06.05.2015 Views

s_ancient

s_ancient

s_ancient

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

GET ncm/justsay cust-rec rate-item communit<br />

tg/stores/d -favorite-lis true just-say-no


ESKİ TARİHLERE AİT A ÖRNEKLER<br />

ÜZERİNDE YAPILAN DNA<br />

ANALİZLER<br />

ZLERİ<br />

Hazırlayan: Aslı Hikmet SARIKÖSE<br />

SE


İlk<br />

Çalışmalar;<br />

İlk<br />

<strong>ancient</strong> DNA (aDNA(<br />

aDNA)<br />

çalışması, , 1984 yılında y<br />

at/zebra ailesinin bir<br />

üyesi ve nesli tükenmit<br />

kenmiş<br />

bir hayvan olan “ quagga<br />

“ üzerinde yapıld<br />

ldı.<br />

İnsanlar<br />

üzerinde ise ilk aDNA çalışması 1985 yılında y<br />

yapılm<br />

lmıştır.<br />

En iyi şartlar altında dahi DNA’nın n 130.000 yıldan y<br />

daha fazla<br />

varlığı<br />

ığını koruyamayacağı<br />

ğını unutmamak gerekir.


aDNA analizleri ile;<br />

• Antropoloji alanında,<br />

nda, aDNA tekniklerinin uygulanması ile,<br />

insanlığı<br />

ığın n kökeni k keni ve davranış<br />

ışları hakkında bilgi edinmek,<br />

• Populasyonlar arasındaki ata-torun torun ilişkisini ayrınt<br />

ntılı bir<br />

şekilde incelemek;<br />

• İnsan/primat evrimini ve hikayesini anlamak;<br />

• Eski tarihlerde yaşam<br />

amış<br />

insanlara ait kalınt<br />

ntılardan elde<br />

edilen moleküler ler bilgi ile sosyal yapı modeline açıkla<br />

klık<br />

getirmek;<br />

• Cinsiyet belirlemek;<br />

• Bu bilgilerden yola çıkarak, sosyal konumlar, evlilik<br />

modelleri, cenaze törenleri, t<br />

farklı hastalıklar ve cinsiyete<br />

bağlı ölümler<br />

üzerine<br />

ışık k tutmak mümkm<br />

mkün n olmaktadır.


aDNA çalışmalarında yararlanılan<br />

iki temel DNA kaynağı<br />

vardır:<br />

r:<br />

• Nukleus<br />

içinde: genomik<br />

DNA’nın n büyük b çoğunluğu<br />

hücrede<br />

çekirdek içinde i inde bulunur.<br />

• Organeller içinde: : hücre h<br />

başı<br />

şına düşen d<br />

toplam genomik<br />

DNA’nın çok az bir kısmk<br />

smı da mitokondri ve kloroplast<br />

içindedir. indedir. Bir hücrede h<br />

her bir organelden<br />

yüzlerce<br />

bulunmaktadır r ve her biri de DNA’nın n birçok kopyasını<br />

içerir. Sonuç olarak hücre h<br />

başı<br />

şına total mitokondri ve<br />

kloroplasttan kaynaklanan binlerce DNA kopyası düşer.<br />

Bu yüksek y<br />

miktardaki kopya sayısı organellerden DNA’nın<br />

intakt segmentlerini elde etmemizi sağlar.<br />

*Nukleus<br />

DNA’sı ile<br />

karşı<br />

şılaştırılacak<br />

lacak olursa aDNA<br />

çalışmalarında<br />

organel DNA’sı tercih edilir.


*mtDNA<br />

yalnız z anneden kalıtlan<br />

tlanır ve replikasyona uğramaz!<br />

Fakat mtDNA ile çalışmak birtakım m sorunları<br />

da beraberinde getirir:<br />

• Nükleer DNA ‘daki<br />

çoklu genlerle karşı<br />

şılaştırılınca tek bir<br />

genle kalıtlanmas<br />

tlanması dezavantaj sağlamaktad<br />

lamaktadır çünk<br />

nkü; ; tek<br />

bir lokus rastgele oluşan genetik düzensizliklerden d<br />

daha<br />

çok etkilenir.<br />

• Farklı gruplardan kadın n ve erkeklerin evlenmesi de söz s<br />

konusu olabildiğinden<br />

inden mtDNA çalışmalarından elde edilen<br />

sonuçlar nükleer n<br />

DNA analizi sonuçlar<br />

larına uymayabilir.<br />

İnsan dışıd<br />

ışındaki hayvan türlerinin t<br />

analizinde de mtDNA ve<br />

nukleus DNA’sı benzer şekilde kullanılabilir. labilir. Bu noktada,<br />

antropoloji alanında, nda, insan dışıd<br />

ışındaki organizmalara ait<br />

aDNA, , daha çok tür/cins t<br />

belirlemek için i in veya filogenetik<br />

analizler yapabilmek için i in kullanılmaktad<br />

lmaktadır.


• insan kaynakları<br />

• bireysel seviyede<br />

• ailesel seviyede<br />

• lokal seviyede<br />

• Populasyon seviyesinde<br />

• tür r seviyesinde<br />

Uygulamalar<br />

• insan dışıd<br />

ışındaki kaynaklar: çevresel<br />

• Kültür r kaynakları<br />

• mevsimsel populasyon göçleri<br />

• beslenme<br />

• diğer biyolojik kalınt<br />

ntılar<br />

• primatlar<br />

• enfeksiyonel hastalıklar<br />

• hayvanlar


insan kaynakları<br />

bireysel seviyede aDNA çalışmaları;<br />

• X ve Y kromozomları<br />

üzerindeki<br />

markerları<br />

kullanarak kişinin inin cinsiyetini belirlememizi ve kim<br />

olduğunu unu tespit etmemizi sağlar. Bu, kişinin<br />

inin<br />

varsayılan torunlarının n DNA’lar<br />

ları ile karşı<br />

şılaştırma<br />

yapılarak bulunur.<br />

• Morfolojik nitelikler bir kişinin inin genetik veya<br />

enfeksiyonel<br />

bir hastalık k taşı<br />

şımışış<br />

olabileceğini<br />

ini<br />

gösteriyorsa,<br />

aDNA, , enfeksiyon ajanının n veya<br />

hastalık k yapan allelin varlığı<br />

ığını doğrulamak için i in<br />

kullanılır.


Bu konuyla ilgili ilginç bir örnek;<br />

Ashkelon’da yapılan kazılarda, 4-6. y.y arasında genelev<br />

olarak işletilen bir Roma hamamının altındaki kanalizasyonda<br />

yaklaşık olarak 100 bebek kalıntısı ortaya çıkarılmıştır. İlgili<br />

kişiler bu durumun yeni doğan çocukları öldürmelerinden<br />

kaynaklandığı tahmin ettiler. 43 sol femur kullanılarak yapılan<br />

genetik cinsiyet analizleri 19 bireyin 14’ünün erkek ve 5’inin<br />

kız olduğunu ortaya çıkardı. Erkek çocukların %74 gibi yüksek<br />

bir oranda ölü olması ya da öldürülmesi şaşırtıcıydı çünkü<br />

toplum genelinde kız çocuklarının daha az olduğu biliniyordu.<br />

Bundan dolayı bebek kalıntılarının fahişelerin çocuklarına ait<br />

olduğu fikri ileri sürüldü. Ortada bir tercih söz konusuydu ve<br />

kadınlar bilinçli olarak erkek çocukları öldürüp kız çocukları<br />

yetiştiriyorlardı.<br />

Kalıntıların cinsiyetinin belirlenmesi farklı mortalite<br />

oranlarının test edilmesi bakımından bize yardımcı olur.<br />

Böylece durumun doğal olarak mı yoksa insan faaliyeti ile mi<br />

gerçekleştiği hakkında fikir sahibi oluruz.


Otozomal kromozomlar üzerindeki<br />

bireysel varyasyonlar da değişik amaçlar için<br />

kullanılabilir. Bir kişide, bir genetik hastalığın<br />

varlığına dair morfolojik veya tarihe dayalı<br />

delillerin bulunduğu durumlarda, hastalığa<br />

neden olan gen bölgesi aDNA’dan amplifiye<br />

edilebilir ve bu hastalıkla ilgili mutasyonlar<br />

ortaya çıkartılabilir.<br />

Örneğin; Abraham Lincoln’un büyükbüyük-büyük<br />

babasının (Mordecai Lincoln)<br />

torunlarında genetik bir hastalık olan ve 15.<br />

kromozomda lokalize olan fibrilin genindeki<br />

bir mutasyondan kaynaklanan Marfan<br />

sendromu tanısı konmuştur. Kendisinde de<br />

bu hastalığın semptomlarına rastlanmıştır.<br />

Eğer gerçekten bu hastalık zamanında<br />

Abraham Lincoln’de vardı ise bugün dahi<br />

ortaya çıkartılabilir.


Eğer, bireyin çocukları<br />

belirlenebilirse, Brezilya’da<br />

yapılan bazı kazılardan ortaya<br />

çıkan kalınt<br />

ntıların Josef<br />

Mengele’e ait olduğunu unu anlamak<br />

için in kullanıld<br />

ldığı<br />

gibi mikrosatellit<br />

markerlardan faydalanılarak<br />

larak<br />

“ters” annelik-babal<br />

babalık k testleri<br />

yapılabilir.


Eğer, direkt anne veya<br />

baba tarafından akrabalar<br />

belirlenebilirse<br />

mtDNA<br />

veya Y kromozom<br />

haplotipleri bireyin<br />

kim<br />

olduğunun<br />

unun ortaya<br />

çıkarılmasında kullanılabilir.<br />

labilir.<br />

Romanov ailesi bu tip<br />

çalışmalarla belirlenmiştir.


Ve yine benzer<br />

şekilde XVII. Louis’in,<br />

in,<br />

XVI. Louis’in in ve<br />

Marie Antoinette’nin<br />

nin<br />

oğlu olmadığı<br />

gösterilmiştir.<br />

tir.


Ailesel seviyede<br />

Pedigri analizleri antropoloji alanında<br />

nda çok uzun süredir s<br />

kullanılmaktad<br />

lmaktadır r ve bugün aDNA analizleri bu uygulamaları geçmi<br />

mişe<br />

uzatmamıza olanak sağlar. Basit düzeyde, d<br />

anasal ve babasal soylar<br />

mtDNA ve Y kromozomu kullanılarak larak ortaya çıkarılabilmektedir. Eğer E<br />

uzun ve birbirinden çok farklı DNA bölgeleri b<br />

dikkatle gözden g<br />

geçirilecek<br />

irilecek<br />

olursa bireylerden aynı nadir mutasyonları taşı<br />

şıyanların n birbirlerine<br />

yakın n akraba oldukları görülür r ama bu metod annelik veya babalık<br />

durumunun açığa<br />

ığa çıkartılmasında<br />

çok da güvenilir g<br />

değildir.<br />

• Mayotik bir mutasyon olmadığı<br />

taktirde, bir birey aynı mtDNA<br />

mutasyonunu annesiyle, teyze ve dayısıyla, yla, anne tarafından<br />

kuzenleriyle paylaşı<br />

şır.<br />

• Erkekler de yine benzer şekilde,<br />

mayotik bir mutasyon olmadığı<br />

sürece<br />

aynı Y kromozom mutasyonunu babası, , amcası, , erkek kardeşleri ve<br />

baba tarafından kuzenleriyle paylaşı<br />

şır r .


St. Margareth kilisesinde yapılan kazılar sonucu açığa<br />

ığa çıkan gerçekler<br />

ekler<br />

oldukça a ilginçtir. Kilisedeki mezar taşlar<br />

ları üzerindeki yazıtlar<br />

Königsfeld<br />

ailesinin 8 erkek üyesinin ( 7 jenerasyondan ) 1546-1749 1749 yıllary<br />

lları arasında<br />

oraya gömüldg<br />

ldüğünü işaret eder. Fakat 8. iskelet, mezarlık k hırsh<br />

rsızları<br />

tarafından yerinden kaldırılm<br />

lmıştır. Bu 7 birey üzerinde yapılan genetik<br />

testlerin sonuçlar<br />

ları ile tarih kaynakları arasında uyuşmayan bazı noktalar<br />

vardır. r. Erkek olduğu u düşünülen d<br />

bu 7 bireyin 2 sinin bayan olduğu u ortaya<br />

çıkarılmıştır. Ayrıca<br />

otozomal ve Y kromozomu mikrosatellit analizleri bazı<br />

başka anomalileri ortaya çıkardı. Markerlar, , yaşça a büyük b k ve en kıdemli k<br />

iki<br />

kontun( Hanns Christoph ve Hans Sigmund ) iskeletlerinin muhtemelen<br />

kazılar sırass<br />

rasında yer değiştirildi<br />

tirildiğini ini ve Georg Josef’in<br />

önceki kontun ( Josef<br />

Wilhelm ) biyolojik oğlu o<br />

olamayacağı<br />

ğını gösterdi. Bu nedenle, bu kişi, i, ya<br />

Königsfeld<br />

ailesinin bir üyesi değildi ya da babası bu aileden değildi.<br />

Bayan bireylerden birinin otozomal haplotipi bu kişinin<br />

inin Georg Josef’in<br />

kızı ve Karl Albrecht’in<br />

kız z kardeşi i olduğunu unu ortaya çıkardı oysa tarihsel<br />

delillere göre g<br />

bu kişinin<br />

inin Karl Albrecht’in<br />

kendisi olduğu u sanılıyordu. Diğer<br />

bayanın otozomal haplotipi ise o kişinin<br />

inin Maria Ann’in<br />

annesi olduğunu<br />

unu<br />

doğrulad<br />

ruladı.


Tür r seviyesinde<br />

Modern insan ve diğer<br />

hominidler arasındaki akrabalık<br />

ilişkilerinin aydınlat<br />

nlatılmasında<br />

aDNA araştırmalar<br />

rmaları oldukça<br />

verimli sonuçlar sunmaktadır.<br />

r.Neandertallerin<br />

moder<br />

insanlara benzedikleri fakat aynı olmadıklar<br />

kları kabul<br />

edilmekle beraber evrimsel hikayemizdeki yerleri hala<br />

önemli bir tartış<br />

ışma konusunun başlığı<br />

ığıdır.<br />

İlk kez bir Neandertalin DNA sekansının n ortaya<br />

çıkarılmasından sonra bundan başka iki Neandertal<br />

bireyin mtDNA sekansları da ortaya çıkarıldı ve<br />

Neandertale ait mtDNA sekansının n modern insanınkinden<br />

nkinden<br />

çok farklı olduğu u gözlendi. g


Enfeksiyonel hastalıklar<br />

Tarih öncesi hastalıklara ait sorulara cevap bulabilmek<br />

için in de yine aDNA teknikleri kullanılır;<br />

• Tuberkuloza<br />

neden olan mikroorganizma yani Mycobacterium<br />

tuberculosis 1000 yılly<br />

llık k bir mumyadan başar<br />

arılı bir şekilde<br />

amplifiye<br />

edilmiştir. Amerika yerlilerinden elde edilen Mycobacterium<br />

tuberculosis’in<br />

in amplifikasyonu bu hastalığı<br />

ığın n Yeni DünyaD<br />

nya’da Avrupalı<br />

koloniler tarafından yayılmad<br />

lmadığını kanıtlad<br />

tladı. . Ayrıca 1400 yılly<br />

llık k bir<br />

Byzantine fragmentinde ( kireçlenme olan akciğer dokusundan )<br />

teşhis edilmiş olup Avrupalılar<br />

ların n Yeni Dünya D nya ile ilişkilerinden<br />

önce<br />

Eski DünyaD<br />

nya’da da bu hastalığı<br />

ığın n varlığı<br />

doğrulanm<br />

rulanmış<br />

oldu.


1918 yılında y<br />

dünyada d<br />

20<br />

milyon insanın ölmesine<br />

yol açan a an influenza<br />

salgını sırasında pek çok<br />

patoloji örneği i toplandı.<br />

Virüs s RNA’sı ekstrakte<br />

edildi ve RT PCR<br />

kullanılarak larak ( reverse<br />

transkriptaz; ; RNA DNA )<br />

amplifiye edildi, sonuç<br />

olarak influenza genine<br />

ait 9 fragmentin sekansı<br />

yapıld<br />

ldı. . Sekansı yapılan<br />

genler bilinen domuz<br />

nezlesi hastalığı<br />

ığındakilere<br />

en yakın n olanlardı.


Kara ölüm adı da verilen veba hastalığı<br />

1590<br />

ve 1722 yıllary<br />

llarında Avrupa’da salgın n oldu ve<br />

vebadan ölen insanların n diş örneklerinden<br />

Yersinia pestis’ e ait DNA bulundu.( Drancourt<br />

and Raoult,2002 )


İnsan dışıd<br />

primatlar<br />

Nesli tükenen Malagazi lemurlarının<br />

filogenetik akrabalık ilişkilerini çalışmak<br />

üzere yine aDNA teknikleri<br />

kullanılmıştır. Madagaskar bölgesindeki<br />

lemurların 500 yıl öncesine kadar<br />

varoldukları bilinmektedir. Fakat<br />

morfolojik karakterlerindeki yüksek<br />

seviyedeki homoplaziye bağlı olarak<br />

filogenetik akrabalıkları tam olarak<br />

açıklanamamıştır.<br />

Aynı zamanda, aDNA analizlerinde kullanılan teknikler yaşayan<br />

primatlara da uygulanabilir.


aDNA ve zarar verici analizler<br />

Minimum hasarla uzun kemiklerden DNA ekstrakte etmek ve dişin<br />

in<br />

dentin tabakasından DNA’yı ekstrakte ettikten sonra dişleri yeniden<br />

yapış<br />

ıştırmak (yerine koymak) mümkm<br />

mkün n olmasına rağmen, genelde,<br />

aDNA<br />

metodları eldeki materyale zarar verir. Bunlar yeri<br />

değiştirilemez<br />

kaynaklardır r ve analizler ancak ya önemli bir<br />

soruşturma için i in ya da ilginç<br />

bir hipotezi test etmek için i in bilgi<br />

gerektiğinde inde ve başka araştırmalar<br />

rmaları tehlikeye atmayacak şekilde<br />

mümkün n olabilir.<br />

Diğer bir önemli kaygı<br />

da sorulara cevap olabilecek örneklerde<br />

DNA’nın n iyi bir şekilde korunuyor, saklanıyor olmasıdır. Sonuç<br />

alınamayacak<br />

olursa sarfedilen<br />

örneğin yeri hiçbir<br />

bir şekilde<br />

doldurulamaz.<br />

Ayrıca bazı örnekler gelecekte yapılacak muhtemel araştırmalar rmalar için i in<br />

saklanmalıdır.<br />

Çünk<br />

nkü o an için i in teknik yeteri kadar gelişmemi<br />

memiş olabilir.


aDNA çalışmalarının n etik yönüy<br />

İnsanlarla yapılan her türlt<br />

rlü çalışmada, işin i in etik, sosyal<br />

ve yasal taraflarını göz önünde nde bulundurmak çok<br />

önemlidir.<br />

• Araştırma<br />

rma sonuçlar<br />

larından etkilenebilecek gruplara ve<br />

konunun merkezindeki insanlara danış<br />

ışmak<br />

• mümkün n olduğunca unca onları tehlikeden uzak tutmak<br />

• çalışmanın n federal ve kurumsal birtakım m düzenlemelere<br />

d<br />

uygun olması gerekir<br />

• eğer er insan ölmüşse<br />

• ölmüş olsa da bazı hakları var<br />

aDNA çalışmaları yaşayan ayan ve ölü bireyler arasındaki<br />

biyolojik bağlar<br />

ların n kanıtlanmas<br />

tlanmasını sağlar. Böyle B<br />

kanıtlar<br />

mesela toprak üzerine hak iddia etmek için i in kullanılabilir.<br />

labilir.


Potansiyel kaynaklar:<br />

• aDNA çeşitli organik kalınt<br />

ntılarda bulunabilir. Bunlar, daha çok,<br />

yumuşak dokular, dişler ve kemiktir. Bu kaynaklar çeştili<br />

yerlerde<br />

bulunabilir ve bulundukları ortamın n koşullar<br />

ullarına göre g<br />

kuru, nemli veya<br />

donmuş halde olabilirler.<br />

• Bununla beraber ilgili organik materyaller müzelerde, medikal ve<br />

özel<br />

koleksiyonlar ile sanat müzelerindem<br />

de bulunabilir.<br />

• Bir hayvan ya da bitkiden örnekleme yapmak daha kolaydır r ama<br />

yine de bu, kaynağı<br />

ğın n genetik özelliklerine bağlıdır. ( modern insan<br />

DNA’sı tarafından<br />

çok fazla miktarda kontamine olmuş olabilir veya<br />

PCR için i in inhibe edici özellikte olabilir)<br />

• Bakteriler ve virüsler


Çalışacak mı?<br />

• aDNA’nin<br />

ekstraksiyonu işleminin başar<br />

arılı olması örneğin yaşı<br />

şına ve<br />

daha da önemlisi<br />

ölümünden itibaren maruz kaldığı<br />

çevreye<br />

bağlıdır.<br />

• Depürinasyon<br />

rinasyon, aDNA yapısının n bozulmasına yola açan a an en önemli<br />

faktörd<br />

rdür; r; yapıda kırılmalar k<br />

ve riboz halkasının n zarar görmesi g<br />

söz s<br />

konusudur.<br />

• DNA degradasyonunun oranı:<br />

- Ortamın n sıcakls<br />

caklığına<br />

- Nisbi neme<br />

- Ve eğer e er örnek gömülüg<br />

ise toprağı<br />

ğın pH’ına<br />

bağlıdır.<br />

• DNA ekstraksiyon işlemi, DNA ile birlikte, PCR reaksiyonunu inhibe<br />

edecek bazı<br />

kimyasalları<br />

da ekstrakte<br />

eder. Tüm T m bu faktörlerin<br />

birleşimi imi kalınt<br />

ntıların n kaba morfolojileri üzerine etkilidir.<br />

• Eğer iskelet ve diş kalınt<br />

ntıları hafif basınç altında parçalan<br />

alanıyorsa, bu<br />

kaynaklardan amplifiye edilebilir yani intakt haldeki DNA’yı elde etmek<br />

zor veya olanaksızd<br />

zdır.<br />

Örnek (diş, , kemik gibi), mineralize olması<br />

dışındaki durumlarda, ne kadar sertse analizler için i in intakt haldeki<br />

DNA’nın n bulunma ve elde edilme olasılığı<br />

ığı o kadar yüksektir. y


• Aminoasitlerin sağ el konformayonu/sol el konformasyonu, örnek<br />

içinde inde DNA’nın n olma olasılığı<br />

ığını gösterir.<br />

Şöyle ki;<br />

- Bu oran yüksek y<br />

ise intakt haldeki DNA miktarı az demektir.<br />

- Oran nispeten düşük d k ise intakt haldeki DNA’nın n bulunma<br />

olasılığı<br />

ığı kesin olamamakla birlikte önceki duruma göre g<br />

daha<br />

yüksektir.<br />

• Kemiğin<br />

in kollojen içeriği de örneğin ne durumda olduğunu unu anlamamız<br />

için in bir işarettir. i<br />

• Bir bölgede b<br />

bulunan insan kalınt<br />

ntılarına ait DNA için i in başka bir test<br />

yöntemi de aynı bölgedeki<br />

hayvan kalınt<br />

ntıları üzerinde<br />

çalışmaktır. Bu,<br />

o bölge b<br />

koşullar<br />

ulları altında<br />

aDNA’nın ne kadar korunduğuna una dair hedef<br />

DNA’ya zarar vermeden fikir sahibi olmamızı sağlar.


Örneğe e yapılan<br />

ön n muameleler:<br />

Kontaminasyon:<br />

• Plastik malzemeler ve DNA’nın ekstraksiyonu işleminde<br />

kullanılan<br />

lan çözeltilerden,<br />

• İskelet kalınt<br />

ntıları ile çalışılırken kullanılan lan bazı standart<br />

işlemlerden (jelatin içeren i<br />

tutkalla stabilize işlemi i<br />

gibi)<br />

• Modern insan DNA’sından<br />

• Başka organizmalara ait DNA’lardan kaynaklanabilir.


Kontaminasyona karşı<br />

şı;<br />

• Örnek yüzeyinin y<br />

zımpara z<br />

ile uzaklaştırılmas<br />

lması<br />

• Kısa dalga boylu UV ışığı (254 nm)<br />

• Çamaşır r suyu<br />

• Asit ile muamele etmek<br />

• aDNA<br />

analizlerinin yapıld<br />

ldığı<br />

laboratuarlar moleküler ler analizlerinin<br />

yürütüldüğü diğer laboratuarlardan ayrı tutulmalı<br />

• Korumalı giysiler (özel(<br />

başlıklar, galoşlar, lar, eldivenler ve yüz y z maskeleri<br />

gibi) kullanılmal<br />

lmalı<br />

• Laboratuar yüzeyleri y<br />

sterilize edilmelidir.


DNA Ekstraksiyonu:<br />

Bu işlemle i<br />

DNA, hücrelerden h<br />

veya hücre h<br />

kalınt<br />

ntılarından<br />

çözelti içine i ine alınır.<br />

Tipik bir ekstraksiyon tamponu:<br />

• TrisHCl<br />

• EDTA : Kalsiyum iyonlarını bağlayarak hücre h<br />

duvarını yıkar.<br />

• Bir sodyum ya da potasyum tuzu: : Serbest nükleik<br />

asitlerin<br />

kararlılığı<br />

ığı için in izotonik bir ortam oluşturur.<br />

• Proteinaz K : Proteinleri parçalar<br />

alar<br />

• İyonik olmayan bir deterjan : Tamponun ve DNA’nin<br />

kararlılığı<br />

ığı<br />

için. in.


DNA İzolasyonu:<br />

Hücre yığıy<br />

ığınından ndan DNA izole edebilmek için, i in,<br />

genellikle fenol-kloroform<br />

ekstraksiyonu kullanılır.<br />

Şu u noktalara çok dikkat edilmelidir;<br />

• Fenolün çok az miktarları bile Taq polimeraz’ın<br />

tümünü inhibe edebilir.<br />

• Organik fazdan, sıvı s (akış<br />

ışkan) fazı ayırırken<br />

rken<br />

geride az miktarda sıvıs<br />

faz bırakmak b<br />

tavsiye<br />

edilir.


DNA Konsantrayonu:<br />

DNA’nın n konsantre edilmesi ve saflaştırılmas<br />

lması<br />

etanol çökt<br />

ktürmesi<br />

veya etanol ile yıkamay<br />

ile<br />

yapılır.<br />

• 2/3 = Etanol/ DNA solüsyonu syonu oranı çökt<br />

ktürme<br />

için in uygundur ve iyi sonuç verir.<br />

• Sıvı faz içinde i inde DNA’yı santrfüj kullanarak<br />

mekanik olarak çökt<br />

ktürmek


İlave Saflaştırma<br />

İşlemleri:<br />

• Silika-guanidinum<br />

thiocyanate: DNA’nın,<br />

n, GuSCN baskısı<br />

altında<br />

matrikse (silika jel) seçici olarak bağlanmas<br />

lanması ile<br />

gerçekle<br />

ekleşir.<br />

• Elektroforez: DNA ile birlikte izole edilmiş bileşiklerden<br />

iklerden<br />

DNA’nın n ayrımı sağlanabilir. Tuzlar ve topraktan<br />

kaynaklanan maddeler veya başka asit içeren i<br />

kaynaklar<br />

agaroz jelde etidyum-brom<br />

bromür r varlığı<br />

ığında yeşil<br />

il-mavi<br />

floresans verir. DNA ise portakal rengi florosans verir ve<br />

kolaylıkla kla ayırt edilir. Bu bölge b<br />

(portakal renkli bölge) b lge)<br />

kesilir, eritilir ve yeniden ekstrakte edilir.


PCR İnhibisyonu:<br />

• Fenol-kloroform yerine silika-GuSCN<br />

GuSCN’ın<br />

kullanılmas<br />

lması<br />

• İnhibitörlerin bağland<br />

landığı<br />

BSA’nın (Bovine<br />

Serum<br />

Albümin) ilave edilmesi<br />

• Örnekleri<br />

proteinaz K veya kollojenaz ile<br />

muamele etmek veya NaOH ilavesi bu problemi<br />

ortadan kaldırır r veya minimize eder.


Önemli<br />

Markerlar:<br />

• hem Y ve hem de X kromozomunda bulunan fakat çok<br />

farklı sekanslar içeren i<br />

Amelogenin geni<br />

1. fragment boyutuna<br />

2. sekans farklılıklar<br />

kları<br />

• mikrosatellitler, , sadece X’te<br />

veya sadece Y’de<br />

bulunan<br />

bölgelerdir.<br />

• mtDNA üzerindeki<br />

cyt b geni tür r tayini için i in kullanılabilir.<br />

labilir.


Kadınlar erkeklerden bir adım önde!<br />

• Günümüzde yaşayan<br />

ayan<br />

kadınlarla<br />

aynı temel<br />

genetik özelliklere sahip<br />

olan maternal atalarımızın<br />

evrim sürecinde s<br />

karşı<br />

karşı<br />

şıya geldikleri erkekler<br />

ilkel bir Y kromozomuna<br />

sahipti.<br />

• En yakın paternal<br />

atalarımızın n günümüzden<br />

g<br />

59.000 yıl y önce, fakat<br />

maternal<br />

atalarımızdan<br />

84.000 bin yıl y l sonra<br />

görüldükleri bulundu.


Neandertaller ve modern insanlar<br />

Yeni deliller Neandertaller ile<br />

modern<br />

insanların,<br />

n,önceden nceden<br />

düşünüldüğü gibi farklı türler<br />

olmadığı<br />

ığını, , birlikte<br />

evrimleştiklerini ve hatta<br />

üreyebildiklerini<br />

göstermektedir. Dr. Andrew<br />

Kramer, , bu iki grubun<br />

bireylerine ait kafatasları<br />

üzerinde<br />

ölçümler ve analizler<br />

yaptı.<br />

Sonuçlar, bu iki populasyonun<br />

Akdeniz’in<br />

in doğusunda<br />

birbirleriyle<br />

karış<br />

ıştıklarını<br />

ve<br />

aslında tek bir türün t n bireyleri<br />

olduklarını gösterdi.


Yakın n bir zamanda modern insan<br />

ve Neandertal<br />

özelliklerine sahip<br />

olan genç bir erkeğin iskeleti<br />

bulundu. İskelet yaklaşı<br />

şık k olarak<br />

25.000 yılly<br />

llıktı. . Yüz Y özellikleri<br />

Homo<br />

sapiens<br />

’te<br />

olduğu u gibiydi fakat<br />

güçlü kol ve bacaklara ve<br />

neandertal gövdesine sahipti.<br />

Bu ayını zamanda<br />

modern<br />

insanların<br />

n ve neandertallerin<br />

üreyebildiklerini de gösteriyordu.<br />

g


Bulunabilmiş En Eski DNA<br />

Bu konuda rekor kıran k<br />

örnekler<br />

400.000 yıl y önce<br />

Sibirya’da var olan<br />

bitkilerden elde edildi.<br />

Analizler sonucu, en az 19<br />

bitki familyasına ve tabii<br />

ki mamut, bizon ve at gibi<br />

herbivor hayvanlara ait<br />

DNA sekansı yapıld<br />

ldı.


60 bin yıl y önce<br />

öldüğü<br />

tahmin edilen, modern<br />

anatomik özelliklere sahip<br />

ve şu u anda olmayan bir<br />

genetik soydan gelen<br />

Mungo Man Avustralya’da,<br />

şu u anda kuru olan, Mungo<br />

gölü civarında bulundu.<br />

ANU’dan<br />

evrimsel genetikçi<br />

Simon<br />

Eastial<br />

Mungo<br />

Man’in<br />

DNA’sını 45 yaşayan<br />

ayan<br />

aborjin,<br />

, dünyand<br />

nyanın n birçok<br />

yerinden 3453 insan, 2<br />

Avrupalı<br />

Neandertal,<br />

şempanzeler,<br />

bonobolar ve<br />

cüce ce şempanzelerin<br />

DNA’sıyla karşı<br />

şılaştırdı.<br />

MUNGO MAN


Croatia’da<br />

bulunan ve<br />

bir zamanlar<br />

Neandertallerin<br />

yaşad<br />

adığı<br />

bir<br />

mağaradan aradan elde edilen<br />

bu ayı kafatasından<br />

nukleer DNA elde<br />

edilmiş ve sekansı<br />

yapılm<br />

lmıştır.<br />

Nendertal<br />

DNA’sına ait sekanların<br />

da yapılmas<br />

lması umut<br />

edilmektedir.


Almanya’nın ünlü<br />

Feldhofer<br />

Neandertaline ait<br />

bacak kemiği i ile<br />

yapılan<br />

çalışmalar<br />

sonucu mtDNA<br />

sekanslarının<br />

modern<br />

insanınkinden<br />

nkinden çok<br />

farklı olduğu<br />

bulundu.


1991 yılının y n Eylül l ayında, Alp’lerin<br />

lerin Oetzal bölgesinde,<br />

eriyen buz içinde, i inde, donmuş bir beden bulundu. Yapılan<br />

radyokarbon<br />

analizleri sonucu bu kişinin<br />

inin ölümünün<br />

üzerinden 5300 yıl y l geçti<br />

tiği i açığa<br />

ığa çıktı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!