05.11.2014 Views

Sayı 18: 30 Nisan – 6 Mayıs 2017 - Zaman Bulgaristan

Sayı 18: 30 Nisan – 6 Mayıs 2017 - Zaman Bulgaristan

Sayı 18: 30 Nisan – 6 Mayıs 2017 - Zaman Bulgaristan

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ERKEKLER, HANGİ AKSESUARI NEDEN TAKAR?<br />

Aksesuar deyince akla hemen kadınlar gelir.<br />

Oysa erkeklerin dünyasında da aksesuarlar<br />

hayli değerlidir. Bir davette, özel<br />

bir gecede kol düğmesi, saat, vazgeçilmezdir<br />

mesela. Yapılacak seçime göre<br />

şıklığın belirleyicisi bile denebilir. Bir de<br />

son zamanlarda erkeklerin de iyiden iyiye<br />

tercih ettiği taşlı yüzükler var. HABERLER 12<br />

‘AMACIMIZ DOĞUMDAN ÖLÜME KADAR HİZMET VEREN<br />

BİR KOMPLEKS OLMAK’. Kırcali Atanas Dafovski<br />

Hastanesi Başhekimi Todor Çerkezov, yılda hastenede<br />

15-17 bin kişinin tedavi gördüğünü belirterek,<br />

kurumun geleceğini bir multipleks<br />

olarak gördüğünü aktarıyor.<br />

Todor Çerkezov, hastanenin doğumdan<br />

ölüme kadar hizmet sunmasını<br />

istediklerini aktardı. HABERLER 03<br />

FOTOĞRAF: BEYNUR SÜLEYMAN<br />

<strong>30</strong> NİSAN – 6 MAYIS 2012 WWW.ZAMAN.BG YIL: XX SAYI: <strong>18</strong> (1003) 0.70 LV<br />

“Kutlu Doğum Haftası”<br />

etkinliklerle kutlandı<br />

“Kutlu Doğum Haftası” ülke genelindeki<br />

etkinliklerle kutlandı. “Kutlu<br />

1<br />

Doğum Haftası” nedeniyle ülkenin farklı<br />

yerlerinde her yıl Sevgili Peygamberimizi<br />

(s.a.v) anmak için etkinlikler organize<br />

edilmekte ve Peygamberimizin dünyayı<br />

teşrifleri kutlanmaktadır. Bu nedenle de<br />

Peygamber Efendimizin doğum gününü<br />

içine alan hafta, “Kutlu Doğum Haftası”<br />

olarak bilinmektedir. Bu yılki kutlamaların<br />

teması ise “Peygamber Efendimiz<br />

Hz. Muhammed’in (S.A.V) kardeşlik<br />

ve barışa katkısı” oldu. 1HABERLER 04<br />

İngiliz turistler için<br />

en ucuz tatil yeri<br />

<strong>Bulgaristan</strong> ve Türkiye<br />

İngiliz turistler için <strong>Bulgaristan</strong> ve<br />

1Türkiye’nin en ucuz tatil bölgeleri<br />

olduğu açıklandı. İngiliz turizm sigortası<br />

devi Post Office ‘2012 Tatil Maliyetleri<br />

Barometresi’ adlı turizm raporuna<br />

göre, turistik ziyaretler için <strong>Bulgaristan</strong><br />

ve Türkiye’nin en uygun ülkeler olduğunu<br />

açıkladı. Raporda, en ucuz destinasyon<br />

olarak <strong>Bulgaristan</strong> ve Türkiye<br />

zikredilirken, Büyük Britanya en pahalı<br />

gezi yeri olarak belirtildi. Araştırma,<br />

tatilciler için en gerekli on ürünün fiyatı<br />

baz alınarak yapıldı. Araştırmaya<br />

göre <strong>Bulgaristan</strong>, tatil harcamalarında<br />

Avrupa’nın en ucuz ülkesi. 1HABERLER 04<br />

ПРЕЗИДЕНТЪТ РОСЕН ПЛЕВНЕЛИЕВ: ГРАЖДА-<br />

НИТЕ ТРЯБВА ДА ИМАТ СИГУРНОСТ И ДА ВИЖ-<br />

ДАТ СПРАВЕДЛИВОСТ. “Успехът на нацията<br />

зависи от това да създадем сигурна<br />

и предвидима среда за обществото и за<br />

отделния гражданин. Българските граждани<br />

трябва да имат сигурност, трябва<br />

да виждат справедливост и инвеститорите<br />

трябва да бъдат спокойни.” НОВИНИ 02<br />

ФИНАЛ БЕЗ ФАВОРИТИ. Британската<br />

борбеност на “Челси” ги класира<br />

на финал, а немската дисциплина<br />

стори това за “Байерн Мюнхен”.<br />

Така финалът в Шампионска лига остана<br />

без сочените предварително<br />

фаворити. Испанските грандове “Барселона”<br />

и “Реал Мадрид” изненадващо отпаднаха<br />

от надпреварата. СПОРТ 09<br />

Dışişleri Bakanı Nikolay Mladenov:<br />

<strong>Bulgaristan</strong> ile Türkiye,<br />

Avrupa ortaklı geleceğe sahip<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’ın Türkiye ile ilişkilerini geliştirme niyetinde olduğunu belirten Dışişleri<br />

Bakanı Nikolay Mladenov, Ankara’da yapılan hükümetlerarası toplantıda imzalanan<br />

17 anlaşma ile, ilişkilerin güçlendirileceği yönünde yeni bir ufuk belirlendiğini söyledi.<br />

ERKAN TUNCA SOFYA<br />

<strong>Bulgaristan</strong> ile Türkiye’nin, Avrupa pers-<br />

ikili ilişkilerinin gelişiminde<br />

1pektifinde,<br />

büyük yarar olduğu aktarıldı. <strong>Bulgaristan</strong> Dışişleri<br />

Bakanı Nikolay Mladenov, <strong>Bulgaristan</strong>’ın,<br />

tüm komşu ülkelerle birlikte Türkiye ile de ilişkilerini<br />

geliştirme niyetinde olduğunu söyledi.<br />

Bakan Mladenov, iki ülkenin gelecekte Avrupa<br />

bağlamında işbirliği oluşturabileceğini vurguladı.<br />

Komşu ülkelerin Avrupa perspektifinin<br />

<strong>Bulgaristan</strong> için önemli olduğunu söyleyen Bakan,<br />

bu sayede ülkeler arası iş kontaklarının daha<br />

kolay sağlandığını dile getirdi. İkili ilişkilerin<br />

son dönemde en yüksek noktaya geldiğini<br />

hatırlatan Mladenov, gerek iş adamları arasında,<br />

gerekse iki halk arasındaki temasların yoğunlaştırılması<br />

için ulaşım altyapısının geliştirilmesinin<br />

şart olduğunu vurguladı. 1HABERLER 02<br />

Dışişleri Bakanı Nikolay Mladenov, <strong>Bulgaristan</strong> ile Türkiye’nin gelecekte, Avrupa bağlamında<br />

işbirliği oluşturabileceğini, <strong>Bulgaristan</strong>’ın da Türkiye ile ilişkileri geliştirme niyetinde<br />

olduğunu söyledi. FOTOĞRAF: ERKAN TUNCA<br />

3. Uluslararası Çocuk<br />

Festivali kapsamında<br />

İstanbul’da Küçükçekmece<br />

Belediyesi’nin öncülüğünde<br />

düzenlenen ‘’En çok<br />

çocukla kuşlara yem ve<br />

su verme’’ rekor denemesi<br />

kapsamında 400 çocuk<br />

kuşlara yem ve su vererek<br />

Dünya Çocuk Rekorları’na<br />

yenisini ekledi. Eyüp Sultan<br />

Camisi önünde düzenlenen<br />

rekor denemesine Bosna<br />

Hersek, <strong>Bulgaristan</strong>, Gürcistan,<br />

Malezya, Kırgizistan ve<br />

Rusya’dan çocuklar katıldı.<br />

<strong>30</strong> АПРИЛ – 6 МАЙ 2012 ГОДИНА: XX БРОЙ: <strong>18</strong> (1003) WWW.ZAMAN.BG ЦЕНА: 0,70 ЛВ.<br />

Неяснотата за балотажа на изборите<br />

във Франция остава, въпреки<br />

че левият кандидат Франсоа<br />

Оланд спечели първия тур.<br />

Горчивата сладка<br />

победа на левицата<br />

Кинокритичката Олга Маркова:<br />

Изгубихме киното на усмивката<br />

Според Олга Маркова българското кино си извоюва бъдеще. Но то трябва да продължи<br />

да се развива по пътя на арт ценностите. Това е посоката на движение.<br />

ТАЙФУР ХЮСЕИНОВ СОФИЯ<br />

1<br />

„Мъчно ми е, че и в българското<br />

съвременно кино, и в турското<br />

кино има много малко усмивки. Много<br />

малко се усмихват хората. Няма го<br />

че усмивки.<br />

оня смях на миналото. И това се отнася<br />

за по-голямата част от европейските<br />

филми. Наистина, проблемите са тежки,<br />

дълбоки, сложни. Но изгубихме киното<br />

на усмивката. Очевидно векът ни<br />

е сложен.” Това констатира пред в. „Заман”<br />

Олга Маркова, доктор по кинознажелава<br />

и на българското, и на<br />

СНИМКА: ТАЙФУР ХЮСЕИНОВ<br />

09 07<br />

Сирийските бежански градове в<br />

Турция стр. 1-4<br />

Амнести Интернешънъл:<br />

Европа дискриминира<br />

мюсюлманите стр. 1-12<br />

Горчивата сладка победа на<br />

левицата във Франция стр. 1-11<br />

“M. FETHULLAH GÜLEN: GÖRÜŞLER VE PERSPEKTİF-<br />

LER” BAŞLIKLI KİTAP ŞUMEN’DE TANITILDI. Dünya ve<br />

Bulgar bilim adamlarının gözüyle Fethullah Gülen<br />

Hocaefendi’nin şahsiyetini ve öncülük ettiği<br />

hizmetleri konu alan eser, ünlü Bulgar yazar Dr.<br />

Panko Ançev tarafından Şumen’de tanıtıldı.<br />

ATEŞ VE İSHAL İÇİN EVDE NE YAPMALIYIM? Anne-baba<br />

ishal, kabız, isilik olan ve ateşlenen çocuğuna<br />

kendisi müdahalede bulunabilir. Ancak<br />

dikkatli olmak şartıyla. Doç. Dr. Ahmet Soysal,<br />

ishal olan çocuğa meyve suları ve meşrubat<br />

verilmemesi gerektiğini ifade ediyor.<br />

Gazetenizle ilgili dağıtım ve diğer<br />

problemler için bizi arayınız! (02)<br />

832 31 11, okurhatti@zaman.bg


02 HABERLER <strong>30</strong><br />

NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

Bakan Nikolay Mladenov: <strong>Bulgaristan</strong> ile<br />

Türkiye, Avrupa ortaklı geleceğe sahip<br />

BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM<br />

FOTOĞRAF: ERKAN TUNCA<br />

Türk Amerikan İşadamları Der-<br />

(TABA/AmCham), Ame-<br />

1neği<br />

rikan Ticaret Odası Türkiye Ofisi ve<br />

<strong>Bulgaristan</strong> Amerikan Ticaret Odası<br />

işbirliği ile Sofya’da düzenlenen<br />

konferansa katılan Bakan Mladenov,<br />

Türkiye ile <strong>Bulgaristan</strong> arasındaki<br />

ilişkilerde öncelikli konuların<br />

modern ulaşım altyapılarının oluşturulması,<br />

iki ülkenin Karadeniz limanlarının<br />

birleştirilmesi ve bu sayede<br />

ürün transferinin ve turist akışının<br />

hızlanması olduğunu dile getirdi.<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’ın Türk vatandaşlarına<br />

yönelik bazı vize kolaylıkları sağlaması<br />

ile <strong>Bulgaristan</strong>’ın bu alana yöneldiğini<br />

aktaran Bakan, Ankara’da<br />

yapılan hükümetlerarası toplantıda<br />

imzalanan 17 anlaşma ile de ilişkilerin<br />

güçlendirileceği yönünde yeni bir<br />

ufuk belirlendiğini aktardı.<br />

Enerji alanında, özellikle enerji çeşitliliğinin<br />

sağlanması açısından Türkiye<br />

ile yapılan işbirliğinin <strong>Bulgaristan</strong><br />

açısından çok önemli olduğuna<br />

değinen Bakan Mladenov, doğalgaz<br />

bağlantı hatlarının oluşturulmasının<br />

<strong>Bulgaristan</strong> için kilit öneme sahip olduğunu,<br />

bunun <strong>Bulgaristan</strong>’ın enerji<br />

güvenliğini garanti edeceğini ve ülkenin<br />

enerji piyasasına yeni bir boyut<br />

kazandıracağını savundu.<br />

<strong>Bulgaristan</strong> ile Türkiye’nin sadece<br />

tarihi ve kültürel geçmiş olarak değil,<br />

Avrupa perspektifi gibi daha önemli<br />

ortak değerleri de paylaştığını savunan<br />

Mladenov, Türkiye’nin AB üyesi<br />

üyeliği yolunda ilerlediğini aktardı.<br />

<strong>Bulgaristan</strong> ve Türkiye’nin, Orta<br />

Doğu ve Kuzey Afrika’daki sorunlar<br />

ve Kofi Annan planına göre<br />

Suriye’de çözüm bulunması için ortak<br />

çalışmak zorunda olduğunu savunan<br />

Mladenov, ‘Bölgede, demokratik<br />

kurumlar ve devletlerin kurulmasında<br />

gösterilen yardım, yeni pazarlara<br />

açılırken Türkiye ile <strong>Bulgaristan</strong><br />

ortaklığına bir çok fırsatlar sunmaktadır.’<br />

ifadelerini kullandı.<br />

Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi İsmail<br />

Aramaz da <strong>Bulgaristan</strong> ile Türkiye<br />

ilişkilerinin olumlu gidişatından<br />

duyduğu memnuniyetini dile<br />

getirerek, ‘’Altyapı projelerinin geliştirilmesi<br />

ikili ilişkilere daha da ivme<br />

kazandıracaktır’’ dedi. Bu alanda<br />

iki ülke arasında büyük bir potansiyelin<br />

bulunduğunu ifade eden<br />

Aramaz, mayıs ya da haziran ayında<br />

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’ı ziyaret etmesinin planlandığını<br />

duyurdu. Büyükelçi Aramaz,<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’ın Karadeniz sahilindeki<br />

Varna kentine yapılması<br />

planlanan ziyaret sırasındaki görüşmelerin<br />

ikili ilişkilerde kilit önem taşıyan<br />

bazı altyapı projelerine odaklanacağını<br />

kaydetti.<br />

Konferansa katılan Amerika’nın<br />

Sofya Büyükelçisi James Warlick<br />

de, <strong>Bulgaristan</strong> ile Türkiye arasındaki<br />

ekonomik ilişkilere Amerika’nın<br />

neden müdahil olduğuna şu sözlerle<br />

açıklık getirdi: ‘ABD’li işadamları<br />

özellikle Türkiye’ye yatırım yapıyor.<br />

Türkiye’ye yatırım yapan bu işadamları,<br />

komşu <strong>Bulgaristan</strong>’daki kalkınmayı<br />

izleyip buralara da yatırım yapmayı<br />

planlayabilirler.’<br />

Konferansı düzenleyen Türk Amerikan<br />

İşadamları Derneği (TABA/<br />

AmCham) Genel Başkanı Uğur Terzioğlu,<br />

Türkiye ile <strong>Bulgaristan</strong> arasında<br />

maden, enerji ve inşaat alanında<br />

büyük bir potansiyel gördüğünü,<br />

iki ülke arasındaki kültürel yakınlığın<br />

başarılı bir ekonomik işbirliğinin<br />

önünü daima açtığını söyledi.<br />

Kırcali bölgesinde tütün ekimi başladı<br />

İDRİS ALİ KIRCALİ<br />

Kırcali bölgesi denince ilk akla<br />

1gelen konulardan birisi tütündür.<br />

Bölgedeki ailelerin çoğu geçimini<br />

tütün yetiştirerek ve inşaatlarda çalışarak<br />

sağılıyor. Bazı köyler tütün ekimine<br />

<strong>Nisan</strong> ayı sonu, kimileri ise Mayıs<br />

ayı başında başlıyor. Krumovgrad’ın<br />

Egrek köyünde tütün eken Hasan Boyacı<br />

geçen hafta tütün ekimine başladığını<br />

söyledi. Boyacı geçen yıl altı dekara<br />

yakın tütün ektiğini, bu yıl ise sekiz<br />

dönüm ekeceğini aktardı. Genç tütüncü,<br />

bunu yapma nedenini ise geçen<br />

sezon tütünün iyi gelir getirmesinden<br />

kaynaklandığını dile getirdi.<br />

Kirkovo Belediyesine bağlı Kran<br />

köyünde yaşayıp yıllardır tütün eken<br />

Mustafa Hüseyin de, köydeşlerinin<br />

tütün ekimine başladıklarını söyledi.<br />

Kendisinin ise tütün ekimine en son<br />

başlayacağını belirterek bunun nedenini,<br />

ilk ektiği tütünlerin çıkmayıp yeniden<br />

tütün ekmesinden kaynaklandığını<br />

ifade etti. Hüseyin, tütün fideleri<br />

küçük olduğu için ekime en son başlayacağını<br />

aktardı. Hüseyin, tütüncülerin<br />

bir yandan tütün ektiklerini, diğer<br />

taraftan da tütünden aldıkları paraların<br />

vergilerini nasıl ödeyeceklerini<br />

düşündüklerini vurgulayarak, bazılarının<br />

800 ile 1000 leva arasında<br />

vergi ödeyeceklerini sözlerine ekledi.<br />

Krumovgrad halkı yeni otogarına kavuştu<br />

İDRİS ALİ KIRCALİ<br />

<strong>Zaman</strong>’a şöyle anlattı: “Yaptıranlardan<br />

Allah razı olsun. Gü-<br />

Krumovgrad Belediyesi<br />

1tarafından yaptırılan yeni<br />

otogar faaliyete açıldı. Belelelikle<br />

insanlarımız sağda solzel<br />

bir otogarımız oldu. Böydiye,<br />

bölge ve şehir halkına artık<br />

yeni otogarıyla hizmet verecep<br />

İsmail ise Belediye’nin yapda<br />

atılmaktan kurtuldu.” Recek.<br />

Otogar, askeri kışla ve binaların<br />

bulunduğu alana yapıl-<br />

çok memnun olduklarını söytığı<br />

bu güzel yatırımdan dolayı<br />

dı. Vatandaş, yeni yapılan otogarın<br />

hizmete başlamasından bir görüntü verdi.” diyen İsmaledi.<br />

“Yeni otogar şehrimize iyi<br />

memnun. Krumovgrad şehrinde<br />

yaşayan Samed Mustalarda<br />

başını sokabilecek yeni bir<br />

il, vatandaşın yağmurlu zamanfa<br />

yeni otogarın hizmete açılışından<br />

duyduğu memnuniyeti iş imkanı sağlandığını ifade<br />

yeri olduğunu ve aynı zamanda<br />

etti.<br />

FOTOĞRAF: İDRİS ALİ<br />

Yerli domatesler mayısta<br />

piyasada olacak<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’da ilk sera domateslerinin<br />

1toplanmasına başlandı. Bulgar Gıda Güvenliği<br />

Ajansı Birliği (BABH), ülkedeki ilk domateslerin<br />

Petriç, Momçilgrad, Harmanli ve<br />

Pazarcik’e bağlı Zvıniçevo’da üretildiğini bildirdi.<br />

Sebzelerin kalitesi bakımından iyi, taze<br />

ve temiz olduğunu aktaran BABH, yaklaşık<br />

226 ton domatesin gözden geçirildiğini ve<br />

serada yetiştirilen salatalıkların da incelenmesine<br />

devam edildiğini kaydetti. Kalite kontrolünü<br />

ortalama test metoduyla yapan uzmanlar,<br />

herhangi bir partiden alınan ürünün, üretici<br />

nezaretinde kontrolü yapılarak domatesin<br />

dış görünüşü, boyutu ve partideki tek tip şartını<br />

denetliyor.<br />

Sebzelerdeki nitratlar kanser yapıyor<br />

Yazın gelmesiyle salatalıklara dikkati çeken<br />

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sebzelerdeki yüksek<br />

nitrat oranlarının kansere yol açtığını açıkladı.<br />

Sindirim sistemi ve özellikle midedeki flora<br />

ile temasında nitratların nitrit haline dönüştüğünü<br />

ve tüm tümörlere ön ayak olduğunu kaydetti.<br />

Devamlı olarak tüketildiklerinde nitratların<br />

hücrede modifikasyonlara sebebiyet verdiğini<br />

belirten uzmanlar, turp ve yeşil yapraklı<br />

sebzelerin, tüketilmeden önce en az yarım saat<br />

suda tutulması tavsiyesinde bulunuyor. Böylece<br />

nitratların suda çözülerek zararsız hale geleceği<br />

uyarısında bulunan uzmanlar, salatalıkların<br />

da iyice soyulması gerektiğini savunuyor.


03 RÖPORTAJ <strong>30</strong><br />

NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

Kırcali Atanas Dafovski Hastanesi Başhekimi Todor Çerkezov:<br />

Amacımız doğumdan ölüme kadar<br />

hizmet veren bir kompleks olmak<br />

BEYNUR SÜLEYMAN KIRCALİ<br />

Kırcali Atanas Dafovski Hastanesi<br />

1Başhekimi Todor Çerkezov, yılda<br />

hastanede 15-17 bin kişinin tedavi gördüğünü<br />

belirterek, kurumun geleceğini<br />

bir multipleks olarak gördüğünü aktarıyor.<br />

“Hastanemizin doğumdan ölüme<br />

kadar hizmet sunmasını istiyoruz”<br />

diyen Çerkezov, bu vesileyle hastaneye<br />

biri sağlık diğeri sosyal rolü üstelenen<br />

iki merkez kurduklarını belirtiyor. Hastanenin<br />

yıldönümü vesilesiyle <strong>Zaman</strong>’a<br />

konuşan başhekim, hastanenin kısa zamanda<br />

yabancılara da hitap eden önemli<br />

bir kurum haline geleceğini savunuyor.<br />

FOTOĞRAF: İDRİS ALİ<br />

Bu yıl kuruluşunuzun 80. yılını kutluyorsunuz. Bu<br />

vesileyle geçmişten günümüze Kırcali Hastanesi<br />

için nasıl bir mukayese yapılabilir?<br />

Geçmişe baktığımızda hastanenin tarihini<br />

birkaç etaba ayırmak mümkün, çünkü<br />

kıyaslama bazları farklıdır. Kırcali’nin<br />

<strong>Bulgaristan</strong> topraklarına dahil edildikten<br />

yaklaşık 20 yıl sonra buraya ilk doktor<br />

Sadık Hacı Hüseyin geliyor. İstanbul’da<br />

tıp bitiren bu hekim, bu bölgede insanların<br />

sağlığı için çalışan tek uzmanmış.<br />

Daha sonra buraya hastane kurulma kararı<br />

alınmış ve iki katlı ufak bir yapı olarak<br />

hizmet vermeye başlamış. Şu anki bina<br />

1977’de yapılarak kendi çapında birçok<br />

insanın tedavi edildiği ve edilmeye<br />

devam ettiği yer olarak biliniyor. Bu dönemde<br />

tüm uzmanlık alanları açılmış ve<br />

burada yetişen doktorlar daha sonra başkent<br />

ve yurtdışında ihtisas yaparak hastanenin<br />

çıtasını yükseltmişlerdir. 2000 yılından<br />

sonra Kırcali Hastanesi büyük gelişmeler<br />

kaydetti ve bugün ülkenin önde gelen<br />

il hastanelerinden biriyiz diyebilirim.<br />

Smolyan ve Haskovo’yu geride bıraktık.<br />

Hastane ne tür teşhis ve tedavi ekipmanlarına<br />

sahip?<br />

Hastanemizde modern teşhis araçları<br />

mevcuttur. “Teşhisi iyi yapan, tedaviyi<br />

de iyi yapar” diye bir söz var. Bu vesileyle<br />

görsel teşhis bölümümüzü modernleştirdik.<br />

Bilgisayar Tomografi cihazı, Manyetik<br />

Rezonans (MR) cihazı, modern ehografi<br />

ve dijital röntgen cihazı ile donattık. Bizdeki<br />

MR cihazının, Rodoplarda tek olduğunu<br />

söylemekte yarar var. Ayrıca kardiyoloji<br />

müdahaleleri için modern anjiyografi<br />

labaratuvarımız mevcut. Bu labaratuvarımızda<br />

Rodoplarda tektir. Yani burda<br />

da birinciyiz. Diyebilirim ki, bu cihazlar<br />

sayesinde birçok kişi harfiyen ölümden<br />

döndü. Gastroentroloji alanında oldukça<br />

modern ekipmanlarla övünebiliriz.<br />

Cerrahi bölümde ise bazı hastalıklar için<br />

kansız ameliyat yapma imkanı sunuyoruz.<br />

Yakın zamanda jinekoloji bölümünde<br />

kullanılmak üzere laparaskopi cihazının<br />

alınması da söz konusu. Doğum bölümündeki<br />

4D ehograf sayesinde 4 boyutlu<br />

olarak ana rahmindeki bebeğin görülebilmesine<br />

olanak sağlıyoruz. Hepsi bunlar<br />

enformasyon sistemi sayesinde yönetiliyor<br />

ve hasta verilerini bilgisayar yoluyla<br />

gerekli bölümlere ulaştırabiliyoruz. Hastanın<br />

kaydolmasından sonra buradan çıkıncaya<br />

kadar bilgileri hem kaybolmuyor,<br />

hem de çok hızlı bir şekilde yol alıyor.<br />

Hastanenin öncelikleri ve önünüzdeki zorluklar<br />

nelerdir?<br />

Anne sağlığı, çocuk sağlığı ve genel olarak<br />

teşhise öncelik tanıyoruz. Bulgar Koledası<br />

girişimiyle doğum bölümüne son derece<br />

modern cihazlar bağışlandı. Makaza geçişinin<br />

açılmasıyla Kırcali Hastanesi’nin çok<br />

daha büyük görev alacağından eminim.<br />

Bu konuda Yunanistan ile iki ortak<br />

projemiz var. Birincisi, bir günlük cerrahi<br />

bölüm açılmasıyla ilgili. Hasta, ameliyat<br />

edilerek bir gün içerisinde ambulansla<br />

taburcu edilecek. Kaliteli ve daha ucuz<br />

bir hizmet olarak görürlerse, bu hizmetten<br />

Türkiye ve Yunanistan vatandaşları<br />

da yararlanabilecek.<br />

Ne tür cerrahi müdahaleler yapılabilecek bu proje<br />

dahilinde?<br />

Bunlar endoskopi ameliyatları dediğimiz<br />

ve daha önce de bahsettiğim müdahaleler<br />

olacak. Mesela doğum konusundaki hafif<br />

ameliyatlar olabilir, hemoroid ve anal<br />

fisür gibi veya kadın göğsünde iyi huylu<br />

oluşumların ameliyatı olabilir. Bu bölümde<br />

antibiyotik tedaviyi öngörecek ağır<br />

durumlar kabul edilmeyecek, yani buraya<br />

hastalığın teşhisi yapılmış, tedavi haritası<br />

çizilmiş net vakalara müdahale edilecek.<br />

Proje çerçevesinde iki sağlık ulaşım<br />

aracı tahsis edilecek ve hastaların evine<br />

götürülmesine yardımcı olunacak. Yıl sonuna<br />

kadar projenin gerçekleştirilmesini<br />

düşünüyoruz.<br />

Onkoloji alanında erken teşhis için Avrupa<br />

projesi dahilinde ülkedeki 14 il ve<br />

üniversite hastanesinin yer aldığı projeye<br />

dahil edildik. Erken teşhis için alınacak<br />

donanım için 5 milyon leva aldık. Bu az bir<br />

rakam değil. Bu projeyle kanser oluşumların<br />

semtromların dahi olmadığı en erken<br />

dönemde teşhis edilmesi öngörülüyor.<br />

Kısa zaman önce hastanenizde ilk kalça eklemi<br />

nakli yapıldı. Bu konuda isteyen herkes bu hizmetten<br />

yararlanabilecek mi?<br />

Tabi ki. 7 <strong>Nisan</strong>’da başlattığımız bu hizmetten<br />

şu ana kadar 4 kişi yararlandı.<br />

Ne Smolyan, ne de Haskovo’da bu tür<br />

cerrahi müdahaleler yapılıyor. Şimdilik<br />

Plovdiv’den gelen iki uzmanın gözetimi<br />

esnasında yapılıyor, fakat bizim çok iyi<br />

yetişmiş iki uzmanımız da var. Bu ameliyat<br />

klinik yoldan Sağlık Kasası tarafından<br />

karşılanıyor, hasta sadece protezin<br />

bir kısmını karşılıyor.<br />

Hastanenizde hospis de açıldı. Talep nasıl?<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’da, hastane dahilinde hospis<br />

sadece bizde var. Buradaki amaç yaşları<br />

ve hastalıkları ilerlemiş, kendilerine bakacak<br />

insanları olmayan kişilere sahip çıkarak<br />

bu hastalara giyimden tutun da yemek<br />

yedirilmesine kadar her türlü hizmet<br />

sağlamak. Devlet bu hizmeti karşılamadığı<br />

için burada Kırcali Belediyesi mali giderlerin<br />

bir kısmını karşılıyor. Hospis’de<br />

yatanlar günlük 17 leva ödüyor. Son etaptaki<br />

kanser hastaları için masrafı Sağlık<br />

Kasası karşılıyor.<br />

Şu anda bu hospise büyük talep var.<br />

<strong>18</strong> yatağımız mevcuttu, fakat sırada bekleyenleri<br />

görünce 20 yatak yeri daha ilave<br />

ettik. Burada günlük doktor vizitasyonu,<br />

iki anestezyen ve hasta bakıcıları, rehabilite<br />

uzmanı bulunuyor.<br />

Kadronuz yeterli mi? Uzman yetersizliği çekiyor<br />

musunuz?<br />

Şu an itibarıyla yeterli denebilir, fakat ileriye<br />

yönelik yetersizlik çekebiliriz. Çünkü<br />

Todor Çerkezov, hastaneye<br />

verilen uluslararası<br />

kalite ödülüyle birlikte<br />

objektifimize poz verdi.<br />

şu anki uzmanlar zaman geçtikçe yaşlanıyor<br />

ve tıpta devamlı bir kan tazeleme süreci<br />

yaşanması lazım. Birbirinden öğrenmesi<br />

ve tercübeden faydalanabilmesi için<br />

tıpta yaşlı, orta yaşlı ve genç neslin olması<br />

zaruri. Bu yüzden iyi doktorların iyi hocaları<br />

vardır. Akredite komisyonunun onaylaması<br />

durumunda tıp üniversitelerinden<br />

mezun olan öğrenciler bizim hastanede<br />

uzmanlık stajını yapabilecek.<br />

Hastanelerin rekor seviyeye ulaşan borçlarından<br />

bahsediliyor. Aynı zamanda kurumların bazı ücretlerinin<br />

kaldırılması öngörülüyor. Bu konudaki<br />

değişiklikler sizi nasıl etkileyecek?<br />

Biz, amaliyatta ekip seçimi ücreti belirlemediğimiz<br />

için bu bizi fazla etkilemeyecek.<br />

Borçlara gelince, bunun sebebi kaynağın<br />

bir olması, fakat oyuncuların çok<br />

olmasıdır. Sağlık Kasası’na yeni açılan<br />

özel hastaneler de kaynaktan pay almak<br />

istiyor ve böylece diğer hastanelere çok<br />

daha az finansman kalıyor. Oysa Kasanın<br />

yandaşlık prensibine göre çalışması<br />

esas. Yani herkes imkanı olduğu kadar<br />

sağlık primi ödeyecek, fakat eşit olarak<br />

sistemden yararlanacak. Aynı zamanda<br />

özel hastaneler hastaların kaymağını<br />

topluyor, karmaşık hastalıkları kabul<br />

etmiyor, çünkü masraflı çıkacak. Geçenlerde<br />

evraklara baktım, Kasa’dan aldığımız<br />

4 bin levaya karşılık biz bir hasta için<br />

yaklaşık <strong>30</strong> bin leva masraf yapmışız. Durumu<br />

araştırdım. Hastaya tam 4 kez zorunlu<br />

ameliyat yapmak durumunda kalınmış.<br />

Bir ara suni solunuma bile gerek<br />

duyulmuş. Ama sonunda hasta iyileşti.<br />

Ben de bir kişinin hayat değeri <strong>30</strong> bin leva<br />

olamaz dedim. Şimdi biz bu hastayı,<br />

borçlanacağız diye ölüme terk edemeyiz.


04HABERLER<br />

<strong>30</strong> NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

FOTOĞRAF: İBRAHİM BALTA<br />

“Kutlu Doğum Haftası”<br />

etkinliklerle kutlandı<br />

İngiliz turistler<br />

için en ucuz tatil<br />

yeri <strong>Bulgaristan</strong><br />

ve Türkiye<br />

BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM<br />

Araştırma sonuçlarına göre, tatil için gerekli on<br />

1ürünün <strong>Bulgaristan</strong>’da sadece 23,70 Sterlin’e alınabildiği<br />

aktarıldı. Türkiye’deki Marmaris tatil beldesi<br />

ise geçen seneye göre kaydettiği yüzde 22 ucuzlamayla<br />

fiyatları en çok gerileyen tatil merkezi oldu. İngiliz<br />

Sterlin’in değerinin yüksek olmasından yararlanarak<br />

İngiliz turistlerin, bu yıl daha uzun mesafeli Avrupa<br />

gezileri yapmaları bekleniyor.<br />

Bir İngiliz Sterlini ile bu sene yüzde 14 daha fazla<br />

Türk Lirası satın alınabiliyor. Euro’ya göre de değer<br />

kazanan İngiliz Sterlini, son 1,5 yılın en yüksek seviyesine<br />

ulaştı. Euro Bölgesi’nin en ucuz ülkesi Portekiz<br />

oldu. Portekiz, İspanya’nın Costa del Sol’unu<br />

geride bıraktı. Araştırmaya göre 2012 yılında Dubai,<br />

Mısır’dan daha ucuz.<br />

Euro bölgesi dışındaki ülkeler arasında en yüksek<br />

fiyatlı destinasyon ise Hırvatistan olarak ön plana çıktı.<br />

Hırvatistan’da 10 temel harcamanın oluşturduğu maliyet<br />

73.65 Sterlin oldu.<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’ın Slınçev Bryag tatil merkezinde yemekle<br />

birlikte günlük harcamalar 42 Pound’a mal<br />

olurken, Türkiye’deki Marmaris’de bu harcamaların<br />

54 Pound’a mal olduğu kaydediliyor. Geçen seneye<br />

göre Marmaris’de yüzde 22 ucuzlama olduğunu açıklanan<br />

raporda, bu ucuzlamanın Slınçev Brayg’da yüzde<br />

4 oranında olduğu aktarılıyor.<br />

BİRİNCİ SAYFADAN DEVAM<br />

Sofya’da İslam Enstitüsü öğ-<br />

katkısı ise düzen-<br />

1rencilerinin<br />

len programda ney ve def eşliğinde<br />

ilahiler söylendi. Türkiye Büyükelçiliği<br />

Din Hizmetleri Müşaviri Fikret<br />

Karaman, konuyla ilgili bir konuşma<br />

yaptı.<br />

Sevgili Peygamberimizin dünyaya teşriflerini kutlamak amacıyla düzenlenen Kutlu Doğum etkinlikleri<br />

ülkenin çeşitli bölgelerinde düzenlendi. Başmüftülüğün himayesinde gerçekleştirilen kutlamaların<br />

bu yılki teması ise “Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (S.A.V) kardeşlik ve barışa katkısı” oldu.<br />

Kırcali’de Kainatın Efendisi<br />

salavatlarla anıldı<br />

Kırcali ilindeki Kutlu Doğum<br />

programları Momçilgrad ve Krumovgrad’da<br />

yapıldı. Peygamber<br />

Efendimizi anma programları Kırcali<br />

ve Krumovgrad Bölge Müftülükleri<br />

tarafından düzenlendi. Etkinliklere<br />

ülkeden ve Türkiye’den<br />

bir çok misafir katıldı.<br />

Krumovgrad Camii’nde yapılan<br />

programı Bölge Müftüsü Nasuf Nasuf<br />

<strong>Zaman</strong>’a şöyle anlattı: “ Bölgemizde<br />

Kutlu Doğum programını yıllardır<br />

yapıyoruz. Peygamber sevgisinin<br />

kalplerde yaşaması için böyle<br />

etkinliklere ihtiyaç var. Bizden sonra<br />

da gençlerimizin bu geleneği devam<br />

ettirmelerini umuyoruz.” dedi.<br />

Programda Kur’an-ı Kerim’den<br />

aşirler okundu, salavatlar getirildi<br />

ve sevgili Peygamberimiz’in hayatından<br />

bazı bölümler anlatıldı. Etkinliğin<br />

sonunda gelenlere etli pilav<br />

ve helva dağıtıldı. Momçilgrad<br />

şehrindeki etkinlik ise İmam-Hatip<br />

Lisesi’nde yapıldı. Programa<br />

Edirne’deki İmam Hatip Lisesi’nden<br />

yüze yakın davetli katılırken, bölgenin<br />

farklı yerlerinden çok sayıda<br />

katılımcı da hazır bulundu. Pazarcik<br />

iline bağlı Sırnitsa şehrindeki<br />

program da, halkın geniş katılımıyla<br />

gerçekleşti. Cami imamı Ahmet<br />

Harun’un organize ettiği programda<br />

çocuklar hünerlerini sergiledi.<br />

FOTOĞRAF: BEYNUR SÜLEYMAN


05 EKONOMİ <strong>30</strong><br />

NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

Hükümet, vergi polisi<br />

uygulamasına başlıyor<br />

Hükümet, ülkede 20 yıldır var olan en büyük sorunlardan biri olan vergi kaçırma ile mücadele etmek için yeni bir polis sistemi kuruyor.<br />

Maliye Bakanı Simeon Dyankov, yıl sonuna kadar vergi müfettişlerinin soruşturma fonksiyonlarına da sahip olacakları vergi polisi<br />

uygulamasına başlanacağını söyledi. Bakan, vergi polisi uygulaması ile Gümrükler Ajansı’nın sağladığı olumlu sonuca ulaşmayı amaçlıyor.<br />

Hükümet, özel yetkilere sahip ye-<br />

bir polis kurumu kurma üzerin-<br />

1ni<br />

de çalışıyor. Vergi kaçakçılığının önüne<br />

geçebilmek için gelecek yılın başından<br />

itibaren vergi polisi uygulamasına<br />

başlanması hedefleniyor. Maliye Bakanı<br />

Simeon Dyankov, vergi kaçakçılığını<br />

önleme yönünde ilerleme gözlendiği,<br />

ancak bu alanda daha ciddi çalışma<br />

istediğini belirterek, bunun vergi polisi<br />

olmadan yapılmasının zor olduğunu<br />

söyledi. Gelirler Ajansı (NAP) yönetimi,<br />

bu yönde yasa değişikliği için çalışma<br />

yürütüyor. Maliye Bakanı Dyankov, bu<br />

değişiklik önerilerinin haziran ayında<br />

meclise sunulmasını, haziran ve temmuz<br />

aylarında görüşmelerin tamamlanmasını<br />

ve Ocak 2013’te yürürlüğe<br />

girmesini beklediğini aktardı. Yıl sonuna<br />

kadar vergi müfettişlerinin soruşturma<br />

fonksiyonlarına da sahip olacaklarını<br />

belirten Bakan Dyankov, Gümrükler<br />

Ajansı’ndaki soruşturma dairesinin elde<br />

ettiği sonuçların beklentilerini aştığını<br />

belirtti. Gümrükler Ajansı’nın yıl başından<br />

bu yana 2<strong>30</strong> vergi kaçırma olayı<br />

tespit ettiği, bunların yarısı için ceza<br />

kesildiği belirtildi. Aynı sonuç NAP’tan<br />

da, özellikle vergi kaçakçılığında bekleniyor.<br />

Vergi kaçakçılığının 20 yıldır ülkenin<br />

sorunu olduğunu dile getiren Bakan,<br />

yasa değişikliği sonucu vergi kaçakçılığı<br />

ile uğraşanların daha dikkatli<br />

olması gerekeceklerini, çünkü ikinci kez<br />

yapılan kaçakçılık durumunda hapse girileceğini<br />

dile getirdi.<br />

Vergi polisi uygulaması Maliye Bakanlığı<br />

tarafından uzun süredir konuşuluyordu.<br />

Aynı uygulama, Simeon Saksoburgotski<br />

dönemi Maliye Bakanı Milen<br />

Velçev ve Üçlü Koalisyon Hükümeti<br />

Maliye Bakan Yardımcısı Georgi Kadiev<br />

tarafından da ileri sürülmüştü. Bu<br />

dönemdeki söylemlere, MVR, vergi suçlarını<br />

inceleyen ve aynı yetkilere sahip<br />

Ekonomi Polisi bulunduğu gerekçesi ile<br />

karşı çıkmıştı. Kurulması istenen kurumun<br />

önceliğinin ise Maliye Baklanlığı’na<br />

bağlı olacağı ve İçişleri Bakanlığı’nın<br />

ekonomik alandaki sorumluluklarını<br />

azaltacağı ifade ediliyordu. Mali Soruşturma<br />

Ajansı’nın kurulmasının ve bunun<br />

DANS’a bağlanmasının ardından<br />

bu konudaki sorunlar çözülmüş oldu.<br />

Bundan sonra belli kurumlara bağlı polis<br />

kurumu oluşturulması konuşulmaya<br />

başlandı. Tarım Bakanı, hayvan polisi<br />

kurulabileceğini ve bunların görevinin<br />

sahipsiz köpeklerle mücadele olacağını<br />

açıklamıştı. Başkent Sofya’nın<br />

da kendi polisi bulunuyor. Gümrükler<br />

ajansı da kendi polisini oluşturdu.<br />

FOTOĞRAF: TAYFUR HÜSEYİN<br />

fuar takvimi<br />

Ev, Bahçe, Hobi<br />

Tarih: 09.05.2012-13.05.2012<br />

Yer: Sofya, Universiada Spor<br />

Salonu<br />

Konu: Bahçe ve hobi<br />

ürünleri fuarı<br />

Organizatör: <strong>Bulgaristan</strong> Ticaret<br />

ve Sanayi Odası<br />

Bulmedika Buldental<br />

Tarih: 15.05.2012-<strong>18</strong>.05.2012<br />

Yer: Sofya İnter Expo Fuar<br />

Merkezi<br />

Konu: Sağlık ve diş sağlığı<br />

hizmet ve ürünleri fuarı<br />

Organizatör: Bulgarreklama<br />

Çiçek ve Deri Dünyası<br />

Tarih: 10.10.2012-14.10.2012<br />

Yer: Sofya İnter Expo Fuar<br />

Merkezi<br />

Konu: Çiçek ve bitki ürünleri,<br />

gübreler, bahçe aksesuarları,<br />

deri ürünleri ve ayakkabı<br />

Organizatör: YPI<br />

İntertekstil-Sonbahar 2012<br />

Tarih: 10.10.2012-14.10.2012<br />

Yer: Sofya İnter Expo Fuar<br />

Merkezi<br />

Konu: Tekstil, trikotaj, deri<br />

ürünler, tekstil makine ve<br />

teknolojileri fuarı<br />

Organizatör: <strong>Bulgaristan</strong> Ticaret<br />

ve Sanayi Odası<br />

Stroyko 2000<br />

Tarih: 17.10.2012-23.10.2012<br />

Yer: Sofya NDK<br />

Konu: İnşaat malzemeleri ve<br />

teknolojileri fuarı<br />

Organizatör: Stroyko Expo OOD<br />

BIO-ECO EXPO<br />

Tarih: <strong>18</strong>.10.2012-21.10.2012<br />

Yer: Sofya NDK<br />

Konu: Organik ürünler ve<br />

teknolojileri fuarı<br />

Organizatör: <strong>Bulgaristan</strong> Ticaret<br />

ve Sanayi Odası<br />

Yerli Ürünler Fuarı<br />

Tarih: 23.11.2012-02.12.2012<br />

Yer: Sofya, Universiada Spor<br />

Salonu<br />

Konu: Konfeksiyon, trikotaj,<br />

gıda ürünleri, ev ürünleri fuarı<br />

Organizatör: <strong>Bulgaristan</strong><br />

Ticaret ve Sanayi Odası<br />

Enerji tasarrufunu amaçlayan bina<br />

yalıtımları programı hayata geçiyor<br />

FOTOĞRAF: BEYBUR SÜLEYMAN<br />

Enerji verimliliğini artıracak ve<br />

1binaların yalıtımını öngören<br />

<strong>30</strong>0 milyon euroluk program hayata<br />

geçiriliyor. Programın tanıtımına<br />

katılan Başbakan Boyko Borisov, en<br />

ucuz enerjinin tasarruf edilmiş enerji<br />

olduğunu söyledi. Üretimde ve evlerde<br />

kullanılan elektriğin tasarruflu<br />

kullanılması ve binaların yalıtımlarının<br />

yapılması durumunda, bir nükleer<br />

reaktörün üreteceği elektriğin tasarruf<br />

edilmiş olacağını, tasarruf edilen<br />

miktarın yeni atık tesislerin yapımında,<br />

demiryolları ve otoyolların yapımında<br />

kullanılabileceğini, devletin<br />

de Kozloduy’a yedinci reaktörü monte<br />

etmesiyle <strong>Bulgaristan</strong>’ın 20 yıl daha<br />

elektrik ihraç edebileceğini vurguladı.<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’ın şu anda 5 bin megavat<br />

enerji harcadığını, 10 bin megavat<br />

enerji üretim kapasitesi bulunduğunu<br />

ve Belene’de yeni 2 bin megavat<br />

gücündeki reaktörün yapımı için<br />

22 milyar leva verilmesi için hiç bir şeyin<br />

zorlamadığını dile getiren Borisov,<br />

Kozloduy reaktörlerinden birinin kayıp<br />

elektrik giderleri için çalıştığını savundu.<br />

1000 megavat tasarruf edilmesi<br />

durumunda 11 milyar levanın tasarruf<br />

edilmiş olduğunu vurgulayan Başbakan<br />

Borisov, binaların yalıtımının yapılması<br />

durumunda enerji giderlerinin<br />

yüzde 60 oranında azaldığına vurgu<br />

yaparak, böylece binaların daha güzel<br />

ve güvenli olduğunu dile getirdi.<br />

Alınacak yardımların yarısı karşılıksız,<br />

diğer yarısını da kişilerin kendisi<br />

karşılaması gerekecek. Parası olmayanların<br />

da Alians Bank, DSK, MKB<br />

ve Union Bank’ın Avrupa Kalkınma<br />

Bankası ile anlaşma imzalayacaklarını<br />

ve düşük faizle kredi imkanından<br />

yararlanabileceğini aktaran Borisov,<br />

iş dünyası için de Bölgesel Kalkınma<br />

Bakanlığı’nın 60 milyon leva ayırdığını,<br />

iş dünyasına bu paraları alıp bina ve<br />

fabrikalarına yalıtım yaptırmaları çağrısında<br />

bulundu. İş dünyasının bu paraları<br />

almamaları durumunda da devletin<br />

suçlu olduğu şeklinde konuşmamaları<br />

gerektiğini aktardı.<br />

Enerji verimliliği için 14 Mayıs tarihinden<br />

itibaren projeler sunulabilecek.<br />

Her bir projeye 2 milyon levaya<br />

kadar kaynak aktarılabilecek. Şirketler<br />

karşılıksız olarak miktarın yüzde<br />

<strong>30</strong>’u ile 50’sini alabilecek. Geri kalan<br />

kısım kredi olarak alınabilecek. Tahminlere<br />

göre yaklaşık bin şirketin yararlanması<br />

bekleniyor. Bu program<br />

için bürokrasinin azaltılacağı, kalitenin<br />

arttırılacağı ve projelerin hızlı bir<br />

şekilde değerlendirileceği aktarıldı.


06YORUM<br />

<strong>30</strong> NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

Toparlanma hızlı, ancak yetersiz ve gelişmiş ülkelerin aleyhine<br />

Ekonomik krizin hangi döneminde olunduğu konusunda Amerika’dan gelen haberler tekdüze değil; toparlanmanın başladığını kuvvetle destekleyen<br />

tutarlı bilgi akışı yok. Avrupa ise sorunları görmek istemiyor. Gelişmekte olan ülkelerde ise resim çok farklı. Dertleri var ama Avrupa’nın aksine<br />

makroekonomik düzlemde değil. Bu krizde gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin ‘ayrışması’ iktisatçılara ilginç bir laboratuvar sunmuş oldu.<br />

MURAT YÜLEK<br />

Muhabirler sık sık soruyorlar; krizin hangi<br />

dönemindeyiz? Ya da altın, parite ne<br />

yöne hareket edecek? Benim cevabım: Şu<br />

anda bunları bildiğini söyleyenlere itibar<br />

etmeyin. Amerika’dan gelen haberler<br />

tekdüze değil; toparlanmanın başladığını<br />

kuvvetle destekleyen tutarlı bilgi akışı<br />

yok. Avrupa ise biraz da yorgunluktan,<br />

‘dertlerini unutmaya çalışmak’ isteyen<br />

bir alkoliği andırıyor. Dertler ortada<br />

ancak onları konuşmaktan bıkmış ve çaresiz<br />

bir Avrupa ile karşı karşıyayız.<br />

Gelişmekte olan ülkelerde ise resim çok<br />

farklı. Dertleri var ama Avrupa’nın aksine<br />

makroekonomik düzlemde değil. Bu<br />

krizde gelişen ve gelişmekte olan ülkelerin<br />

‘ayrışması’ iktisatçılara ilginç bir laboratuvar<br />

sunmuş oldu.<br />

IMF iktisatçıları Ayhan Köse, Prakash<br />

Loungani ve Marco E.Terrones, son çıkan<br />

Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda<br />

2007-8 krizinden sonraki toparlanma sürecini<br />

önceki durgunluklarla karşılaştırmış<br />

ve ilginç sonuçlara ulaşmışlar.<br />

Küresel yavaşlamalar<br />

Köse ve arkadaşları küresel seviyedeki<br />

dört durgunluğu karşılaştırmışlar: 1973-<br />

5, 1982, 1990-1 ve 2009 yıllarında yaşananlar.<br />

İktisatçılar arasında kabul gören<br />

tanıma göre arka arkaya en az iki çeyrekte<br />

yaşanan negatif büyümeye durgunluk<br />

deniyor. Büyük buhrandan sonra,<br />

Amerikan ekonomisinde, 1945, 1949,<br />

1953, 1957, 1960 ve 1970 yıllarında da durgunluk<br />

yaşandı. Bunlardan bazıları dünyaya<br />

da etki yaptı. Ancak 1973 ve 1979-<br />

1980 petrol krizi tüm dünya ekonomisini<br />

doğrudan ve dolaylı etkiledi. Ele alınan<br />

dört küresel boyuttaki durgunluğun<br />

en şiddetlisi 2007-8 krizi sonrasında başlayan<br />

ve şu anda içinde olduğumuz kriz.<br />

Benzer ve farklı yanlar<br />

Köse ve arkadaşları, son durgunluğun<br />

öncekilerden boyut olarak farklı olduğunun<br />

altını çiziyor. Bunu biliyoruz; 2007-<br />

8 krizi başlangıç büyüklüğü ve gerileme<br />

boyutu olarak 1929 buhranıyla karşılaştırılabilir.<br />

Ancak çalışmadaki istatistikler<br />

ilk toparlanmanın (yani geri dönüşün)<br />

hızı ve büyüklüğünün de çöküşe paralel<br />

olarak önceki durgunluklardan daha<br />

güçlü olduğunu gösteriyor.<br />

İkinci olarak, çalışmada, hükümetler tarafından<br />

bir ölçüde koordineli olarak gerçekleştirilen<br />

mali ve parasal açılımın altı çiziliyor.<br />

Bu açılım şu anda da devam ediyor.<br />

Ucuz ve bol para şu anda 2014’lere kadar<br />

devam edecek gibi görünüyor.<br />

Üçüncü olarak, son toparlanmanın<br />

büyüme, uluslararası ticaret, borsa endeksleri<br />

gibi alanlarda çok göze çarpar<br />

olduğu ancak istihdamda artış üretmediğinin<br />

altı çiziliyor. Bu da bildiğimiz bir<br />

konu. Sebebini de biliyoruz: Güven eksikliği.<br />

Şirketler açısından istihdam, bir<br />

nevi yatırım özelliği taşıyor. İşe aldığınız<br />

yeni personeli işten çıkartmanın hem<br />

maddi ve hem manevi maliyetleri var.<br />

Geleceğe güvenle bakmıyorsanız yatırım<br />

yapmadığınız gibi işe eleman da almıyorsunuz.<br />

Biliyoruz ki ‘istihdamsız<br />

büyüme’ olgusunun altında bu faktör<br />

var. Dahası, çalışmada yer almayan, ancak<br />

bu köşede daha evvel altı çizilen bir<br />

noktayı da tekrar hatırlamak gerekiyor.<br />

Amerika’da şirket bilançolarındaki nakit<br />

birikimi. Amerika’da hane halkı gelen<br />

nakiti, borç ödeyerek yükümlülüklerini<br />

azaltmak için kullanıyor. Şirketler ise<br />

gelen nakiti, yatırım yapmak yerine biriktiriyor.<br />

Hem tedbiren hem de spekülatif<br />

saiklerle; sıkıntıya düşerlerse ya da<br />

önlerine fırsatlar çıkarsa kullanmak için.<br />

Dördüncü olarak yazarlar, ayrışmanın<br />

altını çiziyorlar. Gelişmekte olan ülkeler,<br />

gelişmiş ülkelere göre krizde çok daha<br />

iyi performans göstermeye devam ediyor.<br />

Makroekonomik açıdan. Köse ve arkadaşları,<br />

bunu gelişmekte olan ülkelerin<br />

krize daha sağlam bütçe dengeleriyle<br />

yakalanmalarına, güçlü iç talebe, akmaya<br />

devam eden dış likiditeye ve bir de<br />

genişlemeci politikalara bağlıyor. Ayrıca<br />

daha güçlü finansal düzenleme ve denetlemenin<br />

de gelişmekte olan ülkelere yardım<br />

ettiğini söylüyorlar.<br />

Son olarak, çalışmada hem 1990-1<br />

hem de 2007-8 sonrası durgunluğun finans<br />

ve konut piyasalarının ortaklaşa şişip<br />

çöküşlerinin sonucu olmasının altı çiziliyor.<br />

Dolayısıyla, gelişmekte olan ülkelerde<br />

hem finans şirketlerinin hem de hane<br />

halkı ve finans dışı şirketlerin bilanço<br />

tedavisine ihtiyaç duymasının hem fiziksel<br />

yatırım talebinin hem de kredi arzının<br />

donmasına sebep olduğunu görüyoruz.<br />

Sonuçta, gelişmekte olan ülkelerdeki<br />

daha az şişen ya da şişmeyen piyasalar<br />

bu ülkelerin çökmesini engelledi.<br />

Çalışmada bahsedilmese de gelişmekte<br />

olan ülkelerden çökenlerin de benzer sebeplerle<br />

bu duruma girdiğinin altını çizelim.<br />

Örneğim Macaristan ya da Ukrayna.<br />

Nicolas Sarkozy karşıtı iki referandum<br />

Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmadı,<br />

kriz oylandı. Hem de bu kriz oylaması<br />

kitlesel bir katılımla gerçekleşti. Denilebilir<br />

ki Fransız seçmenler kendilerini,<br />

demokrasi konusundaki hayal kırıklığı ve<br />

ilgisizliklerine teslim etmediler. 22 <strong>Nisan</strong><br />

2012 Pazar günü seçmenlerin büyük çoğunluğu<br />

sandık başına gidip oyunu kullandı.<br />

Fransa’da son yıllarda (Avrupa Parlamentosu<br />

temsilcileri ve yerel yönetimler<br />

için yapılan) ara seçimlerdeki son derece<br />

düşük katılım bu seçimlerde yinelenmedi.<br />

Aslında cumhurbaşkanlığı seçimleri<br />

kurumsal yapı içindeki “ana seçim” konumunu<br />

gitgide daha da güçlendirmektedir.<br />

Şüphesiz burada siyasî rejimimizin başkanlık<br />

sistemine dönüşmesinin hem sonucunu<br />

hem de en mükemmel ifadesini<br />

eşzamanlı olarak tespit etmek gerekiyor.<br />

Cumhurbaşkanlığı süresinin yedi yıldan<br />

beş yıla indirilmesi böylece genel seçimlerle<br />

cumhurbaşkanlığı seçimlerinin eşit<br />

süreli bir yönetim dönemini kapsayacak<br />

bir şekilde gerçekleştirilmesinin kabulüyle<br />

bu dönüşüm zaten desteklenmişti. Son<br />

derece hiper-aktif bir politikacı olan Nicolas<br />

Sarkozy’nin yürürlüğe geçirdiği iktidarın<br />

tek elde toplanması siyasetiyle bu durum<br />

daha da güçlendirilmiş oldu.<br />

Eğer Fransızlar bu seçim için son derece<br />

güçlü bir biçimde mobilize oldularsa<br />

bunun nedeni, cumhurbaşkanı adaylarının<br />

kendilerine sundukları projelerden<br />

duydukları heyecan değil, artık bir öfkeye<br />

dönüşen şaşkınlıklarını ifade etme<br />

hususundaki güçlü iradeleridir. Cumhurbaşkanlığı<br />

konutu Elysée Sarayı’nın kiracısı<br />

olan ve yeniden bu saraya dönmek<br />

isteyen Sarkozy, cumhurbaşkanlığı<br />

seçimlerinin ilk turunun anti-Sarkozy<br />

bir referandum mahiyetine bürünmesinden<br />

endişeleniyordu. Bu endişesi<br />

gerçekleşti: Cumhurbaşkanı Sarkozy<br />

ne 2007 seçimlerinde elde ettiği seçmen<br />

desteği oranına sahip olabildi ne de ilk<br />

turu birinci bitirebildi. Tıpkı Arap halklarının<br />

Arap Baharı sürecinde liderlerine<br />

yaptıkları gibi, kibar ama kararlı bir şekilde,<br />

devlet başkanlarını kovmaya karar<br />

verdiler ve şu mesajı verdiler: “Artık<br />

görevi bırakın.” Son yıllarda Avrupa’yı<br />

saran kriz, Avrupa’yı oluşturan ülkelerin<br />

çoğunluğunda bu formülü meşrulaştırmaktadır.<br />

Fransa’da da yurttaşlarımı<br />

mesajlarını öncelikle Marine Le Pen’e<br />

verdikleri yüksek oy desteğiyle yolladılar.<br />

Milliyetçi Cephe’nin patronu Marine<br />

Le Pen’in tarihî bir performans göstererek<br />

elde ettiği toplam seçmenin yüzde<br />

<strong>18</strong>’i aşan desteği cumhurbaşkanlığı seçiminin<br />

ilk turunun en önemli olayıdır.<br />

Aşırı sağcı Milliyetçi Cephe [Front National]<br />

Partisi böylece yeni bir basamağı<br />

daha aştı. Kişiliği, stili ve getirdiği öneriler<br />

ile Milliyetçi Cephe’nin kurucusunun<br />

kızı yıllar öncesinden başladığı partisinin<br />

olumsuz imajını silme operasyonunu başardığını<br />

bu sonuçlarla ispatladı. Marine<br />

Le Pen, Jean-Luc Mélenchon’dan daha<br />

etkin bir biçimde krizden etkilenmiş yoksul<br />

kesimlerin kuşkuları üzerinde etkili<br />

olmayı ve bu kuşkuların güçlü bir şekilde<br />

ifade edilmesi arayışındaki protesto<br />

oylarından faydalanmayı başardı. Marine<br />

Le Pen, kesinlikle bu başarıyla yetinmeyecektir.<br />

6 Mayıs 2012’de gerçekleşecek<br />

olan ikinci turun galibi her kim olursa<br />

olsun bunu hesaba katmalıdır.<br />

Sarkozy karşıtı tavrın bir başka kazananı<br />

da cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun<br />

galibi François Hollande’dır. “Faydalı<br />

oy” refleksi sadece sol cephenin lideri<br />

Jean-Luc Mélenchon’un hilafına değil,<br />

merkez eğilimli François Bayrou’nun da<br />

hilafına işledi. Yine de bu refleks gerçek<br />

bir zafer dalgasının oluşmasına yol açmadı.<br />

Sol bu seçimden güçlenerek çıktıysa da<br />

cumhurbaşkanlığını kazanacağı konusunda<br />

kesin güvenceye sahip değil.<br />

Nicolas Sarkozy bugünden itibaren<br />

yeni bir kampanyanın başladığını açıkladı.<br />

Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci<br />

turunda yarışacak olan iki lider, Nicolas<br />

Sarkozy ile François Hollande, protestocu<br />

söylemlerden etkilenmiş olan seçmenleri,<br />

özellikle Marine Le Pen’in etkilemeyi başardıklarını,<br />

ikna etmeye çabalayacaklar.<br />

Bunu başarmanın en iyi yolu bu seçmenlerin<br />

kaygılarını kullanmak değil, gerçekten<br />

bu seçmenlerin söz konusu kaygılarına<br />

hatta öfkelerine yanıt verebilmek olacaktır.<br />

ERIK IZRAELEWICZ, LE MONDE 23 NİSAN 2012


07 AİLE & SAĞLIK <strong>30</strong><br />

NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

FOTOĞRAF: M. AALİ POYRAZ<br />

Ateş ve ishal için evde ne yapmalıyım?<br />

Çocuklarda görülen bazı rahatsızlıklar, evde yapılacak ufak müdahalelerle tedavi edilebiliyor.<br />

ZEYNEP KAÇMAZ<br />

Anne-baba ishal, kabız, pişik olan<br />

1ve ateşlenen çocuğuna kendisi<br />

müdahalede bulunabilir. Ancak dikkatli<br />

olmak şartıyla. Zira yapılan yanlış<br />

uygulamalar, çocuğun sağlığına daha<br />

fazla zarar verebiliyor. Marmara Üniversitesi<br />

Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon<br />

Hastalıkları Bilim Dalı Başkanı<br />

Doç. Dr. Ahmet Soysal, evde yapılabilecek<br />

tedavi yöntemleri ile ilgili önemli<br />

bilgiler verdi. Soysal, ishal olan çocuğa<br />

meyve suları ve meşrubat verilmemesi<br />

gerektiğini söylüyor. Ateşli çocuğun da<br />

aspirin kullanmaması gerektiğini ifade<br />

eden Soysal, “Aspirin viral hastalık durumlarında<br />

kullanılması halinde karaciğer<br />

yetmezliği ile giden tabloya neden<br />

olabilir. Aspirin hekim önerisi olmadan<br />

verilmemeli. Ayrıca ateşli çocuğu<br />

soğuk musluk suyunun altına sokmak<br />

veya sirkeli su sürmek ateşi düşürmede<br />

etkili değildir. Hatta çocukta titreme ve<br />

huzursuzluk oluşturur.” diyor.<br />

Zeytinyağı içeren<br />

kremler, pişiği önlüyor<br />

Pişik olan bebeklerde alt bezi kullanımına kısa süreli<br />

ara verilmeli, alt bezi bölgesinin direkt hava ile temas<br />

etmesine izin verilmeli ve sık sık alt bezi değiştirilerek<br />

çocuğun altının kuru kalması sağlanmalı. Bunun yanında<br />

alt bezi bölgesine yüzeysel olarak vazelin ve çinko<br />

içeren merhemler sürülebilir ve her alt değişiminde<br />

uygulanmalıdır. Ayrıca zeytinyağı ile bu bölgenin<br />

sıvanması fiziksel olarak bariyer etkisi sağlayarak pişik<br />

gelişiminin önüne geçebilir. Özellikle prematür bebeklerde<br />

yapılan çalışmalarda zeytinyağı içeren kremlerin<br />

pişik gelişimini önlediği ortaya çıktı. Pişik tedavisinde<br />

pudra kullanılması ise tartışmalı bir konu. Pudra<br />

cilt hasarı ve terlemesini önleyerek pişik tedavisinde<br />

yardımcı olabilir ancak günümüzde ilk önerilen tedaviler<br />

arasında yer almıyor. İsilik olan bebeğin ise aşırı<br />

terlemesi önlenmeli, daha serin ortama götürülmeli,<br />

hafif giysiler giydirilmeli ve ılık banyo yaptırılmalıdır.<br />

İSHALE KARŞI NASIL TEDBİR ALMALI?<br />

Doç. Dr. Ahmet Soysal, çocuklardaki ishalin<br />

en büyük nedeninin virüs, bakteri<br />

ve parazitler olduğunu belirtiyor. İshalli<br />

çocukta ishalin derecesine göre sıvı kaybı<br />

anlamına gelen dehidratasyon tablosunun<br />

ortaya çıktığını söyleyen Soysal, bu<br />

tablonun ishalin evde tedavi edilip edilemeyeceği<br />

hakkında bilgi verdiğini aktarıyor.<br />

Anne ve baba, ishali olan çocukta<br />

dehidratasyon derecesini değerlendirmeli.<br />

Öncelikle çocuğun ağız içinin kuru<br />

olup olmadığına bakılmalı. Eğer çocuğun<br />

ağız içi kurumaya başlamış, idrar çıkarmasında<br />

hafif azalma olmuş ve çocukta<br />

susuzluk hissi gelişmiş ise hafif derecede<br />

dehidratasyon gelişmiştir. Orta derecede<br />

dehidratasyonda ise ağız içi tamamen<br />

kuru, bıngıldağı çökmüş, göz küresi<br />

çökmüş, idrar çıkışı azalmış ve deri dokusunda<br />

bozulma olmuştur. Ağır derecede<br />

dehidratasyonda da çocuğun solunumu<br />

ve nabzı hızlanmıştır, idrar çıkışı<br />

tamamen azalmış, göz küreleri çökmüş,<br />

bıngıldağı çökmüş ve çocuğun genel durumu<br />

bozulmuştur. Orta ve ağır derecede<br />

dehidratasyonu olan çocuklar en kısa<br />

sürede hastaneye götürülmeli. Hafif dehidratasyonu<br />

olan çocuklar ve oral alımı<br />

Havuçlu Kek<br />

Malzemeler:<br />

Kek Harcı:<br />

l 5 yumurta<br />

l 1,5 su bardağı şeker<br />

l 1 su bardağı rendelenmiş havuç<br />

l 1 su bardağı ceviz, irice dövülmüş<br />

(fındık da olur)<br />

l 2 su bardağı un<br />

l 1,5 tatlı kaşığı tarçın<br />

l 1 paket (1 tatlı kaşığı) kabartma<br />

tozu<br />

Üzerine sermek için:<br />

l Pudra şekeri<br />

iyi olan, aşırı kusması olmayan çocuklar<br />

evde tedavi edilebilir.<br />

ŞEKERLİ VE YAĞLI GIDALARDAN KAÇININ<br />

Soysal, evde ishal tedavisinde dikkat edilecek<br />

hususları şöyle sıralıyor: Antibiyotiklerin<br />

ishal tedavisinde yeri yok. Zira ishal<br />

sıklığını artırabilir, hekim önerisi olmadan<br />

kullanılmamalıdır. Kusma önleyici<br />

ilaçların kullanılmasında dikkatli<br />

olunmalı, sık yan etkileri görülebilir. İshali<br />

olan 6 aydan küçük çocuklarda emzirme<br />

asla kesilmemeli, hatta sıklaştırılmalı.<br />

Her ishalli dışkı yapışında kaynatılmış<br />

ve soğutulmuş sudan alabildiği kadar<br />

verilmeli. Yaşı büyük çocuklarda ise öncelikle<br />

bol sıvı özellikle su verilmeli, su ise<br />

kaynatılmış ve soğutulmuş olmalı. Sıvı ihtiyacını<br />

karşılamak için hazır meyve suları<br />

ve meşrubatlar tercih edilmemeli. Şekerli<br />

ve yağlı gıdalardan sakınılmalı; tatlı, gofret,<br />

bisküvi, bal, kola, gazoz, çikolata gibi<br />

ürünlerden kaçınılmalı. Beyaz peynir,<br />

patates, yoğurt, pirinç lapası, pirinç pilavı,<br />

muz, az yağlı köfte tercih edilmeli.<br />

Ayrıca çocuklara çinko içeren solüsyonların<br />

(çözelti) verilmesi ishalde faydalıdır.<br />

Hazırlanışı:<br />

1. Geniş ve derin bir kaba yumurtaları<br />

kırın. 1,5 su bardağı şekeri<br />

ekleyip (şeker tamamen eriyene<br />

kadar) mikserin en yüksek<br />

hız ayarıyla karıştırın.<br />

2. 1 su bardağı rendelenmiş havucu<br />

ve 1 su bardağı dövülmüş<br />

Kabızlıkta<br />

çocuğa kuru erik<br />

ve armut verin<br />

Çocuklarda kabızlık genellikle ek gıdalara<br />

geçildiği (6-12 ay arası), tuvalet alışkanlığının<br />

edinildiği ve okula başlama döneminde<br />

görülür. Kabızlığın önlenmesi ve<br />

basit kabızlığın tedavisinde en önemli<br />

nokta lifli (posalı) gıdalar tüketmektir.<br />

Liften zengin gıdalar tam tahıldan yapılmış<br />

ekmek, baklagiller, fındık, fıstık, meyve<br />

ve sebzelerdir. Kuru erik ve armut iyi bir<br />

dışkı çıkarıcıdır. Çocuğa havuç, turp, domates<br />

gibi sebzeler her gün düzenli olarak<br />

verilmeli. Ayrıca günlük elma, kuru<br />

erik, portakal veya armut suyu içirilmeli.<br />

Üç yaşından büyük çocuklara gün arasında<br />

ara öğün olarak fındık veya fıstık,<br />

ekmek veya salata yedirilmeli. Bu beslenme<br />

şekliyle de kabızlık düzelmiyor ise fitil<br />

veya laksatif olarak adlandırılan ilaçlar<br />

hekim danışmanlığında kullanılmalı.<br />

Ilık ıslak havlu<br />

koymak ateşe karşı<br />

daha etkili<br />

Ateşi düşürmek için çocuğun üzerindeki<br />

giysiler tamamen çıkarılmamalı, üzerine<br />

hafif giysiler giydirilmeli. Bol sıvı ve ateş<br />

düşürücü ilaçlar çocuğum kilosuna göre<br />

ayarlanarak verilmeli. Ateşli çocukta ateş<br />

düşürücü olarak aspirin kullanılmamalı.<br />

Aspirin bazı viral hastalık durumlarında<br />

kullanılması halinde karaciğer yetmezliğine<br />

neden olabilir, hekim önerisi olmadan<br />

kullanılmamalı. Ateşli çocuğu akan<br />

soğuk musluk suyunun altına sokmak en<br />

sık yapılan hata. Soğuk suyun altına sokmak<br />

çocukta titreme hissi ve huzursuzluk<br />

oluşturur ayrıca kısa süre içinde tekrar<br />

ateş çıkar. Bunun yerine vücudunun<br />

belli başlı yerlerine ılık ıslak havlu koymak<br />

daha etkilidir. Sirkeli su sürmek de<br />

diğer sık yapılan hatalardan biri. Sirkeli<br />

su, ateş düşürmede etkili değildir ayrıca<br />

çocuğun kötü kokmasına neden olur.<br />

cevizi ekleyip karıştırmaya devam<br />

edin.<br />

3. Unu ve tarçını ekleyip tamamen<br />

özleşmelerini sağlayın.<br />

4. 1 paket kabartma tozunu ekleyip,<br />

en düşük hız ayarında 2-3<br />

kez karıştırın.<br />

5. Fırını kek ayarında 175 C’ye getirin.<br />

Kek kalıbının tüm iç yüzeyini<br />

fırça yardımıyla sıvı yağ ile<br />

yağlayın.<br />

6. Harcı kalıbın içine boşaltın. Kalıbı<br />

fırına yerleştirip kekin içi tamamen<br />

pişene kadar pişirin.<br />

Kek pişince kalıbından çıkartmadan<br />

biraz soğumasını bekleyin.<br />

Soğuduktan sonra üzerine<br />

elek ile pudra şekeri serpin. (Sıcakken<br />

serperseniz pudra şekeri<br />

erir.)


<strong>30</strong> NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

sünnet<br />

İtaat eden<br />

kurtulur<br />

“Kim Resûlullah’a itaat ederse<br />

Allah’a itaat etmiş olur.” (Nisa,<br />

63), “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız,<br />

gelin bana uyun ki Allah<br />

da sizi sevsin ve günahlarınızı<br />

bağışlasın.” (Âli İmran, 31), “Hakikaten<br />

Allah’ın Resûlü’nde sizler<br />

için Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı<br />

bekleyenler ve Allah’ı çok<br />

zikredenler için en mükemmel bir<br />

numune vardır.” (Ahzab, 21)<br />

NAMAZ VAKİTLERİ<br />

Günler İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı<br />

<strong>30</strong> Pazartesi 4.28 6.<strong>18</strong> 13.31 17.21 20.32 22.10<br />

1 Salı 4.26 6.16 13.31 17.21 20.33 22.11<br />

2 Çarşamba 4.24 6.25 13.31 17.22 20.34 22.13<br />

3 Perşembe 4.22 6.13 13.31 17.22 20.36 22.15<br />

4 Cuma 4.20 6.12 13.31 17.23 20.37 22.16<br />

5 Cumartesi 4.<strong>18</strong> 6.11 13.<strong>30</strong> 17.23 20.38 22.<strong>18</strong><br />

6 Pazar 4.16 6.10 13.<strong>30</strong> 17.23 20.39 22.20<br />

SOFYA’DAN ÖNCE: Peştera, Velingrad 4 dk Pleven, Smolyan 5 dk. Karlovo,<br />

Plovdiv, Pazarcik 6 dk. Kırcali, Kazanlık, Momçilgrad, Sviştov 7 dk. Haskovo,<br />

Krumovgrad, St. Zagora, V. Tırnovo 9 dk. Ruse, Harmanli, N. Zagora<br />

10 dk. Popovo 11 dk. Omurtag 12 dk. Kubrat, Razgrad, Tırgovişte, Yanbol<br />

13 dk. İsperih, Tutrakan, Şumen, Preslav 14 dk. Karnobat 15 dk. Aytos,<br />

Novi Pazar, Silistra 16 dk. Burgas, Provadiya 17 dk. Varna, Dobriç <strong>18</strong> dk.<br />

tövbe<br />

Tövbe eden<br />

felaha eriyor<br />

“Ey iman edenler! Samimi ve<br />

kesin dönüşle Allah’a tövbe ediniz.”<br />

(Tahrim, 8), Eğar İbn Yesar<br />

el-Müzenî’den rivayetle Resûlullah<br />

şöyle buyurdu: “Ey insanlar!<br />

Allah’a tövbe edip mağfiret<br />

dileyiniz. Zira ben günde yüz<br />

defa tövbe ediyorum.” (Müslim),<br />

“Ey iman edenler! Hepiniz<br />

toptan Allah’a tövbe ediniz<br />

ki felaha eresiniz!” (Nur, 31)<br />

namaz<br />

Sünnet namazların<br />

fazileti<br />

Hz. Aişe Validemiz demiştir<br />

ki: “Resûl-i Ekrem öğle namazının<br />

farzından önce hanemde<br />

dört rekat sünnet kılar, sonra<br />

mescide çıkıp cemaate farz<br />

kıldırırdı. Farzdan sonra tekrar<br />

haneme gelir ve iki rekât<br />

sünnet kılardı. Akşam ve yatsı<br />

namazını kıldırdıktan sonra<br />

haneme gelerek iki rekât sünnet<br />

kılardı.” (Müslim)<br />

Resûl-i Ekrem’in (sas) hayatı<br />

571- Fil Olayı. Habeşistan’ın Yemen Valisi Ebrehe’nin<br />

Kâbe’ye saldırması.<br />

20 <strong>Nisan</strong> 571- İnsanlığın en büyük önderi Efendimiz’in<br />

(s.a.v.) doğumu.<br />

575- Dört sene sütannesi Halime’nin yanında kaldıktan<br />

sonra ailesine dönüşü.<br />

576- Annesi Âmine ve hizmetçileri Ümmü Eymen ile<br />

birlikte Medine’ye gidip babasının mezarını ziyaret etmesi<br />

ve dönüşte Ebvâ’da annesinin vefatı.<br />

578- Dedesi Abdulmuttalib’in vefatı ve amcası Ebû<br />

Talib’in himayesine girmesi.<br />

583- Amcası Ebû Talib’le Suriye’ye ticaret kervanıyla<br />

gitmesi.<br />

588- Diğer amcası Zübeyr ile Yemen seyahati.<br />

595- Hz. Hatice’nin kervanını Şam’a götürmesi.<br />

596- Hz. Hatice ile evlenmesi.<br />

598- Oğlu Kasım’ın doğması.<br />

610- Hira Mağarası’nda (Kadir Ge cesi’nde) ilk vahyin<br />

gelişi ve peygamberlikle vazifelendirilmesi.<br />

613- Üç yıl gizli davetten sonra Safâ Tepesi’ne çıkıp<br />

açıktan davete başlaması.<br />

615- Müşriklerin ağır baskıları üzerine Hz. Ömer liderliğindeki<br />

14 Müslüman’ın Habeşistan’a hicreti.<br />

617- Cafer-i Tayyar liderliğindeki 90 Müslüman’ın ikinci<br />

Habeşistan hicreti. Kureyş kabilesinin Haşimoğulları’yla<br />

münâsebeti keserek boykot ilanı.<br />

619- Kureyş’in 3 senelik ablukayı kaldırması. Hz. Hatice<br />

ve hemen peşinden Ebû Talib’in vefatı. Hüzün Yılı.<br />

620- Peygamberimiz’in İslâm’a davet için Taif’e gitmesi.<br />

İsrâ ve Mi’rac olayı. I. Akabe Biati. Medineli 12<br />

kişinin Müslüman olması. Beş vakit namazın farz kılınması.<br />

621- II. Akabe Biati. Efendimiz’in Medine’ye davet edilmesi.<br />

622- Efendimiz’in, Hz. Ebû Bekir’le Mekke’den Medine’ye<br />

hicreti. Hicrî takvimin başlangıcı. Ranuna vadisinde<br />

ilk cuma namazı ve ilk hutbe. Mekke’de nişanlandığı<br />

Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz. Aişe ile evlenmesi.<br />

623- Medine’de Mescid-i Nebevî ve Hâne-i Saâdet’in yedi<br />

ayda inşası. Ezanın meşru kılınması. İlk nüfus sayımı.<br />

Mescidin önünde fakirleri barındırmak için suffa yapılması.<br />

Kıblenin, Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan Mekke-i<br />

Mükerreme’deki Kâbe-i Muazzama’ya çevrilmesi.<br />

624- İslâm’da ilk harb olan şanlı Bedir zaferi. Ramazan<br />

orucunun ve zekâtın farz kılınışı. İlk bayram namazı.<br />

625- Uhud Harbi.<br />

626- Dûmetü’l Cendel Gazvesi. Su riye’de toplanan eşkıyaların<br />

dağıtılması. İçki ve kumarın haram kılınması.<br />

627- Hendek Harbi. Medine’yi kuşatan müşriklerin perişan<br />

olmaları. Hendek Savaşı’nda hainlik eden Benî<br />

Kureyza Yahudilerinin cezalandırılması.<br />

628- Hudeybiye Antlaşması. Hay ber’in fethi.<br />

Mekke’den Ha be şis tan’a göçmüş olan Müslümanların<br />

Câfer-i Tayyar başkanlığında Medine’ye dönmesi.<br />

629- Hudeybiye Antlaşması hükümlerine göre Müslümanların<br />

Kâbe’yi ziyaret etmeleri. Mu’te Harbi.<br />

6<strong>30</strong>- Mekke’nin fethi ve Kâbe’nin putlardan temizlenmesi.<br />

Taif’in mu hasarası. Resûlullah’ın kızı Hz.<br />

Zeyneb’in vefatı. Eşi Mâriye’den oğlu İbrahim’in doğumu.<br />

Efendimiz’in son gazası olan Tebük Seferi.<br />

6<strong>30</strong>- Mekke’nin fethi ve Kâbe’nin putlardan temizlenmesi. Huneyn<br />

Gazâsı ve Evtas Savaşı. Taif’in muhasarası. Resûlullah’ın<br />

kızı Hz. Zeyneb’in vefatı. Eşi Mâriye’den oğlu İbrahim’in doğumu.<br />

Efendimiz’in son gazası olan Tebük Seferi.<br />

631- Hz. Ebubekir’in hac emirliği.<br />

632- Peygamberimiz’in (ilk ve son) Vedâ Haccı ve yüz bini aşkın<br />

hacıya yaptığı Vedâ Hutbesi. Müslümanlığın hemen hemen bütün<br />

Arabistan’a yayılması (M. Hamîdullah’ın tahminine göre Müslümanların<br />

sayısı bu sırada 400 bin idi). Vefâtından üç gün önce Hz.<br />

Ali ile Fahd’a dayanarak mescide gelip cemaate namaz kıldırması,<br />

ashabına hayır temennilerde ve son tavsiyelerde bulunması.<br />

Fazîlet dolu nurlu bir hayattan sonra bu fânî âlemden ebedî âleme<br />

göç etmeleri ve ruhunun Refîk-i A’lâ’ya (Yüce Dost’a) yükselişi.<br />

Adı Güzel Kendi<br />

Güzel Muhammed<br />

Doğdu Cihan Güneşi (Peygamberi) Muhammed<br />

Rahmetiyle, alem buldu selâmet<br />

Dünyadan kalktı zulüm ve cehalet<br />

Adı güzel kendi güzel Muhammed!<br />

Sen dünyamızın parlak bir güneşisin<br />

Cümle mahlûkatın da üstünüsün<br />

Mubarek doğum günün kutlu olsun<br />

Adı güzel kendi güzel Muhammed!<br />

Amine Hatun’dur onun annesi<br />

Abdullah Muttalib’tir hem babası<br />

Allah’ın Resulü hem sevgilisi<br />

Adı güzel kendi güzel Muhammed!<br />

Kalbimizden eksik olmaz sevgisi<br />

Ne elzemdir bize onun sünneti<br />

Arasatta yalnız bırakmaz bizi<br />

Adı güzel kendi güzel Muhammed!<br />

Hak Tealâ bir hadis-i kudsi’de demişti<br />

Şol “Sen olmasaydın, sen olmasaydın<br />

Dünyada hiçbir şeyi yaratmazdım<br />

Lâkin, senin hürmetine halk ettim herşeyi”<br />

Adı güzel kendi güzel Muhammed!<br />

Evliyanın, cümle alimlerin rehberi<br />

Nurunla sen sevdirdin yedi kat göğü yeri<br />

Sen bu dünyanın son Peygamberi<br />

İsminle hep lâ ilâhe illâllah<br />

Hoş geldin dünyaya ya Resulullah<br />

Adı güzel kendi güzel Muhammed!<br />

Ramadan Yakup<br />

s. Pçelina, Razgrad<br />

onun güzel isimleri<br />

Peygamber Efendimiz’in 400’e yakın ismi bulunmaktadır.<br />

Bu isimlerin tamamı ‘Mevahibi<br />

Ledünniyye’ adlı kitapta yer alır. Aşağıda bu<br />

kitapta yer alan Efendimiz’in (s.a.v.) mübarek<br />

isimlerinden bazıları mevcuttur.<br />

Abdullah: Allah’ın kulu<br />

Ahmed: En çok övülmüş, sevilmiş<br />

Beşir: Müjdeleyici<br />

Cevâd: Cömert<br />

Ekrem: En şerefli<br />

Emin: Doğru ve güvenilir kimse<br />

Fâruk: Hakkı ve bâtılı ayıran<br />

Habib: Sevgili, çok sevilen<br />

Hanîf: Hakikate sımsıkı sarılan<br />

Kerîm: Çok cömert, çok şerefli<br />

Mahmûd: Övülen<br />

Mâsum: Suçsuz, günahsız<br />

Mehdî: Hidayet eden, doğru yola erdiren<br />

Muallim: Öğretici<br />

Mübârek: Uğurlu, hayırlı, bereketli<br />

Mükerrem: Şerefli, yüce<br />

Mürsel: Elçilikle görevlendirilmiş<br />

Mustafa: Seçilmiş<br />

Nebî: Peygamber<br />

Nûr: Işık, aydınlık<br />

Resûl: Elçi


09KÜLTÜR<br />

<strong>30</strong> NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

“M. Fethullah Gülen: Görüşler ve Perspektifler”<br />

başlıklı kitap Şumen’de tanıtıldı<br />

Dünya ve Bulgar bilim adamlarının gözüyle Fethullah Gülen Hocaefendi’nin şahsiyetini ve öncülük ettiği hizmetleri konu alan “M. Fethullah<br />

Gülen: Görüşler ve Perspektifler” adlı eser, ünlü Bulgar yazar Dr. Panko Ançev tarafından Şumen’de tanıtıldı. Gülen’in çok geniş<br />

bir dünya görüşüne sahip olduğunu ifade eden Panko Ançev, Çağdaş Türkiye’nin bu toplum önderi ve düşünürü, kendisini sosyal ve siyasal<br />

fikirleriyle celbettiğini kaydederek, Gülen’in söylemlerinin ülkemizde de geniş bir yankı bulacağını şiddetle ümit ettiğini aktardı.<br />

MEHMET ÖMER ŞUMEN<br />

Dünya ve Bulgar bilim adamla-<br />

gözüyle Fethullah Gülen<br />

1rının<br />

Hocaefendi’nin şahsiyetini ve öncülük<br />

ettiği hizmetleri konu alan “M.<br />

Fethullah Gülen: Görüşler ve Perspektifler”<br />

adlı eser, <strong>Bulgaristan</strong>’ın Şumen<br />

şehrinin merkez kütüphanesinde<br />

tanıtıldı. Bulgarca olarak çıkan kitabın<br />

tanıtımında Fethullah Gülen’in,<br />

tüm insanlığa hizmet eden ilham verici<br />

dünya çapında bir lider olduğu,<br />

hem edebi yazılarıyla hem felsefi sayılabilecek<br />

çaplı eserleriyle dünyaya<br />

mal olmuş bir düşünür olduğu, hoşgörüyü,<br />

dürüstlüğü ve iyi niyetliliği<br />

insanlığın ahlak nizamına baş harflerle<br />

yazdırtarak bu prensipler üzerine<br />

yeni bir toplum oluşturduğu ve<br />

dünyada iyiyi öğreten büyük muallimlerden<br />

biri olduğu vurgulandı.<br />

Kitabın tanıtımını yapan ünlü Bulgar<br />

yazar Dr. Panko Ançev, Fethullah<br />

Gülen Hocaefendi ile 1996 yılında<br />

bizzat görüştüğünü ve <strong>Bulgaristan</strong>’ın<br />

Kanal 1 televizyonu için mülakat yaptığını<br />

hatırlattı. Fethullah Gülen’in<br />

sosyal ve siyasal görüşleri hakkında<br />

izlenimlerini paylaşan Panko Ançev,<br />

bu görüşlerden çok etkilendiğini,<br />

bu sayede “M. Fethullah Gülen:<br />

Görüşler ve Perspektifler” adlı kitabın<br />

ön sözünü yazmayı üstlendiğini,<br />

zira Gülen’in çok geniş bir dünya<br />

görüşüne sahip olduğunu ifade<br />

etti. Hocaefendi’nin bir hoşgörü<br />

abidesi olduğunun altını çizen Bulgar<br />

yazar: “Bu şu anlama geliyor, evvela<br />

farklılıklarımızı kabul etmeliyiz,<br />

Allah’ın bizi farklı yaratmış olmasının<br />

şuurunda olmalıyız, Allah farklılıklarımızı<br />

aramızda savaşalım diye<br />

veya rekabet edelim diye değil, bilakis<br />

bizi birleştirecek olan yolları aramamız<br />

için, varlığı bütünüyle kavrayabilmemiz<br />

ve bu sayede geleceğe doğru<br />

yürüyüp yeni bir dünya kurmamız<br />

için yaratmıştır. Çağdaş Türkiye’nin<br />

bu ünlü toplum önderi ve düşünürü,<br />

beni işte bu sosyal ve siyasal fikirleriyle<br />

celbetti.”<br />

Panko Ançev’e göre, Gülen farklı<br />

etnik unsurlar, farklı dinden ve farklı<br />

siyasal görüşten insanlar arasında<br />

yakınlaşmayı teşvik ediyor, zira gerek<br />

dini gerek siyasi çatışmaların yıkıcı<br />

sonuçlar doğuracağını biliyor.<br />

Ançev: “Biz tarihteki örnekleri biliyoruz.<br />

Tarihte bugün yaşanan olaylar,<br />

çatışmalar, kavgalar, afetler hep<br />

ötekini dikkate almamaktan, ötekine<br />

farklı olma hakkı tanımamaktan<br />

kaynaklanmaktadır.”<br />

“Allah bizi farklı yaratmış, farklı<br />

dinlere mensup kılmış, kendisine<br />

farklı şekillerde ibadet etmemizi sağlamış”<br />

diyerek konuşmasına devam<br />

eden Panko Ançev, insanların mutlu<br />

yaşayabilmeleri için kendi aralarındaki<br />

ortak noktaları bulmakla mükellef<br />

olduklarını, çünkü başka bir çarenin<br />

olmadığını, özellikle de bunun Bulgar<br />

ile Türk halkı için geçerli olduğunu,<br />

nitekim bu iki halkın büyük bir<br />

ortak tarihe sahip olduğunu söyledi.<br />

Ançev: “Biz gerçeklerden kaçamayız.<br />

İşte Fethullah Gülen insanlar arasındaki<br />

farklılıkları kaynaştıracak olan<br />

köprüler kuruyor.”<br />

Fethullah Gülen’in bir düşünür,<br />

bir ideolog, bir vaiz olduğu gibi, aynı<br />

zamanda bir aksiyon insanı olduğunu,<br />

yalnızca konuşmayıp, takdire layık<br />

icraatlerde bulunduğunu aktaran<br />

yazar, Gülen’in teşvik ettiği çağdaş<br />

eğitim sistemine de değindi. Panko<br />

Ançev: “Aslında yakınlaşmanın yolu<br />

eğitimden geçiyor. Bulgar Rönesansçılar,<br />

Fransız Aydınlanmacıları<br />

hep bunu yapmıştır. İşin özü eğitimdedir,<br />

aydınlanmadadır, kültürdedir.<br />

Ancak bu yolla insanların gözü<br />

hakikatlere açılabilir ve insanlar<br />

bir başkalarının iradelerine körü körüne<br />

uymak yerine, düşünmeye başlarlar.”<br />

dedi.<br />

Bulgarlar için Gülen’in fikirlerini<br />

tanımak ve bilmek çok önemli olduğunu<br />

söyleyen Bulgar yazar, Gülen’in<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’da hala az tanınmasını<br />

yadırgadığını açıkladı. Panko Ançev:<br />

“<strong>Bulgaristan</strong>’da, Gülen hakkında bazı<br />

olumsuz söylentiler de dolaşıyor,<br />

fakat bizde her meseleye sanki gizli<br />

bir şey varmış gibi hep ters yönden<br />

bakılıyor. Fakat işin aslı öyle değil ve<br />

biz bunu Gülen’in fikirlerinde derinleştikçe<br />

öğreniyoruz. Bu söylediklerimin<br />

bizim ülkemizde de geniş bir<br />

yankı bulacağını şiddetle ümit ediyorum,<br />

Gülen’in fikirleri ve eserleri bizde<br />

de yaygın hale gelecek ve bunlara<br />

karşı ilgi artacak, özellikle de aydınlar<br />

arasında, zira bunlar bizim milli,<br />

sosyal ve siyasal düşüncemizi geliştirecek.<br />

Umulur ki, Gülen’in yaptıkları,<br />

söyledikleri ve olmasını istedikleri<br />

bizde de olsun.”<br />

Tanıtım esnasında Gülen’in, eğitim<br />

hakkındaki fikirlerini ele alan bir<br />

belgesel yayınlandı ve kendisinin<br />

önerdiği eğitim biçiminde milli kültür<br />

ve tarih şuurunun yanı sıra güçlü<br />

karakterli ve zengin bir kültüre sahip<br />

olan öğrencilerin yetiştirildiğinin<br />

altı çizildi. Bu fikirlerin kaliteli eğitim<br />

verilmesine yol açtığı gibi, bu yolla<br />

dünyanın daha iyiye doğru değiştirilebileceği<br />

görüşü ortaya konuldu.<br />

Gülen’in fikirleri sayesinde yenilgilerin<br />

altından kalkılıp iyi bir istikbale<br />

doğru yürünebileceği kaydedildi.


10 SPOR <strong>30</strong><br />

NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

Hakem hataları teknolojik devrimi zorluyor<br />

SERKAN AKCAN İSTANBUL<br />

Futbolda artan hakem hataları<br />

1teknolojiden daha fazla faydalanılması<br />

tartışmalarını gündeme getirdi.<br />

FIFA, 2010 Dünya Kupası’ndan sonra<br />

‘çizgi teknolojisi’ çalışmalarına onay<br />

vermişti. Ancak insan odaklı ‘masa hakemi’<br />

uygulaması daha iyi bir alternatif<br />

gibi görünüyor. İngiltere FA Cup yarı<br />

finalinde Chelsea’nin, Tottenham’ı 5-1<br />

yendiği maçta hakemin, top çizgiyi geçmediği<br />

halde gol kararı vermesi tartışmaları<br />

alevlendirdi.<br />

Futbol, icat olduğu günden beri hep<br />

tartışılan bir spor dalı oldu. Yıllar içerisinde<br />

birçok kuralı değişti hâlâ da değişmeye<br />

devam ediyor. Ancak dünya futbolunun<br />

kural koyucusu FIFA’nın ayak<br />

diremesi sebebiyle bu cazip oyunda teknolojinin<br />

nimetlerinden yeterince faydalanılamıyor.<br />

Son zamanlarda yaşanan hakem hatalarından<br />

sonra, futbolda teknolojik devrimin<br />

şart olduğu gerçeği ortaya çıkıyor.<br />

İngiltere FA Cup yarı finalinde oynanan<br />

ve Chelsea’nin 5-1’lik galibiyeti ile sona<br />

eren karşılaşmaya hakem Martin Atkinson<br />

ve yardımcısının kararı damga vurmuş,<br />

top çizgiyi geçmemesine rağmen<br />

gol kararı çıkınca Ada sallanmıştı.<br />

Son yıllarda bunun gibi onlarca hata<br />

sayabiliriz, ancak 2010 Dünya Kupası<br />

2. turunda İngiltere-Almanya maçında<br />

Lampard’ın, takımı 2-1 yenik durumdayken<br />

attığı şutta top, kale çizgisini<br />

geçmesine rağmen pozisyonda gol<br />

kararı çıkmamıştı. Maçı Almanya 4-1<br />

kazanırken, İngiltere kupaya veda etmişti.<br />

90 dakikanın ardından dünya bu<br />

maça odaklanmış ve futbolda teknolojik<br />

devrimin gerekliliği oldukça sesli tartışılmaya<br />

başlanmıştı.<br />

Masa hakemi hata riskini azaltır<br />

Peki futbol, teknolojinin nimetlerinden<br />

ne ölçüde faydalanabilir? Futbol, tarihsel<br />

gelişimine bakıldığında diğer branşlara<br />

nazaran daha muhafazakâr bir oyun.<br />

Kural değişiklikleri ve yeni uygulamalar<br />

kolay olmuyor. Ancak hakem hatalarının<br />

çok can yakmaya başlaması bazı<br />

yenilikleri de zorunlu kılıyor. Futbolun<br />

hatalar oyunu olduğunu her fırsatta<br />

dile getiren FIFA Başkanı Sepp Blatter,<br />

2010 Dünya Kupası’ndaki hakem hatalarının<br />

ardından ‘çizgi teknolojisi’ uygulaması<br />

çalışmalarına onay verdi. Blatter,<br />

yıllar sonra teknolojiyi sahaya sürmeye<br />

ikna olurken, futbolun daha insan<br />

odaklı bir opsiyonu var: Masa hakemi.<br />

Masa hakemi her maçta gözlemci ile<br />

birlikte tribünde oturup, önündeki ekrandan<br />

tartışmalı pozisyonu izleyerek<br />

birkaç saniye içerisinde hakeme telsizle<br />

bilgi verebilir. Bugüne kadar hiç dillendirilmeyen<br />

bu uygulama ile bariz hataların<br />

önüne geçileceği gibi insan faktörü<br />

de teknoloji ile bütünleştirilmiş olur. Peki<br />

teknik olarak bu mümkün mü? Dünya<br />

futbolunun kural koyucusu FIFA... Yerel<br />

federasyonlar bir kuralı ancak FIFA koyduğu<br />

andan itibaren uygulayabilir.<br />

Hakem hatalarını en aza indirecek insan<br />

odaklı masa hakemi uygulaması şimdilik<br />

bir ütopya gibi görünse de FIFA, futbolun<br />

gelişimi için teknolojiye daha fazla<br />

ayak direyemeyecektir.<br />

Oyun kurallarını IFAB belirliyor<br />

Futbol oyun kurallarını değiştirmede<br />

tek yetkili olan Uluslararası Futbol Birliği<br />

Kurulu (IFAB), kale çizgisi teknolojisiyle<br />

ilgili iki sistemi temmuza kadar deneyecek.<br />

Eylül-Aralık 2011 döneminde,<br />

8 firmanın sistemlerini gözden geçiren<br />

IFAB, Hawk-Eye ve GoalRef’ten olumlu<br />

sonuçlar aldı. Hawk-Eye, tenis organizasyonlarında<br />

kullanılıyor. GoalRef’te<br />

ise özel bir topa başvuruluyor. IFAB,<br />

teknoloji için bazı şartlar koşuyor. Öncelikli<br />

olarak gol kararı verilip verilmeyeceği<br />

bir saniye içinde belirlenecek.<br />

IFAB’ın kale çizgisine kamera konulması<br />

uygulaması konusundaki kararını,<br />

2 Temmuz’da Kiev’deki toplantıda<br />

verebileceği, teknolojinin 2014 Dünya<br />

Kupası’nda uygulanabileceği belirtiliyor.<br />

Avrupa, yeniliklere sıcak bakıyor<br />

Avrupa futbolundaki otoriteler, yeşil<br />

sahalarda teknolojiyi destekliyor. Real<br />

Madrid Teknik Direktörü Jose Mourinho,<br />

kale çizgisi teknolojisinin kullanılmasından<br />

yana olduğunu söylüyor.<br />

Deneyimli çalıştırıcı, “Ben, topun kale<br />

çizgisini geçmediği pozisyonda gol kararı<br />

verilmesi sebebiyle yarı final kaybettim.”<br />

ifadelerini kullanıyor. Şampiyonlar<br />

Ligi’nde 2004-2005 sezonunda<br />

Mourinho’nun başında olduğu Chelsea,<br />

0-0’ın rövanşında Liverpool’a 1-0<br />

yenilerek elenmişti. Liverpool’un Luis<br />

Garcia’yla bulduğu golde topun çizgiyi<br />

geçmediğini savunan Mourinho, “Hayalet<br />

bir golle maçı kaybettik.” eleştirisinde<br />

bulunmuştu. İtalya Milli Takımı Teknik<br />

Direktörü Cesare Prandelli de futbolda<br />

teknolojinin yer almasını destekliyor. İngiltere<br />

Futbol Federasyonu Genel Sekreteri<br />

Alex Horne, kritik pozisyonlarda topun<br />

kale çizgisini geçip geçmediğini tespit<br />

etmek üzere, İngiltere’de kale çizgisine<br />

elektronik dedektör yerleştirilebileceğini<br />

kaydediyor. Horne, “Bu uygulamayı<br />

2012-2013 sezonundan itibaren Premier<br />

Lig’de görebiliriz. Hakemlere yardımcı<br />

olmalıyız.” açıklamasını yapıyor. 2010<br />

Dünya Kupası’nda bariz hakem hataları<br />

yapılmasına rağmen teknolojinin futbolda<br />

kullanılmasına karşı olan FIFA Başkanı<br />

Sepp Blatter de bu kararından vazgeçti.<br />

Blatter, kale çizgisine kamera konulması<br />

kararının alınacağını ve sistemin<br />

2014 Dünya Kupası’nda uygulanmasının<br />

mümkün olduğunu bildiriyor.<br />

FOTOĞRAF: MAHMUT BURAK BÜRKÜK<br />

<strong>Bulgaristan</strong> Euro 2028’e aday olacak<br />

<strong>Bulgaristan</strong> Futbol Fede-<br />

Başkanı Borislav<br />

1rasyonu<br />

Mihaylov, <strong>Bulgaristan</strong>’ın uzun<br />

vadede Avrupa şampiyonasına<br />

ev sahipliği yapabilmesi için tecrübe<br />

sahibi olacağını söyledi. Bu<br />

tür organizasyonların ev sahipliğinin,<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’da yapılacak<br />

Euro 2015’i (U17) çok iyi organize<br />

etmekten geçtiğini aktaran<br />

Mihaylov, <strong>Bulgaristan</strong>’ın daha<br />

sonra U21’e ev sahipliği yapacağını,<br />

bundan sonra büyük şampiyona<br />

için ev sahipliğine aday<br />

olabileceğini kaydetti. Avrupa<br />

17 yaş altı gençler turnuvasına<br />

<strong>Bulgaristan</strong>’ın ev sahipliği yapmasının<br />

büyük onur olduğunu<br />

ifade eden Miyahlov, ‘Bu turnuva<br />

sembol olacak. İlk defa 16 takımla<br />

düzenlenecek. Bu turnuvalar<br />

için 2000 ila 5000 kapasiteli<br />

stadyumlar yeterli.’ dedi. Luboslav<br />

Penev’in <strong>Bulgaristan</strong>’ın<br />

17 yaş altı takımını oluşturması<br />

için antrenörleri belirlemesi görevi<br />

bulunduğunu savunan Mihaylov,<br />

Gençler Avrupa turnuvasını<br />

organize etmek istediklerini,<br />

Romanya ile ortak ev sahipliğinden<br />

vazgeçmediklerini,<br />

ancak bunun 2028’e ertelendiğini<br />

belirtti. <strong>Bulgaristan</strong> Futbol<br />

Federasyonu Başkan Yardımcısı<br />

Tervel Zlatev de, Euro 2015’in<br />

toplam bütçesinin 3 milyon euro<br />

olduğunu, bunun sadece 1 milyon<br />

euroluk kısmının UEFA’dan<br />

karşılandığını, geri kalan kısmın<br />

Federasyon ve maçların oynanacağı<br />

belediyelerin bütçesinden<br />

karşılanacağını söyledi. Bu turnuvadan<br />

para kazanılmayacağını<br />

aktaran Zlatev, 2015 yılına<br />

kadar Sofya-Burgas otoyolunun<br />

ve üç stadyumun modernizasyonunun<br />

tamamen tamamlanmış<br />

olması gerektiğini aktardı.<br />

<strong>Bulgaristan</strong> Kupası finali<br />

Burgas’da oynanacak<br />

Lokomotiv (Plovdiv) ile Ludogorets arasında oynanacak<br />

1<strong>Bulgaristan</strong> Kupası finali Burgas şehrinde yapılacak. Final<br />

karşılaşmasının 16 Mayıs’ta Lazur stadında oynanması ve saat<br />

19.<strong>30</strong>’da başlaması planlanıyor. Lokomotiv takımı idari müdürü<br />

Atanas Uzunov, <strong>Bulgaristan</strong> Futbol Federasyonu ile yaptığı görüşme<br />

sonrası, finalin Burgas’da oynanacağını açıkladı. Lazur stadının<br />

kendi takımları ile uğurlu geldiğini belirten Uzunov, 2004 yılında<br />

Liteks ile oynanan Süper Kupa maçını kazandıklarını, aynı<br />

tarihte, UEFA turnuvasında Sırbistan’ın Beograd takımını da bu<br />

statta mağlup ettiklerini söyledi. Ludogorets takımı için bu karşılaşma<br />

bir ilk olacak. Razgrad takımı, A grubunda ÇSKA’nın 8 puan<br />

gerisinde bulunuyor. Ancak bu karşılaşmanın Levski’nin Avrupa<br />

turnuvalarına kalabilmesi için de önemli. Levski, A grubunda<br />

ilk üç arasına giremezse, <strong>Bulgaristan</strong> Kupası’nı Ludogorets’in<br />

alması durumunda Levski Avrupa turnuvalarına katılabilecek.


11 EĞLENCE <strong>30</strong><br />

NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

Mizah<br />

Öğretmen derste Ali’ye sorar: – İngiltere<br />

nerededir? Ali: – Bilmiyorum, öğretmenim.<br />

Öğretmen: – Git evdekilere sor,<br />

yarın tekrar soracağım. Ali eve gelir ve<br />

babasına sorar. – Tam olarak ben de bilmiyorum<br />

nerde diye, ama çok uzakta olamaz,<br />

çünkü bizim şirkette bir tane İngiliz<br />

çalışıyor, işe yürüyerek geliyor.<br />

☺ ☺ ☺<br />

Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce,<br />

annesi telaşlandı:<br />

– Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü<br />

yoksa?<br />

– Hayır düşmedim. Arkadaşım Orhan’la<br />

dövüştük. Ben de yarın onun gözünü<br />

şişireceğim!<br />

Annesi yatıştırmaya çalıştı:<br />

– Sakın ha! Dövüşmek iyi bir şey değil.<br />

Ben sana yarın pasta, çörek vereyim.<br />

Arkadaşına da ver, barışın. Güzel güzel<br />

oynayın, olmaz mı?<br />

– Olur anneciğim, barışırız.<br />

Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş<br />

olarak döndü. Annesi merakla sordu:<br />

– Yine ne oldu?<br />

– Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek<br />

istiyor!<br />

☺ ☺ ☺<br />

Büyük şirketlerden birinin patronu, bilgisayar<br />

sistemleriyle ilgili önemli bir arızanın<br />

acilen giderilmesi için bilgisayar mühendislerinden<br />

birinin evine telefon eder.<br />

Karşı taraftan fısıldayan bir çocuk sesi:<br />

– Alo, der. Patron sorar:<br />

– Baban evde mi? Cocuk fısıldayarak:<br />

– Evet. Patron sorar:<br />

– Onunla konuşabilir miyim? Çocuk fısıldayarak<br />

cevap verir:<br />

– Hayır. Patron şaşırarak:<br />

– Peki annen evde mi? Çocuk fısıldayarak:<br />

– Evet. Patron:<br />

– Peki onunla konusabilir miyim? Çocuk<br />

yine fısıldayarak:<br />

– Hayır. Patron şaşkın:<br />

– Orada başka kimse var mı?<br />

– Evet, der çocuk fısıldayarak.<br />

– Bir polis memuru var. Mühendislerinden<br />

birinin evinde polisin ne işi olduğuna<br />

anlam veremeyen adam sorar:<br />

– Memur beyle konuşabilir miyim?<br />

– Hayır, der ufaklık, şu anda meşgul.<br />

İyice meraklanan patron:<br />

– Neyle meşgul? Çocuk fısıldayarak cevaplar:<br />

– Annem, babam ve itfaiyeci amcalarla<br />

konuşuyor.<br />

Meraklanan ve endişelenen patron, telefondan<br />

gittikçe artan bir gürültü duyar:<br />

– Bu ses de ne?.. diye sorar.<br />

– Helikopter, der çocuk, hala fısıldayarak.<br />

Panikleyen patron:<br />

– Neler oluyor orada, diye sorar. Çocuk<br />

hala fısıldayarak:<br />

– Arama kurtarma timi geldi.<br />

– İyi de neyi arıyorlar...?<br />

Küçük çocuk hala fısıldayarak ve kıkırdayarak<br />

cevap verir...<br />

– BENİ...<br />

☺ ☺ ☺<br />

Adamın biri yolda bir çocuk görmüş.<br />

Adını sormuş. Çocuk tam adını söyleyecekken<br />

“Dur, Dur!” demiş adam. “Ben<br />

tahmin edeyim senin adını. Sen sadece<br />

baş harfini söyle”. Çocuk “Y” demiş.<br />

– Yunus?<br />

– Hayır.<br />

– Yakup?<br />

– Hayır.<br />

– Yusuf?<br />

– Hayır.<br />

Adam sinirlenmiş. Başlamış kız isimlerini<br />

saymaya.<br />

– Yeliz?<br />

– Hayır.<br />

– Yeşim.<br />

– Hayır.<br />

En sonunda kızan adam.<br />

– Ne ulan senin ismin! demiş. Çocuk.<br />

– Yamazan!<br />

☺ ☺ ☺<br />

Adam, bir haftanın yorgunluğundan<br />

sonra pazar sabahı kalktığında bütün haftanın<br />

yorgunluğunu çıkarmak için eline<br />

gazetesini aldı ve bütün gün evde oturacağını<br />

düşündü. Tam bunları düşünürken<br />

oğlu koşarak geldi ve sinemaya ne zaman<br />

gideceklerini sordu. Baba oğluna söz vermişti<br />

bu hafta sonu sinemaya götürecekti<br />

ama hiç dışarıya çıkmak istemediğinden<br />

bir bahane uydurması gerekiyordu. Sonra<br />

gazetenin promosyon olarak dağıttığı<br />

dünya haritası gözüne ilişti. Önce dünya<br />

haritasını küçük parçalara ayırdı ve oğluna<br />

eğer bu haritayı düzeltebilirsen seni sinemaya<br />

götüreceğim dedi. Sonra düşündü;<br />

en iyi coğrafya profesörünü bile getirsen<br />

bu haritayı akşama kadar düzeltemez.<br />

Aradan on dakika geçtikten sonra<br />

oğlu babasının yanına koşarak geldi ve<br />

baba haritayı düzelttim, artık sinemaya<br />

gidebiliriz dedi. Adam önce inanamadı<br />

ve görmek istedi. Gördüğünde de hayretler<br />

içinde kaldı ve bunu nasıl yaptığını<br />

sordu. Çocuk şöyle cevap verdi:<br />

– Bana verdiğin haritanın arkasında<br />

bir insan vardı. İNSANI DÜZELTTİĞİM<br />

ZAMAN, DÜNYA KENDİLİĞİNDEN<br />

DÜZELMİŞTİ...<br />

☺ ☺ ☺<br />

PETEK BULMACA<br />

1<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12<br />

H<br />

İ<br />

N<br />

L<br />

1 V 2 3 4 5<br />

A<br />

6 7 8 9 10<br />

2<br />

3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

11 12 13 14 15<br />

7<br />

8<br />

16 17 <strong>18</strong> 19 20<br />

Bulmaca Refik Aydn r.aydin@zaman.com.tr<br />

21 22 23 24 25<br />

26 27 28 29 <strong>30</strong><br />

Tan›mlara uygun alt› harfli sözcükleri ayn› say›l›<br />

dairelerin çevresine yaz›n. Sözcükler saat do€rultusunda<br />

ve her sözcü€ün ilk harfli daireden ç›kan<br />

okun gösterdi€i kutudan bafllayarak yaz›lacakt›r.<br />

1. Şanlıurfa’nın bir ilçesi. 2. Yarasa. 3. Bir<br />

kıta adı. 4. Patlamış olan. 5. Çirozluktan çıkıp<br />

yağlanmaya başlayan uskumru. 6. Unsurlar,<br />

öğeler. 7. Kazakistan’ın başkenti. 8. Dişi deve.<br />

9. Demirli betonla yapılmış yapı. 10. Çalma, hırsızlık. 11. Yaşlanma, ihtiyarlama. 12. Eğitim ve öğretim<br />

sistemi. 13. Ramazan ayında, yatsı namazından sonra cemaatle kılınan yirmi rekatlık namaz.<br />

14. Antalya’nın bir ilçesi. 15. Duruk, sabit. 16. Evren. 17. Kaçak. <strong>18</strong>. Hititler. 19. Alaturka müzikte<br />

kemancı. 20. Bir işin sonunu düşünerek ölçülü, tedbirli davranma. 21. Çözümleme. 22. Yerfıstığı.<br />

23. Büyük çağlayan. 24. Sermaye. 25. Görkem, heybet. 26. Kasaplık hayvanların sırtında, dikensi<br />

çıkıntı boyunca iki yandaki et. 27. Gökkuşağı. 28. Sadist. 29. Herkes, yabancılar. <strong>30</strong>. Tembel, hayta.<br />

SOLDAN SAA 1) Kanun, ahlak gibi kurumlarn<br />

buyruklarnn yerine getirilmesini<br />

salama, yaptrm.– Rusya’da büyük bir<br />

nehir. 2) Bir olayda birbiri ardnca görülen,<br />

bir ite birbiri ardnca beliren, gelien<br />

deiik durumlarn her biri, aama, safha,<br />

merhale.– Süs, gösteri, debdebe. 3)<br />

Arnavutluk paras.– Ar, sknt veren,<br />

skntl.– Bir nota. 4) Hitap ünlemi.–<br />

Dikkatli ekilde gözleme, denetleme,<br />

kontrol. 5) Aln yazs, mukadderat, yazg.–<br />

Günah ve haramlardan kaçnmak için<br />

üpheli eylerden uzak durma, takva. 6)<br />

Yaplarda, merdivenleri aydnlatacak<br />

biçimde düzenlenmi elektrik düzenei.–<br />

Kant. 7) Bir kimseye göre çocuunun<br />

çocuu.– Peygamberimiz (sas)’in brahim<br />

adndaki olunun annesi. 8) Bir amaca<br />

erimek için izlenen düzenli yol, tutulan<br />

yol, yöntem, tarz.– Bolluk, gürlük,<br />

ongunluk, feyiz. YUKARIDAN AAIYA 1)<br />

Maydanozgillerden, su kenarlarnda<br />

yetien, çiçekleri yeilimtrak beyaz çok<br />

yllk bir bitki. 2) Yalnz yasaca akraba<br />

saylan, aralarnda kan ba bulunmayan,<br />

öz olmayan.– Aln veya boynuzla vuru. 3)<br />

Bir ii yapabilme gücü, kudret, iktidar.–<br />

Bakml küçük orman. 4) Yemen’in plaka<br />

iareti.– Yaplm, ilenmi, imal edilmi<br />

(eya, yiyecek). 5) Afrika’da büyük bir ülke.<br />

6) El, yüz hareketleriyle gösterme. 7)<br />

Senegal’in bakenti.– Kuzu sesi. 8) Töre<br />

bilimi.– Geni olmayan. 9) Bir eyi elden<br />

ele vererek aktarma. 10) Trabzon’un bir<br />

ilçesi.– Saç örgüsü. 11) Bahçelerde yazn<br />

oturulmak için yaplan, kafes biçiminde,<br />

kubbeli, üstü yeilliklerle sarlan süslü<br />

çardak. 12) Gelecek.– Bir el iini veya<br />

mekanik bir ii gerçekletirmek için özel<br />

olarak yaplm nesne.<br />

1<br />

2<br />

3<br />

4<br />

5<br />

6<br />

7<br />

8<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12<br />

S T R A T G R A F <br />

T E R M N A L A L A<br />

R C A M E L T R E N<br />

A R A Ç B L E K T<br />

T R K O P L B <br />

E T A N O L B A R A J<br />

J K U R U C A L E<br />

D A R E A S E T O N<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12<br />

8<br />

7<br />

6<br />

5<br />

4<br />

3<br />

2<br />

1


<strong>30</strong> NİSAN – 6 MAYIS 2012 ZAMAN<br />

Erkekler, hangi aksesuarı neden takar?<br />

Üçü bir arada<br />

olmamalı!<br />

NASLIHAN KÖŞŞEKOĞLU<br />

Yalnızca kadınlar değil, erkek-<br />

de seviyor aksesuarı. Ancak<br />

1ler<br />

kadınlar yatırım ya da süs amaçlı aksesuar<br />

satın alırken, erkekler kendini<br />

ifade etmek ve tarzını ortaya koymak<br />

için kullanıyor. Peki, beyler hangi<br />

aksesuarı, neden tercih ediyor?<br />

Aksesuar deyince akla hemen kadınlar<br />

gelir. Oysa erkeklerin dünyasında<br />

da aksesuarlar hayli değerlidir.<br />

Bir davette, özel bir gecede kol düğmesi,<br />

saat, vazgeçilmezdir mesela.<br />

Yapılacak seçime göre şıklığın belirleyicisi<br />

bile denebilir. Bir de son zamanlarda<br />

erkeklerin de iyiden iyiye tercih<br />

ettiği taşlı yüzükler var. Son bir yılda,<br />

özellikle tarihî dizilerin de etkisiyle<br />

kadınlar kadar erkeklerin de ellerini<br />

kocaman taşlı yüzükler süslüyor.<br />

Aksesuarlar erkekler için ne anlam<br />

ifade ediyor ve kullanırken şıklıktan<br />

ödün vermemek için nelere<br />

dikkat edilmesi gerekiyor? Tüm bu<br />

konuları houte couture takı ve aksesuar<br />

markası ‘dkaprol’ün sahibi<br />

Deniz Kaprol ile konuştuk. Kaprol,<br />

hepsinden önce kadın ve erkeğin<br />

aksesuar algısındaki farklılığa değiniyor.<br />

Kadınlar yatırım ya da süs<br />

amaçlı aksesuar satın alırken, erkekler<br />

daha çok kendini ifade etmek ve<br />

tarzını ortaya koymak için aksesuar<br />

kullanıyor. Mesela saat, erkek için<br />

kendini ifade etmenin en önemli<br />

yolu, bir tür soyadı. Kendini dışarıya<br />

nasıl yansıtmak istiyorsa, o tarzda<br />

saat kullanmaktan çekinmiyor.<br />

Ayrıca saat onlar için bir saygınlık<br />

meselesi. Bunun için bu üç aksesuar<br />

arasında erkek için en olmazsa<br />

olmazın saat olduğunu söylüyor<br />

ve ekliyor ünlü tasarımcı: “Bu nedenle<br />

saat kullanmayan erkek neredeyse<br />

yok denecek kadar azdır.”<br />

Büyük taşlı yüzükler göz yorucu<br />

Erkek yüzüklerinde form olarak büyüme<br />

ve büyük taşlar göze çarpıyor.<br />

Ancak yüzük, evlilik dışında erkeklerin<br />

pek tercih ettiği bir aksesuar değil<br />

Kaprol’e göre. Yalnızca kendini<br />

süslemeyi seven erkek yüzük takıyor.<br />

Zaten kişisel olarak da erkekte<br />

taşlı yüzükleri çok onaylamıyor tasarımcı.<br />

Eğer gerçekten taşlı bir yüzük<br />

kullanılmak isteniyorsa tavsiyesi taşının<br />

küçük olması. Yapı olarak kalın<br />

ve sert bir görünüme sahip olan<br />

erkek parmakları büyük taşlı yüzükle<br />

göz yorucu hale getirilmemeli.<br />

Peki ya kol düğmesi? İşte bu erkekler<br />

için adeta bir zorunluluk.<br />

Yerleşmiş bazı kalıplara ve kurallara<br />

(iş toplantısında ya da düğünlerde<br />

kol düğmesi takılır gibi) sırf mecburiyetten,<br />

kural olduğu için uyuluyor<br />

Deniz Kaprol’e göre. Trendlere<br />

dair yorumu ise şöyle: “Kol düğmeleri<br />

yine klasik tarzda devam ediyor.<br />

Bu da benim kol düğmesindeki tasarım<br />

anlayışıma oldukça uygun.”<br />

Bu yaz saat kadranları büyük<br />

Saat&Saat’ten erkek saatlerinde yılın<br />

trendleri üzerine bilgi alıyoruz.<br />

Erkek saatlerinde bahar ve yaz aylarında<br />

normalden daha büyük kadranlı<br />

ve geniş kayışlı saatleri göreceğiz.<br />

Klasik modelleri tercih etmek<br />

isteyenleri de unutmayan tasarımcıların<br />

daha küçük kasalarla tasarladıkları<br />

yeni koleksiyonları şimdiden<br />

beylerin favorisi. Silikon kayışlar suya<br />

dayanıklılığı ve metale göre daha<br />

hafif olmaları bakımından erkekler<br />

tarafından tercih edileceğe benziyor.<br />

DENİZ KAPROL (AKSESUAR TASARIMCISI):<br />

Saat, kol düğmesi ve yüzüğü bir<br />

arada kullanan erkeklerin çok büyük<br />

bir hata yaptığını söyleyebilirim.<br />

Şıklık her zaman detayda ve<br />

sadelikte gizlidir. Dolayısıyla, saat<br />

kullanıyorsa eğer, onu sadece<br />

kol düğmesi ile birleştirmeli. Ya da<br />

yüzük varsa eğer, sadece saat kullanmalı.<br />

Üç aksesuar birden takmak<br />

çok aşırıya kaçmak olur.<br />

Kol düğmeleri son birkaç yıldır renkli<br />

Erkeklerin, belki de Deniz<br />

Kaprol’ün ifade ettiği gibi zorunluluk<br />

yüzünden istese de vazgeçemediği<br />

aksesuarların başında kol düğmesi<br />

geliyor. Kol düğmeleri Vakko<br />

erkek koleksiyonunda karşımıza<br />

farklı renkler ve modellerde çıkıyor.<br />

Vakko Kurumsal İletişim Direktörü<br />

Meltem Kazaz, son birkaç yıldır<br />

renklere daha sıcak bakan erkeklerin<br />

tercihinin mavi, mor ve kırmızı<br />

gibi canlı renklerin süslediği taşlı<br />

kol düğmelerinden yana olduğunu<br />

söylüyor. Siyah ve beyaz taşlı<br />

kol düğmeleri ise çoğunlukla abiye<br />

(şık) giyimde ön plana çıkıyor.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!