You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
VAHDET-İ VÜCÛD KAVRAMI VE SPİNOZA<br />
Vahdet-i vücûd; ‘varlıkta birlik’ ve ‘varlığın birliği’ anlamına gelen tasavvuf terimidir.<br />
Muhyiddin İbnü’l Arabî tarafından sistemleştirildiği söylenir ama bazı kaynaklar ise bu<br />
terimin Muhyiddin İbnü’l Arabî’nin değil de, ders verdiği öğrencilerinin sistemleştirdiğini<br />
söyler. Vahdet-i vücûd terimi Allah’ın varlığının kesinliği ilkesine dayanır ve varlığın<br />
“mümkün” ve “zorunlu” diye yapılan ayrımına karşı bir teoridir. Nitekim Muhyiddin İbnü’l<br />
Arabî’nin, “Varlık birdir, o da Hakk’ın varlığıdır.” sözü bunu anlatmaktadır. Yani özetlemek<br />
gerekirse vahdet-i vücûd kavramı Allah’ın tek varlık olduğu ve evrenin, Allah’ın dışlaşmış<br />
biçimi ve yansıması olduğu ve Allah’ın da evrenin özü olduğu fikridir. Vahdet-i vücûd<br />
inancında tek varlık olarak Allah kabul edilmekle birlikte, Allah’ın dışındaki varlıklar ise<br />
Allah’ın tezahür ve tecellisi yani yansıması sayılmaktadır. Oysaki Allah yarattığı her şeyi<br />
ayrı ve gerçek varlıklar olarak yarattığını bildirmiştir. Örnek vermek gerekirse bunun gibi<br />
birçok ayette Allah “…Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onundur…” (Bakara, 2/255, 284;<br />
Nisâ, 4/131; Yunus, 10/155; Lokman, 31/26) buyurarak bunların gerçek ve ayrı birer varlık<br />
olduğunu söylemiştir. Bizim varlığımız da gerçek bir varlıktır. Konu ile ilgili çok sayıda<br />
ayetten ikisi de şöyledir: “Allah’ın gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, gerçek<br />
olarak ve belirli bir süre için yarattığını kendi kendilerine düşünmezler mi? Doğrusu<br />
insanların çoğu, Rablerine kavuşacaklarını inkâr ederler.” (Rûm, 30/8) ve “Allah, gökleri ve<br />
yeri bir gerçek olarak yaratmıştır. Böylece herkes kazancına göre karşılık görür. Onlara<br />
haksızlık edilmez.” (Câsiye 45/22). Aynı zamanda Allah, biz insanlara, doğru yolu<br />
göstermek için, yarattığı şeylerde işaretler bulundurmuştur. Bir ayette şu şekilde<br />
95