Söz: Şenol Göka Beste - Solist: Kerem Demircioğlu Düzenleme: Murat Tunalı Tulum: Volkan Arslan Supervisor: Amber Türkmen
Şenol GÖKA TRT Genel Müdürü ZAMANIN BOYUTLARINDA MÜZİK... Müzik bir değil birçok disiplinle ilişki halindedir; psikoloji, matematik, fizik, felsefe, tarih, dilbilim… Bu çok yönlü terim haliyle etrafında da birçok cephe açmaktadır. Bu nedenle her bir dönem, her yenileniş, müziği yeni bir boyuta taşımıştır. Müziğin diğer disiplinlerle olan ilişkisinin doğal bir sonucu olarak yeni çalışma alanlarının doğuşu, toplumların üzerinde merak uyandıracağı bir zemin hazırlamıştır. Müzik bir zaman sanatıdır. Tıpkı tiyatro, opera, bale hatta şiir gibi var olmak için bir zamana gereksinim duyar. Ancak müziğin zamanla olan ilişkisi daha çok zamanı doldurmasıyla ilgilidir. Diğer sanat dallarında, örneğin resim, heykel, grafik veya plastik sanatları ele alırsak; zaman kavramı, bakan gözün tercihiyle sınırlı kalırken, müzikte dinleyici ve icracı zamanın içinde, müziğin gösterdiği yolda hareket eder. Her şey müziğin süresince yaşanmalıdır. Müziğin zamana, başka bir ifadeyle, geleceğe dönük hali, özneyi sürekli olarak gelecek zamandaki müzikal beklentilere yönlendirir. Üstelik bu beklentiler her zaman teorik bir bilgi alt yapısı da gerektirmez. Müzik eğitimi almamış, sıradan bir dinleyicinin de müzikal beklentiler geliştirmesi pek tabiidir. Ancak müzik eğitimi almış bireylerin, müzik dinleme etkinliği sırasında daha farklı tepkiler verdikleri görülmektedir. Burada beklentilere ait tepkilerin; ritim, melodi ve armonide bir sonraki adımda neler olacağına dair şekillendiği gözlenir. Yalnız bu durum tamamen duygusal beklentiler gibi anlaşılmamalıdır. Müziğin zamanla kurduğu ilişkinin matematiksel boyutu, bir anlamda zamanın eşit aralıklara bölünmesi mantığından farksızdır. Müziğin zamanla kurduğu diğer ilişki boyutları da belleğin taşıdığı geçmiş, deneyimlenen an ve beklenen gelecek arasındaki kopmaz akış çizgisini gösterir. Her duygu, her ne kadar yalın olsa da onu deneyimleyen varlığın, bütün geçmişini ve içinde bulunduğu zamanı taşır. Anın muğlak bir şekilde deneyimlendiği, yani akışın içinde zamanın ve mekânın net olarak algılanamadığı bir durumda, geçmişin ve anın bir birine kenetlenmesi kaçınılmazdır. Müzikal anların oluşumunda, geçmiş her türlü deneyim kendini gösterir. Yani geçmiş şimdiki zamanda yaşar. O halde geçmişin şimdiki zamanda yaşadığı yer olan bellek, zannedildiği gibi geride kalan bir deneyimin saklandığı yer değil, yeniden üretildiği, dolayısıyla şimdinin kurgulandığı yerdir. Geçmiş, zihnimizde istenildiği her an tekrar tekrar üretilebilmektedir. Bu üretilişte ise her müziksel deneyimin her defasında farklı sonuçlar verme eğilimi doğabilmektedir. Dolayısıyla müzik ve zaman arasındaki algısal, duygusal, bilişsel ve fiziksel her türlü ilişkinin yarattığı sonuç, müziğe biçilen anlama eşdeğerdir diyebiliriz. Müziğin, yaşamınızdaki tüm kıymetli anlara eşlik etmesini temenni ediyorum. Sevgiyle ve muhabbetle…