MEDYATABLET 2018 NİSAN
TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL MEDYA DERGİ MEDYATABLET'İN NİSAN SAYISI ÇIKTI!
TÜRKİYE'NİN İLK VE TEK DİJİTAL MEDYA DERGİ MEDYATABLET'İN NİSAN SAYISI ÇIKTI!
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
TÜRKİYE’NİN İLK VE TEK DİJİTAL MEDYA DERGİSİ<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
TÜRKİYE’NİN MEDYA İMPARATORU<br />
AYDIN DOĞAN<br />
MEDYADAN ÇEKiLDi<br />
MEDYADAN ÇEKiLDi<br />
İŞİMİZ GÜCÜMÜZ MEDYA<br />
KONUYLA İLGİLİTÜM DETAYLAR <strong>MEDYATABLET</strong>’TE!
500 TL
yalnızca kahve…<br />
*Türkiye’ye özel 25.000 Amerikan Dolarından başlayan bayilik fırsatını kaçırmayın!<br />
Ön başvuru adresi; madameamelieTR@gmail.com
İÇİNDEKİLER<br />
AYIN DiZiSi<br />
8. GÜN<br />
29 I<br />
I 12<br />
PORTRE<br />
ALFRED HITCHCOCK<br />
AYIN OYUNCUSU<br />
MUSA UZUNLAR<br />
26 I<br />
I 15<br />
AYIN YAZARI<br />
SAFFET EMRE TONGUÇ<br />
DOSYA<br />
DOĞAN MEDYA’NIN SATIŞI<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
17 I<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
BAŞLARKEN<br />
YIL: 4 - Nisan <strong>2018</strong><br />
SAHİBİ<br />
Hatice Kılıç<br />
GENEL YAYIN YÖNETMENİ<br />
Osman Kılıç<br />
YAZARLAR<br />
Osman Kılıç<br />
İLETİŞİM<br />
iletisim@medyatablet.com<br />
REKLAM İLETİŞİM<br />
hkdijital@gmail.com<br />
SÖYLEŞİ sayfasına çektiği<br />
fotoğraflardan dolayı Nesrullah<br />
Hasdemir’e teşekkür ederiz.<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>’te<br />
yayınlanan haberler kaynak<br />
gösterilmeden kullanılamaz.<br />
Yazıların ve görüşlerin<br />
sorumluluğu yazarlara aittir.<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>’le ilgili her<br />
türlü hukuki ve yasal<br />
sorumluluk Genel Yayın<br />
Yönetmenine aittir.<br />
DOĞAN MEDYA’NIN<br />
SATIŞIYLA İLGİLİ TÜM<br />
DETAYLAR DERGİMİZDE<br />
Türkiye’nin en köklü medya gruplarından Doğan<br />
Medya’nın satışıyla ilgili tüm detaylar <strong>MEDYATABLET</strong>’te<br />
yer alıyor. Hiçbir yerde okumadığınız bilgiler ve fazlası;<br />
genel yayın yönetmenimiz Osman Kılıç’ın hazırladığı<br />
Dosya sayfasında yer alıyor. Doğan Medya’nın satışıyla<br />
birlikte değişecek sosyolojik durum ve Hürriyet<br />
gazetesinin kuruluş öyküsü de Osman Kılıç’ın<br />
yazılarında mevcut bulunuyor.<br />
Dergimizin klasik sayfaları da her zamankinden çok<br />
farklı. Portre sayfasında ölüm yıldönümünden dolayı<br />
sinema dünyasından bir isim olan usta yönetmen<br />
Alfred Hitchcock’un hayat hikayesi yer alıyor.<br />
Ayın Dizisi ise ATV ekranlarının yeni dizisi 8. Gün oldu.<br />
Dizinin başrol oyuncularından usta isim Musa Uzunlar<br />
da Ayın Oyuncusu sayfamızda yer alıyor. Ayın Yazarı ise<br />
Saffet Emre Tonguç oldu. Her iki isimin de hayat<br />
hikayesini keyifle okuyacaksınız.<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>’te<br />
yazılarınızın yayınlanmasını,<br />
şirketinizin tanıtımının<br />
yapılmasını, basın<br />
bültenlerinizin haber olarak<br />
yer almasını ve haber<br />
ihbarında bulunmak<br />
istiyorsanız yukarıda yer<br />
alan iletişim adresinden<br />
irtibata geçebilirsiniz.<br />
<strong>MEDYATABLET</strong> Basın Meslek<br />
İlkelerine uymayı taahhüt<br />
eder.<br />
Bizi sosyal medyadan<br />
@medyatablet kullanıcı adıyla<br />
takip edebilirsiniz.<br />
medyatablet.com<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
Ti-<br />
RAJ<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>’in Mart sayısı 14.121 kişi<br />
tarafından indirildi ve 472 kişi tarafından da<br />
link üzerinden okundu. <strong>MEDYATABLET</strong><br />
bu ay toplam 14.593 kişi tarafından okundu.<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
MEVLANA, HALİT ERGENÇ VE ŞEMS,<br />
NECATİ ŞAŞMAZ OLACAK<br />
FOX TV’nin yüksek bir bütçeyle uluslararası çapta<br />
yayınlanacak olan Mevlana’nın hayatının anlatılacağı diziyle<br />
ilgili detaylar ortaya çıktı. Şems karakterini Kurtlar Vadisi<br />
dizisiyle akıllara kazınan Necati Şaşmaz’ın canlandıracağı<br />
öğrenildi. Ayrıca dizinin senaryosunun da yine Şaşmaz<br />
tarafından kaleme alınacağı öğrenildi. Dizide<br />
Mevlana karakterini de bu sezon ekrana veda edecek<br />
olan Vatanım Sensin dizisinin oyuncularından<br />
usta oyuncu Halit Ergenç olacağı düşünülüyor.<br />
DOĞAN YAYIN HOLDİNG SATILDI<br />
Aydın Doğan’ın Onursal Başkanı olduğu Doğan Holding<br />
bünyesindeki Doğan Yayın Holding, Demirören<br />
Grubuna satıldı. Yaklaşık bir aydır Demirören<br />
Grubunun sahibi Erdoğan Demirören’le görüşme<br />
içerisinde olan Aydın Doğan 21 Mart Çarşamba günü<br />
satışı kurmayları ve grubun üst düzey isimlerine de<br />
duyurdu. Bünyesinde; Kanal D, CNN Türk, Teve2,<br />
Hürriyet gazetesi, Posta gazetesi, Fanatik gazetesi,<br />
D-Smart, Yay-Sat dağıtım şirketi, Doğan Burda<br />
Dergi Grubu, Doğan grubu matbaaları, işyer-<br />
leri ve taşınmazlarını bulunduran grup<br />
Demirören Grubu’na 890 Demirören Milyon Dolara Grubu’na satıldı. 890 Doğan, Milyon Demirören’e Dolara satıldı. daha Doğan, önce<br />
de 2011 yılının Mayıs ayında Demirören’e Milliyet ve daha Vatan önce gazetelerini de 2011 satmıştı. yılının Mayıs Dergi ayında olarak<br />
satışın her iki taraf adına hayırlı Milliyet olmasını ve Vatan diliyoruz. gazetelerini satmıştı. Dergi olarak<br />
satışın her iki taraf adına hayırlı olmasını diliyoruz.<br />
İLK AYRILAN MELİS ALPHAN OLDU<br />
Hürriyet gazetesinin Demirören Grubu’na satılmasıyla<br />
birlikte gazeteden ilk ayrılan isim yazar Melis Alphan<br />
oldu. Alphan daha önce Demirören Grubuyla ilgili sosyal<br />
medya hesaplarından çeşitli eleştirilerde de<br />
bulunmuştu. Alphan gazeteden ayrılışını Twitter<br />
hesabından şöyle duyurdu; "Bugün Hürriyet’le yollarımı<br />
ayırdım. Bu uzun, heyecanlı ve güzel yolculukta beraber<br />
yürüdüğüm tüm arkadaşlarıma sonsuz teşekkürler"<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
“CİNSEL TACİZE UĞRADIM”<br />
1 Nisan’da yayınlanan Şule İle Vitrindekiler<br />
programının konuğu televizyon habercisi Ceren<br />
Akdağ oldu. Kanal D’de yayınlanan programda<br />
Aktağ şunları söyledi; “Televizyon dünyasında<br />
tacize uğramadım diyemiyorum. Ben cinsel tacize<br />
uğradım. Bir dönem bununla ilgili tedavi de<br />
gördüm. Bir süre kendine anlatamıyorsun bu<br />
durumu. Acaba böyle bir şeyi ben mi yarattım<br />
diyorsun. Yakın arkadaşlarınla bile paylaşamıyorsun<br />
çünkü kendini suçlu hissediyorsun. Son 5 yıl<br />
içerisinde gerçekleşti diyebilirim.”<br />
HAKAN PEKER STÜDYOYU TERK ETTİ<br />
TRT Müzik’te yayınlanan Engelsiz Sahne isimli programa<br />
konuk olan Hakan Peker canlı yayında stüdyoyu terk etti.<br />
Peker’in stüdyoyu terk etme gerekçesi ise şarkı söylediği<br />
sırada kameranın onu çekmemiş olması oldu. Sahneden<br />
inmeden önce ise şunları söyledi; "Seyirciyi çekeceğine<br />
beni çekmen lazım reji. Anladın mı? Yanlış yeri çekiyorsun."<br />
Konunun sosyal medyada büyük tepki toplaması üzerine<br />
Peker, Instagram hesabı üzerinden programla ilgili videoyu<br />
paylaşıp şu sözleri ekledi; "Süper bir geceydi. Eyüp Sultan<br />
Aylar kardeşim de çok duygulu söyledi çok güzeldi"<br />
HASAN CELAL GÜZEL, VEFAT ETTİ<br />
Eski Bakan ve gazeteci yazar Hasan Celal<br />
Güzel 19 Mart <strong>2018</strong> Pazartesi günü hayatını<br />
kaybetti. Akciğer enfeksiyonu ve bağırsak<br />
problemi nedeniyle tedavi altına alınan Güzel,<br />
19 Mart sabahı vefat etti. Vefatı üzerine<br />
birçok isimden başsağlığı ve taziye mesajları<br />
geldi. Biz de dergi olarak yakınlarına başsağlığı<br />
merhuma da Allah’tan rahmet diliyoruz.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
IMAGE PR İFLAS ETTİ<br />
Ortakları arasında ünlü PR’cı Betül Mardin ve<br />
Canan Noyan’ın bulunduğu Image PR iflas etti.<br />
30 yıllık köklü şirket birçok ismi de sektöre<br />
kazandırmıştı. İflas kararıyla ilgili ortaklardan<br />
Canan Noyan; “Maalesef olumsuz ekonomik<br />
koşullar nedeniyle dar boğaza girmiş bulunan<br />
IMAGE Halkla İlişkiler mecburi olarak kapanma<br />
kararı almıştır.” dedi.<br />
2 TÜRK GAZETECİ PUTİN’İN HAYATINI KALEME ALDI<br />
Rusya Devlet Başkanı Vlademir Putin’in hayat öyküsü kitap oldu. Cenk<br />
Başlamış ve Okay Deprem’in kaleme aldığı “Rusya’yı Ayağa Kaldıran<br />
Adam” adlı kitapta Putin’in, KGB’den, siyasete her konuda bilgileri yer<br />
alıyor. Kitabın arka kapağında gazeteciler Murat Yetkin ve Kadri<br />
Gürsel’in de kısa yazıları yer alıyor.<br />
NTV SPOR KAPANDI, DMAX GELDİ<br />
En beğenilen ve spor yayıncılığına milyonlarca lira yatırım yapan Doğuş Yayın<br />
Grubu bünyesindeki NTV Spor yayın hayatını sonlandırdı. Frekans, Discovery<br />
Communications bünyesindeki D Max’e geçti. 17 Mart 2008 yılında yayın<br />
hayatına başlayan kanal 10. Yılında yani <strong>2018</strong>’in 17 Mart’ın da 22:30’da<br />
kanalın marka programlarından %100 Futbol’un bitimiyle birlikte kapandı. D<br />
Max’in de erkeklere yönelik bir yayın yapması kanala bu frekans üzerinde<br />
şans kazandıracağa benziyor.<br />
SİHİRLİ ANNEM’İN ÇİLEK’İ OYUNCULUĞA GERİ DÖNÜYOR<br />
Bir zamanların popüler dizisi Sihirli Annem’de Çilek karakterini<br />
canlandıran Zeynep Özkaya oyunculuğa geri dönüyor. Bol aksiyonlu<br />
bir sinema filmiyle oyunculuğa geri dönen Özkaya’nın farklı bir rolle<br />
seyirci karşısına çıkacağı düşünülüyor. Özkaya konuyla ilgili; “Uzun<br />
zamandır ekranlardan ayrı kaldım. Lisede devam zorunluluğu vardı<br />
ve setlere gidebilmem zor oluyordu. Artık üniversitede olduğuma<br />
göre tekrar ekranlara dönebilirim. Yeni sinema filmi için çekimlere<br />
başlıyoruz. İzleyiciler beni alışmadıkları bir rolde görecek” dedi.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
AYIN DiZiSi<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
AYIN DiZiSi<br />
Bahar, zeki, hayat dolu, neşeli bir kızdır. Zenginlik içinde büyümüştür. Kocasıyla<br />
birlikte mutlu bir hayatı varken bir gün her şey tersine döner. Agna Şirketi'nde<br />
yazılım mühendisi olarak çalışan annesi Şehnaz öldürülmüştür. Bahar güvenli<br />
hayatından karanlık bir dünyaya savrulur. Annesini öldürenler, bilmediği bir<br />
nedenden dolayı şimdi Bahar'ın peşindedir. Bahar, bir yandan hayatta kalmaya<br />
çalışırken bir yandan da annesinin cinayetinin ardındaki sır perdesini<br />
aralamaya çalışır. Sürprizlerle dolu bu serüvende yolu ummadığı biriyle kesişir.<br />
Eli kanlı bir mafya eskisi olan Hayati'yle iş birliği yapmak zorunda kalır. Bu<br />
zorunluluk zamanla ikisinin de hiç hesaba katmadığı kuvvetli bir bağa dönüşür.<br />
Bu bağ adeta iki farklı dünyanın çarpışması gibidir. Hayati, Bahar sayesinde<br />
içindeki temiz duyguları keşfederken Bahar ise kendi karanlık tarafıyla yüzleşir.<br />
Bahar bu yolda kirlenecek, Hayati ise kirli hayatını temize çekecektir. Hayati'yle<br />
birlikte çıktığı bu yolda güvendiği birçok insanın maskelerinin düştüğünü görür.<br />
Bu süreçte kocasına olan inancını da kaybeden Bahar, aşka kapılarını<br />
kapatmıştır. Ama Bahar'ı bu yolda da büyük bir sürpriz beklemektedir. Tüm bu<br />
yaşadıklarına rağmen Bahar ve onu bu süreçte hiç yalnız bırakmayan Hayati,<br />
amaçlarından asla sapmaz.<br />
HAYATİ, BAHAR SAYESİNDE İÇİNDEKİ TEMİZ<br />
DUYGULARI KEŞFEDERKEN BAHAR İSE KENDİ<br />
KARANLIK TARAFIYLA YÜZLEŞİR<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
AYIN DiZiSi<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bahar I Burcu Biricik<br />
Ozan I Buğra Gülsoy<br />
Hayati I Musa Uzunlar<br />
Şehnaz I Ceyda Düvenci<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Ahmet I Yiğit Kirazcı<br />
Aziz I Cem Davran<br />
Rüstem I Hakan Kurtaş<br />
Bekir I Sermet Yeşil<br />
<br />
<br />
Şok Haber!<br />
Murat, Mine'den ayrılıyor!<br />
*TIKLA,İZLE özelliği yalnızca medyatablet.com üzerinden okuyanlar için geçerlidir.<br />
YAPIMCI<br />
Ay Yapım<br />
YÖNETMEN<br />
Çağrı Lostuvalı<br />
SENARYO<br />
Toprak Karaoğlu, Volkan<br />
Sümbül, Savaş Korkmaz,<br />
Ertan Kurtulan<br />
tv<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
MUSA<br />
UZUNLAR<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
MUSA UZUNLAR<br />
Musa Uzunlar, 1959 yılının 22 Nisan’ında Antalya’da dünyaya geldi. Aslen<br />
Niğde’li olan başarılı ismin oyunculuğa uzanan eğitimi 1980’li yıllarda Mimar<br />
Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro bölümüyle başladı. 1985<br />
yılında mezun olur olmaz eğitimini aldığı tiyatro sanatını sergilemek için Devlet<br />
Tiyatrolarında göreve başladı. Sırasıyla; Bursa, Adana, Diyarbakır, Trabzon,<br />
Ankara ve İstanbul Devlet Tiyatrolarında görev aldı. Uzunlar’ın Devlet<br />
Tiyatrosundaki görevi sadece tiyatroyla da sınırlı kalmadı. Devlet Tiyatroları<br />
Spor Kulübünde ve TOBAV’da yöneticilik de yaptı. Bursa, Adana, Diyarbakır,<br />
Trabzon, Ankara ve İstanbul’un yanı sıra İzmit Şehir Tiyatrosu, Bakırköy<br />
Belediye Tiyatroları, Eskişehir Tiyatro Anadolu, Nokta Tiyatrosu, Tiyatro Ti,<br />
Ankara Maliye Tiyatrosu, Tiyatro Adam gibi tiyatro topluluklarında,<br />
Makedonya Üsküp Halklar Tiyatrosu ile Bulgaristan Rusçuk Devlet<br />
Tiyatrosun'da da yönetmenlik görevlerinde bulundu. Usta oyuncu,<br />
tiyatrolardaki bu görevleriyle birlikte Hüzün Mahallesi Otobüsü ve<br />
Kaplumbağanın Ninnisi adında 2 tiyatro oyunu da yazdı fakat bunlardan<br />
yalnızca biri sahnelenebildi. Tecrübelerini gençlere ve tiyatro sevdalılarına<br />
aktarmak amacıyla; Uludağ Üniversitesi, Eskişehir Anadolu Üniversitesi, Mimar<br />
Sinan Üniversitesi ve Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde eğitmenlik<br />
görevinde de bulundu.<br />
Musa Uzunlar, tiyatronun yanı sıra çeşitli televizyon dizileri ve sinema<br />
projelerinde de sevenleriyle buluştu. Onun tanınmasını sağlayan projeler de<br />
büyük oranda televizyonda oldu. Uzunlar’ın ilk televizyon serüveni 1989<br />
yılında TRT 1’de yayınlanan Geçmiş Bahar Mimozaları adlı psikolojik diziyle<br />
başladı. Ardından sırasıyla; Bütün Kapılar Kapalıydı, Süper Baba, Ateş Dansı,<br />
Nilgün, Merdoğlu ve Yağmur Zamanı dizileriyle televizyon serüvenine devam<br />
etti. Fakat onun büyük kitleler tarafından tanınmasını sağlayan televizyon<br />
projesi, 2008 yılında dahil olduğu Kurtlar Vadisi Pusu dizisi oldu. Dizide<br />
canlandırdığı İskender Büyük karakteri büyük bir beğeni topladı ve 2009 yılında<br />
başrolünde olduğu Kurtlar Vadisi Gladio adında bir film dahi çekildi. 2010<br />
yılında Kurtlar Vadisi Pusu ekibinden ayrılmasıyla birlikte sırasıyla; Fatmagül'ün<br />
Suçu Ne?, Şubat, Karanlıklar Çiçeği ve Poyraz Karayel dizilerinde rol aldı. Usta<br />
oyuncu şimdi 1985 ise ATV’de YILINDA ekrana gelen MEZUN 8. Gün adlı OLUR dizide Hayati Şahin<br />
karakterini canlandırmaktadır.<br />
OLMAZ EĞİTİMİNİ ALDIĞI TİYATRO<br />
SANATINI SERGİLEMEK İÇİN DEVLET<br />
TİYATROLARINDA GÖREVE BAŞLADI<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
Musa Uzunlar, tiyatronun yanı sıra çeşitli televizyon dizileri ve sinema<br />
projelerinde de sevenleriyle buluştu. Onun tanınmasını sağlayan projeler de<br />
büyük oranda televizyonda oldu. Uzunlar’ın ilk televizyon serüveni 1989<br />
yılında TRT 1’de yayınlanan Geçmiş Bahar Mimozaları adlı psikolojik diziyle<br />
başladı. Ardından sırasıyla; Bütün Kapılar Kapalıydı, Süper Baba, Ateş Dansı,<br />
Nilgün, Merdoğlu ve Yağmur Zamanı dizileriyle televizyon serüvenine devam<br />
etti. Fakat onun büyük kitleler tarafından tanınmasını sağlayan televizyon<br />
projesi, 2008 yılında dahil olduğu Kurtlar Vadisi Pusu dizisi oldu. Dizide<br />
canlandırdığı İskender Büyük karakteri büyük bir beğeni topladı ve 2009 yılında<br />
başrolünde olduğu Kurtlar Vadisi Gladio adında bir film dahi çekildi. 2010<br />
yılında Kurtlar Vadisi Pusu ekibinden ayrılmasıyla birlikte sırasıyla; Fatmagül'ün<br />
Suçu Ne?, Şubat, Karanlıklar Çiçeği ve Poyraz Karayel dizilerinde rol aldı. Usta<br />
oyuncu şimdi ise ATV’de ekrana gelen 8. Gün adlı dizide Hayati Şahin<br />
karakterini canlandırmaktadır.<br />
UZUNLAR’IN İLK TELEVİZYON<br />
SERÜVENİ 1989 YILINDA TRT 1’DE<br />
YAYINLANAN GEÇMİŞ BAHAR<br />
MİMOZALARI ADLI PSİKOLOJİK<br />
DİZİYLE BAŞLADI<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
AYIN YAZARI<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
AYIN YAZARI<br />
saffet emre tonguç<br />
1966 yılında Çorlu’da dünyaya gelmiştir. İlk eğitimini tamamladıktan sonra<br />
1983 yılında İstanbul Şişli Terakki Lisesinde orta eğitimini tamamlamıştır.<br />
Tonguç, yükseköğretimine ise yine İstanbul’da bulunan Boğaziçi<br />
Üniversitesinde ilkin Turizm ve Otel Yöneticiliği Bölümünü okumuş yine aynı<br />
yıl profesyonel olarak rehberlik yapmıştır. Ardından yine aynı üniversitede<br />
Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümünü, son olarak ise Osmanlı Sosyal<br />
Tarihi bölümünden yüksek lisans yapmıştır. Bunların ardından Viyana İşletme<br />
Üniversitesinde 2 yıl doktora yapmıştır. Başarılı isim Saffet Emre Tonguç, aynı<br />
zamanda çeşitli kuruluş ve derneklerin organizasyon kademesinde yer almıştır.<br />
Fotoğraf sanatıyla da ilgilenen Tonguç, amatör fotoğraf çalışmalarını ABD<br />
başta olmak üzere çeşitli ülkelerdeki yayınlarda sergileme fırsatı da bulmuştur.<br />
Tasarımcılıkla da ilgili olan Tonguç’un yaptığı ev ve bahçe tasarımları Home Art,<br />
House Beautiful ve Elele gibi dergilerde sergilenmiştir. Beş parmağında beş<br />
marifet olan Tonguç, televizyonculukta da oldukça başarılıdır. Öyle ki ABC<br />
Televizyonunda Good Morning America programını dahi sunmuştur. Seyahat<br />
alanında çeşitli ödüllere layık görülen Tonguç, onlarca ülkeye seyahat etmiştir.<br />
Çeşitli kitapları da bulunan yazar, şu an Hürriyet Seyahat Gazetesinde ve<br />
İstanbul Life Dergisinde seyahat yazıları yazmaktadır. Yazar daha önce de<br />
birçok dergide yazarlık yapmıştır.Birsel, 90. bölümde final yapan Yalan Dünya<br />
dizisinin bitmesiyle yakın zamanda Aile Arasında adında bir komedi filmi yazdı.<br />
Engin Günaydın gibi birçok başarılı ismin başrollerinde yer aldığı film 5 milyon<br />
kişi tarafından izlendi. Birsel şimdilerde ise Star TV’de ekrana gelen Jet Sosyete<br />
dizisini yazmakta ve dizide Gizem Özpamuk karakterini canlandırmaktadır.<br />
Birsel’in henüz eşi görülmemiş bir başarıya sahip dizisi Avrupa Yakası’nın ise<br />
onun yayın yönetmenliğini yaptığı Harper’s Bazaar dergisinden ilham alınarak<br />
yazıldığı rivayetler arasında yer almaktadır.<br />
…ABC TELEVİZYONUNDA<br />
GOOD MORNİNG<br />
AMERİCA PROGRAMINI<br />
DAHİ SUNMUŞTUR<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
DOSYA<br />
-<br />
AYDIN DOĞAN MEDYADAN ÇEKİLDİ<br />
DOGAN<br />
MEDYA’NIN M<br />
MEDYA’ SATIŞI SATIŞI E<br />
OSMAN KILIÇ HAZIRLADI<br />
D<br />
NIN<br />
Y<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
OSMAN KILIÇ Özel Dosyası<br />
DOSYA<br />
DOĞAN MEDYA’NIN SATIŞI<br />
Bu sayıda sizlere, son<br />
günlerde epey bir gündem<br />
oluşturan Doğan Medya’nın<br />
Demirören Grubu’na satış<br />
sürecini anlatacağım.<br />
Satış Öncesi Durum ve Satışa Giden Süreç<br />
Doğan Medya’da satış öncesi yakın tarihte her ne kadar böyle bir satış ufukta<br />
gözükmemiş olsa da Demirören Grubundan üst düzey isimlerin Doğan Medya<br />
Center’ın Bağcılar’daki binasına sürekli bir ziyaret halinde olmaları çoğu çalışanı<br />
kuşkulandırmıştı. Satış öncesi uzun süre içerisinde ise “iktidara yakın” isimlerin<br />
sürekli olarak 28 Şubat kozunu hatırlatması da kulislerde konuşulan konular<br />
arasında yer alıyordu. Kulislerdeki bu bilgilere göre, Aydın Doğan’ın 28 Şubat’taki<br />
konumu askere yakındı ve Doğan bundan dolayı yargılanacaktı. Elbette ki<br />
durumun sadece bir iddiadan öteye gitmediği de büyük bir gerçek. İşte bu büyük<br />
iddiadan dolayı Aydın Doğan’ın bu satışı gerçekleştirmek istediği ve satışın<br />
gerçekleşmemesi durumunda tüm mal varlıklarına el konulup kendisinin de<br />
hapse atılacağı konuşuluyordu. Bu büyük iddianın doğruluk payı çok düşüktü.<br />
Satışın gerçekleşmesini sağlayan en büyük ve gerçekle özdeşleşen iddia ise Aydın<br />
Doğan’ın kızlarının sürekli bir rekabet ve küçük kavgalar içerisinde oluşuydu.<br />
Bu gerçekle özdeşleşen iddiaya göre Doğan’ın kızları medya grubunun duruşu<br />
dahil pek çok konuda babaları Aydın Doğan’dan farklı düşünüyordu. Hatta öyle ki<br />
kendi aralarında dahi anlaşamaz duruma gelmişlerdi. Baba Aydın Doğan da<br />
medya şirketinin satılmasıyla bu kavganın biteceğini tahayyül ediyordu. Elbette<br />
ki bunların hepsi iddia fakat gerçek ve görünen birkaç nedenden dolayı da Aydın<br />
Doğan’ın bu satışı yaptığı düşünülüyor. Doğan, yaklaşık 40 yıldır medya<br />
sektöründe ve bu 40 yılın büyük bir çoğunluğunu diğer medya patronlarına<br />
nazaran medyadan kar elde ederek geçirmiş. Son zamanlardaki kamuoyunda<br />
oluşturulan algı borsaya kota olmuş şirketlerini de etkiliyordu. Öte yandan<br />
Doğan’ın gazeteleri arasında kar eden sadece Posta vardı. Türkiye’nin en büyük<br />
gazetesi tarihinde ilk defa uzun süre boyunca zarar etti. Televizyonlarda da<br />
durum hiç farklı değildi. Yani Aydın Doğan bu durumu görüp satışı<br />
gerçekleştirmek istemişti. Ve ilk gelen kişiye yani Demirören Grubuna tüm medya<br />
grubunu sattı.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
OSMAN KILIÇ Özel Dosyası<br />
DOSYA<br />
Bu gerçekle özdeşleşen iddiaya göre Doğan’ın kızları medya grubunun duruşu<br />
dahil pek çok konuda babaları Aydın Doğan’dan farklı düşünüyordu. Hatta öyle ki<br />
kendi aralarında dahi anlaşamaz duruma gelmişlerdi. Baba Aydın Doğan da<br />
medya şirketinin satılmasıyla bu kavganın biteceğini tahayyül ediyordu. Elbette<br />
ki bunların hepsi iddia fakat gerçek ve görünen birkaç nedenden dolayı da Aydın<br />
Doğan’ın bu satışı yaptığı düşünülüyor. Doğan, yaklaşık 40 yıldır medya<br />
sektöründe ve bu 40 yılın büyük bir çoğunluğunu diğer medya patronlarına<br />
nazaran medyadan kar elde ederek geçirmiş. Son zamanlardaki kamuoyunda<br />
oluşturulan algı borsaya kota olmuş şirketlerini de etkiliyordu. Öte yandan<br />
Doğan’ın gazeteleri arasında kar eden sadece Posta vardı. Türkiye’nin en büyük<br />
gazetesi tarihinde ilk defa uzun süre boyunca zarar etti. Televizyonlarda da<br />
durum hiç farklı değildi. Yani Aydın Doğan bu durumu görüp satışı<br />
gerçekleştirmek istemişti. Ve ilk gelen kişiye yani Demirören Grubuna tüm medya<br />
grubunu sattı.<br />
Satış Sonrası Durum<br />
Satışa giden süreçte Aydın Doğan’dan başka bu satışın gerçekleşeceğini bilen<br />
olmadı. Hatta öyle ki her iki grubun da üst düzey isimleri satıştan yaklaşık 1 saat<br />
önce durumdan haberdar edildi. Bu süreçte her şey yolunda gözükse de sosyal<br />
medya dahil tüm mecralarda satıştan duyulan kaygı tüm okuyucular ve genel bir<br />
halk tarafından dile getirildi. Satış sonrası Hürriyet ve Posta gazetelerinin, Kanal<br />
D ve CNN Türk televizyonlarının tamamıyla iktidar kontrolüne geçeceğinden<br />
kaygı duyuldu. Bu büyük halk tepkisi ana muhalefet partisi CHP’yi de<br />
kaygılandırdı. CHP konuyla ilgili kendine yakın televizyon ve gazetelerle durumun<br />
nelere yol açacağını anlattı. Türkiye tarihinde ilk kez bir medya grubunun satışıyla<br />
ilgili bu kadar büyük bir kamuoyu oluştu. Bunun üzerine Do- Doğan Holding Onursal<br />
Başkanı ğan Holding Aydın Onursal Doğan Başkanı açıklama Aydın yapma Doğan gereği açıklama duydu. yapma Doğan açıklamasında satışla<br />
ilgili gereği şunları duydu. söyledi; Doğan “Çok açıklamasında değişken ve satışla teknolojik ilgili şunları gelişmelere söy- paralel olarak hızla<br />
ve ledi; sürekli “Çok değişken yenilenen ve medya teknolojik sektöründe, gelişmelere ülkemizde paralel ola- tek kuşak olarak 40 yıl<br />
yayıncılık rak hızla ve yapan sürekli başka yenilenen kimse bulunmuyor. medya sektöründe, Dünyada ülke- da örnekleri çok az. Artık 80<br />
yaşını mizde geride tek kuşak bırakmış olarak 40 bulunuyorum. yıl yayıncılık yapan Geldiğim başka bu kim- aşamada, kendi isteğimle,<br />
yayıncılık se bulunmuyor. mesleğime Dünyada nokta da koymaya örnekleri karar çok az. verdim.” Artık 80 yaşını<br />
geride bırakmış bulunuyorum. Geldiğim bu aşamada,<br />
kendi isteğimle, yayıncılık mesleğime nokta koymaya karar<br />
verdim.”<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
OSMAN KILIÇ Özel Dosyası<br />
DOSYA<br />
Neler Satıldı?<br />
Bahsi geçen satışla<br />
birlikte elinde Milliyet ve<br />
Vatan gazeteleri<br />
bulunan Demirören<br />
Grubuna; Hürriyet<br />
Gazetesi, Posta<br />
Gazetesi, Fanatik<br />
Gazetesi, Kanal D ve<br />
CNN Türk televizyon<br />
kanalları, Yay-Sat<br />
Dağıtım Şirketi, D-<br />
Smart, Doğan Burda<br />
Dergi Grubu ve bu<br />
şirketlerin bulunduğu<br />
tüm taşınmaz ve iş<br />
yerleri. Satışın bedeli ise<br />
890.000.000 Amerikan<br />
Doları olarak belirlendi.<br />
Bu rakam da<br />
kamuoyunda oldukça<br />
tartışıldı.<br />
Satışla İlgili Kim Ne Söyledi?<br />
Satışla ilgili eski Hürriyet yazarı, şimdiki Sözcü<br />
yazarı Emin Çölaşan, “Aydın Doğan Pes Etmiş!”<br />
başlıklı yazısında şunları söyledi; “-İktidarın<br />
baskısına daha fazla dayanamadı. Yayınlarında<br />
“Zoraki yandaşlık” yapmak zorunda kaldı. Üzerine<br />
haksız ve kanunsuz bir biçimde bindirilen<br />
katrilyonluk vergi yükü onu psikolojik olarak<br />
çökertti. -Şimdi 81 yaşında. Epeyce yaşlandı,<br />
direnme ve mücadele gücünü yitirdi ve amiral<br />
gemisini yandaş limana bağladı. -Medya<br />
kuruluşlarını paylaştırdığı dört kızı var, aralarındaki<br />
mücadele sürdü gitti.” Çölaşan yazısının sonunda<br />
da şunları söyledi; “Ah Aydın Doğan ah, keşke biraz<br />
daha yürekli olsaydın da onurunu ve kişiliğini<br />
siyasetçilere çiğnetmeseydin. Sana doğruları<br />
göstermek isteyen iyi niyetli kimseleri keşke elinin<br />
tersiyle itmeseydin. Satıştan cebine yaklaşık bir<br />
milyar dolar para girecekmiş. Ailece güle güle<br />
harcayın, hayrını görün. Ancak, kapının dışına<br />
koyduğun, aç ve işsiz bıraktığın nice gariban<br />
çalışanlarını da lütfen hatırından çıkarma!.. Ve<br />
bazen kendi kendine düşün… ‘Onların ah'ları hep<br />
üzerimde olacak. Kendim ettim kendim buldum'<br />
demeyi unutma. Bu arada, aklına gelirse, büyük<br />
zarar eden gazetelerin sahibi Erdoğan<br />
Demirören'e bir soruver bakalım, bu bir milyar<br />
doları nereden ve nasıl elde etmiş! Sağlık ve<br />
mutluluk dileklerimle.”<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
OSMAN KILIÇ Özel Dosyası<br />
DOSYA<br />
Eski Hürriyet yazarı ve şimdiki Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, Doğan<br />
Yayın Holding’in satışıyla ilgili “Aydın Doğan” başlıklı yazısında<br />
eski bir yazısını paylaşıp altına düştüğü notta şunları söyledi;<br />
“Atatürkçü, yurtsever, demokrat, çok iyi bir aile babası Aydın<br />
Doğan'ın tasfiye edilmesi, Doğan Grubu'nun imha<br />
edilmesi, Türkiye için çoook çook çok kötü bir gelişmedir.<br />
Sadece siyaseten değil, sosyal hayatı, Türkiye'nin<br />
yaşam biçimini felç edecek bir gelişmedir. Kuzey Kore'ye<br />
ramak var… Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı<br />
değil değil misali misali bir bir kez kez daha daha altını altını çizelim, çizelim, Sözcü Sözcü köprüden köprüden önce<br />
önce son çıkıştır.”<br />
son çıkıştır.”<br />
Satışla ilgili Sabah gazetesi<br />
yazarı Mehmet Barlas da<br />
“Eskiden gazeteler her gün<br />
birer birer okurlara satılırdı”<br />
başlıklı yazısında şunları<br />
söyledi; “Eskiden gazeteler<br />
sadece her sabah okurlarına<br />
satıldığı için, satılmak konulu<br />
nükteler bugünkülerden<br />
farklıydı. Mesela iktidar<br />
yanlıları "Ahmet Emin<br />
Yalman her gün 25 kuruşa<br />
Vatan'ı satıyor" benzeri<br />
nükteler yaparlardı. Bugün<br />
ise kimsenin Hürriyet ile<br />
birlikte Posta'nın, Kanal<br />
D'nin, CNN Türk'ün<br />
satılmasını nükte konusu<br />
yapması kolay değil. Çünkü<br />
bu satışta bini aşkın çalışanın<br />
da kaderleri söz konusudur.”<br />
Sabah gazetesi yazarı Dilek<br />
Güngör “Aydın Doğan İyi<br />
Tüccarmış!” başlıklı yazısında<br />
satış rakamından<br />
bahseden bir yazı yazdı.<br />
Güngör yazısının sonunda ise<br />
şu önemli bilgiye yer verdi; “Satışı<br />
öğrenir öğrenmez gemiyi ilk terk eden<br />
kim oldu dersiniz. Holdingin yönetim kurulu<br />
üyesi Zafer Mutlu. 560 bin adetlik hissesini<br />
satıp, 2.2 milyon TL'yi cebine attı. O da iyi<br />
tüccarlık yaptı...”<br />
Konuyla ilgili en sert tepkiyi ise eskiden<br />
medya grubuna TMSF tarafından el konulan<br />
ve şimdilerde Paris’te yaşayan Cem Uzan<br />
verdi. Uzan, Instagram hesabından Aydın<br />
Doğan’ın fotoğrafını paylaşıp<br />
şu yorumları ekledi;<br />
“Türkiye; karaborsacı,<br />
sahtekar, iftiracı bir mikroptan<br />
kurtuldu. Emeği<br />
geçen herkese<br />
teşekkürler.”<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
OSMAN KILIÇ Özel Dosyası<br />
DOSYA<br />
Son olarak konuyla ilgili, gruba ve Aydın Doğan’a yönelik söylemleriyle dikkat<br />
çeken Cem Küçük de Türkiye gazetesindeki köşesinde “Yepyeni bir dönem ve<br />
yepyeni bir zamanın ruhu” başlıklı yazısında şunları söyledi;<br />
“Tam 40 yıldır Türk medyasının içinde ve çoğu zaman da<br />
tam göbeğinde olan Aydın Doğan’ın medya grubu tepeden<br />
tırnağa Erdoğan Demirören’e satıldı. Bu, medya tarihinde<br />
gerçek anlamda bir devrimdir. Türkiye’de bir dönem<br />
bir daha açılmamak üzere kapanmıştır. Olay duyulduğu<br />
anda attığım tweette ifade ettiğim gibi Aydın Doğan<br />
tam zamanında çok doğru ve çok zekice bir iş yapmıştır.<br />
Piyasa değerine oranla çok da iyi bir fiyata<br />
bu grubu elinden çıkarmıştır. Zaten kendisiyle en<br />
çok kavga ettiğim dönemde bile Aydın Bey’in zekâ kapasitesini ve ticari aklının<br />
önemini teslim etmişimdir.” dedi.<br />
Satış Sonrası Doğan Yayın<br />
Holding’te Neler Olacak?<br />
OSMAN KILIÇ yorumluyor<br />
Öncelikle bu satışın ülkemiz ve milletimiz adına hayırlı olmasını temenni<br />
ediyorum. Benim dikkatimi çeken en önemli nokta 22 Mart’ta ilk anlaşması<br />
yapılan satışın bedeli oldu. Bu satış bedeli halihazırda sadece D- Smart için bile<br />
geçerli olabilirken Doğan bu rakama tüm bir yayın grubunu sattı. Bu rakamın ne<br />
kadar az olduğunu tahayyül etmek istiyorsanız, Digiturk’ün geçtiğimiz<br />
senelerdeki satış rakamından bahsedeyim size, Digiturk 1 Milyar Dolara Katarlı<br />
Bein Medya’ya satıldı. D- Smart’ın da abone sayısının Digiturk’ünkinin yarısı<br />
kadar olduğu düşünülürse satış rakamı gayet makul gelebilir. Fakat bu rakamın<br />
çok düşük olduğu herkesin hemfikir olduğu bir konu. Öte yandan grubun<br />
bünyesinde yer alan ve satılan haber kanalı CNN Türk’ün de isim hakkının<br />
alınmak istendiği de konuşuluyor. Tahminim o ki CNN isim hakkını alacak gibi<br />
gözüküyor. Grubun Alman ortağı Axel Springer da hisselerini satmak için<br />
teşebbüste bulundu. ><br />
Fakat asıl önemli olan konu kimlerin bundan sonra grupta olmayacağı<br />
konusudur. Benim tahminime göre şu isimlerle yeni yönetimin başa geçtiğinde<br />
olmayacak. Hürriyet gazetesinden; Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan Coşkun, Fikret<br />
Bila, Mehmet Yakup Yılmaz, Ayşe Arman, Sedat Ergin. Ertuğrul Özkök, Aydın<br />
Doğan’a en yakın isimdi, kendi isteğiyle Hürriyet’ten ayrılacağı düşünülebilir.<br />
Özkök’ün bundan sonra büyük mecralarda yazarlık yapması da söz konusu değil,<br />
belki bir blog sayfasıyla okuyucularını bırakmayabilir. Ahmet Hakan Coşkun ise<br />
grubun yeni sahibi Yıldırım Demirören ile ilgili yazdıklarından dolayı ya tasfiye<br />
edilir ya da kendi isteğiyle ayrılır. Ama büyük oranda tasfiye edileceği<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
OSMAN KILIÇ Özel Dosyası<br />
DOSYA<br />
Fakat asıl önemli olan konu kimlerin bundan sonra grupta olmayacağı konusudur.<br />
Benim tahminime göre şu isimlerle yeni yönetimin başa geçtiğinde olmayacak.<br />
Hürriyet gazetesinden; Ertuğrul Özkök, Ahmet Hakan Coşkun, Fikret Bila,<br />
Mehmet Yakup Yılmaz, Ayşe Arman, Sedat Ergin. Ertuğrul Özkök, Aydın Doğan’a<br />
en yakın isimdi, kendi isteğiyle Hürriyet’ten ayrılacağı düşünülebilir. Özkök’ün<br />
bundan sonra büyük mecralarda yazarlık yapması da söz konusu değil, belki bir<br />
blog sayfasıyla okuyucularını bırakmayabilir. Ahmet Hakan Coşkun ise grubun<br />
yeni sahibi Yıldırım Demirören ile ilgili yazdıklarından dolayı ya tasfiye edilir ya da<br />
kendi isteğiyle ayrılır. Ama büyük oranda tasfiye edileceği gözüküyor. Hakan bu<br />
vesileyle grubun televizyon kanalları Kanal D ve CNN Türk’ten de ayrılmak<br />
zorunda kalacak. Ahmet Hakan’dan boşalan Kanal D Ana Haber koltuğuna ise<br />
büyük ihtimalle en son TRT 1’de Ana Haber bülteni sunan Erhan Çelik geçecektir.<br />
Fikret Bila ise büyük bir ihtimalle tasfiye edileceklerin başında gelmektedir.<br />
Nedeni ise gayet basit. Bila, Milliyet gazetesi Demirören grubuna geçtiğinde istifa<br />
eden isimler arasında yer alıyordu ve şimdi de kalması doğru gözükmüyor.<br />
Mehmet Yakup Yılmaz, Ayşe Arman, Sedat Ergin’e gelecek olursak ilk tasfiye<br />
furyasında olmasa da peşinden gelen tasfiyelerde bu isimlerden de bahsedeceğiz<br />
gibi gözüküyor. Öte tarafta grubun diğer yayın organlarında da bu tasfiyeleri<br />
göreceğiz. Grubun televizyon kanallarından CNN Türk’te Şirin Payzın’ın işine son<br />
verileceğe benziyor. Yine grup bünyesinde yayın yapan Teve2’nin genel müdürü<br />
Ertuğrul Özkök’ün kızı Gülümsün Özkök’ün de kendi isteğiyle ayrılması<br />
bekleniyor. Aynı kanalda program yapan Ali İhsan Varol da tasfiye edilecek isimler<br />
arasında yer alabilir. En önemli ayrılıksa gruba bağlı Blu TV adlı internet<br />
televizyonunda olacak. Aydın Doğan’ın torunu Aydın Doğan Yalçındağ’ın genel<br />
müdürlükten ayrılacağı kesin gibi duruyor. Benim tahminlerim bu kadarla sınırlı<br />
ama tasfiye furyasının daha fazla olacağı düşünülüyor. ><br />
Grubun bazı yayınlarının da kapatılacağı konusu da kulislerde konuşulan konular<br />
arasındaydı. Fakat benim Demirören Grubuna yakın isimlerden aldığı bilgilere<br />
göre şu an için Milliyet ve Vatan gazetelerinin kağıt nüshalarının kapatılması gibi<br />
bir konu gündemde değil. Demirören’in ilk kapatacağı veya satacağı kol dergi<br />
grubu olacaktır. Alman Burda grubuyla ortak olan Doğan Burda Dergi Grubu uzun<br />
süredir zarar ettiği konuşulan gruplar arasında yer alıyor. Hal böyle olunca ilk<br />
kapatılacak olanın da burası olacağı tahmin ediliyor. Yine grup bünyesinde yayın<br />
yapan internet televizyonu Blu TV ile ilgili de farklı şeyler düşünülüyor. Mesela<br />
Blu TV’nin tıpkı Doğuş Yayın Grubunun Puhu TV’si gibi ücretsiz olması uygun<br />
gözükebilir.<br />
Aydın Doğan’ın bu satıştan sonra ne yapacağı da yine en çok konuşulan konular<br />
arasında yer alıyor. Bana göre Aydın Doğan ticaretle uğraşmaya devam edecektir.<br />
Fakat kızları ile ilgili herhangi bir öngörüm bulunmuyor. Farklı şirketlerde<br />
yöneticilik yapmaları ve yurt dışında şirket kurmaları düşünülebilir.<br />
En merak edilen konu ise Doğan Yayın Holding’ten tasfiye edilen isimlerin bir<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
OSMAN KILIÇ Özel Dosyası<br />
DOSYA<br />
Grubun bazı yayınlarının da kapatılacağı konusu da kulislerde konuşulan konular<br />
arasındaydı. Fakat benim Demirören Grubuna yakın isimlerden aldığı bilgilere<br />
göre şu an için Milliyet ve Vatan gazetelerinin kağıt nüshalarının kapatılması gibi<br />
bir konu gündemde değil. Demirören’in ilk kapatacağı veya satacağı kol dergi<br />
grubu olacaktır. Alman Burda grubuyla ortak olan Doğan Burda Dergi Grubu uzun<br />
süredir zarar ettiği konuşulan gruplar arasında yer alıyor. Hal böyle olunca ilk<br />
kapatılacak olanın da burası olacağı tahmin ediliyor. Yine grup bünyesinde yayın<br />
yapan internet televizyonu Blu TV ile ilgili de farklı şeyler düşünülüyor. Mesela<br />
Blu TV’nin tıpkı Doğuş Yayın Grubunun Puhu TV’si gibi ücretsiz olması uygun<br />
gözükebilir.<br />
Aydın Doğan’ın bu satıştan sonra ne yapacağı da yine en çok konuşulan konular<br />
arasında yer alıyor. Bana göre Aydın Doğan ticaretle uğraşmaya devam edecektir.<br />
Fakat kızları ile ilgili herhangi bir öngörüm bulunmuyor. Farklı şirketlerde<br />
yöneticilik yapmaları ve yurt dışında şirket kurmaları düşünülebilir.<br />
En merak edilen konu ise Doğan Yayın Holding’ten tasfiye edilen isimlerin bir<br />
gazete kurup kurmayacağı konusu. Bana göre bu çok yüksek bir ihtimal olarak<br />
göze çarpıyor. Fakat bu kurulacak yeni gazetede Aydın Doğan’ın bir bağı olacağını<br />
pekte zannetmiyorum. Bu isimlerin Sözcü veya diğer gazetelerde yazmayacağı ya<br />
da yazamayacağı düşünülürse bu gayet normal bir tahmin demektir. Sermaye<br />
olarak ise aldıkları tazminatlar ve birikimler gösterilebilir. Hatta böyle bir şeyin<br />
olması alternatif sunma açısından da büyük bir boşluğu kapatır. Bakalım zaman<br />
ne gösterecek.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
veMedya<br />
OSMAN KILIÇ<br />
Doğan Medya’nın Satışıyla Birlikte<br />
Değişecek Olan Sosyolojik Durum<br />
Doğan Medya her ne kadar tarafsız bir yayıncılık sergilemese de diğer yayın<br />
gruplarına nazaran oldukça makul bir habercilik anlayışına sahipti. Hürriyet, Posta<br />
ve CNN Türk gibi haber mecraları hem iktidarın hem de muhalefetin ortak<br />
noktalarıydı. Çoğu gazeteci, toplum algısındaki haliyle “iktidar medyası” denen o<br />
büyük kulvara Doğan Yayın Holding de Demirören grubuna satılarak girdi. “Orta”<br />
veya tarafsız denebilecek hiçbir gazete ya da televizyon kalmadı. Muhalif safta<br />
ise Sözcü ve Korkusuz gazeteleri, Halk TV bir safta, Bengütürk, Ortadoğu ve<br />
Yeniçağ gazeteleri öte safta kaldı. TKP kanadında da her ne kadar oy oranıyla<br />
doğru orantılı olmasa da BirGün gazetesi kaldı. Vatan Partisinde de yine aynı<br />
derecede oy oranına etki etmese de Ulusal Kanal ve Aydınlık gazetesi kaldı.<br />
Peki bu durumun sosyolojik boyutunu düşünenler var mı?<br />
Kimse yanlış bir öngörüde bulunup Hürriyet okuyucularının aynı kalacağını, CNN<br />
Türk izleyicilerinin aynı kalacağını zannetmesin. Yine Demirören grubunun satın<br />
aldığı Milliyet ve Vatan bunun en güzel örnekleridir. Peki ya Hürriyet’i bırakan ve<br />
farklı bir ses duymak isteyen ne yapacak? Cevabı gayet açık, demin isimlerini<br />
zikrettiğim bu parti gazetelerine yönelecek. Bu uç gazetelere yönelimin bir<br />
sonucu olarak da kutuplaşmalar hız kazanacak. Toplumun bu denli kutuplaşması<br />
sanılanın aksine iktidarın istemeyeceği bir durum teşkil ediyor. Grinin olmadığı bu<br />
atmosfer her iki kutupa da oldukça zarar verir. Farklı sesler duymak uğruna bu uç<br />
gazetelere yönelim sonucu uç ideolojileri de benimseyen bir kesim meydana<br />
gelir. Ne mi yapmalı? Demirören’in satın aldığı bu mecralarda yayın politikasında<br />
o kadar da radikal değişimlere yönelinmeyerek bu durum önlenebilir. Henüz geç<br />
değil.<br />
twitter.com/osmankilicOK instagram.com/osmankilic1 theosmankilic@gmail.com<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
PORTRE<br />
ALFRED<br />
HITCHCOCK<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
PORTRE<br />
ALFRED HITCHCOCK<br />
Gerilim filmleriyle adından tüm dünyada söz ettiren Alfred Joseph Hitchcock, 13<br />
Ağustos 1889 yılında Birleşik Krallık’ta dünyaya geldi. Hayvancılıkla uğraşan bir<br />
babanın oğlu olan Hitchcock, eğitimine Londra’da St. Ignatius College adlı Cizvit<br />
okuldan başladı. Aşırı yaramaz bir çocuk olan Hitchcock, bir gün babasının eline<br />
tutuşturduğu bir notla karakola gider, polis küçük Hitchcock’un elindeki notu<br />
okuyup nezarete atar. Babası küçük Hitchcock’a yaramaz çocukların sonu bu<br />
olur demek için ders vermek istemiştir. Hitchcock’un çocuk yaşta uğradığı bu<br />
travmatik olay onun birçok filminde de işlediği bir konu olmuştur.<br />
Onlarca başarılı filme imza atan Hitchcock, sanılanın aksine herhangi bir<br />
yönetmenlik eğitimi almamıştır. Yüksek öğretimini Londra Üniversitesinde<br />
Mühendislik eğitimi alarak tamamlamıştır. Onun sinemayla olan bağı ise<br />
1920’lerde Famous Players Lasky adlı şirketle birlikte olmuştur. Hitchcock o<br />
yıllarda bu şirkette sessiz filmlerin ara yazılarının tasarımını hazırlamaktadır. İlk<br />
filmini ise 1922’de çekmiştir. No: 13 adlı bu ilk Hitchcock filmi tamamlanamamış<br />
ve kayıp olduğu düşünülmektedir. İkinci filmini ise ertesi yıl, 1923’te çekmiştir.<br />
Onun 1923’te çektiği bu ikinci filmi jeneriksiz olarak yayınlanan Always Tell Your<br />
Wife’tır. Artık sinemaya oldukça aşina olan Hitchcock’un üçüncü filmi ise The<br />
Pleasure Garden’dır.<br />
Fakat onun adını marka yapan film 1927’de yayınlanan The Lodger adlı gerilim<br />
filmi olmuştur. Hitchcock, filmlerinin başarısından ziyade sinemada da ilkleri<br />
meydana getirmiştir. 1929 yılında vizyona giren Blackmail adlı filmi İngiltere’nin<br />
ilk sesli filmidir. Birleşik Krallık’ta artık rüştünü ispat eden Hitchcock, 1940’lara<br />
doğru ABD’ye Hollywood’a yerleşmiştir. 1940’da vizyona giren Rebecca,<br />
Hitchcock’un Amerika’da çektiği ilk filmidir. Hitchcock, Amerika’da yaşadığı süre<br />
boyunca senede yalnız bir film çekmiş, filmleri her gösterime girdiğinde gişe<br />
rekorları kırmıştır. Yine Amerika’da çektiği 1948 yapımı Rope adlı film<br />
Hitchcock’un ilk renkli filmidir. Hitchcock’un bu başarısı filmlerinin kalitesinden<br />
ve ustaca yönetilmesinden ziyade onun yönetmenliğe verdiği değerle de doğru<br />
orantılı olmuştur. Hitchcock, 1954’te vizyona giren Rear Window adlı filmini<br />
çekmeden önce bir müddet evdeki odasından hiç dışarı çıkmadan dürbünle<br />
etrafı gözleyip bu filme adapte olmaya çalışmıştır. Elbette ki onun bu filmi de<br />
büyük bir beğeni kazanmıştır.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
PORTRE<br />
Fakat onun adını marka yapan film 1927’de<br />
yayınlanan The Lodger adlı gerilim filmi<br />
olmuştur. Hitchcock, filmlerinin başarısından<br />
ziyade sinemada da ilkleri meydana<br />
getirmiştir. 1929 yılında vizyona giren<br />
Blackmail adlı filmi İngiltere’nin ilk sesli<br />
filmidir. Birleşik Krallık’ta artık rüştünü ispat<br />
eden Hitchcock, 1940’lara doğru ABD’ye<br />
Hollywood’a yerleşmiştir. 1940’da vizyona<br />
giren Rebecca, Hitchcock’un Amerika’da<br />
çektiği ilk filmidir. Hitchcock, Amerika’da<br />
yaşadığı süre boyunca senede yalnız bir film<br />
çekmiş, filmleri her gösterime girdiğinde gişe<br />
rekorları kırmıştır. Yine Amerika’da çektiği<br />
1948 yapımı Rope adlı film Hitchcock’un ilk<br />
renkli filmidir. Hitchcock’un bu başarısı<br />
filmlerinin kalitesinden ve ustaca<br />
yönetilmesinden ziyade onun yönetmenliğe<br />
verdiği değerle de doğru orantılı olmuştur.<br />
Hitchcock, 1954’te vizyona giren Rear<br />
Window adlı filmini çekmeden önce bir<br />
müddet evdeki odasından hiç dışarı<br />
çıkmadan dürbünle etrafı gözleyip bu filme<br />
adapte olmaya çalışmıştır. Elbette ki onun bu<br />
filmi de büyük bir beğeni kazanmıştır.<br />
Her ne kadar onlarca film ve televizyon<br />
dizisiyle tanınsa da kendini yenilemek ve<br />
farklı türlerde işler yapmak isteyen<br />
Hitchcock, tüm çevresinin karşı çıkmasına<br />
rağmen 1960’ta bir kitap uyarlaması olan<br />
Psycho adlı filmle hafızalara kazınmıştır.<br />
Psikolojik gerilim türündeki bu film için aynı<br />
adlı tüm kitapları toplatan Hitchcock, gerek<br />
filmde uygulanan psikolojik yöntemler<br />
gerekse filmdeki müziklerle hiç kimsenin<br />
umudu olmadığı bu filmle büyük bir başarı<br />
yakalamıştır. Elbette ki filmdeki bu başarıda<br />
kendisi gibi sinemacı olan hayat arkadaşı<br />
Alma Reville’ın da büyük bir katkısı olmuştur.<br />
HER NE KADAR<br />
ONLARCA FİLM VE<br />
TELEVİZYON<br />
DİZİSİYLE TANINSA<br />
DA KENDİNİ<br />
YENİLEMEK VE<br />
FARKLI TÜRLERDE<br />
İŞLER YAPMAK<br />
İSTEYEN<br />
HİTCHCOCK, TÜM<br />
ÇEVRESİNİN KARŞI<br />
ÇIKMASINA RAĞMEN<br />
1960’TA BİR KİTAP<br />
UYARLAMASI OLAN<br />
PSYCHO ADLI<br />
FİLMLE HAFIZALARA<br />
KAZINMIŞTIR<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
Yine ertesi yıllarda çektiği Birds adlı film hiç<br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
PORTRE<br />
Yine ertesi yıllarda çektiği Birds adlı film hiç efekt kullanılmadan çekildiği ve<br />
insanlarda derin kuş korkusu oluşturduğu için gündeme gelse de onun hiçbir<br />
filmi Psycho’yu tahtından edememiştir. Filmlerinden önce çıkıp birkaç kelime<br />
söyleyen veya filmlerinin herhangi bir karesinde bulunan bu garip adam<br />
filmlerini hayatı gibi yaşamıştır. Setteki platonik aşkları ve filmlerindeki sarışın<br />
kadın tutkusu onu uzun süre magazin haberlerinin de gündemine yerleştirmiştir.<br />
Hakkında çeşitli rivayetler de bulunan başarılı yönetmen bir keresinde<br />
torununun ödevine yardım etmek zorunda kalır. Öğretmeni torununa bir<br />
Hitchcock filmi seçip anlatmasını ister. Torunu büyük bir sevinçle dedesinin<br />
yanına gider ve dedesi Shadow of a Doubt adlı filmini seçer ve anlatır. Fakat<br />
Hitchcock ödev konusunda yönetmenliği kadar iyi değildir. Hoca ödevi<br />
beğenmemiş ve oldukça basit bulmuştur. Hitchcock ile ilgili anlatılan bir diğer<br />
rivayete göre ise o, oyuncu Grace Kelly ile birçok film daha yapmak istemiş fakat<br />
Kelly evlenip Monaco’ya yerleşmiştir ve Hitchcock onu hiçbir zaman affetmez.<br />
Hakkında onlarca kitap ve araştırma bulunan başarılı yönetmen Alfred Hitchcock<br />
ile ilgili en önemli kitap, John Russell Taylor'ın kaleme aldığı Hitch: The Life and<br />
Times of Alfred Hitchcock adlı kitaptır. 29 Nisan 1980 yılında hayatını kaybeden<br />
usta yönetmenin, bir zamanlar TRT’nin “Hitchcock Kuşakları” ile hayatımıza<br />
kattığı filmleri Türkiye’de halen hafızalardaki yerini korumakta ve halen sinema<br />
bölümlerinde teknikleri anlatılıp irdelenmektedir.<br />
…FİLMLERİNİN<br />
HERHANGİ BİR<br />
KARESİNDE<br />
BULUNAN BU<br />
GARİP ADAM<br />
FİLMLERİNİ HAYATI<br />
GİBİ YAŞAMIŞTIR<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
tetrik<br />
OSMAN KILIÇ<br />
Bir “Hürriyet” Sevdası<br />
Osmanlı Devleti’nin son dönemleri, Süleyman Sedat Simavi’nin dünyaya geldiği<br />
yıllar. Baba, Padişah Abdülhamid tarafından sürgün edilmiş, anne onu bırakıp<br />
gitmiş, bir “Arap bacısı” bakıyor ona… Yaşı 20’ye geldiğinde ise bir sevda kaplıyor<br />
içini, arkadaşının babasının ne zorluklarla gazetecilik yaptığı anlattığı hikayeler<br />
süslüyor düşlerini. Bir gün yaşlıca bir gazeteciyle muhabbete tutuşuyor genç<br />
Sedat, adam ne iş yapıyorsun diye sorduğunda o, gazeteciyim diyor. Yaşlı gazeteci<br />
başlıyor anlatmaya; eskiden iyi yapılırdı gazetecilik şimdi bitti, eskiden külçe külçe<br />
altınlar yollardı şirketler şimdi yok, boşver gazeteciliği başka iş yap sen… Ve genç<br />
Sedat adamın dediği bu laf üzerine şunları söyler; Ben namusumla gazetecilik<br />
yapacağım, muvaffak olursam ne ala olmazsam… Ve öyle de olur. Genç Sedat hiç<br />
pes etmeden sürekli yayıncılık yapar. Hatta Kurtuluş döneminde Mustafa Kemal<br />
Atatürk’ü de yayınlarıyla destekler. Savaş bittiğinde Atatürk ona destek veren<br />
yayınlara karşılık yardım etmek ister fakat Süleyman Sedat onu dahi kabul etmez.<br />
Onlarca yayın çıkartır Süleyman Sedat fakat hep kapanır yayınları ya da kapatılır.<br />
Fakat o hiç pes etmez. Yıl 1948’dir bir “Hürriyet” sevdasına tutulur. 7 Gün adlı<br />
dergiden kazandıkları da sermayesi olmuştur. 1 Mayıs 1948 günü Hürriyet<br />
gazetesini çıkarır. Öyle çok iflas etmiştir ki artık ne dayanacak gücü kalmış ne de<br />
umudu kalmıştır. Gazetenin ilk günleri cebinde zehirle dolaşır, bu sefer de<br />
yapamazsa intihar edecektir. Fakat kader ondan yana olur, Hürriyet daha o<br />
yıllarda Türkiye’nin en etkili gazeteleri arasına girer. Süleyman Sedat muvaffak<br />
olmuştur artık. Sedat artık gemiyi çocuklarına bırakır, göçüp gitmiştir bu zor<br />
hayattan. Oğlu Erol Simavi de gün gelir bu büyük baba mirasını Aydın Doğan<br />
adında bir iş adamına satar. Ve bu büyük gazete şimdi de Demirören grubuna<br />
satılır. Hürriyet hep var olur, Hürriyet hep kazanır… Simavi’nin torunları ise şimdi<br />
Diken adında bir haber portalını yönetmektedir. Düşünün gazetecilik bu ailenin<br />
dede mirası, yani Erol Simavi’nin yaptığının ne kadar yanlış olduğunu varın siz<br />
düşünün!<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
Geriye Kalan…<br />
Türkiye’de ortalama yaşam süresi 70’ler civarında, büyükşehirlerde bu rakam<br />
yukarılara çıksa da nihayetinde 100’ü geçen pek yok. Ömrümüzün de ilk 5 senesi<br />
çocukluk ve bebeklik dönemi olarak adlandırılıyor. Sanırım o dönemler de en<br />
güzel zamanlarımız, dert yok tasa yok çünkü. 5 yaşından 20’li yaşların ortalarına<br />
kadar eğitim hayatı ömrümüzde yer ediniyor. E okul bitti, nefes almak olur mu?<br />
Hemen iş hayatına giriyoruz. Çalış çalış çalış, yaş 60’lara gelince devlet sana artık<br />
çalışmayabilirsin diyor. Türkiye standartlarına göre 5 – 10 yıl gibi bir zamanın var!<br />
O zamanları henüz yaşamadım ama “dinlenme” olarak adlandırılan bu zaman da<br />
çok hızlı geçiyor. Hadi 100 yaşına kadar yaşayacağız diyelim, zaman yine çok hızlı<br />
geçiyor. Çünkü 5 yaşına kadar hiç boş durmamışsın ki, bocalayabiliyorsun haliyle.<br />
Aslında bu yazıyı ömrümüzün nasıl geçtiğini anlatmak için yazmadım. Bu yazıyı<br />
ömrümüzü düzgün geçirmemiz gerektiğini dile getirmek için yazdım. Hayat;<br />
birilerine yalakalık yapmak için, başkaları uğruna yaşamak için, kandırmak ve<br />
ezmek için, küçük şeyleri büyütmek için, dertlenmek ve hüzünlenmek için çok<br />
uygunsuz bir yer. Ve yaşadığınız kadar, ardınızda sizden kalacak ve önünüze<br />
“sunulacak” şey de bir o kadar önemli. Yek cümle soruyorum; Şerefli bir insan<br />
olarak mı ölmek istersiniz? Yoksa onursuz bir insan olarak mı?<br />
Türkiye’den mucit ve bilim insanı çıkar mı?<br />
Çıktı dediğinizi duyar gibiyim ama burada kastım Türkiye’de doğup yaşamış<br />
olması. İtiraf edelim, biz korkutularak ve mecburiyetlerle büyütülüyor ve<br />
yaşıyoruz. “Şunu yaparsan bu olur, şunu yapmazsan bu olur” lafları aklımızda<br />
papağan gibi tekrarlıyor kendini. Biz, mucit olmaya yeltenen bir çocuğa “bırak<br />
bu işleri, oku güzel bir işte çalış” dersek, bilim insanı olmaya yeltenen bir<br />
çocuğun önüne mecburiyet deyip “engeller” koyarsak bağımlı ve mahkum<br />
olmaya devam edeceğiz demektir. Bana sorarsanız milliyetçilik, üretim yani<br />
ekonomide olur. Biz yeni fikirler ve yeni şeyler üretecek çocuğa “köstek”<br />
olursak; istediğimiz kadar milliyetçiyiz desek de hiçbir zaman milliyetçi<br />
olamayız. Böyle devam edince de Türkiye’den ne mucit ne de bilim insanı çıkar!<br />
twitter.com/osmankilicOK instagram.com/osmankilic1 theosmankilic@gmail.com<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
SÖYLEŞi<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
SÖYLEŞİ<br />
BENİM ZAMANIMDA MEDYADA<br />
2 BUÇUK BÜYÜK PATRON VARDI<br />
1- Gazeteciliğe ne zaman başladınız?<br />
1997 yılında stajyer, o zaman halihazırda öğrenciydim. Marmara iletişimde<br />
okudum, iyi ki de orada okumuşum. Bizim dönemimizde staj zorunluluğu vardı.<br />
Hocam sayesinde Yeni Yüzyıl gazetesinde staj yapma imkanı buldum. Gazeteciliğe<br />
de Yeni Yüzyıl ekonomi servisinde başladım. Ondan sonra 2000 yılına kadar<br />
gazeteciliğe devam ettim. 2000 yılında Yeni Yüzyıl kapandı, arada Dünya<br />
gazetesine gidip gelme oldu. 2000’den sonra askerlik sürecim var. 2002’de<br />
askerden döndükten sonra Sabah’ta başladım. Öyle devam ediyor yani.<br />
Gazeteciliğe ekonomiyle başladım. Hatta 23 yaşında Dünya gazetesinde gece yazı<br />
işleri müdür yardımcısıydım. Dünya gazetesi bana çok şey kattı. Biz bir ekonomi<br />
gazetesiydik ama o sırada Apo’nun yakalandığı dönemlerdi. Yani gece, haberlerin<br />
sürekli yenilendiği ve değiştiği bir dönemdi. Sonra Dünya gazetesinden Yeni<br />
Yüzyıl’a döndüm. Kısa bir süre Halkla İlişkiler işi de yapıp askere gidip geldim.<br />
Ondan sonrası da Sabah gazetesi işte.<br />
2- Neden ilkin ekonomi gazeteciliğini tercih ettiniz?<br />
Ekonomi gazeteciliğini tercih etmemin sebebi aslında birinin tavsiyesiyle oldu.<br />
Şöyle, arkadaşım dedi ki sakın haber merkezine gitme; seni adliyeye gönderirler,<br />
üniversite önünde eyleme gönderirler, polisiye olaylara gönderirler, sen<br />
yapamazsın dedi ekonomiye git. Sonra ekonomi servisi stajyer kabul etmiyor<br />
dediler. Ben de dedim ki ben yapmayayım o zaman siz benim kağıdımı imzalayın.<br />
Sevmişler bu tavrımı, ben oranın tarihinin ilk stajyeriyim. Ondan sonra baktılar<br />
her yere gidiyoruz ediyoruz falan, Allah yardım etti bir iki de basın toplantısından<br />
haber yakaladık. Birçok isimle de çalıştım. Benim devrem şu an üst düzey. Ya<br />
ekonomi yazarı ya da televizyoncusu oldular, halen yapanlar da var. Ben de çok<br />
şanslıyım ki onlardan bir sürü şey öğrendim.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
SÖYLEŞİ<br />
“BEN DİNÇ BEY ZAMANINDA DA ÇALIŞTIM, O<br />
DEĞERLENDİRME YAPABİLEN BİR PATRONDU”<br />
3- Şu anda spor gazeteciliği yapıyorsunuz. Spor kavramı size ne ifade ediyor?<br />
Güzel soru. Spor rekabet, bir de… Şuradan bakmam lazım. (Telefondan bakıyor)<br />
Ha, bir teoriye göre insanı yani homosapiensi bu kadar ön plana çıkaran 2 özelliği<br />
var. Birincisi dedikodu; kurgu zekası. İkincisi, kooperatif iş yapmak yani<br />
corparation. Yani kurgu zekası. İşte; ‘biliyor musun? o da aslında böyleymiş, o<br />
ormanda da ne varmış…’ diyorsun bir daha kimse o ormana gitmiyor.<br />
Kurgulayabilme zekasıyla iş birliği yeteneği insanı diğer canlılardan ayıran şey.<br />
Ama bir teoriye göre insanın; homosapiensin, insanlığa doğru evrilmesi… Oyun<br />
oynuyor yani insan… Oyun oynamadan evvel insanlar kooperatif değillerdi, bir iş<br />
birlikleri yoktu. Oyun, sosyalleşmenin gereği diye bir başka teori var. Şimdi bugün<br />
bütün canlılar içerisinde en sosyal ilişkileri kuvvetli olan şempanze gruplarında da<br />
oyun ön planda.<br />
Bir kere spor; insanın bedenen ve ruhen bir disiplin altına girmesi ve uğraştığı<br />
şeyle bedeninin ve ruhunun o disipline uygun davranmasıdır. Bence hem<br />
sosyalleşme adına hem de zihnen insanın bir oyuna ihtiyacı var. İster seyirci<br />
olarak olsun ister uygulayıcı olarak olsun hepsi aynı. Ben oyun kavramının<br />
dünyada hak ettiği yeri bulmadığını ve üzerine daha çok düşünülmesi araştırma<br />
gerektiğini düşünüyorum. Yani her sporu bir oyun olarak görüyorum.<br />
4- Spor gazeteciliği ile ilgili ne düşünüyorsunuz?<br />
Yani spor varsa gazeteciliği de var, iyi ki de var. Basında branşlaşma o kadar da<br />
eski bir şey değil. Ben hem ekonomi hem de sporda çalıştım. Her ikisinde de<br />
branşlaşma henüz çok yeni. Ekonomi gazeteciliği 1980’de bir köşe yazısıyla<br />
başlamıştır. Necati Doğru’nun ekonomi yazıları yazmasıyla başlamıştır. Spor<br />
gazeteciliği de ondan biraz daha önce başlamıştır. Spor gazeteciliğinin<br />
branşlaşması 1970’lerde falan oluyor.<br />
Genel olarak medya iyi değil, spor da bundan etkileniyor. Piyasa daralıyor, patron<br />
yok! Açık söyleyeyim patron sorunu var. Değerlendirme yapabilen patron yoksa<br />
değerlendirme yapabilen yayın yönetmeni, yazı işleri müdürü, spor müdürü de<br />
olmuyor, bu bir silsile. Ben Dinç bey zamanında da çalıştım, o değerlendirme<br />
yapabilen bir patrondu. Şimdi en tecrübeli patron Turgay bey, Aydın beyi de artık<br />
saymazsak. Dinç bey zamanındaki yayın yönetmeni Zafer Mutlu da böyleydi.<br />
Zafer Mutlu’yu siyaseten, medyayı kullanma biçimi açısından sonuna kadar<br />
eleştiririm ama mesleği bilme açısından çok başarılı insanlar bunlar. Şimdi böyle<br />
bir değerlendirme siyaseten var, yani siyasi haberlere yönelik patronaj<br />
değerlendirmesi var. Bu anlamda bir yönlendirme yapabilecek patronaja sahibiz<br />
Türk medyası olarak. Ama ekonomi veya spor konusunda değerlendirmeye sahip<br />
ne yayın müdürü çok az var ne de patronaj var.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
SÖYLEŞİ<br />
5- Sizin en beğendiğiniz spor gazetecisi kim?<br />
Çok var. Mehmet Ayan’ı çok beğenirim, Halil Özer’, Cem Dizdar’ı beğenirim. Artık<br />
yapmıyor ama Feridun Niğdelioğlu eski ir muhabirdir, son muhabirdir, son<br />
mohikandır, çok beğenirdim onu. Bir sürü yorumcu gazeteci var ama şimdi<br />
söylemesek ayıp olacak. Tayfun Bayındır’ı, Senad Ok’u, Mehmet Aslan’ı<br />
beğenirim, herkesi beğenirim yani. Ondan sonra Ali Naci Küçük var Hürriyet’in<br />
Galatasaray muhabiri onu çok beğenirim. Ustaları saymıyorum, Hıncal Uluç, Fatih<br />
Altaylı falan. Benim gördüğüm en iyi gazetecilerden biridir Fatih Altaylı. Ahmet<br />
Selim Kul’u beğenirim, bizim Habertürk’ün Fenerbahçe muhabiridir. Fatih<br />
Doğan’ı beğenirim. Kartal Yiğit’i beğenirim. Mehmet Özcan var Sabah’ın<br />
Galatasaray muhabiri onu beğenirim. Çok var ya.<br />
6- Şimdiye kadar çalıştığınız bir kurumda haberlerinizin engellendiği oldu mu?<br />
Ekonomide olmaz öyle bir şey, zaten sporda da engellenecek haber yok. Zaten<br />
büyük oranda müdürdüm engellenecekse ben engellerim, öyle bir şey gelmedi<br />
bana müdürlük yaptığım dönemde. Onun dışında da ben yazarlık yaptım zaten<br />
böyle bir şey olmadı. Yazarlık anlamında ben bir sıkıntı yaşamadım ama ben spor<br />
yazarıyım bunu başka yazarlara sorsan başka cevap verir. Spor haberinde sansür<br />
uygulanacak bir durum yok.<br />
7- Turgay Ciner şu an Kasımpaşa’nın sahibi bununla ilgili hiç mi bir engellemesi<br />
olmadı?<br />
Ben Şota’yı çok eleştirdim. Kemal Özdeş’i göndermek çok yanlış bir karar dedim,<br />
geri aldılar doğru bir karar dedim. Ama dediğim gibi ben yazarım tabi bu soruyu<br />
mevcut bir yönetici arkadaşa sormak lazım. Bana hiç olmadı.<br />
“BENİM<br />
GÖRDÜĞÜM EN İYİ<br />
GAZETECİLERDEN<br />
BİRİDİR FATİH<br />
ALTAYLI”<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
SÖYLEŞİ<br />
“BEN BAŞKA MESLEK YAPAMAM”<br />
8- Dijital yayın mecralarını nasıl buluyorsunuz? Bu gibi yerleri (Turkcell TV)<br />
Buralar gelişecek yerler ama şey sormanız lazım size rakam verir. Ben sonuçta<br />
yorumcuyum burası da bir televizyon. Diğerleri ile aynı. Konvansiyonel medya<br />
halen daha ileride. Bence televizyon hiçbir zaman bitmeyecek. Bu dijital mecra<br />
da iyi gidiyor ama yaygın değil. insanların kullanımı iyi değil ama reklam veren<br />
tabaka iyi yönlendiriyor o anlamda da bir farkı var.<br />
9- Bahçeşehir Üniversitesinde hocalık da yapmışsınız. İletişim fakültesinde<br />
okuyanlara tavsiyeleriniz nelerdir?<br />
Başka meslek yapsınlar. Şöyle, ben iletişim fakültesinden mezunken 5 tane<br />
iletişim fakültesi vardı. 1998’de Marmara İletişim, İstanbul İletişim, Eskişehir<br />
Anadolu, Ankara Gazi ve bir de Konya Selçuk üniversitelerinin iletişim fakültesi<br />
vardı. Zaten piyasa da paylaşılmıştı. Ankara’daki yayın organlarının büroları<br />
Eskişehir ve Gazi Üniversitelerinden alırdı, Konya Selçuk Üniversitesi; Antalya,<br />
Konya ve civar illere ve yerel medyaya istihdam sağlardı. İstanbul ve Marmara<br />
Üniversiteleri de İstanbul medyasına eleman sağlardı. Şimdi iletişim<br />
fakültesinden bir sürü mezun çıkıyor. Benim zamanımda iki büyük patron vardı.<br />
Aydın Doğan vardı, Dinç Bilgin vardı bir de Karamehmet vardı. Yani 2 buçuk büyük<br />
patron vardı. Televizyonlar reyting olarak uçuyordu. Branşlaşma yeni başlamıştı<br />
piyasa kaynıyordu. Şimdi bir değerlendir yani. Ne yazık ki bu meslek şöyle bir şey<br />
diploma gerektiren bir meslek değil. bugün Hukuk fakültesinden mezun adam<br />
gazetecilik yapabilir mi? Yapabilir. Tıp fakültesi adam gazetecilik yapabilir mi?<br />
Yapabilir. Biz yapabilir miyiz onların yaptıklarını? Yapamayız. O yüzden<br />
Mühendislik gibi fakültelerin önünün açık olduğunu düşünüyorum. Diplomayı<br />
aldığın zaman ne yapacaksın? Hangi diploma daha üstün bu tartışmayı yapsınlar<br />
kafalarına.<br />
10- Gazeteciliğe bir sevda olarak bakmıyor musunuz?<br />
Yok, yani sonuçta ben başka meslek yapamam. Bundan başka bir iş yapmasam<br />
ticaret yaparım. Ya bu işi yaparım ya da ticaret yaparım. O yüzden sevda mevda<br />
önemli, yetenek önemli ama gelecek olarak bakıyorlarsa geleceği pek parlak değil<br />
yani onu söylemeye çalışıyorum.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
SÖYLEŞİ<br />
SURVIVOR’DAN<br />
TEKLİF GELSE<br />
GİDEMEM<br />
11- Günlük hayatınızda nasılsınız? Mesela televizyonda ne seyredersiniz, hangi<br />
köşe yazarlarını okursunuz?<br />
Ben çok televizyon seyrederim çok da yazar okurum. Ama artık buradan (telefon)<br />
okuyorum. Mesela Hürriyet’teki birçok yazarı okurum. Habertürk ve<br />
Milliyet’tekileri okurum. Oda TV’ye arada bakarım. Yılmaz Özdil, Facebook’ta<br />
falan çok paylaşılmışsa bakıyorum. Ondan sonra çok iyi televizyon seyrederim,<br />
hiç haber izlemem. Spor da NTV Spor izliyordum, şimdi boşluktayım hiç<br />
izleyemiyorum. A Spor’a arada bakıyorum, TRT Spor’a bakıyorum. Öyle sevdiğim<br />
bir iki program var ama televizyonda ben daha çok şey izliyorum; film, dizi,<br />
yarışma. Survivor’un hastasıyım mesela, çok severim. Ondan sonra Kim 500<br />
Milyar İster’i severdim şimdi seyretmiyorum artık. Var mı onu da bilmiyorum.<br />
Selçuk Yöntem’in yaptığını seyrediyordum biraz ama Murat da olmadı o. Türk<br />
dizileri 7. Veya 8. Bölümden sonra biraz kasıyor. Çukur’la Ufak Tefek<br />
Cinayetler’den ümitliydim bu sene Ufak Tefek Cinayetler’i 10. Bölümde falan<br />
bıraktım. Çukur da böyle giderse 3-4 bölümü kaldı. Senaryo problemi var<br />
Türkiye’de. Yaratıcı bir şey yok Türk dizilerinde. Bir de Masum’u seyrettim Blu<br />
TV’de, çok beğenmiştim. Şimdi Şahsiyet var ama Fi Çi Pi falan bana göre değil.<br />
Yani o hayatlar gerçek hayatlar değil bence. Ben çok film seyrederim. Belgesel<br />
çok izlerim. Öyle tek hayvan belgeseli falan değil, şeyi çok severim, insan hayatıyla<br />
ilgili belgesellerde çözülememiş cinayetler falan. Çok televizyon seyrederim yani<br />
iyi bir televizyon izleyicisiyim.<br />
12- Survivor’u çok severim dediniz. Bir teklif gelse gider misiniz?<br />
Gidemem. Ben yorumcu olarak giderim. Yoksa ben spor yapamayan bir insanım<br />
ilk yarışmada kötürüm olurum. İlk turda giderim ben.<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
SÖYLEŞİ<br />
13- Doğan Yayın Holding’in satışıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Bu sektörü nasıl<br />
etikler?<br />
İnşallah iyi etkiler. Yıldırım bey iyi bir medya patronu olur inşallah. Milliyet’te ve<br />
Vatan’da çalışan arkadaşlar bunun cevabını daha iyi verirler. Ben Yıldırım beyi<br />
şahsen çok severim. Çok iyi, medeni ve kaliteli bir insandır ama medya patronu<br />
Aydın beyi ben şahsen tanımıyorum, hiç görmedim. Ama Aydın bey sonuçta bu<br />
medyanın büyük abisiydi, yani medyaya hep yatırım yapmış bir adam. Yani<br />
Yıldırım bey o abilik pozisyonunu fark etmesi lazım. Yani medyanın abisi olursa<br />
çok iyi bir abisi olacağını düşünüyorum, yapısında var o şey. Yıldırım beyin böyle<br />
bir kapsayıcı tarafı var, mahallenin abisi olma durumu var insanı olarak. Yıldırım<br />
bey medyayı bu anlamda değerlendirirse, mesela akaryakıt sektöründe piyasanın<br />
abilerinden bir tanesi olduğunu biliyorum, yardımcı oluyor insanlara. Medyayı da<br />
böyle görecekse fayda sağlar insanlara yani bize de sağlar, medyacılara da sağlar.<br />
Sonuçta biz bu işten ekmek yiyoruz bildiğimiz başka bir iş de yok, umarım çok<br />
başarılı olur.<br />
14- Okuyucularımıza söylemek istediğiniz bir şey var mı?<br />
Valla okuyucularınıza selam söylüyorum. Ben çok dijital dergi okumuyorum,<br />
dijital kitap da çok okumuyorum. Biraz daha paper adamıyım yani. Dersen ki dergi<br />
okuyor musun? (gülüyor) Dergiyle ilgin var mı? Ev dergileri, yat dergileri falan<br />
dikkatimi çekiyor. Men’S Health falan onlarla hiç işim olmaz. Travel dergileri eskisi<br />
kadar kaliteli gelmiyor bana belki de bu Instagram’daki travellerdan dolayıdır.<br />
Yani dergicilikte de içerik sorunu var, yeni bir içerik lazım. Şimdi dikey giden şeyler<br />
şunlar, bakıyorum ben Instagram’dan falan travel, food, anne-çocuk, spor-fitness<br />
ve fashion. Bunların hepsini kaybetti dergiler, dergiyi bitiren şey internet oldu<br />
aslında. Çünkü artık tüm içerikler internette. Dolayısıyla Medyatablet gibi<br />
dergilerin de buraya girip bir farklılık yaratması lazım. Benim hayatımda<br />
gördüğüm en güzel dergi nalburiye, 1000 sayfa 960 sayfası reklam ama şimdi<br />
artık nalburiye de kalmadı. Eskiden nalburiye hırdavat dergisi en başarılı<br />
dergilerdi ama biraz böyle lüks işe gireceksin pırlanta dergisi yapacaksın.<br />
Medyatablet’te inşallah yoluna başarıyla devam eder.<br />
“YILDIRIM BEY İYİ BİR<br />
MEDYA PATRONU<br />
OLUR İNŞALLAH”<br />
<strong>NİSAN</strong> <strong>2018</strong><br />
<strong>MEDYATABLET</strong>
500 TL
yalnızca kahve…<br />
*Türkiye’ye özel 25.000 Amerikan Dolarından başlayan bayilik fırsatını kaçırmayın!<br />
Ön başvuru adresi; madameamelieTR@gmail.com