PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
IT
B
İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ
20 Nisan • 20 Mayıs 2025 • KDV Dahil 100 TL www.itnetwork.com.tr
Sektörün Güçlü Oyuncusu:
vMind
vMind CEO’su Volkan Duman
Dijital pazarlama sektöründe
güvenlik tehdidi büyüyor!
Türk Telekom 2024’te mobilde
sektörün oyun kurucusu oldu
Sıradaki hedef
siz olabilir misiniz?
sergı
Küresel ERP pazarı, 2028’de
104 milyar dolara ulaşacak
İş dünyasında rekabetin kıyasıya olduğu günümüzde, CEO’ların işletmelerini daha verimli ve etkili bir şekilde yönetebilmesi için
ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) sistemleri büyük önem taşıyor. Şirket içindeki farklı departmanların verilerini tek bir merkezi
platformda toplayan ERP sistemleri, doğru ve etkin karar alma sürecini yönetiyor. Değerlendirilen Küresel Kurumsal Kaynak
Planlama (ERP) pazarının, bu yıl 70 milyar doları geçerken, 2028 yılında 104 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’deki
yazılım pazarının ise 2028 yılına kadar 929 milyon dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Ağırlıklı olarak orta-üst segment ERP
yazılımlarının payı bu rakamın yaklaşık yüzde 41,9’u olarak düşünülebilir. Detayları haberimizden takip edebilirsiniz…
*****
Dijital pazarlama sektöründe güvenlik tehdidi büyüyor!
Dijital dünyada güvenlik bireyler kadar markalar için de büyük önem taşınıyor. Son zamanlarda dijital pazarlama sektörüne
yapılan yatırım ve harcamaların yapılması siber dolandırıcıların iştahını kabarttı ve reklam hesapları, web sitesi alan adları ve
sosyal medya hesapları gibi dijital varlıklar, dolandırıcıların hedefi haline geldi.
Siber dolandırıcıların reklam hesaplarına erişerek yetkisiz ödeme yöntemleri ekleyebildiğini ve sahte reklam kampanyaları
yürüterek şirketlerin finansal zarar görmesine neden olduğunu belirten Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, ayrıca
dolandırıcıların reklam platformlarında kurallara aykırı içerikler yayınlayarak hesapların tamamen kapattırıldığına dikkat çekti.
Detaylar sayfalarımızda…
*****
Siber güvenlikte istihdam açığı yapay zekâ ile kapanabilir mi?
Siber tehditler tüm dünyada her saat gelişen bir yapıya sahip. Küresel siber güvenlik iş gücünde 7,1 milyon profesyonel bu tehditlere
karşı mücadele ediyor. BCG’nin 2024 Siber Güvenlik İş Gücü Raporu’na göre, dünya genelinde hâlâ 2,8 milyon istihdam açığı var.
İşletmeler çözüm için yapay zekâ desteğine başvuruyor. Finansal zorluklar, işe alımların dondurulması, bütçe kesintileri, ağır iş
yükleri, tükenmişlik riskleri ve azalan iş tatmini siber güvenlik ekipleri üzerindeki baskıyı artırarak sorunu daha da kötüleştiriyor.
Nitelikli profesyonellerin azlığı, her büyüklükteki kuruluşu gelişmiş tehditlere giderek daha fazla maruz bırakıyor. Yapay zekâ,
kapasite boşluklarını doldurmanın ötesinde, kuruluşların güvenliğe yaklaşımını temelden dönüştürüyor. Sizler için derlediğimiz
haberin detaylarını ve konu hakkındaki açıklamaları haberin devamında bulabilirsiniz…
*****
Teknoloji dünyasının içerik üretimi ve yayını noktasında önemli değerlerden birisi olan dergimiz bu sayımızda yine dopdolu
içeriklerle sizlerle buluşuyor. Dijitalleşmenin öneminin artmaya devam ettiği günümüz şartlarında hem yazılı hem de dijital
platformlardan ulaşabileceğiniz mecramızda ilginizi çekecek birçok gelişmeyi takip edebilirsiniz. Son kullanıcı alanının önemli
teknolojik gelişmelerinden üretim alanındaki gelişmelere, kurumsal teknolojilerden son trendlerden araştırma yazılarının yayını
ve sonuçlarına kadar çeşitli içerikler, teknolojiye yön veren firmaların gelişen trendleri yakından takip ederek üretimlerine dahil
etmelerine yakından şahit olacaksınız. Teknolojinin hayatımıza yön verdiği, pozitifliği ile yaşamımızı kolaylaştırdığı yeni ve dolu
içeriklerle tekrar görüşmek üzere…
Hoşça kalın…
Ahmet Mızrak
ahmet.mizrak@img.com.tr
4
Küresel ERP pazarı,
2028’de 104 milyar
dolara ulaşacak
10
SADECE KONUŞARAK
DEĞİL, UYGULAYARAK
YÜKSELEN BİR
MARKA: VMİND
16
Siber güvenlikte
istihdam açığı
yapay zekâ ile
kapanabilir mi?
IT
BİL
network
Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
38
Bulut
çözümlerinde
veri yedekleme
öne çıkıyor!
27
Logo Grup
finansal teknoloji
odağını
güçlendiriyor
42
İşletmelerin
yüzde 92’si son
12 ayda kimlik
dolandırıcılığına
maruz kaldı
İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK
İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA
İMTİYAZ SAHİBİ
H. FERRUH IŞIK
GENEL MÜDÜR
(Sorumlu)
MEHMET SÖZTUTAN
mehmet.soztutan@img.com.tr
GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ
SIDIKA AKYOL KAYIR
sidika.kayir@aplusmedya.com
GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ
AHMET MIZRAK
ahmet.mizrak@img.com.tr
DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ
YUSUF OKÇU
yusuf.okcu@img.com.tr
HABER MERKEZİ
ENES KARADAYI
enes.karadayi@img.com.tr
KAT KI DA BU LU NAN LAR
Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN
ozbudun@gmail.com
ÖMER KARDAŞ
omer.kardas@ihlas.com.tr
ALİ İLKER YÜCEER
ali@mak ro bil.com.tr
TEKNİK MÜDÜR
TAYFUN AYDIN
Tayfun.aydin@img.com.tr
GRAFİK TASARIM
HAKAN SÖZTUTAN
hakan.soztutan@img.com.tr
FİNANS MÜDÜRÜ
Cuma KARAMAN
cuma.karaman@img.com.tr
MUHASEBE MÜDÜRÜ
Yusuf DEMİRKAZIK
yusuf.demirkazik@img.com.tr
A BO NE VE DAĞI TIM
İSMAİL ÖZÇELİK
ismail.ozcelik@img.com.tr
Reklam Rezervasyon
A PLUS MEDYA
NISH ISTANBUL RESIDENCE
Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.
No: 44/B - D: 167 Yenibosna/
Bahçelievler - İstanbul
Reklam İletişim
reklam@aplusmedya.com
Tel : 0212 216 99 13
Gsm : 0552 805 34 35
İdare Merkezi:
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 22 22
Renk Ayrımı:
Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi
CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.
Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza
No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL
Tel: 0212 454 30 00
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Küresel ERP pazarı,
2028’de 104 milyar dolara ulaşacak
Küresel Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) pazarının, bu yıl 70 milyar doları geçerken,
2028 yılında 104 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’deki yazılım pazarının
ise 2028 yılına kadar 929 milyon dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Ağırlıklı
olarak orta-üst segment ERP yazılımlarının payı bu rakamın yaklaşık %41,9’u olarak
düşünülebilir…
Sektör Market
IT network
4
İş dünyasında rekabetin kıyasıya olduğu bu
süreçte, CEO’ların işletmelerini daha verimli
ve etkili bir şekilde yönetebilmesi için ERP
(Kurumsal Kaynak Planlama) sistemleri
büyük önem taşıyor. Şirket içindeki farklı
departmanların verilerini tek bir merkezi
platformda toplayan ERP sistemleri, doğru
ve etkin karar alma sürecini yönetiyor.
Uyumsoft LioX ERP gibi gelişmiş yazılımlar,
işletmelerin doğru yönetilmesine olanak
tanıyor ve bu sistemleri doğru kullananlar,
hayata geçirdikleri dijital dönüşümle işletmelerini
geleceğe taşıyabiliyor. İşletmelerin
iş süreçlerini dijitalleştiren LioX ERP, üzerinde
çalışılan yapay zeka uygulamalarıyla,
süreçleri daha akıllı hale getirecek ve bu sayede
süreçlerini hızlandıran işletmeler, etkin
ve güncel veriyle doğru kararlar alırken
hata oranlarını minimize edecektir.
ERP, işletmeler için bir
yazılım değil, stratejik bir yol
haritasıdır
ERP sistemi sayesinde CEO’ların şirket ihtiyaçları
için doğru adımlar atabileceğini
kaydeden Uyumsoft Kurumsal Hizmetler
Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, şunları
söyledi: “İşletmelerin bütün iş süreçlerini
bir araya getirerek, kaynakları doğru ve
etkin bir şekilde yönetmeye yardımcı olan
ERP, hem operasyonel verimliliği artırıyor,
hem de maliyetleri şeffaf bir şekilde görmenizi
sağlıyor. Bu avantajlardan faydalanabilmek
için CEO’nun doğru kararlar alması,
sektöre ve işletmenin özel ihtiyaçlarına göre
ERP’yi firmaya uyarlamaları gerekmektedir.
Çünkü ERP, sadece bir yazılım değil,
işletme stratejilerini yönlendiren bir çözüm.
CEO’ların bu stratejiyi belirlerken, şirketin
hem mevcut hem de gelecekteki ihtiyaçlarını
iyi analiz ederek, hedeflerini doğru şekilde
belirlemeleri gerekmektedir. ERP’ler,
şirketlerin uzun vadeli rekabet avantajını ve
sürdürülebilirliğini de göz önünde bulundurarak
hayata geçirilmelidir. Uyumsoft LioX
ERP gibi gelişmiş yazılımlar, işletmeleri geleceğe
taşıyacaktır.” dedi.
ERP’nin CEO’lara sağladığı 20
stratejik fayda nedir?
1-Fonksiyonel bütünleşme: ERP, şirket
içindeki farklı departmanların verilerini
tek bir merkezi platformda toplar. Bu sayede
departmanlar arasındaki iletişim güçlenir,
bilgi paylaşımı hızlanır ve karar alma
süreçleri daha etkili hale gelir.
2-Gerçek zamanlı veri erişimi: CE-
O’lar, ERP sistemleri sayesinde şirketin
finansal durumundan stok seviyelerine
kadar önemli verilere anında erişebilir. Bu,
hızlı ve doğru kararlar almayı mümkün
kılar.
3-Verimlilik artışı: ERP, iş süreçlerini
otomatikleştirerek ve optimize ederek şirketlerin
verimliliğini artırır. İnsan hatasını
en aza indirir ve zamandan tasarruf sağlar.
4-Stratejik planlama ve analitik yetenekler:
ERP sistemleri, CEO’lara güçlü
analitik araçlar sunarak, geleceğe yönelik
stratejik kararlar almalarını sağlar. Şirketlerin
büyüme hedeflerini belirlemek ve bu
hedeflere ulaşmak için önemli öngörüler
elde edebilirler.
5-Maliyet kontrolü: ERP, finansal süreçlerin
düzenlenmesini ve izlenmesini
sağlar. Bu sayede maliyetler kontrol altında
tutulur, gereksiz harcamalar engellenir
ve işletme karlılığı artar.
6-Rekabet avantajı: Etkin bir ERP kullanımı,
şirketlerin süreçlerini daha hızlı ve
doğru bir şekilde yönetmelerine yardımcı
olur. Bu durum da işletmelere pazarda rekabet
avantajı kazandırır.
7-Yenilikçilik ve uyum: ERP sistemleri,
yeni teknolojilere ve düzenlemelere hızlıca
uyum sağlamayı mümkün kılar. Böylece
şirketler, sektördeki değişimlere hızla
adapte olabilir ve rekabetçi kalabilir.
8-Veri güvenliği ve uyum: ERP sistemleri,
şirketlerin verilerini merkezi bir
platformda depolayarak güvenlik seviyesini
artırır. Güçlü güvenlik önlemleri ve
veri şifreleme teknolojileri sayesinde, hassas
verilerin korunmasını sağlar. Ayrıca
ERP yazılımları, yasal düzenlemelere ve
endüstri standartlarına uyum sağlamak
için sürekli olarak güncellenmektedir. Bu
durum, özellikle veri gizliliği ve sektör
düzenlemeleri açısından önemli bir fayda
sağlar. Böylece işletmeler, güvenli bir şekilde
büyüyebilir ve gelişen düzenlemelere
hızla adapte olabilir.
9-Yenilik ve inovasyon: ERP sistemleri,
yeni iş modelleri ve süreç iyileştirmeleri
için gerekli verileri sağlar ve inovasyonu
teşvik eder.
10-Tedarik zinciri yönetimi: Tedarik
zincirindeki tüm aşamaları izler ve yönetir,
tedarik süreçlerini optimize eder.
11-Esnek yapı: Şirketin piyasa koşullarına
hızlı ve esnek bir şekilde uyum sağlamasına
yardımcı olur.
12-Çoklu lokasyon yönetimi: Farklı lokasyonlarda
bulunan işletmelerin merkezi
bir sistem üzerinden yönetilmesini sağlar.
13-Çalışan performansı: Çalışanların
performansını izler, değerlendirilmesine
olanak tanır ve böylece performans yönetimini
kolaylaştırır.
14-Bütçe ve finans yönetimi: Finansal
kaynakların etkin bir şekilde yönetilmesini
sağlar ve bütçe planlamasını destekler.
15-Bilgi güvenliği: Verilerin güvenli bir
şekilde saklanmasını ve korunmasını sağlar,
veri güvenliği risklerini azaltır.
16-Operasyonel şeffaflık: Tüm iş süreçlerinde
şeffaflık sağlayarak, süreçlerin
daha iyi izlenmesine ve yönetilmesine olanak
tanır.
17-Maliyet kontrolü: İşletme maliyetlerini
daha iyi kontrol edebilir ve gereksiz
harcamaların önüne geçebilir.
18-Üretim planlaması: Üretim süreçlerinin
daha verimli ve planlı bir şekilde yürütülmesini
sağlar.
19-İşbirliği ve iletişim: Departmanlar
arasında daha iyi iletişim ve işbirliği ortamı
yaratarak, verimliliği artırır.
20-Kapasite yönetimi: İşletmenin üretim
kapasitesini ve kaynaklarını en verimli
şekilde kullanmasına yardımcı olur.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Bilkom, yenileme merkezi ile her ay binlerce
ürünü ekonomiye geri kazandırıyor
Bilkom’un Gebze’de kurduğu yeni satış sonrası hizmetler deposu ve yenileme
merkezi, iade, ayrıştırma ve onarım süreçlerini tek bir çatı altında toplayarak
operasyonel verimliliği artırıyor, karbon emisyonunu azaltıyor ve döngüsel
ekonomiye katkı sağlıyor…
Dünyanın lider teknoloji markalarının
Türkiye dağıtıcısı Bilkom, satış sonrası
hizmet süreçlerini merkezileştiren yeni
deposunu ve yenileme merkezini Gebze’de
faaliyete geçirdi. Daha önce üç
farklı konumda yürütülen iade, ayrıştırma
ve onarım süreçlerini tek bir tesiste
toplayan Bilkom, satış sonrası hizmetlerde
operasyonel verimliliğini artırırken,
karbon emisyonunu da önemli ölçüde
azaltıyor.
Tüm satış sonrası hizmet operasyonları
tek çatı altında
Bilkom’un yeni satış sonrası hizmetler
deposu ve yenileme merkezi, iade edilen
cihazların teslim alınmasından teknik
kontrolüne, ayrıştırılmasından yenilenme
sürecine kadar tüm aşamaları tek bir
tesiste gerçekleştiriyor.
Yasal düzenlemeler doğrultusunda iade
edilen ürünler, Gebze’deki merkezde
teslim alınarak ön kontrol sürecinden
geçiriliyor. Ürünlerin fiziksel durumu,
eksik parçaları veya hasarları bu aşamada
tespit ediliyor. Ürünler markalarına
ve işlem durumlarına göre ayrılarak düzenleniyor.
Bu sayede her cihazın işlem
süreci kolayca takip edilebiliyor. Onarılmaya
ve yenilenmeye uygun görülen cihazlar,
aynı tesis içinde yenilenerek hızla
döngüsel ekonomiye kazandırılıyor. Bu
sayede nakliye süreçlerinden doğan karbon
ayak izi ve taşıma esnasında ortaya
çıkabilecek riskler ortadan kaldırılıyor;
zaman ve maliyetten de tasarruf sağlanıyor.
Aylık 20 bin yedek parça ve 2 bin ürün
kapasitesi
Bilkom, her ay ortalama 20 bin yedek
parçayı ve 2 bin ürünü işleme alarak
ekonomiye yeniden kazandırıyor. ‘Atık
karşıtı’ yaklaşımıyla yeniden kullanılabilir
durumdaki cihazları gerekli teknik
kontroller ve onarımlardan geçirerek
ekonomiye geri kazandıran Bilkom,
elektronik atık üretiminin de önüne
geçiyor. Böylece ürünlerin ömürleri uzuyor,
kaynaklar daha verimli kullanılıyor
ve döngüsel ekonomiye katkı sağlanıyor.
Bilkom’dan elektronik atığın azaltılmasına
katkı
Elektronik atığın azaltılmasında onarım
ve yenileme süreçleriyle aktif rol oynayan
Bilkom, her yenilenen ürün ve değerlendirilen
yedek parça ile kaynakların
daha verimli kullanılmasına katkıda
bulunuyor.
Gebze’deki yeni satış sonrası hizmetler
deposu ve yenileme merkezi, Bilkom’un
‘tek çatı altında verimlilik’ modelini hayata
geçirerek iade sürecinden yenileme
aşamasına kadar tüm adımları entegre
bir yapıda yönetiyor. Bilkom’un sürdürülebilirlik
odaklı büyüme stratejisinin
önemli bir parçası olan bu merkez hem
müşteri memnuniyetini artırıyor hem
de döngüsel ekonomiye anlamlı katkılar
sağlıyor.
Sektör Market
IT network
Bimser’de yeni dönem!
Yazılım çözümleri alanında faaliyet gösteren Bimser’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Ali Ünal oldu…
Geliştirdiği yazılım çözümleri ile sınırları
aşan başarılara imza atan Bimser’in
yeni Yönetim Kurulu Başkanı şirketin
ortaklarından Mehmet Ali Ünal oldu.
Yeni dönemde öncelikli hedeflerinin sürdürülebilir
büyüme olduğunu belirten
Ünal, dünya şirketi olma yolunda ilerleyeceklerini
vurguladı.
1998 yılından bu yana sektördeki lider
konumunu sürdüren, 200’e yaklaşan
çalışanı, 2.000’den fazla müşterisi ve
100’ün üzerinde iş ortağıyla önemli başarılara
imza atmış Bimser’in gelecek
hedeflerinden bahseden Ünal, sözlerini
şöyle sürdürdü: “Öncelikli hedefimiz
şirketimizin sürdürülebilir büyümesini
sağlamak, değer katan ürünleriyle lider
şirket konumunu korumak, dünya
şirketi olma yolunda ilerlemek, güçlü iş
ortakları, işini iyi ve kaliteli yapan çalışanları
olan, mali yapısı sağlam bir şirket
olarak tüm paydaşlarımız için değer
yaratmaktır.”
Müşteri odaklı yaklaşımlarını güçlendireceklerini
belirten Ünal, “Pazarımızı
tüm dünya olarak göreceğiz. Yurt içi ve
dışı satışlarımızı hedeflerimiz doğrultusunda
artıracağız. Ürünlerimizi pazar
ihtiyaçları ve müşteri memnuniyeti doğrultusunda
geliştirmeye devam edeceğiz.
Ürünlerimize teknolojik yenilikleri
kazandıracağız. Çalışanlarımızın ve İş
ortaklarımızın gelişimine önem vereceğiz.
Şirket içi verimlilik artışı için gerekli
çalışmaları yapacağız. Finansal sürdürülebilirliğimizi
artıracağız” dedi.
5
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Akıllı telefonlardan bankacılık verisi
hırsızlığı saldırıları 2024’te üç katına çıktı
Barselona’daki Mobile World Congress 2025’te yayınlanan Kaspersky’nin “2024’te
mobil kötü amaçlı yazılım tehdit ortamı” (The mobile malware threat landscape in
2024) başlıklı raporuna göre akıllı telefonlara yönelik Truva atı bankacılık saldırılarının
sayısı 2024’te bir önceki yıla göre yüzde 196 arttı. Siber suçlular, bankacılık kimlik
bilgilerini çalmak için toplu kötü amaçlı yazılım dağıtımına güvenerek taktik
değiştiriyor. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde akıllı telefon kullanıcılarına yönelik çeşitli
kötü amaçlı yazılım ve istenmeyen yazılım türlerini içeren 33,3 milyondan fazla
saldırı tespit edildi…
Sektör Market
IT network
6
Android akıllı telefonlara yönelik Truva
atı bankacılık saldırılarının sayısı
2023’te 420 bin iken 2024’te 1 milyon 242
bine yükseldi. Truva atı bankacılık kötü
amaçlı yazılımı, çevrimiçi bankacılık,
e-ödeme hizmetleri ve kredi kartı sistemleri
için kullanıcı kimlik bilgilerini
çalmak üzere tasarlanıyor.
Siber suçlular, SMS veya mesajlaşma
uygulamaları aracılığıyla bağlantıları
yayarak, mesajlaşma programlarındaki
kötü niyetli ekler yoluyla kullanıcıları
kötü niyetli web sayfalarına yönlendirerek
kurbanları Truva atı bankacılık yazılımlarını
indirmeleri için kandırıyor.
Hatta hacklenmiş bir kişinin hesabından
mesajlar göndererek dolandırıcılığın
daha güvenilir görünmesini sağlayabiliyorlar.
Kullanıcıları kandırmak için saldırganlar
genellikle aciliyet hissi yaratıyor
ve kurbanların gardını düşürmek
için trend haberlerden ve abartılı konulardan
yararlanıyor.
Kaspersky Güvenlik Uzmanı Anton Kivva,
şunları söylüyor: “Dolandırıcılar,
benzersiz kötü amaçlı yazılım paketleri
oluşturma çabalarını azaltmaya başladılar
ve bunun yerine aynı dosyaları
mümkün olduğunca çok sayıda kurbana
dağıtmaya odaklandılar. Siber okuryazar
olmak ve çocuklardan yaşlılara
kadar sevdiklerinizi eğitmek artık her
zamankinden daha önemli. Çünkü hiç
kimse bankacılık verilerini çalmak için
tasarlanmış iyi hazırlanmış dolandırıcılıklara
ve psikolojik hilelere karşı tamamen
güvende değil.”
Truva atı bankacıları en hızlı büyüyen
kötü amaçlı yazılım türü olmasına rağmen,
saldırıya uğrayan kullanıcıların
payı açısından yüzde 6 ile dördüncü
sırada yer alıyor. En yaygın kategori,
saldırıya uğrayan kullanıcıların yüzde
57’sini oluşturan AdWare olmaya devam
ederken, onu genel Truva atları (%25) ve
RiskTools (%12) takip ediyor. Sıralamada
kötü amaçlı yazılımlar, reklam yazılımları
ve istenmeyen yazılımlar da yer alıyor.
2024 yılında siber suçlular mobil cihazlara
yönelik her ay ortalama 2,8 milyon
kötü amaçlı yazılım, reklam yazılımı ve
istenmeyen yazılım saldırısı düzenledi.
Kaspersky ürünleri yıl boyunca toplam
33,3 milyon saldırıyı engelledi.
2024 yılında, sahte yatırımlar ve ödemeler
için tasarlanmış bir grup dolandırıcılık
uygulaması olan Fakemoney en aktif
tehdit oldu. Bir diğer önemli endişe kaynağı
da örneğin reklam görüntülemek
veya diğer istenmeyen eylemleri gerçekleştirmek
için ek kötü amaçlı yazılım
veya reklam yazılımı modülleri indirip
çalıştırabilen bir kötü amaçlı yazılım
olan Triada tipi Truva Atı içeren WhatsApp’ın
değiştirilmiş sürümleriydi. Bu
resmi olmayan WhatsApp modları, bulut
tabanlı genel tehditler kategorisinin
hemen ardından üçüncü sırada yer aldı.
Kaspersky, kendinizi mobil tehditlerden
korumak için aşağıdaki önerileri paylaşıyor:
Apple App Store ve Google Play gibi resmi
mağazalardan uygulama indirmek
daima risksiz değildir. Kaspersky kısa
süre önce App Store’un güvenliğini atlatan
ve ekran görüntüsü çalan ilk kötü
amaçlı yazılım olan SparkCat’i keşfetti.
Zararlı yazılımın Google Play’de de bulunması
ve her iki platformda toplam
20 virüslü uygulamaya rastlanması, bu
mağazaların %100 kusursuz olmadığını
kanıtlıyor. Güvende kalmak için, mümkün
olduğunda her zaman uygulama incelemelerini
kontrol edin, yalnızca resmi
web sitelerinden bağlantıları kullanın ve
bir uygulamanın hileli olduğu ortaya çıkarsa
kötü amaçlı etkinlikleri tespit edip
engelleyebilen Kaspersky Premium gibi
güvenilir bir güvenlik yazılımı yükleyin.
Kullandığınız uygulamaların izinlerini
kontrol edin ve özellikle Erişilebilirlik
Hizmetleri gibi yüksek riskli izinler söz
konusu olduğunda uygulamaya izin vermeden
önce dikkatlice düşünün. Örneğin,
bir el feneri uygulamasının ihtiyaç
duyduğu tek izin el feneri olmalıdır. Kamera
erişimini bile içermemelidir.
İşletim sisteminizi ve önemli uygulamalarınızı
güncellemeler yayınlandıkça
güncellemeniz iyi bir alışkanlıktır. Birçok
güvenlik sorunu, yazılımların güncellenmiş
sürümleri yüklenerek çözülebilir.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
realme, MWC 2025’te
üç yıllık stratejisini açıkladı
realme, küresel kullanıcı tabanını iki katına çıkarmayı hedefleyen üç yıllık stratejik
planını duyurdu. 14 Pro Serisi’nin küresel lansmanını da gerçekleştiren realme, çığır
açan değiştirilebilir lens konsepti ve en yeni NEXT AI yeniliklerini MWC’de açıkladı…
Dünyanın en hızlı büyüyen akıllı telefon
markası realme, Barselona’da düzenlenen
MWC (Mobil Dünya Kongresi)
2025’te üç yıllık stratejik planını açıkladı.
Bu plan, küresel kullanıcı tabanını ikiye
katlamayı ve orta-üst segmentte başarılı
olmayı hedefliyor. MWC’de büyük bir
çıkış yapan realme, 14 Pro Serisi’nin küresel
lansmanının yanı sıra, ileri düzey
değiştirilebilir lens konseptini de tanıttı.
realme olarak büyümenin yeni bir dönemine
girdiklerini ve sürdürülebilir
atılımlar gerçekleştirmek için kullanıcı
odaklı gelişime bağlı olduklarını belirten
realme Başkan Yardımcısı ve CMO’su
Chase Xu, “Yeni stratejik planımız sadece
pazar genişlemesine odaklanmıyor;
aynı zamanda genç nesli güçlendirme
misyonumuz doğrultusunda teknolojiye
erişimi artırmayı amaçlıyoruz ve küresel
kullanıcılarımızın beklentilerini aşan yenilikler
sunmaya devam ediyoruz” dedi.
realme, Küresel Kullanıcı
Tabanını Üç Yılda İkiye
Katlayacak
realme, 2025 itibarıyla pazardaki büyümesini
hızlandıracak. Şirket, 2024’ün
üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde Türkiye,
İspanya, İtalya ve Meksika gibi bölgelerde
en hızlı büyüyen akıllı telefon
markalarından biri olarak elde ettiği başarının
ardından, küresel çapta 100’den
fazla pazarda büyüme konusunda öncülük
etmeyi hedefliyor. realme, önümüzdeki
üç yıl içinde küresel kullanıcı tabanını
iki katına çıkararak orta-üst segmentte
güçlü bir marka haline gelmeyi amaçlıyor.
realme, gençler için yapay zekayı (AI) yaygınlaştırma
konusundaki kararlılığını bir
kez daha vurgulayarak, akıllı telefonlarda
yapay zeka entegrasyonu trendine öncülük
etmeye devam edecek. Şirket, mobil
yapay zeka yeteneklerini geliştirerek, yeni
nesli yapay zekanın sınırsız olanaklarını
keşfetmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. realme,
NEXT AI girişimi kapsamında AI
görüntüleme, AI verimliliği ve AI oyun
alanlarında ileri, erişilebilir ve kullanıcı
dostu teknolojiler sunmaya odaklanıyor.
Önümüzdeki üç yıl içinde küresel çapta
100 milyon AI destekli akıllı telefon sunmayı
planlayan realme ayrıca, GT Serisi,
Numara Serisi, C Serisi ve diğer tüm ürün
serilerinde segmentin en güçlü yonga seti
deneyimi ve yüksek kapasiteli batarya
sunma sözünü veriyor.
Genç Kullanıcıları Daha İyi
Anlayan realme’den Heyecan
Verici Oyun Ortaklıkları ve IP
(Intellectual Property – Fikri
Mülkiyet) İş Birlikleri
2025’ten itibaren performans konusunda
lider, tasarımda öne çıkan ve gençleri
daha iyi anlayan bir teknoloji markası
olmaya kendini adayan realme, üç yıllık
bir dönemde birden fazla etkili girişimi
hayata geçirecek.
realme, 2025’te yeni bir oyun çağına öncülük
etmek için birkaç önde gelen oyun
şirketiyle ortaklık kuracağını da duyurdu.
Mobile Legends: Bang Bang (MLBB),
Free Fire ve Honor of Kings (HOK) gibi
efsanevi oyunlarla gerçekleştirilen bu ortaklıklar
etkinlik iş birliklerini, IP marka
ortaklıklarını, yenilikçi teknik entegrasyonları
ve daha fazlasını içerecek. realme,
oyun inovasyonlarında üstün görsel
deneyim sunan yüksek kare hızları, ultra
düşük gecikme süresiyle kesintisiz bağlantı
ve sürükleyici ve kullanıcı odaklı
deneyimler yaratma olarak üç temel alana
yoğunlaşacak.
2025 yılında, realme’nin önde gelen eğlence
ve lüks segmentlerinden iki büyük
IP ile heyecan verici ortaklıklarını duyurması
planlanıyor. Bu iş birlikleri kapsamında
piyasaya sürülecek özel sınırlı
üretim ürünler, yaratıcılığı ve yeniliği bir
araya getirerek sektörde yeni standartlar
belirleyecek.
realme 14 Pro Serisi: Amiral
Gemisi Deneyimini Erişilebilir
Kılıyor
realme 14 Pro Serisi, performansta büyük
bir sıçrama yaparak oyun ve eğlence deneyiminizi
üst seviyeye taşıyor. 14 Pro+,
Qualcomm Snapdragon® 7s Gen 3 5G ile
güçlendirilen cihaz, Honor of Kings ve
Mobile Legends: Bang Bang gibi popüler
oyunlarda 120 FPS performans sunarak
benzersiz bir oyun deneyimi sağlıyor. Her
iki model de 6.000mAh dev batarya ile
donatılmış olup, tek şarjla 10 saat oyun
oynama ve 17 saat video izleme olanağı
sunuyor.
realme Değiştirilebilir Lens
Konsepti: Görüntülemenin
Geleceğine Bir Bakış
realme, mobil fotoğrafçılığın geleneklerini
sorgulayan çığır açıcı Değiştirilebilir
Lens Konseptini MWC 2025’te tanıttı.
Bu vizyoner cihaz, 1 inç özelleştirilmiş
Sony sensörü ve özel lens montaj sistemi
ile donatılmış olup, kullanıcılara DSLR
lenslerini doğrudan akıllı telefona takma
imkanı sunuyor. 73mm portre lensi
ve 234mm telefoto lensi olmak üzere iki
profesyonel seviyede lens ile, mobil cihazlar
için daha önce hayal bile edilemeyen
bir optik netlik sağlıyor; kremsi bokeh
efektinden kayıpsız 10x yakınlaştırmaya
kadar her ayrıntıyı mükemmel şekilde
yakalıyor.
Bu konsept henüz seri üretime geçmemiş
olsa da realme’nin sınırları zorlamaya
olan bağlılığını simgeliyor. realme, modüler
optikleri mobil teknolojiyle entegre
ederek, sensör boyutu sınırlamaları ve dijital
yakınlaştırmanın zayıflamaları gibi
sektörel zorluklara çözümler arıyor.
realme, Değiştirilebilir Lens Konseptinin
yanı sıra, fotoğraf ve video düzenlemeyi
çok daha kolay hale getiren iki ileri düzey
yapay zeka görüntüleme teknolojisini de
tanıtıyor. AI Ses Tabanlı Rötuş, kullanıcılara
sadece sesleriyle fotoğrafları düzenleme
imkanı sunuyor. Bu özellik sayesinde
“arka planı kaldır,” “gökyüzünü gün
batımına çevir,” veya “arka plana havai
fişekler ekle” diyerek, her şeyin gerçek zamanlı
olarak gerçekleşmesini izleyebilirsiniz.
AI Video Detay Silme ise videolardan
istenmeyen nesneleri veya insanları
tek bir dokunuşla kaldırabilen başka bir
özellik olarak karşımıza çıkıyor.
Sektör Market
IT network
7
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Yerli ve milli 5G iletişim altyapısı için
dev iş birliği!
Turkcell ile ULAK Haberleşme, telekomünikasyon dünyasının devlerinin buluştuğu
Barselona’daki Mobil Dünya Kongresi’nde (MWC), yeni nesil yerli ve milli
teknolojilerin geliştirilmesi için stratejik bir protokole imza attı. Ulaştırma ve Altyapı
Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen törende imzalanan
protokol ile Turkcell’in Türkiye çapında toplam 3 bin 250 sahasında, yerli ve milli baz
istasyonu ULAK’ın 4.5G ve 5G destekli geliştirilen yeni nesil ürünlerinin kullanılması
hedefleniyor…
Sektör Market
IT network
8
Türkiye’nin lider teknoloji şirketi Turkcell
ile yerli ve milli baz istasyonu ULAK,
İspanya’nın Barselona kentinde süren ve
sektörün nabzının attığı Mobil İletişim
Konferansı’nda (MWC25), Türkiye’nin
yeni nesil iletişim teknolojilerinde söz
sahibi olabilmesi için stratejik bir iş birliği
anlaşmasına imza attı.
Turkcell ile ULAK Haberleşme arasında
bu yıldan geçerli olmak üzere imzalanan
anlaşmayla, Turkcell’in Türkiye çapındaki
toplam 3 bin 250 sahasında, yerli ve
milli baz istasyonu ULAK’ın 4.5G ve 5G
destekli geliştirilen yeni nesil ürünlerinin
kullanılması hedefleniyor.
3 bin 250 yeni nesil ULAK baz
istasyonunun, Türkiye’nin
farklı bölgelerinde devreye
alınması planlanıyor
Anlaşma kapsamında, Türkiye’de geniş
bir coğrafyada aktif durumda bulunan
tüm Turkcell ULAK 4.5G sahalarının
yeni nesil ürünlerle modernizasyonun
yapılması ve 3 bin 250 yeni nesil ULAK
baz istasyonunun Türkiye’nin farklı
bölgelerinde devreye alınarak yaygınlaştırılması
amaçlanıyor. ULAK Haberleşme’nin
geliştirdiği yeni nesil ürünler,
Açık Radyo Erişim Şebekesi (Open RAN)
mimarisini destekleyecek.
Turkcell, geleneksel sistemlere kıyasla
daha açık, esnek ve uyumlu mimari sunan
ULAK Haberleşme’nin Open RAN
ürünlerini kullanarak gelecekte daha
verimli şekilde 5G şebekesini kurmayı
planlıyor ve bu sayede 5G teknolojisinin
sunduğu yüksek hız ve düşük gecikme
avantajlarını daha geniş kitlelere sunmayı
hedefliyor.
“Türkiye’nin 5G alanında söz
sahibi olabilmesi için atılan
önemli bir adım”
Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç
yapılan anlaşmanın Türkiye’nin yeni nesil
iletişim teknolojileri ve 5G alanında
söz sahibi olabilmesi için atılan önemli
bir adım olduğuna dikkat çekerek şöyle
dedi: “Hedefimiz Türkiye’nin teknolojide
üreten ülke olma yolculuğuna 30 yıllık
tecrübemiz ve fikri sermaye birikimimizle
katkıda bulunmak. 5G ve diğer bütün
yüksek teknoloji üretim çalışmalarına
bu gözle bakıyoruz. Yüksek teknolojiyi
sadece kullanan taraf olmakla kalmayıp
aynı zamanda bu alanlarda ürettiğimiz
yerli ve milli çözümlerle dünyada söz sahibi
olmayı amaçlıyoruz. Bu kapsamda
Turkcell olarak gerek Ar-Ge ekibimizi
gerekse sahadaki tüm imkânlarımızı
seferber ederek 10 yıldan uzun bir süredir
ULAK ile birlikte çalışıyoruz. Birlikte
çıkmış olduğumuz bu yolda ULAK ile
gelinen noktayı görmekten büyük memnuniyet
duyuyoruz. İnanıyoruz ki Türk
mühendislerinin bu alanda geliştireceği
teknolojiler, dünya çapında da rekabet
edebilecek güçte olacaktır.”
“Hedefimiz, 5G ve ötesi için
Türkiye’nin markası olmak”
ULAK Haberleşme Genel Müdürü Dr.
R. Ruşen Kömürcü ise konu ile olarak
şunları söyledi: “Bu süreçte yapılan yatırımların,
gösterilen gayretlerin, Ar-Ge
çalışmalarından ürüne dönüşmesi, ülkemiz
açısından son derece önemli bir
kazanımdır. Bu yolculuğun en başından
itibaren ULAK Haberleşme’nin bugününe
ve geleceğine inanan Turkcell’e teşekkür
ediyorum. Bize verilen desteğin
ve duyulan güvenin farkında, üstlendiğimiz
sorumluluğun bilincindeyiz. 5G
ve ötesi için Türkiye’nin markası olma
hedefi ile yola çıkan ULAK Haberleşme,
ekosistemi ile bu görevi gerçekleştirmek
için azimlidir, birikimlidir ve hazırdır.
Tüm paydaşlarımızla beraber uçtan uca
iletişim ve bilişim şebekemizde yeni nesil
milli haberleşme ürünlerimiz ile yer
almak için var gücümüz ile çalışmaya
devam edeceğiz.”
www.keenetic.com.tr
İnovasyondan gelen büyük fark
yaratan Modem Routerlar!
Dört dörtlük İnternet için tasarlandı!
Sadece bir bulut servis
sağlayıcısı olmanın
ötesine geçen vMind,
“dijital dönüşüm
omurgası” inşa eden
stratejik teknoloji
partneri olarak 26 farklı
sektörde yüzde 99
müşteri memnuniyetiyle
hizmet veriyor. vMind,
yakın dönemde
portvMind Public
Cloud platformuyla,
KOBİ’lerden kurumsal
yapılara kadar her
ölçekteki müşteriye,
self-service portal
üzerinden objeye
dayalı fiyatlandırma
modeliyle kaynaklarını
yönetme esnekliği
sunmaya hazırlanıyor.
Sorularımızı yanıtlayan
vMind CEO’su Volkan
Duman, sundukları
hizmetleri yalnızca
bugünün ihtiyaçlarına
değil, küresel ve
bölgesel dinamikleri de
gözeterek geleceğin
dijital altyapılarına
hazırladıklarını
vurguluyor…
SADECE KONUŞARAK DEĞİL,
UYGULAYARAK YÜKSELEN BİR
MARKA: VMİND
vMind’ı ve sunduğu hizmetleri temel bilgileri
içerecek şekilde anlatır mısınız?
vMind’ı, yalnızca bir bulut servisleri sağlayıcısı değil, dijital dönüşüm omurgası inşa eden stratejik
teknoloji partneri olarak konumlandırıyoruz. Bu felsefe ile 2013’te çıktığımız dönüşüm yolculuğunda
bugün, portvMind özel bulutumuz (Private Cloud), portvMind genel bulut (Public
Cloud) ve bu ortam üzerinde açık kaynak olarak geliştirdiğimiz Kubernetes Engine gibi daha
birçok yenilikçi çözüm ve uygulamalarımızla, kurumlara regülasyon uyumlu, performansı
yüksek, altyapıdan bağımsız çalışma özgürlüğü sağlıyoruz. Bununla birlikte, tüm bu sistemlerin
yönetilmesi esnasında müşterilerimize sunduğumuz “Yönetilen Hizmetler” servisimizle
uçtan uca sorumluluk alıyor; 7/24 izleme ve olay yönetimi, ISO 27001 uyumlu SOC hizmetleri,
yedekleme-felaket kurtarma, iş sürekliliği planlaması, veri tabanı yönetimi, dağıtık mimari
(Konteyner Kümeleri), Backup-as-a-Service, Siber Güvenlik ve yapay zeka katmanlarına varan
geniş bir portföy sunuyoruz. Bugün 26 sektörde 1000’i aşkın kurumun BT yükünü taşıyoruz.
Türkiye’deki bulut pazarı ne durumda, sektörel verileri de
kapsayacak şekilde kısaca özetler misiniz?
Türkiye bulut pazarının artık erken büyüme evresini geride bıraktığını net şekilde gözlemliyorum.
Ölçek ekonomisinin devreye girdiği, talebin yalnızca artmakla kalmadığı, aynı zamanda
derinleştiği bir olgunlaşma sürecindeyiz. KPMG’nin 2024 teknoloji öngörüleri pazarın 3 milyar
doları aştığını ve önümüzdeki üç yılda çift haneli büyümenin süreceğini gösteriyor. M2S’in
Türkiye Bulut Trendleri 2024 çalışması, 200+ çalışanlı 6717 işletmenin yüzde 55’inin en az bir
bulut servisi kullandığını, yüzde 82’sinin verimlilik artışı gördüğünü doğruladı. Özellikle 500+
çalışanlı kuruluşlarda BT bütçeleri bir yılda iki katına çıkarken, harcamanın beşte biri yönetilen
hizmet ve güvenlikle ilişkilendiriliyor; bu da pazarı salt altyapı kiralamanın ötesine taşıyor.
10
Sonuç olarak, Türkiye’de bulut yalnızca “alt-yapı kiralama” değil;
yönetilen hizmetler, sektör-özgü yazılımlar ve çoklu veri merkezi
stratejileriyle bütünleşik bir dönüşüm hikâyesine evrildi. İş dünyası,
ölçeklenebilirlik ve regülasyon uyumunu aynı anda sağlayan
çözümlere yönelirken, biz de yerli veri barındırma, esnek fiyatlama
ve 7/24 yönetilen hizmet katmanlarımızla bu büyümenin önündeki
hızlandırıcı güçlerden biri olmaya devam ediyoruz.
vMind’ın rakiplerinden ayrıldığı nokta nedir?
6 yıl üst üste birincilik, yüzde 99 memnuniyetin
mesajları nedir?
Rakiplerimiz elbette güçlü, hem hiperscaler diye tabir edilen küresel
büyük markalar hem de yerli servis sağlayıcılar pazarda önemli yatırımlar
yapıyor. Ancak; vMind’ı farklı kılan üç temel unsur var. İlki,
uçtan uca sahiplenme yaklaşımımız: yalnızca bir altyapı kiralama
modeli sunmuyor, bulut, yönetilen hizmetler ve sistem entegrasyonunu
aynı çatı altında tek sözleşme, tek SLA ve tek sorumlulukla
yönetiyoruz. Bu da müşterilerimizin BT karmaşasını ortadan kaldırırken
“hangi sağlayıcıyı aramalıyım?” sorusunu gündemden
siliyor. İkinci ayrışma noktamız, yerelleştirilmiş güven ve çeviklik.
Veriyi Türkiye’de barındırma, regülasyonlara tam uyum
ve 7/24 Türkçe desteği, global rakiplerimizin standart hizmet
paketleriyle rekabet ederken bize güçlü bir avantaj sağlıyor.
Üçüncü ve belki de en önemlisi, insan odaklı sürekli iyileştirme
kültürümüz. Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ında
bulunan AR-GE merkezimiz, yapay zekâ destekli izleme
ve otomasyon platformlarımız, saha mühendislerimizin
deneyimiyle birleşince hem operasyonel riskleri proaktif
olarak görüyor hem de hizmet kalitesini sürekli ölçerek
iyileştiriyoruz. Bilişim 500’ün yerel hizmet sağlayıcı “Bulut”
kategorisinde pek çok kez üst üste lider olduk; aynı
dönemde müşteri memnuniyetini yüzde 99 seviyesinde
tutmayı başardık. Bu iki rakam, bizim için sadece birer
ödül ya da anket sonucu değil, aslında hizmet modelimizin sahada
doğrulandığının somut kanıtıdır.
Yakın dönemde ürünler için bir lansman planı
olacak mı?
Elbette; takvimi netleşen iki kritik lansmanımız var. İlki, portvMind
Public Cloud’un yeni nesil sürümü. Mayıs sonunda genel erişime girecek
bu versiyon, saniyeler içinde kaynak açıp kapatan mikro-hizmet
mimarisiyle geliyor. KOBİ’den kurumsala kadar her müşteri,
self-service portal üzerinden objeye dayalı fiyatlandırmayla kaynaklarını
yönetecek; ayrıca isteğe bağlı GPU havuzuna saniyelik
ücretlendirmeyle erişebilecek. Lansman haftasında pek çok etkinlikle
geliştiricileri ve iş ortaklarını platforma davet edeceğiz; yakın
dönemde küresel marketplace entegrasyonlarımız da aktif olacak.
İkinci büyük adım Finans Topluluk Bulutu platformumuzda. Halihazırda
ilgili mevzuat ve gereksinimlerine uyumlu biçimde çalışan
bu platformumuzu kullanan birçok müşterilerimiz var. Bu kısımda
daha iyi fiyat performans sergileyecek bir çözümümüz geliyor.
Stratejik iş ortağımızla birlikte sunmayı hedeflediğimiz bu çözüm
özellikle bilgi güvenliği ve iş sürekliliği gözlem& yönetim avantajı
sağlayacak.
2025 geri kalan dönemler için planlar nedir? Yurt içi
ve yurt dışında yeni yatırım ve satın almalar olacak
mı?
2025’in geri kalanında iki eksende ilerliyoruz: Ölçeği büyütmek ve
vMind CEO’su Volkan Duman
bölgesel yayılımı hızlandırmak. Yurt içi tarafta önceliğimiz, portv-
Mind Public Cloud’un yeni nesil mimarisini üretim ortamına alıp
kapasiteyi iki katına çıkartmak. Yurt dışında ise iki adım planladık.
İlk olarak, EMEA bölgesinde bir veri merkezi kurmak için fizibilite
başlattık, hibrit bulut ve yönetilen hizmet taleplerini yerinde karşılayacak
bir organizasyonla bunu başaracağız. İkinci adım, META’da
varlığımızı kanal ortaklıklarıyla büyütmek.
Son olarak global bir soru: ABD’nin vergiye yönelik
hamleleri sektörde bir basınç yaratır mı? Eğer olursa
bunu nasıl aşmayı düşünüyor vMind?
Elbette, küresel vergi ya da regülasyon değişiklikleri nereden gelirse
gelsin, bunu sadece bir düzenleme olarak değil, bölgesel etkileri ve
bunun işimize yansımalarını da detaylıca değerlendirmekteyiz.” Bu
sebeple yeni dönemde çok daha esnek yapılara ihtiyacımız olduğu
aşikar. Riskler ve krizlere aşina bir coğrafyada büyüyen iş insanları
olarak önceki dönemlerde ne yaptıysak bundan sonra da temkinli
olmaya devam edeceğiz. Kısaca, çok farklı olmayan ama farklılaşan
bir risk ve büyüme stratejimiz olacak.
11
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Engin Aksoy:
“Amacımız, her bir müşterimiz için en iyi
deneyimlerle dijital devrime yön vermek”
Vodafone Türkiye, 5G’ye giden yolda inovasyon ve teknoloji geliştirme çalışmalarını
aralıksız sürdürüyor. Mobil Dünya Kongresi’nde gazetecilerle bir araya gelen
Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, “Amacımız, yenilikçi teknolojilere imza
atarak, her bir müşterimiz için en iyi deneyimlerle dijital devrime yön vermek.
Markamızı bir GSM operatörü olmanın ötesine taşıyarak, müşterilerimizin ihtiyacını
anlayan ve hayatlarını kolaylaştıran teknolojiler sunmaya odaklanıyoruz” dedi…
Sektör Market
IT network
12
Mobil Dünya Kongresi’nde gazetecilerle
bir araya gelen Vodafone Türkiye CEO’su
Engin Aksoy, hem yerel hem de global
arenada yaptıkları inovasyon ve teknoloji
geliştirme çalışmaları hakkında
bilgi verdi. Birey ve kurumları mobil ve
sabit genişbant teknolojileriyle birbirine
bağlarken işin yaratıcılık kısmını da eşit
derecede önemsediklerini ve inovasyon
çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini
belirten Engin Aksoy, şunları söyledi:
“Amacımız, dün olduğu gibi bugün de,
yenilikçi teknolojilere imza atarak, her
bir müşterimiz için en iyi deneyimlerle
dijital devrime yön vermek. Markamızı
bir GSM operatörü olmanın ötesine
taşıyarak, müşterilerimizin ihtiyacını
anlayan ve hayatlarını kolaylaştıran
teknolojiler sunmaya odaklanıyoruz. Elbette,
bu noktada şunu hep hatırlamak
gerekiyor; teknoloji tek başına ilerleme
ve gelişimin anahtarı olamıyor. Ancak
insan ve teknoloji bir araya geldiğinde,
gerçek anlamda bir fark yaratılabiliyor.
Bu nedenle, geliştirdiğimiz teknoloji ve
çözümlerin kalbinde her zaman insan
oluyor. Bu teknolojilerle ana amacımız,
müşterilerimizin hayatın sunduğu fırsatlara
açık olmasını sağlamak, gelişimlerini
desteklemek, sürekli değişen bir
dünyada potansiyellerini gerçekleştirmelerini
sağlamak ve tabii, inovasyonu
teşvik etmek.”
“Genişbant uydu
teknolojisinin 2-3 yıl içinde
tüm Türkiye’yi kapsar hale
gelmesini hedefliyoruz”
Vodafone Grubu’nun standında iş dünyasının
geleceği, dijital dönüşüm, spor
bilimi, yapay zekâ odaklı müşteri deneyimi
ve ölçeklendirilmiş BT hizmet
platformları olmak üzere 5 ana alanda
30 çözümün tanıtıldığını belirten Engin
Aksoy, özellikle uydu teknolojilerine dikkat
çekerek şunları kaydetti: “Vodafone
Grubu, Ocak sonunda, kapsama alanı
olmayan bölgelerde internet erişimi sağlayan
uydular vasıtasıyla normal bir 4G
ya da 5G uyumlu akıllı telefon üzerinden
dünyanın ilk uzay video görüşmesini
gerçekleştirdi. Akıllı telefondan gelen
sinyaller AST SpaceMobile’ın uyduları
aracılığıyla alınıp karasal şebekeye yönlendirildi.
Bu teknoloji, her gün kullandığımız
akıllı telefonlarla uzay ve kara
tabanlı ağlar arasında otomatik geçiş yapılmasını
sağlıyor. Mobil hizmetlere tamamlayıcı
rol oynayan bu teknoloji, aynı
zamanda Evrensel Hizmet ile devletin
kapsama alanını nüfus yoğun olmayan
kırsal bölgelerde genişletmek amacına
da hizmet edebilecek, uygun maliyetli
bir çözüm. Türkiye’de de geçtiğimiz aylarda
aynı teknolojiyi kullanarak sesli
görüşme ve SMS testlerini başarıyla gerçekleştirdik.
Ülkemizin bu gibi yeni teknolojilerle
buluşmasının mevcut hizmet
kalitesinin artması bakımından önemli
olduğunu değerlendiriyoruz. Bu teknolojiler,
hem kullanıcıların daha yaygın ve
kesintisiz hizmet almasını sağlayacak,
hem operatörlerin yatırımlarının verimliliğini
artıracak, hem de devletin hizmet
sunumunda kapsayıcılık ilkesine hizmet
edecek. Bu teknolojinin 2-3 yıl içinde
tüm Türkiye’yi kapsar hale gelmesini hedefliyoruz.
Bu hizmet ülkemizdeki mevcut
operatörler üzerinden sunulacak.
Dolayısıyla temennimiz, ülkemizde konuyla
ilgili düzenleyici çerçevenin operatörlerle
birlikte belirlenmesi ve akabinde
gerekli adımların atılması.”
Vodafone Grubu’nun şimdi de AST SpaceMobile
ve Malaga Üniversitesi işbirliğiyle
Avrupa’da yeni bir araştırma merkezi
kuracağını söyleyen Engin Aksoy,
şöyle devam etti: “Söz konusu merkezde,
alçak yörünge uzay ve kara tabanlı entegre
mobil genişbant hizmetleri geliştirilecek.
Bu sayede müşteriler, mevcut
akıllı telefonlarını kullanarak uydu ve
4G ya da 5G ağları arasında sorunsuz
geçiş yapabilecek. Burada nihai hedef,
birleşik uydu ve kara bağlantı çözümlerinden
oluşan yeni bir Avrupa ekosisteminin
oluşmasını teşvik etmek. İspanya
Uzay Ajansı tarafından desteklenen bu
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
merkez, Malaga’daki Vodafone İnovasyon
Merkezi bünyesinde 2025 yazında
açılacak. Biz bu çalışmaların iletişimin
geleceğinde önemli rol oynayacağına
inanıyoruz. Özellikle 5G gibi yeni nesil
teknolojilere giden yolda bu tür çalışmaların
yapılması son derece kıymetli.”
“Ar-Ge yatırımlarımızın
350 milyon TL’yi aşmasını
planlıyoruz”
Engin Aksoy, Türkiye’de yapılan inovasyon
ve teknoloji ihracı çalışmaları hakkında
ise şunları söyledi: “Vodafone Türkiye
olarak, Ar-Ge yatırımlarımızın bu
finansal yıl içinde 350 milyon TL’yi aşmasını
planlıyoruz. Ar-Ge alanında pek
çok ulusal ve uluslararası başarıya imza
atan ekibimiz OKSİJEN’de 280 kişi çalışıyor.
2006 yılından bu yana toplam 161
Ar-Ge projesi yürüten OKSİJEN’in, toplamda
352 patent başvurusu, 97 tescilli
patent ve 71 yerli malı belgesi bulunuyor.
Türkiye’yi teknoloji alanında Vodafone’un
mükemmeliyet merkezlerinden
biri olarak konumlamayı hedefliyoruz.
Uluslararası etkiye sahip büyük bir teknoloji
ekibinin parçasıyız. Bu sayede,
hem global deneyimimizi Türkiye’ye getiriyoruz,
hem de Türkiye’deki başarılı
uygulamalarımızı ihraç ediyoruz. Türkiye’deki
sadakat platformumuzu ‘Vodafone
Happy’ markasıyla uluslararası pazarlara
sunmaya başladık. Platformun
dijital kullanıcı sayısı 25 milyonu aştı.
Türkiye’deki ekiplerimizin geliştirdiği
ve müşterilerimizin kanal deneyimlerini
iyileştirmeyi hedefleyen Vodafone Müşteri
Etkileşimleri Merkezi çözümümüzle
Avrupa ülkelerinde de hizmet vermek
için çalışmalara başladık. Sabit iletişim
hizmetleri sunduğumuz müşterilerimiz
için kullandığımız CRM çözüm platformumuzu
da yurtdışına ihraç etme görüşmelerimiz
sürüyor. Müşterilerimize
sabit telefon ve internet hizmeti veren
Vodafone NET şirketimizin geliştirdiği
İşletme Bilgi Sistemleri yazılımını global
Vodafone ekosistemi içinde ‘Digital BSS’
adıyla markalaştırdık. Bu yazılım Romanya,
Arnavutluk, Portekiz, İngiltere
gibi diğer Vodafone ülkelerinde de başarıyla
uygulanıyor.”
“5G ihalesinin yatırımyükümlülük
dengesi
gözetilerek yapılması önem
taşıyor”
Türkiye’nin içinde bulunduğu 5G’ye geçiş
sürecine de değinen Engin Aksoy, şöyle
konuştu: “5G teknolojisi, ağırlıklı olarak,
aldıkları hizmetin kalitesi artacak olan
birey ve kurumlara fayda sağlayacak.
Operatörler açısından ise verimlilik artışı
sağlarken, eski nesil teknolojilere
kıyasla yatırım miktarı artacağından,
bir gelir sıçraması yaratmayacak. 5G
ihalesinin makul fiyat ve koşullarda, yatırım-yükümlülük
dengesi gözetilerek
yapılması önem taşıyor. Frekans tahsislerinin
yüksek 5G performansını sağlayacak
miktarda, orantılı ve ekonomik
olarak uygun seviyede olan spektrum
ücretleri ile yapılması, operatörlerin şebeke
yatırımına daha fazla odaklanmasını
sağlayacak. Operatörlerin makul bedellerle
spektrum kullanım hakkını elde
etmesi ve şebeke kurulumuna ilişkin yatırımlara
daha fazla kaynak ayrılabilmesi
için spektrum bantlarının zamanında
hazır edilmesi ve planlanması, her yeni
bant için tahsis edilecek frekans miktarının
operatörlerin ihtiyacını karşılayacak
minimum seviyede olması önem
arz ediyor. Bununla birlikte, kapsama
ve kalite yükümlülüklerinin teknoloji
bağımsız olması ve kapsamanın artırılması
için teşviklere yer verilmesi önemli.
Yerlilik yükümlülüğünün üreticileri teşvik
edecek bir mekanizmaya dönüştürülmesi
yerli yatırımları artıracak. Diğer
yandan, sabit genişbant ile ilgili yapılacak
lisans uzatım koşullarıyla 5G ihalesi
arasında orantısız farklar olmaması ve
adil rekabet koşullarının sağlanması gerekiyor.
Başka bir deyişle, düşük bir sabit
uzatım bedeli gündeme gelip, yüksek bir
5G frekans bedeli kabul edilemez.”
Sektör Market
IT network
Schneider Electric’te atama
Ayşegül Özoral; Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölgesi Pazarlama ve
İletişim Direktörü olarak göreve başladı…
Enerji yönetimi ve otomasyonunun dijital
dönüşümü alanında dünya lideri
olan Schneider Electric; Türkiye ve Orta
Asya Bölge Pazarlama ve İletişim Direktörü
olarak Ayşegül Özoral’ın atandığını
duyurdu. Nisan 2025 itibarıyla Schneider
Electric’e katılan ve yeni görevine
başlayan Özoral, şirketin bölgedeki pazarlama
ve iletişim faaliyetlerinden sorumlu
olacak.
Profesyonel kariyerine Unilever’de başlayan
Ayşegül Özoral, ardından The
Coca-Cola Company ve 3M gibi global
şirketlerde yerel ve bölgesel düzeyde
pazarlama ve iletişim alanlarında roller
üstlendi. Koç Üniversitesi İşletme Bölümü
mezunu olan Özoral’ın uzmanlık
alanları arasında Marka ve Ürün Yönetimi,
Entegre Pazarlama İletişimi, Kurumsal
İletişim ile Kriz ve Değişim Yönetimi
yer almaktadır.
13
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Dijital pazarlama sektöründe
güvenlik tehdidi büyüyor!
Dijital pazarlama sektörü hızla büyürken, siber dolandırıcıların da hedefi haline
geldi. Son dönemde Türkiye ve dünya genelinde reklam verenleri hedef alan siber
dolandırıcılık vakalarının arttığını vurgulayan Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin
Kaplan, bu tehditlere karşı alınması gereken önlemleri anlattı. Özellikle Google, Meta,
TikTok ve YouTube gibi reklam platformlarında faaliyet gösteren markaların, reklam
hesaplarına yönelik siber saldırılar nedeniyle ciddi maddi kayıplar yaşadığını ve
hesaplarının kapatılma riskiyle karşı karşıya kaldığını belirtti…
Sektör Market
IT network
14
Dijital dünyada güvenlik bireyler kadar
markalar için de büyük önem taşınıyor.
Son zamanlarda dijital pazarlama sektörüne
yapılan yatırım ve harcamaların
yapılması siber dolandırıcıların iştahını
kabarttı ve Reklam hesapları, web sitesi
alan adları ve sosyal medya hesapları
gibi dijital varlıklar, dolandırıcıların hedefi
haline geldi.
Siber dolandırıcıların reklam hesaplarına
erişerek yetkisiz ödeme yöntemleri
ekleyebildiğini ve sahte reklam kampanyaları
yürüterek şirketlerin finansal zarar
görmesine neden olduğunu belirten
Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin
Kaplan, ayrıca dolandırıcıların reklam
platformlarında kurallara aykırı içerikler
yayınlayarak hesapların tamamen
kapattırıldığına dikkat çekti.
Dijital Dünyada Güvenliği
Artırmak İçin Alınması
Gereken Önlemler
Özellikle Google, Meta, TikTok ve You-
Tube gibi reklam platformlarında faaliyet
gösteren markaların hedef alındığını
belirten Yasin Kaplan, alınabilecek
güvenlik önlemlerini şu şekilde anlattı:
“Öncelikle, güçlü şifreler kullanılmalı
ve basit, tahmin edilebilir şifrelerden
kaçınılmalıdır. Harf, rakam ve özel karakter
içeren kombinasyonlar, hesapların
güvenliğini artıracaktır. İki faktörlü
kimlik doğrulama da siber saldırılara
karşı önemli bir savunma mekanizmasıdır.
Reklam platformları ve diğer dijital
varlıklar için SMS doğrulama veya güvenlik
uygulamalarıyla ek bir güvenlik
katmanı oluşturulmalıdır. Web sitelerinin
alan adı ve hosting güvenliği ihmal
edilmemelidir. Alan adı ve hosting
hizmetlerinin şifreleri güçlü tutulmalı,
yetkisiz erişime karşı düzenli kontroller
yapılmalıdır. Alan adı süresinin dolması
gibi ihmaller, kötü niyetli kişilere fırsat
yaratabilir. Özellikle markanızın alan
adı uzantısı .com, .com.tr veya .net gibi
birçok uzantının dolandırıcıları tarafından
veya rakipleriniz tarafından veya
saldırmak isteyen art niyetli kişiler tarafından
şifrelerinin kırılması ve/veya alan
adlarının yeniden kendi adlarına tescil
edilmesi gibi yöntemlere başvuruyorlar.
Burada da yine hem alan adı hizmetini
aldığımız hem hosting yani web sitemizin
barındığı alanların barındırdığınız
şirketlerdeki kullanıcı adı ve isimlerimizi
ve şifrelerimizi de aynı şekilde hem
şifrelerimizin güvenliği hem de iki faktör
doğrulama koduyla güvenlikli bir şekilde
saklamanızı ve bu yöntemleri kullanmanızı
öneriyorum. Bizim müşterilerimizin
de zaman zaman domainlerinin alan
adlarının alındığını veya farklı kişiler tarafından
alınıp ekstra bir ücretle tekrar
satılmaya çalışıldığı senaryoları gördük.
O yüzden bu konulara dikkat edilmesini
özellikle öneriyoruz” dedi.
Markalara ait sosyal medya hesaplarının
da siber saldırılara hedef olduğunu
söyleyen Kaplan, “Yetkisiz erişim, hesap
sahipliği değişikliği ve kötüye kullanım
gibi risklere karşı yöneticilerin hesap güvenliğini
sağlamaları ve şüpheli girişleri
takip etmeleri büyük önem taşımaktadır.
Güvenilir üçüncü taraf uygulamaları
kullanmak da kritik bir konudur. Bilgisayar
ve akıllı telefonlara indirilen uygulamalar
dikkatle seçilmeli, yalnızca güvenilir
kaynaklardan indirilmelidir. Casus
yazılımlar aracılığıyla hesap bilgilerinin
ele geçirilmesini önlemek için uygulama
geliştiricileri ve yayıncıları mutlaka
kontrol edilmelidir. Ayrıca düzenli şifre
değişimi alışkanlık haline getirilmelidir.
En az 6 ayda bir hesapların şifreleri güncellenmeli
ve farklı platformlarda aynı
şifrelerin kullanılmasından kaçınılmalıdır.
Dijital dünyada güvenliği sağlamak,
sadece bireysel değil, aynı zamanda kurumsal
bir sorumluluktur. Bu önlemler,
hem kişisel hem de markalara ait dijital
varlıkların korunmasına yardımcı olacaktır”
diyerek sözlerini noktaladı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Siber güvenlikte istihdam açığı yapay
zekâ ile kapanabilir mi?
Siber tehditler tüm dünyada her saat gelişen bir yapıya sahip. Küresel siber güvenlik
iş gücünde 7,1 milyon profesyonel bu tehditlere karşı mücadele ediyor. BCG’nin 2024
Siber Güvenlik İş Gücü Raporu’na göre, dünya genelinde hâlâ 2,8 milyon istihdam
açığı var. İşletmeler çözüm için yapay zekâ desteğine başvuruyor…
Sektör Market
IT network
16
Finansal zorluklar, işe alımların dondurulması,
bütçe kesintileri, ağır iş yükleri,
tükenmişlik riskleri ve azalan iş tatmini
siber güvenlik ekipleri üzerindeki baskıyı
artırarak sorunu daha da kötüleştiriyor.
Nitelikli profesyonellerin azlığı, her
büyüklükteki kuruluşu gelişmiş tehditlere
giderek daha fazla maruz bırakıyor.
Yapay zekâ, kapasite boşluklarını doldurmanın
ötesinde, kuruluşların güvenliğe
yaklaşımını temelden dönüştürüyor.
ESET’de, yapay zekânın siber güvenlik
alanını nasıl dönüştürdüğünü inceledi.
Yapay zekâ uygulamalarının
siber güvenliğe katkıları
Yapay zekâ, günlük analizini, olay raporlamasını
ve güvenlik açığı taramasını
otomatikleştirerek manuel çabayı en aza
indiriyor. Profesyoneller bu görevlerden
kurtularak politika geliştirme ve proaktif
tehdit avcılığı gibi stratejik girişimlere
odaklanabilir. Tehdit tespiti ve olay müdahalesinde,
yapay zekâ odaklı araçlar
anormallikleri ortaya çıkarmak, saldırı
vektörlerini tahmin etmek ve tehditleri
önem derecesine göre sınıflandırmak
için büyük veri kümelerini gerçek zamanlı
olarak analiz eder. Davranışsal
analitik, normal kullanıcı davranışı için
temel çizgiler oluşturmaya yardımcı
olur. İçeriden gelen tehditleri veya ele
geçirilmiş hesapları gösterebilecek sapmaları
işaretler. Tehditleri önem derecesine
göre sınıflandırarak olaylara öncelik
verir ve kritik sorunların hızla ele
alınmasını sağlar. Yapay zekâ tarafından
üretilen araçlar, siber güvenlik ekiplerinin
kötü amaçlı etkinlikleri daha hızlı
bir şekilde tanımlamasını, kötü amaçlı
yazılım analizine yardımcı olmasını ve
karmaşık verilerden eyleme dönüştürülebilir
içgörüler elde etmesini sağlar.
AI tarafından desteklenen Gelişmiş Uç
Nokta Tespit ve Yanıt (EDR) çözümleri,
uç nokta etkinliklerine gerçek zamanlı
görünürlük sunarak sıfırıncı gün tehditlerine
ve fidye yazılımı saldırılarına hızlı
yanıt verilmesine olanak tanır.
Daha güvenli yazılım
geliştirmek mümkün
Yapay zekânın en dönüştürücü katkılarından
biri kod üretiminde yatıyor.
Örneğin yeni Google ürün kodlarının
yüzde 25’i yapay zekâ sistemleriyle oluşturuluyor.
Sonrasında programcılar
çıktıları inceliyor ve denetliyor. Geliştirme
döngülerini hızlandırarak ve kod
kalitesini artırarak yapay zekâ, yetenek
açığını kapatıyor ve yazılım güvenliğini
artırıyor. Optimize edilmiş çözümler
önererek ve tasarım yoluyla güvenlik
gibi en iyi uygulamaları uygulayarak
kod kalitesini artırırken geliştiricilerin
yeni dilleri ve çerçeveleri öğrenmelerine
de yardımcı oluyor. Güvenlik açıklarını
tespit ederek ve güvenlik özelliklerini
yerleştirerek yapay zekâ daha güvenli
yazılım geliştirmeye katkıda bulunuyor.
Karmaşık kodlamayı daha az deneyimli
geliştiriciler için daha erişilebilir hâle
getirerek ve alışılmadık problem çözme
yaklaşımlarıyla yeniliği teşvik ederek beceri
açığını kapatıyor.
Avantajlarına rağmen yapay zekâ tarafından
üretilen kod önemli sınırlamalarla
birlikte gelir. Yazılım geliştirme doğası
gereği karmaşıktır ve incelikli bir mantık
anlayışı, bağlamsal farkındalık ve
yaratıcı problem çözme gerektirir. Yapay
zekâ önemli adımlar atmış olsa da bu
kritik alanlardaki yetenekleri hâlâ gelişmektedir.
İnsan ve yapay zekâ iş birliği
sektörü yeniden şekillendiriyor
Acil iş gücü eksikliklerini çözmenin ötesinde
yapay zekâ sektörü yeniden şekillendiriyor.
Eşsiz bir verimlilik sunarken
insan sezgisi ve gözetimi ile eşleştirildiğinde
potansiyeli daha da artıyor.
Nüanslı karar verme, stratejik öngörü ve
etik değerlendirmeler, yetenekli profesyonellere
özgü yeteneklerdir. En sağlam
siber güvenlik stratejileri, yapay zekânın
hızını ve hassasiyetini insan uzmanların
yaratıcılığı ve eleştirel düşüncesiyle sorunsuz
bir şekilde harmanlamaktadır.
Entegrasyonu, kuruluşların giriş seviyesi
rolleri düzene koymasını, giriş engellerini
azaltmasını ve iş sorumluluklarını yeniden
tanımlamasını sağlar. Yapay zekâ
güvenlik analistleri ve makine öğrenimi
mühendisleri gibi yapay zekâ merkezli
roller, modern siber güvenliğin temel
taşları olarak ortaya çıkıyor. Yapay zekâ
odaklı bu ortamda başarılı olmak için
kuruluşlar eğitim, mentorluk ve sektörler
arası iş birliği yoluyla iş gücü gelişimine
öncelik vermelidir. Sürekli öğrenme,
uyarlanabilirlik ve etik yapay zekâ kullanımı
kültürü, gelişen tehditlerin önünde
kalmanın anahtarı olacak.
Yapay zekâ dönüştürücü bir
güç
Yapay zekâ sadece geçici bir çözüm değil;
dönüştürücü bir güç. Beceri açığını
kapatarak, tespit yeteneklerini geliştirerek
ve inovasyonu teşvik ederek kuruluşları
günümüzün siber güvenlik
zorluklarının karmaşıklıklarını güvenle
aşmaları için donatıyor. Bununla birlikte
yapay zekâ benzersiz bir verimlilik
sunarken yetenekli profesyonellerin incelikli
karar verme ve stratejik düşünme
becerilerinin yerini alamaz. Yapay zekâ
güdümlü sistemlerin etkin ve etik bir
şekilde çalışmasını sağlamak için insan
gözetimi şarttır. En etkili siber güvenlik
stratejileri, yapay zekânın hızını ve verimliliğini
insan sezgisi ve gözetimi ile
birleştirecektir.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Worldline, Android YazarkasaPOS
ürün portföyünü genişletiyor
Ödeme teknolojilerinin global oyuncularından Worldline, Pax ile iş birliği yaparak
Türkiye’deki terminal portföyünü Pax A910SF Android YazarkasaPOS cihazının
lansmanı ile birlikte genişlettiğini duyurdu. Bu stratejik adım ile Worldline, Türkiye
pazarındaki güçlü konumunu ve liderliğini pekiştirmeyi, mükelleflere en yenilikçi ve
güvenilir ödeme çözümlerini sunmayı hedefliyor…
Worldline, mevcut güvenli ödeme çözümlerine
ek olarak Pax A910SF cihazını
Türk pazarına sunuyor. En son Android
teknolojisi ile geliştirilen bu cihaz işletmelerin
operasyonlarını daha verimli
hale getirmelerini ve müşteri etkileşimini
artırmalarını sağlıyor. Pax A910SF
modeli, mobil Android platformu, 5.5
inç dokunmatik ekranı ve isteğe bağlı
Ethernet destekli iletişim ünitesi ile öne
çıkıyor.
Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan onaylı
Worldline Türkiye ve Pax’ın Ar-Ge ekiplerinin
ortak çalışmasıyla geliştirilen
Pax A910SF YazarkasaPOS, 24 Şubat
2025 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan
onay aldı. Worldline ayrıca, Türk
pazarındaki değişikliklere uyum sağlamak
amacıyla Pax Android EFTPOS cihazlarının,
507 Sayılı Vergi Usul Kanunu
Tebliği’ne uygun olmasını sağlıyor. Pax
A910SF’nin yazılım esnekliği ve çeşitliliği,
Worldline Yazarkasa lisansıyla birlikte
bu yenilikçi terminali; restoranlardan
perakende zincirlerine, eczanelere kadar
birçok sektörün ihtiyaçlarına yönelik
ideal bir çözüm haline getiriyor. Böylece
işletmelerin, düzenlemelere ve en yüksek
güvenlik standartlarına tamamen
uygun olarak faaliyet göstermelerini
sağlıyor.
Worldline Türkiye Genel Müdürü Gökşin
Öney Yılmaz, “Sektördeki tecrübemizle
müşterilerimize sunduğumuz güvenilir
çözümler sayesinde operasyonel verimliliği
artırıyoruz. Pax ile olan iş birliğimiz
de pazardaki konumumuzu güçlendirmeye
katkı sağlıyor. Şu anda 300 bin iş
yerinde 500 bin yazar kasa ile operasyonel
verimliliği artıran hizmetler sunuyoruz.
Yeni düzenlemeyle birlikte işyerleri
EFTPOS cihazlarını entegrasyon olmadan
kullanamayacak. Worldline olarak
entegrasyon konusundaki liderliğimizi
Pax A910SF Android yazarkasaPOS ile
de sürdüreceğiz.” dedi.
Pax Türkiye CEO’su Soner Çaşur ise
“Worldline ile gerçekleştirdiğimiz bu iş
birliği, Türkiye’deki ödeme çözümleri
ekosistemine büyük katkı sağlayacak.
Android tabanlı yenilikçi çözümlerimizle
işletmelerin operasyonel süreçlerini
iyileştirirken, aynı zamanda güvenli ve
hızlı ödeme teknolojileri sunma konusunda
önemli adımlar atıyoruz. Bu iş
birliği Türkiye pazarında ileri teknoloji
çözümleri sunmamıza olanak tanıyacak.”
ifadelerini kullandı.
Sektör Market
IT network
Turkcell ve Netaş’tan
zaman senkronizasyonu için iş birliği
Türkiye’nin lider teknoloji şirketi ve mobil operatörü Turkcell, güçlü altyapısında
zaman senkronizasyonu için yerli çözümler geliştirmek üzere Netaş ile iş birliği
gerçekleştirdi…
Turkcell, iş birliği kapsamında, Netaş’ın
Hassas Saat Üreteci’nin telekom sektöründe
de kullanılabilmesi ve 5G ile ileri
nesil haberleşme teknolojilerinde yüksek
hassasiyetli zaman senkronizasyonu sağlayabilmesi
için ürünün geliştirilmesine
bilgi ve tecrübesiyle destek verecek. Türk
mühendislerin imzasını taşıyan bu cihaz,
GNSS sistemlerinden aldığı sinyalleri işleyerek,
kritik haberleşme altyapılarında
güvenilir zamanlama sağlayacak.
Multi-GNSS Disciplined Oscillator
(MGDO) teknolojisi ile GPS, GLONASS,
Galileo, BeiDou ve QZSS sistemlerinden
gelen sinyalleri işleyen cihaz, nanosaniye
hassasiyetinde doğru zaman bilgisi sağlıyor.
Uydu bağlantısı kesilse bile zaman
kaymasını minimize ediyor, hassas osilatörü
sayesinde de uzun süreli stabilite
sunarak kesintisiz çalışmayı mümkün
kılıyor.
Telekom altyapıları için NTP ve PTP protokolleri
ile tam uyumlu olan sistem, yüksek
güvenlik gerektiren sektörlerde de kullanılabilecek.
GNSS sinyallerinin kesintiye
uğradığı durumlarda bile hassas zamanlamaya
devam edilmesi sağlanacak.
Zorlu çevresel koşullara dayanıklı olarak
tasarlanan Netaş Hassas Saat Üreteci, titreşim,
mekanik şok ve sıcaklık değişimlerine
karşı yüksek dayanıklılık göstererek
uzun ömürlü ve güvenilir bir çözüm sunuyor.
Turkcell’in yenilikçi vizyonuyla güçlenen
Netaş Hassas Saat Üreteci, ilerleyen süreçte,
5G baz istasyonlarından finans sektörüne,
savunmadan enerjiye kadar birçok
alanda güvenilir ve kesintisiz haberleşme
imkânı sağlama özelliği ile öne çıkıyor.
17
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Getac zorlu koşullara dayanıklı
yeni B360 ve B360 Pro dizüstü
bilgisayarlarını duyurdu
Yeni nesil B360 ve B360 Pro, en yeni Intel® CoreTM Ultra Serisi 2 işlemcilere
ve Intel® AI Boost teknolojisine sahip Getac’ın tamamıyla dayanıklı dizüstü
bilgisayarlar. Her iki dizüstü bilgisayar da sektöre özel çok çeşitli yapılandırmalar ve
kişiselleştirme esnekliği sunuyor, bu da müşterilerin cihazları tam ihtiyaçlarına göre
uyarlayabileceği anlamına geliyor…
Sektör Market
IT network
kadar daha yüksek veri hızlarının yanı
sıra yüzde 60’a kadar daha düşük gecikme
süresi sunuyor.
B360 Pro’da standart olarak çift yüksek
kapasiteli pil bulunurken, isteğe bağlı
NVIDIA Quadro RTX A500 4GB ayrık
grafik denetleyicisi işlem performansını
etkilemeden görselleri bir üst seviyeye
taşıyor. B360 Pro ayrıca üçüncü bir SSD
(toplamda 6 TB’a kadar depolama kapasitesi
için), üçüncü pil, DVD sürücüsü
veya Blu-Ray sürücüsünü gerektiği gibi
barındırabilen isteğe bağlı bir medya yuvası
içerir.
18
Dayanıklı bilgisayar ve mobil video çözümlerinin
lider sağlayıcısı Getac Technology
Corporation (Getac), saha
hizmeti, kamu hizmetleri ve savunma
gibi sektörlerdeki profesyonellere karşılaştıkları
günlük zorlukların üstesinden
gelmeleri için iki güçlü ve çok yönlü çözüm
sunan yeni nesil ve tamamen dayanıklı
B360 ve B360 Pro dizüstü bilgisayarlarını
piyasaya sürdüğünü duyurdu.
B360, kamu hizmeti ve saha hizmeti sektörlerinde
çalışan profesyoneller için idealdir;
B360 Pro ise savunma profesyonellerinin
benzersiz ihtiyaçları göz önünde
bulundurularak üretilmiş.
Yeni Nesil Yapay Zekaya
Hazır Performans
Yeni nesil B360 ve B360 Pro, tamamen
dayanıklı üretim kalitesini çeşitli yenilikçi
teknoloji güncellemeleriyle bir araya
getiriyor. Buna en yeni Intel® CoreTM
Ultra Series 2 işlemciler ve kullanıcıların
görevleri hızlı ve sorunsuz bir şekilde yerine
getirmek için cihaz üzerindeki Edge
AI’dan yararlanmalarını sağlayan Intel®
AI Boost teknolojisi de dahildir. Getac
endüstri müşterileriyle Llama 3.1 8B kullanılarak
yapılan yakın tarihli bir metinden
rapora değerlendirme testinde, B360
üzerinde çalışan AI uygulamaları kapsamlı
metinleri birkaç saniye içinde tam
raporlara dönüştürebildi. Bu güçlü Edge
AI performansı, özellikle gerçek zamanlı
işleme, yüksek düzeyde veri gizliliği ve
güvenliği, çevrimdışı yetenek ve maliyet
verimliliği gerektiren senaryolarda bulut
AI’ye göre önemli operasyonel avantajlar
sunuyor.
Yeni nesil B360 ve B360 Pro, inanılmaz
hızlı veri aktarımı için iki adede kadar
ThunderboltTM 4 bağlantı noktası da
dahil olmak üzere çok yönlü yeni I/O seçeneklerine
sahiptir. LifeSupport çalışırken
değiştirilebilir pil teknolojisi, cihazları
vardiya ortasında yeniden şarj etme
ihtiyacını en aza indirerek üretkenliği
artırırken, WiFi 7, WiFi 6’dan beş kata
Özel Sektör İhtiyaçlarını
Karşılamak İçin Tamamen
Özelleştirilebilir
Yeni nesil B360 ve B360 Pro’nun her ikisi
de sektöre özel çeşitli konfigürasyonlarda
sunuluyor ve donanım, yazılım,
aksesuar ve hizmeti kapsayan siparişe
göre özelleştirme seçenekleriyle daha
da uyarlanabilir hale getiriliyor. Sonuç
olarak, müşteriler yalnızca küçük ölçekli
siparişlerde bile cihaz özelliklerinin
amaçlanan kullanım durumlarına uygun
olmasını sağlayabiliyor. Başlıca sektör
örnekleri şunlardır:
• Saha Servis Profesyonelleri İçin Optimum
Üretkenlik: Saha servis profesyonelleri,
güvenli veri erişimi, uzaktan
iletişim, istihbarat toplama ve daha
fazlası için Getac dayanıklı cihazlarına
güvenerek, karşılaştıkları ortam veya
durum ne olursa olsun karmaşık görevleri
hızla tamamlayabilirler. Kuruluşlar,
sahadaki çalışan verimliliğini optimize
etmek ve operasyonel hedeflere etkin bir
şekilde ulaşmak için yeni nesil B360 cihazlarını
bir dizi özel yazılım, donanım,
aksesuar ve servis seçeneği ile özelleştirebilirler.
B360 ve B360 Pro, akıllı kart
okuyucu, RFID ve parmak izi okuyucu
gibi birden fazla kimlik doğrulama seçeneği
sunarak veri güvenliğini korurken
sorunsuz cihaz erişimi sağlamaya yardımcı
oluyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Sektör Market
IT network
• Kamu Hizmetleri Profesyonelleri
İçin Son Derece Verimli Mobil CBS,
Ölçme ve Haritalama: Yeni nesil B360,
MIL-STD-810H, MIL-STD-461G ve IP66
sertifikalarının yanı sıra 6 ft düşmeye
karşı dayanıklılığı sayesinde uzak yerlerde
ve/veya olumsuz hava koşullarında
mobil GIS, ölçme ve haritalama görevleri
için idealdir. İsteğe bağlı güvenli taşıma
çantası taşınabilirliğe yardımcı olurken,
Getac Virtual GPS Utility gibi yazılımlar
aynı anda beş adede kadar GPS uygulamasını
yönetmek için hızlı ve güvenilir
bir yol sunar. Daha da fazla doğruluk
gerekiyorsa, yeni nesil B360 isteğe bağlı
yüksek doğruluklu GPS modülü ve anteni
ile donatılabilir ve konum doğruluğunu
en üst düzeyde sağlar.
• Savunma Profesyonelleri İçin Güvenli,
Emniyetli Komuta ve Kontrol:
Savunma endüstrisinde komutanlar,
kritik kararları almak ve tehditlere karşı
koymak için gerçek zamanlı istihbarat,
askeri veri entegrasyonu ve güvenli iletişim
için Getac dayanıklı cihazlarına
güveniyor. Yeni nesil B360 Pro, sahada
kesintisiz çalışma için standart olarak
uzatılmış pil ömrüne sahipken, isteğe
bağlı güvenli araç yuvası herhangi bir
aracı hızlı bir şekilde mobil bir komuta
istasyonuna dönüştürebiliyor. B360 Pro
ayrıca gerektiğinde iki PCMCIA okuyucu
içerecek şekilde özelleştirilebiliyor
(bir tanesi standart olarak sunuluyor) ve
harici adaptörlere ihtiyaç duymadan cihaz
işlevselliğini daha da artırıyor.
Getac Technology Corporation Başkanı
James Hwang “Açık kaynak ve Uzmanların
Karışımı (MoE) dil modellerinin
popülaritesi hızla artmaya devam ederken,
sunulan operasyonel avantajlardan
tam olarak yararlanmalarını sağlayan
yenilikçi dikey pazar yapay zeka uygulamaları
geliştirmek için endüstri müşterileriyle
işbirliği yaptık. Bu gelişmeler, yeni
nesil B360 ve B360 Pro gibi dayanıklı
Edge AI cihazlarına olan talebi artıracak
ve saha hizmeti, kamu hizmetleri ve savunma
sektörlerinde AI’nın benimsenmesini
hızlandıracak.” açıklamalarında
bulunarak “Sektöre özel çözümlerimiz
ve özelleştirme yeteneklerimiz, müşterilere
belirli kullanım durumları için cihaz
seçerken çok daha fazla kontrol sağlayarak
üretkenliği en üst düzeye çıkarmaya
ve yatırımlarından hızlı bir şekilde geri
dönüş sağlamaya yardımcı oluyor.” ifadelerini
kullandı.
Yeni nesil B360 ve B360 Pro Nisan ayında
satışa sunulacak.
19
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk Telekom ve Nokia’dan endüstriyel
müşterilerin dijital dönüşümüne katkı
Yenilikçi teknolojileri dünyayla aynı anda Türkiye’ye kazandırma amacıyla küresel
iş birliklerine imza atan Türk Telekom, dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden
Nokia ile GSMA Mobil Dünya Kongresi’nde private (özel) 5G destekli akıllı fabrika
uygulamalarını tanıttı. Türk Telekom’un 5G vizyonu doğrultusunda sunduğu yenilikçi
çözümler, üretim süreçlerinde güvenliği artırırken esneklik ve verimlilik sağlayarak
endüstrilerde dijital dönüşümü hızlandırıyor…
Sektör Market
IT network
20
Dijital çağın olanaklarını dünyayla aynı
anda Türkiye’ye sunmak üzere private
5G ve yeni nesil teknolojiler alanında
çalışmalarını ve yatırımlarını sürdüren
Türk Telekom hem yerel hem de küresel
düzeyde dünyanın önde gelen şirketleri
ile iş birlikleri gerçekleştirmeye devam
ediyor. Endüstriyel dönüşümü hızlandıran
ürün ve hizmetler geliştirerek,
Türkiye’nin dijital dönüşümüne hız kazandırmayı
amaçlayan Türk Telekom,
dünyanın önde teknoloji markalarından
Nokia ile İspanya’nın Barselona kentinde
düzenlenen GSMA Mobil Dünya Kongresi’nde
5G bağlantılı üretim ortamında
Endüstri 4.0 denemeleri gerçekleştirdiğini
duyurdu. Türk Telekom ve Nokia’nın
5G’nin düşük gecikme süresi, yüksek
bant genişliği ve hızlı veri iletim kabiliyetlerini
kullanarak görüntülemeyle
anlık denetim sayesinde çalışan güvenliğini
üst seviyeye taşımaya ve üretimde
verimliliği artırmaya yönelik akıllı fabrika
uygulamaları MX Content ürünü
demo gösterimle katılımcılara sunuldu.
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Güçlü
fiber altyapımız ve teknoloji alanındaki
birikimimiz ile dijital dönüşüme liderlik
etmeyi sürdürüyoruz. Bu meseleyi bir
milli sorumluluk meselesi olarak görüyor,
yenilikçi teknolojileri sağlık, eğitim,
spor, sanat gibi hayatın tüm alanlarında
ve ülkemizin her köşesinde kullanıcılarımızın
hizmetine sunuyoruz. 5G’nin
getirdiği olanaklar birçok sektörde güçlü
ve faydalı dönüşümler yaratacak. Biz de
bu alandaki vizyonumuz doğrultusunda
tüm sektörleri kapsayan öncü çalışmalar
yapıyoruz. Akıllı şehircilik, akıllı
tarım, akıllı fabrika projelerimizle dijital
geleceği inşa ediyoruz. İş sağlığı, çalışan
güvenliği ve verimlilik konularına odaklandığımız
uygulamalarda Nokia ile
başarılı Sanayi 4.0 denemeleri gerçekleştirdik.
Bu iş sağlığı ve çalışan güvenliği
açısından büyük bir adım. Denemelerde
gerçek zamanlı video analitiği ve yapay
zekâ teknolojilerinin yanı sıra özel 5G
endüstriyel şebeke teknolojisinden yararlanılarak
başarılı sonuçlar elde ettik.
Bu çalışmalar bize 5G’nin düşük gecikme
süresi, yüksek bant genişliği kabiliyetleriyle
sektörlere katacağı verimliliği
tekrar ispatlamış oldu. 5G’ye en hazır
operatör olarak 5G’ye geçtiğimizde, bu
kazanımlarımızla ülkemize değer katan
çok fazla çalışmaya imza atacağız. Ayrıca
MWC’de Nokia MX Context demolarını
da deneyimledik.” diye konuştu.
Nokia Bulut Ağ ve Servisleri’nin Kurumsal
Kampüs Uç Çözümleri Başkan
Yardımcısı Stephan Litjens şunları ifade
etti, “Türk Telekom’un, Türkiye’deki
endüstriyel dijitalleşmeyi hızlandırmak
amacıyla Nokia MX Context ve özel 5G
teknolojisini bir araya getirme konusundaki
ilgisinden büyük memnuniyet
duyuyoruz. MX Context’in gelişmiş yapay
zeka destekli sensör füzyonu ve konumlandırma
yeteneklerinin özel 5G’nin
yüksek performanslı bağlantısıyla birleşmesi
sayesinde, endüstrilerin çalışan
güvenliğini artırmasına, operasyonel verimliliği
iyileştirmesine ve otomasyonu
daha ileri seviyeye taşımasına yardımcı
olabiliriz” dedi.
Denemede endüstriyel kampüsten toplanan
verilerden maksimum fayda sağlamak
amacıyla, fabrika veri merkezinde
akıllı otomasyon fırsatları için yapay
zekâ tabanlı çıkarımı mümkün kılmak
üzere gerekli bilgi işlem yeteneklerine
sahip bir Edge bilişim ve yapay zekâ
platformu (Nokia MX Industrial Edge,
MXIE) oluşturuldu. MX Context çözümü
izleme, konumlandırma ve işçi güvenliği,
operasyonel teknoloji için çok
modlu sensör füzyonu ve yapay zekâ
çıkarımı sağlama olmak üzere iki farklı
kullanım senaryosu içeriyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Yapay zekâ destekli veri eğitimiyle
içeriklerde hata riski minimuma iniyor!
Dijitalleşmenin hız kazandığı günümüzde doğru ve güvenilir veriye ulaşmak
her zamankinden daha önemli hale geldi. Bu noktada içerik üretiminde hataları
minimuma indirmek ve kullanıcı deneyimini üst seviyeye taşımak için yapay zekâ
destekli veri eğitimi büyük bir rol oynuyor. Özellikle içerik üretimi ve pazarlama
alanlarında doğru ve güvenilir veri kullanımı, başarılı stratejilerin temelini
oluşturuyor…
“Doğru verilerle eğitilmiş modellerimiz
sayesinde hatasız
içerikler oluşturuyoruz”
KLOK olarak yapay zekâ destekli veri
eğitimiyle iş birliği yaptıkları firmaların
içeriklerindeki hata oranını minimuma
indirdiklerini söyleyen Deniz Bensusan,
şunları söyledi: “Markalar artık sadece
geniş kitlelere hitap etmekle kalmıyor
bireysel müşteri ihtiyaçlarını da öngörebiliyor.
Bunun yanı sıra hedef kitlelere
uygun özgün içerik üretimi pazarlama
Sektör Market
IT network
stratejilerine hızla optimize edilebiliyor
ve değişen koşullara uyum sağlanabiliyor.
Tam da bu noktada geniş hacimde
SEO makaleleri üreterek organik trafiği
artırma konusunda uzmanlaşmış yapay
zekâ tabanlı içerik üretim ajansı olarak,
şirketlere dinamikleri ve hedefleri ışığın-
Firmaların içerik üretimi ve pazarlama
süreçleri doğru veri kullanımına bağlı
olarak şekilleniyor. Geleneksel yöntemlerle
işlenen verilerde hata payı yüksek
olabilirken, yapay zekâ destekli veri eğitimi
sayesinde bu risk en aza indiriliyor.
Yapay zekânın veri eğitiminde büyük
miktarda veriyi doğru analiz ederek bu
verilerden anlamlı bilgiler çıkardığını
söyleyen KLOK Kurucusu Deniz Bensusan,
bunun özellikle pazarlama stratejileri
kapsamındaki içeriklerin daha güvenilir
ve hatasız olmasına büyük katkı
sunduğunu söyledi.
“Veri eğitiminin kişiselleştirilmiş
kampanyalara katkısı
büyük”
Pazarlama stratejilerinin başarısının hedef
kitleye ulaşan içeriklerin kalitesine
ve güvenilirliğine bağlı olduğunu söyleyen
Deniz Bensusan, “Özellikle kurumların
iletişim süreçlerinde hayati öneme
sahip olan içeriklerin güvenilirliği, kullanılan
veri kaynaklarının doğruluğuna
bağlıdır. Bu noktada devreye giren yapay
zekâ destekli veri eğitimi, müşteri davranışlarını
analiz ederek kişiselleştirilmiş
kampanyalar oluşturulmasına büyük
katkı sunuyor. Sağlık ve finans kuruluşları,
içerik üretim ve paylaşım hızlarındaki
düşüş nedeniyle rekabette geriye
düşebiliyor. Veri odaklı eğitilen yapay
zekâ ajanları ise bu süreci büyük ölçüde
kolaylaştırarak, kurumların dijitalleşen
dünyada sürekli içerik üretebilmesini
ve rekabet gücünü korumasını sağlıyor.
Ajanların veri eğitiminde otomasyonu
artırması sayesinde markalar, hedef
kitlelerine daha uygun ve etkili mesajlar
iletebiliyor. Bu dinamik yaklaşım
kurumların değişen piyasa koşullarına
hızla uyum sağlamasını kolaylaştırıyor.
Böylece markalar, pazarlama dünyasında
büyük bir devrim yaratan bu teknolojileri
etkin bir şekilde kullanarak hem
müşteri deneyimini iyileştirebiliyor hem
de rekabet avantajı elde edebiliyor” dedi.
da çözümler sunuyoruz. Bu kapsamda
geliştirdiğimiz yapay zekâ orkestrasyonumuz,
her müşterimizin sektörel ihtiyaçlarını
göz önüne alarak otomatik
içerik optimizasyonu yapabiliyor. Şirketlerin
içeriklerini yaratıcılıkla besleyen
orkestrasyonumuz doğrultusunda yapay
zekâ destekli veri eğitimiyle kullanıcı verilerini
analiz ediyor ve her bir müşteriye
özel kişiselleştirilmiş içerikler sunuyoruz.
Bu yaklaşım, kurumların müşteri
deneyimini dönüştürürken, pazarlama
stratejilerinin etkisini de üst seviyelere
taşıyor. Doğru ve güncel verilerle eğitilmiş
modellerimiz sayesinde şirketler,
hedef kitlelerine daha tutarlı ve hatasız
içeriklerle ulaştırıyor. KLOK olarak iş ortaklarımızın
müşteri deneyimine katkı
sağlayarak rekabette öne çıkmaları için
çalışmalarımıza devam edeceğiz.”
21
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk Telekom 2024’te
mobilde sektörün oyun kurucusu oldu
Yenilikçi teknolojileriyle hem ulusal hem de global seviyede Türkiye’yi geleceğe
taşıyan Türk Telekom, 2024 yılında teknoloji alanındaki bilgi birikimi ve deneyimini
hayatın her alanına entegre ederken, teknoloji ihraç etme vizyonuyla yatırımlarına
hız kesmeden devam etti. Türk Telekom, Türkiye’nin dijital dönüşümünde kritik rol
oynayan fiberdeki gücünü mobile taşıyarak Fiber Mobilite çağını başlattı. 5G’ye en
hazır operatör olan Türk Telekom Fiber Mobilite Çağı’nda dünya ortalamasının da
üzerinde mobil istasyonlarının %54’ünü fiberle bağladı…
Sektör Market
IT network
22
Türk Telekom, 2024 yılının finansal ve
operasyonel sonuçlarını açıkladı. Konsolide
gelirleri yıllık bazda yüzde 11,8 reel
artışla 161,7 milyar TL’ye yükselen Türk
Telekom’un FAVÖK’ü yüzde 30,5 reel
artışla 63,1 milyar TL’ye ulaştı. FAVÖK
marjı ise yıllık bazda 560 baz puan iyileşerek
yüzde 39,1 oldu. Net kârını 8,5
milyar TL olarak açıklayan Türk Telekom’un
yatırım harcamaları ise yıllık
bazda yüzde 11,5 reel artışla 41,5 milyar
TL’ye yükseldi.
2025 yılına ilişkin beklentilerini de duyuran
Türk Telekom, operasyonel gelirlerinde
yüzde 8-9 bandında büyüme,
konsolide FAVÖK marjında yüzde 38-40
aralığında seyreden bir oran ve yatırım
harcamalarının satış gelirlerine oranında
yüzde 28-29 seviyelerinde bir performans
öngörüyor. Türkiye’nin dijital
dönüşümüne öncülük eden Türk Telekom,
53,2 milyon abonesiyle sektördeki
konumunu sürdürürken, yüksek hızlı interneti
ülkenin dört bir yanına ulaştırma
hedefiyle fiber yatırımlarına hız kesmeden
devam etti. 2024 yıl sonunda 475 bin
kilometre uzunluğa ulaşan fiber ağı, 33,1
milyon haneye erişim sağlayarak Türkiye’nin
dijital altyapısını güçlendirdi.
Türk Telekom CEO’su
Ümit Önal: “2024’te güçlü
büyümemizi sürdürdük”
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 2024
yılı finansal ve operasyonel sonuçlarını
değerlendirerek, olumlu göstergelerin etkili
bir performansa zemin hazırladığını
belirtti. Önal, “Zorlu geçen bir yılı daha
öngörüleri aşan iş sonuçlarıyla tamamladığımızı
paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.
Ana iş kollarımız sabit internet
ve mobil beklentilerimizin ötesinde
başarılı temel performans göstergeleri
sergilerken, tüm faaliyet alanlarımız
sağlıklı konsolide finansal sonuçların
elde edilmesine katkı sağladı” dedi. Şirketin
geçen yıl 144,6 milyar TL olan
konsolide gelirlerin yüzde11,8 reel artışla
161,7 milyar TL’ye yükseldiğini ifade
eden Önal, FAVÖK’ün yüzde 30,5 reel
artışla 63,1 milyar TL, FAVÖK marjının
ise 560 baz puan artışla yüzde 39,1 olarak
gerçekleştiğini aktardı. Sabit internet
ve mobil hizmetlerin toplam faaliyet
gelirlerinin yüzde 74,2’sini oluşturduğunu
belirten Önal, İki iş kolunun gelirlerindeki
toplam 17,6 milyar TL’lik artışın
yıllık büyümeye önemli katkı sağladığını
vurguladı. Önal, toplam yatırım harcamalarının
yıllık bazda yüzde 11,5 reel
yükselişle 41,5 milyar TL’ye ulaştığını
belirterek, yatırım harcamalarının gelire
oranının yüzde 25,7 seviyesinde gerçekleştiğini
söyledi.
“Türkiye’yi fiber ağlarla
donatmaya devam ediyoruz”
Türkiye’nin dört bir yanında fiber yatırımlarına
hız kesmeden devam ettiklerini
vurgulayan Önal, “Ülkemizi geleceğin
teknolojilerine hazırlarken, her ilde,
her ilçede fiber altyapıyı güçlendirme
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2024 yılı
sonunda fiber ağ uzunluğumuz 475 bin
kilometreye ulaştı. Fiber hane erişimimiz
33,1 milyona yükselirken FTTH/B
erişimi 13,5 milyon haneye genişledi,
toplam fiber abone sayımız ise 13,7 milyona
yükseldi” dedi. Önal sözlerini şöyle
sürdürdü, “Mevcut fiber altyapımızla
Türkiye genelinde ortalama 300 Mbps’in
üzerinde hız verebilecek; 9 milyondan
fazla haneye ise 1 Gbps erişim hızı sağlayabilecek
durumdayız”.
“5G’ye en hazır operatör
olmamızın sebebi rakipsiz
fiber altyapımız”
5G teknolojilerindeki çalışmalarla
5G’nin yol haritasının çizilmesinde aktif
roller üstlendiklerini belirten Önal, 5G
teknolojisinde öncü çalışmalara imza attıklarını
belirterek, “Türkiye’nin ilk canlı
5G maç yayını, ilk 5G destekli çevrim
içi uzaktan ameliyat, ilk otonom traktör
gibi birçok yeniliği hayata geçirdik. Türk
Telekom olarak Türkiye’nin dijital dönüşümünü
için yenilikçi teknolojileri hayatın
her alanına entegre etmeye devam
ediyoruz. Biz bugün LTE baz istasyonlarımızın
%54’ünü şimdiden fibere bağlamış
durumdayız ve tüm yatırımlarımızı
yıllardır 5G’ye tam uyumlu olacak şekilde
gerçekleştiriyoruz. Biz 5G’ye sadece
altyapı açısından bakmıyor, ülkemizin
5G teknolojisini üreten ve dünyaya ihraç
eden bir konumda olması için çalışıyoruz.
Global teknoloji devleriyle iş birliklerimizi
sürdürürken, yerli teknoloji
ekosistemine yaptığımız yatırımlarla da
ülkemizin 5G yolculuğuna katma değer
sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin
dijital geleceğini tasarlayan Türk
Telekom’un, güçlü fiber altyapısı ve teknoloji
bilgi birikimi ile en yeni teknolojileri
hayatın her alanında kullanıcılarıyla
buluşturmaya devam ettiğini kaydeden
Önal, “5G ve ötesi teknolojileri ulaşım,
sağlık, eğitim, tarım, akıllı şehirler ve
spor gibi alanlara entegre ederek, dijital
dönüşüme liderlik ediyoruz. Türkiye’nin
ilk stadyum isim sponsorluğundan Akıllı
Stadyum Projeleri’ne, VAR sisteminin
uygulanmasından Yarı Otomatik Ofsayt
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Sistemi’ne kadar birçok teknolojik dönüşüme
öncülük ettik, 5G teknolojisini
spor alanında da aktif şekilde kullanıma
sunduk. Türk Telekom olarak, sporun
dijitalleşmesine yönelik yatırımlarına
devam ederek, 5G teknolojisini dört büyük
spor kulübünün stadyumlarında
taraftarlarla buluşturduk. 5G teknolojisiyle
stadyum deneyimini daha hızlı, etkileşimli
ve kesintisiz hale getirdik. Türkiye’nin
5G’ye en hazır operatörü Türk
Telekom olarak, Türkiye’de teknolojinin
ulaştığı noktayı simgeleyen çok önemli
bir ilke daha imza attık. Trendyol Süper
Lig’in teknoloji sponsoru olarak, 5G teknolojisiyle
2024 – 2025 sezonun ilk 5G
canlı TV yayın bağlantısını gerçekleştirerek,
yeni bir dönemi başlattık” dedi.
Mobilde yüksek performans
Mobil segmentteki büyümeye dikkat
çeken Önal, “2024, müşteri güvenini kazanan
stratejilerimizle mobilde rekorların
yılı oldu. Mobilde 357 bin bin net
abone kazanımı ile 4. Çeyrekte, 2018’den
bu yana en iyi 4. Çeyrek performansını
sergiledik. Mobil abone tabanımız rekabetin
oldukça üzerinde yıl boyunca
1,1 milyon genişleyerek yüzde 4,3 büyüdü
ve 27,3 milyona çıktı. Faturalı baz
2024 yılında 1,9 milyon artış ile bir yıl
içerisindeki tarihi en yüksek net abone
kazanımına ulaşarak yıllık yüzde 10,5
büyüdü. Böylece geçen sene yüzde 70,8
olan faturalı abonelerin mobil portföy
içindeki payı yüzde 75’e yükseldi” dedi.
Mobil numara taşımada son 3 yıl en çok
tercih edilen operatör olduklarını belirten
Önal, “Artan müşteri talepleri ve rekabetçi
tekliflerimiz sayesinde mobilde
istikrarlı büyümemizi sürdürüyoruz”
diye ekledi. Önal “Mobil iş kolumuz pazardaki
yükselişini 2024 yılında sağlam
rakamlarla kanıtlayarak, sektöre geç giren
bir oyuncudan yıllar içinde oyunun
kurallarını değiştiren bir oyuncuya dönüşümünü
ortaya koydu. Son birkaç yılda
aktif olarak izlediğimiz etkili stratejimiz
sayesinde net abone kazanımından
ARPU büyümesine ve abone pazar payına
her alanda birinci olduk. Abone ve
servis geliri pazar paylarımızı aynı anda
artırmayı başardık. Mobil abone ve AR-
PU’daki kuvvetli büyümeyi 2025 yılında
da sürdüreceğimize inanıyoruz” dedi.
“Türk Telekom, sürdürülebilirlik
yolculuğunda küresel iş
birliklerini sağlamlaştırıyor”
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, sürdürülebilirliği
Türk Telekom’un temel stratejilerinden
biri olarak gördüklerini vurgulayarak,
“Geleceği iyileştiren teknoloji
vizyonumuz doğrultusunda, çevresel etkilerimizi
en aza indirmeye odaklanıyor
ve bu alandaki öncü çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Dünyanın en büyük çevre
raporlama platformu olan Karbon Saydamlık
Projesi’nin (CDP) İklim Değişikliği
Programı’nda son iki yıl içerisinde dört
kademe yükselerek ‘A’ Liderlik seviyesine
ulaştık. 2024 yılı itibarıyla, Çevresel, Sosyal
ve Yönetişim (ÇSY) performansımızı
ilk Entegre Faaliyet Raporu aracılığıyla
tüm paydaşlarımızla paylaştık. Ayrıca
küresel iş birliklerimizi artırarak GSMA
İklim Eylem Görev Gücü’ne katılarak
önemli bir adım attık.
2030 itibarıyla Kapsam 1 ve Kapsam 2
emisyonlarında 2020 baz yılına nispeten
yüzde 45’lik bir azaltım yapmayı hedeflerken,
2050 yılında ise Türkiye ve GSMA
hedefleri ile uyumlu olacak şekilde Net
Sıfır’a ulaşmayı planlıyoruz” dedi.
“Türk Telekom’un yatırımları
Türkiye’nin dijital geleceğini
inşa ediyor”
Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, Türkiye’nin
dijital dönüşümünde kritik bir
rol üstlendiklerini vurgulayarak, “Sabit
internet imtiyaz yenilemesi için yasal
süre içinde müracaatımızı yaptık. Türk
Telekom olarak yıllardır dile getirdiğimiz
bir gerçek var: Bizim altyapımız,
Türkiye’nin altyapısıdır. Ülkemizin dört
bir yanında, en batısından en doğusuna,
en kuzeyinden en güneyine kadar, fiber
yatırımlarımızı ülkemizin hizmetine
sunuyoruz. Ülkemizin dijital geleceğini
inşa ederken, yalnızca büyük şehirlerin
merkezlerine değil, en ücra köşelere kadar
ulaşıyoruz. Türkiye’yi dünyaya bağlayan
noktadayız. Bütün bunları nasıl
fiber yatırımlarımızla yapıyoruz. Sektöründe
en çok yatırım yapan şirket olarak,
bu sorumluluğu gururla taşıyoruz”
dedi.
Sektör Market
IT network
23
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
WatchGuard,
FireCloud Internet Access’i tanıttı
Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard® Technologies,
hibrit güvenli erişim hizmet sınırı (SASE) ürünleri ailesinin ilki olan FireCloud Internet
Access’i tanıttı. FireCloud, hemen hemen aynı yapılandırmalarla, hiçbir öğrenme
gereksinimi olmadan Firebox’lar ve FireCloud arasında tutarlılık sağlıyor ve hibrit
kuruluşlar başta olmak üzere WatchGuard’ın iş ortaklarının ihtiyaçlarını kapsamlı bir
şekilde karşılıyor…
Sektör Market
IT network
24
Dünyada siber güvenliği yönetmek, geleneksel
şirket içi ve bulut/hizmet olarak
güvenlik duvarı (FWaaS) ortamlarını birleştiren
hibrit ağları yönetmek anlamına
geliyor. SASE çözümleri sunan birçok
tedarikçi, bütünleşmiş şirket içi ortamların
önemini göz ardı ediyor ve bu da bir
SASE çözümünün dağıtımının değerini
azaltıyor. Bir SASE çözümü bu ortamları
dikkate almadığında, ayrı ayrı yönetilen
izole sistemler oluşturarak gereksiz
karmaşıklığa ve ek yüke neden oluyor.
WatchGuard Cloud ile entegre olan, Firebox
ile bütünleşik politika yönetimini
paylaşan, hizmet olarak güvenlik duvarı
(FWaaS) ve güvenli web ağ geçidini
(SWG) birleştiren FireCloud Internet Access,
karmaşıklık olmadan sağlam koruma
sunduğu için hibrit ortamlar için
doğru bir seçenek oluyor. WatchGuard,
yönetilen hizmet sağlayıcıların (MSP’ler)
hibrit ortamlarına uygun bir benimseme
modeliyle müşterilerine değerli bir SASE
çözümü sunmalarını sağlıyor. WatchGuard
Unified Security Platform® mimarisinin
bir parçası olan bu çözüm, Kimlik,
Ağ ve Uç Nokta güvenlik bileşenlerini,
WatchGuard Cloud’da bütünleşik yönetimi
ve WatchGuard uç noktaları için ortak
bir kurulum çerçevesini içeriyor.
“Bu Sınırlamaların Üstesinden
Gelmek İçin Yeni Bir Hibrit
SASE Yaklaşımı Geliştirdik”
WatchGuard Ürün Müdürü Andrew
Young, “FireCloud İnternet Erişimi, günümüz
işletmelerinin karşılaştığı gerçek
zorluklar için gerçek güvenlik sağlıyor.
Uzak ve dağınık çalışma ortamları geliştikçe
ve şirketler Bulut’a geçtikçe, tehdit
yüzeylerinin çeşitliliği ve korunması gereken
uç noktaların konumu genişledi.
Mevcut çözümler, güvenlik ekiplerinin
ağ güvenliklerini SASE dağıtımlarıyla
uyumlu bir şekilde sorunsuzca yönetmelerine
izin vermiyor, bu da güvenlik
boşlukları ve yönetim karmaşıklıkları
yaratıyor. Bu sınırlamaların üstesinden
gelmek için FireCloud Internet Access ile
başlayan yeni bir hibrit SASE yaklaşımı
geliştirdik.” açıklamasında bulundu.
FireCloud Internet Access,
Hibrit Güvenlik, Kolay Dağıtım
ve Esneklik Sunuyor
FireCloud Internet Access, hibrit Bulut/
şirket içi ortamlar için benzersiz bir şekilde
tasarlanmış olmasının yanı sıra,
dağıtım kolaylığı, esnek ve ölçeklenebilir
lisanslama ve fiyatlandırma ve Watch-
Guard’ın tehdit algılama ve yanıt platformuyla
entegrasyon sunuyor.
1. Hibrit Ortamlar için Tasarlandı:
Hibrit bir ortama değer ve fayda sağlamak
için tasarlanan çözümünden biri
olan WatchGuard’ın SASE mimarisi,
yalın BT ekipleri veya MSP’ler için daha
kolay yönetim, tutarlı güvenlik kontrolleri
ve diğer SASE tekliflerine göre daha
düşük maliyet anlamına geliyor.
2. Dağıtım Kolaylığı Sağlıyor: Yöneticiler,
tutarlı ilke yapıları ve terminoloji kullanarak
yönetmeyi kolaylaştıran tek bir
arayüz ile güvenlik ilkelerini yapılandırıyor
ve uygulayabiliyor. Güvenlik ayarları,
dünya çapındaki tüm WatchGuard tarafından
barındırılan varlık noktalarına
(PoP’lar) otomatik olarak dağıtılıyor ve
kullanıcı nerede olursa olsun tutarlı politika
uygulaması sağlanıyor. FireCloud
istemcileri WatchGuard Cloud’dan sağlandığı
için dağıtımı ve yönetimi oldukça
kolay bir şekilde sağlanıyor.
3.Esnek ve Ölçeklenebilir Sunuyor:
WatchGuard’ın FlexPay ile sunduğu
esnek fiyatlandırma, yönetilen güvenlik
hizmetleri sağlayıcısı (MSSP) işinin
kurulmasına ve büyümesine yardımcı
oluyor. Bir hizmet olarak güvenlik duvarı
olarak, kullanıcı sayısı performansı etkilemiyor
ve müşteri büyümesiyle daha
fazla lisans kolayca ekleniyor.
İş ortaklarının ve müşterilerinin ihtiyaçlarını
karşılamak için eksiksiz bir SASE
çözümü sunmaya odaklanan Watch-
Guard, ilerleyen dönemlerde özel erişim
SD-WAN, ZTNA ve CASB’yi kapsayan
FireCloud çözüm ailesi oluşturacak ve
dağıtacak. Aynı zamanda FireCloud, ThreatSync
+ hizmet olarak yazılım (SaaS)
ile aşırı izleme tehdit tespiti ve yanıtı
sağlayan entegrasyonlardan da müşterilerinin
yararlanmasını sağlayacak. Ayrıca
her müşteri, cihaz yönetimini basitleştiren
WatchGuard Universal Agent ile
bütünleştirilecek.
“Müşterilerimizin Ağlarını Korumak
İçin Uygun Fiyatlı ve
Etkili Bir Çözüm”
Verus Başkanı Kevin Willette, “SASE, ağ
ve güvenlik işlevlerini Bulut tabanlı bir
hizmette birleştiren güvenli bağlantının
geleceğidir. FireCloud İnternet Erişimi
ve hibrit SASE mimarisine genel yaklaşımıyla
WatchGuard’ın MSP’ler için
özel olarak tasarlanmış güçlü siber güvenlik
çözümleri sunma konusundaki
odağı tam olarak sergileniyor. Bu, müşterilerimizin
ağlarını ve kullanıcılarını
korumak için uygun fiyatlı ve etkili bir
çözümdür. Müşterilerimiz, Firebox’ımızda
bulunan aynı kurumsal güvenliği
kullanmaya devam eder, bu da işimi
daha verimli hale getirir ve karlılığımızı
artırır.” ifadelerini kullandı.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Inforte, Shifra satın almasıyla Ortadoğu ve
Afrika pazarlarına giriyor
Inforte, Ortadoğu ve Afrika’nın önde gelen katma değerli siber güvenlik
distribütörlerinden Shifra’yı satın alarak bölgedeki gücünü artıracağını açıkladı.
Kapsamlı ürün portföyü, uçtan uca çözümler ve deneyimli mühendislik hizmetleri
desteğini beraberinde getiren bu stratejik birleşme, Inforte’nin Türkiye pazarındaki
uzmanlığını bölgeye taşıyarak öncelikle BAE, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Mısır
gibi gelişen pazarlarda büyümesini sağlayacak…
Küresel danışmanlık şirketi McKinsey’in
araştırmaları, 2024 yılında küresel
birleşme ve satın alma (M&A) piyasalarının
yalnızca yüzde 12 artarak beklentilerin
altında kaldığını ortaya koydu.
2025 için küresel M&A getirilerinde güçlü
bir toparlanma öngörülürken, siber
güvenlik sektöründe dikkat çekici bir
gelişme yaşandı. 2009 yılından bu yana
Türkiye’deki siber güvenlik pazarında
katma değerli distribütör olarak faaliyet
gösteren Inforte, Ortadoğu ve Afrika’nın
önde gelen katma değerli distribütörlerinden
Shifra’yı satın aldığını açıkladı.
Bu stratejik hamle, şirketin META (Ortadoğu,
Türkiye, Afrika) Bölgesi’nde güçlü
bir konum elde etmesini ve kesintisiz
destek sunan bölgesel bir güç olmasını
sağlayan ilk adım oldu. Şirket, bu satın
almayla ürün ve çözüm portföyünün
yanı sıra, teknik uzmanlığının etki alanını
da genişletmiş oldu. İş ortaklarına
yeni fırsatlar sunarken, müşterilerine
sağladığı uçtan uca çözümleri daha da
güçlendirdi.
“Siber güvenliğin geleceğini
birlikte şekillendiriyoruz”
Inforte Kurucusu ve CEO’su Güngör
Gündoğdu, Shifra’yı satın almalarının
önemine dikkat çekerek, “Shifra’nın ailemize
katılması, yalnızca önemli bir dönüm
noktası değil, aynı zamanda sektör
açısından stratejik bir sıçrama anlamına
geliyor. Her ölçekten firmanın artan siber
güvenlik ihtiyaçlarına ve değişen pazar
dinamiklerine uyum sağlayarak, bölgedeki
siber güvenlik ekosistemine yeni
bir ivme kazandırmayı hedefliyoruz.
Teknik mükemmellik, yenilikçilik ve
müşteri memnuniyetine olan ortak bağlılığımızla,
iş ortaklarımıza daha güçlü
fırsatlar sunacak ve sektördeki etkimizi
daha da artıracağız” ifadelerini kullandı.
“2009 yılından beri siber güvenlik alanında
Türkiye’nin öncü katma değerli distribütörlerinden
biri olarak faaliyet gösteriyoruz.
Delinea, Forescout, Netscout,
Arbor, ExaGrid, SolarWinds, Opinnate,
EfficientIP, Island, Thales ve Picus Security
gibi küresel üreticileri Türkiye’de
temsil ediyoruz” diyen Güngör Gündoğdu,
“Inforte olarak her zaman, geleneksel
dağıtım anlayışının ötesine geçerek iş
ortaklarımıza stratejik değer sağlamaya
odaklandık. Shifra’nın uzmanlığıyla, yönetilen
güvenlik hizmeti sağlayıcılarını
(MSSP) desteklemeye yönelik yatırımlarımızı
artıracağız. İş ortaklarımıza
büyüyebilecekleri, yüksek kârlılık sağlayabilecekleri,
en yenilikçi güvenlik çözümleri
sunmaları için gerekli donanımı
sağlıyoruz. Genişleyen ürün portföyümüz
ve birleşen uzmanlığımız sayesinde,
sürekli gelir akışı oluşturmalarının
ve uzun vadeli büyüme elde etmelerinin
de önünü açıyoruz” dedi.
Delinea, Proofpoint, Akamai, DataPatrol,
, Glasswall, Rangeforce, ve Malwation
gibi küresel üreticilerin Ortadoğu ve
Afrika’daki temsilcisi olduklarını söyleyen
Shifra Kurucusu ve CEO’su Ahmed
Soltan ise “Deneyimli bir katma değerli
siber güvenlik distribütörü olarak, son
15 yılda, Ortadoğu ve Afrika’da güçlü bir
itibar kazandık. Inforte ile birlikte uzmanlığımızı
ve hizmetlerimizi daha da
ileri taşıyacağımıza inanıyoruz. META
bölgesindeki siber güvenlik dağıtım anlayışını
yeniden tanımlayacağız. Inforte’nin
genişleyen portföyü ve stratejik
vizyonuyla, artık her zamankinden daha
güçlü bir konumdayız” açıklamasını yaparak,
Inforte ile güçlerini birleştirmelerinin,
iş ekosistemleri için heyecan verici
bir yeni dönemi temsil ettiğini belirtti.
İş ortakları ve üreticiler için
yeni fırsatlar
“Inforte olarak, Türkiye pazarındaki uzmanlığımızı
Ortadoğu ve Afrika’ya taşıyarak,
başta Birleşik Arap Emirlikleri,
Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Mısır
gibi gelişen pazarlarda büyümeye devam
edeceğiz. Aynı zamanda Shifra’nın güçlü
olduğu noktalarda Türkiye’de genişleme
imkanımız olacak” diyen Inforte Kurucusu
ve CEO’su Güngör Gündoğdu, işbirliğinin
kazanımları hakkında da ayrıntılı
bilgiler verdi. Buna göre, Inforte’nin
Shifra’yı satın alması, iş ortakları ve
üreticilere benzersiz avantajlar sunarak
bölgedeki siber güvenlik ekosistemini
güçlendirecek. Deneyimli mühendislik
hizmetleri ekiplerimiz sayesinde daha
yüksek hizmet kalitesi sağlanırken,
MSSP desteğiyle iş ortakları değişen
tehditlere karşı daha güçlü hale gelecek.
Ayrıca, iş geliştirme ve eğitim programlarıyla
sürdürülebilir büyüme desteklenirken,
pazarlama ve talep yaratma çalışmalarıyla
marka görünürlüğü ve satış
fırsatları da artırılacak.
Inforte ve Shifra, yenilikçilik, teknik
destek kalitesi ve iş ortağı başarısı ilkeleri
üzerine inşa edilen ortak bir kültürü
paylaşıyor. Bu değerler, iki şirketin birleşmesini
sorunsuz bir şekilde entegre ederken,
Shifra’nın mevcut yönetim ekibi,
operasyonları yönetmeye devam edecek
ve çalışanlar, iş ortakları ve üreticilere
bu birleşmenin getirdiği yeni kaynaklar
ve büyüme fırsatlarıyla destek sunmayı
sürdürecek.
Sektör Market
IT network
25
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Alienware,
altı yeni oyun monitörünü tanıttı
Alienware’in altı yeni modelden oluşan yeni oyun monitörü portföyü, oyun
teknolojisinde yeni bir dönemin kapılarını aralamaya hazırlanıyor…
Sektör Market
IT network
26
Dell Technologies, Alienware’in altı yeni
modelden oluşan yeni oyun monitörü
portföyünü tanıttı. Genişleyen oyun monitörü
portföyünün yanı sıra CES 2025
İnovasyon Ödülü kazanan Alienware 27
4K QD-OLED monitörü de piyasaya sürüldü.
Yeni modeller, markanın daha fazla
oyuncuya ulaşmasını sağlarken, oyun
teknolojisinde yeni bir dönemin kapılarını
aralıyor.
Alienware 30. Yılına Özel AW30
Tasarım Dili
Alienware, 30. yılına özel olarak geliştirdiği
AW30 tasarım dilini de duyurdu.
CES’te tanıtılan bu yeni tasarım anlayışı,
markanın tüm yeni nesil monitörlerinde
ortak bir estetik ve işlevsellik sunarak
Alienware’in geleceğe yönelik vizyonunu
yansıtıyor.
AW30’un öne çıkan yenilikleri arasında
Interstellar Indigo renk seçeneğiyle derin
ve çarpıcı bir kozmik mavi yorumu,
AW30 “glif” ikonografisiyle keşfedilmeye
açık Alienware’e özgü bir tasarım dili,
360 derece havalandırma sistemiyle optimum
bileşen sıcaklığı ve kompakt taban
tasarımıyla genişletilmiş kullanım alanı
yer alıyor. Ayrıca, gelişmiş kablo yönetimi
sayesinde arka kapak ihtiyacı ortadan
kalkarken, güncellenmiş OSD UI ve
AWCC 6.6 entegrasyonu, kullanıcıların
masaüstünden doğrudan monitör ayarlarını
yönetmesine olanak tanıyor.
Üç Yeni Alienware QD-OLED
Monitörü Sahnede!
Alienware, QD-OLED oyun monitörleri
serisini de genişleterek üç yeni model duyurdu.
Böylece Alienware’in QD-OLED
monitör portföyü toplamda beş modele
ulaştı.
QD-OLED teknolojisinin öncüsü olan
Alienware, 2022 yılında piyasaya sürdüğü
dünyanın ilk QD-OLED oyuncu
monitörü Alienware 34 Curved QD-O-
LED (AW3423DW) modeliyle oyun monitörleri
için yeni bir endüstri standardı
belirlemişti. Şimdiyse bu mirası daha
yüksek performans ve daha sürükleyici
bir deneyim sunan yeni nesil modellerle
güçlendiriyor. Yeni modellerin öne çıkan
özellikleri şöyle;
Alienware 34 Ultra-Wide QD-OLED
Monitör (AW3425DW)
Yenilenmiş model, 175Hz yerine 240Hz
yenileme hızıyla daha akıcı bir oyun deneyimi
sunuyor. HDMI 2.1 FRL ile geliştirilmiş
bağlantı seçenekleri ve G-SYNC
Compatible, AMD FreeSync Premium
Pro ve VESA AdaptiveSync sertifikaları
sayesinde geniş uyumluluk sağlıyor.
WQHD (3440x1440) çözünürlük ve 1800R
kavisli ekran, oyunculara ultra geniş bir
görüş alanı sunarak oyun ve sinema deneyimini
bir üst seviyeye taşıyor.
Alienware 27 280Hz QD-OLED
Monitör (AW2725D)
QHD çözünürlüğü ve 280Hz yenileme
hızı ile yüksek görsel kalite ve ultra akıcı
performansı bir araya getiriyor.
Alienware 27 4K QD-OLED Monitör
(AW2725Q)
CES 2025’te duyurulan ve satışa sunulan
model, 166 PPI (inç başına piksel) piksel
yoğunluğuyla bugüne kadar bir OLED
veya QD-OLED monitörde görülen en
yüksek piksel yoğunluğunu sunuyor. Bu
sayede benzersiz görsel netlik, hız ve sürükleyicilik
sağlıyor.
Ayrıca Alienware, OLED ekranlarda yanma
(burn-in) sorunu konusunda endişe
duyan oyuncular için tüm QD-OLED
monitörlerini 3 yıllık sınırlı OLED yanma
garantisiyle sunuyor. Böylece kullanıcılar,
uzun vadede ekran kalitesinden ödün
vermeden güvenle oyun oynayabiliyor.
Rekabetçi E-Sporcular için Yüksek
Hızlı Performans
E-spor hızla büyüyor ve Alienware, bu
alana yatırım yaparak gelişmiş e-spor
tesisleri oluşturuyor. Ancak rekabet sadece
akademik alanla sınırlı değil; evde
oyun oynayanlar da profesyonel seviyede
performansa ihtiyaç duyuyordu. Bu
doğrultuda piyasaya sürülen Alienware
25 320Hz Monitör (AW2525HM) fast IPS
FHD paneli ve 320Hz yenileme hızı sayesinde,
düşük giriş gecikmesiyle ultra
akıcı bir deneyim sunarak FPS ve hızlı
tempolu oyunlar için ideal bir seçenek
oluşturuyor.
Alienware, QHD Monitör Serisini
Genişleterek Daha Fazla Oyuncuya
Ulaşıyor
Alienware, monitör portföyünü daha
geniş fiyat segmentlerine yayarak QHD
oyun monitörlerini daha erişilebilir
hale getiriyor. Yeni duyurulan Alienware
34 Gaming Monitör (AW3425DWM),
Alienware 32 Gaming Monitör
(AW3225DM) ve Alienware 27 Gaming
Monitör (AW2725DM) modelleri, farklı
ekran boyutları ve formatlarıyla oyunculara
rekabetçi fiyatlarla üst düzey oyun
deneyimi sunuyor.
34” ultra geniş (WQHD) – Ultra geniş
WQHD ekranıyla sinematik bir oyun deneyimiyle
ön plana çıkıyor.
32” (16:9 standart oran) – Büyük ekranlı
masaüstü oyun deneyimini güçlendiriyor.
27” (kompakt form faktörü) – Daha az yer
kaplayan yapısıyla aynı güçlü performansı
sunuyor.
Tüm modeller 180Hz yenileme hızı ve
1ms gri-gri tepki süresiyle hareket bulanıklığını
en aza indirerek ultra akıcı bir
oyun deneyimi sağlıyor. NVIDIA G-SY-
NC, AMD FreeSync ve VESA AdaptiveSync
sertifikaları sayesinde ekran yırtılmalarını
ortadan kaldırırken, DCI-P3 yüzde
95 renk gamı kapsamı ve VESA Display-
HDR400 sertifikası, görsellerin daha canlı
ve gerçekçi olmasını sağlıyor.
Bu modellerle birlikte gelen başlıca yenilikler
şöyle;
• QD-OLED segmenti, üç yeni modelin
eklenmesiyle daha da güçlendi ve toplam
model sayısı beşe çıktı.
• Alienware 34 Ultra-Wide QD-OLED,
oyuncuların favori monitörü olarak yenilenerek
QD-OLED devrimini başlatan
ikonik modeli modern bir tasarımla yeniden
sunuyor.
• Alienware, farklı fiyat segmentlerine hitap
eden yeni monitörleriyle daha geniş
bir oyuncu kitlesine ulaşmayı hedefliyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
KOBIL Ventures programına
Silikon Vadisi’nde start verildi
100 milyondan fazla kullanıcının güvenliğini sağlayan ve Avrupa’da SuperApp
tedarikçisi olarak referans gösterilen KOBIL, start-up’lara yönelik programı KOBIL
Ventures’ı Silikon Vadisi’nde başlattığını duyurdu. Girişimlerin büyüme yolculuğuna
hız ve kaynak kazandırmayı hedefleyen KOBIL Ventures programı yakından
Türkiye’de de devreye alınacak…
Teknoloji birçok sektöre entegre olmaya devam
ederken yeni gelişmeler ve yapay zeka
iş modellerini de dönüştürmeyi sürdürüyor.
Teknoloji altyapısı ve kaynağı geliştirmek
isteyen birçok start-up iş modellerini hızlandırmakta
zorlu süreçler yaşıyor. Almanya
merkezli teknoloji sağlayıcı KOBIL, bu ihtiyacı
öngörerek start-up’lar için yeni bir programın
müjdesini verdi. Start-up’ların teknoloji
kalemini geliştirmeyi hedefleyen şirket, KO-
BIL Ventures programının ilk startını Silikon
Vadisi’nde verdi. Türkiye ve Almanya’da da
devreye alınması planlanan KOBIL Ventures
programı, teknolojik maliyetler, iş geliştirme
ve büyüme süreci zorlu olan start-upların çözüm
ortağı olmayı amaçlıyor.
KOBIL Ventures programının start-up’lara
önemli katkılar sağlayacağını ifade eden
KOBIL Kurucu ve CEO’su İsmet Koyun, “İş
dünyasına kazandırılması önemli birçok nitelikli
girişim, teknoloji ve kaynak geliştirme
aşamalarında zorlu ve sancılı süreçlerden
geçiyor. KOBIL olarak, teknolojik altyapımızı
nitelikli start-up’larla paylaşmaya hazırlandığımız
KOBIL Ventures programımızı
Silikon Vadisi’nde başlattık. Bu programla
KOBIL teknolojisine erişim sağlayan startup’lar,
araştırma ve geliştirme süreçlerini
daha az maliyetle ve daha kısa sürelerle tamamlayabiliyor.
Start-up’ların başlangıç ve
büyüme süreçlerine katkı sağlayarak iş verimliliği
de artırıyoruz; bu sayede teknoloji
altyapısı geliştirmek yerine ana odaklarında
ilerleyebiliyorlar. KOBIL Ventures programımızı
yakın zamanda Türkiye ve Almanya’da
da devreye alarak faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki
start-up’ların teknolojik çözüm ortağı
olacağız” dedi.
Sektör Market
IT network
Logo Grup finansal teknoloji
odağını güçlendiriyor
Logo Grup, finansal teknolojiler (fintek) yatırımlarını artırma ve bu alana daha
fazla odaklanma hedefiyle yapısında değişikliğe gidiyor. Şirketin fintek alanındaki
stratejilerini güçlendirmek ve yeni iş modelleriyle gelir kaynakları yaratmak üzere
Finansal Teknolojiler İş Birimi kuruldu…
Türkiye’nin teknolojiye hızlı uyumu, çevik
iş yapma kültürü ve güçlü bankacılık altyapısı,
fintekler için önemli fırsatlar sunarken
finansal inovasyonun da önünü açıyor. Logo
Grup bu alandaki inovasyona öncülük etmek
ve yenilikçi çalışmalarını daha ileriye
taşımak amacıyla fintek faaliyetlerini Finansal
Teknolojiler İş Birimi altında konumlandırdı.
Böylece, global teknoloji trendleri
arasında yer alan fintek alanındaki çalışmaların
tek çatı altında toplanması ve bu alanda
yeni bir odak oluşturulması hedefleniyor.
Logo Grup Finansal Teknolojiler Genel Müdürlüğü’ne,
daha önce eLogo Genel Müdürü
olarak görev yapan Başak Kural getirildi.
“Gömülü finans alanında liderlik
hedefliyoruz”
Finansal Teknolojiler İş Birimi’nin eLogo ile
uzun yıllardır fintek alanında edindikleri
deneyim üzerine inşa edildiğini söyleyen
Başak Kural, “Ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesi,
işletmelere yeni iş imkânları ve gelir
fırsatları sunarken; finansal ve muhasebesel
açıdan ciddi bir operasyonel yükü de beraberinde
getiriyor. Logo Finansal Teknolojiler
İş Birimi olarak, geliştirdiğimiz fintek
platformları ve sektörel entegrasyonlar ile
işletmelerdeki finansal ve muhasebesel iş
yükünü üstlenerek verimliliği artırmayı hedefliyoruz.
Aynı zamanda işletmelerin ihtiyaç
duyduğu anda finansal enstrümanlara
daha kolay, bilinçli ve avantajlı bir şekilde
ulaşmasını sağlayacak geliştirmelere odaklanıyoruz.
Bu kapsamda ERP içi gömülü finans
çözümlerimizle, muhasebe ve finans
ekiplerine ek iş yükü yaratmadan; halihazırda
kullandıkları ekranlar üzerinden yenilikçi
teknolojilerimizi sunmak için çalışmalarımızı
sürdürüyoruz. Küresel çapta yükselen
bir trend olan gömülü finans yatırımlarımızı
güçlü birikimimizle büyütüyor; işletmelere
tüm finansal servisleri tek noktadan sunarak
B2B dünyasında bu alanın lideri olmayı
hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
27
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
vivo, Türkiye’de satışa sunulan
V50 Serisi’ni tanıttı
Küresel akıllı telefon markası vivo, yeni V50 Serisi’ni Türkiye’de kullanıcılarla
buluşturdu. Seri, V50 ve V50 Lite modelleriyle dikkat çekiyor. Kullanıcıların
beklentilerini karşılayacak üstün özelliklerle gelen her iki model de şık tasarımları,
güçlü performansları ve yenilikçi kamera teknolojileriyle büyük beğeni topluyor…
Sektör Market
IT network
28
Dünyanın önde gelen teknoloji markalarından
vivo; portre fotoğrafçılığı ve güçlü
performans odaklı yeni akıllı telefon serisini
tanıttı. V50 ve V50 Lite modellerinden
oluşan seri, gelişmiş kamera teknolojileri,
dayanıklı tasarımları ve kullanıcı
dostu özellikleriyle dikkat çekiyor. Her
iki model de Türkiye pazarında resmi
olarak satışa sunuldu ve teknoloji tutkunları
ile buluştu.
Sağlam ve güçlü: vivo v50
Lite ile tanışın
vivo’nun yeni orta segment modeli V50
Lite Snapdragon 685 tarafından güç alıyor.
Toz ve suya dayanıklılık için IP65
sertifikası olan bu sağlam telefonda, 50
megapiksel ana kamera, 2 megapiksel
yardımcı bir kamera, 32 megapiksel selfie
kamera bulunuyor. 90 watt hızlı şarj
destekli 6.500 mAh batarya ile gelen cihazda
segmentinin en hızlı şarjı bulunuyor.
90w ile bir kahve içerken şarjınızın
yüzde 50’si doluyor. Ayrıca büyük bataryası
sayesinde tam bir gün boyunca Youtube’da
video izleyebilirsiniz. V50 Lite,
2392x1080 çözünürlük ve 120Hz yenileme
hızına sahip 6,77 inçlik FHD+ AMO-
LED ekran sahip. Yüzde 400 ses seviyesi
sayesinde standart bir telefonun tam 4
katı daha fazla ses seviyesini arttırabilirsiniz.
Ayrıca 8 GB RAM ve 256 GB depolama
alanı yer alan cihazda daha fazla
depolama seçeneği de sunuluyor. Telefon,
Android 15 tabanlı vivo’nun FuntouchOS
15 arayüz sistemiyle çalışıyor.
vivo bu yeni telefonunda da 4 yıl pil garantisi
veriyor. Pil sağlığınızı ayarların
içerisinde de kontrol edebiliyorsunuz. 4
yıl içerisinde yüzde 80’nin altına düşmesi
durumunda pilinizi ücretsiz olarak değiştirebiliyorsunuz.
Ayrıca telefonunuzu
kullandığınız süre boyunca güncelleme
alıyorsunuz. vivo, 5 adet büyük Android
ve 5 adet güvenlik güncellemesini garanti
ediyor. Bu sayede telefonunuz Android
20’ye kadar güncellenecek.
En gelişmiş portre odaklı akıllı
telefonu: vivo V50
vivo, bugüne kadar ürettiği en gelişmiş
portre odaklı akıllı telefonu vivo V50’yi
de Türkiye’deki kullanıcılar ile buluşturdu.
Yaratıcı Son teknoloji ZEISS Profesyonel
Portre özellikleriyle donatılan V50,
görsel kaliteyi yeni bir seviyeye taşıyarak
kullanıcıların anılarını benzersiz bir
tarzda ve olağanüstü netlikle yakalayıp
paylaşmalarına olanak tanıyor.
vivo ve ZEISS tarafından ortak geliştirilen
Görüntüleme Sistemi ile güçlendirilen
V50, yılın portre odaklı telefonu
olarak konumlanıyor. V50 için vivo ve
ZEISS, optik kalite ve görüntüleme performansında
ZEISS standartlarına ulaşmak
için gerekli tüm kriterleri birlikte
belirleyip hayata geçirdi. 50 MP ZEISS
Tüm Ana Kamera, tüm arka lenslerde
profesyonel düzeyde performans sunarak,
anıları sofistike bir dokunuşla yakalamak
ve ölümsüzleştirmek için mükemmel
bir araç haline geldi.
Ön, arka veya ultra geniş açılı kamerayla
ister portreler ister etkileyici manzaralar
ister canlı grup fotoğrafları çekin,
V50 her anı ultra net 4K video kalitesiyle
kaydediyor. Ayrıca, yaratıcılığı artıran
birçok yenilikçi özellik sunuyor. Örneğin
AI Görüntü Stüdyo; AI Fotoğraf İyileştirme
ve tek dokunuşla yapay zekâ destekli
istenmeyen nesne kaldırma imkânı sağlayan
AI Silme 2.0 gibi gelişmiş fotoğrafçılık
özellikleri sunuyor. Film Kamera
Modu, klasik film fotoğrafçılığının dokularını
ve estetiğini taklit ederek görüntülere
nostaljik bir hava katıyor. Canlı
Fotoğraf özelliğiyle kullanıcılar, hayatın
dinamik anlarını stil sahibi renk uyumlu
çerçeveler ve özel ZEISS Kenar Filigranı
ile yakalayabiliyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
BİLGİ öğrencilerinden sanal gerçeklik destekli
dil öğrenme uygulaması: Linviva
İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencileri Muhammet Emir
Başoğul, Onur Gök ve Medet Ali Halı yabancı dil öğrenmek isteyenler için sanal ortamda
pratik yapma imkânı sunan 3D Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR) destekli
bir dil öğrenme uygulaması geliştirdi. “Linviva” adı verilen uygulama, yapay zekâ ile
güçlendirilmiş sanal karakterler aracılığıyla kullanıcıların gramer ve telaffuz hatalarını
analiz edip öneriler sunarken dil öğrenme sürecini daha etkili ve eğlenceli hale getiriyor…
Günümüzün hızla gelişen dijital dünyasında,
dil öğrenme teknikleri de teknolojinin
sunduğu yeni olanaklarla dönüşüm
geçiriyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar
Mühendisliği Bölümü öğrencileri
Muhammet Emir Başoğul, Onur Gök
ve Medet Ali Halı tarafından geliştirilen
“Linviva” dil öğreniminde bu dönüşümün
bir parçası olarak dikkat çekiyor. BİLGİ
Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim
üyesi Doç. Dr. Tuğba Dalyan’ın danışmanlığında
hayata geçirilen proje, 3D Sanal
Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik
(AR) teknolojileri ile kullanıcıların yapay
zekâ destekli sanal karakterlerle etkileşim
kurarak dil becerilerini geliştirebilmeyi
amaçlıyor.
Kullanıcılar sanal dünyada dil öğrenebiliyor
Dil öğrenme süreçlerine AR ve VR ile yenilik
getiren “Linviva” kullanıcıların sanal
ortamlarda hem hareket edebildiği hem
de nesneleri elleriyle tutup etkileşimde
bulunabildiği eşsiz bir dil öğrenme deneyimi
sunuyor. Kullanıcılar, bu sanal
dünyada bir kafe veya tren istasyonu gibi
alanlarda bulunarak yabancı bir dile gerçek
hayatta maruz kalıyormuş gibi pratik
yapabiliyor. Uygulamada, yapay zekâ destekli
sanal karakterlerle sohbet ederken
kullanıcıların gramer ve telaffuz hataları
anında analiz edilip doğru kullanım önerileri
sunuluyor. Uygulamayı kullanan
kullanıcılar, sadece cümle kalıplarını değil,
dilin çeşitli ve özgün kullanımlarını
da öğrenme şansı buluyor.
Linviva herkes için erişilebilir dil pratiği
sunuyor
Dil öğrenmenin en etkili yollarından biri
olan “maruz kalma” yöntemine dayanan
Linviva, yurtdışına gitme imkânı olmayan
kullanıcılar için sanal ortamda bu
deneyimi yaşatmayı amaçlıyor. Prototipi
İngilizce dilinde sunulan Linviva, ilerleyen
aşamalarda farklı dillere uyarlanarak
herkesin erişimine açılmayı hedefliyor.
Kullanıcılar, VR gözlükle veya AR destekli
telefon kullanımı ile uygulamayı
deneyimleyebiliyor. “Linviva” dil öğrenme
süreçlerinde motivasyonu artırmak amacıyla
oyunlaştırma özellikleri de içeriyor
ve kullanıcılar, sanal karakterlerin görünüşlerini
kişiselleştirebiliyor.
Sektör Market
IT network
TESAN’da üst düzey atama
Türkiye’nin öncü teknoloji distribütörlerinden TESAN İletişim, teknoloji ve ürün
yönetimi alanındaki lider kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Bu kapsamda,
uzun yıllara dayanan sektörel deneyimiyle dikkat çeken İbrahim Tunçay, Ürün
Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı…
Teknoloji alanındaki derin bilgi birikimi
ve inovatif projeleriyle tanınan Tunçay,
TESAN’ın ürün yönetimi stratejisine
liderlik ederek, şirketin yenilikçi vizyonunu
daha da ileriye taşımayı hedefliyor.
2002 yılında Girne Amerikan Üniversitesi
Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden
%100 burslu olarak mezun olan İbrahim
Tunçay, kariyerine 2004 yılında Ulukom
Bilgisayar’da yazılım mühendisi olarak
başladı. 2005 yılında TESAN bünyesine
katılarak Ar-Ge Yöneticisi olarak görev
aldı ve ttec markasının ilk yenilikçi
ürünlerine imza attı.
2007 yılında HTC Corporation (Tayvan)
Orta Doğu ve Afrika Teknik Müdürlüğü
görevine getirilen Tunçay, 2010 yılında
Güneydoğu Avrupa Ürün Müdürü, 2014
yılında ise Güneydoğu Avrupa Ürün
Direktörü olarak atandı. HTC’de görev
yaptığı süre boyunca:
• Türkiye’nin ilk operatör markalı Windows
Mobile PDA telefonunu (Turkcell
PDA) geliştirdi.
• Türkiye’nin ilk Android telefon lansmanını
(Vodafone) gerçekleştirdi.
• Dünyanın ilk İbranice destekli Android
telefonunun lansmanına liderlik etti.
• Türkiye’nin ilk yerleşik Türkçe diline
sahip PDA telefonunu pazara sundu.
2018 yılında XRSpace (Tayvan) Türkiye
Ülke Müdürü olarak sanal ve artırılmış
gerçeklik projeleri yürüttü. 2022 yılında
ise Omix Mobil Teknoloji’de Ürün Geliştirme
Direktörü olarak yerli akıllı telefon
üretimi ve inovatif projelerde önemli
çalışmalara imza attı.
TESAN’daki yeni görevinde, ürün yönetimi
ve geliştirme süreçlerini stratejik
bir bakış açısıyla yönetecek olan Tunçay,
şirketin teknoloji ekosistemindeki yenilikçi
ve rekabetçi konumunu güçlendirmeye
devam edecek.
29
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Karsan Avrupa ülkelerinde ilkleri
gerçekleştirmeye devam ediyor!
Toplu ulaşımda bir dünya markası haline gelen Karsan, İspanya’nın ardından
şimdi de İtalya’yı otonom teknolojisiyle tanıştırdı. Bu kapsamda Karsan, İtalya
Bolzano’nun toplu taşıma otoritesi SASA tarafından düzenlenen test sürüşü
organizasyonu ile katılımcılara Karsan Otonom e-ATAK’ın yenilikçi teknolojilerini
deneyimleme fırsatı sundu…
Sektör Market
IT network
30
Dünyanın toplu ulaşım altyapısının dönüşümünde
elektrikli ve otonom araçlarıyla
öncü rol oynayan Karsan, yenilikçi
modelleri ve öncü teknolojileriyle dikkatleri
üzerine çekmeye devam ediyor.
Kısa bir süre önce dünyanın ilk, planlanmış
bir rota üzerinde sürücüsüz olarak
hareket edebilen Seviye-4 toplu ulaşım
aracı Otonom e-ATAK’ı, İspanya’nın başkenti
Madrid ile tanıştıran Karsan, şimdi
de İtalya’nın Bolzano şehrinde yenilikçi
sürücüsüz ulaşım teknolojisini tanıttı.
Düzenlenen etkinlikte Bolzano Özerk
Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Altyapı ve
Mobiliteden Sorumlu Meclis Üyesi Daniel
Alfreider, Bolzano Özerk Bölgesi Altyapı
ve Mobilite Dairesi Müdürü Martin
Vallazza, SASA Başkanı Astrid Kofler ve
SASA Genel Müdürü Ruggero Rossi de
Mio’nun yanı sıra Karsan’ın İtalya’daki
üssü Karsan Europe ve ADASTEC’ten de
yetkililerin katılımıyla gerçekleştirildi.
İtalya’nın kuzeyinde yer alan tarihi Bolzano
şehrinde Otonom e-ATAK test sürüşü
düzenleyen Karsan, aynı zamanda
katılımcılara ülkenin ilk otonom otobüsünü
deneyimleme fırsatı sunmuş oldu.
Vadena Safety Park Pist’
inde hünerlerini sergiledi!
Bolzano’nun toplu taşıma otoritesi SASA
tarafından düzenlenen etkinlik, Avrupa’da
otonom toplu taşımanın geleceğini
şekillendiren önemli adımlardan biri
olarak dikkat çekiyor. Karsan Europe ve
ADASTEC’in de dahil olduğu test sürüşü
organizasyonu, bölgedeki sürdürülebilir
ve akıllı ulaşım çözümlerine yönelik
kritik bir değerlendirme fırsatı sunacak.
Bolzano’daki Safety Park pistinde
gerçekleştirilen test sürüşüyle Karsan
Otonom e-ATAK, aynı zamanda İtalya’yı
da toplu ulaşımda otonom teknolojisiyle
tanıştırmış oldu. Güvenli sürüş simülasyonları
ve ileri seviye otomasyon testleri
için özel olarak tasarlanmış pist, Otonom
e-ATAK’ın farklı trafik senaryolarındaki
performansını gözlemlemek için
ideal bir ortam sundu.
Otonom e-ATAK kapalı alanda gerçekleşen
test sürüşü sırasında, sürücü olmaksızın
tamamen otonom bir şekilde
çalışarak, otonom sürüş teknolojisinin
performansı ve güvenliği detaylı bir şekilde
gözler önüne serdi. Yetkin manevra
kabiliyetleriyle donatılmış Otonom
e-ATAK, dar virajları stabil bir şekilde
geçerek başarılı yol tutuşu ile yüksek
performans sergiledi. Sunmuş olduğu
operasyon konforu ile otoritelerden tam
not aldı.
35 bin yolcu deneyimiyle
Dünyada ilk ve tek!
Karsan’ın teknoloji partneri ADASTEC
ile birlikte geliştirdiği ve dünyanın ilk
Seviye 4 otonom elektrikli otobüsü olan
Otonom e-ATAK, ABD’de Michigan
State University kampüsünde 1.5 yıl
boyunca 5 kilometrelik bir rotada yolcu
taşıyarak dünyada bir ilki gerçekleştirmişti.
Norveç’in Stavanger şehrinde ise
2022 yılından bu yana açık trafikte biletli
yolcu yaşıyan Otonom e-ATAK, var
olan güzergahını kısa süre önce tünel
içeren bir rota ile güncelleyerek genişletti
ve tünelden geçen ilk otonom araç olarak
zorlu bir sınavı daha başarı ile verdi.
Karsan, ABD, Norveç, Fransa, Romanya,
Finlandiya, Türkiye’nin ardından, İsviçre,
Hollanda ve İsveç teslimatlarını da
2025 yılının ilk yarısında yapmayı planlıyor.
Otonom e-ATAK böylece 10 farklı
noktada, 11 otonom projesi ile dünyanın
ilk ve tek açık trafikte yolcu taşıyan seviye-4
otonom otobüsü olma özelliğini
korumaya devam ediyor.
Karsan Otonom e-ATAK sürekli
hizmete hazır!
Gelişmiş Sensör Paketi ile donatılan
Karsan Otonom e-ATAK, farklı hava koşullarında
hassas navigasyon ve durumsal
farkındalık sağlamak için birlikte
çalışan LiDAR, Radar, RGB Kameralar,
GNSS ve en son teknoloji sensörlerin
bir kombinasyonunu kullanıyor. Gece
veya gündüz, her türlü hava koşulunda
40 km/s hıza otonom sürüşte çıkabilen
araç, bir otobüs sürücüsünün yaptığı;
rota üzerindeki duraklara yanaşma, inme-binme
süreçlerini yönetme, kavşak
ve geçitlerle trafik ışıklarındaki sevk ve
idareyi sağlama benzeri tüm işlemleri
sürücüsüz olarak gerçekleştiriyor. 8,3
metre uzunluğundaki Karsan Otonom
e-ATAK, kentsel ulaşım taleplerini verimli
bir şekilde karşılayabilen, sürdürülebilir
ve yüksek kapasiteli bir transit
çözüm olarak öne çıkıyor. Otobüsün AC
ünitelerle 5 saatte, DC ünitelerle ise 3 saatte
tam olarak şarj olabilme yeteneği,
aracın sürekli hizmete hazır olmasını
sağlıyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Uyku kalitenizi gürültüsüz ve konforlu uyku
deneyimiyle artırabilirsiniz
Hayatı kolaylaştıran teknolojilere öncülük eden Anker, yeni kulaklığı Soundcore
Sleep A20’nin gelişmiş ses izolasyonu, ultra konforlu tasarımı ve uzun pil ömrüyle
kesintisiz bir uyku deneyimi sunuyor…
Kaliteli uyku sağlıklı bir yaşamın temel
taşlarından biri olduğu kadar, mental
sağlığın korunması için de büyük önem
taşıyor. Uyku sırasında beyin, gün boyunca
aldığı bilgileri işliyor, vücudu yeniliyor
ve zihinsel sağlığı destekleyen
süreçleri devreye sokuyor. Yetersiz veya
kesintisiz uyku, odaklanma problemleri,
stres seviyesinde artış ve genel sağlık sorunlarına
yol açabiliyor. Ayrıca çevresel
gürültüler, düzensiz sesler ve konforsuz
kulaklıklar da uyku kalitesini olumsuz
etkileyerek dinlenmeyi zorlaştırabiliyor.
Kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik
teknolojik ürünleriyle ön plana çıkan
Anker uyku teknolojisiyle geliştirdiği
yeni kulaklıklarıyla bu soruna çözüm
geliştiriyor. Anker Soundcore Sleep A20
Bluetooth Kulak İçi Uyku Kulaklıkları,
ses izolasyonu ve ergonomik tasarımıyla
gece boyunca rahat bir uyku sağlıyor.
Gürültü engelleme teknolojisi sayesinde
dış sesleri en aza indirerek kullanıcıların
uykuya dalmasını kolaylaştırıyor. Ultra
hafif ve yan yatmaya uygun tasarımı,
uzun süreli kullanımda bile konfor sunarken,
gece boyunca şarj ihtiyacı olmadan
kullanılabilen uzun pil ömrüyle öne
çıkıyor.
Uyku kalitesini artıran konfor ve teknoloji
Anker Soundcore Sleep A20, çift katmanlı
gürültü izolasyonu ve özel ses profilleri
ile rahatlatıcı doğa sesleri, beyaz gürültü
veya Türkçe Soundcore uygulaması
üzerinden kişiselleştirilebilen müzikleri
uykuya uygun bir seviyede sunarak daha
hızlı uykuya dalmanızı sağlıyor. Özel 4
noktalı gürültü maskeleme sistemi, 3
kat daha güçlü çift contalı kulak uçları,
gürültü maskeleme ve akıllı ses kontrolü
ile istenmeyen sesleri engelleyerek,
hava kanadı ve 3D ergonomik tasarımı,
ultra yumuşak malzeme kaplamasıyla
da yan yatış pozisyonunda bile basınçsız
konfor sağlıyor. Özelleştirilebilir beyaz
gürültü kütüphanesi ile mükemmel bir
uyku müziği listesi oluşturulmasına da
olanak sağlayan kulaklık, MEMS sensörü
ile uyku pozisyonlarınızı ve gece
boyunca hareketlerinizi analiz ederek
uyku kalitenize dair de analizler sunabiliyor.
Tek şarjla 14 saate kadar kesintisiz
kullanım, şarj kutusuyla birlikte toplam
80 saate kadar kullanım sunan huzurlu
uyku ortağı cihaz, IPX4 suya ve tere dayanıklı
yapısıyla uzun süreli dayanıklılık
sunuyor. Anker Soundcore Sleep A20,
anker-tr.com’da özel kampanyalı fiyatıyla
satışa sunuluyor.
Sektör Market
IT network
Forte’den uluslararası adım!
Savunma sanayiinde donanım, sistem ve yazılım alanlarında öncü çözümler sunan
Forte Bilgi ve İletişim Teknolojileri, sektörde büyük bir dönüşüm yaratacak stratejik
bir ortaklık için önemli bir adım attı. Şirket bu adımla, savunma sanayiinde kritik
projelere imza atarak CMMI Seviye-5 sertifikasına sahip ilk ve tek yerli firma olan
MILSOFT Yazılım Teknolojileri A.Ş.’nin tamamına sahip olmayı hedefliyor…
Son dönemde yaşanan gelişmeler sonrası
Avrupa savunma tarafında yatırımlarını
arttırmaya başladı. Yapay zeka Avrupa’da
ulusal güvenlik meselesi haline
geldi. Milsoft satın alması gerçekleşirse
yapay zeka savunma sistemleri alanında
Forte önemli bir oyuncu olarak yerini
alacak.
“Avrupa Savunma Sanayi Stratejilerinde
Önemli Bir Oyuncu Olacağız…”
Forte Genel Müdürü Hasan Cengiz Bayrak:
“Forte olarak, savunma sanayiindeki
yetkinliğimizi daha da ileri taşımak
için çok önemli bir adım attık. Sektörün
öncü firmalarından MilSOFT’u bünyemize
katmak üzere, şirketin tamamına
sahip olan SSTEK ile resmi satın alma
görüşmelerine başladık. MilSOFT’un
özellikle komuta kontrol, silah ve savaş
sistemleri yazılımları konusundaki birikimi,
Forte’ye ciddi bir güç katacak.
Bu alandaki kabiliyetimiz çok daha derinleşecek.
Avrupa’da yapay zeka ve dijital
dönüşüm artık bir ulusal güvenlik
meselesi haline gelmiş durumda. Forte
olarak biz de, Türkiye’yi SASAD adına
temsil ettiğimiz ASD organizasyonunda,
bu dönüşüm projelerinde daha etkin
bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. Mil-
SOFT’un 2005’ten bu yana sahip olduğu
CMMI Seviye-5 sertifikası da bizim için
çok değerli. Avrupa’da bu sertifikayı ilk
alan firma MilSOFT. Eğer bu süreç başarıyla
sonuçlanırsa, Forte’yi hem yerli
hem de uluslararası projelerde çok daha
güçlü ve rekabetçi bir konuma taşıyacağız”
ifadelerini kullandı.
31
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
MobilDeniz, Apple Vision Pro’ya
entegre edildi!
DenizBank, teknoloji iştiraki Intertech ve dijital çözüm ortağı Commencis iş birliğiyle,
Türkiye’de mobil uygulamasını Apple Vision Pro’ya taşıyan ilk banka oldu. Vision
Pro’nun göz ve elle kontrol edilebilen arayüzü sayesinde, MobilDeniz kullanıcıları,
temel bankacılık işlemlerini, bulundukları fiziksel ortamla etkileşim halinde
gerçekleştirebiliyor…
Sektör Market
IT network
32
Dünyanın ilk uzamsal işletim sistemi visionOS
ile güçlendirilen, karma gerçeklik
gözlüğü Vision Pro ile, MobilDeniz’in finansal
özet, hesap bakiyesi görüntüleme
ve kredi kartı işlemleri gibi temel bankacılık
fonksiyonlarına, telefon ekranının
yaşam alanına entegre edildiği kullanıcı
arayüzü üzerinden erişim sağlanabiliyor.
Projenin yazılım geliştirme sürecini Intertech,
yazılım danışmanlığı ve kullanıcı
deneyimi tasarımını ise Commencis
üstlendi.
“Kanallarımızın tamamında
müşteri deneyimini yukarı
taşımayı hedefliyoruz”
DenizBank Şube ve Merkezi Operasyonlar
Grubu Genel Müdür Yardımcısı Umut
Özdoğan konuyla ilgili değerlendirmesinde
şöyle dedi: “DenizBank olarak her
zaman, teknoloji ve inovasyonu en üst
seviyede kullanarak, müşteri deneyimini
yukarı taşımayı hedefleyen bir kurum olduk.
Intertech ve Commencis iş birliğiyle,
Türkiye’de mobil uygulamasını Apple
Vision Pro’ya taşıyan ilk banka olmaktan
gurur duyuyoruz. Vision Pro’nun
uzamsal bilişim özelliklerinden faydalandığımız
bu iş birliği ile MobilDeniz
kullanıcıları, finansal varlıklarını, dijital
ve fiziksel ortamın etkileşimde olduğu
yeni bir formatta yönetebiliyorlar. Hesap
bakiyelerini ve borçlarını görüntüleyip,
kredi kartı ödemelerini aynı şekilde gerçekleştirebiliyorlar.
Finansal hizmetlerle
etkileşimi, artırılmış gerçeklik ve giyilebilir
teknolojiler ile bu şekilde zenginleştirmekten
mutluluk duyuyoruz”.
“Bankacılığın en yüksek
teknolojilerle entegrasyonunu
destekliyoruz”
Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar:
“MobilDeniz’in Vision Pro’ya entegrasyonu
ile, uygulamamızı müşteri deneyimini
açısından daha da geliştirip en üst
seviyeye taşıdık. Veri korumasına yönelik
yüksek güvenlik standartları uyguladığımız
projemiz ile kullanıcılar, Mobil
Deniz’in temel bankacılık ekranlarını,
Vision Pro ortamında, göz ve el hareketleriyle
kontrol ederek güvenle yönetebiliyor.
Intertech olarak bankacılık sektörü
için ilk niteliğindeki bu projenin yazılım
geliştirme sürecini üstlenmekten gurur
duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de,
organizasyon yapımızdaki 1157 kişilik
geliştirme kadromuzla, bankacılık hizmetlerinin
en ileri teknolojilerle entegre
şekilde erişilebilirliği için çalışmayı sürdüreceğiz”
dedi.
“Finansal hizmetlerle
etkileşimi zenginleştiren
teknolojiler üretiyoruz”
Commencis Satıştan Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı Yücel Erbilgiç konuyla
ilgili yaptığı değerlendirmede:
“Commencis olarak, kullanıcıların finansal
hizmetlerle etkileşim biçimlerini
yeniden tanımlayan yenilikçi teknolojiler
üretmeyi misyon ediniyoruz. Kullanıcı
arayüzü ve tasarımı alanlarında uzun
yıllara dayanan uzmanlığımızı bir araya
getirerek, bankacılık sektörü için kilometre
taşı niteliğindeki bu projeyi DenizBank
ile hayata geçirmekten büyük
heyecan duyuyoruz” dedi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Sun Tekstil’den moda sektörünü
dönüştürecek yapay zeka yatırımı
Sun Tekstil, moda ve tekstil sektöründe ses getirecek çok önemli bir ortaklığa imza
attı. Üretken yapay zeka destekli tasarım platformu Amerika merkezli yazılım şirketi
Refabric’e (Mintgrams Technologies Inc.) yatırım yapan şirket, inovatif teknoloji
entegrasyonu sayesinde sektörün dijital dönüşümünü hızlandırmayı hedefliyor…
Üretken yapay zeka destekli yazılım şirketi
Refabric, moda profesyonellerinin geçirdiği
uzun soluklu ilham, araştırma, trend analizi,
tasarım, prototip oluşturma, ürün geliştirme
ve pazarlama süreçlerini tek bir platform
ekosistem altına entegre etmeye hazırlanıyor.
Amerika merkezli Refabric ile uzun süredir
işbirlikleri yapan Sun Tekstil, şimdi de şirkete
yatırım yaparak ortak oldu. Bu stratejik
ortaklık ile ürün geliştirme süreçlerini hızlandırarak
operasyonel verimliliği artıracak.
Refabric, yenilikçi ve öncü iş modeli ile moda
ve tekstil sektörünün her aşamasında fark
yaratıyor. Tasarım süreçlerini optimize ederek
fiziksel numune ihtiyacını azaltırken, talep
görmeyen ürünlerin önceden elenmesini
sağlayarak zaman ve kaynak israfının önüne
geçiyor. Yapay zeka moda yazılımı olarak
tasarlanan Refabric, yaratıcı fikirleri sadece
birkaç dakikada özgün tasarımlara dönüştürüyor.
Anahtar kelimeleri, ilham görselleri,
teknik çizimleri ve desenleri bir araya
getirerek farklı tasarımlar yaratıyor ve global
moda trendlerini analiz ederek, trendlere uygun
koleksiyonlar oluşturuyor.
Tekstil Dünyasına Yapay
Zeka Desteği
Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Elvan
Ünlütürk, yatırımla ilgili yaptığı açıklamada
şunları söyledi: “Teknolojinin, sürdürülebilir
tasarım ve üretimin geleceği olduğuna inanıyoruz.
Moda dünyasının hızlı döngüsüne
ayak uyduruyor, moda ve tekstil sektöründe
dijital dönüşümü sonuna kadar destekliyoruz.
Refabric ile yapay zekayı tasarım ve
koleksiyon süreçlerimize dahil ederek, tasarım
süreçlerimizi hızlandırıyor, koleksiyonlarımızı
üretim aşamasına geçmeden önce
eleyebiliyor, düzenleyebiliyoruz. Böylece,
kaynaklarımızın daha etkili kullanılmasını
sağlayarak sürdürülebilirliğe de destek veriyoruz.
Bu yatırım, sektörde dijitalleşme ve
sürdürülebilirlik dönüşümüne katkı sağlamamızın
bir göstergesidir.”
Refabric Kurucu Ortağı ve CEO’su Begüm
Doğru Öztekin ise, Sun Tekstil ile gerçekleştirilen
ortaklığın moda sektöründeki sürdürülebilirlik
anlayışını ve dijital dönüşümü
güçlendirdiğini belirterek, “Sun Tekstil ile
ortaklaşa yürüttüğümüz çalışmalar, yapay
zekanın moda ve tekstil dünyasındaki dönüştürücü
etkisini gözler önüne seriyor.”
dedi.
Refabric, Louis Vuitton, Christian Dior, Céline
gibi moda dünyasına yön veren küresel
markaların da bulunduğu, dünyanın en
büyük lüks grubu LVMH’in La Maison des
Startups hızlandırma programına seçildi. Bu
prestijli program sayesinde, Refabric global
moda devleriyle yakından çalışma ve iş birliği
yapma fırsatı elde ediyor.
Sektör Market
IT network
Teknosa mağaza yatırımlarında hız kesmiyor
Türkiye’nin en yaygın mağaza ağına sahip teknoloji perakende şirketi Teknosa,
Bursa’daki 6’ncı mağazasını Sur Yapı Marka AVM’de açtı. Teknosa, dijital konseptte
tasarlanan yeni mağazada, son teknoloji ürünleri en iyi deneyimle teknoloji
tutkunlarıyla buluşturmaya başladı…
Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa,
digital-first şirkete dönüşme hedefiyle dijital
kanallarıyla birlikte stratejik mağaza
yatırımlarını da sürdürüyor. Bu kapsamda
Teknosa, Bursa’daki 6’ncı mağazasını açtı.
Sur Yapı Marka AVM’de dijital konseptte
tasarlanan mağazanın açılışı, Teknosa CE-
O’su Sitare Sezgin, Teknosa Perakende Satış
Genel Müdür Yardımcısı Enver Yelkenci ve
iş ortaklarının katılımıyla gerçekleşti. Extra
formattaki mağaza, farklı deneyim alanları
ve binlerce ürün çeşitliliğiyle hizmete başladı.
“Ulaşılabilir lokasyonlarda, büyük
metrekareli, ürün gamı geniş mağazalar
açıyoruz”
Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, açılışta yaptığı
konuşmada, mağazaların birer deneyim
ve uzmanlık merkezi olduğunu belirterek,
şunları söyledi: “Teknosa’yı digital-first bir
şirkete dönüştürme hedefine doğru koşarken
mağazalarımızı asla unutmuyoruz.
Müşterilerimiz için daha kolay ulaşılabilir
lokasyonlarda, büyük metrekareli, ürün
gamı geniş mağazalar açmaya özen gösteriyoruz.
Aynı zamanda mağazalarımızı dijital
kanallarımızla entegre ediyoruz. 2022’de
hayata geçirdiğimiz ve sektörde bir ilk olan
dijital mağaza konseptimizi de ülke genelindeki
mağazalarımızda yaygınlaştırıyoruz.
Bursa’daki yeni mağazamızda da dijital konseptte
tüketicilerimizin teknoloji ihtiyaçlarında
yanlarında olacağız. Alışveriş yolculuğunun
her adımında müşterilerimize daha
iyi bir deneyim sunmak için yatırımlarımızı
sürdüreceğiz.”
“Yapay zekayla müşteri deneyimini
geliştiriyoruz”
Teknosa Perakende Satış Genel Müdür Yardımcısı
Enver Yelkenci de tüm kanallarda en
iyi deneyimle fark yaratmak için çalıştıklarını
vurgulayarak, şöyle konuştu: “Mağazalarımızı
çok daha dijital, erişilebilir ve sürdürülebilir
yapılara dönüştürüyoruz. Dünya
ve Türkiye pazarındaki sektörel gelişmeler
ile tüketici trendlerini yakından takip ediyor,
müşteriyle en çok temas eden mağaza
çalışanlarımızın geri bildirimleriyle mağaza
yatırımlarımıza yön veriyoruz. Özellikle
yapay zeka, veri yönetimi ve geri bildirim
mekanizmalarından yararlanarak, mağaza
deneyimini online’daki güzel uygulamalarla
geliştiriyoruz. Müşterilerimizin deneyimine
değer katacak yeniliklerimizi sürdürmeye
devam edeceğiz.”
Diğer yandan Teknosa, Antalya Kepez Özdilek
mağazasını dijital konsepte dönüştürdü.
33
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Samsung, One UI 7’yi Nisan’da
kullanıma sundu
Samsung, yapay zekâ destekli yeni kullanıcı arayüzü One UI 7’yi 7 Nisan tarihinde
kullanıma sunacağını duyurdu. Yeni arayüz, günlük etkileşimleri daha anlamlı ve
sezgisel hale getiren yapay zekâ destekli geliştirmeler sunuyor…
la fikirleri hayata geçiriyor. Audio Eraser
özelliği ise ses kategorilerini birbirinden
izole ediyor ve videolarda yer alan istenmeyen
gürültüleri ortadan kaldırarak
gelişmiş ses düzenlemesi yapmayı herkes
için erişilebilir hale getiriyor.
Sektör Market
IT network
34
Samsung Electronics, kullanıcı deneyimine
daha fazla kişiselleştirme ve kontrol
yetenekleri kazandıran cesur ve yeni
bir tasarıma sahip One UI 7’nin resmi
dağıtımının 7 Nisan’da başlayacağını
duyurdu. Yapay zekâya göre geliştirilen
yeni arayüzüyle One UI 7, kullanıcıların
Galaxy cihazlarıyla girdiği etkileşimi her
zamankinden daha doğal hale getirmeye
yardımcı olacak. Galaxy S24 serisi,
Galaxy Z Fold6 ve Z Flip6 ile başlayacak
olan güncellemeler, kademeli olarak
daha fazla Galaxy akıllı telefona ve tablete
sunulacak.
Yeni cesur tasarımla gelen
daha fazla kişiselleştirme
One UI 7, Galaxy kullanıcılarına akıcı ve
uyumlu deneyimler sunan basit, etkili ve
duygusal bir tasarıma sahip. Sadeleştirilen
ana ekran, yeniden tasarlanan One
UI widget’ları ve kilit ekranıyla kullanıcılar,
cihazlarını sezgisel ve sorunsuz
bir şekilde özelleştirebiliyor. Daha rahat
kullanıcı deneyimi için Now Bar, istenen
bilgileri gerçek zamanlı olarak doğrudan
kilit ekranından sağlıyor. Böylece kullanıcılar,
telefonlarının kilidini açmadan,
basit bir kaydırmayla, sabah koşusu sırasında
kaydettikleri gelişmeyi kolayca
kontrol edebiliyor ve Galaxy Buds’larında
hangi şarkının çaldığını görebiliyor.
Daha akıllı yapay zekâ özellikleriyle
daha sezgisel deneyimler
One UI 7, kullanıcıların üretken kalmasına
ve yaratıcılıklarını keşfetmesine
yardımcı olan yapay zekâ destekli sıradışı
deneyimler sunuyor. Galaxy AI ile
kullanıcılar, uygulamalar arasında geçiş
yapma ihtiyacını en aza indirerek günlük
görevleri basitleştirebiliyor. AI Select
özelliği, içeriklerdeki bağlamı anlayarak
sezgisel önerilerde bulunuyor. Örneğin
bir kullanıcı, video izlerken Edge Panelini
basitçe kaydırıp videonun bir bölümünü
GIF dosyası olarak kaydetmek
için “AI Select” simgesine tıklayabiliyor.
Writing Assist özelliği ile kullanıcılar,
metinlerden seçtikleri içerikleri kolayca
özetliyor veya otomatik olarak biçimlendirebiliyor.
One UI 7, kullanıcılara daha fazla yaratıcı
kontrol ve özgürlük sağlamak için
basit düzenlemelere de imkan tanıyor.
Drawing Assist, metin komutları, görüntü
ve eskiz kombinasyonları da dahil olmak
üzere birden çok girdinin yardımıy-
Daha güçlü Google Gemini entegrasyonuyla
kullanıcıların cihazlarını kontrol
etmesi, bir arkadaşla konuşmak kadar
kolay hale geliyor. Yan düğmeye uzun
basıp “Yakınlarda açık havada oturma
yeri olan ve evcil hayvan dostu olan İtalyan
restoranları bul” denince, Gemini,
anında öneriler sunuyor. Doğal konuşma
diliyle yapılan aramalar, Ayarlar’a kadar
uzanarak istenen tercihlerin ayarlanmasını
kolaylaştırıyor. Kullanıcılar yalnızca
Ayarlar’a girip “Gözlerim yoruldu” dediği
anda parlaklığı ayarlamak veya göz konforu
kalkanını açmak gibi önerilen seçenekler
ekranda beliriyor.
Dağıtımı 7 Nisan’da başlıyor
Dağıtımı 7 Nisan’da başlayacak olan One
UI 7, sonraki haftalarda Galaxy S24 Serisi,
Galaxy S24 FE, Galaxy S23 Serisi, Galaxy
S23 FE, Galaxy Z Fold6 ve Z Flip6,
Galaxy Z Fold5 ve Z Flip5, Galaxy Tab
S10 Serisi ve Galaxy Tab S9 Serisi dahil
olmak üzere daha fazla Galaxy akıllı telefon
ve tablete sunulacak.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Vertiv, CoolLoop Trim Cooler’ı tanıttı!
Vertiv CoolLoop Trim Cooler, yapay zeka ve yüksek performanslı bilgi işlem (HPC)
uygulamalarında yaygın olarak karşılaşılan değişken su sıcaklıkları ile uyumlu
çalışacak şekilde tasarlandı. Bu yenilikçi çözüm, enerji verimliliği ve yer tasarrufu
sağlayan kompakt yapısıyla öne çıkıyor…
Kritik dijital altyapı ve süreklilik çözümlerinin
küresel sağlayıcısı Vertiv, yenilikçi
teknolojileriyle termal yönetim portföyünü
genişletmeye devam ediyor. Bu doğrultuda,
yapay zeka ve yüksek performanslı
bilgi işlem (HPC) uygulamalarına yönelik
hava ve sıvı soğutmayı destekleyen Vertiv
CoolLoop Trim Cooler’ı tanıttı. Küresel
çapta sunulan bu yenilikçi çözüm, hibrit
veya sıvı soğutmalı veri merkezleri ve yapay
zeka uygulamalarından yararlanan
tesislerde farklı iklim koşullarına uyum
sağlayarak soğutma verimliliğini ve operasyonel
sürdürülebilirliği önemli ölçüde
artırıyor.
Yüksek yoğunluklu sıvı soğutmalı ortamlara
sorunsuz şekilde entegre olan Vertiv
CoolLoop Trim Cooler, operasyonel verimliliği
artırırken sektörün enerji tasarruflu
ve kompakt soğutma çözümlerine yönelik
artan taleplerine uyum sağlıyor. Serbest
soğutma ve mekanik çalışma prensiplerini
birleştirerek yıllık soğutma enerjisi
tüketimini yüzde 70’e kadar azaltırken, geleneksel
sistemlere kıyasla yüzde 40’a varan
alan tasarrufu sunuyor. Modern yapay
zeka fabrikalarının soğutma ihtiyaçlarını
karşılamak için özel olarak tasarlanan bu
sistem, 40°C’ye kadar değişken besleme
suyu sıcaklıklarını destekleyerek 45°C’ye
kadar soğuk plaka fonksiyonelliği sunuyor
ve yüksek verimli bir soğutma performansı
sağlıyor.
Vertiv CoolLoop Trim Cooler ve Vertiv
CoolChip CDU soğutma sıvısı dağıtım
üniteleri, doğrudan çipe soğutma sağlayan
sistemlere sorunsuz ve hızlı entegrasyon
için optimize edilmiş pratik su bağlantılarıyla
tasarlandı. Ayrıca, Vertiv CoolLoop
Trim Cooler, daldırma soğutma sistemlerine
de doğrudan bağlanarak esneklik ve
uyumluluk sunuyor. Bu yenilikçi tasarım,
kurulum ve operasyonel süreçleri sadeleştirirken,
yüksek yoğunluklu soğutma
ortamlarında geniş çapta entegrasyon imkanı
sağlayarak müşterilere zaman tasarrufu
ve maliyet avantajı sağlıyor.
Vertiv CoolLoop Trim Cooler, düşük Küresel
Isınma Potansiyeline (GWP) sahip
soğutucu akışkan kullanarak, hava soğutmalı
konfigürasyonda neredeyse 3 MW’a
kadar ölçeklenebilir soğutma kapasitesi
sunuyor. Yüksek ortam sıcaklıklarına
uyum sağlayacak şekilde optimize edilen
serbest soğutma bobinleri sayesinde, sistem
daha fazla mevsim ve koşulda serbest
soğutma modunda çalışarak elektrik tüketimini
ve CO₂e emisyonlarını azaltıyor.
Ayrıca, 2027 AB F-GAZ düzenlemelerine
tam uyum sağlayarak, gelecekteki yasal
gerekliliklere uygunluk için maliyetli yeniden
tasarım veya altyapı güncellemelerine
duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.
Sektör Market
IT network
Perakende sektörü için
dijital dönüşüm hızlanıyor
OBASE, perakende sektöründe hızla değişen dinamiklere uyum sağlayan ve veriye
dayalı kararları kolaylaştıran çözümü AIR’ı işletmelerin hizmetine sunuyor. Yapay
zeka destekli karar destek platformu AIR, gelişmiş analiz yeteneğiyle stratejik
karar alma süreçlerini hızlandırarak verimliliği artırıyor…
Türkiye’nin lider yazılım ve bilgi teknolojileri
çözüm sağlayıcısı OBASE, perakende sektörü
için geliştirdiği AIR (AI for Retail) adlı
yapay zeka destekli karar destek platformu
ile işletmelere stratejik kararlar için akıllı
bir yardımcı sunuyor. Veri odaklı karar alma
süreçlerini destekleyen AIR, yöneticilerin
büyük veri yığınları arasında kaybolmadan
anlamlı içgörüler çıkarmasını sağlayarak
operasyonel süreçleri daha verimli yönetmelerine
destek oluyor.
Perakende sektöründe hızla değişen dinamikler,
değişen trendleri hızlı analiz edip
stratejik kararları zamanında uygulayabilme
becerisi gerektiriyor. AIR üretken yapay
zeka ve doğal dil işleme teknolojilerini kullanarak
veriyi doğrudan eyleme dönüştürmeyi
kolaylaştırıyor. Kullanıcılar, AIR sayesinde,
karmaşık analizlerle uğraşmadan, soru
sorarak hızlı içgörüler edinebiliyor. AIR ile
işletmeler operasyonlarını optimize ediyor,
karar alma süreçleri de hızlanıyor. Örneğin;
mağaza yöneticileri günlük satış verilerini
analiz ederek en çok satılan ürünleri belirleyip
stok yenileme süreçlerini hızlandırabiliyor.
Tedarik zinciri yöneticileri tedarik
süreçlerinde olası aksaklıkları önceden tahmin
ederek lojistik verimliliği artırabiliyor.
OBASE Sektörel Çözümler ve Veri Analitiği
çözümlerinden sorumlu Genel Müdür
Yardımcısı İlkay Öztürk, “AIR, geleneksel
analizlerin ötesine geçerek, perakendecilere
kendini adapte eden bir yapay zeka ortağı
sunuyor. Yalnızca günlük operasyonel süreçleri
iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda
işletmelerin stratejik kararlarını güçlendiren
veri odaklı bir bakış açısı sağlıyor dedi.
35
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
UEFA Şampiyonlar Ligi Kupası
OPPO Reno13 Serisi Lansmanı için
Türkiye’ye geldi
UEFA Şampiyonlar Ligi Kupası, gelişmiş AI fotoğrafçılık özellikleri, güçlü performansı
ve şık tasarımıyla dikkat çeken OPPO Reno13 Serisi lansmanı için Türkiye’ye geldi…
Sektör Market
IT network
36
• OPPO Global Sözcüsü ve Yurtdışı Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Başkanı Billy
Zhang
• Mıstaçoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Mıstaçoğlu
• Mıstaçoğlu Holding Grup CEO’su Yücel Kubanç
• OPPO Global Ürün Merkezi Başkanı Garven Yin
Türkiye, teknoloji ve futbol tutkunlarını
heyecanlandıran özel bir etkinliğe
ev sahipliği yaptı. UEFA Şampiyonlar
Ligi Kupası, OPPO’nun yeni amiral gemisi
Reno13 Serisi lansmanı kapsamında
Türkiye’ye geldi. Katılımcılar, UEFA
Şampiyonlar Ligi Kupası ile fotoğraf
çekimleri gerçekleştirirken, yeni OPPO
Reno13 Serisi’nin üstün AI fotoğrafçılık
özelliklerini ve güçlü performansını test
etme fırsatı yakaladı.
UEFA Şampiyonlar Ligi’nin resmi sponsoru
olarak futbolun ruhunu inovasyonla
birleştirmeye devam eden OPPO,
geçen aylarda dünya futbolunun yükselen
yıldızlarından Lamine Yamal’ı
yeni küresel elçisi olarak duyurmuştu.
Genç yaşına rağmen sahada sergilediği
olağanüstü yetenekleriyle dikkat çeken
Yamal, OPPO’nun ileri teknolojisi ve yenilikçi
ruhunu temsil ediyor.
Şampiyonlar Ligi ortaklığının OPPO’nun
spora olan bağlılığını temsil ettiğini
belirten OPPO Global Sözcüsü ve Yurtdışı
Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası
Hizmetler Başkanı Billy Zhang, “Bu
yıl, UEFA Şampiyonlar Ligi ile üst üste
üçüncü iş ortaklığımızı kutluyoruz ve
bu da OPPO’nun spora olan bağlılığını ve
küresel izleyicilerle kurduğu bağı daha
da güçlendiriyor. Yeni küresel marka elçimiz
Lamine Yamal henüz 17 yaşında
olmasına rağmen şimdiden tarih yazdı.
Onun tutku ve azmi, OPPO’nun vizyonunu
mükemmel bir şekilde yansıtıyor”
dedi.
OPPO Reno13 Serisi ile Anını
Sen Belirle
Reno13 Serisi, AI Livephoto, EIS stabilizasyon
ve dinamik kare genişletme teknolojisi
ile ultra net görüntüler sunuyor.
AI Motion özelliği, durağan fotoğrafları
kısa videolara dönüştürerek karelere hayat
katıyor. 50MP ana kamera, 32MP ön
kamera ve profesyonel düzeyde düzenleme
imkanı sunan yapay zeka destekli
özellikler, mobil fotoğrafçılığı bir üst seviyeye
taşıyor.
IP66, IP68 ve IP69 sertifikalarına sahip
Reno13 Serisi, 2 metre derinlikte 30 dakikaya
kadar sualtı çekimi yapabilme
özelliği ile öne çıkıyor. Özel Sualtı Modu,
renk bozulmasını en aza indirirken fiziksel
düğme kontrolü ile kolay kullanım
sağlıyor.
Reno13 Pro 5G, MediaTek Dimensity
8350 işlemci, 1.5K 120Hz OLED ekran ve
5.800mAh batarya ile üstün performans
sunarken, 80W SUPERVOOC hızlı şarj
desteği uzun süreli kullanım sağlıyor.
Reno13 F 5G modeli ise Snapdragon® 6
Gen 1 işlemci ve 45W SUPERVOOC hızlı
şarj ile günlük kullanıma yüksek verimlilik
katıyor.
Kelebek kanatlarından ilham alan zarif
tasarımı, tek parça cam arka kapak ve
havacılık sınıfı alüminyum çerçeve ile
birleştiren Reno13 Serisi, plastik çerçevelere
göre %200 daha yüksek dayanıklılık
sunuyor. Çok Yönlü Zırh tasarımı,
gelişmiş darbe emilimi ve düşme direnci
sağlıyor.
Reno13 F 5G, Çift Stereo Hoparlör ve
Ultra Ses Modu ile etkileyici bir ses deneyimi
sunarken, AI LinkBoost 2.0 teknolojisi
ile sinyal kalitesini artırıyor. 360
derece anten tasarımı, zayıf sinyal alanlarda
bile kesintisiz bağlantı sağlıyor.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Türk Telekom ve ZTE’den kıtalararası
rekor hız testi
Güçlü fiber altyapısı ve teknoloji birikimiyle Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük
eden Türk Telekom, dijital dünyanın inşası için yenilikçi altyapı çalışmalarını
sürdürüyor. Türk Telekom ve dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden ZTE,
İstanbul Boğazı’ndan geçen şebeke üzerinden kıtalararası 1,6 Terabit (Tbps) optik
iletim testini gerçekleştirerek rekor hızlara ulaşıldığını ve önemli ölçüde enerji
tasarrufu sağlandığını duyurdu…
Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik
eden Türk Telekom, yeni nesil teknolojilere
yönelik altyapı ihtiyaçlarını karşılayacak
yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler
hayata geçirmeye devam ediyor. Yoğun
veri trafiğinde, başta kapasite ve enerji tasarrufu
olmak üzere birçok açıdan fayda
sağlayacak yeni nesil veri iletim teknolojisine
yönelik çalışmalar gerçekleştiren
Türk Telekom, yeni nesil DWDM (Dense
Wavelength Division Multiplexing) teknolojisinin
geldiği son noktada 1,6 Terabit
(Tbps) optik iletim testini gerçekleştiren
Türkiye’deki ilk operatör oldu. İstanbul’da
kurulu bulunan ve şehrin trafiğinin önemli
bir kısmını taşıyan ZTE DWDM şebekesinin
iki kıtayı birbirine bağlayan linkleri
üzerinde ultra geniş C6THz ve L6THz
bantlarında 1,6 Terabit (Tbps) hızında tek
kanal üzerinden gerçekleştirilen bu testte
önemli ölçüde kapasite artışı ve enerji
tasarrufu sağlandı. Bu teste ilave olarak,
mevcut şebekeye entegre edilen denizaltı
ve köprü fiberlerinin kullanıldığı yeni linkler
üzerinden canlı trafiğin taşındığı çift
taşıyıcılı 3,2 Terabit kapasitede denemeler
de gerçekleştirildi.
Türk Telekom Network Genel Müdür Yardımcısı
Zafer Orhan, “Türkiye’nin dijital
dönüşümüne öncülük eden Türk Telekom
olarak, ülkemizin dijitalleşme sürecinde
artan veri hızı ihtiyaçlarına cevap verebilecek,
daha kolay yönetilebilir ve daha
fazla enerji tasarrufu sağlayan yenilikçi
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Veri iletimi
konusunda yenilikçi ve sürdürülebilir
çözümler hayata geçirerek yeni nesil teknolojilerin
temelini hazırlıyoruz. İstanbul
Boğazı’ndaki şebeke üzerinden gerçekleştirdiğimiz
kıtalararası hız testinde önemli
ölçüde kapasite artışı ve enerji tasarrufu
sağladık. Yeni nesil veri iletim teknolojileri
akıllı şehirler, otonom araçlar, sağlık hizmetleri,
üretim ve dijital oyun gibi hayatın
birçok alanında iş süreçlerini hızlandırarak
verimliliğin artmasına katkı sunacak”
diye konuştu.
Sektör Market
IT network
Fintek ile B2B’de yeni bir dönem:
Banking-as-a-Service
Dijitalleşmenin hız kazandığı finans dünyasında, Banking-as-a-Service (BaaS)
modeli geleneksel bankacılığın sınırlarını aşarak finansal hizmetlerin işletmeler için
daha esnek ve erişilebilir hale gelmesini sağlıyor. Özellikle B2B ekosisteminde, fintek
şirketleri ve kurumsal müşteriler için yepyeni fırsatlar sunuyor. MARO Kurucusu Lale
Maro, müşterilerine sundukları inovatif projeler ve çözümlerle bu dönüşümün bir
parçası olduklarını söylüyor…
BaaS, bankaların altyapısını üçüncü taraf
fintek şirketlerine ve işletmelere açarak finansal
hizmetlerin API tabanlı entegrasyonunu
mümkün kılıyor. Bu sayede şirketler,
ödeme çözümleri, kredi, sanal POS ve IBAN
oluşturma gibi bankacılık hizmetlerini doğrudan
kendi platformlarına entegre edebiliyor.
Geleneksel finansal süreçlerden bağımsız
olarak özelleştirilmiş çözümler sunan bu
model, hız ve maliyet avantajı sağlıyor.
Özellikle katılım bankacılığı ile fintek entegrasyonu,
finans çözümlerinin dijital
dünyada daha etkin bir şekilde yayılmasına
katkıda bulunuyor. BaaS, esnek iş modelleriyle
kurumsal müşterilere kendi finansal
ekosistemlerini oluşturma fırsatı sunarken,
fintek şirketlerinin de ölçeklenebilir ve yenilikçi
çözümler geliştirmesine olanak tanıyor.
Finansal teknolojilere yönelik küresel eğilimleri
ele alan saygın araştırmalar, BaaS
ve B2B fintek çözümlerinin artan önemine
dikkat çekiyor. KPMG’nin 2024 Fintech Raporu
gibi çalışmalar, fintek yatırımlarında
yaşanan dalgalanmalara rağmen, BaaS
odaklı çözümlerin stratejik bir alan olarak
büyümeye devam ettiğini ortaya koyuyor.
Raporda, ödeme sistemlerinin 2024 yılı itibarıyla
fintek yatırımları içinde en büyük
payı aldığı, düzenleyici teknoloji (RegTech)
alanındaki yatırımların da finansal hizmetlerde
uyumluluk süreçlerini güçlendirdiği
belirtiliyor. Bu tür çalışmalar, sektörün dijital
dönüşüm yolculuğunu anlamak açısından
değerli içgörüler sunuyor.
37
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Bulut çözümlerinde
veri yedekleme öne çıkıyor!
İşletmelerin yüzde 49’u en az bir bulut çözümü kullanıyor ve bulutu tercih etme
nedenleri başında veri yedekleme geliyor
Sektör Market
IT network
38
Redington Türkiye’nin gerçekleştirdiği
kapsamlı araştırma, bulut teknolojilerinin
işletmelere etkisini ve gelecekteki
yatırım trendlerini gözler önüne seriyor.
Araştırma sonuçlarına göre, işletmelerin
yüzde 49’u en az bir bulut teknolojisini
aktif olarak kullanırken, bulut çözümlerini
tercih etme nedenleri konusunda
veri yedekleme öne çıkıyor.
Redington Türkiye adına M2S Araştırma
tarafından gerçekleştirilen ve 200
ve üzeri çalışanı bulunan 7 bin 447 işletmeyi
kapsayan araştırma, şirketlerin
yüzde 49’unun en az bir bulut çözümü
kullandığını ve 500+ çalışanlı işletmelerde
bulut kullanımının yüzde 3 oranında
arttığını ortaya koyuyor.
Bulut teknolojileri verimliliği
artırıyor…
Araştırmaya göre, bulut teknolojileri kullanan
işletmelerin yüzde 86’sı, bu teknolojinin
verimlilik üzerinde olumlu etkisi
olduğunu belirtiyor. Yapay zeka alanındaki
gelişmelerin bulut kullanım tercihlerine
yön verdiğini ifade edenlerin oranı
ise yüzde 38 seviyesinde bulunuyor.
Genel kullanım trendlerine bakıldığında,
en yaygın tercih edilen bulut uygulamaları
veri yedekleme (yüzde 59), e-posta
(yüzde 58) ve veri depolama (yüzde 42)
olarak öne çıkıyor. 500 ve üzeri çalışanlı
işletmelerde ise Software as a Service
(SAAS) kullanımı yüzde 42, Infrastructure
as a Service (IAAS) kullanımı ise
yüzde 44 seviyesinde ve birbirine yakın
oranlarda seyrediyor.
Şirketlerin Önceliği, Veri
güvenliği ve IT maliyetlerini
azaltma…
Bulut çözümlerine geçişin en temel sebepleri
arasında veri hırsızlığı, veri sızıntıları
ve sistem açıklarına karşı güvenli
bir ortam sağlama ihtiyacı öne çıkıyor.
İşletmeler, veri kaybını önleme, veri kurtarma
ve veri güvenliği konularını en
kritik öncelikler arasında değerlendiriyor.
Özellikle hassas verilerin korunması
ve iş sürekliliğinin sağlanması, bulut
teknolojilerine olan ilgiyi artıran başlıca
faktörler arasında yer alıyor.
Bununla birlikte, artan IT giderlerini
azaltma baskısı 2024 yılında daha da belirgin
hale geldi. Geçtiğimiz yıl sekizinci
sırada yer alan IT maliyetlerini düşürme
hedefi, bu yıl yüzde 27,5 oranıyla dördüncü
sıraya yükseldi. Bu durum, her dört
şirketten birinin bulut çözümlerini sadece
güvenlik değil, aynı zamanda operasyonel
maliyetleri azaltmak amacıyla
da benimsediğini gösteriyor. İşletmeler,
dijital dönüşüm süreçlerinde maliyet optimizasyonunu
önceliklendirirken, bulut
tabanlı çözümlerin hem esneklik hem de
uzun vadede tasarruf sağlaması nedeniyle
bu teknolojilere yönelmeye devam
ediyor.
Bulut çözümleri çeviklik
ve operasyonel verimliliği
artırıyor
Şirketlerin bulut teknolojilerine yönelmesindeki
en önemli avantajlardan biri,
projelerde yeni kapasite ihtiyaçlarına
hızlı erişim ve kaynakların hızla devreye
alınabilmesi olarak öne çıkıyor. Araştırmaya
göre, işletmelerin yüzde 42’si bulut
çözümlerinin çeviklik ve operasyonel
verimliliklerini artırdığını belirtiyor. Bu
da şirketlerin değişen iş dinamiklerine
daha hızlı uyum sağlamasına ve rekabet
avantajı elde etmesine olanak tanıyor.
Yatırımlarda öncelik güvenlik
çözümleri ve veri yedeklemede
Redington Türkiye’nin araştırmasına
göre bulut alanında yatırım yapmayı
planlayan şirketler için öncelikli alanlar
arasında kurumsal kaynak planlaması
(ERP), felaket kurtarma ve veri depolama
çözümleri öne çıkıyor. 500 ve üzeri
çalışanı olan şirketlerde ise güvenlik
çözümleri ve veri yedekleme en kritik
yatırım başlıkları olarak belirlenmiş
durumda. İşletmeler, operasyonel sürekliliği
sağlamak ve siber tehditlere karşı
dayanıklılıklarını artırmak amacıyla bu
alanlara öncelik veriyor.
Araştırmaya göre, 500 ve üzeri çalışanı
olan işletmelerin IT bütçeleri yüzde 44
artarak 6 milyon TL’ye ulaştı; bu bütçenin
dörtte biri ise bulut çözümlerine
ayrıldı. Redington Genel Müdürü Cem
Borhan, araştırmanın bulgularını göz
önünde bulundurarak şu ifadeleri kullandı:
“Araştırmamız, Türkiye’deki her
iki işletmeden birinin artık bulut çözümlerini
kullandığını ve bu tercihte
veri yedekleme önemli bir rol oynadığını
gösteriyor. İşletmeler dijital dönüşüm
süreçlerinde öncelikle veri güvenliği ve
operasyonel sürekliliği hedeflerken, aynı
zamanda bulut teknolojilerinin sunduğu
maliyet avantajları ve çeviklik sayesinde
rekabette bir adım öne çıkıyor. Biz de Redington
Türkiye olarak şirketlerin dijital
dönüşüm yolculuklarını daha stratejik
ve güvenli adımlarla sürdürebilmeleri
için dağıtımını üstlendiğimiz markalarımız
ve iş ortaklarımız aracılığıyla sunduğumuz
çözümlerle onların yanında
olmaya devam edeceğiz.”
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Uyum stratejileri ve yeni teknolojiler
e-Dönüşüm zirvesinde ses getirdi
Global vergi yazılımları ve vergi uyumluluğu lideri Sovos’un ev sahipliğindeki
e-Dönüşüm Zirvesi’nde regülasyonlara uyum süreçleri, dijitalleşme ile gelen güvenlik
riskleri ve çözüm yolları tartışıldı. Şirketlerin temel kaynak planlama sistemleri ile
entegre çalışan yeni teknolojiler ilgi gördü. Dünya çapında vergi uyumluluğu ve
vergi yazılımları konusunda global oyuncusu Sovos, 10 Nisan’da The Peninsula
İstanbul’da düzenlediği zirvede büyük ölçekli firmalardan KOBİ’lere, ERP (Kurumsal
Kaynak Planlama) sağlayıcılarından teknoloji iş ortaklarına kadar geniş bir katılımcı
kitlesini bir araya getirdi…
yasal uyumun birlikte ele alındığı stratejik
bir süreç. SAP’nin bulut odaklı
vizyonu ve ‘clean core’ yaklaşımıyla şirketler
daha sade, çevik ve sürdürülebilir
sistemlere geçiyor. Bu geçişlerde regülasyonlara
uyumu dışarıda bırakamayız.
Bu nedenle e-dönüşüm çözümlerinin
SAP sistemleriyle entegre çalışması
büyük önem taşıyor” diye konuştu.
Sektör Market
“Sovos e-Dönüşüm Zirvesi: Uyum, Dönüşüm
ve Ötesi” adıyla yapılan buluşmada
verginin dijital dönüşümünde
şirketler açısından dikkat edilmesi gerekenler,
beklenen mevzuat güncellemeleri,
dijitalleşmenin getirdiği güvenlik
riskleri ve bu tehditlere karşı geliştirilen
önlemler gibi kritik konular gündemdeydi.
Ayrıca şirketlerin Kısaca ERP adı
verilen, tüm temel iş süreçlerini yönettiği
dijital sistemlerin vergi yazılımları
ve hızla değişen regülasyonlarla uyum
içinde kurgulanmasının önemine dikkat
çekildi. SAP ile entegre çözüm alternatifleri,
Sovos’un geliştirdiği yeni BTP
(Business Technology Platform) çözümü
ve Sovos’un iş ortaklığı modelleri tanıtıldı.
hem de geleceğe dair neler yapılması
gerektiğini konuştuk. Regülasyon tarafında
şirketlerin karşılaştığı zorlukları
ve çözüm yollarını hep birlikte değerlendirdik.
Aynı zamanda Sovos’un bu yolculukta
nasıl bir rehberlik sunduğunu
da paylaştık.”
Sovos EMEA Bölgesi SAP Entegrasyonlarından
Sorumlu Başkan Yardımcısı
Ayhan Boyacıoğlu ise son dönemde şirketlerin
yoğun bir şekilde gerçekleştirdiği
SAP geçişlerinde e-dönüşüm projelerinin
uyumuna dikkat çekti. Boyacıoğlu,
“Dijital dönüşüm, yalnızca teknolojik bir
yenilenme değil; iş süreçlerinin yeniden
tasarlandığı, operasyonel verimlilik ve
Geçiş Projelerinde İyi
Planlamanın Önemi
Örneklerle Aktarıldı
Etkinlikte Sovos’un partneri olan SAP
ile ortak çözümlerine geniş yer verildi.
Sovos’un yeni geliştirdiği BTP (Business
Technology Platform) çözümü hakkında
detaylı bilgi verilirken, SAP S/4HANA
geçiş süreçlerinde proje öncesinden sonrasına
kadar olan tüm adımlar örnekler
üzerinden aktarıldı.
Başka bir örnekli anlatım ise Sovos’un iş
ortaklığı modelleri üzerinde oldu. Canlı
demo ile anlatılan “Bulut Portal” ve
“Partner Portal” çözümleri katılımcılardan
ilgi gördü. Bu bölümde, iş ortaklarının
Sovos ekosistemine nasıl entegre
olduğu ve bu entegrasyonun müşterilere
sağladığı avantajlar detaylı biçimde paylaşıldı.
IT network
Regülasyonlardan SAP
Uyumuna, Uçtan Uca
Dönüşüm Gündemdeydi
Sovos EMEA Bölgesinden Sorumlu Satış
Başkan Yardımcısı Elçim Sirek, zirvenin
temel amacını şu sözlerle aktardı: “Şirketler
çağa ayak uydurarak her geçen
gün daha fazla dijitalleşiyor ama bu dijitalleşmenin
bir de yasal süreçlere uyum
tarafı var. Bugün burada hem bu uyumun
nasıl daha kolay sağlanabileceğini
39
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
ASUS yeni nesil ROG Serisi oyun
bilgisayarlarını Türkiye’de satışa sundu!
Yenilikçi teknolojileri yüksek kaliteli ürünlerle tüketicilerle buluşturan ASUS’un
dünyanın en iyi oyun deneyimlerini yaşatmak için geliştirdiği ROG, yeni nesil oyun
bilgisayarlarını Türkiye’de satışa sundu. Yeni tam donanımlı ROG Strix SCAR ve Strix
G dizüstü oyun bilgisayarı serisi, üstün performans ve yepyeni kasa tasarımlarıyla
segmentini yeniden tanımlıyor. Üstün oyun performansı, üst düzey termal sistem,
yepyeni tasarımı, ACR teknolojisine sahip Geliştirilmiş ROG Nebula ekranı ve geleceğe
dönük geliştirilebilme özelliği ile öne çıkan yeni ROG Strix SCAR ve Strix G serisi
dizüstü bilgisayarlar, 119.999 bin TL’den başlayan fiyatlarla oyun tutkunlarının
beğenisine sunuluyor…
Sektör Market
IT network
40
Dünyanın en büyük bilgisayar ve donanım
üreticileri arasında yer alan
ASUS’un, dünyanın en iyi oyun deneyimlerini
yaşatmak için oluşturduğu
Republic of Gamers (ROG) markası, yeni
nesil oyun dizüstü bilgisayarlarını tanıttı.
ASUS Türkiye’nin gerçekleştirdiği
etkinlikle birlikte yeni nesil 2025 ROG
Strix SCAR ve Strix G oyun dizüstü bilgisayarları
satışa sundu. Üstün oyun performansı,
üst düzey termal sistem, yepyeni
tasarımı, ACR teknolojisine sahip
Geliştirilmiş ROG Nebula ekranı ve geleceğe
dönük geliştirilebilme özelliği ile
öne çıkan yeni ROG Strix SCAR ve Sitrix
G serisi bilgisayarlar, 119.999 bin TL’den
başlayan fiyatlarla oyun tutkunlarının
beğenisine sunuluyor.
Türkiye bölgenin en fazla
oyun bilgisayarı satılan
ülkesi!
Heyecanla beklenen yeni ROG markalı
oyun dizüstü bilgisayarlarını satışa
sunduklarını söyleyen ASUS Türkiye İş
Geliştirme Müdür Yardımcısı Mark Chu,
“Türkiye çok önemli bir oyun bilgisayarı
pazarı. 2021’den 2024’e kadar Türkiye
oyun bilgisayarı pazarında düzenli bir
gelişim söz konusu. Yıllık satış rakamlarında
büyük bir değişim olmasa da;
Almanya, İngiltere, Polonya, Fransa, İspanya,
İtalya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden
oluşan pazarda Türkiye, 2021’de
yüzde 12,2 olan payını 2024 yılı itibariyle
yüzde 26,8’e çıkardı ve liderliğe yükseldi.
Doğu ve Batı Avrupa’da oyun bilgisayarı
satış adetleri 2022’den 2024 yılına kadar
düşüş eğilimindeyken Türkiye’de pazardaki
payını iki kattan fazla artırdı»
dedi. ASUS ROG Strix Serisi’nin küresel
pazarda önemli bir başarı yakaladığını
ifade eden Mark Chu, «Kuzey Amerika’da
yüzde 28,5 olan pazar payımız Batı
Avrupa’da yüzde 34, Doğu Avrupa’da
yüzde 42,3, Güney Afrika’da yüzde 37,2
ve Orta Doğu-Afrika bölgesinde yüzde
46,2’yi buluyor. Türkiye ise ROG Strix
ürünlerine olan bağlılığı ile bu bölgelere
fark atıyor. Türkiye’de yüzde 60’lık pazar
payı ile açık ara en fazla tercih edilen
oyun bilgisayarı konumundayız.” diye
konuştu. Mobil oyun pazarının doygunluk
noktasına ulaştığını ifade eden ASUS
Türkiye ROG Satış Müdürü Şahin İşçi
ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Büyüme
bölgeleri dışındaki kullanıcı artışı, yıllık
ortalama yüzde 3’ün altında seyrediyor.
Kişisel bilgisayar oyun pazarı ise istikrarlı
seyrini sürdürmekle birlikte, çapraz
platform (cross-platform) oyun deneyimlerinin
yükselişi sayesinde en güçlü
büyümelerden birini yaşamaya hazırlanıyor.
Geçtiğimiz yıl boyunca oyun harcamaları;
seyahat sektöründen yüzde 60,
moda sektöründen yüzde 75 ve tiyatro
ile sinema sektörlerinden yüzde 85 daha
fazla büyüdü. Bu etkileyici artış, oyun
sektörünü Avrupa’nın en hızlı büyüyen
alanlarından biri haline getirdi.”
Dünyada bir ilk!
ASUS 2025 ROG Strix Serisi; NVIDIA® ve
Intel®’denson teknoloji silikonlar, Mini
LED ve ACR teknolojisine sahip parlak
ROG Nebula HDR Ekranlar ve inanılmaz
termal çözümler içeren amiral gemisi
oyun dizüstü bilgisayarlarının nasıl
olabileceğini yeniden tanımlamak için
sahneye çıktı. ROG Strix SCAR 16, Strix
SCAR 18, Strix G16 ve Strix G18’in Intel
modelleri, bir oyun dizüstü bilgisayarında
dünyanın ilk vidasız yükseltmelerine
sahip yeni tasarımlarla geliyor.
Üstün oyun performansı: Sektöre yön
veren bir marka olarak ROG, Strix Serisi’nde
mümkün olan en iyi performansı
sunuyor. En yeni NVIDIA GeForce RTX
50 Serisi Dizüstü Bilgisayar GPU’larına
sahip tüm modelleriyle 2025 serisi de
hayal kırıklığına uğratmıyor ve en zorlu
oyunlarda sınıfının ötesinde oyun deneyimleri
sunuyor. DLSS 4 ve Frame Generation
gibi harika özelliklerle oyuncular,
performanstan ödün vermeden ışın izleme
gibi en yeni grafik teknolojilerinin
keyfini çıkarabiliyor. Intel tabanlı Strix
SCAR 16 (G635), SCAR 18 (G835), Strix
G16 (G615) ve Strix G18 (G815), Intel®
Core Ultra 9 işlemci 275HX’e kadar güç
sunuyor. Oyuncular, hangi modeli seçerse
seçsin birinci sınıf oyun performansı
ve çoklu görev potansiyeli onları bekliyor.
Strix SCAR 16 ve 18’de 64GB’a kadar
DDR5 5600MHz RAM ve 4TB PCIe®
Gen 4 depolama alanı ile desteklenen bu
makineler, rakipsiz bir deneyim isteyen
oyuncular ve içerik oluşturucular için
mükemmel bir seçim oluyor.
Performans kadar
soğutmaya da önem veriyor!
Üst düzey termal sistem: ROG Strix serisi
her zaman bir oyun dizüstü bilgisayar
form faktöründe mümkün olanın
sınırlarını zorlamıştır ve 2025 modelleri
de farklı değil. Bu yıl ROG, Intel tabanlı
Strix makinelerinde, yeni uçtan uca buhar
odasının üstüne ve altına soğutucu
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
kanatçıkları yerleştiren yeni bir sandviç
soğutucu tasarımı kullanıyor. Bu yeni
tasarım, özellikle tam boy arka egzoz
çıkışı, CPU ve GPU üzerinde sıvı metal
ve yan, alt ve klavyede bol miktarda giriş
alanı ile birleştirildiğinde yerden tasarruf
sağlıyor ve soğutma verimliliğini
artırıyor. Birlikte ele alındığında, bu termal
sistem, bu dizüstü bilgisayarların
önceki nesle göre daha az gürültüyle
240W’a kadar güç sağlamasına olanak
tanıyor. Tüm bunlar olurken, entegre toz
filtreleri ekstra uzun ömür için kalıntıları
sistemden uzak tutuyor. Üç fanlı soğutma
çözümüyle eşleştirilen bu dizüstü
bilgisayarlar, VRAM ve GPU’yu serin tutarak
oyuncuların en çok ihtiyaç duyduğu
yerlerde performansı artırıyor.
ACR teknolojisi ile geliştirilmiş Nebula
ekran deneyimi: Strix SCAR 16
ve SCAR 18’in her ikisi de oyunlarda ve
filmlerde inanılmaz görüntü kalitesi
için 1200 nit pik parlaklık kapasitesine
sahip Mini LED’li bir ROG Nebula HDR
ekrana sahip. Strix G16 ve Strix G18 2.5K
çözünürlük ve 240Hz yenileme hızının
yanı sıra DCI-P3 renk alanını yüzde
100 kapsayan ROG Nebula Ekranlarla
geliyor. Oyuncular hangi Strix dizüstü
bilgisayarı seçerlerse seçsinler, hedefte
kalma konusunda asla sorun yaşamayacaklar.
Tüm yeni Strix makineler ayrıca
iki temel amaca hizmet eden yeni bir çift
katmanlı ACR (Ortam Kontrast Oranı)
filmi ile birlikte geliyor. İlk film katmanı
yansımaları yüzde 55 oranında azaltarak
4,5 kat daha iyi kontrast sağlıyor,
görüntüleri canlı tutarken gölgelerdeki
düşmanları da ortaya çıkarıyor. İkinci
film katmanı, 180° ultra net bir görüntü
için görüş açısı özelliklerini geliştirerek
izleyicinin oyuncunun rekabete her açıdan
hükmettiğini görmesini sağlıyor.
Gücünü tasarımıyla da
hissettiriyor!
Bu yılın Intel tabanlı ROG Strix dizüstü
bilgisayarları, daha şık bir görünüm için
azaltılmış dikişlere ve kapak ile menteşe
arasında daha küçük bir boşluğa sahip
yepyeni bir kasa tasarımına sahip. Kasanın
alt tarafındaki havalandırma kanalları,
hızlı hareket hissi uyandırmak için
şekillendirilmiş, akan hava yanılsaması
veriyor. 2018’den beri ROG Strix dizüstü
bilgisayarlar, kasanın alt kısmında bir
RGB ışık şeridine sahip. ROG Strix ailesi,
2025 yılında dünyanın ilk tam surround
RGB ışık şeridini tanıttı. Bir yarış pistinde
bulunan halkalara benzeyecek şekilde
tasarlanan bu ışık şeridi, makineye
dengeli bir parlaklık vererek neredeyse
masa yüzeyinin üzerinde yüzüyormuş
gibi görünmesini sağlıyor. Cesur tasarımlar
bununla da bitmiyor. ROG ayrıca
ikonik AniMe Vision’ı Strix SCAR 16 ve
SCAR 18’e getiriyor. Kapakta 810 LED ve
binlerce küçük kanal ile tamamen kontrol
edilebilir bir aydınlatma dizisi olan
AniMe Vision dizisi, klasik RGB ROG logosu
için bolca alan ile özelleştirilmiş aydınlatma
efektleri sunuyor. Intel tabanlı
ROG Strix dizüstü bilgisayarların tüm
G/Ç’leri makinenin sol ve sağ tarafında
yer alıyor ve oyuncuların tüm kritik
G/Ç’lerine kolayca erişebilmelerini sağlıyor.
Çift Thunderbolt 5 bağlantı noktası,
özel bir HDMI 2.1 ve 2.5G Ethernet bağlantı
noktası ve üç USB-A bağlantı noktası
ile 2025 Strix SCAR makineleri her
türlü kuruluma uygun bağlantıya sahip.
Vidasız tasarım montajı
kolaylaştırıyor!
Geleceğe dönük vidasız tasarım: Yeni
Intel tabanlı modeller, bu yeni tasarımlara
heyecan verici bir ekleme daha yapıyor:
ilk kez tamamen vidasız alt panel,
sorunsuz yükseltmelere olanak tanıyor.
Oyuncular tek bir kolu kaydırıp aşağı
doğru çekerek tüm alt paneli kolayca
çıkarabiliyor ve hem SSD hem de RAM
yuvalarını ortaya çıkarabiliyorlar. ROG
anakartlarda öncü olan SSD yuvaları da
Q-latch tasarımına sahip ve bu sayede
montajları da vidasız. Bu yeni vidasız tasarım,
oyun dizüstü bilgisayarları ile üst
düzey oyun masaüstü bilgisayarları arasındaki
boşluğu dolduruyor ve bir dizüstü
bilgisayarı sökmeye aşina olmayan
veya bundan rahatsızlık duyan oyuncuların
sistemlerinin temel bileşenlerine
hızlı ve kolay bir şekilde erişmelerini
sağlıyor. Daha deneyimli kullanıcılar sadece
birkaç vida ile plakayı sökerek anakartın
tamamını ortaya çıkarabiliyor.
İster yükseltme ister sadece sistemi temizleme
olsun, bunlar ROG’un şimdiye
kadar ürettiği en kullanıcı dostu dizüstü
bilgisayarlar olma özelliğini taşıyor
Sektör Market
IT network
41
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
İşletmelerin yüzde 92’si son 12 ayda
kimlik dolandırıcılığına maruz kaldı
Yapay zeka her geçen gün hayatımızda daha da önemli bir yer kaplıyor. Bu
teknolojiyi hem dolaylı hem de doğrudan kullanmayan birey ve kurum sayısı
neredeyse yok denecek kadar az. Yapay zekanın günlük hayatta kullanımının
yaygınlaşması ile birlikte özellikle finansal teknoloji alanlarında kullanılan kimlik ve
yüz tanıma teknolojilerine karşı deepfake ile gerçekleştirilen ataklar her geçen gün
artıyor. Bu teknolojilerin ortaya çıkardığı güvenlik açıkları kurumları ciddi anlamda
tedbir almaya yönlendiriyor…
Sektör Market
IT network
Regula ve Sapio Research Almanya,
Meksika, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur
ve ABD gibi birçok farklı bölgeden
ülkeden havacılık, kripto, finansal hizmetler-fintek,
sağlık, kolluk kuvvetleri,
teknoloji ve telekomünikasyon alanlarında
faaliyet gösteren toplam 575 karar
verici ile bir araştırma yaptı. Bu
araştırmanın sonuçlarına göre, dünya
çapındaki işletmelerin yüzde 92’si son
12 ayda kimlik dolandırıcılığı yaşadı.
Deepfake ile hazırlanmış video içeriklerin
yanı sıra, kuruluşların yüzde 50’si
de ses ile hazırlanmış deepfake içeriklere
maruz kaldı. Bu oran iki yıl önce ise
sadece yüzde 37 civarında seyrediyordu.
Öte yandan işletmelerin yüzde 58’i sahte
veya değiştirilmiş belgelerle dolandırılırken,
bu rakam bir önceki yıl yüzde 49
civarındaydı. Dolayısıyla her geçen gün
artan saldırılarla karşılaşılan bu dönemde,
hem daha önceden var olan, hem de
güncel teknolojilerle hızla değişen yeni
tehditlere cevap oluşturabilecek proaktif
çözümler ön plana çıkıyor.
hem de ses ile hazırlanan sahte içerikler
yüzünden ciddi güvenlik açıkları yaşanabileceğine
dikkat çeken Sodec Technologies
Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı
Hasan Dertli, “Müşterilerin en büyük
beklentisi bir çağrı merkezi ya da müşteri
temsilcisine ulaştıklarında işlemlerinin
kolayca çözülmesi, ancak bunun
yanında güvenlik konusu göz ardı edilebiliyor.
Deepfake ve ses klonlama teknolojilerinin
gerçekçi ses ve yüz manipülasyonlarını
kolayca gerçekleştirebildiğine
tanık oluyoruz. Deepfake teknolojisi,
başkalarının yüzlerini kullanarak işlem
yapılabilmesine olanak sağlıyor. Bunun
kurumlar için olduğu kadar, bireyler için
de büyük bir tehdit oluşturduğunu söylemeliyim.
Özellikle bankacılık ve fintek
alanlarında, başkasının yüzüyle yapılan
işlemler ciddi güvenlik riskleri taşıyor”
dedi.
Sosyal medya kimlik
sahteciliği için en büyük
tehditlerden biri!
Sosyal medyada her şeyi paylaştığımızı
ve güvenli sistemler olmadığında bu
verilerin farklı amaçlarla kullanılabileceğini
belirten Hasan Dertli, “Güvenlik
açıklarına karşı yalnızca kurumların değil,
bireylerin de önlem alması gerekiyor.
Sosyal medyada paylaşılan basit bir fotoğraf
veya ses kaydı bile gelişmiş yapay
zeka teknolojileri sayesinde kimlik sahteciliğinde
kullanılabilecek ciddi bir tehdite
dönüşebilir. Bireysel paylaşımlara
dikkat edilmeli” şeklinde görüş belirtti.
Yapay zeka araçlarının güçlenmesiyle
uzaktan müşteri ediniminin birçok riski
de barındırmaya başladığına vurgu
yapan Hasan Dertli sözlerini şu şekilde
bitirdi: “Banka ve finans kurumları özellikle
pandemiden sonra uzaktan müşteri
edinimi yöntemini yoğun bir şekilde
kullanıyor. Kullanıcıların talepleri de
kurumları daha kolay ve hızlı işlem yapılabilen
altyapılara yönlendiriyor. Hız
ve yapay zeka bir araya gelince müşteri
deneyimi kolaylaşıyor ancak bu durum
siber güvenlik risklerini de beraberinde
getiriyor. Biz Sodec Technologies tam
bu noktada iş ortaklarımıza güvenliği
garanti ederek yapay zekanın getirdiği
tatmin edici müşteri deneyimini sunuyoruz.
Uzaktan veya yerinde fark etmeksizin
müşteri edinimi süreçlerinde
müşteri deneyimi ve güvenlik arasında
mükemmel dengeyi sağlıyoruz. Benzersiz
yapay zeka sistemlerimiz ile deepfake
gibi teknolojiler ile gelecek her türlü saldırıya
karşı müşterilerimizin elini güçlendiriyoruz.”
42
Kurumlar da risk altında
Aynı araştırmaya göre, deepfake içerikler
yüzünden sektörler genelinde, işletmeler
ortalama 450 bin dolar kayıp yaşadı.
Bu işletmelerin yüzde 28’i kayıpların
500 bin dolar seviyesini aştığını bildirdi.
Araştırmada finansal hizmetler sunan
işletmeler ortalama 600 bin dolar kayıp
yaşarken, finteklerin kaybı ise 630 bin
doları geçti.
Özellikle bankacılık tarafında hem video
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Erişilebilir dijital kimlik doğrulamada
stratejik iş birliği
İletişim (çağrı) merkezi ve müşteri deneyimi yönetimi sağlayıcısı Procat Customer
Experience (PCX), Fraud.com ve İHS Teknoloji ortaklığıyla uzaktan kimlik tespitinde
güvenliği üst sıralara taşımaya hazırlanıyor. Fraud.com ve İHS Teknoloji ortaklığında
geliştirilen Bulut KYC Platformu, PCX’in stratejik iş birliğiyle, canlı operatör destekli
Video KYC hizmeti sağlıyor. Bu ortaklık sonucunda fintech, sigorta ve tüm finansal
operasyon şirketlerine MASAK, Merkez Bankası, SPK, BDDK ve BTK gibi düzenleyici
kurumların gerekliliklerine tam uyumlu, güvenli ve erişilebilir bir kimlik doğrulama
altyapısı sunulacak…
Sektör Market
Finansal teknolojiler sektöründe dijitalleşmenin
hız kazanması, kimlik doğrulama
süreçlerinde hem güvenliği hem de
hızı ön plana çıkardı. Bu ihtiyaçtan yola
çıkan Fraud.com ve İHS Teknoloji, geliştirdikleri
Bulut KYC Platformu’nu, PCX
iş birliğiyle canlı müşteri temsilcileri ile
destekli Video KYC hizmetiyle güçlendiriyor.
Alanında uzman üç şirketin bu
stratejik iş birliği; MASAK, SPK, BDDK
ve BTK gibi düzenleyici kurumların belirlediği
standartlara tam uyum sağlayan,
yüksek güvenlikli, ekonomik ve erişilebilir
bir çözüm sunmayı hedefliyor.
Fintech, sigorta ve tüm
finansal operasyon şirketleri
kullanıcı deneyiminde
uluslararası standartlara
erişecek
Finansal hizmetlerde sahteciliğin önlenmesine
yönelik teknolojiler geliştiren
Fraud.com, yapay zekâ ve makine öğrenimi
tabanlı çözümleriyle hem güvenliği
artırıyor hem de kullanıcı deneyimini
iyileştiriyor. İHS Teknoloji ile birlikte
geliştirilen Bulut KYC Platformu; NIST
onaylı yüz tanıma, ISO 30107-3 uyumlu
canlılık tespiti, deepfake analizi, cihaz
parmak izi tanıma, zararlı yazılım tespiti
ve ses tanıma gibi ileri teknolojilerle
donatılmış durumda. Platformun teknolojik
altyapısını tamamlayan en önemli
adımlardan biri ise insan destekli doğrulama
hizmeti. Bu alanda Türkiye’nin
önde gelen çağrı merkezi ve operasyonel
hizmet sağlayıcılarından PCX devreye
girerek, Video KYC süreçlerinde canlı
operatör altyapısını sağlayacak. Böylece
NFC desteği olmayan cihazlar, özel
gereksinimli kullanıcılar veya belge doğrulama
sorunlarının yaşandığı senaryolarda
kesintisiz ve mevzuata uygun
bir kimlik doğrulama süreci mümkün
olacak. PCX, Fraud.com ve İHS Teknoloji’nin
ortak vizyonuyla geliştirilen bu
çözüm sayesinde, Türkiye’deki fintech,
sigorta ve tüm finansal operasyon şirketlerinin
uluslararası güvenlik ve kullanıcı
deneyimi standartlarını yakalaması
hedefleniyor.
Mevzuata uygun, kesintisiz
ve güvene dayalı bir hizmet
Söz konusu iş birliğine dair görüşlerini
dile getiren Procat Group Yönetim Kurulu
Başkanı Tarkan Ersubaşı, “Çağrı
merkezi operasyonları ve yönetimindeki
uzun yıllara dayanan deneyimimizle,
Fintech Sigorta ve Tüm Finansal Operasyon
Şirketlerine sektörünün hızla
değişen dinamiklerine uyum sağlayacak
esnek ve güvenilir çözümler sunuyoruz.
Güçlü teknolojik altyapımız, eğitimli
insan kaynağımız ve mevzuatlara tam
uyumlu süreç yönetimimiz sayesinde,
kimlik doğrulama gibi kritik öneme
sahip operasyonlarda müşterilerimize
kesintisiz, güvenli ve kullanıcı dostu bir
hizmet sunmayı hedefliyoruz. Bu iş birliğiyle
birlikte, dijital dönüşüm yolculuğunda
yerli ve global Fintech Sigorta Ve
Tüm Finansal Operasyon Şirketlerinin
en güçlü destekçilerinden biri olmayı
amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.
PCX CEO’su Mustafa Murat Gül ise açıklamasında,
finansal teknolojiler alanında
edindikleri bilgi birikimi ve yenilikçi
yaklaşımla iş ortaklarının dijitalleşme
süreçlerine stratejik değer katmayı hedeflediklerini
belirtti. Gül, “Fraud.com
ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, sadece
operasyonel mükemmelliği değil,
aynı zamanda müşteri deneyiminde
de sürdürülebilir bir fark yaratma vizyonumuzu
yansıtıyor. Regülasyonlara
tam uyumlu, güvenilir ve ölçeklenebilir
çözümlerimiz sayesinde, Fintech Sigorta
ve Finansal Operasyon Şirketlerinin
dinamik ihtiyaçlarına uçtan uca destek
sağlayacak olmaktan büyük memnuniyet
duyuyoruz” dedi.
IHS Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı
Emre Sayın da ortaklığa dair memnuniyetini
dile getirerek, “Bu iş birliğiyle,
fintechler yasal düzenlemelerle uyumlu
Video KYC hizmetlerine hızlı ve uygun
maliyetle erişim sağlayabilecek. PCX’in
sertifikalı Video KYC personeli, Fraud.
com’un teknolojisi ve IHS Teknoloji’nin
altyapısı sayesinde, fintechlere 7/24 kesintisiz
Video KYC servisi sağlayacağız.”
şeklinde konuştu.
IT network
43
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Sıradaki hedef siz olabilir misiniz?
Bir arkadaşımız, aile üyemiz ya da iş arkadaşımızın çevrimiçi hesaplarından birinin
ele geçirildiği haberini aldığımızda ilk önce onlar için endişeleniyoruz. Ancak çok
geçmeden, başka bir soru da ortaya çıkıyor: Ben de risk altında olabilir miyim? Siber
güvenlik şirketi ESET dijital dünyada sıklıkla karşılaşılan bu tür güvenlik olaylarını ve
bireyler üzerindeki etkilerini inceledi, alınması gereken önlemleri sıraladı…
Sektör Market
IT network
Birbirine bağlı dijital dünyamızda, güvenlik
ihlalleri genellikle yaşandığı mecraya
da tek bir kişiyle ile sınırlı kalmıyor,
kurbanın kişisel ağındaki diğer kişileri
de vurabiliyor. Bu nedenle, bu riskin farkında
olmak kişisel siber farkındalığınızın
bir parçası olmalı. Siber suçlular,
tanıdığımız birinden geliyormuş gibi görünen
mesajların doğal olarak ilk şüpheciliğimizi
atlatabileceğini çok iyi bilirler.
Sadece teknik açıklardan değil, özellikle
kişisel ağlarımızda var olan güven de
dahil olmak üzere bizi insan yapan bazı
şeylerden faydalanma konusunda ustadırlar.
Bir kişinin WhatsApp hesabını,
e-postasını veya sosyal medya profilini
ele geçirebilen bir saldırgan güçlü bir
kaldıraç elde eder: Kişi listesindekilerin
kurbana dönüş yapacağını bildikleri için
de tüm bunları kurban gibi görünerek
yapar. Bu bakış açısından, birçok başka
insanı kimlik avı web sitelerini ziyaret
etmeye ikna edebilir, onları her türlü dolandırıcılığın
içine çekebilir, bilgi çalan
kötü amaçlı yazılımlar dağıtabilir veya
sosyal medya akışlarında spam yayımlayabilirler.
çevrelerindeki birinin bilebileceği belirli
ayrıntılara atıfta bulunan ısmarlama dolandırıcılıklar
oluşturmak için silah olarak
kullanılabilir. Paylaşılan hesapların
veya diğer dijital alanların tehlikesini de
göz önünde bulundurun. Hacklenen kişiyle
daha önce yayın hizmetlerine veya
diğer çevrimiçi araçlara erişimi paylaştınız
mı?
Parolaları yeniden kullanma eğilimimiz
göz önüne alındığında saldırganlar yıllardır
oturum açma bilgilerini topluyor
ve bunları kimlik bilgisi doldurma saldırılarının
bir parçası olarak diğer çevrimiçi
hizmetlerdeki hesapların kontrolünü
ele geçirmek için kullanıyorlar.
Çevrenizden birinin bilgilerinin ele
geçirildiğini öğrendiğinizde yapmanız
gerekenler
* Öncelikle, diğer doğrulanmış kanallar
aracılığıyla onlara ulaşmayı ve henüz
olayın farkında olmayabilecekleri için
durum hakkında onları uyarmayı düşünün.
* Tüm değerli hesaplarınızdaki güvenlik
ayarlarını gözden geçirin.
* Güvenilir bir parola yöneticisi tarafından
rastgele oluşturulan parolalar veya
güçlü ve benzersiz parolalar kullandığınızdan
emin olun.
* İki faktörlü kimlik doğrulama da tartışılmaz
bir savunma hattıdır. Parolanız
ele geçirilse bile özellikle bir donanım
güvenlik anahtarı veya özel bir kimlik
doğrulama uygulaması kullanıyorsanız
ekstra kimlik doğrulama katmanı davetsiz
misafirleri uzak tutabilir.
* Yakın zamanda arkadaşınızın cihazında
çevrimiçi hesaplarınızdan herhangi
birine giriş yaptıysanız arkadaşınıza
bağlı tüm hesaplar, cihazlar veya ağlar
için izinleri iptal edin. Oturum açma bilgilerini
değiştirin, hesabınızdaki etkinlikleri
gözden geçirin ve şüpheli etkinliklere
dikkat edin.
* Kendi dijital alışkanlıklarınızı gözden
geçirerek dijital ayak izinize dikkat edin.
Çevrimiçi ortamda, özellikle de sosyal
medyada ne kadar kişisel bilgi paylaştığınızı
düşünün.
* Kişisel bilgilerinize atıfta bulunsa bile
acil mesajlara şüpheyle yaklaşın. Saldırılar,
sesleri, görüntüleri ve hatta videoları
taklit edebilen yapay zekâ odaklı araçlarla
giderek daha sofistike hâle geliyor
ve gerçekmiş gibi görünmelerini sağlıyor.
* Dark web, çalınan kimlik bilgilerinin ve
kötü amaçlı yazılım kitlerinin genellikle
alınıp satıldığı yerdir. Zamanında harekete
geçebilmeniz için kişisel bilgileriniz
konusunda sizi uyaracak bir dark web
tarama hizmeti kullanın.
* Cihazlarınıza saygın bir güvenlik yazılımı
yüklemek, sizi çevrimiçi her türlü
tehdide karşı güvende tutmak için uzun
bir yol kat etmenizi sağlayacaktır.
44
Özel bilgiler silah hâline
gelebilir
Dolandırıcılar birinin hesabına erişerek
insanların özel konuşmalarının ve paylaşılan
geçmişlerinin geniş arşivlerine giriş
yapabilirler. Bu kişisel bilgi hazinesi,
insanların hayatlarından yalnızca kendi
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Geleceğin konuk ağırlama teknolojileri
Protel Teknoloji Günleri’nde konuşuldu
35 yılı aşkın süredir otel, restoran, kafe, bar, pastane ve plaj işletmeleri için
teknolojik çözümler sunan Protel tarafından 15 Nisan’da düzenlenen Protel Teknoloji
Günleri, turizm profesyonellerini bir araya getirdi. Konaklama sektöründeki dijital
dönüşümün bugünü ve yarınının masaya yatırıldığı etkinlikte, bulut dönüşümünde
kilit rol oynayan, dünyanın en güvenli otel yönetim sistemlerinden Opera Cloud
tanıtıldı…
Yapay zeka destekli çözümlerden akıllı
otellere, bulut tabanlı sistemlerden sürdürülebilir
dijital altyapılara kadar geleceğin
konuk ağırlama teknolojilerini sektöre tanıtmak
ve deneyimleme imkânı sunmak
amacıyla düzenlenen Protel Teknoloji Günleri,
15 Nisan Salı günü İstanbul’da CVK
Park Bosphorus Hotel’de gerçekleşti. Türkiye’nin
turizm profesyonellerini, konuk
ağırlama teknolojilerinde dünyanın lider
markalarıyla buluşturan etkinlikte, Oracle
ve Interel gibi global teknoloji devlerinin
temsilcileri ağırlandı.
Etkinliğin açılış konuşmasını Protel Pazarlama
Direktörü Mehmet Emin Çangal
gerçekleştirdi. Protel Satış Direktörü Fatih
Tenel ise Protel ile Konuk Ağırlama Sektörü
Trendleri ve Geleceği sunumunu yaptı.
Protel’in 36 yıllık tecrübesiyle geliştirdiği
çözümleri ve sektöre yön veren vizyonunu
paylaşan Fatih Tenel konuşmasında,
Protel’in sektöre sağladığı katma değeri şu
sözlerle vurguladı: “Protel olarak otelcilik
sektörüne yalnızca teknoloji sunmuyor,
dijital dönüşüm yolculuğunda gerçek bir
çözüm ortağı oluyoruz. Protel’in, gerek
Simphony Cloud gerekse OPERA Cloud ile
sektöre sağladığı bulut çözümleri; otel ve
restoranların dijital dönüşümünü hızlandırırken
aynı zamanda daha düşük yatırım
maliyeti, enerji tasarrufu ve bilgi işlem süreçlerinde
sadeleşme gibi önemli avantajlar
sunuyor. Çözümlerimizle müşterilerimizin
operasyonel verimliliklerini artırıyor, misafir
deneyimini en üst düzeye taşıyoruz.”
Etkinlik kapsamında Oracle Hospitality
Stratejik Müşteri Yöneticisi Hasan Barakat,
Oracle ile yapay zeka tabanlı çözümler
ve bulut dönüşümünün yıldızı Opera
Cloud sistemini anlattı. Etkinliğin bir diğer
konuşmacısı Interel Bölge Satış Direktörü
Mohanned Hamzeh, Interel ile Akıllı Oteller
üzerine bir konuşma gerçekleştirdi.
Etkinlikte deneyim alanları da yer aldı
Etkinlik fuaye alanında kurulan demo
alanlarında Interel, Simphony Cloud ve
Opera Cloud teknolojileri katılımcıların incelemesine
sunuldu. Katılımcılar, ürünleri
deneyimleyerek teknik ekiplerle birebir görüşme
imkânı da buldu.
Sektör Market
IT network
Rekabetin Yeni Şifresi:
Sürdürülebilir ve Dijital KOBİ’ler
DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay, KOBİ’lerin sürdürülebilirliği benimsemesinin
rekabet avantajı sağlayacak en kritik adımlardan biri olduğunu belirterek, KOBİ’ler
için sürdürülebilirliğin bir tercih değil, rekabet avantajı olduğunu ve dijitalleşmenin
bu dönüşümün en güçlü anahtarı olduğunu açıkladı…
Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler),
ekonomik büyümenin ve istihdamın bel
kemiğini oluşturuyor. Ancak sürdürülebilirlik
konusundaki farkındalıkları ve dönüşümleri,
büyük ölçekli firmalara kıyasla
daha yavaş ilerliyor. Günümüz iş dünyasında
rekabet avantajı elde etmek isteyen
KOBİ’ler için sürdürülebilirlik artık bir seçenek
değil, zorunluluk haline geliyor.
DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay,
KOBİ’lerin sürdürülebilirlik yolculuğunda
dijitalleşmenin önemine dikkat çekerek,
“Teknoloji ve dijital dönüşüm, işletmelere
hem maliyet avantajı hem de çevresel sürdürülebilirlik
sağlıyor. KOBİ’lerin dijital
araçları kullanarak süreçlerini optimize
etmeleri, yalnızca iş verimliliklerini artırmakla
kalmayacak, aynı zamanda yeşil
ekonomi içinde daha sağlam bir yer edinmelerine
de yardımcı olacak” dedi.
KOBİ’lerin sürdürülebilirlik yolunda önlerindeki
en büyük engellerden biri kaynak
eksikliği olarak görülse de, akıllı teknolojiler
ve otomasyon sayesinde bu bariyerler
aşılabilir. Bulut tabanlı ERP çözümleri, dijital
fatura sistemleri ve süreç otomasyonu
gibi teknolojiler, işletmelerin karbon ayak
izlerini azaltmalarına, enerji verimliliğini
artırmalarına ve uzun vadede daha sürdürülebilir
bir iş modeli oluşturmalarına
yardımcı oluyor.
Onay, DİA Yazılım olarak KOBİ’lerin dijital
dönüşümünü destekleyerek sürdürülebilir
bir gelecek inşa etmelerine katkıda bulunmaya
devam ettiklerini belirtti.
45
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
Galata Wind ilk yurt dışı yatırımını
Almanya’da gerçekleştiriyor
Galata Wind 22 MW’lık bir Güneş Enerji Santrali projesiyle Almanya’nın güneyinde
Agri-PV (Tarım GES) ve Batarya ünitesi inşaatına başlayacak…
Sektör Market
IT network
Yenilenebilir enerji alanında global bir
oyuncu olma hedefiyle faaliyetlerini
sürdüren Galata Wind, yurt dışındaki
yenilenebilir enerji yatırımlarını koordine
etmek ve yatırım stratejilerini hayata
geçirmek amacıyla kurduğu %100 bağlı
ortaklığı Galata Wind Energy Global
B.V.’nin Avrupa’da sürdürdüğü proje geliştirme
faaliyetleri kapsamında ilk adımını
attığını açıkladı.
Bu kapsamda, Galata Wind Energy Global
B.V.’ye bağlı olarak Almanya’da faaliyet
gösteren %100 bağlı ortaklığı SunSpark
GmbH tarafından detaylı inceleme
(Due Diligence) süreçleri başarıyla tamamlanarak
22 MW kapasiteli Güneş
Enerji Santrali (GES) projesinin devir
işlemleri gerçekleştirildi.
Almanya’nın güneyinde hayata geçirilecek
olan santral, Tarım GES (Agri-PV)
ve Batarya Ünitesi inşaatını kapsayacak
şekilde planlandı. Devir işlemlerinin ardından,
devam eden izin süreçlerinin
kısa sürede tamamlanması ve santralin
inşaata hazır hale getirilmesi hedefleniyor.
Galata Wind’in Avrupa’da sürdürdüğü
proje geliştirme faaliyetleri kapsamında
ilk ve önemli adımı attığını belirten ve
değerlendirmede bulunan CEO’su Burak
Kuyan şu açıklamada bulundu; “Bu proje,
2025-2027 arası yurt dışı yatırım vizyonumuz
olan 300 MW’lık kapasitenin
faaliyete geçmesine ve global bir oyuncu
olma hedefimize önemli bir katkı sağlamasından
dolayı büyük bir memnuniyet
duyuyoruz. 2025 yılında da büyüme
stratejimiz kapsamında yatırımlarımızı
hızlandırarak sürdüreceğiz. Yurt içi ve
yurt dışında satın alma fırsatlarını yakından
takip ederek, yenilenebilir enerji
alanındaki konumumuzu her geçen gün
daha da güçlendiriyoruz. 2030 yılına kadar
yurt dışındaki projelerimizle birlikte
yenilenebilir enerji kapasitemizi 1.000
MW’ın üzerine çıkarmayı ve böylelikle
global bir oyuncu olma hedefimizi gerçekleştirmeyi
amaçlıyoruz.”
Dijital paralar ticareti daha verimli hale getirme
potansiyeli taşıyor
PayCO Genel Müdürü Fevzi Utku Kılıç, dijital paraların yaygınlaşmasının, işlem
maliyetlerini düşürerek, ticareti daha verimli hale getirme potansiyeli barındırdığını
açıkladı…
46
PayCO Genel Müdürü Fevzi Utku Kılıç,
“Dijital paraların yaygınlaşması, finansal
sistemlerde daha hızlı, güvenli ve
erişilebilir işlemler sunarak finansal katılımı
artıracaktır.“ dedi.
Dijital paraların yaygınlaşmasının
olumlu yanlarından bahseden Kılıç,
“Dijital paralar küresel ekonomiyi hızlandırarak,
işlem maliyetlerini düşürerek,
ticareti daha verimli hale getirme
potansiyeli barındırıyor. Ancak, yüksek
volatilite, düzenleyici belirsizlikleri gibi
sorunlar bu potansiyelin önünde engel
oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerde
ise finansal erişimi artırarak bankacılık
sistemi dışındaki bireyler için fırsatlar
yaratabilir. Gelişmekte olan ülkelerin,
doğru yatırımlar ve politikalarla bu
dönüşümden büyük fayda sağlaması
mümkün olacak.” şeklinde konuştu.
Dijital paraların yaygınlaşmasıyla artan
güvenlik problemleri için de uyarılarda
bulunan Kılıç, “Dijital paraların yaygınlaşmasıyla
birlikte siber güvenlik tehditleri
de artmakta. Bu tehditlerle başa
çıkmak için güçlü şifreleme yöntemleri,
güvenli kripto cüzdanları kullanılmalıdır.
Kullanıcıların farkındalığını artırmak
için eğitim çalışmaları ve bilgilendirme
programları düzenlenmelidir.”
diyerek sözlerini bitirdi.
BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ
ITnetwork
TCL Türkiye, 2024’te QD-Mini LED TV
satışlarını %118 arttırdı
Global teknoloji şirketi TCL, Türkiye’deki faaliyetlerinde 5’inci yılını geride bırakırken
2020 yılından bu yana iş hacmini 12 kat artarak 400 binin üzerinde haneye girerek
1 milyondan fazla kişiye ulaştı. Türkiye’de TV pazarının gerilediği 2024’te %25 gibi
önemli bir oranda büyüyen TCL, 2025 yılında satış hacmini 2 katına çıkarmayı
hedefliyor…
Sektör Market
IT network
Dünyanın en büyük ikinci TV markası
TCL Electronics, 2024 yılı sonuçlarını
ve 2025 yılı hedeflerini açıkladı. Türkiye
pazarında başarı dolu 5 yılı geride bıraktıklarını
belirten TCL Electronics Türkiye
Genel Müdürü Timo Xu, markanın 5
yıllık performansını, Türkiye pazarına
yönelik hedeflerini ve stratejilerini değerlendirdi.
Türkiye faaliyetlerine 2020’de başladıklarını
ve o günden bu yana kayda değer
başarılara imza attıklarını söyleyen
Timo Xu, “Bugün TCL Türkiye olarak
sadece Türkiye ile sınırlı kalmayıp buradaki
yapılanmamızı bölgesel bir merkez
haline getirdik. TCL’in Orta Doğu
ve Afrika gölgesindeki en büyük pazarı
olan Türkiye, aynı zamanda bölgedeki
10 ülkenin operasyonlarının yönetildiği
bölgesel bir merkez haline geldi.
TCL, Türkiye’de 5 yılda 12
kat büyüdü 400.000 haneye
ulaştı
2020 yılından bu yana TCL’in iş hacmini
12 kat artırarak 400.000’in üzerinde haneye
ulaştıklarının altını çizen Timo Xu,
bu, ürünlerle Türkiye’de 1 milyondan
fazla kişiye TCL markasıyla dokunduklarını
söyledi.
Ülke pazarına ilk girdiğimizde sınırlı sayıda
50-55” model seçeneğiyle başlamıştık,
ancak şu anda TV ürün gamımızı
32” ile 115” arasında değişen 129 farklı
ürüne kadar genişlettik. Sadece TV tarafında
atılımlar yapmakla kalmadık ve
yeni nesil klimalar, soundbar’lar ve diğer
ev ürünlerimizi de Türkiye’de tüketici ile
buluşturuyoruz” dedi.
Türkiye’de 2024’te %25
büyüdük, 2025’te hacmimizi
ikiye katlayacağız
2024 yılı için değerlendirmeler de yapan
Timo Xu; “Global pazarda olduğu gibi
Türkiye’deki başarıda da en büyük katkıyı
yüksek teknolojiye sahip QD-Mini
LED TV’lerimiz sağladı. QD-Mini LED
TV satışlarımızı Türkiye’de geçen yıla
oranla yüzde 118 arttırma başarısı gösterdik.
75 inç ve üzeri ekran boyutuna
sahip TV’lerin oluşturduğu XL kategorisinde
de güçlü varlığımızı sürdürüyoruz
ve 2024 yılında bu ürün grubunda yüzde
74 büyüme elde ettik.”
Yılı başarılı biçimde geride bıraktıklarını
söyleyerek sözlerini sürdüren Timo Xu,
“Türkiye’de beş yıldır sürdürdüğümüz
güçlü varlığımızı bu yıl daha da güçlendirdik.
Türkiye’de TV pazarı yılı düşüşle
kapatırken, rekabetin yoğun olduğu bir
pazarda bizim için önemli bir performans
göstergesi olan yüzde 25 gibi ciddi
bir büyüme oranı yakaladık. Bu başarıyı
aynı kararlılıkla sürdürmeye kararlıyız.
2025 yılı için iddialı hedeflerimiz var ve
2024 yılında ulaştığımız 210 binlik satış
hacmini 2025 yılında ikiye katlamayı hedefliyoruz.
Tıpkı global pazarda olduğu
gibi liderlik hedefiyle için çalışıyoruz.
Mayıs ayında satışa sunacağımız yeni
ürünlerimiz bu yolculukta bize önemli
bir ivme kazandıracak.’ şeklinde konuştu.
TCL, 29 milyon sevkiyat ile
Globalde rekor kırdı
TCL’in global TV sevkiyatı 2023 yılına
göre yüzde 14,8’lik artışla 29 milyon
adede ulaştı ve bu alanda şirket kendi rekorunu
tazelemiş oldu. TCL, büyük boy
ve QD-Mini LED TV satışlarının artmasıyla
önemli bir pazar payı elde ederken,
QD-Mini LED TV’nin küresel sevkiyatları
yıllık bazda yüzde 194,5 arttı. TCL,
büyük ekran TV kategorisindeki artan
satışlarıyla Kuzey Amerika, Avrupa ve
gelişen pazarlarda önemli bir pazar payı
kazandı. Öte yandan TCL’nin panel birimi
TCL CSOT, 2024 yılını TV panel pazar
payında dünya çapında ikinci sırada tamamlama
başarısı gösterdi.
47