Arter:Hendek vePazar
Projeleritemmuz’da
tamamlanacak”
mağusa belediye başkanı ismail
Arter, 29 proje ile yola çıktığını ve
adım adım mağusa’nın çehresini
değiştirmeyebaşladıklarınısöyledi.
Arter, yeni dönemle ilgili de ilk kez
mağusa Plus’a konuştu ve merak
edilen her soruyu sorduk 10-11’de
üCretsiz
sayı: 5 tarih: ekim 2016 Aylık ücretsiz gazete
www.cyprusways.com +90(392)4444440
Çevre düzenlemesi ve ÇArPık yAPılAşmAdAn yAkınAn mAğusA büyük
sAnAyi bölgesi esnAfı, devletin sorunA Çözüm bulmAsını istiyor
sAnAyinin
soyer:tersane
mağusa’dan
kaldırılmalıdır
tersane yer ile yeksan
edilmeli ve eski yapılar
korunmalıdır. tersanenin
arka kısmında
bulunan ada sivile devredilmeli,
asker oradan
ayrılmalı, Palm
beach’in büyük ölçüdeki
limanı geliştirilip
bir yat limanına
döndürülmesi gerekmektedir
14-15’te
Cilesibitmiyor
Atay:dövme
kişinin
özgüvenini
arttırıyor
mağusa’nınveülkeninbilineneniyidövmesanatçılarından
serhat Atay,
vergidairesinekayıtlıolduğunu
ve profesyonel
anlamda işine dört elle
sarıldığınıbelirtti. 6-7’de
düzensiz:
mağusa büyük sanayi bölgesi’nde esnafın gelişigüzel konumlandırılması
ciddi sorunları da beraberinde getiriyor. ülkede sanayibölgeleriileilgilistandartolmamasıgıdasektörüile,kaportaboya
işi ile ilgilenen iki esnafı yan yana getirebiliyor
Çevre düzenlemesi yok:
Çağdaş ülkelerde sanayi bölgelerinde giriş- çıkış kontrol altına
alınıp, kaldırım ve park yeri düzenlemelerine dikkat edilirken,
mağusa’da tam bir kargaşa hakim. düzensizlik nedeniyle
esnaf sık sık karşı karşıya geliyor
sayfa 4-5’te
C M Y K
C M Y K
C M Y K
04
Çevre düzenlemesi ve çarpık yapılaşmadan yakınan Mağusa Büyük
Sanayi Bölgesi esnafı, devletin soruna çözüm bulmasını istiyor
Sanayinin
çilesi bitmiyor
DÜZENSİZ:
Mağusa Büyük sanayi
Bölgesi’nde esnafın
gelişigüzel konumlandırılması
ciddi sorunları
da beraberinde getiriyor.
Ülkede sanayi
bölgeleri ile ilgili standart
olmaması gıda
sektörü ile, kaportaboya
işi ile ilgilenen
iki esnafı yan yana getirebiliyor
ÇEVRE
DÜZENLEMESİ YOK:
Çağdaş ülkelerde sanayi
bölgelerinde giriş-
çıkış kontrol altına
alınıp, kaldırım ve
park yeri düzenlemelerine
dikkat edilirken,
Mağusa’da tam
bir kargaşa hakim. Düzensizlik
nedeniyle esnaf
sık sık karşı karşıya
geliyor
Gazimağusa Büyük Sanayi
Bölgesi esnafı, sanayinin
en büyük sorununun çarpık
yapılaşma olduğunu ifade
etti.
Dış ülkelerde bulunan sanayi
bölgelerinin tek tip olduğunu
belirten esnaf,
Gazimağusa Büyük Sanayi
Bölgesi’nde bir sokak içerisinde
çok farklı meslek gruplarının
bulunduğunu ve bunun
büyük sıkıntılar doğurduğunu
söyledi.
Kaportacı’nın makinistin
ve kuruyemiş dükkanının
yan yana olduğunu ve bunun
dünyada bir benzerinin daha
olmadığından yakınan esnaf,
çevre düzenlemesi ve çöplerden
de yakındı
Esnaf ne dedi…
Yücel Güneş : Sanayi bölgemizdeki
en büyük sorun
çevre düzenlemesi ve çarpık
yapılaşma sorunudur. Bir
makinistinin hemen yan tarafında
kaportacı, onun yan
tarafında kuruyemiş dükkanı.
Şehir içerisindeki çarpık yapılaşmadan
dolayı sanayi
bölgemizin de düzenli bir
çalışma şekli maalesef yok.
Sanayi bölgemizde yedek
parça satan yeterli işyeri de
bulunmamaktadır. Müşteri
geldiği zaman yedek parça
bulmak için sanayi dışına
çıkmak ve yedek parça ara-
C M Y K
mak zorunda kalıyoruz.
Benim etrafımda işimle
alakalı, ihtiyacımı giderebilecek
bir dükkan ne yazık ki
yok. Sanayi bölgesi sokaklarının
tek tip olması lazım.
Bir sokakta kaportacılar, diğer
sokakta makinistler. Sanayi
bölgeleri bu şekilde yapılanmalıdır.
Atalay Talaykurt: İlk
planlamaya göre sanayi bölgemizde
elektrikçiler bir sokakta,
hırdavatçılar ayrı bir
sokakta, kaportacılar farklı
bir sokakta, yani her sokakta
ayrı meslek grupları olacaktı.
Ancak dükkan satımları
olduğu için ne yazıkki bu
gerçekleşemedi. Boşta olan
işleryeri vardır. bu işyerlerinin
devlet tarafından sahiplerinden
alınarak iş yapacak
olan kişilere verilmesi lazım.
Sanayi bölgesine telefon
santrali henüz yeni yapıldı.
Son 3-4 yıldır santralimiz
çalışıyor. Hastane yoluna çıkış
yolu büyük tehlike arzediyor.
O bölgeye ya bariyer
koysunlar, ya da eğer yasal
ise yolu asfaltlasınlar. Dükkanların
çevre temizliğinde
de ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.
Otlar rutin olarak
temizlenmemektedir, ancak
bazı işyerlerinin kendileri de
çevre temizliğine dikkat etmiyor.
Adnan Ateş: Sanayi bölgemizde
kaldırım düzeni yok.
Çevre düzenlemesi zayıf. Sanayi
bölgesinin belli bir giriş
çıkışı olmadığı için her taraftan
rahatlıkla bölgeye girilebiliyor.
Bunun olmaması
lazım.
Meslek gruplarına göre
ayırım yapılmadı. Bir sokakta
her meslek grubundan
bir işletme var, dip dibe dükkanlar
bir birinden tamamen
farklı ve alakası olmayan işleri
yapıyor.
Cem Dana: Her esnafın olduğu
gibi bizimde şikayetlerimiz
düzensizlik ve yapılanma
sorunlarındandır. Bu
sorunların düzenlenmesi bu
saatten sonrada mümkün değildir.
Mevcut yapının en iyi
şekilde kullanılmaya yönelik
çalışma yapılması gerekmektedir.
GMB AS Başkanlığından
dolayı bu konularda çalışmalar
olduğunu biliyorum.
Belediye olarak Sanayi Dairesine
yazılı dilekçe verilmiştir.
Sanayi Dairesinin ve
GMB koordinasyonu ile alt
yapı, temizlik ve güvenlik
konularında çalışma başlatılmıştır.
Bu konuda çalışma
başlatıldığını biliyorum.
GMB'nin bu konuda yeni bir
tüzük hazırlaması gerekmektedir.
Sanayi Bölgesi esnafından
alınan ücretin iş yerinin büyüklüğüne
ve iş hacmine göre
ücretlendirilmesi gerekmektedir.
Küçük ve büyük esnaftan
alınan ücret ayni olmamalıdır.
Cem DANA
yüCel güNeş AtAlAy tAlAykurt ADNAN Ateş
Arter:
“Sıkıntıların
kaynağı
mali bütçe”
Sanayi bölgeleri gerek
büyük gerek küçük sanayi
bölgesi olsun, bizim kendi
bölgemizde olan bölgelerdir
gerek büyük, temiz
olması önemlidir, Sanayi
dairesine bağlı olması nedeni
ile zaman zaman
alt yapılarına onlarda müdahil
olduğu için, göreve
geldiğimde bu konuda onlar
ile bir toplantı yapmak
istedim, zaten ben
belediye başkanı olmadan
ekonomi bakanlığındaki
görevim nedeni ile konu
ile yakından ilgileniyordum.
Talebim doğrultusunda
yapılan toplantıda sıkıntının
bütçeden kaynaklandığı anlaşıldı,
yalnız biz sanayi
bölgelerinin temizliğine
daha fazla önem göstereceğiz,
alt yapılarla ilgili
yapılması gerekenleri
parça parça da olsa yağacağız,
o bölgelerde aşırı
hareketlilik, yoğunluk, üretim
ve buna bağlı atık olduğu
için sürdürülebilirliliği
zordur, belediyenin normal
işyerlerine götürdüğü
hizmeti oralara götüremeyiz,
Türkiye’de örnekleri
vardır, sanayi bölgesi ortaklarına
devredilir, herşey
onlara devredilir, bizim sanayi
bölgemiz problemlidir
ancka şunu söyleyim ki
Lefkoşa’ya göre daha daha
iyi durumdadır.
06
Mağusa’nın ve ülkenin bilinen en iyi dövme sanatçılarından Serhat Atay, vergi dairesine kayıtlı
olduğunu ve profesyonel anlamda işine dört elle sarıldığını belirtti.
“Dövme kişinin özgüvenini arttırıyor”
Mağusa’da dövme sanatı
ile binlerce kişinin yaşamına
dokunan Serhat Atay, dövme
işleminin kişinin yaşamını etkilediğini
vurgulayarak, karar
verme aşamasında iyi düşünülmesini
istedi.
Tavsiyeleri ile, bu sektörde
ekmek kazanmasına rağmen,
vatandaşları doğru yönlendiren
Atay, özellikle ailelere
çocuklarının istemesine rağmen,
dövme konusunda aceleci
olmamalarını tavsiye etti.
Dövme için “22 ve 23 yaş”
sonrasını öneren Atay, kendisinin
16 yaşından düşük
kimseye dövme yapmadığını,
ailelerin onayı olması halinde
ise 18 yaşındaki gençlere dövme
yaptığını belirtti.
Artık dünyada dövme sanatının
bir meslek haline geldiğini
vurgulayan Atay, Esnaf
ve Zanaatkarlar Odası çatısı
altında bazı çalışmalar yaptıklarını
söyledi. Dövme sanatı
ile uğraşan kişilerin “esnaf”
olduğunu ve belli bir
bilinç düzeyine ulaşması gerektiğini
anımsatan Atay, devletin
de bu alandan vergi kazanması
gerektiği üzerinde
durdu.
Kendisinin “vergi dairesinde
kayıtlı ilk dövmeci” olduğunu
söyleyen Atay, kimlik
kartında da meslek olarak
dövme sanatçısı yazdığını hatırlattı.
Soru: Bize biraz
kendinizden
bahsedermisiniz
Serhat Atay: Adım Serhat
Atay, 1979 Mağusa doğumluyum.
Bütün eğitim sürecime
İlkoklul, Ortaokul, Lise ve
Üniversite olmak üzere Mağusa’da
devam ettim. Şu anda
da dövme sanatı ile uğraşmaktayım.
2007 yılından beri
yani 9 yıldır kendi stüdyomu
işletmekteyim. Daha öncesinde
ise sezonluk olarak Agia
Napa ve Limasol olmak üzere
Güney Kıbrıs’ta 1 yıla yakın
çalıştım.
Soru: Dövme sanatının bir
eğitimi var mı? Ya da
kendiliğinden mi
öğreniliyor?
Serhat Atay: Dövme sanatında
temel eğitim vardır.
Sonuçta bir çıraklık süreci
olması lazımdır. Bu meslekte
bir sanat olduğu için temel
eğitimin daha çok usta çırak
ilişkisi içerisinde olması gerekir.
En az iki yıl profesyonel
bir stüdyoda ve iyi bir sanatçının
yanında çıraklık yapılması
gerekir.
Soru: Yapılan iş tamamen
sanat ve yeteneğe
bağlıdır, peki bu
çocukluktan gelen bir
yetenek mi?
Serhat Atay: Bazı insanlar
sadece dövmeci olabilir. Kendisine
getirilen bir motifi sadece
vücuda doğru bir şekilde
kopyalayabiliyorsa ille de
sanatçı olmasın gerek yok.
Ancak işin bir de marketing
kısmı var. Yani sonuçta bir talep
vardır ve o talebin karşılanması
lazım. Dolayısı ile bu
meslekte herkesin müthiş yetenekli
bir sanatçı olmasına da
bence gerek yoktur. Bazı insanların
toplumdaki talebi giderecek
şekilde olmaları yeterlidir.
Ancak işin en güzel en derinlikli
yanı tabii ki sanatçı olmaktır.
Ancak kendinizi geliştirebilirseniz
iyi bir dövme
sanatçısı olursunuz.
Soru: Biliyorsunuz ki
günümüzde gelişen ve
değişen çağa da ayak
uydurmak gerekiyor, bu
bağlamda dövmenin de
tarihçesinden biraz
bahsedebilir misiniz?
Serhat Atay: Dövmenin
Kıbrıs’taki tarihine baktığımızda,
İngiliz ve Amerikan
askerlerinden görüldüğünü
biliyorum. Kıbrıs’ta bir dönem
İngiliz idaresi olması ve
Alayköy girişinde Amerikan
üssü olmasından ötürü ilk
Amerikan ve İngiliz askerlerinde
insanlarımız tarafından
dövme görüldü.
1950 yıllardan 70’li yıllara
kadar dövmeler toplumsal
mücadeleden etkilenirdi. Bayrak,
Kıbrıs bayrağı, ay yıldız,
silah, Kıbrıs haritası gibi motifler
çok tercih edilirdi.
Çünkü o dönemde insanlar
4 yıl askerlik yapıyordu. Ancak
daha sonra kadın figürleri
de yapılmaya başlandı.
Dövmeler tükenmez kalem
kırılarak içindeki mürekkap
alınmak sureti ileyapılıyordu.
90’ların sonlarına doğru
ben de dahil birkaç arkadaş
Kıbrıs’ta dövmeye profesyonel
olan elektrikli dövme ale-
C M Y K
ti ile uygulamaya başladık.
Tabi internetin yaygın olmadığı
o yıllarda da zorlandık,
örneğin internete bakıp şekil
bulmak gibi konularda zorluklar
yaşıyorduk.
90’lı yıllardan sonra dövme
sanatı ülkemizde gelişmeye
başladı. Malzemelere ulaşılmaya
başlandı. İnternetten
daha çok bilgiler ve videolar
alınmaya başlandı.
KKTC’de vergi dairesine
kayıtlı ilk dövmeci benim
adıma açıldı. Gazimağusa ve
Girne’de daha önceden dövmeciler
vardı ancak vergi dairesine
kayıtlı değillerdi. Başka
meslekler altında yan iş
olarak yapılmaktaydı.
Daha sonraları kimlik kartım,
passportum ve ehliyetimin
üzerinde mesleğim dövme
sanatçısı olarak yazmaya
başladı.
Esnaf ve Zanaatkarlar odasından
yeterliliği olmayan kişilerin
yasal izin ve sertifikaları
olmadan dövme stüdyosu
açamaması için kontrol talebinde
bulunduk.
Geçen yıl yeni başlayan
arkadaşlara ilk defa uygulamalı
sınav yaptık. Kısaca
meslek bir yerlere geliyor.
Soru: Sektörel bir
birliktelik var mı?
Serhat Atay: Var gibi ancak
çok da başarılı değil. Derneğimiz
bulunmamaktadır ancak
Esnaf ve Zanaatkarlar
Odası artık yeni bir prosedür
uygulamaya başladı ve belediyelere
dövme sanatçısı diploması
olmayan kişilere vergi
levhası verilmeyecek şeklinde
bir yazı gönderdi.
Tabii ki bir birlik kurulması
gerekmektedir. Özellikle
biraz öncede bahsettiğimiz
gibi her önüne gelenin dövme
salonu açmaması, dövme sanatı
diploması şartı ve özellikle
şağlık ve hijyen konusunda
sık denetlemelerin yapılmasını
savunmak amacı
ile bir birlik kurulması gerekmektedir.
Soru: şu an bu işle
uğraşan kaç kişi var?
Serhat Atay: Eskileren
kalma 7 kişi vardır, ancak
son yapılan sınavla beraber
dövme sanatçısı diploması
olan 13 kişi bulunmaktadır.
Soru: Peki dövme nedir
kısaca anlatır mısınız?
Serhat Atay: Dövmenin
bir çok tanımı vardır, bence
dövme bir bireyin kendi iç
dünyasının dışa yansımasıdır.
Soru: Vücuda yapılan
dövmenin daha önce
dönüşü yoktu, ancak
günümüzde dövmenin
dönüşü mümkün mü?
Serhat Atay: Tamamen
olmasada yüzde 80-90 etkili
olan lazer yöntemleri ile dövme
silinebiliyor. Daha önce
lazer ile deride de yanma olabiliyordu
ancak şimdi epilasyon
sayesinde lazer sadece
boyayı etkiliyor, solduruyor,
deriye herhangi bir etkisi
olmuyor.
Eğer yapılan dövme profesyonel
biri tarafından yapılmışsa
ve dermal tabaka
yani kıl kökünün biraz altından
yapılmışsa çok derine
inilmemişse, deri çok fazla yaralanmadıysa,
silme olayı da
o kadar kolay olabiliyor.
Soru: Dövme sanatçısı
olarak dövme yaptırmak
isteyenlere ne
önerirsiniz?
Serhat Atay: Ben öncelikle
dövme yaptıracak kişilerin
fiziksel olgunlukta olmasını
gerekiyor. 15-16 yaşındaki
kişilerin dövme yaptırmasını
pek önermiyorum. Küçük
gördüğümden değil, tabi ki
onlarda bir bireydir, ancak
bu işte bir fiziksel gelişimin
tamamlanmış olması gerek.
Halen daha büyüyen, kemiği
gelişen, derisi genleşen
bir bedene dövme yapılması
çok doğru bir şey değil.
Dövme yaptıran birinin en
azından 18-19 yaşında olması
gerekmektedir diye düşünüyorum.
Soru: Peki 18 yaşından
önce dövme yaptırılabilir
mi ya da aile refakatinde
yapılabilir mi?
Serhat Atay: Benim stüdyomda
18 yaş sınırı vardır, ancak
18 yaş altı için anne veya
baba gelip bana kendi izninin
olduğunu söylerse, ben yine
de caydırmaya çalışırım. Olabilecek
zararları anlatırım.
Yok ısrarla izin verirse, o
zaman dövmeyi yaparım. Ancak
bu uygulamayı da 16-17
yaşındaki çocuklara yaparım,
artık 16 yaşından küçüklere
aileleri izin verse bile dövme
yapmıyorum.
Soru: Peki bu şekilde
ısrar edenler oluyor mu?
Serhat Atay: Ne yazıkki
çok oluyor.
Soru: Dövme yaptırma
süreci nasıl başlar?
Serhat Atay: Dövmenin
zaman içerisinde tarzları oluşmuştur,
eskiden geleneksel
dövmeler vardı, işte kabile
dövmeleri vardı, Japon tarzı,
Yenizelanda tarzı dövmeler
vardı, ancak yıllar geçtik sonra
neredeyse her yıl yeni bir
tarz çıkıyor.
Günümüzde insanlar daha
çok sosyal medyada gördükleri
şekillerle bize geliyorlar.
Bize getirilen şekillere göre
kişileri yönlendiriyoruz. Çok
popüler, çok yapılan şekillere
yönelmemeleri konusunda
biz uyarıyoruz.
Soru : Dövmenin de bir
modası varmı
Serhat Atay: Var tabii ki.
Bu yılki moda Geometrik şekiller.
İşte herkes bir üçgen bir
yuvarlak gibi minimalizm etkisindeki
trendi takip ederek
dövmelerini seçiyorlar.
Bir dönem yıldız iken şimdi
üçgen, yuvarlak, düz çizgi
gibi geometrik şekiller revaçta.
Soru: Sizin en çok
sevdiğiniz veya tavsiye
ettiğiniz tarz nedir
Serhat Atay: Ben abstrakt
yani soyut temalı tarzları daha
çok severim. Bu dövme sanatında
biyoorganik diye geçer,
ama ille de onu yapmak
istiyorum diye bir şey yok,
ben o tarzı çok seviyorum.
Ancak fantazirealizm de
hoşuma giden bir tarz.
Kıbrıs’ta nüfus yeterli olmadığı
için kendi tarzımıza
yönelme şansımız da pek fazla
değil. Kendi özel müşterilerime
kendi tarzlarımı öneriyorum
ancak genel anlamda
her tarz üzerinde çalışıyorum.
Soru: Geçiminizi sadece
Dövme sanatıyla mı
sağlıyorsunuz?
Serhat Atay: Evet, sadece
bu iş ile geçimimi sağlıyorum.
Soru: Dövme yaptıran
duramaz, sürekli dövme
yapar diye klişe bir söz
var, bu doğru mu?
Serhat Atay: Evet böyle
bir durum var. Tabi bu biraz
da kişiye bağlı. Bu konu hakkında
ben de çok düşündüm,
araştırdım.
07
Bir antropoloğun bakış açısına
göre dövme, insanın kişisel
özgüvenini arttırıyor.
O yüzden insan bir defa
dövme yaptırdıktan sorna aynaya
baktığında duruşu bile
değişiyor. Yaptırdığı dövmeyi
çevresine göstermek istediği
için sürekli duruşu değişir,
hareketi değişir ve o
dövmeye gösterilen ilgi o insanda
özgüven uyandırır.
Soru: Daha çok kimler dövme
yapar, bayanlar mı erkekler
mi?
Serhat Atay: Bayanlar daha
çok sahip oldukları çocuklarının
isimlerini dövme olarak
yaptırıyor. Şu an hem erkekler
hem kadınlar dövme yapıyor.
Daha önceki yıllarda erkekler
daha çok dövme yaptırıyor
diyebilirdim, ancak şu
anda kadın erkek herkes dövme
yaptırıyor.
Soru: Dövme yaptırmak
isteyenlere tavsiyeleriniz
nelerdir?
Serhat Atay: Öncelikle
doğru sanatçıyı seçsinler. Yapılan
işleri iyi incelesinler.
Hijyen konusunda önemli
olan bilgileri araştırıp seçtikleri
stüdyonun standartları
uygulayıp uygulamadığını iyice
araştırsınlar.
Seçecekleri şeklin anlık hevesle
trendlere göre seçmesinler.
Dövmeyi yaptıracakları
bölgeyi de iyi seçmeleri gerekiyor.
Boyun ve el kısmına
bir meslek sahibi olduktan,
belli bir seviyeye geldikten
sonra yaptırmaları bence daha
doğru olur. Çünkü 20’li yaşlardan
30’lu yaşlara kadar
kariyer gelişimi devam ettiğinden
dolayı vücudun görünen
bölgelerine yapılan dövmeler
kişinin önünü tıkayabilir.
Örneğin avukat olacaksanız
veya önemli bir şirketre çalılşacaksanız,
kısacası önemli
bir mevkide çalışacaksanız
çok görünen yerinizde dövme
yaptırmayı tercih etmemelerini
öneririm.
Soru: Dövme yapma yaşı
kaçtır?
Serhat Atay: Fiziksel gelişimi
göz önünde buldurursak
, kızlarda 17-18, erkeklerde
20-21, çünkü erkeklerin fiziksel
gelişimi 22-23 yaşına
kadar sürüyor. Ancak zihinsel
gelişim olarak bu durum çok
farklı. Bence en doğru yaş 22-
23 yaş ve sonrası.
Soru: Dövmede yanlış
bilinen konu varmı
Serhat Atay: Dövme acil
zaruri bir ihtiyaç değildir.
Dövme bir ayakkabı, bir pantolon
veya gözlük gibi birşey
değildir.
Dövme kişinin bireysel yaşamını
etkileyecek ve uzun
yıllar boyunca vücudunda taşıyacağı
önemli bir simgedir.
O yüzden dövmeyi bakkaldan
sakız alır gibi değilde
ince eleyerek sık dokuyarak
yaptırmak gerekiyor, o yaptırdı
ben yaptırayım yaklaşımı
ile dövme yaptırılmamalıdır.
C
Y K
C M Y K
C M Y K
10
MağusaBelediyeBaşkanıİsmailArter,29projeileyolaçıktığınıveadımadımMağusa’nınçehresini
değiştirmeyebaşladıklarınısöyledi.Arter,yenidönemleilgilideilkkezMağusaPlus’akonuştu
Arter:Hendek vePazarProjeleri
Temmuz’datamamlanacak
Mağusa Belediye başkanı
İsmail Arter, görev süresinin
tamamlanması ile birlikte,
Mağusa Belediye Başkanlığı’na
yeniden aday olacağını
söyledi. Arter, Mağusa’ya
ve Mağusalıya hizmet
etmeyi sevdiğini belirterek,
hendek ve Perşembe
Pazarı projelerinin kısa sürede
tamamlanmasını beklediği
projeler olduğunu belirtti.
Mağusa Kaleiçi’nin gelişmesi
için tüm kesimlerle
işbirliği halinde olduğunu
vurgulayan Arter, bu alandaki
gelişmeleri ciddi anlamda
önemsediğini söyledi.
Derinya Kapısı’nın açılması
için çalışmaları yakından
takip ettiklerini anlatan
Arter, gerektiği anda belediye
olarak devreye gireceklerini
vurguladı.
Arter, Mağusa’nın en büyük
sorununun kanalizasyon
olduğunu belirterek, sorunun
hukuki boyutu nedeniyle
adım atmakta zorlandıklarını
ifade etti.
Arter, uluslararası bir karikatür
yarışması ile şehrin
simgesi, “garga”nın ölümsüzleştirilmesini
planladıklarını
belirtti.
Soru: Önce biraz kendinizden
bahsedermisiniz
Arter: 1974 yılından itibaren
Mağusa’da yaşıyorum,
liseyi de burda bitirdim,
Namık Kemal Lisesi’nden
mezun oldum, üniversite
tahsil yıllarından
sonra da yeniden buraya dönerek
çalışmaya başladım,
ziraat mühendisi olduğum
için uzun süre Tarım Bakanlığı’nda
çalıştım, daha
sonra 1990 yılı itibarı ile
Çevre Koruma Dairesi kurulduğunda
oraya girdim,
orada mühensis olarak çalışırken
1997 ile 1999 yılları
arasında, aynı bakanlık çatısı
altında olduğu için Gazimağusa
Devlet Hastanesi’nde
idare amiri olarka
görev aldım.
Soru: Mağusalılarla içiçesiniz,
sosyal yaşamınızda
neler yapıyorsunuz
Arter: Spor olarak yaz
aylarında deniz, diğer zamanlarda
yürüyüş yaparım,
Ziraat mühendisi olmanın
verdiği bir avantaj ile doğa
ile içiçeyim, ağaçlar ile sıkı
fıkıyım.
Soru: 2 Yıldır görevdesiniz,
yeniden aday olacakmısınız
Arter: Tabii ki. Mağusa’ya
hizmete devam etmek
arzum sürüyor.
Soru: 2 büyük projeniz
olan Hendek ve Pazar projelerinizden
biraz bahsedermisiniz
Arter: Seçim öncesi teknik
arkadaşlarla konuştuğumuz
bazı projeler vardı.
Tek başına karar vermeyi
sevmem, önce araştırma yaparım,
dolayısı ile arkadaşlarla
istişare ederek 29 proje
ile seçime girdim. Bilirsiniz
ki projelerde finansman
gerektirir. Bizim projelerimizin
finans kaynağı
T.C Yardım Heyetidir.
Bu 29 proje arasında hendek
ve Perşembe Pazarı projesi
de yer almaktaydı.
T.C Yardım Heyeti’nin
sağladığı finans ile bu iki
projeyi hayata geçirdik.
Hendek projesi şehrin kültürel
ve tarihi potansiyeline
katkı yapacağına inandığımız
proje.
Bildiğiniz gibi Mağusa
Suriçi canlanma planları
2004 yılından bu güne kadar
konuşuluyor. Zamanında gerekli
çalışmalar başlatılmasına
rağmen pek ilerleme
sağlanamadı.
Hep konuşuldu, üzerinde
çok fikir söylendi ancak
ilerleme sağlanamadı, bu
yüzden hendek projesi büyük
bir heyecan ile bekleniyor.
Hendek projesi de
Perşembe Pazarı ğrojesi’de
önümüzdeki Temmuz ayı
itibarı ile bitecek.
Hendek projesi şehrin turizme
kazandırılmasını sağlayacak.
Perşembe pazarı
çok büyük bir ihtiyaçtı, insanımızın
her Perşembe akın
ettiği, esnafımızın ekonomik
olarak kazanç sağladığı
bir yerdi.
Alt yapısının tamamlanması
ve üstünün kapatılması
ile hem güneşten hemde
yağmurdan insanlarımızın
etkilenmeyeceği ve şehre
yakışan bir Perşembe Pazarı
olacak.
Soru: Suriçi ile ilgili herhangi
bir projeniz var mı?
Arter: Suriçinin canlandırılması
turizme daha fazla
sunulması anlamında,
hem Turizm bakanlığı ile,
hem bu işi yürüten Turizm
örgütleri ile, tur operatörleri
ile ve esnaf ile istişare halideyiz.
İstiklal Caddesi’nin
trafiğe kapanması tartışılır
hale gelmişti. Şimdi bu kararın
doğruluğu tartışılmaya
başlandı.
Biz az önce söylediğim
gibi istişare içerisindeyiz,
suıriçinin canlandırılması
çalışmaları kapsamında Othello
Parkı’nı düzenledik,
Shakespeare büstünü açtık.
Bir grup arkadaşı inceleme
maksatlı Malta’ya gönderdik.
Bazı eğitim çalışmaları
yaptık ancak bunlar yeterli
değildir, süreklilik gerekiyor.
Soru: Othello-Shakespeare
tiyatrolarında sanatsal
etkinlikler için proje
talebi geldi mi?
Arter: Biz zaten onu
programlıyoruz. Othello Kalesi
Eski Eserler Dairesi’ne
aittir. Ancak şunu söyleyim
önümüzdeki günlerde orada
etkinlikler düzenlenecek.
Soru: Gündemde Derinya
kapısının açılması
var. Sizin gündeminizde
bir hazırlık veya çevre düzenlemesi
gibi desteğiniz
olacak mı?
Arter: Yolun açılması ile
ilgili ilgili idari ve siyasi kararın
verilmesi ile beraber
biz de bölgeye davet edildik.
Daha sonra yolun yapımı ve
genişletilmesi ile ilgili çalışma
başlatıldı.
Şu ana kadar bizim dışımızda
gelişti ancak bizi ilgilendiren
noktaya gelindiği
zaman bizde desteklerimizle
sürece dahil olacağız.
Soru: Sahil projesine
bazı çevreler, özellikle çevre
örgütleri karşı çıktı, bu
durumda yeni yol planınız
nedir?
Arter: Bildiğiniz gibi Mağusa’nın
sırtı denize dönüktür.
Biz bu yönde çalışma
yaptık. Öncelikli olarak
Derinya plajını açmayı hedefliyorduk,
ancak istenilen
ilerlemeyi sağlayamadığımız
için Silver Beach plajında
düzenlemiş olduk.
Halkımızdan da büyük bir
memnuniyet aldık. Bizim
prensiplerimiz arasında şu
vardır, kullanarak koruma,
başı boş bırakılarak bir bölgeyi
koruyamazsınız.
Çevre Koruma Dairesi’nde
çalıştığım yıllarda
1995-96 yıllarında uluslararası
sulak alanlar sempozyumuna
o zamanki müdürmüz
Mehmet Ali Çelik ile
katılmıştım. Kıbrıs’ta sulak
alan tanımı henüz yoktu.
Konferanstan geldikten sonra
bana sulak alanlar tüzüğünün
yapılması görevi verildi.
Aylarla günlerce bu
konuda çalıştım ve sulak
alanları tespit ettim. Bu bölge
de onlardan biriydi. Mağusa
Belediyesi’nin mimarlarının
mühendislerinin üzerinde
çalıştığı bir projeydi.
Tabi Çevre Dairesi ile istişare
halinde çalışılan projeydi.
Plajın gerisinde yapılan
bu yola konulan tepkiyi ben
anlamlandıramadım. Daha
da eski yıllarda özellikle
büfenin bulunduğu yerde
de beton var. Bizden önceki
dönem olmuştu, park yeri
de topraktı sonradan asfaltlandı,
o zaman neden tepki
konmadı?
Bana sorarsanız onlar da
yanlış mıydı, hayır doğruydu.
Ama bu yapılan iş de
doğrudur. Çevre Dairesi
ile yeniden yapılan toplantıda
geri kalan kısmının ahşap
olması gündeme geldi.
Oradaki mevcut su birikintisinin
deniz ile bağlantısı
yıllar önce kesildi. Biz
ortak çalışmaya açığız. Çanakkale
Göleti ile ilgili de
çalışmalar var. Biz herkesin
görüşlerine açığız, fikirlerle
gerekirse dosyalar ile gelsinler
biz her zaman ortak
çalışmaya açığız.
Alın teri ile çalıştığımız sırada
ortada kimse yoktu,
ancak çalışma başladığı
anda tepki gösterildi. Bu
hoş bir şey değildir
Turizm geçiş kapısı olarak
C M Y K
düşündüğümüz Akyar Sınır
Kapısını da düzenleyerek,
hem peyzajı hem de
çevre düzenlemesini, düzenli
temizliğini yaptık. Bu
yıl onaylanan projelerimiz
birincisi İsmet İnönü Bulvarı
düzenleme projesi, diğeri
de Maraş bölgesindeki tüm
yolların tamamının yapılması.
Soru: Sizce Mağusa’nın
en büyük sorunu nedir?
Arter: Mağusa’nın en büyük
sorunu geçmişten gelen
ve halen daha köklü çözümüne
ulaşamadığımız kanalizasyon
sorunudur. Bu
sorunun parasal boyutudur,
vatandaşın su faturalarına
yansıyarak çözülebilir, ancak
uzun yıllar istenilen şekilde
sonuçlandırılamaması,
Avrupa Birliği’nin finanse
ettiği bir proje olduğu için,
bazı anlaşmazlıklar nedeni
ile müteahhit firma ile mahkemeye
sürüklenmesi ve
bazı teknik konular nedeni
ile soruna köklü bir çözüm
bulunmaması ne yazıkki
Mağusa’nın en büyük sorunu.
Soru: En özel, öncelikli
projeniz nedir?
Arter: Laguna Çevre Düzenlemesi
en öncelikli projelerimiz
arasındadır. Tramvay
Projesi bildiğiniz gibi
çok konuşulan, aynı zamanda
eleştirilen ancak yapımını
sabırsızlıkla bekleyenlerin
olduğu bir proje.
Şehrimizde ülkemizin en
büyük üniversitesi DAÜ var.
20 binin üzerinde öğrenci
Mağusa’da.
İstanbul Teknik Üniversitesi
yine şehrimizin merkezindedir,
diğer iki üniversite
de yolda. Mağusa
üniversiteler şehri de olarak
anılmaktadır.
Mağusa’nın turistik tarihi
bir şekil özelliği vardır ancak
buna bir özellik daha
eklendi. Maraş bölgesi seracılıkta
sebze üretiminde
ülkenin %70’ini tutmaktadır.
Şehrin dengeli büyümesini
sağlamaktadır.
Soru: Mağusalıların,
Mağusa’ya bir garga heykeli
talebi vardır. Bu konu
ile ilgili çalışmanız var mı?
Arter: Bu konu ile ilgili
sanatçı arkadaşlarla konuştuk,
gündemimizdedir. Ancak
bunun öncesinde sanat
çevreleri ile yaptığımız görüşmede,
bir uluslararası karikatür
yarışmasında, bir altın
Garga gibi isimlendirileceği,
resimleneceği bir
konsept düşünülmektedir.
Soru: Anıt Gazinosu
hakkında bir çalışmanız
var mı?
Arter: Anıt gazinosu
uzun yıllar kullanılamadı.
Bana gelen raporlara göre
tavanında statik bir problem
var. Süratle surlara da uygun
mimari olarak inşa edip kullanacağız.
Soru: Çocukların bayramlarda
gidebileceği bir
lunapark yoktur, bu konuda
çalışmanız var mı?
Arter: Bizim festivallerimiz
belirli günlerde olur,
bir de bayramlarda organize
olunursa lunapark kurulur.
Bizim düşüncemiz kalıcı bir
eğlence merkezi, üzerinde
düşündüğümüz bir iki yer
vardır.
Soru: Kıbrıs sorununda
gelinen nokta hakkındaki
düşünceleriniz nelerdir
Arter: Gördüğümüz kadarı
ile çok iddialı bir süreçteyiz.
Kendi kişisel görüşüm
toplumlar henüz o
noktada değildir.
İki liderin görüşmesinden
umut verici açıklamalar vardır
ancak bunlar çok uzun
sürmüyor.
New York’a gidilmeden
var olan umutlar dönüşte o
nokta da değildi.
2017 yılında referandum
olacağından bahsediliyor,
ancak insanlarda o heyecan
yok. Aslında bilgi de yok.
Halkın bilgili olmadığı bir
referandumdan sağlıklı sonuç
çıkmaz.
11
C
Y K
12
10soruda
Mağusa
Fotoğraf: Zorlu Cezaroğlu
banu kuMan tuzlalı
Erkut Şahali
1. Mağusa’nın simgesi nedir?
Tabi ki kargalar.
koral bozkurt
1. Mağusa’nın simgesi nedir?
Karga
2. Mağusa denince aklınıza hangi tarihi
mekan gelir?
Surlar
3.Mağusa’da nerede dinlenirsiniz?
Evde
4.Size göre Mağusa’daki en büyük
eksiklik nedir?
Denizle buluşan mekanların azlığı
5. Mağusa’nın en meşhur insanı
kimdir?
Dr. Derviş Eroğlu
6. Tek kelime ile Mağusa’yı özetleyin
desek, hangi kelime?
Tarih
7. Mağusa’da “futbol” denince, hangi
takım, hangi yıldız futbolcu?
MTG, Uğur Gök
8. “Mağusa’da sanat” dendi mi, hangi
sanatçı?
Alper Susuzlu
9. Mağusa için talep edeceğiniz ilk icraat
nedir?
Turizime destek verilerek otellerin
çoğaltılması.
10. Tarihi eserlere yeteri kadar sahip
çıkılıyor mu, ne yapılmalı?
Hayır. Resterasyon için daha büyük
fonlar yaratılıp daha iyi bakılması gerekmektedir.
1. Mağusa’nın simgesi nedir?
"Garga" henüz simge olmayı başaramadı
maalesef ama iyi yolda ilerliyor.
Bence Aslan ya da Kanatlı St. Mark Aslanı
2. Mağusa denince aklınıza hangi tarihi
mekan gelir?
Namık Kemal Meydanı
3.Mağusa’da nerede dinlenirsiniz?
Suriçi'ndeki mekanlar veya deniz kenarı.
4.Size göre Mağusa’daki en büyük
eksiklik nedir?
İmar planı olmaması.
5. Mağusa’nın en meşhur insanı
kimdir?
3. Cumhurbaşkanı Eroğlu
6. Tek kelime ile Mağusa’yı özetleyin
desek, hangi kelime?
Tutku.
7. Mağusa’da “futbol” denince, hangi
takım, hangi yıldız futbolcu?
Mağusa Türk Gücü - Hüseyin Kayalılar
8. “Mağusa’da sanat” dendi mi, hangi
sanatçı?
Aklıma ilk gelen Jazz Mania'dır.
9. Mağusa için talep edeceğiniz ilk icraat
nedir?
İmar Planı
10. Tarihi eserlere yeteri kadar sahip
çıkılıyor mu, ne yapılmalı?
Mağusa sadece Kıbrıs'ın değil, dünyanın
en önemli kale kentlerinden biri ve
bizlerin sahip olduğu en önemli rekabet
üstü değerdir.
2. Mağusa denince aklınıza hangi tarihi
mekan gelir?
Kale içi.
3.Mağusa’da nerede dinlenirsiniz?
Liman yada Palm Beach
4.Size göre Mağusa’daki en büyük
eksiklik nedir?
Çocuklu gidilecek mekanların azlığı
5. Mağusa’nın en meşhur insanı
kimdir?
Mağusada meşur olmayan mı var?
6. Tek kelime ile Mağusa’yı özetleyin
desek, hangi kelime?
Surlar
7. Mağusa’da “futbol” denince, hangi
takım, hangi yıldız futbolcu?
Tek bir takım değilde mağusa forever.
8. “Mağusa’da sanat” dendi mi, hangi
sanatçı?
Son dönemson dönemde tiyatro bence
Magusada oldukça iyi bir gelişme yaşadı,
özellikle belediyenin çatısı altındaki
Magusa Belediye Tiyatrosu izlenmeye
değer, tavsiye ederim.
9. Mağusa için talep edeceğiniz ilk icraat
nedir?
Bir ay kadar önce sonuçlanan belediyeye
ait perşembe pazarı projesinin musa
sürede teslimi bence Magusa halkını
gerçekten rahatlatacaktır.
10. Tarihi eserlere yeteri kadar sahip
çıkılıyor mu, ne yapılmalı?
Halk olarak Magusa'ya daha da saygı
duymalıyız, bize düşen görev bu kadar tarihi
içinde barındıran bir şehiri dünyaya
gösterebilmektir.
sEMra ErEl
1. Mağusa’nın simgesi nedir?
Karga
2. Mağusa denince aklınıza hangi tarihi
mekan gelir?
Mağusa Limanı
3.Mağusa’da nerede dinlenirsiniz?
Salamis kıyısında.
4.Size göre Mağusa’daki en büyük
eksiklik nedir?
Sahiller halka kapalı
5. Mağusa’nın en meşhur insanı
kimdir?
Suna Atun
6. Tek kelime ile Mağusa’yı özetleyin
desek, hangi kelime?
Liman
7. Mağusa’da “futbol” denince, hangi
takım, hangi yıldız futbolcu?
MTG
8. “Mağusa’da sanat” dendi mi, hangi
sanatçı?
Zaliha Susuzlu
9. Mağusa için talep edeceğiniz ilk icraat
nedir?
Denizle barışık olmak
10. Tarihi eserlere yeteri kadar sahip
çıkılıyor mu, ne yapılmalı?
Tarihi eserler sahip çıkılmalı.
C M Y K
B İ Z E U L A Ş I N
Belediyemizin Web Sayfası ve belediye çalışmaları hakkındaki her
türlü görüş ve önerileriniz için lütfen bize yazmaktan çekinmeyin...
Belediye hizmetleri ve her türlü şikayet, öneri
ve istemleriniz için belediyenizin Halkla İlişkiler Birimi'ni
630 0 500 numaralı telefondan direkt arayabilirsiniz...
gazimağusabelediyesi
e-Posta: gmb@magusa.org
Telefon: +90 (392) 630 05 00
Faks: +90 (392) 366 16 08
4444 GMB (4444 462)
magusa.org
C M Y K
14
GECİkMEdEN
YaT lİMaNı:
Soyer: Tersane yer ile
yeksan edilmeli ve eski
yapılar korunmalıdır.
Tersanenin arka kısmında
bulunan ada sivile
devredilmeli, asker
oradan ayrılmalı,
Palm Beach’in büyük
ölçüdeki limanı geliştirilip
bir yat limanına
döndürülmesi gerekmektedir
Cumhuriyetçi Türk Partisi
Mağusa Milletvekili, eski
başbakanlardan Ferdi sabit
Soyer, Mağusa’nın zaman
kaybetmeden, turizm ve öğrenci
kentine dönüştürülmesi
gerektiğini söyledi.
Soyer, tersanenin Mağusa
Limanı’ndan kaldırılması gerektiğini
söyledi ve, “Tersane
yer ile yeksan edilmeli ve
eski yapılar korunmalıdır.
Tersanenin arka kısmında
bulunan ada sivile devredilmeli,
asker oradan ayrılmalı,
Palm Beach’in büyük ölçüdeki
limanı geliştirilip bir
yat limanına döndürülmesi
gerekmektedir” önerisinde
bulundu. Soyer ayrıca, “Mağusa
Limanı’nın şu anda ki
balıkçılar barınağı olan yer
mükemmel bir düzenleme
ile fevkalade önemli bir yat
limanı ve balıkçıların kullanacaği
bir bölgeye dönüştürülmelidir”
ifadesini kullandı.
Özellikle, liman içerisinde
yer alan tersanenin kaldırılması
gerektiğini söyleyen
Soyer, bölgedeki adaya kadar
olan alanın da kısa sürede, dinamik
bir eğlence mekanı
haline gelmesi gerektiğini
vurguladı.
1975’ten itibaren Mağusalı
olduğunu söyleyen Soyer,
çocuklarının, torunlarının
bu kentte büyüdüğünü belirtti.
Mağusa aşığı olduğu bilinen
Soyer, kentte nasıl zaman
geçirdiğini, kentin geleceğine
yönelik önerilerini Mağusa
Plus okuyucuları için anlattı.
Sorulara içtenlikle cevap
veren Soyer, daha yaşanabilir
bir kent için, çözümü de
düşünerek adımlar atılmasını
istedi, geç kalındığı endişesini
paylaştı.
Soru: Öncelikle bir Mağusalı
olarak bize biraz
kendinizden bahseder misiniz?
Ferdi Sabit Soyer: Ben de
pek çok Mağusalı gibi Mağusa’da
doğmamış bir Mağusalı’yım.
Bu Mağusa’nın
bir nevi zenginliğidir. Mağusa
büyük ölçüde bir liman
kenti olarak varolduğu için,
Maraş gibi çok büyük ekonomik
ve ticari potansiyeline
dayandığı için sürekli iş gücü
ve insan çekmiş bir kentimizdir.
Zamanında Karpaz’dan,
Mesarya’dan, hatta Baf’tan
insanlar, iş ve çalışmak için
Mağusa’ya geldiler ve kentin
Mağusa’nınyüzünüdenizedönen,çağdaşbirturizmkentiolması
gerektiğinisöyleyenFerdiSabitSoyer,önerilerinisıraladı
Soyer: Tersane Mağusa’dan
Ben Mağusalı’yım diyenlerin
çoğunluğuna bakarsanız
ya annesi, ya babası, ya dedesi
Karpaz, Mesarya veya
Baf kökenlidir, dolayısı ile bu
bir zenginliktir ve bu zenginliği
sarsmamak gerekir.
Son zamanlarda bu zenginli-
kaldırılMalıdır
ğin zedelenmeye çalışıldığını
görüyorum, gerek siyasi,
gerekse sosyal yaşamımda
özellikle 1974 yılndan sonra
Mağusa’da buluşan insanların
kendi alt kimlikleri ile
kendilerini ifade etmemeleri
için çok çaba harcadım.
Burada çok önemli mesafeler
alınmıştır, fakat günümüzde
bunun biraz sarsıldığını
görüyorum, bu mini ve
mikro milliyetçilikler gibi
mikro bölgecilikler de çok
kötüdür.
Dolayısı ile bunu hiç sarsmamak
gerekir. Bu zenginliği
devam ettirmek gerekir
kanaatindeyim. Ben de Mağusa’da
doğmamış bir Mağusalı’yım,
1976 yılı ile Mağusa’ya
yerleştim ve o zamandan
beri çocuklarımla,
torunlarımla, Mağusa’da doğan
çocuklarım ve torunlarım
ile burada bir Mağusalı olarak
yaşamımı sürdürüyorum.
Geçmişte Türkiye’li Kıbrıslı,
Baflı Mağusalı gibi tartışmalar
çok yaşandı, bunları
aştık ama yeniden bunların
tekrar oluşmasına fırsat vermemek
lazımdır
eski sakinleri ile bütünleştiler.
Dolayısı, ile Mağusa’da
bu bir zenginliktir. Günümüzde
de Mağusa, Doğu Akdeniz
Üniversitesi ile limanın
varlığı olup ta eski durumunda
olmamasına rağmen,
hala daha Mağusa’da doğmayan
ancak Mağusa ile bütünleşmiş
entelektüel insanları
kendi içinde bütünleştiren
bir kültüre sahiptir.
1974’ten sonra da Mağusa’ya
Baf’tan, Larnaka’dan,
Limasol’dan aynı şekilde
Türkiye’den pek çok insan
gelip yerleşti ve tüm bunlar
sonuçta kendi özellikleri ile
beraber, Mağusalılar ile bütünleşen,
bütünleşmeye çalışan,
değişik ve güzel ilişkiler
kurmaya çalışan çok kültürlü
ve kendi içinde hoşgörü taşıyan
bir özelliğe geldi.
Soru: Biz sadece televizyonlardan
ve gazetelerden
siyasi yaşamınızı biliyoruz,
Ferdi Sabit Soyer kimdir?
Mağusa’da neler yapar, nerede
dinlenir, boş vakitlerinde
neler yapar, Mağusa
ona neler kattı neler aldı?
Ferdi Sabit Soyer: Mağusa’nın
hemen hemen her
bölgesinde bulunan güzel
mekanlarda, güzel insanlarla
bir arada bulunmaktan büyük
mutluluk duyarım.
Maraş bölgesinde yaşarım.
Orada değişik kahvelerde sık
sık insanlar ile buluşmayı
seviyorum. Aynı zamanda
değişik mekanlara bulunmak
hoşuma gidiyor.
Son çağdaş gelişmeler içinde
Mağusa’da büyük ölçüde
Salamis yolu üzerinde yeni
cafeler açıldı. Ama onlara
pek gidemiyoruz
Soru: Mağusa’ya da olan
Çağdaş gelişmeler sizce yeterli
midir?
Ferdi Sabit Soyer: Hayır,
aslında benim en büyük
eleştirim surlar içerisinde yaşayan
eski Mağusalılar ve
Lefkoşalılaradır.
Bu gelişmeler ile beraber
surlar içinde yaşayan eski
Mağusalılar ve Lefkoşalılar,
1974 yılından sonra gelişme
nedeni ile surlariçinden çıkıp,
C M Y K
15
Lefkoşa’dakiler Girne’ye
Gönyeli’ye ve Ortaköy’e gitmeyi,
Mağusa’dakiler ise gelişme
için Tuzla ovalarına
ve yeni bölgelere çıkmayı
öncelikli olarak gündeme getirdiler.
Mağusa’da bu tarihi yerlerde
bulunan ata evlerini,
mekanlarını terk edip dışa
gittiklerinde, bu kalan yerlerin
restorasyonu yerine bunların
ucuza kiralanması ve diğer
başka noktaları gündeme
getirdiler.
Kendi köklerine dönük olarak
Lefkoşa ve Mağusa surlariçinde
o yaşanan eski güzellikleri
terk eden bir kültür
oluşturdular.
Bu çok yanlış. Bu en büyük
eleştirilerimden biridir, bu
mekanlarda doğup büyüyen
kişiler, buralara sırtlarını dönmemelidirler.
Surlariçi’nin canlanması
için bir yapı oluşması gerekiyor,
örneğin Lefkoşa’da
surlariçi tamamen terkedilmiş
bir durumdadır. Yerel yönetimlerin,
sivil toplum örgütlerinin
ve Ben Mağusalı’yım,
ben Lefkoşalı’yım diyen insanların
büyük eforlar sarfetmesi
gerekmektedir.
Soru: Bunun için ne yapmak
gerekiyor?
Ferdi Sabit Soyer: Zamanında
bir kısım sloganlar,
işte “yasemin kokan Lefkoşa’ya
dönelim”, “surlariçini
canlandıralım” gibi sloganlar
tek başına yeterli değildir.
Benim için en ciddi tehdit şudur
ki bence çok ciddi tehdittir.
Ben Mağusalıyım diyen
herkesin de bunu düşünmesi
gerekir. Zamanında büyük
bir hata yapılarak Mağusa
ile Karpaz ilçesi bir birinden
ayrılmıştır. Halbuki bu iki
ilçe bir birileri ile bütünleşmiş
bir yapıydı. Mağusa orta
Mesarya ile orta Mesarya
Mağusa ile bütünleşmiş bir
yapıydı.
Şimdi Karpaz bölgesi kendini
besleyen noktadan uzaklaşmış
durumdadır. Bu çok
kötüdür ve gelişmelere baktığımda,
Mağusa artık ikinci
büyük kentken de facto nüfus
bakımından üçüncü büyük
kente doğru gidiyor. Bu çok
kötü bir gelişmedir ve bu artarak
devam edecektir.
Bu yüzden bunu tersine
çevirmek gerekir.
Bu bakımdan yerel yönetim,
siyasiler, sivil toplum örgütlerinin
bununla ilgili çok
yönlü bir yaklaşım biçimi
getirmeleri lazım.
Soru: Mağusa’da bir de
Maraş gerçeği var.
Ferdi Sabit Soyer: Mağusa’da
kapalı Maraş bizim
gelişme trendimizi büyük ölçüde
tıkayan bir unsurdur.
Bir tarafımız kapalı Maraş
öteki tarafımız ise Mesarya’nın
altı ve öyle bir kötü
gelişme oluyor ki güzelim karakol
sahilleri yüksek apartmanlar
ile kapatıldı. Bundan
daha büyük bir felaket olamaz
ve aynı şekilde Serbest
Liman bölgesi denen garabet
kenti duvarlarnan denizden
kopmasına sebebiyet verdi.
Bu bakımdan Mağusa’da
iki tane de askeri bölge var
kentin içinde ve en önemli
yerinde ki bir tanesi Gülseren
kampı yanındaki tankçı birliği,
bu da Mağusa’yı denizden
tamamen koparıyor.
Bunu tersine çevirmek gerekiyor,
bu bakımdan bu aşamada
yapılması gereken bizim
şu anda Mağusa’da ekonomik
olarak faaliyet tek bir
noktaya dayandı.
Yüklerin Girne’den de taşınmasının
önü açılarak Mağusa
Limanı’nın kapasitesi de
düşmüştür. Tüm bunlar diğer
ekonomik sorunlarla birleşince
Mağusa’da yeni iş sahaları
ve diğer başka unsurların
gelişmesine dönük olarak
ve Mağusa’da doğup büyüyen
gençlerin istihdamına
dönük olarak tıkanıklıklar
oluşmaktadır. Bu büyük bir
problemdir ve bir kısım başka
sosyal problemlere de sebebiyet
vermektedir.
Soru: Nedir bu sosyal
problemler?
Ferdi Sabit Soyer: Uyuşturucunun
belli bölgelerde
yoğunlaşması ve aynı zamanda
Mağusa’nın sürekli
olarak basında da çıkan haberlerde
kavga ve dövüşün
büyük olaylarla yaşanan bir
kent haline gelmesi bizim
için büyük bir ayıptır ve değiştirilmeis
gereken bir noktadır.
Bu yüzden politik görüşü
ne isterse olsun bütün insanların
ortak paydada bululacağı
zeminlerin hazırlanması
gerekmektedir.
Bana göre yapılması gereken
en öncelikli şeylerden birisi
bu tersanenin Mağusa
Limanı’ndan kaldırılmasıdır.
Bu tersane yer ile yeksan
edilmeli ve eski yapılar korunmalıdır.
Tersanenin arka kısmında
bulunan ada sivile devredilmeli,
asker oradan ayrılmalı,
Palm Beach’in büyük ölçüdeki
limanı geliştirilip bir
yat limanına döndürülmesi
gerekmektedir.
Aynı şekilde Mağusa Limanı’nın
şu anda ki balıkçılar
barınağı olan yer mükemmel
bir düzenleme ile
fevkalade önemli bir yat limanı
ve balıkçıların kullanacaği
bir bölgeye dönüştürülmelidir.
Soru: Tersane için ne yapılabilir?
Ferdi Sabit Soyer:Tersanenin
olduğu yerden adaya
kadar olan mesafenin insanların
kullanımına açılması
gerekmektedir. Oranın ışıl
ışıl, canlı, dinamik bir yere
döndürülmelidir. Serbest Liman
Bölgesi 3-5 yıllık program
çerçevesinde yer ile yeksan
edilmeli ordaki tüm yapılar
Mesarya’nın ortasında
serbest bölge kapsamında bir
yere taşınmalıdır. Burası hem
limanın gelişmesine hem de
insanların rahat edebilecekleri
bir yere dönüştürülmelidir.
Gülseren bölgesindeki askeri
kamp kesinlikle kaldırılmalıdır,
oraya güzel bir düzenleme
ile sahille insanları
buluşturacak olan Mağusa’nın
çıkışından o bölgeye
kadar denizi bozmayacak
şekilde uzanan bir yol yapılarak,
orada düzenli ve nizamlı
bir şekilde 5 yıldızlı
muazzam bir tesisin kurulması
lazımdır.
Soru: Mağusa her iki
cümlenin birinde turizm
kenti diye de anılıyor. Turizm
için yapılanlar yeterli
mi?
Ferdi Sabit Soyer: Turizmin
kendisi ile Mağusa
bütünleştirilmelidir. Bazı kültürel
aktiviteleri de geliştirmemiz
gerekmektedir.
Bunları şimdiden yapmazsak
ileride Kıbrıs sorununun
çözülmesi halinde Maraş muhakkak
sahiplerine verilecektir.
Bu bir gerçektir, ama
bunun arkası, mesela 1974
yılından sonra Maraşlıların
ayrılması ile beraber Larnaka’ya
kadar olan mıntıkada
Agia Napa ve diğer bölgeler
de dahil hepsinde çok önemli
bir ekonomik potansiyel
oluşmuştur.
Eğer bu açılırsa ve Maraş
da devreye girerse bu ekonomik
potansiyel ile birlikte
gelecek açısından başka bir
tehdit Mağusa’da yaşayan
Kıbrıslı Türkleri baskılayabilecek
bir ortam, başka gerginliklere
yol açacak gelişmeler
meydana gelebilir.
O Bakımdan bu yatırımları
bu planlamaları şimdiden
yapmalıyız ki çözüm olduğu
zaman Mağusa bir vakum
şeklinde hiçbir zaman yutulmaycak
bir noktada olacak,
çözüm halinde yanyana iç
içe yaşayacağımız 2 kentimiz
vardır, biri Lefkoşa biri de
Mağusa’dır, bu iki kent sınırların
kalkması ile beraber
rumlarla bir bütün olacak
kentlerdir.
Soru: “Bunu düşünerek
bazı tedbirlerin alınması
gerekmektedir” dediniz.
Öneriniz var mı?
Ferdi Sabit Soyer: Biz
zamanında Gülseren bölgesindeki
kışlaların kalkması
için askerle ve bazı iş adamları
ile anlaşmalar yaptık,
bazı birlikler oradan ayrılmıştı
hatta, ancak sonradan
tekrar geldiler. Belediye’nin,
siyasilerin, Sivil Toplum Örgütleri’nin
bir platform oluşturması
ve oluşturulan bu
platformda biraz önce belirttiğim
projelerin tartışılmaya
başlanması gerekiyor.
Mağusa Mesarya’ya doğru
büyüyor. Yayılgan bir kent
haline geliyor ve bu gittik
sonra büyüyor, bu büyüme
özünde bir kayıptır aslında.
Herkesin kendi çıkarına
yaptığı yapılanma hiçbir işe
yaramaz.
Salamis yolunda iş yapan
para kazanan insanlarda bir
anlamda bindikleri dalı kesiyorlar,
çarpık yapılaşma,
araçların cift taraflı park etmeleri,
iş yerlerinin kendi
özel park alanını oluşturmaması
salamis yolunu bir anlamda
eziyet yoluna döndürüyor.
C M Y K
16
17
SosyalMedyadaMağusalı
Siz gönderin biz yayınlayalım
facebook.com/magusaplus
Muazzez Yahya Zorba: "Daha Nice Senelere Burçin Döveç"
İlknur Işıl Türkmen: "Sabah Neşesi"
Derviş Canaltay: "Düğünümüze gelip bizleri onure
eden değerli büyüklerim ve kardeşlerime çok
teşekkür ederim."
Cemal Koreli Erkanat: "Tanıdığım için kendimi
şanslı hissettiğim ve örnek aldığım nadir insan
# the king of North # big boss "
Cem Dana: "Aşiretlerle uzlaşı sağlandı"
Umut Haklıgil: "Bir bayram klasiği"
Melek Hüdaverdioğlu: "#dubrovnikoldtown"
Ayşegül Sevdalı: "Mutluluklar Canlar"
İsmet Mümtazoğlu: "Canımız, gözbebeğimiz iyi ki doğdun baby, cheers"
Dilek Kasapoğlu: "@selencbaybars #Gökçen&Mehmetwedding#bestie
Şerife Kara Dinsev: "En-joy ?? with Korhan"
Fethi Günalp: "Arkadaşım
Sultan Kıraner ile..."
Sinem Ertürk Genç: "Happy birthday to me"
Oya Erdoğdu Denizer: "Mine Cengiz Bereket hocanım yolu açık olsun. Emekliliğin
Hayırlı olsun canım"
CemalGüncel:"Doğumgününkutluolsunbabaiyiki
varsın , hep beraber sağlık dolu nice yaşlara"
Raziye Nevzat: "e family. Happy birthday Cemal&Sehay"
Banu Kuman Tuzlalı: "#mehmetgokcenwedding #kızlarfıstıklar"
SeldaMıstıkKahveci:"Başkanındoğumgünündenkareler.iyikiDoğduniyikivarsın
iyiki famagusta hiking & trekking club kurdun hep birlikte nice senelere..."
Eylem Aköz Altınkaya:
"Biz üşüdük
C M Y K
C M Y K
18
MAĞUSATRAFİKİMARve
KENTSELGELİŞİMSTRATEJİSİ
Günümüzde Kentler, sahip
oldukları eğitim, sağlık,
sosyal ve ekonomik imkanlar
sebebi ile çevrelerindeki
imkanları daha kısıtlı bölgelerden
, köylerden sürekli
nüfus akışına maaruz
kalmaktadır. Yıllar geçtikçe
de bu sürekli nüfus akışı
karşısında kentlerin sahip
oldukları mevcut altyapıları
yetersiz kalmaya başlamaktadır.
Şehri kullanan ve de
sürekli ikamet edenlerin
ihtiyaçları da bu ölçüde
sürekli artış göstermektedir.
Özellikle de ülkemizde ve de
Mağusa Kentinde toplu taşımacılığın
toplumsal ve kitlesel
çözümlerle değil, bireysel
çözümlerle, özel araçlarla
karşılanmaya çalışılmasından
dolayı ilk temel altyapı
eksikliği de trafik altyapı
eksikliğidir. Buna ilaveten
kent sakinlerinin ikamet edecek
konut yerleşke alanlarının
da gün geçtikçe kentin
bu ihtiyaca cevap veremez
hale gelmesine sebep olmuştur.
Bilindiği üzere yaklaşık
41000 nüfusa sahip
Mağusa Kenti öğrenci kenti
potansiyeli ve zenginliği ile
yaklaşık 20000 öğrenciyi de
bünyesinde barındırmaktadır.
Dinamik bir nüfus yapısına
sahip Mağusa kentinde gerek
yerleşik kent sakinlerine,
gerekse sürekli artan öğrenciye
ikamet, ulaşım ve sosyoekonomik
açıdan cevap
verecek nitelikte yenilenmesi
ve ihtiyaçlara insan
odaklı çözümlerin üretilmesi
gerekmektedir. Elbette ki
tüm bu gereksinimere uzun
vadeli cevap vermenin en
kapsamlı çözümü yolu,
Mağusa Kent İmar Planının
hazırlanması gerekliliğidir.
Malesef bugüne kadar ne
merkezi idareler ne de yerel
yönetimler tarafından ciddiyetle
ele alınmamış, kentin
gelişim stratejisi Özel
Müteahit Firmaların insiyatifine
bırakılmıştır. Bir kentin
gelişim stratejisi ve planlaması,
toplumun farklı kesimleri,kentsel
tasarım uzmanları,
yerel yönetimler ve
merkezi yönetim işbirliği ile
çok kapsamlı çalışmalar neticesinde
devlet kontrolünde
ciddi bir çalışma ile yani
kapsamlı bir imar planı ile
belirlenmelidir.
Bugüne kadar Mağusa için
böyle herhangi bir çalışma
girişimi olmamasından
dolayı, özellikle konut yerleşke
alanları başta olmak
üzere, ticari merkezleri, turizm
bölgelerini, kentin temel
yaşam alanları kontrolsüz ve
yeterli altyapılar düşünülmeden
özel Müteahit Firmaların
insiyatifine terkedilmiştir.
Aslında bu konu için hiç
sevmediğim, ancak kullandığım
bir terminoloji ile
tanımlayabiliriz : “İhtiyaçlar
karşısında doğa boşluk tanımaz”.
Malesef bu boşluğu da
ticari kazanç odaklı özel kurumların
insiyatifine bırakılması,
bu kurumların suçu
değil, düzensiz ve yatersiz
altyapılarla bu boşluğa fırsat
veren merkezi yönetimlerin
ve/eya yerel yönetimlerin
sorumluluğundadır. Özellikle
kent merkezinde gün
geçtikçe somut olarak her
bir kent sakininin güncel
yaşamlarında maruz kaldığı
trafik altyapı ve konut yerleşke
eksikliğine az da olsa
cevap verecek bir çalışma ile
harita üzerinde bazı çözüm
önerileri taviye edilmiştir.
Elbette ki kapsamlı bir İmar
Planı kadar yeterli olmasa da,
en azından İmar Planı
içerisinde mevcut koşullara
uygun, kentin ihtiyaçlarına
cevap verebilecek bir
başlangıç çözümü olarak da
değerlendirilebilir. Haritada
her sembol, tarama ve çizgi
tipleri farklı renkte ve desende
numaralanırılmış,
farklı özelliklere sahip öneriler
getirmiştir. Çözüm önerilerinden
önce, kentte imar,
trafik ve kent gelişiminde
tespit edilen güncel sorunları
tanımlayarak başlayabiliriz:
Sorunlar:
1. Kentin büyüme stratejisi
özel müteahit firmaların insiyatifine
bırakılmıştır.
2. Kentte yaşayan yaklaşık
20000 öğrenci, Üniversitenin
konaklama, sosyal,
ekonomik, rekreasyon ve
ticari faaliyetlerini kampüs
içinde kapalı tutup, yeni projeleri
de yine kampüs içinde
üreterek, öğrencinin kentle ve
Mağusa ile entegrasyonunu,
katkısını gün geçtikçe asgariye
düşürülmüştür.
3. Kent sakinlerinin nefes
alacağı alanların noksanlığı
: Yeşil alalar, parklar, kolay
ulaşılabilir kıyı ve sahil alanlarının
eksikliği,
4. Anıt çemberi ile DAÜ
çemberi arasındaki ticari ve
konut yerleşke hattının (haritadaki
4 numaralı sarı aks)
kentin tek ana arter ulaşım
hattı olması nedeni ile aşırı
trafik yüklenmesi,
5. Daimi kent sakinlerinin
özellikle karakol mahallesi,
sakarya mahallesi, yenişehir
mahallesi, dumlupınar
mahallesi bölgelerinde konut
yerleşke bölgelerini öğrencilerle
paylaşılması nedeni
ile, sosyo-ekonomik açıdan
geleneksel Mağusa kent
yaşamından uzaklaşmış olması,
ve bu sebepten daimi
kent sakinlerinin kente yakın,
güvenli, altyapısı olan bölgelere
göç etme ihtiyaçlarının
doğması,
6. Bugün itibarı ile kent
Arıtma tesisinin, kentin
sadece yaklaşık %70ine
hizmet verebilecek kapasitede
olması, ve zaman zaman
yetersiz kalması,
7. Kentin özellikle kıyı
şeridinde ticari liman ve
askeri yerleşkeler sebebi ile
hem daimi kent sakinlerinin
hem öğrencilerin hem de
turistlerin deniz ve kıyısından
uzak yaşam sürdürmeleri,
özellikle de turistik gelişim
alanlarının neredeyse yok
denecek kadar az olması,
8. Kentin; sokak, kaldırım,
aydınlatma, sinyalizasyon
sistemleri, yaya yolları ve
bisiklet yolları açısından çağdaş
kentlerin çok gerisinde
kalan bir düzeyde olması,
9. Şehir içi toplu taşımacılığın
yeterli düzeyde ve
kalitede olmaması.
Çözüm Önerileri :
1. Kentin büyüme stratejisini
özel müteahit firmaların
insiyatifinden almanın tek
yolu, şehir plancıları, uzmanlar,
sivil toplum örgütleri,
halk ve yerel yönetimlerden
oluşacak bir komitenin
ivedilikle kapsamlı bir İmar
Planı çalışması başlatmaktır.
Böylece kimin nereye, neyi,
ne kadar yapılabileceği, dengeli
ve adil bir şekilde belirlenip,
kentin büyümesi kontrollü
bir şekilde yeniden
tanımlanabilir.
2. Üniversitelerin , öğrencilerini
kent yaşamına entegre
edecek şekilde gerek
eğitim yapılarının, gerek konaklama
ihtiyaçlarının,
gerekse sosyo-ekonomik ve
rekreasyon faaliyetlerini
kente dengeli bir şekilde
yayıp, zaten sınırlarını
doldurmuş kampüs yapılarından,
kent-kampüsü konseptinde
geçilmesini ve buna
paralel yeni stratejilerin alınmasını
, devlet kontrolünde
teşvik ve/veya zorunlu kılmak,
hem daimi kent sakinleri
hem de öğrenciler için
daha sürdürülebilir bir kent
yaşamına katkısı tartışılmaz
bir zorunluluktur.
3. Tüm kent sakinlerinin,
okul, iş ve hızlı yaşam temposundan
az da olsa uzaklaştırabilmenin
yollarından
bir tanesi, kentin beirli noktalarında
kolay ulaşılabilir
bölgelerde yeşil alanlar, parklar
ve dinlenme alanları oluşturmaktır.
Aynı zamanda
Mağusanın zenginliklerinden
en önemlisi olan kıyı kenti
olma özelliğini de kullanıp
insanları kentin ağır dokusu-
C M Y K
nun aralarından kolay ulaşabilecekleri
kaçış yolları ile bu
tür parklara ve/veya kıyı şeritlerine
kolay ulaştırabilmenin
yöntemleri üzerinde
çalışılması gerekmektedir.
Haritada yeşil taralı alanlar
ve (6 numaralı taralı alanlar)
ve kentin farklı bölgelerinden
denize direk ulaşım sağlayabilecek
kaçış ve bağlantı yolları
(2 numaralı yeşil kesik
çizgi)ile önerilmiştir.
4. Anıt çemberi ile DAÜ
çemberi arasındaki ticari ve
konut yerleşke hattının (haritadaki
4 numaralı sarı aks)
kentin tek ana arter ulaşım
hattı olması nedeni ile aşırı
trafik yüklenmesi haritada
görüldüğü üzere 1 numaralı
mor kesik çizgi ile tanımlanan
“öneri kıyı hatı ulaşımı
ve ana arteri” çevre yolu ile
kent içindeki ağır ve acil
trafik ulaşım ihtiyacını hem
kentin dıştan hafifletmek,
hem de kıyı boyunca oluşturulabilecek
yaya ve bisiklet
yolları ile desteklenecek kıyı
düzenleme, dinlenme ve
rekreasyon hattına direk
ulaşım imkanı tanıyacaktır.
Böylece haritadaki 4 numaralı
sarı aksın, sulu çember
ile DAÜ çemberi arasında
kalan caddenin, tek yönlü
olarak çalıştırılması (hastane
yönünde) sağlanıp, bu
caddenin daha çok yaya ve
bisiklet ulaşımına, hatta
gerekirse nostaljik, temsili
tramvay hattına da imkan
sağlanabilecek, bu cadde üzerindeki
ağır trafik hafifletilebilecektir.
5. Daimi kent sakinlerinin
yeni ihtiyaçlara yönelik,
kentten uzak çevrede, ancak
kente çok yakın mesafede,
kolay ulaşılabilen, temel
altyapısının (yol, elektrik,
su, telefon, kanalizasyon vs.)
tamamlanması koşulu ile ,
güvenli bölgelerin yine kapsamlı
İmar planı kapsamında
belirlenip oluşturulması
gerekmektedir. Güncel durumunda
birçok altyapı eksiklikleri
olmasına rağmen,
bu niteliklere en uygun bölge
kentin kuzey batısında bulunan,
haritada 9 numaralı
mavi taralı bölgelerdir.
Kaldı ki bu bölge özel
müteahit firmalar tarafından
da dağınık ve düzensiz ve
altyapıları yetersiz olsa dahi,
yeni projeleri için tercih
edilip, kent sakinlerine yeni
konaklama alanları ve çeşitli
imkanlar sağlamaktadır.
6. Kent Arıtma tesisinin,
kentin sadece yaklaşık
%70ine hizmet verebilecek
kapasitede olması, ve zaman
zaman yetersiz kalması,
tesisin mevcut tüm teknik
sorunlarının giderilerek kapasitesinin
artırılması gerekmektedir.
Kapasite, bugünkü durumun
sadece %70 ine yetecek
kadar değil, asgari 30 yıl
sonrasına da yetecek şekilde
artırılmalıdır.
7. Suriçinin güney doğu
deniz kıyısı noktasından
başlayıp, kentin kuzey doğu,
glapsides sahiline ulaşacak
şekilde haritada 1 numaralı
mor kesik çizgi ile tanımlanan
ana arter boyunca hem
kent sakinlerine hem de turistik
rekreasyon alanları için
detaylı kıyı düzenleme projelerinin
hazırlanması, kentin
en öncelikli ihtiyaçlarına
temel çözüm önerisi getirebilir.
Turisitk yerleşke alanlarının
ise opsiyonel olarak
çzümlenip, geleneksel ve tarihi
çevrede ikamet etmek
isteyenlere suriçi, daha modern
ve sahil+deniz konseptli
daha büyük ölçekte konaklama
noktası olarak da
kentin kuzeyinde bulunan
halihazırda mavi bölge olarak
tanımlanmış haritada 10 numaralı
taralı alan önerilmektedir.
8. Kentin; sokak, kaldırım,
aydınlatma, sinyalizasyon
sistemleri, yaya yolları ve
bisiklet yolları, engelli ulaşım
imkanları açısından çağdaş
kentlerin çok gerisinde kalan
bir düzeyde olması, ne kadar
da gelişim potansiyeli yüksek
bir kent olsa dahi, kentin
günlük yaşamını direk yönlendiren
bu sistemlerin ve
projelerin hem insan ölçekli
kent dokusunun yenilenmesi
için hem de günlük
yaşamı kolaylaştırıcı ve
düzenleyici unsurlar haline
getirmektedir.
9. Şehiriçi uşaım, insan
vucudundaki damarlar
gibidir.
Organlar arasında sağlıklı
kan dolaşımı sağlanmadığı
taktirde, vücutta bulunan ve
farklı-önemli görevleri olan
organlrın sağlıklı çalışamamasına
sebep olur. Kentin
damarları da yollar, yaya
yolları, bisiklet yolları ve
toplu taşıma için ayrılan güzergahlardır.
Kent içi ulaşımı kaliteli
ve düzenli hizmet verecek
çağdaş kent içi ulaşım
araçları ile sağlayıp, bireysel
ulaşım çözümlerinden, toplu
taşıma araçlarına geçişi
teşvik edecek fiziki imkanların
sağlanması gerekmektedir.
KENTSEL
MustafaDinsev
YüksekMimar/
ÖğretimÜyesi
C M Y K
20
Standart,sadece
Standart’ınkahvesimi?
Mağusalılar standart deyince
yıllar önce Mağusa’nın sevilen
ve sayılan kahvecisi
“Standart”ı hatırlar. Mağusa’nın
Standart’ı taa o zamanlara
kadar gitmektedir
yani!
Şehirlerin turist çekebilmesi
için bazı özelliklere ve standartlara
sahip olması gerekir.
Tarihi özellik, sanat eserleri,
eğlence faaliyetleri, fuarları,
festivalleri , bienaller … Aslında
bunları çoğaltmak mümkün.
Kent olabilmenin, çekim
merkezi olmanın olmazsa olmazı
bunlar; fakat aynı zamanda
göz ardı edemeyeceğimiz
bir şey daha var ki o da
“kent standardı”.
Yıllık hazırlanan faaliyet
raporlarının reklamlarıyla turizm
cazibesi olabilirsiniz.
Bazı ülkeler oluşturdukları
yapay çekicilikle turizm faaliyetlerini
sürdürürken, bazı ülkeler
de kendi doğal güzellikleriyle
cazibe merkezi oluyor.
Dubai ,Tayland, İtalya
bunlara en güzel örnekler değil
mi sizce de?
Burada dikkat çekmesi gereken
tek şey var aslında; tüm
kentlerde standartların inanılmaz
şekilde düzenli çalışmasının
yanında, kent yöneticilerinin,
halkın turizme katkı
sağlaması ve turist memnuniyetinin
artması amacıyla birçok
eğitim ve seminer düzenleyip,
planlamalarda bulunmasıdır.
İpek böceği kadar hassas
olan turizmde hata yapmamak
için; “kent birlikte hareket
etmeli” gerçeği artık bizlerin
de belleğinde yer etmeli
ve sloganımız haline gelmelidir.
Kentlerde standart
deyince aklımıza neler gelmeli?
Sadece 1, 2 dakika düşünün.
Aklınıza Bodrum mu
geldi? Yunan adaları mı yoksa
Şirince mi???
Peki sizce Mağusa’da herhangi
bir standart var mı ? Ya
da adamızda?
Standart ne demektir isterseniz
önce onu anımsayalım.
Sözlükte geçen anlatım;
“Belli bir tipe göre yapılmış
veya ayrılmış.” “Belirli ölçülere,
yasaya, kullanıma uygun
olan.”
“Örnek veya temel olarak
alınabilen, tek biçim.”
“Bir işletmede, bir ürünü, bir
çalışma yöntemini, üretilecek
miktarı, bir bütçenin para miktarını
belirlemek için konulmuş
kural.”
“Bir nitelik veya niceliğin
kabul edilmiş şekli.”
“Örnek veya temel olarak
alınabilen.”
“Belli bir tip üzerine yapılmış
veya ayrılmış.”
“Normlara, kanuna, kullanıma
v.b. uygun olan.” Kısaca
standart bir kuraldır. Ve siz,
eğer kentinizde markalaşmaya
gidecekseniz standartlarınızı
muhakkak belirlemelisiniz.
Bunu sadece turizm, tanıtım
ve pazarlama olarak düşünmeyin.
Standartlarını belirlememiş
en küçük işletme
olan aileden; en büyük işletme
hatta devlet mekanizması için
bile önemli!
Resmiye Eroğlu
Canaltay
resmiyecanaltay@gmail.com
Esnafve“Mağusa-Plus”
Mağusa’dan güzel bir haber
var… Uzun zamandır
boşluğu hissedilen kent gazetesi
çıkıyor… Üçüncü sayısına
Eylül itibariyle erişmiş:
Mağusa-Plus… Mağusa,
gazetelerin biraz uzaktan
baktığı bir kentimiz… Uzaktan
seviyoruz yani…
Haberlerde yer almasından
tutun da kentin birçok
gelişmesi hep uzaktan seyrediliyor…
Elime bir biçimde Eylül
sayısı geçen bu gazeteyi çıkaran
Enver Karakaya ve
Feriha Nurluöz’ü tebrik ederim…
Öncülüklerine teşekkür
eder ve giriştikleri bu zorlu
işte kendilerine ve diğer katkı
veren tüm Mağusalılara
başarılar dilerim…
Üç sayı yayınlanmasına
rağmen insanları farklılıklarıyla
kucaklıyorlar… Son
zamanlarda gündemin en sıcak
konusu Derinya Kapısı’nın
açılmasını ön sayfalarına
taşımışlar… Mağusa
Belediyesi’nin Hendek Projesi’ni
ve Perşembe Pazarı’nın
reforme edilmesine de
değiniyorlar…
Kentin etkin simalarıyla
kentin değerlerini tartışmaya
açıyorlar… İletişim kentlerin
C M Y K
içindeki potansiyeli harekete
geçirmek bakımından son
derece önemli… Bu gazete,
Mağusa’nın kendi dinamiklerini
harekete geçirme bakımından
önemli bir mahreç…
Umarım bu gazete
önce haftalık olur sonra da
günlük yayınlanmaya başlar…
Akdeniz medeniyeti ve
Mağusa: kentinin önemi
Büyük kentlerde bu tür
gazetelerin yayınlanmasında
çeşitli yararları var… İnanın
kentlerin siyaseti belirlemede
etkisi büyüktür… Kentlerimizin
çehresi bu tür yayınların
etkisiyle doğru yönetilme
konusunda daha çok
yol alabilir… Kentlerin yönetimine
bu tür yayınlarla
halkın katılımı sağlanabilir…
Yerel yönetimlerin yol almasında
böylesi yayınlar kaldıraç
rolü oynayabilir…
Mağusa üniversiteyle kent
arasında bu tür yayınlarla
etkili bir diyalog kurma şansı
da kazanabilir…
Bu kentimiz insanıyla ve
tarihi varlıklarıyla sadece ülkenin
değil Akdeniz medeniyetinin
önemli değerlerine
beşiklik ediyor… Akdeniz
medeniyet tarihi Mağusa’sız
eksik kalır… Kadim bilginin,
örneğin eskiden halk arasında
çarşı meydanı olarak bilinen
ama sonradan Namık
Kemal Meydanı olan alanının
gençlere aktarılmasında
bu tür yayınların etkisi büyük
olur…
Bu kentimizdeki kiliselerin
sayısından tutun da hamamlarına
kadar ülkenin tarihi
mirasına yapacağı katkının
önemini yazmaya bile
gerek yok…
Hisarlarla çevrili olan bu
kentimizin Akdeniz havzasındaki
önemi yüksek olan limanıyla
bile geçmişi son derece
önemlidir… Bugün Mağusa’nın
Kıbrıslı Türk kimliği
bakımından önemi tartışmasızdır…
Bir dönem surlar içindeki
ticari potansiyelin ada ekonomisine
yaptığı katkı bile
doğru dürüst bilinmiyor…
Limanın içinde bulunduğu
konum yeni şartlardaki değişime
ayak uyduracak bir
reforma gidilmesi bu kentimizin
değerini sıçratacaktır…
Mağusa’nın çehresinde
başlayacak bir değişimin ülkeye
katacağı artı değer de
çok önemlidir…
Esnafın sıkıntısına
derman bulmak çok mu
zor?
Bugün Mağusa ülke içinde
yalıtılmış bir konumda…
Halbuki bir dönem Mağusa
gelen göçlerle adanın yalıtılmışlığını
yırtmış bir yerdir…
Maraş’ın potansiyeline
Mağusa esnafı eşlik etmiş ve
bu kentin değeri Maraş’la
yükselmiştir…
Ülke içinde terk edilmiş
görüntüsü veren Mağusa’nın
kurtulmasına bu tür yerel
yayınlar ciddi katkı koyabilir…
Surlar içi esnafı bir süreden
beridir siftahsız kepenk
kapatıyor…
Esnafın isyanına kulak asmamak
olmaz…
Kuzey Kıbrıs ticaretine ev
sahipliği yapan ama esnafı
sürekli sıkıntı çeken Mağusa
için kurtuluş reçetesi bulunmalı…
Bu hiç zor değildir… Derinya
Kapısı psikolojik bir
travmaya dönüyor… İşi gücü
bırakıp bu kapı projesi hızlandırılmalı…
Günümüz teknolojik
imkanlarıyla zor olmasa
gerek…
Kervan yolda düzülür anlayışı
Derinya Kapısı için
de uygulansın…
Yeni yıl Derinya’yı
açar mı?
Mağusa, Derinya Kapısı’nı
yeni yılla birlikte açmanın
müjdesini bekliyor…
Cumhurbaşkanlığı ve hükümet
bu kentin sorunlarına
dört elle sarılmalıdır… Mevzu
sadece Derinya değil…
Onu açmak kentimizi psikolojik
olarak rahatlatır ama
Mağusa adam akıllı ilgiyi
hak ediyor… Kentimizin tarihi
kişiliğine uygun bir çehreye
kavuşturulması konusunda
gereken her şey yapılmalıdır…
İsmail Arter,
Mağusa için kolları sıvadı ve
önemli projeler yapıyor…
Merkezi hükümet bu konuda
belediyeye her türlü desteği
sorgusuz sualsiz vermeli…
Bu konuda geç kalmadan
yapılması gerekenler hayat
bulmalıdır… Bu kent potansiyellerinin
çok altında
yaşıyor… Yıllardır birikmiş
kent sorunlarını hemen bir
anda çözümünü beklemiyoruz…
Ama adım atılması da
çok önemlidir… Mağusalılar,
geçmişiyle tarihi değerleriyle
ve ticari müktesebatıyla
bu ilgiyi fazlasıyla hak
ediyor… Mağusa bir cevherdir
onu fark etmemek
milli bir kayıptır…
Mehmet
Hasgüler
KonukYazar
KKTC’NİN YENİ NESİL
DUVAR BLOĞU
%100 GERİ DÖNÜŞÜMLÜ VE DÜNYADAKİ
EN HAFİF BLOK OLAN PONZ BLOCK
SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR YAŞAM
SUNMAYI HEDEFLİYOR
C M Y K
22
Şükrü şansı ayağınıza getiriyor
Kısacık boyu ve güler yüzüyle
kentin en sevilen genci
olan Şükrü Demirbaş, ev
ve işyerlerine broşür dağıtıp
piyango bileti satıyor. Gazimağusa’nın
sevilen gençlerinden
olan ve kısacık boyu
ve güler yüzüyle kendisini
herkese sevdiren Şükrü Demirbaş,
küçük yaşlarda atıldığı
iş hayatında kazandığı
parayla ailesini geçindirdi
ve üniversite hayatını tamamladı.
Gece gündüz çalışan,
sokak sokak, ev ev gezip
broşür dağıtan Şükrü Demirbaş,
geleceği parlak iş
adamları gibi her gün yeni
bir sektöre atılmaktan da
korkmuyor
AhmetİLKTAÇ
Gazimağusa’nın sevilen
gençlerinden olan ve kısacık
boyu ve güler yüzüyle kendisini
herkese sevdiren Şükrü
Demirbaş, küçük yaşlarda atıldığı
iş hayatında kazandığı
parayla ailesini geçindirdi ve
üniversite hayatını tamamladı.
Gece gündüz çalışan sokak
sokak, ev ev gezip broşür dağıtan
Şükrü Demirbaş, geleceği
parlak iş adamları gibi her
gün yeni bir sektöre atılmaktan
da korkmuyor.
Küçükken manavlık da yapan
Demirbaş, bir süre önce de
piyango biletleri satmaya başladı.
Ailesini ve kendi hayatını
tamamen kendi alın teriyle
kazanan Şükrü Demirbaş, yardımseverliği
ve iyi kalpliliği
ile tanınıyor.
Gazetemiz KIBRIS’a hayatını
anlatan Şükrü Demirbaş,
1989 yılının Mart ayının
5’inde Türkiye’nin Aydın ilinde
doğduğunu söyledi.
1999 yılının Aralık ayına
kadar kendisine babaannesi
Ayşe Demirbaş’ın baktığını
anlatan Demirbaş, Türkiye’de
yaşanan ekonomik kriz nedeniyle
babası Avni Demirbaş’ın
Zeytin Fabrikası’nın iflas etmesi
sonucu önce babasının,
3 ay sonra da ailesiyle birlikte
kendisinin Kıbrıs’a geldiklerini
bildirdi.
Kıbrıs’ta Gazimağusa’nın
Veyselliler Mahallesi’nde yaşamaya
başladıklarını ifade
eden Şükrü Demirbaş, 1999
yılının Aralık ayında Şehit
Mustafa Kurtuluş İlkokulu’na
başladığı kaydetti.
Şükrü Demirbaş, ilkokuldan
mezun olduktan sonra Canbulat
Ortaokulu’na başladığını
belirtirken, bu 1 yılın ardından
evlerini Ayluga Bölgesi’ne
taşıdıkları için Çanakkale
Ortaokulu’na geçiş
yaptığını ve 2 yıl öğrenim
gördükten sonra Çanakkale
Ortaokulu’ndan mezun olduğunu
anlattı.
Demirbaş, Çanakkale Ortaokulu’nda
öğrenim gördüğü
yıllarda elinde poşetlerle kapı
kapı gezip marul ve maydanoz
satmaya başladığını söyledi.
Namık Kemal Lisesi’ne
başlamasının ardından iş hayatına
ara vermeden devam ettiğine
değinen Demirbaş, çok
iyi olan derslerinin yanında,
okul sonrası maydanoz ve
marulun yanında kabak çiçeği
ve haşlanmış mısır satmaya
başladığını ifade etti.
Şükrü Demirbaş, derslerinin
yanında okul sonrası yaptığı
işlerin de yolunda gittiğini ve
lise yıllarında reklamcılık sektörüne
atıldığından söz etti.
Liseyi başarıyla tamamladıktan
sonra üniversiteye hazırlanmaya
başladığını anlatan
Demirbaş, gerek üniversiteye
hazırlanırken, gerekse de üniversite
yıllarında kendisine
destek olan yakınlarına gazetemiz
aracılığıyla teşekkür
etti.
Şükrü Demirbaş, iş hayatıyla
birlikte, yakınlarının verdiği
parayla, Doğu Akdeniz
Üniversitesi’nde (DAÜ) Sosyal
Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nü
başarıyla bitirdiğini
dile getirdi.
Demirbaş, 4 yıllık üniversite
hayatı boyunca sabah saat
08.00’den, akşamüstü saat
17.00’ye kadar asistanlık yaptığını,
akşamları da broşür
dağıtarak harçlığını çıkarttığını
ifade etti.
Şükrü Demirbaş, üniversite
hayatını tamamladıktan sonra
“Zazel Reklam Ajansı’nı”
kurarak reklam sektörüne atılım
yaptığını ve günümüzde
reklamcılık sektöründe afiş
dağıtma, katalog, broşür ve çeşitli
promosyon ürünleri gibi
tüm hizmetleri verdiğini anlattı.
Demirbaş son olarak da
426 numaralı bayiinin bilet satıcılığını
yaptığına değinirken,
tüm Gazimağusa’dan
Yenierenköy’e kadar ev ev
gezip müşterisinin ayağına
kadar bilet götürdüğünü söyledi.
Hayatını reklam ajansından
ve bilet satıcılığı yaparak
kazandığını belirten Şükrü
Demirbaş, kendisini tanıyan
herkesin kendisini çok sevdiğini,
kendisinin de insanları
çok sevdiğini ifade etti.
Şükrü Demirbaş İletişim:
0533 852 30 02
Kaynak Kıbrıs Gazetesi
C M Y K
C M Y K
24
SağlıklıBirBireyin
BuzdolabınasılOlmalı?
Değerli okuyucularımız…
Bu ay sizler için Diyetisyen
Eda Gilanlıoğlu’na ‘Sağlıklı
bir bireyin buz dolabı nasıl olmalı?’
diye sorduk... Cevabını
gelin hep birlikte öğrenelim!
Bir diyetisyen olarak yiyecek
içecek alışverişi yaparken
en çok nelere dikkat
edersiniz?
En çok; son kullanma tarihlerine,
her bir besinin etiketteki
içeriğine, tuz oranlarına,
katkı maddesi olup olmamasına,
yarım yağlı veya
tam yağlı olan gıdalara, ezilmemiş
küflenmemiş olmasında,
taze ve mevsiminde
olan sebze ve meyevelere
dikkat ederim. Alacağım gıdaların
insan sağlığı üzerinde
maksimum etkiyi göstermesi
için mutlaka taze ve gününde
üretilmesine özen gösterir,
böylelikle oluşabilecek gıda
zehirlenmelerine ve hastalıklara
(ishal, karın ağrsı vs) engel
koymuş olurum.
Buz dolabınızda olmazsa
olmazlarınız nelerdir?
Mevsimine göre değişir...
Ekim ayında daha çok yeşil
elma, armut, ananas, kivi, şeftali,
nektarin yemeye özen
gösteriyorum. Bu meyvelerin
hepsi de süper enerji, vitamin
ve mineral deposu ve metabolizmamızı
hızlandırmamıza
yardımcı oluyor. Bazen
de meyve suyu olarak meyveleri
sıkıp daha rahat bir şekilde
tüketmeyi çok seviyorum.
Sebzelerden en çok marul,
maydanozu tercih ediyorum.
Hem yaz aylarından kalan
vücuttaki ödemleri daha
rahat söker atar, hem de limon
suyuna bandırıp ara öğünlerimde
veya yemek yanında istediğim
şekilde tüketebiliyorum.
Et, tavuk, balık, yumurta
vs... Kas kitlelerimizin proteine
ihtiyacı var ve bu ihtiyacı
protein içeriği olan ürünlerden
sağlayabiliyorum. Bu nedenle
günlük gereksinimim kadar
tüketmeye gayret ediyorum.
Genellikle günde 2 bardak
süt tüketmeye, öğlen ve akşam
yemeklerimden yoğurt tüketmeye
özen gösteriyorum. Bu
nedenle ürerim tarihleri kontrol
edilerek taze süt ve yoğurt
alımına dikkat ediyorum.
Buz dolabınızdan seçtiğiniz
her besinde kalori hesabı
yapıyor musunuz?
İşimden dolayı nasıl besleneceğimi
ve hangi besinlerin
nasıl bir faydası olduğunu
bildiğim için herhangi bir hesap
yapmıyorum. Genellikle
bir sonraki öğünümü düşünerek
hareket ederim. Örneğin;
kendimi ara öğün yapmış olmama
rağmen halen daha aç
hissediyorsam kesinlikle marul,
maydanoz gibi yeşillikleri
limon suyuna bandırıp yiyiyorum.
Ya da bazen brokoli,
lahana, karnabahar ve brüksel
lahanasını sıcak suda haşlayıp,
üzerine yine limon sıkıp
tüketiyorum. Fark ettiğiniz
üzere bunlar hep hafif gıdalar
ve içeriğinde yüksek ne bir kalori
ne de bir gram yağ bulunmaktadır.
Yine acıkma
gibi bir durum söz konusu ise
sıvı alımımı artırmaya çalışırım.
Buz dolabınızda ‘Arasak
bulamayız!’ dediğimiz neler
var?
Alkol ve şeker… Alkole
karşı bir alışkanlığım veya
sık tüketimim bulunmamaktadır.
En fazla iki haftada bir
1 kadeh kırmızı şarap içiyorum.
Şekerli gıdaları veya
halk diliyle ‘Abur cubur’larla
pek rastlaşmıyorum. Tabii
ki hiç tüketmiyorum diyemem
ama çok nadir bir şekilde
ufak bir atıştırma söz konusu
olabilir. Şerebetli tatlılar
değil de, en fazla sütlü tatlılar
ve sütlü dondurmaları tercih
etmişimdir. Sağlık riski oluşturmaması
açısından mümkün
olduğunca konserve ve hazır
gıdalardan da aynı zamanda
uzak durmaya çalışıyorum.
Peki buz dolabınızdan
bizlere verebileceğiniz bir tarif
var mıdır ?
Var tabii! Enfes bir tadı
olan, metabolizma hızını artıran
ve inanılmaz bir enerji
deposu olan bir içecek önereceğim
sizlere!
Malzemeler;
*1 adet yeşil elma,
* 2 dilim ananas
*1 adet kivi,
*1-2 dal kereviz sapı
Yukarıdaki tüm malzemelerin,
1 su bardağı içerisine suyunu
sıkın. Daha sonra 100 ml
kadar (1 çay bardağı) suyu karıştırın.
Üzerine 2-3 adet cevizi
küçük parçalar halinde ezip 1
çay kaşığı tarçın serpiştirin.
Deneyin tadına bayılacaksınız!
Sağlık dolu günler dilerim…
Eda Gilanlıoğlu
edagilanlioglu@hotmail.com
Diyetisyen
GilanlıOğlUSağlıKlıYaşammErKEzi
%10 inDirimKUPOnU
C M Y K
C M Y K
26
MağusaKale
Lionsekibinden
anlamlıetkinlik
İSMET EZEL
Mağusa Haber Ajansı
Gazi Mağusa Kale Lions 4
Ekim Hayvanları Koruma
Günü dolayısıyla Gazimağusa
Belediyesi köpek barınağı
ve rehabilitasyon merkezinde
sevimli dostlarımızı ziyaret
etti.
Gazimağusa Belediyesi Köpek
Barınağı ve Rehabilitasyon
Merkezi evsiz köpekler
için tertemiz bir ortamda ev
sahipliği yapmakta.
Burada kalan her köpeğe
zamanı ve enerjilerini adayan
harika bir ekip
tarafından bakılmaktadır.
Tek tek temizlenmiş, yedirilmiş,
bakımlı ve aşılanmıştılar.
Burada çalışan genç arkadaşlarımıza
gereken övgüyü
ne kadar versek azdır .
Özel bey (yönetici), Sonay
ve ekibi yapmiş olduğu işlere
fedakarlıklarına çok minnettar
kaldık dediler ve bol
mama hibe ettiler.
C M Y K
C M Y K
28
Yaklaşık40yıldırterzilikyapanGazimağusa’nıntanınmışsimalarındanMustafaKahveci,
(Mannix)günümüzdeçocuklarınsanatayönlendirilmediğinisöyledi
Konfeksiyonarttıkçamesleğimizbitti
Çocukluğundan beri terzicilik
yapan, Gazimağusa’lıların
kendisine mannix lakabını
taktığı Mustafa Kahveci,
kendisinin Orta okul birinci sınıftan
sonra 13 yaşında mesleğe
yöneldiğini ve terzi olduğunu
ancak günümüzde
hiçbir ailenin çocuğunu mesleğe
yönlendirmediğini ve
artık ülkemizde sanaatkar kalmadığını
söyledi.
Dayısıaracılığıilemesleğe
başladı
Ortaokul birinci sınıfı bitirdikten
sonra 1976 yılında henüz
13 yaşında bir çocukken
sanata atılmaya karar verdiğini
söyleyen Mustafa Kahveci,
dayısı aracılığı ile bir terzinin
yanına çırak olarak girdiğini
aktardı. 1980 yılına kadar çırak
olarak çalıştığını söyleyen
Kahveci, vatani görevini yaptığını,
1982 yılında terhis olduktan
sonra 2 yıl çalışarak
usta olduğunu ve 1986 yılında,
bugün halen daha çalıştırmakta
olduğu Gazimağusa
Yenişehir bölgesindeki terzi
dükkanını açtığını anlattı.
Terzilikzorbirmeslektir
Terziliğin zor bir meslek olduğunu
belirten Kahveci, mesleğe
ilk başladığı 15-20 gün
boyunca parmak alışkanlıklarnı
öğrenmeye çalıştığını
ve kullanılmayan bez parçaları
üzerinde boşa iğne çektiğini
anlattı. Eskiden makinelerin
olmadığını söyleyen Kahveci,
bütün dikimleri elde yaptıklarını
anlattı.
Konfeksiyonlararttıkça
terzicilikbitti
Eski yıllarda mesleğini daha
zevkli bir şekilde yaptığını
anlatan Kahveci, konfeksiyon
sayısının yok denecek
kadar az olmasından dolayı
herkesin kıyafetini kendisinin
diktirdiğini, özellikle bayram
dönemlerinde gece yarılarına
kadar aldıkları işleri
bitirmek için çalıştıklarını dile
getirdi. Ancak şu anda neredeyse
her tarafın konfeksiyon
dükkanları ile dolduğunu
söyleyen Kahveci, yaptıkları
işin sadece paça kısaltma,
yırtık veya sökük dikme ile sınırlı
olduğunu aktardı.
Çocuklarsanata
yönlendirilsin
Eskiden bir çok çocuğun
İlkokuldan sonra sanata yönlendirildiğini
söyleyen Kahveci,
“şimdi ise herkes aman
çocuğum okusun derdindedir”
şeklinde konuştu. Ülkede
neredeyse sanatkar kalmadığını
ifade eden Kahveci, devletinde
sanata teşvik edici bazı
önlemleri alması gerektiğini
savundu. Yaklaşık olarak 40
yıldır yürüttüğü mesleğini çok
sevdiğini söyleyen Mustafa
Kahveci, daha uzun yıllar
mesleğini sürdürme niyetinde
olduğunu sözlerine ekledi.
Kaynak:DiyalogGazetesi
C M Y K
C M Y K
30
Mağusa’nın sinemaları ve renkli simaları…
Sinemacı Nafi Dayı
Sinemalarımız vardı. Hem
yazlık, hem kışlık sinemalardı.
Futbol maçları dışında
en büyük ortak sosyal etkinliğimiz
belki de sinemalarımızda
gerçekleşirdi. Lozan
Palas ve Canbulat sinemaları
o döneminin özelliğinden
olsa gerek, hep ’iki film birden’
gösterirdiler. Daha çok
sinemaya gittiğimiz günler
olan Cuma ve Cumartesi
günleri, arkadaşlarla
14.30’da sinemada buluşurduk.
Türk Gücü’nün Cumartesi
Mağusa’da maçı varsa
sinemaya Cuma günü okul
çıkışı, yemekten sonra giderdik.
Filimler bittiğinde
karanlık olurdu. Gündüz seansları
öğrencilerle gençlerin,
gece seansları de genellikle
ailelerindi. Yazlıklarda gündüz
seansları yoktu. Film
gösterebilmesi için karanlık
olması şarttı. Yaz geceleri de
zaten uzun olurdu. İki film
arasına dombula bile konurdu.
Pasedembo ile Buble-
Up (ya da Bel-Kola) en gözde
ikili idi.
Filimlerin duyurularını
veya ilanlarını gazeteler
falan yazmazdı. Yaseminci
Ali ve Şamişici Özdemir bu
iş için yeter ve artardı bile…
Günün sonunda filimlerin
ne olduğunu, başrol oyuncuların
kimler olduklarını
duymayan kalmazdı. Şu anda
Suriçindeki iki sinemamız
da harabe durumdadır. Ali ile
Özdemir de yaşlanmış olmasına
rağmen, hala daha
Ali yasemincilikten, Özdemir
de şamişicilikten vazgeçmiş
değildirler. Cumartesi günleri
Özdemir yaptığı şamişileri
sabah yedi civarında Liman
İşçileri Kahvesi’nin önünde
van tipi aracı ile satmaya
devam ederken, Ali de yarım
asırdan fazladır araba dahil
hiç bir şeye değişmediği bisikleti
ile yaseminlerini (arasına
da fitne mutlaka koyar)
“mis kokulu yaseminlerim
var, jusmin, jusmin” diyerek,
Mağusa’yı saran lağım kokularına
inat satmaya devam
ediyor. O günleri Ertan
İnce’den okumaya devam
edelim…
“O zaman Türkiye gazeteleri
Nejdet Dökmecioğlu’na
bazen çok geç geldiği
için, kış kıyamette Ali'nin
gece vakitlerinde bisikletiyle
gezerek ''Hürriyet, Milliyet,
akşam gazeteleri'' diye
bağırarak dolaştığını hatırlıyorum.
Hakikaten “of, puf”
demeden ekmeğini taştan çıkaran
bir adamdı. Akşamüstleri
Canbulat sinemasının
çığırtkanlığını da yapardı.
Sokağın girişinde durur,
bir ayağını bisikletten yere
uzatıp, bazen de bisikletten
inerek yürüye yürüye sinema
filimlerini başrol oyuncularıyla
duyururdu. Biz çocuklar
Ali’nin etrafını sarar:
''Ben hangi artiste benzerim?''
diye sorar, Ali de herkese
bir artisti yakıştırırdı.
Yaz aylarında arada bir yanında
dizilmiş yaseminler
de getirip satardı.
Şamişici Özdemir
de Lozan Palas sinemasının
çığırtkanlığını yapardı. Özdemir,
bisikletinin önünde
saçtan yapılmış dört köşe
büyük bir muhafaza kabı
içinde tatlılarıyla ''Şaammaliii,
baklava, göbeciiiik'' diyerek
gelir, bazen de yarım
ay şeklinde kendine özgü
nefis ballı börek satardı. Sokağın
köşesindeki elektrik
direğine yaslanır ve ''dikkat
dikkat'' diyerek başlardı: ''Bu
akşaaam Lozan Palas sinemasında
iki filim bir arada...
Birinci filim Sevimli
Haydut, başrollerde Türk sinemasının
taçsız kraliçesi
Türkan Şoray ve kralı Ayhan
Işık, ikinci filim renkli sinemaskop,
macera dolu hindiyalı
(o zaman kızılderililer
için bu terim kullanılırdı) -
kavboylu filmi...”
O an mahalledeki birayak,
kızdırmaca, kapıcıbaşı, saklambaç
v.s. oyunlarına hemen
ara verilip Özdemir’in
etrafı sarılır, herkes alacağını
alır; hele de satışlar biraz
iyi giderse, bizlere bir hayli
de maskaralıklar yaparak çocukları
güldürüp şenlendirir,
sonra da ''şaammmalii, baklava,
göbeciiiik'' diyerek diğer
sokağa yol alırdı. Biz çocuklar
da oyunumuzun başına
dönerdik... O zamanlarda
sinemalar insanların en büyük
eğlence ve sosyal etkinlik
yönünden vazgeçilmez
mekanları idi. O yıllarda yaşamımıza
damgasını vuran
sinemalara müşteri cezbetmek
için çığırtkanlar belli dönemlerde
''kadınlara meccani(bedava)''
diyerek ilgiyi
artırmaya çalışırlardı.”
Canbulat sinemasının biletçisi
Nafi dayı idi. Selam
versen bile tatlı bir küfrünü
yeme ihtimaliniz vardı. Mağusa’da
küfrünü yemeyen
kişi de yok gibiydi. Çarşının
da vazgeçilmez insanlarındandı.
Kendi özgü kıyafeti ve
sohbeti vardı. Küfürle yatan,
küfürle kalkan, herkesin öyle
bildiği ve kabullendiği biriydi
Nafi dayı. Yaşlansa
dahi bu güzel huyundan vazgeçtiğini
sanmıyorum.
Bu iki sinemamızda o dönemin
efsane sanatçılarının
konserleri de yapılırdı. Develerin
üzerinde gelişini ve
aylarca listelerin başından
düşmeyen ‘İşte Hendek, İşte
Deve’ şarkısını kim unutabilir
ki Barış Manço’nun?
İşte bu konseri Canbulat sinemasında
dinlemiştik. Yine
Beyaz Kelebekler isimli gurup
çok meşhurdu, 1970’lerin
başında. Bu gurubun konseri
de Lozan Palas’ta olmuştu…
OkanDAĞLI
dagliokan@gmail.com
Doktor
Şamişici Özdemir
Yaseminci Ali
C M Y K
Egzotik adaları, cruise gemi turları,
yurtiçi ve yurtdışı seçenekler,
dünyanın en iyi balayı otelleri...
Sizin hayal etmeniz bizim için
yeterli. En mutlu tatilinizin
planlanmasında her aşamada sizin
hayallerinizi gerçekleştirmek
hedefiyle hareket ediyor ve
balayınızın başından sonuna
kadarVIP hizmet anlayışımızla
yanınızda yer alıyoruz ve balayı
tatilinizin sorunsuz geçmesini
garanti ediyoruz .
Gülseren Yolu Cahit Sıtkı Tarancı Sok. No:23
Karakol Bölgesi - Gazimağusa / K.K.T.C.
Tel: 444 2000 info@puzzletravel.com
Rezervasyon: 444 2000
C M Y K
C M Y K