Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Sayı 50 / 20 Şubat - 5 Mart 2015<br />
❱ OSCAR ADAYI<br />
EDWARD NORTON<br />
TUTKULU BİR ÇEVRECİ VE AKTİVİST<br />
❱ FOTOFİLMDE<br />
ÇARŞI PAZAR<br />
RÖPORTAJLAR<br />
❱ LEVENT KIRCA<br />
SANATA SAHİP ÇIKACAK<br />
OLAN HALKTIR<br />
❱ SEVİM GÖZAY, GÜLRİZ<br />
SURURİ İLE KONUŞTU:<br />
“ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜ, ÇOK<br />
İNSANCA, ÇOK DÜRÜST BİR FİLM,<br />
DÖRT DÖRTLÜK”<br />
❱ HAYDAR ZORLU<br />
DON JUAN EFSANESİ’NDEKİ<br />
KONULAR ÂŞIK VEYSEL’İN<br />
DÖRTLÜKLERİNDE YER ALIYOR<br />
OKAN ARPAÇ YAZDI<br />
ENİGMA<br />
BİLGİSAYARIN MUCİDİ ALAN TURING’İN ÖYKÜSÜ
EDİTÖR<br />
Neşe Mesutoğlu<br />
Yayın Yönetmeni<br />
nese.mesutoglu@mybilet.com<br />
Bir veda,<br />
bir merhaba!<br />
MyBilet e-dergi, 50’nci sayısını geride bıraktı.<br />
‘Düğün Dernek’ filminin kapak olduğu sayıyla 36<br />
bin kişiye ulaşarak kendi rekorunu kıran dergimize<br />
gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederiz.<br />
MyBilet’in güçlü e-posta datası üzerinden PDF olarak<br />
okuyucuyla buluşarak bir ilki gerçekleştiren MyBilet e-dergi,<br />
artık misyonunu tamamladı.<br />
Doğru ölçümleme yapabilmek ve sizden gelen ilgiyi doğru<br />
değerlendirebilmek adına bundan böyle blog olarak yayın<br />
hayatını sürdüreceğiz.<br />
Türkiye’deki dergi tirajlarına göre ortalamanın çok üzerinde bir<br />
okur kitlesine sahip olan dergimiz, yeni okuma alışkanlıklarına<br />
uygun teknolojiyi izleyerek sizlere ulaştırıyor olacağız.<br />
Kültür sanat dünyasının ilk e-dergi’si MyBilet e-dergi,<br />
27 Şubat itibariyle http://e-dergi.mybilet.com’da sizlerle<br />
buluşmaya devam edecek.<br />
Yeni adresimizde görüşmek üzere,<br />
Saygı ve sevgilerimle<br />
2 www.mybilet.com
İÇİNDEKİLER<br />
VİZYONDAKİLER:<br />
Gösterime giren diğer<br />
filmlere de göz atmakta<br />
fayda var.<br />
KÜLTÜR-SANAT: Öne<br />
çıkan etkinlikler arasından<br />
seçim yapmak zor.<br />
Kaçırılmaması gerekenleri<br />
hatırlatalım dedik.<br />
5 KAPAK<br />
Okan Arpaç, sekiz dalda Oscar<br />
adayı olan ‘Enigma’ için “Sinema<br />
duygusuyla olsun, başarıyla<br />
uyarlanan senaryosuyla<br />
olsun genel seyircinin de<br />
eleştirmenlerin de kayıtsız<br />
kalamayacağı türden, iyi bir film<br />
duruyor karşımızda” diyor.<br />
25 FOTO FİLM<br />
Çekimleri Tokat’ta<br />
gerçekleştirilen ‘Çarşı Pazar’<br />
isimli film, esnaf komedisinden<br />
yola çıktığı eğlenceli<br />
senaryosuyla sinemaseverlere<br />
bol kahkaha vaat ediyor.<br />
10 PORTRE<br />
‘Birdman’ isimli kara mizah<br />
komedi filmle En İyi Yardımcı<br />
Erkek Oyuncu dallarında Oscar'a<br />
aday olan bir çocuk babası<br />
Edward Norton (45), Yale<br />
Üniversitesi Tarih Bölümü’nden<br />
mezun ve çok iyi Japonca<br />
konuşuyor.<br />
46 MÜZİK<br />
MyBilet e-dergi’nin 50’nci<br />
sayısıyla beraber yazılarına ara<br />
veren müzik yazarımız Barış<br />
Akpolat, “Veda yazılarından hiç<br />
hoşlanmam” diyor ve ekliyor<br />
“Benimle iletişime geçmek çok<br />
kolay. Twitter’da adımı soyadımı<br />
yazarsanız beni bulursunuz.<br />
Sevgiler.”<br />
43 MAGAZİN<br />
Öldürülen üniversite<br />
öğrencisi Özgecan Aslan<br />
için mesaj yayınlayan Tarkan<br />
“Kadınlarımızın şiddet görmesine<br />
ve öldürülmesine daha fazla göz<br />
yummayın” diyerek hükümete<br />
seslendi…<br />
16 RÖPORTAJ<br />
Televizyoncu-yazar Sevim<br />
Gözay’ın, bu haftaki röp-seans<br />
konuğu Türk tiyatrosunun gelmiş<br />
geçmiş en büyük starlarından<br />
Gülriz Sururi. En iyi film<br />
Oscar’ı adaylarından ‘Özgürlük<br />
Yürüyüşü - Selma’ isimli filmi<br />
izleyen ikili, keyifli bir sohbete<br />
imza attı.<br />
28 RÖPORTAJ<br />
Kadıköy’deki yeni sahnesine<br />
taşınan ünlü oyuncu Levent<br />
Kırca, Begüm Yılmaz’ın sorularını<br />
yanıtladı. 11 ödüllü oyunu<br />
‘Dımdızlak’ ile izleyicisiyle<br />
buluşan usta komedyen<br />
“Seyircimiz bize geldiği zaman<br />
eğleneceğini ve vaktini boşa<br />
harcamayacağını çok iyi biliyor”<br />
diyor.<br />
36 RÖPORTAJ<br />
Alman tiyatro ve TV dünyasında<br />
kazandığı başarılarla ünlenen<br />
Haydar Zorlu, İstanbullu<br />
tiyatroseverlerle buluşturduğu<br />
‘Don Juan Efsanesi’ ve ‘Faust’u,<br />
MyBilet e-dergi’ye anlattı.<br />
KÜNYE<br />
MyBilet e-dergi<br />
YAYIN YÖNETMENİ<br />
Neşe Mesutoğlu<br />
GÖRSEL YÖNETMEN<br />
Murat Çavdar<br />
KATKIDA BULUNANLAR<br />
Barış Akpolat, Okan Arpaç,<br />
Tuna Kiremitçi, Sevim Gözay,<br />
Begüm Yılmaz,<br />
Zeynep Geylan<br />
İLETİŞİM<br />
Muallim Naci Caddesi No:47<br />
Ortaköy 34347 İSTANBUL<br />
Telefon: 0212 259 20 60<br />
e-dergi@mybilet.com<br />
MyBilet e-dergi’de kullanılan<br />
tüm yazılar, kaynak gösterilerek<br />
yayınlanabilir.<br />
3 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
BİLGİSAYARIN MUCİDİ ALAN TURING’İN ÖYKÜSÜ<br />
ENIGMA<br />
2015 Oscar’larına en iyi film<br />
dalında aday olan 8 yapıttan<br />
biri “Enigma”. Üstelik tam<br />
da Akademi’nin bayıldığı<br />
türden temalara sahip. İkinci<br />
Dünya Savaşı’nda geçiyor olması,<br />
muazzam bir başarı öyküsü<br />
anlatması ve başkarakterin eşcinsel<br />
olması bu yarışta “Enigma”nın<br />
elini kuvvetlendiren unsurlar.<br />
Ancak tüm bunların ötesinde<br />
sinema duygusuyla olsun, Andrew<br />
Hodges’ın kitabından başarıyla<br />
uyarlanan senaryosuyla olsun genel<br />
seyircinin de eleştirmenlerin de<br />
kayıtsız kalamayacağı türden, iyi bir<br />
film duruyor karşımızda.<br />
İnsanlık utancına değiniyor<br />
Filmin hikayesi 1952 kışında,<br />
İngiliz yetkililerin bir soygun<br />
ihbarını araştırmak üzere Alan<br />
Turing’in (Benedict Cumberbatch)<br />
evine girmeleriyle başlıyor.<br />
Okan Arpaç<br />
okan.arpac@mybilet.com<br />
ORİJİNAL ADI The Imitation Game<br />
YÖNETMEN Morten Tyldum<br />
OYUNCULAR Benedict<br />
Cumberbatch, Keira Knightley,<br />
Matthew Goode, Rory Kinnear,<br />
Charles Dance<br />
YAPIM İngiltere 2014<br />
SÜRE 114 dk.<br />
DAĞITIM Pinema<br />
5 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
Turing’in suçluyu korur gibi yapıp,<br />
şüpheli davranışlar sergilemesi<br />
üzerine de gerçekte ne olup bittiğini<br />
sorgulamaya başlıyorlar. Böylelikle<br />
biz de önemli kesitleriyle Turing’in<br />
hayatını izliyoruz.<br />
“ENIGMA” BELKİ DE ÖMÜR BOYU<br />
UNUTMAYACAĞINIZ BİR YAŞAM ÖYKÜSÜ İZLEMEK<br />
İÇİN MÜTHİŞ BİR FIRSAT. FİLMİN ŞİMDİDEN IMDB’NİN<br />
TOP 250 LİSTESİNE GİRDİĞİNİ DE EKLEYELİM.<br />
Daha çocukluktan itibaren<br />
içe kapanık bir yapısı olan,<br />
okulda arkadaşlarının acımasızca<br />
alaylarına, şakalarına maruz kalan<br />
Turing’in diğer erkek çocuklar gibi<br />
olmadığının ipuçlarını alıyoruz<br />
önce. Nitekim aynı okuldan<br />
Christopher Morcom (Jack<br />
Bannon) adlı erkek öğrenciyle<br />
aralarında önce yakınlaşma,<br />
sonrasında aşk başlıyor. Ancak<br />
bu tutkulu ilişkinin pek mutlu<br />
bitmeyeceğini, fazla ipucu<br />
vermeden belirtelim.<br />
Filmin ikinci sacayağını oluşturan<br />
İkinci Dünya Savaşı hikayesi<br />
“Enigma”nın asıl ilgilendiği konu.<br />
Naziler’in geliştirdikleri Enigma<br />
şifresi sayesinde dünyadaki tüm<br />
istihbarat servislerinin elini kolunu<br />
bağlamaları üzerine, İngiliz<br />
hükümeti bu şifreli mesajları<br />
çözmek ve Naziler’in atacakları<br />
adımları önceden öğrenip savaşı<br />
6 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
bitirebilmek amacıyla bir grup<br />
kriptoloğu bir araya getirir.<br />
İçlerinde, matematikçi ve kriptolog<br />
olarak bilinen Alan Turing’in ayrı<br />
bir yeri vardır. Kendi geliştirdiği<br />
Turing testi ile makinelerin<br />
de ‘düşünme yetisi’ne sahip<br />
olabileceği konusunda bir tez<br />
öne süren Turing, doğal olarak<br />
Enigma şifresini de çözmeye en<br />
yakın adaydır. Bilgin, dilbilimci,<br />
satranç şampiyonu ve istihbarat<br />
görevlilerinden oluşan bir<br />
grubun başına geçen Turing,<br />
gecesini gündüzüne katarak<br />
her 24 saatte bir değişen şifreyi<br />
kırmaya çalışır. Ancak milyonlarca<br />
olasılık hesabı gerektiren bu<br />
şifrenin insan beyni tarafından<br />
çözülmesi mümkün değildir.<br />
O da bir makineye tüm verileri<br />
yükleyerek ve onu programlayarak<br />
bu şifreyi çözmeyi dener. Birkaç<br />
dolap büyüklüğündeki, üzerinde<br />
makaralar bulunan ve harf girişleri<br />
dahi manuel olarak yapılan bir<br />
makine geliştirerek, olasılıkları<br />
bu aygıta hesaplatır. Aslında<br />
bilmeden yaptığı ve bizim de<br />
filmde gördüğümüz şey, bugün<br />
kullandığımız bilgisayarların ilk<br />
prototipidir.<br />
Başta, birlikte çalışacağı ekibi<br />
7 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
toplarken düzenlediği halka açık<br />
bulmaca yarışması sayesinde<br />
gruba katılan Joan Clarke (Keira<br />
Knightley) ile göstermelik bir evlilik<br />
yapan Turing, zamanla deşifre<br />
olmaya başlayan eşcinselliğini de<br />
böylelikle bir süreliğine de olsa<br />
örtbas edebilecektir.<br />
Sekiz dalda Oscar adayı<br />
Bugün evliliklerin de kanunlarla<br />
yasal hale geldiği batı ülkeleri<br />
dışında, neredeyse sadece İslam<br />
ülkelerinde cezalandırılan<br />
eşcinselliğin o dönem İngiltere’de<br />
‘ahlaksız davranış’ ve ‘suç’ olarak<br />
görülmesine de vurgu yapan film,<br />
yakın geçmişin bu insanlık utancına<br />
da değiniyor böylelikle…<br />
Norveçli yönetmen Morten<br />
Tyldum’un dördüncü uzun metrajı<br />
olan “Enigma”, katıldığı bütün<br />
festivallerde el üstünde tutulan<br />
bir yapıt. Beş dalda Altın Küre’ye<br />
aday gösterildikten sonra, en iyi<br />
film, yönetmen, senaryo, erkek<br />
2015 OSCAR’LARINA EN İYİ FİLM DALINDA ADAY<br />
OLAN 8 YAPITTAN BİRİ “ENIGMA”. ÜSTELİK TAM<br />
DA AKADEMİ’NİN BAYILDIĞI TÜRDEN TEMALARA<br />
SAHİP. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA GEÇİYOR OLMASI,<br />
MUAZZAM BİR BAŞARI ÖYKÜSÜ ANLATMASI VE<br />
BAŞKARAKTERİN EŞCİNSEL OLMASI BU YARIŞTA<br />
“ENIGMA”NIN ELİNİ KUVVETLENDİREN UNSURLAR.<br />
oyuncu, kadın oyuncu, kurgu,<br />
sanat yönetimi ve özgün müzik<br />
dallarında da Oscar’a aday olan<br />
“The Imitation Game”, başroldeki<br />
Benedict Cumberbatch’e çok şey<br />
borçlu. “Hobbit” serisinin yanı<br />
sıra “Bilinmeze Doğru: Star Trek”<br />
(Star Trek Into Darkness) ve İngiliz<br />
yapımı “Sherlock” dizisinden<br />
de tanıyacağınız aktör, bıçak<br />
sırtında bir eşcinsel portresi çizerek<br />
hayatının oyunlarından birini<br />
çıkarıyor.<br />
Daha önce 2001’de Michael<br />
Apted yönetiminde karşımıza<br />
çıkan “Enigma” hikayesine daha<br />
yakından bakmak ve belki de ömür<br />
boyu unutmayacağınız bir yaşam<br />
öyküsü izlemek için müthiş bir<br />
fırsat. Filmin şimdiden imdb’nin<br />
Top 250 listesine girdiğini de<br />
ekleyelim.<br />
8 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Portre<br />
Edward<br />
Norton<br />
ONA, NEW YORK METROSUNDA<br />
RASTLAYABİLİRSİNİZ<br />
Başarılı oyunculuğuyla 2015 Akademi Ödülleri’ne aday gösterilen Edward<br />
Norton, bu hafta 9 dalda Oscar adayı ‘Birdman’ isimli kara mizah komediyle<br />
sinemaseverlerin karşısına çıkıyor. Starlık sistemini kıyasıya eleştirerek süper<br />
kahraman hikâyelerini ters yüz eden yapımda, kendini beğenmiş film yıldızı ‘Mike<br />
Shiner’ karakterini canlandıran usta aktöre Michael Keaton, Emma Stone ve<br />
Naomi Watts gibi ünlü oyuncular eşlik ediyor. Çeviri: Begüm Yılmaz<br />
10 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
YALE ÜNİVERSİTESİ’NDE TARİH OKUDU<br />
Çocukluk ve gençlik yılları<br />
Beyazperdenin sıra dışı<br />
yeteneklerinden biri olan<br />
Edward Harrison Norton,<br />
avukat bir babayla öğretmen<br />
bir annenin en büyük çocuğu<br />
olarak 18 Ağustos 1969’da<br />
Boston’da doğdu. Çocukluk<br />
yıllarını Kolombiya’da geçiren<br />
ünlü aktörün oyunculuğa olan<br />
ilgisi henüz beş yaşındayken gittiği<br />
‘Cindrella’ müzikaliyle başladı. İlk<br />
sahne heyecanını sekiz yaşındayken<br />
rol aldığı ‘Annie Get Your Gun’<br />
isimli oyunla tadan Norton, daha<br />
sonra yer aldığı temsillerde de bu<br />
alandaki heyecanını ve ciddiyetini<br />
sürdürdü. Liseden sonra eğitimine<br />
Yale Üniversitesi Tarih Bölümü’nde<br />
devam eden ünlü aktör, üniversite<br />
bünyesinde gerçekleşen tiyatro<br />
etkinliklerinde faal olarak görev<br />
aldı. Mezun olduktan sonra birkaç<br />
aylığına Japonya’ya gitti. Çok iyi<br />
derece Japonca bilen Norton Japon<br />
okullarındaki İngilizce kasetleri<br />
seslendirdi. Sonrasında New York’a<br />
dönerek yerel ve ulusal hükümetlere<br />
sosyal yenilikler sağlayan, kâr amacı<br />
gütmeyen kuruluş ‘Enterprise<br />
Foundation’ bünyesinde çalıştı.<br />
Oyunculuk tutkusundan asla<br />
vazgeçmeyen başarılı aktör, karşısına<br />
çıkan her fırsatı değerlendirerek<br />
sonunda kariyerini bu alanda<br />
şekillendirmeye karar verdi. 1994<br />
yılında Amerikan tiyatrosunun<br />
ses getiren yazarlarından Edward<br />
Albee’nin ‘Fragments’ isimli oyunu<br />
için Signature Tiyatrosu’nun<br />
seçmelere katılan Norton, sergilediği<br />
dikkat çekici performansla rolü<br />
kaptı ve akabinde Broadway’de<br />
sahnelenen temsillerdeki başarısıyla<br />
adından sıkça söz ettirmeye başladı.<br />
11 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
İLK FİLMİYLE ALTIN KÜRE’Yİ KUCAKLADI<br />
Dönüm Noktası<br />
1996 yılında başrollerini<br />
Richard Gere ile paylaştığı<br />
psikolojik drama türündeki<br />
‘İlk Korku’ (Primal Fear) isimli<br />
filmle sinema kariyerine adım<br />
atan Norton, kusursuz Kentucky<br />
aksanıyla yönetmeni ve setteki<br />
herkesi etkileyerek büyük bir çıkış<br />
yakaladı. Dissosiyatif kişilik<br />
bozukluğu (çoğul kişilik taşıma)<br />
olan bir genci canlandırdığı<br />
yapım, yakışıklı aktöre ‘En<br />
İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’<br />
dalında Altın Küre ödülü ve<br />
Oscar adaylığı getirdi. Aynı yıl<br />
usta yönetmen Woody Allen<br />
imzalı ‘Herkes Seni Seviyorum<br />
Der’ (Everyone Says I Love<br />
You) isimli komedi- müzikal<br />
türündeki filmde Drew<br />
Barrymore’la kamera karşısına<br />
geçen Norton, seslendirdiği<br />
şarkılarla da sinemaseverlerin<br />
gönlünde taht kurmayı başardı.<br />
2015<br />
2006<br />
ÖNEMLİ ÖDÜLLERİ<br />
Beyazperde Sanatçıları Derneği- En<br />
İyi Oyuncu Kadrosu Ödülü, Birdman<br />
Gotham Ödülleri- Gotham Bağımsız<br />
Film Saygı Ödülü<br />
2003 Obie Performans Ödülü<br />
1999<br />
1997<br />
1996<br />
1996<br />
Satellite Ödülleri- En İyi Erkek<br />
Oyuncu Ödülü/ Drama, ‘Geçmişin<br />
Gölgesinde’ (American History X)<br />
Altın Küre Ödülleri- En İyi Yardımcı<br />
Erkek Oyuncu, ‘İlk Korku’ (Primal<br />
Fear)<br />
Los Angeles Film Eleştirmenleri<br />
Birliği Ödülü- En İyi Yardımcı<br />
Erkek Oyuncu, ‘Skandalın Adı<br />
Larry Flynt’ (The People vs. Larry<br />
Flynt)<br />
Boston Film Eleştirmenleri Birliği<br />
Ödülü- En İyi Yardımcı Erkek<br />
Oyuncu, ‘İlk Korku’ (Primal Fear)<br />
12 www.mybilet.com
1998 yılında Matt Damon’la<br />
oynadıkları ‘Tutku Ağı’<br />
(Rounders) filminde usta<br />
poker oyuncularını canlandıran<br />
ikili, role hazırlanmak için<br />
Las Vegas’taki ‘Dünya Poker<br />
Turnuvası’na katılmış ve ünlü<br />
aktör “Pokerin kesinlikle bir şans<br />
oyunu olmadığını orada anladım”<br />
diyerek bu tehlikeli tutkunun<br />
peşinden gidenlere çağrıda<br />
bulunmuştu. Aynı yıl Neonazi<br />
olmaya karar veren bir genci<br />
oynadığı ‘Geçmişin Gölgesinde’<br />
(American History X) isimli<br />
filmde sergilediği performansla<br />
ikinci kez Oscar’a aday gösterilen<br />
başarılı aktör, ödülü kazanamasa<br />
da dünya çapında şöhreti yakaladı.<br />
Metot oyunculuğunu benimseyen<br />
Norton, filmde canlandırdığı<br />
‘Derek Vinyard’ rolü için saçlarını<br />
kazıttı ve üç ayda 20 kilo birden<br />
aldı. 1999’da ise kült filmlerden biri<br />
olarak sinema tarihine geçen David<br />
Fincher imzalı ‘Dövüş Kulübü’nde<br />
(Fight Club) Brad Pitt ve Helena<br />
Bonham Carter’la başrolü paylaşan<br />
ünlü aktör, verdiği röportajlarda<br />
canlandırdığı ‘Anlatıcı’ karakterinin<br />
çürümeye yüz tutan fiziksel<br />
dönüşümünden ve Pitt’le aldıkları<br />
boks ve sabun yapma derslerinden<br />
bahsediyordu. Norton, bir yıl sonra<br />
bu kez hem yönetmen koltuğuna<br />
oturduğu hem de başrolünü<br />
üstlendiği ‘Aramızdaki Sarışın’<br />
(Keeping the Faith) isimli filmle<br />
hayranlarının karşısına çıktı. 2001<br />
yılında Hollywood’un efsanevi<br />
isimleri Robert De Niro ve Marlon<br />
Brando ile rol alma şansı yakalayan<br />
yakışıklı aktör, bu kez saldırgan ve<br />
yetenekli bir hırsız olan ‘Jack Teller’<br />
rolüyle beyazperde de boy gösterdi.<br />
SİNEMA<br />
SENARYO GEREĞİ DE OLSA SİGARA İÇMİYOR<br />
Her rolün altından kolaylıkla<br />
kalkan ve kılıktan kılığa giren usta<br />
aktör, senaryo gereği de olsa asla<br />
sigara içmiyor. Öyle ki ‘Tutku Ağı’<br />
filminde canlandırdığı ‘Worm’<br />
karakterinin sigara içtiği sahne,<br />
Norton’un prensibi doğrultusunda<br />
değiştirildi. Yönetmenlik dışında<br />
senaristliğe de soyunan ünlü<br />
aktör, başrolünü Salma Hayek’in<br />
oynadığı ‘Frida’nın senaryosunu<br />
yeniden kaleme aldı. Oyuncu ve<br />
yönetmen kimliklerinin dışında<br />
Kariyeri<br />
çevreci ve aktivist olarak tanınıyor.<br />
Doğa ve insan hakları savunucusu<br />
olan idealist oyuncu, 2010 yılında<br />
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri<br />
Ban Ki- moon tarafından ‘BM İyi<br />
Niyet Elçisi’ olarak tayin edildi.<br />
Biyoçeşitliliğin korunması adına<br />
birçok etkinlikte yer alan ünlü<br />
aktör konuşmasında “BM’nin<br />
eylem ve fikirlerine dikkat çekmek<br />
için şöhretimi kullanabileceğimi<br />
düşünüyorum” diyerek gelecekten<br />
umutlu olduğunu dile getirmişti.<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
13 www.mybilet.com
BİR ÇOCUĞU VAR<br />
Yakın çevresi dışında<br />
özel hayatını kimselerle<br />
paylaşmayan yakışıklı aktör,<br />
verdiği röportajlarda “Eğer<br />
insanlar benim gerçekte nasıl biri<br />
olduğumu bilirlerse, filmdeki<br />
karaktere yeterince odaklanamazlar”<br />
düşüncesiyle hareket ettiğini ve bu<br />
yüzden kameralardan olabildiğince<br />
uzak durduğunu söylüyor. Ancak<br />
ne yaparsa yapsın Norton’un adı<br />
bu zamana kadar Courtney Love,<br />
Drew Barrymore, Cameron Diaz<br />
ve Salma Hayek gibi pek çok<br />
güzel yıldızla anıldı. Barrymore ve<br />
SİNEMA<br />
Diaz’la birlikte olduğu yönündeki<br />
iddialar, asılsız söylentilerden öteye<br />
geçmese de yakışıklı aktör, 1996<br />
yılında oynadığı ‘Skandalın Adı<br />
Larry Flynt’ (The People vs. Larry<br />
Flynt) filmindeki rol arkadaşı<br />
Courtney Love’la iki sene süren bir<br />
beraberlik yaşadı. Bir süre nişanlı<br />
kalan ünlü çift, hiçbir açıklama<br />
yapmadan ilişkilerini noktalama<br />
kararı aldı. 1999 yılında tesadüfen<br />
gittikleri kiropraktik uygulama<br />
sırasında doktorları tarafından<br />
tanıştırılan Salma Hayek ve Edwart<br />
Norton, dört yıl süren birliktelikleri<br />
Özel hayatı<br />
boyunca nişanlı kaldı. İlişkilerinin<br />
evlilikle sonuçlanması beklenirken<br />
katıldıkları bir arkadaş toplantısında<br />
Norton’un sarışın bir güzeli ‘kız<br />
arkadaşım’ diyerek tanıtması herkesi<br />
şaşırttı. Çok geçmeden 2009’da<br />
Fransız işadamı François Henri<br />
Pinault ile evlenen Hayek’in,<br />
düğününe eski sevgilisi Norton’u<br />
davet etmesiyse günlerce magazin<br />
basınında yer aldı ve popüler kültür<br />
programlarında tartışmalara yol açtı.<br />
Uzun süre adı aşk dedikodularına<br />
karışmayan ünlü aktör, verdiği<br />
röportajlarda New York’taki<br />
evinde kedisi Maggie’yle keyifli<br />
vakit geçirdiğini, kitap okuyup<br />
film izleyerek dinlenmeye ihtiyacı<br />
olduğunu belirtiyordu. Ancak<br />
2005 yılında Kanadalı prodüktör<br />
Shauna Robertson’la tanışan<br />
Norton, altı yıl süren uzun süreli<br />
beraberliklerinin ardından 2011<br />
yılında nişanlanmaya karar verdi ve<br />
bir yıl sonra Robertson’la evlendi.<br />
2013’te ilk bebeklerini kucaklarına<br />
alan ünlü çift, oğullarına ‘Atlas’<br />
ismini verdi. Verdiği röportajlarda<br />
tiyatroda oynamanın oyunculuk<br />
kaslarını güçlendirdiğine değinen<br />
45 yaşındaki başarılı aktör, tarzı ve<br />
başarısıyla sinema eleştirmenleri<br />
tarafından Robert De Niro’nun<br />
tahtına aday gösteriliyor. Son<br />
zamanlarda yönetmenliğini ve<br />
senaristliğini üstlendiği ‘Motherless<br />
Brooklyn’ isimli film projesi<br />
için yeniden kolları sıvadığına<br />
dikkat çeken Norton “Yakında<br />
başlayabileceğimizi düşünüyorum<br />
ve oldukça heyecanlıyım. İyi bir iş<br />
çıkaracağımıza inanıyorum” diyor.<br />
New York’ta yaşayan ünlü aktör,<br />
araba kullanmıyor genellikle metro<br />
ve otobüslerde görülüyor.<br />
14 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Sevim Gözay<br />
sevim.gozay@mybilet.com<br />
Gülriz Sururi’yle ‘Özgürlük Yürüyüşü’ seansı:<br />
“ÇOK İNSANCA, ÇOK DÜRÜST<br />
BİR FİLM, DÖRT DÖRTLÜK”<br />
Bugünkü röp-seans konuğum, Türk<br />
tiyatrosunun gelmiş geçmiş en büyük<br />
starlarından Gülriz Sururi. Oyunculuk,<br />
yazarlık, yönetmenlik ve televizyon<br />
hayatı boyunca yeteneklerini, kişiliğini<br />
ve yaşama sanatını çok güçlü bir<br />
şekilde koydu ortaya. İlklere, yeri<br />
doldurulamaz eserlere imza attı.<br />
Kaldırım Serçesi, Sokak Kızı İrma,<br />
Fosforlu Cevriye deyince ilk aklımıza<br />
gelen isim o. Günlerden bir gün,<br />
birlikte film izleme teklifimi çok güzel<br />
karşıladı ve zaten sık sık sinemaya<br />
gittiğini söyledi. Bu seansta birlikte<br />
izlemek üzere seçtiğimiz film, en iyi<br />
film Oscar’ı adaylarından ‘Özgürlük<br />
Yürüyüşü’ / ‘Selma’. Efsane bir<br />
sanatçıyla sinema arkadaşlığı yapıyor<br />
olmanın kıvancı ve heyecanıyla<br />
koşuyorum salona. Kendine has stili,<br />
insanı afallatan duruşu ve enerjisiyle<br />
işte karşınızda Gülriz Sururi! Film biter<br />
bitmez basıyorum düğmeye. İşte kayıt!<br />
Gülriz Sururi<br />
16 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
Çok iyi gördüm sizi, bu nasıl<br />
muazzam bir formdur!<br />
Genetik olarak şanslısınız<br />
çok belli. Fakat bu figürü<br />
nasıl koruyorsunuz, sporla mı?<br />
(Gülüyor) Yüzde elli kalıtım diye<br />
düşünüyorum. Anne tarafımız hep<br />
ince ama daha uzun boyluymuş,<br />
ben o kadar olamadım. Çocuk<br />
tiyatrosundan başlamak büyük<br />
şans oldu benim için. Orada<br />
sesinizle uğraşıyorlar bir defa,<br />
kulağınızla uğraşıyorlar, şarkı<br />
söylemeyi öğretiyorlar. Dans etmek<br />
zorundasınız. Ritim duygunuz<br />
küçük yaşta gelişiyor, beden diliniz.<br />
Ben o yüzden hep diyorum ki,<br />
çocuğunuzun tiyatrocu olmasını<br />
düşünmeseniz bile en az iki yıl,<br />
bir çocuk tiyatrosuna verin. Orada<br />
öğreneceği şeyler hayat boyu işine<br />
yarayacaktır. Bir insan olarak<br />
müthiş kazanımları olacaktır.<br />
Nelerdir o kazanımlar?<br />
Kendine güveni olur bir defa.<br />
Rekabet, beğeni, eleştirilere açık<br />
olmak, kendi kusurlarını görmeye<br />
başlamak, kendini düzeltmek,<br />
eleştirmek… Mükemmele gitmek<br />
için çok önemli bir yoldur çocuk<br />
tiyatrosu. Mukayeseli bir yaşam<br />
biçimi başlıyor orada. Hiçbir<br />
okulda bu yok. Bu bir gösteri<br />
sanatı, halkın önüne çıkıyorsunuz<br />
ve kendinizi beğendirmek<br />
istiyorsunuz. Onu küçük yaşta<br />
edinmek muhteşem bir şey<br />
diye düşünüyorum. Herkese de<br />
öğütlüyorum.<br />
Gelelim filmimize, nasıl<br />
buldunuz ‘Selma’yı?<br />
Çok güzel bir film, dört dörtlük.<br />
Önce ritmini biraz yavaş bulur<br />
gibi oldum, fakat bu kendi özel<br />
ritmi olmuş filmin. Yönetmen<br />
bunu bilerek yapmış. Ve etkileyici<br />
oluşunda bu özel ritmin çok<br />
17 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
katkısı olduğunu düşünüyorum.<br />
Macera filmlerindeki gürültü,<br />
patırtı ve aksiyondan oldukça<br />
yorulmuş durumdayız. Bu film<br />
hem duygularımızı harekete<br />
geçiriyor, hem de dingin şekilde<br />
yapıyor bunu. Martin Luther<br />
King hakkında yapılmış en az iki<br />
üç film daha var. Bu filmin en<br />
büyük ayrıcalığı ise bence, içeriden<br />
dışarıya bakmış olması. Kendisi<br />
ve çevresinin gözüyle izliyoruz ilk<br />
defa. Çok insanca ve çok dürüst<br />
bir film olarak buldum. Muhteşem<br />
oyunculukları, yan rollerdeki,<br />
yapımdaki büyük şöhretlerle tam<br />
bir güç birliği ortaya konmuş. Bu<br />
da manen etkiliyor insanı. Bir inanç<br />
uğruna bir araya gelmiş sanatçıları<br />
görüyoruz. Jenerikte benim çok<br />
hayran olduğum Brad Pitt’in<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
ismini görmek de çok etkileyiciydi<br />
(executive producer olarak).<br />
Yönetmen Ava DuVernay,<br />
Afro-Amerikan genç bir kadın bu<br />
arada, 72’li.<br />
Aa, ben şimdi şunu merak<br />
ediyorum. Bu tarihi bir film mi,<br />
yoksa günümüzde hatırlatılması<br />
gereken bir dönemi mi içeriyor?<br />
Bence ikisi de var. Şarkıda ne<br />
diyordu; “Savaşımız bitmedi /<br />
Olan her şey dün kadar yakın”<br />
ve Ferguson’dan da söz ediyor.<br />
‘Glory’ adlı bu şarkı da Oscar<br />
adayı aynı zamanda.<br />
Tabii bizim Kürt sorunumuzla<br />
da müthiş paralellik kurarak<br />
izledim ben. Çok hoş da bir şey<br />
hatırladım. Allah uzun ömür versin<br />
Yaşar Kemal... James Baldwin’i<br />
biz burada Yaşar Kemal’le<br />
tanıştırmıştık ve o, “Zenci kardeşim<br />
benim” derdi Yaşar Kemal’e<br />
Kürt olduğu için. Yıllar geçtikten<br />
sonra, Kürtler’in ülkemizde ‘zenci’<br />
muamelesi görmüş olduklarını<br />
daha iyi kavradım. Ve bu filmde de<br />
bütün bunları hatırladım şimdi.<br />
Gezi’yi çağrıştırdı mı?<br />
Nasıl çağrıştırmaz? Köprüdeki<br />
olaylar, çocukların öldürülmesi,<br />
cinayetlerin umursanmaması,<br />
onların insandan sayılmaması...<br />
Engin Cezzar Bey’le bir kere<br />
daha mı izleyeceksiniz siz şimdi?<br />
Evet. Engin Yale Üniversitesi’nde<br />
tiyatro okumuş olduğu ve o<br />
dönemlerde Amerika’da bulunduğu<br />
için. Ve de arkadaşı ünlü yazar<br />
James Baldwin malum. (onunla<br />
çalışmalarını kaleme aldığı bir<br />
kitabı var hatta ‘Dost Mektupları’<br />
- Yapı Kredi Yayınları, 2007).<br />
Şunu biliyorum ki, aynı çevrenin<br />
insanlarıydılar. Özellikle James’in<br />
bu konu hakkında bir sürü<br />
konuşmasını biliyorum, o politik<br />
dönemlerin içeriği üzerine. Bu film<br />
de dediğim gibi, içeriden bir bakış.<br />
En iyi film Oscar’ını alır mı<br />
sizce?<br />
Tabii ki adayların hepsini<br />
görmeden böyle bir şey söylemek<br />
çok yanlış ama buna rağmen<br />
söyleyebilirim ki, bana kalırsa evet<br />
bu film Oscar’ı alabilecek bir film.<br />
Bir de Brad Pitt’in oynadığı ‘Fury’<br />
vardı, o beni çok etkiledi. Oscar<br />
adayı değil mi o?<br />
Hayır, maalesef.<br />
Aa, inanmıyorum. Çok beğendim<br />
ben onu. Savaş karşıtı bir film aday<br />
gösterilmediğine göre, dünyada<br />
savaşlar sıkı bir şekilde devam<br />
edecek demek ki. Anlatılamaz<br />
cinsten, çok güzel bir filmdi o.<br />
Heyecanlandırır mı Oscarlar<br />
sizi genel olarak? İzler misiniz o<br />
18 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
geceyi?<br />
Çok eskiden, sabahlara<br />
karşı izlediğim çok olmuştur.<br />
Şimdilerde ertesi akşam izliyorum,<br />
tahmin ettiklerim oluyor, bazen<br />
olmuyor falan. Ama eskisi<br />
kadar beni heyecanlandırdığını<br />
söyleyemeyeceğim.<br />
Neden öyle? Her sene, her sene<br />
bıktınız mı?<br />
Filmcilik teknik olarak çok yol<br />
aldı herhalde. Eski sinema keyfini<br />
bulamıyorum ben. Bugün onu<br />
buldum bu filmde meselâ, artık<br />
bu çok nadir. Doğrudan doğruya<br />
uzaylar arası ya da masallar<br />
arası fantastik hikâyeler, bu bir<br />
doyumsuzluk sonucu tabii ki.<br />
“Yaratıcı bir oyunculuk<br />
göremiyoruz”<br />
Türkiye’nin Oscar şansını nasıl<br />
görüyorsunuz yakın gelecekte?<br />
Çok iyi oyunculuklar var. Ama<br />
bu oyunculukların hepsinin de<br />
yabancıların etkisinde edinildiğini<br />
düşünmekteyim. Yani kişisel,<br />
yaratıcı, farklı bir oyunculuk<br />
görmüyoruz. İsimle karşılaştırma<br />
yapmak istemiyorum, çünkü<br />
çoğunu çok beğeniyorum. Fakat<br />
dizilerin kendi içindeki mantığını<br />
şimdi sinemaya da aktardılar.<br />
Kız oğlana bakıyor, oğlan kıza<br />
bakıyor. Başını çeviriyor, dönüyor,<br />
bir cümle söylüyor veya cümleyi<br />
yarıda kesiyor. Böyle durağan<br />
sahneler. Sinemamız bir yerlere<br />
gelirken buralara geldi. Güzel<br />
kız-güzel oğlan… Bu sene öyle üç<br />
dört tane film var. Anlatacağı bir<br />
öyküsü olmadan yola çıkıyorlar.<br />
“Ne yapsam” diye film olmaz ki.<br />
Kafasında bir şey olacak, yüreğini<br />
dürtecek. “Ben bunu söylemeliyim”<br />
diyecek, “Ben bunu yapmadan<br />
ölmeyeceğim” diyecek. Bu başarıya<br />
götürür.<br />
“Hiç film teklifi almadım”<br />
Son yıllarda izleyip<br />
beğendiğiniz bir yerli film?<br />
‘Organize İşler’. Ondan beridir<br />
hiç yok diyemem ama o kendine<br />
özgü bir filmdi.<br />
‘Kelebeğin Rüyası’?<br />
Bana kalırsa çok kopya bir şeydi.<br />
Bir sürü sahne başka filmlerden.<br />
Hele o bisikletle, kasketlerle<br />
olanı hiç unutmuyorum. Bir de<br />
erkekler iyiydi ama kadın oyuncu<br />
role yakışmıyordu bence. İkinci<br />
kızı oynayanla (Farah Zeynep<br />
Abdullah’la) yer değişseler daha<br />
iyi olurmuş. Yani o iki şairin<br />
heyecanlanabileceği bir kahraman<br />
isterdim orada. İşte bu tür faktörler,<br />
sonuca yaklaşmamızı engelliyor<br />
diye düşünüyorum.<br />
Sizi dinlerken ve seyrederken<br />
hayret ediyorum. Neden<br />
sinemada göremedik sizi?<br />
(Gülüyor) Hiç teklif almadım.<br />
Anılarımda da yazdım bunu. Hiç<br />
film teklifi almadım. Son yıllarda<br />
bir sürü dizi vs. teklifi aldım,<br />
onları da ben yapmak istemedim.<br />
Ama çok güzel bir film geldi de<br />
ben reddettim gibi bir şey yok.<br />
Atıf Yılmaz teklif etmişti de, ben<br />
de ona sormuştum, “Bunca yıldır<br />
neredeydin?” diye.<br />
Ne cevap vermişti?<br />
O sorunun cevabını kimse<br />
vermiyor. “Hay Allah” filan. Bir<br />
nedeni vardır herhalde.<br />
Tiyatrocularla sinemacıların<br />
arası nasıldı sizin jenerasyonda?<br />
Valla birbirimizi görüp tanımaya<br />
fırsat hiç olmazdı. Onların saatleri<br />
dolu, bizim saatlerimiz dolu.<br />
Biz Yeşilçam’ı küçümserdik o<br />
zaman, beğenmezdik. Ben bir sürü<br />
Yeşilçam filmlerini televizyonda<br />
izledim sonradan.<br />
Ve? Ne düşünüyorsunuz?<br />
Bir anı olarak, bir dönem<br />
olarak ilginç tabii, ama masal<br />
gibi öyküler yani zengin kız-fakir<br />
oğlan… Dublaj konuşmalarıyla<br />
filan, gülerdik biz yani Türkçesi.<br />
Ama meselâ aklımda kalan bir<br />
film, ‘Selvi Boylum Al Yazmalım’.<br />
Gelmiş geçmiş en iyi, en yakışan<br />
çift olarak görüyorum onları<br />
(Türkan Şoray & Kadir İnanır).<br />
Çok güzeldiler. Film de güzeldi,<br />
konusu da güzeldi, insancaydı.<br />
Aytmatov’un hikâyesinden aslında<br />
tabii. (Cengiz Aytmatov’un aynı<br />
adlı romanından.)<br />
Bir grup yabancı dostunuz,<br />
“Bize 3 filmle ülkenizin<br />
19 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
sinemasını göster” dese, hangi 3<br />
film olur onlar?<br />
‘Selvi Boylum Al Yazmalım’,<br />
‘Eşkıya’, üçüncüsü de valla hatırı<br />
kalacak filmler vardır muhakkak<br />
ama ‘Organize İşler’.<br />
Sinemaya sık geldiğinizi<br />
biliyorum, haftada kaç film?<br />
Haftada iki film muhakkak<br />
görürüm. Fakat çoğundan<br />
da çok pişman çıkıyorum.<br />
Amerikan, Fransız, Türk filmi<br />
olsun, son seyrettiklerimden<br />
hep memnun olmayarak çıktım.<br />
İsim söylemeyeyim, ayıp olmasın<br />
meslektaşlarımıza. Şevklerini<br />
kırmayayım. Hele Engin’le<br />
geldiğim zaman o direkt çıkıp<br />
“Dışarıda kahve içeyim ben” diyor.<br />
15-20 dakika içinde karar verir ve<br />
kararında hiç yanılmaz. Benim çok<br />
kötü bir huyum var, en kötü film<br />
bile olsa bitirmeden çıkmam. Öyle<br />
bir disiplin.<br />
Ağlar mısınız peki filmlerde?<br />
Bu filmde (‘Selma’) bir an<br />
gözlerim doldu. Nadiren böyle<br />
şeyler olur, ağlamam genellikle.<br />
Çok zor ağlarım. Kapıp koyuverip<br />
kendimden geçtiğim filmler az olur.<br />
Yönetmen gibi izliyorum biraz,<br />
sinemacı olmamakla birlikte çok<br />
ilgilendiriyor beni.<br />
İster miydiniz bir film çekmeyi?<br />
Çekmeyi değil ama yıllar sonra<br />
çok üzüldüm, “Keşke bir film<br />
yapsaydım, kalıcı olurdu” diye.<br />
Yapabilirdim belki ama hiç aklıma<br />
bile gelmedi.<br />
İlk sinema anısı…<br />
Hayatınızda sinemaya ilk<br />
ne zaman, kimle gittiniz? Ne<br />
izlediniz, hatırlıyor musunuz?<br />
Hatırlıyorum tabii, çok müthiş<br />
bir anım. Çok uzun yazdım<br />
bunu kitabımda ama anlatayım<br />
sana. Ben iki yaşımdayken<br />
annemi kaybetmişim, annem<br />
yok. Babaannemlerle Kadıköy’de<br />
oturuyoruz. Beni çocuk filmine<br />
diye götürüyor babaannem. Locada<br />
seyretmeye başlıyoruz, Süreyya<br />
Sineması’nda. Bir müddet sonra<br />
paralize olmuş vaziyette kalıyorum<br />
ben. “Kalk gidiyoruz, yanlış filme<br />
gelmişiz” diyor babaannem.<br />
Oynayan film, ‘Romeo & Juliete’.<br />
6-7 yaşındayım. Ve o aktör,<br />
Leslie Howard yıllarca benim<br />
Romeo’m oldu. Adam çirkin.<br />
Ama onu seyrettim ben çıldırdım,<br />
kendimden geçtim. Demek sanat<br />
buymuş, demek sinema buymuş,<br />
demek aşk buymuş… Allahım<br />
benim de Romeo’m olacak mı?<br />
O kadar müthiş yerlere gittim ki.<br />
Ve dönerken hatırlıyorum; ben<br />
ağlıyorum, babaannem elimden<br />
tutmak istiyor, ben elinden<br />
kurtulup koşuyorum boyuna.<br />
Nasıl çarpmış...<br />
Tam bir çarpma. Kapının önünde<br />
oturmuş ağlıyorum, babaannem<br />
arkamdan zor yetişti geldi. İki<br />
gün kimseyle konuşmadım.<br />
Öylesine etkilendim ve orada<br />
çok şeyi tanımış oldum birden<br />
bire hayata dair. Aşk, aşk uğruna<br />
20 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
ölmek, muhteşem kıyafetler, bir<br />
dönem… Her şeyi birden bire bir<br />
şamar gibi görüyorsun. Bugünkü<br />
çocukların hayatta hiçbir şeye<br />
şaşırmalarına imkân yok. Ama<br />
onlar da başka şoklar yaşayacaklar.<br />
Yani aşka âşık oldum ben orada,<br />
aşkı sevdim. Sonra 16 yaşıma filan<br />
geldiğimde oğlanlarla bakışıyoruz,<br />
“Acaba benim Romeo’m bu mu?”<br />
(Kahkahalar)<br />
Sonra nasıl gelişti sinemayla<br />
ilişkiniz?<br />
O da çok hoş. Beyoğlu’nda Fitaş<br />
Sinemaları var ya, ben çocukken<br />
babamın Halk Opereti diye bir<br />
tiyatro grubu vardı ve orada oyun<br />
oynuyorlardı. Yazları da babam<br />
orayı sinema yapıyordu. İkinci<br />
vizyon filmler giriyordu, yani kışın<br />
oynayan filmler tekrarlanıyordu.<br />
Ben de ne kadar arkadaşım varsa<br />
hepsini toplayıp locada oturup<br />
bütün filmleri seyrediyordum.<br />
Sinemakolikliğim oradan.<br />
Çocukluğumdan başlıyor, 12<br />
yaşımdan. Çünkü İstanbul’a o<br />
zaman geldik, hep Kadıköy’deydim<br />
ondan önce.<br />
O dönemler bayıldığınız<br />
aktörler?<br />
Çok vardı, Gary Cooper’ın büyün<br />
filmlerine bayılırdım. O gerçek bir<br />
kahramandı ve çok iyi bir aktördü.<br />
Marlon Brando aşığı oldum<br />
sonra uzun uzun. Brando’dan<br />
hiç vazgeçmedim. Buraya James<br />
Baldwin’e misafir olarak geldiğinde<br />
de Boğaz’da yemek yedik birlikte.<br />
Brando’yla Boğaz’da yemek!<br />
Harika…<br />
Evet. Fransa’da da Yves Montand<br />
ve Simone Signoret’le tanışmıştım.<br />
James’le onların yan yana evleri<br />
vardı, bir gün gelmişlerdi. Ben de<br />
yurtdışına gidiyorum diye, Ruhi<br />
Su’nun plaklarını götürmüştüm<br />
yanımda. Yves Montand’a onu<br />
çaldım. Birden durdular bunlar,<br />
“Kim bu?”, “Nedir bu?”… Âşık<br />
oldular Simone da, Yves de. Ay<br />
nereden geldik biz buralara?<br />
(Kahkahalar)<br />
“İkircilik yapmayanlara şapka<br />
çıkarırım”<br />
Kendinizi hayal eder miydiniz<br />
perdede o filmleri izlerken?<br />
Hiç. Tiyatro sahnesini<br />
düşünüyordum ben. Sinema<br />
benim için seyirlikti. Hayalim hep<br />
tiyatroda nasıl olacağımdı.<br />
‘Birdman’deki Lesley (Naomi<br />
Watts) bir sahnede şöyle ağlıyor,<br />
“Çocukluğumdan beri bir<br />
Broadway aktrisi olmak istedim.<br />
İşte şimdi buradayım ama<br />
aktris falan değilim ben! Hala<br />
küçük bir çocuğum. Birinin<br />
gelip bana ‘Başardın’ demesini<br />
bekliyorum…” Hayatınız<br />
boyunca müthiş bir sahne<br />
kariyeri yaptınız, hiç böyle<br />
hissettiğiniz oldu mu?<br />
Bir tiyatrocu bunu her gün<br />
hisseder. Şimdi bir şey hatırlattın<br />
bana. Babamın 40’ıncı yılı<br />
mıydı, bir kutlama gecesi vardı.<br />
Emek Sineması’nda yapılmıştı.<br />
Ben de Dormen Tiyatrosu’nda<br />
oyuncuyum. Haldun Dormen’lerle<br />
gittik seyrettik. Çok da iyi bir<br />
21 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
tenordu babam, çok güzel sesi<br />
vardı. Ve eskiye ait bir operetten<br />
sahneler de söylemişti. Ben<br />
içeriye girdiğim zaman bana ilk<br />
söylediği şu; “Nasıldım?!” Hiç<br />
unutmuyorum onu.<br />
Ben oldum, harikayım, kralımkraliçeyim<br />
yok yani?<br />
Valla öyle aptallar var. Onlar<br />
zaten kaybolup gidiyor.<br />
Nasıl filmlerden hoşlanırsınız?<br />
Gerçekçi film seviyorum. Esprili<br />
film seviyorum. Çok iyisini<br />
istiyorum. Mükemmeliyetçiyim<br />
belki. Eskisi kadar da kolay<br />
beğenmiyorum.<br />
3D gözlüklerle aranız nasıl?<br />
10-12 yaşımdayken seyrettim<br />
ben gözlüklerle. Büyüyorlardı,<br />
üstümüze geliyorlardı hayvanlar<br />
filan, Lale Sineması’nda hatta. Yeni<br />
bir buluş değil o.<br />
İdeal sinema partneriniz?<br />
Engin’di, hala da Engin. Ama<br />
işte o eskisi gibi değil, yarıda çıkıp<br />
dışarıda oturuyor. (Gülüyor) Ama<br />
bazen çok kötü şeyler seyrediyoruz<br />
yani haklı. Çok fazla film var, bu<br />
bir ticaret, tabii ki kötüsü daha<br />
çok olacak. O kadar çok olan şeyin<br />
hepsinin iyi olması mümkün mü?<br />
Genç tiyatroyu, yeni grupları<br />
nasıl buluyorsunuz?<br />
Çok beğeniyorum, çok başarılı<br />
gençler var. Devamlı izliyorum,<br />
dün gece de tiyatrodaydım. Hatta<br />
seni arayacaktım, Kadıköy’deysen<br />
gel diye.<br />
“ROBERT DE NIRO,<br />
AL PACINO, JACK<br />
NICHOLSON SEÇKİN<br />
OYUNCULARIMDAN,<br />
HİÇ KAÇIRMAM. KÖTÜ<br />
BİR FİLM DESELER BİLE<br />
GİDER SEYREDERİM.”<br />
Meryl Streep?<br />
Hastası değilim, fakat ‘Şeytan<br />
Marka Giyer’de âşık oldum kadına.<br />
Bir sürü ağlamaklı filmi de var,<br />
benim içim sıkılıyor.<br />
Angelina Jolie?<br />
Çok güzel bir kadın, akıllı da,<br />
evlilikleri de çok hoşuma gidiyor,<br />
çocukları da. Örnek bir durumları<br />
var, ne kadarı reklam içerir beni<br />
ilgilendirmiyor, ben rüyamı<br />
bozmayayım.<br />
Marion Cotillard? Edith Piaf’ı<br />
oynamıştı hani ‘La Vie En<br />
Rose’da?<br />
Filmi beğenmedim ama Piaf<br />
harikaydı. Fevkalâdeydi. Biz<br />
yapmıştık burada Piaf’ın hayatını,<br />
bence bizim öykü daha iyiydi. Ama<br />
kız muhteşemdi.<br />
Nelere gülersiniz?<br />
Amerikan filmlerinde çok<br />
kolay gülebilirim ama bugün o<br />
tür komediler pek yok. Durum<br />
komedilerine gülemem. İyi esprilere<br />
gülebilirim, durumlara değil. Bir<br />
de komiklik yapan insanlara hiç<br />
22 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
dayanamam. Perdedeki insan kişilik<br />
olarak komik olmalı. Jim Carrey<br />
benim komiğim değil meselâ. Peter<br />
Sellers’a gülebilirim, müthiş bir<br />
aktör.<br />
Müzikaller?<br />
Sinemada müzikalleri çok çok<br />
sevdiğimi itiraf edeyim. ‘Chicago’<br />
başta geliyor, ‘Damdaki Kemancı’,<br />
tabii ki ‘Cabaret’... Bunlar<br />
unutulmaz müzikaller. Video<br />
kasetlerini eskittim izlemekten.<br />
Bugün yapılanlar o kadar iyi<br />
değil. Nicole Kidman’ın oynadığı<br />
‘Moulin Rouge’u herkes çok<br />
beğendi ama ben beğenmedim<br />
mesela. İlkini çok beğenmiştim<br />
onun.<br />
Sanat ve korkular<br />
Son zamanlarda kimi<br />
sanatçılar, “Korkuyoruz” ya<br />
da “Büyük hayranıyız” diye<br />
açıklamalar yapıyorlar siyasi<br />
otorite hakkında. Sanatçı ve<br />
iktidar ilişkisi çerçevesinde nasıl<br />
görüyorsunuz durumu?<br />
Madem demokrasi diye<br />
kıvranıyoruz, nerede durduklarını,<br />
kim olduklarını açık açık<br />
söyleyenlere, ikirciklik yapmayanlara<br />
şapka çıkarırım. Onlarla aynı sofraya<br />
oturup yemek de yerim, benim için<br />
hiçbir mahsuru yok. Ama nerede<br />
olduğunu söylemekten korkanlardan<br />
ben korkarım. Hem öyle olup hem<br />
böyle gözükmek isteyenler var,<br />
onları sevmiyorum.<br />
Sinemada başınıza gelen en<br />
acayip bir şey?<br />
Engin (Engin Cezzar), Genco<br />
(Genco Erkal) ve ben Küçük<br />
Sahne’de oynuyoruz. Provamız<br />
bitti, Atlas Sineması’na film<br />
seyretmeye gittik. O zaman locası<br />
vardı Atlas’ın. Locada otururken bir<br />
baktım perde böyle şak diye yere<br />
doğru indi, sonra çıktı. Deprem!<br />
Biz locada duruyoruz, herkes panik.<br />
Kıpırdamayalım dedik, çünkü<br />
insanlar birbirlerini ezerek çıkmaya<br />
kalkıştılar. Kalanlar filmi seyretmeye<br />
devam etti sonra ama çok ciddi bir<br />
depremdi.<br />
Sizce sinemaya gitmenin anlamı<br />
nedir?<br />
O büyük perdede, biraz da<br />
sosyalleşerek insanlarla bir arada<br />
bir şey izlemenin keyfi bambaşka.<br />
Evinize çok büyük bir ekran<br />
kurarsanız, insanlardan kaçıyorsanız<br />
falan itirazım yok (Gülüyor) ama<br />
çok şey kaybediyor televizyonda<br />
seyredilen. DVD’si asla aynı<br />
şey değil. Onun için de sinema<br />
ölmez. Ama kendini yenilemeye<br />
devam etmek zorunda sinema.<br />
Bu halk, bu öyküler, bu insanlar,<br />
hepimiz birlikte eskiyoruz. Bizi<br />
döndürecek bir şey lâzım. Uzay<br />
bilmem nelerinden bahsetmiyorum.<br />
Duygularımızı başka iklimlere<br />
götürecek, şaşırtacak şeyler söylemesi<br />
lâzım. Örneğin ben bu filmden çok<br />
güzel bir şey aldım kendime, çok<br />
mutlu etti beni.<br />
Daha çok sormak, çok dinlemek<br />
isterdim ama her güzel şeyin<br />
bir sonu var, sevgili MyBilet<br />
eDergiciler. Gülriz Sururi’yle<br />
seansız burada bitti. Yeni sayıda,<br />
yeni bir film ve bambaşka sinema<br />
tecrübeleriyle buluşmak üzere. İyi<br />
seyirler herkese!<br />
23 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
BİZİM ESNAF AVM’YE KARŞI<br />
Foto Film<br />
ÇARŞI PAZAR<br />
1 Kahraman, geçimini aile büyüklerinden<br />
kalan hamamda kese yaparak kazanmaya<br />
çalışan iyi yürekli bir tellaktır.<br />
2 İstanbul’dan gelen ve varlıklı bir müteahhit<br />
olan Tuncay, Kahraman'ın ekmek kapısı olan<br />
hamamı, içinde bulunduğu çarşıyla birlikte<br />
yıkmak ve yerine AVM yapmak ister.<br />
3 Esnaftan<br />
hiç<br />
anlaşamadığı<br />
Cemil,<br />
Kahraman'ın<br />
işlerini<br />
bozmak için<br />
bu durumu<br />
fırsat bilir<br />
ve Tuncay'la<br />
işbirliği<br />
yapmaya<br />
karar verir.<br />
ÇEKİMLERİ TOKAT’TA<br />
GERÇEKLEŞEN YAPIM, ESNAF<br />
KOMEDİSİNDEN YOLA ÇIKTIĞI<br />
EĞLENCELİ SENARYOSUYLA<br />
SİNEMASEVERLERE BOL<br />
KAHKAHA VAAT EDİYOR.<br />
4 Cemil, esnafı da ikna ederek alışveriş merkezi için destek toplamaktadır.<br />
25 www.mybilet.com
SİNEMA<br />
5 Kahraman, Tuncay'a<br />
inanmamakta ısrarlıyken, diğer<br />
yandan da başı babasından<br />
kalan borçlarla büyük derttedir.<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
6 Eğer daha fazla müşteri<br />
çekemez ve yeterli parayı<br />
toplayamazsa hamam<br />
elinden gidecektir.<br />
MUHARREM GÜLMEZ<br />
İMZALI FİLMİN OYUNCU<br />
KADROSUNDA ERDEM<br />
YENER, İLKER AKSUM,<br />
AYHAN TAŞ VE DENİZ<br />
ÖZERMAN YER ALIYOR.<br />
7 Parayı bulmak için elinden geleni yapan<br />
Kahraman, bu sırada Bahar adında bir tarih<br />
öğretmeniyle tesadüf eseri tanışır ve birlikte<br />
hamamı kurtarmak için kolları sıvarlar.<br />
26 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
SANATA SAHİP ÇIKACAK<br />
OLAN HALKTIR<br />
50 yıldır yarattığı tiplemelerle mizah kültürünü yönlendirmede önemli rol oynayan<br />
usta sanatçı Levent Kırca, 11 ödüllü oyunu ‘Dımdızlak’ı ve yeni film projesini<br />
MyBilet e-dergi’ye anlattı. Yeni taşındığı Kadıköy’deki sahnesinde pek çok etkinliğe<br />
ev sahipliği yapacaklarını belirten Kırca “Seyircimiz bize geldiği zaman gülüp,<br />
eğleneceğini ve vaktini boşa harcamayacağımızı çok iyi biliyor” diyor.<br />
Begüm Yılmaz<br />
begum.yilmaz@mybilet.com<br />
Levent Kırca<br />
Türkiye’de imza attığınız<br />
komedi klasikleriyle mizah<br />
ve güldürü türünde akla ilk<br />
gelen isimlerden birisiniz.<br />
Mizah sizin için ne ifade ediyor?<br />
Mizah yaşadığı toplumlara göre<br />
değişik anlamlar ifade eder. Örneğin<br />
Amerikan toplumundaki mizah<br />
anlayışıyla Türk toplumunun mizah<br />
anlayışını kıyaslayamazsınız. Türk<br />
toplumunda mizah bir taşlama,<br />
eleştirme sanatıdır. Mizahın<br />
oluşabilmesi için güçlünün zayıfı;<br />
devletin, hükümetlerin halkı ezmesi<br />
gerekir. Geri kalmış ve gelişmekte<br />
olan ülkelerde mizah, zayıfın<br />
güçlüye karşı muhalefeti olarak<br />
tanımlanır. İşte o zaman mizah<br />
çok anlamlıdır. Yoksa suya sabuna<br />
dokunmayan, sadece o anda sabun<br />
köpüğü gibi insanları güldüren<br />
espri, mizah değildir. Toplumlar<br />
yaşadıkları olaylar karşısında<br />
tepkilerini koyabilmek adına ellerine<br />
silah alıp saldıramayacakları için<br />
mizaha yönelirler. Türk mizahı<br />
dünya mizahının içinde neredeyse<br />
bir numaradır. İnsanların daha<br />
demokrat olduğu, işsizliğin<br />
yaşanmadığı, refah düzeyinin yüksek<br />
olduğu ülkelerdeyse ifade ettiğim<br />
şekilde mizah olmaz. Örneğin<br />
Amerikan mizahında hiçbir şeye<br />
dayanmayan klasik güldürülerle<br />
karşılaşırsınız. Oysa bizdeki sorunlar<br />
doğrudan mizahı yaratıyor.<br />
Gerek oyunlarınız, gerek<br />
fikir ve yazılarınızla yıllardır<br />
Türk toplumunu çok iyi<br />
gözlemliyor ve gördüğünüz<br />
aksaklıkları eleştirel bir dille<br />
28 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
sahneye taşıyorsunuz. Bir sanatçı<br />
gözüyle dünden bugüne Türk<br />
toplumundaki değişimi nasıl<br />
buluyorsunuz?<br />
Türk halkı bir cevher, Atatürk’ün<br />
de dediği gibi çok zeki ve üretken<br />
bir toplumuz. Fakat öte yandan<br />
konumu itibariyle bastırılmış,<br />
ezilmiş bir tarafı da var. Osmanlı<br />
döneminde halk vergiler altında<br />
ezilmiş, düşüncesini, fikrini<br />
söyleyememiş, özgürlüğünü<br />
yaşayamamış, içkisi, tütünü<br />
yasaklanmış, edebiyatı, sanatı<br />
sınırlandırılmış… Matbaa<br />
Avrupa’ya girdiğinden 200 yıl sonra<br />
bize ulaşmış ve bu süre zarfında<br />
toplum, olanı biteni sadece kendi<br />
hanelerinde eleştirebilmiş. O<br />
baskı ve geleneksel yapı bugün de<br />
sürüyor. Gerçekten toplum özgür<br />
değilse, demokrasi adı altında<br />
faşizan bir baskı varsa bu olayların<br />
yaşanması kaçınılmaz oluyor.<br />
Örneğin Türkiye’ye baktığımız<br />
zaman toplumun çoğunluğunun<br />
memur olduğunu görüyoruz.<br />
Gelirlerini devletten alıyorlar.<br />
Dolayısıyla hükümetler büyük<br />
bir memur çoğunluğunu baskı<br />
altında tutmuş ve ezmiş oluyor.<br />
Bu ülkenin askeri de çok ve onlar<br />
da devlet memuru… Asker silahlı<br />
bir kuvvet olduğu için, reaksiyonu<br />
darbe olarak göstermiş. Bu tabii<br />
ki doğru bir yaklaşım değil. Fakat<br />
halk özgür olabilmeli ve düşüncesini<br />
söyleyebilmelidir. Çünkü ancak<br />
özgür ve düşüncenin serbest olduğu<br />
toplumlar gelişebilir, aydınlanır,<br />
refah düzeyi artar. Demokrasinin<br />
ismi dünyada çok yerde var, ama<br />
kendisi yok. Hele Türkiye’deki<br />
yönetim biçimi asla demokrasi değil.<br />
Bu ülke hiçbir zaman demokrasiyi<br />
görmedi, göremeyecek de… En<br />
demokratik olduğu zamanlar<br />
Atatürk’ün Cumhuriyeti kurduğu<br />
yıllardı. Bugün baktığımızda<br />
o gün başladığımız yerin çok<br />
gerisindeyiz. Türkler sadece savaşta<br />
değil kültür- sanat alanında da<br />
başarılı ve hiperaktif bir toplum.<br />
Dünya çapında müzisyenlerimiz,<br />
oyuncularımız, ressamlarımız,<br />
heykeltıraşlarımız var. Fakat<br />
hükümetlerin sanat politikaları<br />
olmadığı için, sanatın karın<br />
doyurmadığını düşünerek sanata<br />
ayrılan tahsisatı boşa giden para<br />
olarak gördükleri için bu noktaya<br />
geldik. Öyle ki turizm sanatın bitişik<br />
komşusudur ve ülkemiz turistik<br />
29 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
açıdan cennet kabul edilir, ama bu<br />
alan bile ölmüş durumda. Bırakın<br />
sanatın gelişmesini belki de kısa bir<br />
süre sonra tamamen bitecek.<br />
Tiyatro halkın eğlencesidir<br />
Sanat politikalarından söz<br />
açılmışken son dönemde<br />
tiyatrolara yapılan devlet<br />
desteğinin iyice azalmasıyla<br />
birlikte seçkilere ve oyuncuların<br />
rollerine de çeşitli müdahaleler<br />
gerçekleşiyor. Tiyatroların ayakta<br />
kalabilmesi için neler yapılması<br />
gerekiyor?<br />
Tiyatro halkın eğlencesidir.<br />
Dolayısıyla kendi tiyatrosuna,<br />
sanatına sahip çıkacak olan da<br />
halktır. Zaten seyirci sanatı,<br />
sanatçısını ihmal etmezse bu<br />
dal maddi ve manevi gelişir.<br />
Geçen gün evde oturuyorum.<br />
Fenerbahçe’nin maçı var. Benim<br />
evim stada uzak, fakat arenadan<br />
binlerce kişinin tezahüratı öyle bir<br />
duyuluyor ki, o reaksiyona, ilgiye<br />
şaşıp kalmamak mümkün değil.<br />
Futbola gösterilen ilginin yüzde<br />
biri sanata gösterilse, ülkenin<br />
konumu bugün bambaşka olur.<br />
Eğer sanat bitiyorsa, güzel şeyler yok<br />
oluyorsa, özgürlükler tükeniyorsa<br />
bunun tek sorumlusu halktır. Halk<br />
bugün kahveleri dolduruyorsa,<br />
tiyatroya gitme alışkanlığı yoksa<br />
sanatı kaybettiğini de ancak<br />
yitirdiği zaman anlayacak. Sanat<br />
aynadır, sizi eğitir. Özellikle de<br />
sanatın bir türü olan mizah… Ama<br />
toplum bu yönde eğitilmediği için<br />
birtakım davranışları sergilemelerini<br />
bekleyemeyiz. Küçücük çocukları<br />
daha doğar doğmaz takımların<br />
atkıları, tulumlarıyla giydirip maça<br />
götürüyorlar. Erkek çocuklar<br />
kapıların önlerinde hep top<br />
oynuyor, fanatizmle büyüyorlar.<br />
Niçin kadınlar daha çok gelişir,<br />
ayakları yere daha sağlam basar?<br />
Çünkü evcilik oynarlar. Konulu,<br />
fikir oyunları oynarlar. Kızların<br />
oyunlarında hep şarkılar vardır.<br />
O şarkılar müziği geliştirir.<br />
TİYATRONUN ÜST KATI<br />
RESTORAN OLARAK DÜZENLENDİ<br />
Sahneledikleri oyunlar dışında<br />
alternatif etkinliklere de yer verecek<br />
olan ‘Levent Kırca Tiyatrosu’;<br />
konserler, çeşitli oda müziği,<br />
caz ve klasik müzik etkinlikleri,<br />
kabare oyunları ve daha pek çok<br />
organizasyona ev sahipliği yapacak.<br />
Sinematek tarzı özel gösterimlere<br />
de yer verecek olan tiyatro, kendi<br />
bünyesinde ücretsiz oyunculuk<br />
dersleri sağlıyor.<br />
30 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
11 ÖDÜLLÜ OYUN KADIKÖY’DEKİ<br />
YENİ SAHNESİNDE!<br />
Usta sanatçı Levent Kırca’nın çocukluk<br />
yıllarından bu yana ülkenin geçirdiği<br />
siyasi süreçleri mizahi bir dille ele<br />
aldığı ‘Dımdızlak’ isimli temsil,<br />
iktidarlar eleştirisi olarak izleyiciyle<br />
buluşuyor. İyi bir meddah örneği<br />
teşkil eden ödüllü oyun, 26 Şubat<br />
Perşembe günü ve 01-06-07-08 Mart<br />
tarihlerinde Kadıköy Levent Kırca<br />
Tiyatrosu’nda. Tam bilet 45.00 TL’dir.<br />
Gelişmiş toplumlara baktığınızda<br />
İngiltere’deki bir ayakkabı boyacısı<br />
Shakespeare’i tanıyor, edebiyatı<br />
biliyor. Rusların hamalı klasik<br />
müziği biliyor, piyano çalabiliyor,<br />
üç- dört dil konuşabiliyor. Hepsi<br />
eğitimliler. Bizim ülkemizdeyse<br />
durumu olmayan, okula gidemeyen<br />
bireyler çeşitli zorlukları aşarak<br />
tesadüfen belirli bir yaşa gelmiş<br />
oluyor. 65 yaşındayım ve çok<br />
üzülerek belirtmek isterim ki, bu<br />
ülkeye, bu ülke insanına yazık<br />
olmuştur. Dünyanın hiçbir<br />
yerinde bizdeki kadar ağaç katliamı<br />
olmamıştır. Çünkü ağaç onlar için<br />
odundur, o yeşilliği göremezler.<br />
Nice adamlar ev, konut yapmak için<br />
hatta ve hatta çeşitli alanlardan rant<br />
elde etmek için yeşili yok ettiler.<br />
Doğanın ve ekolojinin dengesini<br />
bozdular.<br />
Peki, geçmişten günümüze<br />
seyircilerin tiyatro alışkanlıkları<br />
ne yönde değişti?<br />
Televizyonsuz yıllarda farklı<br />
kültürel eğlenceler vardı. Evlerde<br />
geleneksel seyirlik tiyatro<br />
oynayan programlar vardı. Şarkılı<br />
müzikli ev toplantıları yapılırdı.<br />
Bu da ister istemez bir kültür<br />
alışverişi sağlıyordu. İnsanlar<br />
şimdi televizyona kilitlenmiş<br />
durumdalar. Ulaşım problemi,<br />
iş hayatının getirdiği zorluklar,<br />
stres gibi pek çok faktör de bu<br />
durumu tetikliyor. İnsanlar işten<br />
dönünce televizyonun karşısında<br />
uyuyakalıyorlar. Bu insanlar<br />
hangi ara vakit bulup da tiyatroya<br />
gidecek? Ben gidemiyorum ki,<br />
neden gelmiyorsunuz diyebileyim.<br />
Bu sene bir- iki tiyatroya ancak<br />
gidebildim. Normalde 25- 30 tane<br />
oynanan oyunum var ve benim<br />
bunların en azından 20 tanesini<br />
izlemiş olmam gerekiyor. Ama<br />
dolaşmaya, vitrin gezmeye, akşam<br />
dışarı çıkmaya vakit bulabiliyoruz.<br />
Çünkü bizi bu konuda<br />
eğitmemişler. Sahne sanatlarının<br />
halka yönelik politikaları olması<br />
gerekiyor. Shakespeare’in İngiliz<br />
felsefesini Türk toplumuna<br />
anlatırsan, halk bir daha gitmek<br />
istemez. Sanatın davetkâr olması<br />
gerekiyor. Seyirciyi teşvik edeceksin.<br />
Mesela tiyatroya giden seyirciden<br />
ulaşım bedeli almayacaksın. Ben<br />
belediye başkanlığı için adaylığımı<br />
koyduğumda hep bu fikirlerimi<br />
31 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
paylaştım. Örneğin bir tiyatro<br />
biletiyle üç kitap alabileceksin, ya da<br />
hastanede muayene olabileceksin.<br />
Devlet maddi yardım yapmaktansa<br />
gelen seyirciyi karşılamalı. Biz ne<br />
kadar seyirci getirebiliyorsak onun<br />
parasını ödemeli, bizler de daha<br />
fazla seyirci getirmek için çaba<br />
göstermeliyiz. Seyirciler tiyatrodan<br />
ücretsiz yararlansın, ama devlet<br />
gelen seyircinin parasını tiyatroya<br />
versin.<br />
Kendi yaşamınız etrafında<br />
şekillenen bir iktidarlar eleştirisi<br />
olarak seyirciyle buluşan<br />
‘Dımdızlak’ her zamanki<br />
gibi seyirciyi güldürürken<br />
düşündürüyor. 51 yıllık sanat<br />
hayatınızı da kapsayan oyunda<br />
hangi süreçleri ele aldınız?<br />
Çocukluğumdan başlayarak<br />
Türkiye’nin içinden geçtiği süreçleri<br />
sahneliyorum. Ben çocukken<br />
bu ülke neredeyse şimdi de<br />
orada, hatta daha da geri gidiyor.<br />
Çocukluğumda devletin başında<br />
olan Menderes Hükümeti’nden,<br />
anılarımdan, annemin öğretmen<br />
oluşundan, oturduğumuz evlerden,<br />
baskılardan, darbelerden günümüze<br />
kadar geliyoruz. Çok anlamlı bir<br />
oyun. İyi bir meddah, zaten 11<br />
ödüllü… Ülke bugün bu haldeyse,<br />
bir sakatı yaşıyorsa bu dünkü alt<br />
yapı bozukluğundan kaynaklanıyor.<br />
Gelmiş geçmiş hükümetlere<br />
baktığımızda, Amerika’nın hep<br />
hayatımızda olduğunu görüyoruz.<br />
Sattığımız şeylerden yönetim<br />
biçimimize, sütümüze kadar<br />
hayatımıza girmiş.<br />
Siyasete olan ilginizin<br />
oyunlarınızın diline yansıdığını<br />
söyleyebilir miyiz?<br />
Bu ülkede siyaset hep ayrı<br />
tutuluyor. Bu çok yanlış, çünkü<br />
siyaset hayatımızı biçimlendiren<br />
bir olgu. Bana hep “Aman Hocam,<br />
senin siyasetle ne işin var?” deyip<br />
durdular. Benim işim yok, sizin<br />
işiniz yok, kimin var? Biz bu<br />
durumdan kurtulamayacak mıyız?<br />
Kurtulmak istiyorsak belirli bir<br />
32 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
mücadele vermek zorundayız.<br />
Siyasiler bugüne kadar karanlık ve<br />
güvenilmez bir tablo çizdiği için,<br />
bu yola baş koyduğunuzda siz de<br />
yaftalanıyorsunuz. Ben de gireyim,<br />
bir şeyler yapayım dedim. Fakat<br />
köşeler çok tutulmuş. Onun için<br />
artık siyasette yokum.<br />
Seyircili ve çırpınan bir tiyatroyuz<br />
11 ödül kazanan bu eğlenceli<br />
temsil, tiyatroseverler tarafından<br />
nasıl karşılanıyor?<br />
Belirli bir yere gelmiş sanatçıları<br />
seyirciler ekranlarda, sahnelerde<br />
her zaman görmek ister. İşte biz<br />
de böyle seyircili ve çırpınan bir<br />
tiyatroyuz. Bu nedenle seyircimiz<br />
bize geldiği zaman güleceğini,<br />
eğleneceğini ve karşılığını alacağını<br />
biliyor. Çıkarken de “Oh! Ne iyi<br />
ettik de geldik” diyor. Sahnede<br />
50. yılımı kutluyorum. Onları<br />
eğlendirirken düşündürüyor, boşa<br />
vakitlerini harcamıyoruz.<br />
‘Levent Kırca Tiyatrosu’<br />
İstanbullu sanatseverlerle<br />
buluşacağı yeni sahnesinde<br />
‘Dımdızlak’ isimli temsil dışında<br />
nasıl bir oyun seçkisi sunmaya<br />
hazırlanıyor?<br />
Hâlihazırda sezonda Levent Kırca<br />
Tiyatrosu olarak sahnelediğimiz<br />
üç oyunumuz var. Öncelikle<br />
‘Dımdızlak’ herkesin görmesi<br />
gereken çok farklı bir oyun. Onun<br />
dışında dört hikâyeden ve farklı<br />
davalardan oluşan paşaların,<br />
gazetecilerin tutukluluk öykülerini<br />
sahneye taşıdığımız ‘İçeridekiler’<br />
adlı bir oyunumuz vardı. Ama bu<br />
isimler çıktıktan sonra sergilemeyi<br />
bitirdik. Hâlbuki devam etmesi<br />
ve bu ibret tablosunun mutlaka<br />
izlenmesi gerekiyor. Bir de Haziran<br />
olaylarını anlatan ‘Bana Beni<br />
Anlat’ isimli bir oyunumuz var.<br />
Müzeyyen Hanım (Senar) vefat<br />
etmeden önce onun hayatıyla<br />
birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin<br />
kuruluş ve gelişim sürecini anlatan<br />
alaturka bir müzikal sahnelemeyi<br />
düşünüyorduk. Hâlâ projelerimiz<br />
arasında yer alıyor. Bir de Charlie<br />
Chaplin’in ‘Sahne Işıkları’ adlı<br />
roman ve film uyarlamalarından<br />
hareketle bir oyun yapmak istiyoruz.<br />
Nasrettin Hoca’nın hikâyelerinden<br />
derlenen müzikli bir çocuk tiyatrosu<br />
da sergilemek istiyoruz. Ömrümüz<br />
vefa ederse daha çok şey yapacağız.<br />
(Gülüyor)<br />
‘Olacak O Kadar’ kaldığı yerden<br />
devam eder<br />
22 yıl boyunca yarattığınız<br />
tiplemelerle bir ekran klasiği<br />
haline gelen ‘Olacak O Kadar’ı<br />
tekrar yapmayı düşünüyor<br />
musunuz?<br />
‘Olacak O Kadar’ öyle bir<br />
program ki, kaldığı yerden<br />
devam eder. Seyircinin nabzını<br />
tutan, kendiyle özdeşleştiği,<br />
söyleyemediklerini dile getiren<br />
ve seyirci adına muhalefet yapan<br />
bir programdı. Bu tarz klasiklerin<br />
dünyada modası hiç geçmez, ama<br />
yönetici kademesindeki insanların<br />
da işine gelmez. O yüzden ‘Olacak<br />
O Kadar’ şu anda yapılamıyor. Bu<br />
tarz programlar yapılabiliyor, özgün<br />
eserler üretilebiliyor olsa, Türkiye’ye<br />
demokrasi gelmiş olur zaten.<br />
Türkiye’ye demokrasi gelir mi, orası<br />
da kocaman bir soru işareti…<br />
Bugüne kadar sahne<br />
sanatlarının her alanında aktif<br />
olarak yer aldınız. Yapmak<br />
33 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
isteyip de yapamadığınız veya<br />
yapmayı düşündüğünüz bir proje<br />
var mı?<br />
Ben yapmak istediklerini<br />
gerçekleştirebilen nadir insanlardan<br />
biriyim ve bu çok büyük bir şans.<br />
Şöhretin doruğuna ulaşmışım,<br />
paralar kazanmışım, ama her<br />
şeyden önce halkın sevgisini ve<br />
takdirini kazanmışım… Bu olanları<br />
insan rüyasında görse inanmaz.<br />
Şükretmek, teşekkür etmek<br />
gerekiyor. Ben sanatla dolu dolu<br />
yaşadım, yazarak yaşadım. Yine<br />
dünyaya gelsem bunları yapmak<br />
isterim. 65 yaşındayım, 50 yıllık<br />
tiyatrocuyum. Şimdi çekeceğimiz<br />
yeni bir filmimiz var. Bu film<br />
beni hayata döndürdü, yeniden<br />
heyecanlandırdı. İddialıyım, yeni<br />
bir şeyler oluşturma gayretindeyim.<br />
Kendim yazıp, kendim yönettiğim<br />
ve oynadığım bir filmi seyircinin<br />
beğenisine sunmak mutluluk<br />
verici. Ben kendi gişemden yolun<br />
köşesine kadar uzanan kuyrukları<br />
çok seyrettim. İnsanların ilgisine<br />
mazhar olmak tarif edilemez bir<br />
duygu. Yenikapı’dan saat 8’de bir iş<br />
için geçiyorken insanların kış vakti<br />
‘Gereği Düşünüldü’ müzikaline<br />
bilet almak için 10.30’da açılacak<br />
gişenin kuyruğunda beklediklerine<br />
şahit oldum. Başka ne isteyebilirim<br />
ki? 20 gün diye gittiğimiz İzmir<br />
Açık Hava Tiyatrosu’nda 45 gün<br />
tıklım tıklım oynadık. Olacak<br />
O Kadar’ın yayınlandığı günler<br />
sokakta insan olmadığını gördüm.<br />
Kaç kişiye nasip olur ki böyle bir<br />
şey? Ben bu ülkenin Levent Kırca’sı<br />
olarak Avrupa’da ya da daha<br />
gelişmiş bir ülkede yaşasaydım,<br />
çok başka bir yerde olurdum.<br />
Fakat ben bu ülke koşullarında şu<br />
anda bulunduğum yerde olmaya<br />
razıyım ve mutluyum. Şimdi<br />
ben tiyatromu bir kere daha<br />
taşıdım. Benim bundan sonra<br />
taşınacağım yer Karacaahmet…<br />
İnsanların da perdeleri olur, ben<br />
insanları da tiyatro oyunu gibi<br />
değerlendiriyorum. Diyelim ki<br />
hayat üç perde, ben bu üç perdelik<br />
hayatın son perdesindeyim.<br />
Muhtemelen bu film projemizde<br />
de çıtayı göğüsleyeceğiz. İçinde<br />
sosyal taşlama olmayan bir komedi<br />
ve benim için bir kapanış resitali<br />
olacak. Bundan çok eminim.<br />
34 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
Haydar<br />
Zorlu<br />
Begüm Yılmaz<br />
begum.yilmaz@mybilet.com<br />
AVRUPA KÜLTÜR TARIHININ<br />
EFSANELERI ANADOLU KÖKENLI<br />
Alman tiyatro ve televizyon dünyasında kazandığı başarılarla ünlenen Haydar<br />
Zorlu, Avrupa kültür tarihinin ünlü mitleri ‘Don Juan Efsanesi’ ve ‘Faust’u<br />
özgün yorumuyla tiyatroseverlerle buluşturuyor. Kurucusu olduğu ‘Sanat Odası’<br />
bünyesinde sahnelediği oyunlarla Türkiye ve Almanya arasında etkin bir iletişim<br />
kurduğunu belirten Zorlu, oyunları Türkçe ve Almanca sergileyebilmesinin<br />
seyircilerde algı zenginliği yarattığına dikkat çekiyor.<br />
Uzun yıllar yaşadığınız<br />
Almanya’da çeşitli tiyatro<br />
toplulukları ve televizyon<br />
dizilerinde rol aldınız.<br />
Orada bir ekip oluşturmak yerine<br />
sizi Türkiye’ye dönüp kendi<br />
tiyatronuzu kurmaya iten şey ne<br />
oldu?<br />
İstanbul… Ben yapmak istediğim<br />
tiyatroyu en iyi burada, İstanbul<br />
gibi kozmopolit bir şehirde,<br />
yapabileceğimi düşündüm. Bu<br />
arzum Berlin’de de mümkün<br />
olabilirdi, fakat tasavvur ettiğim<br />
Türk- Alman tiyatrosunu<br />
İstanbul’da kurmak bana daha<br />
cazip geldi. Hatta öncesinde<br />
beş yıl Avusturya’da çalıştığım<br />
için Viyana’yı da seçeneklerim<br />
arasında değerlendirdim. 2006<br />
yılında Tomris Giritlioğlu’nun<br />
36 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
yapımcılığını üstlendiği ‘Esir<br />
Kalpler’ dizisinde rol almak için<br />
Türkiye’ye geldim ve burada<br />
çalışmak çok hoşuma gitti. O<br />
dönemde çeviri çalışmalarıma da<br />
başlamıştım. Sık gidip gelmelerim<br />
sonucu 2009’da ‘Faust’ isimli<br />
oyunla İstanbul sahnelerindeki<br />
tiyatro hayatıma adım attım.<br />
Yurtdışıyla kıyasladığınızda<br />
Türkiye’de alternatif mekânlarda<br />
tiyatro yapmanın kolaylıkları ve<br />
zorlukları nelerdir?<br />
Her iki yer için de oldukça zor<br />
olduğunu söyleyebilirim. 30 senedir<br />
bu mesleğin içindeyim. Uzun<br />
soluklu olmanız ve sıradışı bir<br />
mücadele vermeniz gerekiyor. Aynı<br />
stratejiyi Almanya’da uyguladım ve<br />
başardım. Benim yaptığım tiyatro<br />
çok zor. Fikirden oyun, oyundan bir<br />
proje ortaya çıkarıyorum. Bu üretim<br />
tarzı aslında Türkiye’nin geleceği…<br />
Petrolü veya başka kaynakları<br />
olmayan uluslar bu tarz kültürel<br />
ve sanatsal zenginlikler yaratmalı.<br />
Eskiden Almanya’da kömür ve<br />
taş ocaklarının olduğu kentlerde<br />
sahne ve performans sanatlarının<br />
gelişimini desteklemişler. Ve<br />
hâlâ da en eski endüstri olarak<br />
da bu zenginliği sayıyorlar.<br />
Ben de bu fikirden yola çıkarak<br />
İstanbul’a geldim ve gidişattan çok<br />
memnunum.<br />
Alternatif tiyatro mekânlarının<br />
çoğu maalesef devlet desteği<br />
alamıyor. Sizin özel ya da<br />
kurumsal sponsorluklarınız var<br />
mı?<br />
Hayır, oyunu oluşturma<br />
sürecinden broşür basımı ve<br />
dağıtımına kadar her şeyiyle bizzat<br />
ben ilgileniyorum. Bir tiyatronun<br />
nasıl işlediğini öğrendim. 30<br />
yıldır bu işi severek aynı heyecanla<br />
sürdürüyorum. Yorulunca bile<br />
mutlu uyuyorum. Kalktığımdaysa<br />
yine aynı enerjiyle çalışmalarıma<br />
devam ediyorum.<br />
‘Faust’ İstanbul’un imajını<br />
değiştirdi<br />
Sahne sanatlarının<br />
kültürlerarası etkileşimi ne yönde<br />
desteklediğini düşünüyorsunuz?<br />
Öncelikle Türkiye ve Almanya<br />
arasında önemli bir iletişim<br />
kurduğunu söyleyebilirim.<br />
İstanbul’da ‘Faust’u sahnelemem<br />
İstanbul’un imajını değiştirdi.<br />
37 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
Oyunla ilgili Türkçe haberlerin<br />
çıkmasından ziyade Alman<br />
basını konuya daha fazla ilgi<br />
gösterdi. Muhtemelen ‘Don Juan<br />
Efsanesi’ için de aynı şey olacak.<br />
Çünkü oyunun Almancasını da<br />
sahneleyeceğiz. Almanca ve Türkçe<br />
anadilim olduğu için ikisinin de<br />
konuşulduğu yerlerde sahneye<br />
çıkabiliyorum. Bu benim için büyük<br />
bir avantaj. Almanya’da sergilediğim<br />
Almanca oyunlarda ve Faust’ta<br />
Türkçe replikler yer alıyor. Ya da<br />
İstanbul’a gelen Almanların Faust’u<br />
Almanca izlemeleri algı çeşitliliği<br />
yaratıyor. Son olarak Faust’u<br />
Hamburg’da sahnelediğimde Şeytan<br />
(Mephisto) birdenbire Türkçe<br />
konuşmaya başladı. Normalde alay<br />
ettikleri konuşma tarzı, şeytanın en<br />
büyük edebiyat silahına dönüşünce<br />
tüm seyirciler şaşıp kaldı. Etkin<br />
iletişimden kastettiğim şey işte tam<br />
olarak bu…<br />
2011’de sizin öncülüğünüzde<br />
kurulan ‘Sanat Odası’,<br />
İstanbul’un ilk Türk ve Alman<br />
Tiyatrosu olma özelliğini taşıyor.<br />
Sergilediğiniz oyunlara dair<br />
yurtdışından başka ne yönde geri<br />
dönüşler alıyorsunuz?<br />
Temsiller Almanca oynanıyor.<br />
Fakat örneğin Faust’ta, Şeytan<br />
ve Gretchen bir anda Türkçe<br />
konuşmaya başlıyor. Ve Alman<br />
seyirciler bu durumu hiç<br />
tepki vermeden oldukça doğal<br />
karşılıyorlar. Ben zaten bu değişikliği<br />
gerektiği yerde ve gerektiği zamanda<br />
kullanıyorum. Önemli olan ne<br />
söylediğimi anlamaları değil. İlber<br />
Ortaylı’nın da dediği gibi burada<br />
asıl önemli olan, verilmek istenen<br />
müzikaliteyi yakalamak. Öyle<br />
ki, tarihte dili böylesine etkin<br />
kullanarak halkları baştan çıkaran<br />
liderler var. Yaptığım iş gerçekten<br />
kaliteyi etkiliyor, yabancıların<br />
İstanbul’a bakış açısını ve algısını<br />
tamamen olumlu yönde değiştiriyor.<br />
Peki, Türkiye eskiden nasıl<br />
değerlendiriliyordu?<br />
Kendi çevremden örnek verecek<br />
olursam, o zamanlar bir dizide<br />
oynuyordum ve Münih’teki<br />
bir ajans bana “Oraya gidersen<br />
devre dışı kalırsın” dedi. Ancak<br />
Almanya’da başardığım işi altı yıldır<br />
burada aynı titizlik ve başarıyla<br />
yürüttüğümü görünce tek kelime<br />
edemediler. Bazı arkadaşlarım da<br />
İstanbul’a gelip burayı yeni yeni<br />
keşfetmeye başladı.<br />
Çin turnesi çok iyi geçti, Güney<br />
Afrika’ya gidebiliriz<br />
Türkçe ve Almanca olmak<br />
HAYDAR ZORLU KİMDİR?<br />
1967’de Bingöl’de doğan Haydar Zorlu,<br />
uzun yıllar Almanya’da yaşadı. 1988<br />
yılında profesyonel oyunculuğa adım<br />
atan Zorlu, Köln Üniversitesi Felsefe<br />
Fakültesi’nde Germanistik, İspanyolca,<br />
Siyasal Bilimler ve Pedagoji okudu.<br />
Almanya’da çeşitli tiyatro toplulukları<br />
ve operalarda görev alan sanatçı, New<br />
York’ta sinema oyunculuğu eğitimi<br />
aldıktan sonra 2011’de ilk Türk ve<br />
Alman Tiyatrosu olan ‘Sanat Odası’nı<br />
(Kunst Raum) kurdu. Şimdiye kadar<br />
Avrupa kültür tarihinin iki önemli<br />
efsanesini farklı bir yorumla seyircinin<br />
beğenisine sunan Zorlu, tiyatro<br />
çalışmalarına devam etmektedir.<br />
38 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
üzere iki dilde solo performans<br />
sergilediğiniz Goethe’nin<br />
zamansız eseri ‘Faust’, bu<br />
sezon İstanbul sahnelerindeki<br />
altıncı yılını kutluyor. Temsili<br />
günümüze adapte ederken<br />
nelerden esinlendiniz?<br />
1991 yılında Türkiye’nin<br />
tanıtımını yapmak için yola çıktık<br />
ve altı ay boyunca Türkiye’nin<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
DON JUAN BU KEZ<br />
REDDEDİLİYOR<br />
Geçmişten günümüze farklı<br />
versiyonlarla sahnelenen ‘Don Juan<br />
Efsanesi’ bu kez Haydar Zorlu’nun<br />
özgün yorumuyla tiyatroseverlerle<br />
buluşuyor. Aşka âşık bir adam olan<br />
Don Juan, gönlünü kaptırdığı Donna<br />
Anna tarafından reddedilince ortalık<br />
karışır. Grabbe, Molière, Da Ponte<br />
ve Molina’nın eserlerindeki klasik<br />
motiflerden yola çıkan ve Âşık<br />
Veysel’in dörtlükleriyle harmanlanan<br />
oyun, 01 ve 14 Mart tarihlerinde<br />
Barış Manço Kültür Merkezi, 5 Mart<br />
Perşembe günü saat 20.30’da ise<br />
Caddebostan Kültür Merkezi’nde. Tam<br />
bilet, 30.00 TL, indirimli 20.00 TL’dir.<br />
her yerinde çekim yaptık. Efes ve<br />
Didim’de yer alan amfitiyatroları<br />
görünce adeta büyülendim.<br />
Aspendos’un ise bu kadar iyi<br />
korunup hâlâ çeşitli etkinliklere<br />
ev sahipliği yaptığını öğrenince,<br />
bir oyuncu olarak bende burada<br />
sahneye çıkmak ve 25000 kişiye<br />
seslenecek kalitede bir metin<br />
yazmak istedim. Bunu da ‘Faust’la<br />
gerçekleştirebileceğimi düşündüm<br />
ve hemen çalışmalara başladım.<br />
Tam 17 yıl sürdü. Çünkü Faust’un<br />
orijinali çok ağır. Germanistik<br />
ve Romanistik diller üzerine<br />
çalışmam, uzun yıllar da edebiyatla<br />
ilgilenmeme rağmen romanı<br />
Türkçeye çevirmek ve amfitiyatroda<br />
sergilenecek hale getirmek ancak<br />
mümkün oldu. 2500 yıl önce<br />
burada sadece erkekler sahneye<br />
çıkarak, yüzlerinde maskelerle<br />
temsilleri sergilermiş. Bense maske<br />
takmak yerine yüzümü maske<br />
olarak kullanıyorum ve sonunda<br />
Faust çıkıyor ortaya. Derinlemesine<br />
araştırdığımda da tüm bu<br />
kaynakların bizden, Anadolu’dan<br />
çıktığına tanık oldum. Goethe bile<br />
Faust’u Helena ile evlenmesi için<br />
Ege’ye göndermiş.<br />
Klasik bir eseri bu denli uzun<br />
soluklu kılan özelliği sizce nedir?<br />
Goethe’yle öğrenciyken ‘Genç<br />
Werther’in Acıları’ isimli romanı<br />
ve şiirleri sayesinde tanıştım.<br />
Fakat açıkçası Faust’tan haberdar<br />
değildim. Her konuda bilgi sahibi<br />
olan, sürekli okuyan bir bilim adamı<br />
hiçbir şey bilmediğine inanıyor ve<br />
şeytanla bir anlaşma yapıyor. İkisi de<br />
bulundukları dünyada birbirlerinin<br />
hizmetkârı olmaya karar veriyorlar.<br />
İnsanları yakından ilgilendiren<br />
böylesine ilginç bir konu beni de<br />
cezbetti. Eski Almanca olduğu<br />
için tüm eseri okumam beş yılımı<br />
aldı. Filmine, tiyatrosuna gitmeme<br />
rağmen hâlâ daha anlamadığım<br />
yerler çıkıyor. Goethe inanılmaz<br />
bir deha… Öyle çıkarımlar yapmış<br />
ki, sahnede her seferinde yeniden<br />
o yolculuğa çıkıyor ve olayları<br />
anlamlandırmaya çalışıyorum.<br />
Ben Faust’u akademik öğretilere<br />
dayalı değil de sade ve otantik<br />
sunuyorum. Ayrıca Mevlana’nın<br />
Mesnevi’sini ve rubailerini okurken<br />
39 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
bir tanesine takılıp kaldım ve çok<br />
şaşırdım. Faust’un içeriği orada da<br />
geçiyordu. Gretchen kâinatın sırrına<br />
vakıf oluyor. Aslında tüm hikâye<br />
bu… ‘Don Juan Efsanesi’ndeki<br />
birçok konu da Âşık Veysel’in<br />
dörtlüklerinde yer alıyor. Müzeyyen<br />
‘DON JUAN<br />
EFSANESİ’NDEKİ<br />
BİRÇOK KONU DA<br />
ÂŞIK VEYSEL’İN<br />
DÖRTLÜKLERİNDE YER<br />
ALIYOR. MÜZEYYEN<br />
SENAR’IN ‘HAYDAR<br />
HAYDAR’ İSİMLİ<br />
ŞARKISINDA BİLE DON<br />
JUAN’IN MOTİFLERİNE<br />
RASTLAYABİLİYORUZ.<br />
ANTİK ÇAĞLAR’IN<br />
TEMELİ ANADOLU’DA<br />
ATILDIĞI İÇİN HER<br />
YERDE BU ESERLERİN<br />
İZLERİNE RASTLAMAK<br />
MÜMKÜN.<br />
Senar’ın ‘Haydar Haydar’ isimli<br />
şarkısında bile Don Juan’ın<br />
motiflerine rastlayabiliyoruz. Antik<br />
Çağlar’ın temeli burada atıldığı<br />
için her yerde bu eserlerin izlerine<br />
rastlamak mümkün.<br />
Oyunun hızlı temposu<br />
içerisinde farklı karakterlere<br />
bürünmek ve onların çelişkilerini<br />
seyirciye geçirmeye çalışmak<br />
performans açısından sizi<br />
zorluyor mu?<br />
Tabii ki zor, fakat oyunun<br />
sistematiğini oturttuktan sonra<br />
hiçbir sorun kalmıyor. Aksine<br />
inanılmaz bir haz veriyor.<br />
Yine farklı bir yorumla ele<br />
aldığınız ‘Don Juan Efsanesi,’<br />
bugüne kadar çeşitli versiyonlarla<br />
sahnelendi. Siz bu oyunu nasıl<br />
bir bakış açısıyla tiyatroseverlerle<br />
buluşturuyorsunuz? Don Juan<br />
yine uslanmaz bir çapkın olarak<br />
mı seyircinin karşısına çıkıyor?<br />
Don Juan’la ilgili yazılmış tüm<br />
kaynakları inceledim, önemli<br />
olanları derledim ve üç aşamalı<br />
bir hikâye oluşturdum. Don Juan,<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
‘FAUST’ SADE VE OTANTİK<br />
YORUMUYLA İSTANBUL<br />
SAHNELERİNDE<br />
Alman yazar Goethe’nin ünlü eseri<br />
‘Faust’, Haydar Zorlu’nun yorumuyla<br />
Türkçe, Almanca ve hatta bazen iki<br />
dilde birden solo performans olarak<br />
İstanbul’da sahneleniyor. Artık<br />
öğrenecek hiçbir şeyi kalmadığına<br />
inanan Doktor Faust’un ruhunu<br />
şeytana satmasıyla başına gelenleri<br />
konu alan tek perdelik temsil, 20<br />
Şubat saat 20.30’da Caddebostan<br />
Kültür Merkezi ve 22 Şubat Pazar<br />
günü saat 15.30’da Barış Manço Kültür<br />
Merkezi’nde. Tam bilet 30.00 TL,<br />
indirimli 20.00 TL’dir.<br />
Donna Anna’ya âşık oluyor. Fakat<br />
Donna Anna, Don Octavio ile<br />
evlenerek sadakati tercih ediyor.<br />
Yaşadığımız hikâyelerden yola<br />
çıkarak bu tarz bir anlatımı<br />
benimsedim. Sonuçta günümüzde<br />
aşk evliliklerinin yanı sıra mantık<br />
evlilikleri de yapılıyor. Ben Tirso<br />
de Molina’dan başlayarak Grabbe,<br />
Molière, Da Ponte gibi pek çok<br />
ismin motiflerinden yararlanarak,<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
40 www.mybilet.com
TİYATRO<br />
ilginç yaklaşımları seçerek yeni<br />
bir yorumla ve biraz da Âşık<br />
Veysel’in dörtlükleri üzerine<br />
kurulu, Anadolu’ya yakışan bir<br />
sunumla izleyicinin karşısına<br />
çıkıyorum. Faust ve Don Juan’ı<br />
izlediğinizde madalyonun diğer<br />
tarafını görebiliyorsunuz zaten.<br />
“Bizi yaşamda gerçek anlamda<br />
vazgeçilmez kılan aşk mıdır<br />
yoksa aşk mı vazgeçilmezdir?”<br />
bu sorunun cevabını arıyoruz.<br />
Don Juan aşka âşık bir karakter.<br />
Ölene kadar o heyecanı ve tutkuyu<br />
yaşamak istiyor. Her iki karakterin<br />
özelliği de aşk konusunda sınır<br />
tanımamaları. Bu yüzden edebiyata<br />
konu oldular zaten. (Gülüyor)<br />
Faust ve Gretchen’ın şeytana<br />
sunabilecekleri tek şey, insan<br />
olarak aşkı yaşamaları... Şeytan<br />
bunu anlayamıyor. Bu motif<br />
benim için çok önemli. İki eser de<br />
kolay anlaşılır gibi görünse de alt<br />
metinlerinde gizli anlamlar saklı.<br />
Eğlenceli seyirlik, Avusturyalı<br />
meşhur besteci Mozart’ın<br />
müzikleriyle sahneye taşınıyor.<br />
Tiyatro oyunlarında kullanılan<br />
müzik, seyirci üzerinde nasıl<br />
bir etki yaratıyor? Müzik seçimi<br />
yaparken neleri göz önünde<br />
bulunduruyorsunuz?<br />
Metinlerin müzikalitesi<br />
doğrultusunda bir seçim yapıyorum.<br />
Faust’ta daha ağır bir müzik<br />
kullanırken, Don Juan’da ise<br />
Mozart’ın bestelerine yer veriyorum.<br />
Mozart zaten baştan çıkarıcı bir<br />
opera olan Don Giovanni’yi<br />
bestelemiş bir müzik dehası…<br />
‘Sanat Odası’ olarak ‘Don Juan<br />
Efsanesi’ ve ‘Faust’u turneler<br />
düzenleyerek diğer illerdeki<br />
tiyatroseverlerle de buluşturmayı<br />
düşünüyor musunuz?<br />
Tabii, şu an bile gündemimizde<br />
bu konu var. Yakında Tunceli,<br />
İzmir ve Ankara’ya gitmeyi arzu<br />
ediyoruz. Faust’un geçen yıl altı<br />
oyunluk bir Çin turnesi oldu, bu<br />
kez de Güney Afrika’ya gidebiliriz.<br />
‘Don Juan Efsanesi’niyse yazın tatil<br />
beldelerinde de sahneleyeceğiz.<br />
41 www.mybilet.com
MAGAZİN<br />
Kırmızı Gözlüklü Kız<br />
begum.yilmaz@mybilet.com<br />
KADINA ŞİDDET TÜRKİYE’NİN<br />
EN BÜYÜK AYIBIDIR<br />
Tarsus’ta vahşice öldürülen üniversite öğrencisi<br />
Özgecan Aslan için Türkiye yasa boğuldu. Geçtiğimiz<br />
Pazartesi günü sosyal medyada ‘Özgecan için siyah<br />
giy’ hashtag’iyle yapılan çağrıya birçok kişi ve kurumdan<br />
destek geldi. Siyahlar içindeki fotoğrafını Instagram hesabı<br />
üzerinden takipçileriyle paylaşan Tarkan “Kadınlarımızın<br />
şiddet görmesine ve öldürülmesine daha fazla göz yummayın”<br />
diyerek hükümete seslendi. Tarkan’ın mesajı şöyle:<br />
“Bugün ben de siyah giyindim… Özgecan Aslan için<br />
yastayım. Bu ülkede kadına yönelik şiddet ve cinayetlere<br />
tanık oldukça içim yanıyor ve erkekliğimden utanıyorum.<br />
Kadına şiddet Türkiye'nin en büyük ayıbı ve utancıdır<br />
ve Türkiye bu lekeden ancak hukukla kurtulur. Buradan<br />
hükümete ve yetkililere sesleniyorum. Kadınlarımızın şiddet<br />
görmesine, öldürülmesine daha fazla göz yummayın.<br />
Ciddi cezalarla, yasalarla bunun önüne geçin artık. Ne<br />
bekliyorsunuz? Daha fazla kadının öldürülmesini mi?”<br />
TARKAN<br />
OSCAR ÖDÜLLERİNDE SAHNE LADY GAGA’NIN<br />
Marjinal tarzıyla kitleleri peşinden sürükleyen<br />
Amerikalı şarkıcı Lady Gaga, 22 Şubat’ta Dolby<br />
Theatre’da gerçekleşecek 87. Oscar Ödülleri’nde<br />
seyircilere muhteşem bir şölen yaşatmaya hazırlanıyor.<br />
Şahsi Instagram hesabından paylaştığı bir videoyla haberi<br />
müjdeleyen Gaga’nın, Madonna’nın<br />
Grammy Ödülleri’ndeki unutulmaz<br />
performansını gölgede bırakacağı<br />
söyleniyor.<br />
43 www.mybilet.com
MAGAZİN<br />
MARGARİTA İÇMEK İÇİN GÜN SAYIYOR<br />
Geçtiğimiz aylarda hamile<br />
olduğunu açıklayan Keira<br />
Knightley, katıldığı Ellen DeGeneres<br />
Show’da geçirdiği zorlu süreci anlattı.<br />
Bu aralar margarita kokteyl içmeyi çok<br />
arzu ettiğini belirten 29 yaşındaki güzel<br />
yıldız, rol aldığı ‘Enigma’ (The Imitation<br />
Game) filminde sergilediği performansla<br />
‘En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu’ dalında<br />
Oscar’a aday gösterildi. Törene hazır<br />
olduğunu, fakat alkol alamayacağı için<br />
büyük hayal kırıklığı yaşadığını söyleyen<br />
Knightley, kendisi bir dizi kontrolden<br />
geçerken eşi James Righton’ın oldukça<br />
keyifli vakit geçirdiğine dikkat çekti.<br />
31 STK’YA 86 İLANLA ÜCRETSİZ DESTEK VERDİK<br />
MyBilet e-dergi olarak, web portalında yayına geçmeden önce<br />
gerçekleştirdiğimiz aktif ve sistemli çalışmalar sonucunda<br />
Türkiye’de faaliyet gösteren 31 Sivil Toplum Kuruluşu’na 86 ilanla<br />
ücretsiz destek verdik. Sizler de her alanda etkinlik göstermeye çalışan<br />
bu kuruluş ve vakıflara bağışta bulunabilir, yardım eli uzatabilirsiniz.17<br />
Şubat’ta başlayan ‘Doğa Seni Çağırıyor’ isimli sergi de bu alanda<br />
desteklemek isteyeceğiniz etkinliklerden biri olabilir. Doğal Hayatı<br />
Koruma Vakfı’ (WWF) yararına düzenlenen ve 52 farklı sanatçının<br />
eserlerinden oluşan seçki, 8 Mart’a kadar Zorlu Performans Sanatları<br />
Merkezi’nde görülebilir.<br />
BROADWAY’E DE EL ATTI<br />
Sienna Miller kariyerinin en<br />
parlak günlerini yaşıyor. Rol<br />
aldığı ‘Keskin Nişancı’ (American<br />
Sniper) ve ‘Foxcatcher Takımı’<br />
(Foxcatcher) isimli filmlerle şu sıralar<br />
adından sıkça söz ettiren Miller,<br />
Broadway’e de el attı. En popüler<br />
şovlardan biri olarak ün salan ‘Cabaret’<br />
müzikalinde ‘Sally Bowles’ karakterini<br />
Emma Stone’dan devralan güzel yıldız,<br />
ilk performansının ardından “Daha<br />
önce topluluk önünde bu kadar cesurca<br />
şarkı söyleyip, dans etmemiştim.<br />
Benim için çok ilginç bir deneyim<br />
olacak” dedi.<br />
44 www.mybilet.com
MÜZİK<br />
Barış Akpolat<br />
baris.akpolat@mybilet.com<br />
Görüşmek üzere<br />
Veda yazılarından hiç hoşlanmam. Yazmak da içimden gelmez. Saatlerdir bu<br />
yazıya neler yazacağımı düşünüp duruyorum. Hala da bulmuş değilim. Eski yazıları<br />
karıştıralım, bakalım neler çıkacak...<br />
Bu son yazı. Nasıl başlayacağımı<br />
bilmiyorum. “İlk cümleyi yaz<br />
devamı gelir” denir her zaman.<br />
Ben de aynen öyle yapıyorum.<br />
Nasılsa devamı gelir. Son yazı<br />
olduğundan eski yazılarıma<br />
dönüp neler yazdığıma bakmayı<br />
düşündüm. İyi bir fikirmiş gibi<br />
geldi. Sonra vazgeçtim. Fakat<br />
MyBilet e-dergi için yazdığım ilk<br />
yazıya döndüm. Onu okudum. 18<br />
Temmuz 2013 tarihli ilk yazımda<br />
konser organizasyonlarının ne<br />
durumda olduğunu yazmışım.<br />
Gezi direnişi gelmiş geçmiş. Pek<br />
çok konser iptal olmuş o dönem.<br />
İnsan çok içinde olduğu şeyleri<br />
de zamanla kanıksayıp unutuyor.<br />
Ben unutmadım ama detaylar<br />
hafif buğulu normal olarak. İşin<br />
kötüsü, baktığımda, o tarihten bu<br />
yana sektörde değişen hiçbir şey<br />
olmadığını da gördüm.<br />
“Bu yıl İstanbul’daki konser<br />
ve festivallerin toplamı yurt dışı<br />
festivallerin toplamından çok daha<br />
başarılı. Yeni içki düzenlemesi<br />
meclisten geçerse hepsi iptal<br />
olabilir. O yüzden hazır iptal<br />
olmamışken banka kredisi, borç<br />
harç bir şey yapıp hepsini izleyin.<br />
Seneye izleyemeyebilirsiniz”<br />
demişim daha ilk yazımda. O<br />
konserlerin pek çoğu gerçekleşmedi<br />
dolayısıyla kredi çekmemize de<br />
gerek kalmadı. Zaten en büyük<br />
sorunumuz da konser biletleri için<br />
46 www.mybilet.com
MÜZİK<br />
kredi çekmesi gereken bir kitlenin<br />
olması. Buna ben de dahilim. İşim<br />
gereği konserlerin çok çok büyük<br />
bir kısmına bilet almama gerek<br />
kalmasa bile ulaşım ve festivallerde<br />
hayatta kalmak için harcanan<br />
ücretler inanılmaz. Yurt dışında<br />
bu fiyatlar böyle değil. 2013’ün 7.<br />
ayından beri hiçbir şey değişmemiş.<br />
Bu yaz gerçekleştirilecek<br />
konserlerde de fiyatlar elbet canınızı<br />
yakacak, o yüzden hazırlıklı<br />
olun. Sebebi çok basit: Atina’dan<br />
bir adım doğuya gittiğinizde<br />
sanatçıların istediği ücretler<br />
katlanıyor. Çünkü Türkiye’yi 3.<br />
Dünya ülkesi olarak görüyorlar.<br />
Yalan mı? Bence değil ne yazık ki.<br />
Daha ilk yazımda bile bahsettiğim<br />
konserlere uygulanan ekstra<br />
vergiler, içki sponsorluklarının<br />
yasaklanması, yaş sınırlamaları,<br />
anlamsız düzenlemeler bu sektörü<br />
bitirdi. Ne oldu sonrasında? Daha<br />
başka sponsorluklar ayarlandı<br />
fakat o sponsorlar da çok fazla<br />
davetiye dağıttıkları için bu sefer<br />
kimse bilet almaya yanaşmamaya<br />
başladı. Memlekette kültür<br />
sanata ya da eğlenceye para<br />
harcayabilecek kitle bırakın 3-6<br />
ay sonraya bilet alıp beklemeyi,<br />
2 hafta sonra hayatlarında ne<br />
gibi değişimler olacak onu bile<br />
bilmiyor insanlar. Çok normal,<br />
kimseye kızamazsınız. Ama davetiye<br />
kültürü bitmezse sektörü daha kötü<br />
çıkmazlar bekliyor. Neticede artık<br />
ortada sponsor olmadan kendini<br />
döndüremeyen bir sektör var. Bu<br />
davetiye sorunuyla ilgili Salon<br />
İKSV Direktörü Bengi Ünsal’ın<br />
çok iyi bir fikri var. Sonuna kadar<br />
destekçisi olacağım bu fikri daha<br />
paylaşamıyorum ama mekanı<br />
yakından takip ederseniz yakında<br />
duyarsınız. Yine hem pop hem<br />
de rock konserleri için izlemeniz<br />
gereken birkaç şirket var. Bunlar:<br />
Pozitif, Map ve İKSV. Kendinize<br />
bir iyilik yapın ve konserlere<br />
gidin. Bu ülkenin bu çok can<br />
sıkıcı gündeminden anca öyle<br />
kurtulursunuz.<br />
Veda etmeyi hiç sevmem.<br />
Veda yazlarını da hiç yazamam.<br />
Sadece bir kez düzgün bir veda<br />
yazısı yazdım o da BirGün<br />
Gazetesi’nin editörlüğünü<br />
üstlendiğim Cumartesi Eki’nin<br />
son sayısındaydı. Zorundaydım<br />
yani… Uzun sayılabilecek bir<br />
süredir yazı yazıyorum sizlere,<br />
Umarım birkaç yazdığım grubu<br />
dinleyip sevmişsinizdir. Kendinize<br />
çok iyi bakın. Benimle iletişime<br />
geçmek çok kolay. Twitter’da<br />
adımı soyadımı yazarsanız beni<br />
bulursunuz. Sevgiler...<br />
PLAYLIST<br />
Şu sıralar yeni eski bunları dinlemekteyim...<br />
1- Rare Earth - I Just Want To Celebrate<br />
2- Uli Jon Roth - In Trance<br />
3- Thunder - Wonder Days<br />
4- Mark Ronson - Daffodils<br />
5- AC/DC - Sweet Candy<br />
6- Eagles of Death Metal - Wannabe<br />
In LA<br />
7- Queens Of The Stone Age - Smooth<br />
Sailing<br />
8- Royal Blood - Ten Tonne Skeleton<br />
9- Jack White - Lazeretto<br />
10- Aerosmith - Train Kept A Rollin’<br />
47 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT<br />
BAZI YÜZLER UNUTULMAZ<br />
Galeri Eksen, ‘Bazı Yüzler Unutulmaz’ isimli<br />
karma fotoğraf sergisine ev sahipliği yapıyor.<br />
12 Şubat’ta kapılarını açan seçki, sanat tarihinin<br />
unutulmaz yüzlerine yer veriyor. Bakışları<br />
ve gözleriyle çok farklı anlamlar barındıran<br />
isimlerin fotoğraflarını görebileceğiniz sergi,<br />
28 Şubat’a kadar Nişantaşı Galeri Eksen’de<br />
ziyaretçilerini bekliyor.<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
ASIL KAHRAMANLAR<br />
Çocuklarımıza, televizyon ekranlarındaki<br />
süper kahramanların aksine gerçek<br />
kahramanlığın<br />
sevgi, dostluk<br />
ve arkadaşlıkta<br />
bulunması gerektiğini<br />
aşılayan komedi<br />
türündeki ‘Asıl<br />
Kahramanlar’ isimli<br />
temsil, 21- 22 ve 28<br />
Şubat tarihlerinde<br />
İstanbul Ataşehir<br />
Mavi Uçurtma<br />
Sahnesi’nde minik<br />
izleyicileri bekliyor.<br />
Oyunun başlama<br />
saati 15.00.<br />
49 www.mybilet.com
KÜLTÜR - SANAT<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
İZMİT’TE ROCK GECESİ<br />
Rock müziğin iki önemli temsilcisi<br />
ilk kez aynı sahnede! Yaşar Kurt ve<br />
folk rock müzik grubu Bajar, İzmitli<br />
hayranlarıyla buluşuyor. 27 Şubat’ta<br />
İzmit Sabancı Kültür Sitesi’nde<br />
gerçekleşecek konserin başlama saati<br />
20.00.<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
İNTERNET<br />
GİŞESİ<br />
SİTEYE<br />
GIT<br />
YAVUZ SEÇKİN<br />
STAND-UP GÖSTERİSİ<br />
Ünlü oyuncu ve komedyen Yavuz<br />
Seçkin, Anadolu Tüm Engelliler<br />
Kültür ve Dayanışma Derneği (ATEK.<br />
DER) yararına sahnede! Çeşitli taklit ve<br />
tiplemelerin yer aldığı eğlenceli seyirlik,<br />
12 Mart Perşembe günü Yenimahalle<br />
Belediyesi Nazım Hikmet Kongre ve<br />
Kültür Merkezi’nde seyirciyle buluşuyor.<br />
Gösterinin başlama saati 19.00.<br />
AŞK KAŞINTISI<br />
Tiyatro Kafe, günümüz modern<br />
insanının yaşadığı sorunları,<br />
kadın-erkek ilişkilerini ve<br />
iş hayatını mizahi bir dille<br />
ele alıyor. 21 ve 28 Şubat<br />
tarihlerinde Ankara Ritüel<br />
Sanat Merkezi’nde sahnelenecek<br />
tek perdelik eğlenceli temsilin<br />
başlama saati 20.30.<br />
50 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
20 ŞUBAT<br />
HAYATIN KENDİSİ (LIFE ITSELF)<br />
Dünyaca ünlü sinema yazarı Roger Ebert, 2013 yılında uzun zamandır<br />
savaştığı kansere yenik düşmeden önce kaleme aldığı ‘Life Itself’<br />
isimli otobiyografisini yayınlamıştı. Bu eserden hareketle beyazperdeye<br />
uyarlanan yapım, kariyerine 25 yaşında başlayan ünlü eleştirmenin<br />
hayatını ve profesyonel yaşamını gözler önüne seriyor.<br />
Türü: Belgesel<br />
Süre: 120 dakika<br />
Yönetmen: Steve James<br />
Oyuncular: Roger Ebert, Martin Scorsese, Werner Herzog<br />
MOMMY<br />
Dul bir anne olan Diane Després, bazen sıkıntılı bazense şiddete meyilli<br />
oğlu Steve’'i yetiştirmenin zorluğu karşısında bunalmış, yalnız bir<br />
ebeveyndir. Bir gün Kyle adında gizemli bir komşu yanlarına taşınmaya<br />
karar verir ve Després kendisine destek olacak birisini bulduğuna sevinir…<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 139 dakika<br />
Yönetmen: Xavier Dolan<br />
Oyuncular: Antoine-Olivier Pilon, Anne Dorval, Suzanne Clément<br />
ALİ KUNDİLLİ<br />
Ali Kundilli modern hayat şartlarını, sigortalı ve sabit iş olanaklarını<br />
reddeden, sürekli olarak kendi projelerini üreten ve günün birinde bu<br />
projelerinin keşfedileceğine inanan bir mucittir. Aynı mahallede yaşayan<br />
ve kendisiyle aynı hayalleri paylaşan yakın arkadaşı Vedat, sevdiği kadınla<br />
evlenebilmek için düzenli bir hayatı ve sigortalı bir işi tercih edince Ali<br />
davasında yalnız kalır. Fakat Ali’nin fikirleri Vedat’la Ayşe'nin kına<br />
gecesinde tamamen değişecektir.<br />
Türü: Komedi<br />
Süre: 118 dakika<br />
Yönetmen: Bülent İşbilen<br />
Oyuncular: Cem Gelinoğlu, Sami Aksu, Zeynep Aktuğ<br />
52 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
20 ŞUBAT<br />
BOYUN EĞMEZ (UNBROKEN)<br />
Amerikalı uzun mesafe koşucusu Louis Zamperini, ülkesini 1936’da<br />
Berlin’de düzenlenen olimpiyat oyunlarında temsil eder. Müthiş bir<br />
final performansı ortaya koyduktan dört yıl sonra Tokyo’daki olimpiyat<br />
oyunlarının favori isimlerden biri olarak gösterilen Zamperini, II. Dünya<br />
Savaşı'nın patlak vermesiyle gönüllü olarak savaşa gider. Zamperini’nin<br />
gerçek yaşam öyküsünden aktarılan film, ünlü atletin Pasifik’te geçirdiği<br />
kaza sonrası silah arkadaşlarıyla verdiği 47 günlük yaşam mücadelesine<br />
odaklanıyor.<br />
Türü: Dram, Savaş<br />
Süre: 137 dakika<br />
Yönetmen: Angelina Jolie<br />
Oyuncular: Jack O'Connell, Domhnall Gleeson, Garrett Hedlund<br />
KESKİN NİŞANCI (AMERICAN SNIPER)<br />
Cesur bir asker olarak tanınan Chris Kyle, yoğun savaş ortamının<br />
hüküm sürdüğü Irak’a silah arkadaşlarını korumak için gönderilir.<br />
Kyle keskin bir nişancıdır ve isabetli atışlarıyla savaş alanında pek çok<br />
hayat kurtarır. Tehlikelere ve evindeki ailesinin ödediği bedele rağmen<br />
Chris, Irak’ta dört dönem zorlu görevlerde yer alır. Ancak eşi Taya’ya ve<br />
çocuklarına döndüğünde esas savaşı geride bırakamadığını fark eder.<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 132 dakika<br />
Yönetmen: Clint Eastwood<br />
Oyuncular: Bradley Cooper, Sienna Miller, Luke Grimes<br />
SİHİRLİ ORMAN (INTO THE WOODS)<br />
Kırmızı Başlıklı Kız, Sindrella, Rapunzel gibi klasikleşmiş pek çok<br />
çocuk masalının farklı kahramanları, aynı filmde hem de aynı<br />
ormanda buluşsalardı ne olurdu? Grimm Kardeşler'in yaratmış olduğu<br />
klasik karakterleri daha farklı bir tarzda karşımıza çıkaran film, çocuk<br />
sahibi olmak isteyen bir çiftin Sihirli Orman'ın derinliklerinde, cadının<br />
kendilerinden istemiş olduğu malzemeleri temin etme maceralarını<br />
anlatıyor.<br />
Türü: Komedi, Fantastik<br />
Süre: 125 dakika<br />
Yönetmen: Rob Marshall<br />
Oyuncular: Meryl Streep, James Corden, Emily Blunt<br />
53 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
27 ŞUBAT<br />
KARAMAN’IN KOYUNU<br />
Bahtiyar, koşulları oldukça rahat olan bir kışlada askerlik yapmaktadır.<br />
Bir gün çeşme başında gördüğü Mihriban isimli kadına ilk görüşte<br />
âşık olur ve onunla evlenmek ister. Ancak genç kadının tek talibi o<br />
değildir. Albay Rıza da Mihriban'ı kendine eş olarak babasından istemeye<br />
niyetlidir. Durumdan haberdar olan Osmanlı'nın en meşhur ve sert<br />
mizaçlı paşası olarak nam salmış Karaman Paşa ise Rıza ve Bahtiyar’a<br />
unutamayacakları bir oyun oynayacaktır.<br />
Türü: Komedi<br />
Süre: 105 dakika<br />
Yönetmen: Kartal Çidamlı<br />
Oyuncular: Halit Akçatepe, Dost Elver, Melis Tüzüngüç<br />
MANDA YUVASI<br />
İstanbul'da yaşayan ve bir inşaat işinde çalışan Aşur, hâlâ görüştüğü<br />
Kastamonu’daki arkadaşlarından köyüne kameramanların geldiğini<br />
öğrenince apar topar geri dönmeye karar verir. Ünlü ve zengin olma<br />
hayalleriyle geldiği köyüne hidroelektrik santrali kurulacağını öğrenen<br />
Aşur, geleceğe dair umutlarını artık bu doğrultuda planlayacaktır.<br />
Türü: Komedi<br />
Süre: 102 dakika<br />
Yönetmen: İlyas İlbey<br />
Oyuncular: İlyas İlbey, Seray Sever, Kemal Kocatürk<br />
AŞK BAŞKADIR (LOVE IS STRANGE)<br />
Uzun süreli ilişkilerinin ardından birlikteliklerini evlilikle taçlandıran<br />
Ben ve George, George´un işini kaybetmesinden dolayı bir müddet<br />
tanıdıklarının yanına yerleşirler. Bu süre zarfında ayrı yaşayan çift hem bu<br />
ayrılığın hem de beraber kaldıkları dost ve akrabalarının dramlarıyla baş<br />
etmek zorunda kalırlar.<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 94 dakika<br />
Yönetmen: Ira Sachs<br />
Oyuncular: Alfred Molina, John Lithgow, Marisa Tomei<br />
54 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
27 ŞUBAT<br />
8 SANİYE<br />
Berlin’de yaşayan beş kardeşin en küçük ferdi olan Esra, paralel hayatlar<br />
yaşamaktadır. Kendisine dayatılan kurallarla içten içe çatışan Esra,<br />
bir şeylerin eksik ya da yanlış olduğu hissinden kurtulamamaktadır.<br />
Rüyalarındaki hayatında ise arzusu, çocukluğundan beri rüyalarına giren<br />
gizemli adamı bulmaktır. Ancak rüyalarında ne kadar bilinçlenir, ne kadar<br />
gerçeği kavrarsa gündelik hayatına etkisi de o yönde artmaktadır.<br />
Türü: Dram, Romantik<br />
Süre: 120 dakika<br />
Yönetmen: Ömer Faruk Sorak<br />
Oyuncular: Esra İnal, Fırat Çelik, Fahri Yardım<br />
ÇARŞI PAZAR<br />
Oldukça iyi yürekli bir tellak olarak tanınan Kahraman, geçimini aile<br />
büyüklerinden kalan hamamda kese yaparak kazanmaktadır. İşleri<br />
varlıklı bir müteahhit olan Tuncay yüzünden tehlikeye girince esnaftan<br />
hiç anlaşamadığı Cemil de bu durumu fırsat bilir ve Kahraman'ın<br />
işlerini bozmak adına Tuncay'la birlik olur. Hamamı kurtarmak için<br />
kolları sıvayan Kahraman, tesadüfen Bahar adında bir tarih öğretmeniyle<br />
tanışınca olaylar farklı bir boyut kazanır.<br />
Türü: Komedi<br />
Süre: 118 dakika<br />
Yönetmen: Muharrem Gülmez<br />
Oyuncular: Erdem Yener, Ayhan Taş, Elif Nur Kerkük<br />
HER ŞEYİN TEORİSİ (THE THEORY OD EVERYTHING)<br />
1963 yılında Cambridge Üniversitesi’nde kozmoloji öğrencisi olan<br />
Stephen Hawking, evren için basit ve etkili bir açıklama bulmaya<br />
kararlıdır. Güzel sanatlar öğrencisi Jane Wilde’a âşık olduğundaysa kendi<br />
dünyasını keşfeden Hawking, motor nöron hastalığına (ALS) yakalanır.<br />
İki yıl içinde tüm hayatı değişen ünlü fizikçi, muazzam desteğini hiçbir<br />
zaman esirgemeyen Jane’le evlenir. Vücudu giderek kısıtlanırken zihni<br />
kuramsal fiziğin uç sınırlarını araştırmaya devam eden Hawking, doktora<br />
teziyle ve ortaya attığı fikirlerle dünya çapında geniş yankı uyandırır.<br />
Türü: Dram<br />
Süre: 123 dakika<br />
Yönetmen: James Marsh<br />
Oyuncular: Eddie Redmayne, Felicity Jones, Tom Prior<br />
55 www.mybilet.com
VİZYONDAKİLER<br />
27 ŞUBAT<br />
BIRDMAN<br />
'<br />
Riggan’ adlı bir tiyatro temsilinin<br />
başrol oyuncusu, provalar esnasında<br />
beklenmedik bir biçimde yaralanır ve<br />
yerinin acil olarak doldurulması gerekir.<br />
Lesley ve onun en yakın arkadaşı olan<br />
Jake'in önerisiyle bir zamanların gözde<br />
yıldızı olan Mike Shiner baş aktörlüğe<br />
getirilir. Mike sahneye çıkma hazırlıkları<br />
yaparken, oyuncu olan sevgilisi Laura,<br />
kişisel asistanlığını yürüten kızı Sam ve<br />
mükemmeliyetçi eski karısı Sylvia ile baş<br />
etmek durumunda kalır.<br />
Türü: Komedi, Dram<br />
Süre: 119 dakika<br />
Yönetmen: Alejandro González<br />
Iñárritu<br />
Oyuncular: Michael Keaton, Zach<br />
Galifianakis, Edward Norton<br />
ASTERİKS: ROMA SİTESİ<br />
(ASTERIX THE LAND OF THE GODS)<br />
Jules César, Gaulois şehrini Romalı mülk sahiplerine yönelik ‘Tanrılar<br />
Bölgesi’ adıyla çevrelemeye karar verir. Bu yapılanmanın amacı orada<br />
yaşayan halkı medenileştirerek, direnen son bölgeyi de ele geçirmektir.<br />
Şehirlilerin buna karşı çıkması ve inşaatı durdurmaya çalışmalarına<br />
rağmen ilk bina yapılır ve yeni mülk sahipleri taşınmaya başlarlar.<br />
Fakat sadece Abraracourcix, Panoramix, Astérix ve Obélix tehlikenin<br />
farkındadırlar.<br />
Türü: Komedi, Animasyon, Macera<br />
Süre: 86 dakika<br />
Yönetmen: Louis Clichy<br />
Oyuncular: Roger Carel, Guillaume Briat, Lorànt Deutsch<br />
56 www.mybilet.com