29.06.2013 Views

V. OTOMOT?V VE YAN SANAY?? SEMPOZYUMU - TMMOB Makina ...

V. OTOMOT?V VE YAN SANAY?? SEMPOZYUMU - TMMOB Makina ...

V. OTOMOT?V VE YAN SANAY?? SEMPOZYUMU - TMMOB Makina ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

tmmob<br />

makina mühendisleri odası<br />

mmo yayın no :198<br />

V. <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

<strong>VE</strong><br />

<strong>YAN</strong> <strong>SANAY</strong>İİ<br />

<strong>SEMPOZYUMU</strong><br />

BİLDİRİLER KİTABI<br />

BURSA<br />

KASIM 1997


TÜRK <strong>OTOMOT</strong>İV <strong>SANAY</strong>İNİN REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAYA<br />

YÖNELİK POLİTİKALAR<br />

Doç. Dr. Osman Demir<br />

Arş. Gör. Orhan Çoban<br />

Cumhuriyet Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü -SİVAS<br />

1. GİRİŞ<br />

Türkiye ekonomisi 1980'den sonra liberalizasyon sürecine girmiş ve 1 Ocak 1996'dan itibaren gümrük birliği<br />

anlaşması yürürlüğe konmuştur. Böylece uluslararası rekabete açılan ekonomimiz için rekabet edebilirliğin<br />

önemi artmıştır. Bir ekonominin rekabet edebilirliği makro ve mikro olmak üzere iki şekilde analiz edilebilir.<br />

Ancak ekonomiyi topyekün ele alan makro analizde bazı incelikler gözden kaçabilir ve politika yapıcının sağlıklı<br />

karar vermesi zorlaşır. Dolayısıyla, strateji belirlerken rasyonel karar vermek açısından sektör veya işletme<br />

bazında analiz yapmak gerekir.<br />

Bu bağlamda 1996 yılı itibariyle 25 840 kişiye fiili isitihdam sağlayan, yaklaşık 642.4 milyon dolar ihracat<br />

yapan' Türk otomotiv sanayinin ayrıca ele alınıp incelenmesi ve rekabet gücünün nasıl artırılacağının<br />

tartışılması önemlidir. Bu amaçla, bu çalışmada önce rekabet gücünü belirleyen faktörler tanıtılacak, sonra<br />

rekabet gücünü artırmaya yönelik politikalar tartışılacak ve buradan bir sonuca varmaya çalışılacaktır.<br />

2. REKABET GÜCÜNÜ BELİRLEYEN FAKTÖRLER<br />

Devletin makro ekonomik politikaları, alt ve üst yapı hizmetlerinin düzeyi, yönetici ve işçilerin niteliği, piyasa<br />

yapısı, pazara yakınlık, reklam, coğrafi yapı gibi rekabet gücünü belirleyen çok sayıda ve çok değişik faktörler<br />

vardır. Ancak, bütün bunları incelemek bu çalışmanın sınırlarını aşacağı için burada kapasite, verimlilik,<br />

maliyet, kalite, teknoloji, ihracat-ithalat, satış sonrası hizmet ve devlet desteği üzerinde durulacaktır.<br />

2.1. KAPASİTE<br />

Üretim kapasitesi, firmaların rekabet gücünü göstermesi açısından son derece önemlidir. Piyasa talebine cevap<br />

veremeyen yetersiz kapasite veya piyasa talebinin çok üstündeki atıl kapasite firmaların kârlılığını ve rekabet<br />

gücünü olumsuz etkiler.<br />

Türk otomotiv sanayinin üretim kapasitesi özellikle 1987'den itibaren hızla artmaya başlamış 1994 krizine<br />

rağmen devam etmiştir. Örneğin 1993'de 484 650 adet olan üretim kapasitesi 1995'de 657 800, 1996'da<br />

659 750 ve 1997'de 746 200 adete yükselmiştir".<br />

Tablo:1'e göre, 1995'de % 49 olan kapasite kullanım oranı 1996'da % 50, 1997 Ocak-Haziran döneminde % 24<br />

olmuştur. Bu rakamlar Türk otomotiv sanayinin atıl kapasiteyle çalıştığını göstermesi açısından son derece<br />

önemlidir. Üretim kapasitesinin bu şekilde atıl kalması Türkiye'deki otomotiv ürünlerinde sabit maliyetlerin<br />

payının oldukça yüksek olduğunu gösterir.<br />

Tablo: 1 - Firmaların Üretimleri ve Kapasite Kullanım Oranları<br />

1995<br />

1996<br />

1997 1<br />

Firmalar<br />

A.O.S.-ISUZU<br />

BMC.<br />

CHRYSLER<br />

KARSAN<br />

M.A.N.<br />

M B. TÜRK<br />

OPEL<br />

OTOKAR<br />

OTOSAN<br />

OTOYOL<br />

O.RENAULT<br />

TEMSA<br />

TOFAŞ<br />

TOYOTASA<br />

TUMOSAN<br />

TRAKSAN<br />

T.TRAKTOR<br />

T.Z.D.K..<br />

UZEL<br />

TOPLAM<br />

Kapasite<br />

(Adet)<br />

7 500<br />

21 500<br />

9 000<br />

9 000<br />

3 200<br />

8 200<br />

15 000<br />

5 000<br />

64 400<br />

10 200<br />

150 000<br />

7 300<br />

200 000<br />

100 000<br />

-<br />

22 500<br />

-<br />

25 000<br />

657 800<br />

Üretim<br />

(Adet)<br />

3 677<br />

8 499<br />

4 300<br />

3 167<br />

846<br />

3 404<br />

7 681<br />

3835<br />

21 713<br />

6111<br />

74 862<br />

2 019<br />

120 868<br />

21 458<br />

877<br />

4 355<br />

18 739<br />

1 778<br />

,_ 18319<br />

326 508<br />

KKO 2<br />

(%)<br />

49<br />

39<br />

48<br />

35<br />

26<br />

42<br />

51<br />

77<br />

34<br />

60<br />

50<br />

28<br />

60<br />

21<br />

-<br />

-<br />

83<br />

-<br />

73<br />

49<br />

Kapasite<br />

(Adet)<br />

7 500<br />

21 500<br />

9 000<br />

9 000<br />

3150<br />

8 200<br />

15 000<br />

5 000<br />

64 400<br />

12 200<br />

150 000<br />

7 300<br />

200 000<br />

100 000<br />

-<br />

-<br />

22 500<br />

-<br />

25 000<br />

659 750<br />

105<br />

Üretim<br />

(Adet)<br />

4 680<br />

11 298<br />

5 661<br />

4 230<br />

1 377<br />

5 420<br />

10190<br />

2 779<br />

31 029<br />

7 273<br />

65 007<br />

4 894<br />

96 873<br />

26 036<br />

2 086<br />

3 870<br />

22 683<br />

941<br />

23 010<br />

329 337<br />

KKO 2<br />

(%)<br />

62<br />

53<br />

63<br />

47<br />

44<br />

66<br />

68<br />

55<br />

48<br />

60<br />

43<br />

67<br />

48<br />

26<br />

-<br />

-<br />

100.8<br />

-<br />

92<br />

50<br />

Kapasite<br />

(Adet)<br />

7 500<br />

21 500<br />

9 000<br />

9 000<br />

3 150<br />

8 800<br />

25 000<br />

5 350<br />

64 400<br />

12 200<br />

150 000<br />

7 300<br />

250 000<br />

100 000<br />

-<br />

18 000<br />

30 000<br />

-<br />

25 000<br />

746 200<br />

Üretim<br />

(Adet)<br />

2 913<br />

6 726<br />

3619<br />

2 420<br />

641<br />

3 664<br />

4 543<br />

939<br />

20 323<br />

5 204<br />

40 826<br />

2 877<br />

48 269<br />

11 856<br />

1 186<br />

1 294<br />

10 875<br />

66<br />

12 237<br />

180 478<br />

KKO'<br />

(%)<br />

39<br />

31<br />

40<br />

27<br />

20<br />

41<br />

18<br />

17<br />

32<br />

43<br />

27<br />

39<br />

19<br />

11<br />

-<br />

07<br />

36<br />

-<br />

49<br />

24


OSD. Türk Otomotiv Sanayi Genel ve istatistiki Bilgiler Bülteni, Kısım 1, 1995 ve 1997, Yayın No: 28 ve 30; Aylık istatistiki Bilgiler Bülteni, Kısım<br />

1, Haziran 1997<br />

2.2. <strong>VE</strong>RİMLİLİK<br />

Verimlilik, bir üretim veya hizmet faaliyeti sonucu elde edilen çıktı ile bu çıktıyı elde etmek için kullanılan<br />

girdiler arasındaki ilişkiyi gösterir. Verimlilik ile maliyet arasında ters yönlü bir ilişki vardır. Aynı malı üreten iki<br />

firmadan birinin verimliliği artarsa, o firma diğerine karşı rekabet üstünlüğü kazanır.<br />

Tablo: 2'ye göre işgücü verimliliği AB firmalarında yıldan yıla düşmüşken, Türk firmalarında artmıştır. AB<br />

firmalarında 1990'da ortalama 11.8 olan verimlilik,<br />

1991'de 11.7'ye ve 1994'de 7.3'e düşmüştür. Buna karşın Türkiye'de 1990'da 9.6, 1991'de 10.4, 1994'de 12.3,<br />

1995'de 13.69 ve 1996'da 12.74 olmuştur. Yine, 1990'da 4.9 olan OPEL'in verimliliğinin 1996'da 36.13'e<br />

yükselmesi ve TOYOTASA'nın verimliliğinin 1995'de 26.8 ve 1996'da 28.6 gibi yüksek olması dikkat çekicidir.<br />

OPEL'in verimliliğindeki hızlı yükselişin nedeni zamanla kuruluş sorunlarının çözülmesi, uzmanlaşma ve ileri<br />

teknoloji kullanımına bağlanabilir.<br />

Tablo: 2 - İstihdam Edilen Kişi Başına Araç Sayıları<br />

TÜRK FİRMALARI<br />

TOFAŞ<br />

OYAK - RENAULT<br />

BMC<br />

M. BENZ - TÜRK<br />

OPEL<br />

OTOSAN<br />

TOYOTASA<br />

TÜRKİYE<br />

ORTALAMASI<br />

AB FİRMALARI<br />

DAİMLER BENZ<br />

FIAT<br />

VOLKSVVAGEN<br />

RENAULT<br />

PEUGEOT<br />

AB ORTALAMASI<br />

1990<br />

14.3<br />

16.2<br />

4.1<br />

1.0<br />

4.9<br />

7.7<br />

-<br />

9.6<br />

2.7<br />

6.9<br />

13.1<br />

15.6<br />

16.9<br />

11.8<br />

1991<br />

16.1<br />

16.2<br />

4.2<br />

1.8<br />

27.5<br />

9.2<br />

-<br />

10.4<br />

2.4<br />

6.9<br />

12.7<br />

15.3<br />

15.6<br />

11.7<br />

1994<br />

21.72<br />

20.96<br />

2.53<br />

1.79<br />

25.19<br />

11.8<br />

-<br />

12.3<br />

1.9<br />

5.9<br />

10.5<br />

12.4<br />

13.3<br />

7.3<br />

1995<br />

21.90<br />

20.89<br />

4.22<br />

1.40<br />

29.65<br />

11.25<br />

26.82<br />

13.69<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

1996<br />

17.99<br />

19.31<br />

4.91<br />

1.70<br />

36.13<br />

13.15<br />

28.57<br />

12.74<br />

Osman Demir ve Orhan Çoban, "Türk Otomotiv Sanayinin AB Otomotiv Sanayi Karşısındaki Rekabet Gücü",<br />

İşveren Dergisi, Haziran 1996.<br />

Türkiye'deki fiziki verimliliğin AB'ne oranla yüksek olması bizi aldatmamalıdır. Çünkü, bundan daha önemlisi<br />

değer verimliliğidir. Nitekim işgücünün değer verimliliği; 1991'de AB firmalarından Daimler-Benz 122, Fiat 131,<br />

Volksvvagen 139 ve Peugeot 146 bin ECU olmuşken Türk firmalarından Oyak-Renault 68, BMC 63, Tofaş 58<br />

ve Mercedes-Benz Türk sadece 37 bin ECU olmuştur<br />

2.3. MALİYET<br />

Firmalara rekabet üstünlüğü sağlayan bir diğer faktör maliyetlerin düşük olmasıdır. Burada işgücü, sermaye,<br />

enerji ve toplam maliyetler ele alınacaktır.<br />

İşgücü maliyeti: Yapılan araştırmalar Türkiye'nin AB karşısında işgücü maliyeti açısından 3 ila 6 kat arasında<br />

değişen oranlarda avantajlı olduğunu göstermiştir. Ancak, 1990-1993 döneminde işçi ücretleri otomotiv<br />

sanayinde dolar bazında Fransa'da % 3.3, İspanya'da % 5.6, İtalya'da % 4.3, Almanya'da % 5 ve İngiltere'de %<br />

-12.5 iken Türkiye'de yaklaşık %11.3 olmuştur 1 ". Bu rakamlar, yakın gelecekte Türkiye'nin ucuz emek<br />

avantajını kaybedeceğini gösterir.<br />

Sermaye maliyeti: Tablo: 3'e göre, AB ülkelerinde nominal faiz oranı yaklaşık % 5-10, enflasyon oranı % 2-4 ve<br />

reel faiz oranı % 3-6 arasında değişmektedir. Bu rakamların oldukça istikrarlı sayılabileceği açıktır. Reel faiz<br />

oranının en yüksek olduğu ülke 1993'de % 7.3 ile Fransa, en düşük olduğu ülke % 1.2 ile Almanya; 1994'de en<br />

yüksek maliyetli ülke % 6.6 ile Belçika, en düşük maliyetli ülke % 3.3 ile İspanya; 1995 (Ekim)'de de en yüksek<br />

maliyetli ülke 6.4 ile Belçika, en düşük maliyetli ülke ise % 4.2 ile İngiltere olmuştur.<br />

Türkiye'de sermaye maliyetleri enflasyona bağlı olarak yıldan yıla dalgalanmıştır. Reel faiz oranı 1993'de -<br />

%10.8, 1994'de -%13.3 ve 1995 (Ekim)'de ise %15 olarak gerçekleşmiştir. Bu gelişmede, Türkiye'de 1993 yılı<br />

106<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-


sonu ve 1994 yılı içerisinde görülen eKonomiK Krizle hızla artan enflasyonun payı büyüktür. 1993 ve 1994<br />

yılında bir kredi cenneti sayılabilecek durumda olan Türkiye ekonomisi niçin 1993'de %7.3 büyümüşken<br />

1994'de % -6.1 küçülmüştür? Bunun nedeni, yüksek enflasyonun getirdiği belirsizlik nedeniyle reel yatırımların<br />

azalıp, spekülatif yatırımların artmış olmasıdır.<br />

Tablo 3. Türkiye ve AB Ülkelerinde Sermaye Maliyeti (% )<br />

Imanya<br />

BelçikaA<br />

Fransa<br />

Hollanda<br />

İngiltere<br />

İspanya<br />

İtalya<br />

Türkiye<br />

N. Faiz<br />

5.80<br />

5.30<br />

9.50<br />

5.00<br />

5.50<br />

9.00<br />

8.00<br />

48.0<br />

| 1993<br />

Enflas. R. Faiz*<br />

4.70<br />

2.80<br />

2.10<br />

2.10<br />

3.00<br />

4.60<br />

4.30<br />

66.1<br />

1.05<br />

2.42<br />

7.25<br />

2.63<br />

2.41<br />

4.27<br />

3.54<br />

-10.84<br />

N. Faiz<br />

7.50<br />

8.75<br />

7.95<br />

6.50<br />

7.25<br />

7.85<br />

9.38<br />

95.56<br />

Enflas.<br />

2.70<br />

2.00<br />

1.60<br />

2.50<br />

2.60<br />

4.4<br />

3.70<br />

125.5<br />

1994<br />

R. Faiz*<br />

4.69<br />

6.63<br />

6.25<br />

3.97<br />

4.51<br />

3.26<br />

5.88<br />

-13.31<br />

N. Faiz<br />

6.50<br />

8.00<br />

7.50<br />

5.75<br />

7.75<br />

9.75<br />

11.50<br />

130.0<br />

1995 (Ekim)<br />

Enflas.<br />

1.70<br />

1.50<br />

1.90<br />

1.50<br />

3.50<br />

4.30<br />

5.60<br />

100 2<br />

R. Faiz'<br />

Osman Demir, Orhan Çoban, "Türk Otomotiv Sanayinin AB Otomotiv Sanayi Karşısındaki Rekabet Gücü",<br />

İşveren Dergisi, Haziran 1996.<br />

Enerji maliyeti: Sanayinin ihtiyaç duyduğu enerjinin düşük maliyetle zamanında sağlanması rekabet gücü<br />

açısından son derece önemlidir. 1994 yılı verilerine göre linyit kömürünün Almanya'dan daha ucuz olması<br />

dışında Türkiye'de enerji maliyetleri AB'nden daha yüksektir. Örneğin, Türk sanayinde kullanılan elektriğin<br />

maliyeti yaklaşık olarak Danimarka ve Hollanda'dan 4, Almanya ve İngiltere'den 3, İspanya ve İtalya'dan 2 kat<br />

daha pahalıdır.<br />

Toplam maliyet: Değer verimliliğinin düşük ve girdi maliyetlerinin yüksek olması toplam maliyetleri artırmakta<br />

ve Türk otomotiv firmalarının rekabet gücünü azaltmaktadır. Örneğin, Türk otomotiv firmaları, AB üreticilerine<br />

göre plastik girdilerini % 20, demir-çelik girdilerini ise % 10 daha pahalı elde etmektedirler. Dolayısıyla Türk<br />

otomobilleri eş-deger rakiplerine göre % 10 daha pahalı olup bu fark, Avrupa'daki Japon transplantslarında<br />

% 20'ye ulaşmaktadır".<br />

2.4. KALİTE<br />

Kalite, firmalara rakiplerine karşı rekabet üstünlüğü sağlayan önemli bir faktördür. Uluslararası piyasaların<br />

birleşmesi nedeniyle Uluslararası Standardizasyon Örgütü (ISO) kurulmuştur. Ürünlerin kalite güvencesini tescil<br />

etmek üzere ISO 9000, ISO 9001, ISO 9002, ISO 9003, ISO 9004 gibi kalite modelleri belirlenmiştir. Son<br />

yıllarda artan çevre kirliliğini önlemek amacıyla ISO 9000 standartlarının bir uzantısı olarak ISO 14000<br />

satndartları geliştirilmiştik. Otomotiv firmaları açısından uluslararası piyasalarda rekabet gücünü artırmak için<br />

ISO 14000 belgesi almak günümüzde zorunluluk haline gelmiştir. Bu amaçla Nissan ve Ford, bazı bölgesel<br />

pilot fabrikalarında ISO 14000 belgesi almak için yoğun girişimlerde bulunmaktadırlar. Nissan yedi fabrikasında<br />

Mart 1999 ve diğerlerinde 2000 yılına kadar bu belgeyi almayı hedeflemektedir*'.<br />

2.5. TEKNOLOJİ<br />

Firmalara rakiplerine karşı rekabet üstünlüğü sağlayan bir diğer önemli faktör teknolojidir. Üretimde ileri<br />

teknoloji kullanmadan uluslararası piyasalarda rekabet üstünlüğü sağlamak mümkün değildir. Bu nedenle<br />

firmalar yeni teknolojiler geliştirme veya ithal etme, ya da uluslararası etkinliğe sahip firmalarla işbirliği yapma<br />

yoluna gitmektedirler. Bu konuda ayrıntılı bilgi 3. Bölümde verilecektir.<br />

107<br />

4.72<br />

640<br />

5.49<br />

4.21<br />

4.19<br />

4.98<br />

5.11<br />

15.00


2.6. İHRACAT <strong>VE</strong> İTHALAT<br />

Günümüzün küreselleşen dünyasında firmaların dış ticarete katılmaları onların performansını gösteren önemli<br />

bir göstergedir. Tablo: 4'e göre, 1993-1996 döneminde Türkiye'nin taşıt araçları ihracatı sürekli artmıştır.<br />

Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle ithalat 1994'de hızla düşmüş ve takip eden yıllarda tekrar artmıştır.<br />

Tablo: 4- Taşıt Araçları İhracat ve İthalatı (1 000 Adet)<br />

Otomobil<br />

Yolcu<br />

Taşıtları<br />

Yük Taşıtları<br />

Traktör<br />

Toplam<br />

İhracat<br />

6 846<br />

697<br />

578<br />

0<br />

8 121<br />

1993<br />

İthalat<br />

101<br />

610<br />

1 977<br />

28 743<br />

3 170<br />

135<br />

500<br />

İhracat<br />

12 802<br />

1 003<br />

737<br />

27<br />

14 569<br />

1994<br />

İthalat<br />

24 921<br />

614<br />

8 058<br />

67<br />

33 660<br />

İhracat<br />

33 224<br />

1 669<br />

2 403<br />

14<br />

37 310<br />

1995<br />

İthalat<br />

34 631<br />

1 960<br />

14 553<br />

579<br />

51 723<br />

OSD, Otomotiv Sanayi Sektör Raporu, 1996 Yılı Değerlendirmesi, Nisan 1997.<br />

İhracat<br />

33 404<br />

3 436<br />

1 808<br />

3 533<br />

42 181<br />

1996<br />

İthalat<br />

57 479<br />

3 513<br />

25 840<br />

1 600<br />

88 432<br />

Firmaların krizden doğan iç talep daralmasını telafi etmek amacıyla ihracata yönelmeleriyle bu dönemde<br />

otomobil ihracatı %388, otomotiv ihracatı %419 oranında artmıştır.<br />

Uluslararası rekabet gücünü göstermesi açısından İhracat/Üretim ve İthalat/İç Satış oranlarına da önemli bir<br />

göstergedir. Türkiye'de üretilen otomobillerin 1994'de ancak % 2'si, ticari araçların % 6'sı ihraç edilmiştir.<br />

İthalatın iç satış içindeki payı otomobilde % 23 ve ticari araçlarda % 22'dir. Buna karşın Almanya'da üretilen<br />

otomobillerin % 55'i, ticari araçların %51'i ihraç edilmiştir. Almanya'nın iç satışları içinde ithalatın payı<br />

otomobilde % 47, ticari araçlarda % 38'dir. Ayrıca, İspanya ürettiği otomobillerin % 79'unu ihraç ederken, iç<br />

tüketiminin % 57'sini ithalatla karşılamıştır 1<br />

. Buna göre, otomobil ihracatı yüksek olan ülkelerin otomobil ithalatı<br />

da yüksek olmuştur.<br />

2.7. SATıŞ SONRASI HİZMET<br />

Ürünlerin nihai kullanıcının eline geçmesinden sonra yapılan faaliyetler satış sonrası hizmet kapsamına girer.<br />

Satış sonrası hizmet açısından; hizmet personelinin eğitimi, hizmet teknolojilerinin geliştirilmesi, yedek<br />

parçaların zamanında ve düşük maliyetle sunulması, müşteri şikayetlerine etkin bir biçimde cevap verilmesi<br />

gerekir. Üretici firmalar satış sonrası hizmetlerle ilgili servis planlarını gerçekleştirmeli, servis için gereken<br />

kaynakları, kuruluşları, yöntem ve araçları belirlemeli, bu faaliyetler sürecinde müşterinin olumsuz<br />

etkilenmesini en aza indirecek önlemleri almalıdır.<br />

2.8. DEVLET DESTEĞİ<br />

STEĞİDevlet desteğinin amacı girişimciliği özendirerek sosyo-ekonomik kalkınmayı hızlandırmaktır. Bu amaçla<br />

devlet firmalara sermaye yardımı, Ar-Ge yardımı, eğitim yardımı, istihdam oluşturma, teknoloji geliştirme,<br />

yatırımları yönlendirme, ihracatı özendirme, gerice yöreleri kalkındırma, yerli üreticileri dış rekabete karşı<br />

koruma ve çevreyi koruma amaçlı yardımda bulunabilir.<br />

Örneğin, AB'nde devlet yardımları kamu harcamalarının yaklaşık % 5'ini, Türkiye'de ise % 12'sini kapsar 2 .<br />

Martin Bangeman tarafından hazırlanan master plana göre AB, çevreyi daha az kirleten daha ucuz ve daha<br />

güvenli araçların üretimi için üretim teknolojilerini geliştirmek üzere teknik mevzuatı yeniden düzenlemektedir.<br />

Gelecek beş yıl içinde otomotiv sanayine verilecek teşvik fonu iki kat artırılarak 154 milyar ECU'ya<br />

çıkarılacaktır.<br />

3. REKABET GÜCÜNÜ ARTIRMAYA YÖNELİK POLİTİKALAR<br />

1<br />

Barbaros Demirci. Taşıt Araçları İmalat Sektöründe Gelişmeler ve Beklentiler. TSKB AŞ. Yayını. Nisan 1995.<br />

s. 50.<br />

" Beyhan Ataç ve Engin Ataç. "Türkiye'de 1964-1991 Döneminde Ekonomik Açıdan Kamu Harcamaları Bileşiminin<br />

Analizi". Gelişme Stratejileri ve Makro Ekonomik Politikalar. DPT Yayını, 4-7 Haziran 1992. 1993. ss. 39-42.<br />

TİSK. İşveren Dergisi. Şubat 1994. s. 13.<br />

3<br />

Europaeische Komission. Gcsamtbericht über die Taetigkeit der Europacischcn Union 1994. Brüssel. 1995. s. 90.<br />

108


Burada rekabet gücünü artırmaya yöneliK politikalar olarak sırasıyla; 1- yerli üretimi uluslararası rekabete<br />

açmak, 2- uluslararsı etkinliğe sahip yabancı firmalarla işbirliği yapmak, 3- bilgi ve teknoloji yoğun üretime<br />

yönelmek ve 4- sektör içi ortak Ar-Ge teşkilatı oluşturmak, üzerinde durulacaktır.<br />

3.1. YERLİ ÜRETİMİ ULUSLARARASI REKABETE AÇMAK<br />

Ekonominin uluslararası rekabete açılması piyasayı büyütür. Piyasanın büyümesi kârlılığı, üretimi ve rekabeti<br />

artırır. Rekabet sonucu verimli çalışan, düşük maliyetli ve kaliteli üretim yapan üreticiler piyasada kalır,<br />

diğerleri elenir. Üreticiler istenir malları yüksek fiyata satmaya, tüketiciler düşük fiyata satınalmaya çalışacakları<br />

için tercihlerin zıtlığı bir fiyatta anlaşmayı gerektirir. Böyle bir fiyat, üreticiler için mümkün olan en yüksek,<br />

tüketiciler için en düşük fiyat olacaktır.<br />

Ludvvig von Mises'e göre, "Rekabet olmaksızın piyasa sistemi yaşayamaz... Rekabet daha yararlı üretim<br />

metotlarını daha az yararlı olanların yerine yerleştirir; yüksek verimle çalışanı düşük verimle çalışan rakibine<br />

karşı korur. Herkesin en iyi becerdiği işi yapmasını ve her üretim faktörünün en verimli olduğu yerde<br />

kullanılmasını yani en etkin kaynak tahsisini sağlayarak ilerleme ve gelişmenin yolunu açar. Herhangi bir<br />

kimse veya işletmenin, belli bir alanda bütün gücü ele geçirerek diğerlerinin özgürlüğünü kısıtlamasını önler" 4<br />

.<br />

Yerli üretim uluslararası rekabete açılırken tarife, kota ve görünmez engeller aşağı çekilir veya tamamen<br />

kaldırılır. Daha önce ithali yasak olan veya yüksek gümrük vergileri ödeyerek ithal edilen mallar serbestçe ithal<br />

edilir ve rekabet şiddetlenir. Yüksek maliyetli ve kalitesiz üretim yapan yerli üreticiler piyasayı terketmek veya<br />

rekabet etmenin yollarını öğrenmek zorunda kalırlar. O zaman, teknoloji transferi, Ar-Ge ve yenilikler hızlanır.<br />

Daha önce sadece yurt içi talebe cevap veren yerli üreticiler ihracat yapar hale gelirler.<br />

Yerli üretimi uluslararası rekabete açmaya karşı çıkan ve onların kendilerinden daha güçlü yabancı üreticilerle<br />

rekabet edemeyeceklerini savunan bir bebek endüstri tezi vardır. Bu teze göre, yerli üreticileri uluslararası<br />

rekabete karşı korumak gerekir. Bu inandırıcı bir tezdir. Ancak, yerli üreticiler uzun süre uluslararası rekabete<br />

karşı korunursa, onlar kolay kolay kendi ayakları üstünde durmayı öğrenemezler, faktörlerin yurt içi etkin<br />

dağılımı sağlanamaz, faktörler kalitesiz ve pahalı malların üretimine tahsis edilir, verim düşer, faktör gelirleri<br />

azalır. Faktör gelirleri zorlama yöntemlerle artırılsa bile, refah artmaz, enflasyon artar.<br />

3.2. ULUSLARARASI ETKİNLİĞE SAHİP YABANI FİRMALARLA İŞBİRLİĞİ YAPMAK<br />

Ekonomiyi uluslararası rekabete açmanın olumlu etki yapması için yerli üreticilerin yabancı üreticilerle rekabet<br />

edebilir esnekliğe sahip olması gerekir. Aksi halde kalitesiz malları pahalı üreten, verimsiz çalışan yerli<br />

üreticiler iflas eder, işsizlik artar, satmalına gücü ve refah düzeyi düşer, yabancı firma hakimiyeti başlar.<br />

Yabancı firmalar kâr transferi yoluyla ülkeyi sömürü alanı haline getirebilirler. Hatta, siyasi karar<br />

mekanizmasını kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirebilirler.<br />

Rekabet gücü yeterince gelişmemiş bir ekonomiyi bu tuzaktan kurtarmanın bir yolu uluslararası etkinliğe sahip<br />

yabancı firmalarla işbirliği yapmaktır. Böyle bir işbirliği patent veya lisans hakkı satın almak veya ortak üretim<br />

yapmak şeklinde olabilir. Böyle bir işbirliği sonucu yerli üretici kendisinden daha güçlü yabancı üreticinin<br />

rekabetinden kurtulur ve yaparak öğrenme tecrübesi edinir; istenir, kârlı malları üretecek bilgi ve teknolojiyi bu<br />

yolla transfer eder. Yabancı üretici ise, faaliyet gösterdiği ülkenin bürokratik engelerini kolayca aşar, kendisi için<br />

hayati önem taşıyan bilgilere ulaşır.<br />

TOFAŞ'ın italyan FIAT, OYAK'ın Fransız RENAULT. Sabancının Japon TOYOTA ve İHLAS'ın G. Koreli KİA ile<br />

işbirliği yapması Türkiye'deki otomotiv sanayinin daha çok bu yolu tercih ettiğini gösterir. Bu yolun riski azdır,<br />

çünkü, işbirliği yapılan firmanın rekabetinden kurtulunur ve diğer firmalara karşı güç kazanılır. Kârı azdır,<br />

çünkü, elde edilen kâr işbirliği yapılan firmayla bölüşülür. Ayrıca, firmalardan birinin yaşayacağı olumsuzluklar<br />

diğerini de etkiler.<br />

Uluslararası etkinliğe sahip yabancı firmayla işbirliği yapma konusuna tacit bilgi (personel bilgi) açısından<br />

bakılırsa, bu işbirliği son derece yararlıdır. Çünkü, Kenneth Arrovv'a göre, tacit bilgi sayesinde işlerin nasıl<br />

yapılacağı bilinir ama, bu bilgiyi öğrenmek, tarif etmek veya bir başkasına aktarmak kolay olmaz. Tacit bilgi<br />

kaynak harcayarak üretilmez, bizzat üreterek veya üretim sürecine katılarak üretilir. O nedenle farklı şeylere<br />

sahip olmak için tacit bilginin yayılması beklenir 5 . Bilginin sır gibi saklandığı, firmalararası bilgi casusluğu<br />

yaşandığı dünyamızda bu konu oldukça önemlidir. Tacit bilginin uluslararası transferi çok daha önemli ve zor<br />

bir iştir. Uluslararası etkinliğe sahip bir firmayla işbirliği yapan yerli firma ortağının sahip olduğu tacit bilgiye de<br />

sahip olur.<br />

1<br />

Atilla Yayla. Liberalizm. Ankara: Turhan Kitabevi. 1992. s. 183.<br />

Kenneth J. Arrou. "The Production and Distribution of Knouledge". The Economics of Growth and Technical<br />

Change. Edited bv Gerald Silverberg and Luc Socte. Edw:ırd Clgar Publishing limited. 1994. p. 16.<br />

109


Uluslararası etkinliğe sahip firmalar, belli ölçüde monopol özelliği taşıdıkları için monopol kârı sağlarlar. Bu tür<br />

firmalarla işbirliği yapan firmalar da bu kâra ortak olurlar. Böyle bir işbirliğinde temel ilke karşılıklı çıkar<br />

olmalıdır. İşbirliğinin hukuki yapısı, kârın nasıl bölüşüleceği. hangi malların üretileceği, gelecekte hangi<br />

yatırımların yapılacağı ve nasıl finanse edileceği gibi konular önceden karara bağlanmalıdır. Aksi halde,<br />

yabancı firma düşüş aşamasındaki ürünlerini ortak üretime alarak geri teknolojilerini değerlendirme yoluna<br />

giderse, monopol kârları doğmaz. Taraflardan birinin aldanıyor olması veya bu hissi taşıması işbirliğini sona<br />

erdirir.<br />

3.3. BİLGİ <strong>VE</strong> TEKNOLOJİ YOĞUN ÜRETİME YÖNETMEK<br />

Tarih boyunca bilgi ve teknoloji, iş ilişkilerini, üretim tarzlarını, gelir düzeyini, gelir dağılımını ve tüketim<br />

kalıplarını top yekûn değiştiren kesintisiz bir süreç olmuştur. Bu değişim bazen öyle hızlı olmuştur ki yeni nesil,<br />

bir önceki neslin yaşam şartlarını hayal etmekte bile zorlanmış, değişime ayak uyduramayan bazı kurum ve<br />

ideolojiler yıkılıp gitmişlerdir.<br />

Teknolojik buluşlar ve bunların üretim sürecine yayılması 18. ve 19. yüzyıl sanayi devriminin temel dinamiği<br />

olmuştur. James Watt 1765'de buhar makinasını yeniden tasarımlayınca, bu makina maliyet-etkin bir enerji<br />

kaynağı haline gelmiştir. VVatt'ın ortağı Mathew Boulton'nun makinayı zamanın sanayicilerine her türlü güç<br />

kaynağı olarak sunmasından 35 yıl sonra Robert Fulton ilk buharlı gemiyi New York'un Hudson Nehri'nde<br />

dolaştırmıştır. Bundan 20 yıl sonra lokomotif ortaya çıkmıştır. 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde buhar<br />

makinası her türlü imalat sürecini topyekün değiştirmiş ve girmediği yerler sadece Tibet, Nepal ve Afra'nın<br />

tropik iç bölgeleri kalmıştır 6<br />

.<br />

Teknoloji ile ekonomik gelişme arasındaki sıkı ilişkiyi gösteren daha pek çok kanıt vardır. Örneğin, Landes<br />

(1969) yaptığı araştırmada yeni teknolojilerin endüstriyel devrimde önemli rol oynadığı sonucuna varmıştır.<br />

Fogel (1964), 19. yüzyılda demiryollarının getirdiği yeniliğin 189O'lı yıllarda Amerika GSYİH'sında %5 lik bir<br />

artış yaptığını tahmin etmiştir 7<br />

. Gerçekten otomobil, uçak, transistor, bilgisayar, televizyon, uzay araçları,<br />

elektrik gibi faktörler olmaksızın günümüz gelişmiş ekonomilerini hayel etmek bile zordur.<br />

Otomotiv sanayi 1980'li yılların başından itibaren hızlı bir teknolojik gelişme sürecine girmiştir. Bu gelişme<br />

üretimde robot kullanımı, esnek üretim sistemi, bilgisayarlı üretim (CAD, CAM, CAE, CAQ) ve bilgisayar<br />

entegre edilmiş üretim (CİM) şeklinde olmuştur 8<br />

.<br />

Pratik yaşam bilginin teknolojiyi, teknolojinin bilgiyi, ikisinin birlikte de üretimi sürekli etkilediğini gösterir. Bir<br />

malı daha hızlı, daha kaliteli ve daha düşük maliyetli üretebilmek için öncelikle bunun nasıl olacağını bilmek<br />

gerekir. Yani, gelişmiş teknoloji ancak gelişmiş bilgiyle elde edilebilir. Diğer yandan, teknoloji donanımı yüksek<br />

okul, işyeri, laboratuvar ve Ar-Ge birimlerine sahip ülkelerin bilgi düzeyi de yüksek olur. Şu halde, bilgi<br />

teknolojiyi, teknoloji bilgiyi karşılıklı olarak etkiler. Bilgi ve teknoloji, üretimi hem doğrudan hem de dolaylı<br />

olarak etkiler. Mevcut bilgi ve teknolojinin üretimde sınanmasıyla ortaya çıkan sorunlar, geri besleme yoluyla,<br />

bilgi ve teknoloji kaynağına ulaşınca yeni bilgiler, yeni teknikler ve yeni ürünler ortaya çıkar.<br />

Bir iş yerinde bilgi, uygun elemanların seçimi, çalışma saatlerinin düzenlenmesi, beşeri faktörlerin<br />

organizasyonu, yetki ve sorumlulukların dağıtımı, işçinin gönül gücünün kazanılması gibi yöntemlerle üretimi<br />

doğrudan etkiler; uygun makina-teçhizatın seçimi, makina parkının dizaynı ve yeni tekniklerin geliştirilmesi gibi<br />

yollarla üretimi teknoloji aracılığıyla dolaylı olarak etkiler.<br />

Bilgi ve teknoloji her zaman maliyetleri artırmaz. Basit bir örnekle, iki metal parçayı birbirine montalayan bir<br />

işçiyi ele alalım. Bu işçi yarık baş vida ve düz uçlu tornavida kullanarak günde 100 adet parça montalarken,<br />

yıldız baş vida ve yıldız uçlu tornavida ile 200 adet montaj yapabilir. Çünkü birinci durumda, her çevirişte<br />

tornavida yatağından sapmış ve onu tekrar yatağına oturtmak zaman almıştır. İkinci durumda vida ve<br />

tornavidanın maliyeti değişmediği halde, sapma sorunu ortadan kalktığı için üretim %100 artmıştır.<br />

İşisizliğe yol açtığı gerekçesiyle teknoloji yoğun üretime karşı çıkmanın artık inandırıcılığı kalmamıştır. Çünkü,<br />

bir yandan yeni teknolojilerin ve yedek parçaların üretimi, mevcut teknolojilerin kullanımı ve bakım-tamiri yeni<br />

istihdam oluştururken, diğer yandan yoğun teknoloji kullanan üreticiler karşısında iflas etmekten kurtulunur;<br />

Peter F. Drucker. Kapitalist Ötesi Toplum, çev. Belkıs Çorakçı. İstanbul: İnkılap Kitabevi. 1994, s. 33.<br />

Gene M. Grossman and Elhanan Helpman, "Endogenous Innovation in the Theory of Growth". Journal of Economic<br />

Perspcctives, Volume 8. Number 1. Winter 1994. p. 32.<br />

Mathias Graumann. "Die Anvvendung neuer Entvvicklungen in Produktion und Logistik bei Deutschen Herstellern von<br />

Personenkraftvvagen 1981-1990". Zeitschrift für Betriebswirtschaft, 1993. H. 5. s. 445.<br />

110


verimliliK, faktör gelirleri ve tasarruflar artar. Ve böylece teknolojiden doğan işgücü fazlasını istihdam edecek<br />

yeni yatırımlar yapmak mümkün olur.<br />

3.4. SEKTÖR İÇİ ORTAK ER-GE TEŞKİLATI OLUŞTURMAK<br />

Bilgi ve teknoloji yoğun üretim işletmelere monopol avantajları sağlar ama, ihtiyaç duyulan bilgi ve teknoloji<br />

nasıl üretilecektir? Üstelik, mevcut bilgi ve teknoloji yayılarak kısa zamanda rakiplerin eline geçebileceği<br />

düşünülürse sürekli yenilenme nasıl sağlanacaktır?<br />

Bilindiği gibi, Joseph Schumpeter yenilik üzerinde en çok duran ilk iktisatçılardan biridir. Schumpeter, mevcut<br />

üretim faktörleri ile oluşturulan hasılayı artıran her türlü gelişmeyi yenilik olarak görmüş ve yeniliği beşe<br />

ayırmıştır. Bunlar 9 : 1- tamamen yeni bir mal veya mevcut malın yeni bir versiyonunu üretmek, 2- emek veya<br />

sermaye tasarruf edici yeni bir üretim metodu geliştirmek, 3- yeni bir piyasa bulmak, 4- yeni hammedde veya<br />

yarı mamul kaynağı bulmak, 5- endüstrinin yeniden organizasyonunu sağlamak; tröstleşme, kartelleşme,<br />

monopolleşme veya tersi gibi.<br />

Kuşkusuz bu yeniliklere ulaşmanın en etkin yolu Ar-Ge faaliyetleridir. Bazı ülkelerin Ar-Ge harcamaları/GSYİH<br />

oranları şöyledir: Japonya %3.0, ABD %2.8, AB ülkeleri ortalaması %2.0, İsrail %1.7, Kanada %1.4, Çin ve<br />

Hindistan %0.8, Kuzey Afrika ülkeleri %0.3 ve Türkiye %0.5'dir. Türkiye'de kişi başına Ar-Ge harcaması 25<br />

$/yıl düzeyinde kalırken, gelişmiş ülkelerde 300 $'ın altına düşmemekte, hatta ABD ve Japonya'da 600 $<br />

civarında olmaktadır. İktisaden faal 10 bin kişiye düşen araştırmacı sayısı Türkiye'de 6, diğer OECD ülkelerinde<br />

40-60, Japonya'da 95 kişidir 10 .<br />

Ancak, bir firmanın Ar-Ge ile elde ettiği yenilik taklit yoluyla hızla yayılabildiği için firmalar Ar-Ge'ye fon<br />

ayırmada isteksizdirler. Gerçekten bir firma yüksek maliyetlere katlanarak uzun süren yoğun bir çabayla yeni<br />

bir ürün geliştirip piyasaya sürse, rakipler taklit yoluyla benzer bir ürünü kolayca piyasaya sürebilirler. Yine bir<br />

firma yeni bir piyasa bulsa, onu takip eden rakipler bu piyasayı kısa zamanda öğrenirler. Yenilik olmadan<br />

yüksek kârlılık ve gelişme de olmayacağına göre, bu sorun nasıl çözülecektir? Bu sorun iki şekilde çözülebilir:<br />

1- Ar-Ge faaliyetlerini devletin desteklemesi, 2- sektör içi ortak Ar-Ge teşkilatı oluşturmak.<br />

Devlet, kendisi Ar-Ge teşkilatı kurarak, firmaların Ar-Ge harcamalarını finanse ederek, firmalara uzman<br />

araştırmacı vererek, araştırmacıların yurt dışı eğitimini sağlayarak, yenilikçi ürünleri satınalma politikası<br />

izleyerek, fikri ve sınai mülkiyet haklarını düzenleyerek bu faaliyetleri destekleyebilir. Örneğin AB 1994-1998<br />

yılları arasında uygulamaya koydoğu bir çerçeve programla bilgi teknolojisi, otomatik işlemciler,<br />

standardizasyon, ölçme ve test etme, deniz bilimleri ve teknolojisi, tarım ve balıkçılık, nükleer olmayan enerji<br />

ile uluslararası bilim ve teknoloji işbirliği alanındaki çalışmalara Ar-Ge desteği sağlamayı hedeflemiştir 11 .<br />

Özellikle politik çekişmelerin ve siyasi istikrarsızlıkların yoğun olduğu ülkelerde devlet etkin hizmet sunamaz. O<br />

zaman aynı sektörde faaliyet gösteren ve aynı sorunları paylaşan firmaların ortak Ar-Ge teşkilatı kurmaları, bu<br />

teşkilata eleman ve finansman desteği sağlamaları gerekir. Rekabet aynı sektörde çalışan firmalar arasında<br />

olacağı için, firmalar ürünlerinde yapacakları bütün yenilikleri bu ortak Ar-Ge teşkilatından bekleyemezler.<br />

Ancak, ortak Ar-Ge teşkilatı firmaların tek tek güç yetiremedikleri ortak sorunlarına etkin çözüm üretebilir. Ortak<br />

Ar-Ge faaliyetleri uzun dönemde endüstriyel gelişmeyi hızlandırdıkça Ar-Ge'ye ayrılan kaynaklar da artar. Ve<br />

böylece, Ar-Ge endüstriyel gelişmeyi, endüstriyel gelişme de Ar-Ge'yi destekler.<br />

4. SONUÇ<br />

Uluslararası rekabete kapalı ekonomilerin ve firmaların uzun vadede etkin bir performans göstermeleri<br />

mümkün değildir. Politika yapıcının firmaların uluslararası rekabet gücünü artırmaya yönelik rasyonel karar<br />

verebilmesi için, sektör veya firma bazında analize ihtiyaç vardır. Kapasite, verimlilik, maliyet, kalite, teknoloji,<br />

ihracat ve ithalat, satış sonrası hizmet ve devlet desteği firmaların rekabet gücünü belirleyen temel faktörlerdir.<br />

Ulusal firmaların rekabet gücünü artırmak için; yerli üretimi uluslararası rekabete açmak, uluslararası etkinliğe<br />

sahip yabancı firmalarla işbirliği yapmak, bilgi ve teknoloji yoğun üretime yönelmek ve sektör içi ortak Ar-Ge<br />

teşkilatı oluşturmak etkin politikalar olabilir. Her firma bunlardan kendisi için uygun olan bir veya bir kaçını veya<br />

daha başka politikaları seçip uygulayabilir.<br />

Mükerrem Hiç, Büyüme Teorileri ve Gelişen Ekonomiler, İÜ. İktisat Fakültesi Yayın No: 2143, 1976, ss. 53-4.<br />

10 <strong>TMMOB</strong>. <strong>Makina</strong> Mühendisleri Odası, İstanbul Şubesi Bülteni, Mayıs 1994.<br />

TİSK, XIX. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, 16-17 Aralık 1995. ss. 118, 119<br />

11 EC, General Report on The Activities of The European Union 1994. pp. 88, 89.<br />

m


KAYNAKÇA<br />

- Arrow, Kenneth J. (1994), "The Production and Distribution of Knovvledge", The Economics of Grovvth and<br />

Technical Change. edited by Gerald Silverberg and Luc Soete, Edvvard Elgar Publishing limited.<br />

- ASO (1994), "Türkiye'de Uygulanan Teşvik Politikalarının Eleştrisi ve Dünya Uygulamaları", ASOMEDYA,<br />

Haziran 1994.<br />

- Ataç, Beyhan ve Engin Ataç (1993), "Türkiye'de 1964-1991 Döneminde Ekonomik Açıdan Kamu Harcamaları<br />

Bileşiminin Analizi", Gelişme Stratejileri ve Makro Ekonomik Politikalar, DPT Yayını, 4-7 Haziran 1992.<br />

- ATK (Avrupa Toplulukları Komisyonu) (1994), Avrupa Birliği Otomobil Sanayi Üstüne Komisyon'un Konsey'e<br />

ve Avrupa Parlamento'suna Tebliği, Brüksel: 23.02.1994.<br />

- Berkman, Mehmet Ali (1994), "Teşvik Uygulamaları Avrupa Birliği İle Uyumlu Hale Getirilmeli", İşveren<br />

Dergisi, Şubat 1994.<br />

- Bono, Saverio'G. ve vVilliam J. deKryger (1990), Auto Technologj, Theory and Service, New York: Delmar<br />

Publischer Inc., 2nd. Edition.<br />

- CEC (Commisyon of the European Communities) (1993), XXII nd Report on Competition Policy, Brussels.<br />

- Demirci, Barbaros (1995), Taşıt Araçları İmalat Sektöründe Gelişmeler ve Beklentiler, TSKB A.Ş. Yayını.<br />

- DPT, Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı, 1996-2000.<br />

- Drucker, Peter F. (1994), Kapitalist Ötesi Toplum, çev. Belkıs Çorakçı, İstanbul: İnkılap Kitabevi.<br />

- EC (European Commission) (1995), General Report on the Activities of the European Union 1994, Brüksel.<br />

- ECD (European Commission Directorate) (1995), European Economy, Annual Economic Report for 1995, No: 59.<br />

- EK (Europaische Komission) (1995), Gesamtbericht überdie Tâtigkeit der Europaischen Union 1994, Brüssel.<br />

- Fagerberg, Jan (1994), "Technology and International Defferences in Growth Rates", Journal of Economic<br />

Literatüre, Vol: XXXII, September.<br />

- Gökdere, Ahmet ve Nahit Töre (1994), Gümrük Birliği ve Türk Otomotiv Sanayi, Ankara: A.Ü. ATAUM Yayını.<br />

- Graumann Mathias (1993), "Die Anvvendung neuer Entvvicklungen in Produktion und Logistik bei Deutschen<br />

Herstellern von Personenkraftvvagen 1981-1990", Zeitschrift für Betriebsvvirtschaft, H. 5.<br />

- Grossman, Gene M. and Elhanan Helpman (1994), "Endogenous Innovation in the Theory of Growth", Journal<br />

of Economic Perspectives, Volume 8, Number 1, VVinter 1994.<br />

- Hamili, James (1993), "Employment Effects of The Changing Strategies of Multinational Enterprises",<br />

Multinational and Employment: The Global Economy of the 1990's, (Editör: Paul Bailey, Aurelio Porisotto, ve<br />

Geoffrey Renschavv), Genova.<br />

- İKV (1994), Avrupa Birliği'nde Teşvik Sistemi - İlkeler ve Uygulamalar, İstanbul: İKV Yayın No: 127.<br />

- İneci, Barbaros (1994), "Avrupa Birliği Ülkelc ide Devlet Yardımı Uygulamaları", İşveren Dergisi, Şubat<br />

1994.<br />

- İTO (1995), Türkiye'de Araştırma, Geliştirme Teknoloji Üretimi Nasıl Yaygınlaştırılabilir, Yayın No:1995-3.<br />

- Kural, Koray, Feridun Karakeçili ve Aylin Sakızlıoğlu (1995), Devlet Yardımları, DPT Yayını.<br />

- Kutay, Pars (1994), Avrupa Birliği Otomotiv Sanayi, Brüksel.<br />

- OSD (1995), Türk Otomotiv Sanayi Genel ve istatistik Bilgiler Bülteni, Kısım 1, Yayın No: 28.<br />

- OSD (1995), Türk Otomotiv Sanayi Genel ve İstatistik Bilgiler Bülteni, Kısım 2, Yayın No: 28.<br />

- TİSK (1995), XIX. Olağan Genel Kurul Çalışma Raporu, 16-17 Aralık 1995.<br />

- <strong>TMMOB</strong> (1994), <strong>Makina</strong> Mühendisleri Odası, İstanbul Şubesi Bülteni, Mayıs 1994.<br />

- TMS (Türk Metal Sendikası) (1994), Türk Otomotiv Sanayinin Yapısı ve Sorunları, Araştırma Dizisi:2.<br />

- VAKIFBANK (t.y.), Gümrük Birliği'nin Türkiye Ekonomisine Muhtemel Etkileri, Vakıfbank Araştırma Dizisi,<br />

No:1, 3. Baskı.<br />

- Womack, James P., Daniel T. Jones and Daniel Ross (1990), Dünyayı Değiştiren <strong>Makina</strong>, çev: Anonim, OSD<br />

Yayını.<br />

" Cumhuriyet Üniversitesi. İİBF. İktisat Bölümü. 58140 - SİVAS.<br />

' OSD. Türk Otomotiv Sanayi Genel ve İstatistik Bilgiler Bülteni, Kısım 1. Yayın No: 30. 1997, ss. 24. 39.<br />

" OSD. Otomotiv Sanayi Sektör Raporu, 1996 Yılı<br />

111<br />

Ahmet GÖKDERE. ve Nahit TÖRE. Gümrük Birliği ve Türk Otomotiv Sanayi. Ankara: A.Ü. ATAUM Yayını.<br />

1994. s. 106.<br />

ıv<br />

VAKIFBANK (t.y). Gümrük Birliği'nin Türkiye Ekonomisine Muhtemel Etkileri. Vakıfbank Araştırma Dizisi.<br />

No: 1.3. Baskı, s." 113.<br />

1<br />

Ayla Ö. Dedeoğlu. "ISO 14000 Çevre Standartları Tarife Dışı Engel Olabilir mi?". Standart Dergisi. TSE Yayını.<br />

Ekim 1996. s. 31.<br />

" OSD. Haber Bülteni. Temmuz 1997. sil.<br />

12


EGZOZ <strong>VE</strong> GÜRÜLTÜ EMİSYONU STANDARTLARLARINDAKI<br />

GELİŞMELER, <strong>OTOMOT</strong>İV <strong>SANAY</strong>İİNDE YÖNETMELİKLERE<br />

UYUM<br />

Ahmet GÜNEY,<br />

Metin ERGENEMAN,<br />

Cüneyt UYKUR<br />

İ.T.Ü. <strong>Makina</strong> Fakültesi, İSTANBUL<br />

1 .GİRİŞ<br />

ABD'de 1959 yılında başlayan ilk egzoz emisyonu kısıtlamaları sonucu HC ve CO emisyonu %40 kadar<br />

düşürülebilmiş ancak, ilk ciddi ve etkili (HC ve CO'da % 90'lara varan azalma) emisyon kontrolü 1975 yılında<br />

katalitik oksidasyon konvertörlerinin devreye girişi ve kurşunsuz benzin kullanımı ile başlamıştır. Bu<br />

uygulamada motor gücünde bir değişme olmadığı gibi hafif fakir karışım ile çalışma gereği yakıt tüketiminde<br />

%28'lere varan azalma da ortaya çıkmıştır.<br />

İkinci etkili kısıtlama, 4 senelik bir hazırlık devresinden sonra, 1985 yılına kadar uygulamaya sokulmuş ve 3yollu<br />

katalitik konvertörlerin kullanımı ile 1960'ların seviyesine göre, HC ve CO'de %97'lere, NO x 'de ise<br />

%76'ya varan iyileşme elde edilmiştir (Automotive Engineer, 1989, 1994)<br />

Sınır değerler ve sınırlamaların belirlenmesi ile yürürlüğe girişi arasında tanınan süre kullanılan teknolojinin<br />

imkanlarının geliştirilme olanakları ve ekonomik açıdan uygulanabilirlik göz önüne alınarak belirlenmektedir.<br />

Örneğin dizel motorlarında NO emisyonu sınırının düşürülebilmesi için 4 yıl (1985 US), partikül emisyonu<br />

sınırının düşürülebilmesi için ise 6 yıl (1987 US) ek süre tanınmıştır. Göz önüne alınan diğer bir etken toplam<br />

emisyonların artış hızını veya mutlak değerini sınırlama hatta düşürme gereğidir. Böylece yakıt (üretim ve<br />

tüketim bazında), imalat, bakım maliyetleri ile kirliliğin insan ve doğa sağlığı açısından getirdiği maliyet<br />

karşılaştırması yapılarak değerler belirlenmektedir. A.B.D.'de 1982-2000 yılları arasında, önlemsiz durumda<br />

%23 olacak olan NO X artışını %14 ile sınırlamak hedeflenmiştir (Baines, 1989).<br />

2. EGZOZ GAZLARI EMİSYON SINIRLARININ MEVCUT DURUMU ve MUHTEMEL GELİŞİMİ<br />

2.1. BİNEKTAŞITLARI<br />

ABD'de alışılmış yapıdaki benzin ve dizel motorlu taşıtların üretimi 1996'ya kadar sıfırlanmış (CAA Stage I) ve<br />

1996'dan itibaren geçiş dönemi (TLEV, Transitional Low Emission Vehicles veya CAA Stage II) sınırlarına<br />

geçilmiştir. Bu sınırların sağlanması klasik yöntemlerin makul maliyet ile geliştirilmesi sonucu mümkündür. Bu<br />

uygulamada Metan (CH 4 ) ve Metan dışı hidrokarbonlar artık ölçülmemekte bunun yerine bütün metan dışı<br />

organik gazlar (NMOG) sınırlanmaktadır. Ayrıca aldehitler de (HCOH) ilk defa sınırlanmıştır. Ölçülecek Metan<br />

olmayan organik gazlar 5 karbon atomuna kadar olan oksijenli ve 12 karbon atomuna kadar olan oksijensiz<br />

hidrokarbon molekülleridir ve emisyon hesabına çeşitli ağırlık faktörleriyle katılmaktadır. NMOG ve NO x 'de yarı<br />

yarıya daha düşük emisyon sınırlarına (LEV, Low Emission Vehicles sınırları) 2001'den itibaren geçilecektir.<br />

Tabi bu sınırların sağlanması büyük bir ihtimalle "temiz yakıt" (clean fuel) kullanılması ile mümkün olacaktır.<br />

Temiz yakıt olarak alkol esaslı yakıtlar, iyileştirilmiş benzin (RFG: reformulated gasoline), LPG, doğalgaz veya<br />

hidrojen söz konusudur (Mercedes-Benz, Marz 1991, Delphi Tecnical Centre, 1995). ABD'de ki emisyon<br />

sınırlarının kronolojik gelişimi Tablo 1'de verilmiştir.<br />

Avrupa ülkelerinde ilk standart sınırlamalar 1970 yılında karar altına alınıp 1972 yılından itibaren yürürlüğe<br />

giren ECE R-15.00 (EEC 70/220) regülasyonu ile başlamıştır. Ancak ortak pazar ülkelerinde daha ilk sıkı<br />

sınırlamaların (ABD sınırları mertebesinde) 1989 yılından itibaren yürürlüğe sokulan ECE R-15.05 (EEC 88/76)<br />

regülasyonu ile getirilmiş olduğu söylenebilir. Çeşitli ağırlık ve motor büyüklüğünde taşıtlar üreten Avrupa<br />

ülkeleri, bu regülasyonlarda, global sınırlamalar yerine taşıt ağırlığı veya motor hacmini kriter olarak<br />

almışlardır. Tablo 2'de Ortak Pazar ülkelerindeki göreceli emisyon sınırlarının kronolojik gelişimi verilmiştir.<br />

13


Tablo 1 . ABD'de emisyon sınırlamaları gelişimi<br />

Yıl<br />

1975<br />

1977<br />

1980<br />

1981<br />

1994<br />

1996 (TLEV)<br />

2001 (LEV)<br />

r 'g/km<br />

'"' Metan dışı hidrokarbonlar<br />

'"'' Metan dışı organik gazlar<br />

HC (g/m)<br />

1.5 (0.91*)<br />

1.5 (0.91)<br />

0.41 (0.25)<br />

0.41 (0.25)<br />

0.25 (0.15)"<br />

0.125<br />

(0.076)*"<br />

0.075<br />

(0.046)"*<br />

CO (g/m)<br />

15 (9.1)<br />

15 (9.1)<br />

7 (4.3)<br />

3.4 (2.1)<br />

3.4 (2.1)<br />

3.4 (2.1)<br />

3.4 (2.1)<br />

NO X (g/m)<br />

3.1 (1.9)<br />

2 (1.25)<br />

2 (1.25<br />

1 (0.62)<br />

0.4 (0.24)<br />

0.4 (0.24)<br />

0.2 (0.12)<br />

HCOH (g/m)<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

-<br />

0.015(0.009)<br />

0.015(0.009)<br />

Partikül (g/m)<br />

-<br />

-<br />

0.373 (0.225)<br />

0.2 (1.25)<br />

0.08 (0.05)<br />

0.08 (0.05)<br />

0.08 (0.05)<br />

Avrupa Topluluğu ülkelerinde 1.1.1993 tarihinden itibaren, binek araçları için, yüksek hızlı otoyol çevrimi ilavesi<br />

ile değiştirilmiş test çevrimi (ECE R-83 veya EEC 91/441 regülasyonu) ve EURO 93 diye bilinen sınırlar<br />

geçerli olmaya başlamıştır. Bu sınırlar, ilk defa, ABD standartlarındaki gibi g/km şeklinde tek değer olarak<br />

verilmektedir. Bu regülasyon ile buharlaşma emisyonları içinde test yöntemi belirlenmiş ve uygulanmaya<br />

başlamıştır. Ticari araçlar için ise yeni test yöntemi ve sınırlar 1.10.1994'den itibaren geçerli olmaya başlamıştır<br />

(EEC 93/59). AT ülkelerinde şu anda (1.1.1997'den itibaren) EEC 94/12 (EURO 96 ) sınırları geçerlidir. Bu<br />

sınırlar gerek dizel gerekse benzinli araçlar için EURO 93'den CO'da pek farklı değilse de, benzinli araçlar için,<br />

HC+NO x 'de %50'ye yakın daha düşüktür. Tablo 2'de AT ülkelerinde geçerli olan son ve geleceğe yönelik sınır<br />

değerler verilmiştir.<br />

Ülkemize gelince; 2000 yılına kadar tüm üretimin EURO 93 standardını karşılayacak şekilde ayarlanmasını<br />

öngören programın tamamlanmasından sonra Avrupa Birliği standartları ve sınırları geçerli olmaya<br />

başlayacaktır.<br />

Tablo 2 . Avrupa Ortak Pazar ülkeleri emisyon sınırlamaları (binek taşıtları,)<br />

Standart<br />

Uygulanma yılı<br />

CO<br />

HC+NO X<br />

Partikül (dizel)<br />

Buharlaşma testi<br />

(benzin)<br />

"Direkt Püskürtmeli (Dİ) dizel<br />

'"' Bölünmüş odalı (İDİ) dizel<br />

1. Kademe (EURO 93)<br />

1993<br />

2.72 (g/km)<br />

0.97 (g/km)<br />

0.14 (g/km)<br />

2 (g/test)<br />

2. Kademe (EURO 96)<br />

1997<br />

2.2 (g/km)<br />

2.72 (g/km)*<br />

1.0 (g/km)"<br />

0.5 (g/km)<br />

0.9 (g/km)"<br />

0.7 (g/km)"<br />

0.1 (g/km)*<br />

0.08 (g/km)"<br />

2 (g/test)<br />

14<br />

3. Kademe<br />

2000<br />

1.5 (g/km)<br />

0.5 (g/km)<br />

0.2 (g/km)<br />

0.5 (g/km)*<br />

0.04 (g/km)<br />

2 (g/test)<br />

4. Kademe<br />

2005<br />

1.0(g/km) !<br />

0.5 (g/km)<br />

0.1 (g/km)<br />

0.5 (g/km)' j<br />

0.04 (g/km)<br />

2 (g/test)<br />

j


2.2. AĞIR HİZMET TAŞITLARI<br />

Ağır hizmet taşıtlarının (3.5 tondan ağır) egzoz emisyonlarının belirlenmesinde kullanılan metotlar binek<br />

taşıtlarınkinden farklı olup bu açıdan da ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri arasında farklar vardır.<br />

Avrupa Birliği ülkelerinde motora uygulanan stasyoner 13-nokta testi (ECE-R 49) geçerli iken, ABD'de gene<br />

motora uygulanan ve yük ve hız değişikliklerini bir arada içeren dinamik "Transient Test" kullanılmaktadır.<br />

Sınırlar ise g/KWsaat veya g/BG saat verilmektedir. ECE-R 49'a göre emisyon sınırları kronolojisi Tablo 3'de<br />

verilmiştir.<br />

Tablo 3 . ECE-R 49'a göre ağır hizmet taşıtları için emisyon sınır değerleri (g'Kw/saat).<br />

Bileşen<br />

co<br />

HC<br />

NO Y<br />

Partikül<br />

1993 öncesi<br />

ECE R 49.01, EEC<br />

88/77<br />

11.2<br />

2.4<br />

14.4<br />

ECE 24'e göre<br />

1.10.1993<br />

ECE R 49.02, EEC<br />

91/542, EURO 1<br />

4.5<br />

1.1<br />

8<br />

0.61 >85 kW<br />

0.36 < 85 kW<br />

1.10.1996<br />

ECE R 49.02, EEC<br />

91/542, EURO 2<br />

4<br />

1.1<br />

7<br />

0.15<br />

3. EGZOZ GAZLARI EMİSYONU TEST METODLARI ve TEST ÇEVRİMLERİ<br />

3.1 BİNEK TAŞITLAR<br />

1.10.2000<br />

(kesin değil)<br />

Avrupa Birliği ülkelerinde şu anda, 1970 yılından bu yana binek otomobilleri ve 3.5 tonun altındaki yük ve<br />

yolcu taşıtlarının emisyon ve yakıt tüketimi ölçümleri için kullanılan ECE-R 15 şehir içi test çevrimine bir otoyol<br />

seyir kısmının eklenmesiyle elde edilen karma çevrim (ECE R-15 + EUDC) geçerlidir ve orta bir geleceğe<br />

kadar bu çevrim kullanılacaktır.<br />

ABD'de ise FTP - 75 (Federal Test Procedure) test çevrimi geçerlidir. Bu test çevriminde maksimum hızlar 90<br />

km/saat'in üstüne çıkmakta olduğu için emisyon değerlendirilmesinde dikkate alınacak ayrı bir otoyol çevrimi<br />

kısmı yoktur.<br />

3.2. AĞıR HİZMET TAŞıTLARı<br />

Avrupa'daki trafik şartlarında (daha çok şehir dışı şartları) motor daha çok orta dönme sayılarında ve yüksek<br />

moment bölgesinde çalışmaktadır. Dolayısıyla 13 adet test noktasının %60'ı maksimum momenti veren dönme<br />

sayısında ve %45'i maksimum moment civarındadır. Amerikan dinamik çevriminde ise daha çok şehir içi<br />

şartları (alt ve üst dönme sayıları ve orta yükler) hakimdir. Dolayısıyla Amerikalılar NO X ve partikül sınırını<br />

daha düşük tutabilmekte, buna karşın CO ve HC sınırlarını yüksek tutmak zorunda kalmaktadır.<br />

4. EGZOZ GAZLARI EMİSYON SINIRLARINI SAĞLAMAK İÇİN UYGULANAN ve GELİŞTİRİLECEK OLAN<br />

YÖNTEM ve POLİTİKALAR<br />

Taşıtlardan kaynaklanan hava kirlenmesini azaltmanın ana bileşenleri;<br />

Parkı oluşturan taşıt tiplerinin yakıt tüketimlerinin ve emisyonlarının azaltılması<br />

Uygulamaya bağlı olarak en az emisyonu sağlayan taşıt ve motor tipinin kullanılması<br />

Trafik şartlarının iyileştirilmesi<br />

şeklinde özetlenebilir.<br />

Taşıt emisyonlarının azaltılması yönünde alınan önlemler,<br />

Kirletici bileşenlerin yanma sırasında oluşumunu azaltmak,<br />

Bunları daha sonra egzoz gazı içinden temizlemek,<br />

Daha temiz yakıtlar kullanmak<br />

şeklinde üç temele dayandırılmaktadır. Emisyonların motor çıkışında (ham emisyonlar) azaltılmasının klasik<br />

yolları, ana motor parametrelerinin (hava fazlalık katsayısı, ateşleme/veya püskürtme avansı vb.) çalışma<br />

parametrelerine ve ön görülen bir stratejiye bağlı olarak kontrolü, benzin motorunda silindir içi homojen<br />

karışım, dizel motorunda hava hareketleri, daha iyi atomizasyon vb. sağlanması, HC emisyonunu düşük<br />

tutabilmek için, duvarda alevin sönmesinin önüne geçmek amacıyla, daha sıcak çeperler oluşturulması ve<br />

yanma odasında dar aralıkların mümkün mertebe az tutulması, NO x 'in azaltılması için EGR uygulanmasıdır.<br />

115<br />

2<br />

0.6<br />

5<br />

0.1


Benzin motorunun egzoz gazının kirletici bileşenlerinin azaltılmasında bugün artık hava fazlalık katsayısını<br />

(HFK) kapalı çevrimle kontrol eden 3-yollu katalitik konvertörlü sistemlere karar kılınmıştır. Prensip olarak, HFK<br />

kontrolü ile birlikte bu konvertörler 2000 yılının ötesindeki emisyon sınırlarını da sağlayabilecektir. Bu<br />

konvertörlerin dönüşüm verimi %90'ı geçmektedir ve %98'e kadar çıkarılabilirle potansiyeli mevcuttur. Ancak<br />

konvertörün sıcaklığı 300 °C'a çıkıncaya kadar verim oldukça düşük seviyelerdedir. Konvertör genellikle bu<br />

sıcaklığa ilk 1-2 dakikanın sonunda ulaşmakta ancak bütün test çevriminin toplam emisyonunun büyük bir<br />

kısmı bu sırada üretilmektedir. (Langen P., 1994). Özellikle HC ve CO sınırlarının sağlanabilmesi için artık<br />

katalitik konvertörlerin ısınma fazının çok kısa tutulması gerekmektedir. Katalitik reaktörü motora çok yakın bir<br />

yere yerleştirmek, egzoz borularını çift cidarlı ve çok kısa yaparak egzoz gazının ısı kaybını düşürmek gibi<br />

yapısal ön! mlerin yanı sıra elektrikli ısıtma kullanarak veya reaktörün girişine ilave hava ve yakıt vererek ilk<br />

ısınma fazını hızlandırmak kullanılan en yaygın metotlardır. Böylece katalizör ilk 60 saniye içinde 300 °C'a<br />

kadar ısınabilmektedir. Ancak 2000 ve ötesi sınırların sağlanabilmesi için (bu uygulamada test sırasında ilk 40<br />

s'lik egzoz gazı toplamasız ısınma fazının da kaldırılacağı düşünülürse) bu ısınma fazının çok daha kısaltılması<br />

gerekecektir.<br />

Gerek motor içi önlemlerle gerekse katalizörü daha hızlı devreye sokarak emisyon azaltılmasına iyi (ve yeni)<br />

bir örnek Mercedes-Benz firmasının geliştirmiş olduğu 3 supaplı, iki bujili motor verilebilir. Bu motorda, iki<br />

emme supabı, fakat, iki buji yeri açabilmek amacıyla, tek egzoz supabı kullanılmıştır. İki odaklı yanma<br />

nedeniyle yanma odasının daha hızlı taranması sonucu HC emisyonları %30 daha azalmış, tek egzoz kanalı<br />

nedeniyle kanal alanı %30 daha azaltılmış ve dört supaplı motora göre 12 s kadar daha önce 300 °C'a erişilmiş<br />

(bu sıcaklığa erişme süresi 60 s) olduğu için 6 ve 8 silindirli motorda test çevrimi emisyonu %40'a yakın<br />

düşmüştür (Niefer, H., 1997)<br />

Taşıtlardan kaynaklanan toplam gerçek emisyon (cadde şartlarında) test çevrimleri ile hesaplanandan daha<br />

yüksektir (Cayot, J.F., 1995). Bu durum kısmen test çevrimlerinin gerçek cadde koşullarını tam<br />

yansıtmamasından, kısmen de kullanımda olan taşıtların, ayar bozuklukları ve bakımsızlıktan kaynaklanan<br />

nedenlerle, standart limitlerin çok üstünde kirletici yaymalarından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle bir yandan<br />

giderek daha uzun ömürlü ve ayar gerektirmeyen türden emisyon kontrol organları geliştirilirken diğer taraftan<br />

bu elemanların durumunun sürücü tarafından sürekli kontrolünü sağlayacak sistemler (on board diagnostik)<br />

standart hale getirilmeye başlanmıştır. ABD'de bu yönde ilk uygulamalar 1996'da başlamıştır. Avrupa<br />

Topluluğu ise bu yönde henüz bir standart getirmemiştir. İlk uygulamaların EC 2000 ile başlaması<br />

planlanmaktadır (Delphi Tecnical Centre, 1995).<br />

Motor emisyonuna, dolayısıyla emisyon sınırlarının sağlanmasına etkili bir parametre de yakıt cinsi ve<br />

bileşimidir. Benzin, elde edildiği ham petrol cinsine göre değişik yapıdadır. Genellikle tercih edilen yapı %15 nparafin,<br />

%40 iso-parafin %35 aromat ve % 8-10 olefin içermelidir. Benzen hariç, aromatlar genellikle<br />

sınırlanmamıştır ve ülke bazında %25-%50 arasında değişebilir; Ancak, örneğin Amerika'da %25 ile<br />

sınırlıdırlar. Aromatlar kanserojen oldukları ve ayrıca elostomerlere etkili oldukları için, olefinler ise reçine<br />

yapıcı oldukları için istenmeyen bileşiklerdir. Bu nedenle kurşunsuz süper benzine geçişte oktan sayısı arttırıcı<br />

bazı yeni katkı maddeleri (alkol esaslı) kullanılmaya başlanmıştır. Orta vadede emisyon sınırlarını karşılamada<br />

her tür etkenin sonuna kadar kullanılması gerektiği, bu arada yakıt cinsi ve yapısının da önemli bir katkıda<br />

bulunacağı anlaşılmaktadır. Enerji tüketiminin bileşenlerinin yıllara göre değişimi konusunda çeşitli<br />

projeksiyonlar mevcuttur. Bunlar genellikle 2000 yılından sonra petrol kullanımının inişe geçeceğini, doğalgaz<br />

kullanımının artacağını ve 2030-2040 yıllarında doğalgaz kullanımının doruğa ulaşacağını ifade etmektedirler.<br />

Tablo 4'de içten yanmalı motorlarda kullanımı söz konusu olabilecek alternatif yakıtların, ABD şartlarındaki,<br />

göreceli maliyetleri verilmiştir. Buradaki maliyetler, yakıt özelliğine bağlı olarak taşıttaki depolama maliyetlerini<br />

de içermekte ancak, yakıta konan vergileri içermemektedir (Amann, C.A, 1996).<br />

Tablo 4. Alternatif yakıtların göreceli üretim maliyetleri<br />

Yakıt<br />

Benzin<br />

RFG<br />

LPG<br />

Doğalgaz<br />

Metanol (doğalgazdan)<br />

Etanol (bitkilerden)<br />

Gaz hidrojen (doğalgazdan)<br />

Sıvı hidrojen<br />

'*' RFC: İyileştirilmiş benzin (Reformulated gasoline)<br />

Göreceli maliyet<br />

1 (0.198 $/l)<br />

1.25<br />

1.25<br />

1.80-2.50<br />

1.80-2.50<br />

2.5-3.5<br />

1.75-2.00<br />

6<br />

Ancak yakıtın elde edilmesinde tüm çevrim ele alındığında alternatif yakıtların veya tahrik metotlarının emisyon<br />

bileşenleri bazında farklı sonuçlar verdiği gözlenmektedir. Örneğin HC ve CO oluşumunda elektrikle tahrik en<br />

H6


avantajlı, benzin en dezavantajlı durumda iken, SO 2 ve partikül oluşumunda benzin ve doğalgaz en avantajlı,<br />

buna karşın elektrikle tahrik en kötü bir tablo sergilemektedir. CO 2 emisyonunda ise alternatif yakıtlar arasında<br />

büyük bir fark yoktur.<br />

Benzin motorlu binek taşıtlarının gelecekteki sınırları karşılamasında umut verici faktörlerden biri de<br />

konvansiyonel benzinin özelliklerinin iyileştirilmesidir. Bu şekilde elde edilen benzin (RFG: Reformulated<br />

gasoline) daha dar bir damıtma aralığına sahiptir ve standart benzinden %10-12 kadar daha pahalıya<br />

üretilmektedir. Ancak emisyonlar açısından %30'a varan avantaj sağlamaktadır (VVatson, H., 1996). Mevcut<br />

araç parkı dolayısıyla yeni bir teknolojinin uygulanışı ile sonuçların alınması arasında geçecek sürenin en az 7<br />

sene kadar olduğu göz önüne alınacak olursa, nispeten düşük bir maliyet artışı ile kısa vadede en efektif<br />

yolardan birinin yakıt özelliklerini iyileştirmeden geçtiği söylenebilir. Bu tür yakıtların 1998'den itibaren<br />

kullanımına başlanacaktır.<br />

Tablo 5'de ARCO şirketi tarafından üretilen EC-X iyileştirilmiş ve oksijenli bileşen katılmış benzinin özellikleri<br />

görülmektedir.<br />

Tablo 5. Standart ve iyileştirilmiş benzinin (RFG) özellikleri.<br />

Aromatikler (%)<br />

Olefinler (%)<br />

Kükürt (ppm)<br />

Oktan sayısı<br />

Karbon (%)<br />

Hidrojen (%)<br />

Oksijen (%)<br />

Yapı<br />

Göreceli emisyonlar<br />

HC (%)<br />

CO (%)<br />

NO X (%)<br />

Ozon oluşturma eğilimi (%)<br />

Isıl değer (kJ/g)<br />

Yakıt tüketimi (%)<br />

Damıtma aralığı (oC)<br />

Ortalama benzin<br />

34.4<br />

9.7<br />

349<br />

86.8<br />

86.7<br />

14<br />

-<br />

-<br />

46.32<br />

-<br />

30-211<br />

RFG<br />

21.1<br />

5.5<br />

41<br />

90<br />

83.3<br />

13.3<br />

2.7<br />

- %26<br />

- %26<br />

44.17<br />

+ %5<br />

38-193<br />

Ağır taşıtların emisyon sınırlarını sağlamasında gelecek vadeden yakıt doğalgaz olarak görünmektedir. Bu<br />

yakıt ile ağır hizmet dizellerinde test çevrimi emisyonlarında, dizel yakıtına göre, 2 ila 5 defa azalma elde<br />

edilmekte, buna karşın yakıt tüketiminde %20'lik bir artış olmaktadır. Ancak, düşük karbon yüzdesi nedeniyle,<br />

CO 2 emisyonu aynı kalmaktadır (Milkins, E.,E., 1996).<br />

Başlardaki resmi makam dayatmaları dışında, emisyon sınırlarının ve sınırlamaya konu olan bileşenlerin (yakıt<br />

bileşimi de dahil olmak üzere) belirlenmesi her zaman resmi makamlar, petrol şirketleri ve taşıt üreticileri<br />

arasında pazarlık konusu olmuştur. Buna bir örnek kurşunun 15 mg/l ile sınırlanmasından sonra kurşunsuz<br />

süper benzinin oktan sayısının belirlenmesi verilebilir. Petrol şirketleri, daha ucuz olacağı gerekçesi ile 92<br />

oktanda ısrar ederken, araç üreticileri, daha verimli ve az yakıt tüketen araç üretebilme savıyla 98 oktanı teklif<br />

etmiştir. Sonuçta 1985'de, "Evolution of Regulation" çalışma gurubu 95 oktanda (RON) karar kılmıştır. Ancak<br />

giderek daralan emisyon sınırlarının sağlanmasının artık motor ve yakıt tarafı önlemlerinin karşılıklı etkileşimi<br />

ile mümkün olacağı gerçeğinden hareketle taraflar 1993 yılında ortaklaşa bir program (The European<br />

Programme for Emissions, Fuels and Engines) başlatmışlardır. Bu çalışma sırasında çeşitli yakıt<br />

kompozisyonları ve emisyon sistemi elemanları kullanılarak çeşitli motorlar da 2000'e yakın test yapılmış ve<br />

veriler toplanmıştır. Bu verilerin değerlendirilmesiyle. 1997 yılı sonunda 2000 yılı sınırları belirlenecektir.<br />

Burada dikkate alınması ge>eken bir husus bu çalışmalar ABD şirketlerinin katılımına açıkken Asya şirketlerine<br />

kesinlikle kapalı tutulmuştur. (Taminiau, Y., 1996).<br />

5. TAŞITLARDAN KAYNAKLANAN GÜRÜLTÜ <strong>VE</strong> KONTROLÜ<br />

Gürültü, ilerleyen teknoloji ile birlikte dünyamızı tehdit etmeye başlayan çevre kirlenmesinin önemli bir<br />

bileşenidir. Gürültülü ortamlarda yaşamaya mecbur kalan kişilerin sağlıkları farkına varmadan bozulmaktadır.<br />

Gürültünün çok çeşitli fizyolojik etkileri vardır. Bunların bazıları sinirlilik, irkilme, kalp atışında artış, kan basıncı<br />

yükselmesi gibi geçici etkiler, bazıları da işitme kaybı, kulak çınlaması ve uğultusu (tinnitus) gibi kalıcı<br />

117


hasarlardır. Bu etkiler, mide asidinin artması sonucu ülsere neden olma, veya dikkat ve performans azalması<br />

sonucu kazaya sebep olmak gibi dolaylı olarak ağır sonuçlar doğurabilmektedir.<br />

Gürültüyle savaşmak için gürültünün nedenlerini bilmemiz, gürültü kaynaklarını kontrol altına almaya<br />

çalışmamız, gürültünün yayılmasına engel olmamız gerekir.<br />

İnsanların kitlesel olarak yaşadıkları ortamlarda maruz kaldıkları gürültü kaynaklarının en sürekli olanlardan biri<br />

ulaşım gürültüsüdür. Ulaşım (trafik) gürültüsü karayolu, demiryolu ve havayolu ulaşımı gürültüleri olarak<br />

sınıflandırılabilir. Bunlardan son ikisi ulaşım hatlarının belirli bölgelerde bulunması dolayısıyla daha mevzi etki<br />

gösterirler. Ancak karayolu ulaşımı şehir içinde her yere dağılmıştır. Karayolu trafiğinin öğeleri olan otomobil,<br />

kamyon, otobüs, motosiklet gibi araçlar gürültü kaynağı olarak az da olsa farklılıklar göstermektedir bu nedenle<br />

yönetmeliklerin ölçüm metotlarında veya sınır değerlerinde farklı olarak ele alınmaktadırlar.<br />

5.1. ULAŞIM GÜRÜLTÜSÜ KONTROLÜ<br />

Karayolu ulaşım gürültüsü kontrolü tek tek taşıtlarda alınacak önlemlerle başlar. Ancak ulaşım yollarının<br />

düzenlenmesi, ve işletme şartlarını etkileyen trafik akışıyla ilgili planlamalar trafik gürültüsünün azaltılmasında<br />

çok önemlidir.<br />

Yol kaplaması cinsi taşıtların sebep olduğu dış gürültüde çok etkilidir. Hem zemine yeterli tutunma sağlayan<br />

hem de az gürültüye neden olan yol kaplamaları mevcuttur (gözenekli asfalt gibi). Özellikle şehir içinde yüksek<br />

sürat yapılan yollar bu kaplama ile yapılmalıdır.<br />

Yol eğimleri mümkün olduğu kadar düşük tutulmalıdır. Eğimli yollarda taşıtlar yeterli çeki kuvvetini<br />

sağlayabilmek için düşük vites kademelerinde yüksek motor devirlerinde kullanılır. Bu da taşıtların daha<br />

gürültülü çalışmalarına sebep olur.<br />

Yol güzergahları uygun seçilerek ulaşım gürültüsünden etkilenilecek bölgeler kontrol edilebilir. Örneğin gece<br />

trafiği yoğun olan yüksek akış hızlı yol güzergahları konut bölgesinden uzak tutulabilir.<br />

Yol kenarlarında uygun gürültü perdeleri ile trafik gürültülerinin yol çevresine yayılmaları önlenebilir.<br />

Ulaşım hacminin ve bu ulaşımdaki ağır taşıt oranının ve zamanlamasının belirlenmesi gerekir. Ticari taşıtların<br />

güzergahları ayrıca tespit edilmelidir.<br />

Trafiğin ortalama akış hızının belirlenmesi çok önemlidir. Aynı vites kademesi içinde taşıt gürültüsü hız ile<br />

artmaktadır.<br />

İyi bir sinyalizasyon ile taşıtların durup kalkmaları, ivmelenmeleri uygun hale getirilebilir.<br />

5.2. TAŞITLARDA KONTROL<br />

Karayolunda oluşan taşıtlardan kaynaklanan gürültünün en etkin kontrolü, gürültünün kaynağı olan taşıtlarda,<br />

taşıt üreticileri tarafından yapılır.<br />

Taşıtlarda kontrol tasarım aşamasında başlar, üretim ve kullanım aşamalarında devam eder.<br />

İlk önce taşıttaki gürültü kaynaklarının belirlenmesi, bunların gürültü açısından iyileştirilmeleri gerekir. Taşıtta<br />

en önemli gürültü kaynağı güç birimi olan motordur. Motorda yanma (patlama), emme, egzoz, mekanik<br />

parçaların darbeleri ve titreşimlerinin gürültüleri vardır. Motor gürültüsü motor devir sayısı ile kuvvetle artar.<br />

Son yıllarda bu sahada yapılan araştırmalar sonucu motor gürültüsü büyük oranda kontrol altına alınmıştır.<br />

Motor gürültüsünün azalması sonucu, özellikle yüksek hızlarda lastik gürültüsü ön plana çıkmaya başlamıştır.<br />

Uygun zemin kaplamaları ve lastik profili tasarımları ile bir miktar ilerleme sağlandıysa da seyir emniyetinden<br />

ödün vermeden lastik gürültüsü daha da azaltılamamaktadır.<br />

Kaynağı yeterli derecede azaltılamayan gürültülerin yayılması yalıtım ile önlenmektedir. Daha çok taşıt iç<br />

gürültüsünde etkili olan yalıtımın özellikle lastikten kaynaklanan dış gürültüye bir etkisi olamamaktadır.<br />

6.TAŞIT GÜRÜLTÜSÜ YÖNETMELİKLERİ<br />

6.1. TİP ONAYI TESTLERİ<br />

Pahalı bir işlem olan gürültü kontrolü taşıt üreticileri için zorunlu olmalıdır. Bu nedenle 1960 lı yıllarda ilk taşıt<br />

gürültü yönetmelikleri görülmeye başlamıştır (ISO R362). Bu yönetmelik ölçüm yöntemi olarak çok az<br />

değişerek günümüze kadar gelmiştir (Güney, A.,1995). Bu kontroller yeni taşıtların tasarım ve üretimdeki<br />

yeterliliklerinin sınandığı tip onayı almaları safhasında yapılmaktadır. Burada başarılı olamayan taşıt tiplerinin<br />

(modellerinin) satışlarına, ithal edilmelerine, dolayısıyla karayollarına çıkışlarına izin verilmez.<br />

ıı;


92 — — -<br />

_ 1<br />

~ 90 -<br />

m<br />

w<br />

UJ<br />

88<br />

86<br />

84<br />

>- £j 82 -<br />

M WıU<br />

W<br />

B(A<br />

13<br />

fESİ<br />

EVh<br />

W<br />

W<br />

UJ<br />

80 -<br />

78 -<br />

88<br />

84<br />

8"<br />

80<br />

Japonya<br />

I<br />

1<br />

A<br />

T<br />

- isviçre •<br />

1<br />

T<br />

1<br />

,...<br />

•<br />

•<br />

•<br />

•<br />

—<br />

1 USA<br />

TR<br />

•<br />

•"L.7<br />

970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005<br />

70<br />

76<br />

•<br />

74 -<br />

72 -<br />

1 Japonya<br />

•<br />

•<br />

•<br />

AT<br />

fi<br />

İsviçre<br />

TR<br />

I 1 -<br />

t •"<br />

1975 1980 1985 1990 1995 2000 2005<br />

SENELER<br />

I<br />

L..<br />

*<br />

KAMYONLAR, > 150 kW<br />

— AVRUPA TOPLULUĞU<br />

••• USA<br />

— İSVİÇRE<br />

— JAPONYA<br />

= TÜRKİYE<br />

OTOMOBİLLER<br />

— AVRUPA TOPLULUĞU<br />

._ JAPONYA<br />

— İSVİÇRE<br />

> TÜRKİYE<br />

ISO R362, bugün Avrupa Topluluğu ülkelerinde 92/97/EEC ile, Türkiye'de TS 2214 / Aralık 1991 ile,<br />

Amerika'da kamyonlar için SAE J1470 ile benzer şekilde kullanılmaktadır. Bunlara göre genelde 50 km/h hız<br />

ile gelen bir taşıtın tam ivmelenme yaparken iki yanından 7.5 m mesafede ses seviyesi ölçülmektedir.<br />

Amerika'da otomobiller için 15 m den ölçüm yapılan SAE J986 farklılık göstermektedir (Jost, K., 1995). Bugün,<br />

Avrupa Topluluğu ve Amerika yönetmeliklerdeki ölçüm yönteminin gerçek kullanım şartlarına uymadığı, bazı<br />

ilaveler gerektiği tartışılmaktadır. Yalnızca bir hızlanma testi yapılmakta, süratli seyredilen yollardaki lastik<br />

gürültüsü etkisi göz önüne alınmamaktadır. Japonya'da ISO R362 ye ilave olarak bir sabit hız kısmı<br />

eklenmiştir. AT yönetmeliklerine de böyle bir sabit yüksek hız kısmı ilave edilmesi gündemdedir.<br />

Taşıt dış gürültü sınır değerleri ise yıllar itibariyle sürekli düşürülmüştür. Teknolojinin imkanlarına ve çevre<br />

bilincine bağlı bu değerler ülkeler arasında da farklılıklar yaratmıştır Şekil 2 de kamyonlar ve otomobiller için<br />

dış gürültü sınır değerlerinin değişimi verilmektedir. Son yirmi yılda Avrupa Topluluğu sınır değerleri kamyonlar<br />

için 11 dB(A), otomobiller için ise 8 dB(A) kadar düşürülmüştür. Gürültü seviyelerinin bu kadar düşürülmesi<br />

lastik gürültüsünü ön plana çıkarmıştır. Bu nedenle son yönetmeliklerde ölçümde kullanılan yolun kaplamasına<br />

bir standart getirilmiştir.<br />

Ülkemizde ise taşıt dış gürültü kontrolü 1992 yılında Avrupa'nın o dönemlerde yeni terk etmiş olduğu sınır<br />

değerler kullanılarak yapılmaya başlanmış ve Avrupa bir kademe daha aşağıya indiği halde halen aynı değerde<br />

devam edilmektedir (Şekil 1). Ülkemizde üretilen taşıtların dış gürültü seviyelerinin AT'nin bugünkü sınır<br />

değerlerine uyumları açısından incelendiğinde, otomobillerin önemli bir sorun yaşamayacakları, ancak ticari<br />

taşıtların gürültü kontrolü açısından geliştirilmeleri gerektiği görülmektedir.<br />

AT yönetmeliklerine uyum için esas sorun, ölçüm alanında gerekli özel yol kaplamasının ülkemizde mevcut<br />

olmamasıdır. 460 m 2 si, özellikleri satandardta verildiği özelliklerde yapılacak ve zaman içinde kalibrasyonu<br />

kontrol edilecek bu test yolunun bir an önce yapılması gerekmektedir.<br />

19


6.2. KULLANIMDAKİ TAŞITLARDA GÜRÜLTÜ KONTROLÜ<br />

Yeni taşıtların trafikteki gürültüsü yönetmelik değerleri ile kontrol edilebilmektedir. Ancak trafikteki kullanılmış<br />

taşıtların etkileri, hem bakım ve ayardan doğan problemler hem de tasarımları nispeten daha yüksek sınır<br />

değerlere izin verilen senelere ait olduklarından, genel trafik gürültüsünü arttırıcı yönde olmaktadır. Bu nedenle<br />

bu taşıtların da kontrol edilmesi büyük fayda sağlayacaktır. Ancak bu tür kontroller dünyada çok az ülkede<br />

yapılmaktadır (Sandberg, U.. 1995).<br />

Avustralya'nın New South Wales eyaletinde 1980 yılından beri egzoz gürültüsü kontrolü yapılmaktadır. Trafikte<br />

seyir halindeki taşıtlardan gürültülü olduğundan şüphelenilenlerin, egzoz ağzından (0.5 - 1 m) gürültü testi<br />

yapılmakta ve tipine göre belli bir sınırı aşanlar merkezde gürültü testi yaptırmaya gönderilmektedir. İsveç'te<br />

benzer kontrol yalnız motosikletler için yapılmaktadır.<br />

Yeni Zelanda'da aşırı gürültülü taşıtların trafikten men edilmesine ait bir yönetmelik vardır, ancak yaptırımı<br />

yeterli değildir.<br />

Norveç'te 1995'de başlayan uygulamaya göre, duran taşıtın belli bir devir sayısındaki dış gürültüsü ölçülmekte<br />

ve el kitabına bu değer yazılmaktadır. Kullanımdaki taşıtlar zaman zaman kontrol edilmekte ve bu değerleri 5<br />

dB(A) aşmaması istenmektedir. Benzer standart Ülkemizde de mevcuttur (TS 9235 / Nisan 1991), ancak<br />

uygulaması yapılmamaktadır (Güney, A.,1995).<br />

Japonya'da bir sabit hız testi ve yol kenarı ölçüme müsait bir yarı durağan test uygulanmaktadır.<br />

7. SONUÇ<br />

1960'lardan başlayarak 20-25 yıl içinde çok hızlı bir şekilde düşürülen emisyon ve gürültü sınırları 1990'larda<br />

artık sağlanması zor değerlere ulaşmış ve emisyon kontrolünde kullanılacak yöntemler mevcut teknolojinin<br />

sınırlarını zorlamaya başlamıştır. Ancak gene de, mevcut imkanları sonuna kadar ve birbirleriyle uyumlu bir<br />

şekilde kullanarak 2000 yılı ve bir miktar ötesinin sınırlarını sağlamak mümkün gözükmektedir. Bu arada<br />

dikkate alınması gereken bir husus bu sınırların sağlanmasında hiç bir radikal teknoloji uygulamasının söz<br />

konusu olmamasıdır. Tabi bu çalışmaların olumlu sonuç verebilmesi için tarafların (taşıt üreticileri ve petrol<br />

şirketleri ve resmi makamlar) sıkı ve gerçekçi bir işbirliği içinde olmaları gerekmektedir. Teknoloji kullanımının<br />

sınırlarına yaklaştıkça, teknik uzmanlar endüstri ve resmi makamlar arasındaki, giderek karmaşık hal alan,<br />

ilişkilerin daha gerçekçi olmasında vazgeçilmez bir rol oynamaya başlamıştır.<br />

Mevcut yada radikal teknolojilerin uygulanması ile bu uygulamanın günlük hayatımızdaki hava ve gürültü<br />

kirliliğinin azaltılmasında etkili olmaya başlaması arasında, mevcut araç parkının büyüklüğüne bağlı olarak,<br />

uzunca bir sürenin geçeceği düşünülürse, ülkemizin bu açıdan şanslı bir konumda olduğu söylenebilir. Araç<br />

parkımız yüksek emisyonlu taşıtlardan oluşmakla birlikte araç sayısı düşüktür ve hızlanan bir satış miktarı ile<br />

kısa zamanda yenilenecektir. Bu parkın düşük emisyonlu, mümkün mertebe bakım gerektirmeyen taşıtlarla<br />

yenilenmesi durumunda ülkemiz taşıtlardan kaynaklanan çevre kirliliği problemini Avrupa ülkelerine göre daha<br />

hafif yaşayabilir. Bu nedenle ülkemizde de, 2000 yılında sona erecek olan uyum programından sonra Avrupa<br />

Birliği emisyon sınırlarını sağlayan model ve tiplerin üretimi ve satışı geciktirilmemelidir.<br />

KAYNAKÇA<br />

Amann, C.A, (1996). "Alternative Fuels and Power Systems in the Long Term", I.J.V.D., vol. 17, No: 5/6,<br />

(special issue), pp. 510-549<br />

Baines, T.M. (1989)"US EPA Vorschriften für die Emission von Nutzfahrzeugmotoren - Urprung und aktüeller<br />

Stand", AVL Proceedings, Motor und Umvvelt, August 1989<br />

Cayot, J.F., (1995), "The fight against automotive pollution. An opportunity or a threat for diesel engines<br />

?",İstanbul First International Automotive Industry and Environment Conference and Exhibition, May 1995,<br />

113-122<br />

Güney, A., (1995), "Taşıtlarda Gürültü Kontrolü, Uygulamadaki Gürültü Standardları ve Ölçüm Yöntemleri"<br />

İstanbul 1. Uluslararası Otomotiv Sanayii ve Çevre Konferansı ve Sergisi, Mayıs 1995; Otomotiv sanayii ve<br />

Çevre Bildiriler Kitabı, Teknik Yayıncılık, Kasım 1995<br />

Jost, K., (1995), "Measuring Vehicle Pass-by Noise", Automotive Engineering, March 1995<br />

Langen P., Theissen M., Mallog J., Zielinski R., (1994), "Heated Catalytic Converter Competing<br />

Technologies to Meet LEV Emission Standarts", SAE Technical Paper Series, 940470<br />

120


Milkins, E.,E., Edsell, J.,D., (1996), "Natural Gas As a Fuel for Road Vehicles", I.J.V.D., vol. 17, No: 5/6,<br />

(special issue), pp. 590-607<br />

Niefer, H., VVeining H., K., Bargende, M., VVItner, A., (1997) "Verbrennung, Ladungsvvechsel und<br />

Abgasreinigung der neuen Mercedes-Benz V-Motoren mit Dreiventiltecnik und Doppelzündung"<br />

Motortechnische Zeitschrift, No:7/8, 392 - 399<br />

Sandberg, U., (1995), "Report by the International Institute of Noise Control Engineering VVorking Party on the<br />

Effect of Regulations on the Vehicle Noise", Noise/News International, June 1995<br />

Taminiau, Y., (1996). "Co-evolution of Technology and Policy Regimes: The Case of Emissions Control of<br />

Motor Vehicles in the EU", I.J.V.D., vol. 17, No: 5/6, (special issue), pp. 681-697<br />

VVatson, H., (1996), "Spark Ignition Automotive Fuels: Potential and Problems of Some Oxygenated<br />

extenders", I.J.V.D., vol. 17, No: 5/6, (special issue), pp. 608-625<br />

"Abgas-Emissionen - Grenzwerte, Vorschriften und Messung PKW", Mercedes-Benz, Mârz 1991<br />

"Çevre ve Otomotiv Sanayii", Otomotiv Sanayii Derneği, 1993<br />

"Emission Standarts Passenger Cars Worldwide", Delphi Tecnical Centre, 1995<br />

- "Exhaust -Pollution Control Developments ", Automotive Engineer October/November 1989<br />

- "Focus on Industry Solution for Exhaust Pollution Control", Automotive Engineer October/November 1994<br />

- "Umweltschutz beim Nutzfahrzeug - Das Konzept von Mercedes-Benz", Mercedes-Benz, November1991<br />

121


ORGANİK ESASLI KOMPOZİTLER <strong>VE</strong> OTOMOBİLDEKİ<br />

UYGULAMALARI<br />

Y.Doç. Melih Cemal KUŞHAN<br />

Y.Doç.Dr.Osman Nuri ÇELİK<br />

Osman Gazi Üniversitesi Müh.Mim. Fak. <strong>Makina</strong> Böl.-ESKİŞEHİR<br />

1. GİRİŞ<br />

Kompozit malzemeler özellikle havacılık sanayiinde yaygın olarak kullanılan malzemelerdir. Son yıllarda<br />

havacılık sanayiindeki gelişmelere paralel olarak otomotiv sektöründe de, başlangıçta aksesuar parçaları olarak<br />

sonraları ise motor dahil hayati önem taşıyan parçalar olarak kullanımları artmaya başlamıştır [1].<br />

Kompozit malzemeler genel olarak plastik veya organik (polimer) matrisli, metal matrisli, karbon matrisli ve<br />

seramik matrisli olmak üzere dört gruba ayrılmakta olup bu çalışmada polimer matrisli kompozitler ele<br />

alınmıştır [2].<br />

Polimer matrisli kompozitlerin otomotiv sanayiinde kullanımlarını cazip kılan sebepler; yoğunluklarının düşük<br />

oluşu, atmosferik korozyona ve kimyasal maddelerin çoğuna karşı iyi direnç göstermeleri, hızlı ve ekonomik<br />

olarak seri üretim tekniklerine uygun oluşları, moleküler yapılarının değiştirilerek katkı maddelerinin katılıp<br />

özelliklerinin değiştirilebilmeleri, boyar maddeler kullanılarak çok değişik renklerde üretilebilmeleri ve nispeten<br />

ucuz olmalarıdır [3].<br />

2. KOMPOZİT MALZEMELER<br />

Kompozit malzeme tanım olarak iki veya daha çok malzemenin biraraya getirilmesiyle elde edilen heterojen<br />

katı malzemedir. Kompozit malzemenin yapısındaki farklı elemanların herbiri, kompozitin yapısal ve<br />

karakteristik özelliklerini belirler. Kompozit malzeme, kendisini oluşturan elemanların, tek başına sahip<br />

olamayacağı tokluk, sertlik, mukavemet, ağırlık, yüksek sıcaklık performansı, korozyon direnci gibi özelliklere<br />

tek başına sahip olabilme ayrıcalığına sahiptir. Genel olarak doğadaki malzemeler, organik, metalik ve seramik<br />

malzemeler olarak sınıflandırılırlar. Bu malzemelerin ikili veya daha çoklu biraraya getirilmesiyle oluşturulan<br />

birçok kompozit malzeme vardır. Bu malzemelerde çeşitli yöntemlerle sınıflandırılırlar. Kompozit<br />

malzemelerin içerik ve geometrilerine göre sınıflandırılması şöyledir. Laminer veya tabakalı kompozitler,<br />

partikül kompozitler ve fiber takviyeli kompozitler [2].<br />

Malzemelerin tabakalar halinde biraraya getirilmesiyle oluşturulan kompozitler laminer kompozitlerdir. Metalik<br />

olan ve olmayan bütün kaplamalar, koruyucu tabakalar ve sandviç yöntemiyle üretilen kompozitler bu<br />

sınıftadırlar. Örneğin, kontrplak laminasyonla tabakalı kompozit üretiminde kullanılan en bildik mühendislik<br />

malzemesidir.<br />

Partikül kompozitler, bir matris içinde dağınık küçük parçalar halinde malzemeler içeren kompozit türüdür. Bu<br />

tür kompozitlerin en güzel örneği betondur.<br />

Fiber kompozitler otomotiv sanayiinde en çok kullanılan kompozit türüdür. Bilinen en popüler kompozit<br />

malzemeler olan fiber kompozitler matris malzemesinin içine düzenli veya düzensiz olarak ince fiberlerin<br />

gömülmesiyle elde edilirler. Genel olarak tüm organik esaslı kompozitler bu grup altında toplanmaktadır. Fiber<br />

takviyeli kompozitler, matris malzemesinin içine çeşitli tür ve şekilde olabilen fiber takviyelerin, çeşitli üretim<br />

tekniklerinden biri kullanılarak gömülmesiyle elde edilir. Matris malzemesi yükü fibere iletilir ve yükün<br />

paylaşılarak taşınmasını sağlar. Matris malzemesi herzaman fiber takviyeden daha düşük elastisite modülüne<br />

ve mukavemete sahiptir. Bu nedenle matrise gömülen ve daha yüksek mukavemetli olan fiber takviyeler,<br />

kompozit malzemenin süneklik, sertlik ve tokluğunun birarada iyileşmesini sağlamış olurlar.<br />

Bu tarz kompozit malzemeye bir örnek otomobil lastiğidir. Otomobil lastiği, kauçuk matrisle naylon, rayon,<br />

kevlar veya çelik takviyeler kullanılarak üretilmiş organik esaslı kompozittir. İlk fiber kompozitler, II. Dünya<br />

Savaşı'ndan hemen sonra yüksek tokluk ve mukavemete sahip hafif malzemelerin üretim denemeleri sırasında<br />

geliştirildi. Bu çalışmalarla üretilen ilk modern fiber kompozit cam fiberi (fiberglas) takviyeli kompozitlerdi.<br />

Fiber takviyeli kompozitlerin özellikleri aşağıdaki karakteristiklere bağıldır [2].<br />

1. Fiber malzemesinin özellikleri<br />

2. Fiber takviyelerin matris malzemesine göre kısmi hacmi<br />

122


3 Fiber takviyelerin durum oranı (örneğin uzunluk-çap oranı).<br />

4. Fiber takviyelerin matris içinde diziliş yönleri<br />

5. Matris ve fiberlerin bağlanma şekli ve derecesi<br />

6. Matrisin özellikleri<br />

3. POLİMER MATRİSLİ KOMPOZİT MALZEMELER<br />

Polimer matrisli kompozitler yüksek mukavemet ve modüllü kevlar, grafit ve bor gibi fiberler ile takviye edilmiş<br />

organik veya reçine esaslı kompozitlerdir. Özellikleri yaklaşık olarak alüminyuma veya çeliğin 1/6'sına<br />

getirilebilir. Isıl genleşme oranı düşürülebilir veya negatiflenebilir. Tablo 1'de bazı polimerik kompozitler ile<br />

düşük genleşmeli ve hafif metallerin karşılaştırmalı özelliklerini verilmiştir.<br />

3.1. ORGANİK ESASLI KOMPOZİTLERDE KULLANILAN TAKVİYE MALZEMELERİ<br />

Organik esaslı kompozitlerde kompozitlerin takviye edilmesinde, cam, karbon-grafit, kevlar, asbest, bor,<br />

ve AI 2 O 3 (alümina) fiberleri ve diğer bazı katkı malzemeleri kullanılır.<br />

Grafit ve Kevlar en popüler takviye malzemelerindendir. Grafit Fiberler PAN veya Zift tipi olabilirler. Zift tipi<br />

grafit fiberlere örnek petrol ziftidir. PAN tipi grafit fiberler sentetik, organik fiberlerin ısıl pirolizi ile üretilirler.<br />

Grafit fiberler düşük yoğunluklarının yanısıra yüksek çekme mukavemeti ve elastisite modülüne sahiptirler.<br />

Grafitin negatif ısıl genleşme katsayısı sayesinde bu takviyenin kullanıldığı kompozitlerde ısıl şekil değişimi ya<br />

sıfırdır ya da çok küçük değerlerdedir.<br />

Kevlar; çekme mukavemeti 3100 MPa, elastisite modülü 131.000 MPa, yoğunluğu yaklaşık olarak<br />

alüminyumun yarısı ve ısıl genleşme katsayısı negatif olan organik aramid fiberdir. Tablo 2'de bazı fiber<br />

takviyelerin dikkat çekici mühendislik özellikleri verilmiştir[2].<br />

Cam fiberler E, S, C, A camları olarak ele alınırlar. Elektrik camı olarak bilinen E-camının elektrik ve ısıl direnci<br />

yüksektir. Sürekli filamanlar halinde tekstil camı olarak kullanılırlar. C-camı, yüksek korozyon direnci ile<br />

karakterize edilir ve asitlere karşı dayanıklıdırlar. S-camının çekme mukavemeti ve elastisite modülü yüksektir.<br />

Mukavemetlerini yüksek sıcaklıklarda koruyabilirler. A-camı özellikle boncuk üretimi için uygun özelliklere<br />

sahiptir.<br />

Tablo 1. Bazı Polimerik Kompozitler ile Düşük Genleşmeli Hafif Metallerin Özellikleri<br />

MALZEME<br />

Spesifik<br />

Mukavemet a<br />

(cmx10 6 Spesifik<br />

katılık"<br />

) (cmx10 6 Yoğunluk<br />

(gr/cm<br />

)<br />

3 Isıl Isıl iletkenlik<br />

) genleşme (Btu)<br />

katsayısı<br />

(cm/cm°C)<br />

Grafit-epoksi (yüksek<br />

mukavemetli)<br />

Grafit-epoksi (yüksek<br />

modüllü)<br />

Cam-epoksi<br />

Kevlar-epoksi<br />

Bor-epoksi<br />

Alüminyum<br />

Berilyum<br />

Titanyum<br />

13.72<br />

5.33<br />

1.78<br />

2.54<br />

8.38<br />

1.78<br />

2.79<br />

2.03<br />

1016<br />

1778<br />

114.3<br />

203.2<br />

1160.78<br />

254<br />

1778<br />

254<br />

Tablo 2. Bazı Fiber takviyelerin özellikleri<br />

Fiber Malzeme<br />

E-Cam<br />

Grafit-epoksi (yüksek<br />

mukavemetli)<br />

Grafit-epoksi (yüksek<br />

modüllü)<br />

Bor<br />

Kevlar<br />

Seramik<br />

AI 2 O 3 (Alümina)<br />

SiC<br />

Spesifik Mukacemet a (cmx10°)<br />

14.22<br />

18.8<br />

12.7<br />

11.94<br />

25.65<br />

2.79<br />

53.34<br />

66.55<br />

123<br />

1.55<br />

1.75<br />

1.8<br />

13.86<br />

1.94<br />

2.77<br />

1.94<br />

4.43<br />

Spesifik Katılık"<br />

(cmx10 6 )<br />

289.56<br />

1184.68<br />

3632.2<br />

1643.38<br />

881.38<br />

508<br />

1102.36<br />

1544.32<br />

-8.9x10-3<br />

-0.015<br />

0.18<br />

0.03<br />

0.06<br />

0.38<br />

0.22<br />

0.15<br />

Yoğunluk<br />

(gr/cm 3 )<br />

2.55<br />

1.5<br />

1.5<br />

2.35<br />

1.45<br />

3.05<br />

3.93<br />

3.16<br />

3<br />

75<br />

0.1<br />

0.5<br />

1.1<br />

100<br />

120<br />

4<br />

Maliyet<br />

($/kg)<br />

23<br />

136<br />

5<br />

7<br />

136<br />

1<br />

181<br />

14<br />

Ergime Sıcaklığı 0<br />

(°O<br />


a: Mukavemetin yoğunluğa bölünmesiyle bulunan değer<br />

b: Elastisite modülünün yoğunluğa bölünmesiyle bulunan değer<br />

c: veya maksimum kullanım sıcaklığı<br />

Bor filamanlan yüksek mukavemet ve modüllü kompozitlerin üretiminde kullanılırlar. Çekme mukavemetleri<br />

35x10 6 kg/cm 2 ve elastisite modülleri 4.2x10 6 kg/cm 2 dir. İnce Tungten veya Karbon filamanları üzerine<br />

kimyasal buhar kaplama tekniği ile kaplanarak üretilirler.<br />

Asbest, fiber yapılı bir grup silikat mineralinin genel adıdır. Krizotil, Amosit, Tremolit, Antofillit, Aklinolit,<br />

Krosidolit bu grubun önemli üyelerindendir. Cam esaslı fiberlerin amorf yapıda olmasına karşın asbest fiberleri<br />

kristalin yapıdadırlar. Bu yüzden rijitlikleri daha yüksektir.<br />

SiC'ün oksidasyon direnci, yüksek sıcaklıklarda mukavemet ve rijitliğini koruma özelliği, Bor filamanlardan<br />

daha iyidir. Bor fiberlerine benzer bir şekilde kimyasal buhar kaplama tekniği ile üretilirler. Kaplama yine<br />

Tungsten veya Karbon teller üzerine yapılır. Özellikle SiC-W filamanları yüksek sıcaklıklarda mükemmel ısıl<br />

kararlılığa sahiptirler.<br />

Dairesel kesitli Alümina fiberleri yaklaşık 0.02 mm çapında ve %99'dan daha yüksek saflıkta üretilirler ve<br />

yüksek sıcaklık üretim teknikleri için uygun özelliklere sahiptirler. Alümina fiberleri Si ile kaplanarak, 14000<br />

kg/cm 2 olan çekme mukavemetleri 19300 kg/cm 2 ye çıkar. Toz, şerit, plaka veya dokuma şeklinde<br />

kullanılabilirler [3].<br />

Fiber takviyeler yükleme yönünde sürekli formda dizilebildikleri gibi süreksiz formda ve rassal olarak da<br />

dizilebilirler. Bunun dışında üç boyutlu karmaşık şekillerle dokunarak da plastik matris içine gömülebilirler.<br />

4. ORGANİK ESASLI KOMPOZİTLERİN <strong>OTOMOT</strong>İV <strong>SANAY</strong>İİNDEKİ UYGULAMALARI<br />

Tarihsel gelişim incelendiğinde araçların dizayn edilirken işlevsellik, güvenlik ve estetik üzerine yoğunlaşılarak<br />

üretildiği görülür. Son yıllarda bu parametrelere yakıt ekonomisi de eklenmiştir. Yakıt tüketiminin temelinde<br />

araç ağırlığı olduğu için tasarım mühendisleri tarafından plastik ve reçine transfer kalıplama (RTM) yöntemiyle<br />

üretilen kompozitlerin kullanımı artmaktadır. Özellikle Amerika'da faaliyet gösteren otomobil firmaları bu<br />

konunun ilk örneklerini vermiştir. Günümüzde de birçok otomobilde organik esaslı kompozit malzemelerin<br />

kullanımı yaygındır.<br />

4.1. ORGANİK ESASLI KOMPOZİTLERİN OTOMOBİLLERDEKİ UYGULAMA ÖRNEKLERİ<br />

Organik esaslı kompozit malzemelerin otomobillerdeki uygulama örneklerini üç genel kategoride inceleyebiliriz.<br />

Otomobilin dışındaki parçalar, otomobilin içindeki parçalar ve motor parçaları.<br />

Özellikle Amerika'da üretilen araçlarda plastik ve kompozit kullanımı konusunda öncü isimlerden biri olan<br />

GM'un yenilikçi mühendisi Fierro'dur. Fierro'nun kendi adıyla üretilen Pontiac aracın görülen tüm dış gövde<br />

parçaları plastik veya fiber takviyeli plastik kompozitten (FRP) imal edilmiştir. Şekil 1'de bu aracın resmi<br />

verilmiştir [4].<br />

Şekil 1: Pontiac Fierro aracın dış görünüşü [4].<br />

Elektrikli araçlar ailesinin ilk üyelerinden olan Sinclair C-5 (Sir Clive Sinclair'in icadı) polyproplen matrisli cam<br />

fiberi takviyeli kompozit malzemeden üretilmiş bir dış gövdeye sahiptir. Şekil 2'de bu aracın resmi verilmiştir<br />

[5].<br />

124


Şekil 2: Sinclair C-5'in üstten görünüşü [5].<br />

GM, Chevrolet Engineering, Corvett grubu, Corvett otomobillerde fiber takviyeli plastik kompozit ön tamponlar<br />

kullanmıştır. Şekil 3'de şematik görünüşü verilen tamponun geometrisi yapılan çeşitli mukavemet<br />

deneylerinden sonra oluşmuştur.<br />

Şekil 3: 1979 model Chevrolet Corvett ön tamponu [6].<br />

FRP kompozitten yapılan bu tamponun ön kısmına 88000 N köşelerine ise 30° açıyla 44000 N yük uygulanarak<br />

mukavemet testleri yapılmış ve bunun sonucunda elde edilen kriterlere göre imal edilmiştir [6].<br />

Sürekli grafit fiber takviyeli plastik matristi kompozit malzeme kullanılarak üretilen teker jantları Ford motor<br />

company tarafından 1979 ford test aracı üzerinde kullanılmıştır. Aynı büyüklükteki çelik jantlardan %45 daha<br />

hafif olan GFRP jantlar kullanılmadan önce uzun süreli mukavemet testlerine tabi tutulmuştur. Prototip tekerler<br />

100000 çevrim boyunca eğilmeli yorulma deneyine tabi tutulmuştur (şekil 4). Bu çevrimden sonra bazı küçük<br />

çatlamalar oluşmuş fakat bunların özellikle yükün absorbe edilmesine olumsuz etki yapmadığı görülmüştür [7].<br />

Şekil 4: GFRP kompozitten imal edilen tekerin eğilmeli yorulma testi [7].<br />

Amaco Chemicals ve American Cyanamid firmalarının ortak çalışması olan Cycom-Torlon 8 isimli yarış<br />

aracının gövdesi ve motor parçalarının bazıları FRP malzemeden üretilmiştir. Cycom aracının motor bloğu,<br />

silindir üst kapağı, kam mili yatakları ve yağ haznesi GFRP kompozitten imal edilmiştir. Şekil 5'de bu araçta<br />

kullanılan motorun resmi verilmiştir [8].<br />

125


Şekil 5: Cycom-Tor 1 ->n 8 'de kullanılan plastik motor [8].<br />

Batı Almanya teknoloji ve Araştırma Bakanlığının Aachen Teknik Üniversitesi ve bazı özel kuruluşların<br />

desteğiyle yürüttüğü çalışmalarda FRP kompozitlerin içten yanmalı motorlarda kullanım çalışmaları üzerinde<br />

durulmuştur. Motordaki kütle kuvvetlerinin %50 azaltılması halinde kabin gürültü seviyesinin 6 dB kadar<br />

azalması bu çalışmaların çıkış noktası olmuştur.<br />

Özellikle karbon fiberi takviyeli plastik matrisli (CFRP) kompozitten imal edilen farklı geometrilerdeki biyel<br />

kolları motor üzerinde test edilmiştir. Çalışmalarda mukavemet kontrolleriyle beraber, oksidasyona karşı<br />

kontroller de yapılmıştır. Motorda yüksek sıcaklıkta motor yağı ve oksidasyon önleyici kimyasallarla beraber<br />

çalışan kompozit biyel kollarında matris malzemesi olarak epoksi, polyamid ve polyester reçineler, daha yüksek<br />

sıcaklıklara dayanıklı oldukları için tercih edilmişlerdir. Sonuçta özellikle CFRP'den imal edilmiş biyel kollarının<br />

metal malzemeye eşdeğer mukavemetleriyle başarılı oldukları tesbit edilmiştir. Bu çalışma kapsamında biyel<br />

bağlantı pimininde testleri yapılmış sonuç olarak, bağlantı pimlerinin yönden bağımsız malzemelerle imal<br />

edildiğinde daha başarılı olduğu ve bu parçalarda metal malzemelerin tercih edilmesi gerektiği vurgulanmıştır.<br />

Şekil 6'da test edilen farklı geometrideki CFRP biyel kollarının resimleri verilmiştir [9].<br />

Amerikan Ford firması tarafından üretilen rassal cam fiberi takviyeli polyester ve vinilester matrisli kompozit<br />

radyatör tutucuları günümüzde hala birçok model üzerinde kullanılmaktadır. Şekil 7'de radyatör tutucu elemanı<br />

gösterilmiştir [10].<br />

Şekil 6: Farklı geometrilerde üretilen CFRP biyel kolları [9].<br />

Şekil 7: G-FRP (rassal cam fiberi takviyeli) kompozitten imal edilmiş radyatör tutucu elemanı [10].<br />

126


Wester Washington Üniversitesinde bir grup bilim adamının yaptığı çalışmada düşük bir maliyetle monokok<br />

plastik matrisli kompozit bir şasinin imali tasarlanmış ve VIKING VIII otomobilinde bu gerçekleştirilmiştir.<br />

Burada düşük bir üretim maliyetine karşılık, burulmaya mukavim bir yapının eldesi amaçlanmıştır. Yapılan<br />

araştırmada güvenlik standartlarına uygun hafif ve yüksek performanslı bir araç elde edilmiş ve 1000 araç/yıl<br />

oranındaki satış maliyetini karşıladığı görülmüştür.[11]<br />

4.2 GÜ<strong>VE</strong>NLİK<br />

Yıllardır otomobil parçaları tasarlanırken metal parçalar için emniyet katsayıları hesaplanmıştır. Oysa<br />

günümüzde kompozit parçala içinde emniyet katsayılarının tasarlanması sözkonusudur. Organik esaslı<br />

kompozitler için emniyet ketsayısını oluştururken, malzeme bilgisi, gerilme analizi metodları ve servis ömrü<br />

gözönüne alınmalıdır. Bilindiği gibi;<br />

Gerçek Mukavemet<br />

EmniyetKatsayısı = hin Verilebilir Çalışma Gerilmesi<br />

formülüyle hesaplanır.<br />

Örneğin camfiberi destekli basınçlı kap endüstrisinde ASME 1 kodlu standart a göre minimum patlama<br />

basıncının, araç için tasarlanan basınç değerinin 1/6'sı olması gereklidir. Buna göre gerçek basıncın 6 katı bir<br />

basınç değerine göre üretim yapılır.<br />

Tablo 3. Camfiberli Kompozit Malzemeler İçin Seçilmesi gerekli Emniyet Katsayıları<br />

Kategori veya Servis Şartları Emniyet<br />

Katsayısı<br />

Kolonlar<br />

Eğme Gerilmesi<br />

Kesme Gerilmesi<br />

İskelet Bağlantısı<br />

Statik Yükler<br />

Yorulma<br />

Çarpılma<br />

3<br />

2<br />

3<br />

4<br />

2<br />

4<br />

4<br />

Eğer camfiberi takviyeli organik matrisli kompozit üretimi sözkonusu ise otobomil parçaları için Tablo 3'deki<br />

emniyet katsayılarına göre üretim yapılır.<br />

Gerilmenin belli bir değerin altında olduğu sürece herhangibir yorulma problemiyle karşılaşamadığı<br />

bilinmemekle beraber, literatürde yapılan çalışmalarda, kompozitlerde aynı sayıda çevrim sayısının önemli<br />

olabildiği görülmüştür. Şekil 8 Bazı kompozit ve metal malzemelerin yorulma dayanımlarını göstermektedir.<br />

% gerilme<br />

100<br />

80<br />

60<br />

40<br />

20<br />

S,<br />

( T-: ]<br />

s<br />

'o<br />

V,<br />

' *K<br />

t<br />

«M<br />

— .<br />

-i<br />

J •i,<br />

S .<br />

' S»<br />

• «—<br />

•M<br />

•<br />

.İt<br />

s<br />

«•»<br />

El<br />

*- .<br />

\<br />

! B<br />

• -M<br />

IM r<br />

— •<br />

10' 10» 10' 10 4<br />

10' 10' 10'<br />

çsvrlmuyısı<br />

Şekil 8: Bazı metal ve plastik matrisli kompozitlerin yorulma dayanımları<br />

I M<br />

Krikoyla kaldırma veya çarpma anlarında olduğu gibi bazı yüklemelerde otomobil çok az çevrime maruz<br />

kalabilir. Bununla beraber yol çukurlarına girmek gibi durumlar ise otomobili büyük çevrimlere maruz<br />

bırakabilir. Bu konunun hasas olarak ele alınmasında tasarımcıya düşen, her durumda otomobile ne kadar<br />

127


çevrim etki edeceğini hesaplamaktır ve otomobilin belli bölgelerine veya parçalarına bir yük dağılımını<br />

geliştirmek olmalıdır.<br />

Otomobil parçalarının tasarımı için günümüzde uygulanan Sonlu Element Analizi kompozit parçalar içinde<br />

uygulanmalıdır. Ancak bu metot şu sebeplerden dolayı organik esaslı kompozitler için daha zordur.<br />

• Plastik matrisli kompozit malzemeler metaller kadar sünek değildirler.<br />

• Plastik matrisli kompozit malzemeler metaller gibi izotropik özellikler taşımazlar.<br />

• Özellikle hibritlerde, birçok tabaka asıl gerilmelerin çok altındaki gerilme değerlerinde kırılmaya başlar ve asıl<br />

gerilme değerinde malzeme yumuşar.<br />

Bu sebeplerden dolayı hasas bir sonlu elemanlar metodu ile hazırlanan Grid Analizi hem zaman hemde maliyet<br />

açısından oldukça yüksek değerler yaratacaktır. Çünkü, bir otomobil için hazırlanmış kaba bir grid modelde<br />

bile 15000-20000 serbestlik derecesi olmalıdır. Dolayısıyla emniyet faktörlerinin seçimi için çok hassas bir grid<br />

analizi yapılamamışsa Tablo 4'deki katsayılar seçilmelidir[12].<br />

Tablo 4. Belirsizlik düzeyine göre emniyet katsayıları.<br />

Belirsizlik Düzeyi || Emniyet Katsayısı<br />

Yükler kesin bilinmiyor,<br />

malzeme ile ilgili bilgi az,<br />

kaba grid model<br />

Bilinen uygun yükler,<br />

malzeme ile ilgili bilgi<br />

yeterli, uygun gerilim<br />

analizi<br />

3-5<br />

1.5-2<br />

5. SONUÇ<br />

Otomotiv sanayiinde kompozit malzeme kullanımının en önemli avantajları; üretim kolaylığı ve ekonomisi,<br />

malzemenin hafif olması, büyük yapısal tek parçaların imalatının mümkün olması olarak sıralanabilir. Dünya<br />

üzerindeki uygulamalar incelendiği zaman otomobillerde kompozit malzeme kullanımının seksenli yıllardan<br />

itibaren artmaya başladığı görülür [13].<br />

Kompozit malzemelerin en büyük dezavantajları; mukavemet hesaplarının çok titiz yapılmasının gerekmesi ve<br />

takviye malzemesinin herhangi bir deformasyona uğratılmadan matris içine gömülmesinin sağlanmasıdır. Bu<br />

dezavantajlar teknolojideki gelişmelere paralel olarak giderilmektedir. Mukavemet hesaplarının metal<br />

malzemelere nazaran daha hassas yapılmasını gelişen bilgisayar programları sayesinde aşmak mümkün<br />

olabilmektedir. Son yıllarda fiber takviyelerin matris içine gömülmesi konusunda teknikler geliştirilmektedir. Bu<br />

problemler tümüyle aşılabildiği zaman kompozit malzemelerin prototip olmak yerine doğrudan parça olarak<br />

kullanımları artacaktır.<br />

Ülkemizde de otomotiv sanayii çok hızlı bir gelişim içindedir. Ekonomikliğin bir numaralı tasarım kriteri olması<br />

nedeniyle, kompozit malzemelerin kullanımlarıda hızla artacaktır. Başlangıç olarak tampon, koltuk arkalığı,<br />

tavan elemanı gibi aksesuarlarda ardından motor parçalarında kullanım mümkün olacaktır.<br />

REFERANSLAR<br />

[1] Van Vlack, L.H., 1989, Elements of Materials Science and Engineering, Addison VVesley VVorld Student<br />

Series, 598 p.<br />

[2] DeGarmo, E.P., Black, J.T. and Kosher, R.A., 1984, Materials and Processes in Manufacturing, 7th Edition,<br />

Maxwell MacMillan International Editions, 1172 p.<br />

[3] Demirkesen, E., 1991, Kompozit Malzemeler, İTÜ Kimya Metalürji Fakültesi Yayını, 160 s.<br />

[4] Bittence, J.C., October 1983, FIERRO-Plastics on the Surface with Surprises Beneath, Materials<br />

Engineering, 30-31.<br />

[5] Friedman, M., July/August 1985, Forerunner of full-size electric vehicle, Plastic Design Forum, 27-31.<br />

[6] Delmastro, J.A., Schejbal, J.W. and Landwehr, D., 1980, Development of a Fiber Reinforced Plastic<br />

Bumper Structure, 35th. Annual Technical Conference, Reinforced Plastics/Composites Institute, The<br />

Society of the Plastics Industry Inc., Section 18-Ç, 1-3.<br />

[7] Motwani, M.B., Thoms, J.L. and Kulkarni, H., November 13-15 1979, Experimental Graphite Reinforced<br />

Plastic VVheels for 79 GrFRP Ford Concept Vehicle, 11th National SAMPE Technical Conference, 399-410.<br />

[8] Holtzberg, M.W., January 28-February 1 1985, The Use of Advenced Materials in Intemal Combustion<br />

Engines, 40th Annual Conference, Reinforced Plastics/Composites Institute, The Society of the Plastics<br />

Industry Inc., Section 14-B, 1-3.<br />

128


[9] BecKmann, H.D., Oetting, H., 1985, FiDer Reinforced Plastics of Lightvveight Engine Parts, SAE Paper NO:<br />

850520,1-11.<br />

[10] Dickason, R.T., 1980, HSMC Radiator Support, 35th. Annual Technical Conference, Reinforced<br />

Plastics/Composites Institute, The Society of the Plastics Industry Inc., Section 18-C, 1-3.<br />

[11] Seal, M.R., Kutz, J. and Corriveau, G., Development of an Advanced Composite Monocoque Chasis for a<br />

Limited Production Sports Car.<br />

[12] Fovvler, J.R., Nutt, J.J., Considerations in Selection of Safety Factors in Design with Automotive<br />

Composites.<br />

[13] Mohan, R., SRIM Composites for Automotive Structural Applications.<br />

129


İNORM<br />

NORM CIVATA <strong>SANAY</strong>İ ve TİCARET A.Ş.<br />

(NORM FASTENERS CO.)<br />

ııuiıııır<br />

Kalitemizi ISO SOİİŞİIİ Sistemi Belgesi ile<br />

onaylattık.<br />

Yetinmedik... Ürünlerimizin her türlü<br />

kalite kontrolünü, TSE Laboratuvar<br />

Yeterlilik Belgesi alan laboratuvarımızda<br />

gerçekleştirmeye başladık.<br />

Bununla da kalmadık... Norm Cıvata<br />

ürünlerini kullanan ve satan müşterilerimizi,<br />

"Ürün Mesuliyet Sigortası" kapsamına aldık.<br />

İşte bu yüzden şimdi, Norm cıvata ve<br />

somunlarıyla güvenli, sağlam, kolay<br />

bağlantılar kurmanın tam zamanı!..<br />

Atatürk Organize Sanayi Bölgesi 10007 Sokak No:l/1 35620 Çiğli - İzmir Tel: (232) 376 76 10 (PBX) Faks: (232) 376 76 13


ERMETAL EŞYA <strong>SANAY</strong>İ <strong>VE</strong> TİCARET A.Ş.<br />

DHmirtaş Organizn Sanayi Bölgesi P K 11 1P369 BURSA TEL: +90 - 224 / 261 01 80 FAX: +90 - 224 / 261 01 89


Head Office - Merkez<br />

Gazeteciler Sitesi Keskin Kalem Sok<br />

No : 3 Esentepe - İSTANBUL<br />

Phone-Tel: (212) 273 11 36-37<br />

274 69 88 - 89<br />

Fax : (212)267 35 69<br />

Telex : 26579 toz tr<br />

Factory - Fabrika<br />

istanbul Cad. No:71<br />

Gürpınar - B.Çekmece - İSTANBUL<br />

Phone-Tel : (212) 880 56 60 (4 Hat)<br />

:(212) 880 20 27<br />

: 31462 tsın tr.


A K A <strong>OTOMOT</strong>İV <strong>SANAY</strong>İ <strong>VE</strong> TİCARET A.Ş.<br />

TEL : 0 . 224 . 573 50 61 (3hat) E-MAIL : aka@turk.net<br />

FAKS : 0 . 224 . 573 07 49<br />

ADRES : Örnekköy Yolu 16800 Orhangazi BURSA<br />

ÜRÜNLER:<br />

O Cam Mekanizmaları ( Mekanik & Elektrikli)<br />

O Kapı Kilitleri ( Mekanik & Elektrikli)<br />

O Kaset Kapı (Tempra & Tipo)<br />

O Benzin Depoları ( Enjeksiyonlu & Karbüratörlü )<br />

O El Frenleri<br />

O Koltuk Kızakları<br />

O Fren Tablaları<br />

O Benzin Depo Kuşakları<br />

O Torpido Panelleri<br />

O Çeşitli Pres ve Kaynak Edilmiş Parçalar<br />

o o<br />

o oo<br />

o<br />

o<br />

o<br />

o<br />

o<br />

o<br />

o o<br />

o<br />

o<br />

BASLİCA MÜŞTERİLER :<br />

Oyak Renault<br />

Tofaş<br />

Otosan Ford<br />

Toyota - SA<br />

Hyundai Assan<br />

Anadolu Honda<br />

O<br />

O<br />

o<br />

o<br />

o<br />

o<br />

TESİS <strong>VE</strong> PROSESLER :<br />

Pres Hattı<br />

Kaynak Hattı<br />

Mekanizmalar Montaj Hattı<br />

Benzin Depolan Montaj ve Test Hattı<br />

Toz Boya Tesisi<br />

Kataforez ( Elektro Kaplama ) Tesisi<br />

3D Ölçüm, Metroloji ve Kalibrasyon Laboratuvarı<br />

Çok Amaçlı Kalıp ve Bakım Atölyesi<br />

Kalite Test Laboratuvarı<br />

Chrysler<br />

Otokar<br />

BMC<br />

Majör SKT<br />

Teknik Malzeme -Bertrand Faure<br />

Rockvvell - İspanya<br />

Mi İMİ /NURSANLAR


CATSİS A.Ş.<br />

m - woven "da ispanyol - Türk İşbirliği<br />

;s,ısı ve bilumum izolasyon işleri için her türlü<br />

içe ve ziftli mamuller<br />

enilen Ölçüde rulo veya plakalar halinde,<br />

ttenilen şekilde kesilmiş veya basılmış olarak<br />

fendinden y apışkanlı,telalı,alüminyum kaplı<br />

Orjinal PES,PP yada artık kumaştan<br />

Her türlü non - woven 4 da hizmetinizdeyiz.<br />

CATSİS A.Ş.<br />

Cebeci Cad.No:169<br />

Küçükköy/İSTANBUL<br />

Tel:0-212-537 99 36-37<br />

Fax: 0 * 212 - 538 00 57


TÜRKİYE'NİN GÜ<strong>VE</strong>NİLİR İLİ <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

<strong>YAN</strong> <strong>SANAY</strong>İLERİ<br />

THE REALIBLE AUTOMOTI<strong>VE</strong> SUPPLIERS OF TURKEY<br />

TAYSAD<br />

Taşıt Araçları Yan Sanayii Derneği<br />

Association of Autumotive Parts and Components Manufacturers<br />

AE GOETZE İST.SEGMAN<br />

AKA <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

AKKARDANSA<br />

AKSOY KALIP<br />

ALBİ <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

ALTAŞ EL ALETLERİ<br />

ANLAŞ METAL<br />

ANSEL METAL<br />

ARFESAN FREN<br />

ARGE <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

ARK PRES<br />

ARMAS ARIKAN MAKİNA<br />

ASEA METAL MAKİNA<br />

ASİL ÇELİK<br />

ASTAŞ AZİM CİVATA<br />

ATAY MAKİNA<br />

AUTOLIV CANKOR<br />

BANT BORU<br />

BASKI DEVRE<br />

BAYRAKTARLAR<br />

BELDESAN<br />

BELTAN<br />

BEMAG<br />

BEŞEL BİJON<br />

BEŞER BALATACILIK<br />

BİRİNCİ <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

BİRTAŞ MAKİNA<br />

BOSAL-MİMAYSAN<br />

BOSCH FREN SİSTEMLERİ<br />

BOSCH<br />

CERÇELİK<br />

CEVHER DÖKÜM<br />

CEVHER MAKİNA<br />

COŞKUNÖZ<br />

ÇAVUŞOĞLU MAKİNA<br />

ÇELİK MONTAJ<br />

ÇELİK <strong>SANAY</strong>İ<br />

ÇETİN PRES<br />

ÇİFTEL ELEKTROMEKANİK<br />

ÇORLU <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

DENET CİVATA<br />

DESTAŞ<br />

DEVRAN<br />

TAYSAD ÜYELERİ - TAYSAD MEMBERS<br />

DELPHİ TEKNİK<br />

DİTAŞ DOĞAN<br />

DOĞAN LASTİK<br />

DOLSAN<br />

DOSTEL<br />

DÖNMEZ<br />

DÖKTAŞ<br />

DYO <strong>VE</strong> SADOLİN<br />

EAS<br />

EGE ENDÜSTRİ<br />

EGE FREN<br />

EKU FREN<br />

ELBA<br />

EMOPAR<br />

EMAS ELEKTRO TEKNİK<br />

ENDİKSAN<br />

ER-Bİ YEDEK PARÇA<br />

ERDÖKÜM<br />

ERKURT TEKS. YALITIM<br />

ERMETAL<br />

ERSAN KAUÇUK<br />

ESTAŞ EKSANTRİK<br />

EUROPLAST<br />

FARPLAS<br />

FERRO DÖKÜM<br />

FKK GÜNEY OTO<br />

FRENTEK<br />

FORMPART<br />

GAYSAN GAZLI AMOR.<br />

GOLDEN MOTOR SUBAP.<br />

GÖÇSAN<br />

GRAMMER KOLTUK<br />

GÜNGÖR <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

GÜNSAN ÇELİK<br />

GÜ<strong>VE</strong>N <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

HATKO TEKNİK<br />

HEMA DİŞLİ<br />

HEMA HİDROLİK<br />

HİSAR ÇELİK DÖKÜM<br />

ISTAŞ İZMİR ISIL İŞLEM<br />

İLMEN METAL<br />

İNCİ CEAC AKÜ<br />

İSTANBUL FREUHAUF<br />

İSTANBUL MOT. PİSTON<br />

İZELTAŞ<br />

KALE BALATA<br />

KALE OTO RADYATÖR<br />

KANCA EL ALETLERİ<br />

KARDEŞLER <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

KONU-İŞ <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

LUCAS ELEKTRİK<br />

MA-PA<br />

MAKO<br />

MAKTEL<br />

MARSHALL<br />

MARTUR<br />

MATAY<br />

MAYSAN<br />

MEKSAN<br />

MES MAKİMA<br />

MONROE AMORTİSÖR<br />

MURAT TİCARET<br />

MUTLU AKÜ<br />

NET CİVATA<br />

NURSAN ELEKTRİK<br />

OFAS OTO FAR<br />

OKSAN OTO<br />

OLGUN ÇELİK<br />

OLİMPİA OTO CAM.<br />

OMTAŞ<br />

ONUR MAKİNA<br />

OPAŞ OTO. PLATİNLERİ<br />

ORİJİNAL FİLTER<br />

ORSAN<br />

ORTADOĞU RULMAN<br />

OTOPARSAN<br />

ÖLÇÜSAN<br />

ÖZEN PRES<br />

ÖZUGURLU<br />

PACKARD ELEKTRİK<br />

PAKSAN<br />

PARSAN<br />

PARSAT PİSTON<br />

PİMSA<br />

PLASTAŞ<br />

POLİFLEKS<br />

TAYSAD. Kozyatağı Hilmipaşa Cd. No: 32 / 9-10 (81090) İstanbul, Turkey<br />

Tel: + 90 0216 373 22 75, 0216 362 03 84 Fax: +90 0216 361 62 84<br />

PROBSAN<br />

SADIK <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

SEGER<br />

SERTPLAS<br />

SETMAG<br />

SIZMAZ CONTA<br />

SİMKO<br />

SİNTER TEKNİK<br />

SKT<br />

STANDART PROFİL<br />

STANDART YAY<br />

SUPSAN<br />

STFA CİVATA<br />

ŞAFAK MAKİNA<br />

ŞAHİN MOTOR YATAKLARI<br />

ŞESAN<br />

TAKOSAN<br />

TARAL TARIM<br />

TEFAŞ<br />

TEKERSAN<br />

TEKLAS KAUÇUK<br />

TEKNİK MALZEME<br />

TEMEL CONTA<br />

TIR-SAN<br />

TİRYAKİLER OTO MAK.<br />

TOKSAN<br />

TOTOMAK<br />

TOZMETAL<br />

TRAKYA CAM<br />

TUĞBAY <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

TÜMOSAN<br />

TÜRMAK <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

UÇAR METAL<br />

ÜNKAL RAKOR<br />

ÜSTÜN İŞ<br />

VAN PRES*DÖKÜM<br />

VOLAN DİŞLİ<br />

YAYSAN TEKNİK<br />

YEMENİCİ <strong>OTOMOT</strong>İV<br />

YILDIZ TREYLER<br />

YOĞURTÇUOĞLU<br />

ZATEL<br />

ZF-TÜRK


<strong>OTOMOT</strong>İV <strong>SANAY</strong>İİ DERNEĞİ<br />

AUTOMOTI<strong>VE</strong> MANUFACTURERS ASSOCIATION<br />

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD),<br />

Türk Otomotiv Sanayii hakkında ayrıntılı<br />

bilgilerin sağlanacağı tek ve güvenilir kaynaktır.<br />

OSD, sektörle ilgili aylık ve yıllık istatistik bilgileri<br />

içeren yayınları dokümantasyon merkezi ve<br />

internet sayfası ile basın yayın organları,<br />

araştırıcılar ve ilgililerin hizmetindedir.<br />

OICA<br />

OSD "OICA" Üyesidir W^^U*aJ OSD is the Member of "OICA"<br />

ORGANISATION INTERNATIONALE<br />

DES CONSTRUCTEURS D'AUTOMOBILES<br />

Atilla Sokak, No:8. Altunizade 81190 İSTANBUL / TÜRKİYE • Tel.: ( 0 216 ) 318 29 94 / 6 Hat • Fax: ( 0 216 ) 321 94 97<br />

E-Mail: osd @ osd.org.tr/«lnternet: www.osd.org.tr/


İMALATÇI FİRMALAR-Manufacturers<br />

1. ANADOLU ISUZU A.Ş. Tel: 0 216 389 58 62 Telex: 36605 Telefax: 0 216 353 13 52<br />

Ankara Asfaltı Üzeri 81411 KARTAL/İSTANBUL<br />

2. B.M.C. A.Ş. Tel: 0 232 479 20 00 Telex: 53383 Telefax: 0 232 479 13 64<br />

Kemalpaşa Cad. 32 35060 İZMİR<br />

3. CHRYSLER A.Ş. Tel: 0 262 653 40 80 Telex: 34141 Telefax: 0 262 653 61 88<br />

Ankara Asfaltı 42. Km. 41420 ÇAYIROVA/GEBZE/KOCAELİ<br />

4. FORD OTOSAN A.Ş. Tel: 0 216 326 70 60 Telex: 29470 Telefa.v: 0 216 339 08 61<br />

Ankara Asfaltı Üzeri Uzunçayır Mevkii 81301 KADIKÖY/İSTANBUL<br />

5. KARSAN A.Ş. Tel: 0 224 243 33 10 Telex: 32220 Telefax: 0 224 243 33 16<br />

Organize Sanayi Bölgesi 16159 BURSA<br />

6. M.A.N. A.Ş. Tel: 0 312 398 02 20 Telex: 44848 Telefax: 0 312 398 03 40<br />

Esenboğa Havalimanı Yolu Çubuk Kavşağı 06105 AKYURT/ANKARA<br />

7. MERCEDES BENZ TÜRK A.Ş. Tel: 0 212 567 04 09 Telex: 22374 Telefax: 0 212 577 04 02<br />

Burmalıçeşme Sok. Askeri Fırın Yolu 2 34271 TOPKAPI/İSTANBUL<br />

8. OPEL TÜRKİYE LTD. ŞTİ. Tel: 0 232 856 36 56 Telefax: 0 232 856 13 45<br />

Kemalpaşa Yolu TORBALI/İZMİR<br />

9. OTOKAR A.Ş. Tel: 0 264 229 22 44 Telefax: 0 264 229 22 42<br />

Atatürk Cad. No. 9 54580 ARİFİYE/SAKARYA<br />

10. OTOYOL A.Ş. Tel: 0 264 229 22 00 Telex: 29444 Telefax: 0 264 229 22 20<br />

Atatürk Cad. 54580 ARİFİYE/SAKARYA<br />

11. OYAK RENAULT A.Ş. Tel: 0 212 227 00 00 Telex: 24278 Telefax: 0 212 259 45 45<br />

Emirhan Cad. Barbaros Plaza C Blok 145/6 80700 BEŞİKTAŞ/İSTANBUL<br />

12. TEMSA A.Ş. Tel: 0 216 377 49 50 Teletex: 938647 Telefax: 0 216 377 04 39<br />

Yakacık, Yan Yol Örenler Mevkii 81411 KARTAL/İSTANBUL<br />

13. TOFAŞ A.Ş. Tel: 0 212 275 33 90 Telex: 26451 Telefax: 0 212 275 39 88<br />

Büyükdere Cad. Tofaş Han 145 Kat 4-5 80600 ZİNCİRLİKUYU/İSTANBUL<br />

14. TOYOTASA A.Ş. Tel: 0 216 399 15 28 Telex: 36518 Telefax: 0 216 370 19 47<br />

Ankara Asfaltı Gülsuyu Mevkii 81540 KARTAL-MALTEPE/İSTANBUL<br />

15. TRAKSAN TRAKTÖR A.Ş. Tel: 0 262 724 86 76 Telefax: 0 262 724 86 80<br />

Taşocaklan Mevkii Tavşanlı Köyü GEBZE/KOCAELİ<br />

16. TÜRK TRAKTÖR A.Ş. Tel: 0 312 211 01 90 Telex: 42224 Telefax: 0 312 211 00 31<br />

Güvercin Yolu 108-109 06563 GAZİ/ANKARA<br />

17. UZEL A.Ş. Tel: 0 212 567 08 41 Telex: 23416 Telefax: 0 212 576 45 95<br />

Topçular Kışla Cad. 5 34140 RAMİ/İSTANBUL


BİRLİKTE, İLERİYE<br />

Orhan Holding<br />

TEKNİK<br />

MALZEME A.Ş.<br />

TEKNİK MALZEME TİC. ve SAN. A.Ş.<br />

KOMPLE OTO KOLTUK SİSTEMLERİ<br />

AUNOE I TEKNİK<br />

AUNDE OTO DÖŞEMELİK KUMAŞ<br />

OTO EKSOZ SİSTEMLERİ<br />

S«ILA TEKNİK<br />

OTOMOBİL GAZ, DEBRİYAJ, FREN, KAPUT, BAGAJ AÇMA TELİ<br />

BLOK SÜNGER, LAMİNASYON SÜNGER, SUNTEK ÜRETİM <strong>VE</strong> SATIŞ<br />

Jteknik<br />

HASSAS YAYLAR <strong>VE</strong> SUBAP YAYLARI<br />

(İzmir Yolu 20. Km. Matay Tesisleri 16285 Bursa Tel: (0224) 483 35 70 Faks: (0224) 483 35 60)


V<br />

Renault alanlar bir kere daha haklı çıktı!<br />

OYAK-RENAULT i R e n a u l t ' n u n g e l e n e k s e l k a l i t e s i n e g ü v e n e n ve R e n a u l t ' y u s e ç e n<br />

•i|fc^*fc^^L'J»feft.:-« T ü r k t ü k e t i c i s i b i r k e r e d a h a h a k l ı ç ı k t ı . O y a k - R e n a u l t ,<br />

Kalite Sistem Güvencesi Belgesi<br />

ı s o 9001 Kalite Sistem Güvencesi Belgesi alan ilk Türk otomobil<br />

^ sp ü r e t i c i s i o l d u . ISO 9 0 0 1 B e l g e s i en y ü k s e k u l u s l a r a r a s ı k a l i t e<br />

-zrrjrr - r r r r s t a n d a r d ı n ı t e m s i l e d i y o r . B u b e l g e , R e n a u l t o t o m o b i l l e r i n i n ,<br />

' _ !L_ f:_ T ü r k i y e ' d e , K a l i t e S i s t e m G ü v e n c e s i i l e<br />

-2_~~ • ü r e t i l m e s i ve r e k a b e t g ü c ü n ü n u l u s l a r a r a s ı<br />

-~~^ =s ~ ----^--- t d ü z e y d e o n a y l a n m a s ı a n l a m ı n a g e l i y o r .<br />

Oyak-Renault'dan Türk tüketicisine sonsuz teşekkürler.


* <strong>OTOMOT</strong>İV <strong>YAN</strong> ÇITA PROFİLLERİ<br />

* <strong>OTOMOT</strong>İV<strong>VE</strong> ENDÜSTRİYEL HORTUMLAR<br />

* <strong>OTOMOT</strong>İV - ENDÜSTRİYEL PVC PROFİL<br />

<strong>VE</strong> SEGMANLARI<br />

* MOBİLYA - OTOMOBİL YAPIŞKANLI SÜS<br />

ÇITALARI<br />

* ÇİFT TARAFLI YAPIŞTIRICI BANTLAR<br />

SALMAN<br />

PLASTİK PROFİL <strong>SANAY</strong>İ TİC.LTD.ŞTİ.<br />

Gümüşsüyü Cad. Gümüşsüyü<br />

Sanayi Sitesi No: 44/15 34020<br />

Topkapı - İstanbul - TURKEY<br />

<strong>OTOMOT</strong>İV<br />

KALİTE<br />

<strong>YAN</strong> <strong>SANAY</strong>İİNDE<br />

FİYA7<br />

2AHAN<br />

İSJİKRAZ<br />

Tel: (0.212)5655055<br />

(0.212)565 55 76<br />

Fax:(0.212)50167 97


FIAT MAREA.<br />

YARININ STANDARTLARI.<br />

Yarının çizgileri<br />

İşte İtalyan estetiğinin son aşaması Marea. Gerçek ihtiyaçlardan<br />

yola çıkılarak geliştirilmiş, sağduyulu bir tasarım. Yumuşak dış<br />

hatları, yolu tam kavrayan, dengeli yapısıyla görkemli bir<br />

görünüm. Hem dinamik, hem de güven verici. Güzellikle<br />

mantığın bir arada olabileceğinin en somut kanıtı.<br />

Yarının konforu<br />

Marea size evinizdeki rahatlığı aratmayacak, geniş ve ferah bir<br />

otomobil. Özel olarak geliştirilen ses yalıtım sistemlerinden<br />

ergonomik koltuklarına, polen filtreli tam otomatik klimasından<br />

ön panele entegre radyo-teybine, Marea sizin ve ailenizin<br />

yolculuk keyfi için her donanıma sahip.<br />

Marea<br />

Yarının teknolojisi<br />

Marea, size farklı iki yeni motor seçeneği sunuyor. Dilerseniz,<br />

1.6 litrelik 16 valflı motoruyla Marea KIA veya 2.0 litrelik<br />

20 valflı 5 silindirli motoruyla Marea HLX. Bu motorların<br />

her ikisi de yüksek performanslı, yakıt tüketiminde tutumlu ve<br />

çevreye saygılı.<br />

Yarının güvenlik standartları<br />

Marea Avrupa Birliği'nin 1998'te yürürlüğe girecek güvenlik<br />

standartlarını da şimdiden yerine getiriyor. Çelik güvenlik<br />

kafesi, dört sensörlü ABS fren sistemi, Marea HLX'tc ön yolcu<br />

için ikinci bir hava yastığı gibi eksiksiz güvenlik önlemleriyle<br />

size ve ailenize tam koruma sağlıyor.<br />

Geleceğin aile otomobili Marea ile mutlaka tanışın. Marea ile yepyeni mutluluklar yaşayacaksınız.


'98 Ford Escort CLX<br />

Sports VVagon 1.6i<br />

1.6İ-16V DOHC ZETEC motor<br />

Katalitik konvertör<br />

Hidrolik direksiyon<br />

Metalik boya<br />

Kapı içlerinde çelik kuşaklar<br />

Key card sistemli radyo/teyp<br />

Bagaj içi koruyucu örtü<br />

Yükseklik ayarlı sürücü koltuğu<br />

İsteğe bağlı özellikler:<br />

Koç<br />

Sürücü ve yolcu tarafında hava yastığı<br />

ABS fren sistemi<br />

Klima<br />

Açılır tavan<br />

1.8İ-16V DOHC ZETEC motoı<br />

Koltuğumda gözü var<br />

Bir köpeğin beni kıskanacağı hiç aklıma gelmezdi. İlgi toplamak için yapmayacağı şey yok. Çocuklarımla arama giriyor,<br />

karımın gönlünü kazanmak için elinden geleni yapıyor. Bir de otomobil kullanmayı bilseydi ne olurdu merak ediyorum.<br />

Ford Escort'la yolculuğa çıkacağımız zaman herkesten önce o yerine kuruluyor. Neyse, düşlediğim yol arkadaşı<br />

Ford Escort'la aramıza o bile giremez.<br />

"Peki Ford Escort'u bu kadar üstün kılan nedir?" diye soruyorum. Performansı, konforu ya da güvenliği mi?<br />

Ford Escort'u asıl üstün kılan şeyin, tüm bu değerlerin mükemmel bir şekilde bir araya getirilişi olduğunu biliyorum.<br />

Ve hepsinin toplamı, bana benzersiz bir duygu yaşatıyor.<br />

Bu duyguyu siz de yaşamalısınız- Hemen bugün, Ford Yetkili Satıcılarında.<br />

d Yetkili Satıcılarına uUşab ileceğin iz telefon<br />

Toroto (322) 441 17 17 Afyon • Genhan (272) 212 00 40 Anka<br />

Ford'da<br />

hep daha fazlasını<br />

bulacaksınız.


• Türkiye'de Cevher var<br />

İşte, uluslararası pazarda en çok kullanılan cümle. Gururluyuz.<br />

Kalitesini ISO-9000 Kalite<br />

Yönetimi Standardı ile belgelendiren<br />

geniş ürün yelpazesinin yanı sıra<br />

OEM üretimleri ile de dünya<br />

pazarında seçkin bir marka<br />

olarak anılan CMS...<br />

Onlar, Türkiye'nin dünya temsilcileri!<br />

CEVHER<br />

GRUBU<br />

Ve 42 yıllık deneyim ve bilgi<br />

Döküm.<br />

rma<br />

sahibi


Mercedes-Benz O 403<br />

Mercedes-Benz Türk A.Ş.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!