Transform your PDFs into Flipbooks and boost your revenue!
Leverage SEO-optimized Flipbooks, powerful backlinks, and multimedia content to professionally showcase your products and significantly increase your reach.
NEWS @Bell<br />
BPG’den haberler<br />
Bu bülten Bell Holding adına ücretsiz olarak dağıtılmaktadır.<br />
Döngüsel<br />
ekonominin<br />
doğuşu<br />
<strong>15</strong>/19<br />
Snce 1955<br />
www.bellpackaginggroup.com<br />
Yıl: 2019 Sayı: <strong>15</strong><br />
“Alüminyum tüp, monoblok<br />
aerosol kutu ve lamine tüp<br />
üretiminde Avrupa’nın önde<br />
gelen üreticisi.”<br />
“FMCG ürünler için Türkiye’nin<br />
lider plastik șișe üreticisi.”<br />
“Plastik enjeksiyon ürünlerinde<br />
global tedarikçi.”<br />
“IML Plastik Gıda ambalajında<br />
yeniliklerin merkezi.”<br />
“Devrim niteliğindeki<br />
çözümleriyle ambalaj<br />
sektörünün yeni aktörü.”<br />
CEO’dan Mesaj:<br />
Eliminasyon<br />
Değerli Okurlar,<br />
İnsanoğlu, uygarlığın en başından beri denizleri ve okyanusları çöplük olarak kullanıyor ve çöp sahaları arkeologlar tarafından atalarımızın<br />
yaşam alışkanlıklarına ilişkin değerli bir veri kaynağı olarak değerlendiriliyor. Doğa bugüne kadar bunu o kadar da önemsemiyor gibiydi.<br />
Ancak tüketim kültürü görece yeni bir olgu olmasına rağmen, bu kültür hem ölçek, hem de coğrafi dağılım bakımından öyle genişledi ki,<br />
artık seri üretimin faydaları ve zararları dünyamızın en ücra köşelerinde bile bir norm haline geldi. Tek kullanımlık ambalajlara dayalı<br />
yaşam standartları ve alışkanlıklarından beslenen materyalizm nedeniyle ürettiğimiz ve doğanın ayrıştırmakta zorlandığı özellikle plastik<br />
ambalajlarla dolu çöp dağları inanılmaz boyutlara ulaştı.<br />
Artık bir kırılma noktasına ulaşmış gibi görünüyoruz. Zira şu anda giderek miktarı artan çöplerimizi okyanuslara atmaya devam edersek,<br />
daha kendi yaşam süremiz bile dolmadan tüm deniz canlılarını yok etme riskiyle karşı karşıya olduğumuz konusunda toplum genelinde<br />
bir farkındalık oluştu. Ayrıca, tüm plastik ambalajlara karşı da anlaşılabilir bir refleks söz konusu. Ancak her zaman olduğu gibi, bu süreç<br />
içinde çok fazla kafa karışıklığı da gündemde.<br />
Her şeyden önce, pek çok hızlı tüketim ürününün seri üretimi sayesinde toplumun büyük çoğunluğu bu ürünlere makul fiyatlarla<br />
ulaşabilmeye başladı ve bunun sonucunda da yaşam standartlarında büyük bir iyileşme yaşandı. Dahası, gıda, kişisel bakım, evde bakım<br />
ve ilaç ürünlerinde plastik ya da metal ambalajların kullanımı, hijyen ve sağlık seviyelerini de iyileştirerek, bebek ölümü ve hastalıklarda<br />
bir düşüşe ve ortalama yaşam süresinde bir artışa neden oldu.<br />
Biz Bell olarak, yaratılan vasıflı işgücü artışı aracılığıyla dünyada yoksulluğun azaltılmasına katkıda bulunan bu ekosistemin gelişiminde<br />
aktif bir rol oynamaktan gurur duyuyoruz.<br />
Öte yandan, kullan-at toplumumuzun artık sürdürülebilir olmadığını, bundan dolayı şu anda dünyamızın katlandığı ağır çevresel ayak izini<br />
hızla azaltmak ve hatta tamamen ortadan kaldırmak için tüm diğer paydaşlarla birlikte çalışmamız gerektiğinin farkındayız.<br />
Bu nedenle, bir ilk adım olarak, Ellen McArthur vakfının Yeni Plastik Ekonomisi Küresel Taahhüdünü imzaladık. Aynı zamanda, alüminyum<br />
tüplerin ve kutuların geri dönüşüm oranını da artırmak için çözümler arıyoruz.<br />
İyi haberler de tam bu konuda geliyor. Geri dönüşüm oranlarının sürekli olarak artması için konunun mutlaka sürdürülebilir bir iş modelinin<br />
parçası olması gerekiyor. Alüminyum için, tüketim sonrası ambalaj atıklarının değeri, halen toplama ve ayrıştırma maliyetlerini karşılayacak<br />
ölçüde yüksek. PET konusunda da benzer bir durum söz konusu. Ancak PE ve PP konusunda teknoloji henüz gelişim aşamasında ve kamu<br />
otoritesinin aynen yenilenebilir enerji konusunda yaptığı gibi, konunun ivme kazanması için birtakım teşvikler sunmasına ihtiyaç var.<br />
Günün sonunda, bir şeyden eminiz. İnsanoğlu bilgisini ve imkanlarını bir araya getirdiğinde, ozon tabakası meselesinde olduğu gibi,<br />
insan eliyle yaratılmış halledilemeyecek hiçbir problem bulunmamakta. Sadece müşterilerimize değil, bir bütün olarak toplumumuza<br />
değer ve fayda sağlamaya devam etmek için, tüm paydaşlarımızla güçlerimizi birleştirmeye ve bize düşen görevi üstlenmeye kararlıyız.<br />
Saygılarımla,<br />
Livio Manzini<br />
Yönetim Kurulu Başkanı & CEO<br />
İnovasyon<br />
Döngüsel
NEWS @Bell<br />
BPG Yeni Plastik<br />
Ekonomisi Global<br />
Taahhüdünü<br />
İmzalamanın<br />
Gururunu Yaşıyor<br />
Bell Packaging Group (BPG) Yeni Plastik<br />
Ekonomisi Global Taahhüdünü imzalayarak,<br />
dünya üzerindeki plastik atık ve kirliliği<br />
azaltmaya odaklı birçok global şirketle birlikte<br />
plastiğin geleceğinin şekillendirilmesinde<br />
öncü bir rol oynuyor.<br />
BPG olarak alüminyum ve plastiğin çoğu tüketici ürünü için ideal<br />
birer ambalaj malzemesi olduğuna inanıyoruz. Hayat kurtarıcı diye<br />
adlandırabileceğimiz bir çok üründe olduğu gibi, daha uygun fiyatlı,<br />
daha güvenli ve hijyenik bir şekilde ulaşılabilir kılınması sürecine<br />
katkıda bulunarak, milyonlarca insanın hayat standartlarının<br />
iyileştirilmesinde rol oynamış olmaktan gurur duyuyoruz.<br />
Bunun beraberinde gelecek nesillere daha temiz ve daha sürdürülebilir<br />
bir dünya bırakmak için tüm paydaşların bir araya gelip tüketici atıkları<br />
sorununa eğilmelerinin tam sırası. İhtiyacımız olan teknolojinin<br />
halen gelişim aşamasında olmasına ve ekonomik belirsizliğin devam<br />
etmesine rağmen, plastik ambalajların doğaya ve özellikle de denizlere<br />
atılmasının hiçbir geçerli sebebi olamayacağı inancını taşıyoruz.<br />
İşletmeleri, hükümetleri ve diğer organizasyonları ortak bir vizyonda<br />
buluşturan Yeni Plastik Ekonomisi Global Taahhüdü, plastik atık ve<br />
kirliliğini kaynağında çözmeyi hedefliyor. Ellen MacArthur Vakfı<br />
öncülüğünde yürütülen girişim, Birleşmiş Milletler Çevre Programı iş<br />
birliğinde gerçekleştiriliyor.<br />
Ekim 2018’de başlatılan Global Taahhüt girişimi daha şimdiden<br />
plastiklere ilişkin olarak 350’yi aşkın organizasyonu ortak bir döngüsel<br />
ekonomi vizyonunda buluşturarak, plastiği ticaret hayatının içinde,<br />
denizlerinse dışında tutmaya çabalıyor.<br />
Taahhüdün imzacı tarafları arasında <strong>15</strong>0’yi aşkın dünyanın önde gelen<br />
paketlenmiş tüketici ürünleri şirketleri, perakendecileri ve plastik<br />
ambalaj üreticileri de bulunmakta olup, birlikte dünya genelinde<br />
kullanılan tüm plastik ambalajların %20’sinden fazlasını temsil eden<br />
plastik ambalaj değer zincirini oluşturmaktalar.<br />
Global Taahhüdün kalbinde yatan Yeni Plastik Ekonomisi vizyonunda<br />
plastikler asla atık haline gelmiyor. Tüm imzacı taraflar bu vizyonu<br />
ve bu vizyonun gerçekleştirilmesine yönelik çalışılması gerektiğini<br />
resmen destekliyor.<br />
Bu anlamda altı kilit nokta belirlenmiştir:<br />
• Sorun yaratabilecek veya gereksiz plastik ambalajların yeniden<br />
tasarım, inovasyon ve yeni teslimat modelleri kanalıyla ortadan<br />
kaldırılması bir önceliktir<br />
• Mümkün olduğunca yeniden kullanılabilir modeller uygulamaya<br />
alınarak, tek kullanımlık ambalaj ihtiyacı azaltılmalıdır<br />
• Tüm plastik ambalajlar %100 yeniden kullanılabilir, geri<br />
dönüştürülebilir ya da doğada biyolojik olarak çözünür nitelikte<br />
olmalıdır<br />
• Tüm plastik ambalajlar kullanım sonrası yeniden kullanılabilir,<br />
geri dönüştürülebilir ya da doğada biyolojik olarak çözünür hale<br />
getirilmelidir<br />
• Plastik kullanımı sınırlı kaynakların tüketilmesinden tamamen ayrı<br />
tutulmalıdır<br />
• Plastik ambalajların hiçbirinde zararlı kimyasallar bulundurulmaz ve<br />
ayrıca plastik kullanan tüm insanların sağlığı, güvenliği ve hakları<br />
gözetilir<br />
Bizimle aynı amaç için imza atan taraflara ve konuya ilişkin<br />
taahhütlerimize www.ellenmacarthurfoundation.org adresinde<br />
bulunan Global Taahhüt Bahar 2019 Raporundan ulaşılabilir.<br />
Kurulduğu günden bu yana BPG, müşterilerinin ve toplumun çıkarını<br />
düşünerek sürdürülebilir üretim teknikleri benimsemiştir. Bu kültürle<br />
güçlenen yapımız, çevresel etkimizi azaltmaya ve ülke ekonomisine<br />
olumlu katkıda bulunmaya devam etme yönündeki net vizyonumuz<br />
doğrultusunda plastik ve metal üretimi süreçlerimize ilişkin olarak 2025<br />
yılına dek “Sıfır Çevresel Ayak İzine” sahip tesisler haline getirmeyi<br />
hedefliyoruz.<br />
Bu taahhüdü erken dönemde imzalamak, bize dünyanın önde gelen<br />
büyük lider şirketleriyle iş birliği yapma fırsatı sağlamakta. Türkiye de<br />
dahil, dünya genelinde etkin geri dönüşüm süreçlerinin önüne çıkan<br />
engellerin belirlenmesi ve ortadan kaldırılması yolunda çok önemli bir<br />
adım attığımıza inanıyoruz.<br />
Plastik değer zincirinin bir paydaşı olarak Yeni Plastik Ekonomisi<br />
Global Taahhüdünü imzalayarak bize katılmanız konusunda sizi<br />
yüreklendirmek istiyoruz. Plastiğin asla atık haline gelmediği bir dünya<br />
oluşturma yönündeki ortak vizyonumuzu gerçekleştirebilmek için<br />
çözmemiz gereken teknolojik ve ekonomik zorluklara karşı gereken iş<br />
birliğinde desteğinize ihtiyacımız var.<br />
2
İş Ortaklarımızın Görüşleri<br />
www.bellpackaginggroup.com<br />
Mustafa Seçkin, Unilever Türkiye,<br />
Orta Asya & İran Yönetim Kurulu Başkanı<br />
Bu yılın başında Unilever’in CEO pozisyonuna yeni bir atama<br />
yapıldığını dikkate aldığımızda, Unilever’in global stratejik<br />
önceliklerinde önemli değişikler olacak mı? Bilgi verebilir<br />
misiniz?<br />
Unilever, 1800’lü yıllara dayanan köklü geçmişi boyunca her zaman<br />
öncü, yenilikçi ve değişim yaratan bir şirket oldu. Bugün dünya<br />
hızla değişirken, biz de her gün daha fazla ne yapabileceğimizi<br />
öğreniyor ve keşfediyoruz. 2010 yılında, iş modelimizi ve büyüme<br />
hedeflerimizi sürdürülebilir bir çerçeve içinde yeniden tasarladık ve<br />
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planını uygulamaya aldık. Bu plan,<br />
markalarımızın gelişimini destekliyor, yeniliği teşvik ediyor, tedarik<br />
zincirimizi sağlamlaştırıyor, maliyetleri ve riskleri azaltıp güven ilişkisi<br />
kurarak daha da rekabetçi olmamızı sağlıyor. ‘Sürdürülebilir yaşamı<br />
yaygınlaştırma’ hedefimiz, inovasyonlar ve amacı olan markalar<br />
yaratmak için bize ilham veriyor. Aradan geçen 9 yıllık dönemde,<br />
sorumluluk sahibi bir şirketin ‘iyi bir şirket’ olduğunu kanıtladığımız<br />
pek çok başarılı işe imza attık.<br />
Şirket olarak, hep bir adım önde olmak için gözümüz gelecekte,<br />
şartlara uyum sağlarken temel ilkemiz ise sürekli gelişmek…<br />
Öğrendiklerimizden yola çıkarak, görmek istediğimiz değişimin<br />
kendisi olmaya çalışıyoruz.<br />
Dünya çapında yapılan araştırmalar, ‘güven’ duygusunun ciddi bir<br />
kırılmaya uğradığını gösteriyor. Günümüzde insanlar birbirlerine,<br />
devletlere, sivil topluma ve hatta üniversitelere güvenmiyorlar. Unilever<br />
olarak, hayatın her alanında güven inşa etmenin kritik bir rol<br />
oynadığını ve şirketlerin bu noktada çok değerli bir fırsata sahip olduklarını<br />
görüyoruz. Bu sorumluluğu alarak stratejilerimizi oluşturuyoruz.<br />
Ancak bununla birlikte, dünyanın bugün karşı karşıya olduğu<br />
büyük zorlukların yalnızca bir şirket tarafından çözülemeyeceğinin<br />
de bilincindeyiz. Dolayısıyla bir parçası olduğumuz ekosistemi dönüştürmek<br />
için de çalışıyoruz. Son dönemde şirketimizin düşünce<br />
yapısında önemli bir değişim yaşanıyor. Unilever, kendisi için artı değer<br />
yaratmaktan toplum için sosyal değer yaratmaya bir süre önce<br />
evirilmişti. Ancak tüm ekosistemimiz için fayda yaratma ve pozitif<br />
etki sağlama, bugünkü temel stratejimiz…<br />
Yaptığımız her işin, her markamızın arkasında bir amaç olmasına<br />
büyük önem veriyoruz. Toplumun beklentilerini çok iyi okuyan<br />
markalarımız var. Şimdi bizim için, toplumun, dolayısıyla<br />
tüketicilerimizin yeni beklentilerine cevap verebilmek ve pozitif<br />
etkimizi artırmak adına markalarımızla daha cesur olacağımız<br />
bir dönem başlıyor. Sürdürülebilir yaşamı yaygınlaştırmak üzere<br />
şirketimiz, markalarımız ve çalışanlarımız ile hep birlikte fayda<br />
yaratan amaçların peşinden koşacak, iyiliğin savunucusu olacağız.<br />
Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı<br />
pozisyonuna siz de bu yılın başında atandınız. Bu pozisyondaki<br />
önceliklerinizen bahsedebilir misiniz?<br />
Unilever Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesini devam ettirmek, tüm<br />
markalarımızın bir amaç doğrultusunda çalışmalarını sağlamak,<br />
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planı kapsamında kadın ve gençlerin<br />
güçlenmesine destek vermek, ayrıca döngüsel ekonomiyi hayata<br />
geçirmek için çalışmak, başlıca önceliklerim arasında yer alıyor.<br />
Unilever olarak sürdürülebilir ve adil büyümenin, paydaşlarımız için<br />
uzun vadeli değer yaratmanın tek yolu olduğuna inanıyoruz. Bu nedenle<br />
Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planımızı iş modelimizin kalbine<br />
yerleştirdik. Türkiye’de de bu planın hedeflerine gönülden bağlıyız<br />
ve kararlılıkla çalışıyoruz. Bu kapsamda büyümemizin itici gücü olarak<br />
tanımlayabileceğimiz “amacı olan markalarımız”ın rolünü çok<br />
önemsiyoruz. Tüketicilerimizin de beklenti ve tercihlerinin bu yönde<br />
olduğunu görüyoruz. Bu markaların son dört yıldır büyüme performansının<br />
şirketimizin ortalama büyüme hızından daha yüksek olması<br />
da bunu kanıtlıyor. Örnek verecek olursam gençlerin özgüvenini<br />
artırmayı hedefleyen Dove, hijyeni herkes için erişilebilir ve sağlıklı<br />
bir toplum için yaygınlaştırmayı hedefleyen Domestos, sürdürülebilir<br />
çay tarımını destekleyerek çayın geleceğine sahip çıkan Lipton<br />
gibi markalarımız geçtiğimiz yıl Unilever Türkiye’nin büyümesin yüzde<br />
79.2’sini oluşturdu. Bu nedenle orta vadede hedefimiz portföyümüzdeki<br />
tüm markalarımızın sosyal bir misyonu olması ve ürün<br />
performansının ötesinde topluma bir fayda üzerinde çalışmalarıdır.<br />
Öte yandan yine Unilever Sürdürülebilir Yaşam Planımız<br />
kapsamında Türkiye özelinde kendimize 2 büyük hedef belirledik.<br />
Yürüttüğümüz projelerin etkisiyle Türkiye’de 1 milyon kadın ve<br />
1 milyon gencin güçlenmesini sağlamak istiyoruz. Diğer bir konu<br />
ise döngüsel ekonomiyi yaygın hale getirmek üzere üzerimize<br />
düşeni gerçekleştirmek. Birçok kişi bu kavramın atıkların geri<br />
dönüştürülmesinden ibaret olduğunu düşünüyor ancak bu tanım<br />
yeterli değil. Aslında döngüsel ekonominin özü ister ürün olsun, ister<br />
hizmet olsun herhangi bir şeyi oluştururken ortaya çıkan atıkların ve<br />
fazlalıkların başka biri için girdi olmasıdır. Bu nedenle işin temelinden<br />
endüstrideki bir oyuncunun atığının başkasının girdisi olacağı bir<br />
sistem kurmanın çok önemli olduğuna inanıyorum. Özellikle plastik<br />
gibi bir materyalin sistemin içinde kalması gerektiğini ve atık olarak<br />
çevreye bırakılmaması için gerekli ekosistemin kurulması gerektiğini<br />
düşünüyorum. Biz Unilever olarak 2017 yılında yaptığımız global bir<br />
açıklamayla, 2025 yılına kadar kullandığımız plastik ambalajların<br />
yüzde 100’ünün yeniden kullanılabilir, geri dönüştürülebilir ve<br />
kompostlanabilir olacağını duyurduk. Türkiye’de de bu hedef<br />
doğrultusunda inovatif ambalaj çözümleri, iyi uygulamaların sektör<br />
ile paylaşılması, sektörel işbirlikleri oluşturulması ve tüketicilerimizin<br />
tüketim ve kullanım alışkanlıklarını değiştirmeye yönelik iletişim<br />
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.<br />
Tüketim alışkanlıkları ve iletişim kanallarında son 10 sene<br />
içinde çok önemli değişimler yaşandı. Bu dönem içinde<br />
Unilever’in en önemli dönüm noktaları sizce neler oldu?<br />
Bahsedebilir misiniz?<br />
Bu süreci en çok etkileyen dijital dönüşüm oldu diyebilirim. Dijital<br />
dünyanın dinamiklerinin son yıllarda pazarlama dünyasını da<br />
dönüştürdüğü bir gerçek. Bu dönemde tüketicilerin, ihtiyaçları ve<br />
ilgi alanları anlamında birbirinden ayrıştığını görüyoruz. Ayrıca online<br />
ve offline davranışlar birbirinin içine geçti. Tüketici artık markette<br />
bir ürün satın alırken internetten ön araştırma yapmaya, e-ticaret<br />
sitesinden bir ürün almadan önce de kendi mağazasında gidip<br />
denemeye başladı. Tüm bunların yanı sıra bütün cihazların tamamen<br />
birbirine bağlandığı bir sürecin içindeyiz.<br />
Özetle, dijitalin nereye gittiğini görmek; tüm pazarlama ve satış<br />
stratejimizi buna uyumlu hale getirmek zorundayız. Unilever<br />
olarak, tüketicilerimizi daha iyi anlamak ve onların hayatını<br />
kolaylaştırmak önceliklerimiz… Bunu tam anlamıyla<br />
gerçekleştirebilmek için farklı yaşam tarzları, farklılaşan ve<br />
sayıca artan tüketici tercihlerini dikkate almak, bu tercihlere<br />
cevap verebilmek için daha esnek yapılar kurmalıyız. Tüketiciye<br />
yakın olmak, bugün her zamankinden çok daha fazla önem<br />
kazandı. Bu, farklılaşan beklenti ve ihtiyaçları anlamamız için<br />
ön koşul oldu. Biz de tüketicilerimizle özel bağlar kurarak,<br />
kişiye özel uygulama ve ürünler geliştirerek, e-ticaret<br />
yoluyla ürünlerimize erişimi kolaylaştırarak pazarlama stratejimize<br />
günün şartlarına uygun şekilde yön veriyoruz.<br />
Sorumlusu olduğunuz geniş bölgenin Unilever dünyasındaki<br />
yeri nasıl? Deneyimlerinize göre, Türkiye pazarının bu<br />
bölgedeki potansiyelini nasıl görüyorsunuz?<br />
Türkiye, yüksek performanslı üretim gücü, nitelikli insan kaynağı,<br />
lojistik avantajlar ve demografik yapısıyla bölgesinde öne çıkan<br />
ülkelerden biri. Türkiye’de 82 milyon kişi yaşıyor, 23 kentin nüfusu<br />
bir milyonun üzerinde… Ayrıca 30,9 yaş ortalamasıyla Avrupa’nın<br />
en genç ülkesi… Bu genç nüfus, dünyadaki teknolojik gelişmeleri<br />
çok yakından takip ediyor ve yeniliklere çok kolay uyum sağlıyor.<br />
Bu anlamda büyüyen orta sınıf, ekonominin de lokomotifi olma<br />
özelliğine sahip. Türkiye’nin bir artısı da kalifiye iş gücü ile bölgesel<br />
yetkinlik merkezi olması. Her yıl 200’e yakın üniversite, yaklaşık<br />
800.000 mezun veriyor. Bu da genç nüfusun, kalifiye iş gücüne<br />
dönüşmesini sağlıyor.<br />
Türkiye tüm bu pozitif avantajlarıyla, Unilever için de stratejik bir ülke<br />
konumunda bulunuyor. Unilever Global açısından yatırımlarda öncelikli<br />
ülkelerden biri olan Türkiye’de, büyüme ve yeni yatırım yapma<br />
kararlılığımız sürüyor. Bu doğrultuda ülkemizde her yıl yaklaşık 100<br />
milyon TL yatırım gerçekleştiriyoruz. Türkiye’deki fabrikalarımız,<br />
Unilever açısından çok değerli ve özellikli üretim tesisleri arasında<br />
bulunuyor. Örnek vermek gerekirse; Haziran 2013’te faaliyet göstermeye<br />
başlayan Konya’daki dondurma fabrikamız için yaptığımız 95<br />
milyon Euro’luk yatırımın ardından; yine 2017 yılında Konya’da faaliyete<br />
geçirdiğimiz ev ve kişisel bakım ürünleri fabrikamız, Unilever’<br />
in dünyadaki en büyük üretim tesislerinden biridir.<br />
Türkiye’de 5.000’in üzerinde çalışana sahibiz. 7 fabrikamızda<br />
ürettiğimiz ürünleri 37 ülkeye ihraç ediyoruz. Bununla birlikte Türkiye,<br />
Ar-Ge ve inovasyon alanındaki öncü çalışmalarıyla Unilever’in<br />
merkez noktalarından biri haline geldi. İstanbul, Unilever’in Rusya,<br />
Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya bölgesinin Ar-Ge<br />
merkezi konumunda bulunuyor. Unilever Türkiye aynı zamanda,<br />
globalde diğer Unilever ofislerine ve merkezlerine yetenek sağlayan<br />
ilk 5 ülkeden biri olma özelliği de taşıyor. Halen yurt dışında görev<br />
yapan 132 Türk yöneticimizin elde ettiği başarılarla her zaman büyük<br />
gurur duyuyoruz. Unilever olarak Türk insanına, Türk çiftçisine, Türk<br />
tedarikçisine yatırım yapmayı sürdürüyoruz.<br />
Unilever olarak “Ellen MacArthur Vakfı, yeni Plastik Ekonomisi<br />
Global Taahhüdü” katılımcılarından birisiniz. Bell Packaging<br />
Group (BPG) olarak biz de yakın zaman önce bu girişime<br />
katıldık. Birlikte çalışarak, Türkiye’deki mevcut geri dönüşüm<br />
sisteminde yaşanan zorluklara etkili çözümler getirebilmemiz<br />
noktasında sizce ne tür fırsatlar yaratabiliriz?<br />
Öncelikle BPG’nin de Ellen MacArthur Vakfı, Yeni Plastik Ekonomisi<br />
Global Taahhüdü imzacılarından biri olduğunu öğrenmekten büyük<br />
mutluluk duyuyorum. Sizin gibi değerli iş ortaklarımızla birlikte<br />
yaratacağımız sinerjinin önümüzdeki zorlu hedeflere daha kolay<br />
ulaşmamızı sağlayacağına inanıyorum.<br />
Hepimizin bildiği gibi plastik atıklar dünya için önemli bir sorun ve<br />
ne yazık ki bu sorunun boyutları azalmanın aksine artmaya devam<br />
ediyor. Öyle ki, önümüzdeki 20 yıl içinde plastik üretiminin ikiye<br />
katlanacağı öngörülüyor. Sizin de vurguladığınız Ellen MacArthur<br />
Vakfı’nın açıklamasına göre, küresel olarak kullanılan plastik<br />
ambalajların sadece yüzde 14’ü geri dönüşüm tesislerine giderken,<br />
yüzde 40’ı çöp sahalarına atılıyor. Küresel ölçekte plastik ambalajların<br />
üçte biri ise okyanus ekosistemlerine karışıyor. 2050’ye kadar<br />
okyanuslarda balıklardan çok daha fazla miktarda plastik atıkların<br />
olması bekleniyor.<br />
Bu kritik sorunun çözümü için yapılması gereken pek çok şey<br />
olduğunun farkındayız. 2017 yılının Ocak ayında önemli bir taahhütte<br />
bulunarak; 2025 yılına kadar plastik ambalajlarımızın yüzde 100’ünü<br />
tamamen tekrar kullanılabilecek, geri dönüştürülebilecek ya da<br />
biyolojik olarak gübre haline gelebilecek şekilde tasarlayacağımızı<br />
açıkladık. Öte yandan plastik atıklarının çöp olmadığını bir ekonomik<br />
değeri olduğunun her fırsatta altının çizilmesi gerekiyor. Biz de bu<br />
nedenle plastik malzeme için nihai bir pazar oluşturmak amacıyla<br />
2025 yılına kadar ambalajlarımızdaki geri dönüştürülmüş plastik<br />
içeriğini en az yüzde 25’e çıkarma taahhüdünde de bulunduk.<br />
Unilever’in amacı, endüstrinin döngüsel ekonomiye geçebilmesi<br />
için ekosistemini mobilize edebilmektir. Bu konudaki kararlılığımızı<br />
göstermek ve endüstri için bir ‘plastik protokolü’ oluşturulmasına<br />
katkı sağlamak için, bu alanda kaydettiğimiz ilerlemeyi global olarak<br />
açıklıyoruz. Türkiye’ye dönecek olursak; tüm üretim tesislerimiz<br />
2013 yılından bu yana ‘çöplüğe sıfır atık’ statüsünde üretim yapıyor.<br />
20<strong>15</strong> itibarıyla fabrikalarımızın yanı sıra depolar, dağıtım merkezleri<br />
ve ofislerimiz de bu statüyü elde etti. Konya Ev ve Kişisel Bakım<br />
Ürünleri Fabrikası da ilk günden itibaren ‘çöplüğe sıfır atık’ statüsünde<br />
faaliyet gösteriyor. Sürekli olarak ambalajlarımızda kullanılan kaynak<br />
miktarını azaltmanın yenilikçi yollarını arıyoruz. 2017 yılında yeni<br />
şampuan ve saç kremi ambalajı dizaynımız sayesinde 212 ton daha<br />
az plastik ve 78 ton daha az kâğıt kullandık. Gıda kategorisinde<br />
de 2017-2018 döneminde yaklaşık 250 ton ambalaj atığı azaltımı<br />
gerçekleştirdik. Kullandığımız ambalajın miktarını son 2 yılda gıda<br />
ve ev dışı gıdada 66,38 ton, dondurmada 63 ton, içeceklerde 166<br />
ton, ev bakım ürünlerinde 252 ton azaltmayı başardık.<br />
Öte yandan Türkiye’deki AR-GE ekiplerimiz ürün ambalajlarımız<br />
için inovatif çözümler üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyor. Örneğin<br />
çok yeni olarak “dünyanın ilk geri dönüştürülebilir çorba ambalajını”<br />
üretmeyi başardık. Knorr çorba ambalajlarımız artık BPA’sız ve geri<br />
dönüştürülebilir şekilde üretilmeye başlandı; çok katmanlı yapısıyla<br />
geri dönüştürülmesi en zor ambalajlardan birinde bunu başarmamız<br />
benim için gurur kaynağı.<br />
Bu öncü çalışmalarımızın büyük önem taşındığını düşünmekle<br />
birlikte, döngüsel ekonomiye geçişi sağlamak için toplama ve işleme<br />
altyapısını geliştirmek ve büyütmek amacıyla hükümetlerle ve ilgili<br />
tüm paydaşlarla iş birliği içerisinde çalışmamız gerekiyor. Değişen<br />
dünyada artık bu amacı bizimle beraber paylaşan iş ortaklarımızın<br />
olduğunu bilmek son derece sevindirici. Ancak Türkiye ve içinde<br />
yer aldığımız coğrafyanın bu konuda kat etmesi gereken çok yol<br />
var. Daha bilinçli tercihlerin yapılabilmesi ve tüketim alışkanlıklarının<br />
değişmesi de çok önemli bir rol oynuyor. Bu konuda hem kendi<br />
çalışanlarımızın hem de toplumun her kesiminin bilinçlenmesi için<br />
elimizden geleni yapıyoruz. Ayrıca ülkemizde bu konuyla alakalı<br />
yapılan yatırımların artması, geri dönüşüm sektörünün gelişmesi,<br />
gerekirse yurt dışından bu konuyla ilgili doğru örneklerin incelenerek<br />
kendi ülkemizde uyumlandırılması gerektiğini düşünüyoruz.<br />
Yatırımların artmasında ise en önemli rolümüzün, geri dönüşüm<br />
sektörü için talep yaratmak olduğunu düşünüyorum.<br />
İnovasyon günümüzün en önemli maddelerinden birisi.<br />
Unilever’in Türkiye’de bulunan Ar-ge merkezini dikkate<br />
aldığımızda, bu alanda ne tür çalışmalarınız var?<br />
İnovasyonu her zaman işimizin can damarı olarak kabul ediyoruz.<br />
Trendleri, tüketicilerimizin beklenti ve ihtiyaçlarını iyi okumamız<br />
gerektiğini; paralelinde pazara en hızlı ve doğru inovasyonları<br />
sunmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Şirketimiz hem yeni ürünlerin<br />
geliştirilmesi -inovasyon- hem de mevcut ürünlerin yenilenmesi<br />
-renovasyon- açısından dünyanın önde gelen firmalarından biri<br />
olarak kabul ediliyor. Unilever global olarak her yıl Ar-Ge faaliyetlerine<br />
yaklaşık 1 milyar Avro kaynak ayırıyor. Bu da toplam ciromuzun<br />
yüzde 2’sini Ar-Ge yatırımı olarak kullanıyoruz anlamına geliyor.<br />
‘Fark yaratmak, sunmak, sürdürmek ve büyümek’ olarak<br />
belirlediğimiz Ar-Ge misyonumuz doğrultusunda, dünya çapındaki<br />
6 global araştırma ve 13 global ürün geliştirme merkezimizde,<br />
bölgesel ve ulusal geliştirme ve uygulama merkezlerimizde 6.000’i<br />
aşkın Ar-Ge profesyoneli çalışıyor. Global çapta portföyümüz ise 20<br />
bini aşkın patenti ve patent başvurusunu içeriyor. Türkiye’de ise 2<br />
Ar-Ge Merkezimiz var. Bu merkezlerde görev yapan 146 arkadaşımız<br />
ev bakım, gıda, içecek ve dondurma, güzellik ve kişisel bakım<br />
kategorilerimizde hem ürün inovasyonu, hem sürdürülebilir ambalaj<br />
çözümleri konusundaki yenilikçi çalışmaları sürdürüyorlar. Bu<br />
çalışmalardan aldığımız güçle farklı tüketici tercihlerine yönelik<br />
olarak porfoyümüzü her geçen gün daha da güçlendiriyoruz.<br />
BPG gibi stratejik tedarikçilerin rolünü nasıl tanımlarsınız? Bu<br />
rol gelecekte nasıl gelişecek? Onlardan beklentileriniz neler?<br />
Stratejik tüm tedarikçilerimizi iş ortağımız olarak görüyoruz ve sizlerle<br />
beraber büyümeyi hedefliyoruz. Gerçekleştirdiğimiz tüm projelere,<br />
‘Kazan–Kazan’ bakış açısıyla yaklaşıyor ve siz tedarikçilerimizin<br />
bize gerek inovasyon gerek maliyet anlamında sağlayabileceği<br />
maksimum faydayı görmek istiyoruz. Eş zamanlı olarak biz de bilgi<br />
birikimimizi paylaşarak, yeni iş alanları sağlayarak yürüdüğümüz<br />
yolda sizlerle beraber gelişip öğrenmek istiyoruz.<br />
Unilever olarak en çok önem verdiğimiz parametrelerden<br />
ikisinin ön plana çıkacağını söylemek mümkün: Dijitalleşme ve<br />
Sürdürülebilirlik…Tüm dünyada olduğu gibi Unilever de dijitalleşme<br />
yolunda önemli adımlar atıp, değişen dünyaya hızla uyum<br />
sağlamaya başladı. Ancak kat edecek daha çok yolumuz var ve bu<br />
noktada tedarikçilerimizin desteği ve onların da bu sürece en hızlı<br />
şekilde uyum göstermesi bizim için önemli. Endüstri 4.0 ile beraber<br />
artık şirketlerin ne kadar fazla ve ne kadar hızlı üretim yaptığından<br />
ziyade, müşterilerinin ihtiyaçlarını ne kadar doğru anladığı ve onlara ne<br />
kadar hızlı cevap verdiği önemli hale geldi. Biz de tedarikçilerimizden<br />
teknolojiyi en doğru şekilde kullanması ve taleplerimize hızla<br />
cevap vermesini bekliyoruz. Eş zamanlı olarak iki tarafı da<br />
geliştirecek inovatif çalışmaların da gelecekte çok daha kritik bir rol<br />
oynayacağını görüyoruz.<br />
Sürdürülebilirlik ise firmamızın temelini oluşturan en kritik unsur.<br />
Özellikle 2019 ve sonrası için plastik kullanımını azaltmaya yönelik<br />
projeler yürütmek en büyük önceliklerimizden biri. Bu konuyla<br />
ilgili çalışmalarımız hızla devam ediyor ancak paralel olarak<br />
tedarikçilerimizin de bizimle aynı bilinçte olmasını ve aynı istekle hareket<br />
etmesini bekliyoruz. Bu noktada iş ortaklarımızdan da daha az plastik<br />
kullanımı ve geri dönüşümlü plastikleri kullanarak ilerleyebileceğimiz<br />
alternatif projelerle ilgili çalışmalar bekliyoruz.<br />
Sayın Mustafa Seçkin’e söyleyişimize katılımından dolayı<br />
teşekkür ederiz.<br />
3
NEWS @Bell<br />
8. BPG Yönetim Konferansımızı Antalya Side’de Gerçekleştirdik<br />
8. BPG Yönetim Konferansımızı, grup<br />
şirketlerimizin Yöneticilerinin katılımıyla<br />
1-4 Kasım tarihlerinde Side Sentido<br />
Perissia Oteli’nde gerçekleştirdik.<br />
Konferansta ‘Değişimi Kucakla’ teması<br />
işlenirken, hem bireysel hem de şirket<br />
olarak kaçınılmaz olan değişim ve bu<br />
değişimin bir parçası olmanın vurgusu<br />
yapıldı.<br />
www.bellpackaginggroup.com<br />
Konferans programımız, Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’muz Sayın Livio<br />
Manzini’nin açılış sunumu ve genel değerlendirmesiyle başlayıp, Holding<br />
sunumlarıyla devam etti. Akşam saatlerinde ise katılımcılarımız kendi<br />
kokteyllerini hazırlayacakları eğlenceli ‘Kokteyl Atölyesi’ etkinliğinde bir araya<br />
geldi. Bu atölyeyle ünlü bir barmen eşliğinde çeşitli kokteyller hazırlayarak BPG<br />
Yönetim Konferansı Programına enerjik bir başlangıç yaptılar. Ardından otelin<br />
zengin büfesinde akşam yemeğine katılıp, gece geç saatlere kadar sohbet ve<br />
eğlencelere devam ettiler.<br />
İkinci gün, kahvaltının ardından GE İnovasyon Merkezi Kurucu Direktörü Sayın<br />
Ussal ŞAHBAZ katılımcılarla ‘Dijital Dönüşüm’ konusundaki son gelişmeleri ve<br />
bu gelişmeler doğrultusunda yaşanan değişime nasıl uyum sağlanabileceğini<br />
paylaştı. Bu bilgilendirici sunumun ardından Gazeteci ve Köşe Yazarı Sayın<br />
Emin ÇAPA dünyada ve ülkemizde olan değişime dikkat çekerek “Yeni 1 Dünya”<br />
başlıklı etkili ve düşündürücü bir söyleşi gerçekleştirdi. Ardından katılımcılarımız<br />
Antalya’nın köklü tarihi dokusunu yansıtan Aspendos Antik Kenti’ni ve muhteşem<br />
amfi tiyatrosunu, ardından bölgenin doğal güzelliklerinden olan Manavgat<br />
Şelalesi’ni ziyaret ettikleri bir tura katıldılar.<br />
Yönetim Konferansı’nın üçüncü gününde katılımcılarımız Davranış Bilimleri<br />
Enstitüsü eğitmeni Sayın Meltem AYVACIOĞLU ile ‘Değişime Kucak Açmanın<br />
Yolları’ grup çalıştayına katıldılar. Bu çalıştayda gruplar farklı konularda beyin<br />
fırtınası yaparak, yaratıcı projeler tasarladılar. Güneşli ve ılık bir sonbahar günü<br />
öğleden sonrasında katılımcılarımız Side’ye giderek burada ‘Side’de Hazine<br />
Avı’ aktivitesine katıldılar. Side’nin güzel çarşısında gruplar halinde çeşitli<br />
görevleri tamamlayıp hazineye ulaşmaya çalıştılar. Katılımcılarımız BPG Yönetim<br />
Konferansımızın üçüncü akşamı geleneksel BPG Gala Yemeği’ne katıldılar. Gecede<br />
yıllardır BPG bünyesinde hizmet veren, emeği geçen çalışma arkadaşlarımıza<br />
kıdem rozetleri tüm katılımcılarımızın huzurunda verildi.<br />
Tulipack Ambalaj kendi robotunu üreterek inovasyonel yaklaşımını bir üst seviyeye çıkardı...<br />
Tulipack Ambalaj, müşterisi olan Haribo’nun<br />
ürünlerinin üretiminde kullanmak üzere güncel<br />
teknoloji ile eşdeğer tasarım, mühendislik ve<br />
otomasyona sahip ilk kalıp içi etiketleme robot<br />
imalatını gerçekleştirdi.<br />
Şimdilik tek kavite, 1.2 sn take out süresi ile çalışan<br />
robotun her tür tasarım, montaj, yazılım süreçleri<br />
Tulipack’ın kuruluşundan itibaren Otomasyon ve<br />
Robot Teknisyeni olarak görev yapan Sn. Ahmet<br />
Hayreddin SERİN tarafından yürütülmüştür.<br />
Kendisinin bu konuda hevesi ve arzusu şirket üst<br />
yönetimi, takım arkadaşları tarafından baştan<br />
itibaren desteklenmiştir. Gösterdiği başarı ve özverili<br />
çalışmasından dolayı çalışma arkadaşımızı ve tüm<br />
Tulipack ekibini tebrik ediyoruz.<br />
Tulipack Ambalaj, imalatını gerçekleştirdiği robotun<br />
hedeflenen zamanda tüm fonksiyonlarıyla ve<br />
yüksek performansta çalışmasını sağlayarak,<br />
projenin taahhüt edilen plana uygun bir şekilde<br />
tamamlanmasının gururunu yaşamaktadır.<br />
Tulipack, yeni projeleriyle Robopack markasıyla<br />
ihtiyaç olacak kalıp içi etiketleme robotlarını<br />
geliştirme, üretme projeleriyle operasyonel<br />
mükemmeliyet yolculuğuna tüm ekibiyle birlikte<br />
tutku ile devam etmektedir.<br />
Bell Packaging Group Değerler Ödül Programı 2018 Kazananları<br />
Bell Packaging Group şirketlerimizde, “Dürüstlük”, “Saygı”, “Takımdaşlık”, “Alçak Gönüllülük”,<br />
“Mükemmeliyet”, “Şeffaflık” ve “Sorgulayıcılık” değerlerimiz çalışma hayatımızın<br />
temelini oluşturmaktadır. Tüm grup şirketlerimizde bu önemli prensiplerin günlük iş yapış<br />
şeklimizin bir parçası haline gelmesini ve geliştirilmesini teşvik etmek amacıyla uygulanan<br />
“BPG Değerler Ödül Programı” önemli İnsan Kaynakları programlarımızdan birisidir.<br />
Ödül programı kapsamında yıl içinde grup şirketlerimizde çalışanların doldurdukları<br />
formlar, grup şirketleri bazında oluşturulan Seçim Komiteleri tarafından değerlendirilmekte<br />
ve kazanan çalışanlarımız eşleriyle birlikte arzu ettikleri bir tesiste hafta sonu<br />
tatilini geçirme heyecanını ve onurunu yaşamaktalar.<br />
PERFEKTÜP AMBALAJ<br />
Aerosol İş Birimi<br />
PERFEKTÜP Ambalaj, Aerosol İş<br />
Birimi’nde geliştirdiği çözümlerle<br />
verimlilik artışı sağlayan Mekanik Bakım<br />
Elemanı Sayın Hasan DEMİRCİ, şirketin<br />
Seçim Komitesi’nce BPG Değerler<br />
Ödülü’nü almaya layık görüldü.<br />
PERFEKTÜP AMBALAJ<br />
Tüp İş Birimi<br />
PERFEKTÜP Ambalaj, Tüp İş Birimi’nde<br />
uzun yıllardır özverili ve kaliteli<br />
çalışmaları nedeniyle aday gösterilen<br />
Baskı Ustası Sayın Bayram ALTAY,<br />
şirketin Perfektüp Seçim Komitesi’nce<br />
oy birliğiyle BPG Değerler Ödülü’nün<br />
sahibi olarak seçildi.<br />
İNTERKAP AMBALAJ<br />
İNTERKAP Ambalaj’da hiçbir engel<br />
tanımadan, güler yüzlü ve çalışkan<br />
yaklaşımları nedeniyle aday gösterilen<br />
Makine Operatörü Sayın Engin<br />
SAĞLAM, şirketin Seçim Komitesi’nce<br />
BPG Değerler Ödülü’ne layık bulundu.<br />
SENAPASTAMPA AMBALAJ<br />
SENAPASTAMPA Ambalaj gerek<br />
işinde, gerekse takım arkadaşları ile<br />
ortak çalışmalarında başarılı ve titiz<br />
yaklaşımları nedeniyle aday gösterilen<br />
Elektrik Bakım Elemanı Sayın Erkan<br />
BAYIR, şirketin Seçim Komitesi’nce BPG<br />
Değerler Ödülü’nün sahibi seçildi.<br />
TULİPACK AMBALAJ<br />
TULİPACK Ambalaj’da getirdiği<br />
alternatif çözümlerle önemli maliyet<br />
avantajları yaratan Satın Alma<br />
Sorumlusu Sayın Bengü ÇETİNKOL<br />
şirketin Seçim Komitesi’nce BPG<br />
Değerler Ödülü’nün sahibi seçildi.<br />
BELL Holding A.Ş.<br />
info@bellholding.com<br />
www.bellholding.com<br />
PERFEKTÜP Ambalaj Sanayi<br />
ve Ticaret A.Ş.<br />
info@perfektup.com<br />
www.perfektup.com<br />
SENAPASTAMPA Ambalaj<br />
Sanayi ve Ticaret A.Ş.<br />
info@senapastampa.com<br />
www.senapastampa.com<br />
İNTERKAP Ambalaj Sanayi<br />
ve Ticaret A.Ş.<br />
info@interkap.com<br />
www.interkap.com<br />
TULiPACK Ambalaj Sanayi<br />
ve Ticaret A.Ş.<br />
info@tulipack.com.tr<br />
www.tulipack.com.tr<br />
IPS Ambalaj Sanayi<br />
ve Ticaret A.Ş.<br />
info@ips-tr.com<br />
www.ips-tr.com