NARKOZ SAĞLIK DERGİSİ 35.SAYISI SİZLERLE..
NARKOZ SAĞLIK DERGİSİ 35.SAYISI SİZLERLE..
NARKOZ SAĞLIK DERGİSİ 35.SAYISI SİZLERLE..
PDF'lerinizi Online dergiye dönüştürün ve gelirlerinizi artırın!
SEO uyumlu Online dergiler, güçlü geri bağlantılar ve multimedya içerikleri ile görünürlüğünüzü ve gelirlerinizi artırın.
1 Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
2 3
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
4 5
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
İÇİNDEKİLER
ŞEHİTKAMİL’DE GENÇLERİ VE ANNELERİ MUTLU EDEN PROJELER
Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, sosyal belediyecilik anlayışı
çerçevesinde vatandaşların ihtiyaç duyduğu projelerle halkın gönlüne
dokunuyor. Şehitkamil’de yaşlı, genç, çocuk demeden birçok yaş grubuna
yönelik projeler kazandıran Yılmaz, GÖLBUCKS Kafe ve Çocuk Etkinlik
Merkezleri ile gençlerin ve ailelerin yaşamını kolaylaştırdı.
30
TEMMUZ / AĞUSTOS / EYLÜL
İ ÇERİ KLER
24
20
16
12
PROSTAT KANSERİ
GÜLÜŞÜNÜZ SAĞLIĞINIZIN AYNASI:
PROTEZ DİŞ TEDAVİSİNDE
MODERN YAKLAŞIMLAR
2 025
ORTEZ PROTEZ
MERKEZİ
DEPREMZEDELERE
UMUT OLUYOR
6 Şubat 2023’te 11 ilde yalnızca
binaların değil, insanların hayatlarını
da geri dönülemez şekilde sarsan
yıkıcı depremlere karşı Gaziantep
Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de bir
ilki gerçekleştirdi. “Buğday Tanesi
Protez Ortez Yapım ve Uygulama
Merkezi” ile depremde uzuv kaybı
yaşayan bireyler için yeni bir hayatın
kapılarını aralandı.
Prostat kanseri, erkeklerde
akciğer kanserinden sonra dünya
genelinde en çok görülen ikinci
kanser türüdür. Sık idrara çıkma,
idrar yaparken zorlanma, ağrı gibi
belirtilerle kendini gösteren
prostat kanserinde hastaya
multidisipliner yaklaşımla tedavi
seçenekleri sunulmaktadır.
26
18
ORTOPEDİ UZMANI
OP. DR. METİN SEYRAN
HATEM HASTANESİ’NDE
GÜLÜMSEMELERİN GİZLİ MİMARI:
DİŞ TEKNİSYENİ OKTAY SUCULAR
& NOVA DENTAL ATELİER
Nova Dental Atelier, Cdt.
Oktay SUCULAR
liderliğinde geniş
kadrosuyla iş dünyasında
dijital hayatın en yenilikçi
teknolojilerine ulaşarak;
hekim ve hastalarına
mükemmeli hedefleyen
yüksek kalite çözümler
sunmayı amaçlamaktadır.
Hekim kadrosu ve branş
çeşitliliğini her geçen gün
artıran Gaziantep Özel
Hatem Hastanesi, Ortopedi
ve Travmatoloji Uzmanı Op.
Dr. Metin Seyran’ı
kadrosuna dahil etti.
KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM UZMANI
OP. DR. SONAY ÖZTAŞ
ANKA HASTANESİ’NDE
Kadın sağlığı alanında deneyimli hekim
kadrosunu güçlendirmeye devam
eden Gaziantep Özel ANKA
Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve
Doğum Uzmanı Op. Dr. Sonay
ÖZTAŞ’ı bünyesine kattı.
MEDICAL POINT
GAZİANTEP
HASTANESİ’NDEN
Göz Sağlığına Yüksek
Teknoloji Yatırımı
Göz sağlığında devrim niteliğinde
iki yeni teknoloji artık Medical
Point Gaziantep Hastanesi’nde.
Diş kayıpları, yalnızca estetik
değil aynı zamanda fonksiyonel
ve psikolojik sorunlara da yol
açabilen önemli bir sağlık
KAŞLARINIZA DOĞAL MUCİZE,
problemidir. Günümüzde protez
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) ELİF KAPLAN DOKUNUŞU
diş tedavileri, estetik ve
Şahinbey Araştırma ve Uygulama
Güzellik Uzmanı ve Yazar Elif Kaplan,
fonksiyonelliği bir araya getiren
Hastanesi Çocuk Hastanesinde, uzun
dokunduğu kaşlarla, yüzlerle, çiftlerle
modern yaklaşımlarla hem
bir aranın ardından 85’inci
ve kalplerle fark yaratmaya devam
yaşam kalitesini artırmakta hem
Hematopoetik Kök Hücre
ediyor. Elif Kaplan ile siz de kendi
de hastalara güvenli bir gülüş
Transplantasyonu (kemik iliği nakli)
kaşlarınızı yeniden kazanabilirsiniz,
6 kazandırmaktadır.
başarıyla gerçekleştirildi.
üstelik doğal yollarla.
7
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
22
23
KADIN HASTALIKLARI
VE DOĞUM UZMANI
PROF. DR. AYŞE
GÜLER ANKA’DA
Kadın hastalıkları ve doğum alanında
20 yılı aşkın tecrübesiyle tanınan
Prof. Dr. Ayşe Güler, Gaziantep
Özel ANKA Hastanesi Kadın
Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde
hasta kabulüne başladı.
38
GAÜN ÇOCUK
HASTANESİNDE BAŞARILI
KEMİK İLİĞİ NAKLİ
SAĞLIK BAKANI PROF. DR. KEMAL MEMİŞOĞLU’NDAN
DR. BEYTULLAH ŞAHİN VE EKİBİNE TEŞEKKÜR BELGESİ
34
32
20
“Normal Doğum Eylem Planı
Değerlendirme Toplantısı”, Sağlık Bakanı
Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun ev
sahipliğinde, AK Parti Grup Başkanvekili ve
Ankara Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta’nın
katılımıyla Ankara’da, Sağlık Bakanlığı
Bilkent Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi.
Toplantıya Bakanlık merkez teşkilatı
yöneticileri ile birlikte 81 ilin İl Sağlık
Müdürlüklerinde görev yapan eylem planı
koordinatörleri katılım sağladı.
“HAYATLA ÖLÜM ARASINDA”
GAZİANTEP ŞEHİR HASTANESİ’NDE
TRAVMA SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTİRİLDİ
Gaziantep, tarihi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra
sağlık alanındaki atılımlarıyla da dikkat çekmeye
devam ediyor. Bu gelişimin son örneklerinden biri,
Gaziantep Şehir Hastanesi ev sahipliğinde ve
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi iş
birliğiyle düzenlenen “Hayatla Ölüm Arasında:
Travma Sempozyumu” oldu. Etkinlik, bölgedeki sağlık
profesyonelleri için hem bilimsel hem de pratik
açıdan önemli kazanımlar sundu.
36
İMTİYAZ SAHİBİ
Mezine SIRAKAYA
SORUMLU YAZI İŞLERI MÜDÜRÜ
Mezine SIRAKAYA
HUKUK DANIŞMANI
Av. Zafer TEMUR
YAYIN KURULU
Dr. Cengiz BAYRAM
Uzm. Dr. Ahmet Şükrü DENKER
Mehmet Emin TATLI
DİZGİ TASARIM
Atakan CEHRİ
YÖNETİM YERİ
a j a n s
İncilipınar Mah. 36016 Nolu Sk.
Ali Api Apt. Sit. No: 2/C
Şehitkamil/Gaziantep
BASKI
İHLAS GAZETECİLİK
TEL: 0212 454 30 00
Dergide yayınlanan tüm reklam tasarım ve
haber metinleri Başak Ajans’a aittir.. İzinsiz
alıntı yapılıp çoğaltılamaz.
Dergide yer alan köşe
yazılarından, köşe yazarları sorumludur.
narkozhaber@hotmail.com
narkozhaber@mynet.com
www.narkozgazetesi.com
Sayı: 35 Yıl: 9
Yerel Süreli Yayın
Narkoz Haber Gazetesi
ücretsiz ekidir.
0 535 511 01 95
0 342 232 42 43
Mezine Sırakaya - Gazeteci - Yazar
ÇÖP ATMA CEZASI UYGULANMALI
Son yıllarda çöplerin ve plastik atıkların dünyamızda neden olduğu tahribata yakından tanık
oluyoruz.
Tanık olmakla kalmıyor bireysel olarak “Ne yapabiliriz?” sorusunun peşine düşen duyarlı bazı
vatandaşlar elinden geldiğince çevreyi temizlemeye çalışıyor. Ancak yeterli olmuyor.
Geçtiğimiz günlerde İtalya’ya gittim. O kadar çok şaşırdım ki! Sokakta hiç çöp yok. Pırıl pırıl. Çünkü
yere çöp atmanın cezası var. Kendinizi o kadar çok huzurlu hissediyorsunuz ki temizlik sağlıklı
yaşam için olmazsa olmaz diyorsunuz.
Elbette ki bu farkındalığın ülkemize de uygulanması için yetkililerin, yasalar kapsamında var olan
ancak uygulanmayan cezaları uygulaması şart.
Türkiye’de yasal olarak ceza var ancak uygulanmıyor
İngiltere’de sokağa izmarit atmanın cezası olduğu gibi para cezasını ödemeyen kişiler yargılanıyor
ve genellikle sokakları temizleme cezası alıyor. Belediyeler tarafından toplanan bu cezaların
15 gün içinde ödenmemesi halinde, dava açılıyor, cezanın miktarı artırılabiliyor.
İngiltere’de de çevreyi kirletmenin caydırıcılığını artırmak için cezaların arttırılması gündemde.
İtalya da hem çevre hem de hava kirliliğiyle etkin mücadele eden ülkelerden. “Yeşil ekonomi”
yasası kapsamında yere izmarit atmanın cezası 300 euro’dan başlarken, sakız, kağıt parçası gibi
çöpleri atmak da 30 ila 150 euro arasında cezalandırılıyor.
2018 yılının başı itibariyle Türkiye’de ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından umuma açık
yerlerde her ne şekilde olursa olsun çevreyi kirletenlere 6 bin 923 lira ceza uygulanmak zorunda.
Nereye baksanız çöp. Bu şehirde ve diğer şehirde yaşayan vatandaşların bu konuda
sorumluluklarının olduğunu bilmesi gerekiyor. Çevre kirliliği ve hava kirliliğini önlemenin tek yolu
caydırıcı cezalar.
Gaziantep’te belediyeler bu cezayı kısmen de olsa uygulamaya başladı. Henüz bu cezaların sonuçları
hissedilmese de gelecek günlerde cezalar arttıkça vatandaşlar yerlere çöp atmayacaktır.
Singapur bu konuda çok sert
“Yere çöp atmak yasaktır” sözünün hakkını vererek uygulayan ülkelerden biri de Singapur.
Eğer bu bilgiye rağmen yere çöp atmayı kafanıza koyduysanız, cebinizdeki bin dolarla vedalaşmaya
da hazır olun.
Ülkede yere tükürmenin, uyuşturucu kullanmanın ve tuvaletleri kirli bırakmanın katı cezaları var.
Özellikle, uyuşturucuyla alakalı davalar, idam cezasıyla bile sonuçlanabiliyor. Kirli arabaların üzerine
“beni yıka” yazmayı seviyor olabilirsiniz ama kötü haber: Singapur’da arabaları kirli bırakmanın
ve üzerine yazı yazmanın da cezası var.
Japonya Çarşı esnafı ise etrafta çöp olmasa da gönüllü olarak mağazasının önünü ve yan sokakları
süpürür.
Bununla birlikte, merkezi caddeler, parklar ve toplu taşıma durakları gibi yerlerde “çöp ve izmarit
atmanın cezası 2.000 Yen’den başlıyor” şeklinde uyarı levhaları bulunur.
Umarım ülkemizde de bu konuda duyarlı birer vatandaş olma bilincine erişiriz.
Sağlıcakla kalın!
8 9
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
10 11
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR’DEN 40 YENİ SPOR TESİSİ!
ORTEZ PROTEZ MERKEZİ
DEPREMZEDELERE UMUT OLUYOR
6 Şubat 2023’te 11 ilde yalnızca binaların değil, insanların
hayatlarını da geri dönülemez şekilde sarsan yıkıcı depremlere
karşı Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Türkiye’de bir ilki
gerçekleştirdi. “Buğday Tanesi Protez Ortez Yapım ve
Uygulama Merkezi” ile depremde uzuv kaybı yaşayan bireyler
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi
tarafından 9 yılda şehre 40 spor tesisi
kazandırıldı. “Spor şehri Gaziantep” mottosundan
hareket ederek Gaziantep’in
günlük yaşamında sporu ve hareketli
yaşamı daimi kılmayı amaçlayan Gaziantep
Büyükşehir, yeni spor tesislerinde
20’nin üzerinde farklı branşta yüzbinlerce
Gazi şehirli sporsevere hizmet veriyor.
Bu kapsamda Beykent, Dumlupınar, Ertuğrul
Gazi, Fıstıklık, İncilikaya, Mehmet
Vehbi Dinçerler, Kuzeyşehir, Perilikaya,
Talat Özkarslı, Ulaş, Yeşilevler, Alaeddin
Yavaşça gibi çok amaçlı spor salonlarında
bir yıl içerisinde badminton, basketbol,
güreş, halter, judo, karate, masa tenisi,
kick boks, may thai, okçuluk, tekvando,
voleybol, akıl ve zeka oyunları, jimnastik,
futsal, zumba ve flor curling gibi farklı
branşlarda yaklaşık 50 bin kişiye hizmet
verildi.
Spor salonlarına gösterilen ilgiyi yüzme
havuzları izledi. Buna göre, Yeditepe,
Kamil Ocak, Gazikent, Gaziler, Ertuğrul
Gazi, 8 Şubat, Nizip Mustafa Cengiz,
Oğuzeli, Karkamış, Araban, Nurdağı ve
İslahiye yüzme havuzlarında ise yine
50 binin üzerinde Gazi şehirliye 1 yıl
içerisinde çeşitli yüzme eğitimleri ve spor
yapma imkanı tanındı.
Gaziantep Büyükşehir’e bağlı Hasan
Doğan, Hasan Celal Güzel, Batur ve
Gazikent futbol sahalarında da yaklaşık
5 bin kişiye belli yaş kategorilerine göre
antrenörler eşliğinde antrenman fırsatı
sunuldu. Öte yandan Doğa akademisi,
Erikçe Macera Parkı ile Gizem Doğan
Yaşayarak Öğrenme Merkezi gibi sağlık
ve çevre dostu temalı alanlarda sosyal ve
sportif aktivitelerle uzun yaşamın ve gelecek
nesillere temiz bir dünya bırakmanın
sırları paylaşılıyor.
Yeni dönemde ise 10 yeni
spor salonunu vatandaşların
hizmetine sunacak. Şehir
merkezinde 3 bin kişi kapasiteli
Kamil Ocak Çok Amaçlı Spor
Salonu, engelli vatandaşların
yararlanabileceği Engelsiz Spor
Salonu yapılacak. Futbolun
gelişmesi için amatör futbol
kulüplerinin kullanacağı Amatör
Futbol Kompleksi hizmete
sunulacak.
için yeni bir hayatın kapıları aralandı.
DEPREMIN ardından hızla
harekete geçen Gaziantep
Büyükşehir Belediyesi,
“Asrın Felaketinde
Engelleri Birlikte Aşıyoruz” projesiyle
kalıcı engelli hale gelen bireylerin
hayatlarını kolaylaştırmak için
medikal malzeme ve protez
desteği sağlamaya başladı. Proje
kapsamında, akülü ve manuel
tekerlekli sandalyelerden walker’lara,
hasta yataklarından denge
bastonlarına kadar birçok medikal
malzeme ücretsiz olarak dağıtılıyor.
Merkezde ayrıca ampütasyon
ameliyatı geçiren bireylerin
yaralarının iyileştirilmesinden
protezlerin hazırlanmasına, protez
sonrası fizik tedaviye kadar her
aşama uzman bir ekip tarafından
titizlikle yürütülüyor.
Gaziantep Büyükşehir Belediye
Başkanı Fatma Şahin’in, “Eliniz,
kolunuz, ayağınız oluyoruz” sözleriyle
tanımladığı bu proje kapsamında
toplamda 12 bin 338 kişiye medikal
malzeme ve protez desteği
hedefleniyor. Şu ana kadar, 11 farklı
ilden bin 230 engelli bireyin hayatına
dokunuldu. Her biri için özel olarak
üretilen ortez ve protezler, onları
yeniden hayata bağladı.
Projenin hayata geçtiği 826
metrekarelik merkez, yalnızca
Türkiye değil, uluslararası yardım
kuruluşlarının da desteğiyle büyüyor.
Hibe destekleriyle donatılan merkez,
modern teknolojiyi kullanarak
bireylerin fiziksel ve ruhsal
bütünlüğünü korumayı amaçlıyor.
Depremler sonrası “Eliniz, Kolunuz,
Ayağınız Oluyoruz” Projesi
kapsamında Gaziantep ve çevre
illerde engelli afetzedenin yaşamına
dokunan merkez, sadece fiziksel
ihtiyaçlar doğrultusunda çalışmayıp
psiko-sosyal destek de sağlıyor.
Danışanların ruhsal ve duygusal
ihtiyaçlarını da gözetip bütüncül
bir iyileşme süreci sunan merkez
bölgede bu yöndeki ihtiyaçlara da
çözüm buluyor.
Gaziantep Büyükşehir Belediye
Başkanı Fatma Şahin
GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR
BELEDİYESİ, KENTTE
SORUNLARI VİZYON
PROJELERLE ÇÖZÜYOR!
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı
Fatma Şahin öncülüğünde şehrin
sorunları, vizyon projelerle bir bir ortadan
kaldırılıyor. Altyapıdan ulaşıma, eğitimden
sağlığa büyükşehir belediyesi yaşamın her
noktasına dokunuyor.
Göreve geldiği 2014 yılından bugüne
kadar Gaziantep Büyükşehir Belediye
Başkanı Fatma Şahin, şehrin sorunlarını
kapsayıcı, çözüm odaklı, vizyoner ve
çevreci projelerle gideriyor.
TÜRKİYE’YE ÖRNEK PROJE:
AİLE AKADEMİSİ
Toplumun temel taşı olan “Aile”
kurumunun birliğini korumak, bireylerin
sorun çözme becerilerini geliştirmek,
yönlendirme ve eğitim hizmeti vermek
amacıyla Türkiye’de örnek proje olan Aile
Akademisi hizmet vermeye devam ediyor.
Gaziantep Valiliği koordinasyonunda,
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi,
Cumhuriyet Başsavcılığı, Gaziantep
Üniversitesi (GAÜN), Hasan Kalyoncu
Üniversitesi, Gaziantep İslam Bilim
ve Teknoloji Üniversitesi, SANKO
Üniversitesi, Gaziantep Barosu,
Gaziantep Aile Akademisi
12 13
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Gaziantep’i Geliştirme Vakfı (GAGEV),
Gaziantep Aile Destek Merkezi ve
şehirde faaliyet gösteren sivil toplum
kuruluşlarının iş birliğinde Gaziantep
Aile Akademisi kurulması için ortaklaşa
hareket edilerek yine bir Gaziantep Modeli
ortaya kondu.
Aile Akademisi’nde, bireylere ve ailelere
yönelik destek ve danışmanlık, gerektiği
durumlarda da yönlendirme hizmeti
sunuluyor. Yüz yüze görüşmede randevu
sistemi ile çalışılmakta olan akademide
herhangi bir ücret alınmıyor. Bu hizmetin
sunulmasında bilgilerin gizliliği ilkesine
özenle dikkat ediliyor.
Etik kurallar ve gizlilik ilkesine özenle
dikkat edilen merkezde klinik psikolog,
psikolog, manevi danışman, psikolojik
danışma ve rehberlik uzmanı, avukat,
sosyolog ve aile danışmanı olmak üzere
20 kişilik uzman bir ekip hizmet vermeyi
sürdürüyor. Merkezde öncelikle çatışma
yaşayan çiftlere yönelik aile danışmanlığı
hizmeti olmak üzere çocuklara yönelik
psikolojik destek hizmetleri, manevi
danışmanlık hizmeti, hukuki danışmanlık
hizmeti ve eğitim hizmetleri yürütülüyor.
Aile Akademisi’ne başvurular; bireysel
müracaat, aile mahkemelerinden
yönlendirmeler, kurumlardan gelen
talepler ile alınıyor. Bu kapsamda merkeze
yaklaşık 15 bin kişi müracaat ederken ilgili
hizmetlere yönlendirme yapıldı
Gaziantep Aile Akademisi’ne başvuru
yapan tüm bireyler psikolog eşliğinde
gerçekleştirilen ön görüşmenin ardından,
Akademi bünyesinde yürütülen Psikolojik
Danışmanlık Hizmeti, Gaziantep
Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep
Valiliği, Kaymakamlıklar ve Sivil Toplum
Kuruluşları bünyesinde yürütülen
Sosyal Yardım Hizmeti, Akademi ve İl
Müftülüğü bünyesinde yürütülen Manevi
Danışmanlık Hizmeti olmak üzere üç
hizmet modelinden uygun olanına
yönlendirilerek mevcut probleme
müdahale planı oluşturuluyor. Yapılan
ilk yönlendirmenin ardından tüm
vakalar takip edilerek koruyucu ve
önleyici tedbirlerin sürdürülmesi
amaçlanıyor.
Gaziantep Aile Akademisi’ni
mevcut benzer projelerden
ayıran en önemli
hususlardan birisi de
Gaziantep Adliyesi
bünyesinde bulunan
Gaziantep Aile Akademisi
bürosu. Psikolog ve
avukatın görev aldığı
birimde boşanmak
amacıyla adliyeye
müracaat etmiş çiftlere
yönelik çalışmalar
yürütülüyor. Gerek
tevzi büro gerekse
de aile mahkemeleri
kalemleri boşanmak üzere
olan çiftleri evliliklerini bir uzman
eşliğinde gözden geçirmelerine
destek olmak amacıyla Aile
Aile Akademisi’nde, bireylere
ve ailelere yönelik destek ve
danışmanlık, gerektiği durumlarda
da yönlendirme hizmeti
sunuluyor. Yüz yüze görüşmede
randevu sistemi ile çalışılmakta
olan akademide herhangi bir
ücret alınmıyor. Bu hizmetin
sunulmasında bilgilerin gizliliği
ilkesine özenle dikkat ediliyor.
Akademisi’ne yönlendiriyor.
Gaziantep Aile Akademisi bünyesindeki
tüm paydaş kurumlarda çalışan ve
eğitici eğitimi almış 40 meslek elemanı
tarafından başta Aile Akademisi Eğitim
Salonu olmak üzere okul, cami, kuran
kursları ve sosyal tesislerde mutlu aile
modülü, evlilik öncesi eğitim modülü,
kadın sağlığı modülü, bağımlılık ile
mücadele modülü, hukuki danışmanlık
modülü olmak üzere beş farklı modülde
eğitim programı uygulanıyor. Gaziantep
Aile Akademisi bünyesinde sunulan
eğitim hizmetlerinde 67 bin 500 kişiye
ulaşılırken ve farklı modüllerde eğitim
verilerek sertifikalandırıldı.
GAZİ ŞEHİR, SUYUN
ARITIMINDA TÜRKİYE
ORTALAMASININ ÜSTÜNDE!
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı
GASKİ, daha temiz bir çevre hedefiyle
son 10 yılda yaptığı yatırımlarla kentin
genelinde atık suyun yüzde 95’ini arıtır
duruma geldi.
Küresel ısınmanın etkileriyle birlikte su
yönetimine öncelik veren Gaziantep
Büyükşehir Belediyesi ve Gaziantep Su ve
Kanalizasyon İdaresi (GASKİ), şehrin dört
bir yanında kurduğu arıtma tesisleriyle
geleceğe daha temiz bir kent bırakmayı
amaçlıyor.
Yüzde 95 arıtma oranına ulaşan
Gaziantep, Türkiye ortalaması olan yüzde
77’nin üzerine çıkarak önemli bir başarıya
imza attı. Beykent ve Kuzeyşehir’de
inşası devam eden arıtma tesislerinin
tamamlanmasıyla birlikte bu oran yüzde
99’a yükselecek.
Kent genelinde 8 büyük arıtma tesisi
bulunan GASKİ, yeni yerleşim alanlarının
açılmasıyla birlikte hizmete alınan paket
arıtma tesisleri ve terfi merkezleriyle
çalışmalarını sürdürüyor. GASKİ,
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği
Bakanlığı’nın Katı Atıkların Kontrolü,
Hava Kalitesinin Korunması ve Su Kirliliği
Türkiye’de ilk, Avrupa’da ise özelliği
ve büyüklüğü bakımından ikinci olan,
yaklaşık 13 bin 824 metrekare alana kurulu
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi
Engelsiz Yaşam Merkezi işitme, konuşma
ve zihinsel engellilere yönelik özel
eğitim bölümleri farkındalık oluşturdu.
Merkezde, hastalıkların tedavisinde suyun
da kullanıldığı terapi yöntemlerinin
yanı sıra otizm ve demans hastaları için
dizayn edilen odalar, dikkat çekiyor.
Bu kapsamda engelli vatandaşların
toplumla bütünleşmelerini sağlayan
Büyükşehir, “Engelsiz Kent Gaziantep”
Kontrolü yönetmeliklerinde belirtilen tüm
standartları sağlıyor. Tesisten çıkan suyun
kalitesi, Bakanlığın Sürekli Atık Su İzleme
Sistemi (SAİS) üzerinden anlık olarak takip
ediliyor.
MERKEZ İLERİ BİYOLOJİK
ATIKSU ARITMA TESİSİ
ŞEHRİN İHTİYAÇLARINI
KARŞILIYOR
Avrupa Birliği standartlarına uygun olarak
projelendirilen ve 120 dönümlük alana
kurulan Merkez İleri Biyolojik Atıksu
Merkez İleri Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisi
Arıtma Tesisi, modern yapısıyla dikkat
çekiyor. Bu tesis, şehirdeki atıksuları
toplayarak arıtıyor ve Çevre, Şehircilik
ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın Su
Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’ne uygun
şekilde azot ve fosfor giderimlerini
gerçekleştiriyor. Arıtılan su, Oğuzeli’nde
bulunan Sacır Deresi’ne temiz şekilde
deşarj ediliyor. Tesis, günlük ortalama
330 bin metreküp atıksuyu, Kentsel
Atıksu Arıtımı Yönetmeliği standartlarına
uygun biçimde arıtıyor. Ayrıca tesisten
çıkan günlük 170 ton biokatı bertaraf
ediliyor. Tesisin bakım ve kapasite artırımı
çalışmaları da devam ediyor.
GAZİANTEP BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ENGELSİZ
YAŞAM MERKEZİ TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLDU
kimliğine yakışır hizmetlerine bir yenisini
daha eklemiş oldu. Gaziantep Büyükşehir
Belediye Başkanı Fatma Şahin
“Engelin elde, ayakta, gözde ve kulakta
değil yaşarmayan gözde nasırlaşmış
kalpte” dedi, engellileri hayata bağladı.
Çok kapsamlı ve kompleks bir tesis
olma niteliğini taşıyan Engelsiz Yaşam
Merkezi’nde işitme, konuşma, otistik
engelliler bölümü, hafif, orta ve ağır
zihinsel engelliler için özel eğitim
bölümleri, kapalı yüzme havuzu,
hidroterapi havuzu, duyu bütünleme
terapisi, snoezelen terapisi, özgül öğrenme
güçlüğü bölümleri, fizik tedavi
birimi, eğitim destek programları, aile
danışmanlığı, sanat atölyeleri, meslek
atölyeleri, sergi salonu, konferans salonu,
nefes evi ve çok amaçlı kapalı spor
salonu bulunuyor.
Engelsiz Yaşam Merkezi’nde, engelli
vatandaşlar için meslek edindirme
kurslarıyla iş piyasasında istihdam
edilmeleri sağlanarak, engellilerin özgüvenleri
güçlendiriliyor, toplumla olan etkileşimleri
artırılarak sosyal sorumluluk
bilincinin gelişmesi ve yaygınlaşması
amaçlanıyor.
14 15
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Prostat kanseri
Prostat kanseri, erkeklerde akciğer kanserinden sonra dünya genelinde en çok
görülen ikinci kanser türüdür. Sık idrara çıkma, idrar yaparken zorlanma, ağrı
gibi belirtilerle kendini gösteren prostat kanserinde hastaya multidisipliner
yaklaşımla tedavi seçenekleri sunulmaktadır.
Prof. Dr. Sakıp Erturhan
SANKO Üniversitesi Tıp Fakültesi
Üroloji Anabilim Dalı
S
ANKO Üniversitesi Tıp
Fakültesi Üroloji Anabilim
Dalı’ndan Prof. Dr. Sakıp
Erturhan, “Prostat kanseri,
ABD ve Batı Avrupa’da erkeklerde
en sık görülen kanser türü olmakla
birlikte Asya toplumlarında az
görülmesi dünya ortalamasını
düşürmektedir. 2020 yılında dünya
genelinde 1.4 milyon yeni tanı alan
hasta ve 375.000 yaşam kaybı
bildirilmiştir” dedi.
PROSTAT KANSERI
OLUŞUMUNA ETKI EDEN
FAKTÖRLER NELERDIR?
Prostat kanserinin neden oluştuğuna
dair pek çok faktörün, tarihsel
süreçte araştırıldığını belirten Prof. Dr.
Erturhan şunları söyledi:
“İyi huylu prostat büyümesinden aşırı
seksüalite, pek çok gıda ve vitamin
alımının etkisi üzerinde durulmuşsa
da bugün için elimizde kalan iki ana
faktör; ileri yaş ve aile öyküsüdür.
Burada ileri yaştan kasıt, 50 yaş üzeri
grup olmaktadır. Ancak ailesinde
birinci derece yakınlarında prostat
kanseri hikayesi olanlarda bu sınır 40
yaşa inmektedir.
Son yıllarda onkogenetik araştırmalar
prostat kanserinin, meme ve
yumurtalık kanseri ile benzer kötü gen
havuzunu kullandığını göstermiştir.
Bunun günlük pratikte anlamı, birinci
derece kadın yakınlarında meme ve
yumurtalık kanseri olanlarda da artmış
prostat kanser riski bulunmaktadır.”
Prof. Dr. Erturhan, ikinci derece veya
tartışmalı risk faktörlerini ise şöyle
sıraladı:
“- Aşırı yağlı diyet ve obezite:
Prostat kanseri riskini artırmaktadır.
- Diyabetes mellitus ve metformin
grubu ilaç kullanımı: Metforminin
bazı çalışmalarda prostat kanser
riskini azalttığı, bazılarında
değiştirmediği gösterilmiştir.
- Statin içeren kolesterol ilaçları:
Metformine benzer şekilde, bazı
çalışmalarda prostat kanser riskini
azalttığı, bazılarında değiştirmediği
gösterilmiştir.
- Alkol: Aşırı alkol alımının riski
artırdığı ile ilgili çalışmalar vardır.
- Kahve: Riski azalttığı yönünde
veriler vardır. Çayla ilgili çalışmalarda bir
ilişki bulunamamıştır.
- Günlük kalsiyum alımı: Beraberinde
yüksek protein alındığında riski artırdığına
yönelik çalışmalar vardır.
- Günlük omega-3 alımı: İlişki
gösterilmemiştir.
- Domates: Özellikle pişmiş domates
içerisinde bulunan likopen /karotenin
prostat kanserini önleyebileceği ile ilgili
veriler bulunmaktadır. Ancak kontrollü bir
çalışmada etkisi gösterilememiştir.
- Sebze ve turpgiller ağırlıklı beslenme:
Küçük bir yararı gösterilmiştir
- Aşırı kırmızı et tüketimi: Kanser
oluşumu açısından riskli bulunmuştur.
Balık tüketimi ile ilişki saptanmamıştır.
Ancak klinik tanı almış hastalarda yüksek
balık tüketiminin kanser ilerlemesi ile
ilişkisi olduğu bulunmuştur.
- Soya ürünleri: Prostat kanser riskini
azalttığı gösterilmiştir.
- D vitamini: Normalden düşük veya
yüksek D vitamini düzeyleri prostat
kanseri ile ilişkili bulunmuştur.
- Selenyum: Günlük selenyum alımının
prostat kanserini artırdığı gösterilmiştir.
- Sigara: Eski yayınlarda sigara içenlerde
daha az oranda prostat kanseri oluştuğu
ile ilgili veriler mevcuttu. Güncel yayınlarda
da prostat kanserinin oluşumundan çok
tanı almış hastalarda hastalığın kötü
gidişatı ile ilişkilendirilmiştir.”
PROSTAT KANSERININ
BELIRTILERI NELERDIR?
PROSTAT KANSERINDE HASTA YÖNETIMI
Prostat kanserinde en belirgin şikayetin,
büyümüş prostat bezinin neden olduğu
mesane çıkım engellenmesine bağlı oluşan
şikayetler olduğunu söyleyen Prof. Dr.
Erturhan, belirtiler hakkında şu bilgileri verdi:
“Bunlar; gece-gündüz sık idrara çıkma,
zor idrar yapma, kesik kesik ve çatallı
idrar yapma, eskisine kıyasla daha az
basınçlı idrar yapma ve buna bağlı
idrar yapma süresinde uzama ve idrar
tutmada zorluk şeklinde olabilmektedir.
Ama bu şikayetlerin tamamı iyi huylu
prostat büyümesinde de gözlenebilen
semptomlardır. İkisinin temel ayrımı,
parmakla rektal muayene ve PSA (Prostat
Spesifik Antijen) adı verilen kanda bakılan
tümör belirleyicisi ile yapılmaktadır.
Bunun dışında hastalığın prostat dışına
“Yukarıda bahsedilen semptomlarla başvuran hastalarda ayrıntılı bir
medikal öykü ve parmakla prostat muayenesi ile PSA düzeylerine
bakılır” diyen Prof. Dr. Erturhan, şöyle konuştu:
“Gerek muayenede gerekse PSA tahlilinde bir anormallik tespit edilirse
prostattan parça (Biyopsi) alınır. Biyopsi sonrası sonuç prostat kanseri
ile uyumlu gelirse hastalığın evresini (Komşu organlara veya uzak
organlara yayılım durumu) ortaya koymak amaçlı radyolojik ve gerekli
olgularda nükleer tıp görüntüleme yöntemleri kullanılır.”
Prostat kanserinin üç evrede ortaya çıkabildiğini kaydeden Prof. Dr.
Erturhan, şunları söyledi:
“İlk evrede hastalık sadece prostata sınırlı olup, bu evrede tedavi
anlamında en yüz güldürücü sonuçlar elde edilmektedir. Prostatın
tamamıyla çıkarıldığı radikal prostatektomi operasyonu bu evrede
yapılmaktadır. Yanı sıra radyoterapi veya fokal tedavi (HIFU veya
cryoterapi) seçenekleri de mevcuttur.
İkinci evrede ise hastalık prostat dışına çıkıp komşu organlara
(Mesane, semen bezleri veya kalın bağırsakların son kısmına) yayılım
yapmaktadır. Bu evrede de cerrahi seçeneği bulunmakla birlikte bu
tek başına yeterli olmayabilir ve ameliyattan sonra yine de radyoterapi
ve/veya medikal tedavi gereksinimi ortaya çıkabilir.
Üçüncü evredeki hastalarda prostat kanseri kemikler başta olmak
üzere uzak organlara yayılım gösterir. Bu evrede hastalar maalesef
tamamen hastalıktan kurtarıcı ameliyat şansını yitirmiş olmaktadır. Bu
gruba, medikal onkoloji-radyasyon onkolojisi ve nükleer tıp ile birlikte
multidisipliner yaklaşımla tedavi seçenekleri sunulmaktadır. Bu evrede
son 20 yıl içerisinde pek çok yeni tedavi seçenekleri kullanıma girmiş
olup sağ kalım sürelerinde belirgin artış sağlanmıştır.”
çıkmaya başlayıp çevre organlara
yayılım gösterdiği durumlarda; ani idrar
kesilmesi ve sonda gereksinimi, böbrekten
gelen idrar kanalında tıkanmaya bağlı
böbreklerde genişleme başlaması ve
kalın bağırsakların son kısmına basıya
bağlı bağırsak alışkanlığında değişme gibi
şikayetler oluşabilmektedir.
Prostat kanserinin damar ve lenf
aracılığıyla en sık yayılım gösterdiği doku,
önce kemikler, sonra akciğer ve karaciğer
olmaktadır. Tüm hastaların yaklaşık yüzde
10’u bu evrede karşımıza gelmektedir.
Bu evredeki hastalarda ise kemik ağrısı,
sırt ağrısı ve küçük travmaya bağlı oluşan
kemik kırıkları gibi durumlar ortaya
çıkmaktadır.”
“SON YILLARDA
ONKOGENETIK
ARAŞTIRMALAR PROSTAT
KANSERININ, MEME VE
YUMURTALIK KANSERI
ILE BENZER KÖTÜ GEN
HAVUZUNU KULLANDIĞINI
GÖSTERMIŞTIR.”
16 17
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
ORTOPEDİ UZMANI
OP. DR. METİN SEYRAN
HATEM HASTANESİ’NDE
Hekim kadrosu ve branş çeşitliliğini her geçen
gün artıran Gaziantep Özel Hatem Hastanesi,
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr.
Metin Seyran’ı kadrosuna dahil etti.
981 yılında Gaziantep’te dünyaya gelen Op. Dr.
Metin Seyran, 2008 yılında Başkent Üniversitesi
Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Ortopedi
ve Travmatoloji ihtisasını 2015 yılında İstanbul
Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi Ortopedi
ve Travmatoloji Anabilim Dalı’nda tamamlayan Dr.
Seyran, Temmuz 2025 itibarıyla mesleki çalışmalarına
Özel Hatem Hastanesi’nde devam etmektedir.
Gaziantep’te başarılı çalışmaları ile tanınan Op.
Dr. Metin Seyran’ın; İleri Düzey Travma Cerrahisi,
Spor Cerrahisi, Çocuk Ortopedisi, Ayak Cerrahisi, El
Cerrahisi, Kemik Kaynamama ya da Yanlış Kaynama,
Protez Cerrahisi (Diz, Kalça, Omuz), Kök Hücre ve
PRP Tedavisi tıbbi ilgi ve uzmanlık alanları arasında
yer almaktadır.
Mesleki İngilizceye hakim olan Dr. Seyran, ulusal ve
uluslararası düzeyde birçok kongre, kurs ve eğitim
programına da katılmıştır.
Op. Dr. Metin Seyran
Gaziantep Özel Hatem Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı
Gaziantep Özel Hatem Hastanesi, güçlü uzman kadrosu
ve güncel tıbbi uygulamalarıyla bölge halkına
kaliteli sağlık hizmeti sunmaya devam etmektedir.
GAZIANTEP ÖZEL
HATEM HASTANESI,
GÜÇLÜ UZMAN
KADROSU VE
GÜNCEL TIBBI
UYGULAMALARIYLA
BÖLGE HALKINA
KALITELI
SAĞLIK HIZMETI
SUNMAYA DEVAM
ETMEKTEDIR.
18 19
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Medical Point Gaziantep Hastanesi’nden
Göz Sağlığına
Yüksek Teknoloji Yatırımı
Göz sağlığında devrim niteliğinde iki yeni teknoloji artık Medical Point Gaziantep Hastanesi’nde.
HASTANEMIZE kazandırılan No
Touch Lazer ve i-LASIK cihazları
sayesinde lazer göz tedavileri
artık çok daha konforlu, güvenli
ve kişiye özel bir şekilde uygulanıyor.
NO TOUCH LAZER
Göze fiziksel temas olmadan
gerçekleştirilen bu yenilikçi yöntem,
özellikle korneası ince ya da hassas olan
hastalar için büyük bir avantaj sunuyor.
Ağrısız, hızlı iyileşme süresi ve yüksek
hasta memnuniyetiyle öne çıkıyor.
I-LASIK TEKNOLOJISI
Kişiye özel haritalama ile göz yapısına en
uygun tedaviyi sağlayan i-LASIK, lazerle
göz çizdirme işlemlerinde en üst düzeyde
hassasiyet, başarı ve güvenlik sunuyor.
UZMAN KADROMUZLA
YANINIZDAYIZ
Bu ileri teknolojiler, göz sağlığı alanında
uzun yıllara dayanan tecrübeleriyle
tanınan hekimlerimiz Op. Dr. İbrahim
Gözen ve Op. Dr. İrfan Ergen tarafından
titizlikle uygulanıyor.
Her iki hekimimiz de refraktif cerrahi
alanındaki uzmanlıkları ve hasta
memnuniyetini esas alan yaklaşımlarıyla
Gaziantep ve çevresindeki hastalarımıza
güven veriyor.
Medical Point Gaziantep Hastanesi, hasta
odaklı hizmet anlayışı ve teknolojiye
yaptığı yatırımlarla bölgenin göz sağlığı
alanında referans merkezi olma yolunda
emin adımlarla ilerliyor.
20 21
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
OP. DR. SONAY ÖZTAŞ
ANKA HASTANESİ’NDE
Kadın sağlığı alanında deneyimli hekim kadrosunu güçlendirmeye devam eden
Gaziantep Özel ANKA Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
Op. Dr. Sonay ÖZTAŞ’ı bünyesine kattı.
GAZIANTEP Özel ANKA Hastanesi hekim
kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor.
Başarılı Kadın Hastalıkları ve Doğum
Uzmanı Op.Dr.Sonay ÖZTAŞ, Gaziantep
Özel ANKA Hastanesinde göreve başladı.
OP.DR.SONAY ÖZTAŞ KIMDIR?
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan
ve uzmanlık eğitimini Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve
Araştırma Hastanesi’nde tamamlayan Op.Dr.Sonay
ÖZTAŞ, mesleki kariyeri boyunca Adıyaman Kadın
Doğum Hastanesi ve Başkent Üniversitesi Hastanesi
gibi önemli sağlık kurumlarında görev yaptı.
HASTA KABULÜNE BAŞLADI
Kadın Hastalıkları, gebelik takibi, doğum, jinekolojik
cerrahi ve menopoz dönemi takibi gibi birçok alanda
kapsamlı hizmet sunan Op.Dr.Sonay ÖZTAŞ, ANKA
Hastanesi’nde hasta kabulüne başladı.
ANKA Hastanesi yetkilileri; “Kadın sağlığı konusunda
bilgi ve tecrübesiyle öne çıkan Op.Dr.Sonay
ÖZTAŞ’ın ekibimize katılmasından büyük mutluluk
duyuyoruz. Hastalarımıza güvenli, modern ve etik
hizmet sunmaya devam edeceğiz” açıklamasında
bulundu.
Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı
PROF. DR. AYŞE GÜLER
1
976 yılında Hatay’da doğan Prof.
Dr. Ayşe Güler, ilk ve orta öğrenimini
memleketinde tamamladı.
1994 yılında Marmara Üniversitesi
İngilizce Tıp Fakültesi’ni kazanarak tıp
eğitimine başladı ve 2001 yılında mezun
oldu. Kadın Hastalıkları ve Doğum ihtisasını
ise 2002–2007 yılları arasında Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Kadın Hastalıkları
ve Doğum Anabilim Dalı’nda tamamladı.
Zorunlu hizmetini 2007 yılında Şanlıurfa
Siverek Devlet Hastanesi’nde yerine
getiren Prof. Dr. Güler, 2009 yılında Van
Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde akademik
kariyerine yardımcı doçent olarak adım
attı. Aynı yıl Ege Üniversitesi’nde endoskopik
cerrahi eğitimi aldı. 2011 yılında ise
İstanbul Özel Şişli Memorial Hastanesi
Tüp Bebek Merkezi’nde 6 ay süren tüp
ANKA’DA
Kadın hastalıkları ve doğum alanında 20 yılı aşkın tecrübesiyle tanınan Prof. Dr. Ayşe
Güler, Gaziantep Özel ANKA Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde
hasta kabulüne başladı.
bebek eğitimiyle uzmanlık alanlarını
derinleştirdi.
2012 yılında Hatay Mustafa Kemal
Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum
Anabilim Dalı’na geçerek akademik çalışmalarını
bu üniversitede sürdürdü. 2014
yılında “Doçent”, 2020 yılında ise “Profesör”
unvanlarını almaya hak kazandı.
2021’de İstanbul Zeynep Kamil Hastanesi
Tüp Bebek Merkezi’nde ileri düzey eğitimlerle
bilgi ve deneyimini güncelledi.
2023 yılında üniversitedeki görevinden
ayrılarak Kahramanmaraş Özel Markası
Hastanesi Tüp Bebek Merkezi’nde görev
yaptı. 2024 yılında ise Gaziantep Özel
Kemal Bayındır Hastanesi’nde görev
aldıktan sonra, mesleki yolculuğuna artık
Gaziantep Özel ANKA Hastanesi’nde
devam etmektedir.
Üç çocuk annesi olan Prof. Dr. Ayşe
Güler’in özel ilgi alanları arasında; Tüp
bebek uygulamaları, Endoskopik (kapalı)
ameliyatlar, Açık ameliyatlar (myom, kist,
rahim alma, apse), Vajinal histerektomi,
V-NOTES (vajinal doğal orifis translüminal
endoskopik cerrahi), Sarkma ve idrar
kaçırma ameliyatları, Vajina daraltma operasyonları,
normal ve riskli gebelik takibi,
Amniyosentez işlemi,normal doğum yer
almaktadır.
Kadın sağlığı alanında güçlü akademik
geçmişi, donanımlı cerrahi becerileri ve
hasta odaklı yaklaşımıyla Prof. Dr. Ayşe
Güler, ANKA Hastanesi’nde kadın hastalıkları
alanında Gaziantep ve bölge halkına
güvenle hizmet vermeye devam ediyor.
22 23
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Gülüşünüz Sağlığınızın Aynası:
Protez Diş Tedavisinde
Modern Yaklaşımlar
“Sağlıklı ve özgüvenli bir gülümseme için, protez
tedavilerinde bilgi ve deneyime dayalı, hasta odaklı
bir yaklaşım şarttır. Elit Dental Kliniği olarak, bu
yolculukta hastalarımızın yanındayız.”
Uzm. Dt. Mahmut Erçil – Elit Dental Kliniği
Diş kayıpları, yalnızca estetik değil aynı
zamanda fonksiyonel ve psikolojik sorunlara
da yol açabilen önemli bir sağlık problemidir.
Günümüzde protez diş tedavileri, estetik
ve fonksiyonelliği bir araya getiren modern
yaklaşımlarla hem yaşam kalitesini
artırmakta hem de hastalara güvenli bir
gülüş kazandırmaktadır.
UZM. DT. MAHMUT ERÇIL
KIMDIR?
1991 yılında Gaziantep te doğdum. İlk ve
Ortaokulu Org. Kenan Evren ilköğretim
okulunda; lise eğitimimi ise Gaziantep
Anadolu Lisesi’nde tamamladım.
Hiç beklemediğim bir rüzgar Ankara
Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesine
götürdü. 2015 yılında Ankara Üniversitesi
Diş Hekimliği Fakültesinde lisans eğitmimi
tamamladıktan sonra ilk olarak Ankara
Polatlı da Diş Hekimi olarak hizmet
vermeye başladım. 2017 yılında Gaziantep
Üniversitesinde Diş Hekimliği Fakültesinde
Uzmanlık eğitimime başladım. 2020
yılında uzmanlık eğitimimi tamamlayıp
Elit Dental Ağız ve Diş Sağlığı polikliniğini
kurdum.
Öncelikle sözlerime şöyle başlamak isterim.
Meslek seçimi yaparken kişinin kendisini
o mesleğe yakın hissetmesi gerekir. Ama
şöyle bir durum var ki ben üniversite
sınavına girerken diş hekimliği okuyacağım
söylense inanamazdım. İlk zamanlarda hiç
mutlu değildim bölümümden, fakat hasta
bakmaya başladıktan sonra bu meslek
için yaratılmış olduğumu düşündüm.
Şu an mesleğimde 10. Yılımı doldurmak
üzereyim. Mesleğime uzmanlık okumayı
seçerek devam ettim. Gözlemlerime
dayanarak uzmanlığımı protez bölümü
üzerine yapmaya karar verdim. Kendi
bölümümden bahsedecek olursam bir
insanın gülüşüne , görünüşüne ve hayatına
dokunabileceğimi farkettiğimde hem
büyük bir sorumluluk altında oluyorum
, hem de herşey bittiğinde o tarifsiz
hazzın keyfine varıyorum. Ama şunu
belirtmeliyimki bu yolda hiçbir zaman
yalnız yürümedim ve yürümeyeceğim. O
yüzden tüm ekip arkadaşlarıma teşekkürü
bir borç bilirim.
Protez uygulamaları; sabit, hareketli ve implant
destekli olmak üzere çeşitli kategorilere
ayrılır. Hangi yöntemin tercih edileceği,
hastanın diş durumu, çene yapısı, genel sağlık
durumu ve beklentilerine göre planlanır. Bu
süreçte dijital diş hekimliği teknolojileri, tedavi
planlamasında büyük kolaylık sağlamaktadır.
HASTAYA ÖZEL PLANLAMA
Elit Dental Kliniği olarak, her hastamızı ayrı
bir vaka olarak değerlendiriyor ve kişiye özel
tedavi protokolleri geliştiriyoruz. Protez tasarımı
aşamasında dijital ölçü alma teknikleri, 3D
tarayıcılar ve CAD/CAM teknolojileri kullanarak
hem estetik hem de biyolojik uyumu en
üst düzeye taşıyoruz.
PROTEZLERDE ESTETIK VE
FONKSIYONUN DENGESI
Protez tedavisinde en önemli hedefimiz,
doğal dişe en yakın estetik görünüm ile çiğneme
ve konuşma fonksiyonlarının eksiksiz
geri kazandırılmasıdır. Bu doğrultuda yüksek
kaliteli materyaller ve güncel bilimsel yöntemlerle
çalışıyoruz.
DIŞ KAYBI TEDAVISINDE ERKEN
MÜDAHALE ÖNEMLI
Unutulmamalıdır ki her geciken tedavi,
hem kemik kaybına hem de daha komplike
işlemlere neden olabilir. Diş kaybı yaşayan
bireylerin zaman kaybetmeden bir uzmana
başvurması, tedavi sürecinin başarı şansını
doğrudan artırmaktadır.
Sağlıklı ve özgüvenli bir gülümseme için,
protez tedavilerinde bilgi ve deneyime dayalı,
hasta odaklı bir yaklaşım şarttır. Elit Dental
Kliniği olarak, bu yolculukta hastalarımızın
yanındayız.
“ELIT DENTAL KLINIĞI OLARAK, HER HASTAMIZI AYRI BIR
VAKA OLARAK DEĞERLENDIRIYOR VE KIŞIYE ÖZEL TEDAVI
PROTOKOLLERI GELIŞTIRIYORUZ. PROTEZ TASARIMI
AŞAMASINDA DIJITAL ÖLÇÜ ALMA TEKNIKLERI, 3D TARAYICILAR
VE CAD/CAM TEKNOLOJILERI KULLANARAK HEM ESTETIK HEM
DE BIYOLOJIK UYUMU EN ÜST DÜZEYE TAŞIYORUZ.”
Elit Dental Ağız Ve Diş Sağlığı Kliniği
Batıkent Mahallesi Ali İhsan Göğüş Caddesi No:136
Şehitkamil / Gaziantep
0539 579 09 69
www.theelitdental.com
theelitdentalagızvedişsağlığı
24 25
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
GÜLÜMSEMELERIN
GIZLI MIMARI:
DIŞ TEKNISYENI
OKTAY SUCULAR & NOVA
DENTAL ATELIER
Nova Dental Atelier, Cdt. Oktay SUCULAR
liderliğinde geniş kadrosuyla iş dünyasında
dijital hayatın en yenilikçi teknolojilerine
ulaşarak; hekim ve hastalarına mükemmeli
hedefleyen yüksek kalite çözümler sunmayı
amaçlamaktadır. Kuruluşunun 4. Yılını
geride bırakırken, tecrübeleri ve geleceğe
dönük inovasyonel hedefleriyle; entegre
şekilde dijital tedavi hizmetlerine farkındalık
yaratan kalıcı çözümleri sunmaktadır. Diş
protez alanındaki teknolojik gelişmeleri
sürekli takip ederek faaliyetlerini “Her
işimizde; harika bir gülümseme” fikrini
yansıtma misyonu ile hizmet vermektedir.
S
AĞLIK sektörünün görünmeyen
ama en önemli yapı taşlarından
biri olan diş teknisyenliği, hem
estetik hem de teknik bilgi
gerektiren özel bir meslek. Bu alanda uzun
yıllardır özveriyle çalışan Oktay Sucular, diş
teknisyenliğini yalnızca bir meslek değil,
aynı zamanda bir sanat olarak görüyor.
Mesleki yolculuğuna genç yaşlarda
başlayan Oktay Sucular, zamanla edindiği
tecrübe ve geliştirdiği el becerisiyle, hastaların
yaşam kalitesine doğrudan katkı
sağlayan işler üretiyor. Diş hekimleriyle
birebir koordinasyon içinde çalışan Sucular,
her protezde hem fonksiyonelliği hem de
estetik görünümü ön planda tutuyor.
Sabit Diş Protez alanında, 3Shape üç boyutlu
tarama cihazında elde edilen datalar;
EXOCAD 3.0 ve 3.2 lisanslı son versiyon tasarım
programıyla hız ve esneklik açısından
CAD alanında güçlü tasarım hizmetini;
REDON GTR & HİBRİD model Kuru &
Mesleğine
yıllar önce büyük bir
tutkuyla adım atan
Oktay Sucular, protez ve
ortodontik cihaz üretiminde
edindiği tecrübeyi sürekli
gelişen dijital teknolojilerle
birleştirerek Nova Dental
Atelier’i hayata
geçirdi.
“Estetikle teknolojiyi, el emeğiyle hassas mühendisliği buluşturan bir meslek: diş teknisyenliği. Bu alanda
Gaziantep’te dikkat çeken isimlerden biri olan Oktay Sucular, kurucusu olduğu Nova Dental Atelier ile
hem diş hekimlerinin hem de hastaların güven duyduğu bir profesyonel olarak öne çıkıyor.”
Sulu Full Milling CAD/CAM cihazlarıyla
kazımaktadır. Sürekli güncellenen cihazlar
ve eğitimler sayesinde sektördeki dijital
dinamikleri birebir takip etmektedir.
Kendi laboratuvarında, teknolojiyi yakından
takip eden Sucular, geleneksel yöntemlerle
edindiği ustalığını dijital üretim
teknikleriyle birleştirerek çağdaş çözümler
sunuyor. Özellikle hassas işçiliğin gerektiği
sabit ve hareketli protezler, implant üstü
çalışmalar ve ortodontik apareylerdeki
başarısıyla tanınıyor.
AİDİTE; SAGEMAX; FUSİONN; KATANA;
PERFİT olarak global dental sektörde en
çok tercih edilen zirkonyum envanteri
tercih edmektedir. Seramik grubunda ise
NORİTAKE; İVOCLAR; EMAX; BREDENT
BHPP ve VİTA marka ürünler kullanılarak
üretim sağlamaktadır.
Hekim ve hastaların estetik ihtiyacına
karşılık Lamina; İnley; Onley ve Maryland
üretimiyle çözümler sağlarken; Modern
Protez alanında ise Ti-Bar; Toronto;
Dolder(Rider) ve Akril Hibrit Bar çalışmalarıyla
da özel vakalara konforlu çözümler
sağlamaktadır.
Oktay Sucular, mesleğine duyduğu sevgi,
işine gösterdiği özen ve hasta memnuniyetine
verdiği önemle sektörde saygı duyulan
bir isim haline gelmiş durumda. Her
gün daha iyi bir iş çıkarmayı hedefleyen
bu başarılı diş teknisyeni, sağlıklı ve estetik
gülümsemelerin arkasındaki isimsiz kahramanlardan
biri olmaya devam ediyor.
Gaziantep’te Gülümsemenin Ustası: Diş
Teknisyeni Oktay Sucular ve Nova Dental
Atelier
Estetikle teknolojiyi, el emeğiyle hassas
mühendisliği buluşturan bir meslek: diş
teknisyenliği. Bu alanda Gaziantep’te
dikkat çeken isimlerden biri olan Oktay
Sucular, kurucusu olduğu Nova Dental
Atelier ile hem diş hekimlerinin hem de
hastaların güven duyduğu bir profesyonel
olarak öne çıkıyor.
Mesleğine yıllar önce büyük bir tutkuyla
adım atan Oktay Sucular, protez alanında
edindiği tecrübeyi sürekli gelişen dijital
teknolojilerle birleştirerek Nova Dental
Atelier’i hayata geçirdi. Modern ekipmanlar,
hijyenik koşullar ve titiz işçilikle çalışan
laboratuvarı, Gaziantep’te diş sağlığı
alanında referans gösterilen adreslerden
biri haline geldi.
Sucular, yaptığı her çalışmada sadece
fonksiyonel değil, aynı zamanda estetik
ve doğal görünümlü sonuçlara ulaşmayı
hedefliyor. “Bir diş teknisyeni yalnızca bir
ürün üretmez, bir gülümsemeyi yeniden
inşa eder” anlayışıyla hareket eden Sucular,
Nova Dental Atelier’de her detaya
önem veriyor.
Diş hekimleriyle güçlü bir iletişim
içinde çalışan ekip, sabit ve hareketli
protezlerden implant üstü uygulamalara,
ortodontik apareylerden dijital tasarım
hizmetlerine kadar geniş bir yelpazede
üretim yapıyor. Sürekli gelişimi ve kaliteyi
merkeze alan bu anlayış, Nova Dental
Atelier’i yalnızca Gaziantep’te değil, bölge
genelinde de tanınır bir marka haline
getiriyor.
Oktay Sucular, mesleğine duyduğu sevgi
ve işine gösterdiği özenle, hem sağlık sektörüne
katkı sunmaya hem de insanların
özgürce gülümseyebildiği bir dünyaya
destek olmaya devam ediyor.
NOVA DENTAL ATELİER
OKTAY SUCULAR
Osmangazi, Muhsin Yazıcıoğlu
Cd. No:33, 27560
Şehitkamil/Gaziantep
Telefon: (0342) 341 77 44
nova_dental_atelier
26 27
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
GAÜN’DE TIP EĞİTİMİNE BAĞIŞLANAN
KADAVRA 3 YIL SONRA DEFNEDİLDİ
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı’nda
üç yıldır tıp eğitiminde kullanılan beden bağışçısı, ailesinin talebi üzerine
geçtiğimiz hafta toprağa verildi.
HAYATTAYKEN bedenini tıp eğitimi için
bağışlayan kişi, 3 yıl önce hayatını kaybetmişti.
GAÜN Tıp Fakültesi’ne bağışlanan ilk kadavra
olma özelliğini taşıyan bağışçı, öğrencilerin
anatomi eğitimine birebir katkı sundu.
Tıp fakültelerinde kadavra ile yapılan eğitim, hekim
adaylarının mesleki yeterliliği açısından temel öneme sahip.
Uygulamalı anatomi eğitiminin, teknolojik gelişmelere
rağmen yerini alabilecek başka bir yöntem bulunmuyor.
GAÜN Tıp Fakültesi Anatomi Anabilim Dalı Başkanı Prof.
Dr. Piraye Kervancıoğlu, konuyla ilgili yaptığı konuşmada,
beden bağışçısının tıp eğitimine sunduğu katkının değerli
olduğunu belirtti.
Kervancıoğlu, “Bağışçımız, hekim adaylarının insan
bedenini tüm ayrıntılarıyla ve saygı çerçevesinde
öğrenebilmeleri adına büyük bir özveride bulunmuştur.
Kendisine ve bu anlamlı kararın arkasındaki en büyük
destek olan ailesine sonsuz şükranlarımızı sunuyoruz.
Öğrencilerimiz onun sayesinde yalnızca bilgi değil, mesleki
sorumluluk ve insana saygıyı da öğrendi.” diye konuştu.
Kervancıoğlu, “Tıp eğitiminin sessiz kahramanlarından biri
olan bağışçımızı saygıyla anıyor; ailesine ve yakınlarına
başsağlığı diliyoruz. Kendisi, hem öğrencilerimizin
hafızasında hem de fakültemizin belleğinde daima
yaşayacak.” dedi.
28 29
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
DÜLÜK’TE KAZI ÇALIŞMALARI BAŞLADI
DÜLÜK’ÜN GİZEMLİ TARİHİ GÜN
YÜZÜNE ÇIKIYOR
Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz’ın aylar süren girişimleri sonrası yaklaşık 8 bin yıllık
geçmişe sahip Dülük Antik Kenti’nde kazı çalışmaları yeniden başladı. Dülük’te saklı dünyayı
gün yüzüne çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Yılmaz, “Dülük’ün gizemli tarihi ortaya çıktığında
inanıyorum ki tarih kitapları yeniden yazılacak, Gaziantep turizmi daha hızlı büyüyecek” dedi.
ŞEHİTKAMİL’DE GENÇLERİ VE
ANNELERİ MUTLU EDEN PROJELER
Şehitkamil Belediye Başkanı Umut Yılmaz, sosyal belediyecilik anlayışı çerçevesinde
vatandaşların ihtiyaç duyduğu projelerle halkın gönlüne dokunuyor. Şehitkamil’de yaşlı,
genç, çocuk demeden birçok yaş grubuna yönelik projeler kazandıran Yılmaz, GÖLBUCKS
Kafe ve Çocuk Etkinlik Merkezleri ile gençlerin ve ailelerin yaşamını kolaylaştırdı.
Ş
EHITKAMIL Belediye Başkanı
Umut Yılmaz’ın kent turizmine
kazandırmak adına yoğun bir
mesai sarf ettiği Dülük Antik
Kenti geleceğe taşınıyor. M.Ö.
300 yılları civarında kurulduğu tahmin
edilen bölgede alanında uzman tarihçi,
arkeolog, mimar ve turizm temsilcileri ile
haftalardır bölgede adeta kamp kuran
Başkan Yılmaz’ın aylar süren çalışmaları
sonucu kazı çalışmaları başladı.
DÜLÜK’ÜN SAKLI TARİHİ
ORTAYA ÇIKACAK
Yaklaşık 8 bin yıllık tarihi olduğu
düşünülen Mezopotamya ve Anadolu
medeniyetlerinin kesişim noktasında
yer alan Dülük, sahip olduğu arkeolojik
zenginliklerle dikkat çekiyor. Devam
eden kazı çalışmalarıyla Dülük’ün saklı
kalmış yapıları, kültürel miras unsurları
ve tarihi değerlerinin ortaya çıkarılması
hedefleniyor.
DÜLÜK HAK ETTİĞİ
DEĞERİ BULACAK
Şehitkamil Belediye Başkanı Umut
Yılmaz, Dülük’ün yalnızca Gaziantep’in
değil, tüm dünyanın ilgisini çekecek bir
tarih hazinesi olduğunu söyledi. Yılmaz,
“Dülük’ü, dünya turizmine kazandırmakta
kararlıyız. Bu bölge Gaziantep’in
turizm başkenti olma yolundaki en güçlü
adaylarından biridir. Kazı çalışmaları
tamamlandığında, Dülük Antik Kenti hak
ettiği değeri bulacak. Kazı çalışmaları
yalnızca arkeolojik değil, aynı zamanda
turistik ve kültürel kalkınmaya da büyük
katkı sunacak. Projeyle birlikte, bölgeyi
korumakla kalmayıp gelecek kuşaklara
aktaracağız. Dünya tarihine önemli katkılar
sunacağına inanıyorum” diye konuştu.
Ş
EHITKAMIL Belediye Başkanı Umut Yılmaz, seçim
öncesi sözünü verdiği projeleri hayata geçirmeye devam
ediyor. 1 yılı aşkın sürede sanattan spora, temizlikten
altyapıya sayısız projeyi tamamlayarak hizmete sunan
Yılmaz, proje halkasına yenilerini ekledi.
BUCKS kafeleriyle hem sosyal hem de akademik yaşamlarını
desteklemeyi amaçlıyoruz. Burada gençlerimiz çayını, kahvesini
uygun fiyatla içebilecek, arkadaşlarıyla sohbet edebilecek, ders
çalışabilecek ya da kitap okuyabilecek. Biz gençlerimize inanıyor
ve onların her zaman yanında olacağız” dedi.
GÖLBUCKS, GENÇLERİN YENİ ADRESİ OLDU
Yılmaz, gençlerin sosyal yaşamına katkı sağlamak ve onlara daha
ekonomik, kaliteli hizmet sunmak amacıyla hayata geçirdiği
GÖLBUCKS kafelerinin sayısını artırdı. Geçtiğimiz aylarda açılan
ve yoğun ilgi gören ilk kafenin ardından, projenin ikinci ayağında
İbrahimli Mahallesi’nde yapılan kafe vatandaşların hizmetine
sunuldu.
GENÇLERİN HER ZAMAN YANINDAYIZ
“GÖLBUCKS Gaziantep’in kendi markasıdır” diyen Yılmaz, bu
markayı halkın desteğiyle kent genelinde yaygınlaştıracaklarını
belirtti. Yılmaz, “Gururlandığımız eserlerden bir tanesi. Göreve
geldiğimiz günden bu yana gençlerin enerjisini ve potansiyelini
doğru alanlara yönlendirecek projelere öncelik veriyoruz. GÖL-
ÇOCUK ETKİNLİK MERKEZLERİ,
AİLELERİN YAŞAMINI KOLAYLAŞTIRDI
Başkan Yılmaz, Şehitkamil’de ailelerin ihtiyaç duyduğu merkezlerle,
çalışan anne ve babaların önemli bir ihtiyacını giderecek
Çocuk Etkinlik Merkezi’nin 2’ncisini de vatandaşların hizmetine
sundu. Zübeyde Ana Çocuk Etkinlik Merkezi’nin ardından, Seyrantepe
Mahallesi’nde hizmete sunulan merkeze Adile Naşit ismi
verildi. Yılmaz, “Sadece bir bina açmadık, aynı zamanda ailelerin
yaşamına dokunan, çocuklarımızın geleceğine katkı sunan bir
sosyal yatırımın kapılarını araladık. Günümüz koşullarında çalışan
annelerin en büyük ihtiyacı güvenilir bir çocuk bakım alanıdır. Biz
bu ihtiyacı karşılamak için üzerimize düşeni yapıyoruz. Merkezimizde
çocuklarımız hem eğlenecek hem öğrenecek, hem de
güvenli bir ortamda gelişimlerini sürdürecek” diye konuştu.
30 31
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
SAĞLIK BAKANI PROF. DR. KEMAL
MEMIŞOĞLU’NDAN DR. BEYTULLAH ŞAHIN VE
EKIBINE TEŞEKKÜR BELGESI
“Normal Doğum Eylem Planı Değerlendirme Toplantısı”, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’nun ev
sahipliğinde, AK Parti Grup Başkanvekili ve Ankara Milletvekili Dr. Leyla Şahin Usta’nın katılımıyla Ankara’da,
Sağlık Bakanlığı Bilkent Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Toplantıya Bakanlık merkez teşkilatı yöneticileri ile
birlikte 81 ilin İl Sağlık Müdürlüklerinde görev yapan eylem planı koordinatörleri katılım sağladı.
GAZIANTEP İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ’NE
VERILEN TEŞEKKÜR BELGESI
Toplantıda Gaziantep’i temsilen İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah
Şahin, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Doç. Dr. Mikail Özdemir,
il genelinde normal doğum oranlarının en yüksek olduğu sağlık
kurumu olan Cengiz Gökçek Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları
Hastanesi adına Başhekim Uzm. Dr. Fatma Coşkun, Kadın
Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. Emel Keklikçioğlu ve Ebe
Sibel Çörtük yer aldı.
Normal doğumun teşviki, yaygınlaştırılması ve sezaryen
oranlarının azaltılmasına yönelik il genelinde sürdürülen planlı,
etkin ve sürdürülebilir çalışmalar dolayısıyla Gaziantep heyeti
Sağlık Bakanlığı tarafından teşekkür belgesi ile ödüllendirildi.
BAKAN MEMIŞOĞLU’NDAN
GAZIANTEP EKIBINE TAKDIR
Gaziantep İl Sağlık Müdürü Dr. Beytullah Şahin’e teşekkür
belgesi, Sağlık Bakanı Prof. Dr. Kemal Memişoğlu tarafından
verildi. Bu teşekkür, il düzeyinde anne-bebek sağlığına yönelik
yürütülen çalışmaların ulusal ölçekte takdir gördüğünü ve iyi
uygulama örnekleri arasında yer aldığını gösteriyor.
ANNE-BEBEK SAĞLIĞININ
GÜÇLENDIRILMESINDE NORMAL DOĞUMUN
STRATEJIK ROLÜ
Gaziantep’te kamu, özel ve üniversite hastanelerinde normal
doğumu esas alan sağlık politikalarının etkin biçimde
uygulanması, anne ve bebek sağlığına önemli katkılar
sunuyor. Doğum öncesi eğitimler, danışmanlık hizmetlerinin
yaygınlaştırılması ve sağlık çalışanlarının koordineli çalışmaları
sayesinde normal doğum oranlarında belirgin bir artış sağlandı.
Bu gelişmeler, il genelinde doğum hizmetlerinin kalitesini
artırmakla beraber anne-bebek sağlığının sürdürülebilir şekilde
güçlendirilmesine de olanak sağlıyor.
32 33
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
KAŞLARINIZA DOĞAL MUCİZE,
ELİF KAPLAN
DOKUNUŞU
Güzellik Uzmanı ve Yazar
Elif Kaplan, dokunduğu
kaşlarla, yüzlerle, çiftlerle
ve kalplerle fark yaratmaya
devam ediyor. Elif Kaplan
ile siz de kendi kaşlarınızı
yeniden kazanabilirsiniz,
üstelik doğal yollarla.
NE KIL EKİMİ NE DE KALICI
MİKROPİGMENTASYON
Güzellik Uzmanı ve Yazar Elif Kaplan doğal yollarla kendi
kaşlarınızı yeniden kazandırıyor. Kaplan; “Mikro kanallar
açılarak uygulanan vitamin takviyeleri sayesinde, uyuyan kıl
hücrelerini yeniden canlandırıyoruz. İnce kaşlarınız daha gür,
kalın ve naturel hale geliyor. Kalın ama aralıklı kaşlarınız ise
yeniden dolgun ve bütün bir görünüme kavuşuyor.
KAŞLARINIZA YENİDEN KAVUŞMAK
İÇİN ELİF KAPLAN İLE TANIŞIN
Kendi kaşlarınıza yeniden kavuşmak istiyorsanız,
Elif Kaplan ile tanışın. Doğallığın güzelliğini birlikte
yeniden keşfedelim. Mikro kanal yöntemiyle
uygulanan vitamin takviyesi sayesinde, uyuyan kıl
hücreleri uyarılıyor. Bu yöntemle; İnce kaşlar daha
kalın ve doğal bir görünüme kavuşuyor, Seyrek kaşlar
ise, boşlukları kendi kılıyla dolduruyor, Kalın ama
şekilsiz kaşlar ise dolgun ve dengeli hale geliyor.
GÜZELLİĞİ DOĞALLIKLA
BİRLEŞTİRİYORUZ
Elif Kaplan, sadece estetik bir dokunuş sunmuyor;
kişinin özgüvenini, ifadesini ve bakışlarını da yeniden
şekillendiriyor. Çünkü güzellik, doğallıkla birleştiğinde
anlam kazanır. Kaşlarınızda doğal bir uyanışa
hazırsanız, Elif Kaplan ile tanışmanın tam zamanı.
34 35
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
“HAYATLA ÖLÜM ARASINDA”
GAZIANTEP ŞEHIR HASTANESI’NDE TRAVMA
SEMPOZYUMU GERÇEKLEŞTIRILDI
Gaziantep, tarihi ve kültürel zenginliğinin yanı sıra sağlık alanındaki atılımlarıyla da dikkat çekmeye devam
ediyor. Bu gelişimin son örneklerinden biri, Gaziantep Şehir Hastanesi ev sahipliğinde ve Gaziantep İslam
Bilim ve Teknoloji Üniversitesi iş birliğiyle düzenlenen “Hayatla Ölüm Arasında: Travma Sempozyumu” oldu.
Etkinlik, bölgedeki sağlık profesyonelleri için hem bilimsel hem de pratik açıdan önemli kazanımlar sundu.
TRAVMA, tıbbın en karmaşık ve
zamanla yarışılan alanlarından
biri. Birkaç saniyede gelişen
olaylara müdahale için çoğu
zaman sadece dakikalar vardır. Bu
nedenle travma yönetimi, yalnızca bilgi
değil, aynı zamanda refleks, ekip uyumu
ve deneyim gerektirir.
AÇILIŞTA UZMAN
İSIMLER YER ALDI
Sempozyumun açılış oturumunda
Gaziantep Şehir Hastanesi Başhekim
Yardımcısı Uzm. Dr. Mehmet Doğan,
Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji
Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof.
Dr. İbrahim Halil Türkbeyler, Acil Tıp
Kliniği Sorumlu Hekimi Dr. Öğr. Üyesi
Kazım Ersin Altınsoy ve Gaziantep
Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mustafa Sabak
yer aldı.
Doç. Dr. Mustafa Sabak, “Pediatrik
Travmalara Yaklaşım” başlıklı sunumunda,
çocuklarda görülen travmaların hem
fizyolojik hem de psikolojik yönlerine
dikkat çekti. Ev kazaları ve yüksekten
düşmelerin, çocuk acil servislerinin en sık
karşılaştığı travma nedenleri arasında yer
aldığını belirten Sabak, pediatrik hastaların
yetişkinlerden farklı bir yaklaşımla ele
alınması gerektiğini vurguladı.
Ankara Etlik Şehir Hastanesi’nden Doç. Dr.
Burak Katipoğlu tarafından gerçekleştirilen
sunumlar ise travma pratiğine ışık tuttu.
“Travmaya Genel Yaklaşım”, “Toraks
Travmaları”, “Abdominal Travmalar”
ve “Hemorajik Şokun Yönetimi” gibi
temel başlıklar çerçevesinde, USG’nin
rolü, konservatif tedavi yaklaşımları ve
şok takibi protokolleri gibi pratik bilgiler
paylaşıldı.
BILIMSEL YAYIN OTURUMU
BÜYÜK İLGI GÖRDÜ
Sempozyumun son bölümünde ise farklı
bir akademik oturum düzenlendi: “Travma
ile İlgili Bilimsel Makale Nasıl Yazılır?”
başlıklı bu oturumda, vaka raporlarının
yayına dönüştürülme süreci, retrospektif
analiz yöntemleri ve doğru dergi seçimi
gibi konular ele alındı. Bu bölüm, özellikle
genç akademisyenler ve asistan hekimler
tarafından büyük ilgiyle karşılandı.
Gaziantep Şehir Hastanesi, bu tür
bilimsel etkinliklerle sadece sağlık
hizmeti sunmakla kalmayıp, bölgesel ve
ulusal düzeyde bilgi paylaşımına katkıda
bulunan önemli bir merkez olma yolunda
ilerlemeye devam ediyor.
36 37
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
GAÜN ÇOCUK HASTANESİNDE
BAŞARILI KEMİK İLİĞİ NAKLİ
Gaziantep Üniversitesi (GAÜN) Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk
Hastanesinde, uzun bir aranın ardından 85’inci Hematopoetik Kök Hücre Transplantasyonu
(kemik iliği nakli) başarıyla gerçekleştirildi.
L
ÖSEMI tedavisinin ardından
Myelodisplastik Sendrom (MDS)
tanısı konulan 15 yaşındaki Gözde
Karaoğlan isimli çocuk hastaya,
tam uyumlu kardeşinden yaklaşık
bir ay önce yapılan kemik iliği nakli başarılı
sonuç verdi. Nakil sonrası kan değerleri
normale dönen Gözde Karaoğlan taburcu
edilerek ayaktan izlem sürecine alındı.
GAÜN Rektörü Prof. Dr. Sait Mesut
Doğan, hastanede tedavi süreci başarıyla
tamamlanan Gözde Karaoğlan ve ailesiyle
bir araya geldi. Hasta ve hasta yakınlarına
geçmiş olsun dileklerini ileten Rektör
Doğan, Gözde’ye çeşitli hediyeler takdim
etti.
Rektör Prof. Dr. Doğan, yaptığı
konuşmada, “Üniversitemiz sağlık
altyapısı, akademik birikimi ve alanında
uzman kadrosuyla sadece şehrimize
değil bölgeye de sağlık hizmeti sunmaya
devam etmektedir. Bugün burada genç
bir hastamızın sağlığına kavuştuğuna
şahit olmak bizleri son derece mutlu etti.
Emeği geçen tüm sağlık çalışanlarımıza,
özellikle bu süreci büyük özveriyle
yöneten hocalarımıza teşekkür ediyorum”
dedi.
GAÜN Tıp Fakültesi Çocuk Onkoloji ve
Çocuk Hematoloji Bilim Dalı Başkanı
Prof. Dr. Sinan Akbayram ise, “Daha
önce lösemi tanısıyla tedavi ettiğimiz
hastamızda, iyileşme sürecinin ardından
Myelodisplastik Sendrom gelişti. Tam
uyumlu kardeşinden yapılan kemik iliği
nakli başarılı geçti. Kan değerlerinin
toparlanmasıyla hastamız taburcu
edilerek ayaktan tedavi sürecine alındı”
ifadelerini kullandı.
Nakil yapılan Gözde Karaoğlan’ın yakını
Medine Karaoğlan ise duygularını şu
sözlerle paylaştı: “Çocuğumuz için çok zor
bir dönemdi. Şimdi sağlığına kavuştuğu
için çok mutluyuz. Başta doktorumuz
olmak üzere emeği geçen herkese
teşekkür ediyoruz.”
38 39
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Fizik tedavi depresyonunuza iyi gelir mi?
Felç, parkinson, serebral palsi, bel fıtığı, boyun fıtığı, kas yaralanmaları, sporcu
yaralanmaları, menisküs, kırıklar, yumuşak doku hastalıkları ve karpal tünel sendromu
tedavisi için önerilen fizik tedavinin ruhsal faydaları da ortaya çıktı.
Fizik tedavi, hafif ve orta şiddetteki depresyon tedavisinde etkili.
söz konusudur.
Örneğin, Güney Avustralya Üniversitesi
araştırmacıları, depresyonla başa çıkmada
egzersizin temel yaklaşım olması
gerektiğini, fiziksel aktivitenin yaygın
kullanılan ilaçlardan 1,5 kat daha etkili
olduğunu savunuyorlar.
HANGİ AKTİVİTELER
FAYDALI?
Yürüyüş, koşu, yoga ve kuvvet
antrenmanları bilişsel davranışçı terapi
kadar etkilidir. Çoğu durumda tek başına
antidepresan ilaç kullanımından daha
etkilidir.
Ayrıca, tek başınıza egzersiz yapmak
yerine başkalarıyla birlikte egzersiz
yapmanızın faydaları daha fazla olur.
Eğer egzersiz yapmayı sevmiyorsanız
kendinizi zorlayarak egzersiz yapmayın.”
YÜRÜYÜŞ, KOŞU, YOGA VE
KUVVET ANTRENMANLARI
BILIŞSEL DAVRANIŞÇI
TERAPI KADAR ETKILIDIR.
Doç. Dr. Mustafa Çorum
Fiziksel Tıp ve Robotik Rehabilitasyon Uzmanı
FIZIK tedavinin ruhsal faydasının
birçok bilimsel araştırmada
kanıtlandığını belirten Fiziksel
Tıp ve Robotik Rehabilitasyon
Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Çorum, bu
konuda şu bilgileri verdi:
“Depresyonun sıklıkla beynin ötesinde
vücuda yayılan ağrı, kas gerginliği,
sakatlık ve hareketsiz davranışlar gibi
semptomlar şeklinde ortaya çıktığını
biliyoruz. Bu yüzden ruh sağlığı ve
fizyoterapinin derinlerde birbirine bağlılığı
Yoga ve çigong erkekler için, kadınlar
içinse kuvvet antrenmanları daha iyi.
Yoga yaşlı yetişkinlerde daha etkilidir ve
güç antrenmanları genç hastalarda daha
büyük iyileşmelere yol açabilir.
Dans, depresif semptomları azaltmada
oldukça etkilidir.
NE SIKLIKLA EGZERSİZ
YAPMALIYIM?
İnsanların haftada kaç dakika veya kaç
seans egzersiz yaptıkları önemli değil.
Önemli olan biraz egzersiz yapmaları.
Aktivite ne kadar yoğun olursa o kadar iyi.
40 41
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Dondurulmuş Gıdaların
Besin Değeri Nasıl Korunuyor?
IQF TEKNOLOJISI
ANCAK bu ürünlerin besin
değerini koruyarak tüketiciye
ulaşması, ileri teknolojilerle
mümkün hale geliyor. E.
Özgörkey Grup’un dondurulmuş gıda
markası Feast, bu konuda sektör lideri
olarak IQF (Individual Quick Freezing –
Bireysel Hızlı Dondurma) teknolojisiyle
ürünlerinde besin değerini maksimum
seviyede korumayı başarıyor.
BESIN DEĞERI KAYBI
EN AZA İNDIRILIYOR
Sebzeler ve meyveler, hasattan sonra hızla
vitamin ve mineral kaybetmeye başlar.
Feast Gıda üretim sürecinde ürünler
hasat edilir edilmez fabrikaya getirilir
ve kullanılan IQF teknolojisi sayesinde
ürünler hasattan hemen sonra en taze
haliyle ayıklanıp temizlenir ve saniyeler
içinde -40°C’de dondurulur.
IQF TEKNOLOJISININ
FARKI NE?
Geleneksel dondurma yöntemlerinde
ürünler toplu olarak dondurulduğunda,
iç içe geçme, kırılma ve su kaybı
gibi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Feast
Gıda’nın kullandığı IQF sistemi, her
bir ürün parçasını tek tek ve hızlı
şekilde dondurarak hem ürün yapısının
bozulmasını önlüyor hem de çözülme
sonrası tazeliğin korunmasını sağlıyor. Bu
sayede ürünler besin değerinin yanında;
canlı renklerini, diri dokusunu ve doğal
aromasını uzun süre muhafaza edebiliyor.
İŞLENMEDEN TABAĞA:
TAZE LEZZETIN
KISA YOLU
Feast Gıda, üretim sürecinde katkı
maddesi ve koruyucu kullanmadan,
doğallığı ön planda tutuyor. Ürünler,
dondurulduktan sonra soğuk zincir
kırılmadan ambalajlanıyor ve depolanıyor.
Avrupa Gıda Bilgi Konseyi (EUFIC)
raporlarına göre, bu tür ileri dondurma
teknikleri, mevsim dışı besinlere ulaşmak
isteyen tüketiciler için en sağlıklı çözüm
olarak öne çıkıyor.
SÜRDÜRÜLEBILIRLIK VE
İSRAFLA MÜCADELEDE
ETKILI YÖNTEM
Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF)
verilerine göre, evsel gıda israfının
%30’u bozulmuş sebze ve meyvelerden
kaynaklanıyor. IQF ile dondurulmuş
ürünler, ihtiyaç kadarını kullanmaya
olanak sağladığı için gıda israfını da
azaltıyor. Feast Gıda, ürünlerini küçük
porsiyonlarla paketleyerek hem kullanıcı
kolaylığı sunuyor hem de ihtiyaç kadar
tüketim imkânı sağlıyorIQF bu soruna
etkili bir çözüm sunuyor.
FEAST GIDA:
TEKNOLOJIYI LEZZETLE
BULUŞTURAN MARKA
Yüksek kalite standartları, teknolojik alt
yapısı ve sürdürülebilirlik yaklaşımıyla
Feast Gıda, dondurulmuş gıda alanında
Modern
yaşamın hızına ayak
uydururken sağlıklı
beslenmeden ödün vermek
istemeyen tüketiciler için
dondurulmuş gıdalar giderek
daha önemli bir alternatif
haline geliyor.
sadece lezzet değil; aynı zamanda
sağlık, çevre ve verimlilik vadediyor. IQF
teknolojisiyle üretilen Feast ürünleri,
tazeliğiyle sofralara ulaşırken, doğanın
sunduğu vitamin ve mineralleri de doğal
hale yakın şekilde muhafaza ediyor.
42 43
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
“BOYUTLARI BIRKAÇ
MILIMETREDEN BIRKAÇ
SANTIMETREYE KADAR
DEĞIŞEBILEN POLIPLER, TEK BIR
ODAKTA OLUŞABILECEĞI GIBI
RAHIM IÇINDE BIRDEN FAZLA
OLARAK DA GELIŞEBILIR. SAYI
VE BÜYÜKLÜK ARTTIKÇA RISK
DE ARTMAKTADIR”
Rahim Polipleri Kadın
Sağlığını Sessizce Tehdit Ediyor
Yoğun ve Uzun Süren Adet Kanamaları Rahim Poliplerinin Habercisi Olabilir!
Rahim polipleri kadınların yaklaşık yüzde 10-24’ünü ilgilendiren bir sorun. Bununla birlikte bazı
poliplerin hiçbir belirti vermeden ilerleyebildiğini söyleyen Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp
Bebek Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Yeşiladalı, sorunun çoğu zaman adet düzensizliği, ara kanama ve
özellikle yoğun adet kanamalarıyla kendini gösterebildiğine işaret etti. Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı,
özellikle anormal vajinal kanama gibi belirtilere işaret etti.
Dr. Öğr. Üyesi Mert Yeşiladalı
Yeditepe Üniversitesi Hastaneleri
Kadın, Doğum ve Tüp Bebek uzmanı
K
ADIN sağlığı açısından
son derece önemli bir
sorun olan rahim polipleri,
çoğu zaman iyi huylu olmalarına
rağmen bazı önemli sağlık
riskleri taşıdıkları için dikkate alınması
gerekiyor. Yeditepe Üniversitesi
Hastaneleri Kadın, Doğum ve Tüp
Bebek Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Mert
Yeşiladalı, rahim polipleri, rahim içini
kaplayan endometrium dokusunun
anormal büyümesi sonucu ortaya
çıkan iyi huylu oluşumlar olarak
tanımlanın bu yapıların çoğunlukla
iyi huylu olsa da bazı durumlarda
kanserleşme potansiyeli taşıyabileceklerine
dikkat çekti.
MENOPOZ SONRASI
GELİŞEN RAHİM
POLİPLERİNE DİKKAT!
Poliplerin daha çok üreme çağındaki
kadınların sorunu gibi algılanmasına
karşın menopoz dönemindeki kadınları
da etkilediğini hatırlatan Dr.
Öğr. Ü. Mert Yeşiladalı, menopoz
sonrası dönemde daha az görülse
de tespit edilenlerin kanser riski
taşıma ihtimalinin daha yüksek
olduğuna dikkat çekti. Dr. Öğr. Ü.
Yeşiladalı, “Boyutları birkaç milimetreden
birkaç santimetreye kadar
değişebilen polipler, tek bir odakta
oluşabileceği gibi rahim içinde birden fazla
olarak da gelişebilir. Sayı ve büyüklük arttıkça
risk de artmaktadır” dedi.
TÜP BEBEK TEDAVİSİ GÖREN
KADINLARDA SONUCU
ETKİLİYOR
“Özellikle 30-50 yaş aralığındaki kadınlarda
daha sık görülüyor,” diyen Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı,
obezite, hipertansiyon, hormon tedavileri
gibi ilaçların riski artırabileceğini vurguladı.
Menopoz sonrası tespit edilen poliplerin ise
kanser riski açısından daha dikkatli değerlendirilmesi
gerektiğinin altını çizdi. Rahim
poliplerinin üreme çağındaki kadınlar için
yaklaşık yüzde 10-20 sini etkilediğine işaret
eden Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı, tüp bebek (IVF)
gibi yardımcı üreme tedavisi gören kadınlarda
da polip görülme oranının yaklaşık yüzde 32
olduğunu ve bu durumun embriyonun rahme
tutunmasını olumsuz yönde etkileyebileceğini
anlattı. Poliplerinin menopoz sonrası kadınlarda
öneminin arttığına işaret eden Dr. Öğr. Ü.
Mert Yeşiladalı, “Bu grupta polip görülme oranının
yaklaşık yüzde 11–24 arasında seyreder.
Üstelik, menopoz sonrası tespit edilen polipler
kanser açısından daha yakından değerlendirilmelidir.”
Diye konuştu.
SESSİZ SEYREDİYOR
Rahim poliplerinin belirtilerinin kişiden kişiye
değişmekle birlikte bazı kadınlarda hiçbir belirti
vermeden de seyrettiğinin altını çizen Kadın
Hastalıkları Doğum, Tüp Bebek uzmanı Dr.
Öğr. Üyesi Yeşiladalı sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hastalar bize genellikle adet düzensizliği, ara
kanama, adetlerin normalden uzun ve yoğun
olması, ilişki sonrası kanama veya menopoz
sonrası kanama şikayetlerinden biri veya birden
fazlası ile başvuruyorlar. Ancak, kadınların
yaklaşık yarısında polipler hiçbir belirti vermez
ve yalnızca rutin jinekolojik muayenelerde
veya ultrason incelemelerinde tesadüfen
saptanır. En yaygın tanı yöntemi vajinal
ultrasonografi. Kesin tanı ise histeroskopiyle
çıkarılan örneklerin patolojik incelemesiyle
konulabiliyor.”
CERRAHİ TEDAVİ ŞART!
Tedavide de yine histeroskopiden faydalandıklarının
anlatan Dr. Öğr. Ü. Yeşiladalı,
sözlerine şöyle devam etti: “Endometrial
poliplerin endoskopik cerrahi (histeroskopi) ile
çıkarılmaktadır. Histeroskopi oldukça basit ve
kesisiz bir endoskopik işlemdir, histeroskopi
sonrasında hastalar 2 saat içinde taburcu
olarak normal hayatlarına dönebilmektedirler.
Tedavi edilmeyen polipler devam eden
kanamalara, anemiye ve nadiren malign (kanserleşme)
dönüşüme neden olabilir.”
“GEBE KALMA
SÜRECİNİ DE
ETKİLER”
Rahim poliplerinin
gebeliğe de etkisi
olabileceğini belirten
Dr. Öğr. Ü, Yeşiladalı,
“Polipler, rahim içindeki
ortamı olumsuz
etkileyerek gebelik
şansını düşürebilir. Tüp
bebek tedavisi gören
kadınlarda da başarı
oranını azaltabilir.
Bu nedenle çocuk
isteği olan kadınlarda
poliplerin alınması
önerilir.” dedi. Bazı
kadınlarda poliplerin
tekrar edebildiğine de
işaret eden Dr. Öğr.
Ü. Yeşiladalı, sözlerine
şöyle sürdürdü:
“Özellikle hormonal
düzensizlikleri olan
kadınlarda veya
poliplerin tamamen
temizlenmediği
durumlarda tekrarlama
riski daha yüksektir.
Takip ve düzenli
kontroller bu nedenle
önemlidir.”
44 45
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
PANIKATAK
yok ama sürekli
kaygı ve endişe var!
Anksiyete bozukluğunun
ciddi bir psikolojik rahatsızlık
olduğunu belirten uzmanlar,
bu durumun kişinin düşünce
yapısını, duygularını, bedenini
ve günlük yaşamını çok yönlü
etkilediğini söylüyor.
E
N YAYGIN görülen anksiyete
bozukluklarından birinin ‘Yaygın Anksiyete
Bozukluğu’ olduğunu dile getiren Uzman
Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir,
“Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nda bireyler panik atak
yaşamasa da, günün büyük bir kısmını çeşitli konulara
dair sürekli kaygı ve endişe içinde geçirir.” dedi. Sağlık,
aile, iş ve maddi durum gibi birçok alana yönelik
kontrol edilemeyen düşüncelerin günlük işlevselliği
bozduğunu vurgulayan Demir, bu durumun kas
gerginliği, çabuk yorulma, uyku problemleri, dikkat
dağınıklığı gibi hem fiziksel hem zihinsel belirtilerle
kendini gösterebileceğini aktardı.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi
Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir,
‘Yaygın Anksiyete Bozukluğu’nun zihinsel, duygusal,
bedensel ve davranışsal belirtileri ile kişinin günlük
yaşamını nasıl olumsuz etkilediğinden bahsetti.
ANKSIYETE BOZUKLUĞU ZIHNI,
BEDENI VE GÜNLÜK YAŞAMI ÇOK
YÖNLÜ ETKILIYOR
Anksiyete bozukluğunun, kişinin düşünce yapısını,
duygularını, bedenini ve günlük işlevselliğini çok yönlü
olarak etkileyen psikolojik bir durum olduğunu dile
getiren Uzman Klinik
Psikolog Merve
Umay Candaş
Demir, “Anksiyete
bozukluğu
olan bireylerde
genellikle yoğun
ve kontrol
edilemeyen
kaygı düşünceleri
görülür. ‘Ya kötü
bir şey olursa?’,
‘yeterince iyi değilim’
gibi felaketleştirme
eğilimi yaygındır.
Dikkat dağınıklığı,
konsantrasyon güçlüğü,
karar verme zorlukları
sık yaşanır. Gelecek odaklı, sürekli bir tehdit beklentisi
vardır.” dedi.
Merve Umay Candaş Demir
Uzman Klinik Psikolog
Sürekli bir endişe, huzursuzluk ve gerginlik hissi, ani
öfke patlamaları, sinirlilik ya da ağlama nöbetleri gibi
duygusal etkiler de görülebileceğini aktaran Demir,
“Anksiyete, sadece zihinsel değil, aynı zamanda
bedensel belirtilerle de kendini gösterir. Kalp çarpıntısı,
nefes darlığı, terleme, mide bulantısı, baş dönmesi,
“ANKSIYETE BOZUKLUĞU OLAN BIREYLERDE GENELLIKLE YOĞUN VE KONTROL
EDILEMEYEN KAYGI DÜŞÜNCELERI GÖRÜLÜR. ‘YA KÖTÜ BIR ŞEY OLURSA?’,
‘YETERINCE IYI DEĞILIM’ GIBI FELAKETLEŞTIRME EĞILIMI YAYGINDIR. DIKKAT
DAĞINIKLIĞI, KONSANTRASYON GÜÇLÜĞÜ, KARAR VERME ZORLUKLARI SIK YAŞANIR.
GELECEK ODAKLI, SÜREKLI BIR TEHDIT BEKLENTISI VARDIR.”
kas gerginliği yaygındır. Uyku problemleri (uyuyamama,
sık uyanma) sık görülür. Bazı bireylerde panik ataklar
yaşanabilir, kişi kalp krizi geçirdiğini ya da öleceğini
düşünebilir. Ayrıca kaçınma davranışı belirgindir. Kişi,
kaygı duyduğu ortamlardan ya da durumlardan uzak
durmaya çalışır. Sosyal ilişkiler zayıflayabilir, kişi içe
kapanabilir. Günlük sorumluluklarda azalma, işlevsellikte
bozulma olabilir. Örneğin işe gitmekte, alışveriş yapmakta,
toplu taşıma kullanmakta zorlanabilir.” açıklamasını yaptı.
KONTROL EDILEMEYEN VE SÜREKLI
KAYGI: YAYGIN ANKSIYETE
BOZUKLUĞU
En yaygın görülen anksiyete bozukluklarından birisinin de
‘Yaygın Anksiyete Bozukluğu’ (YAB) olduğunu kaydeden
Uzman Klinik Psikolog Merve Umay Candaş Demir, “Bu
kişiler, akut bir şekilde panik dönemleri yaşamazlar.” dedi.
Panikatak dönemleri yaşamamaları ve o an bir sıkıntı
çekmemelerine rağmen çoğu zaman gergin ve kaygılı
hissettiklerine dikkat çeken Demir, “Farklı birçok
konu ile ilgili endişeleri vardır. Örneğin sağlık, ailevi
problemler, para, iş gibi konularda sorunlar yaşarlar.
Kişilerde aşırı kaygıya, kontrol edilemeyen endişelere,
kas gerilmelerine, huzursuzluğa, çabuk yorulma ve
sinirlenmeye, dikkat bozukluğuna sebep olabilir. Duygusal,
fiziksel ve zihinsel şikayetlere de sebep olabilir. Yaygın
kaygı hali kendini pek çok alanda gösterir ve günün en
az yarısını birçok olay ve eylemle ilgili kaygı ve endişe hali
duyar.” şeklinde konuştu.
KAYGI VE ENDIŞEYE EŞLIK EDEN
BU BELIRTILERE DIKKAT!
Kaygıya ve endişeye eşlik edebilecek durumlara da değinen Uzman Klinik
Psikolog Merve Umay Candaş Demir, sözlerini şöyle tamamladı:
“Anksiyete, sadece zihinsel değil, aynı zamanda bedensel belirtilerle de
kendini gösterir. Kalp çarpıntısı, nefes darlığı, terleme, mide bulantısı,
baş dönmesi, kas gerginliği yaygındır.”
“Kolay yorulma, sürekli diken üstünde olma hali, odaklanmada güçlük çekme,
zihnin boşalmış gibi hissedilmesi, kas gerginliği ve uyku bozukluğu. Bunlar
önemli birer Yaygın Anksiyete Bozukluğu belirtisi diyebiliriz ve bu belirtilerden
en az üç tanesi kaygı ve endişe haline eşlik eder.”
46 47
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
geçmemeli. Hazır gıdalardan, salamura
yiyeceklerden ve turşudan uzak durulmalı.
GÜNEŞTEN FAYDALANIN AMA
ÖLÇÜSÜNÜ BILIN
Güneş ışığı, D vitamini üretimi için
elzemdir ve bu da kalp sağlığını dolaylı
olarak destekler. Sabah 09.00–10.30
arası ve akşam 17.30 sonrası 15–20
dakika güneşe çıkmak idealdir. Cilt tipi
açık olanlarda süre daha kısa tutulmalıdır.
Güneşlenirken bol su içilmeli, baş
korunmalıdır.
Egzersizi akıllıca planlayın: Tempolu
yürüyüş, yüzme ve yoga yapabilirsiniz.
Sıcaklarda Kalp Krizi Riskine Dikkat!
İşte Kalbinizi Korumanın
11 Bilimsel Yolu
Doç. Dr. İsmail Ateş
Kardiyoloji Uzmanı
Aşırı sıcaklar, vücudun termal dengesini bozarak kalp-damar sistemine
ciddi yük bindirebiliyor. Kalp krizi, ritim bozuklukları ve ani tansiyon
değişimleri yaz aylarında daha sık görülüyor. Kardiyoloji Uzmanı
Doç. Dr. İsmail Ateş, bilimsel verilere dayanan 11 öneriyle yazı
güvenle geçirmenin yollarını anlattı.
GÜNDE EN AZ 2–2.5
LITRE SU IÇIN
Sıcaklarda terleme
yoluyla kaybedilen sıvının yerine
konmaması, kanın yoğunlaşmasına
ve kalbin daha fazla çalışmasına
neden olur. Dolayısıyla susamayı
beklemeden su için.
KAFEINI SINIRLAYIN: GÜNDE
1–2 FINCAN KAHVE YETERLI
Kafein, kalp ritmini hızlandırabilir
ve fazla tüketildiğinde çarpıntı,
anksiyete ve uyku bozukluklarına
yol açabilir. Bundan dolayı kahve
tüketiminde günde 300 mg’ı
geçmeyin. Bu da ortalama 1–2
fincan filtre kahveye denk geliyor.
Kalp rahatsızlığı olanlar için sınır
1 fincan olmalı. Ayrıca soğuk
kahvelerle de bu miktar kolayca
aşılabiliyor, bundan dolayı dikkatli
olalım.
TUZU AZALTIN AMA DOĞRU
TUZU TERCIH EDIN
Sodyum içeriği yüksek rafine tuzlar
yerine mineral zengini doğal tuzlar
(deniz tuzu, kaya tuzu, Himalaya
tuzu) tercih edilmeli. Ancak “doğal”
da olsa aşırı tüketimden kaçınılmalı.
Günlük tuz alımı 5 gramı
Aşırı sıcaklarda yapılan ağır egzersizler
kalp ritmini bozabilir. Bundan dolayı
yazım güvenli egzersiz önem kazanıyor.
Güvenli egzersizler: Sabah erken saatlerde
(07.00–09.00) ya da akşam serinliğinde
(19.00 sonrası) yapılan tempolu yürüyüş,
düşük tempolu yüzme, pilates ve yoga
gibi egzersizler kalbe yük bindirmeden
formda kalmanızı sağlar. Kaçınılması
gerekenler: Güneş altında koşu, HIIT
antrenmanları ve ağırlıkla yapılan zorlu
egzersizlerden yazın uzak durun.
SICAKTA DIŞARI ÇIKACAĞINIZ
SAATLERE DIKKAT EDIN
Özellikle 11.00–17.00 arası güneş
çarpması ve sıcak kaynaklı kalp krizi
riski en yüksektir. Gölgelik yerlerde kalın,
mümkünse klimalı ama ılıman ortamlarda
vakit geçirin.
İNCE, PAMUKLU VE AÇIK RENK
KIYAFETLER TERCIH EDIN
Açık renkli ve terletmeyen kıyafetler vücut
ısısını dengeler. Koyu renkli kıyafetler ısıyı
emer, kalbi zorlar. Sentetik kumaşlardan
uzak durun.
ALKOLÜ AZALTIN, DIÜRETIK
ETKISINI UNUTMAYIN
Alkol, sıvı kaybını artırır. Ayrıca bazı
ilaçlarla etkileşime girerek tansiyonun
düşmesine veya yükselmesine neden
olabilir. Yazın alkol tüketimini minimuma
indirin.
İLAÇLARINIZI ASLA IHMAL ETMEYIN
Kalp hastalarının ilaçlarını yazın
“nasılsa tansiyonum iyi” diyerek
bırakması tehlikelidir. Bu yüzden
doktora danışmadan doz değişikliği
yapılmamalıdır.
GÖĞÜS AĞRISI, ÇARPINTI,
HALSIZLIK GIBI BELIRTILERI
CIDDIYE ALIN
Bu belirtiler sıcak çarpması gibi görünse
de altında kalp krizi yatabilir. Özellikle yaşlı
bireylerde ve kronik hastalığı olanlarda bu
belirtiler acil müdahale gerektirebilir.
YÜZMEK, KALP
SAĞLIĞI IÇIN EN IDEAL
EGZERSIZLERDEN BIRI
Yüzme, vücudu serinletirken kalp
üzerindeki yükü de dengeler. Aynı
anda hem kardiyovasküler hem de
kas sistemini çalıştırır. Haftada 3–4
gün, 20–30 dakika arası düzenli
yüzme kalp sağlığını destekler.
Sırtüstü ve kurbağalama stilleri, kalbi
yormadan çalıştırır. Nabzınızı aşırı
yükseltmeyen, ritmik ve kontrollü
yüzme kalp dostudur. Yüzmeye
başlamadan önce bu kuralı da
mutlaka aklınızda bulundurun. Soğuk
suya ani atlamayın. Önce ayaklardan
başlayarak suya alışın. Kalp ritmini
ani değişimlerden koruyun.
48 49
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
FIBROMIYALJIDEN
EN ÇOK KADINLAR MUZDARIP
Hareketsiz ve stresli yaşam bedenin
erken yaşlanmasını, ağrıları
ve yorgunluk sendromlarını da
beraberinde getiriyor. İşte o
sendromlardan biri de fibromiyalji.
İstanbul Okan Üniversitesi
Hastanesi Fizik Tedavi ve
Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr.
Üyesi Fatma Burcu Torunoğlu,
kadınlarda daha sık görülen
fibromiyalji ve tedavisine dair
önemli bilgiler paylaştı.
“GÜNCEL BILIMSEL ARAŞTIRMALARA GÖRE FIBROMIYALJI
KADINLARDA ERKEKLERE GÖRE DAHA FAZLA GÖRÜLÜYOR.
BUNUN SEBEBININ ISE KADINSAL HORMONLARDAN
KAYNAKLANDIĞI DÜŞÜNÜLÜYOR. FIBROMIYALJI ASLINDA
BIR HASTALIK DEĞIL, BIR SENDROM. YANI TAM BIR
BULGULAR VE BELIRTILER BÜTÜNÜ.”
etmese de, ortada yaşam kalitesini düşüren ciddi bir tablo vardır.
Tanısı için, hastanın öyküsü ve fizik muayeneye ihtiyaç duyulur.
Bu süreçte bazı kan testleri yapılabilir ve mutlaka eşlik eden diğer
hastalıklar da incelenir. Özellikle tiroit, diyabet ve romatizmal
hastalıklarla birlikte görülebilir.
BAŞARILI BIR TEDAVIDE HASTANIN ROLÜ ÇOK BÜYÜK
DEPRESIF duygu durumuyla hayata karşı
isteksizlik, baş ve mide ağrıları, vücutta gezici
kas ağrıları, uyuşma ve karıncalanma… Sadece
bunlar da değil; uyku sorunları nedeniyle
sabahları yataktan yorgun ve isteksiz kalkmak, üşümek,
terleme atakları ve bağırsak sorunları yaşamak. Kısacası
tüm bunlar, düşük yaşam kalitesiyle mücadele veren pek
çok insan için fibromiyalji (yumuşak doku romatizması)
belirtileri olabilir. Kas-iskelet sisteminde ağrılarla ve
belirli vücut bölgelerinde hassasiyetle kendini gösteren
Dr. Öğr. Üyesi Fatma Burcu Torunoğlu
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
fibromiyalji, kişilerde sinirsel-hormonal bozukluğa bağlı
olarak ortaya çıkan bir sorun.
Güncel bilimsel araştırmalara göre fibromiyalji kadınlarda
erkeklere göre daha fazla görülüyor. Bunun sebebinin
ise kadınsal hormonlardan kaynaklandığı düşünülüyor.
Fibromiyalji aslında bir hastalık değil, bir sendrom. Yani
tam bir bulgular ve belirtiler bütünü. Yapılan tetkiklerde
her şey normal çıkar fakat hastalar genellikle kronik bir
ağrıdan şikayetçidir. Hastanın bulguları bir hastalığı işaret
Fibromiyaljinin tedavisinde sendromun bir bütün olarak ele
alınmasını gerektiğini belirten İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Fatma
Burcu Torunoğlu, hastalığın sadece ilaçla çözülemeyeceğinin altını
çiziyor. Öncelikle organik bir problemler uzman doktor tarafından
belirlenmeli, hastanın ağrıları, psikolojik durumu ve yaşam aktiviteleri
detaylıca incelenmelidir. Tüm bu incelemelerin sonucunda
ise, fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı tarafından bir tedavi
programı oluşturulmalıdır. Tedavide ilaçların yanı sıra fiziksel tıptan,
egzersizlerden ve psikolojik/psikiyatrik desteklerden yararlanılır.
Özelikle uygulanacak düzenli egzersizlerin, ağrıların geçmesi için
uzman kontrolünde yapılmasının önemli olduğunu vurgulayan Dr.
Öğr. Üyesi Fatma Burcu Torunoğlu, tedavide en önemli noktanın
ise, hastanın kendisi olduğunu söylüyor. Hastanın bu süreçte
üstleneceği cesur rol ve alacağı sorumluluklar, tedavi sürecinin
başarısını da destekleyen en önemli unsur.
TEDAVIDE ILAÇLARIN YANI SIRA
FIZIKSEL TIPTAN, EGZERSIZLERDEN
VE PSIKOLOJIK/PSIKIYATRIK
DESTEKLERDEN YARARLANILIR.
50 51
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
EL, AYAK
VE AĞIZ
HASTALIĞI
ÇOCUKLAR ARASINDA
ÇOK HIZLI YAYILIYOR
El, ayak ve ağız hastalığı,
çocukların ellerinde ve
ayaklarında kabarcık benzeri
döküntülere kendini belli eden ve
ağız içinde ağrılı yaralara neden
olan bulaşıcı bir enfeksiyon
olarak tanımlanıyor.
Doç. Dr. Samet Özer
Memorial Kayseri Hastanesi Çocuk Sağlığı
ve Hastalıkları Bölümü’
V
IRAL bir enfeksiyon
olan hastalık, çoğunlukla
bebekleri ve 5 yaşından
küçük çocukları daha
çok etkiliyor, genellikle 7- 10 gün
içinde kendiliğinden iyileşiyor.
Coxsackievirus ve enterovirus
ailelerine ait virüslerin neden
olduğu hastalık kirli havuzlardan
bulaşabildiği gibi öpüşmek, sarılmak
ve ortak eşya kullanımı yollarıyla
da çok hızlı yayılabiliyor. Memorial
Kayseri Hastanesi Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları Bölümü’nden Doç. Dr.
“EL, AYAK VE AĞIZ HASTALIĞININ BELIRTILERI GENELLIKLE
7-10 GÜN IÇINDE GEÇECEKTIR. ANCAK 2 YAŞINDAN KÜÇÜK
ÇOCUKLARIN VIRÜSTEN DAHA FAZLA ETKILENECEKTIR.
EL, AYAK VE AĞIZ HASTALIĞI BULAŞICIDIR. HASTALIĞIN
EN BULAŞICI EVRESI GENELLIKLE DÖKÜNTÜLER ORTAYA
ÇIKMADAN ÖNCEDIR. KABARCIKLAR GENELLIKLE YAKLAŞIK
10 GÜN IÇINDE KURUR. KABARCIKLAR KURUDUKTAN SONRA
ÇOCUĞUN HASTALIĞI BAŞKALARINA BULAŞTIRMA OLASILIĞI
DAHA DÜŞÜKTÜR. ANCAK, DÖKÜNTÜ GEÇTIKTEN SONRA
VIRÜS DIŞKIDA HAFTALARCA YAŞAYABILMEKTEDIR.”
Samet Özer, çocuklar arasında bu
sıralar hızla yayılan el, ayak ve ağız
hastalığı hakkında bilgi verdi.
KABARCIK BENZERI
DÖKÜNTÜLER GÖRÜLÜYOR
Hastalık sonucunda ellerde ve
ayaklarda oluşan kabarcık benzeri
döküntüler ile ağız içinde gelişen
ağrılı yaralar nedeniyle ‘el, ayak ve
ağız’ ismi kullanılmaktadır. Aslında
döküntüler göğüs, sırt, kollar,
bacaklar, genital organlar ve kalçalar
dahil olmak üzere vücudunun
herhangi bir yerinde ortaya
çıkabilmektedir.
ÇOCUKLAR BIRBIRINE
BULAŞTIRIYOR
Bebekler ve 5 yaşından küçük
çocukların el, ayak ve ağız
hastalığına yakalanma olasılığı
yüksektir. Kreş ve okullarda çocuklar
arasında hızla yayılma eğilimi
bulunmaktadır. Yine de, daha büyük
çocuklar ve hatta yetişkinlerde bile
bu hastalık görülmektedir. Hastalığa
“HASTALIK SONUCUNDA ELLERDE VE AYAKLARDA OLUŞAN
KABARCIK BENZERI DÖKÜNTÜLER ILE AĞIZ IÇINDE GELIŞEN
AĞRILI YARALAR NEDENIYLE ‘EL, AYAK VE AĞIZ’ ISMI
KULLANILMAKTADIR.”
birkaç virüs neden olabileceğinden, bu
hastalığa birden fazla kez yakalanmak
mümkündür.
Belirtiler iki aşamada ortaya çıkıyor
El, ayak ve ağız hastalığı belirtileri
genellikle iki aşamada ortaya çıkmaktadır.
Hastalık başladığında, çocuklarda grip
benzeri belirtiler görülebilmektedir.
• Hafif ateş.
• Boğaz ağrısı.
• Burun akması.
• Karın ağrısı.
• İştahsızlık.
Birkaç gün sonra şu belirtiler görülüyor
• Avuç içlerinde, ayak tabanında,
dirseklerde ve dizlerinde, cinsel organda
veya kalçalarda kaşıntılı döküntü.
• Ağız içinde ve çevresinde, dil de dahil
olmak üzere herhangi bir yerde gelişebilen
ağrılı ağız içi yaralar. Yaralar genellikle
parlak pembe noktalar veya sonunda
kabarcıklara dönüşen küçük şişlikler
şeklinde başlar.
• Boyunlarındaki lenf bezleri şişer.
BULAŞMA EVRESI
DÖKÜNTÜLERDEN ÖNCE
El, ayak ve ağız hastalığının belirtileri
genellikle 7-10 gün içinde geçecektir.
Ancak 2 yaşından küçük çocukların
virüsten daha fazla etkilenecektir. El, ayak
ve ağız hastalığı bulaşıcıdır. Hastalığın en
bulaşıcı evresi genellikle döküntüler ortaya
çıkmadan öncedir. Kabarcıklar genellikle
yaklaşık 10 gün içinde kurur. Kabarcıklar
kuruduktan sonra çocuğun hastalığı
başkalarına bulaştırma olasılığı daha
düşüktür. Ancak, döküntü geçtikten sonra
virüs dışkıda haftalarca yaşayabilmektedir.
HASTALIK HANGI YOLLARLA
BULAŞIYOR?
Bu hastalık şu yollarla yayılabilmektedir;
• Enfekte bir kişinin hapşırması veya
öksürmesiyle havaya yayılan damlacıklar
yoluyla.
• Enfekte bir kişinin tükürüğü veya
dışkısıyla temas edip daha sonra ağzınıza,
gözlerinize veya burnunuza dokunarak.
• Enfekte bir kişinin vücudundan çıkan
damlacıklarla doğrudan temas.
• Virüs taşıyan birini öpmek veya sarılmak.
• Kişisel eşyaları paylaşmak.
BAZEN BU SORUNLAR DA
GÖRÜLEBILIYOR
Çok nadir olsa da el, ayak ve ağız hastalığı
bazen şu sorunlara neden olabilmektedir;
Dehidratasyon: Ağız yaraları içmeyi ve
yemeyi acı verici hale getirebilmektedir.
Dehidratasyonu önlemek için yeterli sıvı
içmek önemlidir.
Tırnak kaybı: Bazı insanlar virüse
yakalandıktan sonra birkaç tırnak veya
ayak tırnağını kaybetse de tırnaklar tekrar
uzamaktadır.
Viral menenjit ve ensefalit: El, ayak ve
ağız hastalığı olan çok az sayıda kişide
menenjit ve ensefalit gelişebilmektedir. Bu
nadir durum beyinde (ensefalit) ve beyin
ve omurilik zarında (menenjit) tehlikeli
şişmeye neden olabilmektedir.
El ayak ağız hastalığı ile ilgili
belirtilerin görülmesi durumunda
vakit kaybedilmeden uzman doktora
başvurulması önem taşımaktadır. Doktor
hastalığın şiddetine göre uygun bir tedavi
planı belirleyecektir. Ayrıca çevredeki
kişilere bulaşmaması açısından da önlem
alınmalıdır.
52 53
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
SAĞLIKLI BIR YAZ TATILI GEÇIRMENIZ IÇIN
DIŞ KULAK ILTIHABINDAN
KORUNMA YÖNTEMLERI
Tatil sezonunun
başlamasıyla birlikte
temiz olmayan deniz ve
havuz kullanımındaki
artış, dış kulak
iltihabı vakalarını da
artırıyor. İstanbul Okan
Üniversitesi Hastanesi
Kulak Burun ve Boğaz
Hastalıkları Uzmanı
Prof. Dr. Ziya Saltürk,
sağlıklı bir yaz tatili
geçirmeniz için dış kulak
iltihabından korunma
yöntemleri, hastalığın
belirtileri ve tedavi
yöntemleri hakkında
bilgiler verdi.
HALK arasında yüzücü
kulağı olarak da bilinen
dış kulak iltihabı (Otitis
Eksterna), dış kulak yolu
derisinin iltihaplanmasıyla ortaya
çıkan bir durum. Kulak kepçesinden
kulak zarına kadar uzanan bu yolun
enfeksiyonu genellikle bakteri veya
mantar kaynaklı olurken, en önemli
nedeni hijyen açısından yetersiz
su ile temastır. Yeterince temiz
olmayan deniz ya da havuzda
yüzme, duş alınması sırasındaki
su teması ile kulağa su kaçması,
nemli ortamları seven bakteri ve
mantarların daha da çoğalmasına
neden olur. Özellikle yanlış kulak
temizleme alışkanlığı gibi nedenlerle
kulaklarını tahriş edenler ve
bağışıklığı zayıf kişilerin bu soruna
daha yatkın olduğunu söylemek
mümkün.
EN KLASIK BELIRTISI KULAK
AĞRISI
Tragus (kulak yolunun çıkışındaki
kıkırdak çıkıntı) üzerine basılması ile
Prof. Dr. Ziya Saltürk
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi
Kulak Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı
artan ağrı oldukça şiddetlidir. Dış kulak
yolunun ödeme ve iltihabi atıklara
bağlı tıkanmasıyla bazen kaşınma gibi
şikayetler de olabilir. Genel belirtileri şu
şekildedir:
Dış kulak yolunda kızarıklık ve ağrı
Akıntı
Kaşıntı
Dokunmaya karşı hassasiyet
Şişlik
İşitmede zorluk yaşama
Kulak çınlaması
“Muayene sonucu teşhisi
konan dış kulak iltihabının
tedavisi için, temel olarak lokal
antibiyotikler, ağrı kesiciler
kullanılır ve sudan korunma
gibi yöntemler uygulanır. Ek
bir hastalıkta veya tedaviye
yanıt alınamadığı durumlarda
ise uzman doktor kontrolünde
antibiyotik tedavisi
uygulanabilir.”
“KULAK KEPÇESINDEN KULAK ZARINA KADAR UZANAN
BU YOLUN ENFEKSIYONU GENELLIKLE BAKTERI VEYA
MANTAR KAYNAKLI OLURKEN, EN ÖNEMLI NEDENI HIJYEN
AÇISINDAN YETERSIZ SU ILE TEMASTIR. YETERINCE TEMIZ
OLMAYAN DENIZ YA DA HAVUZDA YÜZME, DUŞ ALINMASI
SIRASINDAKI SU TEMASI ILE KULAĞA SU KAÇMASI, NEMLI
ORTAMLARI SEVEN BAKTERI VE MANTARLARIN DAHA DA
ÇOĞALMASINA NEDEN OLUR.”
NASIL TEDAVI EDILIR?
Muayene sonucu teşhisi konan dış kulak
iltihabının tedavisi için, temel olarak lokal
antibiyotikler, ağrı kesiciler kullanılır ve
sudan korunma gibi yöntemler uygulanır.
Ek bir hastalıkta veya tedaviye yanıt
alınamadığı durumlarda ise uzman
doktor kontrolünde antibiyotik tedavisi
uygulanabilir. Tedaviye başlandıktan
sonra 3 gün içinde şikayetler azalırken,
10 günlük bir sürede hastalık genellikle
geçmiş olur.
Dış kulak iltihabının belirtilerinin hafif de
olsa ciddiye alınması gerektiğini söyleyen
İstanbul Okan Üniversitesi Hastanesi
Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları
Uzmanı Prof. Dr. Ziya Saltürk, geç
kalınması durumunda ilerleyecek iltihabın
çevre dokulara yayılarak daha büyük
sorunlara yol açabileceğine dikkat çekiyor.
Sorundan korunmak için ise alınabilecek
bazı basit önlemler var:
Emin değilseniz önlem alın: Temizliğinden
emin olmadığınız havuz ve deniz suyunda
yüzecekseniz, kulağınıza su kaçmasını
engellemek için yüzücü bonesi, silikon
kulak tıkacı ya da vazelinli pamuk kullanın.
İyice kurulayın: Duş ve yüzme sonrası
kulaklarınızı nemli bırakmayın, mutlaka
iyice kurulayın.
Sert cisimlerle temizlemeyin: Kulak
içi temizliğinde pamuklu çubuklar
kullanmayın. Bu tip sert müdahaleler,
kulaktaki koruyucu tabakaya zarar verir ve
sorunun daha da büyümesine neden olur.
Sizi rahatsız eden şikayetleriniz olursa, en
kısa zamanda bir uzmana başvurun.
Kontrollerinizi aksatmayın: Kronik bir
hastalığınız varsa ve bağışıklığınız zayıfsa
düzenli kulak muayenelerinizi ihmal
etmeyin. Bu sayede, ilerleyecek iltihabi bir
durumu erkenden önlemiş olursunuz.
54 55
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
DİZ KİREÇLENMESİNE KARŞI
6 ETKİLİ EGZERSİZ
Son yıllarda
görülme sıklığı
hızla yaygınlaşan
osteoartrit
(kireçlenme),
özellikle dizlerde
şiddetli ağrı,
yangı ve takılma
gibi şikayetlere
yol açarak
günlük yaşamı
adeta baltalıyor.
ACIBADEM Bakırköy Hastanesi
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Uzmanı Dr. Özgün Barış Çolak,
osteoartritin dünya genelinde 40
yaş üzerinde en sık görülen eklem hastalığı
olduğunu belirterek “Diz kireçlenmesi, dizdeki
tüm yapılara zarar verebilen karmaşık bir
eklem hastalığı olup, özellikle başlangıç
evresinde ağrı ve şişlik semptomları ile
kendini göstermekte, zamanla eklem
içinde takılmalara sebep olmaktadır. Bu
durum kişinin günlük yaşam aktivitelerini
kısıtlayabilmekte, yürüme mesafesini
kısaltmakta, yaşam kalitesini azaltmaktadır”
diyor. Diz kireçlenmesinin uluslararası
sınıflandırma sistemlerine göre dört evresi
olduğunu, ilk evrede basit medikal tedaviler,
fizik tedavi uygulamaları ve eklem çevresini
güçlendirme süreçleri ile eklem kıkırdağının
kalitesinin korunabildiğini belirten Dr.
Çolak, son evrede ise tek çarenin ortopedik
diz protezleri olduğunu söylüyor. Diz
kireçlenmesinde düzenli egzersizin anahtar
rol üstlendiğini, diz ekleminin kireçlenmeye
gidişini durdurması açısından büyük önem
taşıdığını vurgulayan Dr. Özgün Barış Çolak,
diz kireçlenmesine karşı günlük yaşam
alışkanlıkları arasına mutlaka eklenmesi
“VÜCUTTAKI TÜM KASLARIN GÜÇLENMESI, OKSIJENLI SOLUNUM
KAPASITESININ ARTIRILMASI, KEMIK KALITESI VE EKLEM
SAĞLIĞININ KORUNMASI AMACIYLA GENEL AEROBIK AKTIVITELER
YAPABILIRSINIZ. BU AKTIVITELER ARASINDA EN ÇOK TAVSIYE
EDILEN; HAFTADA EN AZ 3 GÜN, AÇIK HAVADA, TEMPOLU ŞEKILDE
30-45 DAKIKA SÜREN YÜRÜYÜŞLERDIR”
gereken 6 etkili egzersizi anlattı,
önemli uyarılar ve önerilerde
bulundu.
DIZLERINIZI
KATLAYIP AÇIN
Diz eklemi genellikle
kireçlenmenin ilk evresinde
kısıtlanmazken, sonraki evrelerde
kısıtlanmaya başlayabilir. Bu
durumu önlemek amacıyla diz
ekleminizi bir elinizle diz üstü
uyluk kemiğinden, diğer elinizle
diz altı bacak kemiklerinizden
tutarak katlayıp açın. Günde 3 kere
10 tekrar yapın.
UYLUK
KASINIZI ESNETIN
Dizinizi ağrınızın başladığı noktaya
kadar düzleştirin. Bir elinizle dizin
üstünden, diğer elinizle dizin
altından tutarak destek verin.
Son olarak ayak bileğini hafifçe
iterek uyluk arkasındaki kasları
esnetin. Günde 3 kere 10 tekrar
yapılmalıdır.
DIZLERINIZI
MINDERE BASTIRIN
İki diz arasına yumuşak bir minder
ya da rulo haline getirdiğiniz bir
havlu koyun ve dizleri birbirine
bastırın. Her bastırdığınızda 10’a
kadar sayın ve rahatlatın. 10 tekrar
yapın. Ardından bu kez yumuşak
minderi dizlerinizin altına koyarak
bastırıp 10’a kadar tutun ve bırakın.
Son olarak da minderi ayak
bilekleri arasına koyduktan sonra
ayak bileklerinizi birbirine bastırın
ve her bastırma anında 10 saniye
bekleyin. Bu hareketleri günde 3’er
kez yapın.
TEK AYAK
ÜZERINDE DURUN
Tek ayak üzerinde 10 saniye
boyunca gözünüz kapalı olarak bir
yardımcı gözetiminde durmaya
çalışın veya gözünüz açıkken belirli
bir hedefe doğru uzanın. Ardından
diğer ayağınıza geçin.
SIRT ÜSTÜ YATIN VE…
Sırt üstü yatar pozisyonda ayak
ve diz eklemi düz konumdayken;
kalça eklemini yukarı, sağa ve sola
doğru hareket ettirin. Kalça ya
da ayak bileğine takılan terabant
Dr. Özgün Barış Çolak
Acıbadem Bakırköy Hastanesi Fizik
Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı
veya kum torbası gibi ağırlıklarla
destekleyerek uygulayabilirsiniz.
Her bir yöndeki hareketi 10 tekrar
olacak şekilde, günde 3 kez yapın.
DÜZENLI, TEMPOLU
YÜRÜYÜŞ YAPIN
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon
Uzmanı Dr. Özgün Barış
Çolak “Vücuttaki tüm kasların
güçlenmesi, oksijenli solunum
kapasitesinin artırılması, kemik
kalitesi ve eklem sağlığının
korunması amacıyla genel aerobik
aktiviteler yapabilirsiniz. Bu
aktiviteler arasında en çok tavsiye
edilen; haftada en az 3 gün, açık
havada, tempolu şekilde 30-45
dakika süren yürüyüşlerdir” diyor.
56 57
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
ÇOCUKLARDA SANAL OYUN
BAĞIMLILIĞININ ILACI GERÇEK OYUN
Oyun terapisi, bilgisayar oyunu bağımlılığı ve yalnızlıkla başa çıkmada etkili bir yöntem
olarak öne çıkıyor. Yeşilay’ın hakemli akademik dergisi Addicta: The Turkish Journal on
Addictions tarafından yayımlanan, Kocaeli’de 9-10 yaş grubu öğrenciler üzerinde yapılan
araştırma, oyun terapisi uygulanan çocuklarda bilgisayar oyunu bağımlılığında önemli
ölçüde düşüş gözlemlendiğini ortaya koyuyor.
S
bir müdahale aracı olduğunu gösteriyor.
YEŞILAY DANIŞMANLIK
MERKEZLERINDEN ÜCRETSIZ
DESTEK
ON YILLARDA çocuklar
arasında hızla yaygınlaşan
bilgisayar oyunu bağımlılığı
ve yalnızlık sorunları, aileler
ve eğitimciler için önemli bir
endişe kaynağı haline geldi.
Yeşilay’ın hakemli akademik dergisi
Addicta: The Turkish Journal on
Addictions’ın 2025 yılı ikinci sayısında
yayımlanan bilimsel çalışmaya göre;
Kocaeli’de 9-10 yaş arası ilkokul öğrencileri
üzerinde yapılan yeni bir araştırma,
çocukların doğaçlama şekilde kendilerini
ifade etmelerine yardımcı olan bir yöntem
olarak oyun terapisinin bu iki önemli
psikososyal sorun üzerinde etkili bir
çözüm sunduğunu ortaya koydu. (https://
www.addicta.com.tr/en/game-therapyas-an-intervention-for-computer-gameaddiction-and-loneliness-among-primaryschool-students-13436)
Araştırmada, oyun terapisi uygulanan
çocukların bilgisayar oyunu bağımlılığı
puanlarında anlamlı bir düşüş
gözlemlenirken, çocukların yalnızlık
düzeylerinde de kayda değer azalmalar
tespit edildi. Uygulama öncesinde günde
3, haftada 22 saatten fazla bilgisayar
oyunu oynayan çocuklarda, oyun terapisi
sonrasında bağımlılık davranışlarında
görülen belirgin azalma, yöntemin etkili
“Çocuklarla kaliteli zaman
geçirmenin en etkili
yollarından biri onlarla
oyun oynamaktır. Oyun,
sadece eğlence değil; duygu
paylaşımı, güven inşası ve
rehberlik için eşsiz bir araçtır.
Bugün çocuklarımız dijital
oyun, ekran ve sosyal medya
gibi yeni nesil bağımlılıklarla
karşı karşıya. Oysa
çocuklarımızın en iyi bildiği
şey hâlâ aynı: oyun oynamak.
105 yıldır bağımlılıklarla mücadele eden
Türkiye Yeşilay Cemiyeti bünyesinde
kurulan, uzmanlar tarafından psikolojik ve
sosyal destek veren Yeşilay Danışmanlık
Merkezleri (YEDAM), internet bağımlılığı
yaşayan kişilere de destek oluyor.
Bağımlılıklarla mücadelede her yaş
grubuna yönelik ücretsiz psikoterapi
ve sosyal hizmet desteği sağlayan
YEDAM, bilgisayar oyunu bağımlılığıyla
mücadelede ise oyun terapisi gibi bilimsel
temelli yöntemlerin yaygınlaşması
için ailelere, eğitimcilere ve uzmanlara
kapsamlı bir rehberlik hizmeti sunuyor.
Çocukların çoğu zaman kendilerini sözlü
olarak ifade etmekte zorlandığını ancak
oyun yoluyla duygularını ve yaşadıkları
sorunları daha rahat dile getirebildiklerini
vurgulayan araştırma, ailelerin
ve eğitimcilerin bu sürece aktif
katılımının, çocukların sağlıklı
gelişiminde kritik role sahip
olduğunun altını çiziyor. Yeşilay,
Türkiye’de ve KKTC’de bulunan
105 merkezi, 115 YEDAM
Danışma Hattı ile çocuklarıyla
iletişim kurmakta zorlanan ve
bağımlılık sorunu yaşayan ailelere
ücretsiz hizmet veriyor.
TATIL BAŞLIYOR,
YEŞILAY DIJITAL
BAĞIMLILIKLARA
KARŞI UYARIYOR!
Okulların kapanmasıyla birlikte
çocukların dijital ekranlarla
geçirdiği süre de ciddi şekilde
artıyor. Yeşilay, yaz tatiline
giren çocuklar için ekran süresi,
dijital oyunlar ve sosyal medya
kullanımına dair ailelere rehberlik
etmeye devam ediyor.
“Yaz tatilleri, çocukların ve
gençlerin hayatlarını anlamlı
etkinliklerle zenginleştirmeleri
için önemli bir fırsattır” diyen
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel
Başkanı Doç. Dr. Mehmet
Dinç, yaz tatilinde çocukların
ve gençlerin boş kalmalarının
bağımlılık açısından ciddi bir
risk oluşturduğunu belirtti
ve ebeveynlerin bu süreçte
rehberlik etme konusunda
önemli sorumluluklar taşıdığını
vurguladı. Başkan Dinç, “Özellikle
spor, sanat ve sosyal faaliyetlerle
tatillerini planlamalarına yardımcı
olmalı, rehberlik etmeli” diye
konuştu.
MEHMET DINÇ: “OYUN,
DUYGU PAYLAŞIMI
VE GÜVEN INŞASI IÇIN
EŞSIZ BIR ARAÇ”
Oyun oynamanın önemine de
değinen Dinç, sözlerini şöyle
sürdürdü:
“Çocuklarla kaliteli zaman
geçirmenin en etkili yollarından
biri onlarla oyun oynamaktır.
Oyun, sadece eğlence değil;
duygu paylaşımı, güven inşası
ve rehberlik için eşsiz bir araçtır.
Bugün çocuklarımız dijital oyun,
ekran ve sosyal medya gibi
yeni nesil bağımlılıklarla karşı
karşıya. Oysa çocuklarımızın
en iyi bildiği şey hâlâ aynı:
oyun oynamak. Geleneksel
oyunlar çocuklarımızın
hem öğrenmelerine hem
eğlenmelerine hem de
sosyalleşmelerine imkân
tanıyor. Eğer biz onlara ekran
yerine geleneksel oyunlarımızı
öğretirsek ve onlarla oynarsak,
çocuklarımızla hem bağ kurar
hem de onları dijital dünyanın
zararlı yönlerinden koruruz.
Ailelerin çocuklarıyla oyun
oynaması; duygusal bağları
güçlendirir, sosyal gelişimlerini
destekler ve bağımlılıklara karşı
kalkan oluşturur.”
OKULLARIN
KAPANMASIYLA
BIRLIKTE ÇOCUKLARIN
DIJITAL EKRANLARLA
GEÇIRDIĞI SÜRE
DE CIDDI ŞEKILDE
ARTIYOR. YEŞILAY,
YAZ TATILINE GIREN
ÇOCUKLAR IÇIN
EKRAN SÜRESI, DIJITAL
OYUNLAR VE SOSYAL
MEDYA KULLANIMINA
DAIR AILELERE
REHBERLIK ETMEYE
DEVAM EDIYOR.
Doç. Dr. Mehmet Dinç
Türkiye Yeşilay Cemiyeti Genel Başkanı
YEŞILAY’DAN AILELERE ÇOCUKLAR VE
GENÇLER IÇIN ÖNERILER
1. Tatilde Yapılacaklar Planı Yapın
Gençlerin yaz tatilinde meşguliyet, hobi ve etkinliklerden
uzak kalması, risk faktörlerini artırıyor. Tatili sportif, sanatsal
ve sosyal faaliyetlerle geçirmelerini sağlamak çok önemli.
2. Dijital Araçları Ödül Gibi Sunmayın
Dijital oyunlar ya da sosyal medya erişimi, “ödül” haline
getirilmemeli. Ebeveynler, sınır koyarken kararlılık göstermeli,
tutarlı davranmalı ve bu kurallara kendileri de uymalı.
3. Doğru Akran İlişkileri Sağlayın
Sorunlu arkadaş çevresi, bağımlılıklara yönelmede en
kritik faktörlerden biri. Aileler, çocuklarının kimlerle vakit
geçirdiğini takip etmeli ve sağlıklı arkadaşlıkları desteklemeli.
4. Rol Model Olun
Ebeveynler teknolojiyi nasıl kullandıklarına dikkat etmeli.
Sürekli telefon/tablet kullanımı, çocuklar için normalleşmiş
bir davranışa dönüşmemeli.
5. Yeşilay’ın Yanınızda Olduğunu Unutmayın
Yeşilay şubeleri ve YEDAM’lar çocuklar ve gençler için yaz
tatilinde atölye çalışmaları ve bağımlılıktan uzak yaşam
becerileri geliştirme faaliyetleriyle hizmet veriyor. Ayrıca,
bağımlılık sorunu yaşayan aileler, Yeşilay Danışmanlık
Merkezlerinin (YEDAM) 115 Danışma Hattı’nı arayarak
danışmanlık hizmetinden ücretsiz yararlanabiliyor.
6. TBM Eğitimlerinden Faydalanın
Yeşilay’ın önleyici çalışmalarından biri olan Türkiye
Bağımlılıkla Mücadele Eğitim Programı (TBM), çocuklara
ve gençlere yönelik eğitici içerikler sunuyor. Sağlıklı yaşam,
internet, madde, tütün, alkol, kumar ve oyun bağımlılığı gibi
konularda hazırlanmış animasyonlar, hikâyeler, şarkılar ve
kutu oyunları TBM platformunda yer alıyor. Aileler, tbm.
org.tr adresinden bu içeriklere kolayca ulaşarak çocuklarıyla
birlikte keyifli ve bilinçlendirici bir zaman geçirebilir.
58 59
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
“Çocuklar Hem Kilo Alıyor Hem Diş Kaybediyor!”
“ÇOCUKLARDA OBEZİTE
SADECE KİLO DEĞİL, DİŞ
KAYBI DA GETİRİYOR”
Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir,
çocukluk çağı obezitesinin ağız ve diş sağlığına etkileri
konusunda önemli uyarılarda bulundu.
Dt. Nurgül Demir
Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı
GIDEREK yaygınlaşan
çocukluk çağı obezitesi,
yalnızca fiziksel görünüm
veya metabolik
hastalıklarla sınırlı kalmayıp, ağız
ve diş sağlığını da tehdit eden
ciddi sonuçlar doğuruyor. Çocuk
Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül
Demir, obez çocuklarda diş
çürükleri riskinin arttığına, ağız
bakımının daha özel bir dikkatle
ele alınması gerektiğine dikkat
çekti. Hazır gıdalarda yatan tehlikeye
dikkat çeken Demir “Çocukluk
çağında tüketilen paketli
gıda ve atıştırmalıklar, hazır meyve
suları ve gazlı içecekler, rafine
şeker içeren tatlı kaçamaklar;
hem çocukluk çağı obezitesinin
gelişiminde rol oynayan, hem
de ağız ve diş sağlığını tehdit
eden unsurlardan bazılarıdır.”
dedi. Özellikle şekerli yiyeceklerin
tüketim sıklığının artmasının, diş
çürüklerini tetiklediğini vurgulayan
Dt. Nurgül Demir “Çocukluk
çağı obezitesinin en önemli nedenlerinden
biri olan düzensiz ve
karbonhidrat ağırlıklı beslenme,
aynı zamanda diş çürüklerinin de
başlıca sebebi. Bebeklikte verilen
hazır karışımlar, çocuklukta tüketilen
paketli gıdalar, meyve suları
ve gazlı içecekler sadece fazla
kiloya değil, diş minesi kaybına
ve erken çürümeye de neden
oluyor” dedi.
OBEZITE, DIŞLERIN
ERKEN ÇIKMASINA
YOL AÇABILIR
“Tükürüğün, tamponlama
kapasitesi dişlerin çürüklere
karşı korunmasında rol oynar.”
diyen Demir, obez çocuklarda
tükürüğün yapısının değiştiğini,
“ÇOCUKLUK
ÇAĞINDA KAZANILAN
ALIŞKANLIKLAR,
BIR ÖMÜR SÜRER.
“ÇOCUKLUK ÇAĞINDA TÜKETILEN
PAKETLI GIDA VE ATIŞTIRMALIKLAR,
HAZIR MEYVE SULARI VE GAZLI
IÇECEKLER, RAFINE ŞEKER IÇEREN
TATLI KAÇAMAKLAR; HEM ÇOCUKLUK
ÇAĞI OBEZITESININ GELIŞIMINDE
ROL OYNAYAN, HEM DE AĞIZ
VE DIŞ SAĞLIĞINI TEHDIT EDEN
UNSURLARDAN BAZILARIDIR.”
bu durumun dişlerin doğal koruyuculuğunu
azalttığını belirten Dt.
Demir, “Bu çocuklarda dişler normal
zamanından erken sürebilir. Bu da
hem çürük ihtimalini artırır hem de
dizilim bozukluklarına zemin hazırlar,”
ifadelerini kullandı.
DIŞ FIRÇALAMAK
YETMEZ: EKIP
ÇALIŞMASI ŞART!
Obezitesi olan çocuklarda yalnızca
diş fırçalamakla yetinilmemesi gerektiğini
belirten Demir, “Diş çürüğü
riski bu çocuklarda daha yüksek
olduğu için profesyonel koruyucu
uygulamalar yapılmalı, üç aylık
kontroller ihmal edilmemeli. Aynı
zamanda diyetisyen, çocuk doktoru
ve gerektiğinde psikolog desteğiyle
multidisipliner bir takip şart,” dedi.
görüşüyle, böbrek fonksiyonları
gözetilerek yazılmalı. Yüksek dozda
ilaç kullanımı, çocukların böbrek
sağlığı üzerinde geri dönüşü zor
hasarlara yol açabilir.”
Dt. Nurgül Demir, açıklamasını
şu sözlerle tamamladı: “Çocukluk
çağında kazanılan alışkanlıklar, bir
ömür sürer. Hem sağlıklı bir bedene
hem de güçlü dişlere sahip bireyler
yetiştirmek istiyorsak, obezite ile
mücadeleyi sadece tartıda değil,
aynada da takip etmeliyiz.”
HEM SAĞLIKLI BIR
BEDENE HEM DE
GÜÇLÜ DIŞLERE SAHIP
BIREYLER YETIŞTIRMEK
ISTIYORSAK, OBEZITE
ILE MÜCADELEYI
SADECE TARTIDA DEĞIL,
AYNADA DA TAKIP
ETMELIYIZ.”
İLAÇ DOZLARINA
DIKKAT: BÖBREKLER
ZARAR GÖREBILIR
Tedavi sürecinde en önemli konulardan
birinin, ilaçların çocuklara
ağırlıklarına uygun dozda verilmesi
olduğunu hatırlatan Demir, şu uyarıda
bulundu: “Gereken durumlarda
çocuklara reçete edilecek ilaçlar,
mutlaka bir nefroloji uzmanının
60 61
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
DAMAR TIKANIKLIĞI ARTIK YAŞ TANIMIYOR!
GENÇLER DE RISK ALTINDA
Modern yaşamın getirdiği
yoğun tempo, yanlış
beslenme alışkanlıkları ve
hareketsizlik, damar sağlığını
her geçen gün daha fazla
etkiliyor. Kalp krizinden felce
kadar pek çok sağlık sorunuyla
ilişkilendirilen damar tıkanıklığı,
artık yalnızca ileri yaşların değil,
genç bireylerin de karşısına
çıkabiliyor. Sessizce ilerleyen
bu tablo, erken fark edildiğinde
önlenebilir ve yönetilebilir bir
sağlık sorunu olarak öne çıkıyor.
DAMAR tıkanıklığının bölgesel belirtilerine dikkat
çeken Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nden
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Aydın,
“Tıkalı damarlar, vücudun hangi bölgesinde olduğuna
bağlı olarak farklı belirtiler verir. En çok kalp (koroner arterler),
beyin (karotis ve serebral arterler) ve bacak (periferik arterler)
damarlarında tıkanıklık görülür. Kalp damarları tıkandığında; göğüs
ağrısı (anjina) meydana gelir. Bu ağrı genellikle göğsün ortasında,
baskı veya sıkışma hissi şeklindedir. Eforla artar, dinlenince geçer.
Ayrıca hastalar; nefes darlığı, sol kola, çeneye, sırta yayılan ağrı,
çarpıntı, soğuk terleme, mide bulantısı veya halsizlik, bayılma
hissi gibi belirtiler verir. Bu belirtiler ani ve şiddetli olursa kalp
krizi (miyokard enfarktüsü) habercisi olabilir. Beyin damarları
tıkandığında ise; ani baş dönmesi, konuşma bozukluğu, yüzün
bir tarafında düşme (asimetri), kolda veya bacakta ani güçsüzlük
veya uyuşma (tek taraflı), özellikle tek gözde görme kaybı veya
bulanıklığı, denge kaybı, yürümede zorluk gibi
belirtiler meydana gelir. Bunlar genellikle
inme (felç) veya geçici iskemik atak
(TIA) belirtisidir. Bacak damarları
tıkandığında ise; yürürken
baldırda, uylukta veya
kalçada kramp tarzı ağrı ve
aralıklı topallama görülür.
Bacaklarda soğukluk,
solukluk, ayaklarda uyuşma,
karıncalanma, ayakta veya
parmaklarda iyileşmeyen
yaralar, tüy dökülmesi,
tırnaklarda kalınlaşma gibi
belirtiler görülür. İleri evrede
ise istirahat halindeyken bile
ağrı görülebilir. Bu belirtileri
yorgunluk ve halsizlik, özellikle
Prof. Dr. Ünal Aydın
Bezmialem Vakıf Üniversitesi Hastanesi’nden
Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı
erkeklerde cinsel fonksiyon
bozuklukları gibi semptomlar
takip edebilir.” Dedi.
BELIRTILERDEN BIR VEYA BIRKAÇI VARSA
BILE UZMANA GÖRÜNMEKTE FAYDA VAR
Sıralanan belirtilere mutlaka kulak vermek gerektiğinin altını çizen
Prof. Dr. Ünal Aydın, “Özellikle risk faktörü bulunan kişiler; sigara
kullananlar, hipertansiyon hastaları, kolesterol yüksekliği olanlar,
diyabet hastaları, ailede kalp-damar hastalığı öyküsü olanların
mutlaka geciktirmeden uzmana görünmelerinde fayda vardır.”
Şeklinde konuştu.
TIKALI DAMARLARIN AÇILMASI
IÇIN AMELIYAT ŞART MI?
Tıkalı damarların açılması için her zaman ameliyatın şart olmadığını
ifade eden Prof. Dr. Ünal Aydın, “Tıkalı damarların açılması her
zaman şart değil. Eğer kişinin yan damarları gelişmişse ve o organın
dolaşımını sağlıyorsa cerrahi olarak hiçbir şey yapmaya gerek
yok. Öte yandan damar tıkalıdır ancak tıkanma yüzdesi yüksek
değildir, dolaşımı da normal seviyedeyse bu hastalarda da cerrahi
olarak hiçbir şey yapmaya gerek yok. Ancak yine de damarda bir
plak oluştuğu için, yüksek risk faktörü grubunda oldukları için ilaç
tedavisine mutlaka başlamak
lazım. Öte yanda damar tıkandığında
ve semptom oluştuğunda,
bir işlem gerekliliği olduğunda;
kişinin durumu, cerrahın bu olaya
yaklaşımı, merkezin olanakları
ve de damarın tıkanma seviyesi,
tıkanma yüzdesi hatta tıkanma
uzunluğuna bağlı olarak cerrahi
ya da anjiyografik girişimden tercih
edilir. Cerrahide plak çıkarılır,
tekrar damar onarılır ya da suni ya
da kişinin kendi damarıyla bypass
yapılır. Anjioda ise damarlar
bazen balonla açılır, bazen stent
takılır. Bu da dediğim gibi yerine,
uzunluğuna, çapına göre değişen
bir durumdur.” İfadelerini kullandı
İLERI YAŞ
HASTALIĞI DEĞIL
Damar tıkanıklığı “ileri yaş hastalığı”
gibi görülse de, süreç aslında
genç yaşlarda başlıyor. Bu yüzden
önlemler ne kadar erken başlarsa,
o kadar etkili olur diyen Prof.
Dr. Ünal Aydın, kadınlarda ve
erkeklerde alınabilecek önlemleri
şöyle sıraladı.
ERKEKLER 30,
KADINLAR 40
YAŞINDAN SONRA
ÖNLEM ALMALI!
Erkeklerde 35 yaşından itibaren
damar sertliği (ateroskleroz) riski
belirginleşmeye başlar. Özellikle
sigara içen, yüksek kolesterolü
olan, ailesinde kalp hastalığı
öyküsü bulunan erkeklerde bu
risk 30 yaş altına bile inebilir. Bu
nedenle 30 yaşından itibaren düzenli
kontroller ve sağlıklı yaşam
alışkanlıkları şarttır.
Kadınlar ise östrojen hormonu
sayesinde menopoz öncesi
dönemde damar tıkanıklığına
karşı nispeten daha avantajlı
durumdalar. Ancak menopoz
sonrası yaklaşık 45-55 yaş arası
dönemde bu koruyucu etki azalır
ve risk erkeklerle eşitlenir, hatta
bazı durumlarda geçilebilir. Bu
nedenle kadınlarda önlemler 40
yaşından itibaren aktif olarak
devreye sokulmalı.
BU GRUP 20 YAŞINDAN
ITIBAREN ÖNLEM
ALMALI!
Ailesinde kalp-damar hastalığı
olanlar, obezite, diyabet, hipertansiyon,
kolesterol yüksekliği
gibi risk faktörleri taşıyanlar,
sigara içenler ve hareketsiz yaşam
sürenler, 20’li yaşlardan itibaren
kalp damar hastalıklarına karşı
mutlaka önlem almalı.
“Tıkalı damarların
açılması her zaman
şart değil. Eğer
kişinin yan damarları
gelişmişse ve o
organın dolaşımını
sağlıyorsa cerrahi
olarak hiçbir şey
yapmaya gerek yok.”
DAMAR SAĞLIĞINI
KORUMAK IÇIN:
Sağlıklı ve Dengeli Beslenin
Trans yağlardan, margarinlerden, işlenmiş
gıdalardan uzak durun.
Sebze, meyve, tam tahıllar, baklagiller,
zeytinyağı, balık gibi doğal ve antioksidan
açısından zengin besinleri tercih din.
Tuz ve şeker tüketimini azaltın.
Kızartmalardan kaçınıp, haşlama, buharda
veya fırında pişirme yöntemlerini kullanın.
Düzenli Egzersiz Yapın
Haftada en az 150 dakika orta tempolu
yürüyüş (günde 30 dakika, haftada 5 gün)
önerilir.
Egzersiz, damarların esnekliğini artırır, kan
akışını düzenler ve iyi kolesterolü yükseltir.
Sigara ve Tütün Ürünlerinden Uzak Durun
Sigara, damarları daraltır, pıhtılaşmayı
artırır ve tıkanıklığa zemin hazırlar. Pasif
içicilik bile damar sağlığını etkiler.
Stresi Azaltın ve Uyku Düzenine Dikkat Edin
Sürekli stres, damarların yapısını bozar.
Gevşeme teknikleri, meditasyon, doğa
yürüyüşleri ve yeterli uyku (6-8 saat) damar
sağlığına olumlu katkı sağlar.
Kan Değerlerini Kontrol Ettirin
Kolesterol, trigliserit, kan şekeri ve tansiyon
düzenli olarak ölçtürün.
Yüksek tansiyon ve diyabet kontrol altına
alınmazsa damar yapısını bozabilir, bu
yüzden mutlaka kontrol altına alın.
İdeal Kilonuzu Koruyun
Aşırı kilo, damarların iç yüzeyini zedeler,
kalbi zorlar.
Özellikle bel çevresi yağlanması risk
faktörüdür.
62 63
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
Moodist Psikoloji ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu Beste Hasırcı:
ANOREKSİYA BASİT BİR YEME SORUNU DEĞİL,
YARDIM ÇAĞRISIDIR
Dünya genelinde milyonlarca kişiyi etkileyen yeme bozuklukları, özellikle gençler
arasında alarm verici bir hızla artıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre her
yıl yaklaşık 9 milyon kişi yeme bozukluğu tanısı alıyor. Bu rahatsızlıklar arasında en
ölümcül olanlardan biri de Anoreksiya Nervoza.
Beste Hasırcı
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik Psikoloğu
M
OODIST Psikiyatri ve Nöroloji
Hastanesi Klinik Psikoloğu Beste
Hasırcı, anoreksiyanın yalnızca bir
beslenme problemi değil, bireyin
psikolojik acısını beden üzerinden ifade ettiği çok
daha derin bir ruhsal çatışmanın dışa vurumu
olduğunu vurguluyor. Özellikle gelişim çağındaki
gençleri hedef alan sosyal medya baskısı, hastalığın
yaygınlaşmasında önemli bir rol oynuyor.
Moodist Psikiyatri ve Nöroloji Hastanesi Klinik
Psikoloğu Beste Hasırcı; “Anoreksiya Nervoza,
kişinin kilo alma korkusuyla yemek yemeyi reddetmesi,
ciddi kilo kaybı yaşaması ve beden algısında
bozulmalarla seyreden bir psikolojik rahatsızlık
olduğunun altını çiziyor. Hasırcı, “anoreksiyayı
anlamak için sadece yeme davranışlarına değil,
bu davranışların altında yatan kontrol, değersizlik,
utanç, stres, görünür olma arzusu gibi duygulara da
odaklanmak gerekiyor.” diyor.
“ANOREKSIYA TEDAVISI, YALNIZCA
KILO ALDIRMAYI YA DA KIŞIYI
YEMEĞE ZORLAMAYI DEĞIL,
DUYGUSAL ONARIMI, KENDILIK
ALGISININ YENIDEN INŞASINI VE
BIREYIN SAĞLIKLI BAŞA ÇIKMA
YOLLARI GELIŞTIRMESINI HEDEFLER.”
YEME BOZUKLUĞU BIR
HASTALIK DEĞIL; BELIRTIDIR!
Klinik Psikolog Beste Hasırcı: “Yeme bozukluğu
bir hastalıktan ziyade bir belirtidir.
Tıpkı ateşin altta yatan enfeksiyonun
habercisi olması gibi, anoreksiya da bireyin
ruhsal acısını ifade ettiği bir sinyal olduğunu
vurguluyor.
“FILTRELI BEDEN OLMA”
İSTEĞI YAYGINLAŞIYOR!
Hasırcı: “özellikle fotoğraf ve Video paylaşımı
yapılan sosyal medya kanallarında
ve diğer dijital platformlarda öne çıkan
“kusursuz beden” algısı, gençler üzerinde
benlik algısını derinden etkileyen bir baskı
oluşturuyor. Sürekli filtrelenmiş görüntülerle
karşılaşmak, bireylerin gerçekçi
olmayan standartlara göre kendilerini
değerlendirmelerine neden oluyor. Sosyal
medya yalnızca estetik kaygıyı değil,
bireyin kendini kontrol etme ve kabul
görme ihtiyacını da tetikliyor. Bu da yeme
davranışları üzerinde baskıcı bir hale
dönüşebiliyor.”
YEME BOZUKLUĞUNUN
PSIKOLOJIK KÖKLERI:
AILE, TRAVMA VE İÇSEL
ÇATIŞMALAR
Klinik Psikolog Beste Hasırcı; “Yeme
bozuklukları yalnızca sosyal medya
etkisiyle değil; duygusal ihmal, kontrolcü
ebeveyn tutumları, eleştirel aile yapısı ya
da çocuklukta yaşanan travmatik olaylar
gibi derin psikolojik faktörlerle de ilişkilidir.
Yeme, birey için duygusal bir başa çıkma
aracı haline gelirken, beden bir anlamda
savaş alanına dönüşür.” Hasırcı’ya göre
yeme bozukluklarını anlamanın en önemli
yollarından biri, bedenin verdiği sinyalleri
“bir dil” olarak okumaktan geçiyor: “Yemek
yememek bazen sadece yememek değildir.
Bu, bireyin duygu dünyasında yaşadığı
karmaşayı dışa vurduğu bir ifade biçimi
olabilir.”
TEDAVİSİ MÜMKÜN:
MULTİDİSİPLİNER
YAKLAŞIM ŞART
Anoreksiya tedavisi, yalnızca kilo aldırmayı
ya da kişiyi yemeğe zorlamayı değil, duygusal
onarımı, kendilik algısının yeniden
inşasını ve bireyin sağlıklı başa çıkma
yolları geliştirmesini hedefler.
TEDAVI PROTOKOLÜ:
Psikiyatrist
Psikolog / Psikoterapi
Diyetisyen / Beslenme Uzmanı
Dahiliye Uzmanı / Endrokrinolog
Aile ve Sosyal Destek
Gerekli durumlarda hastane yatışı
Beste Hasırcı sürecin sabır gerektirdiğini
ancak doğru yaklaşımla iyileşmenin kesinlikle
mümkün olduğunu vurguluyor.
“YEME BOZUKLUKLARI YALNIZCA SOSYAL MEDYA
ETKISIYLE DEĞIL; DUYGUSAL IHMAL, KONTROLCÜ EBEVEYN
TUTUMLARI, ELEŞTIREL AILE YAPISI YA DA ÇOCUKLUKTA
YAŞANAN TRAVMATIK OLAYLAR GIBI DERIN PSIKOLOJIK
FAKTÖRLERLE DE ILIŞKILIDIR. YEME, BIREY IÇIN DUYGUSAL
BIR BAŞA ÇIKMA ARACI HALINE GELIRKEN, BEDEN BIR
ANLAMDA SAVAŞ ALANINA DÖNÜŞÜR.”
64 65
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
İlkokul Öğrencilerine Özel Okul Sonrası Eğitim Programı
1. 2. 3. ve 4. sınıf öğrencilerine yönelik:
* Etkili okuma ve dinleme çalışmaları
* Hızlı okuma teknikleri
* Temel derslere yönelik destekleyici akıl oyunları eğitimi
* Akıl oyunları turnuvalarına hazırlık
* İngilizce pratiği ve konuşma kulüpleri
* Sanat atölyeleri ve sosyal etkinlikler
İPEKÇE AKADEMI AILESI OLARAK,
SADECE ÖĞRETMEYI DEĞIL;
BIRLIKTE BÜYÜMEYI, BIRLIKTE
GELIŞMEYI ÖNEMSIYORUZ.
İPEKÇE AKADEMİ
HAYAL ET, KEŞFET, PARLA!
EĞITIMDE YENI BIR SOLUK:
İPEKÇE AKADEMI
Her anne-babanın hayali aynı:
Çocuğunun güvenli, sevgi dolu, kendini ait hissettiği ve
eğitimin gerçekten yaşandığı bir ortamda büyümesi…
İşte İpekçe Akademi tam da bunu hedefliyor.
Üstelik bizce bir hayale bir dil yetmez!
Bu yüzden çocuklarımızın gelişim yolculuğu, Türkçe ve
İngilizce olmak üzere iki dilin eşliğinde ilerliyor.
Tüm atölyelerimizde İngilizce doğal bir şekilde hayatın
içine dahil edilir; çocuklar dili ezberlemeden, yaşayarak
öğrenir.
Hem anadilini güçlendiren hem de global bir bakış açısı
kazandıran bu çift dilli yapı, onların dünyasını renklendirir.
İpekçe Akademi bünyesinde iki temel eğitim kolu
bulunuyor:
Okul Öncesi Eğitim (3–6 yaş)
İlkokul Grubu Eğitim Desteği (1., 2., 3. ve 4. sınıflar)
Anne-Bebek Atölyeleri & Aile Katılımlı Etkinlikler
* 0–2 yaş grubu için özel hazırlanmış anne-bebek atölyeleri:
* Duyusal keşif etkinlikleri
* Ritimli müzik çalışmaları
* Anne-bebek yogası
* Güvenli bağlanma temelli oyunlar
* Aile katılımlı haftalık atölyeler ile çocuk-aile iletişimi desteklenir
2017’den bu yana çocuklara sevgiyle dokunan bir yolculuk başladı…
İpek Oğuzcan’ın kurduğu “İpekçe Atölye”, şimdi büyüdü ve yepyeni
bir kimlikle karşınızda: İpekçe Akademi!
Doğaya yakın, çocuğa yakın, hayallere yakın bir yer burası.
Ve evet... Sevgiyle kurulmuş, resmiyetle güçlenmiş bir akademi.
Çünkü eğitim programlarımız, Milli Eğitim Bakanlığı’nın onayıyla,
güvenle yürütülüyor.
Okul öncesi çocuklar ile 1., 2., 3. ve 4. sınıf öğrencilerine özel hazırlanmış
dopdolu bir programla Eylül’de kapılarımızı açıyoruz
DOĞAYLA DOST, ÇOCUKLA BÜTÜN
EĞITIM ALANLARI
Montessori, Waldorf ve Reggio Emilia yaklaşımlarıyla
şekillenen sınıflar
Çocukların bireysel gelişimine, hayal gücüne ve iç disiplinine
destek sağlar
Mutfak Atölyeleri
Sorumluluk, motor beceri ve beslenme farkındalığı
kazandırır
Sanat ve Eğitime Hazırlık Atölyeleri
İnce motor becerileri, renk-doku tanıma, ifade özgürlüğü
Ritim & Orff – Drama Çalışmaları
Dil gelişimi, özgüven ve duygusal farkındalık
Akıl Oyunları ve Kodlama Temelli Etkinlikler
Stratejik düşünme, problem çözme ve mantık geliştirme
Türkçe – Matematik – Fen – İngilizce Temelli Eğitim
Programları
Oyunla, somutlaştırarak ve çoklu duyusal öğrenmeyle
desteklenmiş akademik kazanımlar
250 m² Orman Okulu ve Açık Hava Sınıfları
Doğa bilinci, keşif duygusu ve bağışıklık güçlenmesi
Ekolojik Alanlar ve Bitki Gözlem Bahçeleri
Sorumluluk alma, sabır, canlılara saygı kazanımı
Üstelik bizce bir hayale bir dil yetmez
Tüm atölye dili ve etkinlik temeli İngilizce’dir. Böylece
çocuklar dili yaşayarak öğrenir.
Açık hava eğitimi bağışıklığı güçlendirir, doğayla bağ
kurar ve stres azaltır.
Somut materyalle öğrenim ise çocukta derin kavrayışı
kalıcı hale getirir.
MINIK BIR HAYAL YETER…
BIZ, O HAYALI ÇOCUKLARINIZLA
BIRLIKTE SEVGIYLE BÜYÜTÜR,
GERÇEĞE DÖNÜŞTÜRÜRÜZ.
Full Artı Full Güvenlikli ve Sevgi Dolu Bir Bina
Akademimiz;
* Kamera sistemleriyle 7/24 güvenlikli
* Hijyen kurallarına tam uyumlu
* Her köşesi çocuk güvenliği ve ergonomisi düşünülerek tasarlanmış
* Ve en önemlisi: Çocukların kendini ait hissedeceği kadar sıcak.
EĞITIM KADROMUZ:
SEVGI VE UZMANLIKLA DONATILDI
Her biri kendi alanında uzman, çocuk gelişimi konusunda deneyimli
ve çocuk ruhuna saygılı eğitmenlerden oluşan kadromuzla çalışıyoruz.
Başta kurucumuz İpek Oğuzcan olmak üzere tüm ekip, çocukları sadece
öğretmek için değil; onları anlamak, dinlemek ve yönlendirmek
için burada.
İpek Oğuzcan; 30’dan fazla eğitici eğitim tamamlamış, çocuk gelişimi
ve alternatif eğitim felsefeleri konusunda yıllardır aktif çalışan bir
eğitim gönüllüsü.
İNGILIZCE EĞITIMIN ADRESI
Kayıtlar Başladı – Sınırlı Kontenjan!
3–6 yaş grubu için okul öncesi eğitimi,
1.2.3. ve 4. sınıf öğrencileri için okul sonrası destek programı,
0–2 yaş grubu için anne-bebek atölyeleri...
• Kontenjanlarımız sınırlı!
• Kamu çalışanlarına özel %15 indirim uygulanacaktır.
• Erken kayıt avantajlarını kaçırmayın!
ÇÜNKÜ BIZ BIR AILEYIZ…
VE BÖYLE ÇOK GÜZELIZ.
Adres : 15 Temmuz Mahallesi
E-Posta : ipekceatolye@gmail.com
Telefon: 0543 743 85 52
ipekceakademi
66 67
Temmuz / Ağustos / Eylül 2025
68