12.02.2018 Views

Norman Davies - Avrupa Tarihi

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

"Postmodernizm", sort yıllarda, "tarihçilerin geçmiş üzerinde çalışmaları" konusundaki<br />

araştırmalara öncelik verenlerin tümü için bir eğlence haline gelmiştir.<br />

Bu tutum, iki Fransız "guru"su, Foucault ve Derrida'nın etkisiyle oluşan<br />

hem tarihsel bilginin kabul edilmiş kurallarına, düzenine hem de<br />

geleneksel metodolojinin ilkelerine saldıran bir modadır. Posımodernist yaklaşım<br />

bir yandan edebiyat alanındaki yapısalcılık karşıtlarının, edebi metnin<br />

"anlamını" bozmaya çalışmalarında olduğu gibi, belgesel kaynak malzemelerinin<br />

değerini yok etmeye çalışmakta; bir yandan da enformasyonun her parçasının<br />

arkasında gizlenip pusuya yattığı düşünülen "olayların tiranlıgı" ve "otoriter<br />

ideolojiler"! ihbar etmektedirler. Daha ileri giderek, geçmiş gerçekle ilgili<br />

bütün açıklamaların "zorla yapıldığını" kabul etmektedirler. Ve bu "zorla yapma"<br />

iddiasını tezgahlayanlara, "insan değerlerine saldırı" üzerinde duran bülün<br />

tarihçiler dahildir. Karşıtlarının gözündeyse bu mantık, tarihi "tarihçinin<br />

zevkine" indirgemiş; kendi gündemleri içinde politize olmuş radikallerin aracı<br />

haline getirmiştir. Tanımlanmış verilere tepeden bakarak bir şeyler bilmenin,<br />

hiçbir şey bilmemekten daha tehlikeli olduğunu ima etmektedir. 2 "*<br />

Bütün bunların dışında, postmodernizm fenomeni, çözdüğünden daha<br />

fazla sorun yaratmıştır. Aşırı yandaşları, olsa olsa fıkra anlatmak yerine mizah<br />

analizleri üzerine bilimsel kitaplar yazan ciddi görünümlü akademisyenlere<br />

benzetilebilirler. Geleneksel liberal tarihyazıcılıgını "modernist" olarak tanımlamanın<br />

yerinde olup olmadığı merak edilebilir. Bütünün ve parçanın saygınlığıyla<br />

alay etmek her zaman çok güzeldir; ama bu, sonuçta sadece Derrida'nın<br />

küçük düşmesine yol açmaktadır. Sorun, sadece yapı-karşıtlarının, kendi teknikleriyle<br />

yıkılması öncesindeki bir zaman sorunudur. "Tanrının Ölümü"nden<br />

ve "İnsanın Ölümü"nden kurtulduk. "<strong>Tarihi</strong>n Ölümü"nden... ve postmodernizmin<br />

ölümünden de kuşkusuz kurtulacağız," 25<br />

Yine büyütme sorununa dönersek... <strong>Tarihi</strong>n uzun dönemler boyunca gelişimini<br />

kayda geçiren bir metin, belli bir aşama veya belli bir anla ilgili bütün<br />

özellikleri koordine eden panoramadan farklı olarak düzenlenmiş olmalıdır.<br />

Birincisi, yani kronolojik yaklaşım, oluştukları ilk anda atıpik oldukları halde<br />

sonradan önem kazanacak yenilikçi olay ve hareketler üzerinde durmalıdır.<br />

İkincisi olan senkronik yaklaşım ise, yenilikçi ile geleneksel olanı ve bunların<br />

etkileşimlerini birleştirmelidir. Burada ilk risk anakronizm (tarih hatası) ise,<br />

ikincisi de hareketsizliktir.<br />

Modern <strong>Avrupa</strong>'nın başlangıcı, bu sorunlar için bir laboratuvar işlevi görmüştür.<br />

Hümanizmin, Protestanlığın, kapitalizmin, bilimin, ulus-devletin kökeninin<br />

keşfedilmesi işi bir kez tarihçilerin eline geçince; <strong>Avrupa</strong>, ortaçağ pagan<br />

dünyası unsurlarının nasıl ayakta kaTıp geliştiklerini kesin bir doğrulukla<br />

kanıtlayan uzmanların dikkatini de çekmiştir. Zeki tarihçinin, bir yolunu bulup<br />

bu ikisi arasında bir denge kurması gerekir. Örneğin, 16. yüzyılı tanımlarken<br />

yalnızca cadılar, simyacılar, periler hakkında yazmak kadar; yalnızca Luther,<br />

Copernicus veya İngiliz Parlamentosunun doğuşu hakkında yazmak da<br />

yanlış yönlendirmedir. Kapsayıcı tarih, uzmanların görüşünü dikkate almalı,<br />

ama aynı şekilde, onların giderek azalan ilgilerinin üzerine çıkabilmek için de<br />

bir yol bulmalıdır.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!