20.11.2012 Views

GELIBOLU

GELIBOLU

GELIBOLU

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

�����������������������<br />

Savaş, tüm acımasızlığıyla sürüyordu. Askerler sürekli harp ediyor, geceler gündüz;<br />

gündüzler gece olmuştu. Mehmetçik sadece düşmanla mı savaşıyordu? Yetmeyen<br />

mermiyle, patlamayan toplarla, gelmeyen İhtiyat birliklerinin umuduyla, geri dönme<br />

ümidiyle, acaba memleketime, eşime aileme ve biricik yavruma kavuşabilir miyim<br />

hasretiyle; sineklerle, sıcaklarla, uykusuzlukla ve de en önemlisi açlık ve susuzlukla<br />

savaştılar... Savaşta askerin dudağını çatlatan yürekleri burkan iki şey vardı: Biri açlık diğeri<br />

susuzluk! Damla damla içilen suyla özlemle beklenen saka neferi onların gözdeleriydi.<br />

Gözleri hep yoldaydı…<br />

Cephede her iki tarafın en büyük sıkıntılarından biri de suydu. İki tarafta bu büyük<br />

sıkıntılarını çözmeye çalışmışlardır. Müttefikler su arıtma gemileriyle, tesislerini kurup,<br />

tuzlu deniz suyunu arıtarak çözmeye çalışmışlar. Türk tarafında ise su, “Saka Neferleri”<br />

tarafından gerideki köylerdeki çeşmelerden ve derelerdeki kuyulardan getiriliyordu. Saka<br />

neferlerinin görevi siperde sıcaktan dudakları çatlayan ve kavrulan askerlere su taşımaktı.<br />

Suları at, merkep vasıtasıyla fıçılara bidon veya tenekelere doldurarak siperlere taşıyorlardı.<br />

Yazın gelmesiyle dereler kurumuş siperde belirgin şekilde su sıkıntısı çekilmeye<br />

başlanmıştı. İlkbaharda yemyeşil olan yerler yazın adeta bir çöle dönmüştü. Toz ve kum<br />

bulutları her iki tarafı da tedirgin ediyordu. Asker sürekli susuzluk çekiyor var olan suyunu<br />

idareli kullanmasını biliyordu. Bu kötü şartlarda susuzluğun üzerine sinekler ve kum<br />

bulutları eklenince askerin sıkıntısı daha da artıyordu. Bazen su; renginin değiştiğini göre<br />

göre içiliyordu. Zira susuzluğa dayanmak mümkün değildi, vücutlarındaki su eksikliğinin<br />

günlerce böyle devam etmesi sonucu birçok hastalık baş göstermişti. Her iki taraf da<br />

susuzluktan çok çekmişti.<br />

Çanakkale Savaşları’nda Reşit Paşa hastane gemisinde hastabakıcılık yapan Safiye Hüseyin<br />

hatıralarında şöyle diyordu: “Yaralıların sayıkladıkları, söyledikleri en tesirli kelimelerden<br />

biri de budur: Su... Hiç kimsenin susuz ölmemesine son derece dikkat ederdik.”<br />

Nice özlemle hasretle beklemek bir damla suyu... Acaba sizler o yiğit ecdatlarımıza<br />

bir damla su olmak ister misiniz? O halde onları ziyarete gelerek, onların yüreklerini<br />

susuzluktan kurtarın ve çatlayan dudaklarına bir damla da siz olun...<br />

90<br />

(Ahmet YURTTAKAL)

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!