eMAG | eleman.net Kurumsal Dergisi | Sayı 8 | Ocak - Mayıs
e-MAG Kurumsal sayısında, Yeni bir yılın umut ve heyecanıyla, eleman.net dergisinin Ocak 2025 sayısında sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2024 yılı, teknolojik dönüşümün ve değişen iş dinamiklerinin hız kazandığı, istihdam dünyasında çığır açan gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Bu değişimlerin ışığında, 2025 yılına yönelik yepyeni fırsat ve projelerle karşınızdayız. Bu sayıda, kariyer koçlarından iş güvenliği uzmanlarına, yönetim ve sosyal güvenlik danışmanlarına kadar birçok uzmanla gerçekleştirdiğimiz röportajlarla, iş dünyasına dair kapsamlı bir içerik hazırladık. Özellikle KOBİ’lerin sosyal güvenlik hatalarını önleme yolları, işten çıkarmaların doğru bir şekilde yönetimi ve iş hayatında motivasyon kaynakları gibi konularda rehber niteliğinde makaleler sizleri bekliyor.
e-MAG Kurumsal sayısında, Yeni bir yılın umut ve heyecanıyla, eleman.net dergisinin Ocak 2025 sayısında sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2024 yılı, teknolojik dönüşümün ve değişen iş dinamiklerinin hız kazandığı, istihdam dünyasında çığır açan gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Bu değişimlerin ışığında, 2025 yılına yönelik yepyeni fırsat ve projelerle karşınızdayız. Bu sayıda, kariyer koçlarından iş güvenliği uzmanlarına, yönetim ve sosyal güvenlik danışmanlarına kadar birçok uzmanla gerçekleştirdiğimiz röportajlarla, iş dünyasına dair kapsamlı bir içerik hazırladık. Özellikle KOBİ’lerin sosyal güvenlik hatalarını önleme yolları, işten çıkarmaların doğru bir şekilde yönetimi ve iş hayatında motivasyon kaynakları gibi konularda rehber niteliğinde makaleler sizleri bekliyor.
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
Sunuş
eleman.net
OCAK - MART 2024
8.SAYISI ÇIKTI
elemannet
elemannet
elemannet
elemannet
eleman-net
+90 (216) 251 5050
elemannet
www.eleman.net
Sevgili Okurlar,
Yeni bir yılın umut ve heyecanıyla, eleman.net dergisinin Ocak 2025 sayısında
sizlerle buluşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. 2024 yılı, teknolojik
dönüşümün ve değişen iş dinamiklerinin hız kazandığı, istihdam dünyasında
çığır açan gelişmelerin yaşandığı bir yıl oldu. Bu değişimlerin
ışığında, 2025 yılına yönelik yepyeni fırsat ve projelerle karşınızdayız.
Bu ayki kapak konumuz, yeni ürünümüz Bluetest… Bluetest, RİASEC
metodolojisini temel alan bir mesleki eğilim belirleme test sistemi olarak
tanımlayabilirim. Blutest sayesinde, bir adayın hangi mesleklere eğilimli
olduğunu bilimsel olarak tespit edebilirsiniz. Aynı zamanda, mevcut çalışanlarınıza
bu testi uygulayarak, bulundukları pozisyona uygunluklarını
ölçebilir, şirket için rotasyonlarınızı daha isabetli şekilde yapabilirsiniz.
Ayrıca 2025 yılına damga vurması beklenen yapay zekâ, gizlilik, e-ticaret
ve sosyal medya alanlarındaki yeniliklere odaklandık. Teknolojinin iş dünyasına
etkilerini, lider isimlerin vizyonlarını ve gelecek projeksiyonlarını
sayfalarımızda bulacaksınız.
Bu sayıda, kariyer koçlarından iş güvenliği uzmanlarına, yönetim ve sosyal
güvenlik danışmanlarına kadar birçok uzmanla gerçekleştirdiğimiz
röportajlarla, iş dünyasına dair kapsamlı bir içerik hazırladık. Özellikle
KOBİ’lerin sosyal güvenlik hatalarını önleme yolları, işten çıkarmaların
doğru bir şekilde yönetimi ve iş hayatında motivasyon kaynakları gibi
konularda rehber niteliğinde makaleler sizleri bekliyor.
2024 İstihdam raporumuzda, eleman.net'in temel istihdam verilerine, en
güncel aday istatistiklerine ve geçtiğimiz yılın önemli projelerine dergimizden
ulaşabilirsiniz.
eleman.net ailesi olarak, her zaman olduğu gibi, 2025 yılında da iş dünyasının
nabzını tutmaya ve sektörler arasında köprüler kurmaya devam
edeceğiz. Yeni yılın, siz değerli okurlarımız için başarı, mutluluk ve yeni
başlangıçlarla dolu bir yıl olmasını dileriz.
Keyifli Okumalar!
levent Dicle
eleman.net CEO’su
İmtiyaz Sahibi
Piko Danışmanlık Hizmetleri A.Ş
İbrahim Soylu
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Anıl Ersoy
anil@eleman.net
Editör
Esin Melis Akbaş
melis@eleman.net
Tuğba Yigen
tugba@eleman.net
Dijital Yönetim Sorumlusu
Mustafa Bilge
mustafa.bilge@eleman.net
Görsel Yönetmen
Ayhan Özdemir
ayhan@eleman.net
Proje Satış Müdürü
Orkun Aşkan
orkun@eleman.net
Baskı
Ritim Baskı Sanatları Matbaacılık,
San. Tic. Ltd Şti.
Y. Dudullu Mah. Necip Fazıl Bulvarı Cad.
No:44 Keyap Çarşısı
F1 Blok 92 Ümraniye / İstanbul
Tel: 0 216 508 20 20
www.teknikbasim.com
Sertifika No: 45252
Yayın Türü
Yerel Süreli Yayın Yönetim
Yeri ve İletişim
Küçükbakkalköy Mahallesi,
Rüstemaga Sokak No:1 Piko Plaza, 34750
Ataşehir/İstanbul
Bu dergi Basın İlan Kurumu SÜRELİ
YAYINLAR listesinde yer almaktadır.
İÇİNDEKİLER
06
08
28
10
16
12
18
Gündem
Röportaj
06
eleman.net’in Yeni Hizmeti ile Tanışın
Bluetest
20
Aslı BOZBAŞ | Ahşap İnsan Kaynakları Müdürü
“Biz Hep Birlikte Güçlüyüz”
08
10
12
13
16
18
Eleman.net | 2024 İstihdam Verileri
Bir Ürün Nasıl Viral Olur?
Dubai Çikolatası Nasıl Viral Ürün Oldu?
2025 Sosyal Medyanın Zirve Markaları
2030 Yılında İşsizlikten Kaçınmak İçin
Atmanız Gereken Adımlar
2025'te e-Ticaretin Geleceği
Yapay Zekâ CEO’lar İçin Tehlike mi?
24
26
30
Samet KURT | Kentyol A.Ş Genel Müdürü
"İstihdamda Önceliğimiz Kadın...”
Alperen AŞANBUĞA | Eker Süt Ürünleri A.Ş OBİG
Proje Yöneticisi
“Otizmli Bireyler İş Gücünde”
Armağan GÜLER | Dunapack Packaging Prinzhorn
Group İK Müdürü ve Kariyer Koçu
“Z Kuşağı için Öğrenmek ve Öğretmek Çok Değerli.”
4
48
49
20
24
46
28 33
38 40
51
Makale
38
40
42
46
Sözer KIRCA | İstanbul Aydın Üniversitesi Kariyer
Merkezi Müdürü
"Tek Yol, Şu An Yürüdüğünüz Yol mu?"
Mert NAYIR | Sosyal Güvenlik Uzmanı
"Kobi'lerin Mevzuat Hataları...
Bu Hatalardan Kaçınma Yolları Nedir?"
Deniz DİKMEN | TİHCAD Yönetim Kurulu Başkan
Yardımcısı
"Çok Gezen mi, Çok Okuyan mı Bilir: Bin Yıllık Bir
Tartışma..."
Canan Duman | Yönetim Danışmanı | Eğitmen | Yazar
"İşten Çıkarmalar Nasıl Doğru Şekilde Gerçekleştirilir?"
54
56
58
60
62
İş Hayatında Önemli Motivasyon Kaynakları Nelerdir?
Yeni Nesil İş Hayatında Çalışan İlişkilerini Yönetmenin
incelikleri
Mavi Yakada Performans Değerlendirmesi Nasıl Yapılır?
Bizden Haberler
2024'te Gıda Sektörü Zirveye Yerleşti: En Fazla İş
Başvurusu O Alanda Yapıldı
Çalışanların %45’i En Az Bir Kez Başka Şehre
Taşınmayı Düşündü
5
eleman.net’in Yeni Hizmeti İle Tanışın
Assessment Solutions
Bluetest: Doğru Adayı
Seçmenin Bilimsel Yolu!
" Günümüz iş dünyasında doğru adayın bulunması artık yalnızca deneyim ve
mülakatlarla değil bilimsel verilerle de desteklenmesi gereken bir süreç... Bu
noktada yeni hizmetimiz Bluetest'i hayata geçirdik. Blutest mesleki eğilim belirleme
sistemi, işe alımlarda İK'nın elini güçlendiriyor. Yeni hizmetimiz, önümüzdeki birkaç
yıl içinde özellikle mavi yaka ve ara kademe pozisyonların doldurulması aşamasında
standart haline gelecek."
Levent Dicle: eleman.net’CEO’su
İşe Alım Süreçlerinde
Yeni Dönem
Her işletme, işe alım süreçlerinde doğru
adayları bulmanın ne kadar önemli ve
zor bir süreç olduğunu bilir. İşte tam da
bu noktada eleman.net çatısı altında
geliştirilen Bluetest, işletmelerin işe
alım süreçlerini bilimsel bir temele
oturtarak kolaylaştırıyor ve verimlilik
sağlıyor. Bluetest, Türkiye’nin mavi
yaka ve ara kademe pozisyonlara özel
geliştirilen ilk ve tek mesleki eğilim
belirleme testidir.
RIASEC Metodolojisini
Kullanıyoruz
Bluetest’in temelini, bilimsel bir yöntem
olan RIASEC metodolojisi oluşturuyor.
RIASEC, bireylerin mesleki eğilimlerini
altı temel kategoriye (Realistic, Investigative,
Artistic, Social, Enterprising,
Conventional) ayırarak analiz eder.
Bu yöntem, adayların ilgi alanlarını ve
yeteneklerini ortaya koyarak en uygun
meslekleri belirler.
Bilimsel Verilerle Doğru
Adayı Seçin
Bluetest, iş ilanınızı elemanı.net üzerinden
yayınladıktan sonra, pozisyona
başvuran adaylara kolayca gönderilebilir.
Adaylar, 30 sorudan oluşan testlerini
tamamladıklarında, RIASEC teknolojisiyle
anlık analiz edilen sonuçlar,
adayların hangi mesleklerde başarılı
olabileceklerini ortaya koyuyor. Bu analiz,
yalnızca günün mevcut pozisyonlarıyla
değil, uzun süreli hangi alanlarda
daha verimli bir şekilde olacaklarını
da gösterir.
Aday değerlendirme sürecinde zaman
yönetimi ve gereksiz adımlara uğraşmak
yerine, Bluetest ile çalışanınıza doğru
ve hızlı bir şekilde ulaşabilirsiniz. Ayrıca
test sonuçları dakikalar içinde hazır
olur ve sizlere raporlanır.
Mevcut Çalışanlara
Uygulanabilir
Bluetest, yalnızca işe alım süreci değil,
çalışanların performansının tatminini
artırmada da önemli bir rol oynar. Çalışanlar,
kendi alanlarına uygun pozisyonlarda
daha verimli ve mutlu çalışırlar.
Bluetest, mevcut personelinizin
hangi bölgelerde daha fazla rahatlık
sağladığını analiz ederek, onları doğru
konumlara yönlendirmenize olanak
sağlar. Bu da çalışanlarınızın bağlılığını
arttırır ve işletmenizin uzun süreli kullanımını
sağlar.
Neden Bluetest?
Bluetest, günlük seçim listesi ve pratik
bir çözüm sunar. Kişilik testlerinden
farklı olarak, meslek türleri geniş bir
yelpazede sunar ve daha doğru sonuçlar
elde etmenizi sağlar. Bluetest'in
sunduğu veriler, sadece işletmenizin
işe alım süreçlerini hızlandırmakla
kalmıyor, aynı zamanda çalışanların
performansını ve tatminini artırıyor,
işletme görünümünü doğrudan etkiliyor.
İşe alım sürecinizde Bluetest'i kullanarak,
doğru adayları, zaman ve para
tasarrufunu sağlayarak işletmenizin
çalışmalarını artırabilirsiniz. Eleman.
net olarak, Bluetest ile işletmenizin
geleceğine güçlü bir adım atın!
Teknoloji ve Deneyim Bir
Arada
Tabii ki Blutest’in arkasında sadece
yapay zeka değil, aynı zamanda 20 yılı
aşkın sektör tecrübesine sahip uzman
ekibimiz tarafından her bir soru adayın
yetkinliklerini anlamanız için özenle
hazırlanıyor.
Bluetest ile iş gücünüzü
daha güçlü ve verimli
hale getirin!
Bize ulaşın ve Bluetest ile işe alım sürecinizi
yeniden şekillendirin.
Gündem
Bir Ürün Nasıl
Viral Olur?
Dijital dünyanın hızla evrildiği günümüzde, markaların bir ürünü viral
hale getirmesi, sadece şansa bağlı bir durum olmaktan çıkmış, doğru
stratejilerle başarılabilen bir hedef haline gelmiştir. Bir ürünün viral
olması, onun kısa sürede büyük bir kitleye ulaşması ve sosyal medyada
hızla yayılması anlamına gelir. Ancak, viral ürün yaratmanın yolu kolay
değildir. Başarılı bir viral strateji, doğru hedef kitle analizi, etkili içerik
yönetimi, duygusal bağ kurma ve sosyal etkileşim gibi unsurların bir araya
gelmesiyle mümkün olur. Peki, viral bir ürün yaratmak için hangi adımlar
atılmalıdır?
Ürün Kimlere Ulaşmalı?
Viral bir ürün yaratmanın en
güçlü yollarından biri, kitlenizin
duygusal bir bağ kurmasını
sağlamaktır. İnsanlar, bir ürün ya da
hizmeti sadece ihtiyacı olduğu için değil,
aynı zamanda kendilerini özel, eğlenmiş
veya şaşkına dönmüş hissettikleri
için paylaşırlar. Bu duygusal bağ, viral
etkisini tetikler.
Bir ürünün viral olabilmesi için genellikle
dört temel duyguyu tetiklemesi
gereklidir: eğlence, şok, ilham ve
nostalji. Eğlenceli ve komik içerikler
genellikle hızla yayılır, çünkü insanlar
başkalarını güldürmekten hoşlanırlar.
Şok edici içerikler, alışılmadık veya
beklenmedik durumlar yaratır ve bu da
paylaşılma oranını artırır. İlham verici
içerikler, özellikle motivasyonel videolar
ve hikayeler, insanları harekete geçirir
ve başkalarına ilham vermek için paylaşmalarına
neden olur. Nostaljik içerikler
ise, geçmişe özlem duyan insanları
etkiler ve onların duygusal bir bağ
kurarak içerikleri paylaşmalarını sağlar.
Hedef Kitlesiyle Ürün
Arasındaki Mesafeyi
Kısaltın
Örneğin, Coca-Cola’nın “Share a Coke”
kampanyası, insanlar arasında paylaşma
duygusunu ön plana çıkararak
büyük bir viral etki yaratmıştır. Markanın,
kişisel isimlerin bulunduğu şişelerle
tüketicilere hitap etmesi, tüketicilerin
kişisel bağ kurmalarına ve şişeleri
arkadaşlarına hediye etmelerine neden
olmuştur. Burada, basit ama güçlü bir
duygusal bağ kurulmuştur: İnsanlar
isimlerini gördüklerinde ya da sevdiklerinin
isimlerini gördüklerinde içeriği
paylaşma eğiliminde olmuşlardır.
Viral bir ürünün yayılabilmesi için içeriğin
kolayca paylaşılabilir olması gerekir.
Paylaşılabilir içerikler, görseller,
videolar, yorumlar, ilginç infografikler
veya çarpıcı sloganlarla oluşturulabilir.
Ancak, sadece dikkat çekici olmak
yeterli değildir. İçeriğin insanların sosyal
medya hesaplarında paylaşmak
isteyecekleri bir değer taşıması gerekir.
Bu, içeriklerin eğlenceli, şaşırtıcı ya da
düşündürücü olması anlamına gelir.
Ayrıca, içeriklerin kitlenizin sosyal çevresine
hitap etmesi önemlidir.
10
Gündem
Dubai
Çikolatası
Nasıl Viral
Ürün Oldu?
İnsanlar, kendileriyle ilgili olan ve başkalarına
paylaşacakları ilginç ya da
anlamlı içerikler üretmekten keyif alırlar.
Paylaşılabilir içerikler, sosyal medyanın
doğasına uygun olarak yaratılmalıdır.
İçeriklerin boyutları, formatları ve
paylaşılabilirliği, sosyal medya platformlarında
etkili bir şekilde yayılabilmesini
sağlar.
Ayrıca, sosyal medya etkileşimi, viral
ürün stratejisinin ayrılmaz bir parçasıdır.
İnsanlar, başkalarına göstermek
veya sosyal çevrelerinden onay almak
amacıyla içerik paylaşırlar. Bu davranışı
tetiklemek için, kullanıcıların yorum
yapmalarını teşvik eden, yaratıcı ve
etkileşimli içerikler üretmek gerekir.
Sosyal medya yarışmaları, anketler ve
hashtag kampanyaları gibi araçlar, kitlenin
daha fazla etkileşimde bulunmasına
olanak tanır. İnsanlar, başkalarını
etkilemek ya da onlara bir şeyler göstermek
için paylaşımda bulunurlar; bu
nedenle, içeriklerin bu tür etkileşimleri
teşvik etmesi, viral etkisini artırır.
Kullanıcı Deneyimi:
Duyusal Memnuniyet
Viral bir ürünün tasarımının ve kullanıcı
deneyiminin mükemmel olması gerekir.
İçeriğin estetiği, görsel tasarımın zarifliği,
renklerin uyumu, tipografinin okunabilirliği
ve görsellerin etkileyici gücü,
ürünün başarısında belirleyici faktörlerdir.
İçerik karmaşık ve göz yoran bir
yapıda olmamalıdır; aksine, sade ve
öz olmalı, kullanıcıların kolayca içeriği
sindirmelerine olanak tanımalıdır. Dijital
platformlarda kullanılan içeriklerin
hızlıca yüklenmesi, doğru şekilde optimize
edilmesi ve kullanıcı dostu olması
gerekir. Aksi takdirde, içerik kullanıcıyı
kaybedebilir ve viral etkisi yok olabilir.
Kullanıcı deneyimi, özellikle dijital alanda
viral olma şansını artıran bir diğer
kritik faktördür. Web sitelerinin ve uygulamaların
mobil uyumluluğu, kullanıcıların
içeriğe erişimini kolaylaştırarak,
içeriklerin daha fazla kişiye ulaşmasını
sağlar. Mobil cihazlardan hızlıca ulaşılabilen
içerikler, viral etkisini hızlandıran
unsurların başında gelir. Kullanıcıların
deneyimlerini olumsuz etkileyecek herhangi
bir aksaklık, etkileşimi ve paylaşımı
engelleyebilir.
Stratejik Lansman
Viral bir ürün yaratma sürecinin en
önemli aşamalarından biri, güçlü bir
lansman stratejisi oluşturmaktır. Lansman,
ürünü hedef kitlenize tanıtmanın
ve ilk etkileşimi başlatmanın en önemli
zamanıdır. Lansman için mükemmel bir
zamanlama çok önemlidir. Örneğin, bir
tatil dönemi ya da özel bir gün (Sevgililer
Günü, Yılbaşı gibi) ürünü tanıtmak
için iyi bir fırsat olabilir. Bu tür dönemlerde
insanlar alışveriş yapmaya daha
eğilimlidir.
Lansman sırasında, özellikle influencer
işbirlikleri, sosyal medya yarışmaları ve
hashtag kampanyaları gibi stratejiler
kullanılabilir. Influencer’lar, takipçilerine
ürününüzü tanıtarak ve onları
etkileşimde bulunmaya teşvik ederek
viral etkisini hızlandırabilirler. Bu tür
stratejiler, ürününüzün hızla yayılmasını
sağlar.
11
Gündem
Sosyal medya, dijital dönüşüm
çağında markaların tüketiciyle
en güçlü bağları kurduğu platformların
başında geliyor. Artık sadece
bir iletişim aracı değil, aynı zamanda
markaların kimliklerini inşa ettikleri,
kültürel değerlerini paylaştıkları ve topluluklarını
büyüttükleri bir alan haline
geldi. Markalar için sosyal medya performansı,
rekabetin en yoğun yaşandığı
bu dünyada hayatta kalmak ve
öne çıkmak arasındaki farkı belirliyor.
2024
Sosyal Medyanın
Zirve Markaları
Her ay Türkiye’nin önde gelen markalarının
sosyal medya performanslarını
mercek altına alan SocialBrands, geçtiğimiz
dönemde hangi markaların
dijital zirveyi ele geçirdiğini açıkladı.
52 bini aşkın sosyal medya hesabı ve
1 milyon 670 bin ileti üzerinden yapılan
detaylı analizlerle hazırlanan liste,
2024’ten 2025’e geçerken, başarılı markaların
hikayelerini gözler önüne seriyor.
Sosyal medya başarısını rakamlara
dökerek analiz eden SocialBrands,
markaların takipçi sayıları, içerik türleri,
büyüme hızları ve elde ettikleri
etkileşim oranlarını dikkate alarak
Top100 listesini yayınladı. Özellikle
Facebook, X ve Instagram performanslarıyla
2024’ün son dönemini başarıyla
kapatan markalar, 2025 yılına
da etkileyici bir başlangıç yaptı.
Bu yılın Top100 listesinin zirvesinde;
etkili, duygusal ve güçlü kampanyalarıyla
Koç Holding, inovasyon odaklı
içerikleriyle Baykar ve eğlenceli iletişim
diliyle Netflix yer alıyor.
2024’ün en dikkat çekici sosyal medya performansını sergileyen
Koç Holding, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü için hazırladığı
duygu yüklü reklam filmiyle zirveye yerleşti. #BırakmayızSeni
etiketiyle paylaşılan bu etkili çalışma, halkın kalbine dokunarak
markanın sadece ticari bir varlık olmadığını, aynı zamanda
sosyal bir değer taşıdığını da gözler önüne serdi.
Savunma sanayisinin gururu olan Baykar, teknoloji ve inovasyon
odaklı paylaşımlarıyla sosyal medyada büyük ilgi gördü. Yüksek
etkileşim oranlarına sahip içerikleri sayesinde, hem yurt içinde
hem de yurt dışında dijital dünyada dikkat çekmeye devam etti.
Eğlenceli ve yaratıcı içerik stratejisiyle fark yaratan Netflix,
izleyicilerinin ilgisini canlı tutmayı başardı. Platformda yayınlanan
diziler, filmler ve özel yapımlar hakkında yapılan esprili
paylaşımlar, sosyal medyanın nabzını tutarak Netflix’i zirvede
kalmaya taşıdı.
Duygusal Bağların Gücü
SocialBrands’in analizlerine göre, markaların 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü
için hazırladıkları içerikler, toplamda 3 milyonun üzerinde etkileşim elde etti.
Bu özel günde öne çıkan markalar; güçlü anlatım dilleri, duygusal vurgular ve
yaratıcı içerik stratejileriyle takipçilerinin kalbine dokundu.
SocialBrands 2025: Sosyal Medya Performansının
Anahtarı
52 bin sosyal medya hesabı ve 1 milyon 670 bin ileti üzerinde yapılan detaylı
analizler sonucunda, sosyal medyanın zirvesindeki markalar belirlendi. Markaların
takipçi artışları, etkileşim türleri, içerik performansları ve yenilikçi iletişim
stratejileri, bu başarıyı getiren en önemli faktörler arasında yer aldı.
12
Gündem
2030 Yılında
İşsizlikten Kaçınmak
İçin Atmanız Gereken
Adımlar
Teknolojinin ve iş dünyasının hızlandığı bir dönemdeyiz. 2030'da işsizlik
sorunu en aza indirmek için insanların doğru stratejilerinin yaygınlaşması
büyük önem taşıyor. İşte gelecekte güçlü bir kariyer için yapılması
gerekenler…
Teknolojiyle Uyumlu
Olun
Teknoloji her sektörü dönüştürüyor ve
bu değişime ayak uyduruyor, gelecekte
iş gücünde yerinizi sağlamlaştırmanın
en etkili yolu. Yeni yazılımlar, yapay
zeka, otomasyonlar gibi teknolojik
gelişmeleri takip ederek, bu alanlardaki
bilgilerinizi artırabilirsiniz. Teknolojik
alanındaki bilgi birikiminizi arttırmak,
sizi daha değerli bir çalışan yapacaktır.
Birden Fazla Beceri
Kazanın
Tek bir alanda uzmanlaşmak artık yeterli
değil. Birden fazla beceri ve etkiye
sahip olmak, iş gücü kapasitesi daha
fazla fırsat sunar. Farklı disiplinlerde
gelişin; Böylece birden fazla çalışma
performansına sahip olabilirsiniz. Bu
esneklik, sizi daha aranan bir aday
yapar.
Hayat Boyu Öğrenmeye
Açık Olun
Günümüz iş dünyasının sürekli değişmesi
ve bu değişime uyumu sağlamak
için kalıcılığın devam etmesi gerekiyor.
Eğitim, sertifikalar, seminerler ve çevrimiçi
kurslar gibi olanaklar sayesinde
kendinizi sürekli geliştirin. Kendini
geliştiren bir çalışan olarak, her zaman
değerli bir aday olursunuz.
Ekip Çalışmasına Yatkın
Olun
İş dünyası, artık tek başına başarının
ötesinde takımların işleyişini destekliyor.
Ekiplerle uyum içinde çalışabilmek,
iletişiminizi güçlendirecek ve projelerde
başarıyı artıracaktır. Ayrıca, liderlik ve
işbirliği gibi yetenekler de sizi değiştirme
seçenekleri için daha donanımlı
hale getirir.
Girişimcilik ve Yaratıcılık
Geliştirme
Kendi işinizi kurmak veya girişimci
bir yaklaşım geliştirme yeteneği, sizi
diğer kişilerden ayırır. Girişimci tavrınız
kariyerinizde daha özgür ve
yaratıcı olmanıza olanak tanır. Ayrıca
gelişmiş düşünceler ile mevcut iş
modellerini etkileyebilir, sonuçta fark
yaratabilirsiniz.
Profesyonel Ağı
Genişletin
İyi bir profesyonel ağ, kariyerinizdeki en
değerli kaynaklardan biri olabilir. Farklı
sektörlerden kişilerle temas geçişi ve iş
ilişkilerini, iş fırsatlarınızı arttırır. Sağlam
bir ağ, yeni projelere katılmanızı
ve kariyerinizde ilerlemenizi sağlıyor.
Değişime Hızla Ayak
Uydurun
İş dünyası değişimden etkileniyor ve
bu değişimlere hızlı bir şekilde uyum
sağlayabiliyor, rekabette öne çıkmanıza
yardımcı oluyor. Ekonomik, sosyal
ve teknolojik değişikliklere uyum sağlamak,
değişen fırsatlara verilerinizin
aktarılmasını sağlar. Değişimlere açık
olmak ve istikrarlı kalmak, sizi güçlü
bir aday yapar.
2030 yılında doğru iş gücü piyasası hızla
değişmeye devam edecek. Bu değişikliklere
ayak uydurmak, kendinizi sürekli
olarak geliştirmek, işsiz kalmamanın
en etkili yollarıdır. Kendi yeteneğinize
yatırım yaparak, birikimleri yakalamayı
artırabilirsiniz.
13
Gündem
2025 Yılında
Öne Çıkacak İş
Dünyası
Yetkinlikleri
Değişen dünyada, işverenlerin adaylarda aradığı
yetkinlikler neler olacak?
İş dünyası, teknolojinin öncülüğünde sürekli gelişiyor. Bu değişim,
çalışanlardan beklenenleri de çeşitlendiriyor. 2025 yılında yeni döneme
uygun becerilere sahip olmak büyük önem taşıyor. İşte geleceğin iş
dünyasında öne çıkan kritik yetkinlikler...
Teknolojiyi Kullananlar
Kazanacak
Yapay zeka, iş dünyasının temel taşı
haline geliyor. Yapay zeka, veri analizi
ve dijital araçları kullanabilen adaylar,
işverenlerin ilk tercihleri arasında yer
alacak. Dijital okuryazarlık ve yeniliklere
hızlı uyum sağlayan 2025'in vazgeçilmezlerinden
olacak.
Değişime Uyum Becerisi
Şart
Hızlı iş dünyasında, çevik ve uyum yeteneği
güçlü bireyler değer kazanacak.
Yeni iş modellerine ve çalışma koşullarına
hızlı uyum sağlayabilen bireyler iş
süreçlerini daha dinamik hale getirecek.
Bu değişimlere uyum sağlamak dışında
liderlik becerilerine de sahip olmanız
size avantaj kazandıracak.
Yenilikçi Düşünce Gücü
Öne Çıkıyor
Teknolojinin rutin işlere olan etkisi,
yaratıcı fikirleri ve inovasyonu daha
önemli hale getiriyor. İşverenler, yalnızca
mevcut iş süreçlerini devam ettiren
değil, aynı zamanda sorunlara karşı
yeni çözümler üretebilen çalışanlara
da ihtiyaç duyuyor. Yaratıcılık, yeni
dönemin iş yaşamında fark yaratacak.
14
İletişimin İnsan Boyutu
Daha Değerli
Dijital araçlar, iletişimi hızlandırsa da
insan dokunuşunun önemi azalmıyor.
Duygusal zekası yüksek, empati kurabilen
ve ekip içi iletişimde etkili bireyler,
iş dünyasında önemli roller üstlenecek.
Güçlü iletişim bilgisi, yalnızca ekip uyumunu
değil, müşteriyi de geliştirecek.
Çevre Dostu Yaklaşımlar
Öne Çıkacak
Sürdürülebilirlik bilinci, 2025 iş dünyasının
en önemli trendlerinden biri
olacak. Çevreye duyarlı ve sürdürülebilir
iş modellerine katkı sağlayan
çalışanlar işverenlerin gözdesi olacak.
Sürdürülebilirlik bilinci, marka değeri
ve toplumsal itibarı arttırmada kritik
rol oynayacak.
Zor Sorunları Çözenler
Kazanacak
Karmaşık problemleri çözebilen bireyler
iş dünyasının vazgeçilmezleri arasında
yer alacak. Eleştirel düşünme becerisi
sayesinde çalışanlar, yalnızca sorunları
çözemeyecek, aynı zamanda uzun
vadeli ve kalıcı çözümler üretebilecek.
Her Seviyede Liderlik Ön
Planda
Liderlik artık sadece yöneticilerden beklenen
bir beceri değil. yönetim becerisi
sergileyebilen bireyler, motive ve optimize
eden yönleriyle fark yaratacak.
2025 yılı, liderlik potansiyelini taşıyan
adayları arayan işverenlerin yılı olacak.
Kapsayıcılık ve Çeşitlilik
Önem Kazanıyor
Küresel iş dünyasında kültürel çeşitliliğe
saygı duyan ve kapsayıcı bir bakış
açısına sahip çalışanlar öne çıkacak.
Bu anlayış, çalışan çeşitliliğini de artırarak
uluslararası iş gücü fırsatlarını
da doğuracak.
Hazır Olun: Gelecek
Bugünden Şekilleniyor
2025, iş dünyasında yeniliklere açık ve
sürekli gelişime odaklanılan bir dönemin
başlangıcı.... Kendinizi bu duruma
adapte edin. Kariyerinizde yükselmek
için değişime ayak uydurun!
Gündem
2025'in Siber Güvenlik
ve Gizlilik Trendleri:
Yapay Zeka ve Veri
Sahipliği
Kaspersky'nin raporuna göre, 2025'te yapay zeka günlük hayatımızın bir
parçası olacak ve gizlilikle ilgili endişeler daha da derinleşecek.
Teknolojinin hızla geliştiği bir
dönemdeyiz ve bu gelişmeler,
siber güvenlik dünyasında
önemli değişikliklere yol açacak. Kaspersky'nin
yıllık Güvenlik Bülteni'nde
2025 yılı için öne çıkan birkaç büyük
trend yer alıyor. Yapay zekanın hayatımızın
her alanına entegre olacağı bu
dönemde, biyometrik verilerle ilgili
Gizlilik sorunları daha da artacak.
Yapay Zeka: Geleceğin
Yeni Normali
Yapay zeka, 2025 yılında artık "yeni bir
teknoloji" olarak değil, hayatımızın
standart bir parçası haline gelecek. İşletim
bilgileri, özellikle iOS ve Android'in,
yapay zeka destekli yeni özellikleriyle
birlikte, insanların bu geniş günlük iletişimleri,
iş genişlikleri ve yaratıcı projelerde
daha fazla miktarda kullanılabilir.
Ancak bu entegrasyon, derin sahtecilik
(deepfake) gibi güvenlik tehditlerinin
daha karmaşık hale gelmesi gibi zorluklarla
da birlikte gelecek.
Kiralama Düzenlemeleri:
Kullanıcı Kontrolü
Artacak
Kişisel verilerin kullanıcılar üzerinde
daha fazla söz sahibi olması bekleniyor.
2025'te kullanıcıların verilerinden
para kazanabilir, platformlar arasında
kolayca aktarılabilir ve onay süreçlerini
daha basit bir şekilde yönetebilir.
Avrupa'daki GDPR ve California'daki
CPRA gibi daha gizlilik düzenlemeleri,
dünya çapında geniş reformlara ilham
verecek. Ayrıca merkeziyetsiz depolama
teknolojileri, kullanıcıların verileri
üzerindeki özerkliğini güçlendirecek.
Sosyal Medya ve
Çocuklar
Avustralya'nın sunduğu 16 yaş altı
çocukların sosyal medya erişiminin
yasaklanması, diğer ülkeler için de bir
örnek olabilir. Bu engellemenin başarılı
bir şekilde devam etmesi, diğer
demografik gruplar için de daha sıkı
sosyal medya kısıtlamalarına yol açabilir.
Instagram gibi platformlar, yapay
zeka destekli yaş düzenli sistemlerini
benimsemeye başlarken, çevrimiçi
bölümlerde daha sıkı bir denetim dönemi
yönetiliyor.
Kaspersky'den Güvenlik
Analizi
Kaspersky, bu tehditlere karşı korunmak
için birkaç öneri sunuyor:
Güvenli Tarama Özelliği: Kaspersky
Premium, tehlikeli sitelerden, kimlik avı
dolandırıcılıklarından ve kötü amaçlı
yazılımlardan korunmanızı sağlar.
Gelişmiş Gizlilik Ayarları: Sosyal ağlarınızı
güvenli hale getirmek için gizlilik
dağılımını artıran araçları kullanın.
VPN Kullanımı: Halka açık Wi-Fi ağlarında
güvenliğinizi artırmak için güvenilir
bir VPN kullanın.
Resmi Uygulama Mağazaları: Uygulamaları
yalnızca güvenilir mağazalardan
indirin.
Güvenlik Çözümleri: Kötü amaçlı yazılımları
anında tespit edebilen güvenlik
yazılımlarını kullanın.
Güvenli Parolalar: Zayıf parolalardan
kaçının ve güçlü şifreleri kullanın.
15
2025 Yılında
e-Ticaretin
Geleceği
2025 yılına geldiğimizde e-ticaret,
teknolojik yeniliklerin hızla şekillendirdiği
ve müşteri deneyimini en üst seviyeye
çıkardığı bir alan haline geldi. Artık
alışveriş yalnızca bir ihtiyaç değil;
kişiselleştirilmiş, eğlenceli ve etkileşimli
bir deneyim sunuyor. Yapay zeka (AI),
artırılmış gerçeklik (AR) ve diğer dijital
çözümler sayesinde e-ticaretin dinamikleri
köklü bir şekilde değişmiş durumda. Peki,
bu değişim hangi noktalarda yoğunlaşıyor
ve gelecekte bizi neler bekliyor?
Yapay Zeka: E-Ticaretin
Zekası
Kişiselleştirilmiş Alışveriş
Deneyimleri
Yapay zeka, kullanıcıların alışveriş alışkanlıklarını
analiz ederek özel öneriler
sunuyor. 2025 yılında çevrimiçi alışverişlerin
%80'inin yapay zeka destekli
kişiselleştirmelerden olumlu şekilde
etkilenmesi bekleniyor. Örneğin, bir
kullanıcı geçmişte satın aldığı ürünlere
göre yeni öneriler alırken, daha
önce taradığı ürünlere yönelik indirim
bildirimleri de alabilir. Bu sayede her
kullanıcıya özel bir alışveriş deneyimi
sunuluyor.
Gelişmiş Sanal Asistanlar ve
Sohbet Robotları
Sanal asistanlar, yalnızca soruları yanıtlamaktan
öteye geçerek alışveriş sürecini
daha akıcı hale getiriyor. Doğal dil
işleme (NLP) teknolojileri sayesinde
insan benzeri yanıtlarla kullanıcıları
yönlendiriyor ve alışveriş tercihlerini
optimize ediyor.
Görsel Arama ve Görüntü
Tanıma
Görsel arama, kullanıcıların beğendikleri
bir ürünün fotoğrafını yükleyerek
benzer ürünleri bulmasını sağlıyor. Bu
teknoloji, alışveriş sürecini hızlandırırken
kullanıcıların daha doğru ürünlere
ulaşmasını kolaylaştırıyor.
Artırılmış Gerçeklik:
Gerçeklik ile Sanalın
Harmanı
Sanal Deneme ve Ürün
Görselleştirme
AR teknolojisi, moda ve dekorasyon
gibi sektörlerde müşterilerin ürünleri
sanal olarak denemelerine olanak tanıyor.
Örneğin, bir kullanıcı bir elbiseyi
üzerinde deneyebilir ya da bir mobilyayı
evinde nasıl duracağını görebilir.
Bu teknoloji, müşteri memnuniyetini
artırırken iade oranlarını azaltıyor.
16
Gündem
Etkileşimli Ürün Deneyimi
Nike ve Sephora gibi markalar, müşterilere
360 derece ürün inceleme imkanı
sunarak alışverişi daha etkileşimli hale
getiriyor. Bu tür deneyimler, çevrimiçi
alışverişe fiziksel mağaza hissiyatı
katıyor.
Canlı Müşteri Desteği
AR destekli müşteri hizmetleri, ürün
kullanımıyla ilgili sorunların hızlı bir
şekilde çözülmesini sağlıyor. Örneğin,
bir ürünün montajını yaparken
müşteriler, AR teknolojisiyle adım
adım yönlendirme alabiliyor.
Ters Ticaret ve Sürdürülebilir
Tüketim
Tüketicilerin çevreye duyarlı davranışları
ve sürdürülebilir alışkanlıkları benimsemesi,
ters ticaretin (reverse commerce)
e-ticaret ekosisteminde yükselmesine
zemin hazırlıyor. Eski moda ve ikinci el
ürünlere olan ilgi, yalnızca ekonomik bir
tercih değil, aynı zamanda çevresel bir
sorumluluk hâline geliyor.
Marka Geri Alım
Programları
Birçok marka, ürünlerin yeniden kullanımını
teşvik ederek sürdürülebilirliği
bir adım ileri taşıyor. Apple, Samsung
ve Amazon gibi dev şirketler, geri alım
ve yenileme programları aracılığıyla
eski ürünleri yenileyerek yeniden satışa
sunuyor.
Apple, Sertifikalı Yenilenmiş Program
kapsamında eski cihazları geri alıp yenileyerek
indirimli fiyatlarla satışa sunuyor.
Samsung, Galaxy Re-Newed Programı
ile kullanılmış telefonları yenileyip sertifikalandırarak
tekrar piyasaya sürüyor.
Amazon Yenilenmiş Programı, yenilenmiş
elektronik ürünleri 2 yıllık garantiyle
tüketicilere ulaştırıyor.
Ters ticaret, 2025’te e-ticaret dünyasında
hem çevresel hem de ekonomik
etkileriyle öne çıkmaya devam edecek.
Sosyal Ticaretin Yükselişi
Sosyal ticaret, marka ile tüketici arasındaki
bariyerleri ortadan kaldıran
bir model olarak dikkat çekiyor. Kullanıcıların
doğrudan sosyal medya platformları
üzerinden alışveriş yapabilmesini
sağlayan bu yöntem, alışveriş
süreçlerini daha hızlı ve güvenilir hale
getiriyor. Özellikle ödeme sayfaları gibi
karmaşık aşamaları ortadan kaldırarak,
alışverişi daha tanıdık bir ortamda
gerçekleştiriyor.
TikTok: Yeni Nesil Alışverişin
Öncüsü
TikTok, özellikle Z Kuşağı ve Alfa Kuşağı
arasında popülerliğiyle sosyal ticaretin
en güçlü platformlarından biri haline
geliyor. Shopify ile yaptığı iş birliği sayesinde
markalara uygulama içinde sanal
mağazalar oluşturma imkanı sunan
TikTok, genç kitlelerin ilgisini çekmekte
oldukça başarılı. Platform, kullanıcılarına
ürünleri doğrudan keşfetme ve
satın alma fırsatı sağlarken, Google gibi
geleneksel arama motorlarının yerini
alma potansiyeli taşıyor. ABD'de TikTok
kullanıcı sayısının 2026 yılına kadar 39,5
milyona ulaşması beklenirken, platformun
bu büyümesinin e-ticaret üzerindeki
etkisi giderek artacak.
Instagram ve Facebook:
Geleneksel Güçler Sosyal
Ticarette
Instagram ve Facebook, sosyal ticaret
alanındaki güçlü varlıklarını sürdürüyor.
Instagram, "Instagram Mağazaları"
özelliğiyle markaların ürünlerini
doğrudan platformda sergilemesine
ve satışa sunmasına olanak tanıyor.
Ayrıca, Facebook'un mağaza kurma
özellikleri sayesinde markalar, geniş
bir kullanıcı kitlesine ulaşabiliyor. Her
iki platformun entegre alışveriş çözümleri,
markalara daha fazla görünürlük
ve satış fırsatı sağlıyor.
Canlı Alışveriş: Geleceğin
Deneyimi
2025 yılında sosyal ticaretin en dikkat
çekici özelliklerinden biri de canlı alışveriş
etkinlikleri olacak. Instagram ve
YouTube gibi platformlar, markaların
ürünlerini gerçek zamanlı olarak tanıtmasına
imkan verirken, bu etkinlikler
tüketicilere daha kişisel bir alışveriş
deneyimi sunuyor. Örneğin, Trendyol
gibi popüler e-ticaret platformları, canlı
alışveriş etkinlikleriyle müşterilerini
gerçek zamanlı promosyonlarla buluşturuyor.
Bu yöntem, müşteri bağlılığını
artırırken, markaların satışlarını da
olumlu yönde etkiliyor.
17
Yapay Zekâ
CEO’lar İçin
Tehlike mi?
Yapay zekâ teknolojileri, iş dünyasının
en sıcak gündem maddelerinden
biri olmaya devam
ediyor. Şirketler, üretken yapay zekânın
sunduğu fırsatlardan yararlanarak hem
iş süreçlerini optimize etmeyi hem de
yenilikçi çözümler geliştirmeyi hedefliyor.
Ancak bu dönüşüm sürecinde,
CEO’ların yapay zekâ stratejilerindeki
rolü sorgulanmaya başlandı.
KPMG'nin son araştırması, liderlik rollerinin
yeniden şekillenmekte olduğunu
ve CEO'ların bu dönüşümde farklı
bir konuma evrildiğini gösteriyor. Bu
durum, akıllara önemli bir soruyu getiriyor:
Yapay zekâ CEO’lar için bir tehlike
mi yoksa bir fırsat mı?
Yapay Zeka ile Birlikte
CEO’ların Rolü Zayıflıyor
mu?
KPMG’nin düzenli olarak yayımladığı
“Yapay Zekâ ve Dijital İnovasyon” araştırması,
yapay zekâ liderliğinin artık
CEO’ların tekelinde olmadığını ortaya
koyuyor. Araştırmaya göre, üst düzey
yöneticilerin %52’si GenAI teknolojilerini
aktif olarak kullanıyor. Bu oran,
insan kaynakları yöneticilerinde %41,
orta düzey yöneticilerde ise %39 seviyesinde.
Ancak, GenAI teknolojilerini
kullanan yeni çalışanların oranı yalnızca
%20 ile oldukça düşük.
Daha da dikkat çekici olan, yapay zekâ
stratejilerinde liderlik rollerinin CEO’lardan
bilgi teknolojilerinden sorumlu
yöneticiler (CIO) ve operasyon yöneticileri
(COO) gibi diğer üst düzey yöneticilere
kayması. Örneğin, araştırmaya
katılan CEO’ların yalnızca %31’i şirketlerinin
yapay zekâ stratejilerine liderlik
ederken, CIO’lar bu alanda liderlik etme
konusunda CEO’lara yetişmiş durumda
(%31). Bu tablo, CEO’ların yapay zekâ
konusundaki liderlik rollerinin giderek
daha fazla paylaşılmaya başladığını
gösteriyor.
KPMG Türkiye İnovasyon ve Teknoloji
Danışmanlığı Lideri Gökhan Mataracı,
bu dönüşümü şöyle değerlendiriyor:
“CEO’lar, yapay zekânın dönüştürücü
gücünü fark ederek bu teknolojiyi
desteklemek için yatırımlarını artırıyor.
Ancak, bu dönüşümde liderlik rollerini
üstlenen ekiplerin teknolojiyi benimsemesi
için gerekli eğitim ve altyapının
sağlanması kritik öneme sahip.”
Zorunlu Eğitimler ve
Bilgi Asimetrisi
Araştırmanın bir diğer önemli bulgusu
ise eğitim ve bilgi paylaşımı konusundaki
eşitsizlik. Üst düzey liderlerin %70’ine
zorunlu yapay zekâ eğitimleri verilirken,
çalışanlar için bu oran yalnızca %28.
Dahası, liderlerin %25’i çalışanlarına
yapay zekâ eğitimi vermeyi planlamıyor.
Bu durum, şirketlerdeki bilgi asimetrisinin
derinleşmesine ve yapay zekâ
18
Gündem
teknolojilerinin etkin kullanımında
engeller oluşmasına yol açabilir.
Bu tablo, CEO’ların yapay zekâ stratejilerinde
neden daha temkinli davrandığını
da açıklıyor. Yapay Zekâ teknolojilerinin
hızlı gelişimi, regülasyonların henüz
netleşmemiş olması ve çalışanlar arasında
bilgi eksikliği, şirketlerin bu alanda
risk almaktan kaçınmasına neden
oluyor. Araştırmaya katılan liderlerin
%67’si, düzenlemeler karşısında temkinli
olduklarını ve aşırı ya da yetersiz
regülasyonların risk oluşturabileceğini
belirtiyor. Ancak liderlerin %63’ü, bu
duruma proaktif bir yaklaşımla, şirket
içinde dahili yapay zekâ politikaları
oluşturmaya başladığını ifade ediyor.
CEO’lar İçin Tehdit mi,
Fırsat mı?
Yapay zekâ, CEO’lar için hem bir fırsat
hem de önemli bir sınav anlamına geliyor.
Bu teknolojinin dönüştürücü gücü,
organizasyonel verimliliği artırmak ve
yenilikçi çözümler üretmek için büyük
bir potansiyel taşıyor. Ancak bu dönüşüm
sürecinde, CEO’ların geleneksel
liderlik rollerinden farklı bir konuma
geçmeleri gerekiyor.
Günümüzde, yapay zekâ stratejileri
yalnızca bir CEO’nun vizyonuyla şekillenmiyor.
Bunun yerine, organizasyon
içindeki diğer liderlerin ve ekiplerin
katkılarıyla çok daha katmanlı bir liderlik
modeli ortaya çıkıyor. CEO’lar bu
dönüşümde rehberlik eden, stratejik
hedefleri belirleyen ve farklı liderlik
ekiplerini koordine eden bir konuma
evriliyor. Ancak bu yeni liderlik modelinin
başarısı, CEO’ların ekiplerine ne
kadar yetki devredebildiği ve bu dönüşümü
ne kadar etkili bir şekilde yönlendirebildiği
ile doğrudan ilişkili.
Şirketlerin Yapay Zekâ
Yatırım Planları
KPMG’nin araştırması, şirketlerin yapay
zekâya yönelik stratejik yatırımlarını
artırmaya devam ettiğini gösteriyor.
Önümüzdeki yıl, şirketlerin yapay zekâ
ve veri analitiği için sırasıyla ortalama
37 milyon dolar ve 30 milyon dolar
harcaması bekleniyor. Ayrıca, yeni teknoloji
yeteneklerinin işe alınması ve iş
birlikleri için 25’er milyon dolar, müşteri
deneyimini iyileştirmek içinse 24
milyon dolarlık harcama öngörülüyor.
Bu yatırımların sürdürülebilir sonuçlara
dönüşmesi için CEO’ların aktif bir
rol üstlenmesi gerekiyor. Ancak araştırmaya
göre, liderlerin yalnızca %15’i
yapay zekâ yatırımlarından ölçülebilir
iş sonuçları elde ettiklerini ifade ediyor.
Bu durum, CEO’ların yapay zekâ
stratejilerindeki rolünü yeniden düşünmeleri
gerektiğini gösteriyor.
Gelecek CEO’ların Elinde
mi?
Sonuç olarak, yapay zekâ teknolojileri
CEO’lar için doğrudan bir tehdit
oluşturmasa da liderlik rollerini yeniden
tanımlamaları için güçlü bir baskı
yaratıyor. Bu teknolojinin dönüştürücü
gücü, CEO’lara organizasyonlarını daha
verimli, yenilikçi ve sürdürülebilir hale
getirme fırsatı sunuyor. Ancak, bu fırsatı
değerlendirmek, yalnızca CEO’nun
vizyonuna değil, aynı zamanda organizasyonun
genelindeki liderlik ekiplerinin
katkılarına ve koordinasyonuna
da bağlı.
Yapay zekâ, CEO’lar için bir tehdit değil;
ancak doğru strateji ve liderlik olmadan,
büyük bir fırsatın kaçırılmasına
neden olabilir. CEO’lar, bu dönüşümü
doğru şekilde yönlendirebilmek için
ekiplerine güvenmeli, eğitim ve teknoloji
yatırımlarına öncelik vermeli ve
stratejik vizyonlarını bu yeni döneme
uyumlu hale getirmelidir.
19
Röportaj
“Biz Hep Birlikte
Güçlüyüz”
Eleman.net'in Çözüm Ortağı Olduğu Ahşap Ürün Sanayi A.Ş.
1982'den bu yana Türkiye ekonomisine değer katıyor. Gerçekleştirdiği
projelerle sektördeki yerini sağlamlaştıran Ahşap, üretimden
ihracata kadar geniş bir yelpazede faaliyet göstermektedir. Bu başarı
öyküsünün temelinde, çalışana verilen değer ve insan kaynakları
yönetimi yer almakta. İnsan Kaynakları Müdürü Aslı Bozbaş
ile gerçekleştirdiğimiz keyifli röportajda, Ahşap'ın çalışan odaklı
yaklaşımını, kadın istihdamına verdiği önemi ve kariyer fırsatlarını
konuştuk.
Aslı BOZBAŞ | Ahşap İnsan Kaynakları Müdürü
Röportajımıza başlamadan önce
kısaca sizleri tanımak isteriz.
Bizlere kendinizden ve akademik
kariyer geçmişinizden biraz
bahsedebilir misiniz?
Merhaba, ben Aslı Bozbaş,
Ankara’da büyüdüm, Ankara
Anadolu Lisesi’ni ( Almanca),
ardından Uludağ Üniversitesi Çalışma
Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünü
tamamladım. Amerika’da 10 aylık
bir dil öğrenimi sonrasında kariyerime
Anadolu Grubu Çelik Motor (Kia) ‘da İK
Uzman Yard. olarak başladım ve şirketteki
sekiz yıllık çalışma hayatım boyunca
insan kaynaklarının farklı alanlarında
ve yönetim seviyelerinde deneyim
kazandım. Akabinde bir yönetim ve
insan kaynakları danışmanlık şirketinde
İK danışmanlığı yaptım. Yine bu esnada
hobi olarak başlayan mücevher tasarımlarıma
profesyonel olarak devam
edip kendi markamla Dubai’de Dünya
Lüks Fuarında tasarımlarımı tanıtma
şansı yakaladım. 2014 senesinde Kale
Grubu, Kale Havacılık şirketinde insan
kaynakları biriminde beş sene ağırlıklı
işe alım, tutundurma, organizasyonel
gelişim, performans süreçlerinde çalıştım;
Bu dönemi havacılık&savunma
sanayi alanlarında insan kaynakları
uzmanlığımı derinleştirme fırsatı yakaladığım
hareketli, etkin, dolu dolu bir
iş hayatı süreci olarak addedebilirim.
Hem kıdemli iş ortağı hem de yönetici
rollerinde takımlar yönettim. Doğuş Üniversitesinde
başladığım MBA programını
1.’likle bitirdikten hemen sonra Ahşap
Ürün Sanayi A.Ş.’de İnsan kaynakları
Departmanını kurmak üzere göreve
başladım. Üç buçuk senedir ise kendi
sektöründe lider, büyük markalı lüks
otel projelerine ahşap mobilya üretimi
yanı sıra konsept projelerin a-z’ye
uygulamasını yaptığımız 500 kişilik
büyük bir organizasyonun üyesi olarak
çalışma hayatıma devam ediyorum.
İK ekibimiz 7 kişiden oluşuyor. İnsan
kaynakları, idari işler ve isg süreçlerine
liderlik ediyorum. Bunun dışında iş
dünyasıyla ilgili gelişmeleri yakından
takip ediyorum, küresel ekonominin
geçmişiyle ilgili yazılar ve kitaplar okumayı
seviyorum. Kişisel gelişim videoları
ve spiritüel içerikli videoları takip
ediyorum. Roman değil ama farklı türde
kitaplar okumaktan hoşlanıyorum.
( biyografi, otobiyografi ve eleştirel
kitaplar), seyahat etmekten ve farklı
kültürleri tanımaktan çok mutlu olan
ve başta kendi kedim olmak üzere tüm
20
Röportaj
kedileri, hayvanları çok seven bir yanım
var. Ritmi yüksek popüler elektronik
müzik parçaları da favorilerim arasında
İnsan kaynakları alanında en
çok önem verdiğiniz unsurlar
nelerdir? Çalışanın kapasitesini
artırmaya yönelik özel bir
stratejiniz var mı?
Çalıştığım fonksiyon şu an için çok klasik
bir söylem olsa da insana dokunan,
insanı odağına alan tek departman; Bu
anlamda insan kaynaklarını çerçeveleyen
her unsurun kendi içinde öneminin
ayrı ve stratejik olduğunu düşünüyorum.
İşveren markasının yadsınamayacak
etkisiyle adayları kuruma çekip, işe
alımdan, işten ayrılış sürecine kadar ki
zaman zarfında, çalışana yaşattığınız
tüm deneyimler bizim fonksiyonumuzun
sorumluluğu altında toplanıyor.
Bu süreci iş ortağı olarak tüm yöneticilerimiz
ve üst yönetimimizle beraber
yürütüyoruz tabiki. Şirket kültürünün
ayrılmaz bir parçası haline getirmeye
organizasyonun ihtiyacına göre analiz
ettiğimiz mesleki ve kişisel eğitim
programlarımızla çalışanlarımızın gelişimini
desteklemek öne çıkan stratejilerimizden
sadece biri. Geçtiğimiz sene
cirosu milyar dolarlarla ifade edilen
firmalara eğitim danışmanlığı yapan
mavi yaka alanında uzmanlaşmış bir
eğitim firması ile liderlik yetkinliklerinin
geliştirilmesine yönelik çok modüllü
ve uzun soluklu bir programı hayata
geçirdik. Üretim çalışanlarımız için
başlayacağımız bu eğitim sürecine tüm
ofis çalışanlarını entegre edip ‘Biz Hep
Birlikte Güçlüyüz’ mottosuyla yola
çıkarak tüm iş süreçlerimizi ve iş ilişkilerimizi
ele aldığımız sorunları ortaya
çıkarıp fazlalıklarımızı attığımız ve
birbirimizle yüzleştiğimiz bir dönüşüm
programı oldu. Saha çalışmaları ve
takım koçluğu çalışmalarını deneyimledik.
Bu çalışmaların ışığında bizim
için kurgulanmış 5 modüllü bir eğitim
programına başladık. Toplamda 200
çalışanımız bu programa katıldı. Ayrıca
Genel Müdürümüz ve yöneticilerimizin
eğitimde öğrendiklerini profesyonel bir
koç rehberliğinde uyguladıkları saha
koçlukları programını tamamladık.
Ustabaşları ve ekiplerindeki 2. Adamlar
için yönetsel becerilerini geliştirmelerini
destekleyen eğitimlere önceki yıllarda
başlamıştık. Ayrıca %95 oranında ihracat
bazlı çalışan bir şirket olarak Proje
Mimarlık, Teklif departmanlarında çalışan
mimarlarımız ve mühendislerimiz
için şirket içinde sınıf açarak İngilizce
gelişimlerine bir dil okulu ile anlaşarak
destek verdik.
Çalışanın bağlılığını artırmak için
gerçekleştirdiğiniz faaliyetler
veya programlar hakkında bize
bilgi verir misiniz?
Şirketimiz 42 senelik köklü bir şirket
ve her geçen sene organizasyonumuz
daha da büyüyor, her sene 15-20 projeyi
uygulamaya alıp tamamlıyoruz. Buna
paralel değişen ve dönüşen dünyaya
ayak uydurmamız ve çalışanlarımızın
refahını arttırmamız için öncelikle
cumartesi yarım gün çalışmasını kaldırmakla
işe başladık ve çalışma saatlerimizi
düzenledik. Hizmet aldığımız
yemek ve servis firmalarını değiştirdik,
temizlik hizmetini de dışarıdan profesyonel
bir firmadan almaya başladık.
Çalışanlarımıza tamamlayıcı sağlık
sigortası yaptırdık. Personel Borcu
Prosedürünü tanımladık ve nakit ihtiyacı
olan çalışanlarımıza şirketimizden
faizsiz geri ödemeli borç vererek acil
doğan ihtiyaçlarına destek veriyoruz.
Evlenen ve çocuğu olan çalışanlarımıza
tam altın veriyoruz. Yıl içerisinde verdiğimiz
sosyal yardımlarımızı ve sosyal
organizasyonlarımızı da çalışanlarımızın
beklentileri doğrultusunda çeşitlendirdik.
Şirketimiz içerisinde istek/
öneri/ramak kala kutuları koyarak tüm
çalışanlarımızın sesine kulak veriyoruz
21
Röportaj
ve onlardan gelen her türlü talebi icra
toplantılarımızda değerlendirmeye
alıp hemen aksiyona geçiyoruz. 2022
itibariyle alanında uzman eğitim firmalarından
hem üretim hem de ofis
çalışanlarımızın gelişimine yönelik
eğitimler almaya başladık. Organizasyonumuzun
ihtiyaçlarına göre görev
kademelerinde ve pozisyon isimlerinde
revizyonlar yaptık. Genel Müdüre
raporlayan yöneticilerimiz için makam
aracı tahsisi gerçekleştirdik. Tüm üretim
çalışanlarımız için görev tanımlarını
oluşturduk. Proje Mimarlık birimi için
şu an organizasyon tasarımı yapıyoruz,
işlerin en etkin ve verimli ilerlemesi
ve birimler arası işbirliğinin artması,
organizasyonun yalın hale gelmesi için
çalışmalarımız sürüyor. Tabi bunları
vizyoner üst yönetimimizin desteğini
alarak devam ediyoruz.
Yan haklar da en az maaş kadar
önemli. 2025 için yükseliş
trendinde gördüğünüz yan haklar
hangileridir?
Çalışanların maaşlarına ek olarak verilen
desteklerin çeşitlendirilmesi, bireylerin
ihtiyaçlarına göre esnek bir uygulama
paketine geçilmesi günümüzde
önemli hale geldi. Çünkü bireylerin
ihtiyaçlarının önem derecesi birbirinden
farklı. Pandemiden sonra kritik hale
gelen işveren tarafından ödemeli özellikle
Özel Sağlık Sigortası, Tamamlayıcı
Sağlık Sigortaları hep yükseliş trendinde
olacaktır diye düşünüyorum ve çalışanlarının
ailelerinin de kapsama alınması
veya indirimli bu haktan yararlandırılması.
Bunun dışında doğum günü için
tanımlanmış izinler, teknolojik mağazalardan
hediye çekleri, hayat sigortası ve
çalışan sadakatini ve takım başarısını
takdir etmek için kıdem/başarı ödüllerinin
de yükselişe geçeceğine inanıyorum.
İşe alım sürecinde en çok dikkat
ettiğiniz hususlar nelerdir? Ahşap
firması için ideal bir adayda
hangi özellikler bulunur?
Seçme & Yerleştirme süreçleri benim
de üzerinde yıllardır majör olarak çalıştığım
bir konu; Bu anlamda göreve
başladığımdan itibaren nerdeyse tüm
fonksiyonlarımızda reorganizasyon
gerçekleştirdik. Ahşap Ürün olarak niş
bir iş yapıyoruz, yaptığımız iş çok özel,
aşırı detaylı, estetik unsunlar barındıran
her gelen projenin benzersiz olduğu
özellikler taşıyor. Dizayn ofisden gelen
tüm projenin uygulamasını anahtar teslimi
yapıyoruz. Bir otel odasının içinde
ne görüyorsanız; ahşap mobilyasından,
kapısına, mermerinden,camına,
metalinden, aydınlatmasına, halılar ve
perdelerine kadar müşterimizin talebine
göre gerek kendi içimizdeki kabiliyetlerimizle
gerekse dışardaki tedarikçi
ağımızla bu çalışmayı yapıp teslim ediyoruz.
İşgücünü belirlediğimiz kriterler
doğrultusunda seçiyoruz. Operasyonel
süreçlemizde ağırlıklı olarak mimar,
iç mimar, mühendis ve teknikerlerle
çalışıyoruz. Yükseköğretim kriterlerimiz
yanında, Autocad ve Solidworks
programı bilgisi çok iyi olan, görsel
farkındalığı yüksek, İngilizce seviyesi
çok iyi olan adaylar seçimimizde öne
çıkıyor. Şirketimizin kültürüne kolayca
adapte olacak, işveren markamıza
değer katacak, yaptığı işe tutkuyla bağlı,
takım çalışmasına uygun, yaratıcı ve
çözümcül düşünebilen çevik adayları
bünyemize katıyoruz.
Pandeminin ardından çalışmayı
nasıl yeniden yapılandırdınız?
Hibrit veya uzaktan çalışma
uygulamalarına dair bir
stratejiniz var mı?
İşimiz hem fabrikada hem sahada aktif
devam ettiği için oldukça dinamik bir
çalışma sistemimiz var.
Pandemi ve sonrasında kronik sağlık
sorunu yaşayan bazı çalışanlarımıza
22
Röportaj
evden çalışma olanağı sağlamıştık.
Bununla ilgili şu an için bir planımız
bulunmuyor.
2025 yılına yönelik Ahşap
firmasının İnsan Kaynakları
departmanında hedeflenen
gelişim alanları nelerdir? Gelecek
yıl için planlarınız ne olacak?
Geçen sene başladığımız eğitim gelişim
faaliyetlerimize 2025’de devam
edeceğiz.
Ülkemizde şu an güncel istihdam sorunlarından
biri olan ara kademeye ulaşmak
bizim için de sorun iştigal eder
hale geldi. Gebze organize sanayide
yeni yapılan fabrikamıza geçmeden
önce ‘Ahşap Usta Yetiştirme Akademisi’’nin
oluşumunu sağlamak istiyoruz.
İç eğiticilerimizi seçmiştik, onlar için
mentorluk ve koçluk programlarını
tamamladıktan sonra aksiyona geçeceğiz,
modern ve teknolojik imkanlarla
donatılan fabrikamızda bir simülasyon
atölyesi kuracağız.
Görev tanımlarıyla ilgili çalışmalara
devam ediyoruz.
Kendi içimizde seçtiğimiz sürdürülebilirlik
ve sosyal sorumluluk komitelerine
mentorluk etmeye devam edip yeni projelerin
hayata geçmesine vesile olacağız.
Birçok coğrafyada iş yaptığımız için;
yaklaşık 150-200 kişiden oluşan bir
montaj ekibimiz var, onların organizasyonel
yönetimi ile ilgili çalışmalara
başlayacağız.
Z kuşağı üyeleri de artık aramıza katılmaya
başladı, buna paralel oryantasyon
programımızı yeniden yapılandırmaya
başladık.
Sosyal organizasyonlarımız devam
edecek.
Çalışan memnuniyetine yönelik
bir anket çalışması yapmayı da
öngörüyoruz.
Gençlerin kariyerlerinde
başarılı olabilmeleri için hangi
tavsiyelerde bulunuyorsunuz?
Gençlere kariyer yolculuklarında başarılı
olmaları için;
Öğrenmeye açık ve meraklı olmalarını,
Bir işi öğrenmek ve derinlemesine
uzman olmaları için sebatkar
davranmalarını,
Her sene kendilerine küçük de olsa yeni
hedefler koymalarını ( iş & özel yaşam ),
Mutlaka bir yabancı dili iyi bilmelerini,
Yaratıcı olmaları ve fark edilmeleri için
özgür düşünmeleri ve özgün kalmalarını,
Sosyal iletişimlerini güçlendirmelerini
ve kendilerini iyi bir şekilde
ifade etmeleri için sunum
kabiliyetlerini geliştirmelerini,
Ve yeteneklerini keşfedip bunun üzerine
gitmelerini tavsiye edebilirim.
Zaman çok hızlı geçiyor ve çok dinamik
bir dünyada yaşıyoruz, teknolojik
imkanlarla dolu bir çağın misafirleriyiz.
Çalışma hayatını deneyimleyip profesyonel
olarak mı yoksa girişimci olarak
mı yollarına devam edeceklerine dair
karar vermeleri de büyük önem taşıyor.
23
Röportaj
“İstihdamda
Önceliğimiz Kadın”
eleman.net'in istihdam konusunda çözüm ortağı olduğu Kentyol A.Ş.,
Şişli Belediyesi ile işbirliği çerçevesinde önemli projelere imza atıyor.
Bu süreçte, şirketin Genel Müdürü Samet Kurt ile gerçekleştirdiğimiz
röportajda, Kentyol’un insan kaynakları stratejilerini, kamu hizmetine
yönelik yaklaşımını ve çalışan memnuniyeti odaklı politikalarını
derinlemesine ele aldık. Samet Bey, kariyer yolculuğunda edindiği
deneyimleri, şirketin cinsiyet eşitliği ve sosyal sorumluluk projelerini
nasıl hayata geçirdiğini bizlerle paylaştı. Kentyol A.Ş.'nin, kamusal
hizmetin gereksinimleri ile özel sektör dinamiklerini nasıl dengelediği
ve çalışanlarına nasıl fırsatlar sunduğu konusunda ilham verici
bilgiler röportjajımızda…
Samet KURT | Kentyol A.Ş Genel Müdürü
Samet Bey kısaca sizleri
tanıyabilir miyiz? Bizlere
kendinizden ve akademik kariyer
geçmişinizden bahseder misiniz?
Eğitim hayatım, Samsun Fen
Lisesi'nde başladı. Ardından
Boğaziçi Üniversitesi'nde İnşaat
Mühendisliği eğitimi aldım. Sonrasında
ise İstanbul Üniversitesi Hukuk
Fakültesi'nde eğitimime devam ediyorum.
Bu eğitimler hem mühendislik hem
de hukuk alanlarında derinlemesine
bilgi sahibi olmamı ve farklı disiplinlerde
güçlü bir bakış açısı geliştirmemi
sağladı.
Kariyerime 2016 yılında Zorlu Enerji’de
İş Geliştirme Uzman Yardımcısı olarak
başladım. Bu pozisyonda, iş geliştirme
süreçlerini analiz ederek şirketin
büyüme stratejilerine katkı sağladım.
2017 yılında aynı şirkette İş Geliştirme
Uzmanı olarak görevime devam ettim
ve burada iş geliştirme projelerini yönlendirerek,
şirketin enerji sektöründeki
fırsatlarını artırmaya yönelik çalışmalar
yaptım.
Ekim 2019’da Feryapı şirketinde Satış
ve Kiralama Müdürü olarak göreve başladım.
Bu pozisyonda, satış yönetimi,
müşteri ilişkileri geliştirme ve satış
hedeflerinin gerçekleştirilmesi için
stratejiler oluşturma konusunda yoğun
çalışmalar yaptım. 2020 yılında ise aynı
şirkette İş Geliştirme Müdürü olarak
görevimi sürdürdüm ve şirketin iş geliştirme
stratejilerine katkıda bulunarak,
yeni fırsatlar yaratmaya odaklandım.
2021 yılında Mataş Grup’ta Genel Müdür
Yardımcısı olarak görev aldım. Bu pozisyonda,
şirketin yönetim süreçlerini ve
stratejilerini şekillendirerek operasyonel
verimliliği artırmak için liderlik
yaptım. 2024 yılında ise KENTYOL
A.Ş.’ye geçiş yaparak Genel Müdür olarak
kariyerime devam ediyorum. Burada,
şirketin stratejik yönünü belirleyerek
organizasyonel hedeflere ulaşılmasını
sağlamak adına önemli adımlar
atıyorum.
Bu süreçte kazandığım deneyimler, profesyonel
becerilerimi geliştirmenin yanı
sıra liderlik ve stratejik düşünme yetkinliklerimi
de pekiştirdi. Hem mühendislik
hem de iş geliştirme ve yöneticilik
alanlarındaki bilgi birikimim, çalıştığım
her şirkette hedeflere ulaşılmasında
etkili bir rol oynamamı sağladı.
Kentyol A.Ş.'nin Şişli Belediyesi
ile iş birliği çerçevesinde
oluşturduğu insan kaynakları
stratejileri nelerdir?
Kentyol A.Ş., Şişli Belediyesi'ne personel
istihdamı sağlayan bir kamu iştirak
şirketidir. Kentyol Kent Hizmetleri A.Ş.,
şeffaflık ve sürdürülebilirlik ilkeleri
doğrultusunda istihdam faaliyetlerini
en verimli şekilde yürütmeyi amaçlamaktadır.
Hedefimiz, kamu hizmetlerinin
kalitesini artırmaya katkı sağlamak
24
Röportaj
ve çalışan memnuniyetini ön planda
tutarak sürdürülebilir bir iş gücü oluşturmaktır.
Kamu sektöründeki birimlere
yönelik personel temini, performans
yönetimi ve diğer insan kaynakları
süreçlerini etkin bir şekilde yönetiyoruz.
Belediyelerin personel teminini yapan
bu kurumlarda personel istihdamı maalesef
siyasi kaygılar ve öncelikler ile
yapılıyor. Ancak biz tabuları kırmakta
kararlıyız. Öncelikli olarak, mevcut çalışanlarımızla
hem süregelen hizmetleri
hem de yeni vizyon projelerimizi en
verimli şekilde vatandaşımıza sunma
gayreti içerisindeyiz. Tabii ki özellikle
2025 yılında yeni projelerimiz ve sunduğumuz
yepyeni hizmetler ile birlikte
yeni çalışma arkadaşlarına ihtiyaç
duyacağız.
Buradaki istihdam stratejimizde odağımız
Şişli kentinde yaşayanlar ve kadınlar
olacak. İşe alım süreçlerini hem teknolojik
inovasyonlarla hem de sektörün
önde gelen çözüm ortaklarıyla birlikte
şeffaf bir şekilde yürütmek de bizim
temel taşlarımız olacak.
696 sayılı KHK kapsamında
Kentyol’un çalışanlara yönelik
uygulamaları ve politikaları nasıl
şekillendi?
696 sayılı KHK sonrasında, Şişli Belediyesi
bünyesinde çalışan yüklenici ve
alt taşeron şirketlerinde görev yapan
tüm personel, Kentyol Kent Hizmetleri
A.Ş. bünyesinde istihdam edilmeye
başlanmıştır. 696 Sayılı KHK ile çizilen
çerçeve sözleşme uygulanmaya başladı.
Şirketimiz bünyesinde 2187 personelimiz
bulunmaktadır. Tabii şirketimizin
köklü bir sendika kültürü olması sebebiyle
ağırlıklı olarak artık her belediyede
özgünleşen toplu iş sözleşmesi uygulamaları
ile çalışanlarımızın koşulları
belirleniyor. Belki de Türkiye’de hiçbir
kurum ve kuruluşta olmayan sosyal
hak ve ücretlerle çalışanlarımızı bu
zorlu koşullarda güçlü tutmak için hep
birlikte gayret gösteriyoruz.
Kentyol A.Ş. olarak personel
seçim süreciniz nasıl işliyor
ve hangi kriterlere öncelik
veriyorsunuz?
Verdiğimiz kamusal hizmet sebebi ile
beden gücü yoğun bir çalışan yapısına
sahibiz. Bu sebeple personel seçim
sürecimizde genç adayları ve Şişli merkezli
bir seçim sürecini önceliyoruz.
Tabii Şişli Belediyesinin iştiraki olarak
sosyal politikalarımız personel seçimlerimize
de yön veriyor. Bu sebeple,
her işe kadın eli değdirmek için istihdam
süreçlerimizi o yönde şekillendiriyoruz.
Bunların tamamının yanında
personel seçim sürecimizde kamuya
hizmet bilinci aslında olmazsa olmazımız
diyebiliriz. Bu bilince sahip olan
adaylarla işe alım süreci de sonrasında
beraber çalışmaktan da büyük mutluluk
duyuyoruz.
Şişli Belediyesi’nin iştirak şirketi
olarak “İstihdam ve İşgücü
Yönetiminde Doğru Çözümler”
vizyonunuzu hayata geçirirken
karşılaştığınız en büyük zorluklar
nelerdir? Nasıl Çözümler
yarattınız?
Şişli Belediyesi’nin iştirak şirketi olarak
"İstihdam ve İşgücü Yönetiminde Doğru
Çözümler" vizyonumuzu hayata geçirirken
karşılaştığımız en büyük zorluk,
kamusal hizmetin gereksinimleri ile
özel sektörün dinamiklerinin bir arada
yürütülmesi gerektiği karmaşık yapıdır.
Kamu sektörü, belirli düzenlemelere ve
bürokratik süreçlere dayanırken, özel
sektör hız ve esneklik gerektiriyor. Bu
iki farklı yaklaşımı birleştirmek, verimliliği
artırırken kamu hizmetlerinin kalitesini
de sürdürmek, zorlu bir dengeyi
oluşturuyor.
Bu zorlukları aşmak için, stratejik
düşünme ve yaratıcı çözümler geliştirme
sürecini benimsedik. Organizasyonel
yapımızı güçlendirerek, kamu
hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde
sunulmasını sağladık. Ayrıca, çalışanlarımızın
motivasyonunu ve bağlılığını
artırmak adına, sürekli eğitim programları
ve kariyer gelişimi fırsatları sunarak
onların profesyonel becerilerini geliştirmelerine
olanak tanıdık. İş süreçlerimizde
dijitalleşme ve otomasyon
gibi yenilikçi yaklaşımlar kullanarak
verimliliği artırdık, aynı zamanda karar
25
Röportaj
alma süreçlerini hızlandırarak kamu
hizmetlerinin daha etkin bir şekilde
sunulmasını sağladık.
Sonuç olarak, karşılaştığımız zorlukları,
iş gücü yönetimini daha esnek ve dinamik
hale getirerek, kamu hizmetlerini
geliştirmek ve çalışan memnuniyetini
artırmak adına çözümledik. Hem kamusal
hizmet üretme misyonumuzu hem
de verimliliği artırma amacımızı dengede
tutarak sürdürülebilir bir organizasyonel
yapı kurduk.
Kentyol A.Ş., kadın çalışanlar için
cinsiyet eşitliği konusunda nasıl
bir yaklaşım sergileniyor?
Kentyol A.Ş., kadın çalışanlar için cinsiyet
eşitliği konusunda güçlü ve kapsamlı
bir yaklaşım benimsemektedir.
Tüm çalışma alanlarında kadın adaylara
öncelik vererek, iş gücüne katılımlarını
artırmayı hedefliyoruz. Cinsiyet temelli
ücret farklarını ortadan kaldırmak,
kadınların aynı pozisyonlarda erkeklerle
eşit şartlarda çalışmasını sağlamak
ve kariyer fırsatlarında eşitlik sunmak
temel prensiplerimiz arasında yer alıyor.
Ayrıca, kadınların iş yerindeki temsilini
artırmak amacıyla liderlik pozisyonlarında
da kadın çalışanlarımızın sayısını
artırmaya yönelik çalışmalar yapıyoruz.
Kadınların iş gücüne katılımını teşvik
etmek için çeşitli projeler ve programlar
geliştiriyoruz. Kadın şoför projemiz, sektördeki
kadın istihdamını desteklemeye
yönelik önemli bir adım olup, toplumsal
cinsiyet eşitliğine katkıda bulunmayı
amaçlamaktadır. Bu proje ile, kadınların
geleneksel olarak erkek egemen
olan sektörlerde de aktif rol almasını
sağlayarak, eşitlikçi bir iş ortamı yaratıyoruz.
Kentyol A.Ş., her kadının eşit
fırsatlara sahip olduğu, destekleyici ve
kapsayıcı bir çalışma ortamı sunmayı
ilke edindik.
Biraz önce söylediğim gibi kadın bizim
istihdamda önceliğimiz ve her alana bu
kentte yaşayan kadınlarımızı sokmak
için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bu konuda
hiç geri adım atmaya niyetimiz yok.
Ayrıca kurumumuz birçok alanda hep
toplumsal yaşamda hem de çalışma
ortamında toplumsal cinsiyet eşitliğine
yönelik strateji ve ilkelerini sürekli
olarak paylaşıyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim
ki Şişli’de artık daha çok
kadın çalışma arkadaşımızı ve gülen
yüzlerle göreceksiniz.
Çalışan verimliliğini artırmak için
uyguladığınız yenilikçi çözümler
ve metotlar nelerdir?
Norm kadro çalışması ve kamuda vardiyalı
çalışma sistemine geçiş, kamu
hizmetlerinin etkinliğini artırmayı
amaçlayan stratejik bir yaklaşım olarak
bizim için önemlidir. Bu sistemler,
kamu kurumlarımızın daha verimli ve
sürdürülebilir bir şekilde çalışmasını
sağlayarak, vatandaşlarımıza daha
hızlı ve kaliteli hizmet sunmamıza olanak
tanıyor.
Norm Kadro Çalışması, her pozisyon
için gerekli personel sayısını belirlememize
ve iş gücümüzü verimli bir şekilde
dağıtmamıza yardımcı olur. Bu çalışma,
personel eksikliklerini tespit edip,
ihtiyaç duyduğumuz alanlarda takviye
yaparak, iş gücümüzün optimum
seviyede kullanılmasını sağlar. Aynı
zamanda çalışanlarımız arasında iş
yükünün daha adil ve dengeli bir şekilde
paylaşılmasını sağlıyor.
Vardiyalı Çalışma Sistemi ise, kamu hizmetlerimizin
7/24 süreklilik arz etmesini
sağlayarak, kesintisiz hizmet sunma
kapasitemize ulaşmamızı mümkün kılar.
Bu sistem, özellikle sağlık, güvenlik ve
acil durum hizmetlerimizde kritik öneme
sahiptir. Vardiyalı çalışma, hizmetimizin
her saatte erişilebilir olmasına
olanak verirken, aynı zamanda çalışanlarımızın
dinlenme sürelerini de dikkate
alarak, iş yüklerini dengeler. Bu şekilde,
çalışanlarımızın verimliliği artarken, iş
yerimizdeki sağlık ve güvenlik düzeyimiz
de iyileşir.
Bu iki sistemin birleşimi, kamu kurumlarımızın
daha verimli, sürdürülebilir
ve hizmet odaklı bir şekilde çalışmasını
sağlayarak, toplumun ihtiyaçlarına
daha etkin bir yanıt vermemize
imkan tanıyor.
Kentyol A.Ş., genç çalışanların
kariyer gelişimlerine nasıl katkı
sağlıyor? Gençlerin liderlik
pozisyonlarına gelmelerini
sağlamak için hangi programları
sunuyorsunuz?
Kentyol olarak, başlangıçta sadece
kuruma personel istihdamı sağlama
misyonumuz vardı; ancak şimdi sizinle
paylaşmak istediğimiz önemli bir haberimiz
var. Artık, özel sektöre istihdam
sağlamak ve gençlerle kariyer odaklı
yetkinlik geliştirme çalışmaları yapmak
üzere yeni bir alana doğru büyüyoruz.
26
Röportaj
Şişli gibi ticaretin kalbinin attığı bir
merkezde bulunmanın verdiği sorumluluğun
farkındayız. Genç işsizlik sorununu
ve işverenler için nitelikli istihdam
sağlamanın ne kadar zorlaştığını da
biliyoruz. Tüm bunların merkezinde
yer alan bir kentte duyarsız kalmamız
mümkün değildi.
Şişli Belediyesi, Kayem (Kariyer ve Yetkinlik
Yönetim Merkezi) aracılığıyla
gençlerin istihdamını artırmak için
mesleki eğitim, sertifika programları,
staj ve işbaşı eğitim fırsatları, istihdam
fuarları ve kariyer günleri gibi projeler
yürütmekteyiz. Ayrıca, girişimcilik eğitimleri
ve mentorluk programları ile
gençlerin kişisel gelişimlerini destekleyerek
iş gücü piyasasında daha donanımlı
hale gelmelerini sağlamaktayız.
KAYEM ile birçok sorunun çözümüne
katkı sağlayacağımıza şüphemiz yok.
Kentyol A.Ş., çalışanlarının
iş-yaşam dengelerini
nasıl sağlıyor? Özellikle
belediyelerdeki çalışanlar için bu
dengeyi nasıl yapıyorsunuz?
Şişli Belediyesi iştiraki Kentyol olarak,
2024 yılı itibariyle 10. kez toplu iş sözleşmesi
imzaladık. Bu sözleşme ile,
çalışanlarımızın iş yaşam dengelerini
iyileştirmeyi ve kişisel yaşamlarına
daha fazla zaman ayırmalarını sağlamayı
amaçlıyoruz.
Bu kapsamda, kadın çalışanlarımıza
regl dönemlerinde talepleri halinde
ayda bir gün izin veriyoruz. Doğum
yapan kadın işçilere, ücretli doğum
izninin bitimini takiben 12 ay süreyle,
öğleden önce 60 dakika, öğleden sonra
60 dakika olmak üzere iki saat emzirme
izni veriyoruz. Talepleri durumunda, bu
izni toplu olarak da kullandırıyoruz. Eşi
doğum yapan personellerimize, 4857
sayılı İş Kanunu'ndan kaynaklanan
izinler dahil olmak üzere 30 gün izin
veriyoruz. Ayrıca, erkek çalışanlarımıza,
mazeretlerini belirtmeleri halinde,
yılda değişik zamanlarda kullanmak
üzere 5 (beş) iş günü ücretli mazeret
izni veriyoruz. Evlilik, hastalık, cenaze,
doğal afetler gibi birçok sosyal hakkı da
çalışanlarımıza sağlıyoruz.
Sözleşme kapsamında, çalışma saatlerinin
düzenlenmesi, fazla mesai ücretlerinin
artırılması ve yıllık izin haklarının
genişletilmesi gibi unsurlara yer veriyoruz.
Ayrıca, çalışanların motivasyonunu
artırmak ve iş-özel yaşam dengesini
korumak amacıyla çeşitli sosyal haklar
ve destek programları sunuyoruz.
Çalışanlarımızı, düzenlediğimiz etkinliklere,
kültürel faaliyetlere ve sosyal
destek faaliyetlerine sıkça davet ediyoruz.
Bu adımlarla, Şişli Belediyesi'nin
çalışanlarının daha sağlıklı bir iş-özel
yaşam dengesi kurmalarını ve verimli
bir şekilde çalışmalarını teşvik ediyoruz.
Şişli bölgesinde istihdamı artırma
konusunda Kentyol’un ileri adım
stratejileri ve hedefleri nelerdir?
Şişli Belediyesi olarak, Şişli’de istihdamı
artırmak amacıyla Kayem (Kariyer
ve Yetkinlik Yönetim Merkezi) istihdam
merkezlerini hayata geçirmiş bulunmaktayız.
Bu merkez, Şişli ilçesinde
konumlanan kurumsal şirketlerle iş
birliği yaparak, yurttaşlarımızın mesleki
ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretmektedir.
Kayem, özellikle çalışanlarımızın
kariyer gelişimini desteklemek ve bölgedeki
iş gücü potansiyelini daha verimli
hale getirebilmek amacıyla kapsamlı bir
kariyer merkezi olarak hizmet vermektedir.
Bu proje ile ilçemizdeki ekonomik
potansiyeli artırmayı ve istihdamı güçlendirmeyi
hedeflemekteyiz.
Perpa Ticaret Merkezi ile yaptığımız iş
birliği doğrultusunda, Perpa İstihdam
ve Kalkınma Merkezi’ni açarak bölgede
istihdamı artırmayı amaçlamaktayız.
Bu proje, İstanbul'un önemli ticaret
ve sanayi merkezlerinden biri olan
Perpa'da, tekstil sektörüne yönelik
stratejilerin geliştirilmesine yardımcı
olmaktadır. Hedefimiz, ekonomik
potansiyelin güçlendirilmesi ve yıllık en
az 10 bin kişinin istihdam edilmesiyle,
bölgedeki iş gücü talebini karşılamaktır.
Şişli Belediyesi olarak, istihdam stratejilerimizin
bir diğer önemli unsuru
ise işe alımda "Şişli'de ikamet" şartını
öne çıkarmamızdır. "Şişli'li, Şişli için
çalışıyor" mottosuyla hareket ederek,
başta Perpa ve Nişantaşı gibi bölgelerdeki
tekstil sektörünün gelişmesini
sağlarken, tüm Şişli ilçesinde istihdamın
artırılmasını hedeflemekteyiz. Bu
yaklaşım ile, bölgemizdeki ekonomik
canlanmayı desteklerken, aynı zamanda
ilçemizde yaşayanların iş gücü piyasasına
aktif katılımını teşvik etmekteyiz.
27
Röportaj
“Otizmli Bireyler İş Gücünde”
Eker Süt Ürünleri’nde 7 yıldır görev yapan Aşanbuğa, aynı zamanda çalışma
psikolojisi ve insan kaynakları alanındaki akademik eğitimine devam ediyor.
Aşanbuğa ile hem kariyer yolculuğunu hem de otizmli bireylere yönelik
gerçekleştirdiği istihdam projesinin detaylarını konuştuk.
Alperen Bey bize biraz bireysel
olarak kendinizden ve Eker'deki
rolünüzden bahseder misiniz?
Otizmli bireylerle çalışma
konusunda nasıl bir deneyiminiz
oldu?
Merhaba. Ben Psikolog Alperen Aşanbuğa.
Ege Üniversitesi Psikoloji Bölümü
mezunuyum. Uludağ Üniversitesi’nde
Çalışma Psikolojisi ve İnsan Kaynakları
alanında yüksek lisansım devam ediyor.
7 yıldır Eker Süt Ürünleri’nde “Otizmli
Bireyler İş Gücünde” iş modelimizin
yöneticisi olarak çalışmaktayım.
Otizmle tanışmam aslında tamamen
şans eseri oldu. Öğrencilik dönemimde
bölümümüzün sosyal medya hesabında
bir ilana rastladım. İlanda, “18 yaşında
otizmli bir genç için psikoloji öğrencisi
gölge eğitmen ihtiyacı” olduğu
belirtilmişti. Otizmi hiç tanımamama
rağmen “Ben yaparım” diyerek, ilanı
veren aile ve otizmli çocukları ile tanıştım.
2011-2015 yılları arasında mezun
olana kadar 4 sene boyunca gölge eğitimcilik
yaptığım otizmli genç ile birlikte
“otizm dünyasını” öğrenme fırsatım oldu.
Aynı zamanda İzmir’de faaliyet gösteren
Dünya Özel Eğitim Merkezi’nde 3 yıl
boyunca staj yaparak nörogelişimsel
farklılığı olan bireylerle çalışabildim.
Okulda ise en sevdiğim ders “Endüstri
ve Örgüt Psikolojisi” idi. Şimdi Eker’de
iki sevdiğim alanın kesişimi olan bir
işte çalışmak ise muhteşem bir duygu.
Eker’de otizmli bireylere yönelik
istihdam projesi ne zaman
başlatıldı? Bu projeyi başlatma
fikri nasıl ortaya çıktı? İlham
kaynağı neydi?
Aslında Eker’de hayata geçirdiğimiz
“Otizmli Bireyler İş Gücünde” (OBİG)
modelini, bir iş modeli olarak adlandırıyoruz.
“Proje”, başı ve sonu olan bir
kavram. “Otizmli Bireyler İş Gücünde”
ise Eker oldukça devam edecek bir destekli
istihdam modeli.
Eker’in "Otizmli Bireyler İş Gücünde"
destekli istihdam modeli, 2018 yılında
Tohum Otizm Vakfı’nın danışmanlığında
başlatıldı. İlham kaynağımız olan
Fransız ortağımız Andros, fabrikasında
otizmli bireyler için bu iş modelini hayata
geçirdi. Model o kadar başarılı oluyor
ki, Fransa’da büyük bir etki yaratarak
politika değişikliğine gidiliyor ve destekli
istihdam kamu tarafından aldığı
büyük destekle ülke geneline yayılıyor.
Üst yönetimimiz modelden oldukça
etkilenince hemen Türkiye’de de benzer
bir sistem geliştirme kararı alarak
Tohum Otizm Vakfı ile iş birliği protokolü
imzalıyor ve bu işi yönetecek bir
"süpervizör" arayışına giriyor. Sonrasında
da sürece ben dahil oldum. Öncelikle
Tohum Otizm Vakfı’nda üç ay süren bir
eğitimin ardından Bursa Mustafakemalpaşa’daki
fabrikamızda modelin
kurulumuna başladık. Modelimizin
amacı sadece birkaç kişinin istihdamı
değil, otizmli bireylerin iş gücüne dahil
olabileceklerini kanıtlayarak diğer işverenleri
bu konuda cesaretlendirmekti.
Yürüttüğünüz projede
karşılaştığınız en ilham verici
hikâye nedir?
Burada beni etkileyen iki farklı hikâyeden
bahsedebilirim aslında. Otizmli
çalışanlarımızdan biri, 2019 yılında işe
başladı ve ilk günden bugüne gerek
mesleki beceriler gerek sosyal beceriler
28
Röportaj
açısından muhteşem bir gelişim gösterdi.
Bu çalışanımız, her gün işe giderken
otobüste başkalarıyla göz teması kurmayan
biraz da içine kapanık bir genç
kız ve annesini görüyor. Genç kız ve
annesinin sohbetlerine kulak misafiri
oluyor ve büyük bir cesaretle annesiyle
birlikte bu aile ile tanışıyorlar. Kısa bir
sohbet sonrasında genç kızın da otizmli
olduğunu öğreniyor ve kızın annesine
kendi iş tecrübesini anlatarak onların
da Eker’de çalışabileceğini söylüyor.
Sonrasında başvuru için numarasını
alıp bana verdi ve genç kızın işe başlamasını
sağladı. Bu küçük ama anlamlı
girişim, genç kızın hayatında bir dönüm
noktası oldu. Artık çok yakın arkadaş
oldular ve işe birlikte gidip geliyorlar.
Birlikte koroya katılıp konserler
veriyorlar, İngilizce kursuna gidiyorlar.
Hatta modelimizi kitlelere anlatan iki
çalışanımız oldular!
Otizmli bireylerin istihdam oranı
hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bu oranı artırmak için neler
yapılabilir?
Alperen AŞANBUĞA | Eker Süt Ürünleri A.Ş OBİG Proje Yöneticisi
Maalesef ülkemizde otizmli bireylerin
istihdamıyla ilgili yeterli istatistiki
veri bulunmuyor. Otizmin yaygınlığı ve
çalışma oranları hakkında resmi bilgi
eksikliği var. Ancak CDC’nin raporlarına
göre, dünyada 36 çocuktan 1’i otizmli.
Bu oran, Türkiye nüfusuna yansıtıldığında
yaklaşık 2 milyon otizmli birey
olduğu tahmin ediliyor. İŞKUR’un Eylül
2024 verilerine göre ise iş gücünde yer
alan otizmlilerin sayısı yalnızca yüzlerle
ifade ediliyor. Otizmli bireylerin büyük
bir çoğunluğu iş arayışında.
Biz Eker olarak, "Otizmli Bireyler İş
Gücünde" modelimiz kapsamında şu
anda 13 otizmli genci istihdam ediyoruz.
Amacımız, bu oranı sadece Eker çatısı
altında değil, tüm Türkiye genelinde
artırmak. Bunun için Tohum Otizm
Vakfı ile birlikte kamu kurumlarıyla
görüşmeler yapıyor, işverenlere destekli
istihdam modelini anlatıyoruz.
Otizmli bireylerin iş gücüne katılımını
artırmak için herkesin üzerine düşen
sorumluluklar var.
Bu oranları artırmak için en büyük
gerekliliklerden biri, destekli istihdam
modelinin ana engelli istihdam
modeli olarak belirlenmesi. İşverenlerin,
engelli istihdamını yalnızca bir
kota zorunluluğu olarak değil, bireylerin
anayasal hakkı olarak görmesi
gerekiyor. Bunun yanı sıra, devletin
iş koçu maliyetlerini karşılaması ve iş
yerlerinde yapılması gereken düzenlemeler
için teşvikler sunması büyük
bir fark yaratacaktır. Hedefimiz, her
bireyin eşit fırsatlara sahip olduğu bir
iş gücü piyasası oluşturmak. Otizmli
bireylerin işe katılımı yalnızca onların
değil, hepimizin kazandığı bir süreçtir.
Biraz da insan kaynakları
süreçlerine ve işe alım
stratejilerine odaklanalım.
Türkiye’de otizmli bireylerin
istihdam edilmesi konusunda en
büyük zorluklar nelerdir?
Türkiye’de otizmli bireylerin istihdam
edilmesinde karşılaşılan en büyük zorluklardan
biri, toplumdaki önyargılar ve
işveren farkındalığının düşük olması.
İşverenler, otizmli bireylerin iş gücüne
katılımıyla ilgili yeterli bilgiye sahip
olmadıkları için bu bireyleri istihdam
etme konusunda çekimser davranabiliyor.
Oysa otizmli bireyler, kurallara
uyum ve detaylara gösterdikleri özenle
iş yerlerine büyük katkı sağlayabilir.
Ancak bu potansiyelin fark edilmesi için
işverenlerin bilinçlendirilmesi gerekiyor.
Mülakat ve işe alım süreçleri, otizmli
bireyler için bir diğer önemli zorluk
alanı. Geleneksel mülakat yöntemleri,
otizmli bireylerin güçlü yanlarını göstermesine
olanak tanımıyor. Örneğin,
iletişim zorlukları veya duyusal hassasiyetler,
bir adayın potansiyelini yansıtmasını
engelleyebiliyor. Bu nedenle işe
alım süreçlerinin yeniden tasarlanması,
bireylerin yeteneklerini ön plana çıkaracak
yöntemlerin benimsenmesi şart.
Destek mekanizmalarının eksikliği de
ciddi bir sorun. Türkiye’de destekli istihdam
modeli yaygın olarak uygulanmıyor
ve iş koçu desteği sınırlı. Oysa otizmli
bireylerin iş yerinde başarılı olmaları
için ihtiyaç duydukları düzenlemelerin
yapılması ve iş koçu desteğinin sağlanması
kritik öneme sahip. Mevcut yasal
teşviklerin ve düzenlemelerin geliştirilmesi,
işverenlerin otizmli bireyleri
istihdam etme konusunda daha fazla
inisiyatif almalarını destekleyebilir. İşverenlerin
bu süreçte daha cesur adımlar
atabilmesi için teşvik mekanizmalarının
çeşitlendirilmesi ve maliyetlerin hafifletilmesine
yönelik çalışmalar önemli
katkılar sağlayabilir. Özellikle iş koçu
maliyetinin karşılanması ve otizmli
bireylerin duyusal ihtiyaçlarına yönelik
düzenlemelerin teşvik edilmesi, bu süreci
kolaylaştırabilir. Son olarak, otizmli
29
Röportaj
bireylerin aileleri, sosyal yardım kesintileri
nedeniyle istihdam konusunda
çekimser davranabiliyor. İş hayatına
katıldıklarında mevcut yardımları kaybetme
endişesi, bireylerin iş gücüne
katılımını sınırlıyor.
Eker’deki tecrübelerinize göre,
istihdam ettiğiniz otizmli
bireylerin güçlü yanları ve iş
hayatında öne çıkan becerileri
neler? Otizmli bireylerin istihdam
edilmesi şirketler düzeyinde ve
toplumsal olarak nasıl faydalar
sağlar?
Otizmli gençlerle birlikte çalışırken,
onların iş hayatında öne çıkan güçlü
yönlerini keşfetmek bizim için çok
öğretici bir süreç oldu. Rutinlere bağlılıkları,
detaylara gösterdikleri özen
ve işlerine olan odaklanma yetenekleri
onları belirli görevlerde mükemmel
kılıyor. Örneğin, veri girişi, kalite
kontrol ve paketleme gibi düzen ve
tekrar gerektiren işlerde yüksek bir
performans sergiliyorlar. Aynı zamanda
dürüstlük, dakiklik ve kurallara
uyum, otizmli bireylerin çalıştıkları iş
yerlerine getirdiği en önemli katkılardan.
Görevlerine ve sorumluluklarına
gösterdikleri sadakatle, çalıştıkları ortama
güvenilirlik kazandırıyorlar. Özellikle
iş yerinde yüksek turn-over (personel
değişim oranı) oranı olan pozisyonlarda,
otizmli bireyler devamlılık sağlıyor
ve bu alanlarda çok daha stabil bir iş
gücü yaratıyorlar.
Şirket düzeyinde baktığımız zaman
diğer çalışanların da bağlılığı ve kurumsal
aidiyeti yükseliyor. Bunun dışında
dikkat gerektiren işlerde yapılan hataların
azalmasıyla iş süreçlerinde verimlilik
artıyor. Bunu gören diğer çalışanlar
da benzer performans gösteriyor.
Otizmli çalışanlarımız için yaptığımız
görsel düzenlemeler ve 5S standartları
yalnızca otizmli bireyler için değil,
tüm çalışanlar için verimli bir çalışma
ortamı yaratıyor. Bunun yanında çalışanlarımız
için düzenlediğimiz sosyal
etkinlikler sadece işte değil iş dışında
da ilişki geliştirmeyi sağlayarak iyi iletişim
becerilerini destekliyor.
Otizmli bireylerin iş gücüne katılımı,
toplumda otizme dair önyargıların
azalmasına yardımcı oluyor. Ayrıca bu
bireylerin iş hayatında başarılı olmaları,
diğer otizmli bireyler ve aileleri için de
ilham verici bir model oluşturuyor. Ailelerin
ekonomik yükü hafifliyor, otizmli
bireyler sosyal uyum becerilerini geliştirme
şansı buluyor. Bu süreç, toplumsal
eşitliğe ve kapsayıcılığa büyük katkılar
sağlıyor.
Otizmli bireylerin işe alım
sürecinde insan kaynakları
profesyonellerinin ve işverenlerin
dikkat etmesi gereken noktalar
nelerdir?
Otizmli bireylerin işe alım süreçlerinde
en önemli nokta, her bireyin farklı
bir potansiyele ve destek ihtiyacına
sahip olduğunu anlamaktır. Geleneksel
mülakat yöntemleri, otizmli bireylerin
potansiyellerini tam olarak yansıtamayabilir.
Bu nedenle İK profesyonelleri
süreçlerde bazı düzenlemeler yapmalı.
Öncelikle adayın rahat olduğu bir
ortamda veya online olarak bir görüşme
yapılmalı ve aday ile tanışma toplantısı
gerçekleştirilmeli. Adayın göz
temasından kaçınmasını kabul etmeli
ve göz temasına zorlamamalı. Net, açık
ve somut sorulara yer verilmeli.
Örneğin, “Beş yıl sonra kendini nerede
görüyorsun?” gibi bir soru yerine
‘’Hangi işi yapmak istersin?’’ gibi bir
soru sorulabilir.
Ayrıca, işverenlerin otizmli bireylerin
duyusal hassasiyetlerini göz önünde
bulundurması çok önemli. Görüşme
ortamının sade, sessiz ve dikkat dağıtıcı
unsurlardan arındırılmış olması, bireyin
rahat bir şekilde kendini ifade etmesine
olanak tanır. Bunun yanında, bireyin
güçlü yönlerini anlamak ve görevlerini
bu güçlü yönlere uygun şekilde belirlemek,
istihdamın sürdürülebilir olmasını
sağlar. Aday ilk görüşme heyecanı
ile tekrarlayıcı davranışlar yapabilir.
Bu, sakinleşmek için yaptığı bir davranış
olabilir. Bu nedenle adayın sizinle
daha sakin görüşmesini istiyorsanız
görüşme öncesinde görüşme yapacağı
30
Röportaj
kişiler, saat, yer hakkında detaylı bilgi
verebilir, varsa firmanızı tanıtan bir
video gönderebilirsiniz. İstediğinde
kısa molalar verebileceğini hatırlatıp,
ikramda bulunabilirsiniz.
Görüşmeleri üç farklı etapta gerçekleştiriyoruz.
Öncelikle online bir toplantı
ile aday ile tanışıp kendimizi tanıtıyoruz.
İkinci görüşmede aday ile bir
mülakat gerçekleştirip, iş yerinde bir
tur atarak firmayı tanıtıyoruz. Üçüncü
görüşmemiz ise adayın yetkinliklerini
değerlendirdiğimiz bir görüşme oluyor.
Uzun süren bu görüşmede aday ile işe
dair denemeler yaparak işe uygunluğunu
değerlendiriyoruz. Yani görüşmeler
tamamen adayların güçlü yönlerini
ortaya çıkarak şekilde revize ediliyor.
İşveren, otizmli bir adayla iş
görüşmesini daha verimli hale
getirmek için ne tür özel sorular
sorulmalı?
Otizmli bireylerle yapılan mülakatlarda
kullanılan soruların net, somut ve
açık olması çok önemlidir. Karmaşık
ve soyut sorular yerine, bireyin güçlü
yanlarını ve iş yapma tarzını anlamaya
yönelik sorular tercih edilmelidir.
Öncelikle aday ile iletişim kurabilmek
için kolay yanıtlayacağı soruları tercih
edebilirsiniz. ‘’Adın-soyadın ne?’’, ‘’Kaç
yaşındasın?’’, ‘’Hangi okullara gittin?’’
gibi kolay sorular ile başlayıp sonrasında
‘’Daha önce staj yaptın mı? / Çalıştın
mı?’’, ‘’Daha önceki iş yerinde/stajında/okulunda
en sevdiğin şey neydi?’’,
"Hangi ortamda çalışmayı daha rahat
bulursun? “Sakin bir ortam mı, hareketli
bir ortam mı?", "Bir işi en kolay
nasıl yaparsın? Fotoğraf veya videolarla
anlatıldığında mı? Konuşarak anlatıldığında
mı?’’ gibi adayın dil ve bilişsel
seviyesine göre düzenlenen soruları
sorabilirsiniz.
Bu tür sorular, adayın hem güçlü yanlarını
hem de iş ortamından beklentilerini
anlamayı kolaylaştırır. Ayrıca, adayın
soruları yanıtlamadan önce düşünmesine
fırsat tanımak da çok önemlidir.
Şirketler otizmli bireylerin
istihdamı konusunda hangi
pozisyonlar için daha fazla fırsat
yaratabilir?
Aslında bu soruya kendisi de otizmli
olan ünlü Profesör Temple Grandin’in
yaptığı bir çalışma ile yanıt vermek
isterim. Temple, görsel düşüncede
iyi olan otizmli bireylerin; yazılım ve
programlama, bilgisayar ve otomobil
tamiri, grafik & tasarım, bakım
ve onarım işleri gibi görsel algılarını
ve detaylara olan dikkatlerini kullanabilecekleri
işlerde oldukça başarılı
olacağını; matematik, somut işlemler
ve müzikte iyi olan bireylerin kütüphanecilik,
arşivleme, veri girişi, müzisyen
ve bestecilik gibi daha sayısal, düzenli
ve sistematik işlerde öne çıkabileceğini;
sözel iletişimi olmayan, iletişim becerilerinde
destek gerektiren bireylerin
ise paketleme, montaj işleri, ambalaj
ayıklama, bahçe işleri, depo yönetimi,
kat hizmetleri, temizlik, raf stoklama
gibi fiziksel ve düzen odaklı işlerde
verimlilik sağlayacaklarını söylüyor. 7
yıllık tecrübemiz doğrultusunda ben de
şirketlerin ‘’bunu yapamaz’’ ön yargısı
ile yaklaşmadan otizmli bireylerin güçlü
yanlarını göz önünde bulundurarak,
bireyi en uygun işe yerleştirebileceğini,
otizmli bireyin imkân ve destek
verildiğinde ilgi ve yeteneğine
uygun işlerde başarılı olabileceğini
düşünüyorum.
İşveren veya İK uzmanı, otizmli
bir kişiyle yapacağı görüşmeye
nasıl hazırlanılmalı? Görüşme
öncesi hangi özel hazırlıklar
yapılmalı?
Otizmli bireylerle yapılacak iş görüşmelerinde
hazırlık süreci, görüşmenin
başarısı açısından kritik bir öneme
sahip. Öncelikle, otizmli adayın bireysel
özelliklerini, güçlü yanlarını ve ihtiyaçlarını
anlamaya çalışıyoruz. Bu bilgileri
adayın ailesinden, eğitmenlerinden ya
da iş koçundan alıyoruz. Görüşme öncesinde,
ortamı dikkatlice hazırlamak da
çok önemli. Sessiz, sade ve dikkat dağıtıcı
unsurlardan arındırılmış bir alan
oluşturuyoruz. Özellikle ışıklandırma,
gürültü seviyesi gibi duyusal hassasiyetleri
göz önünde bulunduruyoruz. Eğer
adayın herhangi bir özel ihtiyacı varsa,
bunu da mutlaka değerlendiriyoruz.
Görüşmede sorulacak soruları önceden
planlıyoruz. Bu soruların kısa, net
ve somut olmasına özen gösteriyoruz.
Örneğin, “Bu görevde seni en çok ne
rahat ettirir?” veya “Hangi işleri yapmayı
seversin?” gibi açık sorular tercih ediyoruz.
Ayrıca, adayın kendini daha rahat
hissetmesi için süreci onun ihtiyaçlarına
göre şekillendirmeye çalışıyoruz.
Bazı adaylar için görüşme öncesinde,
süreci açıklayan bir plan ya da kısa bir
bilgilendirme metni göndermek kaygılarını
azaltabiliyor.
Samimiyet bizim için en önemli noktalardan
biri. Görüşme sırasında aceleci
davranmıyoruz ve adayın kendini ifade
etmesi için ona zaman tanıyoruz. Örneğin,
soruya hemen cevap veremediğinde
sabırla bekliyoruz. Göz teması kurmaması
ya da tekrarlayıcı davranışlar
sergilemesi gibi durumları olumsuz bir
özellik olarak değerlendirmiyor, bunları
anlamaya çalışıyoruz. Ayrıca adayın
görsel hafızası güçlü olabileceğinden,
süreci desteklemek için görseller veya
yazılı materyaller hazırlıyoruz.
Bizim deneyimimize göre, bu tür bir
hazırlık sadece adayın kendini daha
iyi ifade etmesini sağlamakla kalmıyor,
aynı zamanda görüşmenin iki taraf için
de olumlu bir deneyime dönüşmesini
sağlıyor. Adayı anlamaya yönelik bu
özenli yaklaşım, onun potansiyelini en
iyi şekilde değerlendirmemize imkân
tanıyor. Otizmli bireylerin becerilerini
keşfetmek ve doğru pozisyonlarda
değerlendirmek için görüşme sürecini
olabildiğince adil ve kapsayıcı bir hale
getirmeyi hedefliyoruz. Bu süreçte adaya
olan tutumumuz, onun işe alım sürecinin
bir parçası olarak kabul edildiğini
ve değer verildiğini hissettirmemizle
anlam kazanıyor.
Şirketler otizmli bireylerin
istihdamı için eğitim,
danışmanlık veya rehberlik
gibi hizmetlerden nasıl
faydalanabilir?
Ülkemizde otizmli bireylerin istihdamı
üzerine çalışan kurum sayısı oldukça
sınırlı. Bu nedenle şirketlerin otizmli
bireylerin iş gücüne katılımını desteklemek
için güçlü ortaklıklar kurması ve
sistematik bir yaklaşım benimsemesi
gerekiyor. Biz Eker olarak, bu alanda
öncü bir rol üstlendik ve Tohum Otizm
Vakfı ile iş birliği yaparak kapsamlı bir
süreç başlattık. Bu süreçte, Tohum
Otizm Vakfı’nda 3 ay süren "Otizm ve
Uygulamalı Davranış Analizi" eğitimine
katıldık. Bununla birlikte, Fransız ortağımız
Andros Grubu’nun VETA Derneği
üzerinden sağladığı, otizmli bireylerin
31
Röportaj
endüstriyel alanda çalışmasını desteklemeye
yönelik eğitim programlarından
da faydalandık.
İŞKUR Bursa, Maltepe Üniversitesi ve
yurt dışında otizm istihdamı hakkında
çalışan paydaşlarımız ile birlikte gerçekleştirdiğimiz
3 yıl süren Otizmli Gençlerin
Üretkenliğinin Arttırılması ve İşgücü
Piyasasına Geçişlerinin Desteklenmesi
(OTİGED) Erasmus projesi kapsamında
otizmli bireylerin istihdamına yönelik
bir eğitim programı geliştirdik.
Bu çalışmalar sonucunda, Eker’in deneyimlerini
bir araya getirdiğimiz ve yolculuğumuzu
detaylı bir şekilde aktardığımız
"Yol Haritası Eğitimi"ni oluşturduk.
Bu eğitim kapsamında, "OBİG" (Otizmli
Bireyler İş Gücünde) modelinin tüm
aşamalarını; yani hazırlık, işe alım, işe
uyum ve bağımsızlaştırma süreçlerini
adım adım nasıl uyguladığımızı paylaşıyoruz.
Ayrıca, Prof. Dr. Atilla Cavkaytar’ın
danışmanlığında hazırladığımız OBİG İş
Koçluğu Eğitim Programı ile şirketlerde
görev alacak iş koçlarının eğitimine
yönelik iki haftalık kapsamlı bir içerik
geliştirdik. Bu program, iş koçlarının
otizmli bireylerle çalışma konusunda
bilgi ve becerilerini artırmayı hedefliyor.
İş koçları, otizmli bireylerin işe
adaptasyonunu kolaylaştıran, çalışma
ortamındaki düzenlemelerden sorumlu
olan ve bireylerin potansiyelini en iyi
şekilde ortaya koymalarını sağlayan
önemli bir rol üstleniyor. Geliştirdiğimiz
programlar ile işverenlere eğitim
ve danışmanlık sağlıyoruz.
Bu örnekler, şirketlerin otizmli bireylerin
istihdamı için yalnızca teorik bilgiyle
yetinmeyip, pratik ve bilimsel dayanaklı
yöntemlerle süreci nasıl etkin bir şekilde
yönetebileceğini gösteriyor. Eğitim,
danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinden
faydalanmak, hem otizmli bireylerin
çalışma hayatına entegrasyonunu
kolaylaştırır hem de şirketlerin kapsayıcı
iş modelleri geliştirmesine olanak
tanır. Bu süreçte işverenlerin yalnızca
bir sosyal sorumluluk anlayışıyla değil,
otizmli bireylerin iş hayatına katabilecekleri
gerçek değeri görerek hareket
etmesi gerektiğine inanıyoruz.
Gelecek için otizmli bireylerin
istihdamına yönelik ne
gibi projeler veya hedefler
planlıyorsunuz?
2024 yılında otizmli bireylerin istihdamını
yaygınlaştırmak amacıyla Bursa,
Eskişehir, Tekirdağ, İzmir ve Sakarya illerinde
kapsamlı ziyaretler gerçekleştirdik.
Bu ziyaretlerde belediyeler, ticaret ve
sanayi odaları, işveren dernekleri gibi
kurumlarla bir araya gelerek destekli
istihdam modelimizi tanıttık ve iş birliği
imkânlarını değerlendirdik. 2024
yılı boyunca toplamda 4 farklı kurumla
iş birliği sağladık ve her yıl bu sayıyı
artırmayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki yıl da bu görüşmelerimize
devam ederek, Türkiye genelinde
otizmli bireylerin iş gücüne katılımını
desteklemeyi sürdüreceğiz. Her yıl en
az 3 firmayı bu sürece dahil etmeyi
planlıyoruz. Bununla birlikte, kamuyla
gerçekleştirdiğimiz görüşmelerde
hazırladığımız politika belgesindeki
önerilerimizi sunmaya devam edeceğiz.
Politika belgemizde, destekli istihdam
modelinin yasal zemine oturtulması,
teşvik mekanizmalarının güçlendirilmesi,
uyum düzenlemelerinin desteklenmesi
ve iş koçluğu maliyetlerinin
karşılanması gibi düzenlemelere yer
verdik. Bu önerilerimizin hayata geçirilmesiyle
otizmli bireylerin iş gücüne
erişiminin artacağına inanıyoruz.
Amacımız, bu modeli yaygınlaştırarak
daha fazla otizmli bireyin ekonomik
ve sosyal yaşama tam anlamıyla dahil
olmasını sağlamak. Bu hedef doğrultusunda
işverenleri bilinçlendirmeye,
kamu ile iş birliğini artırmaya ve sürdürülebilir
bir istihdam modeli oluşturmaya
devam edeceğiz.
İşverenler otizmli bireyleri
daha fazla istihdama katmak
için ne tür adımlar atabilir? Bu
konuda tavsiye ya da önerileriniz
nelerdir? Otizmli bireylere daha
fazla iş imkânı sunmak için
şirketler olarak neler yapmalıyız?
Öncelikle firma genelinde farkındalık
eğitimleri düzenleyerek otizm hakkında
bilgi seviyesini artırmak ve önyargıları
azaltmak çok önemli. Çalışanlarınızın
otizmli bireylerin güçlü yanlarını ve
farklılıklarını anlaması, kapsayıcı bir
iş ortamı oluşturmanın ilk adımıdır.
Otizmli bireyler firmalarda bağımsız
olarak veya bir iş koçu desteği ile çalışabilir.
Bu noktada, destekli istihdam
modeli oldukça etkili bir yöntemdir.
Ayrıca, yönetici koçluğu ve akran mentorluğu
gibi modellerle otizmli gençleri
firmalarınıza kazandırabilirsiniz.
Bu süreçte, Tohum Otizm Vakfı gibi
otizm alanında faaliyet gösteren
STK’larla iş birliği yaparak profesyonel
destek alabilirsiniz. İş yerinizde hem
bireylere hem de ekiplerinize uyum
sağlayacak düzenlemeler yapmak için
iş koçluğu modelini uygulamayı düşünebilirsiniz.
İş koçları hem otizmli bireylerin
adaptasyonunu kolaylaştırır hem
de işverenlerin bu süreçte karşılaşabileceği
zorlukları aşmasına yardımcı olur.
Eğer iş koçluğu ve destekli istihdam
modelleri hakkında daha fazla bilgi
almak isterseniz, otizmlibireylerisgucunde@eker.com
adresinden bize ulaşabilirsiniz.
Bu adımlar sayesinde daha
fazla otizmli bireyi iş gücüne kazandırabilir
ve kapsayıcı bir iş yeri kültürüne
katkı sağlayabilirsiniz.
32
Röportaj
“Z kuşağı için öğrenmek
ve öğretmek çok değerli.”
Armağan GÜLER | Dunapack Packaging
Prinzhorn Group İK Müdürü
ve Kariyer Koçu
Dunapack Ambalaj Prinzhorn Group Türkiye İnsan Kaynakları Müdürü
Armağan Gürel ile insan kaynaklarının ve iş dünyasında öne çıkan
trendlerini konuştuk. Söyleşimizde çalışan deneyiminin nasıl daha iyi
olabileceğini ve çalışan motivasyonu artırmaya yönelik uygulamaları ele
aldık. Ayrıca gençlere yönelik kariyer koçluğu deneyimlerinden, ailelerin
iş yaşamına etkisinden ve kariyer sunumunda dikkat edilmesi gereken
noktalara değindik.
Armağan Hanım, bize vakit
ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Okuyucularımız sizi daha
yakından tanımak isteyecektir.
İnsan kaynakları alanındaki
kariyer yolculuğunuz nasıl
başladı? Bu süreçte yaşadığınız
en önemli deneyim ne oldu?
Merhaba, benim kariyer yolculuğum
klasik kariyer yolculuklarından
biraz farklı
gelişti diyebilirim. Uluslararası İlişkiler
mezunuyum. Üniversite mezuniyeti
sonrası 1 yıl yabancı dilimi geliştirmek
için İngiltere’ye gittim. Dönüşte kendimi
aslında hiç de planlamadığım turizm
sektöründe çalışır buldum ve otelcilik
sektöründe yaklaşık 5 yıl farklı pozisyonlarda
çalıştım. Turizm sektörünün
bana kattığı en büyük değer sosyal ağlar
kurma ve network oluşturmadır. Bu
33
Röportaj
sayede sektörden ayrılmak istediğimde
kolayca üretim sektöründe işe başladım.
5 yıl yönetim kurulu asistanlığı yaptım
ve o sırada yüksek lisansımı “Yönetim
Organizasyon” üzerinde tamamlamıştım.
5 yıl sonra ben artık başka pozisyona
geçmek istiyorum sanırım benim
yerim İnsan Kaynakları diye yönetim
kuruluna öneri götürdüm ve onlarda
benim bu talebimi geri çevirmediler
ve bu şekilde İnsan Kaynakları yolculuğum
başladı. Burada özellikle şunu
belirtmek istiyorum kariyerinizi belirleyen
en önemli aktör sizsiniz. Mevcut
rolünüzde performansınız yüksek ise,
potansiyelinizin farkındaysanız ve motivasyonunuz
da yüksek ise kariyerinizi
istediğiniz gibi şekillendirebilirsiniz.
Kendi kariyerimde öğrendiğim en
önemli şey çalışkan olmak, yılmazlık,
içsel motivasyonun yüksek olması ve
güçlü bir iletişim ile değer yaratan ilişkiler
ağı oluşturmak.
Yaklaşık 20 yıldır İnsan Kaynakları alanında
farkı pozisyonlarda çalışmaktayım
ve bugün bir Avusturya menşeli
Ambalaj firması olan Dunapack Packaging
Türkiye’de Ülke İnsan Kaynakları
Müdürü olarak görev yapıyorum. Ülke İK
Müdürü görevimin yanında Prinzhorn
Grubun ambalaj bölümünün içerisinde
yer alan 13 ülkenin İK yöneticilerinin
bulunduğu İK Birliğinin de liderliğini
yürütmekteyim.
Çalıştığım Avusturya Viyana merkezli
Prinzhorn Holding 16 Avrupa ülkesinde
kağıt, ambalaj ve atık kağıt alanında
faaliyet gösteren 10.000 in üzerinde
çalışanı olan bir grup. Türkiye lokasyonu
grubun içerisinde ki en büyük
lokasyonlardan biri. Toplam 1600 çalışanımız
bulunmakta ve Denizli, Eskişehir,
Adana, Çorlu, İzmir Antalya lokasyonlarında
4 ambalaj, 2 kağıt fabrikamız ve
4 atık toplama ve ayrıştırma tesisimiz
bulunmakta.
SoloUnitas Akademide koçluk eğitimimi,
EMCC Türkiye’de Mentorluk eğitimi
tamamladım. 2015 yılından itibaren
özellikle genç arkadaşlarımızla kariyer
koçluğu, mentorluk çalışmaları
yapmaktayım. Özellikle mentorluk
çalışmalarında kurumsal sosyal sorumluluk
projelerinde yer alıyorum. Meslek
örgütleri, üniversiteler, dernek ve
vakıflarla ortak mentorluk projeleri
gerçekleştiriyoruz. Son iki yıldır ÇYDD
mentorluk projesine gönüllü mentor
olarak katılıyorum.
Z kuşağı çalışanları, iş yaşamında
farklı beklentiler ve değerler
taşıyor. Sizce Z kuşağını iş
hayatına daha fazla entegre
etmek için İK alanında hangi
yeniliklere ihtiyaç var?
Z kuşağı (1997-2012 doğumlular), iş
dünyasında önceki nesillere kıyasla
farklı beklentilere ve değerlere sahip. Bu
nesli iş hayatına daha iyi entegre etmek
için organizasyonların İnsan Kaynakları
uygulamalarına yenilikçi, değişime,
teknolojiye açık bir bakış açısıyla yaklaşmaları
gerekmekte. Esnek çalışma
imkanları, onların kolayca ulaşabileceği
dijital çözümler ve en önemlisi de gelişimlerine
katkı sağlayacak fırsatlar ve
şeffaf kariyer planlarının oluşturulması
oldukça önemli.
Z kuşağı çalıştığı organizasyonlara daha
çok bilgiye değer veriyor ve saygı duyuyor.
Öncelikle bu kuşağı teknolojik araçlar
ve yenilikçi çözümlerle desteklemek
çok önemli.
Kendilerini geliştirecek, bilgisine ve
iletişimine saygı duyduğu yöneticilerle
çalışmak istiyor. Katı hiyerarşi, çeşitliliği
ve kapsayıcılığı dikkate almayan
organizasyonlarda mutlu olmuyorlar.
Fikirlerini özgürce ifade etmek istiyorlar.
Hem karşısındakine güven duymak
hem de kendilerine güven duyulmasını
bekliyorlar. Bilgiye hep çok çabuk ulaşan
Z kuşağı için öğrenmek ve öğretmek
çok değerli. Şirket ve İK olarak onlara
hem mentörlük yapmalı, hem de özellikle
teknolojiyi kullanma konusunda
onlardan ters mentorluk alacağımız
alanlar, projeler oluşturmalıyız.
Z kuşağı açık iletişim kadar net iletişimden
yana. Dolaylı net olmayan mesajlar
bu kuşakta işe yaramıyor. Fikirlerinin
alınması oldukça önemli. Bu nedenle
de uzun toplantılar veya e-mailler
yerine şirket içi iletişimde kısa ve hızlı
iletişim seçenekleri sunmak gerekiyor.
Kısaca özetlemek gerekirse, esnek,
şeffaf, güvene dayalı açık iletişimin
olduğu; iş yaşam dengesinin mümkün
olduğunda sunulduğu, teknolojik alt
yapı ile desteklenen ve bireysel esenliğin
dikkate alındığı organizasyonel
yapılar oluşturmak gerekiyor.
34
Röportaj
Sizlerde aynı zamanda bir
Kariyer Koçu olarak Z kuşağının
iş hayatındaki bu taleplerini nasıl
yorumluyorsunuz? Ailelerin,
bu kuşağın iş yaşam sürecinde
etkileri var mı?
İnsanlık tarihine baktığımız zaman
her kuşağın bir önceki kuşaktan farklı
olduğunu ve çatışma halinde olduğunu
görüyoruz. Milattan önce 384-322
yılları arasında yaşayan ünlü filazof
Aristo “ bugünün gençleri yetişkinlere
karşı saygısızlar, ebeveynlerine karşı
çıkıyorlar ve öğretmenleri sinirlendiriyorlar.”
demiştir. Kısaca yüzyıllardır
kuşaklar arası çatışma devam eden bir
süreç. Bunu doğal olarak kabul etmek;
bişr tehdit olarak algılamak ve anlayış
ile yaklaşmak gerekiyor.
Z kuşağının iş hayatındaki talepleri,
değişen dünya dinamiklerinin ve bu
kuşağın büyüdüğü sosyal, ekonomik,
teknolojik ortamların doğal bir yansımasıdır
diye düşünüyorum. Bu nesil,
önceki kuşaklardan farklı olarak hızla
ilerleyen teknoloji çağının içine doğmuş,
bilgiye kolay erişim ve hızlı tüketim
kültürüyle büyümüş bir nesildir. İş
hayatındaki talepleri ise bu değerler
doğrultusunda şekillenmiştir. Onları bu
açıdan eleştirmiyor ve haklı buluyorum.
Bu kuşağın ebeveynleri biziz, onları
bu şekilde biz yetiştirdik. Helikopter
ebeveynlik yaptık onlara. Ben görmedim
çocuğum görsün diye talep etmeden
sunduk her şeyi. Ben bu zorlukları
yaşadım çocuğum yaşamasın diye onların
yerine sorunları çözdük, çözümler
ürettik. Ve bizler rahat bir yaşam için
çok ama çok çalışırken onlarla zaman
geçiremedik, onlar ailelerinin iş hayatındaki
stres ve zorluklarını gözlemleyerek
büyüdüler ve daha dengeli bir
iş-yaşam anlayışı geliştirdiler. Aileleri
olarak, onları özgüveni yüksek kendi
kararlarını alabilen, kendini rahat ifade
edebilen bireyler olmaları için teşvik
ettik. Tabi bu durum, onları bağımsızlık
isteğiyle birlikte daha talepkar , daha
az sabırlı bireyler yaptı.
Bu organizasyonlar için hem bir fırsat
hem de bir zorluk oluşturdu. Şirketler,
bu talepleri göz önünde bulundurarak
iş modellerini yeniden şekillendirmeli
aynı zamanda Z kuşağının sabır
ve uzun vadeli bağlılık geliştirilmesine
yönelik yollar aramalıdır. Ailelerin
iş yaşamındaki destekleyici rolü, bu
süreçte dengeleyici bir faktör olacaktır.
Günümüzde “çalışan deneyimi”
giderek daha fazla ön planda.
Çalışan bağlılığını artırmak
için şirketinizde uyguladığınız
özel bir program veya tipik
var mı? Çalışanlarınızı motive
etmek için ne gibi yöntemler
kullanıyorsunuz?
Evet sizin de bahsettiğiniz gibi “Çalışan
deneyimi” günümüzde organizasyonların
başarısını etkileyen kritik
bir unsur haline gelmiştir. Ben çalışan
bağlılığı konusunun klasik metotlarla
ele alınmasının günümüz organizasyonel
yapısında çok da değer yaratacak
bir durum olmadığını düşünüyorum.
Bunun yerine çalışan esenliğinden
bahsetmek gerekir. Çalışan esenliği
yani bilinen bir diğer adıyla wellbeing,
çalışanların zihinsel, duygusal ve fiziksel
sağlığının durumunu ifade etmekte.
Bu, bir çalışanın fiziksel veya zihinsel
sağlığını iyileştirmeyi amaçlayan tüm
politikalar, faaliyetler ve uygulamalar
anlamına geliyor ve siz zaten şirket
olarak bunları yaptığınızda otomatik
olarak çalışan bağlılığınız artıyor.
Dunapack Packaging Türkiye olarak,
çalışanlarımızın esenliği ve motivasyonunu
arttırmak için;
Tepe yönetiminden en son halkamıza
kadar kurumsal değerlerimizi
anlaşılmasını ve tüm kademelerde
davranışa dönüşmesi için çabalıyoruz.
• Şirketlerin de tıpkı insanlar gibi
yaşayan organizmalar ve insanlar
gibi amaca ihtiyaç duyuyorlar. Prinzhorn
Group olarak, bizler şirket
amacımızı yayımladık ve çalışanlarımız
ile bütünleşmesi için maksimum
çaba gösteriyoruz.
• Çalışanlarımız iş-yaşam dengesi
için esnek çalışma modeli
uyguluyoruz.
• Dunapack olarak, çalışanlarımızın
eğitimine, gelişimine önem veriyoruz.
Farklı seviyelerde gelişim akademileri
kurduk. Tüm çalışanlarımızın
eğitim ihtiyaçlarını izliyor ve
sınıf ya da online eğitimlerle destek
veriyoruz. Koçluk-mentörlük
uygulamalarımız var.
• Yetenek yönetimi programımız ile
potansiyeli yüksek çalışanlarımızı
geleceğe hazırlıyoruz. Gerek yurtiçi
gerek yurt dışı farklı projelerde yer
almaları için onları destekliyor, iş
rotasyonu uygulamamız ile farklı
alanlarda tecrübelerini geliştirici
ortamlar sunuyoruz.
• Çalışanlarımıza değer veriyoruz ve
onları dinleyip anlamaya, destek
olmaya, geliştirmeye çalışıyoruz.
Bunun için yapılan koordinasyon
toplantıları, anket çalışmaları, sosyal
aktivitelerimiz, özel gün kutlamaları
vb. uygulamalarımız var.
Yani günün sonunda, işimizi eğlenerek
yapmak için birçok enstrümanı
kullanıyoruz.
Z kuşağının kariyer başarılarında
mentor olarak karşılaştığınız
sorunlar nelerdir?
Yukarıda da bahsettim gibi bu kuşağın
değerleri beklentileri farklı ve mevcut
iş dünyasının yapıları arasındaki uyumsuzluklardan
kaynaklı sorunlar
Z kuşağı hızlı teknolojik gelişmenin
olduğu, her şeyin çok hızlı ve değiştiği
bir ortama doğduğu için aynı hızla her
şeye ulaşmak istiyorlar. Sabırsızlar,
35
Röportaj
hızlıca kariyerlerinde yol almak istiyorlar.
Zorluklar karşısında dayanıklıkları
düşük, özel hayatları sosyal yaşamları
öncelikli planlar yapmak istiyorlar. Hiyerarşi
onlara göre değil, masaya değil
kişiye ve kişinin bilgisine saygı duymak
istiyorlar. Yaptıkları işte anlam arıyorlar,
o anlamı onlara yaratamazsanız çabuk
sıkılıyorlar. Anlık geri bildirim almak
istiyorlar ve açık iletişimden yanalar.
Bence ülkemizde Z kuşağının en büyük
sorunu gelecek endişesinin çok fazla
olması ve güven problemi. Kurumlara
organizasyonlara güvenmiyorlar çünkü
kendilerine de güvenilmediğini düşünüyorlar.
Kaygı seviyelerinin yüksek
olması nedeniyle zamanlarını verimli
geçiremedikleri düşünüyorlar. Anlaşılmaya
ve potansiyellerinin farkına
varmaya ihtiyaçları var.
İK yöneticisi olarak genç
yöneticilere liderlik etmek ve
ilham vermek için nasıl bir
yaklaşım benimsiyorsunuz? Sizi
bir mentor olarak farklı kılan
nedir?
Genç yöneticilere liderlik etmek ve
onlara ilham vermenin, onların potansiyelini
ortaya çıkaran, motive eden ve
gelişimlerini destekleyen bir yaklaşımı
gerektirdiğini düşünüyorum. Bu süreçte
onlara sağlanacak koçluk, mentorluk,
tersine mentorluk yaklaşımı; açık iletişim
ve güvene dayalı bir ilişki kurmak
önemlidir.
Biz aslında Z kuşağını anlamaya çalışırken
kendimizi de onlara anlatmaya
çalışmalıyız. Ben buna kuşak çatışması
değil birlikte öğrenme süreci diyorum.
Bir birimize rol model olabilmeliyiz.
Onlar teknolojiye çok hakim ve teknolojiyi
daha verimli kullanıyorlar. Diğer
kuşaklarında tecrübesi bilgi birikimi
çok değerli.
Hem kendi gelişimlerine hem takımlarının
gelişimine önem vermeleri, her seviyede
işbirliğine açık olmaları, güvene
dayalı güçlü iletişimler kurmaları, iyi bir
dinleyici olmaları, olaylara ve kişilere
samimiyetle yaklaşmaları, sorumluluk
almaya istekli olmaları, çalışkan olmaları
ve de en önemlisi vicdan sahibi iyi
insanlar olmalarını tavsiye diyorum.
Kendi organizasyonumuzda da bunları
destekleyici çalışmalar öncelik veriyor;
koçluk ve mentorlukla bu farkındalığı
yaratmaya çalışıyoruz.
Bir mentor olarak özellikle genç mentilerle
çalışmayı çok seviyorum. Onların
hayata bakışında birlikte olumlu
bir farkındalık yaratmak beni gerçekten
çok mutlu ediyor. Ben gençlerin
potansiyeline çok inanıyor ve onlara
çok güveniyorum. Pek çok şeyi değiştirmeye,
dünyamızı daha güzel hale
getirmeye potansiyelleri var.
İnsan kaynakları yönetimi
açısından trendler hakkında ne
düşünüyorsunuz? Hibrit ve esnek
çalışma modelleri günümüzün
kaçınılmaz bir gerçeği. Gelecekte
çalışma ortamları nasıl
şekillenecek ve bu değişimi
nasıl karşılıyorsunuz? Dunapack
Packaging olarak bu trendleri
nasıl takip ediyorsunuz?
Dünya üzerinde her geçen yıl yetkin
insan kaynağına ulaşmak zorlaşmakta.
Bu sadece Türkiye’nin değil şu an tüm
dünyanın sorunu. En büyük tehlike ise
milyonlarca gencin ne öğrenim ne de
iş hayatının içerisinde yer almaması.
İnsan kaynakları profesyonellerinin
artık işgücü piyasasındaki bu radikal
değişimi ve bu yetenek kıtlığını nasıl
yöneticilerine odaklanmaları; devletlerin,
kurumların, organizasyonların
buna uygun politikalar geliştirilmesine
ihtiyaç bulunmakta. Esnek çalışma
modelleri, adil ücret uygulamaları, eğitim
ve gelişim kaynaklarına adil ulaşım,
güvene ve işbirliğine dayalı iletişim,
çalışanın fiziki ve psikolojik esenliğine
ön plana çıkaran yapılar gerekli. Evet
36
Röportaj
teknoloji hızla ilerliyor artık pek çok
iş yapay zeka tarafından yapılmaya
başlandı ve bu artarak devam edecek
ama unutmayalım hiçbir yapay zeka
insanın yerini alamayacak. Geçenlerde
katıldığım bir kongrede dile getirilen
bir noktayı burada paylaşmak istiyorum;
teknoloji ne kadar çok ilerlerse
insanın insani özellikleri de o derece
önemli hale gelecek.
Dunapack Packaging bir üretim şirketi
ve ağırlıklı üretim alanında çalışanlarımız
var. Biz yeni uygulamalarımız ile
onların maddi, fiziki ve psikolojik esenliklerini
sağlamaya çalışan politikalar
geliştiriyoruz.
Farklı alan ve seviyelerde çalışan arkadaşlarımız
için onlara özgün gelişim
akademileri uyguluyoruz. Bu akademilerde
özellikle teknik bilginin yanında
kişisel gelişim eğitimleri ile onları
güçlendiriyoruz.
,Fiziki çalışma koşullarımızı her zaman
daha nasıl iyileştiririz, konforlu hale
getiririz diye projeler yapıyoruz. Sosyal
aktivitelerimizle çalışanlarımız ve aileleri
ile bir araya geliyoruz, eğleniyor, öğreniyor,
sosyalleşiyoruz. Başarılarımızı ve
başarısızlıklarımızı birlikte kutluyoruz.
Her ikisinden de öğrenimlerimizi ve
deneyimlerimizi paylaşıyoruz.
Pandemi ile birlikte uzaktan çalışma
modelini uygulamaya ve buna adapte
olmaya başladık. Bizim gibi üretim
şirketleri için bunun kolay bir şey olmadığını
söylemem gerekiyor. Teknolojik
alt yapınızın çok iyi olması ve bunu olabildiğince
adil bir şekilde uygulamanız
önemli. Buna uygun farklı pozisyonlar
ve lokasyonlar için farklı uygulamalar
devreye aldık.
Z kuşağı, sosyal sorumluluk
ve sürdürülebilirlik
konularında oldukça duyarlı.
Dunapack Ambalaj olarak
bu kuşağın değerlerine nasıl
uyum sağlıyorsunuz? İnsan
kaynakları müdürü olarak Z
kuşağının bu taleplerine nasıl
yaklaşıyorsunuz?
Bu kuşak, çalıştığı kurumun değerleriyle
kendi değerlerinin örtüşmesini
ve topluma pozitif katkı sağlamasını
önemsiyor. Bağlı olduğumuz Prinzhorn
Holding döngüselliği yaşan ve yaşatan
bir grup. Atık kağıtları topluyor, ayrıştırıyor
ve kullanılmış kağıtları kağıt
fabrikalarımıza gönderiyoruz. Burada
yeniden prosese giren atık kağıtlar,
ambalaj üretiminde kullanılabilir kağıt
haline gelerek ambalaj fabrikalarımıza
gidiyor. Ambalaj fabrikalarımızda
bu kağıtlar müşterilerimizin istediği
ebatta, baskıda, şekilde ambalajlar
olarak tekrar saha çıkıyor ve doğaya
dost kağıt ambalajlar tekstilden beyaz
eşyaya, taze sebze meyve sektöründe
teknolojis sektörüne kadar geniş
bir yelpazede güvenle kullanılıyor.
Temel Değerlerimiz
İnsan: Çalışanlarımıza özen gösterir,
birbirimize güvenir e ekip çalışmasına
inanırız.
Performans: Tutkuyla ve severek çalışır,
değer çalışan çözümler üretir ve başarılarımızla
gurur duyarız.
Sorumluluk: Toplumun ve çevrenin
daha parlak bir geleceğe ulaşması için
ürün ve hizmetlerimizi sunarken sürdürülebilir
bir şekilde hareket ederiz. Bunu
bütün çalışanlarımız ile paylaşıyoruz
ve tüm iş süreçlerimizde bu değerlerle
işimizi yapıyoruz.
Sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü
çalışmalarımız var. Her yıl tüm çalışanlarımızın
gönüllülük esası ile çalışabilecekleri
çalışmalarda yer almalarını
sağlıyoruz.
37
Tek yol, şu an
yürüdüğünüz yol mu?
Az sonra yazacaklarım yatırım tavsiyesi değildir (YTD) !
Sözer KIRCA | İstanbul Aydın Üniversitesi Kariyer Merkezi Müdürü
Altın, borsa, kripto..vb. gibi
şeylerden bahsetmeyeceğim
ama en kıymetli kaynağımız
olan zamanı nasıl kullanacağımızla alakalı
bir-iki fikrimi paylaşacağım sizlerle.
Meslek seçimi, kariyer planlaması gibi
konularda sık sık öğrencilerle bir araya
gelip sohbet ediyoruz. Düşüncelerimi
onlarla paylaşıyorum. Onlarla konuştuklarımı
sizlere de aktarmak isterim.
Söyleyeceklerimden; öğrenci, çalışan,
emekli herkesin kendince hak vereceği
kısımlar olacağına inanıyorum.
Bir koşturmacadır tutturduk gidiyoruz.
Üniversite sınavına hazırlanıyoruz, bu
esnada tek odağımız konu anlatımları
ve denemeler oluyor. Kocaman stres
dolu bir yıl, sonra sınav, sonra beklenen
o ki bir üniversiteye yerleşme. Bir
üniversiteye yerleşiyoruz ama kaçımızın
tercihleri gerçekten gönlümüzde
yatan aslan olabiliyor. Kaç kişi istediği
bölüme yerleşiyor, kaç kişi bölüm tercihini
yeteneklerine göre yapıyor, kaç
kişi ilgi alanları doğrultusunda tercihler
yapabiliyor. Kaç kişinin yazdığı bölümün
mezunlarının on yıl içerisindeki
istihdam koşullarıyla alakalı bir öngörüsü
var. 17-18 yaşında o güne kadar
yeteneklerini, ilgi alanlarını keşfetme
fırsatı bulamamış kişiler bu tercihleri
yapıyorlar. Bu koşullar altında yapılan
tercihlerin sonucunda 4 yıl boyunca
üniversite okunuyor. Yeni kimliğimizi
bir beden küçük veya büyük demeden
sırtımıza giyiyoruz. 4 yıl boyunca
o cekete olmaya çalışıyoruz. Aldığımız
eğitim doğrultusunda işlere başvuruyor
ve çalışmaya başlıyoruz. O işi daha fazla
öğrenmeye ve uzmanlaşmaya çabalıyoruz.
Yanlış anlaşılmak istemem, bu
akış yanlış değil. Sadece biraz eksik gibi.
Sanki sizin için en ideal gelecek senaryosu
yazılmış ve size sadece rolünüzü
oynamak kalmış gibi hareket etmeyebilirsiniz.
Sizin için en ideal kariyer
ve gelecek senaryosu yazılırken siz de
kalemi elinize alabilirsiniz.
Bölümünüz dışındaki alanları da keşfedebilirsiniz.
Üniversitede eğitim almakta
olan arkadaşlarım bu anlamda çok
şanslılar çünkü yeni yetenekler geliştirmek,
ilgi alanlarını keşfetmek için bir
işte çalışanlara göre daha fazla imkana
38
Makale
sahipler. En başta zaman kaynağına
sahipler. Evet vize, final, ödev, proje,
devam mecburiyeti ve quiz var. Stresli,
vakit ve emek alan meşgaleler. Ama
09:00-17:30 mesai saati yok, 14 günlük
yıllık izinle sınırlı kalmak yok, fazla
mesai yok. Bunların yanında pek çok
öğrenci için kira, çocuğun okul taksidi,
faturalar... vb. çok önemli stres unsurları
da yok. Bunun yanında yeni yetenekler
geliştirebilecek imkanlar kampüslerde
mevcut. Bir dili öğrenmek, farklı bölümlerden
dersler almak, kulüp aktivitelerinde
görev almak, sosyal sorumluluk
projelerinde yer almak, yeni spor dallarıyla
ilgilenmek, dans etmeyi öğrenmek,
vb. olabilir. Bunların herbiri hem
kariyerinize hemde sosyal yaşantınıza
olumlu katkılar sağlayacaktır.
Çalışma hayatına çoktan atılmış kişiler
peki? Onlar için iş işten geçti mi?
Unutulmamalı ki binlerce kilometrelik
yolculuk bile ilk adımla başlar. Bugün
kurduğunuz keşke öğrenseydim, deneseydim
cümlelerini harekete geçmediğiniz
takdirde 5 yıl sonra da kuracaksınız.
5 yıl sonra istediğiniz noktada olabilmek
adına bugünden ilk adımı atabilirsiniz.
Bu bir dili öğrenmek olabilir, ufaktan
aklınızdaki girişimi hayata geçirmek
olabilir, eksik olan eğitiminizi tamamlamak
olabilir, bir enstrüman çalmayı
öğrenmek olabilir. Unutma! bu gün geri
kalan yaşantının ilk günü.
Makinalar Yükseliyor; filmlerdeki gibi
hayatımızı tehdit etmiyor ama işimizi
tehdit edebilir, iş yapış tarzımızı etkileyebilir.
Bir gün sizin bilgi ve becerinize
ihtiyaç duyulmayabilir mi? O zaman
geldiğinde ne yapacaksınız? Bu sebeple
başka başka yetenekleri şimdiden
geliştirmeye yönelik vizyona sahip
olmakta fayda var. İhtiyaç duyduğun
motivasyonu ihtiyaçlarından ve merakından
alabilirsin.
Biraz rönesans insanı olmakta fayda
var sanki. O dönemin bilinen isimlerini
incelediğinizde ne demek istediğimi
hemen anlayacaksınız. Döneme damgasını
vuran kişilerin belkide ortak özelliği
farklı alanlarda kendilerini geliştirmeleri
ve eserler ortaya koymaları olmuştur. İyi
bir ressam ve mimar olmakla kalmayıp,
icatlar yapan, şiir yazan, matematikle
ilgilenen örnekleri çokça görebilirsiniz.
Yaptığınız işleri farklılaştırabilmek, farklı
kariyer alternatiflerine sahip olabilmek,
iş dışındaki hayatınızda da tatminler
elde edebilmeniz için, zamanınızı iyi
değerlendirmekte ve direksiyona geçmekte
fayda var.
Sağlıcakla kalın.
39
Ülkemizde ilgili mevzuat gereği
iki yüzelli kişiden az yıllık
çalışan istihdam eden ve yıllık
net satış hasılatı veya mali bilançosundan
herhangi biri 250 milyon Türk Lirasını
aşmayan girişimler Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletmeler (KOBİ) olarak
tanımlanmaktadır.
Türkiye’de sanayi ve hizmet sektörlerinde
faaliyet gösteren 3 milyon 773
bin işletme KOBİ sınıfına girmektedir.
Ekonominin can damarı olarak kabul
edilen KOBİ'ler, 2023 yılında toplam
girişim sayısının %99,7'sini oluşturdu.
Buna karşılık; istihdamın %70,6'sını,
personel maliyetinin %47,5'ini, cironun
%42,5'ini, üretim değerinin %36,3'ünü
ve faktör maliyetiyle katma değerin
%36,4'ünü oluşturdu.
KOBİ’lerin Sosyal
Güvenlikle İlgili
Yaptığı Mevzuat
Hataları
Hatalardan
Kaçınma Yolları
Nelerdir?
Ülkemizde Faaliyet
Gösteren Kobiler Hangi
Yasal Mevzuat Hatalarını
Yapıyor?
40
1-Sigortasız Personel
Çalıştırma
Kobilerin en sık yaptığı hataların başında
geliyor. Ağır yaptırımları olan hizmet
tespit davaları bu seçimin kaçınılmaz
sonu oluyor.
2-Maaşları Gerçek
Ücretten Göstermemek
SGK ve vergi maliyetlerinden kaçınmak
için işçilerin maaşını asgariden
bildirip elden ödeme yapmanın sonu
ya SGK denetimleri ya da ücret tespit
davaları oluyor.
3-Kaçak İşçi Çalıştırma
Ülkemizde sayıları milyonları bulan mülteciler,
çalışma hayatına dahil olmaya
başladı ve bu durum, yasal maliyetlerden
kaçınmak isteyen KOBİ'ler için
tercih edilen bir yöntem haline geldi.
Ancak, çalışma izni olmadan personel
çalıştırmak, hem Çalışma Bakanlığı
tarafından ağır idari para cezalarına
tabidir hem de SGK’nın bu konuda sıkı
denetim yaptığı bir alandır.
4-Fazla Mesai, Ulusal
Bayram ve Genel Tatil
Çalışmalarını Ödememek
İşçilerin yaptığı fazla mesai çalışmaları
saat * 1.50, ulusal bayram ve genel tatil
çalışmalari ise saat * 2 olarak hesaplanmalıdır.
Ancak bu hesaplamalar maliyetleri
yükselttiğinden ödenmekten imtina
ediliyor. İşçinin alacak davalarında veya
Bakanlık müfettişlerinin denetimlerinde
ise bu durumun astarı yüzünü geçiyor.
5- Bordro Hataları
Bordro programlarını kullanmamak,
mevzuat değişikliklerini takip etmemek
,puantaj hataları, bordroların yanlış
olmasına dolayısıyla kayıt belge geçersizliğine
sebebiyet veriyor. Yalnızca kayıt
belge geçersizliğinin idari para cezası
12 asgari ücret...
6-SGK Primlerini
Ödememek
SGK primlerini ödememek çığ gibi büyüyen
devlet borcuna gecikme zammı ve
tecil faizi eklenmesinin yanında SGK
kapsamında yararlanabilecek tüm teşviklerin
kapatılması anlamına geliyor.
Yapılandırma beklemeyin, indirimlerden
yararlanın.
7- Teşviklerden
Yararlanmamak
Yürürlükte olan teşviklerden haberleri
bile olmayan, hak sahibi olmasına rağmen
tek kuruş teşvikten yararlanmayan
yüzbinlerce kobimiz mevcut.
8-İş Sağlığı ve İş
Güvenliği Kurallarına
Dikkat Etmemek
Makale
2011 yılından beri yürürlükte olan 6331
sayılı İş Sağlığı ve İş Güvenliği kanunun
yaptırımlarını maliyet kalemi olan kobiler
en fazla iş kazası yaşanan işletmeler.
Gün kaybı, iş göremezlik ödeneklerinin
ve hastane masraflarının SGK tarafından
tahsili ile işçi tarafından açılacak maddi
manevi kayıp tazminat davaları Kobiler
için can sıkıcı sonuçlar doğurmaktadır.
KOBİ’ler için sosyal güvenlik mevzuatına
uyum, yalnızca cezai yaptırımları
önlemekle kalmaz, aynı zamanda çalışan
bağlılığı ve işletme itibarını artırır.
Bu nedenle:
1. Mevzuata uygun şekilde düzenli
denetim ve kontrol mekanizmaları
oluşturulmalıdır.
2. İnsan kaynakları ve muhasebe
süreçlerinde teknolojik çözümler
kullanılmalıdır.
3. Çalışanlara yönelik şeffaf bir
politika benimsenmeli ve sosyal
güvenlik hakları hakkında bilgilendirme
yapılmalıdır.
4. Mevzuattaki değişiklikler takip
edilerek eğitim programları
düzenlenmelidir.
Sosyal güvenlik konusundaki hataların
önlenmesi, işletmelerin uzun vadeli
başarıları için kritik öneme sahiptir. Bu
bağlamda proaktif bir yaklaşım benimsenmeli
ve gerekli önlemler zamanında
alınmalıdır.
Mert NAYIR | Sosyal Güvenlik Uzmanı
41
Makale
Çok Gezen mi,
Çok Okuyan
mı Bilir:
Bin Yıllık Bir
Tartışma...
Deniz DİKMEN | TİHCAD Yönetim
Kurulu Başkan Yardımcısı
Çocukluğum Almanya’da
Düsseldorf kentine yakın bir
bölgede geçti. Almanya’da o
dönem Gymnasıum’a gittim ve çok iyi
bir derece ile Abitur (bakolarya) yaptım.
Almanya’da üniversitede tıp veya
biyokimya bölümlerinde okumaya
hazırlanırken özel sebeplerden dolayı
İstanbul’a dönmem gerekti. İstanbul
Üniversitesi Alman Dili ve Edebiyatı
Bölümü’nde okudum. 1988 senesinde
mezun oldum. Üniversiteyi okurken
bir yandan 1985 yılında ihracat yapan
bir tekstil acentasında çalışmaya başladım.
Mezun olduğum gün o dönem
Avrupa’nın en büyük Retail şirketi olan
Alman Karstadt Grubu’nun İstanbul
İrtibat Ofisi’nde Product Manager olarak
işe başladım ve global şirketlerdeki
kariyer hayatım böylece başlamış
oldu. 2006 yılına kadar bu grubun bağlı
olduğu holding’de çalıştım ve Executive
Manager Europe (Avrupa Bölge
Müdürü) seviyesine kadar yükseldim.
2006 yılında ise Hong Kong merkezli
dünyanın en büyük tekstil acentası
olan Li Fung Trading şirketine Global
Account Manager olarak transfer oldum.
Burada bir çok Avrupalı müşterilerin
uluslararası tekstil tedarik zincirlerini
yönettim. Çin, Tayvan, Hong Kong, Kore,
Kamboçya, Myanmar, Tayland, Hindistan,
Bangladeş, Pakistan, Türkiye, İtalya,
Portekiz ve Orta Avrupa ülkelerinde
uluslararası ekiplerle çalışarak Avrupalı
markalara yılda 300-400 milyon dolarlık
ürün tedariğini yönettim.
Kariyerim boyunca yurtdışında profesyonel
yöneticiler için düzenlenen bir
çok eğitime katıldım. Hong Kong’da
Stanford Üniversitesi ve Hong Kong
Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği
Behnam Tabrizi, Leonard Lane ve
Benny Hui gibi kıymetli profesörlerin
önderliğindeki “Rapid Transformation”
konulu eğitim ve proje çalışmalarına
katıldım. Bu benim ve şirketim için çok
kıymetliydi.
Profesyonel hayatımda edindiğim bu
bilgileri sektöre aktarıp faydalı kılmak
için 2020 yılında Tekstil İhracatçılar
ve Çalışanlar Derneği Başkan Yardımcılığını
üstlendim. Halen devam eden
bu görevimde Uluslararası İlişkiler ve
Sosyal Sorumluluk Komitelerin başkanlıklarını
yapıyorum. Sektörde çalıştığım
müddetçe üst düzey yönetici olarak
hep saha insanı oldum. Masa başında
yapılacak işleri ayrı görürdüm. (Örneğin,
her hafta uluslararası finans toplantılarımız
olurdu.) Fakat gerek yurtiçinde,
gerek yurtdışında her zaman yerel ekiplerimizle
ve müşterilerimizle birlikte
endüstrinin mutfağında, işletmelerde
olmayı tercih ettim.
42
Kariyerimi planlarken aslında kariyerimden
öte hayatımı hep planlamayı
tercih ettim. Bu pozisyonlarda çok
yoğun iş temposu nedeniyle ne kadar
zor da olsa hayatımın hedeflerini de
ıskalamamaya çalıştım.
Hobilerim arasında seyahat etmek vardı.
Çok farklı ülkelere seyahat etmenin,
bambaşka kültür, tarih ve coğrafyaların
içinde olmanın sadece çok keyifli
olmaktan öte iş hayatım ve kişisel gelişimim
için ne kadar kıymetli olduğunu
keşfettim.
Seyahat ettiğinizde alışık olduğunuz
komfor alanından çıkarsınız. Örneğin
Afrika’nın, Avustralya’nın, Amerika’nın
ve Uzakdoğu’nun doğası, tarihi, insanları
size hiç bilmediğiniz hikayeler anlatır.
Duyularınızın daima çok açık olması
gerekir çünkü belki oryante olmanız,
tehlikelerden korunmanız veya dilini
anlamadığınız bir insan ile iletişim kurmanız
gerekir. Dünyanın her yerinde
internet ve navigasyon yok.
Seyahat ettiğinizde, değişik kültürlerin
insanları ile empati kurarsınız ve
böylece iletişim becerileriniz gelişir.
Yeni yerler keşfetmek, zihnizi açar ve
yaratıcılığınızı teşvik eder. Farklılıklarla
karşılaşmak, kalıplaşmış düşünceleri
kırmanıza yardımcı olur.
43
Makale
Alşılmadık durumlara acil çözümler bulmanız
gerekebilir. Afrika’da bir uçakla
acil iniş yaparken nelere dikkat etmeniz
gerektiğini öğrenirsiniz. Sabretmeyi
öğrenirsiniz. Her ülkenin şartları batılı
standartlarda değildir. Güvenmeyi
öğrenirsiniz çünkü bazı durumlarda siz
kendiniz çözüm üretemezsiniz ve yerel
halka güvenmek durumunda kalırsınız.
Elinizdekinin kıymetini öğrenirsiniz.
Omo Vadisi’ndeki çocukların suya
ulaşmak için her gün 8-10 km yürümek
zorunda olduğunu gördüğünüzde elinizdeki
pet şişesindeki yarım litre temiz
içme suyunun ne denli kıymetli olduğunu
öğrenirsiniz.
Diğer yandan dünyanın her yerinde bir
insanın dili, dini, ırkı ne olursa olsun
gülümsemenin, gözyaşının, anne sevgisinin
evrensel olduğunu ama bazı
yerde nüanslarında olduğunu öğrenirsiniz.
Seyahat etmek size hem insan,
hem de profesyonel bir yönetici olarak
inanılmaz bir zenginlik katar.
Seyahat etmek zihninizi ve ruhunuzu
arındırır ve yeniliklere açar. Size
yepyeni perspektifler getirir, çok fazla
bilgi, özgüven ve özgürlük sağlar. Her
yaptığınız seyahat sizde kendi izlerini
bırakır ve böylece büyürsünüz ve gelişirsiniz.
Hatta seyahat ederken bir yandan
kendinizi kaybeder ve diğer yandan
kendinizi yeniden keşfedersiniz.
Ufkunuz çok ama çok genişler. Tüm bunlar
şahsiyetinizi şekillendirir ve derinlik
verir. Farklı kültürleri, coğrafyaları ve
yaşam tarzlarını yerinde gözlemlemek
gerçek bir deneyimsel öğrenmedir.
Bir kültürü yerinde birebir görmek,
kokusunu almak, mutfağının tadına
bakmak, o ambiyansı yaşamak, bilgilerinize
bambaşka bir değer katar.
Tarihi bir yapıyı kitapta okuyabilirsiniz
ama, yapının kendi doğal ortamında
karşısında durup, heybetini veya güzelliğini
görmek ve hissetmek büyük bir
fark yaratır. Bu gerçek öğrenmelerin
ise, kitaplardan okuyarak edineceğiniz
bilgilerle mutlaka pekiştirilmesi gerekir.
Okuyarak sonsuz bilgiler edinebilir,
yaratıcılığınızı ve hayal gücünüzü
kullanabilir, entellektüellik seviyenizi
yükseltebilir ve eleştirel düşünme
becerilerinizi geliştirebilirsiniz. Gidemediğiniz
uzak kültürleri ve ülkeleri
kitap okuyarak ta deneyimleyebilirsiniz.
Önemli olan öğrenmeye her daim açık
olmak ve yaşam boyu öğrenme ilkesini
benimsemektir.
Bütün bunların yanı sıra seyahat etmek,
doğa ile iç içe olmak, farklı aktiviteler
yapmak, fiziksel ve ruhsal sağlığınızı
olumlu yönde etkiler. Kendime hem
özel hayatımda hem iş hayatımda bu
ip uçlarını ilke edinerek bugüne kadar
44
Makale
tüm kıtalarda yaklaşık 80 ülkeye seyahat
ettim. Yaptığım seyahatler günümüzde
popüler olan Instagram safarilerden
kesinlikle değildir. Amacım her
daim gerçekten o ülkeyi, kültürünü ve
insanlarını tanımak ve öğrenmekti ve
seyahatlerim bu doğrultuda dünya
çapında bana inanılmaz deneyimler ve
dostluklar kazandırdı. Dört yıldır Analiz
Gazetesi’nde her hafta pazar günleri bu
dünya seyahatlerimi kaleme alıyorum
ve geçen hafta 200’üncü yazımı yazdım.
Gezilerimde edindiğim tüm bu bilgileri
birer kıymetli plak gibi görüyorum. Ne
kadar çok ve renkli plaklarınız olursa
kişiliğiniz de o kadar bilgili ve renkli
oluyor. Gerek özel hayatınızda gerek
iş hayatınızda yaşama, insana bakış
açınız ve olayları ele alış biçiminiz çok
farklı oluyor.
Uluslararası business için seyahatler
ise olmazsa olmazdır. Farklı kültürlerde
insanlarla yüz yüze gelmek, ticaret
yapmak, güven tazelemek, piyasa konusunda
dertleşmek ve beraber bir yemek
yemek çok önemlidir. Karşınızdaki iş
insanın kültürünü, tarihini, alışkanlıklarını
ve değer yargılarını tanımanız
ve yerel kültüre göre güven ve saygı
ortamında buluşmanız iş seyahatinizin
başarısı açısından elzemdir. Bunları dijital
ortamlarda aynı kalitede yaşamanız
mümkün değildir. Günümüzde insanlar
çok fazla dijital ortamlarda kalıyor
ve gerçeklikten uzaklaşıyor. Tavsiyem,
imkanlar el verdikçe, meraklıların dünyanın
her yerine seyahat etmeleri, gerçek
hayatın altını üstünü getirmeleri,
her alanda öğrenmeleri ve bu bilgileri
çok okuyarak pekiştirmeleri.
Bir yaşam boyu özel ve iş hayatlarında,
bağlı oldukarı sektör ne olursa olsun,
bu edinecekleri deneyimler daima yol
gösterici olacaktır, insanların doğal
yaşamdan kopmamalarını ve kendilerini
mutlu hissetmelerini sağlayacaktır.
Bu olgu da iş hayatında başarıyı beraberinde
getirecektir.
Seyahatlerimde bende iz bırakan deneyimlerden
bazıları bin metrelik derinliği
olan açık Hint Okyanus’unda yerel
halktan bir yüzücü ile birlikte bir Yunus
sürüsü ile yüzmek, Afrika’da bir Gergedanın
aracımızı kovalaması, uluslararası
uçuşta dört acil iniş yapmak, Avustralya’nın
yağmur ormanını bir Aborjin lider
ile gezip Aborjin kültürünü ve yağmur
ormanını deneyimlemek, Afrika’nın
uçsuz bucaksız coğrafyasını yaşamak,
sekiz seviyeli bir tayfun alarm durumunda
uçağa binmek, dünya pazarlarında
alış veriş kültürleri, Hint kültürün çok
renkli dünyaları ve insanları, Japonya’da
insana saygı ritüelleri, Kudüs’te
üç semavi dinine mensup inananların
dini ritüelleri ve niceleri.
"Çok gezen mi çok okuyan mı bilir?"
sorusu, insanlık tarihi boyunca felsefecilerden
edebiyatçılara, gezginlerden
bilgelere kadar birçok kişi tarafından
tartışılmış, kadim bir sorudur. Çok gezen
kuşkusuz inanılmaz öğrenimler kazanır
ama yüzlerce yıl evvel Evliya Çelebi
veya Marco Polo gibi gezginlerin yaptığı
gibi seyahat edip, keşifler yapıp ve
kültür, insan, coğrafya, doğa, tarih ve
ticaret konularındaki keşiflerinizi de
detaylı bir şekilde yazarsanız dünyaya
çok kıymetli küresel birer tarihi kaynak
bırakmış olursunuz. Sizden sonra gelen
insanlar hem dünyayı gezebilirler hem
okuyabilirler.
Bu vesile ile hepinizin yeni yılını kutlar,
daima keyifli, renkli, seyahat, kitap ve
başarılarla dopdolu bir yaşam dilerim.
45
İşten çıkarmalar
nasıl doğru
bir şekilde
gerçekleştirilir?
Sürekli değişimin olduğu
bir dünyada, işten
çıkarmalar zorluklarla
karşı karşıya kalan şirketler
için ortak bir çözümdür.
İster zorlu rekabet,
pazarın çöküşü olsun ister
ekonomik bozukluklar,
teknolojik aksaklıklar
olsun bu seçimi yapmak
kaçınılmazdır.
İşten çıkarmalar acımasız
olmak zorunda değildir.
Kimi şirketler online
görüşmeler veya ani
işten çıkarmaların aksine
çalışanlarına öncelik
verirler. Aslında doğru
olanı da budur; insanları
merkezde tutarak işgücünü
azaltmak gerekir.
Canan Duman | Yönetim Danışmanı | Eğitmen | Yazar
46
Toplu işten çıkarmalar
sürüyor
Amerika ve Avrupa'da geçen yıl başlayan
işten çıkarmalar bu yıl da sürüyor.
Ocak ayında teknoloji sektöründe 30
bin çıkış gerçekleşirken, Şubat ayında
Zoom 150 kişiyi, Deutsche Bank ise
kârın tükenmesi nedeniyle 3.500 kişiyi
çıkardı. Salgın sonrasında aşırı işe alım
yapan işletmeler kesintilere giderken,
elektrikli araçlara geçiş otomotiv sektöründe
binlerce kişinin işsiz kalmasının
nedeni oldu. İşten çıkarmalar çalışanlarda
"sıradaki ben miyim?" kaygısı
yaratıyor. 2024'te ekonomik durgunluk
süresiyle ilgili soru, yalnızca işten
çıkmaların devam edip etmemesi, aynı
zamanda bu sürecin sorumluluğuyla
nasıl yönetileceği önemli Bu nedenle
sorumlu işten çıkarma yapmak için bir
rehber sunmak istiyorum.
Yeniden yapılanmaya
dürüstlükle yön vermek
Kötü yönetilen işten çıkarmaların
insani maliyeti vardır. Kötü bir şekilde
işten çıkarılanlar ve buna tanık olan
diğer çalışanlar açık bir iletişim veya
empati olmadan geçim kaynaklarını
kaybetmekle kalmaz, markanızı da
karartabilirler. İşten çıkarmaların şok
dalgaları yaratmadan, kurumsal yanlış
adımlar atarak manşetlere yansımadan
yapılması birtakım faydalar sağlar. Bu
faydaların sağlanması için aşağıdaki
adımların izlenmesi önemlidir.
Ön bildirim yapmak: Çalışanlara 30-60
gün önceden bildirimde bulunmak
yalnızca bir nezaket göstergesi değildir,
aynı zamanda bir saygı gösterisidir
ve onların geçişe hazırlanmalarına
olanak tanır. Kararın arkasındaki
nedenler konusunda şeffaf olunmalıdır.
Ani duyurular sarsıcı olabilir. Kesintiyi
en aza indirmek ve sürekliliği sağlamak
için işten çıkarmaları belirli bir
süreye dağıtan aşamalı bir yaklaşım
benimsenmelidir.
Gerekçeyi bildirmek: Etkilenen çalışanları
bilgilendirirken empati ve profesyonellik
göz ardı edilmemelidir. Yöneticiler
veya insan kaynakları temsilcileri
haberi bizzat iletmeli, gerekçesini açıklamalıdır.
Bu aşama boyunca şeffaflığa,
yasal uyumluluğa ve çalışanların refahına
öncelik veren şirketler, iletişim
ve uygulama zorluklarını dürüstlükle
aşabilir, işten çıkarmaların olumsuz
etkilerini en aza indirebilirler.
Yeteneği korumak: Ayrılan çalışanlara
onurlu davranmak iyi niyeti geliştirebilir
ve kalanlar arasında hayati yetenekleri
koruyabilir.
Morali korumak: Açık iletişim sağlamak
(İşten çıkarmaların arkasındaki
nedenlere, şirketin gelecekteki gidişatına,
iş yükü veya yapıda beklenen
değişikliklere dair dürüst bir açıklama
yapmak) ve şeffaflık endişeleri önleyebilir
ve zorlu bir dönemde verimliliğin
devam etmesini sağlayabilir.
İtibarı korumak: Etik muameleye ve
sorumlu uygulamalara öncelik vererek
çalışanlar, yatırımcılar ve toplum nezdinde
güven inşa ederek uzun vadeli
duruş sağlamlaştırılabilir. Elon Musk
yönetimindeki X’teki gibi kötü yönetilen
işten çıkarmalarda görüldüğü gibi bu
unsurları göz ardı etmek, ,789markanıza
yıllar boyu zarar verebilir.
Karmaşıklıkları en aza indirmek:
Yasal süreçleri takip etmek ve adaleti
önceliklendirmek, kötü yönetilen işten
çıkarmalardan kaynaklanan olası davaları
ve yasal sorunları önleyebilir.
Maliyet düşüren alanları belirlemek:
Operasyonel giderleri büyüteç perspektifinden
analiz etmek çok önemlidir.
Departman performansları incelenmeli,
gereksiz görevler belirlenmeli ve birleştirme
fırsatları keşfedilmelidir. Unutmamalıdır
ki, maliyetin düşürülmesi
her zaman personel sayısının anında
azaltılmasını gerektirmez. Maaşların
geçici olarak dondurulması, yeni işe
alımların bekletilmesi veya gönüllü
satın almalar gibi alternatif önlemler
değerlendirilmelidir.
Çalışan sayısını belirlemek: Çalışan
sayısında acil kesintiler cazip gelse de
işten çıkarmalar bir işletmede yeniden
yapılanmanın buzdağının görünen kısmıdır.
Mevcut ve öngörülen iş yükleri
hassas bir şekilde analiz edilmelidir.
Mevcut ekipler, yeniden beceri kazanma
veya becerileri artırma yoluyla ek
görevleri üstlenebilir mi? Teknoloji otomasyonu
boşlukları doldurabilir mi?
İşten çıkarmalara başvurmadan önce
bu seçenekler gözden geçirilmelidir.
Makale
Anahtar liderliği hizalamak: Etkin bir
şekilde yeniden yapılandırma yapmak
için, iş birimi liderleri ve hukuk danışmanlarından
oluşan C-suite ekibini
(CEO, CFO, CHRO, CMO, CDO) bir araya
getirmelidir. Her birinin benzersiz
bir rolü vardır: CEO yönlendirir, CFO
finansmanı yönetir, CHRO ekibin moralini
sağlar vb. En uygun stratejiyi belirlemek
için açık iletişim ve farklı bakış
açıları teşvik edilmelidir.
Ağ oluşturma fırsatları oluşturmak:
Ayrılan çalışanların iş aramalarına ve
şirketle bağlantıda kalmalarına yardımcı
olmak için iç bağlantılar kolaylaştırılabilir.
Bu, iyi niyeti teşvik eder ve
marka sadakatini artırır.
Tutarsızlığa karşı dikkatli olmak:
Maliyet düşürme iddialarının ardından
yeniden hızla işe alım yapmak yasal
sorunlara yol açabilir ve markanıza
zarar verebilir.
Kanun ve yönetmeliklere uygun hareket
etmek: İşten çıkarmalarla ilgili
çeşitli iş kanunları ve yönetmeliklerine
dikkat etmek çok önemlidir. Hukuk
ekibi sürece dahil edilmeli, ihbar sürelerine
ve kıdem paketlerine uygunluk
gözetilmelidir.
Sendikalı işgücü: Şirketinizde sendikalı
çalışanlar varsa, özel işten çıkarma
prosedürleri ve toplu iş sözleşmeleri
takip edilmelidir.
Kamu imajını korumak: İşten çıkarmaların
itibar üzerindeki potansiyel
etkisini göz önünde bulundurmalı ve
süreci şeffaf bir şekilde ve etkilenen
tüm çalışanlara saygıyla ele almaya
çalışmalıdır.
İşten çıkarma fırtınası dindiğinde hem
gidenler hem de kalanlar için destek
köprüleri kurmak çok önemlidir. Kötü
yönetilen işten çıkarmaların insani
maliyeti vardır. Kötü bir şekilde işten
çıkarılanlar ve buna tanık olan diğer
çalışanlar açık bir iletişim veya empati
olmadan geçim kaynaklarını kaybetmekle
kalmaz, markanızı da karartabilirler.
. Bu nedenle sürecin şeffaf, etik
ve iyi planlanmış bir şekilde devam
etmesi; çalışanların refahını koruyarak
kurumsal güvenin sürdürülmesi açısından
kritik önem taşıyor.
47
LC Waikiki'den
Büyük Teknoloji
Hamlesi:
LCW Digital
Türkiye'nin lider moda perakende markalarından LC Waikiki, dijital
dönüşüm ve teknoloji yatırımları kapsamında LCW Digital olarak yeni bir
şirket kurdu. Şirketin %100 iştiraki olarak hayata geçirilmesi LCW Digital,
moda ve sayısız bir araya getirerek geliştirme projeleri geliştirmeyi ve fark
yaratmayı hedefliyor.
Dijitalleşme Stratejisiyle
Yeni Bir Dönem
Dünya çapında 5 kıtada, 60 ülkede,
1300'den fazla mağaza ve 25 lojistik
merkeziyle faaliyet gösteren LC Waikiki,
bilgi teknolojileri altyapısını 800 kişilik
uzman bir ekiple yönetiyor. E-ticaret,
lojistik, mağazacılık, tedarik zinciri,
ERP ve planlama gibi alanlarda çözüm
geliştirme markası, altyapısını Türkiye'deki
iki veri merkezi ve iki büyük
bulut hizmet sağlayıcısıyla destekliyor.
LCW Digital , LC Waikiki'nin dijitalleşme
vizyonunu daha da güçlendirerek Ar-Ge
ve inovasyon odaklı projeler geliştirmeyi,
ayrıca teknoloji dünyasında odaklı
bir oyuncu olmayı amaçlıyor.
LCW Digital'in Hedefleri
ve Vizyonu
LCW Digital, yalnızca LC Waikiki'nin
eksiksiz yanıt vermesini sağlayarak
Türkiye'nin teknolojik ekosistemine
de katkı sağlamayı hedefliyor. Şirket;
• Üniversitelerle sanayi iş birliğini
güçlendirmeyi,
• İnovasyon kültürünü desteklemeyi,
• Veri odaklı projelerle sektöre yeni
değerler kazandırmayı amaçlıyor.
Özellikle yapay zekâ ve üretken yapay
zekâ alanında çözüm geliştirmeyi planlayan
LCW Digital'in projeleri arasında:
• E-ticaret ekosistemine yönelik gelişmiş
teknolojiler ,
• Mağazacılık ve müşteri deneyimini
iyileştiren uygulamalar,
• Karar alma ve paketleri optimize
eden veri odaklı sistemler yer alıyor.
“Teknolojide Liderliği
Hedefliyoruz”
LC Waikiki Dijital Dönüşüm ve Bilgi Teknolojileri
Genel Müdürü Şerafettin Özer,
LCW Digital ile ilgili değerlendirmesinde
şu ifadeleri kullandı:
“LC Waikiki olarak perakende ve moda
sektörlerinde lider bir markayız. Şimdi
bu merkezi teknoloji alanında taşıyoruz.
Güçlü teknoloji ekibimizle birçok
gelişmiş projeye imza attık. Ancak LCW
Digital ile dijitalleşme ve Ar-Ge odaklı
bir yapıya kavuşuyoruz. Bu adımla
yalnızca şirketimizin süreçlerini daha
verimli hale getirmekle kalmayıp, aynı
zamanda Türkiye'nin teknolojik gelişme
parçalarına katkı sağlarız. Moda ve
teknolojinin kesişme noktasında fark
yaratan bir örnek olmayı hedefliyoruz.”
LCW Digital, gelişmiş çözümleri ile
LC Waikiki'nin ulusal ve uluslararası
pazarlardaki güçlendirmeyi, moda ve
uluslararası harmanlayarak sektörün
geleceğine yön vermeyi amaçlıyor.
48
İş Ortakları
CarrefourSA,
MAPIC
Awards'ta
Türkiye'yi
Temsil Etti
Sabancı Holding ve Carrefour Grup'un
güçlü iş birliğiyle faaliyetlerini
sürdüren CarrefourSA , uluslararası
bir başarıya imza attı. MAPIC Ödülleri
2024 kapsamında, “CarrefourSA için
Yeşil Enerji Kullanımında Geçiş ve
Azaltım” projesiyle “En İyi Perakende
İnovasyonu & Yapay Zekâ Projesi”
kazanan CarrefourSA, bu kategoride
benzersiz alan ilk ve tek Türk organize
gıda perakende markası oldu.
Sürdürülebilirlik ve
Yapay Zekâ Odaklı Öncü
Proje
Perakende ve ticaret sektörünün en
prestijli ödülleri arasında yer alan MAPIC
Ödülleri, her yıl gelişmiş ve etkili projeleri
teşvik ediyor. Bu yıl, 150'den fazla
yarıştığı ödül programında CarrefourSA,
sürdürülebilirlik ve yapay zekâ evrensel
enerji yönetimi çözümüyle fark yarattı.
Florawise iş birliğiyle resmi olarak “CarrefourSA
için Greenwise Enerji Kullanımında
Geçiş ve Azaltım” projesi , mağaza
enerji yönetimi altında yeni bir çığır
açtı. Proje kapsamındaki otonom yapay
zekâ teknolojileri:
● Isıtma, havalandırma ve iklimlendirme
(HVAC) ,
● Soğutma ve Aydınlatma sistemleri
detayları ve iç mekana göre gerçek
zamanlı olarak optimize ediliyor.
Bu gelişmiş teknoloji, enerji tüketiminde
%20'ye varan tasarruf sağlarken, yaklaşık
29.000 ton karbon salınımının
tasarrufuna katkıda bulunuyor.
MAPIC Awards ile Gelen
Uluslararası Tanırlık
MAPIC Awards, bu yıl özellikle sürdürülebilirlik
ve yapay zeka odaklı bölümlerin
dağılımını vurguladı. CarrefourSA, geliştirilen
inovatif enerji yönetim sistemiyle
uluslararası arenada Türkiye'yi temsil
eden bir marka olarak sektördeki lider
dayanıklılığı güçlendirdi.
"Teknoloji ile
Sürdürülebilirliği
Güçlendiriyoruz"
CarrefourSA toplantılarının ardından,
çalışmalarına dair açıklamalarda
bulundu:
“Bu ödüllü, sürdürülebilirlik ve teknolojiye
önem verilmesinin uluslararası
bir göstergesidir. Perakende sektöründe
ürünlerle farklı çözümler üretirken,
karbon ayak izimizi azaltma hedefimizi
de kararlılıkla sürdürüyoruz. 'Greenwise'
projesiyle yalnızca enerji tasarrufu
sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda
zengin teknolojiler iş parçalarını
entegre ederek soğutma örnek teşkilatı
oluşturuyoruz. Önümüzdeki dönemde
sürdürülebilirlik ve inovasyon odaklı
projelerle hem büyümeye hem sektörümüze
değer katmaya devam ediyoruz.”
49
İş Ortakları
MetLife ve
Vodafone
Sigorta'dan
Dijitalleşmeye
Öncü İş Birliği
MetLife Emeklilik ve Hayat A.Ş. (MetLife), dijitalleşme stratejisi kapsamında
gerçekleştirdiği yenilikçi projelerle sigorta sektörüne öncülük etmeye devam ediyor.
Şirket, bu doğrultuda Vodafone Sigorta Aracılık Hizmetleri ile bir kez daha iş birliğine
giderek Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Sağlık Sigortası (TSS)
ürünlerini dijital ortamda müşterilerine sunmaya başladı.
Vodafone Sigorta’nın yeni internet sitesi üzerinden hizmet verecek olan bu çözüm,
kullanıcı dostu bir deneyimle müşterilerin ihtiyaç duyduğu sigorta ürünlerine kolay
ve hızlı bir şekilde erişim sağlamayı amaçlıyor. Özellikle, MetLife’ın 0-18 yaş arası
katılımcılar için tasarladığı “İlk BES’im” gibi yenilikçi ürünlerin de dijital ortamda
sunulması, hem bireysel tasarrufları hem de sağlık güvencesini ön plana çıkaran bir
adım olarak dikkat çekiyor.
MetLife’ın Dijitalleşme
Stratejisi
MetLife Emeklilik ve Hayat
Genel Müdürü Deniz Yurtseven,
Vodafone ile imzalanan
acentelik sözleşmesinin, şirketin müşteri
odaklı yaklaşımını daha da ileriye
taşıdığını belirtti. Yurtseven, “MetLife
olarak, dijitalleşmenin sunduğu fırsatları
değerlendirerek projelerimizi müşterilerimizin
ihtiyaç ve beklentilerine göre
şekillendiriyoruz. Vodafone müşterilerine
sunduğumuz ‘CepFaturam Güvende
Sigortası’ ile başlayan iş birliğimizi, BES
ve TSS ürünlerimizi dijital platformda
sunarak bir adım daha ileri taşıyoruz.
Bu sayede, katılımcılarımızın emeklilik
birikimlerini teşvik ederken, sağlık
güvencesi sağlayan ürünlerimizle de
yaşam kalitelerini artırmalarına destek
olmayı hedefliyoruz” dedi.
50
Vodafone Sigorta’nın
Dijitalleşme Vizyonu
Vodafone Sigorta Yönetim Kurulu
Üyesi Yusuf Aysal ise bu iş
birliğinin sigorta sektörünün
dijitalleşmesine katkı sağladığını vurguladı.
Aysal, “Vodafone Sigorta olarak,
müşterilerimize ihtiyaç duydukları
sigorta ürünlerini dijital bir deneyimle
sunmak için çalışıyoruz. Bu doğrultuda,
güvenilir sigorta şirketlerinin en iyi
ürünlerini tek bir platformda bir araya
getiriyoruz. MetLife ile uzun süredir
süren iş birliğimizi, BES ve TSS ürünlerini
internet sitemiz üzerinden sunarak
geliştirmekten mutluluk duyuyoruz.
Bu adımla, müşterilerimizin sigorta
ihtiyaçlarını hızlı ve kolay bir şekilde
karşılamalarına olanak tanıyoruz” ifadelerini
kullandı.
Sigorta Sektöründe
Dijitalleşmenin Geleceği
MetLife ve Vodafone Sigorta’nın
güç birliği, sigorta sektöründe
dijital dönüşümün
ne denli önemli olduğunu bir kez daha
gözler önüne seriyor. Dijital platformlar
üzerinden sunulan BES ve TSS ürünleri,
kullanıcıların sadece birkaç tıkla ihtiyaç
duydukları güvencelere erişmesini sağlarken,
sektördeki müşteri deneyimi
standartlarını da yeniden tanımlıyor.
Bu yenilikçi iş birliği, sigorta sektörünün
dijitalleşme sürecine yön veren önemli
bir örnek olmanın ötesinde, MetLife ve
Vodafone Sigorta’nın müşteri odaklı
yaklaşımını da güçlendiriyor. Gelişen
teknolojiyle birlikte, sigorta sektöründe
daha fazla dijital çözüm ve inovatif
hizmetlerin sunulması bekleniyor.
Eker I Run'da
Yardımseverlik
Rekoru Kırıldı
Bursa'nın Eker Meydanı'nda yılın üçüncü çeyreğinde düzenlenen 11. Eker I Run, bu
yıl sadece sporcular değil, yardıma katılan bireyleri harekete geçirdi. Adım Adım
aracılığıyla yapılan Yardımseverlik Koşulları sayesinde, şimdiye kadar görülmemiş
bir bağış miktarına ulaşıldı. 660 gönüllü sporcunun, 5.084 bağışçının desteğiyle 3,4
milyon TL toplanarak yaklaşık 1.200 canlının hayatına dokunuldu.
Eker, bu yıl "Yola Çık!" sloganı ile sporseverleri bir araya getirdi. Bursa Uludağ'dan
Eker Meydanı'na kadar uzanan parkurlarda, 5 bin kişi yer aldı. Etkinlikte, 42K
maraton, 5K ve 15K koşuları, Minik Adımlar Koşuları ve Paten Yarışı gibi çeşitli
yarışlar yapıldı. Ayrıca 6-12 yaş arası çocuklar için de özel koşular düzenlendi.
1.200'e Yakın İnsanın
Hayatına Dokundu
Her yıl olduğu gibi, bu yıl da organizasyon sadece bir koşu etkinliği değil,
yardımseverlik adına önemli bir adım oldu. Adım Adım platformu aracılığıyla,
18 farklı STK'nın sisteminin desteklenmesi sağlandı. Katılımcılar
ve bağışçılar, toplumsal sorumluluk paylaşımına katkı sağlayarak, 1.200'e
yakın insanın hayatına dokundu.
8,3 Milyon TL'lik Bir
Kaynak Yaratıldı
Eker I Run'ın önceki yıllarda sağladığı bağış miktarları, 2023'teki 10. Eker
I Run'da 2,7 milyon TL bağışta bulunurken, 11. Eker I Run ile toplamda
3,4 milyon TL'lik bir rakama ulaşıldı. 2018 yılından bu yana düzenlenen
bu koşular sayesinde STK'lar için toplamda 8,3 milyon TL'lik bir kaynak yaratıldı.
En Fazla Bağış
Toplayan STK'lar ve
Sporcular
Eker I Run'da en fazla bağış toplayan STK'lar arasında Bursa LÖDER, Türk Eğitim
Vakfı, Tohum Otizm Vakfı, UNICEF ve Nesin Vakfı öne çıktı. En fazla bağışta
bulunan gönüllü sporcular ise Serpil Soykan (Türk Eğitim Vakfı), Yıldız
Yurttaş (Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği) ve Didem Önal (Türk Eğitim Vakfı) oldu.
Kurumsal takımlar da bu yıl yoğun rekabet gösterdi. Yeşim, Oyak Renault Koşuyor
ve MFI Running Club gibi takımlar, en fazla bağış toplayan ekipler arasında
yer aldı. Ayrıca Adım Adım Bursa, Adım Adım Ankara ve Türk Üniversiteli Kadınlar
Derneği (TÜKD) Koşucuları, çok bağış toplayan gruplar arasında ilk üçte yer aldı.
51
İş Ortakları
Eker I Run'un
Yardımseverlik
Koşusuna katılan
18 STK
Bu yılki organizasyonda yer alan 18 sivil
toplum etkinliği (STK) ise, farklı alanlarda
toplumsal iyilik için çalışmalarını
sürdürüyor. İşte bu STK'lar:
• Açık Alan Derneği
• AKUT
• Bursa Lösemili Çocuklara
Yardım Derneği (LÖDER)
• Çağdaş Yaşamı Destekleme
Derneği (ÇYDD)
• Kanserli Çocuklara Umut
Vakfı (KAÇUV)
• Kansersiz Yaşam Derneği
• Kadın Emeğini Değerlendirme
Vakfı (KEDV)
• Köy Okulları Değişim Ağı
(KODA)
• Koruncuk Vakfı
• Nesin Vakfı
• Otizmli Bireyleri Destekleme
Vakfı (OBİDEV)
• Parıltı Derneği
•Türkiye Eğitim Gönüllüleri
Vakfı (TEGV)
•Türk Eğitim Vakfı (TEV)
•Tohum Otizm Vakfı
•Türkiye Spastik Çocuklar
Vakfı (TSÇV)
•Türk Üniversiteli Kadınlar
Derneği (TÜKD)
• UNICEF
Gelecek Yıl Yeni Rekorlar Bekleniyor
Eker I Run, 2014 yılından bu yana her yıl daha büyük bir katılımla düzenleniyor.
Hem profesyonel sporcular hem de profesyonel koşucular için önemli bir etkinlik
haline geldi. Her yıl Uludağ'ın zirvesinden Eker Meydanı'na kadar uzanan parkurlarda,
mevcut doğayla iç içe koşma fırsatı buluyor. 12. Eker I Run'ın 5 Ekim
2025 tarihinde yapılması bekleniyor ve yeni rekorların kırılacağı öngörülüyor.
52
53
Makale
İş Hayatında
En Önemli
Motivasyon
Kaynakları
Nelerdir?
Motivasyon, iş hayatında hem bireysel performansı
hem de kurumsal başarıyı doğrudan etkileyen en
önemli faktörlerden biridir. Çalışanların motive olması,
sadece verimliliklerini artırmakla kalmaz;
aynı zamanda iş yerinde bağlılığı ve
mutluluğu da güçlendirir.
54
MOTİVASYON
KAYNAKLARI
Tanıma ve Takdir
Çalışanlar, çabalarının takdir edilmesini
bekler. Birçok araştırma, takdir
edilmenin çalışanların motivasyonunu
artıran en güçlü faktörlerden biri olduğunu
göstermektedir. Takdir, sadece
maddi ödüllerle değil, aynı zamanda
iş arkadaşlarının ve yöneticilerin teşekkürleriyle
de sağlanabilir. Basit bir, "İyi
iş çıkardın" veya "Bu projede çok iyi iş
yaptın" gibi geri bildirimler, bir çalışanın
değerli hissetmesini sağlar ve gelecekteki
performansını iyileştirir.
Kariyer Gelişimi ve
Eğitim Fırsatları
Çalışanlar, sadece bir işte geçirdikleri
zamanın karşılığını almak istemezler,
aynı zamanda kariyerlerinde gelişim
fırsatları da görmek isterler. Eğitim,
seminerler veya mentorluk gibi gelişim
olanakları sunmak, çalışanların
daha verimli çalışmasına ve şirkete
daha uzun süre bağlı kalmasına neden
olabilir. Kariyerlerine yatırım yapıldığını
görmek, çalışanları motive eder ve
onları daha fazla sorumluluk almaya
teşvik eder.
İyi Bir İş-Yaşam Dengesi
Günümüzde, iş-yaşam dengesi, çalışanların
işlerinden aldıkları tatminin en
önemli göstergelerinden biridir. Fazla
mesai yapmak veya sürekli iş baskısı
altında olmak, çalışanların tükenmişlik
Makale
yaşamasına yol açabilir. Bu nedenle,
işyerinde esnek çalışma saatleri, uzaktan
çalışma fırsatları ve tatil günleri gibi
unsurlar, çalışanların motivasyonunu
artırır. Sağlıklı bir iş-yaşam dengesi,
daha mutlu ve verimli çalışanlar yaratır.
Hedef Belirleme ve
Katılım
Çalışanların ne için çalıştıklarını anlamaları,
onlara bir amaç ve yön verir.
Hedef belirleme, sadece şirketin hedeflerine
değil, aynı zamanda bireysel
hedeflere de odaklanmalıdır. Çalışanların,
başarılarını nasıl ölçebileceklerini
bilmesi ve bu hedeflere ulaşmaları için
gerekli desteği almaları önemlidir. Ayrıca,
çalışanların hedef belirleme sürecine
dahil edilmesi, onların kendilerini
değerli hissetmelerini sağlar ve daha
fazla sorumluluk üstlenmelerine yol
açar.
Adil ve Rekabetçi
Ücretlendirme
Maddi ödüller ve ücretler hala çalışanların
motivasyonunu etkileyen temel
faktörlerden biridir. Adil ve rekabetçi
bir ücretlendirme sistemi, çalışanların
kendilerini değerli hissetmelerini sağlar.
Ancak, motivasyon sadece yüksek
maaşla sınırlı değildir. Çalışanlara sunulan
yan haklar, primler, sigorta gibi ek
imkanlar da motivasyon kaynağı olabilir.
İyi Bir Çalışma Ortamı
Fiziksel ve psikolojik çalışma ortamı,
çalışanların işlerine olan bağlılıklarını
etkileyebilir. İyi aydınlatılmış, konforlu
ve düzenli bir ofis, çalışanların verimliliğini
artırır. Ayrıca, sağlıklı bir işyeri
kültürü, açık iletişim ve saygı ortamı,
çalışanların kendilerini güvende hissetmelerini
sağlar. İşyerinde pozitif
bir atmosfer yaratmak, motivasyonu
önemli ölçüde artırabilir.
Özgürlük ve Yaratıcılık
Alanı
Çalışanların işlerinde özgür olabilmesi
ve yaratıcı çözümler üretebilmesi,
onların işlerine olan tutkularını artırabilir.
Mikro yönetimden kaçınılması
ve çalışanların kendi yöntemleriyle
çözümler geliştirebilmeleri, işlerine olan
bağlılıklarını güçlendirir. Çalışanlara
alan tanımak, inovasyonu teşvik eder
ve onların işlerinde daha fazla sahiplenme
duygusu yaratır.
Ekip Çalışması ve İletişim
Ekip çalışması, motivasyonu artıran
diğer önemli faktörlerden biridir. İnsanlar,
sadece kendi işleriyle değil, aynı
zamanda birlikte çalıştıkları ekip üyeleriyle
de motive olurlar. Sağlam bir ekip
dinamiği, açık ve etkili iletişim, birlikte
başarıya ulaşma hissiyatı yaratır. İyi bir
takım çalışması, aynı zamanda iş yükünün
daha dengeli bir şekilde dağılmasına
ve çalışanların birbirlerine destek
olmasına olanak tanır.
İş hayatındaki motivasyon, yalnızca
çalışanların daha fazla çalışmasını sağlamakla
kalmaz; aynı zamanda onların
genel mutluluğunu ve bağlılıklarını da
artırır. Her çalışanın motivasyon kaynakları
farklı olabilir, bu nedenle yöneticilerin
ve organizasyonların, bireysel
ihtiyaçları göz önünde bulundurarak
stratejiler geliştirmeleri önemlidir. Çalışanlarınızın
motivasyonunu artırmak,
şirketinizin başarısına katkı sağlamak
için atılacak en önemli adımlardan
biridir. Motive olmuş bir ekip, zorluklarla
başa çıkabilir, yenilikçi çözümler
geliştirebilir ve iş yerinde pozitif bir
atmosfer yaratabilir.
55
Yeni Nesil İş
Hayatında
Çalışan
İlişkilerini
Yönetmenin
İncelikleri
Geleneksel iş dünyasında çalışanişveren
ilişkileri, bağlılık ve iş
güvencesi temelinde şekillenirdi.
Ancak teknolojik dönüşümler,
küreselleşme ve yeni nesil ekonomik
modellerle bu ilişkiler derin bir
değişime uğradı. Artık çalışanlar,
düşüncelerinin ve fikirlerinin kuruma
ait olmadığının bilincinde. Dahası,
işletmelerin en değerli varlıkları
arasında yer alan çalışan bilgi birikimi,
kurumların başarısını belirleyen temel
unsurlardan biri haline geldi. Yeni
ekonomi düzeninde çalışan ilişkilerini
yönetmek, eski yöntemlerden çok
daha fazlasını gerektiriyor:
Esneklik, bireysellik ve yenilikçilik.
Büyüklerden Küçüklere:
İş Dünyasında Yapısal
Dönüşüm
Geçmişte iş dünyası, büyük, güçlü
ve bürokratik yapıdaki “filler” olarak
adlandırılan şirketlerin hâkimiyetindeydi.
Bu şirketler, uzun vadeli ürün ve
hizmet planlamaları yaparak çalışanlarına
iş güvencesi karşılığında bağlılık
beklerdi. Ancak günümüz iş dünyası
“pireler” olarak adlandırılan küçük,
çevik ve yaratıcı oluşumlarla şekilleniyor.
Pireler, hız ve esneklikleriyle klasik
şirket modellerini geride bırakıyor.
Bir örnek vermek gerekirse, film endüstrisi
bu dönüşümün belirgin bir sahnesi.
Eskiden büyük stüdyoların domine
ettiği sektör, artık proje bazlı çalışan
yönetmenler, yapımcılar ve teknik ekiplerle
ilerliyor. Kalıcı bir organizasyon
yapısına bağlı kalmak yerine, ihtiyaçlara
göre takımlar oluşturuluyor ve
projeler tamamlandıktan sonra bu
ekipler dağılıyor.
Yeni ekonomi düzeninde, şirketlerin
bireylerle kurduğu ilişki daha kişisel
ve esnek bir yapıya büründü. Artık iş
kontratları bireysel bazda düzenleniyor;
56
çalışanların bireysel hakları ve özgürlükleri
ön planda tutuluyor. Federal
şirket modelleri, bu dönüşümün örneklerinden
biri. ABB, Unilever ve Nike
gibi devler, merkezi bir kontrol mekanizmasından
çok, bağımsız grupları
koordine eden bir merkez anlayışıyla
hareket ediyor. Bu, bireysel yaratıcılığı
teşvik ederken, organizasyonel esneklik
sağlıyor.
Unilever örneğinde olduğu gibi, şirketin
kendi adıyla bir markası bile yok;
yalnızca bağımsız markaların yöneticiliğini
yapıyor. Bu model, çalışanları bir
“vatandaş” gibi kabul ediyor ve onların
iş güvencesinden konuşma özgürlüğüne
kadar geniş bir haklar yelpazesi sunuyor.
Verimlilikten Çok Etkililik
Geleneksel iş dünyası verimliliği ölçüt
alırken, yeni düzen etkili olmayı ön
planda tutuyor. Film endüstrisi bu anlayışın
en iyi örneklerinden biri. Bugün
büyük film stüdyolarının yerini, projeler
bazında bir araya gelen ekipler aldı.
Steven Spielberg’in DreamWorks firması,
bu yaklaşımın bir temsilcisi. Kalıcı
yatırımlar yerine, proje odaklı kaynak
kullanımını tercih eden bu tür yapılar,
çalışanların uzmanlıklarına ve zamanında
teslimat becerilerine dayanıyor.
Burada kritik olan, doğru kişileri doğru
işlere yönlendirmek. Özellikle uzaktan
çalışmanın yaygınlaştığı bu dönemde,
çalışanlarla güven esasına dayalı bir
ilişki kurmak daha da önem kazanıyor.
İnsan Kaynaklarından
İnsan Yönetimine
Geleneksel İnsan Kaynakları kavramı,
eski büyük şirketlerin hâkim olduğu
döneme ait bir model olarak kalmaya
başladı. Artık bireylerin yönetimi,
onların potansiyellerini ortaya çıkarma
ve ödüllendirme süreçlerini içeriyor.
General Electric ve Semco gibi şirketler,
çalışan gelişimine yaptıkları yatırımlarla
bu dönüşümün öncüsü oldular.
Nordstrom’un “Ne yapılması gerektiğini
düşünüyorsan onu yap” anlayışı, çalışanların
karar alma süreçlerine dahil
edilmesinin bir örneği. Bu tür yaklaşımlar,
çalışan memnuniyetini artırırken,
işletmelerin değişen koşullara hızlı
adapte olmasını sağlıyor.
Modern iş dünyasında şirketlerden
sadece kâr elde etmeleri değil, aynı
Makale
zamanda çevresel ve toplumsal sorumlulukları
yerine getirmeleri de bekleniyor.
Shell’in Nijerya’daki uygulamaları
nedeniyle Avrupa’da protesto edilmesi,
bu beklentilerin altını çizen bir örnek.
Şirketler, toplumsal taleplere duyarlı
olmak zorunda. Bu yeni beklentiler, iş
dünyasını sadece ekonomik değil, aynı
zamanda ahlaki ve sosyal bir denge
kurmaya zorluyor.
Geleceğin İş Dünyasında
İlişki Yönetiminin Rolü
Yeni nesil iş dünyasında çalışan ilişkilerini
yönetmek, sadece verimlilik ve
kârlılık odaklı bir çaba olmaktan çıkıyor.
Bunun yerine, çalışanların bireysel
haklarını gözeten, esnek ve yenilikçi bir
yönetim anlayışı öne çıkıyor. Çalışanların
katkılarının farkında olan, onları
ödüllendiren ve toplumsal sorumluluğu
ön planda tutan şirketler, bu yeni
dönemin kazananları olacak.
Dijitalleşme ve bireyselleşmenin yükseldiği
bir dünyada, şirketler çalışanlarının
yaratıcılığını teşvik ederken, toplumsal
sorumluluk bilincini de koruyarak başarıyı
sürdürülebilir kılabilir. İşte bu, yeni
nesil iş dünyasında çalışan ilişkilerini
yönetmenin gerçek incelikleridir.
57
Makale
Mavi Yakada
Performans
Değerlendirmesi
Nasıl Yapılır?
Rekabetin her geçen gün daha da yoğunlaştığı iş dünyasında, başarıya
ulaşmak için yalnızca vizyon sahibi liderlere ya da etkili stratejilere
değil, aynı zamanda iş gücünün her bir bireyin potansiyelini en iyi
şekilde değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Bu noktada, mavi yaka çalışanlar,
işletmelerin üretim hattındaki gizli kahramanları olarak öne çıkar. Ancak,
bu önemli iş gücünü yalnızca sayı ya da süreç olarak görmek, işletmelerin
yapabileceği en büyük hata olur. Mavi yaka çalışanların performansını
doğru bir şekilde değerlendirmek, onların katkılarını artırmak ve işletmeyi
ileriye taşımak adına en güçlü araçlardan biridir.
Mavi Yaka Performans
Değerlendirmesi Ne
Demek?
Performans değerlendirmesi, mavi
yaka çalışanların belirli bir dönemdeki
başarılarını, iş süreçlerine katkılarını
ve gelişim potansiyellerini belirlemek
için kullanılan sistemli bir yaklaşımdır.
Bu süreç, bir denetleme aracı olmanın
ötesinde, çalışanların mesleki becerilerini
geliştirme, onları motive etme
ve işletmenin verimliliğini artırma misyonu
taşır.
Bu değerlendirmenin amacı yalnızca
çalışanların performansını ölçmek
değil, aynı zamanda bireysel yetkinliklerini
ortaya çıkararak işletmenin genel
başarısına olan etkilerini anlamaktır.
Örneğin, bir inşaat işçisinin teknik
becerisi kadar, sorumluluk bilinci ve
iş sağlığına verdiği önem de değerlendirme
süreçlerinde kritik rol oynar. İyi
bir performans değerlendirme sistemi,
bu tür detayları göz önünde bulundurarak
işletme içinde adalet duygusunu
pekiştirir ve çalışanların daha büyük
hedeflere yönelmesini sağlar.
58
Makale
Performans
Değerlendirmesi Yapmak
Neden Gereklidir?
Performans değerlendirmesi, işletmelere
yalnızca mevcut durumlarını analiz
etme fırsatı sunmaz, aynı zamanda
geleceğe yönelik güçlü bir planlama
altyapısı sağlar. Bu süreç, hem çalışanlar
hem de işverenler için kazan-kazan
durumu yaratır:
Çalışan Perspektifi - Mavi yaka çalışanlar,
performanslarının objektif kriterlere
dayalı olarak değerlendirilmesi
sayesinde kendilerini değerli hisseder.
Eksik yönlerini görme ve geliştirme
fırsatına sahip olurlar. Terfi, ödül veya
eğitim gibi imkanlarla desteklenen bir
çalışan, daha yüksek bir motivasyon ve
iş bağlılığı sergiler.
İşveren Perspektifi - İşletmeler, performans
değerlendirme süreçleriyle
hem bireysel hem de ekip düzeyinde
verimliliği artırabilir. Ayrıca, doğru kişilerin
doğru pozisyonlara yerleştirilmesi,
işletme genelinde daha uyumlu bir
çalışma ortamı yaratır.
Çalışan Performans
Değerlendirmesinde
Kriter Ne Olmalı?
Mavi yakalı çalışanların performansını
değerlendirmek, yalnızca teknik becerilere
değil, aynı zamanda daha geniş
bir çerçeveye odaklanmayı gerektirir.
Çalışanın iş süreçlerine katkısı, ekip
içindeki uyumu ve sorumluluk bilinci
gibi unsurlar göz önünde bulundurulmalıdır.
Bu süreçte öne çıkan bazı kriterler
şunlardır:
● İş süreçlerindeki zorluklara çözüm
bulma yeteneği, mavi yaka çalışanlar
için önemli bir avantajdır.
● Ekip içindeki uyumu güçlendiren
iletişim becerileri ile işe düzenli ve
disiplinli bir şekilde yaklaşmak, işletme
başarısında kritik rol oynar.
● Çalışanın teknik bilgisi ve becerilerinin
iş sonuçlarına etkisi değerlendirilir.
Örneğin, bir kaynakçının
kaynak işlemlerindeki başarı oranı
ya da bir tekstil işçisinin ürün kalitesine
katkısı bu bağlamda incelenir.
Performans değerlendirmesi yalnızca
eksikliklerin tespit edilmesiyle sınırlı
kalmamalıdır. Aksine, çalışanların
gelişimini desteklemek ve katkılarını
ödüllendirmek, bu sürecin en önemli
unsurlarından biridir. Mesleki ve teknik
eğitimler, çalışanların hem bireysel
yetkinliklerini artırmalarına hem de
kendilerini daha değerli hissetmelerine
katkı sağlar.
Ayrıca, ödüllendirme sistemleri, çalışan
motivasyonunu artırmak için etkili bir
araçtır. Örneğin, başarılı bir performans
sergileyen çalışanlara maddi teşvikler,
ekstra izin günleri ya da terfi imkanları
sunulabilir. Mavi yaka çalışanların performansını
değerlendirmek, yalnızca
bireysel başarıyı ölçmek değil, işletmenin
kalbini güçlendirmek anlamına
gelir. Bu süreç, çalışanların katkılarını
daha görünür hale getirerek hem onların
hem de işletmenin büyümesini destekler.
Adaletli, gelişime açık ve motive
edici bir performans yönetimi, yalnızca
bugünün değil, geleceğin başarısını da
güvence altına alır.
59
Bizden Haberler
2024'te Gıda
Sektörü Zirveye
Yerleşti: En Fazla
İş Başvurusu O
Alanda Yapıldı
2024 yılı boyunca Eleman.net, toplamda 9 milyon 300 bin
iş başvurusyla dikkat çekerken, 581 bin kişiyi yerleştirmeyi
başardı. Gıda sektörü, yayınlanan iş ilanları ve başvuru sayıları
açısından zirveye yerleşti. Ayrıca platformda kadınlar erkeklerden
daha fazla iş yaparak yüzde 50,03 oranla dikkat çekici
bir başarı imza atması, 2024 yılına damgasını vurdu.
eleman.net
eleman.net'ten Büyük Başarı:
581 Bin Kişiye İstihdam
Türkiye'nin önde gelen istihdam platformlarından biri olan
eleman.net, 2024 yılında önemli bir başarıya imza attı. Farklı
mesleklerden 508 bin kişi özgeçmiş oluşurken, toplamda 9
milyon 300 bin başvuru yapıldı. 581 bin kişi ise eleman.net
üzerinden iş sahibi oldu. Ayrıca platformun Anadolu'daki illere
yönelik başlattığı istihdam seferberliği projesi de büyük ilgi
gördü. Bu proje kapsamında, 55 şehirdeki küçük işletmelere
ücretsiz iş ilanı desteği sunuldu.
Kadınlar 2024'te Erkeklerden
Daha Fazla İş Başvurusu Yaptı
eleman.net'te, 2024'te yapılan iş başvurularının yüzde 50,03'ü
kadınlardan geldi. Erkeklerin oranı ise yüzde 49,97 olarak
kaydedildi. Başvuru yapanların eğitim durumu ise çeşitlendi.
İlköğretim mezunları yüzde 12,63, lise mezunları yüzde 44,9,
ön lisans mezunları yüzde 18,58 ve lisans/yüksek lisans mezunları
ise yüzde 23,89 oranında başvurularını ilettiler.
%49,97
%50,03
60
Bizden Haberler
En Fazla İş Başvurusu Pazartesi ve Salı
Günlerinde Yapıldı
38.455
2024 yılında iş başvurularının en yoğun olduğu günlerde pazartesi
ve salı oldu. Özellikle 24 Haziran'da 38 bin 455 başvuru
ile bir rekor kırıldı. En fazla iş ilanı ise 15 Nisan'da 2 bin 970
ilanla yayınlandı.
İstanbul, 315 Bin 219 Kişiyle Zirvede:
Diğer Şehirler ve İstihdam Oranı
eleman.net platformu, İstanbul'da 315 bin 219 kişiyi iş sahibi
yaptı. Diğer büyük şehirler arasında Ankara 55 bin 515, İzmir
ise 53 bin 27 kişiyle istihdamda öne çıkan il oldu. Kocaeli'de
50 bin 504 kişi, Bursa'da ise 22 bin 950 kişi iş buldu.
Gıda Sektörü 663 Bin 767 Başvuru ile İlk Sırada
2024'te en fazla iş yapılması yapılan sektör, 663 bin 767 başvuruyla
gıda sektörü oldu. Mağazacılık/perakendecilik sektörü
ise 644 bin 795 başvuruyla ikinci sırada yer aldı. Diğer önde
gelen sektörler arasında lojistik, hizmet, güvenlik ve üretim yer
alırken, otomotiv, tekstil, çağrı merkezi ve kargo sektörleri de
yoğun başvurular aldı.
GIDA SEKTÖRÜ
Güvenlik Sektörü En Fazla İş İlanı Veren Alan Oldu
2024'te iş ilanı yayınlama açısından en fazla ilan yayınlayan
sektör ise 33 bin 215 ilanla gıda oldu. Bunu 25 bin 763 ilanla
güvenlik sektörü takip etti. Mağazacılık/perakendecilik ve lojistik
sektörleri de çok sayıda iş ilanını yayımlayarak dikkat çekti.
61
Bizden Haberler
Çalışanların %45’i
2024 yılında en az
bir kez başka şehre
taşınmayı düşündü
Eleman.net olarak düzenlediğimiz ankette, çalışanların yüzde 45’i son bir
yıl içinde başka bir şehre taşınmayı düşündüğünü dile getirdi. Yüzde 79
oranındaki büyük çoğunluk, tersine göç için devlet teşviklerinin artması
gerektiğini belirtirken, iç göçte öne çıkan rota yüzde 43 oranıyla Ege
şehirleri oldu.
Türkiye'nin önde gelen istihdam platformu Eleman.net, son yıllarda
gündemde sıkılıkla yer alan tersine göç konusunda çalışanların görüşlerini
ortaya çıkardı. Düzenlendiğimiz ankette yer alan “Tersine göç hareketinin
hızlandığına inanıyor musunuz?” sorusuna, katılımcıların yüzde 43’ü
“Evet”, yüzde 32’si “Hayır”, yüzde 25’i ise “Kararsızım” yanıtını verdi.
En önemli neden iyi iş
fırsatları;
“Son bir yıl içinde başka bir şehre taşınmayı
düşündünüz mü” sorusuna yüzde
45 oranında olumlu yanıt verildi. Bekar
çalışanlarda pozitif cevap oranı yüzde
53, evlilerde ise yüzde 41 oldu. Öte
yandan taşınmayı düşündüren etkenler
sorulduğunda, çalışanların yüzde
43’ü kararlarını etkileyen en önemli
nedenin “iyi iş fırsatları” olduğunu
belirtirken, yüzde 29’u “daha uygun
yaşam maliyeti” seçeneğini tercih etti.
Ayrıca, yüzde 20’si büyük şehirlerdeki
trafik ve yoğunluktan kaçmayı, yüzde
8’i ise ailelerine veya akrabalarına yakın
olmayı kararlarında belirleyici bir etken
olarak gördü.
Yüzde 61’i başka şehirde
iş bulurum diyor
Şehir değiştirmeyi düşünen çalışanların
yüzde 43’ü Ege şehirlerini (İzmir, Muğla
vb.) tercih ederken, yüzde 26’sı Marmara’da
başka bir şehirde (Bursa, Kocaeli
vb.) yaşamak istediğini belirtti. Ek olarak,
anket katılımcılarının yüzde 14’ü
Karadeniz şehirlerine (Trabzon, Samsun
vb.), yüzde 11’i Akdeniz bölgesine
(Antalya, Mersin vb.) ve yüzde 6’sı ise
İç Anadolu şehirlerine (Konya, Kayseri
vb.) taşınmayı tercih edeceğini belirtti.
Anketin “Başka bir şehirde iş bulabileceğinizi
düşünüyor musunuz?” sorusuna
ise, yüzde 61 oranında “Evet”, yüzde
13 oranında “Hayır”, yüzde 26 oranında
“Emin değilim” cevabı verildi.
62
Uygun iş fırsatı
sunulursa yüzde 31’i
hemen değerlendirecek
Başka bir şehre taşınmayı zorlaştıran
en büyük engel sorulduğunda ise çalışanların
yüzde 35’lik en yüksek oranı
“ailemi veya sosyal çevremi geride
bırakmak” cevabını verdi. Aynı soruda,
katılımcıların yüzde 30’u “ekonomik
nedenler”, yüzde 20’si “yeni bir şehirde
iş bulamamak”, yüzde 13’ü “eğitim
veya çocukların durumu” ve yüzde 2’si
“mevcut işimden memnunum” yanıtını
tercih etti.
Şu an başka bir şehirde kendilerine
uygun bir iş fırsatı sunulması durumunda,
çalışanların yüzde 31’i “hemen
değerlendiririm” cevabını verirken, yüzde
44’ü “şartları çok iyi olmalı” dedi.
Yüzde 25’i ise “bulunduğum şehirde
kalmayı tercih ederim” yanıtını verdi.
Bilgi teknolojileri
ve yazılım alanı iş
potansiyelinde zirvede
Anketin “Tersine göçün hızlanmasıyla
birlikte, iş fırsatları hangi şehirlerde
daha cazip hale gelmiştir?” sorusuna,
çalışanların yüzde 53’ü İstanbul, yüzde
15’i İzmir, yüzde 10’u Ankara, yüzde 9’u
Antalya, yüzde 9’u Eskişehir ve yüzde
4’ü Adana dedi.
İş potansiyelinin arttığı sektörler sorulduğunda
ise, yüzde 34 ile en yüksek
oranla “bilgi teknolojileri ve yazılım”
yanıtı verildi. Katılımcıların yüzde 26’sı
“sanayi ve üretim”, yüzde 24’ü “turizm
ve hizmet sektörü”, yüzde 12’si “sağlık
ve tıp”, yüzde
3’ü ise “eğitim”
sektörlerini
işaret
etti.
En büyük beklenti sosyal
ve kültürel etkinlikler
“Göç edeceğiniz şehirde hangi sosyal
hizmetlerin geliştirilmiş olmasını beklersiniz?”
sorusuna çalışanların yüzde
32’si “Sağlık Hizmetleri”, yüzde 18’i
“Eğitim hizmetleri”, yüzde 37’si “Sosyal
ve kültürel etkinlikler”, yüzde 14’ü
“Çocuklar ve gençler için özel programlar”
cevabını verdi.
Çalışanların yüzde 79’u
devlet teşvikleri artmalı
diyor
Anketin devamında yer alan “Tersine
göç edenler için devlet teşviklerinin
artırılması gerektiğini düşünüyor
musunuz?” sorusuna, katılımcıların
yüzde 79'luk büyük oranı kesinlikle
artırılmalı dedi. Aynı soruya yüzde 6
oranında “Hayır”, yüzde 15 oranında
da “Kararsızım” yanıtı da verildi.
Düşük faizli krediler ve
hibeler en çok istenen
destekler
“Tersine göç eden
bireylerin
girişimci-
l i k
potansiye- l i -
ni artırmak
için
hangi destek-
ler
sağlanma-
lı?”
sorusuna ise
anket
katılımcı-
larının
Bizden Haberler
yüzde 38'i düşük faizli kredi ve hibeler,
yüzde 26'sı iş geliştirme eğitimleri
yanıtını verdi. Öte yandan, yüzde 16'sı
teknoloji ve altyapı desteği, yüzde 13'ü
yerel yönetimlerden lojistik ve ofis
alanı desteği ve yüzde 7'si yerel pazar
olanaklarına erişim desteği verilmesi
gerektiğini belirtti.
“Metropol dışı şehirlerde
yatırımlar artmalı”
Anket sonuçlarına dairw
değerlendirmelerde bulunan
Eleman.net CEO’su Levent
Dicle, şunları söyledi: “Büyük
şehirlerde enflasyonla
birlikte artan geçim
sıkıntısı, çalışanları daha
az maliyetle yaşayabileceği
şehirlere yöneltiyor. Tabii
daha verimli sonuçlar için
metropol dışı şehirlerde iş
olanakları, eğitim, hizmetler,
yeni yatırımlar ve şehirleşme
adımları hızlandırılmalıdır.
Devlet teşvikleri de bu
noktada hayati rol oynuyor.
Girişimcilik potansiyelinin ülke
geneline yayılması bu yolla
sağlanabilir. Ayrıca, nüfusun
ülke geneline yayılması hem
büyük şehirlerdeki yaşam
yükünü azaltacak hem de
kalkınma için yeni fırsatlar
sunacaktır”
63