13.10.2016 Views

JETLER NEDEN AYNI RENKTE?

FILE_468c02-175d85-7f64d5-04e4e8-4c3fed-d7925f

FILE_468c02-175d85-7f64d5-04e4e8-4c3fed-d7925f

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

12<br />

13 EKİM 2016 PERŞEMBE Buluşma Noktası bulusmanoktasi@yenibirlikgazetesi.com<br />

Kültürümüzde ‘Tekbir’<br />

İletişim kurmanın ana amacı<br />

tebliğ ve irşat vazifesidir.<br />

Bununla birlikte tebliğ ve irşad ile görevli<br />

kişiler de iletişimin sırlarına vakıf<br />

olmaları beklenir. Geçenlerde<br />

Kültür ve Turizm Bakanımız Nabi<br />

Avcı beyin<br />

“Tekbir”<br />

Ümit G. CEYLAN<br />

+ ARTI<br />

BULUŞMA<br />

NOKTASI<br />

uceylan@yenibirlikgazetesi.com<br />

ile ilgili bir<br />

beyanatı<br />

uyarı niteliğindeydi.<br />

Bir açılışta<br />

yerli yersiz<br />

“Tekbir”<br />

diye bağırmanın<br />

örfümüzde yeri<br />

yoktur uyarısı tartışmalara<br />

ve polemiklere<br />

sebep oldu. Kurumsal bir<br />

açılış töreninde programın disiplinini<br />

ve ciddiyetini bozacak sloganik terimler kullanmak, hatta dini<br />

değerlere sloganik karakterler yüklemek hiç doğru olmasa gerek. Bir camiide bile<br />

cemaatten birisi kalkıp “tekbir” diye bağıramaz. Camii cemaati imama uymak<br />

zorundadır. Usul adap bunu gerektirir. Bu bir kültür haline gelmiştir.<br />

Tekbir sloganik bir karakter değildir<br />

Eğer slogan söylenecekse kurumsal iradenin emrinde söylenir. Yoksa organizasyonun<br />

ciddiyetini sabote etmek olur. Bu da bir nevi anarşi ve kaosu doğurur.<br />

Konferansta konuşmacıya saygı duyarız, çünkü “tekbir” maksadını aşan sloganik ve<br />

siyasi bir karakterle olur olmaz yerde organizasyonlarda söylemek bir anlamda gösteri<br />

yapmak ve konuşmacıların hakkına riayet etmemek demektir. Eğer bir açılış, bir<br />

konferans, bir vaazda konuşmacı ya da vaiz “tekbir” getiriyorsa, izleyiciler ve dinleyiciler<br />

ona eşlik edebilirler ki; istenen budur. Bunda bir mahsur yoktur. Konferansın<br />

ve vaazın tamamlayıcı bir unsuru olarak görülür. Radikal ve köktenci akımlar usul,<br />

adap tanımaz aynı zamanda örf ve kültürü kabul etmezler.<br />

Dünya Kız Çocukları Günü’nde İslam dünyası<br />

İslam dini kız çocuklarına özel bir anlam yüklemiştir. Onların yaratılıştan naif,<br />

narin, duygusal ve sezgileri farklı oluşlarından kaynaklanan özellikleri vardır.<br />

Cahiliye devrinde Arap kavminin kız çocuklarını<br />

bir utanç vesilesi olarak görüp diri diri<br />

toprağa gömmesi bugün de kızlarımızın istenmeden<br />

evlendirilmesi, çalıştırılması onları diri diri<br />

toprağa gömmekle eşdeğerdir. Dinimizi eksik ve<br />

hatta hiç bilmediğimizden kaynaklanan kulaktan<br />

dolma bilgi, örf, adetlere göre karar verilmesi<br />

toplumda derin acılar ve travmalar yaratmaktadır.<br />

Oysa evladın kız veya erkek oluşundan çok<br />

hayırlı evlat olması önemlidir. Soyunun devam<br />

edemeyeceğinden korkan aileler<br />

Hz. Muhammed’i örnek<br />

13 EKİM 2016 PERŞEMBE<br />

İMTİYAZ SAHİBİ<br />

AVNİ ÖZGÜREL<br />

GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />

OKAN SARIKAYA<br />

YIL: 1 SAYI: 214<br />

FORUM BASIN YAYIN TİCARET A.Ş. ADINA<br />

YAYIN DANIŞMANI<br />

PERTEV ATASAY<br />

MEDYA GENEL MÜDÜRÜ<br />

ELİF EREN ÖVDÜR<br />

Tel: 0212 212 10 00<br />

Faks: 0212 212 18 92<br />

Zeon Medya Prodüksiyon ve<br />

Reklam Hizmetleri Tic.Ltd.Şti.<br />

Prof. Nurettin Mazhar Öktem<br />

Sok. Mega Medya Center<br />

No: 6/B 34381 Şişli/İstanbul<br />

İDARİ GENEL MÜDÜR<br />

ÖZGÜR YİTER<br />

YAYIN TÜRÜ: YAYGIN SÜRELİ<br />

YÖNETİM YERİ<br />

Abbasağa Mah. Yıldız Cad.<br />

No:49/3 Tevfikpaşa Konağı<br />

34353 Beşiktaş/İstanbul<br />

TEL: 0212 258 47 02<br />

bilgi@yenibirlikgazetesi.com<br />

S.YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

HÜSEYİN YILMAZCAN<br />

HABER MÜDÜRÜ<br />

MUSTAFA YAŞAR<br />

EKONOMİ<br />

YILDIRAY GÖKKAYA<br />

DIŞ HABERLER<br />

NAĞME CANDOĞAN GÖNENÇER<br />

MAGAZİN<br />

SİNAN TOSUN<br />

SPOR<br />

HAMZA GEZMİŞ<br />

KÜLTÜR-SANAT<br />

SEMA SEZEN<br />

OTOMOTİV<br />

AHMET ÇELİK<br />

SAĞLIK<br />

ESRA KAZANCIBAŞI ÖZTEKİN<br />

TEKNOLOJİ<br />

ERSİN AKMAN<br />

BASKI:<br />

İhlas Gazetecilik A.Ş.<br />

Merkez Mah. 29 Ekim Cad.<br />

İhlas Plaza No: 11 A41 Yenibosna/İstanbul<br />

Tel: (0212) 454 30 00<br />

DAĞITIM: Turkuvaz<br />

twitter.com/gazetebirlik<br />

YENİBİRLİK, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir.<br />

Yenibirlik Gazetesi ve eklerinde yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların<br />

her türlü telif hakkı Forum Basın Yayın Ticaret A.Ş’ne aittir. İzin<br />

almadan kaynak gösterilerek dahi iktibas edilemez.<br />

almazlar mı?<br />

Hz. Peygamberin soyunun kız evladı olan<br />

Hz. Fatma annemizden devam etmesi kız erkek<br />

ayrımının ne kadar yanlış olduğunu anlamak<br />

SLOGAN SiYASi MiDiR?<br />

BIR reklam tekniği olarak biliriz sloganı. En azından<br />

sokaktaki sıradan vatandaşa sorsak böyle bir cevap<br />

çıkacağından kuşkumuz yoktur. Ancak bununda<br />

ötesinde sloganın doğrudan siyasi bir<br />

amacı olmasa bile biz seçimlerimizi belleğimizdeki<br />

siyasi kodlara göre yaparız.<br />

Sloganları yazanların hedef kitlelerin<br />

siyasi tercihlerini bilirler ve ona göre<br />

bizi yönlendirirler. Eğer çok bilinçli ve<br />

seçici değilseniz sloganın hedefi içindesiniz<br />

demektir. Fransız bilim insanı<br />

Domenach ‘Politika ve Propaganda’<br />

kitabında sloganı şöyle açıklamaktadır;<br />

Slogan doğrudan doğruya politik tutkulara,<br />

coşkunluğa ve kine seslenir.<br />

ITRi’NiN TEŞRiK TEKBiRi<br />

“A<br />

llahû ekber, Allahû ekber, lâ ilâhe ilâllâhû<br />

vallâhû ekber, Allahû ekber ve lillâhi’l<br />

hâmd.”<br />

Türkler İslam sanatlarını zirveye taşımışlar ve<br />

yeniliklerle birlikte üst bir seviyeye adlarını İslam<br />

sanatlarına yazdırmışlardır. Itri’nin Tekbiri<br />

bir nağme içinde musıki ile bestelemesi<br />

Osmanlı’da kabul görmüş ve Teşrik Tekbiri<br />

olarak müzik tarihinde yerini almıştır. Teşrik<br />

Tekbiri denmesinin nedeni de Kurban<br />

bayramlarında namazlarda söylenegelen<br />

bir adet olmasındandır. Itri’nin bestelemesiyle<br />

musikimize kazandırdığı bu eşsiz nağme<br />

“Tekbir’in gerçek ve olması gereken yerini<br />

belirlemiştir. Tekbir namazlarımızda, tesbihatlarımızda,<br />

sıkıntı ve dar anlarımızda huşu içinde<br />

içten içe bazen de meydanlarda düşmana<br />

karşı söylediğimiz ve sığındığımız zikirdir.<br />

için en büyük örnektir. Bir hadisi şerifte “İçinde<br />

kız çocuğu bulunan her eve gökten her gün 12<br />

rahmet iner ve melekler o evi gece gündüz (aralıksız)<br />

ziyaret ederler.” denilmektedir.<br />

Kur’an-ı Kerim’de mealen, “Göklerin ve yerin<br />

egemenliği Allah’a aittir. O dilediğini yaratır;<br />

dilediğine kız çocukları bahşeder, dilediğine de<br />

erkek çocukları bahşeder. Yahut erkek ve kız<br />

çocuklarını birlikte verir. Dilediğini de çocuksuz<br />

bırakır. Şüphesiz O her şeyi bilir, her şeye gücü<br />

yeter.” buyurulur. (Şura, 42/49-50)<br />

Bir başka Hadisi Şerifte<br />

“Kimin üç kızı ve üç kız kardeşi veyahut da iki<br />

kızı veya iki kız kardeşi olup da geçimlerini güzel<br />

sağlar, onlar hakkında Allah’tan korkarsa, o kişi<br />

için cennet vardır.” (Tirmizi, Bir 13)<br />

“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına<br />

gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet<br />

günü o kimseyle ben şöyle yan yana bulunacağız.”<br />

(Müslim, Bir, 149; Tirmizi Bir, 13)<br />

Yukarıdaki ayet ve hadisler bize insan olmanın<br />

faziletini hep anlatıp dururlar. Bize düşen<br />

araştırıp, okumak ve anlamaktır.<br />

PEKi YA SEN KiMSiN?<br />

Eğer dış görünüşümüz insanlığımızın ötesine geçiyorsa bir sıkıntı var demektir. Oysa hepimiz insanız.<br />

Bir tebessüm bir merhaba bizi birbirimize bağlar. Coğrafi kimliğimiz, dilimiz, dinimiz, mezhebimiz,<br />

giyim şeklimiz insan olmamıza engel değil. Asıl engel olan ön yargılardır. Ben senim sen de bensin.<br />

Yok hiçbirimizin birbirimizden farkı.<br />

http://gazetebirlik.com/video/tum-renklerimizle-bir-butunun-parcasiyiz-peki-ya-sen-kimsin<br />

MANEVİ HAYATIMIZ<br />

Cemâlnur<br />

Sargut<br />

Kur’an<br />

ve İlim<br />

Yasin suresinde “Hikmet<br />

dolu Kur’an hakkı<br />

için” buyurur Allahu<br />

Azimüşşan. Hakîm, hikmetli,<br />

hikmet söyleyen, hikmet<br />

sahibi anlamlarına gelir. Allah;<br />

anlamayı öğretendir. Cenab-ı<br />

Peygamber hüküm ve hikmeti<br />

öğretendir. Peygamberimiz<br />

halkın idrak yollarını<br />

bildiğinden; kendine mahsus<br />

bir nur ile Kur’an öğrenmeye<br />

sevk eder. “Hikmet” ten<br />

maksat; hakikattir. Kur’an,<br />

Allah’ın zâtının tecellîsi<br />

yani özüdür. Bu da ilimdeki<br />

hikmettir. Vehim ve hayal,<br />

gözle görülenler üzerine<br />

tefekkürdür. “Hikmet”;<br />

gönül gözüyle şahadet edilen<br />

imandır.<br />

Güzel bir anlayış, sağlıklı<br />

bir tefekkür, bütün hâl ve<br />

hareketlerinde bilinçli olarak<br />

samimi bir şekilde Allah’a<br />

yönelmek, insanda hikmeti<br />

doğurur.<br />

Kur’an’ın hakikatinin<br />

inmediği dört grup vardır.<br />

Ahmed er-Rıfaî Hazretleri,<br />

Kur’an’ın hakikatinin<br />

inmediği, yani Kur’an’ı idrak<br />

edemeyen dört grubun<br />

olduğunu söyler;<br />

1- Dünyaya meyledip, yarın<br />

endişesi taşıyanlar<br />

2- Devlet adamlarından<br />

menfaati olanlar<br />

3- Dünya ehlini beğenip,<br />

onlara gıpta<br />

edenler<br />

4- Allah<br />

sevgililerine haset<br />

edenler<br />

Allah, kendi<br />

hakikatini<br />

bildirmek için<br />

farklılıklarından,<br />

yani isim ve<br />

sıfatlarından<br />

ortaya çıkarak,<br />

aşikâr olarak<br />

gözükmüştür. Ama<br />

Allah’ın kendi zâtı<br />

sadece tekliktir.<br />

Bunun için; Bir<br />

ve tek: Allah’tır.<br />

Çokluğun birliği ise<br />

yaratılmışlardır ve<br />

o da Peygamberin<br />

hakikatidir.<br />

Hz. Mevlana’ya<br />

göre “Kur’an”;<br />

Zaten Allah’ın<br />

zâtının ilmi olduğu<br />

için, en iyi tefsiri<br />

gene Kur’an’ın<br />

kendisidir ve ona<br />

âşık olan gerçek<br />

Müslümanlardır.<br />

Ve diyor<br />

ki Mevlana:<br />

“Kur’an’ın mânâsını, sen gene<br />

Kur’an’dan sor veya ona âşık<br />

olanlardan sual eyle”.<br />

Kur’an; birliğin anlatımıdır,<br />

farklılıklardan birliğe gidişin<br />

nasıl olması gerektiğini bize<br />

öğretir. Onun için Kur’an;<br />

“Birlik ve beraberlik”<br />

demektir. Diğer kitapların<br />

hepsi “Furkan”dır; ayrılıkları,<br />

iyiyi kötüden ayırmayı ve<br />

şeriatı öğretir. Kur’an, içinde<br />

hem şeriatı öğretir, hem<br />

şeriattan birliğe gitme yollarını<br />

araştırır.<br />

Kur’an’ın en büyük<br />

özelliği, diğer kitaplardan<br />

farkı: günümüzün ve sonsuza<br />

kadar olan bütün maddî ilmin,<br />

Kur’an içinde hikmet hâlinde<br />

gizlenmiş oluşudur.<br />

Bunun için bütün bilim<br />

adamları, Kur’an’daki<br />

hakikatleri keşfettikçe ilim<br />

ortaya çıkmaktadır.<br />

Günümüzde Kur’an’ı<br />

Kerimi anlayabilmenin en iyi<br />

anlamanın yolu; Peygamberin<br />

hayatını çok iyi anlamaktır.<br />

Bu da Peygamberin hayatı<br />

“Ahlâk-ı Muhammedî”<br />

dir. “Ahlâk”ın üzerinde çok<br />

durmak lazım, çünkü biz<br />

devletlerin değişen ahlâk<br />

anlayışını değil; İslam’ın<br />

değişmeyen ahlâk anlayışını<br />

öğrenmek ve yaşamakla<br />

yükümlüyüz. Hakiki<br />

Müslümanlık bu demektir.<br />

Peygamberin ahlâkı bize<br />

yol gösterir. Bugün en büyük<br />

problem; ahde vefasızlıktır,<br />

sözünde durmamak, insanları<br />

küçük görmek, kibir, kin,<br />

nefret, kendine kötülük<br />

edene kötülük etmek gibi<br />

husumetler; Peygamberin<br />

hayatından uzaklaşmanın<br />

getirdiği neticelerdir.<br />

Dolayısıyla herkes<br />

birbirinin, o bütünün,<br />

parçalarından ibarettir.<br />

Dünya, bir karagöz perdesine<br />

benzer; önünde birçok insan<br />

görürsün, bazısına kızarsın,<br />

bazısını seversin. Kızman<br />

gerekene kızman, kişiye değil<br />

de yaptığı olayın çirkinliğine<br />

kızmandır. Bu da “Furkan”<br />

dır ve doğrudur. Fakat kişiye<br />

kızmaya başlamak, Kur’an’dan<br />

uzaklaşmaktır. Çünkü karagöz<br />

oyunu bittiğinde, arkadan<br />

sadece tek varlık çıkar; o da<br />

“Allah” tır, başkası yoktur.<br />

Şeriatın bize vermek<br />

istediği hakikatler üzerinde<br />

aynı anda durulursa, o zaman<br />

kalıplaşmış bir şekilden<br />

uzaklaşıp, her<br />

neyi ne için<br />

yaptığımızı<br />

bilerek yaparız<br />

–ki bu da insanı<br />

zevke, aşka<br />

ve insanlığı<br />

hoşgörmeye<br />

götürür. Hâlbuki<br />

sadece şekilde<br />

kalırsak, daima<br />

etrafımızı<br />

tecessüs ederiz.<br />

Hâlbuki biz<br />

bu dünyaya<br />

başkasının<br />

kusurunu<br />

değil, kendi<br />

kusurlarımızı<br />

düzeltmek için<br />

geldik. “Başkası”<br />

yoktur, kendi<br />

aksimizin<br />

dışarıdaki<br />

görünümleri<br />

vardır. Biz kimde<br />

bir hata ve kusur<br />

görüyorsak, o<br />

bizdedir zaten.<br />

Bu yüzden de<br />

Kur’an’ı, birliği<br />

ve beraberliği<br />

sağlamak üzere<br />

okumalı ve Kur’an’daki<br />

ilimden yararlanmalı. Yoksa<br />

oradaki her mânânın sadece<br />

şeklini alırsak, o şekil bizi<br />

hiçbir şeye götürmez. Mesela<br />

“Yeşil yakar” ayetinin sadece<br />

“Yeşil yakar” ını alırsak,<br />

hiçbir şey ifade etmeyebilir.<br />

Ama “Yeşil” in hakikatindeki<br />

yakanın oksijen olduğunu,<br />

yani klorofil olduğunu,<br />

klorofilden de oksijenin<br />

çıktığını görürsek Kur’an’daki<br />

ilmi anlarız. Tabii ki biz bunu,<br />

ancak ilim keşfettikten sonra<br />

idrak edebiliyoruz. Mesela bu<br />

ayetteki “Yeşil”; in bir manası<br />

da “Hızır” demektir. Hızır;<br />

“Kâmil insan” demektir. Kâmil<br />

insan “Kişi üzerinde etkin<br />

veya mucize yaratan insan<br />

değil; Allah aşkıyla kişinin<br />

kendi içindeki güzellikleri,<br />

Allah aşkını ortaya<br />

çıkartarak” kuldaki nefretleri,<br />

kinleri, kötülükleri yakar.<br />

Demek ki ayetlerin<br />

hakikatine inmek lazım, yoksa<br />

Mevlana’nın dediği gibi;<br />

Kur’an’ı dıştan okursak sadece<br />

Kur’an’ın enerjisini hissederiz.<br />

Bu cevizleri saymaya benzer,<br />

asıl içini yemek lazım.<br />

Kur’an; birliğin<br />

anlatımıdır,<br />

farklılıklardan<br />

birliğe gidişin<br />

nasıl olması<br />

gerektiğini bize<br />

öğretir. Onun<br />

için Kur’an;<br />

“Birlik ve beraberlik”<br />

demektir.<br />

Diğer<br />

kitapların hepsi<br />

“Furkan”dır;<br />

ayrılıkları, iyiyi<br />

kötüden ayırmayı<br />

ve şeriatı<br />

öğretir. Kur’an,<br />

içinde hem şeriatı<br />

öğretir, hem<br />

şeriattan birliğe<br />

gitme yollarını<br />

araştırır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!