı sağlayacak
özelliklere sahip. Kadınların büyütme,
çoğaltma, besleme özelliğinin üst yönetimde
kadın çalışanlara yer veren şirketlerdeki
pozitif etkisini görüyoruz. Ancak sonradan
yaratılan algı ile kadının becerileri ve
yetenekleri bastırılmış, sadece eve mutfağa
sıkıştırılmış ve küçük görülmeye çalışılmıştır.
Ancak gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma
özelliği olduğundan kadının hak ettiği değeri
ziyadesiyle göreceğine inanıyorum.
Biraz da sizi konuşalım isterim. İş
dışında Canan Demir’i bize nasıl
anlatırsınız? Özel zamanlarınızda
hangi aktiviteleri yapmaktan
hoşlanıyorsunuz?
Spor yapmayı, oğlum ve sevdiklerimle
vakit geçirmeyi seviyorum. Spor benim için
boş zamanlarımda yaptığım bir aktivite
değil, çünkü spor yaptığım zaman doludur.
Tıpkı bir iş rutini gibi spor için ayıracağım
zamanlardaki meşguliyetim kesindir.
Bunun sebeplerinden en önemlisi, sağlık
ikincisi ise kendi kendime vakit geçirdiğim
kısıtlı zamanlardan olması. Bazen de
sevdiklerimle spor yaparım tabii ki, mesela
oğlumla tenis oynarım, bu vakit benim için
çok keyiflidir.
Seyahat, iş hayatınızın önemli
bir parçası, ancak kişisel olarak
seyahat etmeyi en çok nerelere
yapmaktan keyif alırsınız?
Çeşme’yi çok seviyorum. Aynı zamanda
rotası neresi olursa olsun cruise seyahatini
seviyorum. Deniz havası hoşuma gidiyor,
iş amaçlı değilse çok uzak destinasyonları
tercih etmiyorum. Böylelikle kısa ve sık
molalarla daha fazla tatil yapabiliyorum. İş
için uzak doğu gibi yerlere seyahat ettiğim
de oluyor. Bunlar da ayrı keyifli yolculuklar
benim için.
İş ve özel yaşam dengesini
nasıl sağlıyorsunuz? Bu konuda
izlediğiniz bazı stratejiler var mı?
Bazen çok da sağlayabildiğimi
düşünmüyorum. Araba kullanırken toplantı
yapmak zorunda olduğum bir sürü zaman
oldu. Oğlumla anne çocuk zamanları
yaratıp bu zamanları verimli hale getirmeye
çalışıyorum.
56
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
COŞKUN İRFAN
"Başarımızın arkasında çevre dostu
teknolojiler ve yenilikçilik var"
Röportaj: Hatice Ünal Bilen
1982 yılında konaklama ve ağırlama
sektörüne kaliteli ve yenilikçi
ürünlerle hizmet vermeye başlayan
Evinoks, bugün 6.500'den fazla ürünüyle
global pazarda güçlü bir konumda.
Ürün çeşitliliğini ve üretim kapasitesini
artırırken, çevre dostu üretim süreçlerine
de büyük önem veren, özellikle
Chef Buffet gibi inovatif ürünlerle
sürdürülebilir gastronomi trendine katkı
sağlayan şirket, işlevselliği ve estetiği bir
araya getirerek otel ve restoran sektörüne
yenilikçi çözümler sunuyor.
Evinoks’un stratejik hedeflerini, 2025
vizyonunu ve sektöre sunduğu yenilikçi
çözümleri şirketin Yönetim Kurulu
Başkanı Makine Yüksek Mühendisi
Coşkun İrfan ile konuştuk.
Evinoks’un kuruluşundan kısaca
bahsederek, firmanızın bugün
ulaştığı üretim kapasitesi ve geçen
süreçte katettiği gelişim hakkında
bilgi verir misiniz?
Evinoks, 1982 yılında müşteri odaklı
yaklaşımı, yenilikçi vizyonu ve kalite
anlayışıyla, konaklama (hospitality)
sektörüne hizmet vermek üzere
kurulmuştur. Başlangıçta sınırlı bir ürün
portföyü ile hizmet verirken, zamanla
üretim kapasitemizi ve çeşitliliğimizi
artırarak sektörün önde gelen
firmalarından biri haline geldik. Bugün
otel, pastane ve restoranlar için 6.500’den
fazla ürün üreten, dünyanın en modern ve
çevre dostu fabrikalarından birine sahibiz.
Bu gelişim, yalnızca üretim hacmimizin
artışıyla değil, aynı zamanda global
pazarda kazandığımız prestijle de kendini
gösteriyor. Hilton, Accor, Wyndham,
Mövenpick ve Rixos gibi uluslararası
otel zincirlerine onaylı tedarikçi olarak,
küresel standartlarda üretim yapıyoruz.
Electrolux Grubu ile yürüttüğümüz
iş birliği, teknolojik altyapımızı
güçlendirmemizi ve sektöre yenilikçi
çözümler sunmamızı sağladı.
Bugünkü başarımızın ardında, çevre dostu
teknolojilerle üretim yapma kararlılığımız
ve sürekli gelişim odaklı bir yaklaşım
yatıyor. Tüm bu süreçlerde, yalnızca
sektördeki trendlere ayak uydurmakla
kalmayıp, aynı zamanda yeniliklere
öncülük ederek sektöre yön veren bir
firma olmayı hedefliyoruz.
Chef Buffet, yenilikçi ve çevre
dostu bir tasarım olarak büyük ilgi
görüyor. Bu başarının arkasındaki
temel özellikler neler? Ürünün
hem Gastromasa’da hem de
uluslararası fuarlarda dikkat
çekmesini sağlayan özelliklerini
nasıl tanımlarsınız?
Chef Buffet, bizim için oldukça önemli
bir ürün çünkü oteller, restoranlar ve
catering hizmetleri gibi farklı alanlara
hitap eden, sıcak ve soğuk yemeklerin
şık bir şekilde sunumunu sağlayan
yenilikçi bir teşhir üniteleri serisi. Bu
ürünümüz, estetik görünümünün yanı
sıra işlevsellik ve dayanıklılığıyla da öne
çıkıyor. Özellikle mobil yapısı sayesinde
farklı mekanlara kolaylıkla taşınabiliyor
ve modüler yapısıyla sökülüp takılabilir
olması kullanıcılarımız için büyük bir
pratiklik sağlıyor. Montajının kolaylığı da
işletmelerin iş akışını hızlandırıyor. Chef
Buffet’ın hem görsellik hem de kullanım
kolaylığı açısından sektörde büyük bir
boşluğu doldurduğunu düşünüyoruz.
Bu özellikleriyle otel ve restoran
sektörlerinde oldukça ilgi görüyor ve
büyük bir memnuniyetle karşılanıyor.
Çevre dostu tasarım anlayışınızın
Chef Buffet ile nasıl bir yeniliğe
dönüştüğünü anlatabilir misiniz?
Ürün, sürdürülebilir gastronomi
trendine nasıl bir katkı sunuyor?
Chef Buffet, sürdürülebilir gastronomi
trendine önemli katkılar sunuyor. Ürünün
tasarım aşamasında geri dönüştürülebilir
malzemeler ve enerji verimliliği esas
alındı. Ayrıca, uzun ömürlü kullanım
olanağı sunarak atık miktarını azaltmayı
hedefliyoruz. Modüler yapısı sayesinde
farklı mekân ve konseptlere kolayca
uyum sağlıyor, böylece kullanıcıların
maliyetlerini düşürürken konukların
gıdaları hijyen ve gıda güvenliği
standartlarında tüketmesini sağşlıyor.
İhracat alanındaki faaliyetleriniz
nedir? 2024 yılında ihracat
hacminde nasıl bir artış yaşandı?
Hangi ülkelere/ projelere
odaklandınız?
2024 yılında Batı pazarında yaşanan
daralma nedeniyle ihracat faaliyetlerimizi
Afrika, Orta Doğu ve Asya üzerinde
yoğunlaştırdık. Birleşik Arap Emirlikleri,
Suudi Arabistan ve Afrika gibi bölgelerde
yeni projeler üstlenip distribütörlük
ağları kurduk. Ayrıca, Rusya, Belarus
ve İngiltere’deki büyük otel gruplarının
projelerinde yer alarak küresel varlığımızı
güçlendirdik. Üretim süreçlerimizi
uluslararası standartlara uygun hale
getirerek bu projelerin ihtiyaçlarını
karşıladık. Bu çalışmalar, yeni pazarlara
girişimizi kolaylaştırdı ve iş birliklerimizi
artırdı.
2020 yılı itibarıyla mutfak projeleri
tasarlamaya başladığınızı biliyoruz.
Bu yeni konumlandırmanız
doğrultusunda proje firması olarak
hangi alanlarda ve nasıl bir çalışma
modeliyle ilerliyorsunuz?
2020 yılından beri mutfak projeleri
tasarlıyoruz. 40 yılı aşkın sektör
deneyimimiz ve İnoksan’ın kurucusu
olmamdan kaynaklanan bilgi
birikimimiz, bu alandaki başarımızın
temeli. Projelerimizde müşteri
ihtiyaçlarına öncelik veriyor ve yenilikçi,
fonksiyonel çözümler sunuyoruz.
Ticari mutfaklarda enerji verimliliği,
ergonomi ve hijyen standartlarına uygun
tasarımlar yapıyoruz. Müşterilerimizle
doğrudan iletişim kurarak ithal ve yerli
ekipmanlarla özel çözümler geliştiriyoruz.
Ayrıca, tüm projelerde sürdürülebilirlik
ilkelerine bağlı kalıyor ve çevre dostu
üretim süreçlerine öncelik veriyoruz.
Global bir marka ile iş birliği
yapıyorsunuz. Bu iş birliğinin
kapsamını ve yürüttüğünüz
çalışmaları detaylandırabilir
misiniz?
Dünya markalarıyla gerçekleştirdiğimiz
iş birlikleri ve ürün geliştirme
laboratuvarımız sayesinde Karbondioksit
kondenser üniteleri ile Soğutma (R290
ve C02 soğutma) geleneksel HFC
çözümlerine göre çok düşük karbon ayak
izine ve daha düşük enerji tüketimine
sahip bir soğutma tekniği ve 4 saat ve 24
saat soğuk teşhir ve muhafaza etme gibi
Ar-Ge faaliyetlerimizle Türkiye pazarında
güçlü bir oyuncu olmaya devam ediyoruz.
Ürettiğimiz ürünler, global kalite
standartlarını karşılayarak dünya
çapındaki müşterilere ulaşıyor.
Bu süreçte teknolojik altyapımızı
sürekli güncelliyor, yüksek üretim
kapasitemizle talepleri karşılıyor ve
Ar-Ge faaliyetlerimize daha fazla kaynak
ayırarak sektöre yenilikçi ürünler
kazandırıyoruz.
Üretim süreçlerinizde çevre dostu
yaklaşımlar benimsediğinizi
biliyoruz. Bu konuda uyguladığınız
yöntemler ve projeler nelerdir?
Yeşil fabrika konseptiniz, enerji ve
kaynak kullanımında nasıl bir fark
ortaya koyuyor?
Evinoks olarak, yeşil fabrika konseptimiz
kapsamında enerji verimliliği sağlayan
teknolojiler kullanıyoruz. Üretim
tesislerimize entegre ettiğimiz güneş
enerjisi sistemleri sayesinde ayda
100 ton Kömür karşılığı üretime denk
gelen elektrik kullanımını önlüyoruz.
Güneşten yıllık ortalama 1.105.000 kwh
elektrik üretim gücümüz var ki toplam
tüketimimizin neredeyse tamamını
güneşten elde ediyoruz. Ayrıca, çatıdaki
su kolektörleriyle topladığımız yağmur
suyunu filtreleyerek ayda 600 ton
suyu tekrar kullanıma kazandırıyoruz.
Bu uygulamaların yanı sıra Ar-Ge
yatırımlarımızla geliştirdiğimiz ve patentli
ürünlerimizle sektörde yenilikçi çözümler
sunuyor, karbon ayak izimizi azaltmayı
hedefliyoruz.
58
hotel restaurant
& hi-tech
marka
MÇ ORGANIK GIDA
BEMTAT ORGANIK MARKASIYLA
HORECA PAZARINA GIRIYOR
Bemtat Organik markası altında organik gıda sektöründe 30 yılı aşkın deneyimiyle
faaliyetlerini sürdüren MÇ Organik Gıda Ltd. Şti., 2025 yılı itibarıyla
HoReCa pazarına giriyor.
Serdar Özdoyuran ve Mehmet Ziya
Günal’ın ortaklığında kurulan MÇ
Organik Gıda Ltd. Şti., Bemtat Organik
markası altında organik gıda sektöründe
30 yılı aşkın deneyimiyle faaliyet gösteriyor.
2025 yılı itibarıyla HoReCa pazarına adım
atmayı planlayan firma, 25 kg’lık ticari
boyuttaki ambalajları ile sektördeki yerini
sağlamlaştırmayı hedefliyor.
Pazar payını artıracak
Firma, organik un ve makarna çeşitleri başta
olmak üzere çeşitli organik tahıl ürünlerini
üretip pazarlıyor. Hem yurt içi hem de yurt dışı
pazarlara hizmet vermeye devam eden MÇ
Organik Gıda, organik üretime odaklanarak
pazar payını artırmayı hedefliyor.
Doğaya ve insan sağlığına saygılı üretim
anlayışı
Kuruluşu itibarıyla eski ve atalık tohumları
kullanarak geleneksel tarımla uğraşan küçük
çiftçilere destek veren firma, kimyasal katkı
maddeleri, ilaçlar, hormonlar ve gübreler
içermeyen organik tahıl ürünleri üretmeye
devam ediyor. MÇ Organik Gıda, doğayı ve
insan sağlığını koruma hedefiyle ekolojik
dengeye katkı sağlamakta kararlı.
Otomatik kapı sektörü, yeni
yılla birlikte devrim niteliğinde
bir yeniliğe hazırlanıyor.
dormakaba’nın geliştirdiği ES PROLINE
akıllı kayar kapı mekanizması, 2025
yılında piyasaya sunuluyor. Yenilikçi
tasarımı, üstün performansı ve
sürdürülebilir özellikleriyle sektörde
yeni bir standart belirleyen ES
PROLINE, modern geçiş sistemlerinin
tüm ihtiyaçlarına cevap veriyor.
Daha hızlı, daha dayanıklı,
ultra sessiz
ES PROLINE, sektörde fark oluşturan bir
dizi üstün özellikle dikkat çekiyor:
Yüksek dayanıklılık: Direct Drive motor
teknolojisi sayesinde 1,5 milyon açmakapama
döngüsüne dayanıklıdır.
Hızlı performans: Geleneksel
mekanizmalara göre %20 daha hızlı
çalışır.
Sessiz çalışma: Dişlisiz ve fırçasız lineer
motor teknolojisiyle ultra sessizdir.
Geçiş sistemlerine
devrim niteliğinde bir yenilik
ES PROLINE
dormakaba’nın geliştirdiği ES PROLINE Akıllı Kayar Kapı Mekanizması, 2025 yılı
itibariyle pazara sunuluyor. Yenilikçi tasarımı ve üstün teknolojisiyle, ES PROLINE,
geçiş sistemlerinde güvenliği, performansı ve sürdürülebilirliği ile sektörde yeni bir
dönem başlatacak.
Uzun kullanım ömrü: Yüzde 50 daha
uzun ömürlü bir çözüm sunar.
Yük Taşıma kapasitesi: 2 x 200 kg’a
kadar kapı kanat ağırlığını destekler.
Enerji tasarrufu ve sürdürülebilirlik
Enerji verimliliği sağlayan yapısıyla
dikkat çeken ES PROLINE, çevre dostu
sertifikalarıyla sürdürülebilir geçiş
teknolojilerine öncülük ediyor. Ayrıca
Plug & Play sistemi sayesinde hızlı ve
kolay kurulum sunarak hem zaman
hem de iş gücünden tasarruf sağlıyor.
Modern ve akıllı teknoloji
CAN bus bağlantılarıyla ileri teknoloji
entegrasyonu sağlayan ES PROLINE,
Door Pilot mobil uygulaması sayesinde
akıllı cihazlardan kolayca
kontrol edilebilir.
Entegre sensörlerle
modern tasarımı
tamamlayan
bu mekanizma,
aynı zamanda dormakaba’nın diğer
sistemleriyle sorunsuz entegrasyon
imkânı sunuyor.
Geniş uygulama alanı
Standart kayar kapılar, teleskopik
kapılar ve acil çıkış kapılarında
kullanılabilen ES PROLINE, EN 16005
standartlarına uygun olarak maksimum
güvenlik ve performans sunuyor. 2025
yılı, otomatik kapı teknolojilerinde
yepyeni bir dönemi beraberinde
getiriyor. dormakaba’nın yenilikçi
çözümü ES PROLINE, hız, dayanıklılık
ve modern tasarımı bir araya getirerek
sektöre öncülük etmeye
hazırlanıyor.
60
hotel restaurant
& hi-tech
marka röportaj
FATIH DOĞAN
“Hedefimiz sürdürülebilirlik,
yenilikçilik ve güçlü ihracat”
Röportaj: Hatice Ünal Bilen
Bera Holding iştiraki olarak Karaman’ın
Kazımkarabekir ilçesinde irmik,
makarna, un, bisküvi-gofret ve bakliyat
üretimlerini sürdüren Golda Gıda, bugün
28 yıllık deneyimiyle hem yerelde hem de
uluslararası pazardaki güçlü konumunu
devam ettiriyor. Modern üretim tesisleri ve
yenilikçi yaklaşımıyla üretim kapasitesini
düzenli olarak artıran şirket, ihracat ağı ve
geniş ürün portföyüyle sektöre yön veriyor.
Golda Gıda Genel Müdürü Fatih Doğan ile
şirketin sektördeki yolculuğundan halka arz
sürecine, yatırım hedeflerinden inovasyon
odaklı projelerine kadar detaylı bir söyleşi
gerçekleştirdik.
Fatih Bey, Golda Gıda’da Genel
Müdürlük görevini yürütüyorsunuz.
İlk olarak sizi kısaca tanıyabilir
miyiz?
Golda Gıda’da Genel Müdürlük görevini
icra ediyorum. Aynı zamanda uzun yıllardır
Bera Holding bünyesinde görev alarak
çalışmalarımı sürdürüyorum. Göreve
başladığımdan itibaren şirketin sürdürülebilir
şekilde büyümesine ve yenilikçi projelerle
sektörde öncü olmasına odaklandık.
Ekibimizle birlikte birçok yeniliğe imza
atarak, Golda Gıda’nın pazar payını artırmayı
başardık.
Golda Gıda, sektörün önemli
oyuncularından biri. Şirketin
bugüne kadarki gelişim
yolculuğunda hangi aşamalardan
geçildi?
Golda Gıda Bera Holding iştiraki olarak
1996 tarihinde kurulmuş ve Karaman ilinin
Kazımkarabekir ilçesinde 1997 yılında gıda
şehri projesi kapsamında faaliyetlerine
başlamıştır. Golda Gıda gıda sektörünün
bir oyuncusu olarak kuruluşundan itibaren
geçen yaklaşık 28 yıllık süre içinde irmik,
makarna, un, bisküvi-gofret ve bakliyat
tesisleri ile üretim, satış, dağıtım ve ihracat
faaliyetlerini yürütmektedir.
Şirket olarak şu an hangi kapasite
ve üretim hedeflerine sahipsiniz?
Golda Gıda’nın üretim faaliyetlerini
yürütmekte olduğu fabrikası 1.078.000 m²
açık alan üzerine yaklaşık 76.082 m² kapalı
alana kurulmuş olup tarım ve hububat
sektöründe yıllık 120 bin ton buğday ve
bakliyat işlenmektedir.
Ana üretim tesislerimiz ve kapasitelerimizi
ise üretimimizdeki artış ile doğru orantılı
bir şekilde kademeli olarak irmik üretimi
için buğday kırım kapasitemiz bakımından
yıllık 78 bin tonluk kapasiteyi 156 bin tona;
makarna üretim kapasitemiz bakımından
yıllık 70 bin tonluk kapasiteyi 112 bin tona
çıkarmayı hedefliyoruz.
Bunlara ilave olarak un üretimi için yıllık 90
bin ton buğday kırım kapasitesine, bakliyat
için yıllık 24 bin ton üretim kapasitesine ve
bisküvi-gofret-marshmallow için yıllık 12 bin
ton üretim kapasitesine sahibiz.
Şirket olarak kuruluşumuzdan bugüne kadar
her yıl düzenli olarak yapmış olduğumuz
yatırımlar ile üretim kapasitemizi ve ürün
çeşitliliğimizi devamlı olarak artırdık.
2025 yılı için en önemli
hedeflerinizden biri halka arz. Bu
süreçteki stratejileriniz nelerdir?
2024 finansal yılı bakımından Golda
Gıda nezdinde koyduğumuz hedefleri
gerçekleştirmek için çalışmalarımızı
sürdürürken piyasa dalgalanmaları ve
regülasyonlar gibi zorluklarla karşılaştık
ancak deneyimli ve profesyonel ekibimizle
birlikte bu süreci başarıyla tamamlayarak
2024 finansal yılına ilişkin hedeflerimizi
başarıyla hayata geçirdik.
Golda Gıda olarak 2025 finansal yılı içerisinde
halka arz olmak için gerekli çalışmaları
ve adımları atarak Sermaye Piyasası
Kurulu ve Borsa İstanbul A.Ş. nezdindeki
başvurularımızı yaptık. Devam eden halka arz
sürecimizde, şeffaflık ve güvenilirlik ilkesine
bağlı kalarak yatırımcılarla güçlü bir iletişim
kurmayı hedefliyoruz.
Golda Gıda’nın halka arz sürecinde elde
edeceği fonun bir kısmını yeni yatırım
fırsatları ve AR- GE çalışmaları ile
değerlendirmeyi planlıyoruz. Bu çerçevede,
yeni yatırımlarımızla uluslararası pazardaki
varlığımızı daha da artırmayı hedefliyoruz.
Planlanan halka arzımızın tamamlanması
sonrasında, paydaşlarımızla daha sıkı bir bağ
kurarak, sürdürülebilir büyüme hedeflerimize
daha sağlam adımlarla ilerleyeceğiz.
Golda Gıda’nın yenilikçi
projelerinden ve 2025 için
planladığınız yeni ürünlerden
bahsedebilir misiniz?
Golda Gıda olarak, inovasyon ve
sürdürülebilirlik odaklı bir büyüme stratejisi
izliyoruz. 2025 yılında gerçekleştirmeyi
hedeflediğimiz yeni ürün Ar-Ge çalışmaları
ile tüketim alışkanlığı değişen Z kuşağına
hitap eden inovatif ürünler ile yeni bir pazar
geliştirmeyi planlıyoruz. Aynı zamanda,
çevresel ve sosyal sorumluluk projeleriyle
topluma katkı sağlamaya devam edip bu
hedefler doğrultusunda, tüm paydaşlarımızla
iş birliği yaparak, Golda Gıda'yı geleceğe
taşımayı amaçlıyoruz.
62
hotel restaurant
& hi-tech
marka
Çukurova Isı,
bu ülkelerde de liderlik hedefliyor!
Radyant ısıtma sistemlerinde yüzde 65’lik pazar payına sahip olan Çukurova
Isı, 2024 yılını çift haneli büyümeyle kapattı. Ürünlerinin yoğun talep gördüğü
Hollanda ve Avusturya pazarlarında markalaşma çalışmalarına ağırlık verdiklerini
belirten Çukurova Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü, “Bu ülkelerde de liderlik
hedefliyoruz” dedi.
Çukurova Isı, yüksek verimli
ısıtma sistemleri ve mühendislik
hizmetleri ile müşterilerine,
ekonomiye ve gezegenimize önemli
katkılar sağlamaya devam ediyor. 2024
yılını çift haneli büyümeyle kapatarak,
şirketin sektördeki konumunu daha da
güçlendirdiklerini belirten Çukurova
Isı Pazarlama Müdürü Osman Ünlü,
şunları söyledi: “2024, parasal
sıkılaştırma politikaları, yüksek faiz
oranları, finansmana erişimde yaşanan
zorluklar ve yakın coğrafyamızda
yaşanan savaşlar nedeniyle ülkemiz
ve sektörümüz açısından zorlu geçen
bir yıl oldu. 2024, yalnızca ülkemiz
için değil dünya ekonomileri için de
zorlu geçti. Enflasyonla mücadele
eden birçok ekonomide yavaşlamalar
görüldü. Ancak Çukurova Isı olarak;
yüksek verimli ısıtma sistemlerimiz,
kaliteli hizmetlerimiz, güçlü bayi
organizasyonumuz ve ihracat
kabiliyetimiz sayesinde yılı çift haneli
büyüme rakamlarıyla kapatmayı
başardık.
“Sanayi sektörü, yeşil dönüşüm
çalışmalarına hız verdi”
Avrupa Birliği’nin (AB) 2030 yılına
kadar sera gazı emisyonlarının yüzde
55 oranında azaltılması hedefi, enerji
fiyatlarında yaşanan artışlar ve yine
Avrupa Birliği’nin (AB) 2026’dan sonra
başlaması planlanan ‘Sınırda Karbon’
uygulaması nedeniyle sanayi sektörü,
yeşil dönüşüm çalışmalarına hız
verdi. Bu da Avrupa Komisyonu’nun
Ecodesign Direktifi’ne (ErP) uygun
olarak geliştirdiğimiz ve endüstriyel
tesislerin ısıtma giderlerini yüzde
70’lere varan oranlarda düşüren
Goldsun CPH seramik plakalı radyant
ısıtıcı ürünümüze olan talebi artırdı ve
büyümemizi destekledi.
“GES yatırımları, eleklikli ısıtıcı
ürün gruplarımıza olan talebi
artırdı”
Sanayi tesisinin elektriğini tamamen
yenilenebilir kaynaklardan sağlamayı
hedefleyen sanayiciler, GES
yatırımlarına hız kazandırdı. GES
yatırımları da elektrikli ısıtıcı ürün
gruplarımıza olan talebi artırdı. Çünkü
yatırımcılar, ihtiyaç fazlası enerjiyi
değerlendirmek için mevcutta kurulu
olan geleneksel ısıtma sistemlerini
iptal edip, kurulumu oldukça kolay
olan elektrikli ısıtıcılara geçiş yapıyor.
Dolayısıyla 2024, elektrikli ısıcı ürün
gruplarımızın yoğun talep gördüğü bir
sene oldu.
“Hollanda ve Avusturya
pazarlarında liderlik hedefliyoruz”
Bugün, 6 kıtada 80’den fazla ülkeye
ihracat gerçekleştiriyoruz. 2024 yılında
küresel çapta yaşanan olumsuzluklara
rağmen, ihracat pazarlarında da
istikrarlı bir büyümemizi sürdürmeyi
başardık. Ürünlerimizin yoğun talep
gördüğü Hollanda ve Avusturya
pazarlarında ise markalaşma
çalışmalarımıza ağırlık verdik. Bu
ülkelerde liderlik hedefliyoruz.
“Türkiye’de bir ilke daha imza attık”
2024’te sektördeki ‘öncü ve lider firma
olma’ misyonumuzu pekiştirecek
adımlar da attık. Sürdürülebilirlik
hedeflerimiz doğrultusunda Ar-Ge
yatırımlarımıza hız kesmeden devam
ettik. Yılın ilk çeyreğinde Gebze
fabrikamızda hayata geçirdiğimiz
radyometre laboratuvarıyla da verimli ve
katma değeri yüksek ürünler geliştirme
konusundaki iddiamızı pekiştirdik.
Radyant ısıtıcılarımızın performansını
ölçen bu yatırımımızla Türkiye’de bir
ilke daha imza attık.” dedi.
64
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
NICOLE
SCANDELLA
Röportaj: Hatice Ünal Bilen
"İSTANBUL’DA
YEMEK
YAPMAK, IŞIN
DE ÖTESINDE
KÜLTÜREL BIR
KEŞIF"
Her şefin bir hikayesi vardır
ama yemekle büyümüş birinin
hikayesi genellikle daha kokulu,
daha lezzetlidir. Monteverdi
Ristorante'nin Executive Şefi Nicole
Scandella'nın hikayesi tam da böyle! Yemek
yapmayı öğrenmenin ötesinde, mutfağı
hayatının merkezine yerleştiren Scandella,
aileden gelen bir tutkunun peşine düşerek
kendini şefliğin zorlu ama tatmin edici
dünyasında buluyor.
Nicole Scandella için yemek yapmak
yalnızca bir meslek değil; çocukluğunda
başlayan bir yaşam biçimi oluyor.
"Çocukluğumda ailemle geçirdiğim en
güzel zamanlar mutfakta yaşandı" diyor ve
"Anneannem ve babaannem, her yemekte
adeta bir sanat eseri ortaya koyardı. Onların
yemek yapma biçimi, karın doyurmanın da
ötesinde, aileyi bir araya getiren bir ritüeldi
adeta." diye de ekliyor.
Fırın kokuları ile şekillenen bir
tutku
Babası bir fırıncı olan Scandella,
çocukluğundan beri un ve ekmek kokularıyla
büyüdüğünü anlatıyor devamında. "Babamın
fırında geçirdiği saatler ve o taze ekmeklerin
kokusu, benim mutfağa olan sevgimi
besleyen en güçlü anılarımdan biriydi"
diyen İtalyan şefin ailedeki bu güçlü mutfak
kültürü, onun ve kardeşinin geleceğini
şekillendirmede belirleyici rol oynuyor.
Ancak bu yolda her şey kolay olmuyor tabii
ki. Scandella, şeflik mesleğini seçtiklerinde
annelerinin büyük endişelerini şu sözleriyle
hatırlatıyor: "Annem, bu mesleğin ne kadar
zor olduğunu biliyordu. Fiziksel olarak
yorucu, rekabetçi bir alan. Ancak bizim için
yemek yapma tutkusu her şeyin üzerindeydi.
Biz bu mesleği bir kariyerden öte, bir yaşam
biçimi olarak gördük."
"Her yemeğin bir ruhu, bir hikayesi
var"
Nicole ve kardeşi, mutfağa adım attıkları ilk
günden itibaren hep doğru yerde olduklarını
hissederek yol alıyor. Çocuklukta kurulan
bu bağ, onları birer profesyonel şefe
dönüştürüyor ki o da kardeşi gibi, bugün,
Monteverdi Ristorante'deki rolüyle yalnızca
lezzetli tabaklar sunmakla kalmıyor, aynı
zamanda yemekle bir hikaye anlatıyor
misafirlerine.
"Her yemeğin bir ruhu, bir anlatacak
hikayesi var. Benim için yemek yapmak,
çocukluğumdaki huzuru ve sevgiyi yeniden
yaratmanın bir yolu. Ailemi bir araya getiren
sofraları, şimdi misafirlerimize sunarak
onların da unutulmaz anılar yaratmasına
vesile oluyorum." diyen Scandella’nın şeflik
yolculuğu, yalnızca teknik bir ustalık değil,
aynı zamanda geçmişe duyulan sevgi ve
geleceğe olan tutkuyla şekillenmiş bir
hikaye. Onun ellerinden çıkan her yemek, bu
hikayenin bir parçasını sunuyor.
Yemek sanatının felsefesini öğreten
okul deneyimi
Nicole Scandella, aşçılık mesleğine yönelme
kararını henüz 14 yaşındayken veriyor. Çoğu
Şef Nicole Scandella'nın
dokunuşlarıyla
Monteverdi'nin kış menüsü,
tam anlamıyla mevsimin
ruhunu yansıtıyor. Her
bir tabak, mevsimsel
malzemelerin taze ve
özgün tatlarını içeriyor.
"Bu menüyü oluştururken,
hem Türk mutfağının derin
geleneklerinden hem de
İtalyan mutfağının zarif
dokunuşlarından ilham
alıyoruz. Aslında, bu
iki kültürün birleşmesi,
menünün en özel yönü.
Geleneksel lezzetlere yeni bir
perspektif katıyor, yaratıcı
yeniliklerle harmanlıyoruz.
Örneğin, Türk mutfağının
zengin baharatları ve
İtalyan mutfağının sofistike
sunumları bir araya gelerek,
sofistike bir yemek deneyimi
sunuyor. Bizim için bu
menü, sadece yemek yapmak
değil, kültürleri birleştirip,
misafirlerimize unutulmaz bir
deneyim yaşatmak anlamına
geliyor." sözleriyle aktarıyor
menünün detaylarını.
yaşıtı daha ne yapmak istediğini bilmezken,
o mutfakta kocaman bir gelecek hayal
ediyor... Eğitimine İtalya’nın Bergamo
bölgesinde mutfak sanatları üzerine
yoğunlaşmış bir okulda başlayan Scandella
için bu okul, yalnızca teknik bilgi değil, aynı
zamanda mutfağa duyulan saygıyı ve disiplin
anlayışını da öğretiyor. Nicole Şef için bu
yıllar, hem yeteneklerini geliştirdiği hem
de mesleğin zorluklarını öğrenip kendini
bu yola adadığı bir dönem olarak hafızasına
kazanıyor.
Nicole Scandella, aldığı eğitimi sıradan
bir öğrenim süreci olarak değil, hayatını
şekillendiren bir deneyim olarak
tanımlıyor. "Okulda geçirdiğim yıllar,
teknik becerilerimi geliştirmekle kalmadı,
aynı zamanda mutfağın aslında bir sanat
olduğunu fark etmemi sağladı. Farklı
kültürlerden gelen şeflerle çalışmak,
onların yaklaşımlarını öğrenmek benim
vizyonumu genişletti." diyen Scandella,
eğitim sürecinde yalnızca tarifler ve
teknikler öğrenmediğini, aynı zamanda
mutfağın bir yaşam biçimi olduğunu
kavradığını belirtiyor. "Her yemeğin bir
hikayesi var ve bu hikayeyi anlatmanın
yolu, mutfakta geçirilen saatlerden geçiyor.
Okul bana sadece yemek yapmayı değil,
aynı zamanda bu sanatın arkasındaki
felsefeyi de öğretti." diye anlatan Şef
Nicole, Bergamo’daki yıllarını hayatının
dönüm noktası olarak görüyor. "O yıllarda
öğrendiğim en önemli şey, bu mesleğin
sadece lezzetli yemekler hazırlamaktan
ibaret olmadığıydı. Mutfak, bir ekip işi, bir
disiplin ve sürekli gelişim gerektiren bir
yolculuk. Bu yolculuk, beni bugün olduğum
yere taşıdı." diye de ekliyor.
İlk yemeğin ardındaki heyecan ve
motivasyon
Nicole Scandella, ilk yaptığı yemeği dün
gibi hatırlıyor. Çocukken anneannesine
mutfakta yardım etmek, yemek yapmaya
olan ilgisinin ilk tohumlarını atıyor. Ancak,
bir gün tamamen kendi başına yemek
yapma kararı, bu yolculuğu bambaşka bir
boyuta taşıyor. O anı hatırlarken, kendi
başına votkalı makarna yapmaya çalıştığı
ilk anı da unutamıyor, Scandella ve şöyle
devam ediyor: "O yaşta, mutfağa girmek ve
tam anlamıyla bir yemek yaratmak benim
için büyük bir adımdı. Makarnayı hazırlarken
hissettiğim heyecan, tarifin sonunda ortaya
çıkan lezzetle birleşince tarif edilemez
bir mutluluğa dönüştü. Bu deneyim, bana
yemek yapmanın sadece bir fiziksel süreç
değil, aynı zamanda duygusal bir bağ kurma
anlamına geldiğini öğretti. İlk yemeğimi
yapmak, sadece bir tarifin peşinden
gitmek değil, aynı zamanda özgüvenimi
geliştiren bir adımdı. Her detayında kendi
dokunuşumu hissetmek, beni mutfağa daha
da yakınlaştırdı. O günden sonra, yemek
yapmanın sadece yemek hazırlamak değil,
bir yaşam biçimi olduğunu daha iyi anladım.
66
hotel restaurant
& hi-tech
şefin gözünden
O hissettiğim gurur ve mutluluk, mutfakta
ilerlememi ve bu mesleği seçmemi sağlayan
en büyük motivasyon kaynağım oldu."
İlk profesyonel denemeler
Şef Nicole'ün mutfağa adım attığı ilk
profesyonel deneyimi, eğitiminin ikinci
yılında Sirmione’deki bir otelde yaptığı stajla
başlıyor. Bu süreç, mutfağın temposunu,
zaman yönetimini ve ekip çalışmasının
önemini anlamasına yardımcı oluyor. İlk
günleri oldukça zorlu geçiyor, Scandella'nın.
"Her şey hızlıydı ve uyum sağlamak için çok
çaba sarf ettim. Ama zamanla mutfağın
ritmine alıştım ve bu, mesleğime olan
tutkumun artmasına neden oldu." diyen
İtalyan şef, stajdan sonra, evine yakın
Betulla Oteli’nde tam zamanlı çalışmaya
başladığını anlatıyor ve şöyle devam ediyor:
"Burada, yemek yapmanın ötesinde liderlik,
stres yönetimi ve müşteri memnuniyetinin
ne kadar önemli olduğunu fark ettim.
Mutfağın sadece bir yemek pişirme yeri
olmadığını, aynı zamanda bir iş dünyası
olduğunu öğrendim. Bu deneyimler, aşçılık
kariyerimin temelini attı ve mesleğimde
ilerlememi sağladı."
Kesişen yollar, efsanevi tatlar
Şimdi de Scandella ile Monteverdi
Ristorante ile yollarının nasıl kesiştiğini
konuşuyoruz. Hilton Molino Stucky
Venedik’te çalıştığı dönemde kesişiyor
yolları. "Hilton Grubu, Conrad İstanbul
Bosphorus’ta yeni açılacak olan Monteverdi
için beni uygun gördüğünde, bu fırsatı büyük
bir mutlulukla kabul ettim." diye bahseden
Scandella, İstanbul'un yemek kültürü
açısından son derece zengin ve çeşitliliğe
açık bir şehir olduğunu dile getiriyor ve
"Burada yemek yapmak, sadece bir iş
değil, aynı zamanda kültürel bir keşif gibi
hissettiriyor." diye de ekliyor.
Denge ve kontrasttan keyif alıyor
Geliyorum sunum prensiplerine...
Scandella için sunum, bir yemeğin
hikayesini anlatmanın en etkili yolu.
"Benim için tabağın kompozisyonu, hem
görsel hem de duygusal bir bütünlük
oluşturmalı. İmza tabaklarımdan biri olan
Negroni Ton Balığı, sadece tadıyla değil,
aynı zamanda görsel sunumuyla da çok
seviliyor. Bu tarif, pandemiden sonra
özgürlüğü kutlama hissiyle ortaya çıktı."
diyen Şef Nicole, tabakta denge ve kontrast
oluşturmayı seviyor. Ana yemek, garnitür
ve soslar arasında bir uyum olmasına özen
gösterdiğini dile getiren Scandella'nın
tariflerinde kullandığı renkler ve dokular,
tabağın hem görsel hem de lezzet açısından
tamamlayıcı bir yapıya sahip olmasını da
imkan sağlıyor.
Tazelik, uyum, yerellik
Nicole Şef, lezzetin temel püf noktasını
ise malzemelerin tazeliği ve uyumu olarak
yorumluyor. "Yerel ve mevsimsel ürünler
kullanmak, hem çevresel sürdürülebilirlik
açısından önemli hem de yemeklerin özgün
lezzetini korumak için gereklidir." diyen
Scandella için sürdürülebilirlik, sadece
mutfak için değil, genel yaşam tarzım
için de büyük bir öneme sahip. Scandella,
"Tariflerimi oluştururken yerel üreticilerle
çalışmayı tercih ediyorum ve bu süreç, hem
topluluklara destek olmamı sağlıyor hem de
yemeklerime otantik bir dokunuş katıyor."
diyor.
"Sertliği ve katılığı, şefliğin tek yolu
zannederdim"
Nicole Scandella'yı iş yapma stili ve genç
kuşak ile kurduğu iletişim prensipleriyle
daha yakından tanımaya çalışıyorum.
Scandella, mutfaktaki tüm ekip
arkadaşlarıyla bilgi alışverişi yapmayı
ve tartışmayı çok sevdiğini belirtirken,
özellikle genç ekibiyle birlikte çalışarak,
onlardan yeni fikirler ve yaklaşımlar
öğrenmekten büyük keyif aldığını ifade
ediyor. Ve kendi ağzından iş yapma stilini
ve prensiplerini şu sözleriyle aktarıyor:
"Çok sert ve katı şeflerin olduğu bir neslin
zamanında yetiştirildiğim için şef olmanın
tek yolunun katı bir şef olmak gerektiğini
zannederdim. Daha sonra başka şeflerle
tanıştım ve onların davranışlarını
inceleyince farklı bakış açıları kazandım.
İlk başta düşündüğüm sert şef tarzının
bana uygun olmadığını anladım. Mutfaktaki
tüm ekip arkadaşlarımla bilgi alışverişi
yapmayı ve tartışmayı çok seviyorum.
Özellikle de genç ekiple beraber olmak,
onlardan yeni fikirler ve yaklaşımlar
öğrenmekten müthiş keyif alıyorum."
"Türklerin kahvaltıya verdikleri
öneme hayranlık duyuyorum"
Ya Türk mutfağı hakkındaki yorumları...
İtalyan mutfağının Türkiye’deki ilgisi
hakkında gözlemleri...
Seyahat etmekten ve ilgisini çeken her şeyi
tatmaktan oldukça keyif aldığını anlatan
Scandella, deneyimlediklerini tariflerine
uyguladığını ve Türk ve İtalyan mutfaklarını
birbirlerine birkaç açıdan benzer
bulduğunu ifade ediyor. Nicole Şef, Türk
yemek kültürüne ve özellikle de kahvaltıya
verdikleri öneme hayranlık duyduğunu,
İtalya kahvaltısından oldukça farklı bir tarz
olduğunu belirtiyor.
Türkiye'deki İtalyan restoranları ve
şeflerinin arasında çok kuvvetli bir
dayanışma ve bağ olduğunu dile getiren
Scandella, birçoğu ile tanıştığını ve
hepsinin kendisine çok destek ve
yardımcı olduğunu dile getiriyor. Onlara
çok teşekkür ettiğini ve dolayısıyla tek
bir restoran veya şefi seçemeyeceğini,
haksızlık yapmış olacağını sözlerine ilave
ediyor.
"Tüm odağımı Monteverdi'ye
adamak istiyorum"
Şef Nicole Scandella ile son olarak
bundan sonraki hayallerini ve gelecek
vizyonunu konuşuyorum. Tüm odağını
Monteverdi'ye adamak istediğini dile
getiren Scandella, kariyerinde bir sonraki
adım olarak, Executive Şef olarak daha
büyük sorumluluklar almak ve mutfağını
daha geniş bir kitleye tanıtmayı hedefleri
arasına aldığını söylüyor ve "Ayrıca,
farklı kültürler ve mutfaklar tanımak için
Asya’da, özellikle Çin veya Japonya’da
çalışma hayalim var. Bu, sadece kariyerim
değil, kişisel gelişimim için de büyük bir
adım olacaktır." diye de ekliyor.
Mutfağa özgürlük, eğlence,
topluluk ve aile anlamlarını
yükleyen Nicole Scandella,
erkeklerin dünyasında
bir kadın olmanın
profesyonel kariyerindeki
en zor mücadelelerden biri
olduğunu vurgulayarak,
"Bunun üstesinden
gelmek o kadar da kolay
değil. Kendi pozitif
yaklaşımınızın dışında
insanların bakış açılarını
pek de değiştiremiyorsunuz.
Ben yine de bunu böyle
kabul etmek istemiyorum.
Bunun için en iyi çözüm
bence değişime açık ve
istekli insanları çevrenize
dahil etmek ve değişime
açık olmayan insanlarla
tartışmaktan uzaklaşmak.
Bu size daha güçlü olmayı
öğretiyor ve yaptığınız işe
bağlı kalabiliyor, eğlence
ve istek katabiliyorsunuz."
diyor.
68
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel
ÖZAY AKAR
“GASTRONOMI DEĞERLENDIRME
SISTEMLERINDE ŞEFFAFLIK VE
KAPSAYICILIK ŞART”
Haber: Hatice Ünal Bilen
Gastronomi dünyası, her yıl yayınlanan
derecelendirme rehberleriyle
restoranlara ödüller ve sıralamalar
sunarak büyük bir etki yaratıyor. Türkiye’de
Michelin Guide ve Gault Millau gibi prestijli
rehberlerin yaptığı değerlendirmeler
hem heyecan uyandırıyor hem de bazı
soru işaretleri doğuruyor. Özellikle aynı
restoranların farklı derecelendirme
sistemlerinde çelişkili puanlarla
değerlendirilmesi, bu sistemlerin işleyişine
dair merak uyandırıyor.
Michelin, Gault Millau ve diğer gastronomi
rehberlerinin farklı değerlendirme
kriterlerine sahip olduğu biliniyor. Örneğin:
Michelin, yemeğin kalitesi ve mutfak
felsefesine odaklanırken, Gault Millau şefin
yaratıcılığı ve servis kalitesini ön plana
çıkarabilir. Bu durum, bir rehberde yüksek
puan almış bir restoranın diğer rehberde
neden daha düşük bir değerlendirmeye tabi
tutulduğunu açıklayabilir. Örneğin, Michelin
yıldızına sahip bir restoranın Gault Millau’da
sadece 2 şapkayla derecelendirilmesi gibi
durumlar, rehberler arasındaki sistematik
farkların bir sonucu olabilir.
c.paces Group F&B Operasyonel
Genel Müdür Yardımcısı Özay Akar,
MICHELIN Guide ve Gault Millau gibi
uluslararası gastronomi rehberlerinin
derecelendirme sistemleri üzerine çarpıcı
değerlendirmelerde bulundu. Akar, bu
rehberlerin aynı restoranlar üzerinde farklı
sonuçlar üretmesinin dikkat çekici olduğunu
belirtirken, değerlendirme kriterleri ve
süreçlerdeki şeffaflık ihtiyacına vurgu yaptı.
“Her sistem farklı önceliklere
sahip”
Özay Akar, gastronomi dünyasında büyük
prestije sahip olan Michelin Guide ve Gault
Millau gibi rehberlerin değerlendirme
süreçlerinde farklı önceliklere sahip
olduğunu belirterek, “Michelin, yemeğin
kalitesine ve mutfak felsefesine
odaklanırken, Gault Millau gibi rehberler
servis kalitesi, şarap menüsü çeşitliliği ya
da atmosfer gibi farklı unsurlara daha çok
önem veriyor. Bu yüzden bir rehberde yıldız
alan bir restoranın diğerinde düşük şapka
alması ya da hiç yer bulamaması olağan
görünebilir. Ancak dışarıdan bakan biri için
bu durum kafa karıştırıcı olabiliyor.” dedi.
“Müfettiş tutarlılığı ve ziyaret sayısı
önemli”
Derecelendirme süreçlerinde müfettişlerin
tutarlılığına dikkat çeken Akar, “Müfettişler
arasındaki bilgi birikimi ve deneyim
farklılıkları ile restoranları ziyaret ettikleri
zamanların değişmesi, sonuçların farklı
olmasına yol açabiliyor. Ayrıca restoranlara
sadece bir kez değil, birden fazla kez
gidilmesi gerektiğini düşünüyorum. Tek
bir ziyaretle verilen puanlar objektifliği
sağlamaz. Müfettişlerin birden fazla
ziyaret yapıp ortalama bir değerlendirme
oluşturması daha sağlıklı sonuçlar verir”
dedi.
“Şef değişikliği ve konsept
yenilemeleri etkili”
Akar, restoranların aldığı puanları etkileyen
önemli unsurlardan birinin şef değişiklikleri
ve konsept yenilemeleri olduğuna dikkat
çekti. “Bir şefin ayrılması ya da menü
konseptinin değişmesi, doğal olarak bir
restoranın rehberdeki yerini etkileyebiliyor.
Bu durum, bir rehberde yükselişi
desteklerken diğerinde düşüşe neden
olabilir” diye konuştu.
“Ticari dinamikler sistemi
etkileyebiliyor”
Derecelendirme sistemlerinin yalnızca
gastronomik bir rehber olmaktan
öte ticari bir boyutunun da olduğunu
belirten Akar, ödül gecelerinin bu açıdan
önemine değindi: “Bu etkinlikler, sektöre
görünürlük kazandırıyor ve bir vitrin işlevi
görüyor. Ancak bu süreçlerin işin özünden
uzaklaşarak ticari bir yapıya dönüşmesi
bir risk. Hak edenin hakkını alması, bu
sistemlerin prestijini koruması açısından
çok önemli.”
“Daha az bilinen mekanlara şans
verilmeli”
Akar, değerlendirme sistemlerinin sadece
bilinen restoranlarla sınırlı kalmaması
gerektiğine dikkat çekerek, şunları
söyledi: “Daha az bilinen ama yüksek
potansiyel taşıyan mekanlara şans
verilmesi, bu rehberlerin güvenilirliğini
artırır. Kapsayıcılık ve şeffaflık, sistemlerin
başarısının temel göstergesidir. Bu
rehberler, yalnızca ödül dağıtan yapılar
değil, gastronomi dünyasında yol gösterici
birer rehber olmalıdır.”
“Hakkaniyet ve geniş kapsam şart”
Özay Akar, değerlendirme sistemlerinde
şeffaflık ve kapsayıcılığın sağlanmasının
sektör için kritik önem taşıdığını vurguladı:
“Michelin, Gault Millau ve diğer rehberler,
kendilerini sürekli yenileyerek daha geniş
bir kapsama ulaşmalı. Restoranlar için
bu rehberlerde yer almak büyük bir onur.
Ancak bu sistemlerin başarısı, hak edenin
hak ettiği değeri görmesiyle ölçülecektir.”
70
hotel restaurant
& hi-tech
gastro güncel / makale
DrṀurat
İstanbul Gelişim Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı
Dogan
Doç.
)
Değerli okurlarım, günümüzde teknolojinin
baş döndürücü bir şekilde ilerlemesine
şahit oluyoruz. Yiyecek-içecek sektörüne
odaklandığımızda, Gastronomi 4.0’ın
kazanımlarının konuşulmaya başlandığını
da izlemekteyiz. Bu bağlamda, yazımda
Gastronomi 4.0 kavramından ve uygulamaları
kapsamında Bulanık Mantık yönteminin
bu alanda nasıl kullanılabileceğinden söz
edeceğim.
Gastronomi 4.0 dendiğinde Endüstri 4.0 ile bir
ilişkisinin olduğu kolayca anlaşılmaktadır. O
zaman kısaca Endüstri 4.0’dan bahsetmek ve
bağlantısını anlatmakta fayda görüyorum.
Dördüncü sanayi devrimi olarak da bilinen
Endüstri 4.0 ileri dijital teknolojilerin farklı
sektörlerin tüm süreçlerine entegrasyonunu
vadetmektedir. Endüstri 4.0'ın ana bileşenleri
arasında internet bağlantısı, otomasyon,
gerçek zamanlı veri alışverişi ve merkezi
olmayan kararlar alma yeteneği sayılabilir.
Günümüzde Endüstri 4.0'ın yiyecek ve içecek
sektörü üzerindeki etkileri tartışılmaya
başlanmış ve böylece sektörün tüm
süreçlerinde verimliliği, esnekliği ve tüketici
isteklerini karşılama yeteneğini artırma
potansiyeli anlaşılmıştır. Bu bağlamda yiyecek
ve içecek üretimi, hazırlama, servis, mutfak
yönetimi ve yemek deneyimlerinin çeşitli
yönlerindeki teknoloji, veri analizi, otomasyon
ve dijitalleşmenin entegrasyonunu kapsayan
Gastronomi 4.0 fenomeni ortaya çıkmıştır.
Gastronomi 4.0 mutfak deneyimini
geliştirmek için yapay zekâ, robotik, artırılmış
gerçeklik ve veri analitiği gibi teknolojilerden
yararlanmayı kapsamaktadır. Gastronomi
4.0 mutfakta üretimden pişirme tekniklerine,
yiyecek sunumuna ve müşteri deneyimine
kadar birçok bileşeni içermektedir.
Gastronomi 4.0 uygulamalarına
örnekler
Geleceğin mutfakları, hayatımızı
kolaylaştırmaya aday! Akıllı cihazlarla
donatılmış mutfaklarda yemek yapmak artık
çok daha keyifli. Robotlar ve yapay zekâ
sayesinde özelleştirilmiş yemekler saniyeler
içinde hazırlanmakta. Mobil uygulamalar
Yiyecek-içecek sektöründe
"Bulanık Mantık" kullanılabilir mi?
sayesinde kişiye özel beslenme önerileri
alıp, menü planlayabiliyoruz. Artırılmış
gerçeklikle menüleri keşfederken, Blockchain
teknolojisiyle de yediğimiz yemeğin nereden
geldiğini, içeriğini ve nasıl hazırlandığını
öğrenebilmekteyiz.
Gastronomi 4.0, teknolojik yenilik,
sürdürülebilirlik ve gelişen misafir
beklentileriyle karakterize edilen yeni bir
yemek yeme çağını başlatıyor. Bu paradigma
değişimi, şeflere, restoran sahiplerine
ve misafirlerine mutfak yaratıcılığının ve
verimliliğinin yeni sınırlarını keşfetme gücü
vermekte. Dijital mutfaklar, sürükleyici
yemek deneyimleri, veri analitiği, yapay
zekâ ve makine öğreniminden yararlanarak
Gastronomi 4.0, geleneksel mutfak
süreçlerinde devrim yapmakta. Bu
teknolojiler, değişkenler üzerinde hassas
kontrol sağlayarak Bulanık Mantık’ı, tarifleri
ve lezzetleri optimize etmek için değerli bir
araç haline getirmekte.
Bulanık Mantık: Gastronomi 4.0 için
önemli bir mutfak katalizörü
Doğrusal olmayan bir akıl yürütme biçimi
olan Bulanık Mantık, kesin olmayan
bilgilerle ilgilenir ve yiyecek ve içecek
sektöründe devrim yapmak için güçlü bir
araç sunmaktadır. Bulanık Mantık, mutfak
süreçlerinin karmaşıklığının özümseyerek
verimliliği, yaratıcılığı ve genel yemek
deneyimini artırabilir.
Gastronomi 4.0'da Bulanık
Mantık’ın uygulamalarına örnekler
Hassas Pişirme
Sıcaklık Kontrolü: Bulanık Mantık, yemeklerin
mükemmel şekilde pişmesini sağlayarak
hassas sıcaklık kontrolü sağlayabilir.
Malzeme türü, boyutu ve istenen pişme
seviyesi gibi faktörleri analiz ederek, optimum
sonuçlar için ısı ayarlarını dinamik olarak
ayarlayabilmekte.
Zamanlama Optimizasyonu: Malzeme
tazeliği, pişirme yöntemi ve istenen doku gibi
çeşitli faktörlere göre ideal pişirme sürelerini
hesaplayabilir.
Malzeme Seçimi ve Miktarı
Kişiselleştirilmiş Tarifler: Bulanık
Mantık, tarifleri kişisel tercihlere ve diyet
kısıtlamalarına göre uyarlayabilir, uygun
ikameleri önerebilir ve malzeme miktarlarını
buna göre ayarlayabilir.
Kalite Değerlendirmesi: Renk, doku ve
aroma gibi duyusal verileri analiz ederek
Bulanık Mantık, bileşen kalitesini ve tazeliğini
değerlendirmeye yardımcı olabilir.
Lezzet Profili ve Eşleştirme
Lezzet Optimizasyonu: Lezzet profillerini
analiz edebilir ve uyumlu lezzet
kombinasyonları sağlayarak tamamlayıcı
eşleştirmeler önerebilir.
Lezzet Özelleştirme: Bireysel tercihleri
anlayarak, belirli zevklere hitap etmek için
lezzet yoğunluklarını ayarlayabilir.
Menü Planlama ve Fiyatlandırma
Talep Tahmini: Menü öğelerine olan talebi
tahmin ederek restoranların envanteri
optimize etmesine ve yiyecek israfını
önlemesine yardımcı olabilir.
Dinamik Fiyatlandırma: Malzeme maliyetleri,
talep ve rekabet gibi faktörleri analiz ederek,
optimum fiyatları belirlemeye yardımcı
olabilir.
Mutfak Operasyonları ve Verimliliği
İş Akışı Optimizasyonu: Mutfak iş akışlarını
analiz edebilir ve süreçleri düzene sokmak
ve işçilik maliyetlerini azaltmak için
iyileştirmeler önerebilir.
Ekipman Bakımı: Ekipman performansını
izleyerek ve bakım ihtiyaçlarını tahmin
ederek, arızaları önlemeye ve duruş süresini
en aza indirmeye yardımcı olabilir.
Bulanık Mantık’ı benimseyerek, Gastronomi
4.0 mutfak inovasyonu, sürdürülebilirlik ve
müşteri memnuniyeti için yeni olasılıkların
önü açılabilir. Teknolojik gelişmeler
sürdükçe, yiyecek ve içecek sektöründe
Bulanık Mantık’ın daha da heyecan verici
uygulamalarını görmeyi bekleyebiliriz.
72
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
MICHELIN GUIDE
2025 seçkisi açıklandı
Michelin, Michelin Guide İstanbul, İzmir ve Muğla'nın 2025 restoran seçkisini
açıkladı. İkisi Michelin yıldızlı olmak üzere 32 yeni restoran seçkiye dahil oldu.
Michelin, Michelin Guide İstanbul,
İzmir ve Muğla'nın 2025 restoran
seçkisini 5 Aralık Perşembe
akşamı Four Seasons Hotel Bosphorus'ta
düzenlenen ödül töreniyle duyurdu. 2025
seçkisi 32 yeni adresle zenginleşirken,
Türkiye'deki tavsiye edilen mekan sayısı
İstanbul'da 77, İzmir'de 24 ve Muğla'da 31
olmak üzere toplam 132'ye ulaştı.
Michelin Rehberi müfettişleri tarafından
yeni keşfedilen restoranlar arasında
2'sine Michelin Yıldızı, 8'ine Bib Gourmand
ve 6'sına Michelin Yeşil Yıldız verildi.
Geçtiğimiz yıl tavsiye edilenler listesinde
yer alan bir başka restoran ise bu yıl Bib
Gourmand derecesi ile ödüllendirildi.
İlk Michelin yıldızlarını aldılar
İstanbul şehir merkezine 40 kilometre
uzaklıkta bulunan Casa Lavanda
mutfağının başında bulunan şef Emre Şen,
Türk repertuarının klasik lezzetlerinin
yanında, özellikle İtalyan olmak üzere
daha Akdeniz esintili dokunuşlarla ustaca
birleştiriyor. Casa Lavanda ayrıca Michelin
Yeşil Yıldız ödülüne de layık görüldü.
İzmir'de, Narımor restoranının
mutfağından, şef Atilla Heilbronn, yerel
mutfak geleneklerinin rafine bir şekilde
yorumluyor ve Alman köklerini Türk
mutfak zenginliğiyle kusursuz bir şekilde
birleştiriyor. Yıldızlarını yeni alan bu iki
restorana ek olarak müfettişler, Michelin
Rehberi’nin 2024 seçkisinde yıldız alan
veya tavsiye edilen restoranların gösterdiği
tutarlılıktan oldukça etkilendi. Önceki
seçkide Bir Yıldızla derecelendirile
restoranlarının tümü, olağanüstü
mutfak deneyimi sunmaya devam
etmeleri sayesinde 2025 seçkisinde de
ayrıcalıklarını koruyarak üç ilde toplam Bir
Yıldızlı restoran sayısını 13'e yükselttiler:
İstanbul'da Araka, Arkestra, Casa Lavanda,
Mikla, Neolokal, Nicole ve Sankai by
Nagaya; Bodrum'da Kitchen by Osman
Sezener ve Maçakızı; İzmir'de Narımor, OD
Urla, Teruar Urla ve Vino Locale.
Ayrıca, yerel mutfak sahnesinin zirvesinde
yer alan İstanbul'daki Turk Fatih Tutak,
"rota değiştirmeye değer olağanüstü
mutfağı" nedeniyle iki Michelin Yıldızı
ile tavsiye edilmeye devam ediyor. Altı
yeni Yeşil Yıldız, ekolojik uygulamalar
konusunda örnek teşkil eden restoranların
olağanüstü bağlılığını kutluyor. İstanbul’da
Casa Lavanda’nın yanında The Barn ve
Telezzüz de çevreye olan bağlılıkları
sayesinde Yeşil Yıldızla ödüllendirildi.
Muğla’da, Mezra Yalıkavak (Bodrum) ve
Agora Pansiyon (Milas) ve İzmir’deki Asma
Yaprağı da çevreye olan taahhütlerini
kanıtladı. Bu restoranlar, Michelin Guide
İstanbul, İzmir, Muğla'nın 2025 seçkisinde
Yeşil Yıldızlı restoranların sayısını 10’a
yükseltti.
Dokuz yeni restoran Bib Gourmand
ile ödüllendirildi
Michelin Rehberi Müfettişleri, Bib
Gourmand ödülüne layık görülen 9 yeni
adresi açıkladı : Bunların 4’ü İstanbul’da,
2’si İzmir’de ve 3’ü Muğla’da. Bodrum'da
bulunan ve leziz İtalyan lezzetleri sunan
Arka Ristorante Pizzeria haricindeki
restoranlar çoğunlukla Türk lezzetleri
ve tariflerine odaklanıyor ve bunları
geleneksel yöntemlerle veya daha çağdaş
versiyonlarla yorumluyor. Otantik mutfak
tutkunları Ali Ocakbaşı'nda (İstanbul) veya
Aslında Meyhane'de (Urla -İzmir) öğle
veya akşam yemeğini deneyimleyebilir
ve Aslında Meyhane’de cömertlik ve
samimiyetle servis edilen tipik İzmir
yöresel tariflerini test edebilir.
Şimdiye kadar müfettişler tarafından
tavsiye edilen ve bu yıl Bib Gourmand
rütbesine yükseltilen daha erişilebilir
Tatbak; pidesi, kebabı ve lahmacunuyla
ünlü bir İstanbul restoranı. İstanbul’un
Anadolu yakasında yer alan Araf
İstanbul’da gurmeler oldukça küçük
boyutta olan bu restoranın tezgahında
otururken, çağdaş Türk mutfağının kömür
ateşinde pişen olağanüstü lezzetlerin
tadını çıkarabilir.
Nazende Cadde (İstanbul) ve Beynel
(Bodrum) için anahtar kelimeler paylaşım
ve samimiyettir. Müfettişler, paylaşımlık
birkaç tabak sipariş ederek ailenizle veya
arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirmek için
bu mekanlara gitmenizi tavsiye ediyor.
Son olarak Alaçatı'da (İzmir) bulunan
Yeşil Yıldız ödüllü Asma Yaprağı'nın
bohem ve romantik cazibesi müfettişleri
baştan çıkardı. Şef Ayşe Nur Mıhcı'nın
vizyonundan yola çıkan bu restoran,
özgün olduğu kadar zengin bir mutfakla
paylaşımı ve cömertliği ön plana çıkarıyor.
Daha da rustik olan Agora Pansiyon (aynı
zamanda bir Yeşil Yıldız sahibi), Bodrum'un
kuzeyinde gizli Kapıkırı Köyü’nde aynı
şekilde gizli bir restorandır. Seçkiye
yeni eklenen restoranlarla birlikte yanı
sıra, derecelerini bir yıl daha koruyan
restoranlarla birlikte 2025 seçkisinde
yer alan Bib Gourmand restoran sayısı
İstanbul'da 14, İzmir'de 8, Muğla'da 5
olmak üzere toplam 27'ye yükseldi.
22 yüksek kaliteli restoran eklendi
Rehbere yeni eklenen 2 Michelin yıldızlı
ve 9 Bib Gourmand restorana ek olarak
müfettişler bu yıl tavsiye ettikleri 22 yeni
restoranın sunduğu lezzetlerle baştan
çıkarıldı. Tüm trendlerin bir araya geldiği
kozmopolit bir şehir olan İstanbul'da
6 yeni restoran rehberin tavsiye edilen
restoranlar listesine seçildi. Oldukça şık
Çok Çok Pera'da Tayland lezzetlerine
vurgu yapılırken, Lokanta by Divan ve
Herise İstanbul'da Türk lezzetleri modern
gastronomi incelikleriyle zenginleştiriliyor.
Apartıman Yeniköy ise şehrin trend
gençleriyle dolu bir Akdeniz bistrosu hissi
veriyor. Barn ve Telezzüz, Michelin Yeşil
Yıldızı ile de derecelendirilen, ekolojik
sorumluluğa olağanüstü bağlı bir mutfak
deneyimi sunuyor.
İzmir'de ise 6 yeni restoran Michelin
Guide denetim ekiplerini etkiledi. Ortaya
Alaçatı'nın cömert paylaşım mutfağından,
Hus Şarapçılık'ın altı kişilik ikramlarına,
et restoranı (aynı zamanda kasap) Kasap
Fuat Çeşme'ye kadar bu adresler, İzmir
restoranlarının yerel ve mevsimlik
ürünlere olan inanılmaz bağlılığına tanıklık
ediyor.
Müfettişlerin Bodrum'un ötesinde
keşfetmeye başladığı Muğla ilinde, seçkiye
10 yeni restoran eklendi. Marmaris'te
bulunan Divia by Maksut Aşkar,
Neolokal restoranının baş şefinin mutfak
yeteneğinden yararlanırken, Fethiye'de
bulunan Mori, malzemelerinin tazeliğiyle
öne çıkıyor. Bodrum'da tavsiye edilen 8
yeni restoran arasında yemek tutkunları,
Oi Filoi'de Yunan spesiyalitelerinin ve
Oro by Alfredo Russo'da rafine İtalyan
lezzetlerinin tadını çıkarabilir. Geçtiğimiz
yıldan beri müfettişlerin radarında olan
Dereköy Lokantası'nın da sorumlusu
olan şef Zişan Altıncaba'nın yeni mekanı
Kornel'de odun ateşinde pişen mükemmel
pizza ve nefis mevsimlik kokteyller harika
bir yemek deneyimini garanti ediyor.
İstanbul, İzmir ve Muğla illerinde toplamda
91 restoran, kaliteli sunumları ve gelişen
Türk mutfak kültürünün ana hatlarını
vurgulayarak Michelin tarafında tavsiye
ediliyor.
Yetenekli profesyoneller için üç
özel ödül
2025 Michelin Sommelier Ödülü, Yıldızlı
OD Urla restoranından Yunus Öztürk'e
gidiyor. Türk şarapları konusunda gerçek
bir uzman olan Yunus Öztürk, şarap
listesini Türkiye'nin farklı bölgelerine ve
daha spesifik olarak Urla bölgesine bir
övgü olarak hazırlıyor. 2025 Michelin Servis
Ödülü, Michelin yıldızlı restoran Nicole’un
servis ekibi tarafından gerçekleştirilen
iş birliğine dayalı mükemmel çalışmayı
onurlandırıyor. Son olarak, genç bir
yeteneğin zaten çok başarılı ve gelecek
vaat eden mutfak imzasını selamlamayı
amaçlayan 2025 Michelin Genç Şef Ödülü,
Bodrum'daki Yeşil Yıldızlı Mezra Yalıkavak
restorandan Serhat Doğramacı'nın oldu.
74
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
ERSOY: “İSTANBUL, İZMIR VE
MUĞLA GASTRONOMISIYLE DÜNYA
SAHNESINDEYIZ”
Michelin Rehberi’nin 2025 seçkisinin tanıtım töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanı
Mehmet Nuri Ersoy, İstanbul, İzmir ve Muğla’nın gastronomi alanındaki başarısına dikkat
çekti. Ersoy, üç şehrin köklü tarihleri, doğal güzellikleri ve zengin mutfak kültürleriyle
yerli ve yabancı ziyaretçilerin gözdesi olduğunu belirterek, “Şeflerimizin yaratıcılığıyla
dünya gastronomi sahnesindeki yerimiz ve önemimiz giderek artıyor” diye konuştu.
Kültür ve Turizm Bakanı M ehmet
Nuri Ersoy, dünyanın önde
gelen restoran değerlendirme
sistemlerinden biri olan Michelin
Rehberi’nin 2025 seçkisinin tanıtım
törenine katıldı. Bakan Ersoy,
Four Seasons Hotel Istanbul at
the Bosphorus'ta düzenlenen ödül
törenind yaptığı konuşmada Türkiye
gastronomisinin uluslararası alandaki
yeri ve önemine dikkat çekti. Türk
mutfağının küresel gastronomi
sahnesindeki güçlü konumuna değinen
Ersoy şu ifadeleri kullandı: “2025
yılında İstanbul, İzmir ve Bodrum’un
yanı sıra Muğla ilimizin diğer ilçelerine
de yayılacak olan Michelin seçkisinin,
seçilen tüm restoranlarımıza
şimdiden hayırlı olmasını diliyoruz.
Destinasyonlarımızın dünyanın önde
gelen gastronomi şehirleri arasına
girebilmeleri için hem yerel lezzetlere
hem de dünya mutfaklarının başarılı
örneklerine ev sahipliği yapmaları
gerekiyor.”
Gastronomide öncü şehirlerimiz:
İstanbul, İzmir ve Muğla
İstanbul, İzmir ve Muğla'nın hem
özgün Türk mutfağının geleneksel
ve modern yorumlarına imza atan
başarılı restoranlara hem de dünya
mutfaklarının en başarılı örneklerini
sunan sayısız işletmeye sahip olduğuna
dikkati çeken Bakan Ersoy, şunları
kaydetti: "Michelin Rehberi'nin
Türkiye'ye en büyük faydası bu
zenginliğimizi dünyaya tanıtmak, özgün
bir gastronomi deneyimi yaşamak
isteyen yerli ve yabancı ziyaretçilerimize
şehirlerimizin zengin seçeneklerini
tanıtmasıdır. Gastronomi sektörü, bir
yandan coğrafyanın getirdiği iklim,
tarım ve hayvancılık şartlarından bir
yandan da bulunduğu toprakların
tarihi ve kültürel mirasından beslenen
bir alan. Ne kadar şanslıyız ki
kıtaları birleştiren, imparatorluklara
başkentlik yapmış kadim geçmişiyle
konuklarına benzersiz deneyimler
sunan İstanbul'umuz, olağanüstü doğal
güzellikleri, köklü tarih ve zengin yemek
kültürleriyle öne çıkan İzmir ve Muğla
illerimiz, bugün artık yerli ve yabancı
ziyaretçilerimizin tercih sıralarında üst
sıralarda yer alan gastronomi şehirleri.
Bu zenginliği yeni nesil bir birikim ve
yaratıcılıkla harmanlayan şeflerimiz ile
dünya gastronomi sahnesindeki yerimiz
ve önemimiz giderek artıyor."
76
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Gault & Millau Türkiye şapka
kaldırdığı restoranları açıkladı
Gault & Millau Türkiye 2025 Rehberi, 9 Aralık Pazartesi akşamı Çırağan Palace
Kempinski’de düzenlenen ikinci edisyonunda 280’in üzerinde mekâna şapka kaldırdı!
Gastronomi kültürünü geliştirmek,
yenilikçi, özgün ve sürdürülebilir
bir yaklaşım benimsemek amacıyla
hareket eden dünyanın en prestijli restoran
derecelendirme rehberlerinden biri Gault
& Millau Türkiye 2025 Rehber Ödülleri,
9 Aralık 2024 Pazartesi akşamı Çırağan
Palace Kempinski’de düzenlenen görkemli
törenle sahiplerini buldu. Türk mutfağının
en saygın isimlerini bir araya getiren bu
unutulmaz gecede, gastronomi dünyasının
önde gelen profesyonelleri Gault & Millau
ödüllerini almaya hak kazandılar ve Türk
gastronomisinin uluslararası alandaki etkisi
bir kez daha alkışlandı. Sözen Group’un
geçtiğimiz yıl Türkiye’ye kazandırdığı bu
değerli rehber, Türkiye gastronomisini
dünyaya tanıtmayı ve gastronomi
sektöründeki önemli oyuncuları uluslararası
alanda hak ettikleri şekilde öne çıkarmayı
hedefliyor.
Sözen: “10 şehirde çalıştık,
Ankara’yı eklemekten gururluyuz”
Gecenin açılış konuşmasını Sözen
Group CEO’su ve Gault & Millau Türkiye
Direktörü Gökmen Sözen yaptı. Sözen, Türk
gastronomisinin son yıllarda elde ettiği
başarıları vurgulayarak “Bugün burada
Gault&Millau Türkiye Rehberi 2025’in ikinci
edisyonunu tanıtmanın gururunu yaşıyoruz.
Gault&Millau, 55 yıllık geçmişiyle dünyanın
en önemli gastronomi rehberlerinden biri
olarak gastro-turizm ve gastro-diplomasiyi
güçlendirirken yeme-içme sektöründe
ekonomik hareketlilik oluşturmaktadır.
Türkiye’nin gastronomi dünyasındaki
potansiyelini ortaya çıkarmak, yerel
şeflerimizi ve restoranlarımızı uluslararası
alanda tanıtmak amacıyla yürüttüğümüz bu
çalışmalar, bu rehberin katkılarıyla daha
da anlam kazanıyor. Bu yıl denetçilerimizle
10 şehirde çalıştık, özellikle başkentimiz
Ankara’yı rehbere eklemekten gurur
duyuyoruz. Türk gastronomisini global
sahnede hak ettiği yere taşımak için Sözen
Organizasyon olarak, Gastromasa İstanbul ve
Londra gibi etkinliklerimizle ve Gault&Millau
ile sektörümüzü daha ileriye taşımak adına
adımlar atıyoruz. Ayrıca, Salon du Chocolat
ve FSummit gibi önemli organizasyonlarla
ülkemizin gastronomi ve ağırlama
sektöründe dünya standartlarına ulaşması
için çalışıyoruz. Türkiye’nin gastronomi
alanındaki gelişimi ve sektörümüzün
güçlenmesi için hep birlikte daha büyük
başarılara ulaşacağımıza inanıyorum.” dedi.
Hayoun: “Türkiye'nin gastronomik
zenginliğini dünya sahnesine
taşıyacağız”
Gault & Millau Türkiye 2025 Ödül Töreni,
Türk mutfağının küresel alandaki gücünü bir
kez daha gözler önüne serdi. Ödül töreninde,
Gault & Millau CEO'su Patrick Hayoun
ise “Türk mutfağı, köklü geçmişi, zengin
lezzetleri ve kültürel çeşitliliğiyle dünya
gastronomi sahnesinde eşsiz bir yere sahip.
Ancak bu muazzam potansiyelin uluslararası
arenada hak ettiği görünürlüğe ulaşması için
doğru platformların oluşturulması gerekiyor.
Gault&Millau olarak Türkiye’deki varlığımız,
bu eksikliği gidermeye yönelik önemli
bir adım. Yerel şeflerin ve restoranların
uluslararası bilinirliğini artırmayı, Türk
mutfağının özgünlüğünü ve derinliğini global
gastronomi dünyasına tanıtmayı hedefliyoruz.
Bu adımla, sadece Türk mutfağını
desteklemekle kalmayacak, aynı zamanda
Türkiye'nin gastronomik zenginliğini bir
ilham kaynağı olarak dünya sahnesine
taşıyacağız. Gault&Millau'nun Türkiye’deki
çalışmaları, bu güçlü mutfak kültürünü
global ölçekte hak ettiği yere taşımak için
önemli bir fırsat sunuyor.” dedi.
1 Toque – Gourmand Table
Gault&Millau rehberi 1 Toque, yani
“Gourmand Table” kategorisiyle başlar. Bu
kategori, 20 üzerinden 11 ila 12,5 arasında
puan alır. Klasik ve temel teknikleri iyi
kullanan, kaliteli ürünler ile hazırlanan
yemekler ve özenli pişirme yöntemlerine
sahip restoranlar 'Gourmand Table' olmaya
hak kazanır.
2 Toques – Chef’s Table
2 Toques ile “Chef’s Table” olarak seçilen
restoranlar 20 üzerinden 13 ila 14,5
arasında puan alır. Şefin tekniği iyi bir
şekilde kullanmasıyla beraber, geleneksel
veya çağdaş mutfak anlayışlarını rahatlıkla
kullanabilmesi önemlidir. Bu aynı zamanda
ürünlerin mükemmel şekilde pişirildiği
anlamına gelir.
3 Toques – Excellent Table
“Excellent Table” kategorisindeki restoranlar
rehberde 20 üzerinden 15 ila 16,5 arasında
derecelendirilir ve restoranlar 3 toques
almaya hak kazanır. Bu derecelendirmede
teknik beceriler ve sadelik birlikte dikkate
alınırken, şefin reçete uygulamalarında
mükemmellik ve kendi imzası ile hazırladığı
ürünler vurgulanır.
4 Toques – Prestigious Table
“Prestigious Table” unvanına yani 4 Toques’a
sahip olmak için restoranın 20 üzerinden 17
ila 18,5 arasında puan alması gerekir. Bu
toque’a sahip olan restoranlarda, şefin tat ve
lezzet duygusunda ustalaşmasıyla beraber,
istisna ürünlere dayalı bir mutfak yarattığı
belirtilir.
5 Toques – Exceptional Table
Rehberde 20 üzerinden 19 ila 19,5 arasında
puan alan restoran “Exceptional Table”
olarak kabul edilir ve böylece, mekanlar
Gault&Millau’nun gururu 5 toques’u almaya
hak kazanır. Bu toque’a sahip restoranlar;
unutulmaz bir yemek deneyimi yaşattığı gibi,
mükemmel bir atmosfere ve benzersiz imza
lezzetlere sahiptir.
Gault & Millau Türkiye Özel Ödül
Kategorileri
Gastronomi Yazarı Ödülü: Ahmet Örs,
Teoman Hünal
Sektöre Katkı Sağlayanlar Ödülü: BigChefs
Kurucusu Gamze Cizreli, Midpoint Kurucusu
Ayhan Çarıkçılar, Kıyı Lokantası Kurucusu
Yorgi Sabuncu, Günaydın Et & Restoran
Grubu Kurucu Ortağı Cüneyt Asan,
Türk Mutfağı Araştırmacısı & Şefi Vedat
Başaran, Sunset Grill & Bar Kurucusu
Barış Tansever.
En İyi Pasta Şefi Ödülü: Peninsula Istanbul
Pastry Şefi Malte Rohmann.
En İyi Çikolata Şefi Ödülü: Gamze Baş
En İyi Patisserie Mekân Ödülü: Five
O’Clock, Sinem Ekşioğlu & Burak Ekşioğlu
En İyi Restoran Tasarımı Ödülü: TURK
Fatih Tutak, Fatih Tutak
En İyi Tabak Tasarımı Ödülü: Serkan
Aksoy, Nicole Restaurant
Ozan Kumbasar, Vino Locale
En İyi Servis Ödülü: Mikla, Cihan Çetinkaya
& Rufi Yalın
Farm to Table Ödülü: OD Urla, Osman
Sezener
En İyi Deniz Restoranı Ödülü: Balıkçı
Kahraman, Kahraman Altun
En İyi Street Food Ödülü: Kokoreççi Asım
Usta, Cihan Yılmaz; Basta, Derin Arıbaş
En İyi Brunch Mekânı Ödülü: Swissôtel the
Bosphorus Istanbul, Soner Kesgin;
Four Seasons Hotel Istanbul at the
Bosphorus, Görkem Özkan / Çırağan Palace
Kempinski Istanbul, Davut Kutllugün /
Hodan, Çiğdem Seferoğlu / Çiy Restoran,
Damla Uğurtaş / Lacivert Restoran, Aslı
Günver / Divan by Kuruçeşme, Serpil Toptaş
/ Beca Mutfak, Cüneyt Açık & İrem Demir &
Tunahan Demir.
En İyi Geleneksel Lokanta Ödülü:
Töngül Pide, Nedime Töngül Akçay /Seraf
Restaurant, Sinem Özler.
En İyi Hospitality Ödülü: TUM/TRU
Hospitality & Retail Group, Sadettin Cesur /
Club Marvy, Meltem Acar
Yüzyıllık İşletmeler Ödülü: Hacı Abdullah
Lokantası, Abdullah Korun / Şekerci Cafer
Erol, Hakan Erol / Beyaz Fırın, Nathalie
Stoyanof / Yanyalı Fehmi, Ergin Sönmezler
& Can Sönmezler /İmam Çağdaş, Burhan
Çağdaş
En İyi Bar Ödülü: Frankie, Hakan Özkul
En İyi Miksoloji Mekânı Ödülü: Fahri
Konsolos, Emir Ali Enç
En İyi Sommelier Ödülü: Maça Kızı, Vincent
Lopresto adına Aret Sahakyan
Yılın Lezzet Elçisi Ödülü: Uluç Sakarya,
Nazende / Süreyya Üzmez, Trilye Restaurant
/ Ertuğrul Sürgit, Yalova Restaurant / İbrahim
Tuna & Emrah Coşkun, Fauna
Gault&Millau özel gecesine
Fransa Cumhurbaşkanı’nın
Gastronomi ve Gıda
Politikalarından Sorumlu
Özel Temsilcisi Guillaume
Gomez ilettiği özel videoyla
ödül gecesine ilişkin değerli
mesajlarını paylaştı. Ayrıca
Zilte Restaurant’ın sahibi ve
şefi Viki Geunes gibi isimlerin
yanı sıra gastronomi sektörü,
uluslararası, ulusal basın, sivil
toplum kuruluşları ve sanat
dünyasının önde gelen isimleri
geceye katıldılar. Birçok farklı
kategoride yüzlerce kişi ve
mekân ödüllendirildi ve Gault &
Millau şapkaları da sahiplerini
buldu.
En İyi Sürdürülebilirlik Ödülü: Telezzüz,
Bahtiyar Büyükduman / Teruar Urla, Osman
Serdaroğlu /Apartıman Yeniköy, Burçak
Kazdal
En İyi Butik Otel Oteli: Museum Hotel, Tolga
Tosun
En İyi Resort Oteli: Hillside, Ceyda Abik
En İyi Şehir Oteli Food & Beverage Başarı
Ödülü: Akra Hotels, Gökhan Polat
En İyi Resort Oteli Food & Beverage Başarı
Ödülü: Maxx Royal Resorts, Naoki Katori
En İyi Outside Catering Ödülü: D-ream,
Alper Önder
En İyi Banket Ödülü: Çırağan Palaca
Kempisnki, Ralph Radtke
Mutfak Kültürü Ödülü: Murat Deniz Temel,
Alaf
Onur Ödülü: Gazi Akyol, Sunset Grill & Bar
En Genç Şef Ödülü: Serkan Anavatan
Uluslararası Marka Ödülü: Sakhalin
İstanbul, Vladimir Mukhin
En İyi Uluslararası Başarılı Şef Ödülü:
Maksut Aşkar
En İyi Şef Ödülü: TURK Fatih Tutak, Fatih
Tutak
78
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
GIDA PAZARLAMANIN ÖNCÜLERI ILK
KEZ ÖDÜLLENDIRILDI
Türkiye’nin ilk ve tek Gastronomi Pazarlama Ajansı Dude Table tarafından düzenlenen,
gastronomi pazarlaması alanında yapılan başarılı projelerin değerlendirildiği ilk FOMA
ödülleri 11 Aralık’ta gerçekleşen ödül töreniyle sahiplerini buldu. FOMA’nın yeni dönem
başvuruları 1 Temmuz 2025’te açılacak!
Türkiye’de gıda ve içecek
alanında ürün ve hizmet
geliştiren markaların pazarlama
odaklı projelerini değerlendiren bir
ödüllendirme sistemi olan FOMA
Ödülleri, 11 Aralık Çarşamba günü,
İstanbul’un üyelerine özel yeni
sosyal kulübü Dotshub’ın mekan
sponsorluğunda düzenlenen
törenle kazananlara takdim edildi.
Yeme içme sektöründen önemli
firmalar, bu firmaların pazarlama
çalışmamalarını yürüten ajanslar ve
sektör profesyonelleri ödül töreninde
yerini alırken törende toplamda 66 ödül
verildi.
66 ödül verildi
Dude Table’ın gıda pazarlama
alanındaki metodolojisini ve
tecrübesini, gıda pazarlamasını
odağına alan projeleri ölçümlemek
için farklı kategorilere yansıttığı FOMA
Ödülleri’nde, ödüller 4 ana kategorinin
alt kategorilerinde verildi. Müşteri
Memnuniyeti En Yüksek Restoran
kategorisinin altında yer alan Fine
Dine ve Casual Dine kategorilerinde
ölçümleme, Dude Table’ın iş partneri
Kantar Insights ile gerçekleştirildi. 25
Altın, 27 Gümüş ve 10 Bronz olmak
üzere 62 ödülün yanı sıra “Yerelde
İlham Veren Markalar” başlığında 4
ödül daha markalara takdim edildi.
Restoran kategorisinin Kantar Insights
ile ölçümlendiği FOMA Ödülleri’nde
diğer 3 kategorinin jüri koltuğunda ise
şu isimler yer aldı; Gıdanın Geleceği
kategorisinde Aylin Gezgüç, Ayşin
Işıkgece, Defne Tüysüzoğlu, Deniz
Sipahi, Dilara Koçak, Durukan Dudu,
Duygu Özerson Elakdar, Ebru Köktürk
Koralı, Funda Güzelmeriç İnansal,
İrfan Donat, Kübra Sultan Yüzüncüyıl,
Levent Kurnaz, Müge Akgün, Olcay
Silahlı, Volkan Aki; Food Marketing
Communications kategorisinde Cihan
Kırımlı, Çağla Gül, Ebru Köktürk
Koralı, Ebru Erke, Elif Ergu Demiral,
Ercüment Büyükşener, Faris Seven,
Güven Çelikkaya, Hande Beceren,
Kayhan Dural, Merve Akgül, Moshe
Aelyon, Pelin Özkan, Şule Şamlı;
Food Design kategorisinde ise Beril
Ateş, Erdem Akan, Ezel Akay, Gamze
Güven, Gaye Çevikel, Gökçe Kırımlı,
Kerem Küçükgürel, Mehmet Ateş,
Orhan Irmak, Pınar Hacırarifoğlu, Sibel
Kutlusoy ve Umay Çubukçu.
Mevlevi
Somadı
Etkinliği
Matbah
Restaurant’ta
gerçekleşti
Osmanlı ve Mevlevi
mutfağının efsanevi
lezzetleri, Matbah
Restaurant’ın düzenlediği
Mevlevi Somadı etkinliğiyle
konuklarına tarihî bir lezzet
yolculuğu sundu.
Matbah Restaurant, 7-17
Aralık 2024 tarihleri arasında
düzenlediği Mevlevi Somadı
etkinliği ile Mevlâna’nın eşsiz yemek
kültürünü misafirlerine sundu. Her yıl
olduğu gibi, Mevlevi sofrasının en seçkin
örnekleriyle konuklarını ağırlayan
restoran, tarihî bir lezzet yolculuğu
sundu.
Tasavvufun sofrada ifadesi:
“Hamdım, piştim, yandım”
Mevlâna'nın öğretileri, sadece bir
yaşam felsefesi değil, aynı zamanda
mutfakta da kendini gösteriyor.
“Hamdım, piştim, yandım” sözüyle
yemeklerin pişiş sürecini ve insan
ruhunun olgunlaşmasını sembolize
eden Mevlâna, gıda kültürünün
önemli bir parçası olmuştur. Matbah
Restaurant, bu eşsiz mirası yaşatarak,
her lokmada şükrü ve derin anlamı
misafirlerine sundu.
Aşçıya saygı: Mevlevi mutfağında
mükemmelliğe yolculuk
Mevlevi mutfağı, sadece yemek
pişirmeyi değil, doğanın sunmuş olduğu
nimetlere olan derin saygıyı da içeren
bir öğretidir. Aşçılığa büyük saygı
gösterilen bu öğreti, Mevlâna'nın aşçısı
Ateş-baz Veli’nin adına inşa edilen
türbe ile de simgelenmiştir. Matbah
Restaurant, bu geleneği yaşatarak
yemeklerin hazırlanmasında büyük bir
titizlikle çalıştı.
Somat adabı ve sofra kültürü: Bir
ibadet olarak yemek
Mevlevi geleneklerine göre yemek,
sadece karın doyurmak değil, aynı
zamanda bir ibadet ve şükran ifadesidir.
Sofra, Mevlâna'nın öğretilerine göre
büyük bir saygı gerektiren bir alan
olup, yemekler dua ile başlar, şükürle
tamamlanır. Matbah Restaurant, bu
öğretiyi uygulayarak, yemekleri bir
ritüel haline getirdi.
Osmanlı ve Mevlevi mutfağının
özgün lezzetleri
Matbah Restaurant, Mevlevi Somadı
2024 menüsünde, Mevlevi Mutfağı’nın
zengin ve eşsiz tatlarını misafirleriyle
buluşturdu. Menüde yer alan bazı özel
lezzetler ise şöyle: Sirkencübin Şerbeti,
Buğdaylı Balık Çorbası, Gül Yapraklı
Semizotu, Tarçınlı Kuzu Gerdanı,
Mevlevi Pilavı (Hassaten Lokma),
Badem Helvası.
80
hotel restaurant
& hi-tech
gastro etkinlik
Mutfağın sınırlarını zorladılar…
Türkiye'nin lider toplu yemek hizmetleri devi Sofra/Compass Group, geleneksel Culinary
Cup yarışmasının 10'uncu yılında mutfak sanatlarının sınırlarını zorladı.
Sofra/Compass Group Türkiye,
geleneksel Culinary Cup
yarışmasının 10'uncu yılında
benzersiz bir etkinliğe imza attı.
"Sınırlarını Zorla" temasıyla düzenlenen
bu yılki yarışma, Türkiye'nin dört bir
yanından gelen yetenekli şeflerin
yaratıcılığına ve tutkusuna sahne oldu.
7 Aralık'ta İstanbul Gastronometro'da
gerçekleşen büyük finalde, ülke çapından
seçilen şefler benzersiz bir mücadeleye
tanık oldu. Zorlu bölgesel elemelerin
ardından, 5 şef arasından seçilen
finalistler, mutfak sanatlarının sınırlarını
zorlayan performanslarıyla jüriyi büyüledi.
Sözen Group CEO'su Gökmen Sözen, Le
Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne
Ertan Tüysüzoğlu, Atıksız Mutfak Şefi
Özge Şahin, İçerik Üreticisi ve Gıda
Mühendisi Özgül Coşar ve Gastronometro
Eğitmen Yönetici Şefi Murat Özipek’ten
oluşan alanında uzman seçkin bir jüri,
şeflerin yaratıcılığını, teknik becerilerini
ve hikaye anlatım yeteneklerini titizlikle
inceledi.
Her tabak bir manifesto
Bu yılki Culinary Cup, geleneksel yarışma
formatının ötesine geçerek şeflere
gerçek anlamda kendilerini gösterme
fırsatı sundu. Önceden belirlenmiş
menüleri kendi yorumlarıyla harmanlayan
yarışmacılar, sadece lezzet değil, aynı
zamanda derin bir lezzet hikayesi sunma
mücadelesi verdi. Aşçıların profesyonel
becerileri ve özgün anlatım yetenekleri,
Sofra/Compass Group Türkiye'nin
kurumsal vizyonuna nasıl bir zenginlik
kattığını göstermeyi amaçladı. Şefler her
reçeteden 4 porsiyonu titizlikle hazırlandı.
Değerlendirme kriterleri arasında,
yarışmacıların hazırlık süreci ve malzeme
kullanımı, HSE (Sağlık, Güvenlik ve Çevre)
kurallarına uyum, tabak tasarımı, lezzet
ve hikaye anlatımı gibi detaylar yer aldı.
Zafer, Uğur Beko’nun oldu
Ege Bölge'den Şef Uğur Beko'nun büyük
zaferiyle sonuçlanan Culinary Cup 2024,
Türkiye'nin mutfak sahnesinde yeni bir
çığır açtı. Ödülü kazanan Uğur Şef, “10
yıl sonra ilk kez birinciliği bölgemize
getirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bu
süreçte şeflerimin ve yöneticilerimin
desteği bana büyük güç verdi. Yoğun bir
tempoda, bir yandan müşterilerimize
hizmet ederken bir yandan mesai
sonrası bu yarışmaya hazırlanmak kolay
olmadı. Ancak bugün de Ege Bölge'den
gelen destek hep arkamdaydı, bu aynı
zamanda bana büyük bir sorumluluk
yükledi. Ortaya güzel bir sonuç çıkarmak
zorunda olduğumu biliyordum. Zorlu,
yorucu ama bir o kadar da keyifli bir
süreçti ve sonunda mutlulukla taçlandı.
28 yaşında 1,90 boyunda bir adamım;
ağlayacağımı düşünmüyordum ama
gözyaşlarımı tutamadım. O kadar emeğin
karşılık bulması, ailemin, sevdiklerimin
ve şirketimin beklentilerini karşılamak,
aynı zamanda kendi hayat hedeflerime
bir adım daha yaklaşmak beni derinden
etkiledi. Bu birincilik, tüm bu çabaların
bir ödülüydü ve hayatımın en unutulmaz
anlarından biri oldu.” diyerek duygularını
dile getirdi.
Şef, “Bu yarışmaya katılmayı herkes
mutlaka denemeli. Bu süreçte büyük
bir deneyim kazanıyorsunuz. Elbette
zorlu bir süreç gibi görünebilir. 'Bir
yandan çalışırken bir yandan nasıl
hazırlanırım?' diye düşünmek doğal, ama
biraz zamanınızdan fedakarlık ederek
bu deneyimi yaşamak kesinlikle değer.
Cesur olun, sınırlarınızı zorlayın, farklılık
yaratmaktan korkmayın.” sözleriyle
gelecek yılın adaylarına tavsiye verdi.
Gastronomi kültürünün geleceğini
şekillendiriyor
Sofra/Compass Group Türkiye Yönetim
Kurulu Başkanı ve CEO'su Nihat Kartal
ise, yarışmanın önemini şu sözlerle
vurguladı: "10 yıldır sürdürdüğümüz bu
proje, gastronomi kültürünün geleceğini
şekillendiriyor. 'Sınırlarını Zorla' temasıyla,
şeflerimizin mutfak sanatlarında
yaratıcılığını ve potansiyelini ortaya
koymasını hedefledik. Bu yarışma, sadece
bir rekabetten ibaret değil. Sofra/Compass
Group Türkiye'nin vizyonunu yansıtan bu
etkinlik, gastronomi dünyasının geleceğine
yapılan dev bir yatırım niteliğinde. Her
şef, kendi sınırlarını zorlayarak, mutfak
sanatlarının sonsuz potansiyelini bir kez
daha gözler önüne serdi.”
Kartal, “Yarışmanın sonucu ne olursa
olsun şirketimizin hedeflerine büyüyerek
ulaşması ve geleceğini yapılandırmamız
için tüm yeteneklerimizle el ele yürüyoruz.
Her birinin yeteneği, yaratıcılığı ve çalışma
disiplini, bizi daha iyi bir geleceğe taşıyor
ve şirketimizin geleceğini şekillendirmede
büyük rol oynuyor. Bizler de değerli
yeteneklerimizin potansiyellerini tam
olarak ortaya çıkarabilecekleri ortamı
adil, şeffaf ve gelişime açık bir kültür ve
iklim oluşturmak için elimizden geleni
yapıyoruz. İnsan odaklı bir şirket olmanın
getirdiği sorumluluk, sadece iş sonuçları
değil, aynı zamanda çalışanlarımızın
mutluluğu ve gelişimidir. Bu yüzden, her
birinin fikirlerini, hayallerini ve ihtiyaçlarını
önemsiyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.
Sürdürülebilir Gıda Zirvesi,
10.sunu düzenledi
Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ile Sürdürülebilirlik Akademisi’nin
düzenlediği ve gıda sektörünün tüm paydaşlarını buluşturan 10. Sürdürülebilir Gıda
Zirvesi gerçekleştirildi.
Gıda zincirinin yeniden tasarlanmasına
yönelik ortak vizyon ve strateji
geliştirilmesi hedefiyle bu yıl 10’uncusu
düzenlenen ve “Gıdanın Geleceği için
Dönüşüm” temasını ele alan Sürdürülebilir
Gıda Zirvesi, İstanbul’da gerçekleşti. Türkiye
Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ve
Sürdürülebilirlik Akademisi iş birliğiyle 21-22
Kasım tarihlerinde gerçekleşen zirvenin
açılış konuşmasını Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Mehmet Fatih Kacır yaptı.
İki gün süren zirvede Yıldız Holding Yönetim
Kurulu Üyesi, pladis ve Godiva Yönetim
Kurulu Başkanı Murat Ülker Tarım ve
Orman Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı
Sezai Cibelik, Tarım Reformu Genel Müdür
Yardımcısı Mehmet Kilci, NB Ekonomi
Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı Şeref Oğuz,
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.
Dr. Vural Gökmen, Bitkiden Derneği Yönetim
Kurulu Başkanı Ebru Akdağ, Yeditepe
Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden
Prof. Dr. Yeşim Ekinci, FAO Türkiye Temsilci
Yardımcısı Dr. Ayşegül Selışık ve Ankara
Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden
aynı zamanda TÜGİS Bilim Kurulu Üyesi Prof.
Dr Nevzat Artık ile akademi ve iş dünyasından
birçok isim konuşmacı olarak yer aldı.
Gıda arz güvenliği öncelikli konu
Zirvenin ikinci gününde “Tarımda Yeni
Dönem - Tarımsal Üretim Planlaması”
başlıklı oturumda konuşan Tarım Reformu
Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Kilci;
ekonomik, sosyal ve çevresel gelişmeler,
küresel iklim değişikliği, su kısıtı, artan
nüfus ve kentleşme gibi faktörlerin gıda arz
güvenliğinin önemini artırdığına dikkat çekti.
Kilci açıklamalarında gıda arz güvenliğinin
sağlanması için doğal kaynakların optimum
kullanımını sağlayacak etkin bir planlama
sürecinin zorunlu olduğunun altını çizdi.
Tarım havzası veya işletme bazında hangi
ürün veya ürün gruplarının üretileceğinin
belirlenmesi, stratejik ürünlerde arz
güvenliğinin korunması, ülke ihtiyacına göre
asgari ve azami üretim miktarlarının tespit
edilmesi gibi çalışmaların devreye alınacağını
aktardı.
Tarımsal destekleme bütçesi 2025
yılı için 135 milyar TL
Tarımda verilecek desteklere de değinen
Kilci; “Tarımsal Üretim Planlaması”
uygulamasının teşvik edilmesi ve
üreticiler tarafından benimsenmesi için
tarımsal destekler başta olmak üzere,
faiz indirimli krediler ve kırsal kalkınma
hibe programlarını uyumlu hale getirdik.
2024 yılında 91,5 milyar TL olan tarımsal
destekleme bütçesi 2025 yılı için 135
milyar TL olarak öngörülmektedir. Yine
aynı şekilde faiz indirimli krediler de
tarımın finansmanı için önemli bir araç
olarak değerlendirmekteyiz. Bu amaçla
üretim planlamasına uygun üretim yapan
üreticilerimiz yüzde 20 faiz indiriminden
yararlanmaktadırlar. Hem destekler hem
de krediler çiftçilerimizin finans ihtiyacını
karşılamak için önemli bir argüman
olduğu kadar üretim planlamasının teşvik
edilmesi için de önemli bir araçtır. Diğer
taraftan sözleşmeli üretimin geliştirilmesi
ve yaygınlaştırılması için de önemli
düzenlemeler hayata geçirilmiştir. Bu amaçla
üretim konuları bazında tip sözleşmeler
hazırlarmış ve yayınlanmıştır, tarafların
haklarının korunması, anlaşmazlıkların
hızlı ve etkin çözüme kavuşması için Adalet
Bakanlığı tarafından sözleşmeli üretime özgü
arabuluculuk sistemi devreye alınmıştır”
dedi.
Sürdürülebilir gıda için ortak
sorumluluk çağrısı
Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nin ardından
basına açıklamalarda bulunan TÜGİS
Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Bu yıl
10’uncusunu düzenlediğimiz zirvemizde, gıda
ekosistemi temsilcileriyle kısıtlı kaynaklar
ve iklim krizinin etkilerine rağmen dünya
nüfusunu beslemeye yetecek miktarda
gıda üretimi için gıda sistemlerinin nasıl
tasarlanabileceğini, dönüşümün nasıl
sağlanabileceğini tartıştık. Oturumlarda
söz alan kıymetli konuşmacılar, “gıdanın”
bir tüketim ürünü olmasının ötesinde;
toplum sağlığı, ekonomik refah ve çevresel
sürdürülebilirliğin temel taşlarından biri
olduğu gerçeğini bir kez daha vurguladı.
Tarladan sofraya olmak üzere gıda zincirinin
her aşamasında sürdürülebilirliğin
sağlanması, gelecek nesillerin güvenli ve
adil bir gıda sistemine erişimi bakımından
hayati önem taşıyor. TÜGİS olarak, bu
dönüşümün öncüsü olma misyonumuzla,
sektördeki iş birliklerini artırmak ve yenilikçi
çözümler geliştirmek için çalışmalarımızı
hız kesmeden sürdüreceğiz” dedi. Sidar,
Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’ne değer katan
tüm konuşmacılara, katılımcılara ve emeği
geçen herkese teşekkür ederek sözlerini
tamamladı.
82
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
Eksim Holding
yeni kampanyasını tanıttı
Eksim Holding, sürdürülebilir bir yaşamın karşısındaki en büyük
tehdit olan israfa dikkat çekmek amacıyla ‘Yeteri Kadar En Doğru
Karar’ kampanyasını devreye aldı. Gıda, su ve enerji başta olmak
üzere israfın çevresel sürdürülebilirliğe, toplum hayatına ve
ekonomiye olumsuz etkilerine odaklanan kampanya kapsamında;
eğitim, tarım, atık yönetimi gibi alanlarda kamu ve sivil toplum
kuruluşları iş birliğinde projeler hayata geçirilecek. Konuyla ilgili
açıklamalarda bulunan Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ebubekir Tivnikli, ‘Yeteri Kadar En Doğru Karar’ın bir sosyal
sorumluluk hareketi olmasının yanı sıra hayatlarımızı ve iş yapış
şekillerimizi yeniden düşünmeyen çağıran bir davet niteliği taşıdığını
vurguladı. Tivnikli, “Bugün, enerji ve gıda sektörleri olmak üzere iki
stratejik iş kolunda yer alıyoruz. Holding olarak gerçekleştirdiğimiz
yatırımların ticari getirisinin yanında, toplumun refahı ve çevrenin
menfaatine olup olmadığını da her zaman sorguluyoruz. Holdingimizi
var eden ve ailemizden bize miras kalan değerlerin temelinde,
büyüklerimizin yeteri kadarını kullanmaya ve israf etmemeye dayalı
anlayışı yer alıyor.” dedi.
Espressolab,
300. mağazasını açtı
Global bir marka olma
yolunda hızla ilerleyen
ve Türkiye dışında13
farklı ülkede mağazası
bulunan Espressolab,
300. mağazasını İstanbul
Mecidiyeköy Meydanı’nda
açtı. Ankara, Konya, Sivas,
Muş ve Gaziantep dahil
olmak üzere Türkiye’nin 40
ilinde hizmet vermeye devam
eden marka, her gün 240 bin
kahveseveri mağazalarında
ağırlıyor ve kahve müdavimlerine sıra dışı bir deneyim yaşatıyor.
Espressolab Pazarlama ve Kurumsal İletişim Müdürü Ersin Kefeli,
300. mağazanın açılışını şu sözlerle değerlendirdi: "Espressolab olarak
kahve tutkunlarına dünyadaki gurme kahve kültürünün değişik tatlarını
sunmak için çalışıyoruz. 300. mağazamızı açarak, bu hedefimize bir
adım daha yaklaştığımız için mutluyuz. İyi kahveye olan tutkumuzu her
geçen gün daha fazla kahve severle paylaşmak için çalışmaya devam
edeceğiz. 2025 sonuna kadar yurt içi ve yurt dışı yatırımlarla birlikte 400
mağazaya ulaşmayı hedefliyoruz.”
KKTC’nin gastronomi
zenginlikleri tanıtıldı
Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti
(KKTC)
gastronomisini
tanıtmak amacıyla
düzenlenen basın
kahvaltısı, 5 Aralık
Perşembe günü
ünlü şef Somer
Sivrioğlu’nun
sahibi olduğu
Efendy
Restoran’da
gerçekleşti.
CEESS Global ve Ceyhun Tunalı & Sons ev sahipliğinde düzenlenen
etkinlik, KKTC’nin kültürel ve gastronomik zenginliklerini
uluslararası alanda tanıtmayı hedefledi. Gastronomi Turizmi
Derneği (GTD) Başkanı Gürkan Boztepe, GTD KKTC Temsilcisi ve
Ceyhun Tunalı & Sons Sahibi Ceyhun Tunalı ve Gastronomi Turizmi
Derneği’nin Emlak Komitesi ve CEESS Global Yönetim Kurulu
Başkanı Semih Sarıalioğlu, etkinlikte yaptıkları konuşmalarda,
Türkiye ile KKTC arasındaki kültürel ve ticari ilişkilerin gastronomi
yoluyla daha da güçlendirilmesinin önemine vurgu yaptı.
Katılımcılar, “Yavru Vatan Kıbrıs”ı ziyaret etmeye davet edildi.
Etkinlik boyunca misafirlere KKTC’nin özel lezzetleri sunuldu.
Hellim peyniri ve çeşitli peynir çeşitlerinin yer aldığı ikramlar büyük
ilgi gördü.
Cirodan pay veriyor
Son yıllarda iş
dünyasında “en iyi
işveren” olma yarışı
hız kazanırken, 1.500
çalışanı bulunan
Hafız Mustafa
1864, kariyer
basamaklarını
yetenek, tecrübe
ve eğitim düzeyine
göre şekillendiriyor.
Çalışanlar, kariyerlerinde ilerledikçe ve eğitimlerine katkıda
bulundukça cirodan pay alma hakkı kazanıyor. Özellikle üniversite
mezunu olmak ve İngilizce bilmek, ortaklık sisteminde alınacak
payı belirleyen en önemli kriterler arasında yer alıyor. Hafız Mustafa
1864 Yönetim Kurulu Başkanı Eren Ongurlar, “Bizim için başarı,
sadece ürün kalitesiyle sınırlı değil. Çalışanlarımıza sunduğumuz
fırsatlar ve onların kariyer yolculuklarında yanlarında durmamız,
bizi farklı kılan en önemli etkenlerden biri. Her çalışanımızın
gelişimi bizim için öncelik taşıyor, çünkü onların başarısı bizim
başarımızdır. Başarımız, çalışanlarımıza verdiğimiz değerden
kaynaklanıyor. Her bir çalışanımızın gelişimini önemsiyor ve
onlara kariyerlerinde sürekli yeni fırsatlar sunuyoruz. Londra’daki
şubemizde çalışan 60 yaşındaki baklava ustamız, bu sistem
sayesinde İngilizce öğrenip kendini geliştirme fırsatı buldu” diyerek
bu yaklaşımın markayı iş dünyasında farklı bir noktaya taşıdığını
vurguluyor.
The Peninsula Istanbul’a
yeni Executive Chef
The Peninsula Istanbul’un
yeni Executive Chef'i Andreas
Block oldu. Block, Almanya’dan
Dubai’ye, Çin’den Malezya’ya
uzanan kariyer yolculuğunda
farklı kültürlerden aldığı
ilhamla kendine özgü bir tarz
geliştirdi. Akdeniz, Orta Doğu
ve Asya lezzetlerini ustalıkla
harmanladığı mutfağında
yalnızca lezzet değil, estetik ve
çevreye duyarlılık da başrolde
yer alıyor. Çalıştığı mutfaklarda,
yerel malzemeleri öne çıkaran
sürdürülebilirlik anlayışıyla,
atıkları en aza indirerek doğal
kaynakları koruyan bir mutfak
kültürü oluşturmayı amaçlıyor.
Şef Andreas, otelin Komşuköy
iş birliği ile oluşturduğu ve şehir bahçeciliğinin İstanbul'daki en
özel örneklerinden biri olan "Herb Garden"da yetiştirilen taze
bitki ve sebzeleri kullanarak sürdürülebilir mutfak felsefesini The
Peninsula'da yaşatmaya devam edecek. Farklı mutfak teknikleriyle
otelde yetişen ürünleri geleceğe taşımayı hedefleyen şef, doğaya
olan saygısını her tabağa işliyor. Block, otelin The Lobby menüsünde
Türkiye’nin yerel ve mevsimlik ürünlerini ustalıkla yorumlayarak
misafirlerine unutulmaz bir lezzet yolculuğu yaşatmayı amaçlıyor.
Gastronomi dünyasına
yeni bir dokunuş
Etiler’in kalbinde yer alan
Salazar, özgün tatları ve
yenilikçi lezzet anlayışı
ile İstanbul’un seçkin
adresleri arasında yer
alıyor. Özenle seçilen
malzemeleri yenilikçi
pişirme teknikleriyle
birleştiren özgün mutfağı,
yaratıcı sunumları ve
modern atmosferiyle
hem özel anlar hem de
günlük buluşmalar için ideal bir mekân oluyor. Salazar, gastronomiye
getirdiği sıra dışı dokunuşlarla şehrin seçkin lezzet noktalarından biri
olmaya devam ediyor. Şef Kadir Aytekin’in imzasıyla hazırlanan kış
menüsü, tatların sınırlarını zorlayarak her damakta iz bırakan bir şölen
sunuyor. Salazar, yalnızca lezzetleriyle değil, eşsiz ambiyansı ve imza
kokteylleriyle de dikkat çekiyor. Cuma ve cumartesi akşamları 22:30’da
başlayan DJ performansları, gecelere ritim katarken, pazar günleri
düzenlenen happy hour etkinlikleriyle ise haftanın yorgunluğunu keyifle
atmak mümkün. Samimi ve enerjik ortamıyla Salazar, İstanbul’un
sosyal yaşamında hem lezzet hem de eğlencenin buluştuğu bir
adres oluyor. Salazar, hafta içi ve hafta sonu her gün 11:30’dan
itibaren öğle yemeğiyle kapılarını açıyor ve 23:00’e kadar mutfağı açık
tutarak misafirlerine zengin lezzet alternatifleri sunarak gastronomi
tutkunlarını benzersiz bir deneyime davet ediyor.
Hüseyin Arslan’a “Yaşam
Boyu Başarı” ödülü
Dünyanın önde gelen bakliyat
şirketlerinden AGT Food and
Ingredients’ın kurucusu ve
Dünya Bakliyat Konfederasyonu
10.başkanı ve yönetim kurulu
üyesi Hüseyin Arslan, Dünya
Bakliyat Konfederasyonu
tarafından sektöre katkılarından
dolayı “Ömür Boyu Başarı”
ödülüne layık görüldü. İnsanlığın
geleceği için kritik öneme sahip
olan bakliyatların gelecekte
oynayacağı rolü vurgulamaya
yönelik yaptığı çalışmalarla
10 Şubat’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından “Dünya
Bakliyat Günü” ilan edilmesine sağlayan Arslan, 50 yılı aşkın süredir
Türkiye’nin dünya gıda piyasasında yükselmesi için çalışıyor. Dünya
Bakliyat Konfederasyonu’nun (GPC) “Ömür Boyu Başarı” ödülü,
dünya çapında bakliyat tüketimini ve üretimini artırmaya kendini
adamış endüstri üyelerine veriliyor. GPC Başkanı Vijay Iyengar,
“Hüseyin Arslan’ı onurlandırmaktan gurur duyuyoruz. Kendisi
bakliyat endüstrisine büyük katkılarda bulundu ve hala aynı kararlılık
ve motivasyonla çalışmaya devam ediyor. Sektörümüz onun yıllarca
süren özverisi ve sıkı çalışması olmadan bu durumda olmazdı” dedi.
Sidar: “Gıdada uluslararası rekabet
için inovasyon ve ar-ge şart”
Dünya genelinde yaşanan
jeopolitik belirsizlikler,
iklim krizi ve hızla değişen
tüketici beklentileri, gıda
sektöründe köklü bir
dönüşümü zorunlu kılıyor.
Bu dönüşüm kapsamında
kamu desteğinin önemine
dikkat çeken Türkiye
Gıda Sanayii İşverenleri
Sendikası (TÜGİS) Yönetim
Kurulu Başkanı Kaan Sidar,
“Özellikle Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı’nın çok yönlü
teşvik ve destek politikaları,
gıda sanayimizin inovasyon
odaklı, rekabetçi ve katma
değer üreten bir ekosisteme dönüşmesine öncülük ediyor. Sanayi ve
Teknoloji Bakanımız Mehmet Fatih Kacır’ın davetimize icabet ettiği
Sürdürülebilir Gıda Zirvesi’nde, gıda sanayimizin ulusal kalkınmada
başat sektörlerden biri olduğunun altı çizmesi sektörün geleceğine
yönelik kararlılığımızı daha da pekiştirdi” ifadelerini kullandı.
Bakanlığın öncülüğünde ve Türkiye gıda sanayinin sürdürülebilir
kalkınma hedefleri doğrultusunda birçok stratejik proje hayata
geçiriliyor. Bu kapsamda 2002 yılından bugüne kadar gıda ürünleri
imalatına yönelik 8 bin 589 yatırıma teşvik belgesi düzenlendi. Ayrıca
708 milyar lira yatırımın ve 252 bin nitelikli istihdamın önü açıldı.
84
hotel restaurant
& hi-tech
gastro aktüel
Sorumlu Restoran Hareketi
öğrencilerle buluştu
Sürdürülebilir bir
dünya ve gastronomi
sektöründe toplumsal
farkındalık oluşturma
amacıyla hayata geçirilen
Sorumlu Restoran
Hareketi temsilcileri
Sabancı Üniversitesi
Toplumsal Duyarlılık
Projeleri öğrencileriyle bir
araya geldi. Akkomarka
Restoran Topluluğu Genel
Müdür Yardımcısı Elif Üngör ve İBB Beltur Genel Müdür Yardımcısı
Emir Sami İşmen, Üniversitenin Toplumsal Duyarlılık Projeleri
dersi kapsamında Tüketici Bilinci Projesi ve Hayvan Hakları Projesi
öğrencilerine yürüttükleri faaliyetlerin topluma ve dünyaya olan
katılımlarını anlattı. Akkomarka Restoran Topluluğu Genel Müdür
Yardımcısı Elif Üngör yaptığı konuşmada “Genç nesillerin toplumsal
farkındalık projelerinde aktif rol alışı, sürdürülebilir bir geleceğin
anahtarı. Türkiye’de restoran sektörü olarak, bu bilincin yayılması
için elimizden gelen tüm katkıyı sunmaya devam edeceğiz,” dedi.
İBB Beltur Genel Müdür Yardımcısı Emir Sami İşmen ise, “İBB
Beltur olarak, toplumsal sorumluluk projelerini desteklemekten
gurur duyuyoruz. Tüketim Bilinci ve hayvan hakları gibi kritik
konularda gençlerin katılımı, geleceğe dair umutlarımızı artırıyor”
şeklinde konuştu.
Yepyeni maden suyu
deneyimi
Doğanın sunduğu en değerli
mineralleri bir araya getiren
soğuk içecek markası
AVOYA, yeni maden suyu
AVOYA Signature ile rafine
zevklere hitap ediyor. AVOYA
ailesinin bu zarif üyesi,
mineraller açısından zengin
içeriği ve yumuşak içimiyle
yemeklerin vazgeçilmez
eşlikçisi oluyor. Sofistike
ambalajı ve benzersiz
lezzetiyle şık sofralarda
keyifli anlara eşlik eden
markanın en yeni üyesi;
kendine özel kaynağından
elde ediliyor. Yüksek
magnezyum ve kalsiyum
oranına karşılık düşük
sodyumu ile ideal bir mineral kompozisyon sunan ürün, tüketicilerin her
an taze ve canlı hissetmelerini sağlarken aynı zamanda günlük yaşamın
ferahlatıcı bir parçası olarak konumlanıyor. AVOYA ürün portföyünde,
eşsiz dengedeki mineralleri ve yumuşak içimi ile rafine zevkleri
olanların favori maden suyu olmaya aday ürünün yanı sıra gastronomik
bir yaklaşımla hazırlanan, kategorisinde en yüksek meyve oranına
sahip, meyve ve bitki özlü gazlı içecek AVOYA Blend bulunuyor.
Sürdürülebilir mutfak
anlayışının büyüleyici örneği
Artİstanbul
Feshane’nin tarihi
dokusu ve eşsiz
manzarasında
konumlanan
Lokanta
Safderun, yalnızca
lezzetleriyle değil,
mutfağındaki
sürdürülebilir
yaklaşımıyla da
fark oluşturuyor.
İstanbul’un 8500 yıllık mutfak mirasını rafine dokunuşlarla
yorumlayan restoran, coğrafi işaretli lezzetler, yerel üreticiler ve
kadın kooperatiflerinden temin edilen ürünlerle, çevreye ve topluma
duyarlı bir gastronomi deneyimi sunuyor. Şehrin geniş ürün ve
mutfak kültürünü günümüz rafine yemek anlayışıyla sentezleyerek
misafirlerine sunan mekan, menüdeki tüm yemekleri nitelikli yöresel
ve coğrafi işaretli ürünlerle hazırlanıyor. Yakın zamanda menüsüne
eklediği zengin kahvaltı ile de müdavimlerine lezzet şöleni yaşatacak
olan mekan, sürdürülebilir mutfak anlayışının en güzel örneklerinden
biri. Lokanta Safderun’un kahvaltı menüsünde rafine bir anlayışla
yorumlanmış İstanbul lezzetlerinin yanı sıra coğrafi işaretli ürünlerle
hazırlanan özel tatlar da bulunuyor.
Japon mutfağı lezzetlerine ev
sahipliği yaptı
27 yıldır Türkiye’de ve yurt
dışında Japon mutfağının
eşsiz lezzetlerini başarıyla
sunan Türkiye’nin ilk ve en
büyük Uzak Doğu restoran
zinciri SushiCo, Japonya
Dış Ticaret Örgütü (JETRO)
iş birliği ile markanın
konsept restoranı ZEN’de
gerçekleşen özel davete
ev sahipliği yaptı. Davete, Japonya İstanbul
Başkonsolosu Kasahara Kenichi, birçok
medya temsilcisi katılım sağladı. Aynı zamanda
Türkiye ve Japonya arasında kültür elçisi olan
marka, etkinlikte tanıttığı 6 gıda firmasının
ürünleriyle özel bir menü hazırlayarak
davetlilere unutulmaz lezzet deneyimi yaşattı.
Japon mutfağını Türkiye’de başarıyla temsil
eden ve destekleyen SushiCo ve iş ortakları
taze ve otantik malzemelerle hazırlanan
lezzetlerini geniş kitlelere ulaştırmaya
devam ediyor. SushiCo’nun ev sahipliğinde
gerçekleşen etkinlikte, Japonya’nın en iyi soya soslarından biri olarak
seçilen Shibanuma ve Japonya merkezli 6 gıda firması tanıtıldı.
Marka, mutfak sanatına ve geleneksel tekniklere olan bağlılığıyla,
Japon mutfağının inceliklerini ve özgün tatlarını hem yerel hem de
uluslararası arenada başarıyla sergilemeye devam ederken iki ülke
arasında kültür elçisi görevini de sürdürüyor.
86
hotel restaurant
& hi-tech
fuar
ZUCHEX’IN
YENI TARIHI BELLI OLDU
Uluslararası ev ve mutfak eşyaları endüstrisini her yıl TÜYAP İstanbul’da buluşturan
ZUCHEX’in 35. edisyonu, 11-14 Eylül 2025 tarihlerinde gerçekleştirilecek.
Informa Markets tarafından,
Züccaciyeciler Derneği ZÜCDER
işbirliğinde gerçekleştirilen
Uluslararası Ev ve Mutfak Eşyaları
Fuarı ZUCHEX’in, 11 – 14 Eylül 2025
tarihlerinde düzenleneceği açıklandı.
Her yeni fuara, bir önceki buluşmadan
aldıkları güçle hazırlandıklarını söyleyen
Funda Kunduz, “Son buluşmada
katılımcı ve ziyaretçi rekorları kırdık.
Şimdi yeni rekorlar bizi bekliyor.
İnanıyoruz ki, ZUCHEX gücünü korumaya
devam ettikçe, sektörünü de global
arenada yukarı taşımayı sürdürecek.
Ev ve mutfak eşyaları dünyasının tek
çatı altında toplandığı ZUCHEX, önceki
buluşmalarda olduğu gibi bir taraftan
sektörün yarınını şekillendirirken, diğer
yandan uluslararası ticarete ve ihracata
da yine büyük bir katkı sağlayacak” dedi.
10 milyar dolarlık sektörü
buluşturacak
Pazar büyüklüğü 10 milyar doları bulan
Türkiye Ev ve Mutfak Eşyaları sektörünün
tüm paydaşlarını çatısı altında
buluşturan fuara katılan markalar,
aralarında profesyonel satın alma
heyetleri, zincir mağazalar, e-ticaret
firmaları, bağımsız perakendeciler,
toptancı ve perakendeci kuruluşlar, bayi
ve distribütörler, HORECA, catering
ve organizasyon şirketleri, kurumsal
hediyelik eşya firmaları, tasarımcılar ve
uluslararası ticaret firmalarının olduğu
binlerce sektör profesyoneliyle bir
araya gelecek. Ev ve mutfak eşyaları
dünyasının yarınını şekillendiren
tasarımların vitrine çıkacağı fuarda,
Sofra ve Mutfak Eşyaları, Pişirme
Ekipmanları, Plastik Ev Eşyaları / Bahçe
Aksesuarları, Ev Gereçleri, Dekoratif
Ev ve Mutfak Eşyaları ile Elektrikli Ev
Aletleri kategorilerine dair yenilikler
sergilenecek.
88
hotel restaurant
& hi-tech
yeni mekan
Yeni nesil kebap deneyimi
Mini Kebapçı Etiler
Etiler'deki ünlü Scarlet Steakhouse’un kurucu ortağı ve işletmecisi Ömer Giray
Gökbay, yepyeni markası Mini Kebapçı Etiler’i kebapseverlerin hizmetine açtı.
Geleneksel lezzetleri modern bir atmosferde sunma amacını taşıyan mekan, "Yeni
Nesil Kebap Corner" konseptiyle öne çıkıyor.
Mini Kebapçı Etiler, alışılmış
kebapçı anlayışını bir adım öteye
taşıyarak, modern dekorasyonu,
sade menüsü, şık ambiyansı ve kaliteli
hizmet anlayışıyla farklı bir deneyim
sunuyor. Mekanın en dikkat çeken
özelliklerinden biri, jazz ve blues
türlerinden oluşan müzik playlisti ile
oluşturduğu özgün atmosfer. Geleneksel
kebapların sunumu, mekanda yaratılan
modern ve samimi ortamla birleşerek
konuklarına unutulmaz bir deneyim
yaşatmayı hedefliyor.
İmza lezzeti, Kuzu Küşleme Şiş
Mini Kebapçı Etiler, menüsünde
sade ama son derece kaliteli kebap
seçeneklerine yer veriyor. Acılı Kıyma
Kebap, Ciğer Şiş Kebap, Çöp Şiş Kebap
gibi klasikleşen lezzetlerinin yanında,
markanın en iddialı ürünü, şüphesiz
Kuzu Küşleme Şiş. Kuzu etinin en
lezzetli ve narin kısmından yapılan bu
özel şiş, restoranın imza lezzeti olarak
öne çıkıyor. Mini Kebapçı Etiler, bu
lezzeti, geleneksel kebap sunumuyla
modern dokunuşları harmanlayarak
misafirlerine sunuyor.
2 yılda 5 şube açacak
Mini Kebapçı Etiler, daha 2 aylık
bir marka olmasına rağmen, kısa
sürede büyük bir ilgi görmeye başladı.
Bu başarının ardında, Ömer Giray
Gökbay’ın gastronomi sektöründeki
deneyimi ve yenilikçi vizyonu yatıyor.
Mini Kebapçı Etiler, önümüzdeki 2 yıl
içinde İstanbul’un farklı noktalarında
5 yeni şube açmayı planlıyor. Ayrıca,
restoranın uluslararası alanda büyüme
hedefleri de var. Mini Kebapçı Etiler,
Dubai’deki potansiyel bir şube açılışı
için görüşmelere başladığını duyurdu.
Global alanda da adından söz ettirmeyi
hedefleyen marka, şimdiden uluslararası
arenada ilgi toplamaya başladı.
Mini Kebapçı Etiler,
sadece İstanbul’da değil,
aynı zamanda yurtdışında
da büyük bir başarı
yakalamaya aday. Modern
tasarımı, özgün atmosferi
ve iddialı kebap menüsü
ile restoran, kısa sürede
kebapseverlerin radarına
girmeyi başardı. Sade ama
özenle seçilmiş menüsü,
dinlendirici atmosferi ve
dikkatle oluşturulmuş müzik
seçkisiyle, Mini Kebapçı
Etiler, kebap kültürünü
yeniden şekillendirme
misyonunu taşıyor.
Aslı, 35. mağazasıyla
Fenerbahçe’de!
Türkiye’nin önde gelen kafe-fırın zinciri Aslı, yeni
mağazasını Fenerbahçe’de hizmete sundu. “Coffee
in bakery” diye adlandırdığı yeni konseptinde;
börekten kruvasana, hızlı kahvaltıdan espresso
bazlı kahve çeşitlerine kadar geniş bir ürün
yelpazesini misafiriyle buluşturan Aslı, Türkiye
genelindeki mağaza sayısını 35’e çıkardı.
Eksim Holding
bünyesinde faaliyet
gösteren kafe-fırın
zinciri Aslı, yenilenen
konsepti ve her damak
zevkine hitap eden
menüsüyle büyümesini
sürdürüyor. Toptan
üretimin yanı sıra
butik mağazalarıyla
da Türkiye’nin seçkin
lokasyonlarında yerini
almaya devam eden marka, Fenerbahçe yatırımıyla birlikte toplam
35 mağazaya ulaştı. Toplamda 250 metrekare alanda, 70 misafiri
ağırlama kapasitesine sahip Fenerbahçe Aslı mağazası, self servisle
hizmet veriyor. Mağazanın menüsünde; börek çeşitlerinin yanı
sıra Very Berry Muffin, Van Stapele Cookie, Medovik Pasta, Klasik
Pavlova, Lotuslu Pavlova, Kakaolu ve Çilekli Tart, Limonlı Mereng
Pasta ve Dubai Cheesecake
gibi yeni ürünler dikkat
çekiyor. İçecek seçenekleri
arasında ise klasik espresso
bazlı kahvelere ilaveten
Balkabaklı Latte, Toffenut
Latte, Sahlep ve Portakallı
Sıcak Çikolata gibi kışa özel
lezzetler yer alıyor.
Yerli restoran zinciri
Terra Pizza, İstanbul Vega
AVM’deki yeni restoranını
hizmete açtı.
Terra Pizza
Vega AVM’de…
Sektörünün öncü
markalarından Terra Pizza,
açılışını gerçekleştirdiği yeni
restoranları ile hızla büyümeye devam ediyor. "Gel Beraber Olsun"
konseptiyle insanları bir araya getiren ve birliktelik duygusunu
pekiştiren yerli restoran zinciri Terra Pizza, İstanbul Vega AVM’deki
yeni restoranını pizzaseverlerin hizmetine sundu. Mediterra Capital’in
2018 yılında yaptığı yatırımla büyüme ivmesini artıran Terra Pizza
inovatif ürünleri ile öne çıkıyor. Özel hamuru ve yüzde yüz mozzarella
peyniri ile hazırlanan pizzalarını Türkiye’nin dört bir yanında tüketicilerle
buluşturuyor.
Sano Gastro
Göztepe’de açıldı
Eksim Gıda Grubu altında sağlıklı beslenmeyi
kişiselleştirerek misafirlerine özgün bir lezzet
yelpazesi sunan Sano Gastro, İstanbul Göztepe’de
açıldı.
Eksim Gıda Grubu’nun sağlıklı beslenme odaklı yeni markası Sano
Gastro, İstanbul Göztepe’deki ilk şubesinin açılışını yaptı. Misafirlerine
sağlıklı ve kişiselleştirilmiş beslenme deneyimi sunmayı amaçlayan
marka, her beslenme tipine uygun taze ve glütensiz içeriklerle
zenginleştirilmiş deneyimler sunuyor.
Sano Gastro’nun menüsünün içerikleri kapsamında da bilgiler veren
Sano Gastro Genel Müdürü Caner Bayıralan, “Menümüz, kahvaltı
bowllarından tuzlu-tatlı pancake çeşitlerine, sandviç ve wraplerden
salata ve tatlı alternatiflerine, doğal içeceklerden el yapımı ayran ve
bitki çaylarına kadar uzanıyor. Kullanılan tüm ekmekler, tortillalar
ve köfteler glütensiz malzemelerle hazırlanıyor” dedi. Menüde yer
alan ürünlerin Türkiye’nin özenle seçilmiş bölgelerinden masalara
ulaştığının altını çizen Bayıralan, “Örneğin kahvaltı menüsünde
sunduğumuz tüm peynirler Balıkesir yöresinde bulunan mandıradan
özel olarak geliyor. Doğal şırdan mayalı ve çeşidine göre 4 ila 12 ay
arasında olgunlaştırılan peynirler, bu sürecin ardından servise hazır
hale geliyor” şeklinde konuştu.
90
hotel restaurant
& hi-tech
HoReCa teknolojileri
Yeşil binaları, çevre dostu
ürünleriyle şekillendiriyor
Günümüzde bir standart haline gelen yeşil binaların sertifikasyon süreçlerinde, Daikin hem
üretimleri hem de sunduğu danışmanlık hizmetleriyle süreci kolaylaştırıyor.
Yeşil bina anlayışı, iklim değişikliği
nedeniyle sürekli olarak gelişiyor
ve yeni kriterlerle değişim
gösteriyor. Her yeni yayınlanan
sertifikasyon sistem versiyonu;
verimlilik, tüketim azaltma, materyal
seçimi gibi konulardaki maddelerin
hedeflerini daha da yukarı çekiyor.
Bu süreçte LEED ve BREEAM gibi
uluslararası standartlar, binaların
enerji verimliliğini, su tüketimini, iç
mekan hava kalitesini ve kullanılan
malzemelerin çevresel etkilerini
değerlendirerek puanlandırıyor.
İklimlendirme sektörünün 100 yıllık devi
Daikin'in ürünleri, bu kriterlere uygun
olarak tasarlandığı için, sertifikasyon
süreçlerini kolaylaştırıyor. Yeşil
binalar insanların sağlığı ve konforu
için çeşitli olanaklar sunuyor. Taze
hava sağlanması, aydınlatmanın doğal
ışık ve LED sistemleriyle yapılması,
iklimlendirme sistemleri ile insan
kaynaklı seslerin minimize edilmesi
gibi yeşil binaları artık bir standart
haline getiriyor. Çevreye duyarlı yüksek
teknolojili ürünleriyle iklimlendirme
sektörünün standartlarını belirleyen
Daikin, geliştirdiği ürünlerle tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de ‘yeşil
bina’ların artmasına öncülük ediyor.
100. yıl kutlamasında
bir araya geldiler
Isıtma, Havalandırma,
İklimlendirme ve
Soğutma (HVAC-R)
sektöründe global
bir lider olan Daikin,
kuruluşunun 100. yılını
Dubai’deki Geleceğin
Müzesi’nde düzenlenen
prestijli bir etkinlik
ve Palm Jumeirah
üzerinde gerçekleştirilen
büyüleyici bir drone gösterisi ile
kutladı. Etkinlikte, Daikin Türkiye ve
Orta Doğu bayileri, şirketin inovasyon
ve sürdürülebilirlik vizyonunu
paylaşmak ve iş birliği stratejilerini
güçlendirmek üzere bir araya
geldi. Daikin’in bir asırlık çığır açan
teknolojik yenilikleri vurgulandı ve
“Geleceğin Konforunu İnovasyonla
100 Yıldır Şekillendiriyoruz” başlıklı
bir konferans düzenlendi. Etkinlikte,
stratejik öngörü, inovasyon ve proje
yönetimi alanlarında uzman olan ve
Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE)
geleceğe odaklı girişimlerine önemli
katkılarda bulunan fütürist Dr. Noah
Raford da yer aldı. Görkemli etkinlik,
Daikin logosunun gece gökyüzünü
aydınlattığı, Dubai’nin silüeti üzerinde
gerçekleşen 10 dakikalık etkileyici bir
drone gösterisiyle sona erdi.
92
hotel restaurant
& hi-tech
HoReCa teknolojileri
UP ile işletmeler için rekabet
avantajı
2007 yılından günümüze büyüyerek ve kurumsallaşarak gelen Unique Partner (UP),
Türkiye havalimanlarında Tax Free ve Vat Off hizmetleriyle partner mağazalarına ek
zaman kazandırırken, operasyon sorumluluğunu da alarak kolaylıklar sağlıyor.
Tax Free, yalnızca turistik
bölgelerdeki işletmelere değil,
tüm yerel ekonomiye katkı
sağlayan önemli bir araç. Bu sistemde,
alışveriş sonrasında düzenlenen fatura,
havalimanında gümrük işlemleri
sonrası yabancı uyruklu misafirlere
nakit olarak iade edilirken, ardından
ödenen vergi iadesi mağazalara
devlet tarafından nakit veya mahsup
yoluyla tahsil ediliyor. UP Refund’un
avantajlarıyla birleştirildiğinde ise;
işletmelerin potansiyeli her geçen gün
daha da büyüyor. Ticaret Bakanlığı
verilerine göre gümrüklerde bu yılın
10 ayında 2,5 milyon ithalat, 4,1 milyon
ihracat beyannamesi düzenlendi.
Bakanlık verilerine göre, aynı dönemde
yaklaşık 10,3 milyon araç, 7 milyon
konteyner ve 152 milyon yolcu işleminin
gerçekleştirildiği açıklanırken, bu yılın
9 ayında Türkiye'nin vergi gelirlerinin
yüzde 23,7'sinin gümrüklerden tahsil
edildiği dikkati çekti.
Tüm işletmeler için büyük fırsat
Unique Partner CEO’su Gökmen
Çetiner; turistik bölgelerde
ve ekonomiye katkı sağlayan
tüm işletmeler için, Tax Free
uygulamalarının büyük bir fırsat
sunduğunu belirterek, “Yabancı
turistlere KDV iadesi sağlamak, yalnızca
satışları artırmakla kalmaz, aynı
zamanda marka değerini güçlendirir
ve işletmenin döviz gelirlerini artırır.
Şirket olarak turistlere en iyi hizmeti
sunmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda,
oldukça yaygın olan havalimanı
iade noktalarının yanı sıra Tax Free
alışverişin ağırlıklı olarak yapıldığı AVM
ve bölgelerde bulunan şehir içi iade
noktalarıyla hizmet veriyoruz.” dedi.
Turist harcamalarını maksimuma
çıkarır
Tax Free uygulamalarının, turistik
bölgelerdeki işletmeler için etkili bir
satış stratejisi olarak öne çıktığını da
sözlerine ekleyen Çetiner, “Yabancı
turistlere sağlanan KDV iadesi,
alışveriş hacmini artırırken, turistlerin
harcamalarını da maksimuma çıkarıyor.
Çünkü turistler, vergi iadesi fırsatından
yararlanarak daha fazla alışveriş yapma
eğilimindeler. Bu durum, işletmenin
satış gelirlerini artırırken, aynı zamanda
sezonluk dalgalanmalara karşı daha
dayanıklı hale gelmesini sağlıyor.
Özellikle yaz ve kış sezonlarında turistik
bölgelerdeki yoğunlukta, Tax Free
uygulamaları işletmeleri öne çıkarabilir.
Tax Free hizmeti sunmak, işletmenin
uluslararası pazarda daha güvenilir ve
cazip bir marka algısı oluşturmasına
da yardımcı olurken, global turistlerin
alışveriş yaparken tercih ettiği bir faktör
haline gelir. Yabancı turistler, vergi
iadesi işlemlerinin hızlı ve güvenilir
olduğunu bildikleri işletmeleri tercih
ederler. Böylece işletme, yalnızca yerel
değil, uluslararası arenada da kendine
sağlam bir yer edinir ve turistler
arasında daha fazla tercih edilir.”
şeklinde konuştu.
Çalışma sistemleri hakkında da bilgiler
veren Çetiner, “Unique Partner olarak
partner mağazalarımızın Tax Free
Refund (Vat Off) hizmeti sayesinde
ek gelir elde etmelerini sağlıyor ve
bu sayede mağazalarımızı rekabette
bir adım öne çıkarıyoruz. Tax Free
Refund (Vat Off) ve fatura çek (tax
free) olmak üzere iki farklı hizmet
alanında faaliyet gösteriyoruz. Bu
sistem, uluslararası müşterilere
sunulan hizmeti iyileştirirken, mağaza
satışlarını artırarak da rekabet gücünü
yükseltiyor. Tax Free Refund (Vat Off)
hizmeti ise; mağazalarda sürekli gelir
sağlayan ve müşteri memnuniyetini üst
seviyeye taşıyan bir çözüm. Bunlara
ek olarak, yurtdışı ödeme sistemleri
ile anlaşmalıyız ve farklı ödeme
sistemleriyle uyumluluk sağlıyoruz.
Rusya, Kazakistan, vatandaşlarına özel
kredi, taksit seçenekleri ve kolay ödeme
fırsatları sunuyoruz.” diyerek sözlerini
bitirdi.
94
hotel restaurant
& hi-tech
HoReCa teknolojileri
Otelcilik yapay zekayla yeniden
tanımlanıyor
35 yılı aşkın süredir otel, restoran, kafe, bar, pastane ve plaj işletmeleri için teknolojik çözümler
sunan Protel'in Pazarlama Direktörü Mehmet Emin Çangal, yapay zekanın sektördeki
kullanımının hızla artmasıyla, teknolojik yatırımlar yapan işletmelerin rekabette öne çıktığını
vurguladı.
Günümüzde dijital dönüşüm,
konaklama sektöründe
yeni bir dönemi başlatıyor.
Yapay zeka teknolojilerinin hızla
gelişmesi, işletmelerin gelirlerini
artırırken operasyonel verimliliklerini
yükseltmelerini sağlıyor. Standart
hizmet anlayışının ötesine geçen
çözümler, konaklama sektörü için
artık bir tercih değil, rekabet avantajı
yaratmanın anahtarı haline gelmiş
durumda.
Protel, sektöre sunduğu yenilikçi
teknolojilerle dijital dönüşümün
öncüsü olmayı sürdürüyor. Otelcilik
sektöründe lider bir teknoloji sağlayıcısı
olan Oracle'ın işletmelerin gelirlerini
artırmalarına yardımcı olmak üzere
geliştirdiği NOR1 platformunu
müşterilerine sunan Protel, bu yenilikçi
çözüm sayesinde sektörün gelişimine
katkı sağlıyor.
Gelir artışı ve operasyonel
verimlilik
Oracle NOR1, konaklama işletmelerinin
gelirlerini artırıyor ve operasyonel
süreçlerini daha verimli hale getiriyor.
Rezervasyon sürecinden check-in anına
kadar misafirlerin ihtiyaçlarına uygun
teklifler sunarak maksimum gelir elde
edilmesine olanak tanıyor.
Yapay zeka destekli motoru PRIME,
geçmiş ve gerçek zamanlı verileri analiz
ederek işletmelere en uygun yükseltme
tekliflerini sunuyor. Rezervasyon
sırasında oda yükseltme fırsatları
sunan eXpress ve rezervasyon sonrası
yükseltme taleplerini beklemeye alan
eStandby gibi özelliklerle işletmeler oda
başına gelirlerini (RevPAR) artırıyor.
Ayrıca, konaklama süresince yapılan
teklifler, misafir memnuniyetini
artırırken, ek hizmet satışlarıyla
işletmelere ek gelir sağlıyor. Bu sayede
hem gelir hem de müşteri memnuniyeti
açısından kazan-kazan durumu
yaratılıyor.
Entegrasyon kolaylığı ve güvenilir
teknoloji
Oracle NOR1, OPERA PMS ve OPERA
Cloud PMS ile entegre olarak gerçek
zamanlı verilerle çalışıyor. İşletmeler,
misafir tercihlerini daha iyi analiz
ederek uygun ek satış teklifleri
sunabiliyor ve süreçlerini kesintisiz
yönetebiliyor.
Protel Pazarlama Direktörü Mehmet
Emin Çangal, konuyla ilgili olarak
şunları söyledi: "Dijital dönüşüm
sürecinde doğru teknolojik yatırımlar,
işletmelerin operasyonel verimliliğini
artırıyor ve gelirlerini maksimize ediyor.
Oracle NOR1, sektörde bu değişimi
mümkün kılan yenilikçi çözümlerden
biri olarak öne çıkıyor. Dijital dönüşüm,
konaklama sektörünü daha verimli,
kârlı ve rekabetçi hale getiriyor. Yapay
zeka destekli çözümlerle daha güçlü bir
geleceğe adım atmanın tam zamanı."
KAHİRE MISIR
7-9 EKİM 2025
SEKTÖRÜN
KUZEY AFRİKA’DAKİ
BULUŞMA NOKTASI
Caferağa Mah. Bahariye Cad. No:55/4 Kadıköy İSTANBUL / TÜRKİYE
+09 216 330 10 00
info@mentorexpo.com