Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
DOSYA<br />
ALLAH’IN KİTABINA KARŞI<br />
SAMİMİYET<br />
Erdem AKKOÇ<br />
Allah Rasûlü, “Din samimiyettir.” buyurdu.“Kime<br />
Yâ Rasûlallah?” diye sorduk.<br />
O da “Allah’a, Kitabına, Peygamberine,<br />
Müslümanların yöneticilerine ve bütün<br />
Müslümanlara.” diye cevap verdi. - Müslim, İmân, 95<br />
İnsanın içinde olduğu her türlü ilişkide samimi ve<br />
doğal olanın daha doğru olduğunu düşünürüz.<br />
Samimiyet ve doğallık her durumda hem ilişkilerimizin<br />
uzun soluklu olmasını hem de tarafların birbirlerinden<br />
pozitif anlamda faydalanmalarını sağlar. Rasulullah’ın<br />
el-Kitab’a karşı samimi olunmasının dinin bir parçası<br />
olduğunu ifade etmesini de bu çerçeveden<br />
değerlendirmek hadisi anlamamızı kolaylaştıracaktır.<br />
Bir Müslümanın Kitab’a samimiyeti kişinin Kitap’la<br />
olan ilişkisinin şekliyle alakalıdır. Kur’an’ın indiriliş<br />
amacı dikkate alındığında kişinin Kitap’la ilişkisinin<br />
nasıl olması gerektiği de aslında ortaya çıkıyor. Ebu<br />
Abdurrahman es-Sulemî’nin dediğine göre Ashab,<br />
Kur’ân-ı Kerim’den on âyet-i kerime öğrendiler mi,<br />
o on âyetin helalini, haramını, emir ve nehiylerini<br />
öğrenmedikçe bir sonraki on âyeti öğrenmeye<br />
geçmezlermiş. İnsanları hidayete erdirmek, doğru<br />
yolu ve hak ile batılı ayırt eden hükümleri açıklamak,<br />
Allah’ın rızasını arayan insanları dosdoğru yola<br />
iletmek ve muttakilere yol göstermek üzere Allah<br />
tarafından indirildiğinde şüphe olmayan bir kitabın<br />
da ancak Ebu Abdurrahman’ın dediği tarzda<br />
okunması gerekmektedir. Ashabın bahsi geçen bu<br />
hassas yaklaşımı Kur’an’ın ne olduğunun farkında<br />
olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu farkındalık<br />
Ashabın Kitab’a karşı samimiyetlerinin de temelini<br />
oluşturmuş ve cahili bir toplumdan Rasulullah’ın<br />
insanların en hayırlıları olarak tanımladığı bir örnek<br />
nesle dönüşmelerini sağlamıştır.<br />
Yüzyıllardan beri İslam toplumlarının belki de en<br />
temel sorunu Kur’an’a yaklaşımlarıdır. Çok uzun<br />
zamanlardan beri Kur’an, çok okunan ama nedense<br />
ne dediği çok da önemsenmeyen bir kitap hâline<br />
gelmiştir. Tam da bu nedenle Kur’an’ın Ashab<br />
döneminde gördüğü işlev maalesef genel itibariyle<br />
kaybolmuştur. Abdullah b. Ömer’in Bakara Sûresi’ni<br />
sekiz yılda öğrendiği bir zamandan; günübirlik<br />
hatimlerin okunduğu, birçok gün ve gece için hatta<br />
çok özel durumlar için bile rezerve edilmiş sure ve<br />
ayetlerin olduğu ve hafızlık eğitimlerinin neredeyse<br />
aylarla ifade edildiği bir döneme evrilmiş durumdayız.<br />
Kur’an okurken sahip olduğumuz geleneksel “kutsal”<br />
algısı maalesef ki Kur’an’ın kendisi için tanımladığı<br />
asıl fonksiyonunu ortaya koyması, yani insanları<br />
karanlıklardan aydınlığa çıkarması için yeterli değildir.<br />
Kur’an okumanın kendi başına bir ibadet olduğunu<br />
göz ardı etmeksizin şunu ifade edelim ki Kur’an’ın<br />
temel amacı bireyin ve toplumun Allah’ın muradı<br />
çerçevesinde dönüşmesidir. Bu nedenle Kur’an’a<br />
karşı samimiyet; mutlak suretle Kur’an’ın, indiriliş<br />
misyonuna uygun olarak okunması ve elbette ki<br />
hayattaki temel rehber olarak kabul edilmesidir.<br />
Kur’an hiç şüphesiz Ebu Abdurrahman es-<br />
Sulemî’nin okuduğu kitabın aynısıdır ve yine o günkü<br />
toplumu dönüştürme potansiyelinden hiçbir şey<br />
kaybetmemiştir, yeter ki okuyan Ebu Abdurrahman<br />
gibi okuyabilsin.<br />
“Ya açar bakarız Nazm-ı Celil’in yaprağına,<br />
Ya da üfler geçeriz bir ölünün toprağına.<br />
İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin,<br />
Ne mezarda okunmak, ne de fal bakmak için.”<br />
Mehmet Akif ERSOY<br />
6