19.03.2013 Views

Girişimcilik ve Inovasyon Yönetimi Dergisi

Girişimcilik ve Inovasyon Yönetimi Dergisi

Girişimcilik ve Inovasyon Yönetimi Dergisi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong><br />

<strong>Inovasyon</strong> <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Journal of Entrepreneurship and Innovation Management<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012


Derginin Adı : <strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Derginin İngilizce Adı : Journal of Entrepreneurship and Innovation<br />

Management<br />

ISSN : 2147-5792<br />

Dergi web adresi : www.betadergi.com<br />

Yayıncı Kuruluş : Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş.<br />

Sorumlu Müdür : Seyhan SATAR<br />

Editör : Doç. Dr. Cevahir UZKURT<br />

Editör Yardımcısı : Yrd. Doç. Dr. Halil Semih KİMZAN<br />

Dergi Sekreteryası : Arş. Gör. Behçet Yalın ÖZKARA<br />

Tüketici <strong>ve</strong> Tüketim Araştırmaları <strong>Dergisi</strong>, yılda iki kez Haziran <strong>ve</strong> Aralık<br />

aylarında yayınlanan hakemli bir dergidir. Dergide yayınlanan yazıların<br />

sorumluluğu yazarlarına aittir. Dergide yayınlanan yazılar kaynak gösterilmeksizin<br />

kısmen ya da tamamen iktibas edilemez. Derginin elektronik<br />

<strong>ve</strong>rsiyonuna www.betadergi.com adresinden ulaşılabilir.


Değerli Okuyucular,<br />

Başlarken<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon kavramları gerek akademik camia gerekse uygulamacılar<br />

açısından en dikkat çekici konuların başında gelme özelliğini<br />

korumaktadır. Pazar çevresinin değişen şartları, ekolojik gelişmeler <strong>ve</strong> rekabet<br />

anlayışındaki farklılaşmalar hem firmalar hem de ülkeler için inovasyon <strong>ve</strong> girişimcilik<br />

kavramlarının önemini giderek daha belirgin hale getirmiştir. Bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />

konuya ilişkin olarak çeşitli tartışma <strong>ve</strong> çalışma platformlarının giderek artmaya<br />

başladığı da görülmektedir. Bu konulara ilişkin olarak yayınlanan akademik dergiler<br />

önemle takip edilmektedir. Farklı ülkelerde <strong>ve</strong> uluslar arası arena da bu konulara<br />

ilişkin dergiler bulunmakla birlikte ülkemiz de akademik nitelikte bir dergi çalışması<br />

henüz yapılmamıştır. Bu ihtiyacı dikkate alarak hem ülkemiz hem de literatür<br />

<strong>ve</strong> uygulamacılar için böyle bir çalışmanın önemli olduğu bilinciyle <strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong><br />

İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> isimli derginin ilk sayısıyla karşınızda olmaktan mutlu olduğumuz<br />

iletmek isterim.<br />

Dergi bir yandan akademik olarak inovasyon <strong>ve</strong> girişimcilik konularının paylaşıldığı<br />

diğer yandan da uygulamacılar için önemli ipuçların sunulduğu bir platform<br />

olmayı amaçlamaktadır. Derginin bundan sonraki sayılarında inovasyon <strong>ve</strong> girişimcilik<br />

kavramlarını bireysel, toplumsal, firma düzeyinde, ulusal <strong>ve</strong> uluslararası boyutta<br />

inceleyen yazılara yer <strong>ve</strong>rilmesi amaçlanmaktadır.<br />

İlk sayımızda dört akademik çalışmayla dergimizi yayına hazırladık. Bunlardan<br />

ilki inovasyonun öncül faktörleriyle <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya sonuçlarıyla olan ilişkisini ampirik olarak<br />

inceleyen pazarlama, yönetim <strong>ve</strong> yeni ürün literatürlerindeki çalışmalarının meta-analizini<br />

sunan çalışmadır. İkinci çalışma ise inovasyon <strong>ve</strong> iktisadi kalkınma arasındaki<br />

ilişki, bu ilişkiyi açıklayan yaklaşımlar <strong>ve</strong> göstergeler çerçe<strong>ve</strong>sinde Avrupa<br />

Birliği ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye özelinde incelemektedir. Üçüncü çalışma ise Türkiye’ye<br />

özgü milli yenilik sisteminin temel dinamiklerini tartışmaktadır. Son çalışma ise Eskişehir<br />

Organize Sanayi Bölgesinde Metal Sanayinde faaliyet gösteren girişimcilerin<br />

profilini çıkarmak <strong>ve</strong> bu girişimcilerin girişimlerinde ekonomik anlamda destek aldıkları<br />

unsurlarla ilgili görüşlerini belirlemeyi amaçlamıştır. Bu çalışmanın değerli<br />

yazarlarına emeklerinden dolayı teşekkür ederiz.<br />

Bu derginin yayın hayatına kazandırılması için fedakârlıklarını esirgemeyen<br />

Beta Yayıncılığa <strong>ve</strong> değerli yöneticilerine teşekkürü borç bilirim. Derginin bilim dünyası<br />

<strong>ve</strong> ülkemiz için hayırlı <strong>ve</strong> faydalı olması dileklerimle…<br />

Doç. Dr. Cevahir UZKURT<br />

Editör


DANIŞMA KURULU LİSTESİ<br />

Editör<br />

Doç. Dr. Cevahir UZKURT<br />

Yıldırım Beyazıt Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Hayriye ATİK Erciyes Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Mehmet BARCA Yıldırım Beyazıt Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Tuğrul DAİM Portland State Uni<strong>ve</strong>rsity<br />

Prof. Dr. Metin DURGUT ODTÜ<br />

Şirin ELÇİ Technopolis Group<br />

Prof. Dr. B. Zafer ERDOĞAN Anadolu Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Erol EREN Beykent Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ Selçuk Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Philip KITCHEN Brock Uni<strong>ve</strong>rsity<br />

Doç. Dr. Akın KOÇAK Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Rachna KUMAR Alliant International Uni<strong>ve</strong>rsity<br />

Prof. Dr. Tamer MÜFTÜOĞLU Başkent Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Doç. Dr. Şuayıp ÖZDEMİR Afyon Kocatepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Erol TAYMAZ ODTÜ<br />

Prof. Dr. Metin TOPRAK Rekabet Kurumu<br />

Prof. Dr. Ömer TORLAK KTO Karatay Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Yılmaz ÜRPER Anadolu Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Cengiz YILMAZ ODTÜ<br />

HAKEM KURULU LİSTESİ<br />

Yrd. Doç. Dr. Erdal AKDEVE Yıldırım Beyazıt Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Remzi ALTUNIŞIK Sakarya Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Yrd. Doç. Dr. Nilay ALÜFTEKİN Çankaya Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. B. Zafer ERDOĞAN Anadolu Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Doç. Dr. Şuayıp ÖZDEMİR Afyon Kocatepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

Prof. Dr. Ömer TORLAK KTO Karatay Üni<strong>ve</strong>rsitesi


İçindekiler<br />

İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon<br />

Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Nükhet Harmancıoğlu .................................................... 1<br />

İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği<br />

Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Nihat IŞIK / Efe Can KILINÇ ......................................... 31<br />

Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

Salih Zeki İMAMOĞLU, Atif AÇIKGÖZ ......................... 69<br />

Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize<br />

Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine<br />

Yönelik Bir Uygulama<br />

Nurullah UÇKUN / Nuray GİRGİNER ........................... 97


<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Journal of Entrepreneurship and Innovation Management<br />

İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede<br />

İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Innovation Process: A Meta-Analysis of Research on Innovation in<br />

New Product De<strong>ve</strong>lopment<br />

Özet<br />

Bu araştırma, inovasyonun öncül faktörleriyle<br />

(örneğin müşteri odaklılık) <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya<br />

sonuçlarıyla (yeni ürün performansı) olan<br />

ilişkisini ampirik olarak inceleyen pazarlama,<br />

yönetim <strong>ve</strong> yeni ürün literatürlerindeki<br />

çalışmalarının meta-analizini sunmaktadır.<br />

Bu çalışma, (1970-2006 arası yayınlanan) 64<br />

çalışmadan 70 bağımsız örneğinin oluşturduğu<br />

toplam 12921 büyüklüğünde bir örneklem<br />

kullanarak daha önceki meta analitik çalışmaların<br />

kapsamını genişletmiştir. Çalışmanın<br />

amacı, pazarlama, yönetim <strong>ve</strong> yeni ürün<br />

literatürlerindeki genellemeleri çıkarmaktır.<br />

Genel amaç, temel aracı değişkenlerin değerlendirilmelerine<br />

olanak sağlayan, sentez haline<br />

getirilmiş bir model önermektir. Yapısal<br />

eşitlik modellemesi tekniklerini kullanan bu<br />

çalışma, müşteri odaklılık, rakip odaklılık,<br />

örgütsel yapı, teknoloji dalgalanması, pazar<br />

dalgalanması, inovasyon, <strong>ve</strong> yeni ürün performansını<br />

içeren “teori odaklı” bir modeli<br />

incelemektedir.<br />

Anahtar Kelimeler: İnovasyon, Yeni<br />

Ürün Geliştirme, Meta Analizi, Yapısal Eşitlik<br />

Modellemesi, Kaynak Temelli Yaklaşım.<br />

Nükhet Harmancıoğlu*<br />

* Yrd. Doç. Dr., Koç Üni<strong>ve</strong>rsitesi, nharmancioglu@ku.edu.tr<br />

Abstract<br />

This research provides a meta-analysis<br />

of marketing, management and new product<br />

studies that ha<strong>ve</strong> empirically examined the<br />

relationships of innovation with either antecedents<br />

(e.g., customer orientation) and/or<br />

outcomes (new product performance). This<br />

study extends previous meta-analytic works<br />

by drawing upon 70 independent samples<br />

from 64 studies (published from 1970-2006)<br />

with a total sample size of 12921. The goals<br />

are to deri<strong>ve</strong> generalizations from the marketing,<br />

management and new product literatures.<br />

The o<strong>ve</strong>rall objecti<strong>ve</strong> is to propose a<br />

synthesized model that permits evaluation<br />

of key mediators. Using structural equation<br />

modeling techniques, this study explores a<br />

‘theory-dri<strong>ve</strong>n’ model that includes customer<br />

orientation, competitor orientation, organizational<br />

structure, technological turbulence,<br />

market turbulence, innovation, and new product<br />

performance.<br />

Keywords: Innovation, new product de<strong>ve</strong>lopment,<br />

meta-Analysis, Structural Equation<br />

Modeling, resource-based view.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012 | 1-29<br />

1


2<br />

Giriş<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

Pazarlama, yönetim <strong>ve</strong> yeni ürün literatürlerindeki birçok araştırmada<br />

yeni ürün geliştirilmesinde (YÜG) inovasyon konusuna değinilmiştir. Artan<br />

çevresel belirsizlik karşısında ayakta kalabilmek için gereken ürün inovasyonu<br />

miktarının yükselmesi yüzünden (Kotabe <strong>ve</strong> Swan, 1995; Rowley vd.<br />

2000), bu araştırmalardan anlamlı sonuçlar çıkarmak daha da önem kazanmıştır.<br />

Ancak çoğu araştırma sonuçları çelişkilidir. Örneğin bazı araştırmacılar<br />

rakip ürünlerden farklılaşan yüksek derecede inovatif ürünleri savunurken,<br />

bazıları daha az inovatif ürünlerin daha düşük belirsizliğe <strong>ve</strong> daha<br />

yüksek sinerjiye sahip olduğunu <strong>ve</strong> daha başarılı olduğunu belirtir (Cooper<br />

<strong>ve</strong> Kleinschmidt, 1987; Song <strong>ve</strong> Parry, 1996). Bazı araştırmacılar, müşteri<br />

odaklılığı desteklerken, bazıları müşteriyi baz almanın reaktif stratejilere<br />

<strong>ve</strong> radikal inovatif ürünlerden çok, artımsal inovatif ürünlere yol açacağını<br />

belirtir (Atuahene-Gima, 2005; Baker <strong>ve</strong> Sinkula, 2005). Ve son olarak, örgütsel<br />

yapının inovasyonla bağlantısı tartışmalıdır: baskın olan görüş, esnek<br />

örgütsel yapıyı savunur (Gupta <strong>ve</strong> Wilemon, 1986), ancak bazı araştırmacılar<br />

mekanik yapılarla özdeşleştirilen zaman <strong>ve</strong> maliyet etkinliğine işaret ederler<br />

(McDermott <strong>ve</strong> O’Connor, 2002; Olson, Walker <strong>ve</strong> Ruekert, 1995). Resmi <strong>ve</strong><br />

merkeziyetçi yapılar, inovasyonu (baskılamak yerine) kolaylaştırabilir. İnovasyon,<br />

tek başına bağımsız bir değişken, bağımlı bir değişken ya da düzenleyici<br />

değişken olarak belirlenmektedir (Danneels <strong>ve</strong> Kleinschmidt, 2001;<br />

Kleinschmidt <strong>ve</strong> Cooper, 1991).<br />

Sonuç olarak, teori odaklı meta analitik bir sentez, mevcut ürün inovasyonu<br />

literatürü için faydalı olacaktır: ilişkilerin tekrar test edilmesi, altta<br />

yatan ilişkileri gösterebilir. Meta analizin ele alabileceği temel problemlerden<br />

biri karışan nedensellik ilişkileridir (Garcia <strong>ve</strong> Calantone, 2002; Kotabe<br />

<strong>ve</strong> Swan, 1995). Meta analiz, genel eğilimleri açığa çıkaran kümülatif <strong>ve</strong>riyle<br />

bu bağlantıların sentezine <strong>ve</strong> tekrar test edilmesine olanak sağlar (Vismesvaran<br />

<strong>ve</strong> Ones, 1995). Böylelikle bu çalışma, aynı modelde ya da dokümanda<br />

ampirik olarak incelenmemiş ilişkileri araştırmayı hedefler. Genel hedef, temel<br />

aracı değişkenlerin değerlendirilmesine olanak sağlayan, sentezlenmiş,<br />

teoriden türetilmiş bir modeli önermektir. Temel modelde müşteri <strong>ve</strong> rakip<br />

odaklılık, örgütsel yapı, teknoloji <strong>ve</strong> pazar dalgalanmaları, yeni ürün inovasyonu<br />

<strong>ve</strong> yeni ürün performansı bulunur <strong>ve</strong> yapısal eşitlik modellemesi<br />

kullanılarak test edilir.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Başka meta analizler, özellikle de yeni ürün başarı faktörlerinin meta<br />

analizi yapılmıştır. Montoya-Weiss <strong>ve</strong> Calantone (1994) yeni ürün başarısıyla<br />

ilgili 18 etkeni ortalama etki büyüklüğü (yani korelasyon) <strong>ve</strong> sıklık analizi<br />

kullanarak incelemişlerdir. Daha sonra, Henard <strong>ve</strong> Szymanski (2001) literatürdeki<br />

41 inovasyon çalışmasını kullanarak sadece ölçüm <strong>ve</strong> örneklem karakteristiklerini<br />

düzenleyici değişken olarak incelemiş ancak teorik kavramların<br />

olası düzenlenmesini ya da çokdeğişkenli bir YÜG modelindeki aracı<br />

ilişkileri test etmemiştir. Mevcut çalışma, inovasyonu ya öncüllerle (örneğin<br />

müşteri odaklılık) <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya çıktılarla (yeni ürün performansı) incelemiş olan<br />

pazarlama, yönetim <strong>ve</strong> yeni ürün çalışmalarının (1970-2006) meta analizini<br />

sağlayarak bu çalışmaların kapsamını genişletmektedir.<br />

Mevcut çalışmada, öncelikle olası düzenleyici değişkenler tanımlanmaktadır<br />

<strong>ve</strong> sonra incelenecek olan modelin yapısını sağlayan temel hipotezler<br />

geliştirilmektedir. Sonra incelenen literatür <strong>ve</strong> yapılan analizleri de<br />

içeren yöntembilimi açıklanmaktadır. Son olarak da, sonuçları <strong>ve</strong> gelecekteki<br />

araştırmalar için katkıları tartışılmaktadır.<br />

1. Teorik Model <strong>ve</strong> Hipotez Geliştirme<br />

İnovasyon, -yeni bir pazar <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya hizmet fırsatı algılamasıyla başlatılan-<br />

bir buluşun teknolojik gelişimini <strong>ve</strong> pazara sunulmasını içeren bir süreç<br />

olarak tanımlanır. Bu süreç, tüm geliştirme, üretme <strong>ve</strong> pazarlama işlerini<br />

kapsadığı gibi, ürünün yayılmasını <strong>ve</strong> müşteriler tarafından kabullenilmesini<br />

de kapsar (Garcia <strong>ve</strong> Calantone, 2002). Kapsamlı modelin kökeni, kaynak<br />

temelli yaklaşıma (KTY) <strong>ve</strong> endüstriyel örgüt (EÖ) paradigmasının olumsallık<br />

çerçe<strong>ve</strong>sine dayanır. Bu teoriler birbirlerini tamamlamaktadır (Barlett<br />

<strong>ve</strong> Goshal, 1991; Barney, 2001; Mahoney <strong>ve</strong> Pandian, 1993; Penrose, 1959;<br />

Zou <strong>ve</strong> Cavusgil, 2002). EÖ, stratejinin (<strong>ve</strong> dolayısıyla iktisadi performansın)<br />

belirleyici etkenleri olarak endüstriyel pazar faktörlerine odaklanırken, KTY<br />

şirketlerin süren rekabet üstünlüğünün temeli olan kaynaklarını <strong>ve</strong> yeterliliklerini<br />

yönetmekte kullandıkları farklı yolları incelenmektedir (Day, 1994;<br />

Madhok, 2002; Mahoney <strong>ve</strong> Pandian, 1993; Peteraf, 1993; Porter, 1981).<br />

KTY’nin temel görüşü, üstün –yani az bulunan, taklit edilemeyen <strong>ve</strong> yerine<br />

konamayan- kaynakları olan şirketlerin, pazarda sürdürülebilir rekabet<br />

avantajları kazandıklarıdır (Peteraf, 1993: 180). Diğer bir deyişle, örgütün<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

3


4<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

iç kaynakları <strong>ve</strong> yeterlilikleri, şirketin stratejisinin <strong>ve</strong> performansının güçlü<br />

belirleyicileridir. Buna paralel olarak, üstün, benzersiz <strong>ve</strong> yeni bir ürün yaratan<br />

bir şirketin pazarda rekabet üstünlüğüne <strong>ve</strong> dolayısıyla ticari başarıya<br />

ulaşması beklenmelidir (Friar, 1995; Gatignon <strong>ve</strong> Xuereb, 1997). EÖ çerçe<strong>ve</strong>si,<br />

mevcut olası stratejileri <strong>ve</strong> şirketin rekabetçi eylemlerini dışsal faktörlerin<br />

belirlediğini önerir (McKee, Varadarajan <strong>ve</strong> Pride, 1989; Miles, Snow, Meyer<br />

<strong>ve</strong> Coleman, 1978; Miller, 1987; Prescott, 1986). Böylece, stratejinin <strong>ve</strong><br />

organizasyon yapısının dış çevreye uyumu üstün performansı ortaya çıkarır<br />

(Covin <strong>ve</strong> Slevin, 1989; Miller <strong>ve</strong> Friesen, 1982). Bu nedenle bu çerçe<strong>ve</strong>deki<br />

YÜG araştırmaları, stratejilerin, organizasyon yapılarının <strong>ve</strong> süreçlerin etkilerine<br />

odaklanır (Atuahene-Gima <strong>ve</strong> Ko, 2001; Gatignon <strong>ve</strong> Xuereb, 1997; Li<br />

<strong>ve</strong> Atuahene-Gima, 2001).<br />

Bu çalışmada, yeni ürün inovasyonunun müşteri <strong>ve</strong> rakip yönelimleri,<br />

örgütsel yapı, pazar <strong>ve</strong> teknoloji dalgalanmaları <strong>ve</strong> yeni ürün performansı<br />

ile olan ilişkileri incelenmektedir. EÖ çerçe<strong>ve</strong>sinin önerdiği gibi, şirketin<br />

faaliyet gösterdiği çevrelerdeki pazar ya da teknoloji dalgalanmaları, müşteri<br />

<strong>ve</strong> rakip yönelimlerini <strong>ve</strong> örgütsel yapıyı etkiler (Calantone, Garcia <strong>ve</strong><br />

Droge, 2003; Covin <strong>ve</strong> Slevin, 1989; Miller <strong>ve</strong> Friesen, 1978). KTY <strong>ve</strong> EÖ<br />

yaklaşımları, stratejinin genellikle organizasyon yapısını belirlediğini destekler<br />

(Day, 1994; Gupta <strong>ve</strong> Wilemon, 1986; Miles vd., 1978). Bu nedenle<br />

bu çalışmada şirketlerin, müşteriye <strong>ve</strong> rekabete yönelimlerine göre örgütlenmelerini<br />

önerilmektedir. Örneğin pazar odaklılık, ürünlerin <strong>ve</strong> yeni yöntemlerin<br />

gelişimini harekete geçirir (Hurley <strong>ve</strong> Hult, 2001; Slater <strong>ve</strong> Nar<strong>ve</strong>r,<br />

1995); bu etki doğrudan olabildiği gibi, organizasyon yapısı (merkeziyetçi,<br />

resmi, fonksiyonlar arası entegrasyon) aracılığıyla dolaylı da olabilir. Böylece<br />

örgütsel yapı, yeni ürün inovasyonu <strong>ve</strong> performansı üzerindeki müşteri<br />

<strong>ve</strong> rakip yönelimlerinin etkisine aracılık eder.<br />

Ve son olarak, yeni ürün inovasyonu ile yeni ürün performansı arasında<br />

pozitif bir ilişki olmasını öngörülmektedir. KTY’yi baz alarak, yeni ürün<br />

inovasyonu, şirketin rakiplerini sürekli geçmesini sağlayan ayrıcalıklı bir<br />

yetkinlik olarak görülebilir (Barney, 2001; Mahoney <strong>ve</strong> Pandian, 1992; Porter,<br />

1980; Verona, 1999). Penrose’un (1959, s. 54) belirttiği gibi, bir şirketi<br />

diğerlerinden farklılaştıran yetkinliği, daha fazla kaynağa sahip olmasından<br />

değil, kaynaklarını daha iyi kullanmasından ileri gelir.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

2. Çevresel Dalgalanmanın (Pazar <strong>ve</strong> Teknoloji) Etkileri<br />

Dalgalanan çevre, talepte <strong>ve</strong> büyüme hızında belirsiz <strong>ve</strong> öngörülemeyen<br />

değişimlerin sonucu olan dinamik <strong>ve</strong> değişken durumları belirtir. Bu<br />

durum, rekabet üstünlüğünü <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya düşük giriş/çıkış bariyerlerini sürekli<br />

olarak ya ortaya çıkarır ya da aşındırır (Atuahene-Gima, 1995; Bourgeois<br />

<strong>ve</strong> Eisenhardt, 1988; Covin <strong>ve</strong> Slevin, 1989; Miller <strong>ve</strong> Friesen, 1978; Ozsomer,<br />

Calantone <strong>ve</strong> Benedetto, 1997). Bu tür durumlar, doğru <strong>ve</strong> zamanında<br />

bilgi almayı, resmi değerlendirme sistemlerini kullanmayı <strong>ve</strong> ürün fırsatlarına<br />

dikkat çekmeyi zorlaştırabilir (Calantone, Schmidt <strong>ve</strong> Benedetto,<br />

1997). Literatürde dalgalanmanın iki ana kaynağından bahsedilir: birincisi,<br />

teknolojik inovasyonlar pazardaki değişimi hızlandırır <strong>ve</strong> ürünün modasının<br />

hızlı geçmesine neden olur; <strong>ve</strong> ikincisi, pazarda tüketicilerin tercihlerinde/<br />

taleplerinde, fiyat/maliyet yapılarında, <strong>ve</strong> rekabetin dinamiklerindeki değişimler<br />

görülebilir (Calantone, Benedetto <strong>ve</strong> Bhoovaraghavan, 1994; Cooper<br />

<strong>ve</strong> Kleinschmidt, 1987; Han, Kim <strong>ve</strong> Srivastava, 1998; Li <strong>ve</strong> Calantone, 1998;<br />

Moorman <strong>ve</strong> Miner, 1997; Mullins <strong>ve</strong> Sutherland, 1998; Souder, Sherman <strong>ve</strong><br />

Cooper, 1998).<br />

KTY <strong>ve</strong> olumsallık teorilerinin belirttiği gibi, şirketler hızla değişen çevrelerde<br />

rekabet üstünlüğü elde etmek için ortaya çıkan fırsatları (dolayısıyla<br />

yeni ürün inovasyonunu) kovalamaya çalışır (Atuahene-Gima <strong>ve</strong> Ko, 2001;<br />

Calantone vd., 2003). Bu tür çevreler aynı zamanda yeni, karşılanmamış<br />

müşteri ihtiyaçlarının ortaya çıkmasının sonucunda yeni girişim fırsatları<br />

getirir. Ancak bu tür çevrelerde harekete geçmekte geç kalmak başarıyı önleyebilir<br />

(Bourgeois <strong>ve</strong> Eisenhardt, 1988; Calantone vd., 2003; Ozsomer vd.,<br />

1997). Dolayısıyla çevresel dalgalanma, hem inovatif projelerin hem de inovatif<br />

şirket duruşunun devreye girmesine neden olur. Diğer bir deyişle:<br />

H1a: Pazar dalgalanması ile yeni ürün inovasyonu arasındaki ilişki pozitif<br />

olacaktır.<br />

H1b: Teknoloji dalgalanması ile yeni ürün inovasyonu arasındaki ilişki<br />

pozitif olacaktır.<br />

Dalgalı ortamlar; belirsizlik, ilerinin öngörülemez olması, rekabet üstünlüğü<br />

edinmenin sürekli olarak geçici olması <strong>ve</strong> pazara giriş <strong>ve</strong> çıkış için<br />

düşük bariyerlerin olması ile tanımlanır (Atuahene-Gima, 1995; Bourgeois<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

5


6<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

<strong>ve</strong> Eisenhardt, 1988; Calantone vd., 1997; Calantone vd., 2003; Covin <strong>ve</strong><br />

Slevin, 1988; Miller <strong>ve</strong> Friesen, 1978; Ozsomer vd., 1997). Bu tür dinamik<br />

şartlar, bir yandan doğru <strong>ve</strong> güncel bilgi edinmeyi zorlaştırabilir <strong>ve</strong> şirketin<br />

bilgi edinme <strong>ve</strong> değerlendirme sistemini işe yaramaz kılabilir; bir yandan<br />

da, yeni fırsatların ortaya çıkmasını sağlayabilir (Calantone vd., 1997). Literatürde<br />

iki adet dalgalanma kaynağı tanımlanmıştır: birincisi teknoloji inovasyonları<br />

(ürünlerin modasının çabuk geçmesine neden olur) <strong>ve</strong> ikincisi<br />

müşterilerin tercihleri <strong>ve</strong> taleplerinde, fiyat <strong>ve</strong> maliyet yapılarında <strong>ve</strong> rekabet<br />

dinamiğinde meydana gelen sürekli değişimler (Calantone vd., 1994; Calantone<br />

vd., 1997; Calantone vd., 2003; Calantone <strong>ve</strong> Montoya-Weiss, 1994;<br />

Han vd., 1998; Li <strong>ve</strong> Calantone, 1998; Moorman <strong>ve</strong> Miner, 1997; Mullins <strong>ve</strong><br />

Sutherland, 1998; Souder vd., 1998).<br />

Şirket, faaliyet gösterdiği ortamda karşılaştığı zorlukları dengelemek<br />

için, örgüt kültürüne <strong>ve</strong> yapısına yatırım yapmak zorunda kalır. Kaynak<br />

temelli yaklaşıma göre, şirketler kaynaklarını <strong>ve</strong> yeterliliklerini çevresel<br />

faktörlerle uygun şekilde eşleştirdiklerinde rekabet üstünlüğü kazanabilmektedirler<br />

(Day, 1994). Endüstriyel örgüt teorisi ayrıca şirketlerin içlerinde<br />

bulundukları pazara göre kültürlerini <strong>ve</strong> stratejilerini nasıl oluşturduklarını<br />

açıklamaktadır. Bu teoriye göre pazar dinamikleri, şirketin rekabete yönelik<br />

hareketlerini <strong>ve</strong> aynı zamanda şirketin önündeki strateji seçeneklerini belirlemektedir<br />

(Porter, 1980, 1985). Bu görüş, pazar odaklılık konusunda uzman<br />

diğer araştırmacılar tarafından da desteklenmektedir: pazar odaklılık,<br />

örgütlerin çevrelerine nasıl adapte oldukları <strong>ve</strong> nasıl rekabet üstünlüğü geliştirdiklerini<br />

belirlemektedir (Hult <strong>ve</strong> Hurley, 1998; Nar<strong>ve</strong>r <strong>ve</strong> Slater, 1990;<br />

Zhou, Yim, <strong>ve</strong> Tse, 2005).<br />

Dalgalı pazarlarda rakipler, bir şirketin ürün bazlı üstünlüklerini -bu üstünlükleri<br />

taklit ederek ya da geliştirerek- hızla sarsabilirler (Ramani <strong>ve</strong> Kumar,<br />

2008). Müşterilerin değerlendirebilecekleri çok çeşitli ürün seçenekleri<br />

vardır <strong>ve</strong> tek bir şirkete sadık kalmak durumunda değildirler (Jaworski <strong>ve</strong><br />

Kohli, 1993). Teknolojik gelişmeler, pazar dinamiklerini değiştirebilir, oturmuş<br />

şirketlerin konumsal üstünlüklerini sarsabilir <strong>ve</strong> yeni şirketlerin pazara<br />

başarıyla giriş yapmalarına neden olabilirler (Han vd., 1998). Bu tür pazarlarda<br />

ayakta kalabilmek <strong>ve</strong> rekabetin önünde olabilmek için şirketler müşteri<br />

<strong>ve</strong> rekabet bilgisi toplamak <strong>ve</strong> yeni teknolojiler nedeniyle ortaya çıkan<br />

fırsatları kullanmak için çevik olmak zorunda kalmaktadır (Li <strong>ve</strong> Calantone,


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

1998). Müşteri tercihlerindeki <strong>ve</strong> rakip stratejilerindeki değişimlere yanıt<br />

<strong>ve</strong>rme <strong>ve</strong> teknolojik gelişmelere ayak uydurma yetisi, şirketin uzun vadede<br />

varlığını devam ettirmesi <strong>ve</strong> sürdürülebilir rekabet üstünlüğü için kritiktir<br />

(Debruyne <strong>ve</strong> Reibstein, 2005). Buna paralel olarak, Bourgeois <strong>ve</strong> Eisenhardt<br />

(1988), şirketlerin belirsizlik <strong>ve</strong> değişim şartları altında daha az merkeziyetçi<br />

<strong>ve</strong> mekanik olmalarının gerekebileceğini öne sürmektedir. Dolayısıyla:<br />

H2a: Pazar dalgalanmasıyla müşteri odaklılık arasındaki ilişki pozitif<br />

olacaktır.<br />

H2b: Pazar dalgalanmasıyla rekabet odaklılık arasındaki ilişki pozitif<br />

olacaktır.<br />

H3a: Teknoloji dalgalanmasıyla müşteri odaklılık arasındaki ilişki pozitif<br />

olacaktır.<br />

H3b: Teknoloji dalgalanmasıyla rekabet odaklılık arasındaki ilişki pozitif<br />

olacaktır.<br />

H4a: Pazar dalgalanmasıyla mekanik örgütsel yapı arasındaki ilişki negatif<br />

olacaktır.<br />

H4b: Teknoloji dalgalanmasıyla mekanik örgütsel yapı arasındaki ilişki<br />

negatif olacaktır.<br />

3. Pazar Odaklılığın (Müşteri <strong>ve</strong> Rakip) Etkileri<br />

Kolayca farkedilebilen yeni ürün inovasyonları şirketleri pazar odaklı<br />

olmalarını teşvik eder. Böylece şirketin stratejik yönelimi (hem müşteri hem<br />

de rakip) YÜG sürecinde önemli bir rol oynar (Atuahene-Gima <strong>ve</strong> Ko, 2001;<br />

Gatignon <strong>ve</strong> Xuereb, 1997; Moorman, 1995). Kültürel bakış açısından “odaklılık”<br />

ya da “yönelim”, bireylerin örgütün işleyişini anlamalarını <strong>ve</strong> davranış<br />

kurallarını sağlayan, paylaşılan değerler <strong>ve</strong> inançlar kalıpları anlamına gelir<br />

(Deshpande vd., 1993; Deshpande <strong>ve</strong> Webster, 1989). “Odaklılık”, değişen<br />

şartları öngörmeyi sağlayan bir yetkinlik <strong>ve</strong> pazarın taleplerine yanıt (Lukas<br />

<strong>ve</strong> Ferrell, 2000), <strong>ve</strong> ifade edilmiş müşteri ihtiyaçlarını <strong>ve</strong> rakip hareketlerini<br />

anlayarak inovasyona olanak sağlamak olarak görülür (Han vd., 1998). Nar<strong>ve</strong>r<br />

<strong>ve</strong> Slater’e göre (1990), pazar odaklı şirketler müşteriler için üstün değeri<br />

en etkili şekilde yaratırlar <strong>ve</strong> rekabet üstünlüğü elde ederler.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

7


8<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

Pazar odaklı olmak iki tip yönelimi kapsar: (1) müşteri odaklılığıyla<br />

ilişkilendirilen davranışlar (üstün müşteri değeri yaratmak için görünen <strong>ve</strong><br />

görünmeyen ihtiyaçların anlaşılması) <strong>ve</strong> (2) rakip odaklılık (mevcut <strong>ve</strong> potansiyel<br />

rakiplerin sürekli gözlenmesi). Müşteri <strong>ve</strong> rakip yönelimleri birkaç<br />

çalışmada yeni ürün inovasyonuyla ilişkilendirilmiştir. Lukas <strong>ve</strong> Ferrell’in<br />

(2000) bulgularına göre müşteri <strong>ve</strong> rakip odaklılığın bir arada olması, dünya<br />

için radikal ürünlerin sunulmasını artırır, oysa tek başına rakip odaklılık,<br />

benzer (çoğu zaman taklitçi) ürünlerin sunumunu artırır. Gatignon <strong>ve</strong> Xuereb<br />

(1997) bu yönelimler sayesinde, şirketlerin daha radikal, daha düşük<br />

maliyetli <strong>ve</strong> böylelikle daha yüksek performans gösteren inovasyonları geliştirdiğini<br />

bulmuştur. Ancak, Han vd.,’nın (1998: 30-45) sonuçları, rakip odaklılık<br />

ile inovasyon arasında değil, müşteri odaklılık ile inovasyon arasında<br />

pozitif bir ilişki olduğunu göstermiştir.<br />

Bu çalışmada rakip odaklılığın inovasyon üzerinde pozitif bir etkisi olması<br />

gerektiğini savunulmaktadır. Rakipleri geride bırakmak için şirketler,<br />

benzersiz <strong>ve</strong> büyük ölçüde farklı ürünler geliştirmekte <strong>ve</strong> süreç inovasyonlarıyla<br />

da daha düşük maliyetlere <strong>ve</strong> daha etkin bilgi paylaşımına ulaşmaktadır.<br />

Diğer taraftan, müşteri odaklılık inovasyonu azaltabilir çünkü müşteri<br />

odağı, YÜG ekiplerinin artımsal ürünlere, karşılığı hemen alınan düşük riskli<br />

projelere odaklanmalarına neden olabilir (Calantone vd., 1997; McDermott<br />

<strong>ve</strong> O’Connor, 2002; Mullins <strong>ve</strong> Sutherland, 1998). Dolayısıyla:<br />

H5a: Müşteri odaklılığın yeni ürün inovasyonu üzerinde negatif bir etkisi<br />

olacaktır.<br />

H5b: Rakip odaklılığın yeni ürün inovasyonu üzerinde pozitif bir etkisi<br />

olacaktır.<br />

Stratejik yönelim ile örgütsel yapı arasındaki ilişkiye bakıldığında (bkz.<br />

Şekil 1), KTY <strong>ve</strong> EÖ yaklaşımları stratejinin genellikle yapıyı belirlediğini<br />

desteklemektedir (Miles vd., 1978; Miller, 1983; Miller, Droge <strong>ve</strong> Toulouse,<br />

1988; Miller <strong>ve</strong> Friesen, 1978). Örgütsel yapı, örgütün dış çevreye <strong>ve</strong> pazar<br />

dinamiklerine stratejik olarak odaklanmasının sonucu olarak görülmektedir<br />

(Matsuno, Mentzer <strong>ve</strong> Ozsomer, 2002): şirket daha fazla pazar odaklı olduğunda,<br />

örgütsel yapısının daha esnek <strong>ve</strong> organik olması gerekmektedir (Calantone<br />

vd., 1994; Calantone vd., 2003; Day, 1994). Dolayısıyla müşteri <strong>ve</strong> rekabet<br />

odaklılık, elde edilen pazar bilgisinin tüm fonksiyonlar <strong>ve</strong> hiyerarşiler


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

arasında etkin paylaşılması için organik (yani esnek, gayrı resmi <strong>ve</strong> merkeziyetçi<br />

olmayan) örgütsel yapılar gerektirmektedir (Gupta <strong>ve</strong> Wilemon, 1986;<br />

Matsuno vd., 2002). Farklı bir ifadeyle:<br />

H6a: Müşteri odaklılığıyla mekanik örgütsel yapı arasındaki ilişki negatif<br />

olacaktır.<br />

H6b: Rekabet odaklılığıyla mekanik örgütsel yapı arasındaki ilişki negatif<br />

olacaktır.<br />

4. Örgütsel Yapının Etkileri<br />

Miller (1987) örgütsel yapıyı, “örgütün iş aktivitelerini <strong>ve</strong> kaynak akışlarını<br />

yapması, koordine <strong>ve</strong> kontrol etmesi için iş rollerinin <strong>ve</strong> yönetsel<br />

mekanizmaların sürekli paylaştırılması” olarak tanımlamıştır (s. 8). YÜG<br />

araştırmasındaki temel üç yapısal boyut: merkeziyetçilik, resmiyet <strong>ve</strong> fonksiyonel<br />

farklılık ile entegrasyondur (Adams, Day <strong>ve</strong> Dougherty, 1998; Crawford,<br />

1984; Gupta <strong>ve</strong> Wilemon, 1986; Jassawalla <strong>ve</strong> Sashittal, 1998; Maltz<br />

<strong>ve</strong> Kohli, 1996; Ottum <strong>ve</strong> Moore, 1997; Song, Thieme <strong>ve</strong> Xie, 1998; Song,<br />

Weiss <strong>ve</strong> Schmidt, 1997; Souder vd., 1998; Troy, Szymanski <strong>ve</strong> Varadarajan,<br />

2001). Kritik olan unsur, YÜG sürecini etkin olarak koordine edecek, bilgi<br />

<strong>ve</strong> kaynak paylaşımını kolaylaştıracak <strong>ve</strong> karar <strong>ve</strong>rme <strong>ve</strong> çatışma çözme için<br />

mekanizmalar sağlayacak yapıları yaratmaktır (Calantone vd., 1994; Olson<br />

vd., 1995). KTY <strong>ve</strong> EÖ, stratejinin genellikle organizasyon yapısını belirlediğini<br />

destekler (Miles vd., 1978; Miller <strong>ve</strong> Friesen, 1982).<br />

Yapı, organik <strong>ve</strong> mekanik olarak sınıflandırılmıştır. Yüksek belirsizlik<br />

içeren işlerin organik yapılar gerektirdiği varsayılırken, düşük belirsizlik<br />

içeren işler mekanik yaklaşımlar öngörülür. Bu kuram baz alındığında karmaşık<br />

inovasyon projeleri, merkeziyetçi, resmi <strong>ve</strong> bürokratik yapılarda (yani<br />

mekanik; Covin <strong>ve</strong> Slevin, 1989; Hage <strong>ve</strong> Dewar, 1973; Miller vd., 1988) başarıyla<br />

yürütülemez; ancak esnek organik yapılar yeni teknolojiyi kavrama gücünü<br />

artırarak yeni ürün inovasyonunu kolaylaştırabilir (Matsuno vd., 2002;<br />

Olson vd., 1995; Sethi, Smith <strong>ve</strong> Park, 2001; Utterback <strong>ve</strong> Abernathy, 1975).<br />

İnovasyon literatüründe ampirik bulguların karışık olması şaşırtıcıdır. Meyers,<br />

Sivakumar <strong>ve</strong> Nakata (1999) <strong>ve</strong> Miller <strong>ve</strong> Friesen (1982) merkeziyetçiliğin<br />

inovasyonu kolaylaştırdığını (engellemediğini) öne sürer, ancak Dewar<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

9


10<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

<strong>ve</strong> Dutton (1986) merkeziyetçi olmayan yapının bireylere karar <strong>ve</strong>rmeleri <strong>ve</strong><br />

harekete geçmeleri için daha fazla özerklik sağladığını <strong>ve</strong> böylece daha fazla<br />

fikir alış<strong>ve</strong>rişine yol açtığını <strong>ve</strong> teknolojik değişimle özdeşleştirilen belirsizliği<br />

azalttığını belirtmektedir. Yazarların aslında neyi tartıştıklarına bakılmaksızın,<br />

tüm çalışmaların, merkeziyetçiliğin inovasyonu öngörmediğini<br />

göstermesi ilginçtir. Benzer şekilde resmiyetin etkisi üzerine yapılmış birkaç<br />

çalışma da çelişmektedir. Örneğin Ayers, Dahlstrom <strong>ve</strong> Skinner (1997) <strong>ve</strong><br />

Bonner, Ruekert <strong>ve</strong> Walker (2002) resmiyetin iş <strong>ve</strong> rol sorumluluklarını aşırı<br />

derecede düzenlediğini savunur; ancak Tatikonda’nın (1999) sonuçları icra<br />

resmiyetinin yeni ürün inovasyonuyla ilişkisinin pozitif (negatif değil) olduğunu<br />

gösterir.<br />

Belirli bir yapısal çözümün olmaması olasıdır: mekanik <strong>ve</strong> organik birbirlerinin<br />

alternatifi değil, tamamlayıcısı olabilir. Bu görüş, kontrol portfolyosu<br />

kullanımını destekleyen örgütsel kontrol literatürüyle uyumludur<br />

(Eisenhardt, 1985; Jaworski, 1988; Jaworski, Stathakopoulos <strong>ve</strong> Krishnan,<br />

1993). Daha önceki literatürlerde fonksiyonel organizasyonlar savunulmuştur<br />

(Achrol, 1991; Ayers vd., 1997; Griffin <strong>ve</strong> Hauser, 1996; Olson vd., 1995),<br />

ama daha sonra anlaşmazlıkları çözmek <strong>ve</strong> uyum yaratmaktan çok, fonksiyonlar<br />

arasındaki işbirliğini azalttığı düşünülmüştür. Matris yapıları <strong>ve</strong> takımları<br />

gibi diğer yapıların entegrasyonu artırdığı <strong>ve</strong> geleneksel yapıların<br />

zayıf yönlerine sahip olmadığı savunulmuştur (Achrol, 1991; Workman Jr.,<br />

1993). Fikir birliği sağlayan bu tür yaklaşımlar stratejinin daha etkili uygulanmasını<br />

sağlayabilir. Ancak, resmi <strong>ve</strong> merkeziyetçi yapılar mevcut durumu<br />

dondurabilir <strong>ve</strong> fikirlerin yeni ürün ekibi üyeleri arasında yayılmasını<br />

baskılayabilir. Merkeziyetçi olmayan yapı, özerklik <strong>ve</strong> yetkilendirme, anlaşmazlıkların<br />

çözümünü <strong>ve</strong> kararların etkin bir şekilde alınmasını sağlayabilir.<br />

Bu nedenle:<br />

H7a: Mekanik örgütsel yapı ile yeni ürün inovasyonu arasındaki ilişki<br />

negatiftir.<br />

Fonksiyonlar arası bilgi <strong>ve</strong> diğer kaynak paylaşımını mümkün kılan,<br />

stratejik kararların <strong>ve</strong>rilmesini <strong>ve</strong> anlaşmazlıkların çözülmesini sağlayan<br />

<strong>ve</strong> YÜG sürecini etkin olarak koordine eden örgütsel yapıları oluşturmak<br />

şirketler için kritik bir unsurdur (Achrol, 1991; Adams vd., 1998; Henard<br />

<strong>ve</strong> Szymanski, 2001; Maltz <strong>ve</strong> Kohli, 1996; Olson vd., 1995; Ottum <strong>ve</strong> Mo-


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

ore, 1997; Song vd., 1997; Song vd., 1998; Song <strong>ve</strong> Montoya-Weiss, 1998;<br />

Souder vd., 1998). Örgütsel literatürde genel olarak zor, riskli <strong>ve</strong> karmaşık<br />

inovasyon projeleri gibi belirsiz işlerin çok merkeziyetçi, bürokratik yapılarda<br />

başarıyla yürütülemediği ileri sürülmektedir. Bu tür yapılar, karmaşık<br />

inovasyon projeleri yönetme <strong>ve</strong> zaman baskısı gibi sorunları üst düzey yöneticilere<br />

yükler <strong>ve</strong> dolayısıyla yaratıcılığa <strong>ve</strong> farklı kaynaklardan bilgi almaya<br />

engel oluşturabilir (Covin <strong>ve</strong> Slevin, 1988, 1989; Hage <strong>ve</strong> Dewar, 1973;<br />

Miller vd., 1988). Organik yapılar ise, gayrı resmi olmakla <strong>ve</strong> esneklikle tanımlandığından<br />

bilgi toplanmayı destekleyebilir, yeni teknolojiyi kavrama<br />

yeteneğini geliştirebilir <strong>ve</strong> üstün performansa yol açabilir (Dewar <strong>ve</strong> Dutton,<br />

1986; Matsuno vd., 2002; Olson vd., 1995; Utterback <strong>ve</strong> Abernathy, 1975).<br />

Bireylere karar <strong>ve</strong>rmeleri <strong>ve</strong> harekete geçmeleri için daha çok alan sağlayan<br />

ademi merkeziyetçilik (decentralization), daha fazla fikir alış<strong>ve</strong>rişi yapılmasını,<br />

dolayısıyla çalışanların statükonun dışına çıkmalarını <strong>ve</strong> teknolojinin<br />

değişmesiyle özdeşleştirilen belirsizliğin azalmasını sağlayabilir (Ayers vd.,<br />

1997; Hage <strong>ve</strong> Dewar, 1973; Tatikonda, 1999). Örgütsel yapının etkisi üzerine<br />

yapılan çalışmalar ayrıca resmiyetin statükoya neden olduğunu, statükoyu<br />

güçlendirdiğini <strong>ve</strong> fikirlerin yayılmasını <strong>ve</strong> paylaşımını engellediğini<br />

ileri sürmektedir. Dolayısıyla:<br />

H7b: Mekanik örgütsel yapıyla yeni ürün performansı arasındaki ilişki<br />

negatif olacaktır.<br />

5. İnovasyonun Yeni Ürün Performansına Etkisi<br />

İnovasyonun performans çıktıları üzerindeki etkisi literatürde tartışmalıdır.<br />

KTY’den yola çıkan araştırmalar, diğer şirketlerin sahip olmadığı bilgiye<br />

<strong>ve</strong> yetkinliklere <strong>ve</strong> üstün/yeni ürünlere sahip olan inovatif şirketlerin<br />

yüksek performansa ulaşacağını savunmaktadır (Calantone <strong>ve</strong> Di Benedetto,<br />

1988; Friar, 1995; Gatignon <strong>ve</strong> Xuereb, 1997; Han vd., 1998; Ozsomer vd.,<br />

1997; Song <strong>ve</strong> Parry, 1996). Daha fazla inovatif ürünler müşterilere değer<br />

sağlar <strong>ve</strong> benzerlerinden büyük ölçüde ayrışmıştır; bu nedenle rekabet üstünlüğü<br />

daha fazladır (Ettlie <strong>ve</strong> Rubenstein, 1987; Gatignon <strong>ve</strong> Xuereb, 1997;<br />

Kleinschmidt <strong>ve</strong> Cooper, 1991; Sengupta, 1998). Diğer çalışmalar, daha az<br />

inovatif ürünlerin daha az belirsiz olduğunu <strong>ve</strong> daha fazla sinerjiye sahip<br />

olabileceğini <strong>ve</strong> dolayısıyla daha başarılı olabileceğini belirtmektedir. Öte<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

11


12<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

yandan, Calantone vd., (1994) <strong>ve</strong> Tatikonda (1999) inovasyon derecesiyle<br />

performans arasında bir ilişki bulamamıştır. Örneğin Calantone, Chan <strong>ve</strong><br />

Cui (2006) ürün üstünlüğünü <strong>ve</strong> müşteri aşinalığını kontrol ettikten sonra<br />

inovatif olmanın karlılık üzerinde etkisi olmadığını bulmuştur. Bu çalışmamızda<br />

inovatif ürünlerin farklılaşma <strong>ve</strong> dolayısıyla göreceli üstünlük için<br />

daha fazla fırsat yarattığını savunmaktadır. Dolayısıyla:<br />

H8: Yeni ürün inovasyonuyla yeni ürün performansı arasındaki ilişki pozitiftir.<br />

6. Yöntem<br />

Meta analiz, geniş literatürleri özetlemek <strong>ve</strong> anlamlandırmak için objektif<br />

<strong>ve</strong> etkili bir yoldur (Rosenthal, 1991; Wolf, 1986). Kümülatif bilgiyi, genel<br />

prensipleri <strong>ve</strong> literatürdeki eksiklikleri göstererek sonuçları entegre eder<br />

(Hunter <strong>ve</strong> Schmidt, 1990). Bir makale <strong>ve</strong>ri seti gerektirir. Yeni ürün inovasyonu,<br />

radikal, artımsal, gerçekten-yeni, taklit, kesikli, yapısal, modüler,<br />

evrimsel, yönetsel <strong>ve</strong> teknik, inovatiflik, avantaj <strong>ve</strong> yenilik sözcükleri kullanılarak<br />

tanımlanmıştır (bkz. örneğin Garcia <strong>ve</strong> Calantone, 2002). JSTOR<br />

<strong>ve</strong> ProQuest (ABI Inform) <strong>ve</strong>ritabanlarını kullanarak bu anahtar sözcükler<br />

arandı. Literatürde en etkin dergiler arasında olan Journal of Marketing, Journal<br />

of Marketing Research, Journal of Product Innovation Management, Organization<br />

Science, Management Science, Academy of Management Journal,<br />

Strategic Management Journal, Administrati<strong>ve</strong> Science Quarterly, Journal<br />

of Business Research, European Journal of Marketing, Industrial Marketing<br />

Management, IEEE Transactions on Engineering Management and Journal of<br />

Business and Industrial Marketing gibi hakemli dergilerde 1989 - 2006 yılları<br />

arası yayınlanan makaleler dikkatle incelendi. Literatür araştırmaları da<br />

incelendi; bu sayede 15 yıllık dönemin öncesine ait birkaç makale bulundu.<br />

Makale <strong>ve</strong>ri seti yaratmak için inovatif ürünlerin tüketiciler tarafından<br />

kabullenilmesini (adopsiyon) inceleyen makalaler hariç tutuldu. Sonuç olarak<br />

toplanan 232 makaleden araştırmanın kapsamına uygun 134 tane kaldı.<br />

Sonra, inovasyonu süreç olarak tanımlayıp tanımlamadıklarına <strong>ve</strong> anlamlı<br />

ilişkileri ampirik olarak test edip etmediklerine göre 134 tanesi değerlendirildi:<br />

115 tanesinde ampirik analiz vardı, bunların 74 tanesi korelasyon<br />

bildiriyordu <strong>ve</strong> 64 tanesi ilgili hipotezlere sahipti. İki makale (Song <strong>ve</strong> Mon-


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

toya-Weiss, 1998; Yoon <strong>ve</strong> Lilien, 1985) etki büyüklükleri olarak ortalama<br />

farkını bildiriyordu; bunlar korelasyonlara çevrildi (Cooper, 1998; Hunter<br />

<strong>ve</strong> Schmidt, 1990). Birkaç çalışma, örneklemleri bölmüş <strong>ve</strong> her grup için<br />

korelasyonlar bildirmişti (örneğin Miller <strong>ve</strong> Friesen, 1982; Tatikonda, 1999),<br />

bazıları ise iki ya da üç farklı örneklem çerçe<strong>ve</strong>si kullanmıştı (Cho <strong>ve</strong> Pucik,<br />

2005; Nakata, Im, Park <strong>ve</strong> Ha, 2006; Yoon <strong>ve</strong> Lilien, 1985). Bu çalışmalar bağımsız<br />

olarak düşünüldü. Sonuç olarak 12,921’lik toplam örneklem içinden<br />

70 bağımsız çalışma makale <strong>ve</strong>ri setini oluşturmaktadır.<br />

7. Değişken Kodlaması <strong>ve</strong> Veri Analizi<br />

Bazı çalışmalar birden fazla örneklem içerdiği için Hunter <strong>ve</strong> Schmidt’in<br />

(1990) izinden giderek çalışma seviyesinde değil, test seviyesinde korelasyon<br />

kullanıldı <strong>ve</strong> Huffcutt and Arthur’un (1995) 1 önerdiği gibi aykırı değerler<br />

bulundu. Hunter <strong>ve</strong> Schmidt’in (1990) gü<strong>ve</strong>nilirliğin ortalama değerlerini<br />

kullanan yapay olgu dağılım yaklaşımını 2 kullanarak etki azalması (atenüasyon)<br />

düzeltildi. Raporlanan her korelasyon (r XY ) aşağıdaki gibi düzeltildi:<br />

rXY<br />

r c = _______________________________<br />

E( r XX ) ×. E( r )<br />

YY<br />

rc düzeltilmiş korelasyon;<br />

E( r XX ) ×. <strong>ve</strong> E( r YY ) her ölçek için<br />

gü<strong>ve</strong>nilirlik değerlerinin ortalaması<br />

Sonra örneklem hatası düzeltmesi yapıldı <strong>ve</strong> aşağıdaki formülü kullanarak<br />

her bir ilişki için örneklem büyüklüğüne göre ağırlıklı ortalama korelasyonlar<br />

hesaplandı (bkz Tablo 1):<br />

r = ! w iri<br />

/ ! wi<br />

= ! [ N iri<br />

] / ! N i r ağırlıklı ortalama korelasyon;<br />

N ilgili çalışmada raporlanan<br />

örneklem büyüklüğü<br />

Hipotezleri test etmek için toplam örneklem (N = 12921), bireysel korelasyonların<br />

dayandığı en düşük örneklem büyüklüğü kullanılarak bir yapı-<br />

1 Bu işlem, sadece örgütsel yapı ile yeni ürün inovasyonu arasındaki ilişki için raporlanmış<br />

bir korelasyonun analizden çıkarılmasıyla sonuçlandı.<br />

2 Bunun nedeni her çalışmada Cronbach’ın Alpha değerlerinin olmamasıdır.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

13


14<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

sal eşitlik modellemesinde analiz edildi (Rosenthal, 1991). Tüm korelasyonların<br />

kümülatif örneklem büyüklüğü 1000’den büyük olduğu için N=1000<br />

olarak alındı (bkz Tablo 1). Bu, hipotezler için testlerin ihtiyatlı yapılmasını<br />

sağladı.<br />

Tablo 1: Ağırlıklı Ortalama Korelasyonlar: Tüm Örneklem<br />

1 2 3 4 5 6 7<br />

1 Yeni ürün<br />

performansı<br />

100<br />

2 İnovasyon 33 100<br />

3 Pazar<br />

dalgalanması<br />

4 Teknoloji<br />

dalgalanması<br />

5 Örgütsel<br />

Yapı<br />

6 Müşteri<br />

odaklılık<br />

7 Rakip<br />

odaklılık<br />

Standart<br />

sapma<br />

(42; 9511)<br />

2 10 100<br />

(18; 3944) (18; 3807)<br />

5 23 35 100<br />

(13; 3326) (14; 2758) (11; 2886)<br />

-6 -1 -8 -4 100<br />

(18; 2479) (52; 5957) (11; 2129) (6; 1181)<br />

30 33 6 17 -22 100<br />

(23; 4615) (29; 5700) (10; 2455) (8; 2072) (15; 2320)<br />

22 29 18 14 -25 61 100<br />

(9; 1895) (10; 1821) (5; 1289) (4; 1108) (10; 1747) (9; 1986)<br />

216 166 109 130 156 119 100<br />

Not: Parantez içindeki rakamlar (korelasyon sayısı; örneklem büyüklüğü).<br />

Korelasyonlar girdi olarak alınarak, yapısal eşitlik modellemesi en büyük<br />

olabilirlik kestirimi metoduyla tüm örneklem üzerinde uygulandı (Bentler,<br />

1995; Bollen, 1989; Hoyle, 1995). Meta analizde, raporlanan ikili korelasyonların<br />

sayısı değişir <strong>ve</strong> genellikle birden fazladır, dolayısıyla bağımsız<br />

olarak nitelendirilemezler. Bu nedenle, daha az sınırlayıcı varsayımlarda bulunduğu<br />

<strong>ve</strong> bağımsızlık varsayımını da karşıladığı için, genelleştirilmiş en<br />

küçük kareler (GLS) tahmin yöntemi kullanılarak sonuçların geçerliliği test<br />

edildi (Bollen, 1989; Duncan, Duncan, Strycker, Li <strong>ve</strong> Alpert, 1999; Kaplan,<br />

1995; Raudenbush, Becker <strong>ve</strong> Hripsime, 1988: 111-120). Sonuçlar Şekil 1’de<br />

özetlenmiştir.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

8. Sonuçlar<br />

Tüm hipotezler Şekil 1’deki model temel alınarak test edildi. Bu modele<br />

göre: (1) dalgalanma yapıları tamamıyla dış kaynaklıdır (geleneksel hiyerarşide<br />

ilk önce çevre gelir); (2) stratejik yönelim, örgütsel yapının öncülüdür<br />

(strateji, yapıdan önce gelir) <strong>ve</strong> yeni ürün inovasyonunun öncülüdür,<br />

<strong>ve</strong> dolayısıyla dalgalanmanın yapıyla <strong>ve</strong> inovasyonla ilişkisinin kısmi aracı<br />

değişkenleridir; (3) yapı <strong>ve</strong> inovasyon, müşteri, rakip yönelimleri <strong>ve</strong> yeni<br />

ürün performansı arasındaki ilişkilerin kısmi aracı değişkenidir; <strong>ve</strong> (4) yeni<br />

ürün performansı üzerinde çevresel dalgalanmanın etkilerinde tamamıyla<br />

strateji, örgütsel yapı <strong>ve</strong> inovasyon aracıdır.<br />

Pazar<br />

Dalgalanması<br />

γ2 = .001 (n.s.)<br />

γ1 = .149 (t=4.509)**<br />

γ 5 = .170 (t=5.120)**<br />

Teknoloji<br />

Dalgalanması<br />

Müşteri<br />

<strong>Yönetimi</strong><br />

β 3 = .230 (t= 6.186)**<br />

Rakip<br />

<strong>Yönetimi</strong><br />

γ 6 = .088 (t=2.650)**<br />

γ 4 = .007 (n.s.)<br />

γ 3 = -.049 (n.s.)<br />

β 2 = -.174 (t= -4.459)**<br />

β 1 = -.114 (t= -2.935)**<br />

β 4 = .145 (t= 3.862)**<br />

γ 7 = .021 (n.s.)<br />

Örgütsel Yapı<br />

β 5 = .084<br />

(t= 2.800)**<br />

Yeni Ürün<br />

İnovasyonu<br />

γ 8 = .172 (t=5.460)**<br />

β 6 = -.057<br />

(t=-1.902)*<br />

Yeni Ürün<br />

Performansı<br />

β 7 = .329 (t=11.050)**<br />

Not: * <strong>ve</strong> ** sırasıyla 0.05 <strong>ve</strong> 0,01 anlamlılık düzeyini göstermektedir.<br />

Parantez içinde t-değerleri vardır.<br />

Şekil 1: Tüm Örneklem Üzerinde Yapısal Eşitlik Modeli (n=1000)<br />

Genel örneklem kullanıldığında model uyumu tatmin edici sonuçlanmıştır:<br />

Chi kare=46.653 (df=6; p


16<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

rakip odaklılığıyla pozitif ilişki içerisindedir (H2b). Tam tersine, teknoloji<br />

dalgalanmasının hem müşteri hem de rakip yönelimleriyle ilişkisi pozitiftir<br />

(H3a-b) ama örgütsel yapıya anlamlı etkisi mevcut değildir (H4b). Her iki<br />

odaklılığın da organizasyon yapısıyla ilişkisi negatiftir (H6a-b) <strong>ve</strong> her ikisi<br />

de inovasyonu pozitif etkilemiştir (H5a-b). (Negatif bir ilişki öneren) H7a’nın<br />

aksine, mekanik yapıların yeni ürün inovasyonu üzerinde pozitif, performans<br />

üzerinde negatif etkisi vardır (H7b). Son olarak, yeni ürün inovasyonu<br />

ile yeni ürün performansı arasındaki ilişki anlamlı <strong>ve</strong> pozitiftir, böylece H8<br />

desteklenmiştir.<br />

9. Tartışma<br />

İnovasyon literatürü, sadece inovasyonun yeni ürünleri ortaya çıkarmadaki<br />

etkisiyle ilgili değil, ayrıca organizasyonel eğilimler <strong>ve</strong> yapı gibi diğer<br />

faktörlerin ne oranda inovasyona yol açtıkları konusunda da net olmayan<br />

bulgularla doludur. Bu çalışmada, literatürdeki çalışmaların sonuçları meta<br />

analiz kapsamında nicel olarak birleştirilip özetlenerek bu çelişkilere yanıt<br />

bulunmuş, daha önce incelenmemiş aracı ilişkiler araştırılmıştır.<br />

Öncelikle şekil 1’deki temel model kapsamındaki hipotezler tüm örneklem<br />

kullanılarak test edilmiştir. Pazar dalgalanmasının rakip odaklılığıyla<br />

pozitif ilişkisi olduğu bulunmuştur. Yani müşteri talebinde sıklıkla gerçekleşen<br />

değişimler <strong>ve</strong> yoğun rekabet, rekabetin hareketlerini <strong>ve</strong> sunduklarını<br />

yakından takip etmeyi gerektirmektedir. Diğer tarafta ise teknolojinin dalgalanması,<br />

hem müşteri hem de rakip yönelimlerini desteklemektedir. Bu<br />

nedenle kızışan rekabet <strong>ve</strong> teknolojik gelişmeler, hem müşterinin hem de rakiplerin<br />

hareketlerini <strong>ve</strong> stratejilerini gözlemlemeye <strong>ve</strong>rilen önemi artırmaktadır.<br />

Bu bulgu, stratejiyi şirketin rekabetçi endüstriyel ortama <strong>ve</strong>rdiği yanıt<br />

olarak gören endüstriyel örgüt paradigmasında desteklenmektedir (Burns<br />

<strong>ve</strong> Stalker, 1961; Grant, 1991; Porter, 1980) Ne pazar ne de teknoloji dalgalanmasının<br />

mekanik yapıyla doğrudan ilişkisi bulunmuştur (ancak ikisi de<br />

rakip <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya müşteri odaklılık aracılığıyla dolaylı negatif etkiler göstermektedir).<br />

Teknoloji dalgalanması (pazar dalgalanması değil) inovasyonu doğrudan<br />

desteklemektedir. Bu sonuç, artan çevresel belirsizliğin, ayakta kalmak<br />

için gereken inovasyon oranını <strong>ve</strong> seviyesini artırdığını öne süren literatürü<br />

desteklemektedir (Kotabe <strong>ve</strong> Swan, 1995). Dolayısıyla bizim bulgularımı-


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

za göre: (1) müşteri beklentilerindeki belirsizlikler <strong>ve</strong> rekabetin yoğunluğu,<br />

artan rekabet odağı <strong>ve</strong> örgütsel yapıdaki azalan bürokrasi <strong>ve</strong> merkezileşme<br />

aracılığıyla yeni ürün inovasyonunu desteklemektedir; (2) hızlı teknolojik<br />

gelişmeler, müşteri <strong>ve</strong> rekabet odağını gerekli kılarak şirketler için hem doğrudan<br />

hem de kısmen inovasyon yapmaları zorunluluğu yaratmaktadır.<br />

Endüstriyel örgüt paradigmasının (Covin <strong>ve</strong> Slevin, 1989; Miller <strong>ve</strong> Friesen,<br />

1982) desteklediği gibi hem müşteri hem de rakip odaklılığın mekanik<br />

yapılarla ilişkisi doğrudan negatiftir. Aynı zamanda her iki odaklılığın da<br />

inovasyonla ilişkisi doğrudan pozitiftir. (Beklentilerimizin <strong>ve</strong> YÜG araştırmalarındaki<br />

genel görüşün aksine) mekanik yapıların ayrıca inovasyon üzerinde<br />

pozitif bir etkisi vardır <strong>ve</strong> hem müşteri hem de rakip odaklılık mekanik<br />

yapılar aracılığıyla inovasyonu dolaylı etkilemektedir. Bu bulgular, şirketlerin<br />

dinamik <strong>ve</strong> belirsiz ortamlarda daha az merkeziyetçi <strong>ve</strong> daha fazla organik<br />

yapıları benimsediklerini öneren EÖ teorisinin olumsallık çerçe<strong>ve</strong>sine<br />

ters düşmektedir (Bourgeois <strong>ve</strong> Eisenhardt, 1988; Covin <strong>ve</strong> Slevin, 1989;<br />

Damanpour, 1991). Bizim sonuçlarımıza göre, dalgalanma olan ortamlarda<br />

faaliyet gösteren şirketler, bu dalgalanmalara uyumu etkin bir şekilde sağlayacak<br />

idari yapılar oluşturmaktadır. Bu tür ortamlarda fikir birliği oluşturmak<br />

uzun zaman alabildiği için sürekli bir kriz yönetimi, merkezileşme <strong>ve</strong><br />

resmi süreçler gerektirebilmektedir. Merkezileşme <strong>ve</strong> resmileşme, iç uyuşmazlıkları<br />

<strong>ve</strong> belirsizlikleri azaltarak dış ortam koşullarına daha üniform bir<br />

tepkinin oluşturulmasını sağlayabilmektedir (Meyers vd., 1999).<br />

Diğer taraftan, mekanik yapıların yeni ürün performansı üzerinde doğrudan<br />

olumsuz bir etkisi vardır. Bu bulgu önemli bir katkıdır: mevcut araştırma,<br />

kaynak dağıtımı <strong>ve</strong> aktivitelerin kontrolu için, merkeziyetçi örgüt kullanımını,<br />

<strong>ve</strong> mekanizma <strong>ve</strong> rollerin resmi olarak tanımlanmasını desteklemektedir<br />

(Johne <strong>ve</strong> Snelson, 1988). Örneğin üst yönetimin müdahelesi farklı<br />

departmanlar arası daha iyi bir etkileşimi sağlayabilir, <strong>ve</strong> bir iş planına eşlik<br />

eden resmi performans kriterleri takım üyeleri arasındaki uyumsuzlukları,<br />

anlaşmazlıkları ya da yanlış anlaşılmaları en aza indirebilir (Crawford,<br />

1984; Johne <strong>ve</strong> Snelson, 1988; Sethi, 2000). Ancak bu yaklaşımlar ayrıca<br />

ürün geliştirme maliyetlerini artırmakta <strong>ve</strong> pazara tepki <strong>ve</strong>rme süresini uzatmakta,<br />

böylece bazı performans boyutlarını baskılamaktadır (Griffin, 1997;<br />

McDermott <strong>ve</strong> O’Connor, 2002). Örneğin Meyers vd., (1999) <strong>ve</strong> Miller <strong>ve</strong><br />

Friesen (1982) anlaşmazlıkların <strong>ve</strong> belirsizliklerin daha üst düzey deneti-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

17


18<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

mi sayesinde azaltıldığını öne sürer; ancak sık aralıklı kontrol aşamaları <strong>ve</strong><br />

detaylı resmi kontroller inovasyonu ticarileştirmek için gereken zamanı <strong>ve</strong><br />

kaynakları artırabilmektedir (Liker, Collins <strong>ve</strong> Hull, 1999).<br />

Beklendiği gibi inovasyonla yeni ürün performansı pozitif olarak bağlantılıdır.<br />

Ayrıca tüm modelin sonuçları aracılık ilişkileri göstermektedir.<br />

Müşteri <strong>ve</strong> rakip yönelimleri, mekanik yaklaşımları engelleyerek <strong>ve</strong> yeni<br />

ürün inovasyonunu besleyerek yeni ürün performansını etkiler. Pazar odaklılığın<br />

performansa doğrudan etkisini belirleyen alternatif bir model test edilip<br />

reddedilmiştir. Bu sonuç genel olarak (1) strateji performans ilişkisinin<br />

tam aracı değişkeni olarak inovasyonlu üç aşamalı olumsallık modeli; <strong>ve</strong> (2)<br />

şirketlerin iç kaynakları <strong>ve</strong> yeterlilikleri farklı şekillerde kullanarak üstün<br />

performansa ulaştıklarını öne süren Kaynak Temelli Yaklaşım’ın temel ilkesini<br />

desteklemektedir (Day, 1994; Grant, 1991; Mahoney <strong>ve</strong> Pandian, 1993;<br />

Penrose, 1959). Bu bulgular, literatüredeki pazar odaklılığını pazar başarısıyla<br />

ilişkilendiren aracı değişken arayışına katkıda bulunmaktadır (örneğin<br />

Han vd., 1998; Im <strong>ve</strong> Workman, 2004). Mevcut araştırma müşteri <strong>ve</strong> rakip<br />

yönelimlerine odaklanmıştır, ama girişimcilik ya da teknoloji odaklılık da<br />

benzer bir rol oynayabilir.<br />

Ve son olarak teknoloji dalgalanmasının, yeni ürün inovasyonunu destekleyerek<br />

(ya da zorunlu kılarak) yeni ürün performansı üzerinde dolaylı<br />

bir etkisi vardır. Performans üzerinde doğrudan etkiyi belirten alternatif bir<br />

model de test edilip reddedilmiştir. Bu, inovasyon yeterliliğinin <strong>ve</strong> uygulamanın<br />

önemini göstermektedir – bir şirket teknolojik gelişmelerin getirdiği<br />

fırsatları kullanabilirse yüksek performansa ulaşabilir. Bu, sıklıkla ifade edilen<br />

“yenilik yap ya da öl” ilkesini desteklemektedir: dalgalanma, inovasyonu<br />

daha önemli kılar <strong>ve</strong> yeni ürün başarısı sadece inovasyon aracılığıyla elde<br />

edilebilir. Bu, ayrıca pazarın dalgalanma seviyesine bakmaksızın inovasyona<br />

odaklanma <strong>ve</strong> müşteri beklentilerinden fazlasını sunmayı gerektirmektedir.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Kaynakça<br />

Achrol, Ravi S. (1991), “Evolution of the Marketing Organization: New Forms for<br />

Turbulent Environments”, Journal of Marketing 55 (4), 77-93.<br />

Adams, M. E., G. S. Day <strong>ve</strong> D. Dougherty (1998), “Enhancing New Product De<strong>ve</strong>lopment<br />

Performance: An Organizational Learning Perspecti<strong>ve</strong>”, Journal of Product<br />

Innovation Management 15 (5), 403-22.<br />

Aiken, M., S. B. Bacharach <strong>ve</strong> J. L. French (1980), “Organizational Structure,<br />

Work Process, and Proposal Making in Administrati<strong>ve</strong> Bureaucracies”, Academy of<br />

Management Journal 23 (4), 631-52.<br />

Atuahene-Gima, Kwaku (2005), “Resolving the Capability-Rigidity Paradox in<br />

New Product Innovation”, Journal of Marketing 69(4), 61-83.<br />

Atuahene-Gima, Kwaku <strong>ve</strong> Anthony Ko (2001), “An Empirical In<strong>ve</strong>stigation of<br />

the Effect of Market Orientation and Entrepreneurship Orientation Alignment on<br />

Product Innovation”, Organization Science 12 (1), 54-74.<br />

Atuahene-Gima, K., H. Li <strong>ve</strong> L. M. De Luca (2006), “The contingent value of<br />

marketing strategy innovati<strong>ve</strong>ness for product de<strong>ve</strong>lopment performance in Chinese<br />

new technology <strong>ve</strong>ntures”, Industrial Marketing Management 35(3), 359-72.<br />

Atuahene-Gima, K., S. F. Slater <strong>ve</strong> E. M. Olson (2005), “The Contingent Value of<br />

Responsi<strong>ve</strong> and Proacti<strong>ve</strong> Market Orientations for New Product Program Performance”,<br />

Journal of Product Innovation Management 22(6), 464-82.<br />

Ayers, D., R. Dahlstrom, <strong>ve</strong> S. J. Skinner (1997), “An Exploratory In<strong>ve</strong>stigation of<br />

Organizational Antecedents to New Product Success”, Journal of Marketing Research<br />

34 (1), 107-16.<br />

Baker, William E <strong>ve</strong> James M Sinkula (2005), “Market Orientation and the New<br />

Product Paradox”, Journal of Product Innovation Management 22(6), 483-502.<br />

Barney, Jay B. (2001), “Resource-Based Theories of Competiti<strong>ve</strong> Advantage: A<br />

Ten-Year Retrospecti<strong>ve</strong> on the Resource-Based View”, Journal of Management 27(6),<br />

643-50.<br />

Bentler, Peter M. (1995), EQS Structural Equations Program Manual, Multivariate<br />

Software, Inc., Encino, CA.<br />

Berthon, Pi., J. M. Hulbert <strong>ve</strong> L. Pitt (2004), “Innovation or customer orientation?<br />

An empirical in<strong>ve</strong>stigation”, European Journal of Marketing 38(9/10), 1065-90.<br />

Bollen, Kenneth A (1989), Structural Equations with Latent Variables, US: John<br />

Wiley & Sons, Inc.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

19


20<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

Bonner, J. M., R. W. Ruekert, <strong>ve</strong> O. C. Walker Jr (2002), “Upper Management<br />

Control of New Product De<strong>ve</strong>lopment Projects and Project Performance”, Journal of<br />

Product Innovation Management 19 (3), 233-45.<br />

Bourgeois, L. J., III <strong>ve</strong> Kathleen M. Eisenhardt (1988), “Strategic Decision Processes<br />

in High Velocity Environments: Four Cases in Microcomputer Industry”, Management<br />

Science 34 (7), 816-35.<br />

Burns, Tom <strong>ve</strong> G. M. Stalker (1961), The Management of Innovation, London:<br />

Tavistock Publications.<br />

Calantone, R., R. Garcia, <strong>ve</strong> C. Droge (2003), “The Effects of Environmental Turbulence<br />

on New Product De<strong>ve</strong>lopment Strategy Planning”, Journal of Product Innovation<br />

Management 20 (2), 90-103.<br />

Calantone, R. J, S T. Cavusgil, <strong>ve</strong> Y. Zhao (2002), “Learning Orientation, Firm<br />

Innovation Capability, and Firm Performance”, Industrial Marketing Management 31<br />

(6), 515-24.<br />

Calantone, R. J., C. A. Di Benedetto, <strong>ve</strong> S. Bhoovaraghavan (1994), “Examining<br />

the Relationship between Degree of Innovation and New Product Success”, Journal<br />

of Business Research 30 (2), 143-48.<br />

Calantone, R. J., J. B. Schmidt, <strong>ve</strong> C. A. Di Benedetto (1997), “New Product Activities<br />

and Performance: The Moderating Role of Environmental Hostility”, Journal of<br />

Product Innovation Management 14 (3), 179-89.<br />

Calantone, R. J., S. K. Vickery, <strong>ve</strong> C. Droge (1995), “Business Performance and<br />

Strategic New Product De<strong>ve</strong>lopment Activities: An Empirical In<strong>ve</strong>stigation”, Journal<br />

of Product Innovation Management 12 (3), 214-23.<br />

Calantone, Roger J. <strong>ve</strong> C. Anthony di Benedetto (1988), “An Integrati<strong>ve</strong> Model of<br />

the New Product De<strong>ve</strong>lopment Process: An Empirical Validation”, Journal of Product<br />

Innovation Management 5 (3), 201-15.<br />

Calantone, R. J, Kw. Chan <strong>ve</strong> A. S. Cui (2006), “Decomposing Product Innovati<strong>ve</strong>ness<br />

and Its Effects on New Product Success”, Journal of Product Innovation Management<br />

23(5), 408-21.<br />

Chandy, Rajesh K <strong>ve</strong> Gerard J Tellis (1998), “Organizing for Radical Product Innovation:<br />

The O<strong>ve</strong>rlooked Role of Willingness to Cannibalize”, Journal of Marketing<br />

Research 35 (4), 474-87.<br />

Cho, Hee-Jae <strong>ve</strong> Vladimir Pucik (2005), “Relationship between innovati<strong>ve</strong>ness,<br />

quality, growth, profitability, and market value”, Strategic Management Journal 26(6),<br />

555-75.<br />

Cooper, Harris (1998), Synthesizing Research: A Guide for Literature Reviews,<br />

Newbury Park, CA: Sage Publications, Inc


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Cooper, Robert G. <strong>ve</strong> Elko J. Kleinschmidt (1987), “New Products: What Separates<br />

Winners from Losers?”, Journal of Product Innovation Management 4 (3), 169-84.<br />

Covin, Jeffrey G <strong>ve</strong> Dennis P Slevin (1989), “Strategic Management of Small<br />

Firms in Hostile and Benign Environments”, Strategic Management Journal 10 (1),<br />

75-87.<br />

Crawford, C. Merle (1984), “Protocol: New Tool for Product Innovation”, Journal<br />

of Product Innovation Management 1 (2), 85-91.<br />

Damanpour, Fariborz (1987), “The Adoption of Technological, Administrati<strong>ve</strong>,<br />

and Ancillary Innovation: Impact of Organizational Factors”, Journal of Management<br />

13 (4), 675-88.<br />

Danneels, Erwin <strong>ve</strong> Elko J Kleinschmidt (2001), “Product Innovati<strong>ve</strong>ness from<br />

the Firm’s Perspecti<strong>ve</strong>: Its Dimensions and Their Relation with Project Selection and<br />

Performance”, Journal of Product Innovation Management 18 (6), 357-73.<br />

Davis, P. S, C C. Dibrell, <strong>ve</strong> B. D Janz (2002), “The Impact of Time on the Strategy-<br />

Performance Relationship: Implications for Managers”, Industrial Marketing Management<br />

31 (4), 339-47.<br />

Day, George S (1994), “The Capabilities of Market-Dri<strong>ve</strong>n Organizations”, Journal<br />

of Marketing 58 (4), 37-52.<br />

Deshpande, Rohit <strong>ve</strong> Frederick E. Webster, Jr. (1989), “Organizational Culture<br />

and Marketing: Defining the Research Agenda, Journal of Marketing 53 (1), 3-15.<br />

Dewar, Robert D <strong>ve</strong> Jane E Dutton (1986), The Adoption of Radical and Incremental<br />

Innovations: An Empirical Analysis”, Management Science 32 (11), 1422-33.<br />

Duncan, T. E., S. C. Duncan, L. A. Strycker, F. Li, <strong>ve</strong> A. Alpert (1999), An Introduction<br />

to Latent Variable Growth Cur<strong>ve</strong> Modeling: Concepts, Issues and Applications,<br />

Manwah, NJ: Lawrence Erlbaum Associates, Inc.<br />

Eisenhardt, Kathleen M. (1985), “Control: Organizational and Economic Approaches”,<br />

Management Science 31 (2), 134-49.<br />

Ettlie, Jo. E, W. P. Bridges, <strong>ve</strong> R. D. O’Keefe (1984), “Organization Strategy and<br />

Structural Differences for Radical <strong>ve</strong>rsus Incremental Innovation”, Management Science<br />

30 (6), 682-96.<br />

Ettlie, John E. <strong>ve</strong> Albert H. Rubenstein (1987), “Firm Size and Product Innovation”,<br />

Journal of Product Innovation Management 4 (2), 89-108.<br />

Fennell, Mary L (1984), “Synergy, Influence, <strong>ve</strong> Information in the Adoption of<br />

Administrati<strong>ve</strong> Innovations”, Academy of Management Journal 27 (1), 113-29.<br />

Friar, John H (1995), “Competiti<strong>ve</strong> Advantage through Performance Innovation<br />

in a Competiti<strong>ve</strong> Market”, Journal of Product Innovation Management 12 (1), 33-42.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

21


22<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

Garcia, Rosanna <strong>ve</strong> Roger Calantone (2002), “A Critical Look at Technological<br />

Innovation Typology and Innovati<strong>ve</strong>ness Terminology: A Literature Review”, Journal<br />

of Product Innovation Management 19 (2), 110-32.<br />

Gatignon, Hubert <strong>ve</strong> Jean-Marc Xuereb (1997), “Strategic Orientation of the Firm<br />

New Product Performance”, Journal of Marketing Research 34 (1), 77-90.<br />

Grant, Robert M. (1991), “The Resource-Based Theory of Competiti<strong>ve</strong> Advantage:<br />

Implications for Strategy Formulation”, California Management Review 33 (3),<br />

114-35.<br />

Griffin, Abbie (1997), “The Effect of Project and Process Characteristics on Product<br />

De<strong>ve</strong>lopment Cycle Time”, Journal of Marketing Research 34 (1), 24-35.<br />

Griffin, Abbie <strong>ve</strong> John R Hauser (1996), “Integrating R&D and Marketing: A Review<br />

and Analysis of the Literature”, Journal of Product Innovation Management 13<br />

(3), 191-215.<br />

Gupta, Ashok K., <strong>ve</strong> David Wilemon (1986), “Improving R&D/ Marketing Relations:<br />

R&D Perspecti<strong>ve</strong>”, R&D Management 20 (4), 277-90.<br />

Hage, Jerald <strong>ve</strong> Robert Dewar (1973), “Elite Values Versus Organizational Structure<br />

in Predicting Innovation”, Administrati<strong>ve</strong> Science Quarterly 18 (3), 279-90.<br />

Han, J. K, N. Kim, <strong>ve</strong> R. K Srivastava (1998), “Market Orientation and Organizational<br />

Performance: Is Innovation a Missing Link?”, Journal of Marketing 62 (4), 30-45.<br />

Henard, David H <strong>ve</strong> David M Szymanski (2001), “Why Some New Products Are<br />

More Successful Than Others”, Journal of Marketing Research 38 (3), 362-75.<br />

Hoyle, Rick H. (1995), Structural Equation Modeling: Concepts, Issues and Applications,<br />

Sage Publications, Inc.<br />

Hua, Stella Y <strong>ve</strong> Urban Wemmerlov (2006), “Product Change Intensity, Product<br />

Advantage, and Market Performance: An Empirical In<strong>ve</strong>stigation of the PC Industry”,<br />

Journal of Product Innovation Management 23(4), 316-29.<br />

Huffcutt, Allen I. <strong>ve</strong> Arthur, Winfred Jr. (1995), “De<strong>ve</strong>lopment of a New Outlier<br />

Statistic for Meta-Analytic Data”, Journal of Applied Psychology 80 (2), 327-34.<br />

Hult, G T. M, R. F Hurley, <strong>ve</strong> G. A Knight (2004), “Innovati<strong>ve</strong>ness: Its Antecedents<br />

and Impact on Business Performance”, Industrial Marketing Management 33<br />

(5), 429-38.<br />

Hunter, John E. <strong>ve</strong> Frank L. Schmidt (1990), Methods of Meta-Analysis: Correcting<br />

Error and Bias in Research Findings, Newbury Park, CA: Sage Publications, Inc.<br />

Hurley, Robert F <strong>ve</strong> G Tomas M Hult (1998), “Innovation, Market Orientation,<br />

and Organizational Learning: An Integration and Empirical Examination”, Journal of<br />

Marketing 62 (3), 42-54.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Im, Subin <strong>ve</strong> John P Workman Jr (2004), “Market Orientation, Creativity, and<br />

New Product Performance in High-Technology Firms”, Journal of Marketing 68 (2),<br />

114-32.<br />

Ittner, Christopher D <strong>ve</strong> David F Larcker (1997), “Product De<strong>ve</strong>lopment Cycle<br />

Time and Organizational Performance”, Journal of Marketing Research 34 (1), 13-23.<br />

Jassawalla, Avan R <strong>ve</strong> Hemant C Sashittal (1998), “An Examination of Collaboration<br />

in High-Technology New Product De<strong>ve</strong>lopment Processes”, Journal of Product<br />

Innovation Management 15 (3), 237-54.<br />

Jaworski, B. J, V. Stathakopoulos, <strong>ve</strong> H S. Krishnan (1993), “Control Combinations<br />

in Marketing: Conceptual Framework and Empirical Evidence”, Journal of Marketing<br />

57 (1), 57-69.<br />

Jaworski, Bernard J. (1988), “Toward a Theory of Marketing Control: Environmental<br />

Context, Control Types, and Consequences”, Journal of Marketing 52 (3), 23-<br />

39.<br />

Johne, Frederick Axel <strong>ve</strong> Patricia A. Snelson (1988), “Success Factors in Product<br />

Innovation: A Selecti<strong>ve</strong> Review of the Literature”, Journal of Product Innovation Management<br />

5 (2), 114-28.<br />

Kamath, R. R, D. M. Mansour-Cole <strong>ve</strong> R. Apana (1993), “Functional perspecti<strong>ve</strong>s<br />

on innovation: The correlates of innovation in the marketing and manufacturing<br />

functions”, IEEE Transactions on Engineering Management 40(3), 293-99.<br />

Kaplan, David (1995), Structural Equation Modeling: Foundations and Extensions,<br />

Sage Publications, Inc., Thousand Oaks, CA.<br />

Kessler, Eric H <strong>ve</strong> Paul E Bierly III (2002), “Is faster really better? An empirical<br />

test of the implications of innovation speed”, IEEE Transactions on Engineering Management<br />

49(1), 2-12.<br />

Kimberly, John R <strong>ve</strong> Michael J Evanisko (1981), “Organizational Innovation: The<br />

Influence of Individual, Organizational, and Contextual Factors on Hospital Adoption<br />

of Technological and Administrati<strong>ve</strong> Innovations”, Academy of Management Journal<br />

24 (4), 689-731.<br />

Kleinschmidt, Elko J. <strong>ve</strong> Robert G. Cooper (1991), “The Impact of Product Innovati<strong>ve</strong>ness<br />

on Performance”, Journal of Product Innovation Management 8 (4), 240-51.<br />

Kotabe, Masaaki <strong>ve</strong> K Scott Swan (1995), “The Role of Strategic Alliances in<br />

High-Technology New Product De<strong>ve</strong>lopment”, Strategic Management Journal 16 (8),<br />

621-36.<br />

Langerak, F., H. S J Robben <strong>ve</strong> E. J. Hultink (2004), “The Impact of Market Orientation,<br />

Product Advantage, and Launch Proficiency on New Product Performance<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

23


24<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

and Organizational Performance”, Journal of Product Innovation Management 21 (2),<br />

79-94.<br />

Li, Haiyang <strong>ve</strong> Kwaku Atuahene-Gima (2001), “Product Innovation Strategy and<br />

the Performance of New Technology Ventures in China”, Academy of Management<br />

Journal 44 (6), 1123-34.<br />

Li, Tiger <strong>ve</strong> Roger J Calantone (1998), “The Impact of Market Knowledge Competence<br />

on New Product Advantage: Conceptualization and Empirical Examination”,<br />

Journal of Marketing 62 (4), 13-29.<br />

Liker, J. K, P. D. Collins, <strong>ve</strong> F. M. Hull (1999), “Flexibility and Standardization:<br />

Test of a Contingency Model of Product Design-Manufacturing Integration”, Journal<br />

of Product Innovation Management 16 (3), 248-67.<br />

Lu, Louis Y Y <strong>ve</strong> Chyan Yang (2004), “The R&D and marketing cooperation across<br />

new product de<strong>ve</strong>lopment stages: An empirical study of Taiwan’s IT industry”,<br />

Industrial Marketing Management 33(7), 593-605.<br />

Lukas, Bryan A <strong>ve</strong> O C Ferrell (2000), “The Effect of Market Orientation on Product<br />

Innovation”, Academy of Marketing Science Journal 28 (2), 239-48.<br />

Lynn, Gary S <strong>ve</strong> Ali E Akgun (2001), “Project Visioning: Its Components and<br />

Impact on New Product Success”, Journal of Product Innovation Management 18 (6),<br />

374-87.<br />

Madhok, Anoop (2002), “Reassessing the Fundamentals and Beyond: Ronald<br />

Coase, the Transaction Cost and Resource-Based Theories of the Firm and Institutional<br />

Structure of Production”, Strategic Management Journal 23 (6), 535-50.<br />

Mahoney, Joseph T <strong>ve</strong> Rajendran Pandian J (1993), “The Resource-Based View<br />

within the Con<strong>ve</strong>rsation of Strategic Management”, Strategic Management Journal 13<br />

(5), 179-91.<br />

Maltz, Elliot <strong>ve</strong> Ajay K Kohli (1996), “Market Intelligence Dissemination across<br />

Functional Boundaries”, Journal of Marketing Research 33 (1), 47-61.<br />

Marinova, Detelina (2004), “Actualizing Innovation Effort: The Impact of Market<br />

Knowledge Diffusion in a Dynamic System of Competition”, Journal of Marketing<br />

68 (3), 1-20.<br />

Markham, Stephen K <strong>ve</strong> Abbie Griffin (1998), “The Breakfast of Champions: Associations<br />

between Champions and Product De<strong>ve</strong>lopment Environments, Practices<br />

and Performance”, Journal of Product Innovation Management 15 (5), 436-54.<br />

Matsuno, K., J. T. Mentzer, <strong>ve</strong> A. Ozsomer (2002), “The Effects of Entrepreneurial<br />

Proclivity and Market Orientation on Business Performance”, Journal of Marketing 66<br />

(3), 18-32.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Matsuo, Makoto (2006), “Customer orientation, conflict, and innovati<strong>ve</strong>ness in<br />

Japanese sales departments”, Journal of Business Research 59(2), 242-50.<br />

Mavondo, Fe. T, J. Chimhanzi <strong>ve</strong> J. Stewart (2005), “Learning orientation and<br />

market orientation: Relationship with innovation, human resource practices and performance”,<br />

European Journal of Marketing 39(11/12), 1235-63.<br />

McDermott, Christopher M <strong>ve</strong> Gina Colarelli O’Connor (2002), “Managing Radical<br />

Innovation: An O<strong>ve</strong>rview of Emergent Strategy Issues”, Journal of Product Innovation<br />

Management 19 (6), 424-38.<br />

McKee, Da. O., P. R. Varadarajan, <strong>ve</strong> W. M. Pride (1989), “Strategic Adaptability<br />

and Firm Performance: A Market-Contingent Perspecti<strong>ve</strong>”, Journal of Marketing 53<br />

(3), 21-35.<br />

Meyers, P. W, K. Sivakumar, <strong>ve</strong> C. Nakata (1999), “Implementation of Industrial<br />

Process Innovations: Factors, Effects, and Marketing Implications”, Journal of Product<br />

Innovation Management 16 (3), 295-311.<br />

Miles, R. E, C. C Snow, A. D. Meyer, <strong>ve</strong> H. J. Coleman Jr. (1978), “Organizational<br />

Strategy, Structure, and Process”, Academy of Management Review 3 (3), 546-62.<br />

Miller, Danny (1987), “Strategy Making and Structure: Analysis and Implications<br />

for Performance”, Academy of Management Journal 30 (1), 7-32.<br />

Miller, D., C. Droge, <strong>ve</strong> J. M. Toulouse (1988), “Strategic Process and Content as<br />

Mediators between Organizational Context and Structure”, Academy of Management<br />

Journal 31 (3), 544-69.<br />

Miller, Danny <strong>ve</strong> Peter H. Friesen (1978), “Archetypes of Strategy Formulation”,<br />

Management Science 24 (9), 921-33.<br />

---- (1982), “Innovation in Conservati<strong>ve</strong> and Entrepreneurial Firms: Two Models<br />

of Strategic Momentum”, Strategic Management Journal 3 (1), 1-25.<br />

Mishra, S., D. Kim, <strong>ve</strong> D. H. Lee (1996), “Factors Affecting New Product Success:<br />

Cross-Country Comparisons”, Journal of Product Innovation Management 13 (6), 530-<br />

50.<br />

Montoya-Weiss, Mitzi M <strong>ve</strong> Roger Calantone (1994), “Determinants of New Product<br />

Performance: A Review and Meta-Analysis”, Journal of Product Innovation Management<br />

11 (5), 397-417.<br />

Moorman, Christine (1995), “Organizational Market Information Processes: Cultural<br />

Antecedents and New Product Outcomes”, Journal of Marketing Research 32<br />

(3), 318-35.<br />

Moorman, Christine <strong>ve</strong> Anne S Miner (1997), “The Impact of Organizational<br />

Memory on New Product Performance and Creativity”, Journal of Marketing Research<br />

34 (1), 91-106.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

25


26<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

Mullins, John W <strong>ve</strong> Daniel J Sutherland (1998), “New Product De<strong>ve</strong>lopment in<br />

Rapidly Changing Markets: An Exploratory Study”, Journal of Product Innovation<br />

Management 15 (3), 224-36.<br />

Nakata, C., S. Im, H. Park <strong>ve</strong> Y. W. Ha (2006), “Antecedents and consequence of<br />

Korean and Japanese new product advantage”, Journal of Business Research 59(1),<br />

28-36.<br />

Nar<strong>ve</strong>r, J. C, S. F Slater, <strong>ve</strong> D. L. MacLachlan (2004), “Responsi<strong>ve</strong> and Proacti<strong>ve</strong><br />

Market Orientation and New Product Success”, Journal of Product Innovation Management<br />

21 (5), 334-47.<br />

Nar<strong>ve</strong>r, John C. <strong>ve</strong> Stanley F. Slater (1990), The Effect of a Market Orientation on<br />

Business Profitability”, Journal of Marketing 54 (4), 20-35.<br />

Olson, E. M, O. C Jr Walker, <strong>ve</strong> R. W. Ruekert (1995), “Organizing for Effecti<strong>ve</strong><br />

New Product De<strong>ve</strong>lopment: The Moderating Role of Product Innovati<strong>ve</strong>ness”, Journal<br />

of Marketing 59 (1), 48-62.<br />

Olson, Er. M., S. F. Slater <strong>ve</strong> G. T. M. Hult (2005), “The Performance Implications<br />

of Fit among Business Strategy, Marketing Organization Structure, and Strategic Behavior”,<br />

Journal of Marketing 69(3), 49-65.<br />

Ottum, Brian D <strong>ve</strong> William L Moore (1997), “The Role of Market Information<br />

in New Product Success/Failure”, Journal of Product Innovation Management 14 (4),<br />

258-73.<br />

Ozsomer, A., R. J. Calantone, <strong>ve</strong> A. Di Benedetto (1997), “What Makes Firms<br />

More Innovati<strong>ve</strong>? A Look at Organizational and Environmental Factors”, Journal of<br />

Business and Industrial Marketing 12 (6), 400-16.<br />

Penrose, Edith T. (1959), The Theory of the Growth of the Firm, Wiley: New York.<br />

Peteraf, Margaret A (1993), “The Cornerstones of Competiti<strong>ve</strong> Advantage: A Resource-Based<br />

View”, Strategic Management Journal 14 (3), 179-91.<br />

Porter, M. E. (1980), Competiti<strong>ve</strong> Strategy: Techniques for Analyzing Industries<br />

and Competitors. New York, Free Press<br />

Porter, Michael E. (1981), “The Contributions of Industrial Organization to Strategic<br />

Management”, The Academy of Management Review 6(4), 609-620.<br />

Prescott, John E. (1986), “Environments as Moderators of the Relationship between<br />

Strategy and Performance”, Academy of Management Journal 29 (2), 329-46.<br />

Raudenbush, S. W., B. J. Becker <strong>ve</strong> H. Kalaian (1988), “Modeling Multivariate<br />

Effect Sizes”, Psychological Bulletin 103 (1), 111-20.<br />

Rosenthal, R (1991), Meta-Analytic Procedures for Social Research, Newbury<br />

Park, CA: Sage Publications, Inc.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

Rowley, T., D. Behrens, <strong>ve</strong> D. Krackhardt (2000), “Redundant Go<strong>ve</strong>rnance Structures:<br />

An Analysis of Structural and Relational Embeddedness in the Steel and Semiconductor<br />

Industries”, Strategic Management Journal 21 (3), 369-86.<br />

Sengupta, Sanjit (1998), “Some Approaches to Complementary Product Strategy”,<br />

Journal of Product Innovation Management 15 (4), 352-67.<br />

Sethi, Rajesh (2000), “New Product Quality and Product De<strong>ve</strong>lopment Teams”,<br />

Journal of Marketing 64 (2), 1-15.<br />

Sethi, R., D. C. Smith, <strong>ve</strong> C. W. Park (2001), “Cross-Functional Product De<strong>ve</strong>lopment<br />

Teams, Creativity, and the Innovati<strong>ve</strong>ness of New Consumer Products”, Journal<br />

of Marketing Research 38 (1), 73-86.<br />

Slater, Stanley F <strong>ve</strong> John C Nar<strong>ve</strong>r (1993), “Product-Market Strategy and Performance:<br />

An Analysis of the Miles and Snow Strategy Types”, European Journal of<br />

Marketing 27 (10), 33-51.<br />

Song, X Michael <strong>ve</strong> Mitzi M Montoya-Weiss (1998), “Critical De<strong>ve</strong>lopment Activities<br />

for Really New Versus Incremental Products”, Journal of Product Innovation<br />

Management 15 (2), 124-35.<br />

Song, X . M., M. M. Montoya-Weiss, <strong>ve</strong> J. B. Schmidt (1997), “Antecedents and<br />

Consequences of Cross-Functional Cooperation: A Comparison of R&D, Manufacturing,<br />

and Marketing Perspecti<strong>ve</strong>s”, Journal of Product Innovation Management 14 (2),<br />

35-47.<br />

Song, X Michael <strong>ve</strong> Mark E Parry (1996), “What Separates Japanese New Product<br />

Winners from Losers”, Journal of Product Innovation Management 13 (5), 422-39.<br />

Song, X Michael <strong>ve</strong> Mark E Parry (1997), “The Determinants of Japanese New<br />

Product Successes”, Journal of Marketing Research 14 (1), 64-76.<br />

Song, X M., R. J. Thieme, <strong>ve</strong> J. Xie (1998), “The Impact of Cross-Functional Joint<br />

Invol<strong>ve</strong>ment across Product De<strong>ve</strong>lopment Stages: An Exploratory Study”, Journal of<br />

Product Innovation Management 15 (4), 289-303.<br />

Souder, William E. <strong>ve</strong> X. Michael Song (1998), “Analyses of U.S. and Japanese<br />

Management Processes Associated with New Product Success and Failure in High<br />

and Low Familiarity Markets”, Journal of Product Innovation Management 15 (3),<br />

208–23.<br />

Souder, W. E., J. D. Sherman, <strong>ve</strong> R. Davies-Cooper (1998), “Environmental Uncertainty,<br />

Organizational Integration, and New Product De<strong>ve</strong>lopment Effecti<strong>ve</strong>ness:<br />

A Test of Contingency Theory”, Journal of Product Innovation Management 15 (6),<br />

520-33.<br />

Swink, Morgan (2000), “Technological Innovati<strong>ve</strong>ness as a Moderator of New<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

27


28<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nükhet Harmancıoğlu<br />

Product Design Integration and Top Management Support”, Journal of Product Innovation<br />

Management 17 (3), 208-20.<br />

Tatikonda, Mohan V (1999), “An Empirical Study of Platform and Derivati<strong>ve</strong><br />

Product De<strong>ve</strong>lopment Projects”, Journal of Product Innovation Management 16 (1),<br />

3-26.<br />

--- <strong>ve</strong> Stephen R Rosenthal (2000), “Technology no<strong>ve</strong>lty, project complexity, and<br />

product de<strong>ve</strong>lopment project execution success: A deeper look at task uncertainty<br />

in product innovation”, IEEE Transactions on Engineering Management 47(1), 74-87.<br />

Troy, L. C, D. M. Szymanski, <strong>ve</strong> P. R. Varadarajan (2001), “Generating New Product<br />

Ideas: An Initial In<strong>ve</strong>stigation of the Role of Market Information and Organizational<br />

Characteristics”, Journal of Academy of Marketing Science 29 (1), 89-101.<br />

Utterback, J M <strong>ve</strong> W J Abernathy (1975), “A Dynamic Model of Product and<br />

Process Innovation”, Omega 3 (6), 639-56.<br />

Van Riel, Allard C R, Jos Lemmink <strong>ve</strong> Hans Ouwersloot (2004), “High-Technology<br />

Service Innovation Success: A Decision-Making Perspecti<strong>ve</strong>”, Journal of Product Innovation<br />

Management 21(5), 348-59.<br />

Veryzer, Robert W Jr. (2005), “The Roles of Marketing and Industrial Design in<br />

Discontinuous New Product De<strong>ve</strong>lopment”, Journal of Product Innovation Management<br />

22(1), 22-41.<br />

Vismesvaran, Chockalingam <strong>ve</strong> Deniz S. Ones (1995), “Theory Testing: Combining<br />

Psychometric Meta-Analysis and Structural Equations Modeling”, Personnel<br />

Psychology 48 (4), 845-85.<br />

Wei, Y <strong>ve</strong> Neil A Morgan (2004), “Supporti<strong>ve</strong>ness of Organizational Climate,<br />

Market Orientation and New Product Performance in Chinese Firms”, Journal of Product<br />

Innovation Management 21 (6), 375-88.<br />

Wolf, F M (1986), Meta-Analysis: Quantitati<strong>ve</strong> Methods for Research Synthesis,<br />

Newbury Park, CA: Sage Publications, Inc.<br />

Workman, John P Jr (1993), “Marketing’s Limited Role in New Product De<strong>ve</strong>lopment<br />

in One Computer Systems Firm”, Journal of Marketing Research 30 (4), 405-21.<br />

Yoon, Eunsang <strong>ve</strong> Gary L. Lilien (1985), “New Industrial Product Performance:<br />

The Effects of Market Characteristics and Strategy”, Journal of Product Innovation<br />

Management 2 (3), 134-44.<br />

Zhou, Kevin Zheng (2006), “Innovation, imitation, and new product performance:<br />

The case of China”, Industrial Marketing Management 35(3), 394-402.<br />

---, G. Y. Gao, Z. Yang <strong>ve</strong> N. Zhou (2005), “De<strong>ve</strong>loping strategic orientation in<br />

China: antecedents and consequences of market and innovation orientations”, Journal<br />

of Business Research 58(8), 1049-58.


İnovasyon Süreci: Yeni Ürün Geliştirmede İnovasyon Literatürünün Teorik Meta Analizi<br />

---, C. K. Yim <strong>ve</strong> D. K. Tse (2005), “The Effects of Strategic Orientations on Technology-<br />

and Market-Based Breakthrough Innovations”, Journal of Marketing 69 (2),<br />

42-60.<br />

Zmud, Robert W. (1982), “Diffusion of Modern Software Practices: Influence of<br />

Centralization and Formalization”, Management Science 28 (12), 1421-31.<br />

Zou, Shaoming <strong>ve</strong> S. Tamer Cavusgil (2002), “The GMS: A Broad Conceptualization<br />

of Global Marketing Strategy and Its Effect on Firm Performance”, Journal of<br />

Marketing 66(4), 40-56.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

29


<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Journal of Entrepreneurship and Innovation Management<br />

İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa<br />

Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir<br />

İnceleme<br />

Innovation-Dri<strong>ve</strong>n De<strong>ve</strong>lopment: An Examination on the<br />

European Union Countries and Turkey<br />

Özet<br />

Ülkelerin kalkınma süreçlerinde oldukça<br />

önem arz eden faktörlerden biri olarak karşımıza<br />

çıkan inovasyon, günümüzde birçok<br />

ülkenin ilgi gösterdiği konuların başında<br />

gelmektedir. İnovasyon; fiziksel <strong>ve</strong> beşeri sermaye<br />

ile işgücü <strong>ve</strong>rimliliğinin artırılması <strong>ve</strong><br />

fikri mülkiyet haklarının geliştirilmesi yoluyla<br />

iktisadi kalkınmaya katkı sağlamaktadır.<br />

Yapılan birçok çalışmada, iktisadi kalkınma<br />

ile inovasyon arasında pozitif bir korelasyon<br />

olduğu ortaya konmuştur. Literatürde; kalkınmanın<br />

en üst aşamasında yer alan ülkeler<br />

inovasyon-güdümlü, en alt aşamasında<br />

bulunan ülkeler faktör-güdümlü, geriye kalan<br />

ülkeler ise yatırım/<strong>ve</strong>rimlilik-güdümlü<br />

ekonomiler olarak adlandırılmaktadırlar. İs<strong>ve</strong>ç,<br />

Danimarka, Finlandiya <strong>ve</strong> Almanya gibi<br />

gelişmiş ülkelerin inovasyon-güdümlü, buna<br />

karşın; Türkiye, Romanya <strong>ve</strong> Hırvatistan gibi<br />

gelişmekte olan ülkelerin ise yatırım/<strong>ve</strong>rimlilik-güdümlü<br />

ekonomiler olarak belirlendiği<br />

bu çalışmada, inovasyon <strong>ve</strong> iktisadi kalkınma<br />

arasındaki ilişki, bu ilişkiyi açıklayan yaklaşımlar<br />

<strong>ve</strong> göstergeler çerçe<strong>ve</strong>sinde Avrupa<br />

Birliği ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye özelinde incelenmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: İnovasyon, Kalkınma,<br />

Türkiye, Avrupa Birliği.<br />

Nihat Işık*, Efe Can Kılınç**<br />

Abstract<br />

Innovation which has significant importance<br />

on de<strong>ve</strong>lopment of countries is one of<br />

the foremost subjects that countries’ concern<br />

about. Innovation contributes to economic de<strong>ve</strong>lopment<br />

via improving productivity le<strong>ve</strong>l of<br />

physical and human capital, labor force and<br />

impro<strong>ve</strong>ment of intellectual property rights. It<br />

is pro<strong>ve</strong>d in most study that there is a positi<strong>ve</strong><br />

correlation between economic de<strong>ve</strong>lopment<br />

and innovation. In the literature countries<br />

that are at the top stage of de<strong>ve</strong>lopment are<br />

called innovation-dri<strong>ve</strong>n, countries that are at<br />

the lowermost stage of de<strong>ve</strong>lopment are called<br />

factor-dri<strong>ve</strong>n and the rest of the countries are<br />

called in<strong>ve</strong>stment/productivity dri<strong>ve</strong>n countries.<br />

In the study countries such as Sweden,<br />

Denmark, Finland and Germany are specified<br />

as innovation-dri<strong>ve</strong>n economies; Turkey, Romania<br />

and Croatia are specified in<strong>ve</strong>stment/<br />

productivity-dri<strong>ve</strong>n countries. Relation between<br />

innovation and economic de<strong>ve</strong>lopment<br />

is analyzed within the frame of explainer<br />

approaches and indicators for the European<br />

Union countries and Turkey.<br />

Keywords: Innovation, De<strong>ve</strong>lopment,<br />

Turkey, European Union.<br />

* Doç. Dr., Karamanoğlu Mehmetbey Üni<strong>ve</strong>rsitesi, nihatis@kmu.edu.tr<br />

** Arş. Gör., Karamanoğlu Mehmetbey Üni<strong>ve</strong>rsitesi, kilincefecan@kmu.edu.tr<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012 | 31-68<br />

31


32<br />

Giriş<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Son yıllarda kalkınma üzerine yapılan çalışmalar, ülkeler arasındaki<br />

kalkınmışlık farklılıklarını azaltmanın yanı sıra, kamu <strong>ve</strong> özel sektör arasındaki<br />

koordinasyonu <strong>ve</strong> dayanışmayı arttıracak, bilginin sektörler arasındaki<br />

yayılımını kolaylaştıracak, Araştırma-Geliştirme (Ar-Ge) faaliyetlerinin<br />

artması ile rekabetin sürükleyicilerinden biri olan inovasyon süreçlerinin<br />

hızlanmasını sağlayacak faaliyetler üzerine yoğunlaşmaktadır. Bu bağlamda<br />

inovasyon, iktisadi büyümenin tetikleyicisi <strong>ve</strong> iktisadi kalkınmanın itici bir<br />

gücü olmasının yanı sıra, orta <strong>ve</strong> uzun vadede ülkelerin rekabetçi yapılarını<br />

korumaları <strong>ve</strong> sürdürmelerini sağlayan önemli bir faktör olarak değerlendirilmektedir.<br />

Mevcut küresel ortamda tüm ekonomiler düzeyinde politika yapıcıları<br />

inovasyonu destekleyerek <strong>ve</strong> teşvik ederek uzun dönemli inovasyon<br />

süreçlerine odaklanmış durumdadırlar. İnovasyon, gelişmekte olan ülkelerin<br />

daha yüksek kalkınma aşamalarına ulaşabilmelerini sağlayan <strong>ve</strong> bu ülkeler<br />

için ekonomik <strong>ve</strong> sosyal dönüşümleri beraberinde getiren önemli unsurlardan<br />

biri olmuştur <strong>ve</strong> olmaya da devam etmektedir. Bununla birlikte inovasyon,<br />

firmaların kârlarını <strong>ve</strong> pazar paylarını artırmaları <strong>ve</strong> rekabet avantajı<br />

elde etmeleri konusunda vazgeçilmez bir unsur olarak düşünülmektedir.<br />

Firmalar; küreselleşme ile birlikte artan rekabet, bilgi <strong>ve</strong> iletişim teknolojisindeki<br />

gelişmeler, enformasyonun etkisi ile bilimsel <strong>ve</strong> teknolojik<br />

yeniliklerin hızı gibi faktörler nedeniyle daha yoğun bir şekilde inovasyon<br />

faaliyeti yürütmek durumundadırlar. İnovasyon faaliyetleri ülke içerisinde<br />

üretilen bilgi <strong>ve</strong> icatların ticarileştirilmesini sağlamak yoluyla katma değer<br />

sağlamakta <strong>ve</strong> fiziksel <strong>ve</strong> beşeri sermayenin <strong>ve</strong> işgücünün <strong>ve</strong>rimliliğinin artırılması,<br />

fikri mülkiyetin geliştirilmesi yoluyla iktisadi kalkınmaya önemli<br />

katkılar sağlamaktadır. Literatürde yer alan teorik <strong>ve</strong> ampirik çalışmalar, gelişmiş<br />

ekonomilerin büyüme süreçlerinde teknolojik inovasyonun önemli<br />

bir rol üstlendiğini göstermektedir. Örneğin, bu çalışmalardan birisi olan <strong>ve</strong><br />

Dünya Bankası tarafından 2007 yılında gelir düzeyi ile inovasyon arasındaki<br />

korelasyona yönelik olarak yapılan çalışmada; Danimarka, İrlanda, Amerika<br />

Birleşik Devletleri (ABD) <strong>ve</strong> İs<strong>ve</strong>ç gibi ülkelerde inovasyon endeksi ile gelir<br />

düzeyi arasında pozitif bir ilişki olduğu saptanmıştır.<br />

İnovasyon ile birlikte teknolojik gelişmeler de ülkelerin ekonomik, siyasi<br />

<strong>ve</strong> sosyal yapısını değiştirmektedir. Bu nedenle bütün ülkeler bilim <strong>ve</strong> teknoloji<br />

politikalarını bir sistem olarak ele almakta <strong>ve</strong> küreselleşen teknolojiye


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

sahip olmak için Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık <strong>ve</strong>rmektedirler. Bugün gelişmiş<br />

ülkeler, Ar-Ge faaliyetlerinde istihdam edilen araştırmacı sayıları <strong>ve</strong> Gayri<br />

Safi Yurtiçi Hâsıla (GSYH) içerisinde Ar-Ge harcamalarının payı gibi göstergeler<br />

açısından birbirlerine rekabet üstünlüğü sağlamaya çalışmaktadırlar.<br />

Bu kapsamda çalışmanın amacı, inovasyon <strong>ve</strong> iktisadi kalkınma arasındaki<br />

ilişkiyi, bu ilişkiyi açıklayan yaklaşımlar <strong>ve</strong> göstergeler çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

Avrupa Birliği ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye özelinde incelemektir.<br />

Çalışmanın ikinci bölümünde kalkınmanın üç aşamasına değinilerek,<br />

üçüncü bölümde inovasyon <strong>ve</strong> kalkınma arasındaki kavramsal ilişki literatür<br />

çerçe<strong>ve</strong>sinde incelenmiştir. Dördüncü kısımda kalkınma <strong>ve</strong> inovasyon<br />

arasındaki ilişkiye yönelik teorilere değinilmiştir. Beşinci <strong>ve</strong> son bölümde<br />

ise, inovasyon <strong>ve</strong> kalkınma açısından; Dünya Ekonomik Forumu (Word<br />

Economic Forum-WEF) tarafından yayınlanan Küresel Rekabet Raporu<br />

(2010-2011), Avrupa Komisyonu’na bağlı bir istatistik birimi olan Eurostat<br />

tarafından hazırlanan İnovasyon Birliği Skorbordu (2010) <strong>ve</strong>rileri <strong>ve</strong> Ar-Ge<br />

harcamalarının GSYH içerisindeki payının Avrupa Birliği (AB) ülkeleri <strong>ve</strong><br />

Türkiye’deki mevcut durumunun analizi yapılmıştır.<br />

1. Kalkınmanın Üç Aşaması<br />

II. Dünya Savaşı sonrasında hız kazanan teknolojik gelişmeler nedeniyle<br />

ülkeler arasında iktisadi, sosyal <strong>ve</strong> kültürel alanlarda bazı farklılıklar<br />

ortaya çıkmıştır. Teknolojik gelişmelerden <strong>ve</strong> inovatif süreçlerden yeterince<br />

beslenen ülkeler refah seviyelerini artırabilmiş, buna karşın, bu süreçlerden<br />

daha az faydalanan ülkelerin refah seviyelerinde kayda değer artışlar gözlenmemiştir.<br />

Ülkeler arasındaki kalkınmışlık farklılıklarının giderek artması,<br />

az gelişmiş ülkelerde kalkınma sorununu da beraberinde getirmiştir. Aynı<br />

zamanda 1980’li yıllardan sonra özellikle bilgi teknolojilerinde <strong>ve</strong> inovatif<br />

süreçlerde meydana gelen değişiklikler kalkınma <strong>ve</strong> büyüme hususlarına<br />

olan ilginin daha da artmasına neden olmuştur.<br />

Literatürde iktisadi kalkınma ile ilgili birçok tanıma rastlansa da, en<br />

basit tanım ile geri kalmış toplumları daha yüksek bir refah düzeyine çıkarmak<br />

için ekonomik <strong>ve</strong> sosyal alanlarda, iktisadi değişkenler üzerinden<br />

uygulanan politikaların getirdiği değişim süreci olarak açıklanabilir. Sözko-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

33


34<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

nusu tanım aynı zamanda iktisadi kalkınma ile iktisadi büyüme kavramları<br />

arasındaki farka da işaret etmektedir. Şöyle ki, iktisadi büyüme, bir ekonominin<br />

üretim kapasitesinde sayısal olarak yaşanan artışları ifade ederken,<br />

iktisadi kalkınma kavramı iktisadi olguların yanında sosyal, siyasal, kültürel<br />

<strong>ve</strong> politik olguları da kapsamaktadır.<br />

Kalkınma günümüz dünyasının en önemli temalarından biridir. Küresel<br />

iktisadi kalkınma uygulamaları bağlamında çeşitli ülkelerin kalkınma modelleri<br />

başlangıçta üç kategoriye ayrılmaktadır. Birincisi, doğal kaynak zenginlikleri<br />

tarafından desteklenen faktör (kaynak) temelli model; ikincisi, bir<br />

ülkenin gelişmiş ülkeler ile yakın ekonomik ilişkileri <strong>ve</strong> onlara olan yakınlığı<br />

tarafından belirlenen bağımlılık modeli; üçüncüsü ise, inovasyon tarafından<br />

yönlendirilen inovasyon-temelli modeldir. İktisadi kalkınma açısından dünyada<br />

en gelişmiş 20 ülke, inovasyon-temelli modeli tercih etmektedirler. Bu<br />

ülkelerin; genel inovasyon endeksleri fark edilir bir biçimde diğer ülkelerinkine<br />

nazaran daha yüksek, bilimsel <strong>ve</strong> teknolojik ilerleme tarafından yapılan<br />

katkıların oranı %70’ten daha fazla, Ar-Ge girdilerinin GSYH içerisindeki<br />

payı %2’nin üstünde <strong>ve</strong> diğer ülkelerin teknolojilerine olan ihtiyaçları da<br />

%20’nin altındadır (World Bank, 2009: 18).<br />

Günümüzde Türkiye dâhil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin birçoğu,<br />

gelişmiş ülkelerin refah seviyesine ulaşmayı hedeflemektedir. Bu kapsamda,<br />

AB’ye uyum sürecinde kalkınma planlarında temel öncelik refah<br />

seviyesinin artırılmasına <strong>ve</strong>rilmiştir. Bunun sağlanabilmesi için ülkelerde<br />

genellikle; makroekonomik göstergelerde iyileşmenin sağlanması, Ar-Ge,<br />

inovasyon, bilim <strong>ve</strong> iletişim teknolojilerinin geliştirilmesi, eğitim, sağlık <strong>ve</strong><br />

sosyal gü<strong>ve</strong>nlik sistemlerinin geliştirilmesi, bölgesel <strong>ve</strong> kırsal kalkınmanın<br />

sağlanması, gelir dağılımının iyileştirilmesi <strong>ve</strong> kayıt dışılığın azaltılması gibi<br />

temel politika hedefleri belirlenmektedir.<br />

Annoni <strong>ve</strong> Kozovska (2010) <strong>ve</strong> Lopez-Claros <strong>ve</strong> Mata (2010) tarafından<br />

yapılan çalışmalarda kalkınma; faktör-güdümlü ekonomi, yatırım/<strong>ve</strong>rimlilik-güdümlü<br />

ekonomi <strong>ve</strong> inovasyon-güdümlü ekonomi olmak üzere üç aşamaya<br />

ayrılmıştır:<br />

Faktör-Güdümlü Ekonomi: Kalkınmanın en alt aşamasında bulunan<br />

ekonomi, faktör-güdümlü ekonomi olarak tanımlanır <strong>ve</strong> temel olarak vasıfsız<br />

işgücü <strong>ve</strong> doğal kaynaklar tarafından yönetilir. Faktör-güdümlü ekono-


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

mi aşamasında ülkeler, teknolojileri kendi bünyelerinde geliştirmek yerine<br />

diğer ülkelerden temin ederler. Bu aşamada bulunan ülkelerin yeterli ölçüde<br />

gelişmemiş beşeri sermaye kaynakları, ülkenin inovasyon yeteneğini<br />

<strong>ve</strong> istikrarlı bir <strong>ve</strong>rimlilik artışını engellemektedir. Çünkü bu ülkeler büyük<br />

ölçüde uluslararası piyasalarda fiyat kabul edici konumundadırlar <strong>ve</strong> ticaret<br />

açısından keskin değişikliklere yol açabilen konjonktür dalgalanmalarına,<br />

döviz kuru hareketlerine ya da diğer dış şoklara karşı savunmasızdırlar. Bu<br />

ülkelerde yüksek düzeylerde yolsuzluk vardır. Ayrıca, yasal çerçe<strong>ve</strong> <strong>ve</strong> hukukun<br />

üstünlüğü zayıf, göreceli olarak kamu yönetim kalitesi düşük <strong>ve</strong> sonuç<br />

olarak kötü bir makroekonomik durum söz konusudur.<br />

Yatırım/Verimlilik-Güdümlü Ekonomi: Bu aşamada, ekonominin altyapısını<br />

modernize etme noktasında yatırımların önemine değinilmektedir.<br />

Porter (1990)’a göre firmalar, küresel piyasalarda mevcut olan en iyi teknoloji<br />

ile donatılmış; modern, <strong>ve</strong>rimli <strong>ve</strong> genellikle büyük ölçekli tesislere yatırım<br />

yapacaklardır. Diğer ülkelerden ithal edilen teknolojiler sadece temel teknolojileri<br />

değil, aynı zamanda en gelişmiş teknolojileri de kapsayacak şekilde<br />

genişletilmelidir. Bu aşamanın altında yatan ana tema, firmaların vasıflı işçilerin<br />

ortaya çıkmasında oldukça önem arz eden <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlik artışı sağlayan<br />

eğitim <strong>ve</strong> öğretim gibi faktörlere yatırım yapmasıdır. Buradaki vasıflı işçiler,<br />

ithal edilen teknolojileri özümsemekte <strong>ve</strong> geliştirmekte ya da yerel şartlara<br />

uyarlamaktadırlar. Anılan aşamada bulunan firmalar açısından maliyet<br />

faktörleri önemini devam ettirmektedir. Ayrıca, bu düzeydeki ekonomiler<br />

küresel iş çevrimlerindeki (global business cycle) ya da döviz kurundaki değişikliklerden<br />

de etkilenmektedirler. Söz konusu aşamanın avantajlı tarafı,<br />

kaynakların daha <strong>ve</strong>rimli kullanılmasını amaçlayan yatırımların, genellikle<br />

refah sağlamada kullanılan ekonomik kaynaklarda çeşitliliği de beraberinde<br />

getirmesidir. Bu aşamada hükümetler mali sürdürülebilirlik sorunlarına<br />

odaklanmakta <strong>ve</strong> sosyal gü<strong>ve</strong>nlik sistemi için daha sağlam bir finansal temel<br />

oluşturma noktasında emeklilik reformu uygulamaktadırlar. Aynı zamanda<br />

bu hükümetler yüksek öğretim altyapısını önemli ölçüde geliştirmeyi <strong>ve</strong><br />

özel sektörün gelişmesi konusunda daha destekçi bir rol üstlenen kamu yönetimi<br />

yapısını oluşturmayı amaçlamaktadırlar.<br />

İnovasyon-Güdümlü Ekonomi: Kalkınmanın en üst aşamasında bulunan<br />

ekonomiler inovasyon güdümlü ekonomiler olarak tanımlanır. Bu aşamada<br />

bulunan ülkelerin vatandaşları faktör güdümlü ya da yatırım/<strong>ve</strong>rimli-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

35


36<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

lik-güdümlü aşamalarda bulunan ülkelerin vatandaşlarından daha yüksek<br />

gelir <strong>ve</strong> ortalama olarak daha yüksek eğitim seviyesine sahiptirler. Bu yüksek<br />

gelir <strong>ve</strong> eğitim düzeyi, gelişme <strong>ve</strong> inovasyon için bir talep oluşturur. İnovasyon-güdümlü<br />

ekonomi aşamasında, firmalar mevcut teknolojiyi kullanmaya<br />

<strong>ve</strong> geliştirmeye devam ederler <strong>ve</strong> yeni teknolojiler üretirler. Uygun talep<br />

koşulları, tedarikçi bir taban <strong>ve</strong> ülkede ilgili endüstrilerin varlığı firmalara<br />

inovasyon yapmayı <strong>ve</strong> bu inovasyonu sürdürme olanağını sağlar. İnovasyongüdümlü<br />

ekonomide faaliyet gösteren firmalar kendi pazarlama <strong>ve</strong> tedarik<br />

ağlarına sahiptirler. Bu firmalar sadece girdi kaynakları <strong>ve</strong> piyasa satışları<br />

değil, aynı zamanda; işgücü arzı, finansman kaynakları <strong>ve</strong> üretim yeri<br />

kaynakları açısından önemli yatırımcılar <strong>ve</strong> küresel oyuncular olacaklardır.<br />

İnovasyon aşamasında devletin rolü önceki aşamalara göre daha sınırlıdır.<br />

2. İnovasyon <strong>ve</strong> İktisadi Kalkınma: Kavramsal Çerçe<strong>ve</strong> <strong>ve</strong> Literatür<br />

İnovasyon <strong>ve</strong> kalkınma, toplumların her zaman üzerinde durduğu <strong>ve</strong><br />

tartıştığı konulardır. İktisadi kalkınmadaki her büyük sıçrama, mevcut inovasyonlardaki<br />

gelişmeler <strong>ve</strong> yeni inovasyonların ortaya çıkması ile birlikte<br />

olmuştur. İnovasyon, iktisadi kalkınmanın en önemli tetikleyicisidir. İnovasyon;<br />

fiziksel <strong>ve</strong> beşeri sermayenin <strong>ve</strong> işgücünün <strong>ve</strong>rimliliğinin artırılması,<br />

fikri mülkiyetin geliştirilmesi yoluyla iktisadi kalkınmaya katkı sağlamaktadır.<br />

Eski yöntemlerin yerine yeni <strong>ve</strong> daha etkin yöntemlerin kullanılmasını<br />

<strong>ve</strong>ya tamamen yeni ürünlerin üretilmesini <strong>ve</strong> yeni bir yaşayış şeklinin<br />

ortaya çıkarılmasını sağlayan teknolojik gelişmeler <strong>ve</strong> inovasyonlar aynı<br />

zamanda ülkelerin kalkınma <strong>ve</strong> modernleşme süreçlerine önemli katkılar<br />

yapabilmektedirler. Dolayısıyla, yeni teknolojilere sahip olunması <strong>ve</strong> yeni<br />

üretim tekniklerinin yayılması ülkeler için büyük önem arz etmektedir. Günümüzde<br />

çoğu ülke bilim <strong>ve</strong> teknoloji politikalarına büyük önem <strong>ve</strong>rmekte,<br />

inovasyon faaliyetleri yürütmekte, iktisadi kalkınma <strong>ve</strong> büyümeyi sağlamada<br />

bilgi, teknoloji <strong>ve</strong> inovasyonu bir üretim faktörü olarak kullanmakta, mal<br />

<strong>ve</strong> hizmet üretiminde emek <strong>ve</strong> sermayenin yanı sıra, bilgi de önemli bir girdi<br />

olarak değerlendirilmeye başlamaktadır (Türker, 2000: 116-117).<br />

Uluslararası rekabetçi bir çevrede uzun süreli iktisadi büyümeyi sürdürebilmek<br />

için ihtiyaç duyulan yetenekleri ifade eden rekabetçilik, günü-


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

müzün küreselleşen ortamında inovasyondan ciddi ölçüde etkilenmekte <strong>ve</strong><br />

inovasyonla birlikte kalkınmaya önemli katkılar sağlayabilmektedir. Piyasada<br />

girişimciler inovasyon yoluyla <strong>ve</strong>rimliliği artırarak piyasa talebine cevap<br />

<strong>ve</strong>rir <strong>ve</strong> böylelikle ekonomiler sürdürülebilir kalkınmayı sağlayabilirler.<br />

Aynı zamanda inovasyon, teknolojinin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan<br />

ülkelere yayılımını da hızlandırmaktadır (Aktaran: Ünlükaplan, 2009: 238).<br />

İnovasyon konusundaki araştırmalar, ülkelerin inovasyon performanslarındaki<br />

artışın ekonomik <strong>ve</strong> toplumsal kalkınma, refah <strong>ve</strong> gelişme için<br />

anahtar rol oynadığını; bilgi ekonomisine geçiş için en önemli itici güç olduğunu;<br />

etkin inovasyon politikalarına <strong>ve</strong> sistemlerine sahip ülkelerin gelişmişlik<br />

yarışında hızla ilerlediklerini, inovasyon sayesinde eşitsizlikler de<br />

dâhil olmak üzere pek çok toplumsal sorunun üstesinden gelmeyi başardıklarını<br />

açıkça ortaya koymaktadır (Elçi vd., 2008: 30).<br />

1970’li yılların ortalarına kadar uluslararası ticaret iktisadi büyümenin<br />

temel yönlendiricisi olarak kabul edilmiştir. Ancak bu yıllardan sonra yaşanan<br />

bazı önemli değişiklikler iktisadi başarı için temel faktörün ihracat oranı<br />

tarafından ölçülen uluslararası ticaret olmadığını ortaya koymuştur. Japonya<br />

ekonomisi, çeşitli imalat sektörlerinde yüksek <strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong> inovasyon<br />

yeteneği sayesinde önemli gelişmeler kaydetmiş <strong>ve</strong> bu sektörlerde rekabet<br />

üstünlüğünü ele geçirmiştir. Bu süreçte öğrenme <strong>ve</strong> bilgi iktisadi büyümenin<br />

temel tetikleyicileri olmuşlardır. OECD ülkelerinde yapılan birçok çalışma<br />

öğrenme yeteneğinin; firmaların <strong>ve</strong> endüstrilerin, dolayısıyla bölgelerin <strong>ve</strong><br />

ülkelerin başarısının arkasında yatan faktörlerden biri olduğunu göstermiştir<br />

(Kitanovic, 2005: 13).<br />

İnovasyon ile bilgi <strong>ve</strong> öğrenme son zamanlarda yerel <strong>ve</strong> bölgesel kalkınmayı<br />

açıklamada <strong>ve</strong> anlamada merkezi fikirler olmuşlardır. Kalkınma,<br />

yerelin ya da bölgenin üretim yeteneğinin geliştirilmesi ile öğrenme süreçleri<br />

aracılığıyla bilgi <strong>ve</strong> inovasyonun absorbe edilmesi <strong>ve</strong> kullanılması olarak<br />

yorumlanmaktadır. Yerel <strong>ve</strong> bölgesel kalkınmadaki inovasyona yönelik<br />

yaklaşımlar; inovasyon anlayışının lineer modelden interaktif modele geçişi<br />

üzerine odaklanmaktadırlar. Lineer model, kamu <strong>ve</strong> özel organizasyonlardaki<br />

bilgi <strong>ve</strong> fikirlerin tek yönlü akışına vurgu yaparken, interaktif model,<br />

kalkınma aşamaları ile oldukça yakından ilişkili olan kurumlar arasındaki<br />

inovasyonun interaktif <strong>ve</strong> yinelemeli doğasına vurgu yapmaktadır (Pike vd.,<br />

2006: 95-96).<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

37


38<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Teknolojik gelişmeler ülkelerin ekonomik <strong>ve</strong> sanayi yapısını etkilediği<br />

gibi, siyasi <strong>ve</strong> sosyal yapısını da değiştirebilmektedir. Bu nedenle bütün<br />

ülkeler bilim <strong>ve</strong> teknoloji politikalarını bir sistem olarak ele almakta <strong>ve</strong><br />

küreselleşen teknolojiye sahip olmak için Ar-Ge faaliyetlerine ağırlık <strong>ve</strong>rmektedirler.<br />

Bugün gelişmiş ülkeler, Ar-Ge faaliyetlerinde istihdam ettikleri<br />

araştırmacı sayıları <strong>ve</strong> GSYH içerisindeki Ar-Ge harcamalarının payı gibi<br />

göstergeler açısından birbirlerine rekabet üstünlüğü sağlamaya çalışmaktadırlar.<br />

Dünya genelinde artan ekonomik küreselleşme nedeniyle hem gelişmiş,<br />

hem de gelişmekte olan ülkeler bazı fırsatlar <strong>ve</strong> tehditler ile karşı karşıyadırlar.<br />

Tarihe bakıldığında, dünya genelindeki iktisadi kalkınma deneyimlerinin<br />

ekonomik <strong>ve</strong> sosyal gelişmede inovasyonun kritik rolünü teyit ettiği görülebilir.<br />

Bir ülkenin inovasyon yeteneklerine sahip olması <strong>ve</strong> güçlü <strong>ve</strong> etkili<br />

bir ulusal inovasyon sistemi oluşturması, iktisadi kalkınmanın kalitesinin<br />

<strong>ve</strong> sürdürülebilirliğinin artmasına yardım etmekte <strong>ve</strong> ülkenin temel rekabet<br />

gücünün yükseltilmesini sağlamaktadır. Ulusal inovasyon performansının<br />

belirleyicileri; rekabet <strong>ve</strong> piyasa yapısı, fikri mülkiyet haklarının korunması,<br />

insan kaynaklarının kalitesi <strong>ve</strong> mevcudiyeti, Ar-Ge’ye yatırım, risk sermayesini<br />

destekleme, teknoloji yayılımı <strong>ve</strong> endüstriyel kümelerdir (World Bank,<br />

2009: 18).<br />

Karar birimlerinin yaşanabilir olarak gördükleri <strong>ve</strong> yaşamayı arzuladıkları<br />

yapıyı ifade eden bir kavram olan kalkınma, günümüzde çoğu ülkenin<br />

hedefleri arasında yer almaktadır. Ülkeler kalkınma hedefine ulaşma noktasında;<br />

sosyal, siyasi <strong>ve</strong> kültürel yapılarla uyumlaştırıcı politikalar belirlemektedirler.<br />

Bunun için de yaparak öğrenme <strong>ve</strong> interaktif öğrenme süreci<br />

sağlanmaya çalışılmaktadır. İnovasyon büyümeyi etkilemekte <strong>ve</strong> bunların<br />

beşeri sermayeye yansıması ile birlikte kalkınma süreci başlamaktadır (Karaçor,<br />

2007: 125).<br />

İnovasyon faaliyeti, yeteneğin oluşmasına neden olan yönü ile bir öğrenme<br />

süreci olarak kabul edilmektedir. Öğrenme sonucu, kurumların, kaynaklarını<br />

daha etkin biçimde kullanabilecek yeteneklere <strong>ve</strong> yetkinliklere sahip<br />

olmaları <strong>ve</strong> bu unsurların onların rekabet gücünü belirlemesi, inovasyon<br />

ile rekabet gücü arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir.


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Bilgi-Temelli<br />

Ekonomi<br />

Şekil 1: Öğrenen Ekonomi <strong>ve</strong> İktisadi Kalkınma<br />

Kaynak: TÜSİAD, 2003: 216.<br />

İnteraktif öğrenme, içinde yer alan toplumsal ortama göre işleyen süreçler<br />

olduğundan, entellektüel sermaye ile birlikte kurumsallaşmayı besleyip<br />

destekleyen sosyal sermaye yönünden de sistemin güçlü olması gerekmektedir.<br />

İktisadi kalkınma ile öğrenme süreci arasında karşılıklı bir etkileşim<br />

sözkonusudur (bkz. Şekil 1) (TÜSİAD, 2003: 216).<br />

Bu genel kavramsal çerçe<strong>ve</strong>nin ardından aşağıda ele alınan konuyla ilgili<br />

yapılmış olan çalışmalardan bazıları üzerinde durulacaktır.<br />

World Bank (2009)’da inovasyonun gelişmiş ülkelerden az gelişmiş ülkelere<br />

teknoloji yayılımı yoluyla iktisadi büyümeye neden olduğu <strong>ve</strong> teorik<br />

<strong>ve</strong> ampirik kanıtların inovasyon performansı ile iktisadi kalkınma arasında<br />

pozitif bir korelasyona işaret ettiği ortaya konulmaktadır. Çalışmada ayrıca,<br />

son yıllarda yapılan çalışmaların, ABD ekonomisinin büyüme oranlarının<br />

yarısından fazlasına teknolojik ilerleme sayesinde ulaştığı da vurgulanmaktadır.<br />

Ünlükaplan (2009), inovasyonun iktisadi kalkınmaya katkısının; fiziksel<br />

sermayenin etkinliğinin artırılması, işgücü ile tamamlayıcılığın gelişti-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

39


40<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

rilmesi <strong>ve</strong> entellektüel, beşeri <strong>ve</strong> fiziksel sermayenin <strong>ve</strong>rimliliğinin yükseltilmesi<br />

aracılığıyla olduğunu belirtmektedir. Yazar, uluslararası rekabetçi bir<br />

çevrede uzun süreli iktisadi büyümeyi sürdürebilmek için ihtiyaç duyulan<br />

yetenekleri ifade eden rekabetçiliğin günümüzün küreselleşen ortamında<br />

inovasyondan ciddi ölçüde etkilenen <strong>ve</strong> inovasyonla birlikte kalkınmaya<br />

önemli katkılar yapan unsurların başında geldiğini vurgulamaktadır.<br />

Fagerberg <strong>ve</strong> Srholec (2008) yaptıkları çalışmada inovasyon sistemleri,<br />

ülkelerin sahip olduğu olanaklar <strong>ve</strong> iktisadi kalkınma arasındaki ilişkiyi,<br />

115 ülkeye ait 25 gösterge kullanılarak analiz etmişlerdir. Bu çalışmada ülke<br />

olanakları olarak; inovasyon sistemlerinin gelişimi, politik sistemin karakteri,<br />

yönetişim kalitesi <strong>ve</strong> ekonominin açıklık derecesi baz alınmıştır. Çalışma<br />

sonucunda, kalkınma hedefini yakalamak isteyen ülkeler için gelişmiş bir<br />

inovasyon sisteminin olmasının önemli olduğu <strong>ve</strong> Kişi Başına Milli Gelir<br />

(KBMG) ile inovasyon sistemi arasında güçlü <strong>ve</strong> önemli bir ilişkinin varlığı<br />

tespit edilmiştir <strong>ve</strong> inovasyon sisteminin kalkınmaya olan olumlu katkısında<br />

hükümetin <strong>ve</strong> politik sistemin yeterliliğinin, doğrudan yabancı sermaye<br />

yatırımlarının <strong>ve</strong> ticarette açıklık faktörlerinin belirleyici olduğu ifade edilmiştir.<br />

Ülkü (2007), OECD’ye üye olan <strong>ve</strong> olmayan 41 ülkenin <strong>ve</strong>rilerini kullanarak,<br />

KBMG’yi artıran inovasyon <strong>ve</strong> inovasyonda bir artışa yol açan, işgücü<br />

içerisindeki araştırmacıların sayısında meydana gelen bir artış olarak ifade<br />

edilen ölçeksiz içsel büyüme teorilerinin öngörülerini açıklamaya çalışmıştır.<br />

Sonuçlar, işgücü içerisindeki araştırmacıların sayısında meydana gelen<br />

bir artışın, inovasyonu, sadece büyük pazar yapısına sahip OECD ülkelerinde<br />

artırdığını göstermiş <strong>ve</strong> OECD’ye üye olmayan gelişmekte olan ülkelerde,<br />

KBMG’nin artmasına imkân <strong>ve</strong>ren inovatif faaliyetlerde bir artış meydana<br />

geldiği gözlemlenmiştir. Bu bulgular, gerek OECD üyesi, gerekse de üye olmayan<br />

ülkelerinin inovasyon konusunda hassas olduklarını göstermektedir.<br />

Gössling <strong>ve</strong> Rutten (2006), bölgelerdeki inovasyon faaliyetlerini olumlu<br />

etkileyen faktörlerin; ser<strong>ve</strong>t, GSYH’nın gelişimi, kültürel çeşitlilik, nüfusun<br />

yetenek düzeyi <strong>ve</strong> nüfus yoğunluğu olduğunu belirtmektedir. Yazarlar, AB<br />

ülkelerine ait ulusal <strong>ve</strong> bölgesel <strong>ve</strong>rileri, lineer regresyon modeli çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

kullanmışlardır. Yaptıkları analiz sonucunda, yukarıda sayılan GSYH’nın<br />

gelişimi dışındaki faktörlerin inovasyon üzerinde pozitif bir etkiye sahip ol-


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

duğu, buna karşın, GSYH ile inovasyon arasında negatif bir korelasyonun<br />

olduğu sonucuna ulaşmışlardır.<br />

Kitanovic (2005), küreselleşen piyasada ülke ekonomilerinin, iktisadi<br />

başarının önemli bir yönü olarak belirlenen inovasyon yeteneği nedeniyle,<br />

rekabetçi kalabilmek <strong>ve</strong> önde olan ülkeleri yakalama konusunda başarılı<br />

olabilmek noktasında öğrenme <strong>ve</strong> bilginin hâkim olduğu bir sürece girdiklerini<br />

ifade etmiştir. Gelişmekte olan ülkelerin gelişmiş ülkeleri yakalama<br />

sürecinde öğrenme yeteneği belirleyici bir faktördür <strong>ve</strong> bu ülkelerin inovasyon<br />

sistemlerinde öğrenme süreci <strong>ve</strong> bilgi üretimi en önemli unsurlardandır.<br />

Öyle ki Lundvall, modern ekonominin temel kaynağının bilgi <strong>ve</strong> en önemli<br />

sürecinin de öğrenme olduğunu ifade etmektedir.<br />

Hinloopen (2003), firmaların inovasyon performanslarının, inovasyon<br />

faaliyetleri <strong>ve</strong> inovasyon ile ilişkili olan çevre arasındaki etkileşim tarafından<br />

belirlendiğine işaret etmektedir. Yazar bu etkileşimleri, firmaların inovasyon<br />

performansı açısından ampirik olarak değerlendirmiştir. İlk olarak,<br />

toplam inovasyon girdisi <strong>ve</strong> toplam inovasyon çıktısı ölçümü arasındaki ilişkiyi<br />

hesaplamış, böylece ülkeler arasındaki yapısal farklılıkları açık bir şekilde<br />

ortaya koymuştur. Çalışma sonucunda; İtalya, Almanya <strong>ve</strong> İrlanda’nın<br />

çoğu inovasyonla ilgili olan girdileri ticari bir çıktıya çeviren öncü ülkeler<br />

olduklarını tespit etmiştir.<br />

TÜSİAD (2003)’de, iktisadi kalkınma ile inovasyon sisteminin kurumsallaşmasının<br />

birlikte ele alınması <strong>ve</strong> ulusal kalkınma <strong>ve</strong> ulusal rekabetçilik<br />

hedeflerine aynı anda ulaşılabilmesi için ulusal inovasyon sistemine gereken<br />

önemin <strong>ve</strong>rilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Bu kapsamda inovatif<br />

faaliyetlerin yürütülmesi konusunda; Ar-Ge kurumlarının, firmaların, inovasyon<br />

destek kuruluşlarının <strong>ve</strong> inovasyon ağ yapılarının ulusal boyutta <strong>ve</strong>rimli<br />

bir şekilde kullanılması gerektiği ifade edilmektedir.<br />

Evangelista vd. (2002), 1993 yılında yapılan topluluk inovasyon araştırmasının<br />

sonuçlarını analiz etmişlerdir. Avrupa’daki firmaların yaklaşık<br />

olarak yarısı ürün ya da süreç inovasyonu ile 1990-1992 periyodunda tanışmıştır.<br />

Büyük firmalar küçük firmalara göre daha inovatiftir. Yüksek teknoloji<br />

sektörlerinde bu oran üçte iki iken, geleneksel sektörlerde üçte birdir.<br />

Firmaların büyük bir bölümü, makine <strong>ve</strong> ekipmanlara teknolojiyi uyarlamak<br />

<strong>ve</strong> gereken teknolojiyi geliştirmek için inovasyon harcaması yapmaktadırlar.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

41


42<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Toplam inovasyon harcamaları içerisinde test üretimi <strong>ve</strong> tasarım (dizayn)<br />

için yapılan inovasyon harcaması sırasıyla, %10 <strong>ve</strong> %11 iken, Ar-Ge harcamalarının<br />

payı %20’dir. Ar-Ge faaliyetleri <strong>ve</strong> yapılan diğer yatırımlar inovasyon<br />

süreçlerinde oldukça önemli argümanlar olmakla birlikte, bölgesel<br />

düzeyde gelişmenin de anahtarı konumundadırlar.<br />

Türker (2000), günümüzde çoğu ülkenin; bilim <strong>ve</strong> teknoloji politikalarına<br />

büyük önem <strong>ve</strong>rdiğini, inovasyon faaliyetlerini yoğunlaştırdığını, refah<br />

seviyesini artırabilmek için iktisadi kalkınma <strong>ve</strong> büyümede; bilgi, teknoloji<br />

<strong>ve</strong> yeniliği bir üretim girdisi olarak kullandığını, mal <strong>ve</strong> hizmet üretiminde<br />

emek <strong>ve</strong> sermayenin yanı sıra bilgiyi de önemli bir unsur olarak değerlendirmeye<br />

başladıklarını ifade etmektedir.<br />

3. İnovasyon <strong>ve</strong> Kalkınma Arasındaki İlişkiyi Açıklayan Yaklaşımlar<br />

İnovasyon ile kalkınma arasındaki ilişki, makro <strong>ve</strong> mezo (bölgesel) düzeyde<br />

incelenebilir. Makro düzeyde yaklaşımlar; Schumpeterci Kalkınma<br />

Yaklaşımı, Tekno-Ekonomik Paradigmalar, Yeni Schumpeterci Yaklaşım<br />

(Yeni Tekno-Ekonomik Paradigmalar), Yeni Gelişim Teorisi <strong>ve</strong> Ulusal İnovasyon<br />

Sistemi (UİS) iken, mezo düzeyde yaklaşımlar; Yeni Sanayi Odakları,<br />

Öğrenen Bölgeler, İnovatif Çevreler, Bölgesel İnovasyon Sistemi, Endojen<br />

Bölgesel Kalkınma, Üçlü Sarmal Modelleri <strong>ve</strong> Bölgesel Rekabet Edebilirlik<br />

Gücü olarak sıralanabilir.<br />

3.1. Makro Ölçekte Yaklaşımlar<br />

3.1.1. Schumpeterci Kalkınma Yaklaşımı<br />

Schumpeter; kalkınma teorisi modelini; inovasyon yapma, satın alma<br />

gücü yaratma <strong>ve</strong> girişimci yardımıyla inovasyonları uygulama olmak üzere<br />

üç temel aşama ile açıklamıştır. Schumpeter, iktisadi kalkınmanın kesintisiz<br />

bir süreç olduğu yönündeki Neo-Klasik görüşü benimsememiş, aksine<br />

kalkınmanın inovasyon faaliyetlerine bağlı kalacağını <strong>ve</strong> sık sık duraklayacağını<br />

savunmuştur. Schumpeter ayrıca, iktisadi kalkınmanın akış kanalları<br />

içerisinde; kendiliğinden <strong>ve</strong> süreksiz olarak dengenin sarsılması, kayması<br />

<strong>ve</strong> yeniden başka bir noktada kurulması şeklinde oluştuğunu iddia etmiştir<br />

(Aydoğuş vd., 2009: 9-10).


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Schumpeter tarafından dinamik bir süreç olarak kabul edilen kalkınma;<br />

ekonomik statükoyu bozan, ardışık bir biçimde gelen inovasyon dalgaları <strong>ve</strong><br />

bunlara uyum sağlayan girişimcilerin varlığını işleyen bir süreç olarak kabul<br />

edilmektedir. Schumpeter, denge içerisinde devrevî hareketleri etkileyen <strong>ve</strong><br />

iktisadi kalkınmaya <strong>ve</strong> inovasyona yol açan içsel güçlerin araştırılması gerektiğini<br />

belirtmiştir (Oğuztürk, 2003: 257).<br />

Schumpeter’e göre iktisadi kalkınma; yeni üretim tekniklerinin, yeni<br />

ürünlerin ya da yeni bir üretim yöntemiyle ilgili yeni araçların ortaya çıkmasına<br />

yolaçan bir süreçtir. Schumpeter, klasiklerin büyümenin en önemli<br />

kaynakları olarak kapitalist tasarruf <strong>ve</strong> birikim şeklindeki öngörülerine karşı<br />

çıkmış, büyümenin itici gücünün teknik inovasyonlar olduğunu, bunun<br />

da girişimcilerin tasarruflarıyla gerçekleştirildiğini öne sürmüştür (Kaynak,<br />

2003: 18).<br />

Schumpeter, iktisadi büyümenin ülkenin tasarruflarının, ser<strong>ve</strong>tinin <strong>ve</strong><br />

nüfusunun artması gibi nedenlerle sağlanabileceğini, buna karşın, kalkınmanın<br />

ekonominin kendi iç dinamikleri yoluyla değişeceğini, bunun sağlanması<br />

noktasında da inovasyon faaliyetlerinin oldukça önem arz ettiğini ifade<br />

etmiştir. Schumpeter, kalkınma eğiliminin açıklanması konusunda büyük<br />

ölçüde; sosyal, psiko-sosyal <strong>ve</strong> politik faktörlere değinmiştir. Schumpeter’e<br />

göre, toplumda girişimcilerin artmasına uygun bir ortamın belirmesi ekonominin<br />

gelişmesine katkıda bulunabilecektir (Hiç, 1994: 61).<br />

3.1.2. Tekno-Ekonomik Paradigmalar<br />

Teknik açıdan gerçekleştirilebilir bir dizi inovasyon arasından ekonomik<br />

seçim yapma sürecine tekno-ekonomik paradigma denilmektedir. Yeni<br />

bir paradigmanın belirgin bir hâle gelmesi <strong>ve</strong> tüm sisteme yayılması uzun<br />

bir zaman almaktadır. Bu yayılım; teknolojik, ekonomik <strong>ve</strong> siyasî güçler arasında,<br />

kurumsal inovasyonların son derece önem kazandığı, karmaşık bir<br />

etkileşim sürecini içermektedir (Freeman, 1990: 4).<br />

Teknolojik değişim <strong>ve</strong> iktisadi koşullardaki değişimleri kavramsallaştırmanın<br />

bir yolu tekno-ekonomik paradigma fikridir. Bir tekno-ekonomik paradigma,<br />

inovasyonun <strong>ve</strong> iktisadi faaliyetlerin gerçekleştirildiği <strong>ve</strong> nispeten<br />

çekirdek teknolojilerin oluşturduğu istikrarlı bir kümeyi temsil etmektedir.<br />

Çekirdek teknolojilerin ekonomi <strong>ve</strong> toplum üzerinde güçlü etkileri vardır.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

43


44<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Söz konusu etkilerin ortaya çıkabilmesi için o teknolojinin çok geniş bir<br />

ürün <strong>ve</strong> üretim süreci yelpazesine nüfuz etme <strong>ve</strong> bu ürün <strong>ve</strong> üretim sürecini<br />

yönlendirme kabiliyetine sahip olması gereklidir. Bir paradigma içindeki<br />

çekirdek teknolojilerin zaman içerisinde herhangi bir değişime uğramaması,<br />

aslında ekonomik <strong>ve</strong> teknolojik gelişme olmadığı anlamına gelmemektedir<br />

(Conceiçao <strong>ve</strong> Heitor, 2003).<br />

Perez <strong>ve</strong> Soete (1988), ileri teknolojilere sahip ülkeleri yakalama konusunda<br />

geç kalan ülkelerin önünde iki fırsat penceresi bulunduğunu, teknoekonomik<br />

paradigma süreci içerisinde ürün yaşam devrelerinin olduğunu<br />

<strong>ve</strong> bu devrelerin geç kalan ülkelerin yakalama fırsatlarını etkilediğini öne<br />

sürmektedirler. Yazarlar, geç kalan ülkeler için gerçek fırsat penceresinin,<br />

tekno-ekonomik paradigma kaymalarının meydana geldiği dönemlerde açılacağını<br />

belirtmişlerdir. Bunun nedenini ise, geçiş dönemlerinde teknolojik<br />

<strong>ve</strong> kurumsal deneyimlerin öncü ülkelere yapısal değişiklikler açısından fiziki<br />

<strong>ve</strong> mali yükler getirmesi <strong>ve</strong> geç kalan ülkelerin, geçmişten kalan kurumları<br />

taşıma diye bir sorunları <strong>ve</strong> sermaye stoku yükleri olmadığından<br />

avantajlı bir konuma geçmeleri ile açıklamaktadırlar (Aktaran: Kaynak,<br />

2003: 36-37).<br />

3.1.3. Yeni Schumpeterci Yaklaşım<br />

(Yeni Tekno-Ekonomik Paradigmalar)<br />

Kondratieff uzun dalgalar teorisini Schumpeterci iktisadi gelişme teorisi<br />

ile birleştiren <strong>ve</strong> kapitalist gelişim sürecinde teknolojik değişim sürecine<br />

<strong>ve</strong> teknolojik inovasyonlara ağırlık <strong>ve</strong>ren Yeni-Schumpeterci teoriye göre,<br />

Neo-Klasik <strong>ve</strong> Keynesyen iktisadi gelişme teorilerinde, her tarihsel dönemde<br />

değişen teknolojinin özgün yanlarının göz önüne alınmaması bu teorilerin<br />

zayıf noktalarını oluşturmaktadır. Teknolojik inovasyonlar önem seviyelerine<br />

göre; küçük-süreli inovasyonlar, radikal inovasyonlar <strong>ve</strong> teknoloji sisteminde<br />

değişikliklere yol açan inovasyonlar olarak üçe ayrılmaktadır. Teknoloji<br />

sistemini değiştiren faktörler, radikal <strong>ve</strong> sürekli inovasyonlar ile organizasyonel<br />

<strong>ve</strong> yönetimsel inovasyonların bir arada oluşmasıyla ekonominin<br />

birden fazla sektörünü etkileyen <strong>ve</strong>ya yeni sanayilerin gelişmesine neden<br />

olan faktörler ile ilgilidir. Yeni tekno-ekonomik paradigma, ekonomideki hemen<br />

her sektörün üretkenliğinde “kuantum sıçraması” gerçekleştirir <strong>ve</strong> yeni<br />

yatırım <strong>ve</strong> kâr olanakları açar (Taymaz, 1993: 14).


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Freeman <strong>ve</strong> Perez (2003)’ün tanımına göre Yeni Tekno-Ekonomik<br />

Paradigma’nın temel unsurları şu şekilde sıralanabilir 1 :<br />

• Fabrika <strong>ve</strong> firma düzeyinde “en iyi” organizasyon şeklinin bulunması,<br />

• İşgücü için yeni beceriler, işgücünün kalite miktarı, gelir dağılımı,<br />

• Yeni karma ürünler ile ulusal üretimin giderek artan oranda bu mallardan<br />

oluşması,<br />

• İnovatif faaliyetlerin artması, karşılaştırmalı üstünlüklerin değişimi,<br />

• Yeni teknolojilerin yayılması <strong>ve</strong> altyapısının kurulması,<br />

• <strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> yeni kurulan şirketler <strong>ve</strong> risk sermayesi uygulamaları,<br />

• Yeni faktörlerde, büyüme ya da çeşitlendirmelerle büyük firmalarda<br />

yoğunlaşma,<br />

• Mal <strong>ve</strong> hizmet tüketiminin yeni biçimleri, tüketici davranışları.<br />

3.1.4. Yeni Gelişim Teorisi<br />

1980’li <strong>ve</strong> 1990’lı yıllarda ekonomistlerin bilgi <strong>ve</strong> teknolojinin iktisadi<br />

büyüme <strong>ve</strong> teknolojideki rolüne yönelik ilgileri artmıştır. Ülkeler arasındaki<br />

iktisadi kalkınma farklılıklarını açıklamaya yönelik olarak ortaya çıkan yeni<br />

büyüme teorisi (Romer 1986, 1990; Aghion <strong>ve</strong> Howitt 1992, 1998) teorik<br />

cephede önemli bir gelişme olmuştur. Bu teoriye göre, ülkeler arasındaki<br />

kalkınmışlık farklılıkları, ulusal sınırlar içerisindeki endojen bilgi birikiminin<br />

farklılığından kaynaklanmaktadır.<br />

Yeni büyüme teorisi yaklaşımına göre, uzun dönem iktisadi büyüme<br />

büyük ölçüde uygun koşullara <strong>ve</strong> fikri mülkiyet haklarının uygulanmasına<br />

bağlıdır. Hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerde fikri mülkiyet<br />

haklarına <strong>ve</strong> bu hakların ortak ilişkilerine yönelik artan ilgi büyük ölçüde<br />

ekonomik teorideki değişimi yansıtmaktadır. Üstelik bu teori, büyük ülkelerin<br />

küçük ülkelerden daha fazla inovasyon faaliyetinde bulunacağını <strong>ve</strong><br />

inovasyondan daha fazla fayda sağlayacağını öngörmektedir. Ayrıca bu yaklaşıma<br />

göre, serbest ticaret uygulayarak <strong>ve</strong> uluslararası sermaye akımlarına<br />

karşı liberal bir tutum sergileyerek ölçek dezavantajlarının üstesinden gel-<br />

1 www.yeniekonomi.com/word_belgeler/Uzun.dalgalar.2003.doc, (Erişim:02.03.2011).<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

45


46<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

mek mümkündür. Dolayısıyla ticarete açıklık <strong>ve</strong> yabancı yatırım gelişmiş<br />

ülkeleri yakalama hedefinde olan ülkeler için oldukça önemlidir (Fagerberg<br />

vd., 2009: 24).<br />

3.1.5. Ulusal İnovasyon Sistemi <strong>ve</strong> Kalkınma İlişkisi<br />

Ülkelerin kalkınma, sürdürülebilir büyüme <strong>ve</strong> uluslararası alandaki rekabet<br />

üstünlüğünü artırma ihtiyaçlarına yönelik olarak; ülke içindeki inovasyon<br />

faaliyetlerinin <strong>ve</strong> taraflarının koordinasyon <strong>ve</strong> etkileşimini sağlayan<br />

bir üst yapı şeklinde ortaya çıkan UİS’nin bu noktada en önemli amacının<br />

sürdürülebilir büyüme <strong>ve</strong> kalkınmayı sağlamak olduğu söylenebilir. UİS’nin<br />

bu hedefine ulaşması için de ülke içerisinde bireysel ya da kurumsal olarak<br />

gerçekleşen bilgi üretiminden inovasyonların yayılmasını içeren bütün çabaların<br />

bir ağ içerisinde koordinasyonunun sağlanması <strong>ve</strong> gereken sinerjinin<br />

oluşturulması gerekmektedir. Ulusal inovasyon ağlarının oluşturulmasında<br />

hem devlet, hem özel sektör kuruluşlarının, hem de kamu <strong>ve</strong> özel Ar-Ge kurumlarının<br />

katkısı büyük önem arz etmektedir (Uzkurt, 2008:213).<br />

Ülkelerin büyüme <strong>ve</strong> kalkınmalarında ufuk açacak yapılar olarak değerlendirilen<br />

UİS içindeki çeşitli ürünlerin üretilebilmesi konusunda gerekli<br />

olan bilgi, nitelik <strong>ve</strong> deneyim unsurları birbiriyle ilişkili <strong>ve</strong> birbirini destekleyici<br />

nitelikler taşımaktadırlar. Ayrıca bu sistemler içinde çalışıldığında<br />

öğrenme <strong>ve</strong> yakalama zamanı kısalmaktadır. Aynı zamanda sözkonusu sistemler<br />

kalkınma <strong>ve</strong> büyümenin ufkunu açacak bir biçimde ürün <strong>ve</strong> üretim<br />

süreçleri gruplarının belirlenmesine de imkân tanımaktadır (Soyak, 2007).<br />

Gelişmekte olan ülkelerde kurumsallaşmadaki eksikliklerin kalkınmaya<br />

etkisi teknoloji açığı kadar önemlidir. Bu noktada inovasyon faaliyetini<br />

düzenleyen kurumlar rekabetçi kalkınma programlarının yürütücü <strong>ve</strong> taşıyıcısı<br />

olarak görev almaktadırlar. Dolayısıyla iktisadi kalkınma ile inovasyon<br />

sisteminin kurumsallaşması birlikte ele alınmalıdır. Kalkınmacı bir perspektiften<br />

bakıldığında çağdaş ulus-devlet kapsamında var olan bir alt sistem<br />

olan UİS, ulusal rekabetçilik <strong>ve</strong> ulusal kalkınma hedeflerine aynı anda yönelmektedir.<br />

Bu amaçla, inovasyon faaliyetinin desteklenmesi konusunda<br />

bu faaliyetin aslî <strong>ve</strong> son derece önemli kaynakları olan Ar-Ge kurumlarının,<br />

firmaların, inovasyon destek kuruluşlarının <strong>ve</strong> inovasyon ağyapılarının ulusal<br />

boyutta <strong>ve</strong>rimli bir şekilde kullanılmasını sağlar (TÜSİAD, 2003: 215).


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

3.2. Mezo (Bölgesel) Ölçekte Yaklaşımlar<br />

3.2.1. Yeni Sanayi Odakları<br />

Büyük ölçekli, standart mal üretimi üzerine kurulu sanayi örgütlenmesine,<br />

yani Fordist üretim yapısına sahip, eski sanayi bölgelerinin hızlı<br />

bir gerileme süreci içerisine girmesi, gelişmiş sanayi ülkelerinde meydana<br />

gelen mekânsal değişimlerin temel özelliklerinden birisidir. 1970’li yıllardan<br />

itibaren, gelişmiş sanayi ülkelerindeki geleneksel sanayi bölgelerinde<br />

durgunluk <strong>ve</strong> gerileme süreci yaşanmaya başlamıştır. Buna karşın, bu ülkelerin<br />

azgelişmiş bölgelerinde ekonomik hareketlilik gözlenmiştir. Büyük<br />

ölçüde; öz kaynak, yerel girişimcilik özellikleri, esnek (Post-Fordist) üretim<br />

teknolojileri <strong>ve</strong> ilişkileri, dayanışma, gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> organizasyon kapasitesi gibi<br />

içsel faktörlere dayalı olarak gelişen bu tür bölgelere yeni sanayi odakları adı<br />

<strong>ve</strong>rilmektedir (Özgür, 2010: 23).<br />

KOBİ’lerin oluşturduğu yerel sanayi bölgeleri, çok uluslu şirketlerle rekabet<br />

etme konusunda oldukça önem arz etmektedir. Bölgeye ait kaynaklara<br />

dayalı iktisadi faaliyetleri ifade eden bölgeselleşme, küreselleşmeye alternatif<br />

olarak düşünülmekle beraber, aslında küreselleşmeyi tamamlayıcı bir<br />

süreçtir. Üretimde, çok uluslu firmaların yanı sıra, bölgesel oluşumlar olan<br />

yerel sanayi odakları da yer almaktadır.<br />

Genel olarak odakların başarısında rol oynayan etkenler şu şekilde sıralanabilir:<br />

• Firmalar arası <strong>ve</strong> firma ile çalışanları arasında karşılıklı gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong><br />

işbirliği,<br />

• Küçük işletmelerin kurulması <strong>ve</strong> işletilmesinde yerel gelenekler; aktarılan<br />

<strong>ve</strong> paylaşılan bilgi <strong>ve</strong> beceriler ile girişimci ruh,<br />

• İşgücü yeterliliği; sadece resmi yeterlilikler değil, aynı zamanda uzun<br />

vadede üretim sürecinde bulunmaktan kaynaklanan yetiler,<br />

• Ortak öğrenme süreçleri <strong>ve</strong> karşılıksız bilgi akışı,<br />

• Çeşitli teknoloji merkezlerinin varlığı (DPT, 2000: 164-165).<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

47


48<br />

3.2.2. Öğrenen Bölgeler<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Öğrenme, bir organizasyon ya da bireyin yeteneğindeki ya da anlayışındaki<br />

bir değişimi etkileyen kollektif, sosyal <strong>ve</strong> coğrafi bir süreç olarak<br />

anlaşılabilir. Öğrenme, bilgi <strong>ve</strong> iletişim teknolojilerindeki teknolojik değişim<br />

sürecinde devam eden inovasyonun merkezi olarak düşünülür.<br />

Gelişmekte olan ülkelerin; bireylerin, firmaların, bölgelerin <strong>ve</strong> ulusal ekonomilerin<br />

iktisadi başarısı için elzem olan öğrenen ekonomiden güçlü bir şekilde<br />

etkilendikleri <strong>ve</strong> kalkınma aşamalarında öğrenme <strong>ve</strong> yetenek inşasına<br />

ihtiyaç duydukları öne sürülmektedir. Öğrenen ekonomi konsepti iki anlamda<br />

kullanılmaktadır. Bunlardan ilki, öğrenen ekonominin; teknoloji, yetenekler,<br />

tercihler <strong>ve</strong> kurumlardaki değişim sürecini açıklama <strong>ve</strong> anlaması üzerine odaklanırken;<br />

ikincisi, ekonominin tüm düzeylerinde bilgi <strong>ve</strong> öğrenmenin etkisini<br />

artıran belirli tarihsel eğilimlere işaret etmektedir (Kitanovic, 2005: 14-15).<br />

Öğrenen ekonomi anlayışından doğmuş olan öğrenen bölgeler yaklaşımı,<br />

bir bölgenin rekabet gücünün bölgenin; bilgiyi üretme <strong>ve</strong> kavrama, bilgiye<br />

ulaşma, onu öğrenme <strong>ve</strong> inovasyonlara dönüştürme yeteneğine doğrudan<br />

bağlı olduğuna dikkati çekmektedir. Bilgiye ulaşma <strong>ve</strong> bilgiyi kullanma<br />

sürecinde önemli bir role sahip olan öğrenme, bölgenin içsel potansiyelinin<br />

geliştirilmesinde de hayati bir öneme sahiptir. OECD’ye göre öğrenen bölge,<br />

öğrenen ekonomiye geçiş sürecinde karşılaşılan zorlukların üstesinden<br />

gelebilme noktasında bölgenin gelişme ihtiyacını açıklayan bir modeldir.<br />

Ekonomik <strong>ve</strong> politik kurumların kurduğu esnek ağlar ile bireysel <strong>ve</strong> organizasyonel<br />

öğrenmeyi kolaylaştıran bölgesel kurumlar öğrenen bölgeyi niteler<br />

(Aktaran: Çetin <strong>ve</strong> Ecevit: 2008: 213).<br />

İnovasyon <strong>ve</strong> rekabeti artırmak için bir bölgedeki mevcut bilgi temeli <strong>ve</strong><br />

Ar-Ge alt yapısıyla işletmeler arasında dâhili işletme süreçleri <strong>ve</strong> işletmeler<br />

arası pratik iş birlikleri ortaya çıkaran bir sistem <strong>ve</strong> yapı olan öğrenen bölgede<br />

yapılan çalışmalar şu şekilde sıralanabilir:<br />

• Araştırma <strong>ve</strong> eğitim kurumları, yerel bölgesel otoriteler ile inovatif<br />

işbirliği sağlayacak işletmelerden oluşan bölgesel odakların (kümelerin)<br />

başarısını artırmak,<br />

• Mevcut eğitim <strong>ve</strong> geliştirme kurumlarının üstlenmesi gereken rolleri<br />

tanımlama,


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

• Bölgesel/Ulusal inovasyon <strong>ve</strong> öğrenme sistemlerinde diğer aktörlerle<br />

işbirliği yapmak için kurum <strong>ve</strong> Ar-Ge enstitülerinin bir araya gelişini<br />

sağlayacak yapı <strong>ve</strong> sistemler,<br />

• Mevcut eğitim kurumlarında yeni fikirlerin geliştirilmesinde katalizör<br />

rolü oynayacak yöntemleri bulmak,<br />

• Karşılıklı öğrenmeyi geliştirmek <strong>ve</strong> fikri realiteye dönüştürme çabaları.<br />

Bunların gerçekleşmesi için bir öğrenen bölgede olması gereken faktörler;<br />

bölgenin sahip olduğu organizasyon, ağ oluşumu, aşağıdan yukarıya<br />

yönelme, yapıların esnekliği, ortaklıklar, yüz yüze iletişim, sistemler<br />

arasında kesişim, tarafsız öncülük <strong>ve</strong> koordinasyon, yönetimin açıklığı <strong>ve</strong><br />

farklı politik alanları birleştirme olarak sıralanabilir (Altınok vd., 2004:<br />

308-309).<br />

Yerel <strong>ve</strong> bölgesel kalkınma için öğrenme, hızlı bilgi transferini sağlayan<br />

yerel yakınlık aracılığıyla artırılabilen bir süreç <strong>ve</strong> aynı zamanda firmalar <strong>ve</strong><br />

diğer organizasyonlar için olumlu yerel dışsallıklar oluşturmak noktasında<br />

gerekli bir uygulama olarak düşünülebilir. Bölgelerde; ekonomik, sosyal <strong>ve</strong><br />

politik değişim hususlarında öğrenme önemli bir süreç olarak değerlendirilmektedir.<br />

Tablo 1’den de görülebileceği gibi, öğrenen <strong>ve</strong> bilgi-üreten bölgeler<br />

seri (kitle)-üretim bölgelerinden ayrılmaktadır. Yani öğrenen bölgeler, geçiş<br />

modellerinden biri olan fordizmin özelliklerinden farklı özelliklere sahiptirler<br />

(Pike vd., 2006: 98-99).<br />

3.2.3. İnovatif Çevreler<br />

İnovatif kurumların diğer inovatif kurumlar ile koordinasyon içerisinde<br />

olduğu ortamı ifade eden inovatif çevre; sinerji <strong>ve</strong> ortaklaşa öğrenme yöntemleri<br />

aracılığıyla bölgesel inovasyon kapasitesini artıran sınırlı bir coğrafya<br />

içerisindeki biçimsel olmayan karmaşık sosyal ilişkiler ağı olarak tanımlanabilir.<br />

İnovatif çevre teorisi, “öğrenme” süreci üzerinde de durmaktadır.<br />

Çevrenin farklı üyelerinin inovasyon kapasitesi öğrenme kapasitesine bağlıdır.<br />

Firmaların çevrelerinde olan değişimleri kavramalarına imkân <strong>ve</strong>ren<br />

öğrenme; onlara davranışlarını gerektiği gibi uyarlamaları noktasında yardımcı<br />

olur (Sungur <strong>ve</strong> Keskin, 2009: 118).<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

49


50<br />

Tablo 1: Seri (Kitle) Üretimden Öğrenen Bölgelere Geçiş<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Seri-Üretim Bölgesi Öğrenen/Bilgi Üreten Bölgeler<br />

Rekabetçilik Temeli Doğal kaynaklara <strong>ve</strong> fiziksel işgücüne<br />

dayalı karşılaştırmalı<br />

üstünlük<br />

Üretim Sistemi Kitle üretim: Değer kaynağı olarak<br />

fiziksel işgücü, inovasyon <strong>ve</strong><br />

üretimin ayrılması<br />

İmalat Altyapısı Tedarik Zinciri <strong>Yönetimi</strong> (tam<br />

olarak dış kaynak kullanımına<br />

dayanan kol boyu tedarik ilişkileri)<br />

Birey Altyapısı Düşük yetenek, düşük işgücü<br />

maliyeti, Taylorist işgücü, Taylorist<br />

eğitim <strong>ve</strong> öğretim<br />

Fiziksel Altyapı <strong>ve</strong><br />

iletişim altyapısı<br />

Endüstriyel Yönetişim<br />

Sistemi<br />

Bilgi üretimi <strong>ve</strong> devamlı gelişmeye<br />

dayalı sürdürülebilir<br />

üstünlük<br />

Bilgi-temelli üretim: devamlı<br />

yaratıcılılık, değer kaynağı<br />

olarak bilgi, inovasyon <strong>ve</strong><br />

üretimin sentezi<br />

İnovasyonun kaynağı olarak<br />

tedarikçi sistemler<br />

Yurt odaklı Küresel odaklı<br />

Düşmanca ilişkiler, yukarıdanaşağıya<br />

kontrol<br />

Bilgili işçiler, devamlı olarak<br />

insan kaynaklarının gelişimi,<br />

devamlı eğitim <strong>ve</strong> öğretim<br />

Karşılıklı bağımlılığın yüksek<br />

olduğu ilişkiler <strong>ve</strong> network<br />

organizasyonu<br />

Politika Sistemi Belirli ticaret politikaları Sistemler/altyapı oryantasyonu<br />

Kaynak: Aktaran: Pike vd., 2006: 100.<br />

Çevrenin inovatif <strong>ve</strong>ya korumacı bir özelliğe bürünebilmesi için bazı<br />

özelliklere sahip olması gerekmektedir. Bu özellikler; bölgedeki aktörlerin<br />

davranışlarının kendi şahsi çıkarlarını koruma yönünde olup olmaması,<br />

kısa dönemli faydaları tercih edip etmemesi, önceliğin kollektif faaliyetlere<br />

<strong>ve</strong>rilip <strong>ve</strong>rilmemesi <strong>ve</strong> kaynakların uzun dönemli kalkınma projelerine<br />

yönlendirilip yönlendirilmemesi şeklinde sıralanabilir. Çevrenin inovatif bir<br />

özelliğe sahip olabilmesi, dış dünyaya açılma yeteneğine <strong>ve</strong> yerel üretim<br />

sistemleri için gerekli spesifik kaynak <strong>ve</strong> bilgiyi sağlama yeteneğine bağlıdır<br />

(Çetin, 2005: 41-42).<br />

İnovatif çevre yaklaşımı yerel çevre ile inovasyon arasındaki ilişkiyi<br />

araştırmaktadır. Buna göre, inovasyon yapmayan <strong>ve</strong>ya artımsal inovasyon<br />

yapan kuruluşlar için önemi azalabilen yerel çevre, radikal inovasyon durumunda<br />

inovasyon sürecinin asli bir parçası haline dönüşebilmektedir.


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Çevre; teknoloji, üretim, sermaye <strong>ve</strong> pazar ilişkilerinden oluşan bir üretim<br />

sistemini, bir teknoloji kültürünü <strong>ve</strong> baş aktörleri bir araya getirmektedir.<br />

İnovasyon, bilginin; sermaye, beceri, girişimcilik, yaratıcılık gibi kaynaklar<br />

ile bağlantısı sonucunda gerçekleşir. İnovasyon, gerekli bilgi ile kaynakların<br />

çevre tarafından birleştirilmesi olarak tanımlanabilir. “İnovatif çevre”,<br />

etkileşme <strong>ve</strong> kollektif öğrenme aracılığıyla yeni kaynak <strong>ve</strong> teknoloji kültürü<br />

yaratarak yerel üretim sistemini değiştiren “beyin” olarak iş görür. İnovatif<br />

çevrenin önemli bir diğer etkisi de çok işlevli inovasyon ağ yapılarının kurulmasına<br />

destek olması <strong>ve</strong> onları bölge ile uyumlu hale getirmesidir 2 .<br />

3.2.4. Bölgesel İnovasyon Sistemi (BİS) <strong>ve</strong> Bölgesel Kalkınma İlişkisi<br />

Bir bölgede bulunan firmaların <strong>ve</strong>rimli Ar-Ge çalışmaları sonucunda<br />

elde ettikleri bilgileri yeni ürün, hizmet <strong>ve</strong>ya üretim süreçlerinde kullanması<br />

rekabet güçlerinin artmasını sağlarken, bu faaliyetler bölgenin gelişmesine<br />

de önemli katkılar yapabilmektedir. Günümüzde inovasyonun kalkınmadaki<br />

önemi gittikçe artarken, bu durumun bilincine varan ülkeler inovasyona<br />

daha fazla önem <strong>ve</strong>rmeye başlamıştır. Bu kapsamda inovasyon faaliyetlerini<br />

artıracak ulusal <strong>ve</strong> bölgesel politikalar belirlenmiştir. Bu politika araçlarından<br />

biri de bölgesel inovasyon sistemidir.<br />

Ulusal <strong>ve</strong> kurumsal düzeyde önemli kazanımlar sağlayacak olan bölgesel<br />

inovasyon <strong>ve</strong> kümelenme ağlarının etkin bir biçimde tasarlanması,<br />

yapılandırılması <strong>ve</strong> yürütülmesi gerekmektedir. Bölgesel inovasyon <strong>ve</strong> kümelenme<br />

ağları; bir ülke ya da bölge ekonomisinde coğrafi olarak kollektif<br />

bir sinerji oluşturmak, inovasyon potansiyelini <strong>ve</strong> yeteneklerini geliştirmek<br />

için kurumlar, mekanizmalar, kurallar <strong>ve</strong> ilişkilerin oluşturduğu bilim-teknoloji<br />

<strong>ve</strong> inovasyon mimarisidir. Yüksek katma değer içeren inovasyon üretimini<br />

olumlu yönde etkileyebilme noktasında gerekli dinamizmi, yaratıcılığı<br />

<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliği sağlayacak olan faktör rekabettir. BİS <strong>ve</strong> kümelenmeler<br />

ulusal bilim-teknoloji <strong>ve</strong> inovasyon temelli kalkınmada çok büyük öneme<br />

sahiptirler. Bölgesel inovasyon <strong>ve</strong> kümelenme ağları yardımıyla ulusal <strong>ve</strong><br />

özel sektör düzeyinde yüksek bir araştırmacı ağı <strong>ve</strong> akademik <strong>ve</strong> ticari alan<br />

arasında karşılıklı yüksek bir etkileşim ağı tesis edilebilir. Ayrıca BİS <strong>ve</strong><br />

kümelenmeler sayesinde uygulamadan araştırmaya, araştırmadan uygula-<br />

2 http://www.gu<strong>ve</strong>ncetin.com/inovasyon/index.htm, Erişim:04.12.2010.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

51


52<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

maya doğru yüksek bir sinerji ortamı oluşturularak, ülkenin <strong>ve</strong> kurumların<br />

küresel rekabet güçleri artırılabilir (Turanlı <strong>ve</strong> Sarıdoğan, 2010: 107). Şekil<br />

2’de BİS yoluyla bölgesel kalkınma süreci yer almaktadır. Buna göre firmalar<br />

arasındaki yakınlığa dayalı işbirliği, üni<strong>ve</strong>rsiteler, Ar-Ge kurumları, teknoloji<br />

destek ofisleri ile firmalar arasındaki bağlantılar sonucu ortaya çıkan<br />

kümülatif (birikimli) öğrenme <strong>ve</strong> bölgenin sahip olduğu know-how, teknik<br />

uzmanlık, endüstriyel kültür <strong>ve</strong> girişimcilik bölgenin endojen potansiyellerinin<br />

<strong>ve</strong> dinamiklerinin harekete geçirilmesine, yaygınlaştırılmasına <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli<br />

büyüme döngülerine neden olarak inovasyon faaliyetlerinin yoğun bir<br />

şekilde yürütülmesini <strong>ve</strong> inovasyon kapasitesinin artmasını sağlayacaktır.<br />

Bu yapı bölgesel rekabet avantajını ortaya çıkararak, bölgesel kalkınmayı,<br />

dolayısıyla; uzun vadeli istikrarlı istihdam olanaklarını, daha yüksek yaşam<br />

standartlarını <strong>ve</strong> sürdürülebilir kalkınmayı beraberinde getirecektir.<br />

Şekil 2: Bölgesel İnovasyon Sistemi Yoluyla Bölgesel Kalkınma<br />

Kaynak: Jang, 2006: 11<br />

3.2.5. Endojen Bölgesel Kalkınma<br />

Bölgesel önceliklere, yerel kaynaklar <strong>ve</strong> yerel faaliyetlerin endojen potansiyellerine<br />

önem <strong>ve</strong>ren bir kalkınma stratejisi olan endojen bölgesel kalkınma<br />

anlayışı, bölgesel aktör <strong>ve</strong> potansiyellerin; kalkınma sürecinin başlaması,<br />

planlanması, uygulanması <strong>ve</strong> izlenmesi faaliyetlerine aktif olarak


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

katılımını sağlamaktadır. Endojen bölgesel kalkınmanın temel özellikleri;<br />

kalkınma fırsatlarının yerel belirleyicileri olması, kalkınma sürecinin yerel<br />

kontrolünü sağlaması, kalkınma faydalarından yerel olarak yararlanması <strong>ve</strong><br />

söz konusu bölgede kalkınmayı sürekli kılması şeklinde sıralanabilir (Aktaran:<br />

Çetin, 2005: 3). Endojen bölgesel kalkınma yaklaşımının asıl amacı,<br />

bölgelerin kendi öz kaynaklarına dayanarak bölgesel refah sağlayıcı mekanizmaları<br />

ortaya çıkarmak, bölgelerin kendi kalkınma süreçlerine egemen<br />

olmalarını <strong>ve</strong> bu sürecin özneleri durumuna gelmelerini sağlamak olmuştur<br />

(Çakmak <strong>ve</strong> Erden, 2004: 82).<br />

Endojen kalkınma görüşüne göre, farklı bölgelerdeki iktisadi büyüme<br />

oranları; gelir <strong>ve</strong> üretim düzeylerindeki değişiklikler, sermaye-iş stokundaki<br />

farklılıklar <strong>ve</strong> eğitim düzeyi ile Ar-Ge faaliyetleri yürütmedeki farklılıklara<br />

da bağlı olmaktadır (Erçakar, 2010).<br />

3.2.6. Üçlü Sarmal (Triple Helix) Yaklaşımı<br />

Etzkowitz <strong>ve</strong> Leytesdorff (1997) ile popüler hâle gelen “Üçlü Sarmal<br />

Yaklaşımı”, ulusal inovasyon sistemlerinde üni<strong>ve</strong>rsitelerin değişen rollerini<br />

<strong>ve</strong> pozisyonlarını analiz eden bir kavramsal çerçe<strong>ve</strong>dir. Üçlü sarmal yaklaşımı,<br />

endüstriyel ekonomilerin inovasyon sistemlerinde yer alan kurumsal<br />

aktörler arasındaki artan etkileşime vurgu yapmaktadır (Aktaran: Mowery<br />

<strong>ve</strong> Sampat, 2005: 214).<br />

Teknolojideki gelişme <strong>ve</strong> değişime dayalı iktisadi büyümede, aslında<br />

karmaşık bir süreç olarak kabul edilen Üçlü Sarmal Yaklaşımı, lineer inovasyon<br />

modelinin aksine, kamu, özel sektör <strong>ve</strong> akademi dünyası arasındaki<br />

inovasyona yönelik kurumsal ilişkileri üçlü sarmal yapıyla temsil etmekte<br />

<strong>ve</strong> bu ilişkileri, söz konusu yapının değişik seviyelerinde kurgulayıp bilginin<br />

sermaye olarak kullanılmasını açıklamaya çalışmaktadır (bkz. Şekil 3).<br />

Üçlü Sarmal Yaklaşımı’nda, ölçeklendirmede de kolaylık sağlayan; mikro<br />

seviyede aktörler, mezo seviyede kurumsallaşmış yapılar <strong>ve</strong> makro seviyede<br />

kanun, kural <strong>ve</strong> yönergeler olmak üzere üç unsur rol oynamaktadır. Mikro<br />

düzeyde rol üstlenen aktörler; akademi, kamu <strong>ve</strong> iş dünyası iken, mezo seviyede<br />

rol oynayan unsurlar teknolojik bilgi yaratarak üretimi organize eden<br />

kurumsal yapılardır. Kurumsal yapılar; hibrit inovasyon yapıları, inovasyon<br />

arayüzleri <strong>ve</strong> inovasyon koordinatörleri olarak üç ana grupta toplanabilir.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

53


54<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Hibrit inovasyon yapıları, bilginin kullanım <strong>ve</strong> üretiminden doğrudan sorumlu<br />

olan bu üç grup arasındaki etkileşimden hibrit yapıda (örneğin, üni<strong>ve</strong>rsiteden<br />

doğan yüksek teknoloji tabanlı şirketler (spin-off), üni<strong>ve</strong>rsite tarafından<br />

kurulan risk sermayesi yapıları vb.) doğan yapılardır (TTVG, 2010:<br />

11-12).<br />

Şekil 3: Üçlü Sarmal Yaklaşımı<br />

Kaynak: TTVG, 2010: 13<br />

3.2.7. Bölgesel Rekabet Edebilirlik Gücü <strong>ve</strong> Kalkınma<br />

Bölgesel rekabet edebilirlik, bölgenin yüksek gelirler oluşturma <strong>ve</strong> burada<br />

yaşayan insanların yaşam standartlarını iyileştirme kabiliyeti olarak tanımlanabilir.<br />

Mikro açıdan bölgesel rekabet edebilirlik, firmaların rekabet, büyüme<br />

<strong>ve</strong> kârlı olma kapasitesine bağlıdır. Dünya Ekonomik Forumuna göre<br />

makroekonomik rekabet edebilirlik; bir ülkenin <strong>ve</strong>rimlilik düzeyini belirleyen<br />

faktörlerin, kurumların, politikaların kurulmasıdır. Bölgesel rekabet<br />

edebilirlik, iktisadi büyümenin organizasyonu <strong>ve</strong> yönetiminde <strong>ve</strong> refahın<br />

sağlanmasında artan önemi nedeniyle son yıllarda hem akademik, çevre<br />

hem de politika yapıcılarının ilgisini çekmektedir (Annoni <strong>ve</strong> Kozovska,<br />

2010: 1-2).<br />

Bölgesel rekabet edebilirliğin refah düzeyine <strong>ve</strong> dolayısıyla yaşam kalitesine<br />

<strong>ve</strong> standartlarına olan katkısı Şekil 4’teki gibidir. Buna göre, rekabet<br />

gücünün kaynakları rekabet gücünün (işgücü <strong>ve</strong>rimliliğinin <strong>ve</strong> istihdam ora-


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

nının artması) ortaya çıkmasını sağlarken, yaşam kalitesi <strong>ve</strong> standartlarında<br />

da birtakım iyileşmelere neden olmaktadır.<br />

Şekil 4: Bölgesel Rekabet Gücünün Piramit Modeli<br />

Kaynak: Pike vd., 2006: 114<br />

4. Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Çerçe<strong>ve</strong>sinde İnovasyon <strong>ve</strong><br />

Kalkınma Göstergelerinin İncelenmesi<br />

Bu kısımda WEF tarafından hazırlanan 2010-2011 Küresel Rekabet Raporu<br />

ile Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan İnovasyon Birliği Skorbordu<br />

(2010) çerçe<strong>ve</strong>sinde inovasyon <strong>ve</strong> kalkınma arasındaki ilişkiye yönelik<br />

bir perspektif çizilecektir.<br />

WEF, her yıl hazırladığı Küresel Rekabet Raporu ile ülkelerin; rekabet,<br />

inovasyon, makroekonomi, teknoloji <strong>ve</strong> finansal piyasa gibi göstergeler açısından<br />

dünyadaki konumlarını belirlemektedir. Raporun hazırlanması sürecinde<br />

139 ülkeye ilişkin 12 bileşen <strong>ve</strong> bu bileşenlere ait yaklaşık 100 gösterge<br />

kullanılmaktadır. Ülkeler her bir gösterge açısından aldıkları endeks<br />

değerlerine göre sıralanmaktadırlar. Endeks değeri 1 ile 7 arasında değişmektedir.<br />

Değerin 7’ye yaklaşması sözkonusu ülkenin ele alınan gösterge<br />

bakımından konumunun oldukça iyi olduğuna, 1’e yaklaşması ise idealden<br />

uzaklaşıldığına işaret etmektedir. Şekil 5, küresel rekabet endeksinin; temel<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

55


56<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

gereksinimler, <strong>ve</strong>rimlilik artırıcılar <strong>ve</strong> inovasyon <strong>ve</strong> gelişmişlik faktörlerinden<br />

oluşan alt bileşenlerini göstermektedir. Temel gereksinimler bileşeninin<br />

alt göstergeleri faktör-güdümlü ekonomiler; <strong>ve</strong>rimlilik artırıcılar bileşeninin<br />

alt göstergeleri yatırım/<strong>ve</strong>rimlilik-güdümlü ekonomiler <strong>ve</strong> inovasyon <strong>ve</strong> gelişmişlik<br />

faktörleri bileşeninin alt göstergeleri ise inovasyon güdümlü ekonomiler<br />

için anahtar göstergelerdir.<br />

Şekil 5: Küresel Rekabet Raporunun Alt Bileşenleri<br />

Kaynak: WEF (2010), The Global Competiti<strong>ve</strong>ness Report 2010-2011, s.9<br />

Tablo 2’de temel gereksinimler <strong>ve</strong> alt göstergelerine göre AB üyesi ülkeler<br />

ile aday ülkelerin sıralamaları görülmektedir. Kurumlar <strong>ve</strong> makroekonomik<br />

ortam göstergeleri bakımından İskandinav ülkeleri (İs<strong>ve</strong>ç, Finlandiya,<br />

Danimarka), altyapı göstergesi açısından; Almanya, Fransa <strong>ve</strong> Hollanda <strong>ve</strong><br />

sağlık <strong>ve</strong> temel eğitim sektörü göstergesi bakımından da Belçika, Finlandiya<br />

<strong>ve</strong> Hollanda üst sıralarda bulunan ülkelerdir. Bu alt göstergelere göre genel<br />

olarak alt sıralarda bulunan ülkeler ise; Bulgaristan, Romanya, Makedonya,<br />

Türkiye <strong>ve</strong> Yunanistan olarak sıralanabilir. Özellikle Türkiye’nin; kurumlar,<br />

makroekonomik ortam <strong>ve</strong> sağlık <strong>ve</strong> temel eğitim konularında nispeten arka<br />

sıralarda bulunması anılan göstergeler bakımından henüz istenilen düzeyde<br />

olunmadığının bir göstergesidir.


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Tablo 2: Temel Gereksinimler <strong>ve</strong> Alt Göstergelerine Göre AB Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye<br />

Ülke/Ekonomi<br />

Temel<br />

Gereksinimler<br />

Alt Göstergeler<br />

Kurumlar Altyapı Makroekonomik<br />

Ortam<br />

Sağlık <strong>ve</strong> Temel<br />

Eğitim<br />

Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED<br />

Almanya 6 5.89 13 5.50 2 6.43 23 5.32 25 6.32<br />

Avusturya 15 5.67 15 5.42 20 5.56 24 5.30 17 6.41<br />

Belçika 22 5.45 29 4.98 21 5.53 72 4.56 1 6.75<br />

Bulgaristan 72 4.43 114 2.29 80 3.57 42 5.00 58 5.85<br />

Çek Cumhuriyeti 44 4.91 72 3.86 39 4.78 48 4.90 43 6.10<br />

Danimarka 7 5.86 5 5.84 13 5.69 16 5.56 20 6.36<br />

Estonya 25 5.38 31 4.91 32 4.94 19 5.40 29 6.26<br />

Finlandiya 5 5.97 4 5.96 17 5.59 15 5.58 2 6.75<br />

Fransa 16 5.67 26 5.04 4 6.24 44 4.98 16 6.42<br />

Hollanda 9 5.82 12 5.54 7 5.93 25 5.29 8 6.53<br />

İngiltere 18 5.58 17 5.28 8 5.88 56 4.76 19 6.40<br />

İrlanda 35 5.18 24 5.14 38 4.80 95 4.26 10 6.51<br />

İspanya 38 5.13 53 4.25 14 5.67 66 4.60 49 6.01<br />

İs<strong>ve</strong>ç 4 5.98 2 6.12 10 5.76 14 5.61 18 6.41<br />

İtalya 46 4.84 92 3.58 31 4.94 76 4.52 26 6.30<br />

Kıbrıs 29 5.28 30 4.91 26 5.10 67 4.60 12 6.50<br />

Letonya 61 4.60 75 3.79 55 4.26 84 4.47 55 5.88<br />

Litvanya 52 4.77 60 3.99 43 4.56 71 4.56 52 5.95<br />

Lüksemburg 10 5.81 9 5.73 19 5.56 9 5.67 27 6.29<br />

Macaristan 59 4.65 79 3.76 51 4.36 69 4.59 57 5.87<br />

Malta 40 5.08 34 4.83 48 4.45 52 4.82 30 6.23<br />

Polonya 56 4.69 54 4.18 72 3.76 61 4.70 39 6.13<br />

Portekiz 42 5.01 48 4.37 24 5.30 96 4.26 41 6.13<br />

Romanya 77 4.36 81 3.74 92 3.44 78 4.50 63 5.77<br />

Slovakya 53 4.77 89 3.60 57 4.19 32 5.20 45 6.07<br />

Slo<strong>ve</strong>nya 34 5.18 50 4.37 36 4.83 34 5.19 23 6.33<br />

Yunanistan 67 4.12 84 3.67 42 4.57 123 3.61 40 6.13<br />

Aday Ülkeler<br />

Hırvatistan 50 4.78 86 3.65 41 4.63 51 4.82 48 6.02<br />

Makedonya 70 4.45 80 3.75 91 3.45 47 4.91 69 5.67<br />

Türkiye 68 4.49 88 3.61 56 4.21 83 4.47 72 5.65<br />

Kaynak: WEF (2010), The Global Competiti<strong>ve</strong>ness Report 2010-2011, s.18-19. ED: Endeks Değeri<br />

Verimlilik artırıcılar bileşenlerinin alt göstergelerinin yer aldığı Tablo<br />

3’e bakıldığında, yüksek öğretim göstergesinde yine İskandinav ülkelerinin<br />

önde olduğu görülmektedir. Lüksemburg, İs<strong>ve</strong>ç <strong>ve</strong> Hollanda mal piyasasının<br />

gelişmişliği; Danimarka, İngiltere <strong>ve</strong> İs<strong>ve</strong>ç işgücü piyasasının gelişmişliği;<br />

Finlandiya, Lüksemburg <strong>ve</strong> Malta finansal piyasaların gelişmişliği; İs<strong>ve</strong>ç,<br />

Lüksemburg <strong>ve</strong> Hollanda teknolojik hazırlık; Almanya, İngiltere <strong>ve</strong> Fransa<br />

piyasa büyüklüğü göstergelerinde en iyi performansları gösteren ülkeler olarak<br />

sayılabilirler.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

57


58<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Tablo 3: Verimlilik Artırıcılar <strong>ve</strong> Alt Göstergelerine Göre AB Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye<br />

Ülke/<br />

Ekonomi<br />

Verimlilik<br />

Artırıcılar<br />

Yüksek<br />

Öğretim<br />

Mal<br />

Piyasasının<br />

Verimliliği<br />

Alt Göstergeler<br />

İşgücü<br />

Piyasasının<br />

Verimliliği<br />

Finansal<br />

Piyasaların<br />

Gelişmişliği<br />

Teknolojik<br />

Hazırlık<br />

Piyasa<br />

Büyüklüğü<br />

Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED<br />

Almanya 13 5.11 19 5.33 21 4.97 70 4.40 36 4.62 10 5.36 5 6.01<br />

Avusturya 19 4.93 16 5.38 19 5.00 32 4.75 23 4.74 18 5.09 33 4.59<br />

Belçika 17 5.01 7 5.71 16 5.08 43 4.64 34 4.64 13 5.22 27 4.77<br />

Bulgaristan 65 4.07 67 4.14 82 4.00 58 4.51 91 3.95 48 4.01 63 3.79<br />

Çek Cum. 28 4.66 24 5.11 35 4.58 33 4.75 48 4.49 32 4.55 42 4.47<br />

Danimarka 9 5.20 3 5.84 13 5.10 5 5.47 18 4.94 6 5.62 52 4.25<br />

Estonya 34 4.52 22 5.17 29 4.71 17 4.91 45 4.50 24 4.94 101 2.89<br />

Finlandiya 14 5.09 1 6.06 24 4.92 22 4.85 4 5.38 15 5.17 56 4.15<br />

Fransa 15 5.09 17 5.36 32 4.69 60 4.47 16 4.96 12 5.28 7 5.76<br />

Hollanda 8 5.24 10 5.63 8 5.17 23 4.83 26 4.71 3 5.99 19 5.10<br />

İngiltere 7 5.28 18 5.34 22 4.96 8 5.29 25 4.73 8 5.58 6 5.80<br />

İrlanda 25 4.68 23 5.17 14 5.09 20 4.87 98 3.79 21 4.99 54 4.20<br />

İspanya 32 4.56 31 4.85 62 4.20 115 3.88 56 4.28 30 4.64 13 5.47<br />

İs<strong>ve</strong>ç 5 5.32 2 5.90 5 5.30 18 4.89 13 5.15 1 6.12 34 4.58<br />

İtalya 45 4.33 47 4.60 68 4.16 118 3.81 101 3.70 43 4.12 9 5.63<br />

Kıbrıs 36 4.46 29 4.91 20 4.97 42 4.64 15 5.01 38 4.40 104 2.82<br />

Letonya 63 4.08 35 4.81 72 4.13 52 4.58 86 3.98 51 3.96 95 3.04<br />

Litvanya 49 4.28 25 5.07 73 4.12 48 4.61 89 3.95 33 4.51 77 3.45<br />

Lüksemburg 20 4.92 41 4.68 3 5.49 37 4.71 6 5.35 2 6.11 89 3.16<br />

Macaristan 41 4.38 34 4.81 67 4.16 62 4.46 68 4.16 37 4.41 49 4.27<br />

Malta 47 4.31 37 4.79 36 4.58 98 4.10 11 5.22 29 4.85 125 2.31<br />

Polonya 30 4.62 26 5.00 45 4.38 53 4.58 32 4.66 47 4.02 21 5.08<br />

Portekiz 43 4.36 39 4.76 52 4.32 117 3.85 59 4.26 31 4.63 45 4.34<br />

Romanya 54 4.18 54 4.47 76 4.08 76 4.32 81 4.01 58 3.82 43 4.41<br />

Slovakya 37 4.43 53 4.49 51 4.34 40 4.66 37 4.61 34 4.48 58 3.97<br />

Slo<strong>ve</strong>nya 46 4.33 21 5.27 39 4.52 80 4.26 77 4.02 35 4.45 78 3.45<br />

Yunanistan 59 4.12 42 4.67 94 3.91 125 3.71 93 3.88 46 4.06 39 4.52<br />

Aday Ülkeler<br />

Hırvatistan 76 3.97 56 4.35 110 3.78 113 3.90 88 3.96 39 4.23 70 3.62<br />

Makedonya 83 3.84 72 4.04 57 4.24 71 4.38 87 3.97 64 3.60 106 2.80<br />

Türkiye 55 4.18 71 4.04 59 4.21 127 3.57 61 4.23 56 3.85 16 5.17<br />

Kaynak: WEF (2010), The Global Competiti<strong>ve</strong>ness Report 2010-2011, s.20-21. E.D.: Endeks Değeri.<br />

Türkiye, yüksek öğretim <strong>ve</strong> işgücü piyasasının gelişmişliği göstergele-<br />

rinde AB ülkeleri <strong>ve</strong> aday ülkeler arasında iyi bir performans sergileyememiştir.<br />

Buna karşın Türkiye, piyasa büyüklüğü açısından küresel rekabet<br />

raporu kapsamında yer alan tüm ülkeler arasında 16. sırada, AB ülkeleri<br />

<strong>ve</strong> aday ülkeler arasında ise 6. sırada (Almanya, İngiltere, Fransa, İtalya <strong>ve</strong><br />

İspanya’dan sonra) yer almıştır.


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

İnovasyon alt göstergelerinin bulunduğu Tablo 4’ten de takip edilebileceği<br />

gibi, genel olarak gelişmiş ülkelerin bu göstergeler bakımından üst sıralarda<br />

yer aldığı, buna karşın, gelişmekte olan ülkelerin alt sıralarda bulunduğu<br />

görülebilir. Türkiye, sözkonusu inovasyon göstergelerinden bilimsel<br />

araştırma kurumlarının kalitesi <strong>ve</strong> Ar-Ge harcamasında üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği<br />

noktasında diğer göstergelerde kaydettiği performansa ulaşamamıştır.<br />

Ülke/<br />

Ekonomi<br />

Tablo 4: İnovasyon Alt Göstergeleri, AB Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye<br />

İnovasyon<br />

Kapasitesi<br />

Bilimsel<br />

Araştırma<br />

Kurumlarının<br />

Kalitesi<br />

İnovasyonun Alt Göstergeleri<br />

Firmaların<br />

Ar-Ge<br />

Harcaması<br />

Ar-Ge<br />

harcamasında<br />

Üni<strong>ve</strong>rsite-<br />

Sanayi<br />

İşbirliği<br />

Hükümetin<br />

İleri<br />

Teknoloji<br />

Ürünü<br />

Tedariki<br />

Bilim Adamı<br />

<strong>ve</strong> Mühendis<br />

Yeterliliği<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

Milyon<br />

nüfus başına<br />

Faydalı<br />

Patent<br />

Sıra/E.D. Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED Sıra ED<br />

Almanya 1 5.9 6 5.9 4 5.7 9 5.2 32 4.2 27 4.8 9 109.5<br />

Avusturya 11 4.7 20 5.1 18 4.3 18 4.9 38 4.1 30 4.7 16 59.9<br />

Belçika 12 4.7 7 5.7 19 4.3 10 5.2 47 4.0 13 5.2 18 56.0<br />

Bulgaristan 79 2.8 73 3.5 96 2.7 110 3.0 87 3.4 77 4.0 31 4.8<br />

Çek Cum. 24 4.1 21 5.1 25 4.0 29 4.5 31 4.2 50 4.4 34 4.2<br />

Danimarka 9 4.9 12 5.5 7 5.2 8 5.3 9 4.6 19 5.1 15 70.9<br />

Estonya 34 3.6 26 4.7 46 3.3 36 4.2 43 4.1 58 4.2 40 2.3<br />

Finlandiya 5 5.6 13 5.4 5 5.4 3 5.6 6 4.7 1 6.0 6 163.0<br />

Fransa 8 51 19 5.2 13 4.7 44 4.0 48 4.0 12 5.3 21 50.4<br />

Hollanda 10 4.9 9 5.6 15 4.6 11 5.2 24 4.3 22 5.0 13 77.6<br />

İngiltere 15 4.7 3 6.0 14 4.6 4 5.6 53 3.8 29 4.8 20 51.5<br />

İrlanda 31 3.7 16 5.3 21 4.2 17 5.0 75 3.6 16 5.1 23 39.3<br />

İspanya 42 3.4 43 4.2 47 3.2 46 4.0 88 3.4 47 4.4 28 7.1<br />

İs<strong>ve</strong>ç 3 5.7 5 5.9 1 6.0 5 5.5 13 4.5 3 5.8 8 110.2<br />

İtalya 27 4.0 65 3.8 39 3.5 70 3.5 117 3.0 54 4.3 25 22.5<br />

Kıbrıs 43 3.4 41 4.2 43 3.4 45 4.0 29 4.2 32 4.7 33 4.4<br />

Letonya 57 3.1 61 3.8 94 2.7 73 3.5 111 3.1 98 3.6 41 2.3<br />

Litvanya 48 3.3 40 4.2 57 3.1 35 4.2 104 3.2 51 4.4 55 0.9<br />

Lüksemburg 16 4.6 34 4.6 10 4.8 15 5.1 4 4.9 81 3.9 14 72.0<br />

Macaristan 46 3.4 18 5.2 75 3.0 32 4.3 106 3.2 48 4.4 32 4.6<br />

Malta 54 3.1 70 3.5 55 3.1 56 3.8 19 4.4 74 4.0 26 15.0<br />

Polonya 50 3.3 47 4.1 61 3.0 64 3.6 61 3.7 60 4.2 54 0.9<br />

Portekiz 39 3.5 28 4.7 45 3.4 30 4.5 17 4.4 38 4.6 45 1.6<br />

Romanya 72 2.9 83 3.3 103 2.7 103 3.1 105 3.2 55 4.3 62 0.4<br />

Slovakya 69 2.9 90 3.3 68 3.0 87 3.3 127 2.7 71 4.0 44 1.9<br />

Slo<strong>ve</strong>nya 22 4.2 27 4.7 32 3.7 37 4.2 64 3.7 73 4.0 27 11.0<br />

Yunanistan 105 2.5 88 3.3 126 2.4 112 3.0 108 3.2 21 5.0 37 3.0<br />

Aday Ülkeler<br />

Hırvatistan 66 3.0 51 4.0 60 3.1 75 3.4 121 2.9 85 3.8 35 3.6<br />

Makedonya 87 2.7 71 3.5 111 2.6 74 3.5 110 3.1 95 3.6 90 0.0<br />

Türkiye 55 3.1 89 3.3 62 3.0 82 3.4 62 3.7 44 4.5 70 0.3<br />

Kaynak: WEF (2010), The Global Competiti<strong>ve</strong>ness Report 2010-2011, ss.74-351. ED: Endeks Değeri<br />

59


60<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

Küresel rekabet raporu çerçe<strong>ve</strong>sinde kalkınma aşamalarına (faktör, <strong>ve</strong>rimlilik<br />

<strong>ve</strong> inovasyon güdümlü aşamalar) yönelik bir tespitte bulunmak gerekirse;<br />

küresel rekabet raporunda kullanılan bileşenler <strong>ve</strong> göstergelere göre<br />

üst sıralarda yer alan gelişmiş ülkelerin inovasyon-güdümlü ülkeler (özellikle<br />

Almanya <strong>ve</strong> İskandinav ülkeleri) olduğu, alt sıralarda bulunan gelişmekte<br />

olan ülkelerin ise faktör-güdümlü <strong>ve</strong> yatırım/<strong>ve</strong>rimlilik-güdümlü ülkeler olduğu<br />

söylenebilir. İskandinav ülkeleri <strong>ve</strong> Almanya inovasyon-güdümlü kalkınma<br />

aşamasının özelliklerine sahiptirler. Nitekim bu ülkelerde bilimsel<br />

araştırma kurumlarının kalitesi, firmaların yapmış olduğu Ar-Ge harcaması<br />

<strong>ve</strong> Ar-Ge harcamasında üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği skorları diğer kalkınma<br />

aşamalarında bulunan ülkelerdekinden yüksektir. Türkiye’nin ise bu aşamalardan<br />

yatırım/<strong>ve</strong>rimlilik-güdümlü ekonomi aşamasında olduğu yönünde<br />

bir tespitte bulunulabilir. Zirâ Türkiye, <strong>ve</strong>rimlilik artırıcılar bileşeni bakımından,<br />

temel gereksinimler <strong>ve</strong> inovasyon gelişmişliği bileşenlerine göre<br />

daha iyi bir konumda bulunmaktadır. Bilginin üretilmesi <strong>ve</strong> inovasyon faaliyetlerinin<br />

yürütülmesi yoluyla gelişmenin sağlanması hususunda oldukça<br />

önemli olan üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliğinde Türkiye’de henüz bir bilincin tam<br />

olarak yerleşemediği belirtilebilir. Sadece büyük üni<strong>ve</strong>rsitelerin bulunduğu<br />

şehirlerde üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği nispeten iyi durumdadır. İnovatif faaliyetlerin<br />

kalkınmayı sağlaması için üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliğinin giderek<br />

artırılması, günümüz bilgi çağında diğer firmalar ile rekabet edebilme konusunda<br />

firmaların rekabet edebilirliklerini üst noktalara taşıyacak öncelikli<br />

bir amaç olarak belirlenmelidir.<br />

Literatürde Ar-Ge harcamalarının GSYH içerisindeki payı bir gelişmişlik<br />

göstergesi olarak kabul edilmektedir. Şekil 6’da Ar-Ge harcamalarının<br />

seçilmiş AB ülkelerindeki <strong>ve</strong> aday ülkelerdeki gelişimi yer almaktadır. Şekilden<br />

de takip edilebileceği gibi, 1998-2008 yılları arasında; İs<strong>ve</strong>ç, Finlandiya,<br />

Danimarka <strong>ve</strong> Almanya gibi gelişmiş ülkeler Ar-Ge harcamalarının GSYH<br />

içerisindeki payı konusunda topluluk ortalamasının üzerinde yer almış <strong>ve</strong><br />

Polonya, Romanya <strong>ve</strong> Türkiye gibi ülkelerden daha iyi performans göstermişlerdir.<br />

Yeni ürünler, yeni üretim teknikleri, yeni bilgiler <strong>ve</strong> yeni süreçlerin<br />

ortaya çıkartılmasında önemli bir kaynak olarak değerlendirilen Ar-Ge<br />

konusunda İskandinav ülkelerinin <strong>ve</strong> Almanya’nın üstün performans sergilemesi;<br />

bu ülkelerin Romanya, Polonya <strong>ve</strong> Türkiye gibi ülkelere nazaran<br />

neden daha fazla inovatif olduklarının da bir kanıtıdır.


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Şekil 6: Ar-Ge Harcamalarının GSYH İçerisindeki Payı (%)<br />

Kaynak: World Bank, “ World De<strong>ve</strong>lopment Indicators, Science and Technology Data”<br />

http://data.worldbank.org/indicator/GB.XPD.RSDV.GD.ZS/countries (Erişim: 15.05.2010).<br />

İnovasyon göstergeleri bakımından üst sıralarda yer alan ülkeler, ulusal<br />

araştırma <strong>ve</strong> inovasyon sistemlerinde birçok etkinliğe sahiptirler. İnovasyon<br />

lideri ülkelerin çoğu (Almanya, Finlandiya, Danimarka <strong>ve</strong> İs<strong>ve</strong>ç) işletmelerin<br />

Ar-Ge’ye yaptığı harcamalar <strong>ve</strong> firma faaliyetleri ile ilişkili olan diğer inovasyon<br />

göstergeleri konusunda oldukça iyi bir performansa sahiptirler. İnovasyon<br />

liderlerinin tümü, bilim tabanı ile işletmeler arasındaki bağlantının<br />

derecesini gösteren kamu-özel sektör ortak yayınlarının sayısı bakımından<br />

AB-27 ortalamasının oldukça üzerinde yer almaktadırlar. Ayrıca, inovasyon<br />

liderleri teknolojik bilginin ticarileştirilmesi <strong>ve</strong> dışarıdan sağlanan patent <strong>ve</strong><br />

lisans geliri bakımından da iyi bir performans sergilemişlerdir. Kısacası, inovasyon<br />

liderlerinin genel olarak bu iyi performansları, ulusal araştırma <strong>ve</strong><br />

inovasyon sistemlerindeki bir dengeyi yansıtmaktadır. Her ülkenin kendine<br />

özgü özellikleri var iken, politika tepkileri sadece ulusal araştırma <strong>ve</strong> inovasyon<br />

sistemlerindeki zayıflıkları gidermeye çalışmamalı, aynı zamanda tüm<br />

göstergeler arasında bir denge sağlamalıdır (Innovation Union Scoreboard,<br />

2010: 4-5).<br />

Türkiye ortalama inovasyon performansının altında kalan sade/yalın<br />

inovatör ülkelerden biridir. Özel sektör tarafından yapılan Ar-Ge harcaması<br />

konusunda iyi bir büyüme performansı sergilemesine rağmen, inovas-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

61


62<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

yon performansı açısından aynı başarıyı gösterememiştir. Zirâ söz konusu<br />

göstergenin topluluk ortalaması %1.25 iken, Türkiye’de bu oran %0.32’dir<br />

<strong>ve</strong> mevcut performans açısından sadece; pazarlama ya da organizasyonel<br />

inovasyon yapan KOBİ’ler <strong>ve</strong> yeni ürünlerin piyasaya satışı <strong>ve</strong> yeni firma<br />

inovasyonlarının satışı konularında topluluk ortalamasının üstüne çıkabilmiştir.<br />

5. Sonuç <strong>ve</strong> Değerlendirme<br />

1970’li yıllara kadar uluslararası ticaret dünyada iktisadi büyümenin<br />

temel sürükleyicisi olarak kabul edilmiştir. Ancak, bu yıllardan sonra yaşanan<br />

bazı önemli değişiklikler iktisadi başarı için temel faktörün ihracat<br />

oranı tarafından ölçülen uluslararası ticaret olmadığını ortaya koymuştur.<br />

Örneğin, Japonya ekonomisi çeşitli endüstriyel imalat sektörlerinde yüksek<br />

<strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong> inovasyon yeteneği sayesinde önemli gelişmeler kaydetmiş <strong>ve</strong><br />

bu sektörlerde rekabet üstünlüğünü ele geçirmiştir. Küreselleşen piyasada<br />

yaşanan bu dönüşümlere kayıtsız kalmayan ülke ekonomileri rekabetçi kalabilmek<br />

<strong>ve</strong> önde olan ülkeleri yakalayabilmek için her zamankinden daha<br />

fazla inovasyon faaliyeti yürütmeye başlamışlardır.<br />

Teknolojik gelişmeler ülkelerin ekonomik, siyasi <strong>ve</strong> sosyal yapısını da<br />

değişikliklere uğratmaktadır. Bu nedenle, hemen hemen tüm ülkeler bilim<br />

<strong>ve</strong> teknoloji politikalarını bir sistem olarak ele almakta <strong>ve</strong> küreselleşen teknolojiye<br />

sahip olmak için Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon politikalarına ağırlık <strong>ve</strong>rmektedirler.<br />

Son yıllarda kalkınma çalışmaları, ülkeler arasındaki kalkınmışlık<br />

farklılıklarını azaltmanın yanı sıra, kamu <strong>ve</strong> özel sektör arasındaki koordinasyonu<br />

<strong>ve</strong> dayanışmayı artıracak, bilginin sektörler arasındaki yayılımını<br />

kolaylaştıracak, Ar-Ge çalışmalarının artmasını <strong>ve</strong> rekabetin sürükleyicilerinden<br />

biri olan inovasyon süreçlerinin hızlanmasını sağlayacak faaliyetler<br />

üzerine yoğunlaşmaktadır. İnovasyon ile ilgili yapılan çalışmalar, ülkelerin<br />

inovasyon performanslarında sağlanan artışın iktisadi kalkınma, büyüme <strong>ve</strong><br />

refah artışlarını da beraberinde getirdiğini göstermiştir.<br />

Çalışmada ele alınan inovasyon <strong>ve</strong> kalkınma göstergelerine (örneğin;<br />

inovasyon kapasitesi, Ar-Ge harcaması, üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği, sağlık,<br />

temel eğitim <strong>ve</strong> altyapı) ilişkin skorlar incelendiğinde; Danimarka, İs<strong>ve</strong>ç,<br />

Finlandiya <strong>ve</strong> Almanya gibi gelişmiş AB ülkelerinin inovasyon-güdümlü


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

ekonomiler olduğu, kalkınmışlık seviyesi bu ülkelerin gerisinde olan; Türkiye,<br />

Polonya <strong>ve</strong> Romanya gibi ülkelerin ise yatırım/<strong>ve</strong>rimlilik-güdümlü ekonomiler<br />

olduğu görülmektedir. Türkiye her ne kadar inovasyon gelişmişliği<br />

göstergesi bakımından; Hırvatistan, Makedonya, Yunanistan, Bulgaristan <strong>ve</strong><br />

Romanya’dan iyi bir performans sergilese de henüz istenilen düzeye gelinemediği,<br />

ancak, inovasyon konusunda kat edilen mesafe <strong>ve</strong> ileriye dönük olarak<br />

konulan hedefler <strong>ve</strong> stratejiler dikkate alındığında, Türkiye’de inovasyon<br />

bilincinin yavaş yavaş yerleşmeye başladığı söylenebilir. Nitekim Ar-Ge harcamalarının<br />

GSYH içerisindeki payı 1998 yılında %0.5’in altında iken, 2008<br />

yılına gelindiğinde sözkonusu oran yaklaşık %0.73 düzeyine yükselmiştir.<br />

Literatürde, Ar-Ge harcamalarının GSYH içerisindeki payının %2’den<br />

yüksek olması gelişmişlik açısından önemli bir ölçüt olarak kabul edilmektedir.<br />

Çalışmada bu oranın; Finlandiya, İs<strong>ve</strong>ç <strong>ve</strong> Danimarka’da bu seviyenin<br />

oldukça üzerinde, buna karşın; Romanya, Türkiye <strong>ve</strong> Polonya’da %1’in bile<br />

altında olması sözkonusu ülkelerin gelişmişlik farklılıklarını ortaya koyması<br />

bakımından oldukça anlamlıdır. Bir ülkede inovasyon ekosisteminin <strong>ve</strong><br />

kapasitesinin güçlü olması o ülkede; firmalar, tedarikçiler, ortaklar <strong>ve</strong> ilgili<br />

kurumlar arasındaki işbirliğinin üst düzeyde olduğunu, Ar-Ge faaliyetleri<br />

konusunda sanayi-üni<strong>ve</strong>rsite işbirliğinin yoğun bir şekilde gerçekleştiğini,<br />

inovasyon altyapısının <strong>ve</strong> inovasyon sisteminin güçlü olduğunu <strong>ve</strong> inovasyon<br />

kültürünün de artık yerleştiğini göstermektedir.<br />

Çalışmada ele alınan göstergeler itibariyle genel bir değerlendirme yapılacak<br />

olursa; kalkınmış ülkelerde inovatif faaliyetlerin daha yoğun, buna<br />

karşın, kalkınmışlık seviyesi daha düşük olan ülkelerde nispeten daha az<br />

gerçekleştiği söylenebilir. Kalkınma yolundaki Türkiye’nin inovasyon ile ilgili<br />

olarak yapması gerekenler konusunda şu önerilerde bulunulabilir:<br />

• Bilimsel araştırma kurumlarının <strong>ve</strong> inovasyon merkezlerinin yaygınlaştırılması,<br />

Ar-Ge <strong>ve</strong> inovasyon projelerinin desteklenmesi <strong>ve</strong> hızlandırılması,<br />

• Araştırmacıların rekabet gücü yüksek <strong>ve</strong> teknoloji-yoğun ürünler üretebilmeleri<br />

noktasında çalışma koşullarının iyileştirilmesi <strong>ve</strong> fikri <strong>ve</strong><br />

sınaî mülkiyetin teşvik edilmesi,<br />

• Ar-Ge faaliyetlerinin <strong>ve</strong>rimliliğinin artırılabilmesi için gerekli altyapının<br />

sağlanması, kişiler <strong>ve</strong> kurumların patent alma konusunda bilgi-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

63


64<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

lendirilmesi, patent, faydalı model <strong>ve</strong> ticari marka konusunda devlet<br />

tarafından <strong>ve</strong>rilen teşviklerin artırılması,<br />

• Ar-Ge desteği sağlanan projeleri belirlerken seçici davranılması <strong>ve</strong><br />

projelerin denetimi konusunda kararlı olunması,<br />

• Ulusal <strong>ve</strong> bölgesel ölçekte ağyapıların oluşturulması <strong>ve</strong> yaygınlaştırılması,<br />

inovasyon <strong>ve</strong> yeni teknolojiler ile ilgili bilgilere ulaşımın kolaylaştırılması<br />

<strong>ve</strong> teknoloji değişim <strong>ve</strong> transfer sistemlerinin geliştirilmesi,<br />

• UİS’nin yapı taşlarını oluşturan kurumların organizasyonunun düzgün<br />

bir şekilde olması,<br />

• İnovatif faaliyetlerin hız kazanabilmesi için; bilgi akışını kolaylaştırmak<br />

suretiyle; üni<strong>ve</strong>rsite, büyük firmalar, çok uluslu şirketler, KOBİ<br />

özelliği taşıyan işletmeler, araştırma <strong>ve</strong> teknoloji merkezleri arasındaki<br />

işbirliğinin artırılması,<br />

• Kümelenme faaliyetlerine devlet tarafından <strong>ve</strong>rilen desteklerin <strong>ve</strong> teşviklerin<br />

artırılması,<br />

• Farkındalık <strong>ve</strong> bilgi yayılımının (başarılı inovasyon girişimleri, sektörel<br />

<strong>ve</strong> teknolojik öngörü çalışmalarının yapılması, inovasyonu ödüllendirme<br />

kampanyaları) artırılması,<br />

• Endüstri politikaları ile inovasyon <strong>ve</strong> teknoloji politikaları arasında<br />

eşgüdümün sağlanması,<br />

• İnovasyon konusunda toplumsal algı düzeyinin artırılması <strong>ve</strong> danışmanlık<br />

hizmetlerinin yaygınlaştırılması,<br />

• KOBİ’lerin Ar-Ge desteklerinden yeterince faydalanmasının sağlanması,<br />

İnovasyon sistemleri çerçe<strong>ve</strong>sinde; insan kaynaklarına, bilgiye dayalı<br />

kaynaklara, finansal <strong>ve</strong> idari kaynaklara yapılan yatırımların artırılması.


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Kaynakça<br />

Altınok, S., Mercan, B., Baltacı, N., (2004). Öğrenen Bölgeler: Bölgesel Kalkınmada<br />

Ortak Bilgi Kullanımı, Osman Gazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, 3. Ulusal Bilgi, Ekonomi <strong>ve</strong><br />

Yönetim Kongresi, 25-26 Kasım 2004.<br />

Annoni, P. <strong>ve</strong> Kozovska, K. (2010). EU Regional Competiti<strong>ve</strong>ness Index, European<br />

Commission. http://easu.jrc.ec.europa.eu/eas/downloads/pdf/JRC58169.pdf.<br />

(Erişim: 04.04.2011).<br />

Aydoğuş, O., Türkcan, B., Çalışkan, E. T., Kopurlu, B. S., (2009). Kriz Teorileri:<br />

Kondratieff, Schumpeter Vewallerstein, Ege Uni<strong>ve</strong>rsity Working Papers in Economics.<br />

http://iibf.ege.edu.tr/economics/papers/wp09-01.pdf, (Erişim:01.05.2011).<br />

Conceiçao, P. <strong>ve</strong> Heitor M. V. (2003). Techno-economic Paradigms and Latecomer<br />

Industrialization. http://in3.dem.ist.utl.pt/labpolicy/docs/part_b3_6.pdf (Erişim:03.02.2011).<br />

Çakmak, K. H. <strong>ve</strong> Erden, L. (2004). Yeni Bölgesel Kalkınma Yaklaşımları <strong>ve</strong><br />

Kamu Destekleme Politikaları: Türkiye’den Bölgesel Panel Veri Setiyle Ampirik Bir<br />

Analiz, Gazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, İktisadi <strong>ve</strong> İdari Bilimler Fakültesi <strong>Dergisi</strong>. 6(3). 77-96.<br />

Çetin, M. <strong>ve</strong> Ecevit, E. (2008). Yenilikler, Öğrenme <strong>ve</strong> Ekonomik Kalkınma: Gelişmiş<br />

Bölgesel Ekonomilerde Örnek Uygulamalar. Erciyes Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />

<strong>Dergisi</strong>, 24 (1),203-22.<br />

Çetin, M. (2005). Endojen Bölgesel Kalkınmaya Farklı Bir Bakış, Erciyes Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

İktisadi <strong>ve</strong> İdari Bilimler Fakültesi <strong>Dergisi</strong>. 24, 1-14. http://www.gu<strong>ve</strong>ncetin.com/<br />

inovasyon/index.htm, (Erişim:04.09.2010).<br />

DPT (2000). Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, Bölgesel Gelişme Özel İhtisas<br />

Komisyonu Raporu, http://ekutup.dpt.gov.tr/bolgesel/oik523.pdf. (Erişim:02.09.2011).<br />

Elçi, Ş. Karataylı, İ. <strong>ve</strong> Karaata, S. (2008). Bölgesel İnovasyon Merkezleri: Türkiye<br />

İçin Bir Model Önerisi, TÜSİAD, http://www.tusiad.org/filearchi<strong>ve</strong>/bimrapor.pdf.<br />

(Erişim: 20.05.2010).<br />

Erçakar, M. E. 2010. Bölgesel Kalkınma Ajansları <strong>ve</strong> Türkiye Uygulaması.<br />

Mevzuat <strong>Dergisi</strong>. 12 (153). http://www.mevzuatdergisi.com/2010/09a/01.htm, (Erişim:04.09.2010).<br />

Evangelista, R., Sand<strong>ve</strong>n, T., Sirilli, G. <strong>ve</strong> Smith, K. (2002), Measuring Innovation<br />

in European Industry, International Journal of the Economics of Business, 5(3),<br />

311-333.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

65


66<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

European Commission, PRO INNO EUROPE, INNO METRICS, Innovation<br />

Union Scoreboard, 2010. http://ec.europa.eu/research/innovation-union/pdf/iuscoreboard-2010_en.pdf<br />

, (Erişim: 02.03. 2011).<br />

Fagerberg, J. <strong>ve</strong> Srholec, M. (2008). National Innovation Systems, Capabilities<br />

and Economic De<strong>ve</strong>lopment. Research Policy. 37, 1417-1435.<br />

Fagerberg, J. Srholec, M. <strong>ve</strong> Verspagen, B. (2009). Innovation and Economic De<strong>ve</strong>lopment,<br />

Uni-Merit, Working Paper Series, Maastricht, The Netherlands.<br />

Freeman, C. (1990). Yeni Teknoloji <strong>ve</strong> Yetişme Sorunu (Çev. Aykut Göker) Mühendis<br />

<strong>ve</strong> Makine <strong>Dergisi</strong>. 31 (368). 1-13.<br />

Gössling, T. <strong>ve</strong> Roel, R. (2006). Innovation in Regions. http://www.informaworld.<br />

com/smpp/title~content=t713417253, (Erişim: 16.09.2010).<br />

Hiç, M. (1994). Büyüme <strong>ve</strong> Gelişme Ekonomisi. İstanbul: Filiz Kitabevi.<br />

Hinloopen, J. (2003). Innovation Performance Across Europe. Econ. Innov. New<br />

Techn., 12(2), 145–161.<br />

Jang, J.-H. (2006). Regional (Sub-national) Innovation System and the Policy<br />

Practice –The Korean Case, National Workshop on “Sub-national Innovation System<br />

and Technology Capacity Building Policies to Enhance Competiti<strong>ve</strong>ness of SMEs, Katmandu,<br />

Nepal.<br />

Karaçor, Z. (2007). Öğrenen Ekonomi Türkiye: Küreselleşme Sürecinde, Kriz Aralıklarında.<br />

Konya: Çizgi Kitabevi.<br />

Kaynak, M. (2003). Kalkınma İktisadının Kilometre Taşları <strong>ve</strong> Teknoloji, Yeni<br />

Dünya Düzeni <strong>ve</strong> Kalkınma Kongresi, 8-9 Mayıs, Gazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Ankara.<br />

Kitanovic, J. (2005). National Innovation Systems in Transition Countries: the<br />

Impact of Institutional Organization and Change. DRUID Tenth Anni<strong>ve</strong>rsary Summer<br />

Conference. Copenhagen, Denmark, June 27-29.<br />

Lopez-Claros, A. <strong>ve</strong> Mata, Y. N. (2010). The Innovation for De<strong>ve</strong>lopment Report.<br />

2010-2011 Report.<br />

http://www.augustolopez-claros.net/docs/IDR2010_ICI_LopezClaros_Mata.pdf,<br />

(Erişim: 15.05.2010).<br />

Mo<strong>ve</strong>ry, D. C. <strong>ve</strong> Sampat, B. N. (2005). Uni<strong>ve</strong>rsities in National Innovation<br />

Systems. Fagerberg, J., Mowery, D. J. <strong>ve</strong> Nelson, R. R., (Ed.), The Oxford Handbook of<br />

Innovation içinde (ss. 115-147)., New York: Oxford Uni<strong>ve</strong>rsity Press.<br />

Oğuztürk, B.S. (2003). Yenilik Kavramı <strong>ve</strong> Teorik Temelleri. Süleyman Demirel<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitesi İİBF <strong>Dergisi</strong>. 8 (2). 253-273.


İnovasyon-Güdümlü Kalkınma: Avrupa Birliği Ülkeleri <strong>ve</strong> Türkiye Üzerine Bir İnceleme<br />

Özgür, E. M. (2010). Bölgesel Kalkınma. Ankara Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Dil <strong>ve</strong> Tarih-Coğrafya<br />

Fakültesi. Coğrafya Bölümü. Bölgesel Kalkınma Ders Notları. http://www.geography.humanity.ankara.edu.tr/ders_notu/COG323.pdf.<br />

(Erişim:03.16.2011).<br />

Pike, A., Rodriguez, A. <strong>ve</strong> Tomaney, J. (2006). Local and Regional De<strong>ve</strong>lopment.<br />

New York: Routledge.<br />

Soyak, A. (2007). Ulusal Yenilik Sistemi <strong>ve</strong> Kurumsal Arayışlar: “Teknoekonomi<br />

Enstitüleri” Bilim <strong>ve</strong> Ütopya <strong>Dergisi</strong>. 154. Nisan. http://www.inovasyon.org/getfile.<br />

asp?file=AlkanSoyak.teknoekonomi.enstitusu.pdf (Erişim:03.15.2011).<br />

Sungur, O. <strong>ve</strong> Keskin, H. (2009). Coğrafi Yakınlık “Hala” Önemli mi? Yerel İnovasyon<br />

Modellerinden Çok-Yerelli Bilgi Dinamiklerine Dönüşüm. Alanya İşletme Fakültesi<br />

<strong>Dergisi</strong>. 1(2). 107-131.<br />

Uzkurt, C. (2008). Pazarlamada Değer Yaratma Aracı Olarak Yenilik <strong>Yönetimi</strong> <strong>ve</strong><br />

Yenilikçi Örgüt Kültürü. İstanbul: Beta.<br />

Taymaz, E. (1993). Kriz <strong>ve</strong> Teknoloji. Toplum <strong>ve</strong> Bilim <strong>Dergisi</strong>. Bahar Sayısı.<br />

ss.5-41.<br />

Turanlı, R. <strong>ve</strong> Sarıdoğan, E. (2010). Bilim-Teknoloji-İnovasyon Temelli Ekonomi<br />

<strong>ve</strong> Toplum, İstanbul: İTO, Akademik Yayınlar.<br />

Türker, M. T. (2000). İktisadi Büyümede Beşeri Sermaye <strong>ve</strong> Türkiye’nin Kalkınma<br />

Sürecinde Beşeri Sermayenin Gelişimi. Eskişehir Anadolu Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal bilimler<br />

Enstitüsü. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Eskişehir.<br />

TTVG (2010). Üni<strong>ve</strong>rsite-Sanayi İşbirliğinde Önemli Bir Araç: Teknoloji Transfer<br />

Arayüzleri Kavramsal Altyapı Dünyada Durum <strong>ve</strong> Örnekler Türkiye’de Durum<br />

<strong>ve</strong> Öneriler. 1. Baskı, Mayıs 2010, http://www.ttgv.org.tr/content/docs/tta_kitap.pdf.<br />

(Erişim: 09.01.2010).<br />

TÜSİAD. (2003). Ulusal İnovasyon Sistemi, Kavramsal Çerçe<strong>ve</strong>, Türkiye İncelemesi<br />

<strong>ve</strong> Ülke Örnekleri. Ankara.<br />

Ülkü, H. (2007). R&D, Innovation and Output: Evidence from OECD and nonO-<br />

ECD Countries. Applied Economics. 39, 291–307.<br />

Ünlükaplan, İ. (2009). Avrupa Birliği Üyesi Ülkelerde İktisadi Kalkınma, Rekabetçilik<br />

<strong>ve</strong> İnovasyon İlişkilerinin Kanonik Korelasyon Analizi ile Belirlenmesi.<br />

Maliye <strong>Dergisi</strong>. 157, 235-250.<br />

WEF (2010). The Global Competiti<strong>ve</strong>ness Report 2010-2011. http://www3.weforum.org/docs/WEF_GlobalCompetiti<strong>ve</strong>nessReport_2010-11.pdf.<br />

(Erişim: 12.04.<br />

2011).<br />

World Bank (2009). Innovation For De<strong>ve</strong>lopment and The Role of Go<strong>ve</strong>rnment A<br />

Perspecti<strong>ve</strong> From The East Asia And Pacific Region, Washington, DC.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

67


68<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nihat Işık / Efe Can Kılınç<br />

http://siteresources.worldbank.org/ICLP/Resources/Innovation_for_De<strong>ve</strong>lopment_Introduction_and_Summary.pdf.<br />

(Erişim: 03.04.2011).<br />

World Bank, “World De<strong>ve</strong>lopment Indicators, Science and Technology Data”<br />

http://data.worldbank.org/indicator/GB.XPD.RSDV.GD.ZS/countries.<br />

(Erişim: 15.05.2010).<br />

http://www.gu<strong>ve</strong>ncetin.com/inovasyon/index.htm, (Erişim:04.12.2010).<br />

www.yeniekonomi.com/word_belgeler/Uzun.dalgalar.2003.doc, (Erişim:<br />

02.03.2011).


<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Journal of Entrepreneurship and Innovation Management<br />

Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong><br />

Türkiye İçin Öneriler<br />

National Innovation Systems and Suggestions for Turkey<br />

Özet<br />

Yenilik <strong>ve</strong> teknoloji üretiminin sistemli<br />

bir şekilde yürütülmesini ifade eden “Milli<br />

Yenilik Sistemleri (MYS)” bir kavram olarak<br />

literatürde 1990’larda ortaya çıkmaya başlamış<br />

<strong>ve</strong> MYS’nin oluşturulması için gerekli<br />

altyapıya <strong>ve</strong> kurumlara sahip olan gelişmiş<br />

ülkeler bu sistemi hızlı bir şekilde oluşturmuşlar<br />

<strong>ve</strong> başarılı bir şekilde de uygulamaktadırlar.<br />

Günümüzde artık MYS; rekabet<br />

gücü yüksek, sürdürülebilir <strong>ve</strong> istikrarlı bir<br />

kalkınma isteyen tüm ülkeler için bir model<br />

haline gelmiştir. Gelişmiş bir ülke konumuna<br />

gelmek isteyen Türkiye de kendisine özgü bir<br />

MYS oluşturmalıdır. Bunun sağlanması için<br />

MYS’nin tam olarak anlaşılması <strong>ve</strong> gerekli<br />

kurum <strong>ve</strong> altyapının uygun olup olmadığı<br />

irdelenmesi gerekmektedir. Yapılan araştırmalarda<br />

Türkiye’nin MYS’nin oluşturulması<br />

için gerekli altyapı <strong>ve</strong> kurumlara sahip olduğu<br />

görülmektedir. Türkiye’de MYS’nin oluşturulabilmesi<br />

için sadece çalışmaların bir<br />

kurum koordinatörlüğünde <strong>ve</strong> sistemli bir<br />

şekilde yürütülmesi gerekmektedir. Bu çalışmada;<br />

MYS’nin anlaşılması için kapsamlı bir<br />

literatür araştırılması yapılmış <strong>ve</strong> Türkiye’ye<br />

uygun olabilecek bir model önerilmiştir.<br />

Anahtar Kelimeler: Yenilik, Milli Yenilik<br />

Sistemleri, MYS’nin Unsurları, Üni<strong>ve</strong>rsiteler,<br />

Ar-Ge Kurumları.<br />

Salih Zeki İmamoğlu*, Atif Açıkgöz**<br />

* Doç. Dr., Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, imamoglu@gyte.edu.tr<br />

** Arş. Gör., Fatih Üni<strong>ve</strong>rsitesi, atfackgz@gmail.com<br />

Abstract<br />

The concept of “National Innovation Systems<br />

(NIS)”, which purports to maintain innovation<br />

and technology production in a systematic<br />

way, has emerged in 1990’s, leading<br />

the de<strong>ve</strong>loped countries having the necessary<br />

infrastructure to systematically establish and<br />

maintain NIS. Today, NIS has become a model<br />

for countries intending to achie<strong>ve</strong> a competiti<strong>ve</strong><br />

and sustainable de<strong>ve</strong>lopment. Hence<br />

the de<strong>ve</strong>loping countries are in a struggle of<br />

establishing a peculiar innovation system.<br />

Turkey aiming to become a de<strong>ve</strong>loped country<br />

should compose a NIS peculiar to itself.<br />

Previous researches show that Turkey has the<br />

infrastructure and organizations necessary<br />

for establishing a NIS. The only thing needed<br />

for the establishment of a NIS in Turkey is the<br />

systematic work flow, under the coordination<br />

of a single institution. In this paper a comprehensi<strong>ve</strong><br />

literature research has been in<strong>ve</strong>stigated<br />

for enabling full comprehension of NIS<br />

and a model, which may be suitable for Turkey,<br />

has been proposed.<br />

Keywords: Innovation, National Innovation<br />

Systems, Elements of NIS, Uni<strong>ve</strong>rsities,<br />

R&D Institutions.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012 | 69-96<br />

69


70<br />

Giriş<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Günümüz rekabet ortamında ülkelerin refah seviyesinin yükselmesi <strong>ve</strong><br />

gelişmesi, o ülkedeki işletmelerin teknoloji üretmeleri <strong>ve</strong> yenilik yapmaları<br />

ile mümkün olacaktır. Yapılan araştırmalarda teknolojik yeniliklerin, modern<br />

ekonomilerde ekonomik büyüme sürecinin <strong>ve</strong> refahın artırılmasında<br />

anahtar bir rol oynadığı görülmüştür. Ancak, işletmelerin yenilikçiliği sadece<br />

kendi kapasitelerine bağlı değildir, aynı zamanda işletmelerin kurumsal<br />

çevrelerine <strong>ve</strong> teknolojik <strong>ve</strong> bilimsel koşullara da bağlıdır. Bu yüzden yenilik<br />

<strong>ve</strong> teknoloji üretiminin belirli bir sistem çerçe<strong>ve</strong>sinde yürütülmesi <strong>ve</strong> ülke<br />

kaynakları ile uyumunun <strong>ve</strong> entegrasyonunun sağlanması gerekecektir.<br />

1970’lerde ekonomik büyümenin yavaşlaması <strong>ve</strong> özellikle Uzakdoğu<br />

ülkelerinin teknoloji üretim rekabetine katılmalarıyla “Ulusal (milli) teknoloji”<br />

anlayışı anahtar kavram olarak ortaya çıkmıştır. Tüm ülkeler benzer<br />

<strong>ve</strong>ya farklı yöntemlerle <strong>ve</strong> kurumlarla, ama temelde aynı amaçla, ekonomik<br />

gücünü rakip ülkelerin önüne geçirmek isteği ile “yenilik”, “sistem” <strong>ve</strong> “milli”<br />

kavramları üzerine yoğunlaşmıştır. Milli Yenilik Sistemleri (MYS) için<br />

kullanılan yöntem <strong>ve</strong> oluşturulan kurumların farklılığı, ülkeler arasındaki<br />

ekonomik gelişimdeki (kalkınma <strong>ve</strong> büyüme) farklılıkları da açıklamaktadır.<br />

Burada “yenilik (inovasyon)” ifadesi, bir etkileşim sürecini ifade etmektedir<br />

<strong>ve</strong> bir ürünün ya da hizmetin pazara ilk defa sunulması anlamını taşımaktadır.<br />

“Sistem” ise, ulusun teknoloji üretim yeteneği geliştirmesinde <strong>ve</strong> yenilik<br />

ortaya koyma düzeyini artırmasında kurumların bir takım halinde işlemesini<br />

ifade etmektedir. “Milli” ibaresi de, ulusal ekonomi politikalarının milliyetçiliğe<br />

odaklanması olarak anlaşılmamalıdır. Milli kavramı, kurumların<br />

ulusal özelliklere sahip olmayı gerektirecek belli bir alana yoğunlaşması anlamına<br />

gelmektedir <strong>ve</strong> aynı zamanda kurumların uluslararası düzeyde davranışlarını<br />

belirleyen temel bir faktördür.<br />

Milli Yenilik Sistemleri bir kavram olarak literatürde 1990’larda ortaya<br />

çıkmaya başlamış <strong>ve</strong> bu kavram çerçe<strong>ve</strong>sinde ilk olarak gelişmiş ülkelerde<br />

uygulanmaya başlanmıştır. Özellikle Freeman (1987), Lundvall (1992) <strong>ve</strong><br />

Nelson (1993); yaptıkları çalışmalarla MYS kavramının gelişmesine önemli<br />

katkılarda bulunmuşlardır. Ancak MYS ile ilgili literatürün çoğu gelişmiş<br />

ekonomiler üzerinedir. Son zamanlarda Arocena <strong>ve</strong> Sutz (2000), Gu (1999),<br />

Intarakumnerd <strong>ve</strong> ark. (2002), Inzelt (2004) <strong>ve</strong> Radosevic (2002, 2004) gibi


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

yazarlar sayesinde gelişmekte olan ülkelerde <strong>ve</strong> az gelişmiş ekonomilerde de<br />

MYS ile ilgili çalışmalara rastlanmaktadır.<br />

MYS’ni oluşturan unsurlar <strong>ve</strong> bunların fonksiyonları üzerine pek çok<br />

çalışma yapılmış <strong>ve</strong> sistemi açıklayan farklı model önerileri ortaya konmuştur.<br />

Bu modeller içinde en yaygın biçimde kabul göreni ise “üçlü sarmal<br />

modeli”dir. Buna göre MYS’nin üni<strong>ve</strong>rsiteler, Ar-Ge kurumları <strong>ve</strong> sanayi<br />

gibi üç önemli saç ayağı mevcuttur <strong>ve</strong> ülkeler sağlam bir yenilik sistemini<br />

ancak devletin/hükümetin eşgüdümcü rolü eşliğinde bu yapılar üzerine<br />

politikalar <strong>ve</strong> aktiviteler geliştirdikleri ölçüde teşekkül edebileceklerdir. Şu<br />

ana kadar başarılı <strong>ve</strong> istikrarlı bir büyüme gerçekleştiren tüm ülkeler (ABD,<br />

Almanya, Fransa, Japonya, G. Kore, İsrail, Tayvan, İs<strong>ve</strong>ç, Hollanda vb.) bu<br />

üç yapıyı öncelikle etkin bir biçimde yapılandırarak, daha sonra ise bunlar<br />

arasında işbirliğini geliştirerek bu amaçlarında muvaffak olmuşlardır. Yine,<br />

başarı sağlamış hemen her ülkede mutlaka bu üç yapıya ön ayak olan, kurumlara<br />

<strong>ve</strong> özel sektöre yol gösteren, kurumlar arasında çatışma çıkmasını<br />

önleyen, etkin politikaların uygulanmasını sağlayan <strong>ve</strong> her kurumun elde<br />

ettiği bilgiyi diğer kurumlarla paylaşılmasının önünü açan bir ana kurum<br />

oluşturulmuştur.<br />

Tabiî ki, gelişmekte olan ekonomilerde MYS’nin uygulanması <strong>ve</strong> uygulanmasında<br />

karşılaşılan problemler gelişmiş ülkelerdekilerle aynı değildir.<br />

Ancak, MYS kavramının anlaşılması, bu sistemin gelişmekte olan ülkelere<br />

uygulanmasını da kolaylaştıracaktır. Ülkemizde de yenilik <strong>ve</strong> teknoloji<br />

üretimi ile ilgili faaliyetlerde bulunulmaktadır. Fakat, MYS’nin üç saç ayağı<br />

olan üni<strong>ve</strong>rsiteler, Ar-Ge kurumları <strong>ve</strong> sanayi ile ilgili gelişmeler ayrı ayrı<br />

ele alınmakta <strong>ve</strong> olaya bütünsel bir açıdan bakılmamaktadır. Yani, yenilik<br />

<strong>ve</strong> teknoloji üretimi için bir sistem (MYS) geliştirilememiştir. Ülkemizin kalkınması,<br />

kaynakların belirli bir sistem çerçe<strong>ve</strong>sinde kullanılması ile mümkün<br />

olacaktır. Bunun için de acilen “Türkiye’ye özgü bir MYS” oluşturulmalıdır.<br />

Bu çalışmanın amacı, MYS kavramının anlaşılmasını sağlamak <strong>ve</strong><br />

Türkiye’de MYS’nin oluşturulabilmesi için gerekli yöntem <strong>ve</strong> kurumları belirlemeye<br />

yönelik öneriler sunmaktır. Bu çerçe<strong>ve</strong>de yenilik <strong>ve</strong> MYS ile ilgili<br />

kapsamlı bir literatür taraması yapılmış, MYS’ni uygulayan ülkelerdeki yapı<br />

incelenmiş <strong>ve</strong> Türkiye için bir MYS yapısı (modeli) önerilmiştir.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

71


72<br />

1. Yenilik (İnovasyon)<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Yenilik kavramı ilk olarak Joseph Schumpeter (1934) tarafından ortaya<br />

atılmıştır. Schumpeter’e göre yenilik; pazara yeni ürün sunmak, yeni üretim<br />

tekniği kullanmak, yeni pazar oluşturmak, hammadde tedarikinde yeni kaynaklar<br />

keşfetmek <strong>ve</strong> yeni endüstriyel alanlar teşekkül etmektir.<br />

Schumpeter’den sonra literatürde yenilikle ilgili farklı araştırmacıların<br />

farklı tanımlamaları baş göstermiştir. Bunlardan ehemmiyetli olanlarından<br />

ilkinde, yenilik, Utterback (1971) tarafından, icadın yeni bir ürün olarak piyasaya<br />

ulaştırılması <strong>ve</strong>ya süreç yeniliği bakımından üretim sürecinde yeni<br />

yöntemlerin ilk kez kullanılması olarak tanımlanmaktadır. Bir diğer akademisyen<br />

Damanpour (1991) ise yeniliği içsel olarak üretilen <strong>ve</strong>ya satın alınan<br />

cihaz, sistem, plan, süreç, ürün <strong>ve</strong>ya hizmetin örgüte ilk kez adapte edilmesi<br />

olarak tanımlamaktadır. Son olarak Lundvall’a göre (2007) yenilik, ekonomik<br />

bir değer elde etmek için bir ürünün ya da hizmetin pazara ilk defa<br />

sunulmasıdır.<br />

Yapılan tanımlardan da anlaşılacağı gibi yenilik; yeni ürün üretmeyi<br />

(<strong>ve</strong>ya mevcut bir ürün içindeki bir malzemeyi daha ucuzuyla değiştirmek),<br />

yeni süreçler kullanmayı, yeni hammaddeler elde etmeyi (<strong>ve</strong>ya hammadde<br />

<strong>ve</strong> yarı imal edilmiş malların yeni bir kaynağını bulmak), yeni örgütsel yapılar<br />

oluşturmayı <strong>ve</strong> yeni pazarlara girmeyi (<strong>ve</strong>ya bir ürünün <strong>ve</strong>ya hizmetin<br />

daha iyi pazarlama yollarını kullanılmak <strong>ve</strong>ya yeni malları piyasaya sürmek)<br />

kapsamaktadır.<br />

İşletmelerde yenilik sadece yeni bir ürün, yeni bir teknoloji <strong>ve</strong>ya yeni<br />

bir süreç değildir. İşletmelerde yenilik birçok şekilde (ürün yeniliği, süreç<br />

yeniliği, örgütsel yenilik, teknolojik yenilik, pazarlama yeniliği vb. gibi) yapılabilmektedir.<br />

Yeniliği sadece bir yönüyle ele alan işletmeler, aslında rekabet<br />

avantajlarını da sınırlamış olacaklardır. En iyisi, işletmenin avantajlı<br />

olduğu yönde yeniliği yapması <strong>ve</strong> diğer yenilikleri de ihmal etmemesidir<br />

(Shervani <strong>ve</strong> Zerrillo, 1997).<br />

Literatürde dünyadaki tamamen yeni olan öncü niteliğindeki yenilikler;<br />

köklü (radikal), süreksiz, ani değişim, devrimsel, gerçekten yeni <strong>ve</strong> öncü<br />

yenilikler şeklinde ifade edilirken, ürün geliştirme (artımsal) şeklinde olan<br />

yenilikler ise; sürekli, evrimsel <strong>ve</strong> artış halinde yenilikler olarak adlandı-


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

rılmaktadır (Veryzer, 1998; Garcia <strong>ve</strong> Calantone, 2002). Radikal yenilikler,<br />

örgütün bütün yapısında çeşitli dönüşümler yaşanmasını <strong>ve</strong> pazarda radikal<br />

değişimlerin olmasını; artımsal yenilikler ise örgütün devamlı ilerlemesini<br />

sağlayacak şekilde yeniliğe süreklilik kazandırılmasını <strong>ve</strong> örgütün sadece<br />

belirli bölümlerinin etkilenmesini sağlamaktadır (Koberg vd., 2003; Garcia<br />

<strong>ve</strong> Calantone, 2002). Bazı araştırmacılar köklü yenilikleri, geliştirme niteliğindeki<br />

yeniliklerden farklı bulmakta <strong>ve</strong> rekabete dayalı avantaj yaratmada<br />

daha önemli görmektedirler. Bunlara göre; köklü yenilikler, işletmelerin<br />

kârlılığında <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğinde daha önemli yer tutmaktadırlar. Eğer yeni bir<br />

ürün; daha radikal nitelik taşıyor, daha düşük maliyette üretilebiliyorsa <strong>ve</strong><br />

daha yüksek performansa sahipse, normal olarak göreceli üstünlüğü de yüksek<br />

olacaktır (Gatignon <strong>ve</strong> Xuereb, 1997; Erickson, 1999).<br />

Yenilik hangi şekilde sınıflandırılırsa sınıflandırılsın, işletmelerin rekabet<br />

avantajı elde etmesinde <strong>ve</strong> bunu sürdürebilmesinde yeniliğin önemli bir<br />

yeri bulunmaktadır. İşletmelerin, özellikle son yıllardaki rekabet ortamında,<br />

gerek ürün gerekse hizmet üretiminde salt üretim yapmakla ön plana çıkmaları<br />

mümkün değildir. İşletmelerin rekabet üstünlüğü elde edebilmeleri<br />

için bilgiyi kullanabilmeleri, bilgi yönetimi <strong>ve</strong> yenilik arasında bağlantı kurabilmeleri,<br />

rekabette uzun soluklu avantajlar olarak görülmektedir. Ayrıca,<br />

çalışanların yaratıcılıklarını geliştirerek çalışma koşullarında <strong>ve</strong> yeni yöntemlerde<br />

yeni fikirler ortaya atabilmeleri de gereklidir. Çalışma koşullarının<br />

yeni yöntemlerle iyileştirilmesi, aynı zamanda çalışanların motivasyonunu<br />

da olumlu yönde etkileyecek <strong>ve</strong> yaratıcılıklarını ön plana çıkarabilecektir<br />

(Balzat, 2002; Singh, 2006).<br />

Yeniliğin ekonomik büyüme üzerindeki önemine ilk değinen Schumpeter<br />

(1939) olmuştur. Schumpeter, “yeni ürünlere dayanan rekabetin, var olan<br />

ürünlerin fiyatları üzerindeki marjinal değişikliklerden daha önemli” olduğunu<br />

vurgulamıştır (Schumpeter, 1939). Lundvall (2007) da, yeniliğin sürdürülebilirliği<br />

besleyen önemli unsurlardan biri olduğunu belirtmektedir.<br />

Küreselleşen <strong>ve</strong> bilgiye gittikçe daha fazla bağımlı hale gelen dünyada, yeniliklerin<br />

sürdürülebilir ekonomik gelişmede öncelikli öneme sahip olduğu<br />

görülmektedir. Abrunhosa’ya göre (2003) yenilik, mevcut kapasitenin yeni<br />

bir enformasyona <strong>ve</strong>ya var olana uygulanması sonucu <strong>ve</strong>rimliliği artırmak<br />

<strong>ve</strong> yeni ürünler <strong>ve</strong> süreçler yaratmak için yapılan faaliyetleri kapsamaktadır.<br />

Bu yüzden yeniliğin <strong>ve</strong>rimliliği, rekabet edebilirliği, işgücünü hem bireyler,<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

73


74<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

hem örgütler, hem bölgeler, hem de ülkeler için geliştirmede bir motor görevi<br />

ifa ettiği düşünülmektedir.<br />

Ülkelerin ekonomik olarak güçlü olmaları, o ülkenin rekabet gücüne,<br />

dolayısıyla o ülkede faaliyet gösteren işletmelerin rekabet gücüne bağlıdır.<br />

Bu yüzden tüm ülkeler, kendi ülkelerinde faaliyet gösteren işletmeleri destekleyecek<br />

politikalar <strong>ve</strong> programlar ortaya koymakta <strong>ve</strong> bu işletmelerin rekabet<br />

güçlerini artırmalarına yardımcı olmaya çalışmaktadırlar. İşletmelerin<br />

performansını <strong>ve</strong> rekabet gücünü artırmanın en iyi yolunun yenilikten geçtiğinin<br />

farkına varan ülkeler, firmaların yenilik faaliyetlerini destekleyecek<br />

kurumlar teşekkül etmekte, yasal zemini hazırlamakta <strong>ve</strong> yeniliği teşvik edici<br />

programlar oluşturmaktadır (Geroski <strong>ve</strong> Walters, 1995). Günümüzde yenilik,<br />

tüm ülkelerde ekonomik büyümenin önemli bir parçası haline gelmiştir<br />

(Kitanovic, 2007). Yenilik yaratmada ekonomik <strong>ve</strong> politik etkiler de önemli<br />

rol oynamaktadır. Yenilik artık, ekonomik başarının belirleyicisi olan bir<br />

faktördür. Fakat, ekonomik faaliyetlerin yenilikle bağlantısını sağlayan mekanizma<br />

Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde çok iyi anlaşılamamıştır.<br />

Buna rağmen tüm dünyada yenilikçi ekonomi anlayışı, savaş sonrasının refah<br />

ekonomisi anlayışının yerini almaktadır. Yeniliklerin uygulanması ile<br />

ortaya çıkan değişimler sayesinde de ülke kalkınmasında süreklilik sağlanmaktadır<br />

(Geroski <strong>ve</strong> Walters, 1995).<br />

Ülkeler, genellikle yenilik üretimine önem <strong>ve</strong>rdikleri ölçüde dinamizme<br />

kavuşmakta <strong>ve</strong> ekonomik başarıya ulaşmaktadırlar. Rekabetçi <strong>ve</strong> yenilikçi<br />

işletmelerin çok olduğu ülkeler, eğitimli <strong>ve</strong> endüstrinin ihtiyacı olan özelliklere<br />

sahip insanları daha iyi kullanmaktadır. Ekonomilerini geliştirmeye<br />

çalışan ülkeler de yeniliğin öneminin farkındadırlar (Nelson, 2002). Yeniliğin<br />

önemi, tüm ülke politikaları için geçerli olduğu gibi Türkiye için de<br />

geçerlidir. Türkiye’nin gelişebilmesi, yenilikçi politikaların biran önce uygulamaya<br />

konularak, Türk işletmelerinin yeniliğe gerekli önemi <strong>ve</strong>rmelerinin<br />

sağlanmasına bağlıdır.<br />

2. Milli Yenilik Sistemleri (MYS)<br />

Milli Yenilik Sistemleri kavramının arkasındaki bazı temel fikirler Friedrich<br />

List’e (1841) kadar dayanmakta <strong>ve</strong> Alman yakalama (catch-up) stratejisinin<br />

arkasında da bunun olduğu düşünülmektedir (Lundvall, 1992). List’in


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

Almanya’ya İngiltere’yi yakalaması için telkin ettiği tavsiyeler, işin kökenini<br />

oluşturmaktadır <strong>ve</strong> List’e göre eğitim sistemi <strong>ve</strong> altyapının inşası, öne çıkan<br />

önemli alanlardan iki tanesidir (Sharif, 2006). List, üretici güçlerin gelişimi<br />

üzerine yoğunlaşmış <strong>ve</strong> “Milli Üretim Sistemlerine” atıfta bulunarak entelektüel<br />

sermaye (mental capital) birikiminin desteklenmesi için milli altyapı<br />

<strong>ve</strong> kurumsallaşmanın inşa edilmesi ihtiyacını ortaya koymuştur. Böylece<br />

görünmez elin (invisible hand) her şeyi düzelteceği oturup bekleneceğine,<br />

ekonomik gelişmeyi kışkırtmanın yolunun bulunmuş olacağını savunmuştur.<br />

Bu, aynı zamanda 19. yüzyılın başındaki Alman yakalama stratejisini de<br />

açıklamaktadır (Johnson vd., 2003).<br />

Yenilik sistemleri kavramı 1980’lerde Avrupa <strong>ve</strong> ABD’de paralel olarak<br />

geliştirilmeye başlanmıştır. Bu kavramla ilgili ilk çalışmaları ABD’de Christopher<br />

Freeman <strong>ve</strong> Avrupa’da (Danimarka) Bengt-Ake Lundvall yapmışlardır<br />

(Lundvall, 2007). Milli Yenilik Sistemleri (National Innovation Systems)<br />

kavramını ilk kullanan ise Christopher Freeman’dır (1982). Freeman’ın çalışmasının<br />

başlığı “Teknik Altyapı <strong>ve</strong> Uluslararası Rekabet’tir (Technological<br />

Infrastructure and International Competiti<strong>ve</strong>ness)”. Burada hükümetin<br />

teknolojik altyapıyı desteklemesindeki aktif rolünün önemi üzerinde durulmuştur.<br />

Ayrıca hangi koşullar altında serbest ticaretin ekonomik gelişmeyi<br />

tetiklediği de tartışılmıştır (Freeman, 1982). Freeman daha sonra bu kavramı<br />

genişletip geliştirerek 1987 yılında “Teknoloji Politikası <strong>ve</strong> Ekonomik<br />

Performans: Japonya’dan Dersler (Technology Policy and Economic Performance:<br />

Lessons from Japan)” başlığıyla kitap olarak yayınlamıştır (Freeman,<br />

1987).<br />

Bengt-Ake Lundvall’ın MYS ile ilgili ilk yayını 1985 yılında “Ürün Yeniliği<br />

<strong>ve</strong> Kullanıcı-Üretici Etkileşimi” (Product Innovation and User-Producer<br />

Interaction) başlığıyla olmuştur (Lundvall, 1985). Daha sonra 1992 yılında<br />

“Milli Yenilik Sistemleri: Yenilik Teorisine <strong>ve</strong> İnteraktif Öğrenmeye Doğru<br />

(National Systems of Innovation: Towards a Theory of Innovation and Interacti<strong>ve</strong><br />

Learning) adlı çalışmasında yenilik sistemleri yaklaşımını, yenilik <strong>ve</strong><br />

öğrenme etkileşimi teorisi olarak ele almıştır (Lundvall, 1992).<br />

Richard R. Nelson 1993 yılında “Milli Yenilik Sistemleri: Karşılaştırmalı<br />

Bir Analiz (National Innovation Systems: A Competiti<strong>ve</strong> Analysis) adlı<br />

çalışmasında ülkeleri tek tek inceleyerek modelin ülkeler tarafından nasıl<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

75


76<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

uygulamaya konulduğunu araştırmış <strong>ve</strong> farklı kurumsal yapılanmaların<br />

sistemi farklı biçimlerde etkileyebildiğini ortaya koymuştur. Bu kurumsal<br />

yapılanmaların arasında; yükseköğretim sistemi, mesleki eğitim sistemi, endüstriyel<br />

Ar-Ge faaliyetleri, finans sistemi, iletişim <strong>ve</strong> ulaşım altyapısı, para<br />

politikası, mali sistem <strong>ve</strong> ticari geliştirme planlamaları vb. yer almaktadır.<br />

Nelson’a göre, MYS ile ilgili çalışmalarda ekonomik <strong>ve</strong> teknolojik performans<br />

ile kurumsal düzenlemeleri birbirine bağlayan çerçe<strong>ve</strong>nin anlaşılır <strong>ve</strong><br />

doğrulanabilir olmayışı ciddi bir sorun oluşturmaktadır (Nelson, 1993).<br />

Charles Edquist (1997), “Yenilik Sistemleri: Teknolojiler, Kurumlar <strong>ve</strong><br />

Örgütler (Systems of Innovation: Technologies, Institutions and Organizations)<br />

adlı eserinde MYS modelini “milli” ibaresi dışında teorik bir tabana<br />

oturtmuştur. Yenilik sistemleri yaklaşımı sadece yeniliği etkileyen ekonomik<br />

faktörleri değil, aynı zamanda kurumsal, kuruşsal, sosyal <strong>ve</strong> politik faktörleri<br />

de içermektedir (Edquist, 1997).<br />

MYS kavramının gelişimine başka yazarlar da önemli katkılarda bulunmuşlar<br />

<strong>ve</strong> yeniliğin sistematik karakterini vurgulayan yeni kavramların<br />

ortaya çıkmasına yol açmışlardır. Dosi <strong>ve</strong> ark. (Teknoloji <strong>ve</strong> Ekonomik Teori-1988),<br />

Mowery (Milli Yenilik Sistemlerinin Rolü-1994), Whitley (Ulusal<br />

İş Sistemleri-1996), Amable <strong>ve</strong> ark. (Sosyal Yenilik Sistemleri-1997),<br />

Cooke <strong>ve</strong> ark. (Sektörel Yenilik Sistemleri-1997), Carlsson (Teknolojik Sistemler-1997),<br />

Braczyk <strong>ve</strong> ark. (Bölgesel Yenilik Sistemleri-1998) <strong>ve</strong> Porter<br />

(Endüstriyel Kümeler-1998) bunlardan bazılarıdır. Fakat, bunların hepsi<br />

MYS’ini gelişmiş ekonomilerde incelemişlerdir (Balzat <strong>ve</strong> Hanusch, 2004;<br />

Groenewegen <strong>ve</strong> van der Steen, 2006; Lundvall, 2007). Ancak, son zamanlarda<br />

gelişmekte olan ekonomilerde de MYS incelenmeye başlanmıştır. Arocena<br />

<strong>ve</strong> Sutz (2000), Gu (1999), Intarakumnerd <strong>ve</strong> ark. (2002), Inzelt (2004)<br />

<strong>ve</strong> Radosevic (2002, 2004) gibi yazarlar, yaptıkları çalışmalarda az gelişmiş<br />

ülkelerdeki teknolojik gelişme <strong>ve</strong> ekonomik performansın <strong>ve</strong> MYS’in oluşturulması<br />

<strong>ve</strong> oluşturulmasında karşılaşılan problemlerin gelişmiş ülkelerden<br />

farklı olduğunu ortaya koymuşlardır (Kitanovic, 2007).<br />

MYS üzerine çalışan yazarlar MYS’ni farklı şekillerde tanımlasalar da<br />

temelde aynı şeylerden bahsetmektedirler. Freeman <strong>ve</strong> Nelson’a göre MYS;<br />

yeni teknolojilerin yayılımını etkileyen, Araştırma <strong>ve</strong> Geliştirme (Ar-Ge) sonuçlarını<br />

ticari yeniliklere dönüştüren, Ar-Ge yapılan <strong>ve</strong> Ar-Ge’ye kaynak


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

ayrılan bir ekonomideki özel <strong>ve</strong> kamu kuruluşlarının oluşturduğu bir sistemdir.<br />

Freeman <strong>ve</strong> Nelson’a göre bu kuruluşlar; bilim adamları <strong>ve</strong> mühendislerin<br />

eğitiminde önemli bir rol oynayan <strong>ve</strong> Ar-Ge yapılan üni<strong>ve</strong>rsiteler<br />

ile yeni teknolojileri uygulayan <strong>ve</strong> Ar-Ge yatırımları yapan bir ekonomideki<br />

firmalardır (Mowery <strong>ve</strong> Oxley, 1995).<br />

Freeman’a göre (1992) MYS; ulusal ekonomide yeni ürünlerin yayılmasını<br />

<strong>ve</strong> tanımını, süreçleri, sistemleri etkileyen bütün kurumsal <strong>ve</strong> yapısal<br />

faktörleri içeren bir sistemdir. Bu tanım, üretim faaliyetlerinin yan bir ürünü<br />

olarak öğrenmeyi etkileyen ekonomik yapı ile kurumsal düzenin bütün<br />

yön <strong>ve</strong> bölümlerini içermektedir. Lundvall’a (2007) göre MYS, araştırma <strong>ve</strong><br />

keşfetmeyi olduğu kadar öğrenmeyi de etkileyen kurumsal oluşum <strong>ve</strong> ekonomik<br />

yapının tüm unsurlarıdır. Carlsson <strong>ve</strong> arkadaşlarına (2002) göre MYS;<br />

teknolojinin üretimi, yayımı <strong>ve</strong> kullanımını gerektiren, özel bir kurumsal<br />

altyapı <strong>ve</strong>ya altyapılar seti altında belirli bir ekonomi/endüstri alanında birbirleriyle<br />

etkileşim halinde olan temsilcilerin bir şebekesidir.<br />

Ayrıca MYS, dar <strong>ve</strong> geniş yaklaşımlar ile de açıklanmaya çalışılmıştır.<br />

Dar (narrow) kapsamda MYS; Ar-Ge sistemlerine, ileri teknoloji üretimine<br />

<strong>ve</strong> bilim temelli yeniliklere odaklanmaktadır. Bunun manası, eğer yeterli<br />

bilgi altyapısına <strong>ve</strong> entelektüel sermayeye <strong>ve</strong> iyi şebekeleşme yeteneklerine<br />

<strong>ve</strong> yüksek düzeyde gü<strong>ve</strong>ne sahipseniz, etkin “yenilik sistemleri” için uygun<br />

bir çevreye de sahipsiniz demektir. Dar tanıma göre bu sistem örgütler <strong>ve</strong><br />

kurumlar/kurumsallıktan oluşmakta <strong>ve</strong> daha çok araştırma <strong>ve</strong> keşfetme işleriyle<br />

uğraşılmaktadır (Archibugi vd., 1999; Johnson vd., 2003; Fagerberg<br />

vd., 2009). Geniş (broad) perspektif ise MYS’ni herbiri birbirini tamamlayan<br />

farklı tip bilgi <strong>ve</strong> yöntemlerin bütünleştirilmesi olarak kabul etmektedir.<br />

Buna göre MYS sürekli fakat lineer olmayan bir süreçtir <strong>ve</strong> bilginin biriktirilmesiyle<br />

ancak geliştirilebilir. Ayrıca sistem sadece radikal <strong>ve</strong> artımsal<br />

yeniliklerle beslenmemekte; aynı zamanda yeniliğin özümsenmesinden,<br />

yayılmasından <strong>ve</strong> kullanımından da etkilenmektedir. Ekonomik yapı bütün<br />

olarak kapsanmakta <strong>ve</strong> kurumsal kurgunun öğrenmeyi etkilediği <strong>ve</strong> araştırmanın/keşfetmenin<br />

de bundan etkilendiği varsayılmaktadır (Archibugi vd.,<br />

1999; Johnson vd., 2003; Varblane vd., 2007).<br />

Metcalfe (1995)’e göre MYS, “yeni teknolojilerin geliştirilmesine <strong>ve</strong> yayılımına<br />

bireysel <strong>ve</strong>ya müştereken katkıda bulunan, yenilik sürecine yöne-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

77


78<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

tim şekilleri <strong>ve</strong> uygulanan politikalar çerçe<strong>ve</strong>sinde destek <strong>ve</strong>ren farklı kuruluşların<br />

oluşturduğu bir takımdır. Yeni teknolojileri tanımlayan insan eseri,<br />

bilgi <strong>ve</strong> beceri yaratan, biriktiren <strong>ve</strong> transfer eden, birbirleriyle bağlantılı<br />

kuruluşların oluşturduğu bir sistemdir”. OECD’nin (1998) tanımına göre de<br />

MYS, “bir ülkede yenilik <strong>ve</strong> teknoloji yayılım hızı <strong>ve</strong> yönünü etkileyen pazar<br />

<strong>ve</strong> pazardışı kuruluşlardır”. Bu tür sistemler; ayırtedici vasıfları (kendine<br />

özgü bilimsel, teknolojik <strong>ve</strong> endüstriyel uzmanlaşma modelleri, belirli organizasyonlar,<br />

politik öncelikler) <strong>ve</strong> farklı etkileşim yapıları (girişimci sektör<br />

ile bilim sistemi arasında, firmalararası işbirliği) ile karakterize edilmektedirler.<br />

MYS, teknolojik değişimi analiz ederek bir ülkenin uzun dönemli ekonomik<br />

gelişme elde etmeyi amaçlayan çekirdek kavramsal yapısına denmektedir<br />

(Intarakumnerd vd., 2002). Nasierowski <strong>ve</strong> Arcelus (2003) MYS’ni<br />

ekonomi için yeni olan <strong>ve</strong> teknolojiyi etkileyen acenteler, politikalar <strong>ve</strong> kurumlar<br />

şebekesi olarak tanımlamaktadır. Fagerberg <strong>ve</strong> arkadaşlarına göre<br />

(2009) MYS, geniş perspektifte tüm öğrenme <strong>ve</strong> inovasyon ortaya koyma aktivitelerini<br />

nerede ortaya konulduğuna bakılmaksızın kapsayan bir sisteme<br />

denmektedir. Bu tanımlardan da anlaşılacağı üzere MYS, yenilik <strong>ve</strong> yenilik<br />

üretme ile ilgili yeteneklere haiz her türlü kamu <strong>ve</strong> özel kurum <strong>ve</strong> kuruluşlar<br />

ile onları yöneten mekanizmaları kapsayan bir bütünlüğü ifade etmektedir.<br />

MYS’nin unsurları literatürde genel manada örgütler <strong>ve</strong> kurumsallaşma<br />

şeklinde ortaya konmaktadır. Örgütler oyunun oyuncuları olarak açıklanırken,<br />

kurumsallık oyunun nasıl oynanacağını belirleyen kurallar olarak ifade<br />

edilmektedir (Edquist, 1999). Örgütler teknolojik değişimin <strong>ve</strong> yeniliğin motorudurlar.<br />

Firmalar yenilik yapmaya uygun en önemli örgütlerdir <strong>ve</strong> yeniliği<br />

oluşturma sürecinde ana rolü oynamaktadırlar (Kitanovic, 2007). Kurumlar/kurumsallık<br />

ise MYS’nin merkezinde yer alarak ekonomik yapıdaki interaktif<br />

öğrenme süreçlerini biçimlendirmektedirler. Yenilikler, kurumlar <strong>ve</strong><br />

kurumsal değişiklikler tarafından etkilenmektedir. Bu doğrultuda, kurumsal<br />

adaptasyon <strong>ve</strong> kurumsal yenilik olmaksızın teknolojik değişim sürecinin ortaya<br />

konmasının daha fazla kısıtlanmış olacağı savunulmaktadır (Gregersen<br />

<strong>ve</strong> Johnson, 1997).<br />

MYS’nin unsurları ile ilgili yapılan çalışmalarda bazı yazarlar bu unsurları<br />

yenilik sistemlerinde eğitim, araştırma (Ar-Ge, mühendislik), bü-


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

tünleştirme (tamamlayıcı enformasyonların bir araya getirilmesi), bulgunun<br />

cisimleştirilmesi (imalat) <strong>ve</strong> ürünün son kullanıcıya ulaştırılması gibi<br />

başlıklar altında ele almaktadır. Bazı yazarlar ise bilgi teşekkülü, araştırma<br />

sürecinde yol gösterme, kaynak tedarikinde yardımcı olma, ekonomik faaliyetlerin<br />

önündeki engellerin kaldırılması <strong>ve</strong> piyasanın biçimlendirilmesinin<br />

kolaylaştırılması gibi unsurlardan bahsetmektedir (Edquist, 2001). Ancak,<br />

en önemli unsurun sistemin dinamik yapısını yansıtan öğrenme olduğu vurgulanmaktadır<br />

(Archibugi vd., 1999). Diğer taraftan, MYS unsurlarını ülkenin<br />

kurumsal yapısı, eğitim sistemi, uygulanan teşvik programları, savunma<br />

odaklı teknoloji üretim yeteneği, tarihi gelişme seyri, kültür, sosyal <strong>ve</strong> ekonomik<br />

potansiyel, dil, konum vb. şeklinde ele alan yazarlar da bulunmaktadır<br />

(Edquist <strong>ve</strong> Hommen, 1999).<br />

MYS’nde, ana oyuncular; firmalar, kamu <strong>ve</strong> özel araştırma örgütleri,<br />

devlet <strong>ve</strong> öteki kamu kuruluşları olarak gösterilmektedir. Bu oyuncular; finansal<br />

sistem, şirket yönetimi, yasal <strong>ve</strong> düzenleyici çerçe<strong>ve</strong>, eğitim düzeyi<br />

<strong>ve</strong> yeteneği, personel hareket derecesi, iş ilişkileri, başarılı yönetim uygulamaları<br />

gibi farklı faktörlerin etkisi altında bulunmaktadır (OECD, 1998).<br />

Aslında MYS ile ilişkili sanayi sektörleri <strong>ve</strong> firmaları, evrensel düzeyde olduğu<br />

gibi bölgesel <strong>ve</strong> yerel ağlarla temsil edilen ulusal düzeyde varlıklarını<br />

sürdürmektedirler. Ancak, milli nitelikleri <strong>ve</strong> çerçe<strong>ve</strong>si, MYS’nin şekillenmesinde<br />

önemli bir rol oynamaktadır. Sistem, yenilik sürecinde ülkeye özgü<br />

analizler için önemli bir araç olup, sistemi oluşturan ayrı ayrı bileşenlerinin<br />

performansından ziyade, orkestra hüviyetinde bir bütün olarak çalışması <strong>ve</strong><br />

farklı oyuncular arasındaki etkileşim <strong>ve</strong> arayüzlerinin oluşturulması önemlidir.<br />

Geniş anlamda MYS konsepti, bir analitik araç olduğu kadar, sürdürülebilir<br />

ekonomik büyümeyi artıran bir araç olarak da kullanılabilmektedir<br />

(Lundvall vd., 2002).<br />

Ancak bazı yazarlar ortaya koydukları çalışmalarda, ideal bir MYS’nin<br />

olamayacağından bahsederek her ülkenin kendine özgü şartlarının bunu<br />

belirleyeceğini vurgulamaktadırlar. Özellikle doğal kaynaklar, beşeri sermaye<br />

<strong>ve</strong> altyapı kaynakları <strong>ve</strong> ülkenin tarihsel birikimi sonucu oluşan coğrafi<br />

<strong>ve</strong> politik yapısı (jeopolitik konum) onun farklı ulusal üretim yapısını da<br />

açıklamaktadır (Edquist, 1999). Bu açıdan MYS’nin ülkelere özgü oldukları<br />

savunulabilir.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

79


80<br />

3. Milli Yenilik Sistemi’nin Unsurları<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Milli Yenilik Sistemleri belli başlı unsurlardan oluşmaktadır. Literatürde<br />

bu unsurlar üçlü sarmal model olarak isimlendirilmektedir. Bunun çıkış<br />

noktası biyoloji biliminden gelmekte <strong>ve</strong> DNA yapılanması bir modele benzemektedir.<br />

Buna göre üçlü sarmal model üni<strong>ve</strong>rsiteleri, Ar-Ge kurumlarını<br />

<strong>ve</strong> sanayiyi bünyesinde barındırmaktadır. Devlet kurumları <strong>ve</strong> hükümet ise<br />

hem koordine edici roldedir hem MYS faaliyetleri için katalizörlük görevini<br />

üstlenmişlerdir (Etzkowitz <strong>ve</strong> Leydesdorff, 2000; Pelkonen vd., 2008).<br />

İnovasyon sisteminin etkinliğinin <strong>ve</strong> ulusal yenilikçi performansın arttırılmasında<br />

hükümetler etkin bir rol oynamaktadır. Çünkü hükümetlerin<br />

uygulayacağı bilim <strong>ve</strong> teknoloji politikaları teknik ilerlemenin yönünü <strong>ve</strong><br />

hızını belirlemektedir. Bu bağlamda, hükümetler teknoloji <strong>ve</strong> inovasyon<br />

politikalarını genel ekonomik politikaları içerisinde değerlendirmeli, bilgi<br />

üretmede <strong>ve</strong> yönetmede birleştirici bir rol oynamalıdırlar. Yani hükümetler;<br />

inovasyon kültürü oluşmasına katkı sağlamalı, teknolojinin yayılmasını genişletmeli<br />

<strong>ve</strong> kolaylaştırmalı, ağları <strong>ve</strong> kümelenmeleri desteklemeli, araştırma<br />

<strong>ve</strong> geliştirmeyi hızlandırıp artırmalı <strong>ve</strong> globalleşmenin gerektirdiği diğer<br />

ihtiyaçları sağlamalıdırlar (OECD, 1999).<br />

Tabiî ki politikalarda sadece hükümetlerin etkili <strong>ve</strong> baskın olduğunu<br />

söylemek doğru değildir. Bunun yanında üni<strong>ve</strong>rsitelerin, endüstrilerin, firmaların<br />

<strong>ve</strong> diğer kurumların da etkileri bulunmaktadır. Politikalar, sadece<br />

hükümet politikalarından oluşmaz. Hükümet politikaları diğer kurumların<br />

uyguladığı politikaları bazen tamamlayıcı, bazen de onların yerini alıcı nitelikte<br />

olabilir. Aslında tüm kurumların uygulamak istedikleri politikalar bir<br />

uyum içinde yürütülmeli <strong>ve</strong> birbirini destekleyici şekilde dizayn edilmelidir<br />

(Carlsson <strong>ve</strong> Jacobsson, 1997).<br />

3.1. Üni<strong>ve</strong>rsiteler<br />

MYS’nde en önemli unsurun öğrenme olduğu belirtilmektedir. Eğitim,<br />

“bireysel öğrenme” olarak nitelendirilmekte <strong>ve</strong> yenilik sürecinde önemli bir<br />

yeri olan öğrenme <strong>ve</strong> beşeri sermaye bu sürecin sonucunda oluşmaktadır.<br />

Üni<strong>ve</strong>rsiteler, önemli eğitim kurumlarıdır <strong>ve</strong> ekonomik kalkınma <strong>ve</strong> zenginliği<br />

artırmada da önemli bir rol oynamaktadırlar (Feldman vd., 2006).<br />

Aslında tüm gelişmiş ülkeler eğitim kurumlarını <strong>ve</strong> özellikle üni<strong>ve</strong>rsiteleri


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

MYS’ni oluşturmadan çok önce yapılandırmışlar <strong>ve</strong> oluşturmuşlardır. Örneğin;<br />

ABD’nde 1636 yılında kurulan Harvard <strong>ve</strong> 1746 yılında kurulan Princeton<br />

üni<strong>ve</strong>rsitelerinin yanısıra, 19. yüzyıl içinde Cornell (1823), Massachusetts<br />

Institute of Technology (1863), Berkeley (1866), Stanford (1867), Johns<br />

Hopkins (1876), Caltech (1892) gibi bugün sadece ABD’nin değil, dünyanın<br />

en önemli yükseköğretim kurumlarını temsil eden çok sayıda üni<strong>ve</strong>rsite<br />

kurulmuş, eğitim altyapısına yapılan yatırımlara süreklilik kazandırılmıştır<br />

(Mowery <strong>ve</strong> Rosenberg, 1993).<br />

Benzer gelişmeler Almanya, Fransa, İtalya <strong>ve</strong> Japonya gibi diğer gelişmiş<br />

ülkelerde de yaşanmıştır. 19. yüzyıldaki bu gelişmeler; bugünün ekonomik,<br />

siyasi <strong>ve</strong> askeri açıdan güçlü ülkelerinin, diğer bir deyişle küresel<br />

<strong>ve</strong> bölgesel güç odaklarının yıllardır sürdürdükleri konumlarının temelinde,<br />

sistematik bilim <strong>ve</strong> teknoloji politikalarının üretilmesi <strong>ve</strong> uygulanmasının<br />

yattığını göstermektedir. Benzer örnekler arasına 20. yüzyılın ikinci yarısında<br />

Güney Kore <strong>ve</strong> Tayvan da girmiştir. “Japon Mucizesi” olarak tanımlanan<br />

gelişmenin omurgasını, bilim <strong>ve</strong> teknoloji sistemlerini güçlendirilerek rekabetçi<br />

ekonominin yaratılması hedefi oluşturmuştur (Lee <strong>ve</strong> Park, 2006).<br />

Üni<strong>ve</strong>rsitelerin eğitim faaliyetleri dışında MYS içerisinde; Ar-Ge elemanı<br />

yetiştirmek, Ar-Ge yapmak <strong>ve</strong> üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği çerçe<strong>ve</strong>sinde firmalara<br />

teknoloji üretme <strong>ve</strong> yenilik yapma hususlarında destek <strong>ve</strong>rmek gibi<br />

önemli görevleri de bulunmaktadır (Mowery <strong>ve</strong> Rosenberg, 1993). Pek çok<br />

ülkede üni<strong>ve</strong>rsiteler, endüstri laboratuarlarına yenilik <strong>ve</strong> araştırma hususlarında<br />

eşlik etmektedirler. Genel anlamıyla da üni<strong>ve</strong>rsitelerin teknik ilerlemedeki<br />

katkısı tartışılmaz düzeydedir. Üni<strong>ve</strong>rsitelerin diğer kurumlarla<br />

işbirliği şekil <strong>ve</strong> yoğunluk olarak ülkeden ülkeye farklılık gösterse de, gerek<br />

bilim adamı yetiştirmedeki katkısı gerekse bazı disiplinlerdeki öncülüğü<br />

(Örn., Fizik) bilinmektedir. Pek çok alanda sanayi ile sıkı bir işbirliğinde olduğu<br />

gibi (Örn., Eczacılık) bazı alanlarda gelişimin özkaynağı olarak da göze<br />

çarpmaktadırlar (Örn., ABD tarım alanlarında). Sıkça sorulan bir soru, üni<strong>ve</strong>rsitelerin<br />

teknik gelişime <strong>ve</strong> ulusal şirketlere katkısının ne ölçüde olduğu<br />

yönündedir. Mesela, pekçok gözlemci yabancı firmaların Amerikan üni<strong>ve</strong>rsitelerinden<br />

en az yerli firmalar kadar yararlandığını savunurken, moleküler<br />

biyolojinin entelektüel liderliğini yapan İngiltere’ye rağmen bu alanda<br />

para kazanan firmalar genellikle Amerikan kökenlidir (Nelson <strong>ve</strong> Rosenberg,<br />

1993).<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

81


82<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Gelişmiş ülkeler 1970’lerden beri endüstri/hizmet sektörü <strong>ve</strong> üni<strong>ve</strong>rsiteler<br />

arasında yakın ilişkiler teşekkül etmek için birçok girişimde bulunmaktadırlar.<br />

Bu girişimlerin birçoğu üni<strong>ve</strong>rsite araştırmasına dayalı yerel/<br />

bölgesel ekonomik kalkınmayı gerçekleştirmeyi amaç edinmiştir. Üni<strong>ve</strong>rsitelerin<br />

yerleşkelerine yakın alanlarda kurulan Route 128 <strong>ve</strong> Silikon Vadisi<br />

gibi potansiyel model haline gelmiş bilim parkları (teknoparklar) buna<br />

örnek olarak <strong>ve</strong>rilebilir (Geuna <strong>ve</strong> Mowery, 2007; Gulbrandsen vd., 2010).<br />

Buralarda endüstri kâr amacı peşinde koşarken, akademisyenler çalışmalarını<br />

sürdürebilmek için yeterli kaynakların elde edilmesini amaçlamaktadırlar.<br />

Aynı zamanda üni<strong>ve</strong>rsiteler, öğrencileri için daha fazla uygulama<br />

ağırlıklı çalışmalar yapma imkanına kavuşmaktadır. En mühim olan ise<br />

mevcut bilginin geliştirilerek ilerletilmesidir. Üni<strong>ve</strong>rsiteler, endüstri-hizmet<br />

sektörüyle işbirliğine giderek teknolojinin/bilginin ticarileştirilmesi<br />

için teknolojinin/bilginin transferinde aktif rol oynamaktadırlar (Lee <strong>ve</strong><br />

Win, 2004).<br />

Üni<strong>ve</strong>rsite-endüstri işbirliği kavramı tüm yüksek öğretim sistemi ile<br />

endüstrileşen ekonominin karşılıklı etkileşimi olarak tanımlanmaktadır.<br />

Üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği; Ar-Ge olanaklarını artırmak <strong>ve</strong> bu amaçla üni<strong>ve</strong>rsitenin<br />

insan gücü ile araç-gereç olanaklarından sanayinin yararlanmasını<br />

sağlamak <strong>ve</strong> ileri teknoloji alanlarında ortak araştırmalar yapmak, sanayinin<br />

deneyimlerinden <strong>ve</strong> birikimlerinden üni<strong>ve</strong>rsitelerin yararlanmasını sağlamak<br />

olarak tanımlanabilir. Endüstri açısından üni<strong>ve</strong>rsitelerle işbirliği, kendi<br />

iç (in-house) Ar-Ge’sinin eksikliğinden, ürün hayat döngüsünün kısalığından,<br />

Ar-Ge bütçesindeki kesintilerden <strong>ve</strong> araştırma önceliklerinin değişen<br />

doğasından dolayı da gereklidir (Lee <strong>ve</strong> Win, 2004).<br />

Üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliğini geliştirmek için hukuki <strong>ve</strong> yapısal zeminin<br />

hazırlanması gerekmektedir. Bayh-Dole yasası (1980) ABD’de üni<strong>ve</strong>rsite endüstri<br />

ilişkisini geliştirmek <strong>ve</strong> teknoloji transferini kolaylaştırmak için çıkartılmış<br />

bir yasa olarak misal teşkil etmektedir. Bu yasanın ilk uygulama<br />

şekli 1920’lere kadar gitmektedir. ABD’de araştırma üni<strong>ve</strong>rsitelerinin yoğun<br />

lobicilik faaliyetleri sonucunda bu yasa çıkarttırılmıştır. Bu yasanın kabulü,<br />

entelektüel sermaye hakkının daha da güçlendirilmesine dönük mühim bir<br />

çalışmadır. Yasa, araştırma sonuçlarını koruma altına alarak Ar-Ge projelerinin<br />

ekonomik etkinliklerini kuv<strong>ve</strong>tlendirmiş <strong>ve</strong> bunların ticarileştirilmelerini<br />

kolaylaştırmıştır (Mowery, 2005; Sampat vd., 2003).


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

3.2. Ar-Ge Kurumları<br />

MYS’nin ikinci önemli unsuru, Ar-Ge kurum <strong>ve</strong> faaliyetleridir. Ar-Ge,<br />

yenilik için gerekli en önemli faaliyetlerden biridir <strong>ve</strong> işletmelerde yeni<br />

ürün <strong>ve</strong> üretim süreçlerinin ortaya çıkarılmasına yönelik sistemli <strong>ve</strong> yapıcı<br />

çalışmalardır. Daha ayrıntılı olarak Ar-Ge; bilimin/teknolojinin gelişmesini<br />

sağlayacak yeni bilgiyi elde etmek, mevcut bilgilerle yeni malzemeler, ürünler<br />

<strong>ve</strong> araçlar üretmek, yazılım dahil olmak üzere yeni sistemler, süreçler <strong>ve</strong><br />

hizmetler oluşturmak, mevcut olanları geliştirmek amacı ile yapılan düzenli<br />

faaliyetlerdir. Ayrıca, ürün <strong>ve</strong> süreç yeniliğine <strong>ve</strong>ya artan bilimsel bilgiye<br />

yönelik organize edilmiş çabalar anlamına da gelmektedir (Mowery, 1998;<br />

Lee <strong>ve</strong> Park, 2006).<br />

Ar-Ge kurumları (Devlet laboratuarları) MYS içerisinde önemli bir role<br />

sahiptir. Büyük sermaye ya da risk gerektiren araştırma <strong>ve</strong> uygulamalarda<br />

(Örneğin, nükleer enerjinin gelişiminde) bu kuruluşlar anahtar bir görev üstlenmişlerdir.<br />

Ar-Ge faaliyetlerinin bir kısmı <strong>ve</strong> özellikle temel araştırmalar<br />

genel olarak üni<strong>ve</strong>rsitelerde gerçekleştirilirken, Ar-Ge kurumlarında daha<br />

çok jenerik teknolojiler ile ilgili araştırmalar yoğunluktadır (Nelson <strong>ve</strong> Rosenberg,<br />

1993).<br />

Gelişmiş ülkeler üni<strong>ve</strong>rsitelerini oluşturmaları <strong>ve</strong> yapılandırmaları yanı<br />

sıra Ar-Ge kurumlarını da oluşturmuşlardır. Örneğin; Almanya’da, temel<br />

bilimsel araştırmalara yönelik çalışmalar yapmak üzere 77 merkezden oluşan<br />

Max Plank Enstitüsü (1948), sanayiye yönelik hizmet <strong>ve</strong>rmek üzere 80<br />

araştırma merkezinden oluşan Fraunhofer Enstitüsü (1949), 86 enstitüden<br />

oluşan Leibniz Topluluğu (Gottfried Wilhelm Leibniz Vakfı) <strong>ve</strong> 16 ileri teknoloji<br />

kuruluşundan oluşan Helmholtz Enstitüsü kurulmuştur (Keck, 1993).<br />

ABD, Fransa, Japonya <strong>ve</strong> Güney Kore gibi diğer gelişmiş ülkelerde de benzer<br />

gelişmeler yaşanmıştır.<br />

Ar-Ge kurumu oluşturma hususunda en başarılı ülke konumunda ABD<br />

bulunmaktadır. ABD’de önemli görülen hemen hemen her alanda Ar-Ge<br />

kurumları oluşturulmuştur. Bu kurumlardan bazıları şunlardır; Savunma<br />

Departmanı (DoD-Department of Defense), Enerji Departmanı (DOE-Department<br />

of Energy), Çevre Koruma Ajansı (EPA-Environmental Protection<br />

Agency), Ulusal Havacılık <strong>ve</strong> Uzay Dairesi (NASA-National Aeronautics<br />

Space Agency), Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH-National Institutes of Health),<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

83


84<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Ulusal Bilim Kurumu (NSF-National Science Foundation), Küçük İşletme<br />

<strong>Yönetimi</strong> (SBA-Small Business Administration), TRB (Transportation Research<br />

Board of the National Academies), Ulusal Besin <strong>ve</strong> Tarım Enstitüsü<br />

(USDA-National Institute of Food and Agriculture) (Mowery <strong>ve</strong> Rosenberg,<br />

1993).<br />

Aslında her ülkenin Ar-Ge kabiliyet <strong>ve</strong> yetenekleri birbirinden farklı<br />

seviyededir <strong>ve</strong> gelişmekte olan ülkeler bu yeteneklerden büyük oranda mahrumdurlar.<br />

Bugün dünyada birçok az gelişmiş <strong>ve</strong>ya gelişmekte olan ülke, az<br />

<strong>ve</strong>ya orta seviyede gelire sahip olduklarından Ar-Ge’ye çok büyük oranlarda<br />

para ayıracak kadar kaynağa sahip değildirler. Bu yüzden Ar-Ge’ye çok az<br />

miktarda yatırım yapmaktadırlar <strong>ve</strong> yapılan yatırımların büyük çoğunluğu<br />

da kamu örgütleri tarafından yapılmaktadır. Oysa ABD <strong>ve</strong> Japonya gibi kalkınmış<br />

<strong>ve</strong> zengin ülkelerde bu harcamaların büyük bölümü özel sektör tarafından<br />

gerçekleştirilmektedir (Johnson vd., 2003). Finlandiya, İrlanda <strong>ve</strong><br />

G. Kore örnekleri, Ar-Ge harcamalarındaki artışın <strong>ve</strong> GSMH’dan Ar-Ge’ye<br />

ayrılan payda özel sektörün payının ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.<br />

Doğu Asya mucizesinin altında da bu yatmaktadır. Ayrıca, Ar-Ge<br />

kurumlarının teşekkülü bu süreçte önemlidir. Hemen hemen tüm gelişmiş<br />

ülkelerde devletin Ar-Ge faaliyetlerini yürütmekten <strong>ve</strong> özel sektör-devlet<br />

arasındaki koordinasyonu sağlamaktan sorumlu bir kurum ön plana çıkmaktadır.<br />

Bununla birlikte, Ar-Ge harcamalarındaki hızlı artış, eğer gerekli<br />

reformlar yapılmadan gerçekleştirilirse bu kaynakların kötü kullanılmasına<br />

yol açabilir (Varblane vd., 2007).<br />

Ar-Ge etkinliği <strong>ve</strong> üretkenliği de ülkeler için önemlidir. Ar-Ge etkinliği<br />

girdi kullanımının çıktı kullanımına oranıyla ölçülürken, Ar-Ge üretkenliği<br />

Ar-Ge aktivitelerinin ulusal/milli ekonomiye katkısıyla ölçülmektedir. Etkinlik,<br />

aynı zamanda MYS’nin sahip olduğu kabiliyetlerin Ar-Ge girdilerini<br />

Ar-Ge çıktılarına dönüştürmesi olarak da ifade edilmektedir (Nasierowski <strong>ve</strong><br />

Arcelus, 2003).<br />

3.3. Sanayi (Özel Sektör)<br />

Ülkelerin gelişmesi tabiî ki bilimsel çalışmalara <strong>ve</strong> Ar-Ge yapmaya bağlıdır.<br />

Ancak, bunları teknoloji üretimine <strong>ve</strong> yeniliğe dönüştürecek olanlar<br />

firmalardır. Tüm gelişmiş ülkeler zamanında üni<strong>ve</strong>rsiteler <strong>ve</strong> Ar-Ge kurum-


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

larını oluştururken ülke kaynaklarını göz önünde bulundurarak ülke sanayinin<br />

gelişmesine de destek <strong>ve</strong>rmişlerdir. Örneğin, kısıtlı kaynaklara sahip<br />

olan Japonya üç ana endüstri kolu (demir-çelik, elektrik <strong>ve</strong> iletişim teçhizatları,<br />

otomobil) belirlemiş <strong>ve</strong> tüm beşeri-fiziki kaynaklarını bu üç alan üzerine<br />

yoğunlaştırmıştır (Odagiri <strong>ve</strong> Goto, 1993).<br />

Ülkelerin bilim <strong>ve</strong> teknoloji üretim düzey <strong>ve</strong> potansiyelleri ile sanayi<br />

profilleri arasında yakın bir ilişki gözlenmektedir. Bu noktada, ülkenin insan<br />

sermayesinin büyüklüğü <strong>ve</strong> niteliği ön plana çıkmaktadır. İnsan kaynağına<br />

dayalı bilim <strong>ve</strong> teknoloji üretme yeteneğinin yansımaları, sektörel<br />

bazda kendini daha iyi belli etmektedir. Patel <strong>ve</strong> Pavitt (1997)’e göre; ABD’de<br />

yazılım teknolojisinin, Almanya’da kimya teknolojisinin <strong>ve</strong> İngiltere’de biyoteknolojinin<br />

ileri boyutlarda olması; bu ülkelerin sahip oldukları iyi üni<strong>ve</strong>rsitelere<br />

<strong>ve</strong> mezunlarının gelişmiş yeteneklerine bağlıdır. Buna karşılık,<br />

bazı ülkelerin otomobil <strong>ve</strong> öteki mühendislik endüstrilerindeki zayıflıkları<br />

ise daha düşük yetenek düzeylerini yansıtmaktadır.<br />

Teknik ilerleyişin karakter <strong>ve</strong> yapıları pek çok yönden benzerlik gösterse<br />

de, bunların katkıları, kullanımları <strong>ve</strong> birbirleriyle ilişkileri arasında<br />

farklıklılar gözlenmektedir. Örneğin, havacılık sektörü birçok bilimin <strong>ve</strong><br />

teknolojinin bir arada çalışmasıyla var olabilen kompleks bir yapıdır. Bu<br />

da değişik yönlerden uzmanlaşabilmiş bir ülkenin bu konuda ilerleme <strong>ve</strong><br />

yenilik göstermesine olanak sağlamaktadır. Diğer yandan süt endüstrisi çok<br />

daha az karmaşık <strong>ve</strong> basit bir sektördür. Bu örnekler ülkelerin endüstrileşmesinde<br />

farklı alanlara ilgisinin nasıl kaydığının <strong>ve</strong> yenilik arayışıyla nasıl<br />

ilişkilendirildiğinin açıklanmasında önemli bir ipucudur (Nelson <strong>ve</strong> Rosenberg,<br />

1993).<br />

Firmaların yenilik faaliyetlerinde başarılı Ar-Ge işbirliklerinin teorik<br />

olarak beklenen etkileri olmaktadır. Bu tarz işbirlikleri ile dışsal kaynaklara<br />

adaptasyon, yeni <strong>ve</strong> nitelikli ürünlerin geliştirilmesi için firmanın teknolojik<br />

yeteneklerinin genişlemesine öncülük etmektedir. Bu durum teknolojik<br />

know-how <strong>ve</strong> sahip olunan nitelikli becerilerin artışı ile ortaya çıkmaktadır<br />

(Mowery, 1998). Ar-Ge anlaşmaları ile transfer edilen varlık, kaynak <strong>ve</strong><br />

bilgiler firmaların araştırma etkinliğini artırmaktadır. Bu etkiler firmaların<br />

yenilik girdi <strong>ve</strong> çıktılarını olumlu etkileyen Ar-Ge geri dönüşlerinin yüksek<br />

olmasıyla gözlenebilir. Birbirleri arasında etkin bir işbirliği içerisinde olan<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

85


86<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

ortak sayısı firmaların yeni ürün geliştirme çabalarını pozitif etkilemektedir<br />

(Lee <strong>ve</strong> Park, 2006).<br />

Firmaların birbirleri ile olan işbirliğinin yanı sıra, bir diğer önemli işbirliği<br />

türü de firmalar ile üni<strong>ve</strong>rsiteler-araştırma kuruluşları arasındaki işbirliğidir.<br />

Yeni ürün geliştirmedeki artan karmaşıklık, çok karmaşık <strong>ve</strong> multidisipliner<br />

çözümler gerektirmektedir. Bu nedenle, üni<strong>ve</strong>rsiteler-araştırma<br />

kurumları <strong>ve</strong> bu kurumların firmalarla olan etkileşimi, bölgesel yenilikçilik<br />

performansı <strong>ve</strong> bölgesel gelişme açısından oldukça önemlidir. Üni<strong>ve</strong>rsitelerin<br />

en önemli rolü, firmalara bilimsel bilgi sağlamak olarak görülmektedir (Marques<br />

vd., 2006). Bununla birlikte Koschatzky (2001), üni<strong>ve</strong>rsitelerin tek rolünün<br />

bilgi sağlamak olmadığını ifade etmektedir. Ona göre; üni<strong>ve</strong>rsiteler aynı<br />

zamanda potansiyel girişimcileri yetiştiren <strong>ve</strong> destekleyen yeni firma kuluçkalıklarıdır.<br />

Ayrıca; bölgede üni<strong>ve</strong>rsite olması, firmaların yer seçimini de etkilemektedir.<br />

Araştırma kurumlarının bölgesel ekonomi üzerindeki etkileri,<br />

yenilikçi yetenekleri içine çeken yerel şartlarla da yakın bir şekilde ilişkilidir.<br />

Uygun yerel şartların olmaması bölgesel etkiyi sınırlamaktadır (Diez, 2002).<br />

Üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği faaliyetleri, informal teknoloji danışmanlıklarından<br />

sözleşmeye dayalı Ar-Ge uygulamalarına kadar pek çok biçimde<br />

yürütülebilir. Yenilik için, teknolojik <strong>ve</strong> bilimsel bilginin en iyi şekilde kullanımını<br />

sağlamak amacıyla üni<strong>ve</strong>rsite <strong>ve</strong> sanayi arasında çok etkili bir işbirliğine<br />

gerek vardır (Marques vd., 2006).<br />

4. Sonuç<br />

MYS’nin sağlıklı bir şekilde işlemesi <strong>ve</strong> oluşturulmasında üni<strong>ve</strong>rsiteler,<br />

Ar-Ge kurumları <strong>ve</strong> sanayiden oluşan unsurları ile ilgili politikalar bir arada<br />

düşünülerek oluşturulmaktadır. Ayrıca, bu üçlü unsurun arasındaki işbirliğini<br />

sağlamakla sorumlu <strong>ve</strong> her ülkede farklı isimler altında yapılanmış<br />

kurumlar bulunmaktadır. Kimi ülke bunu vakıf olarak, kimi ülke üst kurul<br />

olarak, kimi ülke ise bakanlık olarak yapılandırmaktadır. Bunlardaki ortak<br />

nokta, sistemin bilim <strong>ve</strong> teknoloji üretimi odaklı olarak işlevselliğini artırmak<br />

<strong>ve</strong> kurumsal kısıtlamaları azaltmak olarak belirginleşmektedir.<br />

Türkiye’de tüm bu unsurlar bir arada düşünülerek bir sistem (yani<br />

MYS) oluşturulamamıştır. Ancak, bu sistemin kolayca oluşturulabileceği


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

altyapı çalışmaları kısmen tamamlanmış <strong>ve</strong> ilgili kurumlar hemen hemen<br />

oluşturulmuştur. MYS ile ilgili çalışmaları iki ana başlık altında ele almakta<br />

fayda vardır; (1) kurumların oluşturulması ile ilgili çalışmalar, (2) altyapı<br />

oluşturacak politikaların oluşturulması ile ilgili faaliyetler.<br />

Kurumların oluşturulması ile ilgili çalışmalarda eğitim <strong>ve</strong> özellikle<br />

üni<strong>ve</strong>rsiteler ile ilgili politikaların oluşturulabileceği üst kurum olarak<br />

Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 1981 yılında kurulmuştur. YÖK’un amacı,<br />

“Yükseköğretimle ilgili amaç <strong>ve</strong> ilkeleri belirlemek <strong>ve</strong> bütün yükseköğretim<br />

kurumlarının <strong>ve</strong> üst kuruluşlarının teşkilatlanma, işleyiş, görev, yetki <strong>ve</strong><br />

sorumlulukları ile eğitim - öğretim, araştırma, yayım, öğretim elemanları,<br />

öğrenciler <strong>ve</strong> diğer personel ile ilgili esasları bir bütünlük içinde düzenlemektir.”<br />

(yok.gov.tr). Eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi ile ilgili olarak<br />

YÖK’un dışında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) da bulunmaktadır. MEB, üni<strong>ve</strong>rsiteler<br />

dışındaki eğitim faaliyetlerinin düzenlenmesi <strong>ve</strong> yürütülmesinden<br />

sorumludur.<br />

Ar-Ge faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi <strong>ve</strong> organize edilmesi ile ilgili<br />

olarak Türkiye Bilimsel <strong>ve</strong> Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) 1963<br />

yılında kurulmuştur. TÜBİTAK’ın görevi, “Ülkemizin rekabet gücünü <strong>ve</strong> refahını<br />

artırmak <strong>ve</strong> sürekli kılmak için; toplumun her kesimi <strong>ve</strong> ilgili kurumlarla<br />

işbirliği içinde, ulusal önceliklerimiz doğrultusunda bilim <strong>ve</strong> teknoloji<br />

politikaları geliştirmek, bunları gerçekleştirecek altyapı <strong>ve</strong> araçları oluşturmaya<br />

katkı sağlamak, araştırma <strong>ve</strong> geliştirme faaliyetlerini desteklemek <strong>ve</strong><br />

yürütmek, bilim <strong>ve</strong> teknoloji kültürü oluşturmakta öncü rol oynamaktır.”<br />

(tubitak.gov.tr).<br />

Ayrıca Ar-Ge’yi desteklemek amacıyla çeşitli kurumlar oluşturulmuştur.<br />

1993 yılında Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) (Türkiye’de tüm bilim<br />

alanlarında; araştırmaları, bilimci kişiliğini, araştırıcılığı özendirmek,<br />

bu alanlarda emeği geçenleri onurlandırmak, gençleri, bilim <strong>ve</strong> araştırma<br />

alanına yöneltmek, Türkiye’deki bilimcilerin <strong>ve</strong> araştırmacıların toplumsal<br />

statülerinin yükseltilmesi <strong>ve</strong> korunmasına çalışmak, bilim <strong>ve</strong> araştırma<br />

standartlarının uluslararası düzeye çıkartılmasına yardım etmek amacıyla)<br />

(tuba.gov.tr); 1982 yılında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) (Atom<br />

enerjisinin barışçıl amaçlarla ülke yararına kullanılmasında izlenecek ulusal<br />

politikanın esaslarını <strong>ve</strong> bu konudaki plan <strong>ve</strong> programları belirleyip<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

87


88<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Başbakan’ın onayına sunmak; ülkenin bilimsel, teknik <strong>ve</strong> ekonomik kalkınmasında<br />

atom enerjisinden yararlanılmasını mümkün kılacak her türlü araştırma,<br />

geliştirme, inceleme <strong>ve</strong> çalışmayı yapmak <strong>ve</strong> yaptırmak, bu alanda<br />

yapılacak çalışmaları koordine <strong>ve</strong> teşvik etmek amacıyla) (taek.gov.tr); 1999<br />

yılında Türk Akreditasyon Kurumu (TÜRKAK) (Laboratuvar, belgelendirme<br />

<strong>ve</strong> muayene hizmetlerini yürütecek yurt içi <strong>ve</strong> yurt dışındaki kuruluşları akredite<br />

etmek, bu kuruluşların belirlenen ulusal <strong>ve</strong> uluslararası standartlara<br />

göre faaliyetlerde bulunmalarını <strong>ve</strong> bu suretle ürün/hizmet, sistem, personel<br />

<strong>ve</strong> laboratuvar belgelerinin ulusal <strong>ve</strong> uluslararası alanda kabulünü temin<br />

etmek amacıyla) (turkak.org.tr); 1991 yılında Türkiye Teknoloji Geliştirme<br />

Vakfı (TTGV) (Ülkemizdeki teknolojik inovasyon faaliyetlerini destekleyerek,<br />

üreticilerin uluslararası rekabet güçlerini artırmak amacıyla) kurulmuştur<br />

(ttgv.org.tr).<br />

Sanayiyi koordine edecek <strong>ve</strong> yönlendirecek Türkiye Odalar <strong>ve</strong> Borsalar<br />

Birliği (TOBB) <strong>ve</strong> Sanayi Odaları gibi kurumlar da mevcuttur. Diğer taraftan<br />

üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliğini gerçekleştirmek <strong>ve</strong> sanayiye (Küçük <strong>ve</strong> Orta<br />

Ölçekli İşletmelere) Ar-Ge <strong>ve</strong> diğer destekleri <strong>ve</strong>rmek üzere Küçük <strong>ve</strong> Orta<br />

Ölçekli İşletmeleri Geliştirme <strong>ve</strong> Destekleme İdaresi Başkanlığı (KOSGEB)<br />

1990 yılında kurulmuştur. KOSGEB’in amacı, “Ülkenin ekonomik <strong>ve</strong> sosyal<br />

ihtiyaçlarının karşılanmasında küçük <strong>ve</strong> orta ölçekli işletmelerin payını <strong>ve</strong><br />

etkinliğini artırmak, rekabet güçlerini <strong>ve</strong> düzeylerini yükseltmek, sanayide<br />

entegrasyonu ekonomik gelişmelere uygun biçimde gerçekleştirmektir.”<br />

(kosgeb.gov.tr).<br />

Altyapı oluşturacak politikaların oluşturulması ile ilgili çalışmalarda ilk<br />

göze çarpan kurum Devlet Planlama Teşkilatı’dır (DPT). DPT, kaynakların<br />

<strong>ve</strong>rimli kullanılması <strong>ve</strong> kalkınmanın hızlandırılması amacıyla ülkenin ekonomik,<br />

sosyal <strong>ve</strong> kültürel planlama hizmetlerinin bir bütünlük içerisinde<br />

etkin, düzenli <strong>ve</strong> süratli olarak görülebilmesi için 1960 yılında kurulmuştur.<br />

Yeniliğin önemi bile çok geç kavranmış <strong>ve</strong> sadece 5 yıllık kalkınma planları<br />

yapan DPT tarafından ancak son dönemlerde yeniliğin geliştirilmesi ile ilgili<br />

kararlar alınmaya başlanmıştır. Bu çerçe<strong>ve</strong>de VIII. 5 yıllık kalkınma palanlarında<br />

yenilik <strong>ve</strong> ilgili kavramların önemi vurgulanmış <strong>ve</strong> yeniliğin geliştirilmesi<br />

ile ilgili kararlar alınarak yürürlüğe konulmaya çalışılmıştır. IX. Kalkınma<br />

Planı’nda ise ülkenin ekonomik kalkınmasının teknolojik ilerlemeyle<br />

ilintili olarak gerçekleştirilebileceği açıkça ortaya konmuştur (dpt.gov.tr).


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

Diğer taraftan, MYS oluşturulmasında temel teşkil edecek “teknolojik<br />

öngörü” çalışmaları ise TÜBİTAK tarafından ancak 2005 yılında tamamlanabilmiştir.<br />

MYS, ülke için geliştirilecek uzun dönemli bilim <strong>ve</strong> teknoloji<br />

stratejilerinin teknolojik öngörü çalışmasına dayanması gerektiğini savunmaktadır.<br />

Bu kapsamda Vizyon 2023 projesinin 2002 tarihli toplantısında<br />

teknoloji öngörüsünün hangi sosyo-ekonomik faaliyet alanlarını kapsayacağı<br />

saptanmıştır. Vizyon 2023 projesi Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş<br />

yıldönümüne gelen 2023 yılına kadar ülkenin takip edeceği stratejik yol planıdır.<br />

Buna göre ilk aşamada 11 (onbir) başlık belirlenmiştir; bilgi <strong>ve</strong> iletişim;<br />

enerji <strong>ve</strong> doğal kaynaklar; sağlık <strong>ve</strong> ilaç; savunma, havacılık <strong>ve</strong> uzay<br />

sanayi; tarım <strong>ve</strong> gıda; makine <strong>ve</strong> malzeme; ulaştırma <strong>ve</strong> turizm; kimya <strong>ve</strong><br />

tekstil; inşaat <strong>ve</strong> altyapı; eğitim <strong>ve</strong> insan kaynakları; çevre <strong>ve</strong> sürdürülebilir<br />

kalkınma (tubitak.gov.tr).<br />

Türkiye’de sistemin koordinasyonundan sorumlu olacak kurum olarak,<br />

günümüzde henüz tam olarak kurumsallaşmayan yapısıyla Başbakanlığa<br />

bağlı olan “Bilim <strong>ve</strong> Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK)” gözükmektedir. BTYK<br />

4 Ekim 1983 yılında kurulmuş <strong>ve</strong> yasayla “Türk Bilim Politikasının yürütülmesi,<br />

uzun vadeli B&T politikalarının tespitinde hükümete yardımcı olunması,<br />

hedeflerin saptanması, plan <strong>ve</strong> programların hazırlanması, kamu kuruluşlarının<br />

görevlendirilmesi, özel kuruluşlarla işbirliği sağlanması, gerekli<br />

yasa <strong>ve</strong> mevzuatının hazırlanması, araştırıcı insan gücünün yetiştirilmesinin<br />

sağlanması, araştırma merkezlerinin kurulması için tedbirler alınması,<br />

araştırma alanlarının tespit edilmesi <strong>ve</strong> koordinasyonunun sağlanması” ile<br />

görevlendirilmiştir (tubitak.gov.tr). Henüz tam manasıyla etkin olmayan bu<br />

kurum ilk toplantısını ancak 9 Ekim 1989’da yapabilmiş <strong>ve</strong> bugüne kadar 21<br />

toplantı gerçekleştirebilmiştir. Yaptırım yapma <strong>ve</strong> kontrol yetkisi <strong>ve</strong>rilmeyen<br />

bu kurum tam olarak Türk Milli Yenilik Sistemleri’nde koordinatör <strong>ve</strong> denetleyen<br />

bir yapı arz etmemektedir. Bu yapının bir an önce hemcinsleri gibi ya<br />

yeniden yapılandırılması gerekmektedir <strong>ve</strong>ya bunun yerine Bakanlık <strong>ve</strong>ya<br />

Müsteşarlık adı altında farklı bir yapılanmaya gidilmelidir.<br />

Türkiye’de bilim <strong>ve</strong> teknoloji politikasının ana yapısını oluşturan <strong>ve</strong><br />

araştırma-geliştirme faaliyetlerini yürüten, projeler üreten, üretilen projeleri<br />

destekleyen, insan kaynaklarının geleceğini şekillendiren kurumlar hemen<br />

hemen oluşturulmuştur. Artık önemli olan nokta, bu kurumların Milli Yenilik<br />

Sistemi çerçe<strong>ve</strong>sinde misyonlarının tanımlanıp sisteme işlerlik kazan-<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

89


90<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

dırılması <strong>ve</strong> buna bağlı olarak teknoloji yönetiminin bir disiplin olarak ele<br />

alınmasıdır. Bu yapılırken diğer ülkelerde uygulandığı üzere sistem üçlü<br />

sarmal model çerçe<strong>ve</strong>sinde üç ana yapı üzerinde modellenmelidir.<br />

Şekil 1: Türkiye için Model MYS 1<br />

1 Bu model birçok çalışmanın yanında özellikle iki kaynaktan yararlanılarak makalenin yazarları<br />

tarafından hazırlanmıştır. Detaylı bilgi için bakınız (Ayhan 2002; OECD, 1999).


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

Milli Yenilik Sistemleri için işlevsel bir model Şekil 1’de önerilmektedir.<br />

Bu öneri makalenin öz unsurudur. Buna göre ana gövde kurumsal çerçe<strong>ve</strong><br />

(yasalar, kanunlar, tüzükler vb.) <strong>ve</strong> sosyal sermaye (kültür, anane, dil<br />

vb.) tarafından şekillendirilmektedir. MYS; üçlü sarmal yapı çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />

üni<strong>ve</strong>rsiteleri, Ar-Ge kurumlarını <strong>ve</strong> endüstriyi (hizmet-sanayi) bünyesinde<br />

barındırmaktadır. Bu yapı makroekonomik <strong>ve</strong> politik şartlardan bağımsız<br />

değildir <strong>ve</strong> sistemin etkin <strong>ve</strong>ya etkin olmayan işlerliği de ülkenin ekonomik<br />

<strong>ve</strong> politik performansını etkilemektedir. Bu modelde bu üçlü yapının<br />

bileşenlerine ait olan en mühim görevler genel olarak tanımlanmış, ancak<br />

kurum isimleri belirtilmemiştir.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

91


92<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Kaynakça<br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Abrunhosa, A. (2003), “The National Innovation Systems Approach and the Innovation<br />

Matrix,” DRUID Summer Conference 2003 on Creating, Sharing and Transferring<br />

Knowledge. The role of Geography, Institutions and Organisations. Copenhagen,<br />

June 12-14.<br />

Archibugi, D.; Howells, J. <strong>ve</strong> Michie, J. (1999), “Innovation Systems in a Global<br />

Economy,” Technology Analysis & Strategic Management, 11(4), 527-539.<br />

Ayhan, A. (2002) Dünden Bugüne Türkiye’de Bilim – Teknoloji <strong>ve</strong> Geleceğin<br />

Teknolojileri. Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş., İstanbul.<br />

Balzat, M. (2002), The Theoretical Basis and the Empirical Treatment of National<br />

Innovation Systems. Uni<strong>ve</strong>rsity of Augsburg, Institute for Economics, D-86<br />

135, Augsburg.<br />

Balzat, M. <strong>ve</strong> Hanusch, H. (2004), “Recent Trends in the Research on National<br />

Innovation Systems,” Journal of Evolutionary Economics, 14, 197-210.<br />

Carlsson, B. <strong>ve</strong> Jacobsson, S. (1997), Di<strong>ve</strong>rsity Creation and Technological Systems:<br />

A Technology Policy Perspecti<strong>ve</strong>, In: Edquist C. (Ed.) Systems of Innovation:<br />

Technologies, Institutions and Organizations, Frances Pinter, London.<br />

Carlsson, B.; Jacobsson, S.; Holmen, M. <strong>ve</strong> Rickne, A. (2002), Innovation Systems:<br />

Analytical and Methodological Issues,” Research Policy, 31, 233-245.<br />

Damanpour, F. (1991), “Organizational Innovation: A Meta-Analysis of Effects<br />

of Determinants and Moderators,” Academy of Management Journal, 34(3), 555-590.<br />

Diez, J.R. (2002), “Metropolitan Innovation Systems: A Comparison between<br />

Barcelona, Stockholm, and Vienna,” International Regional Science Review, 25 (1):<br />

63-85.<br />

Edquist, C. (ed.) (1997), Systems of Innovation: Technologies, Institutions and<br />

Organizations. Pinter, London.<br />

Edquist, D. (1999), “Innovation Policy - A Systemic Approach,” Department of<br />

Technology and Social Change, Linköping Uni<strong>ve</strong>rsity, Sweden.<br />

Edquist, C. (2001), The Systems of Innovation Approach and Innovation Policy:<br />

An Account of The State of The Art. Lead paper presented at the DRUID Conference,<br />

Aalborg, June 12-15.<br />

Edquist, C. <strong>ve</strong> Hommen, L. (1999), “Systems of Innovation: Theory and Policy<br />

for The Demand Side,” Technology in Society, 21 (1): 63-79.


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

Erickson, S. (1999), “Patent Law and New Product De<strong>ve</strong>lopment: Does Priority<br />

Claim Basis Make a Difference?” American Business Law Journal, 36(2), 327-347.<br />

Etzkowitz, H. <strong>ve</strong> Leydesdorff, L. (2000), “The Dynamics of Innovation: From<br />

National Systems and “Mode 2” to a Triple Helix of Uni<strong>ve</strong>rsity-Industry-Go<strong>ve</strong>rnment<br />

Relations,” Research Policy, 29 (2), 109-123.<br />

Fagerberg, J.; Mowery D.C. <strong>ve</strong> Verspagen, B. (2009), “The Evolution of Norway’s<br />

National Innovation System,” Science & Public Policy, 36 (6), 431-444.<br />

Feldman, M.; Gertler, M. <strong>ve</strong> Wolfe, D. (2006), “Uni<strong>ve</strong>rsity Technology Transfer<br />

and National Systems of Innovation: Introduction to the Special Issue of Industry<br />

and Innovation,” Industry & Innovation, 13 (4), 359–370.<br />

Freeman, C. (1982), “Technological Infrastructure and International Competiti<strong>ve</strong>ness,”<br />

Draft paper submitted to the OECD.<br />

Freeman, C. (1987), Technology and Economic Performance: Lessons from Japan.<br />

Pinter, London.<br />

Freeman, C. (1992), “Formal Scientific and Technical Institutions in the National<br />

Systems of Innovation,” B.A. Lundvall (ed.), National Systems of Innovation -<br />

Towards a Theory of Innovation and Interacti<strong>ve</strong> Learning. Pinter Publishers, London.<br />

Garcia, R. <strong>ve</strong> Calantone, R. (2002), “A Critical Look at Technological Innovation<br />

Typology and Innovati<strong>ve</strong>ness Terminology: A Literature Review,” Journal of Product<br />

Innovation Management, 19 (2), 25-37.<br />

Gatignon, H. <strong>ve</strong> Xuereb, J. M. (1997), “Strategic Orientation of the Firm and New<br />

Product Performance,” Journal of Marketing Research, 34(1), 77-90.<br />

Geroski, P.A. <strong>ve</strong> Walters, C.F. (1995), “Innovati<strong>ve</strong> Activity o<strong>ve</strong>r the Business Cycle,”<br />

The Economic Journal, 105 (431), 916-928.<br />

Geuna, A. <strong>ve</strong> Mowery, D. (2007), “Publishing and Patenting in US and European<br />

Uni<strong>ve</strong>rsities,” Economics of Innovation and New Technology, 16 (2), 67-70.<br />

Gregersen, B. <strong>ve</strong> Johnson, B. (1997), “Learning Economies, Innovation Systems<br />

and European Integration,” Regional Studies, 31 (5), 479-490.<br />

Groenewegen, J. <strong>ve</strong> van der Steen, M. (2006), “The Evolution of National Innovation<br />

Systems,” Journal of Economic Issues, 40(2), 277-285.<br />

Gulbrandsen, M.; Mowery, D. <strong>ve</strong> Feldman, M. (2010), “Introduction to the Special<br />

Section: Heterogeneity and Uni<strong>ve</strong>rsity-Industry Relations,” Research Policy, Iss.<br />

in Press, Corrected Prof.<br />

Intarakumnerd, P.; Chairatana, P.-A. <strong>ve</strong> Tangchitpiboon, T. (2002), “National Innovation<br />

Systems in Less Successful De<strong>ve</strong>loping Countries: The case of Thailand,”<br />

Research Policy, 31 (8-9), 1445–1457.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

93


94<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Johnson, B.; Edquist, C. <strong>ve</strong> Lundvall, B.-A. (2003), “Economic De<strong>ve</strong>lopment and<br />

The National System of Innovation Approach,” First Globelics Conference, Rio de<br />

Janeiro, No<strong>ve</strong>mber 3-6.<br />

Keck, O. (1993), The National System for Technical Innovation in Germany. in:<br />

Nelson, R.R. (ed.) National Innovation Systems: A Comparati<strong>ve</strong> Analysis. Oxford<br />

Uni<strong>ve</strong>rsity Press, New York.<br />

Kitanovic, J. (2007), “The Applicability of The Concept of National Innovation<br />

Systems to Transition Economies,” Innovation: Management, Policy & Practice, 9 (1),<br />

28–45.<br />

Koberg, C.S.; Detienne, D.R. <strong>ve</strong> Heppard, K.A. (2003), “An Empirical Test of Environmental,<br />

Organizational, and Process Factors Affecting Incremental and Radical<br />

Innovation,” Journal of High Technology Management Research, 14 (1), 21-45.<br />

Koschatzky, K. (2001), “Regional De<strong>ve</strong>lopment through Entrepreneurship Promotion?<br />

The Role of Higher Education Institutes for Stimulating Firm Foundations,”<br />

Paper presented at the 41st Congress of the ERSA, Zagreb, Croatia.<br />

Lee, J.-D. <strong>ve</strong> Park, C. (2006), “Research and De<strong>ve</strong>lopment Linkages in a National<br />

Innovation System: Factors Affecting Success and Failure in Korea,” Technovation,<br />

26 (9), 1045-1054.<br />

Lee, J. <strong>ve</strong> Win, H.N. (2004), “Technology Transfer between Uni<strong>ve</strong>rsity Research<br />

Centers and Industry in Singapore,” Technovation, 24 (5), 433-442.<br />

Lundvall, B.-A. (1985), Product Innovation and User-Producer Interaction. Aalborg<br />

Uni<strong>ve</strong>rsity Press, Aalborg.<br />

Lundvall, B.-A. (ed.) (1992), National Systems of Innovation: Towards a Theory<br />

of Innovation and Interacti<strong>ve</strong> Learning. Pinter, London.<br />

Lundvall, B.-A., (2007), “National Innovation Systems – Analytical Concept and<br />

De<strong>ve</strong>lopment Tool,” Industry and Innovation, 14(1), 95-119.<br />

Lundvall, B.A.; Johnson, B.; Anderson, E.S. <strong>ve</strong> Dalum, B. (2002), “National Systems<br />

of Production, Innovation and Competence Building,” Research Policy, 31 (2),<br />

213-231.<br />

Marques, J.P.C.; Caraça, J.M.G. <strong>ve</strong> Diz, H. (2006), “How can Uni<strong>ve</strong>rsity-Industry-<br />

Go<strong>ve</strong>rnment Interactions Change the Innovation Scenario in Portugal? - The case of<br />

the Uni<strong>ve</strong>rsity of Coimbra,” Technovation, 26 (4), 534–542.<br />

Metcalfe, J.S. (1995), The Economic Foundations of Technology Policy: Equilibrium<br />

and Evolutionary Perspecti<strong>ve</strong>s. in Stoneman, P. (ed.), Handbook of the Economics<br />

of Innovation and Technological Change, Blackwell, London.<br />

Mowery, D.C. (1998), “The Changing Structure of the US National Innovation


Milli Yenilik Sistemleri <strong>ve</strong> Türkiye İçin Öneriler<br />

System: Implications for International Conflict and Cooperation in R&D Policy,” Research<br />

Policy, 27, 639–644.<br />

Mowery, DC. (2005), “The Bayh-Dole Act and High-Technology Entrepreneurship<br />

in US Uni<strong>ve</strong>rsities: Chicken, Egg, or Something Else?” Uni<strong>ve</strong>rsity Entrepreneurship<br />

and Technology Transfer, 16, 39-68.<br />

Mowery, D.C.<strong>ve</strong> Oxley, J.E. (1995), “Inward Technology Transfer and Competiti<strong>ve</strong>ness:<br />

The Role of National Innovation Systems,” Cambridge Journal of Economics,<br />

19(1), 67-93.<br />

Mowery, D.C. <strong>ve</strong> Rosenberg, N. (1993), The US National Innovation System. in:<br />

Nelson, R.R. (ed.) National Innovation Systems: A Comparati<strong>ve</strong> Analysis. Oxford<br />

Uni<strong>ve</strong>rsity Press, New York.<br />

Nasierowski, W. <strong>ve</strong> Arcelus, F.J. (2003), “On the Efficiency of National Innovation<br />

Systems,” Socio-Economic Planning Sciences, 37(3), 215–234.<br />

Nelson, R.R. (ed.) (1993), National Innovation Systems: A Comparati<strong>ve</strong> Analysis.<br />

Oxford Uni<strong>ve</strong>rsity Press, New York.<br />

Nelson, R.R. (2002), “Bringing Institutions into Evolutioanary Growth Theory,”<br />

Journal of Evolutionary Economics, 12 (1-2), 17-24.<br />

Nelson, R.R. <strong>ve</strong> Rosenberg, N. (1993), Technical Innovation and National Systems.<br />

in: Nelson, R.R. (ed.) National Innovation Systems: A Comparati<strong>ve</strong> Analysis.<br />

Oxford Uni<strong>ve</strong>rsity Press, New York.<br />

Odagiri, H. <strong>ve</strong> Goto, A. (1993), The Japanese System of Innovation: Past, Present,<br />

and Future. in: Nelson, R.R. (ed.) National Innovation Systems: A Comparati<strong>ve</strong><br />

Analysis. Oxford Uni<strong>ve</strong>rsity Press, New York.<br />

OECD (1998), Technology, Productivity and Job Creation: Best Policy Practices,<br />

The OECD Jobs Strategy, OECD Publishing, Paris.<br />

OECD (1999), Managing Naional Innovation Systems. OECD Publishing, Paris.<br />

Patel, P. <strong>ve</strong> Pavitt, K.L.R. (1997), “The Technological Competences of the World’s<br />

Largest Firms: Complex and Path-dependent, But not Much Variety,” Research Policy,<br />

26, 141–156.<br />

Pelkonen, A.; Teravainen, T. <strong>ve</strong> Waltari, S.-T. (2008), “Assessing Policy Coordination<br />

Capacity: Higher Education, Science, and Technology Policies in Finland,”<br />

Science & Public Policy, 35 (4), 241–252.<br />

Sampat, B.N.; Mowery, D.C. <strong>ve</strong> Ziedonis, A.A. (2003), “Changes in Uni<strong>ve</strong>rsity<br />

Patent Quality After the Bayh–Dole Act: A Re-examination,” International Journal of<br />

Industrial Organization, 21 (9), 1371-1390.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

95


96<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Salih Zeki İmamoğlu / Atif Açıkgöz<br />

Schumpeter, J.A. (1934), The Theory of Economic De<strong>ve</strong>lopment. Cambridge,<br />

MA: Harvard Uni<strong>ve</strong>rsity Press.<br />

Schumpeter, J.A. (1939), Business Cycles: A Theoretical, Historical and Statistical<br />

Analysis of the Capitalist Process. New York: McGraw-Hill.<br />

Sharif, N. (2006), “Emergence and De<strong>ve</strong>lopment of The National Innovation<br />

Systems Concept,” Research Policy, 35 (5), 745-766.<br />

Shervani, T. <strong>ve</strong> Zerrillo, P. (1997), “The Albatross of Product Innovation,” Business<br />

Horizons, Jan/Feb 97, 40 (1), 57-62.<br />

Singh, L. (2006), Globalization, National Innovation Systems and Response of<br />

Public Policy. MPRA Paper No. 641.<br />

Utterback, J.M. (1971), “The Process of Technological Innovation Within the<br />

Firm,” Academy of Management Journal, 14 (1), 75-88.<br />

Varblane, U.; Dyker, D. <strong>ve</strong> Tamm, D. (2007), “How to Impro<strong>ve</strong> the National Innovation<br />

Systems of Catching-up Economies?” Trames, 11 (61/56), 2, 106-123.<br />

Veryzer, R.W. Jr. (1998), “Discontinuous Innovation and the New Product De<strong>ve</strong>lopment<br />

Process,” Journal of Product Innovation Management, 15 (4), 304-321.<br />

www.dpt.gov.tr<br />

www.kosgeb.gov.tr<br />

www.taek.gov.tr<br />

www.ttgv.org.tr<br />

www.tuba.gov.tr<br />

www.tubitak.gov.tr<br />

www.turkak.org.tr<br />

www.yok.gov.tr


<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Journal of Entrepreneurship and Innovation Management<br />

Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir<br />

Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü<br />

Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

Factors Effecting Entrepreneurships: A Case of Entrepreneurships’ Metal<br />

Sector in Eskişehir Organized Zone<br />

Özet<br />

Farklı sektörlerde girişimcilerin genel<br />

özellikleri <strong>ve</strong> girişimlerinde yaşadıkları sorunlar<br />

gibi konuların araştırılması, konuyla<br />

ilgili gerek politikaların oluşturulmasına gerekse<br />

yeni <strong>ve</strong> mevcut girişimlerin başarılarında<br />

yol gösterici olacaktır. Bu bağlamda bu<br />

çalışmanın amacı; Eskişehir Organize Sanayi<br />

Bölgesinde Metal Sanayinde faaliyet gösteren<br />

girişimcilerin profilini çıkarmak <strong>ve</strong> bu girişimcilerin<br />

girişimlerinde ekonomik anlamda<br />

destek aldıkları unsurlarla ilgili görüşlerini<br />

belirleyerek ilişkilendirmektir.<br />

Anahtar Kelimeler: Girişimci, Girişimci<br />

Profili, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesi.<br />

Giriş<br />

Nurullah Uçkun*, Nuray Girginer**<br />

Günümüzde rekabetin küresel bir nitelik kazanması ile birlikte girişimcilik<br />

konusu yönetim disiplini içerisinde önemli araştırma konularından biri<br />

haline gelmiştir. <strong>Girişimcilik</strong>, dünya iktisat <strong>ve</strong> sosyal tarihinde karşılaşılan<br />

en etkili ekonomik güç olarak özellikle son yirmi yıldan bu yana tartışılmaktadır<br />

(Kuratko, 2005: 577).<br />

* Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, nuckun@ogu.edu.tr<br />

** Doç. Dr., Eskişehir Osmangazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi, girginer@ogu.edu.tr<br />

Abstract<br />

Researches on the general features of the<br />

entrepreneurs in different sectors and on their<br />

problems in their initiati<strong>ve</strong>s will ser<strong>ve</strong> as<br />

guides in the drafting of the policies on the<br />

subject matter and in the future and present<br />

successes of other entrepreneurship mo<strong>ve</strong>s<br />

and initiati<strong>ve</strong>s. To this end, this study seeks<br />

to offer a profile of the entrepreneurs acti<strong>ve</strong><br />

in the metal industry based in the Eskişehir<br />

Organized Industrial Zone and identify their<br />

views on the factors that they rely on in their<br />

initiati<strong>ve</strong>s.<br />

Keywords: Entrepreneurships, Entrepreneurships’<br />

profile, Eskişehir Organized Zone.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012 | 97-113<br />

97


98<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

Genel olarak girişimci, gereksinimleri karşılamak amacıyla iktisadi<br />

mal-hizmet üretiminin gerçekleştirilebilmesi yönünde üretim faktörlerini<br />

bir araya getiren kişidir (Karalar 2001: 13). Klasik anlamda girişimci, bir<br />

işletmenin faaliyetlerinden kaynaklanan riski, sorumluluğu <strong>ve</strong> örgüt yönetimini<br />

üstlenen kişi olarak kabul edilmekteyse de bilgi toplumuyla birlikte,<br />

kavram yeniden tanımlanarak yenilik üreten, risk alan, fırsat yakalayan <strong>ve</strong><br />

bunları hayata geçiren kişi olarak kabul edilmiştir (Arslan, 2002: 3). Dolayısıyla,<br />

girişimcinin değişen tanımında belirleyici unsur ‘yenilik’ kavramı<br />

olmuştur.<br />

Girişimcinin kim olduğunu belirlemeye yönelik yapılan tanımlarda,<br />

bazı küçük farklar olmasına rağmen, hepsinde vurgulanan ortak noktalar<br />

vardır. Bunlar yenilik yapmak, risk almak, üretim faktörlerini bir araya getirmek<br />

<strong>ve</strong> kazanç sağlamaktır (Hisrich et al. 1998: 9). <strong>Girişimcilik</strong> ise yenilik<br />

üretme, risk alma, fırsatları görme <strong>ve</strong> uygulamaya geçme faaliyetlerinin<br />

geneli olarak ifade edilebilir. Schumpeter’e göre girişimciliğin dört değişik<br />

davranışsal göstergesi bulunmaktadır. Bunlar pazara yeni bir ürün <strong>ve</strong> hizmet<br />

sunmak, üretimde yeni bir yöntem geliştirmek, henüz keşfedilmemiş<br />

bir talep boşluğu yakalamak <strong>ve</strong> bir sanayi dalında yeni bir firma kurmaktır<br />

(Karasioğlu, 2006: 149).<br />

Girişimciliğin yoğun olduğu ülkelerde kaynakların birçok sektör arasında<br />

dengeli paylaşımı o ülkelerin rekabetçi yapıya da kavuşmasını sağlamaktadır.<br />

Küreselleşen endüstriler <strong>ve</strong> ekonomiler açısından işletme yapılanmasında<br />

<strong>ve</strong> ülke ekonomisinde son zamanlarda önem kazanan konularından<br />

biri de girişimcilik olmuştur. Ülke ekonomilerinin kalkınması <strong>ve</strong> toplumsal<br />

gelişmesinde girişimcilik, temel bir unsur olarak görülmekte <strong>ve</strong> potansiyel<br />

üretim gücünün kullanılması açısından da anahtar rol olarak araştırmalarda<br />

yer almaktadır (Okay <strong>ve</strong> Karahan, 2010:293). Bu anlamda girişimciler, riskler<br />

<strong>ve</strong> belirsizlikler karşısında sermaye oluşturmak için gerekli kaynakları<br />

toplayarak <strong>ve</strong> fırsatları yakalayarak kâr <strong>ve</strong> büyüme amacıyla yeni işler kuran<br />

kişiler olmanın yanında (Scarborough <strong>ve</strong> Zimmer, 2000: 4), vizyon, liderlik<br />

<strong>ve</strong> tutku gibi niteliklere de haiz olmalıdırlar (Isenberg, 2008: 109).<br />

Ekonomik yapı içerisinde yer alan küçük-orta-büyük boy işletmelerin<br />

hem kendi aralarında hem de uluslararası düzeyde rekabet etmelerinin temelinde<br />

yine girişimcilik ön plana çıkmaktadır. Bu nedenle ülkelerin giri-


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

şimciliğe gereken önemi <strong>ve</strong>rmeleri, girişimciliğin önündeki engelleri ortadan<br />

kaldırmaları onlara bütün sektörlerde önemli avantajlar sağlayacaktır. Bilgi<br />

<strong>ve</strong> teknolojinin başlıca belirleyicilerin olduğu günümüz küresel rekabet ortamında<br />

ulusal <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya uluslararası işletmelerin yenilik <strong>ve</strong> değişim trendinde<br />

yer almaları da kaçınılmaz hale gelmiştir. Sürekli değişen <strong>ve</strong> belirsizleşen<br />

piyasa koşullarında, yeni fikirler üreten <strong>ve</strong> sunan işletmelerin başarısında<br />

girişimciye <strong>ve</strong> girişimci kültüre atfedilen önem <strong>ve</strong> pay ise bir başka gerçeklik<br />

olarak karşımıza çıkmaktadır. Nitekim yenilikçilik, girişimcilik sürecinin<br />

anahtar bir fonksiyonudur (Kuratko <strong>ve</strong> Hodgets, 1998: 122). İşyeri kurma<br />

<strong>ve</strong>ya iş geliştirme sürecinde yer alan yenilik getirme, ölçülebilirlik <strong>ve</strong> uyum<br />

sağlama faaliyetlerinde, (Gerber, 1997: 123) yenilik getirme ayrı bir öneme<br />

sahiptir. <strong>Girişimcilik</strong> faaliyetleri, bilhassa ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkeler<br />

açısından, küçük işletmelerde bir iş kurmak şeklinde başlamaktadır.<br />

Ülkemiz ekonomisinde sayıca % 97’leri bulan bir konumda yer alan (Çelik<br />

<strong>ve</strong> Akgemci, 2007: 149) KOBİ işletmelerinin sahip <strong>ve</strong> yöneticilerinin girişimcilik<br />

eğilim <strong>ve</strong> yeteneklerinin incelenmesi oldukça önemli bir konu olarak<br />

karşımıza çıkmaktadır.<br />

Girişimciliğin ortaya çıkışında kişilik <strong>ve</strong> çevre faktörlerinin de etkili<br />

olduğu savunulmaktadır. Kişilik üzerinde duran yaklaşımlar, girişimcinin<br />

sahip olduğu kişisel özellikleri ele almıştır. Girişimci kişilikle en çok araştırılan<br />

özellikler; başarma ihtiyacı, risk almak <strong>ve</strong> denetim odağıdır(Naffziger,<br />

1995: 21-50.). Girişimciliğin ortaya çıkışıyla ilgili çevreyi öne çıkaran yaklaşımlar<br />

ise, girişimcilerin ortaya çıkmasında pazar mekanizmaları <strong>ve</strong> devlet<br />

politikalarının etkili olduğunu vurgulamışlardır. Gelişmiş ülkelerde pazar<br />

mekanizmaları girişimci sınıfın ortaya çıkışında etkili iken; gelişmemiş ülkelerde,<br />

girişimciliğin gelişmesi hükümet politikalarının belirlediği ekonomik<br />

güdülere bağlıdır. Tüm bu görüşleri sentezleyecek olursak, kişilik girişimciliği<br />

etkileyen önemli bir faktördür, ancak girişimcilik, kişiliğin yanında, çok<br />

sayıda faktörün etkileşiminden oluşan davranışsal bir süreçtir(Girginer <strong>ve</strong><br />

Uçkun,2004).<br />

Bu bağlamda Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde Metal Sanayinde<br />

faaliyette bulunan girişimcilere yönelik bu çalışma planlanmıştır. Anket yoluyla<br />

elde edilen <strong>ve</strong>riler ışığında bu sektördeki girişimcilerin sosyo-demografik<br />

özelliklerinin yanı sıra girişimlerinin kuruluş/gelişme aşamalarındaki<br />

etkili olan maddi destek unsurlarının da belirlenmesi amaçlanmıştır.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

99


100<br />

2. Metodoloji<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

Bu çalışmanın amacı, Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde (EOSB)<br />

Metal Sanayi’nde faaliyette bulunan girişimcilerin profilini ortaya koymaktır.<br />

Bu amaç doğrultusunda girişimcilerin sosyo-demografik özellikleri baz<br />

alınarak iş sürecindeki konumlanma biçimlerini <strong>ve</strong> sosyo-ekonomik süreçteki<br />

genel görünümlerini ortaya koyan diğer temel değişkenler üzerinde durulmaktadır.<br />

Araştırmanın evreni, EOSB’nde Metal Sanayinde faaliyette bulunan 83<br />

girişimdir. Metal sektörü ürünleri hemen hemen tüm sanayi dallarında girdi<br />

olarak kullanılmaktadır <strong>ve</strong> bu nedenle metal sektörü imalat sanayinde “olmazsa<br />

olmaz” bir öneme sahiptir. Ayrıca Türkiye metal sektöründe İstanbul,<br />

Bursa, Adapazarı üçgeni ile Ankara, Eskişehir, Konya, İzmir, Denizli, Samsun,<br />

Trabzon, Kahramanmaraş <strong>ve</strong> Gaziantep gibi birçok şehir önemli üretim<br />

merkezleri olmuştur. Eskişehir’inde bu büyük merkezlerden biri olması bu<br />

sektörü seçme nedenimiz olmuştur. Araştırmada tamsayım hedeflenmişse<br />

de firmalara gönderilen anket formlarından 63 tanesinde geri dönüş olmuştur.<br />

Dolayısıyla çalışma 63 girişimciden elde edilen <strong>ve</strong>rilerin analizinden<br />

elde edilen bulgulara dayandırılmıştır.<br />

Çalışmada, girişimcilerin bazı özelliklerinin yanı sıra, kuruluş <strong>ve</strong> gelişme<br />

aşamalarındaki maddi destek unsurları ile ilgili görüşleri belirlemeye<br />

yönelik olduğundan anket tekniği kullanılmıştır. Literatür izlenerek <strong>ve</strong> uzmanların<br />

görüşlerinden yararlanılarak hazırlanan anket formunda 27 soru<br />

bulunmaktadır. İlk 15 soru çoktan seçmeli sorulardan oluşurken, son 12<br />

soru girişimcilerin şirketlerinin kuruluş/gelişme aşamalarında maddi destek<br />

anlamında etkileyen unsurların düzeylerini belirlemelerinin istendiği<br />

ki bu unsurlar (aile birikimi, yakın arkadaşlar, tedarikçiler, çalışma arkadaşı,<br />

bağımsız yatırımcı, banka, çalışanlar, eski iş<strong>ve</strong>ren, kredi, kredi kartı,<br />

devlet desteği, eski şirket sahibi/ortakları) “tamamen etkili” düzeyinden<br />

“hiç etkili değil” düzeyine kadar 5’li semantik farklılık (likert) tipinde hazırlanmıştır.<br />

<strong>Girişimcilik</strong> eğilimlerini belirleyebilmek için, uygulanan anketten elde<br />

edilen <strong>ve</strong>rilerin öncelikle frekans <strong>ve</strong> yüzdeleri hesaplanmıştır. Daha sonra,<br />

maddi destek unsurlarının boyutlandırılması amacıyla Açımlayıcı Faktör<br />

Analizi ile 4 faktör elde edilmiştir. AFA ile elde edilen faktörlere göre iki-


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

den fazla düzey içeren bazı değişkenler (kuruluş finansal durumu, eğitim,<br />

yaş, ebe<strong>ve</strong>ynlerin iş sahiplik durumu v.b) için farklılıkların olup olmadığı<br />

ANOVA ile analiz edilmiştir. Verilerin analizinde SPSS 16.0 paket programı<br />

kullanılmış <strong>ve</strong> tüm analizlerde %5 anlam düzeyi esas alınmıştır.<br />

3. Bulgular<br />

Çalışmaya konu edilen metal sanayiinde faaliyet gösteren 63 girişimcinin<br />

bazı demografik özelliklerine göre dağılımları Ek 1’de <strong>ve</strong>rilmiştir. Eskişehir<br />

Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sanayinde faaliyette bulunan girişimcilerin<br />

profilinin ortaya konulması amacıyla 63 girişimciye uygulanan<br />

anketten elde edilen <strong>ve</strong>riler incelendiğinde; girişimcilerin %33,3’ünün 51<br />

yaş <strong>ve</strong> üzerinde kişilerden oluştuğu, %81’inin evli olduğu, kadın girişimcilerin<br />

%7,9’u gibi oldukça düşük bir oranı oluşturdukları, %50,8’inin üni<strong>ve</strong>rsite<br />

mezunu olmalarıyla eğitimli bir grup oluşturdukları, ESOSB’ndeki<br />

girişimcilerin büyük çoğunluğunun Eskişehir’li oldukları, dolayısıyla kendi<br />

memleketlerinde girişimlerini kurdukları, bu girişimcilerin girişimlerini<br />

daha çok sıfırdan kurdukları, şirketlerinde %25,4 oranında kendi ailelerinden<br />

kişileri çalıştırdıkları, aile üyelerinin yönetici konumunda olanların<br />

oranının %33,3 olduğu görülmektedir.<br />

Araştırmaya konu edilen 63 girişimciye, şirketlerinin kuruluş/gelişim<br />

aşamasında maddi destek anlamında banka, devlet desteği, yakın arkadaş,<br />

kredi kartı gibi unsurların etki düzeyleriyle ilgili değerlendirmeleri ise Tablo<br />

1’de <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Tablo 1’den de görüldüğü gibi şirketlerinin kuruluş/gelişme aşamalarında<br />

girişimcilerin %66,6’sı aile birikiminin, %50,8’i yakın arkadaşların,<br />

%%54’ü tedarikçilerin, %58,7’si iş arkadaşlarının, %38,1’i bağımsız yatırımcıların,<br />

%50,8’i bankaların, %50,8’i çalışanların, %39,6’sı eski iş<strong>ve</strong>renlerin,<br />

%39,7’si satış kredilerinin, %36,5’i kredi kartlarının, %38,1’i devlet desteğinin,<br />

%34,9’u ise eski ortakların etkili olduğu görüşündedirler. Girişimciler<br />

kuruluş/gelişme aşamalarında firmaları için en etkili maddi destek unsuru<br />

olarak aile birikimi ile iş arkadaşlarını görürken, bu konuda maddi destek<br />

anlamında eski ortakların hiç etkili olmadıklarını düşünmektedirler.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

101


102<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

Tablo 1: İşletmenin Kuruluş Aşamasında Maddi Destek Unsurları<br />

Maddi Destek Hiç etkili değil Pek etkili değil Kararsızım Etkili Tamamen etkili<br />

Unsurları<br />

Frekans Yüzde Frekans Yüzde Frekans Yüzde Frekans Yüzde Frekans Yüzde<br />

Aile Birikimi 9 14,3 6 9,5 6 9,5 22 34,9 20 31,7<br />

Yakın arkadaş 8 12,7 4 6,3 19 30,2 24 38,1 8 12,7<br />

Tedarikçi 7 11,1 1 1,6 21 33,3 26 41,3 8 12,7<br />

İş arkadaşı 4 6,3 8 12,7 14 22,2 31 49,2 6 9,5<br />

Bağımsız<br />

yatırımcı<br />

11 17,5 8 12,7 20 31,7 21 33,3 3 4,8<br />

Banka 10 15,9 6 9,5 15 23,8 26 41,3 6 9,5<br />

Çalışanlar 7 11,1 2 3,2 22 34,9 25 39,7 7 11,1<br />

Eski iş<strong>ve</strong>ren 21 33,3 7 11,1 10 15,9 21 33,3 4 6,3<br />

Satış kredisi 11 17,5 7 11,1 20 31,7 18 28,6 7 11,1<br />

Kredi kartı 13 20,6 6 9,5 21 33,3 19 30,2 4 6,3<br />

Devletdesteği 17 27 7 11,1 15 23,8 23 36,5 1 1,6<br />

Eski ortaklar 23 36,5 5 7,9 13 20,6 18 28,6 4 6,3<br />

ESOSB’nde Metal Sanayinde faaliyette bulunan 63 girişimciye yönelik<br />

olarak yapılan araştırmada, girişimcilerin firmalarının kuruluş/gelişme aşamalarında<br />

maddi destek anlamında etkili olabilecek 12 unsurun boyutlandırılması<br />

amacıyla Açımlayıcı Faktör Analizi (AFA) uygulanmıştır.<br />

Bir <strong>ve</strong>ri setine faktör analizini uygulayabilmek için, değişkenlerin birbirleri<br />

ile yüksek derecede ilişki içinde bulunması gerekmektedir. Bu amaçla<br />

ilk olarak 12 unsurlu ölçek için, modelde yer alan değişkenlere ait korelasyon<br />

matrisi incelenmiştir. Bu matriste yer alan değişkenlerin birbirleriyle<br />

ikişerli korelâsyonları yüksek <strong>ve</strong> anlamlı bulunmuş <strong>ve</strong> bu yüzden faktör analizine<br />

bu 12 değişkenle devam etmenin uygun olduğu sonucuna varılmıştır.<br />

Faktör analizi için önemli diğer bir nokta ise örneklem büyüklüğüdür.<br />

Örneklem yeterliliği için geliştirilen yöntemler arasında, en yaygın olarak<br />

kullanılan ölçütlerden biri, Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) ölçütüdür. Bu ölçüt,<br />

değişkenler arasındaki basit korelasyon katsayısı ile kısmi korelasyon katsayısını<br />

karşılaştırmaya yarayan bir değerdir. Matematiksel olarak örneklem<br />

uygunluğu için Kaiser ölçütü aşağıdaki gibi ifade edilmektedir (Uçkun<br />

vd.,2009, Özdamar, 2002):


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

KMO =<br />

i<br />

∑∑r<br />

ij<br />

i j<br />

2<br />

r + ij ∑<br />

2<br />

aij<br />

j<br />

i j<br />

∑∑<br />

∑<br />

2<br />

Burada, r ij = i <strong>ve</strong> j değişkenlerinin basit korelasyon katsayısı,<br />

a ij = i <strong>ve</strong> j değişkenlerinin kısmi korelasyon katsayısıdır.<br />

Kısmi korelasyonlar basit korelasyonlardan nispi olarak küçükse, KMO<br />

indeksi 1’e yaklaşır. KMO değerlerinin sıfıra yakın olduğu durumlar ise, değişken<br />

çiftleri arasındaki korelasyonların diğer değişkenler tarafından açıklanamadığını<br />

ifade etmektedir. Diğer bir ifadeyle, KMO değerinin sıfıra yaklaşması,<br />

değişkenlere etki eden ortak bir faktörün olmadığını, dolayısıyla<br />

yöntemin uygulanmasının anlamlı olmadığını belirtmektedir. KMO indeksi<br />

değerlerini şu şekilde sınıflandırılmıştır:<br />

1,00 – 0,90 ise “Mükemmel” 0,89 – 0,80 ise “Çok İyi”<br />

0,79 – 0,70 ise “İyi” 0,69 – 0,60 ise “Orta”<br />

0,59 – 0,50 ise “Zayıf” 0,50’den küçük ise reddedilir.<br />

12 unsur için yapılan faktör analizinde KMO=0,66 bulunmuştur. Bu<br />

değer, yukarıdaki sınıflandırmada “Orta” grubuyla eşleşmektedir.<br />

Bartlett küresellik testi ise, korelasyon matrisinin birim matris olup<br />

olmadığının test edilmesi için yapılmaktadır. Korelasyon matrisinin birim<br />

matris olduğu durumda değişkenler arasında hiçbir ilişki bulunmayacağından<br />

yöntemin uygulanması mümkün olmamaktadır. Bunun için:<br />

H 0 : Korelasyon matrisi birim matristir.<br />

H 1 : Korelasyon matrisi birim matris değildir.<br />

şeklinde kurulan sıfır hipotezi reddedilmiştir. Böylelikle kullanılan <strong>ve</strong>rilerin<br />

Faktör Analizi için uygunluğu Barttlett küresellik testi ile de onaylanmıştır.<br />

Faktör türetme tekniği olarak Temel Bileşenler <strong>ve</strong> döndürme tekniği olarak<br />

Varimax uygulanan <strong>ve</strong>ri grubundan elde edilen AFA sonuçları, Tablo 2’de<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

103


104<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

AFA sonucunda maddi destek unsurları 4 faktör altında toplanmıştır.<br />

Bu dört faktör, toplam varyansın %72,437’sini açıklamaktadır. Dört faktörlü<br />

ölçeğin gü<strong>ve</strong>nilirliği %80,8’dir. AFA ile belirlenen 4 faktör için ölçek puan<br />

ortalamaları hesaplanmış <strong>ve</strong> karşılaştırma analizlerinde söz konusu alt ölçek<br />

puan ortalamaları dikkate alınmıştır.<br />

Tablo 2. Açıklayıcı Faktör Analizi Sonuçları<br />

Faktörler Faktör yükleri Açıklanan<br />

varyans %<br />

Cronbach<br />

Alpha<br />

Faktör 1”Finans kuruluşları” 4,057 23,762 0,894<br />

Satış Kredisi 0,917<br />

Banka 0,884<br />

Kredi kartı 0,848<br />

Faktör 2 “Kişisel İlişkiler” 1,977 17,809 0,63<br />

İş arkadaşı 0,749<br />

Çalışanlar 0,680<br />

Tedarikçi 0,671<br />

Bağımsız Yatırımcı 0,652<br />

Faktör 3”Kurumsal ilişkiler” 1,501 17,623 0,748<br />

Eski Ortaklar 0,872<br />

Eski İş<strong>ve</strong>ren 0,815<br />

Devlet Desteği 0,587<br />

Factor 4 “Özkaynak” 1,158 13,243 0,597<br />

Aile birikimi 0,785<br />

Yakın Arkadaş 0,756<br />

Kümülatif varyans % : 72,437 Cronbach Alpha: %80,8<br />

Çalışmada kullanılan ankette yer alan <strong>ve</strong> ikiden fazla düzey içeren<br />

(yaş, ebe<strong>ve</strong>ynlerin iş deneyimi, kuruluş aşaması, eğitim, iş büyüklüğü v.b)<br />

değişkenlere göre maddi destek unsurlarının etkililikleri için AFA ile belirlenen<br />

boyutlar bakımından farklılığın test edilmesinde tek yönlü varyans<br />

analizi (ANOVA) kullanılmıştır. Tablo 2’ye göre, girişimciler kuruluş aşamasında<br />

maddi destek olarak en çok finans kuruluşlarından yararlanmaktadırlar.<br />

Daha sonra sırasıyla kişisel ilişkiler <strong>ve</strong> kurumsal ilişkiler gelmektedir.<br />

Kuruluş aşamasında özkaynak kullanımı diğer faktörlere göre daha<br />

azdır. 2010 yılında özel sektörde borçlar, özkaynağın %120’si civarında<br />

bulunmaktadır(İSO, 2010). Her iki ölçek için alt ölçeklerin ANOVA sonuçları<br />

izleyen başlıklarda <strong>ve</strong>rilmiştir. Tek yönlü varyans analizi ile:


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

H 0 :µ 1 = µ 2 = ...µ k<br />

H 1 :µ 1 ≠ µ 2 ≠ ...µ k<br />

(Ortalamalar arasında fark yoktur.)<br />

(En azından bir ortalama diğerinden farklıdır.)<br />

şeklinde kurulan sıfır hipotezi test edilmiştir. Aşağıdaki tablolarda farklılık<br />

bulunan değişkenlere ilişkin ANOVA <strong>ve</strong> çoklu karşılaştırma testi Tukey için<br />

sonuçlar <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Girişimcilerin yaşları itibariyle maddi destek unsurlarının etki düzeylerine<br />

ilişkin görüşlerinin farklılık gösterip göstermediğini belirlemek üzere<br />

yapılan ANOVA sonucunda (Tablo 3-a), sadece birinci faktörde istatistiksel<br />

olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur (F=5,457 <strong>ve</strong> p=0,002).<br />

Tablo 3-a: Yaşa Göre Maddi Destek Faktörlerinin ANOVA Sonuçları<br />

Faktörler<br />

(Alt ölçekler)<br />

Faktör 1<br />

”Finans<br />

kuruluşları”<br />

Faktör 2<br />

“Kişisel<br />

İlişkiler”<br />

Faktör 3<br />

”Kurumsal<br />

ilişkiler”<br />

Faktör 4<br />

“Özkaynak”<br />

Varyans kaynağı Kareler<br />

toplamı<br />

s.d Kareler<br />

ortalaması<br />

F p<br />

Gruplar Arası 16,903 3 5,634 5,457 ,002<br />

Gruplar içi 60,921 59 1,033<br />

Toplam 77,824 62<br />

Gruplar Arası 3,599 3 1,200 1,941 ,133<br />

Gruplar içi 36,469 59 ,618<br />

Toplam 40,067 62<br />

Gruplar Arası 3,321 3 1,107 ,904 ,445<br />

Gruplar içi 72,228 59 1,224<br />

Toplam 75,549 62<br />

Gruplar Arası 3,464 3 1,155 ,971 ,413<br />

Gruplar içi 70,187 59 1,190<br />

Toplam 73,651 62<br />

Girişimcilerin yaşlarına göre maddi destek unsurlarıyla ilgili yapılan<br />

ANOVA sonucunda birinci faktörde görülen bu farklılığın hangi yaş düzeyleri<br />

arasındaki farklılıktan kaynaklandığını belirlemek amacıyla çoklu<br />

karşılaştırma testi Tukey uygulanmıştır. Tukey testi sonuçları Tablo 3-b’de<br />

<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

105


Faktör 1 ”Finans kuruluşları”<br />

106<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

Tablo 3-b: Yaşa göre Faktör 1 ”Finans Kuruluşları” için Çoklu Karşılaştırma<br />

Tukey Testi Sonuçları<br />

(I) Yaş (J) Yaş<br />

21-30<br />

31-40<br />

41-50<br />

50+<br />

Ortalama Fark<br />

(I-J) Std. Hata p<br />

31-40 -,12308 ,38505 ,989<br />

41-50 ,93407 ,39138 ,091<br />

50+ -,46276 ,35860 ,573<br />

21-30 ,12308 ,38505 ,989<br />

41-50 1,05714 * ,37761 ,034<br />

50+ -,33968 ,34352 ,756<br />

21-30 -,93407 ,39138 ,091<br />

31-40 -1,05714 * ,37761 ,034<br />

50+ -1,39683 * ,35060 ,001<br />

21-30 ,46276 ,35860 ,573<br />

31-40 ,33968 ,34352 ,756<br />

41-50 1,39683 * ,35060 ,001<br />

Tablo 3-b’den de görüldüğü gibi 1.Faktör itibariyle istatistiksel olarak<br />

anlamlı görülen söz konusu farklılık, daha çok 41-50 yaş grubundaki girişimcilerin<br />

50 yaş üstü <strong>ve</strong> 31-40 yaş aralığındaki girişimcilerin görüşlerindeki<br />

farklılıktan kaynaklanmaktadır. 31-40 yaş ile 50 yaş üstü girişimciler<br />

41-50 yaş grubundaki girişimcilere göre finansal kurum <strong>ve</strong> araçların kuruluş/gelişme<br />

aşamalarında maddi destek anlamında daha çok etkili unsurlar<br />

oldukları görüşündedirler.<br />

Girişimcilerin 20 yaşından önceki dönemlerinde iş hayatında bulunma<br />

durumları itibariyle maddi destek unsurlarının etki düzeylerine ilişkin görüşlerinin<br />

farklılık gösterip göstermediğini belirlemek üzere yapılan ANOVA<br />

sonucunda (Tablo 4-a), sadece üçüncü faktörde istatistiksel olarak anlamlı<br />

bir farklılık bulunmuştur (F=3,626 <strong>ve</strong> p=0,033).


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

Tablo 4-a: İş hayatında bulunma durumuna Göre Maddi Destek Faktörlerinin<br />

ANOVA Sonuçları<br />

Faktörler<br />

(Alt ölçekler)<br />

Faktör 1<br />

”Finans<br />

kuruluşları”<br />

Faktör 2<br />

“Kişisel<br />

İlişkiler”<br />

Faktör 3<br />

”Kurumsal<br />

ilişkiler”<br />

Faktör 4<br />

“Özkaynak”<br />

Varyans kaynağı Kareler<br />

toplamı<br />

s.d Kareler<br />

ortalaması<br />

F p<br />

Gruplar Arası 2,424 2 1,212 ,965 ,387<br />

Gruplar içi 75,399 60 1,257<br />

Toplam 77,824 62<br />

Gruplar Arası 2,392 2 1,196 1,904 ,158<br />

Gruplar içi 37,676 60 ,628<br />

Toplam 40,067 62<br />

Gruplar Arası 8,146 2 4,073 3,626 ,033<br />

Gruplar içi 67,402 60 1,123<br />

Toplam 75,549 62<br />

Gruplar Arası ,255 2 ,128 ,104 ,901<br />

Gruplar içi 73,396 60 1,223<br />

Toplam 73,651 62<br />

Girişimcilerin 20 yaşından önce iş hayatında bulunma durumlarına<br />

göre maddi destek unsurlarıyla ilgili yapılan ANOVA sonucunda üçüncü<br />

faktörde görülen bu farklılığın hangi düzeyler arasındaki farklılıktan kaynaklandığını<br />

belirlemek amacıyla çoklu karşılaştırma testi Tukey uygulanmıştır.<br />

Tukey testi sonuçları Tablo 4-b’de <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Faktör 3<br />

”Kurumsal<br />

ilişkiler”<br />

Tablo 4-b: İş hayatı durumuna göre Faktör 3”Kurumsal ilişkiler” için<br />

Çoklu Karşılaştırma Tukey Testi Sonuçları<br />

(I) İş hayatı (J) İş hayatı Ortalama Fark<br />

(I-J)<br />

Az<br />

Hiç<br />

Birçok<br />

* Ortalama fark %5 düzeyinde anlamlıdır.<br />

Std. Hata p<br />

Az -,61988 ,32547 ,146<br />

Hiç -,89211 * ,33955 ,029<br />

Birçok ,61988 ,32547 ,146<br />

Hiç -,27222 ,32090 ,675<br />

Birçok ,89211 * ,33955 ,029<br />

Az ,27222 ,32090 ,675<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

107


108<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

Tablo 4-b’den de görüldüğü gibi 3.Faktör itibariyle istatistiksel olarak<br />

anlamlı görülen söz konusu farklılık, daha çok 20 yaşından önce hiç çalışma<br />

hayatında bulunmayanlarla birçok kez bulunalar arasındaki farklılıktan<br />

kaynaklanmaktadır. Eski ortaklar, eski iş<strong>ve</strong>renler <strong>ve</strong> devlet desteği gibi<br />

maddi destek unsurlarının 20 yaşından daha önce hiç çalışma hayatında<br />

yer almayan girişimciler daha etkili unsurlar olduğu görüşündedirler. Dolayısıyla<br />

hiç çalışmayanlar <strong>ve</strong> birçok kez iş hayatında yer alan girişimcilerin<br />

3.faktörde yer alan maddi destek unsurlarının etki düzeylerine ilişkin görüş<br />

farklılıkları, Tablo 4-a’da belirlenen farklılığa neden olmuştur.<br />

Girişimcilerin şirketlerinin kuruluş aşamasındaki durumları itibariyle<br />

maddi destek unsurlarının etki düzeylerine ilişkin görüşlerinin farklılık<br />

gösterip göstermediğini belirlemek üzere yapılan ANOVA sonucunda (Tablo<br />

5-a), sadece dördüncü faktörde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunmuştur<br />

(F=2,745 <strong>ve</strong> p=0,037).<br />

Faktörler<br />

(Alt ölçekler)<br />

Faktör 1<br />

”Finans<br />

kuruluşları”<br />

Faktör 2<br />

“Kişisel<br />

İlişkiler”<br />

Faktör 3<br />

”Kurumsal<br />

ilişkiler”<br />

Faktör 4<br />

“Özkaynak”<br />

Tablo 5-a: Kuruluş durumuna Göre Maddi Destek Faktörlerinin<br />

ANOVA Sonuçları<br />

Varyans kaynağı Kareler<br />

toplamı<br />

s.d Kareler<br />

ortalaması<br />

F p<br />

Gruplar Arası 3,144 3 1,048 ,828 ,484<br />

Gruplar içi 74,679 59 1,266<br />

Toplam 77,824 62<br />

Gruplar Arası ,538 3 ,179 ,267 ,849<br />

Gruplar içi 39,530 59 ,670<br />

Toplam 40,067 62<br />

Gruplar Arası 9,778 3 3,259 2,924 ,041<br />

Gruplar içi 65,770 59 1,115<br />

Toplam 75,549 62<br />

Gruplar Arası 4,327 3 1,442 1,228 ,308<br />

Gruplar içi 69,324 59 1,175<br />

Toplam 73,651 62<br />

Girişimcilerin kuruluşlarındaki finansal durumlarına göre maddi destek<br />

unsurlarıyla ilgili yapılan ANOVA sonucunda üçüncü faktörde görülen


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

bu farklılığın hangi kuruluş finansal durumu arasındaki farklılıktan kaynaklandığını<br />

belirlemek amacıyla çoklu karşılaştırma testi Tukey uygulanmıştır.<br />

Tukey testi sonuçları Tablo 5-b’de <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />

Tablo 5-b’den de görüldüğü gibi 3.Faktör itibariyle istatistiksel olarak<br />

anlamlı görülen söz konusu farklılık, daha çok miras yoluyla girişimlerini<br />

kuran girişimcilerin sıfırdan <strong>ve</strong> satın alma yoluyla kuran girişimcilerle<br />

3.faktörle ilgili görüş farklılığından kaynaklanmaktadır. Miras yoluyla girişimlerini<br />

kuran girişimciler eski ortaklar, eski iş<strong>ve</strong>renler <strong>ve</strong> devlet desteği<br />

gibi maddi destek unsurlarının daha etkili unsurlar olduğu görüşündedirler.<br />

Tablo 5-b: Kuruluştaki finansal duruma göre Faktör 3 ”Kurumsal ilişkiler” için<br />

Çoklu Karşılaştırma Tukey Testi Sonuçları<br />

Faktör 3 ”Kurumsal ilişkiler”<br />

(I) Kuruluş (J) Kuruluş Ortalama Fark<br />

(I-J)<br />

Sıfırdan<br />

Satın alma<br />

Miras<br />

Cok ortaklı<br />

* Ortalama fark %5 düzeyinde anlamlıdır<br />

4. Değerlendirme <strong>ve</strong> Sonuç<br />

Std. Hata p<br />

Satın alma ,50000 ,55138 ,801<br />

Miras -1,50000 * ,55138 ,041<br />

Cok ortaklı -,17424 ,35592 ,961<br />

Sıfırdan -,50000 ,55138 ,801<br />

Miras -2,00000 * ,74658 ,046<br />

Cok ortaklı -,67424 ,61646 ,695<br />

Sıfırdan 1,50000 * ,55138 ,041<br />

Satın alma 2,00000 * ,74658 ,046<br />

Cok ortaklı 1,32576 ,61646 ,149<br />

Sıfırdan ,17424 ,35592 ,961<br />

Satın alma ,67424 ,61646 ,695<br />

Miras -1,32576 ,61646 ,149<br />

Modern yaşam tarzının etkisiyle tek biçimli, standart ürün talebine<br />

dayalı, geleneksel tüketim anlayışının yerini, sürekli değişen <strong>ve</strong> çeşitlenen<br />

yeni tüketim biçimi almıştır. Bireysel tercih <strong>ve</strong> taleplerin sürekli değişmesi<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

109


110<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

<strong>ve</strong> çeşitlenmesi üretimin de yeni tüketim anlayışına göre yeniden yapılandırılmasını<br />

gerektirmiştir. Bu süreçte girişimcilik geleneksel üretici-tüketici<br />

ilişkileri de hammadde temininden, satış sonrası hizmete kadar geniş bir<br />

alanda yeniden biçimlenmiştir. Bu gelişmeler <strong>ve</strong> değişimlerin etkisiyle girişimcilik,<br />

ülkelerin ekonomik kalkınma programlarında yer almaya başlamış,<br />

akademik anlamda da son dönemlerde araştırmacıların ilgisini çeken alan<br />

haline gelmiştir.<br />

EOSB’ndeki Metal Sanayindeki girişimcilere yönelik gerçekleştirilen<br />

bu çalışmanın bulgularına göre girişimciler, daha çok sıfırdan girişimlerini<br />

oluşturan, çalışma hayatında erken yaşlarda yer alan, eğitim düzeyleri<br />

yüksek kişilerdir. Girişimlerinin kuruluş/gelişme evrelerinde aile birikimleri<br />

<strong>ve</strong> yakın arkadaşları maddi destek anlamında etkili olan unsurlar. Araştırmanın<br />

ilginç bir bulgusu ise 41-50 yaş grubundaki girişimcilerin daha düşük<br />

<strong>ve</strong> daha yüksek yaşlardaki girişimcilerden eski iş<strong>ve</strong>ren, ortak <strong>ve</strong> devlet<br />

desteğinin maddi destek anlamında etkili olmadığı şeklindeki görüşleriyle<br />

farklılık göstermesidir. Benzer şekilde erken yaşlarda iş hayatına giren girişimcilerin<br />

erken yaşlarda çalışma hayatında bulunmayan girişimcilere göre<br />

eski ortak, iş<strong>ve</strong>ren <strong>ve</strong> devlet desteğinin daha az etkili unsurlar oldukları görüşüne<br />

sahiptirler. Aynı maddi destek unsurlarıyla ilgili ortaya çıkan diğer<br />

bir farklılık, miras yoluyla girişimlerine sahip olanların, sıfırdan <strong>ve</strong> satın<br />

alarak girişimlerine sahip olanlar arasında ortaya çıkmıştır.<br />

EOSB Metal Sanayi girişimcileriyle sınırlı olan bu çalışmanın daha<br />

geniş girişimci kitleleriyle yapılması, sektörel anlamda girişimcilerin desteklenmesine<br />

yönelik uygulanacak politikalar açısından önemli bilgiler sunabilir.<br />

Dolayısıyla bu çalışma <strong>ve</strong> bulgularının gelecekte yapılacak benzer<br />

çalışmalar için yararlı olacağı düşünülmektedir.


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

Kaynakça<br />

Arslan, K. (2002), Üni<strong>ve</strong>rsiteli gençlerde mesleki tercihler <strong>ve</strong> girişimcilik eğilimleri,<br />

Doğuş Üni<strong>ve</strong>rsitesi <strong>Dergisi</strong>, 2002:6, 1-11.<br />

Çelik, A. <strong>ve</strong> T. Akgemci (2007), <strong>Girişimcilik</strong> Kültürü <strong>ve</strong> Kobiler, 2.Baskı, Gazi<br />

Kitabevi, Ankara.<br />

Gerber, M. E. (1997), <strong>Girişimcilik</strong> Tutkusu : Küçük İşletmeler Niçin Batar, Nasıl<br />

Büyür, 2. Baskı, (Çeviren: Tayfur Keskin), Sistem Yayıncılık, İstanbul.<br />

Girginer N. <strong>ve</strong> N. Uçkun (2004), “İşletmecilik Eğitimi Alan Lisans Öğrencilerinin<br />

Girişimciliğe Bakış Açıları: Eskişehir Osmangazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi İ.İ.B.F İşletme Bölümü<br />

Öğrencilerine Yönelik Bir Uygulama”, III. Ulusal Bilgi, Ekonomi <strong>ve</strong> Yönetim Kongresi,<br />

Eskişehir Osmangazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi İİBF, 25-26 Kasım 2004, 783-795.<br />

Hisrich, R. D. <strong>ve</strong> M. P. Peters (1998). Entrepreneurship. Fourth Edition. United<br />

States: The McGraw – Hill Book Co.<br />

Isenberg, D. J. (2008), “The Global Entrepreneur”, Harvard Business Review, 86,<br />

12, 107-111.<br />

İSO, 2010, Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2010 Raporu.<br />

Karalar, R. (2001). “İşletme Kavramı”. Genel İşletme. Haz. Güneş N. Berberoğlu.<br />

Eskişehir: Açık Öğretim Fakültesi Yay.<br />

Karasioğlu, F. <strong>ve</strong> H. Duman (2006), “Gelişmekte Olan Ülkelerde <strong>Girişimcilik</strong><br />

Kültürü <strong>ve</strong> Risk Sermayesi Üzerine Bir İnceleme”. Kırgızistan–Türkiye Manas Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />

İ.İ.B.F. Uluslararası <strong>Girişimcilik</strong> Kongresi, Dizi: 11, No: 86, 25-27. Mayıs,<br />

149-150, Bişkek.<br />

Kuratko, D.F. (2005), “The Emergence of Entrepreneurship Education: De<strong>ve</strong>lopment,<br />

Trends, and Challenges”, Enterpreneurship Theory and Practice, 29(5), 577-<br />

597.<br />

Kuratko, D.F. <strong>ve</strong> R.M. Hodgets (1998), Entrepreneurship: A Contemporary Approach,<br />

The Dryden Press, Fort Worth.<br />

Okay, Ş. <strong>ve</strong> M. Karahan (2010), Küçük ölçekli işletmelerin girişimcilik özelliklerinin<br />

belirlenmesi üzerine bir alan araştırması: Denizli İli Örneği, TSA, 14:1, 291-<br />

304.<br />

Özdamar, K. (2002), Paket Programlar İle İstatistiksel Veri Analizi. Eskişehir:<br />

Kaan Kitabevi.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

111


112<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Nurullah Uçkun / Nuray Girginer<br />

Scarborough, N. M. <strong>ve</strong> T. Zimmer (2000), Effecti<strong>ve</strong> Small Business Management:<br />

An Entrepreneurial Approach, 6th edition, Prentice Hall, New Jersey.<br />

Uçkun N, N. Girginer, A. Çelik <strong>ve</strong> Z. Kaygısız (2009), Paraya <strong>ve</strong> Kredi Kartına<br />

Yönelik Öğrenci Tutumları: Türkiye İktisadi <strong>ve</strong> İdari Bilimler Fakültesi Öğrencileri<br />

Örneği, Eskişehir Osmangazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi Yayınları No: 160, 2009.


Girişimciliği Etkileyen Faktörler: Eskişehir Organize Sanayi Bölgesindeki Metal Sektörü Girişimcilerine Yönelik Bir Uygulama<br />

Ek 1: Girişimcilerin Demografik Özelliklerinin Dağılımı<br />

Değişkenler Değişken Düzeyleri Frekans Yüzde<br />

Yaş<br />

Cinsiyet<br />

İkamet<br />

Medeni Durum<br />

Eğitim Durumu<br />

Çalışma hayatına<br />

başladıkları iş<br />

büyüklüğü<br />

İşten Ayrılma<br />

Durumu<br />

İş hayatı<br />

Kaçıncı çocuk<br />

Göçmenlik Durumu<br />

Ebe<strong>ve</strong>ynlerin İş<br />

Deneyimi<br />

Kuruluş<br />

Aile üyesi çalışan<br />

Aile üyesi yönetici<br />

21-30 13 20,6<br />

31-40 15 23,8<br />

41-50 14 22,2<br />

50+ 21 33,3<br />

kadın 5 7,9<br />

erkek 58 92,1<br />

il 49 77,8<br />

ilçe 12 19,0<br />

koy 2 3,2<br />

bekar 12 19,0<br />

evli 51 81,0<br />

ilkokul 3 4,8<br />

Ortaokul 4 6,3<br />

lise 9 14,3<br />

meslek lisesi 4 6,3<br />

yüksekokul 6 9,5<br />

üni<strong>ve</strong>rsite 32 50,8<br />

lisansüstü 5 7,9<br />

Küçük ölçekli 20 31,7<br />

Orta ölçekli 28 44,4<br />

Büyük ölçekli 15 23,8<br />

E<strong>ve</strong>t, birçok kez 16 25,4<br />

E<strong>ve</strong>t, 1 kez 11 17,5<br />

Hayır 36 57,1<br />

Bircok 19 30,2<br />

Az 24 38,1<br />

Hic 20 31,7<br />

En büyük 24 38,1<br />

Ortanca 16 25,4<br />

En küçük 12 19,0<br />

Diğer<br />

e<strong>ve</strong>t<br />

11<br />

28<br />

17,5<br />

44,4<br />

hayır 35 55,6<br />

Her ikisi de büyük ölçüde kendi islerinde çalıştı 8 12,7<br />

Her ikiside bir dönem kendi islerinde çalıştı 3 4,8<br />

Sadece biri, büyük ölçüde kendi işinde çalıştı 26 41,3<br />

Sadece biri bir dönem kendi işinde çalıştı 5 7,9<br />

Her ikisinin de hiçbir zaman kendi işi olmadı 21 33,3<br />

Sıfırdan 44 69,8<br />

Satın alma 4 6,3<br />

Miras 4 6,3<br />

Çok ortaklı 11 17,5<br />

yok 15 23,8<br />

1 9 14,3<br />

2 6 9,5<br />

3 17 27,0<br />

4+ 16 25,4<br />

yok 7 11,1<br />

1 16 25,4<br />

2 21 33,3<br />

3 8 12,7<br />

4+ 11 17,5<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

113


<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

Journal of Entrepreneurship and Innovation Management<br />

YAZIM KURALLARI<br />

1. <strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong>; tüketici <strong>ve</strong> tüketim davranışlarını<br />

pazarlama, psikoloji, sosyoloji, iletişim, ekonomi, antropoloji, kültürel çalışmalar,<br />

tarih <strong>ve</strong> eğitim bilimleri gibi disiplinler açısından değerlendiren özgün makaleleri<br />

yayınlamayı amaçlayan hakemli bir dergidir. Yılda iki kez yayınlanacak olan dergi,<br />

alanında kuramsal, kavramsal <strong>ve</strong> uygulamalı çalışmalara yer <strong>ve</strong>rir.<br />

2. Dergiye gönderilecek makalelerde öncelik olarak Türkçe yazılmış olanlara <strong>ve</strong>rilmekle<br />

beraber, sınırlı sayıda İngilizce makalelere de yer <strong>ve</strong>rilecektir.<br />

3. Yayına gönderilecek makalelerin aynı anda başka bir derginin değerlendirme sürecinde<br />

bulunmaması, hiçbir yerde yayına kabul edilmemiş <strong>ve</strong> yayınlanmamış<br />

olması gerekmektedir.<br />

4. Yayınlanmak üzere dergiye gönderilen makaleler ile birlikte yazar/ların adı-soyadı,<br />

ünvanı, kurum, <strong>ve</strong> e-posta adresleri ile açık iletişim adreslerini içeren bilgiler,<br />

kimlik <strong>ve</strong> iletişim bilgileri başlığı altında ayrı bir sayfa olarak gönderilmelidir.<br />

5. Makale metninde makalenin Türkçe <strong>ve</strong> İngilizce başlıkları, 120 kelimeyi aşmayacak<br />

şekilde Türkçe <strong>ve</strong> İngilizce özetler ile en fazla beşer adet Türkçe <strong>ve</strong> İngilizce<br />

anahtar kelime yer almalıdır. Makale metninde yazar/ların kimlik bilgileri yer almamalıdır.<br />

6. Dergiye gönderilecek yazılar A4 ebadında kağıda, Times New Roman, 12 punto,<br />

1,5 aralıkla, paragraf öncesi şekilde, metin, tablo <strong>ve</strong> şekiller, kaynakça <strong>ve</strong> ekler<br />

dahil 40 sayfayı aşmayacak şekilde yazılmış olmalıdır.<br />

7. Makalenin başlığı sağa yaslı, 14 punto, bold <strong>ve</strong> sadece ilk harfleri büyük yazılmış<br />

olmalıdır.<br />

8. Tüm metin iki yana yaslı, paragraflar arasında 12nk boşluk <strong>ve</strong>rilmiş, başlıklar <strong>ve</strong><br />

metin dahil olmak üzere soldan girinti yapılmamış olmalıdır. Gönderilecek çalışmaların<br />

sayfa kenar boşlukları aşağıdaki gibi belirlenmelidir:<br />

Üstten : 5 cm<br />

Soldan : 3,5 cm<br />

Alttan : 5 cm<br />

Sağdan : 3,5 cm<br />

9. Metin içi atıflarda Harvard metodu olarak adlandırılan <strong>ve</strong> yazar soyadı, tarih <strong>ve</strong><br />

sayfa numaralarının <strong>ve</strong>rildiği sistem tercih edilmelidir (Clegg, 1997: 53). İkiden<br />

fazla yazarı olan kaynaklara atıflarda ilk yazarın soyadı <strong>ve</strong> “vd.” ibaresi kullanılmalıdır<br />

(Morgan vd., 1994). Aynı parantez içerisinde birden fazla kaynak “;”<br />

işareti ile ayrılmalıdır (Hassard <strong>ve</strong> Parker, 1994; Boje, 1996).<br />

10. Metin içinde yer alacak tablo, şekil, grafik, harita vb.’lerinin de bu ölçüleri aşmayacak<br />

şekilde metin içine ortalanarak yerleştirilmiş olması ya da gerekiyorsa ekler<br />

bölümünde -metin sonunda- kaynakçadan hemen önce yer almış olması gereklidir.<br />

11. Metin içindeki tüm şekiller <strong>ve</strong> grafikler sıra numarası ile (Şekil 1) kendi içinde<br />

<strong>ve</strong> şekil ya da grafiğin altında; tablolar ise yine kendi içinde numaralanmak üzere<br />

(Tablo 1) tablonun üzerinde numaralandırılmış <strong>ve</strong> isimlendirilmiş olmalıdır. Tablo,<br />

grafik <strong>ve</strong> şekil başlıkları sayfaya ortalanmış, bold <strong>ve</strong> yalnızca kelimelerin baş<br />

harfleri büyük olacak şekilde yazılmalıdır.<br />

Cilt 1 | Sayı 1 | Haziran 2012<br />

115


12. Tablo, şekil <strong>ve</strong> grafiklerin varsa kaynakları; tablo, şekil <strong>ve</strong> grafiklerin hemen altında<br />

metin içi atıf kurallarına uygun olarak <strong>ve</strong>rilmelidir. Matematiksel <strong>ve</strong> istatistiksel<br />

simgeler Microsoft Office denklem düzenleyicisi ile hazırlanmalıdır.<br />

13. Makalenin sonunda yazar soyadlarına göre alfabetik olarak düzenlenecek kaynakça<br />

kısmı bulunmalıdır. Kaynakçada sadece makalede kullanılan eserler yer<br />

almalıdır <strong>ve</strong> kaynakça aşağıda belirtilen örneğe uygun olarak hazırlanmalıdır.<br />

KİTAPLAR<br />

Babacan, Muazzez (2008), Nedir Bu Reklam?, İstanbul: Beta Yayınları.<br />

Odabaşı, Yavuz <strong>ve</strong> Gülfidan Barış (2002) Tüketici Davranışı, İstanbul: MediaCat Yayınları.<br />

Carson, David, Audrey Gilmore, Chad Perry <strong>ve</strong> Kjell Gronhaug (2002), Qualitati<strong>ve</strong><br />

Marketing Research, London: Sage Publications.<br />

DERLEME KİTAPTA BÖLÜM<br />

Kaiser, Susan B. <strong>ve</strong> Karyl Ketchum (2005), “Consuming fashion as flexinility: methaphor,<br />

cultural mood, and materiality”, Ed. S. Ratneshwar <strong>ve</strong> David Glen Mick, Inside<br />

Consumption – Consumer Moti<strong>ve</strong>s, Goals, and Desires, London: Routledge,122-143.<br />

MAKALELER<br />

Kjellberg, Hans (2008), “Market practices and o<strong>ve</strong>r-consumption”, Consumption Markets<br />

& Culture, 11(2), 151-167.<br />

Altunışık, Remzi <strong>ve</strong> Ömer Torlak (2006), “Türkiye’de Pazarlama Araştırmalarının Genel<br />

Bir Değerlemesi <strong>ve</strong> Nitel Yöntemlerin Artan Önemi”, Pazarlama <strong>ve</strong> Pazarlama<br />

Araştırmaları <strong>Dergisi</strong>, 1(1), 56-72.<br />

İNTERNET KAYNAKLARI<br />

Yazarı Belli Olan İnternet Kaynakları:<br />

Tınç, Lütfü (2008), “Kapalıçarşı’dan Beyoğlu mağazalarına... Osmanlı’nın alış<strong>ve</strong>riş<br />

mekânları “, http://www.thegate.com.tr/?sid=5d6bc63fa883d5484e1587d9ac4018f4&<br />

subid=470, (Erişim: 22.01.2009).<br />

Blecher, George (2004), “Ye Kürküm Ye Deyişinden Veblen’in Gösterişçi Kuramı’na”,<br />

http://www.eurozine.com/articles/2004-07-22-blecher-tr.html, Çev. Osman Deniztekin,<br />

(Erişim: 22.01.2009).<br />

Yazarı Belli Olmayan İnternet Kaynakları:<br />

“Bugün <strong>ve</strong> yarın kredi kartı boykotu var!”, 21.06.2007, http://www.memurlar.net/haber/79440/,<br />

(Erişim: 22.01.2009).<br />

http://www.rok.org.tr<br />

Belirtilen formatta kaleme alınan çalışmalar, e-posta yoluyla aşağıdaki adrese gönderilmelidir:<br />

116<br />

<strong>Girişimcilik</strong> <strong>ve</strong> İnovasyon <strong>Yönetimi</strong> <strong>Dergisi</strong><br />

cevahiruzkurt@hotmail.com

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!