You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
OSMANLI DEVLETİ’NDE BABY SHOWER<br />
CAHİDE AKBUDAK<br />
Osmanlı'da ,tahttaki padişahın bebeğinin gelişinin kutlandığı törenlere<br />
verilen isim beşik alayıdır. Bebek dünyaya sağ salim gözünü<br />
açtığında bu kutlu haber çeşitli saray görevlileri aracılığı ile tüm Enderun’a<br />
duyurulurdu. Haberi getirenlere çeşitli müjde hediyeleri verilirdi.<br />
Doğan bebek sultansa üç, şehzâde ise beş kurban kesilirdi(Bu kurbanlar<br />
sonrasında toplanacak konuklara ziyafet olarak sunulacaktır).<br />
Sarayın beşinci yerinden (Bağdat Köşkü’nün önünde ) doğan bebek<br />
şehzade ise yedişer, sultan ise üçer top atılırdı. Paşakapısında<br />
mehter çalınır bu kutlu olay bir hatt-ı hümayun1 ile sadrazama bildirilirdi.<br />
Ertesi gün sadrazam, şeyhülislam, kubbe vezirleri, Rumeli ve<br />
Anadolu kazaskerleri, nakibüleşraf2,nişancı, defterdar, yeniçeri ağası,<br />
reisülküttap gibi görevliler saraya gelerek arz odasında padişahı tebrik<br />
ederlerdi. Çocuğun hayırlı evlat olması için dualar edilir, güzel<br />
temennilerde bulunulurdu. Padişah tarafından her bir vezire hilat<br />
hediye edilirdi.<br />
Atlı ulaklarla ülkenin dört bir yanına haber yollanırdı. Haberi her<br />
alan vali ve kadı "Veladet-i Hümayun denilen şölenler düzenler, şenlik<br />
havasında bu doğum kutlanırdı. Eyaletlerde donanmalar toparlanır,<br />
top atışı yaparlardı.<br />
Asıl kutlamaların yapıldığı yer ise Haseki sultanın sarayı idi. Sarayın<br />
harem dairesinde lohusa odası hazırlanır, kırmızı atlastan bir<br />
döşek yapılırdı. Doğum yapan Haseki ( bazen de gözde olabilir) için<br />
takılmış cibinlik yakutlar, inciler, zümrütler, nazar boncukları ile süslenirdi.<br />
Hazine ağası hali hazırda bir beşik varsa o beşiği yoksa darphane<br />
amirine üzeri gümüş işlemeli bir beşik yaptırtıp, doğumun olduğu gün<br />
Darüssade Ağasına4 takdim ederdi. Bu beşiğe mücevherlerle bezeli<br />
bir kesede Kuran-ı Kerim ve üzeri değerli taşlarla işlenmiş bir puşide<br />
( örtü) örtülürdü.<br />
Doğumdan sonraki üçüncü gün devlet yönetiminde ileri gelen görevlilerin<br />
eşleri (sadrazam ve vezirlerin eşleri vb. )son derece değerli<br />
hediyelerle Valide sultanı ve lohusa hasekiyi ziyarete gelirlerdi. Getirilen<br />
hediyeler kişilerin makamına göre çeşitlenirdi. Şeyhülislamın eşi<br />
dışında herkes hediye getirmek zorundaydı. Haseki ve Valide sultan<br />
konuklardan hediye beklerlerdi. Hediye ne kadar pahalı kıymetli ise<br />
valide o kadar sayıldığını düşünürdü.<br />
Sadrazamın ;o gün eşi aracılıyla altın, gümüş, kristal kaplarda<br />
"şerbet-i halavat bahs" denen özel bir lohusa şerbeti göndermesi<br />
atlanmaz ritüellerden olmuştu. O gün tüm Enderun koğuşları baştan<br />
başa süslenir, gelen konuklara geceyi geçirmesi için odalar hazırlanırdı.<br />
Beşinci güne kadar tüm misafirler sarayda yatılı olarak ağırlanırdı.<br />
Bu sırada misafirler cümbüşlerle, müsamerelerle, çeşitli gösterilerle<br />
eğlendirilip hoş vakit geçirmeleri sağlanırdı. Doğumun beşinci<br />
gününde Valide Sultan’ın beşik alayı yapılırdı. Valide sultanın daha<br />
önceden hazırlattığı beşik, yorgan, döşek, sırmalarla işlenmiş örtü,<br />
kuşak bağı, nazarlık gibi hediyeleri eski saraydan Topkapı sarayına<br />
getirilirdi. Eşyaların baş üstünde büyük bir saygı ile taşınmasına özen<br />
gösterilirdi. Bir süredir sarayda ağırlanan konuklar ve hanedanın diğer<br />
tüm kadınları lohusa odasında toplanıp valide sultan ve hediyeleri<br />
beklerdi. Valide sultan odaya girdiğinde ayağa kalkılırdı. Getirilen<br />
beşik odanın ortasına konur üzerine ilk valide sultan daha sonra diğer<br />
davetlilerin avuç avuç altın saçarlardı. Bundan sonra ebe cariye dualar<br />
ederek yaptığı döşeğe bebeği yatırır üç kere sallayıp kucağına<br />
alırdı. Bu kez de beşiğe devletliler değerli kumaşlar ve saçılar(altınlar)<br />
bırakır, bunlar da ebe ve yardımcılarının olurdu.<br />
Ertesi gün yani doğumdan sonraki altıncı gün bu defa da sadrazam<br />
beşik alayı düzenlenirdi. Sadrazam tarafından yaptırılan altın ve mücevher<br />
kakmalı beşik saraya ritüel ile getirilir, şayet doğan bir şehzade<br />
ise ilerde padişah olması dileğini vurgulamak için beşiğe bir de<br />
sorguç iliştirilirdi. Bu alayda da valide sultanınkinde olduğu gibi eşyalar<br />
elden ele protokol takip ederek baş üzerinde taşınırdı.<br />
Gerek birinci alayda gerek valide sultan alayında gerekse sadrazam<br />
alayında rengarenk ihtişamlı gösterişli kıyafetler giyilirdi. Ancak kırmızı<br />
renk sadece haneden üyelerince giyilirdi. Tören boyu doğan bebeğe<br />
hayır dualar eksik edilmez, hayırlı ömür dilenirdi.<br />
Bir imparatorluk ,ekonomik krizlerin arka arkaya patlak verdiği -<br />
adına sonrasında duraklama diyeceğimiz - bir dönem içerisindeyken<br />
;yapılan bir çok törene ,israf gözüyle bakıyor insan. Belki de daha<br />
ihtişamlı daha göz doldurur görünmek adına yapılan bu törenler elim<br />
bir son olan çöküşü durduramadığı gibi süreci daha da hızlandırmıştır.<br />
Buradan Osmanlı Devleti’ni çökerten beşik alaylarıdır gibi bir sonuç<br />
çıkarılmamalıdır ancak dönemin ihtişam hevesinin olumsuz etkileri<br />
de yadsınamaz bir gerçektir.<br />
Not: 17. Yüzyıl öncesinde beşik alayı ve bu alaya ilişkin diğer<br />
adetler hakkında bilgi bulunmamaktadır. Bu sebeple bu adetin Sultan<br />
İbrahim’in (1640-1648) saltanatında başlatılıp, III. Ahmet döneminde<br />
resmi saray törenlerinden biri haline geldiği bilinmektedir.<br />
1) (padişahın önemli konularda bizzat yazdığı ferman)<br />
2) (peygamber soyundan gelen seyitlerin ve şeriflerin haklarını koruyan<br />
kişi)<br />
3) (çok değerli kumaş ya da kürkten yapılmış kaftan, giysi)<br />
4) (haremden sorumlu en üst yetkili)<br />
Kaynak: Osmanlı Dünyasından Yansımalar<br />
Necdet SAKAOĞLU - Nuri AKBAYAR