Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
04 25/07/2010 05<br />
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın Pécs ve Ruhr kentleriyle işbirliği<br />
sürdürdüğü “Geçici Kentler/Temporary Cities” projesi kapsamında üretilen işler, 30<br />
Haziran günü Haliç Tersanesi’nde sunuldu.<br />
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti<br />
Ajansı’nın, İstanbul gibi 2010 yılının<br />
Avrupa Kültür Başkentleri seçilen Pécs ve<br />
Ruhr kentleriyle işbirliği içinde 2008<br />
yılından bu yana sürdürdüğü “Geçici<br />
Kentler/Temporary Cities” projesi Avrupa<br />
Kültür Başkentlerinde yaşayan<br />
öğrencilerin, o kentlere ait kamusal<br />
alanlarda gerçekleştirdiği “yeniden<br />
keşfetme” konseptiyle düzenlenen atölye<br />
çalışmalarından oluşuyor.<br />
İstanbul, Pécs ve Ruhr kentlerinde,<br />
Avrupa’nın yedi üniversitesinden<br />
öğrenciler, öğretim üyeleriyle birlikte<br />
kentlere geçici dokunuşlar yapıyorlar.<br />
Böylece mekanların potansiyelleri,<br />
imkanları kalıcı uygulamalara sahne<br />
olmadan deneysel mimari çalışmalarla<br />
keşfedilmeye çalışılıyor. Mimarlığın<br />
yalnızca bir inşaat uygulaması olmadığı,<br />
kentlerin “muhakeme” yeteneğini<br />
geliştirme meselesi olduğu daha yakından<br />
gözlemleniyor.<br />
Proje kapsamında, Dortmund Teknik,<br />
RWTH Aachen ve Siegen Üniversiteleri<br />
(Almanya); Pécs Üniversitesi (Macaristan),<br />
İstanbul Bilgi Üniversitesi ve Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi mimarlık öğrencilerinin<br />
katılımıyla gerçekleşen etkinlikler,<br />
seminerler ve atölye çalışmaları<br />
katılımcılara 2010 Avrupa Kültür<br />
Başkentlerinde seçilen alanlarla ilgili<br />
düşünme ve müdahale etme olanağı<br />
tanıyor.<br />
“Geçici Kentler” projesi kapsamında iki<br />
yıla yakın süredir devam eden atölye<br />
çalışmaları İstanbul’da son buldu.<br />
İstanbul’daki projenin ana teması<br />
kapsamında, Haliç tersanesinin kuru<br />
havuzlarından biri içinde yüzer bir<br />
platform yer alıyor. Böylece kısa sürede<br />
pompalarla suyu dolan ve boşalan bir<br />
mekanın nasıl bir gemi gibi yüzer platform<br />
ile geçici bir sanat etkinliğine, bir konser<br />
platformuna dönüşebileceği gösterilmiş<br />
oluyor.<br />
Atölye çalışmaları sonucunda ortaya çıkan<br />
işler, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti<br />
Ajansı Kentsel Projeler Direktörlüğü ev<br />
sahipliğinde 30 Haziran Çarşamba günü<br />
saat 19.00’da Haliç Tersanesi’nde<br />
düzenlenen etkinliklerle İstanbullularla<br />
buluştu.<br />
HALİÇ TERSANESİ’NDE<br />
DENEYSEL BİR KENT ETKİNLİĞİ<br />
İstanbul’un Mekanı:<br />
Haliç Tersanesi<br />
Projenin İstanbul ayağı kapsamında<br />
gerçekleşen atölye için kent içinde<br />
stratejik öneme sahip olan Haliç Tersanesi<br />
seçildi. Farklı okullardan gelen öğrenciler<br />
ortaklaşa çalışmalarla bölgeyi analiz<br />
ederek, bölgenin içinde taşıdığı<br />
potansiyelleri ortaya çıkaran ve 2010<br />
Avrupa Kültür Başkenti İstanbul'a geri<br />
kazandırılmasını hedefleyen projeler<br />
ürettiler.<br />
Haliç Tersanesi'nin içinde oluşturulan<br />
ve kente geçici ve yeni bir kamusal<br />
alan kazandıran proje kapsamında<br />
tersane havuzlarından birine “yüzer<br />
bir sahne” yerleştirildi ve tersane<br />
için tasarlanan projeler için<br />
oluşturulan sergi alanında proje<br />
kapsamında üretilen işler izleyicilerin<br />
ilgisine sunuldu.<br />
“Haliç Tersanesi<br />
Sakinleri” Sergisi<br />
Tersanede var olan bir diğer sergi<br />
ise fotoğraf sanatçısı Nihal<br />
Gündüz'ün fotoğraflarından oluşan ve<br />
70.000 m2’ye yayılan “Haliç Tersanesi<br />
Sakinleri” isimli sergi. Kent tarihinde<br />
önemli bir yere sahip olan Haliç<br />
Tersanesi, geçmişi, içinde barındırdığı<br />
katmanları ve potansiyelleri ile<br />
katımcılara zengin bir deneyim<br />
imkânı sundu.<br />
Anarşist Akşam<br />
Eğlencesi Konseri<br />
Proje kapsamında bugüne kadar<br />
üretilen işlerin ödüllendirildiği gece,<br />
Haliç Tersanesi’nde İstanbul 2010<br />
Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Müzik<br />
Yönetmenliği’nin işbirliğiyle<br />
gerçekleştirilen ve çok sayıda<br />
İstanbullunun ilgi gösterdiği DAAU<br />
(Die Anarchistische Abendunterhaltung-<br />
Anarşist Akşam Eğlencesi) konserde<br />
renkli dakikalar yaşandı.<br />
LABO<br />
LABO, 1987 yılında Belçika`nın Hasselt<br />
şehrindeki PHL University College<br />
İçmimarlık Bölümü öğrencileri tarafından<br />
kuruldu. Bu öğrenciler, tasarımlarını okul<br />
dışında sergileyebilmek için öncelikli olarak<br />
bir takım oluşturdular ve ilk sergilerini<br />
Hasselt`te terkedilmiş bir fabrikanın<br />
laboratuarında açtılar. 1988`den bu yana<br />
çeşitli disiplinlerdeki tasarımcı ve sanatçı<br />
arkadaşlarıyla yaptıkları tematik sergiler<br />
LABO`nun ana çıkış noktası oldu. LABO,<br />
tasarım ve sanat meraklısı gençler<br />
tarafından kurulmuş, kar amacı gütmeyen<br />
küçük bir grup olarak varlığını hala<br />
sürdürmekte.<br />
DESIGN FLANDERS<br />
Design Flanders ise, Flaman ve Brükselli<br />
tasarımcıları destekleyen bir devlet<br />
kuruluşu. DF, çeşitli iletişim ağlarının<br />
sağlanabilmesi amacıyla Flaman şirketleri<br />
ve tasarımcıları birlikte çalışmaları için<br />
teşvik eder. DF, Brüksel`in göbeğinde,<br />
tasarım ve el sanatları sergilerine ev<br />
sahipliği yapan büyük bir galeriye sahip. Bu<br />
kuruluş, Flaman tasarımcılarını her yıl<br />
meşhur Henry van de Velde Ödülleri`yle<br />
onurlandırır.<br />
LET 'S STICK TOGETHER<br />
LABO, Ocak-Mart 2010 tarihleri arasında<br />
Design Flanders ortaklığıyla “Let`s Stick<br />
Together” adlı sergiyi gerçekleştirdi. Bu<br />
sergi, daha önce LABO`nun diğer işleri olan<br />
“Ladders Zat”(2002) ve “One<br />
Minute”(2005) gibi sergilere de ev sahipliği<br />
yapan DF Galeri`de yer aldı.<br />
2009 baharında, LABO ve DF büyük bir<br />
iletişim ağıyla yüzden fazla tasarımcıya<br />
ulaşıp, “walking stick” (baston) projesine<br />
katılmaları için onları davet etti. Sonbaharla<br />
beraber, yaratıcı yaklaşımlardan oluşan bu<br />
ilginç koleksiyon; endüstriyel-geleneksel,<br />
kavramsal-fonksiyonel, ciddi-güldürücü<br />
Patrick Revuis<br />
Çeviri: Esra Gülmen<br />
İSTANBUL'DA<br />
“LET'S STICK TOGETHER”<br />
Marmara Üniversitesi Cumhuriyet Müzesi<br />
Galerise, Lets Stick Together sergisine<br />
ev sahipliği yapıyor. Serginin öncesinde<br />
yapılan workshop işlerinin arasında Aziz<br />
Sarıyer, Meltem Eti Proto, Jülide Aslan<br />
gibi isimler yer alıyor.<br />
birçok disiplinle beraber LABO geleneğini<br />
oluşturmuş oldu. Belçikalı antika baston<br />
koleksiyoncusu Frans De Bondt`un değerli<br />
bastonlarının da katılımıyla LET`S STICK<br />
TOGETHER doğdu.<br />
Bence sergi, ölçü çeşitliliği ve ortamı<br />
yönünden ilgi çekici oldu. Bu sergide<br />
sadece bastonları görmüyoruz; bastonların<br />
01<br />
02<br />
ardında, farklı dil ve disiplinlerin<br />
diyaloğundan oluşan bir sanat buluşması<br />
söz konusu. Ayrıca bu sergiyi görenler için<br />
baston artık o alışkın oldukları baston<br />
olmayacak. “Let`s Stick Together”, sözlük<br />
anlamının dışında disiplinlerarasıuluslararası<br />
ve çok kültürlü bir anlayış ve<br />
saygı anlamına da geliyor. Bu sergide sekiz<br />
ülke yer alıyor. Türkiye de bunlardan birisi.<br />
WORKSHOP MARMARA<br />
2010 Ocak ayının ilk haftası Nienke<br />
Van Der Reijden ve Patrick Reuvis,<br />
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar<br />
Fakültesi İçmimarlık Bölümü<br />
öğrencileriyle üç günlük bir workshop<br />
çalışması gerçekleştirdiler. Patrick<br />
Reuvis ve Nienke Van Der Reijden,<br />
öğrencilerden çizginin dışında<br />
düşünmelerini ve bastona yeni bir<br />
boyut ve fonksiyon kazandırmalarını<br />
istediler. Öğrenciler üç gün içinde<br />
fikir geliştirerek uygulama yaptılar.<br />
Bu işlerden bazıları “Let`s Stick<br />
Together in İstanbul” adlı sergide<br />
yer alıyor.<br />
LET'S STICK TOGETHER<br />
İSTANBUL SERGİSİ<br />
Brüksel`den sonra, zengin bir koleksiyona<br />
sahip “Let`s Stick Together” sergisine<br />
Marmara Üniversitesi Cumhuriyet<br />
Müzesi Galerisi ev sahipliği yapıyor.<br />
Bu sergide ocak ayında yapılan<br />
workshop işlerinin yanında Türkiye’den<br />
Aziz Sarıyer, Derin Sarıyer, Luca Proto,<br />
Meltem Eti Proto, İnci Deniz Ilgın ve<br />
Jülide Arslan gibi tasarımcıların işleri<br />
de yer alıyor.<br />
Türk tasarımcılarla bağlantı içinde<br />
olmaktan ve bu projeye olan yaklaşımlarını<br />
gözlemlemekten çok memnunum. Evet,<br />
aramızda bazı farklılıklar var; ama<br />
sonuçta sanatçı ve tasarımcılar aynı<br />
evrensel dili kullanıyor. Acaba sergiyi<br />
görmeye gelen herhangi bir ziyaretçi,<br />
isimleri okumadan hangi işi hangi<br />
ulustan tasarımcının yaptığını anlayabilir<br />
mi? Hiç sanmam.<br />
Sanatçılar, tasarımcılar ve bastonlar! Haydi<br />
hep birlikte düşleyip üretelim!<br />
01 İnci Deniz Ilgın’ın projesi “Yoğurtçuuuu”.<br />
02 Marmara Üniversitesi’nde yapılan<br />
workshop’un sonuçları.