28.11.2016 Views

kusva aralık sayı

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

SİBEL AK<br />

talebeleridir. Bu incelikleri kendi hayatında da<br />

arzu etmez mi? Suyunu saklamak için koyduğu<br />

çamur ibriği, sofra olarak kurduğu bakır siniyi,<br />

ahşap kaşığının sapını ya da kapısının tokmağını<br />

süslemez mi? Estetik zevkin cazibesine kapılan<br />

insan bu beğenisini yaşamına da yansıtır. İnsan<br />

emeği ve alın terinin değdiği eşyaya kendi<br />

özünden de bir kıymet geçer. Bu nedenle bunları<br />

hazine bilinip evladına miras bırakmış olan<br />

nesle minnettarız.<br />

TOPLUMLAR KÜLTÜREL SEVIYELERINI<br />

ÜRETTIKLERIYLE ORTAYA KOYMAKTADIR. Bu<br />

sanat eserleri geleceğe bırakılan izlerdir. Tarih<br />

boyunca insanoğlu varlığının değerlerini nesillere<br />

aktarmanın en etkili ve kalıcı yollu olarak<br />

sanatı seçmiştir. Medeniyet inşa eden toplumların<br />

kalıcı olabilmesi için kendi kültürüne ait<br />

eserleri olması gereklidir. Bütün uygarlıklarda<br />

devlet idarecileri sanatkârı himaye ederek<br />

sanatın gelişimini desteklemişlerdir. Osmanlı<br />

padişahları sarayda nakkaşhaneler kurdurmuş,<br />

bu sayede yeni talebelerin yetişmesine vesile<br />

olmuştur. “Ağaç yaşken eğilir” misali çocuk<br />

denecek yaşlarda sanata başlanmasına önem<br />

verilmiştir. Talebeler kısa bir müddet sonra ustalık<br />

mertebesine ulaşmaktadır. Bu sanatkârların<br />

geliştirdikleri üslupla, saray, köşk, ibadethane,<br />

han, hamam, köprü, çeşme gibi çeşitli mekânların<br />

tezyîn edilmesine önem verilmiştir. Bu<br />

mimarî alanlara yapılan tezyînatlar sayesinde<br />

sanat, belli bir zümreye ait olmaktan çıkıp topluma<br />

mâl olmuştur.<br />

GÜNÜMÜZDE MÜZE GIBI ÖZEL MUHAFA-<br />

ZALI YERLERDE GÖRDÜĞÜMÜZ ÜRÜNLERIN<br />

GEÇMIŞTE ELDEN ELE DOLAŞAN GÜNLÜK<br />

EŞYALAR OLDUĞU UNUTULMAMALIDIR.<br />

Oysa bugün hızla akan hayatın içerisinde<br />

çağdaş yaşam tarzına ayak uydurmaya çalışan<br />

insan, bu değerleri anlayabilecek vakit bulamamaktadır.<br />

Medeniyetlerin asimilasyonu altında<br />

kalan toplumlar kendi öz değerleri olan kültürlerini<br />

yitirmektedir. Duygu ve inançta yaşanan<br />

yozlaşmanın tesiri sanata da yansımakta, bu<br />

nedenle bir eğlence aracı olarak görülmektedir.<br />

Her şeyden çok çabuk sıkılma, hızlı tüketim,<br />

ekonomik kaygı gibi nedenlerle sanayi tipi “sanat”<br />

ürünleri ortaya çıkmaktadır. İnsan ruhuna<br />

tenasüp etmeyen bu eserlerin beğeni etkisi de<br />

bir o kadar kısa ve geçici olmaktadır.<br />

Ne hak buyruğun tutarsın,<br />

Ne kul sözün işitirsin.<br />

Hiç bilmezsin mana nedir?<br />

Ne dilde çağırmak gerek?<br />

YUNUS EMRE’NIN BU DIZELERI ANLATMAK<br />

ISTEDIKLERIMIZIN ÖZETI GIBIDIR. Ecdat sanatı<br />

“tefekkür” olarak görmüş, düşünce ve inancının<br />

“lisanıhâli” gibi eserler üretmiştir. Yapılanların<br />

her biri görsel olarak mükemmel <strong>sayı</strong>lmasa<br />

da yüklenen mana ile ruha hitap etmektedir.<br />

Günümüzde hat, tezhip gibi kadim sanatlarda<br />

kaligrafi ve işçilik bakımından kusursuzu yakalama<br />

gayreti yaşanırken, mana ve insanın sanata<br />

kattığı letafet ihmal edilebilmektedir. Bilinmelidir<br />

ki sanat insan ruhunu terbiye etmenin kılavuzudur.<br />

Bu eğitimi başaran sanatkâr maneviyatının<br />

güzelliğini sanat ve yaşantısına aksettirir.<br />

GEÇMIŞTE SANAT, KITAP, ÇINI PANO VE<br />

MEKÂN GIBI ALANLARI SÜSLERKEN GÜNÜ-<br />

MÜZDE SANATSAL BIR OBJE GIBI DEĞER-<br />

LENDIRIP EVLERIMIZDE ÖZEL YERLERDE<br />

SERGILENMEKTEDIR. Her çağda sanatın kendine<br />

özgü mantığı ve tavrı vardır. “Sanatın varlık<br />

sebebi, aynı kalmaz” söylemini kabul etmek<br />

gerekir. Geçmişin mirası olan sanatlar bugünün<br />

anlayışıyla icra edilmektedir. Sanatkâr kendi<br />

üslubunu oluştururken sanatı da zenginleştirir.<br />

Bugün klâsik olarak adlandırılan XVI. yüzyıl tezyinî<br />

sanatının o zaman için modern bir anlayışıyla<br />

uygulandığı görülmektedir. Bu yenilikçi<br />

tavır sayesinde Şah Kulu, Kara Memi gibi isimler<br />

kendi üsluplarını getirmişlerdir. Günümüzde<br />

farklı sanat ekollerinin ortaya çıkabilmesi öncelikle<br />

tüm dönemlerdeki üslupların doğru analiz<br />

edilip, değerlendirilmesiyle mümkündür. Bu<br />

sanatlardaki mana gözetilip, bilgi birikimi ve<br />

yenilikçi yorumlarla yaşadığımız çağın etkisini<br />

eserlerimizde hissettirebiliriz. Muhakeme, zevk,<br />

eleştiri gibi kabiliyetler öğrenim ve yeni tecrübeler<br />

yoluyla geliştirilmelidir. Her yeni kuşağın<br />

bir öncekini aşma gayreti sanatın tekâmülünü<br />

sağlayacaktır.<br />

<strong>kusva</strong>.org<br />

56

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!