09.05.2025 Views

it Network Nisan-Mayıs 2025

PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!

SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.

IT

B

İ L G İ T E K N O L O J İ L E R İ D E R G İ S İ

20 Nisan • 20 Mayıs 2025 • KDV Dahil 100 TL www.itnetwork.com.tr

Sektörün Güçlü Oyuncusu:

vMind

vMind CEO’su Volkan Duman

Dijital pazarlama sektöründe

güvenlik tehdidi büyüyor!

Türk Telekom 2024’te mobilde

sektörün oyun kurucusu oldu

Sıradaki hedef

siz olabilir misiniz?


sergı


Küresel ERP pazarı, 2028’de

104 milyar dolara ulaşacak

İş dünyasında rekabetin kıyasıya olduğu günümüzde, CEO’ların işletmelerini daha verimli ve etkili bir şekilde yönetebilmesi için

ERP (Kurumsal Kaynak Planlama) sistemleri büyük önem taşıyor. Şirket içindeki farklı departmanların verilerini tek bir merkezi

platformda toplayan ERP sistemleri, doğru ve etkin karar alma sürecini yönetiyor. Değerlendirilen Küresel Kurumsal Kaynak

Planlama (ERP) pazarının, bu yıl 70 milyar doları geçerken, 2028 yılında 104 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’deki

yazılım pazarının ise 2028 yılına kadar 929 milyon dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Ağırlıklı olarak orta-üst segment ERP

yazılımlarının payı bu rakamın yaklaşık yüzde 41,9’u olarak düşünülebilir. Detayları haberimizden takip edebilirsiniz…

*****

Dijital pazarlama sektöründe güvenlik tehdidi büyüyor!

Dijital dünyada güvenlik bireyler kadar markalar için de büyük önem taşınıyor. Son zamanlarda dijital pazarlama sektörüne

yapılan yatırım ve harcamaların yapılması siber dolandırıcıların iştahını kabarttı ve reklam hesapları, web sitesi alan adları ve

sosyal medya hesapları gibi dijital varlıklar, dolandırıcıların hedefi haline geldi.

Siber dolandırıcıların reklam hesaplarına erişerek yetkisiz ödeme yöntemleri ekleyebildiğini ve sahte reklam kampanyaları

yürüterek şirketlerin finansal zarar görmesine neden olduğunu belirten Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin Kaplan, ayrıca

dolandırıcıların reklam platformlarında kurallara aykırı içerikler yayınlayarak hesapların tamamen kapattırıldığına dikkat çekti.

Detaylar sayfalarımızda…

*****

Siber güvenlikte istihdam açığı yapay zekâ ile kapanabilir mi?

Siber tehditler tüm dünyada her saat gelişen bir yapıya sahip. Küresel siber güvenlik iş gücünde 7,1 milyon profesyonel bu tehditlere

karşı mücadele ediyor. BCG’nin 2024 Siber Güvenlik İş Gücü Raporu’na göre, dünya genelinde hâlâ 2,8 milyon istihdam açığı var.

İşletmeler çözüm için yapay zekâ desteğine başvuruyor. Finansal zorluklar, işe alımların dondurulması, bütçe kesintileri, ağır iş

yükleri, tükenmişlik riskleri ve azalan iş tatmini siber güvenlik ekipleri üzerindeki baskıyı artırarak sorunu daha da kötüleştiriyor.

Nitelikli profesyonellerin azlığı, her büyüklükteki kuruluşu gelişmiş tehditlere giderek daha fazla maruz bırakıyor. Yapay zekâ,

kapasite boşluklarını doldurmanın ötesinde, kuruluşların güvenliğe yaklaşımını temelden dönüştürüyor. Sizler için derlediğimiz

haberin detaylarını ve konu hakkındaki açıklamaları haberin devamında bulabilirsiniz…

*****

Teknoloji dünyasının içerik üretimi ve yayını noktasında önemli değerlerden birisi olan dergimiz bu sayımızda yine dopdolu

içeriklerle sizlerle buluşuyor. Dijitalleşmenin öneminin artmaya devam ettiği günümüz şartlarında hem yazılı hem de dijital

platformlardan ulaşabileceğiniz mecramızda ilginizi çekecek birçok gelişmeyi takip edebilirsiniz. Son kullanıcı alanının önemli

teknolojik gelişmelerinden üretim alanındaki gelişmelere, kurumsal teknolojilerden son trendlerden araştırma yazılarının yayını

ve sonuçlarına kadar çeşitli içerikler, teknolojiye yön veren firmaların gelişen trendleri yakından takip ederek üretimlerine dahil

etmelerine yakından şahit olacaksınız. Teknolojinin hayatımıza yön verdiği, pozitifliği ile yaşamımızı kolaylaştırdığı yeni ve dolu

içeriklerle tekrar görüşmek üzere…

Hoşça kalın…

Ahmet Mızrak

ahmet.mizrak@img.com.tr


4

Küresel ERP pazarı,

2028’de 104 milyar

dolara ulaşacak

10

SADECE KONUŞARAK

DEĞİL, UYGULAYARAK

YÜKSELEN BİR

MARKA: VMİND

16

Siber güvenlikte

istihdam açığı

yapay zekâ ile

kapanabilir mi?


IT

BİL

network

Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

38

Bulut

çözümlerinde

veri yedekleme

öne çıkıyor!

27

Logo Grup

finansal teknoloji

odağını

güçlendiriyor

42

İşletmelerin

yüzde 92’si son

12 ayda kimlik

dolandırıcılığına

maruz kaldı

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK YAYINCILIK

İÇ VE DIŞ TİC. LTD. ŞTİ. ADINA

İMTİYAZ SAHİBİ

H. FERRUH IŞIK

GENEL MÜDÜR

(Sorumlu)

MEHMET SÖZTUTAN

mehmet.soztutan@img.com.tr

GENEL YAYIN KOORDİNATÖRÜ

SIDIKA AKYOL KAYIR

sidika.kayir@aplusmedya.com

GE NEL YA YIN MÜ DÜ RÜ

AHMET MIZRAK

ahmet.mizrak@img.com.tr

DIŞ İLİŞKİLER MÜDÜRÜ

YUSUF OKÇU

yusuf.okcu@img.com.tr

HABER MERKEZİ

ENES KARADAYI

enes.karadayi@img.com.tr

KAT KI DA BU LU NAN LAR

Doç. Dr. M.ALİ ÖZ BU DUN

ozbudun@gmail.com

ÖMER KARDAŞ

omer.kardas@ihlas.com.tr

ALİ İLKER YÜCEER

ali@mak ro bil.com.tr

TEKNİK MÜDÜR

TAYFUN AYDIN

Tayfun.aydin@img.com.tr

GRAFİK TASARIM

HAKAN SÖZTUTAN

hakan.soztutan@img.com.tr

FİNANS MÜDÜRÜ

Cuma KARAMAN

cuma.karaman@img.com.tr

MUHASEBE MÜDÜRÜ

Yusuf DEMİRKAZIK

yusuf.demirkazik@img.com.tr

A BO NE VE DAĞI TIM

İSMAİL ÖZÇELİK

ismail.ozcelik@img.com.tr

Reklam Rezervasyon

A PLUS MEDYA

NISH ISTANBUL RESIDENCE

Çobançeşme Mah. Sanayi Cad.

No: 44/B - D: 167 Yenibosna/

Bahçelievler - İstanbul

Reklam İletişim

reklam@aplusmedya.com

Tel : 0212 216 99 13

Gsm : 0552 805 34 35

İdare Merkezi:

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 34190 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 22 22

Renk Ayrımı:

Türkiye Gazetesi Renk Ayrımı Servisi

CTP - BASKI : İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi İhlas Plaza

No:11 A/41 Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL

Tel: 0212 454 30 00


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Küresel ERP pazarı,

2028’de 104 milyar dolara ulaşacak

Küresel Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) pazarının, bu yıl 70 milyar doları geçerken,

2028 yılında 104 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Türkiye’deki yazılım pazarının

ise 2028 yılına kadar 929 milyon dolar büyüklüğe ulaşması bekleniyor. Ağırlıklı

olarak orta-üst segment ERP yazılımlarının payı bu rakamın yaklaşık %41,9’u olarak

düşünülebilir…

Sektör Market

IT network

4

İş dünyasında rekabetin kıyasıya olduğu bu

süreçte, CEO’ların işletmelerini daha verimli

ve etkili bir şekilde yönetebilmesi için ERP

(Kurumsal Kaynak Planlama) sistemleri

büyük önem taşıyor. Şirket içindeki farklı

departmanların verilerini tek bir merkezi

platformda toplayan ERP sistemleri, doğru

ve etkin karar alma sürecini yönetiyor.

Uyumsoft LioX ERP gibi gelişmiş yazılımlar,

işletmelerin doğru yönetilmesine olanak

tanıyor ve bu sistemleri doğru kullananlar,

hayata geçirdikleri dijital dönüşümle işletmelerini

geleceğe taşıyabiliyor. İşletmelerin

iş süreçlerini dijitalleştiren LioX ERP, üzerinde

çalışılan yapay zeka uygulamalarıyla,

süreçleri daha akıllı hale getirecek ve bu sayede

süreçlerini hızlandıran işletmeler, etkin

ve güncel veriyle doğru kararlar alırken

hata oranlarını minimize edecektir.

ERP, işletmeler için bir

yazılım değil, stratejik bir yol

haritasıdır

ERP sistemi sayesinde CEO’ların şirket ihtiyaçları

için doğru adımlar atabileceğini

kaydeden Uyumsoft Kurumsal Hizmetler

Genel Müdürü Gökhan Arıksoy, şunları

söyledi: “İşletmelerin bütün iş süreçlerini

bir araya getirerek, kaynakları doğru ve

etkin bir şekilde yönetmeye yardımcı olan

ERP, hem operasyonel verimliliği artırıyor,

hem de maliyetleri şeffaf bir şekilde görmenizi

sağlıyor. Bu avantajlardan faydalanabilmek

için CEO’nun doğru kararlar alması,

sektöre ve işletmenin özel ihtiyaçlarına göre

ERP’yi firmaya uyarlamaları gerekmektedir.

Çünkü ERP, sadece bir yazılım değil,

işletme stratejilerini yönlendiren bir çözüm.

CEO’ların bu stratejiyi belirlerken, şirketin

hem mevcut hem de gelecekteki ihtiyaçlarını

iyi analiz ederek, hedeflerini doğru şekilde

belirlemeleri gerekmektedir. ERP’ler,

şirketlerin uzun vadeli rekabet avantajını ve

sürdürülebilirliğini de göz önünde bulundurarak

hayata geçirilmelidir. Uyumsoft LioX

ERP gibi gelişmiş yazılımlar, işletmeleri geleceğe

taşıyacaktır.” dedi.

ERP’nin CEO’lara sağladığı 20

stratejik fayda nedir?

1-Fonksiyonel bütünleşme: ERP, şirket

içindeki farklı departmanların verilerini

tek bir merkezi platformda toplar. Bu sayede

departmanlar arasındaki iletişim güçlenir,

bilgi paylaşımı hızlanır ve karar alma

süreçleri daha etkili hale gelir.

2-Gerçek zamanlı veri erişimi: CE-

O’lar, ERP sistemleri sayesinde şirketin

finansal durumundan stok seviyelerine

kadar önemli verilere anında erişebilir. Bu,

hızlı ve doğru kararlar almayı mümkün

kılar.

3-Verimlilik artışı: ERP, iş süreçlerini

otomatikleştirerek ve optimize ederek şirketlerin

verimliliğini artırır. İnsan hatasını

en aza indirir ve zamandan tasarruf sağlar.

4-Stratejik planlama ve analitik yetenekler:

ERP sistemleri, CEO’lara güçlü

analitik araçlar sunarak, geleceğe yönelik

stratejik kararlar almalarını sağlar. Şirketlerin

büyüme hedeflerini belirlemek ve bu

hedeflere ulaşmak için önemli öngörüler

elde edebilirler.

5-Maliyet kontrolü: ERP, finansal süreçlerin

düzenlenmesini ve izlenmesini

sağlar. Bu sayede maliyetler kontrol altında

tutulur, gereksiz harcamalar engellenir

ve işletme karlılığı artar.

6-Rekabet avantajı: Etkin bir ERP kullanımı,

şirketlerin süreçlerini daha hızlı ve

doğru bir şekilde yönetmelerine yardımcı

olur. Bu durum da işletmelere pazarda rekabet

avantajı kazandırır.

7-Yenilikçilik ve uyum: ERP sistemleri,

yeni teknolojilere ve düzenlemelere hızlıca

uyum sağlamayı mümkün kılar. Böylece

şirketler, sektördeki değişimlere hızla

adapte olabilir ve rekabetçi kalabilir.

8-Veri güvenliği ve uyum: ERP sistemleri,

şirketlerin verilerini merkezi bir

platformda depolayarak güvenlik seviyesini

artırır. Güçlü güvenlik önlemleri ve

veri şifreleme teknolojileri sayesinde, hassas

verilerin korunmasını sağlar. Ayrıca

ERP yazılımları, yasal düzenlemelere ve

endüstri standartlarına uyum sağlamak

için sürekli olarak güncellenmektedir. Bu

durum, özellikle veri gizliliği ve sektör

düzenlemeleri açısından önemli bir fayda

sağlar. Böylece işletmeler, güvenli bir şekilde

büyüyebilir ve gelişen düzenlemelere

hızla adapte olabilir.

9-Yenilik ve inovasyon: ERP sistemleri,

yeni iş modelleri ve süreç iyileştirmeleri

için gerekli verileri sağlar ve inovasyonu

teşvik eder.

10-Tedarik zinciri yönetimi: Tedarik

zincirindeki tüm aşamaları izler ve yönetir,

tedarik süreçlerini optimize eder.

11-Esnek yapı: Şirketin piyasa koşullarına

hızlı ve esnek bir şekilde uyum sağlamasına

yardımcı olur.

12-Çoklu lokasyon yönetimi: Farklı lokasyonlarda

bulunan işletmelerin merkezi

bir sistem üzerinden yönetilmesini sağlar.

13-Çalışan performansı: Çalışanların

performansını izler, değerlendirilmesine

olanak tanır ve böylece performans yönetimini

kolaylaştırır.

14-Bütçe ve finans yönetimi: Finansal

kaynakların etkin bir şekilde yönetilmesini

sağlar ve bütçe planlamasını destekler.

15-Bilgi güvenliği: Verilerin güvenli bir

şekilde saklanmasını ve korunmasını sağlar,

veri güvenliği risklerini azaltır.

16-Operasyonel şeffaflık: Tüm iş süreçlerinde

şeffaflık sağlayarak, süreçlerin

daha iyi izlenmesine ve yönetilmesine olanak

tanır.

17-Maliyet kontrolü: İşletme maliyetlerini

daha iyi kontrol edebilir ve gereksiz

harcamaların önüne geçebilir.

18-Üretim planlaması: Üretim süreçlerinin

daha verimli ve planlı bir şekilde yürütülmesini

sağlar.

19-İşbirliği ve iletişim: Departmanlar

arasında daha iyi iletişim ve işbirliği ortamı

yaratarak, verimliliği artırır.

20-Kapasite yönetimi: İşletmenin üretim

kapasitesini ve kaynaklarını en verimli

şekilde kullanmasına yardımcı olur.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Bilkom, yenileme merkezi ile her ay binlerce

ürünü ekonomiye geri kazandırıyor

Bilkom’un Gebze’de kurduğu yeni satış sonrası hizmetler deposu ve yenileme

merkezi, iade, ayrıştırma ve onarım süreçlerini tek bir çatı altında toplayarak

operasyonel verimliliği artırıyor, karbon emisyonunu azaltıyor ve döngüsel

ekonomiye katkı sağlıyor…

Dünyanın lider teknoloji markalarının

Türkiye dağıtıcısı Bilkom, satış sonrası

hizmet süreçlerini merkezileştiren yeni

deposunu ve yenileme merkezini Gebze’de

faaliyete geçirdi. Daha önce üç

farklı konumda yürütülen iade, ayrıştırma

ve onarım süreçlerini tek bir tesiste

toplayan Bilkom, satış sonrası hizmetlerde

operasyonel verimliliğini artırırken,

karbon emisyonunu da önemli ölçüde

azaltıyor.

Tüm satış sonrası hizmet operasyonları

tek çatı altında

Bilkom’un yeni satış sonrası hizmetler

deposu ve yenileme merkezi, iade edilen

cihazların teslim alınmasından teknik

kontrolüne, ayrıştırılmasından yenilenme

sürecine kadar tüm aşamaları tek bir

tesiste gerçekleştiriyor.

Yasal düzenlemeler doğrultusunda iade

edilen ürünler, Gebze’deki merkezde

teslim alınarak ön kontrol sürecinden

geçiriliyor. Ürünlerin fiziksel durumu,

eksik parçaları veya hasarları bu aşamada

tespit ediliyor. Ürünler markalarına

ve işlem durumlarına göre ayrılarak düzenleniyor.

Bu sayede her cihazın işlem

süreci kolayca takip edilebiliyor. Onarılmaya

ve yenilenmeye uygun görülen cihazlar,

aynı tesis içinde yenilenerek hızla

döngüsel ekonomiye kazandırılıyor. Bu

sayede nakliye süreçlerinden doğan karbon

ayak izi ve taşıma esnasında ortaya

çıkabilecek riskler ortadan kaldırılıyor;

zaman ve maliyetten de tasarruf sağlanıyor.

Aylık 20 bin yedek parça ve 2 bin ürün

kapasitesi

Bilkom, her ay ortalama 20 bin yedek

parçayı ve 2 bin ürünü işleme alarak

ekonomiye yeniden kazandırıyor. ‘Atık

karşıtı’ yaklaşımıyla yeniden kullanılabilir

durumdaki cihazları gerekli teknik

kontroller ve onarımlardan geçirerek

ekonomiye geri kazandıran Bilkom,

elektronik atık üretiminin de önüne

geçiyor. Böylece ürünlerin ömürleri uzuyor,

kaynaklar daha verimli kullanılıyor

ve döngüsel ekonomiye katkı sağlanıyor.

Bilkom’dan elektronik atığın azaltılmasına

katkı

Elektronik atığın azaltılmasında onarım

ve yenileme süreçleriyle aktif rol oynayan

Bilkom, her yenilenen ürün ve değerlendirilen

yedek parça ile kaynakların

daha verimli kullanılmasına katkıda

bulunuyor.

Gebze’deki yeni satış sonrası hizmetler

deposu ve yenileme merkezi, Bilkom’un

‘tek çatı altında verimlilik’ modelini hayata

geçirerek iade sürecinden yenileme

aşamasına kadar tüm adımları entegre

bir yapıda yönetiyor. Bilkom’un sürdürülebilirlik

odaklı büyüme stratejisinin

önemli bir parçası olan bu merkez hem

müşteri memnuniyetini artırıyor hem

de döngüsel ekonomiye anlamlı katkılar

sağlıyor.

Sektör Market

IT network

Bimser’de yeni dönem!

Yazılım çözümleri alanında faaliyet gösteren Bimser’in yeni Yönetim Kurulu Başkanı

Mehmet Ali Ünal oldu…

Geliştirdiği yazılım çözümleri ile sınırları

aşan başarılara imza atan Bimser’in

yeni Yönetim Kurulu Başkanı şirketin

ortaklarından Mehmet Ali Ünal oldu.

Yeni dönemde öncelikli hedeflerinin sürdürülebilir

büyüme olduğunu belirten

Ünal, dünya şirketi olma yolunda ilerleyeceklerini

vurguladı.

1998 yılından bu yana sektördeki lider

konumunu sürdüren, 200’e yaklaşan

çalışanı, 2.000’den fazla müşterisi ve

100’ün üzerinde iş ortağıyla önemli başarılara

imza atmış Bimser’in gelecek

hedeflerinden bahseden Ünal, sözlerini

şöyle sürdürdü: “Öncelikli hedefimiz

şirketimizin sürdürülebilir büyümesini

sağlamak, değer katan ürünleriyle lider

şirket konumunu korumak, dünya

şirketi olma yolunda ilerlemek, güçlü iş

ortakları, işini iyi ve kaliteli yapan çalışanları

olan, mali yapısı sağlam bir şirket

olarak tüm paydaşlarımız için değer

yaratmaktır.”

Müşteri odaklı yaklaşımlarını güçlendireceklerini

belirten Ünal, “Pazarımızı

tüm dünya olarak göreceğiz. Yurt içi ve

dışı satışlarımızı hedeflerimiz doğrultusunda

artıracağız. Ürünlerimizi pazar

ihtiyaçları ve müşteri memnuniyeti doğrultusunda

geliştirmeye devam edeceğiz.

Ürünlerimize teknolojik yenilikleri

kazandıracağız. Çalışanlarımızın ve İş

ortaklarımızın gelişimine önem vereceğiz.

Şirket içi verimlilik artışı için gerekli

çalışmaları yapacağız. Finansal sürdürülebilirliğimizi

artıracağız” dedi.

5


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Akıllı telefonlardan bankacılık verisi

hırsızlığı saldırıları 2024’te üç katına çıktı

Barselona’daki Mobile World Congress 2025’te yayınlanan Kaspersky’nin “2024’te

mobil kötü amaçlı yazılım tehdit ortamı” (The mobile malware threat landscape in

2024) başlıklı raporuna göre akıllı telefonlara yönelik Truva atı bankacılık saldırılarının

sayısı 2024’te bir önceki yıla göre yüzde 196 arttı. Siber suçlular, bankacılık kimlik

bilgilerini çalmak için toplu kötü amaçlı yazılım dağıtımına güvenerek taktik

değiştiriyor. Geçtiğimiz yıl dünya genelinde akıllı telefon kullanıcılarına yönelik çeşitli

kötü amaçlı yazılım ve istenmeyen yazılım türlerini içeren 33,3 milyondan fazla

saldırı tespit edildi…

Sektör Market

IT network

6

Android akıllı telefonlara yönelik Truva

atı bankacılık saldırılarının sayısı

2023’te 420 bin iken 2024’te 1 milyon 242

bine yükseldi. Truva atı bankacılık kötü

amaçlı yazılımı, çevrimiçi bankacılık,

e-ödeme hizmetleri ve kredi kartı sistemleri

için kullanıcı kimlik bilgilerini

çalmak üzere tasarlanıyor.

Siber suçlular, SMS veya mesajlaşma

uygulamaları aracılığıyla bağlantıları

yayarak, mesajlaşma programlarındaki

kötü niyetli ekler yoluyla kullanıcıları

kötü niyetli web sayfalarına yönlendirerek

kurbanları Truva atı bankacılık yazılımlarını

indirmeleri için kandırıyor.

Hatta hacklenmiş bir kişinin hesabından

mesajlar göndererek dolandırıcılığın

daha güvenilir görünmesini sağlayabiliyorlar.

Kullanıcıları kandırmak için saldırganlar

genellikle aciliyet hissi yaratıyor

ve kurbanların gardını düşürmek

için trend haberlerden ve abartılı konulardan

yararlanıyor.

Kaspersky Güvenlik Uzmanı Anton Kivva,

şunları söylüyor: “Dolandırıcılar,

benzersiz kötü amaçlı yazılım paketleri

oluşturma çabalarını azaltmaya başladılar

ve bunun yerine aynı dosyaları

mümkün olduğunca çok sayıda kurbana

dağıtmaya odaklandılar. Siber okuryazar

olmak ve çocuklardan yaşlılara

kadar sevdiklerinizi eğitmek artık her

zamankinden daha önemli. Çünkü hiç

kimse bankacılık verilerini çalmak için

tasarlanmış iyi hazırlanmış dolandırıcılıklara

ve psikolojik hilelere karşı tamamen

güvende değil.”

Truva atı bankacıları en hızlı büyüyen

kötü amaçlı yazılım türü olmasına rağmen,

saldırıya uğrayan kullanıcıların

payı açısından yüzde 6 ile dördüncü

sırada yer alıyor. En yaygın kategori,

saldırıya uğrayan kullanıcıların yüzde

57’sini oluşturan AdWare olmaya devam

ederken, onu genel Truva atları (%25) ve

RiskTools (%12) takip ediyor. Sıralamada

kötü amaçlı yazılımlar, reklam yazılımları

ve istenmeyen yazılımlar da yer alıyor.

2024 yılında siber suçlular mobil cihazlara

yönelik her ay ortalama 2,8 milyon

kötü amaçlı yazılım, reklam yazılımı ve

istenmeyen yazılım saldırısı düzenledi.

Kaspersky ürünleri yıl boyunca toplam

33,3 milyon saldırıyı engelledi.

2024 yılında, sahte yatırımlar ve ödemeler

için tasarlanmış bir grup dolandırıcılık

uygulaması olan Fakemoney en aktif

tehdit oldu. Bir diğer önemli endişe kaynağı

da örneğin reklam görüntülemek

veya diğer istenmeyen eylemleri gerçekleştirmek

için ek kötü amaçlı yazılım

veya reklam yazılımı modülleri indirip

çalıştırabilen bir kötü amaçlı yazılım

olan Triada tipi Truva Atı içeren WhatsApp’ın

değiştirilmiş sürümleriydi. Bu

resmi olmayan WhatsApp modları, bulut

tabanlı genel tehditler kategorisinin

hemen ardından üçüncü sırada yer aldı.

Kaspersky, kendinizi mobil tehditlerden

korumak için aşağıdaki önerileri paylaşıyor:

Apple App Store ve Google Play gibi resmi

mağazalardan uygulama indirmek

daima risksiz değildir. Kaspersky kısa

süre önce App Store’un güvenliğini atlatan

ve ekran görüntüsü çalan ilk kötü

amaçlı yazılım olan SparkCat’i keşfetti.

Zararlı yazılımın Google Play’de de bulunması

ve her iki platformda toplam

20 virüslü uygulamaya rastlanması, bu

mağazaların %100 kusursuz olmadığını

kanıtlıyor. Güvende kalmak için, mümkün

olduğunda her zaman uygulama incelemelerini

kontrol edin, yalnızca resmi

web sitelerinden bağlantıları kullanın ve

bir uygulamanın hileli olduğu ortaya çıkarsa

kötü amaçlı etkinlikleri tespit edip

engelleyebilen Kaspersky Premium gibi

güvenilir bir güvenlik yazılımı yükleyin.

Kullandığınız uygulamaların izinlerini

kontrol edin ve özellikle Erişilebilirlik

Hizmetleri gibi yüksek riskli izinler söz

konusu olduğunda uygulamaya izin vermeden

önce dikkatlice düşünün. Örneğin,

bir el feneri uygulamasının ihtiyaç

duyduğu tek izin el feneri olmalıdır. Kamera

erişimini bile içermemelidir.

İşletim sisteminizi ve önemli uygulamalarınızı

güncellemeler yayınlandıkça

güncellemeniz iyi bir alışkanlıktır. Birçok

güvenlik sorunu, yazılımların güncellenmiş

sürümleri yüklenerek çözülebilir.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

realme, MWC 2025’te

üç yıllık stratejisini açıkladı

realme, küresel kullanıcı tabanını iki katına çıkarmayı hedefleyen üç yıllık stratejik

planını duyurdu. 14 Pro Serisi’nin küresel lansmanını da gerçekleştiren realme, çığır

açan değiştirilebilir lens konsepti ve en yeni NEXT AI yeniliklerini MWC’de açıkladı…

Dünyanın en hızlı büyüyen akıllı telefon

markası realme, Barselona’da düzenlenen

MWC (Mobil Dünya Kongresi)

2025’te üç yıllık stratejik planını açıkladı.

Bu plan, küresel kullanıcı tabanını ikiye

katlamayı ve orta-üst segmentte başarılı

olmayı hedefliyor. MWC’de büyük bir

çıkış yapan realme, 14 Pro Serisi’nin küresel

lansmanının yanı sıra, ileri düzey

değiştirilebilir lens konseptini de tanıttı.

realme olarak büyümenin yeni bir dönemine

girdiklerini ve sürdürülebilir

atılımlar gerçekleştirmek için kullanıcı

odaklı gelişime bağlı olduklarını belirten

realme Başkan Yardımcısı ve CMO’su

Chase Xu, “Yeni stratejik planımız sadece

pazar genişlemesine odaklanmıyor;

aynı zamanda genç nesli güçlendirme

misyonumuz doğrultusunda teknolojiye

erişimi artırmayı amaçlıyoruz ve küresel

kullanıcılarımızın beklentilerini aşan yenilikler

sunmaya devam ediyoruz” dedi.

realme, Küresel Kullanıcı

Tabanını Üç Yılda İkiye

Katlayacak

realme, 2025 itibarıyla pazardaki büyümesini

hızlandıracak. Şirket, 2024’ün

üçüncü ve dördüncü çeyreklerinde Türkiye,

İspanya, İtalya ve Meksika gibi bölgelerde

en hızlı büyüyen akıllı telefon

markalarından biri olarak elde ettiği başarının

ardından, küresel çapta 100’den

fazla pazarda büyüme konusunda öncülük

etmeyi hedefliyor. realme, önümüzdeki

üç yıl içinde küresel kullanıcı tabanını

iki katına çıkararak orta-üst segmentte

güçlü bir marka haline gelmeyi amaçlıyor.

realme, gençler için yapay zekayı (AI) yaygınlaştırma

konusundaki kararlılığını bir

kez daha vurgulayarak, akıllı telefonlarda

yapay zeka entegrasyonu trendine öncülük

etmeye devam edecek. Şirket, mobil

yapay zeka yeteneklerini geliştirerek, yeni

nesli yapay zekanın sınırsız olanaklarını

keşfetmeye teşvik etmeyi amaçlıyor. realme,

NEXT AI girişimi kapsamında AI

görüntüleme, AI verimliliği ve AI oyun

alanlarında ileri, erişilebilir ve kullanıcı

dostu teknolojiler sunmaya odaklanıyor.

Önümüzdeki üç yıl içinde küresel çapta

100 milyon AI destekli akıllı telefon sunmayı

planlayan realme ayrıca, GT Serisi,

Numara Serisi, C Serisi ve diğer tüm ürün

serilerinde segmentin en güçlü yonga seti

deneyimi ve yüksek kapasiteli batarya

sunma sözünü veriyor.

Genç Kullanıcıları Daha İyi

Anlayan realme’den Heyecan

Verici Oyun Ortaklıkları ve IP

(Intellectual Property – Fikri

Mülkiyet) İş Birlikleri

2025’ten itibaren performans konusunda

lider, tasarımda öne çıkan ve gençleri

daha iyi anlayan bir teknoloji markası

olmaya kendini adayan realme, üç yıllık

bir dönemde birden fazla etkili girişimi

hayata geçirecek.

realme, 2025’te yeni bir oyun çağına öncülük

etmek için birkaç önde gelen oyun

şirketiyle ortaklık kuracağını da duyurdu.

Mobile Legends: Bang Bang (MLBB),

Free Fire ve Honor of Kings (HOK) gibi

efsanevi oyunlarla gerçekleştirilen bu ortaklıklar

etkinlik iş birliklerini, IP marka

ortaklıklarını, yenilikçi teknik entegrasyonları

ve daha fazlasını içerecek. realme,

oyun inovasyonlarında üstün görsel

deneyim sunan yüksek kare hızları, ultra

düşük gecikme süresiyle kesintisiz bağlantı

ve sürükleyici ve kullanıcı odaklı

deneyimler yaratma olarak üç temel alana

yoğunlaşacak.

2025 yılında, realme’nin önde gelen eğlence

ve lüks segmentlerinden iki büyük

IP ile heyecan verici ortaklıklarını duyurması

planlanıyor. Bu iş birlikleri kapsamında

piyasaya sürülecek özel sınırlı

üretim ürünler, yaratıcılığı ve yeniliği bir

araya getirerek sektörde yeni standartlar

belirleyecek.

realme 14 Pro Serisi: Amiral

Gemisi Deneyimini Erişilebilir

Kılıyor

realme 14 Pro Serisi, performansta büyük

bir sıçrama yaparak oyun ve eğlence deneyiminizi

üst seviyeye taşıyor. 14 Pro+,

Qualcomm Snapdragon® 7s Gen 3 5G ile

güçlendirilen cihaz, Honor of Kings ve

Mobile Legends: Bang Bang gibi popüler

oyunlarda 120 FPS performans sunarak

benzersiz bir oyun deneyimi sağlıyor. Her

iki model de 6.000mAh dev batarya ile

donatılmış olup, tek şarjla 10 saat oyun

oynama ve 17 saat video izleme olanağı

sunuyor.

realme Değiştirilebilir Lens

Konsepti: Görüntülemenin

Geleceğine Bir Bakış

realme, mobil fotoğrafçılığın geleneklerini

sorgulayan çığır açıcı Değiştirilebilir

Lens Konseptini MWC 2025’te tanıttı.

Bu vizyoner cihaz, 1 inç özelleştirilmiş

Sony sensörü ve özel lens montaj sistemi

ile donatılmış olup, kullanıcılara DSLR

lenslerini doğrudan akıllı telefona takma

imkanı sunuyor. 73mm portre lensi

ve 234mm telefoto lensi olmak üzere iki

profesyonel seviyede lens ile, mobil cihazlar

için daha önce hayal bile edilemeyen

bir optik netlik sağlıyor; kremsi bokeh

efektinden kayıpsız 10x yakınlaştırmaya

kadar her ayrıntıyı mükemmel şekilde

yakalıyor.

Bu konsept henüz seri üretime geçmemiş

olsa da realme’nin sınırları zorlamaya

olan bağlılığını simgeliyor. realme, modüler

optikleri mobil teknolojiyle entegre

ederek, sensör boyutu sınırlamaları ve dijital

yakınlaştırmanın zayıflamaları gibi

sektörel zorluklara çözümler arıyor.

realme, Değiştirilebilir Lens Konseptinin

yanı sıra, fotoğraf ve video düzenlemeyi

çok daha kolay hale getiren iki ileri düzey

yapay zeka görüntüleme teknolojisini de

tanıtıyor. AI Ses Tabanlı Rötuş, kullanıcılara

sadece sesleriyle fotoğrafları düzenleme

imkanı sunuyor. Bu özellik sayesinde

“arka planı kaldır,” “gökyüzünü gün

batımına çevir,” veya “arka plana havai

fişekler ekle” diyerek, her şeyin gerçek zamanlı

olarak gerçekleşmesini izleyebilirsiniz.

AI Video Detay Silme ise videolardan

istenmeyen nesneleri veya insanları

tek bir dokunuşla kaldırabilen başka bir

özellik olarak karşımıza çıkıyor.

Sektör Market

IT network

7


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Yerli ve milli 5G iletişim altyapısı için

dev iş birliği!

Turkcell ile ULAK Haberleşme, telekomünikasyon dünyasının devlerinin buluştuğu

Barselona’daki Mobil Dünya Kongresi’nde (MWC), yeni nesil yerli ve milli

teknolojilerin geliştirilmesi için stratejik bir protokole imza attı. Ulaştırma ve Altyapı

Bakanı Abdulkadir Uraloğlu’nun katılımıyla gerçekleştirilen törende imzalanan

protokol ile Turkcell’in Türkiye çapında toplam 3 bin 250 sahasında, yerli ve milli baz

istasyonu ULAK’ın 4.5G ve 5G destekli geliştirilen yeni nesil ürünlerinin kullanılması

hedefleniyor…

Sektör Market

IT network

8

Türkiye’nin lider teknoloji şirketi Turkcell

ile yerli ve milli baz istasyonu ULAK,

İspanya’nın Barselona kentinde süren ve

sektörün nabzının attığı Mobil İletişim

Konferansı’nda (MWC25), Türkiye’nin

yeni nesil iletişim teknolojilerinde söz

sahibi olabilmesi için stratejik bir iş birliği

anlaşmasına imza attı.

Turkcell ile ULAK Haberleşme arasında

bu yıldan geçerli olmak üzere imzalanan

anlaşmayla, Turkcell’in Türkiye çapındaki

toplam 3 bin 250 sahasında, yerli ve

milli baz istasyonu ULAK’ın 4.5G ve 5G

destekli geliştirilen yeni nesil ürünlerinin

kullanılması hedefleniyor.

3 bin 250 yeni nesil ULAK baz

istasyonunun, Türkiye’nin

farklı bölgelerinde devreye

alınması planlanıyor

Anlaşma kapsamında, Türkiye’de geniş

bir coğrafyada aktif durumda bulunan

tüm Turkcell ULAK 4.5G sahalarının

yeni nesil ürünlerle modernizasyonun

yapılması ve 3 bin 250 yeni nesil ULAK

baz istasyonunun Türkiye’nin farklı

bölgelerinde devreye alınarak yaygınlaştırılması

amaçlanıyor. ULAK Haberleşme’nin

geliştirdiği yeni nesil ürünler,

Açık Radyo Erişim Şebekesi (Open RAN)

mimarisini destekleyecek.

Turkcell, geleneksel sistemlere kıyasla

daha açık, esnek ve uyumlu mimari sunan

ULAK Haberleşme’nin Open RAN

ürünlerini kullanarak gelecekte daha

verimli şekilde 5G şebekesini kurmayı

planlıyor ve bu sayede 5G teknolojisinin

sunduğu yüksek hız ve düşük gecikme

avantajlarını daha geniş kitlelere sunmayı

hedefliyor.

“Türkiye’nin 5G alanında söz

sahibi olabilmesi için atılan

önemli bir adım”

Turkcell Genel Müdürü Dr. Ali Taha Koç

yapılan anlaşmanın Türkiye’nin yeni nesil

iletişim teknolojileri ve 5G alanında

söz sahibi olabilmesi için atılan önemli

bir adım olduğuna dikkat çekerek şöyle

dedi: “Hedefimiz Türkiye’nin teknolojide

üreten ülke olma yolculuğuna 30 yıllık

tecrübemiz ve fikri sermaye birikimimizle

katkıda bulunmak. 5G ve diğer bütün

yüksek teknoloji üretim çalışmalarına

bu gözle bakıyoruz. Yüksek teknolojiyi

sadece kullanan taraf olmakla kalmayıp

aynı zamanda bu alanlarda ürettiğimiz

yerli ve milli çözümlerle dünyada söz sahibi

olmayı amaçlıyoruz. Bu kapsamda

Turkcell olarak gerek Ar-Ge ekibimizi

gerekse sahadaki tüm imkânlarımızı

seferber ederek 10 yıldan uzun bir süredir

ULAK ile birlikte çalışıyoruz. Birlikte

çıkmış olduğumuz bu yolda ULAK ile

gelinen noktayı görmekten büyük memnuniyet

duyuyoruz. İnanıyoruz ki Türk

mühendislerinin bu alanda geliştireceği

teknolojiler, dünya çapında da rekabet

edebilecek güçte olacaktır.”

“Hedefimiz, 5G ve ötesi için

Türkiye’nin markası olmak”

ULAK Haberleşme Genel Müdürü Dr.

R. Ruşen Kömürcü ise konu ile olarak

şunları söyledi: “Bu süreçte yapılan yatırımların,

gösterilen gayretlerin, Ar-Ge

çalışmalarından ürüne dönüşmesi, ülkemiz

açısından son derece önemli bir

kazanımdır. Bu yolculuğun en başından

itibaren ULAK Haberleşme’nin bugününe

ve geleceğine inanan Turkcell’e teşekkür

ediyorum. Bize verilen desteğin

ve duyulan güvenin farkında, üstlendiğimiz

sorumluluğun bilincindeyiz. 5G

ve ötesi için Türkiye’nin markası olma

hedefi ile yola çıkan ULAK Haberleşme,

ekosistemi ile bu görevi gerçekleştirmek

için azimlidir, birikimlidir ve hazırdır.

Tüm paydaşlarımızla beraber uçtan uca

iletişim ve bilişim şebekemizde yeni nesil

milli haberleşme ürünlerimiz ile yer

almak için var gücümüz ile çalışmaya

devam edeceğiz.”


www.keenetic.com.tr

İnovasyondan gelen büyük fark

yaratan Modem Routerlar!

Dört dörtlük İnternet için tasarlandı!


Sadece bir bulut servis

sağlayıcısı olmanın

ötesine geçen vMind,

“dijital dönüşüm

omurgası” inşa eden

stratejik teknoloji

partneri olarak 26 farklı

sektörde yüzde 99

müşteri memnuniyetiyle

hizmet veriyor. vMind,

yakın dönemde

portvMind Public

Cloud platformuyla,

KOBİ’lerden kurumsal

yapılara kadar her

ölçekteki müşteriye,

self-service portal

üzerinden objeye

dayalı fiyatlandırma

modeliyle kaynaklarını

yönetme esnekliği

sunmaya hazırlanıyor.

Sorularımızı yanıtlayan

vMind CEO’su Volkan

Duman, sundukları

hizmetleri yalnızca

bugünün ihtiyaçlarına

değil, küresel ve

bölgesel dinamikleri de

gözeterek geleceğin

dijital altyapılarına

hazırladıklarını

vurguluyor…

SADECE KONUŞARAK DEĞİL,

UYGULAYARAK YÜKSELEN BİR

MARKA: VMİND

vMind’ı ve sunduğu hizmetleri temel bilgileri

içerecek şekilde anlatır mısınız?

vMind’ı, yalnızca bir bulut servisleri sağlayıcısı değil, dijital dönüşüm omurgası inşa eden stratejik

teknoloji partneri olarak konumlandırıyoruz. Bu felsefe ile 2013’te çıktığımız dönüşüm yolculuğunda

bugün, portvMind özel bulutumuz (Private Cloud), portvMind genel bulut (Public

Cloud) ve bu ortam üzerinde açık kaynak olarak geliştirdiğimiz Kubernetes Engine gibi daha

birçok yenilikçi çözüm ve uygulamalarımızla, kurumlara regülasyon uyumlu, performansı

yüksek, altyapıdan bağımsız çalışma özgürlüğü sağlıyoruz. Bununla birlikte, tüm bu sistemlerin

yönetilmesi esnasında müşterilerimize sunduğumuz “Yönetilen Hizmetler” servisimizle

uçtan uca sorumluluk alıyor; 7/24 izleme ve olay yönetimi, ISO 27001 uyumlu SOC hizmetleri,

yedekleme-felaket kurtarma, iş sürekliliği planlaması, veri tabanı yönetimi, dağıtık mimari

(Konteyner Kümeleri), Backup-as-a-Service, Siber Güvenlik ve yapay zeka katmanlarına varan

geniş bir portföy sunuyoruz. Bugün 26 sektörde 1000’i aşkın kurumun BT yükünü taşıyoruz.

Türkiye’deki bulut pazarı ne durumda, sektörel verileri de

kapsayacak şekilde kısaca özetler misiniz?

Türkiye bulut pazarının artık erken büyüme evresini geride bıraktığını net şekilde gözlemliyorum.

Ölçek ekonomisinin devreye girdiği, talebin yalnızca artmakla kalmadığı, aynı zamanda

derinleştiği bir olgunlaşma sürecindeyiz. KPMG’nin 2024 teknoloji öngörüleri pazarın 3 milyar

doları aştığını ve önümüzdeki üç yılda çift haneli büyümenin süreceğini gösteriyor. M2S’in

Türkiye Bulut Trendleri 2024 çalışması, 200+ çalışanlı 6717 işletmenin yüzde 55’inin en az bir

bulut servisi kullandığını, yüzde 82’sinin verimlilik artışı gördüğünü doğruladı. Özellikle 500+

çalışanlı kuruluşlarda BT bütçeleri bir yılda iki katına çıkarken, harcamanın beşte biri yönetilen

hizmet ve güvenlikle ilişkilendiriliyor; bu da pazarı salt altyapı kiralamanın ötesine taşıyor.

10


Sonuç olarak, Türkiye’de bulut yalnızca “alt-yapı kiralama” değil;

yönetilen hizmetler, sektör-özgü yazılımlar ve çoklu veri merkezi

stratejileriyle bütünleşik bir dönüşüm hikâyesine evrildi. İş dünyası,

ölçeklenebilirlik ve regülasyon uyumunu aynı anda sağlayan

çözümlere yönelirken, biz de yerli veri barındırma, esnek fiyatlama

ve 7/24 yönetilen hizmet katmanlarımızla bu büyümenin önündeki

hızlandırıcı güçlerden biri olmaya devam ediyoruz.

vMind’ın rakiplerinden ayrıldığı nokta nedir?

6 yıl üst üste birincilik, yüzde 99 memnuniyetin

mesajları nedir?

Rakiplerimiz elbette güçlü, hem hiperscaler diye tabir edilen küresel

büyük markalar hem de yerli servis sağlayıcılar pazarda önemli yatırımlar

yapıyor. Ancak; vMind’ı farklı kılan üç temel unsur var. İlki,

uçtan uca sahiplenme yaklaşımımız: yalnızca bir altyapı kiralama

modeli sunmuyor, bulut, yönetilen hizmetler ve sistem entegrasyonunu

aynı çatı altında tek sözleşme, tek SLA ve tek sorumlulukla

yönetiyoruz. Bu da müşterilerimizin BT karmaşasını ortadan kaldırırken

“hangi sağlayıcıyı aramalıyım?” sorusunu gündemden

siliyor. İkinci ayrışma noktamız, yerelleştirilmiş güven ve çeviklik.

Veriyi Türkiye’de barındırma, regülasyonlara tam uyum

ve 7/24 Türkçe desteği, global rakiplerimizin standart hizmet

paketleriyle rekabet ederken bize güçlü bir avantaj sağlıyor.

Üçüncü ve belki de en önemlisi, insan odaklı sürekli iyileştirme

kültürümüz. Yıldız Teknik Üniversitesi Teknopark’ında

bulunan AR-GE merkezimiz, yapay zekâ destekli izleme

ve otomasyon platformlarımız, saha mühendislerimizin

deneyimiyle birleşince hem operasyonel riskleri proaktif

olarak görüyor hem de hizmet kalitesini sürekli ölçerek

iyileştiriyoruz. Bilişim 500’ün yerel hizmet sağlayıcı “Bulut”

kategorisinde pek çok kez üst üste lider olduk; aynı

dönemde müşteri memnuniyetini yüzde 99 seviyesinde

tutmayı başardık. Bu iki rakam, bizim için sadece birer

ödül ya da anket sonucu değil, aslında hizmet modelimizin sahada

doğrulandığının somut kanıtıdır.

Yakın dönemde ürünler için bir lansman planı

olacak mı?

Elbette; takvimi netleşen iki kritik lansmanımız var. İlki, portvMind

Public Cloud’un yeni nesil sürümü. Mayıs sonunda genel erişime girecek

bu versiyon, saniyeler içinde kaynak açıp kapatan mikro-hizmet

mimarisiyle geliyor. KOBİ’den kurumsala kadar her müşteri,

self-service portal üzerinden objeye dayalı fiyatlandırmayla kaynaklarını

yönetecek; ayrıca isteğe bağlı GPU havuzuna saniyelik

ücretlendirmeyle erişebilecek. Lansman haftasında pek çok etkinlikle

geliştiricileri ve iş ortaklarını platforma davet edeceğiz; yakın

dönemde küresel marketplace entegrasyonlarımız da aktif olacak.

İkinci büyük adım Finans Topluluk Bulutu platformumuzda. Halihazırda

ilgili mevzuat ve gereksinimlerine uyumlu biçimde çalışan

bu platformumuzu kullanan birçok müşterilerimiz var. Bu kısımda

daha iyi fiyat performans sergileyecek bir çözümümüz geliyor.

Stratejik iş ortağımızla birlikte sunmayı hedeflediğimiz bu çözüm

özellikle bilgi güvenliği ve iş sürekliliği gözlem& yönetim avantajı

sağlayacak.

2025 geri kalan dönemler için planlar nedir? Yurt içi

ve yurt dışında yeni yatırım ve satın almalar olacak

mı?

2025’in geri kalanında iki eksende ilerliyoruz: Ölçeği büyütmek ve

vMind CEO’su Volkan Duman

bölgesel yayılımı hızlandırmak. Yurt içi tarafta önceliğimiz, portv-

Mind Public Cloud’un yeni nesil mimarisini üretim ortamına alıp

kapasiteyi iki katına çıkartmak. Yurt dışında ise iki adım planladık.

İlk olarak, EMEA bölgesinde bir veri merkezi kurmak için fizibilite

başlattık, hibrit bulut ve yönetilen hizmet taleplerini yerinde karşılayacak

bir organizasyonla bunu başaracağız. İkinci adım, META’da

varlığımızı kanal ortaklıklarıyla büyütmek.

Son olarak global bir soru: ABD’nin vergiye yönelik

hamleleri sektörde bir basınç yaratır mı? Eğer olursa

bunu nasıl aşmayı düşünüyor vMind?

Elbette, küresel vergi ya da regülasyon değişiklikleri nereden gelirse

gelsin, bunu sadece bir düzenleme olarak değil, bölgesel etkileri ve

bunun işimize yansımalarını da detaylıca değerlendirmekteyiz.” Bu

sebeple yeni dönemde çok daha esnek yapılara ihtiyacımız olduğu

aşikar. Riskler ve krizlere aşina bir coğrafyada büyüyen iş insanları

olarak önceki dönemlerde ne yaptıysak bundan sonra da temkinli

olmaya devam edeceğiz. Kısaca, çok farklı olmayan ama farklılaşan

bir risk ve büyüme stratejimiz olacak.

11


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Engin Aksoy:

“Amacımız, her bir müşterimiz için en iyi

deneyimlerle dijital devrime yön vermek”

Vodafone Türkiye, 5G’ye giden yolda inovasyon ve teknoloji geliştirme çalışmalarını

aralıksız sürdürüyor. Mobil Dünya Kongresi’nde gazetecilerle bir araya gelen

Vodafone Türkiye CEO’su Engin Aksoy, “Amacımız, yenilikçi teknolojilere imza

atarak, her bir müşterimiz için en iyi deneyimlerle dijital devrime yön vermek.

Markamızı bir GSM operatörü olmanın ötesine taşıyarak, müşterilerimizin ihtiyacını

anlayan ve hayatlarını kolaylaştıran teknolojiler sunmaya odaklanıyoruz” dedi…

Sektör Market

IT network

12

Mobil Dünya Kongresi’nde gazetecilerle

bir araya gelen Vodafone Türkiye CEO’su

Engin Aksoy, hem yerel hem de global

arenada yaptıkları inovasyon ve teknoloji

geliştirme çalışmaları hakkında

bilgi verdi. Birey ve kurumları mobil ve

sabit genişbant teknolojileriyle birbirine

bağlarken işin yaratıcılık kısmını da eşit

derecede önemsediklerini ve inovasyon

çalışmalarına aralıksız devam ettiklerini

belirten Engin Aksoy, şunları söyledi:

“Amacımız, dün olduğu gibi bugün de,

yenilikçi teknolojilere imza atarak, her

bir müşterimiz için en iyi deneyimlerle

dijital devrime yön vermek. Markamızı

bir GSM operatörü olmanın ötesine

taşıyarak, müşterilerimizin ihtiyacını

anlayan ve hayatlarını kolaylaştıran

teknolojiler sunmaya odaklanıyoruz. Elbette,

bu noktada şunu hep hatırlamak

gerekiyor; teknoloji tek başına ilerleme

ve gelişimin anahtarı olamıyor. Ancak

insan ve teknoloji bir araya geldiğinde,

gerçek anlamda bir fark yaratılabiliyor.

Bu nedenle, geliştirdiğimiz teknoloji ve

çözümlerin kalbinde her zaman insan

oluyor. Bu teknolojilerle ana amacımız,

müşterilerimizin hayatın sunduğu fırsatlara

açık olmasını sağlamak, gelişimlerini

desteklemek, sürekli değişen bir

dünyada potansiyellerini gerçekleştirmelerini

sağlamak ve tabii, inovasyonu

teşvik etmek.”

“Genişbant uydu

teknolojisinin 2-3 yıl içinde

tüm Türkiye’yi kapsar hale

gelmesini hedefliyoruz”

Vodafone Grubu’nun standında iş dünyasının

geleceği, dijital dönüşüm, spor

bilimi, yapay zekâ odaklı müşteri deneyimi

ve ölçeklendirilmiş BT hizmet

platformları olmak üzere 5 ana alanda

30 çözümün tanıtıldığını belirten Engin

Aksoy, özellikle uydu teknolojilerine dikkat

çekerek şunları kaydetti: “Vodafone

Grubu, Ocak sonunda, kapsama alanı

olmayan bölgelerde internet erişimi sağlayan

uydular vasıtasıyla normal bir 4G

ya da 5G uyumlu akıllı telefon üzerinden

dünyanın ilk uzay video görüşmesini

gerçekleştirdi. Akıllı telefondan gelen

sinyaller AST SpaceMobile’ın uyduları

aracılığıyla alınıp karasal şebekeye yönlendirildi.

Bu teknoloji, her gün kullandığımız

akıllı telefonlarla uzay ve kara

tabanlı ağlar arasında otomatik geçiş yapılmasını

sağlıyor. Mobil hizmetlere tamamlayıcı

rol oynayan bu teknoloji, aynı

zamanda Evrensel Hizmet ile devletin

kapsama alanını nüfus yoğun olmayan

kırsal bölgelerde genişletmek amacına

da hizmet edebilecek, uygun maliyetli

bir çözüm. Türkiye’de de geçtiğimiz aylarda

aynı teknolojiyi kullanarak sesli

görüşme ve SMS testlerini başarıyla gerçekleştirdik.

Ülkemizin bu gibi yeni teknolojilerle

buluşmasının mevcut hizmet

kalitesinin artması bakımından önemli

olduğunu değerlendiriyoruz. Bu teknolojiler,

hem kullanıcıların daha yaygın ve

kesintisiz hizmet almasını sağlayacak,

hem operatörlerin yatırımlarının verimliliğini

artıracak, hem de devletin hizmet

sunumunda kapsayıcılık ilkesine hizmet

edecek. Bu teknolojinin 2-3 yıl içinde

tüm Türkiye’yi kapsar hale gelmesini hedefliyoruz.

Bu hizmet ülkemizdeki mevcut

operatörler üzerinden sunulacak.

Dolayısıyla temennimiz, ülkemizde konuyla

ilgili düzenleyici çerçevenin operatörlerle

birlikte belirlenmesi ve akabinde

gerekli adımların atılması.”

Vodafone Grubu’nun şimdi de AST SpaceMobile

ve Malaga Üniversitesi işbirliğiyle

Avrupa’da yeni bir araştırma merkezi

kuracağını söyleyen Engin Aksoy,

şöyle devam etti: “Söz konusu merkezde,

alçak yörünge uzay ve kara tabanlı entegre

mobil genişbant hizmetleri geliştirilecek.

Bu sayede müşteriler, mevcut

akıllı telefonlarını kullanarak uydu ve

4G ya da 5G ağları arasında sorunsuz

geçiş yapabilecek. Burada nihai hedef,

birleşik uydu ve kara bağlantı çözümlerinden

oluşan yeni bir Avrupa ekosisteminin

oluşmasını teşvik etmek. İspanya

Uzay Ajansı tarafından desteklenen bu


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

merkez, Malaga’daki Vodafone İnovasyon

Merkezi bünyesinde 2025 yazında

açılacak. Biz bu çalışmaların iletişimin

geleceğinde önemli rol oynayacağına

inanıyoruz. Özellikle 5G gibi yeni nesil

teknolojilere giden yolda bu tür çalışmaların

yapılması son derece kıymetli.”

“Ar-Ge yatırımlarımızın

350 milyon TL’yi aşmasını

planlıyoruz”

Engin Aksoy, Türkiye’de yapılan inovasyon

ve teknoloji ihracı çalışmaları hakkında

ise şunları söyledi: “Vodafone Türkiye

olarak, Ar-Ge yatırımlarımızın bu

finansal yıl içinde 350 milyon TL’yi aşmasını

planlıyoruz. Ar-Ge alanında pek

çok ulusal ve uluslararası başarıya imza

atan ekibimiz OKSİJEN’de 280 kişi çalışıyor.

2006 yılından bu yana toplam 161

Ar-Ge projesi yürüten OKSİJEN’in, toplamda

352 patent başvurusu, 97 tescilli

patent ve 71 yerli malı belgesi bulunuyor.

Türkiye’yi teknoloji alanında Vodafone’un

mükemmeliyet merkezlerinden

biri olarak konumlamayı hedefliyoruz.

Uluslararası etkiye sahip büyük bir teknoloji

ekibinin parçasıyız. Bu sayede,

hem global deneyimimizi Türkiye’ye getiriyoruz,

hem de Türkiye’deki başarılı

uygulamalarımızı ihraç ediyoruz. Türkiye’deki

sadakat platformumuzu ‘Vodafone

Happy’ markasıyla uluslararası pazarlara

sunmaya başladık. Platformun

dijital kullanıcı sayısı 25 milyonu aştı.

Türkiye’deki ekiplerimizin geliştirdiği

ve müşterilerimizin kanal deneyimlerini

iyileştirmeyi hedefleyen Vodafone Müşteri

Etkileşimleri Merkezi çözümümüzle

Avrupa ülkelerinde de hizmet vermek

için çalışmalara başladık. Sabit iletişim

hizmetleri sunduğumuz müşterilerimiz

için kullandığımız CRM çözüm platformumuzu

da yurtdışına ihraç etme görüşmelerimiz

sürüyor. Müşterilerimize

sabit telefon ve internet hizmeti veren

Vodafone NET şirketimizin geliştirdiği

İşletme Bilgi Sistemleri yazılımını global

Vodafone ekosistemi içinde ‘Digital BSS’

adıyla markalaştırdık. Bu yazılım Romanya,

Arnavutluk, Portekiz, İngiltere

gibi diğer Vodafone ülkelerinde de başarıyla

uygulanıyor.”

“5G ihalesinin yatırımyükümlülük

dengesi

gözetilerek yapılması önem

taşıyor”

Türkiye’nin içinde bulunduğu 5G’ye geçiş

sürecine de değinen Engin Aksoy, şöyle

konuştu: “5G teknolojisi, ağırlıklı olarak,

aldıkları hizmetin kalitesi artacak olan

birey ve kurumlara fayda sağlayacak.

Operatörler açısından ise verimlilik artışı

sağlarken, eski nesil teknolojilere

kıyasla yatırım miktarı artacağından,

bir gelir sıçraması yaratmayacak. 5G

ihalesinin makul fiyat ve koşullarda, yatırım-yükümlülük

dengesi gözetilerek

yapılması önem taşıyor. Frekans tahsislerinin

yüksek 5G performansını sağlayacak

miktarda, orantılı ve ekonomik

olarak uygun seviyede olan spektrum

ücretleri ile yapılması, operatörlerin şebeke

yatırımına daha fazla odaklanmasını

sağlayacak. Operatörlerin makul bedellerle

spektrum kullanım hakkını elde

etmesi ve şebeke kurulumuna ilişkin yatırımlara

daha fazla kaynak ayrılabilmesi

için spektrum bantlarının zamanında

hazır edilmesi ve planlanması, her yeni

bant için tahsis edilecek frekans miktarının

operatörlerin ihtiyacını karşılayacak

minimum seviyede olması önem

arz ediyor. Bununla birlikte, kapsama

ve kalite yükümlülüklerinin teknoloji

bağımsız olması ve kapsamanın artırılması

için teşviklere yer verilmesi önemli.

Yerlilik yükümlülüğünün üreticileri teşvik

edecek bir mekanizmaya dönüştürülmesi

yerli yatırımları artıracak. Diğer

yandan, sabit genişbant ile ilgili yapılacak

lisans uzatım koşullarıyla 5G ihalesi

arasında orantısız farklar olmaması ve

adil rekabet koşullarının sağlanması gerekiyor.

Başka bir deyişle, düşük bir sabit

uzatım bedeli gündeme gelip, yüksek bir

5G frekans bedeli kabul edilemez.”

Sektör Market

IT network

Schneider Electric’te atama

Ayşegül Özoral; Schneider Electric Türkiye ve Orta Asya Bölgesi Pazarlama ve

İletişim Direktörü olarak göreve başladı…

Enerji yönetimi ve otomasyonunun dijital

dönüşümü alanında dünya lideri

olan Schneider Electric; Türkiye ve Orta

Asya Bölge Pazarlama ve İletişim Direktörü

olarak Ayşegül Özoral’ın atandığını

duyurdu. Nisan 2025 itibarıyla Schneider

Electric’e katılan ve yeni görevine

başlayan Özoral, şirketin bölgedeki pazarlama

ve iletişim faaliyetlerinden sorumlu

olacak.

Profesyonel kariyerine Unilever’de başlayan

Ayşegül Özoral, ardından The

Coca-Cola Company ve 3M gibi global

şirketlerde yerel ve bölgesel düzeyde

pazarlama ve iletişim alanlarında roller

üstlendi. Koç Üniversitesi İşletme Bölümü

mezunu olan Özoral’ın uzmanlık

alanları arasında Marka ve Ürün Yönetimi,

Entegre Pazarlama İletişimi, Kurumsal

İletişim ile Kriz ve Değişim Yönetimi

yer almaktadır.

13


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Dijital pazarlama sektöründe

güvenlik tehdidi büyüyor!

Dijital pazarlama sektörü hızla büyürken, siber dolandırıcıların da hedefi haline

geldi. Son dönemde Türkiye ve dünya genelinde reklam verenleri hedef alan siber

dolandırıcılık vakalarının arttığını vurgulayan Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin

Kaplan, bu tehditlere karşı alınması gereken önlemleri anlattı. Özellikle Google, Meta,

TikTok ve YouTube gibi reklam platformlarında faaliyet gösteren markaların, reklam

hesaplarına yönelik siber saldırılar nedeniyle ciddi maddi kayıplar yaşadığını ve

hesaplarının kapatılma riskiyle karşı karşıya kaldığını belirtti…

Sektör Market

IT network

14

Dijital dünyada güvenlik bireyler kadar

markalar için de büyük önem taşınıyor.

Son zamanlarda dijital pazarlama sektörüne

yapılan yatırım ve harcamaların

yapılması siber dolandırıcıların iştahını

kabarttı ve Reklam hesapları, web sitesi

alan adları ve sosyal medya hesapları

gibi dijital varlıklar, dolandırıcıların hedefi

haline geldi.

Siber dolandırıcıların reklam hesaplarına

erişerek yetkisiz ödeme yöntemleri

ekleyebildiğini ve sahte reklam kampanyaları

yürüterek şirketlerin finansal zarar

görmesine neden olduğunu belirten

Dijital Pazarlama Okulu Kurucusu Yasin

Kaplan, ayrıca dolandırıcıların reklam

platformlarında kurallara aykırı içerikler

yayınlayarak hesapların tamamen

kapattırıldığına dikkat çekti.

Dijital Dünyada Güvenliği

Artırmak İçin Alınması

Gereken Önlemler

Özellikle Google, Meta, TikTok ve You-

Tube gibi reklam platformlarında faaliyet

gösteren markaların hedef alındığını

belirten Yasin Kaplan, alınabilecek

güvenlik önlemlerini şu şekilde anlattı:

“Öncelikle, güçlü şifreler kullanılmalı

ve basit, tahmin edilebilir şifrelerden

kaçınılmalıdır. Harf, rakam ve özel karakter

içeren kombinasyonlar, hesapların

güvenliğini artıracaktır. İki faktörlü

kimlik doğrulama da siber saldırılara

karşı önemli bir savunma mekanizmasıdır.

Reklam platformları ve diğer dijital

varlıklar için SMS doğrulama veya güvenlik

uygulamalarıyla ek bir güvenlik

katmanı oluşturulmalıdır. Web sitelerinin

alan adı ve hosting güvenliği ihmal

edilmemelidir. Alan adı ve hosting

hizmetlerinin şifreleri güçlü tutulmalı,

yetkisiz erişime karşı düzenli kontroller

yapılmalıdır. Alan adı süresinin dolması

gibi ihmaller, kötü niyetli kişilere fırsat

yaratabilir. Özellikle markanızın alan

adı uzantısı .com, .com.tr veya .net gibi

birçok uzantının dolandırıcıları tarafından

veya rakipleriniz tarafından veya

saldırmak isteyen art niyetli kişiler tarafından

şifrelerinin kırılması ve/veya alan

adlarının yeniden kendi adlarına tescil

edilmesi gibi yöntemlere başvuruyorlar.

Burada da yine hem alan adı hizmetini

aldığımız hem hosting yani web sitemizin

barındığı alanların barındırdığınız

şirketlerdeki kullanıcı adı ve isimlerimizi

ve şifrelerimizi de aynı şekilde hem

şifrelerimizin güvenliği hem de iki faktör

doğrulama koduyla güvenlikli bir şekilde

saklamanızı ve bu yöntemleri kullanmanızı

öneriyorum. Bizim müşterilerimizin

de zaman zaman domainlerinin alan

adlarının alındığını veya farklı kişiler tarafından

alınıp ekstra bir ücretle tekrar

satılmaya çalışıldığı senaryoları gördük.

O yüzden bu konulara dikkat edilmesini

özellikle öneriyoruz” dedi.

Markalara ait sosyal medya hesaplarının

da siber saldırılara hedef olduğunu

söyleyen Kaplan, “Yetkisiz erişim, hesap

sahipliği değişikliği ve kötüye kullanım

gibi risklere karşı yöneticilerin hesap güvenliğini

sağlamaları ve şüpheli girişleri

takip etmeleri büyük önem taşımaktadır.

Güvenilir üçüncü taraf uygulamaları

kullanmak da kritik bir konudur. Bilgisayar

ve akıllı telefonlara indirilen uygulamalar

dikkatle seçilmeli, yalnızca güvenilir

kaynaklardan indirilmelidir. Casus

yazılımlar aracılığıyla hesap bilgilerinin

ele geçirilmesini önlemek için uygulama

geliştiricileri ve yayıncıları mutlaka

kontrol edilmelidir. Ayrıca düzenli şifre

değişimi alışkanlık haline getirilmelidir.

En az 6 ayda bir hesapların şifreleri güncellenmeli

ve farklı platformlarda aynı

şifrelerin kullanılmasından kaçınılmalıdır.

Dijital dünyada güvenliği sağlamak,

sadece bireysel değil, aynı zamanda kurumsal

bir sorumluluktur. Bu önlemler,

hem kişisel hem de markalara ait dijital

varlıkların korunmasına yardımcı olacaktır”

diyerek sözlerini noktaladı.



BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Siber güvenlikte istihdam açığı yapay

zekâ ile kapanabilir mi?

Siber tehditler tüm dünyada her saat gelişen bir yapıya sahip. Küresel siber güvenlik

iş gücünde 7,1 milyon profesyonel bu tehditlere karşı mücadele ediyor. BCG’nin 2024

Siber Güvenlik İş Gücü Raporu’na göre, dünya genelinde hâlâ 2,8 milyon istihdam

açığı var. İşletmeler çözüm için yapay zekâ desteğine başvuruyor…

Sektör Market

IT network

16

Finansal zorluklar, işe alımların dondurulması,

bütçe kesintileri, ağır iş yükleri,

tükenmişlik riskleri ve azalan iş tatmini

siber güvenlik ekipleri üzerindeki baskıyı

artırarak sorunu daha da kötüleştiriyor.

Nitelikli profesyonellerin azlığı, her

büyüklükteki kuruluşu gelişmiş tehditlere

giderek daha fazla maruz bırakıyor.

Yapay zekâ, kapasite boşluklarını doldurmanın

ötesinde, kuruluşların güvenliğe

yaklaşımını temelden dönüştürüyor.

ESET’de, yapay zekânın siber güvenlik

alanını nasıl dönüştürdüğünü inceledi.

Yapay zekâ uygulamalarının

siber güvenliğe katkıları

Yapay zekâ, günlük analizini, olay raporlamasını

ve güvenlik açığı taramasını

otomatikleştirerek manuel çabayı en aza

indiriyor. Profesyoneller bu görevlerden

kurtularak politika geliştirme ve proaktif

tehdit avcılığı gibi stratejik girişimlere

odaklanabilir. Tehdit tespiti ve olay müdahalesinde,

yapay zekâ odaklı araçlar

anormallikleri ortaya çıkarmak, saldırı

vektörlerini tahmin etmek ve tehditleri

önem derecesine göre sınıflandırmak

için büyük veri kümelerini gerçek zamanlı

olarak analiz eder. Davranışsal

analitik, normal kullanıcı davranışı için

temel çizgiler oluşturmaya yardımcı

olur. İçeriden gelen tehditleri veya ele

geçirilmiş hesapları gösterebilecek sapmaları

işaretler. Tehditleri önem derecesine

göre sınıflandırarak olaylara öncelik

verir ve kritik sorunların hızla ele

alınmasını sağlar. Yapay zekâ tarafından

üretilen araçlar, siber güvenlik ekiplerinin

kötü amaçlı etkinlikleri daha hızlı

bir şekilde tanımlamasını, kötü amaçlı

yazılım analizine yardımcı olmasını ve

karmaşık verilerden eyleme dönüştürülebilir

içgörüler elde etmesini sağlar.

AI tarafından desteklenen Gelişmiş Uç

Nokta Tespit ve Yanıt (EDR) çözümleri,

uç nokta etkinliklerine gerçek zamanlı

görünürlük sunarak sıfırıncı gün tehditlerine

ve fidye yazılımı saldırılarına hızlı

yanıt verilmesine olanak tanır.

Daha güvenli yazılım

geliştirmek mümkün

Yapay zekânın en dönüştürücü katkılarından

biri kod üretiminde yatıyor.

Örneğin yeni Google ürün kodlarının

yüzde 25’i yapay zekâ sistemleriyle oluşturuluyor.

Sonrasında programcılar

çıktıları inceliyor ve denetliyor. Geliştirme

döngülerini hızlandırarak ve kod

kalitesini artırarak yapay zekâ, yetenek

açığını kapatıyor ve yazılım güvenliğini

artırıyor. Optimize edilmiş çözümler

önererek ve tasarım yoluyla güvenlik

gibi en iyi uygulamaları uygulayarak

kod kalitesini artırırken geliştiricilerin

yeni dilleri ve çerçeveleri öğrenmelerine

de yardımcı oluyor. Güvenlik açıklarını

tespit ederek ve güvenlik özelliklerini

yerleştirerek yapay zekâ daha güvenli

yazılım geliştirmeye katkıda bulunuyor.

Karmaşık kodlamayı daha az deneyimli

geliştiriciler için daha erişilebilir hâle

getirerek ve alışılmadık problem çözme

yaklaşımlarıyla yeniliği teşvik ederek beceri

açığını kapatıyor.

Avantajlarına rağmen yapay zekâ tarafından

üretilen kod önemli sınırlamalarla

birlikte gelir. Yazılım geliştirme doğası

gereği karmaşıktır ve incelikli bir mantık

anlayışı, bağlamsal farkındalık ve

yaratıcı problem çözme gerektirir. Yapay

zekâ önemli adımlar atmış olsa da bu

kritik alanlardaki yetenekleri hâlâ gelişmektedir.

İnsan ve yapay zekâ iş birliği

sektörü yeniden şekillendiriyor

Acil iş gücü eksikliklerini çözmenin ötesinde

yapay zekâ sektörü yeniden şekillendiriyor.

Eşsiz bir verimlilik sunarken

insan sezgisi ve gözetimi ile eşleştirildiğinde

potansiyeli daha da artıyor.

Nüanslı karar verme, stratejik öngörü ve

etik değerlendirmeler, yetenekli profesyonellere

özgü yeteneklerdir. En sağlam

siber güvenlik stratejileri, yapay zekânın

hızını ve hassasiyetini insan uzmanların

yaratıcılığı ve eleştirel düşüncesiyle sorunsuz

bir şekilde harmanlamaktadır.

Entegrasyonu, kuruluşların giriş seviyesi

rolleri düzene koymasını, giriş engellerini

azaltmasını ve iş sorumluluklarını yeniden

tanımlamasını sağlar. Yapay zekâ

güvenlik analistleri ve makine öğrenimi

mühendisleri gibi yapay zekâ merkezli

roller, modern siber güvenliğin temel

taşları olarak ortaya çıkıyor. Yapay zekâ

odaklı bu ortamda başarılı olmak için

kuruluşlar eğitim, mentorluk ve sektörler

arası iş birliği yoluyla iş gücü gelişimine

öncelik vermelidir. Sürekli öğrenme,

uyarlanabilirlik ve etik yapay zekâ kullanımı

kültürü, gelişen tehditlerin önünde

kalmanın anahtarı olacak.

Yapay zekâ dönüştürücü bir

güç

Yapay zekâ sadece geçici bir çözüm değil;

dönüştürücü bir güç. Beceri açığını

kapatarak, tespit yeteneklerini geliştirerek

ve inovasyonu teşvik ederek kuruluşları

günümüzün siber güvenlik

zorluklarının karmaşıklıklarını güvenle

aşmaları için donatıyor. Bununla birlikte

yapay zekâ benzersiz bir verimlilik

sunarken yetenekli profesyonellerin incelikli

karar verme ve stratejik düşünme

becerilerinin yerini alamaz. Yapay zekâ

güdümlü sistemlerin etkin ve etik bir

şekilde çalışmasını sağlamak için insan

gözetimi şarttır. En etkili siber güvenlik

stratejileri, yapay zekânın hızını ve verimliliğini

insan sezgisi ve gözetimi ile

birleştirecektir.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Worldline, Android YazarkasaPOS

ürün portföyünü genişletiyor

Ödeme teknolojilerinin global oyuncularından Worldline, Pax ile iş birliği yaparak

Türkiye’deki terminal portföyünü Pax A910SF Android YazarkasaPOS cihazının

lansmanı ile birlikte genişlettiğini duyurdu. Bu stratejik adım ile Worldline, Türkiye

pazarındaki güçlü konumunu ve liderliğini pekiştirmeyi, mükelleflere en yenilikçi ve

güvenilir ödeme çözümlerini sunmayı hedefliyor…

Worldline, mevcut güvenli ödeme çözümlerine

ek olarak Pax A910SF cihazını

Türk pazarına sunuyor. En son Android

teknolojisi ile geliştirilen bu cihaz işletmelerin

operasyonlarını daha verimli

hale getirmelerini ve müşteri etkileşimini

artırmalarını sağlıyor. Pax A910SF

modeli, mobil Android platformu, 5.5

inç dokunmatik ekranı ve isteğe bağlı

Ethernet destekli iletişim ünitesi ile öne

çıkıyor.

Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan onaylı

Worldline Türkiye ve Pax’ın Ar-Ge ekiplerinin

ortak çalışmasıyla geliştirilen

Pax A910SF YazarkasaPOS, 24 Şubat

2025 tarihinde Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan

onay aldı. Worldline ayrıca, Türk

pazarındaki değişikliklere uyum sağlamak

amacıyla Pax Android EFTPOS cihazlarının,

507 Sayılı Vergi Usul Kanunu

Tebliği’ne uygun olmasını sağlıyor. Pax

A910SF’nin yazılım esnekliği ve çeşitliliği,

Worldline Yazarkasa lisansıyla birlikte

bu yenilikçi terminali; restoranlardan

perakende zincirlerine, eczanelere kadar

birçok sektörün ihtiyaçlarına yönelik

ideal bir çözüm haline getiriyor. Böylece

işletmelerin, düzenlemelere ve en yüksek

güvenlik standartlarına tamamen

uygun olarak faaliyet göstermelerini

sağlıyor.

Worldline Türkiye Genel Müdürü Gökşin

Öney Yılmaz, “Sektördeki tecrübemizle

müşterilerimize sunduğumuz güvenilir

çözümler sayesinde operasyonel verimliliği

artırıyoruz. Pax ile olan iş birliğimiz

de pazardaki konumumuzu güçlendirmeye

katkı sağlıyor. Şu anda 300 bin iş

yerinde 500 bin yazar kasa ile operasyonel

verimliliği artıran hizmetler sunuyoruz.

Yeni düzenlemeyle birlikte işyerleri

EFTPOS cihazlarını entegrasyon olmadan

kullanamayacak. Worldline olarak

entegrasyon konusundaki liderliğimizi

Pax A910SF Android yazarkasaPOS ile

de sürdüreceğiz.” dedi.

Pax Türkiye CEO’su Soner Çaşur ise

“Worldline ile gerçekleştirdiğimiz bu iş

birliği, Türkiye’deki ödeme çözümleri

ekosistemine büyük katkı sağlayacak.

Android tabanlı yenilikçi çözümlerimizle

işletmelerin operasyonel süreçlerini

iyileştirirken, aynı zamanda güvenli ve

hızlı ödeme teknolojileri sunma konusunda

önemli adımlar atıyoruz. Bu iş

birliği Türkiye pazarında ileri teknoloji

çözümleri sunmamıza olanak tanıyacak.”

ifadelerini kullandı.

Sektör Market

IT network

Turkcell ve Netaş’tan

zaman senkronizasyonu için iş birliği

Türkiye’nin lider teknoloji şirketi ve mobil operatörü Turkcell, güçlü altyapısında

zaman senkronizasyonu için yerli çözümler geliştirmek üzere Netaş ile iş birliği

gerçekleştirdi…

Turkcell, iş birliği kapsamında, Netaş’ın

Hassas Saat Üreteci’nin telekom sektöründe

de kullanılabilmesi ve 5G ile ileri

nesil haberleşme teknolojilerinde yüksek

hassasiyetli zaman senkronizasyonu sağlayabilmesi

için ürünün geliştirilmesine

bilgi ve tecrübesiyle destek verecek. Türk

mühendislerin imzasını taşıyan bu cihaz,

GNSS sistemlerinden aldığı sinyalleri işleyerek,

kritik haberleşme altyapılarında

güvenilir zamanlama sağlayacak.

Multi-GNSS Disciplined Oscillator

(MGDO) teknolojisi ile GPS, GLONASS,

Galileo, BeiDou ve QZSS sistemlerinden

gelen sinyalleri işleyen cihaz, nanosaniye

hassasiyetinde doğru zaman bilgisi sağlıyor.

Uydu bağlantısı kesilse bile zaman

kaymasını minimize ediyor, hassas osilatörü

sayesinde de uzun süreli stabilite

sunarak kesintisiz çalışmayı mümkün

kılıyor.

Telekom altyapıları için NTP ve PTP protokolleri

ile tam uyumlu olan sistem, yüksek

güvenlik gerektiren sektörlerde de kullanılabilecek.

GNSS sinyallerinin kesintiye

uğradığı durumlarda bile hassas zamanlamaya

devam edilmesi sağlanacak.

Zorlu çevresel koşullara dayanıklı olarak

tasarlanan Netaş Hassas Saat Üreteci, titreşim,

mekanik şok ve sıcaklık değişimlerine

karşı yüksek dayanıklılık göstererek

uzun ömürlü ve güvenilir bir çözüm sunuyor.

Turkcell’in yenilikçi vizyonuyla güçlenen

Netaş Hassas Saat Üreteci, ilerleyen süreçte,

5G baz istasyonlarından finans sektörüne,

savunmadan enerjiye kadar birçok

alanda güvenilir ve kesintisiz haberleşme

imkânı sağlama özelliği ile öne çıkıyor.

17


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Getac zorlu koşullara dayanıklı

yeni B360 ve B360 Pro dizüstü

bilgisayarlarını duyurdu

Yeni nesil B360 ve B360 Pro, en yeni Intel® CoreTM Ultra Serisi 2 işlemcilere

ve Intel® AI Boost teknolojisine sahip Getac’ın tamamıyla dayanıklı dizüstü

bilgisayarlar. Her iki dizüstü bilgisayar da sektöre özel çok çeşitli yapılandırmalar ve

kişiselleştirme esnekliği sunuyor, bu da müşterilerin cihazları tam ihtiyaçlarına göre

uyarlayabileceği anlamına geliyor…

Sektör Market

IT network

kadar daha yüksek veri hızlarının yanı

sıra yüzde 60’a kadar daha düşük gecikme

süresi sunuyor.

B360 Pro’da standart olarak çift yüksek

kapasiteli pil bulunurken, isteğe bağlı

NVIDIA Quadro RTX A500 4GB ayrık

grafik denetleyicisi işlem performansını

etkilemeden görselleri bir üst seviyeye

taşıyor. B360 Pro ayrıca üçüncü bir SSD

(toplamda 6 TB’a kadar depolama kapasitesi

için), üçüncü pil, DVD sürücüsü

veya Blu-Ray sürücüsünü gerektiği gibi

barındırabilen isteğe bağlı bir medya yuvası

içerir.

18

Dayanıklı bilgisayar ve mobil video çözümlerinin

lider sağlayıcısı Getac Technology

Corporation (Getac), saha

hizmeti, kamu hizmetleri ve savunma

gibi sektörlerdeki profesyonellere karşılaştıkları

günlük zorlukların üstesinden

gelmeleri için iki güçlü ve çok yönlü çözüm

sunan yeni nesil ve tamamen dayanıklı

B360 ve B360 Pro dizüstü bilgisayarlarını

piyasaya sürdüğünü duyurdu.

B360, kamu hizmeti ve saha hizmeti sektörlerinde

çalışan profesyoneller için idealdir;

B360 Pro ise savunma profesyonellerinin

benzersiz ihtiyaçları göz önünde

bulundurularak üretilmiş.

Yeni Nesil Yapay Zekaya

Hazır Performans

Yeni nesil B360 ve B360 Pro, tamamen

dayanıklı üretim kalitesini çeşitli yenilikçi

teknoloji güncellemeleriyle bir araya

getiriyor. Buna en yeni Intel® CoreTM

Ultra Series 2 işlemciler ve kullanıcıların

görevleri hızlı ve sorunsuz bir şekilde yerine

getirmek için cihaz üzerindeki Edge

AI’dan yararlanmalarını sağlayan Intel®

AI Boost teknolojisi de dahildir. Getac

endüstri müşterileriyle Llama 3.1 8B kullanılarak

yapılan yakın tarihli bir metinden

rapora değerlendirme testinde, B360

üzerinde çalışan AI uygulamaları kapsamlı

metinleri birkaç saniye içinde tam

raporlara dönüştürebildi. Bu güçlü Edge

AI performansı, özellikle gerçek zamanlı

işleme, yüksek düzeyde veri gizliliği ve

güvenliği, çevrimdışı yetenek ve maliyet

verimliliği gerektiren senaryolarda bulut

AI’ye göre önemli operasyonel avantajlar

sunuyor.

Yeni nesil B360 ve B360 Pro, inanılmaz

hızlı veri aktarımı için iki adede kadar

ThunderboltTM 4 bağlantı noktası da

dahil olmak üzere çok yönlü yeni I/O seçeneklerine

sahiptir. LifeSupport çalışırken

değiştirilebilir pil teknolojisi, cihazları

vardiya ortasında yeniden şarj etme

ihtiyacını en aza indirerek üretkenliği

artırırken, WiFi 7, WiFi 6’dan beş kata

Özel Sektör İhtiyaçlarını

Karşılamak İçin Tamamen

Özelleştirilebilir

Yeni nesil B360 ve B360 Pro’nun her ikisi

de sektöre özel çeşitli konfigürasyonlarda

sunuluyor ve donanım, yazılım,

aksesuar ve hizmeti kapsayan siparişe

göre özelleştirme seçenekleriyle daha

da uyarlanabilir hale getiriliyor. Sonuç

olarak, müşteriler yalnızca küçük ölçekli

siparişlerde bile cihaz özelliklerinin

amaçlanan kullanım durumlarına uygun

olmasını sağlayabiliyor. Başlıca sektör

örnekleri şunlardır:

• Saha Servis Profesyonelleri İçin Optimum

Üretkenlik: Saha servis profesyonelleri,

güvenli veri erişimi, uzaktan

iletişim, istihbarat toplama ve daha

fazlası için Getac dayanıklı cihazlarına

güvenerek, karşılaştıkları ortam veya

durum ne olursa olsun karmaşık görevleri

hızla tamamlayabilirler. Kuruluşlar,

sahadaki çalışan verimliliğini optimize

etmek ve operasyonel hedeflere etkin bir

şekilde ulaşmak için yeni nesil B360 cihazlarını

bir dizi özel yazılım, donanım,

aksesuar ve servis seçeneği ile özelleştirebilirler.

B360 ve B360 Pro, akıllı kart

okuyucu, RFID ve parmak izi okuyucu

gibi birden fazla kimlik doğrulama seçeneği

sunarak veri güvenliğini korurken

sorunsuz cihaz erişimi sağlamaya yardımcı

oluyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Sektör Market

IT network

• Kamu Hizmetleri Profesyonelleri

İçin Son Derece Verimli Mobil CBS,

Ölçme ve Haritalama: Yeni nesil B360,

MIL-STD-810H, MIL-STD-461G ve IP66

sertifikalarının yanı sıra 6 ft düşmeye

karşı dayanıklılığı sayesinde uzak yerlerde

ve/veya olumsuz hava koşullarında

mobil GIS, ölçme ve haritalama görevleri

için idealdir. İsteğe bağlı güvenli taşıma

çantası taşınabilirliğe yardımcı olurken,

Getac Virtual GPS Utility gibi yazılımlar

aynı anda beş adede kadar GPS uygulamasını

yönetmek için hızlı ve güvenilir

bir yol sunar. Daha da fazla doğruluk

gerekiyorsa, yeni nesil B360 isteğe bağlı

yüksek doğruluklu GPS modülü ve anteni

ile donatılabilir ve konum doğruluğunu

en üst düzeyde sağlar.

• Savunma Profesyonelleri İçin Güvenli,

Emniyetli Komuta ve Kontrol:

Savunma endüstrisinde komutanlar,

kritik kararları almak ve tehditlere karşı

koymak için gerçek zamanlı istihbarat,

askeri veri entegrasyonu ve güvenli iletişim

için Getac dayanıklı cihazlarına

güveniyor. Yeni nesil B360 Pro, sahada

kesintisiz çalışma için standart olarak

uzatılmış pil ömrüne sahipken, isteğe

bağlı güvenli araç yuvası herhangi bir

aracı hızlı bir şekilde mobil bir komuta

istasyonuna dönüştürebiliyor. B360 Pro

ayrıca gerektiğinde iki PCMCIA okuyucu

içerecek şekilde özelleştirilebiliyor

(bir tanesi standart olarak sunuluyor) ve

harici adaptörlere ihtiyaç duymadan cihaz

işlevselliğini daha da artırıyor.

Getac Technology Corporation Başkanı

James Hwang “Açık kaynak ve Uzmanların

Karışımı (MoE) dil modellerinin

popülaritesi hızla artmaya devam ederken,

sunulan operasyonel avantajlardan

tam olarak yararlanmalarını sağlayan

yenilikçi dikey pazar yapay zeka uygulamaları

geliştirmek için endüstri müşterileriyle

işbirliği yaptık. Bu gelişmeler, yeni

nesil B360 ve B360 Pro gibi dayanıklı

Edge AI cihazlarına olan talebi artıracak

ve saha hizmeti, kamu hizmetleri ve savunma

sektörlerinde AI’nın benimsenmesini

hızlandıracak.” açıklamalarında

bulunarak “Sektöre özel çözümlerimiz

ve özelleştirme yeteneklerimiz, müşterilere

belirli kullanım durumları için cihaz

seçerken çok daha fazla kontrol sağlayarak

üretkenliği en üst düzeye çıkarmaya

ve yatırımlarından hızlı bir şekilde geri

dönüş sağlamaya yardımcı oluyor.” ifadelerini

kullandı.

Yeni nesil B360 ve B360 Pro Nisan ayında

satışa sunulacak.

19


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk Telekom ve Nokia’dan endüstriyel

müşterilerin dijital dönüşümüne katkı

Yenilikçi teknolojileri dünyayla aynı anda Türkiye’ye kazandırma amacıyla küresel

iş birliklerine imza atan Türk Telekom, dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden

Nokia ile GSMA Mobil Dünya Kongresi’nde private (özel) 5G destekli akıllı fabrika

uygulamalarını tanıttı. Türk Telekom’un 5G vizyonu doğrultusunda sunduğu yenilikçi

çözümler, üretim süreçlerinde güvenliği artırırken esneklik ve verimlilik sağlayarak

endüstrilerde dijital dönüşümü hızlandırıyor…

Sektör Market

IT network

20

Dijital çağın olanaklarını dünyayla aynı

anda Türkiye’ye sunmak üzere private

5G ve yeni nesil teknolojiler alanında

çalışmalarını ve yatırımlarını sürdüren

Türk Telekom hem yerel hem de küresel

düzeyde dünyanın önde gelen şirketleri

ile iş birlikleri gerçekleştirmeye devam

ediyor. Endüstriyel dönüşümü hızlandıran

ürün ve hizmetler geliştirerek,

Türkiye’nin dijital dönüşümüne hız kazandırmayı

amaçlayan Türk Telekom,

dünyanın önde teknoloji markalarından

Nokia ile İspanya’nın Barselona kentinde

düzenlenen GSMA Mobil Dünya Kongresi’nde

5G bağlantılı üretim ortamında

Endüstri 4.0 denemeleri gerçekleştirdiğini

duyurdu. Türk Telekom ve Nokia’nın

5G’nin düşük gecikme süresi, yüksek

bant genişliği ve hızlı veri iletim kabiliyetlerini

kullanarak görüntülemeyle

anlık denetim sayesinde çalışan güvenliğini

üst seviyeye taşımaya ve üretimde

verimliliği artırmaya yönelik akıllı fabrika

uygulamaları MX Content ürünü

demo gösterimle katılımcılara sunuldu.

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, “Güçlü

fiber altyapımız ve teknoloji alanındaki

birikimimiz ile dijital dönüşüme liderlik

etmeyi sürdürüyoruz. Bu meseleyi bir

milli sorumluluk meselesi olarak görüyor,

yenilikçi teknolojileri sağlık, eğitim,

spor, sanat gibi hayatın tüm alanlarında

ve ülkemizin her köşesinde kullanıcılarımızın

hizmetine sunuyoruz. 5G’nin

getirdiği olanaklar birçok sektörde güçlü

ve faydalı dönüşümler yaratacak. Biz de

bu alandaki vizyonumuz doğrultusunda

tüm sektörleri kapsayan öncü çalışmalar

yapıyoruz. Akıllı şehircilik, akıllı

tarım, akıllı fabrika projelerimizle dijital

geleceği inşa ediyoruz. İş sağlığı, çalışan

güvenliği ve verimlilik konularına odaklandığımız

uygulamalarda Nokia ile

başarılı Sanayi 4.0 denemeleri gerçekleştirdik.

Bu iş sağlığı ve çalışan güvenliği

açısından büyük bir adım. Denemelerde

gerçek zamanlı video analitiği ve yapay

zekâ teknolojilerinin yanı sıra özel 5G

endüstriyel şebeke teknolojisinden yararlanılarak

başarılı sonuçlar elde ettik.

Bu çalışmalar bize 5G’nin düşük gecikme

süresi, yüksek bant genişliği kabiliyetleriyle

sektörlere katacağı verimliliği

tekrar ispatlamış oldu. 5G’ye en hazır

operatör olarak 5G’ye geçtiğimizde, bu

kazanımlarımızla ülkemize değer katan

çok fazla çalışmaya imza atacağız. Ayrıca

MWC’de Nokia MX Context demolarını

da deneyimledik.” diye konuştu.

Nokia Bulut Ağ ve Servisleri’nin Kurumsal

Kampüs Uç Çözümleri Başkan

Yardımcısı Stephan Litjens şunları ifade

etti, “Türk Telekom’un, Türkiye’deki

endüstriyel dijitalleşmeyi hızlandırmak

amacıyla Nokia MX Context ve özel 5G

teknolojisini bir araya getirme konusundaki

ilgisinden büyük memnuniyet

duyuyoruz. MX Context’in gelişmiş yapay

zeka destekli sensör füzyonu ve konumlandırma

yeteneklerinin özel 5G’nin

yüksek performanslı bağlantısıyla birleşmesi

sayesinde, endüstrilerin çalışan

güvenliğini artırmasına, operasyonel verimliliği

iyileştirmesine ve otomasyonu

daha ileri seviyeye taşımasına yardımcı

olabiliriz” dedi.

Denemede endüstriyel kampüsten toplanan

verilerden maksimum fayda sağlamak

amacıyla, fabrika veri merkezinde

akıllı otomasyon fırsatları için yapay

zekâ tabanlı çıkarımı mümkün kılmak

üzere gerekli bilgi işlem yeteneklerine

sahip bir Edge bilişim ve yapay zekâ

platformu (Nokia MX Industrial Edge,

MXIE) oluşturuldu. MX Context çözümü

izleme, konumlandırma ve işçi güvenliği,

operasyonel teknoloji için çok

modlu sensör füzyonu ve yapay zekâ

çıkarımı sağlama olmak üzere iki farklı

kullanım senaryosu içeriyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Yapay zekâ destekli veri eğitimiyle

içeriklerde hata riski minimuma iniyor!

Dijitalleşmenin hız kazandığı günümüzde doğru ve güvenilir veriye ulaşmak

her zamankinden daha önemli hale geldi. Bu noktada içerik üretiminde hataları

minimuma indirmek ve kullanıcı deneyimini üst seviyeye taşımak için yapay zekâ

destekli veri eğitimi büyük bir rol oynuyor. Özellikle içerik üretimi ve pazarlama

alanlarında doğru ve güvenilir veri kullanımı, başarılı stratejilerin temelini

oluşturuyor…

“Doğru verilerle eğitilmiş modellerimiz

sayesinde hatasız

içerikler oluşturuyoruz”

KLOK olarak yapay zekâ destekli veri

eğitimiyle iş birliği yaptıkları firmaların

içeriklerindeki hata oranını minimuma

indirdiklerini söyleyen Deniz Bensusan,

şunları söyledi: “Markalar artık sadece

geniş kitlelere hitap etmekle kalmıyor

bireysel müşteri ihtiyaçlarını da öngörebiliyor.

Bunun yanı sıra hedef kitlelere

uygun özgün içerik üretimi pazarlama

Sektör Market

IT network

stratejilerine hızla optimize edilebiliyor

ve değişen koşullara uyum sağlanabiliyor.

Tam da bu noktada geniş hacimde

SEO makaleleri üreterek organik trafiği

artırma konusunda uzmanlaşmış yapay

zekâ tabanlı içerik üretim ajansı olarak,

şirketlere dinamikleri ve hedefleri ışığın-

Firmaların içerik üretimi ve pazarlama

süreçleri doğru veri kullanımına bağlı

olarak şekilleniyor. Geleneksel yöntemlerle

işlenen verilerde hata payı yüksek

olabilirken, yapay zekâ destekli veri eğitimi

sayesinde bu risk en aza indiriliyor.

Yapay zekânın veri eğitiminde büyük

miktarda veriyi doğru analiz ederek bu

verilerden anlamlı bilgiler çıkardığını

söyleyen KLOK Kurucusu Deniz Bensusan,

bunun özellikle pazarlama stratejileri

kapsamındaki içeriklerin daha güvenilir

ve hatasız olmasına büyük katkı

sunduğunu söyledi.

“Veri eğitiminin kişiselleştirilmiş

kampanyalara katkısı

büyük”

Pazarlama stratejilerinin başarısının hedef

kitleye ulaşan içeriklerin kalitesine

ve güvenilirliğine bağlı olduğunu söyleyen

Deniz Bensusan, “Özellikle kurumların

iletişim süreçlerinde hayati öneme

sahip olan içeriklerin güvenilirliği, kullanılan

veri kaynaklarının doğruluğuna

bağlıdır. Bu noktada devreye giren yapay

zekâ destekli veri eğitimi, müşteri davranışlarını

analiz ederek kişiselleştirilmiş

kampanyalar oluşturulmasına büyük

katkı sunuyor. Sağlık ve finans kuruluşları,

içerik üretim ve paylaşım hızlarındaki

düşüş nedeniyle rekabette geriye

düşebiliyor. Veri odaklı eğitilen yapay

zekâ ajanları ise bu süreci büyük ölçüde

kolaylaştırarak, kurumların dijitalleşen

dünyada sürekli içerik üretebilmesini

ve rekabet gücünü korumasını sağlıyor.

Ajanların veri eğitiminde otomasyonu

artırması sayesinde markalar, hedef

kitlelerine daha uygun ve etkili mesajlar

iletebiliyor. Bu dinamik yaklaşım

kurumların değişen piyasa koşullarına

hızla uyum sağlamasını kolaylaştırıyor.

Böylece markalar, pazarlama dünyasında

büyük bir devrim yaratan bu teknolojileri

etkin bir şekilde kullanarak hem

müşteri deneyimini iyileştirebiliyor hem

de rekabet avantajı elde edebiliyor” dedi.

da çözümler sunuyoruz. Bu kapsamda

geliştirdiğimiz yapay zekâ orkestrasyonumuz,

her müşterimizin sektörel ihtiyaçlarını

göz önüne alarak otomatik

içerik optimizasyonu yapabiliyor. Şirketlerin

içeriklerini yaratıcılıkla besleyen

orkestrasyonumuz doğrultusunda yapay

zekâ destekli veri eğitimiyle kullanıcı verilerini

analiz ediyor ve her bir müşteriye

özel kişiselleştirilmiş içerikler sunuyoruz.

Bu yaklaşım, kurumların müşteri

deneyimini dönüştürürken, pazarlama

stratejilerinin etkisini de üst seviyelere

taşıyor. Doğru ve güncel verilerle eğitilmiş

modellerimiz sayesinde şirketler,

hedef kitlelerine daha tutarlı ve hatasız

içeriklerle ulaştırıyor. KLOK olarak iş ortaklarımızın

müşteri deneyimine katkı

sağlayarak rekabette öne çıkmaları için

çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

21


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk Telekom 2024’te

mobilde sektörün oyun kurucusu oldu

Yenilikçi teknolojileriyle hem ulusal hem de global seviyede Türkiye’yi geleceğe

taşıyan Türk Telekom, 2024 yılında teknoloji alanındaki bilgi birikimi ve deneyimini

hayatın her alanına entegre ederken, teknoloji ihraç etme vizyonuyla yatırımlarına

hız kesmeden devam etti. Türk Telekom, Türkiye’nin dijital dönüşümünde kritik rol

oynayan fiberdeki gücünü mobile taşıyarak Fiber Mobilite çağını başlattı. 5G’ye en

hazır operatör olan Türk Telekom Fiber Mobilite Çağı’nda dünya ortalamasının da

üzerinde mobil istasyonlarının %54’ünü fiberle bağladı…

Sektör Market

IT network

22

Türk Telekom, 2024 yılının finansal ve

operasyonel sonuçlarını açıkladı. Konsolide

gelirleri yıllık bazda yüzde 11,8 reel

artışla 161,7 milyar TL’ye yükselen Türk

Telekom’un FAVÖK’ü yüzde 30,5 reel

artışla 63,1 milyar TL’ye ulaştı. FAVÖK

marjı ise yıllık bazda 560 baz puan iyileşerek

yüzde 39,1 oldu. Net kârını 8,5

milyar TL olarak açıklayan Türk Telekom’un

yatırım harcamaları ise yıllık

bazda yüzde 11,5 reel artışla 41,5 milyar

TL’ye yükseldi.

2025 yılına ilişkin beklentilerini de duyuran

Türk Telekom, operasyonel gelirlerinde

yüzde 8-9 bandında büyüme,

konsolide FAVÖK marjında yüzde 38-40

aralığında seyreden bir oran ve yatırım

harcamalarının satış gelirlerine oranında

yüzde 28-29 seviyelerinde bir performans

öngörüyor. Türkiye’nin dijital

dönüşümüne öncülük eden Türk Telekom,

53,2 milyon abonesiyle sektördeki

konumunu sürdürürken, yüksek hızlı interneti

ülkenin dört bir yanına ulaştırma

hedefiyle fiber yatırımlarına hız kesmeden

devam etti. 2024 yıl sonunda 475 bin

kilometre uzunluğa ulaşan fiber ağı, 33,1

milyon haneye erişim sağlayarak Türkiye’nin

dijital altyapısını güçlendirdi.

Türk Telekom CEO’su

Ümit Önal: “2024’te güçlü

büyümemizi sürdürdük”

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, 2024

yılı finansal ve operasyonel sonuçlarını

değerlendirerek, olumlu göstergelerin etkili

bir performansa zemin hazırladığını

belirtti. Önal, “Zorlu geçen bir yılı daha

öngörüleri aşan iş sonuçlarıyla tamamladığımızı

paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Ana iş kollarımız sabit internet

ve mobil beklentilerimizin ötesinde

başarılı temel performans göstergeleri

sergilerken, tüm faaliyet alanlarımız

sağlıklı konsolide finansal sonuçların

elde edilmesine katkı sağladı” dedi. Şirketin

geçen yıl 144,6 milyar TL olan

konsolide gelirlerin yüzde11,8 reel artışla

161,7 milyar TL’ye yükseldiğini ifade

eden Önal, FAVÖK’ün yüzde 30,5 reel

artışla 63,1 milyar TL, FAVÖK marjının

ise 560 baz puan artışla yüzde 39,1 olarak

gerçekleştiğini aktardı. Sabit internet

ve mobil hizmetlerin toplam faaliyet

gelirlerinin yüzde 74,2’sini oluşturduğunu

belirten Önal, İki iş kolunun gelirlerindeki

toplam 17,6 milyar TL’lik artışın

yıllık büyümeye önemli katkı sağladığını

vurguladı. Önal, toplam yatırım harcamalarının

yıllık bazda yüzde 11,5 reel

yükselişle 41,5 milyar TL’ye ulaştığını

belirterek, yatırım harcamalarının gelire

oranının yüzde 25,7 seviyesinde gerçekleştiğini

söyledi.

“Türkiye’yi fiber ağlarla

donatmaya devam ediyoruz”

Türkiye’nin dört bir yanında fiber yatırımlarına

hız kesmeden devam ettiklerini

vurgulayan Önal, “Ülkemizi geleceğin

teknolojilerine hazırlarken, her ilde,

her ilçede fiber altyapıyı güçlendirme

çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 2024 yılı

sonunda fiber ağ uzunluğumuz 475 bin

kilometreye ulaştı. Fiber hane erişimimiz

33,1 milyona yükselirken FTTH/B

erişimi 13,5 milyon haneye genişledi,

toplam fiber abone sayımız ise 13,7 milyona

yükseldi” dedi. Önal sözlerini şöyle

sürdürdü, “Mevcut fiber altyapımızla

Türkiye genelinde ortalama 300 Mbps’in

üzerinde hız verebilecek; 9 milyondan

fazla haneye ise 1 Gbps erişim hızı sağlayabilecek

durumdayız”.

“5G’ye en hazır operatör

olmamızın sebebi rakipsiz

fiber altyapımız”

5G teknolojilerindeki çalışmalarla

5G’nin yol haritasının çizilmesinde aktif

roller üstlendiklerini belirten Önal, 5G

teknolojisinde öncü çalışmalara imza attıklarını

belirterek, “Türkiye’nin ilk canlı

5G maç yayını, ilk 5G destekli çevrim

içi uzaktan ameliyat, ilk otonom traktör

gibi birçok yeniliği hayata geçirdik. Türk

Telekom olarak Türkiye’nin dijital dönüşümünü

için yenilikçi teknolojileri hayatın

her alanına entegre etmeye devam

ediyoruz. Biz bugün LTE baz istasyonlarımızın

%54’ünü şimdiden fibere bağlamış

durumdayız ve tüm yatırımlarımızı

yıllardır 5G’ye tam uyumlu olacak şekilde

gerçekleştiriyoruz. Biz 5G’ye sadece

altyapı açısından bakmıyor, ülkemizin

5G teknolojisini üreten ve dünyaya ihraç

eden bir konumda olması için çalışıyoruz.

Global teknoloji devleriyle iş birliklerimizi

sürdürürken, yerli teknoloji

ekosistemine yaptığımız yatırımlarla da

ülkemizin 5G yolculuğuna katma değer

sağlıyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin

dijital geleceğini tasarlayan Türk

Telekom’un, güçlü fiber altyapısı ve teknoloji

bilgi birikimi ile en yeni teknolojileri

hayatın her alanında kullanıcılarıyla

buluşturmaya devam ettiğini kaydeden

Önal, “5G ve ötesi teknolojileri ulaşım,

sağlık, eğitim, tarım, akıllı şehirler ve

spor gibi alanlara entegre ederek, dijital

dönüşüme liderlik ediyoruz. Türkiye’nin

ilk stadyum isim sponsorluğundan Akıllı

Stadyum Projeleri’ne, VAR sisteminin

uygulanmasından Yarı Otomatik Ofsayt


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Sistemi’ne kadar birçok teknolojik dönüşüme

öncülük ettik, 5G teknolojisini

spor alanında da aktif şekilde kullanıma

sunduk. Türk Telekom olarak, sporun

dijitalleşmesine yönelik yatırımlarına

devam ederek, 5G teknolojisini dört büyük

spor kulübünün stadyumlarında

taraftarlarla buluşturduk. 5G teknolojisiyle

stadyum deneyimini daha hızlı, etkileşimli

ve kesintisiz hale getirdik. Türkiye’nin

5G’ye en hazır operatörü Türk

Telekom olarak, Türkiye’de teknolojinin

ulaştığı noktayı simgeleyen çok önemli

bir ilke daha imza attık. Trendyol Süper

Lig’in teknoloji sponsoru olarak, 5G teknolojisiyle

2024 – 2025 sezonun ilk 5G

canlı TV yayın bağlantısını gerçekleştirerek,

yeni bir dönemi başlattık” dedi.

Mobilde yüksek performans

Mobil segmentteki büyümeye dikkat

çeken Önal, “2024, müşteri güvenini kazanan

stratejilerimizle mobilde rekorların

yılı oldu. Mobilde 357 bin bin net

abone kazanımı ile 4. Çeyrekte, 2018’den

bu yana en iyi 4. Çeyrek performansını

sergiledik. Mobil abone tabanımız rekabetin

oldukça üzerinde yıl boyunca

1,1 milyon genişleyerek yüzde 4,3 büyüdü

ve 27,3 milyona çıktı. Faturalı baz

2024 yılında 1,9 milyon artış ile bir yıl

içerisindeki tarihi en yüksek net abone

kazanımına ulaşarak yıllık yüzde 10,5

büyüdü. Böylece geçen sene yüzde 70,8

olan faturalı abonelerin mobil portföy

içindeki payı yüzde 75’e yükseldi” dedi.

Mobil numara taşımada son 3 yıl en çok

tercih edilen operatör olduklarını belirten

Önal, “Artan müşteri talepleri ve rekabetçi

tekliflerimiz sayesinde mobilde

istikrarlı büyümemizi sürdürüyoruz”

diye ekledi. Önal “Mobil iş kolumuz pazardaki

yükselişini 2024 yılında sağlam

rakamlarla kanıtlayarak, sektöre geç giren

bir oyuncudan yıllar içinde oyunun

kurallarını değiştiren bir oyuncuya dönüşümünü

ortaya koydu. Son birkaç yılda

aktif olarak izlediğimiz etkili stratejimiz

sayesinde net abone kazanımından

ARPU büyümesine ve abone pazar payına

her alanda birinci olduk. Abone ve

servis geliri pazar paylarımızı aynı anda

artırmayı başardık. Mobil abone ve AR-

PU’daki kuvvetli büyümeyi 2025 yılında

da sürdüreceğimize inanıyoruz” dedi.

“Türk Telekom, sürdürülebilirlik

yolculuğunda küresel iş

birliklerini sağlamlaştırıyor”

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, sürdürülebilirliği

Türk Telekom’un temel stratejilerinden

biri olarak gördüklerini vurgulayarak,

“Geleceği iyileştiren teknoloji

vizyonumuz doğrultusunda, çevresel etkilerimizi

en aza indirmeye odaklanıyor

ve bu alandaki öncü çalışmalarımızı

sürdürüyoruz. Dünyanın en büyük çevre

raporlama platformu olan Karbon Saydamlık

Projesi’nin (CDP) İklim Değişikliği

Programı’nda son iki yıl içerisinde dört

kademe yükselerek ‘A’ Liderlik seviyesine

ulaştık. 2024 yılı itibarıyla, Çevresel, Sosyal

ve Yönetişim (ÇSY) performansımızı

ilk Entegre Faaliyet Raporu aracılığıyla

tüm paydaşlarımızla paylaştık. Ayrıca

küresel iş birliklerimizi artırarak GSMA

İklim Eylem Görev Gücü’ne katılarak

önemli bir adım attık.

2030 itibarıyla Kapsam 1 ve Kapsam 2

emisyonlarında 2020 baz yılına nispeten

yüzde 45’lik bir azaltım yapmayı hedeflerken,

2050 yılında ise Türkiye ve GSMA

hedefleri ile uyumlu olacak şekilde Net

Sıfır’a ulaşmayı planlıyoruz” dedi.

“Türk Telekom’un yatırımları

Türkiye’nin dijital geleceğini

inşa ediyor”

Türk Telekom CEO’su Ümit Önal, Türkiye’nin

dijital dönüşümünde kritik bir

rol üstlendiklerini vurgulayarak, “Sabit

internet imtiyaz yenilemesi için yasal

süre içinde müracaatımızı yaptık. Türk

Telekom olarak yıllardır dile getirdiğimiz

bir gerçek var: Bizim altyapımız,

Türkiye’nin altyapısıdır. Ülkemizin dört

bir yanında, en batısından en doğusuna,

en kuzeyinden en güneyine kadar, fiber

yatırımlarımızı ülkemizin hizmetine

sunuyoruz. Ülkemizin dijital geleceğini

inşa ederken, yalnızca büyük şehirlerin

merkezlerine değil, en ücra köşelere kadar

ulaşıyoruz. Türkiye’yi dünyaya bağlayan

noktadayız. Bütün bunları nasıl

fiber yatırımlarımızla yapıyoruz. Sektöründe

en çok yatırım yapan şirket olarak,

bu sorumluluğu gururla taşıyoruz”

dedi.

Sektör Market

IT network

23


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

WatchGuard,

FireCloud Internet Access’i tanıttı

Bütünleşik siber güvenlik alanında küresel bir lider olan WatchGuard® Technologies,

hibrit güvenli erişim hizmet sınırı (SASE) ürünleri ailesinin ilki olan FireCloud Internet

Access’i tanıttı. FireCloud, hemen hemen aynı yapılandırmalarla, hiçbir öğrenme

gereksinimi olmadan Firebox’lar ve FireCloud arasında tutarlılık sağlıyor ve hibrit

kuruluşlar başta olmak üzere WatchGuard’ın iş ortaklarının ihtiyaçlarını kapsamlı bir

şekilde karşılıyor…

Sektör Market

IT network

24

Dünyada siber güvenliği yönetmek, geleneksel

şirket içi ve bulut/hizmet olarak

güvenlik duvarı (FWaaS) ortamlarını birleştiren

hibrit ağları yönetmek anlamına

geliyor. SASE çözümleri sunan birçok

tedarikçi, bütünleşmiş şirket içi ortamların

önemini göz ardı ediyor ve bu da bir

SASE çözümünün dağıtımının değerini

azaltıyor. Bir SASE çözümü bu ortamları

dikkate almadığında, ayrı ayrı yönetilen

izole sistemler oluşturarak gereksiz

karmaşıklığa ve ek yüke neden oluyor.

WatchGuard Cloud ile entegre olan, Firebox

ile bütünleşik politika yönetimini

paylaşan, hizmet olarak güvenlik duvarı

(FWaaS) ve güvenli web ağ geçidini

(SWG) birleştiren FireCloud Internet Access,

karmaşıklık olmadan sağlam koruma

sunduğu için hibrit ortamlar için

doğru bir seçenek oluyor. WatchGuard,

yönetilen hizmet sağlayıcıların (MSP’ler)

hibrit ortamlarına uygun bir benimseme

modeliyle müşterilerine değerli bir SASE

çözümü sunmalarını sağlıyor. WatchGuard

Unified Security Platform® mimarisinin

bir parçası olan bu çözüm, Kimlik,

Ağ ve Uç Nokta güvenlik bileşenlerini,

WatchGuard Cloud’da bütünleşik yönetimi

ve WatchGuard uç noktaları için ortak

bir kurulum çerçevesini içeriyor.

“Bu Sınırlamaların Üstesinden

Gelmek İçin Yeni Bir Hibrit

SASE Yaklaşımı Geliştirdik”

WatchGuard Ürün Müdürü Andrew

Young, “FireCloud İnternet Erişimi, günümüz

işletmelerinin karşılaştığı gerçek

zorluklar için gerçek güvenlik sağlıyor.

Uzak ve dağınık çalışma ortamları geliştikçe

ve şirketler Bulut’a geçtikçe, tehdit

yüzeylerinin çeşitliliği ve korunması gereken

uç noktaların konumu genişledi.

Mevcut çözümler, güvenlik ekiplerinin

ağ güvenliklerini SASE dağıtımlarıyla

uyumlu bir şekilde sorunsuzca yönetmelerine

izin vermiyor, bu da güvenlik

boşlukları ve yönetim karmaşıklıkları

yaratıyor. Bu sınırlamaların üstesinden

gelmek için FireCloud Internet Access ile

başlayan yeni bir hibrit SASE yaklaşımı

geliştirdik.” açıklamasında bulundu.

FireCloud Internet Access,

Hibrit Güvenlik, Kolay Dağıtım

ve Esneklik Sunuyor

FireCloud Internet Access, hibrit Bulut/

şirket içi ortamlar için benzersiz bir şekilde

tasarlanmış olmasının yanı sıra,

dağıtım kolaylığı, esnek ve ölçeklenebilir

lisanslama ve fiyatlandırma ve Watch-

Guard’ın tehdit algılama ve yanıt platformuyla

entegrasyon sunuyor.

1. Hibrit Ortamlar için Tasarlandı:

Hibrit bir ortama değer ve fayda sağlamak

için tasarlanan çözümünden biri

olan WatchGuard’ın SASE mimarisi,

yalın BT ekipleri veya MSP’ler için daha

kolay yönetim, tutarlı güvenlik kontrolleri

ve diğer SASE tekliflerine göre daha

düşük maliyet anlamına geliyor.

2. Dağıtım Kolaylığı Sağlıyor: Yöneticiler,

tutarlı ilke yapıları ve terminoloji kullanarak

yönetmeyi kolaylaştıran tek bir

arayüz ile güvenlik ilkelerini yapılandırıyor

ve uygulayabiliyor. Güvenlik ayarları,

dünya çapındaki tüm WatchGuard tarafından

barındırılan varlık noktalarına

(PoP’lar) otomatik olarak dağıtılıyor ve

kullanıcı nerede olursa olsun tutarlı politika

uygulaması sağlanıyor. FireCloud

istemcileri WatchGuard Cloud’dan sağlandığı

için dağıtımı ve yönetimi oldukça

kolay bir şekilde sağlanıyor.

3.Esnek ve Ölçeklenebilir Sunuyor:

WatchGuard’ın FlexPay ile sunduğu

esnek fiyatlandırma, yönetilen güvenlik

hizmetleri sağlayıcısı (MSSP) işinin

kurulmasına ve büyümesine yardımcı

oluyor. Bir hizmet olarak güvenlik duvarı

olarak, kullanıcı sayısı performansı etkilemiyor

ve müşteri büyümesiyle daha

fazla lisans kolayca ekleniyor.

İş ortaklarının ve müşterilerinin ihtiyaçlarını

karşılamak için eksiksiz bir SASE

çözümü sunmaya odaklanan Watch-

Guard, ilerleyen dönemlerde özel erişim

SD-WAN, ZTNA ve CASB’yi kapsayan

FireCloud çözüm ailesi oluşturacak ve

dağıtacak. Aynı zamanda FireCloud, ThreatSync

+ hizmet olarak yazılım (SaaS)

ile aşırı izleme tehdit tespiti ve yanıtı

sağlayan entegrasyonlardan da müşterilerinin

yararlanmasını sağlayacak. Ayrıca

her müşteri, cihaz yönetimini basitleştiren

WatchGuard Universal Agent ile

bütünleştirilecek.

“Müşterilerimizin Ağlarını Korumak

İçin Uygun Fiyatlı ve

Etkili Bir Çözüm”

Verus Başkanı Kevin Willette, “SASE, ağ

ve güvenlik işlevlerini Bulut tabanlı bir

hizmette birleştiren güvenli bağlantının

geleceğidir. FireCloud İnternet Erişimi

ve hibrit SASE mimarisine genel yaklaşımıyla

WatchGuard’ın MSP’ler için

özel olarak tasarlanmış güçlü siber güvenlik

çözümleri sunma konusundaki

odağı tam olarak sergileniyor. Bu, müşterilerimizin

ağlarını ve kullanıcılarını

korumak için uygun fiyatlı ve etkili bir

çözümdür. Müşterilerimiz, Firebox’ımızda

bulunan aynı kurumsal güvenliği

kullanmaya devam eder, bu da işimi

daha verimli hale getirir ve karlılığımızı

artırır.” ifadelerini kullandı.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Inforte, Shifra satın almasıyla Ortadoğu ve

Afrika pazarlarına giriyor

Inforte, Ortadoğu ve Afrika’nın önde gelen katma değerli siber güvenlik

distribütörlerinden Shifra’yı satın alarak bölgedeki gücünü artıracağını açıkladı.

Kapsamlı ürün portföyü, uçtan uca çözümler ve deneyimli mühendislik hizmetleri

desteğini beraberinde getiren bu stratejik birleşme, Inforte’nin Türkiye pazarındaki

uzmanlığını bölgeye taşıyarak öncelikle BAE, Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Mısır

gibi gelişen pazarlarda büyümesini sağlayacak…

Küresel danışmanlık şirketi McKinsey’in

araştırmaları, 2024 yılında küresel

birleşme ve satın alma (M&A) piyasalarının

yalnızca yüzde 12 artarak beklentilerin

altında kaldığını ortaya koydu.

2025 için küresel M&A getirilerinde güçlü

bir toparlanma öngörülürken, siber

güvenlik sektöründe dikkat çekici bir

gelişme yaşandı. 2009 yılından bu yana

Türkiye’deki siber güvenlik pazarında

katma değerli distribütör olarak faaliyet

gösteren Inforte, Ortadoğu ve Afrika’nın

önde gelen katma değerli distribütörlerinden

Shifra’yı satın aldığını açıkladı.

Bu stratejik hamle, şirketin META (Ortadoğu,

Türkiye, Afrika) Bölgesi’nde güçlü

bir konum elde etmesini ve kesintisiz

destek sunan bölgesel bir güç olmasını

sağlayan ilk adım oldu. Şirket, bu satın

almayla ürün ve çözüm portföyünün

yanı sıra, teknik uzmanlığının etki alanını

da genişletmiş oldu. İş ortaklarına

yeni fırsatlar sunarken, müşterilerine

sağladığı uçtan uca çözümleri daha da

güçlendirdi.

“Siber güvenliğin geleceğini

birlikte şekillendiriyoruz”

Inforte Kurucusu ve CEO’su Güngör

Gündoğdu, Shifra’yı satın almalarının

önemine dikkat çekerek, “Shifra’nın ailemize

katılması, yalnızca önemli bir dönüm

noktası değil, aynı zamanda sektör

açısından stratejik bir sıçrama anlamına

geliyor. Her ölçekten firmanın artan siber

güvenlik ihtiyaçlarına ve değişen pazar

dinamiklerine uyum sağlayarak, bölgedeki

siber güvenlik ekosistemine yeni

bir ivme kazandırmayı hedefliyoruz.

Teknik mükemmellik, yenilikçilik ve

müşteri memnuniyetine olan ortak bağlılığımızla,

iş ortaklarımıza daha güçlü

fırsatlar sunacak ve sektördeki etkimizi

daha da artıracağız” ifadelerini kullandı.

“2009 yılından beri siber güvenlik alanında

Türkiye’nin öncü katma değerli distribütörlerinden

biri olarak faaliyet gösteriyoruz.

Delinea, Forescout, Netscout,

Arbor, ExaGrid, SolarWinds, Opinnate,

EfficientIP, Island, Thales ve Picus Security

gibi küresel üreticileri Türkiye’de

temsil ediyoruz” diyen Güngör Gündoğdu,

“Inforte olarak her zaman, geleneksel

dağıtım anlayışının ötesine geçerek iş

ortaklarımıza stratejik değer sağlamaya

odaklandık. Shifra’nın uzmanlığıyla, yönetilen

güvenlik hizmeti sağlayıcılarını

(MSSP) desteklemeye yönelik yatırımlarımızı

artıracağız. İş ortaklarımıza

büyüyebilecekleri, yüksek kârlılık sağlayabilecekleri,

en yenilikçi güvenlik çözümleri

sunmaları için gerekli donanımı

sağlıyoruz. Genişleyen ürün portföyümüz

ve birleşen uzmanlığımız sayesinde,

sürekli gelir akışı oluşturmalarının

ve uzun vadeli büyüme elde etmelerinin

de önünü açıyoruz” dedi.

Delinea, Proofpoint, Akamai, DataPatrol,

, Glasswall, Rangeforce, ve Malwation

gibi küresel üreticilerin Ortadoğu ve

Afrika’daki temsilcisi olduklarını söyleyen

Shifra Kurucusu ve CEO’su Ahmed

Soltan ise “Deneyimli bir katma değerli

siber güvenlik distribütörü olarak, son

15 yılda, Ortadoğu ve Afrika’da güçlü bir

itibar kazandık. Inforte ile birlikte uzmanlığımızı

ve hizmetlerimizi daha da

ileri taşıyacağımıza inanıyoruz. META

bölgesindeki siber güvenlik dağıtım anlayışını

yeniden tanımlayacağız. Inforte’nin

genişleyen portföyü ve stratejik

vizyonuyla, artık her zamankinden daha

güçlü bir konumdayız” açıklamasını yaparak,

Inforte ile güçlerini birleştirmelerinin,

iş ekosistemleri için heyecan verici

bir yeni dönemi temsil ettiğini belirtti.

İş ortakları ve üreticiler için

yeni fırsatlar

“Inforte olarak, Türkiye pazarındaki uzmanlığımızı

Ortadoğu ve Afrika’ya taşıyarak,

başta Birleşik Arap Emirlikleri,

Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve Mısır

gibi gelişen pazarlarda büyümeye devam

edeceğiz. Aynı zamanda Shifra’nın güçlü

olduğu noktalarda Türkiye’de genişleme

imkanımız olacak” diyen Inforte Kurucusu

ve CEO’su Güngör Gündoğdu, işbirliğinin

kazanımları hakkında da ayrıntılı

bilgiler verdi. Buna göre, Inforte’nin

Shifra’yı satın alması, iş ortakları ve

üreticilere benzersiz avantajlar sunarak

bölgedeki siber güvenlik ekosistemini

güçlendirecek. Deneyimli mühendislik

hizmetleri ekiplerimiz sayesinde daha

yüksek hizmet kalitesi sağlanırken,

MSSP desteğiyle iş ortakları değişen

tehditlere karşı daha güçlü hale gelecek.

Ayrıca, iş geliştirme ve eğitim programlarıyla

sürdürülebilir büyüme desteklenirken,

pazarlama ve talep yaratma çalışmalarıyla

marka görünürlüğü ve satış

fırsatları da artırılacak.

Inforte ve Shifra, yenilikçilik, teknik

destek kalitesi ve iş ortağı başarısı ilkeleri

üzerine inşa edilen ortak bir kültürü

paylaşıyor. Bu değerler, iki şirketin birleşmesini

sorunsuz bir şekilde entegre ederken,

Shifra’nın mevcut yönetim ekibi,

operasyonları yönetmeye devam edecek

ve çalışanlar, iş ortakları ve üreticilere

bu birleşmenin getirdiği yeni kaynaklar

ve büyüme fırsatlarıyla destek sunmayı

sürdürecek.

Sektör Market

IT network

25


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Alienware,

altı yeni oyun monitörünü tanıttı

Alienware’in altı yeni modelden oluşan yeni oyun monitörü portföyü, oyun

teknolojisinde yeni bir dönemin kapılarını aralamaya hazırlanıyor…

Sektör Market

IT network

26

Dell Technologies, Alienware’in altı yeni

modelden oluşan yeni oyun monitörü

portföyünü tanıttı. Genişleyen oyun monitörü

portföyünün yanı sıra CES 2025

İnovasyon Ödülü kazanan Alienware 27

4K QD-OLED monitörü de piyasaya sürüldü.

Yeni modeller, markanın daha fazla

oyuncuya ulaşmasını sağlarken, oyun

teknolojisinde yeni bir dönemin kapılarını

aralıyor.

Alienware 30. Yılına Özel AW30

Tasarım Dili

Alienware, 30. yılına özel olarak geliştirdiği

AW30 tasarım dilini de duyurdu.

CES’te tanıtılan bu yeni tasarım anlayışı,

markanın tüm yeni nesil monitörlerinde

ortak bir estetik ve işlevsellik sunarak

Alienware’in geleceğe yönelik vizyonunu

yansıtıyor.

AW30’un öne çıkan yenilikleri arasında

Interstellar Indigo renk seçeneğiyle derin

ve çarpıcı bir kozmik mavi yorumu,

AW30 “glif” ikonografisiyle keşfedilmeye

açık Alienware’e özgü bir tasarım dili,

360 derece havalandırma sistemiyle optimum

bileşen sıcaklığı ve kompakt taban

tasarımıyla genişletilmiş kullanım alanı

yer alıyor. Ayrıca, gelişmiş kablo yönetimi

sayesinde arka kapak ihtiyacı ortadan

kalkarken, güncellenmiş OSD UI ve

AWCC 6.6 entegrasyonu, kullanıcıların

masaüstünden doğrudan monitör ayarlarını

yönetmesine olanak tanıyor.

Üç Yeni Alienware QD-OLED

Monitörü Sahnede!

Alienware, QD-OLED oyun monitörleri

serisini de genişleterek üç yeni model duyurdu.

Böylece Alienware’in QD-OLED

monitör portföyü toplamda beş modele

ulaştı.

QD-OLED teknolojisinin öncüsü olan

Alienware, 2022 yılında piyasaya sürdüğü

dünyanın ilk QD-OLED oyuncu

monitörü Alienware 34 Curved QD-O-

LED (AW3423DW) modeliyle oyun monitörleri

için yeni bir endüstri standardı

belirlemişti. Şimdiyse bu mirası daha

yüksek performans ve daha sürükleyici

bir deneyim sunan yeni nesil modellerle

güçlendiriyor. Yeni modellerin öne çıkan

özellikleri şöyle;

Alienware 34 Ultra-Wide QD-OLED

Monitör (AW3425DW)

Yenilenmiş model, 175Hz yerine 240Hz

yenileme hızıyla daha akıcı bir oyun deneyimi

sunuyor. HDMI 2.1 FRL ile geliştirilmiş

bağlantı seçenekleri ve G-SYNC

Compatible, AMD FreeSync Premium

Pro ve VESA AdaptiveSync sertifikaları

sayesinde geniş uyumluluk sağlıyor.

WQHD (3440x1440) çözünürlük ve 1800R

kavisli ekran, oyunculara ultra geniş bir

görüş alanı sunarak oyun ve sinema deneyimini

bir üst seviyeye taşıyor.

Alienware 27 280Hz QD-OLED

Monitör (AW2725D)

QHD çözünürlüğü ve 280Hz yenileme

hızı ile yüksek görsel kalite ve ultra akıcı

performansı bir araya getiriyor.

Alienware 27 4K QD-OLED Monitör

(AW2725Q)

CES 2025’te duyurulan ve satışa sunulan

model, 166 PPI (inç başına piksel) piksel

yoğunluğuyla bugüne kadar bir OLED

veya QD-OLED monitörde görülen en

yüksek piksel yoğunluğunu sunuyor. Bu

sayede benzersiz görsel netlik, hız ve sürükleyicilik

sağlıyor.

Ayrıca Alienware, OLED ekranlarda yanma

(burn-in) sorunu konusunda endişe

duyan oyuncular için tüm QD-OLED

monitörlerini 3 yıllık sınırlı OLED yanma

garantisiyle sunuyor. Böylece kullanıcılar,

uzun vadede ekran kalitesinden ödün

vermeden güvenle oyun oynayabiliyor.

Rekabetçi E-Sporcular için Yüksek

Hızlı Performans

E-spor hızla büyüyor ve Alienware, bu

alana yatırım yaparak gelişmiş e-spor

tesisleri oluşturuyor. Ancak rekabet sadece

akademik alanla sınırlı değil; evde

oyun oynayanlar da profesyonel seviyede

performansa ihtiyaç duyuyordu. Bu

doğrultuda piyasaya sürülen Alienware

25 320Hz Monitör (AW2525HM) fast IPS

FHD paneli ve 320Hz yenileme hızı sayesinde,

düşük giriş gecikmesiyle ultra

akıcı bir deneyim sunarak FPS ve hızlı

tempolu oyunlar için ideal bir seçenek

oluşturuyor.

Alienware, QHD Monitör Serisini

Genişleterek Daha Fazla Oyuncuya

Ulaşıyor

Alienware, monitör portföyünü daha

geniş fiyat segmentlerine yayarak QHD

oyun monitörlerini daha erişilebilir

hale getiriyor. Yeni duyurulan Alienware

34 Gaming Monitör (AW3425DWM),

Alienware 32 Gaming Monitör

(AW3225DM) ve Alienware 27 Gaming

Monitör (AW2725DM) modelleri, farklı

ekran boyutları ve formatlarıyla oyunculara

rekabetçi fiyatlarla üst düzey oyun

deneyimi sunuyor.

34” ultra geniş (WQHD) – Ultra geniş

WQHD ekranıyla sinematik bir oyun deneyimiyle

ön plana çıkıyor.

32” (16:9 standart oran) – Büyük ekranlı

masaüstü oyun deneyimini güçlendiriyor.

27” (kompakt form faktörü) – Daha az yer

kaplayan yapısıyla aynı güçlü performansı

sunuyor.

Tüm modeller 180Hz yenileme hızı ve

1ms gri-gri tepki süresiyle hareket bulanıklığını

en aza indirerek ultra akıcı bir

oyun deneyimi sağlıyor. NVIDIA G-SY-

NC, AMD FreeSync ve VESA AdaptiveSync

sertifikaları sayesinde ekran yırtılmalarını

ortadan kaldırırken, DCI-P3 yüzde

95 renk gamı kapsamı ve VESA Display-

HDR400 sertifikası, görsellerin daha canlı

ve gerçekçi olmasını sağlıyor.

Bu modellerle birlikte gelen başlıca yenilikler

şöyle;

• QD-OLED segmenti, üç yeni modelin

eklenmesiyle daha da güçlendi ve toplam

model sayısı beşe çıktı.

• Alienware 34 Ultra-Wide QD-OLED,

oyuncuların favori monitörü olarak yenilenerek

QD-OLED devrimini başlatan

ikonik modeli modern bir tasarımla yeniden

sunuyor.

• Alienware, farklı fiyat segmentlerine hitap

eden yeni monitörleriyle daha geniş

bir oyuncu kitlesine ulaşmayı hedefliyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

KOBIL Ventures programına

Silikon Vadisi’nde start verildi

100 milyondan fazla kullanıcının güvenliğini sağlayan ve Avrupa’da SuperApp

tedarikçisi olarak referans gösterilen KOBIL, start-up’lara yönelik programı KOBIL

Ventures’ı Silikon Vadisi’nde başlattığını duyurdu. Girişimlerin büyüme yolculuğuna

hız ve kaynak kazandırmayı hedefleyen KOBIL Ventures programı yakından

Türkiye’de de devreye alınacak…

Teknoloji birçok sektöre entegre olmaya devam

ederken yeni gelişmeler ve yapay zeka

iş modellerini de dönüştürmeyi sürdürüyor.

Teknoloji altyapısı ve kaynağı geliştirmek

isteyen birçok start-up iş modellerini hızlandırmakta

zorlu süreçler yaşıyor. Almanya

merkezli teknoloji sağlayıcı KOBIL, bu ihtiyacı

öngörerek start-up’lar için yeni bir programın

müjdesini verdi. Start-up’ların teknoloji

kalemini geliştirmeyi hedefleyen şirket, KO-

BIL Ventures programının ilk startını Silikon

Vadisi’nde verdi. Türkiye ve Almanya’da da

devreye alınması planlanan KOBIL Ventures

programı, teknolojik maliyetler, iş geliştirme

ve büyüme süreci zorlu olan start-upların çözüm

ortağı olmayı amaçlıyor.

KOBIL Ventures programının start-up’lara

önemli katkılar sağlayacağını ifade eden

KOBIL Kurucu ve CEO’su İsmet Koyun, “İş

dünyasına kazandırılması önemli birçok nitelikli

girişim, teknoloji ve kaynak geliştirme

aşamalarında zorlu ve sancılı süreçlerden

geçiyor. KOBIL olarak, teknolojik altyapımızı

nitelikli start-up’larla paylaşmaya hazırlandığımız

KOBIL Ventures programımızı

Silikon Vadisi’nde başlattık. Bu programla

KOBIL teknolojisine erişim sağlayan startup’lar,

araştırma ve geliştirme süreçlerini

daha az maliyetle ve daha kısa sürelerle tamamlayabiliyor.

Start-up’ların başlangıç ve

büyüme süreçlerine katkı sağlayarak iş verimliliği

de artırıyoruz; bu sayede teknoloji

altyapısı geliştirmek yerine ana odaklarında

ilerleyebiliyorlar. KOBIL Ventures programımızı

yakın zamanda Türkiye ve Almanya’da

da devreye alarak faaliyet gösterdiğimiz ülkelerdeki

start-up’ların teknolojik çözüm ortağı

olacağız” dedi.

Sektör Market

IT network

Logo Grup finansal teknoloji

odağını güçlendiriyor

Logo Grup, finansal teknolojiler (fintek) yatırımlarını artırma ve bu alana daha

fazla odaklanma hedefiyle yapısında değişikliğe gidiyor. Şirketin fintek alanındaki

stratejilerini güçlendirmek ve yeni iş modelleriyle gelir kaynakları yaratmak üzere

Finansal Teknolojiler İş Birimi kuruldu…

Türkiye’nin teknolojiye hızlı uyumu, çevik

iş yapma kültürü ve güçlü bankacılık altyapısı,

fintekler için önemli fırsatlar sunarken

finansal inovasyonun da önünü açıyor. Logo

Grup bu alandaki inovasyona öncülük etmek

ve yenilikçi çalışmalarını daha ileriye

taşımak amacıyla fintek faaliyetlerini Finansal

Teknolojiler İş Birimi altında konumlandırdı.

Böylece, global teknoloji trendleri

arasında yer alan fintek alanındaki çalışmaların

tek çatı altında toplanması ve bu alanda

yeni bir odak oluşturulması hedefleniyor.

Logo Grup Finansal Teknolojiler Genel Müdürlüğü’ne,

daha önce eLogo Genel Müdürü

olarak görev yapan Başak Kural getirildi.

“Gömülü finans alanında liderlik

hedefliyoruz”

Finansal Teknolojiler İş Birimi’nin eLogo ile

uzun yıllardır fintek alanında edindikleri

deneyim üzerine inşa edildiğini söyleyen

Başak Kural, “Ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesi,

işletmelere yeni iş imkânları ve gelir

fırsatları sunarken; finansal ve muhasebesel

açıdan ciddi bir operasyonel yükü de beraberinde

getiriyor. Logo Finansal Teknolojiler

İş Birimi olarak, geliştirdiğimiz fintek

platformları ve sektörel entegrasyonlar ile

işletmelerdeki finansal ve muhasebesel iş

yükünü üstlenerek verimliliği artırmayı hedefliyoruz.

Aynı zamanda işletmelerin ihtiyaç

duyduğu anda finansal enstrümanlara

daha kolay, bilinçli ve avantajlı bir şekilde

ulaşmasını sağlayacak geliştirmelere odaklanıyoruz.

Bu kapsamda ERP içi gömülü finans

çözümlerimizle, muhasebe ve finans

ekiplerine ek iş yükü yaratmadan; halihazırda

kullandıkları ekranlar üzerinden yenilikçi

teknolojilerimizi sunmak için çalışmalarımızı

sürdürüyoruz. Küresel çapta yükselen

bir trend olan gömülü finans yatırımlarımızı

güçlü birikimimizle büyütüyor; işletmelere

tüm finansal servisleri tek noktadan sunarak

B2B dünyasında bu alanın lideri olmayı

hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.

27


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

vivo, Türkiye’de satışa sunulan

V50 Serisi’ni tanıttı

Küresel akıllı telefon markası vivo, yeni V50 Serisi’ni Türkiye’de kullanıcılarla

buluşturdu. Seri, V50 ve V50 Lite modelleriyle dikkat çekiyor. Kullanıcıların

beklentilerini karşılayacak üstün özelliklerle gelen her iki model de şık tasarımları,

güçlü performansları ve yenilikçi kamera teknolojileriyle büyük beğeni topluyor…

Sektör Market

IT network

28

Dünyanın önde gelen teknoloji markalarından

vivo; portre fotoğrafçılığı ve güçlü

performans odaklı yeni akıllı telefon serisini

tanıttı. V50 ve V50 Lite modellerinden

oluşan seri, gelişmiş kamera teknolojileri,

dayanıklı tasarımları ve kullanıcı

dostu özellikleriyle dikkat çekiyor. Her

iki model de Türkiye pazarında resmi

olarak satışa sunuldu ve teknoloji tutkunları

ile buluştu.

Sağlam ve güçlü: vivo v50

Lite ile tanışın

vivo’nun yeni orta segment modeli V50

Lite Snapdragon 685 tarafından güç alıyor.

Toz ve suya dayanıklılık için IP65

sertifikası olan bu sağlam telefonda, 50

megapiksel ana kamera, 2 megapiksel

yardımcı bir kamera, 32 megapiksel selfie

kamera bulunuyor. 90 watt hızlı şarj

destekli 6.500 mAh batarya ile gelen cihazda

segmentinin en hızlı şarjı bulunuyor.

90w ile bir kahve içerken şarjınızın

yüzde 50’si doluyor. Ayrıca büyük bataryası

sayesinde tam bir gün boyunca Youtube’da

video izleyebilirsiniz. V50 Lite,

2392x1080 çözünürlük ve 120Hz yenileme

hızına sahip 6,77 inçlik FHD+ AMO-

LED ekran sahip. Yüzde 400 ses seviyesi

sayesinde standart bir telefonun tam 4

katı daha fazla ses seviyesini arttırabilirsiniz.

Ayrıca 8 GB RAM ve 256 GB depolama

alanı yer alan cihazda daha fazla

depolama seçeneği de sunuluyor. Telefon,

Android 15 tabanlı vivo’nun FuntouchOS

15 arayüz sistemiyle çalışıyor.

vivo bu yeni telefonunda da 4 yıl pil garantisi

veriyor. Pil sağlığınızı ayarların

içerisinde de kontrol edebiliyorsunuz. 4

yıl içerisinde yüzde 80’nin altına düşmesi

durumunda pilinizi ücretsiz olarak değiştirebiliyorsunuz.

Ayrıca telefonunuzu

kullandığınız süre boyunca güncelleme

alıyorsunuz. vivo, 5 adet büyük Android

ve 5 adet güvenlik güncellemesini garanti

ediyor. Bu sayede telefonunuz Android

20’ye kadar güncellenecek.

En gelişmiş portre odaklı akıllı

telefonu: vivo V50

vivo, bugüne kadar ürettiği en gelişmiş

portre odaklı akıllı telefonu vivo V50’yi

de Türkiye’deki kullanıcılar ile buluşturdu.

Yaratıcı Son teknoloji ZEISS Profesyonel

Portre özellikleriyle donatılan V50,

görsel kaliteyi yeni bir seviyeye taşıyarak

kullanıcıların anılarını benzersiz bir

tarzda ve olağanüstü netlikle yakalayıp

paylaşmalarına olanak tanıyor.

vivo ve ZEISS tarafından ortak geliştirilen

Görüntüleme Sistemi ile güçlendirilen

V50, yılın portre odaklı telefonu

olarak konumlanıyor. V50 için vivo ve

ZEISS, optik kalite ve görüntüleme performansında

ZEISS standartlarına ulaşmak

için gerekli tüm kriterleri birlikte

belirleyip hayata geçirdi. 50 MP ZEISS

Tüm Ana Kamera, tüm arka lenslerde

profesyonel düzeyde performans sunarak,

anıları sofistike bir dokunuşla yakalamak

ve ölümsüzleştirmek için mükemmel

bir araç haline geldi.

Ön, arka veya ultra geniş açılı kamerayla

ister portreler ister etkileyici manzaralar

ister canlı grup fotoğrafları çekin,

V50 her anı ultra net 4K video kalitesiyle

kaydediyor. Ayrıca, yaratıcılığı artıran

birçok yenilikçi özellik sunuyor. Örneğin

AI Görüntü Stüdyo; AI Fotoğraf İyileştirme

ve tek dokunuşla yapay zekâ destekli

istenmeyen nesne kaldırma imkânı sağlayan

AI Silme 2.0 gibi gelişmiş fotoğrafçılık

özellikleri sunuyor. Film Kamera

Modu, klasik film fotoğrafçılığının dokularını

ve estetiğini taklit ederek görüntülere

nostaljik bir hava katıyor. Canlı

Fotoğraf özelliğiyle kullanıcılar, hayatın

dinamik anlarını stil sahibi renk uyumlu

çerçeveler ve özel ZEISS Kenar Filigranı

ile yakalayabiliyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

BİLGİ öğrencilerinden sanal gerçeklik destekli

dil öğrenme uygulaması: Linviva

İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencileri Muhammet Emir

Başoğul, Onur Gök ve Medet Ali Halı yabancı dil öğrenmek isteyenler için sanal ortamda

pratik yapma imkânı sunan 3D Sanal Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik (AR) destekli

bir dil öğrenme uygulaması geliştirdi. “Linviva” adı verilen uygulama, yapay zekâ ile

güçlendirilmiş sanal karakterler aracılığıyla kullanıcıların gramer ve telaffuz hatalarını

analiz edip öneriler sunarken dil öğrenme sürecini daha etkili ve eğlenceli hale getiriyor…

Günümüzün hızla gelişen dijital dünyasında,

dil öğrenme teknikleri de teknolojinin

sunduğu yeni olanaklarla dönüşüm

geçiriyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Bilgisayar

Mühendisliği Bölümü öğrencileri

Muhammet Emir Başoğul, Onur Gök

ve Medet Ali Halı tarafından geliştirilen

“Linviva” dil öğreniminde bu dönüşümün

bir parçası olarak dikkat çekiyor. BİLGİ

Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğretim

üyesi Doç. Dr. Tuğba Dalyan’ın danışmanlığında

hayata geçirilen proje, 3D Sanal

Gerçeklik (VR) ve Artırılmış Gerçeklik

(AR) teknolojileri ile kullanıcıların yapay

zekâ destekli sanal karakterlerle etkileşim

kurarak dil becerilerini geliştirebilmeyi

amaçlıyor.

Kullanıcılar sanal dünyada dil öğrenebiliyor

Dil öğrenme süreçlerine AR ve VR ile yenilik

getiren “Linviva” kullanıcıların sanal

ortamlarda hem hareket edebildiği hem

de nesneleri elleriyle tutup etkileşimde

bulunabildiği eşsiz bir dil öğrenme deneyimi

sunuyor. Kullanıcılar, bu sanal

dünyada bir kafe veya tren istasyonu gibi

alanlarda bulunarak yabancı bir dile gerçek

hayatta maruz kalıyormuş gibi pratik

yapabiliyor. Uygulamada, yapay zekâ destekli

sanal karakterlerle sohbet ederken

kullanıcıların gramer ve telaffuz hataları

anında analiz edilip doğru kullanım önerileri

sunuluyor. Uygulamayı kullanan

kullanıcılar, sadece cümle kalıplarını değil,

dilin çeşitli ve özgün kullanımlarını

da öğrenme şansı buluyor.

Linviva herkes için erişilebilir dil pratiği

sunuyor

Dil öğrenmenin en etkili yollarından biri

olan “maruz kalma” yöntemine dayanan

Linviva, yurtdışına gitme imkânı olmayan

kullanıcılar için sanal ortamda bu

deneyimi yaşatmayı amaçlıyor. Prototipi

İngilizce dilinde sunulan Linviva, ilerleyen

aşamalarda farklı dillere uyarlanarak

herkesin erişimine açılmayı hedefliyor.

Kullanıcılar, VR gözlükle veya AR destekli

telefon kullanımı ile uygulamayı

deneyimleyebiliyor. “Linviva” dil öğrenme

süreçlerinde motivasyonu artırmak amacıyla

oyunlaştırma özellikleri de içeriyor

ve kullanıcılar, sanal karakterlerin görünüşlerini

kişiselleştirebiliyor.

Sektör Market

IT network

TESAN’da üst düzey atama

Türkiye’nin öncü teknoloji distribütörlerinden TESAN İletişim, teknoloji ve ürün

yönetimi alanındaki lider kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Bu kapsamda,

uzun yıllara dayanan sektörel deneyimiyle dikkat çeken İbrahim Tunçay, Ürün

Yönetiminden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı…

Teknoloji alanındaki derin bilgi birikimi

ve inovatif projeleriyle tanınan Tunçay,

TESAN’ın ürün yönetimi stratejisine

liderlik ederek, şirketin yenilikçi vizyonunu

daha da ileriye taşımayı hedefliyor.

2002 yılında Girne Amerikan Üniversitesi

Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden

%100 burslu olarak mezun olan İbrahim

Tunçay, kariyerine 2004 yılında Ulukom

Bilgisayar’da yazılım mühendisi olarak

başladı. 2005 yılında TESAN bünyesine

katılarak Ar-Ge Yöneticisi olarak görev

aldı ve ttec markasının ilk yenilikçi

ürünlerine imza attı.

2007 yılında HTC Corporation (Tayvan)

Orta Doğu ve Afrika Teknik Müdürlüğü

görevine getirilen Tunçay, 2010 yılında

Güneydoğu Avrupa Ürün Müdürü, 2014

yılında ise Güneydoğu Avrupa Ürün

Direktörü olarak atandı. HTC’de görev

yaptığı süre boyunca:

• Türkiye’nin ilk operatör markalı Windows

Mobile PDA telefonunu (Turkcell

PDA) geliştirdi.

• Türkiye’nin ilk Android telefon lansmanını

(Vodafone) gerçekleştirdi.

• Dünyanın ilk İbranice destekli Android

telefonunun lansmanına liderlik etti.

• Türkiye’nin ilk yerleşik Türkçe diline

sahip PDA telefonunu pazara sundu.

2018 yılında XRSpace (Tayvan) Türkiye

Ülke Müdürü olarak sanal ve artırılmış

gerçeklik projeleri yürüttü. 2022 yılında

ise Omix Mobil Teknoloji’de Ürün Geliştirme

Direktörü olarak yerli akıllı telefon

üretimi ve inovatif projelerde önemli

çalışmalara imza attı.

TESAN’daki yeni görevinde, ürün yönetimi

ve geliştirme süreçlerini stratejik

bir bakış açısıyla yönetecek olan Tunçay,

şirketin teknoloji ekosistemindeki yenilikçi

ve rekabetçi konumunu güçlendirmeye

devam edecek.

29


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Karsan Avrupa ülkelerinde ilkleri

gerçekleştirmeye devam ediyor!

Toplu ulaşımda bir dünya markası haline gelen Karsan, İspanya’nın ardından

şimdi de İtalya’yı otonom teknolojisiyle tanıştırdı. Bu kapsamda Karsan, İtalya

Bolzano’nun toplu taşıma otoritesi SASA tarafından düzenlenen test sürüşü

organizasyonu ile katılımcılara Karsan Otonom e-ATAK’ın yenilikçi teknolojilerini

deneyimleme fırsatı sundu…

Sektör Market

IT network

30

Dünyanın toplu ulaşım altyapısının dönüşümünde

elektrikli ve otonom araçlarıyla

öncü rol oynayan Karsan, yenilikçi

modelleri ve öncü teknolojileriyle dikkatleri

üzerine çekmeye devam ediyor.

Kısa bir süre önce dünyanın ilk, planlanmış

bir rota üzerinde sürücüsüz olarak

hareket edebilen Seviye-4 toplu ulaşım

aracı Otonom e-ATAK’ı, İspanya’nın başkenti

Madrid ile tanıştıran Karsan, şimdi

de İtalya’nın Bolzano şehrinde yenilikçi

sürücüsüz ulaşım teknolojisini tanıttı.

Düzenlenen etkinlikte Bolzano Özerk

Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Altyapı ve

Mobiliteden Sorumlu Meclis Üyesi Daniel

Alfreider, Bolzano Özerk Bölgesi Altyapı

ve Mobilite Dairesi Müdürü Martin

Vallazza, SASA Başkanı Astrid Kofler ve

SASA Genel Müdürü Ruggero Rossi de

Mio’nun yanı sıra Karsan’ın İtalya’daki

üssü Karsan Europe ve ADASTEC’ten de

yetkililerin katılımıyla gerçekleştirildi.

İtalya’nın kuzeyinde yer alan tarihi Bolzano

şehrinde Otonom e-ATAK test sürüşü

düzenleyen Karsan, aynı zamanda

katılımcılara ülkenin ilk otonom otobüsünü

deneyimleme fırsatı sunmuş oldu.

Vadena Safety Park Pist’

inde hünerlerini sergiledi!

Bolzano’nun toplu taşıma otoritesi SASA

tarafından düzenlenen etkinlik, Avrupa’da

otonom toplu taşımanın geleceğini

şekillendiren önemli adımlardan biri

olarak dikkat çekiyor. Karsan Europe ve

ADASTEC’in de dahil olduğu test sürüşü

organizasyonu, bölgedeki sürdürülebilir

ve akıllı ulaşım çözümlerine yönelik

kritik bir değerlendirme fırsatı sunacak.

Bolzano’daki Safety Park pistinde

gerçekleştirilen test sürüşüyle Karsan

Otonom e-ATAK, aynı zamanda İtalya’yı

da toplu ulaşımda otonom teknolojisiyle

tanıştırmış oldu. Güvenli sürüş simülasyonları

ve ileri seviye otomasyon testleri

için özel olarak tasarlanmış pist, Otonom

e-ATAK’ın farklı trafik senaryolarındaki

performansını gözlemlemek için

ideal bir ortam sundu.

Otonom e-ATAK kapalı alanda gerçekleşen

test sürüşü sırasında, sürücü olmaksızın

tamamen otonom bir şekilde

çalışarak, otonom sürüş teknolojisinin

performansı ve güvenliği detaylı bir şekilde

gözler önüne serdi. Yetkin manevra

kabiliyetleriyle donatılmış Otonom

e-ATAK, dar virajları stabil bir şekilde

geçerek başarılı yol tutuşu ile yüksek

performans sergiledi. Sunmuş olduğu

operasyon konforu ile otoritelerden tam

not aldı.

35 bin yolcu deneyimiyle

Dünyada ilk ve tek!

Karsan’ın teknoloji partneri ADASTEC

ile birlikte geliştirdiği ve dünyanın ilk

Seviye 4 otonom elektrikli otobüsü olan

Otonom e-ATAK, ABD’de Michigan

State University kampüsünde 1.5 yıl

boyunca 5 kilometrelik bir rotada yolcu

taşıyarak dünyada bir ilki gerçekleştirmişti.

Norveç’in Stavanger şehrinde ise

2022 yılından bu yana açık trafikte biletli

yolcu yaşıyan Otonom e-ATAK, var

olan güzergahını kısa süre önce tünel

içeren bir rota ile güncelleyerek genişletti

ve tünelden geçen ilk otonom araç olarak

zorlu bir sınavı daha başarı ile verdi.

Karsan, ABD, Norveç, Fransa, Romanya,

Finlandiya, Türkiye’nin ardından, İsviçre,

Hollanda ve İsveç teslimatlarını da

2025 yılının ilk yarısında yapmayı planlıyor.

Otonom e-ATAK böylece 10 farklı

noktada, 11 otonom projesi ile dünyanın

ilk ve tek açık trafikte yolcu taşıyan seviye-4

otonom otobüsü olma özelliğini

korumaya devam ediyor.

Karsan Otonom e-ATAK sürekli

hizmete hazır!

Gelişmiş Sensör Paketi ile donatılan

Karsan Otonom e-ATAK, farklı hava koşullarında

hassas navigasyon ve durumsal

farkındalık sağlamak için birlikte

çalışan LiDAR, Radar, RGB Kameralar,

GNSS ve en son teknoloji sensörlerin

bir kombinasyonunu kullanıyor. Gece

veya gündüz, her türlü hava koşulunda

40 km/s hıza otonom sürüşte çıkabilen

araç, bir otobüs sürücüsünün yaptığı;

rota üzerindeki duraklara yanaşma, inme-binme

süreçlerini yönetme, kavşak

ve geçitlerle trafik ışıklarındaki sevk ve

idareyi sağlama benzeri tüm işlemleri

sürücüsüz olarak gerçekleştiriyor. 8,3

metre uzunluğundaki Karsan Otonom

e-ATAK, kentsel ulaşım taleplerini verimli

bir şekilde karşılayabilen, sürdürülebilir

ve yüksek kapasiteli bir transit

çözüm olarak öne çıkıyor. Otobüsün AC

ünitelerle 5 saatte, DC ünitelerle ise 3 saatte

tam olarak şarj olabilme yeteneği,

aracın sürekli hizmete hazır olmasını

sağlıyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Uyku kalitenizi gürültüsüz ve konforlu uyku

deneyimiyle artırabilirsiniz

Hayatı kolaylaştıran teknolojilere öncülük eden Anker, yeni kulaklığı Soundcore

Sleep A20’nin gelişmiş ses izolasyonu, ultra konforlu tasarımı ve uzun pil ömrüyle

kesintisiz bir uyku deneyimi sunuyor…

Kaliteli uyku sağlıklı bir yaşamın temel

taşlarından biri olduğu kadar, mental

sağlığın korunması için de büyük önem

taşıyor. Uyku sırasında beyin, gün boyunca

aldığı bilgileri işliyor, vücudu yeniliyor

ve zihinsel sağlığı destekleyen

süreçleri devreye sokuyor. Yetersiz veya

kesintisiz uyku, odaklanma problemleri,

stres seviyesinde artış ve genel sağlık sorunlarına

yol açabiliyor. Ayrıca çevresel

gürültüler, düzensiz sesler ve konforsuz

kulaklıklar da uyku kalitesini olumsuz

etkileyerek dinlenmeyi zorlaştırabiliyor.

Kullanıcıların ihtiyaçlarına yönelik

teknolojik ürünleriyle ön plana çıkan

Anker uyku teknolojisiyle geliştirdiği

yeni kulaklıklarıyla bu soruna çözüm

geliştiriyor. Anker Soundcore Sleep A20

Bluetooth Kulak İçi Uyku Kulaklıkları,

ses izolasyonu ve ergonomik tasarımıyla

gece boyunca rahat bir uyku sağlıyor.

Gürültü engelleme teknolojisi sayesinde

dış sesleri en aza indirerek kullanıcıların

uykuya dalmasını kolaylaştırıyor. Ultra

hafif ve yan yatmaya uygun tasarımı,

uzun süreli kullanımda bile konfor sunarken,

gece boyunca şarj ihtiyacı olmadan

kullanılabilen uzun pil ömrüyle öne

çıkıyor.

Uyku kalitesini artıran konfor ve teknoloji

Anker Soundcore Sleep A20, çift katmanlı

gürültü izolasyonu ve özel ses profilleri

ile rahatlatıcı doğa sesleri, beyaz gürültü

veya Türkçe Soundcore uygulaması

üzerinden kişiselleştirilebilen müzikleri

uykuya uygun bir seviyede sunarak daha

hızlı uykuya dalmanızı sağlıyor. Özel 4

noktalı gürültü maskeleme sistemi, 3

kat daha güçlü çift contalı kulak uçları,

gürültü maskeleme ve akıllı ses kontrolü

ile istenmeyen sesleri engelleyerek,

hava kanadı ve 3D ergonomik tasarımı,

ultra yumuşak malzeme kaplamasıyla

da yan yatış pozisyonunda bile basınçsız

konfor sağlıyor. Özelleştirilebilir beyaz

gürültü kütüphanesi ile mükemmel bir

uyku müziği listesi oluşturulmasına da

olanak sağlayan kulaklık, MEMS sensörü

ile uyku pozisyonlarınızı ve gece

boyunca hareketlerinizi analiz ederek

uyku kalitenize dair de analizler sunabiliyor.

Tek şarjla 14 saate kadar kesintisiz

kullanım, şarj kutusuyla birlikte toplam

80 saate kadar kullanım sunan huzurlu

uyku ortağı cihaz, IPX4 suya ve tere dayanıklı

yapısıyla uzun süreli dayanıklılık

sunuyor. Anker Soundcore Sleep A20,

anker-tr.com’da özel kampanyalı fiyatıyla

satışa sunuluyor.

Sektör Market

IT network

Forte’den uluslararası adım!

Savunma sanayiinde donanım, sistem ve yazılım alanlarında öncü çözümler sunan

Forte Bilgi ve İletişim Teknolojileri, sektörde büyük bir dönüşüm yaratacak stratejik

bir ortaklık için önemli bir adım attı. Şirket bu adımla, savunma sanayiinde kritik

projelere imza atarak CMMI Seviye-5 sertifikasına sahip ilk ve tek yerli firma olan

MILSOFT Yazılım Teknolojileri A.Ş.’nin tamamına sahip olmayı hedefliyor…

Son dönemde yaşanan gelişmeler sonrası

Avrupa savunma tarafında yatırımlarını

arttırmaya başladı. Yapay zeka Avrupa’da

ulusal güvenlik meselesi haline

geldi. Milsoft satın alması gerçekleşirse

yapay zeka savunma sistemleri alanında

Forte önemli bir oyuncu olarak yerini

alacak.

“Avrupa Savunma Sanayi Stratejilerinde

Önemli Bir Oyuncu Olacağız…”

Forte Genel Müdürü Hasan Cengiz Bayrak:

“Forte olarak, savunma sanayiindeki

yetkinliğimizi daha da ileri taşımak

için çok önemli bir adım attık. Sektörün

öncü firmalarından MilSOFT’u bünyemize

katmak üzere, şirketin tamamına

sahip olan SSTEK ile resmi satın alma

görüşmelerine başladık. MilSOFT’un

özellikle komuta kontrol, silah ve savaş

sistemleri yazılımları konusundaki birikimi,

Forte’ye ciddi bir güç katacak.

Bu alandaki kabiliyetimiz çok daha derinleşecek.

Avrupa’da yapay zeka ve dijital

dönüşüm artık bir ulusal güvenlik

meselesi haline gelmiş durumda. Forte

olarak biz de, Türkiye’yi SASAD adına

temsil ettiğimiz ASD organizasyonunda,

bu dönüşüm projelerinde daha etkin

bir oyuncu olmayı hedefliyoruz. Mil-

SOFT’un 2005’ten bu yana sahip olduğu

CMMI Seviye-5 sertifikası da bizim için

çok değerli. Avrupa’da bu sertifikayı ilk

alan firma MilSOFT. Eğer bu süreç başarıyla

sonuçlanırsa, Forte’yi hem yerli

hem de uluslararası projelerde çok daha

güçlü ve rekabetçi bir konuma taşıyacağız”

ifadelerini kullandı.

31


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

MobilDeniz, Apple Vision Pro’ya

entegre edildi!

DenizBank, teknoloji iştiraki Intertech ve dijital çözüm ortağı Commencis iş birliğiyle,

Türkiye’de mobil uygulamasını Apple Vision Pro’ya taşıyan ilk banka oldu. Vision

Pro’nun göz ve elle kontrol edilebilen arayüzü sayesinde, MobilDeniz kullanıcıları,

temel bankacılık işlemlerini, bulundukları fiziksel ortamla etkileşim halinde

gerçekleştirebiliyor…

Sektör Market

IT network

32

Dünyanın ilk uzamsal işletim sistemi visionOS

ile güçlendirilen, karma gerçeklik

gözlüğü Vision Pro ile, MobilDeniz’in finansal

özet, hesap bakiyesi görüntüleme

ve kredi kartı işlemleri gibi temel bankacılık

fonksiyonlarına, telefon ekranının

yaşam alanına entegre edildiği kullanıcı

arayüzü üzerinden erişim sağlanabiliyor.

Projenin yazılım geliştirme sürecini Intertech,

yazılım danışmanlığı ve kullanıcı

deneyimi tasarımını ise Commencis

üstlendi.

“Kanallarımızın tamamında

müşteri deneyimini yukarı

taşımayı hedefliyoruz”

DenizBank Şube ve Merkezi Operasyonlar

Grubu Genel Müdür Yardımcısı Umut

Özdoğan konuyla ilgili değerlendirmesinde

şöyle dedi: “DenizBank olarak her

zaman, teknoloji ve inovasyonu en üst

seviyede kullanarak, müşteri deneyimini

yukarı taşımayı hedefleyen bir kurum olduk.

Intertech ve Commencis iş birliğiyle,

Türkiye’de mobil uygulamasını Apple

Vision Pro’ya taşıyan ilk banka olmaktan

gurur duyuyoruz. Vision Pro’nun

uzamsal bilişim özelliklerinden faydalandığımız

bu iş birliği ile MobilDeniz

kullanıcıları, finansal varlıklarını, dijital

ve fiziksel ortamın etkileşimde olduğu

yeni bir formatta yönetebiliyorlar. Hesap

bakiyelerini ve borçlarını görüntüleyip,

kredi kartı ödemelerini aynı şekilde gerçekleştirebiliyorlar.

Finansal hizmetlerle

etkileşimi, artırılmış gerçeklik ve giyilebilir

teknolojiler ile bu şekilde zenginleştirmekten

mutluluk duyuyoruz”.

“Bankacılığın en yüksek

teknolojilerle entegrasyonunu

destekliyoruz”

Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar:

“MobilDeniz’in Vision Pro’ya entegrasyonu

ile, uygulamamızı müşteri deneyimini

açısından daha da geliştirip en üst

seviyeye taşıdık. Veri korumasına yönelik

yüksek güvenlik standartları uyguladığımız

projemiz ile kullanıcılar, Mobil

Deniz’in temel bankacılık ekranlarını,

Vision Pro ortamında, göz ve el hareketleriyle

kontrol ederek güvenle yönetebiliyor.

Intertech olarak bankacılık sektörü

için ilk niteliğindeki bu projenin yazılım

geliştirme sürecini üstlenmekten gurur

duyuyoruz. Önümüzdeki dönemde de,

organizasyon yapımızdaki 1157 kişilik

geliştirme kadromuzla, bankacılık hizmetlerinin

en ileri teknolojilerle entegre

şekilde erişilebilirliği için çalışmayı sürdüreceğiz”

dedi.

“Finansal hizmetlerle

etkileşimi zenginleştiren

teknolojiler üretiyoruz”

Commencis Satıştan Sorumlu Genel

Müdür Yardımcısı Yücel Erbilgiç konuyla

ilgili yaptığı değerlendirmede:

“Commencis olarak, kullanıcıların finansal

hizmetlerle etkileşim biçimlerini

yeniden tanımlayan yenilikçi teknolojiler

üretmeyi misyon ediniyoruz. Kullanıcı

arayüzü ve tasarımı alanlarında uzun

yıllara dayanan uzmanlığımızı bir araya

getirerek, bankacılık sektörü için kilometre

taşı niteliğindeki bu projeyi DenizBank

ile hayata geçirmekten büyük

heyecan duyuyoruz” dedi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Sun Tekstil’den moda sektörünü

dönüştürecek yapay zeka yatırımı

Sun Tekstil, moda ve tekstil sektöründe ses getirecek çok önemli bir ortaklığa imza

attı. Üretken yapay zeka destekli tasarım platformu Amerika merkezli yazılım şirketi

Refabric’e (Mintgrams Technologies Inc.) yatırım yapan şirket, inovatif teknoloji

entegrasyonu sayesinde sektörün dijital dönüşümünü hızlandırmayı hedefliyor…

Üretken yapay zeka destekli yazılım şirketi

Refabric, moda profesyonellerinin geçirdiği

uzun soluklu ilham, araştırma, trend analizi,

tasarım, prototip oluşturma, ürün geliştirme

ve pazarlama süreçlerini tek bir platform

ekosistem altına entegre etmeye hazırlanıyor.

Amerika merkezli Refabric ile uzun süredir

işbirlikleri yapan Sun Tekstil, şimdi de şirkete

yatırım yaparak ortak oldu. Bu stratejik

ortaklık ile ürün geliştirme süreçlerini hızlandırarak

operasyonel verimliliği artıracak.

Refabric, yenilikçi ve öncü iş modeli ile moda

ve tekstil sektörünün her aşamasında fark

yaratıyor. Tasarım süreçlerini optimize ederek

fiziksel numune ihtiyacını azaltırken, talep

görmeyen ürünlerin önceden elenmesini

sağlayarak zaman ve kaynak israfının önüne

geçiyor. Yapay zeka moda yazılımı olarak

tasarlanan Refabric, yaratıcı fikirleri sadece

birkaç dakikada özgün tasarımlara dönüştürüyor.

Anahtar kelimeleri, ilham görselleri,

teknik çizimleri ve desenleri bir araya

getirerek farklı tasarımlar yaratıyor ve global

moda trendlerini analiz ederek, trendlere uygun

koleksiyonlar oluşturuyor.

Tekstil Dünyasına Yapay

Zeka Desteği

Sun Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Elvan

Ünlütürk, yatırımla ilgili yaptığı açıklamada

şunları söyledi: “Teknolojinin, sürdürülebilir

tasarım ve üretimin geleceği olduğuna inanıyoruz.

Moda dünyasının hızlı döngüsüne

ayak uyduruyor, moda ve tekstil sektöründe

dijital dönüşümü sonuna kadar destekliyoruz.

Refabric ile yapay zekayı tasarım ve

koleksiyon süreçlerimize dahil ederek, tasarım

süreçlerimizi hızlandırıyor, koleksiyonlarımızı

üretim aşamasına geçmeden önce

eleyebiliyor, düzenleyebiliyoruz. Böylece,

kaynaklarımızın daha etkili kullanılmasını

sağlayarak sürdürülebilirliğe de destek veriyoruz.

Bu yatırım, sektörde dijitalleşme ve

sürdürülebilirlik dönüşümüne katkı sağlamamızın

bir göstergesidir.”

Refabric Kurucu Ortağı ve CEO’su Begüm

Doğru Öztekin ise, Sun Tekstil ile gerçekleştirilen

ortaklığın moda sektöründeki sürdürülebilirlik

anlayışını ve dijital dönüşümü

güçlendirdiğini belirterek, “Sun Tekstil ile

ortaklaşa yürüttüğümüz çalışmalar, yapay

zekanın moda ve tekstil dünyasındaki dönüştürücü

etkisini gözler önüne seriyor.”

dedi.

Refabric, Louis Vuitton, Christian Dior, Céline

gibi moda dünyasına yön veren küresel

markaların da bulunduğu, dünyanın en

büyük lüks grubu LVMH’in La Maison des

Startups hızlandırma programına seçildi. Bu

prestijli program sayesinde, Refabric global

moda devleriyle yakından çalışma ve iş birliği

yapma fırsatı elde ediyor.

Sektör Market

IT network

Teknosa mağaza yatırımlarında hız kesmiyor

Türkiye’nin en yaygın mağaza ağına sahip teknoloji perakende şirketi Teknosa,

Bursa’daki 6’ncı mağazasını Sur Yapı Marka AVM’de açtı. Teknosa, dijital konseptte

tasarlanan yeni mağazada, son teknoloji ürünleri en iyi deneyimle teknoloji

tutkunlarıyla buluşturmaya başladı…

Sabancı Holding iştiraklerinden Teknosa,

digital-first şirkete dönüşme hedefiyle dijital

kanallarıyla birlikte stratejik mağaza

yatırımlarını da sürdürüyor. Bu kapsamda

Teknosa, Bursa’daki 6’ncı mağazasını açtı.

Sur Yapı Marka AVM’de dijital konseptte

tasarlanan mağazanın açılışı, Teknosa CE-

O’su Sitare Sezgin, Teknosa Perakende Satış

Genel Müdür Yardımcısı Enver Yelkenci ve

iş ortaklarının katılımıyla gerçekleşti. Extra

formattaki mağaza, farklı deneyim alanları

ve binlerce ürün çeşitliliğiyle hizmete başladı.

“Ulaşılabilir lokasyonlarda, büyük

metrekareli, ürün gamı geniş mağazalar

açıyoruz”

Teknosa CEO’su Sitare Sezgin, açılışta yaptığı

konuşmada, mağazaların birer deneyim

ve uzmanlık merkezi olduğunu belirterek,

şunları söyledi: “Teknosa’yı digital-first bir

şirkete dönüştürme hedefine doğru koşarken

mağazalarımızı asla unutmuyoruz.

Müşterilerimiz için daha kolay ulaşılabilir

lokasyonlarda, büyük metrekareli, ürün

gamı geniş mağazalar açmaya özen gösteriyoruz.

Aynı zamanda mağazalarımızı dijital

kanallarımızla entegre ediyoruz. 2022’de

hayata geçirdiğimiz ve sektörde bir ilk olan

dijital mağaza konseptimizi de ülke genelindeki

mağazalarımızda yaygınlaştırıyoruz.

Bursa’daki yeni mağazamızda da dijital konseptte

tüketicilerimizin teknoloji ihtiyaçlarında

yanlarında olacağız. Alışveriş yolculuğunun

her adımında müşterilerimize daha

iyi bir deneyim sunmak için yatırımlarımızı

sürdüreceğiz.”

“Yapay zekayla müşteri deneyimini

geliştiriyoruz”

Teknosa Perakende Satış Genel Müdür Yardımcısı

Enver Yelkenci de tüm kanallarda en

iyi deneyimle fark yaratmak için çalıştıklarını

vurgulayarak, şöyle konuştu: “Mağazalarımızı

çok daha dijital, erişilebilir ve sürdürülebilir

yapılara dönüştürüyoruz. Dünya

ve Türkiye pazarındaki sektörel gelişmeler

ile tüketici trendlerini yakından takip ediyor,

müşteriyle en çok temas eden mağaza

çalışanlarımızın geri bildirimleriyle mağaza

yatırımlarımıza yön veriyoruz. Özellikle

yapay zeka, veri yönetimi ve geri bildirim

mekanizmalarından yararlanarak, mağaza

deneyimini online’daki güzel uygulamalarla

geliştiriyoruz. Müşterilerimizin deneyimine

değer katacak yeniliklerimizi sürdürmeye

devam edeceğiz.”

Diğer yandan Teknosa, Antalya Kepez Özdilek

mağazasını dijital konsepte dönüştürdü.

33


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Samsung, One UI 7’yi Nisan’da

kullanıma sundu

Samsung, yapay zekâ destekli yeni kullanıcı arayüzü One UI 7’yi 7 Nisan tarihinde

kullanıma sunacağını duyurdu. Yeni arayüz, günlük etkileşimleri daha anlamlı ve

sezgisel hale getiren yapay zekâ destekli geliştirmeler sunuyor…

la fikirleri hayata geçiriyor. Audio Eraser

özelliği ise ses kategorilerini birbirinden

izole ediyor ve videolarda yer alan istenmeyen

gürültüleri ortadan kaldırarak

gelişmiş ses düzenlemesi yapmayı herkes

için erişilebilir hale getiriyor.

Sektör Market

IT network

34

Samsung Electronics, kullanıcı deneyimine

daha fazla kişiselleştirme ve kontrol

yetenekleri kazandıran cesur ve yeni

bir tasarıma sahip One UI 7’nin resmi

dağıtımının 7 Nisan’da başlayacağını

duyurdu. Yapay zekâya göre geliştirilen

yeni arayüzüyle One UI 7, kullanıcıların

Galaxy cihazlarıyla girdiği etkileşimi her

zamankinden daha doğal hale getirmeye

yardımcı olacak. Galaxy S24 serisi,

Galaxy Z Fold6 ve Z Flip6 ile başlayacak

olan güncellemeler, kademeli olarak

daha fazla Galaxy akıllı telefona ve tablete

sunulacak.

Yeni cesur tasarımla gelen

daha fazla kişiselleştirme

One UI 7, Galaxy kullanıcılarına akıcı ve

uyumlu deneyimler sunan basit, etkili ve

duygusal bir tasarıma sahip. Sadeleştirilen

ana ekran, yeniden tasarlanan One

UI widget’ları ve kilit ekranıyla kullanıcılar,

cihazlarını sezgisel ve sorunsuz

bir şekilde özelleştirebiliyor. Daha rahat

kullanıcı deneyimi için Now Bar, istenen

bilgileri gerçek zamanlı olarak doğrudan

kilit ekranından sağlıyor. Böylece kullanıcılar,

telefonlarının kilidini açmadan,

basit bir kaydırmayla, sabah koşusu sırasında

kaydettikleri gelişmeyi kolayca

kontrol edebiliyor ve Galaxy Buds’larında

hangi şarkının çaldığını görebiliyor.

Daha akıllı yapay zekâ özellikleriyle

daha sezgisel deneyimler

One UI 7, kullanıcıların üretken kalmasına

ve yaratıcılıklarını keşfetmesine

yardımcı olan yapay zekâ destekli sıradışı

deneyimler sunuyor. Galaxy AI ile

kullanıcılar, uygulamalar arasında geçiş

yapma ihtiyacını en aza indirerek günlük

görevleri basitleştirebiliyor. AI Select

özelliği, içeriklerdeki bağlamı anlayarak

sezgisel önerilerde bulunuyor. Örneğin

bir kullanıcı, video izlerken Edge Panelini

basitçe kaydırıp videonun bir bölümünü

GIF dosyası olarak kaydetmek

için “AI Select” simgesine tıklayabiliyor.

Writing Assist özelliği ile kullanıcılar,

metinlerden seçtikleri içerikleri kolayca

özetliyor veya otomatik olarak biçimlendirebiliyor.

One UI 7, kullanıcılara daha fazla yaratıcı

kontrol ve özgürlük sağlamak için

basit düzenlemelere de imkan tanıyor.

Drawing Assist, metin komutları, görüntü

ve eskiz kombinasyonları da dahil olmak

üzere birden çok girdinin yardımıy-

Daha güçlü Google Gemini entegrasyonuyla

kullanıcıların cihazlarını kontrol

etmesi, bir arkadaşla konuşmak kadar

kolay hale geliyor. Yan düğmeye uzun

basıp “Yakınlarda açık havada oturma

yeri olan ve evcil hayvan dostu olan İtalyan

restoranları bul” denince, Gemini,

anında öneriler sunuyor. Doğal konuşma

diliyle yapılan aramalar, Ayarlar’a kadar

uzanarak istenen tercihlerin ayarlanmasını

kolaylaştırıyor. Kullanıcılar yalnızca

Ayarlar’a girip “Gözlerim yoruldu” dediği

anda parlaklığı ayarlamak veya göz konforu

kalkanını açmak gibi önerilen seçenekler

ekranda beliriyor.

Dağıtımı 7 Nisan’da başlıyor

Dağıtımı 7 Nisan’da başlayacak olan One

UI 7, sonraki haftalarda Galaxy S24 Serisi,

Galaxy S24 FE, Galaxy S23 Serisi, Galaxy

S23 FE, Galaxy Z Fold6 ve Z Flip6,

Galaxy Z Fold5 ve Z Flip5, Galaxy Tab

S10 Serisi ve Galaxy Tab S9 Serisi dahil

olmak üzere daha fazla Galaxy akıllı telefon

ve tablete sunulacak.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Vertiv, CoolLoop Trim Cooler’ı tanıttı!

Vertiv CoolLoop Trim Cooler, yapay zeka ve yüksek performanslı bilgi işlem (HPC)

uygulamalarında yaygın olarak karşılaşılan değişken su sıcaklıkları ile uyumlu

çalışacak şekilde tasarlandı. Bu yenilikçi çözüm, enerji verimliliği ve yer tasarrufu

sağlayan kompakt yapısıyla öne çıkıyor…

Kritik dijital altyapı ve süreklilik çözümlerinin

küresel sağlayıcısı Vertiv, yenilikçi

teknolojileriyle termal yönetim portföyünü

genişletmeye devam ediyor. Bu doğrultuda,

yapay zeka ve yüksek performanslı

bilgi işlem (HPC) uygulamalarına yönelik

hava ve sıvı soğutmayı destekleyen Vertiv

CoolLoop Trim Cooler’ı tanıttı. Küresel

çapta sunulan bu yenilikçi çözüm, hibrit

veya sıvı soğutmalı veri merkezleri ve yapay

zeka uygulamalarından yararlanan

tesislerde farklı iklim koşullarına uyum

sağlayarak soğutma verimliliğini ve operasyonel

sürdürülebilirliği önemli ölçüde

artırıyor.

Yüksek yoğunluklu sıvı soğutmalı ortamlara

sorunsuz şekilde entegre olan Vertiv

CoolLoop Trim Cooler, operasyonel verimliliği

artırırken sektörün enerji tasarruflu

ve kompakt soğutma çözümlerine yönelik

artan taleplerine uyum sağlıyor. Serbest

soğutma ve mekanik çalışma prensiplerini

birleştirerek yıllık soğutma enerjisi

tüketimini yüzde 70’e kadar azaltırken, geleneksel

sistemlere kıyasla yüzde 40’a varan

alan tasarrufu sunuyor. Modern yapay

zeka fabrikalarının soğutma ihtiyaçlarını

karşılamak için özel olarak tasarlanan bu

sistem, 40°C’ye kadar değişken besleme

suyu sıcaklıklarını destekleyerek 45°C’ye

kadar soğuk plaka fonksiyonelliği sunuyor

ve yüksek verimli bir soğutma performansı

sağlıyor.

Vertiv CoolLoop Trim Cooler ve Vertiv

CoolChip CDU soğutma sıvısı dağıtım

üniteleri, doğrudan çipe soğutma sağlayan

sistemlere sorunsuz ve hızlı entegrasyon

için optimize edilmiş pratik su bağlantılarıyla

tasarlandı. Ayrıca, Vertiv CoolLoop

Trim Cooler, daldırma soğutma sistemlerine

de doğrudan bağlanarak esneklik ve

uyumluluk sunuyor. Bu yenilikçi tasarım,

kurulum ve operasyonel süreçleri sadeleştirirken,

yüksek yoğunluklu soğutma

ortamlarında geniş çapta entegrasyon imkanı

sağlayarak müşterilere zaman tasarrufu

ve maliyet avantajı sağlıyor.

Vertiv CoolLoop Trim Cooler, düşük Küresel

Isınma Potansiyeline (GWP) sahip

soğutucu akışkan kullanarak, hava soğutmalı

konfigürasyonda neredeyse 3 MW’a

kadar ölçeklenebilir soğutma kapasitesi

sunuyor. Yüksek ortam sıcaklıklarına

uyum sağlayacak şekilde optimize edilen

serbest soğutma bobinleri sayesinde, sistem

daha fazla mevsim ve koşulda serbest

soğutma modunda çalışarak elektrik tüketimini

ve CO₂e emisyonlarını azaltıyor.

Ayrıca, 2027 AB F-GAZ düzenlemelerine

tam uyum sağlayarak, gelecekteki yasal

gerekliliklere uygunluk için maliyetli yeniden

tasarım veya altyapı güncellemelerine

duyulan ihtiyacı ortadan kaldırıyor.

Sektör Market

IT network

Perakende sektörü için

dijital dönüşüm hızlanıyor

OBASE, perakende sektöründe hızla değişen dinamiklere uyum sağlayan ve veriye

dayalı kararları kolaylaştıran çözümü AIR’ı işletmelerin hizmetine sunuyor. Yapay

zeka destekli karar destek platformu AIR, gelişmiş analiz yeteneğiyle stratejik

karar alma süreçlerini hızlandırarak verimliliği artırıyor…

Türkiye’nin lider yazılım ve bilgi teknolojileri

çözüm sağlayıcısı OBASE, perakende sektörü

için geliştirdiği AIR (AI for Retail) adlı

yapay zeka destekli karar destek platformu

ile işletmelere stratejik kararlar için akıllı

bir yardımcı sunuyor. Veri odaklı karar alma

süreçlerini destekleyen AIR, yöneticilerin

büyük veri yığınları arasında kaybolmadan

anlamlı içgörüler çıkarmasını sağlayarak

operasyonel süreçleri daha verimli yönetmelerine

destek oluyor.

Perakende sektöründe hızla değişen dinamikler,

değişen trendleri hızlı analiz edip

stratejik kararları zamanında uygulayabilme

becerisi gerektiriyor. AIR üretken yapay

zeka ve doğal dil işleme teknolojilerini kullanarak

veriyi doğrudan eyleme dönüştürmeyi

kolaylaştırıyor. Kullanıcılar, AIR sayesinde,

karmaşık analizlerle uğraşmadan, soru

sorarak hızlı içgörüler edinebiliyor. AIR ile

işletmeler operasyonlarını optimize ediyor,

karar alma süreçleri de hızlanıyor. Örneğin;

mağaza yöneticileri günlük satış verilerini

analiz ederek en çok satılan ürünleri belirleyip

stok yenileme süreçlerini hızlandırabiliyor.

Tedarik zinciri yöneticileri tedarik

süreçlerinde olası aksaklıkları önceden tahmin

ederek lojistik verimliliği artırabiliyor.

OBASE Sektörel Çözümler ve Veri Analitiği

çözümlerinden sorumlu Genel Müdür

Yardımcısı İlkay Öztürk, “AIR, geleneksel

analizlerin ötesine geçerek, perakendecilere

kendini adapte eden bir yapay zeka ortağı

sunuyor. Yalnızca günlük operasyonel süreçleri

iyileştirmekle kalmıyor, aynı zamanda

işletmelerin stratejik kararlarını güçlendiren

veri odaklı bir bakış açısı sağlıyor dedi.

35


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

UEFA Şampiyonlar Ligi Kupası

OPPO Reno13 Serisi Lansmanı için

Türkiye’ye geldi

UEFA Şampiyonlar Ligi Kupası, gelişmiş AI fotoğrafçılık özellikleri, güçlü performansı

ve şık tasarımıyla dikkat çeken OPPO Reno13 Serisi lansmanı için Türkiye’ye geldi…

Sektör Market

IT network

36

• OPPO Global Sözcüsü ve Yurtdışı Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası Hizmetler Başkanı Billy

Zhang

• Mıstaçoğlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Mıstaçoğlu

• Mıstaçoğlu Holding Grup CEO’su Yücel Kubanç

• OPPO Global Ürün Merkezi Başkanı Garven Yin

Türkiye, teknoloji ve futbol tutkunlarını

heyecanlandıran özel bir etkinliğe

ev sahipliği yaptı. UEFA Şampiyonlar

Ligi Kupası, OPPO’nun yeni amiral gemisi

Reno13 Serisi lansmanı kapsamında

Türkiye’ye geldi. Katılımcılar, UEFA

Şampiyonlar Ligi Kupası ile fotoğraf

çekimleri gerçekleştirirken, yeni OPPO

Reno13 Serisi’nin üstün AI fotoğrafçılık

özelliklerini ve güçlü performansını test

etme fırsatı yakaladı.

UEFA Şampiyonlar Ligi’nin resmi sponsoru

olarak futbolun ruhunu inovasyonla

birleştirmeye devam eden OPPO,

geçen aylarda dünya futbolunun yükselen

yıldızlarından Lamine Yamal’ı

yeni küresel elçisi olarak duyurmuştu.

Genç yaşına rağmen sahada sergilediği

olağanüstü yetenekleriyle dikkat çeken

Yamal, OPPO’nun ileri teknolojisi ve yenilikçi

ruhunu temsil ediyor.

Şampiyonlar Ligi ortaklığının OPPO’nun

spora olan bağlılığını temsil ettiğini

belirten OPPO Global Sözcüsü ve Yurtdışı

Pazarlama, Satış ve Satış Sonrası

Hizmetler Başkanı Billy Zhang, “Bu

yıl, UEFA Şampiyonlar Ligi ile üst üste

üçüncü iş ortaklığımızı kutluyoruz ve

bu da OPPO’nun spora olan bağlılığını ve

küresel izleyicilerle kurduğu bağı daha

da güçlendiriyor. Yeni küresel marka elçimiz

Lamine Yamal henüz 17 yaşında

olmasına rağmen şimdiden tarih yazdı.

Onun tutku ve azmi, OPPO’nun vizyonunu

mükemmel bir şekilde yansıtıyor”

dedi.

OPPO Reno13 Serisi ile Anını

Sen Belirle

Reno13 Serisi, AI Livephoto, EIS stabilizasyon

ve dinamik kare genişletme teknolojisi

ile ultra net görüntüler sunuyor.

AI Motion özelliği, durağan fotoğrafları

kısa videolara dönüştürerek karelere hayat

katıyor. 50MP ana kamera, 32MP ön

kamera ve profesyonel düzeyde düzenleme

imkanı sunan yapay zeka destekli

özellikler, mobil fotoğrafçılığı bir üst seviyeye

taşıyor.

IP66, IP68 ve IP69 sertifikalarına sahip

Reno13 Serisi, 2 metre derinlikte 30 dakikaya

kadar sualtı çekimi yapabilme

özelliği ile öne çıkıyor. Özel Sualtı Modu,

renk bozulmasını en aza indirirken fiziksel

düğme kontrolü ile kolay kullanım

sağlıyor.

Reno13 Pro 5G, MediaTek Dimensity

8350 işlemci, 1.5K 120Hz OLED ekran ve

5.800mAh batarya ile üstün performans

sunarken, 80W SUPERVOOC hızlı şarj

desteği uzun süreli kullanım sağlıyor.

Reno13 F 5G modeli ise Snapdragon® 6

Gen 1 işlemci ve 45W SUPERVOOC hızlı

şarj ile günlük kullanıma yüksek verimlilik

katıyor.

Kelebek kanatlarından ilham alan zarif

tasarımı, tek parça cam arka kapak ve

havacılık sınıfı alüminyum çerçeve ile

birleştiren Reno13 Serisi, plastik çerçevelere

göre %200 daha yüksek dayanıklılık

sunuyor. Çok Yönlü Zırh tasarımı,

gelişmiş darbe emilimi ve düşme direnci

sağlıyor.

Reno13 F 5G, Çift Stereo Hoparlör ve

Ultra Ses Modu ile etkileyici bir ses deneyimi

sunarken, AI LinkBoost 2.0 teknolojisi

ile sinyal kalitesini artırıyor. 360

derece anten tasarımı, zayıf sinyal alanlarda

bile kesintisiz bağlantı sağlıyor.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Türk Telekom ve ZTE’den kıtalararası

rekor hız testi

Güçlü fiber altyapısı ve teknoloji birikimiyle Türkiye’nin dijital dönüşümüne öncülük

eden Türk Telekom, dijital dünyanın inşası için yenilikçi altyapı çalışmalarını

sürdürüyor. Türk Telekom ve dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinden ZTE,

İstanbul Boğazı’ndan geçen şebeke üzerinden kıtalararası 1,6 Terabit (Tbps) optik

iletim testini gerçekleştirerek rekor hızlara ulaşıldığını ve önemli ölçüde enerji

tasarrufu sağlandığını duyurdu…

Türkiye’nin dijital dönüşümüne liderlik

eden Türk Telekom, yeni nesil teknolojilere

yönelik altyapı ihtiyaçlarını karşılayacak

yenilikçi ve sürdürülebilir çözümler

hayata geçirmeye devam ediyor. Yoğun

veri trafiğinde, başta kapasite ve enerji tasarrufu

olmak üzere birçok açıdan fayda

sağlayacak yeni nesil veri iletim teknolojisine

yönelik çalışmalar gerçekleştiren

Türk Telekom, yeni nesil DWDM (Dense

Wavelength Division Multiplexing) teknolojisinin

geldiği son noktada 1,6 Terabit

(Tbps) optik iletim testini gerçekleştiren

Türkiye’deki ilk operatör oldu. İstanbul’da

kurulu bulunan ve şehrin trafiğinin önemli

bir kısmını taşıyan ZTE DWDM şebekesinin

iki kıtayı birbirine bağlayan linkleri

üzerinde ultra geniş C6THz ve L6THz

bantlarında 1,6 Terabit (Tbps) hızında tek

kanal üzerinden gerçekleştirilen bu testte

önemli ölçüde kapasite artışı ve enerji

tasarrufu sağlandı. Bu teste ilave olarak,

mevcut şebekeye entegre edilen denizaltı

ve köprü fiberlerinin kullanıldığı yeni linkler

üzerinden canlı trafiğin taşındığı çift

taşıyıcılı 3,2 Terabit kapasitede denemeler

de gerçekleştirildi.

Türk Telekom Network Genel Müdür Yardımcısı

Zafer Orhan, “Türkiye’nin dijital

dönüşümüne öncülük eden Türk Telekom

olarak, ülkemizin dijitalleşme sürecinde

artan veri hızı ihtiyaçlarına cevap verebilecek,

daha kolay yönetilebilir ve daha

fazla enerji tasarrufu sağlayan yenilikçi

çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Veri iletimi

konusunda yenilikçi ve sürdürülebilir

çözümler hayata geçirerek yeni nesil teknolojilerin

temelini hazırlıyoruz. İstanbul

Boğazı’ndaki şebeke üzerinden gerçekleştirdiğimiz

kıtalararası hız testinde önemli

ölçüde kapasite artışı ve enerji tasarrufu

sağladık. Yeni nesil veri iletim teknolojileri

akıllı şehirler, otonom araçlar, sağlık hizmetleri,

üretim ve dijital oyun gibi hayatın

birçok alanında iş süreçlerini hızlandırarak

verimliliğin artmasına katkı sunacak”

diye konuştu.

Sektör Market

IT network

Fintek ile B2B’de yeni bir dönem:

Banking-as-a-Service

Dijitalleşmenin hız kazandığı finans dünyasında, Banking-as-a-Service (BaaS)

modeli geleneksel bankacılığın sınırlarını aşarak finansal hizmetlerin işletmeler için

daha esnek ve erişilebilir hale gelmesini sağlıyor. Özellikle B2B ekosisteminde, fintek

şirketleri ve kurumsal müşteriler için yepyeni fırsatlar sunuyor. MARO Kurucusu Lale

Maro, müşterilerine sundukları inovatif projeler ve çözümlerle bu dönüşümün bir

parçası olduklarını söylüyor…

BaaS, bankaların altyapısını üçüncü taraf

fintek şirketlerine ve işletmelere açarak finansal

hizmetlerin API tabanlı entegrasyonunu

mümkün kılıyor. Bu sayede şirketler,

ödeme çözümleri, kredi, sanal POS ve IBAN

oluşturma gibi bankacılık hizmetlerini doğrudan

kendi platformlarına entegre edebiliyor.

Geleneksel finansal süreçlerden bağımsız

olarak özelleştirilmiş çözümler sunan bu

model, hız ve maliyet avantajı sağlıyor.

Özellikle katılım bankacılığı ile fintek entegrasyonu,

finans çözümlerinin dijital

dünyada daha etkin bir şekilde yayılmasına

katkıda bulunuyor. BaaS, esnek iş modelleriyle

kurumsal müşterilere kendi finansal

ekosistemlerini oluşturma fırsatı sunarken,

fintek şirketlerinin de ölçeklenebilir ve yenilikçi

çözümler geliştirmesine olanak tanıyor.

Finansal teknolojilere yönelik küresel eğilimleri

ele alan saygın araştırmalar, BaaS

ve B2B fintek çözümlerinin artan önemine

dikkat çekiyor. KPMG’nin 2024 Fintech Raporu

gibi çalışmalar, fintek yatırımlarında

yaşanan dalgalanmalara rağmen, BaaS

odaklı çözümlerin stratejik bir alan olarak

büyümeye devam ettiğini ortaya koyuyor.

Raporda, ödeme sistemlerinin 2024 yılı itibarıyla

fintek yatırımları içinde en büyük

payı aldığı, düzenleyici teknoloji (RegTech)

alanındaki yatırımların da finansal hizmetlerde

uyumluluk süreçlerini güçlendirdiği

belirtiliyor. Bu tür çalışmalar, sektörün dijital

dönüşüm yolculuğunu anlamak açısından

değerli içgörüler sunuyor.

37


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Bulut çözümlerinde

veri yedekleme öne çıkıyor!

İşletmelerin yüzde 49’u en az bir bulut çözümü kullanıyor ve bulutu tercih etme

nedenleri başında veri yedekleme geliyor

Sektör Market

IT network

38

Redington Türkiye’nin gerçekleştirdiği

kapsamlı araştırma, bulut teknolojilerinin

işletmelere etkisini ve gelecekteki

yatırım trendlerini gözler önüne seriyor.

Araştırma sonuçlarına göre, işletmelerin

yüzde 49’u en az bir bulut teknolojisini

aktif olarak kullanırken, bulut çözümlerini

tercih etme nedenleri konusunda

veri yedekleme öne çıkıyor.

Redington Türkiye adına M2S Araştırma

tarafından gerçekleştirilen ve 200

ve üzeri çalışanı bulunan 7 bin 447 işletmeyi

kapsayan araştırma, şirketlerin

yüzde 49’unun en az bir bulut çözümü

kullandığını ve 500+ çalışanlı işletmelerde

bulut kullanımının yüzde 3 oranında

arttığını ortaya koyuyor.

Bulut teknolojileri verimliliği

artırıyor…

Araştırmaya göre, bulut teknolojileri kullanan

işletmelerin yüzde 86’sı, bu teknolojinin

verimlilik üzerinde olumlu etkisi

olduğunu belirtiyor. Yapay zeka alanındaki

gelişmelerin bulut kullanım tercihlerine

yön verdiğini ifade edenlerin oranı

ise yüzde 38 seviyesinde bulunuyor.

Genel kullanım trendlerine bakıldığında,

en yaygın tercih edilen bulut uygulamaları

veri yedekleme (yüzde 59), e-posta

(yüzde 58) ve veri depolama (yüzde 42)

olarak öne çıkıyor. 500 ve üzeri çalışanlı

işletmelerde ise Software as a Service

(SAAS) kullanımı yüzde 42, Infrastructure

as a Service (IAAS) kullanımı ise

yüzde 44 seviyesinde ve birbirine yakın

oranlarda seyrediyor.

Şirketlerin Önceliği, Veri

güvenliği ve IT maliyetlerini

azaltma…

Bulut çözümlerine geçişin en temel sebepleri

arasında veri hırsızlığı, veri sızıntıları

ve sistem açıklarına karşı güvenli

bir ortam sağlama ihtiyacı öne çıkıyor.

İşletmeler, veri kaybını önleme, veri kurtarma

ve veri güvenliği konularını en

kritik öncelikler arasında değerlendiriyor.

Özellikle hassas verilerin korunması

ve iş sürekliliğinin sağlanması, bulut

teknolojilerine olan ilgiyi artıran başlıca

faktörler arasında yer alıyor.

Bununla birlikte, artan IT giderlerini

azaltma baskısı 2024 yılında daha da belirgin

hale geldi. Geçtiğimiz yıl sekizinci

sırada yer alan IT maliyetlerini düşürme

hedefi, bu yıl yüzde 27,5 oranıyla dördüncü

sıraya yükseldi. Bu durum, her dört

şirketten birinin bulut çözümlerini sadece

güvenlik değil, aynı zamanda operasyonel

maliyetleri azaltmak amacıyla

da benimsediğini gösteriyor. İşletmeler,

dijital dönüşüm süreçlerinde maliyet optimizasyonunu

önceliklendirirken, bulut

tabanlı çözümlerin hem esneklik hem de

uzun vadede tasarruf sağlaması nedeniyle

bu teknolojilere yönelmeye devam

ediyor.

Bulut çözümleri çeviklik

ve operasyonel verimliliği

artırıyor

Şirketlerin bulut teknolojilerine yönelmesindeki

en önemli avantajlardan biri,

projelerde yeni kapasite ihtiyaçlarına

hızlı erişim ve kaynakların hızla devreye

alınabilmesi olarak öne çıkıyor. Araştırmaya

göre, işletmelerin yüzde 42’si bulut

çözümlerinin çeviklik ve operasyonel

verimliliklerini artırdığını belirtiyor. Bu

da şirketlerin değişen iş dinamiklerine

daha hızlı uyum sağlamasına ve rekabet

avantajı elde etmesine olanak tanıyor.

Yatırımlarda öncelik güvenlik

çözümleri ve veri yedeklemede

Redington Türkiye’nin araştırmasına

göre bulut alanında yatırım yapmayı

planlayan şirketler için öncelikli alanlar

arasında kurumsal kaynak planlaması

(ERP), felaket kurtarma ve veri depolama

çözümleri öne çıkıyor. 500 ve üzeri

çalışanı olan şirketlerde ise güvenlik

çözümleri ve veri yedekleme en kritik

yatırım başlıkları olarak belirlenmiş

durumda. İşletmeler, operasyonel sürekliliği

sağlamak ve siber tehditlere karşı

dayanıklılıklarını artırmak amacıyla bu

alanlara öncelik veriyor.

Araştırmaya göre, 500 ve üzeri çalışanı

olan işletmelerin IT bütçeleri yüzde 44

artarak 6 milyon TL’ye ulaştı; bu bütçenin

dörtte biri ise bulut çözümlerine

ayrıldı. Redington Genel Müdürü Cem

Borhan, araştırmanın bulgularını göz

önünde bulundurarak şu ifadeleri kullandı:

“Araştırmamız, Türkiye’deki her

iki işletmeden birinin artık bulut çözümlerini

kullandığını ve bu tercihte

veri yedekleme önemli bir rol oynadığını

gösteriyor. İşletmeler dijital dönüşüm

süreçlerinde öncelikle veri güvenliği ve

operasyonel sürekliliği hedeflerken, aynı

zamanda bulut teknolojilerinin sunduğu

maliyet avantajları ve çeviklik sayesinde

rekabette bir adım öne çıkıyor. Biz de Redington

Türkiye olarak şirketlerin dijital

dönüşüm yolculuklarını daha stratejik

ve güvenli adımlarla sürdürebilmeleri

için dağıtımını üstlendiğimiz markalarımız

ve iş ortaklarımız aracılığıyla sunduğumuz

çözümlerle onların yanında

olmaya devam edeceğiz.”


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Uyum stratejileri ve yeni teknolojiler

e-Dönüşüm zirvesinde ses getirdi

Global vergi yazılımları ve vergi uyumluluğu lideri Sovos’un ev sahipliğindeki

e-Dönüşüm Zirvesi’nde regülasyonlara uyum süreçleri, dijitalleşme ile gelen güvenlik

riskleri ve çözüm yolları tartışıldı. Şirketlerin temel kaynak planlama sistemleri ile

entegre çalışan yeni teknolojiler ilgi gördü. Dünya çapında vergi uyumluluğu ve

vergi yazılımları konusunda global oyuncusu Sovos, 10 Nisan’da The Peninsula

İstanbul’da düzenlediği zirvede büyük ölçekli firmalardan KOBİ’lere, ERP (Kurumsal

Kaynak Planlama) sağlayıcılarından teknoloji iş ortaklarına kadar geniş bir katılımcı

kitlesini bir araya getirdi…

yasal uyumun birlikte ele alındığı stratejik

bir süreç. SAP’nin bulut odaklı

vizyonu ve ‘clean core’ yaklaşımıyla şirketler

daha sade, çevik ve sürdürülebilir

sistemlere geçiyor. Bu geçişlerde regülasyonlara

uyumu dışarıda bırakamayız.

Bu nedenle e-dönüşüm çözümlerinin

SAP sistemleriyle entegre çalışması

büyük önem taşıyor” diye konuştu.

Sektör Market

“Sovos e-Dönüşüm Zirvesi: Uyum, Dönüşüm

ve Ötesi” adıyla yapılan buluşmada

verginin dijital dönüşümünde

şirketler açısından dikkat edilmesi gerekenler,

beklenen mevzuat güncellemeleri,

dijitalleşmenin getirdiği güvenlik

riskleri ve bu tehditlere karşı geliştirilen

önlemler gibi kritik konular gündemdeydi.

Ayrıca şirketlerin Kısaca ERP adı

verilen, tüm temel iş süreçlerini yönettiği

dijital sistemlerin vergi yazılımları

ve hızla değişen regülasyonlarla uyum

içinde kurgulanmasının önemine dikkat

çekildi. SAP ile entegre çözüm alternatifleri,

Sovos’un geliştirdiği yeni BTP

(Business Technology Platform) çözümü

ve Sovos’un iş ortaklığı modelleri tanıtıldı.

hem de geleceğe dair neler yapılması

gerektiğini konuştuk. Regülasyon tarafında

şirketlerin karşılaştığı zorlukları

ve çözüm yollarını hep birlikte değerlendirdik.

Aynı zamanda Sovos’un bu yolculukta

nasıl bir rehberlik sunduğunu

da paylaştık.”

Sovos EMEA Bölgesi SAP Entegrasyonlarından

Sorumlu Başkan Yardımcısı

Ayhan Boyacıoğlu ise son dönemde şirketlerin

yoğun bir şekilde gerçekleştirdiği

SAP geçişlerinde e-dönüşüm projelerinin

uyumuna dikkat çekti. Boyacıoğlu,

“Dijital dönüşüm, yalnızca teknolojik bir

yenilenme değil; iş süreçlerinin yeniden

tasarlandığı, operasyonel verimlilik ve

Geçiş Projelerinde İyi

Planlamanın Önemi

Örneklerle Aktarıldı

Etkinlikte Sovos’un partneri olan SAP

ile ortak çözümlerine geniş yer verildi.

Sovos’un yeni geliştirdiği BTP (Business

Technology Platform) çözümü hakkında

detaylı bilgi verilirken, SAP S/4HANA

geçiş süreçlerinde proje öncesinden sonrasına

kadar olan tüm adımlar örnekler

üzerinden aktarıldı.

Başka bir örnekli anlatım ise Sovos’un iş

ortaklığı modelleri üzerinde oldu. Canlı

demo ile anlatılan “Bulut Portal” ve

“Partner Portal” çözümleri katılımcılardan

ilgi gördü. Bu bölümde, iş ortaklarının

Sovos ekosistemine nasıl entegre

olduğu ve bu entegrasyonun müşterilere

sağladığı avantajlar detaylı biçimde paylaşıldı.

IT network

Regülasyonlardan SAP

Uyumuna, Uçtan Uca

Dönüşüm Gündemdeydi

Sovos EMEA Bölgesinden Sorumlu Satış

Başkan Yardımcısı Elçim Sirek, zirvenin

temel amacını şu sözlerle aktardı: “Şirketler

çağa ayak uydurarak her geçen

gün daha fazla dijitalleşiyor ama bu dijitalleşmenin

bir de yasal süreçlere uyum

tarafı var. Bugün burada hem bu uyumun

nasıl daha kolay sağlanabileceğini

39


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

ASUS yeni nesil ROG Serisi oyun

bilgisayarlarını Türkiye’de satışa sundu!

Yenilikçi teknolojileri yüksek kaliteli ürünlerle tüketicilerle buluşturan ASUS’un

dünyanın en iyi oyun deneyimlerini yaşatmak için geliştirdiği ROG, yeni nesil oyun

bilgisayarlarını Türkiye’de satışa sundu. Yeni tam donanımlı ROG Strix SCAR ve Strix

G dizüstü oyun bilgisayarı serisi, üstün performans ve yepyeni kasa tasarımlarıyla

segmentini yeniden tanımlıyor. Üstün oyun performansı, üst düzey termal sistem,

yepyeni tasarımı, ACR teknolojisine sahip Geliştirilmiş ROG Nebula ekranı ve geleceğe

dönük geliştirilebilme özelliği ile öne çıkan yeni ROG Strix SCAR ve Strix G serisi

dizüstü bilgisayarlar, 119.999 bin TL’den başlayan fiyatlarla oyun tutkunlarının

beğenisine sunuluyor…

Sektör Market

IT network

40

Dünyanın en büyük bilgisayar ve donanım

üreticileri arasında yer alan

ASUS’un, dünyanın en iyi oyun deneyimlerini

yaşatmak için oluşturduğu

Republic of Gamers (ROG) markası, yeni

nesil oyun dizüstü bilgisayarlarını tanıttı.

ASUS Türkiye’nin gerçekleştirdiği

etkinlikle birlikte yeni nesil 2025 ROG

Strix SCAR ve Strix G oyun dizüstü bilgisayarları

satışa sundu. Üstün oyun performansı,

üst düzey termal sistem, yepyeni

tasarımı, ACR teknolojisine sahip

Geliştirilmiş ROG Nebula ekranı ve geleceğe

dönük geliştirilebilme özelliği ile

öne çıkan yeni ROG Strix SCAR ve Sitrix

G serisi bilgisayarlar, 119.999 bin TL’den

başlayan fiyatlarla oyun tutkunlarının

beğenisine sunuluyor.

Türkiye bölgenin en fazla

oyun bilgisayarı satılan

ülkesi!

Heyecanla beklenen yeni ROG markalı

oyun dizüstü bilgisayarlarını satışa

sunduklarını söyleyen ASUS Türkiye İş

Geliştirme Müdür Yardımcısı Mark Chu,

“Türkiye çok önemli bir oyun bilgisayarı

pazarı. 2021’den 2024’e kadar Türkiye

oyun bilgisayarı pazarında düzenli bir

gelişim söz konusu. Yıllık satış rakamlarında

büyük bir değişim olmasa da;

Almanya, İngiltere, Polonya, Fransa, İspanya,

İtalya ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden

oluşan pazarda Türkiye, 2021’de

yüzde 12,2 olan payını 2024 yılı itibariyle

yüzde 26,8’e çıkardı ve liderliğe yükseldi.

Doğu ve Batı Avrupa’da oyun bilgisayarı

satış adetleri 2022’den 2024 yılına kadar

düşüş eğilimindeyken Türkiye’de pazardaki

payını iki kattan fazla artırdı»

dedi. ASUS ROG Strix Serisi’nin küresel

pazarda önemli bir başarı yakaladığını

ifade eden Mark Chu, «Kuzey Amerika’da

yüzde 28,5 olan pazar payımız Batı

Avrupa’da yüzde 34, Doğu Avrupa’da

yüzde 42,3, Güney Afrika’da yüzde 37,2

ve Orta Doğu-Afrika bölgesinde yüzde

46,2’yi buluyor. Türkiye ise ROG Strix

ürünlerine olan bağlılığı ile bu bölgelere

fark atıyor. Türkiye’de yüzde 60’lık pazar

payı ile açık ara en fazla tercih edilen

oyun bilgisayarı konumundayız.” diye

konuştu. Mobil oyun pazarının doygunluk

noktasına ulaştığını ifade eden ASUS

Türkiye ROG Satış Müdürü Şahin İşçi

ise şu değerlendirmeyi yaptı: “Büyüme

bölgeleri dışındaki kullanıcı artışı, yıllık

ortalama yüzde 3’ün altında seyrediyor.

Kişisel bilgisayar oyun pazarı ise istikrarlı

seyrini sürdürmekle birlikte, çapraz

platform (cross-platform) oyun deneyimlerinin

yükselişi sayesinde en güçlü

büyümelerden birini yaşamaya hazırlanıyor.

Geçtiğimiz yıl boyunca oyun harcamaları;

seyahat sektöründen yüzde 60,

moda sektöründen yüzde 75 ve tiyatro

ile sinema sektörlerinden yüzde 85 daha

fazla büyüdü. Bu etkileyici artış, oyun

sektörünü Avrupa’nın en hızlı büyüyen

alanlarından biri haline getirdi.”

Dünyada bir ilk!

ASUS 2025 ROG Strix Serisi; NVIDIA® ve

Intel®’denson teknoloji silikonlar, Mini

LED ve ACR teknolojisine sahip parlak

ROG Nebula HDR Ekranlar ve inanılmaz

termal çözümler içeren amiral gemisi

oyun dizüstü bilgisayarlarının nasıl

olabileceğini yeniden tanımlamak için

sahneye çıktı. ROG Strix SCAR 16, Strix

SCAR 18, Strix G16 ve Strix G18’in Intel

modelleri, bir oyun dizüstü bilgisayarında

dünyanın ilk vidasız yükseltmelerine

sahip yeni tasarımlarla geliyor.

Üstün oyun performansı: Sektöre yön

veren bir marka olarak ROG, Strix Serisi’nde

mümkün olan en iyi performansı

sunuyor. En yeni NVIDIA GeForce RTX

50 Serisi Dizüstü Bilgisayar GPU’larına

sahip tüm modelleriyle 2025 serisi de

hayal kırıklığına uğratmıyor ve en zorlu

oyunlarda sınıfının ötesinde oyun deneyimleri

sunuyor. DLSS 4 ve Frame Generation

gibi harika özelliklerle oyuncular,

performanstan ödün vermeden ışın izleme

gibi en yeni grafik teknolojilerinin

keyfini çıkarabiliyor. Intel tabanlı Strix

SCAR 16 (G635), SCAR 18 (G835), Strix

G16 (G615) ve Strix G18 (G815), Intel®

Core Ultra 9 işlemci 275HX’e kadar güç

sunuyor. Oyuncular, hangi modeli seçerse

seçsin birinci sınıf oyun performansı

ve çoklu görev potansiyeli onları bekliyor.

Strix SCAR 16 ve 18’de 64GB’a kadar

DDR5 5600MHz RAM ve 4TB PCIe®

Gen 4 depolama alanı ile desteklenen bu

makineler, rakipsiz bir deneyim isteyen

oyuncular ve içerik oluşturucular için

mükemmel bir seçim oluyor.

Performans kadar

soğutmaya da önem veriyor!

Üst düzey termal sistem: ROG Strix serisi

her zaman bir oyun dizüstü bilgisayar

form faktöründe mümkün olanın

sınırlarını zorlamıştır ve 2025 modelleri

de farklı değil. Bu yıl ROG, Intel tabanlı

Strix makinelerinde, yeni uçtan uca buhar

odasının üstüne ve altına soğutucu


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

kanatçıkları yerleştiren yeni bir sandviç

soğutucu tasarımı kullanıyor. Bu yeni

tasarım, özellikle tam boy arka egzoz

çıkışı, CPU ve GPU üzerinde sıvı metal

ve yan, alt ve klavyede bol miktarda giriş

alanı ile birleştirildiğinde yerden tasarruf

sağlıyor ve soğutma verimliliğini

artırıyor. Birlikte ele alındığında, bu termal

sistem, bu dizüstü bilgisayarların

önceki nesle göre daha az gürültüyle

240W’a kadar güç sağlamasına olanak

tanıyor. Tüm bunlar olurken, entegre toz

filtreleri ekstra uzun ömür için kalıntıları

sistemden uzak tutuyor. Üç fanlı soğutma

çözümüyle eşleştirilen bu dizüstü

bilgisayarlar, VRAM ve GPU’yu serin tutarak

oyuncuların en çok ihtiyaç duyduğu

yerlerde performansı artırıyor.

ACR teknolojisi ile geliştirilmiş Nebula

ekran deneyimi: Strix SCAR 16

ve SCAR 18’in her ikisi de oyunlarda ve

filmlerde inanılmaz görüntü kalitesi

için 1200 nit pik parlaklık kapasitesine

sahip Mini LED’li bir ROG Nebula HDR

ekrana sahip. Strix G16 ve Strix G18 2.5K

çözünürlük ve 240Hz yenileme hızının

yanı sıra DCI-P3 renk alanını yüzde

100 kapsayan ROG Nebula Ekranlarla

geliyor. Oyuncular hangi Strix dizüstü

bilgisayarı seçerlerse seçsinler, hedefte

kalma konusunda asla sorun yaşamayacaklar.

Tüm yeni Strix makineler ayrıca

iki temel amaca hizmet eden yeni bir çift

katmanlı ACR (Ortam Kontrast Oranı)

filmi ile birlikte geliyor. İlk film katmanı

yansımaları yüzde 55 oranında azaltarak

4,5 kat daha iyi kontrast sağlıyor,

görüntüleri canlı tutarken gölgelerdeki

düşmanları da ortaya çıkarıyor. İkinci

film katmanı, 180° ultra net bir görüntü

için görüş açısı özelliklerini geliştirerek

izleyicinin oyuncunun rekabete her açıdan

hükmettiğini görmesini sağlıyor.

Gücünü tasarımıyla da

hissettiriyor!

Bu yılın Intel tabanlı ROG Strix dizüstü

bilgisayarları, daha şık bir görünüm için

azaltılmış dikişlere ve kapak ile menteşe

arasında daha küçük bir boşluğa sahip

yepyeni bir kasa tasarımına sahip. Kasanın

alt tarafındaki havalandırma kanalları,

hızlı hareket hissi uyandırmak için

şekillendirilmiş, akan hava yanılsaması

veriyor. 2018’den beri ROG Strix dizüstü

bilgisayarlar, kasanın alt kısmında bir

RGB ışık şeridine sahip. ROG Strix ailesi,

2025 yılında dünyanın ilk tam surround

RGB ışık şeridini tanıttı. Bir yarış pistinde

bulunan halkalara benzeyecek şekilde

tasarlanan bu ışık şeridi, makineye

dengeli bir parlaklık vererek neredeyse

masa yüzeyinin üzerinde yüzüyormuş

gibi görünmesini sağlıyor. Cesur tasarımlar

bununla da bitmiyor. ROG ayrıca

ikonik AniMe Vision’ı Strix SCAR 16 ve

SCAR 18’e getiriyor. Kapakta 810 LED ve

binlerce küçük kanal ile tamamen kontrol

edilebilir bir aydınlatma dizisi olan

AniMe Vision dizisi, klasik RGB ROG logosu

için bolca alan ile özelleştirilmiş aydınlatma

efektleri sunuyor. Intel tabanlı

ROG Strix dizüstü bilgisayarların tüm

G/Ç’leri makinenin sol ve sağ tarafında

yer alıyor ve oyuncuların tüm kritik

G/Ç’lerine kolayca erişebilmelerini sağlıyor.

Çift Thunderbolt 5 bağlantı noktası,

özel bir HDMI 2.1 ve 2.5G Ethernet bağlantı

noktası ve üç USB-A bağlantı noktası

ile 2025 Strix SCAR makineleri her

türlü kuruluma uygun bağlantıya sahip.

Vidasız tasarım montajı

kolaylaştırıyor!

Geleceğe dönük vidasız tasarım: Yeni

Intel tabanlı modeller, bu yeni tasarımlara

heyecan verici bir ekleme daha yapıyor:

ilk kez tamamen vidasız alt panel,

sorunsuz yükseltmelere olanak tanıyor.

Oyuncular tek bir kolu kaydırıp aşağı

doğru çekerek tüm alt paneli kolayca

çıkarabiliyor ve hem SSD hem de RAM

yuvalarını ortaya çıkarabiliyorlar. ROG

anakartlarda öncü olan SSD yuvaları da

Q-latch tasarımına sahip ve bu sayede

montajları da vidasız. Bu yeni vidasız tasarım,

oyun dizüstü bilgisayarları ile üst

düzey oyun masaüstü bilgisayarları arasındaki

boşluğu dolduruyor ve bir dizüstü

bilgisayarı sökmeye aşina olmayan

veya bundan rahatsızlık duyan oyuncuların

sistemlerinin temel bileşenlerine

hızlı ve kolay bir şekilde erişmelerini

sağlıyor. Daha deneyimli kullanıcılar sadece

birkaç vida ile plakayı sökerek anakartın

tamamını ortaya çıkarabiliyor.

İster yükseltme ister sadece sistemi temizleme

olsun, bunlar ROG’un şimdiye

kadar ürettiği en kullanıcı dostu dizüstü

bilgisayarlar olma özelliğini taşıyor

Sektör Market

IT network

41


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

İşletmelerin yüzde 92’si son 12 ayda

kimlik dolandırıcılığına maruz kaldı

Yapay zeka her geçen gün hayatımızda daha da önemli bir yer kaplıyor. Bu

teknolojiyi hem dolaylı hem de doğrudan kullanmayan birey ve kurum sayısı

neredeyse yok denecek kadar az. Yapay zekanın günlük hayatta kullanımının

yaygınlaşması ile birlikte özellikle finansal teknoloji alanlarında kullanılan kimlik ve

yüz tanıma teknolojilerine karşı deepfake ile gerçekleştirilen ataklar her geçen gün

artıyor. Bu teknolojilerin ortaya çıkardığı güvenlik açıkları kurumları ciddi anlamda

tedbir almaya yönlendiriyor…

Sektör Market

IT network

Regula ve Sapio Research Almanya,

Meksika, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur

ve ABD gibi birçok farklı bölgeden

ülkeden havacılık, kripto, finansal hizmetler-fintek,

sağlık, kolluk kuvvetleri,

teknoloji ve telekomünikasyon alanlarında

faaliyet gösteren toplam 575 karar

verici ile bir araştırma yaptı. Bu

araştırmanın sonuçlarına göre, dünya

çapındaki işletmelerin yüzde 92’si son

12 ayda kimlik dolandırıcılığı yaşadı.

Deepfake ile hazırlanmış video içeriklerin

yanı sıra, kuruluşların yüzde 50’si

de ses ile hazırlanmış deepfake içeriklere

maruz kaldı. Bu oran iki yıl önce ise

sadece yüzde 37 civarında seyrediyordu.

Öte yandan işletmelerin yüzde 58’i sahte

veya değiştirilmiş belgelerle dolandırılırken,

bu rakam bir önceki yıl yüzde 49

civarındaydı. Dolayısıyla her geçen gün

artan saldırılarla karşılaşılan bu dönemde,

hem daha önceden var olan, hem de

güncel teknolojilerle hızla değişen yeni

tehditlere cevap oluşturabilecek proaktif

çözümler ön plana çıkıyor.

hem de ses ile hazırlanan sahte içerikler

yüzünden ciddi güvenlik açıkları yaşanabileceğine

dikkat çeken Sodec Technologies

Genel Müdürü ve Kurucu Ortağı

Hasan Dertli, “Müşterilerin en büyük

beklentisi bir çağrı merkezi ya da müşteri

temsilcisine ulaştıklarında işlemlerinin

kolayca çözülmesi, ancak bunun

yanında güvenlik konusu göz ardı edilebiliyor.

Deepfake ve ses klonlama teknolojilerinin

gerçekçi ses ve yüz manipülasyonlarını

kolayca gerçekleştirebildiğine

tanık oluyoruz. Deepfake teknolojisi,

başkalarının yüzlerini kullanarak işlem

yapılabilmesine olanak sağlıyor. Bunun

kurumlar için olduğu kadar, bireyler için

de büyük bir tehdit oluşturduğunu söylemeliyim.

Özellikle bankacılık ve fintek

alanlarında, başkasının yüzüyle yapılan

işlemler ciddi güvenlik riskleri taşıyor”

dedi.

Sosyal medya kimlik

sahteciliği için en büyük

tehditlerden biri!

Sosyal medyada her şeyi paylaştığımızı

ve güvenli sistemler olmadığında bu

verilerin farklı amaçlarla kullanılabileceğini

belirten Hasan Dertli, “Güvenlik

açıklarına karşı yalnızca kurumların değil,

bireylerin de önlem alması gerekiyor.

Sosyal medyada paylaşılan basit bir fotoğraf

veya ses kaydı bile gelişmiş yapay

zeka teknolojileri sayesinde kimlik sahteciliğinde

kullanılabilecek ciddi bir tehdite

dönüşebilir. Bireysel paylaşımlara

dikkat edilmeli” şeklinde görüş belirtti.

Yapay zeka araçlarının güçlenmesiyle

uzaktan müşteri ediniminin birçok riski

de barındırmaya başladığına vurgu

yapan Hasan Dertli sözlerini şu şekilde

bitirdi: “Banka ve finans kurumları özellikle

pandemiden sonra uzaktan müşteri

edinimi yöntemini yoğun bir şekilde

kullanıyor. Kullanıcıların talepleri de

kurumları daha kolay ve hızlı işlem yapılabilen

altyapılara yönlendiriyor. Hız

ve yapay zeka bir araya gelince müşteri

deneyimi kolaylaşıyor ancak bu durum

siber güvenlik risklerini de beraberinde

getiriyor. Biz Sodec Technologies tam

bu noktada iş ortaklarımıza güvenliği

garanti ederek yapay zekanın getirdiği

tatmin edici müşteri deneyimini sunuyoruz.

Uzaktan veya yerinde fark etmeksizin

müşteri edinimi süreçlerinde

müşteri deneyimi ve güvenlik arasında

mükemmel dengeyi sağlıyoruz. Benzersiz

yapay zeka sistemlerimiz ile deepfake

gibi teknolojiler ile gelecek her türlü saldırıya

karşı müşterilerimizin elini güçlendiriyoruz.”

42

Kurumlar da risk altında

Aynı araştırmaya göre, deepfake içerikler

yüzünden sektörler genelinde, işletmeler

ortalama 450 bin dolar kayıp yaşadı.

Bu işletmelerin yüzde 28’i kayıpların

500 bin dolar seviyesini aştığını bildirdi.

Araştırmada finansal hizmetler sunan

işletmeler ortalama 600 bin dolar kayıp

yaşarken, finteklerin kaybı ise 630 bin

doları geçti.

Özellikle bankacılık tarafında hem video


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Erişilebilir dijital kimlik doğrulamada

stratejik iş birliği

İletişim (çağrı) merkezi ve müşteri deneyimi yönetimi sağlayıcısı Procat Customer

Experience (PCX), Fraud.com ve İHS Teknoloji ortaklığıyla uzaktan kimlik tespitinde

güvenliği üst sıralara taşımaya hazırlanıyor. Fraud.com ve İHS Teknoloji ortaklığında

geliştirilen Bulut KYC Platformu, PCX’in stratejik iş birliğiyle, canlı operatör destekli

Video KYC hizmeti sağlıyor. Bu ortaklık sonucunda fintech, sigorta ve tüm finansal

operasyon şirketlerine MASAK, Merkez Bankası, SPK, BDDK ve BTK gibi düzenleyici

kurumların gerekliliklerine tam uyumlu, güvenli ve erişilebilir bir kimlik doğrulama

altyapısı sunulacak…

Sektör Market

Finansal teknolojiler sektöründe dijitalleşmenin

hız kazanması, kimlik doğrulama

süreçlerinde hem güvenliği hem de

hızı ön plana çıkardı. Bu ihtiyaçtan yola

çıkan Fraud.com ve İHS Teknoloji, geliştirdikleri

Bulut KYC Platformu’nu, PCX

iş birliğiyle canlı müşteri temsilcileri ile

destekli Video KYC hizmetiyle güçlendiriyor.

Alanında uzman üç şirketin bu

stratejik iş birliği; MASAK, SPK, BDDK

ve BTK gibi düzenleyici kurumların belirlediği

standartlara tam uyum sağlayan,

yüksek güvenlikli, ekonomik ve erişilebilir

bir çözüm sunmayı hedefliyor.

Fintech, sigorta ve tüm

finansal operasyon şirketleri

kullanıcı deneyiminde

uluslararası standartlara

erişecek

Finansal hizmetlerde sahteciliğin önlenmesine

yönelik teknolojiler geliştiren

Fraud.com, yapay zekâ ve makine öğrenimi

tabanlı çözümleriyle hem güvenliği

artırıyor hem de kullanıcı deneyimini

iyileştiriyor. İHS Teknoloji ile birlikte

geliştirilen Bulut KYC Platformu; NIST

onaylı yüz tanıma, ISO 30107-3 uyumlu

canlılık tespiti, deepfake analizi, cihaz

parmak izi tanıma, zararlı yazılım tespiti

ve ses tanıma gibi ileri teknolojilerle

donatılmış durumda. Platformun teknolojik

altyapısını tamamlayan en önemli

adımlardan biri ise insan destekli doğrulama

hizmeti. Bu alanda Türkiye’nin

önde gelen çağrı merkezi ve operasyonel

hizmet sağlayıcılarından PCX devreye

girerek, Video KYC süreçlerinde canlı

operatör altyapısını sağlayacak. Böylece

NFC desteği olmayan cihazlar, özel

gereksinimli kullanıcılar veya belge doğrulama

sorunlarının yaşandığı senaryolarda

kesintisiz ve mevzuata uygun

bir kimlik doğrulama süreci mümkün

olacak. PCX, Fraud.com ve İHS Teknoloji’nin

ortak vizyonuyla geliştirilen bu

çözüm sayesinde, Türkiye’deki fintech,

sigorta ve tüm finansal operasyon şirketlerinin

uluslararası güvenlik ve kullanıcı

deneyimi standartlarını yakalaması

hedefleniyor.

Mevzuata uygun, kesintisiz

ve güvene dayalı bir hizmet

Söz konusu iş birliğine dair görüşlerini

dile getiren Procat Group Yönetim Kurulu

Başkanı Tarkan Ersubaşı, “Çağrı

merkezi operasyonları ve yönetimindeki

uzun yıllara dayanan deneyimimizle,

Fintech Sigorta ve Tüm Finansal Operasyon

Şirketlerine sektörünün hızla

değişen dinamiklerine uyum sağlayacak

esnek ve güvenilir çözümler sunuyoruz.

Güçlü teknolojik altyapımız, eğitimli

insan kaynağımız ve mevzuatlara tam

uyumlu süreç yönetimimiz sayesinde,

kimlik doğrulama gibi kritik öneme

sahip operasyonlarda müşterilerimize

kesintisiz, güvenli ve kullanıcı dostu bir

hizmet sunmayı hedefliyoruz. Bu iş birliğiyle

birlikte, dijital dönüşüm yolculuğunda

yerli ve global Fintech Sigorta Ve

Tüm Finansal Operasyon Şirketlerinin

en güçlü destekçilerinden biri olmayı

amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı.

PCX CEO’su Mustafa Murat Gül ise açıklamasında,

finansal teknolojiler alanında

edindikleri bilgi birikimi ve yenilikçi

yaklaşımla iş ortaklarının dijitalleşme

süreçlerine stratejik değer katmayı hedeflediklerini

belirtti. Gül, “Fraud.com

ile gerçekleştirdiğimiz bu iş birliği, sadece

operasyonel mükemmelliği değil,

aynı zamanda müşteri deneyiminde

de sürdürülebilir bir fark yaratma vizyonumuzu

yansıtıyor. Regülasyonlara

tam uyumlu, güvenilir ve ölçeklenebilir

çözümlerimiz sayesinde, Fintech Sigorta

ve Finansal Operasyon Şirketlerinin

dinamik ihtiyaçlarına uçtan uca destek

sağlayacak olmaktan büyük memnuniyet

duyuyoruz” dedi.

IHS Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı

Emre Sayın da ortaklığa dair memnuniyetini

dile getirerek, “Bu iş birliğiyle,

fintechler yasal düzenlemelerle uyumlu

Video KYC hizmetlerine hızlı ve uygun

maliyetle erişim sağlayabilecek. PCX’in

sertifikalı Video KYC personeli, Fraud.

com’un teknolojisi ve IHS Teknoloji’nin

altyapısı sayesinde, fintechlere 7/24 kesintisiz

Video KYC servisi sağlayacağız.”

şeklinde konuştu.

IT network

43


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Sıradaki hedef siz olabilir misiniz?

Bir arkadaşımız, aile üyemiz ya da iş arkadaşımızın çevrimiçi hesaplarından birinin

ele geçirildiği haberini aldığımızda ilk önce onlar için endişeleniyoruz. Ancak çok

geçmeden, başka bir soru da ortaya çıkıyor: Ben de risk altında olabilir miyim? Siber

güvenlik şirketi ESET dijital dünyada sıklıkla karşılaşılan bu tür güvenlik olaylarını ve

bireyler üzerindeki etkilerini inceledi, alınması gereken önlemleri sıraladı…

Sektör Market

IT network

Birbirine bağlı dijital dünyamızda, güvenlik

ihlalleri genellikle yaşandığı mecraya

da tek bir kişiyle ile sınırlı kalmıyor,

kurbanın kişisel ağındaki diğer kişileri

de vurabiliyor. Bu nedenle, bu riskin farkında

olmak kişisel siber farkındalığınızın

bir parçası olmalı. Siber suçlular,

tanıdığımız birinden geliyormuş gibi görünen

mesajların doğal olarak ilk şüpheciliğimizi

atlatabileceğini çok iyi bilirler.

Sadece teknik açıklardan değil, özellikle

kişisel ağlarımızda var olan güven de

dahil olmak üzere bizi insan yapan bazı

şeylerden faydalanma konusunda ustadırlar.

Bir kişinin WhatsApp hesabını,

e-postasını veya sosyal medya profilini

ele geçirebilen bir saldırgan güçlü bir

kaldıraç elde eder: Kişi listesindekilerin

kurbana dönüş yapacağını bildikleri için

de tüm bunları kurban gibi görünerek

yapar. Bu bakış açısından, birçok başka

insanı kimlik avı web sitelerini ziyaret

etmeye ikna edebilir, onları her türlü dolandırıcılığın

içine çekebilir, bilgi çalan

kötü amaçlı yazılımlar dağıtabilir veya

sosyal medya akışlarında spam yayımlayabilirler.

çevrelerindeki birinin bilebileceği belirli

ayrıntılara atıfta bulunan ısmarlama dolandırıcılıklar

oluşturmak için silah olarak

kullanılabilir. Paylaşılan hesapların

veya diğer dijital alanların tehlikesini de

göz önünde bulundurun. Hacklenen kişiyle

daha önce yayın hizmetlerine veya

diğer çevrimiçi araçlara erişimi paylaştınız

mı?

Parolaları yeniden kullanma eğilimimiz

göz önüne alındığında saldırganlar yıllardır

oturum açma bilgilerini topluyor

ve bunları kimlik bilgisi doldurma saldırılarının

bir parçası olarak diğer çevrimiçi

hizmetlerdeki hesapların kontrolünü

ele geçirmek için kullanıyorlar.

Çevrenizden birinin bilgilerinin ele

geçirildiğini öğrendiğinizde yapmanız

gerekenler

* Öncelikle, diğer doğrulanmış kanallar

aracılığıyla onlara ulaşmayı ve henüz

olayın farkında olmayabilecekleri için

durum hakkında onları uyarmayı düşünün.

* Tüm değerli hesaplarınızdaki güvenlik

ayarlarını gözden geçirin.

* Güvenilir bir parola yöneticisi tarafından

rastgele oluşturulan parolalar veya

güçlü ve benzersiz parolalar kullandığınızdan

emin olun.

* İki faktörlü kimlik doğrulama da tartışılmaz

bir savunma hattıdır. Parolanız

ele geçirilse bile özellikle bir donanım

güvenlik anahtarı veya özel bir kimlik

doğrulama uygulaması kullanıyorsanız

ekstra kimlik doğrulama katmanı davetsiz

misafirleri uzak tutabilir.

* Yakın zamanda arkadaşınızın cihazında

çevrimiçi hesaplarınızdan herhangi

birine giriş yaptıysanız arkadaşınıza

bağlı tüm hesaplar, cihazlar veya ağlar

için izinleri iptal edin. Oturum açma bilgilerini

değiştirin, hesabınızdaki etkinlikleri

gözden geçirin ve şüpheli etkinliklere

dikkat edin.

* Kendi dijital alışkanlıklarınızı gözden

geçirerek dijital ayak izinize dikkat edin.

Çevrimiçi ortamda, özellikle de sosyal

medyada ne kadar kişisel bilgi paylaştığınızı

düşünün.

* Kişisel bilgilerinize atıfta bulunsa bile

acil mesajlara şüpheyle yaklaşın. Saldırılar,

sesleri, görüntüleri ve hatta videoları

taklit edebilen yapay zekâ odaklı araçlarla

giderek daha sofistike hâle geliyor

ve gerçekmiş gibi görünmelerini sağlıyor.

* Dark web, çalınan kimlik bilgilerinin ve

kötü amaçlı yazılım kitlerinin genellikle

alınıp satıldığı yerdir. Zamanında harekete

geçebilmeniz için kişisel bilgileriniz

konusunda sizi uyaracak bir dark web

tarama hizmeti kullanın.

* Cihazlarınıza saygın bir güvenlik yazılımı

yüklemek, sizi çevrimiçi her türlü

tehdide karşı güvende tutmak için uzun

bir yol kat etmenizi sağlayacaktır.

44

Özel bilgiler silah hâline

gelebilir

Dolandırıcılar birinin hesabına erişerek

insanların özel konuşmalarının ve paylaşılan

geçmişlerinin geniş arşivlerine giriş

yapabilirler. Bu kişisel bilgi hazinesi,

insanların hayatlarından yalnızca kendi


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Geleceğin konuk ağırlama teknolojileri

Protel Teknoloji Günleri’nde konuşuldu

35 yılı aşkın süredir otel, restoran, kafe, bar, pastane ve plaj işletmeleri için

teknolojik çözümler sunan Protel tarafından 15 Nisan’da düzenlenen Protel Teknoloji

Günleri, turizm profesyonellerini bir araya getirdi. Konaklama sektöründeki dijital

dönüşümün bugünü ve yarınının masaya yatırıldığı etkinlikte, bulut dönüşümünde

kilit rol oynayan, dünyanın en güvenli otel yönetim sistemlerinden Opera Cloud

tanıtıldı…

Yapay zeka destekli çözümlerden akıllı

otellere, bulut tabanlı sistemlerden sürdürülebilir

dijital altyapılara kadar geleceğin

konuk ağırlama teknolojilerini sektöre tanıtmak

ve deneyimleme imkânı sunmak

amacıyla düzenlenen Protel Teknoloji Günleri,

15 Nisan Salı günü İstanbul’da CVK

Park Bosphorus Hotel’de gerçekleşti. Türkiye’nin

turizm profesyonellerini, konuk

ağırlama teknolojilerinde dünyanın lider

markalarıyla buluşturan etkinlikte, Oracle

ve Interel gibi global teknoloji devlerinin

temsilcileri ağırlandı.

Etkinliğin açılış konuşmasını Protel Pazarlama

Direktörü Mehmet Emin Çangal

gerçekleştirdi. Protel Satış Direktörü Fatih

Tenel ise Protel ile Konuk Ağırlama Sektörü

Trendleri ve Geleceği sunumunu yaptı.

Protel’in 36 yıllık tecrübesiyle geliştirdiği

çözümleri ve sektöre yön veren vizyonunu

paylaşan Fatih Tenel konuşmasında,

Protel’in sektöre sağladığı katma değeri şu

sözlerle vurguladı: “Protel olarak otelcilik

sektörüne yalnızca teknoloji sunmuyor,

dijital dönüşüm yolculuğunda gerçek bir

çözüm ortağı oluyoruz. Protel’in, gerek

Simphony Cloud gerekse OPERA Cloud ile

sektöre sağladığı bulut çözümleri; otel ve

restoranların dijital dönüşümünü hızlandırırken

aynı zamanda daha düşük yatırım

maliyeti, enerji tasarrufu ve bilgi işlem süreçlerinde

sadeleşme gibi önemli avantajlar

sunuyor. Çözümlerimizle müşterilerimizin

operasyonel verimliliklerini artırıyor, misafir

deneyimini en üst düzeye taşıyoruz.”

Etkinlik kapsamında Oracle Hospitality

Stratejik Müşteri Yöneticisi Hasan Barakat,

Oracle ile yapay zeka tabanlı çözümler

ve bulut dönüşümünün yıldızı Opera

Cloud sistemini anlattı. Etkinliğin bir diğer

konuşmacısı Interel Bölge Satış Direktörü

Mohanned Hamzeh, Interel ile Akıllı Oteller

üzerine bir konuşma gerçekleştirdi.

Etkinlikte deneyim alanları da yer aldı

Etkinlik fuaye alanında kurulan demo

alanlarında Interel, Simphony Cloud ve

Opera Cloud teknolojileri katılımcıların incelemesine

sunuldu. Katılımcılar, ürünleri

deneyimleyerek teknik ekiplerle birebir görüşme

imkânı da buldu.

Sektör Market

IT network

Rekabetin Yeni Şifresi:

Sürdürülebilir ve Dijital KOBİ’ler

DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay, KOBİ’lerin sürdürülebilirliği benimsemesinin

rekabet avantajı sağlayacak en kritik adımlardan biri olduğunu belirterek, KOBİ’ler

için sürdürülebilirliğin bir tercih değil, rekabet avantajı olduğunu ve dijitalleşmenin

bu dönüşümün en güçlü anahtarı olduğunu açıkladı…

Küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ’ler),

ekonomik büyümenin ve istihdamın bel

kemiğini oluşturuyor. Ancak sürdürülebilirlik

konusundaki farkındalıkları ve dönüşümleri,

büyük ölçekli firmalara kıyasla

daha yavaş ilerliyor. Günümüz iş dünyasında

rekabet avantajı elde etmek isteyen

KOBİ’ler için sürdürülebilirlik artık bir seçenek

değil, zorunluluk haline geliyor.

DİA Yazılım Genel Müdürü Suha Onay,

KOBİ’lerin sürdürülebilirlik yolculuğunda

dijitalleşmenin önemine dikkat çekerek,

“Teknoloji ve dijital dönüşüm, işletmelere

hem maliyet avantajı hem de çevresel sürdürülebilirlik

sağlıyor. KOBİ’lerin dijital

araçları kullanarak süreçlerini optimize

etmeleri, yalnızca iş verimliliklerini artırmakla

kalmayacak, aynı zamanda yeşil

ekonomi içinde daha sağlam bir yer edinmelerine

de yardımcı olacak” dedi.

KOBİ’lerin sürdürülebilirlik yolunda önlerindeki

en büyük engellerden biri kaynak

eksikliği olarak görülse de, akıllı teknolojiler

ve otomasyon sayesinde bu bariyerler

aşılabilir. Bulut tabanlı ERP çözümleri, dijital

fatura sistemleri ve süreç otomasyonu

gibi teknolojiler, işletmelerin karbon ayak

izlerini azaltmalarına, enerji verimliliğini

artırmalarına ve uzun vadede daha sürdürülebilir

bir iş modeli oluşturmalarına

yardımcı oluyor.

Onay, DİA Yazılım olarak KOBİ’lerin dijital

dönüşümünü destekleyerek sürdürülebilir

bir gelecek inşa etmelerine katkıda bulunmaya

devam ettiklerini belirtti.

45


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

Galata Wind ilk yurt dışı yatırımını

Almanya’da gerçekleştiriyor

Galata Wind 22 MW’lık bir Güneş Enerji Santrali projesiyle Almanya’nın güneyinde

Agri-PV (Tarım GES) ve Batarya ünitesi inşaatına başlayacak…

Sektör Market

IT network

Yenilenebilir enerji alanında global bir

oyuncu olma hedefiyle faaliyetlerini

sürdüren Galata Wind, yurt dışındaki

yenilenebilir enerji yatırımlarını koordine

etmek ve yatırım stratejilerini hayata

geçirmek amacıyla kurduğu %100 bağlı

ortaklığı Galata Wind Energy Global

B.V.’nin Avrupa’da sürdürdüğü proje geliştirme

faaliyetleri kapsamında ilk adımını

attığını açıkladı.

Bu kapsamda, Galata Wind Energy Global

B.V.’ye bağlı olarak Almanya’da faaliyet

gösteren %100 bağlı ortaklığı SunSpark

GmbH tarafından detaylı inceleme

(Due Diligence) süreçleri başarıyla tamamlanarak

22 MW kapasiteli Güneş

Enerji Santrali (GES) projesinin devir

işlemleri gerçekleştirildi.

Almanya’nın güneyinde hayata geçirilecek

olan santral, Tarım GES (Agri-PV)

ve Batarya Ünitesi inşaatını kapsayacak

şekilde planlandı. Devir işlemlerinin ardından,

devam eden izin süreçlerinin

kısa sürede tamamlanması ve santralin

inşaata hazır hale getirilmesi hedefleniyor.

Galata Wind’in Avrupa’da sürdürdüğü

proje geliştirme faaliyetleri kapsamında

ilk ve önemli adımı attığını belirten ve

değerlendirmede bulunan CEO’su Burak

Kuyan şu açıklamada bulundu; “Bu proje,

2025-2027 arası yurt dışı yatırım vizyonumuz

olan 300 MW’lık kapasitenin

faaliyete geçmesine ve global bir oyuncu

olma hedefimize önemli bir katkı sağlamasından

dolayı büyük bir memnuniyet

duyuyoruz. 2025 yılında da büyüme

stratejimiz kapsamında yatırımlarımızı

hızlandırarak sürdüreceğiz. Yurt içi ve

yurt dışında satın alma fırsatlarını yakından

takip ederek, yenilenebilir enerji

alanındaki konumumuzu her geçen gün

daha da güçlendiriyoruz. 2030 yılına kadar

yurt dışındaki projelerimizle birlikte

yenilenebilir enerji kapasitemizi 1.000

MW’ın üzerine çıkarmayı ve böylelikle

global bir oyuncu olma hedefimizi gerçekleştirmeyi

amaçlıyoruz.”

Dijital paralar ticareti daha verimli hale getirme

potansiyeli taşıyor

PayCO Genel Müdürü Fevzi Utku Kılıç, dijital paraların yaygınlaşmasının, işlem

maliyetlerini düşürerek, ticareti daha verimli hale getirme potansiyeli barındırdığını

açıkladı…

46

PayCO Genel Müdürü Fevzi Utku Kılıç,

“Dijital paraların yaygınlaşması, finansal

sistemlerde daha hızlı, güvenli ve

erişilebilir işlemler sunarak finansal katılımı

artıracaktır.“ dedi.

Dijital paraların yaygınlaşmasının

olumlu yanlarından bahseden Kılıç,

“Dijital paralar küresel ekonomiyi hızlandırarak,

işlem maliyetlerini düşürerek,

ticareti daha verimli hale getirme

potansiyeli barındırıyor. Ancak, yüksek

volatilite, düzenleyici belirsizlikleri gibi

sorunlar bu potansiyelin önünde engel

oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerde

ise finansal erişimi artırarak bankacılık

sistemi dışındaki bireyler için fırsatlar

yaratabilir. Gelişmekte olan ülkelerin,

doğru yatırımlar ve politikalarla bu

dönüşümden büyük fayda sağlaması

mümkün olacak.” şeklinde konuştu.

Dijital paraların yaygınlaşmasıyla artan

güvenlik problemleri için de uyarılarda

bulunan Kılıç, “Dijital paraların yaygınlaşmasıyla

birlikte siber güvenlik tehditleri

de artmakta. Bu tehditlerle başa

çıkmak için güçlü şifreleme yöntemleri,

güvenli kripto cüzdanları kullanılmalıdır.

Kullanıcıların farkındalığını artırmak

için eğitim çalışmaları ve bilgilendirme

programları düzenlenmelidir.”

diyerek sözlerini bitirdi.


BİL Gİ TEK NO LO Jİ LE Rİ DER Gİ Sİ

ITnetwork

TCL Türkiye, 2024’te QD-Mini LED TV

satışlarını %118 arttırdı

Global teknoloji şirketi TCL, Türkiye’deki faaliyetlerinde 5’inci yılını geride bırakırken

2020 yılından bu yana iş hacmini 12 kat artarak 400 binin üzerinde haneye girerek

1 milyondan fazla kişiye ulaştı. Türkiye’de TV pazarının gerilediği 2024’te %25 gibi

önemli bir oranda büyüyen TCL, 2025 yılında satış hacmini 2 katına çıkarmayı

hedefliyor…

Sektör Market

IT network

Dünyanın en büyük ikinci TV markası

TCL Electronics, 2024 yılı sonuçlarını

ve 2025 yılı hedeflerini açıkladı. Türkiye

pazarında başarı dolu 5 yılı geride bıraktıklarını

belirten TCL Electronics Türkiye

Genel Müdürü Timo Xu, markanın 5

yıllık performansını, Türkiye pazarına

yönelik hedeflerini ve stratejilerini değerlendirdi.

Türkiye faaliyetlerine 2020’de başladıklarını

ve o günden bu yana kayda değer

başarılara imza attıklarını söyleyen

Timo Xu, “Bugün TCL Türkiye olarak

sadece Türkiye ile sınırlı kalmayıp buradaki

yapılanmamızı bölgesel bir merkez

haline getirdik. TCL’in Orta Doğu

ve Afrika gölgesindeki en büyük pazarı

olan Türkiye, aynı zamanda bölgedeki

10 ülkenin operasyonlarının yönetildiği

bölgesel bir merkez haline geldi.

TCL, Türkiye’de 5 yılda 12

kat büyüdü 400.000 haneye

ulaştı

2020 yılından bu yana TCL’in iş hacmini

12 kat artırarak 400.000’in üzerinde haneye

ulaştıklarının altını çizen Timo Xu,

bu, ürünlerle Türkiye’de 1 milyondan

fazla kişiye TCL markasıyla dokunduklarını

söyledi.

Ülke pazarına ilk girdiğimizde sınırlı sayıda

50-55” model seçeneğiyle başlamıştık,

ancak şu anda TV ürün gamımızı

32” ile 115” arasında değişen 129 farklı

ürüne kadar genişlettik. Sadece TV tarafında

atılımlar yapmakla kalmadık ve

yeni nesil klimalar, soundbar’lar ve diğer

ev ürünlerimizi de Türkiye’de tüketici ile

buluşturuyoruz” dedi.

Türkiye’de 2024’te %25

büyüdük, 2025’te hacmimizi

ikiye katlayacağız

2024 yılı için değerlendirmeler de yapan

Timo Xu; “Global pazarda olduğu gibi

Türkiye’deki başarıda da en büyük katkıyı

yüksek teknolojiye sahip QD-Mini

LED TV’lerimiz sağladı. QD-Mini LED

TV satışlarımızı Türkiye’de geçen yıla

oranla yüzde 118 arttırma başarısı gösterdik.

75 inç ve üzeri ekran boyutuna

sahip TV’lerin oluşturduğu XL kategorisinde

de güçlü varlığımızı sürdürüyoruz

ve 2024 yılında bu ürün grubunda yüzde

74 büyüme elde ettik.”

Yılı başarılı biçimde geride bıraktıklarını

söyleyerek sözlerini sürdüren Timo Xu,

“Türkiye’de beş yıldır sürdürdüğümüz

güçlü varlığımızı bu yıl daha da güçlendirdik.

Türkiye’de TV pazarı yılı düşüşle

kapatırken, rekabetin yoğun olduğu bir

pazarda bizim için önemli bir performans

göstergesi olan yüzde 25 gibi ciddi

bir büyüme oranı yakaladık. Bu başarıyı

aynı kararlılıkla sürdürmeye kararlıyız.

2025 yılı için iddialı hedeflerimiz var ve

2024 yılında ulaştığımız 210 binlik satış

hacmini 2025 yılında ikiye katlamayı hedefliyoruz.

Tıpkı global pazarda olduğu

gibi liderlik hedefiyle için çalışıyoruz.

Mayıs ayında satışa sunacağımız yeni

ürünlerimiz bu yolculukta bize önemli

bir ivme kazandıracak.’ şeklinde konuştu.

TCL, 29 milyon sevkiyat ile

Globalde rekor kırdı

TCL’in global TV sevkiyatı 2023 yılına

göre yüzde 14,8’lik artışla 29 milyon

adede ulaştı ve bu alanda şirket kendi rekorunu

tazelemiş oldu. TCL, büyük boy

ve QD-Mini LED TV satışlarının artmasıyla

önemli bir pazar payı elde ederken,

QD-Mini LED TV’nin küresel sevkiyatları

yıllık bazda yüzde 194,5 arttı. TCL,

büyük ekran TV kategorisindeki artan

satışlarıyla Kuzey Amerika, Avrupa ve

gelişen pazarlarda önemli bir pazar payı

kazandı. Öte yandan TCL’nin panel birimi

TCL CSOT, 2024 yılını TV panel pazar

payında dünya çapında ikinci sırada tamamlama

başarısı gösterdi.

47




Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!