07.05.2025 Views

Hotel Restaurant Mayıs 2025

PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!

SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.












Gelecek uzak değil!

hotelrestaurantmagazine

@Hitechdergisi

hotelrestaurantmagazine

Her şeyin çok hızlı değiştiği bir çağdayız. Eskiden yılları

alan dönüşümler, artık birkaç sezona sığabiliyor. Bu

değişimin en güçlü yansımalarından biri de hiç kuşkusuz

turizm ve gastronomi dünyasında yaşanıyor. Verilere

bakıldığında, Türkiye’nin bu iki alanda da büyük bir

potansiyel barındırdığı açıkça görülüyor. Ve şimdi, o

potansiyelin gerçeğe dönüştüğü bir dönemin içindeyiz.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un

“turizmin başkenti” olarak nitelendirdiği Antalya'da

2025 yılı için konulan 18 milyon yabancı turist hedefi,

aslında tüm ülkenin turizmdeki iddiasını da temsil

ediyor. Ersoy, bu yılın ilk üç ayında Türkiye'ye 8,9 milyon

turistin geldiğini ve 9,5 milyar dolar turizm geliri

sağlandığını AKM İstanbul toplantısında açıkladı.

Pandemi sonrası dalgalanmalara rağmen iç pazarda 54,3

milyon seyahat eden kişiyle hâlâ canlı kalan bir sektör

söz konusu. Yurt içindeki bu hareketlilik, hem ekonomik

hem kültürel açıdan kayda değer bir zemin hazırlıyor.

Globalde ise, Katar gibi destinasyonlar 2025 yılı için

%3,5'lik artış hedefiyle öne çıkarken, dünya OTA pazarı

2031’de 670,6 milyar dolara ulaşmaya hazırlanıyor.

Türkiye bu yarışta yalnızca bir izleyici değil, başrol

oyuncularından biri olmaya aday.

Bu ivmenin yalnızca rakamlarla değil, içerikle de

desteklenmesi gerektiği açık. İşte tam da bu noktada

gastronomi devreye giriyor. Urla'da düzenlenen 11.

Uluslararası Urla Enginar Festivali, bu yıl 1. Uluslararası

Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım Konferansı ile

birleşerek gastronomi ile tarımın sürdürülebilirliğini bir

araya getirdi. GastroFarm Urla, sadece bir festival değil,

aynı zamanda geleceğin tarım ve gastronomi

politikalarını şekillendiren bir hareketin başlangıcı olarak

da önem taşıyor.

Muğla'nın çam balını, Kastamonu'nun ıhlamur balını,

Zonguldak'ın kestane balını çoğumuz iyi biliriz belki. Peki

ya Ardahan'ın yüksek yaylalarından, Tunceli'nin

dağlarından ya da Sivas'ın vadilerinden gelen aromatik

balları? Onlar hâlâ keşfedilmeyi bekliyor. Oysa elimizde

sadece sofraları değil, dünyayı etkileyebilecek nitelikte bir

hazine var: Türk balı! Gastronomi dünyası sürekli yeni

tatlar ve hikâyeler ararken, elimizde keşfedilmeyi

bekleyen muazzam bir hazine var. “Gastronominin yeni

altını neden Türk balı olmasın?” Balparmak ev

sahipliğinde katıldığım bal tadım etkinliğinden tam da

bu soruyla ayrıldım. Detayları bu sayımızda.

Ve! İstanbul'da ilk kez gerçekleşen Salon Du Chocolat,

çikolatanın büyülü evrenini dünya sahnesine taşıdı.

Dergimiz Hotel & Restaurant adına moderatörlüğünü

üstlendiğim “Yaratıcı Artizan Çikolata ve

Sürdürülebilirlik” paneli ise bu dünyanın daha etik, daha

bilinçli ve yaratıcı bir geleceğe nasıl evrileceğini tartıştı.

Çikolatanın içindeki kakao çekirdeğinden başlayan bu

hikâye, aslında doğaya, üreticiye ve sofraya uzanan

bütünsel bir bakışın simgesiydi.

Gastronomi deneyimlerinin mekânla birleştiği anlar da

unutulmaz oluyor elbette. Çırağan Palace Kempinski

İstanbul’daki Bellini’de Şef Giovanni Vaccaro’nun

yenilenen menüsüyle İtalya’ya lezzetli bir yolculuk

yaparken, Kebapçı İskender’in İstanbul’daki şubesinde

geleneksel mirasın sıcaklığını hissetmek mümkündü.

Gastronomi yalnızca damakta değil, kalpte de iz

bırakıyor artık.

Tüm bu gelişmelerin yanında Türkiye’nin konaklama

yatırımlarındaki artış da dikkat çekici. Wyndham,

Radisson, Marriott gibi global markalar yeni yatırımlarla

Türkiye'yi daha güçlü bir turizm destinasyonuna

dönüştürüyor. Ege’nin masmavi denizlerine komşu Sibyl

Hotel Erythrai gibi butik oteller ise deneyim odaklı yeni

bir turizm anlayışının sinyallerini veriyor.

Özetle, Türkiye artık yalnızca tarihî eserleriyle değil,

lezzetiyle, konaklama kalitesiyle ve vizyoner

festivalleriyle küresel sahnede söz sahibi bir oyuncu olma

yolunda ilerliyor. Gelecek uzak değil, aslında burada:

tabakta, valizde, otel lobisinde, festival kalabalığında…

Keyifli okumalar dilerim.

K

GENEL MÜDÜR

(Sorumlu)

REKLAM SATIŞ PAZARLAMA

REKLAM KOORDİNATÖRÜ

Emir Ömer ÖCAL

emir.ocal@img.com.tr

0212 454 22 22

TEKNIK MÜDÜR

BILGI İŞLEM

TOLGA ÇAKMAKLI

tolga.cakmakli@img.com.tr

TAYFUN AYDIN

tayfun.aydin@img.com.tr

İMG WEB TEAM MAIL

web@img.com.tr

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ

Doç. Dr. MURAT DOĞDUBAY

GÜRKAN BOZTEPE

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı

TEZER ÖNER

Agon Danışmanlık / Gayrimenkul ve

İşletme Yatırım Danışmanı

HÜSEYİN KURT

Uluslararası MICE Endüstrisi Derneği

Başkanı

AYDIN DEMIR

Yeditepe Üniversitesi Gastronmi Mutfak

Sanatları Chef Ögretim Görevlisi/

The Maestro Hotel Executive Chef

website

www.hotelrestaurantmagazine.com

e-mail

info@img.com.tr

CTP - BASKI

İRTİBAT BÜROLARIMIZ

ADRES

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler/ İSTANBUL

Tel: +90 212 454 30 00 Fax: +90 212 454 34 94

www.ihlasmatbaacilik.com

BURSA +90.224 211 44 50-51

KONYA +90.332 238 10 71

İSTMAG

Magazin Gazetecilik Yayıncılık

İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.

İHLAS MEDIA CENTER

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi

No: 11 Medya Blok Kat: 1

34197 Yenibosna / İstanbul / Turkey

Tel: 0212 454 22 22

Faks: 0212 454 22 93

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın hakları

İSTMAG Magazin Gazetecilik Yayıncılık İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır. ISSN:1305-1792



Bu sayımızda

antre

16 Sektörden kısa haberler

gündem

24 Bakan Ersoy 2025 ilk çeyrek

sonuçlarını açıkladı

26 Yerli turist seyahate ne kadar

harcadı?

28 Ersoy: Antalya’ya bu yıl 18 milyon

turist bekliyoruz

30 OTA pazarı 2031’de 670 milyar

doları aşacak

32 Aksu: Resortlerde rekabetçi

aksiyonlar yeniden tasarlanmalı

34 TUROYD’da bayrak değişimi

36 ATF, 2025 manifestosunu

yayınladı

38 Katar 5,3 milyon turist hedefliyor

40 PATA: Bölgemiz 2027'de 813

milyon ziyaretçi ağırlayacak

yeni yatırımlar

44 Moxy Istanbul Beyoğlu kapılarını

açtı

46 Wyndham Gaziantep'teki ilk

otelini açtı

48 Radisson Hotel İstanbul Merter

hizmete girdi

50 Ildırı’da yeni bir konaklama

deneyimi

28

44

98

38

50


www

emart

emart

30 Yıllık Deneyimi ile

Dondurma Arabalarında

Kalitenin Adresi EMART

5:17

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

Your story

emart

Emart

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

Onlarca Model

Arasından Arabanızı

İstediğiniz Renk ve

Ebatlarda Kurumsal

Kimliğinize Uygun

Özelleştirin

emart

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

emart

Liked by Benjamin and others

#foodcart #icecream #dondurmaarabalari

0 likes

#emartmakine

340 likes

FoodCarts! #carretto #emartmakine

Emart Dondurma

Arabaları Dikkat

Çeken Tasarımları ve

Enfes Dondurmaları

ile Yaz Akşamlarınızın

Vazgeçilmezi Olacak


marka

52 Kaynakçı: Tüm dünyada ‘Kristal’

gibi parlamaya devam edeceğiz

54 Tazelik, hijyen ve estetiğin

küresel elçisi: Meksaş Mutfak

56 Gürkaynak: Sofra grubundan açık

büfeye her alanda güçleniyoruz

58 Toledo: 20’den fazla ülkede varız,

sırada Amerika var!

60 Kale Alarm X ile güvenlikte yeni

bir dönem başlıyor

şefin gözünden

62 Şeflik genlerinde var:

Şenol Türkoğlu

gastro etkinlik

66 Antalya Kahve Festivali ikincisini

düzenledi

68 Salon Du Chocolat rüzgarı

İstanbul'u sardı

70 g2m, lezzet ve sanatı buluşturdu

72 GastroFarm Urla’da

62

sürdürülebilir tarım ve

gastronomi birleşti

74 Gastronominin “yeni altını”

neden Türk Balı olmasın?

76 Manavgat Girit’ten Side’ye Kültür

ve Lezzet Festivali gerçekleşti

gastro güncel

78 Doğan: Türk mutfağının gizli

kimyası: Gelenek moleküler

eşleşmeyle buluştuğunda

gastro aktüel

80 Gastronomi sektöründen

haberler

yeni mekan

86 Bellini’de İtalyan yorumlarıyla

damağımı tazeledim

88 Babel, Türkiye’ye geliyor

89 Ve şimdi aynı ruh, Kanyon’da

90 Vakti geldiğinde İstanbul’daki

adres belli: Kebapçı İskender

91 8 bölgeden İtalyan lezzetleriyle

Başkent’te

92 Lezzet ve eğlence haritasında

çok yeni: Donkey Pub Ataşehir

93 Köşebaşı şimdi de İstinye'de

92

94 Perran Ocakbaşı, 2. şubesiyle

Kalamış’ta

95 Pinkberry, Tema World’te açıldı

96 Tarihi Tencere Köftecisi’nden

“herkese köfte, herkese ekmek!

97 Türkiye’de açılan en yeni

mekanlar

ilham veren tasarımlar

98 Mekansal akışkanlık ve katmanlı

bir deneyim sunan restoran

tasarımı: SCALLA

HoReCa teknoloji &

sistemleri

100 Geleceğin konuk ağırlama

teknolojileri Protel Teknoloji

Günleri’nde konuşuldu

102 Technogym’de yeni bir çağ

başlıyor

103 HoReCa teknoloji ve sistemleri

102

www.hotelrestaurantmagazine.com





16

hotel restaurant

& hi-tech

antre

The Grand Tarabya’nın

dönüşümünü

Afif Salibi yönetecek

The Grand Tarabya, dönüşüm

sürecini yönetecek yeni Genel

Müdürü olarak Afif Salibi’yi

atadığını duyurdu. Otelciliğin önde

gelen okullarından César Ritz

College’dan otel yönetimi diploması

alarak sektöre adım atan Salibi,

Washington State Üniversitesi’nden

Otel İşletmeciliği lisansına ve

Cornell Üniversitesi’nden de

sertifikaya sahiptir. Salibi, son 17

yılını Fairmont ve Raffles otellerinde

üst düzey yönetim pozisyonlarında

geçirerek misafir memnuniyeti ve

hizmette mükemmelliği ön plana çıkaran yenilikler gerçekleştirdi.

2017 yılında Fairmont Royal Palm Marrakech’te Genel Müdürlük

görevini üstlenen Salibi, 2021’de Raffles Dubai’nin Genel Müdürü

olarak görev yaparak başarılarına bir yenisini eklemiştir. Şimdi

ise The Grand Tarabya’da liderlik yapacak. İstanbul’un en prestijli

otellerinden biri olan The Grand Tarabya, global otelcilik şirketi

Accor’un deneyimli yönetimiyle yepyeni bir döneme adım atıyor. Bu

stratejik iş birliği, otelin 1900’lü yılların başına dayanan köklü tarihini,

modern otelcilik anlayışıyla harmanlayarak misafirlerine eşsiz

deneyimler sunmayı hedefliyor.

JW Marriott Hotel

Marmara Sea’ya ödül

JW Marriott Hotel Istanbul Marmara Sea, 2024 yılında katıldığı ilk

değerlendirme döneminde Forbes tarafından “Four Star” derecesine

layık görülerek uluslararası arenada dikkat çekici bir başarıya imza

attı. Aynı yıl misafir memnuniyeti alanında da üstün bir performans

sergileyen otel, JW Marriott markası bünyesindeki oteller arasında

Avrupa ve Orta Doğu’da 1., dünya genelinde ise 2. sıraya yerleşti. Bu

etkileyici başarılar, otelin global ölçekteki yükselişini ve lüks konaklama

sektöründeki güçlü duruşunu net bir şekilde ortaya koydu. Elde edilen

bu değerli ödüller, marka kurucusu J. Willard Marriott’un mirasını

yaşatan kusursuz hizmet anlayışını, markanın vizyoner duruşunu,

tutkuyla şekillenen misyonunu ve hizmet kalitesine duyulan sarsılmaz

inancı yansıtıyor. JW Marriott Hotel Istanbul Marmara Sea, bu anlamlı

başarıları yalnızca sahip olduğu fiziksel olanaklarla değil; her gün büyük

bir tutku ve adanmışlıkla çalışan, markanın değerlerini benimseyerek

misafir deneyiminin her anına yansıtan olağanüstü ekibiyle elde etti.

Bentour Reisen’da “Club of the

Best” dönemi

Avrupa’nın önde gelen Türkiye

tur operatörlerinden Bentour

Reisen, 2025 sonbaharında yeni

bir konseptle yoluna devam

ediyor. Şirket, en başarılı

seyahat acentelerini 5-8

Kasım 2025 tarihleri arasında

İzmir bölgesindeki Sunis Efes

Royal Palace Resort & Spa’da

düzenlenecek özel etkinlik “Club

of the Best” ile ağırlamaya

hazırlanıyor. Yıllardır başarıyla

gerçekleştirilen “Comedy Night”

etkinliğini yeni bir formatla geride

bırakan Bentour Reisen, bu özel buluşma ile seyahat acenteleriyle

olan iletişimini daha güçlü ve anlamlı kılmayı hedefliyor. Yeni

konsept kapsamında katılımcıları; şirketin stratejik hedeflerine

dair vizyon toplantıları ve etkileşimli atölyeler, başarılı seyahat

acentelerinin onurlandırılacağı özel ödül gecesi, Purple Night” ve

unutulmaz bir gala ile iki temalı akşam organizasyonu, Bentour

Reisen ile seyahat acenteleri arasındaki güçlü bağları pekiştiren

özel aktiviteler bekliyor. Bentour Reisen CEO’su Deniz Uğur “Club

of the Best ile uzun yıllardır bizimle birlikte çalışan partnerlerimize

teşekkür etmek istiyoruz. Hedefimiz, İzmir’deki bu buluşmayı

unutulmaz kılmak ve birlikte yeni seyahat sezonuna güçlü bir

başlangıç yapmaktır” dedi.

Lüks ve

eğlenceyi

yeniden

tanımlıyor

Ege’nin büyüleyici

atmosferinde, Yalıkavak

Marina’ya yalnızca 3

kilometre mesafede

konumlanan The Bodrum

EDITION, benzersiz

konaklama deneyimiyle

lüksü yeniden tanımlıyor.

Butik otel anlayışıyla

tasarlanan şık odalar,

süitler ve üç katlı ödüllü

“The Villa”, her detayı özenle düşünülmüş konforlu bir deneyim

sunuyor. Kişiye özel hizmet anlayışıyla misafirlerin vazgeçilmez rotası

hâline gelen bu villa, lüksü ve mahremiyeti mükemmel bir uyumla

bir araya getiriyor. Lüks, huzur ve ayrıcalığın mükemmel bir dengede

buluştuğu tesis, 2025 yaz sezonunda her detayı unutulmaz kılmaya

devam ediyor. Akdeniz’in ferahlatıcı esintileri eşliğinde, ayrıcalıklı bir

tatilin tüm incelikleri misafirlerini bekliyor. Tesis, mutfaklarında bu

sezon da dünyaca tanınan şeflerle iş birliği yaparak, rafine ve güçlü bir

gastronomi deneyimi sunuyor. Tesisin bu sezonki wellness yaklaşımı

ise, klasik SPA kavramının ötesine geçerek bütünsel bir yaşam

sanatına evriliyor.



18

hotel restaurant

& hi-tech

antre

ATF’ye

‘Uluslararası’ unvanı

Türkiye'nin ve Akdeniz

Bölgesi'nin en önemli

turizm fuarı olan Antalya

Turizm Fuarı (ATF25

Türkiye), "Uluslararası"

unvanını kazanarak,

küresel turizm

arenasında daha güçlü

bir konum elde etti. GMT

Fuarcılık’ın düzenlediği

Antalya Turizm Fuarı,

Türkiye Odalar ve

Borsalar Birliği (TOBB) tarafından belirlenen tüm kriterleri başarıyla

yerine getirerek, bu prestijli unvanı alma hakkı kazandı. Bu unvan,

ATF’nin uluslararası medya ve sektör basınındaki görünürlüğünü

artırarak, dünya çapında daha fazla katılım ve ziyaretçi çekme

potansiyelini beraberinde getirecek. Artık resmi olarak uluslararası

bir fuar statüsüne sahip olan ATF, büyük markalar ve yatırımcılar için

stratejik fırsatlar yaratırken, yeni iş birlikleri ve ticaret bağlantıları

kurma imkânı sunacak. Bu uluslararası tanınma, ATF’nin pazarlama

gücünü güçlendirerek onu küresel ölçekte daha rekabetçi ve prestijli

bir etkinlik haline getirecek ve aynı zamanda yer bulma ile küresel

tanınırlık açısından önemli bir avantaj sağlayacak. ATF, sektördeki en

yüksek standartları belirleyerek, global düzeydeki etkinliğini daha da

büyütmeye devam edecek.

Selectum Junior World Cup,

2.sini düzenledi

Çocuk futbolunun en prestijli organizasyonları arasında gösterilen

Selectum Junior World Cup Antalya (JWCA), 16-20 Nisan tarihleri

arasında Antalya Belek’te düzenlendi. Bu yıl ikincisi gerçekleşen turnuva,

bu yıl yalnızca bir spor etkinliği değil; bugüne dek dünya genelinde bu

kadar fazla ünlü takımın katıldığı başka bir çocuk futbol turnuvasının

düzenlenmemiş olmasıyla da tarihe geçti. 5 kıtadan, 28 ülkeden,

300’ün üzerinde takım ve 3.000’i aşkın genç futbolcunun buluştuğu

organizasyon, hem sportif başarıları hem de uluslararası çocuk spor

kültürünü desteklemesiyle öne çıktı. Selectum Junior World Cup

Antalya, sadece çocuk futbolu alanında değil, global düzeyde sporun

birleştirici gücünü ortaya koyan en güçlü organizasyonlardan biri

olarak dikkat çekiyor. Belek’te başlayan bu büyük buluşma, çocukların

geleceğine umut ve ilham katmayı sürdürüyor.

Süperyat pazarındaki

büyümeye yön veriyor

Kaptanlar ve

yat sahiplerinin

D-Marin’in yüksek

kaliteli hizmetlerini

ve benzersiz

olanaklarını

tercih etmesiyle,

bağlama alanları

hızla dolmaya

devam ediyor.

BOAT International’ın Küresel Sipariş Defteri verilerinde, 2023

ve 2024 yıllarında toplamda 2.369 adet süperyatın sipariş edildiği

görülüyor. 2025 yılı içinse, 24 metrenin üzerinde 1.138 süperyatın

inşa edilmesi planlanıyor. Bu büyüme trendine paralel olarak

D-Marin, portföyüne eklediği beş yeni marina ile Akdeniz ve

Körfez’deki liderliğini daha da güçlendiriyor. Süperyat sektöründeki

dönüşümü değerlendiren D-Marin CEO’su Oliver Dörschuck,

Dinamik süperyat endüstrisi, yalnızca uyum sağlayabilen değil, aynı

zamanda vizyon geliştirebilen marinalar gerektiriyor. Durmaksızın

büyüyen yapımız sayesinde dünyanın en prestijli yatlarını

ağırlarken; yat sahiplerinin, kaptanların ve charter şirketlerinin

hassas beklentilerine özel çözümler sunuyoruz. D-Marin’in seçkin

marinalarında, en seçici süperyat misafirlerinin dahi beklentilerini

aşan premium hizmetler ve son teknolojiyle donatılmış tesisler

bir araya geliyor; bu da misafirlerimize gerçekten benzersiz bir

deneyim sağlıyor” dedi.

KKTC’ye büyük

tanıtım desteği

Kuzey

Kıbrıs Türk

Cumhuriyeti

Turizm ve Çevre

Bakanlığı,

Türkiye Seyahat

Acentaları Birliği

(TÜRSAB) ile

Kıbrıs Türk

Turizm ve

Seyahat Acentaları Birliği (KITSAB) iş birliğiyle düzenlenen “Ada

Kıbrıs Bilgilendirme Gezisi ve B2B Etkinliği” Türkiye’de faaliyet

gösteren 250 aşkın seyahat acentasının katılımıyla yapıldı. Seyahat

acentalarının yanı sıra 30’u aşkın gazeteci ve sosyal medya

fenomeninin katıldığı üç günlük gezi kapsamında Kuzey Kıbrıs’ın

Lefkoşa’dan Gazimağusa’ya, Karpaz’dan Girne’ye, Güzelyurt’tan

Lefke’ye kadar tüm turizm destinasyonları tanıtıldı. Bu büyük

organizasyona, Kıbrıs Türk Rehberler Birliği (KITREB) de destek

verdi. Ziyaret esnasında KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar,

Kuzey Kıbrıs’ın güzellikleri başta olmak üzere zengin kültürü ve

tarihinden bahsederek, “Ada Kıbrıs Bilgilendirme Gezisi ve B2B

Etkinliği”nin Kuzey Kıbrıs turizmi için son derece önemli olduğunu

dile getirdi. Türkiye’den gelen seyahat acentalarının çalışmalarının

Ada turizmine güç katacağını ifade eden Tatar, başta TÜRSAB ve

KITSAB olmak üzere emeği geçenlere teşekkür etti.



20

hotel restaurant

& hi-tech

antre

Kadın liderliğini

güçlendiriyor

Bentour Reisen, çeşitliliğe ve geleceğe

dönük yönetim anlayışına verdiği önemi

güçlü bir şekilde ortaya koyuyor: 1 Mart

2025 itibarıyla Zühal Ergun, Finans ve

İnsan Kaynakları Genel Müdürlüklerini

de üstlendi. Şimdi ise Deniz Erdem,

Contracting Genel Müdürü olarak

Melih Yetiş’in yerine atandı. Bentour

Reisen’in Kurucusu ve Yönetim Kurulu

Başkanı Kadir Uğur, konuyla ilgili

şu açıklamada bulundu: “Bentour

olarak sektörün dinamik yapısına

uyum sağlayan vizyoner bir yönetim

stratejisi izliyoruz. Kadın yöneticilerimizin kurum kültürümüze katkısı

son derece değerlidir. Sayın Zühal Ergun'u yeni görevinden dolayı

kutluyoruz. Sayın Deniz Erdem'e yönetim ekibimize hoş geldiniz

demek istiyorum. Her iki yöneticimizin uzmanlığıyla pazardaki

konumumuzu güçlendirmeye ve yenilikçi adımlar atmaya devam

edeceğiz. Bentour, kadın liderliğinde kararlı ve net bir vizyonla yoluna

devam edecek.” Bentour Reisen, Kadının Güçlenmesi Prensipleri’ni

(WEPs) imzalayarak toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda somut

adımlar atan öncü tur operatörlerinden biri olarak bilinyor. Şirketin

%70’i kadınlardan oluşması, şirketin çeşitlilik ve sürdürülebilirlik

vizyonunu net bir şekilde yansıtıyor.

İTF’ye Yeşil Enerji sertifikası

9-10 Ekim 2024 tarihlerinde

gerçekleştirilen İstanbul Turizm

Fuarı, sürdürülebilirlik vizyonu

doğrultusunda önemli bir adım

atarak, fuar süresince tüketilen

tüm elektrik ihtiyacını, uluslararası

geçerliliği olan REC sertifikası ile

desteklenen yeşil enerjiden karşıladı.

Bu doğrultuda İTF, uluslararası

geçerliliğe sahip Yenilenebilir

Enerji Sertifikası (REC) almaya hak

kazandı. Bu çevreci sertifikalandırma

süreci, Enerjisa Enerji Üretim A.Ş.

bünyesinde faaliyet gösteren Enerjisa

Commodities iş birliğiyle başarıyla

tamamlandı. Enerjisa Commodities

ile yürütülen bu iş birliği yalnızca

etkinliğin karbon ayak izini azaltmakla

kalmadı, aynı zamanda fuarın çevre

dostu ve sürdürülebilir turizm

anlayışına sahip bir platform olarak

konumunu daha da güçlendirdi. Fuar

kapsamında atılan bu bilinçli adım,

katılımcılarda ve sektörde çevre

bilinci ve sürdürülebilirlik farkındalığı

oluşturdu. Fuar, çevresel sorumluluklarını yerine getirme konusundaki

kararlılığını sürdürerek, daha güvenli bir iklim ve daha yaşanabilir

bir dünya için somut adımlar atmaya devam edeceğini vurguluyor.

Sürdürülebilirlik odağında geliştirdiği projelerle yalnızca bugünü değil,

geleceği de düşünen fuar organizasyonu; önümüzdeki yıllarda da

çevreye duyarlı uygulamalarıyla sektörde öncü ve ilham verici bir rol

üstlenmeyi hedefliyor.

Ruh, beden ve zihni

besleyen ‘wellness sanatı’

Gündüz Grup’un

yatırımıyla hayata

geçirilen ve İstanbul’da

premium zincir otellerin

içinde 13 noktada

hizmet veren Qualia

SPA & Wellness,

sağlık, huzur ve

güzellik kavramlarını

birleştirerek, ruh ve beden sağlığı için kişiye

özel yaklaşımlar sunuyor. Gündüz Grup Yönetim

Kurulu Başkanı Mahir Gündüz, The Galata Istanbul

Hotel MGallery’de basın mensuplarına yönelik

düzenlenen etkinlikte “Qualia, sadece bir SPA değil;

iyi olma halinin bir yaşam biçimine dönüşmesi için

kurulan bir merkez. Kişinin kendine dönebildiği,

nefes alabildiği, anda kalabildiği bir alan. İyilik hali bir lüks değil,

herkesin hak ettiği bir ihtiyaçtır. Biz de bu anlayışla yola çıktık”

dedi. Yakın zamanda gerçekleşecek şehir dışı yatırımlar hakkında

da bilgiler veren Gündüz,”Ant Yapı ve Caba Grup ile önemli iş

ortaklıklarına imza attık. Ant Yapı’nın tüm oluşumlarında, Caba

Grup’un ise 7 otelinde Qualia markamızla yer alacağız. İlk etapta,

Ant Yapı ortaklığıyla 1 Mayıs itibariyle Radisson Collection Bodrum

Akyarlar’da hizmet vermeye başlıyoruz. Kısa süre içerisinde

İstanbul Bomonti’de de olacağız. Caba Grup iş birliğiyle Le Meridien

Sirkeci, Marriott Mecidiyeköy, Radisson Diyarbakır ve Marriott

İskenderun’da da Qualia kalitesini misafirlerle buluşturacağız” diye

konuştu.

Uyku kalitesini bu cihazla

artıracak

Uyku kalitesinin

mükemmel bir misafir

deneyimi için hayati önem

taşıdığının bilinciyle

hareket eden Radisson

Otel Grubu, misafirleri

için en önemli unsurları

önceliklendirerek

misafirperverliği yeniden tanımlamaya devam ediyor. Grubun ünlü

“Radisson Brilliant Basics” hizmet anlayışının bir parçası olarak,

özenle seçilmiş yataklar, yorganlar ve yastıklarla misafirlere

üstün kalitede bir uyku deneyimi sunuluyor. Konfor ve kaliteyi

bir araya getiren bu tercihler, misafirlere tercih ettikleri huzurlu

geceleri sağlıyor. Bu taahhüdü bir adım daha ileriye taşıyan zincir

otel grubu, Biow ile işbirliği yaparak uyku kalitesini daha da

artırmayı amaçlayan bilim temelli bir cihaz olan Yenileyici Odalar’ı

sunuyor. Biow, yalnızca nefes alarak vücudu iyileştirmeye yardımcı

olan bir cihazdır. Solunum yoluyla alınan biyotoksinleri ortadan

kaldırırken, nefes ve cilt yoluyla vücut hücrelerine ulaşan bir

enerji yayar. Bu teknoloji, hücrelerin daha verimli çalışabileceği

bir ortam oluşturarak oksidatif stresin doğal ve yan etkisiz bir

şekilde yönetilmesine yardımcı olur. Cihaz, 7/24 sessiz şekilde

çalışır ve minimum düzeyde enerji tüketir. Plazma teknolojisiyle

çalışan cihaz, misafirlerin uyku sırasında enerjilerini yeniden

kazanmalarını, sabahları zinde uyanmalarını sağlar.



22

hotel restaurant

& hi-tech

antre

İngilizlerin çıkışı

%4 yükseldi

Turizm Databank’ın İngiltere Sivil Havacılık Otoritesi

verilerinden yaptığı analize göre, 2025 yılı Ocak-Şubat

döneminde, İngiltere’den hava yolu ile yurt dışına yapılan

seyahatler %4 artış göstererek 32,7 milyonu geçti. Türkiye

pazardan aldığı %2,6 pay ile 9. sırada iken lider İspanya %8,7’yi

buldu. Onu, ABD, İtalya ve Fransa izliyor. Gerileyen Yunanistan

yüzde 0,5 dolayında. Türkiye‘ye olan girişlerde, İstanbul %75,4

ile ilk sırada ve Antalya %16,9 ile ikinci. İzmir %3,5 ve Muğla

ise %1,9 pay alıyor.

Turizmde şirket

kuruluşu %6,8 arttı

Turizm çalışan sayısı

1,28 milyon

Turizm Databank’ın TÜİK verilerinden yaptığı analize

göre, 2025 yılının Şubat ayında Türkiye turizminde ücretli

çalışan sayısı %6,2 yükselişle 1,28 milyona çıktı ve Türkiye

istihdamındaki payı da %8,4’de gerçekleşti. Bu ayda yıllık

istihdam artışı; otellerde %3,8 ve acentelerde %0,6 yükseldi.

F&B alanında da %7,6 artan istihdam havayollarında %4,4

yükseldi.

Belgeli yatak sayısı 1,98 milyon

Turizmdatabank’ın derlediği bilgiye göre, 2025 yılı Ocak-Mart

döneminde, konaklama ve yiyecek içecek alanında kurulan şirket

sayısı %6,8 dolayında artarak 2.267 adede yükseldi. Kapanan

şirket sayısı da %0,3 düşerek 299’a indi. Kurulan gerçek kişi

firmaları da, %11,6 artarak 154 adede, kapanan gerçek kişi

firmaları ise %12 düşerek 243 oldu.

Türkiye’de belgeli faal olan otel yatağı sayısı 2025 yılı Mart

ayında 1,98 milyonu geçti. Turizmdatabank’ın Kültür ve

turizm bakanlığı verilerinden derlediği bilgiye göre bu ayda

işletme ve basit belgeli tesis sayısı 21,302 ve yatırım belgeli

tesis sayısı da 627 oldu. İşletme ve basit belgeli yatak sayısı

1,81 milyon ve yatırım belgeli yatak sayısı da 148 bini geçti.

Toplam yatak da 1,967 bine yükseldi.



24

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

BAKAN ERSOY

2025 ILK ÇEYREK SONUÇLARINI

AÇIKLADI

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, 2025 yılına ait ilk çeyrek turizm

verilerini ve Türkiye Kültür Yolu Festivali'nin 2025 programını AKM İstanbul’da

düzenlediği basın toplantısında kamuoyuyla paylaştı.

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet

Nuri Ersoy, 30 Nisan Çarşamba

günü AKM İstanbul’da düzenlenen

toplantıda, 2025 yılının ilk üç ayında

Türkiye'nin 8,9 milyon turisti ağırladığını

ve 9,5 milyar dolar turizm geliri elde

ettiğini duyurdu. Bu başarı, Türkiye'nin

turizm sektöründeki güçlü konumunu

pekiştirdi. İlk çeyrek verileri, tüm

zamanların rekorunu kırarak sektördeki

büyüme ivmesini gösteriyor.

Yıl sonu hedefi: 65 milyon ziyaretçi

2025 yılı sonunda Türkiye'nin 65 milyon

turist ağırlamayı hedeflediğini belirten

Ersoy, bu hedefe ulaşmak için güçlü

bir strateji ve tüm paydaşlarla birlikte

çalıştıklarını vurguladı. Türkiye, tarihi,

kültürel ve doğal zenginlikleriyle dünya

turizminde önemli bir yer tutmaya

devam ediyor.

Kültür Yolu Festivali 2025

programını tanıttı

Toplantıda ayrıca, Türkiye Kültür Yolu

Festivali’nin 2025 yılı için belirlenen

yeni dönem programı da tanıtıldı. Bu

kapsamlı kültür ve sanat etkinliği, yıl

boyunca Türkiye’nin dört bir yanına

kültürel coşku taşıyacak. Bakan,

festivalin Türk kültürünü tanıtmak ve

yerel sanatçıları desteklemek amacıyla

önemli bir platform sunduğunu belirtti.



26

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

YERLI TURIST

SEYAHATE NE

KADAR HARCADI?

2024 yılının son

çeyreğinde 9,5 milyon

kişi yurt içinde seyahate

çıktı. Bu çeyrekte seyahat

harcamaları 66 milyar

TL'yi aşarken, yıllık

toplam harcama ise 419

milyar TL’ye yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2024

yılının son çeyreğine dair Hanehalkı

Yurt İçi Turizm istatistiklerini

açıkladı. Buna göre geçtiğimiz yılın son

çeyreğinde 9,5 milyon kişi yurt içinde

seyahate çıktı. Ekim-Aralık döneminde

gerçekleşen 11,5 milyon seyahatte toplam

76,6 milyon geceleme yapıldı. Bu çeyrekte

seyahat harcamaları 66 milyar TL'yi

aşarken, yıllık toplam harcama ise 419

milyar TL’ye yükseldi. Seyahate çıkışların

en büyük nedeni yine "yakınları ziyaret"

oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),

2024 yılı dördüncü çeyrek Hanehalkı

Yurt İçi Turizm İstatistiklerini yayımladı.

Ekim, Kasım ve Aralık aylarını kapsayan

bu dönemde, yurt içinde ikamet eden

9 milyon 528 bin kişi seyahate çıktı. Bu

kişilerin gerçekleştirdiği toplam seyahat

sayısı bir önceki yılın aynı dönemine

kıyasla yüzde 0,4 azalarak 11 milyon 467

bine geriledi. Dördüncü çeyrekte yapılan

seyahatlerde toplam 76 milyon 576 bin

geceleme gerçekleşirken, ortalama

geceleme süresi 6,7 gece oldu.

Seyahatte yüzde 8,7 artış

2024 yılı geneline bakıldığında ise toplam

seyahat sayısı bir önceki yıla göre yüzde

8,7 artarak 66 milyon 836 bine ulaştı.

Geceleme sayısı ise yüzde 2,3 artışla 484

milyon 141 bine yükseldi. Yıl boyunca

ortalama geceleme süresi 7,2 gece olarak

hesaplandı.

Harcama rekoru

2024’ün son çeyreğinde yerli turistlerin

yurt içi seyahat harcamaları, geçen yılın

aynı dönemine kıyasla yüzde 44,4 artışla

66 milyar 40 milyon 991 bin TL’ye ulaştı.

Bu harcamaların yüzde 93’ünü kişisel

harcamalar oluşturdu. Seyahat başına

ortalama harcama ise 5 bin 759 TL olarak

gerçekleşti.

Yıl genelinde ise, toplam seyahat

harcaması yüzde 82,5’lik dikkat çekici bir

artışla 419 milyar 300 milyon 959 bin TL

oldu. Bu harcamaların yüzde 88,1’i kişisel

harcamalardan oluştu. Seyahat başına

yıllık ortalama harcama 6 bin 274 TL’ye

yükseldi.

Yeme-içme harcamaları önde

Dördüncü çeyrekte harcamaların yüzde

33,8’i yeme ve içme, yüzde 27,7’si

ulaştırma ve yüzde 12,1’i konaklama için

yapıldı. Bu kalemlerde yıllık bazda en

yüksek artış yüzde 81 ile yeme-içmede

görüldü.

İlk sırada yakın ziyaretleri var

Seyahat nedenleri arasında, dördüncü

çeyrekte yüzde 63,1 ile “yakınları ziyaret”

ilk sırayı aldı. Onu yüzde 25,6 ile “gezi,

eğlence, tatil” ve yüzde 6,5 ile “sağlık”

izledi. 2024 yılı genelinde de benzer bir

dağılım görüldü: yüzde 57,2 ile yakınları

ziyaret, yüzde 35,3 ile gezi-tatil, yüzde 3,7

ile sağlık seyahatleri öne çıktı.

En çok akraba evinde konaklandı

Seyahat edenler bu dönemde en fazla 53

milyon 250 bin geceleme ile arkadaş veya

akraba evinde konakladı. Bunu 13 milyon

292 bin geceleme ile kendi evi ve 5 milyon

218 bin geceleme ile otel takip etti. Yıl

genelinde ise toplam 328 milyon 972 bin

geceleme akraba veya arkadaş evinde

gerçekleşti. Oteller 44 milyon 516 bin

geceleme ile üçüncü sırada kaldı. (Dünya)



28

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

BAKAN

ERSOY:

“Antalya’ya bu

yıl 18 milyon

turist

bekliyoruz”

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, turizmin başkenti Antalya’da bu yılki

hedefin 18 milyon yabancı ziyaretçi olduğunu açıkladı.

Geçtiğimiz günlerde

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Erdoğan tarafından açılışı

gerçekleşen Antalya Havalimanı’nda

incelemelerde bulunan Kültür ve

Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy,

Antalya’nın geçtiğimiz yıllarda tarihinin

en yüksek turist sayısına ulaştığını

belirterek, “Her yılı yeni bir rekorla

geride bıraktığımız turizmin başkenti

Antalya’da bu yıl hedefimiz 18 milyon

yabancı ziyaretçiye ulaşmak. Yeni

sezona güçlü bir hazırlıkla giriyoruz.

Antalya’nın 2025’i de rekorlarla dolu

bir yıl olarak kapatması için yoğun

çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

“Türkiye’yi dünya turizminin

zirvesinde tutmakta kararlıyız”

Antalya Havalimanı’nın yalnızca bir

ulaşım noktası değil, aynı zamanda

Türkiye’nin turizm vitrininde kritik

bir rol oynadığını vurgulayan Ersoy,

“Modern altyapısı ve artırılan

kapasitesiyle havalimanımız,

misafirlerimizi en iyi şekilde

karşılamaya hazır. Turizmdeki

başarılarımızı sürdürülebilir kılmak ve

Türkiye’yi dünya turizminin zirvesinde

tutmakta kararlıyız” diye konuştu.



30

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

OTA PAZARI 2031’DE 670

MILYAR DOLARI AŞACAK

Türkiye Turizm Ansiklopedisi’nin Allied Market Research raporundan derlediği

bilgilere göre, Online Seyahat Acenteleri (OTA) pazarı 2031 yılında 670,6 milyar

dolara ulaşacak.

Seyahat hizmetlerinin dijitalleşmesi ve

dünya çapında iç içe büyüme eğilimi

nedeniyle seyahat pazarı son birkaç

yılda önemli ölçüde gelişti. Mobil cihazların

yaygınlaşması, bu pazarın büyümesini büyük

ölçüde destekliyor. Pazarda, önde gelen

online seyahat acentelerinin (OTA), yeni

kurulan şirketleri ve diğer küçük oyuncuları

satın almalarına tanık olunuyor. Bu durum,

yerleşik doğrudan seyahat tedarikçileri

ve seyahat acentelerine zorlu bir rekabet

yaşatıyor.

Ulaştırma segmentinin, online uçuş

rezervasyonlarındaki artış nedeniyle genel

online seyahat hizmetleri pazarındaki

liderliğini sürdüreceği tahmin ediliyor.

Düşük maliyetli taşıyıcıların (Low-Cost)

sayısındaki artış ve dünya genelinde I. ve II.

kademe şehirler için aktarmalı uçuşların

sayısındaki artış, uçuş rezervasyonlarının

büyümesini sağlıyor. Akıllı telefon

penetrasyonunun artması, insanların mobil

ödemelerin güvenliği konusunda artan

güveni de pazarın büyümesine olumlu katkı

sunuyor. Dijital okuryazarlığın artması,

reklam için sosyal medya kullanımın

artması da pazarı büyütüyor.

Gezginlere esneklik sağlıyor

OTA Pazarı, Hizmet Türüne Göre Konaklama

Rezervasyonu, Uçuş Rezervasyonu, Araç

Kiralama, Tatil Paketleri, Gemi Turu

Rezervasyonu, Tren Seyahati, Etkinlikler-

Turlar ve Seyahat Sigortası şeklinde

sınıflandırılıyor. Rezervasyon şekli

temelinde, OTA'lar segmenti küresel online

seyahat pazarında önemli bir paya sahip ve

pazar tahmini dönemde OTA’ların paylarını

koruması bekleniyor. OTA’lar gezginlere

seyahatlerini gerektiği gibi, gerektiği zaman

planlama ve rezervasyon yapma esnekliği

sağlıyor. OTA'lar, sundukları düşük maliyetli

seyahat seçenekleri sayesinde pazarda

popülerlik kazanıyor.

Birincil hizmet segmenti,

Konaklama Rezervasyonu

OTA pazarı, tüketiciler için seyahat

düzenlemelerini kolaylaştırmak

ve basitleştirmek amacıyla dijital

platformlardan yararlanan kapsamlı bir

hizmet sektörüdür. Bu pazar, her biri

gezginlerin farklı ihtiyaçlarına hitap eden,

sunulan hizmet türlerine göre bölümlere

ayrılabiliyor. Birincil hizmet segmenti,

çeşitli bütçe aralıklarına ve tercihlere hitap

eden oteller, pansiyonlar, tatil kiralamaları

ve butik pansiyonlar için rezervasyonları

içeren Konaklama Rezervasyonudur. Uçuş

Rezervasyonu, kullanıcıların hem yurt

içi hem de yurt dışı uçuşları içeren uçak

biletlerini karşılaştırmaları ve rezerve

etmeleri için bir platform sunar. Araç

Kiralama, varış noktasında müsaitlik ve

kolaylık sağlamak için önceden rezervasyon

yapılabilen araç kiralama seçenekleri sunar.

Tatil Paketleri konaklama, ulaşım ve

aktiviteler gibi birden fazla seyahat hizmetini

bir araya getirerek bütünsel ve genellikle

indirimli bir seyahat deneyimi sunuyor.

Cruise Booking, lüks gemilerden bütçe

dostu gemi yolculuklarına kadar çeşitli

güzergahlar içeren deniz yolculuklarının

rezervasyonunu kolaylaştırıyor. Tren

Seyahati, özellikle geniş ve verimli

demiryolu ağlarına sahip bölgelerde

cazip olan demiryolu yolculukları için

bilet ve pasoları kapsıyor. Aktiviteler

ve Turlar, yerel deneyimlerin, turların

ve gezilerin rezervasyonunu kapsar ve

gezginlerin seyahat programlarını önceden

planlamalarına olanak tanıyor. Son olarak,

Seyahat Sigortası seyahat iptalleri, tıbbi

acil durumlar ve seyahatle ilgili diğer

durumlar için teminat seçenekleri sunar.

Özetle OTA'lar çeşitli segmentlere doğru

bir şekilde hitap ediyor. Bu yüzden geniş bir

müşteri yelpazesini etkili bir şekilde çekip,

kullanıcı sadakati ve pazardaki büyümelerini

artırabiliyor.

Pazarın önde gelen oyuncuları

OTA pazarında hizmet ve çözüm üreten

oyuncular, pazar paylarını genişletip,

karlılıklarını artırmak için birbiriyle

kıyasıya rekabet ediyor. Bu zorlu rekabette

ayakta kalabilmek için de ürün lansmanı

ve işlerini genişletmeyi temel gelişim

stratejileri olarak benimsiyorlar. Pazarın

önde gelen oyuncuları şu şirketlerden

oluşuyor: Expedia Group, Ebury Partners

UK, Fareportal, Hostelworld.com, Hurb Co,

HRS, Make MyTrip, Oracle Corporation,

Priceline (Booking Holdings), SABS Travel

Technologies, Tavisca Solutions, Thomas

Cook India, Travelomatix.com, Trip.com

Group, Tripadvisor, WEX, Expedia Group,

Airbnb, Agoda, Kayak, Orbitz, Travelocity ve

Hotwire.


444 724 0

www.kalealarm.com.tr


32

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

ALI CAN AKSU

“RESORT TESISLERDE REKABETÇI

AKSIYONLAR YENIDEN

TASARLANMALI”

TURİZOOM Yönetim Kurulu Başkanı

Ali Can Aksu, resort tesislerde

rekabetçi aksiyonların yeniden

tasarlanması gerektiğine vurgu

yaparak, “Türkiye’nin sahil bandındaki

oteller, global turizmde rekabeti

artırmak ve sürdürülebilir büyüme

sağlamak için markalaşma ve yeni

trend adaptasyonu konusunda güçlü

adımlar atmalı.” diye belirtti.

Aksu, konuya dair görüşlerini şu şekilde

açıkladı:

Bölgesel markalaşma

Her bölge (mesela Belek, Bodrum,

Alaçatı, Kaş, Fethiye vb.) kendi özgün

hikayesini ve kimliğini oluşturmalı.

Yerel kültür, gastronomi, sanat

ve doğa ile bütünleşik marka

konumlandırmaları geliştirilmeli. Yani

destinasyon odaklı markalaşma şart.

Deneyim odaklı konseptler

Sadece yatak satmak değil, yaşam tarzı

deneyimi satmak gerekiyor. Wellness,

sanat atölyeleri, gurme gastronomi

deneyimleri, yavaş turizm, ekolojik

yaşam köyleri gibi kavramlar öne

çıkmalı.

Sürdürülebilirlik

Uluslararası çevre sertifikalarına sahip

oteller daha çok tercih ediliyor. Organik

tarım, sıfır atık politikası ve karbon

ayak izi azaltımı gibi başlıklarda gerçek

adımlar şart.

Yeni nesil iletişim

Otel markalarının güçlü bir dijital

kimliği (web sitesi, sosyal medya,

içerik pazarlaması) olmalı. Özellikle

Z Kuşağı ve Y Kuşağı için mobil odaklı

rezervasyon sistemleri ve deneyim

odaklı içerikler önemli.

Uluslararası markalarla iş birliği

veya yerel zincirleşme. Büyük zincir

markalarla iş birliği yapmak veya yeni

yerel butik zincir markaları oluşturmak,

markalaşmada hız sağlar. Örneğin,

Ege Bölgesi’nde sadece organik yaşam

ve sağlıklı yaşam temalı bir yerli otel

zinciri kurulabilir.

Yeni Trendler: Wellness, health

tourism, agroturizm

Termal, spa otelleri, klinik ve sağlık

turizmi otelleri, Agroturizm (çiftlik

otelleri) konseptleri büyük potansiyel

taşıyor.

Rixos Hotels, yerel markalar için iyi

bir rol model

Rixos Hotels, Türkiye çıkışlı bir marka

olarak uluslararası arenada gösterdiği

markalaşma başarısıyla gerçekten

diğer otel gruplarına ilham verecek bir

model oluşturdu.

Güçlü ve net marka

konumlandırması

Rixos, başından beri kendini “luxury

lifestyle” segmentine konumladı.

“Her şey dahil” sistemini ultra lüks

standartlara taşıyarak farklılaştı. Lüks,

aile dostu, eğlence ve deneyim odaklı

bir konseptte net bir marka sözü verdi.

Stratejik uluslararası büyüme

Önce kendi iç pazarında (Türkiye’de)

marka değerini artırdı. Ardından

BAE, Kazakistan, Hırvatistan, Mısır

vb. seçilmiş, yüksek potansiyelli

destinasyonlara açıldı. Yani “kontrollü

globalleşme” stratejisi izledi.

Doğru iş ortaklıkları

Accor Group ile stratejik ortaklık

kurarak, global satış ve dağıtım

ağlarına erişim sağladı. Bu sayede

sadakat programlarından (Accor Live

Limitless gibi) ve dev uluslararası

bağlantılardan faydalandı.

Deneyim ve eğlenceyi ön plana

çıkarma

Sadece konaklama değil; spor

akademileri, müzik festivalleri, çocuk

kulüpleri, gourmet deneyimler gibi

çoklu deneyim paketleri sundu. “Rixos

World” gibi alt markalarla eğlenceyi

markanın kalbine koydu.

Yerel kültürü sahiplenme ve global

sunum

Özellikle Türk misafirperverliğini,

gastronomisini ve sıcak hizmet

anlayışını koruyarak uluslararası

misafirlere sundu. Böylece hem global

hem de yerel değerleri bir araya getiren

bir “hibrit marka kimliği” oluşturdu.



34

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

TUROYD’da bayrak değişimi

Yeni Başkan Tayfun Sancar

5. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştiren Turizm Otel Yöneticileri Derneği’nin

(TUROYD) yeni dönem Başkanı deneyimli turizmci Tayfun Sancar oldu.

Turizm Otel Yöneticileri Derneği’nin

(TUROYD) 5. Olağan Genel Kurul

Toplantısı 12 Nisan Cumartesi günü

Dedeman Bostancı Hotel’de gerçekleştirildi.

Deneyimli turizmci Tayfun Sancar’ın

Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildiği

Genel Kurul’da Yönetim Kurulu Başkan

Yardımcılığı görevine Birol Yalçın getirildi.

Başkan Sancar, sektörün önde gelen

yöneticilerini buluşturan TUROYD’un

yeni dönemde de Türkiye’deki otel

yöneticilerinin gelişimine, bilgi paylaşımına

ve iletişim ağının güçlendirilmesine yönelik

çalışmalarını kararlılıkla sürdüreceğini

vurguladı.

14.4.2017 tarihinde kurulan ve 10 Bölge

Yürütme Kurulu, 81 il, 32 yabancı ülkede

faaliyetlerine devam eden TUROYD’un yeni

dönem görev listesi şöyle:

Tayfun Sancar - Yönetim Kurulu Başkanı,

Birol Yalçın – Yönetim Kurulu Başkan

Yardımcısı, Aydın Tokbaş - Genel Sekreter ,

Barış Kahraman – Sayman

Yönetim Kurulu Asil Üyeler: Halil Duru,

Ergün Demiray, Uğur Şahbaz, Didem Ersoy,

Mahir Özbek, Ayhan Hüzmeli, Aykut Bakay,

Ebru Tuğğan, Tuncay Beyaz, Murat Toktaş,

Mehmet Yüce, Ahmet Güner Güney, Murat

Batıhan, Serdar Küpeli, Gökhan Esengil, Ali

Güney, Mehmet Alataş.

Yönetim Kurulu Yedek Üyeler: Murat

Yumak, Murat Kaptan, İbrahim Yüksel,

Merve Şanlı Saral, Abdurrahim Tikbaş,

Serdar Küçükyıldız, Gökhan Çelik, Mehmet

Derya Deniz Demir, Oktay Aksoy, Semih

Erken, Dilek Karaca.

TUROYD Genel Kurulu sonrası Denetim

Kurulu Başkanlığına Salih Kızılcık, Asil

Üyeliklere Yunus Durmaz ve Orhan Genceli,

Denetim Kurulu Yedek Üyeliklerine ise;

Hikmet Navdar, Ertuğrul Gülle, Kazım

Öztoklu seçildi.

Genel Kurul Sonrası, Yapılan Yönetim

Kurulu Toplantısında Derneğin Bölge

Yürütme Kurulları Teşkil Edilmiş olup

atamalar ise şu şekilde gerçekleşti:

Yabancı Ülkeler: Başkan - Halil Duru,

Başkan Yardımcısı - Murat Yumak, Genel

Sekreter - Alper Pınar

Doğu Karadeniz : Başkan - Tuncay Beyaz,

Başkan Yardımcısı - Murat Kaptan, Genel

Sekreter - Şenay Bayraktar

Batı Karadeniz: Başkan - Murat Toktaş,

Başkan Yardımcısı - İbrahim Yüksel, Genel

Sekreter - Şeyda Zeynep Özersin

Marmara: Başkan - Mehmet Yüce, Başkan

Yardımcısı - Merve Şanlı Saral, Genel

Sekreter - Ödül Görkem Yiğitalp

Ege: Başkan - Ahmet Güner Güney, Başkan

Yardımcısı - Abdurrahim Tikbaş, Genel

Sekreter - Gülden Can Değer

Batı Akdeniz: Başkan - Murat Batıhan,

Başkan Yardımcısı - Serdar Küçükyıldız,

Genel Sekreter - Gülbahar Çalım

Doğu Akdeniz: Başkan - Serdar Küpeli,

Başkan Yardımcısı - Gökhan Çelik, Genel

Sekreter - Hakan Yalçın

İç Anadolu: Başkan - Gökhan Esengil,

Başkan Yardımcısı - Mehmet Derya Deniz

Demir, Genel Sekreter - Derya Bozkurt

Doğu Anadolu: Başkan - Ali Güney, Başkan

Yardımcısı - Oktay Aksoy, Genel Sekreter -

Recep Sultan

Güneydoğu Anadolu: Başkan - Mehmet

Alataş, Başkan Yardımcısı - Özgür Güngör,

Genel Sekreter - Burak Kılınç.

Gala gecesinde anlamlı tören

TUROYD Yönetim Kurulu’nca, ebediyete

intikal eden değerli üyelerden Tanay

Adıgüzel, Nadir Kadakal, Turgay Solmaz,

Sebahattin Güney, Serhan Öz ve Zeki

Tunç Dortunç’un anılarını yaşatmak için

eşlerine “Onursal Fahri Üyelik” verilmesi

kararı alındı. Genel Kurul sonrası yapılan

Geleneksel Gala Gecesinde Yönetim Kurulu

Başkanı Tayfun Sancar tarafından beratları

kendilerine takdim edildi.



36

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

ATF, 2025

manifestosunu

yayınladı

Bu yıl 22-23-24 Ekim 2025 tarihinde yedinci kez

kapılarını açmaya hazırlanan Uluslararası Antalya

Turizm Fuarı (ATF25 Türkiye), bu yılki temasını bir

manifesto yayınlayarak kamuoyuyla paylaştı.

ATF25 Türkiye’nin bu yılki teması

“Türk Turizm Hazinesi: Sürdürülebilir

Misafirperverlik” olarak belirlendi.

Binlerce yıllık Anadolu kültüründe önemli

bir yer tutan Türk misafirperverliği,

Uluslararası Antalya Turizm Fuarı’nda

sürdürülebilirlik ekseninde ele alınacak.

Misafirperverlik artık bir

sorumluluk

ATF25 Türkiye’nin manifestosunda, turizmin

en büyük sorumluluğu olan sürdürülebilirlik

anlayışıyla birlikte misafirperverlik

kavramının da yeniden yorumlanması

gerektiği ifade ediliyor. Bu bağlamda,

çevreye saygılı, kültüre duyarlı, ekonomik

olarak dengeli ve uzun vadeli etkiler yaratan

bir hizmet anlayışıyla "sürdürülebilir

misafirperverlik" kavramının altı çiziliyor.

“Misafirperverlik artık sadece bir deneyim

değil, bir sorumluluktur.” mesajıyla yola

çıkan ATF25 Türkiye, tüm paydaşları bu

dönüşümün parçası olmaya davet ediyor.

Sürdürülebilir misafirperverlik

neyi kapsıyor?

ATF25 Türkiye’nin ana teması olan

"sürdürülebilir misafirperverlik", çevresel,

sosyal ve ekonomik etkileri gözeten bir

yaklaşımı ifade ediyor. Bu anlayış, dört temel

başlıkta ele alınıyor: Kültürel ve toplumsal

sürdürülebilirlik, yerel halkın ve kültürün

turizme entegre edilmesini; geleneklerin

otantik deneyimlerle yaşatılmasını

hedefliyor. Ekonomik sürdürülebilirlik, yerel

tedarik, eko-turizm ve sezonsuz etkinliklerle

ekonomik döngünün desteklenmesini

amaçlıyor.

Çevresel sürdürülebilirlik, enerji tasarrufu,

organik ürün kullanımı ve atık yönetimi gibi

çevre dostu uygulamaları kapsıyor.

Sosyal dayanışma ise, yardımlaşma

kültürünün korunması ve

kriz zamanlarında dahi

misafirperverliğin sürdürülmesini

vurguluyor.

Türk misafirperverliği lale

motifiyle simgeleniyor

ATF25 Türkiye’nin temasının tanıtıldığı

manifestoda, Türk misafirperverliğini

simgeleyen Türk Lalesi motifi de tanıtıldı.

Türkistan coğrafyasından dünyaya yayıldığı

bilinen ve Osmanlı'da bir devre adını veren

Türk Lalesi, Türk kültürünün ayrılmaz bir

parçası olarak kabul ediliyor. Bu bağlamda

Türk Lalesi, ATF25 Türkiye’de Türk

misafirperverliğinden ilhamla sürdürülebilir

misafirperverlik temasını simgeleyen bir

motif olarak kullanılıyor.

Sektörün geleceği ATF25 Türkiye

sahnesinde konuşulacak

Üç gün sürecek ATF25 Türkiye’de; ekonomi,

sanat ve sporun misafirperverlik üzerindeki

etkileri, farklı pazarların beklentileri,

gastronomi ve kültürel mirasın yeni nesil

deneyimlerdeki rolü, teknolojinin ve emeğin

sürdürülebilir turizme katkısı gibi konular,

ulusal ve uluslararası panelistler eşliğinde

değerlendirilecek.

Antalya’dan dünyaya:

Sürdürülebilir misafirperverlik

ATF25 yönetimi yayınladığı manifestoda;

“Sadece bugünü değil, yarını da ağırlamayı

bilen turizm sektöründe Türkiye’den

dünyaya uzanıp, bu çağrımızla, rol modeli

olarak sürdürülebilir misafirperverlik; Türk

misafirperverliğinin dönüşümünün bir

parçası olarak izini sürüyoruz. Antalya’dan

yükselen bu çağrı, yalnızca bugünü değil,

geleceği ağırlayan bir anlayışın başlangıcıdır.

Sizi bu dönüşümün parçası olmaya davet

ediyoruz” ifadelerine yer verdi. Bu anlamlı

manifesto, turizm dünyasında yalnızca ticari

değil; insani, çevresel ve kültürel değerleri

öne çıkaran bir dönüşümün işaret fişeği

olarak görülüyor. Uluslararası Antalya

Turizm Fuarı, “Türk Turizm Hazinesi:

Sürdürülebilir Misafirperverlik” temasıyla,

turizmde sürdürülebilirliğin ilk koşulu olan

misafirperverlik kavramını hatırlatmayı ve

turizme katkı sağlamayı hedefliyor.



38

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

KATAR 5,3 MILYON TURIST

HEDEFLIYOR

Türkiye Turizm Ansiklopedisi’nin Fitch Solutions'ın raporundan derlediği bilgilere

göre, Katar 2025'te turist sayısını yüzde 3,5 artırıp 5,3 milyon kişiyi çıkaracak.

Raporda, Katar’ın geçen yılki

turist sayısının 5,1 milyon olarak

gerçekleştiği, turist sayısındaki artışın

bu yıldan 2029 yılına kadar artarak devam

edeceği öngörülüyor. Ülkenin turizmde

yakaladığı ivmeyi anlamak için 2015 yılına

bakmanın gerekli olduğu belirtiliyor. Katar

2015 yılında o yıl zirve olarak kabul edilen

2,94 milyon turist ağırlamıştı.

2022'de FIFA Dünya Kupası'na ev sahipliği

yapmasından bu yana, ülkenin turizm

sektöründeki büyüme ivme kazanıyor.

Fitch Solutions analistleri, bu yılki turizm

büyüme oranının Suudi Arabistan, Hindistan,

Almanya, Birleşik Krallık ve ABD gibi

önemli kaynak pazarlardan gelen güçlü

taleple yönlendirileceğine işaret ediyor.

Katar'ın genel turizm cazibesini artırmayı

amaçlayan devam eden hükümet ve özel

sektör girişimleriyle daha da desteklendiği

belirtiliyor.

Fitch Solutions raporunda şu görüşlere

yer veriliyor: "Katar'ın turist varışlarının

orta vadeli tahmin dönemimizde (2025-

2029) daha da artmasını bekliyoruz. 2029'a

kadar varışların 5,7 milyona ulaşmasını

öngörüyoruz, bu da 2025-2029 arasında yıllık

ortalama yüzde 2,4'lük bir artış anlamına

geliyor.”

Büyüme devam edecek

Araştırmalar, Orta Doğu'dan (Körfez İşbirliği

Konseyi dahil), Asya-Pasifik'ten, Avrupa'dan

ve Kuzey Amerika'dan gelen artan turist

varışlarının, Katar'ın turizm sektörünün

orta vadede büyüme beklentilerini

destekleyeceğini gösteriyor.

Ülkedeki önemli girişimler, kısa ve orta

vadeli varış görünümünü güçlendirmeye

yönelik devam eden turizm tanıtım

çabalarını pekiştiriyor.

Şubat 2025'te Web Zirvesi Katar sırasında

Visit Qatar, turizm sektöründe dijital

inovasyonu teşvik etmek için Microsoft ile

bir mutabakat zaptı (MoU) imzaladı. Ortaklık,

Visit Qatar'ın GenAI Seyahat Danışmanı'nın

başarısı üzerine inşa edilecek. Ziyaretçi

deneyimini geliştirip, iş operasyonlarını

iyileştirmek için gelişmiş teknolojilerden

yararlanmayı amaçlıyor.

Aynı ay, Banana Island Resort Doha by

Anantara, Doha silüetinin ve Arap Körfezi'nin

panoramik manzaralarını sunan yeni bir

aile dostu destinasyon olan Banana Island

Adventure Park tanıtıldı.

Maceraseverlere seçenekler

sunuluyor

Özel bir adada bulunan ve katamaranla

erişilebilen parkta Katar'ın en uzun zipline'ı,

tırmanma duvarları ve Dev Salıncak ve İnsan

Sapanı gibi benzersiz cazibe merkezleri

bulunuyor. Tüm bunlar da ziyaretçilere

macera ve doğal güzelliğin heyecan verici

bir karışımını sunuyor.

Rusya'nın Moskova Şehir Turizm Komitesi,

Katar ile turizm bağlarını güçlendirmek

için aynı ayda Orta Doğu'da stratejik bir

roadshow başlattı. Girişim, ziyaretçi akışını

artırmayı ve iki pazar arasında daha derin

bir iş birliğini teşvik etmeyi amaçlıyor.

Günümüzde Moskova ve Doha arasında

haftalık 14 direkt uçuş gerçekleştiriliyor.

Bu da seyahati önemli ölçüde kolaylaştırıp,

büyüyen turizm alışverişini destekliyor.

Ayrıca vatandaşlar ve sakinler, 19-25

Ocak tarihleri arasında Sealine Plajı'nda

düzenlenen Katar Uçurtma Festivali 2025'e

tanıklık etti. Festival, 20 ülkeden 60'tan fazla

profesyonel uçurtma uçurucusunu bir araya

getirdi. Fransa, Belçika ve Çin Anakarası gibi

önemli pazarlardan uluslararası ziyaretçileri

çekmeyi amaçlayan festival, Sealine, Hotel

Park ve Old Doha Port gibi simgesel yerleri

kapsıyordu.



40

hotel restaurant

& hi-tech

gündem

PATA: “Bölgemiz 2027'de

813 milyon ziyaretçi ağırlayacak”

Türkiye Turizm Ansiklopedisi’nin Pasifik Asya Seyahat Birliği'nin (PATA) 2025-2027

ziyaretçi tahminleri raporundan derlediği bilgilere göre, geçen yıl 648 milyon olarak

gerçekleşen bölge ziyaretçi sayısının 2027’de 813,7 milyona ulaşması bekleniyor.

Raporda, Asya Pasifik bölgesindeki

39 destinasyona yönelik hafif,

orta ve şiddetli senaryolar altında

tahminler yapılarak, seyahat ve turizm

sektöründeki paydaşlara kritik bilgiler

sunuluyor.

PATA CEO'su Noor Ahmad Hamid,

"Küresel seyahat güçlü toparlanmasını

sürdürürken, Asya Pasifik bölgesindeki

büyüme ivme kazanıyor. Son tahminler,

önümüzdeki üç yıl içinde bölgenin

turizm manzarasını şekillendirecek

ziyaretçi akışlarındaki dinamik

değişimleri, politika müdahalelerini

ve altyapı iyileştirmelerini vurguluyor.

Destinasyonlar, bu gelişen eğilimleri

anlayarak, sürdürülebilir büyüme ve

dayanıklılık için kendilerini daha iyi

konumlandırabilirler" diyor.

Bölgenin lideri Çin

Rapora göre, Asya Pasifik bölgesindeki

39 destinasyon içinde önümüzdeki

üç yıl içinde Çin çekeceği ziyaretçi

sayılarıyla bölgenin açık ara lideri

olarak görünüyor. Çin basitleştirilmiş

vize süreçleri, genişletilmiş havayolu

rotaları ve geliştirilmiş altyapısıyla

öne çıkıyor. Çin'in vizesiz transitleri

genişletmesi, Tayland'ın "Altı Ülke, Bir

Destinasyon" projesi gibi girişimlerin

ziyaretçi akışlarını olumlu etkilemesi

bekleniyor.

Anakara Çin’in 2027 yılında 154 milyon

turist çekmesi beklenirken, anakaraya

bağlı Hong Kong’un 103, Makao’nun

32 ve Tayvan’ın da 23 milyon ziyaretçi

ağırlayacağı tahmin ediliyor. Böylece

Çin toplamda 312 milyon turistle en

fazla ziyaretçi ağırlayacak ülkeler

sıralamasında ilk sıraya otururken,

Kore Cumhuriyeti ve Hindistan onun

ardından geliyor. Kaynak pazar olarak

da dikkat çeken Asya Pasifik bölgesinde

Hindistan ve Güneydoğu Asya'daki

yükselen orta sınıf ve dijital ödeme

platformlarının artması aynı zamanda

dış ülkelere seyahatleri de artırıyor.





44

hotel restaurant

& hi-tech

yeni yatırımlar

Marriott International’ın yenilikçi

ve dinamik markası Moxy Hotels,

İstanbul’un kültürel ve tarihi

merkezi Beyoğlu’nda kapılarını açtı.

Modern tasarımı, eğlenceli atmosferi

ve misafir odaklı hizmet anlayışıyla fark

oluşturmayı hedefleyen otel, gezginler

için tasarlanmış çağdaş bir konaklama

deneyimi sunacak. Otel, Beyoğlu’ndaki

tarihi Afrika Han’da, Venue International

tarafından 8 Nisan’da hayata geçirildi.

MOXY

ISTANBUL

BEYOĞLU

KAPILARINI

AÇTI

Marriott International’ın dinamik markası

Moxy Hotels, gezginlere özel tasarladığı

Moxy Istanbul Beyoğlu’nu 8 Nisan’da

hizmete açtı.

Dinamik konaklama deneyimi

Otel, misafirlerine klasik bir otel

tecrübesinin ötesinde, eğlenceli ve interaktif

bir konaklama deneyimi vadediyor. Rahat

ve şık tasarımıyla öne çıkan odalar, konforu

ve fonksiyonelliği bir arada sunuyor.

Beyoğlu’nun hareketli atmosferiyle iç içe

konumlanan otel, sanat etkinliklerinden DJ

performanslarına, sıra dışı atölyelerden özel

davetlere kadar pek çok deneyimi bir araya

getirerek şehri keşfetmek isteyen gezginler

ve yerel misafirler için dinamik bir buluşma

noktası oluyor.

Deneyimli yönetim kadrosu

Otelin yönetim kadrosunun başında

konaklama sektöründe 19 yıllık deneyime

sahip olan Cenk Alakurt bulunuyor.

Boğaziçi Üniversitesi Turizm İşletmeciliği

mezunu olan Alakurt, son olarak Hagia

Sofia Mansions Istanbul, Curio Collection

by Hilton otelinde beş yıl boyunca otel

müdürlüğü görevini yürüttü. Otelin satış

ve pazarlama stratejilerini ise Menekşe

Alpaslan yönetiyor. Boğaziçi Üniversitesi

Turizm İşletmeciliği mezunu olan Alpaslan,

son olarak Hilton İstanbul Bosphorus ve

Conrad İstanbul Bosphorus otellerinde

yedi yıl boyunca satış müdürlüğü görevini

üstlendi.



46

hotel restaurant

& hi-tech

yeni yatırımlar

WYNDHAM

GAZIANTEP'TEKI

ILK OTELINI

AÇTI

Wyndham Hotels & Resorts, Gaziantep’teki ilk oteli olan Ramada by Wyndham

Gaziantep’in açılışını gerçekleştirdi. Mülkiyeti Atapark Otelcilik’e ait olan 161

odalı otel, kültür ve gastronomi açısından Türkiye’nin en zengin şehirlerinden

Gaziantep’e modern konaklama olanakları, şık yeme-içme alanları ve geniş

etkinlik mekanları kazandırıyor.

Zengin mutfağıyla gastronomi dalında

UNESCO'nun Yaratıcı Şehirler Ağı'na

giren Gaziantep, lezzet, kültür ve

tarih odaklı gezilerin en önemli durakları

arasında yer alıyor. Türkiye'nin 40'tan fazla

şehrinde yaklaşık 120 oteliyle hizmet veren

Wyndham Hotels & Resorts, Gaziantep'teki

ilk otelinin açılışını gerçekleştirdi.

Konaklamaya yeni standartlar

getiriyor

Zeugma Mozaik Müzesi ve Gaziantep Kalesi

gibi şehrin görülmesi gereken yerlerine kısa

bir mesafede bulunan Ramada by Wyndham

Gaziantep, şık konaklama imkanları ve en

yeni teknolojiye sahip etkinlik alanlarıyla

hem seyahat edenler hem de etkinlik

düzenleyenlere hitap eden bir seçenek

olarak öne çıkıyor.

Misafirlerin lüks ve konforlu bir deneyim için

tercih edebileceği konaklama seçenekleri

arasında superior ve deluxe odalar, geniş

süitler, zarif bir kral dairesi ve iki engelli

odası yer alıyor. Modern bir şekilde dekore

edilen odaların her birinde rahat yataklar

ile odayı gün ışığıyla dolduran ve şehrin

güzel manzaralarına açılan, yerden tavana

pencereler bulunuyor. Yüksek hızlı Wi-

Fi, ergonomik çalışma alanları, akıllı

televizyonlar ve lüks banyo malzemeleri

gibi modern olanaklar da hem iş hem de

tatil amaçlı seyahat edenlerin kullanımına

sunuluyor. Oteldeki süitlerin bazılarında

bulunan oturma odaları ve derin küvetler de

lüks bir konaklama deneyimini öne çıkaran

diğer dokunuşlar olarak sıralanıyor.

Misafirler, dinlenmek için otelin ısıtmalı

kapalı havuzu ve çocuk havuzundan veya

masaj odaları, saunası, buhar odası ve

geleneksel hamamı da bulunan tam

donanımlı spa alanından yararlanabiliyor ve

spor salonunda formlarını koruyabiliyor.

Gaziantep lezzetlerini yerinde

deneyimleme imkanı

Otelin içindeki Garden restoranı,

uluslararası mutfaklardan lezzetlerin

yanı sıra Gaziantep lezzetlerini yerinde

deneyimleme imkanı da sunuyor ve

misafirlerini bölgenin zengin mutfağında bir

yolculuğa çıkarıyor. Ramada by Wyndham

Gaziantep, sunduğu şık konaklama

seçenekleri, birinci sınıf olanaklar ve etkinlik

alanlarıyla hem kenti ziyaret edenleri hem

de etkinlik düzenleyenleri yeni standartlarla

buluşturuyor.

Wyndham Hotels & Resorts Türkiye, Orta

Doğu ve Afrika Pazar Yönetici Direktörü

Panos Loupasis açılışla ilgili şöyle konuştu:

“Türkiye’deki en büyük uluslararası otel

şirketi olarak, Ramada by Wyndham

markamızın varlığını dünyanın önde gelen

pazarlarında güçlendirmekten gurur

duyuyoruz. Gaziantep’teki ilk otelimizin

açılışıyla, halihazırda lider konuma sahip

olduğumuz pazarlardaki varlığımızı daha

da güçlendirme stratejimiz doğrultusunda

önemli bir adım atıyoruz. Atapark Otelcilik

ile kurduğumuz ortaklıkla şehirde bulunan

konaklama ve etkinlik hizmetlerini

çeşitlendiriyoruz ve Wyndham'ın

Gaziantep gibi kültürel zenginliklere sahip

destinasyonlarda modern ve yüksek kaliteye

sahip deneyimler sunma kararlılığını bir kez

daha ortaya koyuyoruz.”

Ramada by Wyndham Gaziantep Yönetim

Kurulu Üyesi İbrahim Ener ise, “Otelimizde,

Wyndham’ın dünyaca tanınan standartlarını

ve yüksek teknolojisini modern olanaklarla

bir araya getiriyoruz. Wyndham ailesinin

bir parçası olarak, dünya genelinde 114

milyondan fazla üyeye sahip olan Wyndham

Rewards’un sağladığı benzersiz avantajlar

da dahil olmak üzere yaygın bir global ağa

erişim olanağını misafirlerimize sunmaktan

gurur duyuyoruz. Bu ortaklıktan aldığımız

güçle Gaziantep’in güzel ve zengin tarihini

hem yurt içinden, hem de yurt dışından

ziyaretçilere tanıtırken, aynı zamanda

Wyndham’ın alanında kendini kanıtlamış

hizmet ve misafirperverlik anlayışını da

sunabileceğiz.” diye konuştu.


E v e r l a s t i n g Q u a l i t y

www.natsan.com.tr


48

hotel restaurant

& hi-tech

yeni yatırımlar

RADISSON HOTEL İSTANBUL

MERTER KAPILARINI AÇTI

Radisson Otel Grubu, Merter’deki yeni oteli Radisson Hotel Istanbul Merter’in açılışını

duyurdu. Tarihi Yarımada'ya, ticaret merkezlerine ve kültürel cazibe noktalarına kolay

erişim imkanın sunan otelin açılışı, zincir grubun 2030 yılına kadar Türkiye'de 100 otele

ulaşma stratejisinde önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor.

Günümüz seyahatseverleri düşünülerek

tasarlanan Radisson Hotel İstanbul

Merter, her biri modern tasarımı

özenli bir konforla buluşturan 267 geniş ve

şık oda ve süit sunuyor. İster iş ister tatil

amaçlı olsun, konuklar zarif iç mekanlar,

birinci sınıf olanaklar ve şehrin dinamik

ruhunu yansıtan sakinleştirici dokunuşlarla

çevrili dinlendirici bir konaklamanın

keyfini çıkarabilir. Konforlu yataklar, akıllı

çalışma alanları, şık banyolar ve yenilikçi

teknolojilerle donatılan otel, şehirde geçen

bir günün ardından dinlenmek veya yeni

güne hazırlanmak için kusursuz bir rahatlık

sunuyor.

Günün her anında lezzetli tatlar

Otelin All-Day Dining Restaurant’ı, kahvaltı,

öğle veya akşam yemekleri için ideal olan

sıcak ve modern bir atmosferde, yerel ve

uluslararası mutfaklardan çeşitli lezzetler

servis ediliyor. Misafirler, gün boyunca

geniş içecek ve hafif atıştırmalık seçenekleri

sunan şık Lobby Lounge & Bar’da

dinlenebilirken mekân, samimi buluşmalar,

sosyal anlar veya akşam içkileri için ideal bir

ortam vadediyor. Kısa bir mola için Coffee

Shop'ta taze demlenmiş kahve ve çayların

yanı sıra konuklara biraz dinlenmeleri

ve keyifli zaman geçirmeleri için

atıştırmalıklardan oluşan cazip seçenekler

de sunuluyor.

Radisson Hotel İstanbul, Merter Genel

Müdürü Emir Yağcı, "Radisson Hotel

İstanbul Merter'de konforun stil ile

buluştuğu ve her detayın misafirlerimiz

düşünülerek tasarlandığı bir alan

yarattık. İster iş ister tatil amaçlı olsun,

misafirlerimizi gerçek misafirperverlik

ve İstanbul'un canlı ruhunu yansıtan bir

deneyimle ağırlamak için sabırsızlanıyoruz."

dedi.

İş ve kutlamalar için ilham veren

mekanlar

Radisson Hotel İstanbul Merter, iş

toplantılarından özel kutlamalara kadar her

türlü etkinliğe ev sahipliği yapmak üzere

tasarlanmış sekiz adet çok yönlü etkinlik

alanına sahip. Gün ışığı alan ve 280 kişiye

kadar misafir ağırlayabilen balo salonu,

unutulmaz etkinlikler için şık bir ortam

sağlıyor. Gelişmiş teknolojiyle donatılmış

modern toplantı salonları, esnek yerleşim

seçenekleri ve özel hizmet anlayışıyla

ister kurumsal bir etkinlik, ister özel bir

organizasyon olsun, her ayrıntının kusursuz

ilerlemesini sağlıyor.

1.200 metrekarelik geniş bir alana yayılan

otelin wellness merkezi ise, şehrin

enerjisinden uzak, huzurlu bir kaçış

sunuyor.



50

hotel restaurant

& hi-tech

yeni yatırımlar

Ildırı’da yeni bir konaklama deneyimi

SIBYL HOTEL ERYTHRAI

Ege’nin tertemiz havasını ve masmavi denizini kucaklayan Sibyl Hotel Erythrai, 15 Mayıs

itibariyle tam kapsamlı hizmet vermeye başlayacağını duyurdu.

Ege’nin tertemiz havasını ve masmavi

denizini kucaklayan Sibyl Hotel

Erythrai, doğayla iç içe bir tatil

deneyimi yaşamak isteyen misafirlerine

kusursuz bir atmosfer sunuyor. Her bir

detayı titizlikle tasarlanmış olan otel,

misafirlerine sadece bir konaklama

değil, aynı zamanda kültürel bir deneyim

sunmayı hedefliyor.

Doğanın huzur veren atmosferini özenle

tasarlanmış detaylarla buluşturan Sibyl

Hotel Erythrai; suit, deluxe ve superior

oda seçenekleri ve kişiye özel hizmet

anlayışıyla misafirlerine unutulmaz bir

tatil sunuyor.

İyonya’dan Osmanlı’ya uzanan bir

hikâye

Çeşme’nin kuzeydoğusunda yer alan Ildırı,

antik dönemde “Erythrai” adıyla bilinen

ve kökeni İlk Tunç Çağı’na kadar uzanan

önemli bir İyon kenti olarak bilinmektedir.

Adını toprağının kırmızı renginden veya

kurucusu Erythro’dan aldığı düşünülen

kent, zamanla Atina kökenli krallar,

Lidyalılar, Persler ve Büyük İskender’in

hâkimiyeti altına girmiştir.

Bergama Krallığı ve Roma İmparatorluğu

dönemlerinde keçileri ve kahinleriyle

ünlenen Erythrai, Bizans devrinde önemini

yitirmiş, Osmanlı egemenliğine geçtikten

sonra Ildırı adını almıştır. Bugün, tarihi

dokusuyla ziyaretçilerini geçmişin izlerini

keşfetmeye davet etmektedir.

Çeşme’ye 27, İzmir’e 81

kilometre uzaklıkta yer

alan, yaklaşık 200 haneli

bir sahil köyü olan Ildırı,

ziyaretçilerine eşsiz bir

tarihi ve doğal güzellik

sunuyor.



52

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

RAMAZAN KAYNAKÇI

“Tüm dünyada ‘Kristal’ gibi

parlamaya devam edeceğiz”

Türkiye'nin önde gelen endüstriyel

mutfak ekipmanları üreticilerinden

Kristal Endüstriyel, 2025’e güçlü

adımlarla girdi. Soğutma ekipmanlarından

kombi fırınlara, dondurma makinelerinden

açık büfe çözümlerine kadar geniş bir

ürün yelpazesi sunan firma, bu yıl ihracat

pazarlarını daha da genişletmeyi hedefliyor.

“Sürekli gelişim ve inovasyon” vizyonuyla

hareket eden Kristal Endüstriyel, dünya

genelinde Kristal markasını parlatmaya

devam edecek.

Kristal Endüstriyel Genel Müdürü Ramazan

Kaynakçı ile firmanın 2025 hedeflerini, yeni

pazarlara açılma planlarını, inovasyon odaklı

Ar-Ge projelerini, akıllı mutfak ve dijitalleşme

yatırımlarını ile çevre dostu teknoloji

yaklaşımlarını konuştuk.

Kristal Endüstriyel’i kuruluşuyla

kısaca tanıtarak, HoReCa sektörüne

hitap eden ürün grupları hakkında

bilgi verir misiniz?

Şirketimiz 1997 yılında özellikle otel

grubumuzun yeni

oteller ile büyümesine

istinaden ihtiyaç

duyulan endüstriyel

mutfak ekipmanlarının

kendi bünyemizde

üretimi ve tedariki

için kurulmuştur. Antalya Organize Sanayi

Bölgesi’nde ve 150 bin metrekare alanda

kurulu alanda 600’e yakın çalışanı ile faaliyet

göstermekteyiz. Soğutma ekipmanları ile

başlayan daha sonrasında soğuk odalar,

bulaşık makineleri, pişiriciler, fırınlar,

açık büfe çözümleri ve son olarak da tek

yerli üretici sıfatı ile dondurma makine ve

ekipmanları ile günümüze kadar gelmiştir.

Özellikle soğutma ekipmanları konusunda

Türkiye’deki lider üreticiyiz ve bu serilerde

yeni ürünlerin ve birçok pazarda inovatif

ürünlerin öncüsüyüz. Hem soğutma

komponentlerimizin premium seviyede

olması hem de birçok rakibimizin aksine

70 mm gövde kalınlığını standart hale

getirmemiz bu sektörde soğutma alanında

dolaplarımızın ve

soğuk odalarımızın

güvenle ve

uzun yıllar

kullanılabilmesini

sağlıyor. Bununla

birlikte kombi fırınlarımız ile son 3 yılda

birçok pazarda lider durumdayız. Şefler

ile yapılan binlerce demolar sonucunda

Arge ekibimiz sektörün en verimli kombi ve

konveksiyonel fırınını üretme şansını elde

etti. Ve şeflerden aldığımız geri dönüşlerle

ilerlemeye devam ediyoruz. Türkiye’nin tek

yerli dondurma makine üreticisi olarak 20

yıllık süreçte birçok ülkede yüzlerce konsepti

kurma şansını bulduk ve Arge merkezimizin

üstün çalışmaları ile dünya çapında pek çok

yapılmayan inovasyonu gerçekleştirerek

her yıl uluslararası fuarlarda bu özel

makinelerimizi teşhir etme şansını

buluyoruz.

2025’e nasıl girdiniz? Bu yıl için

belirlediğiniz öncelikler, hedefler,

projeler nelerdir?

2024 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirdiğimiz

%40’lık büyümeyi bu yıl %50 oranında

gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Her yıl artarak

devam eden bu büyüme oranlarımızı

devamlı hale getirmek için hiç durmadan

gelişmeye ve çalışmaya devam edeceğiz.

İhracat faaliyetleriniz hakkında

bilgi verebilir misiniz? Hangi

ülkelere ihracat yapıyorsunuz?

Kristal Endüstriyel olarak 5 kıta 85 ülkede

bilfiil çalışmaktayız. Birçok ülkede ara


satıcılar, bayiler ve son kullanıcılar vasıtasıyla

satışlar gerçekleştiriyor, 5 ülkede pazar lideri

ve 20’ye yakın ülkede ürün bazlı marka lideri

konumundayız. Son 10 yıldır özellikle Avrupa

en büyük ihracat pazarını oluştururken,

özellikle son 3 yıl içinde yaşanan ülkeler arası

konjonktür hedef pazarlada bazı değişiklikler

yaşanmasına sebep olmuştur. Son 3 yılı

Rusya ve Türki Cumhuriyetler ilk sıralarda

kapatmıştır. Ayrıca Mısır ve Batı Afrika’da

birçok yeni proje ile kayda değer satış

rakamlarına ulaşılmıştır.

Firmanız ürünleri hangi pazarlarda

en çok talep görmekte?

Firmamız, endüstriyel mutfak makine ve

ekipmanları alanında 28 yıldır otellere,

restoranlara, kafelere ve hastane

mutfaklarına yerli üretici olarak hizmet

vermektedir. Endüstriyel mutfak ekipmanları,

açık büfeler, dondurma makine ve

ekipmanları olarak farklı kategorilerde

üretim sağlamaktayız. Özellikle endüstriyel

soğutma, bulaşık makineleri, kombi fırınlar,

dondurma makine ve ekipmanlarında birçok

ülkeye aktif olarak ihracat yapmaktayız.

Turizm sektörüne yönelik olarak otel,

restoran, fırın, pastane, dondurma dükkanı,

kafeterya, okul gibi tesislerin ihtiyaç

duyabileceği tüm endüstriyel mutfak ve

dondurma makine ekipmanlarını yerli üretim

farkıyla bünyemizde üretmekteyiz.

Bu yıl için hedefleriniz nelerdir?

Yeni pazarlara açılma planlarınız

var mı?

Güzide grubumuzun makine üretim

anlamında dünyaya açılan kapısı olan Kristal

Endüstriyel’in sürekli iyileştirme ve gelişim

hedefi ile önümüzdeki 10 yıl içinde endüstiyel

alanda daha pek çok başarıya imza atacağına

ve bir Türk markasının global alanda marka

olma çabasını inovatif bakış açısı ile çok daha

üst noktalara taşıyacağına tüm ekip olarak

inancımız tamdır.

Endüstriyel mutfak ekipmanlarında

teknoloji ve inovasyon konusunda

nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz?

Akıllı mutfak çözümleri ve

dijitalleşme süreçlerine ilişkin

yatırımlarınız var mı?

Hem satış ekibimiz hem Arge personelimiz

sürekli pazardaki rakiplerimizi takip edip,

yenilik ve inovatif atılımları firmamızın

öngördüğü şekilde daha iyiye ve daha

verimliye yorumlayarak kullanıcılara sunmayı

amaçlıyor. Özellikle katıldığımız uluslarası

fuarlarda gelen müşteri geri dönüşleri ve hali

hazırda çalışmakta olduğumuz müşterilerin

ve proje sahiplerinin geri dönüşleri bizi her

ürün gamında durmadan ilerlemeye ve

geliştirmeye olanak kılıyor.

Makine endüstrisi, müşteri talepleri ile

şekillenen ve inovasyonun durmadan

içinde olunması gereken bir sektördür. Bu

nedenle durmadan ve yılmadan firma olarak

trendlerin bir adım ötesinde kalıp farklılık

oluşturmaya çalışıyoruz.

Tüm bu ürünleriniz ile profesyonel

mutfaklara, şeflere ne şekilde

ilham oluyorsunuz, onlara ne gibi

fırsatlar sunuyorsunuz?

Elbette mutfakların asıl kahramanları

değerli şeflerimiz. Bu noktada Kristal

Endüstriyel olarak şeflerin aynı reçeteyi

her yapıtlarında aynı lezzeti ve kaliteyi

sunabilmeleri adına sürekli olarak

ürünlerimizi geliştirip yeniliyoruz.

Gelişen teknolojiyi takip ederek çağa

ayak uyduruyor, şeflerin tecrübesini ve

teknolojinin imkanlarını harmanlayarak,

bulunduğumuz her mutfakta değişim

rüzgarlarını hissettiriyoruz.

Endüstriyel mutfak sektöründe

son yıllarda yaşanan önemli

değişiklikler hakkında neler

söyleyebilirsiniz? Ev dışı tüketim

sektöründe talep ve tüketici

alışkanlıklarındaki değişimleri nasıl

değerlendiriyorsunuz?

Endüstriyel mutfak sektörü son yıllarda

teknolojik inovasyonlar, sürdürülebilirlik,

sağlıklı ürünlere yönelim büyük oranda

ivme kazandı. Ayrıca hızlı hazırlanan ve

hızlı servis sunan mutfaklar ön planda. Ev

dışı tüketim sektöründe ise dijitalleşme,

online sipariş ve hızlı teslimat talepleri arttı.

Tüm bu değişikliklerle işletmeler, müşteri

odaklı dönüşümler geçirdi. Bu değişiklikler,

sektördeki işletmelerin rekabet avantajı

kazanmasını sağladı.

HoReCa sektöründe gelecekte hangi

eğilimlerin öne çıkacağını düşünüyorsunuz?

Çevre dostu teknolojilere olan ilgi arttıkça, bu

alanda atmayı planladığınız adımlar nelerdir?

Elbette başta yapay zeka olmak üzere

teknolojinin gelişmesiyle birçok yenilik

bizleri bekliyor. Bu noktada bizler

doğa dostu, çevreye duyarlı ve düşük

enerjili cihazlarımızla doğaya olan

saygımızı gösteriyoruz. İleriki süreçlerde

ekipmanlarımızda enerji tüketimimizi en

optimum noktaya çekerek yola devam etmeyi

planlıyoruz.

Gündeminizde önümüzdeki yıl

için yeni projeler, iş birlikleri,

yatırımlar var mı?

Her sene olduğu gibi bu sene de yeni

ekipman yatırımlarımız ve projelerimiz

mevcuttur.

Güncel olarak

portföyümüzde

bulunan 5 kıta

85 ülke ek 20

farklı ülkeye

ulaşmayı

hedefliyoruz.

Tüm dünyada

“Kristal” gibi

parlamaya

ve sektöre

ışığımızla yol

göstermeye

devam

edeceğiz.


54

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

TAZELIK, HIJYEN VE ESTETIĞIN

KÜRESEL ELÇISI

MEKSAŞ MUTFAK

1988 yılında kurulan Meksaş Mutfak

A.Ş., sektördeki 37 yıllık deneyimini

yenilikçi AR-GE çalışmalarıyla

yalnızca Türkiye’de değil, 68 ülkeye

uzanan başarı hikayesiyle uluslararası

bir marka olmayı başardı. Yiyecekiçecek

sektörüne yönelik akılcı

çözümler sunan şirket, işletmelere

verimlilik, estetik ve hijyen sunarken,

Türk gastronomisinin geleneksel

dokusunu dünya ile buluşturuyor.

İki ikonik ürünüyle Meksaş, sektördeki

standartları yeniden tanımlıyor:

Balık Teşhir Dolabı (Mostra) ve Ayran

Makinesi (Ayramatik).

Balık Teşhir Dolabı: Tazeliği

hissettiren teknoloji

Meksaş’ın balık teşhir dolapları,

yalnızca bir ürün değil; tazelik koruma

teknolojisiyle işletmeler için gerçek

bir Mostra. 304 kalite paslanmaz çelik

yüzeyi ve dekoratif ahşap seçenekleriyle

hijyeni, şıklığı ve dayanıklılığı bir

araya getiriyor. Şok soğutma sistemi

ile balıkların doğal tazeliğini çok

daha uzun süre korurken, opsiyonel

sunulan vakum teknolojisi sayesinde

kokuyu minimize edip ürünlerin hava

temasını azaltıyor. Üst kapağındaki

ayna ve özel LED aydınlatma tasarımı,

balıkların hem görsel hem de estetik

sunumunu en üst seviyeye

taşıyor. Dijital kontrol paneliyle

kolay kullanım sunarak enerji

tasarruflu yapısıyla da işletmelere

ekonomik avantaj sağlıyor.

İşletmelerin Konsept ve

İhtiyaçlarına göre dizayn edilmiş;

Assos, Cunda, Dardanos, Misya ve

İda Konsept Balık Teşhir (Mostra)

modelleri ile her türlü ihtiyaca

cevap verebiliyor.

Ayran Makinesi: Hijyen ve

pratikliğin zirvesi

Meksaş’ın ayran makinesi, Türkiye’nin

sembolik lezzeti Susurluk ayranını

dünya standartlarında bir hijyen

anlayışıyla sunuyor. Paslanmaz çelik iç

yapısı, el değmeden çalışma prensibi ve

yüksek kapasitesiyle yoğun saatlerde

bile kesintisiz hizmet

vadediyor. Taşınabilir

tekerlekli tasarımı ve

bakır kaplama, ahşap,

çatılı, paslanmaz

gövde, setüstü modeli

gibi farklı seçenekleri,

hem estetik hem de

pratiklik açısından

işletmelerin gözdesi

haline geliyor.

Yüksek hijyen

standartlarının yanı

sıra kullanım kolaylığı

ve işletmelere

kattığı değer, ayran

makinesini bir prestij objesi olarak

konumlandırıyor.

Küresel vizyon: Meksaş, her yerde

Meksaş, yenilikçi yaklaşımlarını AR-

GE yatırımlarıyla harmanlayarak,

gastronomi sektöründe

hem yerel hem de

global ölçekte

fark ouşturmayı

sürdürüyor.

Ayranmatik,

Balık Teşhir

(Mostra) gibi

modellerinde

kullandığı özel

üretim gelişmiş

kontrol panelleri ve

estetik detaylarla

işletmelere yalnızca

işlevsellik değil,

aynı zamanda

zarafet de sunuyor.


Spezial-Reiniger

Special detergent

Winterhalter’da Parlak bir sonuç için

sonuna kadar temizlik !

+ Kullanıcı Dostu

+ Size Özel Çözüm

+ Tasarruflu ve Ekonomik

SEZGİSEL VE KONFORLU

KULLANIM İÇİN

akıllı dokunmatik ekran

GÜVENLİK

Daha fazla güvenlik ve verim için

dijital ağa bağlı

YENİLİKÇİ YIKAMA ALANI

Akış optimizasyonlu ve yeni jet

geometrisiyle %25’e kadar su

tasarrufu sağlar

UC-L

F 420 e

HİJYEN

Bulaşık kimyasallarının her ikisine de

önemli bir etkisi vardır. Dolayısıyla kimyasallar,

bütünlüklü Winterhalter sisteminin önemli

birleşenleridir.

BİRİNCİ SINIF YIKAMA

Almanyada’daki genel merkezimizdeki daha

yıllar öncesinden kendi laboratuvarı olan bir

araştırma ve geliştirme depertmanına sahip

olmamızın nedeni de budur.Burada, oldukça

etkili temizlik ve hijyen ürünleri üretilmek için

formüller geliştirip test ediyoruz.

TERS OSMOZ

En yüksek su kalitesi beklentileri için entegre ters

osmozlu UC Excellence-i var . Elle parlatmaya gerek

kalmadan bardakların pırıl pırıl, çatal-kaşık-bıçakların

ışıl ışıl olmasını sağlar.Ek olarak entegre su yumuşatıcısına

sahip UC Excellence iPlus’taki VarioAqua fonksiyonu

sayesinde bardaklar osmoz su ve bulaşıklar yumuşatılmış

su ile yıkanabilir.

AT-Excellence S

ENTEGRE SU YUMUŞATICI

Daha iyi yıkama sonuçları ve makinenin korunması

için:Her UC isteğe bağlı olarak entegre su yumuşatma

işleviyle donatılabilir.

Winterhalter Türkiye | Aktürk Dış Tic. ve Kimya Sanayi Ltd. Şti. | Deliklikaya Mah.Kitabe Cad. No:8 Teskoop Sanayi Sitesi

Arnavutköy/İstanbul Tel: +90 (0)212 447 29 99 | Faks: +90 (0)212 447 39 99 | info@winterhalter.com.tr | www.winterhalter.com.tr

akturk.mutfak

www.akturkmutfak.com


56

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

AHMET GÜRKAYNAK

“SOFRA GRUBUNDAN AÇIK BÜFEYE

HER ALANDA GÜÇLENIYORUZ"

1977 yılından bu yana HoReCa sektöründe

faaliyet gösteren KAPP Mutfak ve

bağlı markası Plastport Plastik,

profesyonel mutfak ekipmanları ve sofra

grubu ürünlerinde yenilikçi çözümleriyle

dikkat çekiyor. Ar-Ge çalışmalarını

aralıksız sürdüren firma, 2025 sezonu

için hem açık büfe grubunda hem de set

üstü ekipmanlarda yeni ürünlerle iddiasını

güçlendiriyor. Kendi üretimi olan patentli

ısıtmalı camlara sahip Chafing Dishler, 8

farklı renk alternatifiyle sektöre taze bir

soluk getirirken, elektrikli aletler grubunda

da son teknoloji ürünler pazara sunuldu.

KAPP Mutfak / Plastport Plastik Yönetim

Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak ile

firmanın HoReCa sektöründeki büyüme

hedeflerini ve gelecek döneme ait

yatırımlarını konuştuk.

KAPP Mutfak, 1977 yılından bu

yana sektörde faaliyet gösteriyor.

Firmanın HoReCa sektöründeki

lider konumunu pekiştiren en

önemli faktörler nelerdir?

Sizin de söylediğiniz gibi uzun yıllardır hem

Türkiye’de hem de dünyada 70’in üzerinde

ülkede HoReCa sektöründe gelişerek hizmet

vermeye devam ediyoruz. İlerlememizdeki

en büyük faktör, her daim sektörün içindeki

çalışanlar, şefler ve F&B’ler ile iletişim

halinde çalışmamız. Önceliğimiz, her zaman

sektörün ihtiyaçlarına göre hareket etmek

oldu. Trendleri ve güncellemeleri çok

yakından takip ettiğimiz için her dönemde

ihtiyaca çok hızlı cevap vermeyi hedefledik.

2025 yılının ilk çeyrek

performansını nasıl

değerlendirirsiniz?

Bu yıla hangi

yenilikçi ürün

ve teknolojilerle

girdiniz?

2025 yılında uzun

zamandır planladığımız,

hazırlığını yapmakta

olduğumuz ve

çalışmalarını

tamamladığımız

ürünlerimizi kullanıma

sunduk. Öncelikle kendi

üretimimiz olan patentli ısıtmalı camlara

sahip Chafing Dishlerimiz. Geçtiğimiz yıllarda

kullanıcıyla buluşturduğumuz bu ürünün

tamamen sektör ihtiyaçlarına dayanarak

sıfırdan tasarladık ve ürettik. Tamamı yerli

üretim olan bu ürünümüze sektörden çok

güzel geri dönüşler aldığımız için bu yıl da

yine bir yenilik yapıp, 8 farklı renk alternatifini

müşterilerimiz için piyasaya sunduk.

Chafing Dishlerimizin yanı sıra elektrikli

aletler grubunda; Konveksiyonel Fırından

Taze Dondurulmuş Gıda Mikserine,

İndüksiyonlu Pişirme Robotundan Son

Teknoloji Brushless Motor El Mikserlerine

kadar pek çok yeni ve kendi grubunun lideri

makineyi de ürün gamımıza ekledik.

KAPP, sadece ürünlerin

işlevselliğine değil, aynı

zamanda görselliğine

de önem veriyor. Yeni

ürün tasarımlarında

görsel estetiği nasıl ön

planda tutuyorsunuz?

Ürünlerimizin AR-GE’sinin

yanı sıra tasarımları için de

tasarım ödüllü dizayncı ile

çalışıyoruz. Özellikle açık

büfe gruplarında otellerin ve

catering firmalarının farklı konseptlerdeki

tasarımlarına uyum sağlayacak alternatif

dizaynlar üretmek için sürekli trendleri takip

ediyor ve yeni alternatifler yaratabilmek için

çaba sarf ediyoruz.

HoReCa sektörünün gelişimine

nasıl katkı sağlıyorsunuz?

Kapp ailesi olarak şirket misyonumuzun da

gerektirdiği şekilde adımlarımızı her zaman

Türkiye’de gastronomi sektörünü geliştirmek

ve bilinirliğini dünya çapında bir yere taşımak

için atıyoruz. Bu doğrultuda genç şeflerimize,

aşçılık derneklerine, yurt içinde ve yurt

dışında yarışmalara, organizasyonlara,

konferans ve kongrelere elimizden geldiğince

sponsor oluyoruz.

Ayrıca ürün geliştirme konusunda her

zaman dünyada ne olup bittiğini takip edip

güncel kalıyoruz ki, Türkiye’deki şeflerimiz

dünyadaki herhangi bir ürüne ya da

teknolojiye ulaşmak istediklerinde onlara bu

ürünü ulaştırabilelim.

Sosyal sorumluluk projeleriniz

arasında aşçılık okulları ve

meslek liselerine verdiğiniz

destek dikkat çekiyor. Bu alandaki

çalışmalarınızdan bahseder

misiniz?

Aynı doğrultuda her zaman aşçılık

okullarına ve meslek liselerine kapımız

açık. Hem öğrencileri fabrikamızda ağırlayıp

kullandıkları ve kullanacakları ürünlerin

arkasındaki teknolojiyi, sürdürülebilirliği

de görmelerini sağlıyoruz. Hem de ürün

kullanımıyla ilgili eğitim veriyoruz. Yine

bunun dışında, sponsorluk

kapsamında okullara ihtiyaç

duydukları malzemeler

konusunda yardımcı olmaya

çalışıyoruz.

Yurt dışına 70’in

üzerinde ülkeye

ihracat yapıyorsunuz.

Odak pazarlarınız

ve ürünlerinizden

bahseder misiniz?

Uzun yıllardır Avrupa,

Avrasya ve Arap

yarımadasında çok güçlü bir


marka bilinirliğimiz var. 2022’de Amerika’da

kendimize ait depomuzu kurduk ve Amerika

kıtasında da büyümeye devam ediyoruz.

Öncelikli ürün grubumuz, ihracat pazarında

her zaman kendi üretimimiz olan; Paslanmaz

Çelik Tencere Ve Tava Grubu, Paslanmaz

Çelik Gastronorm Küvetler, Chafing Dishler,

PC Gastronorm Küvetler, Thermobox, Salata

Kurutucu, Servis Arabası gibi Türkiye’de

ürettiğimiz ürünlerden oluşuyor.

Set üstü makineler konusunda

sektörde nasıl bir konumdasınız?

Bu ürün grubunun gelişim

sürecinden bahseder misiniz?

2010 yılından beri müşterilerimize İtalyan

Sirman markasının set üstü makineleriyle

hizmet veriyoruz. 2025 yılında, şeflerimizin

ve bayilerimizin talebi üzerine uzun yıllardır

yaptığımız araştırmaların neticesinde

bünyemize kahve makineleri de dahil olmak

üzere pek çok yeni marka ve set üstü yeni

makine grubu ekledik.

Bunların arasında son teknoloji daha

uzun ömürlü kullanım ve daha güçlü

performans sağlayan Brushless Motor

Teknolojisine sahip “SousChef” marka el

ve bar blenderlerimiz var. Ayrıca sektörde

eşi bulunmayan “Taurus” marka MyCook

İndüksiyonlu Pişirme Robotu ve Rowzer

Taze Dondurulmuş Gıda Mikseri (Emülsifiye

Makinesi) gibi kendi grubunun lider

teknolojilerini de ürün gamımıza ekledik.

Set üstü makine grubu ürünleri,

mutfaklardaki işlevsellik açısından

nasıl bir avantaj sağlıyor? Özellikle

yoğun kullanım alanlarında nasıl

performans gösteriyorlar?

Set üstü makine grupları mutfakta şeflerin

sağ kolu oluyor. Hız ve pratiklik kazandırıp

mutfağın içerisindeki telaşta şeflerin hem

daha hızlı hem daha yaratıcı olmalarına

destek oluyor. Mutfaklar hepimizin bildiği

gibi zamanın dar, hareketin bol olduğu

yerler. Belli bir zaman aralığında tüm

servisin tamamlanması gerekiyor. İşte set

üstü makineler bu dar zaman bol hareket

denkleminde profesyonel performanslarıyla

ve dayanıklıklarıyla istikrarlı bir şekilde

mutfak ekibine kolaylık sağlıyor.

Kahve makineleri, mutfak ekipmanlarında

önemli bir yer tutuyor. KAPP olarak kahve

makinelerinde nasıl bir yaklaşım izliyorsunuz

ve bu alandaki yenilikleri nasıl takip

ediyorsunuz?

Kahve tabii ki yeme içme dünyasının olmazsa

olmazları arasında. Bizim de bir süredir

kahve makineleri bünyemizde mevcuttu.

2025 yılında İtalyan markası La Carimali’yi

de ürün grubumuza katıp kahve alanında

müşterilerimize daha geniş bir ürün

yelpazesi sunuyoruz. Kahve grubuyla ilgili

A’dan Z’ye müşterilerimiz aradıklarını Kapp

markası altında bulabiliyor.

Plastik ürünlerin mutfaklardaki

rolü giderek artıyor. Plasport’un

ürünleri profesyonel mutfaklarda

hangi tür operasyonlarda daha fazla

tercih ediliyor?

Özellikle kırılmaz ve hafif oluşu mutfakta

plastik ürün gruplarını tercih edilir kılıyor.

Masaüstünde kullanılan polikarbonat bardak

ve tabak gruplarından hazırlık ve taşımada

kullanılan Gastronorm Küvetler, Salata

Kurutucu ve Thermobox gibi daha büyük

ürünlere kadar mutfakta farklı işlevlere hitap

eden bir ürün çeşitliliğimiz var.

O nedenle masadan hazırlığa taşımadan

toplamaya kadar mutfağın her

aşamasında Plastport ürünleri mutfakların

vazgeçilmezleri. Ürün gamımıza her yıl yeni

ürünler katarak bu çeşitliliği korumayı ve

artırmayı, böylece mutfaklarda daha çok

kolaylık sağlamayı hedefliyoruz.

Plasport Plastik çatısı altında

farklı hammaddeler kullanarak

ürün yelpazenizi çeşitlendirdiniz.

Bu çeşitliliği nasıl yönetiyorsunuz

ve her hammaddenin avantajları

hakkında ne düşünüyorsunuz?

Ürün çeşitliliğini yönetirken yine

kullanıcıların ihtiyaçlarını göz önünde

bulunduruyoruz. İhtiyaca

en uygun hammaddeyi

araştırıp buluyoruz, pek

çok testten sonra en uygun

olana karar veriyoruz.

Örneğin havuz başında

kullanılacak bir bardağın

kırılmaz olması önemli

ama aynı zamanda

görsel olarak da şık ve

estetik olmalı. Tüm bu

gereklilikleri bir arada

değerlendirip tasarıma ve

kullanıma en uygun hammaddeyi seçiyoruz.

Bu bardaklar için polikarbonat olurken

Thermobox gibi ısı yalıtımı, sağlamlık ve

hafiflik gerektiren bir üründe polikarbonat

hammadeyle beraber poliüretan kullanımını

geretiriyor. Tüm bu faktörler ve ihtiyaçlar AR-

GE ve tasarım ekiplerimizce değerlendirilip

ürünlerimiz o şekilde geliştiriliyor.

Hijyen ve dayanıklılık, Plasport’un

öne çıkan özelliklerinden.

Ürünlerinizin bu alandaki

performansını nasıl garanti altına

alıyorsunuz?

Kullandığımız hammaddeler sertifikalı ve

orijinal. Performans garantisi için hurda

hammadde karıştırmadan tamamen

orijinal hammadde ile üretim yapıyoruz.

Bu da ürünün kullanım aşamasındaki

dayanıklılığına yansıyor. Birinci önceliğimiz

daima kalite olduğundan müşterilerimizin

herhangi bir problemle karşılaşmaması için

A kalite bir üretim yapıyoruz.

Önümüzdeki dönemde KAPP Mutfak

ve Plasport Plastik için hangi

yenilikçi ürünleri piyasaya sürmeyi

planlıyorsunuz?

AR-GE’si devam eden hem KAPP hem

Plastport ürünlerimiz var. KAPP için açık

büfe grubunda çalışmalarımız devam ediyor.

Ayrıca set üstü ekipmanlara da yeni ürünler

eklenecek. Danışman şeflerimizle beraber

her türlü yenilik ve kolaylık için çalışıyoruz.

Plastport’ta ise, yeni sezonda sofra grubuna

daha ağırlık veriyoruz. Yeni modeller ve

tasarımları önümüzdeki günlerde görücüye

çıkaracağız.


58

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

NATHAN TOLEDO

“20’DEN FAZLA ÜLKEDE VARIZ,

SIRADA AMERIKA VAR!”

Endüstriyel mutfak sektörünün

güçlü markalarından Natsan

Paslanmaz Çelik, 1997 yılında

İstanbul’da kurulduğundan bu

yana sektördeki konumunu sürekli

güçlendirmeye devam ediyor. Derin

sıvama teknolojisiyle üretimini

çeşitlendirerek endüstriyel mutfak

alanına adım atan firma, bugün

1.600 metrekarelik modern tesisinde

hem iç pazara hem de 20’den fazla

ülkeye hizmet veriyor. Ürün gamında

gastronom küvetler, endüstriyel evyeler

ve fritöz sepetleri gibi çözümler sunan

Natsan, önümüzdeki dönemde ABD

pazarına açılarak küresel büyümesini

hızlandırmayı hedefliyor.

Firmanın yurt içi ve yurt dışı hedeflerini

ve sektördeki yolculuğunu Natsan

Paslanmaz Çelik’in Firma Sahibi

Nathan Toledo ile konuştuk.

Natsan Paslanmaz Çelik’i kuruluşu

ve faaliyetleriyle tanıtır mısınız?

Natsan Paslanmaz Çelik, 1997 yılında

İstanbul’da kurulmuştur. İlk olarak

ev tipi mutfak ürünleri üretimiyle

faaliyetlerine başlayan firmamız,

1999 yılında derin sıvama teknolojisini

üretim hattına ekleyerek fritöz kapları

üretimine başlamıştır. Bu gelişme,

endüstriyel mutfak sektörüne

girişimizin temelini oluşturmuştur.

Zamanla ürün yelpazemizi genişleterek

gastronom küvetler, endüstriyel evyeler

ve fritöz sepetleri üretimine yöneldik.

Bugün, İstanbul Arnavutköy’de 1.600

metrekarelik fabrikamızda, hem iç hem

de dış pazarlara hizmet vermekteyiz.

Endüstriyel mutfak sektöründeki

pazar payınız nedir?

Ürün gamımız, özellikle set üstü

cihaz üreticilerinin ihtiyaç duyduğu

gastronom küvetler, endüstriyel evyeler

ve fritöz sepetleri gibi ürünlerle sınırlı

olduğundan genel pazar payımız sınırlı

olabilir. Ancak, fiyat-kalite dengemiz

ve müşteri odaklı yaklaşımımız

sayesinde, kendi ürün grubumuzda

oldukça rekabetçi bir konumdayız.

Müşterilerimizin özel taleplerine hızlı

ve etkili çözümler sunarak, sektördeki

güvenilirliğimizi pekiştiriyoruz.

İhracatınız var mı? Önümüzdeki

dönem hedefleriniz neler?

Evet, üretimimizin yaklaşık %75’ini

ihraç etmekteyiz. Başta Avrupa olmak

üzere, 20’den fazla ülkeye ürünlerimizi

ulaştırıyoruz. Önümüzdeki dönemde,

ABD pazarına yönelik çalışmalarımızı

yoğunlaştırarak, bu pazarda da etkin bir

şekilde yer almayı hedefliyoruz. Ayrıca,

müşterilerimizin özel ürün taleplerini

karşılamak amacıyla kalıp üretimi ve

özel tasarım hizmetlerimizi geliştirmeye

devam edeceğiz.


Bu yılın ilk çeyreğini nasıl

kapattınız?

2025 yılının ilk çeyreğinde, ihracat

pazarlarındaki yavaşlama ve yurt

içindeki artan maliyetler nedeniyle

hedeflerimizin bir miktar gerisinde

kaldık. Ancak, yeni ürünlerimiz ve

teknolojik yatırımlarımız sayesinde, yılın

geri kalanında hedeflerimize ulaşmayı

öngörüyoruz.

2025’e hangi yeni mutfak

çözümleriyle girdiniz? Yakın

dönemde piyasaya sürmeyi

düşündüğünüz yeni ürünler var mı?

Bu yıl, lazer kesim makinesi

yatırımımızla üretim kapasitemizi

artırdık ve müşterilerimizin özel ölçü

ve tasarım taleplerine daha hızlı yanıt

verebilme imkanı sağladık. Ayrıca, ürün

gamımıza Amerikan tipi endüstriyel

filtreleri ekledik. Bu filtreler, özellikle

yurt dışı firmaların talep ettiği, daha

fonksiyonel ve hijyenik çözümler

sunmaktadır.

Ürünlerinizi öne çıkaran özellikleri

nelerdir?

Ürünlerimizin en belirgin özelliği,

yüksek kaliteyi uygun fiyatla

sunmamızdır. Ayrıca, müşterilerimizin

özel taleplerine hızlı ve esnek

çözümler sunabilme kabiliyetimiz,

bizi sektörde öne çıkaran bir diğer

faktördür. Ürünlerimiz, dayanıklılık,

hijyen ve fonksiyonellik açısından

profesyonel mutfakların ihtiyaçlarını

karşılamaktadır.

Profesyonel mutfaklarda şeflere ne

tür çözümler sunuyorsunuz?

Profesyonel şeflerin ihtiyaç duyduğu

hijyen, dayanıklılık ve pratik kullanım

özelliklerini gözönünde bulundurarak

ürün geliştiriyoruz. Özellikle AISI 304

kalite paslanmaz çelikten ürettiğimiz

gastronom küvetlerimiz, farklı boyut

ve derinlik seçenekleriyle mutfak

operasyonlarında esneklik sağlıyor.

Ayrıca, set üstü fritöz küvetleri

ve endüstriyel evyelerimiz, yoğun

kullanıma uygun olarak tasarlanmıştır.

Şeflerden gelen geri bildirimleri

dikkate alarak ürünlerimize fonksiyonel

detaylar eklememiz, mutfakta

verimliliği artıran çözümler sunmamıza

olanak tanımaktadır.

Bu dönemin en çok talep edilen

trend ürünleri neler?

2025 yılında, fonksiyonelliği yüksek,

yerden tasarruf sağlayan ve farklı

kullanım amaçlarına uyarlanabilen

ürünler ön planda. Amerikan tipi

filtrelerimiz, hem şık tasarımı hem

de teknik özellikleriyle dikkat çeken

ürünlerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca,

lazer kesim teknolojisiyle ürettiğimiz

özel ölçü ve tasarıma sahip yarı

mamul parçalar, cihaz üreticileri

tarafından oldukça talep görmektedir.

Sürdürülebilir malzeme kullanımı ve

hijyenik tasarım da bu yılın öne çıkan

beklentileri arasında.

E-ticaret kanalındaki

faaliyetlerinizden de bahseder

misiniz? Doğrudan pazaryerlerine

satış yaptığınızı biliyoruz.

Günümüzde e-ticaret kanallarının

önemi giderek artmaktadır. Firmamız,

Trendyol, Amazon gibi pazar yerlerinde

ve kendi web sitesi üzerinden ürünlerini

pazarlamaktadır. Bayi sistemimiz

bulunmadığından son kullanıcıya

ulaşmak ve ürünlerimizin tanıtımını

yapmak adına e-ticaret kanallarının

kullanımı bizim için büyük önem

taşımaktadır.

Türkiye’de endüstriyel mutfak

ekipmanları sektörünün gelişimini

nasıl değerlendirirsiniz?

Türkiye, sahip olduğu lojistik avantajlar

ve Türk firmalarının sunduğu fiyatkalite

dengesi sayesinde endüstriyel

mutfak ekipmanları sektöründe yurt

dışı pazarlarda avantajlı bir konuma

sahiptir. Bu durum, katıldığımız

yurt dışı fuarlarda Türk firmalarına

gösterilen ilgiden de anlaşılmaktadır.

Özellikle Avrupa pazarında başlayacak

toparlanmayla, sektörümüz için daha

güçlü bir yılı hep birlikte yaşayacağız.

Gündeminizde yeni projeler var mı?

Endüstriyel mutfak ekipman ve cihaz

üreticilerine çözüm ortağı olma

hedefimiz doğrultusunda, özellikle

müşterilerimizin yarı mamul ürün

taleplerini karşılamak için kalıp ve

makine yatırımlarımıza devam etmeyi

planlıyoruz. Ayrıca, üretim kapasitemizi

genişletmeye ve Ar-Ge çalışmalarımıza

hız vermeye hazırlanıyoruz. Bu

sayede, müşteri odaklı ürün geliştirme

süreçlerimizi daha da ileri taşıyarak

sektördeki rekabet gücümüzü artırmayı

hedefliyoruz.


60

hotel restaurant

& hi-tech

marka röportaj

KALE ALARM X ILE GÜVENLIKTE

YENI BIR DÖNEM BAŞLIYOR

Türkiye’nin önde gelen güvenlik markalarından Kale Alarm, otel ve restoran gibi hizmet

sektörlerinde her geçen gün daha kritik hale gelen güvenlik ihtiyaçlarına yönelik

geliştirdiği Kale Alarm X ürün grubunu tanıttı.

İstanbul’da düzenlenen lansman

toplantısında tanıtılan yeni seri,

teknolojik altyapısı, kişiselleştirilebilir

yapısı ve kablosuz kullanım kolaylığıyla

dikkat çekti.

Güvenlik bir adım öteye taşınıyor

Gelişmiş hareket, duman ve su baskını

dedektörlerinden kapı/pencere

sensörlerine, uzaktan yönetilebilen

alarm sistemlerinden anlık bildirim

özelliklerine kadar genişleyen bir ürün

ailesi sunan Kale Alarm X, hem bireysel

hem kurumsal kullanıcılar için yeni bir

güvenlik standardı oluşturuyor.

Lansmanda konuşan Kale Alarm

Grup Müdürü Kerem Özkan, Kale

Alarm X’in klasik alarm sistemlerinin

ötesine geçen bir güvenlik deneyimi

sunduğunu vurguladı: “Güvenlik artık

yalnızca tehditleri önlemekten ibaret

değil. Kullanıcının güvenliği her an

izleyip, kontrol edebildiği bir yapıya

evrildi. Kale Alarm X, bu ihtiyaca yanıt

veren; akıllı, modüler ve kişiye özel

çözümlerle donatılmış bir sistem. Otel

odalarından restoran mutfaklarına kadar

farklı alanlara uyarlanabilen yapısıyla,

sektördeki işletmeler için ideal bir çözüm

sunuyor.”

Kullanıcı odaklı, modüler mimari

Kale Alarm X’in öne çıkan özelliklerinden

biri de modüler ve ölçeklenebilir

yapısı. Kullanıcılar ihtiyaçlarına göre

sistemlerini genişletebiliyor, farklı

kullanım senaryolarına uygun çözümler

oluşturabiliyor. Bu esneklik, özellikle

konaklama ve yeme-içme sektöründe

farklı büyüklükteki işletmeler için büyük

avantaj sağlıyor.

Kerem Özkan, bu noktaya da dikkat

çekerek şunları aktardı: “Bir butik otel

ile büyük bir zincir otel ya da bir şef

restoranıyla cadde üzerindeki bir kafe

aynı çözüm ailesi içinde farklı kurgu

yapabiliyor. Kale Alarm X’in en büyük

gücü, işte bu esneklik ve uyarlanabilirlik.”

Mobil uygulama ile 7/24 erişim

Kale Alarm X sistemleri, kullanıcı dostu

mobil uygulaması sayesinde dünyanın

her yerinden takip ve kontrol edilebiliyor.

Otel yöneticileri ya da restoran sahipleri,

işletme dışında olsalar dahi güvenlik

sistemlerini aktif edebiliyor, kamera

görüntülerine ulaşabiliyor ve alarm

durumlarında anlık bilgilendirme

alabiliyor.

Sektör için güvenlikte yeni bir

başlangıç

Gelişmiş güvenlik teknolojileriyle Kale

Alarm X, konaklama ve yeme-içme

sektörleri için operasyonel güvenliğin

ötesine geçerek, markalara misafir

güvenliğinde yüksek standart sunma

fırsatı veriyor. Kale Alarm’ın teknolojik

uzmanlığı ve müşteri odaklı yaklaşımıyla

geliştirilen bu ürün grubu, özellikle

misafir memnuniyetinin ön planda olduğu

otel ve restoranlarda yeni bir çağın

habercisi niteliğinde.


büfelerrmmzzn farkındayız...

27-31 Mayıs 2025

SALON 11 STAND 1134B

lusso hotels sorgun


62

hotel restaurant

& hi-tech

şefin gözünden

ŞEFLIK

GENLERINDE

VAR

ŞENOL

TÜRKOĞLU

Röportaj: Hatice Ünal Bilen

Bazen bir reçeteyle başlar her şey.

Ama onun hikâyesi bir reçeteden

değil; bir soyadın mirasından,

kazan başında geçen saatlerin

hatırasından, mutfağın dumanıyla

pişmiş bir çocukluğun içinden doğuyor.

Şenol Türkoğlu, adını taşıdığı soyun

hakkını veren bir şef. Ankara’da doğsa

da hikâyesi Mengen’in buram buram

yemek kokan topraklarında şekilleniyor.

Çünkü onun sofrası sadece lezzetle

değil, gelenekle de kuruluyor…

Renaissance Istanbul Polat

Bosphorus'un Executive Şefi Şenol

Türkoğlu’nun mutfakla tanışıklığı, bir

reçetenin izinden değil; bir soyadın,

bir geleneğin, bir çocukluğun içinden

süzülüp geliyor. Rahmetli babası İsa

Türkoğlu, Ankara’nın ilk beş yıldızlı

otelinin mutfağını açmak üzere göreve

başladığında o da dünyaya gözlerini

Ankara’da açıyor.

Her ne kadar doğduğu şehir Başkent

olsa da, onun hikâyesi Bolu Mengen’in

buram buram yemek kokan geçmişinde

başlıyor. Ailesinin her bireyinde izlerini

taşıyan aşçılık tutkusu, onun için bir

meslekten fazlasına dönüşüyor. Dedesi,

babası, amcaları ve dayıları… Hepsinin

hayatı mutfağın sıcaklığıyla biçimlenmiş

adeta!

Küçük yaşlarından itibaren duyduğu

hikâyelerde hep yemek yer alıyor; bir

yemeğin geçirdiği yolculuk, kazan

başında geçen saatler, sofranın

etrafında kurulan hayaller… Şefliği

genlerinde taşıyan lezzet ustası, o

günlerden itibaren mutfağın içinde

büyüyor. Ancak ilgisi sadece yemekle

sınırlı kalmıyor. Otomobiller ve motor

sporları da çocuk kalbinde ayrı bir

heyecan uyandırıyor ki, bugün bile o

tutkusunu bir hobi olarak sürdürmeye

devam ediyor.

Tutkuyla başlayan bir yol: Mengen

yatılı okul yılları

Renaissance Istanbul Polat

Bosphorus'un Executive Şefi Şenol

Türkoğlu, mutfağa gerçek anlamda

ilk adımı, Bolu Mengen Anadolu

Aşçılık Meslek Lisesi’ne yatılı olarak

kabul edilmesiyle atıyor. O okulun

koridorlarında sadece yemek pişirmeyi

değil; dostluğu, disiplini ve mutfağın

bir yaşam biçimi olduğunu öğreniyor.

Orada, mutfağın sadece yemek

yapmaktan ibaret olmadığını; bir kültür,

bir tutku olduğunu daha ilk günlerden

hissetmeye başlıyor. Şeflerin anlattığı

hikâyeleri dinleyerek ilham alıyor,

her anlatıda kendine yeni bir pencere

aralıyor. “Acaba ben de bir gün iyi bir

şef olabilir miyim?” sorusu, o günlerden

itibaren zihninde yerini alıyor.

İlk lezzet: Hünkar Beğendi

Ankara doğumlu şefin mutfakta ilk

pişirdiği yemek, lise yıllarında yemek

pişirme dersinde hazırladığı klasik

Hünkar Beğendi oluyor. O gün yaptığı

yemeğin lezzeti, hocası tarafından da


Şenol Türkoğlu’na ilham

veren şefler arasında,

Fransız mutfağının önemli

isimlerinden Christian Le

Squer öne çıkıyor. Özellikle

Le Squer'in Spaghetti

With Ham, Ceps gibi çok

basit malzemelerle ürettiği

etkileyici lezzetler ve zarif

sunumlar, şefin mutfak

yaklaşımında önemli bir

iz bırakıyor. Ona göre, bir

yemeğin lezzeti hem hayal

edilebilir hem de ulaşılması

kolay olmalı.

gerçekten beğeniliyor. Türkoğlu, o anda

mutfakta ‘el lezzeti’ dedikleri kavramın

ne anlama geldiğini ilk kez hissettiğini

de sözlerine ekliyor, sohbetimiz

arasında.

İstanbul’da başlayan profesyonel

yolculuk

Artık öğrendiklerini sahada gösterme

zamanı! Eğitimini tamamladıktan

sonra profesyonel hayatı için yeniden

İstanbul’a dönen Şenol Türkoğlu, çeşitli

otel ve restoranlarda geçen yıllarla

mutfaktaki kimliğini pekiştiriyor. İlk

adımını büyük ustaların arasında

atan yetenekli şef, öğrenme

arzusuyla onların da bilgi aktarma

hevesini artırıyor. O dönem, “Bu işte

ilerlemek, sadece ustaların bildiklerini

anlatmasıyla değil, insanın kendi

içindeki öğrenme isteğiyle mümkün

oluyor” diyerek, ustalığın yalnızca

aktarımla değil, içsel çabayla pekiştiğini

vurguluyor. Bu süreçte Türk Hava

Yolları’nın “Flying Chef” programında

görev alarak, farklı kültürlerin damak

tatlarıyla da tanışma fırsatı yakaladığını

söylüyor.

Renaissance sayfası: İkinci bir

başlangıç

İşte Şenol Türkoğlu’nun mutfaktaki

yolculuğuna dair bir başka önemli

dönemeç, ona Boğaz’a karşı yazılan

lezzet hikayelerinin kapılarını aralayan

an...

Tüm bu eğitim ve birikimler, yolunu bir

gün Renaissance ile kesiştiriyor… 2023

yılında bir şef arkadaşının tavsiyesiyle

Renaissance Istanbul Polat Bosphorus

Hotel’e Executive Sous Chef olarak

adım atan mutfak ustası, beş yıldızlı

otel mutfağında yepyeni bir başlangıç

yapıyor. Aile ortamı, arkadaşlık ve

geleneklere bağlılıkla dolu bir mutfakta

görev almak ona çok şey katıyor. O

günden bu yana tutkuyla bağlı olduğu

bu zincir markada, ekibiyle birlikte her

gün daha iyisini yapma arzusu içinde

çalışıyor.

Boğaz’a karşı yazılan lezzet

hikâyeleri

Mutfak, Türkoğlu için ailesinden sonra

hayatındaki en önemli yaşam alanı.

Kendisini evinde olduğundan daha çok

mutfakta vakit geçirirken buluyor. Bar

212’nin büyüleyici Boğaz manzarasında

yemek servisi yapmak ise, onun

dünyasında her gün yeniden sahne

almak gibi. O sahnede tek bir hedef

var: Misafire sadece bir yemek değil,

unutulmayacak bir deneyim yaşatmak.

Tabağa hikâye yazmak... Kimi zaman bir

anı, kimi zaman bir duygu.

İlham kaynağı: İstanbul’un mevsimi,

doğası ve coğrafyası

İstanbul’un her köşesinde, her

mevsiminde bir ilham kaynağı bulmak,

Şenol Türkoğlu için adeta bir yaşam

biçimi haline gelmiş. Ve yaşadığı şehrin

her hali, ona öyle güzel fikirler veriyor

ki…

Baharda taze otlar, yazın domatesin

en canlı hali, sonbaharda mantar...

Menülerini tam da bu ilhamla

şekillendiriyor. Modern dokunuşlarla

geleneksel tatları birleştirmek onun en

sevdiği mutfak oyunu. Mutfakta doğallık

ve uyum, onun tabaklarının temelini

oluşturuyor. Bahar menülerinde


64

hotel restaurant

& hi-tech

şefin gözünden

Şenol Türkoğlu’nun

aşçılık kariyeri boyunca

aldığı en değerli ders,

yaptığı her ne yemek

olursa olsun en iyisini

yapmak ve kalitesinden

ödün vermemek oluyor.

Mesleğinde karşılaştığı en

büyük zorluk ise, yaşıtları

eğlenerek ve sosyalleşerek

vakit geçirirken, sürekli

kendini geliştirmek ve

odaklanmak zorunda

olması. Çok uzun süre

mutfakta kalmak yorucu

olsa da, içindeki enerji ve

istekliliğin sürekliliği, başarı

için çalışmak ve gelişmek

gerektiğini ona hatırlatıyor.

mevsimsel sebzeler ve sürdürülebilirlik

odaklı ürünler hazırladıklarını anlatan

Türkoğlu, “Eşsiz Boğaz manzarasında

baharı karşılamayı yeni lezzetlerle

misafirlerimizi ağırlamayı bekliyoruz.

Taze mezeler, hafif farklı zeytinyağlılar”

diyerek bahar sofralarının havasını

hissettiriyor.

Doğadan ilham alan

reçeteler

Bir yemeği hazırlarken

en önemli unsurların

başında doğru teknik,

doğru malzeme

kullanımı ve iyi bir

sunum geliyor.

Türkoğlu, bu üçlünün

mükemmel bir

tabak oluşturmanın

temel taşları

olduğunu vurguluyor.

Kendi reçetelerini

oluştururken şefin

ilham kaynağı doğa

ve çevresi oluyor.

Mevsiminde doğal

ürünler kullanmayı

sevdiğini belirten şef,

doğanın ve ortamın

etkilerini tabaklarına

yansıtmayı sevdiğini

söylüyor.

Lezzetin sırrı,

doğallıktan ve

yerellikten geçiyor.

Şenol Şef de bu

yaklaşımı benimsiyor.

Yerel üreticilerle

çalışmanın, hem

sürdürülebilirlik sağladığını hem de

daha doğal ve lezzetli ürünler sunmaya

imkan verdiğini, “Sürdürülebilirlik,

yerel üreticilerle çalışarak daha doğal

ve lezzetli ürünler çıkarmamıza olanak

sağlıyor. Aynı zamanda mutfağımızla

doğa arasında güçlü bir bağ kurmamıza

da yarımcı oluyor” sözleriyle paylaşıyor.

Lezzeti standartlaştırmak: Reçete

Bankası

Reçetelendirme ve standardizasyon,

mutfakta istikrarı korumanın en

önemli adımlarından biri. Şenol

Türkoğlu, “Reçete hazırlamak, lezzetin

değişmemesine yardımcı oluyor ve

elimizde çok geniş bir reçete bankası

bulundurmamıza katkı sağlıyor”

diyerek, bu sürecin mutfak kültürünü

korumak ve sürdürülebilir bir kalite

sağlamak açısından vazgeçilmez

olduğunun altını çiziyor.

Detaylarla bezenmiş bir şef: Başak

titizliğiyle

Biraz da kendisini anlatsın istiyorum.

Şenol Şef, aşçılığa olan tutkusunu

çocukluk yıllarından itibaren hayatının

merkezine koymuş bir isim. Hem

mutfağında hem de özel yaşamında

düzen ve özen onun temel prensipleri

arasında yer alıyor. “Prensipli biriyim,

doğrularımı yansıtmak isterim”

diyerek, iş yapma stiline dair ipuçları


veriyor. Başak burcu olduğunu

özellikle belirtiyor; titiz, düzenli ve

mükemmeliyetçi bir yapıya sahip.

Sürekli gelişmeye, öğrenmeye ve

öğrendiklerini aktarmaya önem veriyor.

Ekibiyle güçlü bir iletişim kurmayı,

onlarla zaman geçirmeyi ve empati

kurmayı önemsiyor. Genç kuşaklarla

kurduğu bağ da bu anlayışın bir

parçası. Z kuşağının teknolojiyle olan

yakın ilişkisini doğru yönlendirmek

gerektiğine inanıyor ve bu yetkinliği, iş

süreçlerinde verimliliği artırmak için

kullanıyor. Teknolojiyi etkin kullanan

gençlerle birlikte çalışmanın, mutfakta

hem hız hem de kaliteyi artırdığına

inanıyor.

Yıldızlı hedef

Renaissance Istanbul Polat

Bosphorus'un Executive Şefi Şenol

Türkoğlu için gelecek, şimdiden planlı

ve hedeflerle dolu bir yol haritası

gibi ilerliyor. Onun için ödüller, bir

hedefin sonunda gelen doğal bir sonuç

gibi. Michelin Yıldızı almak, onun

gözünde hem büyük bir gurur hem de

yılların emeğini taçlandıran bir başarı

olurdu. Başarıyı perçinlemek, emeğin

karşılığını görmek, ona göre en büyük

motivasyon kaynaklarından biri.

İdeallerinin ve hedeflerinin arasında

sadece birkaç adım kaldığını söyleyen

Türkoğlu, çalıştığı mutfaklara Michelin

Yıldızı kazandırmak ise en büyük

hedeflerinden biri. Bu doğrultuda,

doğru çalışmalar yapmaya, kendisini

sürekli geliştirmeye ve mutfağında

üretmeye devam eden inovatif şef,

“Michelin almak gururlandırır, başarıyı

perçinler diye düşünüyorum” diye

sözlerini sonlandırıyor.

Renaissance Istanbul Polat

Bosphorus'un Executive

Şefi Şenol Türkoğlu,

en çok Akdeniz ve Ege

mutfağından etkileniyor.

Bu mutfaklar, Anadolu ve

Osmanlı mutfaklarından

da büyük izler taşıdığı için

yerel ürünleri kullanmayı

ve modernize sunumlar

hazırlamayı çok seviyor.

Bu yaklaşım ona heyecan

veriyor. “Türk mutfağı,

uçsuz bucaksız bir derya.

Sahip çıkmak da çok

önemli ama korumaktan

çok tanıtamadığımızı

düşünüyorum” diyen

Türkoğlu’nun en sevdiği

restoranlardan biri

Neolokal. Maksut Aşkar

ve Ömür Akkor gibi

şefleri de hayranlıkla

takip ettiğini dile getiren

Türkoğlu, bir ilaveyle de

Tarih Araştırmacısı Ömür

Akkor’un Anadolu’nun

saklı ya da bilinmeyen

lezzetlerini araştırıp

tanıtmasını Türk mutfağı

adına çok kıymetli

bulduğunu söylüyor.


66

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

ANTALYA

KAHVE

FESTIVALI

IKINCISINI

DÜZENLEDI

Kahveseverlerin sabırsızlıkla beklediği Antalya Coffee Festival, 2-4 Mayıs 2025

tarihlerinde ikinci kez kapılarını açtı.

Dream Sales Machine tarafından

düzenlenen Antalya Coffee

Festival, 100’den fazla marka

standıyla kahve sektörünün en yenilikçi

isimlerini ve en yeni kahve trendlerini

ziyaretçilerle buluşturdu. Baristalar,

kahve üreticileri, ekipman firmaları

ve sektöre yön veren isimler, kahve

tutkunlarıyla bir araya gelerek sektöre

dair en güncel gelişmeleri paylaştı.

Festival boyunca tadım etkinlikleri,

atölyeler, seminerler ve kahve sanatına

dair ilham verici sohbetler düzenlendi.

Kahve kültürünü deneyimlemek isteyen

herkes için unutulmaz bir atmosfer

sunan festival, katılımcılarına kahvenin

sadece bir içecekten çok daha fazlası

olduğunu hissettirdi.

etkinliklerinden biri de kahve

profesyonellerinin yeteneklerini

sergilediği Clush of Cups yarışması

oldu. Alanında uzman baristaların en iyi

kahve deneyimini sunmak için kıyasıya

rekabet ettiği yarışma, kahve dünyasının

en iyi isimlerini bir araya getirirken,

izleyicilere de nefes kesen bir deneyim

sundu.

Clush of Cups geldi!

Festivalin en heyecan verici



68

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

SALON DU CHOCOLAT RÜZGARI

İSTANBUL'U SARDI

Sözen Group organizasyonuyla İstanbul’da ilki düzenlenen Salon Du Chocolat

İstanbul, dünyanın dört bir yanından gelen çikolata, pastacılık ve artisan bakery

tutkunlarını büyüleyici bir atmosferde buluşturdu.

Bu yıl ilkini 18-19 Nisan 2025 tarihlerinde

İstanbul Kongre Merkezi'nde "Kreatif

Lezzetler" temasıyla gerçekleştiren

Salon Du Chocolat İstanbul; Antonio

Bachour, Janice Wong, Joanna Artieda ve

Gianluca Fusto gibi dünya çapında ünlü

şeflerin sahne aldığı canlı performanslar,

yeni nesil pastacılık trendleri ve sanatı

buluşturan benzersiz deneyimlerle dopdolu

geçti. Salon Du Chocolat İstanbul 2025,

güçlü sponsorlarının desteğiyle beklentilerin

ötesinde bir başarı yakaladı. Etkinliğin

Ana Partneri Altınmarka, Gold Partner'ları

Özmen Un ve Pınar, profesyonel mutfak

partneri Öztiryakiler, konaklama partneri

The Stay, sofraüstü ekipman partneri Bonna,

hijyen partneri Unilever Pro, tekstil partneri

Naramaxx, lounge partneri Avantgarde,

kahve partneri Venado, teknoloji partneri

Kerzz ve medya partneri FoodinLife ile

birlikte, sektöre ve ziyaretçilere unutulmaz

bir deneyim sundu. İstanbul, bu unutulmaz

buluşma ile çikolatanın büyülü dünyasına ev

sahipliği yaparken, Türkiye gastronomisinin

yaratıcılığını ve enerjisini tüm dünyaya bir kez

daha gösterdi.

Sözen: “Çikolatada henüz genç bir

ülkeyiz”

Salon Du Chocolat İstanbul’un açılış

konuşmasını yapan Sözen Group CEO &

Salon du Chocolat Türkiye Temsilcisi Gökmen

Sözen, etkinliğin Türkiye gastronomisi için

tarihi bir adım olduğunu vurguladı. Sözen

konuşmasında, “Çikolatada henüz genç bir

ülkeyiz; ancak yaratıcılığımız, mirasımız ve

yenilikçi vizyonumuzla dünya gastronomisine

güçlü bir köprü kuruyoruz. Antonio Bachour,

Janice Wong, Gianluca Fusto ve Joanna

Artieda gibi dünya yıldızlarına, destekleri ve

inançları için sonsuz teşekkür ediyorum. Bu

yıl ‘Kreatif Lezzetler’ temasıyla gelenek ve

inovasyonu bir araya getirdik; önümüzdeki

yıllarda da Türkiye'yi gastronominin global

haritasında daha da görünür kılmak için

çalışacağız” ifadelerini kullandı.

Palacios: “Aslında Türkiye, Salon du

Chocolat haritasında yer almıyordu”

Salon Du Chocolat CEO’su Gérald Palacios

ise, etkinliğin İstanbul’da düzenlenmesinin

mutluluğunu paylaşarak, “Aslında Türkiye,

Salon du Chocolat haritasında yer almıyordu;

ta ki şef Antonio Bachour ve Gökmen

Sözen’in vizyoner yaklaşımıyla İstanbul’da

böyle bir etkinlik fikri doğana kadar. Sözen’in

gastronomiye ve ülkesine duyduğu sevgi

bizi çok etkiledi ve bu vizyonu birlikte hayata

geçirmeye karar verdik. Bugün Salon du

Chocolat, 11 ülkede, 17 şehirde yılda 1 milyon

ziyaretçiyi ağırlayan global bir platforma

dönüştü; Japonya örneğinde olduğu gibi,

uzmanlık ve iş birliği sayesinde pazarları

dönüştürme gücüne sahip. Türkiye’nin zengin

kültürü ve güçlü potansiyeliyle, çikolata

alanında uluslararası başarı hikâyeleri

yaratacağına inanıyoruz.” dedi.

Panellerle zenginleşti

Açılış konuşmalarından sonra sektörün

önemli isimlerinin yer aldığı panellerde

Butterfly Chocolate Kurucusu Ebru İpekçi,

Neolokal Kurucu Ortağı & Şefi Maksut


Aşkar, Casa Lavanda Boutique Hotel &

Restaurant Kurucusu & Şefi Emre Şen,

Nicole Restaurant Executive Şefi Serkan

Aksoy, Beyaz Fırın 5. Kuşak Temsilcisi

Nathalie Stoyanof Suda, Baylan Executive

Şefi Tim Briggs, Vakko Patisserie & Çikolata

Üretim Direktörü Ghislain Gaille, Five O’clock

Kurucusu & Şefi Sinem Ekşioğlu, Divan

Group Kurumsal Executive Şefi Giancarlo

Gottardo, Divan Group Genel Müdür

Yardımcısı Zeynep Çalık ve daha pek çok isim

katılım sağladı.

Çikolata, pastacılık, unlu mamuller gibi

alanlarda şefler yer aldıkları workshoplarda

yaratıcılıklarını sergiledi. Eataly İstanbul

Direktörü & Executive Şefi Claudio Chinali,

Çikolata Şefi & Tat Küratörü Gamze Baş,

Atıksız Mutfak Şefi Özge Şahin, Danışman

Şef Aylin Yazıcıoğlu, The Peninsula

İstanbul Executive Pastry Şefi Malte

Rohmann, Telezzüz Executive Şefi Bahtiyar

Büyükduman, Zuma İstanbul Executive

Şefi Emrah Orak, Arpege Patisserie Şefi

& Kurucusu Metin Saruhanlı gibi alanında

öncü şefler workshop yapan şefler arasında

yerlerini aldı.

Moda, çikolatayla buluştu

İki gün boyunca yerli ve yabancı pasta ve

çikolata şefleri, kakao üreticileri, şekerleme,

dondurma ve kahve markaları bir araya

gelerek sektöre yön verecek iş birliklerinin

temelini attı. Ziyaretçiler, interaktif

workshoplar, ilham verici konferanslar ve

otellerin pastry şefleri ile genç yeteneklerin

yarışmaları sayesinde zengin bir deneyim

yaşadı. Etkinliğin en çarpıcı anlarından biri

ise çikolata ile modanın zarif birleşimini

sergileyen Chocolate Fashion Show oldu.

Dünyaca ünlü şef Janice Wong ile Naramaxx

tasarımcılarının iş birliğiyle hazırlanan

çikolata kaplı haute couture koleksiyon,

izleyicilere unutulmaz anlar yaşattı. Çikolata,

bu özel gösteride sadece bir lezzet değil, bir

sanat eseri haline geldi.

Tatlı rekabet

İstanbul’un en tatlı etkinliği Salon du

Chocolat İstanbul’da profesyonel şefler

ve genç yetenekler bir araya geldi. İki

gün boyunca süren kıyasıya rekabet, otel

pastry şefleri ve üniversite öğrencilerinin

yeteneklerini sergilediği renkli yarışmalarla

Hotel & Restaurant dergisi Yazı İşleri Müdürü Hatice Ünal Bilen’in moderatörlüğünde, çikolata dünyasının

uzman isimlerinin katıldığı "Yaratıcı Artizan Çikolata ve Sürdürülebilirlik: Etik Üretim & Yüksek Kaliteli

Kakao" başlıklı panelde, çikolata üretiminin sürdürülebilirliği ve etik üretim yöntemleri ele alındı. Panelin

konukları arasında, Barry Callebaut Çikolata Akademisi Baş Şefi Yeşim Erol, Arpège Patisserie Şefi ve

Kurucusu Metin Saruhanlı, Çikolata Şefi ve Tat Küratörü Gamze Baş ile The Peninsula İstanbul Executive

Pastry Şefi Malte Rohhman yer aldı. Panelde, artizan çikolatanın yaratıcı süreçlerinden, yüksek kaliteli

kakao kullanımı ve etik üretim pratiklerine kadar birçok önemli konu masaya yatırıldı. Katılımcılar,

sürdürülebilirlik bilincinin artırılması gerektiği üzerinde durarak, çikolata endüstrisinde çevre dostu ve

adil ticaret yöntemlerinin nasıl daha etkili bir şekilde uygulanabileceğini tartıştı.

taçlandı. Antonio Bachour’un jüri başkanı

olduğu yarışmalarda şef Gürsel Keleş, Le

Cordon Bleu İstanbul Eğitmen Şefi & Pastane

Bölümü Yöneticisi Marc Pauquet, FUSTO

Milano Şefi & Kurucusu Gianluca Fusto,

Türk Mutfağı Araştırmacısı Vedat Başaran,

Çikolata Şefi & Tat Küratörü Gamze Baş,

Bocuse d’Or Türkiye Başkanı & Reserved

Restoran Kurucusu ve Şefi & Danışman Şef

Mehmet Gök, Şans Restaurant Executive Şefi

Rudolf Van Nunen, Nişantaşı Üniversitesi

Mutfak Direktörü David Shipman, Danışman

& Şef Ertan Korkmaz, Bourdon Group

Executive Pastry Şefi Gürsel Aydın, Arpège

Patisserie Şefi & Kurucusu Metin Saruhanlı,

Danışman Şef Aylin Yazıcıoğlu, Divan Group

Kurumsal Executive Şefi Giancarlo Gottardo,

Vakko Pastane ve Çikolata Üretim Direktörü

Ghislain Gaille, 2am: Dessertbar by Janice

Wong Şefi & Kurucusu Janice Wong,

Uluslararası Danışman Joanna Artieda,

Pardon Boulangerie Pastry & Bakery Şefi

Taha Dinç, Mandarin Oriental Hotel Group

Executive Pastry Şefi Ejder Tunalı, Çırağan

Palace Kempinski Istanbul Executive Pastry

Şefi Harun Gümüş, Maça Kızı Executive

Pastry Şefi Serpil Ürgen gibi pastacılık

alanında önemli isimler otel ve üniversiteler

yarışmalarında jüri üyesi olarak yer aldı.

Gençler zirve için yarıştı

İlk gün, otel pastry şefleri yarışması

ile başladı. Otellerin usta şefleri lezzet

ve sunumda becerilerini konuşturdu.

Yarışmanın birincisi Swissôtel The

Bosphorus, İstanbul oldu. İkinciliği JW

Marriott İstanbul Bosphorus, üçüncülüğü

ise Grand Hyatt İstanbul kazandı. Mansiyon

ödülüne Conrad İstanbul Bosphorus

layık görüldü. İkinci gün ise üniversite

öğrencilerinin yarışmasıyla devam etti.

Geleceğin şef adayları, ustalıkla hazırladıkları

tatlılarla jüri karşısına çıktı. Üniversiteler

arası yarışmada birinciliği Özyeğin

Üniversitesi, ikinciliği Medipol Üniversitesi ile

Nişantaşı Üniversitesi, üçüncülüğü ise İzmir

Dokuz Eylül Üniversitesi aldı.

İlk yılında yakaladığı yüksek katılım ve

sektörel etkiyle Salon Du Chocolat İstanbul,

Türkiye gastronomisinin uluslararası

alandaki temsil gücünü ve yaratıcılığını

bir kez daha gözler önüne serdi. Güçlü

organizasyon yapısı, sektörler arası iş birliği

vizyonu ve ilham verici içerikleriyle bu eşsiz

platform, önümüzdeki yıllarda da büyüyerek

gelişmeyi ve Türkiye'yi dünya gastronomi

sahnesinde daha görünür kılmayı hedefliyor.


70

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

g2m

LEZZET VE SANATI BULUŞTURDU

g2m, çikolata dünyasının prestijli etkinliği Salon du Chocolat İstanbul’da güçlü

markaları ve etkileyici sunumlarıyla yer aldı. Lezzet ve sanatı buluşturan g2m

standı ziyaretçilerden büyük ilgi gördü.

40 yılı aşkın süredir Ev Dışı Tüketim

Sektörünün güçlü tedarikçisi g2m,

çikolata ve pastacılık dünyasının

en prestijli etkinliklerinden Salon du

Chocolat İstanbul’a damga vurdu. 18–19

Nisan 2025 tarihlerinde İstanbul Kongre

Merkezi’nde gerçekleşen etkinlikte g2m

hem sanatsal sunumları hem de güçlü

markalarıyla büyük ilgi topladı.

Sanat ve lezzet g2m standında

buluştu

g2m standı; Ülker, Lovells, McVitie’s,

Bizim markalarıyla oluşturulan en

yeni tatlı sunumlarının yer aldığı

istasyonuyla ziyaretçilerine unutulmaz

lezzet deneyimleri sunarken, Jacobs

kahve istasyonuyla da katılımcılara

keyifli bir kahve molası yaşattı. Lovells

Pul Çikolata çeşitleriyle hazırlanan

1,5 metrelik Galata Kulesi heykeli

ve kakao çekirdeği figürlerinin yer

aldığı çikolata sepeti, etkinliğin en

çok konuşulan çalışmaları arasında

yer aldı. Redrosecake markasının

kurucusu, Türkiye’nin önde gelen pasta

ve şekerleme sanatçılarından Tuba

Geçkil’in hazırladığı 1,5 metrelik Lovells

Pralin çikolata ambalajından özel

tasarım pasta da ziyaretçilerden büyük

ilgi gördü.

Alkaç: “Çikolata artık sadece bir

lezzet değil bir sanat”

g2m’nin Salon du Chocolat’ya

katılımıyla ilgili g2m Genel Müdürü

Deniz Alkaç şu değerlendirmede

bulundu: “Çikolata sadece bir lezzet

değil, çikolatayla aynı zamanda tasarım

ve deneyim bir arada sunuluyor. Biz

de güçlü markalarımızla çikolatanın

profesyonel mutfaklardaki yolculuğuna

eşlik ediyor, yenilikçi ve kaliteli

ürünlerimizle sektöre değer katıyoruz.

İki gün boyunca çikolatanın adeta

sanat eserine dönüştüğü, ziyaretçilere

unutulmaz tatlar ve görsel şovlar

sunan Salon du Chocolat İstanbul’da

standımızla yaratıcılık ve lezzetin

buluşma noktası olmaktan mutluluk

duyduk.”



72

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

GASTROFARM URLA’DA

SÜRDÜRÜLEBILIR TARIM VE

GASTRONOMI BIRLEŞTI

11. Uluslararası Urla Enginar Festivali ve 1. Uluslararası Urla Sürdürülebilir

Gastronomi ve Tarım Konferansı 24-27 Nisan tarihleri arasında başarıyla

gerçekleşti.

Ege’nin doğal güzelliklerini, mutfak

kültürünü ve üretim geleneğini

kutlayan 11. Uluslararası Urla

Enginar Festivali ve 1. Uluslararası Urla

Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım

Konferansı, 24-27 Nisan tarihleri arasında

Urla’da binlerce doğa ve gastronomi

tutkununu bir araya getirdi.

Urla Belediyesi ev sahipliğinde ve Sözen

Grup’un katkılarıyla 24-27 Nisan tarihleri

arasında gerçekleştirilen 11. Uluslararası

Urla Enginar Festivali ve 1. Uluslararası

Urla Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım

Konferansı, “Bir Enginar, Bin Lezzet”

temasıyla üç gün boyunca Urla sokaklarını

lezzet, kültür ve eğlenceyle doldurdu.

Festivalde yerel üreticiler, şefler, gurmeler,

sanatçılar ve doğaseverler atölyeler, tadım

etkinlikleri, konserler ve söyleşilerle bir

araya geldi.

Tugay: “Bölgenin yeni gücü, tarım

ve gastronomi”

Etkinliğin açılış konuşmasını İzmir

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil

Tugay gerçekleştirdi. İzmir ve Ege'nin

her köşesinin yanı sıra ülkemizin tüm

topraklarını ve değerlerini korumanın

görevleri olduğunu vurgulayan Tugay, "

Bu yıl ilk kez hayata geçirilen GastroFarm

etkinliği, tarım ve gastronomiyi buluşturarak

bölgeye yeni bir değer kazandırmaktadır.

Bugün tarım, iklim, yoksulluk gibi hayati

konularda gereken adımlar atılmıyorsa,

millet olarak ayağa kalkıp ülkemize ve

değerlerimize sahip çıkmak zorundayız.

Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan’ın bu

festivale büyük emek verdiğini görmekten

gurur duyuyorum; genç yöneticilerimizin

de halkımızın desteğiyle gelecekte çok

daha büyük başarılara imza atacağına

inanıyorum" dedi.

Balkan: “Tarihi mirasımıza sahip

çıkıyoruz”

Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan, 11.

Uluslararası Urla Enginar Festivali’nin

GastroFarm Urla,

sürdürülebilirlik, tarım

ve gastronomi ekseninde

bilgi paylaşımı, kültürel

mirasın yaşatılması ve yerel

kalkınmanın desteklenmesi

hedefiyle unutulmaz anlara

sahne oldu.


açılışında yaptığı konuşmada ise,

"Festivalimiz yalnızca bir kutlama değil,

tarım mirasımıza sahip çıkmanın, geleceğe

yatırım yapmanın ifadesidir. Bu yıl ilk kez

hayata geçirdiğimiz GastroFarm Urla

çatısı altında, geleneksel Mart Ot Festivali,

Enginar Festivali, Bağ Bozumu Şenlikleri,

Bağ Yolu Şenlikleri ve Zeytin ve Sanat

Festivali gibi tarım ve gastronomiye dayalı

beş büyük festivale ev sahipliği yapıyoruz.

Hedefimiz sürdürülebilir kırsal kalkınma ile

yerel ürünlerimizin pazar payını artırmak,

çiftçilerimize yeniden umut olmak ve

üretimi teşvik etmektir. Biz istiyoruz

ki, toprak üreticide kalsın, ürünlerimizi

kendi topraklarımızda yetiştirelim ve

kooperatiflerimizi destekleyerek Atatürk'ün

'Ülke kalkınması yerelden başlar' sözünü

rehber edinelim" dedi.

Sürdürülebilirlik ve lezzet rüzgârı

esti

Ege’nin kalbinde düzenlenen iki

büyük etkinlik, sürdürülebilir tarım ve

gastronominin gücünü bir kez daha gözler

önüne serdi. Sözen Grup’un katkılarıyla

hayata geçen ve bu yıl “Bir Enginar, Bin

Lezzet” temasıyla gerçekleştirilen Urla

Enginar Festivali, üç gün boyunca bölgenin

bereketli topraklarında yetişen enginarı

merkezine alarak sokakları lezzet, kültür ve

eğlenceyle doldurdu. Yerel üreticiler, şefler,

gurmeler, sanatçılar ve doğa tutkunlarının

buluştuğu festival; atölyelerden konserlere,

tadım etkinliklerinden söyleşilere uzanan

zengin programıyla binlerce ziyaretçiyi

ağırladı.

Festival kapsamında ayrıca, Sözen Grup

CEO’su Gökmen Sözen moderatörlüğünde,

Bozcaada Belediye Başkanı Yahya Göztepe

ile Urla Belediye Başkanı Selçuk Balkan’ın

katılımıyla “Kardeş İlçelerde Gastronominin

Yeri” başlıklı bir panel de düzenlendi. Bu

özel oturumda, bölgesel gastronominin

kalkınmadaki rolü ve kardeş ilçeler

arasındaki iş birliği olanakları ele alındı.

Festival kapsamında ilk kez düzenlenen

GastroFarm Urla I. Uluslararası

Sürdürülebilir Gastronomi ve Tarım

Konferansı, “Bugünün Toprağı, Yarının

Sofrası” temasıyla öne çıktı. Konferansta;

sürdürülebilir tarım, inovatif üretim

modelleri, gastronomi ve yerel kalkınma gibi

alanlarda bilgi ve deneyimler paylaşıldı.

İlham veren panellerle dolup taştı

Etkinliğe, dünyaca ünlü şefler Tamar

Gachechiladze, Michael Van Der Kroft,

Alexander Nietosvuori, Fabrizio Fiorani,

Paolo Griffa ve Alan Geaam katıldı. Ayrıca

tarım ve gastronomi alanında uzman

akademisyenler, yerel üretici temsilcileri ve

uluslararası sürdürülebilirlik uzmanlarının

yanı sıra; Türk şefler ve gastronomi

dünyasının önemli isimleri Osman Sezener,

Osman Serdaroğlu, Ozan Kumbasar,

Atilla Heilbronn, Sinem Özler, Handan

Kaygusuzer, Gökhan Başeğmez, Deniz

Çakır, Ergin Sönmezler, Gökmen Sözen,

Vedat Başaran, Ahmet Güzelyağdöken,

Haluk Özyavuz, Bülent Akgerman, Ömür

Akkor, Aylin Yazıcıoğlu, Duygu Özerson

Elakdar, Seray Kumbasar, Harun Seyhan,

Himmet Kuşcan, Mehmet Kuşcan ve Sezer

Dermenci de konferans programında yer

aldı.

Festival kapsamında düzenlenen panellerde

ve tadım etkinliklerinde, ziyaretçiler

hem Ege mutfağının eşsiz lezzetlerini

keşfetme hem de sürdürülebilir gastronomi

konularında ilham verici sohbetlere katılma

imkânı buldu. Festivale destek veren, sahne

üzeri marka yerleşimleri hizmetinde yer

alan kuruluşlar etkinliğin hayata geçmesine

önemli katkılarda bulundu. Yerel yönetimler,

gastronomi alanındaki sivil toplum

kuruluşları ve özel sektör temsilcilerinin

destekleriyle güçlenen festival, Urla’nın

doğasını ve zengin gastronomik mirasını

uluslararası ölçekte tanıtarak hem

yerel kalkınmaya katkı sağladı hem de

sürdürülebilir bir gelecek için farkındalık

oluşturdu.


74

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

GASTRONOMININ

“YENI ALTINI”

NEDEN TÜRK

BALI OLMASIN?

Muğla'nın çam balını, Kastamonu'nun ıhlamur balını, Zonguldak'ın kestane balını

çoğumuz iyi biliriz belki. Peki ya Ardahan'ın yüksek yaylalarından, Tunceli'nin

dağlarından ya da Sivas'ın vadilerinden gelen aromatik balları? Onlar hâlâ

keşfedilmeyi bekliyor. Oysa elimizde sadece sofraları değil, dünyayı etkileyebilecek

nitelikte bir hazine var: Türk balı!

Yazı: Hatice Ünal Bilen

Bugüne kadar balı çoğunlukla

kahvaltı sofralarında ya da

şifa amaçlı sıcak çaylarımızda

tüketmeyi bildik. Oysa bal, gastronomik

anlamda zeytinyağının geçirdiği

dönüşüme benzer bir yolculuğa

çıkabilecek potansiyele sahip. Nasıl ki

bugün Türkiye’nin zeytinyağları bölgesel

kimlik kazanarak dünyada gastronomik

değer taşıyorsa, Türk balı da doğru

anlatımla ve tanıtımla aynı prestiji

yakalayabilir.

Türk ballarının lezzet haritasında

derinlemesine bir keşif

İşte bu vizyonla, Balparmak ev

sahipliğinde, 17 Nisan Perşembe

günü Balparmak Kampüsü'nde "Türk

Balının Lezzet Haritası" adıyla özel bir

eğitim programı düzenlendi. İtalyan Bal

Tadım Uzmanı Raffaele Dallolio'nun

sunumuyla düzenlenen etkinlikte

Türkiye’nin saklı kalmış bal çeşitlerini

ortaya çıkarmak ve her birinin özgün

lezzet karakterini haritalamak

hedeflendi.

Programın fikir öncüsü ise gastronomi

yazarı ve Çay Sommelieri Ebru Erke'ydi.

İtalya seyahatinde şahit olduğu bal

tadım kültürünü Türkiye'ye taşıma

arzusuyla öncülük eden Erke, yaptığı

moderasyonda “İtalya’da bal tadımı

etkinliklerinde, balın gastronomik bir

değer olarak ele alındığını gördüm.

Peki, biz neden kendi ballarımızı

irdelemiyoruz? Türk balı, nefis, kaliteli

ve sağlıklı; ancak çoğunlukla sadece

yemeklik kullanılıyor. Oysa her bir bal,

o bölgenin benzersiz bir yansıması.

Amacımız, balı sadece yemeklik değil,

gastronominin bir parçası haline

getirmek. Zeytinyağı nasıl değer

kazandıysa, bal için de aynı yolu

açmalıyız.” sözlerine yer verdi.

Türk ballarının 13 farklı yüzü

Türk balının zengin aromatik dünyasının

lezzet haritasının oluşturulmasına


katkı ve destek amacıyla düzenlenen

etkinlikte, şefler ve biz gastronomi

yazarlarının katıldığı tadımın ilk

bölümünde 6, ikinci bölümünde 7

olmak üzere toplam 13 farklı bal

çeşidi deneyimlendi. Üç saatlik eğitim

programı kapsamında Türkiye’nin 7

coğrafi bölgesine ait balları tadarken,

her bölgenin kendine özgü karakterini

hissettik.

Örneğin, Doğu Anadolu’dan Yüksekova

ve Şemdinli ballarında dağ çiçeklerinin

yoğun, güçlü ve doğal aromaları

hissedildi. O bölgelerdeki dağlık alanlar,

hayvancılık ve yaylalar bu ballara

kendine özgü bir sertlik ve doğallık

katıyordu. Orta Anadolu’dan Kayseri

balında ise daha yumuşak, meyvemsi

tatlar ön plana çıktı. Burada, tarım

arazileri ve zeytinliklerin etkisiyle balın

temizliği ve hafifliği ön plana çıktı. Her

bal, o bölgenin doğasını, toprağını ve

bitki çeşitliliğini adeta damaklarımızda

canlandırdı. Bu çeşitlilik, her bölgenin

kendi hikayesini bal aracılığıyla

anlatmasına olanak sundu.

Balı en doğru şekilde anlamanın

yolu: Duyusal Analiz

İtalyan Bal Tadımı Eğitmeni, Moleküler

Biyolojist Raffaele Dallolio, sunumunda

bal tadımının yalnızca teknik bir işlem

olmadığını, aynı zamanda duyusal bir

yolculuk olduğuna vurgu yaptı.

Tat, koku, renk ve dokuyu sadece

fiziksel değil, duyusal bir şekilde analiz

etmenin önemine değinen Dallolio,

“Duyusal analiz, balın ne kadar kaliteli

olduğunu anlamanızı sağlamakla

kalmaz, aynı zamanda size o balı

deneyimlerken yaşadığınız duyguyu da

sunar.” ifadelerini kullandı.

Dünyanın farklı yerlerinde 100'ün

üzerinde eğitim veren Dallolio, her balın

sadece tat profili değil, aynı zamanda

hissettirdiği duygunun da çok önemli

olduğunu söyledi.

Doğu Anadolu’daki bal örneklerinde

olduğu gibi, güçlü dağ havası ve

bitkilerin doğal özleri, tadım yaparken

bile insanı enerjik hissettiriyordu.

Bu yüzden balı sadece “iyi” ya da

“kötü” olarak tanımlamak yerine,

onu hissetmek ve hangi duyguları

uyandırdığını keşfetmek çok değerli bir

bakış açısıydı.

Dallolio'nun bu yaklaşımı, her bir balın

ardında yatan doğal çevreyi, yetiştiği

bölgenin ekosistemini ve doğasını daha

iyi kavramamıza da imkan tanıdı.

Türk balları bunu hak ediyor

Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı

Özen Altıparmak'ın bizzat katılarak

destek verdiği etkinlik bir kez daha

gösterdi ki, doğru anlatım ve duyusal

analiz yöntemleriyle bal sadece bir gıda

değil, kültürel bir değer haline gelebilir.

Türk balı, doğasının ve coğrafyasının

eşsiz bir yansıması. Balparmak’ın

öncülüğünde atılan bu adımlar, balımızı

dünya sahnesinde hak ettiği yere

taşımak için önemli bir fırsat sunuyor.

Gastronomi dünyası sürekli yeni

tatlar ve hikâyeler ararken, elimizde

keşfedilmeyi bekleyen muazzam bir

hazine var. Gastronominin yeni altını

neden Türk balı olmasın?

Balparmak Genel Müdürü

Ulaş Altıparmak, lider bir

firma olarak Türk balının

tanıtımı ve keşfi konusunda

öncülük ettiklerini belirterek,

Türkiye'nin 12 bin bitki çeşidinin

üçte birinin endemik olduğunu

ve bu zenginlik sayesinde

balın her bölgeye ait farklı

tatlar sunduğunu vurguladı.

Altıparmak, bu zenginlikleri

hem yerel hem de küresel çapta

tanıtmak için çalışmalarını

sürdürdüklerini ve Türk balını

dünya pazarında hak ettiği

yere taşımayı hedeflediklerini

sözlerine ekledi.


76

hotel restaurant

& hi-tech

gastro etkinlik

ULUSLARARASI MANAVGAT

GIRIT’TEN SIDE’YE KÜLTÜR VE

LEZZET FESTIVALI 2.SINI DÜZENLEDI

Toplumların tarihini, geleneklerini, kimliklerini tattırarak anlatan en lezzetli

kültürel miras olan gastronomi ile turizmdeki marka değerini artırmayı amaçlayan

Manavgat’ta dünyaca ünlü mutfak şefleri, sanatsal dokunuşlarla her tabağa Girit

lezzetleriyle imza attı.

Manavgat Belediyesi’nin ev

sahipliğinde gerçekleştiren

Uluslararası Manavgat Girit’ten

Side’ye Kültür ve Lezzet Festivali’nin

ikincisi düzenlenen tadım etkinliğinde

lezzet sihirbazları Maria Ekmekçioğlu,

Esat Özata, Dilek Yetkiner, Pasquale

Lembo, Apostolos Altanis, Ioannis

Koufos ve Argyrios Kontakis, Girit

mutfağının efsanevi yemeklerini

hazırladı. Girit, Selanik, İtalya, İstanbul

ve İzmir’den Side’ye gelen duayen

şefler, “Norma”, “Karides Saganaki”,

“Kreto Pitaka”, “Sakız Enginarlı Kabak

Çiçeği Dolması”, “Balkabaklı Otlu Köfte,

“Katsikaki Me Maratho Ke Askolimbrus”

isimli yemeklerin reçetelerini, püf

noktalarını Girit mutfağındaki yerini

detaylarıyla anlattı.

Side Antik Liman’daki lezzet şöleninde

Manavgat Belediye Başkanı Niyazi

Nefi Kara, dünya mutfak kültüründe

doğallığın ve sağlıklı yaşamın temsilcisi

olarak öne çıkan, zeytinyağlıları,

yabani otlarla yapılan yemekleri, taze

deniz ürünleri ve damakta iz bırakan

mezeleriyle Akdeniz’in en rafine

lezzetlerini sunan Girit mutfağını

modern dokunuşlarla yorumlayan

mutfak şeflerine teşekkür etti.

Kara: “Manavgat lezzetin yıldızı

olsun istiyoruz”

Mübadele öncesi Manavgat’a

göçen Giritlilerin köklü kültürleri,

misafirperverlikleri ve eşsiz mutfak

mirasıyla Side’nin tarihine lezzet

kattığını, bu kadim kenti Akdeniz’in

en özel buluşma noktalarından biri

haline getirdiğini vurgulayan Başkan

Kara, “Girit’in yemek tariflerini Side’nin

tarihi atmosferiyle buluşturarak bu

toprakların zenginliğini dünyayla

paylaşmaktan gurur duyuyoruz.

Manavgat, denizi, güneşi, doğal

güzellikleri ve tarihi değerlerinin

yanı sıra gastronomi zenginlikleriyle

de gözde bir turizm destinasyonu

olsun istiyoruz. Manavgat, lezzetin,

kültürün ve sürdürülebilir turizmin

yıldızı olsun istiyoruz. Çeşitliliğimizi

unutmadan, unutturmadan koruyacağız

ve geliştirmeye devam edeceğiz. Her

bir değerimize yenilerini ekleyerek

yolumuza kararlılıkla devam edeceğiz.”

dedi.


Mutfak kültürüyle kurulan Girit-

Side dostluğunu anlattılar

Festivalin bir başka önemli etkinliği

“Girit’ten Side’ye Lezzet Yolculuğu”

isimli söyleşi oldu. Apollon Tapınağı’nın

yakınındaki sahnede Saray ve

Kültür Tarihçisi Çağrı Başkurt’un

moderatörlüğündeki söyleşide Şef-

Ege ve Mübadil Mutfağı Uzmanı Dilek

Yetkiner, Uluslararası Tarım Derneği

Başkanı Seda Özel, Şef-Yazar-Türkiye

ve Girit Gastronomi İlişkileri Temsilcisi

Maria Ekmekçioğlu’nun konuşmalarını

meydanı dolduran yüzlerce kişi ilgiyle

dinledi.

Dilek Yetkiner, Girit ile Side arasında

sofranın birleştirici gücünün çok

yüksek olduğuna vurgu yaptı. Girit

mutfağını “Çok duygusal, çok sağlıklı

ve hikâyelerle dolu” olarak tanımlayan

Dilek Yetkiner, ortaya çıkarılan

lezzetlerde zeytinyağı, domates, patates

ve peynirin rolünün fazla olduğunu

anlattı.

Seda Özel, “Giritliler Side’ye ne getirdi,

Girit’ten ne götürdü” sorusu üzerinden

düşüncelerini paylaştı. Manavgat’ın

bitki çeşitliliği açısından çok zengin

bir bölge olduğunu belirten Seda

Özel, Side’de Yörük kültürü ile Girit

kültürünün sentezinin ortaya çıktığını

anlattı. Anadolu şehirlerine yerleşen

Giritlilerin, zeytin üretimi, zeytinyağının

farklı tekniklerle lezzetinin artırılması,

bağcılık, üzüm ve enginar üretiminde

İzmir, Muğla, Antalya ve Mersin

bölgesine büyük katkılar sağladığını

anlattı.

Maria Ekmekçioğlu ise “Girit'ten

Side'ye, Side'den Girit'e uzanan büyük

hikayenin” birleştirici bir yolculuk

olduğunu söyledi. Festival için hazırlık

yaparken Girit yemeklerinde kullanılan

otların Türkçe isimlerini öğrenmek

için çok uğraş verdiğini anlatan Maria

Ekmekçioğlu, Side’ye geldiğinde

özellikle otların Girit’teki isimleriyle

bilinmesinin kendisini çok şaşırttığını

dile getirdi. Maria Ekmekçioğlu, Side’de

sofralar kurarak dostluğu, kardeşliği

güçlendirdiklerini, birlikte yaşamanın

güzelliklerini keşfetmeye devam

edeceklerini dile getirdi.

Tadım etkinliğini, Mersin Büyükşehir Belediyesi Halk Dansları Grubu’nun gösterisi

renklendirdi. Denizin özgürlüğünü ve yüzyılların direncini aynı ezgide buluşturan

bir ruhun sesi olan Girit müzikleriyle yapılan danslar, büyük alkış topladı.

Festivalin akşam programında ise Apollan Tapınağı’nadaki sahnede Giritli şarkıcı

Chrysoula Stefanaki, unutulmaz bir konser verdi.


78

hotel restaurant

& hi-tech

gastro güncel / makale

DrṀurat

İstanbul Gelişim Üniversitesi

Dogan

Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı

Doç.

)

Gastronomi, disiplinler arası bir

alan olarak kimya ve matematik

gibi bilimlerden beslenir. Bu ay,

gastronomiyi hem kimyasal hem

de matematiksel bir bakış açısıyla

inceleyeceğiz.

Ayrıca, hesaplamalı gastronomi

kullanarak Türk mutfağındaki gıda

eşleştirme hipotezini test eden

araştırma makalemiz1, yüksek etkili

bir bilimsel dergide yayınlandı. Bu

yazıda, hesaplamalı gastronomi

kavramını, yiyecek eşleştirme hipotezini

ve çalışmamızın temel bulgularını

tartışacağım.

Hesaplamalı Gastronomi

(Computational Gastronomy) nedir?

Hesaplamalı Gastronomi, mutfak

uygulamalarını incelemek, modellemek

ve yenilik yapmak için bilgisayar bilimi,

veri analizi ve gıda bilimini birleştiren

disiplinler arası bir alandır. Makine

öğrenimi, yapay zeka (AI) ve büyük

veri analitiği gibi teknikleri kullanarak

yiyecek lezzetlerini ve dokularını analiz

eder; tat kombinasyonlarını tahmin

eder, tarifleri optimize eder ve yeni

malzeme eşleşmeleri keşfeder.

Kişisel sağlık verilerine ve tercihlerine

göre uyarlanmış diyet planları

Türk mutfağının gizli kimyası: Gelenek

moleküler eşleşmeyle buluştuğunda

oluşturarak kişiselleştirilmiş

beslenmeyi mümkün kılarken, aynı

zamanda yeni yemekler, bitki bazlı

alternatifler veya sürdürülebilir yiyecek

seçenekleri geliştirmek gibi gıda

tasarımı ve inovasyonunu da teşvik

eder. Ayrıca, kullanıcı tercihlerine,

diyet kısıtlamalarına veya mevcut

malzemelere dayalı tarifler öneren

mutfak önerisi sistemlerini güçlendirir.

Pişirme süreçlerinin (fermentasyon veya

Maillard reaksiyonları gibi) lezzeti ve

beslenmeyi nasıl etkilediğini anlamak

için gıda kimyası modellemesini

kullanır.

Gıda Eşleştirme Hipotezi

(Food Pairing Hypothesis)

Gıda malzemelerini anlamak ve

eşleştirmek şefler için önemli bir

beceridir. Ancak lezzet ve aromatik

bileşenler hakkında sınırlı bilgi

zorluklar ortaya koyar. Gıda bilimindeki

gelişmeler yeni tatların oluşmasını

sağlamıştır. Fakat gıdanın karmaşıklığı

hakkındaki kavrayışımız hala eksiktir.

Gıda Eşleştirme Hipotezi, benzer lezzet

bileşenlerini paylaşan bileşenlerin

birbirlerini tamamlama eğiliminde

olduğunu ve birçok örtüşen tat

molekülüne sahip gıdaların daha iyi

eşleştiğini öne sürmektedir. Bu fikir

hem şeflerin hem de bilim insanlarının

dikkatini çekmiştir.

İngiliz Şef Peter Coucquyt ve arkadaşları

tarafından 2020 yılında yayınlanan

“Gıda Eşleştirmenin Sanatı ve Bilimi”

adlı kitap, yeme alışkanlıklarını

devrim niteliğinde değiştirebileceğini

iddia ederek, 1.000 gıda eşleştirmesi

sunmuştur. Lezzet bileşenleri

hala tam olarak anlaşılmamış olsa

da, şefler giderek daha fazla gıda

eşleştirmelerini araştırmakta ve bu da

bileşen uyumluluğu yeni çalışmaları

beraberinde getirmektedir.

Gıda malzemelerinin tuzlu, acı, tatlı ve

ekşi gibi birçok tadın, lezzet ve dokuya

göre nasıl birleştirildiği sorusunun

kökenleri yani gıda eşleştirme kavramı

eski Yunan ve Roma mutfaklarına

kadar uzanmaktadır. Orta Çağ boyunca,

baharatlar karmaşık tatlar oluşturmak

için Avrupa mutfağında yaygın olarak

kullanılmıştır. 19. yüzyıla kadar,

gıda eşleştirme çoğunlukla şeflerin

deneyimine ve deneme yanılmaya

dayanıyordu. Ancak, modern bilimdeki

gelişmelerle birlikte, araştırmacılar

gıdaların kimyasal bileşimini ve lezzet

etkileşimlerini analiz etmeye başladı.

Bu da günümüzdeki gıda eşleştirme

hipotezinin ve yol gösterici ilkelerinin

geliştirilmesine yol açtı.


Gıda Eşleştirme Hipotezi’nin

tarihsel arka planı

Aslında bilimsel anlamda Gıda

Eşleştirme Hipotezi, 1963 yılında

yayınlanan “Gıdalardaki Uçucu

Bileşikler: Veri - Volatile Compounds

in food: Data” kitabına dayanmaktadır.

İlgili kitap yıllar boyunca yeni baskılarla

genişleyen tat bileşiği veri tabanını

genişletmiştir. Ayrıca, “Foodpairing”

şirketinin kurucusu biyomühendis

Bernard Lahousse ve “Khymos” adlı

bloğunda okuyucularıyla bu hipotezi

test edip araştıran kimyager Martin

Lersch hipotezin ilerlemesinde ve kabul

görmesinde önemli katkıları olmuştur.

Moleküler gastronominin de kurucuları

arasında sayılan fizikçi Nicholas Kurti

gıda eşleştirme kavramını 1994 yılında

gıda ve içeceklerdeki organik bileşiklerin

uyumluluğunu açısından analiz etmiş ve

önermiştir. Ünlü Şef Heston Blumenthal

2002 yılında hipotezi popülerleştirmiştir.

2008 yılına gelindiğinde ise, araştırmacı

Osame Kinouchi ve arkadaşları, İngilizce

ve Fransızca yemek kitaplarından

3.000 tarifi analiz etmiş ve bileşen

kombinasyonlarının sosyal tercihlerle

uyumlu olduğunu bulmuştur.

Günümüzde gıda eşleştirme, kimyasal

lezzet bağlantılarını belirleyerek şeflerin

yenilikçi yemekler tasarlamalarına

yardımcı olmakta, yaratıcı menü

tasarımları, optimum yiyecek-içecek

eşleştirmeleri ve kültürler arası mutfak

füzyonları sağlamaktadır.

Gıda eşleştirmede Hesaplamalı

Gastronomi’nin kullanılması

Veri bilimini ve bilgisayar teknolojilerini

gıda bilimine uygulayan yeni disiplinler

arası bir alan olan Hesaplamalı

Gastronomi, Gıda Eşleştirme Hipotezi’ni

keşfetmede önemli bir rol oynamaktadır.

Bu disiplin, lezzet bileşenlerini, tarif

oluşturmayı ve mutfak dönüşümünü

incelemek için makine öğrenimi,

doğal dil işleme ve kemo-enformatik

yöntemlerini kullanarak mutfak

verilerini analiz etmektedir.

Çalışmamız

Çalışmamızda Hesaplamalı

Gastronomi’yi kullanarak Gıda

Eşleştirme Hipotezi’ni Türk mutfağında

analiz etmeyi amaçladık. Bu hipotez

dünya mutfaklarının bir kısmında

test edilmiş olsa da, çalışmamız Türk

mutfağı üzerine kapsamlı ilk araştırma

olma özelliğini göstermektedir.

Araştırmamızda, Türk mutfağına ait

yemek tarifleri ve gıda bileşenlerinin

aromatik profilleri analiz edilmiştir.

Çalışmamızda dört temel adımdan

oluşan sistematik bir metodolojiyi

izledik. İlk olarak, geleneksel Türk

yemeklerinin tariflerini derledik ve

içerik bileşimlerini belirleyerek verileri

topladık. İkinci olarak, bu yiyeceklerin

aromatik bileşenlerini, özellikle

uçucu organik bileşikler olmak üzere

kimyasal profillerini, Phenol-Explorer ve

FlavorDB gibi yerleşik veri tabanlarından

çıkararak analiz ettik. Üçüncü olarak,

aromatik uyumluluğu değerlendirmek

için Jaccard benzerlik endeksi de dahil

olmak üzere hesaplamalı yöntemler

kullandık. Gıda çiftleri arasındaki

benzerlikleri nicel olarak ölçtük. Son

olarak, Türk mutfak uygulamalarının

gıda eşleştirme hipoteziyle ne ölçüde

uyumlu olduğunu değerlendirmek için

istatistiksel analizler yürüttük ve Türk

mutfağının lezzet kombinasyonlarının

moleküler temeline ilişkin yeni bilgiler

sağladık.

Bulgularımız

Türk mutfağına ilişkin analizimiz,

yemek kategorileri arasında dikkate

değer farklılıklarla, Gıda Eşleştirme

Hipotezi’ne orta düzeyde bir bağlılık

ortaya koymaktadır. Et bazlı hazırlıklar

ve baharat kombinasyonları hipotezi

destekleyen önemli aromatik

uyumluluk gösterirken, zeytinyağıyla

pişirilen sebze yemekleri daha düşük

moleküler benzerlik göstermiştir.

Soğan, sarımsak, kimyon ve acı biber

gibi temel malzemeler, birden fazla

yemekte yaygın olarak kullanılmaları

nedeniyle temel aromatik bileşenler

olarak ortaya çıkmıştır. Bulgular,

kimyasal uyumluluğun Türk lezzet

eşleştirmelerini etkilerken, kültürel

geleneklerin, coğrafi faktörlerin ve

diyet uygulamalarının da mutfak

kombinasyonlarına eşit derecede

katkıda bulunduğunu göstermektedir.

Analizimiz, Türk mutfağının farklı

yemek kategorileri arasında değişen

derecelerde aromatik uyumluluk

göstererek, gıda eşleştirme hipoteziyle

kısmen uyumlu olduğunu ortaya

koymaktadır. Araştırma, mutfağın

aromatik uyumuna katkıda bulunan

karakteristik lezzet profilleri

oluşturmada baharatların ve temel

malzemelerin temel rolünü öne

çıkarmıştır.

Sonuç olarak çalışmamız, hesaplamalı

gastronominin hem geleneksel gıda

sistemlerini analiz etme hem de yeni

lezzet profilleri oluşturma potansiyelini

ortaya çıkarmış ve veri odaklı

yaklaşımlar aracılığıyla yemek kültürünü

analiz etmek ve anlamak için yeni

metodolojiler sunmuştur.

1Doğan, M., & Değerli, A. H. (2023).

Computational gastronomy: a study

to test the food pairing hypothesis in

Turkish cuisine. International Journal

of Gastronomy and Food Science, 33,

100795.


80

hotel restaurant

& hi-tech

gastro aktüel

Boğaz’da bahar keyfi

Baharın tüm notaları

bu tabaklarda

Beca’nın açıldığı ilk günden beri devam ettirdiği, mevsim döngüsünü

takip eden ve iddiasını “sade ve şık” tabaklarından alan mutfak

felsefesi, bahar tabaklarıyla yenilenen yeni mönüsüyle beraber bir

katman daha derinleşiyor. Bahar sezonunda tabaklar daha şık, tarifler

daha yalın. Yeni tabakların hikayesini, fermante tatlar, yenilenilebilir

çiçekler, aromatik birleşimler, İtalyan ve Asya mutfaklarının bahar

döneminden alınan esintiler oluşturuyor. Sezona saygılı, şık ve sade,

yeni tabaklar arasında Trüflü ve kuşkonmazlı linguine, domates

stracciatella, ‘crispy’ kalamar, tuna nigiri ve trüflü pizza var. “Carccoffi

ala Beca” ve “Wagyu Nigiri” ise Beca’nın yeni ‘imza tabağı’ olmaya

aday, yeni mönünün favori tabaklarından.

Acı biberin yeni formu

Yeme içme sektörü

profesyonellerinin çözüm Metro

Türkiye, talep ve ihtiyaçlara yönelik

olarak geliştirdiği ürün yelpazesine

yenilikçi ürünler eklemeye devam

ediyor. Bu ürünlerden biri de

Metro Chef markasıyla raflara

getirdiği Acı Biber İplikleri. Taze

kırmızı acı Şili biberinin kurutulup

çekirdekleri çıkartıldıktan sonra

kesim makinesinden geçirilerek

son derece ince şeritler halinde

kesilmesiyle elde edilen Metro

Chef Biber İplikleri artık şefler

ve kendi mutfağının şefi olanlar

için Metro mağazalarında kolayca

bulunabiliyor. Aromatik yapısıyla

yemeklere lezzet katan Metro Chef

Acı Biber İplikleri’ni olduğu gibi

ya da sulandırarak kullanabilmek

mümkün. Kuru bir tavada yavaşça kızartarak lezzetini daha da artırmak

da acıseverler için bir başka seçenek. Pul bibere kıyasla çıtırtılı formu

ile yemeklere lezzet ve doku katmanın yanı sıra Metro Chef Acı Biber

İplikleri, çorbalar, salatalar ve mezeler üzerinde süsleme olarak da

kullanılabiliyor.

İstanbul’un en güzel manzaralarından birine karşı konuklarını

ağırlayan Lokma, her mevsim sunduğu özenli tatlarla lezzet

severlerin favori adreslerinden biri olmayı sürdürüyor. Baharın

gelişiyle birlikte menüsünde yer alan hafif ve taze seçeneklerle

hem damağa hem de göze hitap ediyor. 300 kişilik kapasiteye sahip

mekan, sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar her öğünde

farklı bir tat deneyimi sunuyor. Mevsim sebzeleriyle hazırlanan

zengin kahvaltılar, hafif öğle tabakları ve leziz akşam menüsüyle

Lokma, Boğaz’da geçirilen her ana ayrı bir lezzet katıyor. Napoli

usulü taş fırın pizzalar, Anadolu mutfağının özgün tarifleri, leziz

ızgaralar ve dünya mutfağından ilham alan özel tatlar Lokma

menüsünde bir araya geliyor. Şefin imza yemekleri arasında ise

Lokma Çökertme, Tereyağlı Tavuk But ve Firik Bulgurlu Kuzu

Tandır bulunuyor.

Malezya Palm Yağı Konseyi’nden

sürdürülebilirlik semineri

Malezya Palm Yağı Konseyi, 15

Nisan Çarşamba günü İstanbul’da

pasta ve fırıncılık sektöründe

sürdürülebilirlik konulu bir

seminer düzenledi. Malezya

Palm Yağı Konseyi ülke direktörü

Hakan Alkan seminerde yaptığı

konuşmada, “Sürdürülebilir

Malezya Palm Yağı (MSPO)

sertifikası, Malezya'nın palm

yağı üretimi için getirdiği ulusal

sürdürülebilirlik standardıdır.

Küresel ölçekte tanınan

MSPO, tedarik zinciri boyunca

izlenebilirliği temin eder. Yağmur ormanlarının yok edilmesini

önlemeyi, biyolojik çeşitliliği korumayı ve bu bölgelerde yaşayıp

çalışan toplulukların haklarının korunması hedeflenir. 2013

yılında yürürlüğe giren MSPO sertifikasyon programı, 2020 yılında

tüm palm yağı sektörü için zorunlu olmuştur. Palm ağacı ekim

alanlarının %92’si MSPO sertifikalıdır. Palm yağını çıkaran, 446

fabrikanın tümü MSPO sertifikasına sahiptir” dedi. Prof. Dr.

Fahri Yemişçioğlu ise, sunumunda pasta ve fırıncılık sektöründe

kullanılan bitkisel yağların ve özelde palm yağının sektöre kattığı

avantajlardan bahsederek, sektörün gelişimindeki yerinden

bahsetti.



82

hotel restaurant

& hi-tech

gastro aktüel

BTA ve Fraport

Antalya’da ortak oldu

Havalimanı yiyecekiçecek

çözümlerinde

dünyanın önde gelen

markaları arasında

yer alan BTA, Antalya

Havalimanı’nda

hizmet vermek üzere

Fraport ile ortaklık

kurdu. Ortaklıkta

yüzde 60 BTA, yüzde

40 Fraport payı olacak. İlk etapta Cakes&Bakes, Enzo, Brewmark,

Taste of Anatolia by Ömür Akkor gibi mevcut BTA marklarının yanı

sıra Antalya Havalimanı için oluşturulan Flute, Sherefe, Mangia,

Sweet Treats gibi konseptlerin de yer alacağı 28 işletme yolcularla

buluşacak. Şirket ayrıca üç lounge alanında -Premium, Elite ve

Arrival Lounge- yiyecek içecek hizmeti verecek. Fraport AG Kıdemli

Başkan Yardımcısı Denitza Weismantel, “Antalya Havalimanı'nı

yirmi yılı aşkın bir süredir başarıyla işletiyoruz ve 2018 yılından

bu yana TAV Havalimanları ile verimli bir iş birliği sürdürüyoruz.

Yeni ortak girişimimizle bu iş birliğini daha da güçlendirirken,

portföyümüzü genişletme fırsatını yakalıyoruz. İlk kez, Antalya

Havalimanı'ndaki (AYT) restoran imtiyazlarının yönetimi ve işletmesi

sorumluluğunu üstleniyoruz. Ortaklarımızla birlikte, dünyaca ünlü

Türk misafirperverliğini yansıtan, farklı damak tatlarına hitap eden

çeşitli mutfak deneyimlerini misafirlerimize sunmayı hedefliyoruz”

ifadelerini kullandı.

Lezzet yolculuğu

başlıyor

İstanbul'un önde gelen

mekanlarından Tamirane,

misafirlerine unutulmaz

bir eğlence deneyimi

sunarken, lezzetleriyle de

damaklarda unutulmaz

izler bırakıyor. Tamirane’nin

yenilenen menüsünde

salatalardan pizzalara, burger

seçeneklerinden tatlılara

kadar birçok lezzet önerisi

misafirlerini bekliyor. Zengin

menüsünde yer alan salatalar,

günlük, taze ve sağlıklı

içerikleriyle enerji verici bir

öğün alternatifi sunarken, her tabak özenle hazırlanıyor. Tamirane’nin,

damakları şenlendiren bu yeni lezzetleriyle, artık yalnızca yemek değil,

aynı zamanda bir tatlar keşfi de mümkün. Brokoli Noodle, sağlıklı ve

lezzetli bir seçenek arayanlar için mükemmel bir tercih olurken, pizza

çeşitleri incecik hamuru ve zengin malzemeleriyle klasik lezzetlere

modern bir dokunuş katıyor. Özellikle tatlı severler için, lezzet dolu

Profiterol, Üç Çikolatalı Brownie ve Apple Pie gibi ikonik tatlılar, her

lokmada damaklarda unutulmaz lezzetler bırakıyor. Tamirane'nin

menüsünde yer alan çocukluğumuzun geleneksel burger anlayışına bir

selam çakan Old Fashioned Burger güncel burger dünyasına farklı bir

boyut kazandırıyor.

Gurme bir dokunuş

Shake Shack’in

en çok beklenen

ve sınırlı süreyle

sunulan Black

Truffle lezzetleri

geldi. Özenle

seçilmiş, gurme

dokunuşlarla

zenginleştirilmiş

bu özel tarifler,

trüf mantarının

benzersiz

aromasıyla

damaklarda

unutulmaz bir iz

bırakıyor. Shake

Shack’in Black

Truffle Burger’ı,

dana etinden

hazırlanan sulu ve lezzetli köftesi, enfes erimiş swiss peyniri, taze

roka, çıtır arpacık soğan halkaları ve efsanevi siyah trüf sosuyla

buluşuy-or. Black Truffle Chicken ve Black Truffle Shroom Burger

her lokmada benzersiz ve doyumsuz bir tat sunarken, gurme lezzet

arayışında olanlar için vazgeçilmez bir seçenek oluşturuyor. Lezzet

şöleni sadece burgerlerle sınırlı değil! Black Truffle Fries, çıtır çıtır

altın sarısı patatesler üzerine özel olarak hazırlanan trüf sosuyla

taçlanıyor ve her ısırıkta lezzet tutkunlarını kendine hayran bırakıyor.

İlk çeyrekte 1,31 milyar

dolarlık ihracat yaptılar

Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane,

Servis ve İkram Ekipmanları

Sanayicileri ve İşadamları Derneği

(TUSİD), mutfak sektörünün 2025

yılı Ocak-Mart dönemine yönelik dış

ticaret rakamlarını açıkladı. Mutfak

sektörünün ilk çeyrekteki ihracatı

bir önceki yılın aynı dönemine

göre yüzde 3,6 düşüşle 1,31 milyar

dolara gerilerken, ithalatı da yüzde

1,5 düşüşle 481 milyon dolar oldu.

Sektör böylece ilk üç ayda 829 milyon

dolarlık bir dış ticaret fazlasına

imza attı. Bu dönemde ihracat

birim fiyatları da yüzde 2,15 artışla

4,25 dolara yükseldi. Türkiye'nin

geçtiğimiz yılı 2,63 milyar dolarlık dış

ticaret fazlası ile tamamladığını ve

dünya mutfak sektörü ihracatında

dokuzuncu sırada olduğunu ifade eden TUSİD Yönetim Kurulu

Başkanı Bekir Topuz, dünyanın hemen hemen her ülkesine ürün

gönderebilecek bir kapasitede olduklarını söyledi. Türkiye'nin mutfak

sektöründe çok güçlü bir üretici olduğunun altını çizen Topuz, yılın ilk

ayındaki yüzde 4,7'lik ihracat düşüşünün üç ayın sonunda yüzde 3,6'ya

gerilemesini önemli bir işaret olarak algıladıklarını belirtti.



84

hotel restaurant

& hi-tech

gastro aktüel

Ödüller sahiplerini buldu

Anatolia Turizm

Akademisi, Meryan

Otel ve Turizm Eğitimi

ve Eğiticileri Derneği iş

birliğiyle düzenlenen

4. Anadolu Yemekleri

Fotoğraf Yarışması’nda

ödüller sahiplerini buldu.

Anadolu’nun geleneksel

lezzetlerini tanıtmayı

ve zengin gastronomi

mirasına dikkat çekmeyi amaçlayan bir etkinlik olan Anadolu

Yemekleri Fotoğraf Yarışması, Türkiye ve dünya genelinden birçok

katılımcıyı bir araya getirmeyi ve benzersiz yemek deneyimlerini

görsel olarak ifade etmelerine olanak sağlamayı amaçlıyor.

Yarışmaya 178 fotoğraf sanatçısı toplam 543 fotoğraf ile katıldı.

Yarışmanın seçici kurulunda mutfak şefi, fotoğraf sanatçısı, otel

müdürü ve gastronomi uzmanlarından oluşan 12 seçici kurul üyesi

görev yaptı. Genel Kategoride Gülizar Gamze Tombak “Kayseri Kaşık

Mantı” isimli yemeğin fotoğrafı ile Birincilik Ödülünü kazanırken,

İkincilik Ödülünü Mehmet Akif Özdal “İzmir Köfte” adlı yemeğin

fotoğrafı, Üçüncülük Ödülünü ise Feyzullah Tunç “Hedik” yemeğin

fotoğrafı ile kazandı. Genel Kategoride verilen “Meryan Otel Özel

Ödülü’nü de “Bütümet” adlı yemeğin fotoğrafı ile Mürsel Çetin elde

etti.

“Sunset Time”

konseptiyle keyifli anlar

yaşatıyor

Günün tüm yorgunluğunu unutmak ve lezzet ile manzaranın keyfini

çıkarmak isteyenler için adres Roof Mezzepotamia… Salı ve perşembe

günleri 17.00 – 20.00 saatleri arasını kapsayan Sunset Time konsepti

özelinde hazırlanan üç farklı menü ile lezzetseverlere farklı gastronomi

deneyimleri sunuyor. Pazar günü ise 17.00 – 20.00 saatleri arasında

Happy Hour etkinliğiyle misafirlerini ağırlayan mekanda nisan ayı dolu

dolu geçti. Ilık bir ilkbahar akşamının keyfini Tarihi Yarımada manzarası,

lezzet ve müzik eşliğinde çıkarmak isteyenler için yepyeni bir konseptle

misafirlerini ağırlayan mekanda, gün batımıyla başlayan keyif gece

boyunca devam ediyor. Muhammara, Levrek Marin, Girit Ezme ve 2

kadeh rakıdan oluşan hızlı meyhane menüsü meze sevenler için harika

bir seçenek oluyor. Zeytinyağlı Enginar, Gambilya Fava ve klasik bir

Ermeni mezesi olan Topik ile hazırlanan kokteyl & meze eşleşmeli

menüde 2 adet kokteyl yer alıyor.

Eşsiz manzaralarla dolu bir yaz

Tüm mekanlarında özellikle konumu ve manzarasıyla her zaman

iddialı olan Sur Balık; en seçkin lezzetlerini, ilk şubesi Sarayburnu

Surlar’ında Marmara Denizi, Kadıköy, Kalamış manzarası;

Arnavutköy’de Boğaz manzarası, Cihangir’de Tarihi Yarımada ve

Galata manzarası; Kuşadası Le Blue Hotel’in iskelesinde deniz

manzarası, Ankara’da benzersiz konumu ve Kızılırmak kıyısındaki

Avanos’ta Kapadokya’nın en şık deniz ürünü restoranı olarak büyülü

atmosferini; en etkileyici mekanlarda bir araya getiriyor. Bu yaz, Dubai

Sur ile yurt dışındaki ilk şubesini açarak uluslararası misafirlerine

de kapılarını aralayan Sur Balık, yöresel tatların ön plana çıktığı

menüsünde; Bodrum’dan kuver zeytin, Çanakkale’den ezine peynir ve

zeytinyağı, Rize mısır unundan yapılan mısır ekmeği gibi doğal ürünler

kullanıyor. Restoran zinciri, 7 farklı lokasyonda yer alan şubelerinde

her gün taze balık ve ona eşlik eden spesiyal mezeler sunuyor.

Bahara zinde başlayın

Baharın taze

başlangıçlarıyla

birlikte vücudun da

yenilenme ihtiyacı

artıyor. Memecik

zeytini, içerdiği

yüksek polifenol

ve sağlıklı yağ

asitleri ile bahar

yorgunluğunu

hafifletirken,

yaza enerjik

bir başlangıç yapılmasına yardımcı oluyor. Yüksek meyvemsi

aromasıyla farklılaşan, Memecik türünden butik metotlarla özenle

ürettiği zeytinyağını, doğal ve kaliteli bir seçenek olarak tüketiciyle

buluşturan Niz Olive, özellikle bahar yorgunluğuyla mücadele eden

ve yaza enerjik girmek isteyenler için ideal bir seçenek sunuyor.

Memecik zeytinyağı, içerdiği sağlıklı tekli doymamış yağ asitleri

sayesinde vücudun enerji üretimini artırarak, bahar yorgunluğuna

bağlı enerji düşüşlerini dengeliyor. Bu sayede vücuda güç veriyor

ve metabolizmayı hızlandırıyor. Yüksek polifenol içeriğiyle güçlü

bir antioksidan kaynağı olan Memecik zeytini, serbest radikalleri

nötralize ederek hücrelerin sağlıklı bir şekilde çalışmasına katkı

sağlıyor. Böylece hem fiziksel hem de zihinsel yorgunluğu hafifletiyor.


Chef Seasons,

Suudi Arabistan’a ticari

çıkartma yaptı

Türkiye’nin yenilikçi sos ve çeşni markası Chef Seasons,

Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) organizasyonuyla düzenlenen

Suudi Arabistan Ticaret Heyeti programına katıldı. Riyad’da

gerçekleştirilen görüşmelerde marka, bölgedeki potansiyel iş

ortaklarıyla bir araya gelerek yeni ihracat fırsatlarını değerlendirdi.

Dünya mutfağına ilham veren ürün portföyü ve güçlü üretim

altyapısıyla dikkat çeken Chef Seasons, Suudi Arabistan başta

olmak üzere Orta Doğu’daki perakende ve HORECA kanallarında

daha geniş yer edinmeyi hedefliyor. Chef Seasons yetkilileri,

Riyad temaslarına ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Katma

değerli ürünlerimizle Türk gıda sektörünün yenilikçi gücünü global

pazarlarda temsil etmekten gurur duyuyoruz. Suudi Arabistan başta

olmak üzere Körfez ülkeleri, marka olarak büyüme stratejimizin

önemli bir parçası. Riyad’daki temaslarımız, hem bölgedeki iş

ortaklarımızla yeni iş birliklerine zemin hazırladı hem de Türk üretim

kalitesine duyulan ilgiyi bir kez daha gösterdi.”

Dürümle yeni

restoranını açtı

Benzersiz lezzetiyle

büyük beğeni toplayan

Dürümle, Sultangazi

Cadde’de yer alan

şubesinin kapılarını

müşterilerine açtı.

Dürümle, yeni nesil

dürüm lezzetlerini her

an her yerde keyifle tüketilebilecek şekilde sunuyor. Marka, yenilikçi

yaklaşımı ve memnuniyet odaklı hizmet anlayışıyla sektörde ön plana

çıkıyor. Her zaman taze ve lezzetli ürünler sunan restoran zinciri, yeni

şubeleriyle müşterilerine ulaşarak lezzet dolu bir deneyim yaşatmaya

devam ediyor. Urfa, tavuk şiş ve et döner gibi klasik lezzetleri yeni

tatlarla harmanlayan Dürümle, çıtır lavaşı, cheddar peyniri, özel sosları

ve kibrit patatesiyle her masada büyük ilgi görüyor. Cheddarlı Kebap

Dürüm, Özel Soslu Tavuk Dürüm gibi eşsiz lezzetlerin yanı sıra birçok

farklı dürüm çeşidini bir arada sunuyor.

Yazın ruhuna özel

serinletici lezzetler

Emirgan Sütiş,

sıcak yaz günlerinde

ferahlatıcı tatlar

arayanlara “2025

Yaz Menüsü”

ile geleneksel

lezzetlere modern

dokunuşlar

ekleyerek

misafirlerine

benzersiz bir

serinlik deneyimi

sunuyor. Taptaze

meyvelerle hazırlanan ferahlatıcı içecekler, yenilikçi tarifler ve serin

kahve alternatifleriyle bu yaz, Emirgan Sütiş’te lezzet bambaşka

yaşanıyor. Yaz denince akla ilk gelen içeceklerden limonata,

markanın Boğaz’daki mekanında klasik çizgisinin ötesine geçiyor.

Doğal limon aromalarının kelebek çayı ve hibiskus gibi özel içeriklerle

buluştuğu tarifler, ferahlık arayanlara zengin bir seçenek sunuyor.

Hem geleneksel hem modern limonata çeşitleriyle susuzluğunuza

en lezzetli çözüm burada. Kahve tutkunları için yazın en ideal molası

soğuk kahveler! Emirgan Sütiş’in yeni menüsünde espresso ve taze

portakal suyunun buluştuğu yenilikçi tarifler öne çıkıyor. Canlandırıcı

etkisi ve zengin aromasıyla soğuk kahveler hem enerjinizi tazeliyor

hem yazın sıcaklığını unutturuyor.

Gıdanın en büyük zirvesi

Aralık’ta gerçekleşecek!

Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri

Sendikası (TÜGİS) ile Sürdürülebilirlik

Akademisi’nin ev sahipliğinde

düzenlenen ve her yıl artan katılımıyla

dikkat çeken Sürdürülebilir Gıda

Zirvesi’nde, tedarik zincirinden

inovatif teknolojilere, sağlıklı

beslenmeden israfın önlenmesine

kadar birçok konunun masaya

yatırılması planlanıyor. Zirvede, iyi

tarım uygulamalarından teknolojiyle

entegre gıda sistemlerine, döngüsel

ekonomiden tüketici farkındalığına

uzanan ilham verici oturumlar yine sektörle buluşacak. Daha önce

iklim değişikliği, tarımsal üretim, yerel üreticilerin güçlendirilmesi

ve gıda israfının azaltılması gibi konularda katılımcıılara ilham veren

zirve; 17 Aralık 2025 tarihinde Swissôtel The Bosphorus İstanbul’da

düzenlenecek. Konuya ilişkin açıklamasında gıda sektöründe

sürdürülebilirliğe yönelik farkındalığın her yıl daha da güçlendiğini

belirten TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, “Geçtiğimiz yıl

‘Gıdanın Geleceği için Dönüşüm’ temasıyla düzenlediğimiz zirvede

kapsamlı bir diyalog zemini oluşturduk. Zirveyle kaynak kullanımından

üretim süreçlerine, gıda güvenliğinden tedarik zinciri optimizasyonuna

uzanan geniş bir yelpazede yenilikçi fikirler geliştiriyoruz. 11.

Sürdürülebilir Gıda Zirvesi, bu fikirlerin daha da yayılması ve sektörün

geleceğinin tüm paydaşların katkısıyla şekillendirilmesi adına kritik

bir buluşma noktası olacak” dedi.


8686

hotel restaurant

& hi-tech

mekan deneyim

Bellini’de Şef Vaccaro'nun

İtalyan yorumlarıyla damağımı tazeledim

Bellini Restaurant'ta Sicilyalı Şef Giovanni Vaccaro’nun taptaze İtalyan yorumlarıyla

damağımda bir tazelenme yolculuğuna çıktım...

Yazı: Hatice Ünal Bilen

İtalyan mutfağını sevmenin, sadece

yemek değil, bir duygu olduğunu

düşünüyorum. Her tabak, sıcaklık ve

zarafetle dolu; her malzeme, derin bir

tarih ve gelenek taşıyor. Bu mutfağa

duyduğum sevgi, her zaman beni

cezbetti ve onu keşfetmek, her seferinde

bana yeni bir şeyler öğretiyor.

İşte bu deneyimi, Giovanni Vaccaro

gibi 20 yılı aşkın bir süredir İtalyan

mutfağını ustalıkla harmanlayan bir

şefin rehberliğinde tatmak, bambaşka

bir keyif. Sicilyalı şef Vaccaro, Çırağan

Palace Kempinski İstanbul bünyesindeki

Bellini Restaurant'ta İtalyan mutfağının

zenginliğini İstanbul’a taşıyan isimlerden

biri. Şefin danışmanlığında hazırlanan

menüyle, geleneksel lezzetler modern

dokunuşlarla birleşiyor. İtalyan şef,

Bellini’nin menüsüne Türk ekibiyle

birlikte hayat veriyor, yorumluyor ve her

dokunuşunda ruh katıyor.

Geçtiğimiz günlerde Çırağan Palace

Kempinski İstanbul'un tescilli İtalyan

restoranı Bellini'de, Şef Giovanni

Vaccaro'nun yenilenen menüsüne

özel hazırladığı seçkin lezzetleri tatma

fırsatı buldum. Vaccaro, mutfağının

başında gösterdiği ustalığı, masaya

taşıdığı her tabakta da sürdürerek, beni

büyük bir içtenlikle ağırladı; her yemeği

kendi eliyle sunup hikâyesini tutkuyla

anlatarak, bu özel akşamı unutulmaz

bir deneyime dönüştürdü. Ve her bir

tabak, İtalya’ya atılmış küçük birer adım

gibiydi...

Bir masalın ilk sayfası

Tat yolculuğum, masaya sıcacık ulaşan

Focaccia ile başladı. Dışı hafifçe çıtır, içi

pamuk gibi yumuşacık bu geleneksel

ekmek, kaliteli zeytinyağı ve taze otların

büyüleyici kokusuyla adeta bir "hoş

geldin" seremonisiydi. Sade bir başlangıç

gibi görünse de, her lokmada İtalya'nın

sıcak kasabalarında bir sokak arasında

yürüyormuş hissi veriyordu. Basit ama

güçlü. Alışıldık ama etkileyici!

Kırmızı karides ve kuşkonmazla şık

bir açılış

Bellini’de tattığım kırmızı karides

çorbası, yoğun aroması ve dengeli

lezzetiyle çok etkileyiciydi. Karides

kabuklarının kök sebzelerle kavrulup,

balık suyu ve krema ile ağır ateşte uzun

süre kaynatılmasıyla hazırlanmıştı.

Yumuşak dokusu, hafif kremamsı yapısı

ve kırmızı karidesin belirgin aromasıyla,

hem şık hem doyurucu bir başlangıç

oldu. Yanında sunulan yeşil kuşkonmaz

da tazeliğiyle çorbaya zarif bir eşlik

sundu.

İtalyan usulü pişi sürprizi

Sonrasında sofraya gelen küçük

kızarmış pizzalar adeta sürpriz bir

ara sıcak gibiydi. İlk bakışta bizdeki

pişiye benzetebileceğiniz bu minik

kızarmış hamurların üzerine, şefin

özenle hazırladığı domates sosu ve

parmesan serpiştirilmişti. Dışı çıtır

çıtır, içi yumuşacık bu lezzet, sıcaklığı

ve samimiyetiyle, anlık bir sokak lezzeti

havası estirdi. O kadar hafif kızartılmıştı

ki, hiç ağırlık yapmadan damağa hoş bir

İtalyan notası bıraktı.

Denizin tüy gibi hafif esintisi

Ardından sofraya gelen Limon Soslu

Tuna Carpaccio; tazeliğiyle adeta

denizin en saf yüzünü sunuyordu.

İncecik dilimlenmiş, neredeyse şeffaf

ton balıkları, hafif asidik bir sos,

çeri domates ve renkli biberlerle

buluşmuştu. Kızarmış ekmek eşliğinde

servis edilen tabağın her lokmasında

balığın kendi aroması zarifçe ön

plana çıkıyor, damağımda hafif bir


limon meltemi esiyordu. Ne ağır ne

de iddialıydı; sadece zarif ve taze bir

dokunuş…

Zarif bir dolgu, ustalıkla

hazırlanmış ravioli

Ana yemeklere geçerken tadına baktığım

Tavuk Dolgulu Ravioli, İtalyan mutfağının

sade ama güçlü duygusunu tabağa

taşıyordu. İncecik açılmış hamurun

içindeki tavuk dolgusu, hafif baharatlar

ve yumuşacık dokusuyla insanın içine

sıcaklık yaydı. Üzerindeki kremsi, hafif

aromatik sos, her ravioliyi sanki ipeksi

bir şal gibi sarıyor; her ısırıkta içinden

sıcak bir hikâye fısıldıyordu. Bir tabak

dolusu şef zarafeti...

Etin aromayla dansı

Gecenin yıldızlarından biri ise

tartışmasız, Kuzu Pirzola oldu. İlk

bakışta bile etin dışındaki altın renkli

mühürlenmiş kabuk iştah kabartıyordu.

İlk lokmada kuzu etinin muhteşem

yumuşaklığı ve suyunu kaybetmeden

korunan zengin aroması adeta ağzımda

dans etti. Yanında sunulan sebze

garnitürü ve hafif baharatlı soslar, etin

şahane karakterine zarif bir eşlikçiydi.

Renkli ve neşeli bir veda

Final ise tam anlamıyla bir görsel ve tat

şöleni olan Cannoli ile yapıldı. İncecik

çıtır hamurun içine doldurulmuş hafif

tatlı kreması, ağızda adeta ipek gibi

eriyordu. Üzerine kondurulan mor yaban

mersinleri, kırmızı frenk üzümleri ve

capcanlı ahududular sadece görüntüyü

değil, lezzeti de zenginleştirmişti. Her

bir minik meyve, kremanın tatlılığını

dengeliyor, cannoli'ye hafif ve enerjik

bir final havası katıyordu. Bu tatlıyla

gece hem ruhumu hem damağımı

gülümseterek tamamladı.

Tazelenen menüde daha neler var?

Benim tattığım bu özel tabakların

dışında, Bellini’nin menüsünde başka

cazip seçenekler de yer alıyor. Menüde;

Burrata, beef carpaccio, risotto çeşitleri,

ev yapımı taze makarnalar, deniz

ürünleri ve özel şef tatlıları gibi İtalya’nın

ruhunu yaşatan daha pek çok alternatif

mevcut.

Bu her bakımdan lezzetli akşamda,

Bellini Restaurant’ın Executive Sous

Chef’i Hüseyin Öztürk’ün ve Restoran

Şefi Naci Bey’in de sıcak ve özenli

ilgileri, bu deneyimimi daha da özel kıldı.

Çok kıymetliydi...


88

hotel restaurant

& hi-tech

Dünyaca

ünlü restoran

Babel

yeni mekan

Türkiye’ye

geliyor

Yarım asırlık tecrübesi ile

bulunduğu sektörlerde

birçok ilki Türkiye’ye

kazandıran Sinpaş,

gastronomi dünyasının

önemli markası Babel’i

Türkiye’ye getiriyor.

Lübnan mutfağının en

seçkin temsilcilerinden ve

Orta Doğu’nun en önemli

markalarından biri olan

Babel’in Türkiye’deki ilk

restoranları İstanbul ve

Bodrum’da açılacak.

Vizyoner yatırımlarına devam eden

Sinpaş, Türkiye’de gastronomi

dünyasına yeni bir gusto katmaya

hazırlanıyor. Dubai, Katar, Beyrut ve

Mısır gibi gözde ülkelerinde büyük bir

beğeniyle tercih edilen dünyaca ünlü

fine dining restoranı Babel’i, Türkiye

getiren marka, yeni bir füzyon katmaya

hazırlanıyor. Restoran öncelikli

olarak İstanbul ve Bodrum’daki

lokasyonlarında hizmete başlayacak.

İstanbul’da gerçekleşen imza töreninde;

Babel CEO’su Dory Rizk ve Sinpaş

Yönetim Kurulu Üyesi Mahmut Sefa

Çelik iş birliği anlaşması imzaladı.

Dünyaca ünlü, ödüllü Lübnan markası

Babel’i Türkiye’ye getirmekten büyük

mutluluk duyduklarını dile getiren Çelik,

“Sinpaş olarak, Türk damak zevkini,

dünyaca ünlü Lübnan mutfağının eşsiz

lezzetleriyle buluşturmayı hedefliyoruz”

açıklamasında bulundu.

“Yeni bir lezzet rotası olacak”

İstanbul ve Bodrum Türkiye’nin en

gözde turizm cennetleri olarak her

yıl binlerce yerli ve yabancı turisti

ağırlayan, doğal güzellikleri ve eşsiz

atmosferleriyle tanınan bölgeler

arasında yer alıyor. Babel Genel Müdürü

Mr. Jad Mounzer; “Türkiye’nin cennet

köşelerinde, özellikle 50 yıllık köklü bir

markayla Türkiye pazarına dahil olmak,

bizim için çok kıymetli. Bu bölgelerde

Babel’in sunduğu özel Lübnan mutfağı

lezzetleriyle buluşmanın, ziyaretçilere

eşsiz bir gastronomik deneyim

sunacağına ve markamızın başarısına

büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz.

Bu stratejik yatırım, Türkiye’nin en

prestijli bölgelerinde yeni bir lezzet

rotası olacak” dedi.

Özgünlüğü, enfes mutfağı ve

kusursuz yemek deneyimiyle

tanınan Babel, 2009 yılından

beri hizmet veriyor. Nefes kesen

mimarisi ve göz kamaştıran

dekoru ile dikkat çeken Lübnan

restoranı, mükemmellik arayışını

yalnızca görsel açıdan değil, aynı

zamanda tat ve lezzet anlamında

da üst düzeyde sunuyor. En

kaliteli malzemelerle hazırlanan

yemekleriyle unutulmaz bir

deneyim yaşatan restoran,

konuklarını sadece lezzetle

değil, aynı zamanda bir kültür

yolculuğuna çıkarak eşsiz bir

atmosfer sunuyor.


VE ŞIMDI

AYNI RUH,

KANYON’DA!

İstanbul ve Ankara’daki şubeleriyle Meksika

mutfağını baş tacı eden Ranchero, gastronomi

haritasına yeni bir nokta daha ekledi: Kanyon!

Yaklaşık üç ay önce açılışından

haberdar olduğum mekanı

nihayetinde bayramın son akşamında

deneyimleme fırsatı buldum.

Kanyon’un hareketliliğiyle birleşen

Ranchero’nun enerjik atmosferi, bu son

akşamda tüm yorgunluğumu unutturdu.

Gerçekten sanki Meksika’ya gitmiş gibi

hissettim!

Şehrin tam kalbinde, dinamik ve enerjik

atmosferiyle bilinen bu alanda mekanın

capcanlı renkleri, baharat kokuları ve Latin

ruhu şimdiden şehri çepeçevre sarmış, ben

fazlasıyla ikna oldum!

Öyle ki çiçeği burnunda şubenin enerjisini

hissetmek için dış kapısından mekanla

göz göze gelmek yetiyor da artıyor bile!

Kapısından içeri adım attığınızda ise sizi bir

Meksika gecesine taşıyan sıcak bir ambiyans

karşılıyor. Kanyon’un hareketli yapısına uyum

sağlayan Ranchero, büyüleyici dekorasyonu,

Meksika esintili detayları ve her an bir

kutlamaya dönüşebilecek keyifli atmosferiyle

misafirlerini büyülüyor.

Ben bu hissi Reasürans Çarşısı şubesinden

de çok iyi tanıyorum. Orası da benim

nazarımda sadece yeni bir restoran değil,

şehirdeki Meksika rühunun adeta bir

simgesi. Orada, İstanbul’un kozmopolit

ruhunu alıp Meksika’ya götüren bir atmosfer

var. Şemsiye gibi açılan guacamole kaseleri,

bir ritme ayak uyduruyormuş gibi dans eden

nacholar ve lime ile taçlandırılmış o efsane

margaritalar, sombrerolar… Tam anlamıyla

Şehrin Meksikalısı!

Lezzet fırtınaları

Ranchero’nun mutfağından çıkan her yemek

bir kutlama! İlk lokmada sizi kendine bağımlı

yapan, her ırınındaki baharat dengesinin

ustaca kurulduğu taco’lar… Mısır unuyla

hazırlanan incecik tortilla’lar arasına

saklanmış, marine edilmiş etlerin şöleni…

Ranchero, Meksika mutfağının kalbinden

çıkan lezzetleri, şehrin tam ortasında

bulabileceğiniz en özgün ve keyifli tatlara

dönüştürüyor. Bir lokma, adeta Meksika’yı

bir arada hissedebileceğiniz bir deneyime

dönüşüyor. İşte o akşam denediğim ve beni

kendine hayran bırakan bazı lezzetler:

Taco’lar: Meksika’nın en bilinen

lezzetlerinden taco, Ranchero’nun ellerinde

adeta bir sanat eserine dönüşüyor. Taze

malzemelerle ve özenle hazırlanmış etler,

tam kararında baharatlar ve eşsiz soslarla

buluşuyor. Her ısırık, Meksika'nın sıcak

atmosferini hissettiriyor.

Nachos: Meksika mutfağının vazgeçilmezi

nachos, taze mısır cipslerinin üzerine erimiş

peynirin ve bir dizi nefis sosun buluştuğu

lezzetli bir tabak. Her lokma, Meksika'nın

enerjisini masaya taşıyor.

Enchilada: Salsa sosu ve kremalı dokusu

ile enfes bir uyum yakalayan enchilada,

gerçekten damağınızda unutulmaz bir

iz bırakıyor. Meksika’nın o eşsiz baharat

dünyasına adım attığınızda, Ranchero’nun bu

yemeği her şeyin başı oluyor.

Brownie Volkano: Çikolata severler için

gerçek bir şölene dönüşen bu tatlı, adeta bir

volkan patlaması gibi. İçindeki yoğun çikolata

akışı ve dışındaki kıtır dokusu, dondurma ile

birleştiğinde tam bir tatlı cümbüşü yaratıyor.

Margaritalar: Bayramın son akşamında,

Ranchero’nun margaritalarının her yudumu

da ayrı bir kutlama havası yaratıyor. Tatlıekşi

dengesiyle mükemmel bir harmoni

yakalayan margaritalar, Meksika’nın ruhunu

tam anlamıyla yansıtıyor.

Kanyon’daki Ranchero, sadece bir

yemek deneyimi değil, bir kutlama alanı

gibi. “Celebra La Tradicion” sloganı ile

misafirlerini karşılayan bu mekan, her

yemeği bir seromoniye dönüştürüyor.

Kanyon’un içinde bir an için kaybolup

Meksika’ya adım atmış gibi hissediyorsunuz.

Eğer siz de bu muazzam deneyimi yaşamak

isterseniz, Ranchero Kanyon’da sizleri

bekliyor!

Yazı: Hatice Ünal Bilen


90

hotel restaurant

& hi-tech

mekan deneyim

Vakti geldiğinde İstanbul’daki adres belli

KEBAPÇI İSKENDER

İstanbul, gastronomi anlamında gerçekten

leb-i derya bir kent! Her bir adımda

farklı mutfakların benzersiz lezzetlerini

keşfetmek mümkün. Ancak geleneksel

miras lezzetleri söz konusu olduğunda,

Bursa’nın meşhur İskender’i her zaman ayrı

bir yere sahip. Bu İstanbul hengâmesinde

ve iş yoğunluğunda Bursa’ya gitmeye vakit

bulamadığımda, neyse ki İstanbul’da da bu

eşsiz lezzeti tattığım bir mekan var: Kebapçı

İskender’in Akaretler şubesi.

Burası, 2018 yılından bu yana İstanbul’da

yaşayanlar kadar turistik şehri ziyaret

edenlerin de vazgeçilmezi olmuş. 150 yıllık

köklü mirasa sahip restoran markasının

Akaretler şubesi, sadeliği ve rahat

atmosferiyle hemen kendini sevdiriyor ve bir

kez daha hissettiğim kadarıyla da sıcak bir

ortam sunuyor.

Her lokması Bursa'dan

Kebapçı İskender’in mutfağında kullanılan

her malzeme, Bursa'nın yerel üreticilerinden

özenle seçiliyor. Biber ve domates dışında

tüm malzemeler Bursa'dan temin ediliyor.

Özellikle etler, Karacabey gibi Bursa'nın

köklü çiftliklerinden geliyor. Her lokma, bu

kalitenin ne kadar derinlere dayandığını

gösteriyor. Bu lezzetlerin sırrı, sadece

etlerin kalitesinde değil, aynı zamanda

yıllardır süregelen geleneksel pişirme

yöntemlerinde saklı. Meşe odununda kömür

üzerinde pişirilen kebap, o meşhur dumanlı

tadı ve eşsiz dokusu ile ağzınızda harika

bir iz bırakıyor. Kebapla birlikte sunulan

köz patlıcan, kebabın yanına mükemmel

bir eşlikçi olarak, yumuşacık dokusu ve

dumanlı aromasıyla tatları pekiştiriyor. Bu

detay, kebapçı İskender’in mutfak bilgisinin

ve malzeme seçimindeki özenin bir başka

göstergesi. Patlıcanın közlenmiş ve tam

kıvamında olması, kebabın o harika lezzetini

tamamlarken, damağınızda kalıcı bir tat

bırakıyor.

Keçi kreması ve şıranın özgünlüğü

Tereyağında kullanılan keçi kreması,

kebabın yumuşaklığını ve özgün tadını bir

başka boyuta taşıyor. Ayrıca, şıranın da

kendi üretimleri olduğunu öğrendim. Kuru

üzümden yapılan bu içecek, şişeleme şekliyle

de dikkat çekiyor. Şıranın kapağı, estetik

ve işlevsellik açısından oldukça özgün.

Şehirde başka hiçbir şırada bulamayacağınız

o taze ve doğal tadı, burada fazlasıyla

hissedebiliyorsunuz.

Mükemmel kapanış

Yemeğin sonuna doğru, tatlı olarak Mustafa

Kemal Paşa tatlısı tercihinizi kesinlikle

yapmalısınız. Üzerine eklenen kaymak ve

cevizle birleşen bu tatlı, kebap deneyiminizi

tam anlamıyla noktalıyor. Tatlı, kebabın

o yoğun lezzetini mükemmel bir şekilde

tamamlıyor ve damağınızda kalan tat, günün

yorgunluğuna fazlasıyla değer.

Sade ve sıcak atmosfer

Kebapçı İskender, bir kebap restoranından

öte bir kültür mirası da aynı zamanda. Yavuz

İskenderoğlu, aile işletmesi geleneğini

sürdürüyor ve her detayda bu geleneği

yaşatıyor. Bu mirası sadece yediğiniz

lezzetlerde değil, mekanın atmosferinde de

hissediyorsunuz.

Akaretler şubesinde mekan, misafirlerine

rahat bir deneyim sunmayı hedefliyor. Sade

bir dekorasyon, sıcak bir atmosfer ve rahat

bir oturma düzeniyle, misafirlerine keyifli

bir yemek deneyimi yaşatmak için her şey

düşünülmüş. Mekânın kapasitesi 60 kişi ama

her bir detayda samimiyet ve rahatlık ön

planda. Ayrıca 13 kişilik profesyonel ekip, her

misafire eşsiz bir hizmet sunuyor.

Bir öğlen yemeğinde, kebabın ve tatlının

bu denli mükemmel birleşmesini görmek,

gerçekten harika bir deneyimdi.

Yazı: Hatice Ünal Bilen


Pizza Italiante,

8 bölgeden İtalyan lezzetleriyle

Başkent’te!

Türkiye’deki ilk restoranlarını Başkent’in gözde yeme-içme noktalarından Armada AVM ile

Maidan İş ve Yaşam Merkezi’nde açan Pizza Italiante, İyi yiyen, iyi yaşar” mottosuyla lezzet

tutkunlarını eşsiz bir deneyime davet ediyor.

Gastronomi dünyasının en yeni

İtalyan’ı Pizza Italiante, “İyi yiyen,

iyi yaşar” mottosuyla lezzet

tutkunlarını eşsiz bir deneyime davet

ediyor. Mekan, sadece klasik İtalyan

pizzaları sunmakla kalmıyor, İtalya’nın

8 farklı bölgesine özgü nefis pizzalar

ve yöresel tatları da misafirleriyle

buluşturuyor. Geleneksel tariflerle

hazırlanan lezzetlerin, en kaliteli

malzemelerle birlikte sunulduğu

Pizza Italiante’de, menüdeki yemekler

için İtalya’dan ve Anadolu’nun çeşitli

bölgelerinden özel ürünler getiriliyor.

İtalya mutfağının değişmezi olan

domates sosu başta olmak üzere

restoranlarında kullandığı tüm sosları

kendisi üreten Pizza Italiante, yine

kendi üretimi olan makarna cipsi,

zeytinyağı, nar ekşisi, balzamik sirke ve

özel şaraplar da sunuyor.

Kültür, sanat ve yemek bir arada

Pizza Italiante, yemeklerinin yanı sıra

İtalya’nın zengin tarihini, kültürünü

ve sanatını da restoran atmosferine

taşıyor. Özel dekorasyonu ile

misafirlerine adeta bir İtalya yolculuğu

hissi yaşatan Pizza Italiante’de

yemek deneyimi, yalnızca lezzetle

sınırlı kalmıyor; özel günlerde opera

sanatçılarının canlı performansları

eşliğinde sunulan yemeklerle

misafirlere unutulmaz anlar yaşatılıyor.

Mekana gelenler, siparişlerini

beklerken “The ITALIANTE News” adlı

nostaljik gazeteyi okuyarak İtalyan

mutfak kültürü hakkında bilgi sahibi

olabiliyor. Ayrıca, QR kod sistemiyle yeni

İtalyanca kelimeler öğrenerek interaktif

bir deneyime de katılabiliyorlar. Pizza

Italiante’nin lezzet duraklarında ayın

belirli günlerinde düzenlenen kültür ve

sanat etkinlikleri kapsamında, opera

sanatçılarının performansları eşliğinde

özel şarkılar ve eğlenceli aktiviteler

gerçekleştiriliyor.

Üç önemli isim, İtalyan lezzetinde

buluştu

Pizza Italiante, sektörde yılların

deneyimine sahip, son olarak bir

restoran zincirinin CEO’luğunu yapmış

olan Caner Şener, yabancı dil eğitimi

ve dünya mutfakları konusundaki

uzmanlığıyla bilinen Suat Gürcan

ve eğitimci, akademisyen, yatırımcı

kimliğiyle tanınan Prof. Dr. Mustafa

Özat tarafından kuruldu. Bu güçlü

ortaklık, sadece lezzetli yemekler

sunmayı değil, aynı zamanda kültürel

bir deneyim sunmayı da amaçlıyor.


92

hotel restaurant

& hi-tech

yeni mekan

Lezzet ve

eğlence

haritasında

çok yeni

Donkey Pub

Ataşehir

Bağdat Caddesi’nin en

popüler performans

mekânlarından biri

haline gelen Donkey

Sahne Suadiye, şimdi de

Ataşehir’de!

Canlı müzikten stand-up

performanslarına, yaratıcı

mutfağından samimi atmosferine

kadar her detayıyla fark yaratan

Donkey Pub Ataşehir, İstanbul’un en

hızlı gelişen bölgelerinden birinde,

yeni nesil bir sosyalleşme deneyimi

sunuyor. Sabahın ilk ışıklarından

gece 02:00’ye kadar açık olan mekân,

dünya mutfağından seçkin tatlar,

imza kokteyller ve zengin menüsüyle

misafirlerine sıradanın çok ötesinde bir

deneyim vadediyor.

Sadece bir yeme-içme noktası değil

Gurme burgerlerden sağlıklı ve lezzetli

bowl’lara, sıra dışı atıştırmalıklardan

tatlılara kadar uzanan menüsüyle

damakları şenlendirirken; her

köşesinde hissedilen enerjisiyle Donkey

Pub Ataşehir, sadece bir yeme-içme

noktası değil, bir yaşam alanı haline

geliyor.


KÖŞEBAŞI ŞIMDI DE

1995 yılında İstanbul Levent'te ilk şubesini

açarak ocakbaşı ve kebap kültürüne modern

bir dokunuş getiren Köşebaşı, büyümeye

devam ediyor. Türkiye’nin yanı sıra Özbekistan

ve Azerbaycan'da da şubeleri bulunan Köşebaşı,

Adana ve Tarsus mutfaklarından ilham alan

menüsüyle gerçek kebap deneyimini sunarken,

kaliteli malzemeleri ve usta şefleriyle geleneksel

tarifleri özenle yaşatmaya devam ediyor.

Gelenekselci ve yenilikçi

Her detayı titizlikle düşünülen zarif mimarisi ve

sıcak atmosferiyle misafirlerine hem nostaljik

hem de çağdaş bir deneyim sunan restoran

markası, İstinye şubesiyle bu anlayışı bir adım

öteye taşıyor. Kebap kültürünün geleneksel

ruhunu korurken, sunum ve hizmet anlayışıyla

sektöre yenilik getiren Köşebası, büyüyen

ailesine İstinye'de bir durak daha eklemenin

gururunu yaşıyor.

İSTINYE'DE

Geleneksel Anadolu lezzetlerini benzersiz bir hizmet anlayışıyla buluşturan Köşebaşı, 18.

şubesini İstanbul'un en prestijli lokasyonlarından biri olan İstinye'de hizmete açtı.


94

hotel restaurant

& hi-tech

yeni mekan

Perran

Ocakbaşı

2. şubesiyle

Kalamış’ta

Meksika mutfağının

ülkemizdeki gerçek

temsilcisi Ranchero

Restaurant Ailesinin 20

yıllık gastronomi deneyimi

ile Türkiye’nin ödüllü kebap

ustası Mehmet Keskin’in

ustalığını buluşturan Perran

Ocakbaşı, İstanbaul’daki

ikinci şubesini Kalamış’ta

açtı.

İstanbul’un

gastronomi

haritasına

yeni bir yıldız

daha eklendi.

Perran

Ocakbaşı,

ikinci

şubesiyle

Kalamış’ta

kapılarını açtı.

Wyndham

Grand

Kalamış Hotel

bünyesinde

yer alan

mekân,

geleneksel

ocakbaşı kültürünü rafine bir dokunuşla

modernleştiriyor. Sahip olduğu ambiyansı

ve birbirinden özel lezzetlerin bir

arada sunulduğu menüsüyle şehrin

seçici damaklarına hitap eden mekan,

Caddebostan’daki ilk şubesinden aldığı

ilhamla, Kalamış’taki misafirlerine de iddialı

bir mutfak vadediyor.

Efsane klasikler

Perran Ocakbaşı’nın menüsünde,

Muhammara, Mütebbel, Süryani Usulü

Haşlanmış Köfte, Perde Pilavı, Uykuluk,

Kurabiye, Tike Kebabı, Haşhaş Kebabı,

Beyti gibi birbirinden özel mezeler ve et

yemeklerinin yanı sıra Urfa ve Adana’nın

meşhur kebap ve lahmacunları gibi

efsane klasikler bir arada yer alıyor.

Mekan, gastronomiyle ilgilenen, yeni tatlar

keşfetmeyi seven ve yerel lezzetleri modern

dokunuşlarla deneyimlemek isteyen herkesi

Kalamış’taki yeni restoranına bekliyor.

Yeni nesil ocakbaşı konseptiyle

dikkat çeken Perran,

Caddebostan’dan sonra

Wyndham Grand Kalamış

Hotel’deki yeni şubesinde, Doğu

ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü

malzemelerle hazırlanan seçkin

et yemeklerini ve birbirinden

özel mezelerini misafirlerinin

beğenisine sunuyor.


Eğlencenin tatlı molası Pinkberry

Tema World’te açıldı

Taze ve doğal içeriklerle hazırlanan eşsiz lezzetleriyle fark oluşturan Pinkberry, en sevilen

frozen yoğurt deneyimini bu kez Te-ma World ziyaretçileriyle buluşturuyor.

Doğallığı ve tazeliği ön planda

tutan Pinkberry, her damak

zevkine hitap eden seçenekler

sunuyor. Birbirinden enfes aromalarla

zenginleştirilen frozen yoğurt-lara;

çıtır krep parçaları, brownie, granola

ve bisküvi gibi ek lezzetler eşlik ediyor.

Çilek, muz ve kivi gibi mevsimin en taze

meyveleriyle hafif ve ferah bir deneyim

sunulurken; Hindistan cevizi ve jelly

bean gibi eğlenceli eklemeler ile tatlı

keyfini tamamlıyor.

Hafif ve doyurucu tatlar

Tema World’de açılan yeni mağazasıyla,

hafif ve doyurucu bir mola arayanları

eşsiz frozen yoğurt deneyimiyle

buluşturan Pinkberry; sınırsız

seçenekleri ve öz-gün tatlarıyla tatlı

anları unutulmaz kılmaya davet ediyor.


96

hotel restaurant

& hi-tech

yeni mekan

TARIHI TENCERE KÖFTECISI’NDEN

“HERKESE KÖFTE, HERKESE EKMEK!”

“Herkese Köfte, Herkese Ekmek!” sloganıyla topluma değer katma misyonunu vurgulayan

Tarihi Tencere Köftecisi, kaliteli ürünleri herkesin erişimine sunarak toplum refahına

katkıda bulunmayı amaçlıyor. İzmir’de açılan yeni şube, yerel istihdamı desteklerken, köfte

düşkünlerini de sevindirmiş oldu.

Edirne’nin yerel lezzet mirası tencere

köfteleri, Efkan Sara’nın özel sunumu

ile hazırlanıyor, ardından haşlanıp

kızartılıyor. Bu özel pişirme tekniği,

hem köftenin lezzetini hem de hafifliğini

koruyor. Servis sırasında ise köfteler,

bakır tencerelerde, özel temiz yağla

sıcak tutuluyor. Bu sade ama mükemmel

kombinasyon, damaklarda unutulmaz bir

iz bırakıyor. Menüde yalnızca özel tarifle

hazırlanan tencere köfte, günlük taze ekmek

ve Özer Hisar ayran yer alıyor. Bu eşsiz

deneyim, İzmir şubesinde 150 TL fiyatıyla

lezzet tutkunlarının beğenisine sunuluyor.

Toplumun ihtiyaçlarına göre şekillenen

bir marka

Tarihi Tencere Köftecisi, hızlı değişen

tüketici taleplerine ayak uydurarak,

karar verme süreçlerinde sağduyulu ve

kendinden emin bir yaklaşım sergiliyor.

Sadeliği ve lezzeti bir arada sunan marka,

sürdürülebilirlik ve toplumsal duyarlılık

içeren uygulamalarla köfte severlerin

gözünde önemli bir fark yaratmayı

amaçlıyor.

Şimdi İzmir’de

İzmir’in açılan ilk şubesi olan Karşıyaka

şubesi, köfte severleri samimi atmosferinde

ağırlamaktan mutluluk duyuyor. Tarihi

Tencere Köftecisi, İzmir’de de “sadelikte

lezzet” anlayışıyla konuklarına eşsiz bir

deneyim yaşatmaya hazır. Bu eşsiz deneyim,

150 TL fiyatıyla çok beğenildi.


Le Pain Quotidien

Kozyatağı City’s AVM’de

Mekan tasarımından menü

içeriğine, mutfak anlayışından genel

atmosferine kadar her yönüyle

Belçika’dan Türkiye’ye uzanan bir

yolculuğun izlerini taşıyan Le Pain

Quotidien, Türkiye’deki beşinci

şubesini Kozyatağı City’s AVM’de açtı.

4 Nisan 2025 itibarıyla misafirlerini ağırlamaya başlayan

yeni şube, Le Pain Quotidien’in doğallık ve sağlıklı

yaşam odaklı yaklaşımını şehir hayatıyla buluşturuyor.

Temiz içerikli tarifler tazeliği ve dengeli beslenmeyi

desteklerken, doğal malzemelerle tasarlanan sade

ve şık dekorasyonu ile sıcak bir atmosfer sunuyor.

Kahvaltıdan öğle yemeklerine, tatlı molasından kahve

keyfine kadar farklı anlara eşlik eden zengin menüsüyle

mekan, sağlıklı yaşamı günlük rutine dahil etmek

isteyenler için şehrin kalbinde ideal bir durak.

Meat Burger, Beşiktaş

şubesiyle hizmette

Türkiye’nin yerli burger markalarından Meat Burger,

Beşiktaş Çarşı’daki yeni şubesinin açılışıyla büyüme

yolculuğunda önemli bir adım daha attı.

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, Eski Sağlık ve Turizm Bakanı

Bülent Akarcalı ile usta oyuncu ve Sanata Evet Platformu kurucusu Tamer Levent’in

katılımıyla açılış, hem sektörel hem de kültürel anlamda güçlü bir destekle gerçekleşti.

Katılımcılar arasında yer alan bu değerli isimler, girişimciliği ve yerli markaların büyüme

çabalarını destekleyen açıklamalarda bulundu. Beşiktaş Çarşı’nın kalbinde konumlanan

yeni şube, yalnızca Meat Burger'in İstanbul’daki etkisini artırmakla kalmıyor; aynı

zamanda markanın ilk resmi franchise şubesi olma unvanını da taşıyor. Bu yönüyle,

Meat Burger markası için stratejik ve tarihi bir dönüm noktası niteliği taşıyor. Girişimciliği

ve genç yatırımcıları teşvik eden bu yeni açılım, markanın önümüzdeki dönemde hem

Türkiye genelinde hem de uluslararası arenada daha da büyüme hedeflerinin sinyalini

veriyor. Meat Burger yetkilileri, kalite, özgün tatlar ve sürdürülebilirlik prensiplerinden

ödün vermeden franchise sistemini büyütmeyi amaçladıklarını belirtti. Açılışta sunulan

imza lezzetler, davetlilerden tam not alırken; Beşiktaş şubesi, hem yerli halkın hem de

bölgedeki turistlerin uğrak noktalarından biri olmaya aday.


98

hotel restaurant

& hi-tech

ilham veren tasarımlar

Mekansal akışkanlık ve katmanlı bir

deneyim sunan restoran tasarımı

SCALLA

Zamansız tasarım anlayışıyla mekansal organizasyonu ve malzemenin doğasını deneyimle

bir araya getirerek her projede özgün bir tasarım yapan Murat Dede önderliğindeki

URBANJOBS, lüks bir Akdeniz restoranı olan Scalla’ya imza attı.

URBANJOBS tasarımlı Scalla,

geçirgenlik ve mekansal

akışkanlık üzerine kurulu bir

yaklaşımıyla ismini İtalyanca'da

"merdiven" anlamına gelen “scala”

kelimesinden alarak metaforik olarak

kademelenmeyi, bakış açısındaki

değişimleri, deneyimi ve mekansal keşfi

yansıtır.

URBANJOBS tasarımı Scalla, fiziksel

sınırları yeniden tanımlayarak

kurgulanan bir restoran projesi. Kolon

akslarına hizalanmış rasyonel bir cephe

yerine, Akdeniz’in kıvrımlı sahillerinden

ilham alan ve “Cam Perde” dedikleri

eğrisel bir çerçeve sistemi tasarlandı.

Nefes alabilen, akışkan ve esnek bir

kabuk olan bu yüzey, sert çizgilerle

belirlenen sınırların aksine, içe kıvrılıp

farklı işlevler üstlenirken kimi zaman

da dışa açılarak alanın kullanımına

katkıda bulunuyor.

Mimari bir referans noktası

Scalla projesinde bar alanı, yalnızca

bir sosyal buluşma noktası değil, aynı

zamanda farklı açılardan algılanabilen

ve kullanıcı hareketini yönlendiren

mimari bir referans noktasıdır. Böylece

ziyaretçiler, mekan içinde bulundukları

konumdan bağımsız olarak barı bir

işaret noktası alarak rahatça yön

bulabilir. URBANJOBS kurcusu

Murat Dede, mekan içindeki deneyim

yolculuğunu şu şekilde anlatıyor:

"Kullanıcılar WC’ye doğru ilerlerken

önce barın, ardından mutfak geçiş

penceresinin önünden ilerleyip daha

yüksek bir seviyeye çıkarak algısal bir

değişim yaşarlar. Geri dönerken iç


mekanla yeniden etkileşime girer ve

son olarak tekrar bar ile karşılaşarak

mekansal sürekliliği hissederler.

Merdivenlerden inerken önce şarap

dolabını, ardından tekrar mutfak geçiş

penceresini çerçeveleyerek mekanın

temel mimari unsurlarını belleklerinde

pekiştirirler. Bu bilinçli mekansal

kurgulama, dolaşımı yalnızca bir

hareket yolu olmaktan çıkarıp çok

katmanlı bir deneyime dönüştürür.”

Akustik konfor çözümleri

Dış mekanda, pergola ile örtülü

alanın üzerinde yer alan eğrisel

üst yapılar, aydınlatma ve akustik

konfor çözümlerini barındırıyor.

Kanepelerin arkasına konumlandırılan

eğrisel ayırıcılar mekansal derinlik

ve tanımlama sağlayarak çeşitli

malzemelerle bütünleştirilip bu benzer

yapısal dil, iç mekanda da devam

ettirilmiş. Sistem, bakır kaplamalı

özel alüminyum destekler kullanılarak

inşa edilirken ahşap, deri ve açık tonlu

mermer detaylarla tamamlanmış.

Entegre duvar aplikleri, masa ve

zemin lambalarının yapısal formlarına

ilham vererek mekansal bütünlüğü

güçlendirirken URBANJOBS’ın cam

perde olarak tanımladığı cephe, zemin

desenleri ve mobilya detaylarında

tekrarlanan bu unsurlar, kesintisiz

bir görsel ve işlevsel ritim yaratmış.

Scalla’nın metal çerçeve sistemi,

servis istasyonlarından arka barlara,

entegre raf ünitelerinden cephe teşhir

sistemlerine kadar farklı işlevsel

alanlarda kullanılarak mekansal

kimliği tutarlı bir şekilde güçlendirmiş.

Tavan, farklı ihtiyaçlara yanıt verecek

şekilde mekanı bütünleştiren bir

mimari yüzey olarak tasarlanmış. Bazı

alanlarda yükseltilmiş, bazı bölümlerde

ise strüktürel kirişlerle geçişler

tanımlanmış. Belirli bölümler örme

deri ekler ile vurgulanırken daha düşük

tavan yüksekliklerine sahip alanlarda,

ev hissi veren samimi bir atmosfer

oluşturulmuş.


100

hotel restaurant

& hi-tech

HoReCa teknolojileri

Geleceğin konuk ağırlama teknolojileri

Protel Teknoloji Günleri’nde

konuşuldu

Konaklama sektöründeki dijital dönüşümün bugünü ve yarınının masaya yatırıldığı

Protel Teknoloji Günleri’nde, bulut dönüşümünde kilit rol oynayan, dünyanın en

güvenli otel yönetim sistemlerinden Opera Cloud tanıtıldı.

Yapay zeka destekli çözümlerden

akıllı otellere, bulut tabanlı

sistemlerden sürdürülebilir

dijital altyapılara kadar geleceğin

konuk ağırlama teknolojilerini sektöre

tanıtmak ve deneyimleme imkânı

sunmak amacıyla düzenlenen Protel

Teknoloji Günleri, 15 Nisan Salı günü

İstanbul’da CVK Park Bosphorus

Hotel’de gerçekleşti. Türkiye’nin turizm

profesyonellerini, konuk ağırlama

teknolojilerinde dünyanın lider

markalarıyla buluşturan etkinlikte,

Oracle ve Interel gibi global teknoloji

devlerinin temsilcileri ağırlandı.

Etkinliğin açılış konuşmasını Protel

Pazarlama Direktörü Mehmet Emin

Çangal gerçekleştirdi. Protel Satış

Direktörü Fatih Tenel ise Protel ile

Konuk Ağırlama Sektörü Trendleri ve

Geleceği sunumunu yaptı.

Tenel: “Müşterilerimizin

operasyonel verimliliklerini

artırıyoruz”

Protel’in 36 yıllık tecrübesiyle

geliştirdiği çözümleri ve sektöre yön

veren vizyonunu paylaşan Fatih Tenel

konuşmasında, Protel'in sektöre

sağladığı katma değeri şu sözlerle

vurguladı: “Protel olarak otelcilik

sektörüne yalnızca teknoloji sunmuyor,

dijital dönüşüm yolculuğunda gerçek bir

çözüm ortağı oluyoruz. Protel’in, gerek

Simphony Cloud gerekse OPERA Cloud

ile sektöre sağladığı bulut çözümleri;

otel ve restoranların dijital dönüşümünü

hızlandırırken aynı zamanda daha

düşük yatırım maliyeti, enerji tasarrufu

ve bilgi işlem süreçlerinde sadeleşme

gibi önemli avantajlar sunuyor.

Çözümlerimizle müşterilerimizin

operasyonel verimliliklerini artırıyor,

misafir deneyimini en üst düzeye

taşıyoruz.”

Etkinlik kapsamında Oracle Hospitality

Stratejik Müşteri Yöneticisi Hasan

Barakat, Oracle ile yapay zeka tabanlı

çözümler ve bulut dönüşümünün yıldızı

Opera Cloud sistemini anlattı. Etkinliğin

bir diğer konuşmacısı Interel Bölge

Satış Direktörü Mohanned Hamzeh,

Interel ile Akıllı Oteller üzerine bir

konuşma gerçekleştirdi.

Etkinlikte deneyim alanları da yer

aldı

Etkinlik fuaye alanında kurulan demo

alanlarında Interel, Simphony Cloud ve

Opera Cloud teknolojileri katılımcıların

incelemesine sunuldu. Katılımcılar,

ürünleri deneyimleyerek teknik

ekiplerle birebir görüşme imkânı da

buldu.



102

hotel restaurant

& hi-tech

HoReCa teknolojileri

Technogym’de yeni bir çağ

başlıyor

Wellness Kongresi’nde, 100 ülkeden 2.000 kişinin katılımıyla, Nerio Alessandri wellness

hizmetlerinde devrim yaratacak yeni vizyonu Healthness’ı tanıttı.

Yıllar içinde Technogym, dünya

çapında 70 milyon kişinin

antrenman yaptığı bir topluluk

içerisinde 25 milyon kullanıcıyı,

sektör profesyonellerini, doktorları

ve antrenörleri birbirine bağlayan

bir ekosistem inşa etti. Şirketin ileri

teknoloji ve yapay zeka yatırımlarından

güç alarak, Technogym Kurucusu ve

Ceo’su Nerio Alessandri Healthness

vizyonunu duyurdu. Healthness,

Wellness vizyonunu bir adım öteye

taşıyarak sağlık alanında önleyici

programları veriye ve yapay zekaya

dayalı somut çözümler haline getiriyor.

Bilimsel araştırmalar, sağlığımızın

yalnızca %20-30’unun genetik

faktörlerden etkilendiğini, geri kalan

%70-80’lik kısmın ise epigenetik

yani yaşam tarzımıza bağlı olduğunu

gösteriyor. Bu nedenle, Healthness

için mucizevi bir formül yok. Kas gücü,

kardiyovasküler dayanıklılık, denge,

esneklik ve bilişsel fonksiyonları

hedef alan bir antrenman yaklaşımı

gerektiriyor. Fiziksel egzersiz gerçek

bir ilaç değerinde ve buna bağlı yeni

söylemimiz “Exercise is Medicine”.

Healthness kısa vadede performansı

artırırken uzun vadede sağlıklı bir

yaşam sürdürmeyi sağlayan önleyici bir

tıp anlayışını temsil ediyor.

Veriye dayalı kişiselleştirilmiş

programlar sunuyor

Son 30 yılda Mywellness Açık Platformu

üzerinden toplanan trilyonlarca

veri sayesinde, Technogym bugün

yapay zeka ile Healthness’ı ürün ve

hizmetlere dönüştürebiliyor. Yapay zeka

destekli yeni değerlendirme istasyonu

Technogym Checkup, psikofiziksel

ve bilişsel parametreleri analiz

ederek kişiye özel Hassas Antrenman

programlarını otomatik olarak

oluşturabiliyor. Yapay zeka tabanlı

Biostrength ve Biocardio ürün serileri

ise, Technogym Ekosistemi ile bağlantılı

olarak Technogym App üzerinden

kişiye özel antrenmanları takip edip,

ilerlemeye göre otomatik olarak

uyarlayabiliyor. Özetle, Healthness,

veriye dayalı kişiselleştirilmiş

programlar sayesinde aynı sürede

%30’a kadar daha fazla verim

alınmasını sağlıyor.


Geberit, ISH 2025’te

yerini alacak

İsviçreli sıhhi tesisat devi Geberit, 17-21 Mart

2025 tarihleri arasında Almanya’nın Frankfurt

şehrinde gerçekleştirilen “ISH 2025” fuarına

katılım gösterecek.

Sıhhi tesisat ve vitrifiye sektörünün güncel

dinamiklerini yakalayan tasarımlara imza

atan Geberit, 17-21 Mart 2025 tarihleri

arasında iklimlendirme ve tesisat sektörünün

dünyadaki en önemli buluşmalarından biri

olarak Almanya’nın Frankfurt şehrinde

gerçekleştirilen ISH 2025 fuarında yer

alacak. Son kullanıcı ve profesyonellere

binalar için su yönetimindeki kapsamlı

uzmanlığını sergileyecek olan marka, fuar

standındaki Geberit Akademi alanında ürünleri

deneyimleme fırsatı da sunacak. Sektörün

lider firmalarını bir araya getirmenin yanı sıra yenilenebilir enerji,

sürdürülebilirlik ve kaynakların korunmasına odaklanan ISH 2025’de

yer almanın önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Geberit Türkiye

Genel Müdürü Ufuk Algıer, “Kullanıcılar biz markalardan her geçen

gün daha gelişmiş ve kişiselleştirilmiş çözümler bekliyor. Biz de

bu doğrultuda Duofix, TurboFlush, Sigma40 kumanda kapağı,

SuperTube ve Connect ile katılım sağlayıp ziyaretçilerimizi bunları

deneyimleyeceği bir alanda ağırlayacağız. Fuarda tanıtacağımız

Geberit Duofix, bu noktada en güncel versiyonu ile sergilenecek.

Hidrolik sistemlerin daha da iyileştirilmesine odaklanılan Duofix’in

yeni modelindeki Tip 212 boşaltma grubu ve yeni Tip 383 dolum

şamandırası de bir diğer çözümlerimiz arasında olacak. Boşaltma

grubu, farklı klozetler için suyun hızını ve hacmini optimize etme

imkanı sunarken, yeni dolum şamandırası da minimum ses oluşumu

ile hızlı ve dengeli bir dolum sağlıyor. Öne çıkan bu ürünlerimizin yanı

sıra Salon 6.1’deki Geberit MiniChallenge sayesinde gelecek vadeden

profesyoneller için tasarlanmış özel bir etkinlik gerçekleştireceğiz.

Bu uygulamalı yarışma sayesinde genç tesisatçılara becerilerini

gösterme, Geberit ürünlerini kullanarak gerçek dünyadaki montaj

görevlerinin üstesinden gelme ve değerli uzmanlık kazanma şansı

vereceğiz.” dedi.

Turizmde büyüme teknolojik

yatırımları zorunlu kılıyor

Turizmde büyümeyi Türkiye turizm

potansiyelinin güçlü bir göstergesi olarak

değerlendiren Protel Satış Direktörü

Fatih Tenel, sektör temsilcilerinin

rekabet gücünü korumak ve artırmak

adına teknolojik yatırımların önemine

vurgu yaparken aynı zamanda turizm

sektörünün ekonomiye olan katkısının da

altını çizdi.

Türkiye'nin turizm

sektörü, 2024 yılında

güçlü bir büyüme

sergileyerek hem

gelirlerde hem de

ziyaretçi sayısında

rekor seviyelere

ulaştı. TÜİK'in

açıkladığı verilere

göre, turizm geliri

yüzde 8,3 oranında

artış göstererek

61,1 milyar dolar

seviyesine ulaştı. Aynı

dönemde, Türkiye'ye

gelen ziyaretçi

sayısı da yüzde 9

artarak 62,2 milyon

kişiye yükseldi. Bu

büyümeyi Türkiye

turizm potansiyelinin

güçlü bir göstergesi olarak değerlendiren Protel Satış

Direktörü Fatih Tenel, sektör temsilcilerinin rekabet

gücünü korumak ve artırmak adına teknolojik yatırımların

önemine vurgu yaparken aynı zamanda turizm sektörünün

ekonomiye olan katkısının da altını çizdi. Sektörde dijital

dönüşüme yapılan yatırımların sadece hizmet kalitesini

artırmakla kalmayıp gelir artışına doğrudan katkı sunduğunu

belirten Tenel, şunları dile getirdi: “Protel olarak, turizm

işletmelerinin bu dönüşüm sürecinde ihtiyacı olan entegre,

verimli ve kullanıcı dostu teknolojileri sağlıyoruz. Rezervasyon

ve ödeme sistemlerinden operasyonel yönetim araçlarına

kadar sunduğumuz yenilikçi çözümlerle işletmelerin rekabet

gücünü artırıyor, müşteri memnuniyetini en üst seviyeye

taşımalarına destek oluyoruz. Dijitalleşme sürecine hızla

adapte olan işletmelerin hem maliyet avantajı sağladığını

hem de sürdürülebilir büyüme yakaladığını görüyoruz. Yapay

zeka ve bulut tabanlı çözümlerle turizm sektörüne katma

değer sağlıyoruz.”




jumbo.com.tr

/jumboturkiye

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!