Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
IT
B
n e tw o r k
İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ
25 Aralık 2024 • 06 Ocak 2025 • KDV Dahil 70 TL www.itnetwork.com.tr
“30’dan Fazla Ülkeye
Yazılım İhraç Ediyoruz”
Bimser CEO’su Murat Atıcı
Odağında Teknoloji Var:
LCW Digital
Monster’dan İlk Masaüstü
Oyun Bilgisayarı: Tulpar TD3 V1
Türkiye’nin dijitalleşme notu
bir önceki yılla aynı seviyede kaldı
2025’te Tedbirli, Ancak Umut Dolu Olmalı…
Bir yılı daha geride bıraktığımız bu günlerde geleceğe umutla bakmaya devam ediyoruz. Global dünyada yaşanan, negatif
duyguların yükseldiği dönemlerde bile umudu yitirmemek, geleceğe umutla bakmak çok önemli. Bu konuda sektörümüzde de
önemli gelişmeler, önemli yenilikler oluyor ve olmaya devam edecek. 2024 yılını çok da beklediğimiz gibi geçirmesek, birçok
olumsuz olaylar yaşamış olsak da bir şekilde pozitif yaklaşımlarla geleceğe umutla bakmayı sürdürdük. Teknolojideki yenilikleri
siz değerli okuyucularımıza ayrıntılı olarak sunduğumuz yıl içerisindeki tüm sayılarımızda hep yenilikleri, hem geleceğe umutla
bakmamızı sağlayan teknolojik değişimleri değerlendirdik ve değerlendirmeye yeni yılda da devam edeceğiz. Bu kapsamda 2025
yılının bir önceki yıla oranla hem globalde hem de ülkemizde çok daha iyi geçmesini ve mutluluğa ulaştıracak teknolojilerin
hayatımıza fazlasıyla müdahil olmasını temenni ediyoruz. Yılın son sayısında da önemli teknolojik gelişmeleri sizler için derleyip
hazırladık. Birkaç örneği burada bahsetmek istiyorum.
-----
Türkiye’nin Dijitalleşme Notu Bir Önceki Yılla Aynı Seviyede Kaldı
Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2023 Raporu’na göre
Türkiye’nin dijitalleşme notu 2022 yılıyla aynı seviyede kalarak 3,09 olarak hesaplandı. Ekosistem, yeterlilik, kullanım ve dönüşüm
olmak üzere dört ana bileşen ve 10 farklı boyutta Türkiye’nin dijitalleşme performansının yer aldığı rapor, Türkiye’nin dijital
dönüşümünün ekonominin genel gidişatıyla ve eğitim ile hukuk sistemi gibi kurumsal altyapılarla yakından ilişkili olduğunu
ortaya koyuyor. Raporun detaylarını sayfalarımızdan takip edebilirsiniz.
-----
130 Yıllık Tecrübesiyle Türkiye Pazarına Merhaba Dedi…
Avrupa’nın tanınmış TV üreticilerinden THOMSON, Türkiye pazarına resmi olarak giriş yaptığını duyurdu. Dağıtım için Arena
ve üretim için Ensmart ile ortaklık kuran THOMSON, gelişmiş QLED ve OLED modelleri de dahil olmak üzere en yeni Google TV
serisini yenilikçi akış cihazlarıyla birlikte getiriyor. “Yararlı İnovasyonu Deneyimleyin” sloganını benimseyen THOMSON, kullanıcı
dostu özellikleri en son teknolojiyle harmanlayan yüksek kaliteli ürünler sunarak, Türk tüketicilerinin beğenisini kazanmayı
hedefliyor. THOMSON’un Türkiye’deki ürün serisi, Avrupa’da tasarlanan ve Türkiye’de üretilen geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Sunulan çözümleri ve gelecek planlarını haberimizin içeriğinden takip edebilirsiniz.
-----
Smart Shopper 2024 Tüketici Araştırması Sonuçlandı
Google, Türkiye’deki tüketicilerin satın alma yolculuğundaki beklentilerini anlamak ve davranışları analiz etmek amacıyla 2019
yılından bu yana gerçekleştirdiği Smart Shopper araştırmasını sonuçlandırdı. Bu yılki Smart Shopper 2024 araştırması; çevrim
içi araştırmanın artışı, fiziksel alışverişin geri dönüşü ve yapay zeka gibi yeni teknolojilerin alışveriş alışkanlıklarına etkisine dair
önemli çıktılara ev sahipliği yaptı. Araştırma, akıllı teknolojilerin ve çevrim içi araştırmaların tüketici tercihlerinde belirleyici bir
rol oynadığını gösterirken, çok kanallı deneyimin yükselişini sürdürdüğünü gözler önüne seriyor. Raporun önemli bulgularının
yer aldığı detayları sayfalarımızda bulabilirsiniz.
-----
Z Kuşağı ve Yapay Zeka Birlikte Evriliyor
Teknolojinin her yönü ile sayfalarımızda yer aldığı sayılarımız ile bir yılı daha geride bırakıyoruz. Birçok yeni teknolojiden
bahsettiğimiz, olanların gelişiminde yolculuğuna ortak olduğumuz ve gelecek adına umutlarla duyurmaya çalıştığımız yeni
teknolojilerin devamlılığında yine sizlerle beraber olmayı, 2025 yılında da yanımızda olmanızı temenni ediyoruz.
Hayatımıza teknolojinin pozitifliği ile yansıdığı güzel günleri ve yılı beraber yaşamak dileğiyle. Bu vesileyle tüm ülkemiz ve
okuyucularımız adına, güzel bir gelecek, umut dolu yatırımlar, sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir dünya diliyoruz.
Önümüzdeki sayıda teknoloji dünyasında buluşmak üzere…
Hoşça kalın…
Ahmet Mızrak
ahmet.mizrak@img.com.tr
14
Levent Özbilgin:
“Amacımız,
Türkiye’nin dünya
ekonomisinde hak
ettiği yere gelmesini
sağlamak”
AirCom Teknoloji
ve Cambium
Networks, kablosuz
teknolojilerin
geleceğini
şekillendiriyor!
18
Lenovo, NVIDIA
iş birliği ile
yapay zeka
yatırımlarında
yeni bir dönem
başlatıyor
8
IT
BİL
network
Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
37
TELKODER’in
Elektronik
Haberleşme
Sektörü
Kasım Raporu
yayınlandı
23
Empatika
Nöropazarlama
Araştırma
Merkezi açıldı
LC Waikiki’nin
Yeni Teknoloji
Yatırımı:
LCW Digital
39
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK
İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA
İMTİYAZ SAHİBİ
H. FERRUH IŞIK
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
MEHMET SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
SIDIKA AKYOL KAYIR
sidika.kayir@aplusmedya.com
GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ
AHMET MIZRAK
ahmet.mizrak@img.com.tr
DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ
YUSUF OKÇU
yusuf.okcu@img.com.tr
HABER MERKEZİ
ENES KARADAYI
enes.karadayi@img.com.tr
KAT KI DA BU LU NAN LAR
Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN
ozbudun@gmail.com
ÖMER KARDAŞ
omer.kardas@ihlas.com.tr
ALİ İLKER YÜCEER
ali@mak ro bil.com.tr
TEKNİK MÜDÜR
TAYFUN AYDIN
Tayfun.aydin@img.com.tr
GRAFİK TASARIM
HAKAN SÖZTUTAN
hakan.soztutan@img.com.tr
FİNANS MÜDÜRÜ
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
MUHASEBE MÜDÜRÜ
Yusuf DEMİRKAZIK
yusuf.demirkazik@img.com.tr
A BO NE VE DAĞI TIM
İSMAİL ÖZÇELİK
ismail.ozcelik@img.com.tr
Reklam Rezervasyon
A PLUS MEDYA
NISH ISTANBUL RESIDENCE
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.
No: 44/B - D: 167 Yenibosna/
Bahçelievler - İstanbul
Reklam İletişim
reklam@aplusmedya.com
Tel : 0212 216 99 13
Gsm : 0552 805 34 35
İdare Merkezi:
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 22 22
Renk Ayrımı:
Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi
CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 30 00
Şirket kârını yüzde 20 artıran
yazılım geliştirildi
26 yıldır geliştirdiği yazılım çözümleri ile sınırları
aşarak başarılara imza atan Bimser, İç Kontrol
Enstitüsü Türkiye (ICI) iş birliği ile hayata geçirdiği
“QGRC” adlı yazılımını tanıttı. Bu yazılım sayesinde
şirketlerin kurumsal yönetimi, risk yönetimi, denetim
sistemi ve uyum sistemi entegre bir şekilde dijital
ortamda yönetilebiliyor. Böylece şirketlerin net kârları
ortalama yüzde 20 artarken zamandan da tasarruf
ediliyor…
Şirketlerde “QGRC” avantajı
İş süreçlerini daha hızlı, daha verimli ve daha etkili hale getirmek
isteyen işletmeler, dijitalleşme yatırımlarını artırıyor. 26
yıldır bilgi teknolojileri alanında yazılım çözümleri geliştiren
Bimser de yenilikçi çözümleri ile şirketlerin dijitalleşme
hikâyelerini farklı bir boyuta taşımaya devam ediyor. Türk
mühendisler tarafından geliştirilen Bimser’in yerli ve milli
yazılımları, şirketlerin verimlilik ve rekabetini artırırken,
riskleri de ortadan kaldırıyor. Başarısını iç piyasanın yanı sıra
yurt dışına da taşıyan şirket, ABD, Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler
başta olmak üzere dünyada 30’dan fazla ülkeye satış
yapıyor.
Bimser’in İç Kontrol Enstitüsü Türkiye (ICI) iş birliği ile
geliştirdiği son ürünü QGRC yazılımı sayesinde şirketlerin
kurumsal yönetimi, risk yönetimi, denetim sistemi ve uyum
sistemi entegre bir şekilde dijital ortamda yönetilebilecek.
Böylece işletmelerin maliyetleri azalırken, kârlılıkları artacak.
Kârlılığı yüzde 20 artırıyor
Geliştirme sürecinde elde edilen verilere göre QGRC yazılımı
kullanan şirketlerin yönetim kaliteleri ve kurumsal performansları
artıyor. Örneğin perakende sektöründe faaliyet
gösteren bir şirket, bir mağazasında oluşturduğu sistemi
QGRC yazılımı sayesinde rahatlıkla 100 mağazasında uygulamaya
geçirebiliyor. QGRC yazılımının standardizasyon ve
çoklama özelliği sayesinde şirketler şube ve fabrika sayısını
artırıp riskleri kontrol altına alabiliyor. QGRC uygulaması hem
iş boyutuyla hem yazılım boyutuyla şirketlerin net kârlarını
ortalama yüzde 20 artırıyor.
Gelişmiş raporlama ve güvenlik
Bimser QGRC yazılımı; gömülü know-how, metodoloji ve araç
desteği, üstün entegrasyon yetenekleri, gelişmiş raporlama ve
analitik, kullanıcı merkezli tasarım, özelleştirme ve esneklik,
proaktif uyum yönetimi, uygun maliyetli uygulama ve sağlam
güvenlik özellikleriyle piyasadaki yerli ve yabancı rakiplerinden
ayrışıyor.
4
İş birliğini teşvik ediyor
QGRC altında yer alan iç kontrol, risk
yönetimi, süreç yönetimi ve iç denetim
gibi iş alanları, şirketlerde genellikle
birbirlerinden bağımsız ve kopuk olarak
yönetiliyor. Bu yönetim sistemlerini,
birbirleriyle veri alışverişi yapacak ve
birbirlerine entegre bir şekilde çalışacak
hale getirmek oldukça ciddi bir
sorun. Tüm dünyada ve Türkiye’de bu
süreçleri yöneten şirketler, konuya çok
fazla kaynak ayırıp entegrasyonu genellikle
in-house çözümler veya manuel
İç Kontrol Enstitüsü Türkiye (ICI)
Başkan Yardımcısı İlknur Tunç
QGRC;
QGRC, süreç yönetimi, kalite yönetimi, stratejik
yönetim, risk yönetimi, uyum, iç kontrol ve
iç denetim gibi pek çok yönetim sistemini bir
araya getirerek şirketlerin yönetim alt yapısını
entegre bir şekilde yeniden inşa ediyor. Bu
platform, şirketlerin yalnızca finansal performanslarını
değil, aynı zamanda itibarlarını,
yasal uyumlarını ve stratejik başarılarını da
güçlendiriyor. Buna ek olarak, kurumsallaşma
sürecinde olan şirketlerin kurumsallaşma ve
değişim çabalarını da tek merkezden yönetmelerini
ve ilerlemeyi izlemelerini sağlıyor. Bunu
sadece bir yazılım çözümü olarak değil; model,
metodoloji ve araçları da içeren ve uygulamaya
yönelik rehberlik sunan bir platform olarak
sunuyor.
yöntemlerle büyük bir çaba harcayarak
geliştiriyor. QGRC yazılımı, yönetişim,
risk yönetimi ve uyum süreçlerini tek
bir sistemde merkezileştirerek siloları
ortadan kaldırıyor, departmanlar arasında
iş birliğini teşvik ediyor. Bu sayede
işletmeler ciddi bir maliyet avantajı, veri
güvenliği, veri bütünlüğü ve kurumsal
kaynak verimliliği sağlamış oluyor.
2 bin şirket kullanıyor
Bugün enerjiden tekstile ve savunmaya
kadar pek çok sektörden 2 binin üzerinde
şirketin kullandığı Bimser yazılımlarının
1 milyondan fazla lisanslı kullanıcıya
ulaştığına dikkat çeken Bimser
CEO’su Murat Atıcı, “Türk mühendislerimiz
tarafından geliştirilen low code
(Az Kod) ürünümüz Bimser Synergy, iş
akışı ve doküman yönetimi ürünümüz
eBA, entegre yönetim sistemi ürünümüz
QDMS, bakım onarım ve varlık yönetim
ürünümüz bEAM, süreç otomasyon
ürünümüz Ensemble ve şirketlerin
yönetim kalitelerini ve kurumsal performanslarını
arttıran QGRC öne çıkan
yazılımlarımız arasında yer alıyor” dedi.
“Potansiyel tehditleri analiz
ediyor”
Bimser QGRC yazılımının geliştirilmesinde
etkin rol oynayan İç Kontrol
Enstitüsü Türkiye (ICI) Başkan Yardımcısı
İlknur Tunç, QGRC çözümünün
bütünsel katkısını şöyle açıklıyor: “QGRC
çözümü, politika ve prosedür yönetiminde
kurumsal standartlara uygun
dokümantasyon sağlayarak yönetişim
yapısını güçlendiriyor. Risk yönetiminde
veri analitiği alt yapısı sunarak süreç
bazlı risk senaryoları ile potansiyel
tehditleri sistematik şekilde belirliyor
ve analiz ediyor. Bu sayede risklerin
güvenilir ve sürdürülebilir bir yaklaşımla
ele alınmasını sağlıyor. Otomatik tetikleyicilerle
uyum takibini kolaylaştırarak
performansı artıran QGRC, iş akışlarını
standardize ediyor ve iç kontrol ile uyum
süreçlerini entegre ederek yasal uyumun
sağlanmasını destekliyor. COSO ve ISO
31000 standartlarıyla uyumlu olan Bimser
QGRC, KOBİ’ler ve büyük şirketlerin
kurumsal olgunluk seviyesini yükseltmelerine
ve korumalarına destek olan
kapsamlı bir yönetim çözümü sunuyor.”
Tunç’un verdiği bilgiye göre QGRC
yazılımı finans, üretim, sağlık, enerji,
teknoloji ve telekomünikasyon başta
olmak üzere pek çok sektörde kolay bir
şekilde kullanılabiliyor.
Bimser CEO’su Murat Atıcı
BİMSER;
Bimser, işletmelerin dijital değişim ve
dönüşümlerini gerçekleştirerek sürekli
olarak geliştirdiği yeniliklerle onları teknolojik
anlamda ileriye taşıyan bir yazılım
şirketi. 1998 yılında kurulan marka, bilgi
teknolojileri alanında yazılım çözümleri
üretmek üzere bir araya gelen kişilerle yolculuğuna
başladı. Kocaeli, İstanbul, Ankara,
New York ve Dubai’de ofisleri olan
Bimser, enerjiden tekstile, otomotivden
savunma sanayine ve finansal hizmetlere
her sektörden şirkete verimlilik ve
rekabet avantajı sunan ve tamamen Türk
mühendisler tarafından geliştirilen Bimser
Synergy, eBA, QDMS, bEAM, Ensemble ve
QGRC yazılım ürünleriyle fark yaratıyor.
Bimser’in yazılım ürünleri, bugün Türkiye’nin
2000’den fazla seçkin şirketinde,
milyonu aşkın profesyonel tarafından kullanılıyor;
sağladığı verimlilik ile bu şirketlere
rekabet avantajı ve başarı getiriyor.
Bimser, yazılımlarını bugüne kadar 30’dan
fazla ülkeye ihraç etmiştir. Şirketin 2017
yılında hayata geçirdiği New York ve Dubai
ofisleri de bu gelişimin devamı niteliğindedir.
5
Odağında Teknoloji Var:
LCW Digital
Moda ve perakende dünyasının lider
markalarından olan LC Waikiki sektördeki
konumunu teknolojiye yapmış olduğu
yatırımlarla korumayı sürdürüyor. Son olarak
son dönemin olmazsa olmazı dijital dönüşüme
olan inancını ortaya koyan LCW Digital’i
duyuran firmanın dünden bugüne teknoloji
yatırımlarını ve gelecek planlarını LC Waikiki
Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Genel
Müdürü Şerafettin Özer ile konuştuk. Moda
perakende sektöründeki lider konumlarını
korurken aynı zamanda da teknoloji alanında
da adından söz ettiren marka olmayı
hedeflediklerini belirten Özer, hedeflerinin
teknoloji yatırımlarıyla sektörü dönüştürerek
markayı ileriye taşımak olduğunu söyledi…
Şerafettin Özer
LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve
Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü
LC Waikiki olarak teknolojiye yaklaşımınızı nasıl
tanımlarsınız? Şirket kültürünüzde teknolojinin yeri
nedir?
LC Waikiki olarak, her ne kadar moda ve perakende sektöründe
faaliyet göstersek de teknolojiye olan bakış açımız, sadece bir
destek unsuru olmanın ötesinde, işimizin merkezinde yer alıyor.
Güçlü bir teknoloji ekibi ve yenilikçi bir vizyonla, tüm süreçlerimizi
daha verimli hale getirmek için çalışıyoruz. Teknoloji, lojistikten
tedarike, stok yönetiminden müşteri deneyimine kadar pek çok
alanda bize rekabet avantajı sağlıyor. Özellikle hızlı ve doğru
kararlar almayı mümkün kılan veri odaklı bir yaklaşımla sektörde
fark yaratmayı amaçlıyoruz.
Aynı zamanda, teknolojiyi müşterilerimize daha kişiselleştirilmiş
ve kesintisiz bir alışveriş deneyimi sunmak için de etkin bir şekilde
kullanıyoruz. Bu kapsamda yapay zeka büyük veri analitiği ve
otomasyon gibi teknolojilerden faydalanarak, yalnızca sektöre
uyum sağlıyor aynı zamanda geleceğe yön vermeyi hedefliyoruz.
Perakende sektöründe dijital dönüşüm sürecini nasıl
değerlendiriyorsunuz? LC Waikiki bu dönüşümde nasıl
bir rol oynuyor?
Her sektörde olduğu gibi perakende sektöründe de dijital dönüşüm
6
“DIGITAL RETAIL”
büyük bir hızla ilerliyor. Gelecekte de
var olmak isteyen kurumlar süreçlerine
teknolojiyi entegre ederek daha verimli
olmayı amaçlıyor. LC Waikiki olarak dijital
dönüşüm ve teknoloji alanında hayata
geçirdiğimiz uygulamalar ve projelerle
sektörde öncü bir konumda olduğumuzu
düşünüyorum. 800 kişilik güçlü bir BT
ekibimiz var ve bu ekip ihtiyacımız olan
tüm teknolojileri geliştirebilecek kapasiteye
sahip. Bu avantajı kullanarak hem
müşterilerimize daha iyi hizmet vermek
hem faaliyet gösterdiğimiz alanlarda
verimimizi artırmak hem de sektörü daha
ileri taşıyacak teknolojilere imza atıyoruz.
Yakın zamanda hayata geçirdiğimiz VDP
projesi de bunlardan biri. VDP (Virtual
Design and Planning), ürün planlama
ve tasarım süreçlerinin sanal bir ortama
taşınmasını sağlayan yenilikçi bir
yazılım. Tamamen kendi kaynaklarımızla
geliştirdiğimiz VDP, 3 boyutlu modelleme
yetenekleri sayesinde tasarım ve üretim
süreçlerini dijitalleştiriyor. Mağaza
planlamasında da etkin bir rol oynayan
bu sistem, sezon öncesinde mağaza
düzenlemelerinin sanal ortamda test
edilmesine olanak tanıyarak zaman
ve maliyet tasarrufu sağlıyor. VDP ile
planlamanın 2 boyutlu dünyasını, ürün ve
perakendenin 3 boyutlu dünyasına entegre
ediyoruz diyebilirim. Sezon öncesinde
ürünleri 3 boyutlu dünyada görebilmek,
olası hataları önlemek açısından iş
sonuçlarının kalitesini artırıyor.
LC Waikiki olarak dijitalleşme ve
teknolojiyi çok geniş kapsamlı bir
şekilde kullanırken müşteri deneyimini
iyileştirmek, operasyonel verimliliği
artırmak ve sürdürülebilirlik hedeflerimize
ulaşmak için yenilikçi çözümleri hayata
geçiriyoruz.
Yakın zamanda duyurusunu
yaptığınız LCW Digital’in kuruluş
amacı ve vizyonu nedir? Hangi
ihtiyaçtan doğdu? Dijital dönüşüm
yolculuğunuzda LCW Digital’in rolü
nedir?
LC Waikiki olarak, dijital dönüşüm
sürecine uzun yıllardır güçlü bir şekilde
yatırım yapıyoruz. Halihazırda çok güçlü
bir BT ekibine sahibiz ve bu ekibimiz,
lojistikten e-ticarete, mağazacılıktan ERP
sistemlerine kadar geniş bir yelpazede
teknoloji çözümleri üretiyor. LCW Digital’i
kurarak, bu altyapıyı daha da ileriye
taşımayı ve BT ekibimizin çalışmalarını çok
daha kapsamlı hale getirmeyi hedefledik.
Bu girişim, yalnızca şirket içi dijitalleşmeyi
hızlandırmakla kalmayıp teknokent
ortamında daha fazla start-up ve girişimle
iş birliği yaparak yenilikçi projeler üretme
fırsatını da beraberinde getiriyor. Bu
sinerji sayesinde hem dijital dönüşüm
süreçlerimizde hem de teknoloji geliştirme
çalışmalarımızda daha verimli bir yapı
oluşturmayı amaçlıyoruz.
LCW Digital’de yapay zekâ ve veri
analitiği nasıl kullanılıyor? Hangi
operasyonel süreçleri destekliyor?
LCW Digital pek çok farklı alanda
çalışmalar yürütecek. Odağındaki
teknolojiler arasında yapay zeka, makine
öğrenimi ve büyük veri çözümleri yer
alıyor. Bu teknolojiler, müşteri ihtiyaçlarını
daha iyi anlamak, kişiselleştirilmiş
öneriler sunmak ve talep tahminlerini
optimize etmek için kullanılacak. Ayrıca,
operasyonel verimliliği artıran RPA
(Robotik Süreç Otomasyonu) ve Agent
tabanlı çözümlerle lojistik ve tedarik
zinciri süreçlerinde önemli iyileştirmeler
sağlanacak.
Moda dünyasında çığır açabilecek
projelerden biri de oyunlaştırma ve 3D
planlama çözümleri. Bu uygulamalar, ürün
tasarımı ve koleksiyon planlama süreçlerini
dijitalleştirerek daha hızlı ve yaratıcı
sonuçlar elde edilmesini sağlayacak.
Örneğin 3D teknolojileriyle tasarımların
prototip oluşturulmasına gerek kalmadan
değerlendirilmesi mümkün olacak,
bu da maliyetleri düşürürken çevresel
sürdürülebilirliğe katkı sunacak.
Dijital mağaza deneyiminde dikkat çekecek
projeler arasında, mobil ve web ön yüz
teknolojileri ile müşterilere kesintisiz ve
entegre bir alışveriş deneyimi sunulması
yer alıyor.
Siber güvenlik çözümleri ve yeni veri
merkezi yapılandırması, hem LC
Waikiki’nin dijital altyapısını güvence
altına alacak hem de global ölçekte faaliyet
gösteren perakende sektörü için örnek
teşkil edecek. Container tabanlı servis
geliştirme teknolojileri sayesinde, LC
Waikiki’nin teknoloji operasyonları daha
hızlı, ölçeklenebilir ve esnek hale gelecek.
Bu projelerle yalnızca LC Waikiki’ye değil,
tüm perakende sektörüne önemli katkılar
sağlamayı hedefliyoruz.
Teknolojik inovasyon ve Ar-
Ge çalışmalarınızdan bahseder
misiniz? Yeni teknolojilere yatırım
yaparken hangi kriterleri göz önünde
bulunduruyorsunuz?
LC Waikiki olarak teknolojik inovasyon
ve Ar-Ge çalışmalarını iş stratejimizin
ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.
Dijitalleşme ve teknolojiyi etkin bir şekilde
kullanarak, iş süreçlerimizi daha verimli
hale getirmek, müşteri memnuniyetini
artırmak ve sektörümüzde fark yaratacak
yenilikçi çözümler geliştirmek için
çalışıyoruz. Ar-Ge merkezlerimizde hem
moda perakendesine hem de teknolojik
altyapımıza değer katacak projeler
üzerinde duruyor, yenilikçi yazılımlar,
otomasyon sistemleri ve veri analitiği
gibi alanlarda yatırımlar yapıyoruz. Yeni
teknolojilere yatırım yaparken öncelikli
hedefimiz, iş süreçlerimizi daha verimli
hale getirecek ve müşteri deneyimini
iyileştirecek çözümler hayata geçirmek.
Bu doğrultuda, insan gücünü daha etkin
kullanmamıza olanak tanıyan, tedarik
zinciri, lojistik ve operasyonel süreçlerimizi
optimize eden teknolojilere öncelik
veriyoruz. Aynı zamanda, sürdürülebilirlik
ve yenilikçilik ilkelerimizle uyumlu,
geleceğe dönük çözümleri tercih ediyoruz.
Önümüzdeki 5 yıl içinde teknoloji
alanında LC Waikiki’yi nerede
görüyorsunuz?
LC Waikiki, moda perakende sektöründe
lider konumunu korurken aynı zamanda
teknoloji alanında da adından söz ettiren
bir marka olmayı hedefliyor. Önümüzdeki
5 yıl içinde, teknoloji yatırımlarımız ve
hayata geçirdiğimiz projelerle sektöre
öncülük eden, yenilikçi ve ilham veren
bir şirket olmayı amaçlıyoruz. Hedefimiz,
yalnızca moda değil, teknoloji denildiğinde
de akla gelen ilk şirketlerden biri olmak ve
sektörü dönüştürerek markamızı daha da
ileri taşımak.
7
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
AirCom Teknoloji ve Cambium Networks,
kablosuz teknolojilerin geleceğini
şekillendiriyor!
AirCom Teknoloji, Cambium Networks’ün son teknoloji
kablosuz çözümleri ve yönetim platformlarıyla
Türkiye’deki sektöre yeni bir yön veriyor. Güvenlik, ağ
optimizasyonu ve yüksek performanslı bağlantılarda
devrim niteliğinde adımlar atılıyor.
Sektör Market
IT network
Türkiye’nin kablosuz çözümler alanındaki
öncü firmalarından AirCom Teknoloji,
25 yılı aşkın deneyimiyle Cambium
Networks’ün en yeni kablosuz ekipmanlarını
İstanbul’da düzenlediği özel etkinlikte
tanıttı. Şişli Point Hotel Barbaros’da
gerçekleşen toplantıda, AirCom
Teknoloji’nin sunduğu satış fırsatları ve
Cambium Networks’ün sektöre yön verecek
yeni nesil ürünleri katılımcılara
kapsamlı bir şekilde sergilendi.
Kablosuz çözümler
ve entegre yönetim
platformlarıyla yeni bir
dönem başlıyor
AirCom Teknoloji, Cambium
Networks’ün Türkiye distribütörü olarak,
kablosuz çözümler ve ağ optimizasyonu
alanlarında sektöre yön vermeye
devam ediyor. Cambium Networks, dünya
genelindeki en zorlu bağlantı gereksinimlerini
karşılamak üzere tasarlanmış
noktadan noktaya (PTP) ve noktadan
çok noktaya (PMP) kablosuz çözümleri
ile dikkat çekiyor. Özellikle NATO standartlarındaki
frekanslarla uyumlu olan
ve kritik altyapılar için yüksek güvenlikli
çözümler sunan Cambium Networks,
ONE Network konseptiyle uçtan uca
bağlantı sağlayabilecek en gelişmiş kablosuz
platformu sunuyor.
8
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
güvenlik duvarı ve zafiyet tarayıcısı gibi
güvenlik çözümleri ise kritik altyapılar
için yüksek güvenlikli bir ortam sağlıyor.
Etkinlikte tanıtılan ürünler arasında, 60
GHz çoklu gigabit çözümleri ve WiFi6
(802.11ax) destekli ePMP4000 gibi teknolojiler
yer alıyor. Ayrıca, Cambium
Networks’ün 5 GHz ve 6 GHz frekans
bantlarında sunduğu PTP670, PTP450i,
PMP450m, PMP450b gibi FPGA çözümleri,
ağ optimizasyonunu ve güvenliği bir
üst seviyeye taşıyor.
Gelişmiş güvenlik ve yönetim
platformlarıyla kablosuz
altyapı güçleniyor
AirCom Teknoloji ve Cambium
Networks’ün sunduğu bir diğer önemli
yenilik ise cnMaestro yönetim platformu.
Bu platform, tüm Cambium ürünlerinin
merkezi yönetimini sağlayarak
ağ yöneticilerine kapsamlı bir kontrol
ve kolaylık sunuyor. NSE3000 SD-WAN
25 yıldır sektöre katma değer
sağlayan bir lider: AirCom
Teknoloji
AirCom Teknoloji, sektördeki 25 yıllık
tecrübesiyle yalnızca en kaliteli kablosuz
ekipman üreticilerinin platformlarını
Türkiye’ye sunmakla kalmıyor, aynı
zamanda proje entegrasyonu ve anahtar
teslim çözümlerle de sektöre katma değer
sağlıyor. Şirket, “Yüksek Hizmet Kalitesi”
anlayışıyla, tüm çözüm ortakları
ve müşterileri için ücretsiz keşif, projelendirme,
doğru ürün tedariki ve %100
müşteri memnuniyeti garantisi sunuyor.
AirCom Teknoloji Genel Müdürü Ömer
Demir, etkinlikte yaptığı konuşmasında,
kablosuz çözümlerin Türkiye’deki
büyük potansiyeline ve Cambium
Networks’ün yeni nesil ekipmanlarının
sektöre olan katkılarına dikkat çekti.
Demir, “Kablosuz teknolojiler, yalnızca
bağlantı değil, aynı zamanda güvenlik ve
veri yönetimi için de kritik bir rol oynuyor.
Bu alanda sunduğumuz çözümlerle,
müşterilerimize güvenli, hızlı ve verimli
altyapılar kurmalarını sağlıyoruz” şeklinde
konuştu.
Dünya çapında çözümler,
AirCom ile mümkün!
Cambium Networks ve AirCom Teknoloji’nin
iş birliği, Türkiye’deki kablosuz
çözümler pazarında önemli bir dönüm
noktası oluşturuyor. Özellikle askeri ve
kritik altyapı projelerinde güvenliği ön
planda tutan çözümler, sektördeki farklı
ihtiyaçlara hitap ediyor.
AirCom Teknoloji, gelecekteki projelerinde
de sektöre yön veren yenilikçi çözümlerle
ilerlemeyi ve Türkiye’deki kablosuz
teknoloji pazarını bir adım daha
ileriye taşımayı hedefliyor.
9Sektör Market
IT network
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türkiye’de alışverişten önce yüzde 90
oranında çevrim içi araştırma yapılıyor
Google, Türkiye’deki tüketicilerin satın alma yolculuğundaki beklentilerini anlamak
ve davranışları analiz etmek amacıyla 2019 yılından bu yana gerçekleştirdiği Smart
Shopper araştırmasını sonuçlandırdı. Bu yılki Smart Shopper 2024 araştırması;
çevrim içi araştırmanın artışı, fiziksel alışverişin geri dönüşü ve yapay zeka gibi yeni
teknolojilerin alışveriş alışkanlıklarına etkisine dair önemli çıktılara ev sahipliği yaptı…
Sektör Market
IT network Tüketicilerin satın alma yolculuğundaki
davranışları sürekli değişmeye devam
ediyor. Google da bu alandaki beklentiyi
ve alışveriş alışkanlıklarını analiz etmek
için 2019 yılından bu yana devam ettirdiği
Smart Shopper araştırmasını sonuçlandırdı.
“Smart Shopper 2024” çalışması, tüketici
alışveriş ve araştırma davranışları üzerine 7
ürün kategorisinde (Elektronik, Ev & Bahçe,
Moda, Gıda & Bakkaliye, Güzellik, Oyuncak,
Mücevher) kapsamlı küresel bir analiz
sunuyor. Araştırma kapsamında metodoloji
olarak nüfusun ulusal düzeyde temsili için
yaş, cinsiyet ve bölgeye göre çevrimiçi temsili
kotalar uygulanarak belirlenen toplam 2100
kişi, ürün kategorilerine eşit olarak dağıtıldı.
Her katılımcı bireysel alışveriş davranışlarına
göre seçildi ve yalnızca bir kategoriye ait
anketi tamamladı. Araştırma, akıllı teknolojilerin
ve çevrim içi araştırmaların tüketici
tercihlerinde belirleyici bir rol oynadığını
gösterirken, çok kanallı deneyimin yükselişini
sürdürdüğünü ve fiziksel alışverişe geri
dönüş eğilimi de gözler önüne seriyor.
10
Çevrim içi araştırma
yükselişini sürdürüyor
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’deki
tüketicilerin yüzde 90’ı, satın almadan önce
çevrim içi araştırma yaparak bilgi topluyor.
Özellikle tüketici elektroniği ve ev & bahçe
kategorilerinde çevrim içi araştırma yoğunluğu
öne çıkıyor. Ayrıca, tüketicilerin yüzde
79’u alışveriş süreçlerinde hem çevrim içi
hem de fiziksel kanalları kullanarak esnek
bir yolculuk sürdürüyor; tamamen çevrim içi
alışveriş yapanların oranı yüzde 11, yalnızca
fiziksel mağazaları tercih edenlerin oranı ise
yüzde 10 olarak belirtiliyor. Dijital ve mağazadan
yapılan alışveriş kırılımına bakıldığındaysa
Türkiye genelinde tüm kategorilerde
yüzde 66 dijital kanaldan alışveriş, yüzde
34 fiziksel mağazadan alışveriş son satın almanın
yapıldığı kanal olarak tercih ediliyor.
Kullanıcılar, fiziksel
mağazadan alışverişi yeniden
tercih etmeye başladı
Özellikle moda, ev & bahçe, güzellik ve oyuncak
kategorilerinde fiziksel alışverişe geri
dönüş gözlemleniyor. Fiziksel mağazaların
önemini korumasının arkasında ise mağazada
ürünü görebilme, hissedebilme ve deneyebilme
isteği yatıyor. Tüketicilerin yüzde 84’ü,
mağazada ürünü doğrudan deneyimlemenin
fiziksel alışveriş tercihinde önemli olduğunu
belirtiyor. Anket katılımcılarının yüzde 83’ü
de ürünü mağazadan satın aldıktan hemen
sonra teslim almanın avantaj olduğu düşünülüyor.
Bu eğilimler, perakende sektöründe
çevrim içi ve fiziksel mağazaların birbirini
tamamlayan roller üstlendiğini gösteriyor.
Özellikle mağazada ürünleri doğrudan deneyimleme
olanağı, tüketicilere güven verirken
çevrim içi araştırmanın yaygınlaşması,
bilinçli alışveriş yapma ihtiyacını karşılıyor.
Perakende sektörünün, bu iki alışveriş deneyimini
entegre eden stratejiler geliştirerek
tüketicilere esnek ve güven veren bir alışveriş
deneyimi sunması önem taşıyor.
Yeni nesil dijital araçlar satın
alma kararına etki ediyor
Araştırma sonuçlarına göre katılımcılarının
yüzde 79’u, son 6 ay içinde alışveriş yaparken
ilham almak için yeni teknolojilerden faydalandı.
Kısa formatlı videolar, sosyal medya
platformları, görsel arama araçları ve yapay
zeka araçları bu süreçte öne çıkan kanallar.
Anket katılımcılarının yüzde 76’sı sosyal
medya platformlarını ürünler hakkında bilgi
almak için kullanıyor. Sosyal medya, tüketicilerin
ilgisini çeken bir ürün keşif kanalı
olmayı sürdürüyor; katılımcıların yüzde 41’i
kısa formatlı videolarla ürün keşfi yapıyor.
Sosyal medya üzerinden doğrudan ürün satın
alanların oranı yüzde 43’ten yüzde 37’ye
düşmüş durumda. Google ise ürün araştırmalarında
katılımcıların yüzde 99’u tarafından
tercih edilen ana arama motoru olarak
ön plana çıkıyor.
En çok kullanılan temas noktalarına ek olarak
anket katılımcılarının yüzde 57’si ise
alışveriş yapmak için 5 veya daha fazla kanal
kullandığını belirtiyor. Arama motoru
ve sosyal medya araçlarının dışında katılımcıların
yüzde 35’i ürün hakkında daha fazla
bilgi edinmek için Google Lens gibi görsel
arama araçlarını kullanırken, yüze 23’ü marka
veya perakendeci web sitelerindeki chatbotlarla
iletişime geçtiğini belirtiyor. Anket
katılımcılarının yüzde 13’ü de chat tabanlı
yapay zeka araçlarıyla etkileşim kurduğunu
söylüyor. Bu sonuçlar, kullanıcıların ürün
keşfinde birçok farklı kaynağa başvurduğunu
ve sosyal medya ile arama motorlarının
birbirini tamamlayan roller üstlendiğini gösteriyor.
Yapay zeka teknolojileri
alışveriş yolculuğunu
dönüştürüyor
Google, değişen alışveriş alışkanlıklarına
daha yakından bakmak amacıyla 1500 kişi
ile yapay zeka kullanımı üzerine Google
Türkiye olarak Alışveriş Yolculuğunda AI
Kullanım Anketi adında bir anket çalışması
gerçekleştirdi. Bu anket çalışmasının sonuçlarına
göre, internet üzerinden alışveriş yapan
katılımcıların yüzde 86’sı yapay zekaya
yönelik farkındalığa sahip. Bu oran, çevrim
içi alışveriş yapan tüketicilerin teknolojiye
olan yatkınlıklarını ve yapay zeka çözümlerine
açık olduklarını gösteriyor. Ankete
katılanlar yapay zekayı en az alışveriş için
kullanmalarına rağmen, doğrudan sorulduğunda
bu teknolojiyi en çok ürün ve fiyat
araştırması (%20) ile ürün karşılaştırma
(%19) gibi alanlarda faydalı bulduklarını belirtiyorlar.
IAS, Hyundai Motor Group ile Canias ERP
Uygulaması için Bir Anlaşma İmzaladı
IAS ve Hyundai Motor Group iş birliği, Seul’de gerçekleşen toplantıda resmi olarak
duyuruldu. Projenin detaylarının paylaşıldığı bu toplantıda katılımcılar arasında IAS
Yönetim Kurulu Başkan Vekili Can Karabiber ile Hyundai Motor Group Başkan Yardımcısı
ve Süreç ve Çözüm Entegrasyonu Bölüm Başkanı Dongho Lee de yer aldı.
Bu iş birliği kapsamında, IAS
tarafından geliştirilen Canias ERP
sistemleri, Hyundai Motor Group
bünyesinde kullanılarak şirketin
global üretim yönetimi stratejisini
destekleyecek. Hem standart hem
de özelleştirilebilir olarak sunulan
Canias ERP sayesinde proje
sonunda operasyonel verimliliğin
artması, sürdürülebilir kalite
sağlanarak farklı sektörlerde
kaynak dağılımının optimize
edilmesi hedefleniyor. Canias ERP,
Hyundai Motor Group’un Asya,
Orta Doğu ve Afrika’daki üretim
tesislerine aşamalı olarak entegre
edilecek. Bununla birlikte, grubun
operasyonel hedefleriyle uyumlu
şekilde, ölçeklenebilir ve verimli bir
uygulama süreci sağlanacak.
Bu proje, IAS’ın Kore’deki yükselen
değerini ve güçlenen konumunu
vurgularken, aynı zamanda
alanında lider, global kuruluşların
ihtiyaçlarına yönelik gelişmiş ERP
çözümleri sunma yeteneğini de
kanıtlıyor. Bunun yanı sıra, IAS’ın
Hyundai’nin yazılım ve BT hizmetleri
alanındaki bağlı kuruluşu Hyundai
AutoEver ile kurduğu güçlü iş birliği,
Hyundai Motor Group’un dijital
dönüşüm hedeflerini destekleyecek.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Levent Özbilgin: “Amacımız, Türkiye’nin
dünya ekonomisinde hak ettiği yere
gelmesini sağlamak”
Microsoft Türkiye tarafından düzenlenen “Microsoft AI Tour” etkinliğinde iş
liderlerinden, bilişim profesyonellerinden ve basın mensuplarından oluşan bini aşkın
katılımcı bir araya geldi. Etkinlikte konuşan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent
Özbilgin, “Türkiye’nin en büyük 100 şirketinin yarısı yapay zeka uygulamalarını
kullanmaya başladı. Bizim de başlıca amacımız, organizasyonların yapay zekayı bir
kaldıraç olarak kullanmasını destekleyerek Türkiye’nin dünya ekonomisinde hak
ettiği yere gelmesini sağlamak” dedi…
Sektör Market
IT network
12
Microsoft Türkiye tarafından Swissotel
The Bosphorus’ta düzenlenen “Microsoft
AI Tour” etkinliğinde iş liderlerinden, bilişim
profesyonellerinden ve basın mensuplarından
oluşan bini aşkın katılımcı
bir araya geldi. Yapay zeka teknolojilerinde
yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği
etkinlik kapsamında canlı demolara,
breakout seanslara ve Microsoft Türkiye
iş ortaklarının ve müşterilerinin konuk
olduğu panellere yer verildi. Sunuculuğunu
Yekta Kopan’ın yaptığı organizasyonun
sponsorluğunu Adeo, Akbank
Teknoloji, DTech Cloud, Este Bilişim,
KoçSistem, Noventiq Makronet Arena,
Nephos AI, Netaş, PwC ve Vodafone üstlendi.
Açılış konuşmasını yapan Microsoft
Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin,
“Son 3 aydır Microsoft’un çok daha
rasyonel ve net bir yapay zeka stratejisi
oluşmuş durumda. Bunun üç ayağı var:
Birincisi tüm Microsoft ürünlerini yapay
zekayla entegre hale getiren Copilot
ürünlerimiz; ikincisi şirketlerin ve yazılımcıların
üzerinde kendi yapay zeka
uygulamalarını geliştirebilmeleri için
yarattığımız Copiot stack, yani uçtan
uca yazılım geliştirme platformumuz;
üçüncüsü ise yapay zeka destekli tüm
ürünlerimizin üzerinde en etkin şekilde
çalışacağı bir donanım referans platfmu
olan Copilot + PC. Yapay zeka teknolojilerini
bu vizyonla tüm paydaşlarımıza
ulaştırıyoruz. Dünyadaki Fortune 500
şirketlerinin %60’ının Microsoft 365 Copilot
kullanıyor olmasından gurur duyuyor
ve bu kullanımların her anından
feedback aldığımız için ürünlerimizi
nasıl geliştirebileceğimize daha sağlıklı
karar verebiliyoruz. Türkiye’nin en büyük
100 şirketinin yarısı yapay zeka uygulamalarını
kullanmaya başladı. Bizim
de başlıca amacımız, organizasyonların
yapay zekayı bir kaldıraç olarak kullanmasını
destekleyerek Türkiye’nin dünya
ekonomisinde hak ettiği yere gelmesini
sağlamak” dedi.
Levent Özbilgin’in ardından söz alan
Microsoft Güney ve Doğu Avrupa Genel
Müdürü Kristina Tikhonova ise, “Yapay
Zekanın Bugünkü Gücüyle Yarını Hayal
Etmek” başlıklı konuşmasında yapay zekanın
mevcut iş ortamındaki dönüştürücü
potansiyeline dikkat çekti. “Yapay
zeka, çalışan ve müşteri hizmetlerini iyileştirerek,
iş süreçlerini optimize ederek
ve inovasyonu teşvik ederek endüstrileri
yeniden şekillendiriyor” diyen Tikhonova,
18 aylık üretken yapay zeka benimseme
sürecini değerlendirerek, endüstri
liderlerinin yapay zeka yatırımlarından
%350 yatırım getirisi sağladığını ifade
etti. Tikhonova, sürdürülebilir başarı
için yapay zekayı her düzeyde benimsemenin
kritik önem taşıdığını da sözlerine
ekledi. Yapay zekanın inovasyonun
önündeki engelleri kaldırarak gerçekten
olumlu bir fark yarattığını ve dünyanın
en büyük zorluklarının üstesinden gelinmesini
sağlayan bir unsura dönüştüğünü
vurgulayan Tikhonova, başarısıyla
fark yaratan Microsoft Imagine Cup Junior
kazananı 16 yaşındaki İdil Ada Aydos’u
sahneye davet ederek ilham verici
hikayesini izleyicilerle paylaştı.
Tikhonova’nın ardından “Yapay Zeka
Hızında İnovasyon” başlıklı bir konuşma
yapan Microsoft CEMA Bölgesi Genel
Müdürü ve CTO’su Mark Chaban
ise sunumunda Microsoft’un inovasyon
yatırımlarından, sürdürülebilirlik
çalışmalarından ve hedeflerinden, veri
merkezlerinin dönüşümünden ve yapay
zekanın yükselen bağlantı kurma
gücünden bahsetti. Chaban, “Teknoloji
inovasyonu besliyor. Geçen yıl Ar-Ge’ye
29,5 milyar dolar harcadık. Dünya çapında
300’den fazla veri merkezimiz var.
Microsoft Azure, dünyanın en büyük 3.
süper bilgisayarı ve bulut için de 1. süper
bilgisayarı. 2030 yılına kadar yapay zeka
teknolojisinin küresel gayri safi yurt içi
hasılaya (GSYİH) 15,7 trilyon katmasını
bekliyoruz” dedi.
Microsoft Türkiye Kurumsal Çözüm
Satışlarından Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı Elif Acar Özgüner’in moderatörlüğünde
gerçekleşen CIO Oturumu
Paneli’nde ise LCW CTO’su Şerafettin
Özer, Boyner CIO’su Cihan Yıldız ve Anadolu
Efes CDO’su Murat Özkan, yapay
zekaya ilişkin sektörel deneyimlerini ve
öngörülerini paylaştılar.
Microsoft Türkiye yöneticilerinin ve
müşterilerinin katılımıyla düzenlenen
paralel breakout seanslarda ise AI ve siber
güvenlik, AI çağında modern çalışma,
sağlık sektöründe verinin ve AI’ın
gücü, moda sektöründe yaratıcı AI ile
inovasyon, Windows 11 cihazlarıyla yeni
AI çağına giriş, AI dönüşümünü hızlandırma
ve Microsoft 365 Copilot’ta 2. dalga
gibi konular masaya yatırıldı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Altınay Savunma Teknolojileri’nden TAAC hamlesi
Türkiye savunma sanayisinin güçlü oyuncularından Altınay Savunma Teknolojileri,
iki önemli imza ile stratejik alanlarda teknolojik çözümler sunma iddiasını artırdı.
Şirket, iştiraki DASAL’da tam sahiplik anlaşması imzalamasının ardından diğer iştiraki
TAAC’da ise Netaş ile savunma sanayisinde güçlerini birleştiren bir iş birliği anlaşması
imzaladı…
Savunma sanayisinin yerlileşmesi hedefine
stratejik katkılar sunan Altınay Savunma
Teknolojileri, bu yıl 22-26 Ekim tarihleri arasında
düzenlenen SAHA EXPO 2024’te iki
önemli imza attı. Geçen hafta iştiraki DA-
SAL’da hisselerin tamamına sahip olmasını
sağlayan stratejik anlaşmayı ASELSAN ile
imzaladı. Bir diğer iştiraki TAAC Havacılık
Teknolojileri’nde ise önemli bir hamle yaparak
Netaş ile iş birliği anlaşması imzaladı.
Bu imza ile savunma ve havacılık sanayisinin
geleceği için kritik öneme sahip bir adım
atılırken, savunma ve havacılık alanında ülkemiz
için büyük önem arz eden kritik projelerde
yerlilik oranını artıracak ve yurt dışı bağımlılığını
azaltacak teknoloji seviyesi yüksek
kritik ürünlerin geliştirilmesi sağlanacak.
KAAN’a iniş takımları
HÜRJET’e Demir Kuş
Anlaşmanın ardından bir açıklama yapan Altınay
Savunma Teknolojileri Yönetim Kurulu
Üyesi ve TAAC Genel Müdürü Enis Ata, “Altınay
Savunma Grubu olarak SAHA EXPO 24’ü
oldukça verimli geçirdik. DASAL’ın ardından
TAAC’ta da stratejik bir adım attık. TAAC’ın
faaliyet gösterdiği havacılık alanında özellikle
ülkemizde geliştirilen platformların iniş takımları,
uçuş kontrol eyleyicileri ve teknoloji
seviyesi yüksek test sistemlerine ilişkin ihtiyaçlarını
karşılamaya yönelik olarak geniş bir
ürün gamımız var. Genç bir şirket olmamıza
rağmen çok kısa süre içerisinde geliştirilen bu
kabiliyetlerimiz ile global ölçekte de önemli
bir oyuncu konumundayız. Netaş ile gerçekleştirdiğimiz
güç birliği hem savunma sanayimizin
ihtiyaçlarının karşılanması adına
önemli bir adım olacak, hem de yerli ve milli
çözüm havuzumuzu genişletecektir” diye konuştu.
Türkiye’nin savunma sektöründe yerlileşme
hedefine katkı sağlamaktan gurur duyduklarını
ifade eden Ata, “Milli Muharip Uçak KA-
AN’ımızın İniş Takımlarını oldukça iddialı
bir takvim içerisinde geliştirmekte muvaffak
olduk. Ülkemizde bugüne kadar geliştirilmiş
en sofistike havacılık test sistemlerinden biri
olan gurur projemiz HÜRJET Demir Kuş Test
Sistemi, tam donanımlı bir test ortamı sunarak,
hava araçlarının tüm alt sistemlerini
yerde ve gerçek uçuş koşullarında test etme
imkanı sağlıyor. Bu sayede ülkemizin yerli ve
milli ilk jet eğitim ve hafif taarruz uçağı HÜR-
JET’in, ilk uçuş öncesi testleri, TAAC mühendisleri
tarafından geliştirilen Demir Kuş Test
Sistemleri üzerinde başarı ile gerçekleştirilmiş
oldu. Türkiye’nin kritik projelerine katkı
sağlayan TAAC, iş birlikleriyle de gücünü artırmaya
devam ediyor. Netaş ile yaptığımız
anlaşmanın da TAAC’ı daha ileriye taşıyacağına
inanıyoruz” dedi.
Netaş CEO’su Sinan Dumlu da savunma sektöründeki
bu tür ortaklıkların Türkiye’nin
teknolojik bağımsızlık hedeflerine büyük katkı
sağlayarak uluslararası alanda da rekabet
gücünü artıracağını vurguladı.
Sektör Market
IT network
PayTR’ın Yeni CFO’su Sami Pardo oldu
PayTR, yönetim ekibine deneyimli bir isim daha
katıldı. Finans alanında uzun yıllara dayalı deneyimiyle
Sami Pardo, PayTR’ın Finans’tan Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı olarak şirketin finansal hedeflerinin
gerçekleştirmesi için ekibe liderlik edecek…
Ödeme teknolojileri alanındaki 15 yılı
aşkın tecrübesi ve sunduğu yeni nesil
ödeme teknolojileriyle bugün 140 binden
fazla KOBİ’nin büyüme yolculuğuna eşlik
eden PayTR, yeni yıldaki hedeflerine
liderlik edecek isimleri yönetim ekibine
dahil etmeye devam ediyor.
Finans alanında 20 yılı aşkın tecrübeye
sahip olan Pardo, iş hayatına 1994 yılında
PwC’de denetim alanında başladı.
Ardından TEB Faktoring, TEB Portföy
Yönetimi gibi önemli şirketlerde farklı
finansal sorumluluklar üstlendi. Son olarak,
GittiGidiyor (EBAY Türkiye) CFO’su
olarak 10 yılı aşkın süre boyunca şirketin
büyümesine katkıda bulundu. Serbest
Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) ve
TSPAKB Bağımsız Denetim lisanslarına
sahip olan Sami Pardo, PayTR’daki Finans’tan
Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı
görevine Kasım itibarıyla başladı.
2021 yılında Actera ile gerçekleştirdiği
yatırım ortaklığıyla büyüme hedeflerini
hızlandıran PayTR, 2025 yılında sürdürülebilir
büyüme hedeflerini hayata geçirirken
verimliliğe ve rekabetteki gücünü
daha da artırmaya odaklanacak.
13
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
ESET Gelişmiş Kalıcı
Tehdit Raporunu Yayımladı
Siber güvenlik şirketi ESET, Nisan 2024’ten Eylül 2024 sonuna kadar ESET
araştırmacıları tarafından belgelenen belirli gelişmiş kalıcı tehdit (APT) gruplarının
faaliyetlerini vurgulayan en son APT Faaliyet Raporu’nu yayımladı. Araştırmacılar
İran’a bağlı grupların siber yeteneklerini diplomatik casusluk çabalarını ilerletmek
için kullandıklarına dair işaretler gözlemlerken Çin’e yakın MirrorFace ilk kez AB
içindeki bir diplomatik kuruluşu hedef aldığını da raporladılar. ESET’in yayımladığı
raporda Asya’da öncelikle devlet kurumlarına odaklanan kampanyaların devam
ettiğini, eğitim sektörüne, özellikle de araştırmacılar ve akademisyenlere yönelik
hedeflemelerin arttığını gözlemledi…
Sektör Market
IT network
14
ESET APT Faaliyet Raporu’na göre Çin
bağlantılı MirrorFace’in hedeflemelerinde
kayda değer bir artış gözlemlendi. Genellikle
Japon kuruluşlarına odaklanan bu
grup, Japon hedeflerine öncelik vermeye
devam ederken operasyonlarını ilk kez
Avrupa Birliği’ndeki diplomatik bir kuruluşu
da kapsayacak şekilde genişletti.
Buna ek olarak, Çin’e bağlı APT grupları
kurbanların ağlarına erişim sağlamak için
açık kaynaklı ve çok platformlu SoftEther
VPN’e giderek daha fazla güveniyor. Araştırmacılar
ayrıca İran’a bağlı grupların
diplomatik casusluğu ve potansiyel olarak
kinetik operasyonları desteklemek için siber
yeteneklerini kullanabileceklerine dair
işaretler gözlemledi.
ESET Tehdit Araştırmaları Direktörü Jean-Ian
Boutin yaptığı açıklamada: “Çin’e
bağlı tehdit gruplarıyla ilgili olarak, Flax
Typhoon tarafından SoftEther VPN’in
kapsamlı kullanımını tespit ettik, Webworm’un
tam özellikli arka kapısından
AB’deki devlet kurumlarına ait makinelerde
SoftEther VPN Köprüsü’nü kullanmaya
geçtiğini gözlemledik ve GALLIUM’un
Afrika’daki telekomünikasyon operatörlerine
SoftEther VPN sunucuları yerleştirdiğini
fark ettik” dedi. “MirrorFace’in
ilk kez, Çin, Kuzey Kore ve Rusya’ya bağlı
birçok tehdit aktörünün odak noktası olmaya
devam eden bir bölge olan AB’deki
diplomatik bir kuruluşu hedef aldığını
gözlemledik. Bu grupların çoğu özellikle
devlet kurumlarına ve savunma sektörüne
odaklanmış durumda” diye ekledi.
İran’a bağlı gruplar
odaklandıkları alanları
genişletiyor
Öte yandan İran’a bağlı gruplar, İran için
jeopolitik açıdan önemli bir kıta olan Afrika’da
birçok finansal hizmet şirketini
tehlikeye atmış, İran’ın karmaşık ilişkilere
sahip olduğu komşu ülkeler olan Irak ve
Azerbaycan’a yönelik siber casusluk faaliyetlerinde
bulunmuş ve İsrail’de taşımacılık
sektöründeki paylarını artırmışlardır.
Görünürdeki bu dar coğrafi hedeflemeye
rağmen İran’a bağlı gruplar küresel bir
odaklanmayı sürdürerek Fransa’daki diplomatik
elçileri ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki
eğitim kurumlarını takip etmeye
devam ettiler.
Kuzey Kore’ye bağlı gruplar
kripto para peşinde
Kuzey Kore’ye bağlı tehdit aktörleri hem
geleneksel para birimleri hem de kripto
para birimleri olmak üzere çalıntı fon arayışlarını
sürdürdü. Bu grupların Avrupa ve
ABD’deki savunma ve havacılık şirketlerine
yönelik saldırılarını sürdürdüklerini
ve kripto para geliştiricilerini, düşünce
kuruluşlarını ve STK’ları hedef aldıkları
gözlemlendi. Bu gruplardan biri olan Kimsuky,
genellikle sistem yöneticileri tarafından
kullanılan ancak herhangi bir Windows
komutunu çalıştırabilen Microsoft
Management Console dosyalarını kötüye
kullanmaya başladı. Buna ek olarak, Kuzey
Kore’ye bağlı birkaç grup popüler bulut
tabanlı hizmetleri sıklıkla kötüye kullandı.
Rusya’ya bağlı gruplar
Ukrayna’ya odaklanmaya
devam ediyor
Son olarak ESET Research, Roundcube ve
Zimbra gibi web posta sunucularını sık sık
hedef alan Rusya bağlantılı siber casusluk
gruplarını, genellikle bilinen XSS açıklarını
tetikleyen spearphishing e-postalarıyla
tespit etti. Dünya çapında hükümet,
akademik ve savunma ile ilgili kuruluşları
hedef alan Sednit’in yanı sıra ESET, Roundcube’deki
XSS açıkları aracılığıyla e-posta
mesajlarını çalan GreenCube adlı Rusya’ya
bağlı bir başka grup daha tespit etti.
Rusya’ya bağlı diğer gruplar Ukrayna’ya
odaklanmaya devam etti ve Gamaredon,
hem Telegram hem de Signal mesajlaşma
uygulamalarını kötüye kullanarak araçlarını
yeniden işlerken büyük spearphishing
kampanyaları başlattı. Ayrıca Sandworm,
WrongSens adlı yeni Windows arka kapısını
kullandı. ESET ayrıca Polonya Anti-Doping
Ajansı’nın verilerinin halka açık bir
şekilde hacklenip sızdırılmasını da analiz
etti; bu veriler muhtemelen ilk erişim aracısı
tarafından ele geçirilmiş ve daha sonra
NATO’yu eleştiren siber etkin dezenformasyon
kampanyalarının arkasındaki bir
varlık olan Belarus’a bağlı FrostyNeighbor
APT grubu ile paylaşılmıştı.
ESET, Asya’da kampanyaların öncelikle
devlet kurumlarına odaklanmaya devam
ettiğini gözlemledi. Ancak yapılan araştırmalarda,
özellikle Kore yarımadası ve Güneydoğu
Asya’ya odaklanan araştırmacı ve
akademisyenleri hedef alan eğitim sektörüne
yapılan vurgunun arttığı da görüldü.
Bu değişim, Çin ve Kuzey Kore’nin çıkarlarıyla
uyumlu tehdit aktörleri tarafından
yönlendirildi. Kuzey Kore’ye bağlı gruplardan
biri olan Lazarus, finans ve teknoloji
sektörlerinde dünyanın dört bir yanındaki
kuruluşlara saldırmaya devam etti. Orta
Doğu’da, İran’a bağlı birkaç APT grubu, en
çok etkilenen ülke İsrail olmak üzere, devlet
kurumlarına saldırmaya devam etti.
Son yirmi yılda Afrika, Çin için önemli bir
jeopolitik ortak haline geldi ve Çin’e bağlı
grupların bu kıtadaki faaliyetlerini genişlettiği
görüldü. Ukrayna’da Rusya’ya bağlı
gruplar en aktif gruplar olmaya devam etti
ve devlet kurumlarını, savunma sektörünü
ve enerji, su ve ısı temini gibi temel hizmetleri
büyük ölçüde etkiledi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
RICOH Pro 8400 serisi yeni güvenilirlik ve
sürdürülebilirlik standartları belirliyor
RICOH Pro 8300S/8310S/8320S ve RICOH Pro 8310/8320 serisinin gelişimi, şirket içi,
kurumsal, operasyonel ve ticari baskı ortamlarında hızlı geri dönüş ve talep üzerine
baskı uygulamalarını optimize etmek amacıyla yeni nesil verimlilik iyileştirmelerini
içermektedir…
Serinin yüksek hızda çıktı ve üstün görüntü
kalitesi, VCSEL teknolojisi ile sağlanırken,
yeni nesil tonerler ile de 2400 x
4800 dpi çözünürlükte net metinler, ince
çizgiler ve yumuşak yarım tonlar elde
edilmektedir. Önceden basılmış ve koyu
renkli kağıtlar da dahil olmak üzere hassas
kağıt yönetimi ise, CIS ile donatılmış
mekanik hizalama sistemi tarafından
gerçekleştirilmektedir.
Akıllı işletim paneli kullanım kolaylığı
sağlanırken, kağıt sıkışmalarında devreye
giren, otomatik kurtarma ve boşaltma
işlevi ile duraklama süresi en aza indirilmektedir.
Çift toner haznesi, yüksek
kağıt kapasitesi ve Plockmatic entegre
sonlandırma seçenekleri ile daha az kağıt
ve toner değişimi sağlayarak, sürekli
çalışma süresini maksimuma çıkartır.
Ricoh Europe Grafik İletişim Başkan
Yardımcısı Eef de Ridder, şunları ifade
ediyor: “Yeni seri, gelişen iş ihtiyaçlarını
karşılamak üzere modüler bir konseptten
oluşmaktadır. Bu, Ricoh’un
yenilikçi teknolojiler aracılığıyla
sürdürülebilir bir topluma katkıda
bulunma ve üretkenliği ile
kullanıcı deneyimini artıran
çözümler geliştirme konusundaki
taahhüdünü somutlaştırmaktadır.
Bu yeni nesil siyah-beyaz baskı serisi,
işletmelerin üretkenliğini artırmasına,
yeteneklerini geliştirmesine ve çevresel
etkilerini azaltmasına olanak tanımaktadır.”
Kullanıcılar şu avantajlardan
yararlanabilir:
• A4 çift taraflı taramada 200/300 dpi hızında
dakikada 280 sayfaya kadar yüksek
tarama hızı.
• Yeni ADF Otomatik Belge Besleyici ile
gelişmiş kağıt yönetimi.
• Verimliliği artırmak için genişletilmiş
medya esnekliği. 52’den 350 gsm’a kadar
medya ağırlıklarında ve çift taraflı olarak
700 mm’ye kadar baskı yapma imkanı.
• Akıcı ve sürekli üretim akışını destekleyen,
görevleri otomatikleştirerek iş
akışını kolaylaştıran sonlandırma seçenekleriyle
yüksek işlevsellik.
• Üretim sürecinde geri dönüştürülmüş
plastik ve geri dönüştürülmüş çelik kullanımı
ile çevreye duyarlı üretim.
Sektör Market
IT network
Uyumsoft’un Kurumsal Hizmetler
Genel Müdürü Gökhan Arıksoy oldu
Türk yazılım şirketi Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve
Teknolojileri AŞ’de, üst düzey atama gerçekleştirildi.
Uyumsoft’tan yapılan açıklamada, Gökhan Arıksoy’un
Kasım 2024 tarihi itibariyle Kurumsal Hizmetler Genel
Müdürü olarak atandığı duyuruldu…
Zengin sektör deneyimine sahip olan
Gökhan Arıksoy’un, Uyumsoft’un yurtiçi
ve yurtdışında Liox ERP ve Liox HR
markaları başta olmak üzere, kurumsal
iş uygulamaları ve yazılım pazarında bir
dünya markası olma hedefini yöneteceği
ifade edildi.
Gökhan Arıksoy kimdir?
1993 yılında Uludağ Üniversitesi Elektronik
Mühendisliği lisans derecesi alan
Gökhan Arıksoy, kariyerine Başarı
Elektronik’te Araştırma ve Geliştirme
Mühendisi olarak başladı. Takip eden
yıllarda Siemens, SAP ve Software AG ve
Vispera gibi önemli şirketlerde Türkiye
ve yurt dışında İş Geliştirme Yöneticiliğinden
Satış Direktörlüğüne ve Ülke
Genel Müdürlüğüne kadar birçok kritik
pozisyonda görev aldı.
İş analitiği alanında faaliyet gösteren
Metric Danışmanlık’ta 2013-2018 yılları
arasında Genel Müdür, Deloitte Türkiye’de
Teknoloji Lideri ve Şirket Ortağı
olarak görev yaptı. Uyumsoft ailesine
katılmadan önce, 2021 – 2024 yılları arasında
en büyük SAP iş ortaklarından biri
olan Çözümevi firmasında CEO olarak
çalışmalarını sürdürmekteydi.
2016 yılından itibaren de Harvard Business
Review Türkiye’de yapay zeka, akıllı
robotik süreç otomasyonu, Endüstri
4.0 ve blok zinciri gibi yükselen teknolojiler
üzerine blog yazarlığı yapmaktadır.
15
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Lenovo, NVIDIA iş birliği ile yapay zeka
yatırımlarında yeni bir dönem başlatıyor
Lenovo’nun yıllık küresel teknoloji inovasyonu etkinliği olan Lenovo Tech World,
bu yıl 15 Ekim’de Seattle’da düzenlendi. Lenovo fuarda, NVIDIA ile geliştirdiği
hibrit yapay zeka avantajlı çözümlerini görücüye çıkardı. Geliştirilen bu yeni yapay
zeka destekli çözümler, daha akıllı karar verme süreçlerini hızlandırarak operasyon
süreçlerini geliştiriyor ve daha iyi iş sonuçları elde edilmesini sağlıyor.
Sektör Market
IT network
16
Lenovo, herkes için daha akıllı teknoloji
sunmaya yönelik adımlar atıyor. Lenovo,
yıllık küresel teknoloji inovasyonu etkinliği
Tech World’de NVIDIA ile geliştirdiği
hibrit yapay zeka avantajlı teknolojik
çözümlerini tanıttı. Lenovo yapay zeka
kitaplığının sağladığı NVIDIA AI yazılımları,
hızlandırılmış bilişim ve ağ özellikleriyle
Lenovo hibrit yapay zeka avantajlı
çözümler, şirketlerin veri ve zekayı
daha hızlı, daha verimli bir biçimde iş
sonuçlarına dönüştürmesine olanak tanırken,
yapay zekanın kullanıma sunulmasını
hızlandırıyor ve yatırım getirisi
sağlıyor. Yakın bir zamanda Lenovo’nun
yaptığı tüketici anketine göre, CIO’ların
yüzde 61’i için yapay zeka yatırımlarından
kaynaklanan yatırım getirisini göstermenin
oldukça zor olduğu tespit edildi.
Lenovo, NVIDIA ile geliştirdiği hibrit
yapay zeka avantajlı çözümler ile tüketicilerine,
daha hızlı dağıtım için önceden
doğrulanmış ve sektöre uygun hale getirilmiş
kolaylıklar sunuyor.
Lenovo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO
Yuanqing Yang açılışta yaptığı konuşmada
iş dünyasında yapay zekayı kullanıma
sunmanın, doğru uzmanlık ve çözümler
gerektirdiğini belirtti. Yang, Lenovo’nun
NVIDIA ile geliştirdiği hibrit yapay zeka
avantajlı çözümlerin, işletmelerin yapay
zeka uygulamalarını basitleştirip hızlandırarak,
sektörde inovasyonu artıran güvenilir
sonuçlar sağlayacağını ifade etti.
NVIDIA’nın kurucusu ve CEO’su Jensen
Huang ise yapay zekanın dünya çapında
bilişimde devrim yarattığını ve Lenovo
ile NVIDIA arasındaki iş birliğinin bu
süreci daha da hızlandıracağını belirtti.
Lenovo Neptune Sıvı
Soğutma ile yapay zekaya
hazır altyapı
Lenovo’nun NVIDIA ile hibrid yapay
zeka yaklaşımını Ekim 2023’te duyurmasından
bu yana Lenovo portföyü,
daha yüksek performans ve enerji verimliliğine
sahip 80’den fazla platformla
genişledi. Sıvı soğutma inovasyonlarında
on yılı aşkın liderliğiyle altıncı nesil
Lenovo Neptune, NVIDIA Blackwell
platformuna ve daha büyük ölçekte yapay
zekaya verimli bir biçimde güç veren
su soğutması ile her büyüklükteki şirket
için süper bilgisayar olanakları sağlıyor.
Lenovo’nun NVIDIA ile geliştirdiği hibrit
yapay zeka avantajlı çözümleri, güçlü
altyapı, iş istasyonları, bilgisayarlar ve
yönetim yazılımı portföyüyle daha fazla
enerji verimliliği sunuyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Sahte kimlikle isminize açılabilecek
şirketlere dikkat
Son yıllarda sahte veya kayıp nüfus cüzdanıyla
başkası adına şirket kuran kişilerin yaygınlaştığını
şıkça duyuyoruz. Sahte kimlikle açılan bu şirketler
pek çok insanı mağdur ediyor. biOnay’ın Kurucu
Ortağı Ümit Yaşar Usta, elektronik kimlik kartlarıyla bu
sahteciliğin önüne geçilebileceğini belirtiyor…
Günümüzde fotokopiyle alınan kimlik bilgileriyle
sahte kimlik oluşturarak yapılan sahtecilik
işlemleri çok fazla vatandaşı mağdur
etmeye devam ediyor. Bu sahte işlemlerin arasında
başı çekenlerden biri de şirket kurmak.
Kendi adına haberi olmadan şirket sahibi
olan vatandaş büyük miktarda borcun altına
girebiliyor.
Günümüzde artık kimlik tespiti kanıtının
fotokopi değil, elektronik doğrulama olması
gerektiğini söyleyen biOnay’ın Kurucu Ortağı
Ümit Yaşar Usta, şunları dile getiriyor: “Bugün
gidilen çoğu kurumda kimliğinizin fotokopisini
çekiyorlar. Örneğin çoğu iş yeri için bir
plazaya girerken güvenlikte kimliğinizi alıyor
görevli ve size bir ziyaretçi kartı veriyor. Dolayısıyla
kimliğiniz orada kalıyor. Çeteler de bunun
gibi örneğini çoğaltabileceğimiz pek çok
yerde kimlik fotokopileri buluyorlar. O kimlik
fotokopisindeki bilgilerle sahte kimlik üretiyorlar.
Sonra bazı vatandaşlarımız noterde
kendi adlarına şirket kurulduğunu ve hatta o
şirketin dolandırıcılık yaptığını öğreniyor. Burada
şunu belirtmek isterim, kimliğin plastik
kısmının sahtesini yapmak mümkünken, çipin
sahtesini NVİ anahtarlarıyla üretebilmek
imkansız. Dolayısıyla kimlik tespiti plastiğe
bakılarak yapılıyorsa, örneğin gözle, dijital
taramayla, yapay zekayla gibi, sahte plastikle
kimlik sahteciliği mümkün ama Elektronik
Kimlik (Çip) doğrulama yapılıyorsa, sahtekarların
ürettiği çiple bu aşama geçilmiyor. İşte
bu gibi durumlarda çipli kimlik kartı kullanımıyla
parmak izi doğrulaması yapılarak olası
sahteciliğin önüne geçmek mümkün.”
“Kişiye ait hiçbir veri cihaz
üzerinde saklanmaz”
biOnay’ın, sahte kimliği önlemek için elektronik
doğrulamayı gerçekleştirdiğini, aynı
zamanda da çipte yer alan kişisel verileri koruyarak,
yetkisiz kişiler tarafından okunmasını
engellediğini belirten Ümit Yaşar Usta,
“Cihazlar parmak izi ve PIN bilgisini üzerinde
saklamaz veya bir merkeze göndermez. Bu
fonksiyonu bağımsız kurumlarca test edilip
onaylanmıştır. Kişiye ait diğer (Anne adı, doğum
yeri, kan grubu, dini, cinsiyeti, medeni
hali, anne kızlık soyadı vb.) veriler ise sadece
Nüfus İşlerinden yetki sertifikası alabilen kuruluşlarca
karttan okunabilir. Kişiye ait hiçbir
veri cihaz üzerinde saklanmaz ve kişi kartı çıkardığı
anda, cihaz üzerinde hiçbir kişisel veri
bulunmaz” ifadelerini kullanıyor.
Sektör Market
IT network
Ödüyo ve Elekse’den finansal hizmetlerde
katma değerli iş birliği
Finansal teknoloji dünyasında yenilikçi çözümler
sunan Ödüyo ve Elekse, müşterilerine daha kapsamlı
ve entegre finansal hizmetler sağlamak amacıyla
güçlerini birleştirdi. Bu iş birliği, Elekse müşterilerine
daha gelişmiş çözümler sunarken, Ödüyo’nun sunduğu
teknoloji sayesinde finansal işlemlerde hız ve güvenlik
alanında önemli bir değer artışı sağlayacak…
Online tahsilat ve açık bankacılık alanındaki
uzmanlığıyla öne çıkan Ödüyo, Elekse müşterilerine
sağladığı teknolojik destekle finansal
işlemlerini daha hızlı, verimli ve güvenli hale
getirme yolunda önemli bir katkı sunacak. Bu
sayede, Elekse’nin hizmetleri yeni bir boyut
kazanırken, müşterilerine dijital dönüşüm
sürecinde rekabet gücü kazandırması hedefleniyor.
Elektronik Para ve Ödeme Kuruluşu
olan Elekse, 2005 yılından bu güne 15 yıllık
sektör tecrübesiyle her geçen gün pazar payını
ve hizmet ağını büyütüp geliştirerek faaliyetlerine
devam ediyor.
Ödüyo’nun Satıştan Sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı (CSO) Emrah Adaş, bu iş birliğinden
dolayı mutlu olduklarını belirterek,
“Elekse ile attığımız bu adım, müşterilerimizin
finansal süreçlerinde verimlilik artışına
odaklanmamız adına heyecan verici bir fırsat.
Ödüyo olarak, geliştirdiğimiz teknolojilerle
Elekse müşterilerinin dijital dönüşüm
yolculuğunda yanlarında olmaktan mutluluk
duyuyoruz. İş birliğimizin, Elekse’nin sunduğu
çözümleri daha ileriye taşıyacağına inanıyoruz.”
şeklinde konuştu.
Bu iş birliği, Elekse müşterilerine daha gelişmiş
çözümler sunarken, Ödüyo’nun sunduğu
teknoloji sayesinde finansal işlemlerde hız ve
güvenlik alanında önemli bir değer artışı sağlamayı
hedefliyor.
17
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Monster’dan İlk Masaüstü
Oyun Bilgisayarı: Tulpar TD3 V1
Oyunculara yönelik yüksek performanslı bilgisayarlar ile ön plana çıkan Monster, ilk
masaüstü oyun bilgisayarı Tulpar TD3 V1 serisiyle masaüstü bilgisayar sektörüne
giriş yaptı. 30 Kasım – 1 Aralık’taki Intel Monsters Reloaded 2024 finalinde lansmanı
yapılan yeni ürün serisi, Monster’ın gücünü masaüstüne taşıyor. Siyah ve beyaz
renk seçenekleri olan ürünlerden; TD3 V1.6.6 110.999 TL, TD3 V1.4.1 85.999 TL, TD3
V1.3.1 64.799 TL, TD3 V1.2.1 55.999 TL, TD3 V1.1.1 ise 48.999 TL fiyat seçenekleriyle
lansman gününde satışa sunuldu…
Sektör Market
IT network
18
Yüksek performanslı dizüstü bilgisayarları,
monitörleri ve oyuncu aksesuarlarıyla
tanınan Monster, masaüstü oyun
bilgisayarı sektörüne güçlü bir giriş
yaptı. Monsters Reloaded 2024 turnuvasında,
30 Kasım’da gerçekleştirilen lansman
ile tanıtılan Tulpar TD3 V1 ailesi,
5 farklı varyasyonu ve özelleştirme seçenekleriyle
kullanıcıların ihtiyaçlarına
tam uyum sağlayarak oyun dünyasında
dengeleri değiştirmeyi hedefliyor.
Monster’ın masaüstü oyun bilgisayarları,
her seviyeden oyuncunun ihtiyaçlarına
cevap veriyor. Yüksek performanslı
ekran kartları ve işlemcilerle donatılan
bu sistemler, özelleştirilebilir seçenekleri
ve kullanıcı odaklı tasarımıyla oyun deneyimini
bir üst seviyeye taşıyor.
“Bizim DNA’mızda, müşteri ve
deneyim odaklı çalışmak yer
alıyor”
Oyuncuların talep ve arzularının her
geçen gün değiştiğini belirten Monster
Kurucu Ortağı ve CEO’su İlhan Yılmaz,
“Tüketici trendleri her geçen gün değişiyor.
Biz de buna uygun şekilde işimizi
her zaman yıkıp tekrardan inşa ediyoruz.
Daha önce de her yerde söylediğimiz
gibi; bizim en önemli tutkumuz global
bir teknoloji markası olmak. Bütün
adımlarımızı bu tutku bağlamında atıyoruz.
Avrupa, Türkiye, Kıbrıs ve Dubai
ticari operasyonlarımızın yanı sıra artık,
AR-GE çalışmalarını gerçekleştirmek
üzere ABD ve Tayvan’da ilgili ekiplerimizi
kurmuş bulunuyoruz. Bütün bu aksiyonlar,
bizi global bir teknoloji markası
olma hedefine adım adım yaklaştırıyor.
Bu ekipler, müşterilerin sesini de dinleyerek,
gelecekteki ürünlerimizi tasarlamaya
başladılar. Bizim DNA’mızda,
kullanıcı ve deneyim odaklı çalışmak yer
alıyor. Bugün geldiğimiz noktada, oyuncuların
ihtiyaçlarını daha geniş bir alanda
kapsayabilmek için markamız adına
çok önemli bir mihenk taşını bütün kullanıcıların
beğenisine sunuyoruz. Tulpar
TD3 V1 serisi ürün ailemiz, kapsayıcı
ekosistemimizi tamamlıyor. İlerleyen
süreçte yenilikçi ve kapsayıcı yeni ürünlerimizle
kullanıcılarımızın yanında olmaya
devam edeceğiz.” dedi.
“Oyuncularla organik bir
bağımız var”
Oyuncularla organik bağlarının olduğunu
söyleyen Monster Global Pazarlama
Direktörü Birol Sülük, konuşmasında
şu ifadelere yer verdi: “Monster olarak,
oyun ekosisteminin her alanını sahipleniyoruz.
Bu yıl beşincisini düzenlediğimiz
Intel Monsters Reloaded, ekosisteme
verdiğimiz değeri gözler önüne seriyor.
Dünya genelindeki araştırmalar, globalde
610 milyon civarında espor izleyicisi
olduğunu ve bu rakamın 2025 yılında
1 milyara ulaşacağını gösteriyor. Espor
pazar değerinin 2,4 milyar dolar olduğunu
görüyoruz. Bahsettiğimiz rakamsal
veriler sürekli olarak yukarı yönlü bir
ivme gösteriyor. Doğal olarak bu ekosistemin
en son teknoloji ürünlerini gerekli
kıldığı da bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Bu noktada, Monster olarak gerek
masaüstü gerekse dizüstü ürünlerimizle
hem bu ekosisteme hem de tüm oyunculara
hitap ediyoruz. Ayrıca çevre birimi
ürünlerimizle de eksiksiz olarak güncel
teknolojiyi kullanıcılarımızla paylaşıyoruz.
Monster olarak, kullanıcı ihtiyaç ve
beklentilerinin dönüşümünü yakından
takip ediyoruz. Bu beklentiler doğrultusunda
ortaya çıkan masaüstü bilgisayarımızı
kullanıcılarımızın beğenisine
sunduk. Biz 24 yıl önce, hiç kimsenin
oyun konuşmadığı bir noktada oyundan
bahseden ve oyun için cihazlar üreten
bir firma olarak kurulduk. Oyun ekosisteminin
kendine has markalarından biriyiz
ve oyuncularla organik bir bağımız
var. Bu doğrultuda, kullanıcılarımızın
değişen taleplerine cevap vermeye devam
edeceğiz.”
Monster’dan tam sistem
garantisi
Monster, kullanıcılarına tam sistem garantisi
sunarak masaüstü oyun bilgisayarlarının
tüm bileşenlerini tek bir çatı
altında garanti altına alıyor. Kullanıcılar,
bu bütünleşik garanti sayesinde gönül
rahatlığıyla bir oyun deneyimi yaşayabiliyorlar
ve desteğe ihtiyaç duyduklarında,
Monster yanlarında oluyor. Ayrıca,
kullanıcıların sistem bileşenlerini değiştirmesi
durumunda, değiştirilen parçaların
dışındaki tüm Monster bileşenleri,
ürüne kullanıcı kaynaklı bir zarar veril-
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
yasyonu TD3 V1.2.1, 1080p grafikleri garanti
altına alıp, 2K grafikleri keşfetmek
isteyen oyuncuları hedefliyor. 55.999
TL’ye sunulan bu bilgisayarda kullanılan
bileşenler arasında, Intel Core i5 14400F
işlemci, NVIDIA GeForce RTX 4060Ti 16
GB ekran kartı, 1x16 GB DDR5 5600 MHz
RAM, ARGB hava soğutucu ve 750W güç
kaynağı yer alıyor. Bu ürün de siyah ve
beyaz kaza seçeneklerine sahip.
mediği müddetçe garanti kapsamında
kalmaya devam ediyor. Sektörde benzeri
bulunmayan bu kapsamlı garanti hizmeti,
Monster’ın kullanıcı dostu yaklaşımını
bir kez daha gösteriyor.
Ömür boyu ücretsiz bakım
garantisi ile kesintisiz
performans
Bunların yanı sıra Monster, masaüstü
oyun bilgisayarlarının uzun süre yüksek
performansla çalışmasını sağlamak için
ömür boyu ücretsiz bakım garantisi sağlıyor.
Monster teknik servis uzmanları
tarafından sunulan bu hizmet sayesinde
kullanıcılar, cihazlarını performanslı bir
şekilde kullanmaya devam edebiliyorlar.
Üstelik bu ayrıcalık, garanti süresi sona
erdikten sonra da ücretsiz olarak sağlanıyor.
Masaüstü oyunculuğa
Monster imzası
Monster, Tulpar TD3 V1 ailesiyle oyun
severlere hem optimize edilmiş hazır
sistemler hem de özelleştirme imkânı
sunuyor. 1080p (Full HD), 2K (QHD)
ve 4K (Ultra HD) çözünürlüklerde en
iyi performansı vermek üzere optimize
edilen bu bilgisayarlar, her oyuncunun
ihtiyaçlarına uygun bir seçenek sunuyor.
Kullanıcılar diledikleri takdirde, sistem
bileşenlerini değiştirerek kendi oyun
bilgisayarlarını oluşturabiliyor. Siyah ve
beyaz kasa seçenekleriyle satışa sunulan
bilgisayarlar, şıklığı ve performansı bir
araya getiriyor. Tüm modellerde standart
olarak kullanılan Monster Semruk
Z790 anakart, 1 TB M.2 NVMe Gen4
SSD ve akvaryum formundaki estetik
kasalar, üst seviye bir deneyimi garanti
ediyor.
Oyun performansında zirve
Tulpar TD3 V1’in, üst düzey 4K grafikler
için optimize edilmiş birinci varyasyonu
TD3 V1.6.6; Intel Core i9 14900K işlemci,
NVIDIA GeForce RTX 4080 Super
16 GB ekran kartı, 2x16 GB DDR5 5600
MHz RGB RAM, 360 mm ARGB sıvı soğutucu
ve 850W güç kaynağı ile geliyor.
Siyah renk kasa ile satılan cihazın fiyatı,
110.999 TL olarak listeleniyor.
Benzersiz oyun deneyimi
Serinin ikinci cihazı TD3 V1.4.1, mükemmel
2K grafiklere odaklanmakla
birlikte, 4K deneyimini yaşamak isteyen
kullanıcılara da tatmin edici performans
sunuyor. 85.999 TL’lik fiyat ile listelenen
bu masaüstü oyun bilgisayarında, Intel
Core i7 14700F işlemci, NVIDIA GeForce
RTX 4070Ti Super 16 GB ekran kartı,
16 GB DDR5 5600 MHz RAM, 240 mm
ARGB sıvı soğutucu, 750W güç kaynağı
kullanılıyor ve beyaz renk kasa ile geliyor.
Çok yönlü oyun performansı
2K grafiklere öncelik veren oyuncular
için göz doldurucu performans sergileyen
üçüncü konfigürasyon TD3
V1.3.1’de; Intel Core i5 14400F işlemci,
NVIDIA GeForce RTX 4070 Super 12
GB ekran kartı, 16 GB DDR5 5600 MHz
RAM, ARGB hava soğutucu, 750W güç
kaynağı ve siyah / beyaz kasa seçenekleri
bulunuyor. Sistemin fiyatı ise 64.799
TL.
Tulpar TD3 V1 ailesinin dördüncü var-
Herkes için erişilebilir
performans
Beşinci konfigürasyon olarak öne çıkan
TD3 V1.1.1 ise performanslı masaüstü
oyunculuğunu her kullanıcı için erişilebilir
kılıyor. Intel Core i5 14400F işlemci,
NVIDIA GeForce RTX 4060 8 GB ekran
kartı, 16 GB DDR5 5600 MHz RAM,
ARGB hava soğutucu ve 750W güç kaynağı
sistem bileşenlerini, siyah ve beyaz
kasa seçenekleriyle buluşturan bu masaüstü
oyun bilgisayarı, 48.999 TL’lik fiyatı
ile kullanıcılarla buluşuyor.
Tüm kullanıcılar için
özelleştirilebilir masaüstü
deneyimi
Monster, Tulpar TD3 V1 masaüstü bilgisayarlarını
sunarken oyunculara
yalnızca hazır sistemler değil, aynı zamanda
özelleştirme imkânı da sağlıyor.
Kullanıcılar, sistem bileşenlerinde RAM
ve SSD’lerini diledikleri gibi özelleştirebiliyor
ve daha güçlü performans seçeneklerine
ulaşabiliyorlar. Bu sayede her
oyunsever, isteğine en uygun bilgisayar
sistemini yaratma fırsatına sahip oluyor.
Monster, bu özelleştirilebilir sistemler ile
her kullanıcıya hitap eden benzersiz bir
oyun deneyimi sunmayı hedefliyor.
Sektör Market
IT network
19
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
ERP sistemlerinde
güvenilir partner ihtiyacı artıyor!
Bağımsız araştırma şirketlerinin verilerine göre, CEO’ların yüzde 64’ü veri yönetiminin
şirketlerin gelecekteki başarısında en kritik faktörlerden biri olacağını belirtiyor.
Bu öngörü, güvenilir ERP çözümlerinin işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerinde
sürdürülebilirlik ve rekabet avantajı sağlamak için stratejik bir ortak haline geldiğini
gösteriyor…
Sektör Market
IT network
20
ERP sistemleri, işletmelerin tüm kaynaklarını
tek bir çatı altında toplayarak
yönetmelerine olanak tanıyor. Üretim,
muhasebe, tedarik zinciri, insan kaynakları
gibi kritik süreçlerin entegre edilmesi
sayesinde şirketler, verimliliklerini
artırabilir ve maliyetlerini düşürebiliyorlar.
Ancak, ERP sistemlerinin sağladığı
bu faydaların sürdürülebilir olması için
güvenilirlik unsuru büyük bir öneme sahip.
Bir ERP sisteminin güvenilir olması,
işletmenin günlük operasyonlarının sorunsuz
bir şekilde yürütülebilmesi anlamına
gelir. ERP sistemlerinde yaşanan
aksaklıklar, firmalar için değişik ölçeklerde
kayıplara yol açabiliyor.
Bağımsız araştırma şirketlerinin verilerine
göre CEO’ların yüzde 64’ü, şirketlerin
veri yönetim biçimlerinin gelecekte
firmalar için ayırt edici bir faktör
olacağını düşünüyor. Veri yönetiminin
belirleyici bir rol oynadığı bir gelecekte,
güvenilir ERP çözümlerinin önemi de
artıyor. ERP çözümlerinin güvenilirliği,
firmalara işletme verimliliği ve kesintisiz
operasyon, veri güvenliği ve müşteri
güveni, yasal uyum ve denetim kolaylığı,
uzun vadeli maliyet tasarrufu gibi konularda
fayda sağlıyor.
Bir ERP çözümü ne kadar güvenilirse
yararlanıcı firmanın operasyonlarının
kesintisiz yürütülmesi o kadar kolaylaşıyor.
Şirketlerin en değerli varlığı olan
verilerin saklanması ve işlenmesi için
de yine güvenilirlik önemli rol oynuyor.
Müşteri bilgileri, finansal veriler ve stratejik
planlamalar gibi kritik verilerin
korunması, şirketin hem iç hem de dış
güvenilirliğini doğrudan etkileyen bir
unsur. Bu nedenle ERP sistemlerinde
veri sızıntılarının önlenmesi, firmaların
hem itibarı hem de müşteri sadakati
açısından hayati önem taşıyor. Güvenilir
bir ERP sistemi, yasal gerekliliklere ve
sektörel düzenlemelere uyum sağlama
açısından da firmalara yol gösterir. Denetim
süreçlerini kolaylaştıran güvenilir
ERP sistemleri, şirketlerin denetime
daha az zaman ve gider ayırmasını sağlayabilir.
ERP sistemlerinin güvenilirliği,
uzun vadede maliyetleri doğrudan etkiler.
Güvenilir bir sistem, hem yazılım
hem de donanım tarafında arıza ve bakım
maliyetlerini minimize ediyor.
Firmaların güvenilir ERP partneri arayışındaki
kriterleri
Firmaların teknoloji alanında güvenilir
bir ERP (Kurumsal Kaynak Planlaması)
partneri arayışı, dijital dönüşüm süreçlerinin
hızlanmasıyla giderek daha
stratejik bir hal alıyor. ERP sistemleri, iş
süreçlerini optimize etmek, operasyonel
verimliliği artırmak ve rekabet avantajı
elde etmek için kritik öneme sahip. Ancak
bu sistemlerin sağladığı faydalar,
güvenilir bir ERP partneriyle çalışmaya
bağlı olarak katlanabilir.
IAS CKO’su Celal Bilgin’e göre “Firmaların
güvenilir ERP partneri arayışındaki
temel kriterleri uzmanlık ve endüstri
deneyimi, güçlü referanslar ve müşteri
geribildirimi, teknik destek ve bakım
hizmetlerinin kalitesi, yenilikçi teknolojilere
uyum, sistem güvenliği, esneklik
ve özelleştirilebilirlik ve elbette
maliyet ve yatırım getirisi. Bu kriterleri
sağlayan ERP çözümleri, sektörde bir
adım öne geçiyor. IAS olarak güçlü altyapımız
sayesinde rakiplerimize oranla
benzer işleri daha kısa sürelerde teslim
ediyoruz. Müşterilerimiz yeni işler için
yatırım yapmadan önce referanslarınız
ile görüşüp geri bildirim alıyorlar. Şirket
olarak bu nedenle sürekli başarılı ve sıfır
sorunlu iş yapmaya odaklanıyoruz. Müşterilerimiz
ister merkez ile ister partner
ile çalışsın, proje kontrol ekiplerimizce
belirli aralıklarda kontrol ediliyor. Bu
kontrollerde tespit edilen sorunlar kalite
departmanı ve konuyu ilgilendiren
departmanlara aktarılıyor. Sorun çözülüp
müşterimizden onay alınmadan bu
sorun kayıtları kapatılmıyor. Bir sonraki
aşamada ise tespit edilen sorunlar için
önleyici faaliyetler olarak neler yapılması
gerektiği üzerine çalışıyoruz. Bu proaktif
yaklaşımlar ile mevcut sorunlar çözülürken
olası gelecek sorunların önüne
geçiliyor. Doğal olarak müşterilerimizin
markaya olan güveni sürekli sağlıklı bir
şekilde devam ediyor ve müşterilerimiz
bu hizmet anlayışı ile bizimle uzun yıllar
birlikte yürümeyi tercih ediyor.”
Bilgin, “IAS, 35 yıldır yazılım sektöründe
faaliyet gösteren bir ERP çözümü olarak
güvenilirliği en büyük değerlerinden biri
haline getirmiş durumda. Amacımız
sadece yazılım üretmek değil, müşterilerimizin
ihtiyaçlarına uygun teknolojiyi
de üretmek, gelecek ihtiyaçlara daha
kolay adapte olabilecekleri yapıları hazırlamak.
Bu vizyonumuz ile müşterilerimizin
teknoloji geleceğini güvence
altına alıyor, rekabet gücünü arttırıyoruz.
Yaşadığımız bilgi çağında verinin
güvenliğini sağlamak için birçok dünya
standardı sertifika ile güvenilirliğimizi
tescilliyoruz.” sözleriyle IAS’ın güvenilirliğe
bakış açısını ve sıfır sorunlu müşteri
hedefini anlatıyor.
Empatika Nöropazarlama
Araştırma Merkezi açıldı
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Kuveyt Türk, müşteri davranışlarını bilimsel yöntemlerle analiz etmek ve pazarlama
stratejilerini geliştirmek amacıyla, bankacılık sektöründe bir ilke imza atarak
nöropazarlama araştırma merkezi Empatika’yı kurdu…
Türkiye’nin öncü katılım finans kuruluşlarından
Kuveyt Türk, dijitalleşme ve
müşteri odaklı yaklaşımlarına bir yenisini
ekleyerek, Empatika Nöropazarlama
Araştırma Merkezi’ni kurdu. Bankacılık
sektöründe bir ilk olma özelliği taşıyan
bu merkez, müşteri davranışlarını nöropazarlama
teknikleriyle analiz ederek,
pazarlama stratejilerinin bilimsel verilere
dayanmasını sağlıyor. Kuveyt Türk
müşterilerine ve paydaşlarına en iyi deneyimi
sunmak için kurulan Empatika,
müşterilerin davranışlarının altında
yatan duygusal, dürtüsel ve bilişsel sebepleri
anlamak ve kullanıcı deneyimini
iyileştirmek amacıyla beyin aktivitesi,
göz hareketleri, yüz ifadeleri ve deri iletkenliği
tepki analizleri gibi çok çeşitli
nörobilim tekniklerinden yararlanıyor.
Bu yenilikçi merkez, Kuveyt Türk’ün
dijitalleşme vizyonuyla uyumlu olarak,
bankacılık sektöründe müşteri memnuniyetini
artırmayı ve sektöre yön vermeyi
amaçlıyor.
lı, yenilikçi ve güvene dayalı bir finans
anlayışını benimsiyoruz. Bu anlayışla
müşterilerimizin ihtiyaçlarını derinlemesine
anlamak ve sektörümüze öncülük
edecek hizmetleri geliştirmek
için çalışıyoruz. Bankacılık sektöründe
müşteri deneyimini artırmak ve sektörün
sınırlarını genişletmek amacıyla
kurduğumuz Empatika Nöropazarlama
Araştırma Merkezi aynı zamanda
nöropazarlama alanında da öncü olarak
yenilikçi bir örnek teşkil ediyor. Nöropazarlama
yöntemleriyle müşterilerimizin
duygu, düşünce ve davranışlarını daha
derinlemesine analiz ederek, onların ihtiyaçlarına
en uygun çözümleri sunmayı
hedefliyoruz. Merkezimizde yaptığımız
çalışmalar, kampanya optimizasyonlarından
dijital kanallardaki kullanıcı
deneyimlerine, çalışan süreç deneyiminden
ürün geliştirme ve tasarım süreçlerine
kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.
Empatika’nın Kuveyt Türk’ün marka algısını
güçlendirmesine katkı sağlayacağını
düşünüyor, sektördeki tüm şirketler
için de yeni bir vizyon ortaya koyacağına
inanıyoruz.”
Dijitalleşme ve inovasyonda
yeni bir adım
Empatika Nöropazarlama Araştırma
Merkezi, nörobilim ve pazarlama disiplinlerini
bir araya getiren bir araştırma
merkezi olarak faaliyet gösterecek. Empatika,
Kuveyt Türk bünyesindeki dijital
pazarlama, müşteri deneyimi, kobi müşteri
yönetimi, bireysel içgörü, kurumsal
iletişim, tüzel pazarlama gibi birçok
farklı birimde çalışanların bir araya gelerek
oluşturduğu disiplinler arası uzmanlık
içeren 11 kişilik bir ekipten oluşuyor.
Kuveyt Türk, Empatika Nöropazarlama
Araştırma Merkezi’nde yürütülen tüm
çalışmalar, “önce insan” prensibiyle teknolojiyi
insan lehine şekillendirmek üzere
etik ve ahlaki kodlara uygun şekilde
gerçekleştiriliyor. Merkez, etik değerleri
ve veri güvenliğini en üst düzeyde gözetiyor.
Tüm müşteri verileri anonim
olarak işleniyor ve şeffaflık ilkesi doğrultusunda
değerlendiriliyor. Tüm bu süreç
sonunda da gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların
da paylaşılmasıyla nörobilim
literatürünün ilerlemesine katkıda bulunulması
amaçlanıyor.
Sektör Market
IT network
“Empatika ile bankacılık
sektöründe bir ilk
gerçekleştiriyor ve müşteri
odaklı yeni bir dönem
başlatıyoruz”
Kuveyt Türk Dijital Bankacılık Grup
Müdürü Dr. Okan Acar, Empatika Nöropazarlama
Araştırma Merkezi ile ilgili
şu açıklamalarda bulundu: “Kuveyt
Türk olarak her zaman müşteri odak-
21
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Amazon Web Services (AWS) 2025 yılı
için teknoloji öngörülerini paylaştı
Amazon CTO’su Dr. Werner Vogels, enerji verimliliğinde yeni bir çağdan teknoloji iş
gücünün misyon odaklı hale gelmesine kadar 2025’te bizi nelerin beklediğine dair
öngörülerini paylaşıyor…
Sektör Market
IT network
22
Eşi benzeri görülmemiş toplumsal zorlukların
ve hızlı teknolojik gelişmelerin yaşandığı
bir çağın içindeyiz. Teknolojinin gücünü insanlığın
iyiliği için kullanmak hem etik bir
zorunluluk hem de kârlı bir çaba haline geldi.
Sürdürülebilir kalkınma için yeni yollar açan
temiz enerji inovasyonlarından dezenformasyonla
mücadelede dengeleri değiştiren
yapay zeka destekli araçlara kadar geniş bir
yelpazede, teknolojinin insan yaratıcılığını
nasıl artırdığına tanık oluyoruz. Amaç
odaklı teknolojilerin yükselişi, dijital dünyayla
olan ilişkimizi yeniden şekillendiriyor
ve dikkat dağıtmak yerine odaklanmayı ve
refahı teşvik ediyor. Aynı zamanda, kârlılık
peşinden koşmaktansa zorlu insani sorunların
üstesinden gelmeye daha hevesli, misyon
odaklı bir iş gücü ortaya çıkıyor.
Önümüzdeki yıllarda, teknolojiyi olumlu etki
yaratmak için kullanmak sadece mümkün
olmakla kalmayacak, başarı hakkındaki düşünme
şeklimizi de yeniden tanımlayacak.
Amazon CTO’su Dr. Werner Vogels, 2025 yılı
ve sonrasında bizi nelerin beklediğine dair
öngörülerini paylaştı.
Yarının iş gücü misyon odaklı
olacak
Dünya sürdürülebilirlik, sosyal eşitlik, gıda
güvenliği, ekonomik güvenlik ve sorumlu yapay
zeka kullanımı konularında zorluklarla
karşı karşıyayken, iş piyasasında sessiz bir
devrim yaşanıyor: insanlığa fayda sağlayan
işlerin öneminin artması. Sektörler ve nesiller
genelinde, çalışanların değerlerinde ve
tercihlerinde hissedilir bir değişim var. Giderek
daha fazla insan, toplum ve çevre üzerinde
anlamlı bir etki yaratmalarına olanak
tanıyan pozisyonlar arıyor.
Hangi sektörden olurlarsa olsunlar, işletmelerin
rekabetçi kalabilmek için stratejilerini
amaç odaklı çalışanları çekecek ve elde
tutacak şekilde uyarlamaları gerekiyor. Bu,
olumlu sosyal etkiye sahip roller yaratmak,
sürdürülebilirlik ilkelerini mevcut pozisyonlara
entegre etmek ve çevresel, sosyal ve
yönetişim değerlerini temel iş stratejilerine
özgün bir şekilde yerleştirmek anlamına geliyor.
Çalışanlarına anlamlı işler sunan ve
olumlu değişim sağlamaları için teşvik eden
şirketler en iyi yetenekleri çeken şirketler olacak.
Dahası, bu kuruluşlar, sosyal ve çevresel
konuların iş performansının ayrılmaz bir
parçası olduğu bir dünyada kendilerini uzun
vadeli başarı elde edebilecek şekilde konumlandıracaklar.
Yeni bir enerji verimliliği çağı,
inovasyonu teşvik ediyor
Artan enerji talebi ve iklimle ilgili zorunluluklar,
enerji üretme, depolama ve tüketme
şeklimizde bir dönüşüme yol açıyor. Nükleer
enerjinin yaygınlaşması ve yenilenebilir
enerjinin büyümeye devam etmesi, enerji
altyapımızın inovasyon yolunda bir bariyer
değil aksine bir katalizör olduğu bir geleceğe
zemin hazırlayacak.
Ancak bu değişim için teknolojik inovasyonun
yanı sıra nükleer mühendisler, makinistler,
şebeke yönetimi uzmanları ve malzeme
bilimcileri gibi vasıflı çalışanlardan
oluşan bir iş gücü gerekiyor. Eğitim, öğretim
ve yeniden beceri kazandırma programlarına
yatırım yapmak çok önemli hale gelecek
ve bu programlar, yüksek maaşlı, yüksek
vasıflı işler yaratarak ve sektörler arasında
inovasyonu teşvik ederek ekonomileri yeniden
şekillendirecek. Artık enerji taleplerimiz
tarafından kısıtlanmadığımız bir çağa girmeye
hazırız. Teknolojik inovasyon ve vasıflı
bir iş gücü ile desteklenen temiz enerji, yeni
bir inovasyon çağının kilidini açacak, neyin
mümkün olduğunu yeniden tanımlayacak ve
bizi sürdürülebilir, temiz enerjili bir geleceğe
taşıyacak.
Teknoloji, dezenformasyonda
dengeleri değiştiriyor
Dezenformasyon eşi benzeri görülmemiş bir
hızla yayılırken, gazetecilere, araştırmacılara
ve vatandaşlara doğruluk arayışlarında
yardımcı olmak için yapay zeka destekli yeni
araçlar ortaya çıkacak. Bu teknolojik devrim,
soruşturma yeteneklerini demokratikleştirecek,
doğruluk kontrolünü hızlandıracak ve
yanlış bilginin yayılması ile çürütülmesi arasındaki
açıklığı kapatmaya başlayacak.
Önümüzdeki yıllarda, doğruluk yönünde bir
kayma olmasını bekleyebiliriz. Bu araçların
geliştirilmesi ve demokratikleştirilmesi,
oyun alanını eşitleyecek ve doğru bilginin
dezenformasyon kadar hızlı akmasını sağlayacak.
Bu geçiş, geleneksel haber kaynaklarına
olan güveninin yeniden kazanılmasına
yardımcı olmanın yanı sıra dijital platformlardaki
konuşmaların genel kalitesini de artıracak.
Bu geniş kapsamlı etki, tüketicilere,
itibarlarını korumaya çalışan işletmelere,
halklarını bilinçli tutmaya çalışan hükümetlere
ve kuruluşlara fayda sağlayacak.
Yerel afet hazırlıkları açık veri ile
güçlendiriliyor
Etkili afet hazırlığının merkezinde, verileri
yapılandırılmış bir çerçevede toplama ve
kullanma becerisi yatıyor. Merkezden yerele
doğru yapılan yardım çabaları, büyük ölçekli
kaynakları harekete geçirmek gibi avantajlara
sahip olsa da genellikle hızlı müdahale
için gereken çeviklik ve dinamizmden yoksun
oluyor. Bireyleri kendi güvenliklerinin
sorumluluğunu üstlenmeleri için güçlendiren
topluluk merkezli platformlara doğru bir
kaymaya şahit oluyoruz.
Verileri ve karar verme gücünü toplulukların
ellerine vererek, yalnızca afet müdahalesini
iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda daha
hazırlıklı olunmasını sağlayan bir afet yönetimi
merkezleri ağı oluşturuyoruz. Artan
afetler karşısında, reaktif olmaktan proaktif,
veriye dayalı afet hazırlığına geçiş sadece güzel
bir şey değil, mutlak bir gereklilik. Sonuç
olarak, topluluk merkezli, veriye dayalı bir
modeli benimseyerek, teknolojinin insan
direncini artırdığı ve toplulukların giderek
daha öngörülemez hale gelen bir dünyada
güvenle yol almalarını sağlayan bir gelecek
inşa ediyoruz.
Amaç odaklı tüketici teknolojisi
yaygınlaşıyor
Tüketici teknolojisiyle olan ilişkimizi yeniden
tanımlayan hafif bir değişim yaşanıyor.
Giderek daha fazla insanın sürekli dikkatlerini
dağıtan etkileşimlerden kaçabilecekleri
bir sığınak aramasıyla, farkındalık, kasıtlılık
ve derin düşünmeye öncelik veren cihazlar
ortaya çıkıyor. Sadece arama ve mesaj yazma
işlevi sunan minimalist telefonlar, fotoğraf
paylaşmayı değil çekmeyi vurgulayan kameralar
ve sürekli mesaj ve bildirim yağmuru
olmadan müziğin keyfini çıkarmamızı sağlayan
müzik çalarlar ile bu eğilimin gittikçe
daha fazla yayılmaya başladığına şahit oluyoruz.
Bu değişim, dijital bağlantılılıktan vazgeçmek
anlamına gelmiyor, cihazların sadece
dikkatimizi çekmek yerine bir şey yapma
amacımızı nasıl artırabileceğine daha fazla
önem vermek anlamına geliyor. Yani, bu ikisi
arasında hassas bir denge kurma çabamız
artıyor. 2025 yılı ve sonrasında teknolojiyi
dikkatimizi dağıtmak yerine güçlendirmek
için kullanacağız ve bu hepimize daha iyi
gelecek.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk Telekom,
GSMA İklim Eylem Görev Gücü’ne katıldı
Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla sürdürülebilirlik
ilkelerini iş stratejilerinin merkezine yerleştiren Türk Telekom, dünya çapında mobil
iletişim sektörünün en prestijli girişimlerinden biri olan GSMA’in İklim Eylem Görev
Gücü’ne (Climate Action Task Force) dahil oldu...
İklim değişikliğiyle mücadele ve enerji
verimliliği konusunda önemli çalışmalara
imza atan Türk Telekom, dünya
çapında mobil iletişim sektörünün en
prestijli girişimlerinden biri olan ve küresel
mobil bağlantıların %80’inden fazlasını
temsil eden 75 üyenin yer aldığı
GSMA’in İklim Eylem Görev Gücü’ne
(Climate Action Task Force) dahil oldu.
Türk Telekom, bu üyelik kapsamında
dünya çapında yayımlanacak ve mobil
operatörlerin iklim ile ilgili hedeflerde
ilerlemelerini ortaya koyan GSMA Mobile
Net Zero 2025 Raporu’nda yer alacak
GSMA İklim Eylem Görev Gücü, mobil
operatörlerin sürdürülebilirlik hedeflerine
ulaşmalarını desteklemek için iş birliği
ve bilgi paylaşımına olanak sağlayan
bir platform sunuyor. Görev Gücü, operatörlerin
karbon ayak izlerini azaltarak
net sıfır emisyon hedefine ulaşmalarına
yardımcı olmayı, iklim değişikliğinin yol
açtığı risklere karşı dayanıklılığı artırmayı
ve yenilenebilir enerji kullanımını
teşvik etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, mobil
cihazlar ve şebeke ekipmanlarının çevresel
sürdürülebilirliğini sağlamak, atık
yönetimi uygulamalarını iyileştirmek ve
sektörün dönüşümüne öncülük etmek
gibi hedeflere de odaklanıyor. Bu girişim,
teknoloji ve dijitalleşmenin iklim değişikliğiyle
mücadelede üstlenebileceği
hayati role dikkat çekiyor.
TechWell ile teknoloji bağımlılığına küresel çözümler
Sektör Market
IT network
Teknoloji bağımlılığı, son yıllarda önemi giderek
artan küresel bir sorun olarak ortaya çıktı. Genç
Başarı Eğitim Vakfı, uluslararası bilimsel projelerdeki
katkılarıyla küresel düzeyde etki alanını güçlendirmeye
devam ederken, akıllı telefon ve teknoloji bağımlılığıyla
mücadeleye odaklanan Uluslararası paydaşlı TechWell
Projesi’nde yer alarak, çalışmalara destek veriyor…
Teknolojinin zararlı kullanımı ve gençler üzerindeki
olumsuz etkileri AB belgelerine de
yansıdı. Avrupa Parlamentosu’nun 2019 yılında
yayınlanan raporu doğrudan bu konuya
odaklanıyor, sorunu tanımlıyor ve çözüm
önerileri sunuyor. Türkiye de dahil birçok
ülkede gençlerin sosyal medya kullanımına
kısıtlama getirilmesi tartışılırken, İstanbul
Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) koordinatörlüğünde
hazırlanan, gençlerde akıllı telefon ve
teknoloji bağımlılığıyla mücadeleye odaklanan
uluslararası paydaşlı TechWell Projesi
ile bu alanda yenilikçi bir uluslararası eğitim
programı hazırlanarak soruna yeni bir çözüm
önerisi getirilmesi hedefleniyor.
AB Erasmus + Gençlik Alanında İşbirliği Ortaklıkları
Çağrısı kapsamında hazırlanan
proje ile gençlerde akıllı telefon ve teknoloji
bağımlılığıyla mücadele konusunda çalışmalar
yapılıyor. İTÜ’nün yürütücülüğünde
gerçekleşen projede, Türkiye’den Genç Başarı
Eğitim Vakfı ile birlikte İstanbul Valiliği,
Yeniden Derneği ve Act Know’un yanı sıra
Fransa’dan Paris-Est Créteil Val de Marne
Üniversitesi, İtalya’dan Padova Üniversitesi ve
Yunanistan’dan IASIS yer alıyor.
Genç Başarı Eğitim Vakfı çocuklara ve gençlere
yönelik girişimci zihin yapısını geliştirmeye
yönelik programlarla hem kendilerini ve çevrelerini
tanımalarını hem de çözüm ve gelişim
odaklı hareket edebilmeyi öğrenmelerini
amaçlayan projeler gerçekleştiriyor. Bunları
gerçekleştirirken günümüz teknolojik araçlarının
iyi yönlü kullanımı destekleyerek gençlerin
ve çocukların yaşadıkları çevrede ve dünyada
farkındalığı yüksek bireyler olabilmeleri
amaçlanıyor. Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel
Müdür Seçil Yıldırım Çelebi, “Bizler de sivil
toplum, üniversite ve ilgili kurumlar olarak
gençler için onların teknolojiyi tüketen değil
faydası için çözümler üretmesini sağlayan bir
araç olarak kullanması ve üretmesi yolunda
içerikler geliştirmek ve sunmak zorundayız.”
derken;
İTÜ’den Doç. Dr. Adnan Ertemel de, “Bu projede
Gençlerin teknoloji ile ilişkisinde edilgen
değil etken rolde olması ve teknolojiyi bilinçli
kullanması için farkındalığın ergenlik aşamasında
aşılanması hedeflenmektedir.” şeklinde
konuştu. Uluslararası paydaşlı TechWell Projesi’nde
gençler için yürütülecek çalışmalarla
teknoloji bağımlılığı noktasında farkındalığın
ötesine geçilerek yeni çözüm yolları geliştirilmesi
hedefleniyor.
23
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Vodafone yeni nesil teknolojilerle
hizmet ekosistemini genişletiyor
Geleceğin iletişim teknolojilerini bugünden sunan Vodafone, Yeni Nesil Telekom
Platformu (Network-as-a-Platform-NaaP) üzerinden geliştirdiği Uygulama
Programlama Arayüzleri (API) ile hizmetlerini genişletmeye ve dijital dönüşümünü
hızlandırmaya devam ediyor. Vodafone, API geliştirme ve standardizasyon alanında
yürüttüğü çalışmalarla hem tüketicilere hem de işletmelere yenilikçi çözümler
sunuyor…
Sektör Market
IT network
API’ler, dijitalleşme süreçlerinin temel
taşını oluşturarak sektörde inovasyonu
teşvik ediyor. Geçtiğimiz Eylül ayında,
aralarında América Móvil, AT&T, Bharti
Airtel, Deutsche Telekom, Orange,
Reliance Jio, Singtel, Telefonica, Telstra,
T-Mobile, Verizon ve Vodafone’un da
bulunduğu dünyanın en büyük telekom
operatörlerinden bazıları, Ericsson ile
birlikte, dijital hizmetlerde inovasyonu
teşvik etmek amacıyla ağ Uygulama
Programlama Arayüzlerini (API’ler)
küresel ölçekte birleştirmek ve satmak
için yeni bir girişim başlattı. Yeni kurulan
şirket, mevcut endüstri çapındaki
CAMARA API’lerini (GSMA ve Linux
Vakfı tarafından yürütülen açık kaynak
projesi) temel alarak hiper ölçekleyiciler
(HCP’ler), Hizmet Olarak İletişim Platformu
(CPaaS) sağlayıcıları, Sistem Entegratörleri
(SI’ler) ve Bağımsız Yazılım
Satıcıları (ISV’ler) dahil olmak üzere geniş
bir geliştirici platformu ekosistemine
ağ API’leri sağlayacak.
24
Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme
vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone,
geleceğin teknolojilerine yönelik yatırımlarını
sürdürüyor. Şirket, Yeni Nesil
Telekom Platformu (Network-as-a-Platform-NaaP)
üzerinden geliştirdiği Uygulama
Programlama Arayüzleri (API) ile
hizmetlerini genişletmeye ve dijital dönüşümünü
hızlandırmaya devam ediyor.
Bulut tabanlı mikroservis mimarisiyle
tasarlanan bu platform, telekomünikasyon
yeteneklerini API’ler aracılığıyla dış
uygulamalara entegre ederek müşteri
deneyimini iyileştiriyor ve hizmet ekosistemini
genişletiyor. Vodafone, API
geliştirme ve standardizasyon alanında
yürüttüğü çalışmalarla hem tüketicilere
hem de işletmelere yenilikçi çözümler
sunuyor.
Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan
Yardımcısı Yago Lopez, şunları söyledi:
“5G ve ötesi teknolojilerin sunduğu ultra
hızlı bağlantılar ve düşük gecikme
süreleri, yalnızca iletişim deneyimini
geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda
Endüstri 4.0, akıllı şehirler ve Nesnelerin
İnterneti (IoT) gibi yenilikçi çözümleri
hızla hayata geçirebilmek için güçlü bir
altyapı sağlıyor. Türkiye’nin dijitalleşme
yolculuğunda yalnızca bir hizmet sağlayıcı
değil, aynı zamanda inovasyonun
ve işbirliklerinin öncüsü olmayı hedefliyoruz.
Yeni Nesil Telekom Platformumuz
sayesinde işletmelerin hızla değişen ihtiyaçlarına
yanıt verirken, kullanıcılarımıza
sürdürülebilir, güvenilir ve yenilikçi
çözümler sunuyoruz. Vodafone olarak,
yeni nesil ağların sunduğu yetenekleri
daha erişilebilir hale getiriyor; 5G ve ötesi
için altyapımızı güçlendirmeye devam
ediyoruz.”
Küresel Ağ API Girişimi
Gerçek zamanlı iletişimde
devrim
5G’nin sunduğu yüksek hız, düşük gecikme
süresi ve geniş bağlantı kapasitesi
API’lerle birleşerek farklı sektörlerde
çığır açan kullanım alanları yaratıyor.
Akıllı şehirlerden IoT çözümlerine, Endüstri
4.0 uygulamalarından AR/VR teknolojilerine
kadar birçok yenilik, müşteri
deneyimini yeniden tanımlıyor ve gerçek
zamanlı iletişimde devrim yaratıyor.
6G’nin de devreye girmesiyle yapay zeka
destekli çözümler, hiper bağlanabilirlik
ve ultra güvenilir iletişim gibi yeni fırsatlar
ortaya çıkacak. Vodafone’un NaaP
platformu ve API tabanlı çözümleri, bu
dönüşümün yapıtaşlarını daha erişilebilir
hale getirerek sektörlerin geleceğini
şekillendiriyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk Telekom, ‘Büyük Veri Kampı’ ile
dijital dönüşüm yolculuğunu başlatıyor
Türk Telekom, veri bilimi ve veri mühendisliği teknolojileri alanında kariyer
hedefleyen gençleri büyük veri dünyasına davet ediyor. Kendini geliştirmek isteyen
gençlerin erken dönem kariyer gelişimine destek sağlamak ve uzman ihtiyacını
karşılamak amacıyla bu yıl ilk kez hayata geçirilen Büyük Veri Kampı’na başvurular
başladı. 27 Ocak - 7 Şubat 2025 tarihleri arasında online ve yüz yüze eğitimlerle
düzenlenecek kamp, genç yeteneklere veri bilimi ve mühendisliği alanında erken
kariyer fırsatları sunmayı hedefliyor. Büyük Veri Kampı başvuruları 18 Aralık 2024’e
kadar devam edecek…
Sektör Market
IT network
Türk Telekom, genç yeteneklerin erken
dönem kariyer yolculuklarını destekleyerek
Türkiye’nin dijital dönüşümünde
rol alma imkânı sağlıyor. Genç yeteneklere
deneyim odaklı öğrenme, yenilikçi
iş alanlarına dair bilgi edinme ve sektör
profesyonelleriyle bir araya gelme fırsatları
sunan Türk Telekom, Büyük Veri
Kampı ile desteğini sürdürüyor. Türk
Telekom, Gelişim Üssü çatısı altında bu
yıl ilk kez hayata geçirdiği Büyük Veri
Kampı ile büyük veri alanındaki yeteneklere
ulaşarak teknoloji birikimini
aktarmayı ve bu alanda insan kaynağı
ihtiyacını karşılayarak yeni istihdam
alanları açmayı hedefliyor.
Türk Telekom İnsan Kaynakları Genel
Müdür Yardımcısı Dr. Hüseyin Aslan,
“Dijital geleceğin mimarı olan Türk Telekom’u
yaşayan bir üniversite olarak
konumlandırıyoruz. Eğitim ve kariyer
programlarımızla gençlere dijital geleceğin
inşasında aktif bir rol almayı
sunuyor, insan odaklı bir iş yaparak, en
değerli kaynağımız olan insana yatırım
yapmaya devam ediyoruz. Alanında uzman
çalışanlarımızı, gençlerle bir araya
getirerek teknoloji birikimimizi aktarıyor,
insan kıymetlerine değer veren bir
yaklaşım ile nitelikli iş gücünün oluşmasına
katkı sağlıyoruz. Bu yıl ilk kez
başlatacağımız Büyük Veri Kampı’nı
veri bilimi ve veri mühendisliği odağında
yürütüyoruz. Dijitalleşen dünyanın
en büyük kaynaklarından biri olan veriye
yatırım yaparak, genç yetenekleri
kazanmayı ve geleceğin veri uzmanlarını
yetiştirmeyi, insana değer vermek ve
insan odaklı gelişim sağlamak adına çok
önemli bir adım olarak görüyoruz” dedi.
Türkiye’nin her yerinden
başvurulara açık
Türk Telekom Büyük Veri Kampı, 27
Ocak- 7 Şubat 2025 tarihleri arasında,
veri bilimi ve veri mühendisliğine ilgi
duyan genç yetenekleri bir araya getiriyor.
Çalışmayan ve staj yapmayan, lisans
3. ve 4. sınıf öğrencileri, üniversiteden en
fazla bir yıl önce mezun olmuş gençler
veya yüksek lisans öğrencileri 18 Aralık
2024 tarihine kadar Türk Telekom Büyük
Veri Kampı’na başvuruda bulunabilecek.
Katılımcılar, yaratıcılığı, öğrenmeyi ve
kalıpların dışında düşünmeyi teşvik
eden zengin içeriklerle dolu 10 günlük
bir programa dahil olacak. Hem online
hem de yüz yüze gerçekleşecek eğitimlerde,
teknik ve uygulamalı derslerin
yanı sıra kişisel ve mesleki gelişimi destekleyen
özel oturumlar da yer alacak.
Türk Telekom Büyük Veri Kampı başvuruları
www.turktelekomkariyer.com.tr
adresi üzerinden gerçekleştirilecek.
25
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Kafein Teknoloji, dijital dönüşüm ve
bulut bilişim çözümleri markası
All-in Cloud’u duyurdu
All-in Cloud, Kafein Teknoloji’nin Google Cloud ile yaptığı stratejik iş birliği
doğrultusunda kurumlara ileri düzey bulut çözümleri sunarak dijital dönüşüm
süreçlerini hızlandırıyor…
Sektör Market
IT network
Kafein Teknoloji CEO’su Cem Kalyoncu,
All-in Cloud’un şirketin stratejik
büyümesinde yeni bir yatırım alanı olduğuna
vurgu yaparak, “Bu girişimle,
yalnızca mevcut hizmetlerimizi güçlendirmekle
kalmıyor, aynı zamanda
bulut bilişim teknolojilerinde geleceğe
dönük, kalıcı yatırımlar yapıyoruz.
All-in Cloud, şirketlerin hızla değişen
teknoloji ihtiyaçlarına dinamik ve güvenilir
çözümler sunmamıza olanak
tanırken, Kafein’in dijital dönüşüm
vizyonunu uluslararası boyuta taşımamızı
da sağlayacak. Amacımız,
hem Türkiye’de hem de bölgede uzun
vadeli, köklü bir dönüşüm yaratmak
için en güvenilen iş ortaklarından biri
olmak” dedi.
rektörü Nagihan Yanık ise “Sektördeki
uzmanlığımızı Google Cloud’un lider
teknolojileri ile birleştirerek uçtan uca
dijital dönüşüm çözümleri sunuyoruz.
Gerçek bir bulut dönüşümünü, yalnızca
veri merkezlerini buluta taşımak
veya yapay zeka destekli chatbotlar
geliştirmekle sınırlı görmüyoruz. Başarılı
ve sürdürülebilir bir dönüşümü
her adımı özenle planlanmış kapsamlı
bir yolculuk olarak kurguluyoruz.
All-in Cloud’daki tecrübeli ekibimiz
müşterilerimize Stratejik Danışmanlık,
Profesyonel Hizmetler ve Yönetilen
Hizmetler sunarak dijital dönüşüm
yolculuklarına iş hedefleri ve
bütçeleri doğrultusunda eşlik ediyor.
Bu sayede, tüm organizasyonlarının
operasyonları kesintiye uğramadan
buluta uyumlu hale gelmesini ve dönüşümün
organizasyon içinde kalıcı
bir şekilde benimsenerek uzun vadeli
fayda sağlamasını hedefliyoruz.”
26
Kafein Teknoloji, geçtiğimiz aylarda
Google Cloud ile yaptığı stratejik işbirliği
doğrultusunda şekillendirdiği
dijital dönüşüm ve bulut bilişim çözümleri
markası ‘All-in Cloud’u duyurdu.
Kafein Teknoloji, All-in Cloud markası
altında sunduğu çözümlerle, işletmelerin
dijital dönüşüm süreçlerini
uçtan uca hızlandırmayı amaçlıyor
ve müşterilerine veri odaklı analiz,
yapay zeka ve makine öğrenimi gibi
gelişmiş teknolojilerle donatılmış çözümler
sunarak geleceğe güvenle bakmalarını
sağlıyor. All-in Cloud, dijital
dönüşümün tüm aşamalarında kurumlara
rehberlik ederek, stratejiden
uygulamaya kadar her adımda kapsamlı
bir destek sunuyor.
All-in Cloud’un sağladığı çözümler,
şirketlerin bulut tabanlı altyapılarını
en ileri düzeyde yönetmelerine, operasyonlarını
daha esnek hale getirmelerine
ve maliyet avantajı elde etmelerine
olanak tanıyor. Yenilikçi vizyonu
ve uzman kadrosunu Kafein Teknoloji’nin
derin bilgi birikimiyle bir araya
getirerek işletmelerin dijitalleşme yolculuklarında
güçlü bir iş ortağı olarak
öne çıkıyor.
Yapay zeka destekli bulut
hizmetlerine olan talep hızla
artıyor
Kalyoncu, All-in Cloud’un sürekli
büyüyen bulut bilişim pazarındaki
rolünü ise şöyle aktardı: “2024 yılı
sonunda, global bulut bilişim pazarı
büyüklüğünün yaklaşık 700 milyar
dolara ulaşması bekleniyor ve bu büyümenin
özellikle yapay zeka ve veri
analitiği çözümleri ile hızlanacağı öngörülüyor.
Yapay zeka destekli bulut
hizmetlerine olan talebin 2025 yılına
kadar yüzde 25 oranında artması, bu
alandaki potansiyelin büyüklüğünü
ortaya koyuyor. Biz de All-in Cloud
üzerinden sunduğumuz hizmetlerle
bu büyüme fırsatlarını değerlendirmek,
sektördeki uzmanlığımızı Google
Cloud’un teknoloji liderliği ile birleştirerek
müşterilerimizin dönüşüm
süreçlerini hızlandırmak için buradayız.”
“Başarılı ve sürdürülebilir
bir dönüşüm, her adımı
özenle planlanmış kapsamlı
bir yolculuktur”
All-in Cloud markasının Yönetici Di-
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
DeepL sesli çeviri aracı DeepL Voice’u tanıttı!
DeepL, ilk kez Berlin’de düzenlenen DeepL Dialogues etkinliğinde
gerçek zamanlı sözlü iletişime sunduğu ilk sesli çeviri çözümü olan DeepL Voice’u
tanıttı. İki ayrı modelde sunulan DeepL Voice, toplantı ve görüşmelerde dil engelini
ortadan kaldırıyor…
yoluyla katılım artıyor ve daha önce iletişim
kurmanın mümkün olmadığı alanlarda
ve çevrelerde dil engelleri ortadan
kalkıyor.
Görüşmeler için DeepL Voice, mobil cihazlarda
bir tarafın söylediklerini altyazı
çevirisiyle diğer tarafa aktararak
kişilerin farklı dillerde yüz yüze konuşabilmelerini
sağlıyor. Diyalog halinde olan
kişilerin çevirileri tek cihazdan kolayca
takip edebilmelerini sağlamak için iki
kullanışlı görüntüleme modu bulunuyor.
Sektör Market
IT network
13 dilde sesli çeviriye başladı
100.000’den fazla işletme ve resmi kurum
tarafından tercümelerdeki doğruluk
payı ve sunduğu güvenlikle tercih
edilen DeepL, Language AI platformu
üzerinden sunduğu kapsamlı dil ve iletişim
araçları serisini DeepL Voice ile
genişletiyor. Bu yeni sesli çeviri teknolojisi,
DeepL’in diğer ürünlerinde var olan
ve kurumsal alanda kritik öneme sahip
yüksek kalite ve doğruluk seviyesine
ulaşmasını sağlamak için farklı aksanları
ve bağlamları dikkate alan çeşitli veri
setleriyle eğitilmiş yapay zeka modelleriyle
destekleniyor.
DeepL Voice, şu anda dünya genelinde
şirketlerin kullanımına hazır durumda.
Başlangıçta Almanca, Felemenkçe,
Fransızca, İngilizce, İspanyolca, İsveççe,
İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Portekizce,
Rusça ve Türkçe dillerde yapılan
konuşmaları destekleyecek olan DeepL
Voice’a gelecekte daha fazla dil eklenmesi
bekleniyor. DeepL Translator’da bulunan
33 dilde altyazı çevirisi imkanı da
sunuluyor.
Yapay zeka destekli çeviri çözümleri şirketi
DeepL, ilk sesli çeviri çözümü olan
DeepL Voice’un lansmanını yaparak iki
ürününü tanıttı. Toplantılar için Voice
ve Görüşmeler için Voice adlı iki sesli çeviri
çözümü, yüz yüze yapılan görüşmelerde
gerçek zamanlı çevirinin yanı sıra
aynı anda farklı dillerde sanal toplantılar
yapmayı da mümkün hale getiriyor.
Konuya ilişkin açıklamada bulunan DeepL
CEO’su ve kurucusu Jarek Kutylowski,
“DeepL’in tüm ürünlerinde sunduğu
yüksek kalite ve güvenliğe sahip gerçek
zamanlı sesli çeviri aracı geliştirmek şirket
olarak hedeflerimiz arasındaydı. Nihayet
ilk ürünlerimizi piyasaya sunduk
ve bundan gurur duyuyoruz. 2017’deki
kuruluşumuzdan bu yana biriktirdiğimiz
tecrübeye ve geliştirdiğimiz modellere
dayanarak şirketlerin gerçek hayatta
karşılaştıkları zorlukları gideren bir çözüm
sunduğumuzdan emin olmak için
bir beta programı kapsamında müşterilerle
yakın temas halinde çalıştık” dedi.
Kutylowski, “DeepL olarak yazılı çeviride
lider konumdayız ama gerçek zamanlı
sesli çeviri bambaşka bir alan. Yarım
bırakılan cümleler, telaffuz sorunları,
gecikme ve daha birçok farklı unsurun
konuşma esnasında çeviri yapılırken
dikkate alınması gerekiyor. Bunların
hepsi yanlış çevirilere ve kötü deneyimlere
yol açabilecek şeyler. İnsanların birbirleriyle
yaptıkları günlük konuşmalarda
da bu gibi sorunlara sıkça rastlanıyor
ve dolayısıyla yanlış anlaşılmalar olabiliyor.
Buradan yola çıkarak tüm potansiyel
sorunları dikkate aldık ve şirketlerin
gerektiğinde birden fazla dilde iletişim
kurmalarını sağlayıp dil engellerini ortadan
kaldıracak bir çözüm geliştirdik”
diye ekledi
Çeviri kalitesi ve güvenlik
sesli çeviride de ilk sırada
DeepL Voice’un lansmanı, şirketin konuşma
tabanlı çeviri alanındaki ilk adımı
olmasından dolayı büyük önem taşıyor.
Bu yeni teknolojiyle DeepL’in çeviri
kalitesi ve güvenliği iki güçlü ürünle birlikte
sözlü iletişime de taşıyor:
Toplantılar için DeepL Voice, sanal toplantılardaki
dil engellerini ortadan kaldırıyor.
Toplantıdaki tüm katılımcılara
tercih ettikleri dilde konuşma imkanı
sunuluyor ve diğer katılımcılar konuşmayı
gerçek zamanlı olarak çevrilen altyazılarla
takip edebiliyor. Bu sayede katılımcılar
kendi ana dillerinde etkileşim
ve iletişim kurabiliyor, daha net iletişim
27
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
THOMSON, 130 yıllık tecrübesiyle
Türkiye Pazarına merhaba dedi…
Avrupa’nın tanınmış TV üreticilerinden THOMSON, Türkiye pazarına resmi olarak
giriş yaptığını duyurdu. Dağıtım için Arena ve üretim için Ensmart ile ortaklık kuran
THOMSON, gelişmiş QLED ve OLED modelleri de dahil olmak üzere en yeni Google TV
serisini yenilikçi akış cihazlarıyla birlikte getiriyor. “Yararlı İnovasyonu Deneyimleyin”
sloganını benimseyen THOMSON, kullanıcı dostu özellikleri en son teknolojiyle
harmanlayan yüksek kaliteli ürünler sunarak, Türk tüketicilerinin beğenisini
kazanmayı hedefliyor…
Sektör Market
IT network
28
THOMSON’un Türkiye’deki ürün serisi,
Avrupa’da tasarlanan ve Türkiye’de
üretilen geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu
ürünler arasında 24 inçten 100 inçe kadar
olan HD, FHD, 4K UHD, QLED ve
OLED Google TV’lerin yanı sıra gelişmiş
yayın cihazları da yer alıyor. THOMSON,
önümüzdeki yıl ise MiniLED TV’ler, iş
ve oyun monitörleri, akıllı projektörler
ve daha fazlasını içerecek şekilde ürün
portföyünü genişletmeyi planlıyor.
Ürün gamı içerisinde yer alan her ürün
THOMSON’un güvenilir tasarım ve kalite
konusundaki itibarını koruyor ve erişilebilir,
sezgisel teknolojiyi rekabetçi bir
fiyatla sunuyor. Ayrıca THOMSON, Türkiye’de
üç yıl garanti veren tek tüketici
elektroniği markası olarak, dayanıklılık
ve güvenilirliğe olan bağlılığını da öne
çıkarıyor.
“Bu girişim Türkiye’nin
teknoloji pazarında önemli bir
kilometre taşı olacak”
THOMSON’un Akıllı TV’leri, Google
Asistan ve Chromecast özellikli güvenilir
Google TV işletim sistemi ile donatılmış
durumda. Google TV ile kullanıcılar
Netflix, Disney+, Prime Video, Apple
TV, Dazn ve YouTube dahil olmak üzere
10.000’den fazla uygulamaya erişebiliyor.
Google TV, farklı hizmetlerdeki içerikleri
tek bir yerde bir araya getiriyor, böylece
favori filmleri bulmak için uygulamalar
arasında geçiş yapılmasına gerek kalmıyor.
Kişiselleştirilmiş profil oluşturma
özelliği, izleme alışkanlıklarına göre özel
öneriler sunarak deneyimi daha da geliştiriyor.
Böylece TV izlemeyi daha keyifli
ve kişisel hale getiriyor.
THOMSON’un akış cihazları ise eski TV
modellerini bile Akıllı TV’lere yükseltmek
ve tüm Google TV ekosistemine
erişim sağlamak için tasarlandı. En yeni
model olan Streaming Box Plus 270, hassas
sesli komut tanıma için dahili mikrofonlara
sahip bir Far-Field sesli asistan
ve gerçek zamanlı yanıtlar için entegre
bir hoparlör içeriyor.
“THOMSON’un yeni nesil
televizyonları, Türk
tüketicilerin beklentilerini
karşılamak üzere tasarlandı”
THOMSON’un Türkiye pazarına girişinin
teknoloji sektörü için bir dönüm
noktası olduğunu belirten Arena Genel
Müdür Yardımcısı Kerem Günay, “130
yıllık köklü bir marka ile bu sürecin bir
parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.
Tüketicilerimiz kaliteden ödün vermeyen,
yenilikçi teknolojilere sahip ürünler
arıyor. THOMSON, yenilikçi teknolojileri
ve yüksek kalite standartlarıyla tüketicilerin
beklentilerini mükemmel bir
şekilde karşılayacak” dedi.” dedi. Günay
ayrıca THOMSON’un Türkiye pazarında
güçlü bir pozisyon alarak tüketicilere değer
katacağının altını çizdi.
“THOMSON ürünleriyle
müşteri memnuniyetini
en üst düzeye çıkarmayı
hedefliyoruz”
THOMSON televizyonlarının Türk üreticisi
Ensmart Yönetim Kurulu Başkanı
Hasan Atasoy, markanın Türkiye pazarında
yüksek müşteri memnuniyeti
sağlamak için yenilikçi çözümler sunduğunu
belirtti. Atasoy, “THOMSON’un
teknolojisi ve kalitesi tüketici beklentilerine
uygun olarak geliştirildi. Amacımız,
her detayı titizlikle ele alınan THOMSON
televizyonları ile kullanıcıların günlük
yaşamlarını zenginleştirirken, izleme
deneyimlerinde yüksek memnuniyet seviyesine
ulaşmaktır” dedi. Atasoy ayrıca,
Türkiye’de üretilen THOMSON modellerinin
dünya standartlarına uygun kalitesi
ve ileri teknolojisi ile sektörde fark
yaratacağını ve sürekli müşteri memnuniyeti
sağlayacağını vurguladı.
“Hedefimiz, Türkiye’de hem
üretim hem de satış alanında
uzun vadeli başarılara imza
atmak”
Markanın yenilikçi televizyon modelleriyle
Türk tüketicilere en iyi deneyimi
sunma hedefini vurgulayan THOMSON
TV Türkiye Ülke Müdürü Mehmet Ali
Yıldırım ise yerel üretim süreçlerinin
önemine dikkat çekerek: “THOMSON’u
Türkiye pazarına getirdiğimiz için çok
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
QLED serisiyle izleme deneyimini bir üst
seviyeye taşıyor. QLED ekran, dengeli
parlaklık, çarpıcı kontrastlar ve genişletilmiş
bir renk aralığı sunarak göz alıcı
bir görüntü kalitesi sağlıyor. Gelişmiş bir
eğlence çözümü olan THOMSON Google
TV QLED Plus, çerçeveye entegre edilmiş
güçlü ön hoparlörler ve Dolby Atmos
desteği ile kullanıcıları sarmalayan bir
ses deneyimi sunarken, derin bas ve net
tiz seslerle izleyiciyi içine çekiyor. Özellikle
hızlı tempolu içerikler için ideal
olan THOMSON Google TV QLED Pro,
144 Hz yenileme hızıyla akıcı hareketler,
hızlı yanıt verme ve mükemmel bir oyun
deneyimi sunarak hareket bulanıklığını
ve ekran gecikmesini en aza indiriyor.
OLED teknolojisiyle derin siyahları, zengin
renkleri ve etkileyici kontrastları
kullanıcıya sunan THOMSON Google
TV OLED modeli ise Dolby Vision IQ+
özelliği ile her türlü ışık koşulunda mükemmel
izleme keyfi sunuyor. Ek olarak,
THOMSON akış cihazları, eski TV modellerini
dahi akıllı hale getirerek Google
TV ekosistemine erişim sağlıyor. Bu
cihazlar, Netflix, Disney+, Prime Video
ve YouTube için özel düğmelere sahip
Bluetooth uzaktan kumandaları ve Google
Asistan ile kolay sesli arama özelliği
sunarak kullanıcı dostu bir deneyim
sağlıyor.
heyecanlıyız. Amacımız sadece ileri teknoloji
sunmak değil, aynı zamanda yerel
tüketicilere beklentilerini karşılayan
yenilikçi ve kullanıcı dostu ürünlerle en
iyi izleme deneyimini yaşatmaktır” dedi.
Yıldırım ayrıca Ensmart’ın üretim gücüne
de vurgu yaparak şunları ekledi: “Bu
işbirliği sadece teknoloji sektörüne değil,
yerli üretim ve istihdama da önemli
katkılar sağlıyor. Hedefimiz, Türkiye’de
hem üretim hem de satış alanında uzun
vadeli başarılara imza atmak.”
“THOMSON, detaylara ve
faydalı yeniliklere olan
bağlılığı ile günümüzün
rekabetçi tüketici elektroniği
sektöründe fark yaratmayı
hedefliyor”
Markanın Türkiye’ye girişine ilişkin vizyonunu
paylaşan THOMSON Pazarlama
Direktörü Nicole Pacheiner, “THOMSON
olarak misyonumuz, müşterilerimize
gerçekten hizmet eden ve hayatlarına
gerçek değer katan yenilikler yaratmaktır.
Teknolojinin hem gelişmiş hem de
erişilebilir olması ihtiyacına, , insanların
arkadaşları ve aileleriyle unutulmaz
anların tadını çıkarmasına olanak sağlaması
gerektiğine inanıyoruz. Ürünlerimiz
bu düşünceyle tasarlandı. Yüksek
kaliteli teknolojiyi arkadan aydınlatmalı
uzaktan kumandalar, döner standlar
veya sesli yardım gibi kullanıcı dostu
özelliklerle harmanlıyor ve günümüz evlerinin
çeşitli ihtiyaçlarını karşılıyoruz.
Türkiye pazarına girerken, günlük yaşama
neşe ve kolaylık getirmek için pratik
işlevselliğin rafine bir tarzla buluştuğu
kullanışlı yeniliklere olan bağlılığımızı
paylaşmaktan heyecan duyuyoruz.”
Kullanıcı dostu özellikleri ile
beğeni topluyor…
THOMSON, kullanıcı dostu ve sezgisel
bir deneyim sunan Google TV işletim sistemiyle
donatılmış televizyon modelleri
ile güvenliği ve konforu bir araya getiriyor.
Kullanıcıların rahatlığını ön planda
tutarak tasarlanmış bu televizyonlar,
mükemmel ekran hizalamasını sağlayan
ve 30 dereceye kadar döndürülebilen
döner bir stand ile destekleniyor. Gece
veya düşük ışık koşullarında dahi kolay
kullanım sağlayan arkadan aydınlatmalı
uzaktan kumandasıyla, konforlu ve
hassas bir gezinme sunuyor. Şık bir görünüm
elde etmek için çerçevesiz tasarımla
gelen bu modeller, kompakt boyutlarda
bile estetik bir dokunuş sağlıyor. 32 inç’e
kadar olan televizyonlarda yer alan ayarlanabilir
ayaklar sayesinde, 60 cm’den 30
cm’ye kadar daha az yer kaplayarak her
ortama uyum sağlıyor. Beyaz kablo ve
uzaktan kumandalarla uyumlu beyaz
çerçeveye sahip özel modeller, özellikle
mutfak, yatak odası ve çocuk odası gibi
alanlarda şıklık ve uyumu bir arada sunuyor.
Kamp severler için de mükemmel
bir seçenek olan THOMSON TV’ler, hem
klasik 230V prizlerle hem de karavan ve
teknelerde kullanılmak üzere 12 voltluk
adaptör desteğiyle hareket halindeyken
canlı TV izleme ve akış hizmetlerinden
yararlanma imkânı sunuyor. Tüm bu
özelliklerin yanı sıra, ürünlerimiz Avrupa
kalite standartlarına uygun olarak
geliştirilmiş ve yerel pazar ihtiyaçlarına
göre optimize edilmiştir.
THOMSON, görüntü ve
ses kalitesindeki üstün
standartları evlere taşıyor…
THOMSON, Quantum Dot nanokristallerinin
gücüyle desteklenen Google TV
Sektör Market
IT network
29
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Bilgi hırsızı imparatorluğunun çöküşü!
Hollanda Ulusal Polisi FBI, Eurojust ve diğer kolluk kuvvetleriyle birlikte
gerçekleştirdiği Magnus Operasyonu ile kötü şöhretli RedLine Stealer’ı yakaladı.
RedLine Stealer’ın uluslararası yetkililer tarafından ele geçirilmesinin ardından ESET
araştırmacıları, bu bilgi hırsızının belgelenmemiş arka uç modülleri üzerine yaptıkları
ve ele geçirme çabasında kolluk kuvvetlerine yardımcı olan
araştırmalarını yayımladı…
Sektör Market
IT network
30
ESET araştırmacıları, kolluk kuvvetleriyle
iş birliği içinde, 2023 yılında RedLine Stealer’ın
arkasındaki altyapıyı çalıştırmak için
kullanılan çok sayıda modülü topladı. Hollanda
Ulusal polisi, FBI, Eurojust ve diğer
bazı kolluk kuvvetleriyle birlikte 24 Ekim
2024’te kötü şöhretli RedLine Stealer operasyonunu
ve META Stealer adlı klonunu
ortadan kaldırdı. Magnus Operasyonu olarak
adlandırılan bu küresel çaba, Hollanda’da
üç sunucunun kaldırılması, iki alan
adına el konulması, Belçika’da iki kişinin
gözaltına alınması ve ABD’de fail olduğu
iddia edilen kişilerden birine yönelik suçlamaların
açığa çıkarılmasıyla sonuçlandı.
ESET, Nisan 2023’te RedLine kötü amaçlı
yazılımının kısmi olarak çökertilmesi
operasyonuna katılmış ve kötü amaçlı yazılımın
kontrol paneli için ölü bırakma çözümleyicileri
olarak kullanılan birkaç Git-
Hub deposunun kaldırılmasını sağlamıştı.
O sıralarda ESET Araştırma, Flare’deki
diğer araştırmacılarla iş birliği içinde bu
kötü amaçlı yazılım ailesinin daha önce
belgelenmemiş arka uç modüllerini araştırdı.
Bu modüller doğrudan kötü amaçlı
yazılımla etkileşime girmiyor, bunun yerine
kimlik doğrulama işlemini gerçekleştiriyor
ve kontrol paneli için işlevsellik
sağlıyor.
RedLine ve META stealer’ları araştıran
ESET araştırmacısı Alexandre Côté Cyr
yaptığı açıklamada; “RedLine kontrol
panellerini barındırmak için kullanılan
1.000’den fazla benzersiz IP adresini tespit
edebildik. Bazı çakışmalar olsa da bu,
RedLine MaaS’a abone olanların sayısının
1.000 civarında olduğunu gösteriyor.
ESET’in ayrıntılı olarak incelediği Red-
Line Stealer’ın 2023 sürümleri, bileşenler
arasındaki iletişim için Windows İletişim
Çerçevesini kullanırken 2024’teki en son
sürüm bir REST API kullanıyor. Kaynak
kodu ve arka uç örnekleri üzerinde yaptığımız
analizlere dayanarak, RedLine Stealer
ve META Stealer’ın aynı yaratıcıyı paylaştığını
belirledik.” dedi.
Bu benzersiz IP adresleri RedLine panellerini
barındırmak için kullanıldı. Bu barındırılan
panellerden Rusya, Almanya ve
Hollanda’nın her biri toplamın yaklaşık
yüzde 20’sini oluştururken Finlandiya ve
Amerika Birleşik Devletleri’nin her biri
yaklaşık yüzde 10’u temsil ediyor. ESET
ayrıca birden fazla farklı arka uç sunucusu
tespit edebildi. Coğrafi dağılımlarına göre,
sunucular çoğunlukla Rusya’da (yaklaşık
üçte biri) bulunurken İngiltere, Hollanda
ve Çek Cumhuriyeti’nin her biri tespit ettiğimiz
sunucuların yaklaşık yüzde 15’ini
temsil ediyor.
İlk keşif 2020 yılında
RedLine Stealer, ilk olarak 2020’de keşfedilen
bilgi çalan kötü amaçlı bir yazılımdır
ve merkezi olarak işletilmek yerine herkesin
çeşitli çevrimiçi forumlardan ve Telegram
kanallarından anahtar teslimi bir
bilgi çalma çözümü satın alabileceği bir
MaaS modelinde çalışır. İştirakçiler olarak
adlandırdığımız müşteriler aylık abonelik
ya da ömür boyu lisans alabiliyor; paraları
karşılığında kötü amaçlı yazılım örnekleri
üreten ve onlar için bir C&C sunucusu görevi
gören bir kontrol paneline sahip oluyorlar.
Oluşturulan örnekler, yerel kripto
para cüzdanları; tarayıcılardan çerezler,
kayıtlı kimlik bilgileri ve kayıtlı kredi kartı
bilgileri; Steam, Discord, Telegram ve
çeşitli masaüstü VPN uygulamalarından
kayıtlı veriler dahil olmak üzere çok çeşitli
bilgileri toplayabiliyor. Hazır bir çözüm
kullanmak, iştiraklerin RedLine Stealer’ı
daha büyük kampanyalara entegre etmesini
kolaylaştırıyor. Bazı önemli örnekler
arasında 2023’te ChatGPT’nin ücretsiz
indirilmesi ve 2024’ün ilk yarısında video
oyunu hileleri gibi görünmek yer alıyor.
Magnus Operasyonu’ndan önce RedLine,
kontrol panelini kullanan çok sayıda
iştirakçisiyle en yaygın bilgi hırsızı kötü
amaçlı yazılımlar arasındaydı. Ancak hizmet
olarak kötü amaçlı yazılım girişimi,
bazıları şu anda kolluk kuvvetleri tarafından
tespit edilen az sayıda kişi tarafından
yönetiliyor gibi görünüyor. Selen Erdurak,
İzmir Ekonomi Üniversitesi Halkla İlişkiler
ve Reklamcılık Bölümü’nden mezun
olduktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde
Pazarlama İletişimi alanında yüksek
lisans yaptı. Kariyerine reklam ajansında
başlayan Erdurak, marka stratejisi, dijital
pazarlama ve etkinlik yönetimi üzerine
farklı projeler yönetirken gençlik iletişimine
dair birçok markanın sürecine de liderlik
etti.
Doğan Holding’de 2017’de çalışmaya başlayan
Erdurak, kültür dönüşümü projeleri,
sürdürülebilirlik stratejisi, kurumsal sosyal
sorumluluk projelerinde ve Doğan Grubu
çatısı altındaki markaların lansman ve
iletişim stratejisi planlamalarında etkin
rol aldı. Erdurak, grubun Sabancı Üniversitesi
iş birliğiyle genç yöneticilere yönelik
gerçekleştirdiği Liderlik Okulu’na katıldı;
burada vizyoner bakış açısını ve stratejik
yönetim vizyonunu güçlendirdi.
Paydaş katılımını merkeze alan değer ve
sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi bir iletişim
stratejisi benimseyen Erdurak, yeni
görevinde Karel’in Türkiye ve global ölçekteki
başarılarını daha geniş kitlelere
ulaştırarak marka algısını güçlendirmeyi
amaçlıyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Ücret yönetiminde işletmelere
yapay zekâ desteği
Logo Yazılım, her sektörden işletmelerin uçtan uca ihtiyaçlarına yönelik onaylı
ekosistem çözümleri ailesine JobAnalytics’i dahil etti. Yapay zekâ tabanlı ücret
yönetimi sunan JobAnalytics, yüzde 80’e varan zaman ve bütçe tasarrufu sağlayarak
işletmelerin ücret politikalarını en güncel şekilde yönetebilmelerine yardımcı oluyor…
Türkiye’nin en büyük yerli iş yazılımı
şirketi Logo Yazılım, onaylı ekosistem
çözümü ailesine JobAnalytics’i ekledi.
İşletmeler için yapay zekâ tabanlı ücret
yönetimi geliştiren JobAnalytics; iş analizi,
iş tanımları, iş değerleme, derece ve
puan belirleme, ücret analizleri, ücret
artış simülasyonları ve 360 derece ücret
yönetimi gibi faydalar sağlıyor.
Logo Yazılım Türkiye Genel Müdürü
Akın Sertcan, “JobAnalytics ile dijitalleşen
insan kaynakları süreçlerinde iş
tanımı ve işin karşılığı olan ücret politikası
en ideal şekilde belirlenebiliyor.
İşletmelerin iş değerleme ve ücret yönetimi
süreçleri kolaylaşırken, yapay zekâ
tabanlı olması sayesinde zaman ve bütçe
tasarrufu da elde ediliyor” ifadelerini
kullandı. Logo Yazılım onaylı ekosistem
çözümleri ailesinin büyümeye devam
ettiğini söyleyen Sertcan, “Onaylı ekosistem
çözümlerimizle her ölçekten farklı
sektördeki müşterilerimize verimlilik
artışı sağlayan uçtan uca ürün ve servisler
sunuyoruz. İş ortaklarımız ise pazarlarını
genişletme imkânına sahip oluyor.
Böylece hem müşterilerimize hem de iş
ortaklarımıza değer yaratan bir platform
sağlıyoruz” dedi.
Yüzde 80’e varan zaman ve
bütçe tasarrufu sağlıyor
İş tanımlarından başlayarak ücret belirlemesine
kadar uçtan uca iş değerleme
ve ücret yönetimi sunan JobAnalytics,
objektif ücret kararları alınmasına yardımcı
oluyor. Manuel tabanlı işlemlere
kıyasla yüzde 80 zaman ve bütçe tasarrufu
sağlayan uygulama, iş değerlemesi
temelli baz ücretin hızlı ve doğru bir şekilde
belirlenmesini sağlıyor. Yapay zekâ
tabanlı altyapısı sayesinde ücret analizleri,
simülasyonlar, kıyaslamalar ve
grafikler sunarak işletmelerin bu alanda
doğru karar almalarına yardımcı oluyor.
Profesyonel ücret araştırma şirketlerinden
gelen verilere dayalı olarak piyasa
ücretleriyle kıyaslamanın yapılabildiği
JobAnalytics’te, tüm çalışanların ücretleri
için en uygun artış oranları kolayca
belirlenebiliyor. Ek lisans ya da donanım
gerektirmeyen; mobil uyumlu ve kullanıcı
dostu arayüzüyle online olarak kullanılabilen
uygulama, bordro programıyla
da entegre çalışıyor.
1.000’den fazla iş ortağıyla geniş bir destek
ağı sunan Logo Yazılım’ın ekosisteminde
gerekli eğitim ve sertifikasyon
sürecini tamamlayıp Logo Yazılım çözümlerine
entegrasyon yapabilen yetkili
iş ortakları, “Logo Yazılım Çözüm Geliştirme
İş Ortağı” olarak sınıflandırılıyor.
Sektör Market
IT network
Sanem Çetmin, sahibinden.com
Kurumsal İletişim Direktörü oldu
Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden sahibinden.
com, kurumsal iletişim ve itibar yönetimi stratejisini
sektörün deneyimli isimlerinden Sanem Çetmin ile
belirleyecek…
Sanem Çetmin, sahibinden.com’a Kurumsal
İletişim Direktörü olarak katılmadan önce
Dyson Türkiye bünyesinde 6 yıl boyunca
görev yaptı. 2019 yılı başında Dyson markasının
Türkiye pazarına girişi itibarıyla kurucu
ekip içerisinde yer alan ve markanın tüm
iletişim ve itibar çalışmalarından sorumlu
olan Çetmin, son olarak Türkiye, Orta Doğu
ve Afrika Bölgesi Kurumsal İletişim çalışmalarına
liderlik etti. Dyson’dan önce 2008-2019
yılları arasında aralarında Bersay İletişim
Danışmanlığı’nın da yer aldığı Türkiye’nin en
köklü iletişim danışmanlığı firmalarında birçok
uluslararası markaya danışmanlık veren
Çetmin, 11 Kasım 2024 itibarıyla sahibinden.
com’un kurumsal ilişkiler, itibar yönetimi, lider
iletişimi, kurumsal sosyal sorumluluk ve
sürdürülebilirlik iletişiminin de aralarında
olduğu tüm kurumsal iletişim faaliyetlerini
yürütecek.
Saint Joseph Fransız Lisesi mezunu olan
Sanem Çetmin lisans eğitimini Yeditepe
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Radyo-TV-Sinema
bölümünde tamamladıktan
sonra Yeditepe Üniversitesi Halkla İlişkiler ve
Tanıtım bölümünde yüksek lisans yaptı.
31
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
SIGN İstanbul’da ilk kez görücüye çıkan
Keundo yoğun ilgi gördü
Dijital baskı makineleri sektöründe, baskı alanındaki farklı teknolojileri uçtan uca
bir arada sunan dünyanın sayılı şirketlerinden birisi olan Lidya Grup, 31 Ekim-3
Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen SIGN İstanbul 2024 Fuarı’nda büyük ilgi
gördü. Sunduğu global markaların çözümleriyle ilgi odağı olan standın öne çıkan
markalarından birisi de Keundo oldu…
Sektör Market
IT network
32
TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde,
31 Ekim ve 3 Kasım tarihleri arasında
SIGN İstanbul 2024 Fuarı’na katılan Lidya
Grup, temsil ettiği global markaların
yeni ürünleri ile teknoloji şovuna imzasını
attı. Temsil ettiği markalardan 20’ye
yakın dijital baskı makinesinin olduğu
stantta, ilk kez görücüye çıkan Keundo
dijital baskı makineleri büyük beğeni
topladı ve yoğun ilgi gördü. Fuarın buluşma
noktası olan standında, İstanbul
başta olmak üzere çeşitli illerden gelen
ziyaretçilerini ağırlayan Lidya’nın fuara
özel kampanyalı fiyatları ve uygun finansman
çözümlerine talep yoğundu.
Dijital baskı sektöründe
zirvedeyiz
Yurtiçi ve yurtdışında katıldıkları fuarlarda
Lidya standının daima teknoloji
şovuna dönüştüğünü ifade eden Lidya
Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir
Öz, şunları söyledi: “SIGN İstanbul fuarı,
hem firmamıza hem fuarı düzenleyen
organizasyona katkılarımız ile başarı
geçti. Lidya Grup olarak, kurumsal duruşumuz
ve temsil ettiğimiz markalar ile
sektörün ve fuarların standardını yükseltmeye
devam ediyoruz. Fuarda, dijital
baskı makinelerinin en star makinelerini
herkesin görebilmesi ve deneyimlemesi
için standımızda sergiledik. Geçtiğimiz
günlerde Keundo ve JWEI global markalarının
Türkiye’nin distribütörü olduk.
Özellikle standımızda farklı modelleriyle
yer alan Keundo makinelerine olan ilgi
görülmeye değerdi ve Keundo teknolojisini
son kullanıcılara göstererek ufuklarını
açtık. Keundo’nun 3D baskı yapan
makinesinden çıkan yağlı boya tablo gibi
olan çıktılarını herkes havada kaptı ve
ziyaretçilerin talebine yetişemedik. Fuar
sırasında Duplo’ya, JWEI’ya yoğun ilgi
mevcuttu. Aynı ilgi ve talep Xerox, Kongsberg,
EFI, Epson, Sutec markalarımıza
da gerçekleşti. Her platformda belirttiğim
gibi temsil ettiğimiz markaların
hepsi dijital baskı sektöründe gözükse
de, markaların teknolojileri ve hizmet
verdikleri alanlar birbirinden farklıdır
ve bu nedenle yatırım kararından önce
incelenmesi ve müşterinin ihtiyacı paralelinde
marka ve model seçiminin
yapılması önemlidir. Lidya Grup olarak
bizler, yaptığımız her işimiz de daima en
iyisini yapmaya çalışıyoruz ve elde ettiğimiz
başarılar neticesinde şirketimizi
Türkiye’de ve Londra’daki Lydia Digital
ltd şirketimiz ile Birleşik Krallık başta
olmak üzere bulunduğumuz coğrafyada
ve globalde zirvede tutmaya devam ediyoruz.”
dedi.
Yatırım yapmak için doğru
zaman olabilir
Sektörde yatırım yapmak için doğru zamanın
olabileceğine değinen Lidya Grup
Başkanı Bekir Öz, konuşmasına şöyle
devam etti: “Dijital baskı makineleri sektörü,
ithalata bağlı bir sektör. Uzmanlar
yaptıkları açıklamalarda, önümüzdeki
süreçte döviz kurlarında artışların olabileceğini
ifade ediyorlar. Özetle, bir yatırım
yapılacaksa, mümkün olduğunca
erken yapılması avantaj sağlayabilir. Parası
olanlara, yatırım yapmak için doğru
zaman olabiliyor.” diye konuştu.
KOBİ’lerden endüstriyel
işletmelere kadar her sektöre
ve her segmente hizmet
veriyor
SIGN İstanbul 2024’de başarılı bir fuar
geçirdiklerini anlatan Lidya Grup Satış
ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı
Adem Öz, şunları kaydetti: “Lidya olarak
fuarda, temsil ettiğimiz Xerox, Keundo,
Duplo, Kongsberg, EFI, Epson, JWEI, Sutec’den
oluşan markalardan yeni teknolojileri
sergiledik. Standımıza gelen tüm
ziyaretçilerimize dijital baskı alanında
uçtan uca son teknolojiyi deneyimleme
fırsatı sunduk. KOBİ’lerden endüstriyel
işletmelere kadar her sektöre ve her segmente
hizmet veriyoruz. Fuar sırasında
müşterilerimizin yanında yer aldık ve
fuara özel kampanyalı fiyatlarımız ile
uygun finansman çözümlerimiz beklediğimiz
talebi aldı. Firma olarak, teknoloji
danışmanlığının yanı sıra, müşterilerimize
proje finansmanı sağlamaya
devam ediyoruz.” şeklinde konuştu.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Z Kuşağı ve yapay zeka birlikte evriliyor
Z Kuşağı’nın yenilikçi bakış açısı ve teknolojiyi bilinçli kullanma arzusu, yapay
zekanın daha adil, erişilebilir ve sürdürülebilir bir şekilde gelişmesine katkı
sağlayabilir…
2000 yılı ve sonrası doğan bireyler, daha
bilinen ismiyle Z kuşağı, dijital çağın
çocukları olarak tanımlanıyor. Teknolojinin
hızla geliştiği dönemde doğan ve
büyüyen bu nesil için, yapay zeka gibi
kavramlar, günlük hayatın doğal parçalarından
biri. Ancak Z Kuşağı’nın yapay
zekayla olan ilişkisi, yalnızca kullanıcı
düzeyinde kalmıyor; bu nesil, aynı zamanda
yapay zekanın şekillenmesinde
ve toplum üzerindeki etkilerinde de aktif
bir rol oynuyor.
Günlük Hayatta Z Kuşağı – Yapay
Zeka Etkileşimi
Z kuşağının, yapay zeka teknolojilerinin
günlük yaşamda getirdiği kolaylıkların
farkında olduğunu ifade eden Palamar
Teknoloji Kurucusu ve CEO’su Onur
Candan, konuyla ilgili şunları söyledi: “Z
kuşağı düşünce yapısı olarak benmerkezci
ve pratik bir anlayışa sahip. Dizi,
film, müzik, sosyal medya, e-ticaret gibi
çeşitli platformlarda yapay zekayı kullanarak
kişiselleştirilmiş önerilerle, kişisel
deneyimler yaşamayı tercih ediyorlar.
Yapay zeka tabanlı asistanlarla (Siri
gibi…) kolay ve hızlı bir şekilde bilgiye
erişim sağlıyorlar. Instagram ve TikTok
gibi uygulamalar, uzun zamandır yapay
zeka algoritmalarıyla Z kuşağının ilgisini
çekmeye yönelik içerikler sunuyor
ve gelişimlerini bu kuşağın tercihlerine
göre planlıyorlar.
Z Kuşağı, yapay zekanın sağladığı araçlarla
yaratıcılığını ve öğrenme süreçlerini
de dönüştürüyor. Herhangi bir profesyonel
bilgiye sahip olmadan tasarımlar
yapma ya da çeşitli platformlardan dil
öğrenme gibi becerileri yapay zeka ile
kazanabiliyorlar.”
Z Kuşağı Risklerin Farkında
Z Kuşağının yapay zekanın avantajlarının
yanı sıra risklerini de iyi bildiğini
söyleyen Onur Candan, “Z Kuşağı, kişisel
verilerin nasıl kullanıldığını sorguluyor
ve yapay zekanın etik sınırlarını tartışıyor.
Ayrıca yapay zeka teknolojilerinin iş
gücü piyasasını nasıl değiştireceği de bu
neslin gelecek kaygılarından biri.
Dezenformasyon ve manipülasyon konuları
da Z kuşağı bireyler için büyük
sorun. Sosyal medyada yapay zekanın
ürettiği sahte içeriklerin (deepfake gibi)
yayılması, Z Kuşağı’nın bilgiye olan güvenini
sarsabiliyor” dedi.
Yapay Zekanın Geleceği Onların Elinde
Şekillenecek
Onur Candan, Z Kuşağının, yalnızca
tüketici olarak değil, yapay zekanın geleceğini
şekillendiren yenilikçi bireyler
olarak ön planda olduğuna dikkat çekerek,
sözlerini şöyle noktaladı: “Kodlama
ve yazılım geliştirme gibi becerilere erken
yaşta erişim sağlayan bu nesil, yapay
zeka uygulamaları geliştiren, etik kurallar
belirleyen ve dijital dünyayı yeniden
tanımlayan girişimlere liderlik edecek.
Z Kuşağı ile yapay zeka arasındaki ilişki,
teknolojiye bağlılık ile eleştirel düşünce
arasında bir denge kurma çabasıdır. Bu
nesil, yapay zekayı yalnızca bir araç olarak
değil, aynı zamanda toplumu dönüştüren
bir güç olarak görüyor. Bu dinamik
ilişki, gelecekte hem teknoloji hem de insanlığın
gelişimi için umut vaat ediyor.”
Sektör Market
IT network
Karel’in Kurumsal İletişim Direktörlüğüne
Selen Erdurak atandı
Karel, stratejik hedeflerini desteklemek ve kurumsal
yapısını güçlendirmek amacıyla önemli bir atama
gerçekleştirdi. Doğan Holding bünyesinde Kurumsal
İletişim ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Müdürü olarak
başarılı projelere imza atan Selen Erdurak, Kasım 2024
itibarıyla Karel’in Kurumsal İletişim Direktörü olarak
göreve başladı…
Selen Erdurak, İzmir Ekonomi Üniversitesi
Halkla İlişkiler ve Reklamcılık
Bölümü’nden mezun olduktan sonra İstanbul
Bilgi Üniversitesi’nde Pazarlama
İletişimi alanında yüksek lisans yaptı.
Kariyerine reklam ajansında başlayan
Erdurak, marka stratejisi, dijital pazarlama
ve etkinlik yönetimi üzerine farklı
projeler yönetirken gençlik iletişimine
dair birçok markanın sürecine de liderlik
etti.
Doğan Holding’de 2017’de çalışmaya
başlayan Erdurak, kültür dönüşümü
projeleri, sürdürülebilirlik stratejisi, kurumsal
sosyal sorumluluk projelerinde
ve Doğan Grubu çatısı altındaki markaların
lansman ve iletişim stratejisi
planlamalarında etkin rol aldı. Erdurak,
grubun Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle
genç yöneticilere yönelik gerçekleştirdiği
Liderlik Okulu’na katıldı; burada vizyoner
bakış açısını ve stratejik yönetim
vizyonunu güçlendirdi.
Paydaş katılımını merkeze alan değer
ve sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi bir
iletişim stratejisi benimseyen Erdurak,
yeni görevinde Karel’in Türkiye ve global
ölçekteki başarılarını daha geniş kitlelere
ulaştırarak marka algısını güçlendirmeyi
amaçlıyor.
33
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Teknoloji liderleri ve açık kaynak
tutkunları Red Hat Summit Connect
İstanbul’da buluştu
Açık kaynak çözümlerinde dünya lideri Red Hat, 21 Kasım’da teknoloji ve finans
sektörlerinin önde gelen üst düzey yöneticilerini, mühendislerini ve iş ortaklarını Red
Hat Summit Connect İstanbul etkinliğinde bir araya getirdi. Etkinlikte, açık kaynak
yaklaşımının işletmelere sunacağı fırsatlar, katkılar ve dijital dönüşümde Red Hat
ürünlerinin sağladığı kolaylıklar katılımcılarla paylaşıldı.
Sektör Market
IT network
34
Red Hat Türkiye’nin 21 Kasım’da İstanbul’da
düzenlediği Summit Connect etkinliği
bu yıl yine yoğun ilgi gördü. Her
yıl düzenlenen etkinlik, çok sayıda teknoloji
liderini ağırladı.
“Sadece bugünün değil,
geleceğin teknolojilerine de
yatırım yapıyoruz”
Toplantının açılış konuşmasını Red Hat
Türkiye ve CIS Bölgesi Genel Müdürü
Haluk Tekin yaptı. Konuyla ilgili değerlendirmesinde
Haluk Tekin şunları söyledi:
“Red Hat olarak, Türkiye’deki işletmelerin
dijital dönüşüm süreçlerinde
ihtiyaçlarına uygun çözümler sunarak,
sadece bugünün değil, geleceğin teknolojilerine
de yatırım yapıyoruz. Açık kaynak
yöntemlerini yapay zeka ve hibrit
bulut teknolojileriyle birleştirerek, işletmelere
inovasyon, hız ve esneklik kazandırıyoruz.
Geçen hafta duyurduğumuz
Neural Magic satın alımımız ve Red Hat
OpenShift Virtualization gibi çözümlerimizle
dijital geleceği inşa ediyor; iş
ortaklarımızla birlikte Türkiye’nin teknoloji
ekosistemine değer katıyoruz. Türkiye’deki
işletmelerin modernleşme ve
inovasyon hedeflerini desteklemek için
sanallaştırmadan konteyner teknolojilerine,
otomasyondan yapay zekaya kadar
geniş bir yelpazede güçlü çözümler sağlıyoruz.
Yenilikçi çözümlerimiz, işletmelerin
operasyonel süreçlerini daha hızlı,
verimli ve güvenli hale getirmelerini
mümkün kılıyor. Ayrıca, iş ortaklarımız
ve müşterilerimizle birlikte oluşturduğumuz
küresel ekosistemimizle yalnızca
bugünün değil, geleceğin iş dünyası için
de güçlü bir temel inşa ediyoruz. Türkiye
pazarında daha fazla değer yaratmaya
ve yerel işletmelere rekabet avantajı
sağlamaya yönelik bu çalışmalarımızla,
ülkemizin teknoloji ekosistemine katkı
sağlamaktan büyük gurur duyuyoruz.
Red Hat olarak, inovasyonu teşvik eden,
modernleşmeyi hızlandıran ve dijital geleceği
inşa eden bir iş ortağı olmaya devam
edeceğiz.”
Etkinlik kapsamında, Red Hat EMEA
Teknoloji Satışları Başkan Yardımcısı
Udo Urbantschitsch, katılımcılarla Red
Hat’in AI ve açık kaynak teknolojilerine
dair vizyonunu paylaştı. Red Hat Türkiye
ve CIS Bölgesi Genel Müdürü Haluk
Tekin’in moderatörlüğünde gerçekleşen
“Where do we go next? – Yakın gelecekte
nerede olacağız?” başlıklı panelde ise
Red Hat Akdeniz Bölgesi Başkan Yardımcısı
Gianni Anguiletti ve Red Hat EMEA
Teknoloji Satışları Başkan Yardımcısı
Udo Urbantschitsch, yakın geleceği etkileyecek
teknolojilere dair değerlendirmelerde
bulundu.
Red Hat Summit Connect’in sabah oturumları,
Red Hat Kıdemli Çözüm Mimarı
Cansu Kavılı’nın yapay zeka demosu
ve Red Hat Türkiye Çözüm Mimarlığı
Yöneticisi Koray Şeremet’in sanallaştırma
sunumlarıyla devam etti.
Farklı sektörlerden başarı
hikayeleri
Finans, telekom, e-ticaret ve ulaştırma
gibi öncü sektörlerdeki dijital dönüşüm
öykülerinin paylaşıldığı Red Hat Summit
Connect İstanbul’da Turkcell, İndisol,
Akbank, Türk Hava Yolları, Garanti
BBVA, Intertech, TEB Arf, Sahibinden.
com, TCDD, Kredi Kayıt Bürosu, Burgan
Bank, Borsa İstanbul ve Yapı Kredi Teknoloji
gibi önemli kurumların sözcüleri,
Red Hat çözümleriyle elde ettikleri başarı
hikayelerini katılımcılarla buluşturdu.
Öğleden sonraki bölümde paralel oturumlarla
devam eden etkinlikte Red Hat
ekosisteminin bir parçası olan iş ortakları
da yer aldı. Intel, Odine, Sekom, Konsalt
Bilgi Teknolojileri, OBSS, Software-
One, Redington, Veeam Türkiye, Solus
Bilişim, HPE, Gantek ve Pure Storage
şirketleri, Red Hat’in EMEA bölgesindeki
ve Türkiye’deki mühendisleri, katılımcılara
Red Hat çözümlerindeki yenilikleri
aktardılar.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk Yazılımcılardan bakım süreçlerini
kolaylaştıran yenilik
Türk yazılımcılar tarafından geliştirilen Task360, işletmelerin bakım süreçlerini
dijitalleştirip, mobil çözümlerle destekleyerek bakım yönetiminde kolaylık sağlıyor.
CMMS (Bilgisayarlı Bakım Yönetim Sistemi) ve EAM (Kurumsal Varlık Yönetimi)
çözümleri sunan Task360, operasyonel verimlilik, maliyet tasarrufu ve risk azaltma
gibi önemli avantajlarla işletmelere değer katıyor…
Sektör Market
IT network
Task360’ın sunduğu esnek ve ölçeklenebilir
platform, üretimden lojistiğe, sağlıktan
kamu hizmetlerine kadar pek çok
sektöre uyum sağlıyor. Dijital bakım iş
emirleri ve otomatik süreçler ile işletmeler
iş akışlarını hızlandırırken hata riskini
azaltıyor. Bu sayede işletmeler, bakım
stratejilerini optimize ederken aynı zamanda
yüksek maliyetleri düşürme imkanı
buluyor.
Bakımda Dijital Dönüşüm
Sağlıyor
Task360, envanter yönetimi modülü ile
yedek parça ve malzeme stoklarını verimli
bir şekilde kontrol etme imkanı
sunuyor. Gereksiz stok maliyetlerinin
azaltılması ve kaynakların daha verimli
kullanılması sağlanırken, öngörücü bakım
araçları sayesinde ekipman arızaları
önceden tespit edilebiliyor. Böylece
beklenmedik duraklamalar ve onarım
maliyetleri minimuma indiriliyor.
Saha çalışanlarına yönelik mobil uygulama
desteği ile Task360, iş emirlerine
hızlı erişim sağlıyor. Çevrimdışı mod ile
internet bağlantısı olmasa dahi iş emirlerine
ulaşım imkanı sunan bu uygulama,
bakım süreçlerinin kesintisiz devam
etmesine olanak tanıyor.
TASK360 Kurucusu Berkhan Esmer, şirketin
sunduğu çözümleri ve dijital dönüşüm
vizyonunu şu şekilde açıklıyor:
“Bakım yönetiminde dijitalleşmenin,
sadece verimliliği artırmakla kalmayıp,
aynı zamanda işletmelere sürdürülebilir
büyüme imkanı sunduğuna inanıyoruz.
Task360 olarak amacımız, işletmelere
bakım süreçlerinde hız, doğruluk ve esneklik
kazandırırken maliyetlerini de
önemli ölçüde düşürmelerine yardımcı
olmak. Dijital çözümler ve mobil uygulamalar
sayesinde saha ekiplerimizin
verimliliğini artırıyoruz, aynı zamanda
bakım süreçlerinin her aşamasını optimize
ederek işletmelerin daha sağlıklı ve
sürdürülebilir bir geleceğe adım atmalarını
sağlıyoruz.” dedi.
Veri Analitiği ve Raporlama
Araçlarıyla Verimlilik Artışı
Task360, dijitalleşmenin sağladığı veri
toplama ve analiz süreçlerini otomatikleştirerek
gelişmiş raporlama ve analiz
araçları sunuyor. Bu araçlar, ekipman
performansını izlemeyi ve bakım stratejilerini
optimize etmeyi kolaylaştırıyor.
İşletmeler bu sayede hızlı ve doğru kararlar
alarak bakım süreçlerinde verimliliği
artırabiliyorlar.
Maliyet Tasarrufu İçin Önemli
Çözümler
Task360, bakım maliyetlerini azaltmak
için önleyici bakım planlaması, envanter
yönetimi ve veri analitiği gibi çözümler
sunuyor. Bu planlamalar, beklenmedik
tamir maliyetlerinin önüne geçerken,
envanter yönetimi ile gereksiz alımların
engellenmesi maliyetleri önemli ölçüde
düşürüyor.
Task360 ile Dijital
Dönüşümde Güçlü Bir Adım
Task360, işletmelerin dijitalleşme sürecine
güç katarken bakım yönetiminde
hızlı, verimli ve sürdürülebilir bir dönüşüm
sağlıyor. Mobil çözümler ve dijital
altyapı ile bakım süreçlerini iyileştirirken
riskleri azaltıyor ve operasyonel verimliliği
artırıyor.
35
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Balo: “XPODA Akademi No Code
Eğitimlerimiz ülkemizin yazılımcı sorunun
çözecek!”
Sektör Market
IT network
36
Türkiye’nin ilk ve en büyük kod yazmadan yazılım geliştirme platformu Xpoda,
“Az Kod, Çok İş” anlayışıyla yazılım süreçlerini kolaylaştırıyor ve düşük maliyetli
çözümler sunuyor. Sadece Türkiye’de değil yurt dışında da markalara kurumsal iş
uygulamaları alanında no code yazılım çözümleri sunan Xpoda, 8 yıldır da Xpoda
Akademi çatısı altında sosyal sorumluluk kapsamında gençlere no code eğitimleri
veriyor. XPODA Akademi aracılığıyla şimdiye kadar binden fazla öğrenciye eğitim
verdiklerini belirten Xpoda Kurucusu ve CEO’su Şenol Balo, amaçlarının sundukları
eğitimler ile hem işsizlik hem de yazılımcı ihtiyacı olan ülkemizin yazılım fabrikasına
dönüşmesi olduğunu vurguladı…
Uzun, zorlu ve karmaşık yazılım süreçlerini
kolaylaştırarak şirketlere esnek,
hızlı ve düşük maliyetli çözümler sunan
Türkiye’nin ilk ve en büyük no code platformu
Xpoda, yazılımcı sayısının yetersizliğine
karşın Xpoda Akademi’de 8 yıldır
eğitimler düzenliyor, toplumsal fayda
sağlıyor. “Az Kod, Çok İş” anlayışıyla hareket
eden Xpoda, genç nüfusun verimli
kullanılmasını hedefliyor.
Yeni mezunlara, yazılım alanda faaliyet
gösterenlere ve kurumsal firmalarda
çalışan ilgili kişilere Xpoda Akamdemi
kapsamında eğitimler sunan marka,
tüm dünyanın gündeminde olan kodsuz
yazılımı öğretmeyi amaçlıyor. Şimdiye
kadar onlarca üniversitede binden fazla
öğrenciye ücretsiz online eğitim sunan
Xpoda, ülkemizdeki üniversite gerçekleştirdiği
uzun süreli eğitimlerinin yanı
sıra beş dönemdir Amerika’daki The
Univercity of South Carolina’da okuyan
öğrencilere No Code yazılım geliştirmeyi
öğretiyor.
Gartner, 2025’e kadar
uygulamaların yüzde 70’inde
No Code olacağını ortaya
koyuyor
Gartner araştırmasına göre, 2025 yılına
kadar geliştirilen uygulamaların
%70’inde No Code ve Low Code teknolojileri
kullanılacak. Bu teknolojiyi Xpoda
Akademi’de öğrenerek geleceğe adım
atılabileceğini söyleyen Xpoda CEO’su
Şenol Balo, “Araştırmalar, Türkiye’de
700 bin yazılımcı açığı olduğunu gösteriyor.
Xpoda Akademi’de sunduğumuz
eğitimler ile kodlama yapmadan yazılım
geliştirmeyi öğrenmek mümkün. No-Code
& Low-Code bilen bir yazılımcının 1
ay gibi kısa bir sürede 20 kat daha hızlı
uygulama geliştirebildiğini düşünürsek,
dijital dönüşümün tek çözümünün
No-Code & Low-Code platformlar olduğunu
söyleyebiliriz. Bunun için de gençlere
no code yazılım geliştirmeyi öğretmemiz
önemli” dedi.
Xpoda Akademi’nin Sosyal
Sorumluluk Projesiyle
Yazılımcı Sorununa No-Code
Çözümü
Yazılım ekosistemi içerisinde “Citizen
Development”ın dünyada trend bir kavram
haline geldiğinin altını çizen Şenol
Balo, “Citizen Development, teknik kodlama
becerisi olmayan, ancak yazılım
ihtiyaçlarını karşılamak isteyen bireylerin,
düşük kod (low-code) veya kodsuz
(no-code) platformlar kullanarak yazılım
geliştirme süreçlerine dahil olmasını
ifade etmektedir” dedi. Xpoda Akademi’nin
3 seviyeli eğitim programından
ikisinin herkese açık ve ücretsiz olduğunu
belirten Balo, bu eğitimlerin Türkçe
ve İngilizce dillerinde online sunulduğunu
ekledi.
Eğitimlerle ilgili Balo şu bilgileri verdi:
“İlk seviye olan No Code Intern (NCI),
birkaç saatlik bir online eğitimle tamamlanıyor.
No Code Developer (NCD)
seviyesi, 1 haftalık bir programla Xpoda
araçlarını kullanmayı öğretip katılımcılara
ilk yazılım projelerini geliştirme fırsatı
sunuyor. İleri seviye Senior No Code
Developer (SNCD) ise 10 gün süren hibrit
bir eğitim olup, yoğun proje geliştirme
deneyimi sağlıyor.”
Xpoda Akademi Mezunları
Xpoda İş Ortakları ve Xpoda
Müşterilerinden İş Bulabiliyor
Xpoda Akademi’den mezun olanların,
Xpoda iş ortakları ve müşterilerinde iş
bulma şansı yüksek. Şenol Balo, “Xpoda
Akademi’de 3 aşamalı bir eğitim sunuyor
ve her aşamada sertifika veriyoruz.
Katılımcılar, bitirme sınavlarının yanı
sıra proje ödevleriyle de yetkinliklerini
kanıtlıyor. Sertifikalı mezunlarımıza kariyerlerinde
destek oluyor, Xpoda iş ekosisteminde
onlara iş bulmaları için rehberlik
ediyoruz. Amacımız, Türkiye’yi
dünyanın yazılım fabrikasına dönüştürmek”
dedi. Ayrıca, kodsuz yazılımlar sayesinde
yazılım geliştirme süreçlerinin
20 kata kadar hızlandığını ve maliyetlerin
%50 oranında azaldığını vurgulayan
Balo, bu çözümlerle yazılım sektöründeki
engelleri kaldırmayı hedeflediklerini
belirtti.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
TELKODER’in Elektronik Haberleşme Sektörü
Kasım Raporu yayınlandı
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği’nin (TELKODER), Elektronik
Haberleşme sektörünün son durumu ve önemli gelişmeleri hakkında hazırladığı
Kasım 2024 raporunu kamuoyuna duyurdu…
BTK, TÜİK ve BIST gibi güvenilir kaynaklardan
elde edilen verilerle hazırlanan bu
rapor, sektörün son üç aylık performansına
dair kapsamlı bir analiz sunuyor. TEL-
KODER’in sektöre dair düzenli olarak hazırladığı
bu raporlar, kamuoyunun doğru
bilgilendirilmesi ve sektörde şeffaflığın
sağlanması açısından kritik bir rol oynuyor.
Sektör Büyüklüğü ve Stabil
Performans
Elektronik haberleşme sektöründe, 2005
yılı sonunda 17,06 Milyar TL olan gelirler,
2023 yılı sonunda 224,54 Milyar TL’lik bir
büyüklüğe ulaşırken, 2005 yılında 13,91
Milyar TL olan enflasyondan arındırılmış
gelirler 2023 sonunda 14,79 Milyar TL
olarak belirlendi.
2023 ikinci çeyrek enflasyondan arındırılmış
gelir 3,71 Milyar TL büyüklüğe
sahipken, 2024 ikinci çeyrek itibarıyla 3,9
Milyar TL olarak kaydedildi. Son üç aylık
dönemde, sektörün gelirlerinde belirgin
bir değişiklik gözlemlenmediği gibi, 2005
yılından bu yana bakıldığında da gelirlerde
ciddi bir büyüme kaydedilmediği
görülüyor.
Rekabetin Artırılması Gerekiyor
Rapora göre alternatif işletmecilerin
sektördeki pazar payı, 2024 yılının ilk
çeyreğinde yüzde 9,31’den ikinci çeyrekte
yüzde 8,02’ye düşmüş görünüyor. Bu
oran AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında
hala bir hayli düşük. Bu durum, sektördeki
rekabetin arttırılması adına yeni
stratejiler geliştirilmesi gerektiğini ortaya
koyuyor.
Piyasa Değerindeki Düşüş
Süregeldi
Rapor sonucuna göre elektronik haberleşme
sektöründeki en büyük iki oyuncunun
piyasa değeri, uzun süredir devam
eden bir düşüş trendinde seyrediyor. 2008
yılında toplamda 22,90 Milyar Dolar olan
piyasa değeri, 2024 Kasım itibarıyla 10,03
Milyar Dolar’a gerilerken bu düşüş, hem
ülkemizdeki hem de sektördeki genel
ekonomik koşulları ve şirket performanslarındaki
değişimleri yansıtıyor.
Genişbant Abone Sayısında
Düşüş ve Fiber Yatırımları
2024 ikinci çeyrek itibarıyla genişbant
abone sayısında kayda değer bir azalma
görülürken, fiber abone oranı yüzde
7,41’den yüzde 7,92’ye yükseldi. Ancak,
genel abone sayısındaki düşüş, sektördeki
büyüme potansiyelinin sınırlı kaldığını
gösteriyor ki, bu nedenle fiber altyapı yatırımlarının
hızlandırılması ve önündeki
engellerin kaldırılması sektörün geleceği
için kritik öneme sahip oluyor.
Fiber Altyapısındaki Yavaş
Büyüme
2024 ikinci çeyrek itibarıyla toplam fiber
altyapısı uzunluğu 576.569 km’ye ulaşmış
olsa da, sektördeki büyüme beklentilerine
paralel olarak fiber altyapısındaki artış
hızı yavaş kalıyor. Fiber altyapısının
hızla genişletilmesi, daha hızlı internet
erişimi ve dijitalleşme için büyük önem
taşıyor. Gerek ülkemiz gerekse de telekomünikasyon
sektörü açısından son
derece büyük bir öneme sahip olan fiber
altyapı konusuna yönelik stratejik politika
ve hedeflerin tüm sektör paydaşlarının
da görüşleri alınarak ivedilikle oluşturulması
gerekiyor.
Uydu İnternet Hizmetlerinde
Sabit Durum
Uydu internet hizmetlerine yönelik abone
sayısında önemli bir değişiklik yaşanmamış
olup, 2011 yılından bu yana sektörde
kayda değer bir gelişme gözlemleniyor.
Bu durum, alternatif genişbant hizmetlerinin
sektörde daha fazla gelişime ihtiyaç
duyduğunu işaret ediyor.
Sabit Ses Trafiğindeki Hızlı
Düşüş
Sabit ses trafiği, toplam ses trafiği içindeki
payını hızla kaybetmeye devam ediyor.
2009 yılında yüzde 17,4 olan sabit ses trafiği
oranı, 2024 yılı ikinci çeyreği itibarıyla
yüzde 1,47’ye düşüştü. Bu düşüş, sabit
ses altyapısının giderek daha az tercih
edildiğini ve mobil ses trafiğinin artan
payını gösteriyor.
Veri Merkezi İşletmeciliği ve
Yatırım Beklentileri
Veri merkezi işletmeciliği ve internet değişim
noktalarına yönelik düzenlemeler
ve yatırımlar, önümüzdeki yıllarda sektörün
büyümesine yön verebilir. 2025 yılı
için belirlenen hedefler doğrultusunda,
veri merkezi güvenlik standartları ve internet
değişim noktalarına yönelik çalışmaların
hızlandırılması önem taşıyor.
TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı
Halil Nadir Teberci, yaptığı açıklamada
“Elektronik haberleşme sektörü, ülkemizin
dijital dönüşüm sürecinde kritik
bir rol oynuyor. TELKODER olarak düzenli
yayımladığımız raporlar, sektörün
mevcut durumunu, gelişim alanlarını ve
ihtiyaç duyulan stratejik adımları ortaya
koyarak kamuoyunu bilgilendirmeyi
amaçlıyor. Kasım 2024 raporumuzda da
dikkat çektiğimiz gibi, rekabet oranlarının
düşük kalması ve fiber altyapının
tüm ülke çapında hızla yaygınlaştırılması
konusunda yaşanan sorunlar, sektörün
daha güçlü bir büyüme potansiyeline
ulaşması için çözülmesi gereken temel
konular arasında yer alıyor. Bu raporlar,
sektör paydaşlarına rehberlik ederek,
sürdürülebilir ve rekabetçi bir ekosistem
oluşmasına katkı sağlamayı hedefliyor”
diyor.
Elektronik haberleşme sektörü, hızlı teknolojik
değişimlerin ve dijitalleşmenin temel
taşlarından biri olarak toplumun her
kesimini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle,
sektör dinamiklerinin ve performansının
yakından takip edilmesi; işletmeler, yatırımcılar
ve karar vericiler için stratejik
bir önem taşıyor. TELKODER, bu raporlarla
yalnızca mevcut durumu analiz etmekle
kalmıyor, aynı zamanda sektörün
geleceğine dair önemli ipuçları sunarak
kamuoyunu bilinçlendirmeyi hedefliyor.
Raporda, sektör gelirlerinden rekabet ortamına,
altyapı yatırımlarından piyasa
dinamiklerine kadar birçok önemli göstergeye
yer veriliyor ve sektörün mevcut
durumu ile geleceğe yönelik ihtiyaçları
detaylı bir şekilde ele alınıyor.
Sektör Market
IT network
37
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Epson, yeni projeksiyon
ürün gamını duyurdu
Kendi ürünlerini, kendi fabrikalarında, kendi özgün teknolojilerini kullanarak ve
yüksek çalışma standartlarını benimseyerek üreten Epson, yeni projeksiyon ürün
gamını düzenlediği basın toplantısında duyurdu. Markanın yeni bölgesel operasyon
merkezinin misyonunun da açıklandığı toplantıda, Epson META-CW Asya Ticari
Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, markanın 2025 hedefleri ve vizyonuna
dair açıklamalarda bulundu…
Sektör Market
IT network
38
Epson, yeni projeksiyon ürün gamını düzenlediği
basın toplantısıyla duyurdu.
Yeni EF21 & EF22 modellerinin duyurulduğu
toplantıda, META-CW Asya Ticari
Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat
Özsoy yeni bölgesel operasyon merkezinin
misyonuna yönelik açıklamalarda
bulunurken Epson Türkiye Pazarlama
Müdürü İdil Turunç ise Epson ev eğlencesi
ürünleri hakkında bir sunum gerçekleştirdi.
“META-CWA’daki yerimizi
güçlendirmek için
yatırımlarımıza devam
edeceğiz”
Epson META-CWA bölgesinin kurulması
ve Epson Türkiye’nin bu yeni bölgedeki
rolü hakkında açıklamalarda
bulunan Epson META-CW Asya Ticari
Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat
Özsoy, “Yeni bölgesel operasyon merkezimiz
META-CW Asya, kısa süre önce
Dubai’de faaliyete geçti. Yeni merkezimizle
geliştirdiğimiz teknolojileri; Orta
Doğu, Türkiye, Afrika, Orta ve Batı Asya’daki
tüketicilere sunabileceğiz. Yeni
operasyon merkezimiz; 300’den fazla
çalışanla, 80’den fazla ülkede faaliyet
gösteriyor. Bu genişlememiz, sadece iş
anlamında bir büyümeyi temsil etmiyor.
Operasyonumuz, yerel ihtiyaçları anlamak,
insanları ve işletmeleri güçlendiren
teknolojileri onlara sunmakla bağlantılı
bir yatırım. Bölgedeki yerimizi güçlendirmek
için yatırımlarımıza devam edeceğiz.
Tüm bunları yaparken dünyamıza
özen göstermek ve daha sürdürülebilir
bir gelecek inşa etmek de bizler için büyük
önem taşıyor.” dedi.
“Tüketicilerin yüzde 75’i
esnek bir izleme deneyimi
talep ediyor”
Temel motivasyonlarının müşterilerinin
ihtiyaçlarını anlamak olduğunun altını
çizen Epson Türkiye Pazarlama Müdürü
İdil Turunç, “Bu paralelde satışa sunduğumuz
yeni ürün yelpazemiz müşterilerimizin
beklentilerine yanıt veren bir
içeriğe sahip. Araştırmalar, 25-40 yaş
aralığındaki tüketicilerin yüzde 75’inin
sabit TV’lere kıyasla daha esnek bir izleme
deneyimini tercih ettiğini gösteriyor.
Bizler de ürünlerimizi geliştirirken
tüketicilerden gelen geri bildirimleri değerlendirerek
onlara uygun teknolojik
çözümler sunuyoruz. EpiqVision Mini ve
Ultra Serilerimiz de bu yaklaşımımızı ortaya
koyuyor.” şeklinde konuştu.
Modern yaşam tarzlarına
uygun görüntüleme
deneyimleri
Yeni EF21, EF22 mini taşınabilir lazer
projektörler ve LS650, LS800 ultra lazer
TV projektörler, izleme deneyimini bir
üst boyuta taşıyor. Epson EpiqVision
Serisi, geniş bağlantı ve özelleştirilebilir
görüntüleme seçenekleriyle kusursuz bir
sinema ve görüntüleme deneyimi sunuyor.
Olağanüstü parlaklıkla yüksek görüntü
kalitesini birleştiren EF21, EF22 mini
taşınabilir 3-Chip 3LCD lazer projektörler,
kullanıcılarını her ortamda sürükleyici
bir görüntüleme deneyimine davet
ediyor. Epson Mikrolazer projeksiyon
teknolojisine sahip olan projektörler, sofistike
tasarımlarının yanı sıra kullanım
kolaylıkları ve uzun ömürlü 1.000 lümen
renkli ve beyaz parlaklığındaki lazer
ışık kaynaklarıyla öne çıkıyor. Otomatik
engel önleme ve görüntü ayarlama özellikli,
360 derece döndürülebilen standlı
taşınabilir seri; 150 inç’e kadar Full HD
HDR kalitesinde, kusursuz bir izleme deneyimi
sunuyor.
Epson EpiqSense ile hemen hemen her
yüzeye yansıtabilmeyi sağlayan; 30 inç
ile 100 inç arasındaki görüntülerde uygulanılabilen;
gerçek zamanlı görüntü
yeniden boyutlandırma, odaklama ve
hizalama özelliğine sahip olan projektörler,
her yöne yüksek kalitede görüntü
yansıtabiliyor.
Dahili Google TV ve kablosuz bağlantı
özelliğine sahip olan seri; Netflix®, Disney+
ve YouTube gibi uygulamalarda da
dahil olmak üzere 10.000’den fazla yayın
uygulamasına erişim sağlayabiliyor. Etkileyici
bir ses performansı için Dolby®
ses teknolojisine sahip yüksek kaliteli
dahili hoparlör sistemiyle entegre olarak
gelen ürünler, geleneksel izleme deneyimini
bir üst noktaya taşıyor.
Kısa mesafede 4K
projeksiyon deneyimi: Ultra
kısa mesafe lazer projektörler
Ultra kısa mesafe lens teknolojisine
sahip LS650 ve LS800 ultra lazer projektörler,
görüntü yansıtma mesafesini
önemli ölçüde azaltıyor. 4K PRO-UHD
ve 10-Bit HDR Color kalitesinde 150 inç
büyüklüğünde bir ekran deneyimi sunan
ürünler; 3-Chip 3LCD lazer görüntüleme
teknolojisiyle de olağanüstü bir oyun ve
sinema deneyimi yaşatıyor. 4.000 lümen
renkli ve beyaz parlaklığa sahip LS650
ve LS800, 2.1 kanal destekli Yamaha ses
sistemi ve Android TV tabanlı işletim
sistemiyle yüksek kalitedeki görüntüyü
kusursuz sesle birleştiriyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
LC Waikiki’nin Yeni Teknoloji Yatırımı: LCW Digital
Türkiye’nin lider moda perakende markası LC Waikiki, dijital dönüşüm vizyonunu
ileri taşıyarak teknoloji odaklı bir şirket kuruyor. LC Waikiki’nin %100 iştiraki olarak
hayata geçen LCW Digital, moda ve teknolojiyi buluşturup sektörde yenilikçi bir fark
yaratmayı amaçlıyor…
Türkiye’nin moda perakendeciliğinde
öncü şirketlerinden LC Waikiki, dijital
dönüşüm yolculuğunda yeni bir adım
atarak teknoloji odaklı bir şirket kuruyor:
LC Waikiki’nin %100 iştiraki olarak
hayata geçen LCW Digital, moda
ve teknoloji dünyasını bir araya getirerek
sektörde fark yaratmayı hedefliyor.
800 kişilik güçlü bir BT ekibi bulunan
LC Waikiki, 5 kıtada, 60 ülkede
bulunan 1300’den fazla mağazası ve
25 lojistik merkezinin tüm BT altyapısını
kendi ekipleriyle sürdürüyor.
Bununla birlikte yapay zeka, üretken
yapay zeka, iş zekası, bulut bilişim ve
e-ticaret gibi alanlarda yenilikçi projelere
imza atan LC Waikiki, e-ticaret,
lojistik, mağazacılık, tedarik zinciri,
ERP ve planlama gibi geniş bir yelpazede
teknoloji çözümleri sunuyor. Bu
çözümleri Türkiye’de yerleşik 2 veri
merkezi ve bunun yanı sırsa iki büyük
bulut hizmet sağlayıcı üzerinden sunuyor.
LCW Digital’i kurarak dijitalleşme
odaklı çalışmalarını ve stratejisini
yeni bir seviyeye taşıyan LC Waikiki,
teknoloji dünyasında da öncü bir oyuncu
olma hedefiyle inovasyon, Ar-Ge ve
iş birliği çalışmalarını güçlendirmeyi
amaçlıyor.
Teknoloji ve tekstil
sektörüne yeni değerler
kazandırılacak
LCW Digital, yalnızca LC Waikiki’ye
hizmet sunmakla kalmayıp, Türkiye’nin
teknoloji ekosisteminde daha etkin
bir rol üstlenmeyi planlıyor. Şirket,
üniversitelerle sanayi iş birliklerini
güçlendirmeyi, inovasyon kültürünü
desteklemeyi ve Ar-Ge projeleriyle sektöre
yeni değerler kazandırmayı amaçlıyor.
Ayrıca, teknoloji odaklı bu girişimle
LC Waikiki’nin sektördeki
algısının güçlenmesi hedeflenirken
yenilikçi yaklaşımlarla geliştirilecek
ürün ve hizmetler, ulusal ve uluslararası
pazarda şirketi daha ileri bir konuma
taşıyacak. LCW Digital, yapay
zeka ve üretken yapay zeka ekseninde
veri odaklı, karar alma ve operasyonel
süreçleri optimize eden uygulamalar,
e-ticaret ekosistemine yenilikçi çözümler
sunan projeler, mağazacılık ve
müşteri deneyimi üst seviyeye çıkaran
çalışmalara imza atacak.
“Ülkemizin teknoloji
geliştirme kapasitesine
katkı sağlayacağız”
LCW Digital’in teknoloj alanındaki
global trendleri yakından takip ederek,
Ar-Ge ve inovasyon kültürünü destekleyen
bir yapı oluşturacağını belirten
LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi
Teknolojileri Genel Müdürü Şerafettin
Özer, yeni ürün ve hizmetler geliştirmenin,
iş birliklerini artırmanın ve
yenilikçi projelerle fark yaratmanın
öncelikli hedefleri arasında yer aldığını
söylüyor: “LC Waikiki olarak perakende
sektöründe ve moda dünyasında
öncü bir marka olarak konumlanıyoruz.
Şimdi LCW Digital ile bu liderliği
teknoloji alanına da taşıyoruz. Halihazırda
güçlü teknoloji ekibimizle pek
çok yenilikçi projeye imza attık. Ancak
artık bunu bir adım ileriye taşıyarak,
dijitalleşme ve Ar-Ge odaklı bir yapıya
kavuşuyoruz. LCW Digital ile sadece
kendi iş süreçlerimizi daha da güçlendirmekle
kalmayacak, aynı zamanda
ülkemizin teknoloji geliştirme kapasitesine
katkı sağlayacağız. Bu hamle,
moda ve teknolojinin kesişim noktasında
nasıl bir fark yaratabileceğimizi
gösteren güçlü bir örnek olacak.”
Sektör Market
IT network
39
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
ZTE’nin global ölçekteki 5G zirvesi ve
kullanıcı kongresi İstanbul’da gerçekleşti
ZTE, son 11 yıldır en büyük küresel etkinliği olan 5G Zirvesi ve Kullanıcı Kongresi için
2024 yılı ev sahibi ülkesi olarak Türkiye’yi seçti. Bu yıl “Akıllı İnovasyonlarla Başarıyı
Yakalayın” temasıyla Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlik, 5G ve dijital teknolojilerin
geleceğine dair küresel bir perspektif sundu…
Sektör Market
IT network
Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında
köklü deneyimiyle Türkiye’nin en yetkin
teknoloji şirketlerinden biri olan
Netaş, ZTE ile birlikte, 5-6 Kasım 2024
tarihlerinde İstanbul Çırağan Kempinski’de
ZTE’nin global ölçekte en
büyük etkinliği olan ZTE 5G Zirvesi
ve Kullanıcı Kongresi 2024’e ev sahipliği
yaptı. Etkinlik, telekomünikasyon
sektörünün liderleri ve uluslararası katılımcılar
tarafından yoğun ilgi gördü.
Zirve, ZTE CEO’su Xu Ziyang’ın “Medeniyetin
Dijital Köprüsü: Karbon ve Silikon
Arasında Bağ” başlıklı konuşması
ve Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve
Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih
Sayan’ın açılış konuşmasıyla başladı.
Etkinlik, sektör organizasyonları,
standardizasyon kuruluşları, operatörler,
düşünce kuruluşları, sektör ortakları,
analistler ve diğer küresel ekosistem
oyuncularını bir araya getirdi.
Avrupa, Asya-Pasifik ve Latin Amerika
bölgelerinden yaklaşık 40 ülkeden
700’ün üzerinde katılımcı, zirvede
ZTE’nin telekomünikasyon, bilişim
teknolojileri ve son kullanıcı cihazlarındaki
teknolojik yeniliklere tanıklık
etti. GSMA, 3GPP, FTTH Avrupa Konseyi
ve GTI (Global TD-LTE Initiative
/ Küresel TD-LTE Girişimi)) gibi prestijli
kuruluşlardan vizyoner liderler ve
analistler ile Qualcomm gibi sektörün
önde gelen ortakları ve üst düzey operatörler,
değerli fikir alışverişinde bulunmak
için bir araya geldi. GSMA’nın
“Daha Aydınlık Bir Gelecek İçin Akıllı
İnovasyon” vizyonundan Qualcomm’un
popüler cihazları destekleme
kararlılığına kadar, ortak hedef akıllı
inovasyonlarla ilerlemeyi teşvik etmek
ve güçlü bir ekosistem geliştirmek
oldu.
Zirvenin ilk günü, 5G’nin sunduğu yeni
olanaklar, yapay zeka ve yeni nesil ağ
40
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
teknolojileri başlıklarında çeşitli operatörlerin
ve Telekom organizasyonlarının
üst düzey yöneticilerinin yanı
sıra, global fütüristler de konuşmacı
olarak yer aldı.
Turkcell CEO’su Ali Taha Koç, 5G ve
ötesi teknolojilerinin yenilikleri ve
kullanım alanları üzerine görüşlerini
aktarırken, geleceğe yönelik ArGe vizyonlarını
da paylaştı.
Türk Telekom CNO’su Zafer Orhan, 5G
teknolojilerine yönelik örnek senaryo
ve stratejik hedeflerini anlatarak, sektörel
gelişmelere dair önemli değerlendirmelerde
bulundu.
Türkiye’nin lider Telekom operatörlerinin
yanı sıra uluslararası operatörlerden
de ilgi gören etkinlikte
katılımcılar, 5G’nin iş süreçlerine entegrasyonu
konusunda ayrıntılı bilgi
alma ve ZTE’nin sunduğu yenilikçi çözümleri
yakından tanıma fırsatı buldu.
Etkinlik boyunca gerçekleştirilen paneller
ve konuşmalar, telekomünikasyon
sektörünün önde gelen isimlerini
bir araya getirerek, sektördeki yenilikçi
stratejiler üzerine değerli görüş alışverişlerine
olanak tanıdı.
Birinci gün gerçekleşen “Akıllı İnovasyon”
temalı panelde Netaş CEO’su Sinan
Dumlu, uluslararası katılımcılarla
aynı sahnede telekomünikasyon ve
bilişim teknolojileri sektörüne ilişkin
vizyonlarını izleyicilerle paylaştı. İlk
anda yeni teknolojilerin etkisinin çok
hızlı ama göreceli olarak daha küçük
görüldüğünü, ancak, gerçek anlamda
yeni teknolojilerin etkisinin göreceli
olarak daha yavaş ama çok daha büyük
olduğunu dile getirerek son yıllarda
yaşanılan 3 “yakınsama” konusuna
değindi.
İkinci gün gerçekleşen Sunucu Teknolojileri
Oturumu’nda Sunucu Modernizasyonu
başlıklı sunumunu yapan
Sinan Dumlu, bulut bilişim, yapay zeka
ve uygulama yazılımlarının ana işlem
gücü olarak sunuculara olan ihtiyacından
bahsederek yerli Netaş sunucunun
önemini vurguladı.
Netaş olarak ZTE’nin son teknoloji
ürün ve çözümleriyle birlikte Türkiye’nin
ilk yerli sunucusu olan Netaş
Bulut Sunucu’nun yanı sıra Visium
Shell ve V2X gibi yerli ürün portföyünden
birçok ürün uluslararası düzeyde
tanıtıldı.
Dünyanın dört bir yanından katılımcıları
bir araya getiren ve teknoloji
alanındaki en önemli etkinliklerden
biri olan ZTE 5G Zirvesi ve Kullanıcı
Kongresi’nin İstanbul’da gerçekleştirilmesinin
ülkemizin stratejik önemini
göstermesi açısından büyük önem
taşıdığını ifade eden Netaş CEO’su
Sinan Dumlu, “Bu önemli etkinlikte
ortağımız ZTE ile teknoloji alanındaki
gücümüzü, yerli ürün ve çözümlerimizin
küresel pazarlara taşınmasındaki
hedeflerimizi bir kez daha ortaya
koyduk. Türk müşterilerimize ZTE’nin
yüksek teknoloji ürünlerini tanıtma,
çok sayıdaki yabancı Telekom operatörüne
ve kurumuna ise, ZTE çözümlerini
tamamlayan Netaş ürün ve hizmetlerini
anlatma fırsatı bulduk. Bu
etkinlik, Netaş’ın teknoloji alanında
yarattığı değerin ve Türkiye’yi ileriye
taşıma misyonunun somut bir örneği
olarak büyük önem taşıyor.” dedi.
ZTE 5G Zirvesi ve Kullanıcı Konferansı’nı
Türkiye gibi stratejik konuma sahip
bir bölgede gerçekleştirmekten büyük
mutluluk duyduklarını ifade eden
ZTE Avrupa ve Amerika Başkanı Peng
Aiguang “ZTE olarak, dijital dünyanın
her alanında gelişim sağlamak için yapay
zekayı, 5G ve daha ileri teknolojileri
entegre eden çözümlerimizi sunmaya
devam ediyoruz. Türkiye’nin bu
dönüşümdeki yerini güçlendirmek ve
sektörler arası iş birliğimizi artırmak
en büyük önceliklerimizden biri. Netaş’la
birlikte dijital dönüşümü hızlandıran
ve akıllı inovasyonun faydalarını
herkese ulaştıran bir ekosistem oluşturmayı
hedefliyoruz. Netaş’ın yerel
içgörüleri, ArGe kapasitesi, teknolojide
geldiği nokta, iş birliği çabalarımızı
büyük ölçüde geliştiriyor” dedi.
Sektör Market
IT network
41
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Panasonic 110 inç hepsi bir arada
LED ekranını tanıttı
Panasonic Connect Europe, profesyonel ekran serisinin en yeni üyesi olan ilk LED
ekranını tanıttı. Kullanıcılar, AVoIP bağlantısından, yüksek kaliteli görsellerden, basit
kurulum ve ayarlama sayesinde eşsiz Panasonic uzmanlığından yararlanabilir…
Sektör Market
IT network
42
Panasonic’in 110 inç TL-110AD12AW
LED ekranı, kurumsal ortamlar, yüksek
öğrenim kurumları, sınıflar ve üniversite
amfileri için ideal olmanın yanı sıra olağanüstü
performans sunar ve kutudan
çıkar çıkmaz kolayca yapılandırılabilir,
daha üstün kurulum esnekliği ve bağlantı
sağlar…
Hepsi bir arada LED ekran, Panasonic’in
IP tabanlı bağlantı ve yapılandırılabilirlik
konusundaki köklü ve rakipsiz
endüstri bilgisi ve uzmanlığı ile profesyonel
ekranlara dair müşteri beklentilerine
hakimiyetinden yararlanıyor. Cihaz,
700 cd/m2 parlaklığa ve 1,27 mm piksel
aralığına sahip olmakla beraber parlak
ortamlarda bile renk sapması olmadan
yüksek kaliteli görüntüler sunuyor.
AVoIP’nin Tüm Potansiyelini
Ortaya Çıkarmak
Panasonic’in LED ekranlarda bir ilk olan
110 inçlik modeli, çeşitli işlev kartlarıyla
sorunsuz AVoIP entegrasyonuna olanak
tanıyan birden fazla Intel® SDM yuvasına
sahiptir. Böylece, müşterilerin AVoIP’nin
tüm potansiyelini ortaya çıkarmasına
olanak tanıyarak farklı konumlardaki
birden fazla cihaz arasında daha fazla
iletişim ve iş birliği sağlıyor.
Panasonic Connect Europe Görsel Sistem
Çözümleri Avrupa Pazarlama Müdürü
Hartmut Kulessa, şunları paylaştı:
“Yüksek kaliteli görseller sunan, kullanımı
ve kurulumu kolay olan büyük ekranlara
yönelik talebin arttığını görüyoruz.
Geleneksel LED ekranların çoğu, diğer
cihazlarla uyumlu olmamakla beraber
çalıştırılması zor ve zaman alıcı olan
karmaşık sistemlere sahiptir. Hepsi bir
arada Intel® SDM özellikli 110 inç LED
ekranımız, müşterilerin karmaşık proje
gereksinimlerini karşılayan eksiksiz, bütünsel,
IP tabanlı çözümler ararken daha
fazla birlikte çalışabilirlik sağlayarak bu
sıkıntıları ele alıyor.”
Sürdürülebilirlik ve Verimliliğin
Artırılması
Panasonic’in LED ekranı, çevre dostu bir
tasarıma ve kurulum ortamına uyacak
şekilde otomatik parlaklık ve güç ayarı
yaparak güç tüketimini azaltırken cihazın
sürekli çalışmasını sağlayan tescilli
Ortalama Görüntü Seviyesi (APL) teknolojisine
sahiptir. Uzun süreli görüntü
çıktısı sağlarken gelişebilecek sorunları
ele almak için yanma önleme ve düzeltme
teknolojisi ile donatılmış olması, her
zaman yüksek kaliteli görseller sağlamasını
mümkün kılıyor.
Panasonic’in LED ekranının bakım için
önden erişim sağlayan tasarımı, gerektiğinde
parçaların değiştirilmesini veya
onarılmasını kolaylaştırıyor. Uzaktan
yönetim hizmetleriyle uyumluluğu, durumunun
gerçek zamanlı olarak izlenmesini
mümkün kılıyor. Bu, herhangi bir
bakımın önceden planlanmasına olanak
tanıyarak gönül rahatlığı sağlar ve gereksiz
arıza sürelerini en aza indirir.
Kutudan çıkar çıkmaz esnek
kurulum
Panasonic’in 110 inç hepsi bir arada LED
ekranının, geleneksel ekranlara kıyasla
daha hafif ve daha ince olmasıyla beraber
kurulumu da daha kolaydır. Yarı
monte edilmiş olarak gönderilir ve böylece
kurulum süresini azaltır. Dahil olan
montaj donanımı ile, HDMI kablosu yoluyla
bir oynatma cihazına bağlanarak
kolayca kurulabilir ve hemen kullanılabilir.
Panasonic’in IP tabanlı bağlantısı
kullanılırken, kablolama önemli ölçüde
azaltılır ve ölçeklenebilirlik daha da artar.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Prozon ve Ödüyo’dan güç birliği
Finansal teknolojiler ve online ödeme sistemleri alanında yenilikçi çözümler sunan
Ödüyo, Türkiye’nin lider teknoloji firmalarından Prozon ile iş ortaklığı anlaşması
imzaladı. Bu stratejik iş birliği kapsamında, Prozon’un uzmanlık konuları ve hizmet
yelpazesine, Ödüyo’nun online ödeme sistemleri, açık bankacılık ve finansal teknoloji
çözümleri de ekleniyor…
Ödüyo Satış ve Pazarlama Genel Müdür
Yardımcısı (CSO) Emrah Adaş, Prozon
Yönetim Kurulu Başkanı Bora Ekmekci
ve Prozon İcra Kurulu Üyesi Ercan Peker’in
katılımıyla imzalanan anlaşma,
iki şirket arasında uzun vadeli ve güçlü
bir sinerji oluşturmayı hedefliyor.
Prozon’dan Güçlü Adım
Konuyla ilgili açıklama yapan Prozon
Yönetim Kurulu Başkanı Bora Ekmekci,
“Prozon olarak, müşterilerimize sunduğumuz
hizmetlerde yenilikçi teknolojilere
odaklanıyoruz.
Bu iş birliği ile hizmet kalitemizi artırarak,
finansal teknolojilerde müşterilerimize
daha fazla katma değer sunmayı
hedefliyoruz. Ödüyo’nun uzmanlığı ile
sektörümüzde önemli bir fark yaratacağımıza
inanıyorum.
Ödüyo’nun Hedefleri Büyük
Ödüyo Satış ve Pazarlama Genel Müdür
Yardımcısı (CSO) Emrah Adaş ise;
“Prozon ile yaptığımız bu iş birliği, Ödüyo’nun
erişim ağını genişletmek adına
önemli bir adım. Prozon’un güçlü müşteri
portföyüne finansal teknoloji çözümlerimizi
sunarak, müşterilerin ticari
süreçlerini daha dijital, hızlı ve güvenilir
hale getireceğiz. Bu ortaklıkla, iki şirketin
de büyümesine katkı sağlayacak değerli
bir sinerji yaratacağımıza inanıyorum.”
şeklinde konuştu.
Sektör İçin Önemli Bir
Gelişme
Bu ortaklık, hem finansal teknoloji sektöründe
hem de işletmelerin dijitalleşme
yolculuğunda önemli bir kilometre taşı
olarak görülüyor. Şirketlerin vizyonları
ve sinerjisi, sektörde yaratıcı çözümler
ve yenilikçi uygulamalarla fark yaratmaya
devam edecek.
En üst düzeyde hizmet sunmak için ortak
projeler geliştirilecek
Bu anlaşma kapsamında; Prozon’un
müşterileri artık Ödüyo’nun finansal
teknoloji çözümlerinden yararlanırken,
Ödüyo’nun açık bankacılık, online tahsilat
ve ödeme sistemleri gibi hizmetleri,
Prozon’un portföyüne entegre edilecek.
İki firma ayrıca, sektördeki liderliklerini
pekiştirmek ve müşterilerine en üst düzeyde
hizmet sunmak için ortak projeler
geliştirecek.
Sektör Market
IT network
Z Kuşağı’nın Selfie takıntısı
dişetlerine zarar veriyor
Avrupa Estetik Diş Hekimliği Derneği (EAED) üyesi
Dr. Dt. Funda Özsarı, Z kuşağının stresli yaşam
tarzının diş eti hastalıklarının hızla yayılmasına neden
olduğunu açıkladı…
Sosyal medyada filtreler ve dijital düzenlemelerin,
diş eti sağlığını görmezden gelmeyi
kolaylaştırdığına dikkat çeken Dr. Funda Özsarı
“Kusursuz selfie” trendinin, gençleri kısa
vadeli estetik çözümlere yönlendirirken diş
eti sağlığını ihmal etmelerine neden olduğuna
dikkat çekti. Dr. Özsarı, bu durumun diş
kaybına kadar giden ciddi sorunlara yol açabileceğini
belirtti.
Parlak Gülüş Peşinde Sağlık
Tehlikede
Sosyal medyada daha parlak dişlere sahip
olmak için gençler sık sık ev tipi beyazlatma
ürünlerini veya yanlış uygulamaları tercih
ettiğini ifade eden Dr. Özsarı, bu tür kimyasal
işlemlerin, diş etlerini tahriş edebildiğini ve
uzun vadede diş eti çekilmelerine neden olduğunu
söyledi. Dr. Özsarı, “Ayrıca sosyal medyada
“mükemmel görünme” baskısı, bağışıklık
sistemini zayıflatarak diş eti iltihaplarını
tetikleyebiliyor.” dedi.
Genç Yaşta Selfie’ye Değil
Dişeti Sağlığınıza Yatırım
Yapın
Avrupa Periodontoloji Federasyonu’nun (EFP)
liderliğinde gerçekleşen Diş Eti Sağlığı Günü
2024 kampanyası nedeniyle açıklama yapan
Dr. Funda Özsarı, “Genç yaşta diş eti sağlığına
yatırım yaparak hayat boyu sürecek bir sağlık
temeli oluşturabilirsiniz.” Açıklamasında
bulundu. Dr. Özsarı, Z kuşağının estetik kaygılarının
diş sağlığıyla doğrudan bağlantılı
olduğunu belirterek şöyle devam etti; “Sağlıklı
bir gülümseme, özgüveni artırmanın ve
kişinin sosyal yaşamında pozitif bir izlenim
bırakmanın anahtarıdır. Ancak sağlıklı bir
gülümseme yalnızca beyaz dişlerle değil, sağlıklı
diş etleriyle mümkündür. Bu nedenle diş
eti sağlığınızı ihmal etmeyin.”
43
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
KPMG’den algıları değiştirecek
yapay zeka araştırması
KPMG’nin iş dünyasında üretken yapay zekâ (GenAI) kullanımına ışık tutan ve her üç
ayda bir sonuçlarını yayımladığı yeni “Yapay Zekâ ve Dijital İnovasyon” araştırmasına
göre üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası (yüzde 52) GenAI teknolojisini
kullanırken, işe yeni giren çalışanların yalnızca yüzde 20’si bu teknolojiyi kullanıyor.
Üst düzey yöneticiler ayrıca üretken yapay zekâyı insan kaynakları yöneticilerinden
(yüzde 41) ve orta düzey yöneticilerden (yüzde 39) de fazla kullanıyor. Ayrıca üst düzey
liderlerin çoğuna (yüzde 70) bu teknoloji hakkında zorunlu eğitimler verilirken çalışanlara
verilen zorunlu eğitimler yüzde 28’de kalıyor. Üstelik liderlerin yüzde 25’i çalışanlarına
bu konuda zorunlu eğitim vermeyi planlamıyor…
Sektör Market
IT network
44
KPMG’nin yıllık geliri 1 milyar dolar veya
daha fazla olan kuruluşları temsil eden
100 ABD merkezli C-seviyesi ve iş liderinin
görüşlerini aldığı Yapay Zekâ ve Dijital
İnovasyon araştırmasına göre, iş dünyası
liderleri üretken yapay zekâ (GenAI)
stratejilerini desteklemek için stratejik
yatırımlar yapmaya devam ediyor ve önümüzdeki
12 ay içinde birleşme ve satın
alma yoluyla inorganik genişleme için
ortalama 37 milyon dolar, veri ve analitik
içinse 30 milyon dolar harcama yapmayı
öngörüyorlar. Ayrıca yeni teknoloji yeteneklerinin
işe alınması ve diğer şirketlerle
iş birlikleri için 25’er milyon dolar ve müşteri
deneyimi iyileştirmeleri için 24 milyon
dolar ortalama harcama yapılması da
bekleniyor.
Liderlerin yüzde 44’ü, olumlu sonuçlar
alma baskısının ortasında, üretken yapay
zekâ teknolojisini kurum genelinde
ölçeklendirmeye devam ettiklerini kabul
ediyor. Çoğu lider GenAI yolculuklarının
araştırma, deneme ve planlama aşamalarını
geçmiş olsa da yalnızca yüzde 15’i
ölçülebilir iş sonuçları ve somut büyüme
elde ettiklerini bildiriyor.
KPMG Türkiye İnovasyon ve Teknoloji
Danışmanlığı Lideri Gökhan Mataracı
açıklamasında, “Üretken yapay zekâya
yönelik dikkatli yaklaşımlara rağmen,
iş dünyası liderleri büyük çoğunlukla
bu teknolojinin gerçekten dönüştürücü
bir güce sahip olduğunu düşünüyor. Bu
teknolojiyi desteklemek için veriye ve yeteneklere
yapılan yatırımların, çok daha
büyük potansiyelleri ortaya çıkarabileceğini
giderek daha fazla görüyoruz. Artık
CEO’lar bu dönüşümü yönlendirecek üst
düzey liderleri atamaya daha fazla önem
veriyor ve yönetimdeki ekiplerin teknolojileri
daha fazla benimsemelerini bekliyor.
CEO’lar ve yönetim kurulları, yapay
zekânın dönüştürücü potansiyelini anlamalarını
sağlamak için üst düzey liderlik
ekiplerine yapay zekâ eğitimi verilmesini
de artık zorunlu kılıyor. Bununla birlikte,
eğitimleri iş gücünün geneline yayamayan
kuruluşlar, bu teknolojinin sunduğu
fırsatları kaçırma riskiyle karşı karşıya.”
dedi.
Yapay zekâ stratejilerinde
liderlik CEO’lar dışındaki
yöneticilere kayıyor
GenAI stratejileri kurum genelinde önem
kazandıkça, liderlerin yüzde 42’si kurumlarının
GenAI girişimlerini denetlemek
için yeni liderleri işe almayı planladığını
ya da aldığını ifade ediyor ki bu oran bir
önceki çeyrekte yüzde 27 idi.
CEO’ların yaklaşık üçte biri (yüzde 31) ise
hala kuruluşlarının bu alandaki stratejilerine
yön veriyorlar, ancak talepler arttıkça
ve kuruluşlar yönetici düzeyinde odaklanma
ve gözetim gerektiren daha uzun
vadeli stratejiler benimsedikçe bu sorumluluklar
C-seviyesi yöneticilerle giderek
daha fazla paylaşılıyor. Bilgi teknolojilerinden
sorumlu yöneticiler (CIO) bu alanda
liderlik etme olasılığı en yüksek ikinci
grup (%31) olarak öne çıkarken, ardından
operasyonlardan sorumlu yöneticiler
(COO) ve İnovasyondan Sorumlu Yöneticiler
(her ikisi de yüzde 13) geliyor. Araştırma
üst düzey liderlerin çoğuna (yüzde
70) bu teknoloji hakkında zorunlu eğitim
verildiğini oraya koysa da çalışanlara verilen
zorunlu eğitimler yüzde 28’de kalıyor.
Üstelik liderlerin yüzde 25’i çalışanlarına
zorunlu eğitim vermeyi planlamıyor.
Yapay zekâ ile ilgili regülasyonlar devam
ederken, liderlerin yüzde 67’si bu düzenlemeler
karşı temkinli davranıyor, aşırı ve
yetersiz düzenlemeleri yaklaşan yönetim
değişikliğinin önündeki riskler olarak görüyor.
Liderlerin çoğu (yüzde 63), kuruluşlarının
gelecekteki uyumluluk gerekliliklerini
öngörerek proaktif bir şekilde dahili
yapay zekâ politikaları ve yönetişimi uygulamaya
koyduğunu söylüyor.
Araştırmadan öne çıkan diğer
sonuçlar
Üç ayda bir yapılan araştırmanın dikkat
çeken bazı sonuçları ise şu şekilde:
• Liderlerin yüzde 63’ü rekabeti, GenAI
yatırım stratejilerini etkileyen en önemli
ölçüt olarak görüyor. Bu oran yılın ikinci
çeyreğinde yüzde 68’di.
• Gelir, yüzde 51 ile en önemli yatırım getirisi
ölçütü olmaya devam ediyor, bunu
yüzde 38 ile kârlılık (ikinci çeyrekte yüzde
27) ve yüzde 36 ile verimlilik (ikinci çeyrekte
yüzde 40) takip ediyor.
• Üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası
(yüzde 52) GenAI kullanırken, işe yeni
girmiş çalışanların yalnızca yüzde 20’si
GenAI kullanıyor. Bu yöneticiler ayrıca
GenAI’yi insan kaynakları yöneticilerinden
(yüzde 41) ve orta düzey yöneticilerden
(yüzde 39) de daha fazla kullanıyor.
• Liderlerin yüzde 19’u GenAI stratejilerini
hayata geçirmek için yeni yönetim kurulu
üyelerini işe aldı.
• Liderlerin neredeyse yarısı (yüzde 48)
GenAI’nin kullanımı söz konusu olduğunda
siber güvenlik ve veri gizliliği konusunda
endişe duyuyor. Yüzde 43’ü ise
GenAI kullanımı ile ilgili olarak çevresel
etki konusunda endişe duyuyor.
Linux kullanıcıları hedefte!
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Siber güvenlik şirketi ESET, Linux sistemleri için tasarlanan ve yaratıcıları tarafından
Bootkitty olarak adlandırılan ilk UEFI bootkit’ini keşfetti. Bu keşif UEFI önyükleme
kitlerinin artık yalnızca Windows sistemleriyle sınırlı olmadığının ilk kanıtı olma
özelliğini taşıyor…
Unified Extensible Firmware Interface kelimelerinin
kısaltması olan UEFI, anakart
kontrol yazılımı olarak biliniyor. UEFI işletim
sistemi başlatılmadan önce, bilgisayar
çalıştığında harekete geçen bir yazılım.
Siber suçlular UEFI kodunu değiştirirse
bu kodu kurbanın sistemine kötü amaçlı
yazılım göndermek için kullanabilmeleri
de mümkün oluyor. Bootkit ise sahibinin
bilgisi olmadan bilgisayar üzerinde düşük
düzeyde kontrol elde etmek için tasarlanmış
bir tür kötü amaçlı yazılım olarak
tanımlanıyor. Kasım 2024’te VirusTotal’a
bootkit.efi adlı daha önce bilinmeyen bir
uygulama yüklendikten sonra ESET Research
yaptığı incelemede bunun bir UEFI
uygulaması olduğunu keşfetti. Yapılan
derinlemesine analizler sonrasında, yaratıcıları
tarafından Bootkitty olarak adlandırılan
bir UEFI önyükleme kiti olduğunu
doğruladı; şaşırtıcı bir şekilde, Linux’u
özellikle birkaç Ubuntu sürümünü hedef
alan ilk UEFI önyükleme kitidir. Bootkit,
bunun bir tehdit aktörünün çalışmasından
çok bir kavram kanıtı olduğunu düşündüren
birçok eser içeriyor. Bootkitty
kendinden imzalı bir sertifika ile imzalanmış,
bu nedenle varsayılan olarak UEFI
güvenli önyüklemenin etkin olduğu sistemlerde
çalışamaz. Ancak Bootkitty, bütünlük
doğrulamasından sorumlu gerekli
işlevleri bellekte yamaladığı için UEFI güvenli
önyükleme etkin olsun ya da olmasın
Linux çekirdeğini sorunsuz bir şekilde
önyüklemek üzere tasarlanmıştır. Bootkit,
önyükleme yükleyicisinin yerini alabilen
ve yürütülmeden önce çekirdeğe yama
uygulayabilen gelişmiş bir rootkit’tir. Bootkitty,
makinenin önyükleme sürecini ele
geçirdiği ve işletim sistemi daha başlamadan
kötü amaçlı yazılımı çalıştırdığı için
saldırganın etkilenen makine üzerinde
tam kontrol sahibi olmasını sağlar. Analiz
sırasında ESET, Bootkitty ile aynı yazarlar
tarafından geliştirilmiş olabileceğini düşündüren
işaretlerle birlikte ESET’in BCDropper
olarak adlandırdığı muhtemelen
ilişkili imzasız bir çekirdek modülü keşfetti.
Analiz sırasında bilinmeyen başka bir
çekirdek modülünü yüklemekten sorumlu
bir ELF ikili dosyası dağıtıyor. Bootkitty’yi
analiz eden ESET araştırmacısı Martin
Smolár şu açıklamayı yaptı: “Bootkitty, bunun
bir tehdit aktörünün çalışmasından
çok bir kavram kanıtı olduğunu düşündüren
birçok eser içeriyor. VirusTotal’daki
mevcut sürüm, yalnızca birkaç Ubuntu
sürümünü etkileyebildiği için şu anda Linux
sistemlerinin çoğu için gerçek bir tehdit
oluşturmasa da gelecekteki potansiyel
tehditlere karşı hazırlıklı olmanın gerekliliğini
vurguluyor. Linux sistemlerinizi
bu tür tehditlere karşı güvende tutmak
için UEFI güvenli önyüklemenin etkin olduğundan,
sistem yazılımınızın, güvenlik
yazılımınızın ve işletim sisteminizin güncel
olduğundan ve UEFI iptal listenizin de
güncel olduğundan emin olun.”
Sektör Market
IT network
Papara, liderlik ekibini güçlendiriyor
Papara, teknoloji odaklı çözümlerle kullanıcılarına
yenilikçi hizmetler sunmaya devam ederken, finansal
yönetim süreçlerini daha da güçlendirmeyi hedefliyor…
Finansal teknolojiler dünyasında öncü
bir rol üstlenen Papara, güçlü liderlik ekibini
genişletmeye devam ediyor. Bu kapsamda
Yiğit Satılmaz, Chief Treasurer
rolünde Papara Holding çatısı altındaki
bütün şirketlerin hazine yönetiminden
sorumlu olacak.
2008 yılında Princeton Üniversitesi’nden
mezun olan Yiğit Satılmaz, kariyerine JP
Morgan Londra Hazine Bölümünde trader
olarak başladı. Ardından JP Morgan
New York’ta trader olarak görev aldı. 2012
yılında ING Türkiye bünyesine katılarak,
Hazine Satış Bölüm Müdürü, Hazine Pazarlama
ve Ürün Geliştirme Grup Müdürü
ve Finansal Kurumlar Grup Müdürü
olarak önemli projelere liderlik eden Satılmaz,
2018-2019 yılları arasında ise ING
Londra’da uluslararası görevler üstlendi.
Global deneyimi ardından Türkiye’ye dönerek
ING Türkiye Hazine Grubundan
Sorumlu Grup Müdürü pozisyonunda yer
aldı.
Son olarak 2020-2024 yılları arasında
Türkiye Finans’ta Hazine Genel Müdür
Yardımcısı olarak kritik görevlerde bulunan
Satılmaz, finans sektöründe 16 yılı
aşkın süre deneyime sahiptir.
2024 Aralık itibarıyla Papara’ya katılan
Satılmaz, Papara Holding’in hızla büyüyen
ve genişleyen finansal hizmet portföyüne
stratejik katkılar sunarak, uluslararası
deneyimi ile holdingin hazine
yönetimi süreçlerinde yenilikçi çözümler
geliştirmeyi hedefliyor.
45
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türkiye’nin dijitalleşme notu
bir önceki yılla aynı seviyede kaldı
Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan Türkiye’nin Dijital
Dönüşüm Endeksi 2023 Raporu’na göre Türkiye’nin dijitalleşme notu 2022 yılıyla
aynı seviyede kalarak 3,09 olarak hesaplandı. Ekosistem, yeterlilik, kullanım ve
dönüşüm olmak üzere dört ana bileşen ve 10 farklı boyutta Türkiye’nin dijitalleşme
performansının yer aldığı rapor, Türkiye’nin dijital dönüşümünün ekonominin genel
gidişatıyla ve eğitim ile hukuk sistemi gibi kurumsal altyapılarla yakından ilişkili
olduğunu ortaya koyuyor…
Sektör Market
IT network
46
Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD),
her yıl yayınladığı Türkiye’nin Dijital
Dönüşüm Endeksi adını verdiği; Türkiye’nin
dijital dönüşüm hızını, bu hızın
belirleyicilerini, dijital dönüşüm için
hangi alanlardaki adımların atılması gerektiğini
ortaya koyduğu raporun 2023
sonuçlarını kamuoyuna açıkladı.
Uluslararası kuruluşlardan alınan karşılaştırılabilir
verilerin yanı sıra sektördeki
yöneticilerin Türkiye’nin dijital dönüşüme
hazırlığı ve yeterlilikleri hakkındaki
niteliksel değerlendirmelerinden yararlanılarak
hazırlanan endeks; ekosistem,
yeterlilik, kullanım ve dönüşüm olmak
üzere dört ana bileşen altında 10 farklı
alt başlıkta, 61 gösterge üzerinden Türkiye’nin
dijitalleşme performansını ortaya
koyuyor. Endeksin hesaplanmasında
Türkiye’nin yanı sıra 139 ülkenin verileri
de kullanılıyor. Dolayısıyla, endeks değerini
belirleyen sadece Türkiye’nin dijitalleşmesi
değil, diğer ülkelerin Türkiye’yle
birlikte küresel dijital dönüşümdeki konumları
oluyor.
Türkiye’nin dijital dönüşüm
notu 3,09
Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi
2023 Raporu’na göre, Türkiye dijitalleşme
performansı açısından geçtiğimiz
yıla göre herhangi bir gerileme ya da
artış göstermedi ve endeks 5 üzerinden
3,09 olarak hesaplandı. Genel endeks değerini
oluşturan 61 alt göstergenin 29’u
2023 yılında artarken, 30 göstergenin endeks
değeri geriledi, 2 göstergenin değeri
ise değişmedi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi – 2023
2019 2020 2021 2022 2023
TÜRKİYE DİJİTAL DÖNÜŞÜM ENDEKSİ 2,90* 3,00* 3,20* 3,09* 3,09
A. EKOSİSTEM BİLEŞENİ 2,58 2,7 2,85 2,77 2,77
1.Boyut: Yasal Zemin ve İşleyiş 2,74 2,79 3 2,93 2,91
2. Boyut: Yenilik ve Yatırım Ortamı 2,42 2,6 2,7 2,6 2,64
B. YETERLİLİK BİLEŞENİ 3,15 3,21 3,37 3,35 3,2
3. Boyut: Altyapı 2,45 2,46 2,72 2,72 2,72
4. Boyut: Satın Alınabilirlik 4,25 4,36 4,44 4,41 4,12
5. Boyut: Beceriler 2,74 2,81 2,97 2,9 2,75
C. KULLANIM BİLEŞENİ 3,02 3,23 3,38 3,21 3,35
6. Boyut: Bireysel Kullanım 3,25 3,27 3,39 3,37 3,44
7. Boyut: İş Dünyası Kullanımı 2,77 3,32 3,39 3,09 3,35
8. Boyut: Kamu Kullanımı 3,05 3,1 3,37 3,18 3,26
D. DÖNÜŞÜM BİLEŞENİ 2,85 2,86 2,18 3,05 3,05
9. Boyut: Dijitalleşen Ekonomi 2,35 2,33 2,48 2,39 2,38
10. Boyut: Dijitalleşen Toplum 3,35 3,39 3,87 3,7 3,72
Sektör Market
IT network
“Dijital dönüşüm süreci dünyada
ivmelenirken Türkiye bu
sürecin dışında kalmamalı”
2023 yılında da endeksin 2022 yılıyla
aynı değeri aldığını belirten TÜBİSAD
Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali
Tombalak, “Dijital dönüşüm bakımından,
Türkiye’de 2019 yılından 2021 yılına
kadar kaydedilen ilerlemenin 2022’de
duraksadığını, bir başka ifadeyle diğer
ülkelere göre göreceli olarak hesapladığımız
dijital dönüşüm endeksinin gerilediği
görülüyor. 2023 yılında da endeks
2022 yılı ile aynı değeri alarak, iki yıl
önce yakalamış olduğu seviyenin gerisinde
kaldı. Bu dönem aynı zamanda
Türkiye’nin ekonomik istikrar problemleriyle
karşı karşıya olduğu bir dönem.
Dijitalleşme sürecinin kesintisiz devam
etmesi açısından ekonomik istikrar
önemli olduğu gibi, gelecek dönem ekonomik
performansını belirleyecek olan
başlıca unsurlardan birisi de dijitalleşme
sürecinin hızı ve derinliği olacaktır.
Dijital dönüşüm süreci dünyada ivmelenirken
Türkiye bu sürecin dışında kalmamalı
ve politikalarını bu ihtiyaca göre
planlayarak uygulamalıdır” dedi.
Rapordan öne çıkan bulgular
şöyle sıralanıyor:
• Genel endeks değerini oluşturan 61
alt göstergenin 29’u 2023 yılında iyileşmiştir.
Aynı dönemde değişmeyen iki
gösterge bulunurken, 30 göstergenin endeks
değeri ise gerilemiştir. 2023 yılında,
endeksi oluşturan dört alt bileşenden,
“Kullanım” bileşeninin endeks değerinin
artığı, “Ekosistem” ve “Dönüşüm” bileşenlerinin
endeks puanın değişmediği,
buna karşılık “Yeterlilik” bileşeninin endeks
değerinin düştüğü görülmektedir.
• Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi’nin
beş yıllık performansı, Türkiye’nin
dijitalleşmesinin ekonominin genel gidişatıyla
ve eğitim ile hukuk sistemi gibi
kurumsal yapılarla yakından ilişkili olduğunu
göstermektedir.
• Ekonomik istikrarın bozulması dijitalleşme
sürecinin aksamasına, buna karşılık
ekonomik istikrarın yeniden tesis
olacağı beklentisi dijitalleşme sürecinin
hızlanmasına neden olmuştur. Dijitalleşme
süreci üzerinde ülkenin genel ekosisteminin,
özellikle de yasal zeminin,
etkili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim
tüm yıllarda “Ekosistem” bileşeni Türkiye’nin
dijitalleşme notunu aşağı çeken
en önemli bileşen olmuştur.
• Ekosistemin yanı sıra eğitim sistemini
geliştirmek ve nitelikli işgücünü ülkede
tutmak üzere uygulanan politikalar da
dijitalleşme sürecini etkilemektedir.
• “Dijitalleşen Ekonomi” alt bileşeni de
düzenli olarak genel endeksi aşağıya
çeken etkenlerdendir. Türkiye’nin ekonomik
yapısında dijitalleşme sürecinin
beklenen etkileri henüz gözlemlenmemektedir.
• Beceriler boyutunu aşağı çeken dört alt
gösterge “STEM alanında yükseköğrenim
mezunları”, “Matematik ve fen eğitiminin
kalitesi”, “Eğitim sisteminin BİT
becerisi kazandırma yetkinliği” ve “BİT
becerisi olan işgücüne ihtiyaç”tır.
• İş dünyasının BİT sektöründeki nitelikli
işgücü açığını kendi imkanları ile aşmaya
çalıştığı sonucuna varılabilir.
• Endeksin alt kırımlarına bakıldığında
Türkiye’nin dijital dönüşümünde esas
kısıtının dijital teknolojileri benimsemek
ve kullanmakta olmadığı görülmektedir.
Bireysel kullanım ve kamu kullanımı
açısından gösterilen performans benzer
ülkelere oranla daha iyi olsa da buna
karşılık dijital dönüşüm performansı
ekonominin genel gidişatı ile eğitim ve
hukuk sistemi gibi kurumsal yapılarla
çok yakından ilişkili. Bu da teknolojik
devrimlere uyumun sadece bilim ve teknoloji
politikalarıyla sınırlı olmadığına
işaret etmektedir.
• Daha önceki teknolojik devrimlerde olduğu
gibi bu kez de dijital devrim, uygun
altyapı, teknolojileri geliştirecek becerilerle
donanmış bir işgücü ve şirketler
kesiminin bu teknolojileri iş hayatında
uygulaması için uygun bir yasal çerçeve
ve rekabet ortamına ihtiyaç bulunmaktadır.
47
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Avrupa’da 5 telefondan ikisi
“yenilenmiş”
Küresel enflasyonun en çok etkilediği kategorilerin başında gelen akıllı telefonlar ve
tüketici elektroniğinde yenilenmiş ürünlerin yükselişi sürüyor. Avrupa’da yürütülen
bir araştırma, 2 kişiden birinin yenilenmiş akıllı telefon satın almaya istekli olduğunu
gösteriyor…
Sektör Market
IT network
49
Artan üretim maliyetlerinin tüketiciye
yansımasının derinden hissedildiği
kategorilerin başında gelen akıllı telefonlar
ve tüketici elektroniğindeki
etiket artışları, son model ve yeni gibi
cihazlara daha az maliyetlerle erişme
olanağı sunan yenilenmiş (refurbished)
ürünlere yönelik ilgiyi artırdı. 12 Avrupa
ülkesinde gerçekleştirilen ve bu yıl 2024
Mobil Dünya Kongresi’nde açıklanan bir
rapora göre Avrupalıların yüzde 52’si,
yenilenmiş bir akıllı telefon satın almaya
istekli olduğunu belirtti. 22 Ağustos
2020’de Resmî Gazete’de yayımlanarak
yürürlüğe giren Yenilenmiş Ürünlerin
Satışı Hakkında Yönetmelik sayesinde
yenilenmiş ürün pazarının Türkiye’deki
gelişiminin önü açılırken, akıllı telefonlardan
akıllı saatlere, ev elektroniğinden
oyun konsolları, tablet ve bilgisayarlara
kadar geniş bir yenilenmiş ürün yelpazesi
de tüketicide karşılık bulmaya başladı.
Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan
Senatech Yönetim Kurulu Başkanı
Abdulhakim Çeliker, “Ticaret Bakanlığı
tarafından yetkilendirilmiş, lisanslı bir
yenileme merkezi olan Senatech olarak
akıllı telefonlar başta olmak üzere, birçok
yenilenmiş ürünle hem ülkemizin
cari açığını düşürmeye katkıda bulunuyor
hem de tüketicilerin diledikleri
cihazlara daha az maliyetle ulaşmasına
olanak tanıyoruz” dedi.
%40 daha avantajlı fiyatlar
sunuyor
Avrupa’da gerçekleştirilen araştırmada
yenilenmiş bir akıllı telefon almak
isteyen kullanıcıların yüzde 67’sinin
temel motivasyonu maliyet olarak öne
çıktı. Araştırma ayrıca, Avrupa’daki 5
telefondan ikisinin yenilenmiş olduğunu
ortaya koydu. Teknolojideki ilerleme
hızının yeni elektronik cihazları takip
edebilmeyi zorlaştırdığına dikkat çeken
Abdulhakim Çeliker; “Sevilen tüketici
elektroniği markaları her yıl, her dönem
genişletilmiş özelliklerle yeni ürünler
sunuyor. Ancak bunları sıfır üretilmiş
ürünleri satın alarak takip edebilmek,
maliyetler sebebiyle giderek zorlaşıyor.
Yenilenmiş ürünler, özellikle temel ihtiyaçlara
yönelik harcamaların arttığı dönemlerde
teknolojiyi de yakından takip
edebilmenin maliyet avantajlı bir yolunu
sunuyor. Örneğin Senatech’ten yenilenmiş
ürün satın alan kullanıcılar; sıfır
ürünlere kıyasla yüzde 40’a varan maliyet
avantajıyla 12 ay garantili, yüksek
kaliteli, sıfıra yakın cihazlara sahip 12 ay
taksit seçeneğiyle sahip olabiliyor. Akıllı
telefonların yanı sıra bilgisayarlar, akıllı
saatler, ev aletleri ve aksesuar kategorilerinde
de kondisyonu açık ve şeffaf bir
biçimde belirtilen, yetkilendirilmiş bir
yenileme merkezinde işin uzmanları tarafından
yenilenmiş tüketici elektroniği
ürünlerine hızlı kargo ve kolay iade fırsatıyla
Türkiye’nin yenilenmiş teknoloji
mağazası Senatech’ten satın alınabiliyor”
ifadelerini kullandı.
Yenilenmiş ürünlerin iklim
değişikliğine katkısı %87
daha az
Yenilenmiş ürün tercih etmenin, sıfır
bir cihaz satın almaya kıyasla iklim değişikliğine
katkısının karbon salımı bakımından
yüzde 87 daha az olduğunun
tespit edildiğini hatırlatan Abdulhakim
Çeliker, “Pazar araştırması şirketi
IDC’nin tahminleri yalnızca akıllı telefon
kategorisinde üretilecek cihaz sayısının
2027’ye kadar 431 milyon üniteyi
geçeceğini gösteriyor. Yapay zekanın
en temel tüketici elektroniği ürünlerine
ulaşmasıyla daha yeni gibi cihazlara,
yapay zeka özelliklerini içermediği için
eski gözüyle bakılıyor. İklim değişikliği
aciliyetinin aşırı hava olayları yoluyla
kendini her gün gösterdiği bir dönemde
yenilenmiş ürünler, iklim konusundaki
hassasiyeti yüksek kullanıcılara da hitap
ediyor. Döngüsel ekonomiye katkısıyla
sürdürülebilir bir seçenek sunan yenilenmiş
cihazlar, piyasada el değiştirerek
kullanım süresini en az ikiye katlıyor ve
bu sayede yenilenmiş cihazlar ülkemizin
cari açığının azalmasına da katkıda bulunuyor”
ifadelerini kullandı.
“Herkes hayalindeki
cihaza maliyet avantajıyla
kavuşabilecek”
Küresel çapta bir kampanya ve indirim
dönemi olarak kutlanan kasım ayını
son teknoloji ürünlerin erişilebilirliği
artırmak için bir indirim ayı olarak kutladıklarını
belirten Senatech Yönetim
Kurulu Başkanı Abdulhakim Çeliker, değerlendirmelerini
şu ifadelerle sonlandırdı:
“Kasım ayının tamamına yayılacak
şekilde, Türkiye’nin yenilenmiş teknoloji
mağazası Senatech’te Online Alışveriş
Festivali düzenliyoruz. Geniş bir ürün
yelpazesinde cazip indirimler sunan
kampanyamızla tüketicilerin hayallerindeki
cihazlara ulaşmasını kolaylaştırıyoruz.
Kasım ayına özel indirimlerle herkes
hayalindeki teknoloji ürünlerine 12 ay
taksit fırsatı, hızlı, ücretsiz kargo ve 12
ay garanti fırsatıyla kavuşabiliyor. Tüm
dünyada Cyber Monday gibi elektroniğe
odaklanan indirim günlerini de içeren
bu kasım ayında tüketici elektroniği
ürünü satın almayı planlayan tüm kullanıcıları
Türkiye’nin yenilenmiş teknoloji
mağazası Senatech’in Online Alışveriş
Festivali kapsamında avantajlı fiyatlarla
sunduğu yenilenmiş ürünleri keşfetmeye
davet ediyoruz.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Siber casusluk arka kapıdan devam ediyor
Siber güvenlik şirketi ESET, Linux arka kapısı WolfsBane’in birden fazla örneğini
tespit ederek bunu Çin’e bağlı bir gelişmiş kalıcı tehdit (APT) grubu olan
Gelsemium’a atfetti. Keşfedilen arka kapıların ve araçların amacının, sistem bilgileri,
kullanıcı kimlik bilgileri ve belirli dosya ve dizinler gibi hassas verileri hedef alan siber
casusluk olduğu paylaşıldı…
ESET araştırmacıları, WolfsBane adını
verdikleri ve Çin bağlantılı APT grubu
olan Gelsemium’a atfettikleri bir Linux
arka kapısının birden fazla örneğini
tespit etti. Keşfedilen arka kapıların ve
araçların amacı, sistem bilgileri, kullanıcı
kimlik bilgileri ve belirli dosya
ve dizinler gibi hassas verileri hedef
alan siber casusluk. Bu araçlar, kalıcı
erişimi sürdürmek ve komutları gizlice
yürütmek için tasarlanmış. Tespit edilmekten
kaçınırken uzun süreli istihbarat
toplanmasını sağlıyor. ESET’in VirusTotal’da
bulduğu örnekler Tayvan,
Filipinler ve Singapur’dan yüklenmiş
olup, muhtemelen güvenliği ihlal edilmiş
bir sunucudaki olay müdahalesinden
kaynaklanıyor. Gelsemium daha
önce Doğu Asya ve Orta Doğu’daki kuruluşları
hedef almıştı. Çin’e bağlı bu
tehdit aktörünün bilinen geçmişi 2014
yılına kadar uzanıyor ve şimdiye kadar
Gelsemium’un Linux kötü amaçlı yazılım
kullandığına dair kamuya açık bir
rapor bulunmuyordu.
ESET Research ayrıca, FireWood adlı
başka bir Linux arka kapısı keşfetti.
Ancak ESET, FireWood’u diğer Gelsemium
araçlarıyla kesin olarak ilişkilendiremiyor
ve analiz edilen arşivlerdeki
varlığı tesadüfi olabilir. Bu nedenle
ESET, FireWood’un Çin’e bağlı birden
fazla APT grubu arasında paylaşılan
bir araç olabileceğini göz önünde bulundurarak,
FireWood’un Gelsemium’a
ait olabileceğini düşünüyor.
Tehdit aktörleri yeni saldırı
yolları keşfediyor
Gelsemium’un son araç setini analiz
eden ESET araştırmacısı Viktor Šperka,
Gelsemium’un faaliyetleriyle ilgili
olabilecek başka araçlar da keşfettik
diyerek şunları söyledi: “VirusTotal’a
yüklenen arşivlerde bulduğumuz en
dikkat çekici örnekler, Gelsemium
tarafından kullanılan ve bilinen Windows
kötü amaçlı yazılımlarına benzeyen
iki arka kapı. WolfsBane, Gelsevirine’in
Linux muadili iken FireWood,
Project Wood ile bağlantılı. APT gruplarının
Linux zararlı yazılımlarına
odaklanma eğilimi daha belirgin hale
geliyor. Bu değişimin, uç nokta algılama
ve yanıt araçlarının yaygın kullanımı
ve Microsoft’un Visual Basic for
Applications makrolarını varsayılan
olarak devre dışı bırakma kararı gibi
Windows e-posta ve uç nokta güvenliğindeki
gelişmelerden kaynaklandığına
inanıyoruz. Sonuç olarak, tehdit
aktörleri, çoğu Linux üzerinde çalışan
internete dönük sistemlerdeki güvenlik
açıklarından yararlanmaya giderek
daha fazla odaklanarak yeni saldırı
yolları keşfediyor.”
İlk arka kapı olan WolfsBane, damlalık,
başlatıcı ve arka kapıdan oluşan
basit bir yükleme zincirinin bir parçası.
Analiz edilen WolfsBane saldırı
zincirinin bir parçası da bir işletim
sisteminin kullanıcı alanında bulunan
ve faaliyetlerini gizleyen bir yazılım
türü olan değiştirilmiş bir açık kaynak
userland rootkit. İkinci arka kapı
olan FireWood, ESET araştırmacıları
tarafından Project Wood adı altında
izlenen bir arka kapı ile bağlantılı.
ESET’in 2005 yılına kadar izini sürdüğü
ve daha sofistike versiyonlara
dönüştüğünü gözlemlediği arka kapı,
daha önce TooHash Operasyonu’nda
kullanılmıştı. ESET’in analiz ettiği
arşivlerde ayrıca ele geçirilmiş bir sunucuya
yüklendikten sonra saldırgan
tarafından uzaktan kontrol edilmesine
izin veren ve çoğu webshells olan birkaç
ek araç ve basit yardımcı araçlar
da bulunuyor.
Sektör Market
IT network
50
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türkiye’deki programatik reklam
yatırımları % 61 büyüdü
Yapay zeka teknolojileri ile her geçen gün gelişen programatik satın alma yöntemine
yapılan yatırım 40 milyar liranın üzerine çıktı
Sektör Market
IT network
51
Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam
Yatırımları Raporu’na göre 2024 yılının
ilk 6 ayında toplam medya ve reklam yatırımları
bir önceki yılın aynı dönemine
göre yüzde 148’ün üzerinde artış gösterdi.
Medya yatırımlarında en büyük pay
bu yıl da yüzde 71 ile dijital medyanın
olurken, dijital içinde programatik yatırımları
artmaya devam ediyor.
Türkiye’deki programatik reklam yatırımları,
2024’ün ilk yarısında etkileyici
bir büyüme kaydederek 40,7 milyar TL’ye
ulaştı. Türkiye Tahmini Medya ve Reklam
Yatırımları Raporu’na göre bu rakam
toplam dijital medya yatırımlarının
yüzde 61,34’ünü oluşturuyor. Bu hızlı
yükseliş, markalar için dijital pazarlama
stratejilerini optimize etme ve daha iyi
sonuçlar elde etme konusunda önemli
fırsatlar sunuyor. Programatik reklamcılık
alanında uzmanlık ve yenilikçi çözümler
bir araya geldiğinde, markaların
Türkiye pazarındaki potansiyelini tam
olarak ortaya çıkarmasına yardımcı oluyor.
Performans odaklı pazarlama çözümleri
sunan, küresel bir şirket olan RTB House,
Türkiye’deki bu büyümeyi yakından
takip ediyor ve markaların programatik
reklamcılığın sunduğu avantajlardan
en iyi şekilde yararlanmaları için stratejik
önerilerde bulunuyor. Markaların
programatikte başarıya ulaşması için
odaklanılması gereken trendler şöyle sıralanıyor:
• Derin Öğrenme (Deep Learning):
Derin Öğrenme algoritmaları, reklam
kampanyalarının performansını optimize
etmek ve daha isabetli hedefleme
sağlamak için büyük veri setlerini analiz
etmede giderek daha önemli hale geliyor.
• Bağlamsal Reklamcılık: Gizlilik
odaklı bir dünyada, bağlamsal reklamcılık,
kullanıcı verilerine dayanmadan,
reklamın gösterildiği içeriğe göre hedefleme
yaparak etkili ve güvenilir bir çözüm
sunuyor.
• Video Reklamcılığı: Video reklamlar,
tüketicilerle daha etkileşimli bir bağ kurma
imkanı sunuyor. Programatik video
reklamcılığı, markaların video reklamlarını
doğru kitleye, doğru platformlarda,
doğru zamanda göstermelerini sağlayarak
etkileyici sonuçlar elde etmelerine
yardımcı oluyor.
• Mobil Reklamcılık: Mobil cihazların
kullanımının artmasıyla birlikte, mobil
reklamcılık da programatik reklamcılığın
önemli bir parçası haline geliyor.
Mobil cihazlara özel optimize edilmiş
reklam kampanyalar, markaların mobil
kullanıcılarla daha etkili bir şekilde etkileşim
kurmasını ve dönüşüm oranlarını
artırmasını sağlıyor.
• Omnichannel Reklamcılık: Tüketicilerin
farklı cihazlar ve platformlar
arasında geçiş yaptığı günümüzde, omnichannel
reklamcılık, markaların tüm
temas noktalarında tutarlı bir marka
deneyimi sunmasını ve müşteri yolculuğunu
optimize etmesini sağlıyor.
• İçerik Optimizasyonu: Reklam yaratıcılığının
önemi hiç olmadığı kadar artıyor.
Programatik reklamcılık, markaların
farklı reklam yaratıcılıklarını test
ederek en etkili olanları belirlemelerine
ve kampanya performansını optimize
etmelerine olanak tanıyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Salesforce İnovasyon Günü 2024’te
Yapay Zeka Teknolojileri sahne aldı
Salesforce, İstanbul’da düzenlediği İnovasyon Günü 2024 etkinliğinde, yapay zeka
alanındaki en yeni gelişmeleri tanıttı. Etkinlikte, dünya genelinde ve Türkiye’de
faaliyet gösteren şirketlerin inovasyon başarı hikayeleri paylaşıldı. Salesforce’un
Dreamforce 2024’te tanıttığı yeni teknolojiler ve kişiselleştirilmiş müşteri
deneyimleri üzerine detaylı bir oturum gerçekleştirildi…
Bu yıl Türkiye’de 12. kez düzenlenen
İnovasyon Günü, sektörde büyük yankı
uyandırdı. Geçtiğimiz yıl “Yapay Zeka +
Veri + CRM + Güven” temasıyla gerçekleştirilen
etkinlikte, bu yıl üçüncü yapay
zeka dalgası ve yenilikçi otonom yapay
zeka temsilcisi Agentforce öne çıktı.
Agentforce, müşteri ilişkilerini geliştirmek
için yüksek doğruluk oranına sahip,
akıllı ve otonom yapay zeka temsilcileri
sunuyor.
Agentforce: Otonom Yapay
Zeka Çağı Başlıyor
Etkinlikte dikkat çeken yeniliklerden
biri, Salesforce Platformu’na entegre
edilen Agentforce oldu. Agentforce, şirketlerin
farklı iş fonksiyonlarında otonom
olarak kararlar alabilen ve aksiyon
gerçekleştirebilen yapay zeka temsilcileri
oluşturmasına olanak tanıyor.
Bu yeni teknoloji, müşteri şikayetlerini
çözmek, satış fırsatlarını değerlendirmek
ve pazarlama kampanyalarını optimize
etmek gibi alanlarda ileri seviye
muhakeme yetenekleri sergiliyor. İnsan
müdahalesine ihtiyaç duymadan çalışan
Agentforce, veri değişiklikleri ve iş
kuralları gibi sinyaller aracılığıyla yönlendiriliyor.
OpenTable, Saks ve Wiley gibi uluslararası
markalar, Agentforce’u iş gücünü
desteklemek, operasyonel verimliliği
artırmak ve müşteri deneyimlerini iyileştirmek
amacıyla kullanmaya başladı.
Salesforce’tan Türkiye’ye
Özel Vizyon
Salesforce Akdeniz, Orta Asya ve Doğu
Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Sinan
Erkiner, etkinlikte yaptığı konuşmada,
Türkiye’nin yenilikçi teknolojilere adaptasyon
hızını ve girişimcilik ruhunu öne
çıkardı. Erkiner, “Yapay zeka devriminin
üçüncü dalgasında, işletmelerin otonom
yapay zeka temsilcileri ile iş süreçlerini
yeniden şekillendirmelerine yardımcı
oluyoruz. Salesforce, Türk müşterilerimizin
dijital dönüşüm projelerinde güvenilir
bir iş ortağı olarak konumlanmaktan
gurur duyuyor” dedi.
Öne Çıkan İstatistikler ve
Rakamlarla Salesforce
Salesforce, dünya genelinde 72.000’den
fazla çalışanıyla faaliyet gösteriyor.
10 yıldır dünyanın bir numaralı CRM
sağlayıcısı olarak konumlanıyor (IDC verilerine
göre).
Şirket, ABD’de çalışanlarının %50’sinden
fazlasını kadınlar, siyahlar, Latinler,
yerli halklar, çok ırklı bireyler, LGBTQ+
bireyler, engelliler ve gaziler gibi azınlık
gruplardan oluşturuyor.
Platformun Einstein AI çözümü, haftalık
olarak 1 trilyon tahmin sunuyor.
Trailhead platformu, 6 milyondan fazla
kişinin kariyerini dönüştürmesine katkı
sağladı.
Agentforce’un Gücü: Veri ve
İş Ortaklarıyla Desteklenen
Ekosistem
Agentforce’un arkasında Salesforce Data
Cloud bulunuyor. Bu hiper ölçekli veri
motoru, gerçek zamanlı ve birleşik iş
verilerini güvenli bir şekilde bağlayarak,
otonom temsilcilerin ihtiyaç duydukları
verilere erişim sağlamasını mümkün kılıyor.
Agentforce, Salesforce Bulutu’nun
yanı sıra Amazon Web Services, Google,
IBM, Zoom gibi birçok büyük uygulama
ve sistemle entegre çalışabiliyor.
Ayrıca, Agentforce Partner Network ağı
sayesinde, iş ortakları ve müşteriler, karmaşık
görevleri yerine getirebilen otonom
temsilciler oluşturabiliyor ve devreye
alabiliyor. Bu ağda Workday, AWS,
Box, Coupa gibi önde gelen teknoloji sağlayıcıları
yer alıyor.
Agentforce ile Maliyet
Avantajı ve Yatırım Getirisi
Agentforce, konuşma başına 2 USD ücretlendirme
modeli ile hizmet veriyor.
Şirketler, Agentforce sayesinde iş gücünü
birkaç tıklamayla ölçeklendirebiliyor ve
operasyonel maliyetlerini optimize edebiliyor.
Detaylı ücretlendirme ve yatırım
getirisi hesaplamaları için Salesforce’un
resmi web sitesi ziyaret edilebilir.
Sonuç olarak, Salesforce, yapay zeka
devriminin üçüncü dalgasında liderliğini
sürdürüyor. Agentforce ile işletmelere
daha yüksek verimlilik, optimize edilmiş
müşteri deneyimi ve düşük maliyetli, güvenilir
bir yapay zeka çözümü sunuyor.
Yapay zeka ve otomasyon, iş dünyasında
yeni bir ekonomik çağın kapılarını aralarken,
Salesforce’un inovasyonları işletmelere
bu dönüşümde rehberlik ediyor.
Sektör Market
IT network
52
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Yapay zeka teşhis ve
tedavide yol gösterici
Türk göz doktorlarını temsil eden Türk Oftalmoloji Derneği’nin 58. Ulusal Kongresi
20-24 Kasım 2024 tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi. TOD Translasyonel Tıp ve
Yapay Zeka Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Hakan Özdemir Ulusal Kongre kapsamında
yapay zekanın gelişimi ve göz sağlığına etkileri ile ilgili değerlendirmelerini paylaştı.
Yapay zeka teknolojilerinin göz sağlığı alanında özellikle erken teşhis, hastalık
tahmini ve tedavi süreçlerinin iyileştirilmesinde devrim yaratma potansiyeline sahip
olduğunu söyledi…
Sektör Market
IT network
53
Türk Oftalmoloji Derneği Translasyonel
Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu Başkanı
Prof. Dr. Hakan Özdemir Ulusal Kongre
kapsamında yapay zeka teknolojisinin
gelişimi ve göz sağlığına etkileri ile ilgili
değerlendirmelerini aktararak şunları
söyledi: “Yapay zeka her alanda olduğu
gibi tıpta da büyük bir dönüşüme yol
açacak. Görsel unsurların, görüntüleme
tekniklerinin ve mikro cerrahinin ön
planda olduğu oftalmoloji de bu alanların
başında geliyor. Biz de Türk Oftalmoloji
Derneği olarak bu büyük dönüşüm
sürecini yönetebilmek için dernek
bünyemizde kurduğumuz Translasyonel
Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu öncülüğünde
yapay zeka alanında üyelerimize
eğitimler veriyoruz, gelişimlerine farklı
alanlarda destek sunuyoruz. Komisyon
olarak yeni yapay zeka destekli destekli
yazılımlar, programlar geliştirmeye çalışıyoruz.
Bazı ülkelerde kullanılan yapay zeka
özellikle diyabetik retinopati (toplumda
çok fazla körlüğü neden olan göz hastalığı)
teşhisinde çok yüksek oranda hatta
yüzde 99’un üstünde doğruluk payıyla
teşhis koyabiliyor. Doktordan bağımsız
oldukça kolay bir şekilde sadece bir fotoğraf
çeker gibi bunun teşhisini koymanız
yapay zekayla mümkün. Diyabetik
retinopati, çok önemli bir toplum problemi.
Şeker hastalarının gözünün arka
kısmında oluşan kanamaları gösteren
bir problem. Körlüğe sebep oluyor hatta
gelişmiş toplumlarda en önemli körlük
sebeplerinden birisi. Bu hastalıkta erken
teşhis çok önemli. Erken teşhis koyarak
hastalığın daha körlük aşamasına gelmeden
durdurulabilme olanağı var.”
Yapay zeka ile yurtdışındaki
bir hastayı bile tedavi
edebilecek duruma gelebiliriz
Hakan Özdemir sözlerine şöyle devam
etti: “Yapay zeka teknolojileri bu hızla devam
ederse belki 10 yıl içinde çok uzaktaki,
farklı ülkedeki bir hasta bile yapay
zeka destekli robotik teknolojiyle tedavi
edilebilecek hale gelecek. Bu teknolojiyi
yakından takip ediyoruz. İki yıl önce
Translasyonel Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu’nu
kurduk. Çok fazla teknolojiye
bağımlı bir branşız. Komisyon olarak
hem eğitim veriyoruz hem yeni datalar,
yapay zeka destekli yazılımlar, programlar
geliştirmeye çalışıyoruz. Görsel datalar
ön planda, yapay zeka insandan çok
daha iyi görüp, tanımlayabiliyor.” Özdemir,
mikron seviyesinde çözünürlükteki
şeyleri okuyabilmek için insanın yıllarca
eğitim alması gerekirken yapay zeka destekli
göz tomografisinin doğru datalarla
en iyi göz doktoru kadar iyi teşhis koyabildiğini
belirtti.
Yapay zeka kişiye özel tedavi
yöntemleri oluşturulmasında
kilit rol oynuyor
Prof. Dr. Hakan Özdemir yapay zeka teknolojisinin
kişiselleştirilmiş tıp dönüşümünde
çok kritik bir özelliğe sahip olduğunu
söyledi. Türk Oftalmoloji Derneği
olarak tıp alanında yapay zekaya verdiği
önemi gösteren, bu konuda komisyon
kurarak çalışmalar yapan ilk derneklerden
biri olduklarını paylaştı. TOD Translasyonel
Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu’nun
temel amacı olan eğitim dışında,
çeşitli hastanelerin ya da üniversitelerin
göz bölümleriyle birlikte hareket ederek
ve ortak veri oluşturarak daha kaliteli
çalışmalar yapabilmelerinin önünü açmaya
çalıştıklarını ifade etti. Verilerin
kullanımı ile ilgili hukuki süreçler konusunda
Türk Oftalmoloji Derneği üyelerine
hukuki danışmanlık sağladıklarını
aktardı.
Genç oftalmologlara
uygulamalı yapay zeka
kursları
Özellikle genç oftalmologlara yönelik
uygulamalı yapay zeka kursları düzenlediklerini
paylaşan Prof. Dr. Hakan Özdemir
şunları söyledi: “Dernek üyelerimizin
gerek duydukları yerlerde algoritma
geliştirecek ekiplerle temas kurmalarına
yardımcı oluyoruz. Komisyon üyelerimiz
oftalmoloji dışındaki alanlarda da yapay
zeka dönüşüm süreçleri ile ilgili konuşmalar
yapıyor, konferanslar veriyorlar.
Bu sayede tıp içi ya da tıp dışı diğer disiplinlere
de katkı sağlıyoruz.”
Yapay zekanın göz sağlığı
alanında gelişimi için
çalışıyoruz
Prof. Dr. Hakan Özdemir yapay zeka
teknolojilerinin oftalmolojideki uygulamalarının
bazı etik ve pratik sorunları
da beraberinde getirdiğinin altını çizdi.
Yapay zeka sistemlerinin karar verme
süreçlerinin şeffaflığı, veri gizliliği ve
algoritmaların olası yanlışlıkları, bu teknolojinin
güvenilirliği ve kabul edilebilirliği
konusunda soru işaretleri yarattığını
paylaştı. Hakan Özdemir açıklamalarına
şöyle devam etti: “Bu sistemlerin eğitilmesi
için gereken geniş ve çeşitli veri
setlerinin oluşturulması, farklı etnik
gruplardan ve coğrafyalardan yeterli verinin
toplanması gerekliliğini doğurur ki
bu da kendi başına bir zorluktur. Ayrıca
bu sistemlerin pratik hayatta kullanımı
ile ilgili önemli bir hukuki geçiş sürecine
ihtiyaç duyulacaktır. Bu bağlamda yapay
zeka teknolojileri geliştiren tarafta yer
alarak hukuki altyapıların ortaya çıkmasında
görev alacak şekilde kendimizi
hazırlıyoruz.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
E-Ticarette Tosla Cüzdan Dönemi!
Türkiye’nin öncü finansal teknoloji şirketlerinden AKÖde markası Tosla, yeni
servisi Tosla Cüzdan’ı tanıttı. Tosla Cüzdan ile internet satışı olan markalar,
sistemlerine entegre edecekleri cüzdan uygulamasıyla kullanıcı sadakati
sağlayabilecek, iptal/iade durumlarında ise ekosistem içerisinde akışı yönetebilme
çeşitliliği kazanabilecekler. Tosla Cüzdan sayesinde e-ticaret yapan markalar,
müşterilerin ödeme deneyimini kolaylaştırarak anında ödeme yapabilme avantajını
sunabilecekler…
Sektör Market
IT network
Türkiye’nin öncü finansal teknoloji şirketi
AKÖde markası Tosla, yeni hizmeti
Tosla Cüzdan’ı tanıttı. Tosla Cüzdan,
pazaryeri ve e-ticaret sitelerinin kullanıcılarına
satın almak istedikleri ürünlerin
ödemelerini anında ve kolaylıkla
yapabilmelerine olanak tanıyor. Tosla
Cüzdan kullanan firmalar, müşterilerine
kredi ve banka kartlarının yanı sıra
doğrudan kart bilgilerini ve hediye çeki
kodlarını girerek bakiye yükleyebilme,
cüzdan ile yapılan ödemelerdeki kampanyalardan
sağladıkları kazanımları
doğrudan cüzdana aktarma, iade ve iptal
işlemlerinde ilgili bakiyenin cüzdanlarına
geri yüklenebilmesini sağlıyor.
Müşteriler yaptıkları tüm işlemleri anlık
olarak Tosla Cüzdan uygulamasından
takip edebiliyor.
Tosla Cüzdan servisine entegre olan firma
kullanıcıları hediye çeki ve sadakat
programlarının yanı sıra yakın zamanda
sağlanacak seçeneklerle farklı ödeme
tercihlerini de bakiye yüklemek için kullanılabilecek.
“E-ticarette tek bir noktadan
kolay ve güvenli bir ödeme
seçeneği sunuyoruz”
AKÖde Genel Müdürü Emel Arseven
Tosla Cüzdan servisi ile ilgili açıklamasında;
“Tosla Cüzdan ile işletmelere,
e-ticarette müşterilerine tek bir noktadan
kolay ve güvenli ödeme yapma
seçeneğini sunuyoruz. Cüzdan kullanıcıları,
cüzdan bakiye yüklemelerinde
kart bilgilerini tekrar girmeden kredi/
banka kartlarını cüzdanlarında güvenle
saklayabiliyor. İndirim ve sadakat programlarında
sunulan kazanımlar Tosla
Cüzdan’a yansıtılabiliyor, iade ve iptal
işlemlerinde harcama tutarı kolaylıkla
geri yüklenebiliyor. Cüzdanda yer alan
bakiye müşterilerin kredi/banka kartına
geri çekim işlemiyle aktarılabiliyor ve
müşterilerimiz Tosla Cüzdan ile tüm bu
işlemlerini anlık olarak takip edebiliyorlar”
dedi. Ürünün avantajlarına değinen
Arseven, “E-ticaret markalarının sistemlerine
entegre edilecek Tosla Cüzdan
servisi, e-ticaret platformlarına ekosistem
içerisinde akışı yönetebilme çeşitliliği
kazandıracak” ifadelerini kullandı.
54
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
TCL, 2025 yılına ilişkin hedef ve
tahminlerini açıkladı
TCL Avrupa Pazarlama Direktörü Stefan Streit, şirketin hedeflerini ve 2025’i
şekillendirecek teknoloji trendlerine ilişkin görüşlerini paylaştı…
Sektör Market
IT network
55
Zengin özelliklere sahip akıllı telefonlar,
tabletler ve bağlı cihazlar için ekran
teknolojilerinin öncülerden olan TCL,
kendisini insan merkezli teknolojinin ön
saflarında konumlandırarak önümüzdeki
yıl için vizyonunu açıkladı.
TCL Avrupa Pazarlama Direktörü Stefan
Streit, şirketin hedeflerini ve 2025’i şekillendirecek
teknoloji trendlerine ilişkin
görüşlerini paylaştı. Kullanıcı merkezli
bir yaklaşım benimseyen TCL, teknik
özelliklerden ziyade gerçek dünya ihtiyaçlarını
ele alarak mobil cihazları yeniden
şekillendirmeyi hedefliyor. Dünyanın
en büyük ikinci ekran üreticisi TCL,
uzmanlığını amaca yönelik, kullanıcı
odaklı deneyimler yoluyla günlük zorlukları
çözmek için kullanıyor.
Streit değerlendirmesinde “TCL’de yaşamları
iyileştiren teknolojiye odaklanıyoruz.
Amacımız, dengeli dijital deneyimleri
destekleyen, insan merkezli
çözümler yaratmak. 5G ve akıllı ev bağlantısını
geliştirerek, daha sağlıklı, daha
bağlantılı bir geleceğe değer veren ortaklarla
birlikte çalışarak, ailelerin teknolojiyi
güvenle kullanmalarını sağlıyoruz.”
ifadelerini kullandı.
TCL dengeli bir geleceği nasıl
şekillendiriyor?
Teknolojinin giderek daha fazla şekillendirdiği
bir dünyada TCL, refahı ön
planda tutan yenilikler yaratma yolunda
cesur bir adım atıyor. Ekran başında geçirilen
zaman, göz yorgunluğu ve dijital
dikkat dağınıklığı ile ilgili artan endişelerin
farkında olan TCL, bu modern zorlukları
doğrudan ele almak için küresel
bir ekran uzmanı olmasından faydalanıyor.
NXTPAPER gibi yeniliklerle TCL,
yalnızca etkileyici görseller sunmakla
kalmayan aynı zamanda kullanıcıların
sağlığını ve konforunu aktif olarak destekleyen
ekranlar tasarlıyor.
Yeni NXTPAPER akıllı telefonlar, kullanıcıların
canlı ekranlar ve geleneksel
okuma modları arasında geçiş yapmasını
sağlayan “Color Paper” ve “Max Ink
Paper” modlarına sahip. Max Ink Modu
pil ömrünü uzatarak yedi güne kadar
okumayı destekliyor. Göz Bakım Asistanı,
TCL’in sorumlu dijital etkileşime
olan bağlılığını yansıtarak kullanıcıların
mola vermeleri için hatırlatmalar yapıyor.
TCL 50 NXTPAPER 5G ve TCL 50
Pro NXTPAPER 5G için sırasıyla 81 ve 78
eko derecelendirmeleri ile TCL, sürdürülebilirliğe
olan bağlılığını da teyit ediyor.
Kesintisiz bağlantılı bir
ekosisteme giden yolu açıyor
TCL’in NXTPAPER Serisi, Microsoft’un
bulut tabanlı teknolojileriyle desteklenen
gelişmiş yapay zekâ yetenekleriyle
de entegre çalışıyor. Serinin temel teknolojik
gelişmeler arasında Metin Asistanı
ve Sesli Not gibi günlük görevleri
(okuma, yazma ve toplantı yönetimi gibi)
daha basit ve bireysel ihtiyaçlara daha
uygun hale getiren özellikler yer alıyor.
Yapay zekâ destekli bu yaklaşım yalnızca
üretkenliği artırmakla kalmıyor, aynı
zamanda kullanıcıların günlük rutinlerine
sorunsuz bir şekilde entegre oluyor
ve böylelikle birinci sınıf veri gizliliği ve
güvenliği sağlarken teknolojiyle gelişmiş
ve kolay etkileşim sunuyor.
TCL, inovasyona olan bağlılığının bir
parçası olarak sadece teknolojinin yaşam
ile uyumunu geliştirmeye odaklanmakla
kalmıyor, ayrıca son teknoloji
5G çözümleriyle bağlanabilirliğin sınırlarını
da zorluyor. Gelişmiş bağlantıya
yönelik artan talebi öngören CSS Insight
tarafından vurgulanan sektör tahminleri
doğrultusunda TCL, 5G portföyünü
ve RedCap (Azaltılmış Kapasite) teknolojisini
yüksek hızlı, güvenilir bağlantıyı
erişilebilir ve sürdürülebilir hale getiren
ürünlerle genişleterek önünü açıyor.
Buna ek olarak TCL, dikey entegrasyon
yoluyla geniş bir cihaz ekosistemine sahip
olduğundan ürünlerini ve hizmetlerini
sorunsuz bir şekilde birbirine bağlayarak
kullanıcılara hayatlarının her
alanında daha bütünsel ve birleşik bir
deneyim sunabiliyor.
Sorumlu bir teknolojik
gelecek için ortaklıklar
yapıyor
TCL’in çevre konusundaki çalışmaları
değer yaratma gücünü daha da artırıyor.
Karbon yönetimi ve sürdürülebilirliğe
olan bağlılığını teyit eden çok sayıda ISO
sertifikasına sahip olan TCL Communication,
2024 yılında EcoVadis’ten Altın
derece aldı.
TCL’in vizyonu, endüstride kullanıcı
merkezlilik üzerine bir diyalog ortamı
yaratmayı da içeriyor. Dijital detoks
ve sağlık dostu özelliklere odaklanan
TCL’in cihazları, daha sorumlu teknolojiye
yönelik artan taleple uyumlu. TCL,
ileri teknolojinin olağanüstü işlevsellik
sunarken kullanıcı refahına öncelik verebileceğini
gösteriyor ve kullanıcılara
gerçekten fayda sağlayan ürünler sunmak
isteyen iş ortaklarına ikna edici bir
ortam sunuyor.