03.01.2025 Views

IT Network Aralık & Ocak 2025

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

IT

B

n e tw o r k

İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ

25 Aralık 2024 • 06 Ocak 2025 • KDV Dahil 70 TL www.itnetwork.com.tr

“30’dan Fazla Ülkeye

Yazılım İhraç Ediyoruz”

Bimser CEO’su Murat Atıcı

Odağında Teknoloji Var:

LCW Digital

Monster’dan İlk Masaüstü

Oyun Bilgisayarı: Tulpar TD3 V1

Türkiye’nin dijitalleşme notu

bir önceki yılla aynı seviyede kaldı



2025’te Tedbirli, Ancak Umut Dolu Olmalı…

Bir yılı daha geride bıraktığımız bu günlerde geleceğe umutla bakmaya devam ediyoruz. Global dünyada yaşanan, negatif

duyguların yükseldiği dönemlerde bile umudu yitirmemek, geleceğe umutla bakmak çok önemli. Bu konuda sektörümüzde de

önemli gelişmeler, önemli yenilikler oluyor ve olmaya devam edecek. 2024 yılını çok da beklediğimiz gibi geçirmesek, birçok

olumsuz olaylar yaşamış olsak da bir şekilde pozitif yaklaşımlarla geleceğe umutla bakmayı sürdürdük. Teknolojideki yenilikleri

siz değerli okuyucularımıza ayrıntılı olarak sunduğumuz yıl içerisindeki tüm sayılarımızda hep yenilikleri, hem geleceğe umutla

bakmamızı sağlayan teknolojik değişimleri değerlendirdik ve değerlendirmeye yeni yılda da devam edeceğiz. Bu kapsamda 2025

yılının bir önceki yıla oranla hem globalde hem de ülkemizde çok daha iyi geçmesini ve mutluluğa ulaştıracak teknolojilerin

hayatımıza fazlasıyla müdahil olmasını temenni ediyoruz. Yılın son sayısında da önemli teknolojik gelişmeleri sizler için derleyip

hazırladık. Birkaç örneği burada bahsetmek istiyorum.

-----

Türkiye’nin Dijitalleşme Notu Bir Önceki Yılla Aynı Seviyede Kaldı

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi 2023 Raporu’na göre

Türkiye’nin dijitalleşme notu 2022 yılıyla aynı seviyede kalarak 3,09 olarak hesaplandı. Ekosistem, yeterlilik, kullanım ve dönüşüm

olmak üzere dört ana bileşen ve 10 farklı boyutta Türkiye’nin dijitalleşme performansının yer aldığı rapor, Türkiye’nin dijital

dönüşümünün ekonominin genel gidişatıyla ve eğitim ile hukuk sistemi gibi kurumsal altyapılarla yakından ilişkili olduğunu

ortaya koyuyor. Raporun detaylarını sayfalarımızdan takip edebilirsiniz.

-----

130 Yıllık Tecrübesiyle Türkiye Pazarına Merhaba Dedi…

Avrupa’nın tanınmış TV üreticilerinden THOMSON, Türkiye pazarına resmi olarak giriş yaptığını duyurdu. Dağıtım için Arena

ve üretim için Ensmart ile ortaklık kuran THOMSON, gelişmiş QLED ve OLED modelleri de dahil olmak üzere en yeni Google TV

serisini yenilikçi akış cihazlarıyla birlikte getiriyor. “Yararlı İnovasyonu Deneyimleyin” sloganını benimseyen THOMSON, kullanıcı

dostu özellikleri en son teknolojiyle harmanlayan yüksek kaliteli ürünler sunarak, Türk tüketicilerinin beğenisini kazanmayı

hedefliyor. THOMSON’un Türkiye’deki ürün serisi, Avrupa’da tasarlanan ve Türkiye’de üretilen geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Sunulan çözümleri ve gelecek planlarını haberimizin içeriğinden takip edebilirsiniz.

-----

Smart Shopper 2024 Tüketici Araştırması Sonuçlandı

Google, Türkiye’deki tüketicilerin satın alma yolculuğundaki beklentilerini anlamak ve davranışları analiz etmek amacıyla 2019

yılından bu yana gerçekleştirdiği Smart Shopper araştırmasını sonuçlandırdı. Bu yılki Smart Shopper 2024 araştırması; çevrim

içi araştırmanın artışı, fiziksel alışverişin geri dönüşü ve yapay zeka gibi yeni teknolojilerin alışveriş alışkanlıklarına etkisine dair

önemli çıktılara ev sahipliği yaptı. Araştırma, akıllı teknolojilerin ve çevrim içi araştırmaların tüketici tercihlerinde belirleyici bir

rol oynadığını gösterirken, çok kanallı deneyimin yükselişini sürdürdüğünü gözler önüne seriyor. Raporun önemli bulgularının

yer aldığı detayları sayfalarımızda bulabilirsiniz.

-----

Z Kuşağı ve Yapay Zeka Birlikte Evriliyor

Teknolojinin her yönü ile sayfalarımızda yer aldığı sayılarımız ile bir yılı daha geride bırakıyoruz. Birçok yeni teknolojiden

bahsettiğimiz, olanların gelişiminde yolculuğuna ortak olduğumuz ve gelecek adına umutlarla duyurmaya çalıştığımız yeni

teknolojilerin devamlılığında yine sizlerle beraber olmayı, 2025 yılında da yanımızda olmanızı temenni ediyoruz.

Hayatımıza teknolojinin pozitifliği ile yansıdığı güzel günleri ve yılı beraber yaşamak dileğiyle. Bu vesileyle tüm ülkemiz ve

okuyucularımız adına, güzel bir gelecek, umut dolu yatırımlar, sağlık, mutluluk ve huzur dolu bir dünya diliyoruz.

Önümüzdeki sayıda teknoloji dünyasında buluşmak üzere…

Hoşça kalın…

Ahmet Mızrak

ahmet.mizrak@img.com.tr


14

Levent Özbilgin:

“Amacımız,

Türkiye’nin dünya

ekonomisinde hak

ettiği yere gelmesini

sağlamak”

AirCom Teknoloji

ve Cambium

Networks, kablosuz

teknolojilerin

geleceğini

şekillendiriyor!

18

Lenovo, NVIDIA

iş birliği ile

yapay zeka

yatırımlarında

yeni bir dönem

başlatıyor

8


IT

BİL

network

Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

37

TELKODER’in

Elektronik

Haberleşme

Sektörü

Kasım Raporu

yayınlandı

23

Empatika

Nöropazarlama

Araştırma

Merkezi açıldı

LC Waikiki’nin

Yeni Teknoloji

Yatırımı:

LCW Digital

39

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK

İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA

İMTİYAZ SAHİBİ

H. FERRUH IŞIK

GENEL MÜDÜR

(Sorumlu)

MEHMET SÖZTUTAN

mehmet.soztutan@img.com.tr

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ

SIDIKA AKYOL KAYIR

sidika.kayir@aplusmedya.com

GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ

AHMET MIZRAK

ahmet.mizrak@img.com.tr

DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ

YUSUF OKÇU

yusuf.okcu@img.com.tr

HABER MERKEZİ

ENES KARADAYI

enes.karadayi@img.com.tr

KAT KI DA BU LU NAN LAR

Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN

ozbudun@gmail.com

ÖMER KARDAŞ

omer.kardas@ihlas.com.tr

ALİ İLKER YÜCEER

ali@mak ro bil.com.tr

TEKNİK MÜDÜR

TAYFUN AYDIN

Tayfun.aydin@img.com.tr

GRAFİK TASARIM

HAKAN SÖZTUTAN

hakan.soztutan@img.com.tr

FİNANS MÜDÜRÜ

Cuma KARAMAN

cuma.karaman@img.com.tr

MUHASEBE MÜDÜRÜ

Yusuf DEMİRKAZIK

yusuf.demirkazik@img.com.tr

A BO NE VE DAĞI TIM

İSMAİL ÖZÇELİK

ismail.ozcelik@img.com.tr

Reklam Rezervasyon

A PLUS MEDYA

NISH ISTANBUL RESIDENCE

Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.

No: 44/B - D: 167 Yenibosna/

Bahçelievler - İstanbul

Reklam İletişim

reklam@aplusmedya.com

Tel : 0212 216 99 13

Gsm : 0552 805 34 35

İdare Merkezi:

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 22 22

Renk Ayrımı:

Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi

CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 30 00


Şirket kârını yüzde 20 artıran

yazılım geliştirildi

26 yıldır geliştirdiği yazılım çözümleri ile sınırları

aşarak başarılara imza atan Bimser, İç Kontrol

Enstitüsü Türkiye (ICI) iş birliği ile hayata geçirdiği

“QGRC” adlı yazılımını tanıttı. Bu yazılım sayesinde

şirketlerin kurumsal yönetimi, risk yönetimi, denetim

sistemi ve uyum sistemi entegre bir şekilde dijital

ortamda yönetilebiliyor. Böylece şirketlerin net kârları

ortalama yüzde 20 artarken zamandan da tasarruf

ediliyor…

Şirketlerde “QGRC” avantajı

İş süreçlerini daha hızlı, daha verimli ve daha etkili hale getirmek

isteyen işletmeler, dijitalleşme yatırımlarını artırıyor. 26

yıldır bilgi teknolojileri alanında yazılım çözümleri geliştiren

Bimser de yenilikçi çözümleri ile şirketlerin dijitalleşme

hikâyelerini farklı bir boyuta taşımaya devam ediyor. Türk

mühendisler tarafından geliştirilen Bimser’in yerli ve milli

yazılımları, şirketlerin verimlilik ve rekabetini artırırken,

riskleri de ortadan kaldırıyor. Başarısını iç piyasanın yanı sıra

yurt dışına da taşıyan şirket, ABD, Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetler

başta olmak üzere dünyada 30’dan fazla ülkeye satış

yapıyor.

Bimser’in İç Kontrol Enstitüsü Türkiye (ICI) iş birliği ile

geliştirdiği son ürünü QGRC yazılımı sayesinde şirketlerin

kurumsal yönetimi, risk yönetimi, denetim sistemi ve uyum

sistemi entegre bir şekilde dijital ortamda yönetilebilecek.

Böylece işletmelerin maliyetleri azalırken, kârlılıkları artacak.

Kârlılığı yüzde 20 artırıyor

Geliştirme sürecinde elde edilen verilere göre QGRC yazılımı

kullanan şirketlerin yönetim kaliteleri ve kurumsal performansları

artıyor. Örneğin perakende sektöründe faaliyet

gösteren bir şirket, bir mağazasında oluşturduğu sistemi

QGRC yazılımı sayesinde rahatlıkla 100 mağazasında uygulamaya

geçirebiliyor. QGRC yazılımının standardizasyon ve

çoklama özelliği sayesinde şirketler şube ve fabrika sayısını

artırıp riskleri kontrol altına alabiliyor. QGRC uygulaması hem

iş boyutuyla hem yazılım boyutuyla şirketlerin net kârlarını

ortalama yüzde 20 artırıyor.

Gelişmiş raporlama ve güvenlik

Bimser QGRC yazılımı; gömülü know-how, metodoloji ve araç

desteği, üstün entegrasyon yetenekleri, gelişmiş raporlama ve

analitik, kullanıcı merkezli tasarım, özelleştirme ve esneklik,

proaktif uyum yönetimi, uygun maliyetli uygulama ve sağlam

güvenlik özellikleriyle piyasadaki yerli ve yabancı rakiplerinden

ayrışıyor.

4


İş birliğini teşvik ediyor

QGRC altında yer alan iç kontrol, risk

yönetimi, süreç yönetimi ve iç denetim

gibi iş alanları, şirketlerde genellikle

birbirlerinden bağımsız ve kopuk olarak

yönetiliyor. Bu yönetim sistemlerini,

birbirleriyle veri alışverişi yapacak ve

birbirlerine entegre bir şekilde çalışacak

hale getirmek oldukça ciddi bir

sorun. Tüm dünyada ve Türkiye’de bu

süreçleri yöneten şirketler, konuya çok

fazla kaynak ayırıp entegrasyonu genellikle

in-house çözümler veya manuel

İç Kontrol Enstitüsü Türkiye (ICI)

Başkan Yardımcısı İlknur Tunç

QGRC;

QGRC, süreç yönetimi, kalite yönetimi, stratejik

yönetim, risk yönetimi, uyum, iç kontrol ve

iç denetim gibi pek çok yönetim sistemini bir

araya getirerek şirketlerin yönetim alt yapısını

entegre bir şekilde yeniden inşa ediyor. Bu

platform, şirketlerin yalnızca finansal performanslarını

değil, aynı zamanda itibarlarını,

yasal uyumlarını ve stratejik başarılarını da

güçlendiriyor. Buna ek olarak, kurumsallaşma

sürecinde olan şirketlerin kurumsallaşma ve

değişim çabalarını da tek merkezden yönetmelerini

ve ilerlemeyi izlemelerini sağlıyor. Bunu

sadece bir yazılım çözümü olarak değil; model,

metodoloji ve araçları da içeren ve uygulamaya

yönelik rehberlik sunan bir platform olarak

sunuyor.

yöntemlerle büyük bir çaba harcayarak

geliştiriyor. QGRC yazılımı, yönetişim,

risk yönetimi ve uyum süreçlerini tek

bir sistemde merkezileştirerek siloları

ortadan kaldırıyor, departmanlar arasında

iş birliğini teşvik ediyor. Bu sayede

işletmeler ciddi bir maliyet avantajı, veri

güvenliği, veri bütünlüğü ve kurumsal

kaynak verimliliği sağlamış oluyor.

2 bin şirket kullanıyor

Bugün enerjiden tekstile ve savunmaya

kadar pek çok sektörden 2 binin üzerinde

şirketin kullandığı Bimser yazılımlarının

1 milyondan fazla lisanslı kullanıcıya

ulaştığına dikkat çeken Bimser

CEO’su Murat Atıcı, “Türk mühendislerimiz

tarafından geliştirilen low code

(Az Kod) ürünümüz Bimser Synergy, iş

akışı ve doküman yönetimi ürünümüz

eBA, entegre yönetim sistemi ürünümüz

QDMS, bakım onarım ve varlık yönetim

ürünümüz bEAM, süreç otomasyon

ürünümüz Ensemble ve şirketlerin

yönetim kalitelerini ve kurumsal performanslarını

arttıran QGRC öne çıkan

yazılımlarımız arasında yer alıyor” dedi.

“Potansiyel tehditleri analiz

ediyor”

Bimser QGRC yazılımının geliştirilmesinde

etkin rol oynayan İç Kontrol

Enstitüsü Türkiye (ICI) Başkan Yardımcısı

İlknur Tunç, QGRC çözümünün

bütünsel katkısını şöyle açıklıyor: “QGRC

çözümü, politika ve prosedür yönetiminde

kurumsal standartlara uygun

dokümantasyon sağlayarak yönetişim

yapısını güçlendiriyor. Risk yönetiminde

veri analitiği alt yapısı sunarak süreç

bazlı risk senaryoları ile potansiyel

tehditleri sistematik şekilde belirliyor

ve analiz ediyor. Bu sayede risklerin

güvenilir ve sürdürülebilir bir yaklaşımla

ele alınmasını sağlıyor. Otomatik tetikleyicilerle

uyum takibini kolaylaştırarak

performansı artıran QGRC, iş akışlarını

standardize ediyor ve iç kontrol ile uyum

süreçlerini entegre ederek yasal uyumun

sağlanmasını destekliyor. COSO ve ISO

31000 standartlarıyla uyumlu olan Bimser

QGRC, KOBİ’ler ve büyük şirketlerin

kurumsal olgunluk seviyesini yükseltmelerine

ve korumalarına destek olan

kapsamlı bir yönetim çözümü sunuyor.”

Tunç’un verdiği bilgiye göre QGRC

yazılımı finans, üretim, sağlık, enerji,

teknoloji ve telekomünikasyon başta

olmak üzere pek çok sektörde kolay bir

şekilde kullanılabiliyor.

Bimser CEO’su Murat Atıcı

BİMSER;

Bimser, işletmelerin dijital değişim ve

dönüşümlerini gerçekleştirerek sürekli

olarak geliştirdiği yeniliklerle onları teknolojik

anlamda ileriye taşıyan bir yazılım

şirketi. 1998 yılında kurulan marka, bilgi

teknolojileri alanında yazılım çözümleri

üretmek üzere bir araya gelen kişilerle yolculuğuna

başladı. Kocaeli, İstanbul, Ankara,

New York ve Dubai’de ofisleri olan

Bimser, enerjiden tekstile, otomotivden

savunma sanayine ve finansal hizmetlere

her sektörden şirkete verimlilik ve

rekabet avantajı sunan ve tamamen Türk

mühendisler tarafından geliştirilen Bimser

Synergy, eBA, QDMS, bEAM, Ensemble ve

QGRC yazılım ürünleriyle fark yaratıyor.

Bimser’in yazılım ürünleri, bugün Türkiye’nin

2000’den fazla seçkin şirketinde,

milyonu aşkın profesyonel tarafından kullanılıyor;

sağladığı verimlilik ile bu şirketlere

rekabet avantajı ve başarı getiriyor.

Bimser, yazılımlarını bugüne kadar 30’dan

fazla ülkeye ihraç etmiştir. Şirketin 2017

yılında hayata geçirdiği New York ve Dubai

ofisleri de bu gelişimin devamı niteliğindedir.

5


Odağında Teknoloji Var:

LCW Digital

Moda ve perakende dünyasının lider

markalarından olan LC Waikiki sektördeki

konumunu teknolojiye yapmış olduğu

yatırımlarla korumayı sürdürüyor. Son olarak

son dönemin olmazsa olmazı dijital dönüşüme

olan inancını ortaya koyan LCW Digital’i

duyuran firmanın dünden bugüne teknoloji

yatırımlarını ve gelecek planlarını LC Waikiki

Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri Genel

Müdürü Şerafettin Özer ile konuştuk. Moda

perakende sektöründeki lider konumlarını

korurken aynı zamanda da teknoloji alanında

da adından söz ettiren marka olmayı

hedeflediklerini belirten Özer, hedeflerinin

teknoloji yatırımlarıyla sektörü dönüştürerek

markayı ileriye taşımak olduğunu söyledi…

Şerafettin Özer

LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve

Bilgi Teknolojileri Genel Müdürü

LC Waikiki olarak teknolojiye yaklaşımınızı nasıl

tanımlarsınız? Şirket kültürünüzde teknolojinin yeri

nedir?

LC Waikiki olarak, her ne kadar moda ve perakende sektöründe

faaliyet göstersek de teknolojiye olan bakış açımız, sadece bir

destek unsuru olmanın ötesinde, işimizin merkezinde yer alıyor.

Güçlü bir teknoloji ekibi ve yenilikçi bir vizyonla, tüm süreçlerimizi

daha verimli hale getirmek için çalışıyoruz. Teknoloji, lojistikten

tedarike, stok yönetiminden müşteri deneyimine kadar pek çok

alanda bize rekabet avantajı sağlıyor. Özellikle hızlı ve doğru

kararlar almayı mümkün kılan veri odaklı bir yaklaşımla sektörde

fark yaratmayı amaçlıyoruz.

Aynı zamanda, teknolojiyi müşterilerimize daha kişiselleştirilmiş

ve kesintisiz bir alışveriş deneyimi sunmak için de etkin bir şekilde

kullanıyoruz. Bu kapsamda yapay zeka büyük veri analitiği ve

otomasyon gibi teknolojilerden faydalanarak, yalnızca sektöre

uyum sağlıyor aynı zamanda geleceğe yön vermeyi hedefliyoruz.

Perakende sektöründe dijital dönüşüm sürecini nasıl

değerlendiriyorsunuz? LC Waikiki bu dönüşümde nasıl

bir rol oynuyor?

Her sektörde olduğu gibi perakende sektöründe de dijital dönüşüm

6


“DIGITAL RETAIL”

büyük bir hızla ilerliyor. Gelecekte de

var olmak isteyen kurumlar süreçlerine

teknolojiyi entegre ederek daha verimli

olmayı amaçlıyor. LC Waikiki olarak dijital

dönüşüm ve teknoloji alanında hayata

geçirdiğimiz uygulamalar ve projelerle

sektörde öncü bir konumda olduğumuzu

düşünüyorum. 800 kişilik güçlü bir BT

ekibimiz var ve bu ekip ihtiyacımız olan

tüm teknolojileri geliştirebilecek kapasiteye

sahip. Bu avantajı kullanarak hem

müşterilerimize daha iyi hizmet vermek

hem faaliyet gösterdiğimiz alanlarda

verimimizi artırmak hem de sektörü daha

ileri taşıyacak teknolojilere imza atıyoruz.

Yakın zamanda hayata geçirdiğimiz VDP

projesi de bunlardan biri. VDP (Virtual

Design and Planning), ürün planlama

ve tasarım süreçlerinin sanal bir ortama

taşınmasını sağlayan yenilikçi bir

yazılım. Tamamen kendi kaynaklarımızla

geliştirdiğimiz VDP, 3 boyutlu modelleme

yetenekleri sayesinde tasarım ve üretim

süreçlerini dijitalleştiriyor. Mağaza

planlamasında da etkin bir rol oynayan

bu sistem, sezon öncesinde mağaza

düzenlemelerinin sanal ortamda test

edilmesine olanak tanıyarak zaman

ve maliyet tasarrufu sağlıyor. VDP ile

planlamanın 2 boyutlu dünyasını, ürün ve

perakendenin 3 boyutlu dünyasına entegre

ediyoruz diyebilirim. Sezon öncesinde

ürünleri 3 boyutlu dünyada görebilmek,

olası hataları önlemek açısından iş

sonuçlarının kalitesini artırıyor.

LC Waikiki olarak dijitalleşme ve

teknolojiyi çok geniş kapsamlı bir

şekilde kullanırken müşteri deneyimini

iyileştirmek, operasyonel verimliliği

artırmak ve sürdürülebilirlik hedeflerimize

ulaşmak için yenilikçi çözümleri hayata

geçiriyoruz.

Yakın zamanda duyurusunu

yaptığınız LCW Digital’in kuruluş

amacı ve vizyonu nedir? Hangi

ihtiyaçtan doğdu? Dijital dönüşüm

yolculuğunuzda LCW Digital’in rolü

nedir?

LC Waikiki olarak, dijital dönüşüm

sürecine uzun yıllardır güçlü bir şekilde

yatırım yapıyoruz. Halihazırda çok güçlü

bir BT ekibine sahibiz ve bu ekibimiz,

lojistikten e-ticarete, mağazacılıktan ERP

sistemlerine kadar geniş bir yelpazede

teknoloji çözümleri üretiyor. LCW Digital’i

kurarak, bu altyapıyı daha da ileriye

taşımayı ve BT ekibimizin çalışmalarını çok

daha kapsamlı hale getirmeyi hedefledik.

Bu girişim, yalnızca şirket içi dijitalleşmeyi

hızlandırmakla kalmayıp teknokent

ortamında daha fazla start-up ve girişimle

iş birliği yaparak yenilikçi projeler üretme

fırsatını da beraberinde getiriyor. Bu

sinerji sayesinde hem dijital dönüşüm

süreçlerimizde hem de teknoloji geliştirme

çalışmalarımızda daha verimli bir yapı

oluşturmayı amaçlıyoruz.

LCW Digital’de yapay zekâ ve veri

analitiği nasıl kullanılıyor? Hangi

operasyonel süreçleri destekliyor?

LCW Digital pek çok farklı alanda

çalışmalar yürütecek. Odağındaki

teknolojiler arasında yapay zeka, makine

öğrenimi ve büyük veri çözümleri yer

alıyor. Bu teknolojiler, müşteri ihtiyaçlarını

daha iyi anlamak, kişiselleştirilmiş

öneriler sunmak ve talep tahminlerini

optimize etmek için kullanılacak. Ayrıca,

operasyonel verimliliği artıran RPA

(Robotik Süreç Otomasyonu) ve Agent

tabanlı çözümlerle lojistik ve tedarik

zinciri süreçlerinde önemli iyileştirmeler

sağlanacak.

Moda dünyasında çığır açabilecek

projelerden biri de oyunlaştırma ve 3D

planlama çözümleri. Bu uygulamalar, ürün

tasarımı ve koleksiyon planlama süreçlerini

dijitalleştirerek daha hızlı ve yaratıcı

sonuçlar elde edilmesini sağlayacak.

Örneğin 3D teknolojileriyle tasarımların

prototip oluşturulmasına gerek kalmadan

değerlendirilmesi mümkün olacak,

bu da maliyetleri düşürürken çevresel

sürdürülebilirliğe katkı sunacak.

Dijital mağaza deneyiminde dikkat çekecek

projeler arasında, mobil ve web ön yüz

teknolojileri ile müşterilere kesintisiz ve

entegre bir alışveriş deneyimi sunulması

yer alıyor.

Siber güvenlik çözümleri ve yeni veri

merkezi yapılandırması, hem LC

Waikiki’nin dijital altyapısını güvence

altına alacak hem de global ölçekte faaliyet

gösteren perakende sektörü için örnek

teşkil edecek. Container tabanlı servis

geliştirme teknolojileri sayesinde, LC

Waikiki’nin teknoloji operasyonları daha

hızlı, ölçeklenebilir ve esnek hale gelecek.

Bu projelerle yalnızca LC Waikiki’ye değil,

tüm perakende sektörüne önemli katkılar

sağlamayı hedefliyoruz.

Teknolojik inovasyon ve Ar-

Ge çalışmalarınızdan bahseder

misiniz? Yeni teknolojilere yatırım

yaparken hangi kriterleri göz önünde

bulunduruyorsunuz?

LC Waikiki olarak teknolojik inovasyon

ve Ar-Ge çalışmalarını iş stratejimizin

ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.

Dijitalleşme ve teknolojiyi etkin bir şekilde

kullanarak, iş süreçlerimizi daha verimli

hale getirmek, müşteri memnuniyetini

artırmak ve sektörümüzde fark yaratacak

yenilikçi çözümler geliştirmek için

çalışıyoruz. Ar-Ge merkezlerimizde hem

moda perakendesine hem de teknolojik

altyapımıza değer katacak projeler

üzerinde duruyor, yenilikçi yazılımlar,

otomasyon sistemleri ve veri analitiği

gibi alanlarda yatırımlar yapıyoruz. Yeni

teknolojilere yatırım yaparken öncelikli

hedefimiz, iş süreçlerimizi daha verimli

hale getirecek ve müşteri deneyimini

iyileştirecek çözümler hayata geçirmek.

Bu doğrultuda, insan gücünü daha etkin

kullanmamıza olanak tanıyan, tedarik

zinciri, lojistik ve operasyonel süreçlerimizi

optimize eden teknolojilere öncelik

veriyoruz. Aynı zamanda, sürdürülebilirlik

ve yenilikçilik ilkelerimizle uyumlu,

geleceğe dönük çözümleri tercih ediyoruz.

Önümüzdeki 5 yıl içinde teknoloji

alanında LC Waikiki’yi nerede

görüyorsunuz?

LC Waikiki, moda perakende sektöründe

lider konumunu korurken aynı zamanda

teknoloji alanında da adından söz ettiren

bir marka olmayı hedefliyor. Önümüzdeki

5 yıl içinde, teknoloji yatırımlarımız ve

hayata geçirdiğimiz projelerle sektöre

öncülük eden, yenilikçi ve ilham veren

bir şirket olmayı amaçlıyoruz. Hedefimiz,

yalnızca moda değil, teknoloji denildiğinde

de akla gelen ilk şirketlerden biri olmak ve

sektörü dönüştürerek markamızı daha da

ileri taşımak.

7


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

AirCom Teknoloji ve Cambium Networks,

kablosuz teknolojilerin geleceğini

şekillendiriyor!

AirCom Teknoloji, Cambium Networks’ün son teknoloji

kablosuz çözümleri ve yönetim platformlarıyla

Türkiye’deki sektöre yeni bir yön veriyor. Güvenlik, ağ

optimizasyonu ve yüksek performanslı bağlantılarda

devrim niteliğinde adımlar atılıyor.

Sektör Market

IT network

Türkiye’nin kablosuz çözümler alanındaki

öncü firmalarından AirCom Teknoloji,

25 yılı aşkın deneyimiyle Cambium

Networks’ün en yeni kablosuz ekipmanlarını

İstanbul’da düzenlediği özel etkinlikte

tanıttı. Şişli Point Hotel Barbaros’da

gerçekleşen toplantıda, AirCom

Teknoloji’nin sunduğu satış fırsatları ve

Cambium Networks’ün sektöre yön verecek

yeni nesil ürünleri katılımcılara

kapsamlı bir şekilde sergilendi.

Kablosuz çözümler

ve entegre yönetim

platformlarıyla yeni bir

dönem başlıyor

AirCom Teknoloji, Cambium

Networks’ün Türkiye distribütörü olarak,

kablosuz çözümler ve ağ optimizasyonu

alanlarında sektöre yön vermeye

devam ediyor. Cambium Networks, dünya

genelindeki en zorlu bağlantı gereksinimlerini

karşılamak üzere tasarlanmış

noktadan noktaya (PTP) ve noktadan

çok noktaya (PMP) kablosuz çözümleri

ile dikkat çekiyor. Özellikle NATO standartlarındaki

frekanslarla uyumlu olan

ve kritik altyapılar için yüksek güvenlikli

çözümler sunan Cambium Networks,

ONE Network konseptiyle uçtan uca

bağlantı sağlayabilecek en gelişmiş kablosuz

platformu sunuyor.

8


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

güvenlik duvarı ve zafiyet tarayıcısı gibi

güvenlik çözümleri ise kritik altyapılar

için yüksek güvenlikli bir ortam sağlıyor.

Etkinlikte tanıtılan ürünler arasında, 60

GHz çoklu gigabit çözümleri ve WiFi6

(802.11ax) destekli ePMP4000 gibi teknolojiler

yer alıyor. Ayrıca, Cambium

Networks’ün 5 GHz ve 6 GHz frekans

bantlarında sunduğu PTP670, PTP450i,

PMP450m, PMP450b gibi FPGA çözümleri,

ağ optimizasyonunu ve güvenliği bir

üst seviyeye taşıyor.

Gelişmiş güvenlik ve yönetim

platformlarıyla kablosuz

altyapı güçleniyor

AirCom Teknoloji ve Cambium

Networks’ün sunduğu bir diğer önemli

yenilik ise cnMaestro yönetim platformu.

Bu platform, tüm Cambium ürünlerinin

merkezi yönetimini sağlayarak

ağ yöneticilerine kapsamlı bir kontrol

ve kolaylık sunuyor. NSE3000 SD-WAN

25 yıldır sektöre katma değer

sağlayan bir lider: AirCom

Teknoloji

AirCom Teknoloji, sektördeki 25 yıllık

tecrübesiyle yalnızca en kaliteli kablosuz

ekipman üreticilerinin platformlarını

Türkiye’ye sunmakla kalmıyor, aynı

zamanda proje entegrasyonu ve anahtar

teslim çözümlerle de sektöre katma değer

sağlıyor. Şirket, “Yüksek Hizmet Kalitesi”

anlayışıyla, tüm çözüm ortakları

ve müşterileri için ücretsiz keşif, projelendirme,

doğru ürün tedariki ve %100

müşteri memnuniyeti garantisi sunuyor.

AirCom Teknoloji Genel Müdürü Ömer

Demir, etkinlikte yaptığı konuşmasında,

kablosuz çözümlerin Türkiye’deki

büyük potansiyeline ve Cambium

Networks’ün yeni nesil ekipmanlarının

sektöre olan katkılarına dikkat çekti.

Demir, “Kablosuz teknolojiler, yalnızca

bağlantı değil, aynı zamanda güvenlik ve

veri yönetimi için de kritik bir rol oynuyor.

Bu alanda sunduğumuz çözümlerle,

müşterilerimize güvenli, hızlı ve verimli

altyapılar kurmalarını sağlıyoruz” şeklinde

konuştu.

Dünya çapında çözümler,

AirCom ile mümkün!

Cambium Networks ve AirCom Teknoloji’nin

iş birliği, Türkiye’deki kablosuz

çözümler pazarında önemli bir dönüm

noktası oluşturuyor. Özellikle askeri ve

kritik altyapı projelerinde güvenliği ön

planda tutan çözümler, sektördeki farklı

ihtiyaçlara hitap ediyor.

AirCom Teknoloji, gelecekteki projelerinde

de sektöre yön veren yenilikçi çözümlerle

ilerlemeyi ve Türkiye’deki kablosuz

teknoloji pazarını bir adım daha

ileriye taşımayı hedefliyor.

9Sektör Market

IT network


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türkiye’de alışverişten önce yüzde 90

oranında çevrim içi araştırma yapılıyor

Google, Türkiye’deki tüketicilerin satın alma yolculuğundaki beklentilerini anlamak

ve davranışları analiz etmek amacıyla 2019 yılından bu yana gerçekleştirdiği Smart

Shopper araştırmasını sonuçlandırdı. Bu yılki Smart Shopper 2024 araştırması;

çevrim içi araştırmanın artışı, fiziksel alışverişin geri dönüşü ve yapay zeka gibi yeni

teknolojilerin alışveriş alışkanlıklarına etkisine dair önemli çıktılara ev sahipliği yaptı…

Sektör Market

IT network Tüketicilerin satın alma yolculuğundaki

davranışları sürekli değişmeye devam

ediyor. Google da bu alandaki beklentiyi

ve alışveriş alışkanlıklarını analiz etmek

için 2019 yılından bu yana devam ettirdiği

Smart Shopper araştırmasını sonuçlandırdı.

“Smart Shopper 2024” çalışması, tüketici

alışveriş ve araştırma davranışları üzerine 7

ürün kategorisinde (Elektronik, Ev & Bahçe,

Moda, Gıda & Bakkaliye, Güzellik, Oyuncak,

Mücevher) kapsamlı küresel bir analiz

sunuyor. Araştırma kapsamında metodoloji

olarak nüfusun ulusal düzeyde temsili için

yaş, cinsiyet ve bölgeye göre çevrimiçi temsili

kotalar uygulanarak belirlenen toplam 2100

kişi, ürün kategorilerine eşit olarak dağıtıldı.

Her katılımcı bireysel alışveriş davranışlarına

göre seçildi ve yalnızca bir kategoriye ait

anketi tamamladı. Araştırma, akıllı teknolojilerin

ve çevrim içi araştırmaların tüketici

tercihlerinde belirleyici bir rol oynadığını

gösterirken, çok kanallı deneyimin yükselişini

sürdürdüğünü ve fiziksel alışverişe geri

dönüş eğilimi de gözler önüne seriyor.

10

Çevrim içi araştırma

yükselişini sürdürüyor

Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’deki

tüketicilerin yüzde 90’ı, satın almadan önce

çevrim içi araştırma yaparak bilgi topluyor.

Özellikle tüketici elektroniği ve ev & bahçe

kategorilerinde çevrim içi araştırma yoğunluğu

öne çıkıyor. Ayrıca, tüketicilerin yüzde

79’u alışveriş süreçlerinde hem çevrim içi

hem de fiziksel kanalları kullanarak esnek

bir yolculuk sürdürüyor; tamamen çevrim içi

alışveriş yapanların oranı yüzde 11, yalnızca

fiziksel mağazaları tercih edenlerin oranı ise

yüzde 10 olarak belirtiliyor. Dijital ve mağazadan

yapılan alışveriş kırılımına bakıldığındaysa

Türkiye genelinde tüm kategorilerde

yüzde 66 dijital kanaldan alışveriş, yüzde

34 fiziksel mağazadan alışveriş son satın almanın

yapıldığı kanal olarak tercih ediliyor.

Kullanıcılar, fiziksel

mağazadan alışverişi yeniden

tercih etmeye başladı

Özellikle moda, ev & bahçe, güzellik ve oyuncak

kategorilerinde fiziksel alışverişe geri

dönüş gözlemleniyor. Fiziksel mağazaların

önemini korumasının arkasında ise mağazada

ürünü görebilme, hissedebilme ve deneyebilme

isteği yatıyor. Tüketicilerin yüzde 84’ü,

mağazada ürünü doğrudan deneyimlemenin

fiziksel alışveriş tercihinde önemli olduğunu

belirtiyor. Anket katılımcılarının yüzde 83’ü

de ürünü mağazadan satın aldıktan hemen

sonra teslim almanın avantaj olduğu düşünülüyor.

Bu eğilimler, perakende sektöründe

çevrim içi ve fiziksel mağazaların birbirini

tamamlayan roller üstlendiğini gösteriyor.

Özellikle mağazada ürünleri doğrudan deneyimleme

olanağı, tüketicilere güven verirken

çevrim içi araştırmanın yaygınlaşması,

bilinçli alışveriş yapma ihtiyacını karşılıyor.

Perakende sektörünün, bu iki alışveriş deneyimini

entegre eden stratejiler geliştirerek

tüketicilere esnek ve güven veren bir alışveriş

deneyimi sunması önem taşıyor.

Yeni nesil dijital araçlar satın

alma kararına etki ediyor

Araştırma sonuçlarına göre katılımcılarının

yüzde 79’u, son 6 ay içinde alışveriş yaparken

ilham almak için yeni teknolojilerden faydalandı.

Kısa formatlı videolar, sosyal medya

platformları, görsel arama araçları ve yapay

zeka araçları bu süreçte öne çıkan kanallar.

Anket katılımcılarının yüzde 76’sı sosyal

medya platformlarını ürünler hakkında bilgi

almak için kullanıyor. Sosyal medya, tüketicilerin

ilgisini çeken bir ürün keşif kanalı

olmayı sürdürüyor; katılımcıların yüzde 41’i

kısa formatlı videolarla ürün keşfi yapıyor.

Sosyal medya üzerinden doğrudan ürün satın

alanların oranı yüzde 43’ten yüzde 37’ye

düşmüş durumda. Google ise ürün araştırmalarında

katılımcıların yüzde 99’u tarafından

tercih edilen ana arama motoru olarak

ön plana çıkıyor.

En çok kullanılan temas noktalarına ek olarak

anket katılımcılarının yüzde 57’si ise

alışveriş yapmak için 5 veya daha fazla kanal

kullandığını belirtiyor. Arama motoru

ve sosyal medya araçlarının dışında katılımcıların

yüzde 35’i ürün hakkında daha fazla

bilgi edinmek için Google Lens gibi görsel

arama araçlarını kullanırken, yüze 23’ü marka

veya perakendeci web sitelerindeki chatbotlarla

iletişime geçtiğini belirtiyor. Anket

katılımcılarının yüzde 13’ü de chat tabanlı

yapay zeka araçlarıyla etkileşim kurduğunu

söylüyor. Bu sonuçlar, kullanıcıların ürün

keşfinde birçok farklı kaynağa başvurduğunu

ve sosyal medya ile arama motorlarının

birbirini tamamlayan roller üstlendiğini gösteriyor.

Yapay zeka teknolojileri

alışveriş yolculuğunu

dönüştürüyor

Google, değişen alışveriş alışkanlıklarına

daha yakından bakmak amacıyla 1500 kişi

ile yapay zeka kullanımı üzerine Google

Türkiye olarak Alışveriş Yolculuğunda AI

Kullanım Anketi adında bir anket çalışması

gerçekleştirdi. Bu anket çalışmasının sonuçlarına

göre, internet üzerinden alışveriş yapan

katılımcıların yüzde 86’sı yapay zekaya

yönelik farkındalığa sahip. Bu oran, çevrim

içi alışveriş yapan tüketicilerin teknolojiye

olan yatkınlıklarını ve yapay zeka çözümlerine

açık olduklarını gösteriyor. Ankete

katılanlar yapay zekayı en az alışveriş için

kullanmalarına rağmen, doğrudan sorulduğunda

bu teknolojiyi en çok ürün ve fiyat

araştırması (%20) ile ürün karşılaştırma

(%19) gibi alanlarda faydalı bulduklarını belirtiyorlar.


IAS, Hyundai Motor Group ile Canias ERP

Uygulaması için Bir Anlaşma İmzaladı

IAS ve Hyundai Motor Group iş birliği, Seul’de gerçekleşen toplantıda resmi olarak

duyuruldu. Projenin detaylarının paylaşıldığı bu toplantıda katılımcılar arasında IAS

Yönetim Kurulu Başkan Vekili Can Karabiber ile Hyundai Motor Group Başkan Yardımcısı

ve Süreç ve Çözüm Entegrasyonu Bölüm Başkanı Dongho Lee de yer aldı.

Bu iş birliği kapsamında, IAS

tarafından geliştirilen Canias ERP

sistemleri, Hyundai Motor Group

bünyesinde kullanılarak şirketin

global üretim yönetimi stratejisini

destekleyecek. Hem standart hem

de özelleştirilebilir olarak sunulan

Canias ERP sayesinde proje

sonunda operasyonel verimliliğin

artması, sürdürülebilir kalite

sağlanarak farklı sektörlerde

kaynak dağılımının optimize

edilmesi hedefleniyor. Canias ERP,

Hyundai Motor Group’un Asya,

Orta Doğu ve Afrika’daki üretim

tesislerine aşamalı olarak entegre

edilecek. Bununla birlikte, grubun

operasyonel hedefleriyle uyumlu

şekilde, ölçeklenebilir ve verimli bir

uygulama süreci sağlanacak.

Bu proje, IAS’ın Kore’deki yükselen

değerini ve güçlenen konumunu

vurgularken, aynı zamanda

alanında lider, global kuruluşların

ihtiyaçlarına yönelik gelişmiş ERP

çözümleri sunma yeteneğini de

kanıtlıyor. Bunun yanı sıra, IAS’ın

Hyundai’nin yazılım ve BT hizmetleri

alanındaki bağlı kuruluşu Hyundai

AutoEver ile kurduğu güçlü iş birliği,

Hyundai Motor Group’un dijital

dönüşüm hedeflerini destekleyecek.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Levent Özbilgin: “Amacımız, Türkiye’nin

dünya ekonomisinde hak ettiği yere

gelmesini sağlamak”

Microsoft Türkiye tarafından düzenlenen “Microsoft AI Tour” etkinliğinde iş

liderlerinden, bilişim profesyonellerinden ve basın mensuplarından oluşan bini aşkın

katılımcı bir araya geldi. Etkinlikte konuşan Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent

Özbilgin, “Türkiye’nin en büyük 100 şirketinin yarısı yapay zeka uygulamalarını

kullanmaya başladı. Bizim de başlıca amacımız, organizasyonların yapay zekayı bir

kaldıraç olarak kullanmasını destekleyerek Türkiye’nin dünya ekonomisinde hak

ettiği yere gelmesini sağlamak” dedi…

Sektör Market

IT network

12

Microsoft Türkiye tarafından Swissotel

The Bosphorus’ta düzenlenen “Microsoft

AI Tour” etkinliğinde iş liderlerinden, bilişim

profesyonellerinden ve basın mensuplarından

oluşan bini aşkın katılımcı

bir araya geldi. Yapay zeka teknolojilerinde

yaşanan gelişmelerin değerlendirildiği

etkinlik kapsamında canlı demolara,

breakout seanslara ve Microsoft Türkiye

iş ortaklarının ve müşterilerinin konuk

olduğu panellere yer verildi. Sunuculuğunu

Yekta Kopan’ın yaptığı organizasyonun

sponsorluğunu Adeo, Akbank

Teknoloji, DTech Cloud, Este Bilişim,

KoçSistem, Noventiq Makronet Arena,

Nephos AI, Netaş, PwC ve Vodafone üstlendi.

Açılış konuşmasını yapan Microsoft

Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin,

“Son 3 aydır Microsoft’un çok daha

rasyonel ve net bir yapay zeka stratejisi

oluşmuş durumda. Bunun üç ayağı var:

Birincisi tüm Microsoft ürünlerini yapay

zekayla entegre hale getiren Copilot

ürünlerimiz; ikincisi şirketlerin ve yazılımcıların

üzerinde kendi yapay zeka

uygulamalarını geliştirebilmeleri için

yarattığımız Copiot stack, yani uçtan

uca yazılım geliştirme platformumuz;

üçüncüsü ise yapay zeka destekli tüm

ürünlerimizin üzerinde en etkin şekilde

çalışacağı bir donanım referans platfmu

olan Copilot + PC. Yapay zeka teknolojilerini

bu vizyonla tüm paydaşlarımıza

ulaştırıyoruz. Dünyadaki Fortune 500

şirketlerinin %60’ının Microsoft 365 Copilot

kullanıyor olmasından gurur duyuyor

ve bu kullanımların her anından

feedback aldığımız için ürünlerimizi

nasıl geliştirebileceğimize daha sağlıklı

karar verebiliyoruz. Türkiye’nin en büyük

100 şirketinin yarısı yapay zeka uygulamalarını

kullanmaya başladı. Bizim

de başlıca amacımız, organizasyonların

yapay zekayı bir kaldıraç olarak kullanmasını

destekleyerek Türkiye’nin dünya

ekonomisinde hak ettiği yere gelmesini

sağlamak” dedi.

Levent Özbilgin’in ardından söz alan

Microsoft Güney ve Doğu Avrupa Genel

Müdürü Kristina Tikhonova ise, “Yapay

Zekanın Bugünkü Gücüyle Yarını Hayal

Etmek” başlıklı konuşmasında yapay zekanın

mevcut iş ortamındaki dönüştürücü

potansiyeline dikkat çekti. “Yapay

zeka, çalışan ve müşteri hizmetlerini iyileştirerek,

iş süreçlerini optimize ederek

ve inovasyonu teşvik ederek endüstrileri

yeniden şekillendiriyor” diyen Tikhonova,

18 aylık üretken yapay zeka benimseme

sürecini değerlendirerek, endüstri

liderlerinin yapay zeka yatırımlarından

%350 yatırım getirisi sağladığını ifade

etti. Tikhonova, sürdürülebilir başarı

için yapay zekayı her düzeyde benimsemenin

kritik önem taşıdığını da sözlerine

ekledi. Yapay zekanın inovasyonun

önündeki engelleri kaldırarak gerçekten

olumlu bir fark yarattığını ve dünyanın

en büyük zorluklarının üstesinden gelinmesini

sağlayan bir unsura dönüştüğünü

vurgulayan Tikhonova, başarısıyla

fark yaratan Microsoft Imagine Cup Junior

kazananı 16 yaşındaki İdil Ada Aydos’u

sahneye davet ederek ilham verici

hikayesini izleyicilerle paylaştı.

Tikhonova’nın ardından “Yapay Zeka

Hızında İnovasyon” başlıklı bir konuşma

yapan Microsoft CEMA Bölgesi Genel

Müdürü ve CTO’su Mark Chaban

ise sunumunda Microsoft’un inovasyon

yatırımlarından, sürdürülebilirlik

çalışmalarından ve hedeflerinden, veri

merkezlerinin dönüşümünden ve yapay

zekanın yükselen bağlantı kurma

gücünden bahsetti. Chaban, “Teknoloji

inovasyonu besliyor. Geçen yıl Ar-Ge’ye

29,5 milyar dolar harcadık. Dünya çapında

300’den fazla veri merkezimiz var.

Microsoft Azure, dünyanın en büyük 3.

süper bilgisayarı ve bulut için de 1. süper

bilgisayarı. 2030 yılına kadar yapay zeka

teknolojisinin küresel gayri safi yurt içi

hasılaya (GSYİH) 15,7 trilyon katmasını

bekliyoruz” dedi.

Microsoft Türkiye Kurumsal Çözüm

Satışlarından Sorumlu Genel Müdür

Yardımcısı Elif Acar Özgüner’in moderatörlüğünde

gerçekleşen CIO Oturumu

Paneli’nde ise LCW CTO’su Şerafettin

Özer, Boyner CIO’su Cihan Yıldız ve Anadolu

Efes CDO’su Murat Özkan, yapay

zekaya ilişkin sektörel deneyimlerini ve

öngörülerini paylaştılar.

Microsoft Türkiye yöneticilerinin ve

müşterilerinin katılımıyla düzenlenen

paralel breakout seanslarda ise AI ve siber

güvenlik, AI çağında modern çalışma,

sağlık sektöründe verinin ve AI’ın

gücü, moda sektöründe yaratıcı AI ile

inovasyon, Windows 11 cihazlarıyla yeni

AI çağına giriş, AI dönüşümünü hızlandırma

ve Microsoft 365 Copilot’ta 2. dalga

gibi konular masaya yatırıldı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Altınay Savunma Teknolojileri’nden TAAC hamlesi

Türkiye savunma sanayisinin güçlü oyuncularından Altınay Savunma Teknolojileri,

iki önemli imza ile stratejik alanlarda teknolojik çözümler sunma iddiasını artırdı.

Şirket, iştiraki DASAL’da tam sahiplik anlaşması imzalamasının ardından diğer iştiraki

TAAC’da ise Netaş ile savunma sanayisinde güçlerini birleştiren bir iş birliği anlaşması

imzaladı…

Savunma sanayisinin yerlileşmesi hedefine

stratejik katkılar sunan Altınay Savunma

Teknolojileri, bu yıl 22-26 Ekim tarihleri arasında

düzenlenen SAHA EXPO 2024’te iki

önemli imza attı. Geçen hafta iştiraki DA-

SAL’da hisselerin tamamına sahip olmasını

sağlayan stratejik anlaşmayı ASELSAN ile

imzaladı. Bir diğer iştiraki TAAC Havacılık

Teknolojileri’nde ise önemli bir hamle yaparak

Netaş ile iş birliği anlaşması imzaladı.

Bu imza ile savunma ve havacılık sanayisinin

geleceği için kritik öneme sahip bir adım

atılırken, savunma ve havacılık alanında ülkemiz

için büyük önem arz eden kritik projelerde

yerlilik oranını artıracak ve yurt dışı bağımlılığını

azaltacak teknoloji seviyesi yüksek

kritik ürünlerin geliştirilmesi sağlanacak.

KAAN’a iniş takımları

HÜRJET’e Demir Kuş

Anlaşmanın ardından bir açıklama yapan Altınay

Savunma Teknolojileri Yönetim Kurulu

Üyesi ve TAAC Genel Müdürü Enis Ata, “Altınay

Savunma Grubu olarak SAHA EXPO 24’ü

oldukça verimli geçirdik. DASAL’ın ardından

TAAC’ta da stratejik bir adım attık. TAAC’ın

faaliyet gösterdiği havacılık alanında özellikle

ülkemizde geliştirilen platformların iniş takımları,

uçuş kontrol eyleyicileri ve teknoloji

seviyesi yüksek test sistemlerine ilişkin ihtiyaçlarını

karşılamaya yönelik olarak geniş bir

ürün gamımız var. Genç bir şirket olmamıza

rağmen çok kısa süre içerisinde geliştirilen bu

kabiliyetlerimiz ile global ölçekte de önemli

bir oyuncu konumundayız. Netaş ile gerçekleştirdiğimiz

güç birliği hem savunma sanayimizin

ihtiyaçlarının karşılanması adına

önemli bir adım olacak, hem de yerli ve milli

çözüm havuzumuzu genişletecektir” diye konuştu.

Türkiye’nin savunma sektöründe yerlileşme

hedefine katkı sağlamaktan gurur duyduklarını

ifade eden Ata, “Milli Muharip Uçak KA-

AN’ımızın İniş Takımlarını oldukça iddialı

bir takvim içerisinde geliştirmekte muvaffak

olduk. Ülkemizde bugüne kadar geliştirilmiş

en sofistike havacılık test sistemlerinden biri

olan gurur projemiz HÜRJET Demir Kuş Test

Sistemi, tam donanımlı bir test ortamı sunarak,

hava araçlarının tüm alt sistemlerini

yerde ve gerçek uçuş koşullarında test etme

imkanı sağlıyor. Bu sayede ülkemizin yerli ve

milli ilk jet eğitim ve hafif taarruz uçağı HÜR-

JET’in, ilk uçuş öncesi testleri, TAAC mühendisleri

tarafından geliştirilen Demir Kuş Test

Sistemleri üzerinde başarı ile gerçekleştirilmiş

oldu. Türkiye’nin kritik projelerine katkı

sağlayan TAAC, iş birlikleriyle de gücünü artırmaya

devam ediyor. Netaş ile yaptığımız

anlaşmanın da TAAC’ı daha ileriye taşıyacağına

inanıyoruz” dedi.

Netaş CEO’su Sinan Dumlu da savunma sektöründeki

bu tür ortaklıkların Türkiye’nin

teknolojik bağımsızlık hedeflerine büyük katkı

sağlayarak uluslararası alanda da rekabet

gücünü artıracağını vurguladı.

Sektör Market

IT network

PayTR’ın Yeni CFO’su Sami Pardo oldu

PayTR, yönetim ekibine deneyimli bir isim daha

katıldı. Finans alanında uzun yıllara dayalı deneyimiyle

Sami Pardo, PayTR’ın Finans’tan Sorumlu Genel

Müdür Yardımcısı olarak şirketin finansal hedeflerinin

gerçekleştirmesi için ekibe liderlik edecek…

Ödeme teknolojileri alanındaki 15 yılı

aşkın tecrübesi ve sunduğu yeni nesil

ödeme teknolojileriyle bugün 140 binden

fazla KOBİ’nin büyüme yolculuğuna eşlik

eden PayTR, yeni yıldaki hedeflerine

liderlik edecek isimleri yönetim ekibine

dahil etmeye devam ediyor.

Finans alanında 20 yılı aşkın tecrübeye

sahip olan Pardo, iş hayatına 1994 yılında

PwC’de denetim alanında başladı.

Ardından TEB Faktoring, TEB Portföy

Yönetimi gibi önemli şirketlerde farklı

finansal sorumluluklar üstlendi. Son olarak,

GittiGidiyor (EBAY Türkiye) CFO’su

olarak 10 yılı aşkın süre boyunca şirketin

büyümesine katkıda bulundu. Serbest

Muhasebeci Mali Müşavir (SMMM) ve

TSPAKB Bağımsız Denetim lisanslarına

sahip olan Sami Pardo, PayTR’daki Finans’tan

Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı

görevine Kasım itibarıyla başladı.

2021 yılında Actera ile gerçekleştirdiği

yatırım ortaklığıyla büyüme hedeflerini

hızlandıran PayTR, 2025 yılında sürdürülebilir

büyüme hedeflerini hayata geçirirken

verimliliğe ve rekabetteki gücünü

daha da artırmaya odaklanacak.

13


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

ESET Gelişmiş Kalıcı

Tehdit Raporunu Yayımladı

Siber güvenlik şirketi ESET, Nisan 2024’ten Eylül 2024 sonuna kadar ESET

araştırmacıları tarafından belgelenen belirli gelişmiş kalıcı tehdit (APT) gruplarının

faaliyetlerini vurgulayan en son APT Faaliyet Raporu’nu yayımladı. Araştırmacılar

İran’a bağlı grupların siber yeteneklerini diplomatik casusluk çabalarını ilerletmek

için kullandıklarına dair işaretler gözlemlerken Çin’e yakın MirrorFace ilk kez AB

içindeki bir diplomatik kuruluşu hedef aldığını da raporladılar. ESET’in yayımladığı

raporda Asya’da öncelikle devlet kurumlarına odaklanan kampanyaların devam

ettiğini, eğitim sektörüne, özellikle de araştırmacılar ve akademisyenlere yönelik

hedeflemelerin arttığını gözlemledi…

Sektör Market

IT network

14

ESET APT Faaliyet Raporu’na göre Çin

bağlantılı MirrorFace’in hedeflemelerinde

kayda değer bir artış gözlemlendi. Genellikle

Japon kuruluşlarına odaklanan bu

grup, Japon hedeflerine öncelik vermeye

devam ederken operasyonlarını ilk kez

Avrupa Birliği’ndeki diplomatik bir kuruluşu

da kapsayacak şekilde genişletti.

Buna ek olarak, Çin’e bağlı APT grupları

kurbanların ağlarına erişim sağlamak için

açık kaynaklı ve çok platformlu SoftEther

VPN’e giderek daha fazla güveniyor. Araştırmacılar

ayrıca İran’a bağlı grupların

diplomatik casusluğu ve potansiyel olarak

kinetik operasyonları desteklemek için siber

yeteneklerini kullanabileceklerine dair

işaretler gözlemledi.

ESET Tehdit Araştırmaları Direktörü Jean-Ian

Boutin yaptığı açıklamada: “Çin’e

bağlı tehdit gruplarıyla ilgili olarak, Flax

Typhoon tarafından SoftEther VPN’in

kapsamlı kullanımını tespit ettik, Webworm’un

tam özellikli arka kapısından

AB’deki devlet kurumlarına ait makinelerde

SoftEther VPN Köprüsü’nü kullanmaya

geçtiğini gözlemledik ve GALLIUM’un

Afrika’daki telekomünikasyon operatörlerine

SoftEther VPN sunucuları yerleştirdiğini

fark ettik” dedi. “MirrorFace’in

ilk kez, Çin, Kuzey Kore ve Rusya’ya bağlı

birçok tehdit aktörünün odak noktası olmaya

devam eden bir bölge olan AB’deki

diplomatik bir kuruluşu hedef aldığını

gözlemledik. Bu grupların çoğu özellikle

devlet kurumlarına ve savunma sektörüne

odaklanmış durumda” diye ekledi.

İran’a bağlı gruplar

odaklandıkları alanları

genişletiyor

Öte yandan İran’a bağlı gruplar, İran için

jeopolitik açıdan önemli bir kıta olan Afrika’da

birçok finansal hizmet şirketini

tehlikeye atmış, İran’ın karmaşık ilişkilere

sahip olduğu komşu ülkeler olan Irak ve

Azerbaycan’a yönelik siber casusluk faaliyetlerinde

bulunmuş ve İsrail’de taşımacılık

sektöründeki paylarını artırmışlardır.

Görünürdeki bu dar coğrafi hedeflemeye

rağmen İran’a bağlı gruplar küresel bir

odaklanmayı sürdürerek Fransa’daki diplomatik

elçileri ve Amerika Birleşik Devletleri’ndeki

eğitim kurumlarını takip etmeye

devam ettiler.

Kuzey Kore’ye bağlı gruplar

kripto para peşinde

Kuzey Kore’ye bağlı tehdit aktörleri hem

geleneksel para birimleri hem de kripto

para birimleri olmak üzere çalıntı fon arayışlarını

sürdürdü. Bu grupların Avrupa ve

ABD’deki savunma ve havacılık şirketlerine

yönelik saldırılarını sürdürdüklerini

ve kripto para geliştiricilerini, düşünce

kuruluşlarını ve STK’ları hedef aldıkları

gözlemlendi. Bu gruplardan biri olan Kimsuky,

genellikle sistem yöneticileri tarafından

kullanılan ancak herhangi bir Windows

komutunu çalıştırabilen Microsoft

Management Console dosyalarını kötüye

kullanmaya başladı. Buna ek olarak, Kuzey

Kore’ye bağlı birkaç grup popüler bulut

tabanlı hizmetleri sıklıkla kötüye kullandı.

Rusya’ya bağlı gruplar

Ukrayna’ya odaklanmaya

devam ediyor

Son olarak ESET Research, Roundcube ve

Zimbra gibi web posta sunucularını sık sık

hedef alan Rusya bağlantılı siber casusluk

gruplarını, genellikle bilinen XSS açıklarını

tetikleyen spearphishing e-postalarıyla

tespit etti. Dünya çapında hükümet,

akademik ve savunma ile ilgili kuruluşları

hedef alan Sednit’in yanı sıra ESET, Roundcube’deki

XSS açıkları aracılığıyla e-posta

mesajlarını çalan GreenCube adlı Rusya’ya

bağlı bir başka grup daha tespit etti.

Rusya’ya bağlı diğer gruplar Ukrayna’ya

odaklanmaya devam etti ve Gamaredon,

hem Telegram hem de Signal mesajlaşma

uygulamalarını kötüye kullanarak araçlarını

yeniden işlerken büyük spearphishing

kampanyaları başlattı. Ayrıca Sandworm,

WrongSens adlı yeni Windows arka kapısını

kullandı. ESET ayrıca Polonya Anti-Doping

Ajansı’nın verilerinin halka açık bir

şekilde hacklenip sızdırılmasını da analiz

etti; bu veriler muhtemelen ilk erişim aracısı

tarafından ele geçirilmiş ve daha sonra

NATO’yu eleştiren siber etkin dezenformasyon

kampanyalarının arkasındaki bir

varlık olan Belarus’a bağlı FrostyNeighbor

APT grubu ile paylaşılmıştı.

ESET, Asya’da kampanyaların öncelikle

devlet kurumlarına odaklanmaya devam

ettiğini gözlemledi. Ancak yapılan araştırmalarda,

özellikle Kore yarımadası ve Güneydoğu

Asya’ya odaklanan araştırmacı ve

akademisyenleri hedef alan eğitim sektörüne

yapılan vurgunun arttığı da görüldü.

Bu değişim, Çin ve Kuzey Kore’nin çıkarlarıyla

uyumlu tehdit aktörleri tarafından

yönlendirildi. Kuzey Kore’ye bağlı gruplardan

biri olan Lazarus, finans ve teknoloji

sektörlerinde dünyanın dört bir yanındaki

kuruluşlara saldırmaya devam etti. Orta

Doğu’da, İran’a bağlı birkaç APT grubu, en

çok etkilenen ülke İsrail olmak üzere, devlet

kurumlarına saldırmaya devam etti.

Son yirmi yılda Afrika, Çin için önemli bir

jeopolitik ortak haline geldi ve Çin’e bağlı

grupların bu kıtadaki faaliyetlerini genişlettiği

görüldü. Ukrayna’da Rusya’ya bağlı

gruplar en aktif gruplar olmaya devam etti

ve devlet kurumlarını, savunma sektörünü

ve enerji, su ve ısı temini gibi temel hizmetleri

büyük ölçüde etkiledi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

RICOH Pro 8400 serisi yeni güvenilirlik ve

sürdürülebilirlik standartları belirliyor

RICOH Pro 8300S/8310S/8320S ve RICOH Pro 8310/8320 serisinin gelişimi, şirket içi,

kurumsal, operasyonel ve ticari baskı ortamlarında hızlı geri dönüş ve talep üzerine

baskı uygulamalarını optimize etmek amacıyla yeni nesil verimlilik iyileştirmelerini

içermektedir…

Serinin yüksek hızda çıktı ve üstün görüntü

kalitesi, VCSEL teknolojisi ile sağlanırken,

yeni nesil tonerler ile de 2400 x

4800 dpi çözünürlükte net metinler, ince

çizgiler ve yumuşak yarım tonlar elde

edilmektedir. Önceden basılmış ve koyu

renkli kağıtlar da dahil olmak üzere hassas

kağıt yönetimi ise, CIS ile donatılmış

mekanik hizalama sistemi tarafından

gerçekleştirilmektedir.

Akıllı işletim paneli kullanım kolaylığı

sağlanırken, kağıt sıkışmalarında devreye

giren, otomatik kurtarma ve boşaltma

işlevi ile duraklama süresi en aza indirilmektedir.

Çift toner haznesi, yüksek

kağıt kapasitesi ve Plockmatic entegre

sonlandırma seçenekleri ile daha az kağıt

ve toner değişimi sağlayarak, sürekli

çalışma süresini maksimuma çıkartır.

Ricoh Europe Grafik İletişim Başkan

Yardımcısı Eef de Ridder, şunları ifade

ediyor: “Yeni seri, gelişen iş ihtiyaçlarını

karşılamak üzere modüler bir konseptten

oluşmaktadır. Bu, Ricoh’un

yenilikçi teknolojiler aracılığıyla

sürdürülebilir bir topluma katkıda

bulunma ve üretkenliği ile

kullanıcı deneyimini artıran

çözümler geliştirme konusundaki

taahhüdünü somutlaştırmaktadır.

Bu yeni nesil siyah-beyaz baskı serisi,

işletmelerin üretkenliğini artırmasına,

yeteneklerini geliştirmesine ve çevresel

etkilerini azaltmasına olanak tanımaktadır.”

Kullanıcılar şu avantajlardan

yararlanabilir:

• A4 çift taraflı taramada 200/300 dpi hızında

dakikada 280 sayfaya kadar yüksek

tarama hızı.

• Yeni ADF Otomatik Belge Besleyici ile

gelişmiş kağıt yönetimi.

• Verimliliği artırmak için genişletilmiş

medya esnekliği. 52’den 350 gsm’a kadar

medya ağırlıklarında ve çift taraflı olarak

700 mm’ye kadar baskı yapma imkanı.

• Akıcı ve sürekli üretim akışını destekleyen,

görevleri otomatikleştirerek iş

akışını kolaylaştıran sonlandırma seçenekleriyle

yüksek işlevsellik.

• Üretim sürecinde geri dönüştürülmüş

plastik ve geri dönüştürülmüş çelik kullanımı

ile çevreye duyarlı üretim.

Sektör Market

IT network

Uyumsoft’un Kurumsal Hizmetler

Genel Müdürü Gökhan Arıksoy oldu

Türk yazılım şirketi Uyumsoft Bilgi Sistemleri ve

Teknolojileri AŞ’de, üst düzey atama gerçekleştirildi.

Uyumsoft’tan yapılan açıklamada, Gökhan Arıksoy’un

Kasım 2024 tarihi itibariyle Kurumsal Hizmetler Genel

Müdürü olarak atandığı duyuruldu…

Zengin sektör deneyimine sahip olan

Gökhan Arıksoy’un, Uyumsoft’un yurtiçi

ve yurtdışında Liox ERP ve Liox HR

markaları başta olmak üzere, kurumsal

iş uygulamaları ve yazılım pazarında bir

dünya markası olma hedefini yöneteceği

ifade edildi.

Gökhan Arıksoy kimdir?

1993 yılında Uludağ Üniversitesi Elektronik

Mühendisliği lisans derecesi alan

Gökhan Arıksoy, kariyerine Başarı

Elektronik’te Araştırma ve Geliştirme

Mühendisi olarak başladı. Takip eden

yıllarda Siemens, SAP ve Software AG ve

Vispera gibi önemli şirketlerde Türkiye

ve yurt dışında İş Geliştirme Yöneticiliğinden

Satış Direktörlüğüne ve Ülke

Genel Müdürlüğüne kadar birçok kritik

pozisyonda görev aldı.

İş analitiği alanında faaliyet gösteren

Metric Danışmanlık’ta 2013-2018 yılları

arasında Genel Müdür, Deloitte Türkiye’de

Teknoloji Lideri ve Şirket Ortağı

olarak görev yaptı. Uyumsoft ailesine

katılmadan önce, 2021 – 2024 yılları arasında

en büyük SAP iş ortaklarından biri

olan Çözümevi firmasında CEO olarak

çalışmalarını sürdürmekteydi.

2016 yılından itibaren de Harvard Business

Review Türkiye’de yapay zeka, akıllı

robotik süreç otomasyonu, Endüstri

4.0 ve blok zinciri gibi yükselen teknolojiler

üzerine blog yazarlığı yapmaktadır.

15


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Lenovo, NVIDIA iş birliği ile yapay zeka

yatırımlarında yeni bir dönem başlatıyor

Lenovo’nun yıllık küresel teknoloji inovasyonu etkinliği olan Lenovo Tech World,

bu yıl 15 Ekim’de Seattle’da düzenlendi. Lenovo fuarda, NVIDIA ile geliştirdiği

hibrit yapay zeka avantajlı çözümlerini görücüye çıkardı. Geliştirilen bu yeni yapay

zeka destekli çözümler, daha akıllı karar verme süreçlerini hızlandırarak operasyon

süreçlerini geliştiriyor ve daha iyi iş sonuçları elde edilmesini sağlıyor.

Sektör Market

IT network

16

Lenovo, herkes için daha akıllı teknoloji

sunmaya yönelik adımlar atıyor. Lenovo,

yıllık küresel teknoloji inovasyonu etkinliği

Tech World’de NVIDIA ile geliştirdiği

hibrit yapay zeka avantajlı teknolojik

çözümlerini tanıttı. Lenovo yapay zeka

kitaplığının sağladığı NVIDIA AI yazılımları,

hızlandırılmış bilişim ve ağ özellikleriyle

Lenovo hibrit yapay zeka avantajlı

çözümler, şirketlerin veri ve zekayı

daha hızlı, daha verimli bir biçimde iş

sonuçlarına dönüştürmesine olanak tanırken,

yapay zekanın kullanıma sunulmasını

hızlandırıyor ve yatırım getirisi

sağlıyor. Yakın bir zamanda Lenovo’nun

yaptığı tüketici anketine göre, CIO’ların

yüzde 61’i için yapay zeka yatırımlarından

kaynaklanan yatırım getirisini göstermenin

oldukça zor olduğu tespit edildi.

Lenovo, NVIDIA ile geliştirdiği hibrit

yapay zeka avantajlı çözümler ile tüketicilerine,

daha hızlı dağıtım için önceden

doğrulanmış ve sektöre uygun hale getirilmiş

kolaylıklar sunuyor.

Lenovo Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO

Yuanqing Yang açılışta yaptığı konuşmada

iş dünyasında yapay zekayı kullanıma

sunmanın, doğru uzmanlık ve çözümler

gerektirdiğini belirtti. Yang, Lenovo’nun

NVIDIA ile geliştirdiği hibrit yapay zeka

avantajlı çözümlerin, işletmelerin yapay

zeka uygulamalarını basitleştirip hızlandırarak,

sektörde inovasyonu artıran güvenilir

sonuçlar sağlayacağını ifade etti.

NVIDIA’nın kurucusu ve CEO’su Jensen

Huang ise yapay zekanın dünya çapında

bilişimde devrim yarattığını ve Lenovo

ile NVIDIA arasındaki iş birliğinin bu

süreci daha da hızlandıracağını belirtti.

Lenovo Neptune Sıvı

Soğutma ile yapay zekaya

hazır altyapı

Lenovo’nun NVIDIA ile hibrid yapay

zeka yaklaşımını Ekim 2023’te duyurmasından

bu yana Lenovo portföyü,

daha yüksek performans ve enerji verimliliğine

sahip 80’den fazla platformla

genişledi. Sıvı soğutma inovasyonlarında

on yılı aşkın liderliğiyle altıncı nesil

Lenovo Neptune, NVIDIA Blackwell

platformuna ve daha büyük ölçekte yapay

zekaya verimli bir biçimde güç veren

su soğutması ile her büyüklükteki şirket

için süper bilgisayar olanakları sağlıyor.

Lenovo’nun NVIDIA ile geliştirdiği hibrit

yapay zeka avantajlı çözümleri, güçlü

altyapı, iş istasyonları, bilgisayarlar ve

yönetim yazılımı portföyüyle daha fazla

enerji verimliliği sunuyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Sahte kimlikle isminize açılabilecek

şirketlere dikkat

Son yıllarda sahte veya kayıp nüfus cüzdanıyla

başkası adına şirket kuran kişilerin yaygınlaştığını

şıkça duyuyoruz. Sahte kimlikle açılan bu şirketler

pek çok insanı mağdur ediyor. biOnay’ın Kurucu

Ortağı Ümit Yaşar Usta, elektronik kimlik kartlarıyla bu

sahteciliğin önüne geçilebileceğini belirtiyor…

Günümüzde fotokopiyle alınan kimlik bilgileriyle

sahte kimlik oluşturarak yapılan sahtecilik

işlemleri çok fazla vatandaşı mağdur

etmeye devam ediyor. Bu sahte işlemlerin arasında

başı çekenlerden biri de şirket kurmak.

Kendi adına haberi olmadan şirket sahibi

olan vatandaş büyük miktarda borcun altına

girebiliyor.

Günümüzde artık kimlik tespiti kanıtının

fotokopi değil, elektronik doğrulama olması

gerektiğini söyleyen biOnay’ın Kurucu Ortağı

Ümit Yaşar Usta, şunları dile getiriyor: “Bugün

gidilen çoğu kurumda kimliğinizin fotokopisini

çekiyorlar. Örneğin çoğu iş yeri için bir

plazaya girerken güvenlikte kimliğinizi alıyor

görevli ve size bir ziyaretçi kartı veriyor. Dolayısıyla

kimliğiniz orada kalıyor. Çeteler de bunun

gibi örneğini çoğaltabileceğimiz pek çok

yerde kimlik fotokopileri buluyorlar. O kimlik

fotokopisindeki bilgilerle sahte kimlik üretiyorlar.

Sonra bazı vatandaşlarımız noterde

kendi adlarına şirket kurulduğunu ve hatta o

şirketin dolandırıcılık yaptığını öğreniyor. Burada

şunu belirtmek isterim, kimliğin plastik

kısmının sahtesini yapmak mümkünken, çipin

sahtesini NVİ anahtarlarıyla üretebilmek

imkansız. Dolayısıyla kimlik tespiti plastiğe

bakılarak yapılıyorsa, örneğin gözle, dijital

taramayla, yapay zekayla gibi, sahte plastikle

kimlik sahteciliği mümkün ama Elektronik

Kimlik (Çip) doğrulama yapılıyorsa, sahtekarların

ürettiği çiple bu aşama geçilmiyor. İşte

bu gibi durumlarda çipli kimlik kartı kullanımıyla

parmak izi doğrulaması yapılarak olası

sahteciliğin önüne geçmek mümkün.”

“Kişiye ait hiçbir veri cihaz

üzerinde saklanmaz”

biOnay’ın, sahte kimliği önlemek için elektronik

doğrulamayı gerçekleştirdiğini, aynı

zamanda da çipte yer alan kişisel verileri koruyarak,

yetkisiz kişiler tarafından okunmasını

engellediğini belirten Ümit Yaşar Usta,

“Cihazlar parmak izi ve PIN bilgisini üzerinde

saklamaz veya bir merkeze göndermez. Bu

fonksiyonu bağımsız kurumlarca test edilip

onaylanmıştır. Kişiye ait diğer (Anne adı, doğum

yeri, kan grubu, dini, cinsiyeti, medeni

hali, anne kızlık soyadı vb.) veriler ise sadece

Nüfus İşlerinden yetki sertifikası alabilen kuruluşlarca

karttan okunabilir. Kişiye ait hiçbir

veri cihaz üzerinde saklanmaz ve kişi kartı çıkardığı

anda, cihaz üzerinde hiçbir kişisel veri

bulunmaz” ifadelerini kullanıyor.

Sektör Market

IT network

Ödüyo ve Elekse’den finansal hizmetlerde

katma değerli iş birliği

Finansal teknoloji dünyasında yenilikçi çözümler

sunan Ödüyo ve Elekse, müşterilerine daha kapsamlı

ve entegre finansal hizmetler sağlamak amacıyla

güçlerini birleştirdi. Bu iş birliği, Elekse müşterilerine

daha gelişmiş çözümler sunarken, Ödüyo’nun sunduğu

teknoloji sayesinde finansal işlemlerde hız ve güvenlik

alanında önemli bir değer artışı sağlayacak…

Online tahsilat ve açık bankacılık alanındaki

uzmanlığıyla öne çıkan Ödüyo, Elekse müşterilerine

sağladığı teknolojik destekle finansal

işlemlerini daha hızlı, verimli ve güvenli hale

getirme yolunda önemli bir katkı sunacak. Bu

sayede, Elekse’nin hizmetleri yeni bir boyut

kazanırken, müşterilerine dijital dönüşüm

sürecinde rekabet gücü kazandırması hedefleniyor.

Elektronik Para ve Ödeme Kuruluşu

olan Elekse, 2005 yılından bu güne 15 yıllık

sektör tecrübesiyle her geçen gün pazar payını

ve hizmet ağını büyütüp geliştirerek faaliyetlerine

devam ediyor.

Ödüyo’nun Satıştan Sorumlu Genel Müdür

Yardımcısı (CSO) Emrah Adaş, bu iş birliğinden

dolayı mutlu olduklarını belirterek,

“Elekse ile attığımız bu adım, müşterilerimizin

finansal süreçlerinde verimlilik artışına

odaklanmamız adına heyecan verici bir fırsat.

Ödüyo olarak, geliştirdiğimiz teknolojilerle

Elekse müşterilerinin dijital dönüşüm

yolculuğunda yanlarında olmaktan mutluluk

duyuyoruz. İş birliğimizin, Elekse’nin sunduğu

çözümleri daha ileriye taşıyacağına inanıyoruz.”

şeklinde konuştu.

Bu iş birliği, Elekse müşterilerine daha gelişmiş

çözümler sunarken, Ödüyo’nun sunduğu

teknoloji sayesinde finansal işlemlerde hız ve

güvenlik alanında önemli bir değer artışı sağlamayı

hedefliyor.

17


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Monster’dan İlk Masaüstü

Oyun Bilgisayarı: Tulpar TD3 V1

Oyunculara yönelik yüksek performanslı bilgisayarlar ile ön plana çıkan Monster, ilk

masaüstü oyun bilgisayarı Tulpar TD3 V1 serisiyle masaüstü bilgisayar sektörüne

giriş yaptı. 30 Kasım – 1 Aralık’taki Intel Monsters Reloaded 2024 finalinde lansmanı

yapılan yeni ürün serisi, Monster’ın gücünü masaüstüne taşıyor. Siyah ve beyaz

renk seçenekleri olan ürünlerden; TD3 V1.6.6 110.999 TL, TD3 V1.4.1 85.999 TL, TD3

V1.3.1 64.799 TL, TD3 V1.2.1 55.999 TL, TD3 V1.1.1 ise 48.999 TL fiyat seçenekleriyle

lansman gününde satışa sunuldu…

Sektör Market

IT network

18

Yüksek performanslı dizüstü bilgisayarları,

monitörleri ve oyuncu aksesuarlarıyla

tanınan Monster, masaüstü oyun

bilgisayarı sektörüne güçlü bir giriş

yaptı. Monsters Reloaded 2024 turnuvasında,

30 Kasım’da gerçekleştirilen lansman

ile tanıtılan Tulpar TD3 V1 ailesi,

5 farklı varyasyonu ve özelleştirme seçenekleriyle

kullanıcıların ihtiyaçlarına

tam uyum sağlayarak oyun dünyasında

dengeleri değiştirmeyi hedefliyor.

Monster’ın masaüstü oyun bilgisayarları,

her seviyeden oyuncunun ihtiyaçlarına

cevap veriyor. Yüksek performanslı

ekran kartları ve işlemcilerle donatılan

bu sistemler, özelleştirilebilir seçenekleri

ve kullanıcı odaklı tasarımıyla oyun deneyimini

bir üst seviyeye taşıyor.

“Bizim DNA’mızda, müşteri ve

deneyim odaklı çalışmak yer

alıyor”

Oyuncuların talep ve arzularının her

geçen gün değiştiğini belirten Monster

Kurucu Ortağı ve CEO’su İlhan Yılmaz,

“Tüketici trendleri her geçen gün değişiyor.

Biz de buna uygun şekilde işimizi

her zaman yıkıp tekrardan inşa ediyoruz.

Daha önce de her yerde söylediğimiz

gibi; bizim en önemli tutkumuz global

bir teknoloji markası olmak. Bütün

adımlarımızı bu tutku bağlamında atıyoruz.

Avrupa, Türkiye, Kıbrıs ve Dubai

ticari operasyonlarımızın yanı sıra artık,

AR-GE çalışmalarını gerçekleştirmek

üzere ABD ve Tayvan’da ilgili ekiplerimizi

kurmuş bulunuyoruz. Bütün bu aksiyonlar,

bizi global bir teknoloji markası

olma hedefine adım adım yaklaştırıyor.

Bu ekipler, müşterilerin sesini de dinleyerek,

gelecekteki ürünlerimizi tasarlamaya

başladılar. Bizim DNA’mızda,

kullanıcı ve deneyim odaklı çalışmak yer

alıyor. Bugün geldiğimiz noktada, oyuncuların

ihtiyaçlarını daha geniş bir alanda

kapsayabilmek için markamız adına

çok önemli bir mihenk taşını bütün kullanıcıların

beğenisine sunuyoruz. Tulpar

TD3 V1 serisi ürün ailemiz, kapsayıcı

ekosistemimizi tamamlıyor. İlerleyen

süreçte yenilikçi ve kapsayıcı yeni ürünlerimizle

kullanıcılarımızın yanında olmaya

devam edeceğiz.” dedi.

“Oyuncularla organik bir

bağımız var”

Oyuncularla organik bağlarının olduğunu

söyleyen Monster Global Pazarlama

Direktörü Birol Sülük, konuşmasında

şu ifadelere yer verdi: “Monster olarak,

oyun ekosisteminin her alanını sahipleniyoruz.

Bu yıl beşincisini düzenlediğimiz

Intel Monsters Reloaded, ekosisteme

verdiğimiz değeri gözler önüne seriyor.

Dünya genelindeki araştırmalar, globalde

610 milyon civarında espor izleyicisi

olduğunu ve bu rakamın 2025 yılında

1 milyara ulaşacağını gösteriyor. Espor

pazar değerinin 2,4 milyar dolar olduğunu

görüyoruz. Bahsettiğimiz rakamsal

veriler sürekli olarak yukarı yönlü bir

ivme gösteriyor. Doğal olarak bu ekosistemin

en son teknoloji ürünlerini gerekli

kıldığı da bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.

Bu noktada, Monster olarak gerek

masaüstü gerekse dizüstü ürünlerimizle

hem bu ekosisteme hem de tüm oyunculara

hitap ediyoruz. Ayrıca çevre birimi

ürünlerimizle de eksiksiz olarak güncel

teknolojiyi kullanıcılarımızla paylaşıyoruz.

Monster olarak, kullanıcı ihtiyaç ve

beklentilerinin dönüşümünü yakından

takip ediyoruz. Bu beklentiler doğrultusunda

ortaya çıkan masaüstü bilgisayarımızı

kullanıcılarımızın beğenisine

sunduk. Biz 24 yıl önce, hiç kimsenin

oyun konuşmadığı bir noktada oyundan

bahseden ve oyun için cihazlar üreten

bir firma olarak kurulduk. Oyun ekosisteminin

kendine has markalarından biriyiz

ve oyuncularla organik bir bağımız

var. Bu doğrultuda, kullanıcılarımızın

değişen taleplerine cevap vermeye devam

edeceğiz.”

Monster’dan tam sistem

garantisi

Monster, kullanıcılarına tam sistem garantisi

sunarak masaüstü oyun bilgisayarlarının

tüm bileşenlerini tek bir çatı

altında garanti altına alıyor. Kullanıcılar,

bu bütünleşik garanti sayesinde gönül

rahatlığıyla bir oyun deneyimi yaşayabiliyorlar

ve desteğe ihtiyaç duyduklarında,

Monster yanlarında oluyor. Ayrıca,

kullanıcıların sistem bileşenlerini değiştirmesi

durumunda, değiştirilen parçaların

dışındaki tüm Monster bileşenleri,

ürüne kullanıcı kaynaklı bir zarar veril-


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

yasyonu TD3 V1.2.1, 1080p grafikleri garanti

altına alıp, 2K grafikleri keşfetmek

isteyen oyuncuları hedefliyor. 55.999

TL’ye sunulan bu bilgisayarda kullanılan

bileşenler arasında, Intel Core i5 14400F

işlemci, NVIDIA GeForce RTX 4060Ti 16

GB ekran kartı, 1x16 GB DDR5 5600 MHz

RAM, ARGB hava soğutucu ve 750W güç

kaynağı yer alıyor. Bu ürün de siyah ve

beyaz kaza seçeneklerine sahip.

mediği müddetçe garanti kapsamında

kalmaya devam ediyor. Sektörde benzeri

bulunmayan bu kapsamlı garanti hizmeti,

Monster’ın kullanıcı dostu yaklaşımını

bir kez daha gösteriyor.

Ömür boyu ücretsiz bakım

garantisi ile kesintisiz

performans

Bunların yanı sıra Monster, masaüstü

oyun bilgisayarlarının uzun süre yüksek

performansla çalışmasını sağlamak için

ömür boyu ücretsiz bakım garantisi sağlıyor.

Monster teknik servis uzmanları

tarafından sunulan bu hizmet sayesinde

kullanıcılar, cihazlarını performanslı bir

şekilde kullanmaya devam edebiliyorlar.

Üstelik bu ayrıcalık, garanti süresi sona

erdikten sonra da ücretsiz olarak sağlanıyor.

Masaüstü oyunculuğa

Monster imzası

Monster, Tulpar TD3 V1 ailesiyle oyun

severlere hem optimize edilmiş hazır

sistemler hem de özelleştirme imkânı

sunuyor. 1080p (Full HD), 2K (QHD)

ve 4K (Ultra HD) çözünürlüklerde en

iyi performansı vermek üzere optimize

edilen bu bilgisayarlar, her oyuncunun

ihtiyaçlarına uygun bir seçenek sunuyor.

Kullanıcılar diledikleri takdirde, sistem

bileşenlerini değiştirerek kendi oyun

bilgisayarlarını oluşturabiliyor. Siyah ve

beyaz kasa seçenekleriyle satışa sunulan

bilgisayarlar, şıklığı ve performansı bir

araya getiriyor. Tüm modellerde standart

olarak kullanılan Monster Semruk

Z790 anakart, 1 TB M.2 NVMe Gen4

SSD ve akvaryum formundaki estetik

kasalar, üst seviye bir deneyimi garanti

ediyor.

Oyun performansında zirve

Tulpar TD3 V1’in, üst düzey 4K grafikler

için optimize edilmiş birinci varyasyonu

TD3 V1.6.6; Intel Core i9 14900K işlemci,

NVIDIA GeForce RTX 4080 Super

16 GB ekran kartı, 2x16 GB DDR5 5600

MHz RGB RAM, 360 mm ARGB sıvı soğutucu

ve 850W güç kaynağı ile geliyor.

Siyah renk kasa ile satılan cihazın fiyatı,

110.999 TL olarak listeleniyor.

Benzersiz oyun deneyimi

Serinin ikinci cihazı TD3 V1.4.1, mükemmel

2K grafiklere odaklanmakla

birlikte, 4K deneyimini yaşamak isteyen

kullanıcılara da tatmin edici performans

sunuyor. 85.999 TL’lik fiyat ile listelenen

bu masaüstü oyun bilgisayarında, Intel

Core i7 14700F işlemci, NVIDIA GeForce

RTX 4070Ti Super 16 GB ekran kartı,

16 GB DDR5 5600 MHz RAM, 240 mm

ARGB sıvı soğutucu, 750W güç kaynağı

kullanılıyor ve beyaz renk kasa ile geliyor.

Çok yönlü oyun performansı

2K grafiklere öncelik veren oyuncular

için göz doldurucu performans sergileyen

üçüncü konfigürasyon TD3

V1.3.1’de; Intel Core i5 14400F işlemci,

NVIDIA GeForce RTX 4070 Super 12

GB ekran kartı, 16 GB DDR5 5600 MHz

RAM, ARGB hava soğutucu, 750W güç

kaynağı ve siyah / beyaz kasa seçenekleri

bulunuyor. Sistemin fiyatı ise 64.799

TL.

Tulpar TD3 V1 ailesinin dördüncü var-

Herkes için erişilebilir

performans

Beşinci konfigürasyon olarak öne çıkan

TD3 V1.1.1 ise performanslı masaüstü

oyunculuğunu her kullanıcı için erişilebilir

kılıyor. Intel Core i5 14400F işlemci,

NVIDIA GeForce RTX 4060 8 GB ekran

kartı, 16 GB DDR5 5600 MHz RAM,

ARGB hava soğutucu ve 750W güç kaynağı

sistem bileşenlerini, siyah ve beyaz

kasa seçenekleriyle buluşturan bu masaüstü

oyun bilgisayarı, 48.999 TL’lik fiyatı

ile kullanıcılarla buluşuyor.

Tüm kullanıcılar için

özelleştirilebilir masaüstü

deneyimi

Monster, Tulpar TD3 V1 masaüstü bilgisayarlarını

sunarken oyunculara

yalnızca hazır sistemler değil, aynı zamanda

özelleştirme imkânı da sağlıyor.

Kullanıcılar, sistem bileşenlerinde RAM

ve SSD’lerini diledikleri gibi özelleştirebiliyor

ve daha güçlü performans seçeneklerine

ulaşabiliyorlar. Bu sayede her

oyunsever, isteğine en uygun bilgisayar

sistemini yaratma fırsatına sahip oluyor.

Monster, bu özelleştirilebilir sistemler ile

her kullanıcıya hitap eden benzersiz bir

oyun deneyimi sunmayı hedefliyor.

Sektör Market

IT network

19


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

ERP sistemlerinde

güvenilir partner ihtiyacı artıyor!

Bağımsız araştırma şirketlerinin verilerine göre, CEO’ların yüzde 64’ü veri yönetiminin

şirketlerin gelecekteki başarısında en kritik faktörlerden biri olacağını belirtiyor.

Bu öngörü, güvenilir ERP çözümlerinin işletmelerin dijital dönüşüm süreçlerinde

sürdürülebilirlik ve rekabet avantajı sağlamak için stratejik bir ortak haline geldiğini

gösteriyor…

Sektör Market

IT network

20

ERP sistemleri, işletmelerin tüm kaynaklarını

tek bir çatı altında toplayarak

yönetmelerine olanak tanıyor. Üretim,

muhasebe, tedarik zinciri, insan kaynakları

gibi kritik süreçlerin entegre edilmesi

sayesinde şirketler, verimliliklerini

artırabilir ve maliyetlerini düşürebiliyorlar.

Ancak, ERP sistemlerinin sağladığı

bu faydaların sürdürülebilir olması için

güvenilirlik unsuru büyük bir öneme sahip.

Bir ERP sisteminin güvenilir olması,

işletmenin günlük operasyonlarının sorunsuz

bir şekilde yürütülebilmesi anlamına

gelir. ERP sistemlerinde yaşanan

aksaklıklar, firmalar için değişik ölçeklerde

kayıplara yol açabiliyor.

Bağımsız araştırma şirketlerinin verilerine

göre CEO’ların yüzde 64’ü, şirketlerin

veri yönetim biçimlerinin gelecekte

firmalar için ayırt edici bir faktör

olacağını düşünüyor. Veri yönetiminin

belirleyici bir rol oynadığı bir gelecekte,

güvenilir ERP çözümlerinin önemi de

artıyor. ERP çözümlerinin güvenilirliği,

firmalara işletme verimliliği ve kesintisiz

operasyon, veri güvenliği ve müşteri

güveni, yasal uyum ve denetim kolaylığı,

uzun vadeli maliyet tasarrufu gibi konularda

fayda sağlıyor.

Bir ERP çözümü ne kadar güvenilirse

yararlanıcı firmanın operasyonlarının

kesintisiz yürütülmesi o kadar kolaylaşıyor.

Şirketlerin en değerli varlığı olan

verilerin saklanması ve işlenmesi için

de yine güvenilirlik önemli rol oynuyor.

Müşteri bilgileri, finansal veriler ve stratejik

planlamalar gibi kritik verilerin

korunması, şirketin hem iç hem de dış

güvenilirliğini doğrudan etkileyen bir

unsur. Bu nedenle ERP sistemlerinde

veri sızıntılarının önlenmesi, firmaların

hem itibarı hem de müşteri sadakati

açısından hayati önem taşıyor. Güvenilir

bir ERP sistemi, yasal gerekliliklere ve

sektörel düzenlemelere uyum sağlama

açısından da firmalara yol gösterir. Denetim

süreçlerini kolaylaştıran güvenilir

ERP sistemleri, şirketlerin denetime

daha az zaman ve gider ayırmasını sağlayabilir.

ERP sistemlerinin güvenilirliği,

uzun vadede maliyetleri doğrudan etkiler.

Güvenilir bir sistem, hem yazılım

hem de donanım tarafında arıza ve bakım

maliyetlerini minimize ediyor.

Firmaların güvenilir ERP partneri arayışındaki

kriterleri

Firmaların teknoloji alanında güvenilir

bir ERP (Kurumsal Kaynak Planlaması)

partneri arayışı, dijital dönüşüm süreçlerinin

hızlanmasıyla giderek daha

stratejik bir hal alıyor. ERP sistemleri, iş

süreçlerini optimize etmek, operasyonel

verimliliği artırmak ve rekabet avantajı

elde etmek için kritik öneme sahip. Ancak

bu sistemlerin sağladığı faydalar,

güvenilir bir ERP partneriyle çalışmaya

bağlı olarak katlanabilir.

IAS CKO’su Celal Bilgin’e göre “Firmaların

güvenilir ERP partneri arayışındaki

temel kriterleri uzmanlık ve endüstri

deneyimi, güçlü referanslar ve müşteri

geribildirimi, teknik destek ve bakım

hizmetlerinin kalitesi, yenilikçi teknolojilere

uyum, sistem güvenliği, esneklik

ve özelleştirilebilirlik ve elbette

maliyet ve yatırım getirisi. Bu kriterleri

sağlayan ERP çözümleri, sektörde bir

adım öne geçiyor. IAS olarak güçlü altyapımız

sayesinde rakiplerimize oranla

benzer işleri daha kısa sürelerde teslim

ediyoruz. Müşterilerimiz yeni işler için

yatırım yapmadan önce referanslarınız

ile görüşüp geri bildirim alıyorlar. Şirket

olarak bu nedenle sürekli başarılı ve sıfır

sorunlu iş yapmaya odaklanıyoruz. Müşterilerimiz

ister merkez ile ister partner

ile çalışsın, proje kontrol ekiplerimizce

belirli aralıklarda kontrol ediliyor. Bu

kontrollerde tespit edilen sorunlar kalite

departmanı ve konuyu ilgilendiren

departmanlara aktarılıyor. Sorun çözülüp

müşterimizden onay alınmadan bu

sorun kayıtları kapatılmıyor. Bir sonraki

aşamada ise tespit edilen sorunlar için

önleyici faaliyetler olarak neler yapılması

gerektiği üzerine çalışıyoruz. Bu proaktif

yaklaşımlar ile mevcut sorunlar çözülürken

olası gelecek sorunların önüne

geçiliyor. Doğal olarak müşterilerimizin

markaya olan güveni sürekli sağlıklı bir

şekilde devam ediyor ve müşterilerimiz

bu hizmet anlayışı ile bizimle uzun yıllar

birlikte yürümeyi tercih ediyor.”

Bilgin, “IAS, 35 yıldır yazılım sektöründe

faaliyet gösteren bir ERP çözümü olarak

güvenilirliği en büyük değerlerinden biri

haline getirmiş durumda. Amacımız

sadece yazılım üretmek değil, müşterilerimizin

ihtiyaçlarına uygun teknolojiyi

de üretmek, gelecek ihtiyaçlara daha

kolay adapte olabilecekleri yapıları hazırlamak.

Bu vizyonumuz ile müşterilerimizin

teknoloji geleceğini güvence

altına alıyor, rekabet gücünü arttırıyoruz.

Yaşadığımız bilgi çağında verinin

güvenliğini sağlamak için birçok dünya

standardı sertifika ile güvenilirliğimizi

tescilliyoruz.” sözleriyle IAS’ın güvenilirliğe

bakış açısını ve sıfır sorunlu müşteri

hedefini anlatıyor.


Empatika Nöropazarlama

Araştırma Merkezi açıldı

BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Kuveyt Türk, müşteri davranışlarını bilimsel yöntemlerle analiz etmek ve pazarlama

stratejilerini geliştirmek amacıyla, bankacılık sektöründe bir ilke imza atarak

nöropazarlama araştırma merkezi Empatika’yı kurdu…

Türkiye’nin öncü katılım finans kuruluşlarından

Kuveyt Türk, dijitalleşme ve

müşteri odaklı yaklaşımlarına bir yenisini

ekleyerek, Empatika Nöropazarlama

Araştırma Merkezi’ni kurdu. Bankacılık

sektöründe bir ilk olma özelliği taşıyan

bu merkez, müşteri davranışlarını nöropazarlama

teknikleriyle analiz ederek,

pazarlama stratejilerinin bilimsel verilere

dayanmasını sağlıyor. Kuveyt Türk

müşterilerine ve paydaşlarına en iyi deneyimi

sunmak için kurulan Empatika,

müşterilerin davranışlarının altında

yatan duygusal, dürtüsel ve bilişsel sebepleri

anlamak ve kullanıcı deneyimini

iyileştirmek amacıyla beyin aktivitesi,

göz hareketleri, yüz ifadeleri ve deri iletkenliği

tepki analizleri gibi çok çeşitli

nörobilim tekniklerinden yararlanıyor.

Bu yenilikçi merkez, Kuveyt Türk’ün

dijitalleşme vizyonuyla uyumlu olarak,

bankacılık sektöründe müşteri memnuniyetini

artırmayı ve sektöre yön vermeyi

amaçlıyor.

lı, yenilikçi ve güvene dayalı bir finans

anlayışını benimsiyoruz. Bu anlayışla

müşterilerimizin ihtiyaçlarını derinlemesine

anlamak ve sektörümüze öncülük

edecek hizmetleri geliştirmek

için çalışıyoruz. Bankacılık sektöründe

müşteri deneyimini artırmak ve sektörün

sınırlarını genişletmek amacıyla

kurduğumuz Empatika Nöropazarlama

Araştırma Merkezi aynı zamanda

nöropazarlama alanında da öncü olarak

yenilikçi bir örnek teşkil ediyor. Nöropazarlama

yöntemleriyle müşterilerimizin

duygu, düşünce ve davranışlarını daha

derinlemesine analiz ederek, onların ihtiyaçlarına

en uygun çözümleri sunmayı

hedefliyoruz. Merkezimizde yaptığımız

çalışmalar, kampanya optimizasyonlarından

dijital kanallardaki kullanıcı

deneyimlerine, çalışan süreç deneyiminden

ürün geliştirme ve tasarım süreçlerine

kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Empatika’nın Kuveyt Türk’ün marka algısını

güçlendirmesine katkı sağlayacağını

düşünüyor, sektördeki tüm şirketler

için de yeni bir vizyon ortaya koyacağına

inanıyoruz.”

Dijitalleşme ve inovasyonda

yeni bir adım

Empatika Nöropazarlama Araştırma

Merkezi, nörobilim ve pazarlama disiplinlerini

bir araya getiren bir araştırma

merkezi olarak faaliyet gösterecek. Empatika,

Kuveyt Türk bünyesindeki dijital

pazarlama, müşteri deneyimi, kobi müşteri

yönetimi, bireysel içgörü, kurumsal

iletişim, tüzel pazarlama gibi birçok

farklı birimde çalışanların bir araya gelerek

oluşturduğu disiplinler arası uzmanlık

içeren 11 kişilik bir ekipten oluşuyor.

Kuveyt Türk, Empatika Nöropazarlama

Araştırma Merkezi’nde yürütülen tüm

çalışmalar, “önce insan” prensibiyle teknolojiyi

insan lehine şekillendirmek üzere

etik ve ahlaki kodlara uygun şekilde

gerçekleştiriliyor. Merkez, etik değerleri

ve veri güvenliğini en üst düzeyde gözetiyor.

Tüm müşteri verileri anonim

olarak işleniyor ve şeffaflık ilkesi doğrultusunda

değerlendiriliyor. Tüm bu süreç

sonunda da gerçekleştirilen bilimsel çalışmaların

da paylaşılmasıyla nörobilim

literatürünün ilerlemesine katkıda bulunulması

amaçlanıyor.

Sektör Market

IT network

“Empatika ile bankacılık

sektöründe bir ilk

gerçekleştiriyor ve müşteri

odaklı yeni bir dönem

başlatıyoruz”

Kuveyt Türk Dijital Bankacılık Grup

Müdürü Dr. Okan Acar, Empatika Nöropazarlama

Araştırma Merkezi ile ilgili

şu açıklamalarda bulundu: “Kuveyt

Türk olarak her zaman müşteri odak-

21


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Amazon Web Services (AWS) 2025 yılı

için teknoloji öngörülerini paylaştı

Amazon CTO’su Dr. Werner Vogels, enerji verimliliğinde yeni bir çağdan teknoloji iş

gücünün misyon odaklı hale gelmesine kadar 2025’te bizi nelerin beklediğine dair

öngörülerini paylaşıyor…

Sektör Market

IT network

22

Eşi benzeri görülmemiş toplumsal zorlukların

ve hızlı teknolojik gelişmelerin yaşandığı

bir çağın içindeyiz. Teknolojinin gücünü insanlığın

iyiliği için kullanmak hem etik bir

zorunluluk hem de kârlı bir çaba haline geldi.

Sürdürülebilir kalkınma için yeni yollar açan

temiz enerji inovasyonlarından dezenformasyonla

mücadelede dengeleri değiştiren

yapay zeka destekli araçlara kadar geniş bir

yelpazede, teknolojinin insan yaratıcılığını

nasıl artırdığına tanık oluyoruz. Amaç

odaklı teknolojilerin yükselişi, dijital dünyayla

olan ilişkimizi yeniden şekillendiriyor

ve dikkat dağıtmak yerine odaklanmayı ve

refahı teşvik ediyor. Aynı zamanda, kârlılık

peşinden koşmaktansa zorlu insani sorunların

üstesinden gelmeye daha hevesli, misyon

odaklı bir iş gücü ortaya çıkıyor.

Önümüzdeki yıllarda, teknolojiyi olumlu etki

yaratmak için kullanmak sadece mümkün

olmakla kalmayacak, başarı hakkındaki düşünme

şeklimizi de yeniden tanımlayacak.

Amazon CTO’su Dr. Werner Vogels, 2025 yılı

ve sonrasında bizi nelerin beklediğine dair

öngörülerini paylaştı.

Yarının iş gücü misyon odaklı

olacak

Dünya sürdürülebilirlik, sosyal eşitlik, gıda

güvenliği, ekonomik güvenlik ve sorumlu yapay

zeka kullanımı konularında zorluklarla

karşı karşıyayken, iş piyasasında sessiz bir

devrim yaşanıyor: insanlığa fayda sağlayan

işlerin öneminin artması. Sektörler ve nesiller

genelinde, çalışanların değerlerinde ve

tercihlerinde hissedilir bir değişim var. Giderek

daha fazla insan, toplum ve çevre üzerinde

anlamlı bir etki yaratmalarına olanak

tanıyan pozisyonlar arıyor.

Hangi sektörden olurlarsa olsunlar, işletmelerin

rekabetçi kalabilmek için stratejilerini

amaç odaklı çalışanları çekecek ve elde

tutacak şekilde uyarlamaları gerekiyor. Bu,

olumlu sosyal etkiye sahip roller yaratmak,

sürdürülebilirlik ilkelerini mevcut pozisyonlara

entegre etmek ve çevresel, sosyal ve

yönetişim değerlerini temel iş stratejilerine

özgün bir şekilde yerleştirmek anlamına geliyor.

Çalışanlarına anlamlı işler sunan ve

olumlu değişim sağlamaları için teşvik eden

şirketler en iyi yetenekleri çeken şirketler olacak.

Dahası, bu kuruluşlar, sosyal ve çevresel

konuların iş performansının ayrılmaz bir

parçası olduğu bir dünyada kendilerini uzun

vadeli başarı elde edebilecek şekilde konumlandıracaklar.

Yeni bir enerji verimliliği çağı,

inovasyonu teşvik ediyor

Artan enerji talebi ve iklimle ilgili zorunluluklar,

enerji üretme, depolama ve tüketme

şeklimizde bir dönüşüme yol açıyor. Nükleer

enerjinin yaygınlaşması ve yenilenebilir

enerjinin büyümeye devam etmesi, enerji

altyapımızın inovasyon yolunda bir bariyer

değil aksine bir katalizör olduğu bir geleceğe

zemin hazırlayacak.

Ancak bu değişim için teknolojik inovasyonun

yanı sıra nükleer mühendisler, makinistler,

şebeke yönetimi uzmanları ve malzeme

bilimcileri gibi vasıflı çalışanlardan

oluşan bir iş gücü gerekiyor. Eğitim, öğretim

ve yeniden beceri kazandırma programlarına

yatırım yapmak çok önemli hale gelecek

ve bu programlar, yüksek maaşlı, yüksek

vasıflı işler yaratarak ve sektörler arasında

inovasyonu teşvik ederek ekonomileri yeniden

şekillendirecek. Artık enerji taleplerimiz

tarafından kısıtlanmadığımız bir çağa girmeye

hazırız. Teknolojik inovasyon ve vasıflı

bir iş gücü ile desteklenen temiz enerji, yeni

bir inovasyon çağının kilidini açacak, neyin

mümkün olduğunu yeniden tanımlayacak ve

bizi sürdürülebilir, temiz enerjili bir geleceğe

taşıyacak.

Teknoloji, dezenformasyonda

dengeleri değiştiriyor

Dezenformasyon eşi benzeri görülmemiş bir

hızla yayılırken, gazetecilere, araştırmacılara

ve vatandaşlara doğruluk arayışlarında

yardımcı olmak için yapay zeka destekli yeni

araçlar ortaya çıkacak. Bu teknolojik devrim,

soruşturma yeteneklerini demokratikleştirecek,

doğruluk kontrolünü hızlandıracak ve

yanlış bilginin yayılması ile çürütülmesi arasındaki

açıklığı kapatmaya başlayacak.

Önümüzdeki yıllarda, doğruluk yönünde bir

kayma olmasını bekleyebiliriz. Bu araçların

geliştirilmesi ve demokratikleştirilmesi,

oyun alanını eşitleyecek ve doğru bilginin

dezenformasyon kadar hızlı akmasını sağlayacak.

Bu geçiş, geleneksel haber kaynaklarına

olan güveninin yeniden kazanılmasına

yardımcı olmanın yanı sıra dijital platformlardaki

konuşmaların genel kalitesini de artıracak.

Bu geniş kapsamlı etki, tüketicilere,

itibarlarını korumaya çalışan işletmelere,

halklarını bilinçli tutmaya çalışan hükümetlere

ve kuruluşlara fayda sağlayacak.

Yerel afet hazırlıkları açık veri ile

güçlendiriliyor

Etkili afet hazırlığının merkezinde, verileri

yapılandırılmış bir çerçevede toplama ve

kullanma becerisi yatıyor. Merkezden yerele

doğru yapılan yardım çabaları, büyük ölçekli

kaynakları harekete geçirmek gibi avantajlara

sahip olsa da genellikle hızlı müdahale

için gereken çeviklik ve dinamizmden yoksun

oluyor. Bireyleri kendi güvenliklerinin

sorumluluğunu üstlenmeleri için güçlendiren

topluluk merkezli platformlara doğru bir

kaymaya şahit oluyoruz.

Verileri ve karar verme gücünü toplulukların

ellerine vererek, yalnızca afet müdahalesini

iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda daha

hazırlıklı olunmasını sağlayan bir afet yönetimi

merkezleri ağı oluşturuyoruz. Artan

afetler karşısında, reaktif olmaktan proaktif,

veriye dayalı afet hazırlığına geçiş sadece güzel

bir şey değil, mutlak bir gereklilik. Sonuç

olarak, topluluk merkezli, veriye dayalı bir

modeli benimseyerek, teknolojinin insan

direncini artırdığı ve toplulukların giderek

daha öngörülemez hale gelen bir dünyada

güvenle yol almalarını sağlayan bir gelecek

inşa ediyoruz.

Amaç odaklı tüketici teknolojisi

yaygınlaşıyor

Tüketici teknolojisiyle olan ilişkimizi yeniden

tanımlayan hafif bir değişim yaşanıyor.

Giderek daha fazla insanın sürekli dikkatlerini

dağıtan etkileşimlerden kaçabilecekleri

bir sığınak aramasıyla, farkındalık, kasıtlılık

ve derin düşünmeye öncelik veren cihazlar

ortaya çıkıyor. Sadece arama ve mesaj yazma

işlevi sunan minimalist telefonlar, fotoğraf

paylaşmayı değil çekmeyi vurgulayan kameralar

ve sürekli mesaj ve bildirim yağmuru

olmadan müziğin keyfini çıkarmamızı sağlayan

müzik çalarlar ile bu eğilimin gittikçe

daha fazla yayılmaya başladığına şahit oluyoruz.

Bu değişim, dijital bağlantılılıktan vazgeçmek

anlamına gelmiyor, cihazların sadece

dikkatimizi çekmek yerine bir şey yapma

amacımızı nasıl artırabileceğine daha fazla

önem vermek anlamına geliyor. Yani, bu ikisi

arasında hassas bir denge kurma çabamız

artıyor. 2025 yılı ve sonrasında teknolojiyi

dikkatimizi dağıtmak yerine güçlendirmek

için kullanacağız ve bu hepimize daha iyi

gelecek.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk Telekom,

GSMA İklim Eylem Görev Gücü’ne katıldı

Gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla sürdürülebilirlik

ilkelerini iş stratejilerinin merkezine yerleştiren Türk Telekom, dünya çapında mobil

iletişim sektörünün en prestijli girişimlerinden biri olan GSMA’in İklim Eylem Görev

Gücü’ne (Climate Action Task Force) dahil oldu...

İklim değişikliğiyle mücadele ve enerji

verimliliği konusunda önemli çalışmalara

imza atan Türk Telekom, dünya

çapında mobil iletişim sektörünün en

prestijli girişimlerinden biri olan ve küresel

mobil bağlantıların %80’inden fazlasını

temsil eden 75 üyenin yer aldığı

GSMA’in İklim Eylem Görev Gücü’ne

(Climate Action Task Force) dahil oldu.

Türk Telekom, bu üyelik kapsamında

dünya çapında yayımlanacak ve mobil

operatörlerin iklim ile ilgili hedeflerde

ilerlemelerini ortaya koyan GSMA Mobile

Net Zero 2025 Raporu’nda yer alacak

GSMA İklim Eylem Görev Gücü, mobil

operatörlerin sürdürülebilirlik hedeflerine

ulaşmalarını desteklemek için iş birliği

ve bilgi paylaşımına olanak sağlayan

bir platform sunuyor. Görev Gücü, operatörlerin

karbon ayak izlerini azaltarak

net sıfır emisyon hedefine ulaşmalarına

yardımcı olmayı, iklim değişikliğinin yol

açtığı risklere karşı dayanıklılığı artırmayı

ve yenilenebilir enerji kullanımını

teşvik etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, mobil

cihazlar ve şebeke ekipmanlarının çevresel

sürdürülebilirliğini sağlamak, atık

yönetimi uygulamalarını iyileştirmek ve

sektörün dönüşümüne öncülük etmek

gibi hedeflere de odaklanıyor. Bu girişim,

teknoloji ve dijitalleşmenin iklim değişikliğiyle

mücadelede üstlenebileceği

hayati role dikkat çekiyor.

TechWell ile teknoloji bağımlılığına küresel çözümler

Sektör Market

IT network

Teknoloji bağımlılığı, son yıllarda önemi giderek

artan küresel bir sorun olarak ortaya çıktı. Genç

Başarı Eğitim Vakfı, uluslararası bilimsel projelerdeki

katkılarıyla küresel düzeyde etki alanını güçlendirmeye

devam ederken, akıllı telefon ve teknoloji bağımlılığıyla

mücadeleye odaklanan Uluslararası paydaşlı TechWell

Projesi’nde yer alarak, çalışmalara destek veriyor…

Teknolojinin zararlı kullanımı ve gençler üzerindeki

olumsuz etkileri AB belgelerine de

yansıdı. Avrupa Parlamentosu’nun 2019 yılında

yayınlanan raporu doğrudan bu konuya

odaklanıyor, sorunu tanımlıyor ve çözüm

önerileri sunuyor. Türkiye de dahil birçok

ülkede gençlerin sosyal medya kullanımına

kısıtlama getirilmesi tartışılırken, İstanbul

Teknik Üniversitesi’nin (İTÜ) koordinatörlüğünde

hazırlanan, gençlerde akıllı telefon ve

teknoloji bağımlılığıyla mücadeleye odaklanan

uluslararası paydaşlı TechWell Projesi

ile bu alanda yenilikçi bir uluslararası eğitim

programı hazırlanarak soruna yeni bir çözüm

önerisi getirilmesi hedefleniyor.

AB Erasmus + Gençlik Alanında İşbirliği Ortaklıkları

Çağrısı kapsamında hazırlanan

proje ile gençlerde akıllı telefon ve teknoloji

bağımlılığıyla mücadele konusunda çalışmalar

yapılıyor. İTÜ’nün yürütücülüğünde

gerçekleşen projede, Türkiye’den Genç Başarı

Eğitim Vakfı ile birlikte İstanbul Valiliği,

Yeniden Derneği ve Act Know’un yanı sıra

Fransa’dan Paris-Est Créteil Val de Marne

Üniversitesi, İtalya’dan Padova Üniversitesi ve

Yunanistan’dan IASIS yer alıyor.

Genç Başarı Eğitim Vakfı çocuklara ve gençlere

yönelik girişimci zihin yapısını geliştirmeye

yönelik programlarla hem kendilerini ve çevrelerini

tanımalarını hem de çözüm ve gelişim

odaklı hareket edebilmeyi öğrenmelerini

amaçlayan projeler gerçekleştiriyor. Bunları

gerçekleştirirken günümüz teknolojik araçlarının

iyi yönlü kullanımı destekleyerek gençlerin

ve çocukların yaşadıkları çevrede ve dünyada

farkındalığı yüksek bireyler olabilmeleri

amaçlanıyor. Genç Başarı Eğitim Vakfı Genel

Müdür Seçil Yıldırım Çelebi, “Bizler de sivil

toplum, üniversite ve ilgili kurumlar olarak

gençler için onların teknolojiyi tüketen değil

faydası için çözümler üretmesini sağlayan bir

araç olarak kullanması ve üretmesi yolunda

içerikler geliştirmek ve sunmak zorundayız.”

derken;

İTÜ’den Doç. Dr. Adnan Ertemel de, “Bu projede

Gençlerin teknoloji ile ilişkisinde edilgen

değil etken rolde olması ve teknolojiyi bilinçli

kullanması için farkındalığın ergenlik aşamasında

aşılanması hedeflenmektedir.” şeklinde

konuştu. Uluslararası paydaşlı TechWell Projesi’nde

gençler için yürütülecek çalışmalarla

teknoloji bağımlılığı noktasında farkındalığın

ötesine geçilerek yeni çözüm yolları geliştirilmesi

hedefleniyor.

23


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Vodafone yeni nesil teknolojilerle

hizmet ekosistemini genişletiyor

Geleceğin iletişim teknolojilerini bugünden sunan Vodafone, Yeni Nesil Telekom

Platformu (Network-as-a-Platform-NaaP) üzerinden geliştirdiği Uygulama

Programlama Arayüzleri (API) ile hizmetlerini genişletmeye ve dijital dönüşümünü

hızlandırmaya devam ediyor. Vodafone, API geliştirme ve standardizasyon alanında

yürüttüğü çalışmalarla hem tüketicilere hem de işletmelere yenilikçi çözümler

sunuyor…

Sektör Market

IT network

API’ler, dijitalleşme süreçlerinin temel

taşını oluşturarak sektörde inovasyonu

teşvik ediyor. Geçtiğimiz Eylül ayında,

aralarında América Móvil, AT&T, Bharti

Airtel, Deutsche Telekom, Orange,

Reliance Jio, Singtel, Telefonica, Telstra,

T-Mobile, Verizon ve Vodafone’un da

bulunduğu dünyanın en büyük telekom

operatörlerinden bazıları, Ericsson ile

birlikte, dijital hizmetlerde inovasyonu

teşvik etmek amacıyla ağ Uygulama

Programlama Arayüzlerini (API’ler)

küresel ölçekte birleştirmek ve satmak

için yeni bir girişim başlattı. Yeni kurulan

şirket, mevcut endüstri çapındaki

CAMARA API’lerini (GSMA ve Linux

Vakfı tarafından yürütülen açık kaynak

projesi) temel alarak hiper ölçekleyiciler

(HCP’ler), Hizmet Olarak İletişim Platformu

(CPaaS) sağlayıcıları, Sistem Entegratörleri

(SI’ler) ve Bağımsız Yazılım

Satıcıları (ISV’ler) dahil olmak üzere geniş

bir geliştirici platformu ekosistemine

ağ API’leri sağlayacak.

24

Türkiye’nin dijitalleşmesine liderlik etme

vizyonuyla faaliyet gösteren Vodafone,

geleceğin teknolojilerine yönelik yatırımlarını

sürdürüyor. Şirket, Yeni Nesil

Telekom Platformu (Network-as-a-Platform-NaaP)

üzerinden geliştirdiği Uygulama

Programlama Arayüzleri (API) ile

hizmetlerini genişletmeye ve dijital dönüşümünü

hızlandırmaya devam ediyor.

Bulut tabanlı mikroservis mimarisiyle

tasarlanan bu platform, telekomünikasyon

yeteneklerini API’ler aracılığıyla dış

uygulamalara entegre ederek müşteri

deneyimini iyileştiriyor ve hizmet ekosistemini

genişletiyor. Vodafone, API

geliştirme ve standardizasyon alanında

yürüttüğü çalışmalarla hem tüketicilere

hem de işletmelere yenilikçi çözümler

sunuyor.

Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan

Yardımcısı Yago Lopez, şunları söyledi:

“5G ve ötesi teknolojilerin sunduğu ultra

hızlı bağlantılar ve düşük gecikme

süreleri, yalnızca iletişim deneyimini

geliştirmekle kalmıyor, aynı zamanda

Endüstri 4.0, akıllı şehirler ve Nesnelerin

İnterneti (IoT) gibi yenilikçi çözümleri

hızla hayata geçirebilmek için güçlü bir

altyapı sağlıyor. Türkiye’nin dijitalleşme

yolculuğunda yalnızca bir hizmet sağlayıcı

değil, aynı zamanda inovasyonun

ve işbirliklerinin öncüsü olmayı hedefliyoruz.

Yeni Nesil Telekom Platformumuz

sayesinde işletmelerin hızla değişen ihtiyaçlarına

yanıt verirken, kullanıcılarımıza

sürdürülebilir, güvenilir ve yenilikçi

çözümler sunuyoruz. Vodafone olarak,

yeni nesil ağların sunduğu yetenekleri

daha erişilebilir hale getiriyor; 5G ve ötesi

için altyapımızı güçlendirmeye devam

ediyoruz.”

Küresel Ağ API Girişimi

Gerçek zamanlı iletişimde

devrim

5G’nin sunduğu yüksek hız, düşük gecikme

süresi ve geniş bağlantı kapasitesi

API’lerle birleşerek farklı sektörlerde

çığır açan kullanım alanları yaratıyor.

Akıllı şehirlerden IoT çözümlerine, Endüstri

4.0 uygulamalarından AR/VR teknolojilerine

kadar birçok yenilik, müşteri

deneyimini yeniden tanımlıyor ve gerçek

zamanlı iletişimde devrim yaratıyor.

6G’nin de devreye girmesiyle yapay zeka

destekli çözümler, hiper bağlanabilirlik

ve ultra güvenilir iletişim gibi yeni fırsatlar

ortaya çıkacak. Vodafone’un NaaP

platformu ve API tabanlı çözümleri, bu

dönüşümün yapıtaşlarını daha erişilebilir

hale getirerek sektörlerin geleceğini

şekillendiriyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk Telekom, ‘Büyük Veri Kampı’ ile

dijital dönüşüm yolculuğunu başlatıyor

Türk Telekom, veri bilimi ve veri mühendisliği teknolojileri alanında kariyer

hedefleyen gençleri büyük veri dünyasına davet ediyor. Kendini geliştirmek isteyen

gençlerin erken dönem kariyer gelişimine destek sağlamak ve uzman ihtiyacını

karşılamak amacıyla bu yıl ilk kez hayata geçirilen Büyük Veri Kampı’na başvurular

başladı. 27 Ocak - 7 Şubat 2025 tarihleri arasında online ve yüz yüze eğitimlerle

düzenlenecek kamp, genç yeteneklere veri bilimi ve mühendisliği alanında erken

kariyer fırsatları sunmayı hedefliyor. Büyük Veri Kampı başvuruları 18 Aralık 2024’e

kadar devam edecek…

Sektör Market

IT network

Türk Telekom, genç yeteneklerin erken

dönem kariyer yolculuklarını destekleyerek

Türkiye’nin dijital dönüşümünde

rol alma imkânı sağlıyor. Genç yeteneklere

deneyim odaklı öğrenme, yenilikçi

iş alanlarına dair bilgi edinme ve sektör

profesyonelleriyle bir araya gelme fırsatları

sunan Türk Telekom, Büyük Veri

Kampı ile desteğini sürdürüyor. Türk

Telekom, Gelişim Üssü çatısı altında bu

yıl ilk kez hayata geçirdiği Büyük Veri

Kampı ile büyük veri alanındaki yeteneklere

ulaşarak teknoloji birikimini

aktarmayı ve bu alanda insan kaynağı

ihtiyacını karşılayarak yeni istihdam

alanları açmayı hedefliyor.

Türk Telekom İnsan Kaynakları Genel

Müdür Yardımcısı Dr. Hüseyin Aslan,

“Dijital geleceğin mimarı olan Türk Telekom’u

yaşayan bir üniversite olarak

konumlandırıyoruz. Eğitim ve kariyer

programlarımızla gençlere dijital geleceğin

inşasında aktif bir rol almayı

sunuyor, insan odaklı bir iş yaparak, en

değerli kaynağımız olan insana yatırım

yapmaya devam ediyoruz. Alanında uzman

çalışanlarımızı, gençlerle bir araya

getirerek teknoloji birikimimizi aktarıyor,

insan kıymetlerine değer veren bir

yaklaşım ile nitelikli iş gücünün oluşmasına

katkı sağlıyoruz. Bu yıl ilk kez

başlatacağımız Büyük Veri Kampı’nı

veri bilimi ve veri mühendisliği odağında

yürütüyoruz. Dijitalleşen dünyanın

en büyük kaynaklarından biri olan veriye

yatırım yaparak, genç yetenekleri

kazanmayı ve geleceğin veri uzmanlarını

yetiştirmeyi, insana değer vermek ve

insan odaklı gelişim sağlamak adına çok

önemli bir adım olarak görüyoruz” dedi.

Türkiye’nin her yerinden

başvurulara açık

Türk Telekom Büyük Veri Kampı, 27

Ocak- 7 Şubat 2025 tarihleri arasında,

veri bilimi ve veri mühendisliğine ilgi

duyan genç yetenekleri bir araya getiriyor.

Çalışmayan ve staj yapmayan, lisans

3. ve 4. sınıf öğrencileri, üniversiteden en

fazla bir yıl önce mezun olmuş gençler

veya yüksek lisans öğrencileri 18 Aralık

2024 tarihine kadar Türk Telekom Büyük

Veri Kampı’na başvuruda bulunabilecek.

Katılımcılar, yaratıcılığı, öğrenmeyi ve

kalıpların dışında düşünmeyi teşvik

eden zengin içeriklerle dolu 10 günlük

bir programa dahil olacak. Hem online

hem de yüz yüze gerçekleşecek eğitimlerde,

teknik ve uygulamalı derslerin

yanı sıra kişisel ve mesleki gelişimi destekleyen

özel oturumlar da yer alacak.

Türk Telekom Büyük Veri Kampı başvuruları

www.turktelekomkariyer.com.tr

adresi üzerinden gerçekleştirilecek.

25


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Kafein Teknoloji, dijital dönüşüm ve

bulut bilişim çözümleri markası

All-in Cloud’u duyurdu

All-in Cloud, Kafein Teknoloji’nin Google Cloud ile yaptığı stratejik iş birliği

doğrultusunda kurumlara ileri düzey bulut çözümleri sunarak dijital dönüşüm

süreçlerini hızlandırıyor…

Sektör Market

IT network

Kafein Teknoloji CEO’su Cem Kalyoncu,

All-in Cloud’un şirketin stratejik

büyümesinde yeni bir yatırım alanı olduğuna

vurgu yaparak, “Bu girişimle,

yalnızca mevcut hizmetlerimizi güçlendirmekle

kalmıyor, aynı zamanda

bulut bilişim teknolojilerinde geleceğe

dönük, kalıcı yatırımlar yapıyoruz.

All-in Cloud, şirketlerin hızla değişen

teknoloji ihtiyaçlarına dinamik ve güvenilir

çözümler sunmamıza olanak

tanırken, Kafein’in dijital dönüşüm

vizyonunu uluslararası boyuta taşımamızı

da sağlayacak. Amacımız,

hem Türkiye’de hem de bölgede uzun

vadeli, köklü bir dönüşüm yaratmak

için en güvenilen iş ortaklarından biri

olmak” dedi.

rektörü Nagihan Yanık ise “Sektördeki

uzmanlığımızı Google Cloud’un lider

teknolojileri ile birleştirerek uçtan uca

dijital dönüşüm çözümleri sunuyoruz.

Gerçek bir bulut dönüşümünü, yalnızca

veri merkezlerini buluta taşımak

veya yapay zeka destekli chatbotlar

geliştirmekle sınırlı görmüyoruz. Başarılı

ve sürdürülebilir bir dönüşümü

her adımı özenle planlanmış kapsamlı

bir yolculuk olarak kurguluyoruz.

All-in Cloud’daki tecrübeli ekibimiz

müşterilerimize Stratejik Danışmanlık,

Profesyonel Hizmetler ve Yönetilen

Hizmetler sunarak dijital dönüşüm

yolculuklarına iş hedefleri ve

bütçeleri doğrultusunda eşlik ediyor.

Bu sayede, tüm organizasyonlarının

operasyonları kesintiye uğramadan

buluta uyumlu hale gelmesini ve dönüşümün

organizasyon içinde kalıcı

bir şekilde benimsenerek uzun vadeli

fayda sağlamasını hedefliyoruz.”

26

Kafein Teknoloji, geçtiğimiz aylarda

Google Cloud ile yaptığı stratejik işbirliği

doğrultusunda şekillendirdiği

dijital dönüşüm ve bulut bilişim çözümleri

markası ‘All-in Cloud’u duyurdu.

Kafein Teknoloji, All-in Cloud markası

altında sunduğu çözümlerle, işletmelerin

dijital dönüşüm süreçlerini

uçtan uca hızlandırmayı amaçlıyor

ve müşterilerine veri odaklı analiz,

yapay zeka ve makine öğrenimi gibi

gelişmiş teknolojilerle donatılmış çözümler

sunarak geleceğe güvenle bakmalarını

sağlıyor. All-in Cloud, dijital

dönüşümün tüm aşamalarında kurumlara

rehberlik ederek, stratejiden

uygulamaya kadar her adımda kapsamlı

bir destek sunuyor.

All-in Cloud’un sağladığı çözümler,

şirketlerin bulut tabanlı altyapılarını

en ileri düzeyde yönetmelerine, operasyonlarını

daha esnek hale getirmelerine

ve maliyet avantajı elde etmelerine

olanak tanıyor. Yenilikçi vizyonu

ve uzman kadrosunu Kafein Teknoloji’nin

derin bilgi birikimiyle bir araya

getirerek işletmelerin dijitalleşme yolculuklarında

güçlü bir iş ortağı olarak

öne çıkıyor.

Yapay zeka destekli bulut

hizmetlerine olan talep hızla

artıyor

Kalyoncu, All-in Cloud’un sürekli

büyüyen bulut bilişim pazarındaki

rolünü ise şöyle aktardı: “2024 yılı

sonunda, global bulut bilişim pazarı

büyüklüğünün yaklaşık 700 milyar

dolara ulaşması bekleniyor ve bu büyümenin

özellikle yapay zeka ve veri

analitiği çözümleri ile hızlanacağı öngörülüyor.

Yapay zeka destekli bulut

hizmetlerine olan talebin 2025 yılına

kadar yüzde 25 oranında artması, bu

alandaki potansiyelin büyüklüğünü

ortaya koyuyor. Biz de All-in Cloud

üzerinden sunduğumuz hizmetlerle

bu büyüme fırsatlarını değerlendirmek,

sektördeki uzmanlığımızı Google

Cloud’un teknoloji liderliği ile birleştirerek

müşterilerimizin dönüşüm

süreçlerini hızlandırmak için buradayız.”

“Başarılı ve sürdürülebilir

bir dönüşüm, her adımı

özenle planlanmış kapsamlı

bir yolculuktur”

All-in Cloud markasının Yönetici Di-


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

DeepL sesli çeviri aracı DeepL Voice’u tanıttı!

DeepL, ilk kez Berlin’de düzenlenen DeepL Dialogues etkinliğinde

gerçek zamanlı sözlü iletişime sunduğu ilk sesli çeviri çözümü olan DeepL Voice’u

tanıttı. İki ayrı modelde sunulan DeepL Voice, toplantı ve görüşmelerde dil engelini

ortadan kaldırıyor…

yoluyla katılım artıyor ve daha önce iletişim

kurmanın mümkün olmadığı alanlarda

ve çevrelerde dil engelleri ortadan

kalkıyor.

Görüşmeler için DeepL Voice, mobil cihazlarda

bir tarafın söylediklerini altyazı

çevirisiyle diğer tarafa aktararak

kişilerin farklı dillerde yüz yüze konuşabilmelerini

sağlıyor. Diyalog halinde olan

kişilerin çevirileri tek cihazdan kolayca

takip edebilmelerini sağlamak için iki

kullanışlı görüntüleme modu bulunuyor.

Sektör Market

IT network

13 dilde sesli çeviriye başladı

100.000’den fazla işletme ve resmi kurum

tarafından tercümelerdeki doğruluk

payı ve sunduğu güvenlikle tercih

edilen DeepL, Language AI platformu

üzerinden sunduğu kapsamlı dil ve iletişim

araçları serisini DeepL Voice ile

genişletiyor. Bu yeni sesli çeviri teknolojisi,

DeepL’in diğer ürünlerinde var olan

ve kurumsal alanda kritik öneme sahip

yüksek kalite ve doğruluk seviyesine

ulaşmasını sağlamak için farklı aksanları

ve bağlamları dikkate alan çeşitli veri

setleriyle eğitilmiş yapay zeka modelleriyle

destekleniyor.

DeepL Voice, şu anda dünya genelinde

şirketlerin kullanımına hazır durumda.

Başlangıçta Almanca, Felemenkçe,

Fransızca, İngilizce, İspanyolca, İsveççe,

İtalyanca, Japonca, Korece, Lehçe, Portekizce,

Rusça ve Türkçe dillerde yapılan

konuşmaları destekleyecek olan DeepL

Voice’a gelecekte daha fazla dil eklenmesi

bekleniyor. DeepL Translator’da bulunan

33 dilde altyazı çevirisi imkanı da

sunuluyor.

Yapay zeka destekli çeviri çözümleri şirketi

DeepL, ilk sesli çeviri çözümü olan

DeepL Voice’un lansmanını yaparak iki

ürününü tanıttı. Toplantılar için Voice

ve Görüşmeler için Voice adlı iki sesli çeviri

çözümü, yüz yüze yapılan görüşmelerde

gerçek zamanlı çevirinin yanı sıra

aynı anda farklı dillerde sanal toplantılar

yapmayı da mümkün hale getiriyor.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan DeepL

CEO’su ve kurucusu Jarek Kutylowski,

“DeepL’in tüm ürünlerinde sunduğu

yüksek kalite ve güvenliğe sahip gerçek

zamanlı sesli çeviri aracı geliştirmek şirket

olarak hedeflerimiz arasındaydı. Nihayet

ilk ürünlerimizi piyasaya sunduk

ve bundan gurur duyuyoruz. 2017’deki

kuruluşumuzdan bu yana biriktirdiğimiz

tecrübeye ve geliştirdiğimiz modellere

dayanarak şirketlerin gerçek hayatta

karşılaştıkları zorlukları gideren bir çözüm

sunduğumuzdan emin olmak için

bir beta programı kapsamında müşterilerle

yakın temas halinde çalıştık” dedi.

Kutylowski, “DeepL olarak yazılı çeviride

lider konumdayız ama gerçek zamanlı

sesli çeviri bambaşka bir alan. Yarım

bırakılan cümleler, telaffuz sorunları,

gecikme ve daha birçok farklı unsurun

konuşma esnasında çeviri yapılırken

dikkate alınması gerekiyor. Bunların

hepsi yanlış çevirilere ve kötü deneyimlere

yol açabilecek şeyler. İnsanların birbirleriyle

yaptıkları günlük konuşmalarda

da bu gibi sorunlara sıkça rastlanıyor

ve dolayısıyla yanlış anlaşılmalar olabiliyor.

Buradan yola çıkarak tüm potansiyel

sorunları dikkate aldık ve şirketlerin

gerektiğinde birden fazla dilde iletişim

kurmalarını sağlayıp dil engellerini ortadan

kaldıracak bir çözüm geliştirdik”

diye ekledi

Çeviri kalitesi ve güvenlik

sesli çeviride de ilk sırada

DeepL Voice’un lansmanı, şirketin konuşma

tabanlı çeviri alanındaki ilk adımı

olmasından dolayı büyük önem taşıyor.

Bu yeni teknolojiyle DeepL’in çeviri

kalitesi ve güvenliği iki güçlü ürünle birlikte

sözlü iletişime de taşıyor:

Toplantılar için DeepL Voice, sanal toplantılardaki

dil engellerini ortadan kaldırıyor.

Toplantıdaki tüm katılımcılara

tercih ettikleri dilde konuşma imkanı

sunuluyor ve diğer katılımcılar konuşmayı

gerçek zamanlı olarak çevrilen altyazılarla

takip edebiliyor. Bu sayede katılımcılar

kendi ana dillerinde etkileşim

ve iletişim kurabiliyor, daha net iletişim

27


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

THOMSON, 130 yıllık tecrübesiyle

Türkiye Pazarına merhaba dedi…

Avrupa’nın tanınmış TV üreticilerinden THOMSON, Türkiye pazarına resmi olarak

giriş yaptığını duyurdu. Dağıtım için Arena ve üretim için Ensmart ile ortaklık kuran

THOMSON, gelişmiş QLED ve OLED modelleri de dahil olmak üzere en yeni Google TV

serisini yenilikçi akış cihazlarıyla birlikte getiriyor. “Yararlı İnovasyonu Deneyimleyin”

sloganını benimseyen THOMSON, kullanıcı dostu özellikleri en son teknolojiyle

harmanlayan yüksek kaliteli ürünler sunarak, Türk tüketicilerinin beğenisini

kazanmayı hedefliyor…

Sektör Market

IT network

28

THOMSON’un Türkiye’deki ürün serisi,

Avrupa’da tasarlanan ve Türkiye’de

üretilen geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Bu

ürünler arasında 24 inçten 100 inçe kadar

olan HD, FHD, 4K UHD, QLED ve

OLED Google TV’lerin yanı sıra gelişmiş

yayın cihazları da yer alıyor. THOMSON,

önümüzdeki yıl ise MiniLED TV’ler, iş

ve oyun monitörleri, akıllı projektörler

ve daha fazlasını içerecek şekilde ürün

portföyünü genişletmeyi planlıyor.

Ürün gamı içerisinde yer alan her ürün

THOMSON’un güvenilir tasarım ve kalite

konusundaki itibarını koruyor ve erişilebilir,

sezgisel teknolojiyi rekabetçi bir

fiyatla sunuyor. Ayrıca THOMSON, Türkiye’de

üç yıl garanti veren tek tüketici

elektroniği markası olarak, dayanıklılık

ve güvenilirliğe olan bağlılığını da öne

çıkarıyor.

“Bu girişim Türkiye’nin

teknoloji pazarında önemli bir

kilometre taşı olacak”

THOMSON’un Akıllı TV’leri, Google

Asistan ve Chromecast özellikli güvenilir

Google TV işletim sistemi ile donatılmış

durumda. Google TV ile kullanıcılar

Netflix, Disney+, Prime Video, Apple

TV, Dazn ve YouTube dahil olmak üzere

10.000’den fazla uygulamaya erişebiliyor.

Google TV, farklı hizmetlerdeki içerikleri

tek bir yerde bir araya getiriyor, böylece

favori filmleri bulmak için uygulamalar

arasında geçiş yapılmasına gerek kalmıyor.

Kişiselleştirilmiş profil oluşturma

özelliği, izleme alışkanlıklarına göre özel

öneriler sunarak deneyimi daha da geliştiriyor.

Böylece TV izlemeyi daha keyifli

ve kişisel hale getiriyor.

THOMSON’un akış cihazları ise eski TV

modellerini bile Akıllı TV’lere yükseltmek

ve tüm Google TV ekosistemine

erişim sağlamak için tasarlandı. En yeni

model olan Streaming Box Plus 270, hassas

sesli komut tanıma için dahili mikrofonlara

sahip bir Far-Field sesli asistan

ve gerçek zamanlı yanıtlar için entegre

bir hoparlör içeriyor.

“THOMSON’un yeni nesil

televizyonları, Türk

tüketicilerin beklentilerini

karşılamak üzere tasarlandı”

THOMSON’un Türkiye pazarına girişinin

teknoloji sektörü için bir dönüm

noktası olduğunu belirten Arena Genel

Müdür Yardımcısı Kerem Günay, “130

yıllık köklü bir marka ile bu sürecin bir

parçası olmaktan mutluluk duyuyoruz.

Tüketicilerimiz kaliteden ödün vermeyen,

yenilikçi teknolojilere sahip ürünler

arıyor. THOMSON, yenilikçi teknolojileri

ve yüksek kalite standartlarıyla tüketicilerin

beklentilerini mükemmel bir

şekilde karşılayacak” dedi.” dedi. Günay

ayrıca THOMSON’un Türkiye pazarında

güçlü bir pozisyon alarak tüketicilere değer

katacağının altını çizdi.

“THOMSON ürünleriyle

müşteri memnuniyetini

en üst düzeye çıkarmayı

hedefliyoruz”

THOMSON televizyonlarının Türk üreticisi

Ensmart Yönetim Kurulu Başkanı

Hasan Atasoy, markanın Türkiye pazarında

yüksek müşteri memnuniyeti

sağlamak için yenilikçi çözümler sunduğunu

belirtti. Atasoy, “THOMSON’un

teknolojisi ve kalitesi tüketici beklentilerine

uygun olarak geliştirildi. Amacımız,

her detayı titizlikle ele alınan THOMSON

televizyonları ile kullanıcıların günlük

yaşamlarını zenginleştirirken, izleme

deneyimlerinde yüksek memnuniyet seviyesine

ulaşmaktır” dedi. Atasoy ayrıca,

Türkiye’de üretilen THOMSON modellerinin

dünya standartlarına uygun kalitesi

ve ileri teknolojisi ile sektörde fark

yaratacağını ve sürekli müşteri memnuniyeti

sağlayacağını vurguladı.

“Hedefimiz, Türkiye’de hem

üretim hem de satış alanında

uzun vadeli başarılara imza

atmak”

Markanın yenilikçi televizyon modelleriyle

Türk tüketicilere en iyi deneyimi

sunma hedefini vurgulayan THOMSON

TV Türkiye Ülke Müdürü Mehmet Ali

Yıldırım ise yerel üretim süreçlerinin

önemine dikkat çekerek: “THOMSON’u

Türkiye pazarına getirdiğimiz için çok


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

QLED serisiyle izleme deneyimini bir üst

seviyeye taşıyor. QLED ekran, dengeli

parlaklık, çarpıcı kontrastlar ve genişletilmiş

bir renk aralığı sunarak göz alıcı

bir görüntü kalitesi sağlıyor. Gelişmiş bir

eğlence çözümü olan THOMSON Google

TV QLED Plus, çerçeveye entegre edilmiş

güçlü ön hoparlörler ve Dolby Atmos

desteği ile kullanıcıları sarmalayan bir

ses deneyimi sunarken, derin bas ve net

tiz seslerle izleyiciyi içine çekiyor. Özellikle

hızlı tempolu içerikler için ideal

olan THOMSON Google TV QLED Pro,

144 Hz yenileme hızıyla akıcı hareketler,

hızlı yanıt verme ve mükemmel bir oyun

deneyimi sunarak hareket bulanıklığını

ve ekran gecikmesini en aza indiriyor.

OLED teknolojisiyle derin siyahları, zengin

renkleri ve etkileyici kontrastları

kullanıcıya sunan THOMSON Google

TV OLED modeli ise Dolby Vision IQ+

özelliği ile her türlü ışık koşulunda mükemmel

izleme keyfi sunuyor. Ek olarak,

THOMSON akış cihazları, eski TV modellerini

dahi akıllı hale getirerek Google

TV ekosistemine erişim sağlıyor. Bu

cihazlar, Netflix, Disney+, Prime Video

ve YouTube için özel düğmelere sahip

Bluetooth uzaktan kumandaları ve Google

Asistan ile kolay sesli arama özelliği

sunarak kullanıcı dostu bir deneyim

sağlıyor.

heyecanlıyız. Amacımız sadece ileri teknoloji

sunmak değil, aynı zamanda yerel

tüketicilere beklentilerini karşılayan

yenilikçi ve kullanıcı dostu ürünlerle en

iyi izleme deneyimini yaşatmaktır” dedi.

Yıldırım ayrıca Ensmart’ın üretim gücüne

de vurgu yaparak şunları ekledi: “Bu

işbirliği sadece teknoloji sektörüne değil,

yerli üretim ve istihdama da önemli

katkılar sağlıyor. Hedefimiz, Türkiye’de

hem üretim hem de satış alanında uzun

vadeli başarılara imza atmak.”

“THOMSON, detaylara ve

faydalı yeniliklere olan

bağlılığı ile günümüzün

rekabetçi tüketici elektroniği

sektöründe fark yaratmayı

hedefliyor”

Markanın Türkiye’ye girişine ilişkin vizyonunu

paylaşan THOMSON Pazarlama

Direktörü Nicole Pacheiner, “THOMSON

olarak misyonumuz, müşterilerimize

gerçekten hizmet eden ve hayatlarına

gerçek değer katan yenilikler yaratmaktır.

Teknolojinin hem gelişmiş hem de

erişilebilir olması ihtiyacına, , insanların

arkadaşları ve aileleriyle unutulmaz

anların tadını çıkarmasına olanak sağlaması

gerektiğine inanıyoruz. Ürünlerimiz

bu düşünceyle tasarlandı. Yüksek

kaliteli teknolojiyi arkadan aydınlatmalı

uzaktan kumandalar, döner standlar

veya sesli yardım gibi kullanıcı dostu

özelliklerle harmanlıyor ve günümüz evlerinin

çeşitli ihtiyaçlarını karşılıyoruz.

Türkiye pazarına girerken, günlük yaşama

neşe ve kolaylık getirmek için pratik

işlevselliğin rafine bir tarzla buluştuğu

kullanışlı yeniliklere olan bağlılığımızı

paylaşmaktan heyecan duyuyoruz.”

Kullanıcı dostu özellikleri ile

beğeni topluyor…

THOMSON, kullanıcı dostu ve sezgisel

bir deneyim sunan Google TV işletim sistemiyle

donatılmış televizyon modelleri

ile güvenliği ve konforu bir araya getiriyor.

Kullanıcıların rahatlığını ön planda

tutarak tasarlanmış bu televizyonlar,

mükemmel ekran hizalamasını sağlayan

ve 30 dereceye kadar döndürülebilen

döner bir stand ile destekleniyor. Gece

veya düşük ışık koşullarında dahi kolay

kullanım sağlayan arkadan aydınlatmalı

uzaktan kumandasıyla, konforlu ve

hassas bir gezinme sunuyor. Şık bir görünüm

elde etmek için çerçevesiz tasarımla

gelen bu modeller, kompakt boyutlarda

bile estetik bir dokunuş sağlıyor. 32 inç’e

kadar olan televizyonlarda yer alan ayarlanabilir

ayaklar sayesinde, 60 cm’den 30

cm’ye kadar daha az yer kaplayarak her

ortama uyum sağlıyor. Beyaz kablo ve

uzaktan kumandalarla uyumlu beyaz

çerçeveye sahip özel modeller, özellikle

mutfak, yatak odası ve çocuk odası gibi

alanlarda şıklık ve uyumu bir arada sunuyor.

Kamp severler için de mükemmel

bir seçenek olan THOMSON TV’ler, hem

klasik 230V prizlerle hem de karavan ve

teknelerde kullanılmak üzere 12 voltluk

adaptör desteğiyle hareket halindeyken

canlı TV izleme ve akış hizmetlerinden

yararlanma imkânı sunuyor. Tüm bu

özelliklerin yanı sıra, ürünlerimiz Avrupa

kalite standartlarına uygun olarak

geliştirilmiş ve yerel pazar ihtiyaçlarına

göre optimize edilmiştir.

THOMSON, görüntü ve

ses kalitesindeki üstün

standartları evlere taşıyor…

THOMSON, Quantum Dot nanokristallerinin

gücüyle desteklenen Google TV

Sektör Market

IT network

29


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Bilgi hırsızı imparatorluğunun çöküşü!

Hollanda Ulusal Polisi FBI, Eurojust ve diğer kolluk kuvvetleriyle birlikte

gerçekleştirdiği Magnus Operasyonu ile kötü şöhretli RedLine Stealer’ı yakaladı.

RedLine Stealer’ın uluslararası yetkililer tarafından ele geçirilmesinin ardından ESET

araştırmacıları, bu bilgi hırsızının belgelenmemiş arka uç modülleri üzerine yaptıkları

ve ele geçirme çabasında kolluk kuvvetlerine yardımcı olan

araştırmalarını yayımladı…

Sektör Market

IT network

30

ESET araştırmacıları, kolluk kuvvetleriyle

iş birliği içinde, 2023 yılında RedLine Stealer’ın

arkasındaki altyapıyı çalıştırmak için

kullanılan çok sayıda modülü topladı. Hollanda

Ulusal polisi, FBI, Eurojust ve diğer

bazı kolluk kuvvetleriyle birlikte 24 Ekim

2024’te kötü şöhretli RedLine Stealer operasyonunu

ve META Stealer adlı klonunu

ortadan kaldırdı. Magnus Operasyonu olarak

adlandırılan bu küresel çaba, Hollanda’da

üç sunucunun kaldırılması, iki alan

adına el konulması, Belçika’da iki kişinin

gözaltına alınması ve ABD’de fail olduğu

iddia edilen kişilerden birine yönelik suçlamaların

açığa çıkarılmasıyla sonuçlandı.

ESET, Nisan 2023’te RedLine kötü amaçlı

yazılımının kısmi olarak çökertilmesi

operasyonuna katılmış ve kötü amaçlı yazılımın

kontrol paneli için ölü bırakma çözümleyicileri

olarak kullanılan birkaç Git-

Hub deposunun kaldırılmasını sağlamıştı.

O sıralarda ESET Araştırma, Flare’deki

diğer araştırmacılarla iş birliği içinde bu

kötü amaçlı yazılım ailesinin daha önce

belgelenmemiş arka uç modüllerini araştırdı.

Bu modüller doğrudan kötü amaçlı

yazılımla etkileşime girmiyor, bunun yerine

kimlik doğrulama işlemini gerçekleştiriyor

ve kontrol paneli için işlevsellik

sağlıyor.

RedLine ve META stealer’ları araştıran

ESET araştırmacısı Alexandre Côté Cyr

yaptığı açıklamada; “RedLine kontrol

panellerini barındırmak için kullanılan

1.000’den fazla benzersiz IP adresini tespit

edebildik. Bazı çakışmalar olsa da bu,

RedLine MaaS’a abone olanların sayısının

1.000 civarında olduğunu gösteriyor.

ESET’in ayrıntılı olarak incelediği Red-

Line Stealer’ın 2023 sürümleri, bileşenler

arasındaki iletişim için Windows İletişim

Çerçevesini kullanırken 2024’teki en son

sürüm bir REST API kullanıyor. Kaynak

kodu ve arka uç örnekleri üzerinde yaptığımız

analizlere dayanarak, RedLine Stealer

ve META Stealer’ın aynı yaratıcıyı paylaştığını

belirledik.” dedi.

Bu benzersiz IP adresleri RedLine panellerini

barındırmak için kullanıldı. Bu barındırılan

panellerden Rusya, Almanya ve

Hollanda’nın her biri toplamın yaklaşık

yüzde 20’sini oluştururken Finlandiya ve

Amerika Birleşik Devletleri’nin her biri

yaklaşık yüzde 10’u temsil ediyor. ESET

ayrıca birden fazla farklı arka uç sunucusu

tespit edebildi. Coğrafi dağılımlarına göre,

sunucular çoğunlukla Rusya’da (yaklaşık

üçte biri) bulunurken İngiltere, Hollanda

ve Çek Cumhuriyeti’nin her biri tespit ettiğimiz

sunucuların yaklaşık yüzde 15’ini

temsil ediyor.

İlk keşif 2020 yılında

RedLine Stealer, ilk olarak 2020’de keşfedilen

bilgi çalan kötü amaçlı bir yazılımdır

ve merkezi olarak işletilmek yerine herkesin

çeşitli çevrimiçi forumlardan ve Telegram

kanallarından anahtar teslimi bir

bilgi çalma çözümü satın alabileceği bir

MaaS modelinde çalışır. İştirakçiler olarak

adlandırdığımız müşteriler aylık abonelik

ya da ömür boyu lisans alabiliyor; paraları

karşılığında kötü amaçlı yazılım örnekleri

üreten ve onlar için bir C&C sunucusu görevi

gören bir kontrol paneline sahip oluyorlar.

Oluşturulan örnekler, yerel kripto

para cüzdanları; tarayıcılardan çerezler,

kayıtlı kimlik bilgileri ve kayıtlı kredi kartı

bilgileri; Steam, Discord, Telegram ve

çeşitli masaüstü VPN uygulamalarından

kayıtlı veriler dahil olmak üzere çok çeşitli

bilgileri toplayabiliyor. Hazır bir çözüm

kullanmak, iştiraklerin RedLine Stealer’ı

daha büyük kampanyalara entegre etmesini

kolaylaştırıyor. Bazı önemli örnekler

arasında 2023’te ChatGPT’nin ücretsiz

indirilmesi ve 2024’ün ilk yarısında video

oyunu hileleri gibi görünmek yer alıyor.

Magnus Operasyonu’ndan önce RedLine,

kontrol panelini kullanan çok sayıda

iştirakçisiyle en yaygın bilgi hırsızı kötü

amaçlı yazılımlar arasındaydı. Ancak hizmet

olarak kötü amaçlı yazılım girişimi,

bazıları şu anda kolluk kuvvetleri tarafından

tespit edilen az sayıda kişi tarafından

yönetiliyor gibi görünüyor. Selen Erdurak,

İzmir Ekonomi Üniversitesi Halkla İlişkiler

ve Reklamcılık Bölümü’nden mezun

olduktan sonra İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde

Pazarlama İletişimi alanında yüksek

lisans yaptı. Kariyerine reklam ajansında

başlayan Erdurak, marka stratejisi, dijital

pazarlama ve etkinlik yönetimi üzerine

farklı projeler yönetirken gençlik iletişimine

dair birçok markanın sürecine de liderlik

etti.

Doğan Holding’de 2017’de çalışmaya başlayan

Erdurak, kültür dönüşümü projeleri,

sürdürülebilirlik stratejisi, kurumsal sosyal

sorumluluk projelerinde ve Doğan Grubu

çatısı altındaki markaların lansman ve

iletişim stratejisi planlamalarında etkin

rol aldı. Erdurak, grubun Sabancı Üniversitesi

iş birliğiyle genç yöneticilere yönelik

gerçekleştirdiği Liderlik Okulu’na katıldı;

burada vizyoner bakış açısını ve stratejik

yönetim vizyonunu güçlendirdi.

Paydaş katılımını merkeze alan değer ve

sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi bir iletişim

stratejisi benimseyen Erdurak, yeni

görevinde Karel’in Türkiye ve global ölçekteki

başarılarını daha geniş kitlelere

ulaştırarak marka algısını güçlendirmeyi

amaçlıyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Ücret yönetiminde işletmelere

yapay zekâ desteği

Logo Yazılım, her sektörden işletmelerin uçtan uca ihtiyaçlarına yönelik onaylı

ekosistem çözümleri ailesine JobAnalytics’i dahil etti. Yapay zekâ tabanlı ücret

yönetimi sunan JobAnalytics, yüzde 80’e varan zaman ve bütçe tasarrufu sağlayarak

işletmelerin ücret politikalarını en güncel şekilde yönetebilmelerine yardımcı oluyor…

Türkiye’nin en büyük yerli iş yazılımı

şirketi Logo Yazılım, onaylı ekosistem

çözümü ailesine JobAnalytics’i ekledi.

İşletmeler için yapay zekâ tabanlı ücret

yönetimi geliştiren JobAnalytics; iş analizi,

iş tanımları, iş değerleme, derece ve

puan belirleme, ücret analizleri, ücret

artış simülasyonları ve 360 derece ücret

yönetimi gibi faydalar sağlıyor.

Logo Yazılım Türkiye Genel Müdürü

Akın Sertcan, “JobAnalytics ile dijitalleşen

insan kaynakları süreçlerinde iş

tanımı ve işin karşılığı olan ücret politikası

en ideal şekilde belirlenebiliyor.

İşletmelerin iş değerleme ve ücret yönetimi

süreçleri kolaylaşırken, yapay zekâ

tabanlı olması sayesinde zaman ve bütçe

tasarrufu da elde ediliyor” ifadelerini

kullandı. Logo Yazılım onaylı ekosistem

çözümleri ailesinin büyümeye devam

ettiğini söyleyen Sertcan, “Onaylı ekosistem

çözümlerimizle her ölçekten farklı

sektördeki müşterilerimize verimlilik

artışı sağlayan uçtan uca ürün ve servisler

sunuyoruz. İş ortaklarımız ise pazarlarını

genişletme imkânına sahip oluyor.

Böylece hem müşterilerimize hem de iş

ortaklarımıza değer yaratan bir platform

sağlıyoruz” dedi.

Yüzde 80’e varan zaman ve

bütçe tasarrufu sağlıyor

İş tanımlarından başlayarak ücret belirlemesine

kadar uçtan uca iş değerleme

ve ücret yönetimi sunan JobAnalytics,

objektif ücret kararları alınmasına yardımcı

oluyor. Manuel tabanlı işlemlere

kıyasla yüzde 80 zaman ve bütçe tasarrufu

sağlayan uygulama, iş değerlemesi

temelli baz ücretin hızlı ve doğru bir şekilde

belirlenmesini sağlıyor. Yapay zekâ

tabanlı altyapısı sayesinde ücret analizleri,

simülasyonlar, kıyaslamalar ve

grafikler sunarak işletmelerin bu alanda

doğru karar almalarına yardımcı oluyor.

Profesyonel ücret araştırma şirketlerinden

gelen verilere dayalı olarak piyasa

ücretleriyle kıyaslamanın yapılabildiği

JobAnalytics’te, tüm çalışanların ücretleri

için en uygun artış oranları kolayca

belirlenebiliyor. Ek lisans ya da donanım

gerektirmeyen; mobil uyumlu ve kullanıcı

dostu arayüzüyle online olarak kullanılabilen

uygulama, bordro programıyla

da entegre çalışıyor.

1.000’den fazla iş ortağıyla geniş bir destek

ağı sunan Logo Yazılım’ın ekosisteminde

gerekli eğitim ve sertifikasyon

sürecini tamamlayıp Logo Yazılım çözümlerine

entegrasyon yapabilen yetkili

iş ortakları, “Logo Yazılım Çözüm Geliştirme

İş Ortağı” olarak sınıflandırılıyor.

Sektör Market

IT network

Sanem Çetmin, sahibinden.com

Kurumsal İletişim Direktörü oldu

Türkiye’nin lider teknoloji şirketlerinden sahibinden.

com, kurumsal iletişim ve itibar yönetimi stratejisini

sektörün deneyimli isimlerinden Sanem Çetmin ile

belirleyecek…

Sanem Çetmin, sahibinden.com’a Kurumsal

İletişim Direktörü olarak katılmadan önce

Dyson Türkiye bünyesinde 6 yıl boyunca

görev yaptı. 2019 yılı başında Dyson markasının

Türkiye pazarına girişi itibarıyla kurucu

ekip içerisinde yer alan ve markanın tüm

iletişim ve itibar çalışmalarından sorumlu

olan Çetmin, son olarak Türkiye, Orta Doğu

ve Afrika Bölgesi Kurumsal İletişim çalışmalarına

liderlik etti. Dyson’dan önce 2008-2019

yılları arasında aralarında Bersay İletişim

Danışmanlığı’nın da yer aldığı Türkiye’nin en

köklü iletişim danışmanlığı firmalarında birçok

uluslararası markaya danışmanlık veren

Çetmin, 11 Kasım 2024 itibarıyla sahibinden.

com’un kurumsal ilişkiler, itibar yönetimi, lider

iletişimi, kurumsal sosyal sorumluluk ve

sürdürülebilirlik iletişiminin de aralarında

olduğu tüm kurumsal iletişim faaliyetlerini

yürütecek.

Saint Joseph Fransız Lisesi mezunu olan

Sanem Çetmin lisans eğitimini Yeditepe

Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Radyo-TV-Sinema

bölümünde tamamladıktan

sonra Yeditepe Üniversitesi Halkla İlişkiler ve

Tanıtım bölümünde yüksek lisans yaptı.

31


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

SIGN İstanbul’da ilk kez görücüye çıkan

Keundo yoğun ilgi gördü

Dijital baskı makineleri sektöründe, baskı alanındaki farklı teknolojileri uçtan uca

bir arada sunan dünyanın sayılı şirketlerinden birisi olan Lidya Grup, 31 Ekim-3

Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilen SIGN İstanbul 2024 Fuarı’nda büyük ilgi

gördü. Sunduğu global markaların çözümleriyle ilgi odağı olan standın öne çıkan

markalarından birisi de Keundo oldu…

Sektör Market

IT network

32

TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde,

31 Ekim ve 3 Kasım tarihleri arasında

SIGN İstanbul 2024 Fuarı’na katılan Lidya

Grup, temsil ettiği global markaların

yeni ürünleri ile teknoloji şovuna imzasını

attı. Temsil ettiği markalardan 20’ye

yakın dijital baskı makinesinin olduğu

stantta, ilk kez görücüye çıkan Keundo

dijital baskı makineleri büyük beğeni

topladı ve yoğun ilgi gördü. Fuarın buluşma

noktası olan standında, İstanbul

başta olmak üzere çeşitli illerden gelen

ziyaretçilerini ağırlayan Lidya’nın fuara

özel kampanyalı fiyatları ve uygun finansman

çözümlerine talep yoğundu.

Dijital baskı sektöründe

zirvedeyiz

Yurtiçi ve yurtdışında katıldıkları fuarlarda

Lidya standının daima teknoloji

şovuna dönüştüğünü ifade eden Lidya

Grup Yönetim Kurulu Başkanı Bekir

Öz, şunları söyledi: “SIGN İstanbul fuarı,

hem firmamıza hem fuarı düzenleyen

organizasyona katkılarımız ile başarı

geçti. Lidya Grup olarak, kurumsal duruşumuz

ve temsil ettiğimiz markalar ile

sektörün ve fuarların standardını yükseltmeye

devam ediyoruz. Fuarda, dijital

baskı makinelerinin en star makinelerini

herkesin görebilmesi ve deneyimlemesi

için standımızda sergiledik. Geçtiğimiz

günlerde Keundo ve JWEI global markalarının

Türkiye’nin distribütörü olduk.

Özellikle standımızda farklı modelleriyle

yer alan Keundo makinelerine olan ilgi

görülmeye değerdi ve Keundo teknolojisini

son kullanıcılara göstererek ufuklarını

açtık. Keundo’nun 3D baskı yapan

makinesinden çıkan yağlı boya tablo gibi

olan çıktılarını herkes havada kaptı ve

ziyaretçilerin talebine yetişemedik. Fuar

sırasında Duplo’ya, JWEI’ya yoğun ilgi

mevcuttu. Aynı ilgi ve talep Xerox, Kongsberg,

EFI, Epson, Sutec markalarımıza

da gerçekleşti. Her platformda belirttiğim

gibi temsil ettiğimiz markaların

hepsi dijital baskı sektöründe gözükse

de, markaların teknolojileri ve hizmet

verdikleri alanlar birbirinden farklıdır

ve bu nedenle yatırım kararından önce

incelenmesi ve müşterinin ihtiyacı paralelinde

marka ve model seçiminin

yapılması önemlidir. Lidya Grup olarak

bizler, yaptığımız her işimiz de daima en

iyisini yapmaya çalışıyoruz ve elde ettiğimiz

başarılar neticesinde şirketimizi

Türkiye’de ve Londra’daki Lydia Digital

ltd şirketimiz ile Birleşik Krallık başta

olmak üzere bulunduğumuz coğrafyada

ve globalde zirvede tutmaya devam ediyoruz.”

dedi.

Yatırım yapmak için doğru

zaman olabilir

Sektörde yatırım yapmak için doğru zamanın

olabileceğine değinen Lidya Grup

Başkanı Bekir Öz, konuşmasına şöyle

devam etti: “Dijital baskı makineleri sektörü,

ithalata bağlı bir sektör. Uzmanlar

yaptıkları açıklamalarda, önümüzdeki

süreçte döviz kurlarında artışların olabileceğini

ifade ediyorlar. Özetle, bir yatırım

yapılacaksa, mümkün olduğunca

erken yapılması avantaj sağlayabilir. Parası

olanlara, yatırım yapmak için doğru

zaman olabiliyor.” diye konuştu.

KOBİ’lerden endüstriyel

işletmelere kadar her sektöre

ve her segmente hizmet

veriyor

SIGN İstanbul 2024’de başarılı bir fuar

geçirdiklerini anlatan Lidya Grup Satış

ve Pazarlama Genel Müdür Yardımcısı

Adem Öz, şunları kaydetti: “Lidya olarak

fuarda, temsil ettiğimiz Xerox, Keundo,

Duplo, Kongsberg, EFI, Epson, JWEI, Sutec’den

oluşan markalardan yeni teknolojileri

sergiledik. Standımıza gelen tüm

ziyaretçilerimize dijital baskı alanında

uçtan uca son teknolojiyi deneyimleme

fırsatı sunduk. KOBİ’lerden endüstriyel

işletmelere kadar her sektöre ve her segmente

hizmet veriyoruz. Fuar sırasında

müşterilerimizin yanında yer aldık ve

fuara özel kampanyalı fiyatlarımız ile

uygun finansman çözümlerimiz beklediğimiz

talebi aldı. Firma olarak, teknoloji

danışmanlığının yanı sıra, müşterilerimize

proje finansmanı sağlamaya

devam ediyoruz.” şeklinde konuştu.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Z Kuşağı ve yapay zeka birlikte evriliyor

Z Kuşağı’nın yenilikçi bakış açısı ve teknolojiyi bilinçli kullanma arzusu, yapay

zekanın daha adil, erişilebilir ve sürdürülebilir bir şekilde gelişmesine katkı

sağlayabilir…

2000 yılı ve sonrası doğan bireyler, daha

bilinen ismiyle Z kuşağı, dijital çağın

çocukları olarak tanımlanıyor. Teknolojinin

hızla geliştiği dönemde doğan ve

büyüyen bu nesil için, yapay zeka gibi

kavramlar, günlük hayatın doğal parçalarından

biri. Ancak Z Kuşağı’nın yapay

zekayla olan ilişkisi, yalnızca kullanıcı

düzeyinde kalmıyor; bu nesil, aynı zamanda

yapay zekanın şekillenmesinde

ve toplum üzerindeki etkilerinde de aktif

bir rol oynuyor.

Günlük Hayatta Z Kuşağı – Yapay

Zeka Etkileşimi

Z kuşağının, yapay zeka teknolojilerinin

günlük yaşamda getirdiği kolaylıkların

farkında olduğunu ifade eden Palamar

Teknoloji Kurucusu ve CEO’su Onur

Candan, konuyla ilgili şunları söyledi: “Z

kuşağı düşünce yapısı olarak benmerkezci

ve pratik bir anlayışa sahip. Dizi,

film, müzik, sosyal medya, e-ticaret gibi

çeşitli platformlarda yapay zekayı kullanarak

kişiselleştirilmiş önerilerle, kişisel

deneyimler yaşamayı tercih ediyorlar.

Yapay zeka tabanlı asistanlarla (Siri

gibi…) kolay ve hızlı bir şekilde bilgiye

erişim sağlıyorlar. Instagram ve TikTok

gibi uygulamalar, uzun zamandır yapay

zeka algoritmalarıyla Z kuşağının ilgisini

çekmeye yönelik içerikler sunuyor

ve gelişimlerini bu kuşağın tercihlerine

göre planlıyorlar.

Z Kuşağı, yapay zekanın sağladığı araçlarla

yaratıcılığını ve öğrenme süreçlerini

de dönüştürüyor. Herhangi bir profesyonel

bilgiye sahip olmadan tasarımlar

yapma ya da çeşitli platformlardan dil

öğrenme gibi becerileri yapay zeka ile

kazanabiliyorlar.”

Z Kuşağı Risklerin Farkında

Z Kuşağının yapay zekanın avantajlarının

yanı sıra risklerini de iyi bildiğini

söyleyen Onur Candan, “Z Kuşağı, kişisel

verilerin nasıl kullanıldığını sorguluyor

ve yapay zekanın etik sınırlarını tartışıyor.

Ayrıca yapay zeka teknolojilerinin iş

gücü piyasasını nasıl değiştireceği de bu

neslin gelecek kaygılarından biri.

Dezenformasyon ve manipülasyon konuları

da Z kuşağı bireyler için büyük

sorun. Sosyal medyada yapay zekanın

ürettiği sahte içeriklerin (deepfake gibi)

yayılması, Z Kuşağı’nın bilgiye olan güvenini

sarsabiliyor” dedi.

Yapay Zekanın Geleceği Onların Elinde

Şekillenecek

Onur Candan, Z Kuşağının, yalnızca

tüketici olarak değil, yapay zekanın geleceğini

şekillendiren yenilikçi bireyler

olarak ön planda olduğuna dikkat çekerek,

sözlerini şöyle noktaladı: “Kodlama

ve yazılım geliştirme gibi becerilere erken

yaşta erişim sağlayan bu nesil, yapay

zeka uygulamaları geliştiren, etik kurallar

belirleyen ve dijital dünyayı yeniden

tanımlayan girişimlere liderlik edecek.

Z Kuşağı ile yapay zeka arasındaki ilişki,

teknolojiye bağlılık ile eleştirel düşünce

arasında bir denge kurma çabasıdır. Bu

nesil, yapay zekayı yalnızca bir araç olarak

değil, aynı zamanda toplumu dönüştüren

bir güç olarak görüyor. Bu dinamik

ilişki, gelecekte hem teknoloji hem de insanlığın

gelişimi için umut vaat ediyor.”

Sektör Market

IT network

Karel’in Kurumsal İletişim Direktörlüğüne

Selen Erdurak atandı

Karel, stratejik hedeflerini desteklemek ve kurumsal

yapısını güçlendirmek amacıyla önemli bir atama

gerçekleştirdi. Doğan Holding bünyesinde Kurumsal

İletişim ve Sürdürülebilirlik Kıdemli Müdürü olarak

başarılı projelere imza atan Selen Erdurak, Kasım 2024

itibarıyla Karel’in Kurumsal İletişim Direktörü olarak

göreve başladı…

Selen Erdurak, İzmir Ekonomi Üniversitesi

Halkla İlişkiler ve Reklamcılık

Bölümü’nden mezun olduktan sonra İstanbul

Bilgi Üniversitesi’nde Pazarlama

İletişimi alanında yüksek lisans yaptı.

Kariyerine reklam ajansında başlayan

Erdurak, marka stratejisi, dijital pazarlama

ve etkinlik yönetimi üzerine farklı

projeler yönetirken gençlik iletişimine

dair birçok markanın sürecine de liderlik

etti.

Doğan Holding’de 2017’de çalışmaya

başlayan Erdurak, kültür dönüşümü

projeleri, sürdürülebilirlik stratejisi, kurumsal

sosyal sorumluluk projelerinde

ve Doğan Grubu çatısı altındaki markaların

lansman ve iletişim stratejisi

planlamalarında etkin rol aldı. Erdurak,

grubun Sabancı Üniversitesi iş birliğiyle

genç yöneticilere yönelik gerçekleştirdiği

Liderlik Okulu’na katıldı; burada vizyoner

bakış açısını ve stratejik yönetim

vizyonunu güçlendirdi.

Paydaş katılımını merkeze alan değer

ve sürdürülebilirlik odaklı yenilikçi bir

iletişim stratejisi benimseyen Erdurak,

yeni görevinde Karel’in Türkiye ve global

ölçekteki başarılarını daha geniş kitlelere

ulaştırarak marka algısını güçlendirmeyi

amaçlıyor.

33


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Teknoloji liderleri ve açık kaynak

tutkunları Red Hat Summit Connect

İstanbul’da buluştu

Açık kaynak çözümlerinde dünya lideri Red Hat, 21 Kasım’da teknoloji ve finans

sektörlerinin önde gelen üst düzey yöneticilerini, mühendislerini ve iş ortaklarını Red

Hat Summit Connect İstanbul etkinliğinde bir araya getirdi. Etkinlikte, açık kaynak

yaklaşımının işletmelere sunacağı fırsatlar, katkılar ve dijital dönüşümde Red Hat

ürünlerinin sağladığı kolaylıklar katılımcılarla paylaşıldı.

Sektör Market

IT network

34

Red Hat Türkiye’nin 21 Kasım’da İstanbul’da

düzenlediği Summit Connect etkinliği

bu yıl yine yoğun ilgi gördü. Her

yıl düzenlenen etkinlik, çok sayıda teknoloji

liderini ağırladı.

“Sadece bugünün değil,

geleceğin teknolojilerine de

yatırım yapıyoruz”

Toplantının açılış konuşmasını Red Hat

Türkiye ve CIS Bölgesi Genel Müdürü

Haluk Tekin yaptı. Konuyla ilgili değerlendirmesinde

Haluk Tekin şunları söyledi:

“Red Hat olarak, Türkiye’deki işletmelerin

dijital dönüşüm süreçlerinde

ihtiyaçlarına uygun çözümler sunarak,

sadece bugünün değil, geleceğin teknolojilerine

de yatırım yapıyoruz. Açık kaynak

yöntemlerini yapay zeka ve hibrit

bulut teknolojileriyle birleştirerek, işletmelere

inovasyon, hız ve esneklik kazandırıyoruz.

Geçen hafta duyurduğumuz

Neural Magic satın alımımız ve Red Hat

OpenShift Virtualization gibi çözümlerimizle

dijital geleceği inşa ediyor; iş

ortaklarımızla birlikte Türkiye’nin teknoloji

ekosistemine değer katıyoruz. Türkiye’deki

işletmelerin modernleşme ve

inovasyon hedeflerini desteklemek için

sanallaştırmadan konteyner teknolojilerine,

otomasyondan yapay zekaya kadar

geniş bir yelpazede güçlü çözümler sağlıyoruz.

Yenilikçi çözümlerimiz, işletmelerin

operasyonel süreçlerini daha hızlı,

verimli ve güvenli hale getirmelerini

mümkün kılıyor. Ayrıca, iş ortaklarımız

ve müşterilerimizle birlikte oluşturduğumuz

küresel ekosistemimizle yalnızca

bugünün değil, geleceğin iş dünyası için

de güçlü bir temel inşa ediyoruz. Türkiye

pazarında daha fazla değer yaratmaya

ve yerel işletmelere rekabet avantajı

sağlamaya yönelik bu çalışmalarımızla,

ülkemizin teknoloji ekosistemine katkı

sağlamaktan büyük gurur duyuyoruz.

Red Hat olarak, inovasyonu teşvik eden,

modernleşmeyi hızlandıran ve dijital geleceği

inşa eden bir iş ortağı olmaya devam

edeceğiz.”

Etkinlik kapsamında, Red Hat EMEA

Teknoloji Satışları Başkan Yardımcısı

Udo Urbantschitsch, katılımcılarla Red

Hat’in AI ve açık kaynak teknolojilerine

dair vizyonunu paylaştı. Red Hat Türkiye

ve CIS Bölgesi Genel Müdürü Haluk

Tekin’in moderatörlüğünde gerçekleşen

“Where do we go next? – Yakın gelecekte

nerede olacağız?” başlıklı panelde ise

Red Hat Akdeniz Bölgesi Başkan Yardımcısı

Gianni Anguiletti ve Red Hat EMEA

Teknoloji Satışları Başkan Yardımcısı

Udo Urbantschitsch, yakın geleceği etkileyecek

teknolojilere dair değerlendirmelerde

bulundu.

Red Hat Summit Connect’in sabah oturumları,

Red Hat Kıdemli Çözüm Mimarı

Cansu Kavılı’nın yapay zeka demosu

ve Red Hat Türkiye Çözüm Mimarlığı

Yöneticisi Koray Şeremet’in sanallaştırma

sunumlarıyla devam etti.

Farklı sektörlerden başarı

hikayeleri

Finans, telekom, e-ticaret ve ulaştırma

gibi öncü sektörlerdeki dijital dönüşüm

öykülerinin paylaşıldığı Red Hat Summit

Connect İstanbul’da Turkcell, İndisol,

Akbank, Türk Hava Yolları, Garanti

BBVA, Intertech, TEB Arf, Sahibinden.

com, TCDD, Kredi Kayıt Bürosu, Burgan

Bank, Borsa İstanbul ve Yapı Kredi Teknoloji

gibi önemli kurumların sözcüleri,

Red Hat çözümleriyle elde ettikleri başarı

hikayelerini katılımcılarla buluşturdu.

Öğleden sonraki bölümde paralel oturumlarla

devam eden etkinlikte Red Hat

ekosisteminin bir parçası olan iş ortakları

da yer aldı. Intel, Odine, Sekom, Konsalt

Bilgi Teknolojileri, OBSS, Software-

One, Redington, Veeam Türkiye, Solus

Bilişim, HPE, Gantek ve Pure Storage

şirketleri, Red Hat’in EMEA bölgesindeki

ve Türkiye’deki mühendisleri, katılımcılara

Red Hat çözümlerindeki yenilikleri

aktardılar.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk Yazılımcılardan bakım süreçlerini

kolaylaştıran yenilik

Türk yazılımcılar tarafından geliştirilen Task360, işletmelerin bakım süreçlerini

dijitalleştirip, mobil çözümlerle destekleyerek bakım yönetiminde kolaylık sağlıyor.

CMMS (Bilgisayarlı Bakım Yönetim Sistemi) ve EAM (Kurumsal Varlık Yönetimi)

çözümleri sunan Task360, operasyonel verimlilik, maliyet tasarrufu ve risk azaltma

gibi önemli avantajlarla işletmelere değer katıyor…

Sektör Market

IT network

Task360’ın sunduğu esnek ve ölçeklenebilir

platform, üretimden lojistiğe, sağlıktan

kamu hizmetlerine kadar pek çok

sektöre uyum sağlıyor. Dijital bakım iş

emirleri ve otomatik süreçler ile işletmeler

iş akışlarını hızlandırırken hata riskini

azaltıyor. Bu sayede işletmeler, bakım

stratejilerini optimize ederken aynı zamanda

yüksek maliyetleri düşürme imkanı

buluyor.

Bakımda Dijital Dönüşüm

Sağlıyor

Task360, envanter yönetimi modülü ile

yedek parça ve malzeme stoklarını verimli

bir şekilde kontrol etme imkanı

sunuyor. Gereksiz stok maliyetlerinin

azaltılması ve kaynakların daha verimli

kullanılması sağlanırken, öngörücü bakım

araçları sayesinde ekipman arızaları

önceden tespit edilebiliyor. Böylece

beklenmedik duraklamalar ve onarım

maliyetleri minimuma indiriliyor.

Saha çalışanlarına yönelik mobil uygulama

desteği ile Task360, iş emirlerine

hızlı erişim sağlıyor. Çevrimdışı mod ile

internet bağlantısı olmasa dahi iş emirlerine

ulaşım imkanı sunan bu uygulama,

bakım süreçlerinin kesintisiz devam

etmesine olanak tanıyor.

TASK360 Kurucusu Berkhan Esmer, şirketin

sunduğu çözümleri ve dijital dönüşüm

vizyonunu şu şekilde açıklıyor:

“Bakım yönetiminde dijitalleşmenin,

sadece verimliliği artırmakla kalmayıp,

aynı zamanda işletmelere sürdürülebilir

büyüme imkanı sunduğuna inanıyoruz.

Task360 olarak amacımız, işletmelere

bakım süreçlerinde hız, doğruluk ve esneklik

kazandırırken maliyetlerini de

önemli ölçüde düşürmelerine yardımcı

olmak. Dijital çözümler ve mobil uygulamalar

sayesinde saha ekiplerimizin

verimliliğini artırıyoruz, aynı zamanda

bakım süreçlerinin her aşamasını optimize

ederek işletmelerin daha sağlıklı ve

sürdürülebilir bir geleceğe adım atmalarını

sağlıyoruz.” dedi.

Veri Analitiği ve Raporlama

Araçlarıyla Verimlilik Artışı

Task360, dijitalleşmenin sağladığı veri

toplama ve analiz süreçlerini otomatikleştirerek

gelişmiş raporlama ve analiz

araçları sunuyor. Bu araçlar, ekipman

performansını izlemeyi ve bakım stratejilerini

optimize etmeyi kolaylaştırıyor.

İşletmeler bu sayede hızlı ve doğru kararlar

alarak bakım süreçlerinde verimliliği

artırabiliyorlar.

Maliyet Tasarrufu İçin Önemli

Çözümler

Task360, bakım maliyetlerini azaltmak

için önleyici bakım planlaması, envanter

yönetimi ve veri analitiği gibi çözümler

sunuyor. Bu planlamalar, beklenmedik

tamir maliyetlerinin önüne geçerken,

envanter yönetimi ile gereksiz alımların

engellenmesi maliyetleri önemli ölçüde

düşürüyor.

Task360 ile Dijital

Dönüşümde Güçlü Bir Adım

Task360, işletmelerin dijitalleşme sürecine

güç katarken bakım yönetiminde

hızlı, verimli ve sürdürülebilir bir dönüşüm

sağlıyor. Mobil çözümler ve dijital

altyapı ile bakım süreçlerini iyileştirirken

riskleri azaltıyor ve operasyonel verimliliği

artırıyor.

35


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Balo: “XPODA Akademi No Code

Eğitimlerimiz ülkemizin yazılımcı sorunun

çözecek!”

Sektör Market

IT network

36

Türkiye’nin ilk ve en büyük kod yazmadan yazılım geliştirme platformu Xpoda,

“Az Kod, Çok İş” anlayışıyla yazılım süreçlerini kolaylaştırıyor ve düşük maliyetli

çözümler sunuyor. Sadece Türkiye’de değil yurt dışında da markalara kurumsal iş

uygulamaları alanında no code yazılım çözümleri sunan Xpoda, 8 yıldır da Xpoda

Akademi çatısı altında sosyal sorumluluk kapsamında gençlere no code eğitimleri

veriyor. XPODA Akademi aracılığıyla şimdiye kadar binden fazla öğrenciye eğitim

verdiklerini belirten Xpoda Kurucusu ve CEO’su Şenol Balo, amaçlarının sundukları

eğitimler ile hem işsizlik hem de yazılımcı ihtiyacı olan ülkemizin yazılım fabrikasına

dönüşmesi olduğunu vurguladı…

Uzun, zorlu ve karmaşık yazılım süreçlerini

kolaylaştırarak şirketlere esnek,

hızlı ve düşük maliyetli çözümler sunan

Türkiye’nin ilk ve en büyük no code platformu

Xpoda, yazılımcı sayısının yetersizliğine

karşın Xpoda Akademi’de 8 yıldır

eğitimler düzenliyor, toplumsal fayda

sağlıyor. “Az Kod, Çok İş” anlayışıyla hareket

eden Xpoda, genç nüfusun verimli

kullanılmasını hedefliyor.

Yeni mezunlara, yazılım alanda faaliyet

gösterenlere ve kurumsal firmalarda

çalışan ilgili kişilere Xpoda Akamdemi

kapsamında eğitimler sunan marka,

tüm dünyanın gündeminde olan kodsuz

yazılımı öğretmeyi amaçlıyor. Şimdiye

kadar onlarca üniversitede binden fazla

öğrenciye ücretsiz online eğitim sunan

Xpoda, ülkemizdeki üniversite gerçekleştirdiği

uzun süreli eğitimlerinin yanı

sıra beş dönemdir Amerika’daki The

Univercity of South Carolina’da okuyan

öğrencilere No Code yazılım geliştirmeyi

öğretiyor.

Gartner, 2025’e kadar

uygulamaların yüzde 70’inde

No Code olacağını ortaya

koyuyor

Gartner araştırmasına göre, 2025 yılına

kadar geliştirilen uygulamaların

%70’inde No Code ve Low Code teknolojileri

kullanılacak. Bu teknolojiyi Xpoda

Akademi’de öğrenerek geleceğe adım

atılabileceğini söyleyen Xpoda CEO’su

Şenol Balo, “Araştırmalar, Türkiye’de

700 bin yazılımcı açığı olduğunu gösteriyor.

Xpoda Akademi’de sunduğumuz

eğitimler ile kodlama yapmadan yazılım

geliştirmeyi öğrenmek mümkün. No-Code

& Low-Code bilen bir yazılımcının 1

ay gibi kısa bir sürede 20 kat daha hızlı

uygulama geliştirebildiğini düşünürsek,

dijital dönüşümün tek çözümünün

No-Code & Low-Code platformlar olduğunu

söyleyebiliriz. Bunun için de gençlere

no code yazılım geliştirmeyi öğretmemiz

önemli” dedi.

Xpoda Akademi’nin Sosyal

Sorumluluk Projesiyle

Yazılımcı Sorununa No-Code

Çözümü

Yazılım ekosistemi içerisinde “Citizen

Development”ın dünyada trend bir kavram

haline geldiğinin altını çizen Şenol

Balo, “Citizen Development, teknik kodlama

becerisi olmayan, ancak yazılım

ihtiyaçlarını karşılamak isteyen bireylerin,

düşük kod (low-code) veya kodsuz

(no-code) platformlar kullanarak yazılım

geliştirme süreçlerine dahil olmasını

ifade etmektedir” dedi. Xpoda Akademi’nin

3 seviyeli eğitim programından

ikisinin herkese açık ve ücretsiz olduğunu

belirten Balo, bu eğitimlerin Türkçe

ve İngilizce dillerinde online sunulduğunu

ekledi.

Eğitimlerle ilgili Balo şu bilgileri verdi:

“İlk seviye olan No Code Intern (NCI),

birkaç saatlik bir online eğitimle tamamlanıyor.

No Code Developer (NCD)

seviyesi, 1 haftalık bir programla Xpoda

araçlarını kullanmayı öğretip katılımcılara

ilk yazılım projelerini geliştirme fırsatı

sunuyor. İleri seviye Senior No Code

Developer (SNCD) ise 10 gün süren hibrit

bir eğitim olup, yoğun proje geliştirme

deneyimi sağlıyor.”

Xpoda Akademi Mezunları

Xpoda İş Ortakları ve Xpoda

Müşterilerinden İş Bulabiliyor

Xpoda Akademi’den mezun olanların,

Xpoda iş ortakları ve müşterilerinde iş

bulma şansı yüksek. Şenol Balo, “Xpoda

Akademi’de 3 aşamalı bir eğitim sunuyor

ve her aşamada sertifika veriyoruz.

Katılımcılar, bitirme sınavlarının yanı

sıra proje ödevleriyle de yetkinliklerini

kanıtlıyor. Sertifikalı mezunlarımıza kariyerlerinde

destek oluyor, Xpoda iş ekosisteminde

onlara iş bulmaları için rehberlik

ediyoruz. Amacımız, Türkiye’yi

dünyanın yazılım fabrikasına dönüştürmek”

dedi. Ayrıca, kodsuz yazılımlar sayesinde

yazılım geliştirme süreçlerinin

20 kata kadar hızlandığını ve maliyetlerin

%50 oranında azaldığını vurgulayan

Balo, bu çözümlerle yazılım sektöründeki

engelleri kaldırmayı hedeflediklerini

belirtti.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

TELKODER’in Elektronik Haberleşme Sektörü

Kasım Raporu yayınlandı

Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği’nin (TELKODER), Elektronik

Haberleşme sektörünün son durumu ve önemli gelişmeleri hakkında hazırladığı

Kasım 2024 raporunu kamuoyuna duyurdu…

BTK, TÜİK ve BIST gibi güvenilir kaynaklardan

elde edilen verilerle hazırlanan bu

rapor, sektörün son üç aylık performansına

dair kapsamlı bir analiz sunuyor. TEL-

KODER’in sektöre dair düzenli olarak hazırladığı

bu raporlar, kamuoyunun doğru

bilgilendirilmesi ve sektörde şeffaflığın

sağlanması açısından kritik bir rol oynuyor.

Sektör Büyüklüğü ve Stabil

Performans

Elektronik haberleşme sektöründe, 2005

yılı sonunda 17,06 Milyar TL olan gelirler,

2023 yılı sonunda 224,54 Milyar TL’lik bir

büyüklüğe ulaşırken, 2005 yılında 13,91

Milyar TL olan enflasyondan arındırılmış

gelirler 2023 sonunda 14,79 Milyar TL

olarak belirlendi.

2023 ikinci çeyrek enflasyondan arındırılmış

gelir 3,71 Milyar TL büyüklüğe

sahipken, 2024 ikinci çeyrek itibarıyla 3,9

Milyar TL olarak kaydedildi. Son üç aylık

dönemde, sektörün gelirlerinde belirgin

bir değişiklik gözlemlenmediği gibi, 2005

yılından bu yana bakıldığında da gelirlerde

ciddi bir büyüme kaydedilmediği

görülüyor.

Rekabetin Artırılması Gerekiyor

Rapora göre alternatif işletmecilerin

sektördeki pazar payı, 2024 yılının ilk

çeyreğinde yüzde 9,31’den ikinci çeyrekte

yüzde 8,02’ye düşmüş görünüyor. Bu

oran AB ülkeleri ile karşılaştırıldığında

hala bir hayli düşük. Bu durum, sektördeki

rekabetin arttırılması adına yeni

stratejiler geliştirilmesi gerektiğini ortaya

koyuyor.

Piyasa Değerindeki Düşüş

Süregeldi

Rapor sonucuna göre elektronik haberleşme

sektöründeki en büyük iki oyuncunun

piyasa değeri, uzun süredir devam

eden bir düşüş trendinde seyrediyor. 2008

yılında toplamda 22,90 Milyar Dolar olan

piyasa değeri, 2024 Kasım itibarıyla 10,03

Milyar Dolar’a gerilerken bu düşüş, hem

ülkemizdeki hem de sektördeki genel

ekonomik koşulları ve şirket performanslarındaki

değişimleri yansıtıyor.

Genişbant Abone Sayısında

Düşüş ve Fiber Yatırımları

2024 ikinci çeyrek itibarıyla genişbant

abone sayısında kayda değer bir azalma

görülürken, fiber abone oranı yüzde

7,41’den yüzde 7,92’ye yükseldi. Ancak,

genel abone sayısındaki düşüş, sektördeki

büyüme potansiyelinin sınırlı kaldığını

gösteriyor ki, bu nedenle fiber altyapı yatırımlarının

hızlandırılması ve önündeki

engellerin kaldırılması sektörün geleceği

için kritik öneme sahip oluyor.

Fiber Altyapısındaki Yavaş

Büyüme

2024 ikinci çeyrek itibarıyla toplam fiber

altyapısı uzunluğu 576.569 km’ye ulaşmış

olsa da, sektördeki büyüme beklentilerine

paralel olarak fiber altyapısındaki artış

hızı yavaş kalıyor. Fiber altyapısının

hızla genişletilmesi, daha hızlı internet

erişimi ve dijitalleşme için büyük önem

taşıyor. Gerek ülkemiz gerekse de telekomünikasyon

sektörü açısından son

derece büyük bir öneme sahip olan fiber

altyapı konusuna yönelik stratejik politika

ve hedeflerin tüm sektör paydaşlarının

da görüşleri alınarak ivedilikle oluşturulması

gerekiyor.

Uydu İnternet Hizmetlerinde

Sabit Durum

Uydu internet hizmetlerine yönelik abone

sayısında önemli bir değişiklik yaşanmamış

olup, 2011 yılından bu yana sektörde

kayda değer bir gelişme gözlemleniyor.

Bu durum, alternatif genişbant hizmetlerinin

sektörde daha fazla gelişime ihtiyaç

duyduğunu işaret ediyor.

Sabit Ses Trafiğindeki Hızlı

Düşüş

Sabit ses trafiği, toplam ses trafiği içindeki

payını hızla kaybetmeye devam ediyor.

2009 yılında yüzde 17,4 olan sabit ses trafiği

oranı, 2024 yılı ikinci çeyreği itibarıyla

yüzde 1,47’ye düşüştü. Bu düşüş, sabit

ses altyapısının giderek daha az tercih

edildiğini ve mobil ses trafiğinin artan

payını gösteriyor.

Veri Merkezi İşletmeciliği ve

Yatırım Beklentileri

Veri merkezi işletmeciliği ve internet değişim

noktalarına yönelik düzenlemeler

ve yatırımlar, önümüzdeki yıllarda sektörün

büyümesine yön verebilir. 2025 yılı

için belirlenen hedefler doğrultusunda,

veri merkezi güvenlik standartları ve internet

değişim noktalarına yönelik çalışmaların

hızlandırılması önem taşıyor.

TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı

Halil Nadir Teberci, yaptığı açıklamada

“Elektronik haberleşme sektörü, ülkemizin

dijital dönüşüm sürecinde kritik

bir rol oynuyor. TELKODER olarak düzenli

yayımladığımız raporlar, sektörün

mevcut durumunu, gelişim alanlarını ve

ihtiyaç duyulan stratejik adımları ortaya

koyarak kamuoyunu bilgilendirmeyi

amaçlıyor. Kasım 2024 raporumuzda da

dikkat çektiğimiz gibi, rekabet oranlarının

düşük kalması ve fiber altyapının

tüm ülke çapında hızla yaygınlaştırılması

konusunda yaşanan sorunlar, sektörün

daha güçlü bir büyüme potansiyeline

ulaşması için çözülmesi gereken temel

konular arasında yer alıyor. Bu raporlar,

sektör paydaşlarına rehberlik ederek,

sürdürülebilir ve rekabetçi bir ekosistem

oluşmasına katkı sağlamayı hedefliyor”

diyor.

Elektronik haberleşme sektörü, hızlı teknolojik

değişimlerin ve dijitalleşmenin temel

taşlarından biri olarak toplumun her

kesimini doğrudan etkiliyor. Bu nedenle,

sektör dinamiklerinin ve performansının

yakından takip edilmesi; işletmeler, yatırımcılar

ve karar vericiler için stratejik

bir önem taşıyor. TELKODER, bu raporlarla

yalnızca mevcut durumu analiz etmekle

kalmıyor, aynı zamanda sektörün

geleceğine dair önemli ipuçları sunarak

kamuoyunu bilinçlendirmeyi hedefliyor.

Raporda, sektör gelirlerinden rekabet ortamına,

altyapı yatırımlarından piyasa

dinamiklerine kadar birçok önemli göstergeye

yer veriliyor ve sektörün mevcut

durumu ile geleceğe yönelik ihtiyaçları

detaylı bir şekilde ele alınıyor.

Sektör Market

IT network

37


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Epson, yeni projeksiyon

ürün gamını duyurdu

Kendi ürünlerini, kendi fabrikalarında, kendi özgün teknolojilerini kullanarak ve

yüksek çalışma standartlarını benimseyerek üreten Epson, yeni projeksiyon ürün

gamını düzenlediği basın toplantısında duyurdu. Markanın yeni bölgesel operasyon

merkezinin misyonunun da açıklandığı toplantıda, Epson META-CW Asya Ticari

Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat Özsoy, markanın 2025 hedefleri ve vizyonuna

dair açıklamalarda bulundu…

Sektör Market

IT network

38

Epson, yeni projeksiyon ürün gamını düzenlediği

basın toplantısıyla duyurdu.

Yeni EF21 & EF22 modellerinin duyurulduğu

toplantıda, META-CW Asya Ticari

Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat

Özsoy yeni bölgesel operasyon merkezinin

misyonuna yönelik açıklamalarda

bulunurken Epson Türkiye Pazarlama

Müdürü İdil Turunç ise Epson ev eğlencesi

ürünleri hakkında bir sunum gerçekleştirdi.

“META-CWA’daki yerimizi

güçlendirmek için

yatırımlarımıza devam

edeceğiz”

Epson META-CWA bölgesinin kurulması

ve Epson Türkiye’nin bu yeni bölgedeki

rolü hakkında açıklamalarda

bulunan Epson META-CW Asya Ticari

Operasyonlar Başkan Yardımcısı Suat

Özsoy, “Yeni bölgesel operasyon merkezimiz

META-CW Asya, kısa süre önce

Dubai’de faaliyete geçti. Yeni merkezimizle

geliştirdiğimiz teknolojileri; Orta

Doğu, Türkiye, Afrika, Orta ve Batı Asya’daki

tüketicilere sunabileceğiz. Yeni

operasyon merkezimiz; 300’den fazla

çalışanla, 80’den fazla ülkede faaliyet

gösteriyor. Bu genişlememiz, sadece iş

anlamında bir büyümeyi temsil etmiyor.

Operasyonumuz, yerel ihtiyaçları anlamak,

insanları ve işletmeleri güçlendiren

teknolojileri onlara sunmakla bağlantılı

bir yatırım. Bölgedeki yerimizi güçlendirmek

için yatırımlarımıza devam edeceğiz.

Tüm bunları yaparken dünyamıza

özen göstermek ve daha sürdürülebilir

bir gelecek inşa etmek de bizler için büyük

önem taşıyor.” dedi.

“Tüketicilerin yüzde 75’i

esnek bir izleme deneyimi

talep ediyor”

Temel motivasyonlarının müşterilerinin

ihtiyaçlarını anlamak olduğunun altını

çizen Epson Türkiye Pazarlama Müdürü

İdil Turunç, “Bu paralelde satışa sunduğumuz

yeni ürün yelpazemiz müşterilerimizin

beklentilerine yanıt veren bir

içeriğe sahip. Araştırmalar, 25-40 yaş

aralığındaki tüketicilerin yüzde 75’inin

sabit TV’lere kıyasla daha esnek bir izleme

deneyimini tercih ettiğini gösteriyor.

Bizler de ürünlerimizi geliştirirken

tüketicilerden gelen geri bildirimleri değerlendirerek

onlara uygun teknolojik

çözümler sunuyoruz. EpiqVision Mini ve

Ultra Serilerimiz de bu yaklaşımımızı ortaya

koyuyor.” şeklinde konuştu.

Modern yaşam tarzlarına

uygun görüntüleme

deneyimleri

Yeni EF21, EF22 mini taşınabilir lazer

projektörler ve LS650, LS800 ultra lazer

TV projektörler, izleme deneyimini bir

üst boyuta taşıyor. Epson EpiqVision

Serisi, geniş bağlantı ve özelleştirilebilir

görüntüleme seçenekleriyle kusursuz bir

sinema ve görüntüleme deneyimi sunuyor.

Olağanüstü parlaklıkla yüksek görüntü

kalitesini birleştiren EF21, EF22 mini

taşınabilir 3-Chip 3LCD lazer projektörler,

kullanıcılarını her ortamda sürükleyici

bir görüntüleme deneyimine davet

ediyor. Epson Mikrolazer projeksiyon

teknolojisine sahip olan projektörler, sofistike

tasarımlarının yanı sıra kullanım

kolaylıkları ve uzun ömürlü 1.000 lümen

renkli ve beyaz parlaklığındaki lazer

ışık kaynaklarıyla öne çıkıyor. Otomatik

engel önleme ve görüntü ayarlama özellikli,

360 derece döndürülebilen standlı

taşınabilir seri; 150 inç’e kadar Full HD

HDR kalitesinde, kusursuz bir izleme deneyimi

sunuyor.

Epson EpiqSense ile hemen hemen her

yüzeye yansıtabilmeyi sağlayan; 30 inç

ile 100 inç arasındaki görüntülerde uygulanılabilen;

gerçek zamanlı görüntü

yeniden boyutlandırma, odaklama ve

hizalama özelliğine sahip olan projektörler,

her yöne yüksek kalitede görüntü

yansıtabiliyor.

Dahili Google TV ve kablosuz bağlantı

özelliğine sahip olan seri; Netflix®, Disney+

ve YouTube gibi uygulamalarda da

dahil olmak üzere 10.000’den fazla yayın

uygulamasına erişim sağlayabiliyor. Etkileyici

bir ses performansı için Dolby®

ses teknolojisine sahip yüksek kaliteli

dahili hoparlör sistemiyle entegre olarak

gelen ürünler, geleneksel izleme deneyimini

bir üst noktaya taşıyor.

Kısa mesafede 4K

projeksiyon deneyimi: Ultra

kısa mesafe lazer projektörler

Ultra kısa mesafe lens teknolojisine

sahip LS650 ve LS800 ultra lazer projektörler,

görüntü yansıtma mesafesini

önemli ölçüde azaltıyor. 4K PRO-UHD

ve 10-Bit HDR Color kalitesinde 150 inç

büyüklüğünde bir ekran deneyimi sunan

ürünler; 3-Chip 3LCD lazer görüntüleme

teknolojisiyle de olağanüstü bir oyun ve

sinema deneyimi yaşatıyor. 4.000 lümen

renkli ve beyaz parlaklığa sahip LS650

ve LS800, 2.1 kanal destekli Yamaha ses

sistemi ve Android TV tabanlı işletim

sistemiyle yüksek kalitedeki görüntüyü

kusursuz sesle birleştiriyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

LC Waikiki’nin Yeni Teknoloji Yatırımı: LCW Digital

Türkiye’nin lider moda perakende markası LC Waikiki, dijital dönüşüm vizyonunu

ileri taşıyarak teknoloji odaklı bir şirket kuruyor. LC Waikiki’nin %100 iştiraki olarak

hayata geçen LCW Digital, moda ve teknolojiyi buluşturup sektörde yenilikçi bir fark

yaratmayı amaçlıyor…

Türkiye’nin moda perakendeciliğinde

öncü şirketlerinden LC Waikiki, dijital

dönüşüm yolculuğunda yeni bir adım

atarak teknoloji odaklı bir şirket kuruyor:

LC Waikiki’nin %100 iştiraki olarak

hayata geçen LCW Digital, moda

ve teknoloji dünyasını bir araya getirerek

sektörde fark yaratmayı hedefliyor.

800 kişilik güçlü bir BT ekibi bulunan

LC Waikiki, 5 kıtada, 60 ülkede

bulunan 1300’den fazla mağazası ve

25 lojistik merkezinin tüm BT altyapısını

kendi ekipleriyle sürdürüyor.

Bununla birlikte yapay zeka, üretken

yapay zeka, iş zekası, bulut bilişim ve

e-ticaret gibi alanlarda yenilikçi projelere

imza atan LC Waikiki, e-ticaret,

lojistik, mağazacılık, tedarik zinciri,

ERP ve planlama gibi geniş bir yelpazede

teknoloji çözümleri sunuyor. Bu

çözümleri Türkiye’de yerleşik 2 veri

merkezi ve bunun yanı sırsa iki büyük

bulut hizmet sağlayıcı üzerinden sunuyor.

LCW Digital’i kurarak dijitalleşme

odaklı çalışmalarını ve stratejisini

yeni bir seviyeye taşıyan LC Waikiki,

teknoloji dünyasında da öncü bir oyuncu

olma hedefiyle inovasyon, Ar-Ge ve

iş birliği çalışmalarını güçlendirmeyi

amaçlıyor.

Teknoloji ve tekstil

sektörüne yeni değerler

kazandırılacak

LCW Digital, yalnızca LC Waikiki’ye

hizmet sunmakla kalmayıp, Türkiye’nin

teknoloji ekosisteminde daha etkin

bir rol üstlenmeyi planlıyor. Şirket,

üniversitelerle sanayi iş birliklerini

güçlendirmeyi, inovasyon kültürünü

desteklemeyi ve Ar-Ge projeleriyle sektöre

yeni değerler kazandırmayı amaçlıyor.

Ayrıca, teknoloji odaklı bu girişimle

LC Waikiki’nin sektördeki

algısının güçlenmesi hedeflenirken

yenilikçi yaklaşımlarla geliştirilecek

ürün ve hizmetler, ulusal ve uluslararası

pazarda şirketi daha ileri bir konuma

taşıyacak. LCW Digital, yapay

zeka ve üretken yapay zeka ekseninde

veri odaklı, karar alma ve operasyonel

süreçleri optimize eden uygulamalar,

e-ticaret ekosistemine yenilikçi çözümler

sunan projeler, mağazacılık ve

müşteri deneyimi üst seviyeye çıkaran

çalışmalara imza atacak.

“Ülkemizin teknoloji

geliştirme kapasitesine

katkı sağlayacağız”

LCW Digital’in teknoloj alanındaki

global trendleri yakından takip ederek,

Ar-Ge ve inovasyon kültürünü destekleyen

bir yapı oluşturacağını belirten

LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi

Teknolojileri Genel Müdürü Şerafettin

Özer, yeni ürün ve hizmetler geliştirmenin,

iş birliklerini artırmanın ve

yenilikçi projelerle fark yaratmanın

öncelikli hedefleri arasında yer aldığını

söylüyor: “LC Waikiki olarak perakende

sektöründe ve moda dünyasında

öncü bir marka olarak konumlanıyoruz.

Şimdi LCW Digital ile bu liderliği

teknoloji alanına da taşıyoruz. Halihazırda

güçlü teknoloji ekibimizle pek

çok yenilikçi projeye imza attık. Ancak

artık bunu bir adım ileriye taşıyarak,

dijitalleşme ve Ar-Ge odaklı bir yapıya

kavuşuyoruz. LCW Digital ile sadece

kendi iş süreçlerimizi daha da güçlendirmekle

kalmayacak, aynı zamanda

ülkemizin teknoloji geliştirme kapasitesine

katkı sağlayacağız. Bu hamle,

moda ve teknolojinin kesişim noktasında

nasıl bir fark yaratabileceğimizi

gösteren güçlü bir örnek olacak.”

Sektör Market

IT network

39


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

ZTE’nin global ölçekteki 5G zirvesi ve

kullanıcı kongresi İstanbul’da gerçekleşti

ZTE, son 11 yıldır en büyük küresel etkinliği olan 5G Zirvesi ve Kullanıcı Kongresi için

2024 yılı ev sahibi ülkesi olarak Türkiye’yi seçti. Bu yıl “Akıllı İnovasyonlarla Başarıyı

Yakalayın” temasıyla Türkiye’de gerçekleştirilen etkinlik, 5G ve dijital teknolojilerin

geleceğine dair küresel bir perspektif sundu…

Sektör Market

IT network

Bilgi ve iletişim teknolojileri alanında

köklü deneyimiyle Türkiye’nin en yetkin

teknoloji şirketlerinden biri olan

Netaş, ZTE ile birlikte, 5-6 Kasım 2024

tarihlerinde İstanbul Çırağan Kempinski’de

ZTE’nin global ölçekte en

büyük etkinliği olan ZTE 5G Zirvesi

ve Kullanıcı Kongresi 2024’e ev sahipliği

yaptı. Etkinlik, telekomünikasyon

sektörünün liderleri ve uluslararası katılımcılar

tarafından yoğun ilgi gördü.

Zirve, ZTE CEO’su Xu Ziyang’ın “Medeniyetin

Dijital Köprüsü: Karbon ve Silikon

Arasında Bağ” başlıklı konuşması

ve Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve

Altyapı Bakan Yardımcısı Ömer Fatih

Sayan’ın açılış konuşmasıyla başladı.

Etkinlik, sektör organizasyonları,

standardizasyon kuruluşları, operatörler,

düşünce kuruluşları, sektör ortakları,

analistler ve diğer küresel ekosistem

oyuncularını bir araya getirdi.

Avrupa, Asya-Pasifik ve Latin Amerika

bölgelerinden yaklaşık 40 ülkeden

700’ün üzerinde katılımcı, zirvede

ZTE’nin telekomünikasyon, bilişim

teknolojileri ve son kullanıcı cihazlarındaki

teknolojik yeniliklere tanıklık

etti. GSMA, 3GPP, FTTH Avrupa Konseyi

ve GTI (Global TD-LTE Initiative

/ Küresel TD-LTE Girişimi)) gibi prestijli

kuruluşlardan vizyoner liderler ve

analistler ile Qualcomm gibi sektörün

önde gelen ortakları ve üst düzey operatörler,

değerli fikir alışverişinde bulunmak

için bir araya geldi. GSMA’nın

“Daha Aydınlık Bir Gelecek İçin Akıllı

İnovasyon” vizyonundan Qualcomm’un

popüler cihazları destekleme

kararlılığına kadar, ortak hedef akıllı

inovasyonlarla ilerlemeyi teşvik etmek

ve güçlü bir ekosistem geliştirmek

oldu.

Zirvenin ilk günü, 5G’nin sunduğu yeni

olanaklar, yapay zeka ve yeni nesil ağ

40


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

teknolojileri başlıklarında çeşitli operatörlerin

ve Telekom organizasyonlarının

üst düzey yöneticilerinin yanı

sıra, global fütüristler de konuşmacı

olarak yer aldı.

Turkcell CEO’su Ali Taha Koç, 5G ve

ötesi teknolojilerinin yenilikleri ve

kullanım alanları üzerine görüşlerini

aktarırken, geleceğe yönelik ArGe vizyonlarını

da paylaştı.

Türk Telekom CNO’su Zafer Orhan, 5G

teknolojilerine yönelik örnek senaryo

ve stratejik hedeflerini anlatarak, sektörel

gelişmelere dair önemli değerlendirmelerde

bulundu.

Türkiye’nin lider Telekom operatörlerinin

yanı sıra uluslararası operatörlerden

de ilgi gören etkinlikte

katılımcılar, 5G’nin iş süreçlerine entegrasyonu

konusunda ayrıntılı bilgi

alma ve ZTE’nin sunduğu yenilikçi çözümleri

yakından tanıma fırsatı buldu.

Etkinlik boyunca gerçekleştirilen paneller

ve konuşmalar, telekomünikasyon

sektörünün önde gelen isimlerini

bir araya getirerek, sektördeki yenilikçi

stratejiler üzerine değerli görüş alışverişlerine

olanak tanıdı.

Birinci gün gerçekleşen “Akıllı İnovasyon”

temalı panelde Netaş CEO’su Sinan

Dumlu, uluslararası katılımcılarla

aynı sahnede telekomünikasyon ve

bilişim teknolojileri sektörüne ilişkin

vizyonlarını izleyicilerle paylaştı. İlk

anda yeni teknolojilerin etkisinin çok

hızlı ama göreceli olarak daha küçük

görüldüğünü, ancak, gerçek anlamda

yeni teknolojilerin etkisinin göreceli

olarak daha yavaş ama çok daha büyük

olduğunu dile getirerek son yıllarda

yaşanılan 3 “yakınsama” konusuna

değindi.

İkinci gün gerçekleşen Sunucu Teknolojileri

Oturumu’nda Sunucu Modernizasyonu

başlıklı sunumunu yapan

Sinan Dumlu, bulut bilişim, yapay zeka

ve uygulama yazılımlarının ana işlem

gücü olarak sunuculara olan ihtiyacından

bahsederek yerli Netaş sunucunun

önemini vurguladı.

Netaş olarak ZTE’nin son teknoloji

ürün ve çözümleriyle birlikte Türkiye’nin

ilk yerli sunucusu olan Netaş

Bulut Sunucu’nun yanı sıra Visium

Shell ve V2X gibi yerli ürün portföyünden

birçok ürün uluslararası düzeyde

tanıtıldı.

Dünyanın dört bir yanından katılımcıları

bir araya getiren ve teknoloji

alanındaki en önemli etkinliklerden

biri olan ZTE 5G Zirvesi ve Kullanıcı

Kongresi’nin İstanbul’da gerçekleştirilmesinin

ülkemizin stratejik önemini

göstermesi açısından büyük önem

taşıdığını ifade eden Netaş CEO’su

Sinan Dumlu, “Bu önemli etkinlikte

ortağımız ZTE ile teknoloji alanındaki

gücümüzü, yerli ürün ve çözümlerimizin

küresel pazarlara taşınmasındaki

hedeflerimizi bir kez daha ortaya

koyduk. Türk müşterilerimize ZTE’nin

yüksek teknoloji ürünlerini tanıtma,

çok sayıdaki yabancı Telekom operatörüne

ve kurumuna ise, ZTE çözümlerini

tamamlayan Netaş ürün ve hizmetlerini

anlatma fırsatı bulduk. Bu

etkinlik, Netaş’ın teknoloji alanında

yarattığı değerin ve Türkiye’yi ileriye

taşıma misyonunun somut bir örneği

olarak büyük önem taşıyor.” dedi.

ZTE 5G Zirvesi ve Kullanıcı Konferansı’nı

Türkiye gibi stratejik konuma sahip

bir bölgede gerçekleştirmekten büyük

mutluluk duyduklarını ifade eden

ZTE Avrupa ve Amerika Başkanı Peng

Aiguang “ZTE olarak, dijital dünyanın

her alanında gelişim sağlamak için yapay

zekayı, 5G ve daha ileri teknolojileri

entegre eden çözümlerimizi sunmaya

devam ediyoruz. Türkiye’nin bu

dönüşümdeki yerini güçlendirmek ve

sektörler arası iş birliğimizi artırmak

en büyük önceliklerimizden biri. Netaş’la

birlikte dijital dönüşümü hızlandıran

ve akıllı inovasyonun faydalarını

herkese ulaştıran bir ekosistem oluşturmayı

hedefliyoruz. Netaş’ın yerel

içgörüleri, ArGe kapasitesi, teknolojide

geldiği nokta, iş birliği çabalarımızı

büyük ölçüde geliştiriyor” dedi.

Sektör Market

IT network

41


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Panasonic 110 inç hepsi bir arada

LED ekranını tanıttı

Panasonic Connect Europe, profesyonel ekran serisinin en yeni üyesi olan ilk LED

ekranını tanıttı. Kullanıcılar, AVoIP bağlantısından, yüksek kaliteli görsellerden, basit

kurulum ve ayarlama sayesinde eşsiz Panasonic uzmanlığından yararlanabilir…

Sektör Market

IT network

42

Panasonic’in 110 inç TL-110AD12AW

LED ekranı, kurumsal ortamlar, yüksek

öğrenim kurumları, sınıflar ve üniversite

amfileri için ideal olmanın yanı sıra olağanüstü

performans sunar ve kutudan

çıkar çıkmaz kolayca yapılandırılabilir,

daha üstün kurulum esnekliği ve bağlantı

sağlar…

Hepsi bir arada LED ekran, Panasonic’in

IP tabanlı bağlantı ve yapılandırılabilirlik

konusundaki köklü ve rakipsiz

endüstri bilgisi ve uzmanlığı ile profesyonel

ekranlara dair müşteri beklentilerine

hakimiyetinden yararlanıyor. Cihaz,

700 cd/m2 parlaklığa ve 1,27 mm piksel

aralığına sahip olmakla beraber parlak

ortamlarda bile renk sapması olmadan

yüksek kaliteli görüntüler sunuyor.

AVoIP’nin Tüm Potansiyelini

Ortaya Çıkarmak

Panasonic’in LED ekranlarda bir ilk olan

110 inçlik modeli, çeşitli işlev kartlarıyla

sorunsuz AVoIP entegrasyonuna olanak

tanıyan birden fazla Intel® SDM yuvasına

sahiptir. Böylece, müşterilerin AVoIP’nin

tüm potansiyelini ortaya çıkarmasına

olanak tanıyarak farklı konumlardaki

birden fazla cihaz arasında daha fazla

iletişim ve iş birliği sağlıyor.

Panasonic Connect Europe Görsel Sistem

Çözümleri Avrupa Pazarlama Müdürü

Hartmut Kulessa, şunları paylaştı:

“Yüksek kaliteli görseller sunan, kullanımı

ve kurulumu kolay olan büyük ekranlara

yönelik talebin arttığını görüyoruz.

Geleneksel LED ekranların çoğu, diğer

cihazlarla uyumlu olmamakla beraber

çalıştırılması zor ve zaman alıcı olan

karmaşık sistemlere sahiptir. Hepsi bir

arada Intel® SDM özellikli 110 inç LED

ekranımız, müşterilerin karmaşık proje

gereksinimlerini karşılayan eksiksiz, bütünsel,

IP tabanlı çözümler ararken daha

fazla birlikte çalışabilirlik sağlayarak bu

sıkıntıları ele alıyor.”

Sürdürülebilirlik ve Verimliliğin

Artırılması

Panasonic’in LED ekranı, çevre dostu bir

tasarıma ve kurulum ortamına uyacak

şekilde otomatik parlaklık ve güç ayarı

yaparak güç tüketimini azaltırken cihazın

sürekli çalışmasını sağlayan tescilli

Ortalama Görüntü Seviyesi (APL) teknolojisine

sahiptir. Uzun süreli görüntü

çıktısı sağlarken gelişebilecek sorunları

ele almak için yanma önleme ve düzeltme

teknolojisi ile donatılmış olması, her

zaman yüksek kaliteli görseller sağlamasını

mümkün kılıyor.

Panasonic’in LED ekranının bakım için

önden erişim sağlayan tasarımı, gerektiğinde

parçaların değiştirilmesini veya

onarılmasını kolaylaştırıyor. Uzaktan

yönetim hizmetleriyle uyumluluğu, durumunun

gerçek zamanlı olarak izlenmesini

mümkün kılıyor. Bu, herhangi bir

bakımın önceden planlanmasına olanak

tanıyarak gönül rahatlığı sağlar ve gereksiz

arıza sürelerini en aza indirir.

Kutudan çıkar çıkmaz esnek

kurulum

Panasonic’in 110 inç hepsi bir arada LED

ekranının, geleneksel ekranlara kıyasla

daha hafif ve daha ince olmasıyla beraber

kurulumu da daha kolaydır. Yarı

monte edilmiş olarak gönderilir ve böylece

kurulum süresini azaltır. Dahil olan

montaj donanımı ile, HDMI kablosu yoluyla

bir oynatma cihazına bağlanarak

kolayca kurulabilir ve hemen kullanılabilir.

Panasonic’in IP tabanlı bağlantısı

kullanılırken, kablolama önemli ölçüde

azaltılır ve ölçeklenebilirlik daha da artar.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Prozon ve Ödüyo’dan güç birliği

Finansal teknolojiler ve online ödeme sistemleri alanında yenilikçi çözümler sunan

Ödüyo, Türkiye’nin lider teknoloji firmalarından Prozon ile iş ortaklığı anlaşması

imzaladı. Bu stratejik iş birliği kapsamında, Prozon’un uzmanlık konuları ve hizmet

yelpazesine, Ödüyo’nun online ödeme sistemleri, açık bankacılık ve finansal teknoloji

çözümleri de ekleniyor…

Ödüyo Satış ve Pazarlama Genel Müdür

Yardımcısı (CSO) Emrah Adaş, Prozon

Yönetim Kurulu Başkanı Bora Ekmekci

ve Prozon İcra Kurulu Üyesi Ercan Peker’in

katılımıyla imzalanan anlaşma,

iki şirket arasında uzun vadeli ve güçlü

bir sinerji oluşturmayı hedefliyor.

Prozon’dan Güçlü Adım

Konuyla ilgili açıklama yapan Prozon

Yönetim Kurulu Başkanı Bora Ekmekci,

“Prozon olarak, müşterilerimize sunduğumuz

hizmetlerde yenilikçi teknolojilere

odaklanıyoruz.

Bu iş birliği ile hizmet kalitemizi artırarak,

finansal teknolojilerde müşterilerimize

daha fazla katma değer sunmayı

hedefliyoruz. Ödüyo’nun uzmanlığı ile

sektörümüzde önemli bir fark yaratacağımıza

inanıyorum.

Ödüyo’nun Hedefleri Büyük

Ödüyo Satış ve Pazarlama Genel Müdür

Yardımcısı (CSO) Emrah Adaş ise;

“Prozon ile yaptığımız bu iş birliği, Ödüyo’nun

erişim ağını genişletmek adına

önemli bir adım. Prozon’un güçlü müşteri

portföyüne finansal teknoloji çözümlerimizi

sunarak, müşterilerin ticari

süreçlerini daha dijital, hızlı ve güvenilir

hale getireceğiz. Bu ortaklıkla, iki şirketin

de büyümesine katkı sağlayacak değerli

bir sinerji yaratacağımıza inanıyorum.”

şeklinde konuştu.

Sektör İçin Önemli Bir

Gelişme

Bu ortaklık, hem finansal teknoloji sektöründe

hem de işletmelerin dijitalleşme

yolculuğunda önemli bir kilometre taşı

olarak görülüyor. Şirketlerin vizyonları

ve sinerjisi, sektörde yaratıcı çözümler

ve yenilikçi uygulamalarla fark yaratmaya

devam edecek.

En üst düzeyde hizmet sunmak için ortak

projeler geliştirilecek

Bu anlaşma kapsamında; Prozon’un

müşterileri artık Ödüyo’nun finansal

teknoloji çözümlerinden yararlanırken,

Ödüyo’nun açık bankacılık, online tahsilat

ve ödeme sistemleri gibi hizmetleri,

Prozon’un portföyüne entegre edilecek.

İki firma ayrıca, sektördeki liderliklerini

pekiştirmek ve müşterilerine en üst düzeyde

hizmet sunmak için ortak projeler

geliştirecek.

Sektör Market

IT network

Z Kuşağı’nın Selfie takıntısı

dişetlerine zarar veriyor

Avrupa Estetik Diş Hekimliği Derneği (EAED) üyesi

Dr. Dt. Funda Özsarı, Z kuşağının stresli yaşam

tarzının diş eti hastalıklarının hızla yayılmasına neden

olduğunu açıkladı…

Sosyal medyada filtreler ve dijital düzenlemelerin,

diş eti sağlığını görmezden gelmeyi

kolaylaştırdığına dikkat çeken Dr. Funda Özsarı

“Kusursuz selfie” trendinin, gençleri kısa

vadeli estetik çözümlere yönlendirirken diş

eti sağlığını ihmal etmelerine neden olduğuna

dikkat çekti. Dr. Özsarı, bu durumun diş

kaybına kadar giden ciddi sorunlara yol açabileceğini

belirtti.

Parlak Gülüş Peşinde Sağlık

Tehlikede

Sosyal medyada daha parlak dişlere sahip

olmak için gençler sık sık ev tipi beyazlatma

ürünlerini veya yanlış uygulamaları tercih

ettiğini ifade eden Dr. Özsarı, bu tür kimyasal

işlemlerin, diş etlerini tahriş edebildiğini ve

uzun vadede diş eti çekilmelerine neden olduğunu

söyledi. Dr. Özsarı, “Ayrıca sosyal medyada

“mükemmel görünme” baskısı, bağışıklık

sistemini zayıflatarak diş eti iltihaplarını

tetikleyebiliyor.” dedi.

Genç Yaşta Selfie’ye Değil

Dişeti Sağlığınıza Yatırım

Yapın

Avrupa Periodontoloji Federasyonu’nun (EFP)

liderliğinde gerçekleşen Diş Eti Sağlığı Günü

2024 kampanyası nedeniyle açıklama yapan

Dr. Funda Özsarı, “Genç yaşta diş eti sağlığına

yatırım yaparak hayat boyu sürecek bir sağlık

temeli oluşturabilirsiniz.” Açıklamasında

bulundu. Dr. Özsarı, Z kuşağının estetik kaygılarının

diş sağlığıyla doğrudan bağlantılı

olduğunu belirterek şöyle devam etti; “Sağlıklı

bir gülümseme, özgüveni artırmanın ve

kişinin sosyal yaşamında pozitif bir izlenim

bırakmanın anahtarıdır. Ancak sağlıklı bir

gülümseme yalnızca beyaz dişlerle değil, sağlıklı

diş etleriyle mümkündür. Bu nedenle diş

eti sağlığınızı ihmal etmeyin.”

43


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

KPMG’den algıları değiştirecek

yapay zeka araştırması

KPMG’nin iş dünyasında üretken yapay zekâ (GenAI) kullanımına ışık tutan ve her üç

ayda bir sonuçlarını yayımladığı yeni “Yapay Zekâ ve Dijital İnovasyon” araştırmasına

göre üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası (yüzde 52) GenAI teknolojisini

kullanırken, işe yeni giren çalışanların yalnızca yüzde 20’si bu teknolojiyi kullanıyor.

Üst düzey yöneticiler ayrıca üretken yapay zekâyı insan kaynakları yöneticilerinden

(yüzde 41) ve orta düzey yöneticilerden (yüzde 39) de fazla kullanıyor. Ayrıca üst düzey

liderlerin çoğuna (yüzde 70) bu teknoloji hakkında zorunlu eğitimler verilirken çalışanlara

verilen zorunlu eğitimler yüzde 28’de kalıyor. Üstelik liderlerin yüzde 25’i çalışanlarına

bu konuda zorunlu eğitim vermeyi planlamıyor…

Sektör Market

IT network

44

KPMG’nin yıllık geliri 1 milyar dolar veya

daha fazla olan kuruluşları temsil eden

100 ABD merkezli C-seviyesi ve iş liderinin

görüşlerini aldığı Yapay Zekâ ve Dijital

İnovasyon araştırmasına göre, iş dünyası

liderleri üretken yapay zekâ (GenAI)

stratejilerini desteklemek için stratejik

yatırımlar yapmaya devam ediyor ve önümüzdeki

12 ay içinde birleşme ve satın

alma yoluyla inorganik genişleme için

ortalama 37 milyon dolar, veri ve analitik

içinse 30 milyon dolar harcama yapmayı

öngörüyorlar. Ayrıca yeni teknoloji yeteneklerinin

işe alınması ve diğer şirketlerle

iş birlikleri için 25’er milyon dolar ve müşteri

deneyimi iyileştirmeleri için 24 milyon

dolar ortalama harcama yapılması da

bekleniyor.

Liderlerin yüzde 44’ü, olumlu sonuçlar

alma baskısının ortasında, üretken yapay

zekâ teknolojisini kurum genelinde

ölçeklendirmeye devam ettiklerini kabul

ediyor. Çoğu lider GenAI yolculuklarının

araştırma, deneme ve planlama aşamalarını

geçmiş olsa da yalnızca yüzde 15’i

ölçülebilir iş sonuçları ve somut büyüme

elde ettiklerini bildiriyor.

KPMG Türkiye İnovasyon ve Teknoloji

Danışmanlığı Lideri Gökhan Mataracı

açıklamasında, “Üretken yapay zekâya

yönelik dikkatli yaklaşımlara rağmen,

iş dünyası liderleri büyük çoğunlukla

bu teknolojinin gerçekten dönüştürücü

bir güce sahip olduğunu düşünüyor. Bu

teknolojiyi desteklemek için veriye ve yeteneklere

yapılan yatırımların, çok daha

büyük potansiyelleri ortaya çıkarabileceğini

giderek daha fazla görüyoruz. Artık

CEO’lar bu dönüşümü yönlendirecek üst

düzey liderleri atamaya daha fazla önem

veriyor ve yönetimdeki ekiplerin teknolojileri

daha fazla benimsemelerini bekliyor.

CEO’lar ve yönetim kurulları, yapay

zekânın dönüştürücü potansiyelini anlamalarını

sağlamak için üst düzey liderlik

ekiplerine yapay zekâ eğitimi verilmesini

de artık zorunlu kılıyor. Bununla birlikte,

eğitimleri iş gücünün geneline yayamayan

kuruluşlar, bu teknolojinin sunduğu

fırsatları kaçırma riskiyle karşı karşıya.”

dedi.

Yapay zekâ stratejilerinde

liderlik CEO’lar dışındaki

yöneticilere kayıyor

GenAI stratejileri kurum genelinde önem

kazandıkça, liderlerin yüzde 42’si kurumlarının

GenAI girişimlerini denetlemek

için yeni liderleri işe almayı planladığını

ya da aldığını ifade ediyor ki bu oran bir

önceki çeyrekte yüzde 27 idi.

CEO’ların yaklaşık üçte biri (yüzde 31) ise

hala kuruluşlarının bu alandaki stratejilerine

yön veriyorlar, ancak talepler arttıkça

ve kuruluşlar yönetici düzeyinde odaklanma

ve gözetim gerektiren daha uzun

vadeli stratejiler benimsedikçe bu sorumluluklar

C-seviyesi yöneticilerle giderek

daha fazla paylaşılıyor. Bilgi teknolojilerinden

sorumlu yöneticiler (CIO) bu alanda

liderlik etme olasılığı en yüksek ikinci

grup (%31) olarak öne çıkarken, ardından

operasyonlardan sorumlu yöneticiler

(COO) ve İnovasyondan Sorumlu Yöneticiler

(her ikisi de yüzde 13) geliyor. Araştırma

üst düzey liderlerin çoğuna (yüzde

70) bu teknoloji hakkında zorunlu eğitim

verildiğini oraya koysa da çalışanlara verilen

zorunlu eğitimler yüzde 28’de kalıyor.

Üstelik liderlerin yüzde 25’i çalışanlarına

zorunlu eğitim vermeyi planlamıyor.

Yapay zekâ ile ilgili regülasyonlar devam

ederken, liderlerin yüzde 67’si bu düzenlemeler

karşı temkinli davranıyor, aşırı ve

yetersiz düzenlemeleri yaklaşan yönetim

değişikliğinin önündeki riskler olarak görüyor.

Liderlerin çoğu (yüzde 63), kuruluşlarının

gelecekteki uyumluluk gerekliliklerini

öngörerek proaktif bir şekilde dahili

yapay zekâ politikaları ve yönetişimi uygulamaya

koyduğunu söylüyor.

Araştırmadan öne çıkan diğer

sonuçlar

Üç ayda bir yapılan araştırmanın dikkat

çeken bazı sonuçları ise şu şekilde:

• Liderlerin yüzde 63’ü rekabeti, GenAI

yatırım stratejilerini etkileyen en önemli

ölçüt olarak görüyor. Bu oran yılın ikinci

çeyreğinde yüzde 68’di.

• Gelir, yüzde 51 ile en önemli yatırım getirisi

ölçütü olmaya devam ediyor, bunu

yüzde 38 ile kârlılık (ikinci çeyrekte yüzde

27) ve yüzde 36 ile verimlilik (ikinci çeyrekte

yüzde 40) takip ediyor.

• Üst düzey yöneticilerin yarısından fazlası

(yüzde 52) GenAI kullanırken, işe yeni

girmiş çalışanların yalnızca yüzde 20’si

GenAI kullanıyor. Bu yöneticiler ayrıca

GenAI’yi insan kaynakları yöneticilerinden

(yüzde 41) ve orta düzey yöneticilerden

(yüzde 39) de daha fazla kullanıyor.

• Liderlerin yüzde 19’u GenAI stratejilerini

hayata geçirmek için yeni yönetim kurulu

üyelerini işe aldı.

• Liderlerin neredeyse yarısı (yüzde 48)

GenAI’nin kullanımı söz konusu olduğunda

siber güvenlik ve veri gizliliği konusunda

endişe duyuyor. Yüzde 43’ü ise

GenAI kullanımı ile ilgili olarak çevresel

etki konusunda endişe duyuyor.


Linux kullanıcıları hedefte!

BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Siber güvenlik şirketi ESET, Linux sistemleri için tasarlanan ve yaratıcıları tarafından

Bootkitty olarak adlandırılan ilk UEFI bootkit’ini keşfetti. Bu keşif UEFI önyükleme

kitlerinin artık yalnızca Windows sistemleriyle sınırlı olmadığının ilk kanıtı olma

özelliğini taşıyor…

Unified Extensible Firmware Interface kelimelerinin

kısaltması olan UEFI, anakart

kontrol yazılımı olarak biliniyor. UEFI işletim

sistemi başlatılmadan önce, bilgisayar

çalıştığında harekete geçen bir yazılım.

Siber suçlular UEFI kodunu değiştirirse

bu kodu kurbanın sistemine kötü amaçlı

yazılım göndermek için kullanabilmeleri

de mümkün oluyor. Bootkit ise sahibinin

bilgisi olmadan bilgisayar üzerinde düşük

düzeyde kontrol elde etmek için tasarlanmış

bir tür kötü amaçlı yazılım olarak

tanımlanıyor. Kasım 2024’te VirusTotal’a

bootkit.efi adlı daha önce bilinmeyen bir

uygulama yüklendikten sonra ESET Research

yaptığı incelemede bunun bir UEFI

uygulaması olduğunu keşfetti. Yapılan

derinlemesine analizler sonrasında, yaratıcıları

tarafından Bootkitty olarak adlandırılan

bir UEFI önyükleme kiti olduğunu

doğruladı; şaşırtıcı bir şekilde, Linux’u

özellikle birkaç Ubuntu sürümünü hedef

alan ilk UEFI önyükleme kitidir. Bootkit,

bunun bir tehdit aktörünün çalışmasından

çok bir kavram kanıtı olduğunu düşündüren

birçok eser içeriyor. Bootkitty

kendinden imzalı bir sertifika ile imzalanmış,

bu nedenle varsayılan olarak UEFI

güvenli önyüklemenin etkin olduğu sistemlerde

çalışamaz. Ancak Bootkitty, bütünlük

doğrulamasından sorumlu gerekli

işlevleri bellekte yamaladığı için UEFI güvenli

önyükleme etkin olsun ya da olmasın

Linux çekirdeğini sorunsuz bir şekilde

önyüklemek üzere tasarlanmıştır. Bootkit,

önyükleme yükleyicisinin yerini alabilen

ve yürütülmeden önce çekirdeğe yama

uygulayabilen gelişmiş bir rootkit’tir. Bootkitty,

makinenin önyükleme sürecini ele

geçirdiği ve işletim sistemi daha başlamadan

kötü amaçlı yazılımı çalıştırdığı için

saldırganın etkilenen makine üzerinde

tam kontrol sahibi olmasını sağlar. Analiz

sırasında ESET, Bootkitty ile aynı yazarlar

tarafından geliştirilmiş olabileceğini düşündüren

işaretlerle birlikte ESET’in BCDropper

olarak adlandırdığı muhtemelen

ilişkili imzasız bir çekirdek modülü keşfetti.

Analiz sırasında bilinmeyen başka bir

çekirdek modülünü yüklemekten sorumlu

bir ELF ikili dosyası dağıtıyor. Bootkitty’yi

analiz eden ESET araştırmacısı Martin

Smolár şu açıklamayı yaptı: “Bootkitty, bunun

bir tehdit aktörünün çalışmasından

çok bir kavram kanıtı olduğunu düşündüren

birçok eser içeriyor. VirusTotal’daki

mevcut sürüm, yalnızca birkaç Ubuntu

sürümünü etkileyebildiği için şu anda Linux

sistemlerinin çoğu için gerçek bir tehdit

oluşturmasa da gelecekteki potansiyel

tehditlere karşı hazırlıklı olmanın gerekliliğini

vurguluyor. Linux sistemlerinizi

bu tür tehditlere karşı güvende tutmak

için UEFI güvenli önyüklemenin etkin olduğundan,

sistem yazılımınızın, güvenlik

yazılımınızın ve işletim sisteminizin güncel

olduğundan ve UEFI iptal listenizin de

güncel olduğundan emin olun.”

Sektör Market

IT network

Papara, liderlik ekibini güçlendiriyor

Papara, teknoloji odaklı çözümlerle kullanıcılarına

yenilikçi hizmetler sunmaya devam ederken, finansal

yönetim süreçlerini daha da güçlendirmeyi hedefliyor…

Finansal teknolojiler dünyasında öncü

bir rol üstlenen Papara, güçlü liderlik ekibini

genişletmeye devam ediyor. Bu kapsamda

Yiğit Satılmaz, Chief Treasurer

rolünde Papara Holding çatısı altındaki

bütün şirketlerin hazine yönetiminden

sorumlu olacak.

2008 yılında Princeton Üniversitesi’nden

mezun olan Yiğit Satılmaz, kariyerine JP

Morgan Londra Hazine Bölümünde trader

olarak başladı. Ardından JP Morgan

New York’ta trader olarak görev aldı. 2012

yılında ING Türkiye bünyesine katılarak,

Hazine Satış Bölüm Müdürü, Hazine Pazarlama

ve Ürün Geliştirme Grup Müdürü

ve Finansal Kurumlar Grup Müdürü

olarak önemli projelere liderlik eden Satılmaz,

2018-2019 yılları arasında ise ING

Londra’da uluslararası görevler üstlendi.

Global deneyimi ardından Türkiye’ye dönerek

ING Türkiye Hazine Grubundan

Sorumlu Grup Müdürü pozisyonunda yer

aldı.

Son olarak 2020-2024 yılları arasında

Türkiye Finans’ta Hazine Genel Müdür

Yardımcısı olarak kritik görevlerde bulunan

Satılmaz, finans sektöründe 16 yılı

aşkın süre deneyime sahiptir.

2024 Aralık itibarıyla Papara’ya katılan

Satılmaz, Papara Holding’in hızla büyüyen

ve genişleyen finansal hizmet portföyüne

stratejik katkılar sunarak, uluslararası

deneyimi ile holdingin hazine

yönetimi süreçlerinde yenilikçi çözümler

geliştirmeyi hedefliyor.

45


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türkiye’nin dijitalleşme notu

bir önceki yılla aynı seviyede kaldı

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD) tarafından hazırlanan Türkiye’nin Dijital

Dönüşüm Endeksi 2023 Raporu’na göre Türkiye’nin dijitalleşme notu 2022 yılıyla

aynı seviyede kalarak 3,09 olarak hesaplandı. Ekosistem, yeterlilik, kullanım ve

dönüşüm olmak üzere dört ana bileşen ve 10 farklı boyutta Türkiye’nin dijitalleşme

performansının yer aldığı rapor, Türkiye’nin dijital dönüşümünün ekonominin genel

gidişatıyla ve eğitim ile hukuk sistemi gibi kurumsal altyapılarla yakından ilişkili

olduğunu ortaya koyuyor…

Sektör Market

IT network

46

Bilişim Sanayicileri Derneği (TÜBİSAD),

her yıl yayınladığı Türkiye’nin Dijital

Dönüşüm Endeksi adını verdiği; Türkiye’nin

dijital dönüşüm hızını, bu hızın

belirleyicilerini, dijital dönüşüm için

hangi alanlardaki adımların atılması gerektiğini

ortaya koyduğu raporun 2023

sonuçlarını kamuoyuna açıkladı.

Uluslararası kuruluşlardan alınan karşılaştırılabilir

verilerin yanı sıra sektördeki

yöneticilerin Türkiye’nin dijital dönüşüme

hazırlığı ve yeterlilikleri hakkındaki

niteliksel değerlendirmelerinden yararlanılarak

hazırlanan endeks; ekosistem,

yeterlilik, kullanım ve dönüşüm olmak

üzere dört ana bileşen altında 10 farklı

alt başlıkta, 61 gösterge üzerinden Türkiye’nin

dijitalleşme performansını ortaya

koyuyor. Endeksin hesaplanmasında

Türkiye’nin yanı sıra 139 ülkenin verileri

de kullanılıyor. Dolayısıyla, endeks değerini

belirleyen sadece Türkiye’nin dijitalleşmesi

değil, diğer ülkelerin Türkiye’yle

birlikte küresel dijital dönüşümdeki konumları

oluyor.

Türkiye’nin dijital dönüşüm

notu 3,09

Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi

2023 Raporu’na göre, Türkiye dijitalleşme

performansı açısından geçtiğimiz

yıla göre herhangi bir gerileme ya da

artış göstermedi ve endeks 5 üzerinden

3,09 olarak hesaplandı. Genel endeks değerini

oluşturan 61 alt göstergenin 29’u

2023 yılında artarken, 30 göstergenin endeks

değeri geriledi, 2 göstergenin değeri

ise değişmedi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi – 2023

2019 2020 2021 2022 2023

TÜRKİYE DİJİTAL DÖNÜŞÜM ENDEKSİ 2,90* 3,00* 3,20* 3,09* 3,09

A. EKOSİSTEM BİLEŞENİ 2,58 2,7 2,85 2,77 2,77

1.Boyut: Yasal Zemin ve İşleyiş 2,74 2,79 3 2,93 2,91

2. Boyut: Yenilik ve Yatırım Ortamı 2,42 2,6 2,7 2,6 2,64

B. YETERLİLİK BİLEŞENİ 3,15 3,21 3,37 3,35 3,2

3. Boyut: Altyapı 2,45 2,46 2,72 2,72 2,72

4. Boyut: Satın Alınabilirlik 4,25 4,36 4,44 4,41 4,12

5. Boyut: Beceriler 2,74 2,81 2,97 2,9 2,75

C. KULLANIM BİLEŞENİ 3,02 3,23 3,38 3,21 3,35

6. Boyut: Bireysel Kullanım 3,25 3,27 3,39 3,37 3,44

7. Boyut: İş Dünyası Kullanımı 2,77 3,32 3,39 3,09 3,35

8. Boyut: Kamu Kullanımı 3,05 3,1 3,37 3,18 3,26

D. DÖNÜŞÜM BİLEŞENİ 2,85 2,86 2,18 3,05 3,05

9. Boyut: Dijitalleşen Ekonomi 2,35 2,33 2,48 2,39 2,38

10. Boyut: Dijitalleşen Toplum 3,35 3,39 3,87 3,7 3,72

Sektör Market

IT network

“Dijital dönüşüm süreci dünyada

ivmelenirken Türkiye bu

sürecin dışında kalmamalı”

2023 yılında da endeksin 2022 yılıyla

aynı değeri aldığını belirten TÜBİSAD

Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali

Tombalak, “Dijital dönüşüm bakımından,

Türkiye’de 2019 yılından 2021 yılına

kadar kaydedilen ilerlemenin 2022’de

duraksadığını, bir başka ifadeyle diğer

ülkelere göre göreceli olarak hesapladığımız

dijital dönüşüm endeksinin gerilediği

görülüyor. 2023 yılında da endeks

2022 yılı ile aynı değeri alarak, iki yıl

önce yakalamış olduğu seviyenin gerisinde

kaldı. Bu dönem aynı zamanda

Türkiye’nin ekonomik istikrar problemleriyle

karşı karşıya olduğu bir dönem.

Dijitalleşme sürecinin kesintisiz devam

etmesi açısından ekonomik istikrar

önemli olduğu gibi, gelecek dönem ekonomik

performansını belirleyecek olan

başlıca unsurlardan birisi de dijitalleşme

sürecinin hızı ve derinliği olacaktır.

Dijital dönüşüm süreci dünyada ivmelenirken

Türkiye bu sürecin dışında kalmamalı

ve politikalarını bu ihtiyaca göre

planlayarak uygulamalıdır” dedi.

Rapordan öne çıkan bulgular

şöyle sıralanıyor:

• Genel endeks değerini oluşturan 61

alt göstergenin 29’u 2023 yılında iyileşmiştir.

Aynı dönemde değişmeyen iki

gösterge bulunurken, 30 göstergenin endeks

değeri ise gerilemiştir. 2023 yılında,

endeksi oluşturan dört alt bileşenden,

“Kullanım” bileşeninin endeks değerinin

artığı, “Ekosistem” ve “Dönüşüm” bileşenlerinin

endeks puanın değişmediği,

buna karşılık “Yeterlilik” bileşeninin endeks

değerinin düştüğü görülmektedir.

• Türkiye’nin Dijital Dönüşüm Endeksi’nin

beş yıllık performansı, Türkiye’nin

dijitalleşmesinin ekonominin genel gidişatıyla

ve eğitim ile hukuk sistemi gibi

kurumsal yapılarla yakından ilişkili olduğunu

göstermektedir.

• Ekonomik istikrarın bozulması dijitalleşme

sürecinin aksamasına, buna karşılık

ekonomik istikrarın yeniden tesis

olacağı beklentisi dijitalleşme sürecinin

hızlanmasına neden olmuştur. Dijitalleşme

süreci üzerinde ülkenin genel ekosisteminin,

özellikle de yasal zeminin,

etkili olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim

tüm yıllarda “Ekosistem” bileşeni Türkiye’nin

dijitalleşme notunu aşağı çeken

en önemli bileşen olmuştur.

• Ekosistemin yanı sıra eğitim sistemini

geliştirmek ve nitelikli işgücünü ülkede

tutmak üzere uygulanan politikalar da

dijitalleşme sürecini etkilemektedir.

• “Dijitalleşen Ekonomi” alt bileşeni de

düzenli olarak genel endeksi aşağıya

çeken etkenlerdendir. Türkiye’nin ekonomik

yapısında dijitalleşme sürecinin

beklenen etkileri henüz gözlemlenmemektedir.

• Beceriler boyutunu aşağı çeken dört alt

gösterge “STEM alanında yükseköğrenim

mezunları”, “Matematik ve fen eğitiminin

kalitesi”, “Eğitim sisteminin BİT

becerisi kazandırma yetkinliği” ve “BİT

becerisi olan işgücüne ihtiyaç”tır.

• İş dünyasının BİT sektöründeki nitelikli

işgücü açığını kendi imkanları ile aşmaya

çalıştığı sonucuna varılabilir.

• Endeksin alt kırımlarına bakıldığında

Türkiye’nin dijital dönüşümünde esas

kısıtının dijital teknolojileri benimsemek

ve kullanmakta olmadığı görülmektedir.

Bireysel kullanım ve kamu kullanımı

açısından gösterilen performans benzer

ülkelere oranla daha iyi olsa da buna

karşılık dijital dönüşüm performansı

ekonominin genel gidişatı ile eğitim ve

hukuk sistemi gibi kurumsal yapılarla

çok yakından ilişkili. Bu da teknolojik

devrimlere uyumun sadece bilim ve teknoloji

politikalarıyla sınırlı olmadığına

işaret etmektedir.

• Daha önceki teknolojik devrimlerde olduğu

gibi bu kez de dijital devrim, uygun

altyapı, teknolojileri geliştirecek becerilerle

donanmış bir işgücü ve şirketler

kesiminin bu teknolojileri iş hayatında

uygulaması için uygun bir yasal çerçeve

ve rekabet ortamına ihtiyaç bulunmaktadır.

47



BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Avrupa’da 5 telefondan ikisi

“yenilenmiş”

Küresel enflasyonun en çok etkilediği kategorilerin başında gelen akıllı telefonlar ve

tüketici elektroniğinde yenilenmiş ürünlerin yükselişi sürüyor. Avrupa’da yürütülen

bir araştırma, 2 kişiden birinin yenilenmiş akıllı telefon satın almaya istekli olduğunu

gösteriyor…

Sektör Market

IT network

49

Artan üretim maliyetlerinin tüketiciye

yansımasının derinden hissedildiği

kategorilerin başında gelen akıllı telefonlar

ve tüketici elektroniğindeki

etiket artışları, son model ve yeni gibi

cihazlara daha az maliyetlerle erişme

olanağı sunan yenilenmiş (refurbished)

ürünlere yönelik ilgiyi artırdı. 12 Avrupa

ülkesinde gerçekleştirilen ve bu yıl 2024

Mobil Dünya Kongresi’nde açıklanan bir

rapora göre Avrupalıların yüzde 52’si,

yenilenmiş bir akıllı telefon satın almaya

istekli olduğunu belirtti. 22 Ağustos

2020’de Resmî Gazete’de yayımlanarak

yürürlüğe giren Yenilenmiş Ürünlerin

Satışı Hakkında Yönetmelik sayesinde

yenilenmiş ürün pazarının Türkiye’deki

gelişiminin önü açılırken, akıllı telefonlardan

akıllı saatlere, ev elektroniğinden

oyun konsolları, tablet ve bilgisayarlara

kadar geniş bir yenilenmiş ürün yelpazesi

de tüketicide karşılık bulmaya başladı.

Konuyla ilgili değerlendirmelerini paylaşan

Senatech Yönetim Kurulu Başkanı

Abdulhakim Çeliker, “Ticaret Bakanlığı

tarafından yetkilendirilmiş, lisanslı bir

yenileme merkezi olan Senatech olarak

akıllı telefonlar başta olmak üzere, birçok

yenilenmiş ürünle hem ülkemizin

cari açığını düşürmeye katkıda bulunuyor

hem de tüketicilerin diledikleri

cihazlara daha az maliyetle ulaşmasına

olanak tanıyoruz” dedi.

%40 daha avantajlı fiyatlar

sunuyor

Avrupa’da gerçekleştirilen araştırmada

yenilenmiş bir akıllı telefon almak

isteyen kullanıcıların yüzde 67’sinin

temel motivasyonu maliyet olarak öne

çıktı. Araştırma ayrıca, Avrupa’daki 5

telefondan ikisinin yenilenmiş olduğunu

ortaya koydu. Teknolojideki ilerleme

hızının yeni elektronik cihazları takip

edebilmeyi zorlaştırdığına dikkat çeken

Abdulhakim Çeliker; “Sevilen tüketici

elektroniği markaları her yıl, her dönem

genişletilmiş özelliklerle yeni ürünler

sunuyor. Ancak bunları sıfır üretilmiş

ürünleri satın alarak takip edebilmek,

maliyetler sebebiyle giderek zorlaşıyor.

Yenilenmiş ürünler, özellikle temel ihtiyaçlara

yönelik harcamaların arttığı dönemlerde

teknolojiyi de yakından takip

edebilmenin maliyet avantajlı bir yolunu

sunuyor. Örneğin Senatech’ten yenilenmiş

ürün satın alan kullanıcılar; sıfır

ürünlere kıyasla yüzde 40’a varan maliyet

avantajıyla 12 ay garantili, yüksek

kaliteli, sıfıra yakın cihazlara sahip 12 ay

taksit seçeneğiyle sahip olabiliyor. Akıllı

telefonların yanı sıra bilgisayarlar, akıllı

saatler, ev aletleri ve aksesuar kategorilerinde

de kondisyonu açık ve şeffaf bir

biçimde belirtilen, yetkilendirilmiş bir

yenileme merkezinde işin uzmanları tarafından

yenilenmiş tüketici elektroniği

ürünlerine hızlı kargo ve kolay iade fırsatıyla

Türkiye’nin yenilenmiş teknoloji

mağazası Senatech’ten satın alınabiliyor”

ifadelerini kullandı.

Yenilenmiş ürünlerin iklim

değişikliğine katkısı %87

daha az

Yenilenmiş ürün tercih etmenin, sıfır

bir cihaz satın almaya kıyasla iklim değişikliğine

katkısının karbon salımı bakımından

yüzde 87 daha az olduğunun

tespit edildiğini hatırlatan Abdulhakim

Çeliker, “Pazar araştırması şirketi

IDC’nin tahminleri yalnızca akıllı telefon

kategorisinde üretilecek cihaz sayısının

2027’ye kadar 431 milyon üniteyi

geçeceğini gösteriyor. Yapay zekanın

en temel tüketici elektroniği ürünlerine

ulaşmasıyla daha yeni gibi cihazlara,

yapay zeka özelliklerini içermediği için

eski gözüyle bakılıyor. İklim değişikliği

aciliyetinin aşırı hava olayları yoluyla

kendini her gün gösterdiği bir dönemde

yenilenmiş ürünler, iklim konusundaki

hassasiyeti yüksek kullanıcılara da hitap

ediyor. Döngüsel ekonomiye katkısıyla

sürdürülebilir bir seçenek sunan yenilenmiş

cihazlar, piyasada el değiştirerek

kullanım süresini en az ikiye katlıyor ve

bu sayede yenilenmiş cihazlar ülkemizin

cari açığının azalmasına da katkıda bulunuyor”

ifadelerini kullandı.

“Herkes hayalindeki

cihaza maliyet avantajıyla

kavuşabilecek”

Küresel çapta bir kampanya ve indirim

dönemi olarak kutlanan kasım ayını

son teknoloji ürünlerin erişilebilirliği

artırmak için bir indirim ayı olarak kutladıklarını

belirten Senatech Yönetim

Kurulu Başkanı Abdulhakim Çeliker, değerlendirmelerini

şu ifadelerle sonlandırdı:

“Kasım ayının tamamına yayılacak

şekilde, Türkiye’nin yenilenmiş teknoloji

mağazası Senatech’te Online Alışveriş

Festivali düzenliyoruz. Geniş bir ürün

yelpazesinde cazip indirimler sunan

kampanyamızla tüketicilerin hayallerindeki

cihazlara ulaşmasını kolaylaştırıyoruz.

Kasım ayına özel indirimlerle herkes

hayalindeki teknoloji ürünlerine 12 ay

taksit fırsatı, hızlı, ücretsiz kargo ve 12

ay garanti fırsatıyla kavuşabiliyor. Tüm

dünyada Cyber Monday gibi elektroniğe

odaklanan indirim günlerini de içeren

bu kasım ayında tüketici elektroniği

ürünü satın almayı planlayan tüm kullanıcıları

Türkiye’nin yenilenmiş teknoloji

mağazası Senatech’in Online Alışveriş

Festivali kapsamında avantajlı fiyatlarla

sunduğu yenilenmiş ürünleri keşfetmeye

davet ediyoruz.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Siber casusluk arka kapıdan devam ediyor

Siber güvenlik şirketi ESET, Linux arka kapısı WolfsBane’in birden fazla örneğini

tespit ederek bunu Çin’e bağlı bir gelişmiş kalıcı tehdit (APT) grubu olan

Gelsemium’a atfetti. Keşfedilen arka kapıların ve araçların amacının, sistem bilgileri,

kullanıcı kimlik bilgileri ve belirli dosya ve dizinler gibi hassas verileri hedef alan siber

casusluk olduğu paylaşıldı…

ESET araştırmacıları, WolfsBane adını

verdikleri ve Çin bağlantılı APT grubu

olan Gelsemium’a atfettikleri bir Linux

arka kapısının birden fazla örneğini

tespit etti. Keşfedilen arka kapıların ve

araçların amacı, sistem bilgileri, kullanıcı

kimlik bilgileri ve belirli dosya

ve dizinler gibi hassas verileri hedef

alan siber casusluk. Bu araçlar, kalıcı

erişimi sürdürmek ve komutları gizlice

yürütmek için tasarlanmış. Tespit edilmekten

kaçınırken uzun süreli istihbarat

toplanmasını sağlıyor. ESET’in VirusTotal’da

bulduğu örnekler Tayvan,

Filipinler ve Singapur’dan yüklenmiş

olup, muhtemelen güvenliği ihlal edilmiş

bir sunucudaki olay müdahalesinden

kaynaklanıyor. Gelsemium daha

önce Doğu Asya ve Orta Doğu’daki kuruluşları

hedef almıştı. Çin’e bağlı bu

tehdit aktörünün bilinen geçmişi 2014

yılına kadar uzanıyor ve şimdiye kadar

Gelsemium’un Linux kötü amaçlı yazılım

kullandığına dair kamuya açık bir

rapor bulunmuyordu.

ESET Research ayrıca, FireWood adlı

başka bir Linux arka kapısı keşfetti.

Ancak ESET, FireWood’u diğer Gelsemium

araçlarıyla kesin olarak ilişkilendiremiyor

ve analiz edilen arşivlerdeki

varlığı tesadüfi olabilir. Bu nedenle

ESET, FireWood’un Çin’e bağlı birden

fazla APT grubu arasında paylaşılan

bir araç olabileceğini göz önünde bulundurarak,

FireWood’un Gelsemium’a

ait olabileceğini düşünüyor.

Tehdit aktörleri yeni saldırı

yolları keşfediyor

Gelsemium’un son araç setini analiz

eden ESET araştırmacısı Viktor Šperka,

Gelsemium’un faaliyetleriyle ilgili

olabilecek başka araçlar da keşfettik

diyerek şunları söyledi: “VirusTotal’a

yüklenen arşivlerde bulduğumuz en

dikkat çekici örnekler, Gelsemium

tarafından kullanılan ve bilinen Windows

kötü amaçlı yazılımlarına benzeyen

iki arka kapı. WolfsBane, Gelsevirine’in

Linux muadili iken FireWood,

Project Wood ile bağlantılı. APT gruplarının

Linux zararlı yazılımlarına

odaklanma eğilimi daha belirgin hale

geliyor. Bu değişimin, uç nokta algılama

ve yanıt araçlarının yaygın kullanımı

ve Microsoft’un Visual Basic for

Applications makrolarını varsayılan

olarak devre dışı bırakma kararı gibi

Windows e-posta ve uç nokta güvenliğindeki

gelişmelerden kaynaklandığına

inanıyoruz. Sonuç olarak, tehdit

aktörleri, çoğu Linux üzerinde çalışan

internete dönük sistemlerdeki güvenlik

açıklarından yararlanmaya giderek

daha fazla odaklanarak yeni saldırı

yolları keşfediyor.”

İlk arka kapı olan WolfsBane, damlalık,

başlatıcı ve arka kapıdan oluşan

basit bir yükleme zincirinin bir parçası.

Analiz edilen WolfsBane saldırı

zincirinin bir parçası da bir işletim

sisteminin kullanıcı alanında bulunan

ve faaliyetlerini gizleyen bir yazılım

türü olan değiştirilmiş bir açık kaynak

userland rootkit. İkinci arka kapı

olan FireWood, ESET araştırmacıları

tarafından Project Wood adı altında

izlenen bir arka kapı ile bağlantılı.

ESET’in 2005 yılına kadar izini sürdüğü

ve daha sofistike versiyonlara

dönüştüğünü gözlemlediği arka kapı,

daha önce TooHash Operasyonu’nda

kullanılmıştı. ESET’in analiz ettiği

arşivlerde ayrıca ele geçirilmiş bir sunucuya

yüklendikten sonra saldırgan

tarafından uzaktan kontrol edilmesine

izin veren ve çoğu webshells olan birkaç

ek araç ve basit yardımcı araçlar

da bulunuyor.

Sektör Market

IT network

50


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türkiye’deki programatik reklam

yatırımları % 61 büyüdü

Yapay zeka teknolojileri ile her geçen gün gelişen programatik satın alma yöntemine

yapılan yatırım 40 milyar liranın üzerine çıktı

Sektör Market

IT network

51

Türkiye’de Tahmini Medya ve Reklam

Yatırımları Raporu’na göre 2024 yılının

ilk 6 ayında toplam medya ve reklam yatırımları

bir önceki yılın aynı dönemine

göre yüzde 148’ün üzerinde artış gösterdi.

Medya yatırımlarında en büyük pay

bu yıl da yüzde 71 ile dijital medyanın

olurken, dijital içinde programatik yatırımları

artmaya devam ediyor.

Türkiye’deki programatik reklam yatırımları,

2024’ün ilk yarısında etkileyici

bir büyüme kaydederek 40,7 milyar TL’ye

ulaştı. Türkiye Tahmini Medya ve Reklam

Yatırımları Raporu’na göre bu rakam

toplam dijital medya yatırımlarının

yüzde 61,34’ünü oluşturuyor. Bu hızlı

yükseliş, markalar için dijital pazarlama

stratejilerini optimize etme ve daha iyi

sonuçlar elde etme konusunda önemli

fırsatlar sunuyor. Programatik reklamcılık

alanında uzmanlık ve yenilikçi çözümler

bir araya geldiğinde, markaların

Türkiye pazarındaki potansiyelini tam

olarak ortaya çıkarmasına yardımcı oluyor.

Performans odaklı pazarlama çözümleri

sunan, küresel bir şirket olan RTB House,

Türkiye’deki bu büyümeyi yakından

takip ediyor ve markaların programatik

reklamcılığın sunduğu avantajlardan

en iyi şekilde yararlanmaları için stratejik

önerilerde bulunuyor. Markaların

programatikte başarıya ulaşması için

odaklanılması gereken trendler şöyle sıralanıyor:

• Derin Öğrenme (Deep Learning):

Derin Öğrenme algoritmaları, reklam

kampanyalarının performansını optimize

etmek ve daha isabetli hedefleme

sağlamak için büyük veri setlerini analiz

etmede giderek daha önemli hale geliyor.

• Bağlamsal Reklamcılık: Gizlilik

odaklı bir dünyada, bağlamsal reklamcılık,

kullanıcı verilerine dayanmadan,

reklamın gösterildiği içeriğe göre hedefleme

yaparak etkili ve güvenilir bir çözüm

sunuyor.

• Video Reklamcılığı: Video reklamlar,

tüketicilerle daha etkileşimli bir bağ kurma

imkanı sunuyor. Programatik video

reklamcılığı, markaların video reklamlarını

doğru kitleye, doğru platformlarda,

doğru zamanda göstermelerini sağlayarak

etkileyici sonuçlar elde etmelerine

yardımcı oluyor.

• Mobil Reklamcılık: Mobil cihazların

kullanımının artmasıyla birlikte, mobil

reklamcılık da programatik reklamcılığın

önemli bir parçası haline geliyor.

Mobil cihazlara özel optimize edilmiş

reklam kampanyalar, markaların mobil

kullanıcılarla daha etkili bir şekilde etkileşim

kurmasını ve dönüşüm oranlarını

artırmasını sağlıyor.

• Omnichannel Reklamcılık: Tüketicilerin

farklı cihazlar ve platformlar

arasında geçiş yaptığı günümüzde, omnichannel

reklamcılık, markaların tüm

temas noktalarında tutarlı bir marka

deneyimi sunmasını ve müşteri yolculuğunu

optimize etmesini sağlıyor.

• İçerik Optimizasyonu: Reklam yaratıcılığının

önemi hiç olmadığı kadar artıyor.

Programatik reklamcılık, markaların

farklı reklam yaratıcılıklarını test

ederek en etkili olanları belirlemelerine

ve kampanya performansını optimize

etmelerine olanak tanıyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Salesforce İnovasyon Günü 2024’te

Yapay Zeka Teknolojileri sahne aldı

Salesforce, İstanbul’da düzenlediği İnovasyon Günü 2024 etkinliğinde, yapay zeka

alanındaki en yeni gelişmeleri tanıttı. Etkinlikte, dünya genelinde ve Türkiye’de

faaliyet gösteren şirketlerin inovasyon başarı hikayeleri paylaşıldı. Salesforce’un

Dreamforce 2024’te tanıttığı yeni teknolojiler ve kişiselleştirilmiş müşteri

deneyimleri üzerine detaylı bir oturum gerçekleştirildi…

Bu yıl Türkiye’de 12. kez düzenlenen

İnovasyon Günü, sektörde büyük yankı

uyandırdı. Geçtiğimiz yıl “Yapay Zeka +

Veri + CRM + Güven” temasıyla gerçekleştirilen

etkinlikte, bu yıl üçüncü yapay

zeka dalgası ve yenilikçi otonom yapay

zeka temsilcisi Agentforce öne çıktı.

Agentforce, müşteri ilişkilerini geliştirmek

için yüksek doğruluk oranına sahip,

akıllı ve otonom yapay zeka temsilcileri

sunuyor.

Agentforce: Otonom Yapay

Zeka Çağı Başlıyor

Etkinlikte dikkat çeken yeniliklerden

biri, Salesforce Platformu’na entegre

edilen Agentforce oldu. Agentforce, şirketlerin

farklı iş fonksiyonlarında otonom

olarak kararlar alabilen ve aksiyon

gerçekleştirebilen yapay zeka temsilcileri

oluşturmasına olanak tanıyor.

Bu yeni teknoloji, müşteri şikayetlerini

çözmek, satış fırsatlarını değerlendirmek

ve pazarlama kampanyalarını optimize

etmek gibi alanlarda ileri seviye

muhakeme yetenekleri sergiliyor. İnsan

müdahalesine ihtiyaç duymadan çalışan

Agentforce, veri değişiklikleri ve iş

kuralları gibi sinyaller aracılığıyla yönlendiriliyor.

OpenTable, Saks ve Wiley gibi uluslararası

markalar, Agentforce’u iş gücünü

desteklemek, operasyonel verimliliği

artırmak ve müşteri deneyimlerini iyileştirmek

amacıyla kullanmaya başladı.

Salesforce’tan Türkiye’ye

Özel Vizyon

Salesforce Akdeniz, Orta Asya ve Doğu

Avrupa Bölgesi Başkan Yardımcısı Sinan

Erkiner, etkinlikte yaptığı konuşmada,

Türkiye’nin yenilikçi teknolojilere adaptasyon

hızını ve girişimcilik ruhunu öne

çıkardı. Erkiner, “Yapay zeka devriminin

üçüncü dalgasında, işletmelerin otonom

yapay zeka temsilcileri ile iş süreçlerini

yeniden şekillendirmelerine yardımcı

oluyoruz. Salesforce, Türk müşterilerimizin

dijital dönüşüm projelerinde güvenilir

bir iş ortağı olarak konumlanmaktan

gurur duyuyor” dedi.

Öne Çıkan İstatistikler ve

Rakamlarla Salesforce

Salesforce, dünya genelinde 72.000’den

fazla çalışanıyla faaliyet gösteriyor.

10 yıldır dünyanın bir numaralı CRM

sağlayıcısı olarak konumlanıyor (IDC verilerine

göre).

Şirket, ABD’de çalışanlarının %50’sinden

fazlasını kadınlar, siyahlar, Latinler,

yerli halklar, çok ırklı bireyler, LGBTQ+

bireyler, engelliler ve gaziler gibi azınlık

gruplardan oluşturuyor.

Platformun Einstein AI çözümü, haftalık

olarak 1 trilyon tahmin sunuyor.

Trailhead platformu, 6 milyondan fazla

kişinin kariyerini dönüştürmesine katkı

sağladı.

Agentforce’un Gücü: Veri ve

İş Ortaklarıyla Desteklenen

Ekosistem

Agentforce’un arkasında Salesforce Data

Cloud bulunuyor. Bu hiper ölçekli veri

motoru, gerçek zamanlı ve birleşik iş

verilerini güvenli bir şekilde bağlayarak,

otonom temsilcilerin ihtiyaç duydukları

verilere erişim sağlamasını mümkün kılıyor.

Agentforce, Salesforce Bulutu’nun

yanı sıra Amazon Web Services, Google,

IBM, Zoom gibi birçok büyük uygulama

ve sistemle entegre çalışabiliyor.

Ayrıca, Agentforce Partner Network ağı

sayesinde, iş ortakları ve müşteriler, karmaşık

görevleri yerine getirebilen otonom

temsilciler oluşturabiliyor ve devreye

alabiliyor. Bu ağda Workday, AWS,

Box, Coupa gibi önde gelen teknoloji sağlayıcıları

yer alıyor.

Agentforce ile Maliyet

Avantajı ve Yatırım Getirisi

Agentforce, konuşma başına 2 USD ücretlendirme

modeli ile hizmet veriyor.

Şirketler, Agentforce sayesinde iş gücünü

birkaç tıklamayla ölçeklendirebiliyor ve

operasyonel maliyetlerini optimize edebiliyor.

Detaylı ücretlendirme ve yatırım

getirisi hesaplamaları için Salesforce’un

resmi web sitesi ziyaret edilebilir.

Sonuç olarak, Salesforce, yapay zeka

devriminin üçüncü dalgasında liderliğini

sürdürüyor. Agentforce ile işletmelere

daha yüksek verimlilik, optimize edilmiş

müşteri deneyimi ve düşük maliyetli, güvenilir

bir yapay zeka çözümü sunuyor.

Yapay zeka ve otomasyon, iş dünyasında

yeni bir ekonomik çağın kapılarını aralarken,

Salesforce’un inovasyonları işletmelere

bu dönüşümde rehberlik ediyor.

Sektör Market

IT network

52


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Yapay zeka teşhis ve

tedavide yol gösterici

Türk göz doktorlarını temsil eden Türk Oftalmoloji Derneği’nin 58. Ulusal Kongresi

20-24 Kasım 2024 tarihleri arasında Antalya’da düzenlendi. TOD Translasyonel Tıp ve

Yapay Zeka Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Hakan Özdemir Ulusal Kongre kapsamında

yapay zekanın gelişimi ve göz sağlığına etkileri ile ilgili değerlendirmelerini paylaştı.

Yapay zeka teknolojilerinin göz sağlığı alanında özellikle erken teşhis, hastalık

tahmini ve tedavi süreçlerinin iyileştirilmesinde devrim yaratma potansiyeline sahip

olduğunu söyledi…

Sektör Market

IT network

53

Türk Oftalmoloji Derneği Translasyonel

Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu Başkanı

Prof. Dr. Hakan Özdemir Ulusal Kongre

kapsamında yapay zeka teknolojisinin

gelişimi ve göz sağlığına etkileri ile ilgili

değerlendirmelerini aktararak şunları

söyledi: “Yapay zeka her alanda olduğu

gibi tıpta da büyük bir dönüşüme yol

açacak. Görsel unsurların, görüntüleme

tekniklerinin ve mikro cerrahinin ön

planda olduğu oftalmoloji de bu alanların

başında geliyor. Biz de Türk Oftalmoloji

Derneği olarak bu büyük dönüşüm

sürecini yönetebilmek için dernek

bünyemizde kurduğumuz Translasyonel

Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu öncülüğünde

yapay zeka alanında üyelerimize

eğitimler veriyoruz, gelişimlerine farklı

alanlarda destek sunuyoruz. Komisyon

olarak yeni yapay zeka destekli destekli

yazılımlar, programlar geliştirmeye çalışıyoruz.

Bazı ülkelerde kullanılan yapay zeka

özellikle diyabetik retinopati (toplumda

çok fazla körlüğü neden olan göz hastalığı)

teşhisinde çok yüksek oranda hatta

yüzde 99’un üstünde doğruluk payıyla

teşhis koyabiliyor. Doktordan bağımsız

oldukça kolay bir şekilde sadece bir fotoğraf

çeker gibi bunun teşhisini koymanız

yapay zekayla mümkün. Diyabetik

retinopati, çok önemli bir toplum problemi.

Şeker hastalarının gözünün arka

kısmında oluşan kanamaları gösteren

bir problem. Körlüğe sebep oluyor hatta

gelişmiş toplumlarda en önemli körlük

sebeplerinden birisi. Bu hastalıkta erken

teşhis çok önemli. Erken teşhis koyarak

hastalığın daha körlük aşamasına gelmeden

durdurulabilme olanağı var.”

Yapay zeka ile yurtdışındaki

bir hastayı bile tedavi

edebilecek duruma gelebiliriz

Hakan Özdemir sözlerine şöyle devam

etti: “Yapay zeka teknolojileri bu hızla devam

ederse belki 10 yıl içinde çok uzaktaki,

farklı ülkedeki bir hasta bile yapay

zeka destekli robotik teknolojiyle tedavi

edilebilecek hale gelecek. Bu teknolojiyi

yakından takip ediyoruz. İki yıl önce

Translasyonel Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu’nu

kurduk. Çok fazla teknolojiye

bağımlı bir branşız. Komisyon olarak

hem eğitim veriyoruz hem yeni datalar,

yapay zeka destekli yazılımlar, programlar

geliştirmeye çalışıyoruz. Görsel datalar

ön planda, yapay zeka insandan çok

daha iyi görüp, tanımlayabiliyor.” Özdemir,

mikron seviyesinde çözünürlükteki

şeyleri okuyabilmek için insanın yıllarca

eğitim alması gerekirken yapay zeka destekli

göz tomografisinin doğru datalarla

en iyi göz doktoru kadar iyi teşhis koyabildiğini

belirtti.

Yapay zeka kişiye özel tedavi

yöntemleri oluşturulmasında

kilit rol oynuyor

Prof. Dr. Hakan Özdemir yapay zeka teknolojisinin

kişiselleştirilmiş tıp dönüşümünde

çok kritik bir özelliğe sahip olduğunu

söyledi. Türk Oftalmoloji Derneği

olarak tıp alanında yapay zekaya verdiği

önemi gösteren, bu konuda komisyon

kurarak çalışmalar yapan ilk derneklerden

biri olduklarını paylaştı. TOD Translasyonel

Tıp ve Yapay Zeka Komisyonu’nun

temel amacı olan eğitim dışında,

çeşitli hastanelerin ya da üniversitelerin

göz bölümleriyle birlikte hareket ederek

ve ortak veri oluşturarak daha kaliteli

çalışmalar yapabilmelerinin önünü açmaya

çalıştıklarını ifade etti. Verilerin

kullanımı ile ilgili hukuki süreçler konusunda

Türk Oftalmoloji Derneği üyelerine

hukuki danışmanlık sağladıklarını

aktardı.

Genç oftalmologlara

uygulamalı yapay zeka

kursları

Özellikle genç oftalmologlara yönelik

uygulamalı yapay zeka kursları düzenlediklerini

paylaşan Prof. Dr. Hakan Özdemir

şunları söyledi: “Dernek üyelerimizin

gerek duydukları yerlerde algoritma

geliştirecek ekiplerle temas kurmalarına

yardımcı oluyoruz. Komisyon üyelerimiz

oftalmoloji dışındaki alanlarda da yapay

zeka dönüşüm süreçleri ile ilgili konuşmalar

yapıyor, konferanslar veriyorlar.

Bu sayede tıp içi ya da tıp dışı diğer disiplinlere

de katkı sağlıyoruz.”

Yapay zekanın göz sağlığı

alanında gelişimi için

çalışıyoruz

Prof. Dr. Hakan Özdemir yapay zeka

teknolojilerinin oftalmolojideki uygulamalarının

bazı etik ve pratik sorunları

da beraberinde getirdiğinin altını çizdi.

Yapay zeka sistemlerinin karar verme

süreçlerinin şeffaflığı, veri gizliliği ve

algoritmaların olası yanlışlıkları, bu teknolojinin

güvenilirliği ve kabul edilebilirliği

konusunda soru işaretleri yarattığını

paylaştı. Hakan Özdemir açıklamalarına

şöyle devam etti: “Bu sistemlerin eğitilmesi

için gereken geniş ve çeşitli veri

setlerinin oluşturulması, farklı etnik

gruplardan ve coğrafyalardan yeterli verinin

toplanması gerekliliğini doğurur ki

bu da kendi başına bir zorluktur. Ayrıca

bu sistemlerin pratik hayatta kullanımı

ile ilgili önemli bir hukuki geçiş sürecine

ihtiyaç duyulacaktır. Bu bağlamda yapay

zeka teknolojileri geliştiren tarafta yer

alarak hukuki altyapıların ortaya çıkmasında

görev alacak şekilde kendimizi

hazırlıyoruz.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

E-Ticarette Tosla Cüzdan Dönemi!

Türkiye’nin öncü finansal teknoloji şirketlerinden AKÖde markası Tosla, yeni

servisi Tosla Cüzdan’ı tanıttı. Tosla Cüzdan ile internet satışı olan markalar,

sistemlerine entegre edecekleri cüzdan uygulamasıyla kullanıcı sadakati

sağlayabilecek, iptal/iade durumlarında ise ekosistem içerisinde akışı yönetebilme

çeşitliliği kazanabilecekler. Tosla Cüzdan sayesinde e-ticaret yapan markalar,

müşterilerin ödeme deneyimini kolaylaştırarak anında ödeme yapabilme avantajını

sunabilecekler…

Sektör Market

IT network

Türkiye’nin öncü finansal teknoloji şirketi

AKÖde markası Tosla, yeni hizmeti

Tosla Cüzdan’ı tanıttı. Tosla Cüzdan,

pazaryeri ve e-ticaret sitelerinin kullanıcılarına

satın almak istedikleri ürünlerin

ödemelerini anında ve kolaylıkla

yapabilmelerine olanak tanıyor. Tosla

Cüzdan kullanan firmalar, müşterilerine

kredi ve banka kartlarının yanı sıra

doğrudan kart bilgilerini ve hediye çeki

kodlarını girerek bakiye yükleyebilme,

cüzdan ile yapılan ödemelerdeki kampanyalardan

sağladıkları kazanımları

doğrudan cüzdana aktarma, iade ve iptal

işlemlerinde ilgili bakiyenin cüzdanlarına

geri yüklenebilmesini sağlıyor.

Müşteriler yaptıkları tüm işlemleri anlık

olarak Tosla Cüzdan uygulamasından

takip edebiliyor.

Tosla Cüzdan servisine entegre olan firma

kullanıcıları hediye çeki ve sadakat

programlarının yanı sıra yakın zamanda

sağlanacak seçeneklerle farklı ödeme

tercihlerini de bakiye yüklemek için kullanılabilecek.

“E-ticarette tek bir noktadan

kolay ve güvenli bir ödeme

seçeneği sunuyoruz”

AKÖde Genel Müdürü Emel Arseven

Tosla Cüzdan servisi ile ilgili açıklamasında;

“Tosla Cüzdan ile işletmelere,

e-ticarette müşterilerine tek bir noktadan

kolay ve güvenli ödeme yapma

seçeneğini sunuyoruz. Cüzdan kullanıcıları,

cüzdan bakiye yüklemelerinde

kart bilgilerini tekrar girmeden kredi/

banka kartlarını cüzdanlarında güvenle

saklayabiliyor. İndirim ve sadakat programlarında

sunulan kazanımlar Tosla

Cüzdan’a yansıtılabiliyor, iade ve iptal

işlemlerinde harcama tutarı kolaylıkla

geri yüklenebiliyor. Cüzdanda yer alan

bakiye müşterilerin kredi/banka kartına

geri çekim işlemiyle aktarılabiliyor ve

müşterilerimiz Tosla Cüzdan ile tüm bu

işlemlerini anlık olarak takip edebiliyorlar”

dedi. Ürünün avantajlarına değinen

Arseven, “E-ticaret markalarının sistemlerine

entegre edilecek Tosla Cüzdan

servisi, e-ticaret platformlarına ekosistem

içerisinde akışı yönetebilme çeşitliliği

kazandıracak” ifadelerini kullandı.

54


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

TCL, 2025 yılına ilişkin hedef ve

tahminlerini açıkladı

TCL Avrupa Pazarlama Direktörü Stefan Streit, şirketin hedeflerini ve 2025’i

şekillendirecek teknoloji trendlerine ilişkin görüşlerini paylaştı…

Sektör Market

IT network

55

Zengin özelliklere sahip akıllı telefonlar,

tabletler ve bağlı cihazlar için ekran

teknolojilerinin öncülerden olan TCL,

kendisini insan merkezli teknolojinin ön

saflarında konumlandırarak önümüzdeki

yıl için vizyonunu açıkladı.

TCL Avrupa Pazarlama Direktörü Stefan

Streit, şirketin hedeflerini ve 2025’i şekillendirecek

teknoloji trendlerine ilişkin

görüşlerini paylaştı. Kullanıcı merkezli

bir yaklaşım benimseyen TCL, teknik

özelliklerden ziyade gerçek dünya ihtiyaçlarını

ele alarak mobil cihazları yeniden

şekillendirmeyi hedefliyor. Dünyanın

en büyük ikinci ekran üreticisi TCL,

uzmanlığını amaca yönelik, kullanıcı

odaklı deneyimler yoluyla günlük zorlukları

çözmek için kullanıyor.

Streit değerlendirmesinde “TCL’de yaşamları

iyileştiren teknolojiye odaklanıyoruz.

Amacımız, dengeli dijital deneyimleri

destekleyen, insan merkezli

çözümler yaratmak. 5G ve akıllı ev bağlantısını

geliştirerek, daha sağlıklı, daha

bağlantılı bir geleceğe değer veren ortaklarla

birlikte çalışarak, ailelerin teknolojiyi

güvenle kullanmalarını sağlıyoruz.”

ifadelerini kullandı.

TCL dengeli bir geleceği nasıl

şekillendiriyor?

Teknolojinin giderek daha fazla şekillendirdiği

bir dünyada TCL, refahı ön

planda tutan yenilikler yaratma yolunda

cesur bir adım atıyor. Ekran başında geçirilen

zaman, göz yorgunluğu ve dijital

dikkat dağınıklığı ile ilgili artan endişelerin

farkında olan TCL, bu modern zorlukları

doğrudan ele almak için küresel

bir ekran uzmanı olmasından faydalanıyor.

NXTPAPER gibi yeniliklerle TCL,

yalnızca etkileyici görseller sunmakla

kalmayan aynı zamanda kullanıcıların

sağlığını ve konforunu aktif olarak destekleyen

ekranlar tasarlıyor.

Yeni NXTPAPER akıllı telefonlar, kullanıcıların

canlı ekranlar ve geleneksel

okuma modları arasında geçiş yapmasını

sağlayan “Color Paper” ve “Max Ink

Paper” modlarına sahip. Max Ink Modu

pil ömrünü uzatarak yedi güne kadar

okumayı destekliyor. Göz Bakım Asistanı,

TCL’in sorumlu dijital etkileşime

olan bağlılığını yansıtarak kullanıcıların

mola vermeleri için hatırlatmalar yapıyor.

TCL 50 NXTPAPER 5G ve TCL 50

Pro NXTPAPER 5G için sırasıyla 81 ve 78

eko derecelendirmeleri ile TCL, sürdürülebilirliğe

olan bağlılığını da teyit ediyor.

Kesintisiz bağlantılı bir

ekosisteme giden yolu açıyor

TCL’in NXTPAPER Serisi, Microsoft’un

bulut tabanlı teknolojileriyle desteklenen

gelişmiş yapay zekâ yetenekleriyle

de entegre çalışıyor. Serinin temel teknolojik

gelişmeler arasında Metin Asistanı

ve Sesli Not gibi günlük görevleri

(okuma, yazma ve toplantı yönetimi gibi)

daha basit ve bireysel ihtiyaçlara daha

uygun hale getiren özellikler yer alıyor.

Yapay zekâ destekli bu yaklaşım yalnızca

üretkenliği artırmakla kalmıyor, aynı

zamanda kullanıcıların günlük rutinlerine

sorunsuz bir şekilde entegre oluyor

ve böylelikle birinci sınıf veri gizliliği ve

güvenliği sağlarken teknolojiyle gelişmiş

ve kolay etkileşim sunuyor.

TCL, inovasyona olan bağlılığının bir

parçası olarak sadece teknolojinin yaşam

ile uyumunu geliştirmeye odaklanmakla

kalmıyor, ayrıca son teknoloji

5G çözümleriyle bağlanabilirliğin sınırlarını

da zorluyor. Gelişmiş bağlantıya

yönelik artan talebi öngören CSS Insight

tarafından vurgulanan sektör tahminleri

doğrultusunda TCL, 5G portföyünü

ve RedCap (Azaltılmış Kapasite) teknolojisini

yüksek hızlı, güvenilir bağlantıyı

erişilebilir ve sürdürülebilir hale getiren

ürünlerle genişleterek önünü açıyor.

Buna ek olarak TCL, dikey entegrasyon

yoluyla geniş bir cihaz ekosistemine sahip

olduğundan ürünlerini ve hizmetlerini

sorunsuz bir şekilde birbirine bağlayarak

kullanıcılara hayatlarının her

alanında daha bütünsel ve birleşik bir

deneyim sunabiliyor.

Sorumlu bir teknolojik

gelecek için ortaklıklar

yapıyor

TCL’in çevre konusundaki çalışmaları

değer yaratma gücünü daha da artırıyor.

Karbon yönetimi ve sürdürülebilirliğe

olan bağlılığını teyit eden çok sayıda ISO

sertifikasına sahip olan TCL Communication,

2024 yılında EcoVadis’ten Altın

derece aldı.

TCL’in vizyonu, endüstride kullanıcı

merkezlilik üzerine bir diyalog ortamı

yaratmayı da içeriyor. Dijital detoks

ve sağlık dostu özelliklere odaklanan

TCL’in cihazları, daha sorumlu teknolojiye

yönelik artan taleple uyumlu. TCL,

ileri teknolojinin olağanüstü işlevsellik

sunarken kullanıcı refahına öncelik verebileceğini

gösteriyor ve kullanıcılara

gerçekten fayda sağlayan ürünler sunmak

isteyen iş ortaklarına ikna edici bir

ortam sunuyor.




Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!