08.08.2025 Görüntülemeler

NARKOZ SAĞLIK DERGİSİ 35.SAYISI SİZLERLE..

NARKOZ SAĞLIK DERGİSİ 35.SAYISI SİZLERLE..

NARKOZ SAĞLIK DERGİSİ 35.SAYISI SİZLERLE..

SHOW MORE
SHOW LESS

PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!

SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.

1 Temmuz / Ağustos / Eylül 2025


2 3

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



4 5

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



İÇİNDEKİLER

ŞEHİTKAMİL’DE GENÇLERİ VE ANNELERİ MUTLU EDEN PROJELER

Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, sosyal belediyecilik anlayışı

çerçevesinde vatandaşların ihtiyaç duyduğu projelerle halkın gönlüne

dokunuyor. Şehitkamil’de yaşlı, genç, çocuk demeden birçok yaş grubuna

yönelik projeler kazandıran Yılmaz, GÖLBUCKS Kafe ve Çocuk Etkinlik

Merkezleri ile gençlerin ve ailelerin yaşamını kolaylaştırdı.

30

TEMMUZ / AĞUSTOS / EYLÜL

İ ÇERİ KLER

24

20

16

12

PROSTAT KANSERİ

GÜLÜŞÜNÜZ SAĞLIĞINIZIN AYNASI:

PROTEZ DİŞ TEDAVİSİNDE

MODERN YAKLAŞIMLAR

2 025

ORTEZ PROTEZ

MERKEZİ

DEPREMZEDELERE

UMUT OLUYOR

6 Şubat 2023’te 11 ilde yalnızca

binaların değil, insanların hayatlarını

da geri dönülemez şekilde sarsan

yıkıcı depremlere karşı Gaziantep

Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de bir

ilki gerçekleştirdi. “Buğday Tanesi

Protez Ortez Yapım ve Uygulama

Merkezi” ile depremde uzuv kaybı

yaşayan bireyler için yeni bir hayatın

kapılarını aralandı.

Prostat kanseri, erkeklerde

akciğer kanserinden sonra dünya

genelinde en çok görülen ikinci

kanser türüdür. Sık idrara çıkma,

idrar yaparken zorlanma, ağrı gibi

belirtilerle kendini gösteren

prostat kanserinde hastaya

multidisipliner yaklaşımla tedavi

seçenekleri sunulmaktadır.

26

18

ORTOPEDİ UZMANI

OP. DR. METİN SEYRAN

HATEM HASTANESİ’NDE

GÜLÜMSEMELERİN GİZLİ MİMARI:

DİŞ TEKNİSYENİ OKTAY SUCULAR

& NOVA DENTAL ATELİER

Nova Dental Atelier, Cdt.

Oktay SUCULAR

liderliğinde geniş

kadrosuyla iş dünyasında

dijital hayatın en yenilikçi

teknolojilerine ulaşarak;

hekim ve hastalarına

mükemmeli hedefleyen

yüksek kalite çözümler

sunmayı amaçlamaktadır.

Hekim kadrosu ve branş

çeşitliliğini her geçen gün

artıran Gaziantep Özel

Hatem Hastanesi, Ortopedi

ve Travmatoloji Uzmanı Op.

Dr. Metin Seyran’ı

kadrosuna dahil etti.

KADIN HASTALIKLARI

VE DOĞUM UZMANI

OP. DR. SONAY ÖZTAŞ

ANKA HASTANESİ’NDE

Kadın sağlığı alanında deneyimli hekim

kadrosunu güçlendirmeye devam

eden Gaziantep Özel ANKA

Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve

Doğum Uzmanı Op. Dr. Sonay

ÖZTAŞ’ı bünyesine kattı.

MEDICAL POINT

GAZİANTEP

HASTANESİ’NDEN

Göz Sağlığına Yüksek

Teknoloji Yatırımı

Göz sağlığında devrim niteliğinde

iki yeni teknoloji artık Medical

Point Gaziantep Hastanesi’nde.

Diş kayıpları, yalnızca estetik

değil aynı zamanda fonksiyonel

ve psikolojik sorunlara da yol

açabilen önemli bir sağlık

KAŞLARINIZA DOĞAL MUCİZE,

problemidir. Günümüzde protez

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ELİF KAPLAN DOKUNUŞU

diş tedavileri, estetik ve

Şahinbey Araştırma ve Uygulama

Güzellik Uzmanı ve Yazar Elif Kaplan,

fonksiyonelliği bir araya getiren

Hastanesi Çocuk Hastanesinde, uzun

dokunduğu kaşlarla, yüzlerle, çiftlerle

modern yaklaşımlarla hem

bir aranın ardından 85’inci

ve kalplerle fark yaratmaya devam

yaşam kalitesini artırmakta hem

Hematopoetik Kök Hücre

ediyor. Elif Kaplan ile siz de kendi

de hastalara güvenli bir gülüş

Transplantasyonu (kemik iliği nakli)

kaşlarınızı yeniden kazanabilirsiniz,

6 kazandırmaktadır.

başarıyla gerçekleştirildi.

üstelik doğal yollarla.

7

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025

22

23

KADIN HASTALIKLARI

VE DOĞUM UZMANI

PROF. DR. AYŞE

GÜLER ANKA’DA

Kadın hastalıkları ve doğum alanında

20 yılı aşkın tecrübesiyle tanınan

Prof. Dr. Ayşe Güler, Gaziantep

Özel ANKA Hastanesi Kadın

Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde

hasta kabulüne başladı.

38

GAÜN ÇOCUK

HASTANESİNDE BAŞARILI

KEMİK İLİĞİ NAKLİ

SAĞLIK BAKANI PROF. DR. KEMAL MEMİŞOĞLU’NDAN

DR. BEYTULLAH ŞAHİN VE EKİBİNE TEŞEKKÜR BELGESİ

34

32

20

“Normal Doğum Eylem Planı

Değerlendirme Toplantısı”, Sağlık Bakanı

Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun ev

sahipliğinde, AK Parti Grup Başkanvekili ve

Ankara Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta’nın

katılımıyla Ankara’da, Sağlık Bakanlığı

Bilkent Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.

Toplantıya Bakanlık merkez teşkilatı

yöneticileri ile birlikte 81 ilin İl Sağlık

Müdürlüklerinde görev yapan eylem planı

koordinatörleri katılım sağladı.

“HAYATLA ÖLÜM ARASINDA”

GAZİANTEP ŞEHİR HASTANESİ’NDE

TRAVMA SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ

Gaziantep, tarihi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra

sağlık alanındaki atılımlarıyla da dikkat çekmeye

devam ediyor. Bu gelişimin son örneklerinden biri,

Gaziantep Şehir Hastanesi ev sahipliğinde ve

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi iş

birliğiyle düzenlenen “Hayatla Ölüm Arasında:

Travma Sempozyumu” oldu. Etkinlik, bölgedeki sağlık

profesyonelleri için hem bilimsel hem de pratik

açıdan önemli kazanımlar sundu.

36



İMTİYAZ SAHİBİ

Mezine SIRAKAYA

SORUMLU YAZI İŞLERI MÜDÜRÜ

Mezine SIRAKAYA

HUKUK DANIŞMANI

Av. Zafer TEMUR

YAYIN KURULU

Dr. Cengiz BAYRAM

Uzm. Dr. Ahmet Şükrü DENKER

Mehmet Emin TATLI

DİZGİ TASARIM

Atakan CEHRİ

YÖNETİM YERİ

a j a n s

İncilipınar Mah. 36016 Nolu Sk.

Ali Api Apt. Sit. No: 2/C

Şehitkamil/Gaziantep

BASKI

İHLAS GAZETECİLİK

TEL: 0212 454 30 00

Dergide yayınlanan tüm reklam tasarım ve

haber metinleri Başak Ajans’a aittir.. İzinsiz

alıntı yapılıp çoğaltılamaz.

Dergide yer alan köşe

yazılarından, köşe yazarları sorumludur.

narkozhaber@hotmail.com

narkozhaber@mynet.com

www.narkozgazetesi.com

Sayı: 35 Yıl: 9

Yerel Süreli Yayın

Narkoz Haber Gazetesi

ücretsiz ekidir.

0 535 511 01 95

0 342 232 42 43

Mezine Sırakaya - Gazeteci - Yazar

ÇÖP ATMA CEZASI UYGULANMALI

Son yıllarda çöplerin ve plastik atıkların dünyamızda neden olduğu tahribata yakından tanık

oluyoruz.

Tanık olmakla kalmıyor bireysel olarak “Ne yapabiliriz?” sorusunun peşine düşen duyarlı bazı

vatandaşlar elinden geldiğince çevreyi temizlemeye çalışıyor. Ancak yeterli olmuyor.

Geçtiğimiz günlerde İtalya’ya gittim. O kadar çok şaşırdım ki! Sokakta hiç çöp yok. Pırıl pırıl. Çünkü

yere çöp atmanın cezası var. Kendinizi o kadar çok huzurlu hissediyorsunuz ki temizlik sağlıklı

yaşam için olmazsa olmaz diyorsunuz.

Elbette ki bu farkındalığın ülkemize de uygulanması için yetkililerin, yasalar kapsamında var olan

ancak uygulanmayan cezaları uygulaması şart.

Türkiye’de yasal olarak ceza var ancak uygulanmıyor

İngiltere’de sokağa izmarit atmanın cezası olduğu gibi para cezasını ödemeyen kişiler yargılanıyor

ve genellikle sokakları temizleme cezası alıyor. Belediyeler tarafından toplanan bu cezaların

15 gün içinde ödenmemesi halinde, dava açılıyor, cezanın miktarı artırılabiliyor.

İngiltere’de de çevreyi kirletmenin caydırıcılığını artırmak için cezaların arttırılması gündemde.

İtalya da hem çevre hem de hava kirliliğiyle etkin mücadele eden ülkelerden. “Yeşil ekonomi”

yasası kapsamında yere izmarit atmanın cezası 300 euro’dan başlarken, sakız, kağıt parçası gibi

çöpleri atmak da 30 ila 150 euro arasında cezalandırılıyor.

2018 yılının başı itibariyle Türkiye’de ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından umuma açık

yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere 6 bin 923 lira ceza uygulanmak zorunda.

Nereye baksanız çöp. Bu şehirde ve diğer şehirde yaşayan vatandaşların bu konuda

sorumluluklarının olduğunu bilmesi gerekiyor. Çevre kirliliği ve hava kirliliğini önlemenin tek yolu

caydırıcı cezalar.

Gaziantep’te belediyeler bu cezayı kısmen de olsa uygulamaya başladı. Henüz bu cezaların sonuçları

hissedilmese de gelecek günlerde cezalar arttıkça vatandaşlar yerlere çöp atmayacaktır.

Singapur bu konuda çok sert

“Yere çöp atmak yasaktır” sözünün hakkını vererek uygulayan ülkelerden biri de Singapur.

Eğer bu bilgiye rağmen yere çöp atmayı kafanıza koyduysanız, cebinizdeki bin dolarla vedalaşmaya

da hazır olun.

Ülkede yere tükürmenin, uyuşturucu kullanmanın ve tuvaletleri kirli bırakmanın katı cezaları var.

Özellikle, uyuşturucuyla alakalı davalar, idam cezasıyla bile sonuçlanabiliyor. Kirli arabaların üzerine

“beni yıka” yazmayı seviyor olabilirsiniz ama kötü haber: Singapur’da arabaları kirli bırakmanın

ve üzerine yazı yazmanın da cezası var.

Japonya Çarşı esnafı ise etrafta çöp olmasa da gönüllü olarak mağazasının önünü ve yan sokakları

süpürür.

Bununla birlikte, merkezi caddeler, parklar ve toplu taşıma durakları gibi yerlerde “çöp ve izmarit

atmanın cezası 2.000 Yen’den başlıyor” şeklinde uyarı levhaları bulunur.

Umarım ülkemizde de bu konuda duyarlı birer vatandaş olma bilincine erişiriz.

Sağlıcakla kalın!

8 9

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



10 11

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR’DEN 40 YENİ SPOR TESİSİ!

ORTEZ PROTEZ MERKEZİ

DEPREMZEDELERE UMUT OLUYOR

6 Şubat 2023’te 11 ilde yalnızca binaların değil, insanların

hayatlarını da geri dönülemez şekilde sarsan yıkıcı depremlere

karşı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de bir ilki

gerçekleştirdi. “Buğday Tanesi Protez Ortez Yapım ve

Uygulama Merkezi” ile depremde uzuv kaybı yaşayan bireyler

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi

tarafından 9 yılda şehre 40 spor tesisi

kazandırıldı. “Spor şehri Gaziantep” mottosundan

hareket ederek Gaziantep’in

günlük yaşamında sporu ve hareketli

yaşamı daimi kılmayı amaçlayan Gaziantep

Büyükşehir, yeni spor tesislerinde

20’nin üzerinde farklı branşta yüzbinlerce

Gazi şehirli sporsevere hizmet veriyor.

Bu kapsamda Beykent, Dumlupınar, Ertuğrul

Gazi, Fıstıklık, İncilikaya, Mehmet

Vehbi Dinçerler, Kuzeyşehir, Perilikaya,

Talat Özkarslı, Ulaş, Yeşilevler, Alaeddin

Yavaşça gibi çok amaçlı spor salonlarında

bir yıl içerisinde badminton, basketbol,

güreş, halter, judo, karate, masa tenisi,

kick boks, may thai, okçuluk, tekvando,

voleybol, akıl ve zeka oyunları, jimnastik,

futsal, zumba ve flor curling gibi farklı

branşlarda yaklaşık 50 bin kişiye hizmet

verildi.

Spor salonlarına gösterilen ilgiyi yüzme

havuzları izledi. Buna göre, Yeditepe,

Kamil Ocak, Gazikent, Gaziler, Ertuğrul

Gazi, 8 Şubat, Nizip Mustafa Cengiz,

Oğuzeli, Karkamış, Araban, Nurdağı ve

İslahiye yüzme havuzlarında ise yine

50 binin üzerinde Gazi şehirliye 1 yıl

içerisinde çeşitli yüzme eğitimleri ve spor

yapma imkanı tanındı.

Gaziantep Büyükşehir’e bağlı Hasan

Doğan, Hasan Celal Güzel, Batur ve

Gazikent futbol sahalarında da yaklaşık

5 bin kişiye belli yaş kategorilerine göre

antrenörler eşliğinde antrenman fırsatı

sunuldu. Öte yandan Doğa akademisi,

Erikçe Macera Parkı ile Gizem Doğan

Yaşayarak Öğrenme Merkezi gibi sağlık

ve çevre dostu temalı alanlarda sosyal ve

sportif aktivitelerle uzun yaşamın ve gelecek

nesillere temiz bir dünya bırakmanın

sırları paylaşılıyor.

Yeni dönemde ise 10 yeni

spor salonunu vatandaşların

hizmetine sunacak. Şehir

merkezinde 3 bin kişi kapasiteli

Kamil Ocak Çok Amaçlı Spor

Salonu, engelli vatandaşların

yararlanabileceği Engelsiz Spor

Salonu yapılacak. Futbolun

gelişmesi için amatör futbol

kulüplerinin kullanacağı Amatör

Futbol Kompleksi hizmete

sunulacak.

için yeni bir hayatın kapıları aralandı.

DEPREMIN ardından hızla

harekete geçen Gaziantep

Büyükşehir Belediyesi,

“Asrın Felaketinde

Engelleri Birlikte Aşıyoruz” projesiyle

kalıcı engelli hale gelen bireylerin

hayatlarını kolaylaştırmak için

medikal malzeme ve protez

desteği sağlamaya başladı. Proje

kapsamında, akülü ve manuel

tekerlekli sandalyelerden walker’lara,

hasta yataklarından denge

bastonlarına kadar birçok medikal

malzeme ücretsiz olarak dağıtılıyor.

Merkezde ayrıca ampütasyon

ameliyatı geçiren bireylerin

yaralarının iyileştirilmesinden

protezlerin hazırlanmasına, protez

sonrası fizik tedaviye kadar her

aşama uzman bir ekip tarafından

titizlikle yürütülüyor.

Gaziantep Büyükşehir Belediye

Başkanı Fatma Şahin’in, “Eliniz,

kolunuz, ayağınız oluyoruz” sözleriyle

tanımladığı bu proje kapsamında

toplamda 12 bin 338 kişiye medikal

malzeme ve protez desteği

hedefleniyor. Şu ana kadar, 11 farklı

ilden bin 230 engelli bireyin hayatına

dokunuldu. Her biri için özel olarak

üretilen ortez ve protezler, onları

yeniden hayata bağladı.

Projenin hayata geçtiği 826

metrekarelik merkez, yalnızca

Türkiye değil, uluslararası yardım

kuruluşlarının da desteğiyle büyüyor.

Hibe destekleriyle donatılan merkez,

modern teknolojiyi kullanarak

bireylerin fiziksel ve ruhsal

bütünlüğünü korumayı amaçlıyor.

Depremler sonrası “Eliniz, Kolunuz,

Ayağınız Oluyoruz” Projesi

kapsamında Gaziantep ve çevre

illerde engelli afetzedenin yaşamına

dokunan merkez, sadece fiziksel

ihtiyaçlar doğrultusunda çalışmayıp

psiko-sosyal destek de sağlıyor.

Danışanların ruhsal ve duygusal

ihtiyaçlarını da gözetip bütüncül

bir iyileşme süreci sunan merkez

bölgede bu yöndeki ihtiyaçlara da

çözüm buluyor.

Gaziantep Büyükşehir Belediye

Başkanı Fatma Şahin

GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR

BELEDİYESİ, KENTTE

SORUNLARI VİZYON

PROJELERLE ÇÖZÜYOR!

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı

Fatma Şahin öncülüğünde şehrin

sorunları, vizyon projelerle bir bir ortadan

kaldırılıyor. Altyapıdan ulaşıma, eğitimden

sağlığa büyükşehir belediyesi yaşamın her

noktasına dokunuyor.

Göreve geldiği 2014 yılından bugüne

kadar Gaziantep Büyükşehir Belediye

Başkanı Fatma Şahin, şehrin sorunlarını

kapsayıcı, çözüm odaklı, vizyoner ve

çevreci projelerle gideriyor.

TÜRKİYE’YE ÖRNEK PROJE:

AİLE AKADEMİSİ

Toplumun temel taşı olan “Aile”

kurumunun birliğini korumak, bireylerin

sorun çözme becerilerini geliştirmek,

yönlendirme ve eğitim hizmeti vermek

amacıyla Türkiye’de örnek proje olan Aile

Akademisi hizmet vermeye devam ediyor.

Gaziantep Valiliği koordinasyonunda,

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi,

Cumhuriyet Başsavcılığı, Gaziantep

Üniversitesi (GAÜN), Hasan Kalyoncu

Üniversitesi, Gaziantep İslam Bilim

ve Teknoloji Üniversitesi, SANKO

Üniversitesi, Gaziantep Barosu,

Gaziantep Aile Akademisi

12 13

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Gaziantep’i Geliştirme Vakfı (GAGEV),

Gaziantep Aile Destek Merkezi ve

şehirde faaliyet gösteren sivil toplum

kuruluşlarının iş birliğinde Gaziantep

Aile Akademisi kurulması için ortaklaşa

hareket edilerek yine bir Gaziantep Modeli

ortaya kondu.

Aile Akademisi’nde, bireylere ve ailelere

yönelik destek ve danışmanlık, gerektiği

durumlarda da yönlendirme hizmeti

sunuluyor. Yüz yüze görüşmede randevu

sistemi ile çalışılmakta olan akademide

herhangi bir ücret alınmıyor. Bu hizmetin

sunulmasında bilgilerin gizliliği ilkesine

özenle dikkat ediliyor.

Etik kurallar ve gizlilik ilkesine özenle

dikkat edilen merkezde klinik psikolog,

psikolog, manevi danışman, psikolojik

danışma ve rehberlik uzmanı, avukat,

sosyolog ve aile danışmanı olmak üzere

20 kişilik uzman bir ekip hizmet vermeyi

sürdürüyor. Merkezde öncelikle çatışma

yaşayan çiftlere yönelik aile danışmanlığı

hizmeti olmak üzere çocuklara yönelik

psikolojik destek hizmetleri, manevi

danışmanlık hizmeti, hukuki danışmanlık

hizmeti ve eğitim hizmetleri yürütülüyor.

Aile Akademisi’ne başvurular; bireysel

müracaat, aile mahkemelerinden

yönlendirmeler, kurumlardan gelen

talepler ile alınıyor. Bu kapsamda merkeze

yaklaşık 15 bin kişi müracaat ederken ilgili

hizmetlere yönlendirme yapıldı

Gaziantep Aile Akademisi’ne başvuru

yapan tüm bireyler psikolog eşliğinde

gerçekleştirilen ön görüşmenin ardından,

Akademi bünyesinde yürütülen Psikolojik

Danışmanlık Hizmeti, Gaziantep

Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep

Valiliği, Kaymakamlıklar ve Sivil Toplum

Kuruluşları bünyesinde yürütülen

Sosyal Yardım Hizmeti, Akademi ve İl

Müftülüğü bünyesinde yürütülen Manevi

Danışmanlık Hizmeti olmak üzere üç

hizmet modelinden uygun olanına

yönlendirilerek mevcut probleme

müdahale planı oluşturuluyor. Yapılan

ilk yönlendirmenin ardından tüm

vakalar takip edilerek koruyucu ve

önleyici tedbirlerin sürdürülmesi

amaçlanıyor.

Gaziantep Aile Akademisi’ni

mevcut benzer projelerden

ayıran en önemli

hususlardan birisi de

Gaziantep Adliyesi

bünyesinde bulunan

Gaziantep Aile Akademisi

bürosu. Psikolog ve

avukatın görev aldığı

birimde boşanmak

amacıyla adliyeye

müracaat etmiş çiftlere

yönelik çalışmalar

yürütülüyor. Gerek

tevzi büro gerekse

de aile mahkemeleri

kalemleri boşanmak üzere

olan çiftleri evliliklerini bir uzman

eşliğinde gözden geçirmelerine

destek olmak amacıyla Aile

Aile Akademisi’nde, bireylere

ve ailelere yönelik destek ve

danışmanlık, gerektiği durumlarda

da yönlendirme hizmeti

sunuluyor. Yüz yüze görüşmede

randevu sistemi ile çalışılmakta

olan akademide herhangi bir

ücret alınmıyor. Bu hizmetin

sunulmasında bilgilerin gizliliği

ilkesine özenle dikkat ediliyor.

Akademisi’ne yönlendiriyor.

Gaziantep Aile Akademisi bünyesindeki

tüm paydaş kurumlarda çalışan ve

eğitici eğitimi almış 40 meslek elemanı

tarafından başta Aile Akademisi Eğitim

Salonu olmak üzere okul, cami, kuran

kursları ve sosyal tesislerde mutlu aile

modülü, evlilik öncesi eğitim modülü,

kadın sağlığı modülü, bağımlılık ile

mücadele modülü, hukuki danışmanlık

modülü olmak üzere beş farklı modülde

eğitim programı uygulanıyor. Gaziantep

Aile Akademisi bünyesinde sunulan

eğitim hizmetlerinde 67 bin 500 kişiye

ulaşılırken ve farklı modüllerde eğitim

verilerek sertifikalandırıldı.

GAZİ ŞEHİR, SUYUN

ARITIMINDA TÜRKİYE

ORTALAMASININ ÜSTÜNDE!

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı

GASKİ, daha temiz bir çevre hedefiyle

son 10 yılda yaptığı yatırımlarla kentin

genelinde atık suyun yüzde 95’ini arıtır

duruma geldi.

Küresel ısınmanın etkileriyle birlikte su

yönetimine öncelik veren Gaziantep

Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Su ve

Kanalizasyon İdaresi (GASKİ), şehrin dört

bir yanında kurduğu arıtma tesisleriyle

geleceğe daha temiz bir kent bırakmayı

amaçlıyor.

Yüzde 95 arıtma oranına ulaşan

Gaziantep, Türkiye ortalaması olan yüzde

77’nin üzerine çıkarak önemli bir başarıya

imza attı. Beykent ve Kuzeyşehir’de

inşası devam eden arıtma tesislerinin

tamamlanmasıyla birlikte bu oran yüzde

99’a yükselecek.

Kent genelinde 8 büyük arıtma tesisi

bulunan GASKİ, yeni yerleşim alanlarının

açılmasıyla birlikte hizmete alınan paket

arıtma tesisleri ve terfi merkezleriyle

çalışmalarını sürdürüyor. GASKİ,

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği

Bakanlığı’nın Katı Atıkların Kontrolü,

Hava Kalitesinin Korunması ve Su Kirliliği

Türkiye’de ilk, Avrupa’da ise özelliği

ve büyüklüğü bakımından ikinci olan,

yaklaşık 13 bin 824 metrekare alana kurulu

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi

Engelsiz Yaşam Merkezi işitme, konuşma

ve zihinsel engellilere yönelik özel

eğitim bölümleri farkındalık oluşturdu.

Merkezde, hastalıkların tedavisinde suyun

da kullanıldığı terapi yöntemlerinin

yanı sıra otizm ve demans hastaları için

dizayn edilen odalar, dikkat çekiyor.

Bu kapsamda engelli vatandaşların

toplumla bütünleşmelerini sağlayan

Büyükşehir, “Engelsiz Kent Gaziantep”

Kontrolü yönetmeliklerinde belirtilen tüm

standartları sağlıyor. Tesisten çıkan suyun

kalitesi, Bakanlığın Sürekli Atık Su İzleme

Sistemi (SAİS) üzerinden anlık olarak takip

ediliyor.

MERKEZ İLERİ BİYOLOJİK

ATIKSU ARITMA TESİSİ

ŞEHRİN İHTİYAÇLARINI

KARŞILIYOR

Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak

projelendirilen ve 120 dönümlük alana

kurulan Merkez İleri Biyolojik Atıksu

Merkez İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi

Arıtma Tesisi, modern yapısıyla dikkat

çekiyor. Bu tesis, şehirdeki atıksuları

toplayarak arıtıyor ve Çevre, Şehircilik

ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Su

Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun

şekilde azot ve fosfor giderimlerini

gerçekleştiriyor. Arıtılan su, Oğuzeli’nde

bulunan Sacır Deresi’ne temiz şekilde

deşarj ediliyor. Tesis, günlük ortalama

330 bin metreküp atıksuyu, Kentsel

Atıksu Arıtımı Yönetmeliği standartlarına

uygun biçimde arıtıyor. Ayrıca tesisten

çıkan günlük 170 ton biokatı bertaraf

ediliyor. Tesisin bakım ve kapasite artırımı

çalışmaları da devam ediyor.

GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ENGELSİZ

YAŞAM MERKEZİ TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLDU

kimliğine yakışır hizmetlerine bir yenisini

daha eklemiş oldu. Gaziantep Büyükşehir

Belediye Başkanı Fatma Şahin

“Engelin elde, ayakta, gözde ve kulakta

değil yaşarmayan gözde nasırlaşmış

kalpte” dedi, engellileri hayata bağladı.

Çok kapsamlı ve kompleks bir tesis

olma niteliğini taşıyan Engelsiz Yaşam

Merkezi’nde işitme, konuşma, otistik

engelliler bölümü, hafif, orta ve ağır

zihinsel engelliler için özel eğitim

bölümleri, kapalı yüzme havuzu,

hidroterapi havuzu, duyu bütünleme

terapisi, snoezelen terapisi, özgül öğrenme

güçlüğü bölümleri, fizik tedavi

birimi, eğitim destek programları, aile

danışmanlığı, sanat atölyeleri, meslek

atölyeleri, sergi salonu, konferans salonu,

nefes evi ve çok amaçlı kapalı spor

salonu bulunuyor.

Engelsiz Yaşam Merkezi’nde, engelli

vatandaşlar için meslek edindirme

kurslarıyla iş piyasasında istihdam

edilmeleri sağlanarak, engellilerin özgüvenleri

güçlendiriliyor, toplumla olan etkileşimleri

artırılarak sosyal sorumluluk

bilincinin gelişmesi ve yaygınlaşması

amaçlanıyor.

14 15

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Prostat kanseri

Prostat kanseri, erkeklerde akciğer kanserinden sonra dünya genelinde en çok

görülen ikinci kanser türüdür. Sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, ağrı

gibi belirtilerle kendini gösteren prostat kanserinde hastaya multidisipliner

yaklaşımla tedavi seçenekleri sunulmaktadır.

Prof. Dr. Sakıp Erturhan

SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi

Üroloji Anabilim Dalı

S

ANKO Üniversitesi Tıp

Fakültesi Üroloji Anabilim

Dalı’ndan Prof. Dr. Sakıp

Erturhan, “Prostat kanseri,

ABD ve Batı Avrupa’da erkeklerde

en sık görülen kanser türü olmakla

birlikte Asya toplumlarında az

görülmesi dünya ortalamasını

düşürmektedir. 2020 yılında dünya

genelinde 1.4 milyon yeni tanı alan

hasta ve 375.000 yaşam kaybı

bildirilmiştir” dedi.

PROSTAT KANSERI

OLUŞUMUNA ETKI EDEN

FAKTÖRLER NELERDIR?

Prostat kanserinin neden oluştuğuna

dair pek çok faktörün, tarihsel

süreçte araştırıldığını belirten Prof. Dr.

Erturhan şunları söyledi:

“İyi huylu prostat büyümesinden aşırı

seksüalite, pek çok gıda ve vitamin

alımının etkisi üzerinde durulmuşsa

da bugün için elimizde kalan iki ana

faktör; ileri yaş ve aile öyküsüdür.

Burada ileri yaştan kasıt, 50 yaş üzeri

grup olmaktadır. Ancak ailesinde

birinci derece yakınlarında prostat

kanseri hikayesi olanlarda bu sınır 40

yaşa inmektedir.

Son yıllarda onkogenetik araştırmalar

prostat kanserinin, meme ve

yumurtalık kanseri ile benzer kötü gen

havuzunu kullandığını göstermiştir.

Bunun günlük pratikte anlamı, birinci

derece kadın yakınlarında meme ve

yumurtalık kanseri olanlarda da artmış

prostat kanser riski bulunmaktadır.”

Prof. Dr. Erturhan, ikinci derece veya

tartışmalı risk faktörlerini ise şöyle

sıraladı:

“- Aşırı yağlı diyet ve obezite:

Prostat kanseri riskini artırmaktadır.

- Diyabetes mellitus ve metformin

grubu ilaç kullanımı: Metforminin

bazı çalışmalarda prostat kanser

riskini azalttığı, bazılarında

değiştirmediği gösterilmiştir.

- Statin içeren kolesterol ilaçları:

Metformine benzer şekilde, bazı

çalışmalarda prostat kanser riskini

azalttığı, bazılarında değiştirmediği

gösterilmiştir.

- Alkol: Aşırı alkol alımının riski

artırdığı ile ilgili çalışmalar vardır.

- Kahve: Riski azalttığı yönünde

veriler vardır. Çayla ilgili çalışmalarda bir

ilişki bulunamamıştır.

- Günlük kalsiyum alımı: Beraberinde

yüksek protein alındığında riski artırdığına

yönelik çalışmalar vardır.

- Günlük omega-3 alımı: İlişki

gösterilmemiştir.

- Domates: Özellikle pişmiş domates

içerisinde bulunan likopen /karotenin

prostat kanserini önleyebileceği ile ilgili

veriler bulunmaktadır. Ancak kontrollü bir

çalışmada etkisi gösterilememiştir.

- Sebze ve turpgiller ağırlıklı beslenme:

Küçük bir yararı gösterilmiştir

- Aşırı kırmızı et tüketimi: Kanser

oluşumu açısından riskli bulunmuştur.

Balık tüketimi ile ilişki saptanmamıştır.

Ancak klinik tanı almış hastalarda yüksek

balık tüketiminin kanser ilerlemesi ile

ilişkisi olduğu bulunmuştur.

- Soya ürünleri: Prostat kanser riskini

azalttığı gösterilmiştir.

- D vitamini: Normalden düşük veya

yüksek D vitamini düzeyleri prostat

kanseri ile ilişkili bulunmuştur.

- Selenyum: Günlük selenyum alımının

prostat kanserini artırdığı gösterilmiştir.

- Sigara: Eski yayınlarda sigara içenlerde

daha az oranda prostat kanseri oluştuğu

ile ilgili veriler mevcuttu. Güncel yayınlarda

da prostat kanserinin oluşumundan çok

tanı almış hastalarda hastalığın kötü

gidişatı ile ilişkilendirilmiştir.”

PROSTAT KANSERININ

BELIRTILERI NELERDIR?

PROSTAT KANSERINDE HASTA YÖNETIMI

Prostat kanserinde en belirgin şikayetin,

büyümüş prostat bezinin neden olduğu

mesane çıkım engellenmesine bağlı oluşan

şikayetler olduğunu söyleyen Prof. Dr.

Erturhan, belirtiler hakkında şu bilgileri verdi:

“Bunlar; gece-gündüz sık idrara çıkma,

zor idrar yapma, kesik kesik ve çatallı

idrar yapma, eskisine kıyasla daha az

basınçlı idrar yapma ve buna bağlı

idrar yapma süresinde uzama ve idrar

tutmada zorluk şeklinde olabilmektedir.

Ama bu şikayetlerin tamamı iyi huylu

prostat büyümesinde de gözlenebilen

semptomlardır. İkisinin temel ayrımı,

parmakla rektal muayene ve PSA (Prostat

Spesifik Antijen) adı verilen kanda bakılan

tümör belirleyicisi ile yapılmaktadır.

Bunun dışında hastalığın prostat dışına

“Yukarıda bahsedilen semptomlarla başvuran hastalarda ayrıntılı bir

medikal öykü ve parmakla prostat muayenesi ile PSA düzeylerine

bakılır” diyen Prof. Dr. Erturhan, şöyle konuştu:

“Gerek muayenede gerekse PSA tahlilinde bir anormallik tespit edilirse

prostattan parça (Biyopsi) alınır. Biyopsi sonrası sonuç prostat kanseri

ile uyumlu gelirse hastalığın evresini (Komşu organlara veya uzak

organlara yayılım durumu) ortaya koymak amaçlı radyolojik ve gerekli

olgularda nükleer tıp görüntüleme yöntemleri kullanılır.”

Prostat kanserinin üç evrede ortaya çıkabildiğini kaydeden Prof. Dr.

Erturhan, şunları söyledi:

“İlk evrede hastalık sadece prostata sınırlı olup, bu evrede tedavi

anlamında en yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Prostatın

tamamıyla çıkarıldığı radikal prostatektomi operasyonu bu evrede

yapılmaktadır. Yanı sıra radyoterapi veya fokal tedavi (HIFU veya

cryoterapi) seçenekleri de mevcuttur.

İkinci evrede ise hastalık prostat dışına çıkıp komşu organlara

(Mesane, semen bezleri veya kalın bağırsakların son kısmına) yayılım

yapmaktadır. Bu evrede de cerrahi seçeneği bulunmakla birlikte bu

tek başına yeterli olmayabilir ve ameliyattan sonra yine de radyoterapi

ve/veya medikal tedavi gereksinimi ortaya çıkabilir.

Üçüncü evredeki hastalarda prostat kanseri kemikler başta olmak

üzere uzak organlara yayılım gösterir. Bu evrede hastalar maalesef

tamamen hastalıktan kurtarıcı ameliyat şansını yitirmiş olmaktadır. Bu

gruba, medikal onkoloji-radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp ile birlikte

multidisipliner yaklaşımla tedavi seçenekleri sunulmaktadır. Bu evrede

son 20 yıl içerisinde pek çok yeni tedavi seçenekleri kullanıma girmiş

olup sağ kalım sürelerinde belirgin artış sağlanmıştır.”

çıkmaya başlayıp çevre organlara

yayılım gösterdiği durumlarda; ani idrar

kesilmesi ve sonda gereksinimi, böbrekten

gelen idrar kanalında tıkanmaya bağlı

böbreklerde genişleme başlaması ve

kalın bağırsakların son kısmına basıya

bağlı bağırsak alışkanlığında değişme gibi

şikayetler oluşabilmektedir.

Prostat kanserinin damar ve lenf

aracılığıyla en sık yayılım gösterdiği doku,

önce kemikler, sonra akciğer ve karaciğer

olmaktadır. Tüm hastaların yaklaşık yüzde

10’u bu evrede karşımıza gelmektedir.

Bu evredeki hastalarda ise kemik ağrısı,

sırt ağrısı ve küçük travmaya bağlı oluşan

kemik kırıkları gibi durumlar ortaya

çıkmaktadır.”

“SON YILLARDA

ONKOGENETIK

ARAŞTIRMALAR PROSTAT

KANSERININ, MEME VE

YUMURTALIK KANSERI

ILE BENZER KÖTÜ GEN

HAVUZUNU KULLANDIĞINI

GÖSTERMIŞTIR.”

16 17

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



ORTOPEDİ UZMANI

OP. DR. METİN SEYRAN

HATEM HASTANESİ’NDE

Hekim kadrosu ve branş çeşitliliğini her geçen

gün artıran Gaziantep Özel Hatem Hastanesi,

Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr.

Metin Seyran’ı kadrosuna dahil etti.

981 yılında Gaziantep’te dünyaya gelen Op. Dr.

Metin Seyran, 2008 yılında Başkent Üniversitesi

Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Ortopedi

ve Travmatoloji ihtisasını 2015 yılında İstanbul

Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi

ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda tamamlayan Dr.

Seyran, Temmuz 2025 itibarıyla mesleki çalışmalarına

Özel Hatem Hastanesi’nde devam etmektedir.

Gaziantep’te başarılı çalışmaları ile tanınan Op.

Dr. Metin Seyran’ın; İleri Düzey Travma Cerrahisi,

Spor Cerrahisi, Çocuk Ortopedisi, Ayak Cerrahisi, El

Cerrahisi, Kemik Kaynamama ya da Yanlış Kaynama,

Protez Cerrahisi (Diz, Kalça, Omuz), Kök Hücre ve

PRP Tedavisi tıbbi ilgi ve uzmanlık alanları arasında

yer almaktadır.

Mesleki İngilizceye hakim olan Dr. Seyran, ulusal ve

uluslararası düzeyde birçok kongre, kurs ve eğitim

programına da katılmıştır.

Op. Dr. Metin Seyran

Gaziantep Özel Hatem Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

Gaziantep Özel Hatem Hastanesi, güçlü uzman kadrosu

ve güncel tıbbi uygulamalarıyla bölge halkına

kaliteli sağlık hizmeti sunmaya devam etmektedir.

GAZIANTEP ÖZEL

HATEM HASTANESI,

GÜÇLÜ UZMAN

KADROSU VE

GÜNCEL TIBBI

UYGULAMALARIYLA

BÖLGE HALKINA

KALITELI

SAĞLIK HIZMETI

SUNMAYA DEVAM

ETMEKTEDIR.

18 19

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Medical Point Gaziantep Hastanesi’nden

Göz Sağlığına

Yüksek Teknoloji Yatırımı

Göz sağlığında devrim niteliğinde iki yeni teknoloji artık Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde.

HASTANEMIZE kazandırılan No

Touch Lazer ve i-LASIK cihazları

sayesinde lazer göz tedavileri

artık çok daha konforlu, güvenli

ve kişiye özel bir şekilde uygulanıyor.

NO TOUCH LAZER

Göze fiziksel temas olmadan

gerçekleştirilen bu yenilikçi yöntem,

özellikle korneası ince ya da hassas olan

hastalar için büyük bir avantaj sunuyor.

Ağrısız, hızlı iyileşme süresi ve yüksek

hasta memnuniyetiyle öne çıkıyor.

I-LASIK TEKNOLOJISI

Kişiye özel haritalama ile göz yapısına en

uygun tedaviyi sağlayan i-LASIK, lazerle

göz çizdirme işlemlerinde en üst düzeyde

hassasiyet, başarı ve güvenlik sunuyor.

UZMAN KADROMUZLA

YANINIZDAYIZ

Bu ileri teknolojiler, göz sağlığı alanında

uzun yıllara dayanan tecrübeleriyle

tanınan hekimlerimiz Op. Dr. İbrahim

Gözen ve Op. Dr. İrfan Ergen tarafından

titizlikle uygulanıyor.

Her iki hekimimiz de refraktif cerrahi

alanındaki uzmanlıkları ve hasta

memnuniyetini esas alan yaklaşımlarıyla

Gaziantep ve çevresindeki hastalarımıza

güven veriyor.

Medical Point Gaziantep Hastanesi, hasta

odaklı hizmet anlayışı ve teknolojiye

yaptığı yatırımlarla bölgenin göz sağlığı

alanında referans merkezi olma yolunda

emin adımlarla ilerliyor.

20 21

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

OP. DR. SONAY ÖZTAŞ

ANKA HASTANESİ’NDE

Kadın sağlığı alanında deneyimli hekim kadrosunu güçlendirmeye devam eden

Gaziantep Özel ANKA Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Op. Dr. Sonay ÖZTAŞ’ı bünyesine kattı.

GAZIANTEP Özel ANKA Hastanesi hekim

kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor.

Başarılı Kadın Hastalıkları ve Doğum

Uzmanı Op.Dr.Sonay ÖZTAŞ, Gaziantep

Özel ANKA Hastanesinde göreve başladı.

OP.DR.SONAY ÖZTAŞ KIMDIR?

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan

ve uzmanlık eğitimini Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve

Araştırma Hastanesi’nde tamamlayan Op.Dr.Sonay

ÖZTAŞ, mesleki kariyeri boyunca Adıyaman Kadın

Doğum Hastanesi ve Başkent Üniversitesi Hastanesi

gibi önemli sağlık kurumlarında görev yaptı.

HASTA KABULÜNE BAŞLADI

Kadın Hastalıkları, gebelik takibi, doğum, jinekolojik

cerrahi ve menopoz dönemi takibi gibi birçok alanda

kapsamlı hizmet sunan Op.Dr.Sonay ÖZTAŞ, ANKA

Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı.

ANKA Hastanesi yetkilileri; “Kadın sağlığı konusunda

bilgi ve tecrübesiyle öne çıkan Op.Dr.Sonay

ÖZTAŞ’ın ekibimize katılmasından büyük mutluluk

duyuyoruz. Hastalarımıza güvenli, modern ve etik

hizmet sunmaya devam edeceğiz” açıklamasında

bulundu.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

PROF. DR. AYŞE GÜLER

1

976 yılında Hatay’da doğan Prof.

Dr. Ayşe Güler, ilk ve orta öğrenimini

memleketinde tamamladı.

1994 yılında Marmara Üniversitesi

İngilizce Tıp Fakültesi’ni kazanarak tıp

eğitimine başladı ve 2001 yılında mezun

oldu. Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisasını

ise 2002–2007 yılları arasında Van

Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kadın Hastalıkları

ve Doğum Anabilim Dalı’nda tamamladı.

Zorunlu hizmetini 2007 yılında Şanlıurfa

Siverek Devlet Hastanesi’nde yerine

getiren Prof. Dr. Güler, 2009 yılında Van

Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde akademik

kariyerine yardımcı doçent olarak adım

attı. Aynı yıl Ege Üniversitesi’nde endoskopik

cerrahi eğitimi aldı. 2011 yılında ise

İstanbul Özel Şişli Memorial Hastanesi

Tüp Bebek Merkezi’nde 6 ay süren tüp

ANKA’DA

Kadın hastalıkları ve doğum alanında 20 yılı aşkın tecrübesiyle tanınan Prof. Dr. Ayşe

Güler, Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde

hasta kabulüne başladı.

bebek eğitimiyle uzmanlık alanlarını

derinleştirdi.

2012 yılında Hatay Mustafa Kemal

Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum

Anabilim Dalı’na geçerek akademik çalışmalarını

bu üniversitede sürdürdü. 2014

yılında “Doçent”, 2020 yılında ise “Profesör”

unvanlarını almaya hak kazandı.

2021’de İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi

Tüp Bebek Merkezi’nde ileri düzey eğitimlerle

bilgi ve deneyimini güncelledi.

2023 yılında üniversitedeki görevinden

ayrılarak Kahramanmaraş Özel Markası

Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde görev

yaptı. 2024 yılında ise Gaziantep Özel

Kemal Bayındır Hastanesi’nde görev

aldıktan sonra, mesleki yolculuğuna artık

Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nde

devam etmektedir.

Üç çocuk annesi olan Prof. Dr. Ayşe

Güler’in özel ilgi alanları arasında; Tüp

bebek uygulamaları, Endoskopik (kapalı)

ameliyatlar, Açık ameliyatlar (myom, kist,

rahim alma, apse), Vajinal histerektomi,

V-NOTES (vajinal doğal orifis translüminal

endoskopik cerrahi), Sarkma ve idrar

kaçırma ameliyatları, Vajina daraltma operasyonları,

normal ve riskli gebelik takibi,

Amniyosentez işlemi,normal doğum yer

almaktadır.

Kadın sağlığı alanında güçlü akademik

geçmişi, donanımlı cerrahi becerileri ve

hasta odaklı yaklaşımıyla Prof. Dr. Ayşe

Güler, ANKA Hastanesi’nde kadın hastalıkları

alanında Gaziantep ve bölge halkına

güvenle hizmet vermeye devam ediyor.

22 23

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Gülüşünüz Sağlığınızın Aynası:

Protez Diş Tedavisinde

Modern Yaklaşımlar

“Sağlıklı ve özgüvenli bir gülümseme için, protez

tedavilerinde bilgi ve deneyime dayalı, hasta odaklı

bir yaklaşım şarttır. Elit Dental Kliniği olarak, bu

yolculukta hastalarımızın yanındayız.”

Uzm. Dt. Mahmut Erçil – Elit Dental Kliniği

Diş kayıpları, yalnızca estetik değil aynı

zamanda fonksiyonel ve psikolojik sorunlara

da yol açabilen önemli bir sağlık problemidir.

Günümüzde protez diş tedavileri, estetik

ve fonksiyonelliği bir araya getiren modern

yaklaşımlarla hem yaşam kalitesini

artırmakta hem de hastalara güvenli bir

gülüş kazandırmaktadır.

UZM. DT. MAHMUT ERÇIL

KIMDIR?

1991 yılında Gaziantep te doğdum. İlk ve

Ortaokulu Org. Kenan Evren ilköğretim

okulunda; lise eğitimimi ise Gaziantep

Anadolu Lisesi’nde tamamladım.

Hiç beklemediğim bir rüzgar Ankara

Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine

götürdü. 2015 yılında Ankara Üniversitesi

Diş Hekimliği Fakültesinde lisans eğitmimi

tamamladıktan sonra ilk olarak Ankara

Polatlı da Diş Hekimi olarak hizmet

vermeye başladım. 2017 yılında Gaziantep

Üniversitesinde Diş Hekimliği Fakültesinde

Uzmanlık eğitimime başladım. 2020

yılında uzmanlık eğitimimi tamamlayıp

Elit Dental Ağız ve Diş Sağlığı polikliniğini

kurdum.

Öncelikle sözlerime şöyle başlamak isterim.

Meslek seçimi yaparken kişinin kendisini

o mesleğe yakın hissetmesi gerekir. Ama

şöyle bir durum var ki ben üniversite

sınavına girerken diş hekimliği okuyacağım

söylense inanamazdım. İlk zamanlarda hiç

mutlu değildim bölümümden, fakat hasta

bakmaya başladıktan sonra bu meslek

için yaratılmış olduğumu düşündüm.

Şu an mesleğimde 10. Yılımı doldurmak

üzereyim. Mesleğime uzmanlık okumayı

seçerek devam ettim. Gözlemlerime

dayanarak uzmanlığımı protez bölümü

üzerine yapmaya karar verdim. Kendi

bölümümden bahsedecek olursam bir

insanın gülüşüne , görünüşüne ve hayatına

dokunabileceğimi farkettiğimde hem

büyük bir sorumluluk altında oluyorum

, hem de herşey bittiğinde o tarifsiz

hazzın keyfine varıyorum. Ama şunu

belirtmeliyimki bu yolda hiçbir zaman

yalnız yürümedim ve yürümeyeceğim. O

yüzden tüm ekip arkadaşlarıma teşekkürü

bir borç bilirim.

Protez uygulamaları; sabit, hareketli ve implant

destekli olmak üzere çeşitli kategorilere

ayrılır. Hangi yöntemin tercih edileceği,

hastanın diş durumu, çene yapısı, genel sağlık

durumu ve beklentilerine göre planlanır. Bu

süreçte dijital diş hekimliği teknolojileri, tedavi

planlamasında büyük kolaylık sağlamaktadır.

HASTAYA ÖZEL PLANLAMA

Elit Dental Kliniği olarak, her hastamızı ayrı

bir vaka olarak değerlendiriyor ve kişiye özel

tedavi protokolleri geliştiriyoruz. Protez tasarımı

aşamasında dijital ölçü alma teknikleri, 3D

tarayıcılar ve CAD/CAM teknolojileri kullanarak

hem estetik hem de biyolojik uyumu en

üst düzeye taşıyoruz.

PROTEZLERDE ESTETIK VE

FONKSIYONUN DENGESI

Protez tedavisinde en önemli hedefimiz,

doğal dişe en yakın estetik görünüm ile çiğneme

ve konuşma fonksiyonlarının eksiksiz

geri kazandırılmasıdır. Bu doğrultuda yüksek

kaliteli materyaller ve güncel bilimsel yöntemlerle

çalışıyoruz.

DIŞ KAYBI TEDAVISINDE ERKEN

MÜDAHALE ÖNEMLI

Unutulmamalıdır ki her geciken tedavi,

hem kemik kaybına hem de daha komplike

işlemlere neden olabilir. Diş kaybı yaşayan

bireylerin zaman kaybetmeden bir uzmana

başvurması, tedavi sürecinin başarı şansını

doğrudan artırmaktadır.

Sağlıklı ve özgüvenli bir gülümseme için,

protez tedavilerinde bilgi ve deneyime dayalı,

hasta odaklı bir yaklaşım şarttır. Elit Dental

Kliniği olarak, bu yolculukta hastalarımızın

yanındayız.

“ELIT DENTAL KLINIĞI OLARAK, HER HASTAMIZI AYRI BIR

VAKA OLARAK DEĞERLENDIRIYOR VE KIŞIYE ÖZEL TEDAVI

PROTOKOLLERI GELIŞTIRIYORUZ. PROTEZ TASARIMI

AŞAMASINDA DIJITAL ÖLÇÜ ALMA TEKNIKLERI, 3D TARAYICILAR

VE CAD/CAM TEKNOLOJILERI KULLANARAK HEM ESTETIK HEM

DE BIYOLOJIK UYUMU EN ÜST DÜZEYE TAŞIYORUZ.”

Elit Dental Ağız Ve Diş Sağlığı Kliniği

Batıkent Mahallesi Ali İhsan Göğüş Caddesi No:136

Şehitkamil / Gaziantep

0539 579 09 69

www.theelitdental.com

theelitdentalagızvedişsağlığı

24 25

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



GÜLÜMSEMELERIN

GIZLI MIMARI:

DIŞ TEKNISYENI

OKTAY SUCULAR & NOVA

DENTAL ATELIER

Nova Dental Atelier, Cdt. Oktay SUCULAR

liderliğinde geniş kadrosuyla iş dünyasında

dijital hayatın en yenilikçi teknolojilerine

ulaşarak; hekim ve hastalarına mükemmeli

hedefleyen yüksek kalite çözümler sunmayı

amaçlamaktadır. Kuruluşunun 4. Yılını

geride bırakırken, tecrübeleri ve geleceğe

dönük inovasyonel hedefleriyle; entegre

şekilde dijital tedavi hizmetlerine farkındalık

yaratan kalıcı çözümleri sunmaktadır. Diş

protez alanındaki teknolojik gelişmeleri

sürekli takip ederek faaliyetlerini “Her

işimizde; harika bir gülümseme” fikrini

yansıtma misyonu ile hizmet vermektedir.

S

AĞLIK sektörünün görünmeyen

ama en önemli yapı taşlarından

biri olan diş teknisyenliği, hem

estetik hem de teknik bilgi

gerektiren özel bir meslek. Bu alanda uzun

yıllardır özveriyle çalışan Oktay Sucular, diş

teknisyenliğini yalnızca bir meslek değil,

aynı zamanda bir sanat olarak görüyor.

Mesleki yolculuğuna genç yaşlarda

başlayan Oktay Sucular, zamanla edindiği

tecrübe ve geliştirdiği el becerisiyle, hastaların

yaşam kalitesine doğrudan katkı

sağlayan işler üretiyor. Diş hekimleriyle

birebir koordinasyon içinde çalışan Sucular,

her protezde hem fonksiyonelliği hem de

estetik görünümü ön planda tutuyor.

Sabit Diş Protez alanında, 3Shape üç boyutlu

tarama cihazında elde edilen datalar;

EXOCAD 3.0 ve 3.2 lisanslı son versiyon tasarım

programıyla hız ve esneklik açısından

CAD alanında güçlü tasarım hizmetini;

REDON GTR & HİBRİD model Kuru &

Mesleğine

yıllar önce büyük bir

tutkuyla adım atan

Oktay Sucular, protez ve

ortodontik cihaz üretiminde

edindiği tecrübeyi sürekli

gelişen dijital teknolojilerle

birleştirerek Nova Dental

Atelier’i hayata

geçirdi.

“Estetikle teknolojiyi, el emeğiyle hassas mühendisliği buluşturan bir meslek: diş teknisyenliği. Bu alanda

Gaziantep’te dikkat çeken isimlerden biri olan Oktay Sucular, kurucusu olduğu Nova Dental Atelier ile

hem diş hekimlerinin hem de hastaların güven duyduğu bir profesyonel olarak öne çıkıyor.”

Sulu Full Milling CAD/CAM cihazlarıyla

kazımaktadır. Sürekli güncellenen cihazlar

ve eğitimler sayesinde sektördeki dijital

dinamikleri birebir takip etmektedir.

Kendi laboratuvarında, teknolojiyi yakından

takip eden Sucular, geleneksel yöntemlerle

edindiği ustalığını dijital üretim

teknikleriyle birleştirerek çağdaş çözümler

sunuyor. Özellikle hassas işçiliğin gerektiği

sabit ve hareketli protezler, implant üstü

çalışmalar ve ortodontik apareylerdeki

başarısıyla tanınıyor.

AİDİTE; SAGEMAX; FUSİONN; KATANA;

PERFİT olarak global dental sektörde en

çok tercih edilen zirkonyum envanteri

tercih edmektedir. Seramik grubunda ise

NORİTAKE; İVOCLAR; EMAX; BREDENT

BHPP ve VİTA marka ürünler kullanılarak

üretim sağlamaktadır.

Hekim ve hastaların estetik ihtiyacına

karşılık Lamina; İnley; Onley ve Maryland

üretimiyle çözümler sağlarken; Modern

Protez alanında ise Ti-Bar; Toronto;

Dolder(Rider) ve Akril Hibrit Bar çalışmalarıyla

da özel vakalara konforlu çözümler

sağlamaktadır.

Oktay Sucular, mesleğine duyduğu sevgi,

işine gösterdiği özen ve hasta memnuniyetine

verdiği önemle sektörde saygı duyulan

bir isim haline gelmiş durumda. Her

gün daha iyi bir iş çıkarmayı hedefleyen

bu başarılı diş teknisyeni, sağlıklı ve estetik

gülümsemelerin arkasındaki isimsiz kahramanlardan

biri olmaya devam ediyor.

Gaziantep’te Gülümsemenin Ustası: Diş

Teknisyeni Oktay Sucular ve Nova Dental

Atelier

Estetikle teknolojiyi, el emeğiyle hassas

mühendisliği buluşturan bir meslek: diş

teknisyenliği. Bu alanda Gaziantep’te

dikkat çeken isimlerden biri olan Oktay

Sucular, kurucusu olduğu Nova Dental

Atelier ile hem diş hekimlerinin hem de

hastaların güven duyduğu bir profesyonel

olarak öne çıkıyor.

Mesleğine yıllar önce büyük bir tutkuyla

adım atan Oktay Sucular, protez alanında

edindiği tecrübeyi sürekli gelişen dijital

teknolojilerle birleştirerek Nova Dental

Atelier’i hayata geçirdi. Modern ekipmanlar,

hijyenik koşullar ve titiz işçilikle çalışan

laboratuvarı, Gaziantep’te diş sağlığı

alanında referans gösterilen adreslerden

biri haline geldi.

Sucular, yaptığı her çalışmada sadece

fonksiyonel değil, aynı zamanda estetik

ve doğal görünümlü sonuçlara ulaşmayı

hedefliyor. “Bir diş teknisyeni yalnızca bir

ürün üretmez, bir gülümsemeyi yeniden

inşa eder” anlayışıyla hareket eden Sucular,

Nova Dental Atelier’de her detaya

önem veriyor.

Diş hekimleriyle güçlü bir iletişim

içinde çalışan ekip, sabit ve hareketli

protezlerden implant üstü uygulamalara,

ortodontik apareylerden dijital tasarım

hizmetlerine kadar geniş bir yelpazede

üretim yapıyor. Sürekli gelişimi ve kaliteyi

merkeze alan bu anlayış, Nova Dental

Atelier’i yalnızca Gaziantep’te değil, bölge

genelinde de tanınır bir marka haline

getiriyor.

Oktay Sucular, mesleğine duyduğu sevgi

ve işine gösterdiği özenle, hem sağlık sektörüne

katkı sunmaya hem de insanların

özgürce gülümseyebildiği bir dünyaya

destek olmaya devam ediyor.

NOVA DENTAL ATELİER

OKTAY SUCULAR

Osmangazi, Muhsin Yazıcıoğlu

Cd. No:33, 27560

Şehitkamil/Gaziantep

Telefon: (0342) 341 77 44

nova_dental_atelier

26 27

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



GAÜN’DE TIP EĞİTİMİNE BAĞIŞLANAN

KADAVRA 3 YIL SONRA DEFNEDİLDİ

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda

üç yıldır tıp eğitiminde kullanılan beden bağışçısı, ailesinin talebi üzerine

geçtiğimiz hafta toprağa verildi.

HAYATTAYKEN bedenini tıp eğitimi için

bağışlayan kişi, 3 yıl önce hayatını kaybetmişti.

GAÜN Tıp Fakültesi’ne bağışlanan ilk kadavra

olma özelliğini taşıyan bağışçı, öğrencilerin

anatomi eğitimine birebir katkı sundu.

Tıp fakültelerinde kadavra ile yapılan eğitim, hekim

adaylarının mesleki yeterliliği açısından temel öneme sahip.

Uygulamalı anatomi eğitiminin, teknolojik gelişmelere

rağmen yerini alabilecek başka bir yöntem bulunmuyor.

GAÜN Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof.

Dr. Piraye Kervancıoğlu, konuyla ilgili yaptığı konuşmada,

beden bağışçısının tıp eğitimine sunduğu katkının değerli

olduğunu belirtti.

Kervancıoğlu, “Bağışçımız, hekim adaylarının insan

bedenini tüm ayrıntılarıyla ve saygı çerçevesinde

öğrenebilmeleri adına büyük bir özveride bulunmuştur.

Kendisine ve bu anlamlı kararın arkasındaki en büyük

destek olan ailesine sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.

Öğrencilerimiz onun sayesinde yalnızca bilgi değil, mesleki

sorumluluk ve insana saygıyı da öğrendi.” diye konuştu.

Kervancıoğlu, “Tıp eğitiminin sessiz kahramanlarından biri

olan bağışçımızı saygıyla anıyor; ailesine ve yakınlarına

başsağlığı diliyoruz. Kendisi, hem öğrencilerimizin

hafızasında hem de fakültemizin belleğinde daima

yaşayacak.” dedi.

28 29

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



DÜLÜK’TE KAZI ÇALIŞMALARI BAŞLADI

DÜLÜK’ÜN GİZEMLİ TARİHİ GÜN

YÜZÜNE ÇIKIYOR

Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz’ın aylar süren girişimleri sonrası yaklaşık 8 bin yıllık

geçmişe sahip Dülük Antik Kenti’nde kazı çalışmaları yeniden başladı. Dülük’te saklı dünyayı

gün yüzüne çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Yılmaz, “Dülük’ün gizemli tarihi ortaya çıktığında

inanıyorum ki tarih kitapları yeniden yazılacak, Gaziantep turizmi daha hızlı büyüyecek” dedi.

ŞEHİTKAMİL’DE GENÇLERİ VE

ANNELERİ MUTLU EDEN PROJELER

Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde

vatandaşların ihtiyaç duyduğu projelerle halkın gönlüne dokunuyor. Şehitkamil’de yaşlı,

genç, çocuk demeden birçok yaş grubuna yönelik projeler kazandıran Yılmaz, GÖLBUCKS

Kafe ve Çocuk Etkinlik Merkezleri ile gençlerin ve ailelerin yaşamını kolaylaştırdı.

Ş

EHITKAMIL Belediye Başkanı

Umut Yılmaz’ın kent turizmine

kazandırmak adına yoğun bir

mesai sarf ettiği Dülük Antik

Kenti geleceğe taşınıyor. M.Ö.

300 yılları civarında kurulduğu tahmin

edilen bölgede alanında uzman tarihçi,

arkeolog, mimar ve turizm temsilcileri ile

haftalardır bölgede adeta kamp kuran

Başkan Yılmaz’ın aylar süren çalışmaları

sonucu kazı çalışmaları başladı.

DÜLÜK’ÜN SAKLI TARİHİ

ORTAYA ÇIKACAK

Yaklaşık 8 bin yıllık tarihi olduğu

düşünülen Mezopotamya ve Anadolu

medeniyetlerinin kesişim noktasında

yer alan Dülük, sahip olduğu arkeolojik

zenginliklerle dikkat çekiyor. Devam

eden kazı çalışmalarıyla Dülük’ün saklı

kalmış yapıları, kültürel miras unsurları

ve tarihi değerlerinin ortaya çıkarılması

hedefleniyor.

DÜLÜK HAK ETTİĞİ

DEĞERİ BULACAK

Şehitkamil Belediye Başkanı Umut

Yılmaz, Dülük’ün yalnızca Gaziantep’in

değil, tüm dünyanın ilgisini çekecek bir

tarih hazinesi olduğunu söyledi. Yılmaz,

“Dülük’ü, dünya turizmine kazandırmakta

kararlıyız. Bu bölge Gaziantep’in

turizm başkenti olma yolundaki en güçlü

adaylarından biridir. Kazı çalışmaları

tamamlandığında, Dülük Antik Kenti hak

ettiği değeri bulacak. Kazı çalışmaları

yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda

turistik ve kültürel kalkınmaya da büyük

katkı sunacak. Projeyle birlikte, bölgeyi

korumakla kalmayıp gelecek kuşaklara

aktaracağız. Dünya tarihine önemli katkılar

sunacağına inanıyorum” diye konuştu.

Ş

EHITKAMIL Belediye Başkanı Umut Yılmaz, seçim

öncesi sözünü verdiği projeleri hayata geçirmeye devam

ediyor. 1 yılı aşkın sürede sanattan spora, temizlikten

altyapıya sayısız projeyi tamamlayarak hizmete sunan

Yılmaz, proje halkasına yenilerini ekledi.

BUCKS kafeleriyle hem sosyal hem de akademik yaşamlarını

desteklemeyi amaçlıyoruz. Burada gençlerimiz çayını, kahvesini

uygun fiyatla içebilecek, arkadaşlarıyla sohbet edebilecek, ders

çalışabilecek ya da kitap okuyabilecek. Biz gençlerimize inanıyor

ve onların her zaman yanında olacağız” dedi.

GÖLBUCKS, GENÇLERİN YENİ ADRESİ OLDU

Yılmaz, gençlerin sosyal yaşamına katkı sağlamak ve onlara daha

ekonomik, kaliteli hizmet sunmak amacıyla hayata geçirdiği

GÖLBUCKS kafelerinin sayısını artırdı. Geçtiğimiz aylarda açılan

ve yoğun ilgi gören ilk kafenin ardından, projenin ikinci ayağında

İbrahimli Mahallesi’nde yapılan kafe vatandaşların hizmetine

sunuldu.

GENÇLERİN HER ZAMAN YANINDAYIZ

“GÖLBUCKS Gaziantep’in kendi markasıdır” diyen Yılmaz, bu

markayı halkın desteğiyle kent genelinde yaygınlaştıracaklarını

belirtti. Yılmaz, “Gururlandığımız eserlerden bir tanesi. Göreve

geldiğimiz günden bu yana gençlerin enerjisini ve potansiyelini

doğru alanlara yönlendirecek projelere öncelik veriyoruz. GÖL-

ÇOCUK ETKİNLİK MERKEZLERİ,

AİLELERİN YAŞAMINI KOLAYLAŞTIRDI

Başkan Yılmaz, Şehitkamil’de ailelerin ihtiyaç duyduğu merkezlerle,

çalışan anne ve babaların önemli bir ihtiyacını giderecek

Çocuk Etkinlik Merkezi’nin 2’ncisini de vatandaşların hizmetine

sundu. Zübeyde Ana Çocuk Etkinlik Merkezi’nin ardından, Seyrantepe

Mahallesi’nde hizmete sunulan merkeze Adile Naşit ismi

verildi. Yılmaz, “Sadece bir bina açmadık, aynı zamanda ailelerin

yaşamına dokunan, çocuklarımızın geleceğine katkı sunan bir

sosyal yatırımın kapılarını araladık. Günümüz koşullarında çalışan

annelerin en büyük ihtiyacı güvenilir bir çocuk bakım alanıdır. Biz

bu ihtiyacı karşılamak için üzerimize düşeni yapıyoruz. Merkezimizde

çocuklarımız hem eğlenecek hem öğrenecek, hem de

güvenli bir ortamda gelişimlerini sürdürecek” diye konuştu.

30 31

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



SAĞLIK BAKANI PROF. DR. KEMAL

MEMIŞOĞLU’NDAN DR. BEYTULLAH ŞAHIN VE

EKIBINE TEŞEKKÜR BELGESI

“Normal Doğum Eylem Planı Değerlendirme Toplantısı”, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun ev

sahipliğinde, AK Parti Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta’nın katılımıyla Ankara’da,

Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Toplantıya Bakanlık merkez teşkilatı yöneticileri ile

birlikte 81 ilin İl Sağlık Müdürlüklerinde görev yapan eylem planı koordinatörleri katılım sağladı.

GAZIANTEP İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ’NE

VERILEN TEŞEKKÜR BELGESI

Toplantıda Gaziantep’i temsilen İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah

Şahin, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Doç. Dr. Mikail Özdemir,

il genelinde normal doğum oranlarının en yüksek olduğu sağlık

kurumu olan Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları

Hastanesi adına Başhekim Uzm. Dr. Fatma Coşkun, Kadın

Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Emel Keklikçioğlu ve Ebe

Sibel Çörtük yer aldı.

Normal doğumun teşviki, yaygınlaştırılması ve sezaryen

oranlarının azaltılmasına yönelik il genelinde sürdürülen planlı,

etkin ve sürdürülebilir çalışmalar dolayısıyla Gaziantep heyeti

Sağlık Bakanlığı tarafından teşekkür belgesi ile ödüllendirildi.

BAKAN MEMIŞOĞLU’NDAN

GAZIANTEP EKIBINE TAKDIR

Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin’e teşekkür

belgesi, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu tarafından

verildi. Bu teşekkür, il düzeyinde anne-bebek sağlığına yönelik

yürütülen çalışmaların ulusal ölçekte takdir gördüğünü ve iyi

uygulama örnekleri arasında yer aldığını gösteriyor.

ANNE-BEBEK SAĞLIĞININ

GÜÇLENDIRILMESINDE NORMAL DOĞUMUN

STRATEJIK ROLÜ

Gaziantep’te kamu, özel ve üniversite hastanelerinde normal

doğumu esas alan sağlık politikalarının etkin biçimde

uygulanması, anne ve bebek sağlığına önemli katkılar

sunuyor. Doğum öncesi eğitimler, danışmanlık hizmetlerinin

yaygınlaştırılması ve sağlık çalışanlarının koordineli çalışmaları

sayesinde normal doğum oranlarında belirgin bir artış sağlandı.

Bu gelişmeler, il genelinde doğum hizmetlerinin kalitesini

artırmakla beraber anne-bebek sağlığının sürdürülebilir şekilde

güçlendirilmesine de olanak sağlıyor.

32 33

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



KAŞLARINIZA DOĞAL MUCİZE,

ELİF KAPLAN

DOKUNUŞU

Güzellik Uzmanı ve Yazar

Elif Kaplan, dokunduğu

kaşlarla, yüzlerle, çiftlerle

ve kalplerle fark yaratmaya

devam ediyor. Elif Kaplan

ile siz de kendi kaşlarınızı

yeniden kazanabilirsiniz,

üstelik doğal yollarla.

NE KIL EKİMİ NE DE KALICI

MİKROPİGMENTASYON

Güzellik Uzmanı ve Yazar Elif Kaplan doğal yollarla kendi

kaşlarınızı yeniden kazandırıyor. Kaplan; “Mikro kanallar

açılarak uygulanan vitamin takviyeleri sayesinde, uyuyan kıl

hücrelerini yeniden canlandırıyoruz. İnce kaşlarınız daha gür,

kalın ve naturel hale geliyor. Kalın ama aralıklı kaşlarınız ise

yeniden dolgun ve bütün bir görünüme kavuşuyor.

KAŞLARINIZA YENİDEN KAVUŞMAK

İÇİN ELİF KAPLAN İLE TANIŞIN

Kendi kaşlarınıza yeniden kavuşmak istiyorsanız,

Elif Kaplan ile tanışın. Doğallığın güzelliğini birlikte

yeniden keşfedelim. Mikro kanal yöntemiyle

uygulanan vitamin takviyesi sayesinde, uyuyan kıl

hücreleri uyarılıyor. Bu yöntemle; İnce kaşlar daha

kalın ve doğal bir görünüme kavuşuyor, Seyrek kaşlar

ise, boşlukları kendi kılıyla dolduruyor, Kalın ama

şekilsiz kaşlar ise dolgun ve dengeli hale geliyor.

GÜZELLİĞİ DOĞALLIKLA

BİRLEŞTİRİYORUZ

Elif Kaplan, sadece estetik bir dokunuş sunmuyor;

kişinin özgüvenini, ifadesini ve bakışlarını da yeniden

şekillendiriyor. Çünkü güzellik, doğallıkla birleştiğinde

anlam kazanır. Kaşlarınızda doğal bir uyanışa

hazırsanız, Elif Kaplan ile tanışmanın tam zamanı.

34 35

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



“HAYATLA ÖLÜM ARASINDA”

GAZIANTEP ŞEHIR HASTANESI’NDE TRAVMA

SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTIRILDI

Gaziantep, tarihi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra sağlık alanındaki atılımlarıyla da dikkat çekmeye devam

ediyor. Bu gelişimin son örneklerinden biri, Gaziantep Şehir Hastanesi ev sahipliğinde ve Gaziantep İslam

Bilim ve Teknoloji Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen “Hayatla Ölüm Arasında: Travma Sempozyumu” oldu.

Etkinlik, bölgedeki sağlık profesyonelleri için hem bilimsel hem de pratik açıdan önemli kazanımlar sundu.

TRAVMA, tıbbın en karmaşık ve

zamanla yarışılan alanlarından

biri. Birkaç saniyede gelişen

olaylara müdahale için çoğu

zaman sadece dakikalar vardır. Bu

nedenle travma yönetimi, yalnızca bilgi

değil, aynı zamanda refleks, ekip uyumu

ve deneyim gerektirir.

AÇILIŞTA UZMAN

İSIMLER YER ALDI

Sempozyumun açılış oturumunda

Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekim

Yardımcısı Uzm. Dr. Mehmet Doğan,

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji

Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.

Dr. İbrahim Halil Türkbeyler, Acil Tıp

Kliniği Sorumlu Hekimi Dr. Öğr. Üyesi

Kazım Ersin Altınsoy ve Gaziantep

Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mustafa Sabak

yer aldı.

Doç. Dr. Mustafa Sabak, “Pediatrik

Travmalara Yaklaşım” başlıklı sunumunda,

çocuklarda görülen travmaların hem

fizyolojik hem de psikolojik yönlerine

dikkat çekti. Ev kazaları ve yüksekten

düşmelerin, çocuk acil servislerinin en sık

karşılaştığı travma nedenleri arasında yer

aldığını belirten Sabak, pediatrik hastaların

yetişkinlerden farklı bir yaklaşımla ele

alınması gerektiğini vurguladı.

Ankara Etlik Şehir Hastanesi’nden Doç. Dr.

Burak Katipoğlu tarafından gerçekleştirilen

sunumlar ise travma pratiğine ışık tuttu.

“Travmaya Genel Yaklaşım”, “Toraks

Travmaları”, “Abdominal Travmalar”

ve “Hemorajik Şokun Yönetimi” gibi

temel başlıklar çerçevesinde, USG’nin

rolü, konservatif tedavi yaklaşımları ve

şok takibi protokolleri gibi pratik bilgiler

paylaşıldı.

BILIMSEL YAYIN OTURUMU

BÜYÜK İLGI GÖRDÜ

Sempozyumun son bölümünde ise farklı

bir akademik oturum düzenlendi: “Travma

ile İlgili Bilimsel Makale Nasıl Yazılır?”

başlıklı bu oturumda, vaka raporlarının

yayına dönüştürülme süreci, retrospektif

analiz yöntemleri ve doğru dergi seçimi

gibi konular ele alındı. Bu bölüm, özellikle

genç akademisyenler ve asistan hekimler

tarafından büyük ilgiyle karşılandı.

Gaziantep Şehir Hastanesi, bu tür

bilimsel etkinliklerle sadece sağlık

hizmeti sunmakla kalmayıp, bölgesel ve

ulusal düzeyde bilgi paylaşımına katkıda

bulunan önemli bir merkez olma yolunda

ilerlemeye devam ediyor.

36 37

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



GAÜN ÇOCUK HASTANESİNDE

BAŞARILI KEMİK İLİĞİ NAKLİ

Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk

Hastanesinde, uzun bir aranın ardından 85’inci Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu

(kemik iliği nakli) başarıyla gerçekleştirildi.

L

ÖSEMI tedavisinin ardından

Myelodisplastik Sendrom (MDS)

tanısı konulan 15 yaşındaki Gözde

Karaoğlan isimli çocuk hastaya,

tam uyumlu kardeşinden yaklaşık

bir ay önce yapılan kemik iliği nakli başarılı

sonuç verdi. Nakil sonrası kan değerleri

normale dönen Gözde Karaoğlan taburcu

edilerek ayaktan izlem sürecine alındı.

GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut

Doğan, hastanede tedavi süreci başarıyla

tamamlanan Gözde Karaoğlan ve ailesiyle

bir araya geldi. Hasta ve hasta yakınlarına

geçmiş olsun dileklerini ileten Rektör

Doğan, Gözde’ye çeşitli hediyeler takdim

etti.

Rektör Prof. Dr. Doğan, yaptığı

konuşmada, “Üniversitemiz sağlık

altyapısı, akademik birikimi ve alanında

uzman kadrosuyla sadece şehrimize

değil bölgeye de sağlık hizmeti sunmaya

devam etmektedir. Bugün burada genç

bir hastamızın sağlığına kavuştuğuna

şahit olmak bizleri son derece mutlu etti.

Emeği geçen tüm sağlık çalışanlarımıza,

özellikle bu süreci büyük özveriyle

yöneten hocalarımıza teşekkür ediyorum”

dedi.

GAÜN Tıp Fakültesi Çocuk Onkoloji ve

Çocuk Hematoloji Bilim Dalı Başkanı

Prof. Dr. Sinan Akbayram ise, “Daha

önce lösemi tanısıyla tedavi ettiğimiz

hastamızda, iyileşme sürecinin ardından

Myelodisplastik Sendrom gelişti. Tam

uyumlu kardeşinden yapılan kemik iliği

nakli başarılı geçti. Kan değerlerinin

toparlanmasıyla hastamız taburcu

edilerek ayaktan tedavi sürecine alındı”

ifadelerini kullandı.

Nakil yapılan Gözde Karaoğlan’ın yakını

Medine Karaoğlan ise duygularını şu

sözlerle paylaştı: “Çocuğumuz için çok zor

bir dönemdi. Şimdi sağlığına kavuştuğu

için çok mutluyuz. Başta doktorumuz

olmak üzere emeği geçen herkese

teşekkür ediyoruz.”

38 39

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Fizik tedavi depresyonunuza iyi gelir mi?

Felç, parkinson, serebral palsi, bel fıtığı, boyun fıtığı, kas yaralanmaları, sporcu

yaralanmaları, menisküs, kırıklar, yumuşak doku hastalıkları ve karpal tünel sendromu

tedavisi için önerilen fizik tedavinin ruhsal faydaları da ortaya çıktı.

Fizik tedavi, hafif ve orta şiddetteki depresyon tedavisinde etkili.

söz konusudur.

Örneğin, Güney Avustralya Üniversitesi

araştırmacıları, depresyonla başa çıkmada

egzersizin temel yaklaşım olması

gerektiğini, fiziksel aktivitenin yaygın

kullanılan ilaçlardan 1,5 kat daha etkili

olduğunu savunuyorlar.

HANGİ AKTİVİTELER

FAYDALI?

Yürüyüş, koşu, yoga ve kuvvet

antrenmanları bilişsel davranışçı terapi

kadar etkilidir. Çoğu durumda tek başına

antidepresan ilaç kullanımından daha

etkilidir.

Ayrıca, tek başınıza egzersiz yapmak

yerine başkalarıyla birlikte egzersiz

yapmanızın faydaları daha fazla olur.

Eğer egzersiz yapmayı sevmiyorsanız

kendinizi zorlayarak egzersiz yapmayın.”

YÜRÜYÜŞ, KOŞU, YOGA VE

KUVVET ANTRENMANLARI

BILIŞSEL DAVRANIŞÇI

TERAPI KADAR ETKILIDIR.

Doç. Dr. Mustafa Çorum

Fiziksel Tıp ve Robotik Rehabilitasyon Uzmanı

FIZIK tedavinin ruhsal faydasının

birçok bilimsel araştırmada

kanıtlandığını belirten Fiziksel

Tıp ve Robotik Rehabilitasyon

Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Çorum, bu

konuda şu bilgileri verdi:

“Depresyonun sıklıkla beynin ötesinde

vücuda yayılan ağrı, kas gerginliği,

sakatlık ve hareketsiz davranışlar gibi

semptomlar şeklinde ortaya çıktığını

biliyoruz. Bu yüzden ruh sağlığı ve

fizyoterapinin derinlerde birbirine bağlılığı

Yoga ve çigong erkekler için, kadınlar

içinse kuvvet antrenmanları daha iyi.

Yoga yaşlı yetişkinlerde daha etkilidir ve

güç antrenmanları genç hastalarda daha

büyük iyileşmelere yol açabilir.

Dans, depresif semptomları azaltmada

oldukça etkilidir.

NE SIKLIKLA EGZERSİZ

YAPMALIYIM?

İnsanların haftada kaç dakika veya kaç

seans egzersiz yaptıkları önemli değil.

Önemli olan biraz egzersiz yapmaları.

Aktivite ne kadar yoğun olursa o kadar iyi.

40 41

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Dondurulmuş Gıdaların

Besin Değeri Nasıl Korunuyor?

IQF TEKNOLOJISI

ANCAK bu ürünlerin besin

değerini koruyarak tüketiciye

ulaşması, ileri teknolojilerle

mümkün hale geliyor. E.

Özgörkey Grup’un dondurulmuş gıda

markası Feast, bu konuda sektör lideri

olarak IQF (Individual Quick Freezing –

Bireysel Hızlı Dondurma) teknolojisiyle

ürünlerinde besin değerini maksimum

seviyede korumayı başarıyor.

BESIN DEĞERI KAYBI

EN AZA İNDIRILIYOR

Sebzeler ve meyveler, hasattan sonra hızla

vitamin ve mineral kaybetmeye başlar.

Feast Gıda üretim sürecinde ürünler

hasat edilir edilmez fabrikaya getirilir

ve kullanılan IQF teknolojisi sayesinde

ürünler hasattan hemen sonra en taze

haliyle ayıklanıp temizlenir ve saniyeler

içinde -40°C’de dondurulur.

IQF TEKNOLOJISININ

FARKI NE?

Geleneksel dondurma yöntemlerinde

ürünler toplu olarak dondurulduğunda,

iç içe geçme, kırılma ve su kaybı

gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Feast

Gıda’nın kullandığı IQF sistemi, her

bir ürün parçasını tek tek ve hızlı

şekilde dondurarak hem ürün yapısının

bozulmasını önlüyor hem de çözülme

sonrası tazeliğin korunmasını sağlıyor. Bu

sayede ürünler besin değerinin yanında;

canlı renklerini, diri dokusunu ve doğal

aromasını uzun süre muhafaza edebiliyor.

İŞLENMEDEN TABAĞA:

TAZE LEZZETIN

KISA YOLU

Feast Gıda, üretim sürecinde katkı

maddesi ve koruyucu kullanmadan,

doğallığı ön planda tutuyor. Ürünler,

dondurulduktan sonra soğuk zincir

kırılmadan ambalajlanıyor ve depolanıyor.

Avrupa Gıda Bilgi Konseyi (EUFIC)

raporlarına göre, bu tür ileri dondurma

teknikleri, mevsim dışı besinlere ulaşmak

isteyen tüketiciler için en sağlıklı çözüm

olarak öne çıkıyor.

SÜRDÜRÜLEBILIRLIK VE

İSRAFLA MÜCADELEDE

ETKILI YÖNTEM

Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)

verilerine göre, evsel gıda israfının

%30’u bozulmuş sebze ve meyvelerden

kaynaklanıyor. IQF ile dondurulmuş

ürünler, ihtiyaç kadarını kullanmaya

olanak sağladığı için gıda israfını da

azaltıyor. Feast Gıda, ürünlerini küçük

porsiyonlarla paketleyerek hem kullanıcı

kolaylığı sunuyor hem de ihtiyaç kadar

tüketim imkânı sağlıyorIQF bu soruna

etkili bir çözüm sunuyor.

FEAST GIDA:

TEKNOLOJIYI LEZZETLE

BULUŞTURAN MARKA

Yüksek kalite standartları, teknolojik alt

yapısı ve sürdürülebilirlik yaklaşımıyla

Feast Gıda, dondurulmuş gıda alanında

Modern

yaşamın hızına ayak

uydururken sağlıklı

beslenmeden ödün vermek

istemeyen tüketiciler için

dondurulmuş gıdalar giderek

daha önemli bir alternatif

haline geliyor.

sadece lezzet değil; aynı zamanda

sağlık, çevre ve verimlilik vadediyor. IQF

teknolojisiyle üretilen Feast ürünleri,

tazeliğiyle sofralara ulaşırken, doğanın

sunduğu vitamin ve mineralleri de doğal

hale yakın şekilde muhafaza ediyor.

42 43

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



“BOYUTLARI BIRKAÇ

MILIMETREDEN BIRKAÇ

SANTIMETREYE KADAR

DEĞIŞEBILEN POLIPLER, TEK BIR

ODAKTA OLUŞABILECEĞI GIBI

RAHIM IÇINDE BIRDEN FAZLA

OLARAK DA GELIŞEBILIR. SAYI

VE BÜYÜKLÜK ARTTIKÇA RISK

DE ARTMAKTADIR”

Rahim Polipleri Kadın

Sağlığını Sessizce Tehdit Ediyor

Yoğun ve Uzun Süren Adet Kanamaları Rahim Poliplerinin Habercisi Olabilir!

Rahim polipleri kadınların yaklaşık yüzde 10-24’ünü ilgilendiren bir sorun. Bununla birlikte bazı

poliplerin hiçbir belirti vermeden ilerleyebildiğini söyleyen Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp

Bebek Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Yeşiladalı, sorunun çoğu zaman adet düzensizliği, ara kanama ve

özellikle yoğun adet kanamalarıyla kendini gösterebildiğine işaret etti. Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı,

özellikle anormal vajinal kanama gibi belirtilere işaret etti.

Dr. Öğr. Üyesi Mert Yeşiladalı

Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri

Kadın, Doğum ve Tüp Bebek uzmanı

K

ADIN sağlığı açısından

son derece önemli bir

sorun olan rahim polipleri,

çoğu zaman iyi huylu olmalarına

rağmen bazı önemli sağlık

riskleri taşıdıkları için dikkate alınması

gerekiyor. Yeditepe Üniversitesi

Hastaneleri Kadın, Doğum ve Tüp

Bebek Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mert

Yeşiladalı, rahim polipleri, rahim içini

kaplayan endometrium dokusunun

anormal büyümesi sonucu ortaya

çıkan iyi huylu oluşumlar olarak

tanımlanın bu yapıların çoğunlukla

iyi huylu olsa da bazı durumlarda

kanserleşme potansiyeli taşıyabileceklerine

dikkat çekti.

MENOPOZ SONRASI

GELİŞEN RAHİM

POLİPLERİNE DİKKAT!

Poliplerin daha çok üreme çağındaki

kadınların sorunu gibi algılanmasına

karşın menopoz dönemindeki kadınları

da etkilediğini hatırlatan Dr.

Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, menopoz

sonrası dönemde daha az görülse

de tespit edilenlerin kanser riski

taşıma ihtimalinin daha yüksek

olduğuna dikkat çekti. Dr. Öğr. Ü.

Yeşiladalı, “Boyutları birkaç milimetreden

birkaç santimetreye kadar

değişebilen polipler, tek bir odakta

oluşabileceği gibi rahim içinde birden fazla

olarak da gelişebilir. Sayı ve büyüklük arttıkça

risk de artmaktadır” dedi.

TÜP BEBEK TEDAVİSİ GÖREN

KADINLARDA SONUCU

ETKİLİYOR

“Özellikle 30-50 yaş aralığındaki kadınlarda

daha sık görülüyor,” diyen Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı,

obezite, hipertansiyon, hormon tedavileri

gibi ilaçların riski artırabileceğini vurguladı.

Menopoz sonrası tespit edilen poliplerin ise

kanser riski açısından daha dikkatli değerlendirilmesi

gerektiğinin altını çizdi. Rahim

poliplerinin üreme çağındaki kadınlar için

yaklaşık yüzde 10-20 sini etkilediğine işaret

eden Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, tüp bebek (IVF)

gibi yardımcı üreme tedavisi gören kadınlarda

da polip görülme oranının yaklaşık yüzde 32

olduğunu ve bu durumun embriyonun rahme

tutunmasını olumsuz yönde etkileyebileceğini

anlattı. Poliplerinin menopoz sonrası kadınlarda

öneminin arttığına işaret eden Dr. Öğr. Ü.

Mert Yeşiladalı, “Bu grupta polip görülme oranının

yaklaşık yüzde 11–24 arasında seyreder.

Üstelik, menopoz sonrası tespit edilen polipler

kanser açısından daha yakından değerlendirilmelidir.”

Diye konuştu.

SESSİZ SEYREDİYOR

Rahim poliplerinin belirtilerinin kişiden kişiye

değişmekle birlikte bazı kadınlarda hiçbir belirti

vermeden de seyrettiğinin altını çizen Kadın

Hastalıkları Doğum, Tüp Bebek uzmanı Dr.

Öğr. Üyesi Yeşiladalı sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hastalar bize genellikle adet düzensizliği, ara

kanama, adetlerin normalden uzun ve yoğun

olması, ilişki sonrası kanama veya menopoz

sonrası kanama şikayetlerinden biri veya birden

fazlası ile başvuruyorlar. Ancak, kadınların

yaklaşık yarısında polipler hiçbir belirti vermez

ve yalnızca rutin jinekolojik muayenelerde

veya ultrason incelemelerinde tesadüfen

saptanır. En yaygın tanı yöntemi vajinal

ultrasonografi. Kesin tanı ise histeroskopiyle

çıkarılan örneklerin patolojik incelemesiyle

konulabiliyor.”

CERRAHİ TEDAVİ ŞART!

Tedavide de yine histeroskopiden faydalandıklarının

anlatan Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı,

sözlerine şöyle devam etti: “Endometrial

poliplerin endoskopik cerrahi (histeroskopi) ile

çıkarılmaktadır. Histeroskopi oldukça basit ve

kesisiz bir endoskopik işlemdir, histeroskopi

sonrasında hastalar 2 saat içinde taburcu

olarak normal hayatlarına dönebilmektedirler.

Tedavi edilmeyen polipler devam eden

kanamalara, anemiye ve nadiren malign (kanserleşme)

dönüşüme neden olabilir.”

“GEBE KALMA

SÜRECİNİ DE

ETKİLER”

Rahim poliplerinin

gebeliğe de etkisi

olabileceğini belirten

Dr. Öğr. Ü, Yeşiladalı,

“Polipler, rahim içindeki

ortamı olumsuz

etkileyerek gebelik

şansını düşürebilir. Tüp

bebek tedavisi gören

kadınlarda da başarı

oranını azaltabilir.

Bu nedenle çocuk

isteği olan kadınlarda

poliplerin alınması

önerilir.” dedi. Bazı

kadınlarda poliplerin

tekrar edebildiğine de

işaret eden Dr. Öğr.

Ü. Yeşiladalı, sözlerine

şöyle sürdürdü:

“Özellikle hormonal

düzensizlikleri olan

kadınlarda veya

poliplerin tamamen

temizlenmediği

durumlarda tekrarlama

riski daha yüksektir.

Takip ve düzenli

kontroller bu nedenle

önemlidir.”

44 45

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



PANIKATAK

yok ama sürekli

kaygı ve endişe var!

Anksiyete bozukluğunun

ciddi bir psikolojik rahatsızlık

olduğunu belirten uzmanlar,

bu durumun kişinin düşünce

yapısını, duygularını, bedenini

ve günlük yaşamını çok yönlü

etkilediğini söylüyor.

E

N YAYGIN görülen anksiyete

bozukluklarından birinin ‘Yaygın Anksiyete

Bozukluğu’ olduğunu dile getiren Uzman

Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir,

“Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nda bireyler panik atak

yaşamasa da, günün büyük bir kısmını çeşitli konulara

dair sürekli kaygı ve endişe içinde geçirir.” dedi. Sağlık,

aile, iş ve maddi durum gibi birçok alana yönelik

kontrol edilemeyen düşüncelerin günlük işlevselliği

bozduğunu vurgulayan Demir, bu durumun kas

gerginliği, çabuk yorulma, uyku problemleri, dikkat

dağınıklığı gibi hem fiziksel hem zihinsel belirtilerle

kendini gösterebileceğini aktardı.

Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir,

‘Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nun zihinsel, duygusal,

bedensel ve davranışsal belirtileri ile kişinin günlük

yaşamını nasıl olumsuz etkilediğinden bahsetti.

ANKSIYETE BOZUKLUĞU ZIHNI,

BEDENI VE GÜNLÜK YAŞAMI ÇOK

YÖNLÜ ETKILIYOR

Anksiyete bozukluğunun, kişinin düşünce yapısını,

duygularını, bedenini ve günlük işlevselliğini çok yönlü

olarak etkileyen psikolojik bir durum olduğunu dile

getiren Uzman Klinik

Psikolog Merve

Umay Candaş

Demir, “Anksiyete

bozukluğu

olan bireylerde

genellikle yoğun

ve kontrol

edilemeyen

kaygı düşünceleri

görülür. ‘Ya kötü

bir şey olursa?’,

‘yeterince iyi değilim’

gibi felaketleştirme

eğilimi yaygındır.

Dikkat dağınıklığı,

konsantrasyon güçlüğü,

karar verme zorlukları

sık yaşanır. Gelecek odaklı, sürekli bir tehdit beklentisi

vardır.” dedi.

Merve Umay Candaş Demir

Uzman Klinik Psikolog

Sürekli bir endişe, huzursuzluk ve gerginlik hissi, ani

öfke patlamaları, sinirlilik ya da ağlama nöbetleri gibi

duygusal etkiler de görülebileceğini aktaran Demir,

“Anksiyete, sadece zihinsel değil, aynı zamanda

bedensel belirtilerle de kendini gösterir. Kalp çarpıntısı,

nefes darlığı, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi,

“ANKSIYETE BOZUKLUĞU OLAN BIREYLERDE GENELLIKLE YOĞUN VE KONTROL

EDILEMEYEN KAYGI DÜŞÜNCELERI GÖRÜLÜR. ‘YA KÖTÜ BIR ŞEY OLURSA?’,

‘YETERINCE IYI DEĞILIM’ GIBI FELAKETLEŞTIRME EĞILIMI YAYGINDIR. DIKKAT

DAĞINIKLIĞI, KONSANTRASYON GÜÇLÜĞÜ, KARAR VERME ZORLUKLARI SIK YAŞANIR.

GELECEK ODAKLI, SÜREKLI BIR TEHDIT BEKLENTISI VARDIR.”

kas gerginliği yaygındır. Uyku problemleri (uyuyamama,

sık uyanma) sık görülür. Bazı bireylerde panik ataklar

yaşanabilir, kişi kalp krizi geçirdiğini ya da öleceğini

düşünebilir. Ayrıca kaçınma davranışı belirgindir. Kişi,

kaygı duyduğu ortamlardan ya da durumlardan uzak

durmaya çalışır. Sosyal ilişkiler zayıflayabilir, kişi içe

kapanabilir. Günlük sorumluluklarda azalma, işlevsellikte

bozulma olabilir. Örneğin işe gitmekte, alışveriş yapmakta,

toplu taşıma kullanmakta zorlanabilir.” açıklamasını yaptı.

KONTROL EDILEMEYEN VE SÜREKLI

KAYGI: YAYGIN ANKSIYETE

BOZUKLUĞU

En yaygın görülen anksiyete bozukluklarından birisinin de

‘Yaygın Anksiyete Bozukluğu’ (YAB) olduğunu kaydeden

Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bu

kişiler, akut bir şekilde panik dönemleri yaşamazlar.” dedi.

Panikatak dönemleri yaşamamaları ve o an bir sıkıntı

çekmemelerine rağmen çoğu zaman gergin ve kaygılı

hissettiklerine dikkat çeken Demir, “Farklı birçok

konu ile ilgili endişeleri vardır. Örneğin sağlık, ailevi

problemler, para, iş gibi konularda sorunlar yaşarlar.

Kişilerde aşırı kaygıya, kontrol edilemeyen endişelere,

kas gerilmelerine, huzursuzluğa, çabuk yorulma ve

sinirlenmeye, dikkat bozukluğuna sebep olabilir. Duygusal,

fiziksel ve zihinsel şikayetlere de sebep olabilir. Yaygın

kaygı hali kendini pek çok alanda gösterir ve günün en

az yarısını birçok olay ve eylemle ilgili kaygı ve endişe hali

duyar.” şeklinde konuştu.

KAYGI VE ENDIŞEYE EŞLIK EDEN

BU BELIRTILERE DIKKAT!

Kaygıya ve endişeye eşlik edebilecek durumlara da değinen Uzman Klinik

Psikolog Merve Umay Candaş Demir, sözlerini şöyle tamamladı:

“Anksiyete, sadece zihinsel değil, aynı zamanda bedensel belirtilerle de

kendini gösterir. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, mide bulantısı,

baş dönmesi, kas gerginliği yaygındır.”

“Kolay yorulma, sürekli diken üstünde olma hali, odaklanmada güçlük çekme,

zihnin boşalmış gibi hissedilmesi, kas gerginliği ve uyku bozukluğu. Bunlar

önemli birer Yaygın Anksiyete Bozukluğu belirtisi diyebiliriz ve bu belirtilerden

en az üç tanesi kaygı ve endişe haline eşlik eder.”

46 47

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



geçmemeli. Hazır gıdalardan, salamura

yiyeceklerden ve turşudan uzak durulmalı.

GÜNEŞTEN FAYDALANIN AMA

ÖLÇÜSÜNÜ BILIN

Güneş ışığı, D vitamini üretimi için

elzemdir ve bu da kalp sağlığını dolaylı

olarak destekler. Sabah 09.00–10.30

arası ve akşam 17.30 sonrası 15–20

dakika güneşe çıkmak idealdir. Cilt tipi

açık olanlarda süre daha kısa tutulmalıdır.

Güneşlenirken bol su içilmeli, baş

korunmalıdır.

Egzersizi akıllıca planlayın: Tempolu

yürüyüş, yüzme ve yoga yapabilirsiniz.

Sıcaklarda Kalp Krizi Riskine Dikkat!

İşte Kalbinizi Korumanın

11 Bilimsel Yolu

Doç. Dr. İsmail Ateş

Kardiyoloji Uzmanı

Aşırı sıcaklar, vücudun termal dengesini bozarak kalp-damar sistemine

ciddi yük bindirebiliyor. Kalp krizi, ritim bozuklukları ve ani tansiyon

değişimleri yaz aylarında daha sık görülüyor. Kardiyoloji Uzmanı

Doç. Dr. İsmail Ateş, bilimsel verilere dayanan 11 öneriyle yazı

güvenle geçirmenin yollarını anlattı.

GÜNDE EN AZ 2–2.5

LITRE SU IÇIN

Sıcaklarda terleme

yoluyla kaybedilen sıvının yerine

konmaması, kanın yoğunlaşmasına

ve kalbin daha fazla çalışmasına

neden olur. Dolayısıyla susamayı

beklemeden su için.

KAFEINI SINIRLAYIN: GÜNDE

1–2 FINCAN KAHVE YETERLI

Kafein, kalp ritmini hızlandırabilir

ve fazla tüketildiğinde çarpıntı,

anksiyete ve uyku bozukluklarına

yol açabilir. Bundan dolayı kahve

tüketiminde günde 300 mg’ı

geçmeyin. Bu da ortalama 1–2

fincan filtre kahveye denk geliyor.

Kalp rahatsızlığı olanlar için sınır

1 fincan olmalı. Ayrıca soğuk

kahvelerle de bu miktar kolayca

aşılabiliyor, bundan dolayı dikkatli

olalım.

TUZU AZALTIN AMA DOĞRU

TUZU TERCIH EDIN

Sodyum içeriği yüksek rafine tuzlar

yerine mineral zengini doğal tuzlar

(deniz tuzu, kaya tuzu, Himalaya

tuzu) tercih edilmeli. Ancak “doğal”

da olsa aşırı tüketimden kaçınılmalı.

Günlük tuz alımı 5 gramı

Aşırı sıcaklarda yapılan ağır egzersizler

kalp ritmini bozabilir. Bundan dolayı

yazım güvenli egzersiz önem kazanıyor.

Güvenli egzersizler: Sabah erken saatlerde

(07.00–09.00) ya da akşam serinliğinde

(19.00 sonrası) yapılan tempolu yürüyüş,

düşük tempolu yüzme, pilates ve yoga

gibi egzersizler kalbe yük bindirmeden

formda kalmanızı sağlar. Kaçınılması

gerekenler: Güneş altında koşu, HIIT

antrenmanları ve ağırlıkla yapılan zorlu

egzersizlerden yazın uzak durun.

SICAKTA DIŞARI ÇIKACAĞINIZ

SAATLERE DIKKAT EDIN

Özellikle 11.00–17.00 arası güneş

çarpması ve sıcak kaynaklı kalp krizi

riski en yüksektir. Gölgelik yerlerde kalın,

mümkünse klimalı ama ılıman ortamlarda

vakit geçirin.

İNCE, PAMUKLU VE AÇIK RENK

KIYAFETLER TERCIH EDIN

Açık renkli ve terletmeyen kıyafetler vücut

ısısını dengeler. Koyu renkli kıyafetler ısıyı

emer, kalbi zorlar. Sentetik kumaşlardan

uzak durun.

ALKOLÜ AZALTIN, DIÜRETIK

ETKISINI UNUTMAYIN

Alkol, sıvı kaybını artırır. Ayrıca bazı

ilaçlarla etkileşime girerek tansiyonun

düşmesine veya yükselmesine neden

olabilir. Yazın alkol tüketimini minimuma

indirin.

İLAÇLARINIZI ASLA IHMAL ETMEYIN

Kalp hastalarının ilaçlarını yazın

“nasılsa tansiyonum iyi” diyerek

bırakması tehlikelidir. Bu yüzden

doktora danışmadan doz değişikliği

yapılmamalıdır.

GÖĞÜS AĞRISI, ÇARPINTI,

HALSIZLIK GIBI BELIRTILERI

CIDDIYE ALIN

Bu belirtiler sıcak çarpması gibi görünse

de altında kalp krizi yatabilir. Özellikle yaşlı

bireylerde ve kronik hastalığı olanlarda bu

belirtiler acil müdahale gerektirebilir.

YÜZMEK, KALP

SAĞLIĞI IÇIN EN IDEAL

EGZERSIZLERDEN BIRI

Yüzme, vücudu serinletirken kalp

üzerindeki yükü de dengeler. Aynı

anda hem kardiyovasküler hem de

kas sistemini çalıştırır. Haftada 3–4

gün, 20–30 dakika arası düzenli

yüzme kalp sağlığını destekler.

Sırtüstü ve kurbağalama stilleri, kalbi

yormadan çalıştırır. Nabzınızı aşırı

yükseltmeyen, ritmik ve kontrollü

yüzme kalp dostudur. Yüzmeye

başlamadan önce bu kuralı da

mutlaka aklınızda bulundurun. Soğuk

suya ani atlamayın. Önce ayaklardan

başlayarak suya alışın. Kalp ritmini

ani değişimlerden koruyun.

48 49

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



FIBROMIYALJIDEN

EN ÇOK KADINLAR MUZDARIP

Hareketsiz ve stresli yaşam bedenin

erken yaşlanmasını, ağrıları

ve yorgunluk sendromlarını da

beraberinde getiriyor. İşte o

sendromlardan biri de fibromiyalji.

İstanbul Okan Üniversitesi

Hastanesi Fizik Tedavi ve

Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr.

Üyesi Fatma Burcu Torunoğlu,

kadınlarda daha sık görülen

fibromiyalji ve tedavisine dair

önemli bilgiler paylaştı.

“GÜNCEL BILIMSEL ARAŞTIRMALARA GÖRE FIBROMIYALJI

KADINLARDA ERKEKLERE GÖRE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR.

BUNUN SEBEBININ ISE KADINSAL HORMONLARDAN

KAYNAKLANDIĞI DÜŞÜNÜLÜYOR. FIBROMIYALJI ASLINDA

BIR HASTALIK DEĞIL, BIR SENDROM. YANI TAM BIR

BULGULAR VE BELIRTILER BÜTÜNÜ.”

etmese de, ortada yaşam kalitesini düşüren ciddi bir tablo vardır.

Tanısı için, hastanın öyküsü ve fizik muayeneye ihtiyaç duyulur.

Bu süreçte bazı kan testleri yapılabilir ve mutlaka eşlik eden diğer

hastalıklar da incelenir. Özellikle tiroit, diyabet ve romatizmal

hastalıklarla birlikte görülebilir.

BAŞARILI BIR TEDAVIDE HASTANIN ROLÜ ÇOK BÜYÜK

DEPRESIF duygu durumuyla hayata karşı

isteksizlik, baş ve mide ağrıları, vücutta gezici

kas ağrıları, uyuşma ve karıncalanma… Sadece

bunlar da değil; uyku sorunları nedeniyle

sabahları yataktan yorgun ve isteksiz kalkmak, üşümek,

terleme atakları ve bağırsak sorunları yaşamak. Kısacası

tüm bunlar, düşük yaşam kalitesiyle mücadele veren pek

çok insan için fibromiyalji (yumuşak doku romatizması)

belirtileri olabilir. Kas-iskelet sisteminde ağrılarla ve

belirli vücut bölgelerinde hassasiyetle kendini gösteren

Dr. Öğr. Üyesi Fatma Burcu Torunoğlu

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Fizik

Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

fibromiyalji, kişilerde sinirsel-hormonal bozukluğa bağlı

olarak ortaya çıkan bir sorun.

Güncel bilimsel araştırmalara göre fibromiyalji kadınlarda

erkeklere göre daha fazla görülüyor. Bunun sebebinin

ise kadınsal hormonlardan kaynaklandığı düşünülüyor.

Fibromiyalji aslında bir hastalık değil, bir sendrom. Yani

tam bir bulgular ve belirtiler bütünü. Yapılan tetkiklerde

her şey normal çıkar fakat hastalar genellikle kronik bir

ağrıdan şikayetçidir. Hastanın bulguları bir hastalığı işaret

Fibromiyaljinin tedavisinde sendromun bir bütün olarak ele

alınmasını gerektiğini belirten İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatma

Burcu Torunoğlu, hastalığın sadece ilaçla çözülemeyeceğinin altını

çiziyor. Öncelikle organik bir problemler uzman doktor tarafından

belirlenmeli, hastanın ağrıları, psikolojik durumu ve yaşam aktiviteleri

detaylıca incelenmelidir. Tüm bu incelemelerin sonucunda

ise, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı tarafından bir tedavi

programı oluşturulmalıdır. Tedavide ilaçların yanı sıra fiziksel tıptan,

egzersizlerden ve psikolojik/psikiyatrik desteklerden yararlanılır.

Özelikle uygulanacak düzenli egzersizlerin, ağrıların geçmesi için

uzman kontrolünde yapılmasının önemli olduğunu vurgulayan Dr.

Öğr. Üyesi Fatma Burcu Torunoğlu, tedavide en önemli noktanın

ise, hastanın kendisi olduğunu söylüyor. Hastanın bu süreçte

üstleneceği cesur rol ve alacağı sorumluluklar, tedavi sürecinin

başarısını da destekleyen en önemli unsur.

TEDAVIDE ILAÇLARIN YANI SIRA

FIZIKSEL TIPTAN, EGZERSIZLERDEN

VE PSIKOLOJIK/PSIKIYATRIK

DESTEKLERDEN YARARLANILIR.

50 51

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



EL, AYAK

VE AĞIZ

HASTALIĞI

ÇOCUKLAR ARASINDA

ÇOK HIZLI YAYILIYOR

El, ayak ve ağız hastalığı,

çocukların ellerinde ve

ayaklarında kabarcık benzeri

döküntülere kendini belli eden ve

ağız içinde ağrılı yaralara neden

olan bulaşıcı bir enfeksiyon

olarak tanımlanıyor.

Doç. Dr. Samet Özer

Memorial Kayseri Hastanesi Çocuk Sağlığı

ve Hastalıkları Bölümü’

V

IRAL bir enfeksiyon

olan hastalık, çoğunlukla

bebekleri ve 5 yaşından

küçük çocukları daha

çok etkiliyor, genellikle 7- 10 gün

içinde kendiliğinden iyileşiyor.

Coxsackievirus ve enterovirus

ailelerine ait virüslerin neden

olduğu hastalık kirli havuzlardan

bulaşabildiği gibi öpüşmek, sarılmak

ve ortak eşya kullanımı yollarıyla

da çok hızlı yayılabiliyor. Memorial

Kayseri Hastanesi Çocuk Sağlığı ve

Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr.

“EL, AYAK VE AĞIZ HASTALIĞININ BELIRTILERI GENELLIKLE

7-10 GÜN IÇINDE GEÇECEKTIR. ANCAK 2 YAŞINDAN KÜÇÜK

ÇOCUKLARIN VIRÜSTEN DAHA FAZLA ETKILENECEKTIR.

EL, AYAK VE AĞIZ HASTALIĞI BULAŞICIDIR. HASTALIĞIN

EN BULAŞICI EVRESI GENELLIKLE DÖKÜNTÜLER ORTAYA

ÇIKMADAN ÖNCEDIR. KABARCIKLAR GENELLIKLE YAKLAŞIK

10 GÜN IÇINDE KURUR. KABARCIKLAR KURUDUKTAN SONRA

ÇOCUĞUN HASTALIĞI BAŞKALARINA BULAŞTIRMA OLASILIĞI

DAHA DÜŞÜKTÜR. ANCAK, DÖKÜNTÜ GEÇTIKTEN SONRA

VIRÜS DIŞKIDA HAFTALARCA YAŞAYABILMEKTEDIR.”

Samet Özer, çocuklar arasında bu

sıralar hızla yayılan el, ayak ve ağız

hastalığı hakkında bilgi verdi.

KABARCIK BENZERI

DÖKÜNTÜLER GÖRÜLÜYOR

Hastalık sonucunda ellerde ve

ayaklarda oluşan kabarcık benzeri

döküntüler ile ağız içinde gelişen

ağrılı yaralar nedeniyle ‘el, ayak ve

ağız’ ismi kullanılmaktadır. Aslında

döküntüler göğüs, sırt, kollar,

bacaklar, genital organlar ve kalçalar

dahil olmak üzere vücudunun

herhangi bir yerinde ortaya

çıkabilmektedir.

ÇOCUKLAR BIRBIRINE

BULAŞTIRIYOR

Bebekler ve 5 yaşından küçük

çocukların el, ayak ve ağız

hastalığına yakalanma olasılığı

yüksektir. Kreş ve okullarda çocuklar

arasında hızla yayılma eğilimi

bulunmaktadır. Yine de, daha büyük

çocuklar ve hatta yetişkinlerde bile

bu hastalık görülmektedir. Hastalığa

“HASTALIK SONUCUNDA ELLERDE VE AYAKLARDA OLUŞAN

KABARCIK BENZERI DÖKÜNTÜLER ILE AĞIZ IÇINDE GELIŞEN

AĞRILI YARALAR NEDENIYLE ‘EL, AYAK VE AĞIZ’ ISMI

KULLANILMAKTADIR.”

birkaç virüs neden olabileceğinden, bu

hastalığa birden fazla kez yakalanmak

mümkündür.

Belirtiler iki aşamada ortaya çıkıyor

El, ayak ve ağız hastalığı belirtileri

genellikle iki aşamada ortaya çıkmaktadır.

Hastalık başladığında, çocuklarda grip

benzeri belirtiler görülebilmektedir.

• Hafif ateş.

• Boğaz ağrısı.

• Burun akması.

• Karın ağrısı.

• İştahsızlık.

Birkaç gün sonra şu belirtiler görülüyor

• Avuç içlerinde, ayak tabanında,

dirseklerde ve dizlerinde, cinsel organda

veya kalçalarda kaşıntılı döküntü.

• Ağız içinde ve çevresinde, dil de dahil

olmak üzere herhangi bir yerde gelişebilen

ağrılı ağız içi yaralar. Yaralar genellikle

parlak pembe noktalar veya sonunda

kabarcıklara dönüşen küçük şişlikler

şeklinde başlar.

• Boyunlarındaki lenf bezleri şişer.

BULAŞMA EVRESI

DÖKÜNTÜLERDEN ÖNCE

El, ayak ve ağız hastalığının belirtileri

genellikle 7-10 gün içinde geçecektir.

Ancak 2 yaşından küçük çocukların

virüsten daha fazla etkilenecektir. El, ayak

ve ağız hastalığı bulaşıcıdır. Hastalığın en

bulaşıcı evresi genellikle döküntüler ortaya

çıkmadan öncedir. Kabarcıklar genellikle

yaklaşık 10 gün içinde kurur. Kabarcıklar

kuruduktan sonra çocuğun hastalığı

başkalarına bulaştırma olasılığı daha

düşüktür. Ancak, döküntü geçtikten sonra

virüs dışkıda haftalarca yaşayabilmektedir.

HASTALIK HANGI YOLLARLA

BULAŞIYOR?

Bu hastalık şu yollarla yayılabilmektedir;

• Enfekte bir kişinin hapşırması veya

öksürmesiyle havaya yayılan damlacıklar

yoluyla.

• Enfekte bir kişinin tükürüğü veya

dışkısıyla temas edip daha sonra ağzınıza,

gözlerinize veya burnunuza dokunarak.

• Enfekte bir kişinin vücudundan çıkan

damlacıklarla doğrudan temas.

• Virüs taşıyan birini öpmek veya sarılmak.

• Kişisel eşyaları paylaşmak.

BAZEN BU SORUNLAR DA

GÖRÜLEBILIYOR

Çok nadir olsa da el, ayak ve ağız hastalığı

bazen şu sorunlara neden olabilmektedir;

Dehidratasyon: Ağız yaraları içmeyi ve

yemeyi acı verici hale getirebilmektedir.

Dehidratasyonu önlemek için yeterli sıvı

içmek önemlidir.

Tırnak kaybı: Bazı insanlar virüse

yakalandıktan sonra birkaç tırnak veya

ayak tırnağını kaybetse de tırnaklar tekrar

uzamaktadır.

Viral menenjit ve ensefalit: El, ayak ve

ağız hastalığı olan çok az sayıda kişide

menenjit ve ensefalit gelişebilmektedir. Bu

nadir durum beyinde (ensefalit) ve beyin

ve omurilik zarında (menenjit) tehlikeli

şişmeye neden olabilmektedir.

El ayak ağız hastalığı ile ilgili

belirtilerin görülmesi durumunda

vakit kaybedilmeden uzman doktora

başvurulması önem taşımaktadır. Doktor

hastalığın şiddetine göre uygun bir tedavi

planı belirleyecektir. Ayrıca çevredeki

kişilere bulaşmaması açısından da önlem

alınmalıdır.

52 53

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



SAĞLIKLI BIR YAZ TATILI GEÇIRMENIZ IÇIN

DIŞ KULAK ILTIHABINDAN

KORUNMA YÖNTEMLERI

Tatil sezonunun

başlamasıyla birlikte

temiz olmayan deniz ve

havuz kullanımındaki

artış, dış kulak

iltihabı vakalarını da

artırıyor. İstanbul Okan

Üniversitesi Hastanesi

Kulak Burun ve Boğaz

Hastalıkları Uzmanı

Prof. Dr. Ziya Saltürk,

sağlıklı bir yaz tatili

geçirmeniz için dış kulak

iltihabından korunma

yöntemleri, hastalığın

belirtileri ve tedavi

yöntemleri hakkında

bilgiler verdi.

HALK arasında yüzücü

kulağı olarak da bilinen

dış kulak iltihabı (Otitis

Eksterna), dış kulak yolu

derisinin iltihaplanmasıyla ortaya

çıkan bir durum. Kulak kepçesinden

kulak zarına kadar uzanan bu yolun

enfeksiyonu genellikle bakteri veya

mantar kaynaklı olurken, en önemli

nedeni hijyen açısından yetersiz

su ile temastır. Yeterince temiz

olmayan deniz ya da havuzda

yüzme, duş alınması sırasındaki

su teması ile kulağa su kaçması,

nemli ortamları seven bakteri ve

mantarların daha da çoğalmasına

neden olur. Özellikle yanlış kulak

temizleme alışkanlığı gibi nedenlerle

kulaklarını tahriş edenler ve

bağışıklığı zayıf kişilerin bu soruna

daha yatkın olduğunu söylemek

mümkün.

EN KLASIK BELIRTISI KULAK

AĞRISI

Tragus (kulak yolunun çıkışındaki

kıkırdak çıkıntı) üzerine basılması ile

Prof. Dr. Ziya Saltürk

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi

Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı

artan ağrı oldukça şiddetlidir. Dış kulak

yolunun ödeme ve iltihabi atıklara

bağlı tıkanmasıyla bazen kaşınma gibi

şikayetler de olabilir. Genel belirtileri şu

şekildedir:

Dış kulak yolunda kızarıklık ve ağrı

Akıntı

Kaşıntı

Dokunmaya karşı hassasiyet

Şişlik

İşitmede zorluk yaşama

Kulak çınlaması

“Muayene sonucu teşhisi

konan dış kulak iltihabının

tedavisi için, temel olarak lokal

antibiyotikler, ağrı kesiciler

kullanılır ve sudan korunma

gibi yöntemler uygulanır. Ek

bir hastalıkta veya tedaviye

yanıt alınamadığı durumlarda

ise uzman doktor kontrolünde

antibiyotik tedavisi

uygulanabilir.”

“KULAK KEPÇESINDEN KULAK ZARINA KADAR UZANAN

BU YOLUN ENFEKSIYONU GENELLIKLE BAKTERI VEYA

MANTAR KAYNAKLI OLURKEN, EN ÖNEMLI NEDENI HIJYEN

AÇISINDAN YETERSIZ SU ILE TEMASTIR. YETERINCE TEMIZ

OLMAYAN DENIZ YA DA HAVUZDA YÜZME, DUŞ ALINMASI

SIRASINDAKI SU TEMASI ILE KULAĞA SU KAÇMASI, NEMLI

ORTAMLARI SEVEN BAKTERI VE MANTARLARIN DAHA DA

ÇOĞALMASINA NEDEN OLUR.”

NASIL TEDAVI EDILIR?

Muayene sonucu teşhisi konan dış kulak

iltihabının tedavisi için, temel olarak lokal

antibiyotikler, ağrı kesiciler kullanılır ve

sudan korunma gibi yöntemler uygulanır.

Ek bir hastalıkta veya tedaviye yanıt

alınamadığı durumlarda ise uzman

doktor kontrolünde antibiyotik tedavisi

uygulanabilir. Tedaviye başlandıktan

sonra 3 gün içinde şikayetler azalırken,

10 günlük bir sürede hastalık genellikle

geçmiş olur.

Dış kulak iltihabının belirtilerinin hafif de

olsa ciddiye alınması gerektiğini söyleyen

İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi

Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları

Uzmanı Prof. Dr. Ziya Saltürk, geç

kalınması durumunda ilerleyecek iltihabın

çevre dokulara yayılarak daha büyük

sorunlara yol açabileceğine dikkat çekiyor.

Sorundan korunmak için ise alınabilecek

bazı basit önlemler var:

Emin değilseniz önlem alın: Temizliğinden

emin olmadığınız havuz ve deniz suyunda

yüzecekseniz, kulağınıza su kaçmasını

engellemek için yüzücü bonesi, silikon

kulak tıkacı ya da vazelinli pamuk kullanın.

İyice kurulayın: Duş ve yüzme sonrası

kulaklarınızı nemli bırakmayın, mutlaka

iyice kurulayın.

Sert cisimlerle temizlemeyin: Kulak

içi temizliğinde pamuklu çubuklar

kullanmayın. Bu tip sert müdahaleler,

kulaktaki koruyucu tabakaya zarar verir ve

sorunun daha da büyümesine neden olur.

Sizi rahatsız eden şikayetleriniz olursa, en

kısa zamanda bir uzmana başvurun.

Kontrollerinizi aksatmayın: Kronik bir

hastalığınız varsa ve bağışıklığınız zayıfsa

düzenli kulak muayenelerinizi ihmal

etmeyin. Bu sayede, ilerleyecek iltihabi bir

durumu erkenden önlemiş olursunuz.

54 55

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



DİZ KİREÇLENMESİNE KARŞI

6 ETKİLİ EGZERSİZ

Son yıllarda

görülme sıklığı

hızla yaygınlaşan

osteoartrit

(kireçlenme),

özellikle dizlerde

şiddetli ağrı,

yangı ve takılma

gibi şikayetlere

yol açarak

günlük yaşamı

adeta baltalıyor.

ACIBADEM Bakırköy Hastanesi

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

Uzmanı Dr. Özgün Barış Çolak,

osteoartritin dünya genelinde 40

yaş üzerinde en sık görülen eklem hastalığı

olduğunu belirterek “Diz kireçlenmesi, dizdeki

tüm yapılara zarar verebilen karmaşık bir

eklem hastalığı olup, özellikle başlangıç

evresinde ağrı ve şişlik semptomları ile

kendini göstermekte, zamanla eklem

içinde takılmalara sebep olmaktadır. Bu

durum kişinin günlük yaşam aktivitelerini

kısıtlayabilmekte, yürüme mesafesini

kısaltmakta, yaşam kalitesini azaltmaktadır”

diyor. Diz kireçlenmesinin uluslararası

sınıflandırma sistemlerine göre dört evresi

olduğunu, ilk evrede basit medikal tedaviler,

fizik tedavi uygulamaları ve eklem çevresini

güçlendirme süreçleri ile eklem kıkırdağının

kalitesinin korunabildiğini belirten Dr.

Çolak, son evrede ise tek çarenin ortopedik

diz protezleri olduğunu söylüyor. Diz

kireçlenmesinde düzenli egzersizin anahtar

rol üstlendiğini, diz ekleminin kireçlenmeye

gidişini durdurması açısından büyük önem

taşıdığını vurgulayan Dr. Özgün Barış Çolak,

diz kireçlenmesine karşı günlük yaşam

alışkanlıkları arasına mutlaka eklenmesi

“VÜCUTTAKI TÜM KASLARIN GÜÇLENMESI, OKSIJENLI SOLUNUM

KAPASITESININ ARTIRILMASI, KEMIK KALITESI VE EKLEM

SAĞLIĞININ KORUNMASI AMACIYLA GENEL AEROBIK AKTIVITELER

YAPABILIRSINIZ. BU AKTIVITELER ARASINDA EN ÇOK TAVSIYE

EDILEN; HAFTADA EN AZ 3 GÜN, AÇIK HAVADA, TEMPOLU ŞEKILDE

30-45 DAKIKA SÜREN YÜRÜYÜŞLERDIR”

gereken 6 etkili egzersizi anlattı,

önemli uyarılar ve önerilerde

bulundu.

DIZLERINIZI

KATLAYIP AÇIN

Diz eklemi genellikle

kireçlenmenin ilk evresinde

kısıtlanmazken, sonraki evrelerde

kısıtlanmaya başlayabilir. Bu

durumu önlemek amacıyla diz

ekleminizi bir elinizle diz üstü

uyluk kemiğinden, diğer elinizle

diz altı bacak kemiklerinizden

tutarak katlayıp açın. Günde 3 kere

10 tekrar yapın.

UYLUK

KASINIZI ESNETIN

Dizinizi ağrınızın başladığı noktaya

kadar düzleştirin. Bir elinizle dizin

üstünden, diğer elinizle dizin

altından tutarak destek verin.

Son olarak ayak bileğini hafifçe

iterek uyluk arkasındaki kasları

esnetin. Günde 3 kere 10 tekrar

yapılmalıdır.

DIZLERINIZI

MINDERE BASTIRIN

İki diz arasına yumuşak bir minder

ya da rulo haline getirdiğiniz bir

havlu koyun ve dizleri birbirine

bastırın. Her bastırdığınızda 10’a

kadar sayın ve rahatlatın. 10 tekrar

yapın. Ardından bu kez yumuşak

minderi dizlerinizin altına koyarak

bastırıp 10’a kadar tutun ve bırakın.

Son olarak da minderi ayak

bilekleri arasına koyduktan sonra

ayak bileklerinizi birbirine bastırın

ve her bastırma anında 10 saniye

bekleyin. Bu hareketleri günde 3’er

kez yapın.

TEK AYAK

ÜZERINDE DURUN

Tek ayak üzerinde 10 saniye

boyunca gözünüz kapalı olarak bir

yardımcı gözetiminde durmaya

çalışın veya gözünüz açıkken belirli

bir hedefe doğru uzanın. Ardından

diğer ayağınıza geçin.

SIRT ÜSTÜ YATIN VE…

Sırt üstü yatar pozisyonda ayak

ve diz eklemi düz konumdayken;

kalça eklemini yukarı, sağa ve sola

doğru hareket ettirin. Kalça ya

da ayak bileğine takılan terabant

Dr. Özgün Barış Çolak

Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fizik

Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı

veya kum torbası gibi ağırlıklarla

destekleyerek uygulayabilirsiniz.

Her bir yöndeki hareketi 10 tekrar

olacak şekilde, günde 3 kez yapın.

DÜZENLI, TEMPOLU

YÜRÜYÜŞ YAPIN

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon

Uzmanı Dr. Özgün Barış

Çolak “Vücuttaki tüm kasların

güçlenmesi, oksijenli solunum

kapasitesinin artırılması, kemik

kalitesi ve eklem sağlığının

korunması amacıyla genel aerobik

aktiviteler yapabilirsiniz. Bu

aktiviteler arasında en çok tavsiye

edilen; haftada en az 3 gün, açık

havada, tempolu şekilde 30-45

dakika süren yürüyüşlerdir” diyor.

56 57

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



ÇOCUKLARDA SANAL OYUN

BAĞIMLILIĞININ ILACI GERÇEK OYUN

Oyun terapisi, bilgisayar oyunu bağımlılığı ve yalnızlıkla başa çıkmada etkili bir yöntem

olarak öne çıkıyor. Yeşilay’ın hakemli akademik dergisi Addicta: The Turkish Journal on

Addictions tarafından yayımlanan, Kocaeli’de 9-10 yaş grubu öğrenciler üzerinde yapılan

araştırma, oyun terapisi uygulanan çocuklarda bilgisayar oyunu bağımlılığında önemli

ölçüde düşüş gözlemlendiğini ortaya koyuyor.

S

bir müdahale aracı olduğunu gösteriyor.

YEŞILAY DANIŞMANLIK

MERKEZLERINDEN ÜCRETSIZ

DESTEK

ON YILLARDA çocuklar

arasında hızla yaygınlaşan

bilgisayar oyunu bağımlılığı

ve yalnızlık sorunları, aileler

ve eğitimciler için önemli bir

endişe kaynağı haline geldi.

Yeşilay’ın hakemli akademik dergisi

Addicta: The Turkish Journal on

Addictions’ın 2025 yılı ikinci sayısında

yayımlanan bilimsel çalışmaya göre;

Kocaeli’de 9-10 yaş arası ilkokul öğrencileri

üzerinde yapılan yeni bir araştırma,

çocukların doğaçlama şekilde kendilerini

ifade etmelerine yardımcı olan bir yöntem

olarak oyun terapisinin bu iki önemli

psikososyal sorun üzerinde etkili bir

çözüm sunduğunu ortaya koydu. (https://

www.addicta.com.tr/en/game-therapyas-an-intervention-for-computer-gameaddiction-and-loneliness-among-primaryschool-students-13436)

Araştırmada, oyun terapisi uygulanan

çocukların bilgisayar oyunu bağımlılığı

puanlarında anlamlı bir düşüş

gözlemlenirken, çocukların yalnızlık

düzeylerinde de kayda değer azalmalar

tespit edildi. Uygulama öncesinde günde

3, haftada 22 saatten fazla bilgisayar

oyunu oynayan çocuklarda, oyun terapisi

sonrasında bağımlılık davranışlarında

görülen belirgin azalma, yöntemin etkili

“Çocuklarla kaliteli zaman

geçirmenin en etkili

yollarından biri onlarla

oyun oynamaktır. Oyun,

sadece eğlence değil; duygu

paylaşımı, güven inşası ve

rehberlik için eşsiz bir araçtır.

Bugün çocuklarımız dijital

oyun, ekran ve sosyal medya

gibi yeni nesil bağımlılıklarla

karşı karşıya. Oysa

çocuklarımızın en iyi bildiği

şey hâlâ aynı: oyun oynamak.

105 yıldır bağımlılıklarla mücadele eden

Türkiye Yeşilay Cemiyeti bünyesinde

kurulan, uzmanlar tarafından psikolojik ve

sosyal destek veren Yeşilay Danışmanlık

Merkezleri (YEDAM), internet bağımlılığı

yaşayan kişilere de destek oluyor.

Bağımlılıklarla mücadelede her yaş

grubuna yönelik ücretsiz psikoterapi

ve sosyal hizmet desteği sağlayan

YEDAM, bilgisayar oyunu bağımlılığıyla

mücadelede ise oyun terapisi gibi bilimsel

temelli yöntemlerin yaygınlaşması

için ailelere, eğitimcilere ve uzmanlara

kapsamlı bir rehberlik hizmeti sunuyor.

Çocukların çoğu zaman kendilerini sözlü

olarak ifade etmekte zorlandığını ancak

oyun yoluyla duygularını ve yaşadıkları

sorunları daha rahat dile getirebildiklerini

vurgulayan araştırma, ailelerin

ve eğitimcilerin bu sürece aktif

katılımının, çocukların sağlıklı

gelişiminde kritik role sahip

olduğunun altını çiziyor. Yeşilay,

Türkiye’de ve KKTC’de bulunan

105 merkezi, 115 YEDAM

Danışma Hattı ile çocuklarıyla

iletişim kurmakta zorlanan ve

bağımlılık sorunu yaşayan ailelere

ücretsiz hizmet veriyor.

TATIL BAŞLIYOR,

YEŞILAY DIJITAL

BAĞIMLILIKLARA

KARŞI UYARIYOR!

Okulların kapanmasıyla birlikte

çocukların dijital ekranlarla

geçirdiği süre de ciddi şekilde

artıyor. Yeşilay, yaz tatiline

giren çocuklar için ekran süresi,

dijital oyunlar ve sosyal medya

kullanımına dair ailelere rehberlik

etmeye devam ediyor.

“Yaz tatilleri, çocukların ve

gençlerin hayatlarını anlamlı

etkinliklerle zenginleştirmeleri

için önemli bir fırsattır” diyen

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel

Başkanı Doç. Dr. Mehmet

Dinç, yaz tatilinde çocukların

ve gençlerin boş kalmalarının

bağımlılık açısından ciddi bir

risk oluşturduğunu belirtti

ve ebeveynlerin bu süreçte

rehberlik etme konusunda

önemli sorumluluklar taşıdığını

vurguladı. Başkan Dinç, “Özellikle

spor, sanat ve sosyal faaliyetlerle

tatillerini planlamalarına yardımcı

olmalı, rehberlik etmeli” diye

konuştu.

MEHMET DINÇ: “OYUN,

DUYGU PAYLAŞIMI

VE GÜVEN INŞASI IÇIN

EŞSIZ BIR ARAÇ”

Oyun oynamanın önemine de

değinen Dinç, sözlerini şöyle

sürdürdü:

“Çocuklarla kaliteli zaman

geçirmenin en etkili yollarından

biri onlarla oyun oynamaktır.

Oyun, sadece eğlence değil;

duygu paylaşımı, güven inşası

ve rehberlik için eşsiz bir araçtır.

Bugün çocuklarımız dijital oyun,

ekran ve sosyal medya gibi

yeni nesil bağımlılıklarla karşı

karşıya. Oysa çocuklarımızın

en iyi bildiği şey hâlâ aynı:

oyun oynamak. Geleneksel

oyunlar çocuklarımızın

hem öğrenmelerine hem

eğlenmelerine hem de

sosyalleşmelerine imkân

tanıyor. Eğer biz onlara ekran

yerine geleneksel oyunlarımızı

öğretirsek ve onlarla oynarsak,

çocuklarımızla hem bağ kurar

hem de onları dijital dünyanın

zararlı yönlerinden koruruz.

Ailelerin çocuklarıyla oyun

oynaması; duygusal bağları

güçlendirir, sosyal gelişimlerini

destekler ve bağımlılıklara karşı

kalkan oluşturur.”

OKULLARIN

KAPANMASIYLA

BIRLIKTE ÇOCUKLARIN

DIJITAL EKRANLARLA

GEÇIRDIĞI SÜRE

DE CIDDI ŞEKILDE

ARTIYOR. YEŞILAY,

YAZ TATILINE GIREN

ÇOCUKLAR IÇIN

EKRAN SÜRESI, DIJITAL

OYUNLAR VE SOSYAL

MEDYA KULLANIMINA

DAIR AILELERE

REHBERLIK ETMEYE

DEVAM EDIYOR.

Doç. Dr. Mehmet Dinç

Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı

YEŞILAY’DAN AILELERE ÇOCUKLAR VE

GENÇLER IÇIN ÖNERILER

1. Tatilde Yapılacaklar Planı Yapın

Gençlerin yaz tatilinde meşguliyet, hobi ve etkinliklerden

uzak kalması, risk faktörlerini artırıyor. Tatili sportif, sanatsal

ve sosyal faaliyetlerle geçirmelerini sağlamak çok önemli.

2. Dijital Araçları Ödül Gibi Sunmayın

Dijital oyunlar ya da sosyal medya erişimi, “ödül” haline

getirilmemeli. Ebeveynler, sınır koyarken kararlılık göstermeli,

tutarlı davranmalı ve bu kurallara kendileri de uymalı.

3. Doğru Akran İlişkileri Sağlayın

Sorunlu arkadaş çevresi, bağımlılıklara yönelmede en

kritik faktörlerden biri. Aileler, çocuklarının kimlerle vakit

geçirdiğini takip etmeli ve sağlıklı arkadaşlıkları desteklemeli.

4. Rol Model Olun

Ebeveynler teknolojiyi nasıl kullandıklarına dikkat etmeli.

Sürekli telefon/tablet kullanımı, çocuklar için normalleşmiş

bir davranışa dönüşmemeli.

5. Yeşilay’ın Yanınızda Olduğunu Unutmayın

Yeşilay şubeleri ve YEDAM’lar çocuklar ve gençler için yaz

tatilinde atölye çalışmaları ve bağımlılıktan uzak yaşam

becerileri geliştirme faaliyetleriyle hizmet veriyor. Ayrıca,

bağımlılık sorunu yaşayan aileler, Yeşilay Danışmanlık

Merkezlerinin (YEDAM) 115 Danışma Hattı’nı arayarak

danışmanlık hizmetinden ücretsiz yararlanabiliyor.

6. TBM Eğitimlerinden Faydalanın

Yeşilay’ın önleyici çalışmalarından biri olan Türkiye

Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM), çocuklara

ve gençlere yönelik eğitici içerikler sunuyor. Sağlıklı yaşam,

internet, madde, tütün, alkol, kumar ve oyun bağımlılığı gibi

konularda hazırlanmış animasyonlar, hikâyeler, şarkılar ve

kutu oyunları TBM platformunda yer alıyor. Aileler, tbm.

org.tr adresinden bu içeriklere kolayca ulaşarak çocuklarıyla

birlikte keyifli ve bilinçlendirici bir zaman geçirebilir.

58 59

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



“Çocuklar Hem Kilo Alıyor Hem Diş Kaybediyor!”

“ÇOCUKLARDA OBEZİTE

SADECE KİLO DEĞİL, DİŞ

KAYBI DA GETİRİYOR”

Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir,

çocukluk çağı obezitesinin ağız ve diş sağlığına etkileri

konusunda önemli uyarılarda bulundu.

Dt. Nurgül Demir

Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı

GIDEREK yaygınlaşan

çocukluk çağı obezitesi,

yalnızca fiziksel görünüm

veya metabolik

hastalıklarla sınırlı kalmayıp, ağız

ve diş sağlığını da tehdit eden

ciddi sonuçlar doğuruyor. Çocuk

Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül

Demir, obez çocuklarda diş

çürükleri riskinin arttığına, ağız

bakımının daha özel bir dikkatle

ele alınması gerektiğine dikkat

çekti. Hazır gıdalarda yatan tehlikeye

dikkat çeken Demir “Çocukluk

çağında tüketilen paketli

gıda ve atıştırmalıklar, hazır meyve

suları ve gazlı içecekler, rafine

şeker içeren tatlı kaçamaklar;

hem çocukluk çağı obezitesinin

gelişiminde rol oynayan, hem

de ağız ve diş sağlığını tehdit

eden unsurlardan bazılarıdır.”

dedi. Özellikle şekerli yiyeceklerin

tüketim sıklığının artmasının, diş

çürüklerini tetiklediğini vurgulayan

Dt. Nurgül Demir “Çocukluk

çağı obezitesinin en önemli nedenlerinden

biri olan düzensiz ve

karbonhidrat ağırlıklı beslenme,

aynı zamanda diş çürüklerinin de

başlıca sebebi. Bebeklikte verilen

hazır karışımlar, çocuklukta tüketilen

paketli gıdalar, meyve suları

ve gazlı içecekler sadece fazla

kiloya değil, diş minesi kaybına

ve erken çürümeye de neden

oluyor” dedi.

OBEZITE, DIŞLERIN

ERKEN ÇIKMASINA

YOL AÇABILIR

“Tükürüğün, tamponlama

kapasitesi dişlerin çürüklere

karşı korunmasında rol oynar.”

diyen Demir, obez çocuklarda

tükürüğün yapısının değiştiğini,

“ÇOCUKLUK

ÇAĞINDA KAZANILAN

ALIŞKANLIKLAR,

BIR ÖMÜR SÜRER.

“ÇOCUKLUK ÇAĞINDA TÜKETILEN

PAKETLI GIDA VE ATIŞTIRMALIKLAR,

HAZIR MEYVE SULARI VE GAZLI

IÇECEKLER, RAFINE ŞEKER IÇEREN

TATLI KAÇAMAKLAR; HEM ÇOCUKLUK

ÇAĞI OBEZITESININ GELIŞIMINDE

ROL OYNAYAN, HEM DE AĞIZ

VE DIŞ SAĞLIĞINI TEHDIT EDEN

UNSURLARDAN BAZILARIDIR.”

bu durumun dişlerin doğal koruyuculuğunu

azalttığını belirten Dt.

Demir, “Bu çocuklarda dişler normal

zamanından erken sürebilir. Bu da

hem çürük ihtimalini artırır hem de

dizilim bozukluklarına zemin hazırlar,”

ifadelerini kullandı.

DIŞ FIRÇALAMAK

YETMEZ: EKIP

ÇALIŞMASI ŞART!

Obezitesi olan çocuklarda yalnızca

diş fırçalamakla yetinilmemesi gerektiğini

belirten Demir, “Diş çürüğü

riski bu çocuklarda daha yüksek

olduğu için profesyonel koruyucu

uygulamalar yapılmalı, üç aylık

kontroller ihmal edilmemeli. Aynı

zamanda diyetisyen, çocuk doktoru

ve gerektiğinde psikolog desteğiyle

multidisipliner bir takip şart,” dedi.

görüşüyle, böbrek fonksiyonları

gözetilerek yazılmalı. Yüksek dozda

ilaç kullanımı, çocukların böbrek

sağlığı üzerinde geri dönüşü zor

hasarlara yol açabilir.”

Dt. Nurgül Demir, açıklamasını

şu sözlerle tamamladı: “Çocukluk

çağında kazanılan alışkanlıklar, bir

ömür sürer. Hem sağlıklı bir bedene

hem de güçlü dişlere sahip bireyler

yetiştirmek istiyorsak, obezite ile

mücadeleyi sadece tartıda değil,

aynada da takip etmeliyiz.”

HEM SAĞLIKLI BIR

BEDENE HEM DE

GÜÇLÜ DIŞLERE SAHIP

BIREYLER YETIŞTIRMEK

ISTIYORSAK, OBEZITE

ILE MÜCADELEYI

SADECE TARTIDA DEĞIL,

AYNADA DA TAKIP

ETMELIYIZ.”

İLAÇ DOZLARINA

DIKKAT: BÖBREKLER

ZARAR GÖREBILIR

Tedavi sürecinde en önemli konulardan

birinin, ilaçların çocuklara

ağırlıklarına uygun dozda verilmesi

olduğunu hatırlatan Demir, şu uyarıda

bulundu: “Gereken durumlarda

çocuklara reçete edilecek ilaçlar,

mutlaka bir nefroloji uzmanının

60 61

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



DAMAR TIKANIKLIĞI ARTIK YAŞ TANIMIYOR!

GENÇLER DE RISK ALTINDA

Modern yaşamın getirdiği

yoğun tempo, yanlış

beslenme alışkanlıkları ve

hareketsizlik, damar sağlığını

her geçen gün daha fazla

etkiliyor. Kalp krizinden felce

kadar pek çok sağlık sorunuyla

ilişkilendirilen damar tıkanıklığı,

artık yalnızca ileri yaşların değil,

genç bireylerin de karşısına

çıkabiliyor. Sessizce ilerleyen

bu tablo, erken fark edildiğinde

önlenebilir ve yönetilebilir bir

sağlık sorunu olarak öne çıkıyor.

DAMAR tıkanıklığının bölgesel belirtilerine dikkat

çeken Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nden

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın,

“Tıkalı damarlar, vücudun hangi bölgesinde olduğuna

bağlı olarak farklı belirtiler verir. En çok kalp (koroner arterler),

beyin (karotis ve serebral arterler) ve bacak (periferik arterler)

damarlarında tıkanıklık görülür. Kalp damarları tıkandığında; göğüs

ağrısı (anjina) meydana gelir. Bu ağrı genellikle göğsün ortasında,

baskı veya sıkışma hissi şeklindedir. Eforla artar, dinlenince geçer.

Ayrıca hastalar; nefes darlığı, sol kola, çeneye, sırta yayılan ağrı,

çarpıntı, soğuk terleme, mide bulantısı veya halsizlik, bayılma

hissi gibi belirtiler verir. Bu belirtiler ani ve şiddetli olursa kalp

krizi (miyokard enfarktüsü) habercisi olabilir. Beyin damarları

tıkandığında ise; ani baş dönmesi, konuşma bozukluğu, yüzün

bir tarafında düşme (asimetri), kolda veya bacakta ani güçsüzlük

veya uyuşma (tek taraflı), özellikle tek gözde görme kaybı veya

bulanıklığı, denge kaybı, yürümede zorluk gibi

belirtiler meydana gelir. Bunlar genellikle

inme (felç) veya geçici iskemik atak

(TIA) belirtisidir. Bacak damarları

tıkandığında ise; yürürken

baldırda, uylukta veya

kalçada kramp tarzı ağrı ve

aralıklı topallama görülür.

Bacaklarda soğukluk,

solukluk, ayaklarda uyuşma,

karıncalanma, ayakta veya

parmaklarda iyileşmeyen

yaralar, tüy dökülmesi,

tırnaklarda kalınlaşma gibi

belirtiler görülür. İleri evrede

ise istirahat halindeyken bile

ağrı görülebilir. Bu belirtileri

yorgunluk ve halsizlik, özellikle

Prof. Dr. Ünal Aydın

Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nden

Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı

erkeklerde cinsel fonksiyon

bozuklukları gibi semptomlar

takip edebilir.” Dedi.

BELIRTILERDEN BIR VEYA BIRKAÇI VARSA

BILE UZMANA GÖRÜNMEKTE FAYDA VAR

Sıralanan belirtilere mutlaka kulak vermek gerektiğinin altını çizen

Prof. Dr. Ünal Aydın, “Özellikle risk faktörü bulunan kişiler; sigara

kullananlar, hipertansiyon hastaları, kolesterol yüksekliği olanlar,

diyabet hastaları, ailede kalp-damar hastalığı öyküsü olanların

mutlaka geciktirmeden uzmana görünmelerinde fayda vardır.”

Şeklinde konuştu.

TIKALI DAMARLARIN AÇILMASI

IÇIN AMELIYAT ŞART MI?

Tıkalı damarların açılması için her zaman ameliyatın şart olmadığını

ifade eden Prof. Dr. Ünal Aydın, “Tıkalı damarların açılması her

zaman şart değil. Eğer kişinin yan damarları gelişmişse ve o organın

dolaşımını sağlıyorsa cerrahi olarak hiçbir şey yapmaya gerek

yok. Öte yandan damar tıkalıdır ancak tıkanma yüzdesi yüksek

değildir, dolaşımı da normal seviyedeyse bu hastalarda da cerrahi

olarak hiçbir şey yapmaya gerek yok. Ancak yine de damarda bir

plak oluştuğu için, yüksek risk faktörü grubunda oldukları için ilaç

tedavisine mutlaka başlamak

lazım. Öte yanda damar tıkandığında

ve semptom oluştuğunda,

bir işlem gerekliliği olduğunda;

kişinin durumu, cerrahın bu olaya

yaklaşımı, merkezin olanakları

ve de damarın tıkanma seviyesi,

tıkanma yüzdesi hatta tıkanma

uzunluğuna bağlı olarak cerrahi

ya da anjiyografik girişimden tercih

edilir. Cerrahide plak çıkarılır,

tekrar damar onarılır ya da suni ya

da kişinin kendi damarıyla bypass

yapılır. Anjioda ise damarlar

bazen balonla açılır, bazen stent

takılır. Bu da dediğim gibi yerine,

uzunluğuna, çapına göre değişen

bir durumdur.” İfadelerini kullandı

İLERI YAŞ

HASTALIĞI DEĞIL

Damar tıkanıklığı “ileri yaş hastalığı”

gibi görülse de, süreç aslında

genç yaşlarda başlıyor. Bu yüzden

önlemler ne kadar erken başlarsa,

o kadar etkili olur diyen Prof.

Dr. Ünal Aydın, kadınlarda ve

erkeklerde alınabilecek önlemleri

şöyle sıraladı.

ERKEKLER 30,

KADINLAR 40

YAŞINDAN SONRA

ÖNLEM ALMALI!

Erkeklerde 35 yaşından itibaren

damar sertliği (ateroskleroz) riski

belirginleşmeye başlar. Özellikle

sigara içen, yüksek kolesterolü

olan, ailesinde kalp hastalığı

öyküsü bulunan erkeklerde bu

risk 30 yaş altına bile inebilir. Bu

nedenle 30 yaşından itibaren düzenli

kontroller ve sağlıklı yaşam

alışkanlıkları şarttır.

Kadınlar ise östrojen hormonu

sayesinde menopoz öncesi

dönemde damar tıkanıklığına

karşı nispeten daha avantajlı

durumdalar. Ancak menopoz

sonrası yaklaşık 45-55 yaş arası

dönemde bu koruyucu etki azalır

ve risk erkeklerle eşitlenir, hatta

bazı durumlarda geçilebilir. Bu

nedenle kadınlarda önlemler 40

yaşından itibaren aktif olarak

devreye sokulmalı.

BU GRUP 20 YAŞINDAN

ITIBAREN ÖNLEM

ALMALI!

Ailesinde kalp-damar hastalığı

olanlar, obezite, diyabet, hipertansiyon,

kolesterol yüksekliği

gibi risk faktörleri taşıyanlar,

sigara içenler ve hareketsiz yaşam

sürenler, 20’li yaşlardan itibaren

kalp damar hastalıklarına karşı

mutlaka önlem almalı.

“Tıkalı damarların

açılması her zaman

şart değil. Eğer

kişinin yan damarları

gelişmişse ve o

organın dolaşımını

sağlıyorsa cerrahi

olarak hiçbir şey

yapmaya gerek yok.”

DAMAR SAĞLIĞINI

KORUMAK IÇIN:

Sağlıklı ve Dengeli Beslenin

Trans yağlardan, margarinlerden, işlenmiş

gıdalardan uzak durun.

Sebze, meyve, tam tahıllar, baklagiller,

zeytinyağı, balık gibi doğal ve antioksidan

açısından zengin besinleri tercih din.

Tuz ve şeker tüketimini azaltın.

Kızartmalardan kaçınıp, haşlama, buharda

veya fırında pişirme yöntemlerini kullanın.

Düzenli Egzersiz Yapın

Haftada en az 150 dakika orta tempolu

yürüyüş (günde 30 dakika, haftada 5 gün)

önerilir.

Egzersiz, damarların esnekliğini artırır, kan

akışını düzenler ve iyi kolesterolü yükseltir.

Sigara ve Tütün Ürünlerinden Uzak Durun

Sigara, damarları daraltır, pıhtılaşmayı

artırır ve tıkanıklığa zemin hazırlar. Pasif

içicilik bile damar sağlığını etkiler.

Stresi Azaltın ve Uyku Düzenine Dikkat Edin

Sürekli stres, damarların yapısını bozar.

Gevşeme teknikleri, meditasyon, doğa

yürüyüşleri ve yeterli uyku (6-8 saat) damar

sağlığına olumlu katkı sağlar.

Kan Değerlerini Kontrol Ettirin

Kolesterol, trigliserit, kan şekeri ve tansiyon

düzenli olarak ölçtürün.

Yüksek tansiyon ve diyabet kontrol altına

alınmazsa damar yapısını bozabilir, bu

yüzden mutlaka kontrol altına alın.

İdeal Kilonuzu Koruyun

Aşırı kilo, damarların iç yüzeyini zedeler,

kalbi zorlar.

Özellikle bel çevresi yağlanması risk

faktörüdür.

62 63

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



Moodist Psikoloji ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu Beste Hasırcı:

ANOREKSİYA BASİT BİR YEME SORUNU DEĞİL,

YARDIM ÇAĞRISIDIR

Dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen yeme bozuklukları, özellikle gençler

arasında alarm verici bir hızla artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her

yıl yaklaşık 9 milyon kişi yeme bozukluğu tanısı alıyor. Bu rahatsızlıklar arasında en

ölümcül olanlardan biri de Anoreksiya Nervoza.

Beste Hasırcı

Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu

M

OODIST Psikiyatri ve Nöroloji

Hastanesi Klinik Psikoloğu Beste

Hasırcı, anoreksiyanın yalnızca bir

beslenme problemi değil, bireyin

psikolojik acısını beden üzerinden ifade ettiği çok

daha derin bir ruhsal çatışmanın dışa vurumu

olduğunu vurguluyor. Özellikle gelişim çağındaki

gençleri hedef alan sosyal medya baskısı, hastalığın

yaygınlaşmasında önemli bir rol oynuyor.

Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik

Psikoloğu Beste Hasırcı; “Anoreksiya Nervoza,

kişinin kilo alma korkusuyla yemek yemeyi reddetmesi,

ciddi kilo kaybı yaşaması ve beden algısında

bozulmalarla seyreden bir psikolojik rahatsızlık

olduğunun altını çiziyor. Hasırcı, “anoreksiyayı

anlamak için sadece yeme davranışlarına değil,

bu davranışların altında yatan kontrol, değersizlik,

utanç, stres, görünür olma arzusu gibi duygulara da

odaklanmak gerekiyor.” diyor.

“ANOREKSIYA TEDAVISI, YALNIZCA

KILO ALDIRMAYI YA DA KIŞIYI

YEMEĞE ZORLAMAYI DEĞIL,

DUYGUSAL ONARIMI, KENDILIK

ALGISININ YENIDEN INŞASINI VE

BIREYIN SAĞLIKLI BAŞA ÇIKMA

YOLLARI GELIŞTIRMESINI HEDEFLER.”

YEME BOZUKLUĞU BIR

HASTALIK DEĞIL; BELIRTIDIR!

Klinik Psikolog Beste Hasırcı: “Yeme bozukluğu

bir hastalıktan ziyade bir belirtidir.

Tıpkı ateşin altta yatan enfeksiyonun

habercisi olması gibi, anoreksiya da bireyin

ruhsal acısını ifade ettiği bir sinyal olduğunu

vurguluyor.

“FILTRELI BEDEN OLMA”

İSTEĞI YAYGINLAŞIYOR!

Hasırcı: “özellikle fotoğraf ve Video paylaşımı

yapılan sosyal medya kanallarında

ve diğer dijital platformlarda öne çıkan

“kusursuz beden” algısı, gençler üzerinde

benlik algısını derinden etkileyen bir baskı

oluşturuyor. Sürekli filtrelenmiş görüntülerle

karşılaşmak, bireylerin gerçekçi

olmayan standartlara göre kendilerini

değerlendirmelerine neden oluyor. Sosyal

medya yalnızca estetik kaygıyı değil,

bireyin kendini kontrol etme ve kabul

görme ihtiyacını da tetikliyor. Bu da yeme

davranışları üzerinde baskıcı bir hale

dönüşebiliyor.”

YEME BOZUKLUĞUNUN

PSIKOLOJIK KÖKLERI:

AILE, TRAVMA VE İÇSEL

ÇATIŞMALAR

Klinik Psikolog Beste Hasırcı; “Yeme

bozuklukları yalnızca sosyal medya

etkisiyle değil; duygusal ihmal, kontrolcü

ebeveyn tutumları, eleştirel aile yapısı ya

da çocuklukta yaşanan travmatik olaylar

gibi derin psikolojik faktörlerle de ilişkilidir.

Yeme, birey için duygusal bir başa çıkma

aracı haline gelirken, beden bir anlamda

savaş alanına dönüşür.” Hasırcı’ya göre

yeme bozukluklarını anlamanın en önemli

yollarından biri, bedenin verdiği sinyalleri

“bir dil” olarak okumaktan geçiyor: “Yemek

yememek bazen sadece yememek değildir.

Bu, bireyin duygu dünyasında yaşadığı

karmaşayı dışa vurduğu bir ifade biçimi

olabilir.”

TEDAVİSİ MÜMKÜN:

MULTİDİSİPLİNER

YAKLAŞIM ŞART

Anoreksiya tedavisi, yalnızca kilo aldırmayı

ya da kişiyi yemeğe zorlamayı değil, duygusal

onarımı, kendilik algısının yeniden

inşasını ve bireyin sağlıklı başa çıkma

yolları geliştirmesini hedefler.

TEDAVI PROTOKOLÜ:

Psikiyatrist

Psikolog / Psikoterapi

Diyetisyen / Beslenme Uzmanı

Dahiliye Uzmanı / Endrokrinolog

Aile ve Sosyal Destek

Gerekli durumlarda hastane yatışı

Beste Hasırcı sürecin sabır gerektirdiğini

ancak doğru yaklaşımla iyileşmenin kesinlikle

mümkün olduğunu vurguluyor.

“YEME BOZUKLUKLARI YALNIZCA SOSYAL MEDYA

ETKISIYLE DEĞIL; DUYGUSAL IHMAL, KONTROLCÜ EBEVEYN

TUTUMLARI, ELEŞTIREL AILE YAPISI YA DA ÇOCUKLUKTA

YAŞANAN TRAVMATIK OLAYLAR GIBI DERIN PSIKOLOJIK

FAKTÖRLERLE DE ILIŞKILIDIR. YEME, BIREY IÇIN DUYGUSAL

BIR BAŞA ÇIKMA ARACI HALINE GELIRKEN, BEDEN BIR

ANLAMDA SAVAŞ ALANINA DÖNÜŞÜR.”

64 65

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



İlkokul Öğrencilerine Özel Okul Sonrası Eğitim Programı

1. 2. 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik:

* Etkili okuma ve dinleme çalışmaları

* Hızlı okuma teknikleri

* Temel derslere yönelik destekleyici akıl oyunları eğitimi

* Akıl oyunları turnuvalarına hazırlık

* İngilizce pratiği ve konuşma kulüpleri

* Sanat atölyeleri ve sosyal etkinlikler

İPEKÇE AKADEMI AILESI OLARAK,

SADECE ÖĞRETMEYI DEĞIL;

BIRLIKTE BÜYÜMEYI, BIRLIKTE

GELIŞMEYI ÖNEMSIYORUZ.

İPEKÇE AKADEMİ

HAYAL ET, KEŞFET, PARLA!

EĞITIMDE YENI BIR SOLUK:

İPEKÇE AKADEMI

Her anne-babanın hayali aynı:

Çocuğunun güvenli, sevgi dolu, kendini ait hissettiği ve

eğitimin gerçekten yaşandığı bir ortamda büyümesi…

İşte İpekçe Akademi tam da bunu hedefliyor.

Üstelik bizce bir hayale bir dil yetmez!

Bu yüzden çocuklarımızın gelişim yolculuğu, Türkçe ve

İngilizce olmak üzere iki dilin eşliğinde ilerliyor.

Tüm atölyelerimizde İngilizce doğal bir şekilde hayatın

içine dahil edilir; çocuklar dili ezberlemeden, yaşayarak

öğrenir.

Hem anadilini güçlendiren hem de global bir bakış açısı

kazandıran bu çift dilli yapı, onların dünyasını renklendirir.

İpekçe Akademi bünyesinde iki temel eğitim kolu

bulunuyor:

Okul Öncesi Eğitim (3–6 yaş)

İlkokul Grubu Eğitim Desteği (1., 2., 3. ve 4. sınıflar)

Anne-Bebek Atölyeleri & Aile Katılımlı Etkinlikler

* 0–2 yaş grubu için özel hazırlanmış anne-bebek atölyeleri:

* Duyusal keşif etkinlikleri

* Ritimli müzik çalışmaları

* Anne-bebek yogası

* Güvenli bağlanma temelli oyunlar

* Aile katılımlı haftalık atölyeler ile çocuk-aile iletişimi desteklenir

2017’den bu yana çocuklara sevgiyle dokunan bir yolculuk başladı…

İpek Oğuzcan’ın kurduğu “İpekçe Atölye”, şimdi büyüdü ve yepyeni

bir kimlikle karşınızda: İpekçe Akademi!

Doğaya yakın, çocuğa yakın, hayallere yakın bir yer burası.

Ve evet... Sevgiyle kurulmuş, resmiyetle güçlenmiş bir akademi.

Çünkü eğitim programlarımız, Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayıyla,

güvenle yürütülüyor.

Okul öncesi çocuklar ile 1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerine özel hazırlanmış

dopdolu bir programla Eylül’de kapılarımızı açıyoruz

DOĞAYLA DOST, ÇOCUKLA BÜTÜN

EĞITIM ALANLARI

Montessori, Waldorf ve Reggio Emilia yaklaşımlarıyla

şekillenen sınıflar

Çocukların bireysel gelişimine, hayal gücüne ve iç disiplinine

destek sağlar

Mutfak Atölyeleri

Sorumluluk, motor beceri ve beslenme farkındalığı

kazandırır

Sanat ve Eğitime Hazırlık Atölyeleri

İnce motor becerileri, renk-doku tanıma, ifade özgürlüğü

Ritim & Orff – Drama Çalışmaları

Dil gelişimi, özgüven ve duygusal farkındalık

Akıl Oyunları ve Kodlama Temelli Etkinlikler

Stratejik düşünme, problem çözme ve mantık geliştirme

Türkçe – Matematik – Fen – İngilizce Temelli Eğitim

Programları

Oyunla, somutlaştırarak ve çoklu duyusal öğrenmeyle

desteklenmiş akademik kazanımlar

250 m² Orman Okulu ve Açık Hava Sınıfları

Doğa bilinci, keşif duygusu ve bağışıklık güçlenmesi

Ekolojik Alanlar ve Bitki Gözlem Bahçeleri

Sorumluluk alma, sabır, canlılara saygı kazanımı

Üstelik bizce bir hayale bir dil yetmez

Tüm atölye dili ve etkinlik temeli İngilizce’dir. Böylece

çocuklar dili yaşayarak öğrenir.

Açık hava eğitimi bağışıklığı güçlendirir, doğayla bağ

kurar ve stres azaltır.

Somut materyalle öğrenim ise çocukta derin kavrayışı

kalıcı hale getirir.

MINIK BIR HAYAL YETER…

BIZ, O HAYALI ÇOCUKLARINIZLA

BIRLIKTE SEVGIYLE BÜYÜTÜR,

GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRÜRÜZ.

Full Artı Full Güvenlikli ve Sevgi Dolu Bir Bina

Akademimiz;

* Kamera sistemleriyle 7/24 güvenlikli

* Hijyen kurallarına tam uyumlu

* Her köşesi çocuk güvenliği ve ergonomisi düşünülerek tasarlanmış

* Ve en önemlisi: Çocukların kendini ait hissedeceği kadar sıcak.

EĞITIM KADROMUZ:

SEVGI VE UZMANLIKLA DONATILDI

Her biri kendi alanında uzman, çocuk gelişimi konusunda deneyimli

ve çocuk ruhuna saygılı eğitmenlerden oluşan kadromuzla çalışıyoruz.

Başta kurucumuz İpek Oğuzcan olmak üzere tüm ekip, çocukları sadece

öğretmek için değil; onları anlamak, dinlemek ve yönlendirmek

için burada.

İpek Oğuzcan; 30’dan fazla eğitici eğitim tamamlamış, çocuk gelişimi

ve alternatif eğitim felsefeleri konusunda yıllardır aktif çalışan bir

eğitim gönüllüsü.

İNGILIZCE EĞITIMIN ADRESI

Kayıtlar Başladı – Sınırlı Kontenjan!

3–6 yaş grubu için okul öncesi eğitimi,

1.2.3. ve 4. sınıf öğrencileri için okul sonrası destek programı,

0–2 yaş grubu için anne-bebek atölyeleri...

• Kontenjanlarımız sınırlı!

• Kamu çalışanlarına özel %15 indirim uygulanacaktır.

• Erken kayıt avantajlarını kaçırmayın!

ÇÜNKÜ BIZ BIR AILEYIZ…

VE BÖYLE ÇOK GÜZELIZ.

Adres : 15 Temmuz Mahallesi

E-Posta : ipekceatolye@gmail.com

Telefon: 0543 743 85 52

ipekceakademi

66 67

Temmuz / Ağustos / Eylül 2025



68

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!